dogu ve bati rene guenon

Upload: tosun2011

Post on 01-Nov-2015

306 views

Category:

Documents


19 download

DESCRIPTION

Dogu Ve Bati Rene Guenon

TRANSCRIPT

  • DOU VE BATI Rene Gunon

  • yeryz yaynlar: 6 dnce dizisi: 3

  • Rend Guanon

    DOGU VE BATI

    Trkesi :

    FAHRETTN ARSLAN

    AYERYZ YAYINLARI

    Prof. Kzm smail Grkan Caddesi 5 /3 Caalolu * stanbul

  • Ren6 Guenonun Orient et Occident adyla Pariste Les ditions Vga tarafndan yaynlanan bu eserini Fran-szca aslndan Fahrettin rslan dilimize evimi, Yer-yz Yaynlan Do|ru ve Bat adyla Nisan. 1980 tari-hinde stanbulda Arpaz Matbaaclk Tesislerinde dizdirip bastrmtr. Cilt ileri Ahbaba Ciltevinde yaplmtr.

    Kapak dzeni: Serdar Grler

  • iindekiler

    NSZ 7

    BRNC KESM: BATNIN VEHMLER 17 Birinci Blm*. Medeniyet ve lerleme 19 kinci Blm: lmin Butlan 41 nc Blm: Hayatm Butlan 75Drdnc Blm: Hayal Korkular ve Gerek Tehlikeler 97

    KNC KESM: YAKINLAMA MKNLARI 119 Birinci Blm; Sonusuz Giriimler 121 .kinci Blm: lkelerde Mutabakat 145nc Blm; Sekinlerin Tekili ve Grevi 167 'Drdnc Blm: Kaynama Deil Uzlama 189

    SONU 211

    EK 225

  • Rudyrd Kipling bir iirinde yle der: East is East and West is West, and never the twan shail m eet, 1rf,|bvle oTmahin brrnbru,
  • Dou ile Baty hususiyle bugnk Batly ayran mesafenin ne olduunu en az herkes kadar biz de bi-liyoruz; bu nedenle Hindu retilerinin ncelenmesi- ne Genel Giri adl eserimizde aradaki ayrlklar - zerinde, bazlarnm mbala ettiimizi dnmelerine yol aacak derecede bilhassa ve srarla durmutuk. Biz ise yzde yz doru olmayan bir ey sylediimiz kanaatinde deiliz. Eserin sonu blmnde, zihn O bir yakmlamanm atlarm da ele alm, rnrde ok uzak da olsa, byle br yakmlamanm imkn d ol-madn belirtmitik. Eer baz Batblarm, gsterme- e kalktklar aslsz b^^llklere ka*gr~ikmisak , bu assz be^rliklern Jou ile Bat arasnda bir ya-

    ntoe diMen ve^kmsenemeyecek en-pellftrden Hatal br anlaytanhareket edilirse, sonular genellikle, tesbit edilen he-defle ters der. Meseleleri olduklar gibi grmeyip, gi-derilmesi imdilik mknsz baz ayrklann mevcu-diyetini kabul etmeyince Dou zihniyetinden bir ey anlamak mmkn olmaz; aksine, yanl anlamalarm daha da vahinemesine ve srp gitmesine sebep o- lunur; halbuki, her eyden nce bu yanl anlamalar ortadan kaldumaya gayret edilmelidir. Batlar, sade- ce tek tip bir insanlk dncesinde srar ettike ve

    Dir ^rnedeniyet oldu- vamaimaz. Hakikat

    eiisme unu.:ise, birbirinden ok farkl ynlerde gelien saysz me-deniyetler old^ ve modern Bati medeniyetinin bu modonlyetl benzersiz bir istisna yapan hususiyetler

    () Metninin btnnde intcilectuel kelitnesim netrevlerini, Trkede entellefctel-ler==aydn ka r- gtU dnda, hep zihn kelim esi ve bunun t-revleri ile karladk. (ev.)

  • gsterdiidir. Gerekten karltriabilir olduklar ka-

    bul edttse bile.bakmdan ele almd&n atkc.a-belirtmeden, mutlak birekilde, flstnlfikten__(snn^rinritfel vova g is a , KirjmpHpniyP>t., birin*"^ '

    .xam ylaJzjhrlX>4s^exJkind^. t e

    mez ekilde stn olsa da, sonu, d grn ne o- lursa olsun, butunu iinde ele alndnda bu medeni-

    HI M ^ ^ ................................... I , . . , . . ........... ^ .............................----------------

    Doi medeniy^^ kar-latrildmda Bat medeniyetinin durumu da budur. Btn nyarglarna ters decei iin, meseleyi bu ekilde , grmenin Batlarm byk bir ounluunu artacam biliyoruz; ama stnl falan bir yana brakp kabul etmelidirler ki eri ok deer verdikleri eyler herkesi ayn derecede ve zarur olarak ilgilen-dirmez ; hatt baz kimseler bunlar urnursamaz bile ve insan, ms^ine imaj etaekten baka yolla da zek- sm ortaya koyabilir. AvrupalIlar bunu anlar buna g-re davranrlarsa, bu kadar bile bir kymet ifade eder; dier halklarla olan mnasebetleri bylelikle bir par-a deiebilir ki bu da herkesin lehine olur.

    Ne var ki bunlar meselenin en d yandr. Bat- 1ar, srf kendi medeniyetlerine nazaran ayrlklar gs-teriyor diye baka medeniyetlerdeki her eyin km-senmemesi gerektiini bir kabul etseler, bu medeni-yetleri bulunduklar gerek durumlar iinde inceleme-

  • lor ine bir engel kalmaz; gzden drmee ilma- dnn ve pein hkml bir husmet tamadan yapma-ldrlar bunu. O zaman, ilerinden bazlar, byle bir aratrma sonucunda, zellikle ^zihn alanda kendilerin-de olmayan eylerin farkna varmakta ihtimal gecik-meyeceklerdir. Bu kimselerin birbirinden ayn mede-niyetlerin ruhtmu, en az belli bir lde, hakikaten kavrayabUeceklerini farzediyoruz; byle bir kavray srf derin bilgiye () sahip olmaktan baka bir eyi ge-rektirir. Geri, herkes bu tr bir kavraya varmaya yatkn deildir, ama bu yapda bir ka kii bulunur-sa - her eye ramen bu ihtimal vardr - er veya ge ok deerli sonulara varlabilir, istensin veya isten-mesin, bir gn kacmlmaz olacaL!aEh.,Mr...jdeisB9ejw-

    Tarlamak ve juygun vne evirmek iin mava .g-revi yaparak-hir pntftllpkf.iipl sekinler tabakasnm ov- nayabilecegi role_.daha..imffi..imadaJ^^ Ba-ziTan, daha imdiden, olaylarn ayn ynde ilelebet s-rp gidemeyeceini belli belirsiz de olsa hissetmee balam, hatt birka yl ncesine^adar kimsenin ce-saret edemeyecei bir e l l^ lBaajaiedg^ lfsindan "mtmkn bir ey gibi szetmee balamtr;

    im erm buyuk ,

    (') ^rudition kelim esin - eskilerim iz buna

  • lde glden karyor gibidirler. Bu sebepler, ayn Sahda, D 11 Batl*Sl'iliidaki bir uzlamay en-gelleyen sebepler de olduundan, bu kimselerin bilgile-rinden iki yanl faydalanmak mmkndr: byle bir uzlamay hazrlamaya almak, Baty kendi hatas yznden tehdit' eden felketleri de bertaraf etmeye gayret etmek demektir; bu iki hedef, sanldndan daha ok birbirine baldr. Burada da, her eyden nce ele almay dndmz. _zere. Bahann iclndp hnhpdu- gu hata ve vehimleri (illnsionl hulup karmak, bu ba- tondan gereksiz ve srf ykc bir larak-^sjii-,nlmeffieUdir;,budaaaajax.Coli^ .deKn..m[^ ^ YE^asla ^ivetee niyeti amyorHa; mHaciTOWa~da uymaz zaten. Bizde byle bir ey grdklerini sanan- 1ar varsa, son derece yanlmlardr. Biz, kendi pay-mza, byle nankr bir almaya girmee hevesli de-iliz; meseleleri, sanki bir zevkmi gibi kartrp an-lalmaz hale getirmekten baka bir ie yaramayan aslsz yorumlara katiyyen girimeden, baz hakikatleri ortaya koymakla yetinmek isterdik; ne yar ki mm-kn eyleri de (contingence-s) ele almak zorudayz, zira sahay temizlemekle ie balamazsak, syledikle- rimizin anlalmamas gibi bir tehlike doar, te yan-dan, hatalar bertaraf etmekle ve itirazlara cevap ver-mekle yetiniyor grndmz yerlerde bile, hakika-ten mspet ynde bir nem tayan meseleleri de ser-gilemek imknm bulabiliriz; mesel. Dou ile Bat arasmda baz yaknlama giriimlerinin neden akame-te uradm ortaya koymak, byle bir giriimin baa-rl olabilecei artlan tersinden de olsa gstermek de- midir? mit ederiz ki niyetimiz yanl anlalmaz.

    nmzdeki glk ve engelleri gizlemiyor, aksi-ne bunlar srarla belirtiyorsak, bu, glk ve engel-

    l i

  • Iwl ortadan kaldrmak veya amak iin onlar her eyden nce tanmak gerektiindendir. Fadaca tl grler zerinde durmamz, bakalarnn houna ne-yin gidip neyin gitmeyeceini hesabetmemiz mmkn deil; ele alma5n dndmz mesele bunun d g-rnleriyle yani saf zihn olmayan yanlaryla yetinil- e bile, yine de son derece cidd bir meseledir.

    Gerekten de burada doktrinvari aklamalarda bulunmayacaz; syleyeceklerimiz, umum ekliyle, Hindu retilerinin tncelenmesine Genel Giri adl eserimizdeki grlere nazaran daha byk bir kitle-nin anlayabilecei m2ihiyette olacaktr. Bununla bera-ber, ad geen eserimiz srf baz uzmanlar iin de yazlm deildir; eserin balnn bu ynde baz ya-nlmalara sebep olnias, bu meselelerin, umumiyetle bunlar kat ve bizce hakik bir yarar salamayan bir biimde ele alan mtebahhirlerin sahasna grrmelerin- dendir, Bizim tavrmz ise tamamen baka olacaktr: nemli olan derinbgi deil kavraytr; bu da apayr bir eydir. Enine ve derinlie bir kavray imkw

    _ ..... .............I^ < I

    pek ender istisnalar haric ^ szn ettiimiz entellek-tcl sekinleiLj^ro hel ..haglajMi^nak^ftr^kir. Bir polemik intiba ver- mc.si muhtemel her eyden dikkatle kanmamza ra-men, derinbilgiye, daha dorusu bunun suistimal edi-liine've tehlikelerine saldrmamz uygun grmeyenler bulunabilir; ne var ki byle davranmamzn sebeple-rinden biri, derinbilginin, kendine has metodlar le, baz eyleri en iyi anlayabilecek kimseleri bile, bu eylerden uzaklatracak sonular dourmasdr. Bir-oklan Hindu retilerinden szedildiini iitince ar-kiyatlarn almalarm dnr ve yle der: bize

    12

  • gre deil bu; halbuki bunlardan bazlar byle d-nmekle kendilerine byk bir hakszlk etmi olu-yorlar, zira, bu arkiyatlarm bilmedikleri ve hibir zaman da bilemeyecekleri bilgileri elde etmek iin bel-ki de byk bir gayret sarf etmelerine: gerek bile ol-mayabilir. Derinbilgi bkai hakikr bilgi bhk eydir, ve bu kisi -herHjatdgrgmaz eM lI^O eTlarn^^

    e ^ . phesiz, derinbilgi, nor-mal olarak bulunmas gereken tl dereceden bir yer-de kalmay kabul etse syleyecek szmz olmaz, n-k, bylece tehlikeli olmaktan kar ye hatt baz fay-^ dalar bile salayabilir; bu snrlar iinde byle bir bil-ginin zaf deerini seve seve kabul edebiliniz. Tarih metdun..>hakh olarak uyguland yerler elbette var-

    mTnrm'iMitiKMMiir m m * * ^****^*^-^"

    diri Mzim. kar ktmz vamlMi, bu metodun her e- ye vere-

    mek istenmesidir. Baka br yerde (% ve kendimizle herhangi bir tenakuza katiyyen dmeden, bu metodu, gerektiinde baka herhangi biri kadar tatbik sahas-na koyabileceimizi gsterdiimizi samyorz; b da tarafgir davrrimd^mz ispata yeter. Her mesele kendi mahiyetine uygun gelen metoda gre ele aln-maldr; Bat'nm mutad olarak gzmzn nne ser-dii su muhtelif sistemlerle Cordre), muhtelif sahala-rn birbirine kartrlmas acayip bir hadisedir (ohno- mehe). Ksacas, her eyi yerli yerine koymasn bil-mek gerek: her zaman bunu sylemiizdir. Byle bir tutuma>rgirlpce, adalarmzdan bzlarnm

  • bylece, derinbilgi, geerli olduu yerde bile bizim iin ancak bir aratr, bizatihi bir ama deil.

    Bu izaha!, birok sebeple gerekli grnd bize: her eyden nce, dndmz elimizden geldiince a- k olarak sylemeye ve ihtiyatl davranmamza ra-men yanlmalara dmemeye alyoruz: ama yanl-mak hemen hemen kamimazdr. Anlattklarmzm a- k olduu umumiyetle kabul edilmekle beraber, za-man oldu, katiyyen aklmzdan gemeyen eyler male- dildl bize; burada, baz yanl anlamalar gidermek, vo yle grnyor ki, daha nce yeterince aklamad-mz baz hususlar akla kavuturmak imknm bulacaz. te yandan, aratrmalarmzda ele ald-mz konularm deiikliinin, bu almalara hakim o- lan anlayn birliine mni olmadn ve meseleleri ok sath olarak ele alanlarca farkedilmemesi mm-kn grnen bu birlii bilhassa belirtmek isteriz. Hatt, bu almalar, kendi ar2ilarmda o kadar sk bir ba iindedirler ki, burada ele alacamz birok hu-susla ilgili olarak, daha fazla bilgi iin, teki alma-larmza atflarda bulunmamz gerekirdi; ama biz an-cak mutlak bir mecburiyet halinde bu yola bavurduk, vo bir kereye mahsus olmak zere, tek bir kere uya-rda bulunarak, okuyucuyu bir yn atfla skmamaya nls!.k. Ayn ekilde, kendi dncemize bir doktrin grn vermeyi gerekli grmemekle beraber, haki-katini kavradmz doktrinlerden sk sk szetmekten gorl durmavacamz belirtmek isteriz. Dou::doktrin- lorinl incelemekledir ki H^t*mjx.^surlaTnm-3ffi.j3aQd(^ dnyada geerli saysz fjkrm-sahteliini grdk^-daba n

  • alacamz meseleleri btnyle zmek iddiasnda de-iliz; her eyi tek bir kitaba sdrmaya almad-mz iin kzlacak deildir bize, sanrz; byle bir ey yapmamz zaten mmkn deildi. Burada yle bir do-kunup geeceimiz konular, artlar elverirse, baka bir yerde belki yine ele alr tam olarak aklama im- knma kavuuruz. Eer bu imkn bulamazsak, bu hu-suslar en zmdan bakalarma ok yararl fikirler tel-kin edebilir ki, bu da bizim yapamadmz aklama-lar tamamlamakta byk faydalar salayabilir. Enine boyuna ele almamasa da, baz eyler var ki bmlara yle bir dokunup gemekte bazan fayda vardr; ses-sizce geitirilmeleri taraftar deiliz. Ama baz kim-selerin zihniyetini bildiimiz iin, bunlarda yle ola-anst eyler aranmamas gerektiine dikkati ek-mek isteriz. amzda bunca sustimal edilen szmo- na esrarm ka para ettiini, bunun en ok szn edenlerin en bata bundan hi mi hi haberleri olma-yan kimseler olmas sebebiyle bu derekeye dtn ok iyi bilmekteyiz; gerek sr ancak mahiyeti icab ifade edilemeyen eydlF7Hpnunla beraber, her br ha-kikatin sylenmesinin her zaman mbah olduunu, da-ha uygun olur gerekesiyle baz kaytlar koymanm gerektii haller veya alenen aklanmasmda faydadan ok tehlike bulunan eyler olmadm iddia etmiyoruz. Ne var ki byle eyler, pek ender durumlarda, baz bilgi alanlarnda grlr ancak; zaten biz de bu tr eylere imada bulunmamz gerektiinde ( )^, baz ekol-

    O ^ viritizm a Denen Yanlg adlt eserim iz^ fayda- sim sakncalanndan ok grdmz, am a bunun-la beraber hakikat endiesiyle mmkn olabilir diye gsterm ek zorunda kaldmz baz tecrb aratrm alar konusunda bir ok kere fiilen byle ey lere duar olmuuzdur.

    15

  • lere mensup yazarlarn, ikide bir, gerek okuycunun merakn uyandrmak gerekse srf iinde bulunduklar g durumu rtbas etmek gayesiyle yaptklar gibi ha-yal yasaklar koymaya tevessl etmeden, bunlarn ne olduunu aka anlatmaktan geri durmayacaz. By-le yapmack eyler yabancdr bize, yle edebi uydur-malar da; gayemiz, olan bildiimiz lde bildiimiz ekliyle sylemektir. Btn bildiklerimizi syleyecek halimiz yok elbet, nk byle bir ey konumuzdan ok uzaklara gtrr bizi ve nk dnce, kapatl-mak istendii duvarlar her zaman aar. Biz, hakika-ten ne dnyorsak onu syleriz hep. Bu itibarla, ni-yetlerimizin tahrif edilmesini, sylemediiriiz eylerin bize sylettirilmesini, sylediklerimizin altnda, sakl veya klk deitirmi tamamen hayal bilmem hangi dncenin aranmasn kabul etmiyoruz. Buna karlk, daha aydnlatc bilgi almak zere merak edilen hu-suslar bize bildirenlere kar minnettarlk duyacak ve kendilerine tatmin edici cevaplar vermee ahacaz. Bunun iin bekleneni yaomamza frsat vermelerini, yetersiz verilere dayanarak sonu karmakta acele etmemelerini ve zellikle, bu ahsmamzdak kusur ve-ya boluklardan herhangi brr doktrini sorumlu tutmak-tan kammalanm rica ederiz.

    16

  • Birinci Kesim BATININ VEHMLER

    17

  • Birinci BlmMEDENYET V E LERLEME

    Modern Bat medeniyeti gerek bir anomali ola-rak yer alr tarihte : azok btnyle , tanyabildik-lerimiz arasmda tamamen ma.ddlvnde gelimi., tdL. meniyet, Bat medeniyetidir. Rnesans d et^ o layla ajin 'm T S a la yan olduu jere,^mu^^^^^^ rinde g ^ r n f e i j u a d i l J ,^ ^ konusu olan iki ey arasmda hibir ortak yan y^tur. Bu gerileme yle birnKya varmtr ki bugOk Batllar saf zihnin neyin nesi olduunu bilemez, hatt byle bir eyin mevcudiyetine bile ihtimal veremez ol-mulardr; bu yzden de sadece Dou medeniyetlerine deil, artk en az bu medeniyetlerin olduu kadar, ru-hunu kavrayamadklar Avrupa Orta ana da tepe- (hn luikmaktadrlar. Zeky, maddeye hkmeden ve bunu amel gayeler iin kullanan; ilme, kendi ksr grleri iinde, sanayide kullanld oranda deer ve-ren insanlara nasl yapmal da nazar bilginin stn-ln anlatmal? Mbala etmiyoruz; adalarm-zn pek byk bir ounluunun bu kafada olduunu anlamak iin etrafmza bir gz atmak 3mter. Bacon ve Descartesdan beri yaplan felsefenin incelenmesi de bu tesbitleri dorular. Sadece unu hatrlatalm; Descartes zeka -^akrila si'iirtaiau'iis. THgtafizifc-diye

    19

  • adlandrdu^ eye. g5jg ^ insan bilgi-

    suuo^ OtLSiniTolarak kabul ettii n *

    alet yapan aletler imal eden ve b u n ^ imalatm sonsuza kadar deitirebilen bir yetenektir. (*) Ve de- vamla: Zek, hammadde uzermoe almad zaman bile, hammadde zerinde daha nce edindii ahkah- lklardan kurtulamaz: burada da, hammaddenin e-killerini uygular. Bu tr bir ahma iin yaratlmtr. Yalnz bu tr bir almadan tam nansyla tatmin o-

    C) Yaratc Tekml, s. 151

    20

  • lur. Aklk ve seiklie ancak byle ulalabileceini Sylerken (^ ) dem ^ istedii de budur. ()

    Bu son sylenenlerden, sz konusu olan eyin hi de zek olmad, ancak Descartesn zek'anlay ol-duu derhal belli olmaktadr, bu da olduka farkh bir gydir; mensuplarnn takt adla gviBEseif' felsefe, alffin butlaim verme36S3ii[^^ daha kaba baka hr sevi, hayatn butlamm ikame eTnrsfctr . Mut-lak hakikate ulamaya takati vetmeven Aklclk, iza- f hakikate bi olmazsa havat hakk tamvordu. Ca^-jla ezgMlik.^gJaLM k SflJJ3^^deien her eyle, hissedilir (sensible) gerein ta-

    N a j;e t^ _ 2 S ^ ^:at kavramn yarM lk .i^ a;m iK aJM ^^

    BU&,__- ... ......................................................... ..

    demektir. Meseleleri byle biraztadan kaldrlmassitletirer^ anlattksa da, ktis^yen tahrif etmi de-

    iliz ve ara safhalar ne olursa olsun, temel eilimler

    b sylediklerimizden bakas deil; pragmatistler ii sonuna kadar gtrerek modern Bat dncesinin en hlis ((^antik) temsilcileri olduklarm ortaya koydu-lar: zlemleri zihn deil de srf madd ve hiss olan, ve Minlarm tatminini, hakikate gerekten rahata srt evrilebilen iki alanda, sanayi ve ahlk alamnda bu-lan bir dnyada hakikatin ne deeri olabir? Bu ifrat noktaya phesiz yle birden varlmamtr ve buok Avrupah. henz byle bir noktaya varlm , olduunu kabul etmeyecektir; zaten biz de burada zellikle, ay- m medeniyetin, tabir caizse, daha ileri bir safha- smdatd Amerikallar dnyoruz: zihniyet olarak da

    O D escartestek m tk ve seik kavram kastedili-yor olm al. ( ev.)

    C ) A .g.e, s. 174

    21

  • corafya olarak d bugnk Amerika gerekten bir zak-Batdm; iinde bulunulan durumu douran - laylarm gidime dur (yecdt hibir eyin ortaya k- manms halinde Ayrupanm da Amerikann akbetine urayaca muhakkaktr.

    Ama iin tuhaf, bu anormal medeniyetin numune medeniyet olduunu iddia etmek, bunu en mkemmel medeniyet, hatt bu isme lyk tek medeniyet ola ^rak dnmektir. Bir de buna, sanki bu vehmin eksi-i bir bu kalm gibi, modern Batlnm btn faali-yetini hasrettii madd gelimeyle esasta zde olup en az bu vehim kadar mutlak olarak inanlan ilerle-me inancm ekleyiniz! Baz fikirlerin, bir mdit ve bir dnemin umum temyuUerine ne kadScZlzIc^K^ vCTdikleri ak olduu halde nasl arabpk .yayldk- lnni ve kendilerini nasl empoze ettiklerini grmek dikkat ekicidir. Bmca inann, kU ve z a r ^ plduk- larna yrekten inand medeniyet ve erleme di-ye adlandrlan fikirler bunlardandr. Halbuki bu h- kirlern ortaya k daha pek yenidir ve bugn bile insanhn en az drtte bunlar bilmemekte veya dikkate aliuamakta srar etniektedir. Bu konuda Jacqe Bainville yle der: civiser (medeniletir-mek) fiili bugn kullandmz mansyla XVIII. yzy- hn byk yazarlarnda grlmesine ramen, civilisa- tion (medeniyet) biimi (isim ekli) ancak htill n-cesi devrin iktistlarmda grlr. Littre, \ugotMan ald tek misl verebilir ancak. Btn Fransz ede-biyatm batan aa tarayan Littre, daha gerilere gi-dememitir. Demek ki, medeniyet kelimesinin ya bir- buuk asrdan fazla deildir. Academienin szlne de ancak 1835 de, yani yz yldan daha az bir zaman nce girebilmitir. Bize hl hayat veren Antikite, me-

    22

  • dehiyet kelimesiyle ^ kasdettiimiz ifade edecek bir kelimeye sahip deildi. I^tinceye tercmesi istenen bir. metinde bu kemile verilse, tercmeyi yapacak ren-ci zor durumda kalabilin JCelimelerm fayatmdan ayr olamaz. Atalarunzm hi de ihtiya duymadklar medeniyet kelmesi-belki de meden ol-duklarndan bu kelimeye ihtiya duymuyorlard- XIXv asrda, yeni fikirlerin tesiriyle - yaylmtr. lm bu-lular sanayinin, ticaretin gelimesi, zengirilik ve re- fahm artmas, bir eit cokunlua hatt kehanette bulunmaya yolamtr. XVm . asrn ikinci yarsmda ortaya kan sonsuz ilerleme kavram, insanh yeni bir aa, mutlak medeniyet ana girdiine inandr-makta yardmc olmutur. inde bulunduumuz dne-mi medeniyet devri olarak adlandrmay ve medeniyeti modern a ile kantrmanuz, bugn artk unutulmu bulunan byk bir topyacya, Fourrier'ye borluyuz... Medeniyet, Avrupah milletlerin XIX. yzylda ulat- gelime ve yetkinleme demekmi... Hi kimsenin ta-rif edememesine ramen herkese bilinen bu kelime hem madd erlemeyi hem de ahlk ilerlemeyi kapsyor- mu: biri brne dayal, biri oburne bab, birbirin-den ayrlmaz iki kavram. Medeniyet demek, ksacas, Avrupa demekmi; medeniyet, Avrupann kendi keti- dine verdii bir berat imi O

    Bizim de dndmz bu ite. Biraz fazla uzun olsa da bu alnty byle dnmekte yalmz olmad-mz gstermek iin yaptk.

    Grld zere sk bir ortaklk iinde yryen medeniyet ve ilerleme denen iki fikir, topu topu XVIII. srm ikinci yarsmda, yani daha birok eyin

    O M edeniyetin G elecei: Reim e niverselle, 1 Mart 1922, s. 586-587

    23

  • yannda materylizmin (^ ) de douunu gren bir dnemde ortaya kmtr; ve zellikle, XIX. asr balarmdaki haylperest sosyalistler tarafndan ya-ylm ve popler bir hale getirilmilerdir. Fikir tari-hinin, bazan artc tesbitlerde bulunduunu ve baz hayl mahsul eyleri eleyip gerek deeri ortaya -kardn kabul etmek gerekir; hele bilhassa, elimiz-deki sradan tarihler gibi maksatl yorumlarla tahrif edilmi veya srf derinbigiye dayanan almalarla ve ayrmtlar zerindeki nemsiz aratrmalarla snrlan-m deil de, gerektii gibi yaplan aratrmalar so-nucu yazlrsa bu ii daha baaryla yerine getirebilir. Doruyu anlatan bir tarih, baz siyas menfaatler iin tehlikeli olabilir; btn dier metodlar bir yana bra-karak, baz metodlarn bu alanda resmen empoze e- dilrnesinn sebebinin bu olup olmadn merak etmek-te hakllk yardr : bilerek veya bilmeyerek, birok ko-nuda isabetli gre imkn verebilecek her ey pei-nen (a priori = kabl) saf d bmakilmaktar kamuoyu da bu ekilde olumaktadr. Biz yine s-zn ettiimiz u iki fikre dnelim ve belirtelim ki, bu iki fikrin hemen hemen aym kaynaktan ktm sy-lerken, bugn herkese en ok kabul eden, ama biz-ce .aldatc olan bu mutlak man iinde dnyoruz (Hilam.

    O Materyalizm' kelm es bunu strf maddenin gerek olduuna (realit) olan inanc gsterm ek iin kul- lanan B erkeley tarafndan uydurulmutur. Bugn-k m anasyla, yani m addenin dnda h ibir eyin m evcut olmadn iddia eden nazariye o larak ma-teryalizm , kklerin i L a M ettris ve d'Hobach'ta bu-lunur, Ta Antikitemden beri baz rnekleri grlen Mekanizm Ue kartnim am aldr.

    24

  • Bu iki fikre veriliuesi mmkn zaf manya ge-lince, o baka; ve byle bir mannm merluu mu-hakkak olduundan, bu durumda, beUi bir anda do-mu fikirlerin sz konusu olduu sylenemez; veya bu ekilde ifadelerini bulmu olmalar pdc nemli de-il, ye eer bir terim yerindeyse, ama biz bunun kul- lanlmasmda sakncalar gryorsak bu, bu terimin ye-ni icat edilmi olmasmdan de. Bu ekildedir ki, biz de, pek ok ve muhtelif Medeniyetler olduunu pekl sylyoruz; medeniyet denen eyi meydana ge-tiren deiik cinsteki elerin karmak toplamm doru olarak tarif oldca zordur, ama yiue de bunun-la ne denmek istendiini herkes bilir. Medeniyetlerin umum hususiyetlerini veya belli bir medeniyete ait hususiyetleri kat bir forml iine sokmaya alma-nn zarur olduunu dnmyoruz bile; bylesi biraz sun- bir ey olur, ve biz, sistematik dncenin pek holanarak yaptmn aksine, bu dar erevelere gir-mekten zenle kanyoruz. Nasl medeniyetler yar-sa , ayn ekilde bu -medeniyetlerin 'herbirnin gelime srecinde veya bu gelimenin uzun .. veya ^ a . aureli baz dnemlerinde,-~aym-.-ekdaJtn--4i^^ de, belli u veya bu alandsMlerlMeler vardr; bunun mans ksaca udur: bir medeniyet belli bir

    beli bir istikamette geliir. Ana. nasd il(|rle- var, yin ekilde gerilemeler de y^dr ye b-

    l n d a her ikisi ayn and deiik alanlarda meydana- elebilmektedir ki - srarla belirtiyoruz - bjtun bunlar son derece zafdir; eer ayn kelimeler mutlak bir man iinde dnlrse hibir geree tekabl etmez olurlar, ve tam ite o zaman, iki asr-dan az bir sreden bu yana ve srf Batda revata olan bu yni fikirleri temsil etmi olurlar.

    25

  • Geri, yle byk harflerle yazlm > Ve lerleme kelimeleri z, dnceyi ifade etmek-ten ziyade dnce boluunu doldurmak iin kullan-lan, kalabalklar etkilemeye son derece elverili baz kof, kof olduu kadar da tumturakl cmlelerde m-kemmel bir tesir icra eder; bu ynyle, maher telkin denen o acajdp faaliyeti ifa etmekte ada id a re c i-lerin kullandklar formllerin hazrland tezghta k nemli bir rol oynarlar. Bu telkin olmasa, u tam modern zihniyetin uzun zaman devam etmesi mmkn olamaz. Bu bakmdan, gze arpacak kadar ak ol-makla beraber, bir hatibin yapt tesirle bir hipno ^tizmacnn tesiri (bir hayvan terbiyecisinin yapt te-sir ayn trdendir) arasmdaki benzerliin hibir za-man yeterince farkna varldm sanmyoruz; bu hu-susu, bu arada, psikologlarm dikkatlerine sunuyoruz. phesiz, kelimeler kuvvetlerini baka devirlerde de az veya ok gstermilerdir, ama, bir emsli daha bulunamayan ey, btn inseuh, en aslsz hayalleri inkr kabul etmez gerekler gibi grmee sevkeden u maeri birsam olaydr; ve modern dncenin putlar arasmda, imdi ele verdiklerimiz, hepsinin i- -inde belki de en tehlikeli olanlardr.

    Biz yine ilerleme fikrinin douuna denelim; yar-lm inkr etmeyi hi de dnmediimiz u husus ve snrl ilerlemeleri konu d brakmak iin, snr-sz ilerleme fikri diyelim biz buna. yle grnyor ki bu fikrin ilk belirtisini tek bir gr ausndan uygu-lanm olarak Pasarde bulabiliriz: insanh hep varolan ve yzyllar boyu durmadan renen bir ve ayn insanla mukayese ettii ve eskiler dediklerimi-zin her eyde hakikaten yeni olduklarn syleyip, modern Btmn hususiyetlerinden biri olan kar

    26

  • ananev dhcenin bir misalini verdii, bylece es-- kilerin fikirlerinin pek bir arl olmadm ileri sr-d yaz herkesin malmudur ( )^. Ancak, bnu ilk syleyen Pascal deildir; Bacon, ayn niyetle daha nce yle demiti: Antiquitas saeculi, juvantus mun- di. Bu tr bir anlayn temellendii uursuz so-fizm burada kolayca grlebilir; bu sofizm (mugal-ta) insanln, bir btn olarak, kesintisiz ve tek kol-dan (unilinaire) bir gelime takibettiini frzetmek- ten ibarettir; son derece basiti bir grtr bu ve bilmen btn olaylarla eliir. Gerekten de trih, her devirde, birbirinden bamsz hatt ok kere ayr yn-lerde gelien medeniyetler olduunu, bazlar gerilbr ve lrken veya bir felket sonucu an olarak yoklu-a karrken dier bazlarmn doduunu gstermek-tedir; yeni medeniyetler de her zaman eski medeni-yetlerin mirasna konamanaktadr. Adlar bile bize kadar ulaamayan medeniyetler bir yana, Keldanler ve Msrllarn elindeki bilgilerden modem Batllarm, ne derece dolayl olsa da, yararlandklarm kim cidd olarak savunabilir? Hem, Avrupa Orta anda da ilimler olduuna ve bugn bu ilimler hakkmda en k-k bir fikrimiz olmadma gre, bu kadar gerilere bile gitmee gerek yok. Pascarm dnd maher nsan = homme collectif (Pascal buna yanl olarak klli insan = homme niversel der) tasavvurunu olduu gibi muhafaza edersek, bu nsanm. rendii dnemleri nasl varsa bildiini unuttuu dnemleri de olduunu, baka bir deyile, br eyler renirken baka eyleri unuttuunu da sylememiz gerekecektir; ama gerek daha da karmaktr, deil mi k, teden

    0 ) Boluk zerine Denemeden bir para.

    27

  • beri olageldii zere, ayn dnemde olutuu halde b-birine tesiri olmayan, birbirinden habersiz medeni ^yetler mevcuttur; Bat medeniyeti ile Dou medeniyet-lerinin, her zamankinden daha ok olmak zere bu-gn, iinde bulunduklar durum budur. Aslmda, Pas- cal'de ifadesini bulan vehmin (illusion) menei ksaca undan ibarettir; Batllar, Rnesansla beraber, ken-dilerini eski Greko-Romen medeniyetin kesinkes mi-raslar ve devam ettiricileri gibi grmee ve geri kalan her eyi sistematik olarak bilmezlikten gelmee veya bilmek istememee balam, bunu bir alkan-lk haline getirmilerdir; bizim klsik nyarg dedi-imiz ey budr. Pascarm szn ettii insanlk Yu-nanllarla balar, Romallarla devam eder; sonra, Or-ta aa tekabl eden dnemde varlnda bir kopma olur ki Pascal da, her XVII. asr inam gibi, bunu bir uyku dnemi olarak grr. Ve nihayet Rnesans gelir. Rnesans, yani, bu andan itibaren Avrupah milletler yeknunun tekil edecei u insanln uyam... Par-ay btnn yerine koyan, son derece dar bir zih-niyete dellet eden acayip bir yanlgdr bu; bu yand- gmm tesirlerini bir ok sahada bulmak mmkndr: psikologlar, mesel, gzlemlerini umumiyetle tek tip insanlkla, yani modern Batl erevesinde snrlan-drmakta, sonra" da bu yolla elde ettikleri sonular, kasd olarak, istisnasz her insann hususiyetleri gibi gstermee kadar gtrmektedirler ii.

    uras mutlaka belirtilmelidir ki Pascal, kendinin ve iinde bulunduu dnemin anlad, snrlar iinde bir zihn ilerleme dnyordu; ancak XVIII. asrm sonlarna doru, Turgot ve Condorcet iledir ki btn faaliyet dallarna yaylan ilerleme fikri ortaya kar; bu fikir o zamanlar umum bir kabul grmekten ka-

    28

  • dar uzakt ki Voltaire bunu maskaraya evirmek iin alelacele ie koyulur. Bu fikrin XIX, asr boymca u-rad muhtelif deiikliklerin ve evrim ad altnda, yalnz insanla deil, canh varlklarm btnne uy-gulanmak istenirken bu fikre yklenen szmona lm ihtilt (complication) m tam bir tarihini yapmay d-nmyoruz. Kk veya byk birok ihtilfa ra-men evrimcilik gerekten resm bir nass olmutur.

    Hibir faraziyenin olamayaca kadar temelsiz ye aslsz bu ey kanun gibi retilmekte, tartlmas ya-saklanmaktadr; bu nass bnyesinde ancak husus bir vakack olarak gzken insanm ilerlemesi kavram iin de ayn ey haydi haydi varittir. Ancak, bu nok-taya varana dein birtakim kararszlklar geirilmi ve ilerlemenin bizzat taraftarlar arasmda, olduka cidd ihtiyat kaytlar koymaktan kendini alamayanlar kmtr: Saint-Simonun kirdi olarak ie balayan Auguste Cpmte uzam - (haj^iz= etendue) bakmamdan deil ama sre bakmmdan sonsuz bir ilerlemeyUca- bl ediyordu; ona gre, insanlm gidii, sunumazl asymptote== katt- mcanip) bir eri ile temsil edile-bilir: eri, bu sunumaza durmadan yakla(makta a- ma hibir zaman onunla birleememekte, yle ki mm-kn olan ilerlemenin bykl, yani bugnk durum-la ideal durum arasndaki mesafe eri ile sum^maz ^asmdaki mesafeyle temsil edilnektedir ^ klerek hep srp gitmektedir. Comteun hal kanunu de-dii ve en nemlisinin, her mmkn bilginin tek hedefi olarak tabi hadiselerin aklanmasm kabul eden o kof nazariyesinin temellendirildiini karmaklkarm ne olduunu ortaya koymaktan daha kolay bir ey ola-maz. Comte da Bacon ve Pascal gibi, eskileri ocuk-larla mukayese ediyordu, baka brileri ise, daha ya-

    29

  • kn bir gemite^ eskileri dikel dedikleri vahilerle bir tutmakla daha yerinde davrandklarn sanmlar-dr. Oysa biz, kendi paymza, onlarm aksine, soysuz-lam olarak gryoruz bunlar (0

    te yandan, baz kimseler, insanlk tarihi konu-sunda bildikleri kadaryla, iniler ve klar olduunu ister istemez kabul ederek, sonunda dlerleme ritmi- nden szeder olmulardr; bu artlar altnda, ilerleme-den szetmemek belki de daha doru ve daha mantkl bir davram olurdu, ancak, bu modern nass ne paha-sna olursa olsun muhafaza etmek gerektiinden, lerlemenin, btn ksm ilerlemelerle btn gerileme-lerin niha bilekesi (erek bileke) olarak yine de mevcut olduu kabul edilir. Aslnda bu kstlama ve tutarszhklarm insan dndrmesi gerekirken, pek az kimsenin iin farknda olduu grlr; eitli ekoller kendi aralarnda br uzlamaya varamamakta ema, ilerleme ve evrimin kabul edilmesi gerektiinde muta-bk kalmaktadrlar; yoksa bunlarsz, meden sfat-n ta imaya haklar olamazd herhalde.

    Bir baka nokta da kaydedilmee deer: bugn sik sk gndeme gelen, bu szmona ilerlemenin kollar-

    C ) Sosyolojik ekohun tesirine ramen resm h ev-relerde bile bu konuda bizim gibi dnen bazt ilim adam lar vardr; zellikle Dinler Tarih ve ve Karlatrm al Metoda adl eserinin giriinde soysuzlama ~ M geressence^ tezin i savunan ve kendisiyle ayn grte olanlarn isimlerini zikre-den George Foucart, bu eserinde sosyolojik eklm n kulland m etodlann mkemmel bir ten-kidini yanmy hakl olarak totemizm ve sosyoloji ile cidd etnolojinin kantm im am ast erektiinh belrtmtr.

    30

  • nn, yani adcilanmzn kafasnda dier ne varsa hepsinin birletii kollarn neler olduu aratrlrsa, bunlarn ikiye irca edildikleri grlr: madd ilerle-me ve ^ahlk ilerleme; Jacgues Bainville, mede-niyet kelimesinin cri manasm dnerek yalnz bp ikisini zikretmitir ve byle yapmakta da hakldr. Ger i, ba2alan zihn ilerlemeden de szetmektedir; an-cak bu deyim, onlara gre, lm ilerleme ile. tama-men eanlamhdr ve tecrb ilimlerin ve bu ilimlerin amel sahaya akseden uygulamlarmdaki gelimeye matuftur. Burada, beknn, faaliyetleri arasmda en mahdut ekline, en aa durumda olana, amel fayda iin madde zerindeki aksiyonuna indirgendiini gr-yoruz yine. Bylece, u szde zihn ilerleme netice itibariyle madd ilerlemeden baka br ey olmuyor eer zek bu olsayd, Bergsonun yapt tarifi kabul etmek gerekirdi. Dorusu, ada Bathlarm ou, ze-knn baka bir ey olabileceini akllarna getiremez-ler. Onlara gre zek, Descartesm anlad manads^i akla bile deil de, bu akim en nemsiz parasna, en basit ilemlerine, faaliyetlerinin tek ve kesin alan

    yaptklar u hissedilir dnya (lem-i mahsus) ile hep sk bir irtibatta bulunan veye indirgenmektedir, pah^ baka bir eyler olduunu bilenlere ve kelimelere hs ^dk manalarm vermekte srar edenlere gre, a^ mzda sz konuu olan eyii hi de zihn ilerleme ol-mad, eksine, bir inhitat, daha dorusu bir zihn s-kt olduudur; ve birbiriyle badamayan gelime yollar olduu in, son asrlardaki mevcudiyeti phe gtrmeyen yegne ilerlenae olan madd erlemenin dedii fidye de buradadr: son dedece dar manasyla lm ilerleme ve lm olmaktan ok daha fazla sma ilerleme. Madd gelime ile saf zmlik birbirine taban

    31

  • tabana zttr; birine kendini kaptran, zarur olarak brnden uzaklar. Dikkat edilirse aklilik (rationa- lite) deil zihnilik (intellectualite) diyoruz; zira akln sahas, bir bakma, duyu (sens) sahas ile st mdri-ke arasnda ancak bir aracdr: akl, st mdrikeyi inkr ettii ve kendini insanolunun en yksek yete-nei olarak grd halde, mdrikeden bir tenbih al-dnda, imal ettii kavramlar hep mahss (sensible) verilerden karr. unu demek istiyoruz ki, akln, do-laysyla akln eseri olan ilmin esas konusu (objet) olan umum (le general), hissedilir olandan gelmiyor-sa, duyularla alglanan mnferit (individuel) ten kar yine de; hissedilirin tesindedir denebilir, ama stn-de deil.

    Akn (transcendant), yalnz, saf, mdrikenin ko-nusu olan kllidir; klli olana gre umum, ancak ve ancak ferd gibidir. Baka bir yerde (0 daha geni olarak akladmz ekliyle, metafizik bilgi ile lm bilgi arasndaki temel ayrm da buradadr ve bunu tekrar hatrlatmaktaki gayemiz, birincinin tamahen ortadan kalkm olmas, kincinin ise dzensizce alp yaylmasnn, bugnk haliyle Bat medeniyetinin en arpc hususiyetlerini tekil etmelerindendir.

    Ahlk ilerleme kavram ise, modern zihniyetin teki baskn esini ^ yani duygululuu (sentimentalite) temsil eder; bu enin mevcut olmas. Bat medeniye-tinin tamamen maddeci olduunu sylemekle vard-mz hkm deitirmemizi gerektirmez. Duygu ile maddeyi birbirine zt grenler, birinin gelimesini brnn ortal istil etmemesi iin bir denge unsu-ru gibi kullanmak isteyenler, ve birbirini tamamlayan

    C) Hindu reiUernin ncelenm esine Genel Giri. 2. Ksm, IV. Bl.

    32

  • bu iki e arasnda mmkn mertebe istikrarl bir den-geyi ideal drm olarak kabul edenler olduunu ok iyi biliyoruz. 2ekyi, ayrlmaz bir ekilde maddeye ba-layarak^ olduka; yetersiz bir tarifini yaptklar bir i- gd yardmyla bundan (zekdan) kurtulmaya aba-layan sezgiGiIerin dncesi aslnda bu olsa * gerek; hakikti M onun yerine, hem madd hem de ah-lak grnm altnda tezahr eden fayda kavramm kyn pragmatistlerin dncesinin ise .bu-olduu-ke- sindir. Pragmatizmin burada da modern driyanm, zelkle bu dnyamn en tipik kesimini tekil eden Anglo-sakson dnyasnn eilimlerine ne dereGe terc-man olduunu gryoruz. Hakikatte, maddlik ile duy-gululuk, brakn zt olmalarn, biri olmadan br e-,

    ^emez ve ikisi bir arada ancak gelimelerinin son nktasma varabilirler.'Bunun delilini Amerikada g-ryoruz: Teosofizm ve spritizma zerindeki aratr-malarmzda Ortaya koyduumuz zere, Amerikada en- baya yalanc mistik samalklar doup, inanlmaz bir rahatlkla yaylrken, sanayileme ve i (affai- res) tutkusu lgnla varacak noktaya kmaktadr. buraya vard m, iki eilim arasnda kurulan artk bir ; denge deil, aksine birbirine eklenen iki dengesiz- likffi ki, birbirini dengeleyecek yerde bu dengesizlii, karb^ olarak daha da arttrmaktadr. Bu olayn se-bebini kavramak g deildir: zihnliin asgariye indir-gendii yerde duygululuun stnl ele geirecei tap id tl hem^ z^ duygululuk p^^d oJena son de- rece ypndr; btn ruh (psikolojik) alanda, orga- nzmySbylesine baml. baka b ir. ey yoktur ye, BerSonS^^^^ maddeye bal olduunu grd-mz zel^ deil duygudur. Sezgcilerin buna ne cevap verebileceklerimi biliyoruz: algladklar ekliyle zek,

    33

  • inorgajik maddeye baldr (kafalarmda hep Descar- tesn mekanizmi=(mihankye) ye onun trevleri var-dr); duygu ise, mevcudat silsilesinde daha stn bir derece verdikleri canh maddeye badr. Ne var ki, ister inorganik olsun, ister canh, gene de madde.deil mi? Szkonusu olan hep hissedilir (sensible) eyler de-il mi? Hash, modern zihniyetin ve bu zihniyeti tem ^sil eden felsefelerin bu smmlamay amalarna imkn yoktur. Olmaz ya, eer burada ikili br eilim dnl-mek isteniyorsa, o. zaman birini maddeye brn ha-^ yata balamak gerekecek; bu ayrm ise, amzm byk butlanlarm, olduka yeterli bir ekilde, fiilen sniflahdrmaya yarayabilir. Ama tekrar ediyoruz, b-tn bunlarm mahiyeti aymdr ve birbirinden ayrlma-lar imknszdr: ayn dzeydedirler, aralarnda bir hiyerari (derece fark) yoktur. Bu itibarla, ada-larmzn ahlkl amel (pratik) mddeciliideri^ nin (^ ) zarur bir tamamlaycsidr ancak: zarur bir ekilde mtesanit olduklarmdan, her ikisi de ayn anda ve ayn ynde, yani medeniyet diye adlandrlan - ye uygun olarak gelitiine gre, birini brnn a- leyhine yceltmek istemek ok aldatc olur.

    Madd ilerleme ile ahlk ilerleme kavrana- rmm birbirinden neden ayrlmaz oldumu, kincinin, hemen hemen birincinin gsterdii direnlilikle, ag- dalarmzm kafasmda neden bylesine nemli bir yer tuttuunu grm bulunuyoruz. Madd ilerlenenn mevcudiyetine deil, yalnzca buna verilen ar ne-

    C ) B r eilim i tam m lam ak v e bunu bir n a za ry e olait

    bu eilim in m ecb u ren bam l olm adot f e l s e f

    m a d decilik ten ayrm ak iin buna m m e m a d d e-

    cilik^ diyoruz.

    34

  • me itiraz ediyoruz: bzko ; iddiamz, bu ilerlemeninzibi balmdaB kaybettirdiini karlayamaddr-, ve aksini dnebilmek iin, hakik zmlikten bihaber olmak gerekir; peki ahlk: ilerlemeden ne anlama-ldr? Hi de cidd olarak tartlamayacak bir soru-dur bu, nk bu hissi sahada her ey ferd deerlen-dirme ve tercihlere baldr; herkes kendi eilimine uis?an eye ilerleme diyecektir ve asimda una de-ili de buna hak vermek iin bir sebeb de yoktur. Ei-limleri, iinde bulunduklar am eilimleri ile ujrum iinde bulunanlar mevcut olanla tatmin olmaktan ba-ka bir ey yapanzlar; bu durumu, kendilerince, iin-de bulndklan am bir ncekine gre ilerlemi ol-duu eklinde ifade ederler. Ama, ekser halde, bu liiss zlemlerinin tatmini nsb olmaktadr, zira olay-lar her zaman a^zularma gOTe cereycun etmez ve ite bu yzden, ilerlemenin daha sonraM devirler bosnnca da devam edeceine inanrlar. Hazan olaylar, kafala-rmdaki kavramlara gre dndkleri ahlk ilerle- menin bugnk gerekliine inananlar yalanlar; a- ma bu, onlarn bu konudaki fikirlerinde ufack bir de-iiklik yapmalarma veya ideallerinin gereklemesini az k uzak bir tarihe ertelemelerine sebep olur an- cakl ritmi teranesiylebu g drmdan kendilerini syrman becerebilirler. Hatt ok daha kolay olam saer. Umumiyetle :^bret denen eyi (len dexperience) hemei unutuverirler; her yeni br sava ktnda, bunun sonucu olduunu sylemek kehanetinde bulunmaktan geri durmayan u uslanmaz haylciler byledir ite. Ashnd, snrsz ilerlemeye inanmak iyimserlikin en bn, en yontul- 'mmi eklidir; ne ekilde tezahr ederse etsin b nancin esas, demek ki her zarhan hissidir, Madd

    35

  • ilerleme nanc sz konusu oldmda da byledir bu. Madd ilerlemenin meycu^yetini siz de kabul ediyor:^ sunuz eklinde bir itirazda bulunursa, cevabmz u olacaktr4 biz bunu ancak, olaylarla tezahr ettii l-de kabul ediyor, ve srf byle kabul ediyoruz diye, ne ilnihaye devam etmesi gerektiine ne de edebile-ceine fcatiyyen inanmyoruz; ayrca, bunu, dnyadaki eylerin en iyisi olarak grmediimiz iin, buna iler-leme demektense, sadece gelime demeyi tercih ederiz, tnsam rahatsz eden, bu kelimenin kendisi deil, bu kelimeye deimez bir ekilde yapan deer fikri-dir. Bu aklamanm ardmdan ikincr bir aklamay da yapmak gerekiyor: szmona ahlk i le r ic e sutre- si altnda, saklanan veya, deyi yerindeyse, byle bir vehmi besleyip byten bir gerein de (realite) bu-lunmasdr; bu gerek, her eit deerlendirme bir yana, modern dnyada, sanayi ve ticaretin (bunlar-dan biri olmadan brnn de neden olamayacan aklamtk) inkr kabul etmez gelimesi, duygululu-un gelimesi gereidir. Bize gre ar ve anormal olan bu gelime, duygululuu her eyin stnde tutan- -1arca pekla bir ilerleme olarak kabul edilebilir; biraz nce birtakm tercihliden szetmekle, bu kimseleri haksz bulma hakkm nceden yitirdiimiz sylenecek-tir belki de. Durum hi de yle deil: biraz nce sy-lediimiz, duyguya, ama yalmz duyguya, kiiden kii-ye deien biimleri ile duyguya aitti; en umum ek-liyle duyguyu, zekya niaaran lyk olduu yere ko-yarsak durum tamamen deiir, zira burada riayet e- dilmesi gereken bir hiyerari vardr. Modern dnya, muhtelif sistemler (or^e) arasndaki mnasebetleri tam manasyla altst etmitir; bir kere daha tekrar edelim ki, zihn sahann daraltlmas (hatt saf zihn-

    36

  • ve hissi sah^/ a b a rt^ ^ bunlar birbirine baldr; ve

    pat medetyetn normal d, hatt tabir caizse bir ehavar yapan btn bu eylerdir.

    Btn nyarglardan syrlp bakdmda mesele-lerin verdii grnm bu; Dou medeniyetlerinin en

    ?^hil temsilcileri, hi bir yan tutmadan bu meseleleri byle grmektedir. Taraf tutmadan diyoruz; nk 'taraf tutmak daima hissidir, zihn deil; ve Doulula-

    v rn bak da tamamen zihn olpr. Batllarn bu tutumu anlamakta biraz glk ekmeleri, bakalar-n kendilerini l alp yarglamaktan, kendi kafalann- daki eyleri onlarda da grmds istemekten kurtula- hamalarmdandr; isterler ki Doulular da onlar gibi dnsn. Baka dnce tarzlar olabileceini aklla- rna bile getiremezler; byle dar kafaldrlar ite. Do-u dncelerinin hepsine bigne kalmalar bundan-dr. Doulular iin ayn eyi sylemenin imkan yok: pgu],ulr frsat bulduklarmda ve bu zahm^e katian- diklrnda, Bat'nm kendine has bilgilerine nfuz et- nekte ve bunlar anlamakta pek glk ekmezler, nk alabildiine engin ve derin nazar dncelere alktrlar; zorun stesinden gelene, kolayn lf m lr-.. Ama umumiyetle, nemsiz olarak kabul ettikleri eyftr iin, kendilerince esas olan eyi gzden kaybet-melerde veya en azmdan ihmal etmelerine sebep ola-bilecek bu tr bir almaya pek girmezler. Bat ilmi, tahtodd, inhilldir (dispersion); Doudaki bilgi ise terkip ;ye temerkzdr (concentratioh); b konuya tekrar; .^dpneceiz. Her neyse, Batllarm medeniyet de-dikleri eye, bakalar pekla barbarlk deyebilir, nk z, yani st dzeyde bir ilkesi yoktur bhun; Batiar kendi z deerlendirmelerini bakalarma em-poze etmek hakkn nerden alyorlar? Hem unutmama-

    37

  • hdrlar ki, dnya insan camiasnda azmlktadirlar; geri, bu meseleyi sayya dkmek bizte iin hibir deer tamaz ama yine de bunun herkese oy hakkm icat edenler ve bunun faziletine inananlar zerinde bir tesiri olsa gerek. Bir hsnkuruntuyla kendi kende- rine tandklar bu stnlk havasnda direnmekten, zevk almaya devam ederlerse, bu kuruntu onlara za-rar vermekten baka bir ie yaramayacaktr. in korkuncu ise, inan yaymada (proselytime) gster-dikleri hiddettir: fetih zihniyeti bunlarda ahlk kisveye brnr ve btn dnyay kendilerini taklide, zorlamalar da dtrriyet admadr! En artc olan da u: kendilerine olan bu ar hayranlklaryla, dier btn milletler nezdinde de itibar sahibi olduklarna yrekten inanrlar; kaba kuvvetten korkar gibi kor-kar herkes onlardan; oysa onlar, kendilerine hayran olunduunu sanrlar. Bir altnda ezilmek tehlike-siyle , kar karya kalan birinin hayranlk duyduu, sayg duyduu sylenebilir mi? Mekanik alandaki bu-lularnn Doulular zerinde bi'akt tesir, derin bir tiksintiden baka bir ey deildir. Btn bunlar fay-dal olmaktan ok rahatsz edfici gelir onlara ve iin-de bulunduumuz dnemin baz gereklerini kabullen-mek zorunda kalmalar, gnn birinde bunludan kur-tulacaklar umuduyladr; yoksa, bunlara hi ilgi duy-mazlar, hibir zaman da duymayacaklar muhakkak-tr. Batann ilerleme dedikleri ey, Doululara gre deime ve istikraj^szlktr .ancak ; ve modem am .etn ayrici zellii' olan deime ihtiyac,.Doulularn g-znde, ak Mr dn almetidir: den-geye varap kimse bu ihtiyac duymaz artk, bilenin artc aranaya gerek duymadi gibi. Bu artlar al^ tmda, ayn olaylar her iki tarafta da taban tabana zt

    38

  • yorumlara yol at^ d an , anlamak phesiz gtr. Doulular da Batilar gibi ve onlarn kulland ara-larla, kendi noktai nazarlarn zorla kabul ettirmee kalk^alard ne olurdu acaba? Ama emin olunuz, hi-bir ey propaganda kadar onlarn tabiatma-ters d^^ nez ^ ye bu, tamamen yabancs olduklar,Jt)ir ^ eyd*. Hrriyet vaizi kesilmeden bakalarm istedikleri gi-bi dnmekte setbest brakrlar, hatt kendi hakla- rmda dnlenlere bile hi mi hi aldrmazlar. As- hnda btn istedikleri, rahat braklmalardr; onlar yerlerinde yurtlarnda gidip rahatsz eden Batilar i-te bunu kabul etmezler. Bunu unutmamak gerek. Hem yle davranlarda bulunmulardr ki, en akin yara-dll insan bile hakl olarak sinirlenebilir. Grlyor ki byle ilelebet srp gitmesine imkn olmayan bir durum karsmda bulunuyoruz; tahamml edilir ola-bilmek iin Batlalarn yapaca tek ey var: smr-geci siyasette kullanlan dille zmiemeyi (assimila- tibn) brakmak, ibirlii (association) yapmak. Hem de her sahada. Ama yalnz bu bile, Batllarm zihniye-tinde br tr deiklin ve burada ele aldmz fh- kirlerin en azndan brkam kavramalarn gerektirir.

    39

  • kinci Blm LMN BUTLANI

    Modern Bat medeniyeti, dier iddialar ynnda, son derece lm olduu iddiasndadr. lim derken ne anlahmak istendiini biraz akla kavutursalar hi de fena olmaz, ama umumiyetle yaplmaz bu, zira bu kelime, adalarmzm kendi esas manalarmdan ayr olarak bir eit gizli kuvvet atfettikleri kelimelereden biridir de ondan. yle byk harfle balayan lim kavram, tpk lerleme ve Medeniyet, Hukuk, Adalet ve Hrriyet gibi, tanmlanmaya allma- masnda fayda olan, biraz yalcndan incelenince btn itibarm yitirmek tehlikesiyle kar karya kalan kav- ranardan biridir. O zaman modern dnyanm bunca vnd btn bu szde ftuhat, arkalarmda hibir ey, deilse, pek bir ey saklamayan kocaman lflara indirgenni olur; mesel, toplu (ma'er) telkin gibi; byle bir vehmin bunca insan tesir altna alabilmi olmas ve almakta devam etmesi dikkate alndnda, kendiliinden ortaya km olmasn dnmek mm-kn deil. Belki bir gn meselenin bu yanna da bir para aklk getirme imknn buluruz. Ama, imdi-lik, sz konusu olan ana mesele bu deil; bizim syle-diimiz u: bugnk Bat, szn ettiimiz fikirlere -er bunlara fikir denirse- inanmaktadr ve bu inan- cm nereden, nasl geldii de nemli deil. Bunlar ger-

    41

  • ekten birer fikir e la m la r , zira bu kelimeleri byk bir inanla aszlarma alanlarm, bile, kafalarnda, bu kelimelerin neye tekabl ettiklerine dair ak seik en ufak bir ey yoktur. Aslnda, ou durumda bu ke-limeler, az veya ok, ama mphem baz'hissi zlemle-rin da vurulmas, hatt denebilir ki, cisimletirilme- sinden baka bir ey deidir. Aka ortaya konmayan, ve konulamayacak olan, ama yine de flen yaamakta olan bir eit dik dinin gerek putlar, ilhla r ^ bunlar : kelimenin esas manasyla bir din. deih,jdnin yerine gemek iddiasmda olan, 4karl-din diye i9,^an- drlmas daha uygun decek br ey. Bu hdienih kkleri, kar ananeci zihniyetin, dr dnce, yani doktrin asmdan ferd kanaatin stnde hibir ilke tanmamak eklinde birdenbire ortaya kt modern an balangcna kadar iner. Bundan, bir zihn anar-inin domas mukadderdi: bif sr din ve szde-din taifenin (secte)^ her eyden nce zgn olma gayesini gden felsefe sistemlerinin, gelip geici ama iddisd il-mi nazariyelerin ortaya kmas hep b yzden; kil almaz bir curcuna ki yine de br eit birliin emrin-de: deil mi ki btn b u n la r kaynaMand kendince modern bir zihniyet mevcut; ama gerekte tamamen menf bir birlik (menf ynde); bunun da sebebi, ha ^kikate ve, XVII. asrdan bu yana msamaha adn alan yanlgya kar takndap lkayt tavrdr. Yanh anlalmasn, biz, fertler arasndaki imsamahy kt-lemeyi katiyyen dnmyoruz; fikirlere ka^^ takm- lan ve bu fikirlerin hepsine aym hakk tan^aya yncr rk, bpylece de mantken cezr (rdicl) bir pheci-lie yol aan nazar msamaha havarilerinn de ^ ok kere, insanlarn eh msamahazlan odud^uu ,,gr- niemek mmkn deil. Gerekten de, kendi trnde tek

    42

  • olan u istihzaya baknz! ... Btn naaan y ^ ^ teyenier srf kendileri iin, yeni bir nass demeyeceiz ama, bir nass bozuntusu, icat etmiler ve bunu Bat dnyasmn btnne empoze etmeyi beceOTilerdir; bylece de dncenin kurtuluu yutturmacasi;Jle^ beUi ballarm biraz nce saydmz muhtelif putlar suretinde ve hibir devirde grlmedik derecede bpm- bo inanlar gelip yerlemitir.

    Her frsatta butlan aleyhinde atp tutanlarea v- zedilen butlanlar arasmdaj ilim ve akl butlan, ilk bakta, hiss bir temele dayanmayan tek butlan gibi gzkmektedir ; bununla beraber, bazan bir tr aklc-lkla karlayoruz ki bu, taraftarlarmm gsterdii a- ir tutkunun da gsterdii gibi, kendi eilimleri ile ters den yeya kendi kavraylarm aan her eye kar duyduklar kin misli, khk. deitirmi duygulu- lu t^an baka bir ey deildir. te yandan, aklclk her hlkrda zhnliin ufaltlm bir ekline tekabl etti-inden, bundan nceki blmde incelediimiz zere, akclm gelimesinin duygululukla atba gitmesi ta-bidir; ne var ki, bu ik eilimden herbiri, ya zellikle baz kiilerce veya baz dnce akmannca temsil edilmi olabilir ve bu eilimlerin giderek brndkle-ri az veya ok tekelci ve sistematik tezahrleri nede-niyle, bu eilimler arasmda, yzeyden bakan gzlem- Gilerin gremedikleri derin tesnd gizleyen zahir atmalar bile olabilir. Modern aklcdk, Beartesla balar (onun da, XVI... asda baz ncleri vard) ve btn modern felsefe iinde olduu kMar, ;malm m^ 'sahada da bunun izini srmek mmkndr. Gnmz-de sezgicilik ye pragmatizmin bu aklcla kar k-mas, bu atmalarm br misalini tekil eder. Oysa, ote yandanj Bergson'n Descartes^n yapt zek ta-

    43

  • nenini aynen kabul ettiini g^dik; mesele edilea:.de zekm^ mah^e di^ stnldr. XVIII;asirda da Arisdopedicerin aklcl ile Roussea'nun duyguculuu arasnda bir atma olmutu; ama byle olmakla beraber her ikisi de Ihtilrin hazrlanmasna ayn ekilde hizmet etmilerdir ki bu, sz konusu ei-limlerin kar ananeci tutumda menf ynde birletik- ^lerini gstermektedir. Bu son misalle bir ncekini ay- m anda zikretmemiz. Bergson'a herhangi bir siyas art niyet atfetmek istediimizden deil elbet; ancak, b fikirlerin baz sendikac evrelerde. zellikle ngilte-rede kullanldklarm, halbuki ayn yapdaki baka evrelerde ilimci zihniyetin her zamankinden daha ok itibar grdn grmezlikten gelemeyiz. Meselenin kknde u yatmaktadr: modern zihniyetin yneticilerinin mahciretlerinden biri, szkonusu eir., lmlerden birini veya her ikisini, srayla veya aymj^- 4 a destekleyip n plna ckarmm^: bu ikisi arasmaa. zihn plmklan ok, siyas kaygdara cevap yerdi^de

    phe olmayan bir denge kurarak, duruma gre bur doz ayarlamas yapmaktr. Bu maharet, geri, her za-man ho karlanmayabilir. Biz de, hibir ilim adam, tarihi veya filozofun samimiyetinden phe edilmesi-ne taraftar deiliz. Ama bu saydklarmz ekseri halde zahir yneticiler olmaktan eri gidememekte, ste-

    lik ruhlar bile duymadan ynetilmekte ye tesir ai- tmda braklmaktadrlar. te yandan, bu kimselerin rettikleri fikirlerin ktlahh biin4, kendi esas niyet-lerine de her zamamtekabiU etmeniektedir; bu durum-dan onlar dorudan mesul tutmak veya birtakm uzak sonular ngrmemekle kmamak hakszlk olur. Bu fikirleriny belirttiimiz ynde kullanlabilmesi iin lii- raz iee szn ettiimiz iki eilimden birine veya -

    44

  • hrne uygm dmesi kfidir; ve btn Bat^nii iine gmldii zihn anari nedeniyle> her ey, inceden M- ceye hesabedilmi bir plnn gerekiehmesi iin en uy-gun durumu sanki bu karmaadan, bu feyza (kaos) iinde kriildayan her eyden elde etmek istercesine geliir. Bu mesele zerinde daha fazla durmak istemi-yoruz, ama zaman zaman bu konuya tekrr dnmek-ten de geri durmayacaz ; zira btn bir rkn asrlar-dr sregelen yzde yz bir lghlm kurban olmas-n kabul edemiyoruz, nk her eye ramen, modern medeniyete mana veren bir eylerin lnas gerek diye dnyoruz. Tesadfe inanmyoruz; mevcut olanv^ h^ ,,

    ^eyin bir sebebinin olduuna kaniiz. Baka kanatte olanlar b tr dnceleri dikkate alnlamakta serbest-tirler.

    imdi de, daha yakmdan inceleyebilmek iin, mo-dern zihniyetin bu iki ana eilimi birbirinden a b a -lm, ve ilerde tekrar ele almak zere duygululuu bir tarafa brakp u soryu soralm kendimize: Batnin burnunu bylesine havalara kaldmtan

  • dern Bat lied ^ yalm in z im ge-erli olduu ^ e fe , ilkesi oaya bir bilgi. ^dala- rmmm anlaiMgur ekHye ibm, jssedilir; d i j^ ^ hadiselerinin ineeenmeinden baka bar ey degd; ve srarla b^rteli3> bu inceleme jde bir ekilde yapl-makta ve ^ r t ki st seviyeden h i^ ir ilkeyebah olmasna ihkn yoktur. & hdini aan her eye mutlak srette bigne kalan bu ilim bylee kendi sa- hasnda^ dorusu bir bamszla kavu-mu olmaktadr ama vndf bamszlk, iinde bulunduu snrhln ta kendisinin bir sonucudur. Da- hasi, bilemedii her eyi inkr eder, nk cehaletmi gizlemenin tek yolu budur. Kendi kuvvet sahasma gir-meyen bir eyin mevcut olabileceini eer aka in-kr edemezse, ne eder eder, bunun herhangi br yolla biiinebiieceini inkr yoluna girpr ki bu da aym kap-ya kar/Bati ilmi, mmkn olan her eit bilgiyi ier-dii iddiasndadr. Umumiyetle uursuz bir taraf tutma sonucu olarak, ilimciler, tpk Aguste Comte gibi, insanolunun tabiat olaylrmn aklanmasndan ba-ka bir bilgi gayesi gtmediini samrlar; uursuz bir taraf tutma diyoruz, zira bu kimseler daha telere i- dilebileeeni anlamaktan gerekten acizdirler. Kma- dimz yanlar da bu deil zaten. Knadmz, bu kimselerin kanditernde olmayan yeteneklere bakala- rnn sahip olmalarm ve bu yetenekteint kuahabilr melerini kabul etneyileridir: tpk, n mevcudiye-tini deilse de, srf kendileri mahrum olduklar iin, hi deilse, grme duyusunun mevcudiyetini inkr e- den krler gibidirler. Sadee bilinmeyenin deil, pen- eerin deyimiyle bilinemez>>h de mevcut olduunu taSf dik etmek ye zihnin malliyetini, hi kimsenin ama-sna msaade edilmeyen bir snar ta olarak grmek...

    46

  • lte ;lu$bir yerde, bibur bens^ri gt*lme^yen Hibir deyirde, insanlarn, chlilderiai te n e ttik te sonra bu bir prorayn ve^ b^^ ha.-lne getirdikleri ve bunu agnx>stisizm (=== bilin lik=iaedryye) diye sznona bir retiye yafta ola-rak resmen t a lk la r grlm ey. deildir. Bir de bu adamlar, dikkt buyurlun, pheni (septik) deil-lerdir, yle olmak da istemezler; pheci olsalard e- er, davramlarin mazur gsterebilecek bir mantk olurdu belki de; ama bunlar, tam aksine, ilmin n cokun mmin kullar ve kilin en atein hayranla-rdrlar. Akl her eyin stne koymak, sonra da ma-hiyeti icab snrl lduunns^^ artc, doru-su biraz da liikv Bu eHkiyi gOT bunuaklamay dnmyoruz. Bu davram bizindyle as-la ba|damayan br zihniyetin blirtisdir ve ayrca hangi kla brnrse brnsn izafiyetiKin zn-den geldii sanlah b elikileri teniize karmak bi-ze dmez. Akln snrl ve zaf ldn bizjdo aoylr ^youz; ama kili zeknn btn orak grmek yle dursun, onu zeknn aa blmlerinden biri olarak gryoruz yaldz ve biz, zekda, akln imknlarn fer-sah fersah aan claha baka imknlar buluyoruz. Ney-se ki modernlerimiz, veya hi olmazsa bazdan, cahil-

    ( likerim kabul ediyorlar; bugnk aklclar da bmu seleflerinden daha rahat br ekilde yapabiliyorlar a-

    ,ma bir artla: kendilerinin bilmediini bakasnn d bilmeye hakk olmamal. Mevcut olan snrlandrma-y iddia etmek veya sadece bilgiyi kesin; olarak sur- landrnak, modern dnyann en ayrc vasflarndan plari inkr (nation) zihnyetinin bir, tezahr olmu-tur, heo. Bu inkr zihniyeti; sistematik zihniyetten ba ^ka deildir, zira bir sistem z gerei kapal bir d-

    47

  • ncdir (conception); felsefe, bilgiyi ge-mletecek bir alet de bilgiyi iM^landaracak bir di- isiplindiri { ') diye kesip bir Mabada blunmaa ce-saret e d ^ Kaiftftan beri^ ^b ^ keadiai bizzat fel ^sef dnejyle bir tutmaya kadar vardrmtar ii. Kantip bu sylediinin manas, filozoflarm en bata ge-len grevinin kendi mdrikelerinin dar snrlarn her-kese zrl kabul ettirmekten ibaret olduudur, Bunpn iindir k l modern felsefe, bizzat Plginin y ^ toptan iehecek kadar, tenkidi veya
  • olaMnesi iin bizzat ^ iinlerc^ icadedilen husus Uietodlara, belli konular iin icadedileri bu metodlarn klll olarak tatbiki sanki zarrjnni gibiy tbi icabettiini savunan grtr. Muhakkak olan u k, bu gibilerin klllikten anladklara son derece mahdut-tur ve imkn (contingence) sahasn amaz. Bu saha-nn iinde bile, kendi metodlnyla ulalmas imknsz, en az elde ettikleri kadar gerek, hatt ok kere, bir-ok bakmdan' daha ilgi ekici ve aina olduklar ilim ^erden tamamen farkl baka ilimlere konu tekil ede ^bilecek bir yn ey bulunduunu bu ilimcilere sy-leseniz akna dnerler; yle grnyor k m oteli, ki-iler, ilm i bilgi sahasnda, bir bolm keyf olarak se-ip, geri kalan sanki hi yok^^ bir yana bra-karak, bu blm hararetle incelemeye koyulmular-dr; ve byece iledikleri husus| ilimlere, bunlara ay-n nemi veriheyen, hatt buplra hi aldmmajmn,^ kendilerine c meguliyetler bulanlarca ger- eldestrilmsi mmkn olmayan bir gemp/kaindir-' m dnaar tabidir; asla artm h ay r^ brakc deil. Biz burada zellikle, modern Batlnn uohesz ustalat, stnln kimsenin inkr edemeyecei ve hakikaten ilgiye deer bulduu ne yarsa bnlm*m bedeli olarak ejde edildiker iin Dounun zaten pek gota edilir bir meta olarak grmedii bir saha olan bohrk ilimerm ayan gelimesini dnyorrz. Bununla beraber, mdto?at*mn tamamen b h a-, ber olduu ilnerj hatt ^ ilimler bile olduunusylemekte de br beis grmyoruz. Bizni an'aney dive adlandrdklarmz arasnda, bu tr ilimler; vardr Douda: avn tr ilimler, Orta anda Batlda da var-d ve DoU-dakilerle mukayese edlebilecek benzerlik-t e tayorlard. Bazarmn son derece amel uygtda-

    4

  • malan olan bu imler,-giz Ayrupal ilinim adam- larnu yabanc olduldar aratrma yoUari uygularlar. Bu konuyu lmanin yeri buras deili ancak, yine de, lm mahiyetteki baz bilgilerin neden ananev bir te-mele da^ spandin ve bununla neyi kasdettlimizi k ^lamamz gerekiyor. Bu yapacamz, zaten, imdiye ka-dar yaptmzm daha ak bir ekli olarak Bat ilmi-nin eksiini gstermekten baka; bir ey olmayacaktr.

    Bat ilminin huus vasflarndan bbinin tamamen bamsz ve muhtar 'bldhmu iddia etmesi olduunu syleraitik; byle bir iddiad ^ blunmak, an-cak lm bilginin stnde her eit biye sistemal^ olarak bigne kalmak veya daha emin yol olarak byle bir bilgiyi kesinkes inkpt-etmekle m ^ Bilgi sralamasnda (hiyerari), ilmin stnde, saf ye akn bi olan metafizik vardr; ilim, mahiyeti icab, akl bilgiden baka ey deidirv^ ^^ M znden,akilstdr; byle olmak zorundadr, deilse metafizik olmaz. Halbuki aklclk, sadece akln bir deer ld-n gstermek deil -byle olduu sadece nheeiler (septikler) tarafndan reddedilir- ohtm stnde baka hi bir eyin lmadi^n, dolaysyla, lm bilginin te-sinde mmkn bilgi olamayacan savnma^tir; byle olunca, aklclk zaruri plarak metafiziin inkarm ca- bettirir. Modern filozoflarn hemen hepsi, ak veya kapal, aklcdr aklc olmayanlar da ya duygucdr ('S0ntimeritaliste) ya iradeci (volontariste); bu da me- tafizie daha az kar olduklar demek delildir, zira akldan baka bir ey kabul ettiklerinde, kabul ettik-leri b sevi akln stnde de^il de altnda aramakta-drlar: hakik zihniyye (entellektalizm) ise, tamamen ters ynde olmak zere, en azndan ada sezgicilik-te olduu kadar, aklclktan uzaktr. Durum bu olunca,

    SO

  • n|0d^* bit filozof eer 4tafizife; yaptn iddia edi-yorsa, b ad verdii eyin hakik metafizikle hi b|r alcas pinadndah en^ ve hakikatte debyledir bu b2^ ,,Ju yapilah^, eye 4S?mpna-met ^zik sftndan baka bir ey yaktramayz; b faali-yette, yine de, bazan muteber baz dcelere^^^^^ ^nrsa, bmlar aslndai. tamamen ilmi mahiyette d- ncelerdlr. Ha^h, nietafizik bilginin kpkten yokluu, lm olmayan her eit bilirhn bikr (n ^ , ilmi

    , ^ bilginin de, bir ok aha arasnda: baz husus saha-larla keyf olarak smrlandnlmas... btn bunlar tam modern denen dncenin umtmr hususi^^ in-sanlm geri kalan ksmna normal kabl edilen yol-dan ajUildmdan bu yanay at'nn zihn gerem^^ yard nokta ite bu.

    Metafizik, dolayl veya dolaysz her eyin zarur olarak baml olduu kn likelenn b i^ Metafi-ziin namevcut olduu yerde, hangi neviden olursa ol-sun, mevcut her eit Silgi, ilkeden hakikaten mahrum-dur ve byle olmas ona bamszlk babnda (hkmen deil, fiilen) bir eyler salyorsa da ml ve derin-lik bakmndan daha ok ey kaybettirmektedir. Bun-dan dolay da Bat ilmi, tabir caizse, tamamen sathta kalan bir ilimdk*. Kopuk kopuk bilgilerin kesretinde (multipiicite^ okluk) dalp giderken ^ olaylarn s a f -sz ayrmtsi iinde yok olurken, eyann hakik mahir yeti zerine hibir ey renemez; bir de, acziyetini hakl gstermek iinj eyamn h blinemiye-eini iln der; bii yzden ilgi alan nazar lmktah ok ameldir. Son derece tahlil (analitik) olan b bil-giyi birletirme Ynificaton) denemelerine arada bir giriilirse de, bu denemeler tamamen sun olmakta ve daida az veya

  • rine kuralmktadr; sonu olarak da> bu giriimler bir-biri /ardndah akamete uramakta ve nemli de olsa, lm br nazariyenib topu topu j^rm asrdan fazla ge-erliliini korumas mmkn grnmemektedir. 0te yandan, terkibi; tahliHUvy nokta ve intac (conc-usion) olarak gren Batdr dnce kkten aslszdr. Hakikat ise udur: tahlil e hakkyle bir terkibe var-mak nbir zaman mmkn olamaz, nk bu iki ey ayru snfa girecek eyler ^deild*; tahlil, tabiat^icab, tahlilin yapld aha elverirse, sonsuza kadar srd- rleblir, gene de bu sahada umum bir gr kazan-mada hibir ilerleme kaydedilemez; bu sebeple, t se-viyede bir ilke e irtibat kurmada evleviyetle tama-men tesirsiz kalr. Modern itann tahlil husyetiv biz-zat Augute Gomteun da tehlikelerini haber verm^en edemedii uzmanlklarn durmadan artan saysyla kendini belli eder ; iblm diye, baz itnaiyat- larca bunca vlen bu uzmanlama, rhukenmel () illmcinin kazand uzmanlklarn bir par olan u zihn miyoplua yakalanmak iin en emin yeldr; bu miyopluk olmadan da zaten, ilimciliin "dp bir deeri olmaz. Bu yzden, > kendi sahalar dna -kar kmaz, umumiyetle inammaz bir bpnn iine dmektedir; yle kolay tesir altna girerler ki! te, en gln nazariyelern baarsnn byk bir blm de byle salanmaktadr, yeter ki bunlar m diye tak-dim edsin. Tekml nazariyesi gibi en sudan mazari- 5?eler, bylece, kanm hkmna ve ispat edil-mi olarak kabul edilirler. Bu baar eer geici olur-sa, bir baka ey uydurulur; bu da her zaman ayn rahatlkla kabu;>edilif- I^n (inferieur) olandan stn (supriem) olan elde etmee ahan (demosratik an- lym acayip bh* takdim ve tehiri= transnosition) sz terkipler hi b^ r zaman farazi (hipotetik) olmak-

    52

  • tan kurlnlamazlar; ilkelerden hareket eden hkik ter-kip ise, tan tersine, bu ilkelerdeki kesinlikten nasibini alr. Bunun iin, gayet tabi ki hakk ilkelerden ha-reket etnel,Descartesvari basit felsef faraziyeler- den. deil. Hasin ihm, ilkeleri umursamamakla, ilke^ lere balanmay reddetmekle, dendini, hem elde edebi-lecei en yksek teminattan, hen de tutabilecei dn emin yoldan mahrum etmektedir; onun iin artk,, ay-rntyla ilgili bilgisinden baka geerli bir ey yok; bir basamak daha yukar limaya kalkm kalkmaz, te-reddtlere der, sendeler. Tahlil ve terkip arasndaki balar konusunda sylediklerimizin bir baka sonucu da su: modernlerin anladklar ekliyle, ilmin gelime-si, ilmin sahasn geniletmemektedir; ksm bilgilerin yeknu, bu saha dahilinde, derinletirerek deil, bu yeknu blerek, tekrar blerek, yine blerek sonsuza kadar arttrlabilir. Byle br ilim dorusu tam bir madde ve say (okluks=mulititude) dinidir/ te yan-dan, gerek bir byme (imtidat=extension) olsa bile -nadiren byle bir ey vuku bulabilir- bu byme hep ayn mahiyette olacak, ve bu ilim, byle bir byme gsterdi diye, daha ycelere kma gcn, kendinde yine de bulamayaGaktir; mevcut yapsyla, dkelerden yle bir uurumla ayrmtr ki, hibir ey^ deil b uurumu amasn, zerrd kadar kltmesini bile temin

    lirilerin terub olanlarmm bile Douda gelenek-i bir temele dayandklarm - sylerken, Batdakinn aksine, oldum olas baz ilkelere bal kaldklarn sylemek istiyoruz; bu ilkeler hibir zaman gzden rak tutulmam, mmkn (cmtingente) eyler de ancak, baka bir sistemin da vuran muhassala ve tezahr-leri olarak incelenme zahmetine deer bulunmutur. phesiz, metafizik ile ilm bilgi, ayn ekildd, birbirin-

  • den tam am a ajnr dnlmtr; ancak, bunlar ara-snda, Batililrm bugnk lm bilgilerinin durtm dik-kate aiidgmda ortaya ikan mnzaranm aksine, mut-lak br kopukluk (discontmuit) yoktur, Biz^t Batl-dan br misl verelim: Antik devr ye Orta adaki kozmolojinin nokt-i nzar ile modern ilim daihlar- mn anladklar if iy le f z i ^ nokta-i mz ayranmesafe !bir t^nlsn. Bizden nee hibir devirde, hissedihr alenim aratrjlm a^ kendine yeterli olduu dnUnerhitir; bu deiken ve geici ke$re^ tin lmi, u veya bu derecede, istikrarl ve srekli bir eye balanamaml ! olsayd hi bir zamana bilgi adna lyk olamazd. DoMul^m hep nuhafaza^^ ki: anlay, bir ilmi, kendi iinde deil, daha ziyade bu ilmin, bir gerei barmdran her eyin zarur blarak katld, deimez (>miEnuable=yetegayyer) stn bir hakikatin aksini (reflet), bir nizam iinde, kendi husu-s tarzmda ifade ve temsil ettii nisbette muteb# sa-yard. Bu hakikatin hususiyetleri, nane fikrinde bir tr vcut bulduu iin de, her feit ilim anunev dokt-rinin bir uzants, tli ama' mmkn (contingent), asl do fer'; tabir caizse bir altblgi tekil eden ^ am^ buhuhl -beber,'^ ^^ m yani s ^ zihnbilgiyle baim = muhatfaza ettii iin hakki Mr bilgi olan, bu ananev doktrinin tatbiklermden biri ^ h g-rnrd; Bu anlay, grld zere, adalarmz mmkinat sahasna, hatt daha dorusu bu sahanm darack bir kesine kapatan u kaba fiil natra- lizm (^ ) ile yetinniee ne pafaasma olursa olsun fzl o-

    n Fiil naturaiizm iyrtz nk bu smrlanun daha ziyade fe lse f ncUraUznie hal oMayan ir k- lannca kabili edilmitir. Ayn ekilde, pozitivit bir zniyet par ki, hr sistem olarak pozitivit olmay hi d gerektirmez.

    54

  • lamaz. Doulular bu sahada, tekrar edelim, hi deie mediM r^ iin ve byle bir eyi medeniyetlerinin br tnnn dayandi ilkeleri inkr etmeden yapamaya- caklarma gre de, bu iki zihnye^ badamaz olduu kesin gih^mmektedir; aima deien Bat olduuna, ve dunnadan deitiine ofe, belki^ ^^ b^^ ^ gelir, zihniye-tini nispet istikmnette deitirir ye daha engin br kanaya aar kaplainn.. O zaman bu badamazlk kendiliinden ortadan kalkar> '

    Ekjniarn, Bat lm hakkndaki deertodirmele- rinin ne toeee ba^ cdu^ yeterince adadtm- z samyorz. Bu artlar ai^ bu me kar dyilan snrsz hayranl^n ve krkrne sayg^ nm tek bir - 2 ^ 1 vardr: bu ilim tamamen madd bir med^iyetin ihtiyalar e tam br uyum iindedir. Gerekten de, hasb nazariyat deil sz konusu olan; btn gameti da dnk eylerle ^amak olan ksdalarm dikkatini eken, ilmin sohuart olan uygulamalarla, bu ilmin, her eyden nce, amel ve faydac hususiyetidir; ve zellildc mekanik icatlar sayesindedir ki ilimci zihni- y('t bugnk gelimesine kavumutur. Modern dnya-nn en bsnik zlemi olan beden refabm artmnsm he-def alan bu bulular, XDC. yzyln bandan bu yana, tam bir cokunluk hezeyhm krklemilerdir. Ama te yandan farkiida omadn, bu yolla, tatmin edile-, meyen yeni yeni ihtiylara yol almaktadr; yle ki, bu ok zaf bakla bile, ilerleme sn derece aldatc br ey olarak kalmaktadr. Bu yola br kere girildi mi durmak mmkn deil artk, hep yeni bir eye ihtiya olacaktr. Ama ne Olursa olsun ilme kredi ve itibar salayan, bizzat imle kartmah bu uygulamalardr; lmi sahada bile saf - nazariyatn; ne olduuna bigne kalan kimselerde ancak ferlebilecek olan bu kantr-

    55

  • mm (confusion gnmn olaya br al-atr ki^ &yle rasgele br kitap aidm^ aslmda
  • etmeyenlere gre daha ileriye gitmek veya meseleye baka trl bakmak sz konusu defil; k- bu durumda yahu? iki mn^n tavr kalyor geriye: ya lm naza- riyelrin farazi hususiyetini kabul eeoek ve bisedili basit gerein stndeki her eit kesinlii reddede- cekm veya bu farazi hususiyeti bir tarafa brakp ilim adna retilen her eye krkrne hanacal- sm. kinciden daha zekice olduu phe timmeye^n birinci tavr (ilmizihniyetin 'snrlar erevesinde, tabi) bakalarna gre daha az bn baz ilim adamla-rnn tavrdr ki bu kiuseler ne kendi faraziyelerine aldamrlar ne de meslekdalarnmkilere; bylece, do-rudan amel olmayan her eyde, az pk tam bir p-hecilie (septisizm) veya en azndan bir ihtinalcilie (probabilizm) derler: bu. da, ilmin sahasn aan ey-lere uygulanmakla kalmayan, iim olana da uzanan bi^ inemezciUk tir (gnostisizn=ledriyye) bu mfenf tavrdan Henri pincareVn yapt gibi, bir faraziye- nin hakikat anlay yerine bu faraziyenin verdii ra-hatl koyap az ok uurlu bir pragmatizmle klabi- lir anbak. Devasz bir cehaletin itiraf deil mi bu? Bununla beraberv dogmatik olarak adlandrabilecei-miz ikinci tayr*, baka lim adamlarmca, zellikle -retimin ihtiyalnha cevap verjiek gayesiyle bunu tasdik etmeye kendilerini mbcbur addedenlerce izlemp srdrlmektedir., Kendinden ve syledii eyden Hep emin grnmek, glk ve tereddtleri gizlehek; bir eyi hibir zaman pheli olarak gstermemek, ren-cilere hitabederken veya halk iin bir eser kaleme alr-ken, yani umumiyetl^ ^ temyizden aciz-bir kalabala ynelirken kendini ciddiye aldrmak ve otorite kurnak in gerekten de en kolay usl budur. Bu ayn tavr, byle bir retimden geenlerce, bu kere, saminiye-

    57

  • nden phe edilmez bir biimde tabi Bir tavr halini ahr; bu tavil^ ynlarm tavr olmaktadr buyiizdenr zihniyet, bu kr inan hususiyetiy-le, umuna^retie : a ^ haki-katin aleyhine ilemek zere mmkn olabilir: hak^a^ t i ^erkesin emrine made klmay iddia etmek; istis-nasz herkesin kayrayabilecei ekle skrnak, ister is- telhez onu olduundan kk gstermek ye bozmak de-mektir, z*a, btn insanlarn herhangi bir eyi ayn ekilde anlamalar imknszdr; mesele: bir eitim . me-selesi deil, zihn ufuk meselesidir, ve bu da dei-tirilmesi imknsz, her ferdin tabitmdan gelen bir eydir. Eitlik denen hayal nyarg. Zihn sahada olduu kadar fizik sahada da, en oturmu olgularla

    58

  • ter der; byle bir ey, her eit tabi sralamay (biy^ari) inkr etmek^ her eit bilgini mhSat idrakine kadar drlmesi dertektir. Hal bjde olunca ^ umumun: kavraym hibir ey ka-bul edihnez dur; gerekten de, iinde bulund^umuz demh ilmi ve: felsef mefhumlar^iddid olmadlsm, yrekler acs bir bayldttadr; bir tek husus-ta tn baar salanmta halka ihdh^eme (avam- latrma) gayretlerine mi olmas muhtemel her ey yerle bir edihnito Bazlar ne derse desin, sekinler topluluunun tek demokratik le uzaamaz;; demokratik ideal, kabiliyetleri Mdiind de^ik, isM^ snfarkl kinelere jdizde yz yn retimi uygulamay mecbur tutmaktadr. Her eye ramen, bu retni uygulama^ mecbur tutmaktadr. Her eye ramen* bu bretmin ok deiik sonular yermesine yine de mni oluhammaktdr: bu da, bu retim sistemini kuranlann niyetlerine ters dmektedir. Her hal ye krda, byle bir eitim sistemi, sistemler iinde p-hesiz en yetersiz olandr ve rasgele blgilenn dn-cesizce yaylmas, her zaman iin, faydadan ok zarar vericidir, zira umumiyetle bir krmaa ve anari va-sat hzrlamktan ileri idemez.
  • hayal faraziyeleri, ispat edilmi hakikatlermi gibi cretle gstererek, halkn pek hoicind en aptalca szlerle de ssleyerek ilemekte gnlden srar eder-ler. Bu tr kitaplarn okunmasyla veya bu deerdeki kaynak kitaplardan alman bilgilerle yaplan bir re-timin verecei ya^m-Jailgi (asl yarm-ilim=deni-scien- ce) tam bir cehaletten, ak daha zararldr; bilhassa gen dimalara sokulmu olduu iin sklp atlmas imknsz kalp fikirlerle kirletilmi bir kafaya salip pl-

    hibir ey bilmemek evldr. Cahil adam, en azndan, frsatn bulursa, renme nknm muhafa-za etmektedir; cahilin bakir bir akl selimi vardr ki bu, genellikle yetersiz olduunun uurunda olmasyla birletiinde birtalam budalalklar . yapmasma mni olur. Buna karlk, yarm-renimden gemi adamm- kafas hemen her zaman bozulmu olur ; bildiini san-d eyler yle bir yeterlilik duygusu verir ki ona, ne olursa olsun, her ey hakknda konuabileceini sanr; yerli yersiz konuur, hem de ehliyetsiz olduu nisbette rahat yapar bunu. Hibir ey bilmeyen her ey ne ka-dar da basit gelir!

    te yandan, avamlatrmanm m2ihzurlarm bir ya-na brakp ve Bat ilmini btnl iinde ve en asl veheleriyle dnrsek, bu ilmi, temsilcilerinin, hi fark gzetmeden herkese retilebileceini iddia etme-si de bariz bir bayaln iaretidir. DouMann; 'naza-rnda, incelenmesi husus bir ehliyeti gerektirmeyen eyin byk bir deeri olamaz ve hakkyla derin hi-bir ey ihtiva edemez; nitekim Bat ilmi tamamen d-ta ve sathta kalan bir ilimdir. Bu ilmi tavsif etmek iin chil bilgi tabiri yerine, aa yukar ajm ma-nada dind bilgi (0 tabirini kullanmay tercih ede-

    O P rofane (aslnda ^ aram ^ denm eliydi) kelim esini bir yerde din d diye evirdik. (ex>.)

    60

  • riz. Dier noktai nazarlardan olduu gibi bu noktai na-zardan da felsefe ile ilim arasnda hakik bir ayrm yoktur: felsefeyi bazan nsan bilgelik diye tarif et-mek isteyenler olmutur; dorudur bu, ama felsefenin yalnz ve yalnz bu olduunda srar etmek artyla; akim stnde baka hibir unsuru artrmayan, bu kelimenin en dar manas iinde tam bir nsan bilge-lik... Herhangi bir kavram karklna meydan ver-memek iin buna dind bilgelik de demek isterdik; tabii k, bu byle bir bilgeliin hakik bilgelik okna- d, onun ancak aldatc bir grn olduu demek-tir. Burada, modern Bat bilgisinin batan aa bu

    dind hususiyetinin sonular zerinde duracak de-iliz; ancak bu bilginin ne derece sathr ve snn olduunu gstermek iin, uygulanmakta olan eitim metodarmn netice olarak zekmn yerine hemen hemen tamamen hafzay koyduklarm iaret etmekle yetineceiz. retimin her dere-cesinde, renciden istenen sev zmlemek deil, ezberlemektir; umumivetie hibir kavrama ge gerektirmeyen evler retilmeye allmaktadr; fi-kirler deil olaylar ele alnmakta ve derinbilgi herkes-

    -ce ilim dive kabul edilmektedir. u veya bu bilgi da-lm, su veva bu metodu yceltmek Veya gzd#^ n mi d*^ rmek istiyorsunuz, lmdir veya ilm deildir de-

    veterlidr. resmen ilm metodlar dive kabul edilenler, en nemsiz ayrntlar dahil, olaylar bizati- h olay olarak aratrmayan en tekelci, en ahmaka bir derinbilginn uyguland usullerdir; ve dikkate de-er bir nokta da bu sfat en cok suistimal edenlerin edbiva.tclar olduudur. Bos bir etiket olmaktan ile-ri gidemeven bu lm vaftamn itibar, imeS^ kafa- nm en mkemmel zaferidir. Byle basit bir kelimenin

    61

  • kalabalklara (szmna entellecteller dahil) zorla telkin ettii say^ karsnda buru ilmin butlan dye ad8Uidrmakta hakl deil iniyiz?

    Bu ilimci propaganda, tabi ki sadece ierde, mecbur retim ve avamla^rma olarak ifte bii-miyle uyulanmamektadr; dier btn Bat din yay- maclnn numaralarnda olduu gibi darda da frtma gibi esmektedir. AvrupalIlar ayak bastklar her yerde, szmona eitim nimetlerini, hep ayn metod- 1ar uyarmca, zerre kadar herhangi bir uyarlama (a- daptasyon) yoluna gitmeden ve bu yerlerde baka bir eitim trnn uygulanp uygulanmadm merak bile etmeden, yajunaa almlardr; kendilerinden neet etmeyen ne varsa hi yokmu gibi kabul edilmelidir. Eitlik denen ey, deiik kavim ye rklarn kendi-lerine has bir zihniyete sahip olmalarna, msaade et-mez. Bu eitimi zorla kabul ettirmeye abanlann, bundan bekledikleri en byk nimet aslnda, muh-temelen, her zaman ve her yerde, ananevi dncenin tahrip edilmesidir. Batllarri bunca deer yerdii e- sipk, kendi ^ y^^ ^ kar kmez, zaten derhalksr (tek tip) bir eitlie indirgenir;, ierdiinin geri kalan ksm hra edilmemesi gereken bir metadr _ye yalnz AvrupalIlarn kendi aralarndaki mnasebetle-rine mtealliktir, zira bunlar kendilerini birbirlerine gre pek farkl grmedikleri dier btn insanlardan sn derece xn sanrlar: en vahi zencilerle ilim .ir-fan sahibi I>oulular, deil mi ki_hayat hakkna ssdip biricik

  • vur etmek g plmsa gerek, o Paulular ki, bu bilgi- lerin ihtiva ettii en yce eyleri bile ancak ksr o- lular ve kaba bir safdillik rnei gstermeleri ba-kmndan, olsa olsa dikkate deer bulur. Kendilerine M medeniyetleri olan milletler bunca vlen bu ei-time umumiyetle kar karken, kltrsz milletler du eitimi daha uysalca kab ettii4n bu ikinci gruptan planlar birincilerden stn grmee mtemayildirler; temel ve mecbur retimin bir ka asrlk uygulamas pahasna da olsa, kendi seviyeleri-ne ykselme umudu vdeden milletlere hi olmazsa zaf bir deer verir gibidirler. Ama maalesef, Bath- larn ykselmek dedikleri eye, baka birileri, ken-dilerini ilgilendirdii ekliyle pekl alalmak diye-bilir; btn Doulularn dnceleri de bu merkezde-dir ite> Bunu aka sylemezler ve sk sk grld zere, Bat*nn kendini beenmilii iinde, kendilerini diledii gibi deerlendirmekte serbest brakarak, hem de hi umursamadan, tenezzl etmeyenlerin sessizlii-ne gmlmeyi tercih ederler.

    Ayrupalar kendi ilimlerine yle iman etmiler-dir ki, bu ilmin itibarna itiraz edilemiyecene inanr, en entinften bulular karsnda, dier minetlerin hayretten donakalacaklarm sanrlar. Bazan acayip l- danmalara yolaan bu kafa yaosj yeni deil: Deibnitz- t bunun bek elendirici bir rneini bulduk. Bi filozo-fun genel iaretler dili = eharacteristica universalis diye adlandrd bir tasarda bulunduu malmdur. Bu, sadece kemnnyet bildiren kavramlara deM dier her trl kavrama da uygulanabilecek bir cesit genel-letirilmi cebir tasarsvd. Aslnda bu fikir baz Or-ta Ga yazarlarndan, bilhassa Raymond Klle ve Tri- theme'den kaynaklanyordu. Bu tasarsn gerekletir-

    63

  • mek iin yapt almalar srasnda, giderek in ya- 25ism tekil eden tersimi (ideographique) harflerin manasyla ve zellikle Yi-king*in temeli olan remzi (symbplique) ekillerle (figre) uramak lzumunu duydu. Bu remzi ekilleri nasl anladna bir baka-lm: Leibnitz, diyor L. Couturat, iki sayl sistemiy-le =nuneration binaire - (bu sistem yalnz O ve 1 ia-retlerini kullanr; Leibnitz bu sistemde yoktan =ex nihilo-var olmann timsalini gryordu) .Fo-hi (*) harf-lerinin yorumunu kefettiine inanyordu; ok eski za-manlardan gelen bu esrarl in reniizlernin manasm AvrupalI misyonerler, hatt bizzat inliler bile bilmez-mi... Hristiyanln in'de yaylabilmesi iin bu yo-

    (^) Yking: Bern Konfys ^n nea ok be Idsikten biri,M.. XIL ve XL filozoflart, rmHafizik d-dncelerine tem el olarak Yi~king*i alm t^ rdvr. E sas olarak bir kehanet kitabdir: altm dbrt he- xagram*dan m teekkildir k i her hexagram*n bir ad ve bunu aklayan k sa bir m etin blm var-^ dr, (Be

  • rumun kullanlmasm teklif ediyordu; nk Hristi- yanlj^ inlilere Avrupa ilini hakknda yksek bir fikir verebilecek ve bunun in bilgeliinin yce ve mukad ^des ananeleriyle uyumunu gsterecek tek yoldur. Bu yorumunu, Paris limler Akademisine yollad, kendi icad iki sayl aritmetik zerine kaleme ald yazya eklemiti. (0 Sz konusu yazda kelimesi kelimesine yle diyordu: Bu hesaplamada (iki sayh Aritmetik) artc olan ey, 0 ve 1 ile yaplan bu Aritmetiksin, drt bin O yildan fazla bir zaman nce yaad sa-nlan ve in mparatorluu ve ilminin kurucusu olarak inlilerce kabul edilen Fo-hi adnda eski bir Kral ve Filozofun izgilerindeki esrar ihtiva etmesidir. Fo-hiye atfedilen bir ok izgi-figr var ve hepsi de bu Arit-metik ile uyum halindedir; biz buraya, en nemlisi olarak kabul edilen S e k i z C o v a F i g r *- n (^ ) alyor ve aklamasm ilve etmekle yetiniyoruz. Bunun manas aktr, yeter ki-dz izginin birliki ve-ya l i, krk izginin de sfu:! veya O^ ifade ettii bi-linsin. inliler, belki bin yldan fazla bir zamandan be-ri Cova veya Fo-hi izgileri^nin manasm unutmutur; bunlarla ilgili yorumlar yanm, bilmem hangi uzak manalar aramlardr bu izgilerde; yle ki, simdi ol-duu gibi, hakik aklamann AvrupalIlardan ithali

    C) Lepnz*in Mant (Lepnitz'in M antk K itab) 0. 474-475

    O Bu d n e ld e yaylan bir gkyz izelgesindeki ke-sin bir ta rife dayanan kronolojiye gre, doru ta-rih M.. 3468 dir; unu ilve edelim ki F cM adl in tarihnde btn bir dnemi gsterir,

    O Cova

  • gerekli lmtr. Hadise yle cereyan etmitir: bun- dan iki yl kadar nce, Pekinde bulunan mehur Fran-sz Cizvit Papaz R.P. Bouvet'ye 0 ve 1 ile sayma usu- lm hakknda bilgi yollamtm; bu bilgi, 0 ve l'li say-ma usulnn Fo-hi Figrleri'nin anahtar olduuna ka-naat getirmesine yetmiti. Derken, 14 kasm 1701 ta-rihinde bir mektupla, bu Filozof Prenslin 641 (0 b-yk figrn yollad bana; bu figr yorumumuzun doruluundan pheye mahal brakmad, zira, dene-bilir ki bu Papaz kendisine verdiimiz malmat saye-sinde Fo-hi muammasm zm olmahyd. Dnyadaki en eski ilim bidesi olmas muhtemel bu figrlerin ma-nasnn bunca zaman sonra yeniden karlmas son derece artc grnebilir... Benim buluumla Bou- vetnin yolladklar arasmdaki uygunluk Fo-hinin te-fekkrnn derinlii hakknda byk bir kanaat uyan-drd bende. Bugn bize basit grnen bir ey byle uzak bir devirde hi de yle deildi... mdi, zamanla byk deiikliklere uramasna ramen Fo-hi'nin in yazsnn mucidi olduuna inlilerin inanmas dikkate alndnda, Fo-hinin Aritmetik denemesi, in yazs-nn meneine inilebilse, ve hele yine inlilerin inand- zere bu yazy icadederken saylardan hareket et-tii dnlrse, bu denemenin saylar ve ideler (kav-

    Burada sz konusu olan Wn-wangHn aliTmdrt hasagram m esndr, yani ikier ikier sekiz trig- rainmeM kombine ederek alt izgiden mey-dana gelmi dkiller. Bu arada unu da belir-telim ki, LepnitzHn yorumu, daha bir ok eyleri olduu gibi, ^rigram' ve bunlardan tretilen

  • ram) itibariyle ok deerli bir eyl^ ihtiva ettiini dndrmektedir. R.P. Bovet bu nokta zerinde s-rarla durmakta ve mspet sonulara varaca benze-mektedir. Bununla beraber, in yazs, benim ileri sr-dm Genel aretler Dilinde (Karakteristik) zarur olarak bulunmas gereken byle stn bir hususiyeti hibir zaman tad m bilemiyorum. Kavramlardan hareketle yaplan her eit istidll, inlilerin Karak-terlerinden (Harf) bir eit hesaplamayla karlabilir ki bu da insann dnme yapsna yardm edecek en nemli ara olabilir. (0

    Her eye ramen modern filozoflarm en zeksi olarak dnebileceimiz birinin kavraynn ne du-rumlara dtn anlayabilmek iin bu acayip bel-geyi batan aa buraya bilhassa aldk. Leibnitz pe-inen inanmt ki, hibir zaman gerekletiremedii

    C) k i saytU Aritmetik*ih Aklam ast: hu aritm etik yalnz 0 ve l*i kullanr. Bu aklam ada, hu arit-metiin yaran ve Fo-h*nin eski in yazsnn an-lamn aklad zerinde durulmaktadr. lim ler A kadem isine verilen hdirler, 1703: Leihntz*in M atematik zerine eserleri, Gerdhardt yaynlan, VII, c. s, 226-227. A ynca Do Dyadics*e hkz: ihid, VII, c, s. 233-234. Bu yaz yle hiter:

  • (gnmz matematik mantklar da bu yolda pek ilerlemi saylmazlar) kendi tasars Genel aretler Dili, tersimi in yazma nazaran mutlaka stn ola-caktr; ve iin en gzeli de, Fo-hiye bir Aritmetik kitab atfederken ve u ocuk oyunu sayma iinin on-dan kaynaklandm sylerken, Fo-hiV byk bir e-ref bahettiini sanmasdr. Bu biraz ocuka ve on-lara Avrupa mi hakkmda yksek bir fikir vermek-ten ok uzak, ama buna karlk, bu ilmin gerekte ne menem ey olduunu ortaya koyan bu yorum inlere gsterilse, bunu ne tr bir glmseme e karlaya-caklarm ta buradan grr gibiyiz. Hakikat u ki, in- ler sz konusu remizlerin manas,-daha dorusu manalarn hibir zaman kaybetmi deillerdir; sadece, bunlar her karlarma kana hele bunun bo-una br zahmet olacama kani olduklar hallerde, a- klama gereini duymamlardr; Leibnitz de bilmem hangi uzak manalar demekle, bu meselede hibir ey bilmediini itiraf etmektedir. Bunlarn hakik mana-s an'anenin ihtimamla muhafaza ettii (tefsirler de hep ashna sadk kalm ve kalmaktadr) mistiklikle hibir alkas olmayan bilinen manasdr; metafizik remizleri, dpedz srf say iaretleri= karakter ola-rak dnmek kadar, kavrayszha daha iyi bir del olabilir mi? Metafizik remizler... te bu trigramla- rm ve hekzagramlarn hakikaten ne olduu... tike-ler plmnda kalmayp bellirli herhangi bir alana uy-gulandklarnda saysz uygulamas yaplabilecek ve i- lnihaye gelitirilebilecek nazariyelerin terkibi bir tem-sili... Kendi aritmetik yorumunun da, ancak tl ve t- b bir mevkide olmak zere, ne olduklarn daha anla-madan kaldrp att bu manalar cmlesine dahil ol-duunu Leibnitze syleseler kim bilir nasil arrd;

    68

  • bu yorum ashnda bizatihi yanl deil, dier btn yo-rumlarla tamamen badamaktadr ; ancak, tek bana ele almdmda son derece eksik, yetersiz ve manasz kalmaktadr ve ananeyi ilimlerin mahiyeti hakkmda sylediklerimize uygun olarak, ancak alt manalar -tn manaya balayan kyas tetabuk (correspondance analogique) olarak bir deer tayab*. stn mana, saf metafizik manadr; geri kalan ne varsa, nemli veya nemsiz, ama her zaman mmkn muhtelif uy-gulamalardan baka bir ey deil: ite bylece, nce-den bilmi olsayd, Leibnitz^in iine ok yarayaca muhakkak, mesel bir mantk uygulamas, Konfys- ln temeli olan tima bir uygulama, Japonlarn hibir zaman bulup karamad tek husus olan astro-nomi uygulamas, (^ ) inlilerin, haddizatnda btn uy-gulamalarn en aasmda grdkleri ve her eyiyle ge-zici hokkabozlara terkettikleri bir kehanet uygulama-snn bile bulunduu daha saysz uygulama yanmda bir de aritmetik uygulama vardr. Eer Leibnitz in ^lilerle dorudan temasa geebilmi olsayd, kulland rakamlarn bile, matematik (riyazi) kavramlardan ok daha yce kavramlar remz edebileceini, Pisagor doktrinlerinin ifade edilmesinde kullanld zere (bu da gsteriyor ki bu eyler Batda Antikite dneminde biliniyordu) ideogramlarn (kavramlar gsteren iaret) tekilinde saylarn bir rol oynamasnm byle bir re- mizcilik (sembolizm) sebebiyle oldumu inliler belki anlatabilirdi ona. (Anlayabilir miydi acaba?) inliler

    (^) FhastreHn, Yi-king'in Franstzcaya tercm esi (Atu nales du M usee Guimet, C. V III v e XXIII) ; son derece d ikkate ayan bu eserin , astronom ik m ana-ya ok ehem m iyet verm ek gibi bir kusuru vardr.

    69

  • Oh ve hesaplamay kabul bile edebilir. Dorudan ve esas hedefi metafizik! saha olan Fo-hi izgileri ^le salanan temsil (representation) daha eksiksiz diye tercih etmeleri iin baka bir ok sebepler olmakla beraber, Leibnitzin bu tamamen say iaretlerini y i n ve y a n gm O ifade ettii metafizik! kavram-lar (yin ve yang yoktan - ex nihilo - varolma kavra-myla uzaktan yakmdan br ilgileri yok) remzi olarak temsil etmek zere kabul bile edebilirlerdi. Bu misal zerinde fazlaca durduk, zira bu, Bat ilmi ile Dou bilgelii ^ felsef sistematzm ile ananev terkip ara-sndaki fark aka ortaya koymaktadr; bize gre, bir remiz deeri tayan bu misalde de, kavrayszh-

    C) YN ve YANG: in dncesinn tem el iki kate-gorisine verilen isim ; bu iki kategorinin terkibi, Tao diye bilmen Klli Nizainhn Byk Prensihi'ni verir, T do, bu birbirinin zdd ve tam am laycs olan iki yanyla, bir o ekilde bu ekilde tezahr eder. (K ehanet amblemlerinin ideal dzeninde Yin, f f i , Yang ise tek*i gsterir; khin, mtasyon (an deim e) bilgisini kullanarak br uurlu veya uursuz diye vasflandrr. Alem- mahsusta srasyla Glge ve Ik, Souk ve Scak, Uyuulduk ve Faaliyet, ve mevsimlerin, genin ve gndzn m eydana g elileri g ibi olaylar yin*in yang*a veya yang*m yin*e mtasyonUm sonu-cunda oluur).

    70

  • n ve gr ksrlnn (^ ) hangi tarafta olduunu an- Imnk zor olmasa gerek. in remizlerim bizzat inli-lerden daha iyi anladm iddia eden Leibnitz, bata Almanlar olmak zere, hepsi de btn Dou doktrin ve kavramlar hakkmda ayn iddiay tayan ve bu dokt-rinlerin ehliyetli temsilcilerinin grlerini zerre kadar dikkate almayan arkiyatlarn hakik bir mbeiri- dr: ankaraaryay Schopenhaur^in fikirlerine daya-narak yorumlayan ve bunu Hindulara kendinin akla-dn .sanan Deussen hadisesini baka bir yerde anlat-mtk; btn bunlar tek ve ayn zihniyetin tezahrle-ridir.

    Bu konuda son bir noktaya daha parmak basmak gerekiyor: her frsatta kendi stnlkleri ile ilimlerinin stnlklerine olan inancm saygszca haykran' Bat-klar, srf alk olduklar snrlamalara tahamml e- demiyor ve yine srf kendilerini aan eylere katlana-myor diye bazlarnn zaman zaman yapt zere Do-u bilgeliini marur diye vasflandrrken hakika-

    O Hindu retilerinin ncelenm esine Genel Giri al eserim izde (2. Kesim , IX. Blm) btn geleneki metinlerin ve zellikle in ideogram lanm n mana^ lannn, okluu hakkm da sylediklerim izi hatrla- Urken, Philctstre^dan aldmz u cmleyi de eh- lem ek isteriz: ^ncede kelimenin (veya karak-terharf) m anas hibir zaman ve hibir ekde kesin ve mahdut deildir, mana, umumiyetle k e -limenin cm ledeki durumundan v e her eyden n-ce hangi eski ktavta kullanld ve hu konuda yamlan yoruma gre ortaya kar. B ir kelim e an-cak an*anelere gre mana kazanr.^ (Yi-king, 1. kesim , s. 8).

    71

  • ten talihsiz bir davrana girhilerdir; bayaln mutad kusurlarndan biridir bu; demokratik zihniyetin temelini de bu tekil eder. Grur denen ey, aslnda yzde yz Batldr (Batya hastr); alakgnlllk de yle ve ne kadar aykr grnse de bu iki kartlk arasnda olduka sk bir tesant vardr: bu, btn duygu snf ma hakim ikiciliktir (dalite) ve ahlld te-lkkilere has hususiyeti, bunun en canl delilini tekil eder; zira iyilik ve ktlk kavramlar ancak bizzat ztlklar ile mevcut olabilir. Gerekte ise, gurur ile alakgnlllk ayn ekilde Dou bilgeliine (Dou demeden, sadece bilgelik de diyebiliriz) yabancdr; bunlara nem yerilmez bile, zira bilgelik z gerei tamamen zihndir ve her eit duygululuktan syrl-mtr; ve bu bilgelik bilir ki insanolu, Batllarn, en azndan bugnk Batllarn sandimdan hem ok daha az, hem ok daha fazla bir eydir, ve yine bilir ki in-sanolu kinatta kendisine tahsis edilen yeri igal et-mek iin ne olmas gerekiyorsa tam yledir. hsan-fert olarak insan demek istiyoruz-hangi manada olursa ol-sun, ne imtiyazl ne de istisna bir mevkiye sahiptir; varlklar arasnda ne alt srada yer alr ne de st s-rada; mevcudat arasnda (hiyerarisinde), bir ou kendisinden aada, bir ou da kendisinden yukarda bulunan saysz varlk iinde, baka varlklar gibi bir yeri var sadece. Alakgnllln, bu adan d-nldnde de, iinde bir eit gurur tadn grmek g deil: Batda bazan insan alaltmak iin tutulan yol, en azndan fert olmas hasebiyle gerekten sahip olamayaca bir ehemmiyeti bir insana atfetmek ek-linde olabilmektedir; belki burada da, her eit ah-lklkta u veya bu derecede mevcut bir eit uur-suz ikiyzlln bir rnei sergilenmektedir; Doulu-

    72

  • l^ a gre bu ikiyzllk umumiyetle Batik insanm ken-dine has zelliklerinden biridir. A3n^a, alakgnll-ln bu mukabili her zaman mevcut olmaz, aksi uzak bir timaldir; bir de, bir ok Batl, insan akim, ge-rek dorudan, gerek kendi eseri olan ilim araclyla kendi kendine tapan hakik br ilh yapmaktadr; bu hal aklclkla ilimciliin en u noktas, varacaklar en tabi ve en mantk son noktadr. Gerekten de, bu ilmin ve bu akim dnda hibir ey bilinmezse, bunla- rm mutlak stnl vehmine kaplmak iten be de-il* insanln stnde. zellikle bugnk Batimn tem-sil ettii byle bir insanla stn hibir ey bilinmez-se, hele iin iine bjr de duyguculuk kart n (duy- guculuun aklclkla badamaktan uzak olmadm gstemiitik) akl ilhlatrmaya kalkmak artc olmaktan kar. Btn bunlar. Bat ilmini