günümüzde İnsan ve İnanlar - bölüm 4

26
Yeni İnsan Ve İnsanlar Sosyal Psikolojiye Giriş Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı Bölüm 4

Upload: oemer-durmus

Post on 03-Jul-2015

18.549 views

Category:

Education


2 download

DESCRIPTION

Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın Günümüzde İnsan ve İnsanlar adlı kitabının bölüm sunusu.

TRANSCRIPT

Yeni İnsan Ve İnsanlar

Sosyal Psikolojiye Giriş

Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı

Bölüm 4

TUTUMLAR

Günlük hayatta sık sık kullandığımız tutum sözcüğünü bu bölümde psikolojik açıdan

etraflıca inceleyeceğiz. Bu kavramın önemini, sosyal davranışla ilişkisini, nasıl meydana

geldiğini ve nasıl değiştiğini anlamaya çalışacağız.

Tutum nedir?

Tutumlar uzun yıllardır psikolojinin ana konularından birini oluşturmuştur. Bunun nedeni hem sosyal algımızı hem de davranışlarımızı etkilemeleridir. Peki tutumlar tam olarak nedir, nasıl tanımlanabilir? Birçok sosyal farklı

kurumsal yaklaşımlardan hareket ederek tutumları farklı şekillerde kavramlaştırdıklarını görüyoruz. Bunları teker

teker ele almak gereksizdir, bunun yerine artık klasikleşmiş olan, fakat günümüzde birçok sosyal psikolog tarafından kabul edilebilecek bir tanımı

inceleyelim: ”Tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını

düzenli bir biçimde oluşturan eğilimdir.”

Bu Tanımı Çözmeye Çalışalım:

En başta, tutumun bir bireye ait olduğunu görüyoruz. Tutum kavramının sosyal psikolojide gelişiminin başlarında Faris

kurumsal tutumları bireysel tutumlardan ayırt etmişse de,bu gün için böyle bir ayırım yapılmamakta ve tutumlar

bireysel olarak ele alınıp ölçülmektedir.

Tutum ve Davranış İlişkisi

(sebep)Tutum

(atıf)

Davranış

(gözlem)

Tutum Objesi – Tutum Öğeleri¹

Uyaran ya da psikolojik obje

(örnek: bire kişi ya da grup; bir televizyon programı ,bir sanat eseri,Mehmet’in çalışmaması;kadınların çalışması fikri;öğrenci olayları,bir ideoloji, vb. gibi

Gözlenebilen Bağımsız

değişkenler

Tutumlar

Bilişsel Öğe (belirtileri) Duygusal Öğe (belirtileri) Davranışsal Öğe (belirtileri)

Gözlenemeyen, varsayılan ara değişkenler.

O tutum objesine karşı gözlenilebilen tüm davranışlar (sözsel yada diğer davranışlar); Mehmet’in masasını sık sık cilalaması; Ahmet’in karısını çalıştırmaması için öğüt vermesi, vb. gibi

O tutum objesine karşı gözlenebilen duygusal tepkiler, (kalp çarpmasının sıklaşması,heyecanlanma, terleme gibi fizyolojik tepkilerle sözsel tepkilerin tümü); Mehmet’in masasını sevmesi (bunu söylemesi); Ahmet’in karısının çalışmak istemesine sinirlenmesi,rahatsız olması, vb. gibi.

O tutum objesi hakkında sahip olunan bilgiler (bunların sözle belirtilmesi); Mehmet’in çalışma masasının değerli olduğu hakkındaki fikri; Ahmet’in kadınların çalışmasının sakıncaları hakkında belirttiği fikirler; vb. gibi…

Göz

lene

b ile

n B

ağım

lı D

eğiş

kenl

e r

¹Tutumların bu tür ele alınışı ilk defa Rosenberg ve Hovland (1960) da görüyoruz,.

Tutum ve Davranış

Tutumun ne olduğunu ve hangi öğelerden oluştuğunu inceledikten sonra, şimdi de

tutumların davranışlarımız üzerinde ne ölçüde etkili olduğuna bakacağız. Tutumlarla davranışlar

arasındaki bağın ne kadar kuvvetli olduğunu anlamaya çalışacağız.

Tutum – Ortam – Davranış İlişkisi

Tutum

Ortamsal Etkenler

Davranış

a) Tutum – Davranış İlişkisi

Uzun yıllar, tutumlara dayanarak davranışı öngörme çalışmalarında bir ölçüm sorunu

yaşanmıştır. Çok belirli bir davranışı tahmin edebilmek için genel tutumlar ölçülmüştür. Son

yıllarda yapılan çalışmalar, belli tutumların ölçülmesinin belli davranışların öngörülmesinde

daha çok işe yaradığını göstermiştir.

b) Zaman Faktörü

Davranışların tutumlara dayanarak tahmin edilmesinde rol oynayan başka bir faktör de “zaman” dır. Tutum ile davranışı ölçme arasında geçen zaman ne kadar uzun olursa, o kadar çok tutum-davranış ilişkisini etkileyecek

değişkenler işin içine girebilir;dolayısıyla tutumla davranış arasında tutarlık gözlenme olasılığı düşer. Bunun en güzel örneğini seçimler sırasında yaşarız. Örneğin seçimlerden 1 ay önceki seçim anketlerinin

seçim sonucuyla, 1 hafta önceki sonuçların sonuçlara benzerliğinden azdır

c) Tutumun Güç Derecesi

Her tutumun bir (şiddeti) gücü vardır. Bir tutumun gücü, her üç öğesinin (zihinsel,

duygusal, davranışsal) gücünün toplamı olarak düşünülebilir.

Güçlü tutumların bir özelliği vardır. O da güçlü tutumların değişmesinin zorluğudur. Demek ki

bir tutum ne kadar aşırı yüklüyse, onu değiştirmek de o kadar zordur.

d) Tutumun Ulaşılabilirliği

Sosyal biliş (sosyal algı) bölümünde (bölüm 7) etraflıca sözünü edeceğimiz zihinsel kestirme yöntemler vardır. Bu yöntemlerden bir tanesi de ‘ulaşabilirliğe dayanan

zihinsel kestirme yöntemi’dir.Tutumun Ulaşılabilirliği Modeli

Tutum Objesi Bellekten Çağırılan Tutum

Tutum objesi ve Durumun

Algılanışının Değişmesi

Tutum Objesine Karşı Davranışın

Etkilenmesi

e) Farkındalık

Tutum – davranış ilişkisini etkileyen bir önemli faktör de farkındalıktır. Farkındalık, kişilerin kendi tutum ve davranışlarının ne ölçüde

farkında olduklarını belirtmek için kullanılan bir terimdir. Yapılan araştırmalar yüksek

farkındalığın tutum – davranış ilişkisini güçlendirdiğini gösteriyor.

Planlanmış Davranış Kuramı

Tutumların davranışları nasıl ve ne zaman etkilediği ile ilgili son yıllarda gerçekleştirilen çalışmaların çoğu

Ajzen’ın oluşturduğu “Planlanmış Davranış Kuramı”ndan etkilenmiştir. Bu kuram Ajzen’ın Fishbein’la beraber

oluşturduğu “mantıksal eylem kuramı”nın bir uzantısıdır. Her iki kuram da, davranışların belli bir nedene dayandığı varsayımı üzerine kuruludur. Bu kuramlara göre, insanlar davranışlarının sonuçları hakkında önceden düşünürler, seçtikleri bir sonuca ulaşmak için bir karara varırlar ve bu

kararı uygularlar. Başka bir deyişle davranışlar belli bir niyet sonucu olmuştur.

Ajzen’ın Planlanmış Davranış Kuramı

Davranışa Karşı Tutum

Öznel Değerler Niyet Davranış

Farkedilen Davranışsal

Kontrol

Planlanmış davranış kuramına yöneltilen eleştiriler

Planlanmış davranış kuramına yöneltilen eleştirilerin bir kısmı, kuramın dayandığı ‘insanların rasyonel davrandıkları’ tezini

sorguluyor. Öne sürülen, bazı davranışların planlanmamış, düşünülmeden yapılan

davranışlar olduğu bir kısmının da alışkanlıklara dayandığıdır.

Tutumların Gelişmesi ve Kalıplaşması

İnsanlar tutumlara sahip olarak doğmazlar, tutumları sonradan öğrenirler. Peki, insanlar belli konular, objeler ya da kişiler hakkındaki

tutumlarını nasıl oluştururlar? Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Bazı tutumlar insanların kendi

deneyimlerine dayanırken, bazıları başka kaynaklardan elde edilir. Tutumlar genelde şu

yollardan elde edilir: doğrudan deneyim, pekiştirme, taklit, sosyal öğrenme.

Tutum Objesiyle Doğrudan Deneyim

Bir konu ya da objeyle ilgili tutum sahibi olmanın en açık yolu, o konu ya da objeyle ilgili bir deneyim geçirmiş

olmaktır. Örneğin ‘güvenilmez’ kelimesinin bizde uyandırdığı düşünce ve duyguları ele alalım. Hemen hepimiz

güvenilmezliğe karşı olumsuz bir tutum içerisindeyizdir. Bir politikacının sürekli ‘güvenilmez’ biri olarak

tanınması, o kelimeyle politikacı arasında bir bağlantı kurmamızı ve ‘güvenilmez’ liğe karşı olan olumsuz tutumumuzun politikacıya karşı olan tutumumuzu

olumsuzlaştırmasına yol açabilir.

Ana – Babalar ve Arkadaşlar

Tutumlarımızın çoğunu başka insanlardan ediniriz. Ana-baba çocukların oluşturdukları ilk

tutumların kaynağıdır. Örneğin, çocukların politik tutumları, sigara içmeye karşı tutumları ana babanınkiyle çok güçlü bir benzerlik taşır.

Arkadaş çevresi de aynı şekilde tutumların oluşumuna etki eder. Müziğe, giyim ve saç

biçimine, davranış tarzına ve bunun gibi birçok tutum objesine yönelik tutumlarımız arkadaş

çevresinden etkilenir.

Medyanın Etkileri

Ana-baba arkadaş çevresi ve sosyal rollerimizden başka medya ve özellikle

televizyon, tutum oluşumuna etki etmektedir. Araştırmalar medyanı hem tutum oluşumuna hem de var olan tutumların pekişmesine etki

ettiğini göstermektedir. Örneğin çocukların hangi yiyeceği istedikleri, bu yiyeceğin televizyonda ne kadar sık reklamının çıktığıyla doğru orantılıdır.

Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)

Bir önceki kısımda incelediğimiz araştırmalar genellikle tutumların erken yaşlarda edinildiğini

göstermektedir. Ancak şu soruyu sormak da gerekir. Özellikle belirli gruplar hakkında neden kalıplaşmış tutumlar gösteriliyor? Yani insanlar

niçin başka grupları tipleştirme eğilimi göstererek onlar hakkında kalıpyargılar geliştiriyorlar?

Ortam Engelinin Önyargılı Tutumunum Gücü İle Etkileşimi

Örnek:

Kömürocağı iş normu

Ya da

Yüzyüze olmak

Örnek:

Şehir ırk ayrımı normu

Ya da

Mektup yazmak

(Yüksek ortam engeli)

(Alçak ortam engeli)

a b c

a : Zayıf ırk tutumu

b : Orta güçte ırk ayrımı tutumu

c : Güçlü ırk ayrımı tutumu

Tutum – Ortam – Alışkanlık – Beklenti – Davranış İlişkisi

Tutum

Ortam

Alışkanlık

Beklenti

Davranış

Kalıplaşmış Tutumların Durağanlığı

Küçük yaşlardaki öğretmenlerle ortaya çıktığını gördüğümüz kalıplaşmış tutumlar acaba ne kadar durağandır? Kolay değişir mi?

Kalıplaşmış tutumların bilgi yokluğunda bilgi sağladığını belirtmiştik. Öyleyse, bu durumu değiştirecek önemli bir olay olmadığı ve kalıp

tutumlar bu görevlerini yerine getirdikleri müddetçe kendileri de var olmaya devam

edeceklerdir.

Tutumların Ölçülmesi

Bir tutum doğrudan ölçülemez, ancak dolaylı olarak davranış yoluyla ölçülebilir. Bu ölçümde genellikle kullanılan davranış, sorulara cevap vermek ya da fikir belirtme şeklinde beliren

sözel davranıştır.

Bu amaçla sosyal psikologlar çeşitli tutum ölçme teknikleri geliştirmişlerdir. Bu teknikleri iki

bölümde toplayabiliriz: doğrudan ölçümler ve dolaylı ölçümler.

1. Direk Ölçümler

a) Thurstone Ölçekleri(Eşit Görünen Aralıklar Tekniği)

b) Likert Ölçekleri (Toplamalı Sıralama Tekniği)

c) Guttman Ölçekleri (Birikimli Ölçekleme Tekniği)

d) Duygusal Anlam Ölçeği

2. Dolaylı Ölçümler

Ölçekler ne kadar dikkatli şekilde geliştirilirse geliştirilsin, tutum ölçmek için sadece insanlara

soru sorma yolunu başvurulması yeterli olmayabilir. Özellikle kültürler arası

araştırmalarda aynı tutum ölçeğinin farklı kültürlerde kullanılarak karşılaştırılmasında, insanların, anketi uygulayanın gözünde nasıl gözükmek istedikleri konusu bir sorun olarak

belirebilir.