dünya göçmenler günü · mevzuatlar ve İstatistiklerle göçü anlamak dünya göçmenler...

9
Dünya Göçmenler Günü

Upload: others

Post on 09-Oct-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

Dünya GöçmenlerGünü

Page 2: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

Dünya Göçmenler Günü

Dünyada her 18 Aralık günü “Dünya Göçmenler Günü” olarak anılmaktadır. Bugünün tarihsel arka planı, 18 Aralık 1990 yılında BM Genel Kurulu’nun Uluslararası Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarını Koruma Konvansiyonu’nu imzalamasına dayanmaktadır. Bu konvansiyon, devletlerarası müzakerelerin ve göçmen hakları savunucularının uzun soluklu uğraşlarının bir sonucunda oluşmuştur. İlk kez 1997 yılında, Filipinler’in başkenti Manila’da, Birleşmiş Milletler binasında toplanan yerel idareciler, diplomatlar ve uluslararası sivil toplum örgütleri temsilcileri Uluslararası Göçmenler Günü’nü kutlamışlardır. Dünya genelinde göçmenlerin ve yerinden edilmiş insanların yaşadıkları ekonomik, sosyal, siyasi, psikolojik ve hukuksal sorunların altını çizmekte olan Birleşmiş Milletler, 2000 yılına gelindiğinde, bugünü resmi olarak kabul etmiştir.

Göç Kavramını Yeniden Düşünmek

Dünya üzerinde göç olgusu, tarihin her döneminde tüm insanlığı etkileyen bir fenomen olmuştur. İnsanlık tarihi, insanların özgür iradesi ve istekleriyle eyleme geçebilme tercihini içinde barındıran uzun ve kompleks bir süreçtir. Bu süreç içerisinde toplumlar birbirleri ile sürekli etkileşim içerisinde olmuş ve sürekli yer değiştirmişlerdir. Öyle ki, Kavimler Göçü olarak bilinen büyük yer değiştirme hareketi, tarih sahnesinde bir çağı kapatıp başka bir çağ açmış bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Göç, göçmen, mülteci, sığınmacı gibi kavramlar, küreselleşmenin çok boyutlu bir hale dönüştüğü günümüz dünyasında hayatımızın her anında var olan, her insanın bir şekilde karşısına çıkan ve insanların aşina oldukları kavramlardır.

Göç kavramı en genel şekli ile, coğrafi mekân değişiklikleriyle oluşan nüfus hareketleri olarak tanımlanabilir. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) göçü, bir devlet içerisinde ya da uluslararası bir sınırı geçerek nedeni, süresi ve yapısına bakılmaksızın yer değiştirme hareketi olarak tanımlamaktadır. Bu süreci yaşayan kişiye ise genel olarak göçmen veya mülteci adı verilmektedir.

Göçler, yerleşik literatürde iç göç ve dış göç olarak iki şekilde incelenmektedir. İç göç ülke sınırları içinde yapılan bölge değişimidir. Dış göç ise bir ülkeden başka bir ülkeye yapılan yer değiştirme hareketidir. Göç aynı zamanda nedenleri itibariyle de zorunlu göç ya da gönüllü göç olarak adlandırılmaktadır. Zorunlu göç, bireylerin keyfi olmayan sebeplerden dolayı (savaş, doğal afet, sürgün) yerlerinden ayrılmak zorunda kalmaları yahut buna mecbur bırakılmaları sebebiyle meydana gelen yer değiştirme sürecidir. Gönüllü göç ise herhangi bir zorlayıcı dışsal faktör olmaksızın, bireylerin daha iyi yaşam koşullarına ulaşmayı hedefleyerek yola çıkmaları olarak tanımlanabilir. Gönüllü göç genel olarak ekonomik ve sosyal tatminsizlik,

Page 3: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

fırsat eşitsizliği gibi sebeplerden olabileceği gibi işçi göçü ve beyin göçü de gönüllü göç kategorisine girmektedir.

2018 yılı sonu itibariyle dünya üzerinde 70,8 milyon zorla yerinden edilmiş insan, 25,9 milyon mülteci, 41,3 milyon kendi ülkeleri içinde yerinden edilmiş insan ve 3,5 milyon sığınmacı bulunmaktadır. Uluslararası göçün küresel ekonomi üzerindeki etkileri, uluslararası insan hareketliliğinin önlenemeyeceği ve toplumsal hayatta kültürel çeşitliliğin artacağı ifadeleri, resmi rakamlarla doğruluğu teyit edilir bir nitelik taşımaktadır. Göçün etkileri ve sonuçları, doğrudan ya da dolaylı olarak tüm insanlığı etkilemektedir. Çünkü göç gerek göçmeni ve köken ülkesini gerek ev sahibi toplumu ve kurumlarını etkileyen çok boyutlu bir süreçtir. Göç kavramına ilişkin kuramsal çerçeveye değinildikten sonra, göç hareketlerinin hukuk alanındaki karşılığını saptamak ve göçmenler üzerindeki etkisini incelemek göçmenler gününün niteliğini anlamak açısından yararlı olacaktır.

Göçler Çağı’ndan Günümüze Göçmenlik Olgusu

Göçler çağı olarak nitelendirilen yirminci yüzyılda yaşanan ve küresel çapta etkili olan gelişmeler dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun yer değiştirmesine neden olmuştur. Devletler önleyemedikleri insan hareketliliği karşısında çözümler geliştirmeye başlamış ve iltica hukukunda önemli bir düzenleme girişiminde bulunmuşlardır. Bu kapsamda, 28 Ekim 1933’te, 1951 Cenevre Mülteciler Konvansiyonu’nun öncüsü olarak kabul edilen, İngiltere ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu dokuz ülke “Mültecilerin Uluslararası Statülerine Dair Konvansiyon” bir konvansiyon imzalanmıştır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra aniden patlak veren II. Dünya savaşıyla 1944-1951 yılları arasında 20 milyona yakın insan yer değiştirmek durumunda kalmıştır. Bu durumda “insan hakları” kavramı kuramsal açıdan gelişmeye başlamış ve 10 Aralık 1948 yılında “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” (İHEB) imzalanmıştır. Bu beyannamenin 14. Maddesinde “iltica hakkı” düzenlenerek 28 Temmuz 1951 yılında “Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme” (1951 Cenevre Sözleşmesi) imzalanmıştır. Böylece iltica hukukuna ilişkin özel bir sözleşmeyle mülteci tanımı yapılmıştır. Sözleşme’nin giriş kısmındaki “1 Ocak 1951’den önce Avrupa’da meydana gelen olaylar” şeklindeki ifade mülteci tanımını sınırlamakta olduğu için bir takım sorunlar meydana gelmesinin sonucunda sözleşmeye 4 Ekim 1967 yılında New York Protokolü eklenerek “1 Ocak 1951’den önce meydana gelen olaylar sonucunda” ifadesi çıkartılmıştır. Böylelikle sözleşmenin zaman bakımından getirdiği kısıtlamalar ortadan kaldırılmıştır. Ancak “Avrupa’da meydana gelen olaylar” ifadesinin oluşturduğu coğrafi sınırlama, Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu bazı ülkelerce saklı tutulmaktadır.

BMMYK, göçmen ve mülteci kavramlarının genelde birbiri yerine kullanılan kavramlar olduğunu; fakat göçmen kavramının hem göçmenleri hem de mültecileri kapsayan ortak

Page 4: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

tanımının kullanılmasının anlam karmaşasına yol açacağını, çünkü bu kavramlar arasında belirgin bir hukuki fark olduğunu ifade etmektedir. Öyle ki ev sahibi devlet tarafından “yer değiştirme hareketine” dahil olmuş bireye sağlanan hukuki statü göç süreci üzerinde anlamlı bir rol oynamakta; bu kapsamda ev sahibi devletin görev ve yükümlülükleri ile bireyin toplumsal konumunu inşa etmektedir. Uluslararası göç konusundaki küresel istatistiklerin, sığınmacı ve mülteci hareketlerini içerecek şekilde kullanılması, mülteci ve göçmen terimlerinin birbirine karıştırılması ve mülteciler için yerine getirilmesi gereken belli başlı sorumlulukların göz ardı edilebilmesi tehlikesini doğurmaktadır. Mülteciler, savaş, çatışma, insan hakkı ihlalleri gibi durumlarda ülkesini terk etmek zorunda kalıp uluslararası koruma talebinde bulunan kişilerdir. Göç sözcüğü ise daha iyi ekonomik fırsatlar arayışında olan bireyleri ifade etmek adına kullanılmaktadır. Fakat göçmenlerin hepsi, her zaman göç etmeyi “gönüllü” olarak tercih etmeyebilir. Göçmen olarak adlandırdığımız kişiler iş bularak hayatlarını iyileştirmek için, veya bazı durumlarda eğitim, aile birleşmesi veya başka sebeplerden dolayı yer değiştirebileceği gibi doğal felaketler, kıtlık veya aşırı fakirlikten dolayı ortaya çıkan aşırı zor şartları azaltma amacıyla da yer değiştirebilirler. İnsanları yer değiştirmeye iten etkenler karmaşık ve çok yönlü olabilmekte, fakat bu sebeplerden dolayı ülkelerini terk eden kişiler, genel olarak uluslararası hukuk çerçevesinde, mülteci olarak tanımlanmamaktadır. Bu tanınmama durumu, ülkesinden ayrılmak zorunda kalan kişilerin zor koşullarla mücadele etmesi gerektiği bir gerçekliği ortaya koymaktadır. Nihai olarak, Dünya Göçmenler Günü, çeşitli sebeplerle ülkesini terk etmek zorunda kalan, zorla yerlerinden edilmiş, kendine yeni bir yurt edinme gayreti içerisinde olan milyonlarca mülteci ve göçmenin karşılaştığı çok boyutlu problemlere çözüm üretilmesinin gerekliliğini hatırlatmaktadır.

Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak

Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların ifade ettiği anlamların irdelenmesi; mülteci ve sığınmacılarla ilgili uluslararası ve ulusal mevzuat ve sözleşmelere değinilmesi yararlı olacaktır. Yukarıda da ifade edildiği gibi mülteci kavramının tanımı 1951 Cenevre Sözleşmesi ile yapılmıştır. İltica hukukuna ilişkin diğer Birleşmiş Milletler belgeleri arasında mülteciler ve yerinden edilen bireylere yabancı düşman muamelesi yapılamayacağını bildiren “Savaş Zamanında Sivillerin Korunmasına Dair 4’nolu Cenevre Sözleşmesi”, “Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin 1954 Sözleşmesi”, “Vatansızlığın Azaltılmasına İlişkin 1961 Sözleşmesi”, “1967 BM Devlete Sığınmaya İlişkin Beyanname” gibi sözleşmeler bulunmaktadır. Bunların dışında 1950 yılında Birleşmiş Milletler’in insan hakları alanındaki çalışmaları dikkate alınarak Avrupa Konseyi’nce “İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Koruma Avrupa Sözleşmesi (AİHS)” imzalanmıştır. Bu sözleşmede iltica hakkına dair doğrudan bir madde bulunmamasına rağmen, başta yaşama hakkı olmak üzere bir çok hak koruma altına alınmış, bu haklar doğrultusunda “yabancıların

Page 5: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

topluca sınır dışı edilmeleri yasaktır” gibi yorumlar getirilmiştir. 10 Eylül 1969 tarihinde kabul edilen “Afrika’daki Mülteci Sorunlarının Özel Yönlerini Düzenleyen Afrika Birliği Örgütü (ABÖ) Sözleşmesi”nin 2. Fıkrasında Afrika’da oluşan mülteci hareketlerinin özel karakteri göz önünde tutularak bir genişlemeye gidilmiştir. Buna göre mülteci “aynı zamanda, kendi menşe ülkesinin ya da vatandaşı olduğu ülkenin bir bölümünde ya da tümünde dış saldırı, işgal, yabancı egemenliği ya da kamu düzenini ciddi biçimde bozan olaylar nedeniyle, menşe ülkesi ya da vatandaşı olduğu ülke dışında bir başka yerde sığınma aramak için daimi ikamet ettiği yeri terk etmeye zorlanan herkes” olarak tanımlanmıştır.

Yukarıda da bahsedildiği üzere, 2009 yılında küresel çapta zorla yerinden edilmiş insanların nüfusu 43,3 milyon iken, 2018’de 70,8 milyona yükselerek rekor seviyeye ulaşmıştır. Özellikle Suriye’deki ihtilaflar, Etiyopya’daki etnik çatışma ve Venezuela’daki ekonomik çöküş, bu rakamların artmasına sebep olmuştur. Zorla göç ettirilen nüfus 2018 yılında 2,3 milyon kişi artmıştır. Bu rakamlar 2018 yılı boyunca her gün 37.000 kişinin zorla yerinden edildiği anlamına gelmektedir. Yaklaşık her 5 mülteciden 4’ü komşu ülkede yaşamını sürdürmektedir. Zorla yerinden edilen 70,8 milyon insanın 25,4 milyonu aşkını ise mülteci statüsünde bulunmaktadır. Küresel mülteci nüfusunun üçte biri (6.7 milyon kişi) az gelişmiş ülkelerde, yüzde 16’sı ise gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Dünya genelindeki mültecilerin üçte ikisinden fazlası (yüzde 67’si) beş ülkeden gelmiştir. Bu ülkeler Suriye (6.7 milyon), Afganistan (2,7 milyon), Güney Sudan (2,3 milyon), Myanmar (1,1 milyon) ve Somali (0,9 milyon) olarak belirtilmektedir. Türkiye, son beş yılda 3,7 milyon kişiyle en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapmıştır. Bunu 1,4 milyon ile Pakistan, 1,2 milyon ile Uganda, 1,1 milyon ile Sudan, 1,1 milyon ile Almanya takip etmektedir. 2018 yılının sonuna kadar ise yaklaşık 3,5 milyon kişi sığınma talebinde bulunmuştur.

Türkiye, coğrafi konumu itibariyle transit ülke ya da hedef ülke olarak tarihin her döneminde göçe maruz kalmıştır. Ülkemiz, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne taraf olmakla birlikte, Avrupa ülkeleri dışından gelen göçmenleri mülteci olarak kabul etmemektedir. Uluslararası koruma dışında kalan yabancıların Türkiye’de bulundukları sürede sahip oldukları hak ve yükümlülüklerini düzenleyen 1950 tarihli 5682 sayılı Pasaport Kanunu ile 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun güncel sorunlar ve gelişmeler karşısında yetersiz kalmaktadır. Bu doğrultuda, 4 Nisan 2013 yılında kabul edilen 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) Türkiye’de iltica hukuku alanında yapılan ilk yasal düzenlemedir. Bu kanun, Türkiye’ye göç eden yabancıların burada kalışları ve çıkışlarını düzenlemek ve koruma talep eden yabancılara bunu sağlamak adına düzenlenmiştir. Bu kanunla beraber, İçişlerine bağlı olarak Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurularak yabancıların ülkeye giriş çıkışları ve koruma talep eden bireylere ilişkin uygulanacak usul ve esaslar üzerindeki görev, yetki ve sorumluluklar bu kuruma verilmiştir.

Page 6: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

YUKK ile beraber uluslararası koruma dört kategoride tanımlanmıştır. Bu kanunda mülteci, şartlı mülteci, ikincil koruma ve geçici koruma durumları tanımlanmaktadır. Mülteci kavramı 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne uyumlu olarak Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korkan kişi olarak tanımlamıştır. Şartlı mülteci ise Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı haklı zulüm korkusuyla yaşayan kişidir. Bu kişilerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar Türkiye’de kalmalarına izin verilmektedir. İkincil Koruma Statüsü, menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiğinde ölüm cezasına mahkum olacak ya da ölüm cezası infaz edilecek, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya yararlanmak istemeyen yabancı veya vatansız kişilere sağlanan bir statüdür. Geçici Koruma ise ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak Türkiye sınırlarına gelen veya sınırları geçen yabancılara sağlanan korumadır.

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Organizasyonu’nun son raporuna göre Türkiye’deki göçmen ve mülteci sayısı 2019 yılında 5.678.800 kişiye ulaşmıştır. Bunlardan 3.782.200 kişi mülteci statüsünde bulunmaktadır. Bu sayının büyük bir bölümünü ise Suriye’de yaşanan iç savaştan gelen kişiler oluşturmaktadır. Yine aynı rapor, Türkiye’de bulunan göçmen ve mültecilerin yüzzde 44’ünün kadın, yüzde 56’sının erkek olduğunu göstermektedir. Türkiye’de 2019 yılı itibariyle yakalanan düzensiz göçmen sayısı 414.373 kişidir. 2019 yılı itibariyle Türkiye’de geçici koruma statüsü kapsamında bulunan Suriyeliler 3.691.333 kişidir. Bunlardan 1.656.094 tanesi 0-18 yaş arası çocuklardır. Bu kişiler yoğunluk olarak İstanbul, Adana, Gaziantep, Bursa, Konya, İzmir, Kilis, Urfa, Hatay, Mersin gibi illerde ikamet etmektedir.

Göçmen Olarak Yaşamak

18 Aralık Dünya Göçmenler Günü, tüm dünyanın, tüm ülkelerin, uluslararası toplumun göçmen haklarının hatırlaması gerektiği bir gün. Bu bağlamda 18 Aralık 2018’de Türkiye’nin de içinde bulunduğu 150 ülke Güvenli, Sistemli ve Düzenli Göç için Küresel Mutabakatı’nı imzalamıştır. Bu mutabakat bazı devletlerce düzensiz göçü teşvik ettiği ve devletlerin dış egemenliklerini tehdit ettiği yönüyle eleştirilmektedir. Ayrıca hukuki açıdan da mutabakatın bağlayıcılığı olmadığı, yalnızca yol gösterici nitelikte bir belge olduğu, uygulanmasının devletlerin takdirine ve iyi niyetine bırakıldığı ve göçmenliği temel bir hak olarak düzenleyemediği için uluslararası bir sözleme niteliği taşımadığı yönüyle de eleştirilmektedir. Nihai olarak devletlerin egemenliklerinden insan hakları lehine vazgeçmeme ısrarları, insanların göç yolunda zor koşullar altında sınırları geçmeye çalışırken canlarını tehlikeye

Page 7: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

atmalarına sebebiyet vermektedir. Başka bir gerçeklik ise, günümüz dünyasında göçün küreselleşmesi, tüm toplumlar ve insanlar arasında bir etkileşim oluşturmakta ve uluslararası ilişkileri bir çok açıdan etkileyen ulus aşırı bir süreç yaratmaktadır. Bu süreç içerisinde evinden ayrılmak zorunda kalıp göç eden kişilerin göç etme koşullarının zorluk derecesine bağlı olarak yaşayabilecekleri travmalar unutulmamalıdır. Bir başka sorun ise göç edilen ülkeye adaptasyon sürecinde bireyin kimliğine yönelik bir tehdit hissetmesi ve bununla mücadele etmek zorunda kalmasıdır. Bu durum bireyler üzerinde yarattığı sosyal izolasyon ile olumsuz etkiler bırakmaktadır. Göçmenlerin, göç sonrasında maruz kaldıkları “biz ve onlar” kalıplarının taşıdığı olumsuz anlamların aşılması gerekmektedir. Yaşadıkları travmaları atlatmaları, yeni yerleştikleri çevreye adapte olmaları için destekleyici bir sosyal çevre oluşturmak göç krizinin olumsuz etkilerini azaltmak için önemli bir aşamadır. Göçmenlerin yerleştikleri çevreye uyum ve entegrasyonları için gerekli koşullar sağlandığı takdirde adaptasyon süreci hızlanacaktır. Göçmenler günü, uluslararası göçün çağımızın bir realitesi olduğunu, bu sebeple uluslararası göç yönetimi için küresel düzeyde çözümler üretilerek daha etkin ve kalıcı bir küresel yaklaşım oluşturulması ve kültürler arası etkileşimin en üst düzeye taşınarak pozitif bir kavrama dönüştürülmesi gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.

Page 8: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların

KaynakçaAvcı, Begüm, Mahmut Atay. “Uluslararası Göçler Sonrası Sivil Toplum Kuruluşlarının Yapısal Ve Fonksiyonel Değişimleri”. VI. Uluslararası Eğitim ve Sosyal Bilimlerde Akademik Çalışmalar Sempozyomu. 13-15 Haziran 2019. eds. Zafer Gölen, Zehra Göre (Ankara: Asos Yayınları): 165-178.

Erol, Murat. Oya G. Ersever, “Göç Krizi ve Göç Krizine Müdahale”, KHO Bilim Dergisi, c.24, s.1, (2014): 47- 68.

Global Trends Forced Displacement in 2018, UNHCR, https://www.unhcr.org/globaltrends2018/ (Erişim:12.12.2019).

Giddens, Antony. Sosyoloji. der. Cemal Güzel. İstanbul: Kırmızı Yayınları, 2012.

International Migrant Stock 2019: Country Profiles, UN Department of Economic and Social Affairs. https://www.un.org/en/development/desa/population/migration/data/estimates2/countryprofiles.asp (Erişim: 12.12.2019).

Göksel, Gülay Uğur. Deniz Şenol Sert. “Dünya Göçmenler Gününde Küresel Mutabakat Üzerine Yeniden Düşünmek”. Birikim Dergisi. https://www.birikimdergisi.com/guncel-yazilar/9267/dunya-gocmenler-gununde-kuresel-mutabakat-uzerine-yeniden-dusunmek#.XfMxk9YzaWh (Erişim: 13.12.2019).

İstatistikler, T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, https://www.goc.gov.tr/yillik-goc-raporlari (Erişim: 12.12.2018).

Kaya, İbrahim. Esra Yılmaz Eren. “Türkiye’deki Suriyelilerin Hukuki Durumu Arada Kalanların Hakları ve Yükümlülükleri”. İstanbul: SETA Yayınları, 2015.

Memişoğlu, Fulya. Celil Yiğit. “Uluslararası Göç ve Kalkınma: Teori ve Güncel Meseleler”. Yıldız Sosyal Science Review. c.5. s.1 (2019): 39-62.

“Mülteci ve Göçmen? Sözcük Seçimleri Önemlidir”, UNHRC, https://www.unhcr.org/cy/wp-content/uploads/sites/41/2018/02/UNHCR_Refugee_or_Migrant_TR.pdf (Erişim: 10.12. 2019).

Şemşit, Sühal. “Avrupa Birliği Politikaları Bağlamında Uluslararası Göç Olgusu ve Türleri”. Yönetim ve Ekonomi. c.25. s.1 (2018): 269-289.

Taneri, Gökhan. Mülteci Hukuku (Ebook). s.13, https://play.google.com/books/reader?id=aVx_DwAAQBAJ&hl=en_US&pg=GBS.PA1 (Erişim: 10.12.2019).

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan haklarını İnceleme Komisyonu Mülteci Hakları Alt Komisyonu, Göç ve Uyum Raporu, 26. Dönem 3. Yasama Yılı, Mart 2018,

Yılmaz, Abdurrahman. “Uluslararası Göç: Çeşitleri, Nedenleri ve Etkileri”. Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic. c.9. s.2 (2014): 1685- 1704.

Page 9: Dünya Göçmenler Günü · Mevzuatlar ve İstatistiklerle Göçü Anlamak Dünya Göçmenler Günü’nde göçmenlerin ve mültecilerin durumuna dair istatistiklerden önce, kavramların