en-nûru’l-furkân fî Şerhi lugati’l-kur’ân kur’Ân...

566
en-Nûru’l-Furkân fî Şerhi Lugati’l-Kur’ân KUR’ÂN LÜGATİ HASÎRÎZÂDE ELÎF EFENDİ 1. CİLT [ ص- أ]

Upload: others

Post on 02-Aug-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • en-Nûru’l-Furkân fî Şerhi Lugati’l-Kur’ân

    KUR’ÂN LÜGATİ

    HASÎRÎZÂDE ELÎF EFENDİ

    1. CİLT

    [أ - ص]

  • Copyright © Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Her hakkı mahfuzdur. Bütün yayın hakları Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na aittir. Başkanlığın izni olmaksızın tümüyle veya kısmen, hiçbir yolla ve hiçbir ortamda yayınlanamaz ve çoğaltılamaz.

    T. C. Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıSüleymaniye Mah. Kanuni Medresesi Sok. No:5 34116 Fatih / İstanbulTel. : +90 (212) 511 36 37Faks : +90 (212) 511 37 [email protected]

    TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI YAYINLARI: 53

    Dinî İlimler Serisi : 7

    Kitabın Adı : EN-NÛRU’L-FURKÂN FÎ ŞERHİ LUGATİ’L-KUR’ÂN KUR’ÂN LÜGATİ

    1. CİLT (2 CİLT) [أ - ص]

    Müellifi : Hasîrîzâde Mehmed Elîf b. Ahmed Muhtâr (1850-1927)

    Özgün Dili : Osmanlıca

    Yayına Hazırlayanlar : Prof. Dr. Mustafa Koç Doç. Dr. Eyyüp Tanrıverdi Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Dicle Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı

    Arşiv Kayıt : Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Sütlüce Dergahı, No. 445

    Kitap Tasarım : Abdusselam Ferşatoğlu

    Yapım : Fotografika Ltd. Şti.

    Baskı : Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Dudullu OSB 1. Cadde No. 16 Ümraniye / İstanbul Tel: 444 44 03 www.bilnet.net.tr / Sertifika No. 31345

    Baskı Yeri ve Yılı : İstanbul 2015

    Baskı Miktarı : 1. Baskı, 2000 adet

    KÜTÜPHANE BİLGİ KARTILibrary of Congress A CIP Catalog Record

    Hasîrîzâde Elîf Efendien-Nûru’l-Furkân fî Şerhi Lugati’l-Kur’ânKur’ân Lügati, 1. Cilt (2 Cilt) 1. Kur’ân-ı Kerîm, 2. Sözlük, 3. Dinî İlimler, 4. Garîbu’l-Kur’ân, 5. Elîf Efendi, 6. en-Nûru’l-Furkân

    ISBN: 978-975-17-3784-7 (Takım) 978-975-17-3785-4 (1. Cilt)

  • EN-NÛRU’L-FURKÂN

    FÎ ŞERHİ LUGATİ’L-KUR’ÂN

    Yayına Hazırlayanlar

    Mustafa KoçEyyüp Tanrıverdi

    KUR’ÂN LÜGATİ

    1. cİlt

    [أ - ص]

    HASÎRÎZÂDE ELÎF EFENDİ

    (ö. 1927)

  • TAKDİM

    İnsanlık tarihi, akıl ve düşünce sahibi bir varlık olan insanın kurduğu me-deniyetleri, medeniyetler arasındaki ilişkileri anlatır. İnsan, zihnî faaliyetlerde bulunma kabiliyetiyle bilim sanat ve kültür değerleri üretir, ürettiği kültür ve düşünce ile de tarihin akışına yön verir.

    Medeniyetler, kültürler, dinler, ideolojiler, etnik ve mezhebî anlayışlar ara-sındaki ilişkiler kimi zaman çatışma ve ayrışmalara, kimi zaman da uzlaşma ve iş birliklerine zemin hazırlamıştır.

    İnsanların, toplumların ve devletlerin gücü, ürettikleri kültür ve medeniyet değerlerinin varlığıyla ölçülmüştür. İnsanoğlu olarak daha aydınlık bir gelecek inşâ edebilmemiz, insanlığın ortak değeri, ortak mirası ve ortak kazanımı olan kültür ve medeniyet değerlerini geliştirebilmemizle mümkündür.

    Bizler, Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve Cumhuriyet’e kadar büyük devletler ku-ran bir milletiz. Bu büyük devlet geleneğinin arkasında büyük bir medeniyet ve kültür tasavvuru yatmaktadır.

    İlk insandan günümüze kadar gök kubbe altında gelişen her değer, haki-katin farklı bir tezahürü olarak bizim için muteber olmuştur. İslam ve Türk tarihinden süzülüp gelen kültürel birikim bizim için büyük bir zenginlik kay-nağıdır. Bilgiye, hikmete, irfana dayanan medeniyet değerlerimiz tarih boyun-ca sevgiyi, hoşgörüyü, adaleti, kardeşlik ve dayanışmayı ön planda tutmuştur.

    Gelecek nesillere karşı en büyük sorumluluğumuz, insan ve âlem tasav-vurumuzun temel bileşenlerini oluşturan bu eşsiz mirasın etkin bir şekilde aktarılmasını sağlamaktır. Bugünkü ve yarınki nesillerimizin gelişimi, geçmi-şimizden devraldığımız büyük kültür ve medeniyet mirasının daha iyi idrak edilmesine ve sahiplenilmesine bağlıdır.

  • Felsefeden tababete, astronomiden matematiğe kadar her alanda, Medine’de, Kahire’de, Şam’da, Bağdat’ta, Buhara’da, Semerkant’ta, Horasan’da, Konya’da, Bursa’da, İstanbul’da ve coğrafyamızın her köşesinde üretilen değerler, bugün tüm insanlığın ortak mirası hâline gelmiştir. Bu büyük emanete sahip çıkmak, bu büyük hazineyi gelecek nesillere aktarmak öncelikli sorumluluğumuzdur.

    Yirmi birinci yüzyıl dünyasına sunabileceğimiz yeni bir medeniyet proje-sinin dokusunu örecek değerleri üretebilmemiz, ancak sahip olduğumuz bu hazinelerin ve zengin birikimin işlenmesiyle mümkündür. Bu miras bize, ta-rihteki en büyük ilim ve düşünce insanlarının geniş bir yelpazede ürettikleri eserleri sunuyor. Çok çeşitli alanlarda ve disiplinlerde medeniyetimizin en zengin ve benzersiz metinlerini ihtiva eden bu eserlerin korunması, tercüme ya da tıpkıbasım yoluyla işlenmesi ve etkin bir şekilde yeniden inşâ edilmesi, Büyük Türkiye Vizyonumuzun önemli bir parçasıdır. Bu doğrultuda yapıla-cak çalışmalar, hiç şüphesiz tarihe, ecdadımıza, gelecek nesillere ve insanlığa sunacağımız eserleri üretmeye yönelik fikrî çabaların hasılası olacaktır. Her alanda olduğu gibi bilim, düşünce, kültür ve sanat alanlarında da eser ve iş üretmek idealiyle yeniden ele alınmaya, ilgi görmeye, kaynak olmaya baş-layan bu hazinelerin ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temen-ni ederim. Aziz milletimiz, bu kutsal emaneti yücelterek muhafaza etmeyi sürdürecektir.

    Recep Tayyip Erdoğan

    T. C. Cumhurbaşkanı

  • SUNUŞ

    Büyük medeniyetler kültür ve düşünce alanındaki yapıtlarıyla sadece mu-asırlarını değil sonraki kuşakları da etki alanlarına alabilen medeniyetlerdir. Batı’da on ikinci asırdan itibaren tercüme edilmeye başlanan ve uzun yıllar bilim ve felsefe metinlerinin inşasına kaynaklık eden İslam el yazmaları, mede-niyetimizin kültürel değerlerinin somut göstergeleridir. İnsanlık bilgi birikimi-nin hemen her alanında kaleme alınmış olan bu eserlerin, aynı zamanda farklı coğrafyalarda yaşayan toplumların çok geniş bir yelpazedeki düşüncelerinin yansıtıldığı en güzel örnekler olduğunu da görmekteyiz.

    Bugün, dünya coğrafyasının pek çok noktasında izlerini görebildiğimiz kültürel ve ilmi mirasımızın bilgiye, hikmete ve irfana dayalı eserlere dönüşe-rek günümüzü nasıl etkilediğini kavrayabildiğimiz takdirde, geleceğin inşasına yönelik daha tutarlı ve bütüncül bir bilinci elde etmemiz o denli mümkün olacaktır. Zira güçlü bir gelecek inşası, ancak bir bütün olarak geçmişimizden devralmış olduğumuz bu büyük kültür ve medeniyet mirasının aslına uygun bir şekilde korunması ve doğru anlaşılmasıyla gerçekleşecektir.

    Türkiye’deki yazma eser kütüphanelerimizde ve müzelerimizde bulunan eserlerimiz geçmişe dönük bin yıllık bir tarihin ince derin detaylarını gözler önüne sermektedir. Bu detaylarda milletimizin dil, kültür, tarih ve toplum bi-linci, başka medeniyetlerle olan karşılıklı ilişkileri, tarihten tevarüs ettiği mi-rasın yansımaları saklıdır. Bu çeşit lilik ve zenginlik, Türkiye’yi bütün dünya-da medeniyet birikimi açısından önemli bir konuma taşırken, insanlık adına bu mirası korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak için belirlenecek politika ve stratejiler için çok büyük çabalar harcanmasını da zorunlu kılmaktadır.

  • Bu çabaların bir gereği olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Türkiye Yaz-ma Eserler Kurumumuz yazmaların tıpkıbasım, çeviri, çeviri yazı ve eleştirmeli basımını yaparak bilim, sanat ve kültür insanlarının istifadesine sunmak mak-sadıyla çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar neticesinde önemli ürünlerin ortaya çıkacağına yürekten inanmaktayız.

    Kültürümüzün zenginliğini daha çok anladıkça, müşterek değerlerimizin yarattığı toplumsal kabiliyetlerimize dair sahip olduğumuz özgüven daha da artacaktır. Bu zenginlik aynı zamanda, sadece kendi toplumsal sistemimiz-de değil, bölgemizde ve dünyada yaşanan toplumsal sorunlara yönelik çözüm arayışlarına da katkı sağlayacaktır. Toplumsal sorunlarda çözüm, kendimize, çevremize, geçmişimize, geleceğimize, kültürümüze, medeniyetimize, diğer medeniyetler ve kültürlere karşı sunacağımız katkılara bağlıdır.

    Ömer Çelik

    T. C. Kültür ve Turizm Bakanı

  • İÇİNDEKİLER

    TAKDİM 4

    SUNUŞ 6

    MADDE BAŞLIKLARI LİSTESİ 11

    ÖNSÖZ 29

    GİRİŞ 31

    Süleyman Sıdkî Efendi 33Hasan Rızâ Efendi 34Ahmed Muhtâr 34Elîf Efendi ve Eserleri 36

    EN-NÛRU’L-FUR¢ÂN FÎ ŞER◊İ LU∏ATİ’L-¢UR™ÂN

    BÂBU’L-HEMZE 53

    BÂBU’L-B™ݒL-MUVAHHADE 189

    BÂBU’T-T™ݒL-MUSENNÂTİ’L-FEVKIYYE 225

    BÂBU’¿-¿Â™İ’L-MUSELLESE 303

    BÂBU’L-CÎM 311

    BÂBU’L-◊™ݒL-MUHMELE 335

    BÂBU’L-»Âİ’L-MU¡CEME 371

    BÂBU’D-DÂLİ’L-MUHMELE 397

    BÂBU’±-±ÂLİ’L-MU¡CEME 413

    BÂBU’R-R™ 421

    BÂBU’Z-ZÂY 459

    BÂBU’S-SÎNİ’L-MUHMELE 475

    BÂBU’Ş-ŞÎNİ’L-MU¡CEME 521

    BÂBU’~-~ÂDİ’L-MUHMELE 541

    TIPKIBASIM 567

  • أ53 ]e-en≠ertehum[ أَأَْنَذْرَتُهْم53 ]e-ifken[ أَِئْفًكا54 ]i™temirû[ ِإْئَتِمُروا54 ]i™tiyâ[ اْئِتَيا54 ]i™≠en lî[ ِاْئَذْن ِلي55 ]i™≠enû[ ِإْئَذنُوا55 ]âlu fir¡avne[ آُل ِفْرَعْوَن56 ]âyâtun[ آَياٌت57 ]el-™âfilîne[ اْلِفِليَن57 ]âbâ™ike[ آَباِئَك57 ]âtet[ آَتْت57 ]âmmîne[ يَن آّمِ58 ]ânestum[ آَنْسُتْم58 ]âlâ™allâhi[ آَلَء اهلِل58 ]âsâ[ آَسى58 ]âl™âne[ آْلَن59 ]âvî[ آِوي59 ]âvâ[ آَوى59 ]â&erake[ آَثَرَك59 ]ânâe’l-leyli[ آَناَء اللَّْيِل60 ]â≠entukum[ آَذْنُتُكْم60 ]â≠ennâke[ آَذنَّاَك60 ]â≠ene lekum[ آَذَن َلُكْم60 ]âsifûnâ[ آَسُفوَنا60 ]ânifen[ آِنًفا61 ]âsinin[ آِسٍن61 ]âzerahû[ آَزَرُه61 ]el-â«iru[ اْلِخُر62 ]âniyetin[ آِنَيٍة62 ]ânin[ آٍن62 ]ebben[ أَبًّا62 ]ebâbîle[ أََباِبيَل63 ]el-ebteru[ اْلَْبَتُر63 ]eb§ir bihî ve esmi¡[ أَْبِصْر ِبِه َوأَْسِمْع63 ]ebramû[ أَْبَرُموا63 ]el-ebrâra[ اْلَْبَراَر63 ]ebra√u[ أَْبَرُح64 ]ubsilû[ أُْبِسُلوا64 ]ubri™u[ أُْبِرُئ64 ]uberri™u[ ُئ أَُبّرِ64 ]iblîse[ ِإْبِليَس65 ]ibtelâ[ ِاْبَتَلى65 ]ib¡a&[ ِاْبَعْث65 ]ibtiπâ™e[ ِاْبِتَغاَء66 ]etrafnâhum[ أَْتَرْفَناُهْم

    66 ]etrâbun[ أَْتَراٌب66 ]etevekke™u[ ُأََتَوكَّأ67 ]utrifû[ أُْتِرُفوا67 ]ittese…a[ ِاتََّسَق67 ]e&â&en[ أََثاًثا68 ]e&âmen[ أََثاًما68 ]e&ârû[ أََثاُروا68 ]e&lin[ أَْثٍل69 ]e&âratin[ أََثاَرٍة َوُقِرَئ أََثَرٍة69 ]e&«antumûhum[ أَْثَخْنُتُموُهْم69 ]e&âbehumu[ أََثاَبُهُم69 ]e&…âlehâ[ أَْثَقاَلَها70 ]i&&â…altum[ ِاثَّاَقْلُتْم70 ]i&mun[ ِإْثٌم70 ]ecli[ أَْجِل71 ]eclib[ أَْجِلْب71 ]ecâehâ[ أََجاَءَها71 ]el-ecdâ&i[ اْلَْجَداِث72 ]ecramû[ أَْجَرُموا و أَْجَرْمَنا72 ]ucûrahunne[ َّأُُجوَرُهن72 ]ucâcun[ أَُجاٌج72 ]uctu&&et[ اُْجُتثَّْت73 ]ucnubnî[ اُْجنُْبِني73 ]uccilet[ َلْت أُّجِ73 ]ictera√û[ ِاْجَتَرُحوا73 ]icrâmî[ ِإْجَراِمي74 ]ictebâhu[ ِاْجَتَباُه74 ]a√asse[ َّ74أََحس ]a√§anne[ َّاَْحَصن75 ]a√§anet[ أَْحَصَنْت75 ]a√bârahum[ أَْحَباَرُهْم75 ]a√âdî&e[ أََحاِديَث76 ]el-a√zâbi[ اْلَْحَزاِب76 ]a√bebtu[ أَْحَبْبُت76 ]a√tenikenne[ َّأَْحَتِنَكن77 ]el-a√…âfi[ اْلَْحَقاِف77 ]a√…âben[ أَْحَقاًبا77 ]a√vâ[ أَْحَوى78 ]a√adün[ أََحٌد78 ]u√§irtum[ أُْحِصْرتُْم78 ]u√§irû[ أُْحِصُروا79 ]u√§urûhum[ اُْحُصُروُهْم79 ]i√sânen[ ِإْحَساًنا79 ]a«zeytehû[ أَْخَزْيَتُه80 ]a«lu…u[ أَْخُلُق80 ]a«dânin[ أَْخَداٍن80 ]a«lede[ أَْخَلَد

    MADDE BAŞLIKLARI LİSTESİ

  • 81 ]a«betû[ أَْخَبُتوا81 ]u«râkum[ أُْخَراُكْم81 ]u«fîhâ[ أُْخِفيَها82 ]el-u«dûd[ اْلُْخُدوِد82 ]i«se™û[ ِإْخَسُؤوا82 ]i«tilâ…[ ِاْخِتَلٌق83 ]i«fi∂[ ِاْخِفْض83 ]edlâ[ أَْدَلى83 ]ed¡iyâekum[ أَْدِعَياَءُكْم83 ]ve edbâre’s-sucûdi[ ُجوِد َوأَْدَباَر السُّ84 ]edbera[ أَْدَبَر84 ]iddâra™tum[ اَرْأتُْم ِادَّ85 ]idra™û[ ِإْدَرُؤوا85 ]iddârakû[ اَرُكوا ِادَّ85 ]el-e≠â[ اْلََذى86 ]e≠â¡û bihî[ أََذاُعوا ِبِه86 ]e≠illetin[ أَِذلٍَّة86 ]e≠ânun[ أََذاٌن87 ]e≠â…ahâ[ أََذاَقَها87 ]el-e≠…âni[ اْلَْذَقاِن87 ]e≠inet[ َأَِذَنْت88 ]u≠unun[ أُُذٌن88 ]u≠unu «ayrin[ أُُذُن َخْيٍر88 ]i≠[ ِإْذ89 ]i≠â[ ِإَذا90 ]el-er√âmi[ اْلَْرَحاِم90 ]erkesehum[ أَْرَكَسُهْم90 ]erci™hu[ أَْرِجْئُه91 ]erâ≠ilunâ[ أََراِذلَُنا91 ]er≠eli’l-™umuri[ أَْرَذِل اْلُعُمِر91 ]erbâ[ أَْرَبى91 ]el-erâik[ اْلََراِئِك92 ]el-er≠elûn[ اْلَْرَذلُوَن92 ]erdâkum[ أَْرَداُكْم92 ]ercâihâ[ أَْرَجاِئَها92 ]ersâhâ[ أَْرٰسيَها93 ]urku∂[ اْرُكْض93 ]urkisû[ أُْرِكُسوا93 ]urîkum[ أُِريُكْم93 ]urhi…uhû[ أُْرِهُقُه94 ]irhebûni[ ِإْرَهُبوِن94 ]ir§âden[ ِإْرَصاًدا94 ]irte…ibû[ اْرَتِقُبوا95 ]irteddâ[ ا ِإْرَتدَّ95 ]el-irbeti[ ْرَبِة اْلِ95 ]irame[ ِإَرَم96 ]irtâbû[ ِاْرَتابُوا

    96 ]ezellehumâ[ أََزلَُّهَما96 ]el-ezlâmu[ اْلَْزَلُم97 ]ezrî[ أَْزِري97 ]ezlefnâ[ أَْزَلْفَنا97 ]ezifetu’l-âzifetu[ أَِزَفِت اْلِزَفُة98 ]ezzen[ ا أَزًّ98 ]üzlifeti[ أُْزِلَفِت98 ]üzdücira[ اُْزُدِجَر99 ]izdâdû[ ِاْزَداُدوا99 ]eslemtu[ أَْسَلْمُت99 ]el-esbâ†i[ اْلَْسَباِط100 ]el-esbâbe[ اْلَْسَباَب100 ]esâ†îru[ أََساِطيُر101 ]esifen[ أَِسًفا101 ]eslefet[ أَْسَلَفْت101 ]esrâ[ أَْسَرى102 ]esri[ أَْسِر102 ]es…aynâkumûhu[ أَْسَقْيَناُكُموُه103 ]esefen[ أََسًفا103 ]esâvira[ أََساِوَر103 ]esrâ[ أَْسَرى104 ]eselnâ[ أََسْلَنا104 ]esta«li§hu[ أَْسَتْخِلْصُه104 ]eserrû[ وا 104اََسرُّ ]eslemâ[ أَْسَلَما105 ]esbâbe[ أَْسَباَب105 ]esfâran[ أَْسَفاًرا105 ]esfera[ أَْسَفَر105 ]esrahum[ أَْسَرُهْم106 ]es«a†a[ أَْسَخَط106 ]usluk[ اُْسُلْك106 ]istev…ade[ ِاْسَتْوَقَد107 ]isrâîle[ ِإْسَراِئيل107 ]istecâbe[ ِاْسَتَجاَب107 ]isteysera[ ِاْسَتْيَسَر108 ]istekânû[ ِاْسَتَكانُوا108 ]isrâfenâ[ ِإْسَراَفَنا108 ]istehvethu[ ِاْسَتْهَوْتُه109 ]isterhebûhum[ ِاْسَتْرَهُبوُهْم109 ]ista¡marakum[ ِاْسَتْعَمَرُكْم109 ]ista¡§ame[ ِاْسَتْعَصَم110 ]istemte¡a[ ِإْسَتْمَتَع110 ]istey™esû[ ِاْسَتْيأَُسوا110 ]istefziz[ ِاْسَتْفِزْز110 ]istebra…un[ ِإْسَتْبَرٌق111 ]usvetun[ ٌِاْسَوة111 ]isteftihim[ ِاْسَتْفِتِهْم

  • 111 ]ista√veze[ ِاْسَتْحَوَذ111 ]is¡av[ ِاْسَعْوا112 ]istaπşev[ ِاْسَتْغَشْوا112 ]istevâ[ ِاْسَتَوى113 ]istebe…a’l-bâbe[ ِاْسَتَبَقا اْلَباَب113 ]eşhurun ma¡lûmâtun[ ُأَْشُهٌر َمْعُلوَماٌت113 ]eşuddehû[ ُه أَُشدَّ114 ]eşa……u[ ُّأََشق114 ]eştâten[ أَْشَتاًتا114 ]eşi√√aten[ ًة أَِشحَّ114 ]eşrâ†uhâ[ أَْشَراطَُها115 ]eşirun[ أَِشٌر115 ]eşeddu va†™en[ أََشدُّ َوْطًئا116 ]uşribû[ 116أُْشِربُوا ]işme™ezzet[ ْت ِاْشَمأَزَّ116 ]a§berahum[ أَْصَبَرُهْم117 ]a§bu[ أَْصُب117 ]a§îlen[ أَِصيًل117 ]el-a§nâme[ اْلَْصَناَم117 ]el-a§fâdi[ اْلَْصَفاِد118 ]e§arrû[ وا 118أََصرُّ ]i§†afâ[ ِاْصَطَفى118 ]i§rî[ ِإْصِري118 ]i§da¡[ ِاْصَدْع119 ]i§bir[ ِاْصِبْر119 ]i§levhâ[ ِاْصَلْوَها119 ]i§fa√[ ِاْصَفْح120 ]ve’§†ana¡tuke[ َواْصَطَنْعُتَك120 ]a∂πâ&u[ أَْضَغاُث120 ]e∂alle[ َّأََضل121 ]a∂πânehum[ أَْضَغاَنُهْم121 ]u∂†urra[ َّ122اُْضطُر ]u∂mum[ اُْضُمْم122 ]a†vâran[ أَْطَواًرا122 ]a†πâ[ أَْطَغى123 ]a†πaytuhû[ أَْطَغْيُتُه123 ]a†râfe[ أَْطَراَف123 ]a†râfihâ[ أَْطَراِفَها123 ]e††ayyarnâ[ ْرَنا 124اَطَّيَّ ]i†mis[ ِاْطِمْس124 ]i††ayyarnâ[ ْرَنا 124ِاطَّيَّ ]a@ferakum[ أَْظَفَرُكْم125 ]a@leme[ أَْظَلَم125 ]e@unnu[ ُّأَظُن125 ]a@herahû[ أَْظَهَرُه126 ]e¡izzetin[ ٍة أَِعزَّ126 ]el-a¡râfi[ اْلَْعَراِف

    127 ]a¡§iru[ أَْعِصُر127 ]a¡&ernâ[ أَْعَثْرَنا127 ]el-a¡cemîne[ اْلَْعَجِميَن128 ]a¡câzu[ أَْعَجاُز128 ]el-a¡lâmu[ اْلَْعَلِم128 ]a¡netekum[ أَْعَنَتُكْم129 ]a¡nâkuhum[ أَْعَناُقُهْم129 ]a¡tezilukum[ أَْعَتِزلُُكْم129 ]u¡iddet[ ْت أُِعدَّ130 ]i¡temera[ ِاْعَتَمَر130 ]i¡§âran[ ِإْعَصاٌر130 ]i¡terâke[ ِاْعَتَراَك130 ]i¡tilûhu[ ِاْعِتُلوُه131 ]i¡tezelûkum[ ِاْعَتَزلُوُكْم131 ]i¡tebirû[ ِاْعَتِبُروا131 ]efa∂tum[ أََفْضُتْم131 ]efî∂û[ أَِفيُضوا132 ]efriπ[ أَْفِرْغ132 ]ef∂â[ أَْفَضى132 ]efele[ أََفَل132 ]efnânin[ أَْفَناٍن133 ]efla√a[ أَْفَلَح133 ]efâ™allâhu[ ُ أََفاَء اهللَّ133 ]uffin[ ٍأُّف133 ]ufriπ[ أُْفِرْغ134 ]ufike[ أُِفَك134 ]ifterâ[ ِاْفَتَرى134 ]ifta√ beynenâ[ ِاْفَتْح َبْيَنَنا135 ]el-ifki[ ْفِك اْلِ135 ]ifterâhu[ ِاْفَتَراُه135 ]a…se†u[ أَْقَسُط136 ]a…lâmehum[ أَْقَلَمُهْم136 ]e…allet[ أََقلَّْت136 ]e…âmû[ َأََقاُموا137 ]a…†ârihâ[ أَْقَطاِرَها137 ]a…vâtehâ[ أَْقَواَتَها137 ]a…nâ[ أَْقَنى137 ]a…vemu …îlen[ أَْقَوُم ِقيًل138 ]a…berahû[ أَْقَبَرُه138 ]u…simu[ أُْقِسُم138 ]u……itet[ َتْت أُّقِ139 ]i…tereftumûhâ[ ِاْقَتَرْفُتُموَها139 ]i…∂û[ ِاْقُضوا139 ]i…§id[ ِاْقِصْد140 ]i…te√ame[ ِاْقَتَحَم140 ]i…≠ifîhi[ ِاْقِذِفيِه140 ]el-ekmehe[ اْلَْكَمَه

  • 140 ]ekinneten[ أَِكنًَّة141 ]ekâbira[ أََكاِبَر141 ]ekbernehû[ أَْكَبْرَنُه141 ]eknânen[ أَْكَناًنا141 ]ekfilnîhâ[ أَْكِفْلِنيَها142 ]ekmâmihâ[ أَْكَماِمَها142 ]ekvâbin[ أَْكَواٍب142 ]ekdâ[ أَْكَدى142 ]ukuluhû[ أُُكُلُه143 ]iktâlû[ ِاْكَتالُوا143 ]elfeynâ[ أَْلَفْيَنا143 ]el-elbâbi[ اْلَْلَباِب144 ]eleddu[ ُّأََلد144 ]elîmun[ أَِليٌم144 ]el-âne[ اْلَن145 ]el…â[ أَْلَقى145 ]el…iyâ[ أَْلِقَيا146 ]eletnâhum[ أََلْتَناُهْم146 ]ellâ™î[ ِئي اللَّ146 ]elfâfen[ أَْلَفاًفا147 ]elhâkumu[ أَْلَهاُكُم147 ]ulâtu’l-a√mâli[ أُوَلُت اْلَْحَماِل147 ]il√âfen[ ِإْلَحاًفا148 ]ilâheteke[ ِإَلَهَتَك148 ]illen velâ ≠immeten[ ًة 148ِإلًّ َوَل ِذمَّ ]il√âdin[ ِإْلَحاٍد148 ]ilyâsîne[ ِإْلَياِسيَن149 ]ilπav[ ِاْلَغْوا149 ]ilteffeti[ ِت ِاْلَتفَّ150 ]ilte…a†ahû[ ِاْلَتَقَطُه150 ]el-emânete[ اْلََماَنَة150 ]emâniyye[ َّ152أََماِني ]emeneten[ أََمَنًة152 ]emsik[ أَْمِسْك152 ]em†arnâ[ أَْمَطْرَنا153 ]emernâ ve âmernâ[ أََمْرَنا وآَمْرَنا153 ]em&eluhum[ أَْمَثُلُهْم153 ]emten[ أَْمًتا154 ]emrullâhi[ ِ أَْمُر اهللَّ154 ]emlâ lehum[ أَْمَلى َلُهْم154 ]emşâci[ أَْمَشاٍج155 ]emdednâ[ أَْمَدْدَنا155 ]emeden[ أََمًدا155 ]ummiyyûne[ يُّوَن 156أُّمِ ]umenniyennehum[ َينَُّهْم أَُمنِّ156 ]umetti¡uhû[ َّْعُكن ُعُه وأَُمّتِ أَُمّتِ156 ]ummetun[ ٌة أُمَّ

    157 ]umlî lehum[ أُْمِلي َلُهْم157 ]ummu’l-…urâ[ 157أُمَّ اْلُقَرى ]ummu’l-kitâbi[ أُمُّ اْلِكَتاِب158 ]ummuhû hâviyetun[ ُه َهاِوَيٌة أُمُّ158 ]imâmen[ ِإَماًما159 ]imlâ…in[ ِإْمَلٍق159 ]imran[ ِإْمًرا159 ]imte√inûhunne[ َِّاْمَتِحنُوُهن160 ]imsâkun[ ِإْمَساٌك160 ]endâden[ أَْنَداًدا160 ]ennâ[ أَنَّى161 ]en§ârî[ أَْنَصاِري161 ]en…a≠ekum[ أَْنَقَذُكْم161 ]enbâ™i[ أَْنَباِء161 ]en™umillâhi[ ِ اَْنُعِم اهللَّ162 ]enzele[ أَْنَزَل162 ]enşe™ekum[ أَْنَشأَُكْم162 ]el-enfâli[ اْلَْنَفاِل163 ]enîbû[ أَِنيُبوا163 ]enâbe[ أََناَب164 ]enbi≠[ اَْنِبْذ164 ]enkâ&en[ أَْنَكاًثا164 ]enâsiyye[ َّ164أََناِسي ]enkera[ أَْنَكَر165 ]el-enâmi[ اْلََناِم165 ]enki√û[ أَْنِكُحوا166 ]enkâlen[ أَْنَكاًل166 ]enşerehû[ أَْنَشَرُه167 ]en…a∂a[ أَْنَقَض167 ]infi§âme[ ِاْنِفَصاَم167 ]el-incîle[ ْنِجيَل اْلِ168 ]infa∂∂û[ وا ِاْنَفضُّ168 ]inâ&en[ ِإَناًثا168 ]inte…amnâ[ ِاْنَتَقْمَنا169 ]infirû[ ِاْنِفُروا169 ]insele«a[ ِاْنَسَلَخ169 ]intebe≠et[ ِاْنَتَبَذْت169 ]inâhu[ ِإَناُه170 ]inşizû[ ِاْنِشُزوا170 ]inkederat[ ِاْنَكَدَرْت170 ]infa†arat[ ِاْنَفَطَرْت171 ]inba¡a&e[ ِاْنَبَعَث171 ]in√ar[ ِاْنَحْر171 ]inbeceset[ ِاْنَبَجَسْت172 ]in§arafû[ ِاْنَصَرُفوا172 ]inhâra[ ِاْنَهاَر172 ]evlâ[ أَْوَلى

  • 172 ]el-evleyâni[ اْلَْوَلَياِن173 ]ev√aytu[ أَْوَحْيُت173 ]evzârahum[ أَْوَزاَرُهْم174 ]ev∂a¡û[ أَْوَضُعوا174 ]evvâhun[ اٌه 175اَوَّ ]evcese[ أَْوَجَس175 ]evvâbîne[ اِبيَن 175أَوَّ ]ev&ânen[ أَْوَثاًنا175 ]evzi¡nî[ أَْوِزْعِني176 ]ev…adû[ أَْوَقُدوا176 ]ev…id lî[ أَْوِقْد ِلي176 ]evvibî[ ِبي أَّوِ176 ]el-evvelu[ ُل 177اْلَوَّ ]evvelu’l-¡âbidîne[ ُل اْلَعاِبِديَن 177أَوَّ ]evla lehum[ أَْوَلى َلُهْم177 ]evveli’l-√aşri[ ِل اْلَحْشِر 178أَوَّ ]evceftum[ أَْوَجْفُتْم178 ]el-evfâ[ اْلَْوَفى178 ]evsa†uhum[ أَْوَسطُُهْم179 ]ev¡â[ اَْوَعى179 ]ev√â lehâ[ أَْوَحى َلَها179 ]evtâden[ أَْوَتاًدا179 ]ulu’l-er√âmi[ أُولُو اْلَْرَحاِم179 ]ulî ecni√atin[ أُوِلي أَْجِنَحٍة180 ]ulu’l-¡azmi[ أُولُو اْلَعْزِم180 ]uvâriye[ أَُواِرَي180 ]el-ehilleti[ ِة اْلَِهلَّ181 ]ehuşşu[ ُّأَُهش181 ]ehemmethum[ ْتُهْم 181أََهمَّ ]ehvâ[ أَْهَوى181 ]ehvenu[ أَْهَوُن182 ]uhille[ َّأُِهل183 ]uhcurnî[ اُْهُجْرِني183 ]ihdinâ[ ِاْهِدَنا183 ]ihbi†û[ ِاْهِبطُوا184 ]ihtezzet[ ْت ِاْهَتزَّ184 ]eyyednâhu[ 184أَيَّْدَناُه ]eyyâmin[ 185أَيَّاٍم ]eyyâmillâhi[ ِ 185أَيَّاِم اهللَّ ]eyyâne[ 185أَيَّاَن ]el-eyâmâ[ اْلََياَمى186 ]el-eyketi[ اْلَْيَكِة186 ]el-eydi[ اْلَْيِد186 ]î ve rabbî[ ِإي َوَربِّي187 ]iyâbehum[ ِإَياَبُهْم187 ]îlâfi[ ِإيَلِف

    ب189 ]be™sun[ َبْأٌس189 ]be™se[ َبْأَس189 ]el-be™sâu[ اْلَبْأَساُء190 ]be™sikum[ َبْأِسُكْم190 ]bi™se[ ِبْئَس190 ]el-bâ†inu[ اْلَباِطُن190 ]bâri™ikum[ َباِرِئُكْم191 ]bâ™û[ َباُؤوا191 ]bâπin[ َباٍغ191 ]bâşirûhunne[ ََّباِشُروُهن192 ]bâziπan[ َباِزًغا192 ]bâdiye’r-ra™yi[ ْأِي 192َباِدَي الرَّ ]bâ«i¡un[ َباِخٌع193 ]el-bâ…iyâtu’§-§âli√âtu[ اِلَحاُت 193اْلَباِقَياُت الصَّ ]bârizeten[ َباِرَزًة193 ]bâlu[ َباُل193 ]el-bâdi[ اْلَباِد194 ]bâsiratun[ ٌَباِسَرة194 ]bâsi…âtin[ َباِسَقاٍت194 ]bâliπatun[ َباِلَغٌة195 ]el-bâ™ise[ اْلَباِئَس195 ]bâ…iyetin[ َباِقَيٍة195 ]bâreke[ َباَرَك196 ]be&&e[ ََّبث196 ]be&&î[ َبثِّي196 ]ba√îratin[ َبِحيَرٍة197 ]ba«sin[ َبْخٍس198 ]ba«sen[ َبْخًسا198 ]el-bu«li[ اْلُبْخِل198 ]bedî¡u[ َبِديُع199 ]el-budne[ اْلُبْدَن199 ]bidâran[ ِبَداًرا199 ]bid¡an[ ِبْدًعا200 ]berâ™etun[ ٌَبَراَءة200 ]berazû[ َبَرُزوا200 ]beraze[ َبَرَز200 ]berza«un[ َبْرَزٌخ201 ]beri…a[ َبِرَق201 ]berden[ َبْرًدا201 ]el-beriyyeti[ 202اْلَبِريَِّة ]berren[ ا 202َبرًّ ]burhânekum[ 203بُْرَهاَنُكْم ]burûcin[ 203بُُروٍج ]burrizeti[ َزِت 203بُّرِ ]el-birra[ َّاْلِبر

  • 204 ]bes†aten[ َبْسَطًة204 ]besera[ َبَسَر204 ]busseti[ ِت 205بُسَّ ]bisâ†an[ ِبَساًطا205 ]beşerun[ َبَشٌر206 ]beşîran[ َبِشيًرا206 ]el-buşrâ[ اْلُبْشَرى206 ]buşşira[ َر 207بُّشِ ]ba§âiru[ َبَصاِئُر207 ]ba§îratin[ َبِصيَرٍة207 ]ba§urtu[ َبُصْرُت208 ]bi∂â¡atin[ ِبَضاَعة208 ]bi∂¡i[ ِبْضِع208 ]ba†şe[ َبْطَش209 ]el-ba†şete[ اْلَبْطَشَة209 ]ba†irat[ َبِطَرْت209 ]ba†âinuhâ[ َبَطاِئنَُها209 ]bi†âneten[ ِبَطاَنًة210 ]ba¡lî[ َبْعِلي210 ]ba¡idet[ َبِعَدْت211 ]ba¡a&nâkum[ َبَعْثَناُكْم212 ]bu¡&irat[ 212بُْعِثَرْت ]baπteten[ َبْغَتًة212 ]baπiyyen[ 213َبِغيًّا ]baπâ aleyhim[ َبَغى َعَلْيِهْم213 ]el-biπâ™i[ اْلِبَغاِء213 ]ba…iyyetullâhi[ ِ 214َبِقيَُّة اهللَّ ]el-bu…¡ati[ اْلُبْقَعِة214 ]bekkete[ َة َبكَّ215 ]bukmun[ 215بُْكٌم ]bukiyyen[ 215بُِكيًّا ]belâ™[ َبَلء216 ]el-beledi’l-emîni[ اْلَبَلِد اْلَِميِن216 ]belâπun[ َبَلٌغ216 ]benânin[ َبَناٍن216 ]bunyânun mar§û§un[ 217بُْنَياٌن َمْرُصوٌص ]bevve™ekum[ أَُكْم 217َبوَّ ]bevve™nâ[ ْأَنا 218َبوَّ ]el-bevâri[ اْلَبَواِر218 ]bûran[ 218بُوًرا ]bûrike[ 219بُوِرَك ]behîmetu[ َبِهيَمُة219 ]behîcin[ َبِهيٍج219 ]buhite[ 220بُِهَت ]buhtânun[ 220بُْهَتاٌن ]beyyete[ 220َبيََّت ]beynekum[ َبْيَنُكْم

    221 ]beyâten[ َبَياًتا221 ]el-beyti’l-atî…i[ اْلَبْيِت اْلَعِتيِق221 ]bey∂un[ َبْيٌض222 ]el-beyti’l-ma¡mûri[ اْلَبْيِت اْلَمْعُموِر222 ]biya¡un[ ِبَيٌع

    ت225 ]te™vîlihî[ َتْأِويِلِه226 ]te™e≠≠ene[ َن َتأَذَّ226 ]te™vîli’l-ahâdî&i[ َتْأِويِل اْلََحاِديِث226 ]te™uzzuhum ezzen[ ا ُهْم أَزًّ َتُؤزُّ226 ]te™bâ[ َتْأَبى227 ]te™curanî[ َتْأُجَرِني227 ]te™fikenâ[ َتْأِفَكَنا227 ]te™&îmun[ َتْأِثيٌم227 ]tu™vî[ تُْؤِوي228 ]et-tâliyâti[ التَّاِلَياِت228 ]teblû[ َتْبُلو228 ]tebeyyenû[ 229َتَبيَّنُوا ]tebû™e[ َتُبوَء229 ]teb«asû[ َتْبَخُسوا229 ]tebte™is[ َتْبَتِئْس229 ]teb≠îran[ َتْبِذيًرا230 ]tebî¡an[ َتِبيًعا230 ]tebhetuhum[ َتْبَهُتُهْم230 ]tebâreke[ َتَباَرَك231 ]tebπî[ َتْبِغي231 ]teberrûhum[ وُهْم 231َتَبرُّ ]tebbernâ[ ْرَنا 231َتبَّ ]tebesseme[ َم 232َتَبسَّ ]teberrecne[ ْجَن 232َتَبرَّ ]tebâbin[ َتَباٍب232 ]tebevve™u’d-dâra[ اَر ُءوا الدَّ 232َتَبوَّ ]tebâran[ َتَباًرا232 ]tebettel ileyhi[ َتَبتَّْل ِإَلْيِه233 ]tebbet[ 233َتبَّْت ]tubevvi¡u[ ُئ تَُبّوِ233 ]tube≠≠ir[ ْر تَُبّذِ233 ]tubde lekum[ تُْبَد َلُكْم233 ]tubsele[ تُْبَسَل234 ]tublâ[ تُْبَلى234 ]tibyânen[ ِتْبَياًنا234 ]tetlû[ َتْتُلو235 ]tetbîbin[ َتْتِبيٍب235 ]tetefeyye™u[ ُ236َتَتَفيَّأ ]tetrâ[ َتْتَرى236 ]tetbîran[ َتْتِبيًرا

  • 237 ]tetecâfâ[ َتَتَجاَفى237 ]tetemârâ[ َتَتَماَرى237 ]te&…afennehum[ َتْثَقَفنَُّهْم237 ]te&rîbe[ َتْثِريَب238 ]te&bîten[ ََتْثِبيًتا238 ]tu&îru[ تُِثيُر239 ]teczî[ َتْجِزي239 ]tecellâ[ َتَجلَّى239 ]techer[ َتْجَهْر240 ]tec™erûne[ َتْجأَُروَن240 ]tecessesû[ ُسوا 241َتَجسَّ ]tuczâ[ تُْجَزى241 ]ticâreten[ ِتَجاَرًة241 ]te√ussûnehum[ وَنُهْم َتُحسُّ242 ]te√assesû[ ُسوا 242َتَحسَّ ]ta√ru&ûne[ َتْحُرثُوَن243 ]te√âvurakumâ[ َتَحاُوَرُكَما243 ]ta√rîru ra…abetin[ َتْحِريُر َرَقَبٍة243 ]te√arrav[ ْوا 243َتَحرَّ ]tu√§inûne[ تُْحِصنُوَن244 ]tu√issu[ ُّتُِحس244 ]ta«tânûne[ َتْخَتانُوَن244 ]ta«lu…u[ َتْخُلُق245 ]ta«lu…ûne[ َتْخُلُقوَن245 ]ta«ru§ûne[ َتْخُرُصوَن245 ]te«avvufin[ ٍف َتَخوُّ246 ]ta«ri…a[ َتْخِرَق246 ]te«a≠tu[ َتَخْذُت246 ]te«allet[ َتَخلَّْت247 ]ta«†afuhû[ َتْخَطُفُه247 ]tu«âfit[ تَُخاِفْت247 ]tu«bite[ تُْخِبَت248 ]tu«sirû[ تُْخِسُروا248 ]tedde«irûne[ ِخُروَن َتدَّ248 ]tedrusûne[ َتْدُرُسوَن249 ]tedmîran[ َتْدِميًرا249 ]tudhinu[ تُْدِهُن249 ]tudlû[ تُْدلُوا250 ]tudemmiru[ ُر تَُدّمِ250 ]te≠rûhu[ َتْذُروُه250 ]te≠helu[ َتْذَهُل250 ]te≠ûdâni[ َتُذوَداِن251 ]te≠aru[ َتَذُر251 ]terabbu§u[ َتَربُُّص251 ]tertâbû[ َتْرَتابُوا252 ]terha…uhum[ َتْرَهُقُهْم252 ]terkenû[ َتْرَكنُوا

    252 ]teraktu[ َتَرْكُت ِملََّة َقْوٍم253 ]terdâ[ َتْرَدى253 ]tercûne[ َتْرُجوَن254 ]terhe…uhâ[ ٌَتْرَهُقَها َقَتَرة254 ]terku∂û[ َتْرُكُضوا254 ]et-terâ™ibi[ التََّراِئِب254 ]teraddâ[ َتَردَّى ِبالتَّْشِديِد255 ]tarcufu[ َتْرُجُف255 ]tarkebunne[ ََّتْرَكُبن255 ]turhibûne[ تُْرِهُبوَن255 ]turî√ûne[ تُِريُحوَن255 ]turhi…nî[ تُْرِهْقِني256 ]turcî[ تُْرِجي256 ]turcîni[ تُْرِديِن256 ]et-turâ&e[ التَُّراَث257 ]tezha…a[ َتْزَهَق257 ]tezîπu[ َتِزيُغ257 ]tezderî[ َتْزَدِري258 ]tezâveru[ َتَزاَوُر258 ]tezeyyelû[ 258َتَزيَُّلوا ]tezekkâ[ َتَزكَّى258 ]teziru[ َتِزُر259 ]tesfikûne[ َتْسِفُكوَن259 ]tes™emû[ َتْسَئُموا259 ]testa…simû[ َتْسَتْقِسُموا260 ]tesra√ûne[ َتْسَرُحوَن260 ]tesrî√un[ َتْسِريٌح260 ]tesevverû[ ُروا 261َتَسوَّ ]tesîru’l-cibâlu[ َتِسيُر اْلِجَباُل261 ]tesnîmin[ َتْسِنيٍم261 ]tes«arûne[ َتْسَخُروَن261 ]tusîmûne[ تُِسيُموَن262 ]tus√arûne[ تُْسَحُروَن262 ]tis¡a âyâtin beyyinâtin[ َناٍت ِتْسَع آَياٍت َبّيِ262 ]teşâbehe[ َتَشاَبَه263 ]teştekî[ َتْشَتِكي263 ]teş«a§u[ َتْشَخُص263 ]teşa……a…u[ ُق َتَشقَّ264 ]teş…â[ َتْشَقى264 ]teş¡urûne[ َتْشُعُروَن264 ]tuşmit[ تُْشِمْت264 ]tuş†i†[ تُْشِطْط265 ]ta§rîfi[ َتْصِريِف265 ]ta§πâ[ َتْصَغى266 ]ta§diyeten[ َتْصِدَيًة266 ]ta§†alûne[ َتْصَطُلوَن266 ]ta§addâ[ ى َتَصدَّ

  • 266 ]tu§¡idûne[ تُْصِعُدوَن267 ]tu§na¡a[ تُْصَنَع267 ]tu§a¡¡ir[ ْر تَُصّعِ267 ]tu§rafûne[ تُْصَرُفوَن268 ]ta∂√â[ َتْضَحى268 ]tu∂illu[ ُّتُِضل268 ]ta†πav[ َتْطَغْوا269 ]†a†ayyarnâ[ ْرَنا 269َتَطيَّ ]ta†avva¡a[ َع 269َتَطوَّ ]te†âvele[ َتَطاَوَل270 ]te@âherûne[ َتَظاَهُروَن270 ]ta@me™u[ َُتْظَمأ270 ]tu@hirûne[ تُْظِهُروَن271 ]ta¡&ev[ َتْعَثْوا271 ]ta¡…ilûne[ َتْعِقُلوَن272 ]ta¡∂ulûhunne[ ََّتْعُضُلوُهن272 ]ta¡be&ûne[ َتْعَبثُوَن273 ]ta¡du[ َتْعُد273 ]tarucu[ َتْعُرُج273 ]ta¡ûlû[ َتُعولُوا273 ]taburûne[ َتْعُبُروَن274 ]ta¡sen[ َتْعًسا274 ]te¡âsertum[ َتَعاَسْرتُْم274 ]ta¡iyehâ[ َتِعَيَها274 ]ta¡zimû[ َتْعِزُموا274 ]ta¡ceb[ َتْعَجْب275 ]tu¡izzu[ ُّتُِعز275 ]tu¡azzirûhu[ ُروُه تَُعّزِ275 ]taπlû[ َتْغُلوا275 ]teπaşşâhâ[ يَها َتَغشّٰ276 ]taπî∂u[ َتِغيُض276 ]teπayyu@an[ 276َتَغيًُّظا ]et-teπâbuni[ 277التََّغابُِن ]tuπmi∂û[ تُْغِمُضوا277 ]tefşelû[ َتْفَشُلوا277 ]teftinnî[ َتْفِتنِّي278 ]tefte™u[ َتْفَتُؤا278 ]tefe&ehum[ َتَفَثُهْم278 ]tefri∂û[ َتْفِرُضوا279 ]tefsîran[ َتْفِسيًرا279 ]tefra√[ َتْفَرْح279 ]tefî™e[ َتِفيَء279 ]tefekkehûne[ َتَفكَُّهوَن280 ]tefesse√û[ ُحوا 280َتَفسَّ ]tefâvutin[ َتَفاُوٍت280 ]tufî∂ûne[ تُِفيُضوَن281 ]tufennidûni[ ُدوِن تَُفنِّ

    281 ]tuftenûne[ تُْفَتنُوَن281 ]ta…fu[ َتْقُف282 ]ta…ri∂uhum[ َتْقِرُضُهْم282 ]te…adda¡û[ َتَقطَُّعوا282 ]te…âsemû[ َتَقاَسُموا282 ]ta…şa¡irru[ ُّ283َتْقَشِعر ]te…allubuhum[ ُبُهْم َتَقلُّ283 ]ta…∂î[ َتْقِضي283 ]tu…âten[ تُٰقيًة283 ]tu…simû[ تُْقِسُموا284 ]tu…lebûne[ تُْقَلُبوَن284 ]teklîmen[ َتْكِليًما284 ]et-tekâ&uru[ التََّكاثُُر285 ]tukinnu[ ُّتُِكن285 ]tukferûhu[ تُْكَفُروُه285 ]tele……â[ َتَلقَّى285 ]telbisûne[ َتْلِبُسوَن286 ]tel…afu[ َتْلَقُف286 ]telfitenâ[ َتْلِفَتَنا286 ]tellehû[ ُه َتلَّ286 ]tele……avnehû[ ْوَنُه َتَلقَّ287 ]telfe√u[ َتْلَفُح287 ]et-telâ…i[ التََّلِق287 ]telmizû[ َتْلِمُزوا288 ]telvûne[ َتْلُووَن288 ]telînu[ َتِليُن289 ]telehhâ[ ى 289َتَلهَّ ]tele@@â[ َتَلظَّى289 ]tele≠≠u[ َُّتَلذ289 ]tulhîhim[ تُْلِهيِهْم290 ]tule……â[ تَُلقَّى290 ]til…â™i[ ِتْلَقاِء290 ]temîde[ َتِميَد291 ]temûru[ َتُموُر291 ]temârav[ َتَماَرْوا291 ]temeyyezu[ 291َتَميَُّز ]temessenâ[ َنا 292َتَمسَّ ]temunnû[ َتُمنُّوا292 ]temetta¡[ َتَمتَّْع292 ]teme&&ele[ َتَمثََّل292 ]temhîden[ َتْمِهيًدا293 ]tumâri[ تَُماِر293 ]tumârûnehû[ تَُماُروَنُه293 ]tumnûne[ تُْمنُوَن293 ]tumsikûhunne[ َّتُْمِسُكوُهن294 ]ten…imûne[ َتْنِقُموَن294 ]tenfede[ َتْنَفَد

  • 294 ]teniyâ[ َتِنَيا295 ]tenki§ûne[ َتْنِكُصوَن295 ]tenû™u[ َتنُوُء295 ]et-tenâvuşu[ التََّناُوُش296 ]et-tenâdi[ التََّناِد296 ]tenâbezû[ َتَناَبُزوا296 ]teneffese[ َس َتَنفَّ296 ]tenhar[ َتْنَهْر297 ]tenkîlen[ َتْنِكيًل297 ]tun≠iru[ تُْنِذُر297 ]et-tevvâbu[ اُب 298التَّوَّ ]et-tevrâte[ التَّْوَراَة298 ]tevârat[ َتَواَرْت298 ]tûlicu[ تُوِلُج298 ]tûrûne[ تُوُروَن299 ]tehvâ[ َتْهَوى299 ]tehvî[ َتْهِوي299 ]et-tehluketi[ التَّْهُلَكِة300 ]tehinû[ َتِهنُوا301 ]tehecced[ ْد َتَهجَّ301 ]tehcurûne[ َتْهُجُروَن301 ]tehtezzu[ َُّتْهَتز302 ]teyemmemû[ ُموا 302َتَيمَّ ]et-tîni[ الّتِيِن

    ث303 ]&âniye ¡i†fihî[ َثاِنَي ِعْطِفِه303 ]&âviyen[ َثاِوًيا303 ]&â…ibun[ َثاِقٌب304 ]&ebbetnâke[ ْتَناَك 304َثبَّ ]&ebbe†ahum[ َطُهْم 304َثبَّ ]&ubâtin[ ثَُباٍت305 ]&ubûran[ ثُُبوًرا305 ]&eccâcen[ اًجا َثجَّ305 ]e&-&erâ[ اَلثَّٰرى306 ]&u¡bânun[ ثُْعَباٌن306 ]&e…iftumûhum[ َثِقْفُتُموُهْم306 ]&e…ulet[ َثُقَلْت307 ]&u…ifû[ ثُِقُفوا307 ]&i…âlen[ ِثَقاًل307 ]&ulletun[ ٌة ثُلَّ308 ]&emûde[ َثُموَد308 ]&umurun[ ثُُمٌر308 ]&evâbun[ َثَواٌب309 ]&uvvibe[ َب ثُّوِ309 ]&iyâbeke[ ِثَياَبَك

    ج311 ]el-câri[ اْلَجاِر311 ]câ&imîne[ َجاِثِميَن311 ]câsû[ َجاُسوا312 ]cânnun[ ٌَّجان312 ]el-câriyeti[ اْلَجاِرَيِة312 ]el-câriyâti[ اْلَجاِرَياِت313 ]câ&iyeten[ َجاِثَيًة313 ]câbû[ 313َجابُوا ]câdeltenâ[ َجاَدْلَتَنا314 ]cebbârîne[ اِريَن 314َجبَّ ]el-cebîni[ اْلَجِبيِن315 ]el-cubbi[ ِاْلُجّب315 ]cubullen ve cubulen[ وُجُبًل ُجُبلًّ315 ]el-cibti[ اْلِجْبِت315 ]el-cibillete[ َة اْلِجِبلَّ316 ]cu&iyyen[ 316ُجِثيًّا ]ceddu[ َُّجد316 ]cudedun[ ُجَدٌد317 ]cudurin[ ُجُدٍر317 ]cidâle[ ِجَداَل وِجَداَلَنا317 ]ce≠vetin[ َجْذَوٍة317 ]cu≠âzen[ ُجَذاًذا318 ]cu≠û¡i[ ُجُذوِع318 ]ci≠¡i[ ِجْذِع318 ]cera√tum[ َجَرْحُتْم318 ]curufin[ ُجُرٍف319 ]el-curuzi[ اْلُجُرِز319 ]cuz™en[ ُجْزًءا320 ]el-cizyete[ اْلِجْزَيَة320 ]ceseden[ َجَسًدا321 ]el-cismi[ اْلِجْسِم321 ]cufâen[ ُجَفاًء321 ]cifânin[ ِجَفاٍن322 ]celâbîbihinne[ ََّجَلِبيِبِهن322 ]el-celâ™e[ اْلَجَلَء322 ]cellâhâ[ َجلّٰيَها323 ]celdeten[ َجْلَدًة323 ]culûden[ ُجُلوًدا323 ]cemmen[ ا 324َجمًّ ]cemâlun[ َجَماٌل324 ]el-cemelu[ اْلَجَمُل324 ]cumi¡a’ş-şemsu[ ْمُس َواْلَقَمُر ُجِمَع الشَّ325 ]cimâlâtun §ufrun[ ِجَماَلٌت ُصْفٌر325 ]cenne[ ََّجن325 ]cenneteke[ َجنََّتَك

  • 326 ]cena√û[ َجَنُحوا326 ]ceniyyen[ 326َجِنيًّا ]cenâ[ َجَنى326 ]cenefen[ َجَنًفا327 ]cenbillâhi[ َجْنِب اهلِل327 ]cunâ√a[ ُجَناَح327 ]cunubin[ ُجنٍُب328 ]cunneten[ ُجنًَّة328 ]el-cinneti[ اْلِجنَِّة328 ]el-cevâri√i[ اْلَجَواِرِح329 ]el-cevâbi[ اْلَجَواِب329 ]el-cevâri[ اْلَجَواِر330 ]el-cevâri[ اْلَجَواِر330 ]el-cûdiyyi[ ِاْلُجوِدّي330 ]el-cû¡i[ اْلُجوِع331 ]cehraten[ َجْهَرًة331 ]cehhezehum[ َزُهْم 331َجهَّ ]cehde[ َجْهَد332 ]cuhdehum[ ُجْهَدُهْم332 ]ceybike[ َجْيِبَك332 ]cuyûbihinne[ َُّجُيوِبِهن333 ]cîdihâ[ ِجيِدَها333 ]el-ciyâdu[ اْلِجَياُد

    ح335 ]√âşe ve √âşâ[ َحاَش َوَحاَشا335 ]√â…a[ َحاَق336 ]√âşirîne[ َحاِشِريَن336 ]el-√âmilâti[ اْلَحاِمَلِت336 ]√â§iben[ َحاِصًبا336 ]√âffîne[ يَن َحاّفِ337 ]√âddallâhe[ َ 337َحادَّ اهللَّ ]√âceten[ َحاَجًة337 ]√âccûke[ وَك َحاجُّ338 ]el-√âfirati[ اْلَحاِفَرِة338 ]√âmiyeten[ َحاِمَيًة338 ]el-√â……atu[ ُة اْلَحاقَّ339 ]√âmin[ َحاٍم339 ]√ablin[ َحْبٍل339 ]√abi†at[ َحِبَطْت340 ]√abbe’l-√a§îdi[ 340َحبَّ اْلَحِصيِد ]el-√ubuki[ اْلُحُبِك340 ]√ibâluhum[ ِحَبالُُهْم341 ]√a&î&en[ َحِثيًثا341 ]√acce[ ََّحج341 ]el-√ucurâti[ اْلُحُجَراِت342 ]√ucûrakum[ ُحُجوِرُكْم

    342 ]√icran[ ِحْجًرا343 ]√adebin[ َحَدٍب343 ]√adâi…a[ َحَداِئَق343 ]ve √adâi…a πulben[ َوَحَداِئَق ُغْلًبا343 ]√udûdullâhi[ ِ ُحُدوُد اهللَّ344 ]√idâdin[ ِحَداٍد344 ]el-√arî…i[ اْلَحِريِق344 ]√ar&e[ َحْرَث345 ]√arri∂i[ ِض َحّرِ345 ]√ara∂an[ َحَرًضا345 ]el-√arri[ ِاْلَحّر346 ]el-√arûru[ اْلَحُروُر346 ]√ardin[ َحْرٍد346 ]el-√arâmi[ اْلَحَراِم347 ]√arfin[ َحْرٍف347 ]√arasen[ َحَرًسا347 ]√urumun[ ُحُرٌم348 ]el-√urri[ ِاْلُحّر348 ]√asraten[ َحْسَرًة348 ]√asbunallâhu[ ُ َحْسُبَنا اهللَّ349 ]√asîben[ َحِسيًبا349 ]√asîsehâ[ َحِسيَسَها349 ]√asîrun[ َحِسيٌر349 ]√usbânin[ ُحْسَباٍن350 ]√usûmen[ ُحُسوًما350 ]√isânun[ ِحَساٌن350 ]√isâben[ ِحَساًبا351 ]√aşarnâhum[ َحَشْرَناُهْم351 ]√a§ûran[ َحُصوًرا352 ]√a§irat[ َحِصَرْت352 ]√a§îran[ َحِصيًرا352 ]√a§√a§a[ َحْصَحَص352 ]√a§îden[ َحِصيًدا353 ]√a§abu[ َحَصُب353 ]√a†aben[ َحَطًبا353 ]√u†âmen[ ُحَطاًما354 ]el-√u†ameti[ اْلُحَطَمِة354 ]√i††atun[ ِحطٌَّة355 ]√a@@i[ َِحّظ355 ]√afiyyun ¡anhâ[ 356َحِفيٌّ َعْنَها ]√afedeten[ َحَفَدًة356 ]√afefnâhumâ[ َحَفْفَناُهَما356 ]√a…î…un[ َحِقيٌق357 ]√a……a[ ََّحق357 ]√a……u’l-ya…îni[ َحقُّ اْلَيِقيِن357 ]√u…uben[ ُحُقًبا358 ]√u……at[ ْت ُحقَّ

  • 358 ]√akemen[ َحَكًما358 ]el-√akîmu[ اْلَحِكيُم359 ]√ukmu[ ُحْكُم359 ]el-√ikmete[ اْلِحْكَمَة359 ]√alâ™ilu[ َحَلِئُل360 ]√uliyyihim[ ِهْم ُحِلّيِ360 ]√ullû[ ُحلُّوا360 ]el-√ulume[ اْلُحُلَم361 ]√illun[ ٌِّحل361 ]√amîmun[ َحِميٌم362 ]√amûleten[ َحُموَلًة362 ]√amelet √amlen «afifen[ َحَمَلْت َحْمًل َخِفيًفا362 ]√ame™in[ َحَمٍإ362 ]√ami™etin[ َحِمَئٍة363 ]el-√amiyyete[ َة 363اْلَحِميَّ ]√amlin[ َحْمٍل363 ]√ammâlete’l-√a†abi[ اَلَة اْلَحَطِب 363َحمَّ ]√umilet[ ُحِمَلِت364 ]√ummile ve √ummiltum[ ْلُتْم َل وُحّمِ ُحّمِ364 ]√imlu[ ِحْمُل364 ]√anîfen[ َحِنيًفا365 ]√anî≠in[ َحِنيٍذ365 ]√anânen[ َحَناًنا365 ]el-√anâciri[ اْلَحَناِجِر366 ]√unefâ™e[ ُحَنَفاَء366 ]√uneynin[ ُحَنْيٍن366 ]el-√in&i[ اْلِحْنِث366 ]el-√avâriyyûne[ اْلَحَواِريُّوَن367 ]el-√avâyâ[ اْلَحَواَيا367 ]√ûben[ ُحوًبا367 ]√ûrun[ ُحوٌر368 ]√ivelen[ ِحَوًل368 ]√ayrâne[ َحْيَراَن368 ]el-√ayavânu[ اْلَحَيَواُن369 ]√uyyîtum[ يُتْم ُحّيِ369 ]√île[ ِحيَل370 ]√în[ ِحين

    خ371 ]«âlidûne[ َخاِلُدوَن371 ]«âşi¡îne[ َخاِشِعيَن372 ]«âsi™îne[ َخاِسِئيَن372 ]«âviyetun[ َخاِوَيٌة372 ]«â™ibîne[ َخاِئِبيَن372 ]«â∂û[ َخاُضوا373 ]«âdi¡uhum[ َخاِدُعُهْم373 ]«â™inetin[ َخاِئَنٍة

    374 ]«â™inete’l-a¡yuni[ َخاِئَنَة اْلَْعُيِن374 ]«â†i™îne[ َخاِطِئيَن374 ]«âteme’n-nebiyyîne[ يَن َخاَتَم النَِّبّيِ374 ]«âmidûne[ َخاِمُدوَن375 ]«âfi∂atun[ َخاِفَضٌة375 ]«âsi™en[ َخاِسًئا375 ]«âbe[ َخاَب375 ]«abâlen[ َخَباًل376 ]«abet[ َخَبْت376 ]el-«ab™e[ اْلَخْبَء376 ]el-«abî&âtu[ اْلَخِبيَثاُت377 ]«ubran[ ُخْبًرا377 ]«atemallâhu[ ُ َخَتَم اهللَّ378 ]«attârin[ َختَّاٍر378 ]√itâmûhû miskun[ ِخَتاُمُه ِمْسٌك379 ]«addeke[ َك َخدَّ379 ]«a≠ûlen[ َخُذوًل379 ]«ara…û[ َخَرُقوا380 ]«arrû[ وا 380َخرُّ ]«arcen ve «arâcen[ َخْرًجا وَخَراًجا381 ]el-«arrâ§ûne[ اُصوَن 381اْلَخرَّ ]el-«ur†ûmi[ اْلُخْرطُوِم381 ]«azenetuhâ[ َخَزَنُتَها382 ]«izyun[ ِخْزٌي382 ]«asirû[ َخِسُروا382 ]«asefe[ َخَسَف383 ]√aşe’ati[ َخَشَعِت383 ]«aşiye[ َخِشَي383 ]«uşşa¡an[ ًعا ُخشَّ384 ]«a§îmun[ َخِصيٌم384 ]«a§imûne[ َخِصُموَن384 ]«a§â§atun[ َخَصاَصٌة384 ]el-«i§âmi[ اْلِخَصاِم385 ]«a∂iran[ َخِضًرا385 ]«u∂rin[ ُخْضٍر385 ]«u∂tum[ ُخْضُتْم385 ]«a†bukunne[ ََّخْطُبُكن386 ]«a†ife[ َخِطَف386 ]«u†uvâti[ ُخطَُواِت386 ]«i†beti[ ِخْطَبِة387 ]«i†™en[ ِخْطًئا387 ]«alâ…in[ َخَلٍق387 ]«alîlen[ َخِليًل387 ]«aleftumûnî[ َخَلْفُتُموِني387 ]«alfun[ َخْلٌف388 ]«alâ™ife[ َخَلِئَف388 ]«ale§û[ َخَلُصوا

  • 388 ]«ale†û[ َخَلطُوا388 ]«ulu…u’l-evvelîne[ ِليَن 389ُخُلُق اْلَوَّ ]«ulletun[ ٌة ُخلَّ389 ]el-«ule†â™i[ اْلُخَلَطاِء389 ]el-«ulûdi[ اْلُخُلوِد389 ]«ilâfin[ ِخَلٍف390 ]«ilâlun[ ِخَلٌل390 ]«ilfeten[ ِخْلَفًة391 ]«am†in [ َخْمٍط391 ]«umurihinne[ َُّخُمِرِهن391 ]el-«annâsi[ اْلَخنَّاِس392 ]el-«unnesi[ اْلُخنَِّس392 ]«avvelnâkum[ ْلَناُكْم 393َخوَّ ]el-«avâlifi[ اْلَخَواِلِف393 ]«av∂ihim[ َخْوِضِهْم393 ]«avvânin[ اٍن 393َخوَّ ]«uvârun[ ُخَواٌر394 ]el-«ay†u[ اْلَخْيُط394 ]«ayrâtun[ َخْيَراٌت395 ]el-«ayri[ اْلَخْيِر395 ]«îfeten[ ِخيَفًة395 ]el-«iyeratu[ اْلِخَيَرُة395 ]el-«iyâ†i[ اْلِخَياِط

    د397 ]de™bi[ َدْأِب397 ]de™eben[ َدأًَبا397 ]dâ™ibeyni[ َداِئَبْيِن398 ]dâbbetin[ 398َدابٍَّة ]dâbiru[ َداِبُر399 ]dâru’s-selâmi[ َلِم 399َدار السَّ ]dâ™iratun[ ٌَداِئَرة399 ]dâ«irûne[ َداِخُروَن400 ]dâ√i∂atun[ َداِحَضٌة400 ]dâfi…in[ َداِفٍق400 ]dâniyetun[ َداِنَيٌة400 ]ed-duburi[ بَُر 401الدُّ ]de√âhâ[ َدَحاَها401 ]du√ûran[ ُدُحوًرا401 ]de«alen[ َدَخًل402 ]du«ânin[ ُدَخاٍن402 ]du«ânun[ ُدَخاٌن402 ]deracâtun[ َدَرَجاٌت403 ]ed-derki[ ْرِك الدَّ403 ]deraken[ َدَرًكا403 ]derasû[ َدَرُسوا404 ]durriyyun[ ٌّي ُدّرِ

    404 ]dessâhâ[ اَها 404َدسَّ ]dusurin[ ُدُسٍر 405 ]da¡vâhum[ َدْعَواُهْم405 ]da¡[ َدْع405 ]da¡¡an[ ا َدعًّ405 ]du¡iye[ ُدِعَي406 ]dif™un[ ِدْفٌء406 ]dekken[ َدكًّا406 ]dukketâ[ َتا ُدكَّ407 ]dellâhumâ[ ُهَما َدلَّ407 ]delvehû[ َدْلَوُه407 ]dulûki[ ُدلُوِك408 ]demdeme[ َدْمَدَم408 ]demmera[ َر 408َدمَّ ]ed-dem¡i[ ْمِع الدَّ409 ]denâ[ َدَنى409 ]ed-dunyâ[ ْنَيا الدُّ409 ]ed-devâ™ira[ َواِئَر الدَّ409 ]dûleten[ ُدوَلًة410 ]ed-dehru[ ْهُر الدَّ410 ]ed-duhni[ ”ْهِن “الدُّ411 ]ed-dihâni[ َهاِن الّدِ411 ]dihâ…an[ ِدَهاًقا411 ]deyyâran[ 412َديَّاًرا ]dîn[ ِدين

    ذ413 ]≠âti[ َذاِت413 ]≠e’l-kifli[ َذا اْلِكْفِل414 ]≠e’n-nûni[ َذا النُّوِن414 ]e≠-≠âriyâti[ اِرَياِت الذَّ414 ]≠âtu’l-ekmâmi[ َذاُت اْلَْكَماِم414 ]≠eba√ûhâ[ َذَبُحوَها415 ]≠ubâben[ ُذَباًبا415 ]≠ib√i[ ِذْبٍح415 ]≠era™ekum[ َذَرأَُكْم416 ]≠er¡uhâ[ َذْرُعَها416 ]≠er[ َذْر416 ]≠urriyyetun[ يٌَّة 417ُذّرِ ]≠ekkeytum[ ْيُتْم َذكَّ417 ]≠ikrâ[ ِذْكَرى418 ]≠ikrun leke[ ِذْكٌر َلَك418 ]≠elûlun[ َذلُوٌل418 ]≠elûlen[ َذلُوًل419 ]≠ullilet[ ُذلَِّلْت419 ]≠ululen[ ُذلًُل419 ]≠illetun[ ِذلٌَّة

  • 419 ]≠immeten[ ًة 420ِذمَّ ]≠enûben[ َذنُوًبار

    421 ]ra™ufun[ َرُؤٌف421 ]ra™feten[ َرْأَفًة422 ]er-ru™yâ[ ْءَيا 422الرُّ ]ri™yen[ ِرْئًيا423 ]er-râsi«ûne[ اِسُخوَن 423الرَّ ]râbi†û[ َراِبطُوا424 ]râ¡inâ[ َراِعَنا424 ]er-râcifetu[ اِجَفُة 424الرَّ ]er-râdifetu[ اِدَفُة 425الرَّ ]râbiyen[ َراِبًيا425 ]râsiyâtin[ َراِسَياٍت426 ]râvedethu[ َراَوَدْتُه426 ]râπa[ َراَغ426 ]râ…in[ َراٍق426 ]râne[ َراَن427 ]er-rabbâniyyûne[ بَّاِنيُّوَن 427الرَّ ]rabâ™ibukumu[ َرَباِئُبُكُم428 ]rabe†nâ[ َرَبْطَنا428 ]rabet[ َرَبْت428 ]rabvetin[ َرْبَوٍة429 ]er-ribâ[ َبا الّرِ429 ]ribbiyyûne[ يُّوَن 429ِربِّ ]ribâ†i[ ِرَباِط429 ]rat…an[ َرْتًقا430 ]rattili[ َرتِِّل431 ]er-racfetu[ ْجَفُة 431الرَّ ]racilike[ َرِجِلَك431 ]rac¡ihî[ َرْجِعِه432 ]race¡ake[ َرَجَعَك432 ]er-rac¡i[ ْجِع 432الرَّ ]rac¡un[ َرْجٌع432 ]er-racîmi[ ِجيِم 433الرَّ ]ruccet[ ت ُرجَّ433 ]er-ruc¡â[ ْجَعى 433الرُّ ]rucûmen[ ُرُجوًما434 ]er-rucze[ ْجَز 434الرُّ ]ricâlen[ ِرَجاًل434 ]er-ricze[ ْجَز الّرِ434 ]ricsun[ ِرْجٌس435 ]er-ra√mânu[ ْحٰمُن 435الرَّ ]er-ra√îmu[ ِحيم 436الرَّ ]ra√î…in[ َرِحيٍق436 ]ru√men[ ُرْحًما

    437 ]ru«â™en[ ُرَخاًء437 ]raddû[ وا َردُّ437 ]radife[ َرِدَف438 ]radmen[ َرْدًما438 ]rudidtu[ ُرِدْدُت438 ]rid™en[ ِرْدًءا439 ]raze…nâkum[ َرَزْقَناُكْم439 ]ruzi…û ve ruzi…nâ[ ُرِزُقوا وُرِزْقَنا439 ]riz…akum[ ِرْزَقُكْم440 ]er-rassi[ ِّس 440الرَّ ]er-raşâdi[ َشاِد 441الرَّ ]raşîdin[ َرِشيٍد441 ]raşeden[ َرَشًدا441 ]er-ruşdü[ ْشُد 441الرُّ ]ra§aden[ َرَصًدا442 ]er-ra¡du[ ْعُد 443الرَّ ]er-ru¡be[ ْعَب 443الرُّ ]er-ri¡âu[ َعاُء الّرِ444 ]raπaden[ َرَغًدا444 ]raπaben[ َرَغًبا444 ]rafe&e[ َرَفَث445 ]rafrafin[ َرْفَرٍف445 ]rafî¡u[ َرِفيُع445 ]rufâten[ ُرَفاًتا446 ]er-rifdu[ ْفُد الّرِ446 ]er-ra…îmi[ ِقيِم 446الرَّ ]ra…abetin[ َرَقَبٍة446 ]ra…îbun[ َرِقيٌب447 ]ru…iyyike[ ُرِقّيَِك447 ]ru…ûdun[ ُرُقوٌد447 ]ra……in menşûrin[ َرّقٍ َمْنُشوٍر448 ]rakûbuhum[ 448َرُكوبُُهْم ]er-rakbu[ ْكُب 448الرَّ ]rakkebeke[ َركََّبَك449 ]rukbânen[ ُرْكَباًنا449 ]rukâmen[ ُرَكاًما449 ]rikzen[ ِرْكًزا449 ]rikâbin[ ِرَكاٍب450 ]ramzen[ َرْمًزا450 ]ramîmun[ َرِميٌم450 ]er-rav¡u[ ْوُع 451الرَّ ]ravâsiye[ َرَواِسَي451 ]ravâkide[ َرَواِكَد451 ]ravâ√uhâ[ َرَواُحَها451 ]rav√un ve ray√ânun[ َرْوٌح َوَرْيَحاٌن452 ]rû√un minhu[ ُروٌح ِمْنُه453 ]rahven[ َرْهًوا

  • 453 ]er-rahbi[ ْهِب 453الرَّ ]raheben[ َرَهًبا453 ]rahbeten[ َرْهَبًة454 ]rahbâniyyeten[ ًة 454َرْهَباِنيَّ ]rah†in[ َرْهٍط454 ]rahe…an[ َرَهًقا455 ]rahînun[ َرِهيٌن455 ]rayb[ َرْيب455 ]raybe’l-menûni[ َرْيَب اْلَمنُوِن456 ]ray√ânun[ َرْيَحاٌن456 ]rîşen[ ِريًشا456 ]rî¡i[ ِريٍع456 ]rî√ukum[ ِريُحُكْم

    ز459 ]zâkiyeten[ َزاِكَيًة459 ]ez-zâcirâti[ اِجَراِت الزَّ460 ]zâπa[ َزاَغ460 ]ez-zâdi[ اِد الزَّ461 ]zâhi…un[ َزاِهٌق461 ]ez-zâniyetu ve’z-zânî[ اِني اِنَيُةوالزَّ الزَّ461 ]zebûran[ 462َزبُوًرا ]ez-zâniyete[ َباِنَيَة الزَّ462 ]zuburan[ 462ُزبًُرا ]zubera’l-√adîdi[ ُزَبَر اْلَحِديِد462 ]zecratun[ ٌَزْجَرة463 ]zucâcetin[ ُزَجاَجٍة463 ]za√fen[ َزْحًفا463 ]zu√zi√a[ ُزْحِزَح464 ]zu«rufe[ ُزْخُرَف464 ]zerâbiyyu[ ُّ464َزَراِبي ]zur…an[ ُزْرًقا465 ]za¡îmun[ َزِعيٌم465 ]zefîran[ َزِفيًرا466 ]zekâten[ َزٰكوًة466 ]zekâ[ َزَكى466 ]zekkâhâ[ َزّكٰيَها466 ]zekiyyeten[ ًة 467َزِكيَّ ]zele…an[ َزَلًقا467 ]zeleltum[ َزَلْلُتْم467 ]zelzelete[ َزْلَزَلَة468 ]zulzilû[ ُزْلِزلُوا468 ]zulefen[ ُزَلًفا468 ]zulfâ[ ُزْلَفى468 ]zulfeten[ ُزْلَفًة469 ]zemherîran[ َزْمَهِريًرا469 ]zümeran[ ُزَمًرا

    469 ]zenîmin[ َزِنيٍم470 ]zencebîlen[ َزْنَجِبيًل470 ]ez-zinâ[ ٰنى الّزِ470 ]zevvecnâhum[ ْجَناُهْم 471َزوَّ ]zehe…a[ َزَهَق471 ]zehrate[ َزْهَرَة471 ]zeyπun[ َزْيٌغ472 ]zeyyelnâ[ 472َزيَّْلَنا ]zeytûnetin[ َزْيُتوَنٍة472 ]zeytuhâ[ َزْيُتَها472 ]zuyyine[ 473ُزيَِّن ]zînetu[ ِزيَنُة473 ]ziyâdetun[ ٌِزَياَدة

    س475 ]su™leke[ ُسْؤَلَك475 ]sâribun[ َساِرٌب476 ]sâiπan[ َساِئًغا476 ]sâmiran[ َساِمًرا476 ]sâ√atihim[ َساَحِتِهْم477 ]sâheme[ َساَهَم477 ]sâbiπâtin[ َساِبَغاٍت477 ]sâlimen[ َساِلًما477 ]es-sâ™ili[ اِئِل 478السَّ ]sâmidûne[ َساِمُدوَن478 ]sâ™i√âtin[ َساِئَحاٍت478 ]es-sâ™i√ûne[ اِئُحوَن 479السَّ ]es-sâ√irati[ اِهَرِة 479السَّ ]sâ™ibetin[ َساِئَبٍة479 ]sâ…in[ َساٍق480 ]es-sâ«irîne[ اِخِريَن 480السَّ ]es-sâbi√âti[ اِبَحاِت 480السَّ ]es-sâbi…âti[ اِبَقاِت 480السَّ ]seb¡an mine’l-me&ânî[ َسْبًعا ِمَن اْلَمَثاِني481 ]sebeben[ َسَبًبا481 ]seb¡a †arâi…a[ َسْبَع َطَراِئَق481 ]es-sebtu[ ْبُت 482السَّ ]es-sebu¡u[ ُبُع 482السَّ ]sebe™in[ َسَبٍإ482 ]seb√an[ َسْبًحا483 ]sebbe√a[ 483َسبََّح ]sub√âneke[ ُسْبَحاَنَك484 ]subâten[ ُسَباًتا484 ]secâ[ َسَجى484 ]secede[ َسَجَد485 ]succirat[ َرْت ُسّجِ485 ]siccîlin[ يٍل ِسّجِ

  • 486 ]es-sicilli[ ِِجّل الّسِ486 ]es-sicnu[ ْجُن الّسِ486 ]siccînin[ يٍن ِسّجِ487 ]se√î…in[ َسِحيٍق487 ]se√arin[ َسَحٍر487 ]se√arû[ َسَحُروا488 ]es-su√ti[ ْحِت السُّ488 ]suh…an[ ُسْحًقا488 ]es-si√ru[ ْحُر الّسِ489 ]se««ara[ َر َسخَّ489 ]se«a†in[ َسَخٍط490 ]su«riyyen[ 490ُسْخِريًّا ]sedîden[ َسِديًدا490 ]es-seddeyni[ ْيِن دَّ 491السَّ ]suden[ ُسًدى491 ]sidrin[ ِسْدٍر491 ]sidratin[ ِسْدَرِة492 ]es-serrâ™i[ اِء رَّ 492السَّ ]seraben[ َسَرًبا492 ]serâbîluhum[ َسَراِبيُلُهْم493 ]serâbin[ َسَراٍب493 ]sermeden[ َسْرَمًدا493 ]serri√ûhunne[ َُّحوُهن َسّرِ493 ]es-serdi[ ْرِد 494السَّ ]surâdi…uhâ[ ُسَراِدُقَها494 ]sururun[ ُسُرٌر494 ]es-sirra[ َّر

    الّسِ495 ]su†i√at[ ُسِطَحْت496 ]es-se™îri[ ِعيِر 496السَّ ]sa¡yekum[ َسْعَيُكْم496 ]se¡aten[ َسَعًة497 ]su¡urin[ ُسُعٍر497 ]su¡¡irat[ َرْت ُسّعِ497 ]sefihe[ َسِفَه497 ]seferatin[ َسَفَرٍة498 ]es-sufehâ™u[ َفَهاُء السُّ498 ]es-sa…fi[ ْقِف 499السَّ ]se…ara[ َسَقَر499 ]se…îmun[ َسِقيٌم499 ]su…i†a[ ُسِقَط500 ]ve su…yâhâ[ َوُسْقٰييَها 500 ]su…nâhu[ ُسْقَناُه500 ]su…ufen[ ُسُقًفا501 ]es-si…âyete[ َقاَيَة الّسِ501 ]si…âyete[ ِسَقاَيَة501 ]sekete[ َسَكَت502 ]sekînetehû[ َسِكيَنَتُه

    502 ]sekenun[ َسَكٌن502 ]sekeran[ َسَكًرا503 ]sekratu[ َسْكَرُة503 ]sukkirat[ ُسّكَِرْت503 ]sukârâ[ ُسَكاَرى504 ]es-selvâ[ ْلَوى 504السَّ ]selefe[ َسَلَف504 ]selemen[ َسَلًما505 ]selâmen[ َسَلًما506 ]sele…ûkum[ َسَلُقوُكْم506 ]selekekum[ َسَلَكُكْم506 ]selsebîlen[ َسْلَسِبيًل507 ]sullemen[ ُسلًَّما507 ]sul†âniyeh[ ُسْلَطاِنَيْه507 ]sul†ân[ ُسْلَطان508 ]sulâletin[ ُسَلَلٍة508 ]semmâ¡ûne[ اُعوَن 509َسمَّ ]semmi’l-«iyâ†i[ َسّمِ اْلِخَياِط509 ]es-semûmi[ ُموِم 509السَّ ]senâ[ َسَنا510 ]se-nesimuhû[ َسَنِسُمُه510 ]se-nuyessiruhû[ ُرُه َسنَُيّسِ510 ]se-nefruπu[ َسَنْفُرُغ511 ]se-nurâvidu[ َسنَُراِوُد511 ]sundusin[ ُسْنُدٍس511 ]sinetun[ ِسَنٌة511 ]es-sinîne[ ِنيَن الّسِ512 ]sevâ™i[ َسَواِء512 ]sev™ete[ َسْواََة513 ]sevvelet[ َلْت 513َسوَّ ]sev†a[ َسْوَط513 ]seviyyen[ 514َسِويًّا ]suven[ ُسًوى514 ]sûratun[ ٌُسوَرة514 ]sû™u’l-√isâbi[ ُسوُء اْلِحَساِب515 ]sû™u’d-dâri[ اِر ُسوُء الدَّ515 ]es-sû™â[ وأَى السُّ515 ]es-sû…i[ وِق السُّ516 ]sûrun[ ُسوٌر516 ]suvâ¡an[ ُسَواًعا516 ]sivâ[ ِسَوى516 ]es-seyyârati[ يَّاَرِة 517السَّ ]seyyidehâ[ َدَها َسّيِ517 ]seynâ™e[ َسْيَناَء517 ]suyyirati[ ُسّيَِرِت518 ]sîmâhum[ ِسيَماُهْم518 ]sî√û[ ِسيُحوا

  • 518 ]sî™e[ ِسيَء519 ]sinîne[ ِسيِنيَن

    ش521 ]şe™nin[ َشْأٍن521 ]şâvirhum[ َشاِوْرُهْم522 ]şâ……ullâhe[ َ 522َشاقُّوا اهللَّ ]şâkiletihî[ َشاِكَلِتِه522 ]şâ†i™i[ َشاِطِئ523 ]şâ«i§atun[ َشاِخَصٌة523 ]şâmi«âtin[ َشاِمَخاٍت523 ]şahidin ve meşhûdin[ َشاِهٍد َوَمْشُهوٍد524 ]şâni™eke[ َشاِنَئَك524 ]şubbihe[ َه ُشّبِ524 ]şettâ[ َشتَّى525 ]şecera beynehum[ َشَجَر َبْيَنُهْم525 ]eş-şeceratu[ الََّشَجَرُة525 ]şecerati’l-«uldi[ َشَجَرِة اْلُخْلِد526 ]şedîdu’l-…uvâ[ َشِديُد اْلُقَوى526 ]şedednâ[ َشَدْدَنا526 ]şuddû[ وا ُشدُّ526 ]şidâdun[ ِشَداٌد527 ]şerav[ َشَرْوا527 ]şerrid bihim[ ْد ِبِهْم َشّرِ527 ]şera¡a[ َشَرَع528 ]şerî¡atin[ َشِريَعٍة528 ]şurra¡an[ ًعا 528ُشرَّ ]şir¡aten[ ِشْرَعًة528 ]şir≠imetun[ ِشْرِذَمٌة529 ]şirbu[ ِشْرُب529 ]şa†ra[ َشْطَر529 ]şe†a†an[ َشَطًطا529 ]şa†™ehû[ َشْطأَُه530 ]şa¡âirillâhi[ ِ َشَعاِئِر اهللَّ530 ]şu¡ûben[ ُشُعوًبا530 ]eş-şi¡râ[ ْعَرى الّشِ531 ]şeπafehâ[ َشَغَفَها531 ]şefâ curufin[ َشَفا ُجُرٍف531 ]eş-şefe…i[ َفِق الشَّ532 ]eş-şef¡i ve’l-vetri[ ْفِع َواْلَوْتِر الشَّ532 ]şe…a…nâ[ َشَقْقَنا532 ]şa…iyyun[ ٌّ533َشِقي ]şa…iyyen[ 533َشِقيًّا ]eş-şu……atu[ ُة قَّ الشُّ533 ]şi……i[ ِِشّق533 ]şi…â…un[ ِشَقاٌق534 ]şekûrun[ َشُكوٌر

    534 ]şeklihî[ َشْكِلِه534 ]şukûran[ ُشُكوًرا535 ]şene™ânu[ َشَنآُن535 ]eş-şevketi[ ْوَكِة الشَّ535 ]şevben[ َشْوًبا536 ]eş-şevâ[ َوى الشَّ536 ]şûrâ[ ُشوَرى536 ]şuvâ@un[ ُشَواٌظ536 ]şehide[ َشِهَد537 ]eş-şehra[ ْهَر الشَّ537 ]şuhuben[ ُشُهًبا538 ]şihâbin[ ِشَهاٍب538 ]şey™en[ َشْيًئا539 ]şiyete[ ِشَيَة539 ]şiya¡an[ ِشَيًعا539 ]şî¡atihî[ ِشيَعِتِه540 ]şîben[ ِشيًبا

    ص541 ]e§-§â¡i…atu[ اِعَقُة 542الصَّ ]e§-§â™ibîne[ اِبِئيَن 542الصَّ ]§âπirûne[ َصاِغُروَن542 ]e§-§âffâtu §affen[ ا افَّاِت َصفًّ 542الصَّ ]e§-§âfinâtu[ اِفَناُت 543الصَّ ]§âffâtin[ َصافَّاٍت543 ]e§-§âffûne[ افُّوَن 543الصَّ ]e§-§â««atu[ ُة اخَّ 543الصَّ ]§ârimîne[ َصاِرِميَن544 ]§abera[ َصَبَر544 ]§abbârin[ اٍر 544َصبَّ ]§abebnâ[ َصَبْبَنا545 ]§ubbû[ 545ُصبُّوا ]§ibπate[ ِصْبَغَة545 ]§ibπin[ ِصْبٍغ546 ]§i√âfin[ ِصَحاٍف546 ]e§-§a«rati[ ْخَرِة 546الصَّ ]§adu…âtihinne[ ََّصُدَقاِتِهن547 ]§adefe[ َصَدَف547 ]e§-§adefeyni[ َدَفْيِن 547الصَّ ]§adîdin[ َصِديٍد547 ]§adî…in[ َصِديٍق548 ]e§-§ad¡i[ ْدِع 548الصَّ ]§addû[ وا َصدُّ548 ]e§-§udufeyni[ ُدَفْيِن الصُّ549 ]§iddî…an[ يًقا ِصّدِ549 ]§arfen[ َصْرًفا549 ]e§-§ar√a[ ْرَح الصَّ

  • 550 ]§arî«a[ َصِريَخ ِباْلُعْجَمِة550 ]§ar§aran[ َصْرَصًرا550 ]§arratin[ ٍة 551َصرَّ ]§ar¡â[ َصْرَعى551 ]e§-§arîmi[ ِريِم 551اَلصَّ ]§arafe[ َصَرَف552 ]§urhunne[ َُّصْرُهن552 ]§urifet[ ُصِرَفْت552 ]e§-§irâ†a[ َراَط الّصِ553 ]§irrun[ ٌّ553ِصر ]§a¡îden[ َصِعيًدا553 ]§a¡aden[ َصَعًدا554 ]§a¡i…a[ َصِعَق554 ]§aπârun[ َصَغاٌر554 ]§aπat[ َصَغْت555 ]§afrâ™u[ َصْفَراُء555 ]e§-§afâ[ َفا 555الصَّ ]§afvânin[ َصْفَواٍن555 ]§affen §affen[ ا ا َصفًّ َصفًّ556 ]§af§afen[ َصْفَصًفا556 ]§af√an[ َصْفًحا557 ]§akket[ َصكَّْت557 ]e§-§alâti[ ٰلوِة 557الصَّ ]§alden[ َصْلًدا

    558 ]§alevâtun[ َصَلَواٌت558 ]§al§âlin[ َصْلَصاٍل558 ]§ıliyyen[ 558ِصِليًّا ]e§-§amedu[ َمُد 559الصَّ ]§ammû[ وا 559َصمُّ ]§ummun[ ٌّ559ُصم ]§ana¡û[ َصَنُعوا560 ]§un¡allâhi[ ِ ُصْنَع اهللَّ560 ]§un¡an[ ُصْنًعا560 ]§invânun[ ِصْنَواٌن561 ]§avmen[ َصْوًما561 ]§avâffe[ ََّصَواف561 ]§avâmi¡u[ َصَواِمُع562 ]§avâben[ َصَواًبا562 ]§avti[ َصْوِت562 ]e§-§avâ¡i…a[ َواِعَق 563الصَّ ]§avverakum[ َرُكْم 563َصوَّ ]e§-§ûri[ وِر الصُّ564 ]§uvâ¡a[ ُصَواَع564 ]§ihran[ ِصْهًرا565 ]§ayyibin[ َصّيٍِب565 ]§ayâ§îhim[ َصَياِصيِهْم565 ]e§-§ay√atu[ ْيَحُة الصَّ

  • ÖNSÖZ

    İstanbul’un Haliç kıyılarında, Eyüp semtine nazır bir yamaç üzerin-de kurulu Hasîrîzâde Tekkesi’nin son şeyhlerinden Elîf Efendi, irfan ve ilim mesleğinde telifleri ve kuvvetli şahsiyeti ile cemiyet üzerinde tesirleri olmuş, Osmanlı’nın inkıraz devrinde rastladığımız sûfî meşrepli âlimleri arasında yerini almıştı. Geleneğin “Mevâlî Cinsinden Sûfiyye Meşrepliler” dediği silsilenin bu siması, bir taraftan İbn Arabî’nin kâmilen vaz‘ ettiği vahdet-i vücûdun müşkil meselelerini halli, Mevlana’nın Mesnevî’si etra-fında aşk mesleğini ittihaz, muhitin yeni âşina olduğu pozitivizm ve ma-teryalizmin reddi hususunda İslam’’ı müdâfaa, edebiyatın, şiirlerin zarif ikliminde seyahat ile vücuda getirilmiş bir dîvân, meclis-i meşâyıh reisliği gibi bir yığın sa’yin arasında her bir tarikatten icazetli Elîf Efendi getirdiği hususî neş’e ile müstesna bir kalemdir.

    Elîf Efendi ömrünün sonlarında birçok ayrı mevzuda telif ve tercü-meleri arasında birbirini tamamlayan iki eserini, Muhtâru’l-Enbâ ve en-Nûru’l-Furkân adlı dil çalışmalarını ikmal etti. Kaynakların bahsettiği bu eserleri yakın zamanlara kadar mütalaadan mahrum kalmış, metne eri-şilememesinden dolayı alaka görememişti. Tekke koleksiyonlarının geç intikali, harp yıllarının buhranlı zamanlarına ait eserlerin yangınlarda zi-yanı vesair sebepler onun ziyadesiyle emek mahsulü bu iki çalışmasından en-Nûru’l-Furkân’ın varlığını Arafat Aydın’ın haber vermesiyle öğrendik, kendisine teşekkür ediyoruz. Kamusu’l-Muhît ve Vankulu Lügatı neşirle-rinden sonra muhtevası Kur’an olmak itibariyle “sonu misk” olan en-Nû-ru’l-Furkân’ı yayına hazırladık.

    Bu aileye dair mehazlar başta Hasîrîzâde Tekkesi’nin son postnişini Yu-suf Zâhir’in nakilleri, bu silsilenin en kuvvetli şahsiyeti Elîf Efendi ile doğ-rudan temas kurarak ondan malumat veren Sefîne sahibi Hüseyin Vassâf ile bir başka Sefîne müellifi Ahmed Sâfî’nin söylediklerinden ibarettir. Bu kaynaklara İbnülemîn’in ilaveleri dışında tali çalışmalar fazla bir şey kat-maz. Bu yekûnu Hüseyin Kurt’un Elîf Efendi’nin eserlerini, Hür Mahmut Yücer’in Sa’dî tekkelerini, Baha Tanman’ın Hasîrîzâde Dergâhı’nı merke-ze alan neşirleri tevsi eder. Giriş bölümünde bu kaynaklardan istifadeyle Elîf Efendi’nin aile ve şahsî biyografisine, biyografisi içinde de eserlerine dair muhtasar bilgi verdik. Ağırlık merkezimiz en-Nûru’l-Furkân ve Muh-târu’l-Enbâ oldu.

  • Metin kısmı orijinaline sadık olarak iki cilt halinde hazırlandı. Metne hadis tahrici ve ayet mealleri (Diyanet’in meali esas alındı) dışında müda-hale edilmedi. Özel isimler transkripsiyon işaretleriyle tesbit edildi. Metnin başına yazmada işlenen kelime kadrosunun kolaylıkla bulunması için bir söz varlığı listesi ilave edildi.

    Eserin hazırlanması ve basılması için bizi teşvik eden Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhittin Macit Bey’e, Çeviri ve Ya-yım Daire Başkanı Yard. Doç. Dr. Ferruh Özpilavcı’ya içtenlikle teşekkür ediyoruz.

  • GİRİŞ

    ELÎF EFENDİ VE ESERLERİ

    Elîf Efendi b. Ahmed Muhtâr b. Süleymân Sıdkî (Sülün Efendi) b. Mus-tafa İzzî b. Halîl ed-Demenhûrî, İstanbul Sütlüce’de Mustafa İzzî Efendi tarafından teşkil edilmiş Sa¡dî Hasîrîzâde Tekkesi’nde doğdu.

    Mısır’ın Demenhûr şehrinde ticaretle meşgul olan Halîl Efendi (ö. 1208/1793) bir münasebetle geldiği İstanbul’a Kasımpaşa semtine büsbü-tün yerleşir. Halîl Efendi’nin daha sonra sarayda hasırcıbaşı olacak olan diğer oğlu Emîn Ağa’nın hasır dükkânında zaman geçirmesinden dolayı “Hasırcı Şeyh” şeklinde anılması, ailenin kendisinden sonra da Hasîrîzâde-ler ismiyle şöhretini temin eder.

    Elîf Efendi’nin dedesinin babası Mustafa İzzî Efendi’dir:Kısa biyografisine göre Mustafa İzzî Efendi daha sonra oğluna ismi-

    ni verdiği Taşlıburun Sa¡dî Tekkesi Şeyhi Süleymân Sıdkî Efendi’nin (ö. 1197/1783) halifesi ve damadıdır. Süleymân Sıdkî’nin emri üzere şeyhin oğlu İsmâil Necâtî (ö. 1204/1790) ile beraber Mustafa İzzî Efendi Süt-lüce Sa¡dî Tekkesi inşasını şeyhlerinin vefat yılında ikmal eder; kırk yıl kadar Hasîrîzâde adıyla maruf bu tekkenin şeyhliğinde bulunduktan sonra 1239/1823’te vefat eder.

    Mustafa İzzî’nin şeyhi olduğu Sa¡dîlik, İstanbul’a geç giren sufî cere-yanlardandır. 13. yy’da yaşamış olan kurucu şeyh Sa¡deddîn-i Cibâvî‘nin teşkilatlanması daha çok Suriye’yle sınırlı tarikatı ancak III. Mustafa’nın saltanatı sonlarında 17.yy’da İstanbul’da müesseseleşebildi. Şâmî Şeyh Abdüsselâm Efendi’nin (ö. 1165/1751) İstanbul’a taşıdığı bu yeni neşenin cemiyetteki ilk karşılığını şöyle anlatır:

    Sa¡dî tarîki mukaddemen işitilmemiş iken devr-i Mustafa Hân-ı Sâ-lis evâhirinde Şam’dan Abdüsselâm Efendi İstanbul’a geldikte kendiye Papasoğlu tekkesi tevcîh olunmakla anda mukâbeleye başlayıp o takrîb ]ile[ biraz adamlara hilâfet verip silsilesi çoğalıp etrâf tekkelere ve ba¡-zı hâlî mesâcide istîlâ ve kimi evlerini tekke yapıp mukâbeleye ibtidâ eylemişlerdir.

    Sa¡dî ve Rufâ¡î zuhûru mu’ahhar olarak halkın ve ulemânın bu makû-le i¡tirâzât-ı beyhûdeden ferâgat eyledikleri zamânda âsitâneye gelmiş olduklarından meydânı hâlî bularak bunlar bu asrda ferah bulmuşlar-

  • 32 GİRİŞ - Kur’ân Lügati│

    dır. Sebebi budur ki ahâlî-i âsitânenin işi ve gücü olmayanları mukad-demlerde Mevlevî ve Halvetî tekkelerine gitmeği âdet eylediklerinden anların yalnız savt-ı ilâhîden ve devrânlarından mütelezziz olurlar idi. Sonra Sa¡dî ve Rufâ¡î zuhûrunda onların da tekkelerine varıp âyînlerini gördükte usûl üzere mevvâl ve kasîde ve şugl okunmak ve mazhar de-nilen kalbur gibi şeyler çalınmak ve zil ve tablbâz vurulmak ve adamlar dönmek ve şiş ve bıçak oynamak gibi halkın hoşuna gidecek şeyler ol-duğundan herkes Halvetî tekkelerini bırakıp Sa¡dî ve Rufâ¡îlere giderler. Şimdi Sünbül Efendi ve Hüdâyî Mahmûd Efendi gibi meşhûr tekkeler-den başka kenârda olan Halvetî tekkelerinin ekserisi mesdûd hükmün-dedir. Ve Sa¡dî ve Rufâ¡îler her gün bir kaç mahalde mukâbele ederler, halk da cem¡ olurlar. Ne yaparlar orası lâzım değil. (bkz. Süleymân Fâik Efendi, Mecmua, vr. 19b., İÜ TY, no. 9577)Süleymân Fâik İstanbul’da kadim tarikatler varken Arap muhitinden

    gelenlerin cemiyetten takdir görmesine itiraz eder. Şüphesiz bu itiraz, ha-riçten gelen sufî cereyanları Türk zevkine muhalif bulmasından ileri gelir. Onun bu mutaassıp duruşuna karşın Sa¡dîlik kısa sürede İstanbul’da zarif bir üslupta kendini inşa edecektir.

    Sa¡dîliğin İstanbul’a taşınması Şeyh Abdüsselâm’ın dışında Ebü’l-Vefâ eş-Şâmî (ö. 1170/1756) vasıtasıyladır. Henüz 18. yy başında ziyaret ettiği İstanbul’da kendisine müntesip halifeleriyle Sa¡dîliğin ilk kadrolarını bura-da şekillendiren Ebü’l-Vefâ ile İstanbul’a bu kıyam usullü sufî yapı büsbü-tün yerleşir.

    Bir taraftan merkez asitanesi Koska’da Papazoğlu Tekkesi (Kovacı) olan Abdusselâm-ı Şâmî neşesini, diğer taraftan merkez asitanesi Eyüp’te Lagarî (Taşlıburun) Tekkesi ile Ebü’l-Vefâ neşesini bunlara bağlı yirmiyi aşkın tekke (Yağcızade Tekkesi, Abid Çelebi Tekkesi, Etyemez Tekkesi, Sancaktar Tekkesi, Kadem-i Şerîf Tekkesi, Ciğerim Dede Tekkesi, Hasan Kudsî Tekkesi, Şeyh Râşid Efendi Tekkesi, Ejder Tekkesi, Yağcızade Tek-kesi, Hallâc Baba Tekkesi, Malatyalı İsmail Ağa Tekkesi, Hamidiye Tek-kesi, Balçık Tekkesi, Cafer Paşa Tekkesi, Hasîrîzâde Tekkesi, Çakır Ağa Tekkesi, Seyfeddin Efendi Tekkesi...) İstanbul’da sürdürür. (Bu tekkeler için bkz. Hür Mahmud Yücer, Şeyh Sa¡deddîn Cebâvî ve Sa¡dîlik, İstanbul, 2010) Umumiyetle tesir dairesi çıkış yeri dışında İstanbul ve Balkanlar-la mahdut kalmış ve bünyesinden birkaç istisna dışında kudretli kalemler

  • 33en-Nûru’l-Furkân fî Şerhi Lugati’l-Kur’ân │

    çıkarmamış olan Sa¡dîlik, daha ziyade irfan mektebi hüviyetiyle cemiyet hayatında akisler bırakır.

    Mustafa İzzî Efendi’nin intisabı yukarıda kaydettiğimiz gibi Ebü’l-Vefâ’nın halifesi Hüseyin Efendi’nin kurduğu Taşlıburun Tekkesi postni-şinlerinden Süleyman Sıdkî Efendi’yedir. İzzî Efendi Sa¡dîliği hem Ebü’l-Vefâ hem de Abdüsselâm-ı Şâmî şubelerinden cem etmiş, ilaveten bu meş-rebe Şâzelîlik ve Mevlevîlik neşesini taşıyarak Sütlüce Hasîrîzâde Tekke-si’nin ilk şeyhi hüviyetiyle kendisinden sonra gelecek olan beş şeyhin takip edeceği sufî mesleği takdir etmiştir. Bu meslek diğer turuktan icazet, İbn Arabî ve Mevlana’yı beraber mütalaa etmek, meşihat vakarına halel getire-cek hâllerden ictinab ve güzel ahlak maddeleridir.

    Onun Şâzelîliğe intisabı Unkapanı’ndaki Şâzelî Dergâhı şeyhi Hüse-yin Efendi’yedir. Sefîne-i Evliyâ sahibi Hüseyin Vassâf bu intisabı şöyle aktarır:

    1235/1820 senesinde bir gün kendilerinde bir hâl zuhûr eder. İmâm hazretlerine kavî bir incizâb ile meclûb olur, kalkar Unkapanı Dergâ-hı’na gider. Dergâhın kapısı önünde hâli müştedd olup, derhâl başını dergâhın kapısı eşiğine kor. “Yâ Ebe’l-Hasan!” diye istimdâda başlar. Dergâhın hâdimi görür, şeyhe haber verir. Şeyh gelir onu alıp, içeriye getirir. Bir sâat kadar hem-sohbet olurlar; sonra sahva gelir. Hüseyin Efendi, kendisine tarîk-ı Şâzelî üzere, telkîn-i zikr eder, hizb-i şerîf ve-rir. Teberrüken buna devâm eder. (bkz. Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ, haz. Mehmet Akkuş, Ali Yılmaz, İstanbul, 2006, c. I, s. 437)Aynı yazarın “âşık, gözü yaşlı, hâlât-ı acîbe ve himmet-i azîme sâhibi,

    kerîmü’l-hısâl, ganiyyü’l-kalb, cevâd bir şeyh-i kâmil” diye tarif ettiği İzzî Efendi’nin (ö. 1239/1823-24) vefatından sonra yerine oğlu Süleyman Sıdkî Efendi geçti.

    Süleyman Sıdkî Efendi

    Haliç kıyısında yükselen yamacının müstesna bağları ve sahilinin yalı-larıyla daha 16. yy’da sufîleri çeken Ca¡fer-âbâd, Hasan-âbâd ve Karamanî tekkeleri gibi şehrin hayatında tesirler bırakmış mekânlara ev sahipliği yap-tıktan sonra (bkz. İhtifalci Ziyâ, İstanbul ve Boğaziçi, İstanbul, 1336, c. II, s. 226-227) Eyüp’e bakan bu şöhretli yerde kurulan Hasîrîzâde Tekkesi’ne ikinci şeyh olarak Süleyman Sıdkî Efendi postnişin oldu (1239/1823-24).

  • 34 GİRİŞ - Kur’ân Lügati│

    Tekkenin inşasından iki yıl sonra doğan Sıdkî Efendi henüz otuzuna varmadan yüklendiği şeyhlik vazifesini on dört yıl vefatına kadar sürdürdü. Hanesi Sütlüce’de bulunan Şeyh Galip’ten Mevlevîlik ve Fatih Murad Mol-la Tekkesi şeyhi Mehmed Murad Efendi’den Nakşbendîlik tevarüs eden Sı-dkî’nin arkasında bir divançe bırakacak kadar şairliği de vardı. Mahviyet-kâr, fevkalade zarif ve cömertlikle maruf şahsiyetine işaret eden kaynaklar onun ilmî vaziyetini de takdir eder. Babası İzzî döneminde III. Selim ve II. Mahmud’un alaka gösterdiği tekkeye onun döneminde II. Mahmud’un teveccühü devam etmiş, sarayın yardımlarıyla tekke ta’dil edilmişti.

    Sülün adıyla da bilinen Sıdkî henüz yaşı kırk beşine girmeden vefat ettiğinde (1253/1837) arkasında üç oğul bıraktı. Bunlardan ikisi sırasıyla Hasîrîzâde Tekkesi’ne şeyh olacak olan Hasan Rızâ ve Ahmed Muhtâr, üçüncü oğlu ise hilâfetnâmesi olmasına rağmen topçu mirlivalığına kadar yükseldiği askerlik mesleğini tercih eden İsmail Necâ’dır (ö. 1314/1818). (İsmail Necâ için bkz. Sâfî, Sefîne-i Sâfî, s. 1386-88)

    Hasan Rızâ Efendi

    Sıdkî Efendi vefat ettiğinde Hasan Rızâ yirmi dört yaşında ve küçük oğlu Ahmed Muhtâr henüz küçük olduğundan, her ikisi de eski usule göre babalarınca berat ile posta şerik olmakla beraber Hasan Rızâ kıdemine ve ehliyetine binaen şeyhliği uhdesine alır.

    Rızâ Efendi bir süre yürüttüğü bu vazifeden 1265/1849’da içine girdiği cezbeden çıkamayarak feragat eder. 1280/1863’te dergâhtan ayrılarak Üs-küdar’da bir hanede uzleti ihtiyar eden Rızâ Efendi, başlarda Sütlüce’ye zikir günlerinde gelerek ayin yürütmeğe devam ederse de daha sonra bunu da terk etmesiyle post makamı boş kalır. Hasan Rızâ 1302/1884’te yetmiş üç yaşında vefat ettiğinde cenazesi Hasîrîzâde Tekkesi’nde babasının ya-nına defnedildi.

    Ahmed Muhtâr

    Hasîrîzâde’nin feyizli irfan mektebinde 1236/1821’de doğduğunda de-desi İzzî Efendi hayattaydı. Babası Sıdkî Efendi vefat ettiğinde yaşı on yedi civarında olan Muhtâr, babasının vefatına takaddüm eden devrede hastalığı ile hilafet merasimi tertip edilemediğinden taç ve hırkayı alenî bir mecliste babasının halifelerinden halazadesi Şeyh İbrahim Atâullâh’tan giyer. Bira-

  • 35en-Nûru’l-Furkân fî Şerhi Lugati’l-Kur’ân │

    derinin cezbeli zamanlarında tekkeyi idare eden Muhtâr, Rızâ Efendi’nin vefatıyla şeyhliği bütünüyle uhdesine alır.

    Ahmed Muhtâr selefleri gibi esas tariki olan Sa¡dîlik dışında Alibey-köy’deki Silâhdâr Abdullah Ağa Tekkesi şeyhi Mehmed Emîn Efendi’den ve bilahere de Medine’den gelen Şeyh Berâde’den Şâzelîlik hilafeti alır, Mevlevîliği Hemdem Çelebi döneminde Aşçı Mehmed Dede’den ve Ye-nikapı Mevlevîhânesi şeyhlerinden Osman Salâhuddîn Efendi’den ikmal eder. (bkz. Yusuf Zâhir, “Tercemetü’ş-Şeyh Ahmed Muhtâr Efendi”, Ten-şîtü’l-Muhibbîn içinde, s. 47-48; Ahmed Sâfî, Sefîne, s. 1390.)

    Muhtâr Efendi’nin Yenikapı Mevlevîhanesi ile kurduğu temas, devrin merkezî şahsiyetlerinden Hatuniye Dergâhı şeyhi Hâce Hüsâmeddîn Efen-di’nin tesiri, İbn Arabî ve Mevlana Celâleddîn-i Rûmî’nin cem edilmesi, hülasa İstanbul sufî muhitlerinde öteden beri bu mihverde şekillenen terki-bin müstesna numunesi birkaç tekke ile Hasîrîzâde’de öne çıkar. Bu terki-be Muhtâr’dan sonra posta geçen Elîf Efendi’nin medrese ilimlerini dahil etmesiyle yapı esas kıvamını bulur. Lâkin Osmanlı’ya geç giren ve kala-balık bir mürit temini yoluna gitmeyen Sa¡dîliğin Hasîrîzâde şubesi esas tesir dairesini halk tabakasından ziyade herhâlde yüksek muhit üzerinde icra eder. Döneminde dergâh Tophane Nazırı Seyyid Mehmed Tevfik Paşa tarafından yenilenir.

    Ahmed Muhtâr’ın küçük bir risale hâlinde biyografisini kaleme alan torunu Yusuf Zâhir onun temas kurduğu farklı tarikat (Nakşibendiyye, Rufâiyye, Halvetiyye, Sâviyye) erbabından teberrüken icazetlerini sırala-dıktan sonra ruhaniyyetlerinden bilâ-vâsıta Geylâniyye ve Bedeviyye’den manevî nisbetlerini de sıralar.

    Onun fikir ve ruh dünyasını daha ziyade elinden düşürmediği Ebû Tâlib el-Mekkî’nin Kûtu’l-Kulûb’u, Kuşeyrî’nin Risâle’si, İbn Arabî’nin Risâle-tü’l-Kuds’ü, Şa¡rânî’nin el-Envâr ve Letâifü’l-Minen’i şekillendirir.

    “İmâm Şa¡rânî şeyhim, Letâifü’l-Minen mürşidimdir” sözünün sahibi Ahmed Muhtâr’ın elinden çıkma Şa¡rânî’nin Kitâbu Medârici’s-Sâlikîn İlâ Rüsûmi Tarîki’l-¡Arifîn’i ile Risâletü’l-Azîmet’inin istinsahları (Süleyma-niye Ktp., Sütlüce Dergahı, 17) ve İbn Arabî’nin Esmâü’l-Hüsnâ ile Kitâb-ı Ehadiyyeti’ni bulunduran bir dua mecmuası (Süleymaniye Ktp., Sütlüce Dergahı, 110) ona aittir. Aynı dergâh koleksiyonunda Dervîş Muhtâr mü-hürlü bir mecmuada yer alan manzumeler muhtemelen kendisinindir.

  • 36 GİRİŞ - Kur’ân Lügati│

    Ömrünce güzel ahlakında cüzî bir inhiraf görülmemiş, zaruret dışında dergâhta halveti ihtiyar etmiş, hac dönüşü ilmiye mensuplarının ittihaz etti-ği şiar üzere fes üzerine sarıkla dergâhında mütevazi bir ömür sürmüş olan Muhtâr’ın telifatı olmadığı halde herhâlde en büyük serveti ve eseri arka-sında halef olarak bıraktığı oğlu Elîf Efendi’dir. 84 yaşında vefat ettiğinde (1319/1901) dergâhta babası ve biraderi yanına defnedildi.

    Elîf Efendi ve Eserleri

    1280/1863’ten itibaren Hasîrîzâde Tekkesi’nin şeyhliği uhdesinde bulu-nan Ahmed Muhtâr, 1297/1880’da gittiği hac dönüşü postu, makamına ni-yabet eden oğlu Elîf Efendi’ye tamamıyla terk ederek kûşe-i ferâgatta zikrle meşgul olmuştu. Henüz babası hayattayken tekkeyi idare eden Elîf Efendi, geçen asrın başlarında inkırazın bütün hâlleri zuhur eden devlette sufîliğin hala kudretini isbat eden az sayıda şahsiyetinden biri olarak temayüz etti.

    Hasîrîzâde Tekkesi’nin Mustafa İzzî, Süleyman Sıdkî, Hasan Rızâ ve Ahmet Muhtâr’dan sonra posta oturan beşinci şeyhi Elîf Efendi dergâhta 1266/1850’de doğar.

    Teberrüken ilk hocası Hüsameddin Efendi’dir. Elîf Efendi’nin “sıgar-ı sinnimde ibtidâ telkîn-i besmele-i şerîf ve ta¡lîm-i hurûf-ı hicâ buyurmak i¡tibârıyla üstâdım ve üstâd-ı vâlidim” dediği Mesnevîhân Hacı Hüsamed-din Efendi’yi (ö. 1280/1864) Elîf Efendi çocuk yaşlarında şeyhin vefatından önce Eyüp’te ancak kısa bir süre uzaktan gördü. Cevdet Paşa’nın “Her taraf-tan ve her sınıftan nice zevat onun dersine müdavemet ile nutkunu nimet ve nasihatini ganimet bilirlerdi” dediği bu manevî hocasına hürmeten Elîf Efen-di yıllar sonra Tenşîtu’l-Muhibbîn bi-Menâkıbı Hâce Hüsâmeddîn (İstanbul, 1342) adıyla biyografisini yazacaktır.

    Eyüp’te Şah Sultan Mektebi’nde Hafız İbrahim Efendi’den başlayan tahsil hayatına Şerh-i Akâid’i okuduğu Hâdimîzâde Ahmed Hulûsî Efendi ile de-vam eder, hocasının vefatıyla Bâyezîd dersiamlarından Ahmed Nüzhet Efen-di’den 1303/1886’da tahsilini ikmal ederek icazet alır. Vilâyet kapı kethüda-larından Hoca Faik Efendi, Hoca Şâkir halkasına devam ettiği hocalardandır.

    Tarikatça Sa¡dî hilâfetnamesini doğrudan dedesi Süleymân Sıdkî’den alır, halazadeleri Şeyh Atâullah Efendi’den müntakil tarikat hırkasını babası Ah-med Muhtâr’dan giyer. Baba ve dedesi yoluna salik olarak kendisi de Şâ-zelîlik ve Mevlevîlik tariklerine müntesiptir. Mevlevîlikte nisbesi Yenikapı

  • 37en-Nûru’l-Furkân fî Şerhi Lugati’l-Kur’ân │

    Mevlevîhanesi Şeyhi Osmân Salâhuddîn Efendi’ye, Şâzelîlik nisbesi önce Alibeyköy’de Şâzelî Şeyhi Emîn Efendi’ye, daha sonra Medine’den İstan-bul’a gelmiş olan Ümmî Muhammedî Şeyh İbrâhîm Berrâde’yedir. Bu inti-sap, medreseden icazet ve nihayet mensubu olduğu tekkeyi idare vazifesi hep aynı yıla tesadüf eder.

    Bursa’dan gelerek İstanbul’a yerleşen ve bilahare Üsküdar Mevlevîhanesi şeyhi olan Zeki Dede’den (ö. 1881) ve Rakım Efendi’den hat meşk eder. Kendi desti hattı eserlerinde, bilhassa divanında hüsn-i hattının yüksek sevi-yesi görülür.

    Devrin tekke şeyhlerinde ekser görülegelen sufî mesleği dışında telifle meşguliyetsizliğe karşın Elîf Efendi mantık eseri İsagoci’ye Mebde’ adıyla yazdığı Arapça şerh (Süleymaniye Ktp. Sütlüce Dergâhı, 129), Darvin naza-riyesini iptal için kaleme aldığı İrşâdu’l-Gavîn bi-Reddi Nazariyyeti Darvin’i (eserin nüshası tesbit edilememiştir) onun ilk telifleri arasında yer alır.

    Mahdut sayıda tekkenin zengin kütüphaneye malik olduğu İstanbul’da 1983’te geçirdiği büyük yangın sonrası harap semahanesi dışında neredeyse geride bir şey kalmayan tekkeden intikal edebilen hususî koleksiyon (272’si yazma toplam 646 cilt) Elif Efendi’nin etrafında döndüğü irfanî ve ilmî metinlerdir.

    Şahsiyetini babası dışında en ziyade şekillendiren halifesi sıfatıyla ta-kipçisi olduğu piri Osman Salâhuddîn Efendi’dir. Yenikapı Mevlevîhanesi Şeyhi Salâhuddîn Efendi’den aldığı Mesnevî okutma icazeti ile Sütlüce’de devrin meşhur Mesnevîhanları arasında yer aldı. Konya Mevlevîhanesi Şeyhi Abdülvâhid Çelebi’nin ruhsatıyla Mevlevî sikkesine destar sarması hususun-daki icazetnamesi ile artık Mevlevî karakteri büsbütün şekillendi. Elif Efendi devrin Mesnevî etrafında tebarüz eden iki büyük simasını, Hâce Hüsâmeddîn Efendi ve Osmân Salâhuddîn Efendi’yi Tenşît’inde bir vefa nümunesi olarak ele alacaktır.

    Tam adı Tenşîtü’l-Muhibbîn bi-Menâkıbı Hâce Hüsâmeddîn olan bu ese-rin matbu metni üç bölümden oluşur. İlk iki bölümü Elif Efendi’ye ait olan Tenşîtü’l-Muhibbîn ve Osman Salâhuddîn Efendi’ye ait olan zeyli içerir. Son bölüm Yusuf Zâhir Efendi’nin kaleminden dedesi Ahmed Muhtâr’ın biyografisidir. (bkz. Hür Mahmut Yüceer, “Eyüp’te Hâtûniye Tekkesi ve Tenşîtü’l-Muhibbîn bi-Menâkıbı Hâce Hüsâmeddin”, Tasavvuf (10) 2003, s. 219-249).

  • 38 GİRİŞ - Kur’ân Lügati│

    Elif Efendi 1283/1866’da tekkeleri bir teşkilat bünyesinde toplamak, şeyh tayinlerine resmiyet temin etmek, çıkacak meseleleri halletmek mak-sadıyla Şeyhülislâmlığa bağlı bir alt daire olarak kurulan Meclis-i Meşâ-yıh’ın 1327/1911’de reisliğine getirildi. 1914’e kadar bu vazifeyi yürüttü.

    Dergâhta ders takriri dışında telif ve tercüme faaliyetlerini sürdüren Elif Efendi sûfî mesleğinde Muhammed b. Fazlullâh el-Burhânpûrî el-Hin-dî’nin (ö. 1029/1620) 991’de vahdet-i vücûda bu doktrine müteallik var-lık mertebelerine dair yazdığı Arapça et-Tuhfetü’l-Mürseletü adlı eserini el-Kelimâtü’l-Mücmeletü Fî Şerhi’t-Tuhfeti’l-Mürseleti (İstanbul, 1342) adıyla Türkçeye tercüme ve şerh etti. Osmanlı tasavvuf geleneğinde vah-det-i vücûd ve merâtib-i vücûd mevzularını talimî mahiyette işleyen bir yığın eser arasında Elîf Ef