hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

218
KÜLTÜREL BELLEK SEMPOZYUMU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ Tarihi ve Kültürel Mirası Araştırma Merkezi (HÜTKAM)

Upload: mehmet-tuncer

Post on 23-Jan-2018

54 views

Category:

Presentations & Public Speaking


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

KÜLTÜREL BELLEK SEMPOZYUMU

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİTarihi ve Kültürel Mirası Araştırma Merkezi (HÜTKAM)

Page 2: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 3: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 4: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 5: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 6: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 7: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 8: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ancyra Roma Dönemi’nde nüfusu

100 000’e yaklaşan bir şehirdir.

Page 9: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Roman Ankara

Page 10: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 11: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 12: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 13: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 14: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Monumentum Ancyranum (Ankara Anıtı)

adı, Augustus ve Roma Tapınağı'nı ya da Res Gestae Divi Augusti olarak bilinir ...

Page 15: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

ALT YÜZ GEMİ ZAPTETTİM.

BİRÇOK KERE ZAFER ALAYI YAPTIM. YİRMİ BİR DEFA İMPARATOR İSMİNİ ALDIM. KARADA VE DENİZDE KAZANDIĞIM ZAFERLERDEN DOLAYI SENATO ELLİ BEŞ DEFA DİNİ TÖREN YAPILMASIN KARAR VERDİ. ZAFER ALAYLARINDA ARABAMIN ÖNÜNDE DOKUZ KRAL VE KRAL ÇOCUĞU YÜRÜYORDU.

HALK VE SENATO TARAFINDAN TEKLİF EDİLEN DİKTATÖRLÜĞÜ KABUL ETMEDİM. BÜYÜK BİR KITLIK OLDUĞU SENE ALDIĞIM İYİTEDBİRLER SAYESİNDE MİLLETİ AÇLIKTAN KURTARDIM. KAYDIHAYAT ŞARTIYLA VERİLEN KONSÜLLÜK GÖREVİNİ DE KABUL ETMEDİM.

SENATO VE ROMA MİLLETİ BANA EN YÜKSEK YETKİLERİ VERMEK İSTEDİKLERİ HALDE ECDADIMIZN GELENEKLERİNE UYGUN OLMAYAN HERHANGİ BİR MEMURLUĞU KABUL ETMEDİM. DEVLETİTEŞKİLATLANDIRMAK ÜZERE KURULMUŞ OLAN ÜÇLER MECLİSİ’NİN, ON YIL ÜYELİĞİNİ YAPTIM.

Page 16: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 17: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

“Tanrılaşmış Augustus’un Yaptığı İşler” (Res Gestae Divi Augustus)

Page 18: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 19: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 20: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Tablonun alt kısmında bulunan ve "şehir hayatı" nı anlatan bu bölüm tablodan ayrı bir sahne olarak resmedilmiştir. Bilhassa 17 ve 18. yy.'daAvrupa'da "şehir hayatı" tabloları adı altında bir takım tablolar moda olmuştur. Bu tablolarda o şehirdeki hayat ne ise hepsi bir arada yansıtılmıştır. Yukarıdaki bölümde de Angora'daki ticaret hayatı, esnaf ve sanatkâr loncaları görülüyor. Kenarda büyük bir dokuma tezgâhı ve

terazili beyaz sakallı bir satıcı var. Feraceli kadınlardan başka, pazarlık yapan, çünkü aralarında biri keseye davranmış vaziyette, bir takım tüccarlarda var.

Hatta arada bir de dilenci ve dövüşenler de ihmal edilmemiş. Herhalde çok sayıdaki bu kadınlar, yünleri yıkayıp hazırlayan işçilerdir. Çünkü ateşyanan bir ocak var. En kenarda büyük bir tezgâhta yünler dokunmaktadır.

Ortada dua edildiğini görüyoruz. Belki de yıllık mahsulün satışı sırasında yapılan bir dini tören ile ilgili bir sahne. Resimde kadınların çokluğu Osmanlı devrinde tiftik endüstrisinde kadınların önemli yeri olduğunu gösteriyor.

(Kaynak: Semavi Eyice, Ankara'nın Eski Bir Resmi, S.106)

Page 21: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1839 TARİHLİ ANGORA HARİTASI (Kaynak: M. Tunçer Arşivi)

Page 22: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

H. von Moltke'nin kurmaylarından Binbaşı Baron von Vincketarafından hazırlanan bu harita bilinen en eski Angora haritasıdır.

Üçüncü sur duvarı, şehre giriş kapıları ve yol sistemi ile Bedesten ve bazı hanlar net olarak görülebilmektedir.

ÜÇÜNCÜ SUR DUVARI TAMAMEN YOK OLMUŞTUR

Page 23: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Uzun Çarşı; Kızıl Bey Caddesi ile üçüncü surun başlıca kapılarından biri olan Eset Kapısı’na bağlanmaktaydı. Uzun Çarşı’nın kuzeyinde, Tahtakale Han’ı (Tahtacı Hanı) 18 odası ile çarşının ikinci büyük Hanı’dır. Keçeciler Hanı’nın ise, Tahtakale Hamamı yakınında daha küçük bir han olduğu sanılmaktadır.Bu kapılardan en önemlileri;

• Erzurum Kapısı, doğuya açılan bir kapıdır,• İzmir Kapısı (günümüzde Osmanlı Bankası’nın bulunduğu yerdeydi), • Cenabi Paşa kapısı (Kayseri Kapısı – günümüzde İşBankası’nın bulunduğu yerdeydi),• İstanbul Kapısı ise günümüzde Dışkapı (Çankırıkapı) idi (ERDOĞDU, Ş., 2001, S.143-144)

Page 24: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 25: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 26: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

"İki bin dükkanı vardır. Bir süslü Bedesten'i bulunmaktadır. Çarşılarının çoğu yüksek yerdedir. Uzunçarşısı, Sipahi Pazarı, Kale Altı Pazarı, gayret kalabalık pazarlardandır ”. (ANDREASYAN, H.D., 1964, S. 162).

"Bedesten yapısı çok görkemlidir. Kıymetli mallar, taştan yapılmış ve çok kubbeli olan bu binada satılır”. (POCOCKE, R., 1743-45).

Page 27: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ahiler Devrinde (13. ve 14. yüzyıllarda ) başlangıçta sadece debbağ , saraç ve kunduracıları kapsayan Ahi Örgütlerinin, giderek 24 üretim dalını kapsayacak

biçimde genişledikleri saptanmıştır .

Ahi Örgütlerinin üretimde bulunduğu zenaat dalları şunlardır :

1. Çiftçiler 6. Çulhacılar 11. Bezazlar 16. Aktarlar 21. Ekmekçiler

2. Debbağlar 7. Hallaçlar 12. İpekçiler 17. Papuçcular 22. Berberler3. Haytaplar 8. Sandıkçılar 13. Şekerciler 18. Göncüler 23. Keresteciler4. Nalıncılar 9. Nalbantlar 14. Demirciler 19. Bıçakçılar 24. Yorgancılar5. Dokumacılar 10. Destegahçılar 15. Leblebiciler 20. Kuyumcular

Bu üretim ve servisler, her biri belirli sokakta yoğunlaşmışlar ve sonraları gelişerek yayılmışlardır. Bu sokaklardan bazıları günümüze kadar ulaşmış ve belirli mimari tipoloji analizleri yapmaya olanak sağlamıştır.

Page 28: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Sof" üretimi ve ticareti, 16. yüzyıl Angora 'sının ekonomik gelişiminin başlıca nedenlerinden biridir ve en önemlisidir. Şehir içi ve dışı ticarette, sof ve bazı kumaş ticareti büyük yer tutmaktadır. Bedesten ve çevresindeki ticari hanlar bu ticaretten paylarını çokça almışolmalıdırlar. Ticaretin artan bu gelişimi, Sulu Han ve çevresinin de büyüyüp gelişmesine neden olmuştur.

Page 29: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1852 senesinde seyahate çıkan A. D. Mordtmann Ankara

ticareti hakkında şöyle yazmış:“Angora senede bir milyon okka tiftik yani Angora tiftik keçisi

yünü ihraç eder. Okkası 60 kuruştur ki 60 milyon kuruş eder. (6 000 000 Florin). Angora keçisinin senelik verimi 450-500 000 kg’dır. Her keçi senede 1 okka verir, bu miktardan takriben 100

000 kilo Hollanda’ya gönderilmek üzere, memleketten işlenir. 45-50 000 kilo memleketin ihtiyacına harcanır, 300 000 kilo

ham olarak, İngiltere’ye, bir miktar Marsilya tarikiyle Fransa’ya, Triyeste tarikiyle Avusturya’ya gönderilirdi. İngiltere aldığı yapağıyı, işledikten sonra (Kişmir) yapağı diye satar. Hollanda ve İngiltere’ye ihraç olunan yapağıdan şal yapılır, iyi cins yünün kilosu 70 Frank’ı aşar.” (Erdoğdu, Ş., 2001, S.144)

Page 30: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

İngilizler, 1830’lu yıllarda kurdukları fabrikalarla da Angora ’daki el tezgahlarına rakip olmuşlar ve gelişen teknoloji ile daha hızlı ve ucuz üretimde bulunarak piyasayı ellerine geçirmişlerdir.

Bütün bu gelişmelerin sonucunda, 16. - 17. yüzyıllarda Angora ’da bulunan 4-5 bin dolaylarındaki dokuma tezgah sayısı 19. yüzyılın sonlarına doğru giderek azalmış ve birkaç tezgah dışında “sof” üretimi yok olmuştur.

Page 31: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

İngilizlerin endüstrileşmiş üretime geçmeleri, Osmanlı Devletinin gümrük

vergilerini düşürmesi, yabancı tüccarlara yerli tüccarlar karşısında önemli ayrıcalıklar sağlaması nedenleri ile Osmanlı pazarı yabancı sermayeye

açılmıştır.

1812 yılında, Angora ve çevresinde 1000

kadar dokuma tezgahı olduğu, İzmir’e gönderilen sof ve şal üretiminin giderek gerilediği bilinmektedir. Kumaş üretimi 18. Yüzyıl ortalarına oranla yarı yarıya

azalmıştır.

Page 32: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

“Ankara, Anadolu’nun ticaret merkezi denilecek kadar haizi ehemmiyet bir mahal olup, dahili vilayette senevi bir milyon yüz elli bin okka tiftik hasıl olmaktadır. Vaktiyle beher okkası yarım liraya kadar alınıp satılan bu kıymetli mahsul yüzünden memlekete pek

çok liralar girmekte iken, son zamanlarda fiyatın on iki kuruşa kadar düşüşü bu ticareti sarsmıştır. Ve binaenaleyh Ankara ticareti ziyadece müteessir olmuşsa da bir müddet sonra bu ticaret muayyen bir had dairesinde intizama girmiş ve bu gün ticaretimiz için yine haylice menfaat temin etmektedir. Şimendifer, ticaret inkişafına yardım etmiş, bundan zahire, meyve, vesair yaş mahsuller istifade etmiştir.” (Ankara Vilayeti Salnamesi)

Page 33: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Yukarı Yüz’de Bedesten, Çukur

Han, Çengel Han, ZağfiranHanı, Kapan Han vb. sayıları

33’e yaklaşan irili ufaklı ticari han inşa edilmiştir.

YUKARI YÜZ / HANLAR BÖLGESİ

Page 34: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Angora çarşılarında özellikle Bedesten çevresindeki ticaret 19. Yüzyılın başlarından itibaren yitirmeye başlamıştır. “Son yıllarda iyice gerileyen ticaret, tamamen yerli hristiyanların eline geçmiştir.” (J.M. Kinneir; Voyage dans l’Asie Mineurre, Paris, 1918’den aktaran MADRAN, E., BAKIRER, Ö., 1981, S.111)

Atpazarı, Bedesten ve çevresinde yer seçen “Hanlar Bölgesi” bu

yüzyıllarda da esas şehir merkezi işlevini sürdürmektedir.

Page 35: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Atpazarı, Bedesten ve çevresinde yer seçen “Hanlar Bölgesi” bu

yüzyıllarda da esas şehir merkezi işlevini sürdürmektedir. Ancak, şehirdeki üretimin şekil değiştirmesi, sof üretimin yok denecek kadar azalması ve şehrin tarımsal üretimde bulunacak şekilde yeniden örgütlenmesi ile bu ana merkezin başlıca ticari fonksiyonları azalmışbulunmaktadır.

Page 36: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 37: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 38: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara’da bir Eti Müzesi kurulması isteğinde olan Atatürk’ün telkinleriyle 1930 yılında Kültür (Hars) Müdürü Hamit Zübeyr

Koşay tarafından, bakımsız durumda olan Mahmut Paşa Bedesteni ve Mahmut Paşa Hanı’nın müzeye dönüştürülmesi fikri ortaya atılmış ve bu yapılar 1933 yılında Belediye’den satın alınmıştır.

Mahmut Paşa Bedesteni ve Hanı’nda yapılan restorasyon çalışmaları 1938 yılında başlamış ve çeşitli aşamalardan sonra ancak 1968 yılında tamamlanabilmiştir.

Mahmut Paşa Bedesteni’nin orta kısmında yer alan kubbeli mekânın büyük bir kısmının onarımı 1940 yılında bitirilince

eserler buraya taşınmış ve 1943 yılında da Arkeoloji Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır .

http://aev.org.tr/ankaranin-tarihi-arkeolojisi-ve-mimarisi/kale-ve-civari/v04-anadolu-medeniyetleri-muzesi-mahmut-pasa-bedesteni-han/

Page 39: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 40: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 41: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Aşağı Yüz denilen Tahtakale çarşısında ise Hasan Paşa Hanı ( Suluhan ), Tahtakale Çarşısı, Haseki Hamamı, Haseki Camii vb. ticari ve sosyo-kültürel yapılar yer almıştı. 16 -17. yy’daAngora tarihsel kent merkezinin Atpazarı ve Hanlar

Bölgesi kesiminden Çıkrıkçılar yokuşu aracılığı ile ‘’Taht-el Kal’a’’ ( Tahtakale-Kale altı ) kesimine doğru gelişmesinin sonucunda oluşmuştur.

Page 42: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1929 tarihli kadastral harita, Tahtakale Çarşısı’nı yangından önceki fiziki durumunu gösterdiği için tarihsel önem taşımaktadır. Bu yangın, 1929 yılı ortalarında, Sulu Han civarında başlamış ve bütün çarşı bir gecede yanmıştır

Page 43: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Bir başka yangın da; I. Dünya Savaşı devam ederken, 13 Eylül 1917 tarihinde çıkan ve bir öncekine oranla

çok daha geniş bir alanı tahrip eden yangındır. Kaleden başlayarak tüm gayr-ı müslim yerleşim alanlarını tahrip eden bu yangın aslında sosyal

ayrışma ve iç çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Page 44: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1917 yangını için Yalçın Ergir büyük Ankara yangını için şu bilgileri vermiştir, "Kale eteklerindeki yangın tarihi hep 1917 olarak geçer, Bu yangının adı “32 Yangını”dır. Hicri 1332, Miladi 1914 yılına tekabül etmektedir. 1332 Yangını ile tabir edilen RUMI takvime göredir, çünkü Rumi 1332 yılı, Miladi 1916 'ya

tekabül etmektedir. Yani Yangın 1917 yılında değil 1916 yılının Eylül ayında meydana gelmiş" demiştir. Ancak, Hamit ZübeyrKoşay, 1935 de yayınladığı "Ankara Budun Bilgisi" adlı eserinde yangının 13 Eylül 1917 tarihinde çıktığını yazmaktadır. Refik Halit Karay da 1917 yangını olarak bahsetmektedir.

Page 45: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 46: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

“...Ne Samanpazarı, ne Çıkrıkçılar Yokuşu, ne Balıkpazarı, ne İstanbul Caddesi, ne karaoğlan çarşısı kaldı. Her taraf bir yangın ertesinin veya bir talan sonunun manzarasını gösteriyordu. Hangi dükkanda neye el atsalar, karmakarışık bir hırdavat yığınından başka bir şey bulmanın imkanı yoktu”...

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara, S. 25., 1972, Remzi Kitabevi, (Dördüncü Baskı)

Page 47: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1917 yılında yaşanan büyük Ankara yangınını Refik Halit Karay söyle anlatır:

“Ankara yangınını görmeyenler, Roma’nın nasıl yandığına, o dehşete, o kıyamete akıl erdiremezler. Bir meydanlığa rast geldim, Ankara Ermeni'lerinin zenginliğine delil olarak orada muvakkat bir abide kurulmuştu. Yangından kaçırılan 100 kadar piyanonun sıra dizildiğini gördüm. Üzerlerine seçme, pahalı halılar serilmişti. Birden kocaman yanık bir kütük geldi, aralarına düştü, söndürmeye koşacak adam yoktu. Kıyamet Ankara'da kopmuştu ve mahşer orasıydı. Yangın iki gün iki gece devam etti. Nihayet yakacak bir şey bulamadı, söndü. Ankara’nın dörtte üçü ortadan silinmişti. Sıra açlığa, sefalete, perişanlığa gelmişti. Evleri yanan Rumlar ve Ermeniler, ya akrabalarının ya da Müslüman Komşularının evlerine uzun süreli misafir oldular. Büyük bir bölümü de sonradan İstanbul’a, İzmir’e ve diğer illere göç ettiler. Böylece 1828'den sonra topluca Ankara'ya gelen ticaret burjuvazisi kentten ayrılmış oldu”.Bu yangın, Hacıdoğan Mahallesi’ne kadar ulaşamamış ve Tahtakale Çarşısı’na sınır olan Balıkpazarı Caddesi’ne kadar etkisini göstermiştir. Yangın alanları 1930 tarihli hava fotoğrafında işaretlenmiştir.

Page 48: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Belkıs Mahallesinde Çifte Hamam (Hasan

Paşa Hamamı)

Page 49: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Redif Kışlası, yukarda Jandarma olarak adlandırılan bina... onun güneyinde Julian Sütunu ve onun doğusunda da Hasan Paşa Hamamı.

Page 50: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 51: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Karaoğlan Çarşısı, demiryoluna ve yeni oluşturulan idari merkeze yakınlığı nedeniyle en fazla gelişme gösteren ticaret kesimi olmuştur. 20. Yüzyıl başlarında burada konaklamaya yönelik hanlar (Taşhan gibi), büyük mağazalar ve bankaların idari yapıları yer seçmeye başlamışlardır.

Samanpazarı ve çevresi bu dönemde şehrin en kalabalık yeridir. En canlı alışveriş merkezi ise daha batıda kalan Karaoğlan Çarşısı’dır.

Page 52: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 53: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara'nın Başkent oluşundan ve anılan kentleşme eylemlerinden en çok etkilenen çevre, Taşhan Meydanı Çevresi ve Karaoğlan Çarşısı olmuştur. Buna karşın, diğer geleneksel çarşılar ve Tahtakale Çarşısı, kendini çevreleyen ana cadde kenarları hariç eski dokusu ve kullanımlarını sürdürüyor olmalıdır.

Kamu yatırımlarının daha çok, Atatürk Bulvarı, Yenişehir ve Ulus'ta toplandığı belirgindir. 1917 yangını ile tahrip olan, Işıklar Caddesi, Konya Sokak, Anafartalar Caddesi arasında kalan

kesim ise öncelikle planlanarak yapılaşan bölgelerden biridir. Erken Cumhuriyet Dönemi'nde Ulus ve çevresinde özellikle yangın geçiren Anafartalar Caddesi ile Hisarpark arasındaki

kesimde apartmanlaşma çokça görülmektedir.

(Kaynak : Tunçer, M., 2000, Ankara Tarihi Kent Merkez Gelişimi)

Page 54: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ulus Meydanı'nın gelişmesi ise bu tarihten sonra hızlanmıştır. Ankara'nın o devre göre en modern, kaloriferli ve banyolu,

telefonlu oteli olan “Hotel D’Angora” ya da “Taşhan Palas” Taşhan Meydanını belirleyen en önemli anıtsal yapıydı. Bu yapı, Ankara İmar Planı yarışmasını kazanan Prof. Hermann Jansen'initirazlarına rağmen yıktırılarak, yerine ”Sümerbank Binası” inşa edilmiştir.

Page 55: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Cumhuriyetin ilk anıtı olan ve Heykeltıraş HeinrichKrippel tarafından yapılan “Ulus Heykeli”, 1927 yılında,

Taşhan’ın önündeki meydanda konumlanmıştır. Önceleri Hakimiyet-i Milliye daha sonra Ulus Meydanı olarak anılan bu kesim Cumhuriyet’in ilanı sonrasında “Modern Merkez”

işlevlerinin yer seçtiği bir alan olarak gelişmeye başlamıştır.

Page 56: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

TAŞHAN (ULUS) MEYDANI (İstanbul Pastahanesi’ne bakış)

Page 57: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 58: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Yangın, günümüzde Ankara Belediye Binası olan ve o zamanlar sebze

hali olarak kullanılan yere kadar yayılmış ve ancak yangın bombaları atılarak durdurulabilmiştir. Top top kumaşların yandığı, zararın 2 milyon liradan fazla olduğu belirtilmektedir. Hasan Paşa ve Tahtakale Hamamları ile, Haseki Camii de yangında hasar gördükleri için

yıktırılmışlardır .

Tahtakale hanı ile adı saptanamayan ve paftalarda “Han” olarak

belirtilen küçük bir iki han da yangında tahrip olmuşlardır. Bu kısım daha sonraları doldurularak yükseltilmiş, Sulu Han’ın birinci kat seviyesinden Posta Caddesi (Şehit Teğmen Kalmaz Caddesi) geçirilmiş, yanan kısma da Ulus Şehir Hali inşa edilmiştir.

Page 59: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 60: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Tahtakale Yangını olarak bilinen 1929 yangınını Mehmet Kemal şöyle anlatıyor (Bozyiğit, A., E., ).

“... Tahtakale nereye düşerdi? Şimdiki Belediye'nin ardı ile Posta Caddesini, Hacıdoğan Mahallesi'ni içine alan bölgeydi. Hacıdoğan Mahallesi'nde Ermeniler otururlardı. Yangından Ermeni Mahallesi pek

fazla zarar görmedi ama çarşı tümden yandı. O zamanı parası ile iki milyon liradan fazla zarar ziyan olduğunu da zaten gazete yazıyor.Bir yaz gecesi sabaha karşı bağda bir telaş, bir gürültü başladı. (Yazar o sırada Dikmen Bağları'ndaki evlerinde bulunuyormuş). Herkes uyanıyor, koşuşuyordu. Biz çocuklar da gürültü ve telaşa uyandık. “Ankara yanıyor!” diyorlardı.

Page 61: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Alaca karanlıkta yönümüzü kente döndüğümüzde, kentin üstünü bir alev dalgasının sardığını gördük. Şehir yanıyordu. Ama neresi yanıyordu? “Mal canın yongasıdır” derler.

Şehrin yandığını gören, şehre koşmaya başladı. Ne bulurlarsa binip şehre gidiyorlardı. At, eşek, araba yaylı, fayton, kağnı... Bilim gibi çocuklar ve kadınlara elleri böğründe yangını uzaktan seyretmek düşüyordu. Dokuz on yaşlarındaydım. Hava biraz açtıktan, gün ışıdıktan sonra, biriktiğimiz Kızılyokuş üstünden, kendi yaşımda birkaç çocukla birlikte elele tutuşarak kentin yolunu tuttuk. Her yan bomboştu o zamanlar. Ne Harb Okulu vardı, ne Bakanlıklar ne de Yenişehir. Bu boşluğu ve düzlüğü ne kadar zamanda indik ve şehre ulaştık bilmiyorum. Ama şehre geldiğimizi biliyorum. Evimiz Denizciler Caddesi'ndeydi. Oraya ulaştık. Şükür Allaha, yangın bizim mahalleyi sarmamıştı.

Page 62: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 63: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

“Tahtakale yanıyor” dediler. Çocuksu cesaretimizle Tahtakale'ye doğru yöneldik. Her yer yanıyordu. Yangın karşısında, bir insanın duyduğu güçsüzlüğü o zaman yaşadım. Uzaktan bakıyorduk. Top top kumaşlar yanıyordu. Yangında eriyip pekmez dönüşen helva tenekelerini tutup tutup atıyorlardı. Gördüm. Tahtakale deyip geçmeyin, çarşı Pazar olarak, o zamanlar kentin kalbiydi.“Gazi Paşa geliyor..” dediler.Yangın da insanlar da açılmaya başladı. Gazi'nin gelişi de kendine özgüydü. Önce pat pat motor sesleri duyuluyor, ondan sonra bir dizi otomobil... Gazi Paşa, yangını denetliyordu. Belli ki ardındakiler Kılıç Ali, Salih Bozok, Recep Zühdü, Muhafız

Komutanı İsmail Hakkı Tekçe...İtfaiyeciler daha çok su serpmeye, görevliler daha hızlı çalışmaya, yetkililer daha sert komut vermeye başladılar. O ana kadar görmezlikten geldikleri biz çocukları selamet bir yere itmeye, toplamaya çalıştılar.Vakit öğleyi çoktan geçmişti. Bazıları eriyen helva tenekelerinden bize helva verdiler, ekmek verdiler, karınlarımızı doyurduk. Tellallar yiten çocukların adlarını bağırıyor, yitenlerin Hacıdoğan karakolundan bulunmasını öğütlüyorlardı.Gazi'nin denetimi ile yangın söndürme telaşının gözle görülür biçimde arttığını anımsıyorum...”

Page 64: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1920’LERDE KARAOĞLAN (TAHT’EL KAL’A) ÇARŞISI

Page 65: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 66: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

(Kaynak: Kuyud-u Kadime Arşivi, Tapu Kadastro Gn. Md.lüğü)

Page 67: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Bu döneme ait bazı Şer’iye Sicillerindeki kayıtlarda Hacıdoğan Mahallesi ve çevresindeki ticaretin gelişimi ve niteliği hakkında bilgiler bulunmaktadır.

· 2 Rebiülevvel 1207 (18 Ekim 1792) tarihli Ankara Şer’iye Sicili’ne göre (Defter No: 184, Belge No: 67); Sulu Han’ın batısında bir “Attar Çarşısı” bulunduğu, ayrıca kalaycıların da buralarda yerleştiği belirtilmektedir. Attar Çarşılarında, güzel kokulu bitki ve eczalar, iğne, iplik, düğme, boya, boncuk gibi günümüzde tuhafiyeci ve eczanelerin sattıkları mallar satılmaktaydı.

· 8 Rebiülevvel 1208 (14 Ekim 1793) tarihli bir başka kayıtta ise, Ankaravi Külliyesi’nden olan Sulu Han’da, İzmir İpliği ve kahve satıldığı anlaşılmaktadır (Ankara Şer’iye Sicili, Defter No: 184, Belge No: 227). Han içerisinde aynı zamanda attarlık da yapılmaktadır (Ankara Şer’iye Sicili, 27 Zilkade 1217 (18 Şubat 1803), Defter No: 198, Belge No: 194).· Taht’el Kal'a Hanı'nın yaptırılışı ile ilgili bir sicilde, Hanın Toygar-Zade Mehmed Efendi tarafından 1232 Hicri (1816) tarihinde yaptırıldığı kayıtlıdır (Ankara Şer’iye Sicili, Defter No: 217, Belge No: 41).

Page 68: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Tahtakale Çarşısı’nın diğer sosyal ve dini yapılarla beraber yok olduğu, Sulu Han’ın da kısmen tahrip olup ticari önemini kaybettiği görülmektedir. Sulu Han bir müddet bu terk edilmiş ve harap durumunu kurumuş ve ön kısımları zamanla tamamen yıkılmıştır .

Page 69: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

SULU HAN RESTORASYON PROJESİ (TUNÇER, M., 1985, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü arşivi ve Vakıflar Gn. Md. arşivinden alınarak yeniden çizilmiştir)

Page 70: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Suluhan; restore edildiği 1984-86 yıllarından bu yana, yapının, mimari niteliği ve özgün kullanımına aykırı kullanımlar (Zücaciye, billuriye, nalburiye vb. ) ile giderek tahrip edilmektedir.

Page 71: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 72: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 73: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 74: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 75: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 76: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 77: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 78: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 79: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 80: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 81: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 82: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

3 Kasım 1936’da Atatürk’ün de katıldığı bir törenle hizmete açılan ve Başkent’in içme suyu ihtiyacının karşılanması için yapılan Çubuk1 barajı "ekonomik ömrünü doldurduğu için" 1994 yılından beri su tutmayan kuru bir barajdı. Belediye

burayı Ankaralının nefes alacağı yeni bir rekreasyon alanı haline getirileceğini beyan etmişti. Yıllardır hep aynı yerde...Ancak Keçiören Ihlamur Vadisi çalışmaları nedeniyle geçici olarak su tutmaya başlamış ve böylece lağım suyu barajı ünvanına kavuşmuştur.Çubuk ve Karaköy Atıksu Arıtma Tesislerine rağmen lağım akan Çubuk Çayı boklu da olsa, geçici de olsa barajına geri kavuşmuştur...

Page 83: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

http://lcivelekoglu.blogspot.com.tr/2013/11/3-kasim-77-yil-once-bugun-ankara-cubuk.html

Page 84: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

"...Çubuk Barajı, Çubuk ilçesinin kanalizasyonunun Çubuk Çayı’na

dökülmesi sebebiyle aşırı kirlilikten ötürü işlevini yitirmiş ve 1994 yılından itibaren Baraj’dan su alımı durdurulmuştu. 2010 yılında barajı kurtarmak için Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çubuk ve Karaköy atıksutesislerini hizmete sokmuş ve baraj temizleme işlemine başlamış, daha sonra da Çubuk Barajı ve Vadisini bir rekreasyon alanı olarak

değerlendirip yeniden topluma kazandırmaya yönelik çalışmalar başlattığını, projeler ürettiğini açıklamıştı. Ancak, bu güne kadar henüz herhangi bir işlem başlatılmamıştır."

Page 85: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 86: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 87: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 88: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara 2025 Nazım Plan Çalışması Gelişme Koridorları (Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2007)

Page 89: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 90: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 91: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Bağ evleri Angora’da 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında yaz başlarında gidilen ve güz başına kadar kalınan bir yaşam kültürüdür. Yörede bağcılık milattan öncesine dayanmaktadır.

Hititler döneminde ama özellikle İsa’dan önce 8. yüzyıllarda Friglerde çeşit açısından çok zengin ve bakımlı bağların bulunduğu bilinmektedir. Evliya Çelebi Ankara Bağları için “Mamur, abadan, üzümü çok olduğunda adına Engûrü adını vermişlerdir.” demektedir.

Page 92: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

“Engûrü” Farsçada üzüm anlamına gelir. Kışın Ulus ve çevresini aşmayan sınırlar içinde oturulur, bahar geldiğinde nisan sonu mayıs ayı başında bağ evlerine göç edilir, ekim ayının sonuna kadar buralarda kalınırdı. Şeref Erdoğdu’ya göre kuzeyden başlayarak saat yönünde Ankara çevresini dönersek 32 bağ ve bahçe semti saymak mümkündür .

Page 93: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Keçiören’de Çoraklık, Kızlarpınarı, Mecidiye, Hacıkadın Deresi,

Karabağ, Solfasıl Çın Çın, Karaca Kaya (şimdi sitelerde bir cadde), Samanlık, Abidinpaşa, Kınalı Köşk, Frenközü (şimdiki Türközü), Lakavuz, Büyük Dedeman Otel’inin çevresi, Seyran Bağları, Dikmen Bağları, Çankaya, Yukarı Öveç, Aşağı Öveç, Keklik, Çatlaklı, Söğütözü, Pamuklar Çiftliği, Etlik Bağları, İğdelidere ve Ayvalı bağları .

Page 94: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 95: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 96: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Hemen her yer 5-8 katlı olarak, kotlardan 3-4 kat kazanılarak, hiçbir

açık ve yeşil alan, kamusal kullanım alanı (yeşil, spor, çocuk bahçesi vb) bırakılmadan aşırı yoğunlaşmış ve böylece “Islah” edilmiştir! Ayakta kalan son bağ evleri, 19. ve 20. yüzyıl başı Ankara’sının hem fiziksel hem sosyal niteliklerinin açıklanmasına yardımcı olan, o

dönemin yaşam kültürünün ayrılmaz bir parçası “bağ evinde yaşam” geleneğini yansıtan önemli tanıklardır.

Page 97: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 98: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Keçiören'de Kültür Bakanlığı tarafından tescillenmiş 51 Bağ Evi bulunuyor.

Page 99: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kaynak https://www.panoramio.com

Page 100: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kaynak : https://www.vekam.org.tr

Page 101: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 102: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 103: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 104: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 105: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 106: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 107: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara, Orta Anadolu bölgesinde, morfolojik bakımdan yerleşmeye uygun doğal bir eşik kuşağında bulunmaktadır. Kent, doğu-batı yönünde uzanan Engürü Ovasının doğu yamaçlarında kurulmuş olup, kuzeyde Karyağdı dağları (1200-1500 m), güneyde Meşe ve Hacı dağları, güneydoğuda ise Elmadağ (1800 m) ile sınırlanmaktadır. Ankara’nın yakın doğal bölgesi batıya doğru Engürü Ovası ve Sincan’ın batısındaki kuzey-güney doğrultusunda uzanan Mürted Ovası ile birleşmektedir.

Page 108: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara Çanağı’na dışarıdan girenbaşlıca akarsular, kuzeydoğudangelen Çubuk çayı, doğudan gelenHatip Çayı ve güneydoğudan şehreyaklaşan İncesu Deresi’dir.

Hatip Çayı Ankara Kalesieteklerinden geçerken üzerinde

kurulmuş bulunan Roma DönemiSu Bendi’nden dolayı “BendDeresi” adını alır.

Page 109: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 110: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

YÜZYILLARCA HATIP ÇAYI, ÇUBUK ÇAYI VE İNCESU’NUN ÇEVRESINDEKI BAHÇELERIN, BOSTANLARIN SULANMASINDA YARARLANILMIŞ, BAZI KESIMLERI ISE DINLENME VE MESIRE OLARAK KULLANILMIŞTIR.

HATİP ÇAYI (BENDDERESİ) ÜZERİNDE ROMA BENDİ VE KÖPRÜLER

Page 111: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 112: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 113: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 114: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 115: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

DSİ Akarsu Taşkın Yıllıklarına Hatip Çayı, 1955-1988 yılları arasında üç kez zararlı taşkınlara neden olmuştur. (18-21 haziran 1961 (3 Ölü), 12-13 Mart 1968 ve 12 haziran 1988 (13 ölü), Ayrıca 11 eylül 1957

tarihindeki taşkın 130 kişinin ölümüne sebebiyet vermiştir. Bendaracılığı ile debisi düşürülen suyun bend üzerindeki kemerli tek açıklıkla kontrollü bir şekilde salımı sağlanıyor ve böylece suyun sel etkisi ortadan kaldırılarak dere yatağında zararsız bir şekilde akması sağlanıyordu.

Page 116: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara Çayı, Bend Deresi, Çubuk Çayı gibi akarsuların büyük bir

kısmı daha ilk yıllarda kanalizasyona dönüştüğünden üstleri kapatılmış ve birer kanalizasyon kolektörüne dönüştürülmüştü. Hepimizin bildiği Jansen’in Antik Roma Bendi’ni bir yüzme havuzuna dönüştürmeyi amaçlayan tasarısı, Jansen’in işine 1939 yılında son verilmesi ile rafa kaldırılmıştı.

Page 117: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 118: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Zaten Altındağ sırtlarında başlayan ve önceleri önemsenmeyen “barakalaşma” Bendderesini önce kirli akan bir dereye, daha sonra da kanalizasyona dönüştürünce, Kalenin üzerinde yükseldiği görkemli vadi tabanının üstü kapatılıverdi ve “Bendderesi” cadde haline dönüştürüldü. Altındağ tepesindeki “Hıdır” Türbesi de zaten yok edilmişti, Hıdrellezin kutlandığı, pikniklerin yapıldığı güzelim dere ve boyunca gelişen ağaç dokusu, tüm güzelliği ile yok oldu gitti. Ama, tüm çevre sorunları zaten Osmanlı Döneminin son yüzyılı olan 19.yy sonlarında debbağların (tabak) ve tabakhanenin burada yer seçimi ile başlamıştı..

Page 119: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 120: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Hatip Çayı, Çubuk Çayı ve İncesu beş yüzyıldan fazla bir süredir bu günkü adlarıyla anılmışlardır. Yüzyıllarca bu akarsulardan çevresindeki bahçelerin, bostanların sulanmasında yararlanılmış, bazı kesimleri ise dinlenme ve mesire olarak kullanılmıştır. 16. ve 17. yüzyıllarda Hatip Çayının (Bendderesi) Ankara’nın en önemli ekonomik ürünleri Sof üretiminde

(Tiftik) kullanıldığı, bu nedenle suyun temizliğinin önem taşıdığı bilinmektedir. "SOF" üretimi, iklim özelliklerinin Angora keçisi üzerindeki

olumlu etkileri, dolayısıyla tiftiğinin yüksek kalitesi gibi etmenlerle şehri belirleyen başlıca üretimlerden biri olarak yüzyıllarca devam etmiştir.

Page 121: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ayrıca önemli ekonomik ürünlerden biri olan dericiliğin tabaklama işlemleri de gene Bendderesi kenarında gerçekleştiği ve buradaki dabakhanelerin19.yy sonlarında bu kesimde kirliliğe neden olduğu bilinmektedir. Her üç dere üzerinde, en çok da Bendderesi üzerinde su değirmenleri kurulmuş, hububat öğütülmüştür. İncesu’nun yukarı bölümlerinde, Mühye Köyü ve İmrahor’datoprağın uygun niteliklerinden yararlanmak amacı ile burada tuğla fabrikaları kurulmuştur.

Page 122: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 123: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 124: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 125: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 126: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 127: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 128: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 129: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 130: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

ANKARA TARIHI KENT DOKUSU / ULUS

Page 131: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 132: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 133: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 134: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 135: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Hacı Bayram Çevre Düzenleme Projesi Çevre Bağlantıları

Page 136: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Hacıbayram Meydanı düzenleme öncesi, sonrası ve proje maketi ...

Page 137: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 138: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kimlik değişimine örnek: Hacıbayram Meydanı ve Kitapçılar Çarşısı

Page 139: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 140: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 141: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 142: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 143: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 144: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 145: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 146: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 147: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 148: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Sansasyonel ve rant amaçlı projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla Ulus “Yenileme Alanı” ilan edilmiştir.

Bilimsel korumayı değil de yıkıp yeniden yapmayı benimseyen bir yaklaşımdır. Hamamönü ve Hacıbayram Çevresinde “Yeni” “Tarihi Eserler” yapılmaktadır!.

Page 149: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 150: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

HACIBAYRAM CAMİİ ÇEVRESİNDE YENİ-TARİHİ ESERLER!

Page 151: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

UNESCO Dünya Mirası Listesine 2016 da giren bölge.!!.

Neredeyse bir çoğu sıfırdan yeniden inşa edilen Eski Ankara Evleri’nin yeniden inşasının “Venedik Tüzüğü” ve “Restorasyon İlkelerine” uygun olmadığı, Hacıbayram Camii çevresinde “Yeni Tarihi Eserler” oluşturulduğu akademik çevrelerce tartışılmaktadır.

Page 152: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 153: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 154: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 155: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

YIKILAN / YENİDEN YAPILAN YENİ-ANTİK SUR DUVARI !

Page 156: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 157: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 158: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 159: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 160: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 161: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara iki bin yılı aşkın süre içinde inşa edilen Kale

ve tarihi kent dokusundan oluşmaktadır.

Page 162: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1929 TAHTAKALE YANGININDA SULUHAN TAHRİP OLMUŞ VE TİCARİÖNEMİNİ YİTİRMİŞTİR.SULUHAN'IN KARŞISINDAKİ BİRSIRA DÜKKÂN İLE UZUN ÇARŞI'NINBİR BÖLÜMÜ DE YANMIŞTIR.

Page 163: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 164: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 165: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Sulu Han (Hasan Paşa Hanı) (üstte), Hacıdoğan Sakinleri Mah. de bir ev..

Page 166: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 167: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 168: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Hisarpark Kesimi Yangın Öncesi / YOK OLAN ANKARA KENT KİMLİĞİ

Page 169: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 170: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 171: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 172: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 173: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

YOK OLMAKTA OLAN HACIDOĞAN

MAHALLESİ

Page 174: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ben bir anımı anlatayım bunlar ilerde lazım olacak; Mahallemiz

arnavut taşları ile kaplıydı babamın muhtarlığı döneminde, adamın başının etini yediler “asvalt da asvalt” diye..Babam izah etmeye çalıştı bunlar daha iyi asvalt iki günde yok olur gelin kalsın diye, ama ikna edemeyince mecbur oldu asvalt döktürtmeye .. Tek lakırtı çıktı

ağzından asvalt dökülürken , yazık oldu çok yazık.... Hacıdoğan Mahallesi Sakinlerinden Zekiye Tekeş- 19 Aralık 2010

Page 175: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Hacıdoğan Mahallesi; Eski Ankara’nın Ulus Tarihi Kent Merkezinde, Karyağdı Türbesi ile Doğan Sokak, Konuklar Sokak, Akar Sokak ve Sanayi Caddesi arasında kalan bölümdür. Günümüzde dar gelirlilerin

alış veriş mekânları, depolama ve ticari mekânları ile giderek bir çöküntü alanı haline gelen Topçular, Pala, Yanmaz, Suluhan, Çerkeş, Çataldağ vb. sokaklarını kapsar.

Yukarı Posta Caddesi, Çerkeş Sokaktan başlar, Tenekeciler Sokakta biterdi. Anafartalar Caddesi’ne bağlantı çok sonraları yapılmıştır. Hal’in yanından belediye çıkan kısmına da Yakut Sokaktı. Posta

Caddesi; Çerkeş Sokak birkaç yıl önce yanan (2003) Modern Çarşı yanından bir meydana çıkar, oradan Hükümet Caddesi’nin karşısına çıkar. Çerkeş Sokağın her iki tarafı ve Namazgâh Tepesi’ne kadar olan kısmı ise İstiklal Mahallesi (Yahudi Mahallesi) olarak bilinmektedir.

Page 176: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 177: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

1830 tarihinde yapılan ilk resmi nüfus sayım sonuçlarına göre, toplam

erkek nüfusu 11 460 olarak bulunmuştur (ÇADIRCI, M., 1968). Bu sayıya bir o kadar da kadın nüfus eklenirse, nüfusun bu tarihte 23 000

civarında olduğu söylenebilir. Avram Galanti Ankara tarihi adlı eserinde 1848 tarihinde şehir nüfusunun 23 470 kişiyi bulduğunu belirtmektedir.Bu sayımın bir özelliği de, kişilerin hangi işlerle (zanaat) uğraştıklarının saptanmış olmasıdır. Şehir merkezinde oturanların ne gibi işlerde çalıştıkları, sayım memurunun yaptığı kısa açıklamalara dayanılarak belirlenmiştir. Buna göre, şehir merkezinde oturan halkın büyük çoğunluğunu küçük esnaf oluşturmaktadır. Önemli bir sof ve dericilik merkezi olan Ankara’da sofçuluk ve dericiliğin, bu yıllarda önceki yüzyıllara göre önemli ölçüde gerilemiş olduğu görülmektedir. Şehrin en büyük mahallesi olarak, Sulu Han ve Tahtakale (Taht'el Kal'a) Çarşısını da içine alan Hacı doğan Mahallesi, 132 Müslüman ve 335 Müslüman olmayan (Gayr-ı Müslim) ile toplam 467 erkek nüfusa sahiptir.

Page 178: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 179: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 180: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 181: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 182: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YERLEŞİMİ ESNASINDA YIKILAN KURTULUŞ VE KIRGIZ MAHALLELERİ

Page 183: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kırgız MaHacettepe tarafından yok edilen Kurtuluş ve Kırgız Mahalleleri

Page 184: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 185: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 186: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 187: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 188: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 189: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 190: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Büyük postahane,Sanat okulu, Tekel baş müdürlüğü binaları.. Postahane binası yıkıldı diğer binalar duruyor....

Page 191: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 192: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 193: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara’nın havagazı ve kok kömürü ile çalışan ilk elektrik üretim tesisi olan, kentin sanayi tarihi açısından önemli bir kültür varlığının yıkılması kararı nasıl verildi? Bu yapının yıkılmasının ardından kent ve kentliler için

nasıl bir değer üretildi?

Page 194: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kentin su gereksinimini sağlamak amacıyla inşa edilmiş olan örnek bir yapının yıkılması kararını kim verdi? Bu yapının yerine

ne yapılması düşünülüyor?

Page 195: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara’nın en özgün sivil mimari

yapılarından olan Kumrular İkamet Sitesi’nin yıkım kararı kim tarafından verildi? Bu yapının yerine ne yapılması

düşünülüyor?

Page 196: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Ankara’nın simge mekânlarından olan Marmara Köşkü’nün yıkım kararı hangi gerekçe ile verildi? Yapının taşıdığı mimari ve anı değerlerinden kimler rahatsız oldu?

Page 197: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kentin sivil hafızası açısından değeri büyük olan Çubuk Barajı’ndaki bu yapının yıkılmasına kim tarafından, nasıl karar verildi? Yerine yapılacak bir

yapı benzer değerlere sahip olabilir mi?

Page 198: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Kentin kurumsal ve sivil kullanımı açısından önem taşıyan bu yapının yıkım kararını kim verdi? Bu yapının kente kattığı değerlerin yeni bir yapı ile karşılanacağı düşünülebilir mi?

Page 199: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 200: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

• ANKARA’DA DOĞAL, TARIHSEL VE KÜLTÜREL

DEĞERLERIN ENVANTERI TAM OLARAK

ÇIKARILMALI VE “KORUMA ANA PLANI” YAPILMALIDIR.

• BU PLANLARA KESINLIKLE UYULMALIDIR.

Page 201: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 202: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

DOĞAL VE TARIHSEL/KÜLTÜREL DEĞERLERIN KORUNDUĞUBIR METROPOLITEN ALAN MASTER PLANI (TERCIHAN1/25000 DEĞILSE 1/50 000) HAZIRLANMALIDIR. ÇEVREDÜZENI PLANLARI ILE BU ANA PLAN ENTEGRE EDILMELIDIR.

Page 203: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 204: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

AKARSULAR HAVZA BAZINDA ELE ALINMALI, KAYNAKTAN ITIBAREN EKOLOJIK PLANLAMA

YÖNTEMLERI ILE KORUMA ALTINA ALINMALIDIR.

Page 205: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

KANALA ALINAN AKARSULARIN ÇEVRESINE KANALIZASYON

KOLEKTÖRLERI YAPILARAK ATIKSULARIN AKARSULARA

KARIŞMASI ÖNLENMELI, PEYZAJ PROJELERI YAPILARAK BAZI

BÖLGELERDE AKARSULAR ÜSTLERI AÇILARAK YERYÜZÜNE

ÇIKARILMALI, ÇEVRESINDE YÜRÜYÜŞ YOLLARI, PARK VE

BAHÇELER PLANLANMALIDIR.

Page 206: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

• KENTSEL EKOLOJIK ÇEVREYI DIKKATE ALAN VE

YAYA YOLLARI, BÖLGELERI, YEŞIL AKSLAR, KAMALAR, SPOR ALANLARI VE BISIKLET, YÜRÜYÜŞ YOLLARINI IÇEREN BIR SISTEMLER

BÜTÜNÜ OLUŞTURULMALIDIR.

Page 207: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

TARIHSEL/KÜLTÜREL VE ARKEOLOJİK DEĞERLERIN

ÖZEL PROJELERLE ELE ALINMASINA, ONARIM VE

SAĞLIKLAŞTIRILMASINA YÖNELIK ALT ÖLÇEKLERDE

(1/5000, 1/1000, 1/500...1/1) KORUMA VE ISLAH PLANLAMA VE PROJELENDIRME, UYGULAMA ÇALIŞMALARI YAPILMALIDIR.

Page 208: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 209: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

HAMAMÖNÜ ONARIMLARI :

Yapıların çoğu yıkılarak

yeniden yapıldığı için özgün

karakterini yitirmiştir.

Page 210: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 211: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Page 212: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 213: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

Türkiye İş Bankası (Giulio Mongeri / 1929)

Sümerbank (Martin Elsaesser 1937-38)

Zafer Anıtı (Heinrich Krippel / 1929),

Ulus Çarşısı (Orhan Bozkurt, Orhan Bolak, Gazanfer Beken / 1954), Endüstri

Meslek Lisesi (Cumhuriyet öncesi)

Tekel Başmüdürlük Binası (Giulio Mongeri / 1928)

Emlak Bankası (Clemens Holzmeister / 1933-34)

İller Bankası (Seyfi Arkan / 1935-37)

Hukuk Mektebi (Tip Proje / 1928) (Vakıf Eserleri Müzesi)

Ticaret Lisesi (Ernst Egli / 1928-30)

Page 214: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa

[1] Stad Oteli, Doğan Tekeli / Sami Sisa / Metin Hepgüler (1966-70), [2] Merkez Bankası

Yönetim Merkezi Binası, Umut İnan (1973-78), [3] II. Vakıf Aparmanı, Mimar Kemalettin

(1927-30), [4] Etibank Binası, Sami Arsev (1935-36), [5] Osmanlı Bankası, Giulio Mongeri

(1926-29), [6] Ziraat Bankası, Giulio Mongeri (1926-29), [7] Ziraat Bankası Ek Binası,

Vedat Dalokay (arada,resimde görülmüyor), [8] Merkez Bankası, Clemens Holzmeister

(1931-33), [9] Tekel Başmüdürlüğü, Giulio Mongeri (1930-32), [10] Emlak Bankası,

Clemens Holzmeister (1933-34)

Page 215: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 216: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 217: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa
Page 218: Hacettepe kültürel bellek_sempozyumu_kısa