hacettepe Üniversitesi türkiyat araştırmaları lkü Çelİk Şavk

272

Upload: others

Post on 01-Dec-2021

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Kurucusu ProfDr M Cihat OumlZOumlNDER

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml adına Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Muumlduumlruuml Uumllkuuml CcedilELİK ŞAVK

Danışma Kurulu

AKSOY YrdDoccedilDr Erdal (Gazi Uuml) ASKER Dr Ramiz (Bakuuml Devlet Uuml) ATABEY Dr İbrahim (Başkent Uuml) BARAN ProfDr Aylin Goumlrguumln (Hacettepe Uuml) BAŞTUumlRK ProfDr Mehmet (Atatuumlrk Uuml) BLAumlSING ProfDr Uwe (Leiden Uuml) BOZBEYOĞLU ProfDr Sibel (Hacettepe Uuml) CcedilAĞLAR ProfDr Ali (Hacettepe Uuml) CcedilAKIN ProfDr İrfan (Hacettepe Uuml) CcedilOBANOĞLU ProfDr Oumlzkul (Hacettepe Uuml) DOĞAN ProfDr Acircbide (Hacettepe Uuml) EFEGİL YrdDoccedilDr Ertan (Beykent Uuml) EKER DoccedilDr Suumler (Başkent Uuml) ERASLAN ProfDr Kemal (İstanbul Uuml) ERCİLASUN ProfDr Bilge (Hacettepe Uuml) ERGAN ProfDr Nevin Guumlngoumlr (Hacettepe Uuml) EROL ProfDr Burccedilin (Hacettepe Uuml) HAFIZ ProfDr Nimetullah (Priştine Uuml) HORATA ProfDr Osman (Hacettepe Uuml) İBRAYEV ProfDr Şakir (Koumlkşetav Uuml) İSBİR ProfDr Eyuumlp G (Gazi Uuml) KARASOY ProfDr Yakup (Selccediluk Uuml) KARLUK DoccedilDr Abdureşit C (Merkezi Milliyetler Uuml)

KURIBAYASHI DoccedilDr Yuu (Okayama Uuml) KUTLAR OĞUZ DoccedilDr Fatma S (Hacettepe Uuml) MEDER ProfDr Mehmet Fatih (Pamukkale Uuml) MISKINIENE DoccedilDr Galina (Vilnius Uuml) MUumlDERRİSOĞLU YrdDoccedilDr Fatih (Hacettepe Uuml) OumlZ ProfDr Mehmet (Hacettepe Uuml) OumlZDEMİR ProfDr M Ccedilağatay (Gazi Uuml) OumlZDEN DoccedilDr Mehmet (Hacettepe Uuml) OumlZKAN ProfDr Nevzat (Erciyes Uuml) PROCHAZKA-EISL ProfDr Gisela (Viyana Uuml) REICHL OrdProfDr Karl (Bonn Uuml) SAĞLAM YrdDoccedilDr Serdar (Hacettepe Uuml) SEZER YrdDoccedilDr Ayten (Hacettepe Uuml) ŞAMAN DOĞAN DoccedilDr Nermin (Hacettepe Uuml) TAŞKIRAN ProfDr Cemalettin (Kırıkkale Uuml) TUNA ProfDr Korkut (İstanbul Uuml) UumlREKLİ ProfDr Bayram (Selccediluk Uuml) YALCcedilIN ProfDr Semih (Gazi Uuml) YILDIRIM ProfDr Dursun (Hacettepe Uuml) YILDIZ ProfDr Musa (Gazi Uuml) YUumlKSEL DoccedilDr Mehmet (Ankara Uuml) ZEKİYEV ProfDr Mirfatih (Tataristan Bilimler Akademisi)

Editoumlrler G Gonca GOumlKALP ALPASLAN Cahit GELEKCcedilİ

Yayın Kurulu Evren ALPASLAN Mikail CENGİZ Elccedilin ELİACcedilIK Alev KARADUMAN Tevfik Orccedilun OumlZGUumlN Serdar SAĞLAM A Pelin ŞAHİN TEKİNALP Fatma TUumlRKYILMAZ Meral UCcedilMAZ

Haydar YALCcedilIN Guumllhan YAMAN Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları ISSN 1305-5992 Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml himayesinde

yılda iki kez (Bahar ve Guumlz) yayımlanan hakemli yerel ve suumlreli bir dergidir Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi TUumlBİTAK ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı ve MLA

tarafından taranmaktadır Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisirsquonde yayımlanan yazılarda ifade edilen goumlruumlşlerin sorumluluğu

yazarlarına aittir Yazılar iki alan uzmanının ldquoyayımlanabilirrdquo onayından sonra Yayın Kurulunun son kararı ile yayımlanır Goumlnderilen yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez

Kapak Tasarımı Serdar SAĞLAM Şeref ULUOCAK

İdare Yeri Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml 06532 Beytepe ANKARA

Tel +90 (312) 297 67 71- 297 67 72 Belgeccedil +90 312 297 71 71 E-posta hutadhacettepeedutr turkiyathacettepeedutr

Basımcı Hacettepe Uumlniversitesi Hastaneleri Basımevi 06100 Sıhhiye ANKARA Tel 0 312 310 97 90

Yayın Tarihi Aralık 2010

Bu Sayının Hakemleri

ProfDr İsmail Hakkı AKSOYAK (Gazi Uumlniversitesi)

ProfDr Uumllkuuml CcedilELİK ŞAVK (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr Acircbide DOĞAN (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr Aylin GOumlRGUumlN BARAN (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr Mehmet OumlZ (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr İsmail PARLATIR (Ankara Uumlniversitesi)

ProfDr Semih TEZCAN (Bilkent Uumlniversitesi)

ProfDr M Demet ULUSOY (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Hayati BEŞİRLİ (Gazi Uumlniversitesi)

DoccedilDr Saime Selenga GOumlKGOumlZ (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Uumllkuuml GUumlRSOY (Gazi Uumlniversitesi)

DoccedilDr Fatma S KUTLAR OĞUZ (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Mehmet OumlZDEN (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Nesrin TAĞIZADE KARACA (Başkent Uumlniversitesi)

DoccedilDr Huumllya TAŞ (Ankara Uumlniversitesi)

DoccedilDr Guumll TUNCcedilEL (Gazi Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr R Bahar AKARPINAR (Hacettepe Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Erdal AKSOY (Gazi Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Goumlkhan KOumlKTUumlRK (Akdeniz Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Fatih MUumlDERRİSOĞLU (Hacettepe Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Serdar SAĞLAM (Hacettepe Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Şeref ULUOCAK (Ccedilanakkale Onsekiz Mart Uumlniversitesi)

Dr Buumllent GUumlL (Hacettepe Uumlniversitesi)

Yazarlar

ALICcedil Fulya İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tuumlrk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Yuumlksek Lisans Oumlğrencisi

ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ Refika YrdDoccedilDr Aksaray Uumlniversitesi

BLAumlSING Uwe ProfDr Leiden Uumlniversitesi

CENGİZ Mikail ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

CcedilAKMAK Biray YrdDoccedilDr Uşak Uumlniversitesi Fen-Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Boumlluumlmuuml

CcedilETİNKAYA Uumllkuuml YrdDoccedilDr Ankara Uumlniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

CcedilOBAN Sevgi ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

DELİKGOumlZ Oumlmer Fatih Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tuumlrk Dili Boumlluumlmuuml Oumlğretim Goumlrevlisi

ELİACcedilIK Elccedilin ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

ERGUN Nurtaccedil Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yuumlksek Lisans Oumlğrencisi

GELEKCcedilİ Cahit DoccedilDr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

GUumlNER Selda ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Boumlluumlmuuml

HATİPOĞLU Sibel ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

OumlKTEN Şevket YrdDoccedilDr Harran Uumlniversitesi Fen-Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

OumlZGUumlN Tevfik Orccedilun ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

SANKIR Hasan Dr

ŞAHİN Veysel ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

UumlNAL Orccedilun Beykent Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu

YAMAN Guumllhan ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

Tuumlrkiyat Araştırmaları Yıl 7 Sayı 13 Guumlz 2010

İCcedilİNDEKİLER Refika Altıkulaccedil Demirdağ Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and a Matter of Culture 7

Uwe Blaumlsing Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden On the Blood-Stained Past of a Dough Scraper 21

Biray Ccedilakmak Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi A Micro-history Analysis of Samples of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu Villages Based on Tahrir Defters 41

Uumllkuuml Ccediletinkaya Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları Reflections of Ottoman Period Womenrsquos Accessories and Toiletries on Divan Poetry 61

Sevgi Ccediloban Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyenin Bilim Politikası 1990-2010 Doumlnemi Science Policy of Turkey in the Development Plans of the State Planning Organization The Period of 1990-2010 91

Oumlmer Delikgoumlz Fulya Alıccedil Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki Kimi Semboller Some of the Symbols Used on Cemeteries of Muslim and Non-Muslim in Ottoman İstanbul 113

Cahit Gelekccedili Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları The Social-Occupational Life Status of Turkish Women Living in Belgium 133

Selda Guumlner Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslacircm Roumlnesansırdquo ldquoIslamic Renaissancerdquo as a Metaphor andor Reality 149

Şevket Oumlkten ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi Being Between ldquoOld Homelandrdquo and ldquoNew Homelandrdquo or Both ldquoInsiderdquo and ldquoOutsiderdquo Social Integration of Afghani-Ozbeks Residing in Ceylanpınar (SanlıurfaTr) 167

Hasan Sankır Osmanlı İmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme A Sociological Evaluation of the Role of Coffeehouses in the Process of Publicity Formation in Ottoman Empire 185

Veysel Şahin Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler Criticisms on Poetry Theatres Newspapers in Namık Kemalrsquos Letters 211

Orccedilun Uumlnal Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler Observations on the 40th Irk of Irk Bitig 233

TANITMALAR

Mikail Cengiz Tevfik Orccedilun Oumlzguumln Guumllhan Yaman Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyıl konulu 3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 243

Elccedilin Eliaccedilık Ccediluvaş Tuumlrklerinin Kahramanlık Anlatmaları (Alplar) 253

Nurtaccedil Erguumln Almanyarsquodaki Tuumlrkler 255

Sibel Hatipoğlu ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı 263

Yazım Kuralları 269

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 7-20

ABDUumlLHAK HAcircMİD TARHANrsquoIN ESERLERİNDE DOĞU-BATI

KARŞILAŞTIRMASI VE KUumlLTUumlR MESELESİ

Refika ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ

Oumlzet

Abduumllhak Hacircmid Tarhan eserlerinde Doğu ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml

karşılaştırır Hacircmid uzun yıllar yurt dışında yaşamıştır Bu nedenle Doğu insanı

ile Batı insanı arasındaki farkları goumlzlemlemiştir Eserlerinde Batılılar

materyalist ve ccedilıkarlarına duumlşkuumln insanlardır Doğulular ise manevi değerleri ile

oumlne ccedilıkarlar Bu nedenle de zayıftırlar Hacircmid eserlerinde ne Doğulu ne de

Batılıdır O yalnız ve duumlşuumlnceli bir şair olarak oyunlarında karşımıza ccedilıkar

Bunun nedeni iccedilinde yetişmiş olduğu Tuumlrk kuumlltuumlruumlduumlr Hacircmid uzun yıllar yurt

dışında yaşamış olmasına rağmen kendi kuumlltuumlruumlnuumln izlerini eserlerine taşımıştır

Anahtar kelimeler Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tuumlrk edebiyatı Doğu

Batı kuumlltuumlr

East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and

a Matter of Culture

Abstract

Abduumllhak Hacircmid Tarhan compares and contrasts the cultures of the east

and west in his works Hacircmid had lived many years abroad So he observed the

differences between Eastern and Western people For him Western people are

selfish and materialist in his works Eastern people come forward human values

So they are weak Hacircmid is neither western nor eastern person in his works We

met him that he is alone and thoughtful poet in his plays This is because he has

trained in Turkish culture Although Hamid who lived many years abroad their

work has carried the signs of their own culture

Key words Abduumllhak Hacircmid Tarhan Turkish literature East West

culture

Giriş

Tuumlrk edebiyatının ccedileşitli doumlnemlerinde ccedileşitli yazarlar eserlerinde Doğu

ile Batıyı karşılaştırmışlar ve daha ccedilok zıt youmlnlerini tartışma konusu

yapmışlardır Abduumllhak Hacircmid Tarhan da eserlerinde Doğu ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml

karşılaştırır Hacircmid‟in yaptığı bu karşılaştırmanın iccedileriğini anlamak eserlerini

daha iyi anlayabilmemizi sağlayacaktır Bazı eleştirmenler Hacircmid‟in bir batılı

goumlzuumlyle olayları değerlendirdiği ve Batı felsefesinden etkilendiği youmlnuumlnde

yorumlar yapmaktadır1 Bize goumlre Hacircmid‟in yetişme koşulları bulunduğu

ccedilevrelerin ccedileşitliliği hayal guumlcuumlnuumln hem Doğu hem de Batı kuumlltuumlruumlnuumln

etkisinde kalmasını sağlamıştır Aslında Doğu-Batı karşılaştırmasını yapmaya

1 Bkz Boumlluumlkbaşı 1984

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 8

kalkıştığımız zaman Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln yerini tam olarak ikisinin de

karşılamadığını soumlyleyebiliriz Hacircmid‟in de bu kuumlltuumlr iccedilindeki yerinin oldukccedila

karmaşık youmlnleri olduğunu duumlşuumlnmekteyiz Ahmet Hamdi Tanpınar da

Hacircmid‟in Doğu ile Batı kuumlltuumlruuml arasında kalması nedeniyle eserlerinde daima

bir cezir ve med halinde geccedilişler olduğunu soumlyler

Başka bir sebep de garpla şarkın ortasında kalmasıdır Arap belacircgatiyle

Avrupa şiir modaları onda acircdeta ccedilarpışır Şimdiden soumlyleyelim ki

bdquoMakberrdquoin ve ldquoEşberrdquoin devirlerinde sevilen birccedilok yerleri eski

belacircgatin kaidelerine harfi harfine bağlandığı yerlerdi Buna mukabil

garbı goumlz oumlnuumlnde tuttuğu zamanlar ise ccedilok defa muhtevanın peşinde

yuumlruumlmekle yetinmiştir (Tanpınar 2001 s 515)

Hacircmid‟in eskiden kopamadan yeniye doğru youmlnelmesi onun en oumlnemli

oumlzelliklerinden biridir Bunun nedenini kuumlltuumlr meselesine bağlamaktayız

Mehmet Kaplan kuumlltuumlr denilince daha ziyade bir milletin tarihi boyunca

yarattığı eserlerin anlaşıldığını belirtmektedir (Kaplan 2007 s 83) Kaplan

şoumlyle der

Kuumlltuumlruuml teşkil eden unsurların hemen hepsi tarih iccedilinde asırlar boyunca

nesillerin işlemesi ile meydana gelir ve muumlkemmeliyete ulaşır Dil

edebiyat musikicirc mimaricirc din ve devlet muumlesseselerini inceleyince bu

vacirckıayı accedilıkccedila goumlruumlruumlz Tarih binlerce yıllık deneme ve hayat

tecruumlbesinin mahsuumlluumlduumlr (Kaplan 2007 s 83)

Ziya Goumlkalp de ldquokuumlltuumlr yalnız bir ulusun dinsel ahlacirckicirc hukuksal

kurgusal sanatsal dilsel iktisadicirc ve bilimsel hayatlarının uyumlu bir

toplamıdırrdquo (Goumlkalp 2007 s 39) der Ayrıca Goumlkalp kuumlltuumlruumln halkın

gelenekleri yerleşmiş goumlrenekleri oumlrfleri soumlzluuml ya da yazılı edebiyatı dili

muumlziği ahlacirckı sanatsal ve ekonomik uumlruumlnleri olduğunu da belirtir (Goumlkalp

2007 s 105) Bu tanımlardan yola ccedilıkarak kuumlltuumlruumln tarihsel bir birikim

olduğunu ve bireyin bu birikimi toplumdan doğrudan doğruya eğitim yoluyla

aldığını soumlyleyebiliriz

Hacircmid‟in yaşadığı doumlnemlerle yaşadığı mekacircnlar onun Doğu ile Batı

kuumlltuumlruumlnuuml karşılaştırmasını sağlamıştır Hacircmid‟in eserlerinde Batı‟nın Doğu

uumlzerindeki etkisi genellikle olumsuz youmlndedir Hacircmid bunu daha ccedilok

İngilizler‟in Hintliler uumlzerindeki etkisini goumlstererek sergiler Duhter-i Hindu

Cuumlnun-ı Aşk ve Finten‟de Doğu kuumlltuumlruuml ile Batı kuumlltuumlruumlnuumln ccedilatışmasını

goumlrebiliriz Enduumlluumls Tarihini konu alan oyunlarında da Hacircmid Arap ve İspanyol

kahramanlar aracılığı ile iki kuumlltuumlr arasındaki farkı ortaya koyar Aslında buumltuumln

bu ccedilok youmlnluuml konular Hacircmid‟in karmaşık kuumlltuumlr anlayışına işaret eder

Ziya Goumlkalp kuumlltuumlr kelimesi yerine ldquoharsrdquo kelimesini kullanmıştır

Mehmet Kaplan Kuumlltuumlr ve Dil adlı kitabında kuumlltuumlruumln maddicirc ve manevicirc her şeyi

işlemek ve geliştirmek olduğunu belirtmektedir (Kaplan 2007 s 33) Bu

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

9

gelişmede ccedileşitli kuumlltuumlrler arasındaki muumlnasebetlerin buumlyuumlk roluuml olduğuna

milletlerin birbirlerinden maddicirc ve manevicirc pek ccedilok şey aldıklarına da

dikkatimizi ccedilekmektedir Hacircmid‟in de kuumlltuumlrler arası geccedilişin Osmanlı‟da en

yoğun olduğu bir doumlnemde yaşadığını goumlz oumlnuumlne alarak değerlendirme

yapmalıyız Mehmet Kaplan Osmanlı aydınının Tanzimat‟tan sonra Batı

dillerini oumlğrenmiş boumlylece aydın tabaka arasında kabaca doğulu ve batılı diye

tavsif edilebilecek birbirine zıt ve hattacirc duumlşman iki zuumlmre vuumlcuda geldiğini

belirtmektedir (Kaplan 2007 s 18) Kaplan‟a goumlre Batılı kaynaklardan

beslenen aydın tabaka Tuumlrk halkına Osmanlı aydınlarından ccedilok daha fazla

yabancıdır Kaplan ldquoZira ne de olsa Osmanlı aydını ile halk tabakası aynı dinicirc

inanccedilları paylaşırlarrdquo (Kaplan 2007 s 18) der

1 Hacircmidrsquode Kuumlltuumlr Meselesi

Hacircmid her ne kadar uzun yıllar Avrupa‟da yaşamış ve yetişmesinde

Batı dilleri ve Batı kuumlltuumlruumlnuumln buumlyuumlk oumlnemi olsa da Osmanlı halk tabakası ile

aynı dinicirc inanccedilları paylaşmaktadır Onun ne Batılı ne de Doğulu olarak tam

anlamıyla bir sınıfa ait olmadığını eserlerini inceleyerek de goumlrebiliriz Oumlrneğin

Duhter-i Hindu‟da bir İngiliz zabitinin tıpkı bir Muumlsluumlman gibi ikinci bir kadını

eş olarak kabul etmesi Hacircmid‟in kendi kuumlltuumlr değerlerini eserlerine taşıdığını

goumlsterir Avrupa‟da ise goumlzlemci bir şairdir Finten‟den aşağıya aldığımız

boumlluumlmde Hacircmid kendini yabancılar arasına karışmış yalnız duumlşuumlnceli bir Tuumlrk

şair olarak betimler

LEYDİ ALİS- Umarım ki iki suvari bir piyade kadar olsun kat‟ı meracirchil

edebiliriz

LEYDİ KONSTANS- (Leydi Alisrsquole vedadan sonra Leydi Remzi ile

beraber giderken orada zuhur eden Feslirsquoye)

LEYDİ KONSTANS- Biz artık ccedilekiliyoruz siz meşaleler iccedilinde ihyacirc-yı

leyl edebilirsiniz Selacircm da hakaret gibi muhayyerdir oumlyle değil mi

FESLİ- (İade-i selacircm ederken) Evet lacirckin şurasını bilmelisiniz ki bana

ihyacirc-yı leyl ettiren ziyası goumlruumlnmeyen bir meşaledir (Leydi Alisle

konuşur sonra tebauumld eder) (Tarhan 1998 s 206)

Hacircmid‟in kendini ldquoFeslirdquo olarak adlandırması da anlamlıdır Fesli

olmak bir anlamda Tuumlrk olduğunu belli etmektir Kalabalıkla tezat oluşturan bu

şair kendini kalabalığın iccedilindeki entrikalardan karmaşık ve kirli ilişkilerden de

ayırmıştır Bu da Tuumlrk‟uumln diğerlerinden farklı olduğunu ortaya koyma

yollarından biri olarak değerlendirilebilir

Hacircmid bir Avrupalı olmadığına goumlre bir Avrupalı gibi duumlşuumlnmesi de

beklenemez O Doğu ile Batı arasında koumlpruuml konumundaki Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln

eseri ve temsilcisidir Avrupa nedir Doğu nedir bu kuumlltuumlrleri oluşturan temeller

nelerdir sorularının yanıtları doğrultusunda Hacircmid‟in yerini bulmak daha kolay

olacaktır Ayrıca Hacircmid‟in bir Tuumlrk olarak bu iki zıt kuumlltuumlr arasındaki yerini

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 10

saptayabilmemiz iccedilin Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln de Asya ile Avrupa arasındaki yerini goumlz

oumlnuumlnde bulundurmalıyız

Hacircmid‟in Batı kuumlltuumlruuml ile Doğu kuumlltuumlruuml arasındaki farklılıklarda en ccedilok

dikkatimizi iman ve mantık konularına ccedilektiğini soumlyleyebiliriz Hacircmid

İngilizleri eleştirirken onların materyalist soumlmuumlrgeci yaklaşımlarını oumlne ccedilıkarır

Oysa İngilizlerin karşısında Hintliler maddicirc kuvvetleri daha zayıf olmasına

karşın inanccedilları yani iccedil duumlnyaları daha zengin kısacası insanicirc değerlere daha

fazla oumlnem veren insanlardır Duhter-i Hindu‟nun ilk sahnesinde Surucuyi‟nin

sevgilisine okuduğu şiir ve bulundukları ortama bakılacak olursa Hacircmid‟in

Doğu kuumlltuumlruumlnuumln hem mistik hem de duygusal accedillık yaşayan youmlnuumlnuuml oumlne

ccedilıkarmaya ccedilalıştığı duumlşuumlnuumllebilir Boumlylece Batının da bu duygusal guumlzellik

karşısında ne kadar zalim olduğunu sergilemiş olur Fakat burada yazarın

konumu ne Doğu‟ya ne de Batı‟ya aittir Hacircmid sanki Batı‟yı eleştirirken

Doğu‟ya da acımaktadır Mehmet Kaplan Doğu milletlerinin Ccedilinliler ve

Hintliler‟in genellikle tabiat karşısında pasif tavır aldıklarını bir zamanlar

Tuumlrklerin de benimsemiş oldukları Budizmin saadeti ldquoNirvanardquoda bulduğunu

belirtir (Kaplan 2007 s 30) Oysa Hacircmid‟de bu tuumlr bir durum goumlzlenmez

Duhter-i Hindu‟nun başındaki ldquoTagannumrdquo adlı şiir oyunun kahramanı

Surucuyi‟nin sevgilisi Tomson‟a aşkını dile getirdiği şiirdir Bir kadının sevdiği

erkeğin ismini vererek şiir soumlylemesi Tuumlrk şiirinde o guumlne kadar rastlanmayan

bir şeydir Hacircmid‟in iccedilerikte yaptığı bu koumlkluuml yenilik birccedilok eleştirmen

tarafından buumlyuumlk bir adım olarak değerlendirilmektedir Aslında bu yenilik

Hacircmid‟in Batı tarzının goumlstergelerinden biridir Batı şiirinde aşk sadece kadına

değil erkeğe duyulan aşkı da dile getirebilmektedir Hacircmid‟in kadına

verilmesini istediği oumlzguumlrluumlklerin kaynağında da Batı‟nın modern bakış accedilısı

bulunmaktadır Fakat bu modernlik yine de Hacircmid‟in hayatı bir Batılı goumlzuumlyle

değerlendirdiğini soumlyleyebilmek iccedilin yeterli değildir

ldquoTagannumrdquo bir buumllbuumll imgesi ile başlar Hacircmid Divan edebiyatındaki

aşk buumllbuumlluumlne farklı bir rol yuumlklemektedir Tabiatın iccedilinde daha canlı yaşayan

bir kuştur o Yine de Divan edebiyatından getirdiği bazı imgeler vardır

Buradaki buumllbuumll de aşkı tarif eder Şair kendini buumllbuumlle benzetirken bir

zamanlar ince guumlzel bir dalda aşkını soumlylediğini dile getirir Kendini aşık bir

buumllbuumllle oumlzdeşleştiren şair bir zamanlar guumll bahccedilelerinde gezinirken sevgilisini

anarak goumlnluumlnuuml hoş ettiğini ruumlzgacircr estiği zaman hafif hafif sevgilisinin nefesini

duyduğunu hatırlar Accedilıkccedilası bu soumlyleyişlerin bir kadının ağzından ccedilıktığını

hayal etmekte zorlanıyoruz Fakat bunun nedeni Tuumlrk şiir kuumlltuumlruumlnuumln bize

kazandırdığı bakış accedilısıdır

Ne hoş eyler muhabbeti tarif

Şu garicircb buumllbuumll acircşiyacircnında

Ben de gucircyan idim zamanında

Acircşiyanımdı bir nihacircl-i zaricircf

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

11

Gezdiğim demde guumllistanlarda

Beni yacircdındır eyleyen talticircf

Duyarım nefhanı hafif hafif

Ruumlzgacircr estiği zamanlarda (Tarhan 1998 s 59)

Hacircmid‟in bu bakış accedilısını yıkmaya ccedilalıştığını duumlşuumlnmuumlyoruz Hacircmid

buumllbuumll imgesini kullanarak o zamana kadar alışılagelen bir şiir geleneğiyle

okuyucuyu kendine bağlar Bunu bir kadın ya da bir erkeğin soumlylemesi de bir

noktada oumlnemsiz hale gelir Boumlylece Hacircmid Batı‟ya accedilılırken kendi kuumlltuumlruumlnuumln

penceresinden yararlanmış olur

ldquoAvrupa kafası uumlccedil disiplinden doğdu Roma‟nın cemiyet disiplini

Hristiyanlığın ahlacirck disiplini Yunanistan‟ın zekacirc disiplinirdquo (Safa 1988 s 70)

diyen Peyami Safa Yunanistan‟ın ldquoriyaziye metodunurdquo geliştirerek buguumlnkuuml

Avrupa kafasını yetiştirdiğini soumlylemektedir ldquoBuguumln Avrupa zekacircsı iccedilin olduğu

kadar o zaman Yunan zekacircsı iccedilin de riyaziye ve mantık hava ve su gibi

duumlşuumlncenin yaşamasını temin eden ilk şartlardı Bunlarsız bir sanatın bunlarsız

bir ilim ve bunlarsız bir felsefenin Yunanlı olduğu goumlruumllmemiştirrdquo (Safa 1988

s 72) demektedir Ortaccedilağda Avrupa‟nın bunu kaybettiğini ve Asya‟da İslacircm

şarkının eline geccediltiğini fakat sonraları Avrupa‟nın onu şarkın elinden tekrar

kaptığını ilacircve etmektedir (Safa 1988 s 72) Roma‟nın etkisini anlatırken

oumlnemli bir filozof yetiştirmemekle birlikte ldquobir teşkilacirct kudretinin edebicirc oumlrneğirdquo

olduğunu dile getirir (Safa 1988 s 74) Safa‟nın dikkatimizi ccedilektiği bu uumlccedil

disiplinin Hacircmid‟in uumlzerinde hiccedilbir etki uyandırmadığını da soumlyleyemeyiz

Hacircmid bu etkileri Avrupa‟da yaşadığı doumlnemde goumlzlemlemiş ve bunu elbette

eserlerine de yansıtmıştır Fakat bunu yaparken bir Avrupalı kafası ile değil

goumlzlemci bir Tuumlrk olarak yapmıştır

Peyami Safa Hristiyanlığın Avrupa kafası uumlzerindeki etkisini

accedilıklarken şunları soumlyler

Bu yeni din insanlara kendi iccedillerini yoklamalarını emrediyordu Asır-

lardan beri Hintlilerin ve sonradan İskenderiye mistiklerinin her biri ken-

di tarzında genişlettikleri derinleştirdikleri derunicirc hayatı Hıristiyanlık

Avrupalılara tanıtmaya başlamıştı Garp zekacircsının oumlnuumlne en ince en

karışık en dolambaccedillı meseleleri koyuyordu Akıl ve iman arasındaki

muumlnasebet huumlrriyet esaret af ve muumlsamaha maddi ve ruhicirc duumlnyevicirc ve

ruhanicirc kudretler arasındaki ihtilacircflar ve uzlaşma imkacircnları kadının

vaziyeti ve erkekler arasında muumlsavatın şartları ilacirch gibi insan

mevzuunu iccediline alan ve onu Allahın buumlruumlnduumlğuuml sırra kadar ulaştıran

buumltuumln duumlnya ve kacircinat problemlerini yeni baştan ortaya ccedilıkarıyor

milyonlarca insan ruhunu diriltiyor kendi mihrakı etrafına silkeledikten

sonra kendine ccedilekiyordu Artık Hıristiyanların Allahı yalnız unsurların

nizamını ve hendesicirc hakikatleri yaratan bir kudretten ibaret değildi bunu

payenler ve epikuumlryenler boumlyle duumlşuumlne dursunlar artık Hıristiyanların

Allahı insanlara iyilik dağıtan bir kudretten ibaret de değildi bunu da

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 12

Yahudiler boumlyle duumlşuumlne dursunlar fakat İbrahimin Allahı İshakın

Allahı Yakubun Allahı Hıristiyanların Allah‟ı aşk ve teselli Allah‟ıdır

insanların ruhunu ve kalbini doldurur tevazuyla sevinccedille itimatla aşkla

doldurur (Safa 1988 ss 77-78)

Hacircmid‟in oyunlarında Hristiyanlığın Allah‟ı aşk ve teselli Allah‟ı olarak

verilmediği gibi insanların ruhunu ve kalbini dolduran bir iman da bulunamaz

İbn-i Musa‟daki yuumlzuuml oumlrtuumlluuml papaz ile İspanyol kadınlarının ccedilıkarcı ve bencil

karakterlerini hatırlayacak olursak Hacircmid‟in goumlzuumlnde Hristiyanlığın

Avrupalının duumlşuumlnce yapısını iyileştiren bir oumlzelliği olmadığını da

soumlyleyebiliriz Hacircmid‟in modern duumlşuumlncelerinde Avrupa zihniyetini bulmamız

muumlmkuumln Oumlrneğin Hacircmid kadınların oumlrtuumlnmelerini eleştirir Her ne kadar

Muumlsluumlmanlığa bağlılığını kuşku goumltuumlrmez bir biccedilimde ortaya koysa da bazı

accedilılardan dinini modern duumlşuumlncelere yaklaştırmaya ccedilalışır

Peyami Safa Avrupa‟yı Asya‟dan ayıran en oumlnemli unsurun

Hristiyanlık olduğunu belirtir (Safa 1988 s 78) Oysa Hacircmid oyunlarında

Hristiyanlığı oumlnemsiz bir ayrıntı gibi verir Onun goumlzuumlnde Hristiyanlık

Avrupalıyı Asyalıdan ayıran en oumlnemli oumlzellik değildir Aradaki en buumlyuumlk fark

Doğulunun inancının buumlyuumlkluumlğuumlduumlr Bu saptamamız Hacircmid‟in Araplarla

İspanyolları konu aldığı oyunları iccedilin geccedilerlidir Hintliler‟le İngilizler‟i

karşılaştırdığı oyunlarında ise aradaki en buumlyuumlk fark Batılının ccedilıkarcılığına ve

bencilliğine karşın Doğulunun saflığı ve guumlccedilsuumlzluumlğuumlduumlr Burada Hristiyanlıkla

Muumlsluumlmanlık milletleri ayırmamıza yarayan bir araccedil değildir

Peyami Safa ldquoŞark Nedirrdquo sorusunun yanıtını ararken şunları dile

getirir

Asya Avrupanın din ve kuumlltuumlr vahdetinden mahrumdur Avrupanın dini

Hıristiyan ve kuumlltuumlruuml Greko-Lacirctindir Asya din ve kuumlltuumlr olarak

Muumlsluumlmandır Mecusicircdir Budisttir Brahmandır Birccedilok şark arasında en

aşağı birbirinden ccedilok farklı iki şark ayrılabilir İslam şark-Brahman ve

Budist şark

[] Goumlstermek istiyorum ki Avrupanın ve ondan goumlrerek bizim en buumlyuumlk

hatalarımızdan biri de bu iki şarkı birbirine karıştırmak olmuştur Şarklı

denince birbiriyle hiccedil muumlnasebeti olmayan bir Muumlsluumlman‟la bir Budist

aynı zamanda goumlz oumlnuumlne gelir (Safa 1988 s 80)

Hacircmid‟in bir Muumlsluumlmanla bir Budisti iki ayrı Doğulu olarak ayırdığını

soumlylemek biraz guumlccedil Aslında onun Doğu‟yu da Batı‟yı da bir goumlzlemci edasıyla

eserlerine yansıttığını duumlşuumlnuumlyoruz Hacircmid‟in bu tarzı onun ne tam olarak

Doğulu ne de tam olarak Batılı olmadığını goumlsterir Finten ve Sabr u Sebat adlı

oyunlarında kendini Avrupalıların arasına karışmış bir yabancı olarak

konumlandırır Bu yabancı Finten‟de bir şairdir Oumlzelliklerini ele vermez Sabr

u Sebat‟taki Tuumlrk ise Tuumlrk olduğunu gizleyerek kendine tam anlamıyla bir

Avrupalı goumlruumlnuumlmuuml vermiştir Fakat bu oumlylesine bir goumlruumlnuumlmduumlr ki yine ccedilevresi

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

13

ile bazı uyumsuzlukları daha doğrusu aykırılıkları vardır Bu yabancı

muumlkemmel denilebilecek oumlzelliklere sahiptir Sonradan onun Tuumlrk olduğunu

herkes anlayacaktır Peki bu oumlzellik muumlkemmelliğinin bozulmasına mı neden

olacaktır Hacircmid Tuumlrk kimliğinden sıyırdığı kahramanının Avrupalılar

goumlzuumlnde muumlkemmel olarak değerlendirilmesini sağlamakla aslında neyi

amaccedillamaktadır Tuumlrk olmak Avrupalı olmamaktır Hacircmid‟in bunu bir problem

olarak yaşadığını soumlyleyebiliriz Uzun yıllar Avrupa‟da yaşamasına rağmen

onlar gibi değildir Oumlncelikle o inanccedillı bir Muumlsluumlmandır Ayrıca her ne kadar

onların kuumlltuumlr ccedilevreleriyle uyum iccedilinde gibi goumlruumlnse de Tuumlrk kuumlltuumlruuml ile

yetişmiş ve bu kimliği edinmiştir Bu nedenle Hacircmid‟in Doğu-Batı

karşılaştırmasından ziyade Batılı-Tuumlrk karşılaştırması yaptığını duumlşuumlnuumlyoruz

Hacircmid‟in Tuumlrk kuumlltuumlruuml ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml karşılaştırdığı en accedilık sahneler

Sabr u Sebat adlı oyununda bulunmaktadır Oyunun birinci boumlluumlmuumlnde falcı

kadınlar halayıklar konuşmalarda aşırıya kaccedilan atasoumlzuuml kullanımı Hacircmid‟in

halkı olduğu gibi verme kaygısında aşırıya kaccediltığı izlenimi yaratır Daha sonra

bir koumly kahvesi sahne olarak seccedililmektedir Burada da bir derviş ve bu dervişin

sıradan insanlar arasında nasıl karşılandığı konu edilir Bu iki boumlluumlmde de

Hacircmid Tuumlrk kuumlltuumlruumlnden ve yaşadığı doumlnemin koşullarından yararlanır Fakat

sonraki boumlluumlmde oyun birdenbire Paris‟i mekacircn olarak seccediler Neden Bunun

nedenini ararken Hacircmid‟in bir yabancı olma durumunu Avrupa‟da nasıl

yaşadığı ya da nasıl algıladığı konusunda da fikir sahibi olmaktayız

FESLİ ZAT- (Kendi kendine guumlyacirc Tuumlrkccedile) Bu musahabetle geccedilen her

saatim bana bir bayramdır Senin ondan haberin var mı

KONT DOuml BİNAM-(Yavaşccedila Fesliye) Oumlyle ama bayramınız uzunca ova

panayırı gibi uzadı

FESLİ ZAT- (Telacircş ve hayret iccedilinde) Vay Siz

(Kont gider Fesli Zat telacircş ve hiddet iccedilinde)

FES Lİ ZAT- Bu Kont bu kont Tuumlrkccedile biliyorBu Kont bu

MADMAZEL SOLTİKOF-Ne oluyorsunuz Ne telaş ediyorsunuz O size

soumlylediği Tuumlrkccedile miydi

FESLİ ZAT- Hem de adeta Tuumlrkccedile fasicirch Tuumlrkccedile Tuumlrk gibi telaffuzu var

MADMAZEL SOLTİKOF- Tuumlrkccedile bilmekle Tuumlrk olmak lacirczım mı o

Fransızca da biliyor Fransızca soumlylerken goumlren Fransız İtalyanca

soumlylerken işiten İtalyan zanneder o kadar fasicirch soumlyler Tuumlrkccedile de

soumlyleyebilir a

FESLİ ZAT- Tuumlrk Tuumlrk mutlaka Tuumlrk Soumlylediği lakırdının şivesini

duumlşuumlnduumlkccedile hiccedil şuumlphem kalmıyor Hayır mutlak Tuumlrk mutlak Osmanlıhellip

MADMAZEL SOLTİKOF- Efendim Kont Douml Binam tamam uumlccedil senedir

Paristedir Ne milletten olduğunu daha kimse anlayamadı ne halinden ne

de isminden anlaşılır Binam Binam ne demek hiccedil ben boumlyle bir isim

işitmedim Sizde var mı

FESLİ ZAT- Ben de onu duumlşuumlnuumlyorum Bicirc-nacircm adsız demektir Lacirckin

boumlyle isim bizde de yoktur Ne bileyim lakırdısı Tuumlrk kıyafeti değil

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 14

MADMAZEL SOLTİKOF- Ben kontun ne olduğuna huumlkmedemem Şu

kadar goumlruumlyorum ki kendi oldukccedila zengin Buumltuumln Paris kibarlarıyla

goumlruumlşuumlyor Gayet terbiyeli bir ccedilocuk Bir ccedilocuk fakat buumlyuumlk adamlar gibi

yaşıyor Parisli değil fakat Parisin en guumlzel yerinde oturuyor Ah

bilseniz ne de acayip halleri vardır Bilmem bu duumlnyanın adamlarından

değil midir nedir Guumlzelden hoşlanmaz eğlenceden eğlenmez Baloya

gider raksetmez raksedenlere taaccuumlp eder tiyatroya gider oyuna dikkat

etmez dikkat edenlerle eğlenir Guumlluumlnccedil oyundan muumlteessir acıklı

oyunlara bakıp handan olur Bir suvarede bulunur guumllmez laticircfe etmez

Mesireye gider etrafın letacircfetinden bicirc-haber durur kendi bilinmez sırrı

bilinmez Hacircsılı ne olduğu bilinmez bir adam Pariste her biri bir huumlsn-i

fevkalade ile şoumlhret bulmuş pek ccedilok kızlar bilirim ki faraza bir ziyarette

tesaduumlf edilse Kont Douml Binamın etrafını alırlardı Ağzından aşk ve

alacirckaya dair bir soumlz ccedilıkarabilmek iccedilin hepsi ittifak ederlerdi Kimi

nazarını tecessuumls eder kimi efkacircrını teşrihe memur olur kimi soumlzlerini

muayene eder kimi esrarını keşfe tayin olunur kimi kendisine olan

muhabbetinden bahseder kimi cevrine sitem kimi vefasızlığından

şikacircyet kimi arz-ı hulucircs kimi latife kimi adeta icbar ederdi Netice

olarak Kontun yuumlzuumlnde muumlstehziyacircne ve belki de muumlteneffiracircne bir

tebessuumlmden başka mukabele goumlremezdiler Kont de Binam aşk ve

muhabbet iccedilin halkolunmuş bu guumlzel aferidelere ccedilocuk oyuncağı nazarıyla

bakardı Ah bilseniz kaccedil kerre bu adamın his sahibi bir insan olduğunda

şuumlphelendim de kalbinin hareket edip etmediğini anlamak iccedilin elimle

sicircnesini yoklayacak oldum

FESLİ ZAT- Hele mutlaka TuumlrkLacirckin acaba kimdir

MADMAZEL SOLTİKOF- Ben artık merak etmiyorum Hem de onun

kim olduğunu kendi soumlylemeyince biz mi birbirimizden sual edelim

(Tarhan 1998 ss 65-66)

Neden Kont bu kadar uumlstuumln oumlzelliklere sahiptir Bir Tuumlrk olduğu iccedilin

mi Peki neden Tuumlrk olduğunu gizlemektedir Tuumlrklerin uumlstuumln olduklarının fark

edilmediğini anlatmak iccedilin mi Yoksa Tuumlrklerin uumlstuumlnluumlklerini sergilemekten

hoşlanmadıklarını ima etmek iccedilin mi Aslında iki seccedilenek de olmayabilir

Hacircmid bir Muumlsluumlmanın Avrupalılar goumlzuumlnde kuumlccediluumlmsendiğini bildiğinden onun

Tuumlrk olduğunu gizlemiş olabilir Eğer bu baştan bilinseydi bu kadar olağanuumlstuuml

bir yaratık olarak benimsenmeyecekti Kont oyunun ilerleyen boumlluumlmuumlnde buumltuumln

mal varlığını bir başkasına hiccedil teredduumlt etmeden devreder Bu asil ve medeni

hayatı bir kacircğıt parccedilası gibi fırlatıp atması da anlamlıdır Hacircmid burada neyi

ispatlamaya ccedilalışmaktadır Bize goumlre Avrupa‟nın bu ccedilok ışıltılı hayatını aslında

benimsemediğini ve kendi dini ve milliyetiyle baktıkccedila bu medeniyet iccedilinde bir

yabancı olarak kalmaya mahkucircm olduğunu goumlstermeye ccedilalışır

Hacircmid Sabr u Sebat‟ta bir Tuumlrk‟uuml bir kont gibi anlatır Burada alttan

alta Avrupa‟da yaşayan ve her ne kadar uumlstuumln oumlzellikleri olursa olsun asil

olamayan yabancının duyduğu sıkıntı yansıtılmaktadır Buna benzer başka bir

oumlrnek Cuumlnucircn-ı Aşk adlı oyununda bulunmaktadır Bu oyunda bir Hintli erkek

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

15

biri İngiliz biri Fransız iki kadına aşıktır İngilizlerin kendini beğenmişliklerinin

alttan alta eleştirildiği bu oyun iccedilin İnci Enginuumln şunları soumlylemektedir

Biri İngiliz oumlteki Fransız iki guumlzel kadın arasında kalan Hintli mihracenin

ccedilıkmazını anlatırken Hacircmit kendi hayatından ve goumlzlemlerinden pek ccedilok

unsuru eserine yansıtır ve buumltuumln pervasızlığı ile sadece aşkı yuumlceltir

Eserin adı da zaten bununla ilgilidir Hacircmit‟in her şeyi bir arada soumlyleme

merakı yuumlzuumlnden ccedilok ağırlaşmış ve dramatik yapısı gevşemiş olan

eserinde dikkati ccedileken bazı fikirler de bulunmaktadır Hintlilerin İngiliz

eğitimi ile zenginlikleri sayesinde artık İngiliz toplumunda yer bulmaları

bunun başındadır Hacircmit goumlruumlnuumlş ve duyguları bakımından

Davalaciro‟yu andıran Mihrace‟yi Cambridge mezunu İngiliz toplumunu

iyi tanıyan ve onlar tarafından da saygı goumlren biri olarak ccedilizmiştir Oumlyle ki

bir İngiliz milliyetccedilisi olan asil Florance onunla evlenmeyi kabul etmiştir

(Enginuumln 2006 s 521)

İnci Enginuumln‟uumln de dikkatimizi ccedilektiği gibi bir İngiliz asilinin bir Hintli

ile evlenmeyi kabul etmesi oumlnemli bir olaydır Fakat oyunun ilerleyen

boumlluumlmlerinde Leydi Florance‟nin kıskanccedillıkları ile milliyetccedili duyguları

Maharaccedila‟dan ayrılmasına neden olacaktır Zaten Maharaccedila‟da Fransız

sevgilisini tercih etmiştir Oyunun sonunda Leydi Florance yine bir İngiliz‟le

evlenir Burada oumlnemli olan bir Hintlinin bir İngiliz yerine bir Fransız‟ı tercih

etmesidir Boumlylece Hacircmid Batı‟nın en guumlccedilluuml kolu olan İngilizleri insanicirc vasıflar

youmlnuumlnden zayıf goumlstermiş olmaktadır

Peyami Safa‟ya goumlre Yunanlılardan ve peygamberlerden beri Avrupada

her şeyin fertle muumlnasebeti vardır Halbuki Şark‟ta fert hiccedilbir kıymet ifade

etmez Safa‟ya goumlre fert ve ilim Avrupa ile Asya arasındaki uccedilurumdur Şark

bundan sonra canla başla enduumlstrileşmeye kalkışsa da makineyi kendisi icat

etmediği iccedilin bu işi buumltuumln ruhu ve metoduyla kavramaktan aciz kalacaktır (Safa

1988 s 81) Şark‟ın ilmi olmadığı gibi tenkidinin de olmadığını bu nedenle

Şark‟ın filozof değil dindar olduğunu iddia etmektedir (Safa 1988 s 81)

Hacircmid‟in hem dindar hem de filozof olduğunu soumlyleyebiliriz Hacircmid‟e goumlre

ferd oumlnemlidir Onun eserlerinde kadına verdiği yer de bunu ispatlamaktadır

Hacircmid‟in yaşadığı doumlnemde kadına verilen hakların ne kadar sınırlı olduğunu

ve toplum iccedilinde ikinci sınıf konumunda bulunduklarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurursak Hacircmid‟in kadını bir ferd olarak kabul etmekle Batı‟ya

yaklaştığını fakat her ne kadar kuumlltuumlrel etkilerinden soumlz etsek de dindarlığının

onun tam olarak bir Batılı gibi duumlşuumlnmesini engellediğini soumlyleyebiliriz

Hacircmid‟in eserlerinde iki tuumlr Doğulu vardır Bunlardan biri Araplar

diğeri ise Hintlilerdir Bu ikisi arasında buumlyuumlk farklar olduğunu soumlyleyebiliriz

Hintlilerin mistisizmden kaynaklanan duygusal zayıflıklarının karşısında

Arapların cihattan kaynaklanan guumlccedilluuml ve savaşccedilı oumlzellikleri oumlne ccedilıkarılır

Peyami Safa iki tuumlr Şark olduğunu vurgulamaktadır Buumltuumln Şark‟ın ldquofatalistrdquo

yani kaderci olduğuna dair yanlış bir duumlşuumlnce olduğunu İslacircm Şark‟ının ne

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 16

Budist ne de fatalist olduğunu bu nedenle iki Şark‟ı birbirinden ayırmak

gerektiğini soumlylemektedir (Safa 1988 s 83) Budizm‟in ldquoHer şey boşturrdquo

inancına Hind‟in ve Uzakdoğu‟nun nirvana boşluğunda hareketsizliğe davet

eden temayuumlllerine zıt Muumlsluumlmanlığın cenneti ccedilalışmaya teşvik edişinin

tamamıyla Batı‟lı bir duumlnya goumlruumlşuumlne yaklaştığını ileri suumlrmektedir Belki de bu

nedenle Hacircmid‟in eserlerinde Araplar kadını ve erkeği ile guumlccedilluuml Avrupalıların

karşısında uumlstuumlnduumlrler Hintliler ise insanicirc oumlzellikleri bakımından Avrupalıların

karşında uumlstuumln gibi goumlsterilseler de zayıf ve yeniktirler

Safa kadercilik duumlşuumlncesinin de aslında tamamıyla Batı‟ya ait bir

duumlşuumlnce tarzı olduğunu iddia etmektedir Allah‟ın kudreti yuumlkseldikccedile insan

şahsiyetinin tamamıyla silinmeğe mahkucircm olduğu duumlşuumlncesinin kuumlccediluumlk bir irade

goumlsterilmesiyle insanın buumltuumln faaliyetlerini Allah‟ın eline teslim edilmesinin

buumltuumln Hıristiyan ortaccedilağını doldurduğunu dile getirmektedir (Safa 1988 s 87)

Kur‟an‟da fatalizmin olmadığını da oumlrneklerle ispatlamaktadır Fakat bu

kadercilik duumlşuumlncesinin sonraları İslacircm ve Tuumlrk duumlşuumlnce ve ananelerine

dışarıdan karıştığını belirtmektedir (Safa 1988 s 88) Hacircmid‟in eserlerinde

kadercilik duumlşuumlncesine pek rastlanmamaktadır Oumlzellikle Makber‟de bunun

sorgulandığını goumlrebiliriz Hacircmid‟in dindarlığını birccedilok eserinde goumlrduumlk Fakat

bu dindarlık onu goumlzuuml kapalı bir kaderciliğe goumltuumlrmemektedir Onun

eserlerindeki kahramanlar genellikle iradelerine hakimdirler Garam‟da Sabr u

Sebat‟da Macera-yı Aşk‟da ve İccedilli Kız‟da kahramanların zaman zaman

iradelerinin ellerinden kayıp gittiği sahnelere rastlansa da bu durum genellikle

yazarın onlara soumlyletmek istediği bazı şeyler olması ile ilgilidir Bu gibi

durumlarda kahramanların konuşma biccedilimleri genellikle yazarın duumlşuumlncelerini

ifade etmesi iccedilin bir ortam yaratmaktadır Hacircmid kahramanlarına duygusal

zayıflıklar yaşatarak hatta cinnet geccedilirdikleri izlenimi veren konuşmalar

yaptırarak kendi soumlylemek ya da tartışmak istediği konuları dile getirir

Mehmet Kaplan Avrupa ile Asya‟nın birbirine zıt kuumlltuumlr yapıları

olduğunu Şinasi‟nin bir duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak şoumlyle anlatır

Şinasi bir yazısında ldquoAsya‟nın akl-ı picircracircnesi ile Avrupa‟nın bikr-i fikrini

tezviccedil etmekrdquoten bahseder Bunu soumlylemek kolay gerccedilekleştirmek ise ccedilok

guumlccediltuumlr ldquoAsya‟nın akl-ı picircracircnesi ile Avrupa‟nın bekr-i fikrirdquo nasıl bdquotezviccedil‟

edebilir ki bunlar arasında uyuşma değil tam bir tezat vardır Asya dine

Avrupa akla Asya geleneğe Avrupa yeniliğe Asya mutlak otoriteye

Avrupa huumlrriyet ve demokrasiye dayanır Asya ile Avrupa daima birbirine

zıt şeylere inanmış iki kutup tez ve antitezdir Bu fark buguumln de ortadan

kalkmış değildir

Fakat Şinasicirc‟nin formuumlluumlnde ve meselenin bu şekilde ele alınışında bir

hata vardır Tuumlrkiye Avrupa olmamakla beraber Asya da değildir

Tuumlrkiye meşhur bir benzetme ile Avrupa ile Asya arasında bir koumlpruumlduumlr

Tuumlrkler esas itibariyle Asyalı bir kavim olmakla beraber bin yıldan beri

Akdeniz kıyısında eski Yunan medeniyetinin kurulduğu topraklarda

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

17

Avrupalılarla beraber yaşamaktadırlar Selccediluklu ve Osmanlı devletini

diğer Asya ve İslacircm uumllkelerinden ayıran fark dil din ve kuumlltuumlr itibariyle

birbirinden farklı kavimlerin yuumlzyıllar boyunca aynı topraklarda iccedil iccedile

yaşamış olmalarıdır Daimicirc surette yabancılarla beraber bulunma Tuumlrkleri

onlara karşı dost ve muumlsamahalı yapmıştır (Kaplan 2007 s 89)

Tuumlrkiye ne Avrupa ne de Asya olduğu gibi Hacircmid de ne Asyalı ne de

Avrupalıdır O her ne kadar yaşamının ccediloğunu yurt dışında geccedilirmiş olsa da bir

Tuumlrk‟tuumlr Yetişme koşulları eğitimi ve kullandığı dil de onun bir Tuumlrk gibi

duumlşuumlnmesine ve yazmasına neden olacaktır Mehmet Kaplan Osmanlı devri

edebiyatının Arap ve Fars tesirinde kalmakla beraber oumlzuuml itibariyle Tuumlrk

olduğunu Tuumlrk‟uumln kudret iradesi yaşama sevinci tabiat sevgisi kacircinatı

kucaklayan dinicirc heyecanının onda da goumlruumllduumlğuumlnuuml Anadolu Halk ve Tekke

edebiyatı ile Divan edebiyatına ortak olarak bu temel duyguların hacirckim

olduğunu soumlylemektedir Divan edebiyatına karışan yabancı etkisine rağmen

duyarlıkların onu Tuumlrkleştirdiğini goumlrebiliyoruz Kaplan Tanzimat‟tan sonraki

Tuumlrk edebiyatccedilılarının da yeni dil ve şekiller iccedilinde aynı oumlzuuml ifadeye

ccedilalıştıklarını belirtmekte ldquoNamık Kemal Abduumllhak Hacircmid Mehmet Acirckif Ziya

Goumlkalp Yahya Kemalrsquoin eserlerine de aynı duygular hakim değil midirrdquo

(Kaplan 2007 s 85) diye sormaktadır Kaplan‟ın bu saptamalarından yola

ccedilıkarak edebiyatımızın kuumlltuumlrler arası geccedilişlerle beslendiğini buna karşın

oumlzuumlnde Tuumlrk olmanın getirdiği duyarlılıkları taşıdığını soumlyleyebiliriz Hacircmid de

eserlerine birccedilok yeniliği taşımış ve duyarlılıkları onun bir Tuumlrk olarak

yazmasını ve duumlşuumlnmesini engelleyememiştir Kuumlltuumlrel değerlerin ne denli

oumlnemli olduğunu Mehmet Kaplan da dile getirmekte ve şunları soumlylemektedir

Tuumlrk halk kuumlltuumlruumlnde dile gelen değerler Tuumlrk halkının binlerce yıldan

beri bağlı bulunduğu değerlerdir Tuumlrk Halkı ldquoyiğitlikrdquo ldquoaşkrdquo ldquodinrdquo ve

ldquoiyilikrdquo duygularına ccedilok yuumlksek bir değer verir Onları asla maddicirc

menfaat ve ihtiraslarla karıştırmaz Tuumlrk halkı iccedilin ldquomadderdquo bir gaye

değil bir vasıtadır Tuumlrk halkının halis ayar altın gibi muhafaza ettiği bu

değerlere yabancı milletlerin kuumlltuumlrel değerlerini karıştırarak

bozmamalıdır (Kaplan 2007 s 46)

Tuumlrklerin binlerce yıl bağlı bulunduğu bu değerleri Hacircmid‟in eserlerine

yansıttığını kolayca goumlrebiliriz ldquoYiğitlikrdquo ldquoaşkrdquo ldquodinrdquo ve ldquoiyilikrdquo gibi

değerlere eserlerinde oumlncelik verdiğini oumlzellikle ldquodinrdquo konusuna bu denli yer

vermesinin altında yatan nedenin de bu olduğunu duumlşuumlnmekteyiz Mehmet

Kaplan bin yıllık yazılı Tuumlrk edebiyat ve kuumlltuumlruumlnuumln İslacircmiyet ile

yoğrulduğunu Tuumlrk‟uumln aktif mizacına ve hayat goumlruumlşuumlne uyan İslacircmiyet‟in

Tuumlrklerin millicirc kabiliyetlerini geliştirerek onların maddicirc guumlccedillerini manevicirc

değerlerle donattığını dile getirir (Kaplan 2007 s 48) Hacircmid‟in de bu

birikimden yararlanmaması muumlmkuumln değildir Vedat Nedim Toumlr birccedilok

eleştirmen gibi Hacircmid‟in Tuumlrk edebiyatına Batıyı getirdiğini soumlylemektedir

ldquoHacircmid‟e kadar geccedilen buumltuumln devirlerde Tuumlrk sanatkacircrı daima Şarklı kaldı

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 18

hiccedilbiri Şarklı ve İslacircmicirc sanatın kalıplarını kıramadı Yalnız şekil bakımından

değil iccedil ve fond bakımından da kıramadırdquo (Toumlr 2006 s 410) Hacircmid hakkında

buna benzer pek ccedilok şey soumlylenmiş olmakla birlikte biz Hacircmid‟in bu kırdığı

kapıdan girerken kendi kuumlltuumlr oumlğelerini de beraber taşıdığını duumlşuumlnmekteyiz

Hacircmid‟in felsefesi batılı ya da doğulu bir anlayışla değil belki ikisinin

karması olarak ortaya ccedilıkmıştır Buumltuumln Ortaccedilağ İslacircm ve Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln klacircsik

Yunan duumlşuumlncesinin babası Aristo‟nun etkisi altında olduğunu soumlyleyen Peyami

Safa Tuumlrk Arap ve Yunan duumlşuumlncesinin etkileşimini şu soumlzlerle ifade eder

Aristonun işareti altında Ortaccedilağ İslam iskolacircstiğini ilk tesis edenler

Tuumlrklerdir (Farabicirc İbni Sina X - XI inci asır) Bu İslam iskolastiğinin

Tuumlrk ve şark koludur On bir ve on ikinci asırda bu esaslar uumlstuumlne

Enduumlluumlste bir garp okulu peyda olur Bu kol Arap İbni Ruumlşd ve Yahudi

İbni Memun vasıtasiyle Aristo felsefesini Avrupaya tanıtmıştır Demek ki

ortaccedilağ Tuumlrk iskolacircstiği şarkta Yunan duumlşuumlncesini ilk yaşayan buumlyuumlk bir

fikir hareketi olmakla kalmamış onun garpda tanınması iccedilin de ilk koumlpruuml

vazifesini goumlrmuumlştuumlr (Safa 1988 s 89)

Safa‟ya goumlre İslacircm felsefesinin akılcı ve tabiatccedilı kolu daha ziyade

Hıristiyan garp imancı ve ilacirchiyatccedilı kolu da daha ziyade İslacircm şark uumlstuumlne

tesirini devam ettirirler Yazara goumlre Hristiyan Batı akılcı ve tabiatccedilı duumlşuumlnceyi

İslacircm Şarktan almış ve İslacircm Şark da imancı ve ilacirchiyatccedilı duumlşuumlncesinde

Hristiyanlığın tesiri altında kalmıştır Nitekim İslacircm dini de kitabında akılcı bir

ruh sahibi olduğu halde sonradan mistik bir duumlşuumlnce doğurmuş Hıristiyanlık da

kitabında mistik bir ruh sahibi olduğu halde sonradan akılcı ve tabiatccedilı bir

medeniyet ortaya ccedilıkarmıştır (Safa 1988 s 97) Hacircmid‟in eserlerindeki Batı

etkisi bu akılcı ve tabiatccedilı duumlşuumlncenin mistik duumlşuumlnce ile yoğurması ile ortaya

ccedilıkar Hacircmid eserlerinde Batının akılcı ve tabiatccedilı youmlnuumlnuuml her ne kadar

yuumlceltse tabiata bakarak kırda yaşayanların şehirde yaşayanlardan daha uumlstuumln

olduklarını soumlylese de oumlzuumlnde imancı bir anlayışa sahiptir Sahra adlı kitabında

da bu accedilıkccedila goumlruumllebilir Sahra‟da kırda yaşayanları şehirde yaşayanlardan

ayıran en buumlyuumlk farklardan biri ibadetlerindeki iccediltenliktir Hacircmid ne bir Batılı

ne de bir Doğulu gibi dini algılar O hiccedilbir şeyi sorgulamadan kabul etmez

Buumltuumln sorgularının sonunda da mutlak bir inanca ulaşır Fakat bu Hacircmid‟in

Doğu mistisizmine kaydığını ispatlamaz Hacircmid yetiştiği ve edindiği kimliğin

ona kazandırdığı kuumlltuumlr penceresinden bakarak Muumlsluumlman bir Tuumlrk olarak

meselelerini sonlandırır

Sonuccedil

Hacircmid‟in Hindistan‟da yaşadığı yıllarda Doğu kuumlltuumlruumlnuuml ve Avrupa‟da

yaşadığı yıllarda da Avrupa kuumlltuumlruumlnuuml ccedilok yakından goumlzlemlediğini bunu

yaparken de kendi kuumlltuumlruumlnuuml ve buumltuumln bu yabancılar arasındaki konumunu

sorguladığını duumlşuumlnmekteyiz Hacircmid bir Tuumlrk olduğunu ve bir Tuumlrk olmanın ne

olduğunu yabancılar arasında yaşadığı iccedilin belki de daha fazla duumlşuumlnmuumlş ve

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

19

anlamıştır Bu nedenle oyunlarında yabancı karakterler kullanmayı tercih

ettiğini duumlşuumlnmekteyiz Boumlylece Hacircmid bir goumlzlemci olduğunu da goumlstermiş

olur

Hacircmid‟in oyunlarındaki yabancılar genellikle Doğulu ve Batılı ayrımına

tabi tutulabilir Hintlilerle İngilizlerin karşılaştırıldığı Duhter-i Hindu ile Cunucircn-

ı Aşk adlı oyunlarında Hintliler iyi kalpli insanicirc oumlzellikleri ağır basan

insanlardır İngilizler ise acımazsız ve guumlcuumlnuuml koumltuumlye kullanan insanlardır Bu

karşılaştırmayı yaparken Hacircmid Hintlileri yuumlceltmektedir Fakat bir taraftan da

onlara acıdığını hissettirir

Hacircmid‟in Araplarla İspanyolları karşı karşıya getirdiği oyunlarında

İspanyollar bencil ve ccedilıkarcı olduklarından vatanperver de değildirler Araplarsa

insanicirc yanları ve imanları guumlccedilluuml insanlardır Bu karşılaştırmada da Hacircmid

Doğu‟nun tarafını tutar Fakat burada Araplar Hintliler gibi zayıf insanlar

değildirler Hacircmid Doğu‟yu tercih etse de kendini ayrı bir noktaya koyar Bu

noktada ise onun Tuumlrk kimliğinin saklı olduğunu duumlşuumlnmekteyiz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 20

Kaynakccedila

Boumlluumlkbaşı R T (1984) Abduumllhak Hacircmid ve Muumllacirchazacirct-ı Felsefiyesi Abdullah Uccedilman

(Yay Haz) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yayınları

Enginuumln İ (2006) Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tanzimat Edebiyatı İ Parlatır A B

Ercilasun Z Kerman (Yay Haz) Ankara Akccedilağ Yayınları

Goumlkalp Z (2007) Tuumlrkccediluumlluumlğuumln Esasları İstanbul Akvaryum Yayınevi

Kaplan M (2007) Kuumlltuumlr ve Dil İstanbul Dergacirch Yayınları

Safa P (1988) Tuumlrk İnkılacircbına Bakışlar Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek

Kurumu

Tanpınar A H (2001) Ondokuzuncu Asır Tuumlrk Edebiyatı Tarihi İstanbul Ccedilağlayan

Kitabevi

Tarhan A H (1991) Sahra Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 1 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1997) Makber Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 2 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Sabr u Sebat Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 1 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Cuumlnucircn-ı Aşk Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 2

İnci Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Duhter-i Hinducirc Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 3 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Finten Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 3 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) İccedilli Kız Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 1 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2001) Garam Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 4 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2002) İbn Musa Yahut Zacirctuumlrsquol-Cemal Abduumllhak Hacircmid Tarhan

Tiyatroları 5 İnci Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2002) Macircceracirc-yı Aşk Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 7 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Toumlr V N (2006) ldquoSanatkacircr Hacircmidrdquo Hacircmidname İhsan Safi (Yay Haz) İstanbul

Kutup Yıldızı Yayınları 407-410

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 21-40

BİR KAZIYACAĞIN KANLI GECcedilMİŞİNDEN

Uwe BLAumlSING

Oumlzet

Bu makale bir tarafta ccedilok basit diğer tarafta ise fevkalade kullanışlı

olan ufak bir mutfak aletinin esasen Kuzey Doğu Anadolu youmlresinin en uzak

koumlşesinde bunun yanında Şavşat Ardanuccedil ve ccedilevresinde daha yaygın olan

youmlresel bir Tuumlrkccedile isminin eski Guumlrcistan kuumlltuumlr ve din tarihine kadar inen

olağanuumlstuuml ilginccedil geccedilmişine ışık tutmaya ccedilalışmaktadır

Anahtar kelimeler Koumlken tarihi (etimoloji) Artvin youmlresi ağızları

Tuumlrkccedile Guumlrcuumlce Astam Azize Şuşanik

On the Blood-stained Past of a Dough Scraper

Abstract This paper focuses on a dialectal Turkish name of a quite humble but

extremely useful kitchen utensil that has an extraordinary significance in the

cultural and religious history of Georgia from oldest time The Turkish name in

question appears at the north-eastern most edge of Anatolia especially in the

places of Şavşat and Ardanuccedil and their environs

Key words Etymology dialects of the Artvin region (NE Turkey)

Turkish Georgian Astam Saint Shushanik

Kazıyacak Kanlı geccedilmişi Bu ne demek Nasıl olur Kazıyacak

hamur işleri yaparken ev hanımının ya da fırıncının kullandığı basit bir mutfak

aleti değil midir Evet oumlyledir kazıyacak tekne kazımak ve hamur kesmek iccedilin

kullanılan demir [veya plastik] araccedillsquotır Fakat Tuumlrk Dil Kurumunun genel ağ

(İnternet) kullanıcılarına sunduğu Buumlyuumlk Tuumlrkccedile Soumlzluumlklsquoe goumlre kazıyacak soumlz-

cuumlğuuml oumllccediluumlnluuml dile değil ağızlara aittir Her nasıl olursa olsun Gastrodizayn

Enduumlstriyel Mutfak Uumlruumlnleri firmasının yapılışı ccedilok etkili ve olağanuumlstuuml profes-

yonel olan genel ağ sayfasında (GEMUuml) diğer kıymetli uumlruumlnler arasında kuumlccediluumlk

aletimizi de tam bu isimle bulmaktayız Bu adın yanı sıra hamur kazıma aleti

hamur kesme aleti gibi daha dolaylı ifadeler de bazen geccedilmektedir Fakat Tuumlrk-

ccedilenin ağızlarındaki ccedileşitlilik dolu duumlnyaya daldığımızda daha farklı şu biccedilimler

ve isimleri de keşfedebiliriz

bull kazıyacak (Kocaeli Sakarya Rize Sivas Kars Ankara

Tekirdağ) kazıycak (Tekirdağ) kazıcak (Bilecik) kazımık ~ kazınık

(Ccedilorum) kazağı (Isparta Ccedilorum Samsun Diyarbakır Maraş) kazağu

(İstanbul) kazak (Isparta) kazgaccedil (İstanbul) kazağaccedil (Ccedilorum) ―tekneden

hamur kazımaya yarayan demir araccedil teknedeki hamurları kazımaya yarayan

araccedil (DS s 2709b 4541a) gazıycak (Bolu) ―hamur teknesini kazımaya

yarayan yassı demir (DS s 1954b)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

22

bull teknāşi ~ tekneacutegaşi (Tokat) ―teknenin hamurlarını kazımaya

yarayan araccedil (DS 4748a)

bull sistire (İzmir Niğde) ―hamur kesmek teknede biriken hamuru

kazımak iccedilin kullanılan dikdoumlrtgen biccediliminde saccedil araccedil (ZTS 1976 s 173)

sisre (İzmir Ccedilanakkale) sitre (Ccedilanakkale) ―hamur kesmeye tekne kazımaya

yarayan araccedil (DS s 3646b)

bull ısıran (Isparta Denizli Aydın İzmir Balıkesir Muğla) ısgıran

(Afyon Burdur Denizli Manisa Antalya) ıskıran (Afyon Uşak Burdur

Denizli) ısran (Denizli Aydın İzmir Manisa Balıkesir Ankara

Kırklareli) ısranı (Aydın) ıstırani (Kırklareli) ihsiran (İstanbul Ankara)

ikseren (Ankara) insiran (Ankara) isiran (Isparta Balıkesir Ccedilankırı

Ankara Muğla) iskıran (Manisa) istiran (Maraş Muğla) istirani (Giresun

Sivas) iyseran (Balıkesir Sivas) iysıran (Bursa Ankara Muğla)

―teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araccedil ısıran (Denizli) ısıranı

(Burdur) ıskaran (Denizli) iskıran (Burdur Antalya) isirani (Konya)

―hamur kesmeye yarayan demir araccedil (DS ss 2490-2491) israni (İstanbul

Konya Edirne) isran (Bursa Bilecik) ―hamur teknesini sıyırmaya ya da

saccedil uumlzerinde pişen ekmeği ccedilevirmeye yarayan araccedil (DS s 2559b)

bull eğsiran (Afyon Isparta İzmir Balıkesir Kuumltahya Eskişehir

Kastamonu Ccedilankırı Amasya Konya) egsiren (Burdur) eğseren (Eskişehir

Bolu Kastamonu Ankara) eğsıran (Ccedilankırı) eğsiranı (Isparta Konya)

eğsiren (İzmir Ankara) eksiran (Bolu) eksiranı (Isparta Konya) ekşisıran

(Ccedilanakkale) elsaran (İstanbul) elsıranı (İccedilel) eŋsıran (Eskişehir) eŋsiren

(Kuumltahya Bilecik İstanbul Zonguldak Konya) esıranı (Aydın) esiran

(Isparta Aydın İzmir Balıkesir Kuumltahya Bilecik Eskişehir Bolu Konya)

esiranı (Isparta Konya) esiren (Bilecik Kastamonu Antalya) esran

(Isparta Balıkesir Ccedilanakkale Bursa Bolu Konya Adana) eyisran (İzmir)

eyseran (Bolu Ankara) eysere (Afyon) eyseren (Bursa Zonguldak

Kastamonu Ankara) eyseri (Bolu) eysıran (Isparta Bolu Kastamonu)

eysiran (Afyon Isparta Denizli İzmir Bilecik Eskişehir Bolu Zonguldak

Kastamonu Ccedilankırı Giresun Ankara Konya) eysiren (Afyon Isparta

İstanbul) eysisiran (Kırşehir) ―kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya ve

kesmeye yarayan bir ccedileşit araccedil (DS ss 1687-1688) esiren (Antalya)

ehsırana (İccedilel) esiran (Afyon) ―hamur kesmekte kullanılan araccedil (DS s

4498a) esaran (Isparta) ―yufka ekmeğin hamurunu kesmeğe yarayan araccedil

(DS s 1778b) asren (Eskişehir Kuumltahya) ―hamur kesmeye yarayan bir ay-

gıt (DS s 347a)

bull sıran (Balıkesir Bursa Antalya) ―hamur kesmeye tekne kazımaya

yarayan uumlccedilgen biccediliminde bir araccedil keski siren (Edirne) ―hamur kesmeye

tekne kazımaya yarayan araccedil (DS s 3614b 3646b)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

23

bull kisren (Isparta) ―hamur kazımaya yarayan kuumlrek gibi demir araccedil

(DS s 2884b)

bull teysiran (Burdur Denizli) teysiren (Sivas) ―tekneden hamur

kazımaya yarayan bir ccedileşit araccedil (DS s 3904b)

bull ersin (Ccedilorum Tokat Van Bitlis Ankara Kayseri) ersanı

(Ccedilanakkale Sivas) ersun (Ccedilorum) ersuumln (Isparta Kastamonu Ccedilankırı

Sinop Ccedilorum Amasya Tokat) ―tekneye yapışmış hamuru kazımağa

yarayan demir araccedil ersin (Ccedilorum) ―hamur kesmek iccedilin kullanılan bir ccedileşit

bıccedilak (DS s 1777a) evsuumln (Samsun) ―kazan ya da teknedeki hamuru

kazımaya ve kesmeye yarayan bir ccedileşit araccedil (DS s 1688a) oumlrsuumln

(Kastamonu Samsun Sinop) ―hamur tahtasını kazımaya yarayan demir

araccedil (DS s 3349b)

bull eğiş (Samsun Amasya Tokat Giresun Guumlmuumlşhane Artvin

Erzurum Erzincan Sivas Tunceli Nevşehir) egiş (Guumlmuumlşhane Artvin

Erzurum Erzincan) egişi (Artvin) eğeş (Giresun Niğde) eyeş (Giresun)

―kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya yarayan bir ccedileşit araccedil (DS ss

1679-1680 4491a) eyiş (Sivas) ―hamur teknesini kazımaya yarayan demir

araccedil (DS s 1822b) hamur eğişi (Elazığ) ―hamur teknesini kazımaya ve

hamur kesmeye yarayan araccedil (DS s 2270a) iğiccedil (Ankara) ―hamur

teknesini kazımaya yarayan yassı demir (DS s 2510a)

bull niregiccedil (Kastamonu) nigericcedil (Malatya) ―kazan tekne ya da

tahtadaki hamuru kazımaya yarayan demir araccedil (DS s 3251b)

bull etrek (Denizli) ―teknedeki hamuru kazımaya yarayan demirden

yapılan kuumlrek biccediliminde bir araccedil (DS s 1799b)

bull hapaz (Muğla) ―hamur sıyırmaya yarayan araccedil (DS s 4515a)

bull kesecek kesği (Ccedilorum) ―hamur kesmeye yarayan yassı demir

araccedil kesguumlccedil (Sinop) ―hamur kesmekte kullanılan bir araccedil (DS s 4547b

2763a)

bull kırgıccedil (Konya) ―hamur kazımaya yarayan araccedil kırkaccedil (Balıkesir)

―hamur kazıyacak araccedil (DS s 2821b 2828b)

bull kuumlskuuml (Niğde) ―teknede kalan hamurları sıyırmaya yarayan kuumlccediluumlk

kuumlrek (DS s 3050b)

bull miniyet (İzmir) minet (Yozgat) ―teknedeki hamuru sıyırmaya

yarayan demir araccedil (DS s 3201b)

bull penekat (İzmir Manisa) ―teknedeki hamuru sıyırmaya yarayan bir

ccedileşit araccedil (DS s 3426a)

bull sıyırgı (Samsun) ―hamur kazımaya yarayan araccedil (DS s 3624)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

24

Buyurun hanımlar beyler kazıyacak ccedileşitlerinden hangisini beğenirse-

niz bu kapsamlı sunumuzdan seccediliniz Hepsi hamur işlerine yarayan kazıyacak-

lardır Bu terimler ve biccedilimlerin her birinin ccedilok ayrı bir geccedilmişe sahip olduğu

kendiliğinden anlaşılan bir gerccedilektir Fakat bu rengacircrenk geccedilmişin muhtelif

hikacircyelerinin ayrıntılı şekilde hemen burada yoklanması oumlncelikli hedefim

değildir Zira beceriksizlik ya da başka uygunsuzluklardan boumlylesi mutfak ale-

tiyle kendi parmağını kesen bazı ev hanımlarının kanı dışında bu isimlerin birini

taşıyan ―sanıklarımızın geccedilmişinde kanlı izler ndash olsa bile ndash tespit edilememek-

tedir Fakat bir ―zanlı daha vardır Tuumlrkiyelsquonin Kuzeydoğu koumlşesinde umu-

miyetle Artvin youmlresi insanın elinde gezen ―esas zanlısı astam adlı bir kazı-

yacaktır Youmlresel ccedilevrelerin guumlvenilir tebliğlerinden oumlğrendiğimize goumlre bu

astam ―Demirciler tarafından yapılan dikdoumlrtgen şeklindeki kuumlccediluumlk bir ağız ve

sapı olan bir araccediltır Tekneden hamuru alıp yufka veya lavaş accedilılacağı zaman

kullanılır Alınan hamur bununla kesilir ve bulaşan hamurlar bu egiş ile kazınıp

temizlenir (İlker 1992 s 243b ve uumlstelik İlker 1989 s 251)1

Anadolu Halk kuumlltuumlruuml ve ağızlarına youmlnelik diğer ccedilalışmaları tararsak

ccediloğu yine Artvin youmlresine ait olan tamamlayıcı şu verileri elde etmek muumlmkuumln-

duumlr

bull astam (Şavşat Ardanuccedil) ―hamur teknesini kazımaya yarıyan

demir (Yusufeli) ―hamur teknesini kazımak iccedilin kullanılan demirden

yapılmış spatula benzeri alet (Ardanuccedil youmlresi) ―hamur teknesini kazımaya

yarayan demirden yapılmış araccedil (egiş) suumlpruumlntuuml ya da kuumll doumlkmek iccedilin

kullanılan kuumlccediluumlk demir kuumlrek ateş kuumlreği ve (Şavşat) ―değirmen taşına

uydurulan ve ccedilark demirine geccedilirilen demir

bull asdam ~ astan (Şavşat) ―hamur teknesini kazımaya yarıyan

demir

bull ostam (HaşhaşımdashErzincan) ―ateş kuumlreği2

1 Egişlsquoe dair bilgi iccedilin 22 nota bk 2 Kaynaklar DS (ss 347b 341b 3291b) KAS (2005 s 118b) Oumlzkan (1994 s 100a) Uumlstelik genel ağda (İnternette) de astam soumlzcuumlğuumlne dair basit bilgi bulmak muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin astam (aynen) ldquokalın sacdan yapılmış sapı lama demirden olan ocak ve sobadan kuumll ccedilıkarmada kullanılan toz kuumlreğırdquo ndash Astami al da sobanın kuluni boşat Soba dolmiş (GKTS) ve astam asşam ldquoev iccedilinde kullanılan kuumlccediluumlk kuumlrekrdquo (ŞYDK

ŞS) Astam asdam biccedilimleri uumlzerinde daha oumlnce Venera Ǯangiӡe (1980 ss 99-100) kısaca durmuştur

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

25

Astamlsquoın Tuumlrkccedile ile Azerbaycancada tespit edildiği yerler (harita

Blaumlsing)

ŞavşatArtvin ile ZaqatalaQax

Tuumlrkccedilenin yanı sıra soumlzcuumlğuumln izleriyle ndash yine ccedilok seyrek ve sadece ağız

seviyesinde ndash Azerbaycancada da karşılaşmaktayız (genel olarak bk Ǯangiӡe

1978 s 130)

bull aumlsṭami ~ aumlsdaumlmi (Qax) ―demirden yapılmış kuumlccediluumlk kuumlrek (ADDL

1964 s 221 Tušmališvili 1978 ss 142-143) ―hamur işlerinde kullanılan

kuumlrek biccediliminde bir alet aumlsdaumlminaumln xamır doɣrıyıx (Qax) ―aumlsdaumlmi ile

hamur doğruyoruz (ADL 1 s 177b)

bull astamur (Zaqatala) ―ersin kazıyacak xaumlmiri astamurnan

qazısana ―hamuru astamur ile kazısana (ADL 1 s 18b)

bull aumlsdaumlmil (Sarıbašı) ―pişmiş ekmeği tandırdan ccedilıkarmak iccedilin

demirden bir alet ve Molazadelsquoye goumlre Qax rayonunun İlisu kasabasında

―aumlsdaumlmil ile hamur doumlnduumlruumlluumlr ve kesilir

bull aumlsraumlmi (Tala) ve

bull astam (Ǯangiӡelsquoye goumlre Huumlseynov) ―hamurun kesildiği alet

Biccedilimlerin bu ilginccedil dağılımını dikkate alınca (Şavşat ile Qax yukarı-

daki haritaya bk) astamlsquoın buumlyuumlk olasılıkla Tuumlrk değil Kafkasyalı olup Tuumlrkccedile

ve Azerbaycanca gibi bazı komşu dillerine karıştığı izlenimi doğar Bundan

hareketle Guumlney Kafkas dillerini aradığımızda zannımızı hemen Guumlrcuumlcede ya-

kalamaktayız krş

GUumlRCUumlCE (standart dil) asṭam-i (asṭam-isa) ―bir kazıma aleti

fırıncının kazıyacağı (Tschenkeacuteli s 39b KEGL 1 s 620) Soumlzcuumlk ayrıca

ağızlarda ccedilok yaygındır (genel olarak bk Ǯangiӡe 1980 s 99 Tušmališvili

1978 ss 142-143)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

26

bull (ač aruli) asṭam-i ccediloğul asṭm-eb-i ―demirden yapılan kuumlccediluumlk kuumlrek

koumlr ve sıcak kuumlluumln kaldırılması iccedilin kullanılan el kuumlreği (Nižaraӡe 1971 s

92b)

bull aṭam-i (aṭm-isa) (rač uli) ―mč adi3 ya da ekmek pişirildiğinde

ḳecilsquoye4 sıcak kuumll atmağa yarayan sapında koumlşeli yassı bir ağzı olan demir

alet (Gigineišvili vd 1961 ss 681b 521) fakat hamur teknesini kazımak

iccedilin Rač a halkı xoc i kullanır5

bull asṭam-i (mtiuluri) ―ḳecilsquoye ateşli kuumll atmak iccedilin demirden bir xoc i

bull asṭam-i (pšauri) 1 ―teknedeki hamurun kazınması iccedilin kullanılan

kuumlccediluumlk demir kuumlrek 2 kuumlluumln ḳecilsquodeki ekmeğin yanına atılmasına yarayan

buumlyuumlk demir kuumlreklsquo (Važa-Pšavelalsquonın eserlerinden6)

bull asṭama-i (tušuri) ―tencere veya tekneye yapışmış olan hamurun

kazınmasına yarayan kuumlccediluumlk demir parccedilası ve asṭama cul-i ―uzunca ağzı

geniş bir balta (Xubuṭia 1969 s 67b Ɣlonṭi 1984 s 42a) Goumlruumlnuumlşe goumlre

bu biccedilim -aḳ (kuumlccediluumlltme)7 eki ile tuumlremiştir yani asṭama-i lt asṭam-aḳ-i

(yandaki şekil eski tip bir warclis asṭami yani bir ―hamur teknesi kazıya-

cağını goumlstermektedir KSE 1 s 642)

bull ajṭam-i (ḳaxur-kiziq uri) ―hamurun kazınması hem de ekmeğin

tandırdan ccedilıkarması iccedilin kullanılan kuumlreğe benzer bir ucu yassı olan demir

alet (Gigineišvili vd 1961 s 603b)

bull asṭam-i ccediloğul asṭm-ev (ingilouri) ―ekmeğin tandırdan ccedilıkarılması

iccedilin kuumlccediluumlk bir demir kuumlreği ve did asṭam-i ―bir ucu yassı diğeri ccedilengel

biccediliminde olan bir asṭami tuumlruuml (Gigineišvili vd 1961 s 613a 616a)

3 GUumlRCUumlCE (m adi ldquomısır ya darı ekmeğirdquo (Tschenkeacuteli s 884a 2228a) Oumlduumlnccedilleme ola-rak bu terim de en başta Kuzeydoğu Anadolu Tuumlrkccedilesinde bulunmaktadır krş cadi (Goumlle Ardahan PosofmdashKars ŞavşatmdashArtvin) ~ cadı (Artvin) ccediladu (Kars ZilemdashTokat) cad (IğdırmdashKars ErcişmdashVan) ccedilat (ZanamdashAmasya) catti (ŞenkayamdashErzurum) ve cadı unu (Posof ArdahanmdashKars) Koumlken tarihine doumlnuumlk daha ayrıntılı bilgi iccedilin bk Blaumlsing (2005) 4 GUumlRCUumlCE ḳeci ldquoguumlveccedil ccediloumlmlek bileki toprak ccedilanakrdquo (Faumlhnrich 2007 s 231) ldquomısır ekmeği ya ekmek pişirmek uumlzere uumlst uumlste konan topraktan yapılmış tavalarrdquo (Tschen-keacuteli s 573a) Bu tuumlr bir ḳecinin fotoğrafı bu makalenin sonunda bulunmaktadır 5 GUumlRCUumlCE oc i (ra uli mtiuluri) ldquokuumlccediluumlk spatuumllrdquo (Tschenkeacuteli s 2382b) 6 Gerccedilek adı Luḳa Raziḳašvili olan Važa-Pšavela (1861-1915) 1920 asrın Guumlrcuuml edebiyat duumlnyasında olağanuumlstuuml bir rol oynamıştır Kısa bir bilgi iccedilin bk Faumlhnrich (1993 ss 224-225) ayrıntılı bilgi almak iccedilin E Lundberg ile E Gogoberidzece sanat-ccedilının hayatı ve eserine ışık tutarak hazırlanan Važa Pšavela adlı kapsamlı kitabını (1969) tavsiye etmek istiyorum 7 Bu ek iccedilin bk Faumlhnrich (1986 s 33)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

27

bull osṭam-ul-i (xevsuruli) eine Art Flintelsquo (Ɣlonṭi 1984 s 430b)

Daha oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz gibi osṭam-ul-i biccedilimine benzer iki

tuumlreme Azerbaycancada da geccedilmektedir Bunlar GUumlRCUumlCE astam-

ur-a bir rende tuumlruumllsquo (KEGL 1 s 620) biccedilimini temsil eden astamur

ve iccedil yuumlzuuml tam net goumlruumlnmeyen aumlsdaumlmillsquodir (belki lt GUumlRCUumlCE

asṭam-il-)8

Artvin-Şavşat youmlresi Tuumlrkccedilesindeki kayıtlar Guumlrcuumlcenin

Ačar ya İmerḫvi ağızlarına Azerbaycanlsquoın Qax-Zaqatala

boumllgesindekileri ise Guumlrcuumlcenin İngilo ağzına bağlanmalıdır

Tuumlrkccedile ve Azerbaycancada goumlzlenen t ~ d değişimi bu dillerde var

olamayan fakat Guumlrcuumlce (hem de diğer Kafkas dilleri) iccedilin ccedilok

tipik olan patlayıcı gırtlak uumlnsuumlze (ejektiv) bağlıdır9

8 GUumlRCUumlCE -ul- -ur- ve -il- ekleri iccedilin bk Faumlhnrich (1986 ss 39 40 36-37) 9 Guumlrcuumlcede toplam olarak 6 tane patlayıcı gırtlak uumlnsuumlz (ejective) vardır ḳ ṗ ṭ c Bunlar adı geccedilen Tuumlrk dillerinde bazen suumlreksiz yani k p t k ccedils ccedil olarak bazen suumlrekli yani g b d g cz c olarak telaffuz edilir Oumlrneğin (TUumlRKCcedilE lsaquomdash GUumlRCUumlCE) adol ~ atol bdquoilkbaharda biten bir otun ccedilift suumlruumlluumlrken tarlada ccedilıkan ve soyularak yenen kuumlccediluumlk patates buumlyuumlkluumlğuumlndeki yumru koumlkuuml yerelmasıldquolsaquomdash aṭol-i bdquoyer mantarı domalan Tuber Lldquo (DS s 68a 372b Tokdemir 1993 s 571 Tschenkeacuteli s 40a) banda ~ banta ~ panta lsaquomdash ṗanṭa ldquoyabanicirc armut ahlat (Blaumlsing 2007) buccedilula ~ bucula lsaquomdash buč ula ldquokuumlccediluumlk su değirmenildquo (DS s 777a Tschenkeacuteli s 125b) cinelzinel ~ ccedilinel sinel ldquotaze ağaccedil dallarından buumlkuumllerek yapılan zincir bağldquo lsaquomdash c nel-i ―ince uzun değnek ince ağaccedil dalıldquo (DS ss 978a 4389a Tokdemir 1993 s 140 637b Tschenkeacuteli s 2188a) dudali su ~ tuta lsaquomdash ṭuṭa ldquokuumllluuml su (ccedilamaşır yıkamak iccedilin kullanılır)ldquo (DS 1595a Tokdemir 1993 s 667b Tschenkeacuteli s 1370a) get ~ ket lsaquomdash ḳeṭ-i ldquosırık değnekldquo (DS s 2008a 2773a Tschenkeacuteli s 571b) vs Ǯangiӡeye goumlre (1978 s 130) Guumlrcuumlceden Azerbaycancaya oumlduumlnccedillenen soumlzcuumlklerdeki patlayıcı gırtlak uumlnsuumlzleri Azerbaycancanın Qax ağzında korunmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

28

Kartvel dilleri Lazca Megrelce Svanca ve ağızlarıyla birlikte Guumlrcuumlce

(Hewitt 1995 s VI)

Guumlrcuumlce daha eski kaynaklara baktığımızda kazıyacağımızı tam bek-

lendiği gibi David Čubinašvili ve Sulḫan Saba Orbelianilsquonin vazgeccedililmez lu-

gatlerinde bulmaktayız ―скобель скребокъ скребло подчищальная лопат-

ка racirccle de boulanger (fırıncının kazıyacağı) (Čubinašvili 1840 s 26) ve

―comis mosapxeḳi (hamur kazıyacağı) (Orbeliani 1 s 71a) Uumlstelik Orbeliani

bunun Ermenice karşılığı olarak aḳiš (egiş) ismini vermektedir (2 s 480a)

Aynen bu devre denk duumlşen iki kaydı da Ilia Abulaʒe (1938 s 163b) goumlster-

mektedir a Katolikos Anṭonlsquoun (I) eserinden ―č urč eli rajme rḳinisa anu rvali-

sa (demir yahut bakırdan bir nesne) ve Ioane Baṭonišvililsquoden ―cecxlis sarevi

maša rḳinisa (ateşi karıştırmak iccedilin demirden bir maşa) Orta Ccedilağ Guumlrcuumlce tıp

edebiyatında asṭami soumlzcuumlğuuml 15 yuumlzyılın buumlyuumlk hekimi Zaza Panasḳerṭeli-

Cicišvililsquonin tedavi youmlntemleriyle ilgili olan კარაბადინი (ḳarabadini)

adındaki kitabında hem de 1112 asra ait უსწორო კარაბადინი (usc oro

ḳarabadini) adlı bir el kitabında yer almıştır (bk Tušmališvili 1978 s 142)

Asṭami soumlzcuumlğuumlnuumln ilk kaydı ise Guumlrcuuml edebiyatının bize kadar ulaşan

en kadim edebicirc eseri sayılan წამებაჲ წმიდისა შუშანიკისი

დედოფლისაჲ (c amebaj c midisa šušaniḳisi dedoplisaj) yani Kraliccedile Azize

Şuşaniklsquoin eziyetilsquo adındaki meşhur dinicirc menkıbesinde bulunmaktadır10

Beşinci asra ait olan bu menkıbede Mamikonian soyundan prens Vardanlsquoın kızı

olan Şuşaniklsquoin kederli hayatı ve feci akıbeti saf ve canlı bir dille

anlatılmaktadır Şuşanik ccedilocukluğundan itibaren oumlnce Hristiyanlık dinine

sonsuz saygı goumlsteren bu Ermeni soylu ortamda sonra Guumlrcuuml kralı Arşuşalsquonın

Tsurtavilsquodaki sarayında onun evlatlarıyla birlikte sevgiyle buumlyuumltuumlluumlp tam dinin

yuumlce değerlerine goumlre sofuca eğitilmiş nihayet Kral Arşuşalsquonın oğlu olan prens

Varskenlsquoe zevce olarak verilmiştir O zamanlar Guumlrcistan (İberya veya Kartli)11

Sasani (Pers) İmparatorluğunun bir vasal devleti idi Genccedil Varsken tam bir

zaman adamı olduğu iccedilin hemen Farslsquoa Şehinşah Peyrozlsquoun ziyaretine gidip

bunun baskısına da baş eğerek Hristiyanlıktan doumlnuumlp Zerduumlştluumlğuuml kabul etmiş

ve bu adımın muumlkafacirctı olarak Albanyalsquonın ṗiṭiaxši yani yardımcı krallığına da

atanmıştır (ayrıntılı bilgi iccedilin bk Toumanoff 1963 s 262-263)12

Sasani

şehinşahın ayrıca bir kızını da Varskenlsquoe verdiği anlatılmaktadır Her nasıl

olursa olsun Şuşanik kocasının Cenab-ı Hak ile gerccedilek dine ihanet edip

ateşperest olduğundan haberdar olduğunda buna uumlzuumllerek ccedilocuklarıyla beraber

saraydan kaccedilıp yakın bir kiliseye sığınmıştır Varsken Şuşaniklsquoin eve doumlnmesi 10 Bu eserden Tiflisde 11 elyazması muhafaza edilmektedir Birinde asṭami yerine asṭama biccedilimi geccedilmektedir 11 O zamanlar Guumlrcistan birkaccedil prenslik ve krallıktan ibaretti 12 Krş PEHLEVİ bida š ―yardımcı kral (MacKenzie 1971 s 18)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

29

ve Pers huumlkuumlmdarına mahcup olmamak iccedilin ndash demek en başta siyasicirc

nedenlerden ndash onun da Zerduumlşt dinine mensup olması iccedilin ne kadar ccedilare

aramışsa da eşi Hıristiyan inanccedil ve hayatını sadakatle savunarak kocasının tek-

lif ve sıkıştırmalarını reddetmiştir Sonunda Varsken kardeşi Cociklsquoin yardı-

mıyla eşini kandırabilmiştir Fakat sofu Şuşanik saraya doumlnduumlğuumlnde yine ken-

dini tecrit etmek iccedilin kuumlccediluumlk bir odaya kapanmıştır

MS 565 senesinde Kafkas boumllgesi (Wiki-Cauc)

Bir guumln Varsken artık sabretmez hacircle gelip bir şoumlleni bahane ederek

hanımı ile birlikte kardeşi Cociklsquoi ve ndash tabii ki zorlayarak ndash Şuşaniklsquoi de ccedilağırıp

getirtmiştir Bu garip ortamda Şuşanik kendini rahat hissetmediği iccedilin yemeğe

dokunamaz olmuştur Cociklsquoin zevcesi eltisine biraz şarap iccedilirmeye ccedilalışırken

Şuşanik telaşlanıp bardaktaki şarabı onun yuumlzuumlne fırlatıp doumlkmuumlştuumlr

მაშინ იწყო უჯეროსა გინებად ვარსქენ და ფერჴითა

თჳსითა დასთრგუნვიდა მას და აღიღო ასტამი და უხეთქნა

მას თავსა და ჩაჰფლა და თუალი ერთი დაუბუშტა და

მჯიღითა სცემდა პირსა მისსა უწყალოდ და თმითა მიმოით-

რევდა ვითარცა მჴეცი მძჳნვარჱ ყიოდა და იზახდა ვითარცა

ცოფი13

mašin i-c -o uǯero-sa gin-eb-ad varsken da perq-ita twis-ita da-s-

trgun-vi-da ma-s da aɣ-i-ɣ-o asṭam-i da u-xetkn-a ma-s tav-sa da ča-h-pl-

a da tual-i ert-i da-u-bušṭ-a da mǯiɣ-ita s-cem-da ṗir-sa mis-sa uc alo-d da

13 Metnin 6 boumlluumlmuuml ƷKALƷ (1963 s 177-11) = el yazma A 356 recto (Gippert-Titusa goumlre)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

30

tm-ita mi-mo-i-trev-da vitarca mqec-i mʒwinwar-ē io-da da i-zax-da

vitarca cop-i14

O zaman Varsken saygısızca soumlvmeye başlamış ve ona bizzat kendi

ayağıyla tekme atmış bir astamlsquoı tutmuş kafasına vurmuş ve derin derin

iccediline batırmış bir goumlzuumlnuuml yaralamış ağzına hiccedil merhamet etmeden yumruk

vurmuş [onu] saccedilından sağa sola ccedilekiştirmiş bir canavar gibi kudurarak ulu-

muş ve ccedilılgın gibi bağırmıştır 15

Kardeşi Cocik hemen ayağa kalkıp da

Varskenlsquoi durdurmaya ccedilalışırken Şuşaniklsquoi ndash kuzuyu

kurttan ccedileker gibi ndash onun elinden kurtarmıştır

(ვითარცა კრავი მგელსა გამოუღო ჴელთა

მისთა vitarca ḳravi mgelsa gamouɣo qelta mista)16

Bu vahşi muameleden sonra yarı oumlluuml yerde yatan biccedilare

Şuşanik hapsedilmiştir Kadıncağız boumlylece hasta ve

anlatılmaz dertler iccedilinde sadece dinine guumlvenerek ve

bundan aldığı guumlccedil ve teselliye dayanarak tam altı sene

suumlruumlne suumlruumlne yaşamış nihayet 475 senesinde Tsurtavi

(Curṭavi) kalesinin dar ve pis bir zindanında vefat

etmiştir Daha yaşadığı zamanda azizeliğe ccedilıkarılan

Şuşaniklsquoin mahzun hikacircyesini sonradan gelen nesiller iccedilin kaleme alan kişi

onun guumlnah ccedilıkaran papazı ve en yakın arkadaşı Iakob Tsurtaveli (Iaḳob

Curṭaveli) idi17 Duumlruumlstluumlğuumln parlayan bir simgesi olarak Azize Şuşanik

14 Eski Guumlrcuumlce metinde asṭam-i adının (ldquoateşi karıştırmaya ve duumlzelmeye yarayan bir

ucu eğik demirden araccedilrdquo bk Abulaӡe 1973 s 11a Sardshweladse amp Faumlhnrich 2005 s 40b) yanı sıra şu soumlzcuumlkler geccedilmektedir mašin ldquoo zamanrdquo v-i-c -eb ldquobaşlamakrdquo u-ǯer-o ldquosaygısızrdquo gin-eb-a-j ldquosoumlvmerdquo perq-i ldquoayakrdquo twis-i ldquoeigenrdquo v-trgun-av (da-) ldquotekme

atmakrdquo v-i-ɣ-eb (a(ɣ)-) ldquoele almak tutmak kaldırmakrdquo v-xetkn-eb ldquodoumlvmek vurmakrdquo is ldquoordquo tav-i ldquokafa başrdquo v-pl-av (ča-) ldquo(derin) iccediline batırmakrdquo tuval-i ldquogoumlzrdquo ert-i ldquobirrdquo v-

bušṭ-eb (da-) ldquoşişirmekrdquo mǯiɣ-i ldquoyumrukrdquo v-s-cem ldquobir şeye vurmakrdquo ṗir-i ldquoağızrdquo mis-i ldquoonunrdquo u-c q al-o-j ldquoacımasız merhametsizrdquo tma ldquosaccedil(lar)rdquo v-i-trev (mimo-) ldquosağa sola

ccedilekmekrdquo vitar-ca ldquogibi -cesinerdquo mqec-i ldquocanavar yırtıcı hayvanrdquo v-mӡwinvar-eb ldquoccedilıldırmak kudurmakrdquo iv- ldquoulumak bağırmakrdquo v-i-zax-eb ldquobağırmakrdquo cop-i ldquoccedilıldırmış delirdquo 15 Eserin en guumlvenilir ccedilevirileri Paul Peeters tarafından hazırlanıp 1935 senesinde Ana-lecta Bollandiana dergisinde yayımlanmış olan bir Latince tercuumlme (ss 24-40 yukarı-daki parccedila s 29) ve David Marshall Langın (1956 ss 45-56 yukarıdaki parccedila s 49) ccedilok canlı İngilizce ccedilevirisidir 16 Accedilıklamalar vitar-ca ldquogibirdquo ḳrav-i ldquokuzurdquo mgel-i ldquokurtrdquo v-ɣ-eb (gamo-) ldquoccedilekmek ccedilıkarmakrdquo qel-i ldquoelrdquo mis-i ldquoonunrdquo 17 Iakob Tsurtaveli ile Azize Şuşanikin menkıbesi hakkında daha ccedilok bilgi oumlrneğin Tarchnišvili (1955 s 83-87) Deeters (1963 s 135) ve Tchantouridze (2008) vermek-

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

31

guumlnuumlmuumlze kadar Guumlrcuuml kilisesinde oumlnemli bir rol oynamakta ve halk arasında

buumlyuumlk itibar goumlrmektedir Şuşaniklsquoi goumlsteren azize tasvirleri hacirclacirc birccedilok yerde

bulunmaktadır18

Az kalsın şuna değinmeyi de unutacaktım değerli okurlarım Koumltuuml

niyetli hain Varsken son olarak duumlruumlst Kral Vaḫtang19

tarafından cezalandırılıp

idam edilmiştir

Şavşat boumllgesi geleneksel koumly mutfaklarının terek

(raf sergenlsquo DS s 3889) ccedilekmece ya da

sakozelsquolerinden20

eksik olmayan karıncayı bile

incitmez kazıyacağımızın kanlı geccedilmişi işte budur

Goumlrduumlğuumlmuumlz gibi Azize Şuşaniklsquoin zamanında soumlz

konusu astam ağır bir ocak demiri idi fakat

Varsken gibi acımasız bir canavarın elinde bu

hımbıl cansız ccedilubuk felaket getirici ve tezcanlı bir silah olmuştur Bu aleti

buguumlnlerde bile ya daha değişik bir ifadeyle o korkunccedil cinayetten tam 15 asır

sonra hem Guumlrcuumlcenin hem de Tuumlrkccedilenin bazı ağızlarında ocak demiri ya da

ateş kuumlreği goumlrevinde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (fotoğrafta sağda ḳinč oṭi ve solda

asṭami bk LeMill)

Oumlzguumln adı Kartuli Sabč ota Enciḳloṗedia olan Guumlrcuuml Sovyet Ansiklope-

dilsquosinin N Rexviašvili tarafından asṭamilsquoye youmlnelik tertip edilmiş olan madde-

sinde şu değerli bilgi elde edilmektedir (KSE 1 s 642) Asṭami demirden

yapılmış kuumlccediluumlk bir kuumlrektir Ekmek hazırlanırken kullanılır Varclis asṭami

(hamur teknesi kuumlreği) ile hamur kazılır tornis asṭami (tandır kuumlreği) ile

pişirilmiş ekmek tandırdan ccedilıkarılır ve yanıp tutmuş kalıntılar kazınır ḳeris

asṭami (ocak kuumlreği) ile ocaktan kor ccedilıkarılır ve kapanmış ḳeci-tavası uumlzerine

doumlkuumlluumlr [Eskiden] asṭami ile saḳece (maşa) kutsal nesneler sayılır ve kızların

ccedileyizine konurdu Her Azize Barbara [21

] bayramında ailenin en genccedil hanımı

iccedilin toumlrenle bir asṭam-saḳece takdimi duumlzenlenirdilsquo

tedirler 18 Azize Şuşanikin bir tasviri tanınmış ccedilağdaş (1968 doğumlu) ressam ve ikonacı Laša Kincurašvili tarafından yapılmıştır Yukarıda goumlsterdiğim bu tasvir şimdi Isabella Susan Kaufmannın oumlzel sanat koleksiyonunda bulunmaktadır (bk LK) 19 Kral Vaḫtang I Gorgasali İberyaKartlinin kralı (~ 447ndash522) temel bilgi iccedilin bk Wiki-Vakht 20 sakoze (YusufelimdashArtvin) ldquokaşıklıkrdquo (KAS 2005 s 1001b) lsaquomdash GUumlRCUumlCE (rač uli) saḳoze ldquokaşıkların saklandığı yer kaşıklıkrdquo (Ɣlonṭi 1974 s 465b) Bu ağız biccedilimi samdashe oumln ek-son ek takımı (circumfix) ile ḳovz-irsquoden (ldquokaşıkrdquo Tschenkeacuteli s 606b) tuumlreyen bir sıfattır (yani sa-ḳovz-e ldquokaşıklara mahsus (olan)rdquo bk Faumlhnrich 1986 s 43) 21 ldquoNikomedyalırdquo Azize Barbara (c minda didmoc ame Barbare) 4-17 Aralık tarihlerinde

kutlanır daha ayrıntılı bilgi iccedilin bk Wiki-Barb

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

32

Son nokta bence oumlzellikle dikkate layıktır ccediluumlnkuuml astamlsquoın Artvin youmlresi

geleneksel hayatında ne rol oynadığı veya oynamış olduğu hakkında bilgimiz

yoktur Acaba orada da bunun ccedileyize konması acircdeti var mı(ydı) GUumlRCUumlCE

barbaroba denilen Barbara bayramını buguumlnkuuml Muumlsluumlman ortamında eski şek-

linde elbette ki bulamayız ama ona dayanan bazı acircdet hacircline gelmiş toumlrenlerin

hacirclacirc devam etmeleri olanaksız değildir Birkaccedil sene oumlnce ayrı bir ccedilalışmada

goumlsterdiğim gibi GUumlRCUumlCE berobana denilen eski bir karnavalyılbaşı toumlreni

Artvin youmlresinde ccedilok yaygın bir halk şenliği olarak hacirclacirc yaşamaktadır (ayrıntılı

bilgi iccedilin bk Blaumlsing 2005) Benzeri Hemşinlsquode vartevor olarak bilinen bir

yayla şenliği iccedilin de geccedilerlidir (bk Blaumlsing 1992 no 141) Yani ccedilağdaş bazı

şenliklerin ndash ayrıca Tuumlrkiyelsquonin o koumlşesindeki zengin kuumlltuumlrel kalıtında ndash eski

Hristiyan dininde ve kısmen bundan oumlnceki Paganlık zamanında bile kutlanan

bayramlara kadar goumltuumlruumllmesi muumlmkuumlnduumlr

Artık asṭami soumlzcuumlğuumlnuumln daha başka hangi dillere yayıldığının ve tabi

ki etimolojisinin de incelenme sırası geldi Soumlzcuumlğuumln Guumlrcuumlcenin dışında diğer

Kartvel dillerinde oumlzellikle Ana Kartvelceye youmlnelik herhangi bir izi bulunma-

maktadır ccediluumlnkuuml SVANCA astam ―kazma aleti (Nižaradze 1910 s 419) ~

hasṭam-i (Ǯangiӡe 1980 s 99) tıpkı Tuumlrkccedile ve Azerbaycancada goumlruumllen

kardeşleri olduğu gibi oumlduumlnccedilleme sayılmaktadır İhracat listesine soumlzcuumlğuumln şu

biccedilimleri de ilave etmemiz gerekir CcedilECcedilENCE ve İNGUŞCcedilA ɣostam (гь)

―ccedilivi (Xalilov 1998 s 73) İNGUŞCcedilA hostam (хь) ―ccedilivi (IngR 2003 s 71)

AVARCA (Ancuxskij dialekt) astami ―kuumlccediluumlk kuumlrek spatula UDİCE

(Oktomberskij govor) asṭam ve CAḪURCA (Gelmeckij dialekt) asṭamiy ~

(Caxskij dialekt) isṭami ―kazıma aleti (Xalilov 2004 s 76 272a 274b 277a)

Guumlrcuumlce asṭam-ilsquonin koumlken tarihine baktığımızda bunun henuumlz bilinme-

diğini anlamaktayız David Čubinašvililsquonin (1840 s 26) onun LATİNCE ascia

ile bir bağlantılı olduğu oumlnerisi bence olanaksızdır Ccediluumlnkuuml iki soumlzcuumlk ne ses

bilimsel ne de anlam bilimsel bakımdan birbirlerine uymamaktadır krş

LATİNCE ascia ―balta mala GREKCcedilE ἀξί-νη ―balta (Walde amp Hofmann 1

ss 71-72)

Anlam bilim accedilısından ise başka bazı duumlşuumlncelerin eklenmesi bu muumlna-

sebetle olanaklıdır Buumlyuumlk olasılıkla soumlzcuumlğuumlmuumlzuumln temel anlamı genel olarak

ldquodemirden ccedilubuk şeklinde yapılmış olan ateşi karıştırmaya yarayan bir aletrdquo ya

daha oumlzel olarak uzun saplı bir ldquoateş kuumlreğirdquodir Azize Şuşanikrsquoin başını yaran

biccedilimde yukarıdaki fotoğrafta goumlruumlnen ucu ccedilengelli ya da geniş ağızlı bir

sırığın olduğu duumlşuumlnuumllebilir (bk Abulaʒe 1938 s 163b) İkincil olan ldquokazıya-

cakrdquo anlamının ne zaman oluştuğu net bir şekilde artık tespit edilmez fakat

Orbeliani ve başka kaynaklardan oumlğrendiğimize gore bu anlam genişlemesi

mutlaka 17 asırdan oumlnce Guumlrcuumlcede gerccedilekleşmiştir Nedenleri tahmin edilebi-

len bu suumlreccedil ile ilgili şu ilginccedil noktaya dikkatinizi ccedilekmek istiyorum Karşılaş-

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

33

tırılabilir anlam ccediliftleri (ateş demiri kazıyacak) yukarıda goumlsterdiğim terim-

lerin bazılarında da tespit edilmektedir mesela egiş eğiş eguumlccedil eyiş vs22

esiren ısıran sıran vs ldquoateş kuumlreğirdquo kisren ldquokenarsız ateş kuumlreğirdquo23

ve kuumlskuuml

ldquofırını temizlemekte ya da ateşi karıştırmakta kullanılan sırıkrdquo ldquofırındaki ateşi

karıştırmakta odun itmekte kullanılan balta sapından kalın ağaccedilrdquo24

(DS ss 1822b 4498a 2490-2491 3614b 2884b 3050b 4578b) Bunun yanı sıra ndash az

oumlnce GUumlRCUumlCE asṭamirsquode goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ndash hemem hemen aynı terimler

ekmekleri tandırdan ccedilıkarmaya ve yanıp tutuşmuşu kazıyarak silmeye yarayan

kuumlreğe benzer bir aletin adı olarak da kullanılmaktadır oumlrneğin eğiş egiş egiccedil

ldquoekmeği tandırdan almak iccedilin demirden yapılan bir ucu eğik bir ucu yassı araccedilrdquo ersin ldquotandır ekmeğini piştikten sonra tandırdan ccedilıkarmak ve kesmek iccedilin

kullanılan demir araccedilrdquo kazgıccedil ldquotandırdan ekmeği ccedilıkarmaya yarayan bir araccedil

evirgeccedilrdquo (DS ss 1672b 1679b 1777a 2711b)25

Astam soumlzcuumlğuuml gibi ilk kez 5 yuumlzyılda წამებაჲ წმიდისა

შუშანიკისი დედოფლისაჲ (c amebaj c midisa šušaniḳisi dedoplisaj) adlı

eserde kaydolunan ve buguumln Şavşat youmlresi Tuumlrkccedilesine Guumlrcuumlceden oumlduumlnccedilleme

22 Terimin etimolojisi iccedilin bk Blaumlsing (1995 ss 20-23) O ccedilalışmamın uumlccedil sayfalık kapsamında egişlerin ccedilok buumlyuumlk ihtimalle Tuumlrkccedileden (eğ-iccedil vb) kaynaklı olduğunu accedilıkccedila tartışıp goumlstermeme rağmen Tuumlrkccedileye youmlnelik yeni yayımlanan bazı etimolojik eserler bundan ne yazık ki faydalanmayıp eski fikirlerine guumlvenerek bunları hiccedil de eleştirmeden tekrar etmektedir buna goumlre TUumlRKCcedilE egiş lsaquomdash ERMENİCE akiš lsaquomdash FARSCcedilA āgūč Elinizdeki ccedilalışmanın soumlz gelişinde ekseriyetle Artvin youmlresinde tespit edilen egişi (DS s 1680a) biccediliminin oumlzel accedilıklanmasını da uygun goumlrmekteyim ccediluumlnkuuml bildiğimiz TUumlRKCcedilE egişin Guumlrcuumlceleştirilmiş bir biccedilimdir Sonundaki -i kuşkusuz Guumlrcuumlcenin yalın durum ekidir Bu ekin Tuumlrkccedile ve Tuumlrkccedileden oumlduumlnccedil soumlzcuumlklere de eklenmesi Tuumlrkiye topraklarında yaşayan Guumlrcuumllerin dilinde (Čveneburebis ena) normal bir olaydır krş gumiš-i ldquoguumlmuumlşrdquo izilǯuɣ-i ldquokızılcıkrdquo hokumdar-i ldquohuumlkuumlmdarrdquo

vb (Puṭḳaraʒe 1993 ss 420b 618b 694a) 23 Terimin etimolojisiyle ilgili bilgi iccedilin bk Tzitzilis (1978 Nu 364) 24 Bu soumlzcuumlk daha ccedilok ldquotaş kaldırmakta kullanılan uzun demir ccedilubuk ya da ağaccedil basit kaldıraccedilrdquo anlamında kullanılmaktadır Buna rağmen genel olarak ldquoateş demirirdquo anlamı bunun temel anlamı olarak kabul edilip etimolojisine youmlnelik şu bağlantı oumlnerilmektedir (bk Raumlsaumlnen 1969 s 293b SSCTES) kuumlskuuml lsaquomdash koumlskuuml lsaquomdash koumlseguuml ~ koumlzeguuml ldquoocak demirirdquo lsaquomdash koumlz-e- ldquokoumlz karıştırmakrdquo (Clauson 1972 s 757b) +gU Uumlstelik Tuumlrkccedilenin ağızlarında geccedilen birtakım boumlylesi biccedilimler ilave etmek muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin koumlseği koumlsenği koumlsevi koumlseyi koumlsgi 1 ldquoateş karıştırmaya yarayan bir ucu yanmış odun tahtardquo 2 ldquoateş karıştırmak ya da ateş ccedilekmek iccedilin kullanılan demir araccedil maşardquo 3 ldquosaccedil uumlzerinde pişen hamuru ccedilevirmek iccedilin kullanılan araccedil evirgeccedilrdquo (DS ss 2971-2972) 25 Bu biccedilimler ve ccedileşitlerine tam bir ccediliccedilek duumlrbuumlnuuml bakışı iccedilin Tuumlrk Dil Kurumunun Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Ağızları Soumlzluumlğuuml web sitesini (TDKAğız) ziyaret etmenizi oumlzellikle tavsiye ediyorum

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

34

olarak geccedilen uumlstelik de anlamına goumlre tam ateş kuumlreğine yakışan bir terimi daha

burada kısaca tanıtmak istiyorum

abli (Şavşat Ardanuccedil) ~ abbi (ŞavşatmdashArtvin) ―soumlnmeye yuumlz tutan

ateşin uumlzerini kaplayan beyaz kuumll tabakası (DS s 24b) ―soumlnmeye başlayan kor

uumlzerinde oluşan ccedilok ince ve kolayca uccedilabilir nitelikte kuumll (Tokdemir 1993 s

627a) ―soumlnmuumlş kıvılcım (KAS 2005 s 7a) Bu biccedilimlerin dolaysız ccedilıkış nok-

tası oumlrneğin Acar (ač aruli) ve Gur (guruli) ağızlarında geccedilen GUumlRCUumlCE abl-i

―kuumllduumlr (Ɣlonṭi 1984 s 20b Nižaraӡe 1971 s 79b)26 Eski ve edebicirc dilde ise

soumlzcuumlk avl-i biccediliminde geccedilmektedir (KEGL 1 s 156 Tschenkeacuteli s 7b Orbe-

liani 1 s 40b Čubinašvili 1840 s 7a) aynen de Şuşanik hikacircyesinin metnin-

de

hellipდა შეიქმნა და დადნა ვითარცა ავლი27 hellip da še-ikmn-a da da-dn-a vitarca avl-i28 hellip ve kuumll gibi olup yok oldu

Diğer Kartvel dillerinde bulunmayan avl- koumlkuumlnuumln de etimolojisi tarihin

hacirclacirc sıkıca sakladığı bir sırdır Bildiğim kadarıyla buna youmlnelik tek bir oumlneri

vardır Gruzinsko-russko-francuzskij slovar adındaki abidevi lugatinde David

Čubinašvili (1840 s 7a) onun TUumlRKCcedilE alevlsquoe bağlanması muumlmkuumln olduğunu

ileri suumlrmektedir Fakat bu fikrin kesinlikle reddedilmesi gerekir ccediluumlnkuuml az oumlnce

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi avl-i ta en eski zamanlardan beri Guumlrcuumlcede kayıtlıdır Bu

yaklaşıma dayanarak Guumlrcuumlce biccedilimi doğrudan doğruya FARSCcedilA ālāv ~ alāv

ālav alav ―şulelenen ateş yalım alev (Steingass 1957 s 92a Junker amp

Alavi 1965 ss 51b 520b) soumlzcuumlğuumlne bağlasak da ndash mesela şoumlyle alav (uumlnluuml

duumlşmesiyle synkope) gt alv- (uumlnsuumlz goumlccediluumlşmesiyle) gt avl- ndash biccedilimsel accedilıdan en-

gel bulunmamakla birlikte anlam bilimsel nedenlerden (yalım kuumll) bu ccediloumlzuumlm

de pek ikna edici değildir Uumlstelik de FARSCcedilA ālāvlsquoın etimolojisi ve bununla

birlikte onun TUumlRKCcedilE alev ile muumlnasebeti (Tuumlrkccedile lt Farsccedila veyahut Farsccedila gt

Tuumlrkccedile) belli değildir29

Şavşatlsquota kullanılan abbi biccedilimi oranın Tuumlrkccedilesinde meydana gelmiş

olan bir uumlnsuumlzler benzeşmesinin neticesidir (-bl- gt -bb-) ccediluumlnkuuml genel olarak

Guumlrcuumlcenin uumlnsuumlz sistemi ndash şekil bilgisi neticesindeki bazı imla sebepleri istisna

olmak uumlzere ndash boumlylesi ikilemelere izin vermemektedir krş oumlrneğin GUumlRCUumlCE

o a lsquoağırlık birimi yaklaşık 1200 grlsquo (Tschenkeacuteli s 987a Orbeliani 1 s 610b)

26 Bunların yanı sıra Šušana Puṭḳaraze (1993 s 373b) Guumlrcuumlcenin Şavşat youmlresinde konuşulan İmerḫvi ağzından abli-abli (―kuumll) soumlzcuumlk ikilemesini bildirmektedir 27 Metnin 14 boumlluumlmuuml ƷKALƷ (1963 s 2434-35) 28 Accedilıklamalar da ldquoverdquo v-i-kmn-i (še-) ldquoolmakrdquo dn-eb-a (da-) (geccedilişsiz fiil) ldquoerimek yok olmakrdquo ve avl-i ldquokuumllrdquo 29 Bununla ilgili bk Doerfer (2 no 1354)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

35

lt OSMANLICA oqqa ―Osmanlı zamanına ait bir ağırlık birimi (Redhouse

1890 s 261b)30

Pekacirclacirc artık sona gelmek uumlzere şu sahneyi goumlzuumlmuumlzde canlandıralım

Tuumlrkccedile halk dilinin olağanuumlstuuml kazıyacak zenginliğini hiccedil bilmeksizin sadece

Tuumlrkccedile Soumlzluumlklsquote sunulan oumllccediluumlnluuml dile dayanarak mutfaklarımıza boumlylesi faydalı

bir aleti satın almak amacıyla buumlyuumlk şehirlerin asansoumlrluuml doumlner merdivenli ccedilok

modern ve şık alışveriş cennetlerine gitsekhellip Vay dostlar vay yandık lal olduk

Ccediluumlnkuuml bu oumlteberiyi nasıl sorup isteyeceğimizi ne elimizdeki yepyeni Tuumlrkccedile

Soumlzluumlk bildirebiliyor ne de bu alccedilakgoumlnuumllluuml satırları karalamış olan bendeniz

soumlyleyebiliyorum31

Tabii sora sora Bağdat bulunur gibi anlata anlata nihayet

hamur kazıyacağı bulunur da fakat soumlzcuumlk meselesi boumlylece ccediloumlzuumllmuumlş

olmayacak Bu nedenle yaldızlı ticaret duumlnyasına değil fakat Ankaralsquodaki Tuumlrk

Dil Kurumuna başvurup da onun hizmetinde ccedilalışan yetkili arkadaşlarımız bu

soruna iyice ışık tutup Tuumlrkccedileye resmicirc seviyede bu alete uygun bir soumlzcuumlk seccedil-

sinler diye rica etsek eminim mesele ileride muhakkak ortadan kalkar Geccedilmişi

kanlı olan Artvinli Astam bu goumlreve layık bir aday olarak acaba kabul edilir mi

Bence değil ccediluumlnkuuml en ciddi rakipleri rengacircrenk Genel Ağ (İnternet)

portallarında zaten bol ışıklı sahne hayatına alışmış olan kazıyacaklsquoın yanı sıra

belki de Azerbaycanlsquodaki Tuumlrklerin ellerinde ve dillerinde doumlnen ersinlsquodir32

30 Bunun aksine Guumlrcuumlce olmayan soumlzcuumlklerde Tuumlrkiyede konuşulan Guumlrcuumlcede ccedilok seyrek olarak ise uumlnsuumlz ikizleşmeleri goumlruumlnmektedir oumlrneğin dukkan-i lsaquomdash duumlkkacircn (fakat dukanǯi lsaquomdash duumlkkancı ~ tukan tukanǯi) tulli lsaquomdash tuumlrluuml šellig-i lsaquomdash şenlik (Puṭḳaraӡe 1993 ss 442 471 628b) Fakat genel olarak Tuumlrkiyedeki Guumlrcuumlcede de uumlnsuumlz

ikizleşmesi kaldırılır krş eyvalah ~ eivala lsaquomdash eyvallah lezetli lsaquomdash lezzetli muɣelim-i lsaquomdash mulsquoallim (ay ss 447b 493b 519a) 31 ldquoHamur merhem boya vb şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak iccedilin kullanılan ve bir ucu ele alınacak biccedilimde saplı oumlbuumlr ucu yassı olan aletrdquo ya ldquoaşure kazanlarını karıştır-makta kullanılan uzun saplı ve yayvan uccedillu tahta kepccedilerdquo (hem de bazı ağızlarda ldquoateş kuumlreğirdquo) anlamlarını taşıyan Tuumlrkccedile Soumlzluumlkte bulunan TUumlRKCcedilE mablak (TuumlrkSoumlz 2005 s 1320a) adındaki alet biccedilim accedilısından bizim kazıyacağımıza her ne kadar ben-zese de başka işlere yarayan değişik bir nesnedir 32 AZERBAYCANCA aumlrsin ―hamur vb işlerinde kullanılan kuumlccediluumlk bir demir kuumlreği andıran alet (ADİL 2 s 130a) En başta Azerbaycancadan olmak uumlzere terim bazı Kafkas dillerine de geccedilmiştir oumlrneğin LEZGİCE ersin ldquodemirden kazıyacakrdquo (LzgR 1966 s 395a) Ersin soumlcuumlğuumlnuumln etimolojisi belli değildir (bk Tzitzilis 1987 Nu 364) Andreas Tietzeye goumlre (1982 Nu 71) bu soumlzcuumlğuumln KUumlRTCcedilE hasin ~ ḥasin hāsin āsin (demir) ile bir bağlantısı olabilir Bence KUumlRTCcedilE (h)asin (lt (ā)sana- lt ANA-İRANCA

(ā)su ana- Cabolov 2001 s 454) aumlrsin biccediliminin temeli olamaz zira Kuumlrtccedileİranca biccedilimlerinin hiccedilbirinde -r- geccedilmez (yani aumlrsin ne āsin)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

36

―İstikbal ile ―Mazi bir arada

Tarak (galvaniz plastik) Kaziyacak (plastik) ve

Esnek kazıyacak (GEMUuml)

Guumlrcuumllerin geleneksel ḳeci-tavası (fotoğraf iccedilin bk LeMill)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

37

Kaynakccedila

Abulaʒe I (1938) Iaḳob Curṭaveli marṭwilobaj Šušaniḳisi lsaquoJakob Curtaveli mučeni-čestvo Šušanikirsaquo Ṭpilisi

Abulaʒe I (1973) Ӡveli kartuli enis leksiḳoni lsaquoSlovar drevnegruzinskogo jazykarsaquo Tbilisi

ADDL (1964) Azaumlrbayǰan dilinin dialektoloži luumlɣaumlti R Auml Ruumlstaumlmov amp M Š Širaumlliyev

(Red) Bakı

ADİL (2006) Azərbaycan dilinin izahlı luumlɣəti 1-4 Bakı

ADL (1999-2003) Azərbaycan dialektoloji luumlğəti 1-2 Ankara

Blaumlsing U (1992) Armenisches Lehngut im Tuumlrkeituumlrkischen am Beispiel von Hemşin

Amsterdam amp Atlanta

Blaumlsing U (1995) Armenisch - Tuumlrkisch Etymologische Betrachtungen ausgehend von

Materialien aus dem Hemşingebiet nebst einigen Anmerkungen zum Armeni-

schen insbesondere dem Hemşindialekt Amsterdam amp Atlanta

Blaumlsing U (2005) Kaukasisch-Tuumlrkische Streiflichter Iran and the Caucasus 9(1)

73-80

Blaumlsing U (2005) Berobana Tuumlrkiyelsquonin Kuzey-Doğu Ucunda Oynanan bir Halk

Oyununa Geccedilici Bir Bakış Bildiri olarak VI Tuumlrk Kuumlltuumlruuml Kongresi 21-26

Kasım 2005 Ankaralsquoda sunulmuştur

Blaumlsing U (2007) Auf den Spuren der Panta-Birne Ein grenzuumlberschreitenderlsquo

Fruchtname im oumlstlichen Pontos Iran and the Caucasus 11(1) 107-120

Cabolov R L (2001) Ėtimologičeskij slovar kurdskogo jazyka 1 Moskva

Clauson Sir G (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish

Oxford

Čubinašvili = Čubinov D (1840) Gruzinsko-russko-francuzskij slovar lsaquoDictionnaire

Geacuteorgien-Russe-Franccedilaisrsaquo Sanktpeterburg

Deeters G (1963) Georgische Literatur Handbuch der Orientalistik I 7 Armenisch

und Kaukasische Sprachen 129-155 Leiden amp Koumlln

Doerfer G (1963-1975) Tuumlrkische und Mongolische Elemente im Neupersischen 1-4

Wiesbaden

DS (1963-82) Tuumlrkiyersquode Halk Ağzından Derleme Soumlzluumlğuuml 1-12 Ankara

Faumlhnrich H (1986) Kurze Grammatik der georgischen Sprache Leipzig

Faumlhnrich H (1993) Georgische Schriftsteller (A-Z) Aachen

Faumlhnrich H (2007) Kartwelisches etymologisches Woumlrterbuch Leiden amp Boston

GEMUuml Gastrodizayn Enduumlstriyel Mutfak Uumlruumlnleri lthttpwwwgastrodizayncomtr

sayfa=urun_kategoriampaltgrup=140amplang=trgt (01 2010)

Gigineišvili I amp Varlam Topuria Ivane Kavtaraӡe (1961) Kartuli dialekṭologia I kar-

tuli enis kilota moḳle ganxilva ṭeksṭebi leksiḳoni lsaquoGruzinskaja dialektologija I kratkij obzor dialektov gruzinskogo jazyka teksty slovarrsquorsaquo Tbilisi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

38

Gippert-Titus Collectio textorum hagiographicorum Martyrium Susanicae on the basis

of the edition ƷKALƷ ellectronically prepared by Jost Gippert lthttptitusuni-

frankfurtdetexteetcscaucageoghgh1gh1htmgt (01 2010)

GKTS Guumlney Kafkasya Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml lthttpnurdemyildizspaceslivecomgt (01

2010)

Ɣlonṭi A (1984) Kartul ḳilo-temata siṭ vis ḳona meore gamocema Tbilisi

Hewitt G (1995) Georgian a structural reference grammar Amsterdam

IngR (2003) Ingušsko-russkij slovar lsaquoGalgajn-orsijn slovarrsaquo Moskva

İlker O (1989) Yukarı Maden ve Yukarı Madenliler (Y Hod ve Y Hodlular) Koumlyuumln

doğal ve toplumsal yapısı C 1 İstanbul

İlker O (1992) Aşağı Maden ve Aşağı Madenliler (A Hod ve A Hodlular) Koumlyuumln

doğal ve toplumsal yapısı C 1 İstanbul

Junker H F amp Bozorg Alavi (1965) Persisch-Deutsches Woumlrterbuch Leipzig

KAS (2005) Oumlzhan Oumlztuumlrk Karadeniz Ansiklopedik Soumlzluumlk 1-2 İstanbul

KEGL (1950-64) Kartuli enis ganmarṭebiti leksiḳoni lsaquoTolkovyj slovarrsquo gruzinskogo jazy-

karsaquo 1-8 Tbilisi

KSE (1975) = Kartuli sabč ota enciḳloṗedia lsaquoGruzinskaja sovetskaja ėnciklopedijarsaquo 1

Tbilisi

Lang D M (1956) Lives and Legends of the Georgian Saints selected and translated

from the original texts London amp New York

LeMill ḳeci lthttpskolaeduge8080Lemillcontent10e510e310d710d010d810e110

d8-10e110d010db10d610d010e010d410e310da10ddviewgt (02 2010)

LeMill ḳin oṭi da asṭami lthttplemillnetcontentwebpages10de10e310e010d8-10e9

10d510d410dc10d8-10d010e010e110dd10d110d810e110d0viewgt (02 2010)

LK = Lasha Kintsurashvili Iconographer lthttpwwwcomeandseeiconscomslkg07

htmgt (01 2010)

Lundberg E amp E Gogoberidze (1969) Važa Pšavela žizn i tvorčestvo izdanie četver-

toe Moskva

LzgR (1966) Lezginsko-russkij slovar sostavili B Talibov i M Gadžiev Moskva

MacKenzie D N (1990) A Concise Pahlavi Dictionary London (Nachdruck der ver-

besserten Ausgabe von 1986)

SSCTES = Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml

lthttpwwwnisanyansozlukcomgt (01 2010)

Nižaradze I I (1910) Russko-svanskij slovar Tiflis

Nižaraӡe Š (1971) Kartuli enis ač aruli dialekṭi leksiḳa lsaquoAdžarskij dialekt gruzinskogo

jazyka leksikarsaquo Batumi

Orbeliani S (1966-93) Leksiḳoni kartuli 1-2 Tbilisi

Oumlzkan İ E (1994) Ardanuccedil ve Youmlresi Ağızları Kayseri (Yayımlanmamış Yuumlksek

Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

39

Peeters P (1935) Sainte Sousanik Martyre en armeacuteno-georgie Analecta Bollandiana

53 5-48 ve 245-307

Puṭḳaraӡe Š (1993) Čveneburebis kartuli lsaquoThe Georgian Language of ldquoChvene-

burebirdquo in Turkeyrsaquo Batumi

Redhouse Sir J W (1890) A Turkish and English Lexicon Constantinople (Reprint

Istanbul 1978)

Raumlsaumlnen M (1969) Versuch eines etymologischen Woumlrterbuchs der Tuumlrksprachen

Helsinki

Sardshweladse S amp Heinz Faumlhnrich (2005) Altgeorgisch-Deutsches Woumlrterbuch

Leiden amp Boston

ŞS Şavşat Soumlzluumlk lthttpwwwsavsatlicomkonu49-savsat-sozlukhtmlgt (01 2010)

Steingass F (1957) A Comprehensive Persian-English Dictionary London (Reprint of

the First Edition 1892)

ŞYDK Şavşat youmlresinden derlenen kelimeler lthttpwwwbirikimlercomhtmlkelime

lerhtmlgt (01 2010)

Tarchnišvili M (1955) Geschichte der kirchlichen georgischen Literatur auf Grund

des ersten Bandes der georgischen Literaturgeschichte von K Kekelidze Cittagrave

del Vaticano

Tchantouridze L (2008) Saint Shushanik of Georgia Women in Early Georgian

Church The Canadian Journal of Orthodox Christianity 3 50-61

TDKAğız Tuumlrk Dil Kurumunun Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Ağızları Soumlzluumlğuuml lt httpwww

tdkterimgovtrttasgt (02 2010)

Tietze A (1982) Die Zusammensetzung des Gewerblichen Wortschatzes in der

Provinz Kars Zeitschrift fuumlr Balkanologie 18 159-215

Tokdemir H (1993) Artvin Youmlresi Folkloru Ankara

Toumanoff C (1963) Studies in Christian Caucasian history Washington DC

Tschenkeacuteli K (1965-74) Georgisch-Deutsches Woumlrterbuch 1-3 Zuumlrich

TuumlrkSoumlz (2005) Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 10 bs Ankara

Tušmališvili G (1978) Zogierti kartuli nasesxobani azerbaiǯanuli enis dialekṭebši

Sakartvelos SSR Mecnierebata Aḳademiis macne enisa da liṭeraṭuris seria

41978 141-145

Tzitzilis C (1987) Griechische Lehnwoumlrter im Tuumlrkischen (mit besonderer Beruumlcksich-

tigung der anatolischen Dialekte) Wien

Walde A amp Johann Baptist Hofmann (1938-1956) Lateinisches etymologisches

Woumlrterbuch 3 neu bearbeitete Auflage 1-3 Heidelberg

Wiki-Barb Wikipedia the free encyclopedia Barbara von Nikomedien lthttpdewiki

pediaorgwikiBarbara_von_Nikomediengt (02 2010)

Wiki-Cauc Wikimedia Commons Caucasus 565 map lt httpcommonswikimedia

orgwikiFileCaucasus_565_map_desvggt (02 2010)

Wiki-Vakht Wikipedia the free encyclopedia Vakhtang I of Iberia lthttpenwikipe

diaorgwikiVakhtang_I_of_Iberiagt (02 2010)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

40

Xalilov M Š (1998) Xronologičeskaja stratifikatcija gruzinskix leksičeskix ėlementov

v dagestanskix jazykax Voprosy jazykoznanija 1998 no4 69-81

Xalilov M Š (2004) Gruzinsko-dagestanskie jazykovye kontakty Moskva

Xubuṭia Ṗ R (1969) Tušuri ḳilo leksiḳa Tbilisi

Ǯangiӡe V (1978) Kartuli leksiḳa azerbaiǯanuli enis črdili-dasavlur ḳiloḳavebši

Sakartvelos SSR mecnierebata aḳademiis macne 41978 124-140

Ǯangiӡe V (1980) Kartuli leksiḳa turkuli enis dialekṭebši Sakartvelos SSR mec-

nierebata aḳademiis macne enisa da liṭeraṭuris seria 21980 95-104

ƷKALƷ (1963) Ʒveli kartuli agiograpiuli liṭeraṭuris ʒeglebi c igni I (V-X ss) dasabeč dad

moamzades Il Abulaʒem N Atanaelišvilma N Goguaʒem L Kaǯaiam C

Kurciḳiʒem C Č anḳievma da C Ǯġamaiam Ilia Abulaʒis xelmʒġvanobita da

redakciit lsaquoPamjatniki drevnegruzinskoj agiografičeskoj literatury kniga I (V-X

vv) podgotovili k pečati I Abuladze N Atanelišvili N Goguadze L Kadžaja

C Kurcikidze C Čankieva i C Džgamaja pod rukovodstvom i redakciej I V

Abuladzersaquo Tbilisi

ZTS (1976) Zanaat Terimleri Soumlzluumlğuuml Ankara

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 41-60

CcedilEPNİ CcedilANDIR VE OKCcedilULU KOumlYLERİ OumlRNEKLEMİNDE TAHRİR

DEFTERLERİNE DAYALI BİR MİKRO-TARİH ANALİZİ

Biray CcedilAKMAK

Oumlzet

Bu ccedilalışma XV ve XVI yuumlzyıl Osmanlı tarihinin en oumlnemli arşiv

kaynakları arasında yer alan Tapu Tahrir Defterleri‟ndeki verilere dayanan

Ccedilepni Okccedilulu ve Ccedilandır koumlyleri oumlrnekleminde bir mikro-tarih analizidir

Ccedilalışmada uumlccedil farklı koumlyle ilgili doumlrt farklı tarihe (1455 1485 1547 ve 1613) ait

tahrir defterindeki veriler kullanılmaktadır Değişim ekseninde iktisadi

demografik ve mali bir metin inşasına ccedilalışılmaktadır Defterlerdeki verilerin

nitel ve nicel analizi yapılmak suretiyle guumlvenilirlikleri ve tutarlılıkları

sorgulanmaktadır Defterlere youmlnelik eleştirilere karşı mikro analizlerin

1950‟li ve 1960‟lı yıllarda toplumsal tarihccedililer geccedilmişe teleskopla bakarak makro

tarihsel analizler yaptılar Araştırmalarında buumlyuumlk yapılar buumlyuumlk suumlreccediller ve geniş

mekacircnları ccedileşitli accedilılardan incelediler Geccedilmişe teleskopla bakma eğilimi 1970‟li

yıllarda yerini mikroskobik incelemelere bıraktı Makro tarihe bir tepki ve alternatif

olarak ortaya ccedilıkan mikro-tarihin ilk oumlrneklerini İtalyan tarihccedili Carlo Ginzburg‟un

Peynir ve Kurtlar‟ı ile Fransız tarihccedili Emmanuel Le Roy Ladurie‟nin Montaillou‟su

teşkil etti Bu eserler 1970‟li yıllarda yayımlandı İki oumlrnekte de geccedilmişe mikroskopla

bakılmaya başlandı Peter Burke‟nin ifadesiyle ldquoHer ikisi de sıradan insanlara ccediloğu

zaman onların oumlzuumlnuuml kavratmakta guumlccedilluumlk ccedilektikleri sorular soran yuumlksek statuumlluuml

dışarıdakilerdirrdquo (Burke 2000 s 37) Ginzburg eserinde tek bir bireyi Menocchio‟yu

ele aldı Le Roy Ladurie ise 14 yuumlzyılın başında Guumlneybatı Fransa‟daki Montaillou

koumlyuumlnuuml betimledi İki oumlncuuml ccedilalışmada da goumlruumllduumlğuuml uumlzere mikro-tarih kısaca kuumlccediluumlk

oumllccedilekli ve bazen de tek bir bireyi ele alan incelemelere oumlncelik verdi (Lamoreaux 2006

s 555) Zamanla ccedilok sayıda mikro-tarih ccedilalışması yapıldı ve yayımlandı (Bu

araştırmalara dair bk Iggers 2000 ss 104-119) Mikro-tarihccedililer buumlyuumlk oumllccedilekli nicel

araştırmaları kişisel duumlzeyde gerccedileği saptırdıkları oumlrseledikleri iccedilin eleştirdiler ve

ilgilerini kuumlccediluumlk yerleşim birimlerine (koumly kasaba) ve bu birimler iccedilinde bireylerin

yaşamlarını nasıl kazandıklarına ve suumlrduumlrduumlklerine youmlnelttiler herhangi bir toplumsal

birim iccedilinde yaşayan bireylerin ferdicirc ilişkilerinin karmaşık işlevini goumlzler oumlnuumlne

sermenin daha inandırıcı olduğunu duumlşuumlnduumller bunun oumlzguumlnluumlğuumlnuuml vurguladılar

(Magnusson 2003 s 709) Mikro-tarihccedililer temel amaccedillarından birini ldquotarihi oumlteki

youmlntemlerle dışarıda bırakılmış olan kişilere accedilmakrdquo ve ldquoyaşamın buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln

gerccedilekleştiği kuumlccediluumlk gruplar duumlzeyinde tarihsel nedenselliği aydınlatmaktırrdquo şeklinde

accedilıkladılar (Iggers 2000 s 111) Mikro-tarih ccedilalışmaları ele aldığı konular itibarıyla

birey esaslı olay esaslı kaynak esaslı ve topluluk esaslı olmak uumlzere doumlrt kategoriye

ayrılabilmektedir (Olafsson 2009 s 2)

Bu makale Uluslararası Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu

9-11 Ekim 2008 Giresun‟da sunulan ldquoXV ve XVI Yuumlzyıl Osmanlı Kırsal Toplumunda

Doğal Ccedilevre Uumlretim ve Vergilendirme Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri

Oumlrnekleminde Tahrir Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizirdquo isimli bildirinin

goumlzden geccedilirilmiş hacirclidir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

42

yapılması ve sair bilgiarşiv kaynaklarının kullanılması gerekliliğine işaret

edilmektedir

Anahtar kelimeler Tahrir defterleri Ccedilepni Ccedilandır Okccedilulu ekonomi

demografi malicirc veriler değişim mikro-tarih

A Micro-history Analysis of Samples of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu

Villages Based on Tahrir Defters

This study is a micro-history analysis of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu

villages The analysis is based on the data of the tahrir defters which is one of the

most important archival sources of the Ottoman History The tahrir defters

belong to four different dates (1455 1485 1547 and 1613) What is tried to be

done here is to construct an economic demographic and fiscal text in the context

of the change The reliability and consistency of the data in the defters are also

examined This study emphasizes the need for micro-analysis of the data in the

tahrir defters and use of other archival sources

Key words The tahrir defters Ccedilepni Ccedilandır Okccedilulu economy

demography fiscal data change micro-history

Giriş

Sınırlı kentleşme olgusu geleneksel sanayi oumlncesi toplumların temel

oumlzelliğiydi Nuumlfusun buumlyuumlk kısmı kırsal kesimde yaşamaktaydı Bu tarihsel

olgu Osmanlı Devleti iccedilin de geccedilerliydi Nitekim imparatorluğun

ldquotemellerinden birini ve guumlcuumlnuumln ayrılmaz bir parccedilasınırdquo koumly ve koumlyluuml nuumlfus

oluşturdu (Singer 1996 s 4)1 Başlıca iktisadi faaliyeti de tarım ve hayvancılık

teşkil etti Bir ccedilift oumlkuumlz ile onun ccedilektiği kara saban kuumlccediluumlk koumlyluuml aile

işletmelerinde aile emeği ve araziyle birlikte başlıca uumlretim aracıydı Osmanlı

Devleti XV ve XVI yuumlzyıllarda pazar ekonomisinin girmediği geccedilimlik kırsal

uumlretimi sıkı bir kontrol ve denetime tabi tuttu Merkeziyetccedili devlet anlayışına

paralel olarak kırsal uumlretim kayıt altına alınmaya ccedilalışıldı Vergi kaynakları ile

vergilendirilebilir nuumlfusu tespit amacıyla sık sık tahrirler yapıldı (İnalcık 1987

ss XVIII-XX) Meydana getirilen mufassal tahrir defterlerinde kırsal sosyo-

ekonomik yapı oldukccedila ayrıntılı bir şekilde yer aldı Defterlerin bu tafsilatlı

iccedilerikleri koumlyler duumlzeyinde araştırma imkacircnlarını sundu ancak bu imkacircnlar

araştırmacılar tarafından yeterince kullanılmadı Ccedilalışmalar sancakkaza

duumlzeyindeki araştırmalarla sınırlı kaldı Bu arada defterlerdeki kantitatif

verilerin guumlvenilirlik ve tutarlılığına youmlnelik bir muhalefet doğdu Sınırları

1 Nuumlfusun 80-90‟ının tarımsal uumlretimle iştigal ettiği ve tarımın aşırı ekonomik oumlnemi

bilinen bir husustur (Oumlz 1999 s 66)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

43

genişleyen ldquoDefterolojirdquo ccedilalışmalarına ciddi eleştiriler youmlneltildi2 Bu

reaksiyonun da etkisiyle tahrir defterlerine youmlnelik ilgi zamanla azaldı

Coğrafi Konum

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri Bolaman ccedilayının doğusunda Vona

Yarımadasında yani Karadeniz kıyı şeridinde yer alır Bu şerit subtropikal

okyanus iklimine sahiptir Koumlylerde yaz kuraklığı goumlruumllmez her mevsim

yağmur yağar Etek ormanları zirai uumlretim iccedilin tarlalar accedilmaya imkacircn tanır

Toprak verimlidir ancak parccedilalıdır Arazi kuzeye doğru meyillidir (Yediyıldız

1987 s 18)3

Zirai Uumlretimin Niteliği

Ccedilandır Ccedilepni ve Okccedilulu koumlylerinde tarım ve hayvancılık temel geccedilim

kaynağıdır Zirai uumlretimin esasını hububat oluşturur Arpa ve buğday başlıca

zirai uumlruumlnlerdir XVI yuumlzyılda arpa ve buğdaya nazaran gavers oumlnem kazanır

Uumlretim miktarı oumlnemli bir artış goumlsterir Koumlylerde arpa buğday ve gavers

yanında sebze ve meyve uumlretimi de yapılır Sebze ve meyve uumlretimi iccedilinde piyaz

ve ceviz (girdegan) belirgindir Ancak tahıl uumlretimine nazaran iktisadi oumlnemleri

oldukccedila cuumlzidir Koumlyluuml reaya ayrıca kendir uumlretir Tersane-i Acircmire iccedilin uumlretilen

kendir XVI yuumlzyılda aynen gavers gibi iktisadi oumlnem kazanır Koumlylerde zirai

uumlretim yanında hayvan da yetiştirilir Defterlere goumlre bu kuumlccediluumlkbaş hayvanlarla

(koyun ve kuzu) sınırlıdır Sosyo-ekonomik hayatın vazgeccedililmez unsurları olan

merkep katır oumlkuumlz at deve vb ldquohayvanat-ı ziraiye ve nakliyerdquo

vergilendirilmediği iccedilin defterlerde yer almaz Reayanın uumlretim faaliyetleri

arasında bal uumlretimi iccedilin yapılan arıcılık da bulunur ancak arıcılığın iktisadi

oumlnemi de hububata goumlre oldukccedila sınırlıdır Kısaca ele alınan uumlccedil koumlyde hububat

uumlretimi birincil oumlneme sahiptir Hayvancılık arıcılık sair uumlretim unsurlarıdır

Koumlylerde ayrıca temel besin maddesi olan hububatı işlemeye youmlnelik su guumlcuumlyle

ccedilalışan değirmen(asiyab)ler de bulunur4 Bu uumlretim kalemleri XV ve XVI

yuumlzyıllara oumlzguuml kırsal uumlretimin de kısa bir tasviri niteliğindedir

2 Bu muhalefete ve defterlerdeki verilerin imkacircn ve sınırlılıklarına dair bk Oumlz 1997 s

81 Oumlz 2000 ss 20-23 Oumlz 1991 ss 432-438 Acun 1999 ss 319-332) Kantitatif

verilere youmlnelik olumsuz yaklaşımlara tipik oumlrnek Heywood (1988 ss 322-336)‟dır 3 Youmlrede tarımsal uumlretime muumlsait aluumlvyonal ovalara genelde rastlanmaz Guumlnuumlmuumlzde

Ordu ili topraklarının ancak binde beşini ovalar oluşturur 4 Ccedilepni ve Okccedilulu koumlylerindeki bu asiyablar 1485‟ten itibaren goumlruumllmeye başlar (TD

37 ss 48 212 TD s 169 ss 107 118) Ccedilepni koumlyuumlne tabi Kuumlrze mezrasında da bir

asiyab vardı (TD 169 s 118)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

44

Uumlretimin Organizasyonu ve Uumlretim İlişkileri

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri reayası uumlretimi ldquomiricirc arazi rejimirdquo ve

ldquoccedilift-hane sistemirdquo ccedilerccedilevesinde gerccedilekleştirdi5 Her uumlccedil koumlyde uumlretim

faktoumlrlerinden olan arazi miricircydi arazi-i memluke ve mevkufe yoktu Arazi

raiyyet ccediliftlikleri şeklinde reayaya tapu resmi karşılığında verildi Reaya

ldquomuumlstakil aile işletmesirdquo niteliğindeki arazide gerccedilekleştirdiği zirai uumlretim iccedilin

sipahiye miktar ve nispetleri kanunnamelerde belirtilen ccedileşitli ayni ve nakdicirc

vergiler oumldedi Miricirc arazi rejimine goumlre raiyyet tapu ile tasarrufunda bulunan

toprak uumlzerinde uumlretimi bizzat gerccedilekleştirdi Tuumlm uumlretim vasıtalarını iş guumlcuuml ve

sermaye başta olmak uumlzere kendisi karşıladı Reaya arazinin sadece kullanım

hakkına sahipti arazinin kuru muumllkiyeti (rakabesi) devlete aitti Bir başka

ifadeyle koumlyluuml reaya uhdesindeki tapulu arazi uumlzerinde daimi ve irsicirc bir kiracı

konumundaydı Raiyetin vefatı hacirclinde arazi oğullarına intikal ederdi ancak

oğulları arasında boumlluumlnemezdi zira raiyyet ccediliftliğinin hukuken boumlluumlnmezliği

esastı Reaya uhdesindeki araziyi izinsiz olarak bir başkasına devr ve ferağ

edemez yani satamazdı (İnalcık 2006 s 113)

Ccedilepni koumlyuumlnde ise bir koumlyluuml farklı bir uumlretim organizasyonuna tabiydi

Reaya-Sipahi (sahib-i arz sahib-i ra‟iyyet) ilişkileri aynicirc vergi miktarları

raiyyet ccediliftliklerinden farklıydı Koumlyde sipahiye ait nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlnde bir

ldquohassa ccediliftlik6rdquo vardı

7 Bu hassa ccediliftlik 1455‟te sipahi Baba İsa 1485‟te de oğlu

Sipahi Hamza‟nın uhdesindeydi (TD 13 s 261 TD 37 s 48) 1455‟te

koumlydeki ekinli bennaklardan Adil Melik oğlu Mehmet‟in ismi uumlzerine ldquohassardquo

kaydı duumlşuumllduuml (TD 13 s 261) 1485‟te sipahi oumlşuumlr gelirleri normal reayanın

oumldediği aynicirc oumlşuumlrler ve ldquohassa-ı genduumlm 4 muumldrdquo ve ldquohassa-ı cev 4 muumldrdquo

şeklinde tefrik edildi (TD 37 s 48) Buna goumlre nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa

ccediliftlikten sipahi 8 muumld gelir elde etti Ancak bu 8 muumld hububat oumlşuumlr geliri

olarak alındığında nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftliğin toplam uumlretim

miktarı 40 muumldduuml Bir başka ifadeyle sipahinin hassa ccediliftliğindeki toplam

uumlretim (1 muumld=20 kile‟ye goumlre) 800 kile‟ydi Oysa aynı tarihte koumlyde Adil

Melik oğlu Mehmet hariccedil toplam 4 ekinli bennak vardı ve sipahiye verdikleri

5 Reayanın tabi olduğu miricirc arazi rejimi ve ccedilift-hane sistemi iccedilin bk (İnalcık 1990 ss

1-11) 6 ldquoBeğlik ccediliftlikrdquo olarak da bilinen hassa ccediliftlikler doğrudan doğruya sipahinin

tasarrufuna bırakılan tarım arazisiydi Sipahi bu araziyi reayaya tapu ile veremezdi

Bizzat işletip işletmemede muhtardı Bazen kendisi bizzat işletir bazen de tamamen

şahsi ve serbest bir anlaşma usuluumlyle reayadan birinebirilerine kira veya ortakccedilılık

usuluumlyle verirdi Bu usulde sipahi reayaya ya tohum ve ccedilift hayvanlarını verir uumlruumlnuumln

yarısını alır ya da uumlretim suumlrecine hiccedilbir maddi katkıda bulunmaz ve uumlruumlnuumln 14‟uumlnuuml

aynen kabzederdi (Barkan 1980 s 792 Barkan 1975 s 9 İnalcık 1987 s XXX) 7 ldquoCcediliftlik-i Hassa-ı Suumlvari Bir Oumlkuumlzrdquo (TD 13 s 262) ldquoCcediliftlik-i Hassa Bir Oumlkuumlzrdquo

(TD 37 s 48) ldquoCcediliftlik-i Hassa 1rdquo (TD 169 s 118)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

45

arpa ve buğday oumlşuumlr miktarı 6 muumldduuml (TD 37 s 48) yani toplam uumlretimleri 30

muumldduuml (600 kile) 1547‟de ise sipahinin hassa ccediliftlikten 400 akccedile geliri vardı

(bdquoan hassa 400 genduumlm 300 şair 100 akccedile) (TD 255 s 377) Defterdeki tahrir

kıymetlerine goumlre (1 kile buğday 6 akccedile 1 kile arpa 5 akccedileydi) de bu nakdicirc

rakamların ayni karşılıkları 50 kile buğday 20 kile arpa‟ydı 1613‟te ise

defterde ldquoan hassa hınta 50 kile 350 şair 20 kile 120rdquo kaydı vardı (TD 169

s 118) Buna goumlre sipahinin nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlikten hububat

geliri 70 kile‟ydi Bu 70 kile oumlşuumlr miktarı olarak alındığında da nim ccedilift

buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlikteki toplam uumlretim 350 kile‟ydi

Bu hesaplamalardan bazı nitel sonuccedillar ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr İlk

olarak 1485‟te nim ccediliftten daha az yer tasarruf eden 4 ekinli bennakın (4 ekinli

bennak = 1 tam ccedilifte goumlre) toplam uumlretimi 600 kile olduğuna goumlre nim ccedilift

buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlik toplam uumlretimi yaklaşık 300 kile olmalıdır (Yani

bir tam ccediliftin yarısından alınan uumlruumlne eşit olmalıdır) O hacirclde hassa ccediliftlik iccedilin

verilen ayni gelir rakamı oumlşuumlr miktarı değildir Zira 8 muumld yani 160 kile

toplam uumlretimin yarısı olmalıdır Bu takdirde nim ccediliftin yıllık toplam uumlretim

miktarı 320 kile‟dir Bu ise 4 ekinli bennakın elde ettiği 600 kile ile uyumludur

Dolayısıyla sipahi hassa ccediliftliğini ortakccedilılık usuluumlyle işletmektedir 320 kilelik

toplam uumlretim miktarı 1547 ve 1613 tarihlerindeki 70 kileyle ise kısmen

uyumludur Ancak bu uyum tevile muhtaccediltır Zira 70 kile eğer ortakccedilılık usuluuml

soumlz konusuysa 140 kile olmalıdır Buradan da 1485‟te hassa ccediliftliğin

tamamının 1547 ve 1613‟te ise yarısının ortakccedilılık usuluumlyle işletildiği sonucunu

ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr Muhtemelen sipahi 1547 ve 1613‟te hassa ccediliftliğinin

yarısını ortakccedilıya vermektedir yarısında da bizzat kendisi zirai uumlretimde

bulunmaktadır Buradan şu sonucu da ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr Bir tam ccediliftte

ortalama 600-700 kile arasında değişen miktarlarda toplam uumlretim

gerccedilekleştirilmektedir (15 ton-175 ton) Bir tam ccedilift yaklaşık 100 doumlnuumlm kabul

edildiğinde doumlnuumlm başı alınan uumlruumln miktarı ise 6-7 kile (150-175 kg)dir

Zirai Uumlretiminin Niceliğindeki Değişim ve Nuumlfus-Arazi-Uumlretim

İlişkileri

Tahrir defterlerindeki fiskal veriler oumlşuumlr oranları dikkate alınarak toplam

uumlretimi hesaplamada kullanılırlar Ayni oumlşuumlr miktarları ihtiyatlı olarak

kullanılmak şartıyla uumlretimin kapasitesi hakkında bir fikir verir8 Defterlerde

oumlşuumlr birim fiyatları da yer alır ve uumlruumlnlerin birbirine doumlnuumlştuumlruumllmesine imkacircn

tanır Dolayısıyla ayni ve nakdicirc vergi miktarları hanekişi başı gelir seviyesini

8 Bu vergi miktarlarının tahminiliğine tahrirden oumlnceki uumlccedil yılın hasat ortalamasına goumlre

hesaplandığına dair genel ve makbul bir kanaat vardır (İnalcık 1987 s XIX Oumlz

2000 s 527 Makovsky 1984 s 92)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

46

hesaplama olanakları sunar9 Elde edilen sonuccedillar da eğer bu veriler reel

durumu yansıtıyorlarsa koumlyluumllerin uumlretimlerinin geccedilimlerini sağlayıp

sağlayamadığı hakkında bir fikir verir Tuumlm bu anlama ccedilabalarında ise bazı

teorik oumln kabuller elde edilen sonuccedilların anlamlı kılınmasında dikkate alınır10

Ccedilepni koumlyuumlnde buğday ve arpa uumlretimi 1455-1613 yılları arasında

belirli bir artış eğilimi goumlsterdi 1455-1547 yılları arasında toplam hububat

uumlretim miktarları yaklaşık 200 oranında arttı Bu artış nuumlfus artış oranıyla da

uyumluydu Zira 1547 yılına kadar koumlydeki ekinli bennakların sayısı 3 5

1547‟de ise 8‟di Koumlyde uumlzerinde tapulu arazisi olmayan ancak babalarından

intikal eden arazi uumlzerinde ldquomuumlşa ve muumlşterekrdquo uumlretimde bulundukları bilinen

(Oumlz 2007 s 491) cabaların sayısında ise oumlzellikle 1547 ve sonrasında aynen

raiyyet ruumlsumu vermedikleri hacirclde kaydedilen muumlcerredlerin sayısında olduğu

gibi oumlnemli bir artış goumlruumllduuml Bu caba ve muumlcerred sayısındaki artışa paralel

olarak koumlydeki zirai nuumlfus yoğunluğunun arttığı anlamına gelir Nitekim koumlyuumln

ekinliğimezrası konumundaki Kuumlrzeyeri‟nin yıllık hasılı suumlreccedille birlikte tedricicirc

bir artış goumlsterdi Oumlyle ki bu mezrada XVII yuumlzyılın başında oumlnemli miktarda

zirai uumlretim gerccedilekleştirildi Normal bir koumly buumlyuumlkluumlğuumlnde nuumlfusu barındıran (6

ekinli bennak 12 caba 9 muumlcerred) mezrada sipahi geliri 2000 akccedileye ccedilıktı

Muhtemelen bu mezrada zirai uumlretimi gerccedilekleştiren reaya Ccedilepni ve

ccedilevresindeki artan nuumlfustu Koumlydeki oumlzellikle 1547 ve sonrasında muumlcerred ve

caba sayısındaki artış oranı ile uumlretim miktarlarındaki dengesizlik ile Kuumlrze

mezrasındaki iskacircn ve uumlretim artışı arasında bir bağ vardı Bununla birlikte

mezrada bennak ve caba kaydedilenlerle Ccedilepni koumlyuumlndeki aileler arasındaki

akrabalık ilişkilerini tespit etmek guumlccediltuumlr Koumlydeki kayıtlı reaya hane sayısı ile

toplam uumlretim arasındaki kantitatif ilişki ise 1455‟te 173 1485‟te 153 1547‟de

855 1613‟te 70 kile‟dir Bu yuumlksek oran gerccedilekte daha duumlşuumlktuuml Zira koumlyde

sipahi ortakccedilılık gereği uumlretimden daha fazla pay almaktaydı Dolayısıyla

suumlreccedille birlikte evli reayanın koumlydeki arazilerde suumlrekli uumlretimde bulunduğu

duumlşuumlnuumlluumlrse hane başına ortalama uumlretim duumlşuumlş eğilimindeydi ki Kuumlrze

9 Defterlerdeki fiskal verilerden ldquoekonomik buğday muadilirdquoni hesaplama imkacircnı veren

youmlntem hakkında ayrıntılı bilgi iccedilin bk (McGowan 1969 ss 139-196 Oumlz 1997

ss 82-84) Bu hesaplamalarda en buumlyuumlk guumlccedilluumlğuuml hacim oumllccediluumlsuuml birimleri (genelde

muumld kile)nin kg karşılıklarının tespiti oluşturur Bu guumlccedilluumlğe dair bk (İnalcık 1983

ss 311-347 Koccedil 2000 ss 541-546) İlginccedil olan hacim oumllccediluumlsuuml birimlerinin kilogram

karşılıklarının hububat tuumlrlerine goumlre de değiştiğidir Ancak araştırmalarda bu ayrıntı

pek dikkate alınmaz Tuumlm bu sebeplerle burada uumlruumln miktarları kg‟a ccedilevrilmedi ilk

defterlerde yer alan muumld miktarları 120 oranına goumlre kile şeklinde verilmekle

yetinildi 10

Oumlrneğin bir doumlnuumlmden 100 kg‟ın uumlzerinde uumlruumln alınmasının muumlmkuumln olmadığı bir

kişinin asgari geccedilim seviyesi iccedilin yıllık 230-300 kg ekonomik buğday muadiline

gereksinim duyduğu şeklindeki teorik kabuller soumlz konusudur (Oumlz 1997 s 84

McGowan 1969 s 155 Faroqhi 1994 s 266)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

47

mezrasındaki zirai uumlretimdeki artış da bu duumlşuumlş trendiyle doğru orantılı

olmalıdır Ayrıca koumlydeki toplam zirai uumlretim rakamlarındaki oumlzellikle 1547 ve

1613‟teki durağanlık reaya hane sayısındaki artış dikkate alındığında

defterlerdeki verilerin guumlvenilirliği meselesini de guumlndeme getirmekle birlikte

mezrada uumlretim faaliyetlerinin artmasının sebeplerini teşkil etmektedir (bk

Tablo I I II I III I)

Ccedilandır koumlyuumlnde de benzer bir durum vardı Temel uumlretim yine

hububattı 1455-1485 arasında uumlretim miktarında oumlnemli bir değişiklik

yaşanmadı Zira koumlydeki hane sayısında da bir artış soumlz konusu olmadı Caba

Pir Ahmet 1485‟te babası Yusuf vefat ettiği iccedilin ekinli bennak statuumlsuumlne geccedilti

Aynen bir oumlnceki tahrirde goumlruumllmeyen Musa‟nın oğulları Mehmet Ali ve

Hamza gibi Zira 1455‟te koumlyde kayıtlı ekinli bennaklar 1485‟te artık yoktu Ya

oumllmuumlşlerdi ve arkalarında evlat bırakmamışlardı ya da koumlyuuml terk etmişlerdi

1455‟te muumlcerred olan Mehmet de evlenerek konjonktuumlrden istifade etti ve

sipahiden ekinli bennak statuumlsuumlnde arazi tapuladı 1485 sonrasında ise koumlydeki

nuumlfusta oumlnemli bir artış yaşandı arazi uumlzerinde yaşanan nuumlfus baskısı sebebiyle

bir miktar yeni arazi uumlretime accedilıldı Zira ekinli bennakların sayısı 1547‟de 8‟e

ccedilıktı ve bu tarihten itibaren sabit kaldı Buna karşılık sipahiden tapu ile arazi

alamayan cabaların sayısında muumlthiş bir artış yaşandı Caba adayı muumlcerret

nuumlfus da aynı şekilde arttı Uumlretim miktarlarında da oumlnemli bir artış yaşandı

Zira 1547‟de uumlretim 1455 ve 1485‟e goumlre yaklaşık 300 oranında arttı Bu

kısmen arazinin artan nuumlfusu besleyebilme kapasitesinin optimum noktaya

ulaştığının da işaretiydi 1613‟te ise arazi kıtlığının bariz işaretleri goumlruumllduuml

Nuumlfus hızla arttı uumlretim miktarları ise sabit kaldı hatta duumlştuuml11

Caba

sayısındaki aşırı artış ekinli bennak sayılarının ve uumlretim miktarının sabit seyri

karşısında ciddi geccedilim sıkıntısı olduğu sonucunu da zımnen iccedilermekteydi Bu

durum hane başına duumlşen ortalama uumlretim miktarlarına da yansıdı Nitekim

1455 ve 1485‟teki hane başına duumlşen ortalama 40-50 kile hububat miktarı

1613‟te yaklaşık 19 kileye geriledi Koumlydeki nuumlfus baskısının diğer işaretleri de

doumlnuumlm resmi vermek suretiyle sipahiden kiralanan arazi parccedilalarıyla kuumlccediluumlkbaş

hayvancılık ve arıcılığın gelir vasıtaları arasındaki oumlneminin kısmen artmasıydı

Bu arada hububat birim fiyatlarında tahrir kıymetlerine goumlre artış da goumlruumllduuml12

Osmanlı guumlmuumlş akccedilesindeki tağşişle de ilgili olan bu fiyat artışı geccedilim

sıkıntısının da bir başka işaretiydi

11

Bu noktada reel uumlretimin defterlere yansıma derecesinin sıhhatini dikkate almak da

gereklidir Gerccedilekten uumlretim miktarındaki aynilik ile nuumlfus artışındaki negatif ilişki

defterlerdeki oumlşuumlr miktarlarının sıhhatine youmlnelik ciddi soruları guumlndeme

getirmektedir 12

Bir kile buğdayın tahrir kıymeti 1455‟te 3 1485‟te 25 1547‟de 6 1613‟te ise 7

akccedile‟ydi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

48

Okccedilulu koumlyuumlnde ise kısmen farklı bir durum soumlz konusuydu Bu

farklılık arazi imkacircnlarından kaynaklanmaktaydı Statuuml tayininde etkili olduğu

bilinen arazi miktarı 1455‟te oldukccedila muumlsaitti Zira koumlyde 3 reaya nim ccedilifte

sahipti İki kardeş İbrahim ve Ali ile Eynekoca nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlnde arazilere

tapu ile mutasarrıflardı Sadece muumlbtela olan İsa caba statuumlsuumlndeydi 1485‟te ise

nim ccedilift statuumlleri kayboldu Eynekoca gibi İbrahim de muhtemelen vefat etti

Zira nim ccediliftlerden biri zemin olarak kaydedildi Yani herhangi bir reaya

uhdesine tapuyla verilmedi Zira uumlretim miktarındaki duumlşuumlş dikkate alındığında

muhtemelen muumlnhal kaldı ve zirai uumlretim yapılmadı Bu nim ccediliftlik daha

sonraki tarihlerde tapuya verildi Koumlydeki ekinli bennakların sayısı 1547‟den

itibaren sabitlendi Caba sayıları ise hızla arttı 1547‟de 18 olan caba sayısı

1613‟te 38‟di Muumlcerred sayılarındaki artış oranı ise ccedilok daha yuumlksekti Okccedilulu

koumlyuuml zirai arazi potansiyeli bakımından Ccedilepni ve Ccedilandır koumlylerine goumlre daha

avantajlıydı Zira ilk tahrirde uumlccedil nim ccediliftliğin varlığı da bunu goumlstermektedir

Zamanla nuumlfus artışına bağlı olarak uumlretim miktarlarının yuumlkselmesi de zirai

uumlretim imkacircnlarının potansiyeline işaret etmektedir Koumlydeki zirai uumlretim

1485‟ten itibaren suumlrekli arttı Aynı tarihteki 300 kile‟lik toplam uumlretim 1547‟de

850 kile‟ye ccedilıktı 1613‟teki uumlretim miktarı ise 2950 kile‟ydi Gaversin ağırlık

kazandığı uumlretimde nuumlfus artışının etkileri accedilıkccedila goumlruumllduuml 1547‟ye goumlre

350‟ye varan artış oranı arazi miktarı ile nuumlfus artışı arasındaki pozitif

uyumun guumlzel bir goumlstergesi niteliğini haizdi Bununla birlikte uumlretimdeki

oumlnemli artışa rağmen Okccedilulu koumlyuumlnde ekinli bennak sayısı sabit kaldı Bu

durum ise muhtemelen arazi tasarruf şekillerindeki değişiklik ya da reel

durumun defterlere yansıma sınırlarıyla ilgili olmalıdır Uumlretim miktarlarında

1485‟ten sonra goumlruumllen artışın koumlydeki hane başına ortalama yansıması ise

1547‟de 303 1613‟te 614 kile‟ydi

Vergilendirme ve Reayanın Vergi Yuumlkuuml

Uumlretici konumundaki reayanın oumldediği başlıca ayni vergi oumlşuumlrduuml Oumlşuumlr

nicelik itibarıyla reaya tarafından oumldenen en oumlnemli vergiydi ve genelde ayni

olarak tahsil edilirdi İktisadi değer taşıyan her nevi ldquomezrucirc‟acirct-ı arzıyyerdquo oumlşuumlr

vergisi kapsamındaydı İmparatorluk genelinde oranı genelde 18 olan oumlşuumlr

vergisi13

reayadan 20 nispetinde tarh ve tahsil edildi Bu yuumlksek oran

sebebiyle reaya ayrıca salarıyye oumldemedi Oumlşuumlr oranındaki yuumlksekliğin

gerekccedilesi ise eyalet-i Rum‟da ldquomalikane-divani sistemrdquoin varlığıydı (Oumlz 1999

s 80) Kanunnamelerde de oumlşuumlr oranı accedilıkccedila belirtilmedi sadece ldquoVilayet-i

13

Oumlşuumlr vergisi aynı zamanda kuru muumllkiyeti devlete ait olan miricirc araziyi kullanma

kirasıydı İmparatorluğun son zamanlarında bile ham miricirc arazi uumlzerinde ebniye inşası

irade-i seniyyenin şeref-muumlte‟allik buyurulmasına matuftu ve binanın işgal ettiği yer

iccedilin kıymeti nispetinde binde kırk bedel-i oumlşuumlr takdir edilirdi (arazinin şeref ve

itibarına goumlre bdquooumlşre mu‟adil senevicirc icacircre-i zemicircnrdquo) Bununla da oumlşuumlr kayıplarının

telafisi amaccedillanırdı (Barkan 1940 s 379 Barkan 1980 ss 799-804 Guumlccediler 1964)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

49

Rum‟un arazisi iki başdan ta‟şir olunmak kanun-ı kadim olmağın Defter-i

Cedicircd‟e dahi oumlyle sebt olundırdquo kaydı yer aldı (Yediyıldız 1987 s 153) Ancak

ele alınan koumlylerde malikane-divani sistemi soumlz konusu değildi Yani araziler

uumlzerinde hukuki bakımdan mutlak devlet muumllkiyeti soumlz konusuydu Devlet

mutlak muumllkiyet hakkını koumlyluuml ileri gelenleriyle paylaşmadı Bu takdirde

110‟luk malikane hissesi de sipahiye aitti ve koumlyluumller yuumlksek oranda ayni vergi

muumlkellefiyetine tabiydi

Reayanın oumldediği bir diğer vergi grubu ise raiyyet ruumlsumuydu Osmanlı

idaresinin fetihleri muumlteakip sınırlandırmaya ccedilalıştığı mevcut feodal hizmetlere

karşılık ihdas ve tarh ettiği bu vergiler nakdicirc olarak oumldendi ve miktarlarında

reayanın tasarruf ettiği arazi miktarı ile medeni durum belirleyici bir rol oynadı

Reayanın oumldediği raiyyet ruumlsumu bir nevi uumlretim-mali aile uumlnitesini

vergilendirmek iccedilin sistematik hacircle getirilen kombine oumlrfi bir vergiydi ve

oumlşuumlrden sonra nicelik itibarıyla reayanın oumldediği ikinci oumlnemli vergi grubuydu

(İnalcık 1990 s 5 İnalcık 1993 ss 31-62) Bu vergi grubu tam ccedilift yer

tasarruf eden reayadan 57 nim ccediliftten yarısı (285) ekinli bennaktan 18

cabadan 13 akccedile miktarında alındı Ancak bu miktarlar defterlere suumlrekli aynen

yansımadı14

Muumlcerredlerden ise defterlerde kaydedilmelerine rağmen 6 akccedilelik

muumlcerred resmi tahsil edilmedi15

Raiyyet ruumlsumu ilgili koumlyler serbest tımarlar

dacirchilinde yer almadığı iccedilin askericirc sınıf mensupları ehl-i seyf (sipahi ve sancak

beyi) arasında 13 oranlarında paylaşıldı Bu paylaşım defterlere 1485 yılından

itibaren yansıdı

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri reayasının oumldediği bir diğer vergi

grubu da bacircdıhevacirc ve muumlteallikatıydı Bu vergilerin temel oumlzelliği daimi ve

standart bir nitelik taşımaması yani zuhurata bağlı olmasıydı Zira ne

ilyazıcıtahrir emini ne de sipahi tahriri takip eden yıllarda kimlerin

evleneceğini succedil işleyeceğini bilemezdi Defterlerdeki vergi miktarlarının

tahminiliğine belki de en guumlzel oumlrneği teşkil eden bu vergi grubu aynı zamanda

dirlik sahiplerinin iştahını belki de en fazla kabartanını oluşturmaktaydı ve

askericircsipahi-reaya ilişkilerinde oumlnemli ipuccedillarına sahip olmalıydı Ancak buna

14

Defterlerde bennak ve caba resimlerinin toplam miktarları yer aldı Bazen sadece

sipahi hissesi bazen sipahi ve niyabet hisseleri ayrı ayrı bazen de ikisi birlikte

topluca yer aldı Rakamların genelde kanunnamelerdeki birim miktarlarla uyuştuğu

goumlruumlluumlr Niyabet hissesi nim ccedilift bennak ve cabalarda genelde yaklaşık 13

nispetindeydi Bununla birlikte Ccedilepni koumlyuumlnde bennak resmi kişi başına 1455‟te 20

akccedile kaydedildi Ayrıca 1455‟te niyabet hisseleri kaydedilmedi Ancak bu niyabet

hisseleri de tahsil edilmiş olmalıdır Zira Eyalet-i Rum‟da niyabet hisselerinin

defterlere kaydedilmediği hacirclde tahsil edildiği biliniyor (Oumlz 1999 s 83) Bununla

birlikte tablolarda defterlerdeki veriler esas alındı 15

ldquoVe defterde (hacircli bdquoani‟r-ruumlsucircm kaydolunan muumlcerredlerden nesne alınmazrdquo

(Yediyıldız 1987 s 150)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

50

dair bilgilere defterlerde genelde rastlanmaz Başlıcalarını resm-i

nikacirchgerdekarucircsacircne bdquoabd-ı acircbık cuumlrm-uuml cinacircyet ceracirc‟im-i hayvanacirct‟ın teşkil

ettiği bu vergilerin ihdas ve tahsisiyle asayiş ve guumlvenliğin sağlanması

amaccedillanmıştı

Koumlyluuml ayrıca yetiştirdiği kuumlccediluumlkbaş hayvanlar koyun ve kuzu iccedilin de

yıllık nakdicirc bir vergi oumldedi Resm-i ganemacircdet-i ağnacircm adıyla bilinen bu

verginin miktarı da 2 koyuna bir akccedileydi (Yediyıldız 1987 s 152) Bu vergi

raiyyet ruumlsumunda olduğu gibi sancak beyi ile sipahi arasında taksim

edilmektedir Ancak bu vergi de defterlerde suumlrekli kaydedilmedi ki bu da

hayvancılığın yapılmadığı anlamına gelmiyordu Bal uumlretimi de ayni ya da

nakdicirc olarak vergilendirme kapsamındaydı (oumlşr-uuml kovan ya da resm-i kovan)

Alacircsından bir kovana iki akccedile ednacircsından bir akccedile alınan bu vergi ayni olarak

da tahsil edilmekteydi Koumlyluumller ayrıca XVI yuumlzyıldan itibaren avacircrız-ı

divaniye oumldemiş olmalılardı ancak bu vergiler defterlerde yer almadı

Bu ccedilerccedilevede reayanın oumldediği ayni ve nakdicirc vergilerin toplam uumlretime

oranları yaklaşık olarak Ccedilepni koumlyuumlnde 1455‟te 42 1485‟te 36 1547‟de

27 1613‟te 25bdquodi Ccedilandır koumlyuumlnde ise aynı şekilde ilgili oranlar 1455‟te

295 1485‟te 41 1547‟de 31 1613‟te 34bdquotuuml Okccedilulu koumlyuumlnde ise

1455‟te 277 1485‟te 48 1547‟de 32 1613‟te 26‟ydı16

Kısaca reaya

toplam uumlretimlerinin Ccedilepni koumlyuumlnde 25- 40‟ı Ccedilandır koumlyuumlnde 29-

41‟i Okccedilulu koumlyuumlnde de 26- 48‟i arasında değişen oranlarda vergi verdi

Şuumlphesiz bu oranların elde edildiği sayısal veriler de tahriri yapan

ilyazıcınıneminin yaptığı işe sadakatine ve duumlruumlstluumlğuumlne defteri yazan kacirctibin

dikkatine sipahinin insafına reayanın vergi vermeyle kaccedilırma arasındaki

temayuumlluumlne bağlıydı Nitekim oranlardaki farklılık bunu accedilıkccedila goumlsterdi

Sonuccedil

Tapu Tahir Defterleri XV-XVI yuumlzyıl Osmanlı taşrasına dair

ccedilalışmalarda goumlz ardı edilmemesi gereken başlıca arşiv kaynakları arasındadır

Osmanlı taşra toplumunun ekonomik demografik toplumsal idari iskacircn vb

yapısı hakkında paha biccedililmez bilgiler iccedilermektedir Bununla birlikte bu

defterler sınırsız oumlğrenme isteklerinin ancak bazı youmlnlerini

karşılayabilmektedir Defterler incelendikten sonra zihinlerde oluşan

boşlukların doldurulması iccedilin başka kaynakların da kullanılması kaccedilınılmazdır

Zira bu defterlerde daha ziyade vergi ve vergilendirilebilir nuumlfus yer almaktadır

Tertip edilmeleri de bununla ilgilidir Bu sebeple de mali nitelikleri daha

belirgindir Sadece bu defterler esas alınarak ve bu defterlerdeki veriler

değerlendirilerek kırsal yapıyı tamamen ortaya ccedilıkarmak gayrikabildir Diğer

16

Bu oranlar elde edilirken teknik sebeplerle hayvancılık ve arıcılık hesaplamaya dacirchil

edilmedi Sebze meyve ve kendir toplam geliri vergi miktarı 5‟le ccedilarpılarak elde

edildi

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

51

kaynaklar goumlz ardı edildiğinde ise bu defterlere dayalı araştırmalar kaynak

odaklı bir niteliğe buumlruumlnmektedir Aksine araştırmaların tematik nitelikleri daha

belirgin olmalıdır

Bu sebeple araştırmaların problematik nitelikli olması buumlyuumlk oumlnem

taşımaktadır Bu ccedilerccedilevede yapılacak araştırmalarda doğal olarak cevabı aranan

sorular iccedilin diğer kaynaklara kendiliğinden gereksinim duyulacak boumlylece

sadece tahrir defterlerine dayalı araştırmalar yerine tuumlm kaynak gruplarını

kullanan araştırmalar gerccedilekleştirilecektir

Tahrir defterleri kullanılırken de verilerin mutlak doğrular olarak

goumlruumllmemesi gerekmektedir Bu ccedilerccedilevede defterlerdeki verilerin anlamlı olup

olmadığına bakılması sorulara cevaplar aranması gerekmektedir Bu sorular da

analitik nitelikli değişim ve doumlnuumlşuumlmuuml yakalamaya youmlnelik kaygılarla

sorulmalıdır Bu sorulara defterler cevap veremediği zamanlarda da sair

kaynaklar kullanılmalıdır Zira defterlerdeki vergi ve nefer miktarları reel

durumun tuumlm youmlnlerini de yansıtmamaktadır Ayrıca defterlerdeki verilere

mutlak doğrular olarak da bakılmamalıdır Kacirctip hatalarıyla dolu bu kayıtların

tutarsızlıkları koumly duumlzeyinde yapılacak hacircsıl ile bunu oluşturan vergi kalemleri

miktarları karşılaştırmalarında accedilıkccedila goumlruumllmektedir Farklı tarihli defterlerdeki

tutarsızlıklar da dikkate alınmalıdır Bunlar tespit edilerek sebepleri de

aranmalıdır Defterlerdeki ccediloğu veri tahminidir Bunlar da tahrirlerin yapıldığı

kesitleri yansıtmaktadır Defterler arada kalan yıllara dair oumlğrenme arzularını

guumlndeme getirmelidir

Bu bakımdan ccedilalışmalarda tuumlm kaynak grupları kullanılmalı

defterlerdeki her tuumlrluuml veri matematiksel işlemler de yapılmak suretiyle anlamlı

hacircle getirilmelidir Ayrıca defterlerdeki terimlerin de genel geccediler tanımları

değil oumlzguumlnluumlklerine ilgi goumlsterilmelidir Tespit edilen bu oumlzguumlnluumlkler de genel

bir bağlam iccedilerisine oturtulmalıdır benzerlik ve farklılıklar tespit edilmelidir

Bunun iccedilin de daha mikro duumlzeyde koumlyler ekseninde incelemeler yapılmalı

boumlyle ccedilalışmalar da mikro tarihccedililiğin detaylıoumlzguumln oumlğrenme gereksinimlerini

karşılama yanında defterlerdeki terim veveya verilerin geccedilerliliğini sistemin

niteliğini esaslarını anlama amacına matuf olmalıdır Neticede inşa edilen

metinlerde de ldquotarih yazmak iccedilin saymayı bilmek gerekirrdquo diyen (Oumlzbaran

1991 s 130) George Le Febvre‟in tamamen haklı olamayacağı dikkate

alınmalı geccedilmişe youmlnelik sayısal gerccedilekliklerin birler basamağına kadar mutlak

doğrular şeklinde sayılarla tespit edilemeyeceği goumlz oumlnuumlnde bulundurulmalıdır

Oumlzetle defterler uumlzerinde yapılan ccedilalışmalarda karşılaşılan temel accedilmaz

defterlerin hazırlanış gayeleri ile araştırmacıların cevabını aradığı sorular

arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır Bu takdirde de cevabı bulunamayan

sorulara karşılık defterlerin yetersiz ve tutarsızlığı vurgulanmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

52

Kaynakccedila

Acun F (1999) Osmanlı Tarihi Araştırmalarının Genişleyen Sınırları Defteroloji Tuumlrk

Kuumlltuumlruuml İncelemeleri Dergisi I 319-332

Afyoncu E (2003) Tuumlrkiye‟de Tahrir Defterlerine Dayalı Olarak Hazırlanmış

Ccedilalışmalar Hakkında Bazı Goumlruumlşler Tuumlrkiye Araştırmaları Literatuumlr Dergisi 1

(1) 267-286

Barkan Ouml L (1940) Tuumlrk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 12741858 Tarihli

Arazi Kanunnamesi Tanzimat I İstanbul Millicirc Eğitim Basımevi 321-421

Barkan Ouml L (1975) Feodal Duumlzen ve Osmanlı Tımarı Tuumlrkiye İktisat Tarihi Semineri

MetinlerTartışmalar 8-10 Haziran 1973 O Okyar (Ed) H Uumlnal

Nalbantoğlu (Ed Yrd) Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Yayınları 1-25

Barkan Ouml L (1980) Ccediliftlik Tuumlrkiyersquode Toprak Meselesi Toplu Eserler 1 İstanbul

Goumlzlem Yayınları 789-797

Barkan Ouml L (1980) Oumlşuumlr Tuumlrkiyersquode Toprak Meselesi Toplu Eserler 1 İstanbul

Goumlzlem Yayınları 799-804

Burke P (2000) Tarih ve Toplumsal Kuram (M Tunccedilay Ccedilev) İstanbul Tarih Vakfı

Yurt Yayınları

Faroqhi S (1994) Osmanlırsquoda Kentler ve Kentliler (N Kalaycıoğlu Ccedilev) İstanbul

Tarih Vakfı Yurt Yayınları

Guumlccediler L (1964) XVI ve XVII Asırlarda Osmanlı İmparatorluğursquonda Hububat

Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler İstanbul

Heywood C (1988) Between Historical Myth and ldquoMythohistoryrdquo The Limits of

Ottoman History Byzantine and Modern Greek Studies 12 315-345

Iggers G G (2000) Bilimsel Nesnelikten Postmodernizme Yirminci Yuumlzyılda

Tarihyazımı (G Ccedil Guumlven Ccedilev) İstanbul Tarih Vakfı Yurt Yayınları

İnalcik H (1983) Introduction to Ottoman Metrology Turcica 15 311-347

İnalcık H (1987) Hicri 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Yayınları

İnalcık H (1990) Koumly Koumlyluuml ve İmparatorluk V Milletlerarası Tuumlrkiye Sosyal ve

İktisat Tarihi Kongresi Tebliğler İstanbul 21-25 Ağustos 1989 Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Basımevi 1-11

İnalcık H (1993) Osmanlılar‟da Raiyet Ruumlsumu Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve

Ekonomi İstanbul Eren Yayınları 31-62

İnalcık H (2006) Osmanlı İmparatorluğu Klasik Ccedilağ (1300-1600) (R Sezer Ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Koccedil Y (2000) Zirai Tarım Araştırmalarında Oumllccediluuml Tartı Birimleri Sorunu Bursa Muumlduuml

Oumlrneği T C Selccediluk Uumlniversitesi Uluslararası Kuruluşunun 700 Yıl

Doumlnuumlmuumlnde Buumltuumln Youmlnleriyle Osmanlı Devleti Kongresi International

Congress on Ottoman Empire with all Aspects in 700th Anniversary of its

Establishment 7-9 Nisan 1999 Bildiriler A Akoumlz B Uumlrekli R Oumlzcan (Yay

Haz) Konya 541-546

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

53

Lamoreaux N R (2006) Rethinking Microhistory A Comment Journal of Early

Republic Vol 26 No 4 555-561

Magnusson S G (2003) The Singularization of History Social History and

Microhistory within the Postmodern State of Knowledge Journal of Social

History Vol 36 No 3 701-735

Makovsky A (1984) Sixteenth-Century Agricultural Production in the Liwa of

Jerusalem Insights from the Tapu Defters and an Attempt at Quantification

Archivum Ottamanicum IX 91-127

McGowan B (1969) Food Supply and Taxation on the Middle Danuba 1568-1579

Archivum Ottomanicum I 139-196

Olafsson D (2009) Communities based microhistories and related scholarly

approaches within humanities and social sciences Theory and Practice of

Microhistory A Workshop at Collegium Budapest on 19 June 2009 1-16

Oumlz M (1991) Tahrir Defterlerinin Osmanlı Tarihi Araştırmalarında Kullanılması

Hakkında Bazı Duumlşuumlnceler Vakıflar Dergisi XXII 429-439

Oumlz M (1997) XVI Yuumlzyıl Anadolusu‟nda Koumlyluumllerin Vergi Yuumlkuuml ve Geccedilim Durumu

Hakkında Bir Araştırma Osmanlı AraştırmalarıJournal of Ottoman Studies

XVII 77-90

Oumlz M (1999) Osmanlı Klasik Doumlneminde Tarım Osmanlı 3 İktisat G Eren (Ed)

Doccedil Dr K Ccediliccedilek C Oğuz (Bilim Ed) Ankara Yeni Tuumlrkiye Yayınları

66-73

Oumlz M (1999) XV-XVI Yuumlzyıllarda Canik Sancağı Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu

Yayınları

Oumlz M (2000) 15-16 Yuumlzyıllarda Anadolu‟nun Sosyal Tarihine Dair Araştırmalar

Genel Bir Değerlendirme T C Selccediluk Uumlniversitesi Uluslararası Kuruluşunun

700 Yıl Doumlnuumlmuumlnde Buumltuumln Youmlnleriyle Osmanlı Devleti Kongresi International

Congress on Ottoman Empire with all Aspects in 700th Anniversary of its

Establishment 7-9 Nisan 1999 Bildiriler A Akoumlz B Uumlrekli R Oumlzcan (Yay

Haz) 525-531

Oumlz M (2000) Tahrir Defterlerindeki Sayısal Veriler Osmanlı Devletirsquonde Bilgi ve

İstatistik H İnalcık Ş Pamuk (Der) 15-32

Oumlz M (2002) XVI Yuumlzyılda Anadolu‟da Tarımda Verimlilik Problemi XIII Tuumlrk

Tarih Kongresi 4-8 Ekim 1999 Kongreye Sunulan Bildiriler Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Yayınları 1643-1651

Oumlz M (2007) Reacircyacirc Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (TDVİA) 34 490-

493

Oumlzbaran S (1991) Tavandan Tabana Toplum Tarihine Doğru Tarih ve Sosyoloji

Semineri 28-29 Mayıs 1990 Bildiriler İstanbul İstanbul Uumlniversitesi

Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Araştırma Merkezi 121-131

Singer A (1996) Kadılar Kullar Kuduumlsluuml Koumlyluumller İstanbul Tarih Vakfı Yurt

Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

54

TD 13 (Yediyıldız B ve Uumlstuumln Uuml (1992) Ordu Youmlresi Tarihinin Kaynakları I 1455

Tarihli Tahrir Defteri Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yayını)

TD 37 (Yediyıldız B ve Uumlstuumln Uuml (2002) Ordu Youmlresi Tarihinin Kaynakları II 1485

Tarihli Tahrir Defteri Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yayını)

TD 255

TD 169

Yediyıldız B (1987) Ordu Kazası Sosyal Tarihi (1455-1613) Ankara Kuumlltuumlr ve

Turizm Bakanlığı Yayınları

Tablo I I Ccedilepni Koumlyuuml Demografik Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Ekinli Bennak 3 (1‟i hassa ccediliftlikte

uumlretim yapıyor)

5 8 4

Caba 1 10 18

Muumlcerred 2 5 13

Toplam 3 8 23 35

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo I II Ccedilandır Koumlyuuml Demografik Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Ekinli Bennak 4 5 8 8

Caba 2 1 (muumlezzin caba

resmi veriyor)

14 37

Muumlcerred 1 2 2 10

İmam Hatip

Fakih Muumlezzin

Toplam 7 8 24 55

TD 13 259 (194-195) TD 37 46 (117) TD 255 378 TD 169 119-120

Tablo I III Okccedilulu Koumlyuuml Nuumlfus Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Nim Ccedilift 3

Ekinli Bennak 4 6 10 10

Caba 1 (Muumlbtela) 1 18 38

Muumlcerred 7 5 26

İmam Hatip

Fakih Muumlezzin

1(ccedilift resminden

muaf)

1 (ccedilift resminden

muaf)

Toplam 9 15 33 74

TD 13 262 (197) TD 37 48 (121) TD 255 370-371 TD 169 106-107

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

55

Tablo II Ia Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Aynicirc Nakdicirc

1485

Aynicirc Nakdicirc

Buğday 5 muumld 300 3 Muumld+4

muumld (hassa)

150+200

Arpa 5 muumld 200 3 muumld+ 4

muumld (hassa)

120+160

Gavers

Meyve ve Sebze 20 15

Piyaz

Resm-i Kendir

Resm-i Ganem

acircdet-i ağnam

4+4

Oumlşr-uuml Kovan

resm-i kivvare

30

Bacircdıheva

Deştibacircniarucircsiyye

10 26+14

Bennak ve Caba

Resmi

60 103

Toplam 200

kile

10 muumld

590 akccedile

(koumlyuumln

mezraası

Kuumlrze‟nin

geliri yok)

280 kile 14

muumld

826 akccedile (koumlyuumln

mezrası Kuumlrzeyeri‟nde

1 muumld buğday 1 muumld

arpa gelir var=50+40

akccedile) işleyenler kayıtlı

değil

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120-121) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo II Ib Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 100 kile

+50 kile

600+300 100 kile +50

kile (hassa)

700+350

Arpa 60 kile

+20 kile

300+100 60 kile +20

kile (hassa)

360 +120

Gavers 120 kile 600 120 kile 720

Meyve ve Sebze 104 140

Piyaz

Resm-i Kendir 110

Resm-i Ganem

acircdet-i ağnam

100

Oumlşr-uuml Kovan

resm-i kivvare

50 50

Bacircdıheva

Deştibacircniarucircsiyye

90+90

Bennak ve Caba

Resmi

274 234+72

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

56

Toplam 350 kile 2718 akccedile

(220 akccedile

hacircsılı olan

Kuumlrze

mezrası

var)

350 kile 2746 akccedile (Kuumlrze

mezrasında iskan var

mezrada 6 ekinli

bennak 12 caba 9

muumlcerred var 2000

akccedile toplam ayni ve

nakdicirc vergi geliri var)

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120-121) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo II II Ccedilandır Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 2 muumld 120 15

Muumld

75 40 kile 240 akccedile 40 kile 280

Arpa 1 muumld 40 1

Muumld

40 40 kile 200 akccedile 30 kile 180

Gavers 100 kile 500 akccedile 100

kile

600

Meyve ve

Sebze

20 20 12 20

Piyaz

Kendir 30 () 30

Resm-i

Ganem

acircdet-i

ağnam

160 50

Oumlşuumlr-uuml

kovan

resm-i

kivvare

20 12 20

Bacircdıheva

deştibacircniar

ucircsiyye

20 26+14 220 200

Bennak ve

Caba Resmi

66 103 326 144+

481

Toplam 60

kile

3 muumld

266

Akccedile

550

kile

25

muumld

298

akccedile

1180

kile

1700

akccedile

(ayrıca

300 akccedile

hacircsılı

olan bir

zemin

var)

170

kile

2005

akccedile

(defterde

2000)

TD 13 259 (195) TD 37 46 (117-118) TD 255 378 TD 169 120

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

57

Tablo II III Okccedilulu Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 4

muumld

240 2

Muumld

100 20

kile

120 140

kile(

defterde

40

ancak

tahrir

kıymeti

ne goumlre

140

olmalı)

980

Arpa 3

muumld

120 1

Muumld

40 50

kile

250 150 kile 900

Gavers 100

kile

500 300 kile 1800

Meyve ve

sebze

30 İsmi var

miktarı yok

Piyaz 10 10

Kendir 160

Resm-i

Ganem

acircdet-i

ağnam

20 140

Oumlşr-uuml

Kovan

resm-i

kovan

10 30() 80

Bacircdıheva

deştibacircni

arucircsiyye

25 50+25 280 500

(deştibacircni ve

tapu-yu

zemin nısf

bacircdiheva ve

arucircsiyyenin

miktarı yok)

Nim Ccedilift

Bennak

ve Caba

Resmi

114 86+

35

414 180+

494

(defterde

794)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

58

Toplam 140

kile

7

muumld

519

akccedile

60

kile

3

muumld

346

akccedile

(ayrıca

nim

buumlyuumlkluuml

ğuumlnde

bir

zemin

var

geliri

yok)

170

kile

193

Akccedile

(ayrı

ca

100

akccedile

hacircsılı

olan

bir

zemin

var)

Defterde

6000 akccedile

(vergi

kalemleri

tek tek

toplandığın

da yaklaşık

5000 akccedile)

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Tablo III I Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 260

kile

780

akccedile

460

kile

1150

akccedile

600 kile 3600 akccedile 600

kile

4200

akccedile

Arpa 260

kile

520

akccedile

460

kile

920

akccedile

340 kile 1700 akccedile 340

kile

2040

akccedile

Gavers 600 kile 3000 akccedile 600

kile

3600

akccedile

Meyve ve

sebze

100

akccedile

75

akccedile

520 akccedile 700

akccedile

Piyaz

Kendir 550 akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

16

adet

200

koyun

Bal

uumlretimi

150

akccedile

100 ya da

50 adet

kovan

100 ya

da 50

adet

kovan

Toplam 520

kile

1400

akccedile

920

kile

2295

akccedile+

16

koyun

1540

kile

9370

akccedile+200

adet

koyun+50

ya da 100

adet

kovan

81540

kile

10540

akccedile+10

0 ya da

50 adet

kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

59

Tablo III II Ccedilandır Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 200

kile

600

akccedile

150

kile

375

akccedile

200

kile

1200

akccedile

200

kile

1400 akccedile

Arpa 100

kile

200

akccedile

100

kile

200

akccedile

200

kile

1000

akccedile

150

kile

900 akccedile

Gavers 500

kile

2500

akccedile

500

kile

3000 akccedile

Meyve ve

sebze

100

akccedile

100

akccedile

60 akccedile 100 akccedile

Piyaz

Kendir 150

akccedile

150 akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

320 adet

koyun

100 adet

Bal uumlretimi 100

akccedile

12 ya da

24 adet

kovan

20 ya da 40

adet

Toplam 300

kile

900

akccedile

250

kile

775

akccedile

900

kile

4910

akccedile+

320 adet

koyun+

12 ya da

24 adet

kovan

850

kile

5550 akccedile+

100 adet

koyun+

20 ya da 40

adet kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Tablo III III Okccedilulu Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 400

kile

1200

akccedile

200

kile

500

akccedile

100

kile

600

akccedile

700

kile

4900 akccedile

Arpa 300

kile

600

akccedile

100

kile

200

akccedile

250

kile

1250

akccedile

750

kile

4500 akccedile

Gavers 500

kile

2500

akccedile

1500

kile

9000 akccedile

Meyve ve

sebze

150

akccedile

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

60

Piyaz 50 akccedile 50 akccedile

Kendir 800

akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

40

adet

koyun

280 adet

koyun

Bal

uumlretimi

50 akccedile 30 ya da

60 adet

kovan

180 ya da

360 adet

Toplam 700

kile

1800

akccedile+

40

koyun

300

kile

750

akccedile

850

kile

5350

akccedile+28

0

koyun+

30 ya da

60

kovan

2950

kile

18450 akccedile+

180 ya da

360 adet

kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 61-89

OSMANLI DOumlNEMİ KADIN SUumlS MALZEMELERİNİN DİVAN

ŞİİRİNE YANSIMALARI

Uumllkuuml CcedilETİNKAYA

Oumlzet

İnsanın guumlzel olana ilgisi dolayısıyla hemen her ccedilağda o ccedilağın estetik

anlayışına uygun olarak guumlzel olmak guumlzel goumlruumlnmek oumlnemli olmuştur Erkeğe

goumlre guumlzel goumlruumlnmeye daha ccedilok oumlnem veren kadın cinsi guumlzelleşmek iccedilin ccedileşitli

yollara başvurmuştur Guumlzel giysiler muumlcevher ve aksesuarlarla birlikte ccedileşitli

suumls (makyaj) malzemeleri kadın guumlzelliğine guumlzellik katan unsurlardır

Esas gayesi guumlzellik olan buumltuumln guumlzel sanatlar gibi divan edebiyatında

da bu konuya son derece oumlnem verilmiş insan guumlzelliği idealize edilerek

anlatılmıştır Bu ccedilalışmada divan şiirinin başta gazeller ve aşk mesnevileri olmak

uumlzere farklı nazım şekilleriyle yazılmış manzumelerinde geccedilen kadınların

makyaj malzemeleri ile ilgili oumlrneklerle bu malzemelerin oumlzellikleri hangi

amaccedillarla ve ne şekilde kullanıldıklarına ilişkin bilgiler değerlendirilmiştir

Anahtar kelimeler Divan şiiri kadın guumlzellik aksesuar suumlslenme

makyaj somutlaştırma Osmanlı gazel mesnevi

Reflections of Ottoman Period Womenrsquos Accessories and Toiletries

on Divan Poetry

Abstract

Since mankind has always paid attention to beauty attractiveness and

impressive appearance in accordance with the aesthetical views of a given period

have been important The women whose concern for beauty overwhelm men‟s

in an attempt to attract men have tried various methods to look beautiful

Beautiful clothes jewelry accessories and toiletries (make up) are the elements

that increase feminine charm

Like all the other fine arts that have strong admiration for beauty divan

literature has attached much importance to this subject and human beauty was

narrated with idealization In this paper information about women‟s make-

uptoiletries their features their aims of use and how they are used are examined

by the analyses of samples taken from divan poems of different verses such as

gazel (ode) and love mathnawi

Key words Divan poetry woman beauty accessories toilette make

up concretization Ottoman gazel mathnawi

Dergimizin 12 sayısında ldquoOsmanlı Kuumlltuumlruumlnde Kadın Suumls Malzemelerinin Edebiyata

Yansımalarırdquo başlığıyla hakem oumlneri ve duumlzeltmelerinin yer almadığı ilk halini sehven

yayımladığımız makalenin hakemlerin oumlnerileri doğrultusunda duumlzeltilmiş halini bu sayımızda

tekrar yayımlıyoruz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 62

Giriş

Guumlzellik kavramı ile insan arasında daima varlığı bilinen ilişki insanın

guumlzel olana karşı hoşlanma ve haz duyguları ile kendini goumlsteren doğal

eğilimidir Bu nedenle her ccedilağda o ccedilağın estetik anlayışına uygun olarak guumlzel

olmak guumlzel goumlruumlnmek insanlar iccedilin daima oumlnemli olmuştur Kadın cinsi ise

erkeğe goumlre guumlzel goumlruumlnmeye daha ccedilok oumlnem vermiştir Başka insanların ve

oumlzellikle karşı cinsin beğenisini kazanmak isteyen kadın guumlzelleşmek iccedilin

ccedileşitli yollara başvurmuştur Giyim kuşamdaki zarafet kıyafeti tamamlayan

muumlcevher ve aksesuarlarla ccedileşitli suumls (makyaj) malzemelerinin kullanımı kadın

guumlzelliğine guumlzellik katan unsurlar olmuştur

İdealist bir edebiyat olan divan edebiyatında insan guumlzelliği de idealize

edilerek anlatılmıştır Değişmeyen ve dışına ccedilıkılamayan belirli estetik kurallara

bağlı olan bu edebicirc gelenekte insan guumlzelliği buumltuumln ayrıntılarıyla ve en guumlzel

şekilde sevgili tipi ile anlatılır Cinsiyeti oumlnemli olmaksızın sevgiliye atfedilen

bu guumlzelliğin daha ccedilok kadına oumlzguuml oumlzelliklerle tasvir edildiği goumlruumlluumlr

Dolayısıyla teşbih istiare ve mecaz gibi edebicirc sanatlar şairin boumlyle bir guumlzeli

tasvir ederken sıkccedila başvurduğu hazır araccedillar olmuştur

Dış goumlruumlnuumlş bakımından muumlkemmel guumlzelliği ile tek ve değişmez bir tip

olan sevgilinin divan edebiyatının tek taraflı aşk anlayışına goumlre seven ve aşkın

ızdırabını ccedileken acircşığına eziyeti cefası nazı kahredici ilgisizliği ve vefasızlığı

ise hacirckim ve değişmez moral vasıflarıdır (Akuumln 1994 s 415) Bu vasıflarıyla

acircşığını kahreden sevgili suumlslenerek muumlkemmel guumlzelliğine kattığı guumlzellikle

son derece baştan ccedilıkarıcı bir goumlruumlnuumlşe kavuşur ve acircşığın ızdırabı buumlsbuumltuumln

artar Şair Gubari (oumll 1574-75)‟nin ldquoAşkın goumlzuuml daima guumlzelliğe bakar aşkın

suumlsuuml daima guumlzellikledir Guumlzellik ne kadar guumlccedilluuml (fazla) olursa aşk hacircli (de o

kadar) artar Ey sevgili Guumlzelin guumlzelliği arttıkccedila acircşığın aşkını artırırrdquo dediği

şu beyitleri guumlzelliğin aşktaki oumlnemini anlatması bakımından dikkate değerdir

Ĥuumlsne baķar hemīşe ćayn-ı ćaşķ

Ĥuumlsn ileduumlr hemīşe zeyn-i ćaşķ

Ne ķadar olsa ħuumlsn ķuvvetde

Ĥālet-i ćaşķ olur meziyyetde

Artduġınca cemāl uuml ħuumlsn-i nigār ćĀşıķuntilde ćaşķın arturur ey yār (Aktaş 2006 s 173)

Kadın guumlzelliğinin oumlzellikle aşkın başlangıcında en oumlnemli etken

olduğunu aşk mesnevilerinde accedilık bir şekilde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Soumlz konusu

mesnevilerde erkek kahramanlar genellikle kadın kahramanların ya resmini

goumlrerek ya da bir başkasından guumlzelliklerinin oumlvguumlsuumlnuuml duyarak acircşık olurlar

Dolayısıyla bu eserlerde kadın kahramanlar gerek giyim kuşamları muumlcevher

ve aksesuarları gerekse makyaj malzemeleri kullanmak suretiyle suumlslenmeye

oumlnem veren guumlzellikleri ile goumlz kamaştıran kişiler olarak anlatılırlar

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 63

Fransızca ldquomaquillagerdquo kelimesinden Tuumlrkccedileye geccedilmiş olan ldquomakyajrdquo

terimi yuumlzuuml guumlzelleştirmek iccedilin kaş goumlz kirpikler yanak ve dudaklara ccedileşitli

maddeler suumlruumllerek yapılan işlemin adıdır (Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 1334)

Eskiden makyaja ldquoyuumlz yazmakrdquo denilmiştir Reşat Ekrem Koccedilu ldquoyuumlz yazmakrdquo

hakkında şu bilgileri veriyor ldquoEski Tuumlrk kadınının suumlslenmesinde allıklı

aklıklı rastıklı suumlrmesi yapma laden benli yuumlz makyajı karşılığı kullanılmış bir

deyimdir Huumlnerli zevkli kızlar kadınlar yuumlzlerini kendileri yazarlardı Ham

elliler ise bu işte bilgisi kabul edilmiş kadınlara başvururlardı (1967 s 248)

Tuumlrkccedilede ldquoyuumlz yazmacısırdquo olarak adlandırılan bu kadınlara Arapccedilada ldquomacircşıtardquo

veya ldquomeşşacirctardquo denir

Makyaj iccedilin kullanılan maddeler zamana goumlre ccedileşitlilik goumlstermiştir

Guumlnuumlmuumlzde modern kimyanın uumlruumlnleri olan fondoumlten pudra allık rimel far ve

ruj gibi maddelerin yerine eskiden kimyasal işlem goumlrmemiş doğal yollarla

ccedileşitli bitki ve madenlerden elde edilen maddeler kullanılmıştır Eskiden

kadınların kullandıkları makyaj (suumls) malzemeleri genel olarak kına (hınacirc

hınnacirc hizacircb nigacircr) rastık (vesme) suumlrme (kuhl tucirctiyacirc) ccedilivit (nicircl) allık (guumll-

gucircne gacircze suumlrhicirc kızılca duumlzguumln) uumlstuumlbeccedil (seficircdacirc seficircdacircc isficircdacircc seficircdacircb)

altın suyu (zer-acircb acircb-ı zer) altın varak (zerek) yapma (suni) ben (hacircl-i acircrızicirc)

gibi maddelerdir Bu maddelerden ldquohınnacirc vesme surhicirc seficircdacircb suumlrme zerek

ve hacircl-i acircrızicircrdquoden oluşan yedi tanesine genel olarak Farsccedilada ldquoher-heftrdquo

denilmektedir (Mu‟icircn 1364 s 5130) Burhacircn-ı Kacirctırsquoda yedinci madde ile ilgili

olarak ihtilaf bulunduğuna işaret edilerek ldquohacircl-i acircrızicircrdquo yerine kimilerinin

ldquogacircliyerdquo yi tercih ettikleri bildiriliyor (Muumltercim Acircsım 2000 s 344) Nitekim

bu yedinci madde Ferheng-i Şursquoucircricirc‟de ldquogacircliyerdquo (Şu‟ucircricirc Hasan s 425a-b) iken

Gencine-i Guumlftar‟da (Şuumlkucircn 1984 s 1985) ve Osmanlıca-Tuumlrkccedile Ansiklopedik

Luumlgatrsquode (Devellioğlu 1993 s 358) ldquomiskrdquo olarak geccediler

Eski zaman kadınlarının makyaj malzemelerinin yanı sıra guumlzel kokulu

maddeler de kullandıkları goumlruumlluumlr Guumlnuumlmuumlzde kullanılan parfuumlmuumln yerini tutan

bu maddeler ise muumlşg (misk) anber nacircfe gacircliye ve guumll suyu vbdir

Bu ccedilalışmada oumlncelikle Osmanlı doumlnemi kadın suumls (makyaj)

malzemelerinin oumlzellikleri hangi amaccedillarla ve ne şekilde kullanıldıklarına

ilişkin ccedileşitli kaynaklarda yer alan bilgilere yer verilmiştir Bu bilgiler

doğrultusunda divan şiirinin başta kadın aşk ve guumlzelliğin en ccedilok konu edildiği

gazeller ve aşk mesnevileri olmak uumlzere farklı nazım şekilleriyle yazılmış

manzumelerinde geccedilen soumlz konusu suumls malzemeleri ile ilgili oumlrnek beyitler

değerlendirilmiştir Konuyla ilgili oumlrnek beyitlerin tespiti iccedilin divan

edebiyatında 14 ve 18 yuumlzyıllar arasında yazılmış 62 divan ve 36 mesnevi

taranmıştır Taramalar sonucunda konuyla ilgili ccedilok sayıda oumlrnek beyit tespit

edilmiştir Ancak bu beyitlerin hepsini değerlendirmenin bir makale boyutunu

aşacağı duumlşuumlncesiyle oumlrnek sayısı sınırlı tutulmuştur

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 64

1 Kına [Hınacirc (Hınnacirc) Hizacircb Nigacircr]

Arapccedilada ldquohınacircrdquo ve ldquohınnacircrdquo biccedilimlerinde kullanılan ve Tuumlrkccedilede ldquokınardquo

olarak bilinen bu madde kına ağacının yapraklarının tozundan yapılmış

siyahımsı kırmızı renkli bir boyadır (Şemseddin Sami 1317 s 560 Huumlseyin

Remzi 1305 s 466)

Eski Tuumlrk suumlslemesinde ccedilok oumlnemli bir yere sahip olan kına kadın ve

kızlar tarafından el ayak ve saccedillarını boyamakta kullanılmıştır Bu boyama

işlemine de ldquokına yakmakrdquo denmiştir Reşat Ekrem Koccedilu kınanın kullanımı ile

ilgili şu bilgileri veriyor

Bir macun hacircline getirilen kına boyası akşam yemeğinden sonra avuca

konulur ve parmaklar yumularak yumruk olmuş eller bezle sarılıp

bağlanırdı Ertesi sabah accedilılıp yıkandığında avuccedillar ve parmaklar bir

aydan fazla devam edecek tırnaklar da uzayıp kesildikccedile kaybolacak

şekilde kırmızıya boyanmış olurdu Duumlğuumlnlerde gelin kızın el ve

ayaklarına muhakkak kına yakılır ve gece sabaha kadar devam eden

sazlı soumlzluuml oyunla eğlenceye bdquokına gecesi‟ denilirdi (1967 s 157)

Arapccedila ldquohizacircbrdquo kelimesi ise genel olarak ldquoboyardquo demektir (Muumltercim

Ahmed Asım 1305 s 121 Şemseddin Sami 1317 s 583) Osmanlıca-Tuumlrkccedile

Ansiklopedik Luumlgatrsquote ise boya anlamının yanı sıra ldquokınardquo anlamı da goumlruumlluumlyor

(Devellioğlu 1993 s 374) Buna goumlre ldquohizacircbrdquoın kaşa suumlruumllduumlğuumlnde rastık

(vesme) ele veya ayağa suumlruumllduumlğuumlnde ise kına anlamına gelen bir kelime

olduğu anlaşılıyor Arpaeminizade Sami (oumll 1734) ve Keccedilecizade İzzet Molla

(oumll 1829)‟nın aşağıdaki beyitleri ldquohizacircbrdquoın kına anlamında kullanımına

oumlrnektir

Sami soumlz konusu beyitte şarap ile kınanın renk ilişkisi nedeniyle

ldquoYacircrim her ne zaman şarap iccedilse bir yudumunu sanki arzu gelinimin (geline

benzeyen arzumun) ayağını kınalamak iccedilin (kadehte) bırakırrdquo demektedir

Dolayısıyla sevgilinin şarabının son yudumunu şairin geline benzettiği

arzusunun ayağına kına olması iccedilin doumlkmek uumlzere kadehte bıraktığı

anlaşılmaktadır Ccediluumlnkuuml eskiden meyhane muumldavimleri arasında iccedililen şarabın

son yudumunu (cuumlr‟a) yere doumlkmek bir acircdetmiş Bu konuda bilgi iccedilin bk

(Onay 1993 ss 95-96)

Baķıyye cuumlrća ķor yāruumlm ne dem nūş-ı şarāb eyler Ayaġına ćarūs-ı şevķumuntilde gūyā ĥiżāb eyler (Kutlar 2004a s 480)

İzzet Molla ise sevgilinin kınalı elini onun ayrılığından goumlnluuml hasta

duumlşmuumlş acircşığının goumlğsuumlne koymamasını koyarsa kınanın rengiyle hasta acircşığın

ateşinin yuumlkseleceğini soumlyler Buna goumlre beyitte sevgilinin kınalı elleriyle acircşığa

dokunuşunun onun goumlnluumlndeki aşk ateşini buumlsbuumltuumln artıracağı dolayısıyla

sevgilinin kınalı ellerinin guumlzelliği ve etkileyiciliği vurgulanmaktadır Burada

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 65

ldquorengrdquo kelimesi ldquohile oyunrdquo anlamını da ccedilağrıştıracak şekilde tevriyeli

kullanılmıştır

Ķoyma destuumlntilde sīne-i dil-ĥaste-i hicrānuntildea Āteşi efzūn olur reng-i ĥiżābuntildedan senuumlntilde (Şahin 2004 s 472)

Farsccedila ldquonigacircrrdquo kelimesi de ldquoSevgilinin (guumlzelin) el ve ayaklarına kına

ile yapılan şekilrdquo (Mu‟icircn 1364 s 4803) anlamındadır Abduumllbaki Goumllpınarlı

Hafız Divanı tercuumlmesinde ldquoNigacircr hem guumlzel manasına gelir hem de

parmaklara konan kına manasına gelir Bu bakımdan şairler daima bu

kelimenin iki manasıyla bir sanat yaparlarrdquo (Şirazi 1992 s 704) diyor

Hamdullah Hamdi (oumll 1503)‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde Zuumlleyha‟nın

kınalı ellerinin tasvir edildiği şu beytin ilk mısra‟ında ldquokınardquo ikinci mısra‟ında

ldquosevgilirdquo anlamlarında olmak uumlzere ldquonigacircrrdquo kelimesinin cinaslı kullanımı buna

oumlrnektir

Keffi levħine itdi naķş-ı nigār Tā bu naķş ile el vire o nigār (Oumlztuumlrk 2001 s 135)

Fuzuli (oumll 1556)‟nin bir muumlseddesinden alınan ve sevgilinin suumlmbuumll

gibi siyah ve etrafa misk kokusu yayan saccedillarını guumlle benzeyen yanakları

uumlzerine doumlktuumlğuuml nazik ve guumlzel ayağına guumll yaprağı gibi kına yaktığından soumlz

ettiği aşağıdaki dizelerde de ldquonigacircrrdquo kelimesinin kına anlamına geldiği

goumlruumllmektedir

Toumlkmiş guumll uumlzre suumlnbuumll-i gīsū-yı muumlşg-bār Yaĥmış laţīf ayaġına guumll-berg tek nigār (Akyuumlz vd 1958 s 444)

Revani (oumll 1524)‟nin ldquoBayram guumlzelleri (bayram yerlerinde gezintiye

ccedilıkan guumlzeller) bayramda hile ile her acircşığın goumlnluumlnuuml almak iccedilin ellerine kına

yakmışlarrdquo dediği şu beytinde hem guumlzellerin bayramlarda kına yakma

acircdetinden hem de onların kınalı ellerinin acircşıkları aşka duumlşuumlrecek kadar guumlzel

oluşundan soumlz edilmektedir

ćĪdde her ćāşıķuntilde almaġa goumlntildelin āl ile Ellerin ħınnā ile naķş eylemiş ĥūbān-ı ćīd (Avşar tarihsiz s 129)

Şairler kına ile kan arasındaki renk benzerliğinden dolayı guumlzellerin

acircşıkların kanını kına olarak kullandıkları hayalini şiirlerinde sık sık dile

getirmişlerdir Mesihi‟nin aşağıdaki beyti buna oumlrnektir

Beyitte bir genccedil kıza (bakireye) benzetilen kasidenin guumlzelliğine

şaşırmamak gerektiği ccediluumlnkuuml ellerinin ciğer kanı ile kınalandığı belirtilmektedir

Yani şair kasidesini daha oumlnce soumlylenmemiş hayallerle yazdığı iccedilin el

değmemiş (bakire) bir kıza yuumlrekten gelen samimi duygularını soumlyleyiş

guumlzelliği iccedilinde anlattığı iccedilin de elleri ciğer kanıyla kınalanmış genccedil kıza

benzeterek oumlvmuumlştuumlr

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 66

Rengīn goumlrinse bikr-i ķaŝīdem ćaceb mi kim Ĥūn-ı cigerle eylemişem ellerin ĥıżāb (Mengi 1995 s 41)

Aşağıdaki beyit Gelibolulu Sun‟i (oumll 1534-35)‟nin Divan‟ında mesnevi

nazım biccedilimiyle yazılmış ve gelin gibi hayal edilen mumun suumlslenişinin

anlatıldığı şiirden alınmıştır Burada guumlzel mumun gelin olduğu ve kına

gecesinde ayağına kına yakıldığı anlatılmaktadır

ćArūs oldı bu gice şemć-i raćnā Anuntildersquoccediluumln yaķdılar pāyına ħınnā (Yakar 2002 s 434)

Arpaeminizade Sami‟nin bir kasidesi (temmucircziyye)nde yer alan

aşağıdaki beyitlerde ldquoTemmuz sıcağını vasfetmenin guumlzelliğinin beğenilen

(seccedilkin) şairlik maşıtasının arzusu olduğu o zaman (vasfedilen temmuz sıcağı)

hayal bakiresinin (bakire bir kız gibi el değmemiş hayallerinin) kıvırcık

saccedillarını etkileyerek onları alev rengi gibi kendi kendine kınaladırdquo

denmektedir Yani şair temmuz sıcağını anlatmanın genccedil kıza benzettiği

hayalinin saccedillarına bile etki ederek onun alev rengi gibi kendi kendine

kınalanmasını sağladığını anlatmaktadır

O dem ki zībiş-i taħrīr-i vaŝfı temmūzuntilde

Murād-ı māşıţa-i ţabć-ı muumlsteţāb oldı

İduumlp kuumllāle-i dūşīze-i ĥayāle eśer Ccediluuml reng-i suumlrĥ-i ćalev ĥˇod-be-ĥˇod ĥıżāb oldı (Kutlar 2004a s 129)

2 Rastık (Vesme)

Tuumlrkccediledeki ldquorastıkrdquo kelimesinin Arapccedila karşılığı olan ldquovesmerdquo

kadınların kaşlarına suumlrduumlkleri siyah boyaya denir (Şemseddin Sami 1317

s 1492 Koccedilu 1967 s 196 Pakalın 1993 s 13) Farsccedila soumlzluumlklerden Burhacircn-ı

Kacirctı‟da vesme ile ilgili olarak şu bilgiler veriliyor

Bir nebattır Karılar kaynatıp usaresi ile ebruların hizab ederler Bu

nebat ketem dedikleridir ki mersin varakına şebih semeri fuumllfuumll kadar

ve ba‟de‟l-kemacircl siyah olur Bazılar bdquovesme varaku‟n-nicircl yani ccedilivit

otudur‟ dedi Bazılar indinde hınacirc-yı siyahtır ki hınacirc-yı mecnucircn veya

hınacirc-yı şugacircl dahi derler (hellip) Bir kavilde rastık taşıdırrdquo (Muumltercim

Acircsım 2000 s 809)

Burhan-ı Kacirctı‟da bitkisel ve madenicirc koumlkenli olduğu bildirilen vesmenin

diğer soumlzluumlklerde (Şemseddin Sami 1317 ss 654-655 Koccedilu 1967 s 196

Pakalın 1993 s 13) yalnızca rastık taşı denilen ldquoantimonrdquo elementinden elde

edildiği bildirilmektedir

Tuumlrkccediledeki yaygın soumlyleyişe goumlre ldquorastıkrdquo olarak bilinen kelimenin aslı

Farsccedila ldquoracircsuhtrdquotur Burhacircn-ı Kacirctı‟ın ldquoracircsuhtrdquo maddesinde ise şu bilgiler

veriliyor

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 67

Rastık taşına denir ki muharrak [yanmış] bakırdan yaparlar Sıfatı

budur ki bakırı gayette ince sahifeler duumlzuumlp bir ccediloumlmlek iccedilre dizdikten

sonra oumlşruuml kadar kuumlkuumlrtle tuz mecmursquoundan sahifelerin uumlzerine ve

arasına serpip ccediloumlmleği ağzının muhkem bend ve kuumllhanda bir hafta

terk eyleyeler ta ki cuumlmlesi muhterik ola Efdali Mısricirc nevidir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 618)

Vesmenin kullanılışına ilişkin olarak tespit edilen oumlrnek beyitlerden

aşağıdaki Fuzuli Behişti ve İzzet Molla‟nın beyitlerinde vesme ile boyanmış

kara kaşlı guumlzellerin kaşlarının ccedilekiciliği anlatılmıştır

Fuzuli sevgiliye ldquoHarami (haydut eşkıya) kaşların vesme ile kılık

değiştirip hile yolunu tutarak goumlnuumll yağmalarlarrdquo diye sesleniyor Ccediluumlnkuuml

sevgilinin vesme ile daha da guumlzelleşen kaşları kılık değiştirerek yol kesen

hırsızlık yapan haramiler gibi şairin goumlnluumlnuuml ccedilalmıştır

Ķılup ţaġyīr-i ŝūret vesmeden yaġmā ķılurlar dil Ħarāmī ķaşlaruntilde resm uuml reh-i nīreng ţutmışlar (Akyuumlz vd 1958 s 193)

Behişti (oumll 1571-72)‟nin ldquoBayram hilali eğer senin yolunun tozunu

vesme diye kaşlarına suumlrmemiş olsaydı insanlar onu goumlrmeye o kadar hevesli

olmazlardırdquo dediği aşağıdaki beyitte ise sevgilinin ayağının tozu vesmeye hilal

de o vesmeyi kaşına ccedileken guumlzele benzetilmiştir Burada hilalin kaşlarının

cazibesi sevgilinin ayağının tozunu vesme olarak suumlrmuumlş olmasına bağlanarak

sevgilinin uumlstuumlnluumlğuuml vurgulanmaktadır Oumlte yandan eskiden bir ay boyunca

oruccedil tutan insanlar bayramı buumlyuumlk bir oumlzlemle bekledikleri iccedilin bayramın

yaklaştığı guumlnlerde ufukta hilali goumlzlerlermiş Ccediluumlnkuuml ufukta hilalin goumlruumllmesi

ile ramazan ayı son bulurmuş (Onay 1993 s 340) Şair burada bu geleneğe de

telmihte bulunmuştur

Cihān ĥalķı hilāl-i ćīde şoumlyle māĉil olmazdı Eger ebrūsına ĥāk-i rehuumlntildeden itmese vesme (Aydemir 2000 s 486)

İzzet Molla‟nın II Mahmud oumlvguumlsuumlnde yazdığı bir kasideden alınan

aşağıdaki beyitte duumlşmanların padişahın kılıcı uumlzerindeki siyah dalgayı guumlzelin

kaşları uumlzerindeki vesme sanarak acircşık olup can verdikleri soumlyleniyor Burada

kılıccediltan geccedilerek oumllen duumlşman askerlerinin oumlluumlmuuml kaşları vesmeli bir guumlzele

benzetilen kılıcın cazibesiyle acircşık olup oumllmek biccediliminde guumlzel bir nedene

bağlanarak huumlsn-i ta‟lil sanatıyla anlatılmıştır

Olup şemşīrine ćāşıķ nice cān virmesuumln aćdā

Ŝanur kim vesmeduumlr mevc-i siyāhı ebruvān uumlzre (Şahin 2004 s 38)

Şairler guumlzellerin kaşlarını yaya benzettiklerinde vesmeyi de toza

benzetmişlerdir Bu tuumlrluuml oumlrneklerde ldquotozrdquo kelimesi ldquoCcedilok kuumlccediluumlk parccedilacıklara

boumlluumlnmuumlş olan herhangi bir madde (Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 1999)rdquo ve ldquoYayın

kabzası uumlzerine kaplanan kayın ağacı kabuğu ve kirişi (Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml

1983 s 211)rdquo olmak uumlzere iki anlama da gelecek şekilde kullanılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 68

Fuzuli bir muhammesinde yer alan aşağıdaki dizelerde ldquoVesmeli kaşın

kabzası yeşil renkli kayın ağacı ile kaplanmış yay etkili ve yan bakışın ok(tur)

Fuzuli hemen senin o etkili yan bakışına ve kaşına youmlnelirrdquo diyerek sevgilinin

kabzası koyu yeşil renkli kayın ağacı ile kaplanmış yaya benzeyen vesmeli

kaşları ve oka benzeyen bir anlık etkili ve yan bakışı ile oumllmek iccedilin o kaşlara ve

bakışa doğru youmlneldiğini soumlyluumlyor

Vesmeli ķaşuntilde yaşıl tozlı kemān ġamzentilde ĥadeng Ġamze vuuml ķaşuntildeġa meyl eyler Fużūlī bī-direng (Akyuumlz vd 1958 s 454)

Hamdullah Hamdi‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde yer alan aşağıdaki

beyitte ise ldquomuumlşgicircn tozrdquo ibaresi geccedilmektedir Bu ibare hem muumlşg tozu veya

muumlşg gibi siyah renkli toz hem de yayın kabzası uumlzerine kaplanan siyah renkli

kaplama anlamına gelmektedir

Geldi meşşāţalar Zuumlleyĥārsquoya Muumlşgden toz itdiler yaya (Oumlztuumlrk 2001 s 171)

Vesme ile ilgili olarak Cinani (oumll 1595) Divan‟ında ldquovesmeyirdquo redifli

bir gazel bulunmaktadır Bu gazel redifi dolayısıyla vesme ile ilgili anlam

kavram duumlşuumlnce ve benzetmeleri iccedilerdiği iccedilin yek-acirchenk bir gazeldir Vesme

hakkında buraya kadar verilen bilgi ve oumlrneklerde goumlruumllmedik biccedilimde soumlz

konusu gazelin her beytinde sevgilinin kaşlarına kırmızı vesme suumlrduumlğuumlnden

soumlz edilmektedir Dolayısıyla kırmızıya boyanmış (kırmızı vesme suumlruumllmuumlş)

kaşlar kan kına şafak gibi kırmızı renkli unsurlara benzetilerek tasvir

edilmiştir Kaynaklarda vesmenin siyah renk dışında kırmızı renkli olduğuna

ilişkin bir bilgiye rastlanmamasına karşılık bu şiirde buumltuumlnuumlyle vesmenin

kırmızı renginden soumlz ediliyor olması ya ldquovesmerdquonin ldquoboyardquo anlamında

kullanılmış olduğunu ya da tasviri yapılan sevgilinin kaşlarının doğal olarak

kızıl renkli olduğunu duumlşuumlnduumlrmektedir Gazel şoumlyledir

Suumlrĥ iderse nrsquoola ebrūsına cānān vesmeyi

Ĥūn-ı ćāşıķdan yaķar şimdi nigārān vesmeyi

Bu ilk beyitte guumlzeller şimdi vesmeyi acircşık kanından yaktığı (acircşık kanını

vesme olarak kaşlarına suumlrduumlkleri) iccedilin sevgilinin de kaşına kırmızı vesme

(acircşığının kanını) suumlrmesine şaşılmaması gerektiği soumlylenmektedir Yani

guumlzellerin acircşıkların kanını kına gibi vesme olarak kaşlarına suumlrmeleri acircdet

hacircline geldiği iccedilin sevgilinin de vesmesini kırmızı yaptığı (acircşığının kanını

vesme diye kaşlarına suumlrduumlğuuml) anlatılmaktadır

Anı suumlrĥ antildelar goumlren ebrūsı ammā reng alur

Ol muħannā dest ile yaķduķca her ān vesmeyi

Bu beyitte ise ldquoOnu (sevgilinin kırmızıya boyanmış kaşlarını) goumlren

kırmızı sanır Ancak (sevgili) vesmeyi her an kınalı elleriyle suumlrduumlğuuml iccedilin

kaşları (ellerinin kınasından) renk alır (o nedenle kırmızı goumlruumlnuumlr)rdquo deniyor

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 69

Muŝħaf-ı ruĥsārına ser-sūrelerduumlr suumlrĥ ile

Vechi var suumlrĥ eylese ol şāh-ı ĥūbān vesmeyi

Uumlccediluumlncuuml beyitte de guumlzellerin şahı olan sevgilinin yuumlzuuml Kur‟acircn-ı

Kerim‟e benzetilerek kırmızı muumlrekkeple yazılmış sure başlıkları gibi kaşlarına

kırmızı vesme suumlrmesinin uygun olacağı (yakışacağı) belirtilmektedir

Her biri ķanlar doumlker şemşīr-i ĥūn-ālūddur

Ŝanma kim suumlrĥ eyledi ol ccedileşmi fettān vesmeyi

Doumlrduumlncuuml beyitte goumlzleri fettan (bakışlarının etkileyiciliği ile kargaşa

ccedilıkaran) sevgilinin kaşlarına kırmızı vesme suumlrduumlğuumlnuuml sanmamak gerektiği

(onun iki kaşının) her birinin kanlar doumlken (oumllduumlren) kana bulanmış kılıccedillar

olduğu soumlylenmektedir Burada da kırmızıya boyanmış kaşlar kanlı kılıccedillara

benzetilmiştir

Yā meh-i nevduumlr ki olmışdur şafaķdan āşikār

Suumlrĥ ider žann eylementilde ol māh-ı tābān vesmeyi

Beşinci beyitte ldquo(Yuumlzuuml) parlak aya benzeyen sevgilinin kırmızı vesme

suumlrduumlğuumlnuuml sanmayın Olsa olsa şafak vakti goumlkte hilal goumlruumlnmuumlştuumlrrdquo denerek

sevgilinin kırmızı vesme suumlrduumlğuuml kaşları şafağın kızıllığı iccedilinde goumlruumlnen hilale

benzetilmiştir

Tīġ-ı suumlrĥıdur ol ebrūlar Cinānī Ķāsımrsquountilde Eyle ĥūnīduumlr yaķar ķanıyla her ān vesmeyi (Okuyucu 1994 s 600)

Son beyitte ise ldquoEy Cinani O kaşlar Kasım‟ın kırmızıkızıl (kana

boyanmış) kılıcıdır (Kızıl kılıca benzeyen o kaşlar) oumlyle kanlıdır (kan doumlkmeye

meyilli zalim katil) ki her an vesmeyi kanıyla yakarrdquo denilmektedir

Dolayısıyla kırmızıya boyanmış kaşlar burada da kanlı kılıca benzetilmiştir

Son beyitten anlaşıldığı uumlzere bu gazelde kırmızı vesmeli kaşları tasvir

edilen sevgili Kasım adlı bir kişidir Buna goumlre vesmenin tedavi edici ve goumlruumlş

guumlcuumlnuuml artırıcı etkisi nedeniyle suumlrme gibi erkekler tarafından da kullanıldığı

ortaya ccedilıkmaktadır

3 Suumlrme (Kuhl Tucirctiyacirc)

Suumlrme Tuumlrkccedileden Farsccedilaya geccedilmiş bir kelime olup Arapccedila karşılığı

ldquokuhl ve tucirctiyacircrdquodır Kadınların suumls amacıyla goumlz kenarlarına suumlrduumlkleri suumlrme

siyah veya lacivert renkli toz bir maddedir (Şemseddin Sami 1317 s 719

1151 Muumltercim Acircsım 2000 s 699 Şuumlkucircn 1984 s 1194 Koccedilu 1967 s 211

Onay 1993 ss 381-382) Kaynaklarda ldquosuumlrmerdquonin aynı zamanda Isfahan‟da bir

koumlyuumln adı olduğu ve en iyi suumlrmenin burada elde edildiği bildirilmektedir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 699 Şuumlkucircn 1984 s 1194 Koccedilu 1967 s 211 Onay

1993 s 381)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 70

Suumlrmenin kadınlar tarafından goumlz kenarlarının yanı sıra kimi

kaynaklarda kirpiklere ve kaşa da suumlruumllduumlğuumlnden soumlz ediliyor (Şemseddin Sami

1317 s 719 Koccedilu 1967 s 211) Suumlrme kabı (suumlrmedan) iccedilinde ezilerek

yapışkan bir hacircle getirilen suumlrmenin mil (ince ve uzun ccedilubuk şeklinde alet)

yardımıyla goumlzler yumularak kirpiklere suumlruumllduumlğuuml bildirilmektedir (Koccedilu 1967

s 211)

Suumlrmenin kadın suumls malzemelerinden biri olmak dışında goumlruumlş guumlcuumlnuuml

artırıcı bir ilaccedil oumlzelliği taşıdığı ve yendiği takdirde ses kısılmasına veya yiyenin

hiccedil konuşamamasına neden olduğuna dair bilgiler de vardır Suumlrme Fars ve

divan şiirinde bu oumlzellikleriyle de yer almıştır (bk Guumlrer 1997 ss 119-126)

Burada kadınların suumlrmeyi suumlslenme amacıyla goumlzlerine suumlrduumlklerini

goumlsteren oumlrneklere yer verilmiştir

Zati (oumll 1546)‟nin ldquoGeceler boyunca sabaha kadar goumlkteki meleklerin

goumlzuumlne suumlrme yerine siyah duman ccedilekelimrdquo dediği aşağıdaki beyitte ise aşk

derdiyle sabaha kadar acirch eden acircşıkların acirchının goumlğe yuumlkselen dumanı suumlrmeye

benzetilmiştir

Giceler ŝubħa degin goumlkde melāĉik goumlzine Yine suumlrme yirine dūd-ı siyāhı ccedilekeluumlm (Tarlan 1970 s 403)

Azmizade Haleti (oumll1631) sevgilinin goumlzlerine kuyruklu (goumlz

kenarından biraz daha uzatılarak ccedilekilmiş) suumlrmeler ccedilekerek ortaya ccedilıktığında

goumlzlerinin doğan gibi avını aramaya başladığını soumlyleyerek suumlrmeli goumlzlerin

ccedilekiciliğini goumlnuumll alıcılığını anlatmak istemiştir

Ķuyruķlu suumlrmelerle eger cilve ķılsa yār Başlar şikāra goumlzleri mānend-i şāh-bāz (Kaya 2003 s 191)

Haleti şu beyitte ise (guumlzelliği ile) ayartıcı baştan ccedilıkarıcı guumlzelin aşk

derdiyle ağlayıp inleyen goumlnluuml yanmış acircşıkların kuumlllerini goumlzlerine suumlrme diye

ccedilektiği iccedilin suumlrmesinin mavi renkli olduğunu soumlyluumlyor Şair burada sevgilinin

lacivert renkli suumlrmesini aşk ateşiyle yanmış acircşıkların kuumlluumlne benzetmiştir

Kebūd olsa ćaceb mi suumlrmesi ol şūĥ-ı fettānuntilde Goumlzine kuħl ider ĥākisterin ćuşşāķ-ı nālānuntilde (Kaya 2003 s 344)

Şeyhuumllislam Es‟ad (oumll 1753) sevgilinin nazlı bakışının keskin kılıcını

(kılıccedil gibi keskin etkileyici nazlı bakışını) bileyerek daha da keskinleştirmesine

gerek olmadığını ve o etkileyici bakışlarla acircşığın goumlnluumlnde yakıcı bir etki

yaratan goumlzlerine bir de suumlrme ccedilekmemesini soumlyluumlyor Ccediluumlnkuuml bir de suumlrme

ccedilekerse o bakışlar acircşığı mahvedecektir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 71

Ne ħācet zaġdagger virmek tīġ-i tīz-i ġamze-i nāza

Amān ol ccedileşm-i sūzişuumlntildee žālim suumlrmeler ccedilekme (Doğan 1997 s 288)

4 Ccedilivit (Nicircl)

ldquoNicirclrdquo Farsccedila bir kelime olup Tuumlrkccedilede ldquoccedilivitrdquo ve ldquoccedilivit oturdquonun

karşılığıdır ldquoCcedilivitrdquo Hint‟te ve Yemen‟de yetişen bir bitkiden elde edilen koyu

mavi renkli bir boyadır (Şemseddin Sami 1317 s 533 Muumltercim Acircsım 2000

s 562 Şuumlkucircn 1984 s 1939) Luumlgat-i Remzicirc‟de yaprağına vesme denilen ve saccedil

ve sakal boyamakta kullanılan bir tuumlr ota da nicircl denildiği belirtiliyor (Huumlseyin

Remzicirc 1305 s 917) Burhacircn-ı Kacirctı‟da da Luumlgat-i Remzicirc‟de olduğu gibi

bazılarınca nil yaprağına yani ccedilivit otuna vesme denildiği bildirilmiştir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 809) Yanmış uumlzerlik tohumuna da nil (ccedilivit)

denildiği bildirilen soumlzluumlklerde bunun nazar değmesinden korumak amacıyla

ccedilocukların kulağı tozuna (kulak arkasındaki ccedilukur yer) ve alınlarına

ccedilekildiğinden soumlz ediliyor (Muumltercim Acircsım 2000 s 562 Şuumlkucircn 1984 s

1940) Nitekim Şeyhi‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinden alınan aşağıdaki beyitte

de ccedilividin nazardan korunmak iccedilin yuumlze ccedilekildiği accedilıkccedila ifade ediliyor

Ccedilividi kim yuumlz ayına ccedilekerler Nažar jenginden eylerler ħaźerler (Timurtaş 1963 s 64)

Yusuf u Zuumlleyha ve Husrev uuml Şirin mesnevilerinden tespit edilen

aşağıdaki beyitlerde kadınların nili suumlslenirken bir ccedilizgi şeklinde ccedilekmek

suretiyle guumlzel yuumlzlerini nazardan korumak iccedilin kullandıkları anlaşılıyor

Burada yine nazardan korunmak iccedilin kullanılan nazar boncuğu ile nilin renk

benzerliğini de belirtmek gerekir

Hamdullah Hamdi Zuumlleyha‟nın Yusuf ile gizli buluşması oumlncesinde

suumlslenirken koumltuuml goumlzlerden korunmak amacıyla yuumlzuumlne nilden bir ccedilizgi ccedilekişini

şoumlyle anlatmıştır

Māha ĥaţ ccedilekdi nīlden ccediluumln mīl

Ħuumlsn-i Mıŝrrsquodan ćimāret itdi o Nīl

Ccedilekduumlgi ĥaţţ-ı nīli ol māha

Tā ki mīl ola ccedileşm-i bed-ĥˇāha

Ya goumlruumlp ccedileşmin oldı māşıţa mest Suumlrme mīlin duumlşuumlrdi ditredi dest (Oumlztuumlrk 2001 s 134)

yacute Farsccedila soumlzluumlklerde bu kelimenin ldquokargardquonın yanı sıra ldquook yayının kiriş geccedilecek

yerinde olan sargırdquo (Şuumlkucircn 1984 s 1054) ldquogucircşe-i kemacircnrdquo (Mu‟icircn 1364 s 1711)

anlamlarına geldiği belirtilmektedir Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml‟nde ldquozāġ (Far)rdquoa ldquoYayın

ucuna sarılan derirdquo ldquozāġ virmekrdquoe ldquoKeskinliğini goumlstermekrdquo ldquozāġlamaķrdquoa

ldquoKeskinletmekrdquo anlamları verilmiştir (1983 s 257) Kamus-ı Tuumlrkicircrsquode ise Farsccedila ldquozāġrdquoın ldquokarga guracircbrdquo Tuumlrkccedile ldquozaġrdquoın ldquoKılıccedil ve bıccedilağa bilemekle verilen cila kılağırdquo

anlamında olduğu belirtilmiştir (Şemseddin Sami 1317 s 670) Dolayısıyla beyitteki

ldquozaġrdquoın Kamus-ı Tuumlrkicircrsquode belirtildiği uumlzere Tuumlrkccedile olduğu anlaşılmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 72

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinde Ferhad‟ın oumlluumlmuumlne

yas tutan Şirin‟in yuumlzuumlndeki nil ile ccedilekilmiş ccedilizgi goumlzyaşlarının goumlzuumlnden

akıttığı Nil Irmağı olarak tasvir edilmiştir

Deguumll ruĥsāresinde ĥaţţ-ı nīlī Goumlzi yaşı aķıtmış cūy-ı Nīlrsquoi (Kazan 1997 s 231)

Taranan divanlar arasında guumlzellerin nazardan korunmak amacıyla

yuumlzlerine nil ccedilekme geleneği ile ilgili oumlrneğe yalnızca Tacizade Cafer

Ccedilelebi‟nin Divanrsquoında rastlanmıştır Şairin bir gazelinde geccedilen aşağıdaki

beyitte bir guumlzele benzetilen bahccedilenin guumlzelliğine nergisin nazarının

değmemesi iccedilin menekşenin bahccedilenin yuumlzuumlne nil ccedilektiği anlatılıyor Burada

baharda sıra sıra rengacircrenk ccediliccedileklerle bezenerek son derece guumlzel bir goumlruumlnuumlme

kavuşan bahccediledeki menekşelerin oluşturduğu sıra koyu mavi (lacivert)

renginden dolayı bahccedilenin yuumlzuumlne ccedilekilmiş nile benzetilmiştir Divan şiirinde

sıklıkla guumlzel goumlzuumln benzetmeliği durumunda olan nergis ise bakışlarıyla nazarı

değen bir insan olarak hayal edilmiştir

Ccedilekdi gird-i ruĥ-ı bustāna benefşe yine nīl Tā eśer eylemeye nergisuumlntilde antildea nažarı (Eruumlnsal 1983 s 442)

Nil kadınların suumls amacıyla yuumlzlerine sonradan yapıştırdıkları yapma

ben yapımında da kullanılmaktadır Buna ilişkin oumlrneğe ise ldquoYapma Ben (Hacircl-i

Acircrızicirc)rdquo başlığı altında yer verilmiştir

5 Allık (Guumll-gucircne Gacircze Suumlrhicirc Kızılca)

Farsccedilada ldquoguumll-gucircnerdquo ldquogacirczerdquo ve ldquosuumlrhicircrdquo olarak geccedilen kelimeler

Tuumlrkccedilede kadınların suumlslenmek amacıyla yuumlzlerine suumlrduumlkleri duumlzguumlnlerden

ldquoallıkrdquo veya ldquokızılcardquonın karşılığıdır ldquoDuumlzguumlnrdquo ise eski usul makyajda

kadınların yuumlzlerine suumlrduumlkleri beyaz ve kırmızı boyaların genel adıdır

Duumlzguumlnuumln beyaz renkli olanına ldquoaklık [seficircdacircb seficircdacircc isficircdacircc uumlstuumlbeccedil]rdquo

kırmızı renkli olanına ldquoallık [guumllgucircne gacircze suumlrhicirc kızılca]rdquo denir (Koccedilu 1967

s 98)

R Ekrem Koccedilu allığın nasıl yapıldığı ve kadınlar tarafından nasıl

kullanıldığı hakkında şu bilgileri vermiştir

Eski toplum hayatımızda allık yanak ve dudak uumlstuumlnde

yalnızca kadınlar tarafından kullanılmıştır(hellip) Kadın

makyajında allık olarak herhangi bir kırmızı boya

kullanılmıştır ve attarlar tarafından bdquoGaz Boyaması‟ adı ile

satılmıştır Gaz denilen incecik tuumllbendler kırmızı boyaya

batırılır ve boya o tuumllbend uumlstuumlnde toplanıp kurur idi

Boyanacak hanımlar yanaklarını guumll suyu ile hafifccedile ıslatırlar

ve sonra kuumlccediluumlk bir parccedila gaz boyamasını cild uumlzerinde

gezdirerek yuumlzuumln gereken yerlerini allandırırlardı Dudak

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 73

boyamak iccedilin de dudağı dil ile ıslatıp uumlstuumlne gaz boyamasını

suumlrmek kacircficirc gelirdi (1967 s 12)

Bu bilgilerden eski kadınların allığı buguumlnkuuml makyaj malzemelerinden

hem allık hem ruj yerine kullandıkları anlaşılıyor S Haim tarafından hazırlanan

The One Volume Persian English Dictionary adlı soumlzluumlkte ldquosuumlrhicircrdquo kelimesinin

hem allık (İng redness) hem ruj (İng rouge) anlamına geldiği belirtilmektedir

(1975 s 448) Bu kelimeye Turkish and English Lexicon‟da ise yalnızca allık

(İng redness) anlamı verilmiştir (Redhouse 1992 s 1051) Bu soumlzluumlkler

dışında bilinen belli başlı Farsccedila-Farsccedila Farsccedila-Tuumlrkccedile Farsccedila-İngilizce ve

Tuumlrkccedile soumlzluumlklerde ldquosuumlrhicircrdquo kelimesinin allık veya ruj anlamına

rastlanamamıştır

Divan ve mesnevilerden tespit edilen oumlrneklerde allığın kadınlar

tarafından yalnızca yuumlze suumlruumllen bir makyaj malzemesi olarak kullanıldığı

goumlruumllmektedir

Tacizade Cafer Ccedilelebi‟nin bir terci-bendinden alınan aşağıdaki

mısralarında bahccedilenin goumlnuumll aldatan (cazibeli alımlı) yanağının sevgilinin

yuumlzuumlnuumln guumlzelliği gibi guumll allığı ile guumlzelleştiği soumlyleniyor Burada bahccedile

sevgilinin guumlzelliğine imrenen bir guumlzel olarak kişileştirilirken (teşhis)

bahccediledeki guumlller de allığa benzetilmiştir

Cānān cemāli gibi ruĥ-ı dil-firīb-i bāġ Guumll-gūne-i guumll ile bulur behcet uuml bahā (Eruumlnsal 1983 s 8)

İzzet Molla şu beyitte sevgilinin al yanağına bir de allık suumlrduumlğuuml guumln

ortalıkta kızılca kıyamet koptuğunu (kavga guumlruumlltuuml kargaşa ccedilıktığını)

belirtmekte hem de ldquokızılca kıyamet kopmakrdquo deyimindeki ldquokızılcardquo

kelimesinin ldquoallıkrdquo anlamına işaret ederek kelimeyi tevriyeli biccedilimde

kullanmaktadır

Elbette bir ķızılca ķıyāmet ķopar buguumln Ruĥsār-ı ala kim didi ol şūĥa ġāze ccedilek (Şahin 2004 s 472)

Hamdullah Hamdi Zuumlleyha‟nın aslında suumlse ihtiyacı olmadığını fakat

yuumlzuumlne suumlrduumlğuuml kızılca (allık) ve uumlstuumlbeccedil (aklık) ile guumlzelliğinin bir kat daha

arttığını şoumlyle ifade ediyor

Yoġ idi zeyne iħtiyācı anuntilde

Artdı andan velī revācı anuntilde

Guumlle virdi ķızılca rengi revāc Nūr arturdı nūra isfīdāc (Oumlztuumlrk 2001 s 134)

Arpaeminizade Sami ise iccedilinde bulunduğu şişenin guumlzelliğine guumlzellik

katan şarabın her damlasının duumlşuumlncenin yanağına allık olduğunu soumlyler Şair

burada duumlşuumlnce (endişe) gibi soyut bir kavramı bir guumlzel kişiliğinde hayal

ederek şarabın her damlasını da onun yuumlzuumlne suumlrduumlğuuml allığa benzetmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 74

Bāde kim revnaķ-feżā-yı şīşeduumlr her ķaţresi Ġāze-i ruĥsāre-i endīşeduumlr her ķaţresi (Kutlar 2004a s 564)

Sami gibi sebk-i Hindicirc uumlslubunun etkisiyle şiirler yazan Şeyh Galib‟in

aşağıdaki beytinde de bu uumlslubun oumlnemli oumlzelliklerinden biri olan somutlaştırma

goumlruumllmektedir Şair suumlrhicirc-i nacircz (naz allığı) kumacircş-ı acircrzucirc (arzu kumaşı) ve reng-i

istignacirc (naz rengi) tamlamalarındaki naz arzu ve istigna gibi soyut kavramları

allık kumaş ve renk gibi somut kavramlarla bağdaştırarak guumlzel bir hayal

yaratmıştır Şairin ldquoO guumll endamlının (sevgilinin) yanağının yasemin

bahccedilesinde (yasemin bahccedilesi gibi bembeyaz yanağında) naz allığı arzu

kumaşında naz rengi midir bilmemrdquo dediği beyitte sevgilinin guumlzelliği ve onu

arzulayan acircşığa karşı nazlı tavırları anlatılmaktadır

Semenzār-ı ruĥında suumlrĥī-i nāz ol guumll-endāmuntilde Ķumāş-ı ārzūda reng-i istiġnā mıdur bilmem (Guumlrer 1993 s 497)

Şairler soumlz konusu suumls malzemelerinin ccedilok defa guumlzellerin

guumlzelliklerine guumlzellik kattığını o guumlzellik karşısında acircşıkların sarsıcı bir etkiye

dayanılmaz bir cazibeye kapıldıklarını anlatmalarına karşılık kimi zaman da

Allah vergisi doğal guumlzelliğin daha makbul olduğunu dile getirmişlerdir Bu

duumlşuumlncenin allıkla ilgili beyit oumlrneklerinde daha fazla dile getirildiği

goumlruumllmektedir

Mesela Şeyhuumllislam Yahya (oumll1644) duumlnyada guumlzelliğin Allah vergisi

olması gerektiğini allık ve gacircliye gibi suumls malzemeleri ile elde edilen guumlzelliğin

Allah vergisi guumlzellik ile kıyaslanamayacağını şoumlyle ifade eder

Ħuumlsn ćālemde Ĥudā-dād gerekduumlr Yaħyā Ne ķadar ćālem ola ġāliye vuuml ġāze ile (Kavruk 2001 s 340)

Naili sevgiliye ldquoHiccedilbir suumls ve boyaya ihtiyacı olmayan (renksiz) doğal

guumlzelliğinle guumllleri utandır da senin suumlsleyici kadının (makyoumlzuumln) bahccedilenin

yanağına allık suumlrsuumlnrdquo diyerek yine onun yanağının doğal pembeliğinin allık

suumlruumllmuumlşccedilesine guumlzel olduğunu suumlse ihtiyacı olmadığını belirtiyor Burada

ldquorenkrdquo kelimesinin ldquohilerdquo anlamı dolayısıyla ldquobicirc-rengicircrdquo hem renksizlik hem de

hilesizlik anlamlarına gelecek şekilde tevriyeli kullanılmıştır Ccediluumlnkuuml pembe

olmayan yanağa allık suumlrerek pembeleştirmek de bir bakıma hiledir

Bī-rengī-i ħuumlsnuumlntildele viruumlp guumlllere ĥaclet Meşşāţantildeı guumll-gūne-ţırāz-ı ruĥ-ı bāġ et (İpekten 1970 s 230)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 75

6 Uumlstuumlbeccedil (Seficircdacircc İsficircdacircc Seficircdacircb Seficircdacirc)

Farsccedilada ldquoseficircdacirc seficircdacircb seficircdacirccrdquo biccedilimlerinde goumlruumllen ve ldquoisficircdacirccrdquo

olarak Arapccedilaya geccedilmiş olan kelimenin soumlzluumlklerdeki (Şemseddin Sami 1317

s 726 Devellioğlu 1993 s 929) karşılığı ldquouumlstuumlbeccedilrdquotir Uumlstuumlbeccedil ise kurşun

boyası (kurşun karbonat) da denilen ve boyacılıkta kullanılan beyaz madenicirc bir

maddedir (Buumlyuumlk Tuumlrk Soumlzluumlğuuml tarihsiz s 1211 Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 2065)

Eskiden kadınlar beyaz renkli toz hacirclindeki bu maddeyi su ile karıştırarak suumls

malzemesi olarak yuumlzlerine suumlrmekte kullanmışlardır Duumlzguumlnuumln beyaz renkli

olanıdır ve buna ldquoaklıkrdquo denir (Koccedilu 1967 s 98) Bu maddenin kullanımı ile

ilgili sakıncayı Koccedilu ldquohellipaklıkda uumlstuumlbeccedilli bir su kullanıldığı iccedilin hem yuumlzuumln

taravetini tahrib eder hem de cildden geccedilerek dişler uumlzerinde tesir goumlsterir

yıllar boyunca her guumln duumlzguumlnlenmiş kadınların dişleri kapkara olurdurdquo (1967

s 99) soumlzleriyle ifade ediyor Uumlstuumlbeccedil veya aklık olarak bilinen bu maddenin

guumlnuumlmuumlzde kadınların kullandığı pudra ve fondoumltenin işlevini goumlren bir suumls

malzemesi olduğu anlaşılmaktadır

Şeyh Galib baştan ccedilıkarıcı guumlzelin allık rastık ve uumlstuumlbeccedil suumlrerek

yuumlzuumlnuuml beyaz siyah ve kırmızıya boyadığını soumlyluumlyor

Guumll-gūn u vesme suumlrdi seficircdacircb ile ruĥın Ķıldı o fitnekār sefīd uuml siyāh u suumlrĥ (Guumlrer 1993 s 362)

Naili (oumll 1666)‟nin aşağıdaki beyti Sultan Mehmed Han‟ın oumlvguumlsuumlnde

yazdığı bir kasidenin nesib boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada Edirne‟nin kış

mevsimindeki goumlruumlntuumlsuuml anlatılmaktadır Dolayısıyla bu beyitte Edirne‟nin

zemininin guumlmuumlş gibi bembeyaz tenli guumlzellerin terlemiş sineleri gibi sabah

uumlstuumlbeciyle boyandığı (yaldızlandığı parlatıldığı) soumlylenmektedir Yani şair

sabah vakti toprağın uumlstuumlndeki karların guumln ışığıyla beraber ışıldamasını beyaz

tenli guumlzellerin terli sinelerine benzetmiştir Ccediluumlnkuuml divan şairleri iccedilin sevgilinin

terli sinesi ve yanakları daima bir cazibe unsuru olmuştur Şehrin zemininin

parlaklığının sebebi sabah (subh) olduğu iccedilin de teşbih-i beliğ yoluyla sabah

uumlstuumlbece benzetilmiştir Buradan uumlstuumlbecin tene sadece beyazlık değil aynı

zamanda ışıltı parlaklık da verdiği anlaşılıyor

Bulmış ţılā zemīni sefīdāc-ı ŝubħdan Ĥoy-kerde levħ-i sīne-i sīmīn-berān gibi (İpekten 1970 s 68)

Revani‟nin şu beytinde ise duumlnya bir yeni geline ruumlzgacircr da gelin

suumlsleyici kadına benzetilerek ruumlzgacircrın gelin suumlsleyici kadın gibi yeni geline

benzeyen duumlnyayı suumlslemek iccedilin- renk benzerliği dolayısıyla- ateşi allık karı

uumlstuumlbeccedil yaptığından soumlz edilmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 76

Nārı guumll-gūne ķılup berfi sefīdāc itdi bād Nev-ćarūs-ı dehri tezyīn itmege meşşātavār (Avşar tarihsiz s 54)

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinde Şirin gelin olurken

gelin suumlsleyici kadının Şirin‟in yuumlzuumlne allık ve uumlstuumlbeccedil suumlrmesi şoumlyle

anlatılıyor

Viruumlr meşşāţa ol guumll-ccedilihreye zīb İder guumll-gūn u isfīdāc tertīb (Kazan 1997 s 242)

7 Altın [Altın Varak (Zerricircn Varak) Altın Tel Altın Suyu]

Altın kadınlar tarafından ccedileşitli şekillerde (kuumlpe kolye zincir bilezik

yuumlzuumlk vs) takı olarak kullanılmasının yanı sıra yuumlz makyajında da kullanılmış

bir maddedir Burada kadınların altın varak altın tel ve altın suyu olmak uumlzere

altını yuumlz makyajında nasıl kullandıkları uumlzerinde durulacaktır

Altın varak (zerrin varak veya zer varak) ccedileşitli suumlsleme sanatlarında

kullanılan ve ince tirşelerin arasında doumlvuumllerek inceltilen altın levhalara denir

(Pakalın 1993 s 54 Ayan Birol 1998 s 541)

Altın varak ccedileşitli suumlsleme sanatlarında kullanılan bir madde olmakla

birlikte eskiden kadınların kullandıkları yedi suumls malzemesinden (her-heft) biri

olarak da bilinir Farsccedilada kadınların suumlslenmek amacıyla yuumlzlerine

yapıştırdıkları bu altın varaklara ldquozerekrdquo denilmektedir (Muumltercim Acircsım 2000

s 840 Mu‟icircn 1364 s 1735 Şuumlkucircn 1984 s 1070)

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisindeki şu beyitte gelin

olduğunda Şirin‟in yuumlzuumlne altın varak yapıştırıldığı belirtilmektedir Şair

Şirin‟in yuumlzuumlndeki altın varağı sanki ayın uumlstuumlne konmuş yıldızlara

benzetmiştir

Urup zerrīn varaķ ruĥsār-ı āle İder māh uumlstine encuumlm ħavāle (Kazan 1997 s 242)

Tacizade Cafer Ccedilelebi II Bayezid‟i oumlvduumlğuuml ateş redifli kasidesinin şu

beytinde padişaha ldquoAteş guumlzelliğini sana goumlstermek iccedilin dumanını kıvılcımlarla

bezeyip şakaklarına altın varaklardan damga yaparrdquo diye sesleniyor

Santildea ćarż itmege ħuumlsnin şererden zeyn iduumlp dūdı İder aŝdāġına altun varaķlardan ŝıdāġ

Dagger āteş (Eruumlnsal 1983 s 132)

Emri‟nin aşağıdaki beytinde gelinlerin yuumlzlerinin altın varak gibi altın

tellerle suumlslendiğinden soumlz edilmektedir Şair yeni geline benzettiği duumlşuumlncenin

guumlzel goumlruumlnmek iccedilin yuumlzuumlnuuml altın tellerle suumlslediğini soumlyluumlyor Ancak duumlşuumlnce

Dagger ŝıdāġ (Ar) Devenuumlntilde ŝudġına (şakağına) baŝılur bir tamġa adıdur (Muumltercim Ahmed

Acircsım 1305 s 713)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 77

gelininin guumlzel goumlruumlnmek istediği ve ldquoantildeardquo zamiriyle anılan kişinin kim olduğu

accedilık değildirsect

Nev-ćarūs-ı fikr antildea zībā goumlrinmek ķaŝdına Şaćşaća ŝanma yuumlzin zer telle tezyīn eylemiş (Saraccedil 2000 s 338)

Farsccedilada ldquozer-acircbrdquo kelimesinin Tuumlrkccediledeki karşılığı olan ldquoaltın suyurdquo

soumlzluumlklerde muumlcellitler ve nakkaşların tezhip iccedilin kullandıkları bir madde olarak

tarif edilmektedir (Muumltercim Acircsım 2000 s 838 Mu‟icircn 1364 s 1728) Altın

varaklar ldquoaltın ezmerdquo adı verilen oumlzel bir youmlntemle ezilip toz hacircline getirildikten

sonra jelatinli su ile karıştırılır Elde edilen bu karışıma altın suyu (ezme yaldız

sulu yaldız zer hall) denir Altın suyu uygulanacak zemine fırccedila yardımıyla

suumlruumllerek kullanılır (Esiner Oumlzen 1998 s 35)

Kaynaklarda altın suyunun kadın suumls malzemesi olarak kullanıldığı

belirtilmemekle birlikte Kemal Paşazade‟nin aşağıdaki beytinde tıpkı altın

varak gibi makyajda kullanıldığı goumlruumllmektedir Zuumlleyha Mısır Azizi ile

evlenirken gelin suumlsleyici kadınlar onun yuumlzuumlnuuml altın suyu ile suumlslerler

Zuumlleyha‟nın altın suyu ile suumlslenen yuumlzuuml yaldızlanmış kitaba benzetilmiştir

Geluumlp meşşāţalar yuumlzin duumlzerler

Yuumlzin altun ŝuyı birle yazarlar

Guumlzellik resmini tertīb iderler Cemāli muŝħafın teźhīb iderler (Demirel 2004 s 96)

Her ikisi de XVI yuumlzyıl şairi olan Hayali ve Emri‟nin aralarında nazire

ilişkisi olduğu goumlruumllen aşağıdaki beyitlerinde geline benzeyen duumlnyanın şairlere

(Hayali ve Emri) oynaş olmak iccedilin her gece hilal kaşına altın suyu (yaldız)

suumlrerek suumlslendiği belirtilmektedir

Yazar her şeb hilāl ebrūsın altun ħall ile yaćnī ćArūs-ı dehr diler kim Ĥayālī ola oynaşum (Tarlan 1945 s 295)

Bezer her şeb hilāl ebrūsın altun ħall ile yaćnī Diler kim ola ey Emrī ćarūs-ı dehr oynaşum (Saraccedil 2000 s 192)

Gelibolulu Sun‟i‟nin aşağıdaki beytinde ise kaşlara altın tozu

suumlruumllduumlğuumlnden soumlz ediliyor Şair sevgiliye ldquoEy yanağı erguvan (erguvan gibi

pembe renkli) Kaşların sarı olsa ne olur (Buna şaşılır mı) Şehlere (kabzası

altın kaplamalı) keman (yay) gibi altın tozlu olmak (kaşlarına altın tozu suumlrmek)

acircdettirrdquo diye sesleniyor Daha oumlnce de değinildiği gibi buradaki ldquotozrdquo kelimesi

yay soumlz konusu olduğunda ldquoyayın kabzası uumlzerine kaplanan madderdquo kaş soumlz

konusu olduğunda da ldquotoz hacircline getirilmiş madderdquo anlamına gelmektedir

sect Bu beyit Emricirc Divanı‟nda ldquoMukattaacirctrdquo başlığı altında yer almasına karşılık başlı

başına bir beyittir Bu nedenle ldquoantildeardquo zamiri ile kimin kastedildiği anlaşılamamaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 78

Ķaşlaruntilde zerd olsa nrsquoola ey yantildeaġı erġavān Şehlere Ǿādetduumlr altun tozlu olmaķ ccediluumln kemān (Yakar 2002 s 500)

8 Yapma Ben (Hacircl-i acircrızicirc)

ldquoBenrdquo insan vuumlcudunda ve oumlzellikle yuumlzde doğal olarak bulunan siyah

renkli leke veya kabartılara denir ldquoBenrdquoin Arapccediladaki karşılığı ldquohacirclrdquo ve

ldquoşacircmerdquodir

Yuumlzuumln ve vuumlcudun muhtelif yerlerindeki benler eskiden kadın

guumlzelliğinde oumlnemli bir guumlzellik unsuru olarak kabul edilmiştir Yuumlzde kuumlccediluumlk ve

birkaccedil tanesi bir arada olan benlere ldquopuumlskuumlrme benrdquo denilmiştir (Koccedilu 1967 s

33) Şair Nedim bir şarkısında guumlmuumlş gibi beyaz gerdanı puumlskuumlrme benli bir

guumlzeli şoumlyle tarif etmiştir

Şīvesi nāzı edāsı ĥandesi pek bī-bedel

Gerdeni puumlskuumlrme bentildeli goumlzleri ġāyet guumlzel

Ŝırma kākuumll sīm gerden zuumllf tel tel ince bel Guumll yanaķlı guumllguumllī kerrākeli mor ĥāreli (Boztepe 1338-40 s 204)

Ben oumlnemli bir guumlzellik unsuru sayıldığı iccedilin yuumlzuumlnde doğal ben

bulunmayan guumlzeller ldquoyapma ben (hacircl-i acircrızicirc)rdquo kullanmışlardır Yapma ben

Girit Adası‟nda yetişen bir ccedilalıdan elde edilen ve ldquoladenrdquo adı verilen zamkın

balmumu kıvamına getirilmesiyle elde edilmiştir Balmumu kıvamına getirilen

bu zamktan kuumlccediluumlk parccedilalar koparılıp yuumlzuumln istenen bir yerine yapıştırılmak

suretiyle kullanılmıştır (Koccedilu 1967 s 33)

Hayali‟nin sevgiliye ldquoAcircşıkların goumlz bebeğini ezip yanağına ben yap

Eline (de) acircşıkların ciğer kanı ile kına yaksan sana ccedilok yakışırrdquo dediği

aşağıdaki beyitte sevgilinin yapma ben kullandığına işaret edilmektedir

Ezuumlp ćāşıķlaruntilde goumlz merduumlmin ruĥsāruntildea ĥāl it Ciger ķanı ile yaķsantilde destuumlntildee ħınnā santildea elyaķ (Tarlan 1945 s 236)

Sami bir kasidesinden alınan aşağıdaki beyitte oumlvduumlğuuml kişinin

(doumlnemin veziri) gelin suumlsleyici kadına benzeyen himmetinin goumlnuumll

sahiplerinin (goumlnuumll dilinden anlayan kişilerin) siyah yıldızını bahtının guumlzelinin

(onların guumlzele benzeyen bahtının) yanağına ben yaptığını soumlylemektedir Yani

soumlz konusu devlet buumlyuumlğuumlnuumln himmetinin goumlnuumll dilinden anlayan kişilerin koumltuuml

talihini iyiye ccedilevirdiğini anlatmaktadır Dolayısıyla burada da guumlzellerin yuumlzuumlne

suumlsleyici kadınlar tarafından yapma ben yapıştırma geleneğinden soumlz edilmiştir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 79

Şāhid-i baĥtına necm-i siyeh-i ehl-i dili Eyledi māşıţa-i himmeti ĥāl-i ruĥsār (Kutlar 2004a s 197)

Celalzade Salih Ccedilelebi‟nin Leyla ve Mecnun‟unda Leyla‟nın İbni

Selacircm ile evlenirken gelin suumlsleyici kadının yuumlzuumlne koyduğu beni uumlzuumlntuumlden

hemen tırnaklarıyla kazıyıp attığı anlatılmaktadır

Geldi meşşāţa tā vire zīnet

Ol yuumlzi māha buyıdı ćādet

[]

Ķoduġı ĥāli ĥaddine firsquol-ħāl Nāĥun ile ķazırdı bī-imhāl (Kuumltuumlk 1995 s 236)

Eskiden gelin suumlslemesinde mutlaka kullanılan yapma benin altın ile

yaldızlanmış olanlarına ldquohacircl-i zerrdquo adı verilirmiş (Koccedilu 1967 s 33) Burhacircn-ı

Kacirctı‟da ldquoher-heftrdquo maddesi accedilıklanırken ldquohacircl-i acircrızicircrdquo hakkında ldquohellip suumlrmeden

cacirc-be-cacirc yuumlzlerine zer-nişacircn konulan noktalardırrdquo (Muumltercim Acircsım 2000 s

344) deniyor Bu bilgiden de yapma benin suumlrme ve altın karıştırılarak elde

edildiği anlaşılmaktadır

Emri aşağıdaki beytinde sevgiliye ldquoSenin yuumlzuumlnuuml goumlrme arzusuyla

cennet iccedilinde ateşli bir acirch etsem de huri (cennet kızı) (acirchımın) dumanını kacirckuumll

kıvılcımını altın ben edinserdquo diyor

Şevķ-i dīdāruntildela cennet iccedilre itsem odlu āh Ħūr idine dūdını kākuumll şerārın ĥāl-i zer (Saraccedil 2000 s 82)

Amri (oumll 1523) bir kasidesinde (bahacircriyye) baharı geline benzetmiştir

Bu kasideden alınan aşağıdaki beyitte nergisin geline benzeyen baharın alnına

ve yanağına altın benler koyduğu menekşenin ise kıvrımlı saccedillarını yuumlzuumlnuumln iki

yanından sarkacak şekilde taradığı ifade edilmektedir

Ķomış cebīn uuml ćiźārında nergis altun ĥāl Duumlzetmiş iki yanında benefşe zuumllf-i duuml-tā (Ccedilavuşoğlu 1979 s 17)

Yapma ben iccedilin kullanılan laden zamkı (laden denilen ccedilalının reccedilinesi)

ile guumlzel kokulu bir madde olan amber karışımından elde edilen hamurun henuumlz

yaşken koparılan kuumlccediluumlk parccedilaları da kadınlar tarafından yuumlzlerine yapıştırılmak

suretiyle yapma ben olarak kullanılmıştır (Erdem 1991 ss 7-8) Bu nedenle

şairler şiirlerde guumlzellerin amber kokulu benlerinden sıkccedila soumlz etmişlerdir

Şeyhuumllislam Yahya ay yuumlzluuml sevgilinin yuumlzuumlne değen saccedil kıvrımları ile

onlar arasındaki amber kokulu benini gucircy u ccedilevgacircn (polo) oyununda kullanılan

sopaya (ccedilevgacircn) ve topa (gucircy) benzetir Beyitte sevgilinin saccedil kıvrımları

arasındaki beninin goumlruumlntuumlsuuml ve guumlzel kokusu yuumlzuumlnden goumlnluuml perişan olmuş

şairin (acircşığın) hacirclden hacircle girdiği anlatılmaktadır

Nrsquoola āşuumlfte-dil Yaħyā girerse ħālden ħāle O māhuntilde zuumllfi ccedilevgān ĥāl-i ćanber-būyı gūy oldı (Kavruk 2001 s 474)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 80

Haşmet sevgilinin aşk dimağına (aşkın beynine) amber kokusu veren

benine o kokunun verdiği etkiyle oluşan hararetle (coşkunlukla) buumlyuumlk bir arzu

(iştiyak) duyduğunu şoumlyle dile getirmiştir

Dimāġ-ı ćaşķa verir būy-ı ćanberi Ħaşmet Bu tāb-ı sūziş ile ĥāl-i yāre muumlştāķız (Arslan vd 1994 s 249)

Tıpkı altın suumlrme amber ve ccedilivit otu (nil) gibi misk (muumlşg)in de laden

zamkıyla karıştırılarak yapma ben olarak kullanıldığını aşağıdaki beyitlerde

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu beyitlerde geccedilen ldquohacircl-i muumlşgicircnrdquo tamlamalarıyla hem

yapma ben hazırlanırken iccediline misk karıştırıldığı hem de miskin ben ile renk

benzerliği anlatılmak istenmiştir

Hayali sevgilinin guumll renkli yanağına koyduğu (yapıştırdığı) miskli

beni acirchının ateşiyle kararan baht yıldızına benzetmiştir

Kevkeb-i baĥtumdur āhum āteşi ķılmış siyāh Ĥāl-i muumlşgīn kim ķoduntilde ol ĥadd-i guumll-gūn uumlstine (Tarlan 1945 s 348)

Nev‟i bir kasidesinden alınan aşağıdaki beyitte misk kokulu benin

guumlzellerin yuumlzuumlnuuml suumlslediği gibi oumlvduumlğuuml huumlkuumlmdarın da (guumlzele benzeyen)

saltanatın yuumlzuumlnuuml suumlslediğini soumlylemiştir

Cemāl-i salţanata zīb uuml fer viruumlr źātuntilde Nite ki ccedilihre-i ĥūbāna ĥāl-i muumlşgīn-dem (Tulum vd 1977 s 108)

Misk ve amber karışımından elde edilen macun kıvamında guumlzel

kokulu siyah renkli bir madde olan gacircliye de ben yapımında kullanılan

maddelerden biridir (Kutlar 2004b s 5)

Nesimi sevgilinin misk kokulu saccedilları ile gacircliyeden yapılmış benini

tuzak iccedilindeki taneye (hububat tanesi) benzetir Ccediluumlnkuuml sevgilinin soumlz konusu

guumlzellik unsurları acircşığın goumlnluumlnuuml tuzağa duumlşuumlruumlcuuml (avlayıcı) bir etkiye sahiptir

Muumlşgīn ŝaccediluntildela ġāliyeden vażć olan bentildeuumlntilde Ol dām iccedilinde men biluumlrem kim ne dāneduumlr (Ayan 2002 s 342)

Vahyi (oumll1718)‟nin ldquoGoumlnuumll guumlzelinin yuumlzuumlne gam galiyesi koyma

Zevk goncası uumlstuumlne matem jalesi (ccediliy tanesi) koymardquo dediği beyitte ldquogacircliye-i

gamrdquo tamlaması ile gacircliyeden yapılmış ben anlaşılmaktadır Gam gibi soyut bir

kavram gacircliyeden yapılmış ben olarak somutlaştırılmıştır Aynı

somutlaştırmalar ldquoşacirchid-i dilrdquo ldquogonccedile-i zevkrdquo ve ldquojacircle-i macirctemrdquo

tamlamalarında da goumlruumllmektedir

Şāhid-i dil rūyına ġāliye-i ġam ķoma Ġonccedile-i źevķ uumlstine jāle-i mātem ķoma (Taş 2004 s 392)

Fuzuli‟nin Leyla vuuml Mecnun mesnevisinde geccedilen aşağıdaki beyitte ise

nilin (ccedilivitccedilivit otu) ldquoCcedilivit (Nil)rdquo başlığı altında değinildiği uumlzere guumlzel

kadınların nazardan korunmak amacıyla yuumlzlerine ccedilekmelerinin yanı sıra

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 81

amberli ve miskli benler gibi laden zamkıyla karıştırılarak ben yapımında da

kullanıldığı goumlruumllmektedir Leylacirc‟nın aşka duumlştuumlğuumlnde aşkın etkisiyle artık

eskisi gibi suumlslenmediğinin perişan olduğunun anlatıldığı beyitte Leylacirc‟nın

yanındaki cariye kızların yuumlzlerine nilden ben yapıştırarak suumlslenmelerine

karşılık Leylacirc‟nın yasa buumlruumlnduumlğuuml anlatılmaktadır Şair Leylacirc‟nın yasa

buumlruumlnmesini yas rengi olan mavi renkli giysiler giymesi anlamında ldquonile raht

ccedilekmekrdquo

ifadesiyle dile getirmiştiryacuteyacute

Ķızlar yuumlze ķoysa nīlden ĥāl Ol nīlrsquoe ccedilekerdi raĥt firsquol-ħāl (Ayan 1981 s 171)

9 Misk (Muumlşg Nacircfe)

Arapccedila bir kelime olan ldquomiskrdquoin Farsccediladaki karşılığı ldquomuumlşgrdquoduumlr ldquoAcirchucirc-

yı muumlşgicircnrdquo veya ldquoacirchucirc-yı Hotenrdquo denilen ve Hıta Hoten Ccedilin ve Hindistan

boumllgelerinde yaşayan ceylanların goumlbeğinden elde edilen guumlzel kokulu maddeye

denir (Onay 1993 s 30 Şemseddin Sami 1317 s 1343) Ahmet Talat Onay‟ın

şarih Sudicirc‟nin Hafız Divanı Şerhi‟nden aktardığı bilgiye goumlre

O memleketlerin [Hıta Hoten Ccedilin ve Hindistan] avcıları bunları [misk

ahularını] suumlruuml suumlruuml muhafaza ederek hem etinden hem miskinden

faydalanırlarmış Rucircm‟un (Anadolu) acirchucircları yılda bir kere boynuzlarını

duumlşuumlrduumlğuuml gibi o acirchucirclar da yılda bir defa nacircfelerini duumlşuumlruumlrlermiş Bu

zaman gelince avcılar zarflar (kese) peyda edip hayvanın karnı altına

bağlarlarmış Bu hayvan insan ve hayvan uumlrkuumltmesiyle yahut

birbirleriyle oynaşmakla hararet kesbedermiş Bu yuumlzden nacircfesine

[goumlbeğine] birkaccedil damla kan damlarmış Boumlylelikle nacircfe miskle dolar

vakti gelince duumlşermiş Duumlştuumlkten sonra ndashkokmadığı iccedilin- bazı ilaccedillarla

terbiye ederlermiş Bazılarına goumlre misk lale ve suumlnbuumll otlamaktan

hacircsıl olurmuş (1993 s 30)

Yine Farsccedila bir kelime olan ldquonacircferdquo de kaynaklarda ldquoHıta ve Hoten

ahularının goumlbeğinde toplanan kandan elde edilen bir ccedileşit misk guumlzel kokurdquo

olarak tanımlanmıştır (Şuumlkucircn 1984 s 1862 Şemseddin Sami 1317 ss 1449-

50 Onay 1993 s 30) Buna goumlre muumlşg ve nacircfe aynı maddenin adı olup ipekler

iccedilinde saklanırmış (Onay 1993 s 31)

Muumlşg ve nacircfe kadınların oumlzellikle saccedillarına suumlrduumlkleri bir koku olarak

kullanılmıştır Muumlşguumln kadınlar tarafından kaş boyası olarak kullanımı ile ilgili

oumlrnekler ldquoRastık (Vesme)rdquo başlığı altında ele alınmıştır

Raħt (Far) kelimesinin ldquoelbise takımırdquo ve ldquogam gussa enducirchrdquo (Huumlseyin Remzi

1305 s 585) anlamları dolayısıyla ldquonile raht ccedilekmekrdquo hem nil rengi (goumlk mavi) yas

elbiseleri giymek hem de yas tutmak uumlzuumllmek gam ccedilekmek anlamlarına gelmektedir yacuteyacute

İran ve Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde matem giysilerinin rengi hakkında bilgi iccedilin bk (Şentuumlrk

2002 s 654 Onay 1993 s 284)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 82

Amri aşağıdaki beyitte menekşenin bahccedilede buhurdan (tuumltsuuml kabı)

doumlnduumlrerek sevgilinin saccedilı gibi duumlnyayı taze misk kokusuyla doldurduğunu

soumlyluumlyor Ccediluumlnkuuml sevgili saccedillarına misk suumlrduumlğuuml iccedilin saccedilları savruldukccedila

buhurdan gibi etrafa misk kokusu yaymaktadır

Zuumllfuumlntilde gibi ter muumlşg ile ţoldurdı cihānı Olup ccedilemenuumlntilde micmere-gerdānı benefşe (Ccedilavuşoğlu 1979 s 147)

Baki aşağıdaki beyitte misk ve amberi kişileştirerek onların ezilirken

sevgilinin kacirckuumlluumlnuuml goumlruumlnce yine onun başı uumlzerinde yer edeceklerini

anladıklarını soumlyler Burada ldquoBaşı uumlzerinde yer etmekrdquo deyimi misk ve amber

hem sevgilinin saccedillarına suumlruumllecekleri iccedilin gerccedilek anlamda baş uumlzerinde yer

etmek hem de buumlyuumlk bir saygı ve ilgi ile karşılanıp ağırlanmak anlamında

kinayeli olarak kullanılmıştır Aynı şekilde ldquoezilmekrdquo fiili de hem ldquotoz hacircline

getirmek iccedilin ezme işlemine maruz kalmakrdquo hem de ldquodeğersiz goumlruumllmek

aşağılanmakrdquo anlamında kinayeli kullanılmıştır

Muumlşg uuml ćanber eziluumlrken goumlricek kākuumlluumlntildei Yine anlar başuntilde uumlstinde senuumlntilde yir ideler (Kuumlccediluumlk 1994 s 210)

Fuzuli ise ldquoCcedilin miski hangi guumlzelin dağınık saccedillarını sever de ben gibi

vatanından ayrı duumlşmuumlştuumlr bilmemrdquo dediği aşağıdaki beyitte Ccedilin ahularının

goumlbeğindeki kandan elde edilen miskin guumlzel koku olarak kullanılmak uumlzere

başka memleketlere goumlnderilmesini kendisi gibi bir guumlzelin saccedilları uğruna

vatanını terk etmesine benzetmiştir Yani misk huumlsn-i ta‟lil yoluyla acircşık

Fuzuli‟nin dağınık saccedillarına acircşık olduğu guumlzel (sevgili) iccedilin vatanından ayrı

duumlştuumlğuuml gibi vatanından ayrı duumlşmuumlş biri olarak hayal edilmiştir

Muumlşg-i Ccedilīn āvāre olmışdur vaţandan men kimi Ĥansı şūĥuntilde bilmezem zuumllf-i perīşānın sever (Akyuumlz vd 1958 s 207)

Naili kalemini her kıvrımı saf misk kaynağı gibi olan (buram buram

misk kokan) hayalinin saccedilını tarayan birine (meşşacirctaya) hayalini de saccedilları

misk kokan guumlzele benzetmiştir Burada da soyut bir kavram olan ldquohayalrdquoin

ldquoguumlzel kadınrdquo olarak somutlaştırıldığı dikkati ccedilekmektedir

Ķalem ki şāne-zen-i ţurra-i ĥayāluumlmduumlr Ne ţurra her girihi kān-ı muumlşg-i nāb olmış (İpekten 1970 s 112)

10 Amber (Anber)

Arapccedila bir kelime olan ldquoanber (amber)rdquo soumlzluumlklerde genel olarak ldquoAda

balığının (amber balığı) mide veya bağırsaklarından elde edilen guumlzel kokulu

yumuşak yapışkan ve kuumll renkli bir madderdquo olarak tarif edilmiştir (Şemseddin

Sami 1317 s 953 Devellioğlu 1993 s 33 Mu‟icircn 1364 s 235)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 83

Kamus Tercuumlmesi‟nde ise

Ķanber vezninde ţīb-i maćrūf ismidir Bununtilde māddesi bir dābbe-i

baħriyyenuumlntilde rūś u fażlasıdur Yāĥod deryāda kāĉin bir bıntildeardan zift

gibi ķaynayup ccedilıķar yaćnī duumlhniyeti sebebiyle ŝuyuntilde uumlzerine ccedilıķup muumlncemid olduķda mevc suumlruumlp sāħil-i deryāda bulınur (Muumltercim

Ahmed Asım 1305 s 44)

şeklinde tanımlanmaktadır Burada Muumltercim Asım Efendi şu goumlruumlşuumlnuuml

eklemiştir

İşbu ćanber māddesinde muumlteķaddimīn ile muumlteĉaĥĥirīn iĥtilāf

eylediler Muumlćellifuumlntilde beyānı muumlteķaddimīne goumlreduumlr Ħattā dirler ki

gāhīce ol muumlncemid olan nesneyi balıķlar yudup kenduumllerine mużır

olmaķla helāk olup ďarb-ı emvāc ile sāħilde bulduķdan ŝontildera

ķarınlarını yarup ccedilıķarurlar imiş ve muumlteĉaħħirīne goumlre cezāĉir-i Hind

cibālinde olan bal arıları ĥoş-bū nebātātdan raćy ile ħāŝıl eyleduumlgi

ćaselduumlr ki keśret-i bārān sebebiyle arılaruntilde ķovanlarını sel ŝuyı

deryāya getuumlrduumlkde eczā-yı ćaseliyyesi maħv olup eczā-yı şemćiyyesi

bāķī ķalduķda mevc sāħile atup anda bulınur Bu ķavl ţabća

muumllāyimduumlr Zīrā baćżı ćanberlerde arı ķanadı ve ayaġı ve ķuyruġı muumlşāhede olınur (1305 s 44)

Muumltercim Asım‟ın verdiği bu bilgilerden amberin denizin dibinde

kaynayan ve yuumlzeye ccedilıkarak donan yağlı bir madde olduğu ancak bazı

rivayetlere goumlre bu donan yağlı maddeyi balıkların yiyip oumllmeleri sonucu

karınlarından ccedilıkarılan madde olduğu başka bir rivayete goumlre de Hint adalarının

dağlarındaki arıların guumlzel kokulu bitkilerden yaptıkları ve şiddetli yağmurlarla

oluşan sel sularının arı kovanlarını denize suumlruumlklemesi sonucu eriyen baldan

geriye kalan mum olduğu anlaşılmaktadır

Kamus Tercuumlmesi‟nde amberin guumlzel kokulu bal mumu olduğu

hakkındaki bilgi Za‟ifi (oumll 1557‟den sonra)‟nin Risale-i Cevahir-nacircme‟sinde

de teyit edilmektedir Cevherlerle taş olma bakımından bir ilgisi olmadığı hacirclde

diğer oumlzellikleri nedeniyle Risalede yer verildiği bildirilen bu amber tuumlruumlne

ldquoanber-i eşhebrdquo veya ldquoanber-i sacircracirc (saf amber)rdquo denilmektedir

Anber-i eşheb değerli olmasını sağlayan oumlzelliklerini Ummacircn denizi

yuumlzuumlnde yıldızların ışığının etkisiyle kazanır Ummacircn denizinin bdquoDacircr-i

Duumlnyacirc‟ da denen Mısır‟a uumlccedil guumlnluumlk yol uzaklığındaki nihayetinde yani

Yemen uumllkesinin sonu olan zuluumlmacirct ağzında birccedilok ada mevcuttur

Deniz altı aylık yol kadar kuzey kutbuna youmlnelince susuz kalıp

kuruyan altı aylık yol kadar guumlney kutbuna ccedilekilince de tamamen su

ile kaplanan bu adalarda bal arıları ve her cins ağaccedil bulunur Ağaccedillar

uumlzerine yuva yapan arıların yaptıkları bal deryaya doumlkuumlluumlr ve bdquomevci‟

deniz yuumlzuumlne ccedilıkar Uzun bir muumlddet orada kalır sonra guumlneşin suumlheyl

yıldızının ve diğer yıldızların ışığının etkisiyle onda bunca guumlzellik

renk ve koku ortaya ccedilıkar Ruumlzgacircr guumlneyden esip denizi harekete

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 84

getirdiğinde de insana yararlı olsun diye bdquomucircrccedile-i bahr‟ yani bdquodenizin

dalgaları‟ onu parccedila parccedila kıyıya atar [] Ccedilok meşhur bir hikacircyeye

goumlre tacirlerden bir grubun gemileri zuluumlmacircta duumlşer Henuumlz oumlmuumlrleri

bitmemiş olmalı ki Allah‟ın yardımı refik olup bunları zuluumlmacircttan

kurtarıp dışarı ccedilıkarır Bir adada su almak iccedilin asker bırakırlar Ccediloğu

gemiye su getirmekle meşgulken bir kısmı da elbiselerini yıkarlar

Yıkadıkları elbiseleri oraya duumlşmuumlş buumlyuumlk bir taşın uumlzerine sererler

Elbiseler kuruyunca kokusundan bilirler ki bu taş değil bdquoanber-i

sacircracirc‟dır Aralarında pay edip binden yuumlz bin kazanarak memleketlerine

doumlnerler (Kutlar 2005 s 60)DaggerDagger

M Zeki Pakalın‟ın verdiği bilgiye goumlre amber

Kaşalot denilen buumlyuumlk balığın karnından ccedilıkararak denizlere bıraktığı

pek guumlzel kokulu fakat pek temiz sayılmayacak bir maddedir Bu

balığın da insanlar gibi safra yolunda kum hastalığına tutulduğu

anberin işte bu safra kumlarının bir araya gelmesinden hacircsıl olduğu

anlaşılmıştır (1993 s 61)

Ancak buguumlnkuuml kesin bilgilere goumlre amber

Dişli balinalardan olan ve adına amber balığı da denilen en buumlyuumlk

balina olan ada balığının (Lat physeter catodon macrocephalus Fr

cachalot İngsperm whale ldquoispermeccedilet balinasırdquo) bağırsaklarında

teşekkuumll eden ve henuumlz tabii mi marazi mi olduğu tespit edilememiş

bulunan bir sindirim artığıdır Dışkı ile birlikte vuumlcuttan atılan bu

maddenin rengindeki siyahlık hayvanın en sevdiği yiyecek olan

muumlrekkep balığından gelmekte dolayısıyla yediği miktarla orantılı

olarak değişkenlik goumlstermektedir (Erdem 1991 s 7)

Amber de misk (muumlşg) gibi kadınların saccedillarının guumlzel kokması iccedilin

kullandıkları bir suumls malzemesidir

Haleti ruumlzgacircrdan sevgilinin amber saccedilan saccedilının haberini alınca Hoten

ahusunun (misk ahusu) nafesini yabana atmasına şaşmamak gerektiğini soumlyler

Burada da ldquoyabana atmakrdquo deyimi hem misk ahusunun miskle dolan nafe

(goumlbek)sini duumlşuumlrmesi hem de oumlnemsiz goumlrmek anlamında kinayeli olarak

kullanılmıştır Dolayısıyla sevgilinin amber kokulu saccedillarının kokusunu duyan

misk ahusunun bu guumlzel kokuyu duyunca kendi miskine oumlnem vermediği

anlatılmaktadır

Bāddan alur peyām-ı zuumllf-i ćanber-bāruntildeı Nāfesin atsa nrsquoola yābāna āhū-yı Ĥoten (Kaya 2003 s 260)

Zati aşağıdaki beyitte sevgilinin salıncakta sallandıkccedila saccedillarından

yayılan amber kokusunun guumlmuumlş tuumltsuuml kabından yayılan guumlzel koku gibi

DaggerDagger

Bu alıntı Za‟ifi‟nin Risale-i Cevahir-nacircme‟sinde yer alan (s822 yk177b) bilginin

Fatma Sabiha Kutlar tarafından guumlnuumlmuumlz Tuumlrkccedilesine yapılmış ccedilevirisidir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 85

acircşıkların oumlmruumlnuuml yele verdiğinden (acircşıklara yaptığı oumllduumlruumlcuuml etkiden) soumlz

ediyor Burada sevgilinin salıncakta sallanması ile micmerin guumlzel kokusunun

etrafa yayılması iccedilin zincirlerinden tutularak sallanması arasında ilişki

kurulmuştursectsect

Oumlte yandan sevgilinin guumlmuumlş gibi bembeyaz teni ile guumlmuumlş

micmer arasında da renk bakımından benzerlik soumlz konudur

Sen ŝalıncaķda ŝalınduķca guumlmiş micmer gibi ćOumlmr-i ćuşşāķı viruumlr bu zuumllf-i ćanber-bū yile (Ccedilavuşoğlu vd 1987 s 211)

Nedim aşağıdaki beyitte sevgilinin siyah saccedillarının kokusunu

duymadan oumlnce amberi attarların sattığını sandığını soumlyleyerek amberin asıl

kaynağının sevgilinin siyah saccedilları olduğunu onun saccedillarının sanki ıtriyat

(guumlzel kokulu maddeler) malzemelerinin satıldığı duumlkkacircn gibi buram buram

amber koktuğunu anlatır

Ŝanur iduumlm ki ćanberi ćaţţārlar ŝatar

Cānum şemīm-i zuumllf-i siyehfāmın almadan (Boztepe 1338-40 s 165)

11 Gacircliye-Kalemis (Gacircliye-muumlşg)

Arapccedila bir kelime olan ldquogacircliyerdquo misk ve amber karışımından elde

edilen macun kıvamında guumlzel kokulu siyah renkli bir madde olup saccedila ve

kaşa suumlruumlluumlr (Şemseddin Sami 1317 s 961)

rdquoGacircliye-miskrdquo ya da ldquogacircliye-

muumlşgrdquo ise yine aynı macunun adı olup yaygın soumlyleyişte ldquokalemisrdquo tabir edilen

kelimenin aslıdır (Şemseddin Sami 1317 s 961 Devellioğlu 1993 s 275

Kutlar 2004b s 6)

Hamdullah Hamdi‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde Zuumlleyha‟nın

saccedillarına gacircliye (kalemis) suumlrduumlğuuml şoumlyle ifade edilmektedir

Tāze-reng itdi ġāze lālelerin Ġāliye-muumlşg iduumlp kuumllālelerin (Oumlztuumlrk 2001 s 171)

sectsect

Micmer (buhurdacircn tuumltsuuml kabı) bakır bronz veya guumlmuumlşten yapılan iccedilindeki

dumanın dışarı ccedilıkması iccedilin delikli ve zincirle asılan ya da zincirlerinden tutularak

sallanan bir acirclettir Zati‟nin şu beytinde micmerin bu oumlzelliğine işaret edilmektedir

(Serdaroğlu 2006 s123)

Ķızarmış goumlzleri zencįre ccedilekmişler anı muĥkem

Duumlşuumlp dįvāne olmış zuumllfuumlntildeuumlntilde sevdāsına micmer (G3492)

Tuumltsuuml kabının (micmer) koku yayması iccedilin elde dolaştırıldığı ve elinde tuumltsuuml kabı

dolaştıran kişiye ldquomicmere-gerdacircnrdquo denildiği de Amricirc‟nin şu beytinde goumlruumlluumlyor

Zuumllfuumlntilde gibi ter muumlşg ile ţoldurdı cihānı Olup ccedilemenuumlntilde micmere-gerdānı benefşe (Ccedilavuşoğlu 1979 s 147)

Gacircliyenin adlandırılışı hazırlanışı misk ve amber dışında galiye yapımında

kullanılan diğer guumlzel kokulu maddeler ve galiyenin ilaccedil oumlzelliği hakkında bilgi iccedilin bk

(Kutlar 2004b ss 4-5)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 86

Naili‟nin aşağıdaki beytinde seher yeli taze guumlle benzeyen sevgilinin

suumlnbuumll gibi siyah saccedillarının guumlzel kokması iccedilin onlara gacircliye suumlren suumlsleyici

kadına (macircşıtaya) benzetilmiştir

Suumlnbuumlllerin ol verd-i teruumlntilde etmege taćţīr Bād-ı seħerī māşıţa-i ġāliye-sādır (İpekten 1970 s 89)

Sonuccedil

Divan şiiri metinlerinden derlenen kadın suumls (makyaj) malzemeleri ile

ilgili yukarıdaki oumlrneklere bakıldığında her doumlnemde olduğu gibi Osmanlı

doumlneminde de kadınların suumlslenmeye son derece oumlnem verdikleri ve ccedileşitli suumls

malzemeleri kullandıkları anlaşılmaktadır Ancak bu malzemeler buguumlnkuuml gibi

kimyasal işlem goumlrmuumlş maddeler değil bitkisel ve madenicirc koumlkenli maddelerdir

Bir kısmı da doğrudan doğadan elde edilmeyip doğal maddelerin

karıştırılmasıyla oluşturulmuş malzemelerdir (yapma ben galiye vb) Soumlz

konusu suumls malzemelerinden bazılarının (kına ccedilivit misk amber galiye vb)

birden fazla uzvun suumlslenmesinde kullanıldığı goumlruumllmektedir Bu ccedilalışma

sırasında tespit ettiğimiz ancak makale sınırlarını goumlz oumlnuumlnde bulundurarak yer

veremediğimiz oumlrnekleri de dikkate aldığımızda bazı malzemelerin daha yaygın

(kına suumlrme rastık misk amber vb) bazılarının ise daha az kullanıldığı (ccedilivit

galiye altın vb) ortaya ccedilıkmaktadır

Bu şiirlerde adı geccedilen suumls malzemeleri ccediloğunlukla renk bakımından

benzedikleri unsurlarla ilişkilendirilerek ccedilok ccedileşitli hayal kompozisyonları

iccedilinde yansıtılmışlardır Oumlzellikle Sebk-i Hindicirc etkisiyle şiirler yazan 17 ve 18

yuumlzyıl şairlerinin insan dışı varlıkların yanı sıra soyut kavramları kişileştirip

somutlaştırmak suretiyle yarattıkları guumlzellerin bu suumls malzemelerini

kullanışlarını ccedilok ince ve renkli hayallerle anlatmaları dikkati ccedilekmektedir

Aşkın en oumlnemli konu olduğu divan edebiyatında aşka bağlı olarak

guumlzellik de aşk kadar oumlnemlidir Dolayısıyla burada değerlendirilen metin

oumlrneklerinde de bu edebicirc geleneğin guumlzellik anlayışına goumlre yaradılış itibarıyla

son derece guumlzel olarak tasvir edilen ve aslında suumlse hiccedil ihtiyacı olmadığı

vurgulanan guumlzellerin (sevgililerin) soumlzuuml edilen suumls malzemelerini kullanmak

suretiyle daha da guumlzelleşerek acircşıkların aşka duumlşmesine sebep oldukları

uumlzerinde durulmuştur Yani şairler her fırsatta suumlslenen uzuvların ccedilekiciliğine

ve acircşık uumlzerindeki etkileyiciliğine dikkat ccedilekmişlerdir Bununla birlikte az da

olsa bazı şairler Allah vergisi (doğal) guumlzelliğin daha makbul olduğunu dile

getirmişlerdir

Bu ccedilalışmada soumlzuuml edilen suumls malzemelerine ilişkin bilgi ve oumlrneklerin

burada değinilenlerle sınırlı olmayacağını farklı oumlrneklerle karşılaşıldıkccedila farklı

bilgilerin ortaya ccedilıkabileceğini de belirtmek gerekir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 87

Kaynakccedila

Aktaş H (2006) Abdurrahman Gubacircricirc-Yucircsuf u Zuumlleyhacirc (İnceleme- Metin) Yuumlksek

Lisans Tezi Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi

Akuumln Ouml F (1994) Divan Edebiyatı Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 9

İstanbul 389-427

Akyuumlz K Beken S Yuumlksel S ve Cunbur M (1958) Fuzuli-Tuumlrkccedile Divan Ankara

İş Bankası Yayınları

Arslan M ve Aksoyak İ H (1994) Haşmet Kuumllliyatı Sivas Dilek Matbaası

Avşar Z (tarihsiz) Revacircnicirc Divanı httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Ayan H (1981) Fuzucirclicirc-Leylacirc vuuml Mecnucircn İstanbul Dergacirch Yayınları

Ayan H (2002) Nesimi Hayatı Edebicirc Kişiliği Eserleri ve Tuumlrkccedile Divanının Tenkidli

Metni II Ankara TDK Yayınları

Ayan Birol İ (1989) Altın Varak Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi iccedilinde

(C 2 s 541 ) İstanbul

Aydemir Y (2000) Behişti Divanı Ankara MEB Yayınları

Boztepe H N (1338-40) Nedim Divanı İstanbul İkdam Matbaası

Buumlyuumlk Tuumlrk Soumlzluumlğuuml (ty) İstanbul Hayat Yayınları

Ccedilavuşoğlu M (1979) Amricirc-Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Ccedilavuşoğlu M ve Tanyeri M A (1987) Zati Divanı (Edisyon Kritik ve

Transkripsiyon)-Gazeller Kısmı III İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Demirel M (2004) Kemacircl Paşa-zacircde (Şemsersquod-dicircn Ahmed bin Suumlleymacircn) Yucircsuf u

Zelicirchacirc [Suumlleymaniye Lala İsmail Efendi 621] Transcription and Facsimile

Harvard The Department of Near Eastern Languages and Civilizatons Harvard

University

Devellioğlu F (1993) Osmanlıca-Tuumlrkccedile Ansiklopedik Lucircgat Ankara Aydın Kitabevi

Yayınları

Doğan M N (1997) Lacircle Devri Şairi Şeyhuumllislacircm Esrsquoad ve Divanı İstanbul MEB

Yayınları

Erdem S (1991) Amber Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi iccedilinde

(C 3 ss 7-8) İstanbul

Eruumlnsal İ E (1983) The Life and Works of Tacirccicirc-zacircde Carsquofer Ccedilelebi with a Critical

Edition of His Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Esiner Ouml M (1998) Tuumlrk Cilt Sanatı Ankara Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları

Guumlrer A (1993) Şeyh Gacirclib Divanı (İnceleme-Metin) Doktora Tezi Ankara Ankara

Uumlniversitesi

Guumlrer A (1997) Divan Edebiyatında Suumlrme ve Nacirc‟ilicirc‟nin Bir Gazeli Tuumlrkoloji

Dergisi XII (1) 119-126

Haim S (1975) The One Volume Persian English Dictionary Teacuteheacuteran Librairie-

İmprimerie Beacuteroukhim

Huumlseyin R (1305) Luumlgat-i Remzicirc II İstanbul Matbaa-i Huumlseyin Remzicirc

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 88

İpekten H (1970) Nacircrsquoilicirc-i Kadicircm Divanı İstanbul Milli Eğitim Basımevi

Kavruk H (2001) Şeyhuumllislacircm Yahyacirc Divanı Ankara MEB Yayınları

Kaya B A (2003) The Divan of Azmi-zacircde Haleti İntroduction and Critical Edition

II Cambridge The Department of Near Eastern Languages and Literatures

Kazan Ş (1997) Hamidicirc-zacircde Celilicirc Hayatı Eserleri Edebicirc Kişiliği ve Husrev uuml Şirin

Mesnevisi (İnceleme-tenkitli metin) Yuumlksek Lisans Tezi Isparta Suumlleyman

Demirel Uumlniversitesi

Koccedilu R E (1967) Tuumlrk Giyim Kuşam ve Suumlslenme Soumlzluumlğuuml Ankara Suumlmerbank

Kuumlltuumlr Yayınları

Kutlar F S (2004a) Arpaemicircni-zacircde Mustafa Sacircmicirc-Dicircvacircn Ankara Kalkan Matbaası

Kutlar F S (2004b) Gacircliye Tuumlrk Duumlnyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri

Ansiklopedik Soumlzluumlğuuml iccedilinde (C 3 ss 4-6) Ankara AKM Yayınları

Kutlar F S (2005) Klasik Doumlnem Metinlerinde Değerli Taşlar ve Risacircle-i Cevacirchir-

nacircme Ankara Oumlncuuml Basımevi

Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divanı (Tenkitli Basım) Ankara TDK Yayınları

Kuumltuumlk R (1995) Celacircl-zacircde Salih Ccedilelebi-Leylacirc vuuml Mecnucircn (Tenkidli Metin-İnceleme)

Yuumlksek Lisans Tezi Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi

Mengi M (1995) Mesicirchicirc Divanı Ankara AKM Yayınları

Mu‟icircn M (1364) Ferheng-i Facircrsicirc 6 Tahran

(Muumltercim) Ahmed Acircsım (1305) El-Okyacircnucircsuumlrsquol- Basicirct ficirc-Tercemetirsquol- Kacircmucircsirsquol- Muhicirct

III İstanbul Matbaa-i Osmaniyye

Muumltercim Acircsım Efendi (2000) Burhacircn-ı Katı M Oumlztuumlrk D Oumlrs (Yay Haz) Ankara

TDK Yayınları

Okuyucu C (1994) Cinacircnicirc Hayatı Eserleri Divanının Tenkidli Metni Ankara TDK

Yayınları

Onay A T (1993) Eski Tuumlrk Edebiyatında Mazmunlar C Kurnaz (Yay Haz)

Ankara Tuumlrkiye Diyanet Vakfı Yayınları

Oumlztuumlrk Z (2001) Hamdursquollacirch Hamdicircrsquos Mesnevicirc Yucircsuf ve Zelicirchacirc (Introduction Text

Analysis and Facsimile [Ayasofya K3901] ) 2 Harvard The Department of

Near Eastern Languages and Civilizatons Harvard University

Pakalın M Z (1993) Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Soumlzluumlğuuml 3 İstanbul MEB

Yayınları

Redhouse S J W (1992) Turkish and English Lexicon İstanbul Ccedilağrı Yayınları

Saraccedil M A Y (2000) Emri Divanı İstanbul Eren Yayıncılık

Serdaroğlu V (2006) Sosyal Hayat Işığında Zacircticirc Divanı İstanbul İsam Yayınları

Şahin E S (2004) Keccedileci-zacircde İzzet Mollarsquonın Divanları Bahacircr-ı Efkacircr ve Hazacircn-ı

Acircsacircr II Doktora Tezi Ankara Ankara Uumlniversitesi

Şemseddicircn Sacircmicirc (1317) Kacircmucircs-ı Tuumlrkicirc Dersaacircdet İkdam Matbaası

Şentuumlrk A A (2002) XVI Asra Kadar Anadolu Sahası Mesnevilerinde Edebicirc

Tasvirler İstanbul Kitabevi Yayınları

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 89

ŞirazIcirc (1992) Hacircfız Divanı (Abduumllbaki Goumllpınarlı Ccedilev) İstanbul MEB Yayınları

Şu‟ucircricirc H(1155) Ferheng-i Şursquoucircricirc (Lisacircnuumlrsquol-Acem) II İstanbul

Şuumlkucircn Z (1984) Farsccedila-Tuumlrkccedile Lucircgat Gencinei Guumlftar (Ferhengi Ziya) III İstanbul

MEB Yayınları

Tarlan A N (1945) Hayacirclicirc Bey Divanı İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Tarlan A N (1970) Zati Divanı (Edisyon Kritik ve Transkripsiyon)-Gazeller Kısmı II

İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Taş H (2004) Vahyicirc Divanı ve İncelenmesi Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi

İstanbul httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Timurtaş F K (1963) Şeyhicirc ve Husrev uuml Şicircrinrsquoi-İnceleme-Metin İstanbul İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Yayınları

Tulum M ve Tanyeri M A (1977) Nevrsquoicirc-Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Yayınları

Tuumlrkccedile Soumlzluumlk (2005) Ankara TDK Yayınları

Yakar H İ (2009) Gelibolulu Sunrsquoicirc Divanı Gaziantep

httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml (1983) Cem Dilccedilin (Yay Haz) Ankara TDK Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 90

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 91-111

DEVLET PLANLAMA TEġKĠLATI KALKINMA PLANLARINDA

TUumlRKĠYENĠN BĠLĠM POLĠTĠKASI 1990-2010 DOumlNEMĠ

Sevgi CcedilOBAN

Oumlzet

Bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquonin 1990 yılından bu yana suumlrduumlrduumlğuuml bilim

politikasının anlaşılması accedilısından oumlnemli olduğu duumlşuumlnuumllen kalkınma planları

değerlendirilmiştir Altıncı plandan guumlnuumlmuumlzde yuumlruumlrluumlkte olan dokuzuncu

plana kadar olan doumlnemlerde belirlenen bilimsel amaccedil ve hedefler ele alınarak

bunların ne oumllccediluumlde gerccedilekleştirildiği sorusuna cevap aranmıştır Doumlnem

faaliyetleriyle ilgili olarak ulaşılan bilgiler temel bilimsel hedeflere ccediloğu zaman

ulaşılamadığını goumlstermiştir Araştırma ve geliştirme (ar-ge) faaliyetlerine

ayrılan buumltccedile arttırılamamış toplam araştırmacı sayısı yuumlkseltilememiştir

Tuumlrkiyersquonin bilimsel gelişmişlik duumlzeyi temel goumlstergeler accedilısından duumlnyadaki

yeri hedeflenenden daha aşağıda olmuştur

Anahtar kelimeler Tuumlrkiye Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bilim

politikası kalkınma planı Ar-Ge bilim bilimsel faaliyetler

Science Policy of Turkey in the Development Plans of the State Planning

Organization The period of 1990-2010

Abstract

In this article the development plans that are thought to have utmost

importance to shed light on to the ongoing science policy of Turkey since 1990

have been evaluated From the sixth plan period to the ongoing ninth plan period

scientific aims and goals under consideration were handled and the degree of

realisation of them was tried to find out The information obtained from the

efforts made in these periods indicates that most of the time the basic scientific

goals have not been achieved Research and development budget could not be

increased the total number of researchers could not be increased Turkeyrsquos

scientific development rank in the world is lower than expected with regard to

the basic indicators

Key words Turkey State Planning Organization (SPO) science policy

development plan research and development science scientific activities

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

92

GiriĢ

Kalkınma planları uumllkenin ekonomik ve sosyal doumlkuumlmuumlnuuml ccedilıkarıp

planlamak ve kaynakları etkin bir şekilde kullanmak iccedilin duumlzenlenen

belgelerdir Bu belgeler değişik doumlnemlerde toplumdaki ekonomik gelişmişlik

durumu ccedileşitli sektoumlrlerde rekabet sosyal dayanışma boumllgesel gelişmenin

sağlanması gibi alanlarda bir geliştirme stratejisinin sağlanması diğer bir

deyişle bir kalkınma politikasının oluşturulması amacıyla hazırlanmaktadır

Tuumlrkiye Cumhuriyeti kuruluşu ile birlikte toplumun refah duumlzeyini yuumlkseltmek

amacıyla kalkınmayı hedefleyen bir plan anlayışını benimsemiştir Bu nedenle

1923te toplanan İzmir İktisat Kongresinde liberal ekonomi politikaları

aracılığıyla kalkınmanın gerccedilekleştirilmesi yolunda goumlruumlşler ağırlık kazanmış ve

ilk yıllar bu youmlnde bir ekonomik model uygulanmıştır

Bu suumlreccedilte Tuumlrkiye duumlnyada ilk kalkınma planı hazırlayan uumllkelerden

biri olmuş ve 1933-1937 yılları arasında uygulanmak uumlzere Birinci Beş Yıllık

Sanayi Planını hazırlamıştır Kalkınma Planları ise 1663 yılından bu yana

uygulanmaktadır Tuumlrkiye Cumhuriyet doumlnemi boyunca bir yandan gelişmiş

uumllkelerle olan kalkınmışlık farkını kapatmayı oumlte yandan geleneksel değerlerini

ve kuumlltuumlrel birikimini goumlzeterek ccedilağdaş değerleri oumlzuumlmseyen modern bir toplum

oluşturmayı hedeflemiştir

Sonraki doumlnemlere gelindiğinde Dokuzuncu Kalkınma Planı ile ilgili 5

Temmuz 2005 tarihli ve 25866 sayılı Başbakanlık genelgesine goumlre

Oumlzellikle 1929 ekonomik bunalımıyla birlikte bir taraftan dış koşullar

diğer taraftan o guumlnkuuml uumllkenin iccedil koşulları oumlzel girişimin ve sermaye

birikiminin yetersizliği nitelikli iş guumlcuuml ve alt yapının yetersizliği

nedenleriyle devletin oumlncuumlluumlğuumlnde bir kalkınma anlayışının hayata

geccedilirilmesi gerekliliği ortaya ccedilıkmıştır

ifadesi kullanılmıştır Bu bağlamda Dokuzuncu Kalkınma Planı ile ilgili 5

Temmuz 2005 tarihli ve 25866 sayılı Başbakanlık genelgesinde kalkınma

planlarında benimsenen politikaların aldığı youmln şoumlyle ifade edilmiştir

(TC Başbakanlık 9 Kalkınma Planı Genelgesi 2005)

Başlangıcından itibaren kamu kesimi iccedilin emredici oumlzel kesim iccedilin

youmlnlendirici olan planlarda giderek geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir

modelden devletin ekonomideki roluumlnuumln yeniden tanımlanmasının da

bir sonucu olarak makro ccedilerccedileve oluşturan oumlngoumlruumllebilirliği artıran

sistemin daha etkin işleyişine imkacircn verecek biccedilimde kurumsal ve

yapısal duumlzenlemeleri oumlne ccedilıkaran ve temel amaccedil ve oumlnceliklere daha

fazla yoğunlaşan bir stratejik yaklaşım modeline geccediliş soumlz konusudur

Bu accedilıklamalardan anlaşılacağı uumlzere Tuumlrkiyersquonin kalkınmasının

planlama politikaları ile gerccedilekleşebileceği vurgulanmakta ancak devletin

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

93

ekonomideki işlevinin azaltılmasına bağlı olarak esnek plan anlayışının stratejik

bir yaklaşım biccediliminde benimseneceği uumlzerinde durulmaktadır

Bu ccedilalışmada 1990 yılından itibaren 6 Beş Yıllık Kalkınma Planırsquondan

başlayarak 9 Beş Yıllık Kalkınma Planı doumlnemine kadar Tuumlrkiyersquode bilim ve

teknoloji alanında ve bilim politikasında yaşanan değişim ve doumlnuumlşuumlmler ele

alınmaktadır Bu doumlnemin kuumlresel boyuttaki gelişmelerle yakından ilgisi

bulunmaktadır Oumlzellikle kuumlresel iletişim teknolojilerinin gelişmesi dikkate

alınarak 1990 yılından bu yana dijital iletişimin yaygınlaşması ile birlikte

yaşanan ekonomik siyasal ve sosyal değişmeleri anlamak bakımından 6

plandan başlayarak 9 plana uzanan suumlreccedilte Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji

politikasının bir haritası ccedilıkartılmaya ccedilalışılmaktadır

Altıncı Kalkınma Planırsquondan (1990-94) itibaren son uumlccedil plan doumlneminde

bilgi toplumu olma hedefi bilim teknoloji ve araştırma politikalarının ana

hedeflerinden biri olarak vurgulanmıştır (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve

Teknoloji İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 11) 1990rsquolarda ulusal bir ARGE

altyapısı geliştirme hedefinin yenilik merkezli ulusal bilim politikasına kaydığı

ve koumlkluuml bir paradigma değişiminin yaşandığı goumlruumllmektedir (Uzun 2006 s

551) 1993 yılında Tuumlrkiyersquonin buguumlnkuuml bilim politikasının temelini oluşturan

ldquoTuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003rdquo kabul edilmiştir Yine 1993

yılında bilgi toplumu kavramı Tuumlrkiyersquonin kalkınma guumlndeminde yerini almıştır

(Tonta 1999 s 6)

Tuumlrkiyersquonin bilim politikasının bilgi toplumu olma hedefine

youmlnelmesini bilginin değişim değeriyle ilişkili olarak değerlendirmek

kaccedilınılmazdır 1990rsquolı yıllara kadar bilim ve teknolojinin Tuumlrkiye altyapısına

uyarlanmasına dayanan bilimsel etkinliklerin yerini bu doumlnemde doğrudan

bilimsel uumlretimin alması amaccedillanmıştır Gerek bu tuumlr bilimsel etkinliklerin

yuumlruumltuumllmesi gerekse bilgi toplumu hedefine ulaşılması sorununun temelinde

bilgi bulunmaktadır Bilginin kullanımı dağıtımı tuumlketimi ve bu suumlreccedillerle

bağlantılı olarak bilimin oumlrguumltlenmesi konularındaki sorunlar sanayi sonrası

toplumlarının temel uğraş alanlarındandır

Daniel Bell (1973) guumlnuumlmuumlz toplumlarının sanayi sonrası toplumlar

olduğuna değinmiştir Sanayi sonrası toplumda bilimsel ilerlemenin şu ana

kadarki bilimsel birikimin gelmiş olduğu karmaşıklık nedeniyle somut deney ya

da tesaduumlflerle değil doğrudan teorik bilgi aracılığıyla sağlanabileceğini

vurgular (Dura ve Atik 2002 s 48) Bu bakımdan bilgi kendi başına bir

ekonomik değer hacircline gelmiştir Tuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikasırsquonda

uumlzerinde durulan kuumlresel suumlreccediller bilginin değişim değerine yeni anlamlar

kazandırmıştır Bilim ve teknoloji artık enformasyon alanına doumlnmuumlş bu

alandaki gelişmeler kuumlresel rekabette temel kategori hacircline gelmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

94

Literatuumlrde ccedileşitli araştırmacılar tarafından ldquopost-enduumlstriyel toplumrdquo

ldquobilgi toplumurdquo ldquokapitalist oumltesi toplumrdquo ldquoşebeke toplumrdquo ldquopostmodern

doumlnemrdquo ldquopost kapitalist doumlnemrdquo ldquouumlccediluumlncuuml dalgardquo gibi isimlerle anılan (Guumlltan

2003 s 15) yeni oumlrguumltlenme biccedilimlerinde Bell tarafından da ifade edildiği gibi

sermayenin yerini bilgi almıştır Bilim ve teknoloji alanında da guumlncel olarak en

kritik alanlardan biri enformasyona ilişkin faaliyetlerdir Goumlrguumln (1990 s 34)

yaşadığımız ccedilağın bilgi ccedilağı olduğunun genel kabul goumlrduumlğuumlne ve guumlnuumlmuumlz

toplumlarının ldquobilgi zenginirdquo ve ldquobilgi yoksulurdquo kategorileri ccedilerccedilevesinde

ayrıştıklarını vurgulayan goumlruumlşe dikkat ccedilekmektedir

1990 yılından guumlnuumlmuumlze kadar olan doumlnemde temel bilimsel hedefler

1990rsquolı yıllardan itibaren bilimsel alanda atılım yapılması Tuumlrkiyersquonin kuumlresel

rekabette uumlst sıralarda yer alması kendi teknolojisini geliştirmesi ve bunun iccedilin

yeterli bilimsel altyapının sağlanabilmesi olarak sıralanabilir Bu kapsamda

oumlncelikli olarak uumlniversiteler kamu kurumları ve oumlzel sektoumlrdeki bilimsel

etkinliklerin eşguumlduumlmleşmesini sağlayacak bilişim altyapısının geliştirilmesi ve

etkinleştirilmesi guumlndeme gelmiştir

Bu makalede Tuumlrkiyersquodeki resmicirc bilim politikası belirlenen hedefler

ve uygulamalar arasındaki ilişkiler aracılığıyla değerlendirilmektedir Bu

ccedilerccedilevede bilim politikasında yaşanan değişiklikler nedeniyle 1990rsquoda

yuumlruumlrluumlğe giren 6 Kalkınma Planırsquondan başlayan ve guumlnuumlmuumlze kadar hazırlanan

planlardaki bilim ve teknoloji başlığında geccedilen hedefler faaliyet raporları ve

uumlniversitelerin kamu sektoumlruumlnuumln ve oumlzel sektoumlruumln bilimsel etkinlikleriyle ilgili

istatistikler ele alınmakta ve Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji accedilısından sahip

olduğu gelişmişlik duumlzeyi tartışılmaktadır Bu doğrultuda ilk olarak 1989

yılında kabul edilerek yuumlruumlrluumlğe giren 6 Kalkınma Planırsquonda yer alan bilim ve

teknoloji boumlluumlmuuml incelenmektedir

6 Kalkınma Planı Doumlnemi (1990-1994)

Altıncı Kalkınma Planı daha oumlncekilerden farklı olarak ilk defa

Tuumlrkiyersquonin bilgi toplumu olması hedefine değinilmesi bakımından oumlnemlidir

Bu hedefle bilim ve teknoloji yaratması beklenen toplumsal doumlnuumlşuumlmler

bakımından merkezicirc bir noktada bulunmaktadır

Altıncı Kalkınma Planı 22 Haziran 1989 yılında yuumlruumlrluumlğe girmiştir Bu

planda bilimle ilgili ilke ve politikalar 696 ve 704 maddelerde yer almaktadır

Bilim Araştırma-Geliştirme ve Teknoloji başlığı altında belirtilen ana hedef

33000 olan araştırmacı personel sayısının iki katına ccedilıkarılmasıdır Boumlylece her

10000 bin kişiye bir araştırmacı personel duumlşmesi planlanmıştır Bununla

toplumun bilgi toplumu seviyesine getirilmesi amaccedillanmaktadır ldquoBilim

Araştırma-Geliştirme ve Teknolojirdquo başlığı altındaki ikinci temel hedef

Araştırma-Geliştirme harcamalarının GSMHrsquonin 1rsquoine ccedilıkarılması olarak

saptanmıştır

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

95

6 Kalkınma Planırsquonda bu hedeflere bağlı olarak saptanan ilke ve

politikalar ise şoumlyle sıralanmıştır (DPT 6 Kalkınma Planı 1990 ss 309-310)

ldquoUumlretim ve kalitenin artırılarak dış pazarlarda rekabet guumlcuumlnuumln

kuvvetlendirilmesi amacıyla gerekli ileri teknolojiler transfer yolu ile

sağlanacak teknoloji uumlretimine geccedililmesi ve elde edilen bilgi ve teknolojinin

yaygınlaştırılması temel ilke olacaktır

Biyoteknoloji enformasyon teknolojisi mikroelektronik

telekomuumlnikasyon uydu teknolojisi nuumlkleer teknoloji yeni malzemeler gibi

ileri teknoloji alanlarındaki her tuumlrluuml Araştırma-Geliştirme faaliyetleri

desteklenecektir Teknolojik gelişmenin itici guumlcuuml olan savunma ihtiyaccedillarının

gerektirdiği Araştırma-Geliştirme faaliyetleri de desteklenecektir

Sanayi kuruluşları uumlniversiteler araştırma kurumları ve kamu

kurumlarının bilim ve teknoloji hedeflerine ulaşmalarını teminen gerekli

koordinasyon sağlanarak bu kurum ve kuruluşların tam bir iş birliği iccedilinde

olmaları teşvik edilecek bu iş birliğini sağlayacak olan araccedilların geliştirilmesi

ve etkinlikle kullanımı iccedilin gerekli ortam oumlncelikle oluşturulacaktır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulursquona işlerlik kazandırılacaktır

Tuumlrkiyenin gelişmiş uumllkeler ile arasındaki bilgi accedilığını kapatabilmek

iccedilin araştırma yapmanın yanı sıra bilgilere erişmenin yol ve araccedilları uumlzerinde

durulacaktır

Bu amaccedilla duumlnyada bilgi odakları denilebilecek kuruluşlara bilim

adamları yerleştirmek projelere katılmak bilim ve teknoloji accedilısından oumlnemli

uumllke ve şehirlerdeki bilim ve teknoloji faaliyetlerini izlemek bilgi ağlarına

bağlanmak yabancı uumllkelerde yerleşik Tuumlrk bilim adamlarından

yararlanabilecek ortamı tesis etmek gibi faaliyetlerden oluşan bir ilişkiler

sistemi kurmak uumlzere gerekli tedbirler alınacaktır

Uumlniversitelere uygulamalı araştırmalar yanında ilke olarak temel

araştırma yapmaya youmlnelik destekler giderek artırılacaktır

Araştırma-Geliştirme yapan veya yaptıran kamu ve oumlzel kesim

kuruluşları desteklenecektir

Uumlniversite-Sanayi iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla mevzuatta

gerekli değişiklikler yapılacak bu alanda faaliyet goumlsteren teknoparklar teşvik

edilerek yaygınlaştırılacaktır

Yurt iccedilinde ve yurt dışındaki teknolojilerin takibinin kurulacak bilgi

bankası aracılığıyla yapılması ve elde edilen teknolojilerin yaygınlaştırılması

iccedilin yarı otonom bir patent muumlessesesi kurulacaktır

Araştırma-Geliştirme ccedilalışmalarının ihtiyaccedil alanlarına youmlneltilmesi

bilim ve teknoloji dalında geliştirilen yeni fikir ve buluşların ekonomiye

intikallerini sağlayıcı projelerin desteklenmesi iccedilin bir Araştırma-Geliştirme

Fonu kurulacaktırrdquo

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

96

6 Kalkınma Planırsquonda soyut ve genel ilkelerin yanı sıra otonom bir

patent kuruluşunun faaliyete geccedilirilmesi teknoparkların yaygınlaştırılması

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kuruluna işlerlik kazandırılması bilgi bankası

kurulması gibi somut amaccedillar da belirlenmiştir Boumlylelikle bilim ve teknolojinin

temel unsuru olan bilgiye erişimin bilginin toplanmasının ve kullanımının

planlanması ve sistematize edilmesi başta gelen hedef olarak ortaya konmuştur

Bilginin kuumlreselleştiği bir ccedilağda bu Tuumlrkiyersquonin de bilgienformasyon toplumu

duumlzeyine ulaştırılabilmesi iccedilin oumlncelikli hedefi oluşturmaktadır

1990-1994 yılları arasındaki doumlnemi kapsayan 6 Kalkınma Planırsquonda

yer alan bilim ve teknolojileri politikası ccedileşitli accedilılardan yenilikler

barındırmaktadır İlk olarak bu planda Tuumlrkiyersquonin bilgi toplumu olması gibi bir

hedef belirlenmiş bunun yanı sıra bilim ve teknoloji alanında yapılacak bir

atılımdan bahsedilmiştir Yine bu planda Tuumlrkiyersquonin dışarıdan teknoloji alması

yerine teknoloji uumlretmesi uumlzerinde durulmuştur ldquoİleri teknolojinin transfer yolu

ile sağlanacağı ama teknoloji uumlretiminin de temel ilke olacağı bu amaccedilla

ARGE faaliyetlerinin destekleneceğirdquo belirtilmiştir (Karacasulu-Goumlksel 2004

s 6)

Altıncı Kalkınma Planırsquonda yer alan bilim politikasıyla ilgili hedefler

bilgi toplumu olma hedefi uumlzerinde yoğunlaşmakla birlikte ldquoBilim Araştırma-

Geliştirme ve Teknolojirdquo başlığı altında sosyal bilimlere youmlnelik ya da sosyal

bilimlerin kapsamına giren bir hedef bulunmamaktadır Bilişim teknolojik bir

altyapı sorunu olarak değerlendirilmektedir Sosyal bilimlere youmlnelik amaccedil ve

hedeflerin planda bulunmamasıyla bilişimin toplumsal bağlamlarına ilişkin

oumlnemli araştırma alanı goumlz ardı edilmiştir Bilgi toplumu gibi sosyolojik

kavramların yer aldığı bu planda sosyal bilimlerin tuumlmuumlyle goumlz ardı edilmiş

olması oumlnemli sosyal doumlnuumlşuumlmlerin de ciddi bir biccedilimde takip edilmesini

guumlccedilleştirmiştir

1993 yılında 948 maddede belirtilen hedefle ilgili olarak Tuumlrkiye

Bilimler Akademisi kurulmuştur 1994 yılında 955 maddede belirtilen hedef

doğrultusunda Tuumlrk Patent Enstituumlsuuml Kuruluş ve Goumlrevleri 518 sayılı Kanun

Huumlkmuumlnde Kararname ile yuumlruumlrluumlğe girmiştir (Karacasulu-Goumlksel 2004 s 6)

Tuumlrk Patent Kanunu oluşturulması youmlnuumlnde ccedilalışmalar yapılmıştır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulu kuruluşunun ardından uzun bir suumlre

aktif olarak faaliyet goumlsterememiştir Ancak 6 plan doumlneminde duumlzenli olarak

toplanması ve kararlarının uygulanması sağlanmıştır Kurulun duumlzenli

toplanması kararının ise ancak 2004 yılında alınabildiği belirtilmiştir (DPT 9

Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s

11)

BTYKrsquonin ikinci toplantısında ldquoTuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikası

1993-2003rdquo kabul edilmiştir Bu politikanın ana hedefleri Altıncı Beş Yıllık

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

97

Kalkınma Planında yer alan hedeflerin benzeridir Bu raporda bilişim

(bilgisayar mikro elektronik ve telekomuumlnikasyon teknolojileri) ileri teknoloji

malzemeleri biyoteknoloji nuumlkleer teknoloji ve uzay teknolojisi alanlarına

oumlncelik verilmesi kararlaştırılmıştır Ayrıca ana hedeflere erişilebilmesi iccedilin

mali kaynak ve insan guumlcuuml kaynağı yaratılması oumlzel kuruluşların ARGE

harcamalarındaki payının artırılması ve duumlnyadaki bilim ve teknolojiye katkı

duumlzeyinin arttırılması konularındaki oumlnlemler saptanmıştır Bu belge ile ayrıca

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun kurulması hukukileşmiştir

Altıncı Kalkınma Planırsquonda bulunan diğer bir ilke daha oumlnce ifade

edildiği uumlzere araştırmacı personel sayısının iki kat artırılması ve araştırma ve

geliştirme harcamalarının GSMHrsquonin yuumlzde birine ccedilıkarılmasıdır Bu konularda

başarılı olunamamıştır 1995 yılında Tuumlrkiyede iktisaden faal 10000 kişiye

duumlşen tam zamana eşdeğer ARGE personeli sayısının 75 olmasına karşılık AB

uumllkelerinde 40 ABDrsquode 80 ve Japonyada 90 olduğu belirtilmektedir

(Karacasulu-Goumlksel 2007) Bu doumlnemde ARGE harcamalarının da Avrupa

uumllkeleri Amerika ve Japonyarsquoyla karşılaştırıldığında oldukccedila duumlşuumlk olduğu

goumlruumllmektedir

Araştırmacı personel sayısının ve mali kaynakların arttırılması konusu

ilk defa bir kalkınma planında sayılarla yer almıştır Ancak uygulamada bu

hedefe ulaşılamamıştır Planda işaret edilen biyoteknoloji enformasyon

teknolojisi mikroelektronik telekomuumlnikasyon uydu teknolojisi nuumlkleer

teknoloji yeni malzemeler gibi spesifik alanlarda araştırma ve geliştirme

faaliyetlerinin yoğunlaştırılması hedefine ulaşılamamış olduğu da

vurgulanmaktadır (Yuumlcel 2006 s 141)

7 Kalkınma Planırsquonda altıncı beş yıllık plan doumlneminde araştırma ve

geliştirme faaliyetlerinin kurumsallaştırılmasına youmlnelik hedeflerin de

gerccedilekleştirilemediği belirtilmektedir Raporda teknoloji alt yapısının genel bir

politika ccedilerccedilevesinde ve ekonomik yarar sağlayacak şekilde geliştirilemediği

ifade edilmektedir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 71)

Bunların yanı sıra insan guumlcuuml dacirchil bilim ve teknoloji altyapısına

yapılacak yatırımların finansman kaynakları sağlanamadığı ARGE teşvikinin

duumlzenlenmesi teşvik fonlarının tesisi ve stratejik oumlncelikleri hayata geccedilirecek

biccedilimde youmlnetimi yaratıcılığın ve yaratıcı girişimciliğin desteklenmesi

başarılamadığı ve bunun iccedilin gerekli olan teknoparkların ve risk sermayesi

kuruluşlarının tesis idamesi ile ilgili ARGErsquoyi destekleyecek kurumsal yapılar

geliştirilemediği belirtilmiştir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 72) Sonuccedil

olarak 6 Kalkınma Planırsquonın ana ilkelerinden biri olan teknoloji uumlretme

konusunda istenen hedefin gerisinde kalındığı ifade edilmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

98

Bilimsel ve teknolojik faaliyetlerin etkinliğinin artırılmasında kamu ve

oumlzel kesim arasında iş birliğini geliştirici ccedilalışmalara başlanmış uumlniversite-

sanayi iş birliği ccedilerccedilevesinde 5 teknopark oluşturulmuş ve 2 adet yuumlksek

teknoloji enstituumlsuuml kurulmuştur Ancak bu gelişmeler istenen duumlzeye

erişmemiştir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 73)

Uumlniversite-sanayi iş birliği ccedilerccedilevesinde yuumlruumltuumllen teknopark

faaliyetleri teknolojik bilgiyi elde etmeyi kullanımını ve yaymayı

sağlayacak yurt iccedili ve yurt dışı bilgi ağları altyapısı oluşturulması

ccedilalışmaları 6 Kalkınma Planı doumlneminde tamamlanamamıştır Bu

alandaki ccedilalışmalar ccedilok yetersiz kalmış olup oumlzellikle bilgi ve

teknolojinin elde edilmesinde kullanılmaya başlanan uluslararası Genel

Ağ (İnternet) ağları hizmetlerinin yaygınlaştırılmasında yetersiz

kalınmıştır

Altıncı plan doumlneminde ARGE yatırımlarına uumlniversitelerin araştırma

kapasiteleri konularında bazı olumlu gelişmeler olmuş bunun sonucunda bilim

ve teknoloji alanında bazı hedeflere yaklaşılmıştır ldquoTuumlrkiye yıllık bilimsel

makale sayısı itibarıyla uluslararası sıralamada 1986 yılındaki 520 makale ile

44uumlncuuml sıradan 1994 yılında 1789 makale ile 34uumlncuuml sıraya yuumlkselmiştirrdquo

(DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 73) Bu konuya 1986rsquodan 1994rsquoe doğru

bakıldığında bilimsel yayın hiyerarşisinde uumlst sıralara yuumlkselmenin oumlnemli bir

gelişme olduğu soumlylenebilir

7 Kalkınma Planı Doumlnemi (1996-2000)

7 Kalkınma Planı 18 Temmuz 1995 tarihinde kabul edilerek

uygulamaya girmiştir Bu planda 1990rsquolı yılların ikinci yarısında bilim ve

teknoloji alanında atılım yılları olacağı beklenmektedir (Karacasulu-Goumlksel

2004 s 7) 362 sayfalık 6 Kalkınma Planırsquonda bilim konusu iki sayfada ele

alınırken 300 sayfalık bu planda bilim konusuna ldquoBilim ve Teknolojide Atılım

Politikasırdquo başlığı altında sekiz sayfa bulunmaktadır

Bu planda bilim konusundaki temel ilke bilgienformasyon toplumu

olma amacı doğrultusunda bilimsel ve teknolojik ccedilalışmaların desteklenerek

geliştirilmesidir Bu ilke doğrultusunda ARGE faaliyetlerine ayrılan buumltccedilenin

GSMHrsquonin 15rsquoi duumlzeyine ulaştırılması ve iktisaden faal olan on bin kişiye

duumlşen araştırmacı sayısının 15rsquoe ccedilıkarılması -1995 yılında on bin kişiye duumlşen

araştırmacı personel sayısı 75rsquotir- gibi oumlnceki planda gerccedilekleştirilemeyen

hedefler bulunmaktadır

Bunun yanında bu planda teknoloji uumlretebilecek ve kullanabilecek insan

guumlcuumlnuumln yetiştirilmesine oumlncelik verileceği vurgulanmaktadır Oumlzel sektoumlruumln

ARGE faaliyetlerinde daha fazla yer alması sağlanacak ve oumlzel sektoumlr ile kamu

sektoumlruumlnuumln ARGE kurumları ile uumlniversiteleri iccediline alacak ulusal bir ARGE

ağının kurulmasına ağırlık verilmesi de hedeflerden biridir Bunun yanında

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

99

uluslararası bilgi ağları ve telematik hizmetler altyapısının kurulması da

duumlşuumlnuumllmuumlştuumlr

AB Japonya ve ABD başta olmak uumlzere uluslararası bilimsel ve

teknolojik iş birliğinin geliştirilmesine oumlnem verilmesi planlanmıştır Bunların

yanında bilimsel ccedilalışma ve buluşları oumlzendiren ve oumlduumlllendiren bir yapıda

olacaktır Korumanın kapsamı ve standartları AT mevzuatı da dikkate alınarak

uluslararası anlaşmalarla kabul edilmiş duumlzeylere ccedilıkarılacaktır Bu planda

patent kanunu ccedilıkarılmasının yanı sıra ldquouumlniversite ve araştırma kurumlarının

yerli ve yabancı sanayi kuruluşları ile iş birliği iccedilinde Teknoloji Geliştirme

Boumllgelerinin oluşumuna ilişkin yasal duumlzenlemelerin yapılmasırdquo yer almıştır

(DPT Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 1995 s 65)

Teorik olarak planlarda hedeflerin ccedilok iyi belirlenmesine karşın

uygulamanın aynı oumllccediluumlde başarılı olduğunu soumlylemek guumlccedilleşmektedir Yuumlcel

(2006 s 174) genel olarak değerlendirildiğinde 1996-2000 yılları arasındaki

doumlnemi kapsayan 7 Beş Yıllık Kalkınma Planırsquonın ana başlıklarından birini

oluşturan Bilim ve Teknolojide Atılım Projesirsquonin de başarıya ulaşamadığı

belirtmiştir

Uygulamadaki başarısızlığa işaret eden 8 Kalkınma Planırsquonda 1996-

2000 yıllarını kapsayan 7 Kalkınma Planı doumlnemine ilişkin şu değerlendirmeler

yapılmaktadır (DPT 8 Beş Yıllık Kalkınma Planı 2000 ss 125-126)

ldquoVII Plan Doumlnemirsquonde bilim ve teknoloji alanında kaydedilen mesafe

sınırlı kalmıştır Planda oumlngoumlruumllmesine rağmen ARGE harcamalarına yeterli

kaynak ayrılamamış araştırmacı personel sayısı artırılamamıştır

1997 yılı itibarıyla ARGE faaliyetlerine GSYİHrsquoden ayrılan pay

049 ve iktisaden faal 10000 iş guumlcuumlne duumlşen toplam tam zaman eş değer

ARGE personeli 104 araştırmacı sayısı 82 olmuştur (hedeflenen sayı ise

15rsquotir)

Bilim-teknoloji-sanayi politikalarıyla eğitim-oumlğretim ve ARGE

politikaları arasında uyum sağlanması ihtiyacı devam etmektedir

Oumlzel sektoumlr ve kamu sektoumlruumlnuumln ARGE kurumlarını ve uumlniversiteleri

iccediline alacak ulusal ARGE ağının kurulması ile ilgili oumlnemli adımlar atılmış

Ulusal Akademik Ağ kurulmuştur

Araştırmacı personelin istihdam ve ccedilalışma şartlarının iyileştirilmesi

amacıyla fiziki altyapı yeterince geliştirilememiş ve mevzuatta gerekli

duumlzenlemeler yapılamamıştır

Ulusal savunma sanayiini geliştirmeye youmlnelik ARGErsquoye Dayalı

Savunma Tedarik Sistemirsquoni devletin satın alma politikası ile uyumlu hacircle

getirme ccedilalışmaları suumlrduumlruumllmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

100

Tuumlrk Akreditasyon Kurumursquonun (TUumlRKAK) Kuruluş ve Goumlrevleri

Hakkında Kanun ccedilıkarılmıştır

ARGE faaliyetlerinden elde edilen teknolojik bilginin uumlruumlne

doumlnuumlştuumlruumllmesinde finans imkacircnı sağlayacak olan risk sermayesi uygulaması

gerccedilekleştirilememiştir

544 sayılı KHK ile Tuumlrk Patent Enstituumlsuuml kurulmuş 551 sayılı KHK ile

Patent Hakları 554 sayılı KHK ile Enduumlstriyel Tasarımlar 555 sayılı KHK ile

Coğrafi İşaretler 556 sayılı KHK ile Markalar koruma altına alınmıştır

Patent Faydalı Model Belgesi ve Enduumlstriyel Tasarım Tescili

Harcamalarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ yayımlanmıştırrdquo

Bu doumlnemde 1997 yılında Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulu uumlccediluumlncuuml

toplantısını yapmıştır Bu toplantıda Ulusal Akademik Bilgi Merkezi

Projesirsquonin hızlandırılması Bakanlar Kurulu Video Konferans Sistemi ile sanal

toplantıların oluşturulması Ulusal Enformasyon Altyapısı Ana Planının

hazırlanması beyin guumlcuuml kaynaklarının geliştirilmesi Uumlniversite-Sanayi Ortak

Araştırma Merkezleri ile benzer konuların teşvik edilmesi kararlaştırılmıştır

(Karacasulu-Goumlksel 2004 s 8)

1998 yılında Yedinci Kalkınma Planı Bilim ve Teknolojide Atılım

Projesirsquonde yer alan uumlniversiteleri birbirine bağlayacak olan bilgi ağı projesi

gerccedilekleştirilmiştir 11 Şubat 1998rsquode TUumlBİTAKa bağlı Ulusal Akademik Ağ

ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) resmen kurulmuştur ULAKBİM daha oumlnce

TUumlBİTAK buumlnyesinde hizmet veren Enformasyon Hizmetleri Muumlduumlrluumlğuuml ile

Yuumlksek Oumlğretim Kurulu (YOumlK) buumlnyesinde hizmet veren Yayın ve

Dokuumlmantasyon Daire Başkanlığı tarafından verilen bilgi sağlama hizmetlerini

uumlstlenmiştir ldquoULAKBİM uumlniversite ve kamu kesiminde goumlrev yapan

araştırmacıların belge sağlama gereksinimlerini buumlyuumlk oumllccediluumlde karşılamaktadırrdquo

(Karacasulu-Goumlksel 2004 s 24)

7 Planrsquoda uumllkenin tuumlm sınai ve ARGE faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı

istatistiksel bilgi akışı sağlanmış olmakla birlikte birkaccedil taramaya rağmen

sağlıklı bir teknoloji doumlkuumlmuuml geliştirilemediğinden sanayinin uumlruumlnler itibarıyla

stratejik oumlncelikleri belirlenememektedir (Karacasulu-Goumlksel 2007 s 26)

8 Kalkınma Planı Doumlnemi (2001-2005)

8 Kalkınma Planı 27 Haziran 2000 tarihinde kabul edilmiştir 233

sayfalık planda bilim ve teknoloji konusu altı sayfada ele alınmıştır Planda

temel ilke Tuumlrkiyersquonin bilgienformasyon toplumu olma amacı doğrultusunda

bilimsel ve teknolojik gelişmeler sağlayarak uluslararası rekabet guumlcuuml

kazanmasıdır Buna bağlı olarak amaccedil ilke ve politikalar şunlardır (DPT 8

Kalkınma Planı 2000 ss 126-127)

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

101

ldquoEkonomik ve sosyal gelişme ile buumlyuumlmeyi etkileyen bilimsel ve

teknolojik araştırma duumlzeyinin yuumlkseltilmesi iccedilin gerekli fiziki beşericirc ve hukuki

altyapı geliştirilecektir ARGE faaliyetlerine GSYİHrsquodan ayrılan payın plan

doumlnemi sonunda 15 seviyesine ve iktisaden faal 10000 kişiye duumlşen tam

zaman eş değer araştırmacı sayısının bir program dacirchilinde 20rsquoye ccedilıkarılması

hedeflenmektedir

Yerel bilgi ağları geliştirilecek ve uluslararası ağ yapıları ile

entegrasyon sağlanacaktır

Sağlam bir bilim temeli ve belirli bir yenilik kapasitesine sahip

olabilmek iccedilin gerekli olan Ulusal Yenilik Sistemi tamamlanarak sistemin etkin

ccedilalışması sağlanacaktır

İnsan guumlcuuml stratejik bir kaynak olarak değerlendirilecek eğitim

politikaları hızla değişen teknolojilere uyum sağlayabilen sorun giderici ve

yaratıcı niteliklere sahip insan guumlcuuml yetiştirmeye youmlnelik olacaktır

Nitelikli oumlğretmen akademisyen muumlhendis ve ara eleman

yetiştirilmesine muumlhendislik dalındaki uumlniversite oumlğretim uumlyelerine

uygulamaya doumlnuumlk muumlhendislik tecruumlbesi kazandırılmasına oumlnem verilecek

yuumlksekoumlğretim kurumlarının goumlrevleri yeniden tanımlanarak muumlhendislik

eğitiminin uluslararası standartta bir donanım altyapısı ile verilmesine oumlzen

goumlsterilecektir

Uumlniversitelerin enstituumllerin ve araştırma kurumlarının muumlspet ilimler ile

sosyal ve kuumlltuumlrel alanda yapacakları bilimsel araştırma faaliyetleri yenilikccedili

buluşları ve teknolojik gelişmeye sağladıkları katkılar desteklenecektir

Uumlniversitelerin ARGE faaliyetlerinde oumlncuuml olmaları dikkate alınarak

uumlniversite-kamu-oumlzel kesim ortak ARGE girişimleri oumlzendirilecek ve

desteklenecektir

Biyoteknoloji ve gen muumlhendisliği yazılım başta olmak uumlzere bilgi ve

iletişim teknolojileri yeni malzemeler uzay bilim ve teknolojileri nuumlkleer

teknoloji deniz bilimleri denizlerden ve denizaltı zenginliklerinden yararlanma

teknolojileri buumlyuumlk bilim ve temiz enerji teknolojileri gibi ileri uygulama

alanlarındaki ARGE faaliyetleri desteklenecektir

Bilim ve teknoloji ile toplumun birbirine yakınlaşmasını sağlamak

yaparak yaşayarak eğlenerek oumlğrenme amacıyla oumlrguumln eğitime destek olacak

şekilde etkileşimli Bilim ve Teknoloji Merkezleri kurulacak ve geliştirilecektir

Eğitimin her kademesinde zekacircyı geliştiren ve yaratıcılığı oumln plana

ccedilıkaran bilimsel ve teknolojik faaliyetler teşvik edilecektir

ARGErsquoye yapılacak devlet yardımının esasları yeniden belirlenecektir

Ulusal savunma sanayiinin ihtiyaccedillarının planlanması ve

karşılanmasında uumllkenin teknolojik yeteneğinden azami oumllccediluumlde

yararlanılacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

102

Devlet satın alma politikası uumllkenin bilim teknoloji ve sanayi

yeteneğini geliştirecek youmlnde olacaktır

ARGE faaliyetlerinden elde edilen teknolojik bilginin uumlruumlne

doumlnuumlştuumlruumllmesinde risk sermayesi uygulaması geliştirilerek

yaygınlaştırılacaktır

Biyoteknoloji ve gen muumlhendisliği yazılım uumlretimi bilgi ve iletişim

teknolojileri yeni malzeme teknolojileri ccedilevreci enerji teknolojileri gibi ileri

teknoloji alanlarında enduumlstri parklarının kurulması desteklenecektir

Teknolojik gelişmeye katkıda bulunacak doğrudan yabancı sermaye

yatırımları oumlzendirilecektir

AB ile teknolojik iş birliği imkacircnları azami oumllccediluumlde değerlendirilecektir

Bilgi ekonomisi ve toplumuna geccediliş iccedilin mevcut ccedilalışmalar da dikkate

alınarak eylem planları hazırlanacaktırrdquo

Bu maddeler ışığında yapılacak hukuki ve kurumsal duumlzenlemeler ise

şunlardır (DPT 8 Kalkınma Planı 2000 ss 126-127)

ldquoTeknolojik riske dayalı girişimcilerin yararlanabileceği risk sermayesi

yatırım ortaklıklarının kurulmasını teşvik edecek yasal duumlzenlemeler

yapılacaktır

Kamu tedarik politikasında ve 2886 Sayılı Yasarsquoda ARGErsquoye dayalı

tedarik iccedilin gerekli duumlzenlemeler yapılacaktır

ARGErsquoye devlet yardımı ile ilgili mevcut mevzuatın kapsamı

genişletilecektir

Uumlniversite-sanayi iş birliğinin esasları araştırmacı şirketleri de

kapsayacak şekilde duumlzenlenecektir

Teknopark ve Teknoloji Geliştirme Boumllgeleri kurulmasına ilişkin

hukuki ve kurumsal duumlzenlemeler yapılacaktır

Araştırmacı personel accedilığının kapatılması ve araştırmacılığın cazip hacircle

getirilmesi iccedilin gerekli mevzuat duumlzenlemeleri yapılacaktır

Tuumlrkiye Metroloji Enstituumlsuumlrsquonuumln kurulması ile ilgili yasal duumlzenlemeler

yapılacaktır

TUumlBİTAK Kanunu guumlnuumln şartlarına goumlre yeniden duumlzenlenecektir

Havacılık ve uzay alanındaki faaliyetlerin koordinasyonunu sağlayacak

Ulusal Havacılık ve Uzay Teşkilatı kurulacaktır

Biyoteknoloji Yuumlksek Kurulu oluşturulacaktır

Ulusal Yenilik Sistemirsquonin sağlıklı işlemesi iccedilin gerekli olabilecek yasal

ve kurumsal duumlzenlemeler gerccedilekleştirilecektirrdquo

8 Kalkınma Planırsquonda bilim ve teknolojinin en ağırlıklı konu olarak

plana yansıdığı belirtilmektedir (Yuumlcel 2006 s 174) Bilim ve teknoloji

politikaları boumlluumlmuumlnde planın son doumlneminde ARGE faaliyetlerine ayrılan payın

ve on bin kişiye duumlşen araştırmacı personel sayısının yuumlkseltileceği huumlkmuuml

oumlnceki planlarda gerccedilekleştirilemediğinden bu planda da yer alan bir huumlkuumlmduumlr

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

103

8 Kalkınma Planırsquonda goumlzlemlenen yeniliklerden biri yuumlksekoumlğretim ile

ilgili durum değerlendirmelerinin ve hedeflerin de plana dacirchil edilmiş olmasıdır

Planda mevcut duruma ilişkin olarak yeni accedilılan 15 vakıf uumlniversitesi ile toplam

uumlniversite sayısının 74rsquoe ulaştığı vurgulanmaktadır Ancak oumlğretim elemanı

accedilığı yeni accedilılan uumlniversitelerle birlikte daha da buumlyuumlmuumlştuumlr Bununla ilgili

olarak şunlar belirtilmektedir (DPT 8 Kalkınma Planı 2000 s 82)

ldquo1999-2000 oumlğretim yılında yuumlksekoumlğretimde toplam oumlğretim elemanı

sayısı 64169rsquodur Uumllkemizde bir oumlğretim uumlyesi başına 35 oumlğrenci duumlşerken AB

uumllkelerinde 15 oumlğrenci duumlşmektedir Oumlzellikle yeni kurulan uumlniversitelerin

oumlğretim elemanı temininde yaşadığı sıkıntılar devam etmektedir 1999-2000

oumlğretim yılında uumlniversite oumlğrencilerinin 26rsquosının İstanbul Ankara ve İzmir

illerindeki uumlniversitelerde oumlğrenim goumlrmesine rağmen oumlğretim elemanlarının

yuumlzde 50rsquosinin bu illerde bulunması nedeniyle yeni kurulan uumlniversitelerde

oumlğretim elemanı başına duumlşen ortalama oumlğrenci sayısı azaltılamamıştır

Yuumlksekoumlğretim kurumları buumlrokratik ve merkezicirc yapıdan

kurtarılamamış uumlniversite iccedilinde olduğu kadar uumlniversiteler arasında da rekabet

ortamı oluşturulamamış uumlniversite ve fakuumllte youmlnetimlerinin yetkileri

artırılamamış oumlğretim uumlyesi ve araştırma goumlrevlilerinin youmlnetime katılımı

gerekli olan bilimsel oumlzerklik ve uumlniversite-sanayi iş birliği yeterince

sağlanamamıştırrdquo

Planda yuumlksekoumlğretimle ilgili ilkeler bu sorunlar ccedilerccedilevesinde ele

alınmış ve yuumlksekoumlğretimin buumlrokratik ve merkeziyetccedili yapıdan kurtarılması

yeni uumlniversitelerin accedilılması kararlarının objektif oumllccediluumltlere bağlanması

istenmiştir Bu plan doumlneminde hem araştırmacı insan guumlcuuml hem de araştırma ve

geliştirmeye ayrılan kaynaklarda bir artış goumlzlenmekle birlikte diğer planlarda

olduğu gibi planın amir huumlkuumlmlerinin gerccedilekleştirilemediği ve Tuumlrkiyersquonin

kendi başına teknoloji uumlretebilecek bir yapılanmaya erişemediği bildirilmektedir

(Yuumlcel 2006 s 174)

Bu doumlnemde bilim alanında gerccedilekleştirilen oumlnemli faaliyetler 2023

yılına kadar bir strateji belirlenmiş olması ve buna bağlı olarak TUumlBİTAKrsquoın

koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili kuruluşların katılımıyla 2023 yılına kadar bir bilim ve

teknoloji planının hazırlanmış olmasıdır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun (BTYK) Aralık 2001rsquode yapılan

toplantısında ldquoTeknoloji Oumlngoumlruumlrdquo ccedilalışması ile birlikte Tuumlrkiyersquonin bilim ve

teknoloji duumlzeni ile ilgili nesnel verilerin derlenmesine youmlnelik ldquoTeknolojik

Yetenekrdquo ldquoAraştırıcılar Envanterirdquo ve ldquoUlusal ARGE Altyapısırdquo başlıklı doumlrt

alt projeden oluşan ldquoVizyon 2023rdquo Projesirsquonin hazırlanması kararlaştırılmıştır

(DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu

2006 s 16)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

104

8 planın ilkelerinin oumlnemli bir kısmının gerccedilekleştirilemediği bu planda

da goumlruumllmektedir Oumlzellikle planda yuumlksekoumlğretimle ilgili hedeflerin

gerccedilekleştirilememiş olduğuna işaret etmek gerekmektedir

Bilgi toplumu olmaya youmlnelik hedeflerin bilim ve teknolojiye ayrılan

ARGE buumltccedilesinin ve araştırmacı sayısının arttırılması bilimsel donanımın

sağlanması bilgi ağlarının (bilgi bankaları veri tabanları gibi) oluşturulması

bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması gibi alanlarda oumlnemli bir

gelişme sağlanamadığı vurgulanmaktadır (Yuumlcel 2006 s 175)

9 Kalkınma Planı Doumlnemi (2007-2013)

Tuumlrkiye tarihinde ilk defa 9 Kalkınma Planı ile 7 yıllık bir kalkınma

planı kabul edilmiştir Plan 2006 yılında gecikmeli olarak yuumlruumlrluumlğe girmiştir

Bunun nedeni ABnin 2007-2013 buumltccedile doumlnemine denk getirilerek ldquoMuumlzakere

Suumlrecirdquo boyunca buumltccedile doumlneminde aday uumllkelere verilmesi oumlngoumlruumllen fonlardan

yararlanılarak planın finansmanının sağlanmasına ccedilalışılmasıdır (TMMOB

Arşivi 2007) En erken 2014de ABye uumlye olunması hedefiyle Tuumlrkiyeyi tam

uumlyeliğe taşıyacağı iddia edilen bir plandır 9 Kalkınma Planırsquonın hazırlandığı

doumlnem olan guumlnuumlmuumlz koşulları şoumlyle betimlenmektedir (DPT 9 Kalkınma

Planı 2006 s 1)

2007-2013 doumlnemini kapsayan 9 Kalkınma Planı değişimin ccedilok

boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı rekabetin yoğunlaştığı ve

belirsizliklerin arttığı bir doumlneme rastlamaktadır Kuumlreselleşmenin her

alanda etkili olduğu bireyler kurumlar ve uluslar iccedilin fırsatların ve

risklerin arttığı bu doumlnemde Plan Tuumlrkiyersquonin ekonomik sosyal ve

kuumlltuumlrel alanlarda buumltuumlncuumll bir yaklaşımla gerccedilekleştireceği doumlnuumlşuumlmleri

ortaya koyan temel politika dokuumlmanıdır Bu kapsamda 9 Kalkınma

Planı ldquoİstikrar iccedilinde buumlyuumlyen gelirini daha adil paylaşan kuumlresel

oumllccedilekte rekabet guumlcuumlne sahip bilgi toplumuna doumlnuumlşen ABrsquoye uumlyelik

iccedilin uyum suumlrecini tamamlamış bir Tuumlrkiyerdquo vizyonu ve Uzun Vadeli

Strateji (2001-2023) ccedilerccedilevesinde hazırlanmıştır

100 sayfalık bu planda bilim başlığı bulunmamakta bunun yerine

ldquoARGE ve Yenilikccedililiğin Yaygınlaştırılmasırdquo konusunda bilimsel ve teknolojik

ilerlemeyle ilgili accedilıklamalara yer verilmektedir

Planda ARGErsquoye ayrılan buumltccedilenin arttırılmasının yanı sıra oumlzel

sektoumlrde uumlniversitelerde ve genel olarak ARGE ile ilgili faaliyetlerin teşvik

edilmesi araştırmacı insan guumlcuumlnuumln yetiştirilmesinin teşvik edilmesi oumlzel

sektoumlruumln buna youmlnlendirilmesi nanoteknoloji biyoteknoloji yeni nesil nuumlkleer

teknolojiler ile hidrojen ve yakıt pili teknolojilerinin sanayi politikalarında

oumlncelikli olarak yer alması bilgi iletişim ve uzay teknolojilerinin oumlncelikli

alanlar olması ARGE uumlruumlnlerinin sanayiye aktarılması iccedilin Teknoloji Transfer

Merkezleri kurulması başta AB uumllkeleri olmak uumlzere bilim ve teknoloji

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

105

alanında ileri duumlzeydeki uumllkelerle iş birliği yapılması gibi ilkeler bulunmaktadır

Bunun yanında planda bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması oumlnem

verilen konulardan biri olmuştur

Kalkınma Planlarına Goumlre Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknolojinin Konumu

Daha oumlnce belirtildiği gibi Tuumlrkiyersquodeki bilim ve teknoloji konusu 6

plandan başlayarak değerlendirilmeye alınmıştır Bunun nedeni bilim ve

teknoloji alanında kuumlresel boyutta meydana gelen gelişmelerdir Oumlzellikle

kuumlresel bilgi teknolojileri olarak bilinen dijital ortamın zaman ve mekacircn

kavramlarını oumlnemsizleştirmesi ve bu nedenle bilgiye olan hızlı erişim

olanaklarının artması uumllkelerin ARGE faaliyetlerine daha fazla oumlnem

vermelerine yol accedilmıştır Bu bağlamda Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun 8

Eyluumll 2005 tarihli 10 toplantısında aldığı karar ile ldquohacirclihazırda 067 olan

Gayri Safi Yurt İccedili ARGE harcamalarının (GSYARGEH) Gayri Safi Yurt İccedili

Hasılarsquoya (GSYİH) oranının diğer bir deyişle ARGE yoğunluğunun 2010 yılı

itibariyle 2rsquoye ccedilıkartılmasırdquo hedeflenmiştir (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve

Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 16)

Kamu kaynaklarından kamu kuruluşları ve uumlniversitelere ayrılan

fonlarla Sekizinci Beş yıllık Kalkınma Planı doumlneminde 2005 yılında oumlnemli

artışlar gerccedilekleşmiştir Akademik ARGE destek programı kamu ARGE destek

programı sanayi ARGE destek programı bilim ve toplum ve araştırmacı

yetiştirme destek programı olarak beş alt program başlatılmıştır Tuumlrkiyersquode bu

programların planlanması ve politikaların oluşturulması oumlnemli gelişim

goumlstergeleridir

Tuumlrkiyersquode uumlniversite kamu ve oumlzel kesim kuruluşlarında ccedilalışan

araştırmacı insan guumlcuuml ile yurt dışında ccedilalışan Tuumlrk araştırmacılarına youmlnelik bir

duumlzen olarak tasarlanan ARBİS (Araştırmacı Bilgi Sistemi) 2004 yılı başından

itibaren hizmete girmiştir Aralık 2005 tarihi itibarıyla ARBİSrsquoin 20000rsquoin

uumlzerinde onaylı kullanıcısının olduğu belirtilmiştir (DPT 9 Kalkınma Planı

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas Komisyonu Oumlzel Raporu 2007 s 20)

2006 yılından itibaren Sanayi ve Ticaret Bakanlığırsquonca SAN-TEZ

(Sanayi Tezleri Projesi) kapsamında projelerin desteklenmesine başlanmıştır

Bu ccedilerccedilevede uumlniversitelerde sanayinin sorunlarını ccediloumlzmeye odaklanan yuumlksek

lisans ve doktora tezleri desteklenmektedir

Tuumlrkiyersquonin ve diğer uumllkelerin bilim ve teknoloji alanındaki başarı

durumu Tablo 1rsquode goumlruumllmektedir Tablo 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Tuumlrkiye

ARGErsquoye ayrılan buumltccedile araştırmacı sayısı gibi temel goumlstergeler accedilısından 2007

yılında da Avrupa uumllkelerine goumlre duumlşuumlk sıradadır Tablodaki goumlstergelerde oumlne

ccedilıkan bir husus oumlzel kesimin ARGE faaliyetlerine katılımdaki oranın

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

106

duumlşuumlkluumlğuumlduumlr Tuumlrkiyersquode ulusal ARGE harcamaları iccedilinde 28 civarında olan

oumlzel kesim payı duumlnyadaki benzerlerine goumlre ccedilok duumlşuumlktuumlr Oumlrneğin İtalyarsquoda bu

oran 68rsquodir Oumlzel kesimde TZE ARGE insan guumlcuumlnuumln toplam ulusal ARGE

TZE insan guumlcuumlne yaklaşık 20 olan oranı da AB-25 ortalaması olan 50rsquonin

ccedilok altındadır Oumlte yandan araştırmacı sayısı 2002 yılında 23995 iken bu sayı

Tuumlrkiyersquoye en yakın olan İtalyarsquoda 71242 ve Japonyarsquoda 646547 olarak tespit

edilmiştir Dolayısı ile Tuumlrkiyersquode kişi başına duumlşen araştırmacı sayısı binde 14

iken İtalyarsquoda binde 68rsquodir Kısaca Tuumlrkiye ARGE yoğunluğu yani ARGE

harcamalarına ayrılan buumltccedilenin tuumlm GSYİHrsquoya oranı accedilısından 2002 yılı

itibarıyla planlarda hedeflenen 15 oranına ulaşamamış ve diğer OECD

uumllkeleri arasında duumlşuumlk bir duumlzeyde yer almıştır

Tuumlrkiyersquonin ARGE finansmanı kaynaklarının yaklaşık 65rsquoinin

uumlniversitelerde yoğunlaştığı goumlruumllmektedir Oumlzel sektoumlruumln bu konudaki

yetersizliğine ek olarak uumlniversitelerde yaratılan bilginin oumlzel kesimin

geliştireceği ve yuumlruumlteceği ticarileşme suumlrecine aktarılabileceği kurumsal

mekanizmaların yetersiz olduğuna ve de oumlzel kesimin bilginin kullanımı ve

geliştirilmesine youmlnelik kullanabilecek kaynaklardan yoksun olduğuna

değinilmektedir ldquoUumlniversite ve kamu araştırma kurumlarına sağlanan kaynağın

uumllke ihtiyaccedillarına doumlnuumlkluumlk ve uygulamaya aktarılma bakımından fayda izleme

ve değerlendirmesi ise bu izleme duumlzeni henuumlz kurulmadığı iccedilin

yapılamamaktadırrdquo (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas

Komisyonu Oumlzel Raporu 2007 s 26)

6 Kalkınma Planı doumlneminden bu yana ve oumlzellikle son kalkınma planı

olan 9 Planrsquoda bilim ve teknoloji alanında oumlzel sektoumlruumln daha buumlyuumlk bir yere ve

paya sahip olması artan bir oumlnemle ele alınmıştır Bilim teknoloji ve ARGE

faaliyetlerinin ağırlığının uumlniversitelerden ve kamu kurumlarından oumlzel sektoumlre

kaydırılmasının hedeflendiği goumlruumllmektedir Ancak guumlnuumlmuumlzde bu hedefe hacirclen

ulaşılamadığı da goumlzlemlenebilmektedir Tuumlrkiye 2003 yılında OECD uumllkeleri

arasında ARGE harcamalarında yuumlksek oumlğretim kurumlarının en fazla paya

sahip olduğu uumllke konumundadır

Tuumlrkiyersquode kalkınma planlarının incelenmesinde karşılaşılan oumlnemli

konulardan biri planlarda hedeflerinin olması gereken duumlzeyde kalması dolayısı

ile hayata geccedilirilememesidir

Kuşkusuz bu durumun mali kaynaklarla ilişkisi yadsınamaz Siyasi ve

ekonomik nedenler bağlamında buumltccedile olanaklarının yetersizliği harcamalardaki

savurganlık ve yaşanan ekonomik krizler Tuumlrkiyersquode bilim ve teknoloji

politikalarının geliştirilmesinde en buumlyuumlk engeller olarak karşımızda

durmaktadır

Tablo 1 Tuumlrkiyersquonin ve Diğer Uumllkelerin Bilim ve Teknoloji Goumlstergeleri

TUumlRKĠYE DĠĞER UumlLKELER

Goumlsterge En Son

Bilinen

Değeri

En Son

Bilinen

Yıl

Almanya İtalya G Kore OECD

Toplam

AB 25 AB 15 Japonya ABD

Gayri Safi Yurticcedili Ar-Ge

Harcamalarının Gayri Safi

Yurticcedili Hasılaya Oranı ()

066 2002 253 116 253 225 185 195 312 266

Kişi Başına Duumlşen Gayri Safi

Yurticcedili ARGE Harcamaları

(Amerikan Doları Satın Alma

Guumlcuuml Paritesine Goumlre)

433 2002 675 3052 467 573 4529 521 8494 9614

Toplam Araştırmacı Sayısı (Tam

Zaman Eş değer)

23995 2002 265812 71242 141917 - 1160305 1046547 646547 -

Bin Ccedilalışan Kişi Başına Duumlşen

Araştırmacı Sayısı

14 2002 124 68 78 - 102 11 131 -

Oumlzel Kesim Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi Yurt

İccedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

287 2002 692 483 749 678 634 744 702

Kamu Kesimi Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi Yurt

İccedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

70 2002 137 176 134 109 134 126 95 88

Yuumlksek Oumlğretim Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi

Yurticcedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

643 2002 17 328 104 184 22 219 139 159

Kaynak DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 24

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

108

Değerlendirme ve Sonuccedil

Modern topluma getirilen en buumlyuumlk eleştirilerden biri aklın

egemenliğini hedef almıştır Theodor Adorno (2007) ccedilağa egemen olan

bilimsel ve teknik duumlşuumlnme biccedilimlerinin diğer bir deyişle araccedilsalcı aklın

insanlığın hedeflerini kararttığını duumlşuumlnmektedir Bilimsel ve teknolojik

yenilikler akıl almaz bir hızla artarken toplumsal amaccedillar gittikccedile

oumlnemsizleşmektedir Dolayısıyla bilimsel yenilikler oumlrneğin son bilişim

teknolojileri ya da genetik alanındaki buluşlar neye hizmet edecekleri uumlzerine

bir politika geliştirilmeden hizmete sunulmaktadır Ancak bu teknolojik

donanımın kim iccedilin kimler yararına nasıl ve kimlerin kontroluumlnde

kullanılacağına ilişkin meşru bir tartışma zemini oluşturulamamakta politika

uumlretilememektedir Bu soruları sorarak bir bilim politikası uumlretilmesi sosyal

bilimler aracılığıyla muumlmkuumlnduumlr Bu accedilıdan kalkınma planlarında doğrudan

sosyal bilimlere ilişkin kapsamlı hedeflere ya da politikaya yer verilmemesi

bilimsel gelişmelerin kalkınma kavramıyla bağlantısının nasıl kurulacağı

sorusunu akla getirmektedir

Tuumlrkiyersquode bilimin oumlzguumlrce gelişme olanağı bulamamasının nedenleri

Akdiş tarafından şoumlyle sıralanmıştır (Akdiş 2004 s 2004) Bilime ayrılan

buumltccedilenin yetersizliği bilim insanlarının ccedilalışmalarıyla ilgili duumlzenlemelerde ve

başarı değerlendirme oumllccediluumltlerindeki sorunlar bilimsel buluşlarla ilgili

duumlzenlemelerin yetersizliği bilim kuruluşlarının birbirleriyle eşguumlduumlmluuml

ccedilalışmaması bu kuruluşların işleyişiyle ilgili ve genel olarak bilimin

finansmanıyla ilgili kanuni şeffaflığın bulunmaması oumlzel sektoumlruumln bilim ve

teknoloji geliştirmeye youmlnelik faaliyetlerinin yetersizliği uumlniversite sisteminin

bilimsel ccedilalışmayı ve buluşları teşvik etmemesi Tuumlrkiyersquode gerek bilimsel bilgi

birikimi gerek insan kaynağı olarak oumlnemli bir potansiyel bulunmasına karşın

tuumlm eksikliklerin oumltesinde oumlzellikle sosyal bilimlere ilişkin bir politika

geliştirilmemesi sonucunda bu birikim ve kaynakların sistematik ve amaca

youmlnelik kullanılamadıkları goumlruumllmektedir İnsan kaynaklarının eğitim

sisteminin altyapı oumlzelliklerinin ve kuumlltuumlrel unsurların Tuumlrkiyersquonin bilimsel

gelişmişlik duumlzeyini yuumlkseltmek uumlzere oumlrguumltlenmesinde yine sosyal bilimlerin

birikiminden yararlanmak gerektiği vurgulanmalıdır

Bilim politikası ccedileşitli sektoumlrler tarafından yuumlruumltuumllen bilimsel

ccedilalışmaların birbirleriyle ve toplumdaki gereksinimlerle eşguumlduumlmluuml olmasına

youmlnelik bir rehber olarak goumlruumllebilir Bu bağlamda Devlet Planlama Teşkilatı

tarafından hazırlanan kalkınma planlarındaki temel amaccedil bilimsel ccedilalışmaların

hızlandırılarak Tuumlrkiyersquonin gelişmiş uumllkelerin sahip olduğu bilimsel donanıma

ulaşmasıdır Bu ccedilerccedilevede kamu sektoumlruuml oumlzel sektoumlr ve uumlniversiteler tarafından

yapılan bilimsel ccedilalışmaların yeniden duumlzenlenmesi soumlz konusudur 1990rsquoların

sonunda Tuumlrkiyersquode ARGE harcamalarının 65rsquoi uumlniversiteler tarafından

30rsquodan daha az boumlluumlmuuml ise oumlzel sektoumlr tarafından yapılmaktadır Diğer OECD

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

109

uumllkeleriyle karşılaştırıldığında bu alandaki buumltuumln yuumlkuumln uumlniversitelerde

olduğuna oumlzel sektoumlruumln ise neredeyse ARGE yapmadığına değinilmektedir

(Irzık 1999 s 181) 2000rsquoli yıllarda ise bu oran 42rsquoye yuumlkselerek gelişmiş

uumllkelerin duumlzeyine biraz daha yaklaştığı goumlruumllmektedir (Irzık 1999 s 181) Bu

gelişme Tuumlrkiyersquode bilim ve teknoloji accedilısından yavaş bir gelişme eğiliminin

olduğunu goumlstermektedir

1990 yılında Goumlrguumln (1990 s 206) tarafından yapılan ccedilalışmada ARGE

faaliyetlerine yeterince oumlnem verilmediğine oumlzellikle bilimsel ve teknik

enformasyon konusunda bir bilim politikası oluşturulması konusunda

eksiklikler olduğuna değinilmiştir Bu sorun guumlncelliğini korumaktadır Bilim

ve teknoloji alanındaki bazı olumlu değişimlere karşın teknolojinin dışarıdan

satın alınması guumlnuumlmuumlzde devam etmektedir Ccedileşitli araccedilların yazılımları ya da

bilgisayar işletim sistemleri gibi bilgi yoğunluğu taşıyan teknolojiler

guumlnuumlmuumlzde de yurt iccedilinde geliştirilmemekte dışarıdan alınmaktadır Bu durum

bir bakımdan Tuumlrkiyersquonin ulusal bir teknoloji geliştirme youmlnuumlndeki hedefine

hacirclacirc ulaşamamış olması anlamına gelmekle birlikte bir bakımdan da bilişim gibi

bazı sektoumlrlerde ccedileşitli firmaların duumlnya ccedilapında tekel konumuna gelmeleriyle

ilişkilidir

2008 yılında hazırlanan OECD Bilim Teknoloji ve Enduumlstri

Raporursquonda Tuumlrkiyersquonin hacirclen teknoloji ithal eden bir uumllke olduğu patent

başvurularının buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln yabancı birey kuruluş ya da ortaklıklar

tarafından yapıldığı ve yerli patent başvuruların yalnız onda bir oranında

olduğunun yer aldığı bilgisi bulunmaktadır (OECD 2008) Bu tuumlr temel

goumlstergeler Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji alanında hedeflenenden henuumlz uzak

bir noktada bulunduğunu ortaya koymaktadır

Bell tarafından vurgulandığı gibi guumlnuumlmuumlzde bilginin sermayenin yerini

aldığı duumlşuumlnuumlluumlrse ldquobilgi zenginliğininrdquo toplumlarda eşitsiz bir dağılım

sistemiyle youmlnetilmesi ve kuumlresel rekabetin odağında bulunması şaşırtıcı

değildir Bu zenginlik kuumlresel oumllccedilekte sayılı kuruluşun elinde bulunmaktadır

Tuumlrkiyersquode bu eğilimin dikkatle değerlendirilmesi ve bilim politikasının bu

eşitsiz dağılıma ilişkin ccediloumlzuumlm uumlretmesi gerekmektedir Bu olmadığı suumlrece

Tuumlrkiye bilgi uumlreten değil bilgi bağımlısı bir toplum olarak kalacak ve ldquoikinci

elrdquo teknolojilerle ve onların getirdiği sorunlarla hedeflenen gelişmeyi

sağlayamayacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

110

Kaynakccedila

Acun R (2000) Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknolojinin Durumu Atatuumlrkrsquouumln Oumlluumlmuumlnuumln 62

Yılında Cumhuriyet Tuumlrkiyesinde Bilimsel Gelişmeler Sempozyumu 8-10

Kasım 2000 Alıntılama 05012008 1200

httpwwwhistoryhacettepeedutrarchivetrkblmtekhtml

Adorno T (2007) Kuumlltuumlr Enduumlstrisi İstanbul İletişim Yayınları

Akdiş C A (2004) Neden Bilim Tuumlrkiyersquode ve Duumlnyada Bilimin Organizasyonu ve

Finansmanı Pivolka 3 (11) 3-6

Bell D (1973) The Coming of Post-Industrial Society A Venture in Social

Forecasting New York Basic Boks Inc Publishers

Dura C Atik H (2002) Bilgi Toplumu Bilgi Ekonomisi ve Tuumlrkiye İstanbul Literatuumlr

Yayıncılık

Goumlrguumln A (1990) Bilim ve Teknik Enformasyonun Tuumlrkiyersquonin Sosyal Yapısına Etkisi

Yayımlanmamış Doktora Tezi Ankara Hacettepe Uumlniversitesi

Guumlltan S (2003) Bilgi Toplumu Suumlrecinde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiye Ankara Ankara

Uumlniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi

Irzık G (1999) Felsefeci Goumlzuumlyle Bilim-Teknoloji-Toplum Uumlccedilgeninde Tuumlrkiye

Uluslararası Bilim Teknoloji ve Toplum Sempozyumu iccedilinde (ss 175-182) H

Ansal D Ccedilalışır (Ed)

Karacasulu-Goumlksel N (2007) Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknoloji Politikalarının Gelişimi ve

Teknoloji Transfer Politikası Alıntılama 06012008 1600

httpwwwdtmgovtrdtmadminuploadEADTanitimKoordinasyonDbturkiy

edoc

Organization for Economic Cooperation and Development (2008) Science and

Innovation Profile of Turkey Science Technology and Industry Outlook

Paris OECD

TC Devlet Planlama Teşkilatı (1990) 6 Kalkınma Planı (1990-1994) Alıntılama

05012008 1430

httpekutupdptgovtrplanplan6pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (1995) 7 Kalkınma Planı (1996-2000) Alıntılama

05012008 1700

httpekutupdptgovtrplanplan7pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2000) 8 Kalkınma Planı (2001-2005) Alıntılama

06012008 1100

httpekutupdptgovtrplanplan8pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2006) 9 Kalkınma Planı (2007-2013) Alıntılama

06012008 1330

httpekutupdptgovtrplanplan9pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2007) 9 Kalkınma Planı (2007-2013) Bilim ve

Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu Alıntılama 09012008 1300

httpplan9dptgovtroik19_bilimteknoloji19bilimveteknolojipf

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

111

TC Başbakanlık 9 Kalkınma Planı Genelgesi Alıntılama 08012008 1130

httpregabasbakanlikgovtrEskiler20050720050705-16htm

Tuumlrk Muumlhendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) (2007) Kuumlreselleşme - Bilim ve

Teknoloji Alıntılama 07012008 1300

httpwwwtmmoborgtrgenelbizden_detayphpkod=3214amptipi=16

Tonta Y (1999) Bilgi Toplumu ve Bilgi Teknolojisi Tuumlrk Kuumltuumlphaneciliği 13 (4)

363-375

Toplu M (1999) Tuumlrkiyersquode Ulusal Enformasyon ve Bilim Politikaları Alanındaki

Yaklaşımlar Tuumlrk Kuumltuumlphaneciliği 13(4) 335-362

Uzun A (2006) Science and Technology Policy in Turkey National Strategies for

Innovation and Change During the 1983-2003 Period and Beyond

Scientometrics 66 (3) 551-559

Yuumlcel İ H (2006) Tuumlrkiyersquode Bilim Teknoloji Politikaları ve İktisadi Gelişmenin

Youmlnuuml Ankara DPT Yayını

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

112

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 113-131

OSMANLI İSTANBULrsquoUNDA BULUNAN BAZI MUumlSLİM VE

GAYRİMUumlSLİM MEZARLIKLARINDAKİ KİMİ SEMBOLLER

Oumlmer DELİKGOumlZ Fulya ALICcedil

Oumlzet

Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar

taşları uumlzerinde kullanılan sembollerin bir kısmı mevtanın tanıtıcı oumlzelliklerini

goumlsteren duumlnyevi sembollerdir İkinci bir kısmı ise daha ccedilok mezar taşlarında

kullanılması gelenek haline gelmiş dini kuumlltuumlrel sembollerden oluşur ki bunlar

sahibinin değil onun da iccedilinde bulunduğu toplumun duygu ve duumlşuumlnce yapısını

ortaya koymaktadırlar Bu tuumlrden semboller iccedilinde başta ağaccedil ve ccediliccedilek motifleri

meyveler ve bazı oumlzel anlamlar ifade eden eşyalar yaygınlıkla goumlruumllmektedir Bu

ccedilalışmada Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan ortak ağaccedil

motiflerinden servi ve defne meyve motiflerinden ise nar ve uumlzuumlm incelenmiş

eşyalar iccedilin ışık veren ateşli nesnelerden kandil lamba meşale oumlrnekleri ele

alınmıştır Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda yuumlzyıllarca bir arada yaşamış

toplumların hayal duumlnyalarında şekillenen bu oumlrneklerin oluşum aşamaları

mitolojiden kutsal kitaplara halk gelenek ve inanışlarından edebiyata pek ccedilok

farklı alanda izlenmeye ccedilalışılmıştır

Anahtar kelimeler Mezar taşları sembol ağaccedil motifi meyve motifi

ateş ve ışık nesneleri Osmanlı İstanbul Muumlsluumlman gayrimuumlslim

Some of the Symbols Used on Cemeteries of Muslim and Non-Muslim

in Ottoman Istanbul

Abstract

Some of the symbols that were used on Muslim and non-Muslim

gravestones in Ottoman period Istanbul have always been the symbols depicting

the characteristics of the person who is the owner of the grave Some other

symbols mostly include the religious and cultural symbols that have been a

tradition and have revealed the feelings and the ideas of not only the grave

ownerrsquos but also the societyrsquos in which the owner lived These symbols are most

commonly tree motifs flower motifs fruit motifs and some other things that

have special meanings In this research among the motifs that belong to both

Muslim and non-Muslim gravestones cypress and laurel as samples of tree

motifs grape and pomegranate as samples of fruit oil lamp lamp torch as

samples of lightening and burning objects have been studied The forming steps

of these samples which have been shaped in the imagination and creativity of

the societies that have lived together in Ottoman period Istanbul for hundred

years have been unveiled in many ways varied through mythology to holy

books folkloric customs and common beliefs to literature

Key words Gravestones symbol tree motif fruit motif fare and

lightening objects Ottoman Istanbul Muslim non-Muslim

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

114

Yaşamın şuumlphesiz en oumlnemli gerccedileği olan oumlluumlm oumlzellikle 18 ve 19

yuumlzyıllardaki sanayi devrimlerinden sonra hemen buumltuumln duumlnyada guumlnluumlk hayatın

olabildiğince dışına itilmeye oumltelenmeye unutulmaya ccedilalışılmıştır Bilim ve

teknolojideki gelişmeler insanlığın bu tutkusunu giderek daha fazla

guumlccedillendirmiştir Bir yandan tıp hastalıkların iyileştirilmesine yaşlanmanın

geciktirilmesine ccedilalışırken oumlte yandan yaşamı hızlandıran her tuumlrluuml teknik aygıt

da temelde insanlığa daha fazla zaman kazandırmayı amaccedillar Hayatı kayıt

altına alma onu saklama arzusu her tuumlrden goumlrsel işitsel teknolojinin

gelişmesini sağlar Ancak buumltuumln bunlar yine de insanı tatmin etmemiş sadece

oumlluumlmsuumlzluumlk tutkusunun artmasına ve buna bağlı olarak oumlluumlm duumlşuumlncesinin accediltığı

derin yaraları kapatmak adına onu duumlşuumlnmemeye () sevk eden yeni araccedillar

bulmaya ve hayatın tadını ccedilıkarma adına suumlrekli olarak onu tuumlketmeye

youmlnlendirmiştir

Geleneksel toplumlarda ise durum bunun aksinedir Oumlluumlm hayatın yanı

başında duumlşuumlnuumllmuumlş ve yok sayılmak yerine tuumlrluuml renk ve motiflerle suumlslenip

guumlzelleştirilmiştir Bu duumlşuumlncenin en somut biccedilimde goumlzlemlenebileceği yerler

şuumlphesiz tarihicirc mezar taşlarıdır Mezar taşları uumlzerinde oluşturulan sembol dili

modernitenin iccedilini boşaltmakla başa ccedilıkabileceğini sandığı oumlluumlm duumlşuumlncesinin

karşısına buumlsbuumltuumln başka ve capcanlı bir oumlluumlmle ccedilıkar acircdeta oumlluumlmsuumlzluumlk demek

olan bir oumlluumlmlehellip

Farklı din ve kuumlltuumlrlere sahip toplumların kendi tarihicirc benlikleri ve

hayal duumlnyaları doğrultusunda oumlluumlmuuml anlayış ve aktarış biccedilimleri bir araya

gelerek Osmanlı mezar taşlarında eşsiz bir resim arz etmektedir Bu resim

yuumlzyıllar suumlren bir iletişim ve etkileşimin sonucunda ortaya ccedilıkmış bir anlatımın

resmidir ve ortak bir yazılı ve goumlrsel kuumlltuumlr dilinin en guumlzel goumlstergelerinden

biridir

Son yıllarda Osmanlı mezar taşları uumlzerine yapılan ccedilalışmalar

yoğunlaşarak devam etmektedir Ancak bunlar daha ccedilok Muumlsluumlman mezar

taşlarına yoğunlaşmış farklı dinlere ait mezarlıkları da kapsayan bir ccedilalışma

yapılmamıştır Bu ccedilalışmada Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan Muumlslim ve

gayrimuumlslim mezar taşlarında yaygın olarak kullanılan ortak dinicirc sembollerden

birkaccedil oumlrnek uumlzerinde durulacak bu sembollerin oluşum aşamaları mitolojiden

kutsal kitaplara halk gelenek ve inanışlarından edebiyata kadar pek ccedilok farklı

accedilıdan incelenmeye ccedilalışılacaktır Bu ccedilalışma kapsamında İstanbulrsquodaki Şişli

Ermeni ve Rum mezarlığı Haskoumly Musevi mezarlığı Altunizade Ermeni

mezarlığı ile Eyuumlp Edirne Kapı mezarlığı ve Vefa Camii haziresindeki

mezarlıklar ele alınmıştır

Latince Symbolom (Merrill 1921 s 433) Sumbolos Symbolum Fr

Symbole İng Symbol (Firth 1973 s 47) duyu organlarıyla ifade edilemeyen

bir şeyi belirten somut nesne veya işaret remiz rumuz misal timsal ve alamet

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

115

karşılığında kullanılan tabii bir muumlnasebet yoluyla hatıra getiren veya beliren

her tuumlrluuml muumlşahhas şey yahut işarettir (TDK 2005 s 727) Sembol belli bir

duygu eylem veya tutumu goumlsteren bir unsur bir deyim bir sistem bir nesne

veya bir ferttir Sembol bilinen bir şekil ile onun sembolleştirdiği nesne

arasında tabii ve itibari olmayan bir benzetmeye dayanan bir karşılama fikrini

gerekli kılar Bir başka deyişle sembol bir nesne veya ruhi bir unsur eklenen

hissedilebilir bir tasavvurdur (Kardaş 1980 s 417) Bu tanımdan hareketle

mezar taşı sembolik olarak uumlccedil şekilde incelenebilir Oumlncelikle mezar taşı başlı

başına bir sembolduumlr ccediluumlnkuuml her mezar taşı en azından birinin oumllmuumlş olduğunu

ifade eder İkinci olarak mezar taşlarının şekilleri birer sembolduumlr gemi ya da

yelken biccediliminde mezar taşları veya lahitler bu sınıfta ele alınabilir Oumlrneğin

Muumlsluumlman mezar taşlarının ortalama bir insan boyunda olması ve en uumlstte bir

başlık bulunması bunun bir insan figuumlruuml olabileceğini akla getirir Uumlccediluumlncuuml

olarak ise taşların uumlzerine işlenmiş bulunan oyma figuumlrlerin her biri birer

sembolduumlr Osmanlı mezar taşları uumlzerinde kullanılan bu sembollerin bir kısmı

sahibinin mesleğini saraya yakınlığını bağlı bulunduğu tarikatı maddi

durumunu medeni hacirclini ilgi alanlarını kısacası kişinin tanıtıcı oumlzelliklerini

goumlsteren duumlnyevi sembollerdir Diğer kısmı ise daha ccedilok mezar taşlarında

kullanılması gelenek hacircline gelmiş dinicirc kuumlltuumlrel sembollerden oluşur ki bunlar

sahibinin değil onun da iccedilinde bulunduğu toplumun duygu ve duumlşuumlnce yapısını

ortaya koyarlar Bu tuumlrden semboller iccedilinde başta ağaccedil ve ccediliccedilek motifleri

meyveler ve bazı oumlzel anlamlar ifade eden eşyalar yaygınlıkla goumlruumllmektedir

Servi ve Defne

İstanbulrsquoda bulunan Muumlsluumlman Hristiyan ve Musevi mezar taşlarında

kullanılan en yaygın ortak ağaccedil motifleri servi ve defnedir Servi ağacı genelde

ağacın ince uzun yapısını goumlsteren bir buumltuumln olarak işlenmiş bazen en uccedil kısmı

hafifccedile yana doğru eğilmiştir Mezar taşlarında ccediloğu zaman tek bir servi ya da

ortadaki biraz yukarıda olmak uumlzere uumlccedil servi goumlruumllebileceği gibi (bk Ek 1)

başka ccediliccedilek motiflerinin de bulunduğu bir kompozisyonda iki servi motifine de

rastlanmaktadır (bk Ek 2) Defne ise ya tek bir yaprağı ya yapraklarından

yapılmış bir halka taccedil ya da iki defne dalından oluşan bir buket hacirclinde taşlara

işlenmiştir Bu iki ağaccedil hakkında dikkati ccedileken ilk ortak oumlzellik ikisinin de yaz

kış solmayan yaprak doumlkmeyen ağaccedillar olmalarıdır Bu oumlzellik iki ağacın da

oumlluumlmsuumlzluumlğuuml simgelemesinde ve zaman zaman hayat ağacı olarak

yorumlanmasında etkili olmuştur

Servi ağacının doğal nitelikleri servi motifinin şekillenmesindeki en

oumlnemli etkenlerden biridir Her şeyden oumlnce servi duumlnyanın en uzun ağaccedil

tuumlrlerindendir Tuumlrk mitolojisinde Yakutların inanışına goumlre Kutup Yıldızırsquona

uzanan ldquoDemirkazıkrdquo Altay mitolojisinde uumlzerinde Tanrı Bay Uumllgenrsquoin

oturduğu duumlşuumlnuumllen ağaccedil oumlrneklerinde olduğu gibi goumlğe uzanan ağaccedil Tanrırsquoya

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

116

giden yol olarak duumlşuumlnuumllmektedir (Ergun 2004 ss 145-147) Bu accedilıdan

bakıldığında oumlluumlmle Tanrırsquoya ulaşma duumlşuumlncesinin servi ağacıyla

ilişkilendirilmesi ve cennete varması temenni edilen kişinin mezar taşına servi

ağacı motifinin işlenmesi anlaşılır hacircle gelir Servi ağacının bir başka doğal

niteliği ise kesildikten sonra asla aynı koumlkten yetişmemesidir Bu durum

yaşayanlar iccedilin oumlluumlmuumln kesinliğini duumlnyada yeniden dirilmenin muumlmkuumln

olmadığını anlatır gibidir Bunların yanında ağacın dik ve duumlzguumln biccedilimi

doğruluğun duumlruumlstluumlğuumln ruumlzgacircrda savrulmayan sağlam yapısı ise sabrın

semboluumlduumlr Servi ağacı uzun yıllar boyu gelişirken koumlklerine yakın olan

yaprak ve dalları doumlkmekte boumlylece ağacın yeşil kısmı giderek yerden

yuumlkselmektedir Tasavvufta servinin bu hacircli duumlnyadan el ldquoetekrdquo ccedilekmeye

benzetilmektedir Servi ağacı mezar taşlarındaki bu sembolik kullanımının

yanında kendisine has guumlzel kokusundan dolayı mezarlıklarda tercih edilen en

oumlnemli ağaccedil tuumlruumlduumlr

Yunan mitolojisinde de servi ağacının oumlluumlmle ilişkili bir anlamı vardır

Apollonrsquoun sevgililerinden biri olan Kyparissos (ağacın Latince ismi de bu

mitten gelmektedir cupressus) guumlnuumln birinde dalgınlıkla Apollonrsquoun ccedilok

sevdiği bir geyiği oumllduumlruumlr Yaptığı bu hataya oumlyle uumlzuumlluumlr ki kendini

oumllduumlrmekten başka ccedilare bulamaz Apollon da onu matem semboluuml olmak uumlzere

bir servi ağacına ccedilevirir (Can 1997 s 61) Servi ağacının oluşumunu accedilıklayan

bu mitte işlenen oumlluumlmle ağaca doumlnuumlşme motifi Tuumlrk mitolojisi ve destanlarında

goumlruumllen ağaccediltan doğma-tuumlreme motifini hatırlatır Oumlrneğin Oğuz Kağan

Destanında Oğuz Kağanrsquoın karısının ve Uygurların Menşe efsanesinde de

Uygurların atası olan beş prensin bir ağacın kovuğundan doğdukları anlatılır

(Oumlgel 1989 ss 30-31) Boumlylece doğum ve oumlluumlmuuml varlığında birleştiren bu ağaccedil

yine bu duumlnya ile oumlte duumlnyanın arasında bir geccedilit oumlzelliği goumlsterir Yunan

mitolojisindeki Kyparissosrsquoun bir kadın olması Tuumlrk destanlarında da ağaca

doğurganlık atfedilmesi servi ağacının genelde dişil bir varlık olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Muumlsluumlman mezar taşlarında rastlanan servi ağacı iccedilinde servi

motifinin doğumda oumllen bir anne ve kız ccedilocuğunu sembolize etmesi de bu

ağacının dişilliğinin başka bir goumlstergesidir

Tevratrsquota Tanrı ccediloumllde yaşayanların hacirclini onların kendisinin yardımına

ne kadar muhtaccedil olduklarını anlattıktan sonra bu kullarını yalnız

bırakmayacağını vaat eder Ccedilıplak tepeleri ırmaklara kurak toprağı bir pınara

ccedilevirecektir Ccediloumlluuml tuumlrluuml ağaccedillara kavuşturacak bozkıra servi ağaccedilları

dikecektirldquoOumlyle ki insanlar goumlruumlp bilsinler hep birlikte duumlşuumlnuumlp anlasınlar ki

buumltuumln bunları Rabbrsquoin elleri yapmış (hellip)rdquo (Yşa 41 s 20) Rabbrsquoin elleriyle

acircdeta ccediloumllde yaratılan cennette servi ağacının anılması dikkat ccedilekicidir Yine

aynı boumlluumlmde şoumlyle der Tanrı Luumlbnanın goumlrkemi olan ccedilam koumlknar ve servi

ağaccedilları tapınağımı suumlslemek iccedilin hep birlikte sana taşınacak Ayak bastığım

yeri goumlrkemli kılacağımrdquo (Yşa 60 s 13) Burada da servi goumlrkemiyle anılmakta

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

117

ve Tanrırsquonın ululuğuyla ilişkilendirilmektedir Yine Tevratrsquota Sur kentine ait

buumlyuumlk ticaret gemisinin zenginliği ve ihtişamı anlatılırken şoumlyle denir

ldquoKuumlreklerini Başan meşelerinden Guumlverteni Kıbrıs kıyılarından getirilen servi

ağaccedillarından yaptılar fildişiyle suumlsledilerrdquo (Hez 27 s 6) Boumlylece servi ağacı

Tevratrsquota guumlzelliği goumlrkemliliği ihtişamı ile anılmış olur (bk Ek 3) Diğer uumlccedil

kutsal kitapta ise servi ağacından bahsedilmemiştir Bu durum servi ağacının

taşıdığı sembolik anlamların dinicirc metinlerden ccedilok mitolojiden ve diğer halk

anlatılarından beslendiğini goumlstermektedir

Defne motifi ise Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde pek fazla goumlruumllmez Bunun sebebi

defnenin daha ccedilok Akdeniz ve okyanus iklimi olan yerlerde yetişmesi ve

Tuumlrklerin bu bitkiyle geccedil doumlnemlerde tanışmasıdır Bu bağlamda motif

Hristiyan ve Musevi mezar taşlarında yaygın olarak kullanılmakla birlikte

Muumlsluumlman mezar taşlarına ancak 18 yuumlzyılda goumlruumllmeye başlar (bk Ek 4)

Mezar taşlarında kullanılan şekliyle defne motifinin oluşmasındaki en

oumlnemli etken Yunan mitolojisidir Irmak Tanrısı Peneusrsquoun kızı altın sarısı

saccedilları mis gibi kokan guumlzel narin vuumlcudu ile goumlren herkesi buumlyuumlleyen Daphne

dağlarda ormanlarda tek başına dolaşmayı yabani hayvan avlamayı seven

oumlzguumlrluumlğuumlne tutkun inatccedilı gururlu ve tıpkı Artemis gibi evlenmemeye yemin

etmiş bir su perisidir Yakışıklı ve yenilmez Apollon guumlneşin muumlziğin ve okun

Tanrısı bir guumln ormanda tek başına lirini ccedilalarken goumlruumlr Daphnersquoyihellip O an aşk

Tanrısı Eros Apollonrsquoun bir zamanlar kendisine ettiği kuumlstahlığı hatırlayarak iki

ok atar hemen aşk okunu Apollonrsquoa nefret okunu Daphnersquoyehellip İccedilinde

buumlyuumlyen aşkla Daphnersquonin peşinden gittikccedile Apollon delice bir nefretle kaccedilar

Daphne Sonunda tam Apollon ona erişecekken Daphne Toprak Ana Gaiarsquoya

yalvarır ldquoBeni oumlrt beni sakla beni korurdquo Toprak Ana bu duaya cevap verir

Daphnersquonin guumlzel vuumlcudunu bir ağaca doumlnuumlştuumlruumlr altın sarısı saccedillarını yaz kış

solmayan yapraklarahellip Apollon o guumlnden sonra kavuşamadığı sevgilisinin

saccedillarının eşsiz kokusunu taşıyan bu yaprakları taccedil yaparak bir onur simgesi

olarak taşıyacaktır başında (Can 1997 s 55) Ondan sonra diğer Tanrılar

kahramanlar acirclimler de bu tacı benimseyecekler olimpiyatların oumlncuumlluuml olan

Pitik yarışlarda kazananın başına yine defne yapraklarından bir taccedil takılacaktır

Bu tacın yaşam ve oumlluumlmle nasıl ilişkilendirildiğini goumlsteren en oumlnemli oumlrnek ise

İncilrsquode karşımıza ccedilıkar Burada iman eden insanların duumlnyadaki durumu bir

koşuya katılan yarışmacıların durumuna benzetilir Ancak arada bir fark vardır

ldquo(hellip) Boumlyleleri bunu ccediluumlruumlyuumlp gidecek bir defne tacı kazanmak iccedilin yaparlar

Bizse hiccedil ccediluumlruumlmeyecek bir taccedil iccedilin yapıyoruzrdquo (1 Ko 9 s 25) Mezar taşlarında

kullanılan defne tacı motifini İncilrsquodeki bu ayetten hareketle kişinin iyi bir

hayat yaşayıp oumlmuumlr boyu suumlren bu yarışı başarıyla tamamladığı ve oumlluumlmsuumlzluumlk

tacını kazandığı şeklinde okuyabiliriz (bk Ek 5)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

118

Nar ve Uumlzuumlm

Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar

taşlarında kullanılan ortak sembollerden bir boumlluumlmuumlnuuml de meyveler

oluşturmaktadır Tuumlrk suumlsleme sanatlarında ağırlıklı olarak bitkilerin ve

oumlzellikle de meyvelerin kullanılması genellikle İslamiyetrsquoteki tasvir yasağıyla

ilgili bir durumdur Ancak mezar taşlarında goumlruumllen meyve motifleri 17

yuumlzyıldan sonra tasvir yasağını unutturacak kadar gerccedilekccedili hacircle acircdeta birer

natuumlrmort hacircline gelir Boumlylece Orta Asya kuumlltuumlrlerinden bu yana kullanıla-

gelen meyve motifleri ile gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan meyve

motifleri arasındaki etkileşimin niteliği de anlaşılır

Mezar taşlarında neredeyse buumltuumln meyveleri goumlrmek muumlmkuumlnduumlr

Bunlar bazen bir meyve tabağı iccedilinde bir arada goumlruumlluumlrken bazen de tek ve accedilık

bir biccedilimde taşlara hakkedilmişlerdir Meyveler tohumunu iccedilinde saklaması

nedeniyle hemen buumltuumln kuumlltuumlrlerde oumlncelikle doğurganlığın ve oumlluumlmsuumlzluumlğuumln

semboluumlduumlr Mezar taşları uumlzerinde en sık rastlanan meyve motifleri nar ve

uumlzuumlmduumlr Bu iki meyvenin de ccedilok ccedilekirdekli yani ccedilok tohumlu olması dikkat

ccedilekicidir

Nar meyvesi Yunan mitolojisinde Demeterrsquoin kızı Korersquonin

(Persephone) kaccedilırılması hikacircyesinde geccediler Hades Korersquoyi yer altındaki

uumllkesine goumltuumlrduumlğuumlnde ona nar yedirir Ccediluumlnkuuml oumlluumller uumllkesinde bir şey yiyen bir

daha buradan ayrılamamaktadır Kore de her ne kadar yılın uumlccedilte ikisini

annesiyle geccedilirebilecekse de yine Hadesrsquoe doumlnecektir (Can 1997 s 138) Bu

motifi insan duumlnyada ne kadar vakit geccedilirirse geccedilirsin sonunda ait olduğu oumlte

acircleme doumlnecektir şeklinde yorumlamak gayet muumlmkuumlnduumlr Aynı zamanda bu

mitolojik hikacircye buumltuumln kutsal kitaplarda benzer şekilde yer alan yasak meyve

motifini de akla getirmektedir Ccediluumlnkuuml tıpkı Kore gibi cennette yasak meyveyi

yani elmayı yiyen Acircdem de bu sebeple oumlluumlmluuml olmuştur Başka bir deyişle

sadece cennetten kovulmakla kalmamış bir suumlre oraya doumlnmemeye mahkucircm

edilmiştir Mezar taşları uumlzerinde yer alan nar motifi insanlığın bu değişmez

yazgısının bir anlatımıdır

Kore genccedilliğin guumlzelliğin ve baharın semboluumlduumlr ve ccediloğu zaman bir

narla ifade edilir Narın bu oumlzel anlamı Hristiyan kuumlltuumlr ve edebiyatına

oumlluumlmsuumlzluumlk ve yeniden doğuş umudunun semboluuml olarak uyarlanır Yine

Hristiyanlarca bir meyvede yuumlzlerce tohumun bulunması ldquoccedilokluktaki birlikrdquo

duumlşuumlncesiyle ilişkilendirilir (Keister 2004 s 59)

İran mitolojisinde İsfandiyarrsquoın nar yedikten sonra yenilmez olduğu

Budizm inancında ise ccedilocukları yiyen koumltuuml Tanrıccedila Haritirsquonin nar yedikten

sonra bu ldquogereksizrdquo alışkanlığından kurtulduğu anlatılır (Arık 2009 s 586) Bu

iki oumlrnekte yer alan manevi iyileştiricilik oumlzelliği narın ccedilok eski doumlnemlerden

beri şifahi maksatlarla kullanılmasıyla ilgilidir

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

119

Zerduumlştluumlkte nar kutsal bir ağaccediltır Ateşgedelerde yani Zerduumlşt dini

bağlılarının kutsadıkları ateşi iccedilinde koyup sakladıkları yerlerde birkaccedil nar ağacı

dikilir ve dalları kutsal toumlrenlerde bersem olarak insanların ellerinde yer alırdı

(Yıldırım 2008 s 285) Dikkat edilirse servi ve defne gibi nar da yaz kış yeşil

kalan bir ağaccediltır ve oumlluumlmsuumlzluumlkle ilişkisi yine bu yolla kurulur Tanelerinin

sayıca fazlalığı ise zenginlikle ilişkilendirilir Anadolursquoda ise yeni evlenen

ccediliftlere evlilik toumlreninden sonra ldquoccedilok ccedilocukları olmasırdquo dileğiyle ccedilocuğu

olmayan kadınlara tedavi amacıyla nar taneleri yedirilmektedir İslami ruumlya

tabirleri iccedilinde de narın bereket doğurganlık (kadın) ve zenginlikle ilişkisi

kurulur narın nerede bulunduğuna rengine tadına ruumlyanın goumlruumllduumlğuuml mevsime

goumlre bu kavramlar ayrıntılandırılır Buguumln Anadolursquonun pek ccedilok yerinde hacirclacirc

yere nar tanesi doumlkmenin duumlşuumlrmenin guumlnah olduğuna inanılır

Kurrsquoanrsquoda nar Enrsquoam Suresirsquonin iki ayetinde (99 141) geccediler ilkinde

hurma uumlzuumlm ve zeytinle ikincisinde ise yalnız hurma ve zeytinle birlikte anılır

ve bu meyvelerin ldquohem birbirine benzer hem de benzemezrdquo oldukları

vurgulanır Bu durum ldquoinananlar iccedilin ibretrdquotir Bu ayetlerde nar meyvesinin

yapıca zenginliğine ve kutsiyetine işaret edilir Rahman suresinde cennetin

nimetleri arasında hurma ve nar sayılır Pek ccedilok hadiste de nar cennet meyvesi

olarak zikredilir (bk Ek 6) Tevratrsquota ise en ccedilok giysi ya da suumltunların

suumlslemelerinde ağ ccedilıngırak ya da zincirle birlikte kullanılan nar motiflerinden

bahsedilir motiflerin kullanıldığı sayı ve renkler belirtilir (bk Ek 7) Birkaccedil

ayette ise nar bereketin semboluuml olarak kullanılır İncilrsquode nar meyvesine yer

verilmemekle birlikte Hz Meryem ve İsa tasvirlerinde nar kıyamet guumlnuumlnuuml ve

cennetteki sonsuz hayatı simgelemek uumlzere sıklıkla kullanılır

Hem Kuranrsquoda hem Tevratrsquota nar ile birlikte anılan uumlzuumlm de mezar

taşlarında sıklıkla goumlruumllen meyve motiflerinden biridir Tıpkı nar gibi uumlzuumlm de

Kuranrsquoda cennet meyvesi olarak duumlnyada ise inananlar iccedilin ibret verici

niteliğiyle işlenir Uumlzuumlm şarabın hammaddesi olarak da Kuranrsquoda geccediler Nahl

Suresirsquonde uumlzuumlmden hem sarhoş edici bir iccedilecek hem de guumlzel bir rızık elde

edilmesi mucizesinden bahsedilir (Nahl 67)

Uumlzuumlm ve şarap arasındaki ilişki uumlzuumlm motifinin en belirgin niteliğini

oluşturur Elbette ilk olarak akla ccediloğu zaman elinde bir buğday başağı ve uumlzuumlm

asmasıyla resmedilen şarap Tanrısı Diyonisosrsquou ve onun adına duumlzenlenen

bolluk ve bereket toumlrenlerini getirir Hristiyan sembolizminde ldquouumlzuumlm ve uumlzuumlm

salkımı dinicirc seremonilerde iccedililen ve İsarsquonın kanının semboluuml olan şarabı temsil

eder Mezar taşlarında bazen uumlzuumlm salkımları buğday başaklarıyla birlikte

kullanılır Bu şarap ve ekmek ikilisi hem Hristiyan dinicirc seremonisine accedilık bir

goumlndermedirrdquo (Keister 2004 s 57) hem de Diyonisos toumlrenlerinin belirgin

izlerini taşır Hristiyanlıkta uumlzuumlmuumln oumlnemli bir niteliği daha vardır uumlzuumlm

hasadın ilk meyvesi kabul edilir bu sebeple Tanrırsquoya ait olduğuna inanılır ve

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

120

ona adanır Tapınak rahipleri tarafından bu amaccedilla duumlzenlenen şoumllenlere

Tevratrsquota da yer verilir (Yşa 16 s 10) Hristiyanlığın doğuşuyla birlikte bu

toumlrenlere yeni bir anlam yuumlklenir Hz İsa Hz Meryemrsquoin ilk meyvesidir ve bu

sebeple Tanrırsquoya sunulur (Luka 2 ss 25-30) Bu şoumllen guumlnuumlmuumlzde hacirclen

oumlzellikle Ermeniler yani Osmanlı İstanbulrsquoundaki ağırlıklı Hristiyan nuumlfusu

arasında yaygındır Boumlylece Hristiyan mezar taşlarında goumlruumllen uumlzuumlm motifi Hz

İsarsquoyı sembolize eder ya da onunla ilişkilidir

Şenocak ldquoTuumlrk Halk Kuumlltuumlruumlnde Mitolojik Bağlamda Uumlzuumlmuumln Yerirdquo

adlı makalesinde arkeolojik bulgulara goumlre uumlzuumlmuumln ana vatanının Anadolu

olduğu bilgisine yer verdikten sonra Hititlerden bu yana uumlzuumlmuumln kutsanmadığı

hiccedilbir uygarlık olmadığını belirtir (Şenocak 2007 ss 164-172) Tasavvufta

şarap olgunluk erdem ve kacircmil insanın semboluumlduumlr Mevlacircnarsquonın dilinde koruk

uumlzuumlm ve şarap bilmek bulmak ve olmak anlamlarını karşılar Uumlzuumlm nasıl

ayaklar altında ezilerek şaraba doumlnuumlşuumlyorsa kacircmil insan da benliğini oumlyle hiccedile

sayarak ruhsal gelişimini tamamlayacaktır Yoklukta varlığı goumlrmek uumlzuumlmde

şarabı goumlrmek gibidir (Akpınar 2005 ss 154-155) Elbette şarabın aşk

sarhoşluğuyla da accedilık bir ilişkisi vardır bunun sonucunda tasavvufun

etkisindeki divan şiiri ldquouumlzuumlm suyurdquo ldquouumlzuumlmuumln kızırdquo gibi mazmunlar yer alır

Tuumlrk halk edebiyatında da uumlzuumlm ccedileşitli oumlzellikleriyle hemen buumltuumln tuumlrlere konu

olur (Şenocak 2007 s 165) (bk Ek 8)

Kandil Lamba Meşale

Mezar taşlarında goumlruumllen motiflerden bir boumlluumlmuuml de kandil lamba

meşale gibi ışık veren eşyalardır Erken doumlnem Muumlsluumlman mezar taşlarında

daha ccedilok zincire asılı bir kandil goumlruumlluumlrken (bk Ek 9) 17 yuumlzyıldan itibaren

mezar ustalarının ccediloğunun Ermeni olması ve Avruparsquodan getirtilen mezar

taşlarının kullanılmasının yaygınlaşmasıyla diğer Batılı motifler gibi meşale

motifi de Muumlsluumlman mezar taşlarında goumlruumllmeye başlanır Rum Ermeni ve

Musevi mezarlıklarında ccedilapraz durumda veya ayrı ayrı iki meşale bazense tek

bir meşale ya da lamba goumlruumlluumlr (bk Ek 10) Musevi mezar taşlarında sıklıkla

goumlruumllen motiflerden biri de ldquomenorahrdquo denilen şamdanlardır Aslında menorah

yedi kolludur ve belirgin biccedilimde tapınağı simgeler Ancak Avruparsquoda mezar

taşlarında bu yedi kollu menorahın kullanılmasının yasaklanması nedeniyle

daha ccedilok uumlccedil ya da beş kollu menorahlara rastlanır (Keister 2004 ss 154-155)

Hristiyan sembolizminde ise İsa duumlnyanın ışığıdır Bu sebeple başta mum olmak

uumlzere ışık veren nesneler İsarsquonın semboluuml kabul edilir Sunaktaki iki mum ise

Hristiyanlığın haccedil ile sembolize edilen ikili doğasını (insani ve ilahi) anlatır

(Baldock 1995 s 88) Yine tapınaklarda dua edilen yerlerde yakılan mum

ateşin daima goumlğe uzanan yapısı ve yuumlkselen dumanı sebebiyle Tanrırsquoya

ulaşmanın bir yolu olarak duumlşuumlnuumlluumlr

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

121

Keister lamba iccedilin ldquoışık yayması sebebiyle bilgelik doğruluk ve

kutsallığın simgesidirrdquo der (Keister 2004 s 117) Sadece lamba değil ışık

veren diğer nesneler de aslında aynı işlevi goumlruumlrler Yunan mitolojisinde

Tanrıların bir yere gelmesi ya da ortaya ccedilıkması olayı goumlz kamaştırıcı bir ışıkla

gerccedilekleşir İsa ve Meryem tasvirlerinde goumlruumllen hare de ışıktan başka bir şey

değildir (bk Ek 11)

Arapccedilada ışık anlamına gelen Nur hem Allahrsquoın hem Kurrsquoanrsquoın

isimlerinden biri ve hem de Kurrsquoanrsquoda geccedilen bir ayetin adıdır Tevratrsquota da ldquoYa

Rab Işığım sensin Karanlığımı aydınlatırsınrdquo (2 Sa 22 29) denmektedir

Işığın oumlluumlm ile ilişkisi ise birccedilok farklı accedilıdan kurulabilir Sadece Kurrsquoanrsquoda

ışığın kullanıldığı anlamlara bakarak bu ilişkinin en azından İslam duumlnyasında

nasıl şekillenmiş olduğunu anlamak muumlmkuumlnduumlr Mukatil b Suumlleyman enndashNucircr

kelimesinin Kuracircnndashı Kerimde on ayrı anlamda kullanıldığını soumlyler ve bunları

İslam iman hidayet peygamber guumln ışığı ay ışığı Allahın Sırat uumlzerinde

muumlminlere vereceği ışık Tevrattaki helal ve haram ayrımı ve onun huumlkuumlm ve

oumlğuumltleri Kuracircnndashı Kerimdeki helal ve haramların beyanı ve bizzat Allahın

ziyası diye sayar (Mukatil 2004 ss 163-164) Buradan hareketle denilebilir ki

mezar taşındaki ışık veren alet kişinin iyi bir hayat yaşadığını goumlsterebileceği

gibi oumlluumlm yolculuğunun herhangi bir aşamasında ihtiyaccedil duyacağı ışığı bulması

temennisini de goumlsterir

Kandil lamba meşale gibi ışık veren eşyaların bir başka ortak oumlzelliği

ise iccedillerinde ateşi barındırmalarıdır Şamanlık Zerduumlştluumlk gibi ccedilok Tanrılı

dinlerde Eski Ccedilinrsquode Eski Mısırrsquoda Suumlmer Hitit Eski Yunan ve Roma

uygarlıklarında ateş hep kutsaldır Adına tapınaklar yapılmış ilahlar

yaratılmıştır Eski Tuumlrk inanışlarındaki ocak kuumlltuumlnuumln ateşle ilişkisi burada da

ateşin varlığın devamı ile birleştirildiği bilinmektedir Anadolursquoda Nevruz

Bayramında yakılan ateşin ruhu temizleme ya da koumltuuml ruhları kovma oumlzelliği

oumlluumlmle ilgili rituumlellerden biri olan oumlluumlnuumln odasında mum yakma ya da bazı

boumllgelerde goumlruumllen cenaze akşamı mezarın başında ateş yakma geleneğinde de

accedilıkccedila goumlruumlluumlr (Tatlılıoğlu 2000 s 10) Duumlnyanın hemen her yerinde her

toplumda ateşe tapmanın izleri goumlruumlluumlr Bu ortak motif mezar taşlarına ışık

yayan eşyalar başka bir deyişle ateşli nesneler aracılığıyla girer Burada da

oumlluumlnuumln ruhunu temizleme boumlylelikle onu oumlte duumlnyaya hazırlama ya da bu

yolculuk sırasında kendisine musallat olabilecek koumltuuml ruhlardan onu koruma

amacı hissedilir

Kuranrsquodaki Nur Suresirsquonde ldquoAllah goumlklerin ve yerin nurudur Onun

nuru iccedilinde bir kandil bulunan bir oyma huumlcre misalidir Kandil bir sırccedila

iccedilindedir Bu sırccedila sanki inciden bir yıldızdır ne doğuya ne de batıya nispet

edilen muumlbarek bir zeytin ağacından tutuşturulur Onun yağı hemen hemen ateş

dokunmasa bile ışık verir nur uumlstuumlne nur Allah dilediğini kendi nuruna

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

122

youmlneltir ve insanlara birccedilok misaller verir Allah her şeyi bilendirrdquo

denmektedir (24 Nur s 35) Burckhardt İslam Sanatı adlı kitabının Sanat ve

Ayin boumlluumlmuumlnde iccedilinde kandil bulunan bu oyma huumlcrenin camilerde bulunan

mihrap ile benzerliği uumlzerinde durur ve ldquodahası bu durum mihrabın oumlnuumlne bir

lamba asılmak suretiyle vurgulanırrdquo der (Burckhardt 2006 s 105) Yukarıda

yer verilen ayetlerde kandil acircdeta Allahrsquoın ldquoher şeyi bilenrdquo sıfatını tanımlamak

iccedilin kullanılmıştır Mihrab ise dinicirc bilgilerin verildiği bir yerdir ve kurulan

bağlantı ilimle ilgilidir Burada kandil ilmin semboluumlduumlr

Işık veren eşyalar iccedilinde kandil motifinin Muumlsluumlman Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde

oumlzel bir yeri daha vardır ProfDr Bahaeddin Oumlgel Tuumlrk Kuumlltuumlr Tarihine Giriş

adlı kitabında ldquogerek Buda mabetlerinde ve gerek Muumlsluumlman tekkelerinde

kandillerle mumları yakmaya memur edilmiş kimselerrdquo olduğunu ve ldquoccedilırakccedilı

veya kandili yakan bu kişilerin mevki ve memuriyetlerinin de oldukccedila yuumlksekrdquo

olduğunu belirtir (Oumlgel 1985 s 322) Muhammed Beşir Aşan ise ldquoTabanbuumlkuuml

Koumlyuuml Mezarlıklarırdquo adlı bildirisinde buradan hareketle kandil motifinin oumlzellikle

Bektaşi tarikatı iccedilerisinde bu ldquoccedilerağ yakmardquo işini uumlstlenmiş kişilerin mezar

taşlarında kullanıldığını oumlne suumlrer (Aşar 1986 s 159)

Daha ccedilok gayrimuumlslim mezar taşlarında goumlruumllen meşale ise ilk olarak

akla Yunan mitolojisindeki tarım ve Bereket Tanrıccedilası Demeterrsquoin yasını getirir

Demeter Zeusrsquotan olan kızı Kore (Persephone) Cehennem Tanrısı Hades

tarafından kaccedilırıldığında dokuz guumln dokuz gece elinde buumlyuumlk meşalelerle her

yerde kızını arar Daha sonra Korersquonin Zeusrsquoun da izniyle Hadesrsquoin karısı

olduğunu oumlğrendiğindeTanrıccedila Olimposrsquotaki goumlrevini bırakarak yaşlı ve fakir

bir kadın kılığında duumlnyada dolaşmaya başlar Bu sırada oumlylesine bir kıtlık olur

ki Zeus Korersquoyi yılın belli doumlnemlerinde yeryuumlzuumlne bırakması iccedilin Hadesrsquoi

ikna etmek zorunda kalır (Can 1997 s 138) Bereket Tanrıccedilası Demeter bu

uumlzuumlcuuml olayı anıştırması iccedilin ccediloğu zaman elinde bir meşale ile resmedilir

Boumlylece meşale motifi sevdiğini yitirme anlamını da yuumlklenmiş olur ki kişinin

kaybettiği yakınının mezarına bir meşale hakkettirmesi onu daima aradığı ve

oumlzlediği iletisini taşır

Kutsal kitaplarda da meşalenin ccedilok farklı kullanımlarına rastlanır

Yaygın anlamı elbette aydınlatıcı yol goumlsterici araccediltır Ancak oumlrneğin

accedilıklaması daha guumlccedil bir kullanımı İncilrsquoin Vahiy boumlluumlmuumlnde goumlruumlluumlr İsarsquonın

goumlğe yuumlkselmesi ve Rabbrsquoi ile karşılaşmasını anlatan boumlluumlmde Tanrırsquonın oumlnuumlnde

yedi meşalenin durduğu bunların Tanrırsquonın yedi ruhu olduğu soumlylenir (Va 4 s

5) Tıpkı Kurrsquoanrsquodaki Nur Suresirsquonde olduğu gibi burada da Tanrı ile ışık

arasında bağlantı kurulur

Lamba ise Yunan mitolojisinde Psykhersquonin acircdeta aşkıyla merak

duygusu arasında bir seccedilim yapmakla sınanmasının semboluumlduumlr Aşk Tanrısı

Eros guumlzeller guumlzeli Psykhersquoye acircşık olur Onun iccedilin muhteşem bir saray yapar

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

123

bir insanın isteyebileceği her şeyi verir ona Ancak annesi Afroditrsquoin

kıskanccedillığından ccedilekinerek ona yuumlzuumlnuuml goumlstermez kimliğini bildirmez Tek

dileği Psykhersquonin bu sırrı oumlğrenmeden kendisini sevmesidir Ancak Psykhersquonin

merakı aşkına uumlstuumln gelir ve bir guumln bir hileyle Eros gelmeden bir vazonun

altına sakladığı lambayı ccedilıkararak sevdiği erkeğin yuumlzuumlne bakar Psykhersquonin

kendisine ihanet ettiğini goumlren Eros kanatlarını accedilıp uccedilar gider Bundan sonra

Psykhe Erosrsquoun aşkını tekrar kazanabilmek iccedilin Afroditrsquoe koumllelik etmek ve her

tuumlrluuml acıya katlanmak zorunda kalacaktır (Can 1997 ss 103-106) Bu hikacircyede

lamba insanın kendisinden gizlenen bilmemesi oumlğuumltlenene karşı duyduğu

merakın goumlstergesidir ki duumlnyada şuumlphesiz her insanın yaşadığı ancak

mahiyetini hiccedil kimsenin tam olarak bilmediği tek şey oumlluumlmduumlr (bk Ek 13)

Sonuccedil

Mezar taşlarında kullanılan motiflerin oluşumundaki en oumlnemli etken

fiziksel oumlzellikleridir Servi ve defne yaprak doumlkmeyen ağaccedillar oldukları iccedilin

oumlluumlmsuumlzluumlkle nar ve uumlzuumlm tanelerinin sayıca fazlalığı sebebiyle bereketle

ilişkilendirilir Ayrıca tıpkı ağaccedillar gibi ateş de goumlğe uzanan yapısıyla Tanrırsquoya

giden bir yol kabul edilir Motiflerin en accedilık karşılıklarını buldukları kaynak ise

mitolojidir Mezar taşlarında goumlruumllen motiflerin birccediloğu kutsal kitaplarda da

suumlslemede kullanılan motifler olarak ele alınır Bu durum semboller uumlzerindeki

anlaşmanın bilinen kutsal kitaplardan daha eskilere dayandığının en accedilık

goumlstergesidir Bununla birlikte dinler motiflerin doğuşunda değilse bile

gelişiminde oumlnemli rol oynar bunların ifade ettikleri anlamları şuumlphesiz

zenginleştirirler

Ağaccedillar ve meyveler canlı olduklarından yaşam oumlluumlm ve oumlluumlmsuumlzluumlkle

ilgili anlamlar yuumlklenirler Ancak canlı olmayan kandil lamba meşale

motiflerinden hiccedilbirinin boumlyle bir anlamı yoktur İnsanın kendi varlığı ile

oumlzdeşlik kuramadığı bu nesneler semboller duumlnyasında da ağırlıklı olarak

yardımcı birer eşya vazifesi goumlrmeye devam ederler koruyuculuk aydınlatıcılık

gibi

İncelenen ortak ağaccedil ve meyve motiflerinin genel olarak doğurganlık

niteliği taşıdığı ve bu sebeple daha ccedilok dişil anlamlar ifade ettikleri goumlruumlluumlr Işık

veren eşyalar ise eril guumlccedille oumlzellikle de Tanrı ile ilişkilendirilmektedir Boumlylece

insanın varlığı ve varlığının devamı dişil Tanrı ise eril sembollerle ifade edilmiş

olur

Ele alınan oumlrnekler ışığında Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan

Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan motiflerin birbirlerine ccedilok

uzak anlamlar taşımadıkları accedilıktır Oumlrneğin şarap Hristiyanlarca kutsal

Muumlsluumlmanlarca haram kabul edilirken uumlzuumlm motifinin kullanımı ve yuumlklendiği

anlamlar her iki dinin mezar taşlarında neredeyse aynıdır Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

124

neredeyse hiccedil goumlruumllmeyen defne motifi Muumlsluumlman mezar taşlarına taşınırken

anlamından bir şey kaybetmemiştir Bu ccedilalışmaya alınan ağaccedil ve meyve

motiflerinin sadece anlamları değil kullanımları da birbirlerine son derece

benzerler Bununla birlikte ışık veren nesneler olması bakımından ortak kabul

edilen kandil lamba meşale motiflerini iccedilin aynı şey soumlylenemez Oumlrneğin

Museviler iccedilin oumlzel bir anlam ifade eden menorah ışık vermesi bakımından bu

başlık altında ele alınan diğer motiflerle son derece benzer nitelikler

goumlsterirken diğer dinlere mensup kimseler tarafından benimsenmemektedir

Ancak etkileşim ne kadar kuvvetli olursa olsun bazı motiflerin ccedilok kesin

ccedilizgiler taşıdığı ve bu sebeple taşınmalarının kolay olmadığı goumlruumlluumlr

Kaynakccedila

Akpınar B (2005) Mevlacircnarsquonın Mesnevi ve Rubaiyyatında Meyve ve Uumlzuumlm

Sembolleri Bilig Dergisi 32 145-164

Arık S (2009) Tuumlrk Dokumacılık Sanatlarında Nar Motifi Uluslararası İnsan

Bilimleri Dergisi 1 583-593

Aşar M B (1996) Tabanbuumlkuuml (Şeyh Hasan) Koumlyuuml Mezarlıkları Fırat Havzası Yazma

Eserler Sempozyumu Elazığ 147-169

Baldock J (1995) Christian Symbolism Element Books Pub

Burckhardt T (2006) İslam Sanatı Dil ve Anlatım İstanbul Klasik Yay

Can Ş (1997) Klasik Yunan Mitolojisi İstanbul İnkılap Yay

Ergun P (2004) Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnde Ağaccedil Kuumlltuuml Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi

Başkanlığı Yay

Firth R W (1973) Symbols Public and Private London Allen amp Unwin

Kardaş R (1980) Sembol Tuumlrk Ansiklopedisi (1-29) Ankara Millicirc Eğitim Bakanlığı

Yay

Keister D (2004) Stories in Stone Utah Gibbs Smith Pub

Merill ET (1921) Symbols Religious A Dictionary of Religion and Ethics

S Mathews-G Birney Smith (Ed) Londan

Oumlgel B (1985) Tuumlrk Kuumlltuumlr Tarihine Giriş İstanbul Kuumlltuumlr ve Turizm Bakanlığı Yay

Oumlgel B (1989) Tuumlrk Mitolojisi I Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yay

Suumlleyman M B (2004) Kurrsquoan Terimleri Soumlzluumlğuuml (M Beşir Eryarsoy Ccedilev)

İstanbul İşaret Yay

Tatlılıoğlu D (2000) Tuumlrkmen Irımları (Halk İnanccedilları) CUuml İlahiyat Fakuumlltesi

Dergisi 4 (httpwwwcumhuriyetedutredergimakale278pdf) 17082009

TDK Soumlzluumlğuuml (2005) Ankara Tuumlrk Dil Kurumu

Yıldırm N (2008) Fars Mitoloji Soumlzluumlğuuml İstanbul Kabalcı Yay

wwwoianetnewsarticleaspaid=65

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

125

Ek Resimler

Ek 1 Nakkaş Hasan Paşa Haziresi Uumlccedilluuml Servi Semboluuml

Ek 2 Şişli Ermeni Mezarlığı İkili Servi Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

126

Ek 3 Haskoumly Musevi Mezarlığı Servi Semboluuml

Ek 4 Tuumlrk Ocağı Haziresi Defne Semboluuml

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

127

Ek 5 Şişli Rum Mezarlığı Defne Semboluuml

Ek 6 Vefa Camii Haziresi Kacircse İccedilinde Nar Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

128

Ek 7 Haskoumly Musevi Mezarlığı Nar Semboluuml

Ek 8 Vefa Camii Haziresi Uumlzuumlm Semboluuml

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

129

Ek 9 Edirne Kapı Kandil Motifi

Ek 10 Şişli Rum Mezarlığı Meşale Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

130

Ek 11 Şişli Rum Mezarlığı Hz İsa ve Işık semboluuml

Ek 12 Sultan Hasan Camii Mihrabı

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

131

Ek 13 Şişli Rum Mezarlığı Şamdan Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

132

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 133-148

BELCcedilİKArsquoDA YAŞAYAN TUumlRK KADINLARININ SOSYAL İŞ

YAŞAMINDAKİ KONUMLARI1

Cahit GELEKCcedilİ

Oumlzet

Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya 1963-1974 yılları arasında goumlnderilen Tuumlrk

işccedililerinin tamamına yakını erkeklerden oluşmaktaydı Soumlz konusu tarihler

arasında resmi yollarla goumlnderilen 15864 işccedilinin sadece 33 tanesi kadındı

Guumlnuumlmuumlze gelinen suumlreccedilte ise gerek aile birleşimleri gerekse evliliklerin buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuumln Tuumlrkiyersquoden gerccedilekleştirilmiş olması nedeniyle Belccedilikarsquodaki

Tuumlrk nuumlfusunun cinsiyet dağılımı neredeyse eşit hale gelmiştir Bu ccedilalışmada

Belccedilikarsquoya farklı nedenlerle gitmiş olan Tuumlrk kadınlarının yaşamaya karar

verdikleri uumllkenin sosyal iş yaşamındaki konumları ccedilalışıp-ccedilalışmama

durumları iş bulmadaki sıkıntılarının nedenleri 2007-2008 yıllarında Belccedilikarsquoda

gerccedilekleştirdiğim araştırmanın verileri ccedilerccedilevesinde ortaya konulmaya

ccedilalışılmıştır

Anahtar kelimeler Belccedilikarsquodaki Tuumlrk kadınları kuumlltuumlrel ayrımcılık

yabancı duumlşmanlığı eğitim Tuumlrkiyersquoden evlilik

The Social-Occupational Life Status of Turkish Women Living in Belgium

Abstract

In the period of 1963-1974 almost all Turkish workers from Turkey

who had permit to work in Belgium were male Within the above mentioned

period official records show that only 33 out of 15864 workers were females

Recently the malefemale distribution of Turkish population in Belgium has

become almost equal this is not only because of family unification but also

because of workersrsquo choice of getting married with Turkish women living in

Turkey In this study the Turkish womenrsquos who had migrated to Belgium for

different reasons status in the social occupational life of the country where they

decided to settle down whether they were employed or not and the reasons of

problems they faced with when they tried to find a job are going to be shown

with the help of research data collected as part of an other research that I

conducted in Belgium within the years 2007-2008

Key words Turkish women living in Belgium cultural discrimination

xenophobia education getting married with Turkish women living in Turkey

1 Bu ccedilalışmanın verileri TUumlBİTAKrsquoın ldquoYurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Bursurdquo desteği

kapsamında Ağustos 2007 - Ağustos 2008 tarihleri arasında Belccedilikarsquoda suumlrduumlrduumlğuumlm

araştırmaya dayanmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 134

Giriş

Tuumlrkiyersquoden 1961-1974 yılları arasında resmicirc yollarla yurt dışına

ccedilalışmak uumlzere ldquomisafir işccedilirdquo statuumlsuumlnde devlet tarafından goumlnderilen veya kendi

olanaklarıyla giden Tuumlrk vatandaşlarının buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml erkeklerden

oluşmaktaydı Federal Almanya hariccedil diğer uumllkelere işccedili statuumlsuumlnde goumlnderilen

Tuumlrk kadınlarının sayısı ise sembolik duumlzeydeydi Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml

uumlzere soumlz konusu tarihler arasında Tuumlrkiyersquoden en ccedilok kadın işccedili 138739 kişi

ile Almanyarsquoya goumlnderilmiştir Almanyarsquoyı 4557 kadın işccedili ile Avusturya takip

etmektedir İsviccedilrersquoye 1095 Avustralyarsquoya 860 Fransarsquoya 240 Hollandarsquoya

183 İngilterersquoye 144 Danimarkarsquoya 7 ccedilalışmamıza konu olan Belccedilikarsquoya ise

33 Tuumlrk kadın işccedili goumlnderilmiştir Bu durumun başlıca nedenleri işccedili accedilığı

bulunan uumllkelerin taleplerinden kaynaklanmaktaydı Ccediluumlnkuuml birccedilok uumllkede

işccedililerin istihdam edilecekleri alanlar daha ccedilok kas guumlcuumlne dayanan ccedilalışma

alanlarını kapsamaktaydı Oumlrneğin ccedilalışmamıza konu olan Belccedilikarsquoda 1950rsquoli

yıllarda oumlzellikle maden ocaklarında ccedilalışacak iş guumlcuumlne ihtiyaccedil duyulmaktaydı

Dolayısıyla Tuumlrkiyersquoden giden işccedililerin başlıca ccedilalıştıkları alanlar maden ve

koumlmuumlr ocaklarıydı Bundan dolayı da Belccedilikarsquoya goumlnderilen işccedililerin buumlyuumlk

ccediloğunluğu yapılan anlaşmalar ccedilerccedilevesinde erkeklerden oluşmaktaydı

Belccedilikarsquoda 1950rsquoli yıllarda maden ve metal sanayinde yabancı iş

guumlcuumlne duyulan ihtiyaca 1960rsquolı yıllarda inşaat sektoumlruuml hizmet sektoumlruuml ve diğer

birccedilok sektoumlr de eklendi Bu tarihten itibaren Brabant (Bruumlksel ile birlikte)

Anvers (Antwerpen) ve East Flanders (Doğu Flaman Boumllgesi) yabancı işccedililerin

ccedilalıştıkları yerler olmaya başladı 1950rsquoli yıllarda Belccedilikarsquoda yabancı işccedili olarak

ccedilalışan ilk grup olan İtalyanlara Yunanlar İspanyollar ve Portekizliler katıldı

Ancak 1960rsquolı yıllardaki işccedili alımları buumlyuumlk oranda Fas ve Tuumlrkiyersquoden

gerccedilekleştirildi Bunun yanı sıra Faslılar ve Tuumlrklerden kısa bir suumlre oumlnce

Fransa uumlzerinden gelmiş olan az sayıda Cezayirli ve Tunuslular da Belccedilikarsquonın

yurt dışından getirttiği işccedililer arasında yer almışlardır (Lesthaeghe 2000

ss 2-4)

1970rsquoli yılların ortalarına kadar misafir işccedili politikası ile uumllkeye işccedili

kabul eden Belccedilika bu doumlnemden itibaren aile birleşimi yolunu da

benimseyerek goumlccedilmen politikasını suumlrduumlrmuumlştuumlr (Gelekccedili ve Koumlse 2009 s 51)

Ancak 1970rsquoli yılların ortasında buumltuumln Batı Avruparsquoda yaşanan ekonomik kriz

Belccedilikarsquoda da işccedili alımlarının durdurulmasına yol accedilmıştır Bu suumlreccedilten sonra

toplu işccedili goumlccedilleri durdurulmuş aile birleşmelerine kısıtlamalar getirilmiştir İşccedili

muumlbadelesi kapsamında Belccedilikarsquoya ccedilalışmak uumlzere gidenlerin bir boumlluumlmuumlnuumln

geri doumlnmesine karşın oumlnemli bir kısmı Belccedilikarsquonın kendilerine sağlamış

olduğu olanaklardan faydalanarak orada kalmışlardır Yerleşmeye karar

verdikleri uumllkeye eş ve ccedilocuklarını da goumltuumlren Tuumlrk aileleri Belccedilikarsquoda kalıcı bir

Tuumlrk nuumlfusunun oluşmasına yol accedilmışlardır İlerleyen suumlreccedilte evliliklerin

oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln de Tuumlrkiyersquoden yapılması Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 135

devamlı artmasını sağlamıştır Ccediluumlnkuuml yurt dışındaki Tuumlrk işccedililerinin ve onların

ailelerinin yurda geri doumlnuumlşlerinde veya ziyaretleri sırasında ccedilevrelerinde

bıraktıkları olumlu izlenimler Tuumlrkiyersquode beklentileri arttırmış ve evlilik yolu

ile goumlccediluuml hızlandırmıştır Oumlzellikle yurt dışında sahip olunan refah seviyesinin

Tuumlrkiyersquodeki komşular ve akrabalar yanında sergilenmesi potansiyel goumlccedilmen

nuumlfus uumlzerinde ccedilok etkili olmuştur (Şen ve Koray 1993 s 20) Bu etki

Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun devamlı artmasını sağlamıştır Aşağıdaki tabloda

1961-1974 yılları arasında İİBK (İş ve İşccedili Bulma Kurumu) tarafından

Avustralya ve Avruparsquoya goumlnderilen işccedili sayısı gidilen uumllke yıl ve cinsiyet yer

almaktadır (Tablo 1)

Tablo 1 1961-1974 Yılları Arasında İİBK (İş ve İşccedili Bulma Kurumu) Tarafından Avustralya ve Avruparsquoya Goumlnderilen

İşccedili Sayısı Gidilen Uumllke Yıl ve Cinsiyet

E= Erkek K= Kadın (Akguumlnduumlz 2007 s 111 Yurt Dışı Goumlccedil Hareketleri ve Vatandaş Sorunları 1973 s 101 Gelekccedili ve Koumlse 2009 s 57)

Yıl Avustralya Avusturya Belccedilika Danimarka Fransa Almanya Hollanda İsviccedilre İngiltere Toplam

E K E K E K E K E K E K E K E K E K E K E+K

1961 - - - - - - - - - - 1430 46 - - - - - - 1430 46 1476

1962 - - 160 - - - - - - - 10493 532 - - - - - - 10653 532 11185

1963 - - 901 36 5605 - - - 63 - 20908 2528 251 - 23 13 - - 27751 2577 30328

1964 - - 1384 50 6651 - - - 25 - 50818 4084 2950 8 159 34 - - 61987 4176 66163

1965 - - 1937 36 1661 - - - - - 34456 11196 2178 3 98 24 - - 40330 11259 51589

1966 - - 435 34 - - - - - - 22865 9715 1207 1 140 13 - - 24647 9763 34410

1967 - - 1031 12 - - - - - - 3715 3484 48 - 178 37 - - 4972 3533 8505

1968 106 1 668 5 - - - - - - 30099 11310 874 1 73 24 - - 31820 11341 43161

1969 962 8 918 55 - - - - 184 7 77472 20670 3404 - 162 21 - 4 83102 20765 103867

1970 1172 14 10511 111 430 1 3500 7 8992 44 76556 20380 4840 3 1458 140 512 51 107971 20751 128722

1971 833 46 4285 335 578 5 72 - 7856 41 52162 13522 4790 63 1227 115 1232 57 73035 14184 87219

1972 478 162 3291 1181 111 2 - - 10572 38 48911 16964 670 74 1134 178 69 13 65236 18612 83848

1973 659 227 4943 2140 256 9 - - 17467 77 79526 24267 1980 14 845 264 106 10 105782 27008 132790

1974 736 402 1939 562 539 16 - - 10544 33 1187 41 1487 16 538 232 104 9 17074 1311 18385

1961-

1974 4946 860 32403 4557 15831 33 3572 7 55703 240 510598 138739 24679 183 6035 1095 2023 144 655790 145848 801648

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 137

Belccedilikarsquoda Tuumlrkiye Cumhuriyeti Bruumlksel Buumlyuumlkelccedililiği kayıtlarına goumlre

2007 yılı sonu itibarıyla yaşayan Tuumlrklerin toplam sayısı 187700rsquoduumlr İkili

anlaşma ccedilerccedilevesinde 1964rsquoten itibaren Belccedilikarsquoya goumlnderilen Tuumlrk işccedililerinin

buumlyuumlk ccediloğunluğu erkek işccedililerden oluşurken guumlnuumlmuumlze gelinen suumlreccedilte aile

birleşimi ve evlenmeler dolayısıyla nuumlfusun cinsiyet dağılımı dengelenmiştir

2007 yılı sonu itibarıyla Belccedilikarsquoda yaşayan 187700 Tuumlrkrsquouumln 97153rsquouuml

erkeklerden geriye kalan kısmı ise kadınlardan oluşmaktadır Tuumlrk nuumlfusunun

demografik yapısında meydana gelen değişme ve goumlccedil suumlrecinin geccedilirdiği evreler

Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun kalıcı olmaya başlaması accedilısından buumlyuumlk oumlnem

taşımaktadır

Farklı inanccedil ırk ve kuumlltuumlrel yapılardan gelen insanların ccedilalışmak uumlzere

gittikleri uumllkelerde kalıcı olmaya başlamaları soumlz konusu uumllkelerin kuumlltuumlrel

ccedileşitliliğini ve nuumlfus yapısını değiştirmiştir Bu durum hem ev sahibi toplumlar

hem de yerleşik goumlccedilmen konumuna geccedilen kuumlltuumlrel ve etnik topluluklar iccedilin

ccedileşitli sorunların ortaya ccedilıkmasına ve yaşanmasına yol accedilmıştır (Castels 2008)

Bu sorunların başında ekonomik accedilıdan işccediliye duyulan ihtiyacın sona ermesiyle

birlikte iş alanında ev sahibi toplum ile goumlccedilmen olarak gelen toplum fertleri

arasında rekabetin ortaya ccedilıkması bu rekabet durumunun ev sahibi toplum

fertleri tarafından kabullenilmek istenmemesi gelmektedir Bu durum ise uumllkeye

gelen goumlccedilmen topluluklara karşı oumln yargı ve ayrımcılığın artmasına goumlccedilmenler

arasındaki işsizlik oranlarının yuumlkselmesine neden olabilmektedir Oumlrneğin

Belccedilikarsquoda Belccedilika vatandaşı olmayan yabancıların işsizlik oranları uumllkenin

işsizlik oranlarının 2-3 katına bazı milliyetlerde ise daha da yukarılara

ccedilıkabilmektedir Oumlrneğin 1991 yılındaki nuumlfus sayımında Belccedilikarsquoda iş

arayanların oranı 8 iken bu oran Belccedilika vatandaşı olmayan Portekizliler

arasında 12rsquoye İspanyollar arasında 14e İtalyanlarda 15rsquoe Yunanlarda

ise 20rsquoye yuumlkselmektedir Ancak bu oranlar Belccedilika vatandaşı olmayan

Tuumlrkler Faslılar ve Kongolular arasında ise ccedilok daha yuumlksek duumlzeylere

ccedilıkmaktadır Oumlrneğin Belccedilika vatandaşı olmayan Tuumlrkler arasındaki işsizlik

oranı 30 Faslılar arasında 33 Kongolular arasında ise 37rsquodir (Lesthaeghe

2000 s 13) Bu ccedilalışmada Belccedilikarsquoya farklı nedenlerle gitmiş olan Tuumlrk

kadınlarının uumllkenin sosyal iş yaşamındaki durumları iş bulmada karşılaştıkları

sorunlar 2007-2008 yıllarında Belccedilikarsquoda gerccedilekleştirdiğimiz araştırmanın

verileri ccedilerccedilevesinde ortaya konulmaya ccedilalışılmıştır

Belccedilikarsquoya aile birleşimi veya evlenerek gitmiş olan ya da Belccedilikarsquoda

doğup buumlyuumlmuumlş olan Tuumlrk kadınlarının Belccedilikarsquonın ccedilalışma yaşamındaki

durumlarının ele alındığı bu ccedilalışmada veriler nitel ve nicel araştırma teknikleri

kullanılarak elde edilmiştir Araştırmanın oumlrneklemi Bruumlksel Charleroi La

Louviegravere Gent ve Beringenrsquode oturan 18 yaş ve uumlzeri Tuumlrk kadınları arasından

rastlantısal oumlrneklem yolu ile belirlenmiştir Ccedilalışmada 230 kadına anket

uygulanmış muumllakat ve goumlzlem tekniklerinden faydalanılmıştır Araştırmada

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 138

frekans tabloları oluşturularak değişkenlerin oumlrneklem iccedilindeki yuumlzde

dağılımları elde edilmiş oumlrneklemin genel oumlzellikleri ise tek youmlnluuml tablolar

hacirclinde sunulmuştur

Araştırmanın Bulguları

Belccedilikarsquoya 1974 yılından sonra giden Tuumlrklerin buumlyuumlk ccediloğunluğunu

ldquoaile birleşimirdquo veya ldquoaile kurmardquo kanalıyla gitmiş olanlar oluşturmaktadır

ldquoAile birleşimirdquo ccedilocuklara ve eşlere Belccedilikarsquoda yerleşme ve yaşamaya ldquoAile

Kurmardquo ise evlilik iccedilin eşlerini Tuumlrkiyersquoden seccedilmiş olan Tuumlrklerin eşlerini

Belccedilikarsquoya goumltuumlrmelerine olanak sağlamıştır 1974 yılından oumlnce iş guumlcuuml

ccedilerccedilevesinde goumlccedil erkeklerden oluşurken daha sonraki yıllarda evlilik yoluyla

yapılan goumlccedillerin buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml ise kadınlardan oluşmuştur Ancak ilerleyen

zaman iccedilinde Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin cinsiyet dağılımlarının birbirine

yaklaşık hacircle gelmesi ile birlikte bu suumlreci takip eden yıllarda evlilik yoluyla

Belccedilikarsquoya gelenlerin cinsiyet dağılımları değişmiştir (Gelekccedili ve Koumlse 2009 s

107) Oumlrneğin Belccedilikarsquonın Flaman Boumllgesine gelenler iccedilerisinde kadın-erkek

sayısı neredeyse birbirine eşit hacircle gelmiştir 2001 yılından 15 Nisan 2005

tarihine kadar olan suumlreccedilte evlilik yoluyla Belccedilikarsquoya gelenlerin 46rsquosını

kadınlar oluşturmuştur (Timmerman 2008 s 123)

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının ccedilalışma yaşamındaki durumlarını

tespit etmeye youmlnelik yuumlruumlttuumlğuumlmuumlz bu araştırma kapsamında anket uygulanan

kadınlar 18 yaş ve uumlzerinde yer almaktadır 18-19 yaş gurubunda 26 kadın

(113) 20-29 yaş aralığında 83 kadın (361) 30-39 yaş aralığında 50 kadın

(217) 40-49 yaş aralığında 38 kadın (166) 50-59 yaş aralığında 29 kadın

(126) 60-69 yaş aralığında 3 kadın (13) 70 ve uumlzeri ise 1 kadın (04)

bulunmaktadır Anket uygulanan kadınların ccediloğunluğu ise evli veya evlenip

ayrılmış olanlardan oluşmaktadır Tablo 2rsquode araştırma grubunun medeni

durumunu goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 2 Araştırma Grubunun Medeni Duruma Goumlre Dağılımı

Medeni Durum Sayı Yuumlzde

Evli 136 591

Bekacircr 71 309

Eşinden ayrılmış 16 70

Eşi vefat etmiş 7 30

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan kadınların 591rsquoi

evli 309rsquou bekacircr 7rsquosi eşinden ayrılmış 3rsquouumlnuumln ise eşi vefat etmiştir

(Tablo 2) Evli olan kadınların yaklaşık uumlccedilte ikisinden fazlası aile birleşimi veya

evlenme yoluyla Belccedilikarsquoya gitmiş olanlardan oluşmaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 139

Tablo 3 Araştırma Grubunun Doğum Yerine Goumlre Dağılımı

Doğum Yeri Sayı Yuumlzde

Tuumlrkiye 132 574

Belccedilika 98 426

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların 426rsquosı Belccedilika

574rsquouuml ise Tuumlrkiye doğumlulardan oluşmaktadır Tuumlrkiye doğumluların buumlyuumlk

bir boumlluumlmuuml evlenerek veya eş durumundan dolayı Belccedilikarsquoya gidenlerden

oluşmaktadır Eş durumundan dolayı aile birleşimi yoluyla Belccedilikarsquoya gidenler

genellikle 50 yaş uumlzerinde olan kadınlardan meydana gelmektedir Aile kurma

diğer bir ifadeyle evlenerek Belccedilikarsquoya gidenler ise daha ccedilok 20-45 yaş

aralığında yer almaktadır Belccedilika doğumluların oumlnemli bir boumlluumlmuuml ise bekacircr

kadınlardan oluşmaktadır

Araştırmaya katılmayı kabul eden kadınların eğitim durumları Tablo

4rsquodeki gibi bir dağılım goumlstermektedir

Tablo 4 Araştırma Grubunun Tuumlrkiyede veya Belccedilikada En Son Bitirdiği veya

Devam Etmekte Olduğu Eğitim Duumlzeyi

Eğitim Durumu Sayı Yuumlzde

Okur-yazar değil 20 87

Okur-yazar 11 48

Tuumlrkiyede İlkokul Mezunu 34 148

Tuumlrkiyede Ortaokul Mezunu 19 83

Tuumlrkiyede Lise Mezunu 19 83

Tuumlrkiyede Meslek Lisesi Mezunu 3 13

Tuumlrkiyede Yuumlksekokul Uumlniversite Mezunu 6 26

Belccedilikada Zorunlu Eğitime (Liseye) Devam Ediyor 8 35

Belccedilikada Zorunlu Eğitim (İlkokul Ortaokul ve

lise) Mezunu 21 91

Belccedilikada Meslek Okuluna (Liseye) Devam Ediyor 2 09

Belccedilikada Meslek Okulu (Ortaokul ve lise)

Mezunu 21 91

Belccedilikada Yuumlksekokul Uumlniversiteye Devam

Ediyor 44 19

Belccedilikada Yuumlksekokul Uumlniversite Mezunu 22 96

Toplam 230 100

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 140

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların eğitim durumlarının

yer aldığı Tablo 4rsquote okur-yazar olmadığını ifade edenler 87 okur-yazar

olduğunu belirtenler 48rsquodir Okur-yazar olmadığını veya okur-yazar

olduğunu ifade edenlerin buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml 1970-1980 yılları arasında aile

birleşimi veya evlilik kanalıyla giden kadınlardan oluşmaktadır Tuumlrkiyersquode

ilkokulu bitirdiğini belirtenler 148 ortaokulu bitirdiklerini soumlyleyenler 83

liseyi veya meslek lisesini bitirdiklerini ifade edenler 96 uumlniversiteyi

okuduklarını belirtenler ise 26rsquodır Tablodaki verilerden de anlaşıldığı uumlzere

Tuumlrkiyersquode uumlniversiteyi okuduklarını beyan edenlerin oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr Bu

durum Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya ccedileşitli nedenlerle (aile birleşimi veya evlenme)

gitmiş olan Tuumlrk kadınların meslek sahibi olup olmadıkları noktasında oumlnemli

ipuccedilları vermektedir Eğitimine Belccedilikarsquoda devam eden veya tamamlayan

kadınların dağılımına baktığımızda ise araştırma grubunun 35rsquoinin

Belccedilikada zorunlu eğitime (liseye) devam ettikleri 91rsquoinin Belccedilikada

zorunlu eğitim (ilkokul ortaokul ve lise) mezunu olduğu 09rsquounun Belccedilikada

meslek okuluna (liseye) devam ettiği 91rsquoinin Belccedilikada meslek okulu

(ortaokul ve lise) mezunu olduğu 19rsquounun Belccedilikada

yuumlksekokuluumlniversiteye devam ettiği 96rsquosının ise Belccedilikada

yuumlksekokuluumlniversite mezunu olduğu goumlruumllmektedir Araştırma grubunu

oluşturan kadınların 44rsquouuml liseye 19rsquou ise yuumlksekokul veya uumlniversiteye

devam etmektedir Yaptığımız goumlruumlşmeler goumlzlemler ve ccedilalışmanın verilerine

goumlre Belccedilika doğumlu Tuumlrk kadınlarının eğitim duumlzeyleri aile birleşimi veya

evlenerek Belccedilikarsquoya giden Tuumlrk kadınlarının eğitim duumlzeylerinden oldukccedila

yuumlksek goumlruumlnmektedir Bu durum onların iş yaşamında yer edinebilmelerinde

oumlnemli bir etken olarak ortaya ccedilıkmaktadır Eğitim seviyesine bağlı olarak sahip

olunan meslek ve bunun yanında yaşanılan yerin dilini bilmede iş bulma

imkacircnını artıran bir etken olarak ortaya ccedilıkmaktadır Yaşanılan yerin dilini

bilme noktasında ise eğitim yaşamının nerede suumlrduumlruumllduumlğuuml ve buna bağlı

olarak doğum yeri diğer bir ifade ile Belccedilikarsquoya geliş şekli oumln plana

ccedilıkmaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 141

Aşağıdaki tabloda (Tablo 5) araştırma grubunun Belccedilikarsquoya geliş şeklini

goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 5 Araştırma Grubunun Belccedilikarsquoya Geliş Şekline Goumlre Dağılımı

Belccedilikarsquoya Geliş Şekli Sayı Yuumlzde

Belccedilikada doğdum 97 422

Evlilik yoluyla geldim (Aile kurma) 80 348

Aile birleşimi yolu ile geldim 40 174

İşccedili olarak geldim 5 22

Turist olarak geldim 3 13

Eğitim goumlrmek amacıyla geldim 2 09

İltica yoluyla geldim 3 13

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların 422rsquosi Belccedilika

doğumludur Geriye kalanlar ccedileşitli nedenlerden dolayı Belccedilikarsquoya gelmişlerdir

Kadınların 348rsquoi evlilik yoluyla 174rsquouuml aile birleşimi kanalıyla 22rsquosi

işccedili olarak 13rsquouuml iltica yoluyla 13rsquouuml turist olarak 09rsquou ise eğitim

goumlrmek amacıyla Belccedilikarsquoya geldiklerini ifade etmişlerdir Araştırma

kapsamında yer alan Belccedilika doğumlu Tuumlrk kadınlarının yarıdan fazlası

ccedilalışmanın yapıldığı doumlnemde bekacircr ve oumlğrenim yaşamını suumlrduumlrenlerden

oluşmaktaydı Tuumlrkiye doğumlu kadınların ise neredeyse tamamına yakını evli

veya evlenip ayrılanlardan ya da eşi vefat etmiş olanlardan meydana

gelmekteydi Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınlardan evli olanların

evlenme şekillerinin yer aldığı dağılım Tablo 6rsquoda yer almaktadır

Tablo 6 Araştırma Grubunun Evlenme Şekline Goumlre Dağılımı

Evlenme Şekli Sayı Yuumlzde

Tanışarak 55 404

Goumlruumlcuuml usuluumlyle 81 596

Toplam 136 1000

Ccedilalışma kapsamında anket uygulanan kadınlardan 136rsquosı yani 591rsquoi

evlilerden oluşmaktadır Evli kadınların 404rsquouuml tanışarak evlendiklerini ifade

ederken 596rsquosı goumlruumlcuuml usuluumlyle evlendiklerini beyan etmişlerdir Araştırma

kapsamında evli olduklarını beyan edenlerin oumlnemli bir boumlluumlmuuml aile birleşimi

veya aile kurma yoluyla Belccedilikarsquoya gelen Tuumlrk kadınlarından oluşmaktadır

Evlenerek Tuumlrkiyersquoden gelmiş olanların Belccedilikarsquoda iş bulma ve ccedilalışma şansları

ccedilok duumlşuumlk duumlzeydedir Bu durumda olanların ccedilalışabilme durumları ancak

Tuumlrklerin ccedilalıştırdıkları iş yerlerinde veya evlenerek gelinen ailenin işlettiği iş

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 142

yerlerinde muumlmkuumln olabilmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrkler genellikle

kuumlccediluumlk ccedilapta iş yerleri ccedilalıştırmaktadırlar Bu iş yerlerinin işletmesi ve

ccedilalışanları ise buumlyuumlk oranda aile fertlerinden meydana gelmektedir İhtiyaccedil

hacirclinde ise akrabalar veya Tuumlrkler ccedilalıştırılmaktadır Belccedilikarsquoda Tuumlrklerin

işlettiği iş yerleri ccediloğunlukla kuafoumlr restoran kafe doumlnerci duumlkkacircnı fırın

bakkal market manav giyim ve mobilya uumlzerinedir Tuumlrkler tarafından işletilen

orta ve buumlyuumlk oumllccedilekli işletmelerin sayısı ise ccedilok az sayıdadır

Aile birleşimi veya aile kurma yoluyla Belccedilikarsquoya gelen Tuumlrk kadınları

hem Belccedilikarsquodaki sosyal haklardan yararlanma hem de iş yaşamında daha fazla

olanağa sahip olabilmek iccedilin Tuumlrk vatandaşlığının yanında Belccedilika

vatandaşlığını da (ccedilifte vatandaşlık) almayı tercih etmektedirler Aşağıdaki

tabloda (Tablo 7) araştırma kapsamında yer alan kadınların Belccedilika vatandaşlığı

durumlarını goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 7 Araştırma Grubunun Belccedilika Vatandaşı Olup

Olmamalarına Goumlre Dağılımları

Belccedilika Vatandaşlığı Sayı Yuumlzde

Belccedilika vatandaşıyım 166 722

Belccedilika vatandaşı değilim 64 278

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan Tuumlrk kadınlarının

vatandaşlık durumlarının yer aldığı Tablo 7rsquode oumlrneklemin 722rsquosinin Belccedilika

vatandaşlığının bulunduğu goumlruumllmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuumln Tuumlrk vatandaşlığının yanında Belccedilika vatandaşlığı da

bulunmaktadır Tuumlrkiye Cumhuriyeti Bruumlksel Buumlyuumlkelccedililiğinin verilerine goumlre

2007 sonu itibarıyla Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin 147192rsquosi Belccedilika

vatandaşlığına sahiptir Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin 784rsquouumlne

karşılık gelmektedir (Gelekccedili ve Koumlse 2009 ss 64-65) Yapmış olduğumuz

goumlruumlşmelerde Belccedilika vatandaşlığına sahip olmanın oumlzellikle 1980rsquoli ve 1990rsquolı

yıllarda iş yeri accedilma ve sosyal haklardan yararlanma noktasında buumlyuumlk faydalar

sağladığı ifade edilmiştir

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin işccedili olarak giden grubun bir boumlluumlmuuml de

dacirchil olmak uumlzere Belccedilikarsquonın ccedilalışma yaşamında iş bulmaları oumlzellikle kamu

sektoumlruumlnde bir işe girmeleri ccedilok oumlnemli zorluklar taşımaktadır Bu durumun

nedenlerinin başında yaşanılan yerin dilini bilmeme eğitim duumlzeyi meslek

durumu ve yaşanılan toplumdan kaynaklı oumln yargı ve ayrımcı yaklaşımlar

sayılabilir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının yaşadıkları uumllkenin sosyal iş

yaşamında yer edinebilmeleri işe girmeleri iş bulmaları orada yaşayan Tuumlrk

erkeklerine goumlre ccedilok daha zor olmaktadır Tablo 8rsquode araştırma kapsamında

anket uygulanan kadınların yaptıkları işe goumlre dağılımları yer almaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 143

Tablo 8 Araştırma Grubunun Yaptıkları İşe Goumlre Dağılımı

Yapılan İş Sayı Yuumlzde

Oumlzel bir firmada ccedilalışıyorum 39 170

Oumlğrenciyim 54 235

Ccedilalışmıyorum (işsizim) 51 222

Ev hanımıyım 64 278

Kendi iş yerimde ccedilalışıyorum 9 39

Bir devlet kurumunda ccedilalışıyorum 10 43

Emekliyim 3 13

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan kadınlara ne iş

yaptıklarına youmlnelik sorulan soruya verdikleri cevapların dağılımının yer aldığı

Tablo 8rsquode 278rsquoi ev hanımı olduklarını 235rsquoi oumlğrenci olduğunu 222rsquosi

ccedilalışmadığını işsiz olduğunu 17rsquosi oumlzel bir firmada ccedilalıştığını 43rsquouuml bir

devlet kurumunda ccedilalıştığını 39rsquou kendi iş yerinde ccedilalıştığını 13rsquouuml ise

emekli olduklarını ifade etmişlerdir Tablodaki verilere bakıldığında araştırma

grubunun 50rsquosinin ev hanımı veya ccedilalışmadığı işsiz olduğu goumlruumllmektedir

Araştırma kapsamında yer alan kadınların 235rsquoinin oumlğrenci olduğu goumlz oumlnuumlne

alındığında ise ev hanımı olanlar ile işsizlerin oranı yaklaşık 65 olmaktadır

Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln isteyerek

veya iş bulamaması nedeniyle Belccedilikarsquonın iş yaşamında yer alamadıklarını

goumlstermektedir Ccedilalıştığını ifade edenlerin ise oumlnemli bir boumlluumlmuuml oumlzel bir

firmada veya kendi iş yerinde ccedilalıştıklarını belirtmişlerdir Oumlzel bir firmada

ccedilalıştığını ifade edenlerin ise oumlnemli bir boumlluumlmuuml Belccedilikarsquoda yapmış olduğumuz

goumlruumlşmeler muumllakatlar ve goumlzlemlerle de tespit edildiği uumlzere Tuumlrklerin

ccedilalıştırdığı iş yerlerinde ccedilalışmaktadırlar

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 144

Tablo 9 Yapılan İş ve Doğum Yeri

Yapılan İş

Doğum Yeri Toplam

Tuumlrkiye Belccedilika

Kendi iş yerimde

ccedilalışıyorum

Sayı 6 3 9

Satır 667 333 1000

Suumltun 45 31 39

Toplam 26 13 39

Oumlzel bir firmada

ccedilalışıyorum

Sayı 15 24 39

Satır 385 615 1000

Suumltun 114 245 170

Toplam 65 104 170

Bir devlet kurumunda

ccedilalışıyorum

Sayı 3 7 10

Satır 300 700 1000

Suumltun 23 71 43

Toplam 13 30 43

Emekliyim

Sayı 3 0 3

Satır 1000 00 1000

Suumltun 23 00 13

Toplam 13 00 13

Ev hanımıyım

Sayı 59 5 64

Satır 922 78 1000

Suumltun 447 51 278

Toplam 257 22 278

Oumlğrenciyim

Sayı 9 45 54

Satır 167 833 1000

Suumltun 68 459 235

Toplam 39 196 235

Ccedilalışmıyorum

(işsizim)

Sayı 37 14 51

Satır 725 275 1000

Suumltun 280 143 222

Toplam 161 61 222

Toplam

Sayı 132 98 230

Satır 574 426 1000

Suumltun 1000 1000 1000

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 145

Doğum yeri ve yapılan iş arasındaki dağılımın yer aldığı Tablo 9rsquoda

Tuumlrkiye doğumlu olan kadınların kendi iccedillerindeki dağılıma bakıldığında Kendi

iş yerinde ccedilalıştığını ifade edenler 45 oumlzel bir firmada ccedilalıştığını belirtenler

114 bir devlet kurumunda ccedilalıştığını soumlyleyenler 23 ev hanımıyım

cevabını verenler 447 ccedilalışmadığını işsiz olduğunu ifade edenler 28

oumlğrenci olduğunu belirtenler ise 68rsquodir Belccedilika doğumlu olan kadınların

kendi iccedillerindeki dağılıma bakıldığında Kendi iş yerinde ccedilalıştığını ifade

edenler 31 oumlzel bir firmada ccedilalıştığını belirtenler 245 bir devlet

kurumunda ccedilalıştığını soumlyleyenler 71 ev hanımıyım cevabını verenler 51

ccedilalışmadığını işsiz olduğunu ifade edenler 143 oumlğrenci olduğunu belirtenler

ise 459rsquodur Adaptasyon ve kuumlltuumlrel ccedilatışma dışında aile birleşimi veya

evlilik yoluyla Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya gitmiş olan insanların karşılaştıkları

guumlccedilluumlkler cinsiyete goumlre değişebilmektedir (Timmerman 2008 s 132) Oumlrneğin

Tuumlrk aile yapısına goumlre evin geccedilimini sağlamada erkek daha oumln sırada

gelmektedir Bu durum ise erkeklerin ccedilalışmasını zorunlu kılmaktadır Ancak

Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya evlilik yolu ile yeni gelmiş olan erkekler iş bulma

konusunda ccedilok buumlyuumlk sorunlar yaşamaktadırlar Bu sorunların başında ise

gelinen uumllkenin dilinin yeterince veya hiccedil bilinmemesi yer almaktadır

Tuumlrkiyersquoden evlilik yoluyla gelen kadınlar iccedilerisinde de ccedilalışmak isteyenler

bulunmakla birlikte onların ccedilalışmaları zorunluluk gerektirmemektedir Diğer

yandan Tuumlrkiyersquoden evlilik yolu ile gelen kadınların bir kısmı kendi rollerini ev

hanımı olarak goumlrmelerinden dolayı ccedilalışmayı duumlşuumlnmemektedirler

(Timmerman 2008 s 133) Bu durumu Tablo 9rsquodaki veriler de

desteklemektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 146

Tablo 10 Araştırma Grubunun Şimdiye Kadar Yaşadığı veya Yaşamakta

Olduğu En Oumlnemli Sorun

Şimdiye Kadar Yaşanılan En Oumlnemli Sorun Sayı Yuumlzde

Dil sorunu 48 209

İşsizlik 39 170

Aile parccedilalanması 25 109

Eğitim sorunu 17 74

Aile bireyleri ile ilgili sorunlar 8 35

Kuumlltuumlr şoku 9 39

Kuşak ccedilatışması 10 43

Vize işlemleri ile ilgili sorunlar 1 13

Belccedilikalıların oumln yargıları ve ayrımcılık 20 87

Belccedilikalıların yabancı duumlşmanlığı 9 39

Uyuşturucu kullanımı 2 09

Sosyal guumlvenlik sorunları 2 09

Kumar oynama 1 04

Tuumlrklerin kendi aralarındaki

dayanışmaoumlrguumltlenme eksikliği 12 52

Cevapsız 25 109

Toplam 230 1000

Anket uygulanan kadınların şimdiye kadar yaşadıkları veya yaşamakta

oldukları en oumlnemli sorunun ne olduğuna ilişkin dağılımın yer aldığı Tablo

10rsquoda ilk sırada 209 ile dil sorununun yer aldığı goumlruumllmektedir Yaşanılan

yerin dilinin yeterince bilinmemesi guumlndelik yaşantıda eğitim yaşantısında ve iş

bulma suumlrecinde Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin temel sorunlarından birisidir

Yapmış olduğumuz tespitlere goumlre bu sorun Tuumlrkler arasında gittikccedile

azalmaktadır Ccediluumlnkuuml Belccedilikarsquoda doğup buumlyuumlyenlerin sayısındaki artış

Tuumlrkiyersquoden yapılan evlilikler ccedilerccedilevesinde gidenlerin sayısındaki duumlşuumlş ve yine

Tuumlrkiyersquoden evlenerek gidenlerin eğitim seviyelerindeki yuumlkselişler yaşanılan

uumllkenin diline dayalı sorunun gittikccedile azalmasına neden olmaktadır İkinci

sırada ise 17 ile işsizlik sorunu gelmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrkler

arasındaki işsizlik oranları Belccedilikalılar veya diğer goumlccedilmen gruplara oranla ccedilok

daha yuumlksek duumlzeydedir Oumlrneğin 2003 yılında Flaman Boumllgesindeki bazı

sektoumlrlerde yapılan incelemeler Tuumlrk nuumlfusunun iş pazarındaki yerinin ccedilok

duumlşuumlk duumlzeyde olduğunu goumlstermektedir Belccedilika Millicirc İstatistik Enstituumlsuuml

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 147

verilerine goumlre Belccedilikarsquodaki genel işsizlik oranı 8 Belccedilikalılar arasındaki

işsizlik oranı 7 Belccedilika vatandaşı olmayanlar arasında 15 Faslılar arasında

27 Tuumlrkler arasında ise 29rsquodur (Wets 2008 ss 91-92) Bu oranlar

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınları arasında ise ccedilok daha yuumlksek duumlzeydedir

Oumlrneğin Tablo 8rsquodeki veriler goumlz oumlnuumlne alındığında araştırma kapsamında yer

alan kadınlar arasında oumlğrenciler hariccedil tutulduğunda ev hanımı olanlar ile

işsizlerin toplam oranı yaklaşık 65 olmaktadır Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan

Tuumlrk kadınlarının oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln isteyerek veya iş bulamaması

nedeniyle Belccedilikarsquonın iş yaşamında yer alamadıklarını goumlstermektedir İşsizlik

sorununu 109 ile aile parccedilalanması 87rsquoile Belccedilikalıların oumln yargıları ve

ayrımcılığa youmlnelik tutumları 74 ile ise eğitim sorunu takip etmektedir Oumln

yargı ve ayrımcılık karşılaştırmasında ikisinin birbiri ile karıştırılmaması

gerekmektedir Oumln yargı subjektif hislere ayrımcılık ise accedilıkccedila veya oumlrtuumlk

olarak yapılan davranışlara goumlnderme yapmaktadır (Berry 1965 s 236)

Ccedilalışma suumlresince kendileriyle goumlruumlştuumlğuumlmuumlz kadınlar oumlzellikle iş

başvurularında oumln yargı ve ayrımcılıkla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir

Araştırma boyunca yapmış olduğumuz tespitlere goumlre Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk

kadınları Belccedilikarsquonın ccedilalışma hayatında yeterince yer edinememiş olmalarına

karşın oumlzellikle Belccedilikarsquoda doğup buumlyuumlyen Tuumlrk kadınları siyaset başta olmak

uumlzere birccedilok alanda bireysel başarılar elde etmişlerdir Buna en iyi oumlrnek

boumllgesel ve federal duumlzeyde birccedilok Tuumlrk kadınının son yıllarda milletvekili

seccedililmelerini goumlsterebiliriz Ccedilalışma suumlresince yapmış olduğumuz incelemelere

goumlzlemlere goumlre Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının ccedilalışma yaşamına

katılmalarına karşılaştıkları sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik olarak Belccedilikarsquoda

Tuumlrkler tarafından kurulan derneklerin oumlnemli goumlrevler uumlstlenmiş olduğunu

soumlyleyebilirim Oumlzellikle Tuumlrklerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde Bruumlksel

başta olmak uumlzere Tuumlrkler tarafından kurulan dernekler Tuumlrk toplumunun

ihtiyaccedilları ccedilerccedilevesinde ccedileşitlenmektedir Bu dernekler iccedilerisinde yardımlaşma

ve dayanışma dernekleri ile kadınlara youmlnelik dernekler sayıca daha ccedilok olup

oumlnemli işlevleri yerine getirmektedirler

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 148

Kaynakccedila

Akguumlnduumlz A (2007) Labour Migration from Turkey to Western Europe 1960-1974

A Multidisciplinary Analysis Amsterdam Amsterdam University Pres

Berry B (1965) Race and Ethnic Relations Boston Houghton Mifflin Company

Castels S ve Miller M J (2008) Goumlccediller Ccedilağı Modern Duumlnyada Uluslararası Goumlccedil

Hareketleri İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yayınları

Gelekccedili C ve Koumlse A (2009) Misafir İşccedililikten Etnik Azınlığa Belccedilikarsquodaki Tuumlrkler

Ankara Phoenix Yayınları

Lesthaeghe R (2000) Transnational Islamic Communities in a Multilingual Secular

Society Communities and Generations Turkish and Moroccan Populations in

Belgium R Lesthaeghe (Ed) Belgium VUB press 1-57

Şen F ve Koray S (1993) Tuumlrkiyersquoden Avrupa Topluluğursquona Goumlccedil Hareketleri

Ankara Elit Yayın

Timmerman C (2008) Gender Dynamics in the Context of Turkish Marriage

Migration The Case of Belgium Turkish Immigrants in the European Union

Determinants of Immigration and Integration R Erzan K Kirişci (Ed)

London and New York Routledge 121-139

Wets J (2008) The Turkish Community in Austria and Belgium The Challenge of

Integration Turkish Immigrants in the European Union Determinants of

Immigration and Integration R Erzan K Kirişci (Eds) London and New

York Routledge 81-96

Yalccedilın C (2004) Goumlccedil Sosyolojisi Ankara Anı Yayıncılık

Yurtdışı Goumlccedil Hareketleri ve Vatandaş Sorunları (1973) Dışişleri Bakanlığı Ekonomik

ve Sosyal İşler Genel Muumlduumlrluumlğuuml Ankara

(httpwwwbelgiumbeen) 10022010

(httpwwwstatbelfgovbe) 10022010

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 149-166

BİR METAFOR VEYA GERCcedilEKLİK OLARAK ldquoİSLAM ROumlNESANSIrdquo

Selda GUumlNER

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı İslam medeniyetinin oluşum ve gelişim tarihinde

oumlnemli bir rol oynayan sekizinci ve on birinci yuumlzyıllar arasında İslam

duumlnyasındaki kuumlltuumlrel gelişmelerin bir İslam Roumlnesansı kavramıyla accedilıklanıp

accedilıklanamayacağını bunun yanı sıra İslam tarihine ait olay ve olguların

adlandırılmasında ya da tanımlanmasında Avruparsquoda kullanılan kavramların ne

derece birbirleriyle oumlrtuumlştuumlğuumlnuuml tartışmaktır Avrupa duumlnyasına ait dinicirc kuumlltuumlrel

ve siyasi kavramların ldquoDoğurdquoya ilişkin olgu ve suumlreccedilleri accedilıklamada kullanılması

oldukccedila yaygındır Bu ccedilalışmanın kaleme alınmasında oryantalist Mezrsquoin

Onuncu Yuumlzyılda İslam Medeniyeti İslamrsquoın Roumlnesansı isimli kitabının oumlnemli

bir roluuml olmuştur Kitabında Mez onuncu yuumlzyılda İslam duumlnyasındaki

entelektuumlel-kuumlltuumlrel hayatı Avrupa tarihinin belli bir doumlnemi iccedilin ve oumlzellikle

kuumlltuumlrel gelişmeleri adlandırmak iccedilin kullanılan roumlnesans kavramıyla

tanımlamaktadır Ancak Mez daha sonra bu kavramın onuncu yuumlzyıl İslam

duumlnyasını accedilıklamakta yeterli olmadığı kanısına varmış ve kitabının oumln soumlzuumlnde

de belirtildiği gibi roumlnesans kavramı kitap boyunca anlatılmaya ccedilalışılan konu

ile birebir oumlrtuumlşmemesine rağmen yazarın bu kavramın yerine daha uygun bir

başlık bulamadığı oumlne suumlruumllmuumlştuumlr Bu durumda İslam Roumlnesansı kavramı bir

problematik olarak ortaya ccedilıkmaktadır Dolayısıyla bu ccedilalışmada İslam tarihinin

bahsi geccedilen yuumlzyılları roumlnesans kavramıyla değil yeni bir medeniyetin

ldquoteşekkuumllrdquouumlyle accedilıklanacaktır

Anahtar kelimeler İslam Roumlnesans medeniyet kavram tercuumlme

faaliyetleri Arap Hellen Suumlryani

ldquoIslamic Renaissancerdquo as a Metaphor andor Reality

Abstract

The aim of this study is to discuss whether the cultural developments in

the Islamic world that played an important role in the formation and

development history in between the eighth and eleventh centuries of Islamic

civilization can be explained with the concept of Islamic Renaissance or not and

also to discuss the degree of overlap among the concepts used in Europe in

giving names or describing events belonging to the history of Islam The use of

religious cultural and political concepts belonging to Europe in the explanations

of phenomena and processes related to the east is a well-known tendency The

motivation behind writing this article mostly comes from the book called the

Renaissance of Islam written by Mez who is interested in oriental studies In his

book Mez defines the intellectual and cultural life of Islam in the tenth century

with the concept of renaissance a term used for a period of time in the history of

Europe to name especially cultural developments However Mez has later

decided that this concept is not sufficient enough to explain the tenth century

Islam world and he stated in the preface of his book that although the concept

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 150

renaissance had not been completely overlapped with the subject argued

throughout the book he could not find any other concept more suitable than that

Here the concept of Islamic Renaissance seems to be a problematic issue As a

result in this study the eighth and the eleventh centuries of the history of Islam

are going to be explained with the concept of ldquoformationrdquo of a new civilization

rather than with the concept of renaissance

Key words Islam Renaissance civilization concepts translation

activities Arab Assyrians

Roumlnesans ve İslami Muumltekabilleri

Avruparsquoda Roumlnesans XIV yuumlzyıl ile XVII yuumlzyılın başlarına kadar

etkili olan yeniliğin edebiyat sanat ve mimari gibi kuumlltuumlrel branşlarda antik

(bilhassa Grek ve Roma) geleneklere atıfla kurulması ve kendini tanımlamasını

iccedileren karmaşık suumlreccediller iccedilin kullanılır Roumlnesans kavram olarak yeniden

kurmak yeniden doğuş canlandırma ve onarım gibi anlamları ifade eder (Batur

1988 ss 19-21 Faure 1995 ss 7-8 Mez 2000 ss 7-8) Tarihicirc accedilıdan ise o

Orta Zamanlar ruhundan tedricen azade olmayı ve Kartezyen Ccedilağrsquoın gerisindeki

ccedilok youmlnluuml mirası niteler

İslam tarihine bakıldığında ise buguumln uumlccedil tarz roumlnesans kavramıyla

karşılaşmak muumlmkuumlnduumlr Bu uumlccedil tarz İslam Roumlnesansı kavramı işaret ettikleri

doumlnem ve taşıdıkları manalar accedilısından farklılıklar goumlstermektedirler İlkin

XIX yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren başlayıp XX yuumlzyıl boyunca devam

eden dinicirc tarz Batı egemenliğine karşı yuumlruumltuumllen ve bir accedilıdan tepki doumlnemi

olarak adlandırılan bu suumlreccedil İslam Roumlnesansı kavramıyla accedilıklanabilir (Nasr

1980 ss 37-38 Hourani 1994 ss 124-128 1997 s 463) Bu Batırsquoya karşı

soumlmuumlrge karşıtı ve milliyetccedili iccedile karşı huumlkuumlmdarların mutlak otoritesinin

sınırlandırılmasını talep ederek meşrutiyetccedili ve dinen ıslahccedilı-ihyacı bir

karaktere sahipti

İkinci bir İslam Roumlnesansı XV ve XVI yuumlzyıllarda birisi Orta

Avruparsquoya kadar genişlemiş ama genel olarak İslam duumlnyasına egemen iki

merkeziyetccedili guumlcuumln Osmanlı İmparatorluğu ve Safevilerin hacirckimiyetleri

doumlnemine tekabuumll eder Bu doumlnemde yaşanan İslam Roumlnesansını ise daha ccedilok

sanat edebiyat ve mimari gibi alanlarda goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu yuumlzyıllarda

İslam Roumlnesansı kavramının ideolojik bir kimliğe sahip olduğu soumlylenemez

ccediluumlnkuuml mutlak huumlkuumlmdarların egemen olduğu bu zaman diliminde İslam duumlnyası

kendi değerleriyle uyum iccedilinde Batı karşısında en guumlccedilluuml olduğu doumlnemleri

yaşamaktadır ve bunu doumlnemin sanatsal edebicirc ve mimari uumlruumlnlerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (Hodgson 1993 ss 4-5 2001 s 200) XV ve XVI yuumlzyıl

Avruparsquosında roumlnesans en oumlnemli ve baskın oumlzelliklerinin zirvesindeydi

bireycilik ve kapitalizm Avruparsquoda yaşanan roumlnesansın tanımlayıcı bu iki

unsurunu bu yuumlzyıllarda İslam coğrafyasında goumlrmek ise ccedilok muumlmkuumln değildir

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 151

İslam Roumlnesansının uumlccediluumlncuuml ve aynı zamanda bu ccedilalışmanın konusu olan

periyod İslami uyanışın VIII - X yuumlzyıllarını kapsar Bu noktada belirtilmesi

gereken oumlnemli bir husus ise bu doumlnemin roumlnesans kavramının taşıdığı anlamla

ne kadar oumlrtuumlştuumlğuumlduumlr Başka bir ifadeyle VIII ve XI yuumlzyıllar İslam

duumlnyasında bir yeniden doğuş goumlruumllebilmekte midir ya da bu yuumlzyıllar

iccedilerisinde İslam duumlnyasında yaşanan kuumlltuumlrel-entelektuumlel hareketliliği anlatmak

iccedilin başka bir kavram mı kullanılmalıdır

Roumlnesans bu bağlamda sadece bidatların goumllgelediği saf İslami nassların

toplumsal pratikte yeniden ve canlı bir surette hatırlanmasına atıfta bulunur

Roumlnesans boumlylelikle İslami dilde tecdid ve ihyarsquoya1 tekabuumll eder ve saf İslami

mesajın etrafında oluşan israiliyattan hurafelerden kurtulma cehdini ifade eder

(Nasr 1980 s40) Bu durumda İslami Roumlnesans sadece tarihe asrısaadetrsquoe

işaret etmez ayrıca asra saadet veren dinicirc anlayışı da idealleştirir ve onu gerccedilek

muumlminliğin duumlsturuna doumlnuumlştuumlruumlr Ancak bu yorum VIII ve XI yuumlzyıllara

uygulandığı takdirde sekizinci asır oumlncesinde İslami inancı karanlık bir

ortaccedilağa maruz kaldığı fikrini de kabul etmek gerekir Oysa bu yuumlzyıllar zaten

İslam medeniyetinin doğuş ya da teşekkuumll doumlnemleridir Diğer taraftan eğer

VIII ve XI yuumlzyıllar İslam medeniyetinin doğuş ve teşekkuumll zamanları ise

neden Hamilton Gibb Andre Miguel ve Claude Cahen bu doumlnem iccedilin bir İslam

Roumlnesansından bahsetmektedirler (Gibb 1991 s 33 Miguel 1991 s 216

Cahen 1990 s 111)

Bu soruya iki tuumlrluuml cevap verilebilir Bunlardan ilki İslamrsquoın kendine

dinler tarihi iccedilinde verdiği statuumlye ilişkindir İslam bu vadide kendisinden oumlnce

gelen Kitabicirc Dinlerin bir devamı ve bilhassa son halkası olmak iddiasındadır

İslam dininin Arap yarımadası dışında yayıldığı ilk coğrafya VII yuumlzyıldan

itibaren İslam Peygamberinin yeniden tebliğ etmeye başladığı şeriatla daha

oumlnceki peygamberler aracılığıyla tanışmıştı Bu noktada İslam bir din olarak

kendisinden oumlnce gelen ve yine peygamberler aracılığıyla iletilmiş dinicirc

mesajların son bir kez yeniden canlandırılmasıydı Sonuccedilta o kendisinden oumlnce

gelen tek tanrılı dinleri ve onların kitapları ile peygamberlerini reddetmiyor

yeni bir peygamber ve kitapla yeniliyordu Bu accedilıklamadan hareketle bir İslam

Roumlnesansı kavramından bahsedilebilir Zira kendinden oumlnce tebliğ edilen dogma

etrafında oumlruumlluuml duumlnyanın geleneklerini ldquoyenidenrdquo ldquoyeni bir terkiplerdquo ortaya

koyuyor

Bu soruya verilebilecek ikinci cevap ise roumlnesans kavramının tam

olarak Avrupa coğrafyasında kabul goumlrduumlğuuml anlam ile bağlantılıdır Daha oumlnce

de belirtildiği gibi Avrupa Roumlnesansırsquonda antikiteyle yeniden temas

belirleyiciydi İslami idrakin Grek uumlstadlardan ccedileviriler yoluyla bir kanal

1 İslamrsquoda ihya ve tecdicircd hareketleriyle ilgili olarak bk Thomson 1937 ss 60-61

Levtzion 1987 Al-Azmeh 2003 Rahman 2006 ss 17-19

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 152

oluşturmasında benzer bir durum soumlz konusudur Cahenrsquoin de belirttiği gibi

VIII yuumlzyıldan XI yuumlzyıl başlarına kadar İslam medeniyetine aktarma yolunda

ccedilabalar vardı Oumlzellikle Grek bilim ve felsefesinin Muumlsluumlmanlarca

keşfedilmesinden bahsedilebilir (1990 s 111) Gibb ise oumlzellikle sanat ve

mimaride İslam oumlncesi Hellenistik Suriye ve İran sanatlarının gerekli

adaptasyonlarla yeni bir İslam sanatı yaratmak iccedilin yeniden canlandığı geliştiği

ve iccedil iccedile geccediltiğinden bahsetmiştir (1991 ss 33-34) Bununla birlikte Gibb

suumlreci tanımlamada İslam Roumlnesansının zayıf bir kavramsallaştırma olduğuna

da işaret eder Onun nazarında bu kavram esasen Suumlnni kurumlaşmanın siyasi

idare ile kurduğu ilişkiden beslenen bir şehir medeniyetini yansıtmaktadır

(1991 s 34) Zenginliğin ve entellektuumlel faaliyetlerin kendilerinde

yoğunlaşmaları sayesinde şehirlerin ekonomik gelişim goumlstermeleri de bu

durumu tamamlayıcı niteliktedir Diğer taraftan Gibbrsquoin kabul ettiği kadarıyla

İslam Roumlnesansı tuumlm entelektuumlel başarılara rağmen yuumlzeyde kalmış ne İslami

hareketin derinliklerine ne de sosyal oumlrguumltlerine koumlk salmıştır Dolayısıyla onun

kastettiği İslam Roumlnesansı şehir elitleriyle sınırlı bir alana sahiptir Diğer

taraftan Gibbrsquoe nazaran Andre Miquel ise İslam Roumlnesansı yerine İlmicirc

Roumlnesansı tercih etmiştir Zira Abbasi Hilafeti ilim ve hikmet sahiplerine hatırı

sayılır bir teşvik sağlamıştır Teşvik ve entelektuumlel canlılık ilimde roumlnesans

devrini belirleyen unsurlar olmuştur (Miquel 1991 s 216)

Bunların yanısıra İslam Roumlnesansı kavramında muumlndemiccedil Antik

mirasın Muumlsluumlman keşfi ve Avruparsquoya Arapccedila vasıtasıyla aktarımı Avruparsquoda

Roumlnesansrsquoın ilk basamağı olarak değerlendirilebilir Ayrıca Avrupa duumlnyasına

Orta Ccedilağ boyunca unuttuğu Antik Roma ve Yunan kuumlltuumlruumlnuuml aktaran İslam

duumlnyası olmuştur bunda ise İspanya kanalı ile etkili olan İslam duumlşuumlnuumlrleri ve

Haccedillı seferleri oumlnemli bir rol oynamıştır (Thomson 1937 ss 51-52 Puig 2001

ss 15-39) Kadim imparatorlukların (Bizans ve Sasani) Muumlsluumlman varisleri

İslami bir yorumla bu kaynaklara yaklaşmış ve Avruparsquodan daha oumlnce bu suumlreci

yaşamıştır Ancak her iki uygarlık kuumlresi -İslam ve Batı- antik mirası paylaşmak

gibi ortak bir oumlzelliğe sahip olsalar bile bu mirasın her iki kuumlredeki statuumlsuuml

zamanla değişmiştir Başka bir ifadeyle Batı tefekkuumlruumlnuumln Roumlnesans sonrası (ve

hatta roumlnesansın geccedil safhalarının) iccedil macerası salt Aristorsquoya sadakatle onun

tekrarıyla accedilıklanamaz Oysa İslam medreselerinde 19 yuumlzyıla değin hace-i

evvelrsquoin bariz egemenliği vardı

Uumlzerinde duumlşuumlnuumllmesi gereken diğer bir husus ise Muumlsluumlmanların ilk

olarak hacirckimiyetlerini kurdukları eski Roma İmparatorluğursquonun Doğu Akdeniz

coğrafyasında mevcut Antik kuumlltuumlrel unsurları İslam medeniyetine katarak

yorumlamalarının Antik Yunan ve Roma mirasının yeniden doğuşu olarak

kabul edilip edilemeyeceğidir Bunun iccedilin oumlncelikli olarak Muumlsluumlman Arapların

Arap yarımadası dışına ccedilıkıp VIII yuumlzyılın sonlarına kadar meydana getirdikleri

siyasi oumlrguumltlenmenin yanı sıra ele geccedilirdikleri boumllgelerin yerli halklarıyla

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 153

ilişkileri ve onların kuumlltuumlrleriyle tanışmaları ayrıca sistemli olarak bu kuumlltuumlrel

unsurların İslam medeniyetine kazandırılma yollarını accedilıklamak gerekmektedir

Bu yollardan VII ve VIII yuumlzyıllarda meydana gelen fetihler yeni dinin

taşıyıcıları iccedilin Bizans ve Sasani kuumlltuumlr alanını sadece istila edilecek bir daruumlrsquol-

harb olmaktan ccedilıkarıp kadim bir kuumlltuumlrel mirasla karşı karşıya getirdi

Fetihler ve İslam Kuumlltuumlruuml

Kuumlltuumlrel hareketlerin hiccedilbiri kapalı bir ortam iccedilinde kendi kendisine

oluşmamış aksine ccedileşitli dış temaslar yoluyla kendisinden oumlnceki

medeniyetlerin uumlzerinde yuumlkselmiştir Bu temaslar savaşlar ticari muumlnasebetler

ya da goumlccediller gibi ccedileşitli şekillerde meydana gelmiştir Fetih hareketlerinin de

İslam medeniyetinin oluşumunda oynadığı rol bu noktada oumlnem taşımaktadır ve

William Thomsonrsquoın da belirttiği gibi İslam tarihe ccediloumlkmekte olan duumlnyada bir

fetih dini olarak girdi (1937 s 53) Muumlsluumlmanların Araplar iccedilin Antik Yunan ve

Roma mirasıyla tanışma yollarından ilki yarımadanın dışına youmlnelerek farklı

kuumlltuumlrel iccedilerik ve rituumlelleri barındıran Bizans ve Sasani egemenlik alanlarını

fetih yoluyla ele geccedilirmeleriyledir

Dinicirc sosyo-ekonomik ve demografik birccedilok etkenle accedilıklansa da2

Araplar fetihlerle yarımadanın dışına ccedilıktıkları anda kendilerini farklı

insanlardan muumlrekkep geniş bir coğrafyada buldular X yuumlzyıla gelindiğinde

İslam fetihleri yoluyla Hindistan ve Ccedilin sınırından İspanyarsquoya kadar uzanan

geniş bir alanın İslam ccedilatısı altında birleştiği goumlruumlluumlr Başlangıccedilta askericirc ve

siyasi bir guumlccedille daha sonra dil ve inanccedillarıyla Araplar kuumlltuumlrleri bir ldquocemiyetrdquo

hacirclinde birleştirmeyi başardılar İslam iki geniş iktisadi alanın birleştiricisi

durumundaydı Akdeniz ve Hint Okyanusu (Lombart 1983 s 20 Hodgson

1993 s 177 Lewis 2000 s 88) Bu iki alanın eski medeniyetlerin doğuş

yerleri olduğu unutulmamalıdır Hellenistik doumlnemde birleşen fakat daha sonra

Roma ndash Bizans ve Sasani olmak uumlzere iki rakip duumlnya şeklinde birbirinden

uzaklaşan bu sahalar İslam fetihleriyle yeniden bir araya geliyordu ve bu sayede

yeniden guumlccedilluuml bir ekonomik alan doğmuş oluyordu Tuumlccarların zanaatkacircrların

bilginlerin ve hacıların bu iki boumllge arasında gidip gelmeleri aynı zamanda

fikirlerin hayat tarzlarının ve bilginin alışverişini kolaylaştırmıştı Bu geniş

etkileşim alanında guumlccedilluuml youmlneticilerin buumlyuumlk şehirlerin mesafe ve hacmi

buumlyuumlyen ticaretin ve kırsal boumllgelerin birbirlerinin varlık koşullarını koruyarak

gelişmeleri muumlmkuumln oldu (Lombard 1983 ss 21-22 Hourani 1994 ss 69-74)

Bizans ve Sasani topraklarındaki ilk Muumlsluumlman fatihlerin nuumlfus

bakımından az oluşu ele geccedilirdikleri yerlerde otantik mahallicirc farklılıkların

devamını sağlamıştır Bu her şeyi kuşatan tek biccedilimli İslami bir tarzın

2 İlk doumlnem Arap fetih hareketleriyle ilgili olarak bk Crone 1980 Donner 1981

Mantran 1981 Lombard 1983 s 14 Hourani 1994 s 45 Kaegi 2000 Lewis 2000

ss 7186 Lapidus 2002 ss 77-78

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 154

egemenliğini azaltmış ve Arap idaresindeki yeni toplumu yerel geleneklerin pek

ccedilok tarafını kabul etmeye sevk eden kozmopolit bir yapıya doumlnuumlştuumlrmuumlştuumlr

(Grunebaum 1997 s 17)

Fetihler ve İslam topraklarının genişlemesi sebebiyle Emevicirc

halifelerinin temel endişesinin siyasi idarenin devamlılığını sağlamak olduğu

bilinmektedir Diğer taraftan Emevicirc hacirckimiyeti doumlneminde Muumlsluumlman

fatihlerin genel olarak toplumsal duumlzen sanat ve fikir alanlarında tam anlamıyla

gelişmiş bir kuumlltuumlrel yapıyla temas ettikleri accedilıktır Başkentlerinin Şam yani

Bizans egemenlik alanı olması dolayısıyla Yunan ve Roma tesiri onlar iccedilin en

yakın olanıydı fakat aynı zamanda onlarla sıkı temas hacirclinde bulunan kuvvetli

bir İran unsuru da vardı (OrsquoLeary 1971 s 50) Bu nedenle Muumlsluumlman Araplar

ele geccedilirdikleri yerlerde youmlnetici kadroların dağılmasına hemen izin

vermemişlerdi3

Muumlsluumlmanlar zamanla eski acircdet ve geleneklerin oumlzellikle Yunan

koumlkenli olanların yerine kendi dillerini yani Arapccedilayı kullanarak İslam ve Arap

geleneklerini yerleştirmeyi başardı Ancak vurgulamak gerekir ki bu

gelişmenin oumlncesinde Arap idaresi mevcut acircdetleri tamamıyla atmak yerine

seleflerininkiyle birleştirdi (Miguel 1991 s 92) Boumlylece yerli halkın

Muumlsluumlman youmlneticilerinin varlığına rağmen kendi dil ve kuumlltuumlrlerini

koruyabildikleri de goumlruumllmekteydi

İlk doumlnem fetihlerinin oumlnemli bir oumlzelliği ise Muumlsluumlman youmlneticilerin

kentlere doğru youmlnelmeleridir dolayısıyla İslamrsquoı bir medeniyet oluşumuna

goumltuumlren gelişmelerin odak noktalarını eski-yeni uyarlanmış kurulmuş kent

merkezlerine taşımalarıydı Medeniyet medinersquoden kentten hareketle

tanımlanmıştı Grunebaumrsquoun da belirttiği gibi İslam başlangıcından beri sahip

olduğu ccedilekim merkezleri accedilısından kente dayalı bir gelişmeye sahip olmuştur

(Grunebaum 1997 s 44 Michan 1997 ss 14-15)

Muumlsluumlman fatihlerin şehirle ilişkilerinde uumlccedil tarz etkili olmuştur Hilacirclin

goumllgesine giren antik kentler (Şam ve Halep gibi) İslam devletinin geniş idari-

ticari şebekelerinin bir parccedilası hacircline getirilirken geleneksel doku korunmuştur

Ccediloumll kenarındaki bazı kuumlccediluumlk yerleşimlerin goumlccedil ve iskacircn yoluyla kente

doumlnuumlşmeleri de soumlz konusuydu ( Basra Kufe Bağdat gibi) (Cahen 1997 s 62

Miguel 1991 s 102) Uumlccediluumlncuuml olarak boumllgenin yeni efendileri yeni şehirler

kurma yoluna gitmişlerdi Fustat ve Kayravan gibi şehirler garnizon şehirleriydi

ve İslam devletinin guumlvenlik ihtiyacına cevap veriyorlardı Bununla birlikte bu

3 Grunebaum bu suumlreci accedilıklarken Arapların karmaşık bir yabancı alt yapının uumlzerine

dağınık bir biccedilimde konmuş bir azınlık oldukları ibaresini kullanır ve ayrıca kimliklerini

youmlnetici ve hakim bir sınıf olarak suumlrduumlrmede istekli olmaları suretiyle hakimiyetleri

altlarındaki halktan ayrı durmaya gayret ettiklerini belirtir bk 1997 s 18

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 155

tarz şehirler kısa zamanda birer ccedilekim merkezi ve kalabalık nuumlfuslu yerleşim

alanları olacaklardı4

Aslında İslam tarihinin bir medeniyet tarihine de doumlnuumlşmesini

sağlayacak personel şehir oumlrguumltlerinin kuruluşunda ve işleyişinde saklı

bulunuyordu (Lombard 1983 s 122 Cahen 1990 s 62) İslamrsquoın gelişiyle

birlikte şehirlerde farklı koumlkenlerden gelen unsurların birbirleriyle iccedil iccedile

geccedilmesi yeni bir hayat tarzının teşekkuumlluumlne yol accedilmıştı Gerccedilekte Araplar ve

eski nuumlfusun hızlı bir şekilde ilişkiye girebildiği mekacircn şehirlerdi Diğer yandan

bu ilişki dinicirc farklılığın esas olduğu bir hiyerarşiyi de barındırmıyor değildi

İslamrsquoın ilk iki yuumlzyılında oldukccedila oumlnemli bir ldquoara gruprdquou temsil eden

mevalirsquonin durumu bilhassa dikkat ccedilekiciydi5

Mevali bir toplumsal sınıf olarak kısa zamanda yeni toplumsal yapının

her alanında oumlnemli bir unsur hacircline gelmiştir Teoride mevali Araplar ile eşit

haklara sahipti ancak uygulamada Araplar onlara karşı uumlstuumln bir tavır

sergiliyorlardı Bununla birlikte Arap ırkının uumlstuumlnluumlğuuml fikrinin sekteye uğradığı

yuumlzyıllarda İslam duumlşuumlncesi ve cemiyetinin şekillenmesi mevali arasında

olmuştur6 Bunun sebebi Muumlsluumlmanların yarımada dışına ccedilıkıp eski Bizans ve

Sasani topraklarını ele geccedilirdikleri doumlnemde fethe maruz kalan boumllgelerdeki

yerli halkın iccedilinde bulunduğu sosyal ve kuumlltuumlrel durumla accedilıklanabilir Bizans

Ortodoksisi nazarında heretik ilan edilip kovuşturmaya maruz kalanların her

şeye rağmen guumlccedilluuml şehir ekonomisi uzak mesafe ticareti Helenistik miras ve

Hristiyan teolojisinin değişik sentezlerinin hacirclacirc geccedilerli olduğu (Suriye Mısır

Nisibis gibi) ve daha da dikkat ccedilekici olan rakip Sasani topraklarına yerleştikleri

goumlruumllduuml Bunların bir kısmı eski ideolojik dağarcıklarıyla birlikte İslami

doumlnemin mevalisi oldular Mevali statuumlsuumlnde oumlzellikle şehir hayatı toplumsal

oumlrguumltlenmeler ticaret konularında da faaliyetlerini suumlrduumlrduumller Bu durum yeni

İslam toplumunda mevalinin neden belirleyici bir unsur olduğunu

accedilıklamaktadır

Daha oumlnce de belirtildiği gibi İslam şehri eski imparatorlukların şehir

yapılanması dikkate alındığında gittikccedile merkezileşen ve eskisine oranla

oumlzerkliğini kaybeden Antik şehrin bir devamı olarak teşekkuumll etti (Hodgson

2001 s 179 Cahen 1990 s 69) Antik uygarlıkların mirasını taşıyan Suriye

4 Fethedilen yerlerde yeni kurulan şehir yapılanmalarıyla ilgili olarak bk Mantran 1981

s 203 Lombard 1983 s 121 Hodgson 1993 ss 22-24 Cahen 1997 5 Mevali ismi azat edilen savaş esirleriyle Arap soyluların himayesi altına giren Arap

olmayan boumllgelerin sakinlerine veriliyordu Her iki durumda da Arap kavminden

olmayıp İslam akidesine iman etmek belirleyiciydi bk Cahen 1990 s 63 Yiğit 2004

ss 424-426 6 Cahen 1990 ss 63-64 Lewis 2000 s 83 Bu konuda oumlzellikle İbn-i Haldun ilimle

meşgul olanların buumlyuumlk ccediloğunluğunun mevaliden oumlzellikle de İran asıllı

Muumlsluumlmanlardan olmalarına dikkat ccedilekmektedir bk İbn-I Haldun 1991 ss 1307-1308

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 156

Mısır ve İran gibi yerlerde Bizans-Sasani doumlnemi ile İslam devirleri arasında

şehirlerin hayat tarzı iktisadi durumu ve sanatlar konusunda bir boşluk

meydana gelmemiştir Ayrıca genellikle Muumlsluumlman Arap askerlerinin

arkasından fethedilen boumllgelere sivil Arap nuumlfusun goumlccedil ettiği goumlruumllmektedir

(Barthold 1977 s 22 Lombard 1983 s 57) Bu durumda İslam şehir tipi Arap

gelenekleriyle yerel geleneklerin karışması sonucu meydana gelmiştir Bu

şehirlerde ticaret burjuvazisinin yuumlkselişi en belli başlı sosyo-ekonomik

unsurlardan biridir Ccediluumlnkuuml İslamrsquoın yayılması genellikle uzak mesafe ticaretinin

gerccedilekleştiği guumlzergacirchı takip etmiştir ve bu yollar boyunca iş yapan tuumlccarlar

aynı zamanda bir kuumlltuumlr taşıyıcısı roluuml oynamışlardır7 Oumlzellikle ticari ilişkiler

Muumlsluumlmanların Bizans ve İran medeniyetleriyle temasını sağlamıştır Muumlsluumlman

Araplar ilişki kurdukları yerli halkların daha doğrusu farklı kuumlltuumlrlerin bilim

felsefe ve sanatlarına bunların pratik sonuccedillarına kaccedilınılmaz olarak ilgi ve

merak duymaya başladılar Bu noktada onların ellerinde bulunan eserlerle

temasa geccedilmeleri gerekiyordu ve bu konuda kendilerine yardım edenler

oumlnceleri Muumlsluumlman olan İranlılar Muumlsluumlman huumlkuumlmdarların ve devlet

adamlarının hizmetinde bulunan Hristiyan gruplar oldular (Şeşen 1979 s 6) Boumlylece Muumlsluumlman Arapların fethettikleri yerlerin halklarını tanımaları yolunda

ikinci ve en oumlnemli aşamayı tercuumlme faaliyetlerinin oluşturduğu iddia edilebilir

Tercuumlmeler

Bir uumllkenin fetihlerle Daruumll İslacircmrsquoa dacirchil edilmesi ccediloğu kez o uumllkenin

sakinlerinin sahip oldukları kuumlltuumlrel farklılıklar manzumesinin de İslamrsquoa ithal

edilmesini de iccedilerdi Yerli halklar tedricen İslamrsquoı benimsediler ve fakat eski

acircdet ve kuumlltuumlrel goumlreneklerini de yeni inancın iccediline taşıdılar (Cahen 1990 s

111) Diğer yandan Muumlsluumlman Araplar yeni muumlminlerin muhtelif branşlarda

istihdam edilmelerinde geniş bir bedevi pragmatizmi sergilediler

Eski kuumlltuumlrler yalnızca yuumlksek duumlşuumlnce temsilcilerinin goumlruumlşlerini değil

popuumller inanccedil ve tasarımları da kapsıyordu Bu kuumllliyat geniş ccedilapta bir seccedilme

ayıklama ve oumlnemli metinlerin oumlzetlenmesi yoluyla ccedileviri işlemine konu edildi

Oumlte yandan Doğunun Hellen olmayan halkları İslamiyetrsquoin gelişinden oumlnce

zaten antikitenin oumlnemli eserlerini Suumlryanice ve Farsccedilaya ccedilevirmişlerdi şimdi

Arapccedila bu dilleri izlemekteydi

7 Bk Cahen 1990 s 70 Hodgson 2001 s 196 Ayrıca bu doumlnemde tuumlccar denilince

oumlzellikle kumaş alımı ve satımı yapan insanlar kastedilir Bu devrin oumlnemli kişilerinin

oumlzelliklerine bakıldığında genellikle Uzak Doğu Doğu Afrika veya İccedil Asyarsquoya doğru

ticaretle uğraşan zengin bulunduğu ortamda itibar goumlren ccediloğu zaman iyi eğitim

goumlrmuumlş kuumlltuumlrluuml kimseler oldukları goumlruumllmektedir Bunlar sultanlar ve vezirler gibi

sanatccedilı ve ilim adamlarını destekleyen onları himaye eden kısacası doumlneminin kuumlltuumlr

taşıyıcı konumundaki insanlardır (Bk Miguel 1991 s 195)

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 157

Muumltercimler başlangıccedilta doğrudan Yunanca metinler yerine onların

Suumlryanice ccedilevirilerini kullandılar ancak X yuumlzyıla gelindiğinde ccedileviri

youmlntemlerinin daha incelmesi ve dil yetisinin yuumlkselmesi uumlzerine doğrudan

Yunanca eserler uumlzerine ccedilalışmalar da başlamıştır (Cahen 1990 s 111 Corbin

2001 ss 50-51) Muumltercimler daha ccedilok gayrımuumlslimlerden veya İslamrsquoa geccedilen

Suumlryani Yakubi ve Kıptilerden oluşuyordu Diğer taraftan ccedileviriler antik

kuumlltuumlruumln her alanında aynı oumllccediluumlde yapılmamıştır Oumlrneğin Yunan edebiyatına

pek ilgi duyulmamış Arap ihtiyaccedil listesinin oumlncelikleri belirleyici olmuştur

(Cahen 1990 s 112 Lewis 1996 s 206) Bunlar oumlzellikle tıp felsefe ve

kimya gibi alanlardır

Bu ccedileviriler Arap tefekkuumlruumlnuumln kendi sesini bulmasında ve kendi

sentezini yaratmasında bir alt metin oluşturmuştur Ayrıca Muumlsluumlmanların

teoloji felsefe ve doğa bilimleri alanlarındaki kendi yolculuklarında Grek

mirasıyla tanışmaları kaccedilınılmazdı ve bu tanışma İslamrsquoın saf iman hacirclinden ve

bu imanın esaslarını koruyarak entelektuumlel bir sisteme doumlnuumlşme aşamasında

gerekli kavramsal araccedilları sağlamış oldu

Araplar VII yuumlzyılın ortalarından hemen oumlnce Arap yarımadasının

dışını fethe başladıklarında Hellenistik bilimin hacirclacirc canlı bir geleneği ile

karşılaştılar oumlzellikle İskenderiye Suriye Irak ve İranrsquoda birtakım okullar

bulunmaktaydı Bunlar iccedilinde İskenderiye Okulu ve Cundişapur en oumlnde

gelenleri idi Cundişapurrsquoda tıp ve dinicirc ilimler Nesturi Hristiyanlarca

oumlğretilmekte idi Dersler Yunan tıbbı ve felsefesini iccedileriyordu fakat oumlğretim dili

Suumlryaniceydi ve gerekli Yunanca kitaplar Suumlryaniceye tercuumlme edilmiştir (Watt

1998 s 226) İskenderiye VII yuumlzyılda Yunan felsefesi ve ilahiyatının

incelendiği oumlnemli bir merkezdi Yunanca 4 yuumlzyıldan beri Suriye İskenderiye

Edessa (Urfa) Nisibis (Nusaybin)rsquode ders olarak verilmekteydi (Fahri 2000 ss

25-26) Muumlsluumlmanların genellikle bu boumllgelerdeki oumlğretim merkezlerinde

gelişen faaliyetlere muumldahalede bulunmadığı youmlnuumlnde yaygın goumlruumlşler vardır

Oumlrneğin ilahiyat konusunda ccedilalışmalar Suriyersquonin kuzeyindeki Kınnesrin

Monofizit Manastırında VII yuumlzyıl boyunca da devam ettirilmişti8 Muumlsluumlman

fetihlerine maruz kalan bu coğrafyada Emeviler gibi bir Muumlsluumlman Arap

youmlnetici sınıfın iktidara gelişi Mısır ya da Suriyersquonin Irak ya da İranrsquoın

entelektuumlel hayatında ani bir kopuşa yol accedilmadığı sonucuna varılabilir

Her ne kadar başlangıccedilta tamamen faydaya dayalı tıp kimya astronomi

disiplinleriyle sınırlı olsa da ilgili metinlerin Arapccedilaya tercuumlme edilmesinde ilk

adımın Emevi Hanedanından Halid bin Yezidrsquoden (Ouml 704) geldiği

bilinmektedir Henuumlz Bağdatrsquota Nasturiler itibar kazanmadan oumlnce

Muumlsluumlmanlar İskenderiye Okulursquonun son temsilcileriyle ilişki kurarak Yahya

8 İlk İslam fetihleri doumlneminde Suriyersquodeki dinicirc merkezlerin durumuyla ilgili olarak bk

Fahri 2000 s 27 Orsquoleary 1971 s 38 Hourani 1994 ss 105-106

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 158

En-Nahvicircrsquonin (Jean Le Grammairien) oumlğrencileri Antik Yunan bilimine ait

eserleri Arapccedilaya tercuumlme etmişlerdir Muumlsluumlmanlar antik doumlneme ait bilim ve

felsefeyi ilk oumlnce Suumlryaniler aracılığıyla değil İskenderiye Okulursquonun son

temsilcileri vasıtasıyla oumlğrenmeye başlamışlardır Halid bin Yezid astronomi

tıp ve kimya alanlarında tercuumlmeler yapılması iccedilin uzmanların başkentte

toplanmalarını teşvik etmesine rağmen Emeviler doumlnemi boyunca (661ndash750)

ccedileviriler youmlnuumlnde buumlyuumlk ilerlemeler olmadığı da bilinmektedir9

İslam duumlnyasında tercuumlme faaliyetleri İslam acircleminde iktidar

değişikliğiyle Abbasi Devletirsquonin kurulmasıyla hızlanmıştır Tercuumlme

faaliyetlerinin bu devri iki safhada gelişme goumlsterir Başlangıccediltan Memunrsquoun

Abbasi tahtına geccediltiği yıla (813) kadarki birinci safhada ccedilok sayıda eser buumlyuumlk

oumllccediluumlde Hristiyanlar Yahudiler ve İslamrsquoa intisap etmiş muumlhtediler tarafından

Arapccedilaya kazandırılmıştır Oumlzellikle Halife Mansur (754-775)rsquoun başlattığı ilk

doumlnem ccedileviri ccedilalışmalarının bilhassa Aristo ve onun mantık uumlzerine yazdığı

eserlere yoğunlaştığı goumlruumlluumlr Mezkur tercuumlmelerin altında ccediloğu kez İbn-i

Mukaffarsquonın imzasına rastlanır10

Memun (813-833) ve ardıllarının idaresindeki ikinci safhada tercuumlme

faaliyeti esas itibarıyla 830rsquoda kurulan Beytrsquouumll Hikmersquonin ccedilatısı altında

yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Halife Mansur (oumll 775) ve İranlı Bermeki ailesinden gelen

vezirler doumlneminde ise Cundişapurrsquodaki Suumlryaniler ve Nesturiler ayrıca daha

sonra Hintliler bu tercuumlme faaliyetlerine katıldılar11

Bunlar sadece Yunanca

değil Farsccedila Hintccedile ve Koptccedila pek ccedilok eseri Arapccedilaya tercuumlme etmişlerdi

Arapccedilaya tercuumlme edilen eserler ise İskenderiyersquoden Cundişapurrsquoa yani Bizans

sınırlarından Hindistanrsquoa kadar genişleyen alandaki kuumltuumlphanelerden temin

ediliyordu (Barthold 1977 s 31 Uumllken 1997 ss 102-103)

9 Guumlnaltay Muumlsluumlmanların Emeviler doumlneminde Yahudi ve Nasturi filozoflarla ve

tıpccedilılarla kurdukları ilişkiler sonucunda Yahudilerin ve Nasturilerin bilim ve kuumlltuumlr

yoluyla itibar kazandıkları diğer taraftan Muumlsluumlmanlarda bilim ve felsefeye (ulucircm-ı

akliye) karşı bir ilginin uyanmasını sağladığını belirtir Bu doumlnemin oumlnde gelen

muumltercimleri arasında Rahip Marinos ve İskenderyeli Stephanos (Estefan) Ehrun El-

Kas (Ahron) Cassios (Gessios) ve Masercuisi (Maerceveyh) yer almaktadır Seşen

1979 Uumllken 1997 Fahri 2000 s 29 s 9 Guumlnaltay 2001 ss 61-62 10

Tercuumlme faaliyetleri konusunda Uumllken Abbasiler zamanında eski İran ve Hint

ilimlerinin naklinin Yunan ilimlerine dair tercuumlmelerden oumlnce başladığını savunur

Harun Reşid zamanında henuumlz Suumlryani tercuumlmanlarla yoğun bir temasa girilmediği

hacirclde Hintlilerin tanındığını belirtmektedir ancak daha sonra tercuumlme faaliyetinin

buumltuumln ağırlığı Batırsquoya yani Yunan medeniyetine ccedilevrilmeye başlanmıştır bk Orsquoleary

1971 s 78 Rahman 1997 ss 38-39 Uumllken 1997 s 109 Saruhan C 12 1999 ss

203-204 Lewis 2000 ss 183-184 Street 2007 s 277 11

Orsquoleary 1971 s 72 Mantran 1981 s 223 Goldziher 1993 s 104 Gardet 1997 s

123 Watt 1998 s 228 De Boer 2001 s 38

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 159

Harun Reşid doumlneminde (786-809) ise bir tercuumlme heyeti oluşturulmuş

ve heyetin başına da Yuhanna bin Maseveyh (oumll 857) getirilmişti Onun

doumlneminde muumltercimlerin ccediloğunun Suumlryani olduğu bilinmektedir Aslında daha

İslamiyetrsquoten oumlnce Suumlryanice bir felsefe ve kuumlltuumlr dili hacircline gelmiştir İslamrsquoın

ilk beş yuumlzyılı boyunca Suumlryanice Arapccedilanın yanında felsefe ve ilim dili olma

niteliğini korumuştur (Şeşen 1979 ss 11-12) Buumltuumln bu tercuumlme ccedilalışmalarının

oumlnemli bir parccedilası Arap dilinin kaynaklarını ccediloğaltmak ve bu dili ccedilağının buumltuumln

entelektuumlel hayatı iccedilin yeterli bir araccedil hacircline getirmekti Son tahlilde

tercuumlmelerle beslenen İslam-Arap kuumlltuumlruumlnde İslami olanla Yunani olanın

paylarını tayin etmek kolay değildir Ancak İslam kuumlltuumlruumlnuumln bir uygarlık

uumlretmesi salt mirasrsquola accedilıklanamaz Zira soumlz konusu olan kuumlltuumlrel etkileşim ise

bu İslamrsquoa değil sair kuumlltuumlrlere de teşmil edilen bir oumlzelliktir Oysa buradaki

tartışma bir kuumlltuumlruumln medeniyet uumlretme potansiyel ve imkacircnlarına dair bir

tartışmadır Bu accedilıdan İslamrsquoın devraldığı malzemeyi yeni bir medeniyette nasıl

kullandığının muumlzakeresi yapılmalıdır

İslam ve Uygarlık Suumlreci

İslam sair dinler gibi teolojiye ve ayrıca toplumsal tarihe accedilılan iki

youmlnluuml bir guumlzergacircha sahip olmuştur Teoloji İslamrsquoı din olarak incelerken

toplumsal tarih onu insanlık seruumlveninin bir parccedilası olarak muumltalaa etmek

durumundadır Toplumsal tarih (kutsal) metnin cemiyetin farklı kesimleri ve

farklı cemiyetler tarafından iccedilselleştirilme tarzlarına kurumlaşma duumlzeylerine

ve boumlylelikle teşekkuumll eden geleneğin uygarlık suumlrecinde tekabuumll ettiği

pozisyona bakmak durumundadır Bu makale İslamrsquoın tarihicirc pozisyonunu

ilahiyatını talileştirmeksizin uygarlık durumu iccedilinde goumlrmekte ve bu ccedilerccedilevede

İslamrsquoın kadim geleneklerle mirasla ilişkisini tartışmaktadır İslam siyasal

topluluğun kabile yerine devlet etrafında oumlrguumltlenmesi kent merkezli olmak

ticari şebekelerin guumlccedilluumlluumlğuuml avcı-toplayıcılığı tarımsal organizasyonun ikame

etmesi entelektuumlel ve artistik branşlarca temsilin sağlanması gibi uygarlık

unsurları İbn Haldunrsquoun ifadesiyle hadari oumlgeleri iccedileriyordu Bu oumlgelerin bir

kısmının antik mirastan devşirildiği accedilıktır Ancak antik unsurların

kopyalanmasının tek başına bir uygarlık alanı yaratmayacağı da aşikacircrdır Bu

durumda İslami bilinccedil ve idrakin ve onların muumlmessillerinin bizatihi fail oumlzne

statuumlsuumlne ccedilıkarılması gerekir Muumlsluumlman oumlzne İslami bilincin eseridir bilinccedil

esas itibarıyla iyiliğin ve koumltuumlluumlğuumln tayin edildiği kutsal metin ve peygamber

suumlnnetinin etrafında şekillenir Başka bir ifadeyle İslam uygarlığında uumlst-metin

İslamrsquodır antik mirasın da dacirchil olduğu alt metinler bu hakikat tarafından

doumlnuumlşuumlme yeniden inşaya tabi tutulur İslamrsquoın yayılış tarihi fethin

organizasyonunu politik birliğin sağlanmasını iccedilerdiği gibi varlığını değişik

katmanlar hacirclinde suumlrduumlren ve farklı etnik-dinicirc unsurlar tarafından taşınan antik

mirasın keşif ve tercuumlmesini de kapsadı İslamrsquoın politik birliğinin sağlanması

uğraşısı sırasında değişik kitlelere ve geleneklere mensup insanlar arasında

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 160

geniş bir etkileşim sahası meydana geldi ki bu klasik İslacircm medeniyetinin

teşekkuumll devri olarak da tanımlanabilir

Ccedilok ccedileşitli kadim unsurlardan oluşan topluluk siyasi ve kuumlltuumlrel

hacirckimiyetini tek ve geniş bir Muumlsluumlman cemaatine bırakmak durumundaydı

İran koumlkenli bir kuumlltuumlr veya Nesturi Suumlryani Monofizit Hristiyan acircdetlerinin

kacircmil temsilcileri zamanla azalmıştır Hepsinin hacirclihazır gelenekleri buumlyuumlk

oumllccediluumlde bir araya getirilip yeni oluşan İslam medeniyeti iccedilinde ccediloumlzuumlnduuml Bu suumlreccedil

iccedilerisinde bilhassa dinicirc doktrin veya edebicirc biccedilimler ve idealler seviyesinde

yitirilen şeylerin yeri ilk Muumlsluumlman toplumunda yeniden yapılanmış eski Arap

mirasıyla ve oumlzellikle de tek Tanrı inancına dayalı eski dinlerin bizzat İslam

tarafından yeniden duumlzenlenmesiyle getirilmiş bulunan kurallar ve idealler

dizgesi ile doldurulmuştur Ancak eski gelenekleri İslamileştirme ya da etkileme

suumlreci onları buumltuumlne katmak veya ıslah etmekten daha fazlasını gerccedilekleştirdi

Bu suumlrecin Hodgsonrsquoun da belirttiği gibi yaratıcı bir enerji ortaya ccedilıkardığı

kesindir12

Abbasiler doumlnemi kuumlltuumlrel accedilılımını bununla ifade etmek muumlmkuumln

olabilir

İslamrsquoı uygarlık suumlrecine dacirchil eden fikri saikler şoumlyle ifade edilebilir

İncelmiş mantık tekniklerinin yardımıyla gelişmiş fikricirc yapıları koumlkluuml şekilde

tanıma ve onlardan istifade etme akli ilimler iccedilin kaynak olarak

başvurulabilecek ccedileşitli metinlerin birikmesi kabul goumlrmuumlş ve oumlzuumlmlenmiş

geniş bir tecruumlbeler alanı ve genelde yuumlksek bir eğitim ve uzmanlaşma

seviyesidir (Von Grunebaum 1997 s 27) Bu uzmanlaşma belirli bir felsefi ya

da dinicirc konumun doğurduğu şartlar ve problemlerin farkına varılmasında accedilıkccedila

ortaya ccedilıkıyordu Antik Roma - Helenistik ccedilevreye girmenin başka bir sonucu

ise İslami esasların anlamını Muumlsluumlmanların tefekkuumlr konusu yapmaya

başlamalarıdır Bu muhtemelen Arap toplumunun sosyolojik doumlnuumlşuumlmuumlyle

bedevi oumlzelliklerin kent lehine kaybedilmesiyle paralel giden bir suumlreccedilti Salt

inanccedil konusu olan dinicirc veriler hakkında duumlşuumlnmek onları birbirleriyle

ilişkilendirip uyumlu bir sistem hacircline getirmek konusunda giderek artan bir iccedil

talep olmuştur (Von Grunebaum 1997 ss 27-28) Oumlzellikle Hristiyan ve

Muumlsluumlmanlar arasındaki diyaloglar Muumlsluumlman entelektuumlelleri tartışmalı

konuları ele alıp yeniden formuumlle etmeye sevk etmiştir Goumlstermektedir ki soumlz

konusu diyalog ndash Grekccedile Suumlryanice ve Farsccedilada ifadesini bulmuş ndash Helenistik

12

Hodgsonrsquoa goumlre koumlkenlerinin farklı olmasına rağmen İslam medeniyeti daha oumlnceki

medeniyetlerin basit bir sentezi değil fakat daha ccedilok bu elemanların her sahada

goumlruumllebilir bir şekilde İslami ve Arap potasında eritilerek yeni bir yaratma neticesinde

ortaya ccedilıkan oumlzguumln bir medeniyettir Aynı şekilde Lewis İslam medeniyetinin

Helenistik Roma malzemesinin bir parccedilası olduğunu ancak gerccedilekte İslamrsquoın en buumlyuumlk

guumlcuumlnuumln ise bu eski malzemeyi tamamıyla yeni bir şekilde takdim edebilmesi olduğunu

belirtir (Hodgson 1993 ss 182-183 Lewis 2000 s 182)

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 161

ve Antik kuumlltuumlr mirasının varlığı Muumlsluumlmanların nazarında bir değişim meydana

getirmiştir13

Helenizmrsquoden bazı oumlgeler İslacircmileşmiş kuumlltuumlruumln gelişiminde belli bir

ağırlığa sahip oldular fakat Yunan geleneğinin uumlstuumln olduğu tek alanın felsefe

olduğu genel olarak kabul edilir (Hodgson 1993 s 186) Fakat De Boer genel

olarak Suumlryani ve Arapların felsefeyi Yunanlıların son olarak bıraktıkları yerde

yani Aristorsquonun Yeni Eflatuncu bir accedilıklama yanında Eflatunrsquoun da eserlerinin

okunup izah edildiği bir zamanda devraldıklarını belirtir14

Felsefenin oumlzellikle Abbasi youmlnetimi doumlneminde kuumlltuumlr hayatında oumlnde

gelen bir rol oynar hacircle geldiği bilinmektedir fakat bunu başarmak iccedilin

felsefeciler kendilerine kendi gelenekleri ile baskın gelenek arasındaki

ayrışmaya rağmen sosyal kabul goumlrecekleri bir ortam bulmak durumundaydılar

(Hodgson 1993 s 388) Bunun iccedilin de İslam felsefesinin oumlnde gelenleri belirli

meslekleri tercih etmenin yanı sıra tek bir alanda değil pek ccedilok farklı alanda da

(tıp kimya astronomi edebiyat vb) faaliyette bulunmuşlardır

Daha oumlnce de belirtildiği gibi evrensellik oumlzelliği İslamrsquoa yenilikleri ve

farklılıkları buumlnyesinde barındırma imkacircnı vermişti Zira Arapccedila din ve

eğitimin ortak dili olarak ayrıca buumlyuumlk oumllccediluumlde ortak bir edebiyatın ve daha

oumlzelde dinin hukukun ve tam anlamıyla bilimlerin hizmetindeki ortak nesrin

dili olarak korunup geliştirilirken aynı zamanda bir boumllgenin geccedilmişten taşıdığı

kuumlltuumlr bilincinin hacirclacirc canlı olduğu yerlere de rastlamak muumlmkuumlnduuml (Von

Grunebaum 1997 s 32 Lewis 1996 s 193) İslam fikirlerin alışverişi iccedilin

ldquokozmopolitrdquo bir vasıta olarak Arapccedilayı oumln plana ccedilıkarmış ve Suumlryaniceye daha

oumlnceden ccedilevrilmeye başlanmış malzemenin daha geniş bir sahada

kullanılmasına imkacircn vermiştir Suumlryanice ve Farsccedila daha yeni olan Arapccedila ile

13

Bu konuda Von Grunebaum iddialı bir şekilde bu değişimin olmaması hacirclinde klasik

İslam medeniyetinin kendine oumlzguuml gelişim ruhu ve başarısıyla ilim adamlarına ve

felsefeye uzanmasının muumlmkuumln olmayacağını ayrıca tasavvuf ile hayatın tuumlm

alanlarını kuşatan bir dinicirc hukuk sisteminin kurulmasının Hristiyan mistiklerinin hayat

tarzı şeriatın temelini teşkil eden İlhamrsquoa bir model oluşturabilecek olan elle tutulur bir

Yahudi hukukunun varlığının Bizans kilise hukuku dikkate alınmaksızın

anlaşılamayacağını belirtir bk Von Grunebaum 1997 s 28 14

De Boerrsquoe goumlre İslamrsquoda felsefe daima Yunancadan tercuumlme edilen eserlere bağlı

eklektik bir felsefe olagelmiştir Boumlylece ortaya yeni bir goumlruumlş getirmekten ziyade diğer

goumlruumlşleri kendi iccedilinde eritici bir yol takip etmiştir ortaya ne yeni meseleler atmış ne de

eski meseleleri yeni bir şekilde ele almıştır Bu sebeple İslam felsefesinde oumlnemli bir

ilerleme hareketinin kaydedilemediğini belirtir Fazlur Rahman ise bu goumlruumlşuumln aksine

Kelam İlminin VIII yuumlzyılda Arapccedilaya ccedilevrilen Yunan felsefesi ve ilmi duumlşuumlnce

hareketini oluşturacak şekilde geliştiğini ayrıca bu hareketin IX yuumlzyıldan XI yuumlzyıla

kadar geccedilen suumlre iccedilinde ccedilok oumlnemli ve orijinal eserler ortaya koyabildiğini

savunmuştur bk Rahman 1996 ss 164-165 Boer 2001 s 48

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 162

beraber yeni oluşan medeniyetin ana araccedilları olmaya devam ettiler ve bunda

yapılan ccedilevirilerin roluuml oumlnemlidir bunun yanı sıra Kurrsquoan metni etrafında

oluşan kuumlltuumlruumln Arapccedilayı İslamrsquoın ve diğer dinlerin tek ibadet dili hacircline

getirmesi de soumlz konusuydu İslamlaşma demek olmayan bir ldquoAraplaşmardquoyı da

anlamak muumlmkuumlnduumlr ccediluumlnkuuml Arapccedilayı bir kuumlltuumlr dili olarak benimseyen

Hristiyan grupların varlıkları bunu kanıtlamaktadır (OrsquoLeary 1971 s 30)

Antik kuumlltuumlr ve Helenizmin Muumlsluumlman Arapları yalnızca felsefi duumlşuumlnce

ve bilimsel ccedilalışmalar ya da Arap dilinin gelişimi konusunda youmlnlendirdiği ve

etkilediğini duumlşuumlnmek doğru değildir Oumlzellikle Abbasiler doumlneminde mimaride

ve suumlsluumlme sanatları konusunda Yunanlı İranlı ve Kıpti mimar ve sanatccedilılara

başvurulduğu goumlruumllmektedir (Gardet 1997 s 115) Devralınan teknik ve

sanatsal araccedillar ile ortaya konulan eserlerde oumlnceki medeniyetlerin oumlzellikle

artık İslam tarafından geccedilildiği duumlşuumlnuumllen eski dinlerin iddiaları karşısında bu

yeni İslam devrinin uumlstuumlnluumlğuumlnuuml kanıtlama gayesi taşıdığı goumlruumllmektedir Ancak

ilerleyen zamana bağlı olarak İslam medeniyeti kendi yarattığı kaynaklarından

beslenmeyi oumlğrenecektir

Sonuccedil

VII ve XI yuumlzyıllar arasında yeni bir medeniyetin doğuşundan

bahsedebiliyorken aynı zamanda onun adına ithafen bir ldquoyeniden doğuş

(Roumlnesans)rdquo kavramı kullanılamaz Oumlzellikle Oryantalist perspektiften yazılan

eserlerde Avrupa tarihine ait nevi şahsına muumlnhasır kavramlar İslam

coğrafyasının tarih yazımına da taşınmıştır XI yuumlzyıla gelindiğinde

Muumlsluumlmanlar Kuzey Afrika ve İspanya ve buguumlnkuuml adıyla Orta Doğu gibi eski

kuumlltuumlrel siyasal ve ekonomik gelenekleri olan bir alanda siyasi hacirckimiyetini

kurmuşlardı Kendi gelenekleri hayata belli bir bakış accedilıları ve yaşam şekilleri

olan bu alanlar İslam ve Muumlsluumlmanlar ile tanıştıklarında her iki taraf iccedilin de

karşılıklı bir etkileşimin olması kaccedilınılmazdı Bu gerccedileklik henuumlz doğma

aşamasındaki İslam medeniyetine karakterini verecek olan ana renklerden biri

olacaktır Kadim tek Tanrılı dinlerin sonuncusu olan İslam dini bir medeniyet

olarak Muumlsluumlmanların daha Arap yarımadası dışına ccedilıkmalarından oumlnce belli

bir temel edinmiş ve yarımadanın dışına ccedilıktıktan sonra yayıldığı coğrafyalarda

ve kuumlltuumlrel alandaki medeni unsurları kendi buumlnyesine katmıştı Bu durum

Muumlsluumlmanların yarımadanın dışına ccedilıkışlarında sergiledikleri tavırla

bağlantılıdır Onlar sadece ekonomik ve siyasal sebeplerle hatta yeni

benimsedikleri dini yayma fikri ile buna teşebbuumls etmediler Eğer ccedilıkış noktaları

yalnızca bunlar olmuş olsaydı fethettikleri yerlerdeki eski medeniyetlere ait

unsurları yok edebilirlerdi ancak onlar hem bir dinin buna bağlı olarak da bir

kuumlltuumlruumln taşıyıcısı hem de yeni geldikleri coğrafyalarda sergiledikleri uyumlu

tavırla ve yarattıkları yeni ortamla bir kuumlltuumlr devralıcısı gibi goumlruumlnmektedirler

Devraldıkları malzemeyi ise yaratacakları medeniyetin temel taşları olarak

kullanacaklardır

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 163

Muumlsluumlmanlar fethettikleri coğrafyalarda Antik doumlnemdeki kadar canlı

olmasa da hem maddi hem de duumlşuumlnsel uumlruumlnleriyle hacirclacirc işlenmekte olan bir

yapıyla karşılaşmışlardı Muumlsluumlman Araplar bu yerlerdeki hacirclihazırdaki medeni

unsurları kendi buumlnyelerine katarken sırf kendilerinden oumlnce yapılanı tekrar

etme yoluna gitmediler Onlar aslında var olandan hareketle oumlzguumln unsurlar

yaratmayı başarmışlardı ve bunda İslam oumlncesi Arap kuumlltuumlr mirasının roluuml

yadsınamaz Zira Araplar İslamrsquoı kabul ettikten sonra İslam oumlncesi geccedilmişlerini

unutmamışlar ve daha Arap yarımadasının dışına taşmadan oumlnce İslami doumlneme

aktarılan geleneksel Arap siyasi ve kuumlltuumlrel oumlgelerinin İslami olanlarla bir

ccedilatışmasını da yaşamışlardır Oumlrneğin İslam Peygamberinin vefatından sonra

kimin halife olacağı yani cemaatin siyasi liderliği tartışmalarında geleneksel

Arap siyasicirc kuumlltuumlruumlnuumln etkisi izlenmektedir

VII ve X yuumlzyıllar oumlzguumln unsurlar yaratma aşaması yani İslam

medeniyetinin doğuş doumlnemidir Dolayısıyla bu zaman dilimi tarihicirc

adlandırmada ldquoİslam Roumlnesansırdquo olarak karşılık bulmaz Genel olarak yaratılan

yeni medeniyet tuumlm bu unsurlara yeni bir hayat alanı ve yeni bir form

kazandırmış onları etkilemiş ve bizatihi onlardan etkilenmiştir Ancak burada

kastedilen eski malzemelerin uumlzerine bir İslam cilası ccedilekmek değildir Sonuccedilta

etkileri buguumln de devam eden ccedilok renkli ccedilok kuumlltuumlrluuml İslam anlayışlarını

kapsayan evrensel bir İslam medeniyetinin yaratılışında ve gelişiminde baskın

olan unsur devralınan mirasların yanı sıra İslamrsquoın kendi yarattığı değerler

sistemi olmuştur

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 164

Kaynakccedila Al-Azmeh Aziz (2003) İslamlar ve Moderniteler (E Gen Ccedilev) İstanbul İletişim

Yayınları

Barthold W (1977) İslam Medeniyeti Tarihi (M Fuad Koumlpruumlluumlrsquonuumln İzah ve

Duumlzeltmeleriyle) Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Batur E (1988) Yeniden Doğuş Eskiden Doğuş Roumlnesans Tanımları ve Yorumları

Gergedan Roumlnesans Oumlzel sayısı 13 19-21

Cahen C (1997) Ekonomi Toplum ve Muumlesseler P M Holt AKS Lambton B

Lewis (Ed) (U Uyan Ccedilev) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve Medeniyeti iccedilinde (C 4

ss 61-84) İstanbul Kitabevi Yay

Corbin H (2001) İslam Felsefesi Tarihi (H Hatem Ccedilev) 1 İstanbul İletişim

Yayınları

Crone P (1980) Slaves on Horses Cambridge Cambridge University Press

Ccedilağdaş Arap Duumlşuumlncesi (1994) (L Boyacı Ccedilev) İstanbul İnsan Yayınları

De Boer T J (2001) İslamrsquoda Felsefe Tarihi (Y Kutluay Ccedilev) İstanbul Ankara

Yayınları

Donner F Mc G (1981) The Early Islamic Conquest Princeton Princeton University

Press

Fahri M (2000) İslam Felsefesi Tarihi (K Turhan Ccedilev) İstanbul Birleşik Yay

Faure P (1995) Roumlnesans (H Boysan Ccedilev) İstanbul İletişim Yay

Gardet L (1997) Din ve Kuumlltuumlr (İ Kutluer Ccedilev) P M Holt AKS Lambton B

Lewis (Eds) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve Medeniyeti iccedilinde (C 4 ss 111-143)

İstanbul Birleşik Yay

Gibb H A R (1991) İslam Medeniyeti Uumlzerine Araştırmalar (K Durak A Oumlzkoumlk

Ccedilev) İstanbul Enduumlluumls Yayınları

Goldziher I (1993) Klasik Arap Literatuumlruuml (A Yuumlksel Rahmirsquoer Ccedilev) İstanbul İmaj

Yay

Hodgson M G S (2001) Duumlnya Tarihini Yeniden Duumlşuumlnmek (A Kanlıdere A

Aydoğan Ccedilev) İstanbul Youmlneliş Yay

Hourani A (1997) Arap Halkları Tarihi (Y Alogan Ccedilev) İstanbul İletişim

Yayınları

İbn Haldun (1991) Mukaddime S Uludağ (YayHaz) C 2 İstanbul Dergacirch

Yayınları

İslamiyet (Doğuşunda Osmanlı Devletinin Kuruluşuna kadar) (1990) (E N Erendor

Ccedilev) 1 Ankara Bilgi Yayınevi

İslamrsquoın Seruumlveni (1993) (N H İslamoğlu Ccedilev) C 3 İstanbul İz Yayıncılık

İslam Felsefesi (1997) İslamrsquoda Bilgi ve Felsefe Mustafa Armağan (Yay Haz)

İstanbul İz Yayıncılık 37-54

İslamrsquoda İhya ve Reform Bir İslam Fundamentalizmi İncelemesi (2006)

(F Terkan Ccedilev) Ankara Ankara Okulu Yayınları

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 165

Kaegi W E (2000) Bizans ve İlk İslam Fetihleri (M Oumlzay Ccedilev) İstanbul Kaknuumls

Yayınları

Lapidus I M (2002) İslam Toplumları Tarihi (Y Aktay Ccedilev) C 1 İstanbul İletişim

Yayınları

Levtzion N (1987) The Eighteenth Century Background to the Islamic Revolutions in

West Africa Eighteenth Century Reneval and Reform in Islam N Levtzion

JO Voll (Eds) Syracuse Syracuse University Press 21-38

Lewis B (1996) Orta Doğu (M Harmancı Ccedilev) İstanbul Sabah Kitapları

Lewis B (2000) Tarihte Araplar (H D Yıldız Ccedilev) İstanbul Anka Yayınları

Lombardt M (1983) İlk Zafer Yıllarında İslam (N Uzel Ccedilev) İstanbul Pınar Yay

Mantran R (1981) İslamrsquoın Yayılış Tarihi (İ Kayaoğlu Ccedilev) Ankara AUuml İlahiyat

Fakuumlltesi Yay

Mez A (2000) Onuncu Yuumlzyılda İslam Medeniyeti İslamrsquoın Roumlnesansı (S Şaban

Ccedilev) İstanbul İnsan Yayınları

Michan J-L (1997) Dinicirc Kurumlar İslam Şehri RB Serjeant (Yay Haz)

(E Topccedilugil Ccedilev) İstanbul İz Yayıncılık

Miguel A (1991) Doğuştan Guumlnuumlmuumlze İslam ve Medeniyeti (A Fidan H Menteş

Ccedilev) C 1 Ankara Birleşik Dağıtım Kitabevi

Nasr S H (1980) Decadence Deviation and Renaissance in the Context of

Contemporary Islam Islamic Perspective (Studies in Honour of Sayyid Abul

Arsquola Mawdudi) K Ahmad And Z İ Ansari (Ed) (pp 37-49) Leicester the

Islamic Foundation

Orsquoleary De L (1971) İslam Duumlşuumlncesi ve Tarihteki Yeri (H Yurdaydın Y Kutluay

Ccedilev) Ankara AUBE

Puig J (2001) İslam Felsefesinin İspanyarsquodaki Seruumlveni İslam felsefesinin Avruparsquoya

Girişi C E Butterworth B A Kessel (Eds) (Ouml M Alper A Meral Ccedilev)

İstanbul 15-39

Rahman F (1996) İslam (M Dağ M Aydın Ccedilev) Ankara Selccediluk Yay

Saruhan M S (1999) 8 ve 12 yuumlzyıllar kapsamında İslam Felsefesi Tarihinde

Filozofların Huumlkuumlmdarlarla Olan İlişkileri İslamicirc Araştırmalar 12(2) 203-

211

Street T (2007) Mantık İslam Felsefesine Giriş (M Cuumlneyit Kaya Ccedilev) P

Adamson RC Taylor (Eds) İstanbul Kuumlre Yayınları 273-292

Şeşen R (1979) İslam Duumlnyasındaki İlk Tercuumlme Faaliyetlerine Umumi Bir Bakış

(Başlangıccediltan 10 Asrın sonlarına kadar) İslam Tetkikleri Enstituumlsuuml Dergisi 7

6-18

Thomson W (1937) The Renascence of Islam the Harvard Theological Review

30(2) 51-63

Uumllken H Z (1997) Uyanış Devirlerinde Tercuumlmenin Roluuml İstanbul Uumllken Yayınları

Von Grunebaum G E (1997) İslam Medeniyetinin Kaynakları PM Holt A KS

Lambton B Lewis (Eds) (İlhan Kutluer Ccedilev) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve

Medeniyeti iccedilinde (C 4 ss 15-59) İstanbul Kitapevi Yay

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 166

Watt W M (1998) İslam Duumlşuumlncesinin Teşekkuumll Devri (E R Fığlalı Ccedilev) İstanbul

Birleşik Yay

Yiğit İ (2004) Mevacircli İslam Ansiklopedisi (TDV) 29 424-426

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 167-184

ldquoESKİ VATANrdquo İLE ldquoYENİ VATANrdquo ARASINDA YA DA HEM

ldquoİCcedilERİDErdquo HEM DE ldquoDIŞARIDArdquo OLMAK CEYLANPINARrsquoDAKİ

AFGANİSTANrsquoDAN GOumlCcedil ETMİŞ OumlZBEKLERİN1 SOSYAL

BUumlTUumlNLEŞMESİ2

Şevket OumlKTEN

Oumlzet

İnsanlık tarihi boyunca değişik nedenlerle ve değişik biccedilimlerde

meydana gelen zorunlu goumlccedil ccedilok boyutlu bir olgudur Zorunlu goumlccediluumln hukuksal

sosyo-ekonomik ve politik sonuccedillarının yanı sıra ve belki daha ziyade kuumlltuumlrel

sonuccedilları da vardır Kimlik boyutu değişik bakış accedilıları ve politikalarla ele

alınabilen zorunlu goumlccediluumln değişmeyen bir niteliğidir

Gidilen yerlerdeki hacirckim gruplardan etkilenen goumlccedilmenler aynı zamanda

gittikleri yerler uumlzerinde değişik duumlzeylerde ve şekillerde etkide de bulunurlar

Karşılıklı bir etkinin soumlz konusu olduğu azınlık grubu ile ccediloğunluk grup

arasında dışla(n)ma asimilasyon buumltuumlnleşme ya da ldquooumltekirdquoleştirerek etnik

kimliklere sarılma biccedilimlerinde bir ilişki biccedilimi geliştirilebilir

Bu ccedilalışmada zorunlu goumlccedil sonucu Şanlıurfarsquonın Ceylanpınar ilccedilesine

yerleştirilen AfganOumlzbek goumlccedilmenlerinin ilccedile halkıyla ilişkileri kimliklerini

koruma ve yeniden inşa suumlreccedilleri hangi duumlzlemlerde ve nasıl bir aidiyet

buumltuumlnleşme sağladıkları analiz edilmiştir

Sonuccedilta birbirini accedilıkccedila reddetmeyen iki grubun kolay

kaynaş(a)madığı diğer bir ifadeyle kaynaşma-buumltuumlnleşme youmlnuumlnde iki tarafın da

istekli davranmadığı saptanmıştır ldquoFarklırdquo ve ldquoyabancırdquo oldukları inancı guumlccedilluuml

bir aidiyet vurgusu ile goumlccedilmenleri kendi iccedillerine kapattığı ldquooumltekirdquo ile ccedilizilen

guumlccedilluuml sınırların iki grup arasında sosyal buumltuumlnleşmeyi engellediği goumlruumllmuumlştuumlr

Anahtar kelimeler Zorunlu goumlccedil kimlik mensubiyet Afganistan

Oumlzbek Şanlıurfa Ceylanpınar

1 Aslında goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu Oumlzbek olmalarına rağmen Afganistanrsquoda yaşadıkları ve

1982 yılındaki Sovyetler Birliği ile Afganistan arasındaki savaş sebebiyle Tuumlrkiyersquoye goumlccedil

ettikleri iccedilin Oumlzbekler Tuumlrkiyersquonin diğer yerlerinde olduğu gibi ilccedilede de ldquoAfganrdquo olarak

nitelendirilmektedir Afganistan Oumlzbekleri iccedilin bk (Merccedilil 1966 ss 269-271) 2 Bu makalede kullanılan ampirik veriler iccedilin HUumlGEV tarafından desteklenen ve benim de

araştırma ekibi iccedilerisinde yer aldığım 722 kodlu ldquoEski Yurttan Yeni Yurda Ceylanpınar Afgan

Goumlccedilmenleri Uumlzerine Sosyolojik Bir Araştırmardquodan faydalanılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

168

Being Between ldquoOld Homelandrdquo and ldquoNew Homelandrdquo or Both

ldquoInsiderdquo and ldquoOutsiderdquo Social Integration of Afghani-Ozbeks Residing in

Ceylanpınar (SanlıurfaTr)

Abstract

Forced immigration which seemed to have taken place due to different

reasons and in various forms throughout the histority of humanity is a

multifaceted phenomenon Beside its legal socio-economic and political

consequences it most probably has cultural consequences too Identity problem

with differing views and policies about how to handle it is a permanent feature

of forced immigration

The immigrants are not only affected by the dominant groups in the new

homeland but also affect the new homeland at different levels and in different

forms There can be several ways of interaction between the minority and the

majority groups they are exclusion assimilation integration or othering by

appealing to ethnic identities

After their forced immigration the Afghani-Ozbeks were allocated to

Ceylanpinar city of Sanliurfa Governate This study will focus on their

reliationship with the city folk vis-a-vis the process of preserving and rebuilding

their identity and how and at what level their integration or membership was

realized with them

In conclusion it was observed that both of these two groups neither of

which explicitly rejected the other did not willingly opted for integration and

unification The belief of ldquodistinctivenessrdquo and ldquoforeignnessrdquo coupled with a

strong emphasis on membership made the immigrants introvert while the bold

border lines drawn between the ldquootherrdquo precluded the social integration of the

two groups

Key words Forced migration identity membership Afghanistan

Ozbek Sanliurfa Ceylanpınar

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

169

1 Konu ve Amaccedil

İnsanların kendi uumllkelerinde sosyal politik ekonomik ve kuumlltuumlrel bazı

sebeplerden dolayı yaşamalarının ccedilok zorlaştığı veveya yaşayamaz duruma

geldiği durumlarda yaşama devam etmek iccedilin başka yerlere goumlccedil etmeleri ccedilok

sık rastlanılan ve neredeyse insanlık tarihi kadar geccedilmişi olan bir gerccedilektir

Nitekim milattan oumlnce bu konuyla ilgili birtakım anlaşmaların mevcut olduğu

goumlruumllmektedir (Odman 1995 s 8) Diğer bir ifadeyle insani bir eylem olarak

goumlccedil insanlığın başlangıcından bu yana suumlregelen ve insanoğlu var oldukccedila

devam edecek olan bir vakıadır

Zorunlu goumlccedil sadece hukuki ve sosyo-ekonomik sonuccedilları olan bir olgu

değildir aynı zamanda bireylerin beden ve ruh sağlığını da doğrudan

etkilemektedir (Aker 2006 s 61) Birccedilok ccedilalışmanın sonuccedillarına goumlre goumlccedil

edenler uumlzerindeki en etkili bağlamsal değişiklikler sosyal destek ağlarında

yani ccedilevrede ve kişiler arasındaki ilişkilerde sosyo-ekonomik statuumlde ve

kuumlltuumlrel ortamda meydana gelen değişikliklerdir Kısaca belirtilecek olursa

goumlccediluumln kimlik ile ilgili bir boyutu da vardır (Guumln 2001 s 61)

Diğer taraftan pek ccedilok kuramcının gerek diaspora gerek kuumlltuumlrel

antropoloji gerek etnisite ve gerekse kimlik ccedilalışmalarında fikir birliğine

vardığı bir nokta vardır Buna goumlre ulusal etnik kuumlltuumlrel diyasporik ve bireysel

kimlikler iccedilinde yaşanılan toplumsal siyasal hukuksal ve kuumlltuumlrel yapı ile

birlikte karşılıklı etkileşimde bulunulan toplumsal grupların nitelikleriyle

doğrudan ilintilidirler (Kaya 2005 s 225) Bu anlamda her toplum ccediloğunluğun

empozisyonundaki ekonomik siyasal kuumlltuumlrel dilsel dinsel accedilıdan azınlığın

uyma-uyum goumlsterme derecelerini tayin eder (Okccedilay 1997 s 385)

Buradan hareketle bu makalede ŞanlıurfaCeylanpınar ilccedilesinde sayısal

olarak azınlıkta olan Afganistanrsquodan goumlccedil etmiş goumlccedilmenlerin ilccedile toplumuyla

hangi duumlzlemlerde ve nasıl bir aidiyet buumltuumlnleşme sağladığı ele alınmakta ve

goumlccedilmenlerin kendi kimliklerini koruma ve yeniden oluşturma suumlreccedilleri analiz

edilmektedir Başka tuumlrluuml ifade edilecek olursa bu makalede goumlccedilmenlerin ilccedile

toplumuna uyum sağlama suumlreccedilleri değerlendirilmektir Uumllkelerinden ayrılan bu

insanların yeni bir toplumda yeni bir yaşam kurma suumlrecinde buumltuumlnleşme ve

kendi kimliklerini korumak iccedilin geliştirdikleri stratejiler anlaşılmaya

ccedilaılışılmaktadır Zira birbirinden farklı hayat tarzlarını anlamaya youmlnelik

ccedilabalar ldquobizrdquo ve ldquooumltekirdquo ile olan iletişimi kolaylaştırırken ldquobizrdquo ve ldquoonlarrdquo

arasına ccedilekilmiş sınırların aşılması uumlzerinde yeniden duumlşuumlnmeyi de muumlmkuumln

kılacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

170

2 Youmlntem

Oumlzbek goumlccedilmenlerinin ilccedile halkı ile ilişkilerinin durumu geliştirdikleri

kimlik poltikaları sosyolojik oumlzelliklerinin analiz edildiği bu ccedilalışma var olan

sorunların tespit edilmesi nedeniyle durum saptayıcı bir araştırmadır Goumlccedil

hareketi birccedilok etmeni buumlnyesinde barından ccedilok boyutlu bir olgu olduğundan

başta sosyoloji psikoloji hukuk siyaset gibi birden fazla sosyal bilimi

ilgilendirmekte ve disiplinlerarası bir konu olarak ccedilok boyutlu bir yaklaşımı

gerektirmektedir

Araştırmada kullanılan niceliksel veriler iccedilin araştırma ekibi iccedilerisinde

yer aldığım ve HUumlGEV tarafından desteklenen ldquoEski Yurttan Yeni Yurda

Ceylanpınar Afgan Goumlccedilmenleri Uumlzerine Sosyolojik Bir Araştırmardquo isimli

ccedilalışma ccedilerccedilevesinde koumlyde erişilebilen buumltuumln hane halkı reislerine (183 kişi)

uygulanmış olan bir anket uygulamasından faydalanılmıştır SPSS paket

programına yuumlklenmiş olan anket verilerinden betimsel (descriptive) bir

nitelikte olan bu araştırmanın amacına uygun olarak frekans tabloları

kullanılmıştır Bu anlamda araştırmadaki frekans (f) ve yuumlzde () analiz

sonuccedilları ile ilgili veriler betimleyici oumlzellik taşımaktadır Belirli ccedilerccedileve ile

sınırlı olan bu ccedilalışmada soumlz konusu araştırmanın anket sonuccedillarından bazıları

tablolar hacirclinde verilirken bazıları da anlatılan konunun akışını bozmadan

cuumlmle iccedilinde sadece rakamlar biccediliminde verilmiştir Diğer taraftan araştırma

alanında gerccedilekleştirilen goumlzlem ve goumlruumlşmelerden elde edilen ve niceliksel

verilerin yorumlanmasına katkı sağlayan niteliksel veriler yorumların iccediline

yedirilerek verilmiştir

3 Kavramsal Ccedilerccedileve

31 Zorunlu Goumlccedil

En basit tanımıyla insanların belli bir zaman dilimi iccedilerisinde yer

değiştirmesi biccediliminde ifade edilen goumlccedil olgusu farklı biccedilimleri ve nedenleri

olan karmaşık bir suumlreccediltir (Tufan 2002 s 10) Tarihin her doumlneminde baskı

şiddet olguları ve zuluumlm değişik biccedilimlerde de olsa suumlrekli var olagelmiştir Bu

olguların yanısıra doğal afetler kıtlık kuraklık vb nedenlerden dolayı zorla

yerinden edilmeler yaşanmış bunun sonucu olarak insanlar uumllkelerinden kaccedilıp

başka uumllkelere sığınmak zorunda kalmışlardır (Beter 2006 s 1)

Dolayısıyla her ne kadar goumlccedil bireylerin yaptığı istemli bir eylem gibi

tanımlansa da insanlar her zaman kendi istekleri dışında goumlccedil etmeye

zorlanmışlardır (Aker 2006 s 60) Diğer bir ifadeyle insanlık tarihinde hep var

olan goumlccedil olgusu her zaman bir zorunluluk veveya zoru şiddet ve korkuyu ifade

eder (Ccedilandar 2005 s 30) Ccedilağlar boyunca var olmuş bir insanlık hacircli olan

zorunlu goumlccedil değişik koşullar altında değişik siyasetlerle ele alınmaktadır

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

171

Farklı biccedilimleri ve farklı nedenleri olan zorunlu goumlccediluumln yaratığı sonuccedillar

da elbette farklı olmaktadır Zorunlu goumlccedil sadece hukuksal ve sosyo-ekonomik

sonuccedilları olan değil aynı zamanda bireylerin beden ve ruh sağlını da doğrudan

etkileyan bir olgudur (Aker 2006 s 61) Birccedilok ccedilalışmanın sonuccedilları zorunlu

goumlccedile maruz kalanlar uumlzerindeki en oumlnemli değişikliklerin sosyal destek

ağlarında sosyo-ekonomik statuumllerinde ve kuumlltuumlrel ortamlarında meydana

geldiğini ortaya koymuştur Başka bir ifadeyle goumlccediluumln en oumlnemli bir boyutu da

kimlik ile ilgili olan boyutudur (Guumln 2001 s 61)

32 Kimlik

En yalın biccedilimde kişilerin grupların toplum veya toplulukların

ldquoKimsinizkimlerdensinizrdquo sorularına verdikleri yanıtlar olarak tanımlanabilen

kimlik (Guumlvenccedil 1994 s 3) genel olarak sosyal duumlzende insan ve gruplar

arasındaki ilişkilerden doğar ve aynı zamanda bu ilişkilerin meşrulaştırılmasına

hizmet eder (Zdzislaw 1993 s 9) Kimlik duygusu farkına varmadan işleyen

otomatik bir mekanizmadan ziyade bilinccedilli bir eylemdir Diğer bir ifadeyle

sosyal bir grupla ilgili olarak kişinin ldquone kimrdquo olduğu bilincidir (De Vos

Romanucci-Ross 1995 s 366)

Her şeyden oumlnce insana oumlzguuml bir kavram olan kimliği oluşturan iki

bileşen vardır Bunlardan birincisi tanınma ve tanımlama ikincisi ise aidiyettir

Tanınma ve tanımlama bireyin toplum iccedilerisinde toplum tarafından nasıl

tanındığı ve kendisini nasıl tanımladığıdır Bunun aracı ise dil ve kuumlltuumlrduumlr

(Aydın 1999 s 12)

Bu tanımlardan hareketle araştırmamızda kimlik kavramı Oumlzbeklerin

Ceylanpınar halkı ile geliştirdiği ilişkiler ccedilerccedilevesinde kendilerini

tanımatanımlama ve bundan doğan aidiyet bilinci olarak anlaşılmalıdır Başka

tuumlrluuml ifade edilecek olursa kimlik daha ziyade araştırma grubunun kendisini

nenasıl ve hangi yollardan tanımladığıdır

33 Mensubiyet ldquoBizrdquo ve ldquoOumltekilerrdquo

Kimlik ldquobenselfrdquoe youmlnelik bir bilinccedil durumudur (De Vos Romanucci-

Ross 1995 s 366) ve diğerleriyle karşılaş(tır)ma sonucu gerccedilekleştirilir Bu

karşılaşma durumlarında birey kendisinin de iccedilinde olduğu ldquobizrdquoin dışındaki

diğerlerini bir kategorizasyona tabi tutar

Kategorizasyon suumlrecinde birey tek tek ve kişisel oumlzellikleriyle

algılanması yerine bazı kategorilere yerleştirilerek algılanır Kullanılan

kategorilerin bir kısmı yaşanılan toplumda hazır bulunurken bir kısmı da kişinin

kendisi tarafından yaratılır ve sosyal ccedilerccedileve oluşturulur (Bilgin 1994 s 74)

Toplumsal olarak kabul edilmiş bir dizi farklılıkları olan ilişki ccedilerccedilevesinde

oluşturulan kimlik var olmak iccedilin farklılığa ihtiyaccedil duyar ve kendi kesinliğini

guumlven altına almak iccedilin farklılığı oumltekiliğe doumlnuumlştuumlruumlr (Conally 1995 s 92)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

172

Bireylergruplar kimliklerini tanımlarken bu tanımlamayı belirli

davranış ve kuumlltuumlr oumlzelliklerine goumlre gerccedilekleştirirler Genellikle kuumlltuumlruumln

oumlnemli olumlu ve ccedilekici tarafları seccedililerek ldquobizrdquo ve ldquooumltekilerrdquo bu oumlzellikler

bağlamında inşa edilir Bu inşa ve ayrım temelinde kendilerini toplumun

genelinden farklı oumlzelliklerde goumlren bireyler kendilerine benzerleriyle

yakınlaşarak bir mensubiyet bilinci oluştururlar

4 Afganistanrsquodan Goumlccedil Eden Oumlzbeklerin Demografik ve Sosyo-

Ekonomik Oumlzellikleri

Bu araştırmanın temel ilgi alanını oluşturan goumlccedilmenlerin kimliklerini

koruma ve yeniden inşaya youmlnelik stratejileri ve ilccedile toplumuyla ilişkileri

konusuna geccedilmeden oumlnce goumlccedilmen topluluğunun sosyo-ekonomik ve kuumlltuumlrel

oumlzelliklerine ilişkin genel bir değerlendirme yapmak gerekir Bu konudaki

bilgiler anlamaya youmlnelik ccedilabalarımızı da kolaylaştıracaktır

Araştırma alanı ccediloğunluğu devlet tarafından resmicirc olarak 1982 yılında

yerleştirilen ve buumlyuumlk ccediloğunluğu Oumlzbek olan goumlccedilmenlerin yaşadığı

Şanlıurfarsquonın Ceylanpınar ileccedilesine bağlı bir koumlyduumlr Buguumln de buumlyuumlk

ccediloğunluğunu bu goumlccedilmen grubunun oluşturduğu koumly 1983 yılında inşa edilmeye

başlanmış ve 1986 yılından itibaren goumlccedilmen nuumlfusu yerleştirilmiştir

Koumlydeki goumlccedilmenlerin tamamına yakınını (956) devlet tarafından

resmicirc olarak getirilenler oluşturmaktadır Geriye kalan goumlccedilmenlerin yarısını

(22) iş nedeniyle ve diğer yarısını da (22) evlenme nedeniyle sonradan goumlccedil

edenler oluşturmaktadır ki bunlar da genelde daha oumlnce gelenlerin

akrabasıyakınıdır Burada goumlccedilmenlerin daha oumlnce hakkında bilgi sahibi

oldukları ilişki kurdukları arkadaş ya da akrabalarından duyarak dolaylı da

olsa bildikleri bir boumllge olan TuumlrkiyeCeylanpınarrsquoa zincir goumlccediluuml

gerccedilekleştirdikleri goumlruumllmektedir Bu tuumlr durumlarda sonradan goumlccedil edenler daha

oumlnce yerleşmiş olan tanıdıklarının bilgisi ve desteği ile goumlccedil ederler (Mac

Donald 1964 s 82)

Tablo 1 Araştırma Grubunun Etnik Koumlkeni

Ait olunan etnik koumlken Sayı Yuumlzde

Tuumlrk(iyeli) 3 16

Oumlzbek 174 951

Tacik 1 05

Fars 5 27

Toplam 183 1000

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

173

Goumlruumlşuumllenlerin etnik koumlkenine ilişkin soruya verdikleri cevaplara

bakıldığında goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun (951) etnik koumlken olarak

Oumlzbek oldukları ortaya ccedilıkmıştır Koumlyde Fars etnik koumlkenine ait olanlar (27)

iken Tacik olanlar sadece (05) oranında goumlzlenmiştir Doğum yerlerine

bakıldığında katılımcıların Bağlan (574) Kunduz (23) ve Taklan (12)

olmak uumlzere ccediloğunlukla (924) uumlccedil boumllgeden oldukları anlaşılmaktadır

Ccediloğunluğu Oumlzbek ve aynı boumllgeden olanlar aynı zamanda birbirleriyle

akrabadırlar

Tablo 2 Araştırma Grubunun Eğitim Durumu

Okur-yazarlık durumu Sayı Yuumlzde

Okur-yazar değil 131 716

İlkokul 43 235

Ortaokul 4 22

UumlniYuumlksekokul 2 1

Lise terk 3 16

Toplam 183 1000

Geldikleri yerlerde genelde Arapccedila ve Farsccedila eğitim veren medreselerde

eğitim goumlrmuumlş goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu (716) Tuumlrkccedile okuma-yazma

bilmemektedir Araştırma koumlyuumlnde ccedileşitli nedenlere bağlı olarak okul ccedilağındaki

ccedilocuklarını okula goumlndermeyenlerin oranı 197 olarak bulunmuştur

Altyapı yetersizliği ccedilevre koşulları temizlik ve beslenme

alışkanlıklarının sağlık accedilısından elverişsiz bir konumda olduğu koumlyde hane

halkı reislerinin doumlrtte uumlccediluumlnden fazlasının (76) hiccedilbir sağlık guumlvencesi de

yoktur

Tablo 3 Araştırma Grubunun Ccedilocuk Sayısı

Ccedilocuk sayısı Sayı Yuumlzde

Uygulanamaz 1 05

1 4 22

2 16 87

3 19 104

4 6 33

5 42 230

6 42 230

7 37 202

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

174

8 11 60

9 4 22

10 1 05

Toplam 183 1000

Tamamına yakın kısmı (967) evli olan hane reislerinin buumlyuumlk

ccediloğunluğu (973) tek eşlidir iki eşli olanların oranı 27 olarak tespit edilmiş

ikiden fazla eşi olana rastlanılmamıştır Genelde ccedilok ccedilocukluluk eğiliminin

yuumlksek olduğu koumlyde ailelerin ortalama ccedilocuk sayısı 6rsquodır Yuumlksek

doğurganlığın egemen olduğu koumlyde bu eğilimin oumlzellikle erkek ccedilocuğa

duyulan gereksinmeden kaynaklandığı goumlzlenmiştir Bu anlamda hane halkı

reislerine ldquoailede bir erkek ccedilocuğun gerekli olup olmadığırdquo sorusu

sorulduğunda erkek ccedilocuğun gerekliliğini vurgulayanların ccedilok yuumlksek ccedilıkması

da (923) bu goumlzlemimizi doğrulamaktadır

Tablo 4 Araştırma Grubunun Evlenme Biccedilimi

Eşinizle nasıl evlendiniz Sayı Yuumlzde

Goumlruumlcuuml usuluumlyle 165 902

Tanışıp anlaşarak 15 82

Berdeldeğişik 3 16

Toplam 183 1000

Koumlydeki evlilik biccediliminin de buumlyuumlk oranda geleneksel toplumsal yapıya

uygun bir tarzda gerccedilekleştiği anlaşılmaktadır Goumlruumlşuumllenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu

(902) daha ccedilok geleneksel toplumlarda goumlruumllen goumlruumlcuuml usuluumlyle bir evlilik

gerccedilekleştirmiştir

Tablo 5 Araştırma Grubunun Evlenirken Kızın Ailesine Herhangi Bir Oumldeme

Yapıp-Yapmama Durumları

Oumldemenin amacı Sayı Yuumlzde

Oumldeme yapmayanlar 33 180

Başlık parası 146 798

Suumlt parası 4 22

Toplam 183 1000

Uumllkemizin oumlzellikle kırsal alanlarında daha yaygın olarak goumlruumllen bir

uygulama olan başlık parası (evlilikte erkeğin ya da ailesinin gelin ailesine para

ya da mal olarak yaptığı oumldeme) araştırma alanında da yoğun olarak bir

uygulama olarak goumlruumllmuumlştuumlr Hane reislerinin 798 gibi yuumlksek bir kesimi

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

175

evliliklerinde karşı tarafa başlık parası olarak oumldeme yaptıklarını ifade

etmişlerdir

Tablo 6 Araştırma Grubunun Eşiyle Akrabalık Derecesi

Akrabalık durumu Sayı Yuumlzde

Teyze dayı ccedilocukları 24 131

Hala amca ccedilocukları 43 235

Uzaktan akraba 27 148

Akrabalık yok aynı grup Afgan goumlccedilmeni 84 459

Afgan goumlccedilmeni değil yabancı 5 27

Toplam 183 1000

Aidiyet duygusunun yoğun olduğu iccedile kapalı koumlyde akraba evliliği

yaygın olarak goumlzlenmiştir Hane reislerinin yarıdan fazlası (514) eşiyle

akrabadır Akraba olmayanların tamamına yakını (459) aynı goumlccedilmen

grubundadır Afgan goumlccedilmeni olmayan yabancı ile evli olanların sayısı sadece

27rsquodir

5 Kuumlltuumlruumln Korunması ve Yeniden Uumlretilmesinin Temel Araccedilları

Ana vatanlarından uzakta yaşayan grupların genel oumlzelliklerinden birisi

goumlccedille birlikte getirdikleri bazı değerler ile dilin rituumlellerin ve efsanelerin

değişmeksizin yuumlzlerce yıl aynı kalmasıdır Bu tuumlr gruplarda otantik kuumlltuumlruumln

kaybolacağı şeklindeki korku kuumlltuumlruumln değişime uğramaksınızın kuşaktan

kuşağa aktarımını daha olanaklı kılar Ayrıca bu tuumlr grupların uumlyeleri

bulundukları youmlrede birer yabancı oldukları gerekccedilesiyle kendilerine kalıcı bir

kimliklenme sağlayan ve onlardan soumlkuumlluumlp atamayacaklarına inandıkları

değerlerine dillerine ve kuumlltuumlrlerine sıkı sıkıya sarılma eğilimi goumlsterirler

(Kaya 1995 s 227)

Asimilasyon teorisine zıt olarak bu durumda goumlccedilmenler ev sahibi

toplumda etnik kimliklerine sıkı sıkıya sarılırlar Bu noktada konuyla ilgili iki

temel yaklaşımdan kısaca bahsetmek gerekir Bunlardan biri oumlzcuuml (primordial)

diğeri ise araccedilsal (instrumental) yaklaşımdır

Kimliklerin doğal olduğu kuumlltuumlrel olarak ya da etkileşimle

oluşmadığını belirten oumlzcuuml yaklaşım bireyin bir grubun uumlyesi ise zorunlu olarak

bazı aidiyetler hissedeceği zorunlu olarak grubun dili kuumlltuumlr pratiklerine

bağlılık duyacağını savunur Diğer bir ifadeyle oumlzcuuml bağlar verilidir ve

kaccedilınılmazdır (Tilley 1997 s 502) Bu anlamda kişinin doğuştan edindiği etnik

kimlik ldquofiziksel oumlzellikler isim iccedilinde doğulan topluluğa uumlyelik bu topluluğun

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

176

tarihi dini dili kuumlltuumlruuml ve coğrafyasırdquo olmak uumlzere sekiz değişken tarafından

belirlenir ve yaşam suumlrecinde değişmez (Cornell- Hartmann 1998 s 48)

Analizlerin modernleşme suumlreci bağlamında yapıldığı araccedilsal

yaklaşımda ise daha ccedilok etnik kimliğin en oumlnemli ccedilerccedilevesi modernleşmedir

Oumlzcuuml yaklaşımın kimliğin doğal olduğu tezine karşılık millet-milliyetccedililik gibi

kavramların modern bir olgu olarak kapitalizm kitle iletişim vb modernleşme

suumlreci iccedilinde inşa edildiğini savunur Diğer bir ifadeyle etnisite ne ldquodoğalrdquo ve

ne de ldquoverilidirrdquo(Smith 1995 s 73)

Bu durumda etnik dinsel ve dilsel kimliklerine sıkı sıkıya sarılmalarının

bir nedeni kendilerini oumltekilerden farklı ve yabancı goumlren bu grupların kalıcı bir

buumltuumlnleşme yaratma ccedilabaları ise diğer bir nedeni de iccedilinde bulundukları

toplumun kendilerini ekonomik politik ve toplumsal yapının iccediline dacirchil etmede

yeterince istekli davranmamasıdır Dolayısıyla kendilerini diğerlerinden ayıran

ve diğerleri tarafından ccedileşitli şeklillerde ve duumlzeylerde bir ayırıma maruz kalan

bu gruplar kuumlltuumlrel ve etnik kimlikleri uumlzerinde yoğunlaşma yoluna

gitmektedirler

51 Dil

Dil kendi vatanlarından başka yerde yaşamak zorunda olan grupların

yabancı oldukları yerlerde kendilerine kalıcı bir kimliklenme sağlayan oumlnemli

bir araccediltır Başka gruplar ile sınırlı ilişki geliştiren kapalı ve aidiyet

duygusunun yoğun olarak yaşandığı araştırma koumlyuumlnde insanlar guumlnluumlk yaşamın

her alanında birbirleriyle ana dilleriyle konuşmaktadırlar İnsanların tamamının

ana dillerini rahat bir şekilde konuşabildiği koumlyde bilinccedilli olarak başvurulan bu

davranış biccedilimi ile ana dilin kuşaktan kuşağa aktarılarak unutulmasının oumlnuumlne

geccedililmektedir

Tablo 7 Ana Dili Tuumlrkccedile Olmayan Katılımcıların Ana Dilini Rahat

Konuşup Konuşamadığı

Ana dili rahat konuşabiliyor mu Sayı Yuumlzde

Evet 183 100

Toplam 183 1000

Ana dili Tuumlrkccedile olmayan katılımcıların tamamı ana dillerini rahat bir

şekilde konuşabildiğini belirtmiştir Dışarıyla sınırlı ilişki geliştiren kapalı ve

mensubiyet duygusunun yoğun olarak yaşandığı araştırma koumlyuumlnde insanlar

guumlnluumlk yaşamın her alanında birbirleriyle ana dilleriyle konuşmaktadırlar

Bilinccedilli olarak başvurdukları bu davranış ile ana dilin kuşaktan kuşağa

aktarılarak unutulması engellenmektedir

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

177

Tablo 8 Araştırma Grubuna Goumlre Ana Dilin Oumlnemi

Ana dil sizin iccedilin oumlnemli mi Sayı Yuumlzde

Hangi dili konuştuğun pek oumlnemli değil 19 104

Buraya goumlccediltuumlkten sonra oumlnemi kalmadı 11 60

Kendi aramızda yeterince konuşuyoruz 24 131

Oldukccedila oumlnemli bir konu 129 705

Toplam 183 1000

Dil bir iletişim aracı olduğu gibi aynı zamanda bir toplumun maddi ve

manevi kuumlltuumlrel değerlerinin kuşaktan kuşağa aktarılma aracıdır da Diğer bir

ifadeyle herhangi bir kuumlltuumlruumln varlığını koruması dilini koruması ile doğrudan

ilişkilidir Bu bağlamda araştırma koumlyuumlnde ana dilin konuşulma duumlzeyinin

(100) kapalı ve tutunum duumlzeyi yuumlksek olan toplumsal yapıya uygun olarak

şekillendiği goumlruumllmektedir Koumlydeki insanların ccediloğunluğunun (705) ana

dillerini konuşmada goumlsterdikleri hassasiyet kimliklerini koruma noktasında

dilin oumlneminin farkında olduklarının bir kanıtı olarak yorumlanabilir

52 Evlilik Duumlğuumln-Dernek

Sosyal değişmenin ve buumltuumlnleşmenin kantitatif goumlruumlnuumlmuuml gruplar

arasında evlenmelerin gerccedilekleşmesi gibi somut olaylarla ortaya konur Evlilik

sosyal yaşam iccedilinde en yakın ilişki kurulan sevinccedil ve uumlzuumlntuumllerini birlikte

paylaşmak iccedili uygun bulunanları seccedilerken yapılan tercihi ortaya koyar (Akkaya

1997 s 365)

Tablo 9 Araştırma Grubunun Ccedilocuklarını Evlendirirken Eşlerinin

Afganistanrsquodan Goumlccedil Edenlerden Olmasına Dikkat Edip Etmediği

Damat veya gelinin Afganistanrsquodan goumlccedil etmiş

olmasına dikkat eder mi

Sayı Yuumlzde

Evet 120 655

Hayır 63 345

Toplam 183 1000

Goumlccedilmenlerin youmlredeki diğer insanlar ile buumltuumln sosyal ilişkilerinde fakat

oumlzellikle evlilik ilişkilerinde bilinccedilli olarak ccedilok uzak durdukları goumlzlenmiştir

Sınırlı da olsa Tuumlrkiyersquodeki başka etnik gruplardan kız alan Afgan goumlccedilmenler

arasında aradan geccedilen bunca zamana rağmen diğer gruplardan birine kız

vermiş olana hiccedil rastlanılmamıştır Yerli halka kız vermek konusundaki belirgin

olan ccedilekingen tavırlar tuumlm goumlccedilmenler arasında yaygın olarak paylaşılmaktadır

Araştırmanın suumlrduumlruumllduumlğuuml doumlnemde Hatayrsquoda bulunan bir Afgan goumlccedilmen

kızının youmlredeki bir Tuumlrk genci tarafından kaccedilırılmasını goumlccedilmenlerin yas

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

178

tutarak protesto ettikleri bizzat goumlzlenmiştir Goumlsterilen bu tepki bireylerin bu

konudaki katı tutumlarını goumlstermesi accedilısından oldukccedila manidardır

Gruplar arasında sadece evlilik konusunda değil guumlndelik ilişkiler dacirchil

sosyalpolitik ilişkiler de son derece sınırlıdır Hane reislerinin ilccedile halkıyla ccedilok

sınırlı duumlzeyde bir sosyal buumltuumlnleşme gerccedilekleştir(ebil)diği anlaşılmaktadır

Tablo 10 Araştırma Grubunun Ceylanpınar Halkıyla İlişkilerinin Durumu

Ceylanpınar Halkıyla İlişkilerinin Durumu Sayı Yuumlzde

Kimseyle goumlruumlşmem 29 158

Zorunlu hacircllerde (alışveriş vb) goumlruumlşuumlruumlm 46 251

Bazı tanıdıklarım var ara sıra goumlruumlşuumlruumlz 78 426

Sık sık bir araya geldiğim dostlarım var 19 104

Suumlrekli goumlruumlştuumlğuumlm ccedilok dostlarım var 11 60

Toplam 183 1000

Goumlccedilmenlerin oumlnemli bir kısmı (251) ancak zorunlu hacircllerde ilccedile

insanları ile goumlruumlşuumlrken oumlnemli bir kısmı ise (158) ilccedile halkıyla hiccedil

goumlruumlşmediğini ifade etmiştir Bazı tanıdıkları ile ara sıra goumlruumlşenler de (426)

eklendiğinde koumly halkı ile ilccedile halkı arasındaki ilişkinin sınırlılığı daha net

olarak anlaşılacaktır

İccedile kapalı bir yapı arzeden ve ilccedileyle sosyal ilişkileri sınırlı olan koumlyde

sınırlı bir duumlzeyde kuumlltuumlrel etkilenme olsa da geleneklerin korunması noktasında

buumlyuumlk bir ccedilaba goumlsterilmektedir Tuumlrkiyersquoye yirmi yıldan fazla bir suumlredir gelen

goumlccedilmenler buumlyuumlk oranda (866) duumlğuumlnlerini memleketlerinde olduğu gibi

gerccedilekleştirmeye devam etmektedirler Memleketlerinde olduğu gibi

gerccedilekleştirilen bu duumlğuumlnlere katılanlar da ccediloğunlukla (596) Afgan

goumlccedilmenidir Edinilen goumlzlemlere dayanarak koumlydeki duumlğuumlnlerin yukarıda

belirtilenlerden daha da fazla dışarıya kapalı bir şekilde gerccedilekleştirildiği

anlaşılmaktadır Aile iccedilinde gerccedilekleştirilen kadın ve erkeklerin ayrı ayrı

eğlendiği bu duumlğuumlnlere Afgan goumlccedilmeni dışında insanların katılımı son derece

sınırlıdır

53 Gelenek Goumlrenekler

Araştırma koumlyuumlnde din ile beraber gelenekler ve toumlre de toplumsal

yaşamın youmlnetilmesinde oumlnemli bir yere sahiptir Bireylerin davranışlarının

ccediloğunda belirleyici bir rol oynayan bu gelenekler toplumsal yaşamda

karşılaşılan sorunlar karşısında da ccedileşitli ccediloumlzuumlm ve oumlneriler de sunmaktadır

Diğer gruplardan farklı olduklarını suumlrekli hatırda tutan goumlccedilmen

grubunda bu farklılığın korunması ve otantik kuumlltuumlruumln kaybolmaması iccedilin

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

179

geleneksel değerlerin elden geldiğince -değişime uğramaksızın- uygulanması ve

bu yolla kuşaktan kuşağa aktarılması ccedilabası yoğun bir şekilde verilmektedir Bu

bağlamda goumlccedilmenlerin kendilerine kalıcı bir kimliklenme de sağlayan

geleneksel değerlerine sıkı sıkı sarılma eğilimi goumlsterdikleri goumlruumllmektedir Bu

nedenle goumlccedilmenlerin oumlnemli bir kesimi (45) toplumsal değişme etkenlerine

karşı oumlzellikle genccedillerin gelenekleri oumlğrenmek ve yaşatmak konusunda gerekli

ccedilabayı goumlstermediklerine inanmakta ve bunu sitayişle karşılamaktadır

Genccedillerin gelenekleri yeterince bilmediğini savunanlar buraya goumlccedil ile birlikte

genccedillerin karşılaştığı yeni koşullara ve burada oumlzellikle genccediller accedilısından

gelenekleri uygulama şansının yeterince olmadığına inanmaktadır

Geleneksel değerlerin korunması noktasında koumlydeki insanların giyim-

kuşam konusundaki davranışları guumlzel bir oumlrnek teşkil etmektedir Tuumlrkiyersquoye

gelmeleri ccedileyrek asır olmasına rağmen oumlzellikle birinci kuşak erkek ve kadınlar

ccedilok buumlyuumlk oranda memleketlerinde giydikleri youmlresel kıyafetleri hayatın her

alanında giymeye devam etmektedir Bu kıyafetlerin memleketten tedarik

edildiği de goumlz oumlnuumlne alınırsa bu konuda goumlsterilen ccedilaba daha da iyi

anlaşılacaktır

Tablo 11 Ceylanpınara Goumlccediltuumlkten Sonra Erkeklerin Giyiminde Herhangi Bir

Değişme Olup Olmadığı

Değişme oldu mu Sayı Yuumlzde

Hiccedil değişme olmadı 88 481

Ccedilok az bir değişme oldu 67 366

Tamamen değişti 28 153

Toplam 183 1000

Hane reislerinin Ceylanpınarrsquoa goumlccediltuumlkten sonra giyim-kuşamlarındaki

değişimin niteliğine bakıldığında yaşa ve cinsiyete goumlre oumlnemli değişiklikler

goumlsterdiği anlaşılmaktadır Hane reislerinin yarısına yakın bir kesimi (481)

erkeklerin kılık kıyafetinde hiccedilbir değişme olmadığını belirtirken 366rsquosı ise

ccedilok az bir değişme olduğunu ifade etmiştir Hane reislerinin153rsquouuml ise buraya

goumlccediltuumlkten sonra insanların kıyafetlerinin tamamen değiştiğini iddia etmiştir

Toplumun değerlerinin bireye aktarıldığı sosyalleşme suumlrecinde

kadınların oumlnemli bir roluuml vardır Bu noktada giyimden konuşmaya okur-

yazarlığa kadar değişimin en az goumlruumllduumlğuuml kesim olarak kadınlarda değişim ve

kaynaşmanın sınırlı bir duumlzeyde olduğu rahatlıkla soumlylenebilir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

180

Tablo 12 Ceylanpınara Goumlccediltuumlkten Sonra Kadınların Giyiminde Herhangi Bir

Değişme Olup Olmadığı

Değişme oldu mu Sayı Yuumlzde

Hiccedilbir değişme olmadı 103 563

Ccedilok az bir değişme oldu 67 366

Tamamen değişti 13 71

Toplam 183 1000

Kadınların toplumsal alanda goumlruumlnuumlrluumlklerinin ccedilok sınırlı olduğu

koumlydeki kadınların giyim kuşamının hemen hemen hiccedil değişmediği Tablo 12rsquode

ccedilok accedilık olarak goumlzlenebilmektedir Goumlruumlştuumlğuumlmuumlz erkeklerin buumlyuumlk bir kısmı

(563) eşlerinin giyim-kuşamında hiccedilbir değişme olmadığını 366rsquosı ise ccedilok

az bir değişim olduğunu ifade etmiştir Buraya goumlccedil ettikten sonra kadınların

kıyafetlerinde bir değişme yaşandığını belirtenlerin oranı oldukccedila sınırlıdır

Ccediloğunluğu Tuumlrkiyersquode doğan ccedilocukların giyim-kuşamındaki değişime

bakıldığında hane reisi ve eşlerine goumlre ccedilocukların giyimindeki değişim daha

belirgin olarak goumlruumllmektedir Aslında aradan geccedilen zaman burada doğan

ccedilocukların okulda oumlnluumlk ve pantolon giyme mecburiyeti goumlz oumlnuumlne alındığında

ccedilocukların giyiminde bile geleneksel kıyafetler lehine bir direnmeden

bahsedilebilir Gerccedilekten hane reislerinin 585rsquoi ccedilocuklarının giyiminin

tamamen değiştiğini belirtmiştir Diğer taraftan hane halklarının 311rsquoi ccedilok az

bir değişme olduğunu ve 104rsquouuml ise hiccedilbir değişme olmadığını belirtmiştir

6 Sosyal ve Siyasal İlişkiler

Daha oumlnce de belirtildiğ gibi her toplum bir şekilde ldquobizrdquo ve ldquoonlarrdquo

ayrımını yapar ve kimlerin bu ldquobizrdquoin iccediline gireceği ve kimlerin işlere

karıştırılmayacağı ya da işlerine karışılmayacak ldquoonlarrdquo grubundan olacağına

kendi kimlik politikaları ekseninde karar verir

Kendi ldquotoplumsal kimliğinirdquo korumada oldukccedila hassas davranan

goumlccedilmenler bu anlamda -belki de zorunlu olarak- ihtiyaccedil duydukları

ldquooumltekibaşkasırdquo kategorisi olarak ilccedile halkını tanımlamaktadırlar ldquoMalum her

kimlik bir farktır hususiyettir ve bu fark bir başkasına kendinden bir başka

şeye nazaran teşhis ve tasvir edilirrdquo (Bora 1997 s 58) Toplumsal kimliklerin

ldquooumltekirdquone goumlre belirlendiği kabul edilecek olursa goumlccedilmenlerin ilccedile halkından

gelebilecek etkilenmelere karşı direnccedilli davranması daha kolay anlaşılacaktır

Bu bağlamda kendilerini ilccedilenin ldquoyabancısırdquo olarak goumlren goumlccedilmenlerin

ldquoonlarrdquo olarak değerlendirdikleri Ceylanpınar ilccedilesinin sosyalsiyasal yaşamı ile

ilgili hemen hiccedilbir muumldahaleleri soumlz konusu değildir Bunun en temel sebebi

goumlccedilmenlerin kendilerini yabancı goumlrmesi buraya ait hissetmemesidir Bir diğer

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

181

ifadeyle kendilerini ilccedile halkına ilccedile halkını da kendilerine ldquoyabancırdquo goumlren bu

insanların kendilerini yaşadıkları ilccedileye ait olarak goumlrmedikleri anlaşılmaktadır

Tablo 13 Araştırma Grubunun İlccedile ile İlgili Kararlara Katılım Olmamasının

Sebepleri ile İlgili Goumlruumlşleri

İlccedileyle ilgili kararlara neden katılmazsınız Sayı Yuumlzde

Yabancı olduğumuz iccedilin kimse bizi dacirchil etmek istemez 97 530

Yabancı olduğumuz iccedilin katılmak istemeyiz 28 153

Uzakta oluşumuz bu tuumlr katılım engelliyor 31 169

Sayısal olarak az olduğumuzdan etkimiz olmuyor 24 131

Burası bizim yerimiz değil onların işine karışmayız 3 16

Toplam 183 1000

Gerccedilekten goumlccedilmenlerin yarıdan fazlası (53) yabancı oldukları iccedilin

kararlara dacirchil edilmediklerini 153rsquouuml de yabancı oldukları iccedilin kendileri

katılmak istemediklerini ifade etmiştir Goumlruumlşuumllenlerin 16rsquosı buranın kendi

yerleri olmaması durumunu oumlnemli bir kesim (169) fiziksel olarak uzaklığı

131rsquoi de sayısal olarak azınlıkta olmalarını neden olarak goumlstermektedir

Burada da goumlruumllduumlğuuml gibi diğer gruplar ile girilen ilişkilerde otantik

kuumlltuumlruumln kaybolmaması youmlnuumlnde goumlsterilen hassasiyet ve ldquobizrdquo kavramına

yapılan aşırı vurgu grubun dışındaki herkesi ldquooumltekirdquoleştirirken iccedile doğru bir

kapanmayı da yaratmaktadır

7 Mekacircnsal YoğunlaşmaMekacircnsal Ayrışma

Goumlccedilmenler ilccedilenin dışında belli bir alanda kuumlmelenmişlerdir Bu

mekacircnsal etnik yoğunlaşmamekacircnsal etnik ayrışma kimlik ve buumltuumlnleşme

konusunda birbirinden farklı etkiler yaratmaktadır Goumlccedilmenlerin bir arada

olması geldikleri bu yeni ccedilevrede kendilerini yalnız hissetmelerini

yabancılaşmalarını oumlnleyici bir işlev goumlrmektedir Bu mekacircnsal yoğunlaşma

aynı zamanda kendi kuumlltuumlrlerini yeniden uumlretmelerinde oumlzellikle imkacircn

vermektedir Diğer taraftan bu etnik mekacircnsal yoğunlaşma goumlccedilmenlerin iccediline

girdiği ilccedile toplumuyla uyum sağlamasını yeni toplumun değer ve davranış

biccedilimlerini oumlğrenmesini ve iccedilselleştirmesini engellemektedir Bu da iki toplum

arasında buumltuumlnleşmeyi olumsuz bir şekilde etkilemektedir Goumlccedilmenlerin

mekacircnsal kuumlmelenmeleri ayrıca karşılıklı olarak ldquobizrdquo ve oumltekirdquo etiketlenmesine

ve bu durum da karşılıklı olumsuz duyguların uumlretilmesine neden olmaktadır

Elbette goumlccedilmenlerin farklı bir mekacircnda kuumlmelenmeleri kendi

iradelerinin dışında gerccedilekleşmiştir Fakat buguumln de ccedilok buumlyuumlk oranda bu

eğilimin devam ediyor olmasını goumlccedilmenlerin ilccedile halkına karşı sahip oldukları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

182

olumsuz goumlruumlşlerden ccedilok dil acircdet gelenek ve goumlrenek olarak birbirine yakın

birbirine yabancı olmayan ldquokendi insanlarırdquo ile birlikte olmanın sağladığı

rahatlık ile accedilıklamak muumlmkuumlnduumlr Bu anlamda goumlruumlşuumllen goumlccedilmenlerin

yaşadıkları koumlye ilişkin değerlendirmelerinde ldquokoumlyuumlmuumlzrdquo ve ldquoCeylanpınarrdquo

ayrımı belirgin bir şekildedir Bireysel olarak buumlyuumlk ccediloğunluk kendilerini

ldquoOumlzbekrdquo olarak tanımlamakta ve bu kimlik toplum diğer kamu kuruluşları ile

girilen ilişkilerin tuumlmuumlnde belirleyici olmaktadır Yaşlılarda biraz daha yoğun

olmakla beraber ccediloğunluk tarafından bu kimlik oumln plana ccedilıkarılmaktadır İki

toplumun birbirinde tamamen farklı kimliklere sahip olduğu yaygın kanaati iki

toplumun ilişkilerinde karşılaşılan olumsuz durumların oumlnemli bir sebebidir

Yapılan goumlruumlşmelerde insanların dışarıyla ilişki kurmalarındaki

ccedilekingenliğin sadece yaşlı kuşakta değil genccediller arasında da yoğun olduğu

goumlruumllmuumlştuumlr İstanbulrsquoda ccedilalışan genccedillerle yapılan goumlruumlşmelerde de bu tutum

belirgin bir şekilde goumlruumllmektedir Buumlyuumlk şehirlere ccedilalışmaya giden evli

genccedillerden eşini beraberinde goumltuumlrene rastlanılmamıştır Tamamı Tuumlrkiyersquode

doğmuş Tuumlrk okullarında okumuş bu genccedillerin hiccedilbiri ccedilalıştığı yere veya bir

başka ortama goumlccedil etmeyi duumlşuumlnmemektedir Bunun nedeni sorulduğunda

ccediloğunluğunun ldquokendilerindenrdquo olduğu bu koumlyde dayanışmanın yoğun

olduğunu burada kuumlltuumlrlerini rahatccedila yaşadıklarını belirten genccediller başka

yerlerde kendileri iccedilin yaşamın zor olacağını duumlşuumlnmektedirler

Edinilen goumlzlemlere goumlre ana vatanlarına geri doumlnmeyi duumlşuumlnmeyen

Oumlzbekler bulundukları koumlyden başka bir yere de goumlccedil etmeyi pek

duumlşuumlnmemektedirler Sadece birinci kuşaktan insanlar değil Tuumlrkiyersquode

doğmuş burada okumuş ve ccediloğu ana vatanları hiccedil goumlrmemiş genccediller de otantik

kuumlltuumlruumln yeniden kurulması ve devamı konusunda olduğu kadar youmlredeki diğer

gruplarla ilişki geliştirme konusunda da yaşlılardan pek farklı

duumlşuumlnmemektedirler Youmlredeki diğer gruplardan insanlar ile ilişkileri sınırlı olan

genccediller de başka gruplardan evlenmeye pek sıcak bakmaz iken oumlzellikle Oumlzbek

kızlarının başka gruptan insanlar ile evlenmelerine ccedilok daha mesafeli bir bakış

sergilemektedir

8 Genel Değerlendirme ve Sonuccedil

Ana vatanlarından uzakta yaşayan grupların en temel oumlzelliği olarak

goumlccedilmenler goumlccedil ile birlikte getirdikleri bazı değerleri ve dilleri aracılığı ile

kimliklerini koruma ve yeniden uumlretme ccedilabalarını sebat ile suumlrduumlrmektedirler

Duumlnyanın kuumlccediluumllduumlğuuml goumlrsel ve işitsel yayın organlarının geliştiği ccedilağımızda

ana vatana ait soumlzler imgeler efsaneler şarkı ve oumlykuumller bu aygıtlar aracılığı ile

genccedil kuşaklara ulaştırılarak kimliğin yeniden kurulması sağlanmaktadır

Araştırma koumlyuumlnde ccediloğunluğu Tuumlrkiyersquode doğmuş olan ikinci kuşak genccedillerin

Oumlzbek kimliğine ait imgeleri oumlğrenme sahiplenme ve suumlrduumlrme konusunda

goumlsterdikleri duyarlılık bu anlamda değerlendirilebilir

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

183

Oumltekilerden farklı ve burada yabancı olduklarına inanan goumlccedilmenler

hem kendi aralarında kalıcı bir buumltuumlnleşme yaratmak hem de iccedilinde

bulundukları ekonomik politik ve toplumsal yapının iccediline dacirchil edilmeleri

noktasında yeterince huumlsnuumlkabul goumlrmemeleri nedeniyle kendi iccediline kapanarak

kuvvetli bir ldquobizrdquo duygusu yaratmışlardır Mensubiyete yapılan aşırı vurgu iccedile

kapanan toplulukta ldquooumltekirdquo kavramını oumlnemli araccedil hacircline getirmiştir Oumlzellikle

sosyal ve kuumlltuumlrel anlamdaki alışverişin sınırlı seviyede olduğu ve dolayısıyla

ilişkilerin yeterince derinleş(e)mediği koumlyde karşılıklı oumln yargıların geliştiği ve

iki grup arasındaki ilişkilerin -zorunlu hacircller dışında- olabildiğince asgari

duumlzeyde yaşandığı goumlruumllmektedir İki grup arasında oumlruumllen bu duvarlar ise

gruplar arasında evlilik dostluk vb birccedilok alanda sağlıklı bir ilişkinin

gelişmesini engellemektedir Bu durum goumlccedilmenler ve ilccedile halkı arasında ccedilizilen

sınırlar oumlzellikle sosyo-kuumlltuumlrel anlamda bir buumltuumlnleşme olmasını engellediği

iccedilin sosyal buumltuumlnleşme de son derece zayıftır

İki grup birbirini accedilıkccedila reddetmiyor olsa da kaynaşma-buumltuumlnleşme

youmlnuumlnde iki tarafın da ldquoisteklirdquo olmadığı goumlruumllmektedir Afgan-Ceylanpınarlı

olarak adlandırılan ldquobiz ve ldquooumltekirdquo ayırımı buumltuumln kuşaklar tarafından bilinip

kullanılmakla birlikte bir grubun diğer gruba karşı belirgin bir olumsuz tavır

takınmadığı ilccedilede buguumlne kadar birbirlerine youmlnelik olumsuz bir hareket

yaşanmamıştır AfganlarOumlzbeklerin Ceylanpınarrsquoa goumlccediluumlnden guumlnuumlmuumlze ilccedile

halkı ile ilişkilerine baktığımızda her iki tarafın birbirine karşı belirgin bir karşı

duruş geliştirmediği goumlruumllmektedir Birbirlerine kız alıp-vermeseler de ticaret

ve kamusal alanların paylaşımında herhangi bir sıkıntı yaşamadıkları ve

karşılaşma anlarında birbirlerine karşı herhangi bir tedirginlik de soumlz konusu

değildir

Sonuccedilta birbirini accedilıkccedila reddetmeyen iki grubun kolay kaynaş(a)madığı

saptanmış guumlccedilluuml bir aidiyet vurgusu ile ccedilizilen sınırların guumlccedillendirildiği bir

diğer deyişle guumlccedilluuml bir sosyal buumltuumlnleşmenin gerccedilekleşmesinin engellendiği

goumlruumllmuumlştuumlr

Kaynakccedila

Akkaya T (1997) Bir Anadolu Kasabasında Sosyal Buumltuumlnleşme Cumhuriyet

Demokrasi ve Kimlik Bilgin N (Yay Haz) İstanbul Bağlam Yayınları

Aker A T (2006) Ruhsal Suumlreccediller Accedilısından Zorunlu Goumlccedil ve Yerinden Edilme

Zorunlu Goumlccedil ile Yuumlzleşmek İstanbul Tesev Yayınları

Aydın S (1999) Kimlik Sorunu Ulusallık ve Tuumlrk Kimliği Ankara Oumlteki Yayınları

Beter Ouml (2006) Sınırlar Oumltesi Umutlar Ankara SABEV Yayınları

Bilgin N (1994) Sosyal Bilimler Kavşağında Kimlik Sorunu İzmir Ege Yayıncılık

Bora T (1997) Cumhuriyetin İlk Doumlneminde Millicirc Kimlik Cumhuriyet Demokrasi ve

Kimlik Bilgin N (Yay Haz) İstanbul Bağlam Yayınları

Buz S (2004) Zorunlu Ccedilıkış Zorlu Kabul Muumlltecilik Ankara SGDD Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

184

Conally W E (1992) Kimlik ve Farklılık İstanbul Ayrıntı Yayınları

Cornell S E Hartmann D (1998) Ethnicity and Race Making Identities in a

Changing World California Pine Forge Press

Ccedilandar C (2005) Duumlnyada Goumlccedil Olgusu Uluslararası Goumlccedil Sempozyumu 8-11 Aralık

2005 İstanbul Zeytinburnu Belediyesi

De Vos G Romanucci-Ross L (1995) Ethnic Identitiy A Psycolocultural Perspective

Ethnic Identity Creation Conflict and Accommodation Romanucci-Ross L

George De Vos (Eds) London Altemira Press

Guumln Z (2001) Goumlccedil ve Ruh Sağlığı Tuumlrkiyersquode İnsan Hakları Hareketi Konferansı

Ankara TİHV Yayınları

Guumlvenccedil B (1994) Tuumlrk Kimliği Kuumlltuumlr Tarihinin Kaynakları Ankara Kuumlltuumlr

Bakanlığı Yayınları

Kaya A (2005) Tuumlrkiyersquode Ccedilerkez Diyasporası Diyasporada Kuumlltuumlrel Toumlzuumln Yeniden

Uumlretimi Tuumlrk(iye) Kuumlltuumlrleri Pultar G ve Erman T (Der) Ankara Kuumlltuumlr

Araştırmaları Derneği

Mac Donald J S Mac Donald L D (1964) Chain Migration Ethnic Neighbourhood

Formation and Social Networks Millbank Memorial Fund Quarterly Vol 42

no 1 82-97

Merccedilil E (1966) Afganistanrsquodaki Oumlzbekler Tuumlrk Kuumlltuumlruuml Yıl IV sayı 39 269-271

Odman M T (1995) Muumllteci Hukuku Ankara AUuml SBF İnsan Hakları Merkezi

Yayınları

Okccedilay H (1997) İzmir Sefarad Musevileri Azınlık Kimliğinin Sosyolojik

Değerlendirmesi Cumhuriyet Kimlik ve Demokrasi İstanbul Bağlam

Yayınları

Smith A D (1995) Nation and Nationalizm in a Global Era New York Polity Press

Tilley V (1997) The Terms of the Debate Untangling Language About Etnicity and

Ethnic Movements Ethnic and Racial Studies Vol 20 No 3

Tufan B (2002) Kente Goumlccedil ve Uyum Kentleşme Suumlrecinde Sosyal Hizmet Ankara

HUuml SHYO Yayını

Zdzislaw M (1993) Symbols Conflict and Identity New York State University of

New York Press

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 185-210

OSMANLI ĠMPARATORLUĞUrsquoNDA KAMUSALLIĞIN OLUġUMU

SUumlRECĠNDE KAHVEHANELERĠN ROLUuml UumlZERĠNE SOSYOLOJĠK

BĠR DEĞERLENDĠRME

Hasan SANKIR

Oumlzet

Bu makale Habermascı anlamda kamusal alan dinamiklerinin Osmanlı

toplumu iccedilin gerccedilekleşme suumlrecini araştırmaktadır Bu suumlreccedilte kahvehanelerin

ortaya ccedilıkışı ve beraberinde meydana gelen sosyal ve siyasal değişimler tarihsel

suumlreccedil iccedilerisinde incelenmektedir Sosyal hayata katılan kahvehaneler ccedilok farklı

işlevi bir arada yerine getirmiştir Bir yandan sosyalleşme ve eğlence mekacircnı

olarak goumlrev yapmış diğer yandan muhalefet ve eleştiri ortamını yaratmıştır Bu

yazı kahvehaneler ve sosyal alana kattığı yenilikleri kamusal alan dinamikleri

bağlamında tartışmaktadır

Anahtar kelimeler Osmanlı İstanbul Habermas kamusal alan

kamusal mekacircn kahvehane kamuoyu muhalefet

A Sociological Evaluation of the Role of Coffeehouses in the Process

of Publicity Formation in Ottoman Empire

Abstract

This work aims to explore the Habermas process existed for public

domain dynamics in Ottoman society In this process the existence of coffee-

houses and the resulted social and political changes are going to be investigated

from a historical point of view The coffeehouses existed in social life perform

several functions at the same time They have not only played the roles of

socialization and entertainment but provided an environment for opposition and

criticism as well On the one hand they were the places of socialization and

entertainment on the other hand they created an environment of opposition and

criticism In this study coffeehouses and the novelties they brought to social life

are going to be discussed in the context of public domain dynamics

Key words Ottoman Istanbul Habermas public domain public place

coffeehouse public opinion opposition

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 186

1 GiriĢ

İlk kahve iki tuumlccar tarafından ticari amaccedillarla İstanbul‟a getirilmiştir

Kısa suumlre iccedilerisinde kahvehaneler accedilılmış ve hızla tuumlm İstanbul‟a yayılmıştır

Sayıları hızla artan kahvehaneler her kesimden insanı yacircrenlik etmek vakit

geccedilirmek amacıyla kendilerine ccedilekmiştir Boumlylece bu mekacircnlara toplumun her

kesiminden insanlar gelmeye ve sosyalleşmeye başladılar Zamanla bu

sosyalleşme suumlreccedilleri pek ccedilok farklı aktivitelerle genişledi ve zenginleşti Bu

suumlreccedilte kahvehanelerin de ortaya koyduğu işlevler ccedileşitlendi Sosyal ortamın

dili kulağı olmayı başardı Kahvehanelerde toplumun her kesiminden insan

oumlzguumlrce sohbet ediyor o ana kadar konuşulmayan pek ccedilok konu guumlndeme

geliyor ve zaman zaman devlet hakkında konuşularak eleştiriler dile

getiriliyordu Bu suumlreccedilte kahvehaneler bireylerin sosyalleşme haber alma

konuşma tartışma bilgi edinme bilinccedillenme eğlenme hoş vakit geccedilirme gibi

pek ccedilok farklı ihtiyacını gideren mekacircnlara doumlnuumlşmuumlşlerdir Osmanlıda

kahvehaneler oumlncesi insanlar guumlndelik yaşam pratikleri iccedilerisinde alışveriş

yaptıkları duumlkkacircnlarda hamam bozacı meyhane ya da camiler gibi yerlerde

sosyalleşme suumlreccedillerinin bir kısmını gerccedilekleştirirlerdi Fakat burada sayılan her

mekacircnın sosyalleşme accedilısından belli kısıtlılıkları soumlz konusuydu Kahvehaneler

ise herkese accedilık olmaları ve bu anlamda bir kısıtlamaya sahip olmamaları

nedeniyle ccedilok ilgi goumlrduumller ve diğer mekacircnlara alternatif olmayı başardılar Bu

durum beraberinde devletle oumlzel alan arasında yani siyasal iktidarla halk

arasında devlete muhalif bir blok oluşmasına neden oldu Ya da en azından

siyasal otorite bu durumu boumlyle değerlendirerek kahvehanelere karşı bir dizi

oumlnlem alarak bu mekacircnları kontrol altına almaya ccedilalışmıştır Bu suumlreccedil kamusal

alan ve kamuoyunun ortaya ccedilıkma suumlreciyle benzerlikler goumlstermektedir

Ccedilalışma Habermascı yaklaşıma goumlre kamusal alan dinamiklerinin Osmanlı

toplumunda oluşma suumlrecini tartışmaktadır

2 AraĢtırmanın Problemleri

Osmanlı İmparatorluğu‟nda kamusallığın oluşumu suumlrecinde

kahvehanelerin roluumlnuuml tartıştığımız ccedilalışmanın problemleri şoumlyledir

1 Osmanlı İmparatorluğu‟nda ortaya ccedilıktıkları ilk yer olan İstanbul‟da

kahvehaneler insanların bazı ortak sosyal ve kuumlltuumlrel yaşam pratiklerini

uumlrettikleri ve paylaştıkları birer kamusal mekacircn mıydı

2 Kamusal mekacircnlar olarak kahvehaneler Habermascı yazınsal

kuumlltuumlrel ve daha sonra da politik kamusal alanın ortaya ccedilıkmasına hizmet

edebilmişler midir

3 Osmanlının kendi sosyal yapısına uygun bir şekilde ortaya ccedilıkmış

olan estetik duygusal siyasal ifade biccedilimleriyle ve gerektiğinde soumlylenti gibi

mekanizmalar yoluyla gerccedilekleştirilen amaccedil youmlnelimli eylemler ortaya koyarak

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

187

devlete karşı guumlccedil blokları oluşturmaları sonucu Osmanlının kendi sosyal ve

siyasal oumlzellikleri dacirchilinde kendine has kamusal alan dinamiklerini yarattığı

soumlylenebilir mi

31 Kavramsal ve Kuramsal Ccedilerccedileve

31 Kavramsal Ccedilerccedileve

Kamusal Alan

Kamusal alan tanımı ilk kez 1962 yılında Juumlrgen Habermasın Kamusal

Alanın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml Burjuva Toplumunun Bir Kategorisi Uumlzerine

Araştırmalar (Strukturwandel der Oumlffentlichkeit) adlı kitabında ele alınmıştır

Habermas kamusal alanı oumlzel şahısların kendilerini ilgilendiren ortak bir

mesele etrafında akıl yuumlruumlttuumlkleri rasyonel bir tartışma iccediline girdikleri ve bu

tartışmanın neticesinde o mesele hakkında ortak kanaati kamuoyunu

oluşturdukları araccedil suumlreccedil ve mekacircnların tanımladığı hayat alanı (Habermas

2000 s 107) olarak tanımlar

Kamuoyu

Geniş anlamda kamu ccedilıkarını ilgilendiren bir konu hakkında halkın

genel kanaat ve duumlşuumlnceleri bir başka ifadeyle toplum hayatının ccedileşitli guumlccedilluumlk

ve problemleri karşısında belirli bir zamanda belirli bir insan grubu arasında

yaygın duumlşuumlnce ve bakış accedilılarını anlatan bir kavramdır

Karnavalesk

Farkların reddedildiği ve oumlzne pozisyonlarının homojen olduğu sınıfsal

eşitsizliklerin ortadan kalktığı hiyerarşik yapıların ilişkiler uumlzerinde bir

huumlkmuumlnuumln olmadığı yasa ve kısıtlamaların olmadığı yapmacık ilişkilerin

olmadığı sahici oumlzguumlr ilişkilerin kahkaha neşe dolu bir ortamda gerccedilekleşmesi

durumunu ifade eder

Goumllge Oyunu

Genellikle deriden kesilmiş birtakım insan hayvan ve eşya tasvirlerinin

arkadan ışık verilerek goumllgelerinin gerili beyaz bir perde uumlzerine duumlşuumlruumllmesiyle

oynatılan oyundur İlk olarak Doğuda ortaya ccedilıkarak yetkinleşen goumllge

oyununun buumlyuumlsel-dinsel koumlkenlerden kaynaklandığı Ccedilinde 11 yuumlzyıla

uzandığı belirtilmektedir Tuumlrk goumllge oyunu olan Karagoumlz geleneksel dinsel

biccedilimlerin dışında gelişme goumlsterdiği kadar duumlnyevi ve komik iccedilerikli de

olmuş toplumsal eleştirel ccedilizgiler taşımış buumltuumln Osmanlı topraklarına

Yunanistan ve Balkanlara yayılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 188

32 Kuramsal Ccedilerccedileve

Son yıllarda oumlzellikle sosyal bilimcilerin şehir hayatının bir parccedilasını

oluşturan ve belki de goumlzden kaccedilmış olan kahvehaneler gibi kuumlccediluumlk birimler

uumlzerinde ccedilalışmalarını arttırdığı goumlruumllmektedir Kahvehanelerin sosyal

bilimcilerin ilgisini ccedilekmesi kamusal alan kavramının tartışmaya accedilılmasıyla

birlikte olmuştur ldquoKamusal alanrdquo kavramı Habermas‟ın 1964 yılında Almanca

yayımlanan Kamusal Alanın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml adındaki eserinin 1989 yılında

İngilizceye ccedilevrilmesiyle birlikte tartışmaya accedilılmıştır Kamusal alan

tartışmalarıyla birlikte kahvehane veya benzer sosyal ve kuumlltuumlrel şehir kurumları

uumlzerine yapılan ccedilalışmalar kamusal-oumlzel hayata ve yapılarına youmlnelik uumlretilen

yeni fikir ve kavramlar doğrultusunda kuramsallaştırılıp incelenmiştir

Kahvehaneler ve kamusal alanların ortaya ccedilıkış suumlrecindeki ilişki pek ccedilok

araştırmacı-tarihccedili ve teorisyenin kullanım alanına girmiş ve farklı bakış

accedilılarıyla ele alınarak yeni tartışmaların doğmasına olanak sağlamıştır

Habermas‟ta kamusal alan oumlncelikle tek tek insanların devlet ve diğer

politik otoritelerle karşı karşıya geldiği bir alandır Bu noktada Habermas

tartıştığı kamusal alan yaklaşımında 17 yuumlzyıl Avrupası ve Buumlyuumlk

Britanyasındaki yeni kuumlltuumlrel kurumlar olarak kahvehaneler ve salonlardan soumlz

eder Habermasın tasarımına goumlre kahvehaneler oumlnce yazınsal eleştirilerin ve

zaman iccedilinde de politik karşı ccedilıkışların uumlretildiği mekacircnlara doumlnuumlşuumlrler ve buna

paralel olarak da ldquopolitik kamusal alanrdquoın 18 yuumlzyıl koşulları iccedilinde ortaya

ccedilıkışında oumlnemli roller uumlstlenirler

Kamusal alan tartışmaları tarihsel planda iki farklı yaklaşım şeklinde

ele alınmıştır Bunlardan ilki Habermasın yorumlarındaki gibi siyasi topluluk

bağlamındadır İkincisi ise Philip Aries ve Richard Sennettin ccedilalışmalarındaki

gibi akışkan ve ccedilok biccedilimli bir toplumsallığın alanı şeklindedir Literatuumlrde kimi

araştırmacılar (Mardin 1995) 19 yuumlzyıla kadar Osmanlı toplumunda etkin bir

kamusal alanın toplumda var olmadığı ileri suumlrerler Ccedilalışmamız bu savı

tartışmaya accedilmaktadır Zira Batılı anlamda kamusal alan dinamikleri oluşmuş

olmasa bile Batı dışı bağlamda Osmanlının kendine has sosyal koşulları

iccedilerisinde Kamusal alan dinamiklerinin ortaya ccedilıktığı ve bu bağlamda canlı

bir sosyalliğin meydana getirdiği bir kamusal alan yaklaşımı ortaya

konmaktadır Bu iki yaklaşım kahvehaneler uumlzerindeki kamusal alan

tartışmalarının gerccedilekleşebilmesi iccedilin oumlnemlidir Ayrıca kahvehaneler uumlzerinden

yapılan kamusallık tartışmaları bu mekacircnların Batı‟daki formlarından yaklaşık

yuumlz yıl oumlnce Osmanlı sosyal hayatına girmiş olmasına rağmen tartışmada

kullanılan Batılı tarzdaki yaklaşımlar nedeniyle Osmanlının durumunu

accedilıklamada yetersiz kalmaktadır Kamusallık bağlamındaki bu iki farklı

yaklaşımın her biri Osmanlının oumlzel konumu nedeniyle Osmanlı sosyal

yaşamındaki kamusallık dinamiklerini accedilıklamada yetersiz kalsa da her birinin

tartıştığı belirli oumlzellikler Osmanlının durumunu accedilıklamada kullanılabilir

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

189

Habermas ekseniyle Aries-Sennett ccedilizgisindeki farklılık yalnızca kamusal

alanın temsiline dairdir Bununla birlikte ccedilalışmamızın problemleri

doğrultusunda yapılacak olan tartışma accedilısından bahsedilen analitik ayrım

oumlnemlidir Bununla birlikte ccedilalışmamızda kamusal alanı soumlylemsel iletişim

(soumlylenti) alanı veya bilinccedilli kolektif eylem alanı gibi değerlendiren

duumlşuumlnceleri reddetmemekte ve bu manada kolektif eylemin goumlstergelerini

dikkate almaktadır Ccedilalışmamızın bir diğer vurgusu da kahvehaneleri

konuklarına heterojen tarzda birlikte var olabilme olanağı sunan mekacircnlar

olarak algılaması uumlzerinedir Burada anlatılmak istenen kahvehanelerin

katılımcıların etkileşim rituumlellerinin sergilendiği sosyal alandaki ccedilok farklı

kesimlerden pek ccedilok insanı bir araya getiren sosyal mesafe ile fiziksel

yakınlığın beraberce ve sembolik biccedilimde sergilendiği mekacircnlar olarak

goumlruumllmesi fikridir (Weintraub 1997 s 25)

Ccedilalışmamızda Osmanlı İstanbulunda kahvehanenin kamusal alanın

başlıca mekacircnı olarak ortaya ccedilıkış suumlreci doumlrt farklı başlık altında

incelenmektedir Bu anlamda amaccedil ortaya koymaya ccedilalışılan tarihsel suumlreccedil

iccedilerisinde kahvehanelerin ortaya ccedilıkması ve şehirdeki sosyal kuumlltuumlrel yapıya

katkıları ve meydana getirdiği değişiklikleri goumlstermektir Boumlylece

kahvehanelerin birer ticarethane olarak ortaya ccedilıkmasıyla birlikte sosyal

mekacircnlara doumlnuumlşuumlmuuml tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde ele alınacaktır Bu noktada

yazımız kahvehanelerin sosyal alanın her kesiminden katılımcıların

oluşturduğu heterojen bir topluluğa doumlnuumlştuumlğuumlnuuml aynı zamanda sunduğu

sosyalleştirme ve eğlence muhalefet ve eleştiri bilgi edinme soumlylenti

uumlzerinden kolektif eylemler ortaya koyma gibi farklı işlevsellikleri yerine

getirdiğini ve boumlylece devletle halk arasında devlete karşı olan bir alan

oluşturduğunu bir başka ifadeyle kahvehanelerle birlikte bu mekacircnlarda

uumlretilen etkileşimlerin siyasal otoriteyle sıradan halkın karşılaştığı alanlar ortaya

ccedilıkmasına neden olduğunu tuumlm bu suumlrecin kamusal alan dinamiklerinin ortaya

ccedilıkışı olarak algılanabileceğini ortaya koyacaktır

Ccedilalışmamız tartışmalarını kahvehaneler uumlzerine yapılmış ccedileşitli

araştırmalar uumlzerinden yapmaktadır Kahvehaneler uumlzerine ccedilok geniş bir

literatuumlr yoktur Bununla birlikte son yıllarda sosyal bilimler alanında popuumllerlik

kazanmış olan bu konu uumlzerine yayımlanmış doktora tezleri ve makaleler soumlz

konusudur Bu tezler ve makaleler tartışmanın ortaya konmasında birincil

kaynaklar olarak kullanılmıştır Literatuumlruumln kısıtlı olması var olanların tarihsel

bazı dokuumlmanlardan ibaret olması ve ayrıca konunun kamusal alan kavramı

ccedilerccedilevesinde tartışılıyor olunması bu alandaki dar olan literatuumlr uumlzerinde daha

da seccedilici davranmayı gerektirmiştir Son yıllarda kahvehane uumlzerine

ccedilalışmalarıyla dikkat ccedileken beş akademisyenin yakın zamanda sonuccedillanmış

olan araştırmalarını bir araya getirdikleri Ahmet Yaşar‟ın editoumlrluumlğuumlnde

yayımlanan Osmanlı Kahvehaneleri isimli kaynak bu suumlreccedilte kullanılan ana

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 190

eksendeki kaynak olmuştur Ccedilalışmamızda bu kitapta yer alan beş makale ve

yayımlanmış olan diğer tezler uumlzerinden araştırmanın problemleri dacirchilinde

kamusal alan tartışmalarına yer verilmiştir Bu makalelerin ve yayımlanmış

doktora tezlerinin en oumlnemli ortak yanı kamusal alan kavramsallaştırmasının

kahvehaneler uumlzerinden sosyallik ve etkileşim alanı olarak ele alınıp

kamusallığı ortaya koyma ccedilabasıdır Bu makalelerin bir diğer ortak yanı ise

kahvehanelerin ortaya ccedilıkış suumlrecinde başta evler olmak uumlzere hamamlar

meyhaneler bozacılar camiler gibi diğer kamusal mekacircnlarla olan ilişkisini ve

etkileşimlerini ve bu mekacircnın uumlrettiği kamusallık ve toplumsallık biccedilimlerini

iktidarın bu mekacircnlar uumlzerindeki kontrol ccedilabasını ve bu mekacircnın kamuoyu ile

ilişkisini ortaya koymasıdır

4 Kamusal Alan Kavramı Uumlzerine

ldquoKamusal alanrdquo kavramı tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde ldquomoderniterdquoyle paralel

giden bir kavram olarak karşımıza ccedilıkar 16 yuumlzyılda ticari kapitalizmin

gelişmesi ve değişen siyasi iktidar yapısıyla birlikte yeni bir tuumlr kamusal alanı

oluştu Bu suumlreccedilte sosyal hayat modernitenin ilerleme anlayışına uygun olarak

ldquokamusal alanrdquo ve ldquooumlzel alanrdquo olarak iki farklı şekilde kurgulanmış oldu

Boumlylece oumlzel alan ekonomik ilişkileri ve kişisel alanı kapsadı Bu ayrımın

temelinde sanayileşmeye bağlı olarak gelişen kapitalist toplum yapısı yer

almaktadır Kapitalizm oumlncesi toplumda hem tarım hem de imalat sektoumlruumlnuumln

merkezi durumundaki aile sanayi toplumuna geccedilişle birlikte bu işlevini

kamusal alana bırakmıştır

Geleneksel toplumda kısaca siyasal sosyo-kuumlltuumlrel ve sosyo-ekonomik

yaşamın merkezi konumundaki aile modern toplumda bu youmlndeki işlevlerini

aile dışındaki sosyal alana bırakmıştır Bu doumlnemde Habermas‟ ın ldquokamusal

yaşamın enformatik boyuturdquo olarak dikkat ccedilektiği ve esasında siyasal duumlşuumlnce

accedilısından da oumlnemli başka gelişmeler yaşamaktaydıhellipTiyatro sinema eğlence

kuluumlpleri okul gazete dergi ve sanat gibi modern toplumun etkinlik alanları

kamusal yaşamı net biccedilimde oumlzel yaşam alanından ayırmaktaydı Kamusal

yaşam alanını oumlzel şahısların ailenin ve ekonomik muumldahale alanının dışındaki

bir alan anlamına getiren ldquopublicityrdquo (kamusallık) kavramı bu hengacircme iccedilinde

anlamlı bir biccedilimde kullanılmaya başlandı (Ccedilaha 2004 ss 76-77) Habermas‟ın

ortaya koyduğu kamusal alan bireylerin kendi goumlruumlşlerini accedilık platformda

oumlzguumlrce tartıştıkları bir alandır Habermas yurttaşların eşit bir biccedilimde kamusal

alanda kendilerini ilgilendiren konularda rasyonel ve eleştirel bir biccedilimde

tartışabilmesini demokrasinin temeli olarak anlatır (Goumlle 2000 s 9)

Oumlzel ve kamusal alan ayrımıyla birlikte iktidar ve halk arasında yani

devlet ve oumlzel alan arasında Habermas‟ın burjuva kamusal alan olarak

kavramlaştırdığı kamusal alan ortaya ccedilıktı Bu yeni alan devletin bir parccedilası

olmamakla birlikte aksine burjuvalar tarafından devletin eleştirildiği devletin

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

191

genel tavrı ve politikalarıyla ccedilatışan eleştirilerin tartışmaların yapıldığı bir

alandı Bu alan oumlzel bireylerin kamusal sorunlarla ilgili yapmış oldukları

tartışmaların uumlzerinde bir sınırlanma kısıtlamanın olmadığı herkese accedilık bir

alandı (Thomson 1993 ss 175-176)

Habermas‟ın accedilıklamalarında basının suumlrekli gelişmesi ve kasaba ve

şehirlerdeki yeni sosyalleşme merkezlerinin oluşması burjuva kamusal

alanlarının ortaya ccedilıkmasında etkili olmuştur 17 ve 18 yuumlzyıllarda Fransa‟da

salonlar İngiltere‟de kahvehaneler ve Almanya‟da okuma odaları kamusal

alanın başlangıccediltaki kurumlarıdır Bu alanlar eğitimli elitlerin birbirleriyle

tartışmalar yaptıkları goumlruumlşlerini paylaştıkları sosyal mekacircnlardı Dolayısıyla

Habermas‟a goumlre kamusal alan burjuva sınıfının bir araya gelerek uumlzerinde

herhangi bir sınırlandırma yaşanmayan tartışmalar gerccedilekleştirebildikleri hatta

devlete karşı fikirler eleştiriler uumlreten devletten bağımsız merkezler anlamına

gelmekteydi(Habermas 2000 s 107) Boumlylece burjuva sınıfının bir araya

gelerek edebiyat tartışmalarıyla başlayan ve siyasi sohbetlerle devam eden

devletten ve ekonomik ccedilıkarlardan bağımsız sosyal alanlar ortaya ccedilıkmış oldu

Habermas‟a goumlre kamusal alanın oluşumuna oumlncuumlluumlk eden bu mekacircnlar

bir araya getirdikleri insanların bileşimi ve buumlyuumlkluumlğuuml davranış tarzı

bakımından benzer oumlzellikler taşımaktadırlar Benzerliklerinden ilki bir araya

gelenlerin toplumsal ve ekonomik statuumlsuumlnden kaynaklanan guumlccedil ve saygınlığı

yok sayan bir anlayışının var olmasıdır Her tuumlrluuml kamusal mevki iktisadi

bağımlılıklar ve yasal duumlzenlemeler devre dışı bırakılmaktadır İkincisi felsefi

ve edebicirc eserlerin meta değeri kazanması ile birlikte herkes tarafından

ulaşılabilir olmuştur Bu eserlerin kamusal tartışmaya konu edilmesi durumu

soumlz konusudur Kitlelerin felsefi ve edebicirc eserlere ulaşabilmesini sağlayan bu

gelişme ile birlikte kitleler kamusal sorunlar hakkında konuşabilecek bir bilgisel

alt yapıya sahip olmuşlardır Basın bu suumlreccedilte oumlnemli bir katalizoumlr olarak işlev

goumlrmuumlştuumlr Uumlccediluumlncuuml olarak kamusal alanın ilkesel olarak herkese accedilıktır

(Habermas 2000 ss 98ndash107)

41 Kamusal Alan Kavramının EleĢtirisi

Fraser Habermas‟ın kamusal alan kavramına ilişkin doumlrt varsayım

saptar ve bunları eleştirir Bu varsayımların ilki bir kamusal alandaki

katılımcıların statuuml farklarını paranteze alarak sanki toplumsal olarak eşitlermiş

ldquogibirdquo muumlzakereye girmelerinin muumlmkuumln olduğuna yani politik demokrasi iccedilin

toplumsal eşitliğin gerekli olmadığına ilişkin varsayımdır Fraser bu varsayıma

karşılık olarak burjuva kamusal alanındaki soumlylemsel etkileşimin kendileri

bizatihi statuuml eşitsizliklerinin belirtileri olan uumlslup ve adap-edep protokolleriyle

youmlnetildiğini ve bu protokollerin dolaylı olarak kadınları marjinalleştirerek

onların eşitler olarak muumlzakerelere katılmalarını engellediğini iddia eder İkinci

olarak birbiriyle ccedilatışan tuumlrluuml kamuların ccediloğalmasının daha ccedilok demokrasiye

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 192

doğru değil de ondan geriye doğru bir adım olduğuna tek kapsayıcı bir

kamusal alanın her zaman iccedilin ccediloklu bir kamular anlayışına tercih edilir

olduğuna ilişkin varsayımdır Fraser bu varsayıma karşı goumlrece daha alt karşı-

kamulardan soumlz eder Fraser ezilen grup uumlyelerinin egemen kamusal alana karşı

alternatif kamusallıklar ortaya koyduğunu ve bunu tekrarladıklarını

duumlşuumlnmektedir Kadınlar işccedililer eşcinseller bu tuumlr kamusallıklar

geliştirmişlerdir Tek bir kamusal alandan farklı olarak değişik kamusallıkların

bir anlamda muumlcadelesi soumlz konusudur bu noktada Fraser‟a goumlre kamusal

katılım idealini ccediloklu kamular tek bir kamudan daha iyi başarabilir Uumlccediluumlncuuml

olarak kamusal alanlardaki soumlylemin ortak iyi uumlzerinde bir muumlzakereyle

sınırlandırılması gerektiği ve ldquooumlzel ccedilıkarlarrdquo ve ldquooumlzel meselelerrdquoin ortaya

ccedilıkmasının her zaman iccedilin sakıncalı olduğuna ilişkin varsayımdır Fraser‟a goumlre

neyin oumlzel neyin kamusal olduğuna ilişkin yapılacak bir ayrım kamular arası

muumlcadele ya da muumlzakere ile belirlenmesi gereken bir ayrımdır Erkek egemen

ideoloji tarafından dışlanan birccedilok konu kamusal alanda tartışılabilir konulardır

Sonuncusu ise demokratik bir kamusal alanın işlerlik kazanması iccedilin sivil

toplum ile devlet arasında keskin bir ccedilizginin ccedilekilmesi gerektiğine ilişkin

varsayımdır Bu varsayım kamusal alanın devlet uumlzerinde eleştirel bir

soumlylemsel kontrol kurmasını engelleyerek burjuva sivil toplum anlayışına

hizmet eder Oysa kamusal muumlzakere pratiği salt bir duumlşuumlnce oluşturma pratiği

değil bir karar verme mekanizması da olmalıdır (Fraser 2004 ss 112ndash129)

5 Osmanlırsquoda Kamusal Mekacircnların Ortaya CcedilıkıĢı ve Kamuoyu

16 yuumlzyıldan guumlnuumlmuumlze kuumlltuumlruumlmuumlzuumln bir parccedilası olan kahve ve

kahvehaneler son yıllarda sosyal bilimlerin ilgisini ccedilekmeye başlamıştır

Kahvenin ve dolayısıyla kahvehanelerin sosyal bilimlerin dikkatini ccedilekmesinde

Habermasın Kamusallığın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml isimli kitabının 1989 yılında

İngilizceye ccedilevrilmesini muumlteakiben başlayan kamusal alan tartışmalarının

oumlnemli bir yeri vardır Habermasın ccedilalışmasıyla birlikte kamusallığın

toplumsal mekacircnlar uumlzerinden incelenmesi tartışmaları ortaya ccedilıkmıştır

Boumlylece kahvehaneler tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde sosyolojik bakış accedilısıyla

değerlendirilmiş ve kahvehaneler iccedilerisinde uumlretilen ilişkiler ve bu ilişkiler

uumlzerinde siyasal iktidarın denetim kurma ccedilabalarını irdeleyen araştırmalar

ortaya ccedilıkmıştır Bu ccedilalışma Osmanlı‟da kamusal mekacircn ve kamuoyu oluşumu

suumlrecinde kahvehanelerin roluuml ve işlevlerini literatuumlrdeki ccedilalışmalar uumlzerinden

tartışmaktadır

51 Osmanlı ġehir YaĢamında Yeni Bir Mekacircn Kahvehaneler

16 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti buumlyuumlk bir

değişim ve doumlnuumlşuumlm yaşamaya başladı Bu suumlreccedilte ekonomik kriz yerel

youmlnetimlerdeki değişiklikler şehirleşme dinicirc canlanmalar vergilendirme

sisteminde ve youmlnetim yapısındaki değişiklikler gibi buumlyuumlk bir sosyo-ekonomik

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

193

doumlnuumlşuumlmleri yaşadı Bu suumlrecin bir sonucu olarak oumlzellikle bazı boumllgelerdeki

yoğun nuumlfus artışı ve toprak sisteminin değişime uğraması karşılıklı etkileşim

iccedilerisindeki bu iki suumlreccedil klasik Osmanlı sistemindeki mevcut duumlzeni tehdit etti

ve Osmanlı ekonomik sistemindeki değişim nuumlfus hareketliliğine neden oldu

Oumlzellikle İstanbula gelen ccedilok sayıdaki goumlccedilmen şehirde hayatı zorlaştırdı ccediluumlnkuuml

bir taraftan yerel boumllgelerden toplanan vergiler azaldı diğer taraftan da

başkentin iaşesini sağlamak zorlaştı (Yaşar 2009 s 39)

Boumlyle bir ortamda kahve İstanbul‟a girdi ve kısa suumlre iccedilerisinde biri

Şamlı diğeri Halepli iki tuumlccar şehirde ilk kahvehaneleri accediltılar ve diğerleri

bunları takip etti Hiccedil kuşkusuz diğer birccedilok yerde olduğu gibi İstanbulda da

ilk kahvehanenin doumlnemin İstanbul‟u ve Tahtakale‟nin ticaret merkezi olarak

oumlnemi goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda ilk kahvehanelerin burada accedilılması ve

kurucularının tuumlccar olması bir rastlantı değildir İstanbulda ilk kahvehanelerin

accedilıldığı boumllge olan Tahtakale aslında uluslararası ve yerel ticaretin odaklandığı

bir yerdi Dışarıdan gelen hemen hemen her şey bu boumllgeden şehre giriş

yapıyordu ki kahve de bunlardan biriydi Ticaretin ve buna bağlı olarak erkek

nuumlfusun yoğunlaştığı bu boumllgeyi İstanbula gelen ilk kahve tuumlccarlarının seccedilmesi

tabii ki bir rastlantı değildi 1600lere kadar ve daha sonra da artan bir ivmeyle

oumlncelikle bu boumllgede ve şehirdeki ticaretin yoğunlaştığı diğer yerlerde bir suumlruuml

yeni kahvehane accedilılmaya başlandı (Akyazıcı Oumlzkoccedilak 2009 s 20)

16 yuumlzyılda ve sonrasında Osmanlının yaşadığı değişim sosyo-

ekonomik yapıya da yansıdı Oumlzellikle İstanbul‟da yaşanan goumlccedil artan nuumlfus ile

şehrin kamusal sosyalleşmedeki buumlyuumlk artış oumlzel alanları da etkiledi Bu

değişim sonuccedilları itibarıyla sosyal hayatı da etkiledi Ev yaşamı ve konut şekli

uumlzerinde bazı değişimlerin ortaya ccedilıkmasına neden oldu Bu suumlrecin daha ccedilok ev

yaşamına ait geleneksel konukseverlik yapısının doumlnuumlşuumlmuumlyle ilişkilendirilmesi

soumlz konusudur İstanbul‟da kahvehanelerin varlığından oumlnce guumlndelik hayatın

iccedilinde insanların bir araya gelerek sohbet edip sosyalleşeceği camiler dışında

bakkal kasap manav gibi alışveriş yerlerinin yanı sıra bozahane ve meyhaneler

vardı

Kahvehanelerin accedilılışı bunlara alternatif bir mekacircnın oluşturulması

demekti belki de bu nedenle kahvehaneler ccediloğu zaman şehirde daha oumlnceden

var olan ticari yapılarla ilişkilendirilerek guumlndeme gelmiştir Bununla birlikte

benzer hizmetler sunan şehir hamamları ve berber duumlkkacircnları da bu suumlrece dacirchil

edilebilir Erken modern Avrupanın diğer kentlerinde de goumlruumllduumlğuuml gibi 16

yuumlzyıl İstanbulunda da toplum zengin orta ve dar gelirli insanların yaşadığı

mahalleler olarak boumlluumlnmemişti O yıllarda İstanbulda bir sarayın dış duvarına

yaslanmış olarak oldukccedila oumlzensiz yapılmış evlere rastlamak muumlmkuumlnduuml

bununla birlikte mahalle ccedilarşısında toplu olarak kalınan bir dizi kiralık odanın

hemen yanında saray gibi konaklar da bulunabiliyordu (Akyazıcı Oumlzkoccedilak

2009 s 22)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 194

Ancak o yıllarda İstanbulda yaşayan insanların ccediloğu bir iki odadan

oluşan bir fırını ve ahırı olan ccedilok kuumlccediluumlk evlerde ikamet ediyordu Evlerin

bağımsız olarak kullanılabilen pişirme ve yıkanma mahalleri yoktu Sadece ccedilok

odalı avlulu veya bahccedileli geniş evlerde pişirme yıkanma veya misafir ağırlama

gibi işler iccedilin kullanılan oumlzelleştirilmiş mekacircnlar bulunuyordu İmparatorluğun

pek ccedilok yerinden İstanbul‟a gelmiş olan pek ccedilok kişi toplu olarak sıra hacirclinde

yan yana yapılmış kiralık odalardaevlerde kalıyordu Bu sıra-odaev tipinde ge-

nellikle şehre dışarıdan ccedilalışmak iccedilin gelmiş bekacircr erkekler veya şehirde ba-

ğımsız ev kirasını oumldeyemeyen fakir aileler kalıyorlardı Olumsuz fiziksel ve

sosyal koşullar duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kahvehaneler vakit geccedilirebilecekleri

eğlenebilecekleri sohbet ederek sosyalleşebilecekleri belki de tek kamusal

mekacircn olduğundan hem bu insanlar iccedilin hem de diğerleri iccedilin oldukccedila buumlyuumlk

oumlneme sahipti (Tanyeli 2003 s 305) Bu doumlnem iccedilerisinde İstanbulda

kahvehanelerin sınırlı fiziksel koşullarda ikamet eden dar gelirli insanlar iccedilin

tek kamusal mekacircn olduğu anlaşılmaktadır Kamusal mekacircnlar olarak

kahvehaneler diğer taraftan da Osmanlı elitinin sosyal politik ve kuumlltuumlrel ilişki

ağlarını guumlccedillendirdiği bir yerel mahal işlevi goumlrmekteydi Ayrıca kahvehaneler

bu iki sosyal grup arasında bir karşılaşma alanı yaratmıştı Boumlylelikle otoriteler

halkın belki de elit grup tarafından bu karşılaşma zamanlarında

kışkırtılabileceğinden veya devlete karşı eleştirel tavır almaya doğru

youmlnlendirilebileceğinden ccedilekinmişlerdi (Koumlmeccediloğlu 2009 s 51)

Osmanlı‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkmasıyla birlikte bu mekacircnlar

sosyal alandan pek ccedilok kesimin ccedilekincesizce bir araya geldikleri ve yeni

toplumsallık ilişkilerini gerccedilekleştirdikleri ortak buluşma noktalarına doumlnuumlştuuml

Kahvehaneler huumlkuumlmet yetkilileri din adamları tuumlccarlar ve zanaatkacircrlar

dindarlar ve zayıf inanccedillılar gibi toplumun ccedileşitli kesimlerini bir araya

getiriyordu Boumlylece bu mekacircnlar pek ccedilok insanın ortak bir zeminde yuumlz yuumlze

ilişkiler gerccedilekleştirebilmelerine olanak sağlayarak kişisel bilgi ve deneyimle

bireysel katılımı muumlmkuumln kılan yeni bir sosyal alan oluşturuyordu

II Selim ve III Murat doumlnemlerinde İstanbulda yaklaşık 600

kahvehane vardı ve bunlar şehrin en oumlnemli boumlluumlmlerinde bulunuyordu Kuumlccediluumlk

kamusal mekacircnların varlığının sınırlı olduğu bir toplum iccedilin belirgin bir dış

mekacircnda buluşmayı sağlayan bir yeniliğin ne denli ccedilarpıcı olduğu aşikacircrdı

Aynı zamanda bu kurum evin mahallenin ve tekkenin oumlzelleştirici etkisi

nedeniyle sosyal olarak sınırlandırılan muumlşteriler iccedilin canlı bir kamusal mekacircn

yarattı Elbette başka kamusal mekacircnlar da vardı cami ccedilarşı veya hamam gibi

yerlerde yabancılar karşılaşıp sosyalleşebilirdi Ancak kahvehane aktif işlevi

toplumsallık olan bir kurum olarak ortaya ccedilıktı Meyhane gibi karşılaştırılabilir

kurumlar da mevcuttu ama bunların hiccedilbiri muumlşteri kitlesinin ve faaliyetlerin

ccedileşitliliği bakımından kahvehane kadar kapsayıcı değildi Şehrin sakinleri iccedilin

camiye bir alternatif sunan kahvehaneler kamusal alanın sekuumllerleşmesinin de

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

195

araccedilları oldular Hatta tarihccedili Peccedilevi insanların cami yerine kahvehaneyi tercih

etmesinin din adamlarının yakınmasına yol accediltığını aktarır Bu mekacircnlarda

yoğun bir edebicirc faaliyetin gerccedilekleştirildiği de goumlzlenmiştir

Kahvehane muhabbeti sıkıcı ve yavan değildi Kahvehane bir ccedileşit

edebiyat forumu hacirclini almıştı şairler son eserlerini kitlenin eleştirel bir

değerlendirmesine sunabiliyordu Kahvehanelerin diğer koumlşelerinde

sanat bilim veya edebiyat hakkında ateşli tartışmalar yuumlruumltuumllebiliyordu

(Koumlmeccediloğlu 2009 s 51)

Kısacası kahve farklı bir sosyalleşmeye dayanan yepyeni bir sosyal ve

kuumlltuumlrel deneyimin gelişmesine katkıda bulunmuştu Bu anlamda kahvehaneler

ziyaretccedililerini bu oumlzellikler dacirchilinde ccedileşitli kapasitelerle donatarak ccedilok farklı

işlevsellikleri yerine getirmesi bakımından oumlzel bir oumlneme sahipti

52 Yeni Bir SosyalleĢme ve Eğlence Mekacircnı Olarak Kahvehaneler

İstanbul‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkmasıyla birlikte sosyal alanda bu

yeni mekacircnlara buumlyuumlk ilgi goumlsterildi Kahvehanelerin goumlrduumlğuuml ilginin

nedenlerinden biri de bu mekacircnların bir anlamda herkese hitap etmesi ve ccedilok

youmlnluuml işlevselliğe sahip olmasıydı Sosyal alanda kahvehanelerin yerine

getirdiği işlevlerden bir diğeri ise muumldavimlerinin sosyalleşme ve eğlence

ihtiyaccedillarını karşılayabilecek bir mekacircn olmasıdır

Kahvehaneler ortaya ccedilıktıkları guumlnden itibaren sosyal yaşamda farklı

bir sosyalleşmeye ve medeniliğe dayanan yepyeni bir sivil deneyimin

gelişmesine katkıda bulunmuş oldular Kamusal davranışın toplumsal

rituumlellerini karşılıklı olarak icra eden yabancılar veya birbirine aşina kişiler

arasındaki bu yuumlz yuumlze karşılaşma medenilik olarak adlandırılır Medenilik de

rutin olarak yabancılarla ilgilenme kapasitesini geliştirir (Lofland 1973 182

6) Kahvehaneler muumlşterilerini bu kapasiteyle donatmak bakımından işlevsel

bir oumlneme sahipti Muumldavimler yeni davranış kodlarını oumlğrenirken birbirlerinin

fikrine saygı goumlstermek ve kendilerine hacirckim olmayı becermek zorundaydılar

aksi hacirclde guumlndelik etkileşimlerinin tadını ccedilıkaramazlardı Boumlylece

kahvehaneler faaliyetleri farklılıkları ve hevesleriyle muumlşterileri iccedilin dinamik

ve canlı bir atmosfer yaratmışlardı Kahvehanelere gelenler zaman zaman

sadece konuşmanın verdiği haz ve eğlence iccedilin sohbetlere dalıyorlardı Bir

konuşma biccedilimi ve sosyalleştirici bir etkileşim şekli olarak dedikodu da bu

sohbetlerin bir kısmını oluşturuyordu Fakat kahvehaneler boş muhabbetlerin

suumlrduumlğuuml mekacircnlar olmaktan uzaktı buralarda toplumsal siyasi ve kuumlltuumlrel

meseleler hakkında tartışılır ve yoğun edebicirc faaliyetlerde bulunulurdu Peccedileviye

goumlre ziyaretccedililerin bir kısmı kitap ve risaleler okur bazıları tavla ve satranccedil

oynardı bazıları ise yeni lirik şiirler getirir ve edebiyat hakkında konuşurdu

Kahvehanelerin hatipleri ve onların nutuklarını hayranlıkla dinleyen muumlşterileri

de vardı (Koumlmeccediloğlu 2009 s 53)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 196

Pek ccedilok mahalle kahvehanesi camilerin oldukccedila yakınında

kurulmuştu İnanccedillı kimseler iccedilin buraları namaz vaktinden evvel toplanılan

bekleme salonlarıydı Kuumlccediluumlk ccedileşmeleri minik fıskiyeli havuzları ile minyatuumlr

cami avlularını andırıyorlardı Kahvehanelerin duvarları Kuran‟dan ayetler

Peygamber hadisleri ve Mekke-Medine resimleriyle donatılmıştı Namaz

vaktini bekleyenler iccedilin dinicirc muumlzik ccedilalınır tarihicirc zaferlerden bahseden destanlar

okunurdu (Georgeon 1999 s 46) Ayrıca Georgeona goumlre bu kıraathane bir

akademisyenler kuluumlbuumlyduuml Fevziye Kıraathanesi de boumlyledir İlk sinema filmi

burada goumlsterilmiştir Ccedilok daha sonra İstanbulun ilk sinema salonu Millicirc

Sinema da aynı yerde accedilılacaktır 1857de accedilılan Sarafim Efendi

Kıraathanesinin alt katı bir basımevi olarak ccedilalışmıştır Bu kıraathanelerde

gazeteler dergiler broşuumlrler rahatlıkla erişilebilir durumdaydı (Georgeon 1999

s 72) Osmanlıda 17 yuumlzyıl kahvehanelerini inceleyen Ayşe Saraccedilgile goumlre

kahvehanelerin sosyalleştirici oumlzelliği tuumlketiciler arasındaki sosyal ayrımların

geccedilici olarak ortadan kalkmasını sağlıyordu İstanbul kahvehanelerinde

herhangi bir tartışma konusu ortak bir guumlndeme doumlnuumlşebilirdi herhangi biriyle

iletişim kurabilir herhangi bir sohbete katılabilirdiniz sohbet eden kişileri

şahsen tanıyıp tanımadığınızın veya sohbete katılmak iccedilin davet alıp

almadığınızın oumlnemi yoktu Kişilerin sosyal koumlkenleriyle ilgili bir ima sadece

terbiyesizlik olarak değerlendirilmekle kalmaz aynı zamanda enformasyon

akışını da engellerdi (Saraccedilgil 1999 s 28) Peccedilevi şehrin yeni mekacircnları olarak

kahvehaneleri yuumlksek ruumltbeli memurlardan aylaklara kadar ccedilok farklı itibar

duumlzeylerine sahip kimselerce ziyaret ettiğini soumlyler Her tabakadan insan

duumlzenli olarak bu yerlere geliyor Bu ve benzeri değerlendirmeler kahvehane

toplumunun aydın ve memurlardan oluşan kuumlccediluumlk bir seccedilkinler zuumlmresi

olmadığını goumlsterir Her ne kadar zaman iccedilerisinde farklı mesleklere ve ccedileşitli

loncaların uumlyelerine hizmet eden kahvehaneler ortaya ccedilıkmış olsa da bunların

muumlşterilerine sundukları hizmet dışlayıcı bir nitelik taşımıyordu (Koumlmeccediloğlu

2009 s 53)

Kahvehaneler her kesimden muumlşterilerinin bir araya gelerek

sosyalleşmelerini sağlamakla birlikte aynı zamanda muumlşterilerinin iyi vakit

geccedilirdiği eğlendiği guumllduumlğuuml ve goumllge oyunu orta oyunu ve kuumlccediluumlk ccedilapta tiyatro

gibi ccedileşitli performansları izlediği mekacircnlar olmuştu Bu suumlreccedilte ortaya konan

performanslarla izleyici hem iyi vakit geccedilirir hem de performansın siyasi

iccedileriğine ve dozuna goumlre sosyal alanın paylaştığı eleştirileri soumlylentileri

oumlğrenmiş olurdu

Osmanlı kahvehanelerinde kamusal alandaki dışavurumlar ccediloğunlukla

karnavalesk biccedilimler alırdı Oumlrneğin dizeleri hayata dair gerccedilekccedili bir felsefeye

dayanan ve insanların oldukccedila huumlrmet ettiği kahvehane acircşıklarının

performansları kamusal dışavurum ve toplumsallığın belirgin bir oumlrneğini

sergilemiştir Kahvehanedeki meydan okuyucu bu siyasi sohbet sadece soumlylem-

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

197

sel bağlamda gerccedilekleşmez aynı zamanda goumlsteri ve teatral şekilde de vuku

bulur Doğası itibarıyla Karagoumlz bir goumlsteri ya da komediden oumlte bir şeydir

Oyunun iccedileriği siyasi hiciv iccedilermektedir Mevcut Karagoumlz metinleri ccedilağdaş

seyyahların değindikleri tuumlrden siyaset iccedilermemelerine rağmen siyasi hiciv

Osmanlı Devletinin son yıllarına dek Karagoumlzuumln temel unsurlarındandır Bir

Batılı seyyaha goumlre Karagoumlz toplumsal ve siyasi hayata dair eleştirileri ile

oumlzguumlr bir basın gibi hareket etmektedir Bir yazarının olmaması ve anonim

geleneğin bir parccedilası olması onu daha oumlzguumlr kılmakta ve kendisine karşı tavır

alınmasını engellemektedir Mesela bazı oyunlar muumlstehcenlik iccedilermekte ve

phallus gibi aşırı şehvet oumlgelerine yer vermektedir Bu oumlzellikleriyle Karagoumlz

muumlşterileri iccedilin sadece boş zaman eğlencesi sunmaz aynı zamanda

konuşulmayanları ifade etme imkacircnı sunar Dolayısıyla Karagoumlz de kahvehane

ile aynı kaderi paylaşır ve birccedilok defa yasaklanma ile yuumlz yuumlze gelir

(Koumlmeccediloğlu 2009 s 58)

Osmanlı kahvehanelerinin ccediloğunda bir meddah bulunduruluyordu

Meddahların goumlsterileri kahvehanelerdeki teatral performansların en

popuumllerlerindendi Bu meddah geleneği sebebiyledir ki 16 ve 17 yuumlzyıl

İstanbulluları kahvehanelerdeki teatral konuşmalara oldukccedila aşinaydı

Kahvehane meddahları sadece hikacircye anlatıcıları değil aynı zamanda başarılı

oyunculardı Ccedilok ccedileşitli karakterleri tasvir etmekle yetinmiyor onları

canlandırıyorlardı Değnek ya da mendil gibi malzemeler kullanarak veya

başlıklarını değiştirerek uygun goumlrsel efektleri uumlretiyorlardı Tuumlrkuuml

canlandırmak iccedilin eski usul fes Farslı olmak iccedilin uzun şapka Laz olmak iccedilinse

kukuleta takıyor (Martinovitch 1933 s 27) Ccedileşitli ağızları ve farklı sesleri

taklit etmek konusunda ccedilok maharetliydiler Meddahlar izleyicileri ana

karakterle oumlzdeşleştirerek onları hikacircyenin iccediline ccedilekmeye ccedilalışırdı (Nutku

1999 s 64)

Kahvehaneciler uumlnluuml meddahları ccedileşitli goumlsterici ve eğlendiricileri

belirli aralıklarla ağırlamak iccedilin ccedilaba goumlsteriyorlardı ccediluumlnkuuml boumlylelikle

kahvehanenin muumlşterileri ccediloğalıyor oumlte yandan da adı saygınlığı artıyordu

AnlatıcıGoumlsterici ne yapacağını ve ne kadar suumlreceğini oumlnceden kararlaştırıyor

uumlcreti kahvehaneci tarafından oumldeniyordu Kimi uygulamalarda goumlstericinin

uumlcretini muumlşterilerin oumldediği de oluyordu Withers 17 yuumlzyıl başında bir

kahvehanede tanık olduğu okuma seansına değinir Kahvehanede her zaman

belli bir kalabalık bulunur Ortalarına oturur ve okumaya başlar (neden soumlz

ederse etsin halk anlattığına itibar eder) Boumlylece bir iki saat geccedilirdikten sonra

onların coumlmertccedile verdikleri paraları alırlar ki bu para genellikle kitabın

değerinin birkaccedil katıdırrdquo (Withers 1996 ss 176-177)

Pek ccedilok performansta izleyicilerle oyuncu arasındaki ayırım accedilık de-

ğildi Meddah ve ortaoyunu performansının ccedileşitli biccedilimleri izleyicilerle ccedilevrili

olurdu ve oyuncuyla izleyici arasında neredeyse mesafe bulunmazdı Seyirciler

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 198

oyuncuya doğrudan ilişmek konusunda hevesliydi Kahvehane

performanslarında bir bilgilendirme suumlrecinin varlığı ve komposizyonun kendisi

oyuncu-izleyici alışverişine katkıda bulunuyordu Dolayısıyla seyircilerin

tepkisi ve işaretleri goumlsterinin kuruluşu ve gelişmesine ccedilok oumlnemli bir katkıda

bulunur ve metinsel form uumlzerinde belirgin bir etki oluştururdu (And 1987 s

177)

53 Osmanlırsquoda Muhalefet ve EleĢtiri Alanı Olarak Kahvehaneler

Kahvehanelerin ccedilok youmlnluuml olarak gerccedilekleştirdikleri işlevlerinden biri

de muhalefet ve eleştiri alanı olarak goumlrev yapmalarıydı Oumlyle ki

kahvehanelerde toplanan her kesimden insanın oumlzguumlrce siyasal iktidar hakkında

eleştirilerde bulunması ve devlet goumlrevlileri hakkında tuumlrluuml dedikodular

konuşulması muumlmkuumln olmaktaydı Osmanlı kahvehaneleri eleştirel bir

kamusallık ve bozucu-eleştirel siyasi toplumsallığın oluşmasındaki araccedilsal

rolleriyle farklı statuumllerden kişilerin karşılaşma alanları olmaları sebebiyle

katmanlaşma sisteminin geleneksel normlarını tehdit ettikleri iccedilin yetkililerin

tepkisine maruz kalıyordu Tepki mekacircnsal bir geometriye değil onun

metonimik mimik tehdidine karşı gelişiyordu Bu yuumlzden bu ccedilalışmada

kahvehane aslında bir ccediloumlzuumlmleme enstruumlmanıdır (Koumlmeccediloğlu 2009 s 58)

İlk guumlnlerinden başlayarak kahvehaneler hep ldquosohbetrdquole

oumlzdeşleşegelmiştir Enformasyon merkezleri olarak kahvehaneler doğallıkla

sohbetin geliştiği yerlerdi Osmanlının kuumlltuumlrel aktarım suumlrecinin bel kemiğini

oluşturan ldquosohbetrdquo bir eğitim ve toplumsal iletişimin kurucu oumlgesi olarak

Osmanlının guumlndelik yaşam pratiğiyle iccedil iccedile geccediler (Işın 2001) Belli bir konuya

bağlı kalmadan herkesin konuşma ve dinleme hakkının olması konu hakkında

anlaşma dayatmasının olmaması tersine herkesin bir değerlendirme ya da

yorumunun olması fikir ayrılıklarına karşın katılımcıların ilişkilerinin devamı

gibi oumlzellikler sohbetin eş deyişiyle ldquokarşılıklı iletişimrdquoin temel koşulları

arasındadır Kahvehanede istediğiniz insanlarla konuşabilir konuşanları

tanısanız da tanımasanız da ccedilağrılsanız da ccedilağrılmasanız da herhangi bir

sohbete katılabilirsiniz Kahvehane ve meyhane de karşılıklı gevezelik eden

dinlemeden konuşanların değil dinleyenlerin yeriydi (Ortaylı 1986 s 14)

Kahvehanenin ahlaksızlık din karşıtlığı ve yolsuzluklarla

ilintilendirilmesi youmlnetici elitin 16 yuumlzyılın ikinci yarısı ve 17 yuumlzyılın

başlarında Osmanlı devlet ve toplum duumlzeninde yaşanan krizi algılamasıyla

birebir ilişkilidir Nitekim ccedilağdaş birccedilok yazar kahvehaneleri ccediloğulcu

muumldavimleri ve duumlzeni yıkıcı potansiyeli dolayısıyla olumsuz bir bağlamda ele

aldılar ve merkezicirc otorite de birccedilok kez kahvehaneleri toptan kapatmaya ccedilalıştı

Hatta III Murat II Selim IV Murat ve III Selim gibi padişahların tahta

ccedilıktıklarında ilk yaptıkları iş halkın meyhane gibi diğer toplanma mekacircnlarıyla

birlikte kahvehanelerin kapatılması iccedilin emirler ccedilıkarmaktı Devletin

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

199

kahvehaneler karşısındaki tavrının değişmesinde diğer oumlnemli bir etken de

devletle tebaası arasındaki ilişkinin değişimidir Zamanla temel politika kamu

alanının siyasi iktidar tarafından hegemonik kontroluumlnden uzaklaşarak devletin

tebaasıyla uzlaşmasına doğru evrildi Farklı sosyal ve ekonomik statuumlden

muumldavimlerinin bir araya gelmesine olanak sağlayan kahvehaneler mevcut

duumlzeni korumak iccedilin kılık kıyafet kuralları koyan ya da sokakta reayanın ata

binmesi gibi ccedileşitli duumlzenlemeler uygulayan youmlnetici elitin tepkisiyle karşılaşır

Bu iktidar sahipleri geleneksel mutlakiyetccedililiği korumak iccedilin muhalefet

merkezi olma potansiyeline sahip kahvehane ve meyhane gibi mekacircnlara karşı

yasaklayıcı politikalar uygulamaya ccedilalıştılar Toplumsal statuumllerin aşılmaması

uumlzerine kurulu bir sistemde kahvehaneler bu endişenin toplumsal hayata

geccedilirildiği mekacircnlar olarak algılanmıştır Kahvehanelerin kapatılması zaman

zaman dinicirc ortodoksinin veya sofu ulemanın tepkisiyle ilişkilendirilse bile siyasi

otoritenin dinsel bir kaygısı yoktu Mesele bu mekacircnların siyasi işlevleriyle

ilgiliydi Siyasi otorite kendi amaccedillan iccedilin keskin sofu oumlnderleri sadece

kullanmıştır (Koumlmeccediloğlu 2009 s 56)

Soumlylenti dedikodu ve rivayet bilhassa yarı okuryazar toplumlarda ile-

tişim ve haberlerin yayılmasının başlıca araccedillarıydı Hatta soumlylenti kitlesel

iletişimin en eski biccedilimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlr (Kapferer 1990) Kitlesel ile-

tişim kamuyu oluşturan bireylerin birbirleriyle bağlantılı eylemlerinden oluşur

bu bireyler beraberce etkileşip soumlylentinin nesnesine youmlnelik ortak bir tavır

geliştirirler Bu tuumlr bir kamusal sohbet yalnızca kitlesel iletişimin değil

direnişin de aracıdır Soumlylenti rivayet ve dedikodunun anonim karakteri

tanınma ve misilleme riskini asgariye indirir ve yetkililer iccedilin ccedilok daha

tehlikelidir (Scott 1985 s 282) Bu suumlreccedilte İstanbul kahvehaneleri sarayla

ilgili soumlylentilerin konuşulduğu ve yayıldığı başlıca mekacircnlardı Kahvehanelerin

her zaman iccedilin toplumsal kışkırtma mahalli olma olasılığı mevcuttu ve oumlzellikle

de yeniccedileri kahvehaneleri itaatsizliğin kaynağı ve rejim muhalifi grupların ve

isyancı askerlerin buluşma mekacircnlarıydı

Kentsel karışıklık iccedilin bir metafor olmasının yanı sıra kahvehane aynı

zamanda otoritelerin ldquodevlet sohbetirdquo diye adlandırdığı popuumller siyasi soumlylem

(soumlylenti) iccedilin elverişli bir mekacircn idi Gazete magazin ve kitaplar gibi yazılı

iletişim araccedillarının olmadığı ya da nadir olduğu erken modern toplumlarda

insanların soumlzel araccedillara daha bağlı oldukları muhakkaktır Dolayısıyla soumlylenti

temel sosyal iletişim aracı olmakta ve toplumdaki en yeni haberleri

yaymaktadır Aslında soumlylenti uumlzerinden bir haberin yayılması kontrol

edilemez oumlzelliği dolayısıyla egemen guumlccedil iccedilin yazılı basından daha tehlikelidir

Soumlylenti sıradan kelimeleri soumlzluuml iletişim aracı olmaktan ccedilıkarıp bir guumlccedil aracına

doumlnuumlştuumlrme yeteneğine sahiptir Soumlylenti sadece yazarı belli olmayan bir

iletişim değildir aynı zamanda accedilıkccedila ifade edilmeyen korkular ve istekler iccedilin

bir araccediltır Oumlte yandan soumlylentiyi kurulu duumlzene bir tehdit olarak algılama

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 200

youmlnetenler ile youmlnetilenler arasında ikilik oumlngoumlren youmlnetim anlayışından

kaynaklanmaktadır Diğer bir ifade ile bu youmlnetim anlayışı devletin siyasi alanı

ile halkın ahlaki alanı arasında bir ayrım oumlngoumlruumlr Halkın youmlneticiye itaatte

bulunması oumlngoumlruumllen bu sistemde kurallardaki herhangi bir sapma sosyal

ccediloumlkuumlşuumln bir belirtisi olarak goumlruumlluumlr Dolayısıyla youmlneticiler kamu alanında olup

bitenlere karşı etkin oumlnlemler alırlar (Yaşar 2009 s 40)

Yukarıda da bahsedildiği uumlzere siyasi oumlnemleri arttığı oranda kah-

vehaneler siyasi iktidarın ve elitlerin dikkatini ccedilekmiştir Koumltuuml şoumlhreti dola-

yısıyla da Osmanlı sosyal ve siyasi yaşamının tecruumlbe ettiği krizin guumlnah keccedilisi

olarak addedildiler Dolayısıyla siyasi otorite mevcut duumlzene bir tehdit olarak

goumlrduumlğuuml kahvehane kamusallığını yasaklama yoluna gitti İlk zamanlarda

kahvehane uumlzerindeki iktidar goumlsterimi bu kurumların tuumlmuumlyle yasaklanması ve

kapatılması şeklinde gerccedilekleşti

19 yuumlzyıl oumlncesinde kahvehanelerdeki tuumlm heterotopik uumlsluplar

kamusal guumlcuuml taktiksel şaşırtıcı ve saptırıcı heterolojik eylemler olarak

kurgular popuumller guumlcuuml accedilıkccedila her şeyi yapmaya muktedir bir devlet guumlcuumlnden

kaccedilmak onu idare etmek bu devletin kapasite ve goumlzetiminden paccedilayı sıyırmak

iccedilin kullanılan pratik zekacirc taktiksel yaratıcılık oyunculuk oyunbozanlık gibi

youmlntemler olarak tanımlar (Erdoğan 2000 s 31) Daha sonra monarşiye

youmlneltilecek tepki aynı eleştiri kuumlltuumlruumlnuumln elitist bir tarzda yeniden

yorumlanmasıdır aslında Kahvehane toplumunun devlete karşı bir eşik alan

yarattığından devlet erkinin kahvehaneleri yasaklayan fermanlar ilan etmek

gibi dur durak bilmeyen fakat etkisiz kalan siyasi tepkiler vermesi suumlrpriz

değildir Bu tepkiler aynı zamanda oumlzel alandan tamamen ayrı bir alanda farklı

toplumsal grupların bozucu ve eleştirel kamusallık iccedilin bir kuumlltuumlr bir ortam ve

mekacircn oluşturduklarının da goumlstergesidir Kahvehaneler baskıcı ve yasaklayıcı

bir resmicirc kuumlltuumlr ve otoritenin suumlreksiz kılındığı yerlerdi Kahvehanenin

karnavalesk kuumlltuumlruuml ironi parodi ve alay yoluyla hicvin kullanıldığı

performanslarla resmicirc erkle hesaplaşıyordu Bir başka deyişle bunlar

vasıtasıyladır ki kuumlltuumlrel olanla siyasi olan ilişkilendirilerek eleştirel bir

kamusallık yaratılabilmiştir Bu suumlreccedilte kahvehanelerin muhalefet ve eleştiri

alanında ortaya koyduğu işlevsellik olarak buralarda gerccedilekleştirilen Karagoumlz

oyunları meddah orta oyunu gibi ccedileşitli performanslar soumlz konusudur Bu

oyunların asıl oumlnemi kahvehaneye gelenlerin iyi vakit geccedilirmelerini

sağlamalarının yanı sıra sosyal alanda dokunulması ccedilok muumlmkuumln olmayan

konulara mizah yoluyla değiniyor ve hicvediyor olmasıdır (Koumlmeccediloğlu 2009 s

70)

Kahvehanelerdeki Karagoumlz ve meddah goumlsterileri sadrazamlar da dacirchil

olmak uumlzere yuumlksek ruumltbeli goumlrevlilerle dalga geccedilen onların taklidini yapan

siyasi ve sosyal hicivlerle renklendirilmiştir Karagoumlz kahvehanelerde siyasi

yolsuzlukları eleştirmek iccedilin bir nevi siyasi silah olarak kullanılıyordu Burada

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

201

tuumlm hiyerarşileri ters yuumlz etmek kurulu duumlzeni oyun yoluyla bozguna uğratmak

ve alışılmışın dışında bir bakış accedilısıyla duumlnyaya bakarak var olan her şeyin

goumlreli doğasını keşfetme ve yeni bir duumlzenin iccediline girme imkacircnını sunmak gibi

karnavalesk nitelikleri goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (Bakhtin 1984 s 34) Bir yazarının

olmaması anonim bir geleneğin uumlruumlnuuml olması elbette oumlzguumlrleştirici bir

unsurdur zira soumlylenenlerin sorumluluğunu paylaştırmak ccedilok daha zordur

Yazarı olan bir oyun hem oyuncunun hem de izleyicilerin belki de ironi hiciv

veya doğaccedillamalarla yetkililerin aleyhine doumlnuumlşebilecek bir performansı

etkileme oumlzguumlrluumlğuumlne gem vurur Bunun gibi Osmanlıdaki teatral goumlsteriler de

toplumun işleyişine dair geliştirilmiş bulunan resmi veya hacirckim accedilıklamalara

direnebilecek bir dil geliştirmişlerdi Karnavalesk bilhassa alt sınıfların kolektif

kutlamaların sonucu olarak beliren kolektif eylem potansiyeli aracılığıyla duumln-

yayı baş aşağı eden bir siyasicirc manzara olasılığını vaat eder Bu bağlamda

kahvehanelerde youmlnlendirilen tepkiler ccedileşitli toplumsal grupların oumlzel ve

mahrem alandan farklı bir alanda bir araya gelerek siyasicirc bir eleştiri kuumlltuumlruuml

yarattığını kanıtlar Tekrarlamak gerekirse kamusal alanı herhangi bir

toplumsal grubun dahil olabileceği orada ya rasyonel soumlylem ya da toplum-

sallığın şen ve karnavalesk formları aracılığıyla tanınabileceği ve bir siyasicirc

ifade duumlzeyine erişebileceği bir arena olarak kavramsallaştırmak anlamlıdır

Dahası yukarıda soumlzuuml edilen teatral kahvehane performansları izleyicileri de

dahil etmek suretiyle kamusal alanı talep etmişlerdir (Yaşar 2009 s 40)

54 Osmanlırsquoda Ġllegal EtkileĢim Alanı Olarak Kahvehaneler

17 yuumlzyılın ikinci yarısıyla birlikte kahvehanelerin ortaya koymuş

olduğu kimi işlevsellikleri devlet otoritesinin dikkatini ccedilekmiş ve siyasi iktidar

sosyal alandaki guumlcuumlnuuml fark ettikleri kahvehaneler iccedilin bazı tedbirler almak

zorunda kalmış kimi zaman kahvehanelerin bir kısmına kimi zaman ise

tamamına kapatma kararı ccedilıkartmıştır Bu suumlreccedilte kahvenin kendisine olmasa da

siyasi iktidarın zorlamasıyla kahvehaneye olumsuz bakan dinicirc otoritelerin de

yardımıyla kahvehaneler uumlzerinde bir kısıtlama bir iktidar tasarrufu soumlz konusu

olmuştur Boumlylece devlet otoritesi kahvehaneleri itibarlı ve saygın insanların

bulunmaması gereken bir mahal olarak etiketlemekteydi Kadınların bu konuda

soumlzuuml bile edilmiyordu Kahvehaneler şehirde her tuumlrluuml asayişi bozan olayları ve

cinsel ahlaksızlıkları tetikleyen veya barındıran yerler olarak kabul ediliyorlardı

Saraya karşı belli ayaklanmalar kahvehanelerden ccedilıkıyordu Halkın

memnuniyetsizlikleri siyasi elitten şikacircyetleri buralarda konuşuluyordu Bu

mekacircnlarda askericirc ve reaya arasındaki sınırların muğlaklaşmaya başlaması

rejim ve yolsuzluk karşıtı soumlylemlerin yaygınlaşması youmlnetimden gelen

tepkilerin ve yasaklamaların başlıca nedenleri olmaktaydı

Kahvehaneler ahlaki ve siyasal bakımdan reddettikleri ortodoks gouml-

ruumlşlere karşıt mevziler olarak hareket ediyordu Oumlrneğin kadın icracıların

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 202

yokluğu bedensel arzunun tatmin edilmeyeceği anlamına gelmiyordu

kahvehanelerde alışılmışın dışında cinselliklere yer vardı

Bu bağlamda İstanbuldaki guumlzel oğlanlar hakkında yazan George

Sandys şoumlyle der

Kahvehanecilerin ccediloğu kendilerine muumlşteri sağlamak uumlzere hizmet eden

guumlzel oğlanlar bulunduruyor Belki daha accedilık bir ifadeyi Risale fi ahkam

al-kahvanın 16 yuumlzyıldaki yazarı kullanmıştır kendisi bdquoşehvetin

tatminine tahsis edilmiş delikanlılar‟dan bahseder Arapccedila olanlar dacirchil

diğer kaynaklar bu konuda sessizdir gerccedili bunun nedeni boumlyle

konuların detay verilmeden topyekucircn mekruh ameller arasında

sayılması olabilir Aynı zamanda hakir goumlruumllen diğer faaliyetler ile -oumlr-

neğin kumar oynamak gibi kahvehanelerde yapıldığı bilinen faaliyetler

ile- eş cinsel eğilimler arasında muğlak da olsa bir bağlantı

bulunduğunu belirtmek gerekir (Koumlmeccediloğlu 2009 s 67)

Bu tarz kahvehaneler oumltekiliğin başlıca mekacircnları ve ihlal yerleriydi

Reddedilen ve kovulan bilginin oumlvuumllduumlğuuml hedonistik eyleme muumlsamaha

goumlsterilen mahallerdi (St John 2001 s 51) Kahvehane ziyaretccedilileri ccedilok ccedileşitli

alternatif pratiklere katılıyordu Peccedilevinin soumlzleriyle (1992 s 258) ulema iccedilin

kahvehane guumlnahlar eviydi fitne ve fesadın yaygınlaşmasından duyulan

korkunun boyutu Meyhaneye gitmek kahvehaneye gitmekten evladır

şeklindeki beyanda accedilıkccedila goumlruumlluumlr (Lewis 1993 s 133) Kahvehanelerin say-

gınlığını ciddi biccedilimde zedeleyen unsurlardan biri uyuşturucu kullanımıyla olan

ilgileriydi Hele keyf erbabının keyiflerini artırır cana can katar bir hacircl

olduğundan bir fincan uğruna can vermek yanlarına caiz oldu (Abduumllaziz Bey

1995 s 326) Bazı kahvehanelerde uyuşturucu kullanımı duumlzenli bir faaliyet

hacirclini almıştı Abduumllaziz Beye goumlre (1850-1918) afyon tiryakilerinin ccediloğu otuz

beş duumlkkacircndan ibaret olan Suumlleymaniye Camii karşısındaki sıra kahvehanelere

devam ederdi Her biri on beş kişi alabilen bu kahvehaneler tamamen

dolmaktaydı (Abduumllaziz Bey 1995 s 326) Kahvehane aleyhine yazılmış

ahlak risalelerinden bazılarının metinleri bu yerleri dindarların goumlzuumlnde nefret

edilecek hacircle getiren sefahat kokusuna muumlziğin de epeyce katkıda bulunduğunu

accedilıkccedila goumlstermektedir (Hattox 1996 s 107) Koumlkere goumlre Osmanlı devlet

geleneğinin kuumlltuumlrel-ideolojik meşruiyeti Platoncu duumlnya goumlruumlşuumlnuumln İslamicirc bir

versiyonuna dayanıyordu Bunda Bizans‟ın etkisi de vardı Burada devletin

guumlcuuml koruyucu youmlneticilerin siyasi erdemleriyle oumlzdeşleştirilmiştir (Koumlker

1997 s 67) Osmanlı Devleti‟nin bu klasik meşruiyeti youmlnetici askericirc sınıfla

vergi oumldeyen reaya arasındaki ikililiği temel kaccedilınılmaz ve doğal

addetmektedir Reayanın askericirc sınıfa girişini engellemek hayatidir zira devlet

onların sağladığı gelire bağımlıdır Dolayısıyla herkesin yerini bilmesi

zorunludur Siyasi entrika ve eleştirinin merkezleri olan kahvehaneler aynı

zamanda hoş goumlruumllmeyen birbirine karışma mahalleri de olduklarından klasik

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

203

meşruiyet formuumlluumlnuumln oumlngoumlrduumlğuuml uyumu ihlal ediyordu (Koumlmeccediloğlu 2009 s

67)

Bu nedenle reayanın askerinin yaşam tarzını taklit etmeye kalkışması

ayrıcalıklı konumlarını korumak isteyenlerin tepkisiyle karşılaştı Ccedilevresel

guumlccedillerin iccedilinden gelen eşrafın daha sonra İstanbulda accedilacağı malikacircneler de bu

hacirclin uzantısıdır aslında soumlylemsel olarak yeniccedileri pratiğine bu duumlzeyde

benzerler Youmlnetici seccedilkinlerle tebaa arasındaki hattın bulanıklaşması seccedilkinler

iccedilin ciddi bir sorun oluşturuyordu bu yuumlzden reayanın oumlrneğin seccedilkinlerin

giyim tarzını benimsemek veya sadece askericirc sınıfa tanınan bir ayrıcalık olan

caddelerde ata binmek kılıccedil kuşanmak gibi davranışlarla kendi duumlşuumlk statuumlsuumlnuuml

aşma girişimlerinde bulunması seccedilkinler cephesinde tedbir alma gerekliliğini

doğuruyordu (Saraccedilgil 1999 s 378) Kahvehane kabul edilemez temas ve

karışımların merkezi olarak goumlruumlluumlyordu Bu kahvehaneler yeniccedilerilere

İstanbulun guumlndelik yaşamıyla etkileşime girme ticaretle uğraşma gibi

olanakları sunmaktaydı Boumlylece mesleği askerlik olan ve guumlndelik yaşamda

sosyal alandan uzak kalması gereken bu askerler İstanbul şehir hayatının

ekonomik ve sosyal yaşamının vazgeccedililmez birer parccedilası hacircline gelmekteydi

Bunların dışında bazı yeniccedilerilerin işlettiği kahvehaneler acircdeta bir

mafya kuluumlbuuml gibi ccedilalışmaktaydı Mahalle eşrafından ve zengin kimselerden

yardım ya da hediye adı altında zorla haraccedil toplanırdı Yeniccedileriler aynı zamanda

devlet işlerini goumlren memurlar gibi de ccedilalıştıkları iccedilin oumlzellikle liman

boumllgelerindeki kimi yeniccedileri kahveleri ruumlşvet kaccedilakccedilılık ve yolsuzluk gibi

işleri sahip oldukları bu mekacircnlar uumlzerinden organize ediyorlardı (Ccedilaksu 2009

s 91)

6 TartıĢma

Ortaya ccedilıkmalarından itibaren İstanbul kahvehanelerinin

gerccedilekleştirdikleri ccedilok youmlnluuml işlevlerle Osmanlı‟da Habermascı anlamda bir

kamusallığın temellerini attığı soumlylenebilir Her ne kadar Habermas

kamusallığın oluşumu suumlrecinde ortaya koyduğu uumlccedilluuml yaklaşımından biri olan

ldquooumlzguumlr basınrdquoa buumlyuumlk oumlnem ve oumlncelik veriyor olsa da 16 yuumlzyılın ortasında

İstanbul‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkarttığı sosyallikbilinccedillilik hacircli bu anlamda

kamusallık oluşumunun başlangıcı olarak goumlruumllebilir Kahvehanelerin ccediloklu

işlevleriyle oluşan bu edebicirckuumlltuumlrel veveya politik kamusal alan bir noktada

Habermasın 17 ve 18 yuumlzyıllar Avrupa ortamı iccedilin kurguladığı gibi var olan

rejim iccedilinde eleştiri ortamının doğmasını sağlayabilecek ortamın temelleri

atılmış oldu

Habermas‟ın kurguladığı anlamda kamusal alanın ortaya ccedilıkabilmesi

iccedilin gerekli ortamın temel oumlzelliklerinden ilki bir araya gelenlerin toplumsal ve

ekonomik statuumlsuumlnden kaynaklanan guumlccedil ve saygınlığı yok sayan bir anlayışının

var olmasıdır İkincisi felsefi ve edebicirc eserlerin meta değeri kazanması ile

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 204

birlikte herkes tarafından ulaşılabilir olmasıyla bu eserlerin daha oumlnceden

olmadığı bir biccedilimde kamusal tartışmaya konu edilmesi durumu ortaya ccedilıkar

Kitlelerin felsefi ve edebicirc eserlere ulaşabilmesini sağlayan bu gelişme ile

birlikte kitleler kamusal sorunlar hakkında konuşabilecek bir bilgisel alt yapıya

sahip olmuşlardır Basın bu suumlreccedilte oumlnemli bir katalizoumlr olarak işlev goumlrmuumlştuumlr

Uumlccediluumlncuuml olarak kamusal alanın ilkesel olarak herkese accedilık olması ortaya

ccedilıkmaktadır

Habermas‟ın kurguladığı bu ortamın uumlretilmesine yardımcı olan İs-

tanbul kahvehanelerinin ortaya koyduğu ccediloklu işlevleri şoumlyle tartışabiliriz

Birincisi yaratılan bu ortama katılımda eş değer şans Yukarıda değindiğimiz

gibi kahvehanelere insanlar sosyal statuumllerine goumlre farklı yerlerde otursalar da

aynı mekacircnında bir araya gelebiliyorlardı Burada tartışılan veya konuşulan her

konuya aktif veya pasif olarak dacirchil olabiliyorlardı Bu suumlreccedilte bir araya gelen

insanlar belli bir zuumlmreye ya da belli bir gruba uumlye insanlar değil aksine her

kesimden her tuumlrluuml inanccedil sahibi insanlardı Bu insanlar bir araya gelerek guumlnluumlk

sohbetlerini ve sosyal ilişkilerini bu mekacircnlar uumlzerinden gerccedilekleştirirlerdi Bu

anlamda bu mekacircnları kullanan insanlar arasında ve Habermas‟ın kurguladığı

gibi bu ortamda her tuumlrluuml ekonomik sosyal statuumller yok sayılıyor insanların bu

anlamda sorgulanması incelenmesi ayıp sayılıyor bu ortamda herkes soumlz

soumlylemede bir diğeriyle eşit olarak algılanıyordu

İkincisi İstanbul kahvehaneleri Avrupadaki ccedilağdaşları gibi insanlar

arasındaki soumlzluuml iletişim uumlzerine temellenen yeni kuumlltuumlrel grupların ortaya

ccedilıkmasında oumlnemli roller uumlstleniyorlardı Bu suumlreccedilte kahvehanenin cami ile

sosyal ve fiziksel yakınlığını en azından mahalle oumllccedileğinde koruyor goumlruumlnse de

ccedilok işlevselli oluşu ve sosyalleşme ortamı olarak camiye alternatif olarak ortaya

ccedilıkışı sonucu pek ccedilok insanın sosyalleşme mekacircnı olarak camiyi değil de kah-

vehane tercih etmesine neden oldu Doğal olarak bu durum başta siyasal iktidarı

olmak uumlzere birccedilok din adamını rahatsız etti

Uumlccediluumlncuuml olarak kadınlar kahvehanelerin tamamen dışında bırakıl-

mışlardı Erken modern İstanbulda kahve kadınların guumlndelik yaşamına

hamamla birlikte girmişti Hamam kadına ait sosyal yaşamın uumlretildiği belki de

tek kamusal mekacircndı kadınlar bazen buumltuumln guumlnlerini orada kahve iccedilerek sohbet

ederek geccedilirirdi Boumlyle bir ortamda bir Muumlsluumlman kadın sokağa ccedilıkabilmek iccedilin

hamama gitmeyi en haklı gerekccedilelerden biri olarak kullanabilirdi Bu anlamda

kadınların hamamlarda kendilerine oumlzel kahvehaneler kurmaları ve bu

mekacircnları tıpkı erkeler gibi sosyalleşmek iletişim kurmak bilgi edinmek gibi

amaccedillarla kullandıkları duumlşuumlnuumlluumlrse Osmanlıya oumlzel harem ve selamlık olarak

algılanabilecek bir ccedileşit kahvehane kuumlltuumlruumlnuumln yaratılmış olduğu fikri kabul

goumlrebilir Bu anlamda kadınların bu alandan tamamen ccedilıkarıldıklarını soumlylemek

doğru olmayacaktır

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

205

Tartıştığımız bu suumlreccedilte Habermas‟ın kuramsallaştırdığı anlamda

Osmanlı‟da kahvehaneler bağlamında ortaya ccedilıkan bir kamusal alandan soumlz

etmek zor goumlruumlnmektedir Bununla birlikte Habermas‟ın kamusal alan goumlruumlşuuml

uumlzerindeki eleştiriler goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda kahvehanelerle birlikte

ortaya ccedilıkan ve yukarıdaki boumlluumlmlerde ele alıp tartıştığımız bu durumu

Osmanlı‟da Habermascı anlamda kamusal alan oluşumunun temellerinin atıldığı

şeklinde değerlendirebiliriz Zira eksik parccedilalardan biri olan oumlzguumlr basın ancak

bu suumlreccedilten yuumlz yıl kadar sonra ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte halkın

oumlzguumlrce kahvehanelerde goumlruumlşlerini paylaşmaları iktidarı eleştirmeleri kamusal

alanın oluşması suumlrecinde oumlnemlidir Bu anlamda bu suumlreccedil dinicirc otoritelerin ve

siyasal iktidarın da dikkatini ccedilekmiş buradan yuumlkselen seslerden goumlruumlşlerden

rahatsız olmuş ve bu suumlreci kendisine bir tehdit olarak algılamış ve muumlcadele

etmek ihtiyacı hissetmiştir Tuumlm bu suumlreccediller Habermascı anlamda kamusal alan

fikrinin temellerinin atıldığını uumlzerinde kamusal alanın oluşması iccedilin uygun bir

zeminin oluştuğunu duumlşuumlnduumlrtmektedir

Habermas doğal olarak kuramını Avrupa‟nın sosyal ve siyasal

gelişimine denk duumlşecek ve bu suumlreci accedilıklayacak bir şekilde kurgulamıştır

Buraya kadar aktarılan tartışma Habermas‟ın ve diğer Batı merkezli yazarların

kamusal alan oumllccediluumltlerine goumlre gerccedilekleşmiştir Bahsi geccedilen bu kuramda basının

oumlnemli bir yeri vardır Bu durum Osmanlıyı tartışma dışına ccedilıkartmaktadır

Osmanlı toplumunda Batılı anlayışa denk duumlşecek bir burjuva sınıfının olmayışı

ve basının en azından 1860‟lara kadar gelişmemiş olması durumu bu tarihe

kadar Osmanlı‟da Batılı anlamda bir kamusal alanın ve kamuoyunun var

olmadığı anlamına gelmektedir Oysa Osmanlının kendine has ve Avrupa‟da

goumlruumllmeyen bir sosyal yapısı mevcuttur Ayrıca bu makalenin değişik

boumlluumlmlerinde de dile getirildiği gibi oumlzel alanla siyasal iktidar arasında devlete

karşı bir biccedilimde tezahuumlr eden bir ara form kahvehanelerin ilk ortaya ccedilıktığı 16

yuumlzyıldan itibaren oluşmaya başlamıştır Kahvehanelerin işlevleri sonucu ortaya

ccedilıkan etkileşimlerle beraber youmlnetilenler kimi zaman yeniccedilerilerin de desteğini

alarak ortaya koydukları Habermascı anlamda olmayan siyasal ifade

biccedilimleriyle ve gerektiğinde belirli bir amaca youmlnelik ortak eylemlerle devlete

karşı bir guumlccedil hacircline gelebilmişlerdir Bu suumlreci Habermascı yaklaşımla

oumlrtuumlştuumlrmeye ccedilalıştığımızda boşluk yaratan basının yokluğunu ve

gelişmemişliğini Osmanlının kendine has sosyal yapısı iccedilerisinde ortaya ccedilıkan

soumlylenti ve tiyatral goumlsterilerin ortaya koyduğu hiciv mekanizmalarıyla gidermiş

oldukları soumlylenebilir Bu durumun sonucu olarak siyasal iktidar kitleler

uumlzerinde belirli bir bilinccedillilik yaratmayı başaran bu soumlylem ve ifade şekillerini

kaldırmak bertaraf etmek iccedilin oumlnlem almak zorunda kalmış fakat sonuccedil

itibarıyla başarılı olamamıştır Bu durum bize Batılı normlarda olmasa da 16

yuumlzyılda Batıdan yuumlzyıl kadar oumlnce Osmanlı‟da kamusal alan dinamiklerinin

ortaya ccedilıktığını goumlsterir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 206

7 Sonuccedil

Yazılı basının kamuoyunu henuumlz oluşturamadığı doumlnemlerde kamusal

alanı oluşturan mekacircnlar başta cami olmak uumlzere hamamlar berber duumlkkacircnları

gibi yerlerdi 16 yuumlzyılın ortaları kahvenin İstanbul‟a gelişini muumlteakiben

kahvehaneler İstanbul‟da kamusal alanın oluşma mekacircnı olarak kahvehanelerin

ortaya ccedilıkışının başlangıcıdır Kahvenin ve dolayısıyla kahvehanelerin şehir

hayatına katılmasıyla birlikte her kesimden insan bu alanlarda sosyalleşmeye

vakit geccedilirmeye eğlenmeye başlamışlardır Kahvehaneler İstanbul halkının

sosyalleştiği mekacircnlar oldu Kahvehaneler bu youmlnuumlyle tam anlamıyla

heterojenlik bir alan teşkil etmekteydi Her kesimden insanın buluşma mekacircnı

olan kahvehanelerde devlet sohbetleri ediliyor meddah ve Karagoumlz oyunları

sergileniyordu Bu suumlreccedilte kahvehaneler pek ccedilok farklı işlevselliğe sahip

mekacircnlar olmuşlardı Bu mekacircnlara gelenler son havadisleri oumlğrenerek sosyal

olaylardan haberdar oluyor iletişim ve etkileşimler gerccedilekleştirerek

sosyalleşiyor yapılan tartışmalar sayesinde muhalif bir tavır edinme şansına

erişiyor Karagoumlz goumlsterisi meddah orta oyunu gibi performansları izleyerek

eğleniyor ve aynı zamanda bu performanslar aracılığıyla gerccedilekleşen eleştiriler

ve hicivler vasıtasıyla belli bir bilinccedilliliğe ulaşma şansı ediniyordu

Kahvehaneler kadınlara tamamen kapalı mekacircnlar değillerdi Şoumlyle ki

Osmanlının kendine has tarzı bu alanı kadınların da kullanımına sunacak bir

yolu keşfetmişti Hamam Osmanlı toplumunda kahvehanelerden oumlnce

sosyalleşmek iccedilin kullanılan alanlardan biriydi ve pek ccedilok hamamda kadınların

ccedilalıştırdığı kadınlara oumlzel kahvehane kısımları oluşturuldu Boumlylece cinsiyet

temelli bir ayrım da olsa bu kurumlardan kadınlar da erkekler kadar

yararlanabilmekteydi Buumltuumln bu işlevsellikleriyle toplumun bir anda buumlyuumlk

ilgisini ccedileken kahvehaneler doğaldır ki ulemanın ve siyasal otoritenin de

dikkatini ccedilekti Oumlzellikle devlet meselelerinin konuşulduğu devletin eleştirildiği

sosyal alanlar olarak kahvehaneler siyasal iktidarın tepkisini ccedilekti ve kontrol

altına alınmaya ccedilalışıldı Sıradan insanların yaptığı devlet sohbetlerine ilave

olarak 18 yuumlzyılda yaygınlaşan yeniccedileri ağalarının işlettiği kahvehaneler de

iktidar iccedilin ccedilok buumlyuumlk bir tehlike oluşturmaktaydı Bu suumlreccedilte kahvehaneler

iktidar ve sıradan halkın karşı karşıya geldikleri mekacircnlar olmaya başladılar

Kahvehanelerde devletin eleştirilmesi muhalif tavırlar bu alanlarda devlete

karşı bir blok oluşturdu denebilir Bu suumlreci ldquokamusal alanrdquo kavramı

bağlamında iki farklı şekilde yorumlayabiliriz İlki Habermascı anlamda

kamusal alan dinamiklerinin ilk nuumlveleri oluştuğu soumlylenebilir fakat bu anlamda

kamusal alanın oluştuğunu soumlylemek zordur Zira kamusal alanın ortaya ccedilıkış

suumlrecinde basına yapılan vurgu ve Osmanlı‟da bu anlamda basının bu suumlreccedilten

yaklaşık yuumlz yıl sonra ortaya ccedilıkmış olması Habermascı anlamda Osmanlı

kamusal alanın oluştuğunu soumlylememizi engeller İkinci olarak bu suumlreccedilte Batılı

anlamda kamusal alan dinamikleri oluşmuş olmasa bile Batı dışı bağlamda

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

207

Osmanlının kendine has sosyal koşulları iccedilerisinde Kamusal alan

dinamiklerinin ortaya ccedilıktığı ve bu bağlamda canlı bir sosyalliğin meydana

getirdiği guumlccedilluuml bir kamusallık fikri iddia edilebilir Ayrıca kahvehaneler

uumlzerinden yapılan kamusallık tartışmaları bu mekacircnların batıdaki formlarından

yaklaşık yuumlz yıl oumlnce Osmanlı sosyal hayatına girmiş olmasına rağmen

tartışmada kullanılan Batılı tarzdaki yaklaşımlar nedeniyle bir Osmanlının

durumunu accedilıklamada yetersiz kalmaktadır

Bununla birlikte Habermas ekseniyle Aries-Sennett ccedilizgisindeki analitik

ayrım goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda kamusal alan soumlylemsel iletişim

(soumlylenti) alanı veya bilinccedilli kolektif eylem alanı olarak kurgulanabilir Bu

durumda kolektif eylemin kimi goumlstergeleri dikkate alındığında

kahvehanelerin işlevselliklerinden olan heterojen tarzda birlikte var olabilme

yani kahvehanelerin katılımcıların etkileşim rituumlellerini sergilendiği sosyal

alandaki ccedilok farklı kesimlerden pek ccedilok insanı bir araya getiren sosyal mesafe

ile fiziksel yakınlığın beraberce ve sembolik biccedilimde sergilendiği mekacircnlar

olarak işlev goumlrmesi ve bu şekilde ortaya ccedilıkan birlikte eylem ortak duumlşuumlnce

pratikleri kahvehanelerin kamusal alan olarak işlev yerine getirdiğini

duumlşuumlnduumlrtmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 208

Kaynakccedila

Akyazıcı Oumlzkoccedilak S (2009) Kamusal Alanın Uumlretim Suumlrecinde Erken Modern

İstanbul Kahvehaneleri Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn Sosyalleşme Ġktidar

A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap Yayınevi

Bakhtin M (1984) Rabelais and His World Bloomington India University press

Berger P Luckmann T (1967) The Social Construction of Reality A Treatise in the

Sociology of Knowledge New York Harden City Doubleday

Bey A (1995) Osmanlı Acircdet Merasim ve Tabirleri İstanbul Tarih Vakfı Yurt

Yayınları

Broke JL (1998) Reason and Passion in the Public Sphere Habermas and Cultural

Historians Journal of interdisciplinary History 29I

Ccedilaha Ouml (2004 ) İdeolojik Kamusalın Sivil Kamusala Doumlnuumlşuumlmuuml Doğu Batı Duumlşuumlnce

Dergisi Sayı 5 Doğu Batı Yayınları s 74-95

Ccedilaksu A (2009) 18 Yuumlzyıl Sonu İstanbul Yeniccedileri Kahvehaneleri Osmanlı

Kahvehaneleri Mekan Sosyalleşme Ġktidar A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap

Yayınevi

Ccedilelik N B (2005) Ġdeolojinin Soykuumltuumlğuuml Marx ve Ġdeoloji Ankara Bilim ve Sanat

Erdoğan N (2000) Devleti İdare Etmek Maduniyet ve Duumlzenbazlık Toplum ve Bilim

83 8-31

Fraser N (1992) Rethinking the Public Sphere A Contribution to Critique of Actually

Existing Democracy Habermas and the Public Sphere C Calhoun (Ed)

Cambridge MIT Press

Georgeon F (1999) Osmanlı Ġmparatorluğunun Son Doumlneminde Osmanlı

Kahvehaneleri İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Giddens A (1991) Juumlrgen Habermas Ccedilağdaş Kuramlar Ġccedilinde ( ADemirhan Ccedilev)

B F Skinner (Der) Ankara Vadi Yayınları

Goumlle N (2000) Ġslamrsquoın Yeni Kamusal Yuumlzleri İstanbul Metis Yayınları

Habermas J (2000) Kamusallığın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml (Bora T- Sancar M Ccedilev)

Ankara İletişim Yayınları

Hattox R S (1996) Coffee and Coffeehouses The Origins of a Social Beverage in the

Medival Near East Seattle University of Washington Press

Işın E (2001) A Social History of Coffee and Coffeehouses Coffee Pleasures

Hidden in a Been S Oumlzpalabıyıklar (Ed) İstanbul Yapıkredi Publications

Işın E (2001) Ġstanbulrsquoda Guumlndelik Hayat İstanbul YKY 2 bs

Kapferer JN (1990) Rumors Uses Interpretations and Images New Brunswick NJ

Transactions Books

Koumlker L (1997) National Identity and State Legitimacy Contradictions of Turkeys

Democratic Experience E Oumlzdalga S Persson (Eds) Civil Society

Democracy and Muslim World Istanbul Swedish Research Institute

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

209

Koumlmeccediloğlu U (2009) Homo Ludens ve Homo Sapiens Arasında Kamusalllık ve

Toplumsallık Osmanlı Kahvehaneleri Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn

Sosyalleşme Ġktidar A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap Yayınevi

Lewis B (1993) Modern Tuumlrkiyenin Doğuşu Ankara TTK Beşice Basım

Lofland L (1973) A World of Strangers Order and Action in Urban Public Space

New York Basic Books

Mantran R (1990) 17 Yuumlzyılın Ġkinci Yarısında Ġstanbul

Mardin Ş (1995) Civil Society and Islam Cambridge Polity Press

Mardin Ş (1995) Tuumlrk Modernleşmesi 4 Bs Muumlmtaz‟er Tuumlrkoumlne Tuncay Oumlnder

(Der) İstanbul İletişim Yayınları

Martinovitch N (1933) The Turkish Theatre New York Theatre Arts Inc

Mehmed H (1999) Tarih-i Gılmani Kacircmil Su (Sadeştiren) Ankara KB Yayınları

Mumcu Ahmet (1985) Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl Ankara Birey ve Toplum

Yayınları 2 Bs

Mustafa Nuri Paşa (1992) Netayic-uumll Vukuat (Kurumlar ve Oumlrguumltleriyle Osmanlı

Tarihi) C1-2 3-4 Neşet Ccedilağatay (Sadeleştiren) Ankara TTK Yayınları 3

Bs

Naima Mustafa Efendi (1967-1969) Naima Tarihi C1 3 4 5 6 (Z Danışman Ccedilev)

Zuhuri İstanbul Danışman Yayınları

Numan İ (1981) Eski İstanbul Kahvehanelerinin İccediltimai Hayattaki Yeri ve Mimarisi

Hakkında Bazı Muumllahazalar Kubbealtı Akademi Mecmuası 102

Nutku Ouml (1999) On Aliks (Tale singers) and Meddahs (Story tellers) Mevluumlt Oumlzhan

(Ed) The Traditional Turkish Theatre Ankara Ministry of Culture

Publications

Ortaylı İ (1983) Ġmparatorluğun En Uzun Yuumlzyılı İstanbul Hil Yayınları

Ortaylı İ (1986) Ġstanbulrsquodan Sayfalar İstanbul Hil Yayınları

Oumlztuna Y (1998) Osmanlı Devleti Tarihi C1 Ankara KB Yayınları

Peccedilevi İ (1992) Peccedilevi Tarihi Ankara C 1 Kuumlltuumlr Bakanlığı

Sakaoğlu N (1999) Bu Muumllkuumln Sultanları 1 Bs Oğlak İstanbul Bilimsel Kitaplar

Saraccedilgil A (1999) Kahvenin Ġstanbulrsquoa Girişi 16 ve 17yuumlzyıllar İstanbul Yapı Kredi

Yayınları

Scott J (1985) Weapons of the Weak Everyday Forms of Peasant Resistance New

Heaven CT Yale University Pres

St John G (2001) Alternative Cultural Heterotopia and the Liminoid Body Beyond

Turner at Confes The Australian Journal of Anthropology 12I

Stephan C (1989) Gender and Feminzm New York Oxford University Pres

Tanyeli U (2003) Norms of Domestic Comfort and Luxury in Ottoman Metropolises

Sixteenth to Eighteenth Centuries The Illuminated Table the Prosperous

House S Faroqhi CK Neumann (Eds) Ergon Verlag Wuumlrzburg

Thomsaon J (1993) The Theory of the Public Sphere Theory Cultura and Society

Cambridge Press Cambridge Vol 10

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 210

Uzunccedilarşılı İ H (1995) Osmanlı Tarihi C 3 (1Kısım) Ankara TTK Yayınları

Weintraub J (1997) The Theory and Politics of the PublicPraviteDistinction

Chicago University of Chicago Press

Withers R (1996) Buumlyuumlk Efendinin Sarayı (Cahit Kayra Ccedilev) İstanbul Pera Turizm

ve Ticaret A Ş Y

Yaşar A (2009) Kuumllliyen Reffrdquoten Ġbretten lirdquol-Ğayrrdquoe Erken Modern Osmanlıda

Kahvehane yasaklamaları A Yaşar (Ed) Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn

Sosyalleşme İktidar (iccedilinde makale) İstanbul Kitap Yayınevi

Yerkovich S (1977) Gossiping as a Way of Speaking Journal of Communication 27I

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 211-232

NAMIK KEMALrsquoİN MEKTUPLARINDA

ŞİİR TİYATRO VE GAZETE UumlZERİNE TENKİTLER

Veysel ŞAHİN

Oumlzet

Namık Kemal‟in oumlzel mektupları Tanzimat devri ve fikir hayatının

zengin kaynağı olup edebiyat sanat ve kuumlltuumlr tarihimiz accedilısından oumlnemli bir

tarihicirc belge niteliğini taşır Sanatccedilı doumlnemindeki genccedillere mektup yazarak

onların eserlerini tenkit eder

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında edebicirc tuumlrler hakkındaki

tenkitlerini şiir tiyatro gazete başlığı altında ele alarak onun bu edebicirc

tuumlrlerin gelişmesindeki katkılarını ortaya koyduk

Anahtar kelimeler Namık Kemal mektup Tanzimat tenkit edebicirc

tuumlrler şiir kafiye temalar vezin tiyatro gazete

Criticisms on Poetry Theatres Newspapers in Namık Kemalrsquos

Letters

Abstract

Namık Kemal‟s private letters are rich sources of the Tanzimat Period

and its life of thought and at the same time they are important documents from

the points of our history of literature art and culture Namık Kemal has criticised

the works of the young people of his period by writing letters to them

In this study Namık Kemal‟s contributions on the development of the

literary genres were examined by classifying his criticisms on literary genres in

his private letters under the sub-titles of poetry theatres and newspapers

Key words Namık Kemal letters Tanzimat criticism literary types

poetry rhyme themes metre theatres newspapers

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 212

Giriş

Tuumlrk edebiyatı Tanzimat‟la birlikte yuumlzuumlnuuml Batı‟ya doumlnmeye başlar Bu

doumlnuumlş bizim duumlnyaya ve insana bakışımızı da değiştirir Boumlylece Tuumlrkiye Şarklı

hayat anlayışından uzaklaşıp modern bir ccedilizgisine girer Bu accedilıdan bir geccediliş

doumlnemi olan Tanzimat doumlnemihareketi ve o doumlneme ait eserler yalnız edebiyat

tarihccedililerinin değil hemen hemen her alanda birccedilok araştırmacının da ilgisini

ccedileker Bu ilginin başlıca sebebi Tanzimat‟ın hem sosyal hayat hem de edebicirc

hayata birccedilok yenilik getirmesidir Oumlzellikle Batı‟yı tanıdıktan sonra edebiyat

sanat ve duumlnyaya bakışımızda ccedilok buumlyuumlk değişim doumlnuumlşuumlmler olur ve edebicirc

sahada yeni bir edebicirc zevk ortaya ccedilıkar Bu edebicirc zevk Batılı anlamda Tuumlrk

edebiyatına roman tiyatro makale mektup eleştiri gibi tuumlrler olarak yansır

Bu yeni tuumlrler iccedileriğinde yeni konulartemalar işleyerek edebiyatın hem

gerccedilekccedili hem de sosyal bir faaliyet olarak ortaya konulması sağlanır

Tuumlrk toplumunu modern bir toplum hacircline getirmek isteyen ve bu

hususta edebiyata ccedilok buumlyuumlk goumlrevler duumlştuumlğuumlnuuml kabul eden Namık Kemal eser

ve fikirleriyle doumlneminde genccedilleri etkileyip onları youmlnlendirir

Namık Kemal oumlzel mektuplarında ve yazdığı diğer makale ve yazılarında

bu millicirc sesin modern anlamda gelişmesi iccedilin birccedilok girişimde bulunur

Oumlzellikle mektuplarındaki goumlruumlş ve tespitler onun Tuumlrk dili ve

edebiyatına youmlnelik tenkitlerini iccedilerir Edebiyatı maşuka-i vicdan olarak

değerlendiren Namık Kemal mektuplarında acircşık olunan vicdanın her

youmlnden modern bir yapıya buumlruumlnmesi iccedilin edebicirc tenkitlerde bulunur

(Şahin 2008 s 713)

Bu youmlnuumlyle Namık Kemal sadece bir edebiyatccedilı değil aynı zamanda iyi

bir duumlşuumlnce adamıdır Buumltuumln eserlerinde insanı ve aklı yuumlcelten vatanı dili ve

Tuumlrk milletini buumlyuumlk bir coşkuyla kucaklayan Namık Kemal yeni Tuumlrk

edebiyatının en oumlnemli ve ateşli temsilcisidir Şinasi‟yle tanıştıktan sonra Yeni

Osmanlılar Cemiyeti‟ne girmesi onun sesinin siyaset alanında da

yankılanmasını sağlar Yazmış olduğu eserlerde de bu duumlşuumlnceleri işlemesi

sanatccedilının suumlrguumln bir hayat yaşamasına neden olur Bu suumlrguumlnler esnasında

sevdiklerinden uzak olması onun mektup yazmasını tetikler ve bu durum

Namık Kemal‟in Tuumlrk edebiyatında en fazla mektup yazan sanatccedilı unvanını

almasını da sağlar

Namık Kemal‟in oumlzel mektupları Tanzimat devri ve fikir hayatının

zengin bir kaynağı olup edebiyat sanat ve kuumlltuumlr tarihimiz iccedilin de tarihicirc bir

belge niteliğini taşır Aynı zamanda sanatccedilının doumlnemindeki genccedillere

mektuplar yazarak onların eserlerini tenkit etmesi onun mektuplarının değerini

artırır

Klasik şiir tarzıyla yetişen Encuumlmen-i Şu‟aracirc toplantılarında bulunan ve

bir divanccedile vuumlcuda getirecek kadar klasik şiir bilgisine sahip olan Namık

Kemal eski Tuumlrk şiirinin XIX yuumlzyıldaki en oumlnemli temsilcisi Leskofccedilalı

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 213

Galip‟in etkisi altındadır (Korkmaz 2007 ss 47-48) Encuumlmen-i Şu‟aracirc

şairlerinden olan Namık Kemal 1862 yılında Şinasi ile tanışır ldquoŞinacircsicirc

muumlnşicirclikten ziyacircde şacircirlik istiٴdacircdına haiz idirdquo (Tansel 1969 s 451) diyen

Namık Kemal Şinasi‟yi şiir ve şairlik bilgisi youmlnuumlnden uumlst duumlzeyde goumlruumlr

Şinasi‟yi kendisine oumlrnek alması sanatccedilının buumlyuumlk bir değişim yaşamasına

sebep olur Ccediluumlnkuuml o artık Şinasi‟nin accediltığı yolda ilerleyen yenileşmenin en

oumlnemli temsilcilerinden biridir Uumllkemizde Batı edebiyatının gelişmesi ve

yerleşmesi iccedilin buumlyuumlk bir ccedilaba harcayan Namık Kemal aynı zamanda yeni

tuumlrlerin de Tuumlrk edebiyatında yaygınlaşmasını sağlar Tiyatro roman makale

mektup ve hikacircye gibi edebicirc tuumlrlerdeki eserler onun kaleminden farklı bir

goumlruumlntuuml olarak belirginleşir Kutlu‟ya goumlre

Tanzimat doumlnemi edebiyatccedilıları iccedilinde edebiyatın ccedileşitli tuumlrlerinde

Namık Kemal kadar ccedilok değişik eser veren başka birisi yoktur

Denilebilir ki edebiyat ve basın alanında akla gelen ne kadar ccedileşit ve

konu varsa Namık Kemal bunların hemen hepsinde kalem oynatmıştır

(Kutlu 1981 s 31)

Oumlzellikle Şinasi‟yle olan ilişkisi Namık Kemal‟i derinden etkilemiş

onun yeni edebicirc tuumlrlerle tanışmasına olanak sağlamıştır Tanıdığı bu yeni edebicirc

tuumlrlerin yaygınlaşması iccedilin de birccedilok yazı ve makale yazan Namık Kemal dil ve

edebiyat sorunlarını bu tuumlrler aracılığı ile ortaya koyar Konumuz itibarıyla

Namık Kemal‟in mektuplarında yer verdiği tuumlrler oumlncelikle tenkit oumlzelliği goumlz

oumlnuumlnde tutularak değerlendirecektir

Namık Kemal‟in mektuplarında edebicirc tuumlrler hakkındaki tenkitlerini şiir

tiyatro gazete başlığı altında ele alarak bu tuumlrlerin gelişmesindeki tespit ve

tenkitlerini ortaya koyacağız

1 Şiir Uumlzerine Tenkit

ldquoŞiirde biraz fesahacirct isterimhellip Şiirde elfacircz

mucircsikide hacircnendeye benzer fasih olmayan

kelimeler maٴnacircyı ccedilirkin sesli

hacircnendeler kadar bozarhelliprdquo

(Tansel 1973 s 360)

Namık Kemal şiirde yenileşme ccedilabalarını Şinasi‟nin accediltığı yolda

geliştirerek daha guumlr bir sesle suumlrduumlruumlr ldquoŞinasi‟nin tesirinde kalmaya başlayınca

Divan nazmının oumlzelliklerinden ve tasavvuftan sıyrılarak buumlyuumlk bir hızla hayata

ccedilevreye ve bu arada Batı duumlnyasına youmlnelenrdquo (Akyuumlz 1995a s 48) Namık

Kemal hem şiirleri hem de nesirleriyle klasik şiiri tenkit eder O şiirlerinde bir

milletin kendine doumlnuumlş arzusunu hep canlı tutar Eski Tuumlrk edebiyatını ise

kendilik ekseninden uzak olmasından dolayı sert bir şekilde tenkit eder

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 214

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında şiir uumlzerine tenkitleri şiirin vatan

ve millete hizmet etmesi noktasıdır İsmail Habib Namık Kemal‟in şairliği iccedilin

ldquoNamık Kemal‟in şiir ve nazım itibariyle tecelli ettirdiği manzarayı uumlccedil safhalı

olarak goumlrebiliriz Birinci safha divan şairliği ikinci Abduumllhak Hamid‟i

tenkiden yeni tarzdaki şiirleri uumlccediluumlncuuml safha dahi hamaset ve vatan vadisinde

asıl Kemal‟in sesirdquo (Sevuumlk 1942 s 54) der Şiir duumlnyasını bu uumlccedil temel uumlzerine

oturtan Namık Kemal mektuplarında bu uumlccedil safhanın gelişimini ve değişimini

sık sık yer vererek tenkit eder şiiri kendi duygu ve duumlşuumlncesine ortak etmeye

ccedilalışır Recaizade Mahmut Ekrem‟e Abduumllhak Hamid‟e Ebuziyya Tevfik‟e

Sami Paşazade Sezai‟ye ve Menemenli Rifٴat Bey‟e yazdığı mektuplarında bu

duygu ve duumlşuumlncelere yer verir

Namık Kemal‟e goumlre Divan edebiyatının toplumla ve tabiatla bağlarının

sağlam olmayışı kendi iccediline kapanmış soyut Arapccedila ve Farsccedila tamlamalarla

kurulmuş olmasından ortaya ccedilıkar Bu durum eski Tuumlrk edebiyatına oumlzguuml

eserlerin gerccedilektenyaşamdan uzak ve hayalci uumlruumlnler ortaya koymasına neden

olmuştur Namık Kemal şiir ve edebiyatın toplum insan ve sosyal yaşamla

bağlarının sağlam olmasından yanadır Bu yuumlzden de şiirde kendi milletinin

değerleri peşinde koşar Onun tek amacı Tanzimat‟la başlayan değişim ve

doumlnuumlşuumlmlerin şiir ve edebiyat sahasında da hızlı bir şekilde gerccedilekleşmesi ve

şiir gibi edebicirc uumlruumlnlerin gerccedileğe yaklaşarak hayat ve tabiatı gerccedileğe uygun

şekilde ifade etmesidir Namık Kemal klasik Tuumlrk şiirinin bu oumlzelliklerden

yoksun olmasından dolayı klasik Tuumlrk şiirinden uzaklaşılmasından yanadır

Namık Kemal

ldquoTahrib-i Harabatrdquo ldquoTakiprdquo ve ldquoİrfan Paşa‟ya Mektuprdquo adlı eserlerinde

klasik Tuumlrk şiirinin hayaller ve imajlarının akla ve tabiata aykırı

olmasından dolayı tenkit eder Sanatccedilı her şeyden oumlnce şiirin mantığa

uygun olmasını ister Bunu da birccedilok mektubunda dile getirir Onun şiir

tuumlruumlndeki tenkitlerini 1866 yılında kime yazıldığı tam olarak bilinmeyen

mektubunda ortaya koyduğunu goumlruumlruumlz Namık Kemal ldquoSacircniyen şiirin

muumlcerred bir emr-i tabiicirc olmadığı nasıl iddia olunabilir Zacirct-ı vacirclacircnız şiire

ne kadar saٴy ettiniz (Tansel 1967 s 35)

diyerek şiirin tabii ve saf bir emir olduğunu dile getirir Şiirin ldquomuumlcerred bir

emr-i tabiirdquo olması Namık Kemal‟in şiire şiir tuumlruumlne bakışını ortaya koyar ve

şiiri saf bir tuumlr olarak goumlrmeyenleri de olumsuz youmlnde tenkit eder Aynı

zamanda Namık Kemal‟in mektubu yazdığı kişinin makalesini Tasvir-i Efkacircr

gazetesinde yayımlatmak iccedilin goumlnderdiği muhtemeldir Namık Kemal

mektubunda genel olarak şiir ve nesir uumlzerinde durur Makale yazarının nesir

iccedilinde beyit soumlylemesi Namık Kemal tarafından tenkit edilir Namık Kemal‟e

goumlre şiiri nesre uygun hacircle getirmek seci ve benzetmeler yapmak şiiri suumls aracı

olarak goumlrmektir O şiiri her zaman ldquomuumlcerred bir emr-i tabiirdquo olarak goumlruumlr

Bunun aksi ise Namık Kemal goumlre şiiri bozmak şiiri gerccedilek anlamından

uzaklaştırmaktır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 215

Evvela bu bacircbta muacircrızların efkacircrını reddetmek sadedinde bulunmamaya

luumlzum goumlrmuumlyorum Garez bunları iskacirct ve ilzacircm ise şiire meş‟ucircmiyyet

ve nekbet isnacircd edecek derece kanucircn-ı tefekkuumlrden gafil olan divaneler

nasıl iknaٴ olunur ve ne sucircretle mephut olur Yok muracircd şiire tergib ise

bunlar şiir soumlyler de ne facircide goumlruumlluumlr İşte birtakım soumlyleyen yacircdigacircrlar

var kacircşki dilleri tutulsa da soumlylemeseler (Tansel 1967 s 35)

Namık Kemal nesir ile şiiri iccedil iccedile kullananları sert bir şekilde eleştirir

Yine aynı mektubunda şiirin faydalarına değinen şair şiirin ldquoBiz iptidacirc şiٴrimizi

kendimize te‟sir ettiği gibi herkese dahi te‟sir edecek ve tezhib-i ahlacirck ve islacirch-ı

efkacircra medacircr olacakrdquo (Tansel 1967 s 36) bir yapıda olmasından yana olup

şiirde ahlaki değer ve fikirlere yer verilerek şiirin halkın ahlaki oumlğretilerini

yuumlceltmesini ister Bu değerlerden yoksun olan şiirin milletimize bir yarar

sağlamadığı gibi ahlaki değerlerini de bozduğunu ifade eder ve bu tarzda

yazılan şiirleri de tenkit eder

Halkı meraklandırarak kendine davet eden şiiri olumlu youmlnde tenkit

eden Namık Kemal şiiri her zaman ccedilağın şartlarına uygun yaratıcı bir eylem

olarak goumlruumlr ldquoBendeniz şiiri duumlşuumlnduumlkccedile hacircle muumlnacircsip birtakım şeyler hatırıma

geliyorrdquo (Tansel 1967 s 12) diyerek şiiri kendi iccedil duumlnyasının goumlruumlntuumlsuuml olarak

adlandırır Ona goumlre şiir iccedil duumlnyanın gerccedilek duumlnya ile bir arada yuumlruumlduumlğuuml

eksendir Onun iccedilin duumlnya ile yaşam şiirin genel ccedilerccedilevesidir Bunun nedeni

Namık Kemal‟in şiiri anlam youmlnuumlnden accedilıklığa kavuşturma ccedilabasıdır

Şiiri genel olarak mevzun mukaffacirc ve muhayyel oumlzellikleriyle

tanımlayan Namık Kemal şiir eleştirilerinin hemen hemen hepsinde

fesahateaccedilıklığa ve anlama buumlyuumlk oumlnem verir Namık Kemal Menemenli

Tacirchir‟e 29121883 tarihinde yazdığı mektubunda ldquoHuumlsn-i ezeli teverruumlm etmiş

mısracircٴına ben yine kacircniٴ olamadım Huumlsn acirchilesi diyeceğim bu acirchile hem cemiٴ

muumlfred olarak kullanılmış olmak lazım gelir ki Lucircgat-i Osmaniye‟de acirchile

muumlfred acirchilacirct da acircnın cemi‟dir deniliyor Kacircmusta yok Ahtericirc‟de yok imişhellip

İhtimal ki Vankulu‟da yokturrdquo (Tansel 1973 ss 356ndash357) diyerek anlatım ve

soumlzcuumlk kullanımındaki tutumunu tenkit eder Hiccedilbir soumlzluumlkte bulunmayan

kelimelerin şiirde kullanılmasının anlatım ve accedilıklığı zorlaştırdığını dile

getirerek bu tuumlrluuml soumlzcuumlk kullanımını eleştirir

Namık Kemal yine aynı mektupta şiirde biraz fesahacirct isterim Hem guumlccedil

olur hem geccedil olur maٴmacircfih oumlyle olmak lazım gelir Kırkbeş yaşındayız

bir beyti kırk kıyacircfete sokmadıktan sonra meydana atamıyorum Nacircci

veyacirc ism-i acircharla Mesٴsucircd-i Haracircbacircticirc yahut Kazım Paşa yacirchud macirchud

veya maٴhucircd şairler beyler falanlar gibi macircٴnası elfacirczında sığmaz elfacirczı

macircٴnasının ayıbını setredemez tuumlrrehacirct soumlylemek kolay şeyhellip Dur

bakayım sana şiir tacircٴrifinde bence muumlbarek ve mukaddes olan ecill-i suaracirc

Shakspeare Hazretleri‟nin bir ibacircresini tercuumlme edeceğimhellip Şiirde elfacircz

mucircsikide hacircnendeye benzer fasih olmayan kelimeler maٴnacircyı ccedilirkin sesli

hacircnendeler kadar bozarhellip (Tansel 1973 s 360)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 216

Şiirde accedilıklığı ve anlaşılırlığı her şeyin uumlstuumlnde tutan Namık Kemal

şiirde accedilıklık yerine soumlze ve musikiye oumlnem verenleri ve şiiri soumlze ve musikiye

feda edenleri olumsuz youmlnde eleştirir Onun eleştirdiği en oumlnemli nokta ldquoHani

bizim Tuumlrklerin eski eski bir taٴbiri vardır a ldquoAh racircbıtasızlıkrdquo derler İşte o

rabıtacircsızlık acirclem-i edebiyatta lafzı macircٴnaya macircٴnayı lafza bağlayamamaktan

zuhucircr ediyorrdquo (Tansel 1973 s 361) olması klasik Tuumlrk şiirinde soumlz sanatları ve

ahengin manayı ikinci plana itmesidir Şiirin soumlz sanatları ve ahenge kurban

edilmesini eleştiren sanatccedilı şiirin duumlnyayı takip eden ve insanı geliştiren

youmlnuumlnuuml ortaya oumln plana ccedilıkarır Namık Kemal şiirde basitliği ve manayı

heyecanla savunur Agacirch Sırrı ldquoNamık Kemal‟in ldquoBuumltuumln basitliğine ve

iptidailiğine rağmen kullandığı kelimelerin iccediline koyduğu heyecanla o zamanın

genccedilliği uumlzerinde en buumlyuumlk tesirirdquo yaptığını (Levent 1934 s 93) belirtir

Oumlzellikle Recaizade Mahmut Ekrem ve Abduumllhak Hamid‟in şiir

sahasında Namık Kemal‟in youmlnlendirme ve tenkitleriyle şiire yeni bir soluk

getirmeleri onun şiirde yapmak isteyip de yapamadıklarını goumlsterir Abduumllhak

Hamid‟e yazdığı 17021879 tarihli mektubunda ldquoBuguumlnkuuml fikrime goumlre bizi

Tuumlrkccedilede istediğimiz şiiri soumlylemekten men eden vezin değil kafiyedirrdquo (Tansel

1969 s 378)rdquo diyerek eski Tuumlrk şiirindeki kafiye anlayışını tenkit eder ve

Abduumllhak Hamid‟e şiir yazarken kafiyeden dolayı zorluk ccedilektiğini bildirir

Namık Kemal doumlneminde şiir alanında kendisinden sonra gelen birccedilok

şairi tenkitleriyle youmlnlendirir Bu alanda onun yapmak istediklerini Recaizade

Mahmut Ekrem ve Abduumllhak Hamid gerccedilekleştirir Ona goumlre şiirde işlenen

konu oumlzuuml oluşturan en oumlnemli unsurdur Sanatışiiri toplumun yararına

kullanan Namık Kemal ccedilevresindeki genccedillere bu youmlnde telkinlerde bulunur

(Uumlstuumlnova 2005 s 89) Şiiri buumltuumln şahsiyeti ve ccedilevresiyle değiştirmeye ccedilalışan

Namık Kemal doumlnemindeki edebicirc goumlruumlşleri de tenkit eder

Genel olarak Namık Kemal mektuplarında hayalicirc varlıklardan

bahseden ve soumlz sanatlarının iccedilinde kaybolmuş şiiri tenkit eder Bu tenkitlerin

ana nedeni ise Divan edebiyatının klişe soumlyleyiş biccedilimidir Mektuplarında şiiri

akıl duumlşuumlnce ve fen youmlnuumlnde ele alan Namık Kemal şiirde aklın oumlnemine

duumlşuumlncenin gerccedilekccedililiğinin işlenmesine değinerek eski edebiyatışiiri bu

youmlnlerden yoksun olduğu iccedilin tenkit eder Ayrıca şiirin iccedilinde yaşanılan hacircle

uygun olması gerektiğini belirterek milletin geleneksel ve millicirc duygularına

hizmet etmesi gerektiğini ifade eder Namık Kemal şiirde ldquobenrdquo yerine ldquobizrdquoin

işlenmesi gerektiğini vurgular Recaizade Mahmut Ekrem‟e yazdığı 30031879

tarihli mektubunda bu husus uumlzerinde ısrarla durur ve millet vatandan uzak

olan ldquobizrdquo yerine ldquobenrdquo ve ldquobenrdquoin arzularından bahseden şiire sert eleştiriler

youmlneltir Bu eleştirinin başlıca sebebi şiirin millet ve vatana hizmetinden uzak

olmasıdır Ona goumlre şiir ldquobenrdquo yerine ldquobizrdquoi buumltuumln milleti kucaklamalıdır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 217

Namık Kemal‟e goumlre şiir yapıcı ve birleştirici olmalıdır O halktan

halkın anlayacağı dilden uzak olan şiiri soumlze ve benzetmelere kurban edilmiş

olarak goumlruumlr Nitekim Namık Kemal şiiri halkı buumlyuumlten ve onu eğiten bir tuumlr

olarak goumlrmek ister Divan şiirini de halktan ve halkın sorunlarından uzak

olması youmlnuumlnde tenkit ederek yeni şiiri ahlaki ve fikricirc anlamda toplumun

hizmetine sunmayı amaccedillar

11 Kafiye Uumlzerine Tenkit

ldquoBen evzacircn-ı Arabrsquoda kafiyeli kafiyesiz her yola girdimrdquo

Namık Kemal şiirde kafiye konusuna buumlyuumlk oumlnem verir ve birccedilok

mektubunda da bu youmlnde goumlruumlşler bildirir Sanatccedilı mektuplarında kafiye

uumlzerine genellikle olumsuz tenkitlerde bulunur Bunun nedeni klasik şiirin

kafiye konusundaki katı tutumudur Klasik Tuumlrk şiirindeki kafiye anlayışı

ses ahengi ve yazımla ilgili hususlar olup Farsccedila ve Arapccedilanın kuralları

doğrultusunda şiirde kafiye oluşturulmasıdır Namık Kemal ise şiirin bu eksen

uumlzerine kurulmasını ccedilok yersiz bulur ve şiirde milletin kendilik eksenini işaret

eder

Namık Kemal Tanzimat şiirinde lafız ve kafiye yerine manayı oumln plana

ccedilıkartarak yeni şiirin gelişmesine olanak sağlar Şiirin kafiye ve vezne kurban

edilmesini istemez Tanzimat‟tan oumlnceki klasik Tuumlrk şiirini manayı kafiyeye

feda etmesi youmlnuumlnde tenkit eder Ebuumlzziya Tevfik‟e yazdığı 03011879 tarihli

mektubunda

Hazacirckat ve iltisacirck ve tardiye me‟selelerine dacircir yazdığın şeylerde hakkın

yoktur ccediluumlnki bizim muumlsteşidacirctımızdan olan Osmanlı uumldebacircsı şevacircٴib‟i

mevacircib‟e takvacirc‟yi deryacirc‟ya kevacirckib‟i muvacirckib‟e suğracircrsquoyı kuumlbracircrsquoya

kafiye yapmakta maٴrifet goumlsterdikleri iccedilin bizlerce muumlsteşhidacircttan

olmadılar Vakı‟a macircٴnayı kafiyeye feda ederlerdi (Tansel 1969 s 343)

diyen Namık Kemal eski şiirde kafiye uğruna mananın ortadan kalktığını

belirtir Bu yuumlzden eski şiirin kafiye anlayışını ve kurallarını tenkit eder Tenkit

ettiği diğer bir konu kafiye uğruna Tuumlrkccedilenin zorlanması ve yabancı diller

tarafından kuşatılmasıdır Şiirde kafiye uğruna Arapccedila ve Farsccedila kelimelerin

şiirde kullanılması Namık Kemal iccedilin şiir dilinin anlaşılmaz hacircle gelmesidir

Dolayısıyla Namık Kemal kafiye iccedilin şiir dilinin anlaşılmaz biccedilime sokulmasını

eleştirir

O ldquobuguumlnkuuml fikrime goumlre bizi Tuumlrkccedilede istediğimiz gibi şiir soumlylemekten

menٴeden vezin değil kafiyedir ccediluumlnki kafiye lisacircnın istiٴdacircdını efacircٴil-uuml tefacircٴil

tarzında şiire ne kadar mugacircyir isek redifsiz kafiye bulmağa andan kırk kat

ziyade mugacircyirrdquo (Tansel 1969 s 378) der Namık Kemal eski Tuumlrk şiirini

kafiyenin kuralları ile oumlruumllmuumlş olmasından dolayı tenkit eder Eski Tuumlrk şiirinde

kafiyesiz şiir bulmanın zorluğundan bahseder ve şiiri kafiyesiz duumlşuumlnmeyenleri

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 218

eleştirir Bu eleştirinin bir diğer sebebi ise kafiye yuumlzuumlnden Tuumlrk şiirinin ve

şairlerinin gelişmemesidir Tuumlrk şiirinin oumlnuumlndeki en buumlyuumlk engeli kafiye olarak

goumlren Namık Kemal şiirde ldquokelime oyunları yerine fikir ve hayallerin doğrudan

doğruya ifadesi ve kuvvetli bir benlik duygusu ilerdquo (Akuumln 1964 s 65) ortaya

konmasından yanadır Kafiye uğruna şiirde fikir ve hayallerin doğrudan

doğruya ifade edilmemesine karşı ccedilıkan Namık Kemal kafiye kelime oyunları

ve hayallerle kurulmuş şiiri tenkit eder Ccediluumlnkuuml o şiirde yeniliğin ve

yenileşmenin her anlamda gerekli olduğuna inanır ve şiiri bu noktada taşıyıcı

yayıcı bir tuumlr ve guumlccedil olarak goumlruumlr

Namık Kemal‟in şiirde kafiye uumlzerine tenkitlerinin bir diğer oumlnemli

noktası Arap alfabesinden kaynaklanan kafiye anlayışıdır Arap alfabesi ile

Tuumlrk şiirinde yapılan bazı kafiyelere karşı ccedilıkan Namık Kemal

Zamacircnımızın şacircirlerinden birisi Paşa‟nın Efendilik unvacircnıyla Maacircrif

Nacirczırı bulunduğu zaman garabet-i evzacircٴına nazaran hakkındahellip

Ayı ammacirc ne ayicirc ormacircnıntilde

Koymadı kırmadığı bir yanıntilde

demiş idi Biz bu şiire pek ziyacircde muٴteriz bulduk fakat ketmedemem

iٴtirazımızın en birinci noktası ormanıntilde yanıntilde nakaracirctının kacircf ile nun‟u

beyninde bir ittihacircd veyacirc taٴbir-i acircharle kafiyece ıttırat olmadığından

ibaret idi (Tansel 1969 s 384)

diyerek ldquokacircfrdquo ve ldquonunrdquo harfleriyle yapılan kafiye biccedilimine itiraz eder bu iki

harfin ayrı olduğunu soumlyleyerek şiirdeki kafiye biccedilimini ve anlayışını eleştirir

Namık Kemal‟e goumlre kafiye kendi şiir dilimizin oumlzelliklerini iccedilermelidir Ona

goumlre ldquoormanıntilderdquo ve ldquoyanıntilderdquo kelimeleriyle şiirde kafiye yapılması Arap

edebiyatının kafiye anlayışını yansıtmaktadır Recaizade Mahmut Ekrem‟e

yazdığı 30021879 tarihli mektubunda Recaizade Mahmut Ekrem‟in ldquoBaharrdquo

adlı manzumesinin uumlccediluumlncuuml lahnını kafiye anlayışı bakımından eleştirir

Recaizade Mahmut Ekrem‟e ldquoUumlccediluumlncuuml lahnın guumlzel fakat (taٴbirler maٴzucircr ola)

altı kaval uumlstuuml şeşhacircne tavsifine mazhar olmaktan kurtulamıyor Bir tarafından

erken-derken gibi Tuumlrkccedilede maٴruf olmamış fakat Tuumlrkccedile bir tarafında ise

meşcere gibi gayr-i me‟nucircs Arabccedila veyacirchut lems gibi bedid gibi edebiyyat-ı

cedideden tardolunmuş Arabicirc ve Farsicirc kafiyeler varrdquo (Tansel 1969 s 415)

diyen Namık Kemal Recaizade Mahmut Ekrem‟i kafiye konusunda eleştirir

Yeni şiirin doğmasında ve yayılmasında oumlnemli bir mihenk taşı olan Namık

Kemal yapıcı eleştirisiyle genccedillerin kafiye konusunda dikkatli olmasını ister

Şiirde Tuumlrkccedile kelimelerle kafiye yapılması isteyen Namık Kemal Arap

ve Farsccedila kelimelerle yapılan kafiye anlayışından uzak durulmasından yanadır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 219

12 Vezin Uumlzerine Tenkit

ldquoBen yazı yazmak kafiye bulmak bir soumlzuuml

efaٴil-uuml tefaٴilrsquoe tatbik etmek gibi şeylere

suumlsluumlce bir boyunbağı takmaktan kolay

goumlruumlyorumrdquo (Tansel 1967 ss 426-427)

Koumlkluuml bir şiir geleneğine sahip olan Tuumlrk edebiyatı oumlnceden soumlzluuml ve

yazılı edebicirc uumlruumlnlerinde buumlyuumlk bir ccediloğunlukla hece oumllccediluumlsuumlnuuml kullanmaktaydı

Bu durum Tuumlrklerin İslamiyet‟i kabul etmelerine kadar boumlyle devam etti

Nitekim İslamiyet‟i kabul ettikten sonra Arap ve Fars edebiyatı ile yakın ilişki

iccedilerisine giren Tuumlrk edebiyatı aruz oumllccediluumlsuuml ile tanıştı İlk doumlnemde İran

edebiyatındaki aruzu kullanan Tuumlrk sanatccedilılar aruzun buumltuumln oumlzelliklerini Tuumlrk

edebicirc uumlruumlnlerine uygularlar Ancak Tuumlrkccedile yapısı dolayısıyla aruz kurallarına

uygun değildir Bunun başlıca sebebi Tuumlrkccedilede uzun uumlnluumllerin olmayışıdır Bu

eksikliği gidermek isteyen Divan şairleri Tuumlrkccediledeki bazı uumlnluumlleri uzatarak aruz

oumllccediluumlsuumlne uygun hacircle getirmeye ccedilalıştılar Ancak bu durum gerek Tuumlrk dilini

gerekse doumlnemindeki şairleri zorlar

XIX-XX yuumlzyıllarda aruz Tuumlrk edebiyatında zirve noktasına gelmiştir

Tuumlrkccedile kelimelerle ve sade bir anlatımla aruzu Tuumlrk şiirine uygulayan şairler

aruzu Tuumlrk oumllccediluumlsuuml hacircline getirirler Her ne kadar işlene işlene bir Tuumlrk aruzu

meydana ccedilıksa da aruzun Tuumlrkccedilenin yapısına uygun olmayışı hep

tartışılagelmiştir Tanzimat‟ın ilanı ile hızlı bir değişim ve doumlnuumlşuumlm yaşayan

Osmanlı Devleti edebiyat alanında da bu değişim ve doumlnuumlşuumlmlerin sancısını

ccedileker Tanzimat‟la Batı‟ya Batı edebiyatına youmlnelen sanatccedilılar Batıdaki yeni

tuumlrlerle tanışır Bu durum tekrar aruzhece tartışmasını ortaya ccedilıkarır Ccediluumlnkuuml

Batı‟daki edebicirc tuumlrler aruz vezniyle yazılmaya uygun değildir Bundan dolayı

Tanzimat doumlneminde hece-aruz tartışması edebicirc tartışmaların ileri gelen

konuları arasında yer alır

Namık Kemal de mektuplarında hecearuz tartışmasına oumlnemli oumllccediluumlde

değinmiştir Namık Kemal mektuplarında aruz oumllccediluumlsuumlnuuml olumsuz youmlnde tenkit

ederken hece oumllccediluumlsuumlnuuml millicirc oumllccediluumlmuumlz olduğu iccedilin oumlver ve genccedilleri hece oumllccediluumlsuuml

ile şiir yazmaya teşvik eder Ancak ne var ki Namık Kemal şiirlerinde aruz

veznini hece veznine goumlre daha fazla kullanmıştır

ldquoTahrib-i Haracircbacirctrdquo ldquoİrfan Paşa‟ya Mektuprdquo ve ldquoCelal

Mukaddimesirdquonde Namık Kemal‟in vezin konusunda tenkitleri bulunmaktadır

Namık Kemal Abduumllhak Hamid‟e 21021876 tarihinde yazdığı

mektubunda ldquoBen yazı yazmak kafiye bulmak bir soumlzuuml efaٴil-uuml tefaٴil‟e tatbik

etmek gibi şeylere suumlsluumlce bir boyunbağı takmaktan kolay goumlruumlyorumrdquo (Tansel

1967 ss 426-427) diyerek aruz oumllccediluumlsuuml ile yazılan şiirleri ccedilok basit olarak goumlruumlr

O bu tuumlrde soumlylenen şiirleri sadece bir vezin oyunu ve efacircٴil-uuml ve tefacircٴil dizisi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 220

olarak goumlruumlr ve tenkit eder Namık Kemal aruzu Tuumlrk şiiri oumlnuumlnde en buumlyuumlk

engel olarak değerlendirir ve Tuumlrk şiirinin aruz oumllccediluumlsuumlnden ayrılmadıkccedila

gelişmeyeceğini belirtir Bu durumu ldquoEvzacircn-ı Acem‟den ayrılmadıkccedila bizde

tiyatro olacak kadar tabii şiir soumlylemeye kabiliyet goumlremiyorumrdquo (Tansel 1967

s 433) diyerek dile getiren Namık Kemal Batı edebiyatından edebiyatımıza

yeni gelen edebicirc tuumlrlerin gelişmesinde en buumlyuumlk engeli ldquoEvzan-ı Acemrdquo olarak

goumlruumlr Aynı zamanda ldquoŞiirde sacircfi Tuumlrkccedile yazmak evzacircnın şimdiki hacircliyle

beraber kimsenin elinden gelmezrdquo (Tansel 1967 s 433) diyerek de Tuumlrkccedile ve

Tuumlrk şairlerinin vezin konusunda iccediline duumlştuumlkleri durumu dile getirir Bu accedilıdan

doumlnemi itibarıyla Batı‟dan gelen yeni tuumlrler ve Tuumlrkccedile aruzla artık bir yere

gidememektedir Bunda ısrar etmenin hiccedilbir faydası yoktur Bu yuumlzden Namık

Kemal gerek tiyatroda gerek şiirde hece oumllccediluumlsuumlnuumln kullanılmasından yanadır

Namık Kemal ldquoManzum soumlze o kadar hevesim var bir kerre de Tabiٴatini bizim

parmak hisabiyle bir şey yazmağa sevket Bak ne guumlzel ne parlak oluyorrdquo

(Tansel 1967 ss 433-434) diyerek hece oumllccediluumlsuumlyle yazılan eserleri guumlzel ve

parlak bulur ve bu youmlnde yazılan eserleri olumlu youmlnde tenkit eder Hece oumllccediluumlsuuml

ile yazılan eserler saf Tuumlrkccedilenin kullanıldığı eserler olup lirik ve anlaşılırdır

Şiirin guumlzelliği ve parlaklığı ona goumlre hece oumllccediluumlsuumlnuumln bu oumlzelliğinden gelir

Şiirde hece oumllccediluumlsuumlnuumln on birli oumllccediluumlsuumlnuuml beğenen Namık Kemal bu

oumllccediluumlnuumln şiire ayrı bir ahenk getirdiğini ifade eder Ziya Paşa‟ya yazdığı

mektubunda ldquoBilmem neden ise vezninde on bir yerine on heceyi ihtiyacircr

etmiş Birccedilok yerleri guumlzel olmuş ise de nesirden fark olunmaz dereceye

gelmişrdquo (Tansel 1969 s 378) diyen Namık Kemal şiirin oumllccediluuml yuumlzuumlnden nesre

benzemesini tenkit eder Ona goumlre oumllccediluuml şiiri nesirden ayıran ve şiire ahenk

kazandıran oumlnemli bir unsurdur

Namık Kemal hece ve aruz oumllccediluumlsuuml konusunda her ne kadar hece

oumllccediluumlsuumlnuuml savunsa da aruz oumllccediluumlsuumlnden şiirini kurtaramaz Namık Kemal Celal

Mukaddimesi‟nde bu hususta kendisini aruzdan yana goumlsterirken hece

oumllccediluumlsuumlnuumln her ne kadar millicirc oumllccediluumlmuumlz olsa da ahengin letafetten yoksun

olduğunu bildirir Bu konuda tam bir kararlılık sağlayamayan Namık Kemal‟in

vezin konusundaki tenkitleri kendisinden sonra gelen ve hece oumllccediluumlsuumlnuuml

kullanan genccedilleri youmlnlendirme bilgilendirme ccedilabasıdır Ona goumlre yeni

edebiyatın şiiri ve diğer edebicirc tuumlrleri aruzun kural ve kaidelerinden kurtularak

kendi huumlviyetlerini kazanmalıdır

13 Temaİzlek Uumlzerine Tenkit

Tuumlrk edebiyatında oumlnemli bir yere sahip olan Namık Kemal yeni şiirin

konusuna da mektuplarında yer verir Klasik şiirin gerccedilekten uzak hayatın

akışından kopmuş olmasını tenkit eder Kendisi de klasik tarzda bir eğitim

almasına rağmen Şinasi‟yi tanıdıktan sonra şiir ve sanatccedilı tutumunda buumlyuumlk

değişim yaşar

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 221

Namık Kemal‟in gerek şiirde işlediği konu gerekse edebicirc tuumlrler

uumlzerindeki duumlşuumlncelerini Şinasi‟den oumlnce ve Şinasi‟den sonra olarak

değerlendirmek gerekir Dostlarına yazdığı mektuplar da bu değişimin delilidir

Şiir uumlzerinde durduğu oumlnemli konulardan biri de şiirin konusudur Tanpınar‟a

goumlre ldquoNamık Kemal eski şiiri bırakmaz belki eski mısra ve manzume ile yani

fikirlerini uzaklaştırmağa ccedilalışır Bu yeniyi değişen muhtevada aradığı

devirdirrdquo (Tanpınar 1997 s 370) Bu accedilıdan eski Tuumlrk şiirinin iccedileriğine youmlnelik

tenkitlerde bulunan Namık Kemal mektuplarında yeni şiirin iccedileriği hakkında da

eleştirilerde bulunur

Abduumllhak Hamid‟e yazdığı 19 Şubat 1879 tarihli mektubunda Şimdi bir

kere eski ya da şiir soumlylemeği merek ettiği zamanlar

Edebiyat ile huumlrriyet can versem de

Başka bir Nacircmık-ı şeydacirc yetişir hacirckimden

beytini soumlyleyen Kemal‟i duumlşuumln Bir kere de senin goumlsterdiğin teracirckkiyi

ve teracirckkiden bence hacircsıl olan uumlmid-i istikbacircle maٴtuf zevkıyyacirctı nazar-i

hayacircl oumlnuumlne al da Sacirchra‟dan ne kadar memnun olduğunu anlardan

tahmin et (Tansel 1969 s 391)

Namık Kemal Abduumllhak Hamid‟in Sahra adlı eserini gerek konusu

gerekse uumlslubu accedilısından olumlu youmlnde eleştirir ldquoEdebiyyacirct ile huumlrriyete can

versem derdquo diyen Namık Kemal bu mısra ile acircdeta şiir ve edebiyatın

konusunun ne olması gerektiğinde yol goumlsterir Şiire ldquohuumlrriyetrdquo kavramını

sokan Namık Kemal bu anlamda da yol goumlstericiliğine devam eder ve

Abduumllhak Hamid‟i şiir yazması iccedilin olumlu youmlnde eleştirir Ccediluumlnkuuml ona goumlre

ldquohuumlrriyet ile edebiyatrdquo can verilecek kadar kutsal iki değerdir O eserlerinde

ldquohuumlrriyetrdquo ve ldquoedebiyatrdquo kavramlarıyla insanı ideal şiirde yaratma peşindedir

Aktaş ldquoNamık Kemal‟de huumlrriyet bdquoben‟in kendi varlığını kendi guumlcuumlnuuml idrakin

tabii sonucu olarak ele alınmalıdırrdquo (Aktaş 1993 s 5) diyerek Namık Kemal‟in

şiirde huumlrriyet kavramının uumlzerinde sıklıkla neden durduğunu ortaya koyar

Namık Kemal‟e goumlre şiir ve edebiyatta huumlrriyet ldquobenrdquoin kendi varlığına hizmet

etmelidir Bu youmlnde yazılan ve milletin kendi benliğinin oluşmasına yardımcı

olan eserler onun iccedilin daha makbulduumlr

Namık Kemal‟in mektuplarındaki bir diğer oumlnemli husus şiirde vatanın

ve vatan teminin işlenmesidir ldquoVatanicirc şiirrdquo anlayışı ağırlıklı bir şiir onun

şairliğinin nirengi noktasını teşkil eder (Goumlccedilguumln 1999 XLIII) Vatan onun

şiirlerinin en oumlnemli dayanağıdır Onun en buumlyuumlk aşkıdır ldquoTabiٴicirc bizim perverlik

de vatan yolunda oldu Zihnimde başka bir şey yok Ne duumlşuumlnsem goumlzuumlmuumln

oumlnuumlne kanlı kefenli vatan ccedilıkıyor Nazire ve yacirchut perverlikte buumltuumln buumltuumln

senin yolunda gidemedimrdquo (Tansel 1969 s 392) diyen Namık Kemal

Abduumllhak Hamid‟i şiirde farklı konuları işlediği iccedilin oumlver aynı zamanda da

kendi şiirinin konusunu iccedileriğini belirtir Ancak burada Namık Kemal‟in kendi

şiirini de eleştirdiğini goumlrmekteyiz Şiir ile vatanı eş tuttuğunu ve bu hususta

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 222

kendini de farklı konutemalarda şiir yazamadığından dolayı tenkit ettiğini

goumlruumlruumlz Recaizade Mahmut Ekrem‟e 1874 yılında yazdığı mektubunda da

vatan temini şiirde oumlnemli oumllccediluumlde ele alan yazar bu hususta yazılmış olan

şiirleri daha yararlı goumlruumlr

Vatan yolunda doumlkuumllecek yaş şehidacircn-ı huumlrriyetin yanaklarına doumlkuumllecek

kandan ibacircrettir Hubb-i vatan gibi gayret-i insacircniyye gibi yanmış

koumlmuumlr kesilmiş goumlnuumllleri safvet ve metacircnet billurlaştırmak elmas etmek

şerefinden olan havass-ı gaibeye macirclik olanların goumlzuumlnden lisacircn-ı

nedacircmetin tecessuumlm etmiş cezacirc-yı acirccizacircnesi demek olan girye nasıl

doumlkuumlluumlr (Tansel 1967 s 345)

Namık Kemal Recaizade Mahmut Ekrem‟in yapmış olduğu ldquoMes

Prisons Tercuumlmesirdquoni tenkit eder Tenkitin başlıca sebebi Silviyo‟nun

ağlamasıdır Ccediluumlnkuuml vatanını seven bir insan asla ağlamaz Yuumlrekli cesur ideal

insandır Recaizade Mahmut Ekrem‟i boumlyle bir kahramanı zafalarına yenik

duumlşuumlrerek anlatmasını eleştirir Bu da goumlsteriyor ki Namık Kemal vatan

kahramanlarının idealist yuumlce bir kişilik olarak şiirde işlenmesinden yanadır

Kanter

Namık Kemal şiirinde mağrur bir insan tipi ccedilizer Ona goumlre yaşam

karşısında boyun eğip aciz bir insan olmaktansa şerefli bir şekilde oumllmek

daha makulduumlr İdealist insan duumlnya duumlzeninin insanı bayağılaştıran

alccedilaltan fikirleri karşısında sağlam adımlar atmalıdır (Kanter 2007 ss

180-181)

diyerek Namık Kemal‟in şiirinde işlediği insan tipine değinir

Namık Kemal‟e goumlre şiir vatana hizmet etmelidir Halk arasında millicirc

ve medeni birliği sağlamalı millicirc benliği muhafaza etmelidir Şiirde işlenen

temalar mantığa uygun olup insana vatanperverliği aşılamalıdır Bu

oumlzelliklerden yoksun olan şiir ise ona goumlre topluma faydası olmayan ve

toplumdan uzak olan bir şiir anlayışıdır Abduumllhak Hamid‟e yazdığı 30 Mart

1879 tarihli mektubunda ldquoEdebiyata hizmet sıfat-ı kacircşife-i insacircniyyet olan

nacirctıka-i millete hizmet demek olur fakat o kuvvet doğrudan doğruya vatan-

perverlik fikirlerini buumlyuumltmeğe sarf edilse hiccedil olmazsa yazılan şeylerin yarısı o

cihetle masrucircf olsa daha hayırlı değil midirrdquo (Tansel 1969 ss 421-422) diyen

Namık Kemal edebiyat ve şiirin vatanı işleyerek daha hayırlı bir iş yapacağını

belirtir Abduumllhak Hamid‟i eski Tuumlrk şiirinin şairlerinden gerccedilek olmayan ve

sosyal bir fayda sağlamayan oumlrnekler almadığı iccedilin de tenkit eder

Kaynağı ne olursa olsun Namık Kemal‟in vatan ve millet meselelerinde

olduğu kadar onları buumltuumlnuumlyle kuşatan devlet kavramı etrafında buumlyuumlk bir

idealist olduğu şuumlphe goumltuumlrmez bir gerccedilektir (Goumlccedilguumln 1991 s 209)

Bu accedilıdan vatanın ve milletin ele alındığı devletin yuumlceltildiği şiirler

millicirc benliğimizin guumlccedillenmesi accedilısından buumlyuumlk bir fayda sağlar Namık Kemal

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 223

mektuplarda şiiri siyasi ve sosyal faydası youmlnuumlnden ele alarak ldquocemiyet iccedilin

sanatrdquo goumlruumlşuumlnuuml benimser Şiirde hakikati ve aklın uygunluğunu her şeyin

uumlzerinde tutar

2 Tiyatro Uumlzerine Tenkit

Namık Kemal‟in tiyatroyla olan ilişkisi onun tiyatroyu Tuumlrk

edebiyatıyla tanıtması ve Tuumlrk tiyatrosunun yaygınlaşmasına youmlnelik ccedilabalarını

iccedilerir Şinasi‟nin Şair Evlenmesi adlı eserinden sonra doumlneminde Tuumlrk

tiyatrosuna en fazla hizmet eden Namık Kemal‟dir

Yazmış olduğu altı tiyatro eseriyle tiyatro tuumlruumlnde kendini kanıtlamış

olan Namık Kemal Osmanlı tiyatrosunda oyuncuların yetişmesi iccedilin de birccedilok

ccedilalışmalarda bulunmuştur Yazmış olduğu Vatan yahut Silistire Akif Bey Kara

Bela Guumllnihal Zavallı Ccedilocuk ve Celalettin Harzemşah adlı tiyatro eserleriyle

bunu ortaya koymuştur Namık Kemal‟e goumlre ldquoTiyatro insanı ve cemiyeti

buumltuumlnuuml ile sarar kuşatır Sevdiren ağlatan saadet ve ıstırap veren eğlendiren

terbiye eden dinlendiren buumltuumln bunları aynı anda ve beraberce yapandırrdquo

(Yetiş 1996 s 50)

Namık Kemal edebicirc tuumlrler arasında en fazla tiyatroyu sever Bunun

nedeni Tanzimat‟la yaşanan değişim ve yenileşme hareketinin tiyatro ile

Tuumlrkiye‟ye taşınmasıdır Batı tarzında tiyatro Tuumlrk tiyatrosunun bazı

enstruumlmanlarının eksikliğinden ve halkın tiyatro zevkinin duumlşuumlk olmasından

dolayı Tuumlrk edebiyatında ccedilok yavaş gelişir Daha ccedilok şehirlerde oynanan halk

tiyatrosu ve koumlylerdeki seyirlik oyunlar sahneye ve senaryoya gerek

duymamaktaydı Yeni anlayışa ait tiyatro eserleri de bu geleneğe goumlre kaleme

alındı Namık Kemal ise bu suumlreccedilte hem tiyatro eserleri hem de tiyatro uumlzerine

yazılar yazarak Batı tarzı tiyatronun edebiyatımızda gelişmesini sağlar

Namık Kemal mektuplarında tiyatro eseri yazmak tiyatronun konusu

tiyatro eserlerinin dili ve tiyatro tuumlruumlnde eser veren genccedillerin youmlnlendirilmesi

hususu uumlzerinde durur

Namık Kemal tiyatro ile ilgili goumlruumlşlerini Avrupa doumlnuumlşuuml yazar

Enginuumln‟e goumlre

Namık Kemal mektuplarında da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi tiyatro seyrinden

ccedilok hoşlanmaktadır Oumlzellikle Avrupa‟ya gittikten sonra tiyatroya karşı

buumlyuumlk bir ilgi duymaya başlar Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda bu

konu uumlzerinde sıklıkla durur (Enginuumln 1993 s 14)

Yazar mektuplarında olduğu gibi diğer yazılarında da tiyatro

denildiğinde bizim iccedilin Batı Batı‟da ise Fransız romantik tiyatrosunu oumlrnek

goumlsterir Bizde var olan tiyatroyu ve tiyatro geleneğini ise Fransız romantik

tiyatrosundan uzak olduğu iccedilin yok sayar ve geleneksel tiyatroyu tenkit eder

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 224

Namık Kemal ldquoTiyatrodan Bahseden Arkadaşlarardquo başlıklı yazısında

tiyatronun ldquooumlyle marifet veya ahlak mektebi değil acircdeta bir eğlencerdquo olduğunu

soumlyler ve daha sonra diğer eğlenceler iccedilinde en guumlzeli ve en faydalı olanı olarak

goumlruumlr (Yetiş 1996 s 49) Tiyatro seyretmeyi ccedilok seven Namık Kemal oumlzellikle

Victor Hugo ve Shakespeare uumlzerinde durur

Londra ve Paris‟te Namık Kemal‟in tiyatro ile ne kadar meşgul

olduğunu goumlsteren mektupları vardır Bu mektuplar yazarın hem Avrupa‟da

tiyatro ile ilgili yakınlığını hem de tiyatro tuumlruumlne bakışını goumlstermesi accedilısından

oumlnem arz eder Yazar Avrupa‟da olduğu suumlrece hemen hemen her gece

tiyatroya gider Bunu da Avrupa‟dan arkadaşlarına yazdığı mektuplarında dile

getirir

ldquoAcircdet iktizacircsınca nuf‟l-leyden uumlccedil-doumlrt saat sonra yatılıyor yemek ise

ezacircn raddelerinde yeniyor Dokuz-on saat evde oturmak muumlmkuumln değil ccedilacircresiz

tiyatroya falanlara ccedilıkılıyorhelliprdquo (Tansel 1967 s 123) diyen Namık Kemal

Avrupa‟da tiyatronun ne kadar yaygınlaştığını ve ne kadar gerekli olduğunu dile

getirir İnsanların boş zamanlarını tiyatro ile geccedilirmesi onun iccedilin bu tuumlruumln

gerekliliğini ortaya koyar ldquoCelal Mukaddimesirdquonde ldquoBir milletin kuvve-i

nacirctıkası edebiyyacirct ise timsacircli edebin nacirctıka-i zicirchayacirctı tiyatrodur Tiyatro fikrin

hayacirclacirctına vicdacircn vicdanın ulviyacirctına cacircn cacircnın hayacirclatına lisacircn verirrdquo

(Goumlccedilguumln 1987 s 167) diyen Namık Kemal tiyatroyu hep olumlu youmlnde tenkit

eder Namık Kemal‟e goumlre tiyatro fikrin hayalatın ve vicdanın lisanıdır ve bu

lisanda insan kendi ulviyetini goumlruumlr

Hele burada bir tiyatro var hakikat goumlruumllecek bir şey Acircdeta hem ahlacirck

hem de lisacircn iccedilin en buumlyuumlk mekteptir Bir takım oyunlar oynuyorlar ki

taştan yuumlrekleri ağlatır Hemen ekser geceleri oradayım lacirckin Mevlacircna

Hacı Nucircricirc beğenmiyor O da bir zevzeklik tiyatrosuna mecbur olmuş

Orada kırk-elli yaşında ağzı cuumlcuumlk burnu ccedilenesi sivri goumlzleri macircٴi ccedilil

kaşı yok ki şeklini tarif edeyim kendi esmer sarı Omuzları tabla gibi

geniş kolları değnek gibi ince bir karı var Oyun oynuyor arada kedi gibi

miyavlıyor O da tuumlrkuuml olacak (Tansel 1967 s 119)

Sanatccedilı bizdeki tiyatro anlayışı ile Batı‟daki tiyatro anlayışını

karşılaştırır Bizdeki tiyatro ve tiyatro oyuncularını da eleştiren Namık Kemal

tiyatro oyuncularının yetersiz olduğunu belirtir Onların aynı zamanda dili

yerelleştirerek kullanmaları ise ona goumlre bir başka olumsuzluktur Metin And

ldquoCcediloğunluğu Ermeni olan oyuncular zaten bozuk olan telaffuzları yanında bir de

konuşma diline boumlylesine yabancı metinleri oynayınca bu seyirciler iccedilin

anlaşılmaz iccedilinden ccedilıkılmaz bir durum alıyorrdquo (And 1972 s 306) diyerek o

doumlnemdeki oyuncuların dil konusunda yetersizliklerinin nedenlerini dile getirir

Namık Kemal Batıdaki tiyatro ve tiyatro eserlerinin dilini ve

soumlyleyişini olumlu youmlnde tenkit eder Celal Mukaddimesi‟nde bizdeki tiyatro

oyuncularına değinen yazar ldquoFilhakicircka tiyatromuz oumlyle muumlcevver maٴrazlı

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 225

muumlkemmel perdeli olmadığı gibi oyuncular evzacircٴda zararsız fakat telacircffuzda

temacircşanın yarı zevkini gacircٴib ettirecek kadar kusurludurrdquo (Goumlccedilguumln 1987 s 165)

diyerek oyuncuların kedi gibi miyavlamaları tiyatrodan tiyatro eserinden

alınacak zevki ve dersi yarıya indirdiklerini belirtir Ona goumlre tiyatro halkı

eğitmeli ve halkın diline hizmet etmelidir

İskender Beyzacircde Reşat Bey‟e Londra‟dan 1896 tarihinde yazdığı

mektubunda tiyatronun goumlze de hitap etmesi gerektiğini soumlyleyen Namık

Kemal tiyatroyu cemiyetin bir aynası olarak goumlruumlr Bu aynanın da daha duumlzenli

ve daha guumlzel olmasını estetik bir gaye guumltmesini ister Her ne kadar tiyatroyu

hayatı anlatan ve iccedileren bir tuumlr olarak goumlrse de her zaman sahnede estetiğin ve

guumlzelliğin olmasından yanadır ldquoBuraya gel de goumlzlerin karı goumlrsuumln tiyatro

goumlrsuumln ٴAlima‟llah Victor Hugo‟nun Les Miserables romanından ccedilıkma bir

dram oynuyorlar duumlnyada boumlyle parlak şey olmazrdquo (Tansel 1967 s 159) diyen

Namık Kemal tiyatro oyuncularının bizdeki gibi bakımsız belli bir yaşın

uumlzerinde kişiler olmadığını genccedillerin bunu meslek edindiğini dile getirir

Sahnede guumlzelliği sadece dış goumlruumlnuumlşte değil aynı zamanda oyunun ve

oyuncunun dili ve iccedileriğinde de oumlven Namık Kemal bizdeki tiyatro

oyuncularının yetersizliğini eleştirir

Namık Kemal tiyatroda buumlyuumlk yenilik ve değişimler yapan bir

sanatccedilıdır Onun mektuplarında tiyatro hususunda eleştirilerinin oumlnemli bir

diğer cephesi tiyatronun halkı eğitmesi ve halkın millicirc duygularını harekete

geccedilirmesidir Bu accedilıdan Tanzimat‟la birlikte tezli tiyatro yolunu accedilan Namık

Kemal mektuplarında tiyatro eserlerinin sosyal faydacı youmlnuumlne değinir ve

genccedilleri bu konuda olumlu youmlnde eleştirir

Namık Kemal‟in tiyatro ile meşgul olması Tanzimat sonrası tiyatro

faaliyetlerinin ccedilok artmasına ve tezli tiyatronun gelişmesine yol accedilmıştır

Tiyatro faaliyetlerinin ccediloğalması sevindirici olmakla birlikte tezli tiyatro

tiyatronun ayrı bir sanat ve teknik meselesi olduğunu unutturmuş sahneyi

guumlnluumlk meselelerin dile geldiği bir ccedileşit kuumlrsuuml hacircline sokmuştur (Enginuumln

1993 s 18)

Bu accedilıdan Namık Kemal tiyatroyu sadece bir eğlence aracı değil bir

tez aracı olarak goumlrmuumlş ve genccedillerin de bu youmlnde eserler vermesini teşvik

etmiştir

Namık Kemal halk tiyatrosuna halkın ahlakını bozduğundan fazla

itibar etmez O halk tiyatrosunu Batılı anlamda tiyatronun gelişmesine engel

teşkil ettiği iccedilin de sık sık olumsuz youmlnde tenkit eder Namık Kemal Ocak

1876 tarihinde yazdığı mektubunda ldquoOrta oyunlarının hacirclini bilirsiniz Bunlar

olsa olsa halkın fesacircd-ı ahlacirckla haiz olduğu dereceye numucircne olabilir Vacirckıٴa

tuhaflığı inkacircr olunmaz fakat ne derece mugayir-i edep olduğu meydandadırrdquo

(Tansel 1967 s 76) der

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 226

Namık Kemal orta oyununu budalaca hareketleri ve edepsiz

soumlzlerinden dolayı tuhaf bularak bu tarzdaki eserlerin amacının sadece insanları

guumllduumlrmek ve eğlendirmek olduğunu dile getirir Halkın ahlaki youmlnden terbiye

edilmesine hiccedilbir faydasının olmadığını soumlylediği halk tiyatrosunu işlevsizliği

yuumlzuumlnden eleştirir ve orta oyununu ldquomugayir-i edeprdquo olarak goumlruumlr Aynı

zamanda memacirclik-i muumltemeddinde (medeni memleketlerde) ise oyunların

iccedilinde hiccedilbir kaba soumlzuumln olmadığını ve o boumllgenin ileri gelen şairlerinin bu

soumlzleri itina ile seccedilip eserin iccediline koyduğunu belirtir Nitekim Namık Kemal‟e

goumlre tiyatro ldquoHer şeyden evvel eğlencedir fakat huumlkmuuml hemen bir bdquoiccediltimaicirc

fayda‟ duumlşuumlncesi takip eder ve tarif ldquofaydalı bir eğlencerdquo (Akyuumlz 1995b s 58)

şeklinde tanımlanır

Namık Kemal Batı edebiyatında sıklıkla goumlruumllen manzum tiyatronun

Avrupa‟da birccedilok koumltuuml alışkanlıkların terk edilmesini sağladığını dile getirir

(Tansel 1967 s 36) Namık Kemal 17021879 tarihinde Abduumllhak Hamid‟e

yazdığı mektubunda Abduumllhak Hamid‟in Nesteren adlı tiyatro eseri uumlzerine

tenkit ve goumlruumlşlerini bildirir Abduumllhak Hamid‟in Nesteren adlı eserinde konu

hususunun da bize uygun olmadığını Batı kuumlltuumlruumlnuuml yansıttığını dile getirerek

tekniğin guumlzel ancak işlenen konunun bazı yerlerinin bize uygun olmadığı

youmlnuumlnde eleştiriler bildirir (Tansel 1969 s 375) Namık Kemal Abduumllhak

Hamid‟in Nesteren‟i hece oumllccediluumlsuuml ile yazmasını da başarısız bulur Hece

oumllccediluumlsuumlnuumln eserin akışını bozduğuna belirtir Recaizade Mahmut Ekrem‟e

yazdığı 21091878 tarihli mektubunda vezin konusu uumlzerinde duran Namık

Kemal ldquoTiyatro bizde hiccedilbir nevٴ vezin ile yazılmayacak zacircten mevzucircn

yazılmağa luumlzum yokrdquo (Tansel 1969 s 296) der Namık Kemal tiyatroda

veznin eseri zorladığını belirterek bu youmlnde yazılan eserde veznin olduğunu

belirtir

Namık Kemal‟in tiyatro eserlerinin tercuumlmesi konusunda da tenkitleri

vardır Ona goumlre her tiyatro eseri tercuumlme edilmelidir Namık Kemal‟in isteği

bize gereken halkımızı eğiten ve dilimize uygun eserlerin tercuumlme edilmesidir

O gelişiguumlzel hiccedilbir amaccedil taşımayan tiyatro eserlerinin tercuumlme edilmesine

karşıdır Namık Kemal 25081879 tarihinde Sacircmi Paşazacircde Sezacirci‟ye yazdığı

mektubunda tiyatro ile ilgili bilgi verir Batı tiyatrosu hakkında Sacircmi Paşazacircde

Sezacirci‟ye bilgi veren Namık Kemal

Herman‟i Victor Hugo‟nun birinci tiyatrosu olmak mes‟eleleri de sizin

Fıransızca hocası hezacircyan buyurmuşlar Hacircmid‟in tahkiki de yanlışhellip

Hugo‟nun birinci tiyatrosu Cromwell‟dirhellip Shakspeare‟in Hamlet‟i

fevka‟l-acircde yazılmış tiyatrolardan biridir fakat acircsacircrının en aٴlacircsı değildir

Shakspeare‟in kacircffe-i acircsacircrına Macbeth namındaki tiyatrosu facirc‟ik olduğu

cumhucircr-ı udebacirc indinde muumlttefik aleyhidir (Tansel 1969 ss 466-467)

Bu accedilıdan Namık Kemal Batı tiyatrosu hakkında da tenkitlerde

bulunarak Batı‟daki tiyatro ve tiyatro eserlerinin bizim edebiyatımızda

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 227

tanınmasını sağlar Yine aynı mektubunda Sacircmi Paşazacircde Sezacirci‟ye ldquoBenim

zevkimce beşinci Nevha hepsine muumlreccahtır Moliere‟le Hugo mukayesesinde

buumltuumln buumltuumln haksızsın Tiyatro acirclemine Moliere‟in acircsacircrı kadar ahlacircka te‟sir

etmiş hiccedilbir şacircir te‟lifacirctı gelmemiştirrdquo (Tansel 1969 s 467) diyerek

Moliere‟nin Batı edebiyatındaki yerinin tam anlamıyla anlaşılmadığını ve

kendisinin de bu youmlnde yanlış bilgiye sahip olduğunu bildirerek onu eleştirir

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında tiyatro hakkındaki tenkitleri

sahne oyuncu eserin konusu ve tiyatro eserinin tercuumlmeleri uumlzerinedir Yazar

tiyatroyu eğlencelerin en guumlzeli ve faydalı olanı olarak goumlruumlr Orta oyunu ve

Karagoumlz gibi folklorik oyunları ise insanları sadece guumllduumlrmeleri insanlara

ahlaki ve sosyal youmlnden bir fayda sağlayamadıkları iccedilin tenkit eder Osmanlı

tiyatrosunun Batılı bir tarzda gelişmesini ve tiyatroda romantik tarzın yaygın

olmasını arzular Ona goumlre medeni milletlerde goumlruumllen ahlaki ve hissicirc

gelişmelerde tiyatronun ccedilok oumlnemli katkıları vardır

3 Gazete Uumlzerine Tenkit

Tanzimat edebiyatında yenileşme ve modernleşme hareketinin oumlnemli

bir diğer edebicirc tuumlruuml gazetedir Bu doumlnemde gazete halkı aydınlatma ve halka

yararlı olma duumlşuumlncesi etrafında benimsenerek edebicirc tuumlrler iccedilerisinde oumln plana

ccedilıkarılır Tanpınar ldquoYeniliğin memleket iccedilinde yerleşmesinde ve gelişmesinde

acircmil olan şeyler arasında yeni yeni fikir suumlren gazeteciliği de saymak lazım

gelirrdquo diyerek gazete ve gazeteciliğin oumlnemini vurgular (Tanpınar 1997 s 146)

Batılılaşma hareketinin Osmanlı Devleti‟ndeki en oumlnemli unsurlarından

biri olan ilk gazete (1931) Takvim-i Vekacircyi‟dir Bu gazete haftalık ccedilıkar ve

genellikle resmicirc haberler yer verir Kişilerin ve sanatccedilıların kişisel goumlruumlş ve

duumlşuumlncelerine yer vermeyen daha ccedilok askericirc atamaları ve sultanın yapmış

olduğu gezileri iccedileren Takvim-i Vekacircyi 1840 yılına kadar yayımlanan ilk Tuumlrkccedile

gazetedir 1840 yılında gelindiğinde William Churchill‟in İngiliz matbaasında

ccedilıkardığı ilk yarı resmicirc gazete olan Ceride-i Havadis yayın hayatına girer İlk

yıllarda ccedilok resmicirc olsa da daha sonra ilmi ahlaki ve edebicirc bir iccedileriğe kavuşur

Tuumlrk gazeteciliğinin oumlzel anlamdaki ilk başarısı Tercucircmacircn-ı Ahvacircl

gazetesidir Bu gazete basın hayatımızın resmicirc haber gazeteciliğinden sıyrılarak

fikir gazeteciliğine youmlnelişinin oumlnemli ilk adımıdır Tercucircmacircn-ı Ahvacircl

22101860 tarihinde Agacirch Efendi‟nin ccedilıkardığı ve buumlyuumlk oranda Şinasi‟nin

youmlnettiği bir gazetedir Şinasi‟nin yazmış olduğu Şair Evlenmesi adlı ilk tiyatro

eseri de bu gazetede yayımlanır

Tuumlrk basın hayatı 1862 yılına gelindiğinde Şinasi‟nin tek başına

ccedilıkardığı Tasvicircr-i Efkacircr ile tanışır Bu gazetede guumlnluumlk olayların yanında edebicirc

makale ccedileviri ve tercuumlmeler de yayımlanır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 228

Aydın-halk buluşmasını sade bir Tuumlrkccedile etrafında toplamaya ccedilalışarak

Tuumlrk sanat ve duumlşuumlnce yaşamının gelişmesinde Tuumlrkccedilenin itibarının

artmasında oumlnemli bir rol uumlstlenen Tasvicircr-i Efkacircr‟ı 1865‟ten itibaren iki

yıl da Namık Kemal ccedilıkarır (Korkmaz 2007 s 27)

Namık Kemal Tasvicircr-i Efkacircr‟da 1862 yılının sonlarına doğru yazmaya

başlar Şinasi her alanda Namık Kemal‟in duumlşuumlnce ve fikir babasıdır Bu

anlamda Şinasi‟nin gazetecilik sahasında duumlşuumlnduumlklerini Namık Kemal

gerccedilekleştirir Namık Kemal mektuplarında gazete uumlzerine birccedilok tenkitte

bulunur Mektuplarında gazeteyi bilgi ve kuumlltuumlruuml aktarmada bir araccedil olarak

değerlendirir ve gazeteningazeteciliğin doumlneminde yaygınlaşması iccedilin birccedilok

girişimlerde bulunur

Namık Kemal mektuplarında birccedilok gazeteden bahseder Bu

gazetelerin birccediloğunda ccedilalışmış veya makale yazmıştır Namık Kemal‟in

mektuplarında bahsettiği ve tenkitlerde bulunduğu gazeteler Tasvicircr-i Efkacircr

İbret Hayacircl Huumlrriyet Muhbir İnkılap Tercuumlman-ı Hacirckikat gibi gazetelerdir

Bunlar arasında Tasvicircr-i Efkacircr İbret ve Huumlrriyet Namık Kemal‟in fiilen

gazetecilik yaptığı gazetelerdir Bu gazetelerin dışında mektuplarında Kırk

Anbar Al-Cevacircib Sabah Uumlmran Osmanlı Haver Mecmua-ı Siyaset Keveb-i

Şarki Terceman-ı Şark İstikbacircl gibi gazeteleri yakından takip ettiği anlaşılır

Yine İstanbul‟da ccedilıkan Corurierrsquod Orient (Tansel 1967 s 176) ve Liberet

(Tansel 1967 s 138) gibi yabancı gazeteleri takip ettiği goumlruumlluumlr (Uumlstuumlnova

2005 s 119)

Namık Kemal 1862ndash1873 yılları arasında gazetecilikle uğraşmış olup

bu yıllara ait mektuplarında gazete ve gazetenin işlevine youmlnelik tenkitlerde

bulunduğunu goumlruumlruumlz Ona goumlre gazete bir insanın kimliğini dahi ortaya

koyabilir Namık Kemal Ruumlşdicirc Efendiye 1865 yılında yazdığı mektubunda

ldquoFiٴl-hakika buna diyecek yoksa da bu tedbir-i şifacirchicirc olmalıdır ccediluumlnkuuml zacircten

tahsile duumlşmemiş adam elbette gazete ve risacircle alıp okumazrdquo (Tansel 1967 s

36) diyerek duumlşuumlncelerini dile getirir

Namık Kemal gazeteyi bir kuumlltuumlr ve bilgi işareti olarak goumlruumlr Gazete

okumayan insanları ise tahsilden uzak cahil insanlar olarak değerlendirir Bu

accedilıdan gazete onun iccedilin bilginin kendisidir

Namık Kemal mektuplarında gazetenin bizde neden gelişmediği

uumlzerinde durur Bu hususta devleti ve aydınları eleştiren Namık Kemal

insanımızın matbuattan uzak durmasına kızar Bunun nedenini halkın boş

zamanlarını kıraathanelerde geccedilirmesini olarak goumlruumlr Ona goumlre kıraathaneler

gazetelerden daha fazla para kazandırmaktadır Bu durumu 1876 yılında yazdığı

mektubunda

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 229

Takvim-i Tecacircret‟i goumlrmuumlş muuml idiniz İsimlerinin bir cuumlzٴuuml muumlttehittir

ammacirc bu gazete oumlteki Takvimrsquoe hiccedil benzemez Hacircvicirc olduğu efkacircrın

istikameti ve muharrirlerin selika-i kitacircbeti ciheti ile hakikaten şacircyacircn-ı

muumltelaٴa bir eserdir Lakin işittiğime goumlre iracircdı masrafına mukābele

etmediğinden idacircresinde suٴucircbet ccedilekilmekte imiş Bir gazete Avrupa‟da

birkaccedil yuumlz kişiyi beyler gibi geccedilindirir Burada ekseri kendi masrafları

korutamaz (Tansel 1967 s 75)

diyerek bizde gazetenin ve gazeteciliğin neden gelişmediğini belirtir Bu konuda

her şeyden oumlnce halkın bilinccedillendirilerek gazetenin faydalarının anlatılmasından

yanadır Aynı zamanda oumlzel gazetelerin devlet tarafından desteklenmesini de

ister

Namık Kemal gazetenin sosyal bir fayda guumltmesini arzular Ali

Suٴavi‟yi Muhbir gazetesinde ccedilıkan yazılarından dolayı tebrik eder Tebrik

etmesinin sebebi ise Ali Suٴavi‟nin gazetede kendi fikirlerini ccedilok temiz bir

şekilde ifade etmesidir Aynı zamanda yazılarını Rumca ve Fransızca olarak

yayımlaması Namık Kemal‟in Ali Suٴavi‟yi olumlu youmlnde tenkit etmesini sağlar

(Tansel 1967 s 79)

Namık Kemal‟in Al-Cevacircib gazetesine cevaben yazdığı Nisan 1896

tarihli edebicirc mektubu onun Şark ve Garba ait duumlşuumlncelerini aksettirmesi

yanında gazetecilik hakkındaki duumlşuumlncelerini de iccedilerir Namık Kemal gazetenin

her kesime hitap etmesinden yanadır Sadece bir konu uumlzerine yoğunlaşan

gazeteleri gazeteciliği tenkit eder

Times gazetesi ki İngilizlerin Nevacircbig-i Zemahşeri ve Macirckacircmat-ı

Hamedacircni ve Hariricirc‟sidir umucircr-ı duumlvelliye ve dekāyık-ı politikadan

bahsederken pamuk ve fabrika ve koumlmuumlr ve kuumlrek ve soba ve mangal

fıkralarına geccediler Kezacirclik Fransız gazeteleri dahi meacirclicirc-i- umucircra

bakmayıp daima hasacircyisle iştigāl ederler (Tansel 1967 ss 162-163)

Avrupa‟daki birccedilok gazetenin iccedileriğinin sade politik ve ekonomik

konulardan oluşmasını ve edebicirc konulara yer vermemesini tenkit eden Namık

Kemal İstanbul‟da ccedilıkan Al-Cevacircib gazetesini oumlrnek goumlsterir Bu gazetenin her

sayfasında farklı konuların işlendiğini belirterek gazeteyi oumlver

Namık Kemal‟in Yeni Osmanlılar Cemiyeti tarafından Avrupa‟da

neşredilen Muhbir gazetesi hakkında da tenkitleri vardır İlk olarak İstanbul‟da

ccedilıkarılan bu gazete (1866) 32 sayısında huumlkucircmet tarafından kapatılır Daha

sonra Londra‟da Ali Suٴavi tarafından tekrardan ccedilıkarılan bu gazetenin

İstanbul‟a kolayca giremediğinden dert yanan Namık Kemal huumlkucircmet

youmlneticilerini eleştirir ldquoGazetenin idhacirclinde sıkıntı ccedilekiyoruz şu ayrıcalık

mehacircretini elmas kaccedilıranların aleyhinde kullansanız da bizim gazete

kaccedilıranların eşyacircsını o kadar aramayıverseniz iş pek kolaylaşırdırdquo (Tansel

1967 s 131) diyerek gazete ve gazeteciliğin gelişmesinde ne kadar sıkıntı

ccedilekildiğini belirtir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 230

Namık Kemal Tasvicircr-i Efkacircr gazetesinde ccedilalıştığı sırada gazetede

basılacak eserlerin maliyetleri hakkında bilgiler verir

Ruumlşdicirc Efendi‟ye yazdığı 1865 tarihli mektubunda ldquoMazhar-ı huumlsn-i

nazar-ı perveracircneleri olan Tasvicircr-i Efkacircr yakında bu yacircdigarlarının neşri ile

tezyin-i sahife-i iftihacircr edecektir ve boumlyle bir eser-i himacircyetkacircrane nail

olmasından dolayı sucircret-i mahsusacircda arz-ı teşekkuumlr ederrdquo (Tansel 1967 s 32)

diyen Namık Kemal gazete hakkında bilgi vererek gazetenin işlevine değinir

Namık Kemal Avrupa‟dan doumlnduumlkten sonra Diyojen adlı mizah

gazetesine imzasız olarak yazılar goumlndererek yayımlar Bu yıllarda (1872) İbret

gazetesi de faaliyettedir Namık Kemal 1872 yılında faaliyette olan bu gazetenin

başyazarlığını uumlstlenir Vatan yahut Silistre oyununun halkı galeyana getirerek

sokaklara doumlkmesinden dolayı suumlrguumln edilen yazar gazeteden ayrılmak zorunda

kalır

Namık Kemal‟in gazete ve gazetecilik uumlzerine tenkitleri gazetenin

Tanzimat doumlneminde gelişmesine youmlneliktir Namık Kemal gazeteyi bilgiyi

toplumsallaştırmak halkın duumlşuumlncelerini yansıtmak ve halka bilgi vermesi

youmlnuumlnde ele alır Onun mektuplarında oumlzellikle uumlzerinde durduğu konu

gazetenin Osmanlının modernleşmesine oumlnemli oumllccediluumlde katkı sağlayacağı

duumlşuumlncesidir

Sonuccedil olarak Namık Kemal Tuumlrk gazetegazetecilik hayatının Tanzimat

doumlnemindeki durumunu ele alarak gazetenin insanları ortak bir noktada

birleştireceğine değinir

Genel Ccedilıkarım

Namık Kemal Tanzimat doumlneminin oumlnde gelen simalarındandır Yazın

hayatına şiir yazarak giren sanatccedilı şiir roman tiyatro makale ve mektup

tuumlrlerinde birccedilok eser vuumlcuda getirmiştir Bu tuumlrler hakkında oumlnemli bilgi ve

tecruumlbeye sahip olan sanatccedilı edebiyat ve dili her şeyin uumlstuumlnde bir guumlccedil olarak

goumlruumlr Bu guumlcuuml modern Batı‟nın duumlnyaya bakışı ve yorumlaması ile tekrar

diriltmeye ccedilalışarak edebiyat ve sanat alanında millicirc olanın sesini arar

Namık Kemal oumlzel mektuplarında ve yazdığı diğer makale ve yazılarda

bu sesin modern anlamda gelişmesi iccedilin birccedilok girişimde bulunur Oumlzellikle

mektuplarındaki goumlruumlş ve tespitler onun Tuumlrk dili ve edebiyatına yeni giren

edebicirc tuumlrlere youmlnelik tenkitlerini iccedilerir Edebiyatı maşuka-i vicdan olarak

değerlendiren Namık Kemal mektuplarında acircşık olunan vicdanın her youmlnden

modern bir yapıya buumlruumlnmesi iccedilin edebicirc tenkitlerde bulunur

Namık Kemal‟in mektuplarını edebicirc tenkit youmlnuumlnden

değerlendirdiğimiz bu ccedilalışma onun edebicirc tuumlrler hakkındaki tenkitlerinin hangi

youmlnde ve nasıl ortaya konduğunu belirtir Uumllkemizde Batı edebiyatının

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 231

gelişmesi ve yerleşmesi iccedilin buumlyuumlk bir ccedilaba harcayan Namık Kemal aynı

zamanda yeni tuumlrlerin de Tuumlrk edebiyatında yaygınlaşmasını sağlar

Namık Kemal‟in mektuplarındaki edebicirc yaklaşımı sanatccedilının edebicirc

goumlruumlşuumlnuuml ve doumlnemindeki edebicirc gelişmeleri iccedilermesinden dolayı oumlnemli bir

kaynak niteliği taşır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 232

Kaynakccedila

Aktaş Ş (1993) Namık Kemal ve İnsan Doğumunun Yuumlz Ellinci Yılında Namık

Kemal Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi Yayınları 1-13

Akuumln Ouml F (1964) Namık Kemal İslam Ansiklopedisi C 9 İstanbul

Akyuumlz K (1995a) Modern Tuumlrk Edebiyatının Ana Ccedilizgileri 1860-1923 İstanbul

İnkılap Yayınları

Akyuumlz K (1995b) Batı Tesirinde Tuumlrk Şiiri Antolojisi İstanbul İnkılap Yayınları

And M (1972) Tanzimat ve İstibdat Doumlneminde Tuumlrk Tiyatrosu 1839-1908

Ankara Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları

Enginuumln İ (1993) Namık Kemal ve Tiyatro Doğumunun Yuumlz Ellinci Yılında Namık

Kemal Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi Yayınları 13-24

Goumlccedilguumln Ouml (1987) Yeni Tuumlrk Edebiyatı Metinleri I Konya Selccediluk Uumlniversitesi Fen-

Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Goumlccedilguumln Ouml (1991) Tuumlrk Edebiyatı Araştırmaları I Konya Selccediluk Uumlniversitesi Fen-

Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Kanter F (2007) Tanzimat Şiirinde İdealist İnsan Tipi Tuumlrk Kuumlltuumlruuml İncelemeleri

Dergisi S16 İstanbul 167-190

Korkmaz R (2007) Servet-i Fuumlnun Edebiyatı Yeni Tuumlrk Edebiyatı El Kitabı Ankara

Grafiker Yayınları 121-170

Korkmaz R (2007) Yeni Tuumlrk Edebiyatına Giriş Yeni Tuumlrk Edebiyatı El Kitabı

Ankara Grafiker Yayınları 7-35

Kutlu Ş (1981) Tuumlrk Edebiyatı Antolojisi İstanbul Remzi Kitabevi

Sevuumlk İ H (1942) Tanzimattan Beri I İstanbul Remzi Kitabevi

Şahin V (2008) Namık Kemal‟in Mektuplarında Dil ve Edebiyat Uumlzerine Tenkitler

Turkish Studies C 34 Yaz S10 687-715

Tanpınar AH (1997) 19 uncu Asır Tuumlr Edebiyatı Tarihi İstanbul Ccedilağlayan Kitabevi

Tansel F A (1967) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları I Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu

Basımevi

Tansel F A (1969) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları II Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Tansel F A (1973) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları III Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Tansel F A (1986) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları IV Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Uumlstuumlnova M (2005) Namık Kemalrsquoin Oumlzel Mektuplarında Edebicirc Konular Bursa Gaye

Yayınları

Yetiş K (1996) Namık Kemalrsquoin Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Uumlzerine Goumlruumlşleri ve Yazıları

İstanbul Alfa Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 233-242

IRK BİTİGrsquoİN 40 IRKI UumlZERİNE DUumlŞUumlNCELER

Orccedilun UumlNAL

Oumlzet

Irk Bitig tahminen 9 yuumlzyılda eski Tuumlrk runik yazısı ile yazılmış kitap

biccediliminde bir eserdir Kitap şeklinde guumlnuumlmuumlze kadar ulaşabilmiş olan tek Eski

Tuumlrkccedile yapıttır Bu eser 65 fal onların kısa yorumları ile bir de hatimeden

oluşmaktadır

Bu fallardan kırkıncısı araştırıcılar iccedilin ilk uumlccedil kelimesi ile bir zorluk

teşkil etmiştir Şimdiye kadar Marcel Erdal Talat Tekin Semih Tezcan ve James

Hamilton gibi değerli araştırıcılar bu uumlccedil kelimeye dair ccedileşitli yorumlar yapmış ve

bu ırkı farklı tercuumlme etmişlerdir

Makalede birincisi Semih Tezcanlsquoın okumasını temel alan ve ikincisi

talım kelimesinin yeni bir etimolojisi ve anlamlandırılmasına dayanan iki okuma

oumlnerisi sunulmuştur

Anahtar kelimeler Eski Tuumlrkccedile Irk Bitig 40 ırk

Observations on the 40th

Irk of Irk Bitig

Abstract

Irk Bitig is a work in the form of a book written in the Old Turkic runic

form approximately in the 9th

century It is also the only work written in Old

Turkic language in the form of a book that has reached to the present time This

work consists of 65 ırks with short comments on them and an epilogue The 40th

of these ırks has been problematic for the researchers with its first three words

Up to the present time distinguished researchers such as Marcel Erdal Talat

Tekin Semih Tezcan and James Hamilton have been commented on these three

words and translated this ırk in different ways In this article two reading

suggestions were presented one of them depends on Semih Tezcanlsquos reading

and the other one depends on a recent research on the word talimrsquos etymology

and sense interpretation

Key words Old Turkic Irk Bitig 40th ırk

1 Giriş

Irk Bitig eski Tuumlrk runik yazısı ile yazılmış kitap biccediliminde bir eserdir

Tahminen 9 yuumlzyılda kaleme alınmıştır Eski Tuumlrkccedile yapıtlar arasında kitap

şeklinde guumlnuumlmuumlze kadar ulaşabilmiş olan tek eserdir Irk Bitiglsquoin tek nuumlshası

Londra British Museumlsquoda Elyazmaları boumlluumlmuumlnde 8212 numara ile kayıtlıdır

Eser ilk defa V Thomsen tarafından 1912 yılında Journal of Royal

Asiatic Society dergisinde yayımlanmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 234

V Thomsenlsquodan sonra eser uumlzerinde H N Orkun S E Malov Sir

Gerard Clauson Marcel Erdal James R Hamilton T İkeda ve Talat Tekin gibi

birccedilok araştırıcı ccedilalışmıştır Eser uumlzerinde monografisi bulunan tek araştırıcı ise

Talat Tekinlsquodir1

Eser 65 fal onların kısa yorumları ile bir de hatimeden oluşmaktadır

2 Kırkıncı Irk

Ccedilalışmamızda uumlzerinde duracağımız kısım Irk Bitiglsquoin kırkıncı ırkı ve

oumlzellikle de onun ilk uumlccedil kelimesidir Bu ırkın makalenin yazarı tarafından

yapılmış harf ve yazı ccedilevrimi aşağıdaki gibidir

Harf Ccedilevrimi

tsup1 lsup1 m w rsup1 I ysup1 rsup1 nsup1 ccedil A ysup1 ssup1 I ccedil I nsup2 ysup1 lsup1 m ksup1 ysup1 gsup1 ysup1 rsup1 A w rsup1

w Wp nsup1 ysup1 lsup1 ŋ w ssup1 w nsup1 ysup1 w rsup1 I ysup1 w rsup1 tsup2 I rsup2 nt gsup1 lsup1 p rsup2 m I ssup2 nccedil A

bsup2 I lsup2 I ŋ lsup2 rsup2 dsup2 gsup2 ẅ w lsup1

Yazı Ccedilevrimi

t(a)l(ı)m wrı y(a)r(ı)nccedila y(a)sıccedilin y(a)l(ı)m k(a)y(a)g y(a)ra

urup(a)n y(a)lŋusun yorıyur ter (a)nt(a)g (a)lp (auml)rmiş (a)nccedila biliŋl(e)r

(auml)dguuml ol

3 Birinci Okuma Oumlnerisi

Kırkıncı ırkta tartışma konusu olan ilk uumlccedil kelimedir t(a)l(ı)m wrı

y(a)r(ı)nccedila Burada araştırıcılar iccedilin temel olan wrı kelimesidir

Tekin (2004 s 42)2 bu kelimeyi Orhon Yazıtlarılsquonda da goumlruumllen urı

―male child son (EDPT s 197a) kelimesi ile bir ve aynı saymıştır

Clauson (EDPT s 197b) bu kelimeyi DLTlsquode teriŋ maddesi altında

geccedilen teriŋ urı (al-facculsquol-amīq) ―a deep ravine olarak geccedilen urı kelimesi

ile bir ve aynı sayar ve kırkıncı ırkın ilk uumlccedil kelimesi iccedilin şoumlyle yazar ―talım

(error for telim) urı yarınccedila until he cleaves many ravineslsquo Clausonlsquoın bu

yorum ve ccedilevirisinin haklı eleştirisi Tekin (2004 s 43) tarafından yapılmıştır

―Bu accedilıklama kabul edilemez ccediluumlnkuuml zarf-fiil eki ndashınca Eski Tuumlrkccedilede ndashınccedila

değil -gınccedila biccedilimindedir Clausonlsquoın wrı kelimesiyle ilgili yaptığı teşhise

Hamilton (1985 ss 252-254) da katılmaktadır

Tezcan (1981 ss 76-77) ise orı olarak okuduğu bu kelimeyi Kutadgu

Bilig 5378 beyitte3 geccedilen yorı ve Kırgızca coru ―kuzukapan kartal (lt yorı)

1 Talat Tekin Irk Bitig uumlzerine biri İngilizce biri de Tuumlrkccedile olmak uumlzere iki monografi hazırlamıştır Tekin Talat (1993) Irk Bitig The Book of Omens Wiesbaden Harrassowitz Tekin Talat (2004) Irk Bitig Eski Uygurca Fal Kitabı (Hzl Nurettin Demir ndash Emine Yılmaz) Ankara Oumlncuuml Kitap 2 Talat Tekinlsquoin 1993 tarihli İngilizce Irk Bitig The Book of Omens adlı eserine ulaşılamamıştır

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 235

kelimelerinin bir varyantı saymış ve ―kuzukapan olarak tercuumlme etmiştir Erdal

(1997 dn 28) bu yorumu genel olarak kabul etse de Irk Bitiglsquodeki orı

kelimesini bir varyanttan ziyade bir yazım yanlışı olarak goumlrmek istemektedir

Tezcan talım kelimesini de Irk Bitiglsquode 3 43 ve 51 ırklarda olmak

uumlzere uumlccedil kere geccedilen ET talım ―predatory (EDPT s 499b)4 ile bir ve aynı

saymıştır Fakat talım kelimesi soumlz konusu ırklarda kara kuş ile birlikte talım

kara kuş olarak geccediler Clauson (EDPT s 499b) talım kara kuş iccedilin Irk

Bitiglsquodeki uumlccedil oumlrnek haricinde Kuanşi İm Pusarlsquoda geccedilen bir oumlrneği de verir

Talım talım kara kuş haricinde bir kez de talım balık olarak geccediler Tezcan

uumlccediluumlncuuml kelimeyi ise ET yarın ―shoulder-blade (EDPT s 970a) ve eşitlik eki

+ccedilA olarak ccediloumlzuumlmleyip 40 ırkın ilk cuumlmlesinin ccedilevirisini şoumlyle yapar ―Yırtıcı

kuzukapan kuumlrekkemiği kadar geniş ok temreniyle (=gagasıyla) yalccedilın kayayı

yararak vurup yalnız başına yaşıyor

Cuumlmlede geccedilen yorıyur yuumlkleminin Tezcan tarafından ―yaşıyor olarak

yorumlanması ve tercuumlme edilmesi Erdal (1997 s 86) tarafından da kabul

goumlrmuumlştuumlr Erdal (1997 s 27dn) Tezcanlsquoın tercuumlmesindeki ―yararak vurup

ifadesini ―yararcasına vurup olarak duumlzeltmiştir

Proje youmlneticileri iccedilerisinde Marcel Erdallsquoın da bulunduğu VATEC

(Vorislamische Alttuumlrkische Texte Elektronisches Corpus) projesinde 40 ırkın

ilk cuumlmlesinin İngilizce ccedilevirisi şoumlyle verilmiştir

―A rapacious bearded vulture striking with the broad arrow-head

(nose) as wide as a shoulder blade so that splitting bare rock lives

alone5

(httpvatec2fkidg1uni-frankfurtdevatecaspIrk_Bitightm146848

1531 24082009)

3 ḳalıḳta uccediluġlı ḳara ḳuş yorı

keccediluumlmez aya koumlk boumlri 4 Clauson talım kelimesi iccedilin bir etimoloji oumlnermez Tekin (2004 s 43) kelimeyi (tala- fiilinin bir tuumlruuml ve belki de daha eski biccedilimi dediği) talı- ―yağmalamak yırtmak kopartmak fiilinin bir tuumlrevi sayar Biz tala- fiilinin tanıtlanmış bir talı- biccedilimini Eski Tuumlrkccedile soumlzluumlklerde bulamadık Yalnızca Yeni Uygurcada tali- ―yağmalamak soymak (Necip 2008 s 386b) fiili mevcuttur Buna rağmen Tekinlsquoin etimolojisi semantik accedilıdan gayet mantıklıdır Talım sıfatının İngilizce karşılığı olan ―predatory kelimesi de Latince praeligda ―talan yağma kazanccedil av isminin bir tuumlrevidir Ayrıca ndash(X)m ekinin geccedilişli fiillerden eylemi yapanı goumlsteren isimler tuumlrettiği oumlrnekler az da olsa mevcuttur at-ım ısr-ım oumltr-uumlm (OTWF ss 291-292) Bu tuumlr oumlrneklerin Karahanlıca dışında tanıtlanmamış olması etimolojiyi morfolojik accedilıdan zayıflatsa da bizce tamamen ihtimal dışı bırakmamaktadır Varsaydığımız daha eski tala-m ―yağmalayıcı şeklinin ikinci uumlnluumlsuuml sporadik olarak daralmış olabilir Belki de Irk Bitiglsquoin 3 43 ve 51 ırklarında lttsup1 lsup1 mgt olarak yazılan kelime zaten t(a)l(a)m okunmalıdır Eğer birinci oumlnerimiz doğru ise o zaman 40 ırktaki t(a)l(ı)m da t(a)l(a)m olarak okunabilir

5 ―Yırtıcı kuzukapan kuumlrekkemiği kadar geniş ok temreniyle (=gagasıyla) yalccedilın kayayı vurarak yarıp yalnız başına yaşıyor şeklinde ccedilevrilebilir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 236

Tezcanlsquoın yorum ve tercuumlmesindeki en buumlyuumlk sorunlar wrı kelimesinin

KB yorı ile bir ve aynı tutulması ve DLT yasıccedil ―a broad long arrow-head

(EDPT s 974a) kelimesinin ancak ―gaga anlamı ile duumlşuumlnuumlluumlrse cuumlmle iccedilinde

anlam kazanmasıdır Yasıccedillsquoın gerccedilek anlamının (ne tuumlr olursa olsun) bir kuş ile

bağdaştırılamayacağı ise bir gerccedilektir

Tezcanlsquoın kelime yorumları esas alınır fakat cuumlmlede bir yazım yanlışı olduğu kabul edilir ve cuumlmle aşağıdaki şekilde duumlzeltilirse daha mantıklı bir anlamın ortaya ccedilıkacağına inanıyoruz

t(a)l(ı)m [y]orı y(a)r(ı)n[(ı)n]ccedila y(a)sıccedilin y(a)l(ı)m k(a)y(a)g y(a)ra urup(a)n y(a)lŋusun yorıyur

―(Adamın biri) yırtıcı kuzukapan(ın) kuumlrekkemiği kadar geniş (bir) ok temreniyle yalccedilın kayayı yararcasına vurup yuumlruumlyor (yaşıyor)

Cuumlmleyi duumlzeltmek iccedilin varsaydığımız yazım yanlışı tek bir nsup1 harfinin eksik olmasıdır Kendisinden oumlnce gelen harfin de nsup1 olduğu goumlz oumlnuumlne alınırsa yazım yanlışları ile dolu olan Irk Bitiglsquode (Tekin 2004 s 17 Erdal 1997 s 28dn) muhtemel bir hataya benzemektedir Varsaydığımız yazım yanlışına ccedilok benzer bir yanlış 8 ırkta da muhtemel goumlzuumlkmektedir oumlzuumlm[in] yul in[in]tin başımın yul ebintin (Tekin 2004 s 17) Duumlzelttiğimiz hali ile cuumlmlenin oumlznesi ―yırtıcı kuzukapan olmaktan ccedilıkıyor ve 33 ve 38 ırklarda olduğu gibi gizli oumlzne haline geliyor Yarınınccedila kelimesinin morfolojik analizi ise şoumlyle olmalıdır Yarın ―kuumlrekkemiği +In (teklik 3 şahıs iyelik eki) +ccedilA (eşitlik durum eki)

Kuzukapan ya da genel olarak yırtıcı kuşların kuumlrekkemiğine gelince Şekil 1lsquode SCAPULA adıyla ve Şekil 2lsquode daire iccedilinde goumlsterilen bu kemik gerccedilekten geniş ve yassı bir ok temrenini andırmaktadır

4 İkinci Okuma Oumlnerisi

Yukarıda anlattığımız Tezcanlsquoın okuma ve tercuumlme oumlnerisinin goumlzden geccedilirilmiş halini tek olasılık olarak goumlrmuumlyoruz

Clausonlsquoın wrı kelimesini urı okuyarak ―(deep) ravine olarak tercuumlme ettiğini yukarıda aktarmıştık Erdal (1997 s 86) haklı olarak wrı ―koyak vadi kelimesinin talım ―yırtıcı sıfatı ile nitelenemeyeceğini soumlyler ―[] neither humans (Tekin) nor ravines (Hamilton) can be qualified in this way

Clausonlsquoın urı olarak okuduğu kelimeyi Dankoff (fol 606) ōri olarak okur ve qōl maddesi (fol 502) altında ikinci bir oumlrnek daha verir ōri qōli ―Spur (aḍud) of the valley Aslında bu oumlrnek ilk olarak ōri olarak yazılmış ancak sonradan ōprı okunacak şekilde ikinci bir el tarafından değiştirilmiştir Tahmin edileceği uumlzere Clauson bu oumlrneği soumlzluumlğuumlnde oprı madde başı altında goumlsterir (EDPT s 13b)

Demek ki ōrī ya da ūrī okunabilecek bu kelime DLTlsquode bir kez ―koyak (Ar facc) bir kez de ―vadi (Ar vādī) anlamıyla geccedilmektedir İlk

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 237

uumlnluumlnuumln geniş mi dar mı olduğuna karar verilemediği iccedilin kelimeyi wrı olarak yazmaya devam edeceğiz

Ccediluvaşccedila vără ―(koumlpruuml ırmak vb) ağız ağzı (Bayram 2007 s 214b) wrı kelimesinden gelebileceği gibi DLT ōrū

6 (fol 56) ―buğday şalgam ve buna

benzer şeyleri saklamak iccedilin kazılan ccedilukur kelimesinden de geliyor olabilir Fakat birincisi daha muhtemeldir ccediluumlnkuuml vără da wrı gibi -ōrū kelimesinin aksine- coğrafi bir terimdir

DLTlsquode Ccediliğil Lehccedilesilsquonden olarak goumlsterilen lsquoWZIY oumlzi ―valley (fol 57) kelimesi ilk bakışta oumlz ―vadi kelimesinin bir varyantı gibi goumlzuumlkuumlyor fakat kelimenin sonundaki i sesinin ne iyelik eki ne de arkaik bir kelime sonu uumlnluumlsuuml olamayacağı accedilıktır Eğer bu yazılışta bir noktayı fazla sayarsak

7 karşımıza

lsquoWRIY yani wrī ―vadi kelimesi ccedilıkacaktır ki bu da yukarıda DLTlsquode iki oumlrneği geccediltiğini soumlylediğimiz kelimeye bir uumlccediluumlncuumlsuumlnuuml ekleyecektir

Biz Irk Bitig 40 ırkta geccedilen talım kelimesinin bir hapax legomenon olduğunu ve ―yırtıcı anlamı taşıyan talım ile aynı kelime olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Peki o zaman bu talım kelimesinin koumlkeni ve anlamı nedir

Bizce talım kelimesinin koumlkuuml Eski Tuumlrkccedile kaynaklarda tal-ık- ―to go under (in the whirlpool of saṃsāra) tuumlreviyle sadece bir kez geccedilen (OTWF s 649) tal- ―(suya) dalmak batmak fiilidir Bu fiil goumlvdesi ccedilalgi- (lt T t(i)ālıkı-) ―to splash (as a liquid carried in a container) to wash over (as waves) to pour over olarak Klasik Moğolcada da (Lessing 1995 s 163a) goumlruumllmektedir Oumlncelikle bu fiil koumlkuuml uumlzerinde duralım Raumlsaumlnen (VEWT 457b) Ccedilağatayca Osmanlıca ve Kırım Tuumlrkccedilesi iccedilin dal- ―eingetaucht versunken sein yazar EDPT (490b) ise tal- ―to lose strength to lose consciousness to faint maddesi altında Osmanlıca iccedilin ―SW Osm dal- to be sunk in (thought sleep etc)lsquo and hence to dive (into water)lsquo Ccedilağatayca iccedilin Senglahlsquotan tal- fiilinin ikinci anlamı olarak ―(2) firū raftan to plunge be plungedlsquo esp into water (ba-āb) or in thought (ba-fikr) bilgisini verir Aynı zamanda Kitābulsquol-İdrāklsquotan Tuumlrkmence iccedilin tal- ―to dive to plunge ve Senglahlsquotan Rūmī ibaresiyle tal- ―to plunge into water to dive maddelerini ekler Accedilıkccedila belirtmese bile Clauson ―dalmak anlamına gelen tal- fiilinin ―yorulmak bayılmak anlamlarına gelen tal- fiili ile bir ve aynı olduğunu ima eder

Tarama Soumlzluumlğuumllsquonde dal- fiili geccedilmez Sadece onun tuumlrevi olan dalġuccedil ―dalgıccedil (14 yy) ve onunla alakalı gibi goumlruumlnen dalḳa ―dalga (15 yy) kelimeleri geccediler (TS s 983) El- dr k Haşiyesilsquonde de sadece dalġa kelimesi geccediler

6 lsquoUVRUV şeklinde yazılmış olan bu kelimeyi Dankoff ilk hecede uzun uumlnluuml ile ōru

okurken Clauson (EDPT s 197b) kısa uumlnluuml ile oru (oro) olarak okuyor Bizce kelime ōrū olarak okunmalıdır

7 Dankoff bu kelimenin yazılışında ikinci elden bir duumlzeltme olduğunu goumlstermiyor Demek ki yanlışlık muumlstensihin elinden ccedilıkmış olmalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 238

Bu fiil modern Tuumlrk dillerinden Tuumlrkccedilede dal- Azericede dal- Tatar ağızlarında tal- Tuumlrkmen ağızlarında d l- Gagauzcada dal- Karaycada dal-

8

―dalmak (Sevortyan 1980 ss 133-134 httpstarlingrinetru sect dāl-9 [1527

24082009]) ve Tuvacada (Castreacuten 1857 s 106a) t l- ―yuumlzmek olarak goumlruumlluumlr

Osm dalḳa kelimesi Tuumlrkccedilede dalga Azericede dalğa Karaycada dalgrsquorsquoa olarak yaşamaya devam eder

10

Yukarıda değindiğimiz gibi bir hapax olduğuna inandığımız talım kelimesi tal- fiilinden fiilden isim yapan ek ndash(X)m ile tuumlretilmiştir Erdal (OTWF ss 297-298) bu ekin Karahanlıca ve Eski Uygurcada nicelik belirten isimler tuumlrettiğini ve genellikle bu yapıların başında ―bir kelimesinin bulunduğunu yazar bir akım suv ―one flowing of water bir oumlpuumlm muumln ―a sip of soup Bu oumlrneklerin yanısıra yer kelimesi ile kurulan bir suumlruuml oumlrnek de mevcuttur bir aumlkim yer bir agım yer ―an elevation in the ground that can be climbed in one step bir yuumlgruumlm yer bir yarşım yer bir oktam yer Bu ―birli oumlrneklerin haricinde DLTlsquoden aumlr turumı suv ―water the depth of a man standing upright ve Orhon Yazıtlarılsquondan suumlŋuumlg batımı kar ―snow as deep as the length of a lance (KT D35 BK D26) oumlrneklerini goumlsterir Bunların haricinde DLTlsquode turum ―the height of a man ve KB 1389 beyitteki maŋım ―a stretch of striding oumlrnekleri nicelik belirten isimler olarak karşımıza ccedilıkar Bu oumlrnekler goumlz oumlnuumlnde bulundurularak talım orı tamlamasını ―dalınacak kadar alccedilak olan koyak dalınması muumlmkuumln olan koyak = ―ccedilok derin olmayan koyak olarak anlamlandırılabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Fakat bu yapıda yukarıdaki oumlrneklerin aksine aumlr suumlŋuumlg ya da bir gibi bir oumlğe eksiktir Bu da bu anlamlandırmanın kabul edilmesini guumlccedilleştirmektedir Ayrıca beklediğimiz ―derin anlamına da ters duumlşmektedir

Erdal (OTWF s 291) ndash(X)m ekinin uumlccedil ana işlevi arasında geccedilişsiz fiillerden goumlsterdikleri eylemi yapan isim tuumlretmek olduğunu yazar Erdallsquoın verdiği taumllim taşım (293) oumlrneğindeki taş-ım kelimesi taş- ―taşmak geccedilişsiz fiil koumlkuumlnden tuumlretilmiş bir sıfattır ve taumllim ―ccedilok sıfatının anlamını pekiştirmektedir Taşım sıfatının anlamını ―taşan = ―ccedilok fazlasıyla olarak duumlşuumlnebiliriz Bu bağlamda tal- fiilinin daha eski anlamının ―batmak aşağıya inmek derine doğru gitmek olabileceğini goumlz oumlnuumlnde bulundurursak tal-ım da ―aşağıya inen derine giden yani ―derin anlamında bir sıfat olur Semantik

8 Yukarıda bahsedilen iki fiil Karaycada dal- ―dalmak tal- ―yorulmak bayılmak olarak ilk uumlnsuumlzleri ile ayrılır (Baskakov 1974 ss 169 507)

9 Notlarda ―to be separated from Tal- to faintlsquo diye yazar ccediluumlnkuuml Sevortyan da iki farklı anlamlı tal- fiilini aynı madde altında goumlsterir

10 Bu kelimenin Tuumlrkccedile tal- ~ dal- fiil koumlkuumlnden tuumlremiş bir isim olduğu kesin değildir Bazı kaynaklarda verildiğinin aksine Klasik Moğolca dolgiya(n) kelimesinin orijini de bu kelime olamaz Ancak T dalga kelimesi KM dabalgha(n) ―wave surf billowing (Lessing 1995 s 212a) kelimesi ile bağlantılı olabilir Klasik Moğolcada b foneminin g fonemiyle noumlbetleştiği bilinmektedir Bu durumda T dalga KM dabalgha(n) kelimesinin tanıtlanmamış bir daghalgha(n) şeklinden geliyor olabilir

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 239

accedilıdan ―dalmak fiili ile ―derin sıfatının ilişkisi tarihi Germen dillerinden oumlrnekler aracılığıyla goumlsterilebilir

PIE dheu-b- ―tief hohl gt

Got diups aisl diūpr ags d op as diop ahd tiof tieflsquo got daupjan

ags dīepan as d pian ahd toufen taufenlsquo (eig untertauchenlsquo) aisl

deypa tauchenlsquo mit -pp- norw duppa untertauchenlsquo und die j-Bildung

ags dyppan tauchen taufenlsquo ndd duumlppen ahd tupfen lavarelsquo mit

gemin Spirans faer duffa schaukelnlsquo (vom Kahn) mit gemin Media

norw dubba sich buumlckenlsquo dobbe sumpfiges Landlsquo nasaliert norw

dump m Vertiefung in der Erdelsquo daumln dial dump Houmlhlung Niederunglsquo

engl dump tiefes mit Wasser gefuumllltes Lochlsquo ahd tum(p)filo Strudellsquo

mhd tuumlmpfel nhd (aus dem Ndd) Tuumlmpel tiefe Stelle im fliessenden

oder stehenden Wasser Lachelsquo engl dimple Wangengruumlbchenlsquo ndl

domp(el)en tauchen versenkenlsquo (Pokorny 1959 s 267)

Benzer şekilde aşağıdaki Sanskrit ve Eski Yunanca oumlrnekler de aynı

semantik ilişkiye tanıklık eder

PIE ʷā h- ―eintauchen untersinken gt

Ai āhat ―taucht dringt ein Partiz gāḍha- ―tief stark fest gāh - ―Tiefe

das Innere mit a g hana- g hvara- ―tief dicht n ―Tiefe Abgrund Dickicht―

Gr β σσα Dor βᾶσσα (βᾱ α) f ―Talgrund Schlucht βάσσος n ds (βα σος) schwundstufig βυ ός βυσσός ―Tiefe Meeresgrund mit β

statt γ nach β σσα ἄβυσσος ―wo sich nicht tauchen laumlszligt grundlos Tiefe βάθος n ―Tiefe βένθος ―Tiefe sekundaumlr nach πένθος πάθος (Pokorny 1959 s 465)

Erdallsquoın (OTWF ss 293-296) verdiği oumlrnekler arasında karım ―moat

uccedilrum (krş TT uccedilurum) ve aumlgrim ―whirlpool a place where water collects

anlamları itibariyle bir grupta toplanabilirler Bunlardan kar-ım geccedilişsiz bir fiil

olan kar- ―(su iccedilin) kanaldan taşmak bir engel oumlnuumlnde toplanmak koumlkuumlnden

tuumlretilmiştir Eğer tal-ım kelimesinin bir sıfat değil de yukarıdaki oumlrneklere

benzer bir isim olduğunu duumlşuumlnuumlrsek anlamını ―derin vadi koyak olarak

verebiliriz Bu durumda talım wrı kelimesiyle bir ikileme oluşturup ―uccedilurum

anlamını taşıyabilir Benzer bir semantik ilişki yukarıdaki Eski Yunanca

oumlrneklerde bulunabilir

Her iki ihtimalde de koumlkuuml Eski Tuumlrkccedilede tanıtlanmayan bir tuumlrev ile

karşı karşıyayız fakat bu nadir goumlruumllen bir durum değildir Bu duruma en iyi

oumlrnek ET koumlt-uumlr- fiilinin koumlkuumlnuumln sadece Yakutccedilada koumlt- ―uccedilmak olarak

goumlruumllmesidir (OTWF s 718) Benzer şekilde ET ışıg ~ yışıg ve ışın

kelimelerinin koumlkuuml olan (h)ış- yalnızca ccedilağdaş Tuumlrk Dillerinde tanıtlanmıştır

(OTWF ss 188-9)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 240

Geriye sadece yarınccedila kelimesinin accedilıklanması kalıyor Yarınccedila yar11

―cliff cleft the vertically eroded bank of a river (EDPT ss 953b-954a) teklik

3 şahıs iyelik eki +(s)I(n)+ ve eşitlik durum eki +ccedilAlsquodan oluşuyor

Burada eşitlik durum ekinin prolatif (―belirli bir yoldan anlamıyla)

kullanımı dikkate alınmalıdır Erdal (2004 s 376) Eski Tuumlrkccedilede eşitlik durum

ekinin bu tuumlr kullanımına (kanccedila ―nereye zamiri hariccedil) uumlccedil oumlrnek veriyor Nadir

goumlruumllse de varlığı yadsınamayacak kadar kesin olan bu kullanıma doumlrduumlncuuml bir

oumlrnek de buumlyuumlk bir ihtimalle kırkıncı ırkta mevcuttur

Son olarak talım kelimesi iccedilin verdiğimiz ―derin ve ―koyak derin

vadi tahmini anlamlarının cuumlmle iccedilinde buumlyuumlk bir fark yaratmayacağını

belirterek kırkıncı ırkın tam tercuumlmesini veriyoruz

―(Adamın biri) Derin vadi yalı yarı boyunca geniş ok temreniyle yalccedilın

kayayı yararcasına vurup yalnız başına yuumlruumlyor der (Bu kişi) oumlylesine

guumlccedilluumlymuumlş Şoumlyle biliniz (Bu fal) iyidir

Bu haliyle kırkıncı ırkın tercuumlmesi ccedilok daha tutarlıdır Derin vadi yarları

kayalıktır ve birccedilok tehlikeye rağmen yar kenarından kayaları ok temreniyle

yara yara yuumlruumlmek gerccedilekten buumlyuumlk bir guumlcuumln goumlstergesi olmalıdır

Kaynakccedila

Azerbaycan Dilinin zahlı Luumlgeti (1980) C 2 [D-Y] E E Oruccedilov (Red) Bakuuml Elm

Neşriyyatı

Baskakov N A (1974) Karaimsko-Russko-Polrsquoskiy Slovarrsquo Moskova İzdatellsquostvo

Russkiy Yazık

mdash (1991) Gagauz Tuumlrkccedilesinin Soumlzluumlğuuml (Prof Dr İ Kaynak Prof Dr A M Doğru

Ccedilev) Ankara Kuumlltuumlr Bakanlığı Yayınları

Bayram B (2007) Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi-Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlk Konya Tablet Yayınları

Castreacuten A (1857) Versuch einer Koibalischen und Karagassischen Sprachlehre St

Petersburg Kaiserliche Akademie der Wissenschaften

Clauson S G (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish

Clarendon Oxford

Dankoff R Kelly J (1982-1985) Mahmūd al-K šgarī Compendium of the Turkic

Dialects (Diw n Lugat at-Turk) Parts I-III Cambridge Harvard University

Printing Office

Erdal M (1991) Old Turkic Word Formation A Functional Approach to the Lexicon

I- II Wiesbaden Otto Harrassowitz

mdash (1997) ―Further Notes on the Irk BitigTurkic Languages 1 63-100

11

Bu kelime Tuumlrkccedilede yar ―deniz goumll ırmak gibi su kıyılarında ya da karada dik yer uccedilurum (RTS s 614a) Kırgızca car ―yar obrıv krutoy bereg (Yudahin 1965 s 232) Yeni Uygurca yar ―uccedilurumlu kıyı kaya kayalı (Necip 2008 s 459b) Kazakccedila jar ―yar uccedilurum (Koccedil 2003 s 136) ve Ccediluvaşccedilada śır ―uccedilurum yar falez dik kıyı (Bayram 2007 s 214b) olarak halen yaşamaktadır

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 241

mdash (2004) A Grammar of Old Turkic Leiden-Boston Brill

İzbudak V (1936) El- dracirck Haşiyesi İstanbul Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

KB Hacib Yusuf Has (2006) Kutadgu Bilig (ProfDr R R Arat Ccedilev) İstanbul

Kabalcı Yayınevi

Lessing F D (1995) Mongolian-English Dictionary Bloomington The Mongolia

Society

Necip E N (2008) Yeni Uygur Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml (YrdDoccedilDr İ Kurban Ccedilev)

Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları 2 bs

Pokorny J (1959-1969) Indogermanisches etymologisches Woumlrterbuch I-II Bern-

Muumlnchen

Raumlsaumlnen M (1969) Versuch eines Etymologischen Woumlrterbuchs der Tuumlrksprachen

Helsinki Suomalais-Ugrilainen Seura

Resimli Tuumlrkccedile Soumlzluumlk (1977) Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

Sevortyan E V (1980) Etimologiccedileskiy Slovarrsquo Tyurkskih Yazıkov T III İzdatellsquostvo

Nauka Moskova

Tarama Soumlzluumlğuuml (1965) II [C-D] Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

Tekin T (2004) Irk Bitig Eski Uygurca Fal Kitabı N Demir ndash E Yılmaz (Yay

Haz) Ankara Oumlncuuml Kitap

Tezcan S (1981) ―Kutadgu Bilig Dizini Uumlzerine Belleten 45 Sayı 178 23-78

Yudahin K K (1965) Kirgizsko-Russkiy Slovarrsquo Moskova İzdatellsquoctvo Sovetskaya

Entsiklopediya

Ekler

Şekil 1 (httpfeistyhomephpwebhostingcomanatomyhtm 1531 24082009)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 242

Şekil 2 (Wedge-tailed eagle Lat Aquila audax)

(httpwwwdkimagescomdiscoverDKIMAGESDiscoverHomeAnimalsBir

dsAnatomySkeletonsEaglesWedge-tailed-EagleWedge-tailed-Eagle-2html

1531 24082009)

Kısaltmalar

DLT Dīvānuuml Luġātilsquot-Tuumlrk

EDPT bk Clauson 1972

KB Kutadgu Bilig

OTWF bk Erdal 1991

PIE Proto-Indo-European (Proto-Hint-Avrupa dili)

RTS Resimli Tuumlrkccedile Soumlzluumlk

TS Tarama Soumlzluumlğuuml

TT Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi

VEWT bk Raumlsaumlnen 1969

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 243-252

ldquoOrhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo

konulu

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu

Mikail CENGİZ Tevfik Orccedilun OumlZGUumlN Guumllhan YAMAN

ProfDr Muharrem Erginin

Tuumlrk adının Tuumlrk milletinin isminin geccediltiği ilk Tuumlrkccedile

metin İlk Tuumlrk tarihi Taşlar uumlzerine yazılmış tarih Tuumlrk devlet

adamlarının millete hesap vermesi milletle hesaplaşması Devlet

ve milletin karşılıklı vazifeleri Tuumlrk nizamının Tuumlrk toumlresinin

Tuumlrk medeniyetinin yuumlksek Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln buumlyuumlk vesikası Tuumlrk

askeri dehasının Tuumlrk askerlik sanatının esasları Tuumlrk gururunun

ilacirchi yuumlksekliği Tuumlrk feragat ve faziletinin buumlyuumlk oumlrneği Tuumlrk

iccediltimai hayatının ulvi tablosu Tuumlrk edebiyatının ilk şaheseri Tuumlrk

hitabet sanatının erişilmez şaheseri Huumlkuumlmdaracircne eda ve ihtişamlı

hitap tarzı Yalın ve keskin uumlslucircbun şaşırtıcı numunesi Tuumlrk

milliyetccedililiğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser

Asırlar iccedilinden millicirc istikameti aydınlatan ışık Tuumlrk dilinin

muumlbarek kaynağı Tuumlrk yazı dilinin ilk fakat harikulade işlek

oumlrneği Tuumlrk yazı dilinin başlangıcını milacircdın ilk asırlarına

ccedilıkartan delil Tuumlrk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene oumlteye

goumltuumlren vesika Tuumlrkluumlğuumln en buumlyuumlk iftihar vesilesi olan eser

İnsanlık acircleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar

taşlarıhelliprdquo

olarak takdim ettiği Orhon Yazıtları temelinde 26-29 Mayıs 2010 tarihlerinde

gerccedilekleştirilmiş olan ldquoOrhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk

Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo konulu 3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları

Sempozyumursquonda ldquoBulunuşundan 120 yıl sonra (1889 Yadrintsev) Orhon

Yazıtları yeterince anlaşılmış mıdır Uyarılar dikkate alınıp gereği yerine

getirilmiş midir İlk on yılını geccedilirdiğimiz 21 yuumlzyıla Tuumlrkluumlk Bilimi hazırlıklı

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 244

mıdır Kuumlreselleşen duumlnya sistemi ve ABrsquoye uyum ccedilalışmalarında Tuumlrkluumlk

Bilimine duumlşen goumlrevler var mıdır Var ise bunlar yerine getirilmiş midir

Gerekenleri yapmada geccedil kalma luumlksuumlne sahip miyiz Sahip değilsek harekete

geccedilmek iccedilin ne bekliyoruz Duumlnya uumlzerinde ccedilok geniş bir coğrafyada

suumlrduumlruumllen Tuumlrkluumlk Bilimi ccedilalışmaları birbirinden haberli midir Guumlccedil ve

işbirliği ile 21 yy oumlnceki yuumlzyıllardan daha kazanılmış bir doumlnem olabilir mirdquo

gibi sorular tartışılmış ve farklı disiplin ve alanlar bağlamında somut ccediloumlzuumlm

oumlnerileri sunulmuştur

Guumlnuumlmuumlzden 13 yuumlzyıl oumlnceye ait Tuumlrk duumlnyasının ortak yazılı

miraslarından Orhon Yazıtları 120 yıl oumlnce bulunmuş ve bilim duumlnyasının

araştırmasına sunulmuştur Tuumlrkluumlk Biliminin buumltuumln alt bilimlerini ilgilendiren

ve birccedilok alanda uyarı ve oumlnerileri iccedileren yazıtlar uumlzerinden onca zaman geccediltiği

hacirclde buguumln hak ettikleri nitelikte ele alınıp değerlendirilememiştir Bu

Sempozyum yazıtlarda işaret edilen hususlar ccedilerccedilevesinde Tuumlrkluumlk Biliminin

buumltuumln alt bilim dallarında ccedilalışma ve araştırma yapan yurticcedili ve yurtdışından

yuumlzuumln uumlzerinde bilim adamını bir araya getirerek yazıtlar bağlamında hem

guumlnuumlmuumlzde gelinen noktayı hem de 21 yuumlzyılda Tuumlrkluumlk Biliminin yerini

tartışmak ve oumlneriler doğrultusunda youmlntem ve teknikler geliştirmek gerekccedilesi

ile duumlzenlenmiştir

Sempozyumun uzun vadeli amaccedilları arasında

Tuumlrk Duumlnyasının ortak yazılı miraslarından olan Orhon Yazıtları

ekseninde bir ortak Tuumlrkluumlk Bilim iletişim ağı oluşturmak ve bu ağ ile bundan

sonra yapılacak ccedilalışmaların daha geniş kitlelere duyurulmasını ve

paylaşılmasını sağlamak hızla kuumlreselleşmekte olan duumlnya duumlzeninde Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln diğer baskın kuumlltuumlrlere karşı direnme guumlcuumlnuuml harekete geccedilirecek

ccedilalışmaların ortak fikir ve iş paylaşımı ile yapılmasını sağlamaya ccedilalışmak ve

Tuumlrkiye Cumhuriyetirsquonin Avrupa Birliğine uyum suumlrecinde ccedilıkarılan yasalara

halkın desteği ve adaptasyonu iccedilin uygun kuumlltuumlrel hazırlığa yardımcı olacak

youmlntemler oumlnermek ve uygulamak gibi hususlar yer almaktadır

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu hazırlıklarına

2009 yılı Haziran ayında Duumlzenleme Kurulu ve Bilim ve Danışma Kurulunun

oluşturulması ile başlanmıştır Sempozyum Duumlzenleme Kurulu Tuumlrkiyersquodeki

birccedilok uumlniversiteden katılan bilim adamlarından Bilim ve Danışma Kurulu ise

yurticcedili ve yurtdışında alanlarında tanınmış saygın bilim adamlarından

oluşmaktadır Kurul ccedilalışmalarına sempozyum takvimi oluşturarak başlamıştır

Daha sonra yurt iccedili ve yurt dışında ilgili bilim dallarında ccedilalışan

akademisyenlere sempozyum duyurusu gerccedilekleştirilmiştir Sempozyum

kapsamında bildiri konuları ldquoOrhon Yazıtları Uumlzerine Tespitlerrdquo ldquoGuumlnuumlmuumlzde

Tuumlrkluumlk Bilimirdquo ldquoTuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo olarak belirlenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 245

Sempozyum ccedilalışmalarının gerccedilekleştirilebilmesi iccedilin başta Hacettepe

Uumlniversitesi Rektoumlrluumlğuuml olmak uumlzere Tuumlrk Dil Kurumu (TDK) Tuumlrk İşbirliği

ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Tuumlrk Kuumlltuumlr ve Sanatları Ortak

Youmlnetimi (TUumlRKSOY) TC Kuumlltuumlr ve Turizm Bakanlığı TC Başbakanlık

Tanıtma Fonu ELGİNKAN Vakfı TRT ve Hacettepe Uumlniversitesi Guumlzel

Sanatlar Fakuumlltesi Heykel Boumlluumlmuumlrsquone farklı projeler sunulmuş ve ilgili

kurumlarla goumlruumlşmeler gerccedilekleştirilmiştir

Haziran 2009rsquoda daha geniş kitlelere hızla ve aksaklık yaşanmadan

ulaşılabilmesine buumlyuumlk katkı sağlayacak ve sempozyumun buumltuumln işleyişinin

takip edilebileceği bir ağ erişim sayfası tasarımı yaptırmak ve teknik hizmet

almak iccedilin gerekli hazırlıklara başlanmıştır Sempozyuma davet başvuru ve

kabul işlemleri bildiri oumlzeti ve tam metin goumlnderme işlemleri bu sistem

uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Sempozyum takvimi bilimsel ve kuumlltuumlrel program

sempozyum yeri ulaşım ve konaklama bilgileri kabul edilen katılımcılar ve

bildiri başlıkları gibi her tuumlrluuml bilgiye ağ erişim sayfasında detaylı bir şekilde

yer verilmiştir

15 Eyluumll 2009 - 15 Ocak 2009 tarihleri arasında

httpwwworhondan21yuzyilahacettepeedutr ağ erişim sitesi aracılığıyla

goumlnderilen ve Bilim ve Danışma Kurulunun onayı alınarak sempozyum kabul

edilen bildiriler ve bildiri sahipleri 22-26 Şubat 2010 tarihleri arasında ilan

edilmiştir Katılımcıların goumlnderdiği bildiri oumlzetleri Sempozyum Duumlzenleme

Kurulu tarafından incelenmiş ve baskıya hazır hacircle getirilmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları

Enstituumlsuuml ve Tuumlrk Dil

Kurumu işbirliği ile 26-29

Mayıs 2010 tarihleri

arasında gerccedilekleştirilen 3

Uluslararası Tuumlrkiyat

Araştırmaları Sempozyumu

kapsamında Orhon Vadisi

Anıtlarını Yeniden

Yorumlamak temalı bir Taş

Heykel Ccedilalıştayı

duumlzenlenmesi planlanmış ve bununla ilgili olarak gerekli kurumlarla yazışmalar

suumlrduumlruumllmuumlş destekler sağlanmış ve ccedilalıştayda goumlrev alacak heykeltıraşlar

belirlenmiştir

Uumlccediluuml Tuumlrkiyersquoden olmak uumlzere Azerbaycan Başkurdistan Kazakistan

Kırgızistan Moldova Tataristan ve Tıvarsquodan katılan 10 heykeltıraş 10-26

Mayıs 2010 tarihleri arasında Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe Yerleşkesinde

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 246

duumlzenlenen Taş Heykel Ccedilalıştayı kapsamında Orhon vadisinde yer alan anıt

heykel balbal vb eserleri ccedilağdaş bir yorumla yeniden oluşturmuşlardır Ortaya

ccedilıkan yapıtlar Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe Yerleşkesinde Yeşil Vadi

girişinde kalıcı olarak sergilenmektedir Bu ccedilalıştay gerek Tuumlrk Duumlnyası

heykeltıraşlarını boumlyle bir amaccedil doğrultusunda bir araya getirmesi gerek

Tuumlrkluumlk Bilimi alanında duumlzenlenen bir sempozyumla birlikte gerccedilekleştirilmesi

bakımından bir ilktir Heykeltıraşların oumlzverili ccedilalışmaları sonucunda ortaya

ccedilıkan eserler Orhon Vadisinde yer alan arkeolojik heykellerin ccedilağdaş bir

yorumunu iccedilermesi bakımından ayrıca oumlnem taşımaktadır 15 guumlnluumlk suumlre

boyunca Hacettepe Uumlniversitesinde konuk edilen heykeltıraşlar iccedilin

Ankararsquodaki muumlze ve tarihicirc yerlere ve Kapadokyarsquoya ccedileşitli gezi

duumlzenlenmiştir

Sempozyum 26 Mayıs 2010rsquoda Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe

Yerleşkesindeki accedilılış toumlreni ile başlamıştır Accedilış konuşmaları ve ardından Taş

Heykel Ccedilalıştayı belgesel goumlsterimi ile devam eden toumlren 15 guumlnluumlk oumlzverili bir

ccedilalışma sonucunda ortaya konulan ve Orhon Vadisi Anıtlarının yeni yorumları

olan heykellerin accedilılışı ile sona ermiştir Accedilılışta goumlsterilen belgesel TRT

tarafından hazırlanmıştır ve Taş Heykel Ccedilalıştayının tuumlm aşamalarını

goumlstermektedir Belgesele daha sonra accedilılış toumlreni ile ilgili bir boumlluumlm daha

eklenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 247

Sempozyumun bilimsel

oturumları 26-29 Mayıs

2010 tarihleri arasında

Ankara Hilton Otelirsquonde

gerccedilekleştirilmiştir

Bilimsel oturumlarda

Tuumlrkluumlk Biliminin edebiyat

dil tarih sosyoloji

halkbilimi felsefe sanat

tarihi vd dallarında

araştırmalar yapan ve 27

farklı uumllkeden gelen 51

Tuumlrkolog ile Tuumlrkiyersquoden 66

bilim adamı bildiri

sunmuştur

TDK Tuumlrkiyat

Araştırmaları Enstituumlsuuml ve

sempozyum katılımcılarına

ait yayınlar sempozyum

suumlresince bir salonda

sergilenmiştir Farklı uumllke ve

şehirlerden gelen

katılımcıların beraberinde

getirdikleri eserler daha

sonra Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları

Enstituumlsuuml Kuumltuumlphanesine

bağışlanmıştır

Sempozyumda sunulan

Bildirilerde Tuumlrkluumlk

Biliminin geccedilmişteki ve

buguumlnkuuml durumu ile

gelecekte yapılması

gerekenler uumlzerinde

durulmuştur Ayrıca Tuumlrkluumlk

Bilimi araştırmalarında son

derece oumlnemli bir yeri olan

Orhon Yazıtları uumlzerinde

yapılan ccedilalışmalar ele

alınmış ve kimi konular

tartışılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 248

Son oturumda Tuumlrkluumlk Bilimi iccedilin bir veri tabanı oluşturulmasıyla

ilgili oumlneriler bu kapsamda hazırlık aşamasında olan projenin oumlnemi ve hayata

geccedilirilmesi iccedilin işbirliğinin gereklerinden soumlz edilmiştir Oturumda ilk olarak

Tuumlrk Dil Kurumu Başkanı ProfDr Şuumlkruuml Halucirck Akalın kurumun veri

tabanlarını tanıtan bir konuşma yapmış ardından Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml Muumlduumlruuml ProfDr Uumllkuuml Ccedilelik Şavk ldquoTuumlrkluumlk

Bilimi Araştırmalarında 21 Yuumlzyıl Hedeflerirdquo başlıklı konuşmasında alanda

yapılması gerekenleri ve beklentileri dile getirmiştir Bu bağlamda Tuumlrkluumlk

Bilimi araştırmalarında başvurulacak ilk adres olma amacını guumlden alan

yayınlarının en geniş kapsamıyla elektronik ortamda araştırmacıların hizmetine

sunulmasının planlandığı bir veri tabanı kurulması gerekliliği vurgulanmıştır

Ayrıca kurulması planlanan veri tabanının sistem mimarisini oluşturmak

amacıyla Tuumlrkluumlk Bilimi alanında yayın faaliyetini devam ettiren dergi

editoumlrlerinin goumlruumlş ve oumlnerilerinin paylaşılmasını sağlayacak bir ccedilalıştayın

planlandığı hususu uumlzerinde durulmuştur

Kapanış ve Değerlendirme Oturumu

Duumlnyanın doumlrt bir yanından gelerek Orhon Yazıtları ve Tuumlrkluumlk Bilimi

alanında bilgi alışverişinde bulunan gelecekte yapılması gerekenleri tartışan

ccedilok değerli bilim insanları kapanış ve değerlendirme oturumunda

sempozyumun genel bir değerlendirmesini yapmışlardır Her katılımcı

sempozyumu taş heykellerin accedilılışı bilimsel oturumlar sosyal ve kuumlltuumlrel

etkinlikler ccedilerccedilevesinde değerlendirerek sempozyumun kendileri ve Tuumlrkluumlk

Bilimi iccedilin kazanımlarını samimi bir uumlslupla dile getirmişlerdir Tuumlrkluumlk

biliminin 21 yuumlzyıldaki yeri tartışılmış Orhon Yazıtları ekseninde ortak bir

Tuumlrkluumlk Bilim iletişim ağı oluşturularak yapılacak ccedilalışmaların daha geniş

kitlelerce paylaşılmasının sağlanması oumlnerileri ile 21 yuumlzyıl hedeflerine

ulaşmada somut adımlar atılmıştır

Sempozyumda sunulan bildiri metinleri sempozyum bitimini takip eden

iki ay iccedilerisinde Sempozyum Duumlzenleme Kurulursquona ulaştırılmıştır Kurul

tarafından derlenen ve incelenen bildiri metinleri baskıya hazır hacircle

getirilmiştir Bildiriler kitabının 2010 yılı iccedilerisinde yayımlanması

planlanmaktadır Boumlylelikle sempozyumda sunulan bildirilerin kalıcılığı

sağlanacaktır

Sosyal ve Kuumlltuumlrel Etkinlikler

Sempozyum sosyal ve kuumlltuumlrel etkinlikler bakımından son derece

zengin bir iccedilerikle hazırlanmıştır Sempozyum kuumlltuumlrel etkinleri kapsamında

Tuumlrkluumlk Bilimi Anı Gecesi Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik Topluluğu Konseri ve

Beypazarı Gezisi duumlzenlenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 249

Tuumlrkluumlk Bilimi Anı Gecesi

ProfDr Kemal Eraslan ile

ProfDr Mustafa Canpolatrsquoın

başkanlığında gerccedilekleştirilen

gecede Tuumlrkologlar uumlniversite

guumlnlerinden akademik suumlreccedillerine

varıncaya kadar anılarını

katılımcılarla paylaşmıştır

Samimi bir atmosferde devam

eden gecede katılımcıların

tamamına yakını akademik

yaşamlarında iz bırakmış bir

olayı aktarmıştır

Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik

Topluluğu Konseri

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat

Araştırmaları Enstituumlsuuml Kurucu

Muumlduumlruuml ProfDr M Cihat

Oumlzoumlnderrsquoin katkılarıyla kurulan

Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik Topluluğu

sempozyumun ilk gecesinde

katılımcılara konser verdi

Konserde Kafkaslardan Uzak

Asyarsquoya Balkanlardan Orta

Asyarsquoya Anadolursquodan Sibiryarsquoya

uzanan geniş Tuumlrk coğrafyasına

ait tuumlrkuumlleri seslendirildi

Beypazarı Gezisi

Sempozyumun son guumlnuuml olan 29

Mayıs tarihinde 3500 yıllık tarihi

ahşap evleri el sanatları ve

youmlresel yemekleri ile Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln guumlzelliğini ve zevkini

yansıtan Ankararsquonın tarihi ve

turistik ilccedilesi Beypazarırsquona bir

guumlnluumlk gezi duumlzenlenmiştir

Orhon Yazıtlarının Tuumlrk Duumlnyası ve Tuumlrkluumlk Bilimi iccedilin oumlneminin bir

kez daha vurgulanması konu ile ilgili yerli ve yabancı araştırmacıların

Tuumlrkiyersquode buluşması ve bu konuya Tuumlrkiyersquonin oumlnderlik etmiş olması alanda

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 250

guumlccedilluuml bir veri tabanı oluşturma girişiminin hayata geccedilirilmesine youmlnelik ccedilabalar

sempozyumun uumllkemize sağlamış olduğu oumlnemli kazanımlardandır Sunulan

bildirilerde Orhon Vadisinde yer alan yazıtlar ile ilgili bazı yeni okuma

denemelerinden yeni etimoloji oumlnerilerine dek birccedilok yeni goumlruumlş bilim duumlnyası

ile paylaşılmıştır

Sempozyum kapsamında gerccedilekleştirilen Taş Heykel Ccedilalıştayı ile

oluşturulan heykeller Orhon Benguuml Taşlarının ccedilağdaş yorumları Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln somut bir mirası olarak gelecek kuşaklara aktarılması bakımından

son derece oumlnemlidir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 251

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 252

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 253-254

Buumllent BAYRAM (2010) Ccediluvaş Tuumlrklerinin Kahramanlık Anlatmaları

(Alplar) Ankara Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnuuml Araştırma Enstituumlsuuml Yayınları 334 Sayfa

ISBN 978-975-456-099-2

Elccedilin ELİACcedilIK

Ccediluvaş Tuumlrkleri ve edebiyatı uumlzerine

ccedilalışan Dr Buumllent Bayram bu alanda yeni bir

ccedilalışma yayımladı Ccediluvaş Tuumlrklerinin

Kahramanlık Anlatmaları (Alplar)

Kitap araştırmacının 2008 yılında Ege

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuumlnde

tamamlanmış olan Ccediluvaş Tuumlrklerinin

Kahramanlık Anlatmaları İnceleme-Metinler

adlı doktora tezinin yayıma hazırlanmış

hacirclidir

Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnuuml Araştırma Enstituumlsuuml

Yayınları tarafından geccediltiğimiz aylarda

yayımlanan ccedilalışma 334 sayfadır Eser giriş

uumlccedil ana boumlluumlm sonuccedildeğerlendirme metinler

kaynaklar ve dizinden oluşmaktadır

Bayram Rus ve Batılı bilim adamlarının ilgisini en ccedilok ccedileken Tuumlrk

boylarından biri olan Ccediluvaşlarla ilgili Tuumlrkiyersquode yapılan ccedilalışmaların dil ve

inanış uumlzerine yoğunlaştığını Ccediluvaş halk kuumlltuumlruumlnuumln de en az dilleri ve

geleneksel dinicirc inanışları kadar ilgi ccedilekici olduğunu belirttikten sonra kitabının

ccedilalışmasında ele aldığı metinlerle ilgili olarak Tuumlrkiyersquode yapılan ayrıntılı ilk

halk edebiyatı ccedilalışması sayılabileceğini soumlylemiştir

Yazar Oumln soumlzrsquode kitabın konusunu şoumlyle accedilıklar ldquoBu ccedilalışmanın

konusu İdil-Ural boumllgesinde yaşayan Tuumlrk boylarından biri olan Ccediluvaşların

edebiyatında kahramanlık konulu eserler ve bu eserler iccedilerisinde buumltuumln

anlatmalar dikkate alındığında bir buumlyuumlk destanın parccedilası olduğu hissini

uyandıran ve buumlyuumlk bir Ccediluvaş destanı yaratma ccedilabalarının en oumlnemli kaynağı

olan Ulĭp Halapĩsem (Alp Anlatmaları)rsquodirrdquo

Giriş boumlluumlmuumlnde Ccediluvaş Tuumlrklerinin tarihi guumlnuumlmuumlzdeki durumları

Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi Ccediluvaş edebiyatı ve Ccediluvaş Tuumlrklerinin geleneksel dinicirc inanışları

hakkında bilgi verilmiştir Metinler kısmının daha iyi anlaşılabilmesi iccedilin

gerekli bilgiler sunulan Girişrsquote Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi boumlluumlmuumlnde Ccediluvaş Tuumlrkccedilesinin

Genel Ses ve Şekil Oumlzellikleri alt başlığı altında (s 27) verilen 12 oumlzellik

kitabın ilerleyen boumlluumlmlerinde Ccediluvaş diline ait metinlerle karşılaşacak olan

okuyucu iccedilin daha kapsamlı tutulabilirdi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 254

IBoumlluumlmrsquode Ccediluvaş soumlzluuml geleneğinde yer alan anonim epik şiirler

(destanlar beyitler) ve mensur anlatmalar (alp anlatmaları kahramanlık

masalları) hakkında bilgi verilmiştir Ccediluvaş Tuumlrklerinin epik eserleri uumlzerine

Rusya Macaristan ve Tuumlrkiyersquode yapılan ccedilalışmalar derli toplu bir biccedilimde

kronolojik sıralama yapılarak okuyucuya sunulmuştur

II Boumlluumlmrsquode Alp anlatmalarının tuumlr biccedilim ve anlatım oumlzellikleri ele

alınmıştır Ccediluvaş halk edebiyatı terimleri alp anlatmalarının tuumlruuml sorunu ve

diğer tuumlrlerle ilişkisi uumlzerinde durulmuş her bir başlık altında accedilıklayıcı

oumlrnekler verilmiş metinlere goumlndermeler yapılmıştır

III Boumlluumlmrsquode Alp anlatmalarında kahraman alp anlatmalarındaki dinicirc

tarihicirc ve sosyal unsurlar yine metinler boumlluumlmuumlne goumlndermelerle kapsamlı bir

biccedilimde incelenmiştir Geniş betimlemelerin yer aldığı bu boumlluumlmde okuyucunun

zihninde canlandırılan alp anlatmalarındaki kahraman ve anlatmalarla ilgili

diğer oumlgeler kapsamlı biccedilimde accedilıklanmıştır

Sonuccedil-Değerlendirme boumlluumlmuumlnde buraya kadar işlenen konulara ait

genel bir değerlendirme yapılmış ulaşılan sonuccedillar yazar tarafından

oumlzetlenmiştir

Kitabın 163 sayfasından başlayan Metinlerrsquode alp anlatmaları

metinleri transkripsiyon ve Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesine aktarımları ile yan yana

verilmiştir Metinlerin aktarımında genel anlamı yansıtmayı hedefleyen yazar

kimi zaman serbest aktarımı tercih etmiştir Metin kuumlnyelerinin aynı sayfada

dipnotta yer alması bu metinler uumlzerinde ccedilalışma yapacak araştırmacılar

accedilısından yararlı bir uygulamadır Transkripsiyonlu metinler de Tuumlrk dili

araştırmacıları iccedilin kaynak niteliğindedir

Eserin sonunda zengin bir Kaynakccedila (ss 308-320) ve eserde geccedilen oumlzel

adların bulunduğu Dizin kısmı yer almaktadır

Ccediluvaş Tuumlrklerinin soumlzluuml edebiyatını konu alan bu değerli ccedilalışmada

Soumlzluumlk boumlluumlmuumlnuumln yer almadığını goumlruumlyor bir dahaki baskıda bu eksikliğin

giderilmesini diliyoruz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 255-262

Birsen ŞAHİN (2010) Almanyarsquodaki Tuumlrkler Ankara Phoenix Yayınevi 271

Sayfa ISBN 978-605-5738-45-7

Nurtaccedil ERGUumlN

İkinci Duumlnya Savaşırsquondan sonra

sanayileşmiş bazı Avrupa uumllkeleri nuumlfus

artışlarının gerekli seviyede olmamasından

dolayı kalkınmayı sağlayacak iş guumlcuumlnuumln

yetersizliği ile karşı karşıya kalır Bu durum

az gelişmiş uumllkelerden sağlanan iş guumlcuuml

goumlccediluuml ile giderilmeye ccedilalışılır Az gelişmiş

uumllkelerdeki aşırı nuumlfus artışı işsizlik

sorununu ortaya ccedilıkarırken gelişmiş

uumllkelerin iş guumlcuuml isteği hem işccedililer hem de

devletler iccedilin son derece oumlnemli bir hacircl

almaya başlar

Henuumlz tam olarak sanayileşmemiş

tarıma dayalı bir sektoumlr iccedilinde bulunan

Tuumlrkiye aşırı nuumlfusun yol accediltığı işsizlilik

oranının fazlalığı sebebiyle dış uumllkelere

(Almanya Fransa Avusturya Belccedilika

İsveccedil Hollanda gibi Batı uumllkeleri ile Libya Suudi Arabistan Irak Kuveyt İsrail

gibi Kuzey Afrika ve Orta Doğu uumllkeleri) işccedili goumlnderiminde uzun yıllar oumlnemli

bir yere sahip olur Tuumlrkiyersquoden birccedilok uumllkeye işccedili goumlnderimi soumlz konusu

olmasına rağmen goumlccedil meselesinde adı en ccedilok geccedilen uumllke 1960rsquolı yıllarda Batı

Avrupa uumllkeleri ile imzalanan ikili anlaşmaların ilkinin yapıldığı Almanyarsquodır

İkinci Duumlnya Savaşı sonrası ortaya ccedilıkan goumlccedil hareketleri ekonomi

sosyoloji edebiyat vb birden fazla alanda incelenmeye ve araştırılmaya değer

goumlruumllmuumlştuumlr

Goumlccediluumln başladığı ilk yıllardan itibaren ndash oumlzellikle sosyoloji alanında ndash

muumlhim ccedilalışmalar yapılarak bu konu raporlarda makalelerde kitaplarda yerini

alır1 Konuya olan ilgi başlangıccediltaki kadar yoğun olmasa da konuyla ilgili

yapılan değerli ccedilalışmalar devam etmektedir2

1 Abadan-Unat 1964 1971 Aker 1972 Berkay 1988 Erden 1986 Gitmez

19791983 Goumlkdere 1978 Guumlner 1972 Karul 1990 Sanay 1997 Şen ve Koray

1993 Tuna ve Ekin 1966 Tuna 1975 Turan 1997 2 Abadan Unat 2006 Doğan 2006 Gelekccedili ve Koumlse 2009 Kaya ve Kentel 2005

Tezcan 2004 Toksoumlz 2002 2003 2006 Uumlnver 2008

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

256

Almanyarsquodaki Tuumlrkler isimli kitap Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat

Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuumlnde Yardımcı Doccedilent olarak goumlrev yapan Birsen

Şahin3 tarafından hazırlanmış Batı Avruparsquoya Tuumlrk işccedili goumlccediluuml genel başlığı

altında değerlendirilebilecek bir ccedilalışmadır

Bu inceleme Oumln Soumlz Giriş Sonuccedil Değerlendirme ve Kaynakccedila

kısımlarının dışında toplam sekiz boumlluumlmden oluşmaktadır

Eserin Giriş kısmında ldquoAraştırmanın Amaccedilları ve Araştırmanın

Metodolojisirdquo olmak uumlzere iki ayrı başlık bulunmaktadır Bu başlıklar altında

araştırmanın konusu amacı problemleri youmlntemi ndash evren ve oumlrneklemi veri

toplama ve analiz teknikleri ve kullanılan bazı kavramların tanımları ndash anlatılır

Konusu Almanyarsquodaki Tuumlrklerin Almanyarsquoya sosyal entegrasyonu ve ulus oumltesi

bağlarının betimsel duumlzeyde incelenmesi olan ccedilalışmanın amaccedilları ve

problemleri maddeler hacirclinde sıralanmıştır Almanyarsquodaki Tuumlrklerin yeni goumlccedil

yasası ve entegrasyon konusundaki fikirlerin ortaya konması Almanyarsquoda

kalma ya da yurda kesin doumlnuumlş yapma fikrinin tespiti Almanyarsquodaki Tuumlrklerin

sosyal entegrasyon duumlzeylerinin incelenmesi ve ulus oumltesi bağların Tuumlrklerin

iccedilinde nasıl bir yere sahip olduğunun accedilığa ccedilıkarılarak ulus oumltesi etkinliklerin

asimilasyona tepki olarak oluşup oluşmadığının accedilığa ccedilıkarılması ile

Almanyarsquodaki Tuumlrklerin farklı yaşam alanları dacirchilinde duumlşuumlnuumllerek

Almanyarsquodan ve Tuumlrkiyersquoden beklentilerinin ne olduğunun saptanması

ccedilalışmanın Şahin tarafından belirtilen amaccedilları arasında yer almaktadır Bu

ccedilalışmanın alanındaki oumlzguumlnluumlğuuml yakalama bağlamında değerlendirilebilecek

diğer bir amacı ise son zamanlarda konu ile ilgili yuumlruumltuumllen araştırmaların azlığı

sebebiyle henuumlz uumlzerinde derinlemesine duumlşuumlnuumllmemiş olan Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu ve ulus oumltesi bağları konularında yeni bir bakış accedilısı ve

değerlendirme sunmaktır

Yazar ccedilalışmasında evren olarak tuumlm Almanyarsquoyı değil sadece

Duisburg ve Frankfurtrsquou belirler Yoğun Tuumlrk nuumlfusunun bulunduğu Berlin ve

Koumlln gibi yerleşim yerleri daha evvelki ccedilalışmalarda sık sık yer aldığı iccedilin evren

seccediliminin Duisburg youmlnuumlnde olduğu belirtilir

Veri toplama ve analiz teknikleri konusunda ise ccedilalışmada nicel veri

toplama tekniklerinden anket nitel veri toplama tekniklerinden ise yarı

yapılandırılmış goumlruumlşme tekniği kullanılmıştır Bunun yanında sosyal

entegrasyonun oumllccediluumllmesi iccedilin uumlccedil farklı oumllccedilek kullanımı yoluna gidilmiştir

Araştırmanın temelinde yer alan ve tanımlanması gerekli goumlruumllen kavramlar ise

birinci kuşak ikinci kuşak uumlccediluumlncuuml kuşak sosyal entegrasyon asimilasyon ve

ulus oumltesi bağlardır

3 Yazarın konuyla ilgili diğer makaleleri iccedilin bk Şahin 2008 2010

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

257

ldquoAlmanyarsquoda İşccedili Goumlccediluuml Tuumlrklerin Misafir İşccedililikten Gurbetccedililiğe

Yolculuklarırdquo başlığını taşıyan ilk boumlluumlm kendi iccedilinde uumlccedil ayrı alt başlık iccedilerir

İkinci Duumlnya Savaşı sonrası Avruparsquoya doğru başlayan Tuumlrk dış goumlccediluumlnuumln

gelişim suumlreci ve Almanyarsquodaki goumlccedilmen politikaları ile bu politikaların

Almanyarsquodaki goumlccedilmen Tuumlrkler uumlzerindeki etkisi anlatılmıştır Almanyarsquoda

uygulanan goumlccedilmen politikalarının doumlnemlere goumlre goumlsterdiği farklılık 1980rsquoli

yıllar 1990-1993 1998-2000 ve 2007 gibi zaman dilimlerinde karşılaşılan

uygulamaların ayrıntılı bir şekilde ortaya konmasıyla goumlsterilmiştir Yuumlruumltuumllen

goumlccedil politikaları arasında 2007 yılından sonra uygulamaya giren yabancılar

hukuku ve goumlccedil yasasında yapılan değişiklik ndash aile birleşimi yoluyla Almanyarsquoya

girişte yabancı dil bilme zorunluluğu ve vatandaşlık sınavı ndash ve 1990rsquolı yıllarda

belli koşullarla başlayan fakat bir suumlre sonra bazı duumlzenlemelere tabi tutularak

ccedilok kısıtlı bir kullanımı olan ccedilifte vatandaşlık hakkı Almanyarsquodaki Tuumlrkler

uumlzerinde bir baskı yaratmaktadır

Araştırmanın ldquoGoumlccedil Ccedilalışmalarında Asimilasyondan Sosyal

Entegrasyona Geccedilişrdquo başlıklı ikinci boumlluumlmuumlnde goumlccedil ccedilalışmalarında kullanılan

perspektifler anlatılmıştır Bunlar asimilasyon ve entegrasyon teorileridir Goumlccedil

ccedilalışmalarının başlangıccedilta kullandıkları asimilasyon teorisinin ne olduğu

soumlylenmiş ve bu teorinin son yirmi yılda yerini bu ccedilalışmanın da odak

noktalarından biri olan entegrasyona bıraktığı da belirtilmiştir

Goumlccedil konusunda geliştirilen teoriler ndash goumlccedille dolaylı ya da doğrudan ilgili

ndash sosyal entegrasyon alt başlığında ccedilalışmada izlenilen yolu goumlstermesi

sebebiyle accedilıklanma yoluna gidilmiştir Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu konusunda Esserrsquoin sistem entegrasyonu ve sosyal entegrasyon

ayrımı ile ele aldığı entegrasyon teorisinin kullanılmasının yanında sosyal

entegrasyonun gerccedilekleşme şekli konusunda Esserrsquoe eleştirel bir yaklaşımda

bulunulduğu dile getirilmiştir

Teorik bilginin eserde yer aldığı diğer boumlluumlm ldquoSon Doumlnem Goumlccedil

Ccedilalışmalarında Ulus Oumltesicilikrdquo ana başlığına sahip uumlccediluumlncuuml boumlluumlmduumlr

Goumlccedil incelemelerinde asimilasyon entegrasyon ve kuumlltuumlrleşme

teorilerine ek olarak farklı bir bakış accedilısı olarak gelişen ulus oumltesicilik

kavramının tanımı ve kapsamı uumlzerinde durulur bu boumlluumlmde ldquoUlus Oumltesiciliğe

İlişkin Teorilerrdquo alt başlığı ile ulus oumltesicilik ile ilintili ccedileşitli bakış accedilılarının ndash

linear ulus oumltesicilik kaynaklara bağlı ulus oumltesicilik tepkisel ulus oumltesicilik ndash

varlığından ve ulus oumltesicilik kavramı uumlzerinde hacirclihazırda kesin olarak kabul

edilen uzlaşı sağlanan bir teorininse bulunmadığından bahsedilmiştir Bunun

yanında ulus oumltesi olgusunun uygulanacağı ccedilalışmalarda operasyonelleşme

işleminin nasıl olacağının da kesinlik kazanmış bir konu olmadığı accedilıklanır

Şahin bu ccedilalışmada ulus oumltesi bağları accedilıklama girişiminde linear ulus oumltesicilik

ve tepkisel ulus oumltesicilik teorilerinden yararlanmış ulus oumltesi bağların ise

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

258

vatandaşlık ve ulusoumltesi etkinlikler ndash etnik marketler medya Tuumlrkiyersquodeki

yakınları ile ilişkileri Almanyarsquoda yaşadıkları yerler ve komşuluk ilişkileri dinicirc

rituumleller Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sivil toplum oumlrguumltlerine uumlyelikleri ve siyasi

katılımları Almanyarsquodaki Tuumlrklerin tatil tercihleri ve boş zamanları

değerlendirme faaliyetleri ndash olarak ele almıştır

Şahinrsquoin 2007-2008 yılları arasında Almanyarsquoda yaptığı ldquoAlmanyarsquoda

Yaşayan Tuumlrk Goumlccedilmenleri Sorunlarırdquo konulu uygulamalı araştırmanın sonuccedilları

ccedilalışmanın doumlrduumlncuuml boumlluumlmuuml olan ldquoOumlrneklemin Genel Oumlzellikleri ve Tuumlrklerin

Almanyarsquoda Kalma Nedenlerirdquo başlığı ile ele alınmıştır Ayrı başlıklar

oluşturularak toplam doumlrt konu uumlzerinde durulmuştur burada Almanyarsquodaki

Tuumlrklerin sosyo-demografik oumlzellikleri Almanyarsquodaki Tuumlrklerin aile yapısı ve

karar alma suumlreccedilleri Almanyarsquodaki Tuumlrklerin kullandıkları iletişim dili

Almanyarsquoda kalma nedenleri ve Tuumlrkiyersquoye doumlnme isteğinin altında yatan

duumlşuumlnceler

Ccedilalışmanın ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrkler Sosyal Entegrasyon Sağladılar

mırdquo başlıklı beşinci boumlluumlmuumlnde ccedilalışmanın başında teorik temeli verilen

Esserrsquoin sosyal entegrasyon teorisi bağlamında Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu ve entegrasyona bakışları incelenmektedir Almanyarsquodaki

Tuumlrklerin sosyal entegrasyonunun yapısal boyutta kuumlltuumlrel boyutta kimlik

boyutunda ve iletişim boyutunda ne durumda olduğu eldeki verilerden

yararlanılarak sergilenmiştir Buna goumlre katılımcılarla yapılan goumlruumlşmelere de

dayanarak Tuumlrkler entegrasyon kavramından farklı yorumlar ccedilıkarmaktadır

kimilerine goumlre dil bilmek kurallara uymak ve orada bir işte ccedilalışıyor olmak

uyum iccedilin yeterli goumlruumllmekte kimilerine goumlre geleneklerden ve yaşam tarzından

vazgeccedilmekle elde edilecek bir şey olduğu iccedilin Almanların istediği

entegrasyonun gerccedilekleşmesi muumlmkuumln olmadığı savunulmakta kimilerine goumlre

de Almanların entegrasyon politikası olumlu adımları goumlstermektedir

ldquoAsimilasyona Direnccedil ve Ccediloklu Entegrasyona Katkı Olarak Ulus Oumltesi

Bağlarrdquo araştırmanın alanında belirtilmiş yeni goumlruumlşlerin ve değerlendirmelerin

barındığı bir başka boumlluumlmduumlr Almanyarsquodaki Tuumlrklerin ulus oumltesi bağlarına

youmlnelik inceleme ldquoVatandaşlık ve Ulus Oumltesi Aktivitelerrdquo başlıkları altında

verilmiştir Ccedilalışmada Almanyarsquodaki Tuumlrkler uumlccedil farklı gruptan seccedililmiştir

Alman vatandaşı Tuumlrk vatandaşı ve ccedilifte vatandaşhellip Birinci kuşaktan uumlccediluumlncuuml

kuşağa doğru artış goumlsteren Alman vatandaşı ve ndash oumlzellikle - ccedilifte vatandaş

olma durumunun Tuumlrkler arasında bir ayrıcalık muumlhim bir hak olarak

goumlruumllduumlğuuml tespit edilmiştir Araştırmacı 2000 yılından itibaren entegrasyonu

ters youmlnde etkilediği duumlşuumlncesinin savunulmasıyla ccedilifte vatandaşlık hakkının

kaldırılmasına eleştirel bir tavırla yaklaşmakta hatta bu durumun tam tersi

goumlruumlşuuml savunur nitelikte veriler ortaya koymaktadır Boumlylece ccedilifte vatandaşlık

hakkının da Almanyarsquoda yaşayan Tuumlrklerin guumlncel sorunlarından biri olduğu da

ortaya konmuştur ldquoUlus Oumltesi Aktivitelerrdquo alt başlığı ile Almanyarsquodaki

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

259

Tuumlrklerin tuumlketim alışkanlıkları sosyal ilişkileri dinicirc rituumlelleri sivil toplum

oumlrguumltlerine uumlyelikleri siyasi katılımları tatil tercihleri ve boş zamanları

değerlendirme faaliyetleri olarak belirlenen konular diğer goumlccedil ccedilalışmaları ile

karşılaştırıldığında bu konuya daha farklı ve daha ayrıntılı bakışı sağlayacak

maddeleri iccedilermektedir Yurt dışında azımsanmayacak sayıda olan etnik

marketler Alman medyasını takibin yanı sıra Tuumlrk medyasının yuumlksek oranda

kullanımı Tuumlrkiyersquodeki ve Almanyarsquodaki Tuumlrklerle iletişim vazgeccedililmeyen ve

suumlrekli uygulanan dinicirc rituumleller camilerin sadece ibadet yeri olarak

kullanılmasından ziyade pek ccedilok işlevinin olması Tuumlrkiye ile bağlantılı siyasi

katılımlar ve sivil toplum oumlrguumltlerine katılımlar son olarak da tatil tercihlerinin

yine Tuumlrkiye youmlnuumlnde kullanılması Şahinrsquoin Tuumlrklerde ulus oumltesi bağların

varlığı sonucuna ulaşmasına ve bu sonuccedilla entegrasyonun tek youmlnluuml olmasının

aksine oumlzguumln asıl kuumlltuumlrle birlikteliği ile suumlrduumlruumllebilecek ccediloklu sosyal

entegrasyona daha yakın olduğu fikrine ulaşmasını sağlar

ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrklerin Yaşadıkları Sorunlarrdquo yedinci boumlluumlmuuml

oluşturmuştur Anket ve goumlruumlşme sonuccedillarının bir arada kullanılması ile

sorunlar yuumlzdelik dilimlerle tespit edilmiş ve bu sorunların sebepleri uumlzerinde

ayrıntılı olarak durulmuştur Ekonomik zorluklar ve işsizlik( 42) dil

sorunu(15) kuşaklararası ccedilatışma(14) yeni vatandaşlık yasası(10) oumln

yargı ve dışlanma(10) olarak oumlzellikle goumlruumlşmeler ekseninde tespit edilen ve

sebepleri irdelenen sorunlardır

Ccedilalışmanın sekizinci boumlluumlmuuml olan ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrklerin Almanya

ve Tuumlrkiyersquoden Beklentilerirdquo başlığı altında Tuumlrkiye iccedilin iki temel beklenti

tespiti yapılmıştır Bunlardan ilki ccedilifte vatandaşlık hakkının kullanılabilmesi

youmlnuumlnde bir ccedilalışma yapılması ikincisi ise yurt dışındaki Tuumlrkler ile ilgilenecek

bir Avrupa Tuumlrkleri Bakanlığının kurulması talebidir Almanya cephesinden

istenenler ise Tuumlrkiyersquoden de istenen ccedilifte vatandaşlık hakkı goumlccedilmen

politikasının tekrar duumlzenlenmesi ve Tuumlrkccedile derslerinin okullarda kredili olarak

verilmesi şeklindedir

Şahin ccedilalışmanın Sonuccedil ve Değerlendirme boumlluumlmuumlnde ldquoOumlrneklemin

Genel Oumlzelliklerirdquo isimli genel bir başlık altında ccedilalışma boyunca izini suumlrduumlğuuml

problemlerin irdelenmesi yoluyla ortaya ccedilıkan sonuccedillarını vermiştir ldquoDilrdquo

ldquoAile Yapısı ve Karar Almardquo ldquoSağlık İmkacircnlarırdquo ldquoSosyal Entegrasyonrdquo ve

ldquoUlus Oumltesi Bağlar ve Aktivitelerrdquo başlıkların altında sonuccedilların okuyucuya

sunulmasının ardından bir de son olarak oumlneriler kısmı yer almaktadır Şahin

burada Almanyarsquodaki Tuumlrklerle yapılan goumlruumlşmelerden elde edilen sonuccedillar

doğrultusunda ndash ccedilalışmanın temelinde savunulan ndash Tuumlrklerin ccediloklu

entegrasyonuna katkı sağlayabilecek oumlneriler belirlemiştir Buumltuumln goumlccedilmenlere

2000 yılı oumlncesinde olduğu gibi ccedilifte vatandaşlık hakkının tanınması

Almanyarsquoda izlenen goumlccedilmen politikalarının oluşumu aşamasında goumlccedilmenlerin

de duumlşuumlncelerinin alınması ve goumlccedilmenlerce de kabul goumlren politikaların

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

260

geliştirilmesikabuluuml ortak etkinliklerle Tuumlrk ve Almanların bir araya gelerek

ortak bir paylaşımda bulunmalarının sağlanması ve Tuumlrkiyersquonin sadece yurt

dışında yaşayan Tuumlrklerin sorunları ile ilgilenecek yetkili bir kurumunun var

olması Tuumlrklerin ccediloklu entegrasyona katkı sağlayacağı duumlşuumlnuumllen oumlnerilerdir

Birsen Şahin kaleme almış olduğu Almanyarsquodaki Tuumlrkler isimli

ccedilalışmasında alanında bulunan daha oumlnceki ccedilalışmalardan da yararlanarak

Almanyarsquodaki Tuumlrk goumlccedilmenlerin sorunlarını ve mevcut durumlarını ulus

oumltesicilik ve entegrasyon meselesi bağlamında ve daha oumlnce takip edilen

uygulanan ya da kabul goumlren goumlccedil teorileriyle de birlikte değerlendirmiştir Oumlte

yandan bu ccedilalışmanın kapsamını guumlnuumlmuumlzuuml kapsayacak şekilde oluşturup

guumlncel sorunları da belirleyip goumlccedilmen politikasıyla ve goumlccedil sosyolojisiyle ilgili

muumlhim tespitlerde de bulunmuştur Sonuccedil olarak Almanyarsquodaki Tuumlrkler

incelenen konu uumlzerinde uygulanacak teorinin isabetli tercihi ile goumlccedil konusunda

yapılan ccedilalışmaların yanına alanda bir eksikliği kapatacak ve alana yeni bilgiler

sağlayacak oumlzguumln bir ccedilalışmadır

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

261

Kaynakccedila

Abadan-Unat N (1964) Batı Almanyarsquodaki Tuumlrk İşccedilileri ve Sorunları Ankara

DPT Yay

Abadan-Unat N (1971) Federal Almanyarsquonın 1966-67rsquode Geccedilirdiği Ekonomik

Buhran Accedilısından Yabancı İş Guumlcuuml ve Tuumlrk İşccedililerinin Durumu Siyasal

Bilgiler Fakuumlltesi Dergisi XXVII 4

Abadan-Unat N (2006) Bitmeyen Goumlccedil Konuk İşccedililikten Ulus-Oumltesi Yurttaşlığa

İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yay

Aker A (1972) İşccedili Goumlccediluuml İstanbul Sander Yay

Berkay F (1988) Sosyal Değişme Accedilısından Yurt Dışına İş Guumlcuuml Goumlccediluuml Olayı

Malatya

Doğan A G2006) Almanyarsquodaki Tuumlrkler ve Ccedilok Kimlikli Kimliksizleştirme

Batı Avruparsquoda Tuumlrk Dış Goumlccedil Suumlrecinin Guumlncel Boyutları Eskişehir

Anadolu Uumlniversitesi Yay Nu1671

Erden D (1986) İki Uumllkede Yabancılar Derleyen Aysel Oumlztuumlrk İstanbul

Guumlryay Matbaacılık TicLtd Şti

Gelekccedili C ve Koumlse A (2009) Misafir İşccedililikten Etnik Azınlığa Belccedilikarsquodaki

Tuumlrkler Ankara Phoenix Yay

Gitmez A S (1979) Dış Goumlccedil Oumlykuumlsuuml Ankara

Gitmez A S (1983) Yurt Dışına İşccedili Goumlccediluuml ve Geri Doumlnuumlşler İstanbul Alan

Yay

Goumlkdere A Y (1978) Yabancı Uumllkelere İş Guumlcuuml Akımı ve Tuumlrk Ekonomisi

Uumlzerine Etkileri İstanbul Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yay

Guumlner A O (1972) Yurt Dışındaki İşccedililer ve Sorunları Ankara ATO

Araştırma Yay

Karul O (1990) Değişen Avrupa ve Goumlccedilmen Tuumlrkler (Gurbetccedililer) İstanbul

YKY

Kaya A ve Kentel F (2005) Euro-Tuumlrkler Tuumlrkiye İle Avrupa Birliği

Arasında Koumlpruuml muuml Engel mi İstanbul İstanbul Bilgi Uumlniversitesi

Yay

Sanay E (1997) Almanyarsquodaki Yabancı İşccedililer ve Tuumlrk İşccedilileri (Yabancı İşccedililer

Sosyolojisi) Ankara

Şahin B (2008) Almanyarsquodaki Tuumlrk Goumlccedilmenlerin Sosyal Entegrasyonunun

Kuşaklararası Karşılaştırması Kimlik ve Ait Hissetme HUumlTAD

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi Bahar 8 227-

253

Şahin B (2010) İşccedililikten İşverenliğe ZorluZorunlu Yolculuk Almanyarsquodaki

Doumlner ve Market İşletmecisi Tuumlrk Goumlccedilmenler (iccedilinde) Yurt Dışındaki

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

262

Tuumlrkler 50 Yılında Goumlccedil ve Uyum Sempozyumu Ed Murat Erdoğan

Ankara Orion Kitabevi

Şen F ve Koray S (1993) Tuumlrkiyersquoden Avrupa Topluluğursquona Goumlccedil Hareketleri

Koumlln Oumlnel Yay

Tezcan M (2004) Dış Goumlccedil ve Eğitim Ankara Anı Yay

Toksoumlz G (2002) Almanyarsquodaki Tuumlrk Goumlccedilmenlerin İşguumlcuuml Piyasasındaki

Sorunları Muumllkiye 233 101-109

Toksoumlz G (2003) Almanyarsquoda Goumlccedilmen Genccedillerin Eğitim ve İşsizlik Sorunları

Muumllkiye 239 359-370

Toksoumlz G (2006) Uluslar arası Emek Goumlccediluuml İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yay

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ve

Meseleleri I Rapor (F Almanya ve Tuumlrkiyersquonin Emek Arzı ve Talebi

Bakımından Tetkiki) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu 1196

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ve

Meseleleri II Rapor (F Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ile ilgili Organlar

ve Meseleleri) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu 1201

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İşguumlcuuml Akımı ve

Meseleleri III Rapor (F Almanyarsquoda Ccedilalışan Tuumlrk İşccedililerinin

İşledikleri Succedilların Tahlili) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu

1204

Turan K (1997) Almanyarsquoda Tuumlrk Olmak TC Başbakanlık Aile Araştırma

Kurumu Başkanlığı Yay

Uumlnver O C (2008) Otuz Beş Yıllık Goumlccedil ve Buumlrokrasi Tanıklıklarım Ankara

Phoenix Yay

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 263-268

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı (2010) DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik

(Ed) Ankara Pegem Yayınları 329 Sayfa ISBN 978-605-364-050-9

Sibel HATĠPOĞLU

Oumlmruumlnuuml bilime sanata adamış kaleme aldığı eserler ve yetiştirdiği oumlğrencilerle alanına değerli katkılarda bulunmuş akademisyenlere en anlamlı teşekkuumlr yollarından biri de armağan kitabı sunmaktır Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi bu anlamlı teşekkuumlr yolunu benimsemiş ve birbirinden değerli akademisyenlerin alanlarındaki hizmetlerini adlarına duumlzenlenen armağan kitaplarıyla taccedillandırmayı gelenek hacircline getirmiştir

Fakuumlltenin ccedilatısı altındaki boumlluumlmlerden biri olan Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml bu geleneği daha oumlzel kılarak armağan kitaplarını hocalarına sağlıklarında ve goumlrevde bulundukları sırada sunmuştur Boumlluumlmde ProfDr Şuumlkruuml Elccedilin Armağanı ile başlayan saygı

duruşu ProfDr Umay Guumlnay Armağanı ve ProfDr Dursun Yıldırım Armağanı ile devam etmiştir Ayrıca boumlluumlmuumln kuruluşunda değerli katkılarda bulunan Dr Nevin Oumlnberk anısına bir sempozyum duumlzenlenmiş ve bu sempozyumda sunulan bildiriler Nevin Oumlnberk Yeni Tuumlrk Edebiyatı Araştırmaları Sempozyumu adlı kitapta toplanmıştır

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı bu anlamlı teşekkuumlrlerin -şimdilik- sonuncusudur DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik‟in editoumlrluumlğuumlnde hazırlanan armağan kaleme aldığı eserleri ve yetiştirdiği oumlğrencilerle Yeni Tuumlrk edebiyatının rehberlerinden ProfDr Bilge Ercilasun‟a doktora oumlğrencilerince sunulmuş iccedilten teşekkuumlruumln ifadesidir

Geccedilmişte olduğu gibi buguumln de eğitmeye izinden gidenlere ışık tutmaya devam eden ldquoBilge Ercilasun okulurdquona elbette sayısız lisans yuumlksek lisans ve doktora oumlğrencisi devam etmiş bu okul sadece oumlğrencilerine değil alana ilgi duyan tuumlm akademik duumlnyaya kapılarını accedilmıştır Boumlylesine kalabalık bir duumlnyayı tek bir kitaba sığdırmanın imkacircnsızlığından dolayı bu armağanda sınırlar biraz daha daraltılarak hocanın doktora oumlğrencileri bir araya getirilmiştir Armağan kitabı ProfDr Bilge Ercilasun iccedilin duumlzenlenen toplu yemekte ilk doktora oumlğrencisinin elinden kendisine takdim edilmiştir Kitabın girişinde bu sınırlandırmanın gerekliliğinden bahseden DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik hocanın yakın akademisyen ccedilevresinden dostları ve arkadaşlarından

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 264

gelecek yazılardan oluşan ikinci bir armağan kitabının duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuuml de belirtmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml oumlğretim uumlyelerinden DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik‟in kitabın hazırlanma seruumlvenini okurla paylaştığı sunuş yazısıyla başlayan ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı uumlccedil ana boumlluumlmden meydana gelmiştir İlk boumlluumlmde ProfDr Acircbide Doğan tarafından yapılan soumlyleşinin yanı sıra hocanın eşi ve meslektaşı ProfDr Ahmet Bican Ercilasun‟un yazısı ile Ercilasun‟un biyografisi ve yayın listesine yer verilirken ikinci boumlluumlm hocanın doktora oumlğrencilerinden gelen makalelere uumlccediluumlncuuml boumlluumlmse oumlğrencileriyle ccedilekilmiş fotoğraflarına ayrılmıştır

İlk boumlluumlmde yer alan Prof Dr Acircbide Doğan tarafından yapılan soumlyleşi (ss 1-53) ccedilocukluğundan uumlniversite yıllarına akademik yaşamı ve evliliğine edebiyat sinema ve muumlzikle ilişkisine sevdiği yazarlar aktoumlr aktris ve muumlzisyenlere kadar dopdolu geccedilmiş bir hayata dair birinci ağızdan edinilmiş bilgileri iccedilerir Bu samimi soumlyleşinin ardından gelen ProfDr Ahmet Bican Ercilasun‟un ldquoKırk Bir Kere Maşallahrdquo (ss 55-60) başlıklı yazısıyla Bilge Ercilasun‟un duumlnyasına en yakınının kaleminden bir kez daha misafir olunurken DoccedilDr Yalccedilın Ccedilelik‟in ifadesiyle hoş bir uumlslucircpla oumlzel bir tarih [de] yazılmış olur İlk boumlluumlmuumln son sayfaları ise DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik tarafından hazırlanan Ercilasun‟un iş deneyimi youmlnettiği yuumlksek lisans ve doktora tezleri ile yayımlarının katıldığı sempozyum panel ve konferansların doumlkuumlmuumlnuuml sunan kapsamlı bir listeye ayrılmıştır (ss 61-71)

ProfDr Bilge Ercilasun‟un oumlzel hayatı ve akademik yaşamına ışık tutan bu kapsamlı bilgilerin ardından ikinci boumlluumlmde Ercilasun‟un doktora oumlğrencilerince kaleme alınmış on dokuz makaleye yer verilmiştir Modern Tuumlrk şiir roman ve tiyatrosunun yanı sıra Tuumlrk duumlnyası edebiyatlarına dair biyografik ve tematik incelemelerden oluşan bu makalelerin ilki DoccedilDr Nesrin Tağızade Karaca‟ya aittir ldquoİki Şair ve Hapishane ya da İccedileriden- Dışarıya İki Ayrı Bakışrdquo (ss 73-90) adını taşıyan bu makalede bdquohapishane ve edebiyat‟ bdquoiccedileri ve dışarı algısı‟ ile bu algının sebep olduğu bdquoumut‟ ya da bdquoumutsuzluk‟ hacircli‟ tanımlandıktan sonra bu ruh hacirclini yaşamış olan Tuumlrk ve Kazak edebiyatının iki ismi Necip Fazıl Kısakuumlrek ve Mağcan Cumabayulı‟ya ait iki şiirden hareket edilerek ldquohapishanerdquo teması irdelenmiştir

Diğer bir tematik ccedilalışma ise ldquoAydemir ve Pervaneler‟de Tuumlrkccediluumlluumlğuumln İzlerirdquo (ss 91-98) başlıklı makalesiyle Dr Huumlseyin Tuncer‟e aittir Tuncer makalesinin girişinde Ziya Goumlkalp‟ın Turan manzumesi ile başlayarak Ahmet Hikmet Muumlftuumloğlu‟nun Altın Ordu Halide Edip‟in Yeni Turan ve Oumlmer Seyfettin‟in Primo Tuumlrk Ccedilocuğu‟na kadar Tuumlrkccediluumlluumlk hareketinin edebiyat duumlnyasındaki yankılarına değindikten sonra Muumlfide Ferit Tek‟in Aydemir ve Pervaneler adlı romanları uumlzerinde durmuştur Tuumlrkccediluumlluumlk hareketinin desteklendiği bu romanlarda yabancı dille yapılan eğitim ve yabancılarla evlenmenin sebep olduğu yıkıcı sonuccedilların konu edildiğini ifade eden Tuncer yazısının sonunda bu romanlardaki yitirilen genccedillerle Tevfik Fikret‟in oğlu Halucirck arasındaki benzerliğe dikkat ccedilekmiştir

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı

265

Bu makalenin ardından gelen YrdDoccedilDr Abduumllkadir Hayber tarafından kaleme alınan ldquoBalkanlardaki Tuumlrk Halk Edebiyatı ile Modern Edebiyat Arasındaki İlişkilerrdquo (ss 99-110) başlıklı yazıda dikkatler Tuumlrk edebiyatından sonra Balkanlardaki edebicirc faaliyetlere youmlneltilir Makalesinde Balkanlarda halk hikacircyeleri masallar maniler tuumlrkuumllerle yaşamaya devam eden Tuumlrk halk edebiyatı uumlruumlnlerinin yine bu coğrafyada ihtiyaccedil duyulan yeni bir edebiyatın başlangıcına nasıl katkı sağladığını irdeleyen Hayber verdiği şiir tuumlrkuuml ve hikacircye oumlrnekleriyle yazısını desteklemiştir

ProfDr Acircbide Doğan‟ın imzasını taşıyan ldquoBir Genccedillik Romanı Sevgi ve Saygırdquo (ss 111-120) başlıklı makalede genccedillik edebiyatı uumlzerinde durulur Doğan yazısının girişinde uzun yıllar ccedilocuk edebiyatıyla beraber anılan genccedillik edebiyatının tanımı sınırları Batı‟daki gelişimi ve bizim edebiyatımıza yansıması uumlzerinde durduktan sonra bizde genccedillik edebiyatının ilk oumlrneklerinden biri olan Fakihe Odman‟ın Sevgi ve Saygı adlı romanını hem iccedilerik hem de teknik accedilıdan incelemiştir

Roman hakkında kaleme alınmış bir başka makale de DoccedilDr Uumllkuuml Guumlrsoy‟a ait olan ldquoRoman Yazarı Faik Baysalrdquo (ss 121-140) başlıklı yazıdır Romanlarından hareketle Faik Baysal‟ın biyografisi duumlşuumlnce duumlnyası ve edebicirc duruşunun izlerini suumlren Guumlrsoy konu kişi kadrosu zaman ve mekacircn duumlzleminde irdelediği Baysal‟ın roman duumlnyasının insan uumlzerine odaklandığı ve ldquoBizim insanımız kimdirrdquo sorusuna cevap aradığı tespitine varmıştır

Bu makalenin arsından gelen ldquoTanpınar Hakkında Proust‟a Dairrdquo (ss 141-148) başlıklı yazıda Tanpınar ve Marcel Proust arasındaki edebicirc ilişki uumlzerinde durulur Makalenin yazarı olan ProfDr İbrahim Şahin yazısına bu iki ismin ayrılan yanlarını vermekle başlar Proust ve Tanpınar‟ı anlattıkları toplumsal yapı accedilısından kesin ccedilizgilerle ayıran Şahin Fransız burjuvasinin hayatını anlatan Proust‟un bir sınıf romancısı olmasına karşın Tanpınar‟da ne burjuvazi ne de bdquosınıf romancılığı‟ndan bahsetmenin muumlmkuumln olduğunu ifade eder Bu ayrımla başlayan makalede iccedilerik ele alınan temalar ortak ilgi alanları anlatım teknikleri ve zaman yorumu accedilısından Proust‟tan akan nehrin Tanpınar‟a nasıl aktığı ve bu iki roman duumlnyasını nasıl birbirine yaklaştırdığı uumlzerinde durulur

YrdDoccedilDr Mesut Tekşan‟ın ldquoCcedilağdaş Tuumlrk Şiirinde Sayıların Kullanımırdquo (ss 149-166) başlıklı yazısında ise modern şiirimizin ldquoyeni ifade yolurdquo arayışlarından biri olan şiirde sayıların kullanımı uumlzerinde durulur Tekşan yazıyla rakamla ya da hem yazı hem rakamla şiir duumlnyasına dacirchil olan sayıları modern Tuumlrk şairlerinden seccediltiği şiirlerle oumlrneklendirip ccedileşitli şekillerde kullanılan sayıların anlatım imkacircnlarını genişleterek şiir dilini zenginleştirdiği sonucuna varır

Roman ve şiir tuumlruumlnuuml yazar ve şairleri konu edinen makalelerden sonra DoccedilDr Gıyasettin Aytaş ldquoRecep Bilginer‟in İsyancılar Parkta Bir Sonbahar Guumlnuumlyduuml Oyun Bitti Karım ve Kızım Adlı Tiyatro Eserlerinde İnsanrdquo (ss 167-

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 266

176) başlıklı yazısı ile tiyatro edebiyatına eğilir Recep Bilginer‟in doumlrt tiyatro eserinden yola ccedilıkılarak Tuumlrk toplumunun geccedilirdiği sosyal değişim suumlrecine bağlı olarak değişen insan yapısının izlenebileceğini ileri suumlren Aytaş Bilginer‟in goumlzlem kuvvetiyle sosyal sorunların insan uumlzerindeki tesirini başarılı bir şekilde kurgu duumlnyasına yansıttığı sonucuna varır

Kitabın editoumlrluumlğuumlnuuml de yapan DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik ldquoDuumlzyazıları Bağlamında Yahya Kemal‟in Sanatının ve Duumlşuumlnce Duumlnyasının Temelini Oluşturan Değerler ve İkilik Problemirdquo (ss 177- 196) başlıklı makalesinde duumlzyazılarından hareketle Yahya Kemal‟in şair kimliğinin goumllgesinde kalan siyaset ve tarih bilinci millicirc goumlruumlşleri kuumlltuumlr birikimi ve ccedilelişkiler ikilemlerle var olan duygu ve duumlşuumlnce duumlnyası uumlzerinde durur Batılı duumlnya goumlruumlşuuml hayatı ve sanatı algılayış biccedilimine Batı kuumlltuumlruumlne aşina olan Yahya Kemal‟in bir yandan da uumllkenin şartları ve gerccedilekleri karşısında millicirc olandan kopamayarak iki medeniyet dairesi tarafından farklı youmlnlere ccedilekildiğine dikkat ccedileken Yalccedilın Ccedilelik bu durumun Kemal‟in sanatına ikilem olarak yansıdığı tespitine varmıştır

Sonraki makalenin sahibi DoccedilDr Gonca Goumlkalp Alpaslan ldquoModern Tuumlrk Edebiyatında Kadın İmgesi ve Kadın Yazarlar Hakkında Kısa Bir Değerlendirmerdquo (ss 197-210) başlıklı yazısında Halk ve Divan şiirine konu olan kadına kısaca değindikten sonra Tanzimat edebiyatından başlayarak guumlnuumlmuumlze dek uzanan tarihicirc seyirde edebicirc eserlere yansıyan kadın imgesi ve zamanla kendisine okur ve yazarşair olarak yer edinebilen kadın kimliği uumlzerinde durur kadın yazarlar hakkında değerlendirmelerde bulunur Bu değerlendirmelere goumlre kadın ve kadınlık sorunlarının işlenmesi de ldquokadın okurrdquo kavramının ortaya ccedilıkması da Tanzimat Doumlnemi‟ne denk gelir ve Cumhuriyet‟in ilk yıllarından itibaren bilinccedilli kadın nuumlfusuyla guumlccedillenen kadın imgesi de kadın okuryazarşairler de edebiyat duumlnyasında yuumlkselişe geccediler

Halide Edip‟in Sinekli Bakkal adlı romanındaki kadın karakterlerden hareketle kadın kimliği uumlzerinde durarak kadın problemine odaklanan bir başka makale de Dr Eunkyung Oh‟un kaleme aldığı ldquoKadın Kimliğinin Oluşması ve Mekacircn-Aşk İlişkileri Halide Edip Adıvar‟ın Sinekli Bakkal‟ı Uumlzerine Bir Ccedilalışmardquo (ss 211- 226) başlıklı yazıdır Makalesinde Sinekli Bakkal‟ın başkişisi Rabia‟nın yaşadığı mahalleden ccedilıkıp konak hayatıyla tanışması ve evliliğiyle lehine doumlnen negatif unsurlar uumlzerinde duran Dr Oh kadın kimliğinin oluşmasında mekacircn ve evliliğin ne derece etkili olduğunu vurgulamıştır

ldquoOumlze Doumlnuumlş ve Yeniden Dirilişin Muumljdesi- Yeni Bir Neslin Romanı Nuh Tufanırdquo (ss 227-246) adını taşıyan ve DoccedilDr Salim Ccedilonoğlu tarafından kaleme alınan makalede ise baskıcı Sovyet rejiminin oumlrf ve acircdetlerini inanccedillarını değerlerini unutturarak ldquomankurtlaştırmardquoya ccedilalıştığı Tuumlrkmenlerin verdiği muumlcadeleye edebicirc duumlnyadan yaklaşılmıştır Makalesinde ccedilağdaş Tuumlrkmen edebiyatının oumlnde gelen yazarlarından biri olan Annaguli Nurmemmet‟in Tuumlrkmen insanının gelenek ve goumlrenekleri kuumlltuumlruuml hayata bakışı ve onurlu savaşını konu edindiği Nuh Tufanı isimli romanı uumlzerinde

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı

267

duran Ccedilonoğlu iccedilerik ve soumlylem duumlzeyinde irdelediği romanı oumlze doumlnuumlş ve yeniden dirilişin muumljdesi olarak nitelemiştir

Bu yazının ardından gelen DoccedilDr Melahat Pars‟ın imzasını taşıyan ldquoUyanış Ccedilağı Bulgar Edebiyatında Poemrdquo (ss 247-254) başlıklı makalede destansı ve lirik oumlzellikler taşıyan kahraman ve vatansever simaların oumln planda olduğu Uyanış ccedilağı poemalarının Bulgar edebiyatındaki tesiri irdelenmiştir

DoccedilDr Mehmet Narlı‟ya ait olan ldquoRomanda Sosyal Gerccedilekccedililiğin Koumlyluumlleriİşccedililerirdquo (ss 255-266) adlı makalede ise bir doumlnem edebiyatımıza kuvvetle tesir eden sosyal gerccedilekccedililiğin koumlyluuml ve işccedilileri bunların hayatlarını yaşam tarzlarını problemlerini malzeme olarak kurgu duumlnyasına taşıyan yazarlar ve eserleri uumlzerinde durulmuştur

Dr Belkıs Sanay tarafından kaleme alınan ldquoTuumlrk Romanında 1950-1960 Arasında Gecekondu Sorunurdquo (ss 267- 280) başlıklı makalede Orhan Kemal‟in Bir Filiz Vardı ve Evlerden Biri Faik Baysal‟ın Rezil Duumlnya Tarık Dursun K‟nın Rızabey Ailevi ve Oktay Akbal‟ın Garipler Sokağı adlı romanlarından yola ccedilıkılarak koumlyluuml ve işccedililerden sonra romana konu olan kentlerin kenar mahallerinde yaşayan insanlar ve onların sorunları ele alınmıştır

Tuumlrk duumlnyası edebicirc uumlruumlnlerini irdeleyen makalelerden biri de Yrd Doccedil Dr Bayram Yıldız‟a ait olan ldquoDeniz Kıyısında Koşan Koumlpek‟te Neslin Devamı ve Susuzlukrdquo (ss 281-294) adlı yazıdır Girişte Cengiz Aytmatov ve romancılığı hakkında kapsamlı bilgiler veren Yıldız Aytmatov‟un konu kişiler duumlnyası zaman ve mekacircn bakımından diğer eserlerinden farklı olan romanı Deniz Kıyısında Koşan Koumlpek uumlzerinde durur Bu romanda neslin devamı ve susuzluk bağlamında altı ccedilizilen insanoğlunun tabiata karşı verdiği ezelicirc muumlcadele ve ccedilaresizliğine dikkat ccedileker

YrdDoccedilDr Huumlseyin Doğramacıoğlu tarafından kaleme alınan ldquoTarihicirc Doğrular Ekseninde Cem Sultan Tragedyasına Kısa Bir Bakışrdquo (ss 295-304) başlıklı makale tiyatro edebiyatı hakkında yazılmış ikinci makaledir Makalesinde Turan Oflazoğlu‟nun Cem Sultan tragedyasını vaka terkibi tarihicirc doğrular ve sapmalar ile şahıslar tipolojisi accedilısından inceleyen Doğramacıoğlu Oflazoğlu‟nun tarih ccedilizgisinden sapmadığı tespitini yapmıştır Makalede ayrıca Cem Sultan tragedyası gibi tarihle edebiyatı harmanlayan eserlerin genccedillerin eğitimindeki oumlnemine de dikkat ccedilekilmiştir

Son iki yazı Dr Refika Altıkulaccedil Demirdağ ve Canan Oumlktemgil Turgut‟a aittir Dr Refika Altıkulaccedil Demirdağ ldquoBeşir Fuat ile Menemenlizade Mehmet Tahir Arasındaki Tartışmada Romantizm ve Realizmin Keşfirdquo (ss 305-314) adlı makalesinde bu iki isim arasında cereyan eden tartışmanın Osmanlıda henuumlz tam olarak bilinmeyen romantizm ve realizm akımlarının tanınmasında bir başlangıccedil olduğunu vurgulamıştır

Canan Oumlktemgil Turgut‟un kaleme aldığı ldquoNamık Kemal‟in Vacircveylacirc Adlı Şiirinde Vatan Anlayışırdquo (ss 315-321) başlıklı makalede ise adı geccedilen şiir Namık Kemal‟in siyasi anlayışı ve vatan duumlşuumlncesi accedilısından yorumlanmış ve

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 268

bu şiirin Şinasi ile Ziya Paşa‟nın başlattığı Divan edebiyatını yıkma girişiminde Divan edebiyatının bayrağını indiren son hamle olduğu da vurgulanmıştır

Doktora oumlğrencilerinin ortak teşekkuumlruumlnuumln meyvesi olan ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı edebiyat ummanında ve akademik hayatta izinden yuumlruumlyenlere rehberlik etmeye devam eden ldquoBilge Ercilasun Okulurdquo na bir saygı duruşu olduğu gibi alanında yetkin isimlerce kaleme alınmış pek ccedilok değerli yazıya da ev sahibi olmuştur

HACETTEPE UumlNİVERSİTESİ

TUumlRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (HUumlTAD)

Amaccedil ve Kapsam

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2004 Guumlz doumlneminden

itibaren yayımlanan Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuumlnuumln yayın

organıdır Dergi hakemli suumlreli ve yerel nitelikte olup disiplinlerarası bir yaklaşımla

Tuumlrkluumlk bilimi alanı ile bağlantılı sosyal kuumlltuumlrel ekonomik politik vb iccedilerikli tarihsel

veya ccedilağdaş konularda oumlzguumln nitelikte kuramsal veveya uygulamalı araştırma ve

incelemelere yer verir Kısaltılmış adı HUumlTAD olan dergi Bahar ve Guumlz sayıları olmak

uumlzere yılda iki kez yayımlanır

Değerlendirme

Yayımlanmak uumlzere goumlnderilen yazılardan Yayın Kurulunun oumln

değerlendirmesi sonucunda uygun bulunanlar incelenip raporlandırılmak uumlzere iki alan

uzmanına goumlnderilir Her iki raporun da olumlu olduğu durumlarda yazı dergiye kabul

edilir raporlardan biri olumsuz ise uumlccediluumlncuuml bir uzmanın goumlruumlşuumlne başvurulur Hakkında

iki olumsuz rapor duumlzenlenmiş yazılar dergide yer alamaz Yazarların Yayın Kurulu

veya uzmanların eleştiri değerlendirme ve oumlnerilerini dikkate almaları beklenir ancak

yazarlar da raporları inceleyip kendi goumlruumlşlerini bildirme hakkına sahiptir Dergiye

goumlnderilen yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez Yayımlanan

yazılardaki goumlruumlşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir

Genel Kurallar

İletişim Yazarlar her tuumlrluuml haberleşmeyi aşağıdaki adresle yapmalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

Beytepe Yerleşkesi 06532 Ankara

Tel + 903122976771-2

Belgeccedil + 903122977171

E-posta hutadhacettepeedutr

Yazarların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Yazılar hutadhacettepeedutr e-posta adresine goumlnderilmelidir Oumlzel ccedileviri

yazı iccedileren metinlerde kullanılan yazı tipleri de (PC uyumlu) e-posta iletisine

eklenmelidir

HUumlTADrsquoa goumlnderilen yazıların daha oumlnce yayımlanmamış olması ya da aynı

anda başka bir yayın organına goumlnderilmemesi gerekir Bilimsel bir toplantıda sunulan

bildiriler ayrıca belirtilmek ve daha oumlnce yayımlanmamış olmak koşuluyla kabul

edilebilir

Başlık 12 soumlzcuumlğuuml geccedilmemeli koyu ve buumlyuumlk harflerle yazılmalı ikinci

dildeki karşılığı baş harfleri buumlyuumlk olmak uumlzere koyu ve kuumlccediluumlk harflerle İngilizce oumlzetin

oumlncesinde yer almalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

270

Yazar Adı Başlığın altında sağ tarafta ve soyadı buumlyuumlk harflerle bold

yazılmalı yazarın unvanı ve ccedilalıştığı yeri italik olarak bir yıldızla soyadına

ilintilendirilerek ilk sayfanın altında verilmelidir

OumlzetAbstract En az 50 en ccedilok 200 soumlzcuumlk arasında ve yazının oumlzuumlnuuml verecek

tarzda hazırlanmalıdır Oumlzet iccedilinde alıntı kaynak şekil ccedilizelge vb bulunmamalıdır Her

yazı iccedilin Tuumlrkccedile ve İngilizce olmak uumlzere iki oumlzet hazırlanmalıdır ancak yazılar bu

dillerden farklı bir dilde hazırlanmış ise ilgili dilde uumlccediluumlncuuml bir oumlzete yer verilmelidir

Oumlzetler iccedilerik youmlnuumlnden birbirinin aynı olmalıdır

Anahtar Soumlzcuumlkler Oumlzetin hemen altında en az 5 en fazla 10 anahtar soumlzcuumlk

verilmelidir Anahtar soumlzcuumlkler Tuumlrkccedile İngilizce ve varsa uumlccediluumlncuuml dilde hazırlanmalıdır

Makale Metni Yazılar genişliği 165 cm yuumlksekliği 235 cm boyutundaki

kağıtlara bilgisayarda 15 satır aralıkla ve 11 punto yazılmalı sayfa kenarlarından 25ar

cm boşluk bırakılmalı ve ikinci sayfadan başlayarak (başlık sayfası birinci sayfa olarak

dikkate alınmak kaydıyla) sayfa numarası verilmelidir Yazılar ortalama 10000

kelimeyi geccedilmemeli MS Word programında ve Times New Roman veya benzeri bir

yazı karakteri ile yazılmalıdır Paragraf başlarında tab tuşu paragraf aralarında enter

tuşu kullanılmamalıdır

Kaynak Goumlsterme

Kaynak goumlsterme APA atıf stilinin 5 edisyonuna (American Psychological

Association 5th edition) goumlre yapılmalıdır Alıntılar ve atıflar iccedilin kaynak verme

dipnot şeklinde değil metin iccedilinde kısa atıf sistemi kullanılarak yani (Tekin 1988 s

68) (Davletov 2008 ss 83-85) şeklinde goumlsterilmeli ve kaynaklar yazı sonunda

alfabetik duumlzende tam kuumlnye hacirclinde sıralanmalıdır

Kitaplar iccedilin

Yazar Soyadı Adının ilk harfi (yıl) Kitap adı Basıldığı Yer Yayınevi

Tekin T (1988) Orhon Yazıtları Ankara TDK Yayınları

Makaleler iccedilin

Yazar Soyadı Adının ilk harfi (yıl) Makale adı Suumlreli yayının tam adı Cilt numarası

(Sayı numarası) Sayfa aralıkları

Davletov T B (2008) Eski Tuumlrklerde Toplumsal Siyaset Anlayışı Hacettepe

Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 20081(8) 81-101

APA atıf stiline youmlnelik diğer oumlrnekler iccedilin bk

httpwwwliueducwiscwplibraryworkshopcitapahtm

Alıntılar

Uumlccedil satırdan az alıntılar satır arasında ve tırnak iccedilinde uumlccedil satırdan uzun alıntılar

ise satırın sağından ve solundan birer santimetre iccedileride blok halinde 10 puntoyla tek

satır aralığıyla verilmelidir

Dipnot

Kaynak goumlsterme dışında kalan ve makalenin ana konusu ile dolaylı bağlantısı

olan accedilıklamalar birden başlayarak dipnot kullanmak suretiyle yapılabilir Dipnotlar

verildiği sayfanın altında 10 puntoda yazılmalıdır

Yazım Kuralları 271

Tablo ve Şekiller Her tablo tablo numarası ve adını iccedileren bir başlık

taşımalıdır Gerekliyse semboller iccedilin yapılacak accedilıklamalar tablonun hemen altında

goumlsterilmelidir Şekil accedilıklamaları numaralandırılmalı ve sırasıyla dizilmelidir

Hazırlanan tablo ve şekiller belirtilen sayfa boyutlarını aşmamalı ve metin iccedilerisinde yer

alacakları boumlluumlme duumlzguumln bir şekilde yerleştirilmelidir

Yayına konulacak resimlerin profesyonel nitelikte ccedilizim veya fotoğraflar

olması gerekir Şekil sayısı yazar ve konu her şeklin altında accedilık bir biccedilimde

belirtilmelidir Elektronik ortamdaki siyahbeyaz iki renkli ve renkli resimlerin oumllccediluumlleri

verildikten sonraki son ccediloumlzuumlnuumlrluumlğuumlnuumln 300 dpi ccedilizgi ccedilizimlerinin ise 800-1200 dpi

olması gerekir Yazıya konulan resimler gif veya jpeg formatlarında olmalıdır

Dil ve Yazım

HUuml Tuumlrkiyat Araştırmaları dergisinin dili Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesidir fakat Yayın

Kurulu uygun goumlrduumlğuuml takdirde derginin uumlccedilte biri oranında başta Tuumlrk Dilleri olmak

uumlzere İngilizce Fransızca Almanca ve Rusccedila yazılara da yer verebilir Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi

ile yazılan makalelerin yazım kuralları bakımından Tuumlrk Dil Kurumunun yuumlruumlrluumlkteki

Yazım Kılavuzursquona uygun olması gerekir

Telif Hakkı

Yazar HUuml Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisirsquonde yayımlanmış yazısının telif

hakkını Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuumlne devretmiş olduğunu

kabul eder Dergide yayımlanan yazıların yayıncının yazılı izni olmadan tamamı veya

bir kısmı herhangi bir yolla ccediloğaltılamaz Dergide yer alan yazılar resim ve şekiller

uumlccediluumlncuuml şahıslar tarafından ancak kaynak goumlsterilmek suretiyle alıntılanabilir Resim

tablo şekil ve benzerlerinin ccediloğaltılması iccedilin gerekli iznin sağlanması yazarın

sorumluluğundadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

272

  • 0-) Başlangıccedil sayfaları 13 dergi
    • Yazarlar
    • CcedilOBAN Sevgi ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml
    • Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi
    • East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and a Matter of Culture 7
    • Biray Ccedilakmak
    • Sevgi Ccediloban
      • 1-Refika ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ
      • 2-Uwe BLAumlSING
      • 3-Biray Ccedilakmak
      • 4-UumlLKUuml CcedilETİNKAYA
      • 5- Sevgi Ccediloban
      • 6- Oumlmer Delikgoumlz
      • 7-Cahit Gelekci
      • 8-Selda Guumlner
      • 9-Şevket OumlKTEN
      • 10-Hasan SANKIR
      • 11-Veysel ŞAHİN
      • 12-Orcun Unal
      • 13-Mikail
      • 14-Elccedilin ELİACcedilIK tanıtma
      • 15-Nurtaccedil Erguumln Tanıtma
      • 16-Sibel HATİPOĞLU tanıtma
      • 17-DergiHakkinda
Page 2: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK

Bu Sayının Hakemleri

ProfDr İsmail Hakkı AKSOYAK (Gazi Uumlniversitesi)

ProfDr Uumllkuuml CcedilELİK ŞAVK (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr Acircbide DOĞAN (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr Aylin GOumlRGUumlN BARAN (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr Mehmet OumlZ (Hacettepe Uumlniversitesi)

ProfDr İsmail PARLATIR (Ankara Uumlniversitesi)

ProfDr Semih TEZCAN (Bilkent Uumlniversitesi)

ProfDr M Demet ULUSOY (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Hayati BEŞİRLİ (Gazi Uumlniversitesi)

DoccedilDr Saime Selenga GOumlKGOumlZ (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Uumllkuuml GUumlRSOY (Gazi Uumlniversitesi)

DoccedilDr Fatma S KUTLAR OĞUZ (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Mehmet OumlZDEN (Hacettepe Uumlniversitesi)

DoccedilDr Nesrin TAĞIZADE KARACA (Başkent Uumlniversitesi)

DoccedilDr Huumllya TAŞ (Ankara Uumlniversitesi)

DoccedilDr Guumll TUNCcedilEL (Gazi Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr R Bahar AKARPINAR (Hacettepe Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Erdal AKSOY (Gazi Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Goumlkhan KOumlKTUumlRK (Akdeniz Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Fatih MUumlDERRİSOĞLU (Hacettepe Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Serdar SAĞLAM (Hacettepe Uumlniversitesi)

YrdDoccedilDr Şeref ULUOCAK (Ccedilanakkale Onsekiz Mart Uumlniversitesi)

Dr Buumllent GUumlL (Hacettepe Uumlniversitesi)

Yazarlar

ALICcedil Fulya İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tuumlrk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Yuumlksek Lisans Oumlğrencisi

ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ Refika YrdDoccedilDr Aksaray Uumlniversitesi

BLAumlSING Uwe ProfDr Leiden Uumlniversitesi

CENGİZ Mikail ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

CcedilAKMAK Biray YrdDoccedilDr Uşak Uumlniversitesi Fen-Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Boumlluumlmuuml

CcedilETİNKAYA Uumllkuuml YrdDoccedilDr Ankara Uumlniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

CcedilOBAN Sevgi ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

DELİKGOumlZ Oumlmer Fatih Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tuumlrk Dili Boumlluumlmuuml Oumlğretim Goumlrevlisi

ELİACcedilIK Elccedilin ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

ERGUN Nurtaccedil Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yuumlksek Lisans Oumlğrencisi

GELEKCcedilİ Cahit DoccedilDr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

GUumlNER Selda ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Boumlluumlmuuml

HATİPOĞLU Sibel ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

OumlKTEN Şevket YrdDoccedilDr Harran Uumlniversitesi Fen-Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

OumlZGUumlN Tevfik Orccedilun ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

SANKIR Hasan Dr

ŞAHİN Veysel ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

UumlNAL Orccedilun Beykent Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu

YAMAN Guumllhan ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

Tuumlrkiyat Araştırmaları Yıl 7 Sayı 13 Guumlz 2010

İCcedilİNDEKİLER Refika Altıkulaccedil Demirdağ Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and a Matter of Culture 7

Uwe Blaumlsing Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden On the Blood-Stained Past of a Dough Scraper 21

Biray Ccedilakmak Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi A Micro-history Analysis of Samples of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu Villages Based on Tahrir Defters 41

Uumllkuuml Ccediletinkaya Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları Reflections of Ottoman Period Womenrsquos Accessories and Toiletries on Divan Poetry 61

Sevgi Ccediloban Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyenin Bilim Politikası 1990-2010 Doumlnemi Science Policy of Turkey in the Development Plans of the State Planning Organization The Period of 1990-2010 91

Oumlmer Delikgoumlz Fulya Alıccedil Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki Kimi Semboller Some of the Symbols Used on Cemeteries of Muslim and Non-Muslim in Ottoman İstanbul 113

Cahit Gelekccedili Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları The Social-Occupational Life Status of Turkish Women Living in Belgium 133

Selda Guumlner Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslacircm Roumlnesansırdquo ldquoIslamic Renaissancerdquo as a Metaphor andor Reality 149

Şevket Oumlkten ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi Being Between ldquoOld Homelandrdquo and ldquoNew Homelandrdquo or Both ldquoInsiderdquo and ldquoOutsiderdquo Social Integration of Afghani-Ozbeks Residing in Ceylanpınar (SanlıurfaTr) 167

Hasan Sankır Osmanlı İmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme A Sociological Evaluation of the Role of Coffeehouses in the Process of Publicity Formation in Ottoman Empire 185

Veysel Şahin Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler Criticisms on Poetry Theatres Newspapers in Namık Kemalrsquos Letters 211

Orccedilun Uumlnal Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler Observations on the 40th Irk of Irk Bitig 233

TANITMALAR

Mikail Cengiz Tevfik Orccedilun Oumlzguumln Guumllhan Yaman Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyıl konulu 3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 243

Elccedilin Eliaccedilık Ccediluvaş Tuumlrklerinin Kahramanlık Anlatmaları (Alplar) 253

Nurtaccedil Erguumln Almanyarsquodaki Tuumlrkler 255

Sibel Hatipoğlu ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı 263

Yazım Kuralları 269

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 7-20

ABDUumlLHAK HAcircMİD TARHANrsquoIN ESERLERİNDE DOĞU-BATI

KARŞILAŞTIRMASI VE KUumlLTUumlR MESELESİ

Refika ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ

Oumlzet

Abduumllhak Hacircmid Tarhan eserlerinde Doğu ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml

karşılaştırır Hacircmid uzun yıllar yurt dışında yaşamıştır Bu nedenle Doğu insanı

ile Batı insanı arasındaki farkları goumlzlemlemiştir Eserlerinde Batılılar

materyalist ve ccedilıkarlarına duumlşkuumln insanlardır Doğulular ise manevi değerleri ile

oumlne ccedilıkarlar Bu nedenle de zayıftırlar Hacircmid eserlerinde ne Doğulu ne de

Batılıdır O yalnız ve duumlşuumlnceli bir şair olarak oyunlarında karşımıza ccedilıkar

Bunun nedeni iccedilinde yetişmiş olduğu Tuumlrk kuumlltuumlruumlduumlr Hacircmid uzun yıllar yurt

dışında yaşamış olmasına rağmen kendi kuumlltuumlruumlnuumln izlerini eserlerine taşımıştır

Anahtar kelimeler Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tuumlrk edebiyatı Doğu

Batı kuumlltuumlr

East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and

a Matter of Culture

Abstract

Abduumllhak Hacircmid Tarhan compares and contrasts the cultures of the east

and west in his works Hacircmid had lived many years abroad So he observed the

differences between Eastern and Western people For him Western people are

selfish and materialist in his works Eastern people come forward human values

So they are weak Hacircmid is neither western nor eastern person in his works We

met him that he is alone and thoughtful poet in his plays This is because he has

trained in Turkish culture Although Hamid who lived many years abroad their

work has carried the signs of their own culture

Key words Abduumllhak Hacircmid Tarhan Turkish literature East West

culture

Giriş

Tuumlrk edebiyatının ccedileşitli doumlnemlerinde ccedileşitli yazarlar eserlerinde Doğu

ile Batıyı karşılaştırmışlar ve daha ccedilok zıt youmlnlerini tartışma konusu

yapmışlardır Abduumllhak Hacircmid Tarhan da eserlerinde Doğu ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml

karşılaştırır Hacircmid‟in yaptığı bu karşılaştırmanın iccedileriğini anlamak eserlerini

daha iyi anlayabilmemizi sağlayacaktır Bazı eleştirmenler Hacircmid‟in bir batılı

goumlzuumlyle olayları değerlendirdiği ve Batı felsefesinden etkilendiği youmlnuumlnde

yorumlar yapmaktadır1 Bize goumlre Hacircmid‟in yetişme koşulları bulunduğu

ccedilevrelerin ccedileşitliliği hayal guumlcuumlnuumln hem Doğu hem de Batı kuumlltuumlruumlnuumln

etkisinde kalmasını sağlamıştır Aslında Doğu-Batı karşılaştırmasını yapmaya

1 Bkz Boumlluumlkbaşı 1984

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 8

kalkıştığımız zaman Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln yerini tam olarak ikisinin de

karşılamadığını soumlyleyebiliriz Hacircmid‟in de bu kuumlltuumlr iccedilindeki yerinin oldukccedila

karmaşık youmlnleri olduğunu duumlşuumlnmekteyiz Ahmet Hamdi Tanpınar da

Hacircmid‟in Doğu ile Batı kuumlltuumlruuml arasında kalması nedeniyle eserlerinde daima

bir cezir ve med halinde geccedilişler olduğunu soumlyler

Başka bir sebep de garpla şarkın ortasında kalmasıdır Arap belacircgatiyle

Avrupa şiir modaları onda acircdeta ccedilarpışır Şimdiden soumlyleyelim ki

bdquoMakberrdquoin ve ldquoEşberrdquoin devirlerinde sevilen birccedilok yerleri eski

belacircgatin kaidelerine harfi harfine bağlandığı yerlerdi Buna mukabil

garbı goumlz oumlnuumlnde tuttuğu zamanlar ise ccedilok defa muhtevanın peşinde

yuumlruumlmekle yetinmiştir (Tanpınar 2001 s 515)

Hacircmid‟in eskiden kopamadan yeniye doğru youmlnelmesi onun en oumlnemli

oumlzelliklerinden biridir Bunun nedenini kuumlltuumlr meselesine bağlamaktayız

Mehmet Kaplan kuumlltuumlr denilince daha ziyade bir milletin tarihi boyunca

yarattığı eserlerin anlaşıldığını belirtmektedir (Kaplan 2007 s 83) Kaplan

şoumlyle der

Kuumlltuumlruuml teşkil eden unsurların hemen hepsi tarih iccedilinde asırlar boyunca

nesillerin işlemesi ile meydana gelir ve muumlkemmeliyete ulaşır Dil

edebiyat musikicirc mimaricirc din ve devlet muumlesseselerini inceleyince bu

vacirckıayı accedilıkccedila goumlruumlruumlz Tarih binlerce yıllık deneme ve hayat

tecruumlbesinin mahsuumlluumlduumlr (Kaplan 2007 s 83)

Ziya Goumlkalp de ldquokuumlltuumlr yalnız bir ulusun dinsel ahlacirckicirc hukuksal

kurgusal sanatsal dilsel iktisadicirc ve bilimsel hayatlarının uyumlu bir

toplamıdırrdquo (Goumlkalp 2007 s 39) der Ayrıca Goumlkalp kuumlltuumlruumln halkın

gelenekleri yerleşmiş goumlrenekleri oumlrfleri soumlzluuml ya da yazılı edebiyatı dili

muumlziği ahlacirckı sanatsal ve ekonomik uumlruumlnleri olduğunu da belirtir (Goumlkalp

2007 s 105) Bu tanımlardan yola ccedilıkarak kuumlltuumlruumln tarihsel bir birikim

olduğunu ve bireyin bu birikimi toplumdan doğrudan doğruya eğitim yoluyla

aldığını soumlyleyebiliriz

Hacircmid‟in yaşadığı doumlnemlerle yaşadığı mekacircnlar onun Doğu ile Batı

kuumlltuumlruumlnuuml karşılaştırmasını sağlamıştır Hacircmid‟in eserlerinde Batı‟nın Doğu

uumlzerindeki etkisi genellikle olumsuz youmlndedir Hacircmid bunu daha ccedilok

İngilizler‟in Hintliler uumlzerindeki etkisini goumlstererek sergiler Duhter-i Hindu

Cuumlnun-ı Aşk ve Finten‟de Doğu kuumlltuumlruuml ile Batı kuumlltuumlruumlnuumln ccedilatışmasını

goumlrebiliriz Enduumlluumls Tarihini konu alan oyunlarında da Hacircmid Arap ve İspanyol

kahramanlar aracılığı ile iki kuumlltuumlr arasındaki farkı ortaya koyar Aslında buumltuumln

bu ccedilok youmlnluuml konular Hacircmid‟in karmaşık kuumlltuumlr anlayışına işaret eder

Ziya Goumlkalp kuumlltuumlr kelimesi yerine ldquoharsrdquo kelimesini kullanmıştır

Mehmet Kaplan Kuumlltuumlr ve Dil adlı kitabında kuumlltuumlruumln maddicirc ve manevicirc her şeyi

işlemek ve geliştirmek olduğunu belirtmektedir (Kaplan 2007 s 33) Bu

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

9

gelişmede ccedileşitli kuumlltuumlrler arasındaki muumlnasebetlerin buumlyuumlk roluuml olduğuna

milletlerin birbirlerinden maddicirc ve manevicirc pek ccedilok şey aldıklarına da

dikkatimizi ccedilekmektedir Hacircmid‟in de kuumlltuumlrler arası geccedilişin Osmanlı‟da en

yoğun olduğu bir doumlnemde yaşadığını goumlz oumlnuumlne alarak değerlendirme

yapmalıyız Mehmet Kaplan Osmanlı aydınının Tanzimat‟tan sonra Batı

dillerini oumlğrenmiş boumlylece aydın tabaka arasında kabaca doğulu ve batılı diye

tavsif edilebilecek birbirine zıt ve hattacirc duumlşman iki zuumlmre vuumlcuda geldiğini

belirtmektedir (Kaplan 2007 s 18) Kaplan‟a goumlre Batılı kaynaklardan

beslenen aydın tabaka Tuumlrk halkına Osmanlı aydınlarından ccedilok daha fazla

yabancıdır Kaplan ldquoZira ne de olsa Osmanlı aydını ile halk tabakası aynı dinicirc

inanccedilları paylaşırlarrdquo (Kaplan 2007 s 18) der

1 Hacircmidrsquode Kuumlltuumlr Meselesi

Hacircmid her ne kadar uzun yıllar Avrupa‟da yaşamış ve yetişmesinde

Batı dilleri ve Batı kuumlltuumlruumlnuumln buumlyuumlk oumlnemi olsa da Osmanlı halk tabakası ile

aynı dinicirc inanccedilları paylaşmaktadır Onun ne Batılı ne de Doğulu olarak tam

anlamıyla bir sınıfa ait olmadığını eserlerini inceleyerek de goumlrebiliriz Oumlrneğin

Duhter-i Hindu‟da bir İngiliz zabitinin tıpkı bir Muumlsluumlman gibi ikinci bir kadını

eş olarak kabul etmesi Hacircmid‟in kendi kuumlltuumlr değerlerini eserlerine taşıdığını

goumlsterir Avrupa‟da ise goumlzlemci bir şairdir Finten‟den aşağıya aldığımız

boumlluumlmde Hacircmid kendini yabancılar arasına karışmış yalnız duumlşuumlnceli bir Tuumlrk

şair olarak betimler

LEYDİ ALİS- Umarım ki iki suvari bir piyade kadar olsun kat‟ı meracirchil

edebiliriz

LEYDİ KONSTANS- (Leydi Alisrsquole vedadan sonra Leydi Remzi ile

beraber giderken orada zuhur eden Feslirsquoye)

LEYDİ KONSTANS- Biz artık ccedilekiliyoruz siz meşaleler iccedilinde ihyacirc-yı

leyl edebilirsiniz Selacircm da hakaret gibi muhayyerdir oumlyle değil mi

FESLİ- (İade-i selacircm ederken) Evet lacirckin şurasını bilmelisiniz ki bana

ihyacirc-yı leyl ettiren ziyası goumlruumlnmeyen bir meşaledir (Leydi Alisle

konuşur sonra tebauumld eder) (Tarhan 1998 s 206)

Hacircmid‟in kendini ldquoFeslirdquo olarak adlandırması da anlamlıdır Fesli

olmak bir anlamda Tuumlrk olduğunu belli etmektir Kalabalıkla tezat oluşturan bu

şair kendini kalabalığın iccedilindeki entrikalardan karmaşık ve kirli ilişkilerden de

ayırmıştır Bu da Tuumlrk‟uumln diğerlerinden farklı olduğunu ortaya koyma

yollarından biri olarak değerlendirilebilir

Hacircmid bir Avrupalı olmadığına goumlre bir Avrupalı gibi duumlşuumlnmesi de

beklenemez O Doğu ile Batı arasında koumlpruuml konumundaki Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln

eseri ve temsilcisidir Avrupa nedir Doğu nedir bu kuumlltuumlrleri oluşturan temeller

nelerdir sorularının yanıtları doğrultusunda Hacircmid‟in yerini bulmak daha kolay

olacaktır Ayrıca Hacircmid‟in bir Tuumlrk olarak bu iki zıt kuumlltuumlr arasındaki yerini

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 10

saptayabilmemiz iccedilin Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln de Asya ile Avrupa arasındaki yerini goumlz

oumlnuumlnde bulundurmalıyız

Hacircmid‟in Batı kuumlltuumlruuml ile Doğu kuumlltuumlruuml arasındaki farklılıklarda en ccedilok

dikkatimizi iman ve mantık konularına ccedilektiğini soumlyleyebiliriz Hacircmid

İngilizleri eleştirirken onların materyalist soumlmuumlrgeci yaklaşımlarını oumlne ccedilıkarır

Oysa İngilizlerin karşısında Hintliler maddicirc kuvvetleri daha zayıf olmasına

karşın inanccedilları yani iccedil duumlnyaları daha zengin kısacası insanicirc değerlere daha

fazla oumlnem veren insanlardır Duhter-i Hindu‟nun ilk sahnesinde Surucuyi‟nin

sevgilisine okuduğu şiir ve bulundukları ortama bakılacak olursa Hacircmid‟in

Doğu kuumlltuumlruumlnuumln hem mistik hem de duygusal accedillık yaşayan youmlnuumlnuuml oumlne

ccedilıkarmaya ccedilalıştığı duumlşuumlnuumllebilir Boumlylece Batının da bu duygusal guumlzellik

karşısında ne kadar zalim olduğunu sergilemiş olur Fakat burada yazarın

konumu ne Doğu‟ya ne de Batı‟ya aittir Hacircmid sanki Batı‟yı eleştirirken

Doğu‟ya da acımaktadır Mehmet Kaplan Doğu milletlerinin Ccedilinliler ve

Hintliler‟in genellikle tabiat karşısında pasif tavır aldıklarını bir zamanlar

Tuumlrklerin de benimsemiş oldukları Budizmin saadeti ldquoNirvanardquoda bulduğunu

belirtir (Kaplan 2007 s 30) Oysa Hacircmid‟de bu tuumlr bir durum goumlzlenmez

Duhter-i Hindu‟nun başındaki ldquoTagannumrdquo adlı şiir oyunun kahramanı

Surucuyi‟nin sevgilisi Tomson‟a aşkını dile getirdiği şiirdir Bir kadının sevdiği

erkeğin ismini vererek şiir soumlylemesi Tuumlrk şiirinde o guumlne kadar rastlanmayan

bir şeydir Hacircmid‟in iccedilerikte yaptığı bu koumlkluuml yenilik birccedilok eleştirmen

tarafından buumlyuumlk bir adım olarak değerlendirilmektedir Aslında bu yenilik

Hacircmid‟in Batı tarzının goumlstergelerinden biridir Batı şiirinde aşk sadece kadına

değil erkeğe duyulan aşkı da dile getirebilmektedir Hacircmid‟in kadına

verilmesini istediği oumlzguumlrluumlklerin kaynağında da Batı‟nın modern bakış accedilısı

bulunmaktadır Fakat bu modernlik yine de Hacircmid‟in hayatı bir Batılı goumlzuumlyle

değerlendirdiğini soumlyleyebilmek iccedilin yeterli değildir

ldquoTagannumrdquo bir buumllbuumll imgesi ile başlar Hacircmid Divan edebiyatındaki

aşk buumllbuumlluumlne farklı bir rol yuumlklemektedir Tabiatın iccedilinde daha canlı yaşayan

bir kuştur o Yine de Divan edebiyatından getirdiği bazı imgeler vardır

Buradaki buumllbuumll de aşkı tarif eder Şair kendini buumllbuumlle benzetirken bir

zamanlar ince guumlzel bir dalda aşkını soumlylediğini dile getirir Kendini aşık bir

buumllbuumllle oumlzdeşleştiren şair bir zamanlar guumll bahccedilelerinde gezinirken sevgilisini

anarak goumlnluumlnuuml hoş ettiğini ruumlzgacircr estiği zaman hafif hafif sevgilisinin nefesini

duyduğunu hatırlar Accedilıkccedilası bu soumlyleyişlerin bir kadının ağzından ccedilıktığını

hayal etmekte zorlanıyoruz Fakat bunun nedeni Tuumlrk şiir kuumlltuumlruumlnuumln bize

kazandırdığı bakış accedilısıdır

Ne hoş eyler muhabbeti tarif

Şu garicircb buumllbuumll acircşiyacircnında

Ben de gucircyan idim zamanında

Acircşiyanımdı bir nihacircl-i zaricircf

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

11

Gezdiğim demde guumllistanlarda

Beni yacircdındır eyleyen talticircf

Duyarım nefhanı hafif hafif

Ruumlzgacircr estiği zamanlarda (Tarhan 1998 s 59)

Hacircmid‟in bu bakış accedilısını yıkmaya ccedilalıştığını duumlşuumlnmuumlyoruz Hacircmid

buumllbuumll imgesini kullanarak o zamana kadar alışılagelen bir şiir geleneğiyle

okuyucuyu kendine bağlar Bunu bir kadın ya da bir erkeğin soumlylemesi de bir

noktada oumlnemsiz hale gelir Boumlylece Hacircmid Batı‟ya accedilılırken kendi kuumlltuumlruumlnuumln

penceresinden yararlanmış olur

ldquoAvrupa kafası uumlccedil disiplinden doğdu Roma‟nın cemiyet disiplini

Hristiyanlığın ahlacirck disiplini Yunanistan‟ın zekacirc disiplinirdquo (Safa 1988 s 70)

diyen Peyami Safa Yunanistan‟ın ldquoriyaziye metodunurdquo geliştirerek buguumlnkuuml

Avrupa kafasını yetiştirdiğini soumlylemektedir ldquoBuguumln Avrupa zekacircsı iccedilin olduğu

kadar o zaman Yunan zekacircsı iccedilin de riyaziye ve mantık hava ve su gibi

duumlşuumlncenin yaşamasını temin eden ilk şartlardı Bunlarsız bir sanatın bunlarsız

bir ilim ve bunlarsız bir felsefenin Yunanlı olduğu goumlruumllmemiştirrdquo (Safa 1988

s 72) demektedir Ortaccedilağda Avrupa‟nın bunu kaybettiğini ve Asya‟da İslacircm

şarkının eline geccediltiğini fakat sonraları Avrupa‟nın onu şarkın elinden tekrar

kaptığını ilacircve etmektedir (Safa 1988 s 72) Roma‟nın etkisini anlatırken

oumlnemli bir filozof yetiştirmemekle birlikte ldquobir teşkilacirct kudretinin edebicirc oumlrneğirdquo

olduğunu dile getirir (Safa 1988 s 74) Safa‟nın dikkatimizi ccedilektiği bu uumlccedil

disiplinin Hacircmid‟in uumlzerinde hiccedilbir etki uyandırmadığını da soumlyleyemeyiz

Hacircmid bu etkileri Avrupa‟da yaşadığı doumlnemde goumlzlemlemiş ve bunu elbette

eserlerine de yansıtmıştır Fakat bunu yaparken bir Avrupalı kafası ile değil

goumlzlemci bir Tuumlrk olarak yapmıştır

Peyami Safa Hristiyanlığın Avrupa kafası uumlzerindeki etkisini

accedilıklarken şunları soumlyler

Bu yeni din insanlara kendi iccedillerini yoklamalarını emrediyordu Asır-

lardan beri Hintlilerin ve sonradan İskenderiye mistiklerinin her biri ken-

di tarzında genişlettikleri derinleştirdikleri derunicirc hayatı Hıristiyanlık

Avrupalılara tanıtmaya başlamıştı Garp zekacircsının oumlnuumlne en ince en

karışık en dolambaccedillı meseleleri koyuyordu Akıl ve iman arasındaki

muumlnasebet huumlrriyet esaret af ve muumlsamaha maddi ve ruhicirc duumlnyevicirc ve

ruhanicirc kudretler arasındaki ihtilacircflar ve uzlaşma imkacircnları kadının

vaziyeti ve erkekler arasında muumlsavatın şartları ilacirch gibi insan

mevzuunu iccediline alan ve onu Allahın buumlruumlnduumlğuuml sırra kadar ulaştıran

buumltuumln duumlnya ve kacircinat problemlerini yeni baştan ortaya ccedilıkarıyor

milyonlarca insan ruhunu diriltiyor kendi mihrakı etrafına silkeledikten

sonra kendine ccedilekiyordu Artık Hıristiyanların Allahı yalnız unsurların

nizamını ve hendesicirc hakikatleri yaratan bir kudretten ibaret değildi bunu

payenler ve epikuumlryenler boumlyle duumlşuumlne dursunlar artık Hıristiyanların

Allahı insanlara iyilik dağıtan bir kudretten ibaret de değildi bunu da

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 12

Yahudiler boumlyle duumlşuumlne dursunlar fakat İbrahimin Allahı İshakın

Allahı Yakubun Allahı Hıristiyanların Allah‟ı aşk ve teselli Allah‟ıdır

insanların ruhunu ve kalbini doldurur tevazuyla sevinccedille itimatla aşkla

doldurur (Safa 1988 ss 77-78)

Hacircmid‟in oyunlarında Hristiyanlığın Allah‟ı aşk ve teselli Allah‟ı olarak

verilmediği gibi insanların ruhunu ve kalbini dolduran bir iman da bulunamaz

İbn-i Musa‟daki yuumlzuuml oumlrtuumlluuml papaz ile İspanyol kadınlarının ccedilıkarcı ve bencil

karakterlerini hatırlayacak olursak Hacircmid‟in goumlzuumlnde Hristiyanlığın

Avrupalının duumlşuumlnce yapısını iyileştiren bir oumlzelliği olmadığını da

soumlyleyebiliriz Hacircmid‟in modern duumlşuumlncelerinde Avrupa zihniyetini bulmamız

muumlmkuumln Oumlrneğin Hacircmid kadınların oumlrtuumlnmelerini eleştirir Her ne kadar

Muumlsluumlmanlığa bağlılığını kuşku goumltuumlrmez bir biccedilimde ortaya koysa da bazı

accedilılardan dinini modern duumlşuumlncelere yaklaştırmaya ccedilalışır

Peyami Safa Avrupa‟yı Asya‟dan ayıran en oumlnemli unsurun

Hristiyanlık olduğunu belirtir (Safa 1988 s 78) Oysa Hacircmid oyunlarında

Hristiyanlığı oumlnemsiz bir ayrıntı gibi verir Onun goumlzuumlnde Hristiyanlık

Avrupalıyı Asyalıdan ayıran en oumlnemli oumlzellik değildir Aradaki en buumlyuumlk fark

Doğulunun inancının buumlyuumlkluumlğuumlduumlr Bu saptamamız Hacircmid‟in Araplarla

İspanyolları konu aldığı oyunları iccedilin geccedilerlidir Hintliler‟le İngilizler‟i

karşılaştırdığı oyunlarında ise aradaki en buumlyuumlk fark Batılının ccedilıkarcılığına ve

bencilliğine karşın Doğulunun saflığı ve guumlccedilsuumlzluumlğuumlduumlr Burada Hristiyanlıkla

Muumlsluumlmanlık milletleri ayırmamıza yarayan bir araccedil değildir

Peyami Safa ldquoŞark Nedirrdquo sorusunun yanıtını ararken şunları dile

getirir

Asya Avrupanın din ve kuumlltuumlr vahdetinden mahrumdur Avrupanın dini

Hıristiyan ve kuumlltuumlruuml Greko-Lacirctindir Asya din ve kuumlltuumlr olarak

Muumlsluumlmandır Mecusicircdir Budisttir Brahmandır Birccedilok şark arasında en

aşağı birbirinden ccedilok farklı iki şark ayrılabilir İslam şark-Brahman ve

Budist şark

[] Goumlstermek istiyorum ki Avrupanın ve ondan goumlrerek bizim en buumlyuumlk

hatalarımızdan biri de bu iki şarkı birbirine karıştırmak olmuştur Şarklı

denince birbiriyle hiccedil muumlnasebeti olmayan bir Muumlsluumlman‟la bir Budist

aynı zamanda goumlz oumlnuumlne gelir (Safa 1988 s 80)

Hacircmid‟in bir Muumlsluumlmanla bir Budisti iki ayrı Doğulu olarak ayırdığını

soumlylemek biraz guumlccedil Aslında onun Doğu‟yu da Batı‟yı da bir goumlzlemci edasıyla

eserlerine yansıttığını duumlşuumlnuumlyoruz Hacircmid‟in bu tarzı onun ne tam olarak

Doğulu ne de tam olarak Batılı olmadığını goumlsterir Finten ve Sabr u Sebat adlı

oyunlarında kendini Avrupalıların arasına karışmış bir yabancı olarak

konumlandırır Bu yabancı Finten‟de bir şairdir Oumlzelliklerini ele vermez Sabr

u Sebat‟taki Tuumlrk ise Tuumlrk olduğunu gizleyerek kendine tam anlamıyla bir

Avrupalı goumlruumlnuumlmuuml vermiştir Fakat bu oumlylesine bir goumlruumlnuumlmduumlr ki yine ccedilevresi

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

13

ile bazı uyumsuzlukları daha doğrusu aykırılıkları vardır Bu yabancı

muumlkemmel denilebilecek oumlzelliklere sahiptir Sonradan onun Tuumlrk olduğunu

herkes anlayacaktır Peki bu oumlzellik muumlkemmelliğinin bozulmasına mı neden

olacaktır Hacircmid Tuumlrk kimliğinden sıyırdığı kahramanının Avrupalılar

goumlzuumlnde muumlkemmel olarak değerlendirilmesini sağlamakla aslında neyi

amaccedillamaktadır Tuumlrk olmak Avrupalı olmamaktır Hacircmid‟in bunu bir problem

olarak yaşadığını soumlyleyebiliriz Uzun yıllar Avrupa‟da yaşamasına rağmen

onlar gibi değildir Oumlncelikle o inanccedillı bir Muumlsluumlmandır Ayrıca her ne kadar

onların kuumlltuumlr ccedilevreleriyle uyum iccedilinde gibi goumlruumlnse de Tuumlrk kuumlltuumlruuml ile

yetişmiş ve bu kimliği edinmiştir Bu nedenle Hacircmid‟in Doğu-Batı

karşılaştırmasından ziyade Batılı-Tuumlrk karşılaştırması yaptığını duumlşuumlnuumlyoruz

Hacircmid‟in Tuumlrk kuumlltuumlruuml ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml karşılaştırdığı en accedilık sahneler

Sabr u Sebat adlı oyununda bulunmaktadır Oyunun birinci boumlluumlmuumlnde falcı

kadınlar halayıklar konuşmalarda aşırıya kaccedilan atasoumlzuuml kullanımı Hacircmid‟in

halkı olduğu gibi verme kaygısında aşırıya kaccediltığı izlenimi yaratır Daha sonra

bir koumly kahvesi sahne olarak seccedililmektedir Burada da bir derviş ve bu dervişin

sıradan insanlar arasında nasıl karşılandığı konu edilir Bu iki boumlluumlmde de

Hacircmid Tuumlrk kuumlltuumlruumlnden ve yaşadığı doumlnemin koşullarından yararlanır Fakat

sonraki boumlluumlmde oyun birdenbire Paris‟i mekacircn olarak seccediler Neden Bunun

nedenini ararken Hacircmid‟in bir yabancı olma durumunu Avrupa‟da nasıl

yaşadığı ya da nasıl algıladığı konusunda da fikir sahibi olmaktayız

FESLİ ZAT- (Kendi kendine guumlyacirc Tuumlrkccedile) Bu musahabetle geccedilen her

saatim bana bir bayramdır Senin ondan haberin var mı

KONT DOuml BİNAM-(Yavaşccedila Fesliye) Oumlyle ama bayramınız uzunca ova

panayırı gibi uzadı

FESLİ ZAT- (Telacircş ve hayret iccedilinde) Vay Siz

(Kont gider Fesli Zat telacircş ve hiddet iccedilinde)

FES Lİ ZAT- Bu Kont bu kont Tuumlrkccedile biliyorBu Kont bu

MADMAZEL SOLTİKOF-Ne oluyorsunuz Ne telaş ediyorsunuz O size

soumlylediği Tuumlrkccedile miydi

FESLİ ZAT- Hem de adeta Tuumlrkccedile fasicirch Tuumlrkccedile Tuumlrk gibi telaffuzu var

MADMAZEL SOLTİKOF- Tuumlrkccedile bilmekle Tuumlrk olmak lacirczım mı o

Fransızca da biliyor Fransızca soumlylerken goumlren Fransız İtalyanca

soumlylerken işiten İtalyan zanneder o kadar fasicirch soumlyler Tuumlrkccedile de

soumlyleyebilir a

FESLİ ZAT- Tuumlrk Tuumlrk mutlaka Tuumlrk Soumlylediği lakırdının şivesini

duumlşuumlnduumlkccedile hiccedil şuumlphem kalmıyor Hayır mutlak Tuumlrk mutlak Osmanlıhellip

MADMAZEL SOLTİKOF- Efendim Kont Douml Binam tamam uumlccedil senedir

Paristedir Ne milletten olduğunu daha kimse anlayamadı ne halinden ne

de isminden anlaşılır Binam Binam ne demek hiccedil ben boumlyle bir isim

işitmedim Sizde var mı

FESLİ ZAT- Ben de onu duumlşuumlnuumlyorum Bicirc-nacircm adsız demektir Lacirckin

boumlyle isim bizde de yoktur Ne bileyim lakırdısı Tuumlrk kıyafeti değil

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 14

MADMAZEL SOLTİKOF- Ben kontun ne olduğuna huumlkmedemem Şu

kadar goumlruumlyorum ki kendi oldukccedila zengin Buumltuumln Paris kibarlarıyla

goumlruumlşuumlyor Gayet terbiyeli bir ccedilocuk Bir ccedilocuk fakat buumlyuumlk adamlar gibi

yaşıyor Parisli değil fakat Parisin en guumlzel yerinde oturuyor Ah

bilseniz ne de acayip halleri vardır Bilmem bu duumlnyanın adamlarından

değil midir nedir Guumlzelden hoşlanmaz eğlenceden eğlenmez Baloya

gider raksetmez raksedenlere taaccuumlp eder tiyatroya gider oyuna dikkat

etmez dikkat edenlerle eğlenir Guumlluumlnccedil oyundan muumlteessir acıklı

oyunlara bakıp handan olur Bir suvarede bulunur guumllmez laticircfe etmez

Mesireye gider etrafın letacircfetinden bicirc-haber durur kendi bilinmez sırrı

bilinmez Hacircsılı ne olduğu bilinmez bir adam Pariste her biri bir huumlsn-i

fevkalade ile şoumlhret bulmuş pek ccedilok kızlar bilirim ki faraza bir ziyarette

tesaduumlf edilse Kont Douml Binamın etrafını alırlardı Ağzından aşk ve

alacirckaya dair bir soumlz ccedilıkarabilmek iccedilin hepsi ittifak ederlerdi Kimi

nazarını tecessuumls eder kimi efkacircrını teşrihe memur olur kimi soumlzlerini

muayene eder kimi esrarını keşfe tayin olunur kimi kendisine olan

muhabbetinden bahseder kimi cevrine sitem kimi vefasızlığından

şikacircyet kimi arz-ı hulucircs kimi latife kimi adeta icbar ederdi Netice

olarak Kontun yuumlzuumlnde muumlstehziyacircne ve belki de muumlteneffiracircne bir

tebessuumlmden başka mukabele goumlremezdiler Kont de Binam aşk ve

muhabbet iccedilin halkolunmuş bu guumlzel aferidelere ccedilocuk oyuncağı nazarıyla

bakardı Ah bilseniz kaccedil kerre bu adamın his sahibi bir insan olduğunda

şuumlphelendim de kalbinin hareket edip etmediğini anlamak iccedilin elimle

sicircnesini yoklayacak oldum

FESLİ ZAT- Hele mutlaka TuumlrkLacirckin acaba kimdir

MADMAZEL SOLTİKOF- Ben artık merak etmiyorum Hem de onun

kim olduğunu kendi soumlylemeyince biz mi birbirimizden sual edelim

(Tarhan 1998 ss 65-66)

Neden Kont bu kadar uumlstuumln oumlzelliklere sahiptir Bir Tuumlrk olduğu iccedilin

mi Peki neden Tuumlrk olduğunu gizlemektedir Tuumlrklerin uumlstuumln olduklarının fark

edilmediğini anlatmak iccedilin mi Yoksa Tuumlrklerin uumlstuumlnluumlklerini sergilemekten

hoşlanmadıklarını ima etmek iccedilin mi Aslında iki seccedilenek de olmayabilir

Hacircmid bir Muumlsluumlmanın Avrupalılar goumlzuumlnde kuumlccediluumlmsendiğini bildiğinden onun

Tuumlrk olduğunu gizlemiş olabilir Eğer bu baştan bilinseydi bu kadar olağanuumlstuuml

bir yaratık olarak benimsenmeyecekti Kont oyunun ilerleyen boumlluumlmuumlnde buumltuumln

mal varlığını bir başkasına hiccedil teredduumlt etmeden devreder Bu asil ve medeni

hayatı bir kacircğıt parccedilası gibi fırlatıp atması da anlamlıdır Hacircmid burada neyi

ispatlamaya ccedilalışmaktadır Bize goumlre Avrupa‟nın bu ccedilok ışıltılı hayatını aslında

benimsemediğini ve kendi dini ve milliyetiyle baktıkccedila bu medeniyet iccedilinde bir

yabancı olarak kalmaya mahkucircm olduğunu goumlstermeye ccedilalışır

Hacircmid Sabr u Sebat‟ta bir Tuumlrk‟uuml bir kont gibi anlatır Burada alttan

alta Avrupa‟da yaşayan ve her ne kadar uumlstuumln oumlzellikleri olursa olsun asil

olamayan yabancının duyduğu sıkıntı yansıtılmaktadır Buna benzer başka bir

oumlrnek Cuumlnucircn-ı Aşk adlı oyununda bulunmaktadır Bu oyunda bir Hintli erkek

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

15

biri İngiliz biri Fransız iki kadına aşıktır İngilizlerin kendini beğenmişliklerinin

alttan alta eleştirildiği bu oyun iccedilin İnci Enginuumln şunları soumlylemektedir

Biri İngiliz oumlteki Fransız iki guumlzel kadın arasında kalan Hintli mihracenin

ccedilıkmazını anlatırken Hacircmit kendi hayatından ve goumlzlemlerinden pek ccedilok

unsuru eserine yansıtır ve buumltuumln pervasızlığı ile sadece aşkı yuumlceltir

Eserin adı da zaten bununla ilgilidir Hacircmit‟in her şeyi bir arada soumlyleme

merakı yuumlzuumlnden ccedilok ağırlaşmış ve dramatik yapısı gevşemiş olan

eserinde dikkati ccedileken bazı fikirler de bulunmaktadır Hintlilerin İngiliz

eğitimi ile zenginlikleri sayesinde artık İngiliz toplumunda yer bulmaları

bunun başındadır Hacircmit goumlruumlnuumlş ve duyguları bakımından

Davalaciro‟yu andıran Mihrace‟yi Cambridge mezunu İngiliz toplumunu

iyi tanıyan ve onlar tarafından da saygı goumlren biri olarak ccedilizmiştir Oumlyle ki

bir İngiliz milliyetccedilisi olan asil Florance onunla evlenmeyi kabul etmiştir

(Enginuumln 2006 s 521)

İnci Enginuumln‟uumln de dikkatimizi ccedilektiği gibi bir İngiliz asilinin bir Hintli

ile evlenmeyi kabul etmesi oumlnemli bir olaydır Fakat oyunun ilerleyen

boumlluumlmlerinde Leydi Florance‟nin kıskanccedillıkları ile milliyetccedili duyguları

Maharaccedila‟dan ayrılmasına neden olacaktır Zaten Maharaccedila‟da Fransız

sevgilisini tercih etmiştir Oyunun sonunda Leydi Florance yine bir İngiliz‟le

evlenir Burada oumlnemli olan bir Hintlinin bir İngiliz yerine bir Fransız‟ı tercih

etmesidir Boumlylece Hacircmid Batı‟nın en guumlccedilluuml kolu olan İngilizleri insanicirc vasıflar

youmlnuumlnden zayıf goumlstermiş olmaktadır

Peyami Safa‟ya goumlre Yunanlılardan ve peygamberlerden beri Avrupada

her şeyin fertle muumlnasebeti vardır Halbuki Şark‟ta fert hiccedilbir kıymet ifade

etmez Safa‟ya goumlre fert ve ilim Avrupa ile Asya arasındaki uccedilurumdur Şark

bundan sonra canla başla enduumlstrileşmeye kalkışsa da makineyi kendisi icat

etmediği iccedilin bu işi buumltuumln ruhu ve metoduyla kavramaktan aciz kalacaktır (Safa

1988 s 81) Şark‟ın ilmi olmadığı gibi tenkidinin de olmadığını bu nedenle

Şark‟ın filozof değil dindar olduğunu iddia etmektedir (Safa 1988 s 81)

Hacircmid‟in hem dindar hem de filozof olduğunu soumlyleyebiliriz Hacircmid‟e goumlre

ferd oumlnemlidir Onun eserlerinde kadına verdiği yer de bunu ispatlamaktadır

Hacircmid‟in yaşadığı doumlnemde kadına verilen hakların ne kadar sınırlı olduğunu

ve toplum iccedilinde ikinci sınıf konumunda bulunduklarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurursak Hacircmid‟in kadını bir ferd olarak kabul etmekle Batı‟ya

yaklaştığını fakat her ne kadar kuumlltuumlrel etkilerinden soumlz etsek de dindarlığının

onun tam olarak bir Batılı gibi duumlşuumlnmesini engellediğini soumlyleyebiliriz

Hacircmid‟in eserlerinde iki tuumlr Doğulu vardır Bunlardan biri Araplar

diğeri ise Hintlilerdir Bu ikisi arasında buumlyuumlk farklar olduğunu soumlyleyebiliriz

Hintlilerin mistisizmden kaynaklanan duygusal zayıflıklarının karşısında

Arapların cihattan kaynaklanan guumlccedilluuml ve savaşccedilı oumlzellikleri oumlne ccedilıkarılır

Peyami Safa iki tuumlr Şark olduğunu vurgulamaktadır Buumltuumln Şark‟ın ldquofatalistrdquo

yani kaderci olduğuna dair yanlış bir duumlşuumlnce olduğunu İslacircm Şark‟ının ne

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 16

Budist ne de fatalist olduğunu bu nedenle iki Şark‟ı birbirinden ayırmak

gerektiğini soumlylemektedir (Safa 1988 s 83) Budizm‟in ldquoHer şey boşturrdquo

inancına Hind‟in ve Uzakdoğu‟nun nirvana boşluğunda hareketsizliğe davet

eden temayuumlllerine zıt Muumlsluumlmanlığın cenneti ccedilalışmaya teşvik edişinin

tamamıyla Batı‟lı bir duumlnya goumlruumlşuumlne yaklaştığını ileri suumlrmektedir Belki de bu

nedenle Hacircmid‟in eserlerinde Araplar kadını ve erkeği ile guumlccedilluuml Avrupalıların

karşısında uumlstuumlnduumlrler Hintliler ise insanicirc oumlzellikleri bakımından Avrupalıların

karşında uumlstuumln gibi goumlsterilseler de zayıf ve yeniktirler

Safa kadercilik duumlşuumlncesinin de aslında tamamıyla Batı‟ya ait bir

duumlşuumlnce tarzı olduğunu iddia etmektedir Allah‟ın kudreti yuumlkseldikccedile insan

şahsiyetinin tamamıyla silinmeğe mahkucircm olduğu duumlşuumlncesinin kuumlccediluumlk bir irade

goumlsterilmesiyle insanın buumltuumln faaliyetlerini Allah‟ın eline teslim edilmesinin

buumltuumln Hıristiyan ortaccedilağını doldurduğunu dile getirmektedir (Safa 1988 s 87)

Kur‟an‟da fatalizmin olmadığını da oumlrneklerle ispatlamaktadır Fakat bu

kadercilik duumlşuumlncesinin sonraları İslacircm ve Tuumlrk duumlşuumlnce ve ananelerine

dışarıdan karıştığını belirtmektedir (Safa 1988 s 88) Hacircmid‟in eserlerinde

kadercilik duumlşuumlncesine pek rastlanmamaktadır Oumlzellikle Makber‟de bunun

sorgulandığını goumlrebiliriz Hacircmid‟in dindarlığını birccedilok eserinde goumlrduumlk Fakat

bu dindarlık onu goumlzuuml kapalı bir kaderciliğe goumltuumlrmemektedir Onun

eserlerindeki kahramanlar genellikle iradelerine hakimdirler Garam‟da Sabr u

Sebat‟da Macera-yı Aşk‟da ve İccedilli Kız‟da kahramanların zaman zaman

iradelerinin ellerinden kayıp gittiği sahnelere rastlansa da bu durum genellikle

yazarın onlara soumlyletmek istediği bazı şeyler olması ile ilgilidir Bu gibi

durumlarda kahramanların konuşma biccedilimleri genellikle yazarın duumlşuumlncelerini

ifade etmesi iccedilin bir ortam yaratmaktadır Hacircmid kahramanlarına duygusal

zayıflıklar yaşatarak hatta cinnet geccedilirdikleri izlenimi veren konuşmalar

yaptırarak kendi soumlylemek ya da tartışmak istediği konuları dile getirir

Mehmet Kaplan Avrupa ile Asya‟nın birbirine zıt kuumlltuumlr yapıları

olduğunu Şinasi‟nin bir duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak şoumlyle anlatır

Şinasi bir yazısında ldquoAsya‟nın akl-ı picircracircnesi ile Avrupa‟nın bikr-i fikrini

tezviccedil etmekrdquoten bahseder Bunu soumlylemek kolay gerccedilekleştirmek ise ccedilok

guumlccediltuumlr ldquoAsya‟nın akl-ı picircracircnesi ile Avrupa‟nın bekr-i fikrirdquo nasıl bdquotezviccedil‟

edebilir ki bunlar arasında uyuşma değil tam bir tezat vardır Asya dine

Avrupa akla Asya geleneğe Avrupa yeniliğe Asya mutlak otoriteye

Avrupa huumlrriyet ve demokrasiye dayanır Asya ile Avrupa daima birbirine

zıt şeylere inanmış iki kutup tez ve antitezdir Bu fark buguumln de ortadan

kalkmış değildir

Fakat Şinasicirc‟nin formuumlluumlnde ve meselenin bu şekilde ele alınışında bir

hata vardır Tuumlrkiye Avrupa olmamakla beraber Asya da değildir

Tuumlrkiye meşhur bir benzetme ile Avrupa ile Asya arasında bir koumlpruumlduumlr

Tuumlrkler esas itibariyle Asyalı bir kavim olmakla beraber bin yıldan beri

Akdeniz kıyısında eski Yunan medeniyetinin kurulduğu topraklarda

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

17

Avrupalılarla beraber yaşamaktadırlar Selccediluklu ve Osmanlı devletini

diğer Asya ve İslacircm uumllkelerinden ayıran fark dil din ve kuumlltuumlr itibariyle

birbirinden farklı kavimlerin yuumlzyıllar boyunca aynı topraklarda iccedil iccedile

yaşamış olmalarıdır Daimicirc surette yabancılarla beraber bulunma Tuumlrkleri

onlara karşı dost ve muumlsamahalı yapmıştır (Kaplan 2007 s 89)

Tuumlrkiye ne Avrupa ne de Asya olduğu gibi Hacircmid de ne Asyalı ne de

Avrupalıdır O her ne kadar yaşamının ccediloğunu yurt dışında geccedilirmiş olsa da bir

Tuumlrk‟tuumlr Yetişme koşulları eğitimi ve kullandığı dil de onun bir Tuumlrk gibi

duumlşuumlnmesine ve yazmasına neden olacaktır Mehmet Kaplan Osmanlı devri

edebiyatının Arap ve Fars tesirinde kalmakla beraber oumlzuuml itibariyle Tuumlrk

olduğunu Tuumlrk‟uumln kudret iradesi yaşama sevinci tabiat sevgisi kacircinatı

kucaklayan dinicirc heyecanının onda da goumlruumllduumlğuumlnuuml Anadolu Halk ve Tekke

edebiyatı ile Divan edebiyatına ortak olarak bu temel duyguların hacirckim

olduğunu soumlylemektedir Divan edebiyatına karışan yabancı etkisine rağmen

duyarlıkların onu Tuumlrkleştirdiğini goumlrebiliyoruz Kaplan Tanzimat‟tan sonraki

Tuumlrk edebiyatccedilılarının da yeni dil ve şekiller iccedilinde aynı oumlzuuml ifadeye

ccedilalıştıklarını belirtmekte ldquoNamık Kemal Abduumllhak Hacircmid Mehmet Acirckif Ziya

Goumlkalp Yahya Kemalrsquoin eserlerine de aynı duygular hakim değil midirrdquo

(Kaplan 2007 s 85) diye sormaktadır Kaplan‟ın bu saptamalarından yola

ccedilıkarak edebiyatımızın kuumlltuumlrler arası geccedilişlerle beslendiğini buna karşın

oumlzuumlnde Tuumlrk olmanın getirdiği duyarlılıkları taşıdığını soumlyleyebiliriz Hacircmid de

eserlerine birccedilok yeniliği taşımış ve duyarlılıkları onun bir Tuumlrk olarak

yazmasını ve duumlşuumlnmesini engelleyememiştir Kuumlltuumlrel değerlerin ne denli

oumlnemli olduğunu Mehmet Kaplan da dile getirmekte ve şunları soumlylemektedir

Tuumlrk halk kuumlltuumlruumlnde dile gelen değerler Tuumlrk halkının binlerce yıldan

beri bağlı bulunduğu değerlerdir Tuumlrk Halkı ldquoyiğitlikrdquo ldquoaşkrdquo ldquodinrdquo ve

ldquoiyilikrdquo duygularına ccedilok yuumlksek bir değer verir Onları asla maddicirc

menfaat ve ihtiraslarla karıştırmaz Tuumlrk halkı iccedilin ldquomadderdquo bir gaye

değil bir vasıtadır Tuumlrk halkının halis ayar altın gibi muhafaza ettiği bu

değerlere yabancı milletlerin kuumlltuumlrel değerlerini karıştırarak

bozmamalıdır (Kaplan 2007 s 46)

Tuumlrklerin binlerce yıl bağlı bulunduğu bu değerleri Hacircmid‟in eserlerine

yansıttığını kolayca goumlrebiliriz ldquoYiğitlikrdquo ldquoaşkrdquo ldquodinrdquo ve ldquoiyilikrdquo gibi

değerlere eserlerinde oumlncelik verdiğini oumlzellikle ldquodinrdquo konusuna bu denli yer

vermesinin altında yatan nedenin de bu olduğunu duumlşuumlnmekteyiz Mehmet

Kaplan bin yıllık yazılı Tuumlrk edebiyat ve kuumlltuumlruumlnuumln İslacircmiyet ile

yoğrulduğunu Tuumlrk‟uumln aktif mizacına ve hayat goumlruumlşuumlne uyan İslacircmiyet‟in

Tuumlrklerin millicirc kabiliyetlerini geliştirerek onların maddicirc guumlccedillerini manevicirc

değerlerle donattığını dile getirir (Kaplan 2007 s 48) Hacircmid‟in de bu

birikimden yararlanmaması muumlmkuumln değildir Vedat Nedim Toumlr birccedilok

eleştirmen gibi Hacircmid‟in Tuumlrk edebiyatına Batıyı getirdiğini soumlylemektedir

ldquoHacircmid‟e kadar geccedilen buumltuumln devirlerde Tuumlrk sanatkacircrı daima Şarklı kaldı

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 18

hiccedilbiri Şarklı ve İslacircmicirc sanatın kalıplarını kıramadı Yalnız şekil bakımından

değil iccedil ve fond bakımından da kıramadırdquo (Toumlr 2006 s 410) Hacircmid hakkında

buna benzer pek ccedilok şey soumlylenmiş olmakla birlikte biz Hacircmid‟in bu kırdığı

kapıdan girerken kendi kuumlltuumlr oumlğelerini de beraber taşıdığını duumlşuumlnmekteyiz

Hacircmid‟in felsefesi batılı ya da doğulu bir anlayışla değil belki ikisinin

karması olarak ortaya ccedilıkmıştır Buumltuumln Ortaccedilağ İslacircm ve Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln klacircsik

Yunan duumlşuumlncesinin babası Aristo‟nun etkisi altında olduğunu soumlyleyen Peyami

Safa Tuumlrk Arap ve Yunan duumlşuumlncesinin etkileşimini şu soumlzlerle ifade eder

Aristonun işareti altında Ortaccedilağ İslam iskolacircstiğini ilk tesis edenler

Tuumlrklerdir (Farabicirc İbni Sina X - XI inci asır) Bu İslam iskolastiğinin

Tuumlrk ve şark koludur On bir ve on ikinci asırda bu esaslar uumlstuumlne

Enduumlluumlste bir garp okulu peyda olur Bu kol Arap İbni Ruumlşd ve Yahudi

İbni Memun vasıtasiyle Aristo felsefesini Avrupaya tanıtmıştır Demek ki

ortaccedilağ Tuumlrk iskolacircstiği şarkta Yunan duumlşuumlncesini ilk yaşayan buumlyuumlk bir

fikir hareketi olmakla kalmamış onun garpda tanınması iccedilin de ilk koumlpruuml

vazifesini goumlrmuumlştuumlr (Safa 1988 s 89)

Safa‟ya goumlre İslacircm felsefesinin akılcı ve tabiatccedilı kolu daha ziyade

Hıristiyan garp imancı ve ilacirchiyatccedilı kolu da daha ziyade İslacircm şark uumlstuumlne

tesirini devam ettirirler Yazara goumlre Hristiyan Batı akılcı ve tabiatccedilı duumlşuumlnceyi

İslacircm Şarktan almış ve İslacircm Şark da imancı ve ilacirchiyatccedilı duumlşuumlncesinde

Hristiyanlığın tesiri altında kalmıştır Nitekim İslacircm dini de kitabında akılcı bir

ruh sahibi olduğu halde sonradan mistik bir duumlşuumlnce doğurmuş Hıristiyanlık da

kitabında mistik bir ruh sahibi olduğu halde sonradan akılcı ve tabiatccedilı bir

medeniyet ortaya ccedilıkarmıştır (Safa 1988 s 97) Hacircmid‟in eserlerindeki Batı

etkisi bu akılcı ve tabiatccedilı duumlşuumlncenin mistik duumlşuumlnce ile yoğurması ile ortaya

ccedilıkar Hacircmid eserlerinde Batının akılcı ve tabiatccedilı youmlnuumlnuuml her ne kadar

yuumlceltse tabiata bakarak kırda yaşayanların şehirde yaşayanlardan daha uumlstuumln

olduklarını soumlylese de oumlzuumlnde imancı bir anlayışa sahiptir Sahra adlı kitabında

da bu accedilıkccedila goumlruumllebilir Sahra‟da kırda yaşayanları şehirde yaşayanlardan

ayıran en buumlyuumlk farklardan biri ibadetlerindeki iccediltenliktir Hacircmid ne bir Batılı

ne de bir Doğulu gibi dini algılar O hiccedilbir şeyi sorgulamadan kabul etmez

Buumltuumln sorgularının sonunda da mutlak bir inanca ulaşır Fakat bu Hacircmid‟in

Doğu mistisizmine kaydığını ispatlamaz Hacircmid yetiştiği ve edindiği kimliğin

ona kazandırdığı kuumlltuumlr penceresinden bakarak Muumlsluumlman bir Tuumlrk olarak

meselelerini sonlandırır

Sonuccedil

Hacircmid‟in Hindistan‟da yaşadığı yıllarda Doğu kuumlltuumlruumlnuuml ve Avrupa‟da

yaşadığı yıllarda da Avrupa kuumlltuumlruumlnuuml ccedilok yakından goumlzlemlediğini bunu

yaparken de kendi kuumlltuumlruumlnuuml ve buumltuumln bu yabancılar arasındaki konumunu

sorguladığını duumlşuumlnmekteyiz Hacircmid bir Tuumlrk olduğunu ve bir Tuumlrk olmanın ne

olduğunu yabancılar arasında yaşadığı iccedilin belki de daha fazla duumlşuumlnmuumlş ve

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

19

anlamıştır Bu nedenle oyunlarında yabancı karakterler kullanmayı tercih

ettiğini duumlşuumlnmekteyiz Boumlylece Hacircmid bir goumlzlemci olduğunu da goumlstermiş

olur

Hacircmid‟in oyunlarındaki yabancılar genellikle Doğulu ve Batılı ayrımına

tabi tutulabilir Hintlilerle İngilizlerin karşılaştırıldığı Duhter-i Hindu ile Cunucircn-

ı Aşk adlı oyunlarında Hintliler iyi kalpli insanicirc oumlzellikleri ağır basan

insanlardır İngilizler ise acımazsız ve guumlcuumlnuuml koumltuumlye kullanan insanlardır Bu

karşılaştırmayı yaparken Hacircmid Hintlileri yuumlceltmektedir Fakat bir taraftan da

onlara acıdığını hissettirir

Hacircmid‟in Araplarla İspanyolları karşı karşıya getirdiği oyunlarında

İspanyollar bencil ve ccedilıkarcı olduklarından vatanperver de değildirler Araplarsa

insanicirc yanları ve imanları guumlccedilluuml insanlardır Bu karşılaştırmada da Hacircmid

Doğu‟nun tarafını tutar Fakat burada Araplar Hintliler gibi zayıf insanlar

değildirler Hacircmid Doğu‟yu tercih etse de kendini ayrı bir noktaya koyar Bu

noktada ise onun Tuumlrk kimliğinin saklı olduğunu duumlşuumlnmekteyiz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 20

Kaynakccedila

Boumlluumlkbaşı R T (1984) Abduumllhak Hacircmid ve Muumllacirchazacirct-ı Felsefiyesi Abdullah Uccedilman

(Yay Haz) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yayınları

Enginuumln İ (2006) Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tanzimat Edebiyatı İ Parlatır A B

Ercilasun Z Kerman (Yay Haz) Ankara Akccedilağ Yayınları

Goumlkalp Z (2007) Tuumlrkccediluumlluumlğuumln Esasları İstanbul Akvaryum Yayınevi

Kaplan M (2007) Kuumlltuumlr ve Dil İstanbul Dergacirch Yayınları

Safa P (1988) Tuumlrk İnkılacircbına Bakışlar Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek

Kurumu

Tanpınar A H (2001) Ondokuzuncu Asır Tuumlrk Edebiyatı Tarihi İstanbul Ccedilağlayan

Kitabevi

Tarhan A H (1991) Sahra Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 1 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1997) Makber Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 2 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Sabr u Sebat Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 1 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Cuumlnucircn-ı Aşk Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 2

İnci Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Duhter-i Hinducirc Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 3 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Finten Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 3 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) İccedilli Kız Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 1 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2001) Garam Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 4 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2002) İbn Musa Yahut Zacirctuumlrsquol-Cemal Abduumllhak Hacircmid Tarhan

Tiyatroları 5 İnci Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2002) Macircceracirc-yı Aşk Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 7 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Toumlr V N (2006) ldquoSanatkacircr Hacircmidrdquo Hacircmidname İhsan Safi (Yay Haz) İstanbul

Kutup Yıldızı Yayınları 407-410

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 21-40

BİR KAZIYACAĞIN KANLI GECcedilMİŞİNDEN

Uwe BLAumlSING

Oumlzet

Bu makale bir tarafta ccedilok basit diğer tarafta ise fevkalade kullanışlı

olan ufak bir mutfak aletinin esasen Kuzey Doğu Anadolu youmlresinin en uzak

koumlşesinde bunun yanında Şavşat Ardanuccedil ve ccedilevresinde daha yaygın olan

youmlresel bir Tuumlrkccedile isminin eski Guumlrcistan kuumlltuumlr ve din tarihine kadar inen

olağanuumlstuuml ilginccedil geccedilmişine ışık tutmaya ccedilalışmaktadır

Anahtar kelimeler Koumlken tarihi (etimoloji) Artvin youmlresi ağızları

Tuumlrkccedile Guumlrcuumlce Astam Azize Şuşanik

On the Blood-stained Past of a Dough Scraper

Abstract This paper focuses on a dialectal Turkish name of a quite humble but

extremely useful kitchen utensil that has an extraordinary significance in the

cultural and religious history of Georgia from oldest time The Turkish name in

question appears at the north-eastern most edge of Anatolia especially in the

places of Şavşat and Ardanuccedil and their environs

Key words Etymology dialects of the Artvin region (NE Turkey)

Turkish Georgian Astam Saint Shushanik

Kazıyacak Kanlı geccedilmişi Bu ne demek Nasıl olur Kazıyacak

hamur işleri yaparken ev hanımının ya da fırıncının kullandığı basit bir mutfak

aleti değil midir Evet oumlyledir kazıyacak tekne kazımak ve hamur kesmek iccedilin

kullanılan demir [veya plastik] araccedillsquotır Fakat Tuumlrk Dil Kurumunun genel ağ

(İnternet) kullanıcılarına sunduğu Buumlyuumlk Tuumlrkccedile Soumlzluumlklsquoe goumlre kazıyacak soumlz-

cuumlğuuml oumllccediluumlnluuml dile değil ağızlara aittir Her nasıl olursa olsun Gastrodizayn

Enduumlstriyel Mutfak Uumlruumlnleri firmasının yapılışı ccedilok etkili ve olağanuumlstuuml profes-

yonel olan genel ağ sayfasında (GEMUuml) diğer kıymetli uumlruumlnler arasında kuumlccediluumlk

aletimizi de tam bu isimle bulmaktayız Bu adın yanı sıra hamur kazıma aleti

hamur kesme aleti gibi daha dolaylı ifadeler de bazen geccedilmektedir Fakat Tuumlrk-

ccedilenin ağızlarındaki ccedileşitlilik dolu duumlnyaya daldığımızda daha farklı şu biccedilimler

ve isimleri de keşfedebiliriz

bull kazıyacak (Kocaeli Sakarya Rize Sivas Kars Ankara

Tekirdağ) kazıycak (Tekirdağ) kazıcak (Bilecik) kazımık ~ kazınık

(Ccedilorum) kazağı (Isparta Ccedilorum Samsun Diyarbakır Maraş) kazağu

(İstanbul) kazak (Isparta) kazgaccedil (İstanbul) kazağaccedil (Ccedilorum) ―tekneden

hamur kazımaya yarayan demir araccedil teknedeki hamurları kazımaya yarayan

araccedil (DS s 2709b 4541a) gazıycak (Bolu) ―hamur teknesini kazımaya

yarayan yassı demir (DS s 1954b)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

22

bull teknāşi ~ tekneacutegaşi (Tokat) ―teknenin hamurlarını kazımaya

yarayan araccedil (DS 4748a)

bull sistire (İzmir Niğde) ―hamur kesmek teknede biriken hamuru

kazımak iccedilin kullanılan dikdoumlrtgen biccediliminde saccedil araccedil (ZTS 1976 s 173)

sisre (İzmir Ccedilanakkale) sitre (Ccedilanakkale) ―hamur kesmeye tekne kazımaya

yarayan araccedil (DS s 3646b)

bull ısıran (Isparta Denizli Aydın İzmir Balıkesir Muğla) ısgıran

(Afyon Burdur Denizli Manisa Antalya) ıskıran (Afyon Uşak Burdur

Denizli) ısran (Denizli Aydın İzmir Manisa Balıkesir Ankara

Kırklareli) ısranı (Aydın) ıstırani (Kırklareli) ihsiran (İstanbul Ankara)

ikseren (Ankara) insiran (Ankara) isiran (Isparta Balıkesir Ccedilankırı

Ankara Muğla) iskıran (Manisa) istiran (Maraş Muğla) istirani (Giresun

Sivas) iyseran (Balıkesir Sivas) iysıran (Bursa Ankara Muğla)

―teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araccedil ısıran (Denizli) ısıranı

(Burdur) ıskaran (Denizli) iskıran (Burdur Antalya) isirani (Konya)

―hamur kesmeye yarayan demir araccedil (DS ss 2490-2491) israni (İstanbul

Konya Edirne) isran (Bursa Bilecik) ―hamur teknesini sıyırmaya ya da

saccedil uumlzerinde pişen ekmeği ccedilevirmeye yarayan araccedil (DS s 2559b)

bull eğsiran (Afyon Isparta İzmir Balıkesir Kuumltahya Eskişehir

Kastamonu Ccedilankırı Amasya Konya) egsiren (Burdur) eğseren (Eskişehir

Bolu Kastamonu Ankara) eğsıran (Ccedilankırı) eğsiranı (Isparta Konya)

eğsiren (İzmir Ankara) eksiran (Bolu) eksiranı (Isparta Konya) ekşisıran

(Ccedilanakkale) elsaran (İstanbul) elsıranı (İccedilel) eŋsıran (Eskişehir) eŋsiren

(Kuumltahya Bilecik İstanbul Zonguldak Konya) esıranı (Aydın) esiran

(Isparta Aydın İzmir Balıkesir Kuumltahya Bilecik Eskişehir Bolu Konya)

esiranı (Isparta Konya) esiren (Bilecik Kastamonu Antalya) esran

(Isparta Balıkesir Ccedilanakkale Bursa Bolu Konya Adana) eyisran (İzmir)

eyseran (Bolu Ankara) eysere (Afyon) eyseren (Bursa Zonguldak

Kastamonu Ankara) eyseri (Bolu) eysıran (Isparta Bolu Kastamonu)

eysiran (Afyon Isparta Denizli İzmir Bilecik Eskişehir Bolu Zonguldak

Kastamonu Ccedilankırı Giresun Ankara Konya) eysiren (Afyon Isparta

İstanbul) eysisiran (Kırşehir) ―kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya ve

kesmeye yarayan bir ccedileşit araccedil (DS ss 1687-1688) esiren (Antalya)

ehsırana (İccedilel) esiran (Afyon) ―hamur kesmekte kullanılan araccedil (DS s

4498a) esaran (Isparta) ―yufka ekmeğin hamurunu kesmeğe yarayan araccedil

(DS s 1778b) asren (Eskişehir Kuumltahya) ―hamur kesmeye yarayan bir ay-

gıt (DS s 347a)

bull sıran (Balıkesir Bursa Antalya) ―hamur kesmeye tekne kazımaya

yarayan uumlccedilgen biccediliminde bir araccedil keski siren (Edirne) ―hamur kesmeye

tekne kazımaya yarayan araccedil (DS s 3614b 3646b)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

23

bull kisren (Isparta) ―hamur kazımaya yarayan kuumlrek gibi demir araccedil

(DS s 2884b)

bull teysiran (Burdur Denizli) teysiren (Sivas) ―tekneden hamur

kazımaya yarayan bir ccedileşit araccedil (DS s 3904b)

bull ersin (Ccedilorum Tokat Van Bitlis Ankara Kayseri) ersanı

(Ccedilanakkale Sivas) ersun (Ccedilorum) ersuumln (Isparta Kastamonu Ccedilankırı

Sinop Ccedilorum Amasya Tokat) ―tekneye yapışmış hamuru kazımağa

yarayan demir araccedil ersin (Ccedilorum) ―hamur kesmek iccedilin kullanılan bir ccedileşit

bıccedilak (DS s 1777a) evsuumln (Samsun) ―kazan ya da teknedeki hamuru

kazımaya ve kesmeye yarayan bir ccedileşit araccedil (DS s 1688a) oumlrsuumln

(Kastamonu Samsun Sinop) ―hamur tahtasını kazımaya yarayan demir

araccedil (DS s 3349b)

bull eğiş (Samsun Amasya Tokat Giresun Guumlmuumlşhane Artvin

Erzurum Erzincan Sivas Tunceli Nevşehir) egiş (Guumlmuumlşhane Artvin

Erzurum Erzincan) egişi (Artvin) eğeş (Giresun Niğde) eyeş (Giresun)

―kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya yarayan bir ccedileşit araccedil (DS ss

1679-1680 4491a) eyiş (Sivas) ―hamur teknesini kazımaya yarayan demir

araccedil (DS s 1822b) hamur eğişi (Elazığ) ―hamur teknesini kazımaya ve

hamur kesmeye yarayan araccedil (DS s 2270a) iğiccedil (Ankara) ―hamur

teknesini kazımaya yarayan yassı demir (DS s 2510a)

bull niregiccedil (Kastamonu) nigericcedil (Malatya) ―kazan tekne ya da

tahtadaki hamuru kazımaya yarayan demir araccedil (DS s 3251b)

bull etrek (Denizli) ―teknedeki hamuru kazımaya yarayan demirden

yapılan kuumlrek biccediliminde bir araccedil (DS s 1799b)

bull hapaz (Muğla) ―hamur sıyırmaya yarayan araccedil (DS s 4515a)

bull kesecek kesği (Ccedilorum) ―hamur kesmeye yarayan yassı demir

araccedil kesguumlccedil (Sinop) ―hamur kesmekte kullanılan bir araccedil (DS s 4547b

2763a)

bull kırgıccedil (Konya) ―hamur kazımaya yarayan araccedil kırkaccedil (Balıkesir)

―hamur kazıyacak araccedil (DS s 2821b 2828b)

bull kuumlskuuml (Niğde) ―teknede kalan hamurları sıyırmaya yarayan kuumlccediluumlk

kuumlrek (DS s 3050b)

bull miniyet (İzmir) minet (Yozgat) ―teknedeki hamuru sıyırmaya

yarayan demir araccedil (DS s 3201b)

bull penekat (İzmir Manisa) ―teknedeki hamuru sıyırmaya yarayan bir

ccedileşit araccedil (DS s 3426a)

bull sıyırgı (Samsun) ―hamur kazımaya yarayan araccedil (DS s 3624)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

24

Buyurun hanımlar beyler kazıyacak ccedileşitlerinden hangisini beğenirse-

niz bu kapsamlı sunumuzdan seccediliniz Hepsi hamur işlerine yarayan kazıyacak-

lardır Bu terimler ve biccedilimlerin her birinin ccedilok ayrı bir geccedilmişe sahip olduğu

kendiliğinden anlaşılan bir gerccedilektir Fakat bu rengacircrenk geccedilmişin muhtelif

hikacircyelerinin ayrıntılı şekilde hemen burada yoklanması oumlncelikli hedefim

değildir Zira beceriksizlik ya da başka uygunsuzluklardan boumlylesi mutfak ale-

tiyle kendi parmağını kesen bazı ev hanımlarının kanı dışında bu isimlerin birini

taşıyan ―sanıklarımızın geccedilmişinde kanlı izler ndash olsa bile ndash tespit edilememek-

tedir Fakat bir ―zanlı daha vardır Tuumlrkiyelsquonin Kuzeydoğu koumlşesinde umu-

miyetle Artvin youmlresi insanın elinde gezen ―esas zanlısı astam adlı bir kazı-

yacaktır Youmlresel ccedilevrelerin guumlvenilir tebliğlerinden oumlğrendiğimize goumlre bu

astam ―Demirciler tarafından yapılan dikdoumlrtgen şeklindeki kuumlccediluumlk bir ağız ve

sapı olan bir araccediltır Tekneden hamuru alıp yufka veya lavaş accedilılacağı zaman

kullanılır Alınan hamur bununla kesilir ve bulaşan hamurlar bu egiş ile kazınıp

temizlenir (İlker 1992 s 243b ve uumlstelik İlker 1989 s 251)1

Anadolu Halk kuumlltuumlruuml ve ağızlarına youmlnelik diğer ccedilalışmaları tararsak

ccediloğu yine Artvin youmlresine ait olan tamamlayıcı şu verileri elde etmek muumlmkuumln-

duumlr

bull astam (Şavşat Ardanuccedil) ―hamur teknesini kazımaya yarıyan

demir (Yusufeli) ―hamur teknesini kazımak iccedilin kullanılan demirden

yapılmış spatula benzeri alet (Ardanuccedil youmlresi) ―hamur teknesini kazımaya

yarayan demirden yapılmış araccedil (egiş) suumlpruumlntuuml ya da kuumll doumlkmek iccedilin

kullanılan kuumlccediluumlk demir kuumlrek ateş kuumlreği ve (Şavşat) ―değirmen taşına

uydurulan ve ccedilark demirine geccedilirilen demir

bull asdam ~ astan (Şavşat) ―hamur teknesini kazımaya yarıyan

demir

bull ostam (HaşhaşımdashErzincan) ―ateş kuumlreği2

1 Egişlsquoe dair bilgi iccedilin 22 nota bk 2 Kaynaklar DS (ss 347b 341b 3291b) KAS (2005 s 118b) Oumlzkan (1994 s 100a) Uumlstelik genel ağda (İnternette) de astam soumlzcuumlğuumlne dair basit bilgi bulmak muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin astam (aynen) ldquokalın sacdan yapılmış sapı lama demirden olan ocak ve sobadan kuumll ccedilıkarmada kullanılan toz kuumlreğırdquo ndash Astami al da sobanın kuluni boşat Soba dolmiş (GKTS) ve astam asşam ldquoev iccedilinde kullanılan kuumlccediluumlk kuumlrekrdquo (ŞYDK

ŞS) Astam asdam biccedilimleri uumlzerinde daha oumlnce Venera Ǯangiӡe (1980 ss 99-100) kısaca durmuştur

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

25

Astamlsquoın Tuumlrkccedile ile Azerbaycancada tespit edildiği yerler (harita

Blaumlsing)

ŞavşatArtvin ile ZaqatalaQax

Tuumlrkccedilenin yanı sıra soumlzcuumlğuumln izleriyle ndash yine ccedilok seyrek ve sadece ağız

seviyesinde ndash Azerbaycancada da karşılaşmaktayız (genel olarak bk Ǯangiӡe

1978 s 130)

bull aumlsṭami ~ aumlsdaumlmi (Qax) ―demirden yapılmış kuumlccediluumlk kuumlrek (ADDL

1964 s 221 Tušmališvili 1978 ss 142-143) ―hamur işlerinde kullanılan

kuumlrek biccediliminde bir alet aumlsdaumlminaumln xamır doɣrıyıx (Qax) ―aumlsdaumlmi ile

hamur doğruyoruz (ADL 1 s 177b)

bull astamur (Zaqatala) ―ersin kazıyacak xaumlmiri astamurnan

qazısana ―hamuru astamur ile kazısana (ADL 1 s 18b)

bull aumlsdaumlmil (Sarıbašı) ―pişmiş ekmeği tandırdan ccedilıkarmak iccedilin

demirden bir alet ve Molazadelsquoye goumlre Qax rayonunun İlisu kasabasında

―aumlsdaumlmil ile hamur doumlnduumlruumlluumlr ve kesilir

bull aumlsraumlmi (Tala) ve

bull astam (Ǯangiӡelsquoye goumlre Huumlseynov) ―hamurun kesildiği alet

Biccedilimlerin bu ilginccedil dağılımını dikkate alınca (Şavşat ile Qax yukarı-

daki haritaya bk) astamlsquoın buumlyuumlk olasılıkla Tuumlrk değil Kafkasyalı olup Tuumlrkccedile

ve Azerbaycanca gibi bazı komşu dillerine karıştığı izlenimi doğar Bundan

hareketle Guumlney Kafkas dillerini aradığımızda zannımızı hemen Guumlrcuumlcede ya-

kalamaktayız krş

GUumlRCUumlCE (standart dil) asṭam-i (asṭam-isa) ―bir kazıma aleti

fırıncının kazıyacağı (Tschenkeacuteli s 39b KEGL 1 s 620) Soumlzcuumlk ayrıca

ağızlarda ccedilok yaygındır (genel olarak bk Ǯangiӡe 1980 s 99 Tušmališvili

1978 ss 142-143)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

26

bull (ač aruli) asṭam-i ccediloğul asṭm-eb-i ―demirden yapılan kuumlccediluumlk kuumlrek

koumlr ve sıcak kuumlluumln kaldırılması iccedilin kullanılan el kuumlreği (Nižaraӡe 1971 s

92b)

bull aṭam-i (aṭm-isa) (rač uli) ―mč adi3 ya da ekmek pişirildiğinde

ḳecilsquoye4 sıcak kuumll atmağa yarayan sapında koumlşeli yassı bir ağzı olan demir

alet (Gigineišvili vd 1961 ss 681b 521) fakat hamur teknesini kazımak

iccedilin Rač a halkı xoc i kullanır5

bull asṭam-i (mtiuluri) ―ḳecilsquoye ateşli kuumll atmak iccedilin demirden bir xoc i

bull asṭam-i (pšauri) 1 ―teknedeki hamurun kazınması iccedilin kullanılan

kuumlccediluumlk demir kuumlrek 2 kuumlluumln ḳecilsquodeki ekmeğin yanına atılmasına yarayan

buumlyuumlk demir kuumlreklsquo (Važa-Pšavelalsquonın eserlerinden6)

bull asṭama-i (tušuri) ―tencere veya tekneye yapışmış olan hamurun

kazınmasına yarayan kuumlccediluumlk demir parccedilası ve asṭama cul-i ―uzunca ağzı

geniş bir balta (Xubuṭia 1969 s 67b Ɣlonṭi 1984 s 42a) Goumlruumlnuumlşe goumlre

bu biccedilim -aḳ (kuumlccediluumlltme)7 eki ile tuumlremiştir yani asṭama-i lt asṭam-aḳ-i

(yandaki şekil eski tip bir warclis asṭami yani bir ―hamur teknesi kazıya-

cağını goumlstermektedir KSE 1 s 642)

bull ajṭam-i (ḳaxur-kiziq uri) ―hamurun kazınması hem de ekmeğin

tandırdan ccedilıkarması iccedilin kullanılan kuumlreğe benzer bir ucu yassı olan demir

alet (Gigineišvili vd 1961 s 603b)

bull asṭam-i ccediloğul asṭm-ev (ingilouri) ―ekmeğin tandırdan ccedilıkarılması

iccedilin kuumlccediluumlk bir demir kuumlreği ve did asṭam-i ―bir ucu yassı diğeri ccedilengel

biccediliminde olan bir asṭami tuumlruuml (Gigineišvili vd 1961 s 613a 616a)

3 GUumlRCUumlCE (m adi ldquomısır ya darı ekmeğirdquo (Tschenkeacuteli s 884a 2228a) Oumlduumlnccedilleme ola-rak bu terim de en başta Kuzeydoğu Anadolu Tuumlrkccedilesinde bulunmaktadır krş cadi (Goumlle Ardahan PosofmdashKars ŞavşatmdashArtvin) ~ cadı (Artvin) ccediladu (Kars ZilemdashTokat) cad (IğdırmdashKars ErcişmdashVan) ccedilat (ZanamdashAmasya) catti (ŞenkayamdashErzurum) ve cadı unu (Posof ArdahanmdashKars) Koumlken tarihine doumlnuumlk daha ayrıntılı bilgi iccedilin bk Blaumlsing (2005) 4 GUumlRCUumlCE ḳeci ldquoguumlveccedil ccediloumlmlek bileki toprak ccedilanakrdquo (Faumlhnrich 2007 s 231) ldquomısır ekmeği ya ekmek pişirmek uumlzere uumlst uumlste konan topraktan yapılmış tavalarrdquo (Tschen-keacuteli s 573a) Bu tuumlr bir ḳecinin fotoğrafı bu makalenin sonunda bulunmaktadır 5 GUumlRCUumlCE oc i (ra uli mtiuluri) ldquokuumlccediluumlk spatuumllrdquo (Tschenkeacuteli s 2382b) 6 Gerccedilek adı Luḳa Raziḳašvili olan Važa-Pšavela (1861-1915) 1920 asrın Guumlrcuuml edebiyat duumlnyasında olağanuumlstuuml bir rol oynamıştır Kısa bir bilgi iccedilin bk Faumlhnrich (1993 ss 224-225) ayrıntılı bilgi almak iccedilin E Lundberg ile E Gogoberidzece sanat-ccedilının hayatı ve eserine ışık tutarak hazırlanan Važa Pšavela adlı kapsamlı kitabını (1969) tavsiye etmek istiyorum 7 Bu ek iccedilin bk Faumlhnrich (1986 s 33)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

27

bull osṭam-ul-i (xevsuruli) eine Art Flintelsquo (Ɣlonṭi 1984 s 430b)

Daha oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz gibi osṭam-ul-i biccedilimine benzer iki

tuumlreme Azerbaycancada da geccedilmektedir Bunlar GUumlRCUumlCE astam-

ur-a bir rende tuumlruumllsquo (KEGL 1 s 620) biccedilimini temsil eden astamur

ve iccedil yuumlzuuml tam net goumlruumlnmeyen aumlsdaumlmillsquodir (belki lt GUumlRCUumlCE

asṭam-il-)8

Artvin-Şavşat youmlresi Tuumlrkccedilesindeki kayıtlar Guumlrcuumlcenin

Ačar ya İmerḫvi ağızlarına Azerbaycanlsquoın Qax-Zaqatala

boumllgesindekileri ise Guumlrcuumlcenin İngilo ağzına bağlanmalıdır

Tuumlrkccedile ve Azerbaycancada goumlzlenen t ~ d değişimi bu dillerde var

olamayan fakat Guumlrcuumlce (hem de diğer Kafkas dilleri) iccedilin ccedilok

tipik olan patlayıcı gırtlak uumlnsuumlze (ejektiv) bağlıdır9

8 GUumlRCUumlCE -ul- -ur- ve -il- ekleri iccedilin bk Faumlhnrich (1986 ss 39 40 36-37) 9 Guumlrcuumlcede toplam olarak 6 tane patlayıcı gırtlak uumlnsuumlz (ejective) vardır ḳ ṗ ṭ c Bunlar adı geccedilen Tuumlrk dillerinde bazen suumlreksiz yani k p t k ccedils ccedil olarak bazen suumlrekli yani g b d g cz c olarak telaffuz edilir Oumlrneğin (TUumlRKCcedilE lsaquomdash GUumlRCUumlCE) adol ~ atol bdquoilkbaharda biten bir otun ccedilift suumlruumlluumlrken tarlada ccedilıkan ve soyularak yenen kuumlccediluumlk patates buumlyuumlkluumlğuumlndeki yumru koumlkuuml yerelmasıldquolsaquomdash aṭol-i bdquoyer mantarı domalan Tuber Lldquo (DS s 68a 372b Tokdemir 1993 s 571 Tschenkeacuteli s 40a) banda ~ banta ~ panta lsaquomdash ṗanṭa ldquoyabanicirc armut ahlat (Blaumlsing 2007) buccedilula ~ bucula lsaquomdash buč ula ldquokuumlccediluumlk su değirmenildquo (DS s 777a Tschenkeacuteli s 125b) cinelzinel ~ ccedilinel sinel ldquotaze ağaccedil dallarından buumlkuumllerek yapılan zincir bağldquo lsaquomdash c nel-i ―ince uzun değnek ince ağaccedil dalıldquo (DS ss 978a 4389a Tokdemir 1993 s 140 637b Tschenkeacuteli s 2188a) dudali su ~ tuta lsaquomdash ṭuṭa ldquokuumllluuml su (ccedilamaşır yıkamak iccedilin kullanılır)ldquo (DS 1595a Tokdemir 1993 s 667b Tschenkeacuteli s 1370a) get ~ ket lsaquomdash ḳeṭ-i ldquosırık değnekldquo (DS s 2008a 2773a Tschenkeacuteli s 571b) vs Ǯangiӡeye goumlre (1978 s 130) Guumlrcuumlceden Azerbaycancaya oumlduumlnccedillenen soumlzcuumlklerdeki patlayıcı gırtlak uumlnsuumlzleri Azerbaycancanın Qax ağzında korunmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

28

Kartvel dilleri Lazca Megrelce Svanca ve ağızlarıyla birlikte Guumlrcuumlce

(Hewitt 1995 s VI)

Guumlrcuumlce daha eski kaynaklara baktığımızda kazıyacağımızı tam bek-

lendiği gibi David Čubinašvili ve Sulḫan Saba Orbelianilsquonin vazgeccedililmez lu-

gatlerinde bulmaktayız ―скобель скребокъ скребло подчищальная лопат-

ка racirccle de boulanger (fırıncının kazıyacağı) (Čubinašvili 1840 s 26) ve

―comis mosapxeḳi (hamur kazıyacağı) (Orbeliani 1 s 71a) Uumlstelik Orbeliani

bunun Ermenice karşılığı olarak aḳiš (egiş) ismini vermektedir (2 s 480a)

Aynen bu devre denk duumlşen iki kaydı da Ilia Abulaʒe (1938 s 163b) goumlster-

mektedir a Katolikos Anṭonlsquoun (I) eserinden ―č urč eli rajme rḳinisa anu rvali-

sa (demir yahut bakırdan bir nesne) ve Ioane Baṭonišvililsquoden ―cecxlis sarevi

maša rḳinisa (ateşi karıştırmak iccedilin demirden bir maşa) Orta Ccedilağ Guumlrcuumlce tıp

edebiyatında asṭami soumlzcuumlğuuml 15 yuumlzyılın buumlyuumlk hekimi Zaza Panasḳerṭeli-

Cicišvililsquonin tedavi youmlntemleriyle ilgili olan კარაბადინი (ḳarabadini)

adındaki kitabında hem de 1112 asra ait უსწორო კარაბადინი (usc oro

ḳarabadini) adlı bir el kitabında yer almıştır (bk Tušmališvili 1978 s 142)

Asṭami soumlzcuumlğuumlnuumln ilk kaydı ise Guumlrcuuml edebiyatının bize kadar ulaşan

en kadim edebicirc eseri sayılan წამებაჲ წმიდისა შუშანიკისი

დედოფლისაჲ (c amebaj c midisa šušaniḳisi dedoplisaj) yani Kraliccedile Azize

Şuşaniklsquoin eziyetilsquo adındaki meşhur dinicirc menkıbesinde bulunmaktadır10

Beşinci asra ait olan bu menkıbede Mamikonian soyundan prens Vardanlsquoın kızı

olan Şuşaniklsquoin kederli hayatı ve feci akıbeti saf ve canlı bir dille

anlatılmaktadır Şuşanik ccedilocukluğundan itibaren oumlnce Hristiyanlık dinine

sonsuz saygı goumlsteren bu Ermeni soylu ortamda sonra Guumlrcuuml kralı Arşuşalsquonın

Tsurtavilsquodaki sarayında onun evlatlarıyla birlikte sevgiyle buumlyuumltuumlluumlp tam dinin

yuumlce değerlerine goumlre sofuca eğitilmiş nihayet Kral Arşuşalsquonın oğlu olan prens

Varskenlsquoe zevce olarak verilmiştir O zamanlar Guumlrcistan (İberya veya Kartli)11

Sasani (Pers) İmparatorluğunun bir vasal devleti idi Genccedil Varsken tam bir

zaman adamı olduğu iccedilin hemen Farslsquoa Şehinşah Peyrozlsquoun ziyaretine gidip

bunun baskısına da baş eğerek Hristiyanlıktan doumlnuumlp Zerduumlştluumlğuuml kabul etmiş

ve bu adımın muumlkafacirctı olarak Albanyalsquonın ṗiṭiaxši yani yardımcı krallığına da

atanmıştır (ayrıntılı bilgi iccedilin bk Toumanoff 1963 s 262-263)12

Sasani

şehinşahın ayrıca bir kızını da Varskenlsquoe verdiği anlatılmaktadır Her nasıl

olursa olsun Şuşanik kocasının Cenab-ı Hak ile gerccedilek dine ihanet edip

ateşperest olduğundan haberdar olduğunda buna uumlzuumllerek ccedilocuklarıyla beraber

saraydan kaccedilıp yakın bir kiliseye sığınmıştır Varsken Şuşaniklsquoin eve doumlnmesi 10 Bu eserden Tiflisde 11 elyazması muhafaza edilmektedir Birinde asṭami yerine asṭama biccedilimi geccedilmektedir 11 O zamanlar Guumlrcistan birkaccedil prenslik ve krallıktan ibaretti 12 Krş PEHLEVİ bida š ―yardımcı kral (MacKenzie 1971 s 18)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

29

ve Pers huumlkuumlmdarına mahcup olmamak iccedilin ndash demek en başta siyasicirc

nedenlerden ndash onun da Zerduumlşt dinine mensup olması iccedilin ne kadar ccedilare

aramışsa da eşi Hıristiyan inanccedil ve hayatını sadakatle savunarak kocasının tek-

lif ve sıkıştırmalarını reddetmiştir Sonunda Varsken kardeşi Cociklsquoin yardı-

mıyla eşini kandırabilmiştir Fakat sofu Şuşanik saraya doumlnduumlğuumlnde yine ken-

dini tecrit etmek iccedilin kuumlccediluumlk bir odaya kapanmıştır

MS 565 senesinde Kafkas boumllgesi (Wiki-Cauc)

Bir guumln Varsken artık sabretmez hacircle gelip bir şoumlleni bahane ederek

hanımı ile birlikte kardeşi Cociklsquoi ve ndash tabii ki zorlayarak ndash Şuşaniklsquoi de ccedilağırıp

getirtmiştir Bu garip ortamda Şuşanik kendini rahat hissetmediği iccedilin yemeğe

dokunamaz olmuştur Cociklsquoin zevcesi eltisine biraz şarap iccedilirmeye ccedilalışırken

Şuşanik telaşlanıp bardaktaki şarabı onun yuumlzuumlne fırlatıp doumlkmuumlştuumlr

მაშინ იწყო უჯეროსა გინებად ვარსქენ და ფერჴითა

თჳსითა დასთრგუნვიდა მას და აღიღო ასტამი და უხეთქნა

მას თავსა და ჩაჰფლა და თუალი ერთი დაუბუშტა და

მჯიღითა სცემდა პირსა მისსა უწყალოდ და თმითა მიმოით-

რევდა ვითარცა მჴეცი მძჳნვარჱ ყიოდა და იზახდა ვითარცა

ცოფი13

mašin i-c -o uǯero-sa gin-eb-ad varsken da perq-ita twis-ita da-s-

trgun-vi-da ma-s da aɣ-i-ɣ-o asṭam-i da u-xetkn-a ma-s tav-sa da ča-h-pl-

a da tual-i ert-i da-u-bušṭ-a da mǯiɣ-ita s-cem-da ṗir-sa mis-sa uc alo-d da

13 Metnin 6 boumlluumlmuuml ƷKALƷ (1963 s 177-11) = el yazma A 356 recto (Gippert-Titusa goumlre)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

30

tm-ita mi-mo-i-trev-da vitarca mqec-i mʒwinwar-ē io-da da i-zax-da

vitarca cop-i14

O zaman Varsken saygısızca soumlvmeye başlamış ve ona bizzat kendi

ayağıyla tekme atmış bir astamlsquoı tutmuş kafasına vurmuş ve derin derin

iccediline batırmış bir goumlzuumlnuuml yaralamış ağzına hiccedil merhamet etmeden yumruk

vurmuş [onu] saccedilından sağa sola ccedilekiştirmiş bir canavar gibi kudurarak ulu-

muş ve ccedilılgın gibi bağırmıştır 15

Kardeşi Cocik hemen ayağa kalkıp da

Varskenlsquoi durdurmaya ccedilalışırken Şuşaniklsquoi ndash kuzuyu

kurttan ccedileker gibi ndash onun elinden kurtarmıştır

(ვითარცა კრავი მგელსა გამოუღო ჴელთა

მისთა vitarca ḳravi mgelsa gamouɣo qelta mista)16

Bu vahşi muameleden sonra yarı oumlluuml yerde yatan biccedilare

Şuşanik hapsedilmiştir Kadıncağız boumlylece hasta ve

anlatılmaz dertler iccedilinde sadece dinine guumlvenerek ve

bundan aldığı guumlccedil ve teselliye dayanarak tam altı sene

suumlruumlne suumlruumlne yaşamış nihayet 475 senesinde Tsurtavi

(Curṭavi) kalesinin dar ve pis bir zindanında vefat

etmiştir Daha yaşadığı zamanda azizeliğe ccedilıkarılan

Şuşaniklsquoin mahzun hikacircyesini sonradan gelen nesiller iccedilin kaleme alan kişi

onun guumlnah ccedilıkaran papazı ve en yakın arkadaşı Iakob Tsurtaveli (Iaḳob

Curṭaveli) idi17 Duumlruumlstluumlğuumln parlayan bir simgesi olarak Azize Şuşanik

14 Eski Guumlrcuumlce metinde asṭam-i adının (ldquoateşi karıştırmaya ve duumlzelmeye yarayan bir

ucu eğik demirden araccedilrdquo bk Abulaӡe 1973 s 11a Sardshweladse amp Faumlhnrich 2005 s 40b) yanı sıra şu soumlzcuumlkler geccedilmektedir mašin ldquoo zamanrdquo v-i-c -eb ldquobaşlamakrdquo u-ǯer-o ldquosaygısızrdquo gin-eb-a-j ldquosoumlvmerdquo perq-i ldquoayakrdquo twis-i ldquoeigenrdquo v-trgun-av (da-) ldquotekme

atmakrdquo v-i-ɣ-eb (a(ɣ)-) ldquoele almak tutmak kaldırmakrdquo v-xetkn-eb ldquodoumlvmek vurmakrdquo is ldquoordquo tav-i ldquokafa başrdquo v-pl-av (ča-) ldquo(derin) iccediline batırmakrdquo tuval-i ldquogoumlzrdquo ert-i ldquobirrdquo v-

bušṭ-eb (da-) ldquoşişirmekrdquo mǯiɣ-i ldquoyumrukrdquo v-s-cem ldquobir şeye vurmakrdquo ṗir-i ldquoağızrdquo mis-i ldquoonunrdquo u-c q al-o-j ldquoacımasız merhametsizrdquo tma ldquosaccedil(lar)rdquo v-i-trev (mimo-) ldquosağa sola

ccedilekmekrdquo vitar-ca ldquogibi -cesinerdquo mqec-i ldquocanavar yırtıcı hayvanrdquo v-mӡwinvar-eb ldquoccedilıldırmak kudurmakrdquo iv- ldquoulumak bağırmakrdquo v-i-zax-eb ldquobağırmakrdquo cop-i ldquoccedilıldırmış delirdquo 15 Eserin en guumlvenilir ccedilevirileri Paul Peeters tarafından hazırlanıp 1935 senesinde Ana-lecta Bollandiana dergisinde yayımlanmış olan bir Latince tercuumlme (ss 24-40 yukarı-daki parccedila s 29) ve David Marshall Langın (1956 ss 45-56 yukarıdaki parccedila s 49) ccedilok canlı İngilizce ccedilevirisidir 16 Accedilıklamalar vitar-ca ldquogibirdquo ḳrav-i ldquokuzurdquo mgel-i ldquokurtrdquo v-ɣ-eb (gamo-) ldquoccedilekmek ccedilıkarmakrdquo qel-i ldquoelrdquo mis-i ldquoonunrdquo 17 Iakob Tsurtaveli ile Azize Şuşanikin menkıbesi hakkında daha ccedilok bilgi oumlrneğin Tarchnišvili (1955 s 83-87) Deeters (1963 s 135) ve Tchantouridze (2008) vermek-

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

31

guumlnuumlmuumlze kadar Guumlrcuuml kilisesinde oumlnemli bir rol oynamakta ve halk arasında

buumlyuumlk itibar goumlrmektedir Şuşaniklsquoi goumlsteren azize tasvirleri hacirclacirc birccedilok yerde

bulunmaktadır18

Az kalsın şuna değinmeyi de unutacaktım değerli okurlarım Koumltuuml

niyetli hain Varsken son olarak duumlruumlst Kral Vaḫtang19

tarafından cezalandırılıp

idam edilmiştir

Şavşat boumllgesi geleneksel koumly mutfaklarının terek

(raf sergenlsquo DS s 3889) ccedilekmece ya da

sakozelsquolerinden20

eksik olmayan karıncayı bile

incitmez kazıyacağımızın kanlı geccedilmişi işte budur

Goumlrduumlğuumlmuumlz gibi Azize Şuşaniklsquoin zamanında soumlz

konusu astam ağır bir ocak demiri idi fakat

Varsken gibi acımasız bir canavarın elinde bu

hımbıl cansız ccedilubuk felaket getirici ve tezcanlı bir silah olmuştur Bu aleti

buguumlnlerde bile ya daha değişik bir ifadeyle o korkunccedil cinayetten tam 15 asır

sonra hem Guumlrcuumlcenin hem de Tuumlrkccedilenin bazı ağızlarında ocak demiri ya da

ateş kuumlreği goumlrevinde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (fotoğrafta sağda ḳinč oṭi ve solda

asṭami bk LeMill)

Oumlzguumln adı Kartuli Sabč ota Enciḳloṗedia olan Guumlrcuuml Sovyet Ansiklope-

dilsquosinin N Rexviašvili tarafından asṭamilsquoye youmlnelik tertip edilmiş olan madde-

sinde şu değerli bilgi elde edilmektedir (KSE 1 s 642) Asṭami demirden

yapılmış kuumlccediluumlk bir kuumlrektir Ekmek hazırlanırken kullanılır Varclis asṭami

(hamur teknesi kuumlreği) ile hamur kazılır tornis asṭami (tandır kuumlreği) ile

pişirilmiş ekmek tandırdan ccedilıkarılır ve yanıp tutmuş kalıntılar kazınır ḳeris

asṭami (ocak kuumlreği) ile ocaktan kor ccedilıkarılır ve kapanmış ḳeci-tavası uumlzerine

doumlkuumlluumlr [Eskiden] asṭami ile saḳece (maşa) kutsal nesneler sayılır ve kızların

ccedileyizine konurdu Her Azize Barbara [21

] bayramında ailenin en genccedil hanımı

iccedilin toumlrenle bir asṭam-saḳece takdimi duumlzenlenirdilsquo

tedirler 18 Azize Şuşanikin bir tasviri tanınmış ccedilağdaş (1968 doğumlu) ressam ve ikonacı Laša Kincurašvili tarafından yapılmıştır Yukarıda goumlsterdiğim bu tasvir şimdi Isabella Susan Kaufmannın oumlzel sanat koleksiyonunda bulunmaktadır (bk LK) 19 Kral Vaḫtang I Gorgasali İberyaKartlinin kralı (~ 447ndash522) temel bilgi iccedilin bk Wiki-Vakht 20 sakoze (YusufelimdashArtvin) ldquokaşıklıkrdquo (KAS 2005 s 1001b) lsaquomdash GUumlRCUumlCE (rač uli) saḳoze ldquokaşıkların saklandığı yer kaşıklıkrdquo (Ɣlonṭi 1974 s 465b) Bu ağız biccedilimi samdashe oumln ek-son ek takımı (circumfix) ile ḳovz-irsquoden (ldquokaşıkrdquo Tschenkeacuteli s 606b) tuumlreyen bir sıfattır (yani sa-ḳovz-e ldquokaşıklara mahsus (olan)rdquo bk Faumlhnrich 1986 s 43) 21 ldquoNikomedyalırdquo Azize Barbara (c minda didmoc ame Barbare) 4-17 Aralık tarihlerinde

kutlanır daha ayrıntılı bilgi iccedilin bk Wiki-Barb

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

32

Son nokta bence oumlzellikle dikkate layıktır ccediluumlnkuuml astamlsquoın Artvin youmlresi

geleneksel hayatında ne rol oynadığı veya oynamış olduğu hakkında bilgimiz

yoktur Acaba orada da bunun ccedileyize konması acircdeti var mı(ydı) GUumlRCUumlCE

barbaroba denilen Barbara bayramını buguumlnkuuml Muumlsluumlman ortamında eski şek-

linde elbette ki bulamayız ama ona dayanan bazı acircdet hacircline gelmiş toumlrenlerin

hacirclacirc devam etmeleri olanaksız değildir Birkaccedil sene oumlnce ayrı bir ccedilalışmada

goumlsterdiğim gibi GUumlRCUumlCE berobana denilen eski bir karnavalyılbaşı toumlreni

Artvin youmlresinde ccedilok yaygın bir halk şenliği olarak hacirclacirc yaşamaktadır (ayrıntılı

bilgi iccedilin bk Blaumlsing 2005) Benzeri Hemşinlsquode vartevor olarak bilinen bir

yayla şenliği iccedilin de geccedilerlidir (bk Blaumlsing 1992 no 141) Yani ccedilağdaş bazı

şenliklerin ndash ayrıca Tuumlrkiyelsquonin o koumlşesindeki zengin kuumlltuumlrel kalıtında ndash eski

Hristiyan dininde ve kısmen bundan oumlnceki Paganlık zamanında bile kutlanan

bayramlara kadar goumltuumlruumllmesi muumlmkuumlnduumlr

Artık asṭami soumlzcuumlğuumlnuumln daha başka hangi dillere yayıldığının ve tabi

ki etimolojisinin de incelenme sırası geldi Soumlzcuumlğuumln Guumlrcuumlcenin dışında diğer

Kartvel dillerinde oumlzellikle Ana Kartvelceye youmlnelik herhangi bir izi bulunma-

maktadır ccediluumlnkuuml SVANCA astam ―kazma aleti (Nižaradze 1910 s 419) ~

hasṭam-i (Ǯangiӡe 1980 s 99) tıpkı Tuumlrkccedile ve Azerbaycancada goumlruumllen

kardeşleri olduğu gibi oumlduumlnccedilleme sayılmaktadır İhracat listesine soumlzcuumlğuumln şu

biccedilimleri de ilave etmemiz gerekir CcedilECcedilENCE ve İNGUŞCcedilA ɣostam (гь)

―ccedilivi (Xalilov 1998 s 73) İNGUŞCcedilA hostam (хь) ―ccedilivi (IngR 2003 s 71)

AVARCA (Ancuxskij dialekt) astami ―kuumlccediluumlk kuumlrek spatula UDİCE

(Oktomberskij govor) asṭam ve CAḪURCA (Gelmeckij dialekt) asṭamiy ~

(Caxskij dialekt) isṭami ―kazıma aleti (Xalilov 2004 s 76 272a 274b 277a)

Guumlrcuumlce asṭam-ilsquonin koumlken tarihine baktığımızda bunun henuumlz bilinme-

diğini anlamaktayız David Čubinašvililsquonin (1840 s 26) onun LATİNCE ascia

ile bir bağlantılı olduğu oumlnerisi bence olanaksızdır Ccediluumlnkuuml iki soumlzcuumlk ne ses

bilimsel ne de anlam bilimsel bakımdan birbirlerine uymamaktadır krş

LATİNCE ascia ―balta mala GREKCcedilE ἀξί-νη ―balta (Walde amp Hofmann 1

ss 71-72)

Anlam bilim accedilısından ise başka bazı duumlşuumlncelerin eklenmesi bu muumlna-

sebetle olanaklıdır Buumlyuumlk olasılıkla soumlzcuumlğuumlmuumlzuumln temel anlamı genel olarak

ldquodemirden ccedilubuk şeklinde yapılmış olan ateşi karıştırmaya yarayan bir aletrdquo ya

daha oumlzel olarak uzun saplı bir ldquoateş kuumlreğirdquodir Azize Şuşanikrsquoin başını yaran

biccedilimde yukarıdaki fotoğrafta goumlruumlnen ucu ccedilengelli ya da geniş ağızlı bir

sırığın olduğu duumlşuumlnuumllebilir (bk Abulaʒe 1938 s 163b) İkincil olan ldquokazıya-

cakrdquo anlamının ne zaman oluştuğu net bir şekilde artık tespit edilmez fakat

Orbeliani ve başka kaynaklardan oumlğrendiğimize gore bu anlam genişlemesi

mutlaka 17 asırdan oumlnce Guumlrcuumlcede gerccedilekleşmiştir Nedenleri tahmin edilebi-

len bu suumlreccedil ile ilgili şu ilginccedil noktaya dikkatinizi ccedilekmek istiyorum Karşılaş-

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

33

tırılabilir anlam ccediliftleri (ateş demiri kazıyacak) yukarıda goumlsterdiğim terim-

lerin bazılarında da tespit edilmektedir mesela egiş eğiş eguumlccedil eyiş vs22

esiren ısıran sıran vs ldquoateş kuumlreğirdquo kisren ldquokenarsız ateş kuumlreğirdquo23

ve kuumlskuuml

ldquofırını temizlemekte ya da ateşi karıştırmakta kullanılan sırıkrdquo ldquofırındaki ateşi

karıştırmakta odun itmekte kullanılan balta sapından kalın ağaccedilrdquo24

(DS ss 1822b 4498a 2490-2491 3614b 2884b 3050b 4578b) Bunun yanı sıra ndash az

oumlnce GUumlRCUumlCE asṭamirsquode goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ndash hemem hemen aynı terimler

ekmekleri tandırdan ccedilıkarmaya ve yanıp tutuşmuşu kazıyarak silmeye yarayan

kuumlreğe benzer bir aletin adı olarak da kullanılmaktadır oumlrneğin eğiş egiş egiccedil

ldquoekmeği tandırdan almak iccedilin demirden yapılan bir ucu eğik bir ucu yassı araccedilrdquo ersin ldquotandır ekmeğini piştikten sonra tandırdan ccedilıkarmak ve kesmek iccedilin

kullanılan demir araccedilrdquo kazgıccedil ldquotandırdan ekmeği ccedilıkarmaya yarayan bir araccedil

evirgeccedilrdquo (DS ss 1672b 1679b 1777a 2711b)25

Astam soumlzcuumlğuuml gibi ilk kez 5 yuumlzyılda წამებაჲ წმიდისა

შუშანიკისი დედოფლისაჲ (c amebaj c midisa šušaniḳisi dedoplisaj) adlı

eserde kaydolunan ve buguumln Şavşat youmlresi Tuumlrkccedilesine Guumlrcuumlceden oumlduumlnccedilleme

22 Terimin etimolojisi iccedilin bk Blaumlsing (1995 ss 20-23) O ccedilalışmamın uumlccedil sayfalık kapsamında egişlerin ccedilok buumlyuumlk ihtimalle Tuumlrkccedileden (eğ-iccedil vb) kaynaklı olduğunu accedilıkccedila tartışıp goumlstermeme rağmen Tuumlrkccedileye youmlnelik yeni yayımlanan bazı etimolojik eserler bundan ne yazık ki faydalanmayıp eski fikirlerine guumlvenerek bunları hiccedil de eleştirmeden tekrar etmektedir buna goumlre TUumlRKCcedilE egiş lsaquomdash ERMENİCE akiš lsaquomdash FARSCcedilA āgūč Elinizdeki ccedilalışmanın soumlz gelişinde ekseriyetle Artvin youmlresinde tespit edilen egişi (DS s 1680a) biccediliminin oumlzel accedilıklanmasını da uygun goumlrmekteyim ccediluumlnkuuml bildiğimiz TUumlRKCcedilE egişin Guumlrcuumlceleştirilmiş bir biccedilimdir Sonundaki -i kuşkusuz Guumlrcuumlcenin yalın durum ekidir Bu ekin Tuumlrkccedile ve Tuumlrkccedileden oumlduumlnccedil soumlzcuumlklere de eklenmesi Tuumlrkiye topraklarında yaşayan Guumlrcuumllerin dilinde (Čveneburebis ena) normal bir olaydır krş gumiš-i ldquoguumlmuumlşrdquo izilǯuɣ-i ldquokızılcıkrdquo hokumdar-i ldquohuumlkuumlmdarrdquo

vb (Puṭḳaraʒe 1993 ss 420b 618b 694a) 23 Terimin etimolojisiyle ilgili bilgi iccedilin bk Tzitzilis (1978 Nu 364) 24 Bu soumlzcuumlk daha ccedilok ldquotaş kaldırmakta kullanılan uzun demir ccedilubuk ya da ağaccedil basit kaldıraccedilrdquo anlamında kullanılmaktadır Buna rağmen genel olarak ldquoateş demirirdquo anlamı bunun temel anlamı olarak kabul edilip etimolojisine youmlnelik şu bağlantı oumlnerilmektedir (bk Raumlsaumlnen 1969 s 293b SSCTES) kuumlskuuml lsaquomdash koumlskuuml lsaquomdash koumlseguuml ~ koumlzeguuml ldquoocak demirirdquo lsaquomdash koumlz-e- ldquokoumlz karıştırmakrdquo (Clauson 1972 s 757b) +gU Uumlstelik Tuumlrkccedilenin ağızlarında geccedilen birtakım boumlylesi biccedilimler ilave etmek muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin koumlseği koumlsenği koumlsevi koumlseyi koumlsgi 1 ldquoateş karıştırmaya yarayan bir ucu yanmış odun tahtardquo 2 ldquoateş karıştırmak ya da ateş ccedilekmek iccedilin kullanılan demir araccedil maşardquo 3 ldquosaccedil uumlzerinde pişen hamuru ccedilevirmek iccedilin kullanılan araccedil evirgeccedilrdquo (DS ss 2971-2972) 25 Bu biccedilimler ve ccedileşitlerine tam bir ccediliccedilek duumlrbuumlnuuml bakışı iccedilin Tuumlrk Dil Kurumunun Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Ağızları Soumlzluumlğuuml web sitesini (TDKAğız) ziyaret etmenizi oumlzellikle tavsiye ediyorum

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

34

olarak geccedilen uumlstelik de anlamına goumlre tam ateş kuumlreğine yakışan bir terimi daha

burada kısaca tanıtmak istiyorum

abli (Şavşat Ardanuccedil) ~ abbi (ŞavşatmdashArtvin) ―soumlnmeye yuumlz tutan

ateşin uumlzerini kaplayan beyaz kuumll tabakası (DS s 24b) ―soumlnmeye başlayan kor

uumlzerinde oluşan ccedilok ince ve kolayca uccedilabilir nitelikte kuumll (Tokdemir 1993 s

627a) ―soumlnmuumlş kıvılcım (KAS 2005 s 7a) Bu biccedilimlerin dolaysız ccedilıkış nok-

tası oumlrneğin Acar (ač aruli) ve Gur (guruli) ağızlarında geccedilen GUumlRCUumlCE abl-i

―kuumllduumlr (Ɣlonṭi 1984 s 20b Nižaraӡe 1971 s 79b)26 Eski ve edebicirc dilde ise

soumlzcuumlk avl-i biccediliminde geccedilmektedir (KEGL 1 s 156 Tschenkeacuteli s 7b Orbe-

liani 1 s 40b Čubinašvili 1840 s 7a) aynen de Şuşanik hikacircyesinin metnin-

de

hellipდა შეიქმნა და დადნა ვითარცა ავლი27 hellip da še-ikmn-a da da-dn-a vitarca avl-i28 hellip ve kuumll gibi olup yok oldu

Diğer Kartvel dillerinde bulunmayan avl- koumlkuumlnuumln de etimolojisi tarihin

hacirclacirc sıkıca sakladığı bir sırdır Bildiğim kadarıyla buna youmlnelik tek bir oumlneri

vardır Gruzinsko-russko-francuzskij slovar adındaki abidevi lugatinde David

Čubinašvili (1840 s 7a) onun TUumlRKCcedilE alevlsquoe bağlanması muumlmkuumln olduğunu

ileri suumlrmektedir Fakat bu fikrin kesinlikle reddedilmesi gerekir ccediluumlnkuuml az oumlnce

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi avl-i ta en eski zamanlardan beri Guumlrcuumlcede kayıtlıdır Bu

yaklaşıma dayanarak Guumlrcuumlce biccedilimi doğrudan doğruya FARSCcedilA ālāv ~ alāv

ālav alav ―şulelenen ateş yalım alev (Steingass 1957 s 92a Junker amp

Alavi 1965 ss 51b 520b) soumlzcuumlğuumlne bağlasak da ndash mesela şoumlyle alav (uumlnluuml

duumlşmesiyle synkope) gt alv- (uumlnsuumlz goumlccediluumlşmesiyle) gt avl- ndash biccedilimsel accedilıdan en-

gel bulunmamakla birlikte anlam bilimsel nedenlerden (yalım kuumll) bu ccediloumlzuumlm

de pek ikna edici değildir Uumlstelik de FARSCcedilA ālāvlsquoın etimolojisi ve bununla

birlikte onun TUumlRKCcedilE alev ile muumlnasebeti (Tuumlrkccedile lt Farsccedila veyahut Farsccedila gt

Tuumlrkccedile) belli değildir29

Şavşatlsquota kullanılan abbi biccedilimi oranın Tuumlrkccedilesinde meydana gelmiş

olan bir uumlnsuumlzler benzeşmesinin neticesidir (-bl- gt -bb-) ccediluumlnkuuml genel olarak

Guumlrcuumlcenin uumlnsuumlz sistemi ndash şekil bilgisi neticesindeki bazı imla sebepleri istisna

olmak uumlzere ndash boumlylesi ikilemelere izin vermemektedir krş oumlrneğin GUumlRCUumlCE

o a lsquoağırlık birimi yaklaşık 1200 grlsquo (Tschenkeacuteli s 987a Orbeliani 1 s 610b)

26 Bunların yanı sıra Šušana Puṭḳaraze (1993 s 373b) Guumlrcuumlcenin Şavşat youmlresinde konuşulan İmerḫvi ağzından abli-abli (―kuumll) soumlzcuumlk ikilemesini bildirmektedir 27 Metnin 14 boumlluumlmuuml ƷKALƷ (1963 s 2434-35) 28 Accedilıklamalar da ldquoverdquo v-i-kmn-i (še-) ldquoolmakrdquo dn-eb-a (da-) (geccedilişsiz fiil) ldquoerimek yok olmakrdquo ve avl-i ldquokuumllrdquo 29 Bununla ilgili bk Doerfer (2 no 1354)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

35

lt OSMANLICA oqqa ―Osmanlı zamanına ait bir ağırlık birimi (Redhouse

1890 s 261b)30

Pekacirclacirc artık sona gelmek uumlzere şu sahneyi goumlzuumlmuumlzde canlandıralım

Tuumlrkccedile halk dilinin olağanuumlstuuml kazıyacak zenginliğini hiccedil bilmeksizin sadece

Tuumlrkccedile Soumlzluumlklsquote sunulan oumllccediluumlnluuml dile dayanarak mutfaklarımıza boumlylesi faydalı

bir aleti satın almak amacıyla buumlyuumlk şehirlerin asansoumlrluuml doumlner merdivenli ccedilok

modern ve şık alışveriş cennetlerine gitsekhellip Vay dostlar vay yandık lal olduk

Ccediluumlnkuuml bu oumlteberiyi nasıl sorup isteyeceğimizi ne elimizdeki yepyeni Tuumlrkccedile

Soumlzluumlk bildirebiliyor ne de bu alccedilakgoumlnuumllluuml satırları karalamış olan bendeniz

soumlyleyebiliyorum31

Tabii sora sora Bağdat bulunur gibi anlata anlata nihayet

hamur kazıyacağı bulunur da fakat soumlzcuumlk meselesi boumlylece ccediloumlzuumllmuumlş

olmayacak Bu nedenle yaldızlı ticaret duumlnyasına değil fakat Ankaralsquodaki Tuumlrk

Dil Kurumuna başvurup da onun hizmetinde ccedilalışan yetkili arkadaşlarımız bu

soruna iyice ışık tutup Tuumlrkccedileye resmicirc seviyede bu alete uygun bir soumlzcuumlk seccedil-

sinler diye rica etsek eminim mesele ileride muhakkak ortadan kalkar Geccedilmişi

kanlı olan Artvinli Astam bu goumlreve layık bir aday olarak acaba kabul edilir mi

Bence değil ccediluumlnkuuml en ciddi rakipleri rengacircrenk Genel Ağ (İnternet)

portallarında zaten bol ışıklı sahne hayatına alışmış olan kazıyacaklsquoın yanı sıra

belki de Azerbaycanlsquodaki Tuumlrklerin ellerinde ve dillerinde doumlnen ersinlsquodir32

30 Bunun aksine Guumlrcuumlce olmayan soumlzcuumlklerde Tuumlrkiyede konuşulan Guumlrcuumlcede ccedilok seyrek olarak ise uumlnsuumlz ikizleşmeleri goumlruumlnmektedir oumlrneğin dukkan-i lsaquomdash duumlkkacircn (fakat dukanǯi lsaquomdash duumlkkancı ~ tukan tukanǯi) tulli lsaquomdash tuumlrluuml šellig-i lsaquomdash şenlik (Puṭḳaraӡe 1993 ss 442 471 628b) Fakat genel olarak Tuumlrkiyedeki Guumlrcuumlcede de uumlnsuumlz

ikizleşmesi kaldırılır krş eyvalah ~ eivala lsaquomdash eyvallah lezetli lsaquomdash lezzetli muɣelim-i lsaquomdash mulsquoallim (ay ss 447b 493b 519a) 31 ldquoHamur merhem boya vb şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak iccedilin kullanılan ve bir ucu ele alınacak biccedilimde saplı oumlbuumlr ucu yassı olan aletrdquo ya ldquoaşure kazanlarını karıştır-makta kullanılan uzun saplı ve yayvan uccedillu tahta kepccedilerdquo (hem de bazı ağızlarda ldquoateş kuumlreğirdquo) anlamlarını taşıyan Tuumlrkccedile Soumlzluumlkte bulunan TUumlRKCcedilE mablak (TuumlrkSoumlz 2005 s 1320a) adındaki alet biccedilim accedilısından bizim kazıyacağımıza her ne kadar ben-zese de başka işlere yarayan değişik bir nesnedir 32 AZERBAYCANCA aumlrsin ―hamur vb işlerinde kullanılan kuumlccediluumlk bir demir kuumlreği andıran alet (ADİL 2 s 130a) En başta Azerbaycancadan olmak uumlzere terim bazı Kafkas dillerine de geccedilmiştir oumlrneğin LEZGİCE ersin ldquodemirden kazıyacakrdquo (LzgR 1966 s 395a) Ersin soumlcuumlğuumlnuumln etimolojisi belli değildir (bk Tzitzilis 1987 Nu 364) Andreas Tietzeye goumlre (1982 Nu 71) bu soumlzcuumlğuumln KUumlRTCcedilE hasin ~ ḥasin hāsin āsin (demir) ile bir bağlantısı olabilir Bence KUumlRTCcedilE (h)asin (lt (ā)sana- lt ANA-İRANCA

(ā)su ana- Cabolov 2001 s 454) aumlrsin biccediliminin temeli olamaz zira Kuumlrtccedileİranca biccedilimlerinin hiccedilbirinde -r- geccedilmez (yani aumlrsin ne āsin)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

36

―İstikbal ile ―Mazi bir arada

Tarak (galvaniz plastik) Kaziyacak (plastik) ve

Esnek kazıyacak (GEMUuml)

Guumlrcuumllerin geleneksel ḳeci-tavası (fotoğraf iccedilin bk LeMill)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

37

Kaynakccedila

Abulaʒe I (1938) Iaḳob Curṭaveli marṭwilobaj Šušaniḳisi lsaquoJakob Curtaveli mučeni-čestvo Šušanikirsaquo Ṭpilisi

Abulaʒe I (1973) Ӡveli kartuli enis leksiḳoni lsaquoSlovar drevnegruzinskogo jazykarsaquo Tbilisi

ADDL (1964) Azaumlrbayǰan dilinin dialektoloži luumlɣaumlti R Auml Ruumlstaumlmov amp M Š Širaumlliyev

(Red) Bakı

ADİL (2006) Azərbaycan dilinin izahlı luumlɣəti 1-4 Bakı

ADL (1999-2003) Azərbaycan dialektoloji luumlğəti 1-2 Ankara

Blaumlsing U (1992) Armenisches Lehngut im Tuumlrkeituumlrkischen am Beispiel von Hemşin

Amsterdam amp Atlanta

Blaumlsing U (1995) Armenisch - Tuumlrkisch Etymologische Betrachtungen ausgehend von

Materialien aus dem Hemşingebiet nebst einigen Anmerkungen zum Armeni-

schen insbesondere dem Hemşindialekt Amsterdam amp Atlanta

Blaumlsing U (2005) Kaukasisch-Tuumlrkische Streiflichter Iran and the Caucasus 9(1)

73-80

Blaumlsing U (2005) Berobana Tuumlrkiyelsquonin Kuzey-Doğu Ucunda Oynanan bir Halk

Oyununa Geccedilici Bir Bakış Bildiri olarak VI Tuumlrk Kuumlltuumlruuml Kongresi 21-26

Kasım 2005 Ankaralsquoda sunulmuştur

Blaumlsing U (2007) Auf den Spuren der Panta-Birne Ein grenzuumlberschreitenderlsquo

Fruchtname im oumlstlichen Pontos Iran and the Caucasus 11(1) 107-120

Cabolov R L (2001) Ėtimologičeskij slovar kurdskogo jazyka 1 Moskva

Clauson Sir G (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish

Oxford

Čubinašvili = Čubinov D (1840) Gruzinsko-russko-francuzskij slovar lsaquoDictionnaire

Geacuteorgien-Russe-Franccedilaisrsaquo Sanktpeterburg

Deeters G (1963) Georgische Literatur Handbuch der Orientalistik I 7 Armenisch

und Kaukasische Sprachen 129-155 Leiden amp Koumlln

Doerfer G (1963-1975) Tuumlrkische und Mongolische Elemente im Neupersischen 1-4

Wiesbaden

DS (1963-82) Tuumlrkiyersquode Halk Ağzından Derleme Soumlzluumlğuuml 1-12 Ankara

Faumlhnrich H (1986) Kurze Grammatik der georgischen Sprache Leipzig

Faumlhnrich H (1993) Georgische Schriftsteller (A-Z) Aachen

Faumlhnrich H (2007) Kartwelisches etymologisches Woumlrterbuch Leiden amp Boston

GEMUuml Gastrodizayn Enduumlstriyel Mutfak Uumlruumlnleri lthttpwwwgastrodizayncomtr

sayfa=urun_kategoriampaltgrup=140amplang=trgt (01 2010)

Gigineišvili I amp Varlam Topuria Ivane Kavtaraӡe (1961) Kartuli dialekṭologia I kar-

tuli enis kilota moḳle ganxilva ṭeksṭebi leksiḳoni lsaquoGruzinskaja dialektologija I kratkij obzor dialektov gruzinskogo jazyka teksty slovarrsquorsaquo Tbilisi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

38

Gippert-Titus Collectio textorum hagiographicorum Martyrium Susanicae on the basis

of the edition ƷKALƷ ellectronically prepared by Jost Gippert lthttptitusuni-

frankfurtdetexteetcscaucageoghgh1gh1htmgt (01 2010)

GKTS Guumlney Kafkasya Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml lthttpnurdemyildizspaceslivecomgt (01

2010)

Ɣlonṭi A (1984) Kartul ḳilo-temata siṭ vis ḳona meore gamocema Tbilisi

Hewitt G (1995) Georgian a structural reference grammar Amsterdam

IngR (2003) Ingušsko-russkij slovar lsaquoGalgajn-orsijn slovarrsaquo Moskva

İlker O (1989) Yukarı Maden ve Yukarı Madenliler (Y Hod ve Y Hodlular) Koumlyuumln

doğal ve toplumsal yapısı C 1 İstanbul

İlker O (1992) Aşağı Maden ve Aşağı Madenliler (A Hod ve A Hodlular) Koumlyuumln

doğal ve toplumsal yapısı C 1 İstanbul

Junker H F amp Bozorg Alavi (1965) Persisch-Deutsches Woumlrterbuch Leipzig

KAS (2005) Oumlzhan Oumlztuumlrk Karadeniz Ansiklopedik Soumlzluumlk 1-2 İstanbul

KEGL (1950-64) Kartuli enis ganmarṭebiti leksiḳoni lsaquoTolkovyj slovarrsquo gruzinskogo jazy-

karsaquo 1-8 Tbilisi

KSE (1975) = Kartuli sabč ota enciḳloṗedia lsaquoGruzinskaja sovetskaja ėnciklopedijarsaquo 1

Tbilisi

Lang D M (1956) Lives and Legends of the Georgian Saints selected and translated

from the original texts London amp New York

LeMill ḳeci lthttpskolaeduge8080Lemillcontent10e510e310d710d010d810e110

d8-10e110d010db10d610d010e010d410e310da10ddviewgt (02 2010)

LeMill ḳin oṭi da asṭami lthttplemillnetcontentwebpages10de10e310e010d8-10e9

10d510d410dc10d8-10d010e010e110dd10d110d810e110d0viewgt (02 2010)

LK = Lasha Kintsurashvili Iconographer lthttpwwwcomeandseeiconscomslkg07

htmgt (01 2010)

Lundberg E amp E Gogoberidze (1969) Važa Pšavela žizn i tvorčestvo izdanie četver-

toe Moskva

LzgR (1966) Lezginsko-russkij slovar sostavili B Talibov i M Gadžiev Moskva

MacKenzie D N (1990) A Concise Pahlavi Dictionary London (Nachdruck der ver-

besserten Ausgabe von 1986)

SSCTES = Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml

lthttpwwwnisanyansozlukcomgt (01 2010)

Nižaradze I I (1910) Russko-svanskij slovar Tiflis

Nižaraӡe Š (1971) Kartuli enis ač aruli dialekṭi leksiḳa lsaquoAdžarskij dialekt gruzinskogo

jazyka leksikarsaquo Batumi

Orbeliani S (1966-93) Leksiḳoni kartuli 1-2 Tbilisi

Oumlzkan İ E (1994) Ardanuccedil ve Youmlresi Ağızları Kayseri (Yayımlanmamış Yuumlksek

Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

39

Peeters P (1935) Sainte Sousanik Martyre en armeacuteno-georgie Analecta Bollandiana

53 5-48 ve 245-307

Puṭḳaraӡe Š (1993) Čveneburebis kartuli lsaquoThe Georgian Language of ldquoChvene-

burebirdquo in Turkeyrsaquo Batumi

Redhouse Sir J W (1890) A Turkish and English Lexicon Constantinople (Reprint

Istanbul 1978)

Raumlsaumlnen M (1969) Versuch eines etymologischen Woumlrterbuchs der Tuumlrksprachen

Helsinki

Sardshweladse S amp Heinz Faumlhnrich (2005) Altgeorgisch-Deutsches Woumlrterbuch

Leiden amp Boston

ŞS Şavşat Soumlzluumlk lthttpwwwsavsatlicomkonu49-savsat-sozlukhtmlgt (01 2010)

Steingass F (1957) A Comprehensive Persian-English Dictionary London (Reprint of

the First Edition 1892)

ŞYDK Şavşat youmlresinden derlenen kelimeler lthttpwwwbirikimlercomhtmlkelime

lerhtmlgt (01 2010)

Tarchnišvili M (1955) Geschichte der kirchlichen georgischen Literatur auf Grund

des ersten Bandes der georgischen Literaturgeschichte von K Kekelidze Cittagrave

del Vaticano

Tchantouridze L (2008) Saint Shushanik of Georgia Women in Early Georgian

Church The Canadian Journal of Orthodox Christianity 3 50-61

TDKAğız Tuumlrk Dil Kurumunun Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Ağızları Soumlzluumlğuuml lt httpwww

tdkterimgovtrttasgt (02 2010)

Tietze A (1982) Die Zusammensetzung des Gewerblichen Wortschatzes in der

Provinz Kars Zeitschrift fuumlr Balkanologie 18 159-215

Tokdemir H (1993) Artvin Youmlresi Folkloru Ankara

Toumanoff C (1963) Studies in Christian Caucasian history Washington DC

Tschenkeacuteli K (1965-74) Georgisch-Deutsches Woumlrterbuch 1-3 Zuumlrich

TuumlrkSoumlz (2005) Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 10 bs Ankara

Tušmališvili G (1978) Zogierti kartuli nasesxobani azerbaiǯanuli enis dialekṭebši

Sakartvelos SSR Mecnierebata Aḳademiis macne enisa da liṭeraṭuris seria

41978 141-145

Tzitzilis C (1987) Griechische Lehnwoumlrter im Tuumlrkischen (mit besonderer Beruumlcksich-

tigung der anatolischen Dialekte) Wien

Walde A amp Johann Baptist Hofmann (1938-1956) Lateinisches etymologisches

Woumlrterbuch 3 neu bearbeitete Auflage 1-3 Heidelberg

Wiki-Barb Wikipedia the free encyclopedia Barbara von Nikomedien lthttpdewiki

pediaorgwikiBarbara_von_Nikomediengt (02 2010)

Wiki-Cauc Wikimedia Commons Caucasus 565 map lt httpcommonswikimedia

orgwikiFileCaucasus_565_map_desvggt (02 2010)

Wiki-Vakht Wikipedia the free encyclopedia Vakhtang I of Iberia lthttpenwikipe

diaorgwikiVakhtang_I_of_Iberiagt (02 2010)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

40

Xalilov M Š (1998) Xronologičeskaja stratifikatcija gruzinskix leksičeskix ėlementov

v dagestanskix jazykax Voprosy jazykoznanija 1998 no4 69-81

Xalilov M Š (2004) Gruzinsko-dagestanskie jazykovye kontakty Moskva

Xubuṭia Ṗ R (1969) Tušuri ḳilo leksiḳa Tbilisi

Ǯangiӡe V (1978) Kartuli leksiḳa azerbaiǯanuli enis črdili-dasavlur ḳiloḳavebši

Sakartvelos SSR mecnierebata aḳademiis macne 41978 124-140

Ǯangiӡe V (1980) Kartuli leksiḳa turkuli enis dialekṭebši Sakartvelos SSR mec-

nierebata aḳademiis macne enisa da liṭeraṭuris seria 21980 95-104

ƷKALƷ (1963) Ʒveli kartuli agiograpiuli liṭeraṭuris ʒeglebi c igni I (V-X ss) dasabeč dad

moamzades Il Abulaʒem N Atanaelišvilma N Goguaʒem L Kaǯaiam C

Kurciḳiʒem C Č anḳievma da C Ǯġamaiam Ilia Abulaʒis xelmʒġvanobita da

redakciit lsaquoPamjatniki drevnegruzinskoj agiografičeskoj literatury kniga I (V-X

vv) podgotovili k pečati I Abuladze N Atanelišvili N Goguadze L Kadžaja

C Kurcikidze C Čankieva i C Džgamaja pod rukovodstvom i redakciej I V

Abuladzersaquo Tbilisi

ZTS (1976) Zanaat Terimleri Soumlzluumlğuuml Ankara

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 41-60

CcedilEPNİ CcedilANDIR VE OKCcedilULU KOumlYLERİ OumlRNEKLEMİNDE TAHRİR

DEFTERLERİNE DAYALI BİR MİKRO-TARİH ANALİZİ

Biray CcedilAKMAK

Oumlzet

Bu ccedilalışma XV ve XVI yuumlzyıl Osmanlı tarihinin en oumlnemli arşiv

kaynakları arasında yer alan Tapu Tahrir Defterleri‟ndeki verilere dayanan

Ccedilepni Okccedilulu ve Ccedilandır koumlyleri oumlrnekleminde bir mikro-tarih analizidir

Ccedilalışmada uumlccedil farklı koumlyle ilgili doumlrt farklı tarihe (1455 1485 1547 ve 1613) ait

tahrir defterindeki veriler kullanılmaktadır Değişim ekseninde iktisadi

demografik ve mali bir metin inşasına ccedilalışılmaktadır Defterlerdeki verilerin

nitel ve nicel analizi yapılmak suretiyle guumlvenilirlikleri ve tutarlılıkları

sorgulanmaktadır Defterlere youmlnelik eleştirilere karşı mikro analizlerin

1950‟li ve 1960‟lı yıllarda toplumsal tarihccedililer geccedilmişe teleskopla bakarak makro

tarihsel analizler yaptılar Araştırmalarında buumlyuumlk yapılar buumlyuumlk suumlreccediller ve geniş

mekacircnları ccedileşitli accedilılardan incelediler Geccedilmişe teleskopla bakma eğilimi 1970‟li

yıllarda yerini mikroskobik incelemelere bıraktı Makro tarihe bir tepki ve alternatif

olarak ortaya ccedilıkan mikro-tarihin ilk oumlrneklerini İtalyan tarihccedili Carlo Ginzburg‟un

Peynir ve Kurtlar‟ı ile Fransız tarihccedili Emmanuel Le Roy Ladurie‟nin Montaillou‟su

teşkil etti Bu eserler 1970‟li yıllarda yayımlandı İki oumlrnekte de geccedilmişe mikroskopla

bakılmaya başlandı Peter Burke‟nin ifadesiyle ldquoHer ikisi de sıradan insanlara ccediloğu

zaman onların oumlzuumlnuuml kavratmakta guumlccedilluumlk ccedilektikleri sorular soran yuumlksek statuumlluuml

dışarıdakilerdirrdquo (Burke 2000 s 37) Ginzburg eserinde tek bir bireyi Menocchio‟yu

ele aldı Le Roy Ladurie ise 14 yuumlzyılın başında Guumlneybatı Fransa‟daki Montaillou

koumlyuumlnuuml betimledi İki oumlncuuml ccedilalışmada da goumlruumllduumlğuuml uumlzere mikro-tarih kısaca kuumlccediluumlk

oumllccedilekli ve bazen de tek bir bireyi ele alan incelemelere oumlncelik verdi (Lamoreaux 2006

s 555) Zamanla ccedilok sayıda mikro-tarih ccedilalışması yapıldı ve yayımlandı (Bu

araştırmalara dair bk Iggers 2000 ss 104-119) Mikro-tarihccedililer buumlyuumlk oumllccedilekli nicel

araştırmaları kişisel duumlzeyde gerccedileği saptırdıkları oumlrseledikleri iccedilin eleştirdiler ve

ilgilerini kuumlccediluumlk yerleşim birimlerine (koumly kasaba) ve bu birimler iccedilinde bireylerin

yaşamlarını nasıl kazandıklarına ve suumlrduumlrduumlklerine youmlnelttiler herhangi bir toplumsal

birim iccedilinde yaşayan bireylerin ferdicirc ilişkilerinin karmaşık işlevini goumlzler oumlnuumlne

sermenin daha inandırıcı olduğunu duumlşuumlnduumller bunun oumlzguumlnluumlğuumlnuuml vurguladılar

(Magnusson 2003 s 709) Mikro-tarihccedililer temel amaccedillarından birini ldquotarihi oumlteki

youmlntemlerle dışarıda bırakılmış olan kişilere accedilmakrdquo ve ldquoyaşamın buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln

gerccedilekleştiği kuumlccediluumlk gruplar duumlzeyinde tarihsel nedenselliği aydınlatmaktırrdquo şeklinde

accedilıkladılar (Iggers 2000 s 111) Mikro-tarih ccedilalışmaları ele aldığı konular itibarıyla

birey esaslı olay esaslı kaynak esaslı ve topluluk esaslı olmak uumlzere doumlrt kategoriye

ayrılabilmektedir (Olafsson 2009 s 2)

Bu makale Uluslararası Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu

9-11 Ekim 2008 Giresun‟da sunulan ldquoXV ve XVI Yuumlzyıl Osmanlı Kırsal Toplumunda

Doğal Ccedilevre Uumlretim ve Vergilendirme Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri

Oumlrnekleminde Tahrir Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizirdquo isimli bildirinin

goumlzden geccedilirilmiş hacirclidir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

42

yapılması ve sair bilgiarşiv kaynaklarının kullanılması gerekliliğine işaret

edilmektedir

Anahtar kelimeler Tahrir defterleri Ccedilepni Ccedilandır Okccedilulu ekonomi

demografi malicirc veriler değişim mikro-tarih

A Micro-history Analysis of Samples of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu

Villages Based on Tahrir Defters

This study is a micro-history analysis of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu

villages The analysis is based on the data of the tahrir defters which is one of the

most important archival sources of the Ottoman History The tahrir defters

belong to four different dates (1455 1485 1547 and 1613) What is tried to be

done here is to construct an economic demographic and fiscal text in the context

of the change The reliability and consistency of the data in the defters are also

examined This study emphasizes the need for micro-analysis of the data in the

tahrir defters and use of other archival sources

Key words The tahrir defters Ccedilepni Ccedilandır Okccedilulu economy

demography fiscal data change micro-history

Giriş

Sınırlı kentleşme olgusu geleneksel sanayi oumlncesi toplumların temel

oumlzelliğiydi Nuumlfusun buumlyuumlk kısmı kırsal kesimde yaşamaktaydı Bu tarihsel

olgu Osmanlı Devleti iccedilin de geccedilerliydi Nitekim imparatorluğun

ldquotemellerinden birini ve guumlcuumlnuumln ayrılmaz bir parccedilasınırdquo koumly ve koumlyluuml nuumlfus

oluşturdu (Singer 1996 s 4)1 Başlıca iktisadi faaliyeti de tarım ve hayvancılık

teşkil etti Bir ccedilift oumlkuumlz ile onun ccedilektiği kara saban kuumlccediluumlk koumlyluuml aile

işletmelerinde aile emeği ve araziyle birlikte başlıca uumlretim aracıydı Osmanlı

Devleti XV ve XVI yuumlzyıllarda pazar ekonomisinin girmediği geccedilimlik kırsal

uumlretimi sıkı bir kontrol ve denetime tabi tuttu Merkeziyetccedili devlet anlayışına

paralel olarak kırsal uumlretim kayıt altına alınmaya ccedilalışıldı Vergi kaynakları ile

vergilendirilebilir nuumlfusu tespit amacıyla sık sık tahrirler yapıldı (İnalcık 1987

ss XVIII-XX) Meydana getirilen mufassal tahrir defterlerinde kırsal sosyo-

ekonomik yapı oldukccedila ayrıntılı bir şekilde yer aldı Defterlerin bu tafsilatlı

iccedilerikleri koumlyler duumlzeyinde araştırma imkacircnlarını sundu ancak bu imkacircnlar

araştırmacılar tarafından yeterince kullanılmadı Ccedilalışmalar sancakkaza

duumlzeyindeki araştırmalarla sınırlı kaldı Bu arada defterlerdeki kantitatif

verilerin guumlvenilirlik ve tutarlılığına youmlnelik bir muhalefet doğdu Sınırları

1 Nuumlfusun 80-90‟ının tarımsal uumlretimle iştigal ettiği ve tarımın aşırı ekonomik oumlnemi

bilinen bir husustur (Oumlz 1999 s 66)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

43

genişleyen ldquoDefterolojirdquo ccedilalışmalarına ciddi eleştiriler youmlneltildi2 Bu

reaksiyonun da etkisiyle tahrir defterlerine youmlnelik ilgi zamanla azaldı

Coğrafi Konum

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri Bolaman ccedilayının doğusunda Vona

Yarımadasında yani Karadeniz kıyı şeridinde yer alır Bu şerit subtropikal

okyanus iklimine sahiptir Koumlylerde yaz kuraklığı goumlruumllmez her mevsim

yağmur yağar Etek ormanları zirai uumlretim iccedilin tarlalar accedilmaya imkacircn tanır

Toprak verimlidir ancak parccedilalıdır Arazi kuzeye doğru meyillidir (Yediyıldız

1987 s 18)3

Zirai Uumlretimin Niteliği

Ccedilandır Ccedilepni ve Okccedilulu koumlylerinde tarım ve hayvancılık temel geccedilim

kaynağıdır Zirai uumlretimin esasını hububat oluşturur Arpa ve buğday başlıca

zirai uumlruumlnlerdir XVI yuumlzyılda arpa ve buğdaya nazaran gavers oumlnem kazanır

Uumlretim miktarı oumlnemli bir artış goumlsterir Koumlylerde arpa buğday ve gavers

yanında sebze ve meyve uumlretimi de yapılır Sebze ve meyve uumlretimi iccedilinde piyaz

ve ceviz (girdegan) belirgindir Ancak tahıl uumlretimine nazaran iktisadi oumlnemleri

oldukccedila cuumlzidir Koumlyluuml reaya ayrıca kendir uumlretir Tersane-i Acircmire iccedilin uumlretilen

kendir XVI yuumlzyılda aynen gavers gibi iktisadi oumlnem kazanır Koumlylerde zirai

uumlretim yanında hayvan da yetiştirilir Defterlere goumlre bu kuumlccediluumlkbaş hayvanlarla

(koyun ve kuzu) sınırlıdır Sosyo-ekonomik hayatın vazgeccedililmez unsurları olan

merkep katır oumlkuumlz at deve vb ldquohayvanat-ı ziraiye ve nakliyerdquo

vergilendirilmediği iccedilin defterlerde yer almaz Reayanın uumlretim faaliyetleri

arasında bal uumlretimi iccedilin yapılan arıcılık da bulunur ancak arıcılığın iktisadi

oumlnemi de hububata goumlre oldukccedila sınırlıdır Kısaca ele alınan uumlccedil koumlyde hububat

uumlretimi birincil oumlneme sahiptir Hayvancılık arıcılık sair uumlretim unsurlarıdır

Koumlylerde ayrıca temel besin maddesi olan hububatı işlemeye youmlnelik su guumlcuumlyle

ccedilalışan değirmen(asiyab)ler de bulunur4 Bu uumlretim kalemleri XV ve XVI

yuumlzyıllara oumlzguuml kırsal uumlretimin de kısa bir tasviri niteliğindedir

2 Bu muhalefete ve defterlerdeki verilerin imkacircn ve sınırlılıklarına dair bk Oumlz 1997 s

81 Oumlz 2000 ss 20-23 Oumlz 1991 ss 432-438 Acun 1999 ss 319-332) Kantitatif

verilere youmlnelik olumsuz yaklaşımlara tipik oumlrnek Heywood (1988 ss 322-336)‟dır 3 Youmlrede tarımsal uumlretime muumlsait aluumlvyonal ovalara genelde rastlanmaz Guumlnuumlmuumlzde

Ordu ili topraklarının ancak binde beşini ovalar oluşturur 4 Ccedilepni ve Okccedilulu koumlylerindeki bu asiyablar 1485‟ten itibaren goumlruumllmeye başlar (TD

37 ss 48 212 TD s 169 ss 107 118) Ccedilepni koumlyuumlne tabi Kuumlrze mezrasında da bir

asiyab vardı (TD 169 s 118)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

44

Uumlretimin Organizasyonu ve Uumlretim İlişkileri

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri reayası uumlretimi ldquomiricirc arazi rejimirdquo ve

ldquoccedilift-hane sistemirdquo ccedilerccedilevesinde gerccedilekleştirdi5 Her uumlccedil koumlyde uumlretim

faktoumlrlerinden olan arazi miricircydi arazi-i memluke ve mevkufe yoktu Arazi

raiyyet ccediliftlikleri şeklinde reayaya tapu resmi karşılığında verildi Reaya

ldquomuumlstakil aile işletmesirdquo niteliğindeki arazide gerccedilekleştirdiği zirai uumlretim iccedilin

sipahiye miktar ve nispetleri kanunnamelerde belirtilen ccedileşitli ayni ve nakdicirc

vergiler oumldedi Miricirc arazi rejimine goumlre raiyyet tapu ile tasarrufunda bulunan

toprak uumlzerinde uumlretimi bizzat gerccedilekleştirdi Tuumlm uumlretim vasıtalarını iş guumlcuuml ve

sermaye başta olmak uumlzere kendisi karşıladı Reaya arazinin sadece kullanım

hakkına sahipti arazinin kuru muumllkiyeti (rakabesi) devlete aitti Bir başka

ifadeyle koumlyluuml reaya uhdesindeki tapulu arazi uumlzerinde daimi ve irsicirc bir kiracı

konumundaydı Raiyetin vefatı hacirclinde arazi oğullarına intikal ederdi ancak

oğulları arasında boumlluumlnemezdi zira raiyyet ccediliftliğinin hukuken boumlluumlnmezliği

esastı Reaya uhdesindeki araziyi izinsiz olarak bir başkasına devr ve ferağ

edemez yani satamazdı (İnalcık 2006 s 113)

Ccedilepni koumlyuumlnde ise bir koumlyluuml farklı bir uumlretim organizasyonuna tabiydi

Reaya-Sipahi (sahib-i arz sahib-i ra‟iyyet) ilişkileri aynicirc vergi miktarları

raiyyet ccediliftliklerinden farklıydı Koumlyde sipahiye ait nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlnde bir

ldquohassa ccediliftlik6rdquo vardı

7 Bu hassa ccediliftlik 1455‟te sipahi Baba İsa 1485‟te de oğlu

Sipahi Hamza‟nın uhdesindeydi (TD 13 s 261 TD 37 s 48) 1455‟te

koumlydeki ekinli bennaklardan Adil Melik oğlu Mehmet‟in ismi uumlzerine ldquohassardquo

kaydı duumlşuumllduuml (TD 13 s 261) 1485‟te sipahi oumlşuumlr gelirleri normal reayanın

oumldediği aynicirc oumlşuumlrler ve ldquohassa-ı genduumlm 4 muumldrdquo ve ldquohassa-ı cev 4 muumldrdquo

şeklinde tefrik edildi (TD 37 s 48) Buna goumlre nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa

ccediliftlikten sipahi 8 muumld gelir elde etti Ancak bu 8 muumld hububat oumlşuumlr geliri

olarak alındığında nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftliğin toplam uumlretim

miktarı 40 muumldduuml Bir başka ifadeyle sipahinin hassa ccediliftliğindeki toplam

uumlretim (1 muumld=20 kile‟ye goumlre) 800 kile‟ydi Oysa aynı tarihte koumlyde Adil

Melik oğlu Mehmet hariccedil toplam 4 ekinli bennak vardı ve sipahiye verdikleri

5 Reayanın tabi olduğu miricirc arazi rejimi ve ccedilift-hane sistemi iccedilin bk (İnalcık 1990 ss

1-11) 6 ldquoBeğlik ccediliftlikrdquo olarak da bilinen hassa ccediliftlikler doğrudan doğruya sipahinin

tasarrufuna bırakılan tarım arazisiydi Sipahi bu araziyi reayaya tapu ile veremezdi

Bizzat işletip işletmemede muhtardı Bazen kendisi bizzat işletir bazen de tamamen

şahsi ve serbest bir anlaşma usuluumlyle reayadan birinebirilerine kira veya ortakccedilılık

usuluumlyle verirdi Bu usulde sipahi reayaya ya tohum ve ccedilift hayvanlarını verir uumlruumlnuumln

yarısını alır ya da uumlretim suumlrecine hiccedilbir maddi katkıda bulunmaz ve uumlruumlnuumln 14‟uumlnuuml

aynen kabzederdi (Barkan 1980 s 792 Barkan 1975 s 9 İnalcık 1987 s XXX) 7 ldquoCcediliftlik-i Hassa-ı Suumlvari Bir Oumlkuumlzrdquo (TD 13 s 262) ldquoCcediliftlik-i Hassa Bir Oumlkuumlzrdquo

(TD 37 s 48) ldquoCcediliftlik-i Hassa 1rdquo (TD 169 s 118)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

45

arpa ve buğday oumlşuumlr miktarı 6 muumldduuml (TD 37 s 48) yani toplam uumlretimleri 30

muumldduuml (600 kile) 1547‟de ise sipahinin hassa ccediliftlikten 400 akccedile geliri vardı

(bdquoan hassa 400 genduumlm 300 şair 100 akccedile) (TD 255 s 377) Defterdeki tahrir

kıymetlerine goumlre (1 kile buğday 6 akccedile 1 kile arpa 5 akccedileydi) de bu nakdicirc

rakamların ayni karşılıkları 50 kile buğday 20 kile arpa‟ydı 1613‟te ise

defterde ldquoan hassa hınta 50 kile 350 şair 20 kile 120rdquo kaydı vardı (TD 169

s 118) Buna goumlre sipahinin nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlikten hububat

geliri 70 kile‟ydi Bu 70 kile oumlşuumlr miktarı olarak alındığında da nim ccedilift

buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlikteki toplam uumlretim 350 kile‟ydi

Bu hesaplamalardan bazı nitel sonuccedillar ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr İlk

olarak 1485‟te nim ccediliftten daha az yer tasarruf eden 4 ekinli bennakın (4 ekinli

bennak = 1 tam ccedilifte goumlre) toplam uumlretimi 600 kile olduğuna goumlre nim ccedilift

buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlik toplam uumlretimi yaklaşık 300 kile olmalıdır (Yani

bir tam ccediliftin yarısından alınan uumlruumlne eşit olmalıdır) O hacirclde hassa ccediliftlik iccedilin

verilen ayni gelir rakamı oumlşuumlr miktarı değildir Zira 8 muumld yani 160 kile

toplam uumlretimin yarısı olmalıdır Bu takdirde nim ccediliftin yıllık toplam uumlretim

miktarı 320 kile‟dir Bu ise 4 ekinli bennakın elde ettiği 600 kile ile uyumludur

Dolayısıyla sipahi hassa ccediliftliğini ortakccedilılık usuluumlyle işletmektedir 320 kilelik

toplam uumlretim miktarı 1547 ve 1613 tarihlerindeki 70 kileyle ise kısmen

uyumludur Ancak bu uyum tevile muhtaccediltır Zira 70 kile eğer ortakccedilılık usuluuml

soumlz konusuysa 140 kile olmalıdır Buradan da 1485‟te hassa ccediliftliğin

tamamının 1547 ve 1613‟te ise yarısının ortakccedilılık usuluumlyle işletildiği sonucunu

ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr Muhtemelen sipahi 1547 ve 1613‟te hassa ccediliftliğinin

yarısını ortakccedilıya vermektedir yarısında da bizzat kendisi zirai uumlretimde

bulunmaktadır Buradan şu sonucu da ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr Bir tam ccediliftte

ortalama 600-700 kile arasında değişen miktarlarda toplam uumlretim

gerccedilekleştirilmektedir (15 ton-175 ton) Bir tam ccedilift yaklaşık 100 doumlnuumlm kabul

edildiğinde doumlnuumlm başı alınan uumlruumln miktarı ise 6-7 kile (150-175 kg)dir

Zirai Uumlretiminin Niceliğindeki Değişim ve Nuumlfus-Arazi-Uumlretim

İlişkileri

Tahrir defterlerindeki fiskal veriler oumlşuumlr oranları dikkate alınarak toplam

uumlretimi hesaplamada kullanılırlar Ayni oumlşuumlr miktarları ihtiyatlı olarak

kullanılmak şartıyla uumlretimin kapasitesi hakkında bir fikir verir8 Defterlerde

oumlşuumlr birim fiyatları da yer alır ve uumlruumlnlerin birbirine doumlnuumlştuumlruumllmesine imkacircn

tanır Dolayısıyla ayni ve nakdicirc vergi miktarları hanekişi başı gelir seviyesini

8 Bu vergi miktarlarının tahminiliğine tahrirden oumlnceki uumlccedil yılın hasat ortalamasına goumlre

hesaplandığına dair genel ve makbul bir kanaat vardır (İnalcık 1987 s XIX Oumlz

2000 s 527 Makovsky 1984 s 92)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

46

hesaplama olanakları sunar9 Elde edilen sonuccedillar da eğer bu veriler reel

durumu yansıtıyorlarsa koumlyluumllerin uumlretimlerinin geccedilimlerini sağlayıp

sağlayamadığı hakkında bir fikir verir Tuumlm bu anlama ccedilabalarında ise bazı

teorik oumln kabuller elde edilen sonuccedilların anlamlı kılınmasında dikkate alınır10

Ccedilepni koumlyuumlnde buğday ve arpa uumlretimi 1455-1613 yılları arasında

belirli bir artış eğilimi goumlsterdi 1455-1547 yılları arasında toplam hububat

uumlretim miktarları yaklaşık 200 oranında arttı Bu artış nuumlfus artış oranıyla da

uyumluydu Zira 1547 yılına kadar koumlydeki ekinli bennakların sayısı 3 5

1547‟de ise 8‟di Koumlyde uumlzerinde tapulu arazisi olmayan ancak babalarından

intikal eden arazi uumlzerinde ldquomuumlşa ve muumlşterekrdquo uumlretimde bulundukları bilinen

(Oumlz 2007 s 491) cabaların sayısında ise oumlzellikle 1547 ve sonrasında aynen

raiyyet ruumlsumu vermedikleri hacirclde kaydedilen muumlcerredlerin sayısında olduğu

gibi oumlnemli bir artış goumlruumllduuml Bu caba ve muumlcerred sayısındaki artışa paralel

olarak koumlydeki zirai nuumlfus yoğunluğunun arttığı anlamına gelir Nitekim koumlyuumln

ekinliğimezrası konumundaki Kuumlrzeyeri‟nin yıllık hasılı suumlreccedille birlikte tedricicirc

bir artış goumlsterdi Oumlyle ki bu mezrada XVII yuumlzyılın başında oumlnemli miktarda

zirai uumlretim gerccedilekleştirildi Normal bir koumly buumlyuumlkluumlğuumlnde nuumlfusu barındıran (6

ekinli bennak 12 caba 9 muumlcerred) mezrada sipahi geliri 2000 akccedileye ccedilıktı

Muhtemelen bu mezrada zirai uumlretimi gerccedilekleştiren reaya Ccedilepni ve

ccedilevresindeki artan nuumlfustu Koumlydeki oumlzellikle 1547 ve sonrasında muumlcerred ve

caba sayısındaki artış oranı ile uumlretim miktarlarındaki dengesizlik ile Kuumlrze

mezrasındaki iskacircn ve uumlretim artışı arasında bir bağ vardı Bununla birlikte

mezrada bennak ve caba kaydedilenlerle Ccedilepni koumlyuumlndeki aileler arasındaki

akrabalık ilişkilerini tespit etmek guumlccediltuumlr Koumlydeki kayıtlı reaya hane sayısı ile

toplam uumlretim arasındaki kantitatif ilişki ise 1455‟te 173 1485‟te 153 1547‟de

855 1613‟te 70 kile‟dir Bu yuumlksek oran gerccedilekte daha duumlşuumlktuuml Zira koumlyde

sipahi ortakccedilılık gereği uumlretimden daha fazla pay almaktaydı Dolayısıyla

suumlreccedille birlikte evli reayanın koumlydeki arazilerde suumlrekli uumlretimde bulunduğu

duumlşuumlnuumlluumlrse hane başına ortalama uumlretim duumlşuumlş eğilimindeydi ki Kuumlrze

9 Defterlerdeki fiskal verilerden ldquoekonomik buğday muadilirdquoni hesaplama imkacircnı veren

youmlntem hakkında ayrıntılı bilgi iccedilin bk (McGowan 1969 ss 139-196 Oumlz 1997

ss 82-84) Bu hesaplamalarda en buumlyuumlk guumlccedilluumlğuuml hacim oumllccediluumlsuuml birimleri (genelde

muumld kile)nin kg karşılıklarının tespiti oluşturur Bu guumlccedilluumlğe dair bk (İnalcık 1983

ss 311-347 Koccedil 2000 ss 541-546) İlginccedil olan hacim oumllccediluumlsuuml birimlerinin kilogram

karşılıklarının hububat tuumlrlerine goumlre de değiştiğidir Ancak araştırmalarda bu ayrıntı

pek dikkate alınmaz Tuumlm bu sebeplerle burada uumlruumln miktarları kg‟a ccedilevrilmedi ilk

defterlerde yer alan muumld miktarları 120 oranına goumlre kile şeklinde verilmekle

yetinildi 10

Oumlrneğin bir doumlnuumlmden 100 kg‟ın uumlzerinde uumlruumln alınmasının muumlmkuumln olmadığı bir

kişinin asgari geccedilim seviyesi iccedilin yıllık 230-300 kg ekonomik buğday muadiline

gereksinim duyduğu şeklindeki teorik kabuller soumlz konusudur (Oumlz 1997 s 84

McGowan 1969 s 155 Faroqhi 1994 s 266)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

47

mezrasındaki zirai uumlretimdeki artış da bu duumlşuumlş trendiyle doğru orantılı

olmalıdır Ayrıca koumlydeki toplam zirai uumlretim rakamlarındaki oumlzellikle 1547 ve

1613‟teki durağanlık reaya hane sayısındaki artış dikkate alındığında

defterlerdeki verilerin guumlvenilirliği meselesini de guumlndeme getirmekle birlikte

mezrada uumlretim faaliyetlerinin artmasının sebeplerini teşkil etmektedir (bk

Tablo I I II I III I)

Ccedilandır koumlyuumlnde de benzer bir durum vardı Temel uumlretim yine

hububattı 1455-1485 arasında uumlretim miktarında oumlnemli bir değişiklik

yaşanmadı Zira koumlydeki hane sayısında da bir artış soumlz konusu olmadı Caba

Pir Ahmet 1485‟te babası Yusuf vefat ettiği iccedilin ekinli bennak statuumlsuumlne geccedilti

Aynen bir oumlnceki tahrirde goumlruumllmeyen Musa‟nın oğulları Mehmet Ali ve

Hamza gibi Zira 1455‟te koumlyde kayıtlı ekinli bennaklar 1485‟te artık yoktu Ya

oumllmuumlşlerdi ve arkalarında evlat bırakmamışlardı ya da koumlyuuml terk etmişlerdi

1455‟te muumlcerred olan Mehmet de evlenerek konjonktuumlrden istifade etti ve

sipahiden ekinli bennak statuumlsuumlnde arazi tapuladı 1485 sonrasında ise koumlydeki

nuumlfusta oumlnemli bir artış yaşandı arazi uumlzerinde yaşanan nuumlfus baskısı sebebiyle

bir miktar yeni arazi uumlretime accedilıldı Zira ekinli bennakların sayısı 1547‟de 8‟e

ccedilıktı ve bu tarihten itibaren sabit kaldı Buna karşılık sipahiden tapu ile arazi

alamayan cabaların sayısında muumlthiş bir artış yaşandı Caba adayı muumlcerret

nuumlfus da aynı şekilde arttı Uumlretim miktarlarında da oumlnemli bir artış yaşandı

Zira 1547‟de uumlretim 1455 ve 1485‟e goumlre yaklaşık 300 oranında arttı Bu

kısmen arazinin artan nuumlfusu besleyebilme kapasitesinin optimum noktaya

ulaştığının da işaretiydi 1613‟te ise arazi kıtlığının bariz işaretleri goumlruumllduuml

Nuumlfus hızla arttı uumlretim miktarları ise sabit kaldı hatta duumlştuuml11

Caba

sayısındaki aşırı artış ekinli bennak sayılarının ve uumlretim miktarının sabit seyri

karşısında ciddi geccedilim sıkıntısı olduğu sonucunu da zımnen iccedilermekteydi Bu

durum hane başına duumlşen ortalama uumlretim miktarlarına da yansıdı Nitekim

1455 ve 1485‟teki hane başına duumlşen ortalama 40-50 kile hububat miktarı

1613‟te yaklaşık 19 kileye geriledi Koumlydeki nuumlfus baskısının diğer işaretleri de

doumlnuumlm resmi vermek suretiyle sipahiden kiralanan arazi parccedilalarıyla kuumlccediluumlkbaş

hayvancılık ve arıcılığın gelir vasıtaları arasındaki oumlneminin kısmen artmasıydı

Bu arada hububat birim fiyatlarında tahrir kıymetlerine goumlre artış da goumlruumllduuml12

Osmanlı guumlmuumlş akccedilesindeki tağşişle de ilgili olan bu fiyat artışı geccedilim

sıkıntısının da bir başka işaretiydi

11

Bu noktada reel uumlretimin defterlere yansıma derecesinin sıhhatini dikkate almak da

gereklidir Gerccedilekten uumlretim miktarındaki aynilik ile nuumlfus artışındaki negatif ilişki

defterlerdeki oumlşuumlr miktarlarının sıhhatine youmlnelik ciddi soruları guumlndeme

getirmektedir 12

Bir kile buğdayın tahrir kıymeti 1455‟te 3 1485‟te 25 1547‟de 6 1613‟te ise 7

akccedile‟ydi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

48

Okccedilulu koumlyuumlnde ise kısmen farklı bir durum soumlz konusuydu Bu

farklılık arazi imkacircnlarından kaynaklanmaktaydı Statuuml tayininde etkili olduğu

bilinen arazi miktarı 1455‟te oldukccedila muumlsaitti Zira koumlyde 3 reaya nim ccedilifte

sahipti İki kardeş İbrahim ve Ali ile Eynekoca nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlnde arazilere

tapu ile mutasarrıflardı Sadece muumlbtela olan İsa caba statuumlsuumlndeydi 1485‟te ise

nim ccedilift statuumlleri kayboldu Eynekoca gibi İbrahim de muhtemelen vefat etti

Zira nim ccediliftlerden biri zemin olarak kaydedildi Yani herhangi bir reaya

uhdesine tapuyla verilmedi Zira uumlretim miktarındaki duumlşuumlş dikkate alındığında

muhtemelen muumlnhal kaldı ve zirai uumlretim yapılmadı Bu nim ccediliftlik daha

sonraki tarihlerde tapuya verildi Koumlydeki ekinli bennakların sayısı 1547‟den

itibaren sabitlendi Caba sayıları ise hızla arttı 1547‟de 18 olan caba sayısı

1613‟te 38‟di Muumlcerred sayılarındaki artış oranı ise ccedilok daha yuumlksekti Okccedilulu

koumlyuuml zirai arazi potansiyeli bakımından Ccedilepni ve Ccedilandır koumlylerine goumlre daha

avantajlıydı Zira ilk tahrirde uumlccedil nim ccediliftliğin varlığı da bunu goumlstermektedir

Zamanla nuumlfus artışına bağlı olarak uumlretim miktarlarının yuumlkselmesi de zirai

uumlretim imkacircnlarının potansiyeline işaret etmektedir Koumlydeki zirai uumlretim

1485‟ten itibaren suumlrekli arttı Aynı tarihteki 300 kile‟lik toplam uumlretim 1547‟de

850 kile‟ye ccedilıktı 1613‟teki uumlretim miktarı ise 2950 kile‟ydi Gaversin ağırlık

kazandığı uumlretimde nuumlfus artışının etkileri accedilıkccedila goumlruumllduuml 1547‟ye goumlre

350‟ye varan artış oranı arazi miktarı ile nuumlfus artışı arasındaki pozitif

uyumun guumlzel bir goumlstergesi niteliğini haizdi Bununla birlikte uumlretimdeki

oumlnemli artışa rağmen Okccedilulu koumlyuumlnde ekinli bennak sayısı sabit kaldı Bu

durum ise muhtemelen arazi tasarruf şekillerindeki değişiklik ya da reel

durumun defterlere yansıma sınırlarıyla ilgili olmalıdır Uumlretim miktarlarında

1485‟ten sonra goumlruumllen artışın koumlydeki hane başına ortalama yansıması ise

1547‟de 303 1613‟te 614 kile‟ydi

Vergilendirme ve Reayanın Vergi Yuumlkuuml

Uumlretici konumundaki reayanın oumldediği başlıca ayni vergi oumlşuumlrduuml Oumlşuumlr

nicelik itibarıyla reaya tarafından oumldenen en oumlnemli vergiydi ve genelde ayni

olarak tahsil edilirdi İktisadi değer taşıyan her nevi ldquomezrucirc‟acirct-ı arzıyyerdquo oumlşuumlr

vergisi kapsamındaydı İmparatorluk genelinde oranı genelde 18 olan oumlşuumlr

vergisi13

reayadan 20 nispetinde tarh ve tahsil edildi Bu yuumlksek oran

sebebiyle reaya ayrıca salarıyye oumldemedi Oumlşuumlr oranındaki yuumlksekliğin

gerekccedilesi ise eyalet-i Rum‟da ldquomalikane-divani sistemrdquoin varlığıydı (Oumlz 1999

s 80) Kanunnamelerde de oumlşuumlr oranı accedilıkccedila belirtilmedi sadece ldquoVilayet-i

13

Oumlşuumlr vergisi aynı zamanda kuru muumllkiyeti devlete ait olan miricirc araziyi kullanma

kirasıydı İmparatorluğun son zamanlarında bile ham miricirc arazi uumlzerinde ebniye inşası

irade-i seniyyenin şeref-muumlte‟allik buyurulmasına matuftu ve binanın işgal ettiği yer

iccedilin kıymeti nispetinde binde kırk bedel-i oumlşuumlr takdir edilirdi (arazinin şeref ve

itibarına goumlre bdquooumlşre mu‟adil senevicirc icacircre-i zemicircnrdquo) Bununla da oumlşuumlr kayıplarının

telafisi amaccedillanırdı (Barkan 1940 s 379 Barkan 1980 ss 799-804 Guumlccediler 1964)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

49

Rum‟un arazisi iki başdan ta‟şir olunmak kanun-ı kadim olmağın Defter-i

Cedicircd‟e dahi oumlyle sebt olundırdquo kaydı yer aldı (Yediyıldız 1987 s 153) Ancak

ele alınan koumlylerde malikane-divani sistemi soumlz konusu değildi Yani araziler

uumlzerinde hukuki bakımdan mutlak devlet muumllkiyeti soumlz konusuydu Devlet

mutlak muumllkiyet hakkını koumlyluuml ileri gelenleriyle paylaşmadı Bu takdirde

110‟luk malikane hissesi de sipahiye aitti ve koumlyluumller yuumlksek oranda ayni vergi

muumlkellefiyetine tabiydi

Reayanın oumldediği bir diğer vergi grubu ise raiyyet ruumlsumuydu Osmanlı

idaresinin fetihleri muumlteakip sınırlandırmaya ccedilalıştığı mevcut feodal hizmetlere

karşılık ihdas ve tarh ettiği bu vergiler nakdicirc olarak oumldendi ve miktarlarında

reayanın tasarruf ettiği arazi miktarı ile medeni durum belirleyici bir rol oynadı

Reayanın oumldediği raiyyet ruumlsumu bir nevi uumlretim-mali aile uumlnitesini

vergilendirmek iccedilin sistematik hacircle getirilen kombine oumlrfi bir vergiydi ve

oumlşuumlrden sonra nicelik itibarıyla reayanın oumldediği ikinci oumlnemli vergi grubuydu

(İnalcık 1990 s 5 İnalcık 1993 ss 31-62) Bu vergi grubu tam ccedilift yer

tasarruf eden reayadan 57 nim ccediliftten yarısı (285) ekinli bennaktan 18

cabadan 13 akccedile miktarında alındı Ancak bu miktarlar defterlere suumlrekli aynen

yansımadı14

Muumlcerredlerden ise defterlerde kaydedilmelerine rağmen 6 akccedilelik

muumlcerred resmi tahsil edilmedi15

Raiyyet ruumlsumu ilgili koumlyler serbest tımarlar

dacirchilinde yer almadığı iccedilin askericirc sınıf mensupları ehl-i seyf (sipahi ve sancak

beyi) arasında 13 oranlarında paylaşıldı Bu paylaşım defterlere 1485 yılından

itibaren yansıdı

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri reayasının oumldediği bir diğer vergi

grubu da bacircdıhevacirc ve muumlteallikatıydı Bu vergilerin temel oumlzelliği daimi ve

standart bir nitelik taşımaması yani zuhurata bağlı olmasıydı Zira ne

ilyazıcıtahrir emini ne de sipahi tahriri takip eden yıllarda kimlerin

evleneceğini succedil işleyeceğini bilemezdi Defterlerdeki vergi miktarlarının

tahminiliğine belki de en guumlzel oumlrneği teşkil eden bu vergi grubu aynı zamanda

dirlik sahiplerinin iştahını belki de en fazla kabartanını oluşturmaktaydı ve

askericircsipahi-reaya ilişkilerinde oumlnemli ipuccedillarına sahip olmalıydı Ancak buna

14

Defterlerde bennak ve caba resimlerinin toplam miktarları yer aldı Bazen sadece

sipahi hissesi bazen sipahi ve niyabet hisseleri ayrı ayrı bazen de ikisi birlikte

topluca yer aldı Rakamların genelde kanunnamelerdeki birim miktarlarla uyuştuğu

goumlruumlluumlr Niyabet hissesi nim ccedilift bennak ve cabalarda genelde yaklaşık 13

nispetindeydi Bununla birlikte Ccedilepni koumlyuumlnde bennak resmi kişi başına 1455‟te 20

akccedile kaydedildi Ayrıca 1455‟te niyabet hisseleri kaydedilmedi Ancak bu niyabet

hisseleri de tahsil edilmiş olmalıdır Zira Eyalet-i Rum‟da niyabet hisselerinin

defterlere kaydedilmediği hacirclde tahsil edildiği biliniyor (Oumlz 1999 s 83) Bununla

birlikte tablolarda defterlerdeki veriler esas alındı 15

ldquoVe defterde (hacircli bdquoani‟r-ruumlsucircm kaydolunan muumlcerredlerden nesne alınmazrdquo

(Yediyıldız 1987 s 150)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

50

dair bilgilere defterlerde genelde rastlanmaz Başlıcalarını resm-i

nikacirchgerdekarucircsacircne bdquoabd-ı acircbık cuumlrm-uuml cinacircyet ceracirc‟im-i hayvanacirct‟ın teşkil

ettiği bu vergilerin ihdas ve tahsisiyle asayiş ve guumlvenliğin sağlanması

amaccedillanmıştı

Koumlyluuml ayrıca yetiştirdiği kuumlccediluumlkbaş hayvanlar koyun ve kuzu iccedilin de

yıllık nakdicirc bir vergi oumldedi Resm-i ganemacircdet-i ağnacircm adıyla bilinen bu

verginin miktarı da 2 koyuna bir akccedileydi (Yediyıldız 1987 s 152) Bu vergi

raiyyet ruumlsumunda olduğu gibi sancak beyi ile sipahi arasında taksim

edilmektedir Ancak bu vergi de defterlerde suumlrekli kaydedilmedi ki bu da

hayvancılığın yapılmadığı anlamına gelmiyordu Bal uumlretimi de ayni ya da

nakdicirc olarak vergilendirme kapsamındaydı (oumlşr-uuml kovan ya da resm-i kovan)

Alacircsından bir kovana iki akccedile ednacircsından bir akccedile alınan bu vergi ayni olarak

da tahsil edilmekteydi Koumlyluumller ayrıca XVI yuumlzyıldan itibaren avacircrız-ı

divaniye oumldemiş olmalılardı ancak bu vergiler defterlerde yer almadı

Bu ccedilerccedilevede reayanın oumldediği ayni ve nakdicirc vergilerin toplam uumlretime

oranları yaklaşık olarak Ccedilepni koumlyuumlnde 1455‟te 42 1485‟te 36 1547‟de

27 1613‟te 25bdquodi Ccedilandır koumlyuumlnde ise aynı şekilde ilgili oranlar 1455‟te

295 1485‟te 41 1547‟de 31 1613‟te 34bdquotuuml Okccedilulu koumlyuumlnde ise

1455‟te 277 1485‟te 48 1547‟de 32 1613‟te 26‟ydı16

Kısaca reaya

toplam uumlretimlerinin Ccedilepni koumlyuumlnde 25- 40‟ı Ccedilandır koumlyuumlnde 29-

41‟i Okccedilulu koumlyuumlnde de 26- 48‟i arasında değişen oranlarda vergi verdi

Şuumlphesiz bu oranların elde edildiği sayısal veriler de tahriri yapan

ilyazıcınıneminin yaptığı işe sadakatine ve duumlruumlstluumlğuumlne defteri yazan kacirctibin

dikkatine sipahinin insafına reayanın vergi vermeyle kaccedilırma arasındaki

temayuumlluumlne bağlıydı Nitekim oranlardaki farklılık bunu accedilıkccedila goumlsterdi

Sonuccedil

Tapu Tahir Defterleri XV-XVI yuumlzyıl Osmanlı taşrasına dair

ccedilalışmalarda goumlz ardı edilmemesi gereken başlıca arşiv kaynakları arasındadır

Osmanlı taşra toplumunun ekonomik demografik toplumsal idari iskacircn vb

yapısı hakkında paha biccedililmez bilgiler iccedilermektedir Bununla birlikte bu

defterler sınırsız oumlğrenme isteklerinin ancak bazı youmlnlerini

karşılayabilmektedir Defterler incelendikten sonra zihinlerde oluşan

boşlukların doldurulması iccedilin başka kaynakların da kullanılması kaccedilınılmazdır

Zira bu defterlerde daha ziyade vergi ve vergilendirilebilir nuumlfus yer almaktadır

Tertip edilmeleri de bununla ilgilidir Bu sebeple de mali nitelikleri daha

belirgindir Sadece bu defterler esas alınarak ve bu defterlerdeki veriler

değerlendirilerek kırsal yapıyı tamamen ortaya ccedilıkarmak gayrikabildir Diğer

16

Bu oranlar elde edilirken teknik sebeplerle hayvancılık ve arıcılık hesaplamaya dacirchil

edilmedi Sebze meyve ve kendir toplam geliri vergi miktarı 5‟le ccedilarpılarak elde

edildi

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

51

kaynaklar goumlz ardı edildiğinde ise bu defterlere dayalı araştırmalar kaynak

odaklı bir niteliğe buumlruumlnmektedir Aksine araştırmaların tematik nitelikleri daha

belirgin olmalıdır

Bu sebeple araştırmaların problematik nitelikli olması buumlyuumlk oumlnem

taşımaktadır Bu ccedilerccedilevede yapılacak araştırmalarda doğal olarak cevabı aranan

sorular iccedilin diğer kaynaklara kendiliğinden gereksinim duyulacak boumlylece

sadece tahrir defterlerine dayalı araştırmalar yerine tuumlm kaynak gruplarını

kullanan araştırmalar gerccedilekleştirilecektir

Tahrir defterleri kullanılırken de verilerin mutlak doğrular olarak

goumlruumllmemesi gerekmektedir Bu ccedilerccedilevede defterlerdeki verilerin anlamlı olup

olmadığına bakılması sorulara cevaplar aranması gerekmektedir Bu sorular da

analitik nitelikli değişim ve doumlnuumlşuumlmuuml yakalamaya youmlnelik kaygılarla

sorulmalıdır Bu sorulara defterler cevap veremediği zamanlarda da sair

kaynaklar kullanılmalıdır Zira defterlerdeki vergi ve nefer miktarları reel

durumun tuumlm youmlnlerini de yansıtmamaktadır Ayrıca defterlerdeki verilere

mutlak doğrular olarak da bakılmamalıdır Kacirctip hatalarıyla dolu bu kayıtların

tutarsızlıkları koumly duumlzeyinde yapılacak hacircsıl ile bunu oluşturan vergi kalemleri

miktarları karşılaştırmalarında accedilıkccedila goumlruumllmektedir Farklı tarihli defterlerdeki

tutarsızlıklar da dikkate alınmalıdır Bunlar tespit edilerek sebepleri de

aranmalıdır Defterlerdeki ccediloğu veri tahminidir Bunlar da tahrirlerin yapıldığı

kesitleri yansıtmaktadır Defterler arada kalan yıllara dair oumlğrenme arzularını

guumlndeme getirmelidir

Bu bakımdan ccedilalışmalarda tuumlm kaynak grupları kullanılmalı

defterlerdeki her tuumlrluuml veri matematiksel işlemler de yapılmak suretiyle anlamlı

hacircle getirilmelidir Ayrıca defterlerdeki terimlerin de genel geccediler tanımları

değil oumlzguumlnluumlklerine ilgi goumlsterilmelidir Tespit edilen bu oumlzguumlnluumlkler de genel

bir bağlam iccedilerisine oturtulmalıdır benzerlik ve farklılıklar tespit edilmelidir

Bunun iccedilin de daha mikro duumlzeyde koumlyler ekseninde incelemeler yapılmalı

boumlyle ccedilalışmalar da mikro tarihccedililiğin detaylıoumlzguumln oumlğrenme gereksinimlerini

karşılama yanında defterlerdeki terim veveya verilerin geccedilerliliğini sistemin

niteliğini esaslarını anlama amacına matuf olmalıdır Neticede inşa edilen

metinlerde de ldquotarih yazmak iccedilin saymayı bilmek gerekirrdquo diyen (Oumlzbaran

1991 s 130) George Le Febvre‟in tamamen haklı olamayacağı dikkate

alınmalı geccedilmişe youmlnelik sayısal gerccedilekliklerin birler basamağına kadar mutlak

doğrular şeklinde sayılarla tespit edilemeyeceği goumlz oumlnuumlnde bulundurulmalıdır

Oumlzetle defterler uumlzerinde yapılan ccedilalışmalarda karşılaşılan temel accedilmaz

defterlerin hazırlanış gayeleri ile araştırmacıların cevabını aradığı sorular

arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır Bu takdirde de cevabı bulunamayan

sorulara karşılık defterlerin yetersiz ve tutarsızlığı vurgulanmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

52

Kaynakccedila

Acun F (1999) Osmanlı Tarihi Araştırmalarının Genişleyen Sınırları Defteroloji Tuumlrk

Kuumlltuumlruuml İncelemeleri Dergisi I 319-332

Afyoncu E (2003) Tuumlrkiye‟de Tahrir Defterlerine Dayalı Olarak Hazırlanmış

Ccedilalışmalar Hakkında Bazı Goumlruumlşler Tuumlrkiye Araştırmaları Literatuumlr Dergisi 1

(1) 267-286

Barkan Ouml L (1940) Tuumlrk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 12741858 Tarihli

Arazi Kanunnamesi Tanzimat I İstanbul Millicirc Eğitim Basımevi 321-421

Barkan Ouml L (1975) Feodal Duumlzen ve Osmanlı Tımarı Tuumlrkiye İktisat Tarihi Semineri

MetinlerTartışmalar 8-10 Haziran 1973 O Okyar (Ed) H Uumlnal

Nalbantoğlu (Ed Yrd) Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Yayınları 1-25

Barkan Ouml L (1980) Ccediliftlik Tuumlrkiyersquode Toprak Meselesi Toplu Eserler 1 İstanbul

Goumlzlem Yayınları 789-797

Barkan Ouml L (1980) Oumlşuumlr Tuumlrkiyersquode Toprak Meselesi Toplu Eserler 1 İstanbul

Goumlzlem Yayınları 799-804

Burke P (2000) Tarih ve Toplumsal Kuram (M Tunccedilay Ccedilev) İstanbul Tarih Vakfı

Yurt Yayınları

Faroqhi S (1994) Osmanlırsquoda Kentler ve Kentliler (N Kalaycıoğlu Ccedilev) İstanbul

Tarih Vakfı Yurt Yayınları

Guumlccediler L (1964) XVI ve XVII Asırlarda Osmanlı İmparatorluğursquonda Hububat

Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler İstanbul

Heywood C (1988) Between Historical Myth and ldquoMythohistoryrdquo The Limits of

Ottoman History Byzantine and Modern Greek Studies 12 315-345

Iggers G G (2000) Bilimsel Nesnelikten Postmodernizme Yirminci Yuumlzyılda

Tarihyazımı (G Ccedil Guumlven Ccedilev) İstanbul Tarih Vakfı Yurt Yayınları

İnalcik H (1983) Introduction to Ottoman Metrology Turcica 15 311-347

İnalcık H (1987) Hicri 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Yayınları

İnalcık H (1990) Koumly Koumlyluuml ve İmparatorluk V Milletlerarası Tuumlrkiye Sosyal ve

İktisat Tarihi Kongresi Tebliğler İstanbul 21-25 Ağustos 1989 Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Basımevi 1-11

İnalcık H (1993) Osmanlılar‟da Raiyet Ruumlsumu Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve

Ekonomi İstanbul Eren Yayınları 31-62

İnalcık H (2006) Osmanlı İmparatorluğu Klasik Ccedilağ (1300-1600) (R Sezer Ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Koccedil Y (2000) Zirai Tarım Araştırmalarında Oumllccediluuml Tartı Birimleri Sorunu Bursa Muumlduuml

Oumlrneği T C Selccediluk Uumlniversitesi Uluslararası Kuruluşunun 700 Yıl

Doumlnuumlmuumlnde Buumltuumln Youmlnleriyle Osmanlı Devleti Kongresi International

Congress on Ottoman Empire with all Aspects in 700th Anniversary of its

Establishment 7-9 Nisan 1999 Bildiriler A Akoumlz B Uumlrekli R Oumlzcan (Yay

Haz) Konya 541-546

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

53

Lamoreaux N R (2006) Rethinking Microhistory A Comment Journal of Early

Republic Vol 26 No 4 555-561

Magnusson S G (2003) The Singularization of History Social History and

Microhistory within the Postmodern State of Knowledge Journal of Social

History Vol 36 No 3 701-735

Makovsky A (1984) Sixteenth-Century Agricultural Production in the Liwa of

Jerusalem Insights from the Tapu Defters and an Attempt at Quantification

Archivum Ottamanicum IX 91-127

McGowan B (1969) Food Supply and Taxation on the Middle Danuba 1568-1579

Archivum Ottomanicum I 139-196

Olafsson D (2009) Communities based microhistories and related scholarly

approaches within humanities and social sciences Theory and Practice of

Microhistory A Workshop at Collegium Budapest on 19 June 2009 1-16

Oumlz M (1991) Tahrir Defterlerinin Osmanlı Tarihi Araştırmalarında Kullanılması

Hakkında Bazı Duumlşuumlnceler Vakıflar Dergisi XXII 429-439

Oumlz M (1997) XVI Yuumlzyıl Anadolusu‟nda Koumlyluumllerin Vergi Yuumlkuuml ve Geccedilim Durumu

Hakkında Bir Araştırma Osmanlı AraştırmalarıJournal of Ottoman Studies

XVII 77-90

Oumlz M (1999) Osmanlı Klasik Doumlneminde Tarım Osmanlı 3 İktisat G Eren (Ed)

Doccedil Dr K Ccediliccedilek C Oğuz (Bilim Ed) Ankara Yeni Tuumlrkiye Yayınları

66-73

Oumlz M (1999) XV-XVI Yuumlzyıllarda Canik Sancağı Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu

Yayınları

Oumlz M (2000) 15-16 Yuumlzyıllarda Anadolu‟nun Sosyal Tarihine Dair Araştırmalar

Genel Bir Değerlendirme T C Selccediluk Uumlniversitesi Uluslararası Kuruluşunun

700 Yıl Doumlnuumlmuumlnde Buumltuumln Youmlnleriyle Osmanlı Devleti Kongresi International

Congress on Ottoman Empire with all Aspects in 700th Anniversary of its

Establishment 7-9 Nisan 1999 Bildiriler A Akoumlz B Uumlrekli R Oumlzcan (Yay

Haz) 525-531

Oumlz M (2000) Tahrir Defterlerindeki Sayısal Veriler Osmanlı Devletirsquonde Bilgi ve

İstatistik H İnalcık Ş Pamuk (Der) 15-32

Oumlz M (2002) XVI Yuumlzyılda Anadolu‟da Tarımda Verimlilik Problemi XIII Tuumlrk

Tarih Kongresi 4-8 Ekim 1999 Kongreye Sunulan Bildiriler Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Yayınları 1643-1651

Oumlz M (2007) Reacircyacirc Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (TDVİA) 34 490-

493

Oumlzbaran S (1991) Tavandan Tabana Toplum Tarihine Doğru Tarih ve Sosyoloji

Semineri 28-29 Mayıs 1990 Bildiriler İstanbul İstanbul Uumlniversitesi

Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Araştırma Merkezi 121-131

Singer A (1996) Kadılar Kullar Kuduumlsluuml Koumlyluumller İstanbul Tarih Vakfı Yurt

Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

54

TD 13 (Yediyıldız B ve Uumlstuumln Uuml (1992) Ordu Youmlresi Tarihinin Kaynakları I 1455

Tarihli Tahrir Defteri Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yayını)

TD 37 (Yediyıldız B ve Uumlstuumln Uuml (2002) Ordu Youmlresi Tarihinin Kaynakları II 1485

Tarihli Tahrir Defteri Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yayını)

TD 255

TD 169

Yediyıldız B (1987) Ordu Kazası Sosyal Tarihi (1455-1613) Ankara Kuumlltuumlr ve

Turizm Bakanlığı Yayınları

Tablo I I Ccedilepni Koumlyuuml Demografik Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Ekinli Bennak 3 (1‟i hassa ccediliftlikte

uumlretim yapıyor)

5 8 4

Caba 1 10 18

Muumlcerred 2 5 13

Toplam 3 8 23 35

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo I II Ccedilandır Koumlyuuml Demografik Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Ekinli Bennak 4 5 8 8

Caba 2 1 (muumlezzin caba

resmi veriyor)

14 37

Muumlcerred 1 2 2 10

İmam Hatip

Fakih Muumlezzin

Toplam 7 8 24 55

TD 13 259 (194-195) TD 37 46 (117) TD 255 378 TD 169 119-120

Tablo I III Okccedilulu Koumlyuuml Nuumlfus Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Nim Ccedilift 3

Ekinli Bennak 4 6 10 10

Caba 1 (Muumlbtela) 1 18 38

Muumlcerred 7 5 26

İmam Hatip

Fakih Muumlezzin

1(ccedilift resminden

muaf)

1 (ccedilift resminden

muaf)

Toplam 9 15 33 74

TD 13 262 (197) TD 37 48 (121) TD 255 370-371 TD 169 106-107

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

55

Tablo II Ia Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Aynicirc Nakdicirc

1485

Aynicirc Nakdicirc

Buğday 5 muumld 300 3 Muumld+4

muumld (hassa)

150+200

Arpa 5 muumld 200 3 muumld+ 4

muumld (hassa)

120+160

Gavers

Meyve ve Sebze 20 15

Piyaz

Resm-i Kendir

Resm-i Ganem

acircdet-i ağnam

4+4

Oumlşr-uuml Kovan

resm-i kivvare

30

Bacircdıheva

Deştibacircniarucircsiyye

10 26+14

Bennak ve Caba

Resmi

60 103

Toplam 200

kile

10 muumld

590 akccedile

(koumlyuumln

mezraası

Kuumlrze‟nin

geliri yok)

280 kile 14

muumld

826 akccedile (koumlyuumln

mezrası Kuumlrzeyeri‟nde

1 muumld buğday 1 muumld

arpa gelir var=50+40

akccedile) işleyenler kayıtlı

değil

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120-121) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo II Ib Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 100 kile

+50 kile

600+300 100 kile +50

kile (hassa)

700+350

Arpa 60 kile

+20 kile

300+100 60 kile +20

kile (hassa)

360 +120

Gavers 120 kile 600 120 kile 720

Meyve ve Sebze 104 140

Piyaz

Resm-i Kendir 110

Resm-i Ganem

acircdet-i ağnam

100

Oumlşr-uuml Kovan

resm-i kivvare

50 50

Bacircdıheva

Deştibacircniarucircsiyye

90+90

Bennak ve Caba

Resmi

274 234+72

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

56

Toplam 350 kile 2718 akccedile

(220 akccedile

hacircsılı olan

Kuumlrze

mezrası

var)

350 kile 2746 akccedile (Kuumlrze

mezrasında iskan var

mezrada 6 ekinli

bennak 12 caba 9

muumlcerred var 2000

akccedile toplam ayni ve

nakdicirc vergi geliri var)

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120-121) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo II II Ccedilandır Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 2 muumld 120 15

Muumld

75 40 kile 240 akccedile 40 kile 280

Arpa 1 muumld 40 1

Muumld

40 40 kile 200 akccedile 30 kile 180

Gavers 100 kile 500 akccedile 100

kile

600

Meyve ve

Sebze

20 20 12 20

Piyaz

Kendir 30 () 30

Resm-i

Ganem

acircdet-i

ağnam

160 50

Oumlşuumlr-uuml

kovan

resm-i

kivvare

20 12 20

Bacircdıheva

deştibacircniar

ucircsiyye

20 26+14 220 200

Bennak ve

Caba Resmi

66 103 326 144+

481

Toplam 60

kile

3 muumld

266

Akccedile

550

kile

25

muumld

298

akccedile

1180

kile

1700

akccedile

(ayrıca

300 akccedile

hacircsılı

olan bir

zemin

var)

170

kile

2005

akccedile

(defterde

2000)

TD 13 259 (195) TD 37 46 (117-118) TD 255 378 TD 169 120

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

57

Tablo II III Okccedilulu Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 4

muumld

240 2

Muumld

100 20

kile

120 140

kile(

defterde

40

ancak

tahrir

kıymeti

ne goumlre

140

olmalı)

980

Arpa 3

muumld

120 1

Muumld

40 50

kile

250 150 kile 900

Gavers 100

kile

500 300 kile 1800

Meyve ve

sebze

30 İsmi var

miktarı yok

Piyaz 10 10

Kendir 160

Resm-i

Ganem

acircdet-i

ağnam

20 140

Oumlşr-uuml

Kovan

resm-i

kovan

10 30() 80

Bacircdıheva

deştibacircni

arucircsiyye

25 50+25 280 500

(deştibacircni ve

tapu-yu

zemin nısf

bacircdiheva ve

arucircsiyyenin

miktarı yok)

Nim Ccedilift

Bennak

ve Caba

Resmi

114 86+

35

414 180+

494

(defterde

794)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

58

Toplam 140

kile

7

muumld

519

akccedile

60

kile

3

muumld

346

akccedile

(ayrıca

nim

buumlyuumlkluuml

ğuumlnde

bir

zemin

var

geliri

yok)

170

kile

193

Akccedile

(ayrı

ca

100

akccedile

hacircsılı

olan

bir

zemin

var)

Defterde

6000 akccedile

(vergi

kalemleri

tek tek

toplandığın

da yaklaşık

5000 akccedile)

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Tablo III I Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 260

kile

780

akccedile

460

kile

1150

akccedile

600 kile 3600 akccedile 600

kile

4200

akccedile

Arpa 260

kile

520

akccedile

460

kile

920

akccedile

340 kile 1700 akccedile 340

kile

2040

akccedile

Gavers 600 kile 3000 akccedile 600

kile

3600

akccedile

Meyve ve

sebze

100

akccedile

75

akccedile

520 akccedile 700

akccedile

Piyaz

Kendir 550 akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

16

adet

200

koyun

Bal

uumlretimi

150

akccedile

100 ya da

50 adet

kovan

100 ya

da 50

adet

kovan

Toplam 520

kile

1400

akccedile

920

kile

2295

akccedile+

16

koyun

1540

kile

9370

akccedile+200

adet

koyun+50

ya da 100

adet

kovan

81540

kile

10540

akccedile+10

0 ya da

50 adet

kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

59

Tablo III II Ccedilandır Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 200

kile

600

akccedile

150

kile

375

akccedile

200

kile

1200

akccedile

200

kile

1400 akccedile

Arpa 100

kile

200

akccedile

100

kile

200

akccedile

200

kile

1000

akccedile

150

kile

900 akccedile

Gavers 500

kile

2500

akccedile

500

kile

3000 akccedile

Meyve ve

sebze

100

akccedile

100

akccedile

60 akccedile 100 akccedile

Piyaz

Kendir 150

akccedile

150 akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

320 adet

koyun

100 adet

Bal uumlretimi 100

akccedile

12 ya da

24 adet

kovan

20 ya da 40

adet

Toplam 300

kile

900

akccedile

250

kile

775

akccedile

900

kile

4910

akccedile+

320 adet

koyun+

12 ya da

24 adet

kovan

850

kile

5550 akccedile+

100 adet

koyun+

20 ya da 40

adet kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Tablo III III Okccedilulu Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 400

kile

1200

akccedile

200

kile

500

akccedile

100

kile

600

akccedile

700

kile

4900 akccedile

Arpa 300

kile

600

akccedile

100

kile

200

akccedile

250

kile

1250

akccedile

750

kile

4500 akccedile

Gavers 500

kile

2500

akccedile

1500

kile

9000 akccedile

Meyve ve

sebze

150

akccedile

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

60

Piyaz 50 akccedile 50 akccedile

Kendir 800

akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

40

adet

koyun

280 adet

koyun

Bal

uumlretimi

50 akccedile 30 ya da

60 adet

kovan

180 ya da

360 adet

Toplam 700

kile

1800

akccedile+

40

koyun

300

kile

750

akccedile

850

kile

5350

akccedile+28

0

koyun+

30 ya da

60

kovan

2950

kile

18450 akccedile+

180 ya da

360 adet

kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 61-89

OSMANLI DOumlNEMİ KADIN SUumlS MALZEMELERİNİN DİVAN

ŞİİRİNE YANSIMALARI

Uumllkuuml CcedilETİNKAYA

Oumlzet

İnsanın guumlzel olana ilgisi dolayısıyla hemen her ccedilağda o ccedilağın estetik

anlayışına uygun olarak guumlzel olmak guumlzel goumlruumlnmek oumlnemli olmuştur Erkeğe

goumlre guumlzel goumlruumlnmeye daha ccedilok oumlnem veren kadın cinsi guumlzelleşmek iccedilin ccedileşitli

yollara başvurmuştur Guumlzel giysiler muumlcevher ve aksesuarlarla birlikte ccedileşitli

suumls (makyaj) malzemeleri kadın guumlzelliğine guumlzellik katan unsurlardır

Esas gayesi guumlzellik olan buumltuumln guumlzel sanatlar gibi divan edebiyatında

da bu konuya son derece oumlnem verilmiş insan guumlzelliği idealize edilerek

anlatılmıştır Bu ccedilalışmada divan şiirinin başta gazeller ve aşk mesnevileri olmak

uumlzere farklı nazım şekilleriyle yazılmış manzumelerinde geccedilen kadınların

makyaj malzemeleri ile ilgili oumlrneklerle bu malzemelerin oumlzellikleri hangi

amaccedillarla ve ne şekilde kullanıldıklarına ilişkin bilgiler değerlendirilmiştir

Anahtar kelimeler Divan şiiri kadın guumlzellik aksesuar suumlslenme

makyaj somutlaştırma Osmanlı gazel mesnevi

Reflections of Ottoman Period Womenrsquos Accessories and Toiletries

on Divan Poetry

Abstract

Since mankind has always paid attention to beauty attractiveness and

impressive appearance in accordance with the aesthetical views of a given period

have been important The women whose concern for beauty overwhelm men‟s

in an attempt to attract men have tried various methods to look beautiful

Beautiful clothes jewelry accessories and toiletries (make up) are the elements

that increase feminine charm

Like all the other fine arts that have strong admiration for beauty divan

literature has attached much importance to this subject and human beauty was

narrated with idealization In this paper information about women‟s make-

uptoiletries their features their aims of use and how they are used are examined

by the analyses of samples taken from divan poems of different verses such as

gazel (ode) and love mathnawi

Key words Divan poetry woman beauty accessories toilette make

up concretization Ottoman gazel mathnawi

Dergimizin 12 sayısında ldquoOsmanlı Kuumlltuumlruumlnde Kadın Suumls Malzemelerinin Edebiyata

Yansımalarırdquo başlığıyla hakem oumlneri ve duumlzeltmelerinin yer almadığı ilk halini sehven

yayımladığımız makalenin hakemlerin oumlnerileri doğrultusunda duumlzeltilmiş halini bu sayımızda

tekrar yayımlıyoruz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 62

Giriş

Guumlzellik kavramı ile insan arasında daima varlığı bilinen ilişki insanın

guumlzel olana karşı hoşlanma ve haz duyguları ile kendini goumlsteren doğal

eğilimidir Bu nedenle her ccedilağda o ccedilağın estetik anlayışına uygun olarak guumlzel

olmak guumlzel goumlruumlnmek insanlar iccedilin daima oumlnemli olmuştur Kadın cinsi ise

erkeğe goumlre guumlzel goumlruumlnmeye daha ccedilok oumlnem vermiştir Başka insanların ve

oumlzellikle karşı cinsin beğenisini kazanmak isteyen kadın guumlzelleşmek iccedilin

ccedileşitli yollara başvurmuştur Giyim kuşamdaki zarafet kıyafeti tamamlayan

muumlcevher ve aksesuarlarla ccedileşitli suumls (makyaj) malzemelerinin kullanımı kadın

guumlzelliğine guumlzellik katan unsurlar olmuştur

İdealist bir edebiyat olan divan edebiyatında insan guumlzelliği de idealize

edilerek anlatılmıştır Değişmeyen ve dışına ccedilıkılamayan belirli estetik kurallara

bağlı olan bu edebicirc gelenekte insan guumlzelliği buumltuumln ayrıntılarıyla ve en guumlzel

şekilde sevgili tipi ile anlatılır Cinsiyeti oumlnemli olmaksızın sevgiliye atfedilen

bu guumlzelliğin daha ccedilok kadına oumlzguuml oumlzelliklerle tasvir edildiği goumlruumlluumlr

Dolayısıyla teşbih istiare ve mecaz gibi edebicirc sanatlar şairin boumlyle bir guumlzeli

tasvir ederken sıkccedila başvurduğu hazır araccedillar olmuştur

Dış goumlruumlnuumlş bakımından muumlkemmel guumlzelliği ile tek ve değişmez bir tip

olan sevgilinin divan edebiyatının tek taraflı aşk anlayışına goumlre seven ve aşkın

ızdırabını ccedileken acircşığına eziyeti cefası nazı kahredici ilgisizliği ve vefasızlığı

ise hacirckim ve değişmez moral vasıflarıdır (Akuumln 1994 s 415) Bu vasıflarıyla

acircşığını kahreden sevgili suumlslenerek muumlkemmel guumlzelliğine kattığı guumlzellikle

son derece baştan ccedilıkarıcı bir goumlruumlnuumlşe kavuşur ve acircşığın ızdırabı buumlsbuumltuumln

artar Şair Gubari (oumll 1574-75)‟nin ldquoAşkın goumlzuuml daima guumlzelliğe bakar aşkın

suumlsuuml daima guumlzellikledir Guumlzellik ne kadar guumlccedilluuml (fazla) olursa aşk hacircli (de o

kadar) artar Ey sevgili Guumlzelin guumlzelliği arttıkccedila acircşığın aşkını artırırrdquo dediği

şu beyitleri guumlzelliğin aşktaki oumlnemini anlatması bakımından dikkate değerdir

Ĥuumlsne baķar hemīşe ćayn-ı ćaşķ

Ĥuumlsn ileduumlr hemīşe zeyn-i ćaşķ

Ne ķadar olsa ħuumlsn ķuvvetde

Ĥālet-i ćaşķ olur meziyyetde

Artduġınca cemāl uuml ħuumlsn-i nigār ćĀşıķuntilde ćaşķın arturur ey yār (Aktaş 2006 s 173)

Kadın guumlzelliğinin oumlzellikle aşkın başlangıcında en oumlnemli etken

olduğunu aşk mesnevilerinde accedilık bir şekilde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Soumlz konusu

mesnevilerde erkek kahramanlar genellikle kadın kahramanların ya resmini

goumlrerek ya da bir başkasından guumlzelliklerinin oumlvguumlsuumlnuuml duyarak acircşık olurlar

Dolayısıyla bu eserlerde kadın kahramanlar gerek giyim kuşamları muumlcevher

ve aksesuarları gerekse makyaj malzemeleri kullanmak suretiyle suumlslenmeye

oumlnem veren guumlzellikleri ile goumlz kamaştıran kişiler olarak anlatılırlar

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 63

Fransızca ldquomaquillagerdquo kelimesinden Tuumlrkccedileye geccedilmiş olan ldquomakyajrdquo

terimi yuumlzuuml guumlzelleştirmek iccedilin kaş goumlz kirpikler yanak ve dudaklara ccedileşitli

maddeler suumlruumllerek yapılan işlemin adıdır (Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 1334)

Eskiden makyaja ldquoyuumlz yazmakrdquo denilmiştir Reşat Ekrem Koccedilu ldquoyuumlz yazmakrdquo

hakkında şu bilgileri veriyor ldquoEski Tuumlrk kadınının suumlslenmesinde allıklı

aklıklı rastıklı suumlrmesi yapma laden benli yuumlz makyajı karşılığı kullanılmış bir

deyimdir Huumlnerli zevkli kızlar kadınlar yuumlzlerini kendileri yazarlardı Ham

elliler ise bu işte bilgisi kabul edilmiş kadınlara başvururlardı (1967 s 248)

Tuumlrkccedilede ldquoyuumlz yazmacısırdquo olarak adlandırılan bu kadınlara Arapccedilada ldquomacircşıtardquo

veya ldquomeşşacirctardquo denir

Makyaj iccedilin kullanılan maddeler zamana goumlre ccedileşitlilik goumlstermiştir

Guumlnuumlmuumlzde modern kimyanın uumlruumlnleri olan fondoumlten pudra allık rimel far ve

ruj gibi maddelerin yerine eskiden kimyasal işlem goumlrmemiş doğal yollarla

ccedileşitli bitki ve madenlerden elde edilen maddeler kullanılmıştır Eskiden

kadınların kullandıkları makyaj (suumls) malzemeleri genel olarak kına (hınacirc

hınnacirc hizacircb nigacircr) rastık (vesme) suumlrme (kuhl tucirctiyacirc) ccedilivit (nicircl) allık (guumll-

gucircne gacircze suumlrhicirc kızılca duumlzguumln) uumlstuumlbeccedil (seficircdacirc seficircdacircc isficircdacircc seficircdacircb)

altın suyu (zer-acircb acircb-ı zer) altın varak (zerek) yapma (suni) ben (hacircl-i acircrızicirc)

gibi maddelerdir Bu maddelerden ldquohınnacirc vesme surhicirc seficircdacircb suumlrme zerek

ve hacircl-i acircrızicircrdquoden oluşan yedi tanesine genel olarak Farsccedilada ldquoher-heftrdquo

denilmektedir (Mu‟icircn 1364 s 5130) Burhacircn-ı Kacirctırsquoda yedinci madde ile ilgili

olarak ihtilaf bulunduğuna işaret edilerek ldquohacircl-i acircrızicircrdquo yerine kimilerinin

ldquogacircliyerdquo yi tercih ettikleri bildiriliyor (Muumltercim Acircsım 2000 s 344) Nitekim

bu yedinci madde Ferheng-i Şursquoucircricirc‟de ldquogacircliyerdquo (Şu‟ucircricirc Hasan s 425a-b) iken

Gencine-i Guumlftar‟da (Şuumlkucircn 1984 s 1985) ve Osmanlıca-Tuumlrkccedile Ansiklopedik

Luumlgatrsquode (Devellioğlu 1993 s 358) ldquomiskrdquo olarak geccediler

Eski zaman kadınlarının makyaj malzemelerinin yanı sıra guumlzel kokulu

maddeler de kullandıkları goumlruumlluumlr Guumlnuumlmuumlzde kullanılan parfuumlmuumln yerini tutan

bu maddeler ise muumlşg (misk) anber nacircfe gacircliye ve guumll suyu vbdir

Bu ccedilalışmada oumlncelikle Osmanlı doumlnemi kadın suumls (makyaj)

malzemelerinin oumlzellikleri hangi amaccedillarla ve ne şekilde kullanıldıklarına

ilişkin ccedileşitli kaynaklarda yer alan bilgilere yer verilmiştir Bu bilgiler

doğrultusunda divan şiirinin başta kadın aşk ve guumlzelliğin en ccedilok konu edildiği

gazeller ve aşk mesnevileri olmak uumlzere farklı nazım şekilleriyle yazılmış

manzumelerinde geccedilen soumlz konusu suumls malzemeleri ile ilgili oumlrnek beyitler

değerlendirilmiştir Konuyla ilgili oumlrnek beyitlerin tespiti iccedilin divan

edebiyatında 14 ve 18 yuumlzyıllar arasında yazılmış 62 divan ve 36 mesnevi

taranmıştır Taramalar sonucunda konuyla ilgili ccedilok sayıda oumlrnek beyit tespit

edilmiştir Ancak bu beyitlerin hepsini değerlendirmenin bir makale boyutunu

aşacağı duumlşuumlncesiyle oumlrnek sayısı sınırlı tutulmuştur

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 64

1 Kına [Hınacirc (Hınnacirc) Hizacircb Nigacircr]

Arapccedilada ldquohınacircrdquo ve ldquohınnacircrdquo biccedilimlerinde kullanılan ve Tuumlrkccedilede ldquokınardquo

olarak bilinen bu madde kına ağacının yapraklarının tozundan yapılmış

siyahımsı kırmızı renkli bir boyadır (Şemseddin Sami 1317 s 560 Huumlseyin

Remzi 1305 s 466)

Eski Tuumlrk suumlslemesinde ccedilok oumlnemli bir yere sahip olan kına kadın ve

kızlar tarafından el ayak ve saccedillarını boyamakta kullanılmıştır Bu boyama

işlemine de ldquokına yakmakrdquo denmiştir Reşat Ekrem Koccedilu kınanın kullanımı ile

ilgili şu bilgileri veriyor

Bir macun hacircline getirilen kına boyası akşam yemeğinden sonra avuca

konulur ve parmaklar yumularak yumruk olmuş eller bezle sarılıp

bağlanırdı Ertesi sabah accedilılıp yıkandığında avuccedillar ve parmaklar bir

aydan fazla devam edecek tırnaklar da uzayıp kesildikccedile kaybolacak

şekilde kırmızıya boyanmış olurdu Duumlğuumlnlerde gelin kızın el ve

ayaklarına muhakkak kına yakılır ve gece sabaha kadar devam eden

sazlı soumlzluuml oyunla eğlenceye bdquokına gecesi‟ denilirdi (1967 s 157)

Arapccedila ldquohizacircbrdquo kelimesi ise genel olarak ldquoboyardquo demektir (Muumltercim

Ahmed Asım 1305 s 121 Şemseddin Sami 1317 s 583) Osmanlıca-Tuumlrkccedile

Ansiklopedik Luumlgatrsquote ise boya anlamının yanı sıra ldquokınardquo anlamı da goumlruumlluumlyor

(Devellioğlu 1993 s 374) Buna goumlre ldquohizacircbrdquoın kaşa suumlruumllduumlğuumlnde rastık

(vesme) ele veya ayağa suumlruumllduumlğuumlnde ise kına anlamına gelen bir kelime

olduğu anlaşılıyor Arpaeminizade Sami (oumll 1734) ve Keccedilecizade İzzet Molla

(oumll 1829)‟nın aşağıdaki beyitleri ldquohizacircbrdquoın kına anlamında kullanımına

oumlrnektir

Sami soumlz konusu beyitte şarap ile kınanın renk ilişkisi nedeniyle

ldquoYacircrim her ne zaman şarap iccedilse bir yudumunu sanki arzu gelinimin (geline

benzeyen arzumun) ayağını kınalamak iccedilin (kadehte) bırakırrdquo demektedir

Dolayısıyla sevgilinin şarabının son yudumunu şairin geline benzettiği

arzusunun ayağına kına olması iccedilin doumlkmek uumlzere kadehte bıraktığı

anlaşılmaktadır Ccediluumlnkuuml eskiden meyhane muumldavimleri arasında iccedililen şarabın

son yudumunu (cuumlr‟a) yere doumlkmek bir acircdetmiş Bu konuda bilgi iccedilin bk

(Onay 1993 ss 95-96)

Baķıyye cuumlrća ķor yāruumlm ne dem nūş-ı şarāb eyler Ayaġına ćarūs-ı şevķumuntilde gūyā ĥiżāb eyler (Kutlar 2004a s 480)

İzzet Molla ise sevgilinin kınalı elini onun ayrılığından goumlnluuml hasta

duumlşmuumlş acircşığının goumlğsuumlne koymamasını koyarsa kınanın rengiyle hasta acircşığın

ateşinin yuumlkseleceğini soumlyler Buna goumlre beyitte sevgilinin kınalı elleriyle acircşığa

dokunuşunun onun goumlnluumlndeki aşk ateşini buumlsbuumltuumln artıracağı dolayısıyla

sevgilinin kınalı ellerinin guumlzelliği ve etkileyiciliği vurgulanmaktadır Burada

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 65

ldquorengrdquo kelimesi ldquohile oyunrdquo anlamını da ccedilağrıştıracak şekilde tevriyeli

kullanılmıştır

Ķoyma destuumlntilde sīne-i dil-ĥaste-i hicrānuntildea Āteşi efzūn olur reng-i ĥiżābuntildedan senuumlntilde (Şahin 2004 s 472)

Farsccedila ldquonigacircrrdquo kelimesi de ldquoSevgilinin (guumlzelin) el ve ayaklarına kına

ile yapılan şekilrdquo (Mu‟icircn 1364 s 4803) anlamındadır Abduumllbaki Goumllpınarlı

Hafız Divanı tercuumlmesinde ldquoNigacircr hem guumlzel manasına gelir hem de

parmaklara konan kına manasına gelir Bu bakımdan şairler daima bu

kelimenin iki manasıyla bir sanat yaparlarrdquo (Şirazi 1992 s 704) diyor

Hamdullah Hamdi (oumll 1503)‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde Zuumlleyha‟nın

kınalı ellerinin tasvir edildiği şu beytin ilk mısra‟ında ldquokınardquo ikinci mısra‟ında

ldquosevgilirdquo anlamlarında olmak uumlzere ldquonigacircrrdquo kelimesinin cinaslı kullanımı buna

oumlrnektir

Keffi levħine itdi naķş-ı nigār Tā bu naķş ile el vire o nigār (Oumlztuumlrk 2001 s 135)

Fuzuli (oumll 1556)‟nin bir muumlseddesinden alınan ve sevgilinin suumlmbuumll

gibi siyah ve etrafa misk kokusu yayan saccedillarını guumlle benzeyen yanakları

uumlzerine doumlktuumlğuuml nazik ve guumlzel ayağına guumll yaprağı gibi kına yaktığından soumlz

ettiği aşağıdaki dizelerde de ldquonigacircrrdquo kelimesinin kına anlamına geldiği

goumlruumllmektedir

Toumlkmiş guumll uumlzre suumlnbuumll-i gīsū-yı muumlşg-bār Yaĥmış laţīf ayaġına guumll-berg tek nigār (Akyuumlz vd 1958 s 444)

Revani (oumll 1524)‟nin ldquoBayram guumlzelleri (bayram yerlerinde gezintiye

ccedilıkan guumlzeller) bayramda hile ile her acircşığın goumlnluumlnuuml almak iccedilin ellerine kına

yakmışlarrdquo dediği şu beytinde hem guumlzellerin bayramlarda kına yakma

acircdetinden hem de onların kınalı ellerinin acircşıkları aşka duumlşuumlrecek kadar guumlzel

oluşundan soumlz edilmektedir

ćĪdde her ćāşıķuntilde almaġa goumlntildelin āl ile Ellerin ħınnā ile naķş eylemiş ĥūbān-ı ćīd (Avşar tarihsiz s 129)

Şairler kına ile kan arasındaki renk benzerliğinden dolayı guumlzellerin

acircşıkların kanını kına olarak kullandıkları hayalini şiirlerinde sık sık dile

getirmişlerdir Mesihi‟nin aşağıdaki beyti buna oumlrnektir

Beyitte bir genccedil kıza (bakireye) benzetilen kasidenin guumlzelliğine

şaşırmamak gerektiği ccediluumlnkuuml ellerinin ciğer kanı ile kınalandığı belirtilmektedir

Yani şair kasidesini daha oumlnce soumlylenmemiş hayallerle yazdığı iccedilin el

değmemiş (bakire) bir kıza yuumlrekten gelen samimi duygularını soumlyleyiş

guumlzelliği iccedilinde anlattığı iccedilin de elleri ciğer kanıyla kınalanmış genccedil kıza

benzeterek oumlvmuumlştuumlr

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 66

Rengīn goumlrinse bikr-i ķaŝīdem ćaceb mi kim Ĥūn-ı cigerle eylemişem ellerin ĥıżāb (Mengi 1995 s 41)

Aşağıdaki beyit Gelibolulu Sun‟i (oumll 1534-35)‟nin Divan‟ında mesnevi

nazım biccedilimiyle yazılmış ve gelin gibi hayal edilen mumun suumlslenişinin

anlatıldığı şiirden alınmıştır Burada guumlzel mumun gelin olduğu ve kına

gecesinde ayağına kına yakıldığı anlatılmaktadır

ćArūs oldı bu gice şemć-i raćnā Anuntildersquoccediluumln yaķdılar pāyına ħınnā (Yakar 2002 s 434)

Arpaeminizade Sami‟nin bir kasidesi (temmucircziyye)nde yer alan

aşağıdaki beyitlerde ldquoTemmuz sıcağını vasfetmenin guumlzelliğinin beğenilen

(seccedilkin) şairlik maşıtasının arzusu olduğu o zaman (vasfedilen temmuz sıcağı)

hayal bakiresinin (bakire bir kız gibi el değmemiş hayallerinin) kıvırcık

saccedillarını etkileyerek onları alev rengi gibi kendi kendine kınaladırdquo

denmektedir Yani şair temmuz sıcağını anlatmanın genccedil kıza benzettiği

hayalinin saccedillarına bile etki ederek onun alev rengi gibi kendi kendine

kınalanmasını sağladığını anlatmaktadır

O dem ki zībiş-i taħrīr-i vaŝfı temmūzuntilde

Murād-ı māşıţa-i ţabć-ı muumlsteţāb oldı

İduumlp kuumllāle-i dūşīze-i ĥayāle eśer Ccediluuml reng-i suumlrĥ-i ćalev ĥˇod-be-ĥˇod ĥıżāb oldı (Kutlar 2004a s 129)

2 Rastık (Vesme)

Tuumlrkccediledeki ldquorastıkrdquo kelimesinin Arapccedila karşılığı olan ldquovesmerdquo

kadınların kaşlarına suumlrduumlkleri siyah boyaya denir (Şemseddin Sami 1317

s 1492 Koccedilu 1967 s 196 Pakalın 1993 s 13) Farsccedila soumlzluumlklerden Burhacircn-ı

Kacirctı‟da vesme ile ilgili olarak şu bilgiler veriliyor

Bir nebattır Karılar kaynatıp usaresi ile ebruların hizab ederler Bu

nebat ketem dedikleridir ki mersin varakına şebih semeri fuumllfuumll kadar

ve ba‟de‟l-kemacircl siyah olur Bazılar bdquovesme varaku‟n-nicircl yani ccedilivit

otudur‟ dedi Bazılar indinde hınacirc-yı siyahtır ki hınacirc-yı mecnucircn veya

hınacirc-yı şugacircl dahi derler (hellip) Bir kavilde rastık taşıdırrdquo (Muumltercim

Acircsım 2000 s 809)

Burhan-ı Kacirctı‟da bitkisel ve madenicirc koumlkenli olduğu bildirilen vesmenin

diğer soumlzluumlklerde (Şemseddin Sami 1317 ss 654-655 Koccedilu 1967 s 196

Pakalın 1993 s 13) yalnızca rastık taşı denilen ldquoantimonrdquo elementinden elde

edildiği bildirilmektedir

Tuumlrkccediledeki yaygın soumlyleyişe goumlre ldquorastıkrdquo olarak bilinen kelimenin aslı

Farsccedila ldquoracircsuhtrdquotur Burhacircn-ı Kacirctı‟ın ldquoracircsuhtrdquo maddesinde ise şu bilgiler

veriliyor

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 67

Rastık taşına denir ki muharrak [yanmış] bakırdan yaparlar Sıfatı

budur ki bakırı gayette ince sahifeler duumlzuumlp bir ccediloumlmlek iccedilre dizdikten

sonra oumlşruuml kadar kuumlkuumlrtle tuz mecmursquoundan sahifelerin uumlzerine ve

arasına serpip ccediloumlmleği ağzının muhkem bend ve kuumllhanda bir hafta

terk eyleyeler ta ki cuumlmlesi muhterik ola Efdali Mısricirc nevidir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 618)

Vesmenin kullanılışına ilişkin olarak tespit edilen oumlrnek beyitlerden

aşağıdaki Fuzuli Behişti ve İzzet Molla‟nın beyitlerinde vesme ile boyanmış

kara kaşlı guumlzellerin kaşlarının ccedilekiciliği anlatılmıştır

Fuzuli sevgiliye ldquoHarami (haydut eşkıya) kaşların vesme ile kılık

değiştirip hile yolunu tutarak goumlnuumll yağmalarlarrdquo diye sesleniyor Ccediluumlnkuuml

sevgilinin vesme ile daha da guumlzelleşen kaşları kılık değiştirerek yol kesen

hırsızlık yapan haramiler gibi şairin goumlnluumlnuuml ccedilalmıştır

Ķılup ţaġyīr-i ŝūret vesmeden yaġmā ķılurlar dil Ħarāmī ķaşlaruntilde resm uuml reh-i nīreng ţutmışlar (Akyuumlz vd 1958 s 193)

Behişti (oumll 1571-72)‟nin ldquoBayram hilali eğer senin yolunun tozunu

vesme diye kaşlarına suumlrmemiş olsaydı insanlar onu goumlrmeye o kadar hevesli

olmazlardırdquo dediği aşağıdaki beyitte ise sevgilinin ayağının tozu vesmeye hilal

de o vesmeyi kaşına ccedileken guumlzele benzetilmiştir Burada hilalin kaşlarının

cazibesi sevgilinin ayağının tozunu vesme olarak suumlrmuumlş olmasına bağlanarak

sevgilinin uumlstuumlnluumlğuuml vurgulanmaktadır Oumlte yandan eskiden bir ay boyunca

oruccedil tutan insanlar bayramı buumlyuumlk bir oumlzlemle bekledikleri iccedilin bayramın

yaklaştığı guumlnlerde ufukta hilali goumlzlerlermiş Ccediluumlnkuuml ufukta hilalin goumlruumllmesi

ile ramazan ayı son bulurmuş (Onay 1993 s 340) Şair burada bu geleneğe de

telmihte bulunmuştur

Cihān ĥalķı hilāl-i ćīde şoumlyle māĉil olmazdı Eger ebrūsına ĥāk-i rehuumlntildeden itmese vesme (Aydemir 2000 s 486)

İzzet Molla‟nın II Mahmud oumlvguumlsuumlnde yazdığı bir kasideden alınan

aşağıdaki beyitte duumlşmanların padişahın kılıcı uumlzerindeki siyah dalgayı guumlzelin

kaşları uumlzerindeki vesme sanarak acircşık olup can verdikleri soumlyleniyor Burada

kılıccediltan geccedilerek oumllen duumlşman askerlerinin oumlluumlmuuml kaşları vesmeli bir guumlzele

benzetilen kılıcın cazibesiyle acircşık olup oumllmek biccediliminde guumlzel bir nedene

bağlanarak huumlsn-i ta‟lil sanatıyla anlatılmıştır

Olup şemşīrine ćāşıķ nice cān virmesuumln aćdā

Ŝanur kim vesmeduumlr mevc-i siyāhı ebruvān uumlzre (Şahin 2004 s 38)

Şairler guumlzellerin kaşlarını yaya benzettiklerinde vesmeyi de toza

benzetmişlerdir Bu tuumlrluuml oumlrneklerde ldquotozrdquo kelimesi ldquoCcedilok kuumlccediluumlk parccedilacıklara

boumlluumlnmuumlş olan herhangi bir madde (Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 1999)rdquo ve ldquoYayın

kabzası uumlzerine kaplanan kayın ağacı kabuğu ve kirişi (Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml

1983 s 211)rdquo olmak uumlzere iki anlama da gelecek şekilde kullanılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 68

Fuzuli bir muhammesinde yer alan aşağıdaki dizelerde ldquoVesmeli kaşın

kabzası yeşil renkli kayın ağacı ile kaplanmış yay etkili ve yan bakışın ok(tur)

Fuzuli hemen senin o etkili yan bakışına ve kaşına youmlnelirrdquo diyerek sevgilinin

kabzası koyu yeşil renkli kayın ağacı ile kaplanmış yaya benzeyen vesmeli

kaşları ve oka benzeyen bir anlık etkili ve yan bakışı ile oumllmek iccedilin o kaşlara ve

bakışa doğru youmlneldiğini soumlyluumlyor

Vesmeli ķaşuntilde yaşıl tozlı kemān ġamzentilde ĥadeng Ġamze vuuml ķaşuntildeġa meyl eyler Fużūlī bī-direng (Akyuumlz vd 1958 s 454)

Hamdullah Hamdi‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde yer alan aşağıdaki

beyitte ise ldquomuumlşgicircn tozrdquo ibaresi geccedilmektedir Bu ibare hem muumlşg tozu veya

muumlşg gibi siyah renkli toz hem de yayın kabzası uumlzerine kaplanan siyah renkli

kaplama anlamına gelmektedir

Geldi meşşāţalar Zuumlleyĥārsquoya Muumlşgden toz itdiler yaya (Oumlztuumlrk 2001 s 171)

Vesme ile ilgili olarak Cinani (oumll 1595) Divan‟ında ldquovesmeyirdquo redifli

bir gazel bulunmaktadır Bu gazel redifi dolayısıyla vesme ile ilgili anlam

kavram duumlşuumlnce ve benzetmeleri iccedilerdiği iccedilin yek-acirchenk bir gazeldir Vesme

hakkında buraya kadar verilen bilgi ve oumlrneklerde goumlruumllmedik biccedilimde soumlz

konusu gazelin her beytinde sevgilinin kaşlarına kırmızı vesme suumlrduumlğuumlnden

soumlz edilmektedir Dolayısıyla kırmızıya boyanmış (kırmızı vesme suumlruumllmuumlş)

kaşlar kan kına şafak gibi kırmızı renkli unsurlara benzetilerek tasvir

edilmiştir Kaynaklarda vesmenin siyah renk dışında kırmızı renkli olduğuna

ilişkin bir bilgiye rastlanmamasına karşılık bu şiirde buumltuumlnuumlyle vesmenin

kırmızı renginden soumlz ediliyor olması ya ldquovesmerdquonin ldquoboyardquo anlamında

kullanılmış olduğunu ya da tasviri yapılan sevgilinin kaşlarının doğal olarak

kızıl renkli olduğunu duumlşuumlnduumlrmektedir Gazel şoumlyledir

Suumlrĥ iderse nrsquoola ebrūsına cānān vesmeyi

Ĥūn-ı ćāşıķdan yaķar şimdi nigārān vesmeyi

Bu ilk beyitte guumlzeller şimdi vesmeyi acircşık kanından yaktığı (acircşık kanını

vesme olarak kaşlarına suumlrduumlkleri) iccedilin sevgilinin de kaşına kırmızı vesme

(acircşığının kanını) suumlrmesine şaşılmaması gerektiği soumlylenmektedir Yani

guumlzellerin acircşıkların kanını kına gibi vesme olarak kaşlarına suumlrmeleri acircdet

hacircline geldiği iccedilin sevgilinin de vesmesini kırmızı yaptığı (acircşığının kanını

vesme diye kaşlarına suumlrduumlğuuml) anlatılmaktadır

Anı suumlrĥ antildelar goumlren ebrūsı ammā reng alur

Ol muħannā dest ile yaķduķca her ān vesmeyi

Bu beyitte ise ldquoOnu (sevgilinin kırmızıya boyanmış kaşlarını) goumlren

kırmızı sanır Ancak (sevgili) vesmeyi her an kınalı elleriyle suumlrduumlğuuml iccedilin

kaşları (ellerinin kınasından) renk alır (o nedenle kırmızı goumlruumlnuumlr)rdquo deniyor

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 69

Muŝħaf-ı ruĥsārına ser-sūrelerduumlr suumlrĥ ile

Vechi var suumlrĥ eylese ol şāh-ı ĥūbān vesmeyi

Uumlccediluumlncuuml beyitte de guumlzellerin şahı olan sevgilinin yuumlzuuml Kur‟acircn-ı

Kerim‟e benzetilerek kırmızı muumlrekkeple yazılmış sure başlıkları gibi kaşlarına

kırmızı vesme suumlrmesinin uygun olacağı (yakışacağı) belirtilmektedir

Her biri ķanlar doumlker şemşīr-i ĥūn-ālūddur

Ŝanma kim suumlrĥ eyledi ol ccedileşmi fettān vesmeyi

Doumlrduumlncuuml beyitte goumlzleri fettan (bakışlarının etkileyiciliği ile kargaşa

ccedilıkaran) sevgilinin kaşlarına kırmızı vesme suumlrduumlğuumlnuuml sanmamak gerektiği

(onun iki kaşının) her birinin kanlar doumlken (oumllduumlren) kana bulanmış kılıccedillar

olduğu soumlylenmektedir Burada da kırmızıya boyanmış kaşlar kanlı kılıccedillara

benzetilmiştir

Yā meh-i nevduumlr ki olmışdur şafaķdan āşikār

Suumlrĥ ider žann eylementilde ol māh-ı tābān vesmeyi

Beşinci beyitte ldquo(Yuumlzuuml) parlak aya benzeyen sevgilinin kırmızı vesme

suumlrduumlğuumlnuuml sanmayın Olsa olsa şafak vakti goumlkte hilal goumlruumlnmuumlştuumlrrdquo denerek

sevgilinin kırmızı vesme suumlrduumlğuuml kaşları şafağın kızıllığı iccedilinde goumlruumlnen hilale

benzetilmiştir

Tīġ-ı suumlrĥıdur ol ebrūlar Cinānī Ķāsımrsquountilde Eyle ĥūnīduumlr yaķar ķanıyla her ān vesmeyi (Okuyucu 1994 s 600)

Son beyitte ise ldquoEy Cinani O kaşlar Kasım‟ın kırmızıkızıl (kana

boyanmış) kılıcıdır (Kızıl kılıca benzeyen o kaşlar) oumlyle kanlıdır (kan doumlkmeye

meyilli zalim katil) ki her an vesmeyi kanıyla yakarrdquo denilmektedir

Dolayısıyla kırmızıya boyanmış kaşlar burada da kanlı kılıca benzetilmiştir

Son beyitten anlaşıldığı uumlzere bu gazelde kırmızı vesmeli kaşları tasvir

edilen sevgili Kasım adlı bir kişidir Buna goumlre vesmenin tedavi edici ve goumlruumlş

guumlcuumlnuuml artırıcı etkisi nedeniyle suumlrme gibi erkekler tarafından da kullanıldığı

ortaya ccedilıkmaktadır

3 Suumlrme (Kuhl Tucirctiyacirc)

Suumlrme Tuumlrkccedileden Farsccedilaya geccedilmiş bir kelime olup Arapccedila karşılığı

ldquokuhl ve tucirctiyacircrdquodır Kadınların suumls amacıyla goumlz kenarlarına suumlrduumlkleri suumlrme

siyah veya lacivert renkli toz bir maddedir (Şemseddin Sami 1317 s 719

1151 Muumltercim Acircsım 2000 s 699 Şuumlkucircn 1984 s 1194 Koccedilu 1967 s 211

Onay 1993 ss 381-382) Kaynaklarda ldquosuumlrmerdquonin aynı zamanda Isfahan‟da bir

koumlyuumln adı olduğu ve en iyi suumlrmenin burada elde edildiği bildirilmektedir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 699 Şuumlkucircn 1984 s 1194 Koccedilu 1967 s 211 Onay

1993 s 381)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 70

Suumlrmenin kadınlar tarafından goumlz kenarlarının yanı sıra kimi

kaynaklarda kirpiklere ve kaşa da suumlruumllduumlğuumlnden soumlz ediliyor (Şemseddin Sami

1317 s 719 Koccedilu 1967 s 211) Suumlrme kabı (suumlrmedan) iccedilinde ezilerek

yapışkan bir hacircle getirilen suumlrmenin mil (ince ve uzun ccedilubuk şeklinde alet)

yardımıyla goumlzler yumularak kirpiklere suumlruumllduumlğuuml bildirilmektedir (Koccedilu 1967

s 211)

Suumlrmenin kadın suumls malzemelerinden biri olmak dışında goumlruumlş guumlcuumlnuuml

artırıcı bir ilaccedil oumlzelliği taşıdığı ve yendiği takdirde ses kısılmasına veya yiyenin

hiccedil konuşamamasına neden olduğuna dair bilgiler de vardır Suumlrme Fars ve

divan şiirinde bu oumlzellikleriyle de yer almıştır (bk Guumlrer 1997 ss 119-126)

Burada kadınların suumlrmeyi suumlslenme amacıyla goumlzlerine suumlrduumlklerini

goumlsteren oumlrneklere yer verilmiştir

Zati (oumll 1546)‟nin ldquoGeceler boyunca sabaha kadar goumlkteki meleklerin

goumlzuumlne suumlrme yerine siyah duman ccedilekelimrdquo dediği aşağıdaki beyitte ise aşk

derdiyle sabaha kadar acirch eden acircşıkların acirchının goumlğe yuumlkselen dumanı suumlrmeye

benzetilmiştir

Giceler ŝubħa degin goumlkde melāĉik goumlzine Yine suumlrme yirine dūd-ı siyāhı ccedilekeluumlm (Tarlan 1970 s 403)

Azmizade Haleti (oumll1631) sevgilinin goumlzlerine kuyruklu (goumlz

kenarından biraz daha uzatılarak ccedilekilmiş) suumlrmeler ccedilekerek ortaya ccedilıktığında

goumlzlerinin doğan gibi avını aramaya başladığını soumlyleyerek suumlrmeli goumlzlerin

ccedilekiciliğini goumlnuumll alıcılığını anlatmak istemiştir

Ķuyruķlu suumlrmelerle eger cilve ķılsa yār Başlar şikāra goumlzleri mānend-i şāh-bāz (Kaya 2003 s 191)

Haleti şu beyitte ise (guumlzelliği ile) ayartıcı baştan ccedilıkarıcı guumlzelin aşk

derdiyle ağlayıp inleyen goumlnluuml yanmış acircşıkların kuumlllerini goumlzlerine suumlrme diye

ccedilektiği iccedilin suumlrmesinin mavi renkli olduğunu soumlyluumlyor Şair burada sevgilinin

lacivert renkli suumlrmesini aşk ateşiyle yanmış acircşıkların kuumlluumlne benzetmiştir

Kebūd olsa ćaceb mi suumlrmesi ol şūĥ-ı fettānuntilde Goumlzine kuħl ider ĥākisterin ćuşşāķ-ı nālānuntilde (Kaya 2003 s 344)

Şeyhuumllislam Es‟ad (oumll 1753) sevgilinin nazlı bakışının keskin kılıcını

(kılıccedil gibi keskin etkileyici nazlı bakışını) bileyerek daha da keskinleştirmesine

gerek olmadığını ve o etkileyici bakışlarla acircşığın goumlnluumlnde yakıcı bir etki

yaratan goumlzlerine bir de suumlrme ccedilekmemesini soumlyluumlyor Ccediluumlnkuuml bir de suumlrme

ccedilekerse o bakışlar acircşığı mahvedecektir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 71

Ne ħācet zaġdagger virmek tīġ-i tīz-i ġamze-i nāza

Amān ol ccedileşm-i sūzişuumlntildee žālim suumlrmeler ccedilekme (Doğan 1997 s 288)

4 Ccedilivit (Nicircl)

ldquoNicirclrdquo Farsccedila bir kelime olup Tuumlrkccedilede ldquoccedilivitrdquo ve ldquoccedilivit oturdquonun

karşılığıdır ldquoCcedilivitrdquo Hint‟te ve Yemen‟de yetişen bir bitkiden elde edilen koyu

mavi renkli bir boyadır (Şemseddin Sami 1317 s 533 Muumltercim Acircsım 2000

s 562 Şuumlkucircn 1984 s 1939) Luumlgat-i Remzicirc‟de yaprağına vesme denilen ve saccedil

ve sakal boyamakta kullanılan bir tuumlr ota da nicircl denildiği belirtiliyor (Huumlseyin

Remzicirc 1305 s 917) Burhacircn-ı Kacirctı‟da da Luumlgat-i Remzicirc‟de olduğu gibi

bazılarınca nil yaprağına yani ccedilivit otuna vesme denildiği bildirilmiştir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 809) Yanmış uumlzerlik tohumuna da nil (ccedilivit)

denildiği bildirilen soumlzluumlklerde bunun nazar değmesinden korumak amacıyla

ccedilocukların kulağı tozuna (kulak arkasındaki ccedilukur yer) ve alınlarına

ccedilekildiğinden soumlz ediliyor (Muumltercim Acircsım 2000 s 562 Şuumlkucircn 1984 s

1940) Nitekim Şeyhi‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinden alınan aşağıdaki beyitte

de ccedilividin nazardan korunmak iccedilin yuumlze ccedilekildiği accedilıkccedila ifade ediliyor

Ccedilividi kim yuumlz ayına ccedilekerler Nažar jenginden eylerler ħaźerler (Timurtaş 1963 s 64)

Yusuf u Zuumlleyha ve Husrev uuml Şirin mesnevilerinden tespit edilen

aşağıdaki beyitlerde kadınların nili suumlslenirken bir ccedilizgi şeklinde ccedilekmek

suretiyle guumlzel yuumlzlerini nazardan korumak iccedilin kullandıkları anlaşılıyor

Burada yine nazardan korunmak iccedilin kullanılan nazar boncuğu ile nilin renk

benzerliğini de belirtmek gerekir

Hamdullah Hamdi Zuumlleyha‟nın Yusuf ile gizli buluşması oumlncesinde

suumlslenirken koumltuuml goumlzlerden korunmak amacıyla yuumlzuumlne nilden bir ccedilizgi ccedilekişini

şoumlyle anlatmıştır

Māha ĥaţ ccedilekdi nīlden ccediluumln mīl

Ħuumlsn-i Mıŝrrsquodan ćimāret itdi o Nīl

Ccedilekduumlgi ĥaţţ-ı nīli ol māha

Tā ki mīl ola ccedileşm-i bed-ĥˇāha

Ya goumlruumlp ccedileşmin oldı māşıţa mest Suumlrme mīlin duumlşuumlrdi ditredi dest (Oumlztuumlrk 2001 s 134)

yacute Farsccedila soumlzluumlklerde bu kelimenin ldquokargardquonın yanı sıra ldquook yayının kiriş geccedilecek

yerinde olan sargırdquo (Şuumlkucircn 1984 s 1054) ldquogucircşe-i kemacircnrdquo (Mu‟icircn 1364 s 1711)

anlamlarına geldiği belirtilmektedir Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml‟nde ldquozāġ (Far)rdquoa ldquoYayın

ucuna sarılan derirdquo ldquozāġ virmekrdquoe ldquoKeskinliğini goumlstermekrdquo ldquozāġlamaķrdquoa

ldquoKeskinletmekrdquo anlamları verilmiştir (1983 s 257) Kamus-ı Tuumlrkicircrsquode ise Farsccedila ldquozāġrdquoın ldquokarga guracircbrdquo Tuumlrkccedile ldquozaġrdquoın ldquoKılıccedil ve bıccedilağa bilemekle verilen cila kılağırdquo

anlamında olduğu belirtilmiştir (Şemseddin Sami 1317 s 670) Dolayısıyla beyitteki

ldquozaġrdquoın Kamus-ı Tuumlrkicircrsquode belirtildiği uumlzere Tuumlrkccedile olduğu anlaşılmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 72

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinde Ferhad‟ın oumlluumlmuumlne

yas tutan Şirin‟in yuumlzuumlndeki nil ile ccedilekilmiş ccedilizgi goumlzyaşlarının goumlzuumlnden

akıttığı Nil Irmağı olarak tasvir edilmiştir

Deguumll ruĥsāresinde ĥaţţ-ı nīlī Goumlzi yaşı aķıtmış cūy-ı Nīlrsquoi (Kazan 1997 s 231)

Taranan divanlar arasında guumlzellerin nazardan korunmak amacıyla

yuumlzlerine nil ccedilekme geleneği ile ilgili oumlrneğe yalnızca Tacizade Cafer

Ccedilelebi‟nin Divanrsquoında rastlanmıştır Şairin bir gazelinde geccedilen aşağıdaki

beyitte bir guumlzele benzetilen bahccedilenin guumlzelliğine nergisin nazarının

değmemesi iccedilin menekşenin bahccedilenin yuumlzuumlne nil ccedilektiği anlatılıyor Burada

baharda sıra sıra rengacircrenk ccediliccedileklerle bezenerek son derece guumlzel bir goumlruumlnuumlme

kavuşan bahccediledeki menekşelerin oluşturduğu sıra koyu mavi (lacivert)

renginden dolayı bahccedilenin yuumlzuumlne ccedilekilmiş nile benzetilmiştir Divan şiirinde

sıklıkla guumlzel goumlzuumln benzetmeliği durumunda olan nergis ise bakışlarıyla nazarı

değen bir insan olarak hayal edilmiştir

Ccedilekdi gird-i ruĥ-ı bustāna benefşe yine nīl Tā eśer eylemeye nergisuumlntilde antildea nažarı (Eruumlnsal 1983 s 442)

Nil kadınların suumls amacıyla yuumlzlerine sonradan yapıştırdıkları yapma

ben yapımında da kullanılmaktadır Buna ilişkin oumlrneğe ise ldquoYapma Ben (Hacircl-i

Acircrızicirc)rdquo başlığı altında yer verilmiştir

5 Allık (Guumll-gucircne Gacircze Suumlrhicirc Kızılca)

Farsccedilada ldquoguumll-gucircnerdquo ldquogacirczerdquo ve ldquosuumlrhicircrdquo olarak geccedilen kelimeler

Tuumlrkccedilede kadınların suumlslenmek amacıyla yuumlzlerine suumlrduumlkleri duumlzguumlnlerden

ldquoallıkrdquo veya ldquokızılcardquonın karşılığıdır ldquoDuumlzguumlnrdquo ise eski usul makyajda

kadınların yuumlzlerine suumlrduumlkleri beyaz ve kırmızı boyaların genel adıdır

Duumlzguumlnuumln beyaz renkli olanına ldquoaklık [seficircdacircb seficircdacircc isficircdacircc uumlstuumlbeccedil]rdquo

kırmızı renkli olanına ldquoallık [guumllgucircne gacircze suumlrhicirc kızılca]rdquo denir (Koccedilu 1967

s 98)

R Ekrem Koccedilu allığın nasıl yapıldığı ve kadınlar tarafından nasıl

kullanıldığı hakkında şu bilgileri vermiştir

Eski toplum hayatımızda allık yanak ve dudak uumlstuumlnde

yalnızca kadınlar tarafından kullanılmıştır(hellip) Kadın

makyajında allık olarak herhangi bir kırmızı boya

kullanılmıştır ve attarlar tarafından bdquoGaz Boyaması‟ adı ile

satılmıştır Gaz denilen incecik tuumllbendler kırmızı boyaya

batırılır ve boya o tuumllbend uumlstuumlnde toplanıp kurur idi

Boyanacak hanımlar yanaklarını guumll suyu ile hafifccedile ıslatırlar

ve sonra kuumlccediluumlk bir parccedila gaz boyamasını cild uumlzerinde

gezdirerek yuumlzuumln gereken yerlerini allandırırlardı Dudak

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 73

boyamak iccedilin de dudağı dil ile ıslatıp uumlstuumlne gaz boyamasını

suumlrmek kacircficirc gelirdi (1967 s 12)

Bu bilgilerden eski kadınların allığı buguumlnkuuml makyaj malzemelerinden

hem allık hem ruj yerine kullandıkları anlaşılıyor S Haim tarafından hazırlanan

The One Volume Persian English Dictionary adlı soumlzluumlkte ldquosuumlrhicircrdquo kelimesinin

hem allık (İng redness) hem ruj (İng rouge) anlamına geldiği belirtilmektedir

(1975 s 448) Bu kelimeye Turkish and English Lexicon‟da ise yalnızca allık

(İng redness) anlamı verilmiştir (Redhouse 1992 s 1051) Bu soumlzluumlkler

dışında bilinen belli başlı Farsccedila-Farsccedila Farsccedila-Tuumlrkccedile Farsccedila-İngilizce ve

Tuumlrkccedile soumlzluumlklerde ldquosuumlrhicircrdquo kelimesinin allık veya ruj anlamına

rastlanamamıştır

Divan ve mesnevilerden tespit edilen oumlrneklerde allığın kadınlar

tarafından yalnızca yuumlze suumlruumllen bir makyaj malzemesi olarak kullanıldığı

goumlruumllmektedir

Tacizade Cafer Ccedilelebi‟nin bir terci-bendinden alınan aşağıdaki

mısralarında bahccedilenin goumlnuumll aldatan (cazibeli alımlı) yanağının sevgilinin

yuumlzuumlnuumln guumlzelliği gibi guumll allığı ile guumlzelleştiği soumlyleniyor Burada bahccedile

sevgilinin guumlzelliğine imrenen bir guumlzel olarak kişileştirilirken (teşhis)

bahccediledeki guumlller de allığa benzetilmiştir

Cānān cemāli gibi ruĥ-ı dil-firīb-i bāġ Guumll-gūne-i guumll ile bulur behcet uuml bahā (Eruumlnsal 1983 s 8)

İzzet Molla şu beyitte sevgilinin al yanağına bir de allık suumlrduumlğuuml guumln

ortalıkta kızılca kıyamet koptuğunu (kavga guumlruumlltuuml kargaşa ccedilıktığını)

belirtmekte hem de ldquokızılca kıyamet kopmakrdquo deyimindeki ldquokızılcardquo

kelimesinin ldquoallıkrdquo anlamına işaret ederek kelimeyi tevriyeli biccedilimde

kullanmaktadır

Elbette bir ķızılca ķıyāmet ķopar buguumln Ruĥsār-ı ala kim didi ol şūĥa ġāze ccedilek (Şahin 2004 s 472)

Hamdullah Hamdi Zuumlleyha‟nın aslında suumlse ihtiyacı olmadığını fakat

yuumlzuumlne suumlrduumlğuuml kızılca (allık) ve uumlstuumlbeccedil (aklık) ile guumlzelliğinin bir kat daha

arttığını şoumlyle ifade ediyor

Yoġ idi zeyne iħtiyācı anuntilde

Artdı andan velī revācı anuntilde

Guumlle virdi ķızılca rengi revāc Nūr arturdı nūra isfīdāc (Oumlztuumlrk 2001 s 134)

Arpaeminizade Sami ise iccedilinde bulunduğu şişenin guumlzelliğine guumlzellik

katan şarabın her damlasının duumlşuumlncenin yanağına allık olduğunu soumlyler Şair

burada duumlşuumlnce (endişe) gibi soyut bir kavramı bir guumlzel kişiliğinde hayal

ederek şarabın her damlasını da onun yuumlzuumlne suumlrduumlğuuml allığa benzetmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 74

Bāde kim revnaķ-feżā-yı şīşeduumlr her ķaţresi Ġāze-i ruĥsāre-i endīşeduumlr her ķaţresi (Kutlar 2004a s 564)

Sami gibi sebk-i Hindicirc uumlslubunun etkisiyle şiirler yazan Şeyh Galib‟in

aşağıdaki beytinde de bu uumlslubun oumlnemli oumlzelliklerinden biri olan somutlaştırma

goumlruumllmektedir Şair suumlrhicirc-i nacircz (naz allığı) kumacircş-ı acircrzucirc (arzu kumaşı) ve reng-i

istignacirc (naz rengi) tamlamalarındaki naz arzu ve istigna gibi soyut kavramları

allık kumaş ve renk gibi somut kavramlarla bağdaştırarak guumlzel bir hayal

yaratmıştır Şairin ldquoO guumll endamlının (sevgilinin) yanağının yasemin

bahccedilesinde (yasemin bahccedilesi gibi bembeyaz yanağında) naz allığı arzu

kumaşında naz rengi midir bilmemrdquo dediği beyitte sevgilinin guumlzelliği ve onu

arzulayan acircşığa karşı nazlı tavırları anlatılmaktadır

Semenzār-ı ruĥında suumlrĥī-i nāz ol guumll-endāmuntilde Ķumāş-ı ārzūda reng-i istiġnā mıdur bilmem (Guumlrer 1993 s 497)

Şairler soumlz konusu suumls malzemelerinin ccedilok defa guumlzellerin

guumlzelliklerine guumlzellik kattığını o guumlzellik karşısında acircşıkların sarsıcı bir etkiye

dayanılmaz bir cazibeye kapıldıklarını anlatmalarına karşılık kimi zaman da

Allah vergisi doğal guumlzelliğin daha makbul olduğunu dile getirmişlerdir Bu

duumlşuumlncenin allıkla ilgili beyit oumlrneklerinde daha fazla dile getirildiği

goumlruumllmektedir

Mesela Şeyhuumllislam Yahya (oumll1644) duumlnyada guumlzelliğin Allah vergisi

olması gerektiğini allık ve gacircliye gibi suumls malzemeleri ile elde edilen guumlzelliğin

Allah vergisi guumlzellik ile kıyaslanamayacağını şoumlyle ifade eder

Ħuumlsn ćālemde Ĥudā-dād gerekduumlr Yaħyā Ne ķadar ćālem ola ġāliye vuuml ġāze ile (Kavruk 2001 s 340)

Naili sevgiliye ldquoHiccedilbir suumls ve boyaya ihtiyacı olmayan (renksiz) doğal

guumlzelliğinle guumllleri utandır da senin suumlsleyici kadının (makyoumlzuumln) bahccedilenin

yanağına allık suumlrsuumlnrdquo diyerek yine onun yanağının doğal pembeliğinin allık

suumlruumllmuumlşccedilesine guumlzel olduğunu suumlse ihtiyacı olmadığını belirtiyor Burada

ldquorenkrdquo kelimesinin ldquohilerdquo anlamı dolayısıyla ldquobicirc-rengicircrdquo hem renksizlik hem de

hilesizlik anlamlarına gelecek şekilde tevriyeli kullanılmıştır Ccediluumlnkuuml pembe

olmayan yanağa allık suumlrerek pembeleştirmek de bir bakıma hiledir

Bī-rengī-i ħuumlsnuumlntildele viruumlp guumlllere ĥaclet Meşşāţantildeı guumll-gūne-ţırāz-ı ruĥ-ı bāġ et (İpekten 1970 s 230)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 75

6 Uumlstuumlbeccedil (Seficircdacircc İsficircdacircc Seficircdacircb Seficircdacirc)

Farsccedilada ldquoseficircdacirc seficircdacircb seficircdacirccrdquo biccedilimlerinde goumlruumllen ve ldquoisficircdacirccrdquo

olarak Arapccedilaya geccedilmiş olan kelimenin soumlzluumlklerdeki (Şemseddin Sami 1317

s 726 Devellioğlu 1993 s 929) karşılığı ldquouumlstuumlbeccedilrdquotir Uumlstuumlbeccedil ise kurşun

boyası (kurşun karbonat) da denilen ve boyacılıkta kullanılan beyaz madenicirc bir

maddedir (Buumlyuumlk Tuumlrk Soumlzluumlğuuml tarihsiz s 1211 Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 2065)

Eskiden kadınlar beyaz renkli toz hacirclindeki bu maddeyi su ile karıştırarak suumls

malzemesi olarak yuumlzlerine suumlrmekte kullanmışlardır Duumlzguumlnuumln beyaz renkli

olanıdır ve buna ldquoaklıkrdquo denir (Koccedilu 1967 s 98) Bu maddenin kullanımı ile

ilgili sakıncayı Koccedilu ldquohellipaklıkda uumlstuumlbeccedilli bir su kullanıldığı iccedilin hem yuumlzuumln

taravetini tahrib eder hem de cildden geccedilerek dişler uumlzerinde tesir goumlsterir

yıllar boyunca her guumln duumlzguumlnlenmiş kadınların dişleri kapkara olurdurdquo (1967

s 99) soumlzleriyle ifade ediyor Uumlstuumlbeccedil veya aklık olarak bilinen bu maddenin

guumlnuumlmuumlzde kadınların kullandığı pudra ve fondoumltenin işlevini goumlren bir suumls

malzemesi olduğu anlaşılmaktadır

Şeyh Galib baştan ccedilıkarıcı guumlzelin allık rastık ve uumlstuumlbeccedil suumlrerek

yuumlzuumlnuuml beyaz siyah ve kırmızıya boyadığını soumlyluumlyor

Guumll-gūn u vesme suumlrdi seficircdacircb ile ruĥın Ķıldı o fitnekār sefīd uuml siyāh u suumlrĥ (Guumlrer 1993 s 362)

Naili (oumll 1666)‟nin aşağıdaki beyti Sultan Mehmed Han‟ın oumlvguumlsuumlnde

yazdığı bir kasidenin nesib boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada Edirne‟nin kış

mevsimindeki goumlruumlntuumlsuuml anlatılmaktadır Dolayısıyla bu beyitte Edirne‟nin

zemininin guumlmuumlş gibi bembeyaz tenli guumlzellerin terlemiş sineleri gibi sabah

uumlstuumlbeciyle boyandığı (yaldızlandığı parlatıldığı) soumlylenmektedir Yani şair

sabah vakti toprağın uumlstuumlndeki karların guumln ışığıyla beraber ışıldamasını beyaz

tenli guumlzellerin terli sinelerine benzetmiştir Ccediluumlnkuuml divan şairleri iccedilin sevgilinin

terli sinesi ve yanakları daima bir cazibe unsuru olmuştur Şehrin zemininin

parlaklığının sebebi sabah (subh) olduğu iccedilin de teşbih-i beliğ yoluyla sabah

uumlstuumlbece benzetilmiştir Buradan uumlstuumlbecin tene sadece beyazlık değil aynı

zamanda ışıltı parlaklık da verdiği anlaşılıyor

Bulmış ţılā zemīni sefīdāc-ı ŝubħdan Ĥoy-kerde levħ-i sīne-i sīmīn-berān gibi (İpekten 1970 s 68)

Revani‟nin şu beytinde ise duumlnya bir yeni geline ruumlzgacircr da gelin

suumlsleyici kadına benzetilerek ruumlzgacircrın gelin suumlsleyici kadın gibi yeni geline

benzeyen duumlnyayı suumlslemek iccedilin- renk benzerliği dolayısıyla- ateşi allık karı

uumlstuumlbeccedil yaptığından soumlz edilmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 76

Nārı guumll-gūne ķılup berfi sefīdāc itdi bād Nev-ćarūs-ı dehri tezyīn itmege meşşātavār (Avşar tarihsiz s 54)

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinde Şirin gelin olurken

gelin suumlsleyici kadının Şirin‟in yuumlzuumlne allık ve uumlstuumlbeccedil suumlrmesi şoumlyle

anlatılıyor

Viruumlr meşşāţa ol guumll-ccedilihreye zīb İder guumll-gūn u isfīdāc tertīb (Kazan 1997 s 242)

7 Altın [Altın Varak (Zerricircn Varak) Altın Tel Altın Suyu]

Altın kadınlar tarafından ccedileşitli şekillerde (kuumlpe kolye zincir bilezik

yuumlzuumlk vs) takı olarak kullanılmasının yanı sıra yuumlz makyajında da kullanılmış

bir maddedir Burada kadınların altın varak altın tel ve altın suyu olmak uumlzere

altını yuumlz makyajında nasıl kullandıkları uumlzerinde durulacaktır

Altın varak (zerrin varak veya zer varak) ccedileşitli suumlsleme sanatlarında

kullanılan ve ince tirşelerin arasında doumlvuumllerek inceltilen altın levhalara denir

(Pakalın 1993 s 54 Ayan Birol 1998 s 541)

Altın varak ccedileşitli suumlsleme sanatlarında kullanılan bir madde olmakla

birlikte eskiden kadınların kullandıkları yedi suumls malzemesinden (her-heft) biri

olarak da bilinir Farsccedilada kadınların suumlslenmek amacıyla yuumlzlerine

yapıştırdıkları bu altın varaklara ldquozerekrdquo denilmektedir (Muumltercim Acircsım 2000

s 840 Mu‟icircn 1364 s 1735 Şuumlkucircn 1984 s 1070)

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisindeki şu beyitte gelin

olduğunda Şirin‟in yuumlzuumlne altın varak yapıştırıldığı belirtilmektedir Şair

Şirin‟in yuumlzuumlndeki altın varağı sanki ayın uumlstuumlne konmuş yıldızlara

benzetmiştir

Urup zerrīn varaķ ruĥsār-ı āle İder māh uumlstine encuumlm ħavāle (Kazan 1997 s 242)

Tacizade Cafer Ccedilelebi II Bayezid‟i oumlvduumlğuuml ateş redifli kasidesinin şu

beytinde padişaha ldquoAteş guumlzelliğini sana goumlstermek iccedilin dumanını kıvılcımlarla

bezeyip şakaklarına altın varaklardan damga yaparrdquo diye sesleniyor

Santildea ćarż itmege ħuumlsnin şererden zeyn iduumlp dūdı İder aŝdāġına altun varaķlardan ŝıdāġ

Dagger āteş (Eruumlnsal 1983 s 132)

Emri‟nin aşağıdaki beytinde gelinlerin yuumlzlerinin altın varak gibi altın

tellerle suumlslendiğinden soumlz edilmektedir Şair yeni geline benzettiği duumlşuumlncenin

guumlzel goumlruumlnmek iccedilin yuumlzuumlnuuml altın tellerle suumlslediğini soumlyluumlyor Ancak duumlşuumlnce

Dagger ŝıdāġ (Ar) Devenuumlntilde ŝudġına (şakağına) baŝılur bir tamġa adıdur (Muumltercim Ahmed

Acircsım 1305 s 713)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 77

gelininin guumlzel goumlruumlnmek istediği ve ldquoantildeardquo zamiriyle anılan kişinin kim olduğu

accedilık değildirsect

Nev-ćarūs-ı fikr antildea zībā goumlrinmek ķaŝdına Şaćşaća ŝanma yuumlzin zer telle tezyīn eylemiş (Saraccedil 2000 s 338)

Farsccedilada ldquozer-acircbrdquo kelimesinin Tuumlrkccediledeki karşılığı olan ldquoaltın suyurdquo

soumlzluumlklerde muumlcellitler ve nakkaşların tezhip iccedilin kullandıkları bir madde olarak

tarif edilmektedir (Muumltercim Acircsım 2000 s 838 Mu‟icircn 1364 s 1728) Altın

varaklar ldquoaltın ezmerdquo adı verilen oumlzel bir youmlntemle ezilip toz hacircline getirildikten

sonra jelatinli su ile karıştırılır Elde edilen bu karışıma altın suyu (ezme yaldız

sulu yaldız zer hall) denir Altın suyu uygulanacak zemine fırccedila yardımıyla

suumlruumllerek kullanılır (Esiner Oumlzen 1998 s 35)

Kaynaklarda altın suyunun kadın suumls malzemesi olarak kullanıldığı

belirtilmemekle birlikte Kemal Paşazade‟nin aşağıdaki beytinde tıpkı altın

varak gibi makyajda kullanıldığı goumlruumllmektedir Zuumlleyha Mısır Azizi ile

evlenirken gelin suumlsleyici kadınlar onun yuumlzuumlnuuml altın suyu ile suumlslerler

Zuumlleyha‟nın altın suyu ile suumlslenen yuumlzuuml yaldızlanmış kitaba benzetilmiştir

Geluumlp meşşāţalar yuumlzin duumlzerler

Yuumlzin altun ŝuyı birle yazarlar

Guumlzellik resmini tertīb iderler Cemāli muŝħafın teźhīb iderler (Demirel 2004 s 96)

Her ikisi de XVI yuumlzyıl şairi olan Hayali ve Emri‟nin aralarında nazire

ilişkisi olduğu goumlruumllen aşağıdaki beyitlerinde geline benzeyen duumlnyanın şairlere

(Hayali ve Emri) oynaş olmak iccedilin her gece hilal kaşına altın suyu (yaldız)

suumlrerek suumlslendiği belirtilmektedir

Yazar her şeb hilāl ebrūsın altun ħall ile yaćnī ćArūs-ı dehr diler kim Ĥayālī ola oynaşum (Tarlan 1945 s 295)

Bezer her şeb hilāl ebrūsın altun ħall ile yaćnī Diler kim ola ey Emrī ćarūs-ı dehr oynaşum (Saraccedil 2000 s 192)

Gelibolulu Sun‟i‟nin aşağıdaki beytinde ise kaşlara altın tozu

suumlruumllduumlğuumlnden soumlz ediliyor Şair sevgiliye ldquoEy yanağı erguvan (erguvan gibi

pembe renkli) Kaşların sarı olsa ne olur (Buna şaşılır mı) Şehlere (kabzası

altın kaplamalı) keman (yay) gibi altın tozlu olmak (kaşlarına altın tozu suumlrmek)

acircdettirrdquo diye sesleniyor Daha oumlnce de değinildiği gibi buradaki ldquotozrdquo kelimesi

yay soumlz konusu olduğunda ldquoyayın kabzası uumlzerine kaplanan madderdquo kaş soumlz

konusu olduğunda da ldquotoz hacircline getirilmiş madderdquo anlamına gelmektedir

sect Bu beyit Emricirc Divanı‟nda ldquoMukattaacirctrdquo başlığı altında yer almasına karşılık başlı

başına bir beyittir Bu nedenle ldquoantildeardquo zamiri ile kimin kastedildiği anlaşılamamaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 78

Ķaşlaruntilde zerd olsa nrsquoola ey yantildeaġı erġavān Şehlere Ǿādetduumlr altun tozlu olmaķ ccediluumln kemān (Yakar 2002 s 500)

8 Yapma Ben (Hacircl-i acircrızicirc)

ldquoBenrdquo insan vuumlcudunda ve oumlzellikle yuumlzde doğal olarak bulunan siyah

renkli leke veya kabartılara denir ldquoBenrdquoin Arapccediladaki karşılığı ldquohacirclrdquo ve

ldquoşacircmerdquodir

Yuumlzuumln ve vuumlcudun muhtelif yerlerindeki benler eskiden kadın

guumlzelliğinde oumlnemli bir guumlzellik unsuru olarak kabul edilmiştir Yuumlzde kuumlccediluumlk ve

birkaccedil tanesi bir arada olan benlere ldquopuumlskuumlrme benrdquo denilmiştir (Koccedilu 1967 s

33) Şair Nedim bir şarkısında guumlmuumlş gibi beyaz gerdanı puumlskuumlrme benli bir

guumlzeli şoumlyle tarif etmiştir

Şīvesi nāzı edāsı ĥandesi pek bī-bedel

Gerdeni puumlskuumlrme bentildeli goumlzleri ġāyet guumlzel

Ŝırma kākuumll sīm gerden zuumllf tel tel ince bel Guumll yanaķlı guumllguumllī kerrākeli mor ĥāreli (Boztepe 1338-40 s 204)

Ben oumlnemli bir guumlzellik unsuru sayıldığı iccedilin yuumlzuumlnde doğal ben

bulunmayan guumlzeller ldquoyapma ben (hacircl-i acircrızicirc)rdquo kullanmışlardır Yapma ben

Girit Adası‟nda yetişen bir ccedilalıdan elde edilen ve ldquoladenrdquo adı verilen zamkın

balmumu kıvamına getirilmesiyle elde edilmiştir Balmumu kıvamına getirilen

bu zamktan kuumlccediluumlk parccedilalar koparılıp yuumlzuumln istenen bir yerine yapıştırılmak

suretiyle kullanılmıştır (Koccedilu 1967 s 33)

Hayali‟nin sevgiliye ldquoAcircşıkların goumlz bebeğini ezip yanağına ben yap

Eline (de) acircşıkların ciğer kanı ile kına yaksan sana ccedilok yakışırrdquo dediği

aşağıdaki beyitte sevgilinin yapma ben kullandığına işaret edilmektedir

Ezuumlp ćāşıķlaruntilde goumlz merduumlmin ruĥsāruntildea ĥāl it Ciger ķanı ile yaķsantilde destuumlntildee ħınnā santildea elyaķ (Tarlan 1945 s 236)

Sami bir kasidesinden alınan aşağıdaki beyitte oumlvduumlğuuml kişinin

(doumlnemin veziri) gelin suumlsleyici kadına benzeyen himmetinin goumlnuumll

sahiplerinin (goumlnuumll dilinden anlayan kişilerin) siyah yıldızını bahtının guumlzelinin

(onların guumlzele benzeyen bahtının) yanağına ben yaptığını soumlylemektedir Yani

soumlz konusu devlet buumlyuumlğuumlnuumln himmetinin goumlnuumll dilinden anlayan kişilerin koumltuuml

talihini iyiye ccedilevirdiğini anlatmaktadır Dolayısıyla burada da guumlzellerin yuumlzuumlne

suumlsleyici kadınlar tarafından yapma ben yapıştırma geleneğinden soumlz edilmiştir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 79

Şāhid-i baĥtına necm-i siyeh-i ehl-i dili Eyledi māşıţa-i himmeti ĥāl-i ruĥsār (Kutlar 2004a s 197)

Celalzade Salih Ccedilelebi‟nin Leyla ve Mecnun‟unda Leyla‟nın İbni

Selacircm ile evlenirken gelin suumlsleyici kadının yuumlzuumlne koyduğu beni uumlzuumlntuumlden

hemen tırnaklarıyla kazıyıp attığı anlatılmaktadır

Geldi meşşāţa tā vire zīnet

Ol yuumlzi māha buyıdı ćādet

[]

Ķoduġı ĥāli ĥaddine firsquol-ħāl Nāĥun ile ķazırdı bī-imhāl (Kuumltuumlk 1995 s 236)

Eskiden gelin suumlslemesinde mutlaka kullanılan yapma benin altın ile

yaldızlanmış olanlarına ldquohacircl-i zerrdquo adı verilirmiş (Koccedilu 1967 s 33) Burhacircn-ı

Kacirctı‟da ldquoher-heftrdquo maddesi accedilıklanırken ldquohacircl-i acircrızicircrdquo hakkında ldquohellip suumlrmeden

cacirc-be-cacirc yuumlzlerine zer-nişacircn konulan noktalardırrdquo (Muumltercim Acircsım 2000 s

344) deniyor Bu bilgiden de yapma benin suumlrme ve altın karıştırılarak elde

edildiği anlaşılmaktadır

Emri aşağıdaki beytinde sevgiliye ldquoSenin yuumlzuumlnuuml goumlrme arzusuyla

cennet iccedilinde ateşli bir acirch etsem de huri (cennet kızı) (acirchımın) dumanını kacirckuumll

kıvılcımını altın ben edinserdquo diyor

Şevķ-i dīdāruntildela cennet iccedilre itsem odlu āh Ħūr idine dūdını kākuumll şerārın ĥāl-i zer (Saraccedil 2000 s 82)

Amri (oumll 1523) bir kasidesinde (bahacircriyye) baharı geline benzetmiştir

Bu kasideden alınan aşağıdaki beyitte nergisin geline benzeyen baharın alnına

ve yanağına altın benler koyduğu menekşenin ise kıvrımlı saccedillarını yuumlzuumlnuumln iki

yanından sarkacak şekilde taradığı ifade edilmektedir

Ķomış cebīn uuml ćiźārında nergis altun ĥāl Duumlzetmiş iki yanında benefşe zuumllf-i duuml-tā (Ccedilavuşoğlu 1979 s 17)

Yapma ben iccedilin kullanılan laden zamkı (laden denilen ccedilalının reccedilinesi)

ile guumlzel kokulu bir madde olan amber karışımından elde edilen hamurun henuumlz

yaşken koparılan kuumlccediluumlk parccedilaları da kadınlar tarafından yuumlzlerine yapıştırılmak

suretiyle yapma ben olarak kullanılmıştır (Erdem 1991 ss 7-8) Bu nedenle

şairler şiirlerde guumlzellerin amber kokulu benlerinden sıkccedila soumlz etmişlerdir

Şeyhuumllislam Yahya ay yuumlzluuml sevgilinin yuumlzuumlne değen saccedil kıvrımları ile

onlar arasındaki amber kokulu benini gucircy u ccedilevgacircn (polo) oyununda kullanılan

sopaya (ccedilevgacircn) ve topa (gucircy) benzetir Beyitte sevgilinin saccedil kıvrımları

arasındaki beninin goumlruumlntuumlsuuml ve guumlzel kokusu yuumlzuumlnden goumlnluuml perişan olmuş

şairin (acircşığın) hacirclden hacircle girdiği anlatılmaktadır

Nrsquoola āşuumlfte-dil Yaħyā girerse ħālden ħāle O māhuntilde zuumllfi ccedilevgān ĥāl-i ćanber-būyı gūy oldı (Kavruk 2001 s 474)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 80

Haşmet sevgilinin aşk dimağına (aşkın beynine) amber kokusu veren

benine o kokunun verdiği etkiyle oluşan hararetle (coşkunlukla) buumlyuumlk bir arzu

(iştiyak) duyduğunu şoumlyle dile getirmiştir

Dimāġ-ı ćaşķa verir būy-ı ćanberi Ħaşmet Bu tāb-ı sūziş ile ĥāl-i yāre muumlştāķız (Arslan vd 1994 s 249)

Tıpkı altın suumlrme amber ve ccedilivit otu (nil) gibi misk (muumlşg)in de laden

zamkıyla karıştırılarak yapma ben olarak kullanıldığını aşağıdaki beyitlerde

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu beyitlerde geccedilen ldquohacircl-i muumlşgicircnrdquo tamlamalarıyla hem

yapma ben hazırlanırken iccediline misk karıştırıldığı hem de miskin ben ile renk

benzerliği anlatılmak istenmiştir

Hayali sevgilinin guumll renkli yanağına koyduğu (yapıştırdığı) miskli

beni acirchının ateşiyle kararan baht yıldızına benzetmiştir

Kevkeb-i baĥtumdur āhum āteşi ķılmış siyāh Ĥāl-i muumlşgīn kim ķoduntilde ol ĥadd-i guumll-gūn uumlstine (Tarlan 1945 s 348)

Nev‟i bir kasidesinden alınan aşağıdaki beyitte misk kokulu benin

guumlzellerin yuumlzuumlnuuml suumlslediği gibi oumlvduumlğuuml huumlkuumlmdarın da (guumlzele benzeyen)

saltanatın yuumlzuumlnuuml suumlslediğini soumlylemiştir

Cemāl-i salţanata zīb uuml fer viruumlr źātuntilde Nite ki ccedilihre-i ĥūbāna ĥāl-i muumlşgīn-dem (Tulum vd 1977 s 108)

Misk ve amber karışımından elde edilen macun kıvamında guumlzel

kokulu siyah renkli bir madde olan gacircliye de ben yapımında kullanılan

maddelerden biridir (Kutlar 2004b s 5)

Nesimi sevgilinin misk kokulu saccedilları ile gacircliyeden yapılmış benini

tuzak iccedilindeki taneye (hububat tanesi) benzetir Ccediluumlnkuuml sevgilinin soumlz konusu

guumlzellik unsurları acircşığın goumlnluumlnuuml tuzağa duumlşuumlruumlcuuml (avlayıcı) bir etkiye sahiptir

Muumlşgīn ŝaccediluntildela ġāliyeden vażć olan bentildeuumlntilde Ol dām iccedilinde men biluumlrem kim ne dāneduumlr (Ayan 2002 s 342)

Vahyi (oumll1718)‟nin ldquoGoumlnuumll guumlzelinin yuumlzuumlne gam galiyesi koyma

Zevk goncası uumlstuumlne matem jalesi (ccediliy tanesi) koymardquo dediği beyitte ldquogacircliye-i

gamrdquo tamlaması ile gacircliyeden yapılmış ben anlaşılmaktadır Gam gibi soyut bir

kavram gacircliyeden yapılmış ben olarak somutlaştırılmıştır Aynı

somutlaştırmalar ldquoşacirchid-i dilrdquo ldquogonccedile-i zevkrdquo ve ldquojacircle-i macirctemrdquo

tamlamalarında da goumlruumllmektedir

Şāhid-i dil rūyına ġāliye-i ġam ķoma Ġonccedile-i źevķ uumlstine jāle-i mātem ķoma (Taş 2004 s 392)

Fuzuli‟nin Leyla vuuml Mecnun mesnevisinde geccedilen aşağıdaki beyitte ise

nilin (ccedilivitccedilivit otu) ldquoCcedilivit (Nil)rdquo başlığı altında değinildiği uumlzere guumlzel

kadınların nazardan korunmak amacıyla yuumlzlerine ccedilekmelerinin yanı sıra

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 81

amberli ve miskli benler gibi laden zamkıyla karıştırılarak ben yapımında da

kullanıldığı goumlruumllmektedir Leylacirc‟nın aşka duumlştuumlğuumlnde aşkın etkisiyle artık

eskisi gibi suumlslenmediğinin perişan olduğunun anlatıldığı beyitte Leylacirc‟nın

yanındaki cariye kızların yuumlzlerine nilden ben yapıştırarak suumlslenmelerine

karşılık Leylacirc‟nın yasa buumlruumlnduumlğuuml anlatılmaktadır Şair Leylacirc‟nın yasa

buumlruumlnmesini yas rengi olan mavi renkli giysiler giymesi anlamında ldquonile raht

ccedilekmekrdquo

ifadesiyle dile getirmiştiryacuteyacute

Ķızlar yuumlze ķoysa nīlden ĥāl Ol nīlrsquoe ccedilekerdi raĥt firsquol-ħāl (Ayan 1981 s 171)

9 Misk (Muumlşg Nacircfe)

Arapccedila bir kelime olan ldquomiskrdquoin Farsccediladaki karşılığı ldquomuumlşgrdquoduumlr ldquoAcirchucirc-

yı muumlşgicircnrdquo veya ldquoacirchucirc-yı Hotenrdquo denilen ve Hıta Hoten Ccedilin ve Hindistan

boumllgelerinde yaşayan ceylanların goumlbeğinden elde edilen guumlzel kokulu maddeye

denir (Onay 1993 s 30 Şemseddin Sami 1317 s 1343) Ahmet Talat Onay‟ın

şarih Sudicirc‟nin Hafız Divanı Şerhi‟nden aktardığı bilgiye goumlre

O memleketlerin [Hıta Hoten Ccedilin ve Hindistan] avcıları bunları [misk

ahularını] suumlruuml suumlruuml muhafaza ederek hem etinden hem miskinden

faydalanırlarmış Rucircm‟un (Anadolu) acirchucircları yılda bir kere boynuzlarını

duumlşuumlrduumlğuuml gibi o acirchucirclar da yılda bir defa nacircfelerini duumlşuumlruumlrlermiş Bu

zaman gelince avcılar zarflar (kese) peyda edip hayvanın karnı altına

bağlarlarmış Bu hayvan insan ve hayvan uumlrkuumltmesiyle yahut

birbirleriyle oynaşmakla hararet kesbedermiş Bu yuumlzden nacircfesine

[goumlbeğine] birkaccedil damla kan damlarmış Boumlylelikle nacircfe miskle dolar

vakti gelince duumlşermiş Duumlştuumlkten sonra ndashkokmadığı iccedilin- bazı ilaccedillarla

terbiye ederlermiş Bazılarına goumlre misk lale ve suumlnbuumll otlamaktan

hacircsıl olurmuş (1993 s 30)

Yine Farsccedila bir kelime olan ldquonacircferdquo de kaynaklarda ldquoHıta ve Hoten

ahularının goumlbeğinde toplanan kandan elde edilen bir ccedileşit misk guumlzel kokurdquo

olarak tanımlanmıştır (Şuumlkucircn 1984 s 1862 Şemseddin Sami 1317 ss 1449-

50 Onay 1993 s 30) Buna goumlre muumlşg ve nacircfe aynı maddenin adı olup ipekler

iccedilinde saklanırmış (Onay 1993 s 31)

Muumlşg ve nacircfe kadınların oumlzellikle saccedillarına suumlrduumlkleri bir koku olarak

kullanılmıştır Muumlşguumln kadınlar tarafından kaş boyası olarak kullanımı ile ilgili

oumlrnekler ldquoRastık (Vesme)rdquo başlığı altında ele alınmıştır

Raħt (Far) kelimesinin ldquoelbise takımırdquo ve ldquogam gussa enducirchrdquo (Huumlseyin Remzi

1305 s 585) anlamları dolayısıyla ldquonile raht ccedilekmekrdquo hem nil rengi (goumlk mavi) yas

elbiseleri giymek hem de yas tutmak uumlzuumllmek gam ccedilekmek anlamlarına gelmektedir yacuteyacute

İran ve Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde matem giysilerinin rengi hakkında bilgi iccedilin bk (Şentuumlrk

2002 s 654 Onay 1993 s 284)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 82

Amri aşağıdaki beyitte menekşenin bahccedilede buhurdan (tuumltsuuml kabı)

doumlnduumlrerek sevgilinin saccedilı gibi duumlnyayı taze misk kokusuyla doldurduğunu

soumlyluumlyor Ccediluumlnkuuml sevgili saccedillarına misk suumlrduumlğuuml iccedilin saccedilları savruldukccedila

buhurdan gibi etrafa misk kokusu yaymaktadır

Zuumllfuumlntilde gibi ter muumlşg ile ţoldurdı cihānı Olup ccedilemenuumlntilde micmere-gerdānı benefşe (Ccedilavuşoğlu 1979 s 147)

Baki aşağıdaki beyitte misk ve amberi kişileştirerek onların ezilirken

sevgilinin kacirckuumlluumlnuuml goumlruumlnce yine onun başı uumlzerinde yer edeceklerini

anladıklarını soumlyler Burada ldquoBaşı uumlzerinde yer etmekrdquo deyimi misk ve amber

hem sevgilinin saccedillarına suumlruumllecekleri iccedilin gerccedilek anlamda baş uumlzerinde yer

etmek hem de buumlyuumlk bir saygı ve ilgi ile karşılanıp ağırlanmak anlamında

kinayeli olarak kullanılmıştır Aynı şekilde ldquoezilmekrdquo fiili de hem ldquotoz hacircline

getirmek iccedilin ezme işlemine maruz kalmakrdquo hem de ldquodeğersiz goumlruumllmek

aşağılanmakrdquo anlamında kinayeli kullanılmıştır

Muumlşg uuml ćanber eziluumlrken goumlricek kākuumlluumlntildei Yine anlar başuntilde uumlstinde senuumlntilde yir ideler (Kuumlccediluumlk 1994 s 210)

Fuzuli ise ldquoCcedilin miski hangi guumlzelin dağınık saccedillarını sever de ben gibi

vatanından ayrı duumlşmuumlştuumlr bilmemrdquo dediği aşağıdaki beyitte Ccedilin ahularının

goumlbeğindeki kandan elde edilen miskin guumlzel koku olarak kullanılmak uumlzere

başka memleketlere goumlnderilmesini kendisi gibi bir guumlzelin saccedilları uğruna

vatanını terk etmesine benzetmiştir Yani misk huumlsn-i ta‟lil yoluyla acircşık

Fuzuli‟nin dağınık saccedillarına acircşık olduğu guumlzel (sevgili) iccedilin vatanından ayrı

duumlştuumlğuuml gibi vatanından ayrı duumlşmuumlş biri olarak hayal edilmiştir

Muumlşg-i Ccedilīn āvāre olmışdur vaţandan men kimi Ĥansı şūĥuntilde bilmezem zuumllf-i perīşānın sever (Akyuumlz vd 1958 s 207)

Naili kalemini her kıvrımı saf misk kaynağı gibi olan (buram buram

misk kokan) hayalinin saccedilını tarayan birine (meşşacirctaya) hayalini de saccedilları

misk kokan guumlzele benzetmiştir Burada da soyut bir kavram olan ldquohayalrdquoin

ldquoguumlzel kadınrdquo olarak somutlaştırıldığı dikkati ccedilekmektedir

Ķalem ki şāne-zen-i ţurra-i ĥayāluumlmduumlr Ne ţurra her girihi kān-ı muumlşg-i nāb olmış (İpekten 1970 s 112)

10 Amber (Anber)

Arapccedila bir kelime olan ldquoanber (amber)rdquo soumlzluumlklerde genel olarak ldquoAda

balığının (amber balığı) mide veya bağırsaklarından elde edilen guumlzel kokulu

yumuşak yapışkan ve kuumll renkli bir madderdquo olarak tarif edilmiştir (Şemseddin

Sami 1317 s 953 Devellioğlu 1993 s 33 Mu‟icircn 1364 s 235)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 83

Kamus Tercuumlmesi‟nde ise

Ķanber vezninde ţīb-i maćrūf ismidir Bununtilde māddesi bir dābbe-i

baħriyyenuumlntilde rūś u fażlasıdur Yāĥod deryāda kāĉin bir bıntildeardan zift

gibi ķaynayup ccedilıķar yaćnī duumlhniyeti sebebiyle ŝuyuntilde uumlzerine ccedilıķup muumlncemid olduķda mevc suumlruumlp sāħil-i deryāda bulınur (Muumltercim

Ahmed Asım 1305 s 44)

şeklinde tanımlanmaktadır Burada Muumltercim Asım Efendi şu goumlruumlşuumlnuuml

eklemiştir

İşbu ćanber māddesinde muumlteķaddimīn ile muumlteĉaĥĥirīn iĥtilāf

eylediler Muumlćellifuumlntilde beyānı muumlteķaddimīne goumlreduumlr Ħattā dirler ki

gāhīce ol muumlncemid olan nesneyi balıķlar yudup kenduumllerine mużır

olmaķla helāk olup ďarb-ı emvāc ile sāħilde bulduķdan ŝontildera

ķarınlarını yarup ccedilıķarurlar imiş ve muumlteĉaħħirīne goumlre cezāĉir-i Hind

cibālinde olan bal arıları ĥoş-bū nebātātdan raćy ile ħāŝıl eyleduumlgi

ćaselduumlr ki keśret-i bārān sebebiyle arılaruntilde ķovanlarını sel ŝuyı

deryāya getuumlrduumlkde eczā-yı ćaseliyyesi maħv olup eczā-yı şemćiyyesi

bāķī ķalduķda mevc sāħile atup anda bulınur Bu ķavl ţabća

muumllāyimduumlr Zīrā baćżı ćanberlerde arı ķanadı ve ayaġı ve ķuyruġı muumlşāhede olınur (1305 s 44)

Muumltercim Asım‟ın verdiği bu bilgilerden amberin denizin dibinde

kaynayan ve yuumlzeye ccedilıkarak donan yağlı bir madde olduğu ancak bazı

rivayetlere goumlre bu donan yağlı maddeyi balıkların yiyip oumllmeleri sonucu

karınlarından ccedilıkarılan madde olduğu başka bir rivayete goumlre de Hint adalarının

dağlarındaki arıların guumlzel kokulu bitkilerden yaptıkları ve şiddetli yağmurlarla

oluşan sel sularının arı kovanlarını denize suumlruumlklemesi sonucu eriyen baldan

geriye kalan mum olduğu anlaşılmaktadır

Kamus Tercuumlmesi‟nde amberin guumlzel kokulu bal mumu olduğu

hakkındaki bilgi Za‟ifi (oumll 1557‟den sonra)‟nin Risale-i Cevahir-nacircme‟sinde

de teyit edilmektedir Cevherlerle taş olma bakımından bir ilgisi olmadığı hacirclde

diğer oumlzellikleri nedeniyle Risalede yer verildiği bildirilen bu amber tuumlruumlne

ldquoanber-i eşhebrdquo veya ldquoanber-i sacircracirc (saf amber)rdquo denilmektedir

Anber-i eşheb değerli olmasını sağlayan oumlzelliklerini Ummacircn denizi

yuumlzuumlnde yıldızların ışığının etkisiyle kazanır Ummacircn denizinin bdquoDacircr-i

Duumlnyacirc‟ da denen Mısır‟a uumlccedil guumlnluumlk yol uzaklığındaki nihayetinde yani

Yemen uumllkesinin sonu olan zuluumlmacirct ağzında birccedilok ada mevcuttur

Deniz altı aylık yol kadar kuzey kutbuna youmlnelince susuz kalıp

kuruyan altı aylık yol kadar guumlney kutbuna ccedilekilince de tamamen su

ile kaplanan bu adalarda bal arıları ve her cins ağaccedil bulunur Ağaccedillar

uumlzerine yuva yapan arıların yaptıkları bal deryaya doumlkuumlluumlr ve bdquomevci‟

deniz yuumlzuumlne ccedilıkar Uzun bir muumlddet orada kalır sonra guumlneşin suumlheyl

yıldızının ve diğer yıldızların ışığının etkisiyle onda bunca guumlzellik

renk ve koku ortaya ccedilıkar Ruumlzgacircr guumlneyden esip denizi harekete

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 84

getirdiğinde de insana yararlı olsun diye bdquomucircrccedile-i bahr‟ yani bdquodenizin

dalgaları‟ onu parccedila parccedila kıyıya atar [] Ccedilok meşhur bir hikacircyeye

goumlre tacirlerden bir grubun gemileri zuluumlmacircta duumlşer Henuumlz oumlmuumlrleri

bitmemiş olmalı ki Allah‟ın yardımı refik olup bunları zuluumlmacircttan

kurtarıp dışarı ccedilıkarır Bir adada su almak iccedilin asker bırakırlar Ccediloğu

gemiye su getirmekle meşgulken bir kısmı da elbiselerini yıkarlar

Yıkadıkları elbiseleri oraya duumlşmuumlş buumlyuumlk bir taşın uumlzerine sererler

Elbiseler kuruyunca kokusundan bilirler ki bu taş değil bdquoanber-i

sacircracirc‟dır Aralarında pay edip binden yuumlz bin kazanarak memleketlerine

doumlnerler (Kutlar 2005 s 60)DaggerDagger

M Zeki Pakalın‟ın verdiği bilgiye goumlre amber

Kaşalot denilen buumlyuumlk balığın karnından ccedilıkararak denizlere bıraktığı

pek guumlzel kokulu fakat pek temiz sayılmayacak bir maddedir Bu

balığın da insanlar gibi safra yolunda kum hastalığına tutulduğu

anberin işte bu safra kumlarının bir araya gelmesinden hacircsıl olduğu

anlaşılmıştır (1993 s 61)

Ancak buguumlnkuuml kesin bilgilere goumlre amber

Dişli balinalardan olan ve adına amber balığı da denilen en buumlyuumlk

balina olan ada balığının (Lat physeter catodon macrocephalus Fr

cachalot İngsperm whale ldquoispermeccedilet balinasırdquo) bağırsaklarında

teşekkuumll eden ve henuumlz tabii mi marazi mi olduğu tespit edilememiş

bulunan bir sindirim artığıdır Dışkı ile birlikte vuumlcuttan atılan bu

maddenin rengindeki siyahlık hayvanın en sevdiği yiyecek olan

muumlrekkep balığından gelmekte dolayısıyla yediği miktarla orantılı

olarak değişkenlik goumlstermektedir (Erdem 1991 s 7)

Amber de misk (muumlşg) gibi kadınların saccedillarının guumlzel kokması iccedilin

kullandıkları bir suumls malzemesidir

Haleti ruumlzgacircrdan sevgilinin amber saccedilan saccedilının haberini alınca Hoten

ahusunun (misk ahusu) nafesini yabana atmasına şaşmamak gerektiğini soumlyler

Burada da ldquoyabana atmakrdquo deyimi hem misk ahusunun miskle dolan nafe

(goumlbek)sini duumlşuumlrmesi hem de oumlnemsiz goumlrmek anlamında kinayeli olarak

kullanılmıştır Dolayısıyla sevgilinin amber kokulu saccedillarının kokusunu duyan

misk ahusunun bu guumlzel kokuyu duyunca kendi miskine oumlnem vermediği

anlatılmaktadır

Bāddan alur peyām-ı zuumllf-i ćanber-bāruntildeı Nāfesin atsa nrsquoola yābāna āhū-yı Ĥoten (Kaya 2003 s 260)

Zati aşağıdaki beyitte sevgilinin salıncakta sallandıkccedila saccedillarından

yayılan amber kokusunun guumlmuumlş tuumltsuuml kabından yayılan guumlzel koku gibi

DaggerDagger

Bu alıntı Za‟ifi‟nin Risale-i Cevahir-nacircme‟sinde yer alan (s822 yk177b) bilginin

Fatma Sabiha Kutlar tarafından guumlnuumlmuumlz Tuumlrkccedilesine yapılmış ccedilevirisidir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 85

acircşıkların oumlmruumlnuuml yele verdiğinden (acircşıklara yaptığı oumllduumlruumlcuuml etkiden) soumlz

ediyor Burada sevgilinin salıncakta sallanması ile micmerin guumlzel kokusunun

etrafa yayılması iccedilin zincirlerinden tutularak sallanması arasında ilişki

kurulmuştursectsect

Oumlte yandan sevgilinin guumlmuumlş gibi bembeyaz teni ile guumlmuumlş

micmer arasında da renk bakımından benzerlik soumlz konudur

Sen ŝalıncaķda ŝalınduķca guumlmiş micmer gibi ćOumlmr-i ćuşşāķı viruumlr bu zuumllf-i ćanber-bū yile (Ccedilavuşoğlu vd 1987 s 211)

Nedim aşağıdaki beyitte sevgilinin siyah saccedillarının kokusunu

duymadan oumlnce amberi attarların sattığını sandığını soumlyleyerek amberin asıl

kaynağının sevgilinin siyah saccedilları olduğunu onun saccedillarının sanki ıtriyat

(guumlzel kokulu maddeler) malzemelerinin satıldığı duumlkkacircn gibi buram buram

amber koktuğunu anlatır

Ŝanur iduumlm ki ćanberi ćaţţārlar ŝatar

Cānum şemīm-i zuumllf-i siyehfāmın almadan (Boztepe 1338-40 s 165)

11 Gacircliye-Kalemis (Gacircliye-muumlşg)

Arapccedila bir kelime olan ldquogacircliyerdquo misk ve amber karışımından elde

edilen macun kıvamında guumlzel kokulu siyah renkli bir madde olup saccedila ve

kaşa suumlruumlluumlr (Şemseddin Sami 1317 s 961)

rdquoGacircliye-miskrdquo ya da ldquogacircliye-

muumlşgrdquo ise yine aynı macunun adı olup yaygın soumlyleyişte ldquokalemisrdquo tabir edilen

kelimenin aslıdır (Şemseddin Sami 1317 s 961 Devellioğlu 1993 s 275

Kutlar 2004b s 6)

Hamdullah Hamdi‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde Zuumlleyha‟nın

saccedillarına gacircliye (kalemis) suumlrduumlğuuml şoumlyle ifade edilmektedir

Tāze-reng itdi ġāze lālelerin Ġāliye-muumlşg iduumlp kuumllālelerin (Oumlztuumlrk 2001 s 171)

sectsect

Micmer (buhurdacircn tuumltsuuml kabı) bakır bronz veya guumlmuumlşten yapılan iccedilindeki

dumanın dışarı ccedilıkması iccedilin delikli ve zincirle asılan ya da zincirlerinden tutularak

sallanan bir acirclettir Zati‟nin şu beytinde micmerin bu oumlzelliğine işaret edilmektedir

(Serdaroğlu 2006 s123)

Ķızarmış goumlzleri zencįre ccedilekmişler anı muĥkem

Duumlşuumlp dįvāne olmış zuumllfuumlntildeuumlntilde sevdāsına micmer (G3492)

Tuumltsuuml kabının (micmer) koku yayması iccedilin elde dolaştırıldığı ve elinde tuumltsuuml kabı

dolaştıran kişiye ldquomicmere-gerdacircnrdquo denildiği de Amricirc‟nin şu beytinde goumlruumlluumlyor

Zuumllfuumlntilde gibi ter muumlşg ile ţoldurdı cihānı Olup ccedilemenuumlntilde micmere-gerdānı benefşe (Ccedilavuşoğlu 1979 s 147)

Gacircliyenin adlandırılışı hazırlanışı misk ve amber dışında galiye yapımında

kullanılan diğer guumlzel kokulu maddeler ve galiyenin ilaccedil oumlzelliği hakkında bilgi iccedilin bk

(Kutlar 2004b ss 4-5)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 86

Naili‟nin aşağıdaki beytinde seher yeli taze guumlle benzeyen sevgilinin

suumlnbuumll gibi siyah saccedillarının guumlzel kokması iccedilin onlara gacircliye suumlren suumlsleyici

kadına (macircşıtaya) benzetilmiştir

Suumlnbuumlllerin ol verd-i teruumlntilde etmege taćţīr Bād-ı seħerī māşıţa-i ġāliye-sādır (İpekten 1970 s 89)

Sonuccedil

Divan şiiri metinlerinden derlenen kadın suumls (makyaj) malzemeleri ile

ilgili yukarıdaki oumlrneklere bakıldığında her doumlnemde olduğu gibi Osmanlı

doumlneminde de kadınların suumlslenmeye son derece oumlnem verdikleri ve ccedileşitli suumls

malzemeleri kullandıkları anlaşılmaktadır Ancak bu malzemeler buguumlnkuuml gibi

kimyasal işlem goumlrmuumlş maddeler değil bitkisel ve madenicirc koumlkenli maddelerdir

Bir kısmı da doğrudan doğadan elde edilmeyip doğal maddelerin

karıştırılmasıyla oluşturulmuş malzemelerdir (yapma ben galiye vb) Soumlz

konusu suumls malzemelerinden bazılarının (kına ccedilivit misk amber galiye vb)

birden fazla uzvun suumlslenmesinde kullanıldığı goumlruumllmektedir Bu ccedilalışma

sırasında tespit ettiğimiz ancak makale sınırlarını goumlz oumlnuumlnde bulundurarak yer

veremediğimiz oumlrnekleri de dikkate aldığımızda bazı malzemelerin daha yaygın

(kına suumlrme rastık misk amber vb) bazılarının ise daha az kullanıldığı (ccedilivit

galiye altın vb) ortaya ccedilıkmaktadır

Bu şiirlerde adı geccedilen suumls malzemeleri ccediloğunlukla renk bakımından

benzedikleri unsurlarla ilişkilendirilerek ccedilok ccedileşitli hayal kompozisyonları

iccedilinde yansıtılmışlardır Oumlzellikle Sebk-i Hindicirc etkisiyle şiirler yazan 17 ve 18

yuumlzyıl şairlerinin insan dışı varlıkların yanı sıra soyut kavramları kişileştirip

somutlaştırmak suretiyle yarattıkları guumlzellerin bu suumls malzemelerini

kullanışlarını ccedilok ince ve renkli hayallerle anlatmaları dikkati ccedilekmektedir

Aşkın en oumlnemli konu olduğu divan edebiyatında aşka bağlı olarak

guumlzellik de aşk kadar oumlnemlidir Dolayısıyla burada değerlendirilen metin

oumlrneklerinde de bu edebicirc geleneğin guumlzellik anlayışına goumlre yaradılış itibarıyla

son derece guumlzel olarak tasvir edilen ve aslında suumlse hiccedil ihtiyacı olmadığı

vurgulanan guumlzellerin (sevgililerin) soumlzuuml edilen suumls malzemelerini kullanmak

suretiyle daha da guumlzelleşerek acircşıkların aşka duumlşmesine sebep oldukları

uumlzerinde durulmuştur Yani şairler her fırsatta suumlslenen uzuvların ccedilekiciliğine

ve acircşık uumlzerindeki etkileyiciliğine dikkat ccedilekmişlerdir Bununla birlikte az da

olsa bazı şairler Allah vergisi (doğal) guumlzelliğin daha makbul olduğunu dile

getirmişlerdir

Bu ccedilalışmada soumlzuuml edilen suumls malzemelerine ilişkin bilgi ve oumlrneklerin

burada değinilenlerle sınırlı olmayacağını farklı oumlrneklerle karşılaşıldıkccedila farklı

bilgilerin ortaya ccedilıkabileceğini de belirtmek gerekir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 87

Kaynakccedila

Aktaş H (2006) Abdurrahman Gubacircricirc-Yucircsuf u Zuumlleyhacirc (İnceleme- Metin) Yuumlksek

Lisans Tezi Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi

Akuumln Ouml F (1994) Divan Edebiyatı Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 9

İstanbul 389-427

Akyuumlz K Beken S Yuumlksel S ve Cunbur M (1958) Fuzuli-Tuumlrkccedile Divan Ankara

İş Bankası Yayınları

Arslan M ve Aksoyak İ H (1994) Haşmet Kuumllliyatı Sivas Dilek Matbaası

Avşar Z (tarihsiz) Revacircnicirc Divanı httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Ayan H (1981) Fuzucirclicirc-Leylacirc vuuml Mecnucircn İstanbul Dergacirch Yayınları

Ayan H (2002) Nesimi Hayatı Edebicirc Kişiliği Eserleri ve Tuumlrkccedile Divanının Tenkidli

Metni II Ankara TDK Yayınları

Ayan Birol İ (1989) Altın Varak Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi iccedilinde

(C 2 s 541 ) İstanbul

Aydemir Y (2000) Behişti Divanı Ankara MEB Yayınları

Boztepe H N (1338-40) Nedim Divanı İstanbul İkdam Matbaası

Buumlyuumlk Tuumlrk Soumlzluumlğuuml (ty) İstanbul Hayat Yayınları

Ccedilavuşoğlu M (1979) Amricirc-Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Ccedilavuşoğlu M ve Tanyeri M A (1987) Zati Divanı (Edisyon Kritik ve

Transkripsiyon)-Gazeller Kısmı III İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Demirel M (2004) Kemacircl Paşa-zacircde (Şemsersquod-dicircn Ahmed bin Suumlleymacircn) Yucircsuf u

Zelicirchacirc [Suumlleymaniye Lala İsmail Efendi 621] Transcription and Facsimile

Harvard The Department of Near Eastern Languages and Civilizatons Harvard

University

Devellioğlu F (1993) Osmanlıca-Tuumlrkccedile Ansiklopedik Lucircgat Ankara Aydın Kitabevi

Yayınları

Doğan M N (1997) Lacircle Devri Şairi Şeyhuumllislacircm Esrsquoad ve Divanı İstanbul MEB

Yayınları

Erdem S (1991) Amber Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi iccedilinde

(C 3 ss 7-8) İstanbul

Eruumlnsal İ E (1983) The Life and Works of Tacirccicirc-zacircde Carsquofer Ccedilelebi with a Critical

Edition of His Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Esiner Ouml M (1998) Tuumlrk Cilt Sanatı Ankara Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları

Guumlrer A (1993) Şeyh Gacirclib Divanı (İnceleme-Metin) Doktora Tezi Ankara Ankara

Uumlniversitesi

Guumlrer A (1997) Divan Edebiyatında Suumlrme ve Nacirc‟ilicirc‟nin Bir Gazeli Tuumlrkoloji

Dergisi XII (1) 119-126

Haim S (1975) The One Volume Persian English Dictionary Teacuteheacuteran Librairie-

İmprimerie Beacuteroukhim

Huumlseyin R (1305) Luumlgat-i Remzicirc II İstanbul Matbaa-i Huumlseyin Remzicirc

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 88

İpekten H (1970) Nacircrsquoilicirc-i Kadicircm Divanı İstanbul Milli Eğitim Basımevi

Kavruk H (2001) Şeyhuumllislacircm Yahyacirc Divanı Ankara MEB Yayınları

Kaya B A (2003) The Divan of Azmi-zacircde Haleti İntroduction and Critical Edition

II Cambridge The Department of Near Eastern Languages and Literatures

Kazan Ş (1997) Hamidicirc-zacircde Celilicirc Hayatı Eserleri Edebicirc Kişiliği ve Husrev uuml Şirin

Mesnevisi (İnceleme-tenkitli metin) Yuumlksek Lisans Tezi Isparta Suumlleyman

Demirel Uumlniversitesi

Koccedilu R E (1967) Tuumlrk Giyim Kuşam ve Suumlslenme Soumlzluumlğuuml Ankara Suumlmerbank

Kuumlltuumlr Yayınları

Kutlar F S (2004a) Arpaemicircni-zacircde Mustafa Sacircmicirc-Dicircvacircn Ankara Kalkan Matbaası

Kutlar F S (2004b) Gacircliye Tuumlrk Duumlnyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri

Ansiklopedik Soumlzluumlğuuml iccedilinde (C 3 ss 4-6) Ankara AKM Yayınları

Kutlar F S (2005) Klasik Doumlnem Metinlerinde Değerli Taşlar ve Risacircle-i Cevacirchir-

nacircme Ankara Oumlncuuml Basımevi

Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divanı (Tenkitli Basım) Ankara TDK Yayınları

Kuumltuumlk R (1995) Celacircl-zacircde Salih Ccedilelebi-Leylacirc vuuml Mecnucircn (Tenkidli Metin-İnceleme)

Yuumlksek Lisans Tezi Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi

Mengi M (1995) Mesicirchicirc Divanı Ankara AKM Yayınları

Mu‟icircn M (1364) Ferheng-i Facircrsicirc 6 Tahran

(Muumltercim) Ahmed Acircsım (1305) El-Okyacircnucircsuumlrsquol- Basicirct ficirc-Tercemetirsquol- Kacircmucircsirsquol- Muhicirct

III İstanbul Matbaa-i Osmaniyye

Muumltercim Acircsım Efendi (2000) Burhacircn-ı Katı M Oumlztuumlrk D Oumlrs (Yay Haz) Ankara

TDK Yayınları

Okuyucu C (1994) Cinacircnicirc Hayatı Eserleri Divanının Tenkidli Metni Ankara TDK

Yayınları

Onay A T (1993) Eski Tuumlrk Edebiyatında Mazmunlar C Kurnaz (Yay Haz)

Ankara Tuumlrkiye Diyanet Vakfı Yayınları

Oumlztuumlrk Z (2001) Hamdursquollacirch Hamdicircrsquos Mesnevicirc Yucircsuf ve Zelicirchacirc (Introduction Text

Analysis and Facsimile [Ayasofya K3901] ) 2 Harvard The Department of

Near Eastern Languages and Civilizatons Harvard University

Pakalın M Z (1993) Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Soumlzluumlğuuml 3 İstanbul MEB

Yayınları

Redhouse S J W (1992) Turkish and English Lexicon İstanbul Ccedilağrı Yayınları

Saraccedil M A Y (2000) Emri Divanı İstanbul Eren Yayıncılık

Serdaroğlu V (2006) Sosyal Hayat Işığında Zacircticirc Divanı İstanbul İsam Yayınları

Şahin E S (2004) Keccedileci-zacircde İzzet Mollarsquonın Divanları Bahacircr-ı Efkacircr ve Hazacircn-ı

Acircsacircr II Doktora Tezi Ankara Ankara Uumlniversitesi

Şemseddicircn Sacircmicirc (1317) Kacircmucircs-ı Tuumlrkicirc Dersaacircdet İkdam Matbaası

Şentuumlrk A A (2002) XVI Asra Kadar Anadolu Sahası Mesnevilerinde Edebicirc

Tasvirler İstanbul Kitabevi Yayınları

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 89

ŞirazIcirc (1992) Hacircfız Divanı (Abduumllbaki Goumllpınarlı Ccedilev) İstanbul MEB Yayınları

Şu‟ucircricirc H(1155) Ferheng-i Şursquoucircricirc (Lisacircnuumlrsquol-Acem) II İstanbul

Şuumlkucircn Z (1984) Farsccedila-Tuumlrkccedile Lucircgat Gencinei Guumlftar (Ferhengi Ziya) III İstanbul

MEB Yayınları

Tarlan A N (1945) Hayacirclicirc Bey Divanı İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Tarlan A N (1970) Zati Divanı (Edisyon Kritik ve Transkripsiyon)-Gazeller Kısmı II

İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Taş H (2004) Vahyicirc Divanı ve İncelenmesi Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi

İstanbul httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Timurtaş F K (1963) Şeyhicirc ve Husrev uuml Şicircrinrsquoi-İnceleme-Metin İstanbul İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Yayınları

Tulum M ve Tanyeri M A (1977) Nevrsquoicirc-Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Yayınları

Tuumlrkccedile Soumlzluumlk (2005) Ankara TDK Yayınları

Yakar H İ (2009) Gelibolulu Sunrsquoicirc Divanı Gaziantep

httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml (1983) Cem Dilccedilin (Yay Haz) Ankara TDK Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 90

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 91-111

DEVLET PLANLAMA TEġKĠLATI KALKINMA PLANLARINDA

TUumlRKĠYENĠN BĠLĠM POLĠTĠKASI 1990-2010 DOumlNEMĠ

Sevgi CcedilOBAN

Oumlzet

Bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquonin 1990 yılından bu yana suumlrduumlrduumlğuuml bilim

politikasının anlaşılması accedilısından oumlnemli olduğu duumlşuumlnuumllen kalkınma planları

değerlendirilmiştir Altıncı plandan guumlnuumlmuumlzde yuumlruumlrluumlkte olan dokuzuncu

plana kadar olan doumlnemlerde belirlenen bilimsel amaccedil ve hedefler ele alınarak

bunların ne oumllccediluumlde gerccedilekleştirildiği sorusuna cevap aranmıştır Doumlnem

faaliyetleriyle ilgili olarak ulaşılan bilgiler temel bilimsel hedeflere ccediloğu zaman

ulaşılamadığını goumlstermiştir Araştırma ve geliştirme (ar-ge) faaliyetlerine

ayrılan buumltccedile arttırılamamış toplam araştırmacı sayısı yuumlkseltilememiştir

Tuumlrkiyersquonin bilimsel gelişmişlik duumlzeyi temel goumlstergeler accedilısından duumlnyadaki

yeri hedeflenenden daha aşağıda olmuştur

Anahtar kelimeler Tuumlrkiye Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bilim

politikası kalkınma planı Ar-Ge bilim bilimsel faaliyetler

Science Policy of Turkey in the Development Plans of the State Planning

Organization The period of 1990-2010

Abstract

In this article the development plans that are thought to have utmost

importance to shed light on to the ongoing science policy of Turkey since 1990

have been evaluated From the sixth plan period to the ongoing ninth plan period

scientific aims and goals under consideration were handled and the degree of

realisation of them was tried to find out The information obtained from the

efforts made in these periods indicates that most of the time the basic scientific

goals have not been achieved Research and development budget could not be

increased the total number of researchers could not be increased Turkeyrsquos

scientific development rank in the world is lower than expected with regard to

the basic indicators

Key words Turkey State Planning Organization (SPO) science policy

development plan research and development science scientific activities

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

92

GiriĢ

Kalkınma planları uumllkenin ekonomik ve sosyal doumlkuumlmuumlnuuml ccedilıkarıp

planlamak ve kaynakları etkin bir şekilde kullanmak iccedilin duumlzenlenen

belgelerdir Bu belgeler değişik doumlnemlerde toplumdaki ekonomik gelişmişlik

durumu ccedileşitli sektoumlrlerde rekabet sosyal dayanışma boumllgesel gelişmenin

sağlanması gibi alanlarda bir geliştirme stratejisinin sağlanması diğer bir

deyişle bir kalkınma politikasının oluşturulması amacıyla hazırlanmaktadır

Tuumlrkiye Cumhuriyeti kuruluşu ile birlikte toplumun refah duumlzeyini yuumlkseltmek

amacıyla kalkınmayı hedefleyen bir plan anlayışını benimsemiştir Bu nedenle

1923te toplanan İzmir İktisat Kongresinde liberal ekonomi politikaları

aracılığıyla kalkınmanın gerccedilekleştirilmesi yolunda goumlruumlşler ağırlık kazanmış ve

ilk yıllar bu youmlnde bir ekonomik model uygulanmıştır

Bu suumlreccedilte Tuumlrkiye duumlnyada ilk kalkınma planı hazırlayan uumllkelerden

biri olmuş ve 1933-1937 yılları arasında uygulanmak uumlzere Birinci Beş Yıllık

Sanayi Planını hazırlamıştır Kalkınma Planları ise 1663 yılından bu yana

uygulanmaktadır Tuumlrkiye Cumhuriyet doumlnemi boyunca bir yandan gelişmiş

uumllkelerle olan kalkınmışlık farkını kapatmayı oumlte yandan geleneksel değerlerini

ve kuumlltuumlrel birikimini goumlzeterek ccedilağdaş değerleri oumlzuumlmseyen modern bir toplum

oluşturmayı hedeflemiştir

Sonraki doumlnemlere gelindiğinde Dokuzuncu Kalkınma Planı ile ilgili 5

Temmuz 2005 tarihli ve 25866 sayılı Başbakanlık genelgesine goumlre

Oumlzellikle 1929 ekonomik bunalımıyla birlikte bir taraftan dış koşullar

diğer taraftan o guumlnkuuml uumllkenin iccedil koşulları oumlzel girişimin ve sermaye

birikiminin yetersizliği nitelikli iş guumlcuuml ve alt yapının yetersizliği

nedenleriyle devletin oumlncuumlluumlğuumlnde bir kalkınma anlayışının hayata

geccedilirilmesi gerekliliği ortaya ccedilıkmıştır

ifadesi kullanılmıştır Bu bağlamda Dokuzuncu Kalkınma Planı ile ilgili 5

Temmuz 2005 tarihli ve 25866 sayılı Başbakanlık genelgesinde kalkınma

planlarında benimsenen politikaların aldığı youmln şoumlyle ifade edilmiştir

(TC Başbakanlık 9 Kalkınma Planı Genelgesi 2005)

Başlangıcından itibaren kamu kesimi iccedilin emredici oumlzel kesim iccedilin

youmlnlendirici olan planlarda giderek geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir

modelden devletin ekonomideki roluumlnuumln yeniden tanımlanmasının da

bir sonucu olarak makro ccedilerccedileve oluşturan oumlngoumlruumllebilirliği artıran

sistemin daha etkin işleyişine imkacircn verecek biccedilimde kurumsal ve

yapısal duumlzenlemeleri oumlne ccedilıkaran ve temel amaccedil ve oumlnceliklere daha

fazla yoğunlaşan bir stratejik yaklaşım modeline geccediliş soumlz konusudur

Bu accedilıklamalardan anlaşılacağı uumlzere Tuumlrkiyersquonin kalkınmasının

planlama politikaları ile gerccedilekleşebileceği vurgulanmakta ancak devletin

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

93

ekonomideki işlevinin azaltılmasına bağlı olarak esnek plan anlayışının stratejik

bir yaklaşım biccediliminde benimseneceği uumlzerinde durulmaktadır

Bu ccedilalışmada 1990 yılından itibaren 6 Beş Yıllık Kalkınma Planırsquondan

başlayarak 9 Beş Yıllık Kalkınma Planı doumlnemine kadar Tuumlrkiyersquode bilim ve

teknoloji alanında ve bilim politikasında yaşanan değişim ve doumlnuumlşuumlmler ele

alınmaktadır Bu doumlnemin kuumlresel boyuttaki gelişmelerle yakından ilgisi

bulunmaktadır Oumlzellikle kuumlresel iletişim teknolojilerinin gelişmesi dikkate

alınarak 1990 yılından bu yana dijital iletişimin yaygınlaşması ile birlikte

yaşanan ekonomik siyasal ve sosyal değişmeleri anlamak bakımından 6

plandan başlayarak 9 plana uzanan suumlreccedilte Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji

politikasının bir haritası ccedilıkartılmaya ccedilalışılmaktadır

Altıncı Kalkınma Planırsquondan (1990-94) itibaren son uumlccedil plan doumlneminde

bilgi toplumu olma hedefi bilim teknoloji ve araştırma politikalarının ana

hedeflerinden biri olarak vurgulanmıştır (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve

Teknoloji İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 11) 1990rsquolarda ulusal bir ARGE

altyapısı geliştirme hedefinin yenilik merkezli ulusal bilim politikasına kaydığı

ve koumlkluuml bir paradigma değişiminin yaşandığı goumlruumllmektedir (Uzun 2006 s

551) 1993 yılında Tuumlrkiyersquonin buguumlnkuuml bilim politikasının temelini oluşturan

ldquoTuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003rdquo kabul edilmiştir Yine 1993

yılında bilgi toplumu kavramı Tuumlrkiyersquonin kalkınma guumlndeminde yerini almıştır

(Tonta 1999 s 6)

Tuumlrkiyersquonin bilim politikasının bilgi toplumu olma hedefine

youmlnelmesini bilginin değişim değeriyle ilişkili olarak değerlendirmek

kaccedilınılmazdır 1990rsquolı yıllara kadar bilim ve teknolojinin Tuumlrkiye altyapısına

uyarlanmasına dayanan bilimsel etkinliklerin yerini bu doumlnemde doğrudan

bilimsel uumlretimin alması amaccedillanmıştır Gerek bu tuumlr bilimsel etkinliklerin

yuumlruumltuumllmesi gerekse bilgi toplumu hedefine ulaşılması sorununun temelinde

bilgi bulunmaktadır Bilginin kullanımı dağıtımı tuumlketimi ve bu suumlreccedillerle

bağlantılı olarak bilimin oumlrguumltlenmesi konularındaki sorunlar sanayi sonrası

toplumlarının temel uğraş alanlarındandır

Daniel Bell (1973) guumlnuumlmuumlz toplumlarının sanayi sonrası toplumlar

olduğuna değinmiştir Sanayi sonrası toplumda bilimsel ilerlemenin şu ana

kadarki bilimsel birikimin gelmiş olduğu karmaşıklık nedeniyle somut deney ya

da tesaduumlflerle değil doğrudan teorik bilgi aracılığıyla sağlanabileceğini

vurgular (Dura ve Atik 2002 s 48) Bu bakımdan bilgi kendi başına bir

ekonomik değer hacircline gelmiştir Tuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikasırsquonda

uumlzerinde durulan kuumlresel suumlreccediller bilginin değişim değerine yeni anlamlar

kazandırmıştır Bilim ve teknoloji artık enformasyon alanına doumlnmuumlş bu

alandaki gelişmeler kuumlresel rekabette temel kategori hacircline gelmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

94

Literatuumlrde ccedileşitli araştırmacılar tarafından ldquopost-enduumlstriyel toplumrdquo

ldquobilgi toplumurdquo ldquokapitalist oumltesi toplumrdquo ldquoşebeke toplumrdquo ldquopostmodern

doumlnemrdquo ldquopost kapitalist doumlnemrdquo ldquouumlccediluumlncuuml dalgardquo gibi isimlerle anılan (Guumlltan

2003 s 15) yeni oumlrguumltlenme biccedilimlerinde Bell tarafından da ifade edildiği gibi

sermayenin yerini bilgi almıştır Bilim ve teknoloji alanında da guumlncel olarak en

kritik alanlardan biri enformasyona ilişkin faaliyetlerdir Goumlrguumln (1990 s 34)

yaşadığımız ccedilağın bilgi ccedilağı olduğunun genel kabul goumlrduumlğuumlne ve guumlnuumlmuumlz

toplumlarının ldquobilgi zenginirdquo ve ldquobilgi yoksulurdquo kategorileri ccedilerccedilevesinde

ayrıştıklarını vurgulayan goumlruumlşe dikkat ccedilekmektedir

1990 yılından guumlnuumlmuumlze kadar olan doumlnemde temel bilimsel hedefler

1990rsquolı yıllardan itibaren bilimsel alanda atılım yapılması Tuumlrkiyersquonin kuumlresel

rekabette uumlst sıralarda yer alması kendi teknolojisini geliştirmesi ve bunun iccedilin

yeterli bilimsel altyapının sağlanabilmesi olarak sıralanabilir Bu kapsamda

oumlncelikli olarak uumlniversiteler kamu kurumları ve oumlzel sektoumlrdeki bilimsel

etkinliklerin eşguumlduumlmleşmesini sağlayacak bilişim altyapısının geliştirilmesi ve

etkinleştirilmesi guumlndeme gelmiştir

Bu makalede Tuumlrkiyersquodeki resmicirc bilim politikası belirlenen hedefler

ve uygulamalar arasındaki ilişkiler aracılığıyla değerlendirilmektedir Bu

ccedilerccedilevede bilim politikasında yaşanan değişiklikler nedeniyle 1990rsquoda

yuumlruumlrluumlğe giren 6 Kalkınma Planırsquondan başlayan ve guumlnuumlmuumlze kadar hazırlanan

planlardaki bilim ve teknoloji başlığında geccedilen hedefler faaliyet raporları ve

uumlniversitelerin kamu sektoumlruumlnuumln ve oumlzel sektoumlruumln bilimsel etkinlikleriyle ilgili

istatistikler ele alınmakta ve Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji accedilısından sahip

olduğu gelişmişlik duumlzeyi tartışılmaktadır Bu doğrultuda ilk olarak 1989

yılında kabul edilerek yuumlruumlrluumlğe giren 6 Kalkınma Planırsquonda yer alan bilim ve

teknoloji boumlluumlmuuml incelenmektedir

6 Kalkınma Planı Doumlnemi (1990-1994)

Altıncı Kalkınma Planı daha oumlncekilerden farklı olarak ilk defa

Tuumlrkiyersquonin bilgi toplumu olması hedefine değinilmesi bakımından oumlnemlidir

Bu hedefle bilim ve teknoloji yaratması beklenen toplumsal doumlnuumlşuumlmler

bakımından merkezicirc bir noktada bulunmaktadır

Altıncı Kalkınma Planı 22 Haziran 1989 yılında yuumlruumlrluumlğe girmiştir Bu

planda bilimle ilgili ilke ve politikalar 696 ve 704 maddelerde yer almaktadır

Bilim Araştırma-Geliştirme ve Teknoloji başlığı altında belirtilen ana hedef

33000 olan araştırmacı personel sayısının iki katına ccedilıkarılmasıdır Boumlylece her

10000 bin kişiye bir araştırmacı personel duumlşmesi planlanmıştır Bununla

toplumun bilgi toplumu seviyesine getirilmesi amaccedillanmaktadır ldquoBilim

Araştırma-Geliştirme ve Teknolojirdquo başlığı altındaki ikinci temel hedef

Araştırma-Geliştirme harcamalarının GSMHrsquonin 1rsquoine ccedilıkarılması olarak

saptanmıştır

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

95

6 Kalkınma Planırsquonda bu hedeflere bağlı olarak saptanan ilke ve

politikalar ise şoumlyle sıralanmıştır (DPT 6 Kalkınma Planı 1990 ss 309-310)

ldquoUumlretim ve kalitenin artırılarak dış pazarlarda rekabet guumlcuumlnuumln

kuvvetlendirilmesi amacıyla gerekli ileri teknolojiler transfer yolu ile

sağlanacak teknoloji uumlretimine geccedililmesi ve elde edilen bilgi ve teknolojinin

yaygınlaştırılması temel ilke olacaktır

Biyoteknoloji enformasyon teknolojisi mikroelektronik

telekomuumlnikasyon uydu teknolojisi nuumlkleer teknoloji yeni malzemeler gibi

ileri teknoloji alanlarındaki her tuumlrluuml Araştırma-Geliştirme faaliyetleri

desteklenecektir Teknolojik gelişmenin itici guumlcuuml olan savunma ihtiyaccedillarının

gerektirdiği Araştırma-Geliştirme faaliyetleri de desteklenecektir

Sanayi kuruluşları uumlniversiteler araştırma kurumları ve kamu

kurumlarının bilim ve teknoloji hedeflerine ulaşmalarını teminen gerekli

koordinasyon sağlanarak bu kurum ve kuruluşların tam bir iş birliği iccedilinde

olmaları teşvik edilecek bu iş birliğini sağlayacak olan araccedilların geliştirilmesi

ve etkinlikle kullanımı iccedilin gerekli ortam oumlncelikle oluşturulacaktır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulursquona işlerlik kazandırılacaktır

Tuumlrkiyenin gelişmiş uumllkeler ile arasındaki bilgi accedilığını kapatabilmek

iccedilin araştırma yapmanın yanı sıra bilgilere erişmenin yol ve araccedilları uumlzerinde

durulacaktır

Bu amaccedilla duumlnyada bilgi odakları denilebilecek kuruluşlara bilim

adamları yerleştirmek projelere katılmak bilim ve teknoloji accedilısından oumlnemli

uumllke ve şehirlerdeki bilim ve teknoloji faaliyetlerini izlemek bilgi ağlarına

bağlanmak yabancı uumllkelerde yerleşik Tuumlrk bilim adamlarından

yararlanabilecek ortamı tesis etmek gibi faaliyetlerden oluşan bir ilişkiler

sistemi kurmak uumlzere gerekli tedbirler alınacaktır

Uumlniversitelere uygulamalı araştırmalar yanında ilke olarak temel

araştırma yapmaya youmlnelik destekler giderek artırılacaktır

Araştırma-Geliştirme yapan veya yaptıran kamu ve oumlzel kesim

kuruluşları desteklenecektir

Uumlniversite-Sanayi iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla mevzuatta

gerekli değişiklikler yapılacak bu alanda faaliyet goumlsteren teknoparklar teşvik

edilerek yaygınlaştırılacaktır

Yurt iccedilinde ve yurt dışındaki teknolojilerin takibinin kurulacak bilgi

bankası aracılığıyla yapılması ve elde edilen teknolojilerin yaygınlaştırılması

iccedilin yarı otonom bir patent muumlessesesi kurulacaktır

Araştırma-Geliştirme ccedilalışmalarının ihtiyaccedil alanlarına youmlneltilmesi

bilim ve teknoloji dalında geliştirilen yeni fikir ve buluşların ekonomiye

intikallerini sağlayıcı projelerin desteklenmesi iccedilin bir Araştırma-Geliştirme

Fonu kurulacaktırrdquo

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

96

6 Kalkınma Planırsquonda soyut ve genel ilkelerin yanı sıra otonom bir

patent kuruluşunun faaliyete geccedilirilmesi teknoparkların yaygınlaştırılması

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kuruluna işlerlik kazandırılması bilgi bankası

kurulması gibi somut amaccedillar da belirlenmiştir Boumlylelikle bilim ve teknolojinin

temel unsuru olan bilgiye erişimin bilginin toplanmasının ve kullanımının

planlanması ve sistematize edilmesi başta gelen hedef olarak ortaya konmuştur

Bilginin kuumlreselleştiği bir ccedilağda bu Tuumlrkiyersquonin de bilgienformasyon toplumu

duumlzeyine ulaştırılabilmesi iccedilin oumlncelikli hedefi oluşturmaktadır

1990-1994 yılları arasındaki doumlnemi kapsayan 6 Kalkınma Planırsquonda

yer alan bilim ve teknolojileri politikası ccedileşitli accedilılardan yenilikler

barındırmaktadır İlk olarak bu planda Tuumlrkiyersquonin bilgi toplumu olması gibi bir

hedef belirlenmiş bunun yanı sıra bilim ve teknoloji alanında yapılacak bir

atılımdan bahsedilmiştir Yine bu planda Tuumlrkiyersquonin dışarıdan teknoloji alması

yerine teknoloji uumlretmesi uumlzerinde durulmuştur ldquoİleri teknolojinin transfer yolu

ile sağlanacağı ama teknoloji uumlretiminin de temel ilke olacağı bu amaccedilla

ARGE faaliyetlerinin destekleneceğirdquo belirtilmiştir (Karacasulu-Goumlksel 2004

s 6)

Altıncı Kalkınma Planırsquonda yer alan bilim politikasıyla ilgili hedefler

bilgi toplumu olma hedefi uumlzerinde yoğunlaşmakla birlikte ldquoBilim Araştırma-

Geliştirme ve Teknolojirdquo başlığı altında sosyal bilimlere youmlnelik ya da sosyal

bilimlerin kapsamına giren bir hedef bulunmamaktadır Bilişim teknolojik bir

altyapı sorunu olarak değerlendirilmektedir Sosyal bilimlere youmlnelik amaccedil ve

hedeflerin planda bulunmamasıyla bilişimin toplumsal bağlamlarına ilişkin

oumlnemli araştırma alanı goumlz ardı edilmiştir Bilgi toplumu gibi sosyolojik

kavramların yer aldığı bu planda sosyal bilimlerin tuumlmuumlyle goumlz ardı edilmiş

olması oumlnemli sosyal doumlnuumlşuumlmlerin de ciddi bir biccedilimde takip edilmesini

guumlccedilleştirmiştir

1993 yılında 948 maddede belirtilen hedefle ilgili olarak Tuumlrkiye

Bilimler Akademisi kurulmuştur 1994 yılında 955 maddede belirtilen hedef

doğrultusunda Tuumlrk Patent Enstituumlsuuml Kuruluş ve Goumlrevleri 518 sayılı Kanun

Huumlkmuumlnde Kararname ile yuumlruumlrluumlğe girmiştir (Karacasulu-Goumlksel 2004 s 6)

Tuumlrk Patent Kanunu oluşturulması youmlnuumlnde ccedilalışmalar yapılmıştır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulu kuruluşunun ardından uzun bir suumlre

aktif olarak faaliyet goumlsterememiştir Ancak 6 plan doumlneminde duumlzenli olarak

toplanması ve kararlarının uygulanması sağlanmıştır Kurulun duumlzenli

toplanması kararının ise ancak 2004 yılında alınabildiği belirtilmiştir (DPT 9

Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s

11)

BTYKrsquonin ikinci toplantısında ldquoTuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikası

1993-2003rdquo kabul edilmiştir Bu politikanın ana hedefleri Altıncı Beş Yıllık

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

97

Kalkınma Planında yer alan hedeflerin benzeridir Bu raporda bilişim

(bilgisayar mikro elektronik ve telekomuumlnikasyon teknolojileri) ileri teknoloji

malzemeleri biyoteknoloji nuumlkleer teknoloji ve uzay teknolojisi alanlarına

oumlncelik verilmesi kararlaştırılmıştır Ayrıca ana hedeflere erişilebilmesi iccedilin

mali kaynak ve insan guumlcuuml kaynağı yaratılması oumlzel kuruluşların ARGE

harcamalarındaki payının artırılması ve duumlnyadaki bilim ve teknolojiye katkı

duumlzeyinin arttırılması konularındaki oumlnlemler saptanmıştır Bu belge ile ayrıca

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun kurulması hukukileşmiştir

Altıncı Kalkınma Planırsquonda bulunan diğer bir ilke daha oumlnce ifade

edildiği uumlzere araştırmacı personel sayısının iki kat artırılması ve araştırma ve

geliştirme harcamalarının GSMHrsquonin yuumlzde birine ccedilıkarılmasıdır Bu konularda

başarılı olunamamıştır 1995 yılında Tuumlrkiyede iktisaden faal 10000 kişiye

duumlşen tam zamana eşdeğer ARGE personeli sayısının 75 olmasına karşılık AB

uumllkelerinde 40 ABDrsquode 80 ve Japonyada 90 olduğu belirtilmektedir

(Karacasulu-Goumlksel 2007) Bu doumlnemde ARGE harcamalarının da Avrupa

uumllkeleri Amerika ve Japonyarsquoyla karşılaştırıldığında oldukccedila duumlşuumlk olduğu

goumlruumllmektedir

Araştırmacı personel sayısının ve mali kaynakların arttırılması konusu

ilk defa bir kalkınma planında sayılarla yer almıştır Ancak uygulamada bu

hedefe ulaşılamamıştır Planda işaret edilen biyoteknoloji enformasyon

teknolojisi mikroelektronik telekomuumlnikasyon uydu teknolojisi nuumlkleer

teknoloji yeni malzemeler gibi spesifik alanlarda araştırma ve geliştirme

faaliyetlerinin yoğunlaştırılması hedefine ulaşılamamış olduğu da

vurgulanmaktadır (Yuumlcel 2006 s 141)

7 Kalkınma Planırsquonda altıncı beş yıllık plan doumlneminde araştırma ve

geliştirme faaliyetlerinin kurumsallaştırılmasına youmlnelik hedeflerin de

gerccedilekleştirilemediği belirtilmektedir Raporda teknoloji alt yapısının genel bir

politika ccedilerccedilevesinde ve ekonomik yarar sağlayacak şekilde geliştirilemediği

ifade edilmektedir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 71)

Bunların yanı sıra insan guumlcuuml dacirchil bilim ve teknoloji altyapısına

yapılacak yatırımların finansman kaynakları sağlanamadığı ARGE teşvikinin

duumlzenlenmesi teşvik fonlarının tesisi ve stratejik oumlncelikleri hayata geccedilirecek

biccedilimde youmlnetimi yaratıcılığın ve yaratıcı girişimciliğin desteklenmesi

başarılamadığı ve bunun iccedilin gerekli olan teknoparkların ve risk sermayesi

kuruluşlarının tesis idamesi ile ilgili ARGErsquoyi destekleyecek kurumsal yapılar

geliştirilemediği belirtilmiştir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 72) Sonuccedil

olarak 6 Kalkınma Planırsquonın ana ilkelerinden biri olan teknoloji uumlretme

konusunda istenen hedefin gerisinde kalındığı ifade edilmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

98

Bilimsel ve teknolojik faaliyetlerin etkinliğinin artırılmasında kamu ve

oumlzel kesim arasında iş birliğini geliştirici ccedilalışmalara başlanmış uumlniversite-

sanayi iş birliği ccedilerccedilevesinde 5 teknopark oluşturulmuş ve 2 adet yuumlksek

teknoloji enstituumlsuuml kurulmuştur Ancak bu gelişmeler istenen duumlzeye

erişmemiştir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 73)

Uumlniversite-sanayi iş birliği ccedilerccedilevesinde yuumlruumltuumllen teknopark

faaliyetleri teknolojik bilgiyi elde etmeyi kullanımını ve yaymayı

sağlayacak yurt iccedili ve yurt dışı bilgi ağları altyapısı oluşturulması

ccedilalışmaları 6 Kalkınma Planı doumlneminde tamamlanamamıştır Bu

alandaki ccedilalışmalar ccedilok yetersiz kalmış olup oumlzellikle bilgi ve

teknolojinin elde edilmesinde kullanılmaya başlanan uluslararası Genel

Ağ (İnternet) ağları hizmetlerinin yaygınlaştırılmasında yetersiz

kalınmıştır

Altıncı plan doumlneminde ARGE yatırımlarına uumlniversitelerin araştırma

kapasiteleri konularında bazı olumlu gelişmeler olmuş bunun sonucunda bilim

ve teknoloji alanında bazı hedeflere yaklaşılmıştır ldquoTuumlrkiye yıllık bilimsel

makale sayısı itibarıyla uluslararası sıralamada 1986 yılındaki 520 makale ile

44uumlncuuml sıradan 1994 yılında 1789 makale ile 34uumlncuuml sıraya yuumlkselmiştirrdquo

(DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 73) Bu konuya 1986rsquodan 1994rsquoe doğru

bakıldığında bilimsel yayın hiyerarşisinde uumlst sıralara yuumlkselmenin oumlnemli bir

gelişme olduğu soumlylenebilir

7 Kalkınma Planı Doumlnemi (1996-2000)

7 Kalkınma Planı 18 Temmuz 1995 tarihinde kabul edilerek

uygulamaya girmiştir Bu planda 1990rsquolı yılların ikinci yarısında bilim ve

teknoloji alanında atılım yılları olacağı beklenmektedir (Karacasulu-Goumlksel

2004 s 7) 362 sayfalık 6 Kalkınma Planırsquonda bilim konusu iki sayfada ele

alınırken 300 sayfalık bu planda bilim konusuna ldquoBilim ve Teknolojide Atılım

Politikasırdquo başlığı altında sekiz sayfa bulunmaktadır

Bu planda bilim konusundaki temel ilke bilgienformasyon toplumu

olma amacı doğrultusunda bilimsel ve teknolojik ccedilalışmaların desteklenerek

geliştirilmesidir Bu ilke doğrultusunda ARGE faaliyetlerine ayrılan buumltccedilenin

GSMHrsquonin 15rsquoi duumlzeyine ulaştırılması ve iktisaden faal olan on bin kişiye

duumlşen araştırmacı sayısının 15rsquoe ccedilıkarılması -1995 yılında on bin kişiye duumlşen

araştırmacı personel sayısı 75rsquotir- gibi oumlnceki planda gerccedilekleştirilemeyen

hedefler bulunmaktadır

Bunun yanında bu planda teknoloji uumlretebilecek ve kullanabilecek insan

guumlcuumlnuumln yetiştirilmesine oumlncelik verileceği vurgulanmaktadır Oumlzel sektoumlruumln

ARGE faaliyetlerinde daha fazla yer alması sağlanacak ve oumlzel sektoumlr ile kamu

sektoumlruumlnuumln ARGE kurumları ile uumlniversiteleri iccediline alacak ulusal bir ARGE

ağının kurulmasına ağırlık verilmesi de hedeflerden biridir Bunun yanında

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

99

uluslararası bilgi ağları ve telematik hizmetler altyapısının kurulması da

duumlşuumlnuumllmuumlştuumlr

AB Japonya ve ABD başta olmak uumlzere uluslararası bilimsel ve

teknolojik iş birliğinin geliştirilmesine oumlnem verilmesi planlanmıştır Bunların

yanında bilimsel ccedilalışma ve buluşları oumlzendiren ve oumlduumlllendiren bir yapıda

olacaktır Korumanın kapsamı ve standartları AT mevzuatı da dikkate alınarak

uluslararası anlaşmalarla kabul edilmiş duumlzeylere ccedilıkarılacaktır Bu planda

patent kanunu ccedilıkarılmasının yanı sıra ldquouumlniversite ve araştırma kurumlarının

yerli ve yabancı sanayi kuruluşları ile iş birliği iccedilinde Teknoloji Geliştirme

Boumllgelerinin oluşumuna ilişkin yasal duumlzenlemelerin yapılmasırdquo yer almıştır

(DPT Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 1995 s 65)

Teorik olarak planlarda hedeflerin ccedilok iyi belirlenmesine karşın

uygulamanın aynı oumllccediluumlde başarılı olduğunu soumlylemek guumlccedilleşmektedir Yuumlcel

(2006 s 174) genel olarak değerlendirildiğinde 1996-2000 yılları arasındaki

doumlnemi kapsayan 7 Beş Yıllık Kalkınma Planırsquonın ana başlıklarından birini

oluşturan Bilim ve Teknolojide Atılım Projesirsquonin de başarıya ulaşamadığı

belirtmiştir

Uygulamadaki başarısızlığa işaret eden 8 Kalkınma Planırsquonda 1996-

2000 yıllarını kapsayan 7 Kalkınma Planı doumlnemine ilişkin şu değerlendirmeler

yapılmaktadır (DPT 8 Beş Yıllık Kalkınma Planı 2000 ss 125-126)

ldquoVII Plan Doumlnemirsquonde bilim ve teknoloji alanında kaydedilen mesafe

sınırlı kalmıştır Planda oumlngoumlruumllmesine rağmen ARGE harcamalarına yeterli

kaynak ayrılamamış araştırmacı personel sayısı artırılamamıştır

1997 yılı itibarıyla ARGE faaliyetlerine GSYİHrsquoden ayrılan pay

049 ve iktisaden faal 10000 iş guumlcuumlne duumlşen toplam tam zaman eş değer

ARGE personeli 104 araştırmacı sayısı 82 olmuştur (hedeflenen sayı ise

15rsquotir)

Bilim-teknoloji-sanayi politikalarıyla eğitim-oumlğretim ve ARGE

politikaları arasında uyum sağlanması ihtiyacı devam etmektedir

Oumlzel sektoumlr ve kamu sektoumlruumlnuumln ARGE kurumlarını ve uumlniversiteleri

iccediline alacak ulusal ARGE ağının kurulması ile ilgili oumlnemli adımlar atılmış

Ulusal Akademik Ağ kurulmuştur

Araştırmacı personelin istihdam ve ccedilalışma şartlarının iyileştirilmesi

amacıyla fiziki altyapı yeterince geliştirilememiş ve mevzuatta gerekli

duumlzenlemeler yapılamamıştır

Ulusal savunma sanayiini geliştirmeye youmlnelik ARGErsquoye Dayalı

Savunma Tedarik Sistemirsquoni devletin satın alma politikası ile uyumlu hacircle

getirme ccedilalışmaları suumlrduumlruumllmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

100

Tuumlrk Akreditasyon Kurumursquonun (TUumlRKAK) Kuruluş ve Goumlrevleri

Hakkında Kanun ccedilıkarılmıştır

ARGE faaliyetlerinden elde edilen teknolojik bilginin uumlruumlne

doumlnuumlştuumlruumllmesinde finans imkacircnı sağlayacak olan risk sermayesi uygulaması

gerccedilekleştirilememiştir

544 sayılı KHK ile Tuumlrk Patent Enstituumlsuuml kurulmuş 551 sayılı KHK ile

Patent Hakları 554 sayılı KHK ile Enduumlstriyel Tasarımlar 555 sayılı KHK ile

Coğrafi İşaretler 556 sayılı KHK ile Markalar koruma altına alınmıştır

Patent Faydalı Model Belgesi ve Enduumlstriyel Tasarım Tescili

Harcamalarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ yayımlanmıştırrdquo

Bu doumlnemde 1997 yılında Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulu uumlccediluumlncuuml

toplantısını yapmıştır Bu toplantıda Ulusal Akademik Bilgi Merkezi

Projesirsquonin hızlandırılması Bakanlar Kurulu Video Konferans Sistemi ile sanal

toplantıların oluşturulması Ulusal Enformasyon Altyapısı Ana Planının

hazırlanması beyin guumlcuuml kaynaklarının geliştirilmesi Uumlniversite-Sanayi Ortak

Araştırma Merkezleri ile benzer konuların teşvik edilmesi kararlaştırılmıştır

(Karacasulu-Goumlksel 2004 s 8)

1998 yılında Yedinci Kalkınma Planı Bilim ve Teknolojide Atılım

Projesirsquonde yer alan uumlniversiteleri birbirine bağlayacak olan bilgi ağı projesi

gerccedilekleştirilmiştir 11 Şubat 1998rsquode TUumlBİTAKa bağlı Ulusal Akademik Ağ

ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) resmen kurulmuştur ULAKBİM daha oumlnce

TUumlBİTAK buumlnyesinde hizmet veren Enformasyon Hizmetleri Muumlduumlrluumlğuuml ile

Yuumlksek Oumlğretim Kurulu (YOumlK) buumlnyesinde hizmet veren Yayın ve

Dokuumlmantasyon Daire Başkanlığı tarafından verilen bilgi sağlama hizmetlerini

uumlstlenmiştir ldquoULAKBİM uumlniversite ve kamu kesiminde goumlrev yapan

araştırmacıların belge sağlama gereksinimlerini buumlyuumlk oumllccediluumlde karşılamaktadırrdquo

(Karacasulu-Goumlksel 2004 s 24)

7 Planrsquoda uumllkenin tuumlm sınai ve ARGE faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı

istatistiksel bilgi akışı sağlanmış olmakla birlikte birkaccedil taramaya rağmen

sağlıklı bir teknoloji doumlkuumlmuuml geliştirilemediğinden sanayinin uumlruumlnler itibarıyla

stratejik oumlncelikleri belirlenememektedir (Karacasulu-Goumlksel 2007 s 26)

8 Kalkınma Planı Doumlnemi (2001-2005)

8 Kalkınma Planı 27 Haziran 2000 tarihinde kabul edilmiştir 233

sayfalık planda bilim ve teknoloji konusu altı sayfada ele alınmıştır Planda

temel ilke Tuumlrkiyersquonin bilgienformasyon toplumu olma amacı doğrultusunda

bilimsel ve teknolojik gelişmeler sağlayarak uluslararası rekabet guumlcuuml

kazanmasıdır Buna bağlı olarak amaccedil ilke ve politikalar şunlardır (DPT 8

Kalkınma Planı 2000 ss 126-127)

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

101

ldquoEkonomik ve sosyal gelişme ile buumlyuumlmeyi etkileyen bilimsel ve

teknolojik araştırma duumlzeyinin yuumlkseltilmesi iccedilin gerekli fiziki beşericirc ve hukuki

altyapı geliştirilecektir ARGE faaliyetlerine GSYİHrsquodan ayrılan payın plan

doumlnemi sonunda 15 seviyesine ve iktisaden faal 10000 kişiye duumlşen tam

zaman eş değer araştırmacı sayısının bir program dacirchilinde 20rsquoye ccedilıkarılması

hedeflenmektedir

Yerel bilgi ağları geliştirilecek ve uluslararası ağ yapıları ile

entegrasyon sağlanacaktır

Sağlam bir bilim temeli ve belirli bir yenilik kapasitesine sahip

olabilmek iccedilin gerekli olan Ulusal Yenilik Sistemi tamamlanarak sistemin etkin

ccedilalışması sağlanacaktır

İnsan guumlcuuml stratejik bir kaynak olarak değerlendirilecek eğitim

politikaları hızla değişen teknolojilere uyum sağlayabilen sorun giderici ve

yaratıcı niteliklere sahip insan guumlcuuml yetiştirmeye youmlnelik olacaktır

Nitelikli oumlğretmen akademisyen muumlhendis ve ara eleman

yetiştirilmesine muumlhendislik dalındaki uumlniversite oumlğretim uumlyelerine

uygulamaya doumlnuumlk muumlhendislik tecruumlbesi kazandırılmasına oumlnem verilecek

yuumlksekoumlğretim kurumlarının goumlrevleri yeniden tanımlanarak muumlhendislik

eğitiminin uluslararası standartta bir donanım altyapısı ile verilmesine oumlzen

goumlsterilecektir

Uumlniversitelerin enstituumllerin ve araştırma kurumlarının muumlspet ilimler ile

sosyal ve kuumlltuumlrel alanda yapacakları bilimsel araştırma faaliyetleri yenilikccedili

buluşları ve teknolojik gelişmeye sağladıkları katkılar desteklenecektir

Uumlniversitelerin ARGE faaliyetlerinde oumlncuuml olmaları dikkate alınarak

uumlniversite-kamu-oumlzel kesim ortak ARGE girişimleri oumlzendirilecek ve

desteklenecektir

Biyoteknoloji ve gen muumlhendisliği yazılım başta olmak uumlzere bilgi ve

iletişim teknolojileri yeni malzemeler uzay bilim ve teknolojileri nuumlkleer

teknoloji deniz bilimleri denizlerden ve denizaltı zenginliklerinden yararlanma

teknolojileri buumlyuumlk bilim ve temiz enerji teknolojileri gibi ileri uygulama

alanlarındaki ARGE faaliyetleri desteklenecektir

Bilim ve teknoloji ile toplumun birbirine yakınlaşmasını sağlamak

yaparak yaşayarak eğlenerek oumlğrenme amacıyla oumlrguumln eğitime destek olacak

şekilde etkileşimli Bilim ve Teknoloji Merkezleri kurulacak ve geliştirilecektir

Eğitimin her kademesinde zekacircyı geliştiren ve yaratıcılığı oumln plana

ccedilıkaran bilimsel ve teknolojik faaliyetler teşvik edilecektir

ARGErsquoye yapılacak devlet yardımının esasları yeniden belirlenecektir

Ulusal savunma sanayiinin ihtiyaccedillarının planlanması ve

karşılanmasında uumllkenin teknolojik yeteneğinden azami oumllccediluumlde

yararlanılacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

102

Devlet satın alma politikası uumllkenin bilim teknoloji ve sanayi

yeteneğini geliştirecek youmlnde olacaktır

ARGE faaliyetlerinden elde edilen teknolojik bilginin uumlruumlne

doumlnuumlştuumlruumllmesinde risk sermayesi uygulaması geliştirilerek

yaygınlaştırılacaktır

Biyoteknoloji ve gen muumlhendisliği yazılım uumlretimi bilgi ve iletişim

teknolojileri yeni malzeme teknolojileri ccedilevreci enerji teknolojileri gibi ileri

teknoloji alanlarında enduumlstri parklarının kurulması desteklenecektir

Teknolojik gelişmeye katkıda bulunacak doğrudan yabancı sermaye

yatırımları oumlzendirilecektir

AB ile teknolojik iş birliği imkacircnları azami oumllccediluumlde değerlendirilecektir

Bilgi ekonomisi ve toplumuna geccediliş iccedilin mevcut ccedilalışmalar da dikkate

alınarak eylem planları hazırlanacaktırrdquo

Bu maddeler ışığında yapılacak hukuki ve kurumsal duumlzenlemeler ise

şunlardır (DPT 8 Kalkınma Planı 2000 ss 126-127)

ldquoTeknolojik riske dayalı girişimcilerin yararlanabileceği risk sermayesi

yatırım ortaklıklarının kurulmasını teşvik edecek yasal duumlzenlemeler

yapılacaktır

Kamu tedarik politikasında ve 2886 Sayılı Yasarsquoda ARGErsquoye dayalı

tedarik iccedilin gerekli duumlzenlemeler yapılacaktır

ARGErsquoye devlet yardımı ile ilgili mevcut mevzuatın kapsamı

genişletilecektir

Uumlniversite-sanayi iş birliğinin esasları araştırmacı şirketleri de

kapsayacak şekilde duumlzenlenecektir

Teknopark ve Teknoloji Geliştirme Boumllgeleri kurulmasına ilişkin

hukuki ve kurumsal duumlzenlemeler yapılacaktır

Araştırmacı personel accedilığının kapatılması ve araştırmacılığın cazip hacircle

getirilmesi iccedilin gerekli mevzuat duumlzenlemeleri yapılacaktır

Tuumlrkiye Metroloji Enstituumlsuumlrsquonuumln kurulması ile ilgili yasal duumlzenlemeler

yapılacaktır

TUumlBİTAK Kanunu guumlnuumln şartlarına goumlre yeniden duumlzenlenecektir

Havacılık ve uzay alanındaki faaliyetlerin koordinasyonunu sağlayacak

Ulusal Havacılık ve Uzay Teşkilatı kurulacaktır

Biyoteknoloji Yuumlksek Kurulu oluşturulacaktır

Ulusal Yenilik Sistemirsquonin sağlıklı işlemesi iccedilin gerekli olabilecek yasal

ve kurumsal duumlzenlemeler gerccedilekleştirilecektirrdquo

8 Kalkınma Planırsquonda bilim ve teknolojinin en ağırlıklı konu olarak

plana yansıdığı belirtilmektedir (Yuumlcel 2006 s 174) Bilim ve teknoloji

politikaları boumlluumlmuumlnde planın son doumlneminde ARGE faaliyetlerine ayrılan payın

ve on bin kişiye duumlşen araştırmacı personel sayısının yuumlkseltileceği huumlkmuuml

oumlnceki planlarda gerccedilekleştirilemediğinden bu planda da yer alan bir huumlkuumlmduumlr

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

103

8 Kalkınma Planırsquonda goumlzlemlenen yeniliklerden biri yuumlksekoumlğretim ile

ilgili durum değerlendirmelerinin ve hedeflerin de plana dacirchil edilmiş olmasıdır

Planda mevcut duruma ilişkin olarak yeni accedilılan 15 vakıf uumlniversitesi ile toplam

uumlniversite sayısının 74rsquoe ulaştığı vurgulanmaktadır Ancak oumlğretim elemanı

accedilığı yeni accedilılan uumlniversitelerle birlikte daha da buumlyuumlmuumlştuumlr Bununla ilgili

olarak şunlar belirtilmektedir (DPT 8 Kalkınma Planı 2000 s 82)

ldquo1999-2000 oumlğretim yılında yuumlksekoumlğretimde toplam oumlğretim elemanı

sayısı 64169rsquodur Uumllkemizde bir oumlğretim uumlyesi başına 35 oumlğrenci duumlşerken AB

uumllkelerinde 15 oumlğrenci duumlşmektedir Oumlzellikle yeni kurulan uumlniversitelerin

oumlğretim elemanı temininde yaşadığı sıkıntılar devam etmektedir 1999-2000

oumlğretim yılında uumlniversite oumlğrencilerinin 26rsquosının İstanbul Ankara ve İzmir

illerindeki uumlniversitelerde oumlğrenim goumlrmesine rağmen oumlğretim elemanlarının

yuumlzde 50rsquosinin bu illerde bulunması nedeniyle yeni kurulan uumlniversitelerde

oumlğretim elemanı başına duumlşen ortalama oumlğrenci sayısı azaltılamamıştır

Yuumlksekoumlğretim kurumları buumlrokratik ve merkezicirc yapıdan

kurtarılamamış uumlniversite iccedilinde olduğu kadar uumlniversiteler arasında da rekabet

ortamı oluşturulamamış uumlniversite ve fakuumllte youmlnetimlerinin yetkileri

artırılamamış oumlğretim uumlyesi ve araştırma goumlrevlilerinin youmlnetime katılımı

gerekli olan bilimsel oumlzerklik ve uumlniversite-sanayi iş birliği yeterince

sağlanamamıştırrdquo

Planda yuumlksekoumlğretimle ilgili ilkeler bu sorunlar ccedilerccedilevesinde ele

alınmış ve yuumlksekoumlğretimin buumlrokratik ve merkeziyetccedili yapıdan kurtarılması

yeni uumlniversitelerin accedilılması kararlarının objektif oumllccediluumltlere bağlanması

istenmiştir Bu plan doumlneminde hem araştırmacı insan guumlcuuml hem de araştırma ve

geliştirmeye ayrılan kaynaklarda bir artış goumlzlenmekle birlikte diğer planlarda

olduğu gibi planın amir huumlkuumlmlerinin gerccedilekleştirilemediği ve Tuumlrkiyersquonin

kendi başına teknoloji uumlretebilecek bir yapılanmaya erişemediği bildirilmektedir

(Yuumlcel 2006 s 174)

Bu doumlnemde bilim alanında gerccedilekleştirilen oumlnemli faaliyetler 2023

yılına kadar bir strateji belirlenmiş olması ve buna bağlı olarak TUumlBİTAKrsquoın

koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili kuruluşların katılımıyla 2023 yılına kadar bir bilim ve

teknoloji planının hazırlanmış olmasıdır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun (BTYK) Aralık 2001rsquode yapılan

toplantısında ldquoTeknoloji Oumlngoumlruumlrdquo ccedilalışması ile birlikte Tuumlrkiyersquonin bilim ve

teknoloji duumlzeni ile ilgili nesnel verilerin derlenmesine youmlnelik ldquoTeknolojik

Yetenekrdquo ldquoAraştırıcılar Envanterirdquo ve ldquoUlusal ARGE Altyapısırdquo başlıklı doumlrt

alt projeden oluşan ldquoVizyon 2023rdquo Projesirsquonin hazırlanması kararlaştırılmıştır

(DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu

2006 s 16)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

104

8 planın ilkelerinin oumlnemli bir kısmının gerccedilekleştirilemediği bu planda

da goumlruumllmektedir Oumlzellikle planda yuumlksekoumlğretimle ilgili hedeflerin

gerccedilekleştirilememiş olduğuna işaret etmek gerekmektedir

Bilgi toplumu olmaya youmlnelik hedeflerin bilim ve teknolojiye ayrılan

ARGE buumltccedilesinin ve araştırmacı sayısının arttırılması bilimsel donanımın

sağlanması bilgi ağlarının (bilgi bankaları veri tabanları gibi) oluşturulması

bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması gibi alanlarda oumlnemli bir

gelişme sağlanamadığı vurgulanmaktadır (Yuumlcel 2006 s 175)

9 Kalkınma Planı Doumlnemi (2007-2013)

Tuumlrkiye tarihinde ilk defa 9 Kalkınma Planı ile 7 yıllık bir kalkınma

planı kabul edilmiştir Plan 2006 yılında gecikmeli olarak yuumlruumlrluumlğe girmiştir

Bunun nedeni ABnin 2007-2013 buumltccedile doumlnemine denk getirilerek ldquoMuumlzakere

Suumlrecirdquo boyunca buumltccedile doumlneminde aday uumllkelere verilmesi oumlngoumlruumllen fonlardan

yararlanılarak planın finansmanının sağlanmasına ccedilalışılmasıdır (TMMOB

Arşivi 2007) En erken 2014de ABye uumlye olunması hedefiyle Tuumlrkiyeyi tam

uumlyeliğe taşıyacağı iddia edilen bir plandır 9 Kalkınma Planırsquonın hazırlandığı

doumlnem olan guumlnuumlmuumlz koşulları şoumlyle betimlenmektedir (DPT 9 Kalkınma

Planı 2006 s 1)

2007-2013 doumlnemini kapsayan 9 Kalkınma Planı değişimin ccedilok

boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı rekabetin yoğunlaştığı ve

belirsizliklerin arttığı bir doumlneme rastlamaktadır Kuumlreselleşmenin her

alanda etkili olduğu bireyler kurumlar ve uluslar iccedilin fırsatların ve

risklerin arttığı bu doumlnemde Plan Tuumlrkiyersquonin ekonomik sosyal ve

kuumlltuumlrel alanlarda buumltuumlncuumll bir yaklaşımla gerccedilekleştireceği doumlnuumlşuumlmleri

ortaya koyan temel politika dokuumlmanıdır Bu kapsamda 9 Kalkınma

Planı ldquoİstikrar iccedilinde buumlyuumlyen gelirini daha adil paylaşan kuumlresel

oumllccedilekte rekabet guumlcuumlne sahip bilgi toplumuna doumlnuumlşen ABrsquoye uumlyelik

iccedilin uyum suumlrecini tamamlamış bir Tuumlrkiyerdquo vizyonu ve Uzun Vadeli

Strateji (2001-2023) ccedilerccedilevesinde hazırlanmıştır

100 sayfalık bu planda bilim başlığı bulunmamakta bunun yerine

ldquoARGE ve Yenilikccedililiğin Yaygınlaştırılmasırdquo konusunda bilimsel ve teknolojik

ilerlemeyle ilgili accedilıklamalara yer verilmektedir

Planda ARGErsquoye ayrılan buumltccedilenin arttırılmasının yanı sıra oumlzel

sektoumlrde uumlniversitelerde ve genel olarak ARGE ile ilgili faaliyetlerin teşvik

edilmesi araştırmacı insan guumlcuumlnuumln yetiştirilmesinin teşvik edilmesi oumlzel

sektoumlruumln buna youmlnlendirilmesi nanoteknoloji biyoteknoloji yeni nesil nuumlkleer

teknolojiler ile hidrojen ve yakıt pili teknolojilerinin sanayi politikalarında

oumlncelikli olarak yer alması bilgi iletişim ve uzay teknolojilerinin oumlncelikli

alanlar olması ARGE uumlruumlnlerinin sanayiye aktarılması iccedilin Teknoloji Transfer

Merkezleri kurulması başta AB uumllkeleri olmak uumlzere bilim ve teknoloji

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

105

alanında ileri duumlzeydeki uumllkelerle iş birliği yapılması gibi ilkeler bulunmaktadır

Bunun yanında planda bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması oumlnem

verilen konulardan biri olmuştur

Kalkınma Planlarına Goumlre Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknolojinin Konumu

Daha oumlnce belirtildiği gibi Tuumlrkiyersquodeki bilim ve teknoloji konusu 6

plandan başlayarak değerlendirilmeye alınmıştır Bunun nedeni bilim ve

teknoloji alanında kuumlresel boyutta meydana gelen gelişmelerdir Oumlzellikle

kuumlresel bilgi teknolojileri olarak bilinen dijital ortamın zaman ve mekacircn

kavramlarını oumlnemsizleştirmesi ve bu nedenle bilgiye olan hızlı erişim

olanaklarının artması uumllkelerin ARGE faaliyetlerine daha fazla oumlnem

vermelerine yol accedilmıştır Bu bağlamda Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun 8

Eyluumll 2005 tarihli 10 toplantısında aldığı karar ile ldquohacirclihazırda 067 olan

Gayri Safi Yurt İccedili ARGE harcamalarının (GSYARGEH) Gayri Safi Yurt İccedili

Hasılarsquoya (GSYİH) oranının diğer bir deyişle ARGE yoğunluğunun 2010 yılı

itibariyle 2rsquoye ccedilıkartılmasırdquo hedeflenmiştir (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve

Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 16)

Kamu kaynaklarından kamu kuruluşları ve uumlniversitelere ayrılan

fonlarla Sekizinci Beş yıllık Kalkınma Planı doumlneminde 2005 yılında oumlnemli

artışlar gerccedilekleşmiştir Akademik ARGE destek programı kamu ARGE destek

programı sanayi ARGE destek programı bilim ve toplum ve araştırmacı

yetiştirme destek programı olarak beş alt program başlatılmıştır Tuumlrkiyersquode bu

programların planlanması ve politikaların oluşturulması oumlnemli gelişim

goumlstergeleridir

Tuumlrkiyersquode uumlniversite kamu ve oumlzel kesim kuruluşlarında ccedilalışan

araştırmacı insan guumlcuuml ile yurt dışında ccedilalışan Tuumlrk araştırmacılarına youmlnelik bir

duumlzen olarak tasarlanan ARBİS (Araştırmacı Bilgi Sistemi) 2004 yılı başından

itibaren hizmete girmiştir Aralık 2005 tarihi itibarıyla ARBİSrsquoin 20000rsquoin

uumlzerinde onaylı kullanıcısının olduğu belirtilmiştir (DPT 9 Kalkınma Planı

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas Komisyonu Oumlzel Raporu 2007 s 20)

2006 yılından itibaren Sanayi ve Ticaret Bakanlığırsquonca SAN-TEZ

(Sanayi Tezleri Projesi) kapsamında projelerin desteklenmesine başlanmıştır

Bu ccedilerccedilevede uumlniversitelerde sanayinin sorunlarını ccediloumlzmeye odaklanan yuumlksek

lisans ve doktora tezleri desteklenmektedir

Tuumlrkiyersquonin ve diğer uumllkelerin bilim ve teknoloji alanındaki başarı

durumu Tablo 1rsquode goumlruumllmektedir Tablo 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Tuumlrkiye

ARGErsquoye ayrılan buumltccedile araştırmacı sayısı gibi temel goumlstergeler accedilısından 2007

yılında da Avrupa uumllkelerine goumlre duumlşuumlk sıradadır Tablodaki goumlstergelerde oumlne

ccedilıkan bir husus oumlzel kesimin ARGE faaliyetlerine katılımdaki oranın

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

106

duumlşuumlkluumlğuumlduumlr Tuumlrkiyersquode ulusal ARGE harcamaları iccedilinde 28 civarında olan

oumlzel kesim payı duumlnyadaki benzerlerine goumlre ccedilok duumlşuumlktuumlr Oumlrneğin İtalyarsquoda bu

oran 68rsquodir Oumlzel kesimde TZE ARGE insan guumlcuumlnuumln toplam ulusal ARGE

TZE insan guumlcuumlne yaklaşık 20 olan oranı da AB-25 ortalaması olan 50rsquonin

ccedilok altındadır Oumlte yandan araştırmacı sayısı 2002 yılında 23995 iken bu sayı

Tuumlrkiyersquoye en yakın olan İtalyarsquoda 71242 ve Japonyarsquoda 646547 olarak tespit

edilmiştir Dolayısı ile Tuumlrkiyersquode kişi başına duumlşen araştırmacı sayısı binde 14

iken İtalyarsquoda binde 68rsquodir Kısaca Tuumlrkiye ARGE yoğunluğu yani ARGE

harcamalarına ayrılan buumltccedilenin tuumlm GSYİHrsquoya oranı accedilısından 2002 yılı

itibarıyla planlarda hedeflenen 15 oranına ulaşamamış ve diğer OECD

uumllkeleri arasında duumlşuumlk bir duumlzeyde yer almıştır

Tuumlrkiyersquonin ARGE finansmanı kaynaklarının yaklaşık 65rsquoinin

uumlniversitelerde yoğunlaştığı goumlruumllmektedir Oumlzel sektoumlruumln bu konudaki

yetersizliğine ek olarak uumlniversitelerde yaratılan bilginin oumlzel kesimin

geliştireceği ve yuumlruumlteceği ticarileşme suumlrecine aktarılabileceği kurumsal

mekanizmaların yetersiz olduğuna ve de oumlzel kesimin bilginin kullanımı ve

geliştirilmesine youmlnelik kullanabilecek kaynaklardan yoksun olduğuna

değinilmektedir ldquoUumlniversite ve kamu araştırma kurumlarına sağlanan kaynağın

uumllke ihtiyaccedillarına doumlnuumlkluumlk ve uygulamaya aktarılma bakımından fayda izleme

ve değerlendirmesi ise bu izleme duumlzeni henuumlz kurulmadığı iccedilin

yapılamamaktadırrdquo (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas

Komisyonu Oumlzel Raporu 2007 s 26)

6 Kalkınma Planı doumlneminden bu yana ve oumlzellikle son kalkınma planı

olan 9 Planrsquoda bilim ve teknoloji alanında oumlzel sektoumlruumln daha buumlyuumlk bir yere ve

paya sahip olması artan bir oumlnemle ele alınmıştır Bilim teknoloji ve ARGE

faaliyetlerinin ağırlığının uumlniversitelerden ve kamu kurumlarından oumlzel sektoumlre

kaydırılmasının hedeflendiği goumlruumllmektedir Ancak guumlnuumlmuumlzde bu hedefe hacirclen

ulaşılamadığı da goumlzlemlenebilmektedir Tuumlrkiye 2003 yılında OECD uumllkeleri

arasında ARGE harcamalarında yuumlksek oumlğretim kurumlarının en fazla paya

sahip olduğu uumllke konumundadır

Tuumlrkiyersquode kalkınma planlarının incelenmesinde karşılaşılan oumlnemli

konulardan biri planlarda hedeflerinin olması gereken duumlzeyde kalması dolayısı

ile hayata geccedilirilememesidir

Kuşkusuz bu durumun mali kaynaklarla ilişkisi yadsınamaz Siyasi ve

ekonomik nedenler bağlamında buumltccedile olanaklarının yetersizliği harcamalardaki

savurganlık ve yaşanan ekonomik krizler Tuumlrkiyersquode bilim ve teknoloji

politikalarının geliştirilmesinde en buumlyuumlk engeller olarak karşımızda

durmaktadır

Tablo 1 Tuumlrkiyersquonin ve Diğer Uumllkelerin Bilim ve Teknoloji Goumlstergeleri

TUumlRKĠYE DĠĞER UumlLKELER

Goumlsterge En Son

Bilinen

Değeri

En Son

Bilinen

Yıl

Almanya İtalya G Kore OECD

Toplam

AB 25 AB 15 Japonya ABD

Gayri Safi Yurticcedili Ar-Ge

Harcamalarının Gayri Safi

Yurticcedili Hasılaya Oranı ()

066 2002 253 116 253 225 185 195 312 266

Kişi Başına Duumlşen Gayri Safi

Yurticcedili ARGE Harcamaları

(Amerikan Doları Satın Alma

Guumlcuuml Paritesine Goumlre)

433 2002 675 3052 467 573 4529 521 8494 9614

Toplam Araştırmacı Sayısı (Tam

Zaman Eş değer)

23995 2002 265812 71242 141917 - 1160305 1046547 646547 -

Bin Ccedilalışan Kişi Başına Duumlşen

Araştırmacı Sayısı

14 2002 124 68 78 - 102 11 131 -

Oumlzel Kesim Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi Yurt

İccedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

287 2002 692 483 749 678 634 744 702

Kamu Kesimi Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi Yurt

İccedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

70 2002 137 176 134 109 134 126 95 88

Yuumlksek Oumlğretim Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi

Yurticcedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

643 2002 17 328 104 184 22 219 139 159

Kaynak DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 24

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

108

Değerlendirme ve Sonuccedil

Modern topluma getirilen en buumlyuumlk eleştirilerden biri aklın

egemenliğini hedef almıştır Theodor Adorno (2007) ccedilağa egemen olan

bilimsel ve teknik duumlşuumlnme biccedilimlerinin diğer bir deyişle araccedilsalcı aklın

insanlığın hedeflerini kararttığını duumlşuumlnmektedir Bilimsel ve teknolojik

yenilikler akıl almaz bir hızla artarken toplumsal amaccedillar gittikccedile

oumlnemsizleşmektedir Dolayısıyla bilimsel yenilikler oumlrneğin son bilişim

teknolojileri ya da genetik alanındaki buluşlar neye hizmet edecekleri uumlzerine

bir politika geliştirilmeden hizmete sunulmaktadır Ancak bu teknolojik

donanımın kim iccedilin kimler yararına nasıl ve kimlerin kontroluumlnde

kullanılacağına ilişkin meşru bir tartışma zemini oluşturulamamakta politika

uumlretilememektedir Bu soruları sorarak bir bilim politikası uumlretilmesi sosyal

bilimler aracılığıyla muumlmkuumlnduumlr Bu accedilıdan kalkınma planlarında doğrudan

sosyal bilimlere ilişkin kapsamlı hedeflere ya da politikaya yer verilmemesi

bilimsel gelişmelerin kalkınma kavramıyla bağlantısının nasıl kurulacağı

sorusunu akla getirmektedir

Tuumlrkiyersquode bilimin oumlzguumlrce gelişme olanağı bulamamasının nedenleri

Akdiş tarafından şoumlyle sıralanmıştır (Akdiş 2004 s 2004) Bilime ayrılan

buumltccedilenin yetersizliği bilim insanlarının ccedilalışmalarıyla ilgili duumlzenlemelerde ve

başarı değerlendirme oumllccediluumltlerindeki sorunlar bilimsel buluşlarla ilgili

duumlzenlemelerin yetersizliği bilim kuruluşlarının birbirleriyle eşguumlduumlmluuml

ccedilalışmaması bu kuruluşların işleyişiyle ilgili ve genel olarak bilimin

finansmanıyla ilgili kanuni şeffaflığın bulunmaması oumlzel sektoumlruumln bilim ve

teknoloji geliştirmeye youmlnelik faaliyetlerinin yetersizliği uumlniversite sisteminin

bilimsel ccedilalışmayı ve buluşları teşvik etmemesi Tuumlrkiyersquode gerek bilimsel bilgi

birikimi gerek insan kaynağı olarak oumlnemli bir potansiyel bulunmasına karşın

tuumlm eksikliklerin oumltesinde oumlzellikle sosyal bilimlere ilişkin bir politika

geliştirilmemesi sonucunda bu birikim ve kaynakların sistematik ve amaca

youmlnelik kullanılamadıkları goumlruumllmektedir İnsan kaynaklarının eğitim

sisteminin altyapı oumlzelliklerinin ve kuumlltuumlrel unsurların Tuumlrkiyersquonin bilimsel

gelişmişlik duumlzeyini yuumlkseltmek uumlzere oumlrguumltlenmesinde yine sosyal bilimlerin

birikiminden yararlanmak gerektiği vurgulanmalıdır

Bilim politikası ccedileşitli sektoumlrler tarafından yuumlruumltuumllen bilimsel

ccedilalışmaların birbirleriyle ve toplumdaki gereksinimlerle eşguumlduumlmluuml olmasına

youmlnelik bir rehber olarak goumlruumllebilir Bu bağlamda Devlet Planlama Teşkilatı

tarafından hazırlanan kalkınma planlarındaki temel amaccedil bilimsel ccedilalışmaların

hızlandırılarak Tuumlrkiyersquonin gelişmiş uumllkelerin sahip olduğu bilimsel donanıma

ulaşmasıdır Bu ccedilerccedilevede kamu sektoumlruuml oumlzel sektoumlr ve uumlniversiteler tarafından

yapılan bilimsel ccedilalışmaların yeniden duumlzenlenmesi soumlz konusudur 1990rsquoların

sonunda Tuumlrkiyersquode ARGE harcamalarının 65rsquoi uumlniversiteler tarafından

30rsquodan daha az boumlluumlmuuml ise oumlzel sektoumlr tarafından yapılmaktadır Diğer OECD

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

109

uumllkeleriyle karşılaştırıldığında bu alandaki buumltuumln yuumlkuumln uumlniversitelerde

olduğuna oumlzel sektoumlruumln ise neredeyse ARGE yapmadığına değinilmektedir

(Irzık 1999 s 181) 2000rsquoli yıllarda ise bu oran 42rsquoye yuumlkselerek gelişmiş

uumllkelerin duumlzeyine biraz daha yaklaştığı goumlruumllmektedir (Irzık 1999 s 181) Bu

gelişme Tuumlrkiyersquode bilim ve teknoloji accedilısından yavaş bir gelişme eğiliminin

olduğunu goumlstermektedir

1990 yılında Goumlrguumln (1990 s 206) tarafından yapılan ccedilalışmada ARGE

faaliyetlerine yeterince oumlnem verilmediğine oumlzellikle bilimsel ve teknik

enformasyon konusunda bir bilim politikası oluşturulması konusunda

eksiklikler olduğuna değinilmiştir Bu sorun guumlncelliğini korumaktadır Bilim

ve teknoloji alanındaki bazı olumlu değişimlere karşın teknolojinin dışarıdan

satın alınması guumlnuumlmuumlzde devam etmektedir Ccedileşitli araccedilların yazılımları ya da

bilgisayar işletim sistemleri gibi bilgi yoğunluğu taşıyan teknolojiler

guumlnuumlmuumlzde de yurt iccedilinde geliştirilmemekte dışarıdan alınmaktadır Bu durum

bir bakımdan Tuumlrkiyersquonin ulusal bir teknoloji geliştirme youmlnuumlndeki hedefine

hacirclacirc ulaşamamış olması anlamına gelmekle birlikte bir bakımdan da bilişim gibi

bazı sektoumlrlerde ccedileşitli firmaların duumlnya ccedilapında tekel konumuna gelmeleriyle

ilişkilidir

2008 yılında hazırlanan OECD Bilim Teknoloji ve Enduumlstri

Raporursquonda Tuumlrkiyersquonin hacirclen teknoloji ithal eden bir uumllke olduğu patent

başvurularının buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln yabancı birey kuruluş ya da ortaklıklar

tarafından yapıldığı ve yerli patent başvuruların yalnız onda bir oranında

olduğunun yer aldığı bilgisi bulunmaktadır (OECD 2008) Bu tuumlr temel

goumlstergeler Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji alanında hedeflenenden henuumlz uzak

bir noktada bulunduğunu ortaya koymaktadır

Bell tarafından vurgulandığı gibi guumlnuumlmuumlzde bilginin sermayenin yerini

aldığı duumlşuumlnuumlluumlrse ldquobilgi zenginliğininrdquo toplumlarda eşitsiz bir dağılım

sistemiyle youmlnetilmesi ve kuumlresel rekabetin odağında bulunması şaşırtıcı

değildir Bu zenginlik kuumlresel oumllccedilekte sayılı kuruluşun elinde bulunmaktadır

Tuumlrkiyersquode bu eğilimin dikkatle değerlendirilmesi ve bilim politikasının bu

eşitsiz dağılıma ilişkin ccediloumlzuumlm uumlretmesi gerekmektedir Bu olmadığı suumlrece

Tuumlrkiye bilgi uumlreten değil bilgi bağımlısı bir toplum olarak kalacak ve ldquoikinci

elrdquo teknolojilerle ve onların getirdiği sorunlarla hedeflenen gelişmeyi

sağlayamayacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

110

Kaynakccedila

Acun R (2000) Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknolojinin Durumu Atatuumlrkrsquouumln Oumlluumlmuumlnuumln 62

Yılında Cumhuriyet Tuumlrkiyesinde Bilimsel Gelişmeler Sempozyumu 8-10

Kasım 2000 Alıntılama 05012008 1200

httpwwwhistoryhacettepeedutrarchivetrkblmtekhtml

Adorno T (2007) Kuumlltuumlr Enduumlstrisi İstanbul İletişim Yayınları

Akdiş C A (2004) Neden Bilim Tuumlrkiyersquode ve Duumlnyada Bilimin Organizasyonu ve

Finansmanı Pivolka 3 (11) 3-6

Bell D (1973) The Coming of Post-Industrial Society A Venture in Social

Forecasting New York Basic Boks Inc Publishers

Dura C Atik H (2002) Bilgi Toplumu Bilgi Ekonomisi ve Tuumlrkiye İstanbul Literatuumlr

Yayıncılık

Goumlrguumln A (1990) Bilim ve Teknik Enformasyonun Tuumlrkiyersquonin Sosyal Yapısına Etkisi

Yayımlanmamış Doktora Tezi Ankara Hacettepe Uumlniversitesi

Guumlltan S (2003) Bilgi Toplumu Suumlrecinde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiye Ankara Ankara

Uumlniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi

Irzık G (1999) Felsefeci Goumlzuumlyle Bilim-Teknoloji-Toplum Uumlccedilgeninde Tuumlrkiye

Uluslararası Bilim Teknoloji ve Toplum Sempozyumu iccedilinde (ss 175-182) H

Ansal D Ccedilalışır (Ed)

Karacasulu-Goumlksel N (2007) Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknoloji Politikalarının Gelişimi ve

Teknoloji Transfer Politikası Alıntılama 06012008 1600

httpwwwdtmgovtrdtmadminuploadEADTanitimKoordinasyonDbturkiy

edoc

Organization for Economic Cooperation and Development (2008) Science and

Innovation Profile of Turkey Science Technology and Industry Outlook

Paris OECD

TC Devlet Planlama Teşkilatı (1990) 6 Kalkınma Planı (1990-1994) Alıntılama

05012008 1430

httpekutupdptgovtrplanplan6pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (1995) 7 Kalkınma Planı (1996-2000) Alıntılama

05012008 1700

httpekutupdptgovtrplanplan7pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2000) 8 Kalkınma Planı (2001-2005) Alıntılama

06012008 1100

httpekutupdptgovtrplanplan8pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2006) 9 Kalkınma Planı (2007-2013) Alıntılama

06012008 1330

httpekutupdptgovtrplanplan9pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2007) 9 Kalkınma Planı (2007-2013) Bilim ve

Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu Alıntılama 09012008 1300

httpplan9dptgovtroik19_bilimteknoloji19bilimveteknolojipf

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

111

TC Başbakanlık 9 Kalkınma Planı Genelgesi Alıntılama 08012008 1130

httpregabasbakanlikgovtrEskiler20050720050705-16htm

Tuumlrk Muumlhendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) (2007) Kuumlreselleşme - Bilim ve

Teknoloji Alıntılama 07012008 1300

httpwwwtmmoborgtrgenelbizden_detayphpkod=3214amptipi=16

Tonta Y (1999) Bilgi Toplumu ve Bilgi Teknolojisi Tuumlrk Kuumltuumlphaneciliği 13 (4)

363-375

Toplu M (1999) Tuumlrkiyersquode Ulusal Enformasyon ve Bilim Politikaları Alanındaki

Yaklaşımlar Tuumlrk Kuumltuumlphaneciliği 13(4) 335-362

Uzun A (2006) Science and Technology Policy in Turkey National Strategies for

Innovation and Change During the 1983-2003 Period and Beyond

Scientometrics 66 (3) 551-559

Yuumlcel İ H (2006) Tuumlrkiyersquode Bilim Teknoloji Politikaları ve İktisadi Gelişmenin

Youmlnuuml Ankara DPT Yayını

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

112

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 113-131

OSMANLI İSTANBULrsquoUNDA BULUNAN BAZI MUumlSLİM VE

GAYRİMUumlSLİM MEZARLIKLARINDAKİ KİMİ SEMBOLLER

Oumlmer DELİKGOumlZ Fulya ALICcedil

Oumlzet

Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar

taşları uumlzerinde kullanılan sembollerin bir kısmı mevtanın tanıtıcı oumlzelliklerini

goumlsteren duumlnyevi sembollerdir İkinci bir kısmı ise daha ccedilok mezar taşlarında

kullanılması gelenek haline gelmiş dini kuumlltuumlrel sembollerden oluşur ki bunlar

sahibinin değil onun da iccedilinde bulunduğu toplumun duygu ve duumlşuumlnce yapısını

ortaya koymaktadırlar Bu tuumlrden semboller iccedilinde başta ağaccedil ve ccediliccedilek motifleri

meyveler ve bazı oumlzel anlamlar ifade eden eşyalar yaygınlıkla goumlruumllmektedir Bu

ccedilalışmada Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan ortak ağaccedil

motiflerinden servi ve defne meyve motiflerinden ise nar ve uumlzuumlm incelenmiş

eşyalar iccedilin ışık veren ateşli nesnelerden kandil lamba meşale oumlrnekleri ele

alınmıştır Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda yuumlzyıllarca bir arada yaşamış

toplumların hayal duumlnyalarında şekillenen bu oumlrneklerin oluşum aşamaları

mitolojiden kutsal kitaplara halk gelenek ve inanışlarından edebiyata pek ccedilok

farklı alanda izlenmeye ccedilalışılmıştır

Anahtar kelimeler Mezar taşları sembol ağaccedil motifi meyve motifi

ateş ve ışık nesneleri Osmanlı İstanbul Muumlsluumlman gayrimuumlslim

Some of the Symbols Used on Cemeteries of Muslim and Non-Muslim

in Ottoman Istanbul

Abstract

Some of the symbols that were used on Muslim and non-Muslim

gravestones in Ottoman period Istanbul have always been the symbols depicting

the characteristics of the person who is the owner of the grave Some other

symbols mostly include the religious and cultural symbols that have been a

tradition and have revealed the feelings and the ideas of not only the grave

ownerrsquos but also the societyrsquos in which the owner lived These symbols are most

commonly tree motifs flower motifs fruit motifs and some other things that

have special meanings In this research among the motifs that belong to both

Muslim and non-Muslim gravestones cypress and laurel as samples of tree

motifs grape and pomegranate as samples of fruit oil lamp lamp torch as

samples of lightening and burning objects have been studied The forming steps

of these samples which have been shaped in the imagination and creativity of

the societies that have lived together in Ottoman period Istanbul for hundred

years have been unveiled in many ways varied through mythology to holy

books folkloric customs and common beliefs to literature

Key words Gravestones symbol tree motif fruit motif fare and

lightening objects Ottoman Istanbul Muslim non-Muslim

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

114

Yaşamın şuumlphesiz en oumlnemli gerccedileği olan oumlluumlm oumlzellikle 18 ve 19

yuumlzyıllardaki sanayi devrimlerinden sonra hemen buumltuumln duumlnyada guumlnluumlk hayatın

olabildiğince dışına itilmeye oumltelenmeye unutulmaya ccedilalışılmıştır Bilim ve

teknolojideki gelişmeler insanlığın bu tutkusunu giderek daha fazla

guumlccedillendirmiştir Bir yandan tıp hastalıkların iyileştirilmesine yaşlanmanın

geciktirilmesine ccedilalışırken oumlte yandan yaşamı hızlandıran her tuumlrluuml teknik aygıt

da temelde insanlığa daha fazla zaman kazandırmayı amaccedillar Hayatı kayıt

altına alma onu saklama arzusu her tuumlrden goumlrsel işitsel teknolojinin

gelişmesini sağlar Ancak buumltuumln bunlar yine de insanı tatmin etmemiş sadece

oumlluumlmsuumlzluumlk tutkusunun artmasına ve buna bağlı olarak oumlluumlm duumlşuumlncesinin accediltığı

derin yaraları kapatmak adına onu duumlşuumlnmemeye () sevk eden yeni araccedillar

bulmaya ve hayatın tadını ccedilıkarma adına suumlrekli olarak onu tuumlketmeye

youmlnlendirmiştir

Geleneksel toplumlarda ise durum bunun aksinedir Oumlluumlm hayatın yanı

başında duumlşuumlnuumllmuumlş ve yok sayılmak yerine tuumlrluuml renk ve motiflerle suumlslenip

guumlzelleştirilmiştir Bu duumlşuumlncenin en somut biccedilimde goumlzlemlenebileceği yerler

şuumlphesiz tarihicirc mezar taşlarıdır Mezar taşları uumlzerinde oluşturulan sembol dili

modernitenin iccedilini boşaltmakla başa ccedilıkabileceğini sandığı oumlluumlm duumlşuumlncesinin

karşısına buumlsbuumltuumln başka ve capcanlı bir oumlluumlmle ccedilıkar acircdeta oumlluumlmsuumlzluumlk demek

olan bir oumlluumlmlehellip

Farklı din ve kuumlltuumlrlere sahip toplumların kendi tarihicirc benlikleri ve

hayal duumlnyaları doğrultusunda oumlluumlmuuml anlayış ve aktarış biccedilimleri bir araya

gelerek Osmanlı mezar taşlarında eşsiz bir resim arz etmektedir Bu resim

yuumlzyıllar suumlren bir iletişim ve etkileşimin sonucunda ortaya ccedilıkmış bir anlatımın

resmidir ve ortak bir yazılı ve goumlrsel kuumlltuumlr dilinin en guumlzel goumlstergelerinden

biridir

Son yıllarda Osmanlı mezar taşları uumlzerine yapılan ccedilalışmalar

yoğunlaşarak devam etmektedir Ancak bunlar daha ccedilok Muumlsluumlman mezar

taşlarına yoğunlaşmış farklı dinlere ait mezarlıkları da kapsayan bir ccedilalışma

yapılmamıştır Bu ccedilalışmada Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan Muumlslim ve

gayrimuumlslim mezar taşlarında yaygın olarak kullanılan ortak dinicirc sembollerden

birkaccedil oumlrnek uumlzerinde durulacak bu sembollerin oluşum aşamaları mitolojiden

kutsal kitaplara halk gelenek ve inanışlarından edebiyata kadar pek ccedilok farklı

accedilıdan incelenmeye ccedilalışılacaktır Bu ccedilalışma kapsamında İstanbulrsquodaki Şişli

Ermeni ve Rum mezarlığı Haskoumly Musevi mezarlığı Altunizade Ermeni

mezarlığı ile Eyuumlp Edirne Kapı mezarlığı ve Vefa Camii haziresindeki

mezarlıklar ele alınmıştır

Latince Symbolom (Merrill 1921 s 433) Sumbolos Symbolum Fr

Symbole İng Symbol (Firth 1973 s 47) duyu organlarıyla ifade edilemeyen

bir şeyi belirten somut nesne veya işaret remiz rumuz misal timsal ve alamet

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

115

karşılığında kullanılan tabii bir muumlnasebet yoluyla hatıra getiren veya beliren

her tuumlrluuml muumlşahhas şey yahut işarettir (TDK 2005 s 727) Sembol belli bir

duygu eylem veya tutumu goumlsteren bir unsur bir deyim bir sistem bir nesne

veya bir ferttir Sembol bilinen bir şekil ile onun sembolleştirdiği nesne

arasında tabii ve itibari olmayan bir benzetmeye dayanan bir karşılama fikrini

gerekli kılar Bir başka deyişle sembol bir nesne veya ruhi bir unsur eklenen

hissedilebilir bir tasavvurdur (Kardaş 1980 s 417) Bu tanımdan hareketle

mezar taşı sembolik olarak uumlccedil şekilde incelenebilir Oumlncelikle mezar taşı başlı

başına bir sembolduumlr ccediluumlnkuuml her mezar taşı en azından birinin oumllmuumlş olduğunu

ifade eder İkinci olarak mezar taşlarının şekilleri birer sembolduumlr gemi ya da

yelken biccediliminde mezar taşları veya lahitler bu sınıfta ele alınabilir Oumlrneğin

Muumlsluumlman mezar taşlarının ortalama bir insan boyunda olması ve en uumlstte bir

başlık bulunması bunun bir insan figuumlruuml olabileceğini akla getirir Uumlccediluumlncuuml

olarak ise taşların uumlzerine işlenmiş bulunan oyma figuumlrlerin her biri birer

sembolduumlr Osmanlı mezar taşları uumlzerinde kullanılan bu sembollerin bir kısmı

sahibinin mesleğini saraya yakınlığını bağlı bulunduğu tarikatı maddi

durumunu medeni hacirclini ilgi alanlarını kısacası kişinin tanıtıcı oumlzelliklerini

goumlsteren duumlnyevi sembollerdir Diğer kısmı ise daha ccedilok mezar taşlarında

kullanılması gelenek hacircline gelmiş dinicirc kuumlltuumlrel sembollerden oluşur ki bunlar

sahibinin değil onun da iccedilinde bulunduğu toplumun duygu ve duumlşuumlnce yapısını

ortaya koyarlar Bu tuumlrden semboller iccedilinde başta ağaccedil ve ccediliccedilek motifleri

meyveler ve bazı oumlzel anlamlar ifade eden eşyalar yaygınlıkla goumlruumllmektedir

Servi ve Defne

İstanbulrsquoda bulunan Muumlsluumlman Hristiyan ve Musevi mezar taşlarında

kullanılan en yaygın ortak ağaccedil motifleri servi ve defnedir Servi ağacı genelde

ağacın ince uzun yapısını goumlsteren bir buumltuumln olarak işlenmiş bazen en uccedil kısmı

hafifccedile yana doğru eğilmiştir Mezar taşlarında ccediloğu zaman tek bir servi ya da

ortadaki biraz yukarıda olmak uumlzere uumlccedil servi goumlruumllebileceği gibi (bk Ek 1)

başka ccediliccedilek motiflerinin de bulunduğu bir kompozisyonda iki servi motifine de

rastlanmaktadır (bk Ek 2) Defne ise ya tek bir yaprağı ya yapraklarından

yapılmış bir halka taccedil ya da iki defne dalından oluşan bir buket hacirclinde taşlara

işlenmiştir Bu iki ağaccedil hakkında dikkati ccedileken ilk ortak oumlzellik ikisinin de yaz

kış solmayan yaprak doumlkmeyen ağaccedillar olmalarıdır Bu oumlzellik iki ağacın da

oumlluumlmsuumlzluumlğuuml simgelemesinde ve zaman zaman hayat ağacı olarak

yorumlanmasında etkili olmuştur

Servi ağacının doğal nitelikleri servi motifinin şekillenmesindeki en

oumlnemli etkenlerden biridir Her şeyden oumlnce servi duumlnyanın en uzun ağaccedil

tuumlrlerindendir Tuumlrk mitolojisinde Yakutların inanışına goumlre Kutup Yıldızırsquona

uzanan ldquoDemirkazıkrdquo Altay mitolojisinde uumlzerinde Tanrı Bay Uumllgenrsquoin

oturduğu duumlşuumlnuumllen ağaccedil oumlrneklerinde olduğu gibi goumlğe uzanan ağaccedil Tanrırsquoya

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

116

giden yol olarak duumlşuumlnuumllmektedir (Ergun 2004 ss 145-147) Bu accedilıdan

bakıldığında oumlluumlmle Tanrırsquoya ulaşma duumlşuumlncesinin servi ağacıyla

ilişkilendirilmesi ve cennete varması temenni edilen kişinin mezar taşına servi

ağacı motifinin işlenmesi anlaşılır hacircle gelir Servi ağacının bir başka doğal

niteliği ise kesildikten sonra asla aynı koumlkten yetişmemesidir Bu durum

yaşayanlar iccedilin oumlluumlmuumln kesinliğini duumlnyada yeniden dirilmenin muumlmkuumln

olmadığını anlatır gibidir Bunların yanında ağacın dik ve duumlzguumln biccedilimi

doğruluğun duumlruumlstluumlğuumln ruumlzgacircrda savrulmayan sağlam yapısı ise sabrın

semboluumlduumlr Servi ağacı uzun yıllar boyu gelişirken koumlklerine yakın olan

yaprak ve dalları doumlkmekte boumlylece ağacın yeşil kısmı giderek yerden

yuumlkselmektedir Tasavvufta servinin bu hacircli duumlnyadan el ldquoetekrdquo ccedilekmeye

benzetilmektedir Servi ağacı mezar taşlarındaki bu sembolik kullanımının

yanında kendisine has guumlzel kokusundan dolayı mezarlıklarda tercih edilen en

oumlnemli ağaccedil tuumlruumlduumlr

Yunan mitolojisinde de servi ağacının oumlluumlmle ilişkili bir anlamı vardır

Apollonrsquoun sevgililerinden biri olan Kyparissos (ağacın Latince ismi de bu

mitten gelmektedir cupressus) guumlnuumln birinde dalgınlıkla Apollonrsquoun ccedilok

sevdiği bir geyiği oumllduumlruumlr Yaptığı bu hataya oumlyle uumlzuumlluumlr ki kendini

oumllduumlrmekten başka ccedilare bulamaz Apollon da onu matem semboluuml olmak uumlzere

bir servi ağacına ccedilevirir (Can 1997 s 61) Servi ağacının oluşumunu accedilıklayan

bu mitte işlenen oumlluumlmle ağaca doumlnuumlşme motifi Tuumlrk mitolojisi ve destanlarında

goumlruumllen ağaccediltan doğma-tuumlreme motifini hatırlatır Oumlrneğin Oğuz Kağan

Destanında Oğuz Kağanrsquoın karısının ve Uygurların Menşe efsanesinde de

Uygurların atası olan beş prensin bir ağacın kovuğundan doğdukları anlatılır

(Oumlgel 1989 ss 30-31) Boumlylece doğum ve oumlluumlmuuml varlığında birleştiren bu ağaccedil

yine bu duumlnya ile oumlte duumlnyanın arasında bir geccedilit oumlzelliği goumlsterir Yunan

mitolojisindeki Kyparissosrsquoun bir kadın olması Tuumlrk destanlarında da ağaca

doğurganlık atfedilmesi servi ağacının genelde dişil bir varlık olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Muumlsluumlman mezar taşlarında rastlanan servi ağacı iccedilinde servi

motifinin doğumda oumllen bir anne ve kız ccedilocuğunu sembolize etmesi de bu

ağacının dişilliğinin başka bir goumlstergesidir

Tevratrsquota Tanrı ccediloumllde yaşayanların hacirclini onların kendisinin yardımına

ne kadar muhtaccedil olduklarını anlattıktan sonra bu kullarını yalnız

bırakmayacağını vaat eder Ccedilıplak tepeleri ırmaklara kurak toprağı bir pınara

ccedilevirecektir Ccediloumlluuml tuumlrluuml ağaccedillara kavuşturacak bozkıra servi ağaccedilları

dikecektirldquoOumlyle ki insanlar goumlruumlp bilsinler hep birlikte duumlşuumlnuumlp anlasınlar ki

buumltuumln bunları Rabbrsquoin elleri yapmış (hellip)rdquo (Yşa 41 s 20) Rabbrsquoin elleriyle

acircdeta ccediloumllde yaratılan cennette servi ağacının anılması dikkat ccedilekicidir Yine

aynı boumlluumlmde şoumlyle der Tanrı Luumlbnanın goumlrkemi olan ccedilam koumlknar ve servi

ağaccedilları tapınağımı suumlslemek iccedilin hep birlikte sana taşınacak Ayak bastığım

yeri goumlrkemli kılacağımrdquo (Yşa 60 s 13) Burada da servi goumlrkemiyle anılmakta

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

117

ve Tanrırsquonın ululuğuyla ilişkilendirilmektedir Yine Tevratrsquota Sur kentine ait

buumlyuumlk ticaret gemisinin zenginliği ve ihtişamı anlatılırken şoumlyle denir

ldquoKuumlreklerini Başan meşelerinden Guumlverteni Kıbrıs kıyılarından getirilen servi

ağaccedillarından yaptılar fildişiyle suumlsledilerrdquo (Hez 27 s 6) Boumlylece servi ağacı

Tevratrsquota guumlzelliği goumlrkemliliği ihtişamı ile anılmış olur (bk Ek 3) Diğer uumlccedil

kutsal kitapta ise servi ağacından bahsedilmemiştir Bu durum servi ağacının

taşıdığı sembolik anlamların dinicirc metinlerden ccedilok mitolojiden ve diğer halk

anlatılarından beslendiğini goumlstermektedir

Defne motifi ise Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde pek fazla goumlruumllmez Bunun sebebi

defnenin daha ccedilok Akdeniz ve okyanus iklimi olan yerlerde yetişmesi ve

Tuumlrklerin bu bitkiyle geccedil doumlnemlerde tanışmasıdır Bu bağlamda motif

Hristiyan ve Musevi mezar taşlarında yaygın olarak kullanılmakla birlikte

Muumlsluumlman mezar taşlarına ancak 18 yuumlzyılda goumlruumllmeye başlar (bk Ek 4)

Mezar taşlarında kullanılan şekliyle defne motifinin oluşmasındaki en

oumlnemli etken Yunan mitolojisidir Irmak Tanrısı Peneusrsquoun kızı altın sarısı

saccedilları mis gibi kokan guumlzel narin vuumlcudu ile goumlren herkesi buumlyuumlleyen Daphne

dağlarda ormanlarda tek başına dolaşmayı yabani hayvan avlamayı seven

oumlzguumlrluumlğuumlne tutkun inatccedilı gururlu ve tıpkı Artemis gibi evlenmemeye yemin

etmiş bir su perisidir Yakışıklı ve yenilmez Apollon guumlneşin muumlziğin ve okun

Tanrısı bir guumln ormanda tek başına lirini ccedilalarken goumlruumlr Daphnersquoyihellip O an aşk

Tanrısı Eros Apollonrsquoun bir zamanlar kendisine ettiği kuumlstahlığı hatırlayarak iki

ok atar hemen aşk okunu Apollonrsquoa nefret okunu Daphnersquoyehellip İccedilinde

buumlyuumlyen aşkla Daphnersquonin peşinden gittikccedile Apollon delice bir nefretle kaccedilar

Daphne Sonunda tam Apollon ona erişecekken Daphne Toprak Ana Gaiarsquoya

yalvarır ldquoBeni oumlrt beni sakla beni korurdquo Toprak Ana bu duaya cevap verir

Daphnersquonin guumlzel vuumlcudunu bir ağaca doumlnuumlştuumlruumlr altın sarısı saccedillarını yaz kış

solmayan yapraklarahellip Apollon o guumlnden sonra kavuşamadığı sevgilisinin

saccedillarının eşsiz kokusunu taşıyan bu yaprakları taccedil yaparak bir onur simgesi

olarak taşıyacaktır başında (Can 1997 s 55) Ondan sonra diğer Tanrılar

kahramanlar acirclimler de bu tacı benimseyecekler olimpiyatların oumlncuumlluuml olan

Pitik yarışlarda kazananın başına yine defne yapraklarından bir taccedil takılacaktır

Bu tacın yaşam ve oumlluumlmle nasıl ilişkilendirildiğini goumlsteren en oumlnemli oumlrnek ise

İncilrsquode karşımıza ccedilıkar Burada iman eden insanların duumlnyadaki durumu bir

koşuya katılan yarışmacıların durumuna benzetilir Ancak arada bir fark vardır

ldquo(hellip) Boumlyleleri bunu ccediluumlruumlyuumlp gidecek bir defne tacı kazanmak iccedilin yaparlar

Bizse hiccedil ccediluumlruumlmeyecek bir taccedil iccedilin yapıyoruzrdquo (1 Ko 9 s 25) Mezar taşlarında

kullanılan defne tacı motifini İncilrsquodeki bu ayetten hareketle kişinin iyi bir

hayat yaşayıp oumlmuumlr boyu suumlren bu yarışı başarıyla tamamladığı ve oumlluumlmsuumlzluumlk

tacını kazandığı şeklinde okuyabiliriz (bk Ek 5)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

118

Nar ve Uumlzuumlm

Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar

taşlarında kullanılan ortak sembollerden bir boumlluumlmuumlnuuml de meyveler

oluşturmaktadır Tuumlrk suumlsleme sanatlarında ağırlıklı olarak bitkilerin ve

oumlzellikle de meyvelerin kullanılması genellikle İslamiyetrsquoteki tasvir yasağıyla

ilgili bir durumdur Ancak mezar taşlarında goumlruumllen meyve motifleri 17

yuumlzyıldan sonra tasvir yasağını unutturacak kadar gerccedilekccedili hacircle acircdeta birer

natuumlrmort hacircline gelir Boumlylece Orta Asya kuumlltuumlrlerinden bu yana kullanıla-

gelen meyve motifleri ile gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan meyve

motifleri arasındaki etkileşimin niteliği de anlaşılır

Mezar taşlarında neredeyse buumltuumln meyveleri goumlrmek muumlmkuumlnduumlr

Bunlar bazen bir meyve tabağı iccedilinde bir arada goumlruumlluumlrken bazen de tek ve accedilık

bir biccedilimde taşlara hakkedilmişlerdir Meyveler tohumunu iccedilinde saklaması

nedeniyle hemen buumltuumln kuumlltuumlrlerde oumlncelikle doğurganlığın ve oumlluumlmsuumlzluumlğuumln

semboluumlduumlr Mezar taşları uumlzerinde en sık rastlanan meyve motifleri nar ve

uumlzuumlmduumlr Bu iki meyvenin de ccedilok ccedilekirdekli yani ccedilok tohumlu olması dikkat

ccedilekicidir

Nar meyvesi Yunan mitolojisinde Demeterrsquoin kızı Korersquonin

(Persephone) kaccedilırılması hikacircyesinde geccediler Hades Korersquoyi yer altındaki

uumllkesine goumltuumlrduumlğuumlnde ona nar yedirir Ccediluumlnkuuml oumlluumller uumllkesinde bir şey yiyen bir

daha buradan ayrılamamaktadır Kore de her ne kadar yılın uumlccedilte ikisini

annesiyle geccedilirebilecekse de yine Hadesrsquoe doumlnecektir (Can 1997 s 138) Bu

motifi insan duumlnyada ne kadar vakit geccedilirirse geccedilirsin sonunda ait olduğu oumlte

acircleme doumlnecektir şeklinde yorumlamak gayet muumlmkuumlnduumlr Aynı zamanda bu

mitolojik hikacircye buumltuumln kutsal kitaplarda benzer şekilde yer alan yasak meyve

motifini de akla getirmektedir Ccediluumlnkuuml tıpkı Kore gibi cennette yasak meyveyi

yani elmayı yiyen Acircdem de bu sebeple oumlluumlmluuml olmuştur Başka bir deyişle

sadece cennetten kovulmakla kalmamış bir suumlre oraya doumlnmemeye mahkucircm

edilmiştir Mezar taşları uumlzerinde yer alan nar motifi insanlığın bu değişmez

yazgısının bir anlatımıdır

Kore genccedilliğin guumlzelliğin ve baharın semboluumlduumlr ve ccediloğu zaman bir

narla ifade edilir Narın bu oumlzel anlamı Hristiyan kuumlltuumlr ve edebiyatına

oumlluumlmsuumlzluumlk ve yeniden doğuş umudunun semboluuml olarak uyarlanır Yine

Hristiyanlarca bir meyvede yuumlzlerce tohumun bulunması ldquoccedilokluktaki birlikrdquo

duumlşuumlncesiyle ilişkilendirilir (Keister 2004 s 59)

İran mitolojisinde İsfandiyarrsquoın nar yedikten sonra yenilmez olduğu

Budizm inancında ise ccedilocukları yiyen koumltuuml Tanrıccedila Haritirsquonin nar yedikten

sonra bu ldquogereksizrdquo alışkanlığından kurtulduğu anlatılır (Arık 2009 s 586) Bu

iki oumlrnekte yer alan manevi iyileştiricilik oumlzelliği narın ccedilok eski doumlnemlerden

beri şifahi maksatlarla kullanılmasıyla ilgilidir

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

119

Zerduumlştluumlkte nar kutsal bir ağaccediltır Ateşgedelerde yani Zerduumlşt dini

bağlılarının kutsadıkları ateşi iccedilinde koyup sakladıkları yerlerde birkaccedil nar ağacı

dikilir ve dalları kutsal toumlrenlerde bersem olarak insanların ellerinde yer alırdı

(Yıldırım 2008 s 285) Dikkat edilirse servi ve defne gibi nar da yaz kış yeşil

kalan bir ağaccediltır ve oumlluumlmsuumlzluumlkle ilişkisi yine bu yolla kurulur Tanelerinin

sayıca fazlalığı ise zenginlikle ilişkilendirilir Anadolursquoda ise yeni evlenen

ccediliftlere evlilik toumlreninden sonra ldquoccedilok ccedilocukları olmasırdquo dileğiyle ccedilocuğu

olmayan kadınlara tedavi amacıyla nar taneleri yedirilmektedir İslami ruumlya

tabirleri iccedilinde de narın bereket doğurganlık (kadın) ve zenginlikle ilişkisi

kurulur narın nerede bulunduğuna rengine tadına ruumlyanın goumlruumllduumlğuuml mevsime

goumlre bu kavramlar ayrıntılandırılır Buguumln Anadolursquonun pek ccedilok yerinde hacirclacirc

yere nar tanesi doumlkmenin duumlşuumlrmenin guumlnah olduğuna inanılır

Kurrsquoanrsquoda nar Enrsquoam Suresirsquonin iki ayetinde (99 141) geccediler ilkinde

hurma uumlzuumlm ve zeytinle ikincisinde ise yalnız hurma ve zeytinle birlikte anılır

ve bu meyvelerin ldquohem birbirine benzer hem de benzemezrdquo oldukları

vurgulanır Bu durum ldquoinananlar iccedilin ibretrdquotir Bu ayetlerde nar meyvesinin

yapıca zenginliğine ve kutsiyetine işaret edilir Rahman suresinde cennetin

nimetleri arasında hurma ve nar sayılır Pek ccedilok hadiste de nar cennet meyvesi

olarak zikredilir (bk Ek 6) Tevratrsquota ise en ccedilok giysi ya da suumltunların

suumlslemelerinde ağ ccedilıngırak ya da zincirle birlikte kullanılan nar motiflerinden

bahsedilir motiflerin kullanıldığı sayı ve renkler belirtilir (bk Ek 7) Birkaccedil

ayette ise nar bereketin semboluuml olarak kullanılır İncilrsquode nar meyvesine yer

verilmemekle birlikte Hz Meryem ve İsa tasvirlerinde nar kıyamet guumlnuumlnuuml ve

cennetteki sonsuz hayatı simgelemek uumlzere sıklıkla kullanılır

Hem Kuranrsquoda hem Tevratrsquota nar ile birlikte anılan uumlzuumlm de mezar

taşlarında sıklıkla goumlruumllen meyve motiflerinden biridir Tıpkı nar gibi uumlzuumlm de

Kuranrsquoda cennet meyvesi olarak duumlnyada ise inananlar iccedilin ibret verici

niteliğiyle işlenir Uumlzuumlm şarabın hammaddesi olarak da Kuranrsquoda geccediler Nahl

Suresirsquonde uumlzuumlmden hem sarhoş edici bir iccedilecek hem de guumlzel bir rızık elde

edilmesi mucizesinden bahsedilir (Nahl 67)

Uumlzuumlm ve şarap arasındaki ilişki uumlzuumlm motifinin en belirgin niteliğini

oluşturur Elbette ilk olarak akla ccediloğu zaman elinde bir buğday başağı ve uumlzuumlm

asmasıyla resmedilen şarap Tanrısı Diyonisosrsquou ve onun adına duumlzenlenen

bolluk ve bereket toumlrenlerini getirir Hristiyan sembolizminde ldquouumlzuumlm ve uumlzuumlm

salkımı dinicirc seremonilerde iccedililen ve İsarsquonın kanının semboluuml olan şarabı temsil

eder Mezar taşlarında bazen uumlzuumlm salkımları buğday başaklarıyla birlikte

kullanılır Bu şarap ve ekmek ikilisi hem Hristiyan dinicirc seremonisine accedilık bir

goumlndermedirrdquo (Keister 2004 s 57) hem de Diyonisos toumlrenlerinin belirgin

izlerini taşır Hristiyanlıkta uumlzuumlmuumln oumlnemli bir niteliği daha vardır uumlzuumlm

hasadın ilk meyvesi kabul edilir bu sebeple Tanrırsquoya ait olduğuna inanılır ve

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

120

ona adanır Tapınak rahipleri tarafından bu amaccedilla duumlzenlenen şoumllenlere

Tevratrsquota da yer verilir (Yşa 16 s 10) Hristiyanlığın doğuşuyla birlikte bu

toumlrenlere yeni bir anlam yuumlklenir Hz İsa Hz Meryemrsquoin ilk meyvesidir ve bu

sebeple Tanrırsquoya sunulur (Luka 2 ss 25-30) Bu şoumllen guumlnuumlmuumlzde hacirclen

oumlzellikle Ermeniler yani Osmanlı İstanbulrsquoundaki ağırlıklı Hristiyan nuumlfusu

arasında yaygındır Boumlylece Hristiyan mezar taşlarında goumlruumllen uumlzuumlm motifi Hz

İsarsquoyı sembolize eder ya da onunla ilişkilidir

Şenocak ldquoTuumlrk Halk Kuumlltuumlruumlnde Mitolojik Bağlamda Uumlzuumlmuumln Yerirdquo

adlı makalesinde arkeolojik bulgulara goumlre uumlzuumlmuumln ana vatanının Anadolu

olduğu bilgisine yer verdikten sonra Hititlerden bu yana uumlzuumlmuumln kutsanmadığı

hiccedilbir uygarlık olmadığını belirtir (Şenocak 2007 ss 164-172) Tasavvufta

şarap olgunluk erdem ve kacircmil insanın semboluumlduumlr Mevlacircnarsquonın dilinde koruk

uumlzuumlm ve şarap bilmek bulmak ve olmak anlamlarını karşılar Uumlzuumlm nasıl

ayaklar altında ezilerek şaraba doumlnuumlşuumlyorsa kacircmil insan da benliğini oumlyle hiccedile

sayarak ruhsal gelişimini tamamlayacaktır Yoklukta varlığı goumlrmek uumlzuumlmde

şarabı goumlrmek gibidir (Akpınar 2005 ss 154-155) Elbette şarabın aşk

sarhoşluğuyla da accedilık bir ilişkisi vardır bunun sonucunda tasavvufun

etkisindeki divan şiiri ldquouumlzuumlm suyurdquo ldquouumlzuumlmuumln kızırdquo gibi mazmunlar yer alır

Tuumlrk halk edebiyatında da uumlzuumlm ccedileşitli oumlzellikleriyle hemen buumltuumln tuumlrlere konu

olur (Şenocak 2007 s 165) (bk Ek 8)

Kandil Lamba Meşale

Mezar taşlarında goumlruumllen motiflerden bir boumlluumlmuuml de kandil lamba

meşale gibi ışık veren eşyalardır Erken doumlnem Muumlsluumlman mezar taşlarında

daha ccedilok zincire asılı bir kandil goumlruumlluumlrken (bk Ek 9) 17 yuumlzyıldan itibaren

mezar ustalarının ccediloğunun Ermeni olması ve Avruparsquodan getirtilen mezar

taşlarının kullanılmasının yaygınlaşmasıyla diğer Batılı motifler gibi meşale

motifi de Muumlsluumlman mezar taşlarında goumlruumllmeye başlanır Rum Ermeni ve

Musevi mezarlıklarında ccedilapraz durumda veya ayrı ayrı iki meşale bazense tek

bir meşale ya da lamba goumlruumlluumlr (bk Ek 10) Musevi mezar taşlarında sıklıkla

goumlruumllen motiflerden biri de ldquomenorahrdquo denilen şamdanlardır Aslında menorah

yedi kolludur ve belirgin biccedilimde tapınağı simgeler Ancak Avruparsquoda mezar

taşlarında bu yedi kollu menorahın kullanılmasının yasaklanması nedeniyle

daha ccedilok uumlccedil ya da beş kollu menorahlara rastlanır (Keister 2004 ss 154-155)

Hristiyan sembolizminde ise İsa duumlnyanın ışığıdır Bu sebeple başta mum olmak

uumlzere ışık veren nesneler İsarsquonın semboluuml kabul edilir Sunaktaki iki mum ise

Hristiyanlığın haccedil ile sembolize edilen ikili doğasını (insani ve ilahi) anlatır

(Baldock 1995 s 88) Yine tapınaklarda dua edilen yerlerde yakılan mum

ateşin daima goumlğe uzanan yapısı ve yuumlkselen dumanı sebebiyle Tanrırsquoya

ulaşmanın bir yolu olarak duumlşuumlnuumlluumlr

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

121

Keister lamba iccedilin ldquoışık yayması sebebiyle bilgelik doğruluk ve

kutsallığın simgesidirrdquo der (Keister 2004 s 117) Sadece lamba değil ışık

veren diğer nesneler de aslında aynı işlevi goumlruumlrler Yunan mitolojisinde

Tanrıların bir yere gelmesi ya da ortaya ccedilıkması olayı goumlz kamaştırıcı bir ışıkla

gerccedilekleşir İsa ve Meryem tasvirlerinde goumlruumllen hare de ışıktan başka bir şey

değildir (bk Ek 11)

Arapccedilada ışık anlamına gelen Nur hem Allahrsquoın hem Kurrsquoanrsquoın

isimlerinden biri ve hem de Kurrsquoanrsquoda geccedilen bir ayetin adıdır Tevratrsquota da ldquoYa

Rab Işığım sensin Karanlığımı aydınlatırsınrdquo (2 Sa 22 29) denmektedir

Işığın oumlluumlm ile ilişkisi ise birccedilok farklı accedilıdan kurulabilir Sadece Kurrsquoanrsquoda

ışığın kullanıldığı anlamlara bakarak bu ilişkinin en azından İslam duumlnyasında

nasıl şekillenmiş olduğunu anlamak muumlmkuumlnduumlr Mukatil b Suumlleyman enndashNucircr

kelimesinin Kuracircnndashı Kerimde on ayrı anlamda kullanıldığını soumlyler ve bunları

İslam iman hidayet peygamber guumln ışığı ay ışığı Allahın Sırat uumlzerinde

muumlminlere vereceği ışık Tevrattaki helal ve haram ayrımı ve onun huumlkuumlm ve

oumlğuumltleri Kuracircnndashı Kerimdeki helal ve haramların beyanı ve bizzat Allahın

ziyası diye sayar (Mukatil 2004 ss 163-164) Buradan hareketle denilebilir ki

mezar taşındaki ışık veren alet kişinin iyi bir hayat yaşadığını goumlsterebileceği

gibi oumlluumlm yolculuğunun herhangi bir aşamasında ihtiyaccedil duyacağı ışığı bulması

temennisini de goumlsterir

Kandil lamba meşale gibi ışık veren eşyaların bir başka ortak oumlzelliği

ise iccedillerinde ateşi barındırmalarıdır Şamanlık Zerduumlştluumlk gibi ccedilok Tanrılı

dinlerde Eski Ccedilinrsquode Eski Mısırrsquoda Suumlmer Hitit Eski Yunan ve Roma

uygarlıklarında ateş hep kutsaldır Adına tapınaklar yapılmış ilahlar

yaratılmıştır Eski Tuumlrk inanışlarındaki ocak kuumlltuumlnuumln ateşle ilişkisi burada da

ateşin varlığın devamı ile birleştirildiği bilinmektedir Anadolursquoda Nevruz

Bayramında yakılan ateşin ruhu temizleme ya da koumltuuml ruhları kovma oumlzelliği

oumlluumlmle ilgili rituumlellerden biri olan oumlluumlnuumln odasında mum yakma ya da bazı

boumllgelerde goumlruumllen cenaze akşamı mezarın başında ateş yakma geleneğinde de

accedilıkccedila goumlruumlluumlr (Tatlılıoğlu 2000 s 10) Duumlnyanın hemen her yerinde her

toplumda ateşe tapmanın izleri goumlruumlluumlr Bu ortak motif mezar taşlarına ışık

yayan eşyalar başka bir deyişle ateşli nesneler aracılığıyla girer Burada da

oumlluumlnuumln ruhunu temizleme boumlylelikle onu oumlte duumlnyaya hazırlama ya da bu

yolculuk sırasında kendisine musallat olabilecek koumltuuml ruhlardan onu koruma

amacı hissedilir

Kuranrsquodaki Nur Suresirsquonde ldquoAllah goumlklerin ve yerin nurudur Onun

nuru iccedilinde bir kandil bulunan bir oyma huumlcre misalidir Kandil bir sırccedila

iccedilindedir Bu sırccedila sanki inciden bir yıldızdır ne doğuya ne de batıya nispet

edilen muumlbarek bir zeytin ağacından tutuşturulur Onun yağı hemen hemen ateş

dokunmasa bile ışık verir nur uumlstuumlne nur Allah dilediğini kendi nuruna

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

122

youmlneltir ve insanlara birccedilok misaller verir Allah her şeyi bilendirrdquo

denmektedir (24 Nur s 35) Burckhardt İslam Sanatı adlı kitabının Sanat ve

Ayin boumlluumlmuumlnde iccedilinde kandil bulunan bu oyma huumlcrenin camilerde bulunan

mihrap ile benzerliği uumlzerinde durur ve ldquodahası bu durum mihrabın oumlnuumlne bir

lamba asılmak suretiyle vurgulanırrdquo der (Burckhardt 2006 s 105) Yukarıda

yer verilen ayetlerde kandil acircdeta Allahrsquoın ldquoher şeyi bilenrdquo sıfatını tanımlamak

iccedilin kullanılmıştır Mihrab ise dinicirc bilgilerin verildiği bir yerdir ve kurulan

bağlantı ilimle ilgilidir Burada kandil ilmin semboluumlduumlr

Işık veren eşyalar iccedilinde kandil motifinin Muumlsluumlman Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde

oumlzel bir yeri daha vardır ProfDr Bahaeddin Oumlgel Tuumlrk Kuumlltuumlr Tarihine Giriş

adlı kitabında ldquogerek Buda mabetlerinde ve gerek Muumlsluumlman tekkelerinde

kandillerle mumları yakmaya memur edilmiş kimselerrdquo olduğunu ve ldquoccedilırakccedilı

veya kandili yakan bu kişilerin mevki ve memuriyetlerinin de oldukccedila yuumlksekrdquo

olduğunu belirtir (Oumlgel 1985 s 322) Muhammed Beşir Aşan ise ldquoTabanbuumlkuuml

Koumlyuuml Mezarlıklarırdquo adlı bildirisinde buradan hareketle kandil motifinin oumlzellikle

Bektaşi tarikatı iccedilerisinde bu ldquoccedilerağ yakmardquo işini uumlstlenmiş kişilerin mezar

taşlarında kullanıldığını oumlne suumlrer (Aşar 1986 s 159)

Daha ccedilok gayrimuumlslim mezar taşlarında goumlruumllen meşale ise ilk olarak

akla Yunan mitolojisindeki tarım ve Bereket Tanrıccedilası Demeterrsquoin yasını getirir

Demeter Zeusrsquotan olan kızı Kore (Persephone) Cehennem Tanrısı Hades

tarafından kaccedilırıldığında dokuz guumln dokuz gece elinde buumlyuumlk meşalelerle her

yerde kızını arar Daha sonra Korersquonin Zeusrsquoun da izniyle Hadesrsquoin karısı

olduğunu oumlğrendiğindeTanrıccedila Olimposrsquotaki goumlrevini bırakarak yaşlı ve fakir

bir kadın kılığında duumlnyada dolaşmaya başlar Bu sırada oumlylesine bir kıtlık olur

ki Zeus Korersquoyi yılın belli doumlnemlerinde yeryuumlzuumlne bırakması iccedilin Hadesrsquoi

ikna etmek zorunda kalır (Can 1997 s 138) Bereket Tanrıccedilası Demeter bu

uumlzuumlcuuml olayı anıştırması iccedilin ccediloğu zaman elinde bir meşale ile resmedilir

Boumlylece meşale motifi sevdiğini yitirme anlamını da yuumlklenmiş olur ki kişinin

kaybettiği yakınının mezarına bir meşale hakkettirmesi onu daima aradığı ve

oumlzlediği iletisini taşır

Kutsal kitaplarda da meşalenin ccedilok farklı kullanımlarına rastlanır

Yaygın anlamı elbette aydınlatıcı yol goumlsterici araccediltır Ancak oumlrneğin

accedilıklaması daha guumlccedil bir kullanımı İncilrsquoin Vahiy boumlluumlmuumlnde goumlruumlluumlr İsarsquonın

goumlğe yuumlkselmesi ve Rabbrsquoi ile karşılaşmasını anlatan boumlluumlmde Tanrırsquonın oumlnuumlnde

yedi meşalenin durduğu bunların Tanrırsquonın yedi ruhu olduğu soumlylenir (Va 4 s

5) Tıpkı Kurrsquoanrsquodaki Nur Suresirsquonde olduğu gibi burada da Tanrı ile ışık

arasında bağlantı kurulur

Lamba ise Yunan mitolojisinde Psykhersquonin acircdeta aşkıyla merak

duygusu arasında bir seccedilim yapmakla sınanmasının semboluumlduumlr Aşk Tanrısı

Eros guumlzeller guumlzeli Psykhersquoye acircşık olur Onun iccedilin muhteşem bir saray yapar

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

123

bir insanın isteyebileceği her şeyi verir ona Ancak annesi Afroditrsquoin

kıskanccedillığından ccedilekinerek ona yuumlzuumlnuuml goumlstermez kimliğini bildirmez Tek

dileği Psykhersquonin bu sırrı oumlğrenmeden kendisini sevmesidir Ancak Psykhersquonin

merakı aşkına uumlstuumln gelir ve bir guumln bir hileyle Eros gelmeden bir vazonun

altına sakladığı lambayı ccedilıkararak sevdiği erkeğin yuumlzuumlne bakar Psykhersquonin

kendisine ihanet ettiğini goumlren Eros kanatlarını accedilıp uccedilar gider Bundan sonra

Psykhe Erosrsquoun aşkını tekrar kazanabilmek iccedilin Afroditrsquoe koumllelik etmek ve her

tuumlrluuml acıya katlanmak zorunda kalacaktır (Can 1997 ss 103-106) Bu hikacircyede

lamba insanın kendisinden gizlenen bilmemesi oumlğuumltlenene karşı duyduğu

merakın goumlstergesidir ki duumlnyada şuumlphesiz her insanın yaşadığı ancak

mahiyetini hiccedil kimsenin tam olarak bilmediği tek şey oumlluumlmduumlr (bk Ek 13)

Sonuccedil

Mezar taşlarında kullanılan motiflerin oluşumundaki en oumlnemli etken

fiziksel oumlzellikleridir Servi ve defne yaprak doumlkmeyen ağaccedillar oldukları iccedilin

oumlluumlmsuumlzluumlkle nar ve uumlzuumlm tanelerinin sayıca fazlalığı sebebiyle bereketle

ilişkilendirilir Ayrıca tıpkı ağaccedillar gibi ateş de goumlğe uzanan yapısıyla Tanrırsquoya

giden bir yol kabul edilir Motiflerin en accedilık karşılıklarını buldukları kaynak ise

mitolojidir Mezar taşlarında goumlruumllen motiflerin birccediloğu kutsal kitaplarda da

suumlslemede kullanılan motifler olarak ele alınır Bu durum semboller uumlzerindeki

anlaşmanın bilinen kutsal kitaplardan daha eskilere dayandığının en accedilık

goumlstergesidir Bununla birlikte dinler motiflerin doğuşunda değilse bile

gelişiminde oumlnemli rol oynar bunların ifade ettikleri anlamları şuumlphesiz

zenginleştirirler

Ağaccedillar ve meyveler canlı olduklarından yaşam oumlluumlm ve oumlluumlmsuumlzluumlkle

ilgili anlamlar yuumlklenirler Ancak canlı olmayan kandil lamba meşale

motiflerinden hiccedilbirinin boumlyle bir anlamı yoktur İnsanın kendi varlığı ile

oumlzdeşlik kuramadığı bu nesneler semboller duumlnyasında da ağırlıklı olarak

yardımcı birer eşya vazifesi goumlrmeye devam ederler koruyuculuk aydınlatıcılık

gibi

İncelenen ortak ağaccedil ve meyve motiflerinin genel olarak doğurganlık

niteliği taşıdığı ve bu sebeple daha ccedilok dişil anlamlar ifade ettikleri goumlruumlluumlr Işık

veren eşyalar ise eril guumlccedille oumlzellikle de Tanrı ile ilişkilendirilmektedir Boumlylece

insanın varlığı ve varlığının devamı dişil Tanrı ise eril sembollerle ifade edilmiş

olur

Ele alınan oumlrnekler ışığında Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan

Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan motiflerin birbirlerine ccedilok

uzak anlamlar taşımadıkları accedilıktır Oumlrneğin şarap Hristiyanlarca kutsal

Muumlsluumlmanlarca haram kabul edilirken uumlzuumlm motifinin kullanımı ve yuumlklendiği

anlamlar her iki dinin mezar taşlarında neredeyse aynıdır Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

124

neredeyse hiccedil goumlruumllmeyen defne motifi Muumlsluumlman mezar taşlarına taşınırken

anlamından bir şey kaybetmemiştir Bu ccedilalışmaya alınan ağaccedil ve meyve

motiflerinin sadece anlamları değil kullanımları da birbirlerine son derece

benzerler Bununla birlikte ışık veren nesneler olması bakımından ortak kabul

edilen kandil lamba meşale motiflerini iccedilin aynı şey soumlylenemez Oumlrneğin

Museviler iccedilin oumlzel bir anlam ifade eden menorah ışık vermesi bakımından bu

başlık altında ele alınan diğer motiflerle son derece benzer nitelikler

goumlsterirken diğer dinlere mensup kimseler tarafından benimsenmemektedir

Ancak etkileşim ne kadar kuvvetli olursa olsun bazı motiflerin ccedilok kesin

ccedilizgiler taşıdığı ve bu sebeple taşınmalarının kolay olmadığı goumlruumlluumlr

Kaynakccedila

Akpınar B (2005) Mevlacircnarsquonın Mesnevi ve Rubaiyyatında Meyve ve Uumlzuumlm

Sembolleri Bilig Dergisi 32 145-164

Arık S (2009) Tuumlrk Dokumacılık Sanatlarında Nar Motifi Uluslararası İnsan

Bilimleri Dergisi 1 583-593

Aşar M B (1996) Tabanbuumlkuuml (Şeyh Hasan) Koumlyuuml Mezarlıkları Fırat Havzası Yazma

Eserler Sempozyumu Elazığ 147-169

Baldock J (1995) Christian Symbolism Element Books Pub

Burckhardt T (2006) İslam Sanatı Dil ve Anlatım İstanbul Klasik Yay

Can Ş (1997) Klasik Yunan Mitolojisi İstanbul İnkılap Yay

Ergun P (2004) Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnde Ağaccedil Kuumlltuuml Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi

Başkanlığı Yay

Firth R W (1973) Symbols Public and Private London Allen amp Unwin

Kardaş R (1980) Sembol Tuumlrk Ansiklopedisi (1-29) Ankara Millicirc Eğitim Bakanlığı

Yay

Keister D (2004) Stories in Stone Utah Gibbs Smith Pub

Merill ET (1921) Symbols Religious A Dictionary of Religion and Ethics

S Mathews-G Birney Smith (Ed) Londan

Oumlgel B (1985) Tuumlrk Kuumlltuumlr Tarihine Giriş İstanbul Kuumlltuumlr ve Turizm Bakanlığı Yay

Oumlgel B (1989) Tuumlrk Mitolojisi I Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yay

Suumlleyman M B (2004) Kurrsquoan Terimleri Soumlzluumlğuuml (M Beşir Eryarsoy Ccedilev)

İstanbul İşaret Yay

Tatlılıoğlu D (2000) Tuumlrkmen Irımları (Halk İnanccedilları) CUuml İlahiyat Fakuumlltesi

Dergisi 4 (httpwwwcumhuriyetedutredergimakale278pdf) 17082009

TDK Soumlzluumlğuuml (2005) Ankara Tuumlrk Dil Kurumu

Yıldırm N (2008) Fars Mitoloji Soumlzluumlğuuml İstanbul Kabalcı Yay

wwwoianetnewsarticleaspaid=65

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

125

Ek Resimler

Ek 1 Nakkaş Hasan Paşa Haziresi Uumlccedilluuml Servi Semboluuml

Ek 2 Şişli Ermeni Mezarlığı İkili Servi Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

126

Ek 3 Haskoumly Musevi Mezarlığı Servi Semboluuml

Ek 4 Tuumlrk Ocağı Haziresi Defne Semboluuml

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

127

Ek 5 Şişli Rum Mezarlığı Defne Semboluuml

Ek 6 Vefa Camii Haziresi Kacircse İccedilinde Nar Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

128

Ek 7 Haskoumly Musevi Mezarlığı Nar Semboluuml

Ek 8 Vefa Camii Haziresi Uumlzuumlm Semboluuml

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

129

Ek 9 Edirne Kapı Kandil Motifi

Ek 10 Şişli Rum Mezarlığı Meşale Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

130

Ek 11 Şişli Rum Mezarlığı Hz İsa ve Işık semboluuml

Ek 12 Sultan Hasan Camii Mihrabı

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

131

Ek 13 Şişli Rum Mezarlığı Şamdan Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

132

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 133-148

BELCcedilİKArsquoDA YAŞAYAN TUumlRK KADINLARININ SOSYAL İŞ

YAŞAMINDAKİ KONUMLARI1

Cahit GELEKCcedilİ

Oumlzet

Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya 1963-1974 yılları arasında goumlnderilen Tuumlrk

işccedililerinin tamamına yakını erkeklerden oluşmaktaydı Soumlz konusu tarihler

arasında resmi yollarla goumlnderilen 15864 işccedilinin sadece 33 tanesi kadındı

Guumlnuumlmuumlze gelinen suumlreccedilte ise gerek aile birleşimleri gerekse evliliklerin buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuumln Tuumlrkiyersquoden gerccedilekleştirilmiş olması nedeniyle Belccedilikarsquodaki

Tuumlrk nuumlfusunun cinsiyet dağılımı neredeyse eşit hale gelmiştir Bu ccedilalışmada

Belccedilikarsquoya farklı nedenlerle gitmiş olan Tuumlrk kadınlarının yaşamaya karar

verdikleri uumllkenin sosyal iş yaşamındaki konumları ccedilalışıp-ccedilalışmama

durumları iş bulmadaki sıkıntılarının nedenleri 2007-2008 yıllarında Belccedilikarsquoda

gerccedilekleştirdiğim araştırmanın verileri ccedilerccedilevesinde ortaya konulmaya

ccedilalışılmıştır

Anahtar kelimeler Belccedilikarsquodaki Tuumlrk kadınları kuumlltuumlrel ayrımcılık

yabancı duumlşmanlığı eğitim Tuumlrkiyersquoden evlilik

The Social-Occupational Life Status of Turkish Women Living in Belgium

Abstract

In the period of 1963-1974 almost all Turkish workers from Turkey

who had permit to work in Belgium were male Within the above mentioned

period official records show that only 33 out of 15864 workers were females

Recently the malefemale distribution of Turkish population in Belgium has

become almost equal this is not only because of family unification but also

because of workersrsquo choice of getting married with Turkish women living in

Turkey In this study the Turkish womenrsquos who had migrated to Belgium for

different reasons status in the social occupational life of the country where they

decided to settle down whether they were employed or not and the reasons of

problems they faced with when they tried to find a job are going to be shown

with the help of research data collected as part of an other research that I

conducted in Belgium within the years 2007-2008

Key words Turkish women living in Belgium cultural discrimination

xenophobia education getting married with Turkish women living in Turkey

1 Bu ccedilalışmanın verileri TUumlBİTAKrsquoın ldquoYurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Bursurdquo desteği

kapsamında Ağustos 2007 - Ağustos 2008 tarihleri arasında Belccedilikarsquoda suumlrduumlrduumlğuumlm

araştırmaya dayanmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 134

Giriş

Tuumlrkiyersquoden 1961-1974 yılları arasında resmicirc yollarla yurt dışına

ccedilalışmak uumlzere ldquomisafir işccedilirdquo statuumlsuumlnde devlet tarafından goumlnderilen veya kendi

olanaklarıyla giden Tuumlrk vatandaşlarının buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml erkeklerden

oluşmaktaydı Federal Almanya hariccedil diğer uumllkelere işccedili statuumlsuumlnde goumlnderilen

Tuumlrk kadınlarının sayısı ise sembolik duumlzeydeydi Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml

uumlzere soumlz konusu tarihler arasında Tuumlrkiyersquoden en ccedilok kadın işccedili 138739 kişi

ile Almanyarsquoya goumlnderilmiştir Almanyarsquoyı 4557 kadın işccedili ile Avusturya takip

etmektedir İsviccedilrersquoye 1095 Avustralyarsquoya 860 Fransarsquoya 240 Hollandarsquoya

183 İngilterersquoye 144 Danimarkarsquoya 7 ccedilalışmamıza konu olan Belccedilikarsquoya ise

33 Tuumlrk kadın işccedili goumlnderilmiştir Bu durumun başlıca nedenleri işccedili accedilığı

bulunan uumllkelerin taleplerinden kaynaklanmaktaydı Ccediluumlnkuuml birccedilok uumllkede

işccedililerin istihdam edilecekleri alanlar daha ccedilok kas guumlcuumlne dayanan ccedilalışma

alanlarını kapsamaktaydı Oumlrneğin ccedilalışmamıza konu olan Belccedilikarsquoda 1950rsquoli

yıllarda oumlzellikle maden ocaklarında ccedilalışacak iş guumlcuumlne ihtiyaccedil duyulmaktaydı

Dolayısıyla Tuumlrkiyersquoden giden işccedililerin başlıca ccedilalıştıkları alanlar maden ve

koumlmuumlr ocaklarıydı Bundan dolayı da Belccedilikarsquoya goumlnderilen işccedililerin buumlyuumlk

ccediloğunluğu yapılan anlaşmalar ccedilerccedilevesinde erkeklerden oluşmaktaydı

Belccedilikarsquoda 1950rsquoli yıllarda maden ve metal sanayinde yabancı iş

guumlcuumlne duyulan ihtiyaca 1960rsquolı yıllarda inşaat sektoumlruuml hizmet sektoumlruuml ve diğer

birccedilok sektoumlr de eklendi Bu tarihten itibaren Brabant (Bruumlksel ile birlikte)

Anvers (Antwerpen) ve East Flanders (Doğu Flaman Boumllgesi) yabancı işccedililerin

ccedilalıştıkları yerler olmaya başladı 1950rsquoli yıllarda Belccedilikarsquoda yabancı işccedili olarak

ccedilalışan ilk grup olan İtalyanlara Yunanlar İspanyollar ve Portekizliler katıldı

Ancak 1960rsquolı yıllardaki işccedili alımları buumlyuumlk oranda Fas ve Tuumlrkiyersquoden

gerccedilekleştirildi Bunun yanı sıra Faslılar ve Tuumlrklerden kısa bir suumlre oumlnce

Fransa uumlzerinden gelmiş olan az sayıda Cezayirli ve Tunuslular da Belccedilikarsquonın

yurt dışından getirttiği işccedililer arasında yer almışlardır (Lesthaeghe 2000

ss 2-4)

1970rsquoli yılların ortalarına kadar misafir işccedili politikası ile uumllkeye işccedili

kabul eden Belccedilika bu doumlnemden itibaren aile birleşimi yolunu da

benimseyerek goumlccedilmen politikasını suumlrduumlrmuumlştuumlr (Gelekccedili ve Koumlse 2009 s 51)

Ancak 1970rsquoli yılların ortasında buumltuumln Batı Avruparsquoda yaşanan ekonomik kriz

Belccedilikarsquoda da işccedili alımlarının durdurulmasına yol accedilmıştır Bu suumlreccedilten sonra

toplu işccedili goumlccedilleri durdurulmuş aile birleşmelerine kısıtlamalar getirilmiştir İşccedili

muumlbadelesi kapsamında Belccedilikarsquoya ccedilalışmak uumlzere gidenlerin bir boumlluumlmuumlnuumln

geri doumlnmesine karşın oumlnemli bir kısmı Belccedilikarsquonın kendilerine sağlamış

olduğu olanaklardan faydalanarak orada kalmışlardır Yerleşmeye karar

verdikleri uumllkeye eş ve ccedilocuklarını da goumltuumlren Tuumlrk aileleri Belccedilikarsquoda kalıcı bir

Tuumlrk nuumlfusunun oluşmasına yol accedilmışlardır İlerleyen suumlreccedilte evliliklerin

oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln de Tuumlrkiyersquoden yapılması Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 135

devamlı artmasını sağlamıştır Ccediluumlnkuuml yurt dışındaki Tuumlrk işccedililerinin ve onların

ailelerinin yurda geri doumlnuumlşlerinde veya ziyaretleri sırasında ccedilevrelerinde

bıraktıkları olumlu izlenimler Tuumlrkiyersquode beklentileri arttırmış ve evlilik yolu

ile goumlccediluuml hızlandırmıştır Oumlzellikle yurt dışında sahip olunan refah seviyesinin

Tuumlrkiyersquodeki komşular ve akrabalar yanında sergilenmesi potansiyel goumlccedilmen

nuumlfus uumlzerinde ccedilok etkili olmuştur (Şen ve Koray 1993 s 20) Bu etki

Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun devamlı artmasını sağlamıştır Aşağıdaki tabloda

1961-1974 yılları arasında İİBK (İş ve İşccedili Bulma Kurumu) tarafından

Avustralya ve Avruparsquoya goumlnderilen işccedili sayısı gidilen uumllke yıl ve cinsiyet yer

almaktadır (Tablo 1)

Tablo 1 1961-1974 Yılları Arasında İİBK (İş ve İşccedili Bulma Kurumu) Tarafından Avustralya ve Avruparsquoya Goumlnderilen

İşccedili Sayısı Gidilen Uumllke Yıl ve Cinsiyet

E= Erkek K= Kadın (Akguumlnduumlz 2007 s 111 Yurt Dışı Goumlccedil Hareketleri ve Vatandaş Sorunları 1973 s 101 Gelekccedili ve Koumlse 2009 s 57)

Yıl Avustralya Avusturya Belccedilika Danimarka Fransa Almanya Hollanda İsviccedilre İngiltere Toplam

E K E K E K E K E K E K E K E K E K E K E+K

1961 - - - - - - - - - - 1430 46 - - - - - - 1430 46 1476

1962 - - 160 - - - - - - - 10493 532 - - - - - - 10653 532 11185

1963 - - 901 36 5605 - - - 63 - 20908 2528 251 - 23 13 - - 27751 2577 30328

1964 - - 1384 50 6651 - - - 25 - 50818 4084 2950 8 159 34 - - 61987 4176 66163

1965 - - 1937 36 1661 - - - - - 34456 11196 2178 3 98 24 - - 40330 11259 51589

1966 - - 435 34 - - - - - - 22865 9715 1207 1 140 13 - - 24647 9763 34410

1967 - - 1031 12 - - - - - - 3715 3484 48 - 178 37 - - 4972 3533 8505

1968 106 1 668 5 - - - - - - 30099 11310 874 1 73 24 - - 31820 11341 43161

1969 962 8 918 55 - - - - 184 7 77472 20670 3404 - 162 21 - 4 83102 20765 103867

1970 1172 14 10511 111 430 1 3500 7 8992 44 76556 20380 4840 3 1458 140 512 51 107971 20751 128722

1971 833 46 4285 335 578 5 72 - 7856 41 52162 13522 4790 63 1227 115 1232 57 73035 14184 87219

1972 478 162 3291 1181 111 2 - - 10572 38 48911 16964 670 74 1134 178 69 13 65236 18612 83848

1973 659 227 4943 2140 256 9 - - 17467 77 79526 24267 1980 14 845 264 106 10 105782 27008 132790

1974 736 402 1939 562 539 16 - - 10544 33 1187 41 1487 16 538 232 104 9 17074 1311 18385

1961-

1974 4946 860 32403 4557 15831 33 3572 7 55703 240 510598 138739 24679 183 6035 1095 2023 144 655790 145848 801648

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 137

Belccedilikarsquoda Tuumlrkiye Cumhuriyeti Bruumlksel Buumlyuumlkelccedililiği kayıtlarına goumlre

2007 yılı sonu itibarıyla yaşayan Tuumlrklerin toplam sayısı 187700rsquoduumlr İkili

anlaşma ccedilerccedilevesinde 1964rsquoten itibaren Belccedilikarsquoya goumlnderilen Tuumlrk işccedililerinin

buumlyuumlk ccediloğunluğu erkek işccedililerden oluşurken guumlnuumlmuumlze gelinen suumlreccedilte aile

birleşimi ve evlenmeler dolayısıyla nuumlfusun cinsiyet dağılımı dengelenmiştir

2007 yılı sonu itibarıyla Belccedilikarsquoda yaşayan 187700 Tuumlrkrsquouumln 97153rsquouuml

erkeklerden geriye kalan kısmı ise kadınlardan oluşmaktadır Tuumlrk nuumlfusunun

demografik yapısında meydana gelen değişme ve goumlccedil suumlrecinin geccedilirdiği evreler

Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun kalıcı olmaya başlaması accedilısından buumlyuumlk oumlnem

taşımaktadır

Farklı inanccedil ırk ve kuumlltuumlrel yapılardan gelen insanların ccedilalışmak uumlzere

gittikleri uumllkelerde kalıcı olmaya başlamaları soumlz konusu uumllkelerin kuumlltuumlrel

ccedileşitliliğini ve nuumlfus yapısını değiştirmiştir Bu durum hem ev sahibi toplumlar

hem de yerleşik goumlccedilmen konumuna geccedilen kuumlltuumlrel ve etnik topluluklar iccedilin

ccedileşitli sorunların ortaya ccedilıkmasına ve yaşanmasına yol accedilmıştır (Castels 2008)

Bu sorunların başında ekonomik accedilıdan işccediliye duyulan ihtiyacın sona ermesiyle

birlikte iş alanında ev sahibi toplum ile goumlccedilmen olarak gelen toplum fertleri

arasında rekabetin ortaya ccedilıkması bu rekabet durumunun ev sahibi toplum

fertleri tarafından kabullenilmek istenmemesi gelmektedir Bu durum ise uumllkeye

gelen goumlccedilmen topluluklara karşı oumln yargı ve ayrımcılığın artmasına goumlccedilmenler

arasındaki işsizlik oranlarının yuumlkselmesine neden olabilmektedir Oumlrneğin

Belccedilikarsquoda Belccedilika vatandaşı olmayan yabancıların işsizlik oranları uumllkenin

işsizlik oranlarının 2-3 katına bazı milliyetlerde ise daha da yukarılara

ccedilıkabilmektedir Oumlrneğin 1991 yılındaki nuumlfus sayımında Belccedilikarsquoda iş

arayanların oranı 8 iken bu oran Belccedilika vatandaşı olmayan Portekizliler

arasında 12rsquoye İspanyollar arasında 14e İtalyanlarda 15rsquoe Yunanlarda

ise 20rsquoye yuumlkselmektedir Ancak bu oranlar Belccedilika vatandaşı olmayan

Tuumlrkler Faslılar ve Kongolular arasında ise ccedilok daha yuumlksek duumlzeylere

ccedilıkmaktadır Oumlrneğin Belccedilika vatandaşı olmayan Tuumlrkler arasındaki işsizlik

oranı 30 Faslılar arasında 33 Kongolular arasında ise 37rsquodir (Lesthaeghe

2000 s 13) Bu ccedilalışmada Belccedilikarsquoya farklı nedenlerle gitmiş olan Tuumlrk

kadınlarının uumllkenin sosyal iş yaşamındaki durumları iş bulmada karşılaştıkları

sorunlar 2007-2008 yıllarında Belccedilikarsquoda gerccedilekleştirdiğimiz araştırmanın

verileri ccedilerccedilevesinde ortaya konulmaya ccedilalışılmıştır

Belccedilikarsquoya aile birleşimi veya evlenerek gitmiş olan ya da Belccedilikarsquoda

doğup buumlyuumlmuumlş olan Tuumlrk kadınlarının Belccedilikarsquonın ccedilalışma yaşamındaki

durumlarının ele alındığı bu ccedilalışmada veriler nitel ve nicel araştırma teknikleri

kullanılarak elde edilmiştir Araştırmanın oumlrneklemi Bruumlksel Charleroi La

Louviegravere Gent ve Beringenrsquode oturan 18 yaş ve uumlzeri Tuumlrk kadınları arasından

rastlantısal oumlrneklem yolu ile belirlenmiştir Ccedilalışmada 230 kadına anket

uygulanmış muumllakat ve goumlzlem tekniklerinden faydalanılmıştır Araştırmada

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 138

frekans tabloları oluşturularak değişkenlerin oumlrneklem iccedilindeki yuumlzde

dağılımları elde edilmiş oumlrneklemin genel oumlzellikleri ise tek youmlnluuml tablolar

hacirclinde sunulmuştur

Araştırmanın Bulguları

Belccedilikarsquoya 1974 yılından sonra giden Tuumlrklerin buumlyuumlk ccediloğunluğunu

ldquoaile birleşimirdquo veya ldquoaile kurmardquo kanalıyla gitmiş olanlar oluşturmaktadır

ldquoAile birleşimirdquo ccedilocuklara ve eşlere Belccedilikarsquoda yerleşme ve yaşamaya ldquoAile

Kurmardquo ise evlilik iccedilin eşlerini Tuumlrkiyersquoden seccedilmiş olan Tuumlrklerin eşlerini

Belccedilikarsquoya goumltuumlrmelerine olanak sağlamıştır 1974 yılından oumlnce iş guumlcuuml

ccedilerccedilevesinde goumlccedil erkeklerden oluşurken daha sonraki yıllarda evlilik yoluyla

yapılan goumlccedillerin buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml ise kadınlardan oluşmuştur Ancak ilerleyen

zaman iccedilinde Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin cinsiyet dağılımlarının birbirine

yaklaşık hacircle gelmesi ile birlikte bu suumlreci takip eden yıllarda evlilik yoluyla

Belccedilikarsquoya gelenlerin cinsiyet dağılımları değişmiştir (Gelekccedili ve Koumlse 2009 s

107) Oumlrneğin Belccedilikarsquonın Flaman Boumllgesine gelenler iccedilerisinde kadın-erkek

sayısı neredeyse birbirine eşit hacircle gelmiştir 2001 yılından 15 Nisan 2005

tarihine kadar olan suumlreccedilte evlilik yoluyla Belccedilikarsquoya gelenlerin 46rsquosını

kadınlar oluşturmuştur (Timmerman 2008 s 123)

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının ccedilalışma yaşamındaki durumlarını

tespit etmeye youmlnelik yuumlruumlttuumlğuumlmuumlz bu araştırma kapsamında anket uygulanan

kadınlar 18 yaş ve uumlzerinde yer almaktadır 18-19 yaş gurubunda 26 kadın

(113) 20-29 yaş aralığında 83 kadın (361) 30-39 yaş aralığında 50 kadın

(217) 40-49 yaş aralığında 38 kadın (166) 50-59 yaş aralığında 29 kadın

(126) 60-69 yaş aralığında 3 kadın (13) 70 ve uumlzeri ise 1 kadın (04)

bulunmaktadır Anket uygulanan kadınların ccediloğunluğu ise evli veya evlenip

ayrılmış olanlardan oluşmaktadır Tablo 2rsquode araştırma grubunun medeni

durumunu goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 2 Araştırma Grubunun Medeni Duruma Goumlre Dağılımı

Medeni Durum Sayı Yuumlzde

Evli 136 591

Bekacircr 71 309

Eşinden ayrılmış 16 70

Eşi vefat etmiş 7 30

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan kadınların 591rsquoi

evli 309rsquou bekacircr 7rsquosi eşinden ayrılmış 3rsquouumlnuumln ise eşi vefat etmiştir

(Tablo 2) Evli olan kadınların yaklaşık uumlccedilte ikisinden fazlası aile birleşimi veya

evlenme yoluyla Belccedilikarsquoya gitmiş olanlardan oluşmaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 139

Tablo 3 Araştırma Grubunun Doğum Yerine Goumlre Dağılımı

Doğum Yeri Sayı Yuumlzde

Tuumlrkiye 132 574

Belccedilika 98 426

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların 426rsquosı Belccedilika

574rsquouuml ise Tuumlrkiye doğumlulardan oluşmaktadır Tuumlrkiye doğumluların buumlyuumlk

bir boumlluumlmuuml evlenerek veya eş durumundan dolayı Belccedilikarsquoya gidenlerden

oluşmaktadır Eş durumundan dolayı aile birleşimi yoluyla Belccedilikarsquoya gidenler

genellikle 50 yaş uumlzerinde olan kadınlardan meydana gelmektedir Aile kurma

diğer bir ifadeyle evlenerek Belccedilikarsquoya gidenler ise daha ccedilok 20-45 yaş

aralığında yer almaktadır Belccedilika doğumluların oumlnemli bir boumlluumlmuuml ise bekacircr

kadınlardan oluşmaktadır

Araştırmaya katılmayı kabul eden kadınların eğitim durumları Tablo

4rsquodeki gibi bir dağılım goumlstermektedir

Tablo 4 Araştırma Grubunun Tuumlrkiyede veya Belccedilikada En Son Bitirdiği veya

Devam Etmekte Olduğu Eğitim Duumlzeyi

Eğitim Durumu Sayı Yuumlzde

Okur-yazar değil 20 87

Okur-yazar 11 48

Tuumlrkiyede İlkokul Mezunu 34 148

Tuumlrkiyede Ortaokul Mezunu 19 83

Tuumlrkiyede Lise Mezunu 19 83

Tuumlrkiyede Meslek Lisesi Mezunu 3 13

Tuumlrkiyede Yuumlksekokul Uumlniversite Mezunu 6 26

Belccedilikada Zorunlu Eğitime (Liseye) Devam Ediyor 8 35

Belccedilikada Zorunlu Eğitim (İlkokul Ortaokul ve

lise) Mezunu 21 91

Belccedilikada Meslek Okuluna (Liseye) Devam Ediyor 2 09

Belccedilikada Meslek Okulu (Ortaokul ve lise)

Mezunu 21 91

Belccedilikada Yuumlksekokul Uumlniversiteye Devam

Ediyor 44 19

Belccedilikada Yuumlksekokul Uumlniversite Mezunu 22 96

Toplam 230 100

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 140

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların eğitim durumlarının

yer aldığı Tablo 4rsquote okur-yazar olmadığını ifade edenler 87 okur-yazar

olduğunu belirtenler 48rsquodir Okur-yazar olmadığını veya okur-yazar

olduğunu ifade edenlerin buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml 1970-1980 yılları arasında aile

birleşimi veya evlilik kanalıyla giden kadınlardan oluşmaktadır Tuumlrkiyersquode

ilkokulu bitirdiğini belirtenler 148 ortaokulu bitirdiklerini soumlyleyenler 83

liseyi veya meslek lisesini bitirdiklerini ifade edenler 96 uumlniversiteyi

okuduklarını belirtenler ise 26rsquodır Tablodaki verilerden de anlaşıldığı uumlzere

Tuumlrkiyersquode uumlniversiteyi okuduklarını beyan edenlerin oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr Bu

durum Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya ccedileşitli nedenlerle (aile birleşimi veya evlenme)

gitmiş olan Tuumlrk kadınların meslek sahibi olup olmadıkları noktasında oumlnemli

ipuccedilları vermektedir Eğitimine Belccedilikarsquoda devam eden veya tamamlayan

kadınların dağılımına baktığımızda ise araştırma grubunun 35rsquoinin

Belccedilikada zorunlu eğitime (liseye) devam ettikleri 91rsquoinin Belccedilikada

zorunlu eğitim (ilkokul ortaokul ve lise) mezunu olduğu 09rsquounun Belccedilikada

meslek okuluna (liseye) devam ettiği 91rsquoinin Belccedilikada meslek okulu

(ortaokul ve lise) mezunu olduğu 19rsquounun Belccedilikada

yuumlksekokuluumlniversiteye devam ettiği 96rsquosının ise Belccedilikada

yuumlksekokuluumlniversite mezunu olduğu goumlruumllmektedir Araştırma grubunu

oluşturan kadınların 44rsquouuml liseye 19rsquou ise yuumlksekokul veya uumlniversiteye

devam etmektedir Yaptığımız goumlruumlşmeler goumlzlemler ve ccedilalışmanın verilerine

goumlre Belccedilika doğumlu Tuumlrk kadınlarının eğitim duumlzeyleri aile birleşimi veya

evlenerek Belccedilikarsquoya giden Tuumlrk kadınlarının eğitim duumlzeylerinden oldukccedila

yuumlksek goumlruumlnmektedir Bu durum onların iş yaşamında yer edinebilmelerinde

oumlnemli bir etken olarak ortaya ccedilıkmaktadır Eğitim seviyesine bağlı olarak sahip

olunan meslek ve bunun yanında yaşanılan yerin dilini bilmede iş bulma

imkacircnını artıran bir etken olarak ortaya ccedilıkmaktadır Yaşanılan yerin dilini

bilme noktasında ise eğitim yaşamının nerede suumlrduumlruumllduumlğuuml ve buna bağlı

olarak doğum yeri diğer bir ifade ile Belccedilikarsquoya geliş şekli oumln plana

ccedilıkmaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 141

Aşağıdaki tabloda (Tablo 5) araştırma grubunun Belccedilikarsquoya geliş şeklini

goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 5 Araştırma Grubunun Belccedilikarsquoya Geliş Şekline Goumlre Dağılımı

Belccedilikarsquoya Geliş Şekli Sayı Yuumlzde

Belccedilikada doğdum 97 422

Evlilik yoluyla geldim (Aile kurma) 80 348

Aile birleşimi yolu ile geldim 40 174

İşccedili olarak geldim 5 22

Turist olarak geldim 3 13

Eğitim goumlrmek amacıyla geldim 2 09

İltica yoluyla geldim 3 13

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların 422rsquosi Belccedilika

doğumludur Geriye kalanlar ccedileşitli nedenlerden dolayı Belccedilikarsquoya gelmişlerdir

Kadınların 348rsquoi evlilik yoluyla 174rsquouuml aile birleşimi kanalıyla 22rsquosi

işccedili olarak 13rsquouuml iltica yoluyla 13rsquouuml turist olarak 09rsquou ise eğitim

goumlrmek amacıyla Belccedilikarsquoya geldiklerini ifade etmişlerdir Araştırma

kapsamında yer alan Belccedilika doğumlu Tuumlrk kadınlarının yarıdan fazlası

ccedilalışmanın yapıldığı doumlnemde bekacircr ve oumlğrenim yaşamını suumlrduumlrenlerden

oluşmaktaydı Tuumlrkiye doğumlu kadınların ise neredeyse tamamına yakını evli

veya evlenip ayrılanlardan ya da eşi vefat etmiş olanlardan meydana

gelmekteydi Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınlardan evli olanların

evlenme şekillerinin yer aldığı dağılım Tablo 6rsquoda yer almaktadır

Tablo 6 Araştırma Grubunun Evlenme Şekline Goumlre Dağılımı

Evlenme Şekli Sayı Yuumlzde

Tanışarak 55 404

Goumlruumlcuuml usuluumlyle 81 596

Toplam 136 1000

Ccedilalışma kapsamında anket uygulanan kadınlardan 136rsquosı yani 591rsquoi

evlilerden oluşmaktadır Evli kadınların 404rsquouuml tanışarak evlendiklerini ifade

ederken 596rsquosı goumlruumlcuuml usuluumlyle evlendiklerini beyan etmişlerdir Araştırma

kapsamında evli olduklarını beyan edenlerin oumlnemli bir boumlluumlmuuml aile birleşimi

veya aile kurma yoluyla Belccedilikarsquoya gelen Tuumlrk kadınlarından oluşmaktadır

Evlenerek Tuumlrkiyersquoden gelmiş olanların Belccedilikarsquoda iş bulma ve ccedilalışma şansları

ccedilok duumlşuumlk duumlzeydedir Bu durumda olanların ccedilalışabilme durumları ancak

Tuumlrklerin ccedilalıştırdıkları iş yerlerinde veya evlenerek gelinen ailenin işlettiği iş

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 142

yerlerinde muumlmkuumln olabilmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrkler genellikle

kuumlccediluumlk ccedilapta iş yerleri ccedilalıştırmaktadırlar Bu iş yerlerinin işletmesi ve

ccedilalışanları ise buumlyuumlk oranda aile fertlerinden meydana gelmektedir İhtiyaccedil

hacirclinde ise akrabalar veya Tuumlrkler ccedilalıştırılmaktadır Belccedilikarsquoda Tuumlrklerin

işlettiği iş yerleri ccediloğunlukla kuafoumlr restoran kafe doumlnerci duumlkkacircnı fırın

bakkal market manav giyim ve mobilya uumlzerinedir Tuumlrkler tarafından işletilen

orta ve buumlyuumlk oumllccedilekli işletmelerin sayısı ise ccedilok az sayıdadır

Aile birleşimi veya aile kurma yoluyla Belccedilikarsquoya gelen Tuumlrk kadınları

hem Belccedilikarsquodaki sosyal haklardan yararlanma hem de iş yaşamında daha fazla

olanağa sahip olabilmek iccedilin Tuumlrk vatandaşlığının yanında Belccedilika

vatandaşlığını da (ccedilifte vatandaşlık) almayı tercih etmektedirler Aşağıdaki

tabloda (Tablo 7) araştırma kapsamında yer alan kadınların Belccedilika vatandaşlığı

durumlarını goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 7 Araştırma Grubunun Belccedilika Vatandaşı Olup

Olmamalarına Goumlre Dağılımları

Belccedilika Vatandaşlığı Sayı Yuumlzde

Belccedilika vatandaşıyım 166 722

Belccedilika vatandaşı değilim 64 278

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan Tuumlrk kadınlarının

vatandaşlık durumlarının yer aldığı Tablo 7rsquode oumlrneklemin 722rsquosinin Belccedilika

vatandaşlığının bulunduğu goumlruumllmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuumln Tuumlrk vatandaşlığının yanında Belccedilika vatandaşlığı da

bulunmaktadır Tuumlrkiye Cumhuriyeti Bruumlksel Buumlyuumlkelccedililiğinin verilerine goumlre

2007 sonu itibarıyla Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin 147192rsquosi Belccedilika

vatandaşlığına sahiptir Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin 784rsquouumlne

karşılık gelmektedir (Gelekccedili ve Koumlse 2009 ss 64-65) Yapmış olduğumuz

goumlruumlşmelerde Belccedilika vatandaşlığına sahip olmanın oumlzellikle 1980rsquoli ve 1990rsquolı

yıllarda iş yeri accedilma ve sosyal haklardan yararlanma noktasında buumlyuumlk faydalar

sağladığı ifade edilmiştir

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin işccedili olarak giden grubun bir boumlluumlmuuml de

dacirchil olmak uumlzere Belccedilikarsquonın ccedilalışma yaşamında iş bulmaları oumlzellikle kamu

sektoumlruumlnde bir işe girmeleri ccedilok oumlnemli zorluklar taşımaktadır Bu durumun

nedenlerinin başında yaşanılan yerin dilini bilmeme eğitim duumlzeyi meslek

durumu ve yaşanılan toplumdan kaynaklı oumln yargı ve ayrımcı yaklaşımlar

sayılabilir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının yaşadıkları uumllkenin sosyal iş

yaşamında yer edinebilmeleri işe girmeleri iş bulmaları orada yaşayan Tuumlrk

erkeklerine goumlre ccedilok daha zor olmaktadır Tablo 8rsquode araştırma kapsamında

anket uygulanan kadınların yaptıkları işe goumlre dağılımları yer almaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 143

Tablo 8 Araştırma Grubunun Yaptıkları İşe Goumlre Dağılımı

Yapılan İş Sayı Yuumlzde

Oumlzel bir firmada ccedilalışıyorum 39 170

Oumlğrenciyim 54 235

Ccedilalışmıyorum (işsizim) 51 222

Ev hanımıyım 64 278

Kendi iş yerimde ccedilalışıyorum 9 39

Bir devlet kurumunda ccedilalışıyorum 10 43

Emekliyim 3 13

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan kadınlara ne iş

yaptıklarına youmlnelik sorulan soruya verdikleri cevapların dağılımının yer aldığı

Tablo 8rsquode 278rsquoi ev hanımı olduklarını 235rsquoi oumlğrenci olduğunu 222rsquosi

ccedilalışmadığını işsiz olduğunu 17rsquosi oumlzel bir firmada ccedilalıştığını 43rsquouuml bir

devlet kurumunda ccedilalıştığını 39rsquou kendi iş yerinde ccedilalıştığını 13rsquouuml ise

emekli olduklarını ifade etmişlerdir Tablodaki verilere bakıldığında araştırma

grubunun 50rsquosinin ev hanımı veya ccedilalışmadığı işsiz olduğu goumlruumllmektedir

Araştırma kapsamında yer alan kadınların 235rsquoinin oumlğrenci olduğu goumlz oumlnuumlne

alındığında ise ev hanımı olanlar ile işsizlerin oranı yaklaşık 65 olmaktadır

Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln isteyerek

veya iş bulamaması nedeniyle Belccedilikarsquonın iş yaşamında yer alamadıklarını

goumlstermektedir Ccedilalıştığını ifade edenlerin ise oumlnemli bir boumlluumlmuuml oumlzel bir

firmada veya kendi iş yerinde ccedilalıştıklarını belirtmişlerdir Oumlzel bir firmada

ccedilalıştığını ifade edenlerin ise oumlnemli bir boumlluumlmuuml Belccedilikarsquoda yapmış olduğumuz

goumlruumlşmeler muumllakatlar ve goumlzlemlerle de tespit edildiği uumlzere Tuumlrklerin

ccedilalıştırdığı iş yerlerinde ccedilalışmaktadırlar

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 144

Tablo 9 Yapılan İş ve Doğum Yeri

Yapılan İş

Doğum Yeri Toplam

Tuumlrkiye Belccedilika

Kendi iş yerimde

ccedilalışıyorum

Sayı 6 3 9

Satır 667 333 1000

Suumltun 45 31 39

Toplam 26 13 39

Oumlzel bir firmada

ccedilalışıyorum

Sayı 15 24 39

Satır 385 615 1000

Suumltun 114 245 170

Toplam 65 104 170

Bir devlet kurumunda

ccedilalışıyorum

Sayı 3 7 10

Satır 300 700 1000

Suumltun 23 71 43

Toplam 13 30 43

Emekliyim

Sayı 3 0 3

Satır 1000 00 1000

Suumltun 23 00 13

Toplam 13 00 13

Ev hanımıyım

Sayı 59 5 64

Satır 922 78 1000

Suumltun 447 51 278

Toplam 257 22 278

Oumlğrenciyim

Sayı 9 45 54

Satır 167 833 1000

Suumltun 68 459 235

Toplam 39 196 235

Ccedilalışmıyorum

(işsizim)

Sayı 37 14 51

Satır 725 275 1000

Suumltun 280 143 222

Toplam 161 61 222

Toplam

Sayı 132 98 230

Satır 574 426 1000

Suumltun 1000 1000 1000

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 145

Doğum yeri ve yapılan iş arasındaki dağılımın yer aldığı Tablo 9rsquoda

Tuumlrkiye doğumlu olan kadınların kendi iccedillerindeki dağılıma bakıldığında Kendi

iş yerinde ccedilalıştığını ifade edenler 45 oumlzel bir firmada ccedilalıştığını belirtenler

114 bir devlet kurumunda ccedilalıştığını soumlyleyenler 23 ev hanımıyım

cevabını verenler 447 ccedilalışmadığını işsiz olduğunu ifade edenler 28

oumlğrenci olduğunu belirtenler ise 68rsquodir Belccedilika doğumlu olan kadınların

kendi iccedillerindeki dağılıma bakıldığında Kendi iş yerinde ccedilalıştığını ifade

edenler 31 oumlzel bir firmada ccedilalıştığını belirtenler 245 bir devlet

kurumunda ccedilalıştığını soumlyleyenler 71 ev hanımıyım cevabını verenler 51

ccedilalışmadığını işsiz olduğunu ifade edenler 143 oumlğrenci olduğunu belirtenler

ise 459rsquodur Adaptasyon ve kuumlltuumlrel ccedilatışma dışında aile birleşimi veya

evlilik yoluyla Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya gitmiş olan insanların karşılaştıkları

guumlccedilluumlkler cinsiyete goumlre değişebilmektedir (Timmerman 2008 s 132) Oumlrneğin

Tuumlrk aile yapısına goumlre evin geccedilimini sağlamada erkek daha oumln sırada

gelmektedir Bu durum ise erkeklerin ccedilalışmasını zorunlu kılmaktadır Ancak

Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya evlilik yolu ile yeni gelmiş olan erkekler iş bulma

konusunda ccedilok buumlyuumlk sorunlar yaşamaktadırlar Bu sorunların başında ise

gelinen uumllkenin dilinin yeterince veya hiccedil bilinmemesi yer almaktadır

Tuumlrkiyersquoden evlilik yoluyla gelen kadınlar iccedilerisinde de ccedilalışmak isteyenler

bulunmakla birlikte onların ccedilalışmaları zorunluluk gerektirmemektedir Diğer

yandan Tuumlrkiyersquoden evlilik yolu ile gelen kadınların bir kısmı kendi rollerini ev

hanımı olarak goumlrmelerinden dolayı ccedilalışmayı duumlşuumlnmemektedirler

(Timmerman 2008 s 133) Bu durumu Tablo 9rsquodaki veriler de

desteklemektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 146

Tablo 10 Araştırma Grubunun Şimdiye Kadar Yaşadığı veya Yaşamakta

Olduğu En Oumlnemli Sorun

Şimdiye Kadar Yaşanılan En Oumlnemli Sorun Sayı Yuumlzde

Dil sorunu 48 209

İşsizlik 39 170

Aile parccedilalanması 25 109

Eğitim sorunu 17 74

Aile bireyleri ile ilgili sorunlar 8 35

Kuumlltuumlr şoku 9 39

Kuşak ccedilatışması 10 43

Vize işlemleri ile ilgili sorunlar 1 13

Belccedilikalıların oumln yargıları ve ayrımcılık 20 87

Belccedilikalıların yabancı duumlşmanlığı 9 39

Uyuşturucu kullanımı 2 09

Sosyal guumlvenlik sorunları 2 09

Kumar oynama 1 04

Tuumlrklerin kendi aralarındaki

dayanışmaoumlrguumltlenme eksikliği 12 52

Cevapsız 25 109

Toplam 230 1000

Anket uygulanan kadınların şimdiye kadar yaşadıkları veya yaşamakta

oldukları en oumlnemli sorunun ne olduğuna ilişkin dağılımın yer aldığı Tablo

10rsquoda ilk sırada 209 ile dil sorununun yer aldığı goumlruumllmektedir Yaşanılan

yerin dilinin yeterince bilinmemesi guumlndelik yaşantıda eğitim yaşantısında ve iş

bulma suumlrecinde Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin temel sorunlarından birisidir

Yapmış olduğumuz tespitlere goumlre bu sorun Tuumlrkler arasında gittikccedile

azalmaktadır Ccediluumlnkuuml Belccedilikarsquoda doğup buumlyuumlyenlerin sayısındaki artış

Tuumlrkiyersquoden yapılan evlilikler ccedilerccedilevesinde gidenlerin sayısındaki duumlşuumlş ve yine

Tuumlrkiyersquoden evlenerek gidenlerin eğitim seviyelerindeki yuumlkselişler yaşanılan

uumllkenin diline dayalı sorunun gittikccedile azalmasına neden olmaktadır İkinci

sırada ise 17 ile işsizlik sorunu gelmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrkler

arasındaki işsizlik oranları Belccedilikalılar veya diğer goumlccedilmen gruplara oranla ccedilok

daha yuumlksek duumlzeydedir Oumlrneğin 2003 yılında Flaman Boumllgesindeki bazı

sektoumlrlerde yapılan incelemeler Tuumlrk nuumlfusunun iş pazarındaki yerinin ccedilok

duumlşuumlk duumlzeyde olduğunu goumlstermektedir Belccedilika Millicirc İstatistik Enstituumlsuuml

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 147

verilerine goumlre Belccedilikarsquodaki genel işsizlik oranı 8 Belccedilikalılar arasındaki

işsizlik oranı 7 Belccedilika vatandaşı olmayanlar arasında 15 Faslılar arasında

27 Tuumlrkler arasında ise 29rsquodur (Wets 2008 ss 91-92) Bu oranlar

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınları arasında ise ccedilok daha yuumlksek duumlzeydedir

Oumlrneğin Tablo 8rsquodeki veriler goumlz oumlnuumlne alındığında araştırma kapsamında yer

alan kadınlar arasında oumlğrenciler hariccedil tutulduğunda ev hanımı olanlar ile

işsizlerin toplam oranı yaklaşık 65 olmaktadır Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan

Tuumlrk kadınlarının oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln isteyerek veya iş bulamaması

nedeniyle Belccedilikarsquonın iş yaşamında yer alamadıklarını goumlstermektedir İşsizlik

sorununu 109 ile aile parccedilalanması 87rsquoile Belccedilikalıların oumln yargıları ve

ayrımcılığa youmlnelik tutumları 74 ile ise eğitim sorunu takip etmektedir Oumln

yargı ve ayrımcılık karşılaştırmasında ikisinin birbiri ile karıştırılmaması

gerekmektedir Oumln yargı subjektif hislere ayrımcılık ise accedilıkccedila veya oumlrtuumlk

olarak yapılan davranışlara goumlnderme yapmaktadır (Berry 1965 s 236)

Ccedilalışma suumlresince kendileriyle goumlruumlştuumlğuumlmuumlz kadınlar oumlzellikle iş

başvurularında oumln yargı ve ayrımcılıkla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir

Araştırma boyunca yapmış olduğumuz tespitlere goumlre Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk

kadınları Belccedilikarsquonın ccedilalışma hayatında yeterince yer edinememiş olmalarına

karşın oumlzellikle Belccedilikarsquoda doğup buumlyuumlyen Tuumlrk kadınları siyaset başta olmak

uumlzere birccedilok alanda bireysel başarılar elde etmişlerdir Buna en iyi oumlrnek

boumllgesel ve federal duumlzeyde birccedilok Tuumlrk kadınının son yıllarda milletvekili

seccedililmelerini goumlsterebiliriz Ccedilalışma suumlresince yapmış olduğumuz incelemelere

goumlzlemlere goumlre Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının ccedilalışma yaşamına

katılmalarına karşılaştıkları sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik olarak Belccedilikarsquoda

Tuumlrkler tarafından kurulan derneklerin oumlnemli goumlrevler uumlstlenmiş olduğunu

soumlyleyebilirim Oumlzellikle Tuumlrklerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde Bruumlksel

başta olmak uumlzere Tuumlrkler tarafından kurulan dernekler Tuumlrk toplumunun

ihtiyaccedilları ccedilerccedilevesinde ccedileşitlenmektedir Bu dernekler iccedilerisinde yardımlaşma

ve dayanışma dernekleri ile kadınlara youmlnelik dernekler sayıca daha ccedilok olup

oumlnemli işlevleri yerine getirmektedirler

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 148

Kaynakccedila

Akguumlnduumlz A (2007) Labour Migration from Turkey to Western Europe 1960-1974

A Multidisciplinary Analysis Amsterdam Amsterdam University Pres

Berry B (1965) Race and Ethnic Relations Boston Houghton Mifflin Company

Castels S ve Miller M J (2008) Goumlccediller Ccedilağı Modern Duumlnyada Uluslararası Goumlccedil

Hareketleri İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yayınları

Gelekccedili C ve Koumlse A (2009) Misafir İşccedililikten Etnik Azınlığa Belccedilikarsquodaki Tuumlrkler

Ankara Phoenix Yayınları

Lesthaeghe R (2000) Transnational Islamic Communities in a Multilingual Secular

Society Communities and Generations Turkish and Moroccan Populations in

Belgium R Lesthaeghe (Ed) Belgium VUB press 1-57

Şen F ve Koray S (1993) Tuumlrkiyersquoden Avrupa Topluluğursquona Goumlccedil Hareketleri

Ankara Elit Yayın

Timmerman C (2008) Gender Dynamics in the Context of Turkish Marriage

Migration The Case of Belgium Turkish Immigrants in the European Union

Determinants of Immigration and Integration R Erzan K Kirişci (Ed)

London and New York Routledge 121-139

Wets J (2008) The Turkish Community in Austria and Belgium The Challenge of

Integration Turkish Immigrants in the European Union Determinants of

Immigration and Integration R Erzan K Kirişci (Eds) London and New

York Routledge 81-96

Yalccedilın C (2004) Goumlccedil Sosyolojisi Ankara Anı Yayıncılık

Yurtdışı Goumlccedil Hareketleri ve Vatandaş Sorunları (1973) Dışişleri Bakanlığı Ekonomik

ve Sosyal İşler Genel Muumlduumlrluumlğuuml Ankara

(httpwwwbelgiumbeen) 10022010

(httpwwwstatbelfgovbe) 10022010

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 149-166

BİR METAFOR VEYA GERCcedilEKLİK OLARAK ldquoİSLAM ROumlNESANSIrdquo

Selda GUumlNER

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı İslam medeniyetinin oluşum ve gelişim tarihinde

oumlnemli bir rol oynayan sekizinci ve on birinci yuumlzyıllar arasında İslam

duumlnyasındaki kuumlltuumlrel gelişmelerin bir İslam Roumlnesansı kavramıyla accedilıklanıp

accedilıklanamayacağını bunun yanı sıra İslam tarihine ait olay ve olguların

adlandırılmasında ya da tanımlanmasında Avruparsquoda kullanılan kavramların ne

derece birbirleriyle oumlrtuumlştuumlğuumlnuuml tartışmaktır Avrupa duumlnyasına ait dinicirc kuumlltuumlrel

ve siyasi kavramların ldquoDoğurdquoya ilişkin olgu ve suumlreccedilleri accedilıklamada kullanılması

oldukccedila yaygındır Bu ccedilalışmanın kaleme alınmasında oryantalist Mezrsquoin

Onuncu Yuumlzyılda İslam Medeniyeti İslamrsquoın Roumlnesansı isimli kitabının oumlnemli

bir roluuml olmuştur Kitabında Mez onuncu yuumlzyılda İslam duumlnyasındaki

entelektuumlel-kuumlltuumlrel hayatı Avrupa tarihinin belli bir doumlnemi iccedilin ve oumlzellikle

kuumlltuumlrel gelişmeleri adlandırmak iccedilin kullanılan roumlnesans kavramıyla

tanımlamaktadır Ancak Mez daha sonra bu kavramın onuncu yuumlzyıl İslam

duumlnyasını accedilıklamakta yeterli olmadığı kanısına varmış ve kitabının oumln soumlzuumlnde

de belirtildiği gibi roumlnesans kavramı kitap boyunca anlatılmaya ccedilalışılan konu

ile birebir oumlrtuumlşmemesine rağmen yazarın bu kavramın yerine daha uygun bir

başlık bulamadığı oumlne suumlruumllmuumlştuumlr Bu durumda İslam Roumlnesansı kavramı bir

problematik olarak ortaya ccedilıkmaktadır Dolayısıyla bu ccedilalışmada İslam tarihinin

bahsi geccedilen yuumlzyılları roumlnesans kavramıyla değil yeni bir medeniyetin

ldquoteşekkuumllrdquouumlyle accedilıklanacaktır

Anahtar kelimeler İslam Roumlnesans medeniyet kavram tercuumlme

faaliyetleri Arap Hellen Suumlryani

ldquoIslamic Renaissancerdquo as a Metaphor andor Reality

Abstract

The aim of this study is to discuss whether the cultural developments in

the Islamic world that played an important role in the formation and

development history in between the eighth and eleventh centuries of Islamic

civilization can be explained with the concept of Islamic Renaissance or not and

also to discuss the degree of overlap among the concepts used in Europe in

giving names or describing events belonging to the history of Islam The use of

religious cultural and political concepts belonging to Europe in the explanations

of phenomena and processes related to the east is a well-known tendency The

motivation behind writing this article mostly comes from the book called the

Renaissance of Islam written by Mez who is interested in oriental studies In his

book Mez defines the intellectual and cultural life of Islam in the tenth century

with the concept of renaissance a term used for a period of time in the history of

Europe to name especially cultural developments However Mez has later

decided that this concept is not sufficient enough to explain the tenth century

Islam world and he stated in the preface of his book that although the concept

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 150

renaissance had not been completely overlapped with the subject argued

throughout the book he could not find any other concept more suitable than that

Here the concept of Islamic Renaissance seems to be a problematic issue As a

result in this study the eighth and the eleventh centuries of the history of Islam

are going to be explained with the concept of ldquoformationrdquo of a new civilization

rather than with the concept of renaissance

Key words Islam Renaissance civilization concepts translation

activities Arab Assyrians

Roumlnesans ve İslami Muumltekabilleri

Avruparsquoda Roumlnesans XIV yuumlzyıl ile XVII yuumlzyılın başlarına kadar

etkili olan yeniliğin edebiyat sanat ve mimari gibi kuumlltuumlrel branşlarda antik

(bilhassa Grek ve Roma) geleneklere atıfla kurulması ve kendini tanımlamasını

iccedileren karmaşık suumlreccediller iccedilin kullanılır Roumlnesans kavram olarak yeniden

kurmak yeniden doğuş canlandırma ve onarım gibi anlamları ifade eder (Batur

1988 ss 19-21 Faure 1995 ss 7-8 Mez 2000 ss 7-8) Tarihicirc accedilıdan ise o

Orta Zamanlar ruhundan tedricen azade olmayı ve Kartezyen Ccedilağrsquoın gerisindeki

ccedilok youmlnluuml mirası niteler

İslam tarihine bakıldığında ise buguumln uumlccedil tarz roumlnesans kavramıyla

karşılaşmak muumlmkuumlnduumlr Bu uumlccedil tarz İslam Roumlnesansı kavramı işaret ettikleri

doumlnem ve taşıdıkları manalar accedilısından farklılıklar goumlstermektedirler İlkin

XIX yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren başlayıp XX yuumlzyıl boyunca devam

eden dinicirc tarz Batı egemenliğine karşı yuumlruumltuumllen ve bir accedilıdan tepki doumlnemi

olarak adlandırılan bu suumlreccedil İslam Roumlnesansı kavramıyla accedilıklanabilir (Nasr

1980 ss 37-38 Hourani 1994 ss 124-128 1997 s 463) Bu Batırsquoya karşı

soumlmuumlrge karşıtı ve milliyetccedili iccedile karşı huumlkuumlmdarların mutlak otoritesinin

sınırlandırılmasını talep ederek meşrutiyetccedili ve dinen ıslahccedilı-ihyacı bir

karaktere sahipti

İkinci bir İslam Roumlnesansı XV ve XVI yuumlzyıllarda birisi Orta

Avruparsquoya kadar genişlemiş ama genel olarak İslam duumlnyasına egemen iki

merkeziyetccedili guumlcuumln Osmanlı İmparatorluğu ve Safevilerin hacirckimiyetleri

doumlnemine tekabuumll eder Bu doumlnemde yaşanan İslam Roumlnesansını ise daha ccedilok

sanat edebiyat ve mimari gibi alanlarda goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu yuumlzyıllarda

İslam Roumlnesansı kavramının ideolojik bir kimliğe sahip olduğu soumlylenemez

ccediluumlnkuuml mutlak huumlkuumlmdarların egemen olduğu bu zaman diliminde İslam duumlnyası

kendi değerleriyle uyum iccedilinde Batı karşısında en guumlccedilluuml olduğu doumlnemleri

yaşamaktadır ve bunu doumlnemin sanatsal edebicirc ve mimari uumlruumlnlerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (Hodgson 1993 ss 4-5 2001 s 200) XV ve XVI yuumlzyıl

Avruparsquosında roumlnesans en oumlnemli ve baskın oumlzelliklerinin zirvesindeydi

bireycilik ve kapitalizm Avruparsquoda yaşanan roumlnesansın tanımlayıcı bu iki

unsurunu bu yuumlzyıllarda İslam coğrafyasında goumlrmek ise ccedilok muumlmkuumln değildir

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 151

İslam Roumlnesansının uumlccediluumlncuuml ve aynı zamanda bu ccedilalışmanın konusu olan

periyod İslami uyanışın VIII - X yuumlzyıllarını kapsar Bu noktada belirtilmesi

gereken oumlnemli bir husus ise bu doumlnemin roumlnesans kavramının taşıdığı anlamla

ne kadar oumlrtuumlştuumlğuumlduumlr Başka bir ifadeyle VIII ve XI yuumlzyıllar İslam

duumlnyasında bir yeniden doğuş goumlruumllebilmekte midir ya da bu yuumlzyıllar

iccedilerisinde İslam duumlnyasında yaşanan kuumlltuumlrel-entelektuumlel hareketliliği anlatmak

iccedilin başka bir kavram mı kullanılmalıdır

Roumlnesans bu bağlamda sadece bidatların goumllgelediği saf İslami nassların

toplumsal pratikte yeniden ve canlı bir surette hatırlanmasına atıfta bulunur

Roumlnesans boumlylelikle İslami dilde tecdid ve ihyarsquoya1 tekabuumll eder ve saf İslami

mesajın etrafında oluşan israiliyattan hurafelerden kurtulma cehdini ifade eder

(Nasr 1980 s40) Bu durumda İslami Roumlnesans sadece tarihe asrısaadetrsquoe

işaret etmez ayrıca asra saadet veren dinicirc anlayışı da idealleştirir ve onu gerccedilek

muumlminliğin duumlsturuna doumlnuumlştuumlruumlr Ancak bu yorum VIII ve XI yuumlzyıllara

uygulandığı takdirde sekizinci asır oumlncesinde İslami inancı karanlık bir

ortaccedilağa maruz kaldığı fikrini de kabul etmek gerekir Oysa bu yuumlzyıllar zaten

İslam medeniyetinin doğuş ya da teşekkuumll doumlnemleridir Diğer taraftan eğer

VIII ve XI yuumlzyıllar İslam medeniyetinin doğuş ve teşekkuumll zamanları ise

neden Hamilton Gibb Andre Miguel ve Claude Cahen bu doumlnem iccedilin bir İslam

Roumlnesansından bahsetmektedirler (Gibb 1991 s 33 Miguel 1991 s 216

Cahen 1990 s 111)

Bu soruya iki tuumlrluuml cevap verilebilir Bunlardan ilki İslamrsquoın kendine

dinler tarihi iccedilinde verdiği statuumlye ilişkindir İslam bu vadide kendisinden oumlnce

gelen Kitabicirc Dinlerin bir devamı ve bilhassa son halkası olmak iddiasındadır

İslam dininin Arap yarımadası dışında yayıldığı ilk coğrafya VII yuumlzyıldan

itibaren İslam Peygamberinin yeniden tebliğ etmeye başladığı şeriatla daha

oumlnceki peygamberler aracılığıyla tanışmıştı Bu noktada İslam bir din olarak

kendisinden oumlnce gelen ve yine peygamberler aracılığıyla iletilmiş dinicirc

mesajların son bir kez yeniden canlandırılmasıydı Sonuccedilta o kendisinden oumlnce

gelen tek tanrılı dinleri ve onların kitapları ile peygamberlerini reddetmiyor

yeni bir peygamber ve kitapla yeniliyordu Bu accedilıklamadan hareketle bir İslam

Roumlnesansı kavramından bahsedilebilir Zira kendinden oumlnce tebliğ edilen dogma

etrafında oumlruumlluuml duumlnyanın geleneklerini ldquoyenidenrdquo ldquoyeni bir terkiplerdquo ortaya

koyuyor

Bu soruya verilebilecek ikinci cevap ise roumlnesans kavramının tam

olarak Avrupa coğrafyasında kabul goumlrduumlğuuml anlam ile bağlantılıdır Daha oumlnce

de belirtildiği gibi Avrupa Roumlnesansırsquonda antikiteyle yeniden temas

belirleyiciydi İslami idrakin Grek uumlstadlardan ccedileviriler yoluyla bir kanal

1 İslamrsquoda ihya ve tecdicircd hareketleriyle ilgili olarak bk Thomson 1937 ss 60-61

Levtzion 1987 Al-Azmeh 2003 Rahman 2006 ss 17-19

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 152

oluşturmasında benzer bir durum soumlz konusudur Cahenrsquoin de belirttiği gibi

VIII yuumlzyıldan XI yuumlzyıl başlarına kadar İslam medeniyetine aktarma yolunda

ccedilabalar vardı Oumlzellikle Grek bilim ve felsefesinin Muumlsluumlmanlarca

keşfedilmesinden bahsedilebilir (1990 s 111) Gibb ise oumlzellikle sanat ve

mimaride İslam oumlncesi Hellenistik Suriye ve İran sanatlarının gerekli

adaptasyonlarla yeni bir İslam sanatı yaratmak iccedilin yeniden canlandığı geliştiği

ve iccedil iccedile geccediltiğinden bahsetmiştir (1991 ss 33-34) Bununla birlikte Gibb

suumlreci tanımlamada İslam Roumlnesansının zayıf bir kavramsallaştırma olduğuna

da işaret eder Onun nazarında bu kavram esasen Suumlnni kurumlaşmanın siyasi

idare ile kurduğu ilişkiden beslenen bir şehir medeniyetini yansıtmaktadır

(1991 s 34) Zenginliğin ve entellektuumlel faaliyetlerin kendilerinde

yoğunlaşmaları sayesinde şehirlerin ekonomik gelişim goumlstermeleri de bu

durumu tamamlayıcı niteliktedir Diğer taraftan Gibbrsquoin kabul ettiği kadarıyla

İslam Roumlnesansı tuumlm entelektuumlel başarılara rağmen yuumlzeyde kalmış ne İslami

hareketin derinliklerine ne de sosyal oumlrguumltlerine koumlk salmıştır Dolayısıyla onun

kastettiği İslam Roumlnesansı şehir elitleriyle sınırlı bir alana sahiptir Diğer

taraftan Gibbrsquoe nazaran Andre Miquel ise İslam Roumlnesansı yerine İlmicirc

Roumlnesansı tercih etmiştir Zira Abbasi Hilafeti ilim ve hikmet sahiplerine hatırı

sayılır bir teşvik sağlamıştır Teşvik ve entelektuumlel canlılık ilimde roumlnesans

devrini belirleyen unsurlar olmuştur (Miquel 1991 s 216)

Bunların yanısıra İslam Roumlnesansı kavramında muumlndemiccedil Antik

mirasın Muumlsluumlman keşfi ve Avruparsquoya Arapccedila vasıtasıyla aktarımı Avruparsquoda

Roumlnesansrsquoın ilk basamağı olarak değerlendirilebilir Ayrıca Avrupa duumlnyasına

Orta Ccedilağ boyunca unuttuğu Antik Roma ve Yunan kuumlltuumlruumlnuuml aktaran İslam

duumlnyası olmuştur bunda ise İspanya kanalı ile etkili olan İslam duumlşuumlnuumlrleri ve

Haccedillı seferleri oumlnemli bir rol oynamıştır (Thomson 1937 ss 51-52 Puig 2001

ss 15-39) Kadim imparatorlukların (Bizans ve Sasani) Muumlsluumlman varisleri

İslami bir yorumla bu kaynaklara yaklaşmış ve Avruparsquodan daha oumlnce bu suumlreci

yaşamıştır Ancak her iki uygarlık kuumlresi -İslam ve Batı- antik mirası paylaşmak

gibi ortak bir oumlzelliğe sahip olsalar bile bu mirasın her iki kuumlredeki statuumlsuuml

zamanla değişmiştir Başka bir ifadeyle Batı tefekkuumlruumlnuumln Roumlnesans sonrası (ve

hatta roumlnesansın geccedil safhalarının) iccedil macerası salt Aristorsquoya sadakatle onun

tekrarıyla accedilıklanamaz Oysa İslam medreselerinde 19 yuumlzyıla değin hace-i

evvelrsquoin bariz egemenliği vardı

Uumlzerinde duumlşuumlnuumllmesi gereken diğer bir husus ise Muumlsluumlmanların ilk

olarak hacirckimiyetlerini kurdukları eski Roma İmparatorluğursquonun Doğu Akdeniz

coğrafyasında mevcut Antik kuumlltuumlrel unsurları İslam medeniyetine katarak

yorumlamalarının Antik Yunan ve Roma mirasının yeniden doğuşu olarak

kabul edilip edilemeyeceğidir Bunun iccedilin oumlncelikli olarak Muumlsluumlman Arapların

Arap yarımadası dışına ccedilıkıp VIII yuumlzyılın sonlarına kadar meydana getirdikleri

siyasi oumlrguumltlenmenin yanı sıra ele geccedilirdikleri boumllgelerin yerli halklarıyla

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 153

ilişkileri ve onların kuumlltuumlrleriyle tanışmaları ayrıca sistemli olarak bu kuumlltuumlrel

unsurların İslam medeniyetine kazandırılma yollarını accedilıklamak gerekmektedir

Bu yollardan VII ve VIII yuumlzyıllarda meydana gelen fetihler yeni dinin

taşıyıcıları iccedilin Bizans ve Sasani kuumlltuumlr alanını sadece istila edilecek bir daruumlrsquol-

harb olmaktan ccedilıkarıp kadim bir kuumlltuumlrel mirasla karşı karşıya getirdi

Fetihler ve İslam Kuumlltuumlruuml

Kuumlltuumlrel hareketlerin hiccedilbiri kapalı bir ortam iccedilinde kendi kendisine

oluşmamış aksine ccedileşitli dış temaslar yoluyla kendisinden oumlnceki

medeniyetlerin uumlzerinde yuumlkselmiştir Bu temaslar savaşlar ticari muumlnasebetler

ya da goumlccediller gibi ccedileşitli şekillerde meydana gelmiştir Fetih hareketlerinin de

İslam medeniyetinin oluşumunda oynadığı rol bu noktada oumlnem taşımaktadır ve

William Thomsonrsquoın da belirttiği gibi İslam tarihe ccediloumlkmekte olan duumlnyada bir

fetih dini olarak girdi (1937 s 53) Muumlsluumlmanların Araplar iccedilin Antik Yunan ve

Roma mirasıyla tanışma yollarından ilki yarımadanın dışına youmlnelerek farklı

kuumlltuumlrel iccedilerik ve rituumlelleri barındıran Bizans ve Sasani egemenlik alanlarını

fetih yoluyla ele geccedilirmeleriyledir

Dinicirc sosyo-ekonomik ve demografik birccedilok etkenle accedilıklansa da2

Araplar fetihlerle yarımadanın dışına ccedilıktıkları anda kendilerini farklı

insanlardan muumlrekkep geniş bir coğrafyada buldular X yuumlzyıla gelindiğinde

İslam fetihleri yoluyla Hindistan ve Ccedilin sınırından İspanyarsquoya kadar uzanan

geniş bir alanın İslam ccedilatısı altında birleştiği goumlruumlluumlr Başlangıccedilta askericirc ve

siyasi bir guumlccedille daha sonra dil ve inanccedillarıyla Araplar kuumlltuumlrleri bir ldquocemiyetrdquo

hacirclinde birleştirmeyi başardılar İslam iki geniş iktisadi alanın birleştiricisi

durumundaydı Akdeniz ve Hint Okyanusu (Lombart 1983 s 20 Hodgson

1993 s 177 Lewis 2000 s 88) Bu iki alanın eski medeniyetlerin doğuş

yerleri olduğu unutulmamalıdır Hellenistik doumlnemde birleşen fakat daha sonra

Roma ndash Bizans ve Sasani olmak uumlzere iki rakip duumlnya şeklinde birbirinden

uzaklaşan bu sahalar İslam fetihleriyle yeniden bir araya geliyordu ve bu sayede

yeniden guumlccedilluuml bir ekonomik alan doğmuş oluyordu Tuumlccarların zanaatkacircrların

bilginlerin ve hacıların bu iki boumllge arasında gidip gelmeleri aynı zamanda

fikirlerin hayat tarzlarının ve bilginin alışverişini kolaylaştırmıştı Bu geniş

etkileşim alanında guumlccedilluuml youmlneticilerin buumlyuumlk şehirlerin mesafe ve hacmi

buumlyuumlyen ticaretin ve kırsal boumllgelerin birbirlerinin varlık koşullarını koruyarak

gelişmeleri muumlmkuumln oldu (Lombard 1983 ss 21-22 Hourani 1994 ss 69-74)

Bizans ve Sasani topraklarındaki ilk Muumlsluumlman fatihlerin nuumlfus

bakımından az oluşu ele geccedilirdikleri yerlerde otantik mahallicirc farklılıkların

devamını sağlamıştır Bu her şeyi kuşatan tek biccedilimli İslami bir tarzın

2 İlk doumlnem Arap fetih hareketleriyle ilgili olarak bk Crone 1980 Donner 1981

Mantran 1981 Lombard 1983 s 14 Hourani 1994 s 45 Kaegi 2000 Lewis 2000

ss 7186 Lapidus 2002 ss 77-78

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 154

egemenliğini azaltmış ve Arap idaresindeki yeni toplumu yerel geleneklerin pek

ccedilok tarafını kabul etmeye sevk eden kozmopolit bir yapıya doumlnuumlştuumlrmuumlştuumlr

(Grunebaum 1997 s 17)

Fetihler ve İslam topraklarının genişlemesi sebebiyle Emevicirc

halifelerinin temel endişesinin siyasi idarenin devamlılığını sağlamak olduğu

bilinmektedir Diğer taraftan Emevicirc hacirckimiyeti doumlneminde Muumlsluumlman

fatihlerin genel olarak toplumsal duumlzen sanat ve fikir alanlarında tam anlamıyla

gelişmiş bir kuumlltuumlrel yapıyla temas ettikleri accedilıktır Başkentlerinin Şam yani

Bizans egemenlik alanı olması dolayısıyla Yunan ve Roma tesiri onlar iccedilin en

yakın olanıydı fakat aynı zamanda onlarla sıkı temas hacirclinde bulunan kuvvetli

bir İran unsuru da vardı (OrsquoLeary 1971 s 50) Bu nedenle Muumlsluumlman Araplar

ele geccedilirdikleri yerlerde youmlnetici kadroların dağılmasına hemen izin

vermemişlerdi3

Muumlsluumlmanlar zamanla eski acircdet ve geleneklerin oumlzellikle Yunan

koumlkenli olanların yerine kendi dillerini yani Arapccedilayı kullanarak İslam ve Arap

geleneklerini yerleştirmeyi başardı Ancak vurgulamak gerekir ki bu

gelişmenin oumlncesinde Arap idaresi mevcut acircdetleri tamamıyla atmak yerine

seleflerininkiyle birleştirdi (Miguel 1991 s 92) Boumlylece yerli halkın

Muumlsluumlman youmlneticilerinin varlığına rağmen kendi dil ve kuumlltuumlrlerini

koruyabildikleri de goumlruumllmekteydi

İlk doumlnem fetihlerinin oumlnemli bir oumlzelliği ise Muumlsluumlman youmlneticilerin

kentlere doğru youmlnelmeleridir dolayısıyla İslamrsquoı bir medeniyet oluşumuna

goumltuumlren gelişmelerin odak noktalarını eski-yeni uyarlanmış kurulmuş kent

merkezlerine taşımalarıydı Medeniyet medinersquoden kentten hareketle

tanımlanmıştı Grunebaumrsquoun da belirttiği gibi İslam başlangıcından beri sahip

olduğu ccedilekim merkezleri accedilısından kente dayalı bir gelişmeye sahip olmuştur

(Grunebaum 1997 s 44 Michan 1997 ss 14-15)

Muumlsluumlman fatihlerin şehirle ilişkilerinde uumlccedil tarz etkili olmuştur Hilacirclin

goumllgesine giren antik kentler (Şam ve Halep gibi) İslam devletinin geniş idari-

ticari şebekelerinin bir parccedilası hacircline getirilirken geleneksel doku korunmuştur

Ccediloumll kenarındaki bazı kuumlccediluumlk yerleşimlerin goumlccedil ve iskacircn yoluyla kente

doumlnuumlşmeleri de soumlz konusuydu ( Basra Kufe Bağdat gibi) (Cahen 1997 s 62

Miguel 1991 s 102) Uumlccediluumlncuuml olarak boumllgenin yeni efendileri yeni şehirler

kurma yoluna gitmişlerdi Fustat ve Kayravan gibi şehirler garnizon şehirleriydi

ve İslam devletinin guumlvenlik ihtiyacına cevap veriyorlardı Bununla birlikte bu

3 Grunebaum bu suumlreci accedilıklarken Arapların karmaşık bir yabancı alt yapının uumlzerine

dağınık bir biccedilimde konmuş bir azınlık oldukları ibaresini kullanır ve ayrıca kimliklerini

youmlnetici ve hakim bir sınıf olarak suumlrduumlrmede istekli olmaları suretiyle hakimiyetleri

altlarındaki halktan ayrı durmaya gayret ettiklerini belirtir bk 1997 s 18

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 155

tarz şehirler kısa zamanda birer ccedilekim merkezi ve kalabalık nuumlfuslu yerleşim

alanları olacaklardı4

Aslında İslam tarihinin bir medeniyet tarihine de doumlnuumlşmesini

sağlayacak personel şehir oumlrguumltlerinin kuruluşunda ve işleyişinde saklı

bulunuyordu (Lombard 1983 s 122 Cahen 1990 s 62) İslamrsquoın gelişiyle

birlikte şehirlerde farklı koumlkenlerden gelen unsurların birbirleriyle iccedil iccedile

geccedilmesi yeni bir hayat tarzının teşekkuumlluumlne yol accedilmıştı Gerccedilekte Araplar ve

eski nuumlfusun hızlı bir şekilde ilişkiye girebildiği mekacircn şehirlerdi Diğer yandan

bu ilişki dinicirc farklılığın esas olduğu bir hiyerarşiyi de barındırmıyor değildi

İslamrsquoın ilk iki yuumlzyılında oldukccedila oumlnemli bir ldquoara gruprdquou temsil eden

mevalirsquonin durumu bilhassa dikkat ccedilekiciydi5

Mevali bir toplumsal sınıf olarak kısa zamanda yeni toplumsal yapının

her alanında oumlnemli bir unsur hacircline gelmiştir Teoride mevali Araplar ile eşit

haklara sahipti ancak uygulamada Araplar onlara karşı uumlstuumln bir tavır

sergiliyorlardı Bununla birlikte Arap ırkının uumlstuumlnluumlğuuml fikrinin sekteye uğradığı

yuumlzyıllarda İslam duumlşuumlncesi ve cemiyetinin şekillenmesi mevali arasında

olmuştur6 Bunun sebebi Muumlsluumlmanların yarımada dışına ccedilıkıp eski Bizans ve

Sasani topraklarını ele geccedilirdikleri doumlnemde fethe maruz kalan boumllgelerdeki

yerli halkın iccedilinde bulunduğu sosyal ve kuumlltuumlrel durumla accedilıklanabilir Bizans

Ortodoksisi nazarında heretik ilan edilip kovuşturmaya maruz kalanların her

şeye rağmen guumlccedilluuml şehir ekonomisi uzak mesafe ticareti Helenistik miras ve

Hristiyan teolojisinin değişik sentezlerinin hacirclacirc geccedilerli olduğu (Suriye Mısır

Nisibis gibi) ve daha da dikkat ccedilekici olan rakip Sasani topraklarına yerleştikleri

goumlruumllduuml Bunların bir kısmı eski ideolojik dağarcıklarıyla birlikte İslami

doumlnemin mevalisi oldular Mevali statuumlsuumlnde oumlzellikle şehir hayatı toplumsal

oumlrguumltlenmeler ticaret konularında da faaliyetlerini suumlrduumlrduumller Bu durum yeni

İslam toplumunda mevalinin neden belirleyici bir unsur olduğunu

accedilıklamaktadır

Daha oumlnce de belirtildiği gibi İslam şehri eski imparatorlukların şehir

yapılanması dikkate alındığında gittikccedile merkezileşen ve eskisine oranla

oumlzerkliğini kaybeden Antik şehrin bir devamı olarak teşekkuumll etti (Hodgson

2001 s 179 Cahen 1990 s 69) Antik uygarlıkların mirasını taşıyan Suriye

4 Fethedilen yerlerde yeni kurulan şehir yapılanmalarıyla ilgili olarak bk Mantran 1981

s 203 Lombard 1983 s 121 Hodgson 1993 ss 22-24 Cahen 1997 5 Mevali ismi azat edilen savaş esirleriyle Arap soyluların himayesi altına giren Arap

olmayan boumllgelerin sakinlerine veriliyordu Her iki durumda da Arap kavminden

olmayıp İslam akidesine iman etmek belirleyiciydi bk Cahen 1990 s 63 Yiğit 2004

ss 424-426 6 Cahen 1990 ss 63-64 Lewis 2000 s 83 Bu konuda oumlzellikle İbn-i Haldun ilimle

meşgul olanların buumlyuumlk ccediloğunluğunun mevaliden oumlzellikle de İran asıllı

Muumlsluumlmanlardan olmalarına dikkat ccedilekmektedir bk İbn-I Haldun 1991 ss 1307-1308

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 156

Mısır ve İran gibi yerlerde Bizans-Sasani doumlnemi ile İslam devirleri arasında

şehirlerin hayat tarzı iktisadi durumu ve sanatlar konusunda bir boşluk

meydana gelmemiştir Ayrıca genellikle Muumlsluumlman Arap askerlerinin

arkasından fethedilen boumllgelere sivil Arap nuumlfusun goumlccedil ettiği goumlruumllmektedir

(Barthold 1977 s 22 Lombard 1983 s 57) Bu durumda İslam şehir tipi Arap

gelenekleriyle yerel geleneklerin karışması sonucu meydana gelmiştir Bu

şehirlerde ticaret burjuvazisinin yuumlkselişi en belli başlı sosyo-ekonomik

unsurlardan biridir Ccediluumlnkuuml İslamrsquoın yayılması genellikle uzak mesafe ticaretinin

gerccedilekleştiği guumlzergacirchı takip etmiştir ve bu yollar boyunca iş yapan tuumlccarlar

aynı zamanda bir kuumlltuumlr taşıyıcısı roluuml oynamışlardır7 Oumlzellikle ticari ilişkiler

Muumlsluumlmanların Bizans ve İran medeniyetleriyle temasını sağlamıştır Muumlsluumlman

Araplar ilişki kurdukları yerli halkların daha doğrusu farklı kuumlltuumlrlerin bilim

felsefe ve sanatlarına bunların pratik sonuccedillarına kaccedilınılmaz olarak ilgi ve

merak duymaya başladılar Bu noktada onların ellerinde bulunan eserlerle

temasa geccedilmeleri gerekiyordu ve bu konuda kendilerine yardım edenler

oumlnceleri Muumlsluumlman olan İranlılar Muumlsluumlman huumlkuumlmdarların ve devlet

adamlarının hizmetinde bulunan Hristiyan gruplar oldular (Şeşen 1979 s 6) Boumlylece Muumlsluumlman Arapların fethettikleri yerlerin halklarını tanımaları yolunda

ikinci ve en oumlnemli aşamayı tercuumlme faaliyetlerinin oluşturduğu iddia edilebilir

Tercuumlmeler

Bir uumllkenin fetihlerle Daruumll İslacircmrsquoa dacirchil edilmesi ccediloğu kez o uumllkenin

sakinlerinin sahip oldukları kuumlltuumlrel farklılıklar manzumesinin de İslamrsquoa ithal

edilmesini de iccedilerdi Yerli halklar tedricen İslamrsquoı benimsediler ve fakat eski

acircdet ve kuumlltuumlrel goumlreneklerini de yeni inancın iccediline taşıdılar (Cahen 1990 s

111) Diğer yandan Muumlsluumlman Araplar yeni muumlminlerin muhtelif branşlarda

istihdam edilmelerinde geniş bir bedevi pragmatizmi sergilediler

Eski kuumlltuumlrler yalnızca yuumlksek duumlşuumlnce temsilcilerinin goumlruumlşlerini değil

popuumller inanccedil ve tasarımları da kapsıyordu Bu kuumllliyat geniş ccedilapta bir seccedilme

ayıklama ve oumlnemli metinlerin oumlzetlenmesi yoluyla ccedileviri işlemine konu edildi

Oumlte yandan Doğunun Hellen olmayan halkları İslamiyetrsquoin gelişinden oumlnce

zaten antikitenin oumlnemli eserlerini Suumlryanice ve Farsccedilaya ccedilevirmişlerdi şimdi

Arapccedila bu dilleri izlemekteydi

7 Bk Cahen 1990 s 70 Hodgson 2001 s 196 Ayrıca bu doumlnemde tuumlccar denilince

oumlzellikle kumaş alımı ve satımı yapan insanlar kastedilir Bu devrin oumlnemli kişilerinin

oumlzelliklerine bakıldığında genellikle Uzak Doğu Doğu Afrika veya İccedil Asyarsquoya doğru

ticaretle uğraşan zengin bulunduğu ortamda itibar goumlren ccediloğu zaman iyi eğitim

goumlrmuumlş kuumlltuumlrluuml kimseler oldukları goumlruumllmektedir Bunlar sultanlar ve vezirler gibi

sanatccedilı ve ilim adamlarını destekleyen onları himaye eden kısacası doumlneminin kuumlltuumlr

taşıyıcı konumundaki insanlardır (Bk Miguel 1991 s 195)

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 157

Muumltercimler başlangıccedilta doğrudan Yunanca metinler yerine onların

Suumlryanice ccedilevirilerini kullandılar ancak X yuumlzyıla gelindiğinde ccedileviri

youmlntemlerinin daha incelmesi ve dil yetisinin yuumlkselmesi uumlzerine doğrudan

Yunanca eserler uumlzerine ccedilalışmalar da başlamıştır (Cahen 1990 s 111 Corbin

2001 ss 50-51) Muumltercimler daha ccedilok gayrımuumlslimlerden veya İslamrsquoa geccedilen

Suumlryani Yakubi ve Kıptilerden oluşuyordu Diğer taraftan ccedileviriler antik

kuumlltuumlruumln her alanında aynı oumllccediluumlde yapılmamıştır Oumlrneğin Yunan edebiyatına

pek ilgi duyulmamış Arap ihtiyaccedil listesinin oumlncelikleri belirleyici olmuştur

(Cahen 1990 s 112 Lewis 1996 s 206) Bunlar oumlzellikle tıp felsefe ve

kimya gibi alanlardır

Bu ccedileviriler Arap tefekkuumlruumlnuumln kendi sesini bulmasında ve kendi

sentezini yaratmasında bir alt metin oluşturmuştur Ayrıca Muumlsluumlmanların

teoloji felsefe ve doğa bilimleri alanlarındaki kendi yolculuklarında Grek

mirasıyla tanışmaları kaccedilınılmazdı ve bu tanışma İslamrsquoın saf iman hacirclinden ve

bu imanın esaslarını koruyarak entelektuumlel bir sisteme doumlnuumlşme aşamasında

gerekli kavramsal araccedilları sağlamış oldu

Araplar VII yuumlzyılın ortalarından hemen oumlnce Arap yarımadasının

dışını fethe başladıklarında Hellenistik bilimin hacirclacirc canlı bir geleneği ile

karşılaştılar oumlzellikle İskenderiye Suriye Irak ve İranrsquoda birtakım okullar

bulunmaktaydı Bunlar iccedilinde İskenderiye Okulu ve Cundişapur en oumlnde

gelenleri idi Cundişapurrsquoda tıp ve dinicirc ilimler Nesturi Hristiyanlarca

oumlğretilmekte idi Dersler Yunan tıbbı ve felsefesini iccedileriyordu fakat oumlğretim dili

Suumlryaniceydi ve gerekli Yunanca kitaplar Suumlryaniceye tercuumlme edilmiştir (Watt

1998 s 226) İskenderiye VII yuumlzyılda Yunan felsefesi ve ilahiyatının

incelendiği oumlnemli bir merkezdi Yunanca 4 yuumlzyıldan beri Suriye İskenderiye

Edessa (Urfa) Nisibis (Nusaybin)rsquode ders olarak verilmekteydi (Fahri 2000 ss

25-26) Muumlsluumlmanların genellikle bu boumllgelerdeki oumlğretim merkezlerinde

gelişen faaliyetlere muumldahalede bulunmadığı youmlnuumlnde yaygın goumlruumlşler vardır

Oumlrneğin ilahiyat konusunda ccedilalışmalar Suriyersquonin kuzeyindeki Kınnesrin

Monofizit Manastırında VII yuumlzyıl boyunca da devam ettirilmişti8 Muumlsluumlman

fetihlerine maruz kalan bu coğrafyada Emeviler gibi bir Muumlsluumlman Arap

youmlnetici sınıfın iktidara gelişi Mısır ya da Suriyersquonin Irak ya da İranrsquoın

entelektuumlel hayatında ani bir kopuşa yol accedilmadığı sonucuna varılabilir

Her ne kadar başlangıccedilta tamamen faydaya dayalı tıp kimya astronomi

disiplinleriyle sınırlı olsa da ilgili metinlerin Arapccedilaya tercuumlme edilmesinde ilk

adımın Emevi Hanedanından Halid bin Yezidrsquoden (Ouml 704) geldiği

bilinmektedir Henuumlz Bağdatrsquota Nasturiler itibar kazanmadan oumlnce

Muumlsluumlmanlar İskenderiye Okulursquonun son temsilcileriyle ilişki kurarak Yahya

8 İlk İslam fetihleri doumlneminde Suriyersquodeki dinicirc merkezlerin durumuyla ilgili olarak bk

Fahri 2000 s 27 Orsquoleary 1971 s 38 Hourani 1994 ss 105-106

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 158

En-Nahvicircrsquonin (Jean Le Grammairien) oumlğrencileri Antik Yunan bilimine ait

eserleri Arapccedilaya tercuumlme etmişlerdir Muumlsluumlmanlar antik doumlneme ait bilim ve

felsefeyi ilk oumlnce Suumlryaniler aracılığıyla değil İskenderiye Okulursquonun son

temsilcileri vasıtasıyla oumlğrenmeye başlamışlardır Halid bin Yezid astronomi

tıp ve kimya alanlarında tercuumlmeler yapılması iccedilin uzmanların başkentte

toplanmalarını teşvik etmesine rağmen Emeviler doumlnemi boyunca (661ndash750)

ccedileviriler youmlnuumlnde buumlyuumlk ilerlemeler olmadığı da bilinmektedir9

İslam duumlnyasında tercuumlme faaliyetleri İslam acircleminde iktidar

değişikliğiyle Abbasi Devletirsquonin kurulmasıyla hızlanmıştır Tercuumlme

faaliyetlerinin bu devri iki safhada gelişme goumlsterir Başlangıccediltan Memunrsquoun

Abbasi tahtına geccediltiği yıla (813) kadarki birinci safhada ccedilok sayıda eser buumlyuumlk

oumllccediluumlde Hristiyanlar Yahudiler ve İslamrsquoa intisap etmiş muumlhtediler tarafından

Arapccedilaya kazandırılmıştır Oumlzellikle Halife Mansur (754-775)rsquoun başlattığı ilk

doumlnem ccedileviri ccedilalışmalarının bilhassa Aristo ve onun mantık uumlzerine yazdığı

eserlere yoğunlaştığı goumlruumlluumlr Mezkur tercuumlmelerin altında ccediloğu kez İbn-i

Mukaffarsquonın imzasına rastlanır10

Memun (813-833) ve ardıllarının idaresindeki ikinci safhada tercuumlme

faaliyeti esas itibarıyla 830rsquoda kurulan Beytrsquouumll Hikmersquonin ccedilatısı altında

yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Halife Mansur (oumll 775) ve İranlı Bermeki ailesinden gelen

vezirler doumlneminde ise Cundişapurrsquodaki Suumlryaniler ve Nesturiler ayrıca daha

sonra Hintliler bu tercuumlme faaliyetlerine katıldılar11

Bunlar sadece Yunanca

değil Farsccedila Hintccedile ve Koptccedila pek ccedilok eseri Arapccedilaya tercuumlme etmişlerdi

Arapccedilaya tercuumlme edilen eserler ise İskenderiyersquoden Cundişapurrsquoa yani Bizans

sınırlarından Hindistanrsquoa kadar genişleyen alandaki kuumltuumlphanelerden temin

ediliyordu (Barthold 1977 s 31 Uumllken 1997 ss 102-103)

9 Guumlnaltay Muumlsluumlmanların Emeviler doumlneminde Yahudi ve Nasturi filozoflarla ve

tıpccedilılarla kurdukları ilişkiler sonucunda Yahudilerin ve Nasturilerin bilim ve kuumlltuumlr

yoluyla itibar kazandıkları diğer taraftan Muumlsluumlmanlarda bilim ve felsefeye (ulucircm-ı

akliye) karşı bir ilginin uyanmasını sağladığını belirtir Bu doumlnemin oumlnde gelen

muumltercimleri arasında Rahip Marinos ve İskenderyeli Stephanos (Estefan) Ehrun El-

Kas (Ahron) Cassios (Gessios) ve Masercuisi (Maerceveyh) yer almaktadır Seşen

1979 Uumllken 1997 Fahri 2000 s 29 s 9 Guumlnaltay 2001 ss 61-62 10

Tercuumlme faaliyetleri konusunda Uumllken Abbasiler zamanında eski İran ve Hint

ilimlerinin naklinin Yunan ilimlerine dair tercuumlmelerden oumlnce başladığını savunur

Harun Reşid zamanında henuumlz Suumlryani tercuumlmanlarla yoğun bir temasa girilmediği

hacirclde Hintlilerin tanındığını belirtmektedir ancak daha sonra tercuumlme faaliyetinin

buumltuumln ağırlığı Batırsquoya yani Yunan medeniyetine ccedilevrilmeye başlanmıştır bk Orsquoleary

1971 s 78 Rahman 1997 ss 38-39 Uumllken 1997 s 109 Saruhan C 12 1999 ss

203-204 Lewis 2000 ss 183-184 Street 2007 s 277 11

Orsquoleary 1971 s 72 Mantran 1981 s 223 Goldziher 1993 s 104 Gardet 1997 s

123 Watt 1998 s 228 De Boer 2001 s 38

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 159

Harun Reşid doumlneminde (786-809) ise bir tercuumlme heyeti oluşturulmuş

ve heyetin başına da Yuhanna bin Maseveyh (oumll 857) getirilmişti Onun

doumlneminde muumltercimlerin ccediloğunun Suumlryani olduğu bilinmektedir Aslında daha

İslamiyetrsquoten oumlnce Suumlryanice bir felsefe ve kuumlltuumlr dili hacircline gelmiştir İslamrsquoın

ilk beş yuumlzyılı boyunca Suumlryanice Arapccedilanın yanında felsefe ve ilim dili olma

niteliğini korumuştur (Şeşen 1979 ss 11-12) Buumltuumln bu tercuumlme ccedilalışmalarının

oumlnemli bir parccedilası Arap dilinin kaynaklarını ccediloğaltmak ve bu dili ccedilağının buumltuumln

entelektuumlel hayatı iccedilin yeterli bir araccedil hacircline getirmekti Son tahlilde

tercuumlmelerle beslenen İslam-Arap kuumlltuumlruumlnde İslami olanla Yunani olanın

paylarını tayin etmek kolay değildir Ancak İslam kuumlltuumlruumlnuumln bir uygarlık

uumlretmesi salt mirasrsquola accedilıklanamaz Zira soumlz konusu olan kuumlltuumlrel etkileşim ise

bu İslamrsquoa değil sair kuumlltuumlrlere de teşmil edilen bir oumlzelliktir Oysa buradaki

tartışma bir kuumlltuumlruumln medeniyet uumlretme potansiyel ve imkacircnlarına dair bir

tartışmadır Bu accedilıdan İslamrsquoın devraldığı malzemeyi yeni bir medeniyette nasıl

kullandığının muumlzakeresi yapılmalıdır

İslam ve Uygarlık Suumlreci

İslam sair dinler gibi teolojiye ve ayrıca toplumsal tarihe accedilılan iki

youmlnluuml bir guumlzergacircha sahip olmuştur Teoloji İslamrsquoı din olarak incelerken

toplumsal tarih onu insanlık seruumlveninin bir parccedilası olarak muumltalaa etmek

durumundadır Toplumsal tarih (kutsal) metnin cemiyetin farklı kesimleri ve

farklı cemiyetler tarafından iccedilselleştirilme tarzlarına kurumlaşma duumlzeylerine

ve boumlylelikle teşekkuumll eden geleneğin uygarlık suumlrecinde tekabuumll ettiği

pozisyona bakmak durumundadır Bu makale İslamrsquoın tarihicirc pozisyonunu

ilahiyatını talileştirmeksizin uygarlık durumu iccedilinde goumlrmekte ve bu ccedilerccedilevede

İslamrsquoın kadim geleneklerle mirasla ilişkisini tartışmaktadır İslam siyasal

topluluğun kabile yerine devlet etrafında oumlrguumltlenmesi kent merkezli olmak

ticari şebekelerin guumlccedilluumlluumlğuuml avcı-toplayıcılığı tarımsal organizasyonun ikame

etmesi entelektuumlel ve artistik branşlarca temsilin sağlanması gibi uygarlık

unsurları İbn Haldunrsquoun ifadesiyle hadari oumlgeleri iccedileriyordu Bu oumlgelerin bir

kısmının antik mirastan devşirildiği accedilıktır Ancak antik unsurların

kopyalanmasının tek başına bir uygarlık alanı yaratmayacağı da aşikacircrdır Bu

durumda İslami bilinccedil ve idrakin ve onların muumlmessillerinin bizatihi fail oumlzne

statuumlsuumlne ccedilıkarılması gerekir Muumlsluumlman oumlzne İslami bilincin eseridir bilinccedil

esas itibarıyla iyiliğin ve koumltuumlluumlğuumln tayin edildiği kutsal metin ve peygamber

suumlnnetinin etrafında şekillenir Başka bir ifadeyle İslam uygarlığında uumlst-metin

İslamrsquodır antik mirasın da dacirchil olduğu alt metinler bu hakikat tarafından

doumlnuumlşuumlme yeniden inşaya tabi tutulur İslamrsquoın yayılış tarihi fethin

organizasyonunu politik birliğin sağlanmasını iccedilerdiği gibi varlığını değişik

katmanlar hacirclinde suumlrduumlren ve farklı etnik-dinicirc unsurlar tarafından taşınan antik

mirasın keşif ve tercuumlmesini de kapsadı İslamrsquoın politik birliğinin sağlanması

uğraşısı sırasında değişik kitlelere ve geleneklere mensup insanlar arasında

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 160

geniş bir etkileşim sahası meydana geldi ki bu klasik İslacircm medeniyetinin

teşekkuumll devri olarak da tanımlanabilir

Ccedilok ccedileşitli kadim unsurlardan oluşan topluluk siyasi ve kuumlltuumlrel

hacirckimiyetini tek ve geniş bir Muumlsluumlman cemaatine bırakmak durumundaydı

İran koumlkenli bir kuumlltuumlr veya Nesturi Suumlryani Monofizit Hristiyan acircdetlerinin

kacircmil temsilcileri zamanla azalmıştır Hepsinin hacirclihazır gelenekleri buumlyuumlk

oumllccediluumlde bir araya getirilip yeni oluşan İslam medeniyeti iccedilinde ccediloumlzuumlnduuml Bu suumlreccedil

iccedilerisinde bilhassa dinicirc doktrin veya edebicirc biccedilimler ve idealler seviyesinde

yitirilen şeylerin yeri ilk Muumlsluumlman toplumunda yeniden yapılanmış eski Arap

mirasıyla ve oumlzellikle de tek Tanrı inancına dayalı eski dinlerin bizzat İslam

tarafından yeniden duumlzenlenmesiyle getirilmiş bulunan kurallar ve idealler

dizgesi ile doldurulmuştur Ancak eski gelenekleri İslamileştirme ya da etkileme

suumlreci onları buumltuumlne katmak veya ıslah etmekten daha fazlasını gerccedilekleştirdi

Bu suumlrecin Hodgsonrsquoun da belirttiği gibi yaratıcı bir enerji ortaya ccedilıkardığı

kesindir12

Abbasiler doumlnemi kuumlltuumlrel accedilılımını bununla ifade etmek muumlmkuumln

olabilir

İslamrsquoı uygarlık suumlrecine dacirchil eden fikri saikler şoumlyle ifade edilebilir

İncelmiş mantık tekniklerinin yardımıyla gelişmiş fikricirc yapıları koumlkluuml şekilde

tanıma ve onlardan istifade etme akli ilimler iccedilin kaynak olarak

başvurulabilecek ccedileşitli metinlerin birikmesi kabul goumlrmuumlş ve oumlzuumlmlenmiş

geniş bir tecruumlbeler alanı ve genelde yuumlksek bir eğitim ve uzmanlaşma

seviyesidir (Von Grunebaum 1997 s 27) Bu uzmanlaşma belirli bir felsefi ya

da dinicirc konumun doğurduğu şartlar ve problemlerin farkına varılmasında accedilıkccedila

ortaya ccedilıkıyordu Antik Roma - Helenistik ccedilevreye girmenin başka bir sonucu

ise İslami esasların anlamını Muumlsluumlmanların tefekkuumlr konusu yapmaya

başlamalarıdır Bu muhtemelen Arap toplumunun sosyolojik doumlnuumlşuumlmuumlyle

bedevi oumlzelliklerin kent lehine kaybedilmesiyle paralel giden bir suumlreccedilti Salt

inanccedil konusu olan dinicirc veriler hakkında duumlşuumlnmek onları birbirleriyle

ilişkilendirip uyumlu bir sistem hacircline getirmek konusunda giderek artan bir iccedil

talep olmuştur (Von Grunebaum 1997 ss 27-28) Oumlzellikle Hristiyan ve

Muumlsluumlmanlar arasındaki diyaloglar Muumlsluumlman entelektuumlelleri tartışmalı

konuları ele alıp yeniden formuumlle etmeye sevk etmiştir Goumlstermektedir ki soumlz

konusu diyalog ndash Grekccedile Suumlryanice ve Farsccedilada ifadesini bulmuş ndash Helenistik

12

Hodgsonrsquoa goumlre koumlkenlerinin farklı olmasına rağmen İslam medeniyeti daha oumlnceki

medeniyetlerin basit bir sentezi değil fakat daha ccedilok bu elemanların her sahada

goumlruumllebilir bir şekilde İslami ve Arap potasında eritilerek yeni bir yaratma neticesinde

ortaya ccedilıkan oumlzguumln bir medeniyettir Aynı şekilde Lewis İslam medeniyetinin

Helenistik Roma malzemesinin bir parccedilası olduğunu ancak gerccedilekte İslamrsquoın en buumlyuumlk

guumlcuumlnuumln ise bu eski malzemeyi tamamıyla yeni bir şekilde takdim edebilmesi olduğunu

belirtir (Hodgson 1993 ss 182-183 Lewis 2000 s 182)

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 161

ve Antik kuumlltuumlr mirasının varlığı Muumlsluumlmanların nazarında bir değişim meydana

getirmiştir13

Helenizmrsquoden bazı oumlgeler İslacircmileşmiş kuumlltuumlruumln gelişiminde belli bir

ağırlığa sahip oldular fakat Yunan geleneğinin uumlstuumln olduğu tek alanın felsefe

olduğu genel olarak kabul edilir (Hodgson 1993 s 186) Fakat De Boer genel

olarak Suumlryani ve Arapların felsefeyi Yunanlıların son olarak bıraktıkları yerde

yani Aristorsquonun Yeni Eflatuncu bir accedilıklama yanında Eflatunrsquoun da eserlerinin

okunup izah edildiği bir zamanda devraldıklarını belirtir14

Felsefenin oumlzellikle Abbasi youmlnetimi doumlneminde kuumlltuumlr hayatında oumlnde

gelen bir rol oynar hacircle geldiği bilinmektedir fakat bunu başarmak iccedilin

felsefeciler kendilerine kendi gelenekleri ile baskın gelenek arasındaki

ayrışmaya rağmen sosyal kabul goumlrecekleri bir ortam bulmak durumundaydılar

(Hodgson 1993 s 388) Bunun iccedilin de İslam felsefesinin oumlnde gelenleri belirli

meslekleri tercih etmenin yanı sıra tek bir alanda değil pek ccedilok farklı alanda da

(tıp kimya astronomi edebiyat vb) faaliyette bulunmuşlardır

Daha oumlnce de belirtildiği gibi evrensellik oumlzelliği İslamrsquoa yenilikleri ve

farklılıkları buumlnyesinde barındırma imkacircnı vermişti Zira Arapccedila din ve

eğitimin ortak dili olarak ayrıca buumlyuumlk oumllccediluumlde ortak bir edebiyatın ve daha

oumlzelde dinin hukukun ve tam anlamıyla bilimlerin hizmetindeki ortak nesrin

dili olarak korunup geliştirilirken aynı zamanda bir boumllgenin geccedilmişten taşıdığı

kuumlltuumlr bilincinin hacirclacirc canlı olduğu yerlere de rastlamak muumlmkuumlnduuml (Von

Grunebaum 1997 s 32 Lewis 1996 s 193) İslam fikirlerin alışverişi iccedilin

ldquokozmopolitrdquo bir vasıta olarak Arapccedilayı oumln plana ccedilıkarmış ve Suumlryaniceye daha

oumlnceden ccedilevrilmeye başlanmış malzemenin daha geniş bir sahada

kullanılmasına imkacircn vermiştir Suumlryanice ve Farsccedila daha yeni olan Arapccedila ile

13

Bu konuda Von Grunebaum iddialı bir şekilde bu değişimin olmaması hacirclinde klasik

İslam medeniyetinin kendine oumlzguuml gelişim ruhu ve başarısıyla ilim adamlarına ve

felsefeye uzanmasının muumlmkuumln olmayacağını ayrıca tasavvuf ile hayatın tuumlm

alanlarını kuşatan bir dinicirc hukuk sisteminin kurulmasının Hristiyan mistiklerinin hayat

tarzı şeriatın temelini teşkil eden İlhamrsquoa bir model oluşturabilecek olan elle tutulur bir

Yahudi hukukunun varlığının Bizans kilise hukuku dikkate alınmaksızın

anlaşılamayacağını belirtir bk Von Grunebaum 1997 s 28 14

De Boerrsquoe goumlre İslamrsquoda felsefe daima Yunancadan tercuumlme edilen eserlere bağlı

eklektik bir felsefe olagelmiştir Boumlylece ortaya yeni bir goumlruumlş getirmekten ziyade diğer

goumlruumlşleri kendi iccedilinde eritici bir yol takip etmiştir ortaya ne yeni meseleler atmış ne de

eski meseleleri yeni bir şekilde ele almıştır Bu sebeple İslam felsefesinde oumlnemli bir

ilerleme hareketinin kaydedilemediğini belirtir Fazlur Rahman ise bu goumlruumlşuumln aksine

Kelam İlminin VIII yuumlzyılda Arapccedilaya ccedilevrilen Yunan felsefesi ve ilmi duumlşuumlnce

hareketini oluşturacak şekilde geliştiğini ayrıca bu hareketin IX yuumlzyıldan XI yuumlzyıla

kadar geccedilen suumlre iccedilinde ccedilok oumlnemli ve orijinal eserler ortaya koyabildiğini

savunmuştur bk Rahman 1996 ss 164-165 Boer 2001 s 48

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 162

beraber yeni oluşan medeniyetin ana araccedilları olmaya devam ettiler ve bunda

yapılan ccedilevirilerin roluuml oumlnemlidir bunun yanı sıra Kurrsquoan metni etrafında

oluşan kuumlltuumlruumln Arapccedilayı İslamrsquoın ve diğer dinlerin tek ibadet dili hacircline

getirmesi de soumlz konusuydu İslamlaşma demek olmayan bir ldquoAraplaşmardquoyı da

anlamak muumlmkuumlnduumlr ccediluumlnkuuml Arapccedilayı bir kuumlltuumlr dili olarak benimseyen

Hristiyan grupların varlıkları bunu kanıtlamaktadır (OrsquoLeary 1971 s 30)

Antik kuumlltuumlr ve Helenizmin Muumlsluumlman Arapları yalnızca felsefi duumlşuumlnce

ve bilimsel ccedilalışmalar ya da Arap dilinin gelişimi konusunda youmlnlendirdiği ve

etkilediğini duumlşuumlnmek doğru değildir Oumlzellikle Abbasiler doumlneminde mimaride

ve suumlsluumlme sanatları konusunda Yunanlı İranlı ve Kıpti mimar ve sanatccedilılara

başvurulduğu goumlruumllmektedir (Gardet 1997 s 115) Devralınan teknik ve

sanatsal araccedillar ile ortaya konulan eserlerde oumlnceki medeniyetlerin oumlzellikle

artık İslam tarafından geccedilildiği duumlşuumlnuumllen eski dinlerin iddiaları karşısında bu

yeni İslam devrinin uumlstuumlnluumlğuumlnuuml kanıtlama gayesi taşıdığı goumlruumllmektedir Ancak

ilerleyen zamana bağlı olarak İslam medeniyeti kendi yarattığı kaynaklarından

beslenmeyi oumlğrenecektir

Sonuccedil

VII ve XI yuumlzyıllar arasında yeni bir medeniyetin doğuşundan

bahsedebiliyorken aynı zamanda onun adına ithafen bir ldquoyeniden doğuş

(Roumlnesans)rdquo kavramı kullanılamaz Oumlzellikle Oryantalist perspektiften yazılan

eserlerde Avrupa tarihine ait nevi şahsına muumlnhasır kavramlar İslam

coğrafyasının tarih yazımına da taşınmıştır XI yuumlzyıla gelindiğinde

Muumlsluumlmanlar Kuzey Afrika ve İspanya ve buguumlnkuuml adıyla Orta Doğu gibi eski

kuumlltuumlrel siyasal ve ekonomik gelenekleri olan bir alanda siyasi hacirckimiyetini

kurmuşlardı Kendi gelenekleri hayata belli bir bakış accedilıları ve yaşam şekilleri

olan bu alanlar İslam ve Muumlsluumlmanlar ile tanıştıklarında her iki taraf iccedilin de

karşılıklı bir etkileşimin olması kaccedilınılmazdı Bu gerccedileklik henuumlz doğma

aşamasındaki İslam medeniyetine karakterini verecek olan ana renklerden biri

olacaktır Kadim tek Tanrılı dinlerin sonuncusu olan İslam dini bir medeniyet

olarak Muumlsluumlmanların daha Arap yarımadası dışına ccedilıkmalarından oumlnce belli

bir temel edinmiş ve yarımadanın dışına ccedilıktıktan sonra yayıldığı coğrafyalarda

ve kuumlltuumlrel alandaki medeni unsurları kendi buumlnyesine katmıştı Bu durum

Muumlsluumlmanların yarımadanın dışına ccedilıkışlarında sergiledikleri tavırla

bağlantılıdır Onlar sadece ekonomik ve siyasal sebeplerle hatta yeni

benimsedikleri dini yayma fikri ile buna teşebbuumls etmediler Eğer ccedilıkış noktaları

yalnızca bunlar olmuş olsaydı fethettikleri yerlerdeki eski medeniyetlere ait

unsurları yok edebilirlerdi ancak onlar hem bir dinin buna bağlı olarak da bir

kuumlltuumlruumln taşıyıcısı hem de yeni geldikleri coğrafyalarda sergiledikleri uyumlu

tavırla ve yarattıkları yeni ortamla bir kuumlltuumlr devralıcısı gibi goumlruumlnmektedirler

Devraldıkları malzemeyi ise yaratacakları medeniyetin temel taşları olarak

kullanacaklardır

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 163

Muumlsluumlmanlar fethettikleri coğrafyalarda Antik doumlnemdeki kadar canlı

olmasa da hem maddi hem de duumlşuumlnsel uumlruumlnleriyle hacirclacirc işlenmekte olan bir

yapıyla karşılaşmışlardı Muumlsluumlman Araplar bu yerlerdeki hacirclihazırdaki medeni

unsurları kendi buumlnyelerine katarken sırf kendilerinden oumlnce yapılanı tekrar

etme yoluna gitmediler Onlar aslında var olandan hareketle oumlzguumln unsurlar

yaratmayı başarmışlardı ve bunda İslam oumlncesi Arap kuumlltuumlr mirasının roluuml

yadsınamaz Zira Araplar İslamrsquoı kabul ettikten sonra İslam oumlncesi geccedilmişlerini

unutmamışlar ve daha Arap yarımadasının dışına taşmadan oumlnce İslami doumlneme

aktarılan geleneksel Arap siyasi ve kuumlltuumlrel oumlgelerinin İslami olanlarla bir

ccedilatışmasını da yaşamışlardır Oumlrneğin İslam Peygamberinin vefatından sonra

kimin halife olacağı yani cemaatin siyasi liderliği tartışmalarında geleneksel

Arap siyasicirc kuumlltuumlruumlnuumln etkisi izlenmektedir

VII ve X yuumlzyıllar oumlzguumln unsurlar yaratma aşaması yani İslam

medeniyetinin doğuş doumlnemidir Dolayısıyla bu zaman dilimi tarihicirc

adlandırmada ldquoİslam Roumlnesansırdquo olarak karşılık bulmaz Genel olarak yaratılan

yeni medeniyet tuumlm bu unsurlara yeni bir hayat alanı ve yeni bir form

kazandırmış onları etkilemiş ve bizatihi onlardan etkilenmiştir Ancak burada

kastedilen eski malzemelerin uumlzerine bir İslam cilası ccedilekmek değildir Sonuccedilta

etkileri buguumln de devam eden ccedilok renkli ccedilok kuumlltuumlrluuml İslam anlayışlarını

kapsayan evrensel bir İslam medeniyetinin yaratılışında ve gelişiminde baskın

olan unsur devralınan mirasların yanı sıra İslamrsquoın kendi yarattığı değerler

sistemi olmuştur

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 164

Kaynakccedila Al-Azmeh Aziz (2003) İslamlar ve Moderniteler (E Gen Ccedilev) İstanbul İletişim

Yayınları

Barthold W (1977) İslam Medeniyeti Tarihi (M Fuad Koumlpruumlluumlrsquonuumln İzah ve

Duumlzeltmeleriyle) Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Batur E (1988) Yeniden Doğuş Eskiden Doğuş Roumlnesans Tanımları ve Yorumları

Gergedan Roumlnesans Oumlzel sayısı 13 19-21

Cahen C (1997) Ekonomi Toplum ve Muumlesseler P M Holt AKS Lambton B

Lewis (Ed) (U Uyan Ccedilev) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve Medeniyeti iccedilinde (C 4

ss 61-84) İstanbul Kitabevi Yay

Corbin H (2001) İslam Felsefesi Tarihi (H Hatem Ccedilev) 1 İstanbul İletişim

Yayınları

Crone P (1980) Slaves on Horses Cambridge Cambridge University Press

Ccedilağdaş Arap Duumlşuumlncesi (1994) (L Boyacı Ccedilev) İstanbul İnsan Yayınları

De Boer T J (2001) İslamrsquoda Felsefe Tarihi (Y Kutluay Ccedilev) İstanbul Ankara

Yayınları

Donner F Mc G (1981) The Early Islamic Conquest Princeton Princeton University

Press

Fahri M (2000) İslam Felsefesi Tarihi (K Turhan Ccedilev) İstanbul Birleşik Yay

Faure P (1995) Roumlnesans (H Boysan Ccedilev) İstanbul İletişim Yay

Gardet L (1997) Din ve Kuumlltuumlr (İ Kutluer Ccedilev) P M Holt AKS Lambton B

Lewis (Eds) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve Medeniyeti iccedilinde (C 4 ss 111-143)

İstanbul Birleşik Yay

Gibb H A R (1991) İslam Medeniyeti Uumlzerine Araştırmalar (K Durak A Oumlzkoumlk

Ccedilev) İstanbul Enduumlluumls Yayınları

Goldziher I (1993) Klasik Arap Literatuumlruuml (A Yuumlksel Rahmirsquoer Ccedilev) İstanbul İmaj

Yay

Hodgson M G S (2001) Duumlnya Tarihini Yeniden Duumlşuumlnmek (A Kanlıdere A

Aydoğan Ccedilev) İstanbul Youmlneliş Yay

Hourani A (1997) Arap Halkları Tarihi (Y Alogan Ccedilev) İstanbul İletişim

Yayınları

İbn Haldun (1991) Mukaddime S Uludağ (YayHaz) C 2 İstanbul Dergacirch

Yayınları

İslamiyet (Doğuşunda Osmanlı Devletinin Kuruluşuna kadar) (1990) (E N Erendor

Ccedilev) 1 Ankara Bilgi Yayınevi

İslamrsquoın Seruumlveni (1993) (N H İslamoğlu Ccedilev) C 3 İstanbul İz Yayıncılık

İslam Felsefesi (1997) İslamrsquoda Bilgi ve Felsefe Mustafa Armağan (Yay Haz)

İstanbul İz Yayıncılık 37-54

İslamrsquoda İhya ve Reform Bir İslam Fundamentalizmi İncelemesi (2006)

(F Terkan Ccedilev) Ankara Ankara Okulu Yayınları

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 165

Kaegi W E (2000) Bizans ve İlk İslam Fetihleri (M Oumlzay Ccedilev) İstanbul Kaknuumls

Yayınları

Lapidus I M (2002) İslam Toplumları Tarihi (Y Aktay Ccedilev) C 1 İstanbul İletişim

Yayınları

Levtzion N (1987) The Eighteenth Century Background to the Islamic Revolutions in

West Africa Eighteenth Century Reneval and Reform in Islam N Levtzion

JO Voll (Eds) Syracuse Syracuse University Press 21-38

Lewis B (1996) Orta Doğu (M Harmancı Ccedilev) İstanbul Sabah Kitapları

Lewis B (2000) Tarihte Araplar (H D Yıldız Ccedilev) İstanbul Anka Yayınları

Lombardt M (1983) İlk Zafer Yıllarında İslam (N Uzel Ccedilev) İstanbul Pınar Yay

Mantran R (1981) İslamrsquoın Yayılış Tarihi (İ Kayaoğlu Ccedilev) Ankara AUuml İlahiyat

Fakuumlltesi Yay

Mez A (2000) Onuncu Yuumlzyılda İslam Medeniyeti İslamrsquoın Roumlnesansı (S Şaban

Ccedilev) İstanbul İnsan Yayınları

Michan J-L (1997) Dinicirc Kurumlar İslam Şehri RB Serjeant (Yay Haz)

(E Topccedilugil Ccedilev) İstanbul İz Yayıncılık

Miguel A (1991) Doğuştan Guumlnuumlmuumlze İslam ve Medeniyeti (A Fidan H Menteş

Ccedilev) C 1 Ankara Birleşik Dağıtım Kitabevi

Nasr S H (1980) Decadence Deviation and Renaissance in the Context of

Contemporary Islam Islamic Perspective (Studies in Honour of Sayyid Abul

Arsquola Mawdudi) K Ahmad And Z İ Ansari (Ed) (pp 37-49) Leicester the

Islamic Foundation

Orsquoleary De L (1971) İslam Duumlşuumlncesi ve Tarihteki Yeri (H Yurdaydın Y Kutluay

Ccedilev) Ankara AUBE

Puig J (2001) İslam Felsefesinin İspanyarsquodaki Seruumlveni İslam felsefesinin Avruparsquoya

Girişi C E Butterworth B A Kessel (Eds) (Ouml M Alper A Meral Ccedilev)

İstanbul 15-39

Rahman F (1996) İslam (M Dağ M Aydın Ccedilev) Ankara Selccediluk Yay

Saruhan M S (1999) 8 ve 12 yuumlzyıllar kapsamında İslam Felsefesi Tarihinde

Filozofların Huumlkuumlmdarlarla Olan İlişkileri İslamicirc Araştırmalar 12(2) 203-

211

Street T (2007) Mantık İslam Felsefesine Giriş (M Cuumlneyit Kaya Ccedilev) P

Adamson RC Taylor (Eds) İstanbul Kuumlre Yayınları 273-292

Şeşen R (1979) İslam Duumlnyasındaki İlk Tercuumlme Faaliyetlerine Umumi Bir Bakış

(Başlangıccediltan 10 Asrın sonlarına kadar) İslam Tetkikleri Enstituumlsuuml Dergisi 7

6-18

Thomson W (1937) The Renascence of Islam the Harvard Theological Review

30(2) 51-63

Uumllken H Z (1997) Uyanış Devirlerinde Tercuumlmenin Roluuml İstanbul Uumllken Yayınları

Von Grunebaum G E (1997) İslam Medeniyetinin Kaynakları PM Holt A KS

Lambton B Lewis (Eds) (İlhan Kutluer Ccedilev) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve

Medeniyeti iccedilinde (C 4 ss 15-59) İstanbul Kitapevi Yay

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 166

Watt W M (1998) İslam Duumlşuumlncesinin Teşekkuumll Devri (E R Fığlalı Ccedilev) İstanbul

Birleşik Yay

Yiğit İ (2004) Mevacircli İslam Ansiklopedisi (TDV) 29 424-426

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 167-184

ldquoESKİ VATANrdquo İLE ldquoYENİ VATANrdquo ARASINDA YA DA HEM

ldquoİCcedilERİDErdquo HEM DE ldquoDIŞARIDArdquo OLMAK CEYLANPINARrsquoDAKİ

AFGANİSTANrsquoDAN GOumlCcedil ETMİŞ OumlZBEKLERİN1 SOSYAL

BUumlTUumlNLEŞMESİ2

Şevket OumlKTEN

Oumlzet

İnsanlık tarihi boyunca değişik nedenlerle ve değişik biccedilimlerde

meydana gelen zorunlu goumlccedil ccedilok boyutlu bir olgudur Zorunlu goumlccediluumln hukuksal

sosyo-ekonomik ve politik sonuccedillarının yanı sıra ve belki daha ziyade kuumlltuumlrel

sonuccedilları da vardır Kimlik boyutu değişik bakış accedilıları ve politikalarla ele

alınabilen zorunlu goumlccediluumln değişmeyen bir niteliğidir

Gidilen yerlerdeki hacirckim gruplardan etkilenen goumlccedilmenler aynı zamanda

gittikleri yerler uumlzerinde değişik duumlzeylerde ve şekillerde etkide de bulunurlar

Karşılıklı bir etkinin soumlz konusu olduğu azınlık grubu ile ccediloğunluk grup

arasında dışla(n)ma asimilasyon buumltuumlnleşme ya da ldquooumltekirdquoleştirerek etnik

kimliklere sarılma biccedilimlerinde bir ilişki biccedilimi geliştirilebilir

Bu ccedilalışmada zorunlu goumlccedil sonucu Şanlıurfarsquonın Ceylanpınar ilccedilesine

yerleştirilen AfganOumlzbek goumlccedilmenlerinin ilccedile halkıyla ilişkileri kimliklerini

koruma ve yeniden inşa suumlreccedilleri hangi duumlzlemlerde ve nasıl bir aidiyet

buumltuumlnleşme sağladıkları analiz edilmiştir

Sonuccedilta birbirini accedilıkccedila reddetmeyen iki grubun kolay

kaynaş(a)madığı diğer bir ifadeyle kaynaşma-buumltuumlnleşme youmlnuumlnde iki tarafın da

istekli davranmadığı saptanmıştır ldquoFarklırdquo ve ldquoyabancırdquo oldukları inancı guumlccedilluuml

bir aidiyet vurgusu ile goumlccedilmenleri kendi iccedillerine kapattığı ldquooumltekirdquo ile ccedilizilen

guumlccedilluuml sınırların iki grup arasında sosyal buumltuumlnleşmeyi engellediği goumlruumllmuumlştuumlr

Anahtar kelimeler Zorunlu goumlccedil kimlik mensubiyet Afganistan

Oumlzbek Şanlıurfa Ceylanpınar

1 Aslında goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu Oumlzbek olmalarına rağmen Afganistanrsquoda yaşadıkları ve

1982 yılındaki Sovyetler Birliği ile Afganistan arasındaki savaş sebebiyle Tuumlrkiyersquoye goumlccedil

ettikleri iccedilin Oumlzbekler Tuumlrkiyersquonin diğer yerlerinde olduğu gibi ilccedilede de ldquoAfganrdquo olarak

nitelendirilmektedir Afganistan Oumlzbekleri iccedilin bk (Merccedilil 1966 ss 269-271) 2 Bu makalede kullanılan ampirik veriler iccedilin HUumlGEV tarafından desteklenen ve benim de

araştırma ekibi iccedilerisinde yer aldığım 722 kodlu ldquoEski Yurttan Yeni Yurda Ceylanpınar Afgan

Goumlccedilmenleri Uumlzerine Sosyolojik Bir Araştırmardquodan faydalanılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

168

Being Between ldquoOld Homelandrdquo and ldquoNew Homelandrdquo or Both

ldquoInsiderdquo and ldquoOutsiderdquo Social Integration of Afghani-Ozbeks Residing in

Ceylanpınar (SanlıurfaTr)

Abstract

Forced immigration which seemed to have taken place due to different

reasons and in various forms throughout the histority of humanity is a

multifaceted phenomenon Beside its legal socio-economic and political

consequences it most probably has cultural consequences too Identity problem

with differing views and policies about how to handle it is a permanent feature

of forced immigration

The immigrants are not only affected by the dominant groups in the new

homeland but also affect the new homeland at different levels and in different

forms There can be several ways of interaction between the minority and the

majority groups they are exclusion assimilation integration or othering by

appealing to ethnic identities

After their forced immigration the Afghani-Ozbeks were allocated to

Ceylanpinar city of Sanliurfa Governate This study will focus on their

reliationship with the city folk vis-a-vis the process of preserving and rebuilding

their identity and how and at what level their integration or membership was

realized with them

In conclusion it was observed that both of these two groups neither of

which explicitly rejected the other did not willingly opted for integration and

unification The belief of ldquodistinctivenessrdquo and ldquoforeignnessrdquo coupled with a

strong emphasis on membership made the immigrants introvert while the bold

border lines drawn between the ldquootherrdquo precluded the social integration of the

two groups

Key words Forced migration identity membership Afghanistan

Ozbek Sanliurfa Ceylanpınar

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

169

1 Konu ve Amaccedil

İnsanların kendi uumllkelerinde sosyal politik ekonomik ve kuumlltuumlrel bazı

sebeplerden dolayı yaşamalarının ccedilok zorlaştığı veveya yaşayamaz duruma

geldiği durumlarda yaşama devam etmek iccedilin başka yerlere goumlccedil etmeleri ccedilok

sık rastlanılan ve neredeyse insanlık tarihi kadar geccedilmişi olan bir gerccedilektir

Nitekim milattan oumlnce bu konuyla ilgili birtakım anlaşmaların mevcut olduğu

goumlruumllmektedir (Odman 1995 s 8) Diğer bir ifadeyle insani bir eylem olarak

goumlccedil insanlığın başlangıcından bu yana suumlregelen ve insanoğlu var oldukccedila

devam edecek olan bir vakıadır

Zorunlu goumlccedil sadece hukuki ve sosyo-ekonomik sonuccedilları olan bir olgu

değildir aynı zamanda bireylerin beden ve ruh sağlığını da doğrudan

etkilemektedir (Aker 2006 s 61) Birccedilok ccedilalışmanın sonuccedillarına goumlre goumlccedil

edenler uumlzerindeki en etkili bağlamsal değişiklikler sosyal destek ağlarında

yani ccedilevrede ve kişiler arasındaki ilişkilerde sosyo-ekonomik statuumlde ve

kuumlltuumlrel ortamda meydana gelen değişikliklerdir Kısaca belirtilecek olursa

goumlccediluumln kimlik ile ilgili bir boyutu da vardır (Guumln 2001 s 61)

Diğer taraftan pek ccedilok kuramcının gerek diaspora gerek kuumlltuumlrel

antropoloji gerek etnisite ve gerekse kimlik ccedilalışmalarında fikir birliğine

vardığı bir nokta vardır Buna goumlre ulusal etnik kuumlltuumlrel diyasporik ve bireysel

kimlikler iccedilinde yaşanılan toplumsal siyasal hukuksal ve kuumlltuumlrel yapı ile

birlikte karşılıklı etkileşimde bulunulan toplumsal grupların nitelikleriyle

doğrudan ilintilidirler (Kaya 2005 s 225) Bu anlamda her toplum ccediloğunluğun

empozisyonundaki ekonomik siyasal kuumlltuumlrel dilsel dinsel accedilıdan azınlığın

uyma-uyum goumlsterme derecelerini tayin eder (Okccedilay 1997 s 385)

Buradan hareketle bu makalede ŞanlıurfaCeylanpınar ilccedilesinde sayısal

olarak azınlıkta olan Afganistanrsquodan goumlccedil etmiş goumlccedilmenlerin ilccedile toplumuyla

hangi duumlzlemlerde ve nasıl bir aidiyet buumltuumlnleşme sağladığı ele alınmakta ve

goumlccedilmenlerin kendi kimliklerini koruma ve yeniden oluşturma suumlreccedilleri analiz

edilmektedir Başka tuumlrluuml ifade edilecek olursa bu makalede goumlccedilmenlerin ilccedile

toplumuna uyum sağlama suumlreccedilleri değerlendirilmektir Uumllkelerinden ayrılan bu

insanların yeni bir toplumda yeni bir yaşam kurma suumlrecinde buumltuumlnleşme ve

kendi kimliklerini korumak iccedilin geliştirdikleri stratejiler anlaşılmaya

ccedilaılışılmaktadır Zira birbirinden farklı hayat tarzlarını anlamaya youmlnelik

ccedilabalar ldquobizrdquo ve ldquooumltekirdquo ile olan iletişimi kolaylaştırırken ldquobizrdquo ve ldquoonlarrdquo

arasına ccedilekilmiş sınırların aşılması uumlzerinde yeniden duumlşuumlnmeyi de muumlmkuumln

kılacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

170

2 Youmlntem

Oumlzbek goumlccedilmenlerinin ilccedile halkı ile ilişkilerinin durumu geliştirdikleri

kimlik poltikaları sosyolojik oumlzelliklerinin analiz edildiği bu ccedilalışma var olan

sorunların tespit edilmesi nedeniyle durum saptayıcı bir araştırmadır Goumlccedil

hareketi birccedilok etmeni buumlnyesinde barından ccedilok boyutlu bir olgu olduğundan

başta sosyoloji psikoloji hukuk siyaset gibi birden fazla sosyal bilimi

ilgilendirmekte ve disiplinlerarası bir konu olarak ccedilok boyutlu bir yaklaşımı

gerektirmektedir

Araştırmada kullanılan niceliksel veriler iccedilin araştırma ekibi iccedilerisinde

yer aldığım ve HUumlGEV tarafından desteklenen ldquoEski Yurttan Yeni Yurda

Ceylanpınar Afgan Goumlccedilmenleri Uumlzerine Sosyolojik Bir Araştırmardquo isimli

ccedilalışma ccedilerccedilevesinde koumlyde erişilebilen buumltuumln hane halkı reislerine (183 kişi)

uygulanmış olan bir anket uygulamasından faydalanılmıştır SPSS paket

programına yuumlklenmiş olan anket verilerinden betimsel (descriptive) bir

nitelikte olan bu araştırmanın amacına uygun olarak frekans tabloları

kullanılmıştır Bu anlamda araştırmadaki frekans (f) ve yuumlzde () analiz

sonuccedilları ile ilgili veriler betimleyici oumlzellik taşımaktadır Belirli ccedilerccedileve ile

sınırlı olan bu ccedilalışmada soumlz konusu araştırmanın anket sonuccedillarından bazıları

tablolar hacirclinde verilirken bazıları da anlatılan konunun akışını bozmadan

cuumlmle iccedilinde sadece rakamlar biccediliminde verilmiştir Diğer taraftan araştırma

alanında gerccedilekleştirilen goumlzlem ve goumlruumlşmelerden elde edilen ve niceliksel

verilerin yorumlanmasına katkı sağlayan niteliksel veriler yorumların iccediline

yedirilerek verilmiştir

3 Kavramsal Ccedilerccedileve

31 Zorunlu Goumlccedil

En basit tanımıyla insanların belli bir zaman dilimi iccedilerisinde yer

değiştirmesi biccediliminde ifade edilen goumlccedil olgusu farklı biccedilimleri ve nedenleri

olan karmaşık bir suumlreccediltir (Tufan 2002 s 10) Tarihin her doumlneminde baskı

şiddet olguları ve zuluumlm değişik biccedilimlerde de olsa suumlrekli var olagelmiştir Bu

olguların yanısıra doğal afetler kıtlık kuraklık vb nedenlerden dolayı zorla

yerinden edilmeler yaşanmış bunun sonucu olarak insanlar uumllkelerinden kaccedilıp

başka uumllkelere sığınmak zorunda kalmışlardır (Beter 2006 s 1)

Dolayısıyla her ne kadar goumlccedil bireylerin yaptığı istemli bir eylem gibi

tanımlansa da insanlar her zaman kendi istekleri dışında goumlccedil etmeye

zorlanmışlardır (Aker 2006 s 60) Diğer bir ifadeyle insanlık tarihinde hep var

olan goumlccedil olgusu her zaman bir zorunluluk veveya zoru şiddet ve korkuyu ifade

eder (Ccedilandar 2005 s 30) Ccedilağlar boyunca var olmuş bir insanlık hacircli olan

zorunlu goumlccedil değişik koşullar altında değişik siyasetlerle ele alınmaktadır

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

171

Farklı biccedilimleri ve farklı nedenleri olan zorunlu goumlccediluumln yaratığı sonuccedillar

da elbette farklı olmaktadır Zorunlu goumlccedil sadece hukuksal ve sosyo-ekonomik

sonuccedilları olan değil aynı zamanda bireylerin beden ve ruh sağlını da doğrudan

etkileyan bir olgudur (Aker 2006 s 61) Birccedilok ccedilalışmanın sonuccedilları zorunlu

goumlccedile maruz kalanlar uumlzerindeki en oumlnemli değişikliklerin sosyal destek

ağlarında sosyo-ekonomik statuumllerinde ve kuumlltuumlrel ortamlarında meydana

geldiğini ortaya koymuştur Başka bir ifadeyle goumlccediluumln en oumlnemli bir boyutu da

kimlik ile ilgili olan boyutudur (Guumln 2001 s 61)

32 Kimlik

En yalın biccedilimde kişilerin grupların toplum veya toplulukların

ldquoKimsinizkimlerdensinizrdquo sorularına verdikleri yanıtlar olarak tanımlanabilen

kimlik (Guumlvenccedil 1994 s 3) genel olarak sosyal duumlzende insan ve gruplar

arasındaki ilişkilerden doğar ve aynı zamanda bu ilişkilerin meşrulaştırılmasına

hizmet eder (Zdzislaw 1993 s 9) Kimlik duygusu farkına varmadan işleyen

otomatik bir mekanizmadan ziyade bilinccedilli bir eylemdir Diğer bir ifadeyle

sosyal bir grupla ilgili olarak kişinin ldquone kimrdquo olduğu bilincidir (De Vos

Romanucci-Ross 1995 s 366)

Her şeyden oumlnce insana oumlzguuml bir kavram olan kimliği oluşturan iki

bileşen vardır Bunlardan birincisi tanınma ve tanımlama ikincisi ise aidiyettir

Tanınma ve tanımlama bireyin toplum iccedilerisinde toplum tarafından nasıl

tanındığı ve kendisini nasıl tanımladığıdır Bunun aracı ise dil ve kuumlltuumlrduumlr

(Aydın 1999 s 12)

Bu tanımlardan hareketle araştırmamızda kimlik kavramı Oumlzbeklerin

Ceylanpınar halkı ile geliştirdiği ilişkiler ccedilerccedilevesinde kendilerini

tanımatanımlama ve bundan doğan aidiyet bilinci olarak anlaşılmalıdır Başka

tuumlrluuml ifade edilecek olursa kimlik daha ziyade araştırma grubunun kendisini

nenasıl ve hangi yollardan tanımladığıdır

33 Mensubiyet ldquoBizrdquo ve ldquoOumltekilerrdquo

Kimlik ldquobenselfrdquoe youmlnelik bir bilinccedil durumudur (De Vos Romanucci-

Ross 1995 s 366) ve diğerleriyle karşılaş(tır)ma sonucu gerccedilekleştirilir Bu

karşılaşma durumlarında birey kendisinin de iccedilinde olduğu ldquobizrdquoin dışındaki

diğerlerini bir kategorizasyona tabi tutar

Kategorizasyon suumlrecinde birey tek tek ve kişisel oumlzellikleriyle

algılanması yerine bazı kategorilere yerleştirilerek algılanır Kullanılan

kategorilerin bir kısmı yaşanılan toplumda hazır bulunurken bir kısmı da kişinin

kendisi tarafından yaratılır ve sosyal ccedilerccedileve oluşturulur (Bilgin 1994 s 74)

Toplumsal olarak kabul edilmiş bir dizi farklılıkları olan ilişki ccedilerccedilevesinde

oluşturulan kimlik var olmak iccedilin farklılığa ihtiyaccedil duyar ve kendi kesinliğini

guumlven altına almak iccedilin farklılığı oumltekiliğe doumlnuumlştuumlruumlr (Conally 1995 s 92)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

172

Bireylergruplar kimliklerini tanımlarken bu tanımlamayı belirli

davranış ve kuumlltuumlr oumlzelliklerine goumlre gerccedilekleştirirler Genellikle kuumlltuumlruumln

oumlnemli olumlu ve ccedilekici tarafları seccedililerek ldquobizrdquo ve ldquooumltekilerrdquo bu oumlzellikler

bağlamında inşa edilir Bu inşa ve ayrım temelinde kendilerini toplumun

genelinden farklı oumlzelliklerde goumlren bireyler kendilerine benzerleriyle

yakınlaşarak bir mensubiyet bilinci oluştururlar

4 Afganistanrsquodan Goumlccedil Eden Oumlzbeklerin Demografik ve Sosyo-

Ekonomik Oumlzellikleri

Bu araştırmanın temel ilgi alanını oluşturan goumlccedilmenlerin kimliklerini

koruma ve yeniden inşaya youmlnelik stratejileri ve ilccedile toplumuyla ilişkileri

konusuna geccedilmeden oumlnce goumlccedilmen topluluğunun sosyo-ekonomik ve kuumlltuumlrel

oumlzelliklerine ilişkin genel bir değerlendirme yapmak gerekir Bu konudaki

bilgiler anlamaya youmlnelik ccedilabalarımızı da kolaylaştıracaktır

Araştırma alanı ccediloğunluğu devlet tarafından resmicirc olarak 1982 yılında

yerleştirilen ve buumlyuumlk ccediloğunluğu Oumlzbek olan goumlccedilmenlerin yaşadığı

Şanlıurfarsquonın Ceylanpınar ileccedilesine bağlı bir koumlyduumlr Buguumln de buumlyuumlk

ccediloğunluğunu bu goumlccedilmen grubunun oluşturduğu koumly 1983 yılında inşa edilmeye

başlanmış ve 1986 yılından itibaren goumlccedilmen nuumlfusu yerleştirilmiştir

Koumlydeki goumlccedilmenlerin tamamına yakınını (956) devlet tarafından

resmicirc olarak getirilenler oluşturmaktadır Geriye kalan goumlccedilmenlerin yarısını

(22) iş nedeniyle ve diğer yarısını da (22) evlenme nedeniyle sonradan goumlccedil

edenler oluşturmaktadır ki bunlar da genelde daha oumlnce gelenlerin

akrabasıyakınıdır Burada goumlccedilmenlerin daha oumlnce hakkında bilgi sahibi

oldukları ilişki kurdukları arkadaş ya da akrabalarından duyarak dolaylı da

olsa bildikleri bir boumllge olan TuumlrkiyeCeylanpınarrsquoa zincir goumlccediluuml

gerccedilekleştirdikleri goumlruumllmektedir Bu tuumlr durumlarda sonradan goumlccedil edenler daha

oumlnce yerleşmiş olan tanıdıklarının bilgisi ve desteği ile goumlccedil ederler (Mac

Donald 1964 s 82)

Tablo 1 Araştırma Grubunun Etnik Koumlkeni

Ait olunan etnik koumlken Sayı Yuumlzde

Tuumlrk(iyeli) 3 16

Oumlzbek 174 951

Tacik 1 05

Fars 5 27

Toplam 183 1000

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

173

Goumlruumlşuumllenlerin etnik koumlkenine ilişkin soruya verdikleri cevaplara

bakıldığında goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun (951) etnik koumlken olarak

Oumlzbek oldukları ortaya ccedilıkmıştır Koumlyde Fars etnik koumlkenine ait olanlar (27)

iken Tacik olanlar sadece (05) oranında goumlzlenmiştir Doğum yerlerine

bakıldığında katılımcıların Bağlan (574) Kunduz (23) ve Taklan (12)

olmak uumlzere ccediloğunlukla (924) uumlccedil boumllgeden oldukları anlaşılmaktadır

Ccediloğunluğu Oumlzbek ve aynı boumllgeden olanlar aynı zamanda birbirleriyle

akrabadırlar

Tablo 2 Araştırma Grubunun Eğitim Durumu

Okur-yazarlık durumu Sayı Yuumlzde

Okur-yazar değil 131 716

İlkokul 43 235

Ortaokul 4 22

UumlniYuumlksekokul 2 1

Lise terk 3 16

Toplam 183 1000

Geldikleri yerlerde genelde Arapccedila ve Farsccedila eğitim veren medreselerde

eğitim goumlrmuumlş goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu (716) Tuumlrkccedile okuma-yazma

bilmemektedir Araştırma koumlyuumlnde ccedileşitli nedenlere bağlı olarak okul ccedilağındaki

ccedilocuklarını okula goumlndermeyenlerin oranı 197 olarak bulunmuştur

Altyapı yetersizliği ccedilevre koşulları temizlik ve beslenme

alışkanlıklarının sağlık accedilısından elverişsiz bir konumda olduğu koumlyde hane

halkı reislerinin doumlrtte uumlccediluumlnden fazlasının (76) hiccedilbir sağlık guumlvencesi de

yoktur

Tablo 3 Araştırma Grubunun Ccedilocuk Sayısı

Ccedilocuk sayısı Sayı Yuumlzde

Uygulanamaz 1 05

1 4 22

2 16 87

3 19 104

4 6 33

5 42 230

6 42 230

7 37 202

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

174

8 11 60

9 4 22

10 1 05

Toplam 183 1000

Tamamına yakın kısmı (967) evli olan hane reislerinin buumlyuumlk

ccediloğunluğu (973) tek eşlidir iki eşli olanların oranı 27 olarak tespit edilmiş

ikiden fazla eşi olana rastlanılmamıştır Genelde ccedilok ccedilocukluluk eğiliminin

yuumlksek olduğu koumlyde ailelerin ortalama ccedilocuk sayısı 6rsquodır Yuumlksek

doğurganlığın egemen olduğu koumlyde bu eğilimin oumlzellikle erkek ccedilocuğa

duyulan gereksinmeden kaynaklandığı goumlzlenmiştir Bu anlamda hane halkı

reislerine ldquoailede bir erkek ccedilocuğun gerekli olup olmadığırdquo sorusu

sorulduğunda erkek ccedilocuğun gerekliliğini vurgulayanların ccedilok yuumlksek ccedilıkması

da (923) bu goumlzlemimizi doğrulamaktadır

Tablo 4 Araştırma Grubunun Evlenme Biccedilimi

Eşinizle nasıl evlendiniz Sayı Yuumlzde

Goumlruumlcuuml usuluumlyle 165 902

Tanışıp anlaşarak 15 82

Berdeldeğişik 3 16

Toplam 183 1000

Koumlydeki evlilik biccediliminin de buumlyuumlk oranda geleneksel toplumsal yapıya

uygun bir tarzda gerccedilekleştiği anlaşılmaktadır Goumlruumlşuumllenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu

(902) daha ccedilok geleneksel toplumlarda goumlruumllen goumlruumlcuuml usuluumlyle bir evlilik

gerccedilekleştirmiştir

Tablo 5 Araştırma Grubunun Evlenirken Kızın Ailesine Herhangi Bir Oumldeme

Yapıp-Yapmama Durumları

Oumldemenin amacı Sayı Yuumlzde

Oumldeme yapmayanlar 33 180

Başlık parası 146 798

Suumlt parası 4 22

Toplam 183 1000

Uumllkemizin oumlzellikle kırsal alanlarında daha yaygın olarak goumlruumllen bir

uygulama olan başlık parası (evlilikte erkeğin ya da ailesinin gelin ailesine para

ya da mal olarak yaptığı oumldeme) araştırma alanında da yoğun olarak bir

uygulama olarak goumlruumllmuumlştuumlr Hane reislerinin 798 gibi yuumlksek bir kesimi

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

175

evliliklerinde karşı tarafa başlık parası olarak oumldeme yaptıklarını ifade

etmişlerdir

Tablo 6 Araştırma Grubunun Eşiyle Akrabalık Derecesi

Akrabalık durumu Sayı Yuumlzde

Teyze dayı ccedilocukları 24 131

Hala amca ccedilocukları 43 235

Uzaktan akraba 27 148

Akrabalık yok aynı grup Afgan goumlccedilmeni 84 459

Afgan goumlccedilmeni değil yabancı 5 27

Toplam 183 1000

Aidiyet duygusunun yoğun olduğu iccedile kapalı koumlyde akraba evliliği

yaygın olarak goumlzlenmiştir Hane reislerinin yarıdan fazlası (514) eşiyle

akrabadır Akraba olmayanların tamamına yakını (459) aynı goumlccedilmen

grubundadır Afgan goumlccedilmeni olmayan yabancı ile evli olanların sayısı sadece

27rsquodir

5 Kuumlltuumlruumln Korunması ve Yeniden Uumlretilmesinin Temel Araccedilları

Ana vatanlarından uzakta yaşayan grupların genel oumlzelliklerinden birisi

goumlccedille birlikte getirdikleri bazı değerler ile dilin rituumlellerin ve efsanelerin

değişmeksizin yuumlzlerce yıl aynı kalmasıdır Bu tuumlr gruplarda otantik kuumlltuumlruumln

kaybolacağı şeklindeki korku kuumlltuumlruumln değişime uğramaksınızın kuşaktan

kuşağa aktarımını daha olanaklı kılar Ayrıca bu tuumlr grupların uumlyeleri

bulundukları youmlrede birer yabancı oldukları gerekccedilesiyle kendilerine kalıcı bir

kimliklenme sağlayan ve onlardan soumlkuumlluumlp atamayacaklarına inandıkları

değerlerine dillerine ve kuumlltuumlrlerine sıkı sıkıya sarılma eğilimi goumlsterirler

(Kaya 1995 s 227)

Asimilasyon teorisine zıt olarak bu durumda goumlccedilmenler ev sahibi

toplumda etnik kimliklerine sıkı sıkıya sarılırlar Bu noktada konuyla ilgili iki

temel yaklaşımdan kısaca bahsetmek gerekir Bunlardan biri oumlzcuuml (primordial)

diğeri ise araccedilsal (instrumental) yaklaşımdır

Kimliklerin doğal olduğu kuumlltuumlrel olarak ya da etkileşimle

oluşmadığını belirten oumlzcuuml yaklaşım bireyin bir grubun uumlyesi ise zorunlu olarak

bazı aidiyetler hissedeceği zorunlu olarak grubun dili kuumlltuumlr pratiklerine

bağlılık duyacağını savunur Diğer bir ifadeyle oumlzcuuml bağlar verilidir ve

kaccedilınılmazdır (Tilley 1997 s 502) Bu anlamda kişinin doğuştan edindiği etnik

kimlik ldquofiziksel oumlzellikler isim iccedilinde doğulan topluluğa uumlyelik bu topluluğun

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

176

tarihi dini dili kuumlltuumlruuml ve coğrafyasırdquo olmak uumlzere sekiz değişken tarafından

belirlenir ve yaşam suumlrecinde değişmez (Cornell- Hartmann 1998 s 48)

Analizlerin modernleşme suumlreci bağlamında yapıldığı araccedilsal

yaklaşımda ise daha ccedilok etnik kimliğin en oumlnemli ccedilerccedilevesi modernleşmedir

Oumlzcuuml yaklaşımın kimliğin doğal olduğu tezine karşılık millet-milliyetccedililik gibi

kavramların modern bir olgu olarak kapitalizm kitle iletişim vb modernleşme

suumlreci iccedilinde inşa edildiğini savunur Diğer bir ifadeyle etnisite ne ldquodoğalrdquo ve

ne de ldquoverilidirrdquo(Smith 1995 s 73)

Bu durumda etnik dinsel ve dilsel kimliklerine sıkı sıkıya sarılmalarının

bir nedeni kendilerini oumltekilerden farklı ve yabancı goumlren bu grupların kalıcı bir

buumltuumlnleşme yaratma ccedilabaları ise diğer bir nedeni de iccedilinde bulundukları

toplumun kendilerini ekonomik politik ve toplumsal yapının iccediline dacirchil etmede

yeterince istekli davranmamasıdır Dolayısıyla kendilerini diğerlerinden ayıran

ve diğerleri tarafından ccedileşitli şeklillerde ve duumlzeylerde bir ayırıma maruz kalan

bu gruplar kuumlltuumlrel ve etnik kimlikleri uumlzerinde yoğunlaşma yoluna

gitmektedirler

51 Dil

Dil kendi vatanlarından başka yerde yaşamak zorunda olan grupların

yabancı oldukları yerlerde kendilerine kalıcı bir kimliklenme sağlayan oumlnemli

bir araccediltır Başka gruplar ile sınırlı ilişki geliştiren kapalı ve aidiyet

duygusunun yoğun olarak yaşandığı araştırma koumlyuumlnde insanlar guumlnluumlk yaşamın

her alanında birbirleriyle ana dilleriyle konuşmaktadırlar İnsanların tamamının

ana dillerini rahat bir şekilde konuşabildiği koumlyde bilinccedilli olarak başvurulan bu

davranış biccedilimi ile ana dilin kuşaktan kuşağa aktarılarak unutulmasının oumlnuumlne

geccedililmektedir

Tablo 7 Ana Dili Tuumlrkccedile Olmayan Katılımcıların Ana Dilini Rahat

Konuşup Konuşamadığı

Ana dili rahat konuşabiliyor mu Sayı Yuumlzde

Evet 183 100

Toplam 183 1000

Ana dili Tuumlrkccedile olmayan katılımcıların tamamı ana dillerini rahat bir

şekilde konuşabildiğini belirtmiştir Dışarıyla sınırlı ilişki geliştiren kapalı ve

mensubiyet duygusunun yoğun olarak yaşandığı araştırma koumlyuumlnde insanlar

guumlnluumlk yaşamın her alanında birbirleriyle ana dilleriyle konuşmaktadırlar

Bilinccedilli olarak başvurdukları bu davranış ile ana dilin kuşaktan kuşağa

aktarılarak unutulması engellenmektedir

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

177

Tablo 8 Araştırma Grubuna Goumlre Ana Dilin Oumlnemi

Ana dil sizin iccedilin oumlnemli mi Sayı Yuumlzde

Hangi dili konuştuğun pek oumlnemli değil 19 104

Buraya goumlccediltuumlkten sonra oumlnemi kalmadı 11 60

Kendi aramızda yeterince konuşuyoruz 24 131

Oldukccedila oumlnemli bir konu 129 705

Toplam 183 1000

Dil bir iletişim aracı olduğu gibi aynı zamanda bir toplumun maddi ve

manevi kuumlltuumlrel değerlerinin kuşaktan kuşağa aktarılma aracıdır da Diğer bir

ifadeyle herhangi bir kuumlltuumlruumln varlığını koruması dilini koruması ile doğrudan

ilişkilidir Bu bağlamda araştırma koumlyuumlnde ana dilin konuşulma duumlzeyinin

(100) kapalı ve tutunum duumlzeyi yuumlksek olan toplumsal yapıya uygun olarak

şekillendiği goumlruumllmektedir Koumlydeki insanların ccediloğunluğunun (705) ana

dillerini konuşmada goumlsterdikleri hassasiyet kimliklerini koruma noktasında

dilin oumlneminin farkında olduklarının bir kanıtı olarak yorumlanabilir

52 Evlilik Duumlğuumln-Dernek

Sosyal değişmenin ve buumltuumlnleşmenin kantitatif goumlruumlnuumlmuuml gruplar

arasında evlenmelerin gerccedilekleşmesi gibi somut olaylarla ortaya konur Evlilik

sosyal yaşam iccedilinde en yakın ilişki kurulan sevinccedil ve uumlzuumlntuumllerini birlikte

paylaşmak iccedili uygun bulunanları seccedilerken yapılan tercihi ortaya koyar (Akkaya

1997 s 365)

Tablo 9 Araştırma Grubunun Ccedilocuklarını Evlendirirken Eşlerinin

Afganistanrsquodan Goumlccedil Edenlerden Olmasına Dikkat Edip Etmediği

Damat veya gelinin Afganistanrsquodan goumlccedil etmiş

olmasına dikkat eder mi

Sayı Yuumlzde

Evet 120 655

Hayır 63 345

Toplam 183 1000

Goumlccedilmenlerin youmlredeki diğer insanlar ile buumltuumln sosyal ilişkilerinde fakat

oumlzellikle evlilik ilişkilerinde bilinccedilli olarak ccedilok uzak durdukları goumlzlenmiştir

Sınırlı da olsa Tuumlrkiyersquodeki başka etnik gruplardan kız alan Afgan goumlccedilmenler

arasında aradan geccedilen bunca zamana rağmen diğer gruplardan birine kız

vermiş olana hiccedil rastlanılmamıştır Yerli halka kız vermek konusundaki belirgin

olan ccedilekingen tavırlar tuumlm goumlccedilmenler arasında yaygın olarak paylaşılmaktadır

Araştırmanın suumlrduumlruumllduumlğuuml doumlnemde Hatayrsquoda bulunan bir Afgan goumlccedilmen

kızının youmlredeki bir Tuumlrk genci tarafından kaccedilırılmasını goumlccedilmenlerin yas

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

178

tutarak protesto ettikleri bizzat goumlzlenmiştir Goumlsterilen bu tepki bireylerin bu

konudaki katı tutumlarını goumlstermesi accedilısından oldukccedila manidardır

Gruplar arasında sadece evlilik konusunda değil guumlndelik ilişkiler dacirchil

sosyalpolitik ilişkiler de son derece sınırlıdır Hane reislerinin ilccedile halkıyla ccedilok

sınırlı duumlzeyde bir sosyal buumltuumlnleşme gerccedilekleştir(ebil)diği anlaşılmaktadır

Tablo 10 Araştırma Grubunun Ceylanpınar Halkıyla İlişkilerinin Durumu

Ceylanpınar Halkıyla İlişkilerinin Durumu Sayı Yuumlzde

Kimseyle goumlruumlşmem 29 158

Zorunlu hacircllerde (alışveriş vb) goumlruumlşuumlruumlm 46 251

Bazı tanıdıklarım var ara sıra goumlruumlşuumlruumlz 78 426

Sık sık bir araya geldiğim dostlarım var 19 104

Suumlrekli goumlruumlştuumlğuumlm ccedilok dostlarım var 11 60

Toplam 183 1000

Goumlccedilmenlerin oumlnemli bir kısmı (251) ancak zorunlu hacircllerde ilccedile

insanları ile goumlruumlşuumlrken oumlnemli bir kısmı ise (158) ilccedile halkıyla hiccedil

goumlruumlşmediğini ifade etmiştir Bazı tanıdıkları ile ara sıra goumlruumlşenler de (426)

eklendiğinde koumly halkı ile ilccedile halkı arasındaki ilişkinin sınırlılığı daha net

olarak anlaşılacaktır

İccedile kapalı bir yapı arzeden ve ilccedileyle sosyal ilişkileri sınırlı olan koumlyde

sınırlı bir duumlzeyde kuumlltuumlrel etkilenme olsa da geleneklerin korunması noktasında

buumlyuumlk bir ccedilaba goumlsterilmektedir Tuumlrkiyersquoye yirmi yıldan fazla bir suumlredir gelen

goumlccedilmenler buumlyuumlk oranda (866) duumlğuumlnlerini memleketlerinde olduğu gibi

gerccedilekleştirmeye devam etmektedirler Memleketlerinde olduğu gibi

gerccedilekleştirilen bu duumlğuumlnlere katılanlar da ccediloğunlukla (596) Afgan

goumlccedilmenidir Edinilen goumlzlemlere dayanarak koumlydeki duumlğuumlnlerin yukarıda

belirtilenlerden daha da fazla dışarıya kapalı bir şekilde gerccedilekleştirildiği

anlaşılmaktadır Aile iccedilinde gerccedilekleştirilen kadın ve erkeklerin ayrı ayrı

eğlendiği bu duumlğuumlnlere Afgan goumlccedilmeni dışında insanların katılımı son derece

sınırlıdır

53 Gelenek Goumlrenekler

Araştırma koumlyuumlnde din ile beraber gelenekler ve toumlre de toplumsal

yaşamın youmlnetilmesinde oumlnemli bir yere sahiptir Bireylerin davranışlarının

ccediloğunda belirleyici bir rol oynayan bu gelenekler toplumsal yaşamda

karşılaşılan sorunlar karşısında da ccedileşitli ccediloumlzuumlm ve oumlneriler de sunmaktadır

Diğer gruplardan farklı olduklarını suumlrekli hatırda tutan goumlccedilmen

grubunda bu farklılığın korunması ve otantik kuumlltuumlruumln kaybolmaması iccedilin

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

179

geleneksel değerlerin elden geldiğince -değişime uğramaksızın- uygulanması ve

bu yolla kuşaktan kuşağa aktarılması ccedilabası yoğun bir şekilde verilmektedir Bu

bağlamda goumlccedilmenlerin kendilerine kalıcı bir kimliklenme de sağlayan

geleneksel değerlerine sıkı sıkı sarılma eğilimi goumlsterdikleri goumlruumllmektedir Bu

nedenle goumlccedilmenlerin oumlnemli bir kesimi (45) toplumsal değişme etkenlerine

karşı oumlzellikle genccedillerin gelenekleri oumlğrenmek ve yaşatmak konusunda gerekli

ccedilabayı goumlstermediklerine inanmakta ve bunu sitayişle karşılamaktadır

Genccedillerin gelenekleri yeterince bilmediğini savunanlar buraya goumlccedil ile birlikte

genccedillerin karşılaştığı yeni koşullara ve burada oumlzellikle genccediller accedilısından

gelenekleri uygulama şansının yeterince olmadığına inanmaktadır

Geleneksel değerlerin korunması noktasında koumlydeki insanların giyim-

kuşam konusundaki davranışları guumlzel bir oumlrnek teşkil etmektedir Tuumlrkiyersquoye

gelmeleri ccedileyrek asır olmasına rağmen oumlzellikle birinci kuşak erkek ve kadınlar

ccedilok buumlyuumlk oranda memleketlerinde giydikleri youmlresel kıyafetleri hayatın her

alanında giymeye devam etmektedir Bu kıyafetlerin memleketten tedarik

edildiği de goumlz oumlnuumlne alınırsa bu konuda goumlsterilen ccedilaba daha da iyi

anlaşılacaktır

Tablo 11 Ceylanpınara Goumlccediltuumlkten Sonra Erkeklerin Giyiminde Herhangi Bir

Değişme Olup Olmadığı

Değişme oldu mu Sayı Yuumlzde

Hiccedil değişme olmadı 88 481

Ccedilok az bir değişme oldu 67 366

Tamamen değişti 28 153

Toplam 183 1000

Hane reislerinin Ceylanpınarrsquoa goumlccediltuumlkten sonra giyim-kuşamlarındaki

değişimin niteliğine bakıldığında yaşa ve cinsiyete goumlre oumlnemli değişiklikler

goumlsterdiği anlaşılmaktadır Hane reislerinin yarısına yakın bir kesimi (481)

erkeklerin kılık kıyafetinde hiccedilbir değişme olmadığını belirtirken 366rsquosı ise

ccedilok az bir değişme olduğunu ifade etmiştir Hane reislerinin153rsquouuml ise buraya

goumlccediltuumlkten sonra insanların kıyafetlerinin tamamen değiştiğini iddia etmiştir

Toplumun değerlerinin bireye aktarıldığı sosyalleşme suumlrecinde

kadınların oumlnemli bir roluuml vardır Bu noktada giyimden konuşmaya okur-

yazarlığa kadar değişimin en az goumlruumllduumlğuuml kesim olarak kadınlarda değişim ve

kaynaşmanın sınırlı bir duumlzeyde olduğu rahatlıkla soumlylenebilir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

180

Tablo 12 Ceylanpınara Goumlccediltuumlkten Sonra Kadınların Giyiminde Herhangi Bir

Değişme Olup Olmadığı

Değişme oldu mu Sayı Yuumlzde

Hiccedilbir değişme olmadı 103 563

Ccedilok az bir değişme oldu 67 366

Tamamen değişti 13 71

Toplam 183 1000

Kadınların toplumsal alanda goumlruumlnuumlrluumlklerinin ccedilok sınırlı olduğu

koumlydeki kadınların giyim kuşamının hemen hemen hiccedil değişmediği Tablo 12rsquode

ccedilok accedilık olarak goumlzlenebilmektedir Goumlruumlştuumlğuumlmuumlz erkeklerin buumlyuumlk bir kısmı

(563) eşlerinin giyim-kuşamında hiccedilbir değişme olmadığını 366rsquosı ise ccedilok

az bir değişim olduğunu ifade etmiştir Buraya goumlccedil ettikten sonra kadınların

kıyafetlerinde bir değişme yaşandığını belirtenlerin oranı oldukccedila sınırlıdır

Ccediloğunluğu Tuumlrkiyersquode doğan ccedilocukların giyim-kuşamındaki değişime

bakıldığında hane reisi ve eşlerine goumlre ccedilocukların giyimindeki değişim daha

belirgin olarak goumlruumllmektedir Aslında aradan geccedilen zaman burada doğan

ccedilocukların okulda oumlnluumlk ve pantolon giyme mecburiyeti goumlz oumlnuumlne alındığında

ccedilocukların giyiminde bile geleneksel kıyafetler lehine bir direnmeden

bahsedilebilir Gerccedilekten hane reislerinin 585rsquoi ccedilocuklarının giyiminin

tamamen değiştiğini belirtmiştir Diğer taraftan hane halklarının 311rsquoi ccedilok az

bir değişme olduğunu ve 104rsquouuml ise hiccedilbir değişme olmadığını belirtmiştir

6 Sosyal ve Siyasal İlişkiler

Daha oumlnce de belirtildiğ gibi her toplum bir şekilde ldquobizrdquo ve ldquoonlarrdquo

ayrımını yapar ve kimlerin bu ldquobizrdquoin iccediline gireceği ve kimlerin işlere

karıştırılmayacağı ya da işlerine karışılmayacak ldquoonlarrdquo grubundan olacağına

kendi kimlik politikaları ekseninde karar verir

Kendi ldquotoplumsal kimliğinirdquo korumada oldukccedila hassas davranan

goumlccedilmenler bu anlamda -belki de zorunlu olarak- ihtiyaccedil duydukları

ldquooumltekibaşkasırdquo kategorisi olarak ilccedile halkını tanımlamaktadırlar ldquoMalum her

kimlik bir farktır hususiyettir ve bu fark bir başkasına kendinden bir başka

şeye nazaran teşhis ve tasvir edilirrdquo (Bora 1997 s 58) Toplumsal kimliklerin

ldquooumltekirdquone goumlre belirlendiği kabul edilecek olursa goumlccedilmenlerin ilccedile halkından

gelebilecek etkilenmelere karşı direnccedilli davranması daha kolay anlaşılacaktır

Bu bağlamda kendilerini ilccedilenin ldquoyabancısırdquo olarak goumlren goumlccedilmenlerin

ldquoonlarrdquo olarak değerlendirdikleri Ceylanpınar ilccedilesinin sosyalsiyasal yaşamı ile

ilgili hemen hiccedilbir muumldahaleleri soumlz konusu değildir Bunun en temel sebebi

goumlccedilmenlerin kendilerini yabancı goumlrmesi buraya ait hissetmemesidir Bir diğer

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

181

ifadeyle kendilerini ilccedile halkına ilccedile halkını da kendilerine ldquoyabancırdquo goumlren bu

insanların kendilerini yaşadıkları ilccedileye ait olarak goumlrmedikleri anlaşılmaktadır

Tablo 13 Araştırma Grubunun İlccedile ile İlgili Kararlara Katılım Olmamasının

Sebepleri ile İlgili Goumlruumlşleri

İlccedileyle ilgili kararlara neden katılmazsınız Sayı Yuumlzde

Yabancı olduğumuz iccedilin kimse bizi dacirchil etmek istemez 97 530

Yabancı olduğumuz iccedilin katılmak istemeyiz 28 153

Uzakta oluşumuz bu tuumlr katılım engelliyor 31 169

Sayısal olarak az olduğumuzdan etkimiz olmuyor 24 131

Burası bizim yerimiz değil onların işine karışmayız 3 16

Toplam 183 1000

Gerccedilekten goumlccedilmenlerin yarıdan fazlası (53) yabancı oldukları iccedilin

kararlara dacirchil edilmediklerini 153rsquouuml de yabancı oldukları iccedilin kendileri

katılmak istemediklerini ifade etmiştir Goumlruumlşuumllenlerin 16rsquosı buranın kendi

yerleri olmaması durumunu oumlnemli bir kesim (169) fiziksel olarak uzaklığı

131rsquoi de sayısal olarak azınlıkta olmalarını neden olarak goumlstermektedir

Burada da goumlruumllduumlğuuml gibi diğer gruplar ile girilen ilişkilerde otantik

kuumlltuumlruumln kaybolmaması youmlnuumlnde goumlsterilen hassasiyet ve ldquobizrdquo kavramına

yapılan aşırı vurgu grubun dışındaki herkesi ldquooumltekirdquoleştirirken iccedile doğru bir

kapanmayı da yaratmaktadır

7 Mekacircnsal YoğunlaşmaMekacircnsal Ayrışma

Goumlccedilmenler ilccedilenin dışında belli bir alanda kuumlmelenmişlerdir Bu

mekacircnsal etnik yoğunlaşmamekacircnsal etnik ayrışma kimlik ve buumltuumlnleşme

konusunda birbirinden farklı etkiler yaratmaktadır Goumlccedilmenlerin bir arada

olması geldikleri bu yeni ccedilevrede kendilerini yalnız hissetmelerini

yabancılaşmalarını oumlnleyici bir işlev goumlrmektedir Bu mekacircnsal yoğunlaşma

aynı zamanda kendi kuumlltuumlrlerini yeniden uumlretmelerinde oumlzellikle imkacircn

vermektedir Diğer taraftan bu etnik mekacircnsal yoğunlaşma goumlccedilmenlerin iccediline

girdiği ilccedile toplumuyla uyum sağlamasını yeni toplumun değer ve davranış

biccedilimlerini oumlğrenmesini ve iccedilselleştirmesini engellemektedir Bu da iki toplum

arasında buumltuumlnleşmeyi olumsuz bir şekilde etkilemektedir Goumlccedilmenlerin

mekacircnsal kuumlmelenmeleri ayrıca karşılıklı olarak ldquobizrdquo ve oumltekirdquo etiketlenmesine

ve bu durum da karşılıklı olumsuz duyguların uumlretilmesine neden olmaktadır

Elbette goumlccedilmenlerin farklı bir mekacircnda kuumlmelenmeleri kendi

iradelerinin dışında gerccedilekleşmiştir Fakat buguumln de ccedilok buumlyuumlk oranda bu

eğilimin devam ediyor olmasını goumlccedilmenlerin ilccedile halkına karşı sahip oldukları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

182

olumsuz goumlruumlşlerden ccedilok dil acircdet gelenek ve goumlrenek olarak birbirine yakın

birbirine yabancı olmayan ldquokendi insanlarırdquo ile birlikte olmanın sağladığı

rahatlık ile accedilıklamak muumlmkuumlnduumlr Bu anlamda goumlruumlşuumllen goumlccedilmenlerin

yaşadıkları koumlye ilişkin değerlendirmelerinde ldquokoumlyuumlmuumlzrdquo ve ldquoCeylanpınarrdquo

ayrımı belirgin bir şekildedir Bireysel olarak buumlyuumlk ccediloğunluk kendilerini

ldquoOumlzbekrdquo olarak tanımlamakta ve bu kimlik toplum diğer kamu kuruluşları ile

girilen ilişkilerin tuumlmuumlnde belirleyici olmaktadır Yaşlılarda biraz daha yoğun

olmakla beraber ccediloğunluk tarafından bu kimlik oumln plana ccedilıkarılmaktadır İki

toplumun birbirinde tamamen farklı kimliklere sahip olduğu yaygın kanaati iki

toplumun ilişkilerinde karşılaşılan olumsuz durumların oumlnemli bir sebebidir

Yapılan goumlruumlşmelerde insanların dışarıyla ilişki kurmalarındaki

ccedilekingenliğin sadece yaşlı kuşakta değil genccediller arasında da yoğun olduğu

goumlruumllmuumlştuumlr İstanbulrsquoda ccedilalışan genccedillerle yapılan goumlruumlşmelerde de bu tutum

belirgin bir şekilde goumlruumllmektedir Buumlyuumlk şehirlere ccedilalışmaya giden evli

genccedillerden eşini beraberinde goumltuumlrene rastlanılmamıştır Tamamı Tuumlrkiyersquode

doğmuş Tuumlrk okullarında okumuş bu genccedillerin hiccedilbiri ccedilalıştığı yere veya bir

başka ortama goumlccedil etmeyi duumlşuumlnmemektedir Bunun nedeni sorulduğunda

ccediloğunluğunun ldquokendilerindenrdquo olduğu bu koumlyde dayanışmanın yoğun

olduğunu burada kuumlltuumlrlerini rahatccedila yaşadıklarını belirten genccediller başka

yerlerde kendileri iccedilin yaşamın zor olacağını duumlşuumlnmektedirler

Edinilen goumlzlemlere goumlre ana vatanlarına geri doumlnmeyi duumlşuumlnmeyen

Oumlzbekler bulundukları koumlyden başka bir yere de goumlccedil etmeyi pek

duumlşuumlnmemektedirler Sadece birinci kuşaktan insanlar değil Tuumlrkiyersquode

doğmuş burada okumuş ve ccediloğu ana vatanları hiccedil goumlrmemiş genccediller de otantik

kuumlltuumlruumln yeniden kurulması ve devamı konusunda olduğu kadar youmlredeki diğer

gruplarla ilişki geliştirme konusunda da yaşlılardan pek farklı

duumlşuumlnmemektedirler Youmlredeki diğer gruplardan insanlar ile ilişkileri sınırlı olan

genccediller de başka gruplardan evlenmeye pek sıcak bakmaz iken oumlzellikle Oumlzbek

kızlarının başka gruptan insanlar ile evlenmelerine ccedilok daha mesafeli bir bakış

sergilemektedir

8 Genel Değerlendirme ve Sonuccedil

Ana vatanlarından uzakta yaşayan grupların en temel oumlzelliği olarak

goumlccedilmenler goumlccedil ile birlikte getirdikleri bazı değerleri ve dilleri aracılığı ile

kimliklerini koruma ve yeniden uumlretme ccedilabalarını sebat ile suumlrduumlrmektedirler

Duumlnyanın kuumlccediluumllduumlğuuml goumlrsel ve işitsel yayın organlarının geliştiği ccedilağımızda

ana vatana ait soumlzler imgeler efsaneler şarkı ve oumlykuumller bu aygıtlar aracılığı ile

genccedil kuşaklara ulaştırılarak kimliğin yeniden kurulması sağlanmaktadır

Araştırma koumlyuumlnde ccediloğunluğu Tuumlrkiyersquode doğmuş olan ikinci kuşak genccedillerin

Oumlzbek kimliğine ait imgeleri oumlğrenme sahiplenme ve suumlrduumlrme konusunda

goumlsterdikleri duyarlılık bu anlamda değerlendirilebilir

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

183

Oumltekilerden farklı ve burada yabancı olduklarına inanan goumlccedilmenler

hem kendi aralarında kalıcı bir buumltuumlnleşme yaratmak hem de iccedilinde

bulundukları ekonomik politik ve toplumsal yapının iccediline dacirchil edilmeleri

noktasında yeterince huumlsnuumlkabul goumlrmemeleri nedeniyle kendi iccediline kapanarak

kuvvetli bir ldquobizrdquo duygusu yaratmışlardır Mensubiyete yapılan aşırı vurgu iccedile

kapanan toplulukta ldquooumltekirdquo kavramını oumlnemli araccedil hacircline getirmiştir Oumlzellikle

sosyal ve kuumlltuumlrel anlamdaki alışverişin sınırlı seviyede olduğu ve dolayısıyla

ilişkilerin yeterince derinleş(e)mediği koumlyde karşılıklı oumln yargıların geliştiği ve

iki grup arasındaki ilişkilerin -zorunlu hacircller dışında- olabildiğince asgari

duumlzeyde yaşandığı goumlruumllmektedir İki grup arasında oumlruumllen bu duvarlar ise

gruplar arasında evlilik dostluk vb birccedilok alanda sağlıklı bir ilişkinin

gelişmesini engellemektedir Bu durum goumlccedilmenler ve ilccedile halkı arasında ccedilizilen

sınırlar oumlzellikle sosyo-kuumlltuumlrel anlamda bir buumltuumlnleşme olmasını engellediği

iccedilin sosyal buumltuumlnleşme de son derece zayıftır

İki grup birbirini accedilıkccedila reddetmiyor olsa da kaynaşma-buumltuumlnleşme

youmlnuumlnde iki tarafın da ldquoisteklirdquo olmadığı goumlruumllmektedir Afgan-Ceylanpınarlı

olarak adlandırılan ldquobiz ve ldquooumltekirdquo ayırımı buumltuumln kuşaklar tarafından bilinip

kullanılmakla birlikte bir grubun diğer gruba karşı belirgin bir olumsuz tavır

takınmadığı ilccedilede buguumlne kadar birbirlerine youmlnelik olumsuz bir hareket

yaşanmamıştır AfganlarOumlzbeklerin Ceylanpınarrsquoa goumlccediluumlnden guumlnuumlmuumlze ilccedile

halkı ile ilişkilerine baktığımızda her iki tarafın birbirine karşı belirgin bir karşı

duruş geliştirmediği goumlruumllmektedir Birbirlerine kız alıp-vermeseler de ticaret

ve kamusal alanların paylaşımında herhangi bir sıkıntı yaşamadıkları ve

karşılaşma anlarında birbirlerine karşı herhangi bir tedirginlik de soumlz konusu

değildir

Sonuccedilta birbirini accedilıkccedila reddetmeyen iki grubun kolay kaynaş(a)madığı

saptanmış guumlccedilluuml bir aidiyet vurgusu ile ccedilizilen sınırların guumlccedillendirildiği bir

diğer deyişle guumlccedilluuml bir sosyal buumltuumlnleşmenin gerccedilekleşmesinin engellendiği

goumlruumllmuumlştuumlr

Kaynakccedila

Akkaya T (1997) Bir Anadolu Kasabasında Sosyal Buumltuumlnleşme Cumhuriyet

Demokrasi ve Kimlik Bilgin N (Yay Haz) İstanbul Bağlam Yayınları

Aker A T (2006) Ruhsal Suumlreccediller Accedilısından Zorunlu Goumlccedil ve Yerinden Edilme

Zorunlu Goumlccedil ile Yuumlzleşmek İstanbul Tesev Yayınları

Aydın S (1999) Kimlik Sorunu Ulusallık ve Tuumlrk Kimliği Ankara Oumlteki Yayınları

Beter Ouml (2006) Sınırlar Oumltesi Umutlar Ankara SABEV Yayınları

Bilgin N (1994) Sosyal Bilimler Kavşağında Kimlik Sorunu İzmir Ege Yayıncılık

Bora T (1997) Cumhuriyetin İlk Doumlneminde Millicirc Kimlik Cumhuriyet Demokrasi ve

Kimlik Bilgin N (Yay Haz) İstanbul Bağlam Yayınları

Buz S (2004) Zorunlu Ccedilıkış Zorlu Kabul Muumlltecilik Ankara SGDD Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

184

Conally W E (1992) Kimlik ve Farklılık İstanbul Ayrıntı Yayınları

Cornell S E Hartmann D (1998) Ethnicity and Race Making Identities in a

Changing World California Pine Forge Press

Ccedilandar C (2005) Duumlnyada Goumlccedil Olgusu Uluslararası Goumlccedil Sempozyumu 8-11 Aralık

2005 İstanbul Zeytinburnu Belediyesi

De Vos G Romanucci-Ross L (1995) Ethnic Identitiy A Psycolocultural Perspective

Ethnic Identity Creation Conflict and Accommodation Romanucci-Ross L

George De Vos (Eds) London Altemira Press

Guumln Z (2001) Goumlccedil ve Ruh Sağlığı Tuumlrkiyersquode İnsan Hakları Hareketi Konferansı

Ankara TİHV Yayınları

Guumlvenccedil B (1994) Tuumlrk Kimliği Kuumlltuumlr Tarihinin Kaynakları Ankara Kuumlltuumlr

Bakanlığı Yayınları

Kaya A (2005) Tuumlrkiyersquode Ccedilerkez Diyasporası Diyasporada Kuumlltuumlrel Toumlzuumln Yeniden

Uumlretimi Tuumlrk(iye) Kuumlltuumlrleri Pultar G ve Erman T (Der) Ankara Kuumlltuumlr

Araştırmaları Derneği

Mac Donald J S Mac Donald L D (1964) Chain Migration Ethnic Neighbourhood

Formation and Social Networks Millbank Memorial Fund Quarterly Vol 42

no 1 82-97

Merccedilil E (1966) Afganistanrsquodaki Oumlzbekler Tuumlrk Kuumlltuumlruuml Yıl IV sayı 39 269-271

Odman M T (1995) Muumllteci Hukuku Ankara AUuml SBF İnsan Hakları Merkezi

Yayınları

Okccedilay H (1997) İzmir Sefarad Musevileri Azınlık Kimliğinin Sosyolojik

Değerlendirmesi Cumhuriyet Kimlik ve Demokrasi İstanbul Bağlam

Yayınları

Smith A D (1995) Nation and Nationalizm in a Global Era New York Polity Press

Tilley V (1997) The Terms of the Debate Untangling Language About Etnicity and

Ethnic Movements Ethnic and Racial Studies Vol 20 No 3

Tufan B (2002) Kente Goumlccedil ve Uyum Kentleşme Suumlrecinde Sosyal Hizmet Ankara

HUuml SHYO Yayını

Zdzislaw M (1993) Symbols Conflict and Identity New York State University of

New York Press

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 185-210

OSMANLI ĠMPARATORLUĞUrsquoNDA KAMUSALLIĞIN OLUġUMU

SUumlRECĠNDE KAHVEHANELERĠN ROLUuml UumlZERĠNE SOSYOLOJĠK

BĠR DEĞERLENDĠRME

Hasan SANKIR

Oumlzet

Bu makale Habermascı anlamda kamusal alan dinamiklerinin Osmanlı

toplumu iccedilin gerccedilekleşme suumlrecini araştırmaktadır Bu suumlreccedilte kahvehanelerin

ortaya ccedilıkışı ve beraberinde meydana gelen sosyal ve siyasal değişimler tarihsel

suumlreccedil iccedilerisinde incelenmektedir Sosyal hayata katılan kahvehaneler ccedilok farklı

işlevi bir arada yerine getirmiştir Bir yandan sosyalleşme ve eğlence mekacircnı

olarak goumlrev yapmış diğer yandan muhalefet ve eleştiri ortamını yaratmıştır Bu

yazı kahvehaneler ve sosyal alana kattığı yenilikleri kamusal alan dinamikleri

bağlamında tartışmaktadır

Anahtar kelimeler Osmanlı İstanbul Habermas kamusal alan

kamusal mekacircn kahvehane kamuoyu muhalefet

A Sociological Evaluation of the Role of Coffeehouses in the Process

of Publicity Formation in Ottoman Empire

Abstract

This work aims to explore the Habermas process existed for public

domain dynamics in Ottoman society In this process the existence of coffee-

houses and the resulted social and political changes are going to be investigated

from a historical point of view The coffeehouses existed in social life perform

several functions at the same time They have not only played the roles of

socialization and entertainment but provided an environment for opposition and

criticism as well On the one hand they were the places of socialization and

entertainment on the other hand they created an environment of opposition and

criticism In this study coffeehouses and the novelties they brought to social life

are going to be discussed in the context of public domain dynamics

Key words Ottoman Istanbul Habermas public domain public place

coffeehouse public opinion opposition

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 186

1 GiriĢ

İlk kahve iki tuumlccar tarafından ticari amaccedillarla İstanbul‟a getirilmiştir

Kısa suumlre iccedilerisinde kahvehaneler accedilılmış ve hızla tuumlm İstanbul‟a yayılmıştır

Sayıları hızla artan kahvehaneler her kesimden insanı yacircrenlik etmek vakit

geccedilirmek amacıyla kendilerine ccedilekmiştir Boumlylece bu mekacircnlara toplumun her

kesiminden insanlar gelmeye ve sosyalleşmeye başladılar Zamanla bu

sosyalleşme suumlreccedilleri pek ccedilok farklı aktivitelerle genişledi ve zenginleşti Bu

suumlreccedilte kahvehanelerin de ortaya koyduğu işlevler ccedileşitlendi Sosyal ortamın

dili kulağı olmayı başardı Kahvehanelerde toplumun her kesiminden insan

oumlzguumlrce sohbet ediyor o ana kadar konuşulmayan pek ccedilok konu guumlndeme

geliyor ve zaman zaman devlet hakkında konuşularak eleştiriler dile

getiriliyordu Bu suumlreccedilte kahvehaneler bireylerin sosyalleşme haber alma

konuşma tartışma bilgi edinme bilinccedillenme eğlenme hoş vakit geccedilirme gibi

pek ccedilok farklı ihtiyacını gideren mekacircnlara doumlnuumlşmuumlşlerdir Osmanlıda

kahvehaneler oumlncesi insanlar guumlndelik yaşam pratikleri iccedilerisinde alışveriş

yaptıkları duumlkkacircnlarda hamam bozacı meyhane ya da camiler gibi yerlerde

sosyalleşme suumlreccedillerinin bir kısmını gerccedilekleştirirlerdi Fakat burada sayılan her

mekacircnın sosyalleşme accedilısından belli kısıtlılıkları soumlz konusuydu Kahvehaneler

ise herkese accedilık olmaları ve bu anlamda bir kısıtlamaya sahip olmamaları

nedeniyle ccedilok ilgi goumlrduumller ve diğer mekacircnlara alternatif olmayı başardılar Bu

durum beraberinde devletle oumlzel alan arasında yani siyasal iktidarla halk

arasında devlete muhalif bir blok oluşmasına neden oldu Ya da en azından

siyasal otorite bu durumu boumlyle değerlendirerek kahvehanelere karşı bir dizi

oumlnlem alarak bu mekacircnları kontrol altına almaya ccedilalışmıştır Bu suumlreccedil kamusal

alan ve kamuoyunun ortaya ccedilıkma suumlreciyle benzerlikler goumlstermektedir

Ccedilalışma Habermascı yaklaşıma goumlre kamusal alan dinamiklerinin Osmanlı

toplumunda oluşma suumlrecini tartışmaktadır

2 AraĢtırmanın Problemleri

Osmanlı İmparatorluğu‟nda kamusallığın oluşumu suumlrecinde

kahvehanelerin roluumlnuuml tartıştığımız ccedilalışmanın problemleri şoumlyledir

1 Osmanlı İmparatorluğu‟nda ortaya ccedilıktıkları ilk yer olan İstanbul‟da

kahvehaneler insanların bazı ortak sosyal ve kuumlltuumlrel yaşam pratiklerini

uumlrettikleri ve paylaştıkları birer kamusal mekacircn mıydı

2 Kamusal mekacircnlar olarak kahvehaneler Habermascı yazınsal

kuumlltuumlrel ve daha sonra da politik kamusal alanın ortaya ccedilıkmasına hizmet

edebilmişler midir

3 Osmanlının kendi sosyal yapısına uygun bir şekilde ortaya ccedilıkmış

olan estetik duygusal siyasal ifade biccedilimleriyle ve gerektiğinde soumlylenti gibi

mekanizmalar yoluyla gerccedilekleştirilen amaccedil youmlnelimli eylemler ortaya koyarak

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

187

devlete karşı guumlccedil blokları oluşturmaları sonucu Osmanlının kendi sosyal ve

siyasal oumlzellikleri dacirchilinde kendine has kamusal alan dinamiklerini yarattığı

soumlylenebilir mi

31 Kavramsal ve Kuramsal Ccedilerccedileve

31 Kavramsal Ccedilerccedileve

Kamusal Alan

Kamusal alan tanımı ilk kez 1962 yılında Juumlrgen Habermasın Kamusal

Alanın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml Burjuva Toplumunun Bir Kategorisi Uumlzerine

Araştırmalar (Strukturwandel der Oumlffentlichkeit) adlı kitabında ele alınmıştır

Habermas kamusal alanı oumlzel şahısların kendilerini ilgilendiren ortak bir

mesele etrafında akıl yuumlruumlttuumlkleri rasyonel bir tartışma iccediline girdikleri ve bu

tartışmanın neticesinde o mesele hakkında ortak kanaati kamuoyunu

oluşturdukları araccedil suumlreccedil ve mekacircnların tanımladığı hayat alanı (Habermas

2000 s 107) olarak tanımlar

Kamuoyu

Geniş anlamda kamu ccedilıkarını ilgilendiren bir konu hakkında halkın

genel kanaat ve duumlşuumlnceleri bir başka ifadeyle toplum hayatının ccedileşitli guumlccedilluumlk

ve problemleri karşısında belirli bir zamanda belirli bir insan grubu arasında

yaygın duumlşuumlnce ve bakış accedilılarını anlatan bir kavramdır

Karnavalesk

Farkların reddedildiği ve oumlzne pozisyonlarının homojen olduğu sınıfsal

eşitsizliklerin ortadan kalktığı hiyerarşik yapıların ilişkiler uumlzerinde bir

huumlkmuumlnuumln olmadığı yasa ve kısıtlamaların olmadığı yapmacık ilişkilerin

olmadığı sahici oumlzguumlr ilişkilerin kahkaha neşe dolu bir ortamda gerccedilekleşmesi

durumunu ifade eder

Goumllge Oyunu

Genellikle deriden kesilmiş birtakım insan hayvan ve eşya tasvirlerinin

arkadan ışık verilerek goumllgelerinin gerili beyaz bir perde uumlzerine duumlşuumlruumllmesiyle

oynatılan oyundur İlk olarak Doğuda ortaya ccedilıkarak yetkinleşen goumllge

oyununun buumlyuumlsel-dinsel koumlkenlerden kaynaklandığı Ccedilinde 11 yuumlzyıla

uzandığı belirtilmektedir Tuumlrk goumllge oyunu olan Karagoumlz geleneksel dinsel

biccedilimlerin dışında gelişme goumlsterdiği kadar duumlnyevi ve komik iccedilerikli de

olmuş toplumsal eleştirel ccedilizgiler taşımış buumltuumln Osmanlı topraklarına

Yunanistan ve Balkanlara yayılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 188

32 Kuramsal Ccedilerccedileve

Son yıllarda oumlzellikle sosyal bilimcilerin şehir hayatının bir parccedilasını

oluşturan ve belki de goumlzden kaccedilmış olan kahvehaneler gibi kuumlccediluumlk birimler

uumlzerinde ccedilalışmalarını arttırdığı goumlruumllmektedir Kahvehanelerin sosyal

bilimcilerin ilgisini ccedilekmesi kamusal alan kavramının tartışmaya accedilılmasıyla

birlikte olmuştur ldquoKamusal alanrdquo kavramı Habermas‟ın 1964 yılında Almanca

yayımlanan Kamusal Alanın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml adındaki eserinin 1989 yılında

İngilizceye ccedilevrilmesiyle birlikte tartışmaya accedilılmıştır Kamusal alan

tartışmalarıyla birlikte kahvehane veya benzer sosyal ve kuumlltuumlrel şehir kurumları

uumlzerine yapılan ccedilalışmalar kamusal-oumlzel hayata ve yapılarına youmlnelik uumlretilen

yeni fikir ve kavramlar doğrultusunda kuramsallaştırılıp incelenmiştir

Kahvehaneler ve kamusal alanların ortaya ccedilıkış suumlrecindeki ilişki pek ccedilok

araştırmacı-tarihccedili ve teorisyenin kullanım alanına girmiş ve farklı bakış

accedilılarıyla ele alınarak yeni tartışmaların doğmasına olanak sağlamıştır

Habermas‟ta kamusal alan oumlncelikle tek tek insanların devlet ve diğer

politik otoritelerle karşı karşıya geldiği bir alandır Bu noktada Habermas

tartıştığı kamusal alan yaklaşımında 17 yuumlzyıl Avrupası ve Buumlyuumlk

Britanyasındaki yeni kuumlltuumlrel kurumlar olarak kahvehaneler ve salonlardan soumlz

eder Habermasın tasarımına goumlre kahvehaneler oumlnce yazınsal eleştirilerin ve

zaman iccedilinde de politik karşı ccedilıkışların uumlretildiği mekacircnlara doumlnuumlşuumlrler ve buna

paralel olarak da ldquopolitik kamusal alanrdquoın 18 yuumlzyıl koşulları iccedilinde ortaya

ccedilıkışında oumlnemli roller uumlstlenirler

Kamusal alan tartışmaları tarihsel planda iki farklı yaklaşım şeklinde

ele alınmıştır Bunlardan ilki Habermasın yorumlarındaki gibi siyasi topluluk

bağlamındadır İkincisi ise Philip Aries ve Richard Sennettin ccedilalışmalarındaki

gibi akışkan ve ccedilok biccedilimli bir toplumsallığın alanı şeklindedir Literatuumlrde kimi

araştırmacılar (Mardin 1995) 19 yuumlzyıla kadar Osmanlı toplumunda etkin bir

kamusal alanın toplumda var olmadığı ileri suumlrerler Ccedilalışmamız bu savı

tartışmaya accedilmaktadır Zira Batılı anlamda kamusal alan dinamikleri oluşmuş

olmasa bile Batı dışı bağlamda Osmanlının kendine has sosyal koşulları

iccedilerisinde Kamusal alan dinamiklerinin ortaya ccedilıktığı ve bu bağlamda canlı

bir sosyalliğin meydana getirdiği bir kamusal alan yaklaşımı ortaya

konmaktadır Bu iki yaklaşım kahvehaneler uumlzerindeki kamusal alan

tartışmalarının gerccedilekleşebilmesi iccedilin oumlnemlidir Ayrıca kahvehaneler uumlzerinden

yapılan kamusallık tartışmaları bu mekacircnların Batı‟daki formlarından yaklaşık

yuumlz yıl oumlnce Osmanlı sosyal hayatına girmiş olmasına rağmen tartışmada

kullanılan Batılı tarzdaki yaklaşımlar nedeniyle Osmanlının durumunu

accedilıklamada yetersiz kalmaktadır Kamusallık bağlamındaki bu iki farklı

yaklaşımın her biri Osmanlının oumlzel konumu nedeniyle Osmanlı sosyal

yaşamındaki kamusallık dinamiklerini accedilıklamada yetersiz kalsa da her birinin

tartıştığı belirli oumlzellikler Osmanlının durumunu accedilıklamada kullanılabilir

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

189

Habermas ekseniyle Aries-Sennett ccedilizgisindeki farklılık yalnızca kamusal

alanın temsiline dairdir Bununla birlikte ccedilalışmamızın problemleri

doğrultusunda yapılacak olan tartışma accedilısından bahsedilen analitik ayrım

oumlnemlidir Bununla birlikte ccedilalışmamızda kamusal alanı soumlylemsel iletişim

(soumlylenti) alanı veya bilinccedilli kolektif eylem alanı gibi değerlendiren

duumlşuumlnceleri reddetmemekte ve bu manada kolektif eylemin goumlstergelerini

dikkate almaktadır Ccedilalışmamızın bir diğer vurgusu da kahvehaneleri

konuklarına heterojen tarzda birlikte var olabilme olanağı sunan mekacircnlar

olarak algılaması uumlzerinedir Burada anlatılmak istenen kahvehanelerin

katılımcıların etkileşim rituumlellerinin sergilendiği sosyal alandaki ccedilok farklı

kesimlerden pek ccedilok insanı bir araya getiren sosyal mesafe ile fiziksel

yakınlığın beraberce ve sembolik biccedilimde sergilendiği mekacircnlar olarak

goumlruumllmesi fikridir (Weintraub 1997 s 25)

Ccedilalışmamızda Osmanlı İstanbulunda kahvehanenin kamusal alanın

başlıca mekacircnı olarak ortaya ccedilıkış suumlreci doumlrt farklı başlık altında

incelenmektedir Bu anlamda amaccedil ortaya koymaya ccedilalışılan tarihsel suumlreccedil

iccedilerisinde kahvehanelerin ortaya ccedilıkması ve şehirdeki sosyal kuumlltuumlrel yapıya

katkıları ve meydana getirdiği değişiklikleri goumlstermektir Boumlylece

kahvehanelerin birer ticarethane olarak ortaya ccedilıkmasıyla birlikte sosyal

mekacircnlara doumlnuumlşuumlmuuml tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde ele alınacaktır Bu noktada

yazımız kahvehanelerin sosyal alanın her kesiminden katılımcıların

oluşturduğu heterojen bir topluluğa doumlnuumlştuumlğuumlnuuml aynı zamanda sunduğu

sosyalleştirme ve eğlence muhalefet ve eleştiri bilgi edinme soumlylenti

uumlzerinden kolektif eylemler ortaya koyma gibi farklı işlevsellikleri yerine

getirdiğini ve boumlylece devletle halk arasında devlete karşı olan bir alan

oluşturduğunu bir başka ifadeyle kahvehanelerle birlikte bu mekacircnlarda

uumlretilen etkileşimlerin siyasal otoriteyle sıradan halkın karşılaştığı alanlar ortaya

ccedilıkmasına neden olduğunu tuumlm bu suumlrecin kamusal alan dinamiklerinin ortaya

ccedilıkışı olarak algılanabileceğini ortaya koyacaktır

Ccedilalışmamız tartışmalarını kahvehaneler uumlzerine yapılmış ccedileşitli

araştırmalar uumlzerinden yapmaktadır Kahvehaneler uumlzerine ccedilok geniş bir

literatuumlr yoktur Bununla birlikte son yıllarda sosyal bilimler alanında popuumllerlik

kazanmış olan bu konu uumlzerine yayımlanmış doktora tezleri ve makaleler soumlz

konusudur Bu tezler ve makaleler tartışmanın ortaya konmasında birincil

kaynaklar olarak kullanılmıştır Literatuumlruumln kısıtlı olması var olanların tarihsel

bazı dokuumlmanlardan ibaret olması ve ayrıca konunun kamusal alan kavramı

ccedilerccedilevesinde tartışılıyor olunması bu alandaki dar olan literatuumlr uumlzerinde daha

da seccedilici davranmayı gerektirmiştir Son yıllarda kahvehane uumlzerine

ccedilalışmalarıyla dikkat ccedileken beş akademisyenin yakın zamanda sonuccedillanmış

olan araştırmalarını bir araya getirdikleri Ahmet Yaşar‟ın editoumlrluumlğuumlnde

yayımlanan Osmanlı Kahvehaneleri isimli kaynak bu suumlreccedilte kullanılan ana

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 190

eksendeki kaynak olmuştur Ccedilalışmamızda bu kitapta yer alan beş makale ve

yayımlanmış olan diğer tezler uumlzerinden araştırmanın problemleri dacirchilinde

kamusal alan tartışmalarına yer verilmiştir Bu makalelerin ve yayımlanmış

doktora tezlerinin en oumlnemli ortak yanı kamusal alan kavramsallaştırmasının

kahvehaneler uumlzerinden sosyallik ve etkileşim alanı olarak ele alınıp

kamusallığı ortaya koyma ccedilabasıdır Bu makalelerin bir diğer ortak yanı ise

kahvehanelerin ortaya ccedilıkış suumlrecinde başta evler olmak uumlzere hamamlar

meyhaneler bozacılar camiler gibi diğer kamusal mekacircnlarla olan ilişkisini ve

etkileşimlerini ve bu mekacircnın uumlrettiği kamusallık ve toplumsallık biccedilimlerini

iktidarın bu mekacircnlar uumlzerindeki kontrol ccedilabasını ve bu mekacircnın kamuoyu ile

ilişkisini ortaya koymasıdır

4 Kamusal Alan Kavramı Uumlzerine

ldquoKamusal alanrdquo kavramı tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde ldquomoderniterdquoyle paralel

giden bir kavram olarak karşımıza ccedilıkar 16 yuumlzyılda ticari kapitalizmin

gelişmesi ve değişen siyasi iktidar yapısıyla birlikte yeni bir tuumlr kamusal alanı

oluştu Bu suumlreccedilte sosyal hayat modernitenin ilerleme anlayışına uygun olarak

ldquokamusal alanrdquo ve ldquooumlzel alanrdquo olarak iki farklı şekilde kurgulanmış oldu

Boumlylece oumlzel alan ekonomik ilişkileri ve kişisel alanı kapsadı Bu ayrımın

temelinde sanayileşmeye bağlı olarak gelişen kapitalist toplum yapısı yer

almaktadır Kapitalizm oumlncesi toplumda hem tarım hem de imalat sektoumlruumlnuumln

merkezi durumundaki aile sanayi toplumuna geccedilişle birlikte bu işlevini

kamusal alana bırakmıştır

Geleneksel toplumda kısaca siyasal sosyo-kuumlltuumlrel ve sosyo-ekonomik

yaşamın merkezi konumundaki aile modern toplumda bu youmlndeki işlevlerini

aile dışındaki sosyal alana bırakmıştır Bu doumlnemde Habermas‟ ın ldquokamusal

yaşamın enformatik boyuturdquo olarak dikkat ccedilektiği ve esasında siyasal duumlşuumlnce

accedilısından da oumlnemli başka gelişmeler yaşamaktaydıhellipTiyatro sinema eğlence

kuluumlpleri okul gazete dergi ve sanat gibi modern toplumun etkinlik alanları

kamusal yaşamı net biccedilimde oumlzel yaşam alanından ayırmaktaydı Kamusal

yaşam alanını oumlzel şahısların ailenin ve ekonomik muumldahale alanının dışındaki

bir alan anlamına getiren ldquopublicityrdquo (kamusallık) kavramı bu hengacircme iccedilinde

anlamlı bir biccedilimde kullanılmaya başlandı (Ccedilaha 2004 ss 76-77) Habermas‟ın

ortaya koyduğu kamusal alan bireylerin kendi goumlruumlşlerini accedilık platformda

oumlzguumlrce tartıştıkları bir alandır Habermas yurttaşların eşit bir biccedilimde kamusal

alanda kendilerini ilgilendiren konularda rasyonel ve eleştirel bir biccedilimde

tartışabilmesini demokrasinin temeli olarak anlatır (Goumlle 2000 s 9)

Oumlzel ve kamusal alan ayrımıyla birlikte iktidar ve halk arasında yani

devlet ve oumlzel alan arasında Habermas‟ın burjuva kamusal alan olarak

kavramlaştırdığı kamusal alan ortaya ccedilıktı Bu yeni alan devletin bir parccedilası

olmamakla birlikte aksine burjuvalar tarafından devletin eleştirildiği devletin

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

191

genel tavrı ve politikalarıyla ccedilatışan eleştirilerin tartışmaların yapıldığı bir

alandı Bu alan oumlzel bireylerin kamusal sorunlarla ilgili yapmış oldukları

tartışmaların uumlzerinde bir sınırlanma kısıtlamanın olmadığı herkese accedilık bir

alandı (Thomson 1993 ss 175-176)

Habermas‟ın accedilıklamalarında basının suumlrekli gelişmesi ve kasaba ve

şehirlerdeki yeni sosyalleşme merkezlerinin oluşması burjuva kamusal

alanlarının ortaya ccedilıkmasında etkili olmuştur 17 ve 18 yuumlzyıllarda Fransa‟da

salonlar İngiltere‟de kahvehaneler ve Almanya‟da okuma odaları kamusal

alanın başlangıccediltaki kurumlarıdır Bu alanlar eğitimli elitlerin birbirleriyle

tartışmalar yaptıkları goumlruumlşlerini paylaştıkları sosyal mekacircnlardı Dolayısıyla

Habermas‟a goumlre kamusal alan burjuva sınıfının bir araya gelerek uumlzerinde

herhangi bir sınırlandırma yaşanmayan tartışmalar gerccedilekleştirebildikleri hatta

devlete karşı fikirler eleştiriler uumlreten devletten bağımsız merkezler anlamına

gelmekteydi(Habermas 2000 s 107) Boumlylece burjuva sınıfının bir araya

gelerek edebiyat tartışmalarıyla başlayan ve siyasi sohbetlerle devam eden

devletten ve ekonomik ccedilıkarlardan bağımsız sosyal alanlar ortaya ccedilıkmış oldu

Habermas‟a goumlre kamusal alanın oluşumuna oumlncuumlluumlk eden bu mekacircnlar

bir araya getirdikleri insanların bileşimi ve buumlyuumlkluumlğuuml davranış tarzı

bakımından benzer oumlzellikler taşımaktadırlar Benzerliklerinden ilki bir araya

gelenlerin toplumsal ve ekonomik statuumlsuumlnden kaynaklanan guumlccedil ve saygınlığı

yok sayan bir anlayışının var olmasıdır Her tuumlrluuml kamusal mevki iktisadi

bağımlılıklar ve yasal duumlzenlemeler devre dışı bırakılmaktadır İkincisi felsefi

ve edebicirc eserlerin meta değeri kazanması ile birlikte herkes tarafından

ulaşılabilir olmuştur Bu eserlerin kamusal tartışmaya konu edilmesi durumu

soumlz konusudur Kitlelerin felsefi ve edebicirc eserlere ulaşabilmesini sağlayan bu

gelişme ile birlikte kitleler kamusal sorunlar hakkında konuşabilecek bir bilgisel

alt yapıya sahip olmuşlardır Basın bu suumlreccedilte oumlnemli bir katalizoumlr olarak işlev

goumlrmuumlştuumlr Uumlccediluumlncuuml olarak kamusal alanın ilkesel olarak herkese accedilıktır

(Habermas 2000 ss 98ndash107)

41 Kamusal Alan Kavramının EleĢtirisi

Fraser Habermas‟ın kamusal alan kavramına ilişkin doumlrt varsayım

saptar ve bunları eleştirir Bu varsayımların ilki bir kamusal alandaki

katılımcıların statuuml farklarını paranteze alarak sanki toplumsal olarak eşitlermiş

ldquogibirdquo muumlzakereye girmelerinin muumlmkuumln olduğuna yani politik demokrasi iccedilin

toplumsal eşitliğin gerekli olmadığına ilişkin varsayımdır Fraser bu varsayıma

karşılık olarak burjuva kamusal alanındaki soumlylemsel etkileşimin kendileri

bizatihi statuuml eşitsizliklerinin belirtileri olan uumlslup ve adap-edep protokolleriyle

youmlnetildiğini ve bu protokollerin dolaylı olarak kadınları marjinalleştirerek

onların eşitler olarak muumlzakerelere katılmalarını engellediğini iddia eder İkinci

olarak birbiriyle ccedilatışan tuumlrluuml kamuların ccediloğalmasının daha ccedilok demokrasiye

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 192

doğru değil de ondan geriye doğru bir adım olduğuna tek kapsayıcı bir

kamusal alanın her zaman iccedilin ccediloklu bir kamular anlayışına tercih edilir

olduğuna ilişkin varsayımdır Fraser bu varsayıma karşı goumlrece daha alt karşı-

kamulardan soumlz eder Fraser ezilen grup uumlyelerinin egemen kamusal alana karşı

alternatif kamusallıklar ortaya koyduğunu ve bunu tekrarladıklarını

duumlşuumlnmektedir Kadınlar işccedililer eşcinseller bu tuumlr kamusallıklar

geliştirmişlerdir Tek bir kamusal alandan farklı olarak değişik kamusallıkların

bir anlamda muumlcadelesi soumlz konusudur bu noktada Fraser‟a goumlre kamusal

katılım idealini ccediloklu kamular tek bir kamudan daha iyi başarabilir Uumlccediluumlncuuml

olarak kamusal alanlardaki soumlylemin ortak iyi uumlzerinde bir muumlzakereyle

sınırlandırılması gerektiği ve ldquooumlzel ccedilıkarlarrdquo ve ldquooumlzel meselelerrdquoin ortaya

ccedilıkmasının her zaman iccedilin sakıncalı olduğuna ilişkin varsayımdır Fraser‟a goumlre

neyin oumlzel neyin kamusal olduğuna ilişkin yapılacak bir ayrım kamular arası

muumlcadele ya da muumlzakere ile belirlenmesi gereken bir ayrımdır Erkek egemen

ideoloji tarafından dışlanan birccedilok konu kamusal alanda tartışılabilir konulardır

Sonuncusu ise demokratik bir kamusal alanın işlerlik kazanması iccedilin sivil

toplum ile devlet arasında keskin bir ccedilizginin ccedilekilmesi gerektiğine ilişkin

varsayımdır Bu varsayım kamusal alanın devlet uumlzerinde eleştirel bir

soumlylemsel kontrol kurmasını engelleyerek burjuva sivil toplum anlayışına

hizmet eder Oysa kamusal muumlzakere pratiği salt bir duumlşuumlnce oluşturma pratiği

değil bir karar verme mekanizması da olmalıdır (Fraser 2004 ss 112ndash129)

5 Osmanlırsquoda Kamusal Mekacircnların Ortaya CcedilıkıĢı ve Kamuoyu

16 yuumlzyıldan guumlnuumlmuumlze kuumlltuumlruumlmuumlzuumln bir parccedilası olan kahve ve

kahvehaneler son yıllarda sosyal bilimlerin ilgisini ccedilekmeye başlamıştır

Kahvenin ve dolayısıyla kahvehanelerin sosyal bilimlerin dikkatini ccedilekmesinde

Habermasın Kamusallığın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml isimli kitabının 1989 yılında

İngilizceye ccedilevrilmesini muumlteakiben başlayan kamusal alan tartışmalarının

oumlnemli bir yeri vardır Habermasın ccedilalışmasıyla birlikte kamusallığın

toplumsal mekacircnlar uumlzerinden incelenmesi tartışmaları ortaya ccedilıkmıştır

Boumlylece kahvehaneler tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde sosyolojik bakış accedilısıyla

değerlendirilmiş ve kahvehaneler iccedilerisinde uumlretilen ilişkiler ve bu ilişkiler

uumlzerinde siyasal iktidarın denetim kurma ccedilabalarını irdeleyen araştırmalar

ortaya ccedilıkmıştır Bu ccedilalışma Osmanlı‟da kamusal mekacircn ve kamuoyu oluşumu

suumlrecinde kahvehanelerin roluuml ve işlevlerini literatuumlrdeki ccedilalışmalar uumlzerinden

tartışmaktadır

51 Osmanlı ġehir YaĢamında Yeni Bir Mekacircn Kahvehaneler

16 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti buumlyuumlk bir

değişim ve doumlnuumlşuumlm yaşamaya başladı Bu suumlreccedilte ekonomik kriz yerel

youmlnetimlerdeki değişiklikler şehirleşme dinicirc canlanmalar vergilendirme

sisteminde ve youmlnetim yapısındaki değişiklikler gibi buumlyuumlk bir sosyo-ekonomik

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

193

doumlnuumlşuumlmleri yaşadı Bu suumlrecin bir sonucu olarak oumlzellikle bazı boumllgelerdeki

yoğun nuumlfus artışı ve toprak sisteminin değişime uğraması karşılıklı etkileşim

iccedilerisindeki bu iki suumlreccedil klasik Osmanlı sistemindeki mevcut duumlzeni tehdit etti

ve Osmanlı ekonomik sistemindeki değişim nuumlfus hareketliliğine neden oldu

Oumlzellikle İstanbula gelen ccedilok sayıdaki goumlccedilmen şehirde hayatı zorlaştırdı ccediluumlnkuuml

bir taraftan yerel boumllgelerden toplanan vergiler azaldı diğer taraftan da

başkentin iaşesini sağlamak zorlaştı (Yaşar 2009 s 39)

Boumlyle bir ortamda kahve İstanbul‟a girdi ve kısa suumlre iccedilerisinde biri

Şamlı diğeri Halepli iki tuumlccar şehirde ilk kahvehaneleri accediltılar ve diğerleri

bunları takip etti Hiccedil kuşkusuz diğer birccedilok yerde olduğu gibi İstanbulda da

ilk kahvehanenin doumlnemin İstanbul‟u ve Tahtakale‟nin ticaret merkezi olarak

oumlnemi goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda ilk kahvehanelerin burada accedilılması ve

kurucularının tuumlccar olması bir rastlantı değildir İstanbulda ilk kahvehanelerin

accedilıldığı boumllge olan Tahtakale aslında uluslararası ve yerel ticaretin odaklandığı

bir yerdi Dışarıdan gelen hemen hemen her şey bu boumllgeden şehre giriş

yapıyordu ki kahve de bunlardan biriydi Ticaretin ve buna bağlı olarak erkek

nuumlfusun yoğunlaştığı bu boumllgeyi İstanbula gelen ilk kahve tuumlccarlarının seccedilmesi

tabii ki bir rastlantı değildi 1600lere kadar ve daha sonra da artan bir ivmeyle

oumlncelikle bu boumllgede ve şehirdeki ticaretin yoğunlaştığı diğer yerlerde bir suumlruuml

yeni kahvehane accedilılmaya başlandı (Akyazıcı Oumlzkoccedilak 2009 s 20)

16 yuumlzyılda ve sonrasında Osmanlının yaşadığı değişim sosyo-

ekonomik yapıya da yansıdı Oumlzellikle İstanbul‟da yaşanan goumlccedil artan nuumlfus ile

şehrin kamusal sosyalleşmedeki buumlyuumlk artış oumlzel alanları da etkiledi Bu

değişim sonuccedilları itibarıyla sosyal hayatı da etkiledi Ev yaşamı ve konut şekli

uumlzerinde bazı değişimlerin ortaya ccedilıkmasına neden oldu Bu suumlrecin daha ccedilok ev

yaşamına ait geleneksel konukseverlik yapısının doumlnuumlşuumlmuumlyle ilişkilendirilmesi

soumlz konusudur İstanbul‟da kahvehanelerin varlığından oumlnce guumlndelik hayatın

iccedilinde insanların bir araya gelerek sohbet edip sosyalleşeceği camiler dışında

bakkal kasap manav gibi alışveriş yerlerinin yanı sıra bozahane ve meyhaneler

vardı

Kahvehanelerin accedilılışı bunlara alternatif bir mekacircnın oluşturulması

demekti belki de bu nedenle kahvehaneler ccediloğu zaman şehirde daha oumlnceden

var olan ticari yapılarla ilişkilendirilerek guumlndeme gelmiştir Bununla birlikte

benzer hizmetler sunan şehir hamamları ve berber duumlkkacircnları da bu suumlrece dacirchil

edilebilir Erken modern Avrupanın diğer kentlerinde de goumlruumllduumlğuuml gibi 16

yuumlzyıl İstanbulunda da toplum zengin orta ve dar gelirli insanların yaşadığı

mahalleler olarak boumlluumlnmemişti O yıllarda İstanbulda bir sarayın dış duvarına

yaslanmış olarak oldukccedila oumlzensiz yapılmış evlere rastlamak muumlmkuumlnduuml

bununla birlikte mahalle ccedilarşısında toplu olarak kalınan bir dizi kiralık odanın

hemen yanında saray gibi konaklar da bulunabiliyordu (Akyazıcı Oumlzkoccedilak

2009 s 22)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 194

Ancak o yıllarda İstanbulda yaşayan insanların ccediloğu bir iki odadan

oluşan bir fırını ve ahırı olan ccedilok kuumlccediluumlk evlerde ikamet ediyordu Evlerin

bağımsız olarak kullanılabilen pişirme ve yıkanma mahalleri yoktu Sadece ccedilok

odalı avlulu veya bahccedileli geniş evlerde pişirme yıkanma veya misafir ağırlama

gibi işler iccedilin kullanılan oumlzelleştirilmiş mekacircnlar bulunuyordu İmparatorluğun

pek ccedilok yerinden İstanbul‟a gelmiş olan pek ccedilok kişi toplu olarak sıra hacirclinde

yan yana yapılmış kiralık odalardaevlerde kalıyordu Bu sıra-odaev tipinde ge-

nellikle şehre dışarıdan ccedilalışmak iccedilin gelmiş bekacircr erkekler veya şehirde ba-

ğımsız ev kirasını oumldeyemeyen fakir aileler kalıyorlardı Olumsuz fiziksel ve

sosyal koşullar duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kahvehaneler vakit geccedilirebilecekleri

eğlenebilecekleri sohbet ederek sosyalleşebilecekleri belki de tek kamusal

mekacircn olduğundan hem bu insanlar iccedilin hem de diğerleri iccedilin oldukccedila buumlyuumlk

oumlneme sahipti (Tanyeli 2003 s 305) Bu doumlnem iccedilerisinde İstanbulda

kahvehanelerin sınırlı fiziksel koşullarda ikamet eden dar gelirli insanlar iccedilin

tek kamusal mekacircn olduğu anlaşılmaktadır Kamusal mekacircnlar olarak

kahvehaneler diğer taraftan da Osmanlı elitinin sosyal politik ve kuumlltuumlrel ilişki

ağlarını guumlccedillendirdiği bir yerel mahal işlevi goumlrmekteydi Ayrıca kahvehaneler

bu iki sosyal grup arasında bir karşılaşma alanı yaratmıştı Boumlylelikle otoriteler

halkın belki de elit grup tarafından bu karşılaşma zamanlarında

kışkırtılabileceğinden veya devlete karşı eleştirel tavır almaya doğru

youmlnlendirilebileceğinden ccedilekinmişlerdi (Koumlmeccediloğlu 2009 s 51)

Osmanlı‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkmasıyla birlikte bu mekacircnlar

sosyal alandan pek ccedilok kesimin ccedilekincesizce bir araya geldikleri ve yeni

toplumsallık ilişkilerini gerccedilekleştirdikleri ortak buluşma noktalarına doumlnuumlştuuml

Kahvehaneler huumlkuumlmet yetkilileri din adamları tuumlccarlar ve zanaatkacircrlar

dindarlar ve zayıf inanccedillılar gibi toplumun ccedileşitli kesimlerini bir araya

getiriyordu Boumlylece bu mekacircnlar pek ccedilok insanın ortak bir zeminde yuumlz yuumlze

ilişkiler gerccedilekleştirebilmelerine olanak sağlayarak kişisel bilgi ve deneyimle

bireysel katılımı muumlmkuumln kılan yeni bir sosyal alan oluşturuyordu

II Selim ve III Murat doumlnemlerinde İstanbulda yaklaşık 600

kahvehane vardı ve bunlar şehrin en oumlnemli boumlluumlmlerinde bulunuyordu Kuumlccediluumlk

kamusal mekacircnların varlığının sınırlı olduğu bir toplum iccedilin belirgin bir dış

mekacircnda buluşmayı sağlayan bir yeniliğin ne denli ccedilarpıcı olduğu aşikacircrdı

Aynı zamanda bu kurum evin mahallenin ve tekkenin oumlzelleştirici etkisi

nedeniyle sosyal olarak sınırlandırılan muumlşteriler iccedilin canlı bir kamusal mekacircn

yarattı Elbette başka kamusal mekacircnlar da vardı cami ccedilarşı veya hamam gibi

yerlerde yabancılar karşılaşıp sosyalleşebilirdi Ancak kahvehane aktif işlevi

toplumsallık olan bir kurum olarak ortaya ccedilıktı Meyhane gibi karşılaştırılabilir

kurumlar da mevcuttu ama bunların hiccedilbiri muumlşteri kitlesinin ve faaliyetlerin

ccedileşitliliği bakımından kahvehane kadar kapsayıcı değildi Şehrin sakinleri iccedilin

camiye bir alternatif sunan kahvehaneler kamusal alanın sekuumllerleşmesinin de

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

195

araccedilları oldular Hatta tarihccedili Peccedilevi insanların cami yerine kahvehaneyi tercih

etmesinin din adamlarının yakınmasına yol accediltığını aktarır Bu mekacircnlarda

yoğun bir edebicirc faaliyetin gerccedilekleştirildiği de goumlzlenmiştir

Kahvehane muhabbeti sıkıcı ve yavan değildi Kahvehane bir ccedileşit

edebiyat forumu hacirclini almıştı şairler son eserlerini kitlenin eleştirel bir

değerlendirmesine sunabiliyordu Kahvehanelerin diğer koumlşelerinde

sanat bilim veya edebiyat hakkında ateşli tartışmalar yuumlruumltuumllebiliyordu

(Koumlmeccediloğlu 2009 s 51)

Kısacası kahve farklı bir sosyalleşmeye dayanan yepyeni bir sosyal ve

kuumlltuumlrel deneyimin gelişmesine katkıda bulunmuştu Bu anlamda kahvehaneler

ziyaretccedililerini bu oumlzellikler dacirchilinde ccedileşitli kapasitelerle donatarak ccedilok farklı

işlevsellikleri yerine getirmesi bakımından oumlzel bir oumlneme sahipti

52 Yeni Bir SosyalleĢme ve Eğlence Mekacircnı Olarak Kahvehaneler

İstanbul‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkmasıyla birlikte sosyal alanda bu

yeni mekacircnlara buumlyuumlk ilgi goumlsterildi Kahvehanelerin goumlrduumlğuuml ilginin

nedenlerinden biri de bu mekacircnların bir anlamda herkese hitap etmesi ve ccedilok

youmlnluuml işlevselliğe sahip olmasıydı Sosyal alanda kahvehanelerin yerine

getirdiği işlevlerden bir diğeri ise muumldavimlerinin sosyalleşme ve eğlence

ihtiyaccedillarını karşılayabilecek bir mekacircn olmasıdır

Kahvehaneler ortaya ccedilıktıkları guumlnden itibaren sosyal yaşamda farklı

bir sosyalleşmeye ve medeniliğe dayanan yepyeni bir sivil deneyimin

gelişmesine katkıda bulunmuş oldular Kamusal davranışın toplumsal

rituumlellerini karşılıklı olarak icra eden yabancılar veya birbirine aşina kişiler

arasındaki bu yuumlz yuumlze karşılaşma medenilik olarak adlandırılır Medenilik de

rutin olarak yabancılarla ilgilenme kapasitesini geliştirir (Lofland 1973 182

6) Kahvehaneler muumlşterilerini bu kapasiteyle donatmak bakımından işlevsel

bir oumlneme sahipti Muumldavimler yeni davranış kodlarını oumlğrenirken birbirlerinin

fikrine saygı goumlstermek ve kendilerine hacirckim olmayı becermek zorundaydılar

aksi hacirclde guumlndelik etkileşimlerinin tadını ccedilıkaramazlardı Boumlylece

kahvehaneler faaliyetleri farklılıkları ve hevesleriyle muumlşterileri iccedilin dinamik

ve canlı bir atmosfer yaratmışlardı Kahvehanelere gelenler zaman zaman

sadece konuşmanın verdiği haz ve eğlence iccedilin sohbetlere dalıyorlardı Bir

konuşma biccedilimi ve sosyalleştirici bir etkileşim şekli olarak dedikodu da bu

sohbetlerin bir kısmını oluşturuyordu Fakat kahvehaneler boş muhabbetlerin

suumlrduumlğuuml mekacircnlar olmaktan uzaktı buralarda toplumsal siyasi ve kuumlltuumlrel

meseleler hakkında tartışılır ve yoğun edebicirc faaliyetlerde bulunulurdu Peccedileviye

goumlre ziyaretccedililerin bir kısmı kitap ve risaleler okur bazıları tavla ve satranccedil

oynardı bazıları ise yeni lirik şiirler getirir ve edebiyat hakkında konuşurdu

Kahvehanelerin hatipleri ve onların nutuklarını hayranlıkla dinleyen muumlşterileri

de vardı (Koumlmeccediloğlu 2009 s 53)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 196

Pek ccedilok mahalle kahvehanesi camilerin oldukccedila yakınında

kurulmuştu İnanccedillı kimseler iccedilin buraları namaz vaktinden evvel toplanılan

bekleme salonlarıydı Kuumlccediluumlk ccedileşmeleri minik fıskiyeli havuzları ile minyatuumlr

cami avlularını andırıyorlardı Kahvehanelerin duvarları Kuran‟dan ayetler

Peygamber hadisleri ve Mekke-Medine resimleriyle donatılmıştı Namaz

vaktini bekleyenler iccedilin dinicirc muumlzik ccedilalınır tarihicirc zaferlerden bahseden destanlar

okunurdu (Georgeon 1999 s 46) Ayrıca Georgeona goumlre bu kıraathane bir

akademisyenler kuluumlbuumlyduuml Fevziye Kıraathanesi de boumlyledir İlk sinema filmi

burada goumlsterilmiştir Ccedilok daha sonra İstanbulun ilk sinema salonu Millicirc

Sinema da aynı yerde accedilılacaktır 1857de accedilılan Sarafim Efendi

Kıraathanesinin alt katı bir basımevi olarak ccedilalışmıştır Bu kıraathanelerde

gazeteler dergiler broşuumlrler rahatlıkla erişilebilir durumdaydı (Georgeon 1999

s 72) Osmanlıda 17 yuumlzyıl kahvehanelerini inceleyen Ayşe Saraccedilgile goumlre

kahvehanelerin sosyalleştirici oumlzelliği tuumlketiciler arasındaki sosyal ayrımların

geccedilici olarak ortadan kalkmasını sağlıyordu İstanbul kahvehanelerinde

herhangi bir tartışma konusu ortak bir guumlndeme doumlnuumlşebilirdi herhangi biriyle

iletişim kurabilir herhangi bir sohbete katılabilirdiniz sohbet eden kişileri

şahsen tanıyıp tanımadığınızın veya sohbete katılmak iccedilin davet alıp

almadığınızın oumlnemi yoktu Kişilerin sosyal koumlkenleriyle ilgili bir ima sadece

terbiyesizlik olarak değerlendirilmekle kalmaz aynı zamanda enformasyon

akışını da engellerdi (Saraccedilgil 1999 s 28) Peccedilevi şehrin yeni mekacircnları olarak

kahvehaneleri yuumlksek ruumltbeli memurlardan aylaklara kadar ccedilok farklı itibar

duumlzeylerine sahip kimselerce ziyaret ettiğini soumlyler Her tabakadan insan

duumlzenli olarak bu yerlere geliyor Bu ve benzeri değerlendirmeler kahvehane

toplumunun aydın ve memurlardan oluşan kuumlccediluumlk bir seccedilkinler zuumlmresi

olmadığını goumlsterir Her ne kadar zaman iccedilerisinde farklı mesleklere ve ccedileşitli

loncaların uumlyelerine hizmet eden kahvehaneler ortaya ccedilıkmış olsa da bunların

muumlşterilerine sundukları hizmet dışlayıcı bir nitelik taşımıyordu (Koumlmeccediloğlu

2009 s 53)

Kahvehaneler her kesimden muumlşterilerinin bir araya gelerek

sosyalleşmelerini sağlamakla birlikte aynı zamanda muumlşterilerinin iyi vakit

geccedilirdiği eğlendiği guumllduumlğuuml ve goumllge oyunu orta oyunu ve kuumlccediluumlk ccedilapta tiyatro

gibi ccedileşitli performansları izlediği mekacircnlar olmuştu Bu suumlreccedilte ortaya konan

performanslarla izleyici hem iyi vakit geccedilirir hem de performansın siyasi

iccedileriğine ve dozuna goumlre sosyal alanın paylaştığı eleştirileri soumlylentileri

oumlğrenmiş olurdu

Osmanlı kahvehanelerinde kamusal alandaki dışavurumlar ccediloğunlukla

karnavalesk biccedilimler alırdı Oumlrneğin dizeleri hayata dair gerccedilekccedili bir felsefeye

dayanan ve insanların oldukccedila huumlrmet ettiği kahvehane acircşıklarının

performansları kamusal dışavurum ve toplumsallığın belirgin bir oumlrneğini

sergilemiştir Kahvehanedeki meydan okuyucu bu siyasi sohbet sadece soumlylem-

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

197

sel bağlamda gerccedilekleşmez aynı zamanda goumlsteri ve teatral şekilde de vuku

bulur Doğası itibarıyla Karagoumlz bir goumlsteri ya da komediden oumlte bir şeydir

Oyunun iccedileriği siyasi hiciv iccedilermektedir Mevcut Karagoumlz metinleri ccedilağdaş

seyyahların değindikleri tuumlrden siyaset iccedilermemelerine rağmen siyasi hiciv

Osmanlı Devletinin son yıllarına dek Karagoumlzuumln temel unsurlarındandır Bir

Batılı seyyaha goumlre Karagoumlz toplumsal ve siyasi hayata dair eleştirileri ile

oumlzguumlr bir basın gibi hareket etmektedir Bir yazarının olmaması ve anonim

geleneğin bir parccedilası olması onu daha oumlzguumlr kılmakta ve kendisine karşı tavır

alınmasını engellemektedir Mesela bazı oyunlar muumlstehcenlik iccedilermekte ve

phallus gibi aşırı şehvet oumlgelerine yer vermektedir Bu oumlzellikleriyle Karagoumlz

muumlşterileri iccedilin sadece boş zaman eğlencesi sunmaz aynı zamanda

konuşulmayanları ifade etme imkacircnı sunar Dolayısıyla Karagoumlz de kahvehane

ile aynı kaderi paylaşır ve birccedilok defa yasaklanma ile yuumlz yuumlze gelir

(Koumlmeccediloğlu 2009 s 58)

Osmanlı kahvehanelerinin ccediloğunda bir meddah bulunduruluyordu

Meddahların goumlsterileri kahvehanelerdeki teatral performansların en

popuumllerlerindendi Bu meddah geleneği sebebiyledir ki 16 ve 17 yuumlzyıl

İstanbulluları kahvehanelerdeki teatral konuşmalara oldukccedila aşinaydı

Kahvehane meddahları sadece hikacircye anlatıcıları değil aynı zamanda başarılı

oyunculardı Ccedilok ccedileşitli karakterleri tasvir etmekle yetinmiyor onları

canlandırıyorlardı Değnek ya da mendil gibi malzemeler kullanarak veya

başlıklarını değiştirerek uygun goumlrsel efektleri uumlretiyorlardı Tuumlrkuuml

canlandırmak iccedilin eski usul fes Farslı olmak iccedilin uzun şapka Laz olmak iccedilinse

kukuleta takıyor (Martinovitch 1933 s 27) Ccedileşitli ağızları ve farklı sesleri

taklit etmek konusunda ccedilok maharetliydiler Meddahlar izleyicileri ana

karakterle oumlzdeşleştirerek onları hikacircyenin iccediline ccedilekmeye ccedilalışırdı (Nutku

1999 s 64)

Kahvehaneciler uumlnluuml meddahları ccedileşitli goumlsterici ve eğlendiricileri

belirli aralıklarla ağırlamak iccedilin ccedilaba goumlsteriyorlardı ccediluumlnkuuml boumlylelikle

kahvehanenin muumlşterileri ccediloğalıyor oumlte yandan da adı saygınlığı artıyordu

AnlatıcıGoumlsterici ne yapacağını ve ne kadar suumlreceğini oumlnceden kararlaştırıyor

uumlcreti kahvehaneci tarafından oumldeniyordu Kimi uygulamalarda goumlstericinin

uumlcretini muumlşterilerin oumldediği de oluyordu Withers 17 yuumlzyıl başında bir

kahvehanede tanık olduğu okuma seansına değinir Kahvehanede her zaman

belli bir kalabalık bulunur Ortalarına oturur ve okumaya başlar (neden soumlz

ederse etsin halk anlattığına itibar eder) Boumlylece bir iki saat geccedilirdikten sonra

onların coumlmertccedile verdikleri paraları alırlar ki bu para genellikle kitabın

değerinin birkaccedil katıdırrdquo (Withers 1996 ss 176-177)

Pek ccedilok performansta izleyicilerle oyuncu arasındaki ayırım accedilık de-

ğildi Meddah ve ortaoyunu performansının ccedileşitli biccedilimleri izleyicilerle ccedilevrili

olurdu ve oyuncuyla izleyici arasında neredeyse mesafe bulunmazdı Seyirciler

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 198

oyuncuya doğrudan ilişmek konusunda hevesliydi Kahvehane

performanslarında bir bilgilendirme suumlrecinin varlığı ve komposizyonun kendisi

oyuncu-izleyici alışverişine katkıda bulunuyordu Dolayısıyla seyircilerin

tepkisi ve işaretleri goumlsterinin kuruluşu ve gelişmesine ccedilok oumlnemli bir katkıda

bulunur ve metinsel form uumlzerinde belirgin bir etki oluştururdu (And 1987 s

177)

53 Osmanlırsquoda Muhalefet ve EleĢtiri Alanı Olarak Kahvehaneler

Kahvehanelerin ccedilok youmlnluuml olarak gerccedilekleştirdikleri işlevlerinden biri

de muhalefet ve eleştiri alanı olarak goumlrev yapmalarıydı Oumlyle ki

kahvehanelerde toplanan her kesimden insanın oumlzguumlrce siyasal iktidar hakkında

eleştirilerde bulunması ve devlet goumlrevlileri hakkında tuumlrluuml dedikodular

konuşulması muumlmkuumln olmaktaydı Osmanlı kahvehaneleri eleştirel bir

kamusallık ve bozucu-eleştirel siyasi toplumsallığın oluşmasındaki araccedilsal

rolleriyle farklı statuumllerden kişilerin karşılaşma alanları olmaları sebebiyle

katmanlaşma sisteminin geleneksel normlarını tehdit ettikleri iccedilin yetkililerin

tepkisine maruz kalıyordu Tepki mekacircnsal bir geometriye değil onun

metonimik mimik tehdidine karşı gelişiyordu Bu yuumlzden bu ccedilalışmada

kahvehane aslında bir ccediloumlzuumlmleme enstruumlmanıdır (Koumlmeccediloğlu 2009 s 58)

İlk guumlnlerinden başlayarak kahvehaneler hep ldquosohbetrdquole

oumlzdeşleşegelmiştir Enformasyon merkezleri olarak kahvehaneler doğallıkla

sohbetin geliştiği yerlerdi Osmanlının kuumlltuumlrel aktarım suumlrecinin bel kemiğini

oluşturan ldquosohbetrdquo bir eğitim ve toplumsal iletişimin kurucu oumlgesi olarak

Osmanlının guumlndelik yaşam pratiğiyle iccedil iccedile geccediler (Işın 2001) Belli bir konuya

bağlı kalmadan herkesin konuşma ve dinleme hakkının olması konu hakkında

anlaşma dayatmasının olmaması tersine herkesin bir değerlendirme ya da

yorumunun olması fikir ayrılıklarına karşın katılımcıların ilişkilerinin devamı

gibi oumlzellikler sohbetin eş deyişiyle ldquokarşılıklı iletişimrdquoin temel koşulları

arasındadır Kahvehanede istediğiniz insanlarla konuşabilir konuşanları

tanısanız da tanımasanız da ccedilağrılsanız da ccedilağrılmasanız da herhangi bir

sohbete katılabilirsiniz Kahvehane ve meyhane de karşılıklı gevezelik eden

dinlemeden konuşanların değil dinleyenlerin yeriydi (Ortaylı 1986 s 14)

Kahvehanenin ahlaksızlık din karşıtlığı ve yolsuzluklarla

ilintilendirilmesi youmlnetici elitin 16 yuumlzyılın ikinci yarısı ve 17 yuumlzyılın

başlarında Osmanlı devlet ve toplum duumlzeninde yaşanan krizi algılamasıyla

birebir ilişkilidir Nitekim ccedilağdaş birccedilok yazar kahvehaneleri ccediloğulcu

muumldavimleri ve duumlzeni yıkıcı potansiyeli dolayısıyla olumsuz bir bağlamda ele

aldılar ve merkezicirc otorite de birccedilok kez kahvehaneleri toptan kapatmaya ccedilalıştı

Hatta III Murat II Selim IV Murat ve III Selim gibi padişahların tahta

ccedilıktıklarında ilk yaptıkları iş halkın meyhane gibi diğer toplanma mekacircnlarıyla

birlikte kahvehanelerin kapatılması iccedilin emirler ccedilıkarmaktı Devletin

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

199

kahvehaneler karşısındaki tavrının değişmesinde diğer oumlnemli bir etken de

devletle tebaası arasındaki ilişkinin değişimidir Zamanla temel politika kamu

alanının siyasi iktidar tarafından hegemonik kontroluumlnden uzaklaşarak devletin

tebaasıyla uzlaşmasına doğru evrildi Farklı sosyal ve ekonomik statuumlden

muumldavimlerinin bir araya gelmesine olanak sağlayan kahvehaneler mevcut

duumlzeni korumak iccedilin kılık kıyafet kuralları koyan ya da sokakta reayanın ata

binmesi gibi ccedileşitli duumlzenlemeler uygulayan youmlnetici elitin tepkisiyle karşılaşır

Bu iktidar sahipleri geleneksel mutlakiyetccedililiği korumak iccedilin muhalefet

merkezi olma potansiyeline sahip kahvehane ve meyhane gibi mekacircnlara karşı

yasaklayıcı politikalar uygulamaya ccedilalıştılar Toplumsal statuumllerin aşılmaması

uumlzerine kurulu bir sistemde kahvehaneler bu endişenin toplumsal hayata

geccedilirildiği mekacircnlar olarak algılanmıştır Kahvehanelerin kapatılması zaman

zaman dinicirc ortodoksinin veya sofu ulemanın tepkisiyle ilişkilendirilse bile siyasi

otoritenin dinsel bir kaygısı yoktu Mesele bu mekacircnların siyasi işlevleriyle

ilgiliydi Siyasi otorite kendi amaccedillan iccedilin keskin sofu oumlnderleri sadece

kullanmıştır (Koumlmeccediloğlu 2009 s 56)

Soumlylenti dedikodu ve rivayet bilhassa yarı okuryazar toplumlarda ile-

tişim ve haberlerin yayılmasının başlıca araccedillarıydı Hatta soumlylenti kitlesel

iletişimin en eski biccedilimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlr (Kapferer 1990) Kitlesel ile-

tişim kamuyu oluşturan bireylerin birbirleriyle bağlantılı eylemlerinden oluşur

bu bireyler beraberce etkileşip soumlylentinin nesnesine youmlnelik ortak bir tavır

geliştirirler Bu tuumlr bir kamusal sohbet yalnızca kitlesel iletişimin değil

direnişin de aracıdır Soumlylenti rivayet ve dedikodunun anonim karakteri

tanınma ve misilleme riskini asgariye indirir ve yetkililer iccedilin ccedilok daha

tehlikelidir (Scott 1985 s 282) Bu suumlreccedilte İstanbul kahvehaneleri sarayla

ilgili soumlylentilerin konuşulduğu ve yayıldığı başlıca mekacircnlardı Kahvehanelerin

her zaman iccedilin toplumsal kışkırtma mahalli olma olasılığı mevcuttu ve oumlzellikle

de yeniccedileri kahvehaneleri itaatsizliğin kaynağı ve rejim muhalifi grupların ve

isyancı askerlerin buluşma mekacircnlarıydı

Kentsel karışıklık iccedilin bir metafor olmasının yanı sıra kahvehane aynı

zamanda otoritelerin ldquodevlet sohbetirdquo diye adlandırdığı popuumller siyasi soumlylem

(soumlylenti) iccedilin elverişli bir mekacircn idi Gazete magazin ve kitaplar gibi yazılı

iletişim araccedillarının olmadığı ya da nadir olduğu erken modern toplumlarda

insanların soumlzel araccedillara daha bağlı oldukları muhakkaktır Dolayısıyla soumlylenti

temel sosyal iletişim aracı olmakta ve toplumdaki en yeni haberleri

yaymaktadır Aslında soumlylenti uumlzerinden bir haberin yayılması kontrol

edilemez oumlzelliği dolayısıyla egemen guumlccedil iccedilin yazılı basından daha tehlikelidir

Soumlylenti sıradan kelimeleri soumlzluuml iletişim aracı olmaktan ccedilıkarıp bir guumlccedil aracına

doumlnuumlştuumlrme yeteneğine sahiptir Soumlylenti sadece yazarı belli olmayan bir

iletişim değildir aynı zamanda accedilıkccedila ifade edilmeyen korkular ve istekler iccedilin

bir araccediltır Oumlte yandan soumlylentiyi kurulu duumlzene bir tehdit olarak algılama

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 200

youmlnetenler ile youmlnetilenler arasında ikilik oumlngoumlren youmlnetim anlayışından

kaynaklanmaktadır Diğer bir ifade ile bu youmlnetim anlayışı devletin siyasi alanı

ile halkın ahlaki alanı arasında bir ayrım oumlngoumlruumlr Halkın youmlneticiye itaatte

bulunması oumlngoumlruumllen bu sistemde kurallardaki herhangi bir sapma sosyal

ccediloumlkuumlşuumln bir belirtisi olarak goumlruumlluumlr Dolayısıyla youmlneticiler kamu alanında olup

bitenlere karşı etkin oumlnlemler alırlar (Yaşar 2009 s 40)

Yukarıda da bahsedildiği uumlzere siyasi oumlnemleri arttığı oranda kah-

vehaneler siyasi iktidarın ve elitlerin dikkatini ccedilekmiştir Koumltuuml şoumlhreti dola-

yısıyla da Osmanlı sosyal ve siyasi yaşamının tecruumlbe ettiği krizin guumlnah keccedilisi

olarak addedildiler Dolayısıyla siyasi otorite mevcut duumlzene bir tehdit olarak

goumlrduumlğuuml kahvehane kamusallığını yasaklama yoluna gitti İlk zamanlarda

kahvehane uumlzerindeki iktidar goumlsterimi bu kurumların tuumlmuumlyle yasaklanması ve

kapatılması şeklinde gerccedilekleşti

19 yuumlzyıl oumlncesinde kahvehanelerdeki tuumlm heterotopik uumlsluplar

kamusal guumlcuuml taktiksel şaşırtıcı ve saptırıcı heterolojik eylemler olarak

kurgular popuumller guumlcuuml accedilıkccedila her şeyi yapmaya muktedir bir devlet guumlcuumlnden

kaccedilmak onu idare etmek bu devletin kapasite ve goumlzetiminden paccedilayı sıyırmak

iccedilin kullanılan pratik zekacirc taktiksel yaratıcılık oyunculuk oyunbozanlık gibi

youmlntemler olarak tanımlar (Erdoğan 2000 s 31) Daha sonra monarşiye

youmlneltilecek tepki aynı eleştiri kuumlltuumlruumlnuumln elitist bir tarzda yeniden

yorumlanmasıdır aslında Kahvehane toplumunun devlete karşı bir eşik alan

yarattığından devlet erkinin kahvehaneleri yasaklayan fermanlar ilan etmek

gibi dur durak bilmeyen fakat etkisiz kalan siyasi tepkiler vermesi suumlrpriz

değildir Bu tepkiler aynı zamanda oumlzel alandan tamamen ayrı bir alanda farklı

toplumsal grupların bozucu ve eleştirel kamusallık iccedilin bir kuumlltuumlr bir ortam ve

mekacircn oluşturduklarının da goumlstergesidir Kahvehaneler baskıcı ve yasaklayıcı

bir resmicirc kuumlltuumlr ve otoritenin suumlreksiz kılındığı yerlerdi Kahvehanenin

karnavalesk kuumlltuumlruuml ironi parodi ve alay yoluyla hicvin kullanıldığı

performanslarla resmicirc erkle hesaplaşıyordu Bir başka deyişle bunlar

vasıtasıyladır ki kuumlltuumlrel olanla siyasi olan ilişkilendirilerek eleştirel bir

kamusallık yaratılabilmiştir Bu suumlreccedilte kahvehanelerin muhalefet ve eleştiri

alanında ortaya koyduğu işlevsellik olarak buralarda gerccedilekleştirilen Karagoumlz

oyunları meddah orta oyunu gibi ccedileşitli performanslar soumlz konusudur Bu

oyunların asıl oumlnemi kahvehaneye gelenlerin iyi vakit geccedilirmelerini

sağlamalarının yanı sıra sosyal alanda dokunulması ccedilok muumlmkuumln olmayan

konulara mizah yoluyla değiniyor ve hicvediyor olmasıdır (Koumlmeccediloğlu 2009 s

70)

Kahvehanelerdeki Karagoumlz ve meddah goumlsterileri sadrazamlar da dacirchil

olmak uumlzere yuumlksek ruumltbeli goumlrevlilerle dalga geccedilen onların taklidini yapan

siyasi ve sosyal hicivlerle renklendirilmiştir Karagoumlz kahvehanelerde siyasi

yolsuzlukları eleştirmek iccedilin bir nevi siyasi silah olarak kullanılıyordu Burada

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

201

tuumlm hiyerarşileri ters yuumlz etmek kurulu duumlzeni oyun yoluyla bozguna uğratmak

ve alışılmışın dışında bir bakış accedilısıyla duumlnyaya bakarak var olan her şeyin

goumlreli doğasını keşfetme ve yeni bir duumlzenin iccediline girme imkacircnını sunmak gibi

karnavalesk nitelikleri goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (Bakhtin 1984 s 34) Bir yazarının

olmaması anonim bir geleneğin uumlruumlnuuml olması elbette oumlzguumlrleştirici bir

unsurdur zira soumlylenenlerin sorumluluğunu paylaştırmak ccedilok daha zordur

Yazarı olan bir oyun hem oyuncunun hem de izleyicilerin belki de ironi hiciv

veya doğaccedillamalarla yetkililerin aleyhine doumlnuumlşebilecek bir performansı

etkileme oumlzguumlrluumlğuumlne gem vurur Bunun gibi Osmanlıdaki teatral goumlsteriler de

toplumun işleyişine dair geliştirilmiş bulunan resmi veya hacirckim accedilıklamalara

direnebilecek bir dil geliştirmişlerdi Karnavalesk bilhassa alt sınıfların kolektif

kutlamaların sonucu olarak beliren kolektif eylem potansiyeli aracılığıyla duumln-

yayı baş aşağı eden bir siyasicirc manzara olasılığını vaat eder Bu bağlamda

kahvehanelerde youmlnlendirilen tepkiler ccedileşitli toplumsal grupların oumlzel ve

mahrem alandan farklı bir alanda bir araya gelerek siyasicirc bir eleştiri kuumlltuumlruuml

yarattığını kanıtlar Tekrarlamak gerekirse kamusal alanı herhangi bir

toplumsal grubun dahil olabileceği orada ya rasyonel soumlylem ya da toplum-

sallığın şen ve karnavalesk formları aracılığıyla tanınabileceği ve bir siyasicirc

ifade duumlzeyine erişebileceği bir arena olarak kavramsallaştırmak anlamlıdır

Dahası yukarıda soumlzuuml edilen teatral kahvehane performansları izleyicileri de

dahil etmek suretiyle kamusal alanı talep etmişlerdir (Yaşar 2009 s 40)

54 Osmanlırsquoda Ġllegal EtkileĢim Alanı Olarak Kahvehaneler

17 yuumlzyılın ikinci yarısıyla birlikte kahvehanelerin ortaya koymuş

olduğu kimi işlevsellikleri devlet otoritesinin dikkatini ccedilekmiş ve siyasi iktidar

sosyal alandaki guumlcuumlnuuml fark ettikleri kahvehaneler iccedilin bazı tedbirler almak

zorunda kalmış kimi zaman kahvehanelerin bir kısmına kimi zaman ise

tamamına kapatma kararı ccedilıkartmıştır Bu suumlreccedilte kahvenin kendisine olmasa da

siyasi iktidarın zorlamasıyla kahvehaneye olumsuz bakan dinicirc otoritelerin de

yardımıyla kahvehaneler uumlzerinde bir kısıtlama bir iktidar tasarrufu soumlz konusu

olmuştur Boumlylece devlet otoritesi kahvehaneleri itibarlı ve saygın insanların

bulunmaması gereken bir mahal olarak etiketlemekteydi Kadınların bu konuda

soumlzuuml bile edilmiyordu Kahvehaneler şehirde her tuumlrluuml asayişi bozan olayları ve

cinsel ahlaksızlıkları tetikleyen veya barındıran yerler olarak kabul ediliyorlardı

Saraya karşı belli ayaklanmalar kahvehanelerden ccedilıkıyordu Halkın

memnuniyetsizlikleri siyasi elitten şikacircyetleri buralarda konuşuluyordu Bu

mekacircnlarda askericirc ve reaya arasındaki sınırların muğlaklaşmaya başlaması

rejim ve yolsuzluk karşıtı soumlylemlerin yaygınlaşması youmlnetimden gelen

tepkilerin ve yasaklamaların başlıca nedenleri olmaktaydı

Kahvehaneler ahlaki ve siyasal bakımdan reddettikleri ortodoks gouml-

ruumlşlere karşıt mevziler olarak hareket ediyordu Oumlrneğin kadın icracıların

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 202

yokluğu bedensel arzunun tatmin edilmeyeceği anlamına gelmiyordu

kahvehanelerde alışılmışın dışında cinselliklere yer vardı

Bu bağlamda İstanbuldaki guumlzel oğlanlar hakkında yazan George

Sandys şoumlyle der

Kahvehanecilerin ccediloğu kendilerine muumlşteri sağlamak uumlzere hizmet eden

guumlzel oğlanlar bulunduruyor Belki daha accedilık bir ifadeyi Risale fi ahkam

al-kahvanın 16 yuumlzyıldaki yazarı kullanmıştır kendisi bdquoşehvetin

tatminine tahsis edilmiş delikanlılar‟dan bahseder Arapccedila olanlar dacirchil

diğer kaynaklar bu konuda sessizdir gerccedili bunun nedeni boumlyle

konuların detay verilmeden topyekucircn mekruh ameller arasında

sayılması olabilir Aynı zamanda hakir goumlruumllen diğer faaliyetler ile -oumlr-

neğin kumar oynamak gibi kahvehanelerde yapıldığı bilinen faaliyetler

ile- eş cinsel eğilimler arasında muğlak da olsa bir bağlantı

bulunduğunu belirtmek gerekir (Koumlmeccediloğlu 2009 s 67)

Bu tarz kahvehaneler oumltekiliğin başlıca mekacircnları ve ihlal yerleriydi

Reddedilen ve kovulan bilginin oumlvuumllduumlğuuml hedonistik eyleme muumlsamaha

goumlsterilen mahallerdi (St John 2001 s 51) Kahvehane ziyaretccedilileri ccedilok ccedileşitli

alternatif pratiklere katılıyordu Peccedilevinin soumlzleriyle (1992 s 258) ulema iccedilin

kahvehane guumlnahlar eviydi fitne ve fesadın yaygınlaşmasından duyulan

korkunun boyutu Meyhaneye gitmek kahvehaneye gitmekten evladır

şeklindeki beyanda accedilıkccedila goumlruumlluumlr (Lewis 1993 s 133) Kahvehanelerin say-

gınlığını ciddi biccedilimde zedeleyen unsurlardan biri uyuşturucu kullanımıyla olan

ilgileriydi Hele keyf erbabının keyiflerini artırır cana can katar bir hacircl

olduğundan bir fincan uğruna can vermek yanlarına caiz oldu (Abduumllaziz Bey

1995 s 326) Bazı kahvehanelerde uyuşturucu kullanımı duumlzenli bir faaliyet

hacirclini almıştı Abduumllaziz Beye goumlre (1850-1918) afyon tiryakilerinin ccediloğu otuz

beş duumlkkacircndan ibaret olan Suumlleymaniye Camii karşısındaki sıra kahvehanelere

devam ederdi Her biri on beş kişi alabilen bu kahvehaneler tamamen

dolmaktaydı (Abduumllaziz Bey 1995 s 326) Kahvehane aleyhine yazılmış

ahlak risalelerinden bazılarının metinleri bu yerleri dindarların goumlzuumlnde nefret

edilecek hacircle getiren sefahat kokusuna muumlziğin de epeyce katkıda bulunduğunu

accedilıkccedila goumlstermektedir (Hattox 1996 s 107) Koumlkere goumlre Osmanlı devlet

geleneğinin kuumlltuumlrel-ideolojik meşruiyeti Platoncu duumlnya goumlruumlşuumlnuumln İslamicirc bir

versiyonuna dayanıyordu Bunda Bizans‟ın etkisi de vardı Burada devletin

guumlcuuml koruyucu youmlneticilerin siyasi erdemleriyle oumlzdeşleştirilmiştir (Koumlker

1997 s 67) Osmanlı Devleti‟nin bu klasik meşruiyeti youmlnetici askericirc sınıfla

vergi oumldeyen reaya arasındaki ikililiği temel kaccedilınılmaz ve doğal

addetmektedir Reayanın askericirc sınıfa girişini engellemek hayatidir zira devlet

onların sağladığı gelire bağımlıdır Dolayısıyla herkesin yerini bilmesi

zorunludur Siyasi entrika ve eleştirinin merkezleri olan kahvehaneler aynı

zamanda hoş goumlruumllmeyen birbirine karışma mahalleri de olduklarından klasik

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

203

meşruiyet formuumlluumlnuumln oumlngoumlrduumlğuuml uyumu ihlal ediyordu (Koumlmeccediloğlu 2009 s

67)

Bu nedenle reayanın askerinin yaşam tarzını taklit etmeye kalkışması

ayrıcalıklı konumlarını korumak isteyenlerin tepkisiyle karşılaştı Ccedilevresel

guumlccedillerin iccedilinden gelen eşrafın daha sonra İstanbulda accedilacağı malikacircneler de bu

hacirclin uzantısıdır aslında soumlylemsel olarak yeniccedileri pratiğine bu duumlzeyde

benzerler Youmlnetici seccedilkinlerle tebaa arasındaki hattın bulanıklaşması seccedilkinler

iccedilin ciddi bir sorun oluşturuyordu bu yuumlzden reayanın oumlrneğin seccedilkinlerin

giyim tarzını benimsemek veya sadece askericirc sınıfa tanınan bir ayrıcalık olan

caddelerde ata binmek kılıccedil kuşanmak gibi davranışlarla kendi duumlşuumlk statuumlsuumlnuuml

aşma girişimlerinde bulunması seccedilkinler cephesinde tedbir alma gerekliliğini

doğuruyordu (Saraccedilgil 1999 s 378) Kahvehane kabul edilemez temas ve

karışımların merkezi olarak goumlruumlluumlyordu Bu kahvehaneler yeniccedilerilere

İstanbulun guumlndelik yaşamıyla etkileşime girme ticaretle uğraşma gibi

olanakları sunmaktaydı Boumlylece mesleği askerlik olan ve guumlndelik yaşamda

sosyal alandan uzak kalması gereken bu askerler İstanbul şehir hayatının

ekonomik ve sosyal yaşamının vazgeccedililmez birer parccedilası hacircline gelmekteydi

Bunların dışında bazı yeniccedilerilerin işlettiği kahvehaneler acircdeta bir

mafya kuluumlbuuml gibi ccedilalışmaktaydı Mahalle eşrafından ve zengin kimselerden

yardım ya da hediye adı altında zorla haraccedil toplanırdı Yeniccedileriler aynı zamanda

devlet işlerini goumlren memurlar gibi de ccedilalıştıkları iccedilin oumlzellikle liman

boumllgelerindeki kimi yeniccedileri kahveleri ruumlşvet kaccedilakccedilılık ve yolsuzluk gibi

işleri sahip oldukları bu mekacircnlar uumlzerinden organize ediyorlardı (Ccedilaksu 2009

s 91)

6 TartıĢma

Ortaya ccedilıkmalarından itibaren İstanbul kahvehanelerinin

gerccedilekleştirdikleri ccedilok youmlnluuml işlevlerle Osmanlı‟da Habermascı anlamda bir

kamusallığın temellerini attığı soumlylenebilir Her ne kadar Habermas

kamusallığın oluşumu suumlrecinde ortaya koyduğu uumlccedilluuml yaklaşımından biri olan

ldquooumlzguumlr basınrdquoa buumlyuumlk oumlnem ve oumlncelik veriyor olsa da 16 yuumlzyılın ortasında

İstanbul‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkarttığı sosyallikbilinccedillilik hacircli bu anlamda

kamusallık oluşumunun başlangıcı olarak goumlruumllebilir Kahvehanelerin ccediloklu

işlevleriyle oluşan bu edebicirckuumlltuumlrel veveya politik kamusal alan bir noktada

Habermasın 17 ve 18 yuumlzyıllar Avrupa ortamı iccedilin kurguladığı gibi var olan

rejim iccedilinde eleştiri ortamının doğmasını sağlayabilecek ortamın temelleri

atılmış oldu

Habermas‟ın kurguladığı anlamda kamusal alanın ortaya ccedilıkabilmesi

iccedilin gerekli ortamın temel oumlzelliklerinden ilki bir araya gelenlerin toplumsal ve

ekonomik statuumlsuumlnden kaynaklanan guumlccedil ve saygınlığı yok sayan bir anlayışının

var olmasıdır İkincisi felsefi ve edebicirc eserlerin meta değeri kazanması ile

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 204

birlikte herkes tarafından ulaşılabilir olmasıyla bu eserlerin daha oumlnceden

olmadığı bir biccedilimde kamusal tartışmaya konu edilmesi durumu ortaya ccedilıkar

Kitlelerin felsefi ve edebicirc eserlere ulaşabilmesini sağlayan bu gelişme ile

birlikte kitleler kamusal sorunlar hakkında konuşabilecek bir bilgisel alt yapıya

sahip olmuşlardır Basın bu suumlreccedilte oumlnemli bir katalizoumlr olarak işlev goumlrmuumlştuumlr

Uumlccediluumlncuuml olarak kamusal alanın ilkesel olarak herkese accedilık olması ortaya

ccedilıkmaktadır

Habermas‟ın kurguladığı bu ortamın uumlretilmesine yardımcı olan İs-

tanbul kahvehanelerinin ortaya koyduğu ccediloklu işlevleri şoumlyle tartışabiliriz

Birincisi yaratılan bu ortama katılımda eş değer şans Yukarıda değindiğimiz

gibi kahvehanelere insanlar sosyal statuumllerine goumlre farklı yerlerde otursalar da

aynı mekacircnında bir araya gelebiliyorlardı Burada tartışılan veya konuşulan her

konuya aktif veya pasif olarak dacirchil olabiliyorlardı Bu suumlreccedilte bir araya gelen

insanlar belli bir zuumlmreye ya da belli bir gruba uumlye insanlar değil aksine her

kesimden her tuumlrluuml inanccedil sahibi insanlardı Bu insanlar bir araya gelerek guumlnluumlk

sohbetlerini ve sosyal ilişkilerini bu mekacircnlar uumlzerinden gerccedilekleştirirlerdi Bu

anlamda bu mekacircnları kullanan insanlar arasında ve Habermas‟ın kurguladığı

gibi bu ortamda her tuumlrluuml ekonomik sosyal statuumller yok sayılıyor insanların bu

anlamda sorgulanması incelenmesi ayıp sayılıyor bu ortamda herkes soumlz

soumlylemede bir diğeriyle eşit olarak algılanıyordu

İkincisi İstanbul kahvehaneleri Avrupadaki ccedilağdaşları gibi insanlar

arasındaki soumlzluuml iletişim uumlzerine temellenen yeni kuumlltuumlrel grupların ortaya

ccedilıkmasında oumlnemli roller uumlstleniyorlardı Bu suumlreccedilte kahvehanenin cami ile

sosyal ve fiziksel yakınlığını en azından mahalle oumllccedileğinde koruyor goumlruumlnse de

ccedilok işlevselli oluşu ve sosyalleşme ortamı olarak camiye alternatif olarak ortaya

ccedilıkışı sonucu pek ccedilok insanın sosyalleşme mekacircnı olarak camiyi değil de kah-

vehane tercih etmesine neden oldu Doğal olarak bu durum başta siyasal iktidarı

olmak uumlzere birccedilok din adamını rahatsız etti

Uumlccediluumlncuuml olarak kadınlar kahvehanelerin tamamen dışında bırakıl-

mışlardı Erken modern İstanbulda kahve kadınların guumlndelik yaşamına

hamamla birlikte girmişti Hamam kadına ait sosyal yaşamın uumlretildiği belki de

tek kamusal mekacircndı kadınlar bazen buumltuumln guumlnlerini orada kahve iccedilerek sohbet

ederek geccedilirirdi Boumlyle bir ortamda bir Muumlsluumlman kadın sokağa ccedilıkabilmek iccedilin

hamama gitmeyi en haklı gerekccedilelerden biri olarak kullanabilirdi Bu anlamda

kadınların hamamlarda kendilerine oumlzel kahvehaneler kurmaları ve bu

mekacircnları tıpkı erkeler gibi sosyalleşmek iletişim kurmak bilgi edinmek gibi

amaccedillarla kullandıkları duumlşuumlnuumlluumlrse Osmanlıya oumlzel harem ve selamlık olarak

algılanabilecek bir ccedileşit kahvehane kuumlltuumlruumlnuumln yaratılmış olduğu fikri kabul

goumlrebilir Bu anlamda kadınların bu alandan tamamen ccedilıkarıldıklarını soumlylemek

doğru olmayacaktır

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

205

Tartıştığımız bu suumlreccedilte Habermas‟ın kuramsallaştırdığı anlamda

Osmanlı‟da kahvehaneler bağlamında ortaya ccedilıkan bir kamusal alandan soumlz

etmek zor goumlruumlnmektedir Bununla birlikte Habermas‟ın kamusal alan goumlruumlşuuml

uumlzerindeki eleştiriler goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda kahvehanelerle birlikte

ortaya ccedilıkan ve yukarıdaki boumlluumlmlerde ele alıp tartıştığımız bu durumu

Osmanlı‟da Habermascı anlamda kamusal alan oluşumunun temellerinin atıldığı

şeklinde değerlendirebiliriz Zira eksik parccedilalardan biri olan oumlzguumlr basın ancak

bu suumlreccedilten yuumlz yıl kadar sonra ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte halkın

oumlzguumlrce kahvehanelerde goumlruumlşlerini paylaşmaları iktidarı eleştirmeleri kamusal

alanın oluşması suumlrecinde oumlnemlidir Bu anlamda bu suumlreccedil dinicirc otoritelerin ve

siyasal iktidarın da dikkatini ccedilekmiş buradan yuumlkselen seslerden goumlruumlşlerden

rahatsız olmuş ve bu suumlreci kendisine bir tehdit olarak algılamış ve muumlcadele

etmek ihtiyacı hissetmiştir Tuumlm bu suumlreccediller Habermascı anlamda kamusal alan

fikrinin temellerinin atıldığını uumlzerinde kamusal alanın oluşması iccedilin uygun bir

zeminin oluştuğunu duumlşuumlnduumlrtmektedir

Habermas doğal olarak kuramını Avrupa‟nın sosyal ve siyasal

gelişimine denk duumlşecek ve bu suumlreci accedilıklayacak bir şekilde kurgulamıştır

Buraya kadar aktarılan tartışma Habermas‟ın ve diğer Batı merkezli yazarların

kamusal alan oumllccediluumltlerine goumlre gerccedilekleşmiştir Bahsi geccedilen bu kuramda basının

oumlnemli bir yeri vardır Bu durum Osmanlıyı tartışma dışına ccedilıkartmaktadır

Osmanlı toplumunda Batılı anlayışa denk duumlşecek bir burjuva sınıfının olmayışı

ve basının en azından 1860‟lara kadar gelişmemiş olması durumu bu tarihe

kadar Osmanlı‟da Batılı anlamda bir kamusal alanın ve kamuoyunun var

olmadığı anlamına gelmektedir Oysa Osmanlının kendine has ve Avrupa‟da

goumlruumllmeyen bir sosyal yapısı mevcuttur Ayrıca bu makalenin değişik

boumlluumlmlerinde de dile getirildiği gibi oumlzel alanla siyasal iktidar arasında devlete

karşı bir biccedilimde tezahuumlr eden bir ara form kahvehanelerin ilk ortaya ccedilıktığı 16

yuumlzyıldan itibaren oluşmaya başlamıştır Kahvehanelerin işlevleri sonucu ortaya

ccedilıkan etkileşimlerle beraber youmlnetilenler kimi zaman yeniccedilerilerin de desteğini

alarak ortaya koydukları Habermascı anlamda olmayan siyasal ifade

biccedilimleriyle ve gerektiğinde belirli bir amaca youmlnelik ortak eylemlerle devlete

karşı bir guumlccedil hacircline gelebilmişlerdir Bu suumlreci Habermascı yaklaşımla

oumlrtuumlştuumlrmeye ccedilalıştığımızda boşluk yaratan basının yokluğunu ve

gelişmemişliğini Osmanlının kendine has sosyal yapısı iccedilerisinde ortaya ccedilıkan

soumlylenti ve tiyatral goumlsterilerin ortaya koyduğu hiciv mekanizmalarıyla gidermiş

oldukları soumlylenebilir Bu durumun sonucu olarak siyasal iktidar kitleler

uumlzerinde belirli bir bilinccedillilik yaratmayı başaran bu soumlylem ve ifade şekillerini

kaldırmak bertaraf etmek iccedilin oumlnlem almak zorunda kalmış fakat sonuccedil

itibarıyla başarılı olamamıştır Bu durum bize Batılı normlarda olmasa da 16

yuumlzyılda Batıdan yuumlzyıl kadar oumlnce Osmanlı‟da kamusal alan dinamiklerinin

ortaya ccedilıktığını goumlsterir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 206

7 Sonuccedil

Yazılı basının kamuoyunu henuumlz oluşturamadığı doumlnemlerde kamusal

alanı oluşturan mekacircnlar başta cami olmak uumlzere hamamlar berber duumlkkacircnları

gibi yerlerdi 16 yuumlzyılın ortaları kahvenin İstanbul‟a gelişini muumlteakiben

kahvehaneler İstanbul‟da kamusal alanın oluşma mekacircnı olarak kahvehanelerin

ortaya ccedilıkışının başlangıcıdır Kahvenin ve dolayısıyla kahvehanelerin şehir

hayatına katılmasıyla birlikte her kesimden insan bu alanlarda sosyalleşmeye

vakit geccedilirmeye eğlenmeye başlamışlardır Kahvehaneler İstanbul halkının

sosyalleştiği mekacircnlar oldu Kahvehaneler bu youmlnuumlyle tam anlamıyla

heterojenlik bir alan teşkil etmekteydi Her kesimden insanın buluşma mekacircnı

olan kahvehanelerde devlet sohbetleri ediliyor meddah ve Karagoumlz oyunları

sergileniyordu Bu suumlreccedilte kahvehaneler pek ccedilok farklı işlevselliğe sahip

mekacircnlar olmuşlardı Bu mekacircnlara gelenler son havadisleri oumlğrenerek sosyal

olaylardan haberdar oluyor iletişim ve etkileşimler gerccedilekleştirerek

sosyalleşiyor yapılan tartışmalar sayesinde muhalif bir tavır edinme şansına

erişiyor Karagoumlz goumlsterisi meddah orta oyunu gibi performansları izleyerek

eğleniyor ve aynı zamanda bu performanslar aracılığıyla gerccedilekleşen eleştiriler

ve hicivler vasıtasıyla belli bir bilinccedilliliğe ulaşma şansı ediniyordu

Kahvehaneler kadınlara tamamen kapalı mekacircnlar değillerdi Şoumlyle ki

Osmanlının kendine has tarzı bu alanı kadınların da kullanımına sunacak bir

yolu keşfetmişti Hamam Osmanlı toplumunda kahvehanelerden oumlnce

sosyalleşmek iccedilin kullanılan alanlardan biriydi ve pek ccedilok hamamda kadınların

ccedilalıştırdığı kadınlara oumlzel kahvehane kısımları oluşturuldu Boumlylece cinsiyet

temelli bir ayrım da olsa bu kurumlardan kadınlar da erkekler kadar

yararlanabilmekteydi Buumltuumln bu işlevsellikleriyle toplumun bir anda buumlyuumlk

ilgisini ccedileken kahvehaneler doğaldır ki ulemanın ve siyasal otoritenin de

dikkatini ccedilekti Oumlzellikle devlet meselelerinin konuşulduğu devletin eleştirildiği

sosyal alanlar olarak kahvehaneler siyasal iktidarın tepkisini ccedilekti ve kontrol

altına alınmaya ccedilalışıldı Sıradan insanların yaptığı devlet sohbetlerine ilave

olarak 18 yuumlzyılda yaygınlaşan yeniccedileri ağalarının işlettiği kahvehaneler de

iktidar iccedilin ccedilok buumlyuumlk bir tehlike oluşturmaktaydı Bu suumlreccedilte kahvehaneler

iktidar ve sıradan halkın karşı karşıya geldikleri mekacircnlar olmaya başladılar

Kahvehanelerde devletin eleştirilmesi muhalif tavırlar bu alanlarda devlete

karşı bir blok oluşturdu denebilir Bu suumlreci ldquokamusal alanrdquo kavramı

bağlamında iki farklı şekilde yorumlayabiliriz İlki Habermascı anlamda

kamusal alan dinamiklerinin ilk nuumlveleri oluştuğu soumlylenebilir fakat bu anlamda

kamusal alanın oluştuğunu soumlylemek zordur Zira kamusal alanın ortaya ccedilıkış

suumlrecinde basına yapılan vurgu ve Osmanlı‟da bu anlamda basının bu suumlreccedilten

yaklaşık yuumlz yıl sonra ortaya ccedilıkmış olması Habermascı anlamda Osmanlı

kamusal alanın oluştuğunu soumlylememizi engeller İkinci olarak bu suumlreccedilte Batılı

anlamda kamusal alan dinamikleri oluşmuş olmasa bile Batı dışı bağlamda

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

207

Osmanlının kendine has sosyal koşulları iccedilerisinde Kamusal alan

dinamiklerinin ortaya ccedilıktığı ve bu bağlamda canlı bir sosyalliğin meydana

getirdiği guumlccedilluuml bir kamusallık fikri iddia edilebilir Ayrıca kahvehaneler

uumlzerinden yapılan kamusallık tartışmaları bu mekacircnların batıdaki formlarından

yaklaşık yuumlz yıl oumlnce Osmanlı sosyal hayatına girmiş olmasına rağmen

tartışmada kullanılan Batılı tarzdaki yaklaşımlar nedeniyle bir Osmanlının

durumunu accedilıklamada yetersiz kalmaktadır

Bununla birlikte Habermas ekseniyle Aries-Sennett ccedilizgisindeki analitik

ayrım goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda kamusal alan soumlylemsel iletişim

(soumlylenti) alanı veya bilinccedilli kolektif eylem alanı olarak kurgulanabilir Bu

durumda kolektif eylemin kimi goumlstergeleri dikkate alındığında

kahvehanelerin işlevselliklerinden olan heterojen tarzda birlikte var olabilme

yani kahvehanelerin katılımcıların etkileşim rituumlellerini sergilendiği sosyal

alandaki ccedilok farklı kesimlerden pek ccedilok insanı bir araya getiren sosyal mesafe

ile fiziksel yakınlığın beraberce ve sembolik biccedilimde sergilendiği mekacircnlar

olarak işlev goumlrmesi ve bu şekilde ortaya ccedilıkan birlikte eylem ortak duumlşuumlnce

pratikleri kahvehanelerin kamusal alan olarak işlev yerine getirdiğini

duumlşuumlnduumlrtmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 208

Kaynakccedila

Akyazıcı Oumlzkoccedilak S (2009) Kamusal Alanın Uumlretim Suumlrecinde Erken Modern

İstanbul Kahvehaneleri Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn Sosyalleşme Ġktidar

A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap Yayınevi

Bakhtin M (1984) Rabelais and His World Bloomington India University press

Berger P Luckmann T (1967) The Social Construction of Reality A Treatise in the

Sociology of Knowledge New York Harden City Doubleday

Bey A (1995) Osmanlı Acircdet Merasim ve Tabirleri İstanbul Tarih Vakfı Yurt

Yayınları

Broke JL (1998) Reason and Passion in the Public Sphere Habermas and Cultural

Historians Journal of interdisciplinary History 29I

Ccedilaha Ouml (2004 ) İdeolojik Kamusalın Sivil Kamusala Doumlnuumlşuumlmuuml Doğu Batı Duumlşuumlnce

Dergisi Sayı 5 Doğu Batı Yayınları s 74-95

Ccedilaksu A (2009) 18 Yuumlzyıl Sonu İstanbul Yeniccedileri Kahvehaneleri Osmanlı

Kahvehaneleri Mekan Sosyalleşme Ġktidar A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap

Yayınevi

Ccedilelik N B (2005) Ġdeolojinin Soykuumltuumlğuuml Marx ve Ġdeoloji Ankara Bilim ve Sanat

Erdoğan N (2000) Devleti İdare Etmek Maduniyet ve Duumlzenbazlık Toplum ve Bilim

83 8-31

Fraser N (1992) Rethinking the Public Sphere A Contribution to Critique of Actually

Existing Democracy Habermas and the Public Sphere C Calhoun (Ed)

Cambridge MIT Press

Georgeon F (1999) Osmanlı Ġmparatorluğunun Son Doumlneminde Osmanlı

Kahvehaneleri İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Giddens A (1991) Juumlrgen Habermas Ccedilağdaş Kuramlar Ġccedilinde ( ADemirhan Ccedilev)

B F Skinner (Der) Ankara Vadi Yayınları

Goumlle N (2000) Ġslamrsquoın Yeni Kamusal Yuumlzleri İstanbul Metis Yayınları

Habermas J (2000) Kamusallığın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml (Bora T- Sancar M Ccedilev)

Ankara İletişim Yayınları

Hattox R S (1996) Coffee and Coffeehouses The Origins of a Social Beverage in the

Medival Near East Seattle University of Washington Press

Işın E (2001) A Social History of Coffee and Coffeehouses Coffee Pleasures

Hidden in a Been S Oumlzpalabıyıklar (Ed) İstanbul Yapıkredi Publications

Işın E (2001) Ġstanbulrsquoda Guumlndelik Hayat İstanbul YKY 2 bs

Kapferer JN (1990) Rumors Uses Interpretations and Images New Brunswick NJ

Transactions Books

Koumlker L (1997) National Identity and State Legitimacy Contradictions of Turkeys

Democratic Experience E Oumlzdalga S Persson (Eds) Civil Society

Democracy and Muslim World Istanbul Swedish Research Institute

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

209

Koumlmeccediloğlu U (2009) Homo Ludens ve Homo Sapiens Arasında Kamusalllık ve

Toplumsallık Osmanlı Kahvehaneleri Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn

Sosyalleşme Ġktidar A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap Yayınevi

Lewis B (1993) Modern Tuumlrkiyenin Doğuşu Ankara TTK Beşice Basım

Lofland L (1973) A World of Strangers Order and Action in Urban Public Space

New York Basic Books

Mantran R (1990) 17 Yuumlzyılın Ġkinci Yarısında Ġstanbul

Mardin Ş (1995) Civil Society and Islam Cambridge Polity Press

Mardin Ş (1995) Tuumlrk Modernleşmesi 4 Bs Muumlmtaz‟er Tuumlrkoumlne Tuncay Oumlnder

(Der) İstanbul İletişim Yayınları

Martinovitch N (1933) The Turkish Theatre New York Theatre Arts Inc

Mehmed H (1999) Tarih-i Gılmani Kacircmil Su (Sadeştiren) Ankara KB Yayınları

Mumcu Ahmet (1985) Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl Ankara Birey ve Toplum

Yayınları 2 Bs

Mustafa Nuri Paşa (1992) Netayic-uumll Vukuat (Kurumlar ve Oumlrguumltleriyle Osmanlı

Tarihi) C1-2 3-4 Neşet Ccedilağatay (Sadeleştiren) Ankara TTK Yayınları 3

Bs

Naima Mustafa Efendi (1967-1969) Naima Tarihi C1 3 4 5 6 (Z Danışman Ccedilev)

Zuhuri İstanbul Danışman Yayınları

Numan İ (1981) Eski İstanbul Kahvehanelerinin İccediltimai Hayattaki Yeri ve Mimarisi

Hakkında Bazı Muumllahazalar Kubbealtı Akademi Mecmuası 102

Nutku Ouml (1999) On Aliks (Tale singers) and Meddahs (Story tellers) Mevluumlt Oumlzhan

(Ed) The Traditional Turkish Theatre Ankara Ministry of Culture

Publications

Ortaylı İ (1983) Ġmparatorluğun En Uzun Yuumlzyılı İstanbul Hil Yayınları

Ortaylı İ (1986) Ġstanbulrsquodan Sayfalar İstanbul Hil Yayınları

Oumlztuna Y (1998) Osmanlı Devleti Tarihi C1 Ankara KB Yayınları

Peccedilevi İ (1992) Peccedilevi Tarihi Ankara C 1 Kuumlltuumlr Bakanlığı

Sakaoğlu N (1999) Bu Muumllkuumln Sultanları 1 Bs Oğlak İstanbul Bilimsel Kitaplar

Saraccedilgil A (1999) Kahvenin Ġstanbulrsquoa Girişi 16 ve 17yuumlzyıllar İstanbul Yapı Kredi

Yayınları

Scott J (1985) Weapons of the Weak Everyday Forms of Peasant Resistance New

Heaven CT Yale University Pres

St John G (2001) Alternative Cultural Heterotopia and the Liminoid Body Beyond

Turner at Confes The Australian Journal of Anthropology 12I

Stephan C (1989) Gender and Feminzm New York Oxford University Pres

Tanyeli U (2003) Norms of Domestic Comfort and Luxury in Ottoman Metropolises

Sixteenth to Eighteenth Centuries The Illuminated Table the Prosperous

House S Faroqhi CK Neumann (Eds) Ergon Verlag Wuumlrzburg

Thomsaon J (1993) The Theory of the Public Sphere Theory Cultura and Society

Cambridge Press Cambridge Vol 10

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 210

Uzunccedilarşılı İ H (1995) Osmanlı Tarihi C 3 (1Kısım) Ankara TTK Yayınları

Weintraub J (1997) The Theory and Politics of the PublicPraviteDistinction

Chicago University of Chicago Press

Withers R (1996) Buumlyuumlk Efendinin Sarayı (Cahit Kayra Ccedilev) İstanbul Pera Turizm

ve Ticaret A Ş Y

Yaşar A (2009) Kuumllliyen Reffrdquoten Ġbretten lirdquol-Ğayrrdquoe Erken Modern Osmanlıda

Kahvehane yasaklamaları A Yaşar (Ed) Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn

Sosyalleşme İktidar (iccedilinde makale) İstanbul Kitap Yayınevi

Yerkovich S (1977) Gossiping as a Way of Speaking Journal of Communication 27I

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 211-232

NAMIK KEMALrsquoİN MEKTUPLARINDA

ŞİİR TİYATRO VE GAZETE UumlZERİNE TENKİTLER

Veysel ŞAHİN

Oumlzet

Namık Kemal‟in oumlzel mektupları Tanzimat devri ve fikir hayatının

zengin kaynağı olup edebiyat sanat ve kuumlltuumlr tarihimiz accedilısından oumlnemli bir

tarihicirc belge niteliğini taşır Sanatccedilı doumlnemindeki genccedillere mektup yazarak

onların eserlerini tenkit eder

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında edebicirc tuumlrler hakkındaki

tenkitlerini şiir tiyatro gazete başlığı altında ele alarak onun bu edebicirc

tuumlrlerin gelişmesindeki katkılarını ortaya koyduk

Anahtar kelimeler Namık Kemal mektup Tanzimat tenkit edebicirc

tuumlrler şiir kafiye temalar vezin tiyatro gazete

Criticisms on Poetry Theatres Newspapers in Namık Kemalrsquos

Letters

Abstract

Namık Kemal‟s private letters are rich sources of the Tanzimat Period

and its life of thought and at the same time they are important documents from

the points of our history of literature art and culture Namık Kemal has criticised

the works of the young people of his period by writing letters to them

In this study Namık Kemal‟s contributions on the development of the

literary genres were examined by classifying his criticisms on literary genres in

his private letters under the sub-titles of poetry theatres and newspapers

Key words Namık Kemal letters Tanzimat criticism literary types

poetry rhyme themes metre theatres newspapers

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 212

Giriş

Tuumlrk edebiyatı Tanzimat‟la birlikte yuumlzuumlnuuml Batı‟ya doumlnmeye başlar Bu

doumlnuumlş bizim duumlnyaya ve insana bakışımızı da değiştirir Boumlylece Tuumlrkiye Şarklı

hayat anlayışından uzaklaşıp modern bir ccedilizgisine girer Bu accedilıdan bir geccediliş

doumlnemi olan Tanzimat doumlnemihareketi ve o doumlneme ait eserler yalnız edebiyat

tarihccedililerinin değil hemen hemen her alanda birccedilok araştırmacının da ilgisini

ccedileker Bu ilginin başlıca sebebi Tanzimat‟ın hem sosyal hayat hem de edebicirc

hayata birccedilok yenilik getirmesidir Oumlzellikle Batı‟yı tanıdıktan sonra edebiyat

sanat ve duumlnyaya bakışımızda ccedilok buumlyuumlk değişim doumlnuumlşuumlmler olur ve edebicirc

sahada yeni bir edebicirc zevk ortaya ccedilıkar Bu edebicirc zevk Batılı anlamda Tuumlrk

edebiyatına roman tiyatro makale mektup eleştiri gibi tuumlrler olarak yansır

Bu yeni tuumlrler iccedileriğinde yeni konulartemalar işleyerek edebiyatın hem

gerccedilekccedili hem de sosyal bir faaliyet olarak ortaya konulması sağlanır

Tuumlrk toplumunu modern bir toplum hacircline getirmek isteyen ve bu

hususta edebiyata ccedilok buumlyuumlk goumlrevler duumlştuumlğuumlnuuml kabul eden Namık Kemal eser

ve fikirleriyle doumlneminde genccedilleri etkileyip onları youmlnlendirir

Namık Kemal oumlzel mektuplarında ve yazdığı diğer makale ve yazılarında

bu millicirc sesin modern anlamda gelişmesi iccedilin birccedilok girişimde bulunur

Oumlzellikle mektuplarındaki goumlruumlş ve tespitler onun Tuumlrk dili ve

edebiyatına youmlnelik tenkitlerini iccedilerir Edebiyatı maşuka-i vicdan olarak

değerlendiren Namık Kemal mektuplarında acircşık olunan vicdanın her

youmlnden modern bir yapıya buumlruumlnmesi iccedilin edebicirc tenkitlerde bulunur

(Şahin 2008 s 713)

Bu youmlnuumlyle Namık Kemal sadece bir edebiyatccedilı değil aynı zamanda iyi

bir duumlşuumlnce adamıdır Buumltuumln eserlerinde insanı ve aklı yuumlcelten vatanı dili ve

Tuumlrk milletini buumlyuumlk bir coşkuyla kucaklayan Namık Kemal yeni Tuumlrk

edebiyatının en oumlnemli ve ateşli temsilcisidir Şinasi‟yle tanıştıktan sonra Yeni

Osmanlılar Cemiyeti‟ne girmesi onun sesinin siyaset alanında da

yankılanmasını sağlar Yazmış olduğu eserlerde de bu duumlşuumlnceleri işlemesi

sanatccedilının suumlrguumln bir hayat yaşamasına neden olur Bu suumlrguumlnler esnasında

sevdiklerinden uzak olması onun mektup yazmasını tetikler ve bu durum

Namık Kemal‟in Tuumlrk edebiyatında en fazla mektup yazan sanatccedilı unvanını

almasını da sağlar

Namık Kemal‟in oumlzel mektupları Tanzimat devri ve fikir hayatının

zengin bir kaynağı olup edebiyat sanat ve kuumlltuumlr tarihimiz iccedilin de tarihicirc bir

belge niteliğini taşır Aynı zamanda sanatccedilının doumlnemindeki genccedillere

mektuplar yazarak onların eserlerini tenkit etmesi onun mektuplarının değerini

artırır

Klasik şiir tarzıyla yetişen Encuumlmen-i Şu‟aracirc toplantılarında bulunan ve

bir divanccedile vuumlcuda getirecek kadar klasik şiir bilgisine sahip olan Namık

Kemal eski Tuumlrk şiirinin XIX yuumlzyıldaki en oumlnemli temsilcisi Leskofccedilalı

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 213

Galip‟in etkisi altındadır (Korkmaz 2007 ss 47-48) Encuumlmen-i Şu‟aracirc

şairlerinden olan Namık Kemal 1862 yılında Şinasi ile tanışır ldquoŞinacircsicirc

muumlnşicirclikten ziyacircde şacircirlik istiٴdacircdına haiz idirdquo (Tansel 1969 s 451) diyen

Namık Kemal Şinasi‟yi şiir ve şairlik bilgisi youmlnuumlnden uumlst duumlzeyde goumlruumlr

Şinasi‟yi kendisine oumlrnek alması sanatccedilının buumlyuumlk bir değişim yaşamasına

sebep olur Ccediluumlnkuuml o artık Şinasi‟nin accediltığı yolda ilerleyen yenileşmenin en

oumlnemli temsilcilerinden biridir Uumllkemizde Batı edebiyatının gelişmesi ve

yerleşmesi iccedilin buumlyuumlk bir ccedilaba harcayan Namık Kemal aynı zamanda yeni

tuumlrlerin de Tuumlrk edebiyatında yaygınlaşmasını sağlar Tiyatro roman makale

mektup ve hikacircye gibi edebicirc tuumlrlerdeki eserler onun kaleminden farklı bir

goumlruumlntuuml olarak belirginleşir Kutlu‟ya goumlre

Tanzimat doumlnemi edebiyatccedilıları iccedilinde edebiyatın ccedileşitli tuumlrlerinde

Namık Kemal kadar ccedilok değişik eser veren başka birisi yoktur

Denilebilir ki edebiyat ve basın alanında akla gelen ne kadar ccedileşit ve

konu varsa Namık Kemal bunların hemen hepsinde kalem oynatmıştır

(Kutlu 1981 s 31)

Oumlzellikle Şinasi‟yle olan ilişkisi Namık Kemal‟i derinden etkilemiş

onun yeni edebicirc tuumlrlerle tanışmasına olanak sağlamıştır Tanıdığı bu yeni edebicirc

tuumlrlerin yaygınlaşması iccedilin de birccedilok yazı ve makale yazan Namık Kemal dil ve

edebiyat sorunlarını bu tuumlrler aracılığı ile ortaya koyar Konumuz itibarıyla

Namık Kemal‟in mektuplarında yer verdiği tuumlrler oumlncelikle tenkit oumlzelliği goumlz

oumlnuumlnde tutularak değerlendirecektir

Namık Kemal‟in mektuplarında edebicirc tuumlrler hakkındaki tenkitlerini şiir

tiyatro gazete başlığı altında ele alarak bu tuumlrlerin gelişmesindeki tespit ve

tenkitlerini ortaya koyacağız

1 Şiir Uumlzerine Tenkit

ldquoŞiirde biraz fesahacirct isterimhellip Şiirde elfacircz

mucircsikide hacircnendeye benzer fasih olmayan

kelimeler maٴnacircyı ccedilirkin sesli

hacircnendeler kadar bozarhelliprdquo

(Tansel 1973 s 360)

Namık Kemal şiirde yenileşme ccedilabalarını Şinasi‟nin accediltığı yolda

geliştirerek daha guumlr bir sesle suumlrduumlruumlr ldquoŞinasi‟nin tesirinde kalmaya başlayınca

Divan nazmının oumlzelliklerinden ve tasavvuftan sıyrılarak buumlyuumlk bir hızla hayata

ccedilevreye ve bu arada Batı duumlnyasına youmlnelenrdquo (Akyuumlz 1995a s 48) Namık

Kemal hem şiirleri hem de nesirleriyle klasik şiiri tenkit eder O şiirlerinde bir

milletin kendine doumlnuumlş arzusunu hep canlı tutar Eski Tuumlrk edebiyatını ise

kendilik ekseninden uzak olmasından dolayı sert bir şekilde tenkit eder

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 214

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında şiir uumlzerine tenkitleri şiirin vatan

ve millete hizmet etmesi noktasıdır İsmail Habib Namık Kemal‟in şairliği iccedilin

ldquoNamık Kemal‟in şiir ve nazım itibariyle tecelli ettirdiği manzarayı uumlccedil safhalı

olarak goumlrebiliriz Birinci safha divan şairliği ikinci Abduumllhak Hamid‟i

tenkiden yeni tarzdaki şiirleri uumlccediluumlncuuml safha dahi hamaset ve vatan vadisinde

asıl Kemal‟in sesirdquo (Sevuumlk 1942 s 54) der Şiir duumlnyasını bu uumlccedil temel uumlzerine

oturtan Namık Kemal mektuplarında bu uumlccedil safhanın gelişimini ve değişimini

sık sık yer vererek tenkit eder şiiri kendi duygu ve duumlşuumlncesine ortak etmeye

ccedilalışır Recaizade Mahmut Ekrem‟e Abduumllhak Hamid‟e Ebuziyya Tevfik‟e

Sami Paşazade Sezai‟ye ve Menemenli Rifٴat Bey‟e yazdığı mektuplarında bu

duygu ve duumlşuumlncelere yer verir

Namık Kemal‟e goumlre Divan edebiyatının toplumla ve tabiatla bağlarının

sağlam olmayışı kendi iccediline kapanmış soyut Arapccedila ve Farsccedila tamlamalarla

kurulmuş olmasından ortaya ccedilıkar Bu durum eski Tuumlrk edebiyatına oumlzguuml

eserlerin gerccedilektenyaşamdan uzak ve hayalci uumlruumlnler ortaya koymasına neden

olmuştur Namık Kemal şiir ve edebiyatın toplum insan ve sosyal yaşamla

bağlarının sağlam olmasından yanadır Bu yuumlzden de şiirde kendi milletinin

değerleri peşinde koşar Onun tek amacı Tanzimat‟la başlayan değişim ve

doumlnuumlşuumlmlerin şiir ve edebiyat sahasında da hızlı bir şekilde gerccedilekleşmesi ve

şiir gibi edebicirc uumlruumlnlerin gerccedileğe yaklaşarak hayat ve tabiatı gerccedileğe uygun

şekilde ifade etmesidir Namık Kemal klasik Tuumlrk şiirinin bu oumlzelliklerden

yoksun olmasından dolayı klasik Tuumlrk şiirinden uzaklaşılmasından yanadır

Namık Kemal

ldquoTahrib-i Harabatrdquo ldquoTakiprdquo ve ldquoİrfan Paşa‟ya Mektuprdquo adlı eserlerinde

klasik Tuumlrk şiirinin hayaller ve imajlarının akla ve tabiata aykırı

olmasından dolayı tenkit eder Sanatccedilı her şeyden oumlnce şiirin mantığa

uygun olmasını ister Bunu da birccedilok mektubunda dile getirir Onun şiir

tuumlruumlndeki tenkitlerini 1866 yılında kime yazıldığı tam olarak bilinmeyen

mektubunda ortaya koyduğunu goumlruumlruumlz Namık Kemal ldquoSacircniyen şiirin

muumlcerred bir emr-i tabiicirc olmadığı nasıl iddia olunabilir Zacirct-ı vacirclacircnız şiire

ne kadar saٴy ettiniz (Tansel 1967 s 35)

diyerek şiirin tabii ve saf bir emir olduğunu dile getirir Şiirin ldquomuumlcerred bir

emr-i tabiirdquo olması Namık Kemal‟in şiire şiir tuumlruumlne bakışını ortaya koyar ve

şiiri saf bir tuumlr olarak goumlrmeyenleri de olumsuz youmlnde tenkit eder Aynı

zamanda Namık Kemal‟in mektubu yazdığı kişinin makalesini Tasvir-i Efkacircr

gazetesinde yayımlatmak iccedilin goumlnderdiği muhtemeldir Namık Kemal

mektubunda genel olarak şiir ve nesir uumlzerinde durur Makale yazarının nesir

iccedilinde beyit soumlylemesi Namık Kemal tarafından tenkit edilir Namık Kemal‟e

goumlre şiiri nesre uygun hacircle getirmek seci ve benzetmeler yapmak şiiri suumls aracı

olarak goumlrmektir O şiiri her zaman ldquomuumlcerred bir emr-i tabiirdquo olarak goumlruumlr

Bunun aksi ise Namık Kemal goumlre şiiri bozmak şiiri gerccedilek anlamından

uzaklaştırmaktır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 215

Evvela bu bacircbta muacircrızların efkacircrını reddetmek sadedinde bulunmamaya

luumlzum goumlrmuumlyorum Garez bunları iskacirct ve ilzacircm ise şiire meş‟ucircmiyyet

ve nekbet isnacircd edecek derece kanucircn-ı tefekkuumlrden gafil olan divaneler

nasıl iknaٴ olunur ve ne sucircretle mephut olur Yok muracircd şiire tergib ise

bunlar şiir soumlyler de ne facircide goumlruumlluumlr İşte birtakım soumlyleyen yacircdigacircrlar

var kacircşki dilleri tutulsa da soumlylemeseler (Tansel 1967 s 35)

Namık Kemal nesir ile şiiri iccedil iccedile kullananları sert bir şekilde eleştirir

Yine aynı mektubunda şiirin faydalarına değinen şair şiirin ldquoBiz iptidacirc şiٴrimizi

kendimize te‟sir ettiği gibi herkese dahi te‟sir edecek ve tezhib-i ahlacirck ve islacirch-ı

efkacircra medacircr olacakrdquo (Tansel 1967 s 36) bir yapıda olmasından yana olup

şiirde ahlaki değer ve fikirlere yer verilerek şiirin halkın ahlaki oumlğretilerini

yuumlceltmesini ister Bu değerlerden yoksun olan şiirin milletimize bir yarar

sağlamadığı gibi ahlaki değerlerini de bozduğunu ifade eder ve bu tarzda

yazılan şiirleri de tenkit eder

Halkı meraklandırarak kendine davet eden şiiri olumlu youmlnde tenkit

eden Namık Kemal şiiri her zaman ccedilağın şartlarına uygun yaratıcı bir eylem

olarak goumlruumlr ldquoBendeniz şiiri duumlşuumlnduumlkccedile hacircle muumlnacircsip birtakım şeyler hatırıma

geliyorrdquo (Tansel 1967 s 12) diyerek şiiri kendi iccedil duumlnyasının goumlruumlntuumlsuuml olarak

adlandırır Ona goumlre şiir iccedil duumlnyanın gerccedilek duumlnya ile bir arada yuumlruumlduumlğuuml

eksendir Onun iccedilin duumlnya ile yaşam şiirin genel ccedilerccedilevesidir Bunun nedeni

Namık Kemal‟in şiiri anlam youmlnuumlnden accedilıklığa kavuşturma ccedilabasıdır

Şiiri genel olarak mevzun mukaffacirc ve muhayyel oumlzellikleriyle

tanımlayan Namık Kemal şiir eleştirilerinin hemen hemen hepsinde

fesahateaccedilıklığa ve anlama buumlyuumlk oumlnem verir Namık Kemal Menemenli

Tacirchir‟e 29121883 tarihinde yazdığı mektubunda ldquoHuumlsn-i ezeli teverruumlm etmiş

mısracircٴına ben yine kacircniٴ olamadım Huumlsn acirchilesi diyeceğim bu acirchile hem cemiٴ

muumlfred olarak kullanılmış olmak lazım gelir ki Lucircgat-i Osmaniye‟de acirchile

muumlfred acirchilacirct da acircnın cemi‟dir deniliyor Kacircmusta yok Ahtericirc‟de yok imişhellip

İhtimal ki Vankulu‟da yokturrdquo (Tansel 1973 ss 356ndash357) diyerek anlatım ve

soumlzcuumlk kullanımındaki tutumunu tenkit eder Hiccedilbir soumlzluumlkte bulunmayan

kelimelerin şiirde kullanılmasının anlatım ve accedilıklığı zorlaştırdığını dile

getirerek bu tuumlrluuml soumlzcuumlk kullanımını eleştirir

Namık Kemal yine aynı mektupta şiirde biraz fesahacirct isterim Hem guumlccedil

olur hem geccedil olur maٴmacircfih oumlyle olmak lazım gelir Kırkbeş yaşındayız

bir beyti kırk kıyacircfete sokmadıktan sonra meydana atamıyorum Nacircci

veyacirc ism-i acircharla Mesٴsucircd-i Haracircbacircticirc yahut Kazım Paşa yacirchud macirchud

veya maٴhucircd şairler beyler falanlar gibi macircٴnası elfacirczında sığmaz elfacirczı

macircٴnasının ayıbını setredemez tuumlrrehacirct soumlylemek kolay şeyhellip Dur

bakayım sana şiir tacircٴrifinde bence muumlbarek ve mukaddes olan ecill-i suaracirc

Shakspeare Hazretleri‟nin bir ibacircresini tercuumlme edeceğimhellip Şiirde elfacircz

mucircsikide hacircnendeye benzer fasih olmayan kelimeler maٴnacircyı ccedilirkin sesli

hacircnendeler kadar bozarhellip (Tansel 1973 s 360)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 216

Şiirde accedilıklığı ve anlaşılırlığı her şeyin uumlstuumlnde tutan Namık Kemal

şiirde accedilıklık yerine soumlze ve musikiye oumlnem verenleri ve şiiri soumlze ve musikiye

feda edenleri olumsuz youmlnde eleştirir Onun eleştirdiği en oumlnemli nokta ldquoHani

bizim Tuumlrklerin eski eski bir taٴbiri vardır a ldquoAh racircbıtasızlıkrdquo derler İşte o

rabıtacircsızlık acirclem-i edebiyatta lafzı macircٴnaya macircٴnayı lafza bağlayamamaktan

zuhucircr ediyorrdquo (Tansel 1973 s 361) olması klasik Tuumlrk şiirinde soumlz sanatları ve

ahengin manayı ikinci plana itmesidir Şiirin soumlz sanatları ve ahenge kurban

edilmesini eleştiren sanatccedilı şiirin duumlnyayı takip eden ve insanı geliştiren

youmlnuumlnuuml ortaya oumln plana ccedilıkarır Namık Kemal şiirde basitliği ve manayı

heyecanla savunur Agacirch Sırrı ldquoNamık Kemal‟in ldquoBuumltuumln basitliğine ve

iptidailiğine rağmen kullandığı kelimelerin iccediline koyduğu heyecanla o zamanın

genccedilliği uumlzerinde en buumlyuumlk tesirirdquo yaptığını (Levent 1934 s 93) belirtir

Oumlzellikle Recaizade Mahmut Ekrem ve Abduumllhak Hamid‟in şiir

sahasında Namık Kemal‟in youmlnlendirme ve tenkitleriyle şiire yeni bir soluk

getirmeleri onun şiirde yapmak isteyip de yapamadıklarını goumlsterir Abduumllhak

Hamid‟e yazdığı 17021879 tarihli mektubunda ldquoBuguumlnkuuml fikrime goumlre bizi

Tuumlrkccedilede istediğimiz şiiri soumlylemekten men eden vezin değil kafiyedirrdquo (Tansel

1969 s 378)rdquo diyerek eski Tuumlrk şiirindeki kafiye anlayışını tenkit eder ve

Abduumllhak Hamid‟e şiir yazarken kafiyeden dolayı zorluk ccedilektiğini bildirir

Namık Kemal doumlneminde şiir alanında kendisinden sonra gelen birccedilok

şairi tenkitleriyle youmlnlendirir Bu alanda onun yapmak istediklerini Recaizade

Mahmut Ekrem ve Abduumllhak Hamid gerccedilekleştirir Ona goumlre şiirde işlenen

konu oumlzuuml oluşturan en oumlnemli unsurdur Sanatışiiri toplumun yararına

kullanan Namık Kemal ccedilevresindeki genccedillere bu youmlnde telkinlerde bulunur

(Uumlstuumlnova 2005 s 89) Şiiri buumltuumln şahsiyeti ve ccedilevresiyle değiştirmeye ccedilalışan

Namık Kemal doumlnemindeki edebicirc goumlruumlşleri de tenkit eder

Genel olarak Namık Kemal mektuplarında hayalicirc varlıklardan

bahseden ve soumlz sanatlarının iccedilinde kaybolmuş şiiri tenkit eder Bu tenkitlerin

ana nedeni ise Divan edebiyatının klişe soumlyleyiş biccedilimidir Mektuplarında şiiri

akıl duumlşuumlnce ve fen youmlnuumlnde ele alan Namık Kemal şiirde aklın oumlnemine

duumlşuumlncenin gerccedilekccedililiğinin işlenmesine değinerek eski edebiyatışiiri bu

youmlnlerden yoksun olduğu iccedilin tenkit eder Ayrıca şiirin iccedilinde yaşanılan hacircle

uygun olması gerektiğini belirterek milletin geleneksel ve millicirc duygularına

hizmet etmesi gerektiğini ifade eder Namık Kemal şiirde ldquobenrdquo yerine ldquobizrdquoin

işlenmesi gerektiğini vurgular Recaizade Mahmut Ekrem‟e yazdığı 30031879

tarihli mektubunda bu husus uumlzerinde ısrarla durur ve millet vatandan uzak

olan ldquobizrdquo yerine ldquobenrdquo ve ldquobenrdquoin arzularından bahseden şiire sert eleştiriler

youmlneltir Bu eleştirinin başlıca sebebi şiirin millet ve vatana hizmetinden uzak

olmasıdır Ona goumlre şiir ldquobenrdquo yerine ldquobizrdquoi buumltuumln milleti kucaklamalıdır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 217

Namık Kemal‟e goumlre şiir yapıcı ve birleştirici olmalıdır O halktan

halkın anlayacağı dilden uzak olan şiiri soumlze ve benzetmelere kurban edilmiş

olarak goumlruumlr Nitekim Namık Kemal şiiri halkı buumlyuumlten ve onu eğiten bir tuumlr

olarak goumlrmek ister Divan şiirini de halktan ve halkın sorunlarından uzak

olması youmlnuumlnde tenkit ederek yeni şiiri ahlaki ve fikricirc anlamda toplumun

hizmetine sunmayı amaccedillar

11 Kafiye Uumlzerine Tenkit

ldquoBen evzacircn-ı Arabrsquoda kafiyeli kafiyesiz her yola girdimrdquo

Namık Kemal şiirde kafiye konusuna buumlyuumlk oumlnem verir ve birccedilok

mektubunda da bu youmlnde goumlruumlşler bildirir Sanatccedilı mektuplarında kafiye

uumlzerine genellikle olumsuz tenkitlerde bulunur Bunun nedeni klasik şiirin

kafiye konusundaki katı tutumudur Klasik Tuumlrk şiirindeki kafiye anlayışı

ses ahengi ve yazımla ilgili hususlar olup Farsccedila ve Arapccedilanın kuralları

doğrultusunda şiirde kafiye oluşturulmasıdır Namık Kemal ise şiirin bu eksen

uumlzerine kurulmasını ccedilok yersiz bulur ve şiirde milletin kendilik eksenini işaret

eder

Namık Kemal Tanzimat şiirinde lafız ve kafiye yerine manayı oumln plana

ccedilıkartarak yeni şiirin gelişmesine olanak sağlar Şiirin kafiye ve vezne kurban

edilmesini istemez Tanzimat‟tan oumlnceki klasik Tuumlrk şiirini manayı kafiyeye

feda etmesi youmlnuumlnde tenkit eder Ebuumlzziya Tevfik‟e yazdığı 03011879 tarihli

mektubunda

Hazacirckat ve iltisacirck ve tardiye me‟selelerine dacircir yazdığın şeylerde hakkın

yoktur ccediluumlnki bizim muumlsteşidacirctımızdan olan Osmanlı uumldebacircsı şevacircٴib‟i

mevacircib‟e takvacirc‟yi deryacirc‟ya kevacirckib‟i muvacirckib‟e suğracircrsquoyı kuumlbracircrsquoya

kafiye yapmakta maٴrifet goumlsterdikleri iccedilin bizlerce muumlsteşhidacircttan

olmadılar Vakı‟a macircٴnayı kafiyeye feda ederlerdi (Tansel 1969 s 343)

diyen Namık Kemal eski şiirde kafiye uğruna mananın ortadan kalktığını

belirtir Bu yuumlzden eski şiirin kafiye anlayışını ve kurallarını tenkit eder Tenkit

ettiği diğer bir konu kafiye uğruna Tuumlrkccedilenin zorlanması ve yabancı diller

tarafından kuşatılmasıdır Şiirde kafiye uğruna Arapccedila ve Farsccedila kelimelerin

şiirde kullanılması Namık Kemal iccedilin şiir dilinin anlaşılmaz hacircle gelmesidir

Dolayısıyla Namık Kemal kafiye iccedilin şiir dilinin anlaşılmaz biccedilime sokulmasını

eleştirir

O ldquobuguumlnkuuml fikrime goumlre bizi Tuumlrkccedilede istediğimiz gibi şiir soumlylemekten

menٴeden vezin değil kafiyedir ccediluumlnki kafiye lisacircnın istiٴdacircdını efacircٴil-uuml tefacircٴil

tarzında şiire ne kadar mugacircyir isek redifsiz kafiye bulmağa andan kırk kat

ziyade mugacircyirrdquo (Tansel 1969 s 378) der Namık Kemal eski Tuumlrk şiirini

kafiyenin kuralları ile oumlruumllmuumlş olmasından dolayı tenkit eder Eski Tuumlrk şiirinde

kafiyesiz şiir bulmanın zorluğundan bahseder ve şiiri kafiyesiz duumlşuumlnmeyenleri

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 218

eleştirir Bu eleştirinin bir diğer sebebi ise kafiye yuumlzuumlnden Tuumlrk şiirinin ve

şairlerinin gelişmemesidir Tuumlrk şiirinin oumlnuumlndeki en buumlyuumlk engeli kafiye olarak

goumlren Namık Kemal şiirde ldquokelime oyunları yerine fikir ve hayallerin doğrudan

doğruya ifadesi ve kuvvetli bir benlik duygusu ilerdquo (Akuumln 1964 s 65) ortaya

konmasından yanadır Kafiye uğruna şiirde fikir ve hayallerin doğrudan

doğruya ifade edilmemesine karşı ccedilıkan Namık Kemal kafiye kelime oyunları

ve hayallerle kurulmuş şiiri tenkit eder Ccediluumlnkuuml o şiirde yeniliğin ve

yenileşmenin her anlamda gerekli olduğuna inanır ve şiiri bu noktada taşıyıcı

yayıcı bir tuumlr ve guumlccedil olarak goumlruumlr

Namık Kemal‟in şiirde kafiye uumlzerine tenkitlerinin bir diğer oumlnemli

noktası Arap alfabesinden kaynaklanan kafiye anlayışıdır Arap alfabesi ile

Tuumlrk şiirinde yapılan bazı kafiyelere karşı ccedilıkan Namık Kemal

Zamacircnımızın şacircirlerinden birisi Paşa‟nın Efendilik unvacircnıyla Maacircrif

Nacirczırı bulunduğu zaman garabet-i evzacircٴına nazaran hakkındahellip

Ayı ammacirc ne ayicirc ormacircnıntilde

Koymadı kırmadığı bir yanıntilde

demiş idi Biz bu şiire pek ziyacircde muٴteriz bulduk fakat ketmedemem

iٴtirazımızın en birinci noktası ormanıntilde yanıntilde nakaracirctının kacircf ile nun‟u

beyninde bir ittihacircd veyacirc taٴbir-i acircharle kafiyece ıttırat olmadığından

ibaret idi (Tansel 1969 s 384)

diyerek ldquokacircfrdquo ve ldquonunrdquo harfleriyle yapılan kafiye biccedilimine itiraz eder bu iki

harfin ayrı olduğunu soumlyleyerek şiirdeki kafiye biccedilimini ve anlayışını eleştirir

Namık Kemal‟e goumlre kafiye kendi şiir dilimizin oumlzelliklerini iccedilermelidir Ona

goumlre ldquoormanıntilderdquo ve ldquoyanıntilderdquo kelimeleriyle şiirde kafiye yapılması Arap

edebiyatının kafiye anlayışını yansıtmaktadır Recaizade Mahmut Ekrem‟e

yazdığı 30021879 tarihli mektubunda Recaizade Mahmut Ekrem‟in ldquoBaharrdquo

adlı manzumesinin uumlccediluumlncuuml lahnını kafiye anlayışı bakımından eleştirir

Recaizade Mahmut Ekrem‟e ldquoUumlccediluumlncuuml lahnın guumlzel fakat (taٴbirler maٴzucircr ola)

altı kaval uumlstuuml şeşhacircne tavsifine mazhar olmaktan kurtulamıyor Bir tarafından

erken-derken gibi Tuumlrkccedilede maٴruf olmamış fakat Tuumlrkccedile bir tarafında ise

meşcere gibi gayr-i me‟nucircs Arabccedila veyacirchut lems gibi bedid gibi edebiyyat-ı

cedideden tardolunmuş Arabicirc ve Farsicirc kafiyeler varrdquo (Tansel 1969 s 415)

diyen Namık Kemal Recaizade Mahmut Ekrem‟i kafiye konusunda eleştirir

Yeni şiirin doğmasında ve yayılmasında oumlnemli bir mihenk taşı olan Namık

Kemal yapıcı eleştirisiyle genccedillerin kafiye konusunda dikkatli olmasını ister

Şiirde Tuumlrkccedile kelimelerle kafiye yapılması isteyen Namık Kemal Arap

ve Farsccedila kelimelerle yapılan kafiye anlayışından uzak durulmasından yanadır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 219

12 Vezin Uumlzerine Tenkit

ldquoBen yazı yazmak kafiye bulmak bir soumlzuuml

efaٴil-uuml tefaٴilrsquoe tatbik etmek gibi şeylere

suumlsluumlce bir boyunbağı takmaktan kolay

goumlruumlyorumrdquo (Tansel 1967 ss 426-427)

Koumlkluuml bir şiir geleneğine sahip olan Tuumlrk edebiyatı oumlnceden soumlzluuml ve

yazılı edebicirc uumlruumlnlerinde buumlyuumlk bir ccediloğunlukla hece oumllccediluumlsuumlnuuml kullanmaktaydı

Bu durum Tuumlrklerin İslamiyet‟i kabul etmelerine kadar boumlyle devam etti

Nitekim İslamiyet‟i kabul ettikten sonra Arap ve Fars edebiyatı ile yakın ilişki

iccedilerisine giren Tuumlrk edebiyatı aruz oumllccediluumlsuuml ile tanıştı İlk doumlnemde İran

edebiyatındaki aruzu kullanan Tuumlrk sanatccedilılar aruzun buumltuumln oumlzelliklerini Tuumlrk

edebicirc uumlruumlnlerine uygularlar Ancak Tuumlrkccedile yapısı dolayısıyla aruz kurallarına

uygun değildir Bunun başlıca sebebi Tuumlrkccedilede uzun uumlnluumllerin olmayışıdır Bu

eksikliği gidermek isteyen Divan şairleri Tuumlrkccediledeki bazı uumlnluumlleri uzatarak aruz

oumllccediluumlsuumlne uygun hacircle getirmeye ccedilalıştılar Ancak bu durum gerek Tuumlrk dilini

gerekse doumlnemindeki şairleri zorlar

XIX-XX yuumlzyıllarda aruz Tuumlrk edebiyatında zirve noktasına gelmiştir

Tuumlrkccedile kelimelerle ve sade bir anlatımla aruzu Tuumlrk şiirine uygulayan şairler

aruzu Tuumlrk oumllccediluumlsuuml hacircline getirirler Her ne kadar işlene işlene bir Tuumlrk aruzu

meydana ccedilıksa da aruzun Tuumlrkccedilenin yapısına uygun olmayışı hep

tartışılagelmiştir Tanzimat‟ın ilanı ile hızlı bir değişim ve doumlnuumlşuumlm yaşayan

Osmanlı Devleti edebiyat alanında da bu değişim ve doumlnuumlşuumlmlerin sancısını

ccedileker Tanzimat‟la Batı‟ya Batı edebiyatına youmlnelen sanatccedilılar Batıdaki yeni

tuumlrlerle tanışır Bu durum tekrar aruzhece tartışmasını ortaya ccedilıkarır Ccediluumlnkuuml

Batı‟daki edebicirc tuumlrler aruz vezniyle yazılmaya uygun değildir Bundan dolayı

Tanzimat doumlneminde hece-aruz tartışması edebicirc tartışmaların ileri gelen

konuları arasında yer alır

Namık Kemal de mektuplarında hecearuz tartışmasına oumlnemli oumllccediluumlde

değinmiştir Namık Kemal mektuplarında aruz oumllccediluumlsuumlnuuml olumsuz youmlnde tenkit

ederken hece oumllccediluumlsuumlnuuml millicirc oumllccediluumlmuumlz olduğu iccedilin oumlver ve genccedilleri hece oumllccediluumlsuuml

ile şiir yazmaya teşvik eder Ancak ne var ki Namık Kemal şiirlerinde aruz

veznini hece veznine goumlre daha fazla kullanmıştır

ldquoTahrib-i Haracircbacirctrdquo ldquoİrfan Paşa‟ya Mektuprdquo ve ldquoCelal

Mukaddimesirdquonde Namık Kemal‟in vezin konusunda tenkitleri bulunmaktadır

Namık Kemal Abduumllhak Hamid‟e 21021876 tarihinde yazdığı

mektubunda ldquoBen yazı yazmak kafiye bulmak bir soumlzuuml efaٴil-uuml tefaٴil‟e tatbik

etmek gibi şeylere suumlsluumlce bir boyunbağı takmaktan kolay goumlruumlyorumrdquo (Tansel

1967 ss 426-427) diyerek aruz oumllccediluumlsuuml ile yazılan şiirleri ccedilok basit olarak goumlruumlr

O bu tuumlrde soumlylenen şiirleri sadece bir vezin oyunu ve efacircٴil-uuml ve tefacircٴil dizisi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 220

olarak goumlruumlr ve tenkit eder Namık Kemal aruzu Tuumlrk şiiri oumlnuumlnde en buumlyuumlk

engel olarak değerlendirir ve Tuumlrk şiirinin aruz oumllccediluumlsuumlnden ayrılmadıkccedila

gelişmeyeceğini belirtir Bu durumu ldquoEvzacircn-ı Acem‟den ayrılmadıkccedila bizde

tiyatro olacak kadar tabii şiir soumlylemeye kabiliyet goumlremiyorumrdquo (Tansel 1967

s 433) diyerek dile getiren Namık Kemal Batı edebiyatından edebiyatımıza

yeni gelen edebicirc tuumlrlerin gelişmesinde en buumlyuumlk engeli ldquoEvzan-ı Acemrdquo olarak

goumlruumlr Aynı zamanda ldquoŞiirde sacircfi Tuumlrkccedile yazmak evzacircnın şimdiki hacircliyle

beraber kimsenin elinden gelmezrdquo (Tansel 1967 s 433) diyerek de Tuumlrkccedile ve

Tuumlrk şairlerinin vezin konusunda iccediline duumlştuumlkleri durumu dile getirir Bu accedilıdan

doumlnemi itibarıyla Batı‟dan gelen yeni tuumlrler ve Tuumlrkccedile aruzla artık bir yere

gidememektedir Bunda ısrar etmenin hiccedilbir faydası yoktur Bu yuumlzden Namık

Kemal gerek tiyatroda gerek şiirde hece oumllccediluumlsuumlnuumln kullanılmasından yanadır

Namık Kemal ldquoManzum soumlze o kadar hevesim var bir kerre de Tabiٴatini bizim

parmak hisabiyle bir şey yazmağa sevket Bak ne guumlzel ne parlak oluyorrdquo

(Tansel 1967 ss 433-434) diyerek hece oumllccediluumlsuumlyle yazılan eserleri guumlzel ve

parlak bulur ve bu youmlnde yazılan eserleri olumlu youmlnde tenkit eder Hece oumllccediluumlsuuml

ile yazılan eserler saf Tuumlrkccedilenin kullanıldığı eserler olup lirik ve anlaşılırdır

Şiirin guumlzelliği ve parlaklığı ona goumlre hece oumllccediluumlsuumlnuumln bu oumlzelliğinden gelir

Şiirde hece oumllccediluumlsuumlnuumln on birli oumllccediluumlsuumlnuuml beğenen Namık Kemal bu

oumllccediluumlnuumln şiire ayrı bir ahenk getirdiğini ifade eder Ziya Paşa‟ya yazdığı

mektubunda ldquoBilmem neden ise vezninde on bir yerine on heceyi ihtiyacircr

etmiş Birccedilok yerleri guumlzel olmuş ise de nesirden fark olunmaz dereceye

gelmişrdquo (Tansel 1969 s 378) diyen Namık Kemal şiirin oumllccediluuml yuumlzuumlnden nesre

benzemesini tenkit eder Ona goumlre oumllccediluuml şiiri nesirden ayıran ve şiire ahenk

kazandıran oumlnemli bir unsurdur

Namık Kemal hece ve aruz oumllccediluumlsuuml konusunda her ne kadar hece

oumllccediluumlsuumlnuuml savunsa da aruz oumllccediluumlsuumlnden şiirini kurtaramaz Namık Kemal Celal

Mukaddimesi‟nde bu hususta kendisini aruzdan yana goumlsterirken hece

oumllccediluumlsuumlnuumln her ne kadar millicirc oumllccediluumlmuumlz olsa da ahengin letafetten yoksun

olduğunu bildirir Bu konuda tam bir kararlılık sağlayamayan Namık Kemal‟in

vezin konusundaki tenkitleri kendisinden sonra gelen ve hece oumllccediluumlsuumlnuuml

kullanan genccedilleri youmlnlendirme bilgilendirme ccedilabasıdır Ona goumlre yeni

edebiyatın şiiri ve diğer edebicirc tuumlrleri aruzun kural ve kaidelerinden kurtularak

kendi huumlviyetlerini kazanmalıdır

13 Temaİzlek Uumlzerine Tenkit

Tuumlrk edebiyatında oumlnemli bir yere sahip olan Namık Kemal yeni şiirin

konusuna da mektuplarında yer verir Klasik şiirin gerccedilekten uzak hayatın

akışından kopmuş olmasını tenkit eder Kendisi de klasik tarzda bir eğitim

almasına rağmen Şinasi‟yi tanıdıktan sonra şiir ve sanatccedilı tutumunda buumlyuumlk

değişim yaşar

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 221

Namık Kemal‟in gerek şiirde işlediği konu gerekse edebicirc tuumlrler

uumlzerindeki duumlşuumlncelerini Şinasi‟den oumlnce ve Şinasi‟den sonra olarak

değerlendirmek gerekir Dostlarına yazdığı mektuplar da bu değişimin delilidir

Şiir uumlzerinde durduğu oumlnemli konulardan biri de şiirin konusudur Tanpınar‟a

goumlre ldquoNamık Kemal eski şiiri bırakmaz belki eski mısra ve manzume ile yani

fikirlerini uzaklaştırmağa ccedilalışır Bu yeniyi değişen muhtevada aradığı

devirdirrdquo (Tanpınar 1997 s 370) Bu accedilıdan eski Tuumlrk şiirinin iccedileriğine youmlnelik

tenkitlerde bulunan Namık Kemal mektuplarında yeni şiirin iccedileriği hakkında da

eleştirilerde bulunur

Abduumllhak Hamid‟e yazdığı 19 Şubat 1879 tarihli mektubunda Şimdi bir

kere eski ya da şiir soumlylemeği merek ettiği zamanlar

Edebiyat ile huumlrriyet can versem de

Başka bir Nacircmık-ı şeydacirc yetişir hacirckimden

beytini soumlyleyen Kemal‟i duumlşuumln Bir kere de senin goumlsterdiğin teracirckkiyi

ve teracirckkiden bence hacircsıl olan uumlmid-i istikbacircle maٴtuf zevkıyyacirctı nazar-i

hayacircl oumlnuumlne al da Sacirchra‟dan ne kadar memnun olduğunu anlardan

tahmin et (Tansel 1969 s 391)

Namık Kemal Abduumllhak Hamid‟in Sahra adlı eserini gerek konusu

gerekse uumlslubu accedilısından olumlu youmlnde eleştirir ldquoEdebiyyacirct ile huumlrriyete can

versem derdquo diyen Namık Kemal bu mısra ile acircdeta şiir ve edebiyatın

konusunun ne olması gerektiğinde yol goumlsterir Şiire ldquohuumlrriyetrdquo kavramını

sokan Namık Kemal bu anlamda da yol goumlstericiliğine devam eder ve

Abduumllhak Hamid‟i şiir yazması iccedilin olumlu youmlnde eleştirir Ccediluumlnkuuml ona goumlre

ldquohuumlrriyet ile edebiyatrdquo can verilecek kadar kutsal iki değerdir O eserlerinde

ldquohuumlrriyetrdquo ve ldquoedebiyatrdquo kavramlarıyla insanı ideal şiirde yaratma peşindedir

Aktaş ldquoNamık Kemal‟de huumlrriyet bdquoben‟in kendi varlığını kendi guumlcuumlnuuml idrakin

tabii sonucu olarak ele alınmalıdırrdquo (Aktaş 1993 s 5) diyerek Namık Kemal‟in

şiirde huumlrriyet kavramının uumlzerinde sıklıkla neden durduğunu ortaya koyar

Namık Kemal‟e goumlre şiir ve edebiyatta huumlrriyet ldquobenrdquoin kendi varlığına hizmet

etmelidir Bu youmlnde yazılan ve milletin kendi benliğinin oluşmasına yardımcı

olan eserler onun iccedilin daha makbulduumlr

Namık Kemal‟in mektuplarındaki bir diğer oumlnemli husus şiirde vatanın

ve vatan teminin işlenmesidir ldquoVatanicirc şiirrdquo anlayışı ağırlıklı bir şiir onun

şairliğinin nirengi noktasını teşkil eder (Goumlccedilguumln 1999 XLIII) Vatan onun

şiirlerinin en oumlnemli dayanağıdır Onun en buumlyuumlk aşkıdır ldquoTabiٴicirc bizim perverlik

de vatan yolunda oldu Zihnimde başka bir şey yok Ne duumlşuumlnsem goumlzuumlmuumln

oumlnuumlne kanlı kefenli vatan ccedilıkıyor Nazire ve yacirchut perverlikte buumltuumln buumltuumln

senin yolunda gidemedimrdquo (Tansel 1969 s 392) diyen Namık Kemal

Abduumllhak Hamid‟i şiirde farklı konuları işlediği iccedilin oumlver aynı zamanda da

kendi şiirinin konusunu iccedileriğini belirtir Ancak burada Namık Kemal‟in kendi

şiirini de eleştirdiğini goumlrmekteyiz Şiir ile vatanı eş tuttuğunu ve bu hususta

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 222

kendini de farklı konutemalarda şiir yazamadığından dolayı tenkit ettiğini

goumlruumlruumlz Recaizade Mahmut Ekrem‟e 1874 yılında yazdığı mektubunda da

vatan temini şiirde oumlnemli oumllccediluumlde ele alan yazar bu hususta yazılmış olan

şiirleri daha yararlı goumlruumlr

Vatan yolunda doumlkuumllecek yaş şehidacircn-ı huumlrriyetin yanaklarına doumlkuumllecek

kandan ibacircrettir Hubb-i vatan gibi gayret-i insacircniyye gibi yanmış

koumlmuumlr kesilmiş goumlnuumllleri safvet ve metacircnet billurlaştırmak elmas etmek

şerefinden olan havass-ı gaibeye macirclik olanların goumlzuumlnden lisacircn-ı

nedacircmetin tecessuumlm etmiş cezacirc-yı acirccizacircnesi demek olan girye nasıl

doumlkuumlluumlr (Tansel 1967 s 345)

Namık Kemal Recaizade Mahmut Ekrem‟in yapmış olduğu ldquoMes

Prisons Tercuumlmesirdquoni tenkit eder Tenkitin başlıca sebebi Silviyo‟nun

ağlamasıdır Ccediluumlnkuuml vatanını seven bir insan asla ağlamaz Yuumlrekli cesur ideal

insandır Recaizade Mahmut Ekrem‟i boumlyle bir kahramanı zafalarına yenik

duumlşuumlrerek anlatmasını eleştirir Bu da goumlsteriyor ki Namık Kemal vatan

kahramanlarının idealist yuumlce bir kişilik olarak şiirde işlenmesinden yanadır

Kanter

Namık Kemal şiirinde mağrur bir insan tipi ccedilizer Ona goumlre yaşam

karşısında boyun eğip aciz bir insan olmaktansa şerefli bir şekilde oumllmek

daha makulduumlr İdealist insan duumlnya duumlzeninin insanı bayağılaştıran

alccedilaltan fikirleri karşısında sağlam adımlar atmalıdır (Kanter 2007 ss

180-181)

diyerek Namık Kemal‟in şiirinde işlediği insan tipine değinir

Namık Kemal‟e goumlre şiir vatana hizmet etmelidir Halk arasında millicirc

ve medeni birliği sağlamalı millicirc benliği muhafaza etmelidir Şiirde işlenen

temalar mantığa uygun olup insana vatanperverliği aşılamalıdır Bu

oumlzelliklerden yoksun olan şiir ise ona goumlre topluma faydası olmayan ve

toplumdan uzak olan bir şiir anlayışıdır Abduumllhak Hamid‟e yazdığı 30 Mart

1879 tarihli mektubunda ldquoEdebiyata hizmet sıfat-ı kacircşife-i insacircniyyet olan

nacirctıka-i millete hizmet demek olur fakat o kuvvet doğrudan doğruya vatan-

perverlik fikirlerini buumlyuumltmeğe sarf edilse hiccedil olmazsa yazılan şeylerin yarısı o

cihetle masrucircf olsa daha hayırlı değil midirrdquo (Tansel 1969 ss 421-422) diyen

Namık Kemal edebiyat ve şiirin vatanı işleyerek daha hayırlı bir iş yapacağını

belirtir Abduumllhak Hamid‟i eski Tuumlrk şiirinin şairlerinden gerccedilek olmayan ve

sosyal bir fayda sağlamayan oumlrnekler almadığı iccedilin de tenkit eder

Kaynağı ne olursa olsun Namık Kemal‟in vatan ve millet meselelerinde

olduğu kadar onları buumltuumlnuumlyle kuşatan devlet kavramı etrafında buumlyuumlk bir

idealist olduğu şuumlphe goumltuumlrmez bir gerccedilektir (Goumlccedilguumln 1991 s 209)

Bu accedilıdan vatanın ve milletin ele alındığı devletin yuumlceltildiği şiirler

millicirc benliğimizin guumlccedillenmesi accedilısından buumlyuumlk bir fayda sağlar Namık Kemal

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 223

mektuplarda şiiri siyasi ve sosyal faydası youmlnuumlnden ele alarak ldquocemiyet iccedilin

sanatrdquo goumlruumlşuumlnuuml benimser Şiirde hakikati ve aklın uygunluğunu her şeyin

uumlzerinde tutar

2 Tiyatro Uumlzerine Tenkit

Namık Kemal‟in tiyatroyla olan ilişkisi onun tiyatroyu Tuumlrk

edebiyatıyla tanıtması ve Tuumlrk tiyatrosunun yaygınlaşmasına youmlnelik ccedilabalarını

iccedilerir Şinasi‟nin Şair Evlenmesi adlı eserinden sonra doumlneminde Tuumlrk

tiyatrosuna en fazla hizmet eden Namık Kemal‟dir

Yazmış olduğu altı tiyatro eseriyle tiyatro tuumlruumlnde kendini kanıtlamış

olan Namık Kemal Osmanlı tiyatrosunda oyuncuların yetişmesi iccedilin de birccedilok

ccedilalışmalarda bulunmuştur Yazmış olduğu Vatan yahut Silistire Akif Bey Kara

Bela Guumllnihal Zavallı Ccedilocuk ve Celalettin Harzemşah adlı tiyatro eserleriyle

bunu ortaya koymuştur Namık Kemal‟e goumlre ldquoTiyatro insanı ve cemiyeti

buumltuumlnuuml ile sarar kuşatır Sevdiren ağlatan saadet ve ıstırap veren eğlendiren

terbiye eden dinlendiren buumltuumln bunları aynı anda ve beraberce yapandırrdquo

(Yetiş 1996 s 50)

Namık Kemal edebicirc tuumlrler arasında en fazla tiyatroyu sever Bunun

nedeni Tanzimat‟la yaşanan değişim ve yenileşme hareketinin tiyatro ile

Tuumlrkiye‟ye taşınmasıdır Batı tarzında tiyatro Tuumlrk tiyatrosunun bazı

enstruumlmanlarının eksikliğinden ve halkın tiyatro zevkinin duumlşuumlk olmasından

dolayı Tuumlrk edebiyatında ccedilok yavaş gelişir Daha ccedilok şehirlerde oynanan halk

tiyatrosu ve koumlylerdeki seyirlik oyunlar sahneye ve senaryoya gerek

duymamaktaydı Yeni anlayışa ait tiyatro eserleri de bu geleneğe goumlre kaleme

alındı Namık Kemal ise bu suumlreccedilte hem tiyatro eserleri hem de tiyatro uumlzerine

yazılar yazarak Batı tarzı tiyatronun edebiyatımızda gelişmesini sağlar

Namık Kemal mektuplarında tiyatro eseri yazmak tiyatronun konusu

tiyatro eserlerinin dili ve tiyatro tuumlruumlnde eser veren genccedillerin youmlnlendirilmesi

hususu uumlzerinde durur

Namık Kemal tiyatro ile ilgili goumlruumlşlerini Avrupa doumlnuumlşuuml yazar

Enginuumln‟e goumlre

Namık Kemal mektuplarında da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi tiyatro seyrinden

ccedilok hoşlanmaktadır Oumlzellikle Avrupa‟ya gittikten sonra tiyatroya karşı

buumlyuumlk bir ilgi duymaya başlar Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda bu

konu uumlzerinde sıklıkla durur (Enginuumln 1993 s 14)

Yazar mektuplarında olduğu gibi diğer yazılarında da tiyatro

denildiğinde bizim iccedilin Batı Batı‟da ise Fransız romantik tiyatrosunu oumlrnek

goumlsterir Bizde var olan tiyatroyu ve tiyatro geleneğini ise Fransız romantik

tiyatrosundan uzak olduğu iccedilin yok sayar ve geleneksel tiyatroyu tenkit eder

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 224

Namık Kemal ldquoTiyatrodan Bahseden Arkadaşlarardquo başlıklı yazısında

tiyatronun ldquooumlyle marifet veya ahlak mektebi değil acircdeta bir eğlencerdquo olduğunu

soumlyler ve daha sonra diğer eğlenceler iccedilinde en guumlzeli ve en faydalı olanı olarak

goumlruumlr (Yetiş 1996 s 49) Tiyatro seyretmeyi ccedilok seven Namık Kemal oumlzellikle

Victor Hugo ve Shakespeare uumlzerinde durur

Londra ve Paris‟te Namık Kemal‟in tiyatro ile ne kadar meşgul

olduğunu goumlsteren mektupları vardır Bu mektuplar yazarın hem Avrupa‟da

tiyatro ile ilgili yakınlığını hem de tiyatro tuumlruumlne bakışını goumlstermesi accedilısından

oumlnem arz eder Yazar Avrupa‟da olduğu suumlrece hemen hemen her gece

tiyatroya gider Bunu da Avrupa‟dan arkadaşlarına yazdığı mektuplarında dile

getirir

ldquoAcircdet iktizacircsınca nuf‟l-leyden uumlccedil-doumlrt saat sonra yatılıyor yemek ise

ezacircn raddelerinde yeniyor Dokuz-on saat evde oturmak muumlmkuumln değil ccedilacircresiz

tiyatroya falanlara ccedilıkılıyorhelliprdquo (Tansel 1967 s 123) diyen Namık Kemal

Avrupa‟da tiyatronun ne kadar yaygınlaştığını ve ne kadar gerekli olduğunu dile

getirir İnsanların boş zamanlarını tiyatro ile geccedilirmesi onun iccedilin bu tuumlruumln

gerekliliğini ortaya koyar ldquoCelal Mukaddimesirdquonde ldquoBir milletin kuvve-i

nacirctıkası edebiyyacirct ise timsacircli edebin nacirctıka-i zicirchayacirctı tiyatrodur Tiyatro fikrin

hayacirclacirctına vicdacircn vicdanın ulviyacirctına cacircn cacircnın hayacirclatına lisacircn verirrdquo

(Goumlccedilguumln 1987 s 167) diyen Namık Kemal tiyatroyu hep olumlu youmlnde tenkit

eder Namık Kemal‟e goumlre tiyatro fikrin hayalatın ve vicdanın lisanıdır ve bu

lisanda insan kendi ulviyetini goumlruumlr

Hele burada bir tiyatro var hakikat goumlruumllecek bir şey Acircdeta hem ahlacirck

hem de lisacircn iccedilin en buumlyuumlk mekteptir Bir takım oyunlar oynuyorlar ki

taştan yuumlrekleri ağlatır Hemen ekser geceleri oradayım lacirckin Mevlacircna

Hacı Nucircricirc beğenmiyor O da bir zevzeklik tiyatrosuna mecbur olmuş

Orada kırk-elli yaşında ağzı cuumlcuumlk burnu ccedilenesi sivri goumlzleri macircٴi ccedilil

kaşı yok ki şeklini tarif edeyim kendi esmer sarı Omuzları tabla gibi

geniş kolları değnek gibi ince bir karı var Oyun oynuyor arada kedi gibi

miyavlıyor O da tuumlrkuuml olacak (Tansel 1967 s 119)

Sanatccedilı bizdeki tiyatro anlayışı ile Batı‟daki tiyatro anlayışını

karşılaştırır Bizdeki tiyatro ve tiyatro oyuncularını da eleştiren Namık Kemal

tiyatro oyuncularının yetersiz olduğunu belirtir Onların aynı zamanda dili

yerelleştirerek kullanmaları ise ona goumlre bir başka olumsuzluktur Metin And

ldquoCcediloğunluğu Ermeni olan oyuncular zaten bozuk olan telaffuzları yanında bir de

konuşma diline boumlylesine yabancı metinleri oynayınca bu seyirciler iccedilin

anlaşılmaz iccedilinden ccedilıkılmaz bir durum alıyorrdquo (And 1972 s 306) diyerek o

doumlnemdeki oyuncuların dil konusunda yetersizliklerinin nedenlerini dile getirir

Namık Kemal Batıdaki tiyatro ve tiyatro eserlerinin dilini ve

soumlyleyişini olumlu youmlnde tenkit eder Celal Mukaddimesi‟nde bizdeki tiyatro

oyuncularına değinen yazar ldquoFilhakicircka tiyatromuz oumlyle muumlcevver maٴrazlı

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 225

muumlkemmel perdeli olmadığı gibi oyuncular evzacircٴda zararsız fakat telacircffuzda

temacircşanın yarı zevkini gacircٴib ettirecek kadar kusurludurrdquo (Goumlccedilguumln 1987 s 165)

diyerek oyuncuların kedi gibi miyavlamaları tiyatrodan tiyatro eserinden

alınacak zevki ve dersi yarıya indirdiklerini belirtir Ona goumlre tiyatro halkı

eğitmeli ve halkın diline hizmet etmelidir

İskender Beyzacircde Reşat Bey‟e Londra‟dan 1896 tarihinde yazdığı

mektubunda tiyatronun goumlze de hitap etmesi gerektiğini soumlyleyen Namık

Kemal tiyatroyu cemiyetin bir aynası olarak goumlruumlr Bu aynanın da daha duumlzenli

ve daha guumlzel olmasını estetik bir gaye guumltmesini ister Her ne kadar tiyatroyu

hayatı anlatan ve iccedileren bir tuumlr olarak goumlrse de her zaman sahnede estetiğin ve

guumlzelliğin olmasından yanadır ldquoBuraya gel de goumlzlerin karı goumlrsuumln tiyatro

goumlrsuumln ٴAlima‟llah Victor Hugo‟nun Les Miserables romanından ccedilıkma bir

dram oynuyorlar duumlnyada boumlyle parlak şey olmazrdquo (Tansel 1967 s 159) diyen

Namık Kemal tiyatro oyuncularının bizdeki gibi bakımsız belli bir yaşın

uumlzerinde kişiler olmadığını genccedillerin bunu meslek edindiğini dile getirir

Sahnede guumlzelliği sadece dış goumlruumlnuumlşte değil aynı zamanda oyunun ve

oyuncunun dili ve iccedileriğinde de oumlven Namık Kemal bizdeki tiyatro

oyuncularının yetersizliğini eleştirir

Namık Kemal tiyatroda buumlyuumlk yenilik ve değişimler yapan bir

sanatccedilıdır Onun mektuplarında tiyatro hususunda eleştirilerinin oumlnemli bir

diğer cephesi tiyatronun halkı eğitmesi ve halkın millicirc duygularını harekete

geccedilirmesidir Bu accedilıdan Tanzimat‟la birlikte tezli tiyatro yolunu accedilan Namık

Kemal mektuplarında tiyatro eserlerinin sosyal faydacı youmlnuumlne değinir ve

genccedilleri bu konuda olumlu youmlnde eleştirir

Namık Kemal‟in tiyatro ile meşgul olması Tanzimat sonrası tiyatro

faaliyetlerinin ccedilok artmasına ve tezli tiyatronun gelişmesine yol accedilmıştır

Tiyatro faaliyetlerinin ccediloğalması sevindirici olmakla birlikte tezli tiyatro

tiyatronun ayrı bir sanat ve teknik meselesi olduğunu unutturmuş sahneyi

guumlnluumlk meselelerin dile geldiği bir ccedileşit kuumlrsuuml hacircline sokmuştur (Enginuumln

1993 s 18)

Bu accedilıdan Namık Kemal tiyatroyu sadece bir eğlence aracı değil bir

tez aracı olarak goumlrmuumlş ve genccedillerin de bu youmlnde eserler vermesini teşvik

etmiştir

Namık Kemal halk tiyatrosuna halkın ahlakını bozduğundan fazla

itibar etmez O halk tiyatrosunu Batılı anlamda tiyatronun gelişmesine engel

teşkil ettiği iccedilin de sık sık olumsuz youmlnde tenkit eder Namık Kemal Ocak

1876 tarihinde yazdığı mektubunda ldquoOrta oyunlarının hacirclini bilirsiniz Bunlar

olsa olsa halkın fesacircd-ı ahlacirckla haiz olduğu dereceye numucircne olabilir Vacirckıٴa

tuhaflığı inkacircr olunmaz fakat ne derece mugayir-i edep olduğu meydandadırrdquo

(Tansel 1967 s 76) der

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 226

Namık Kemal orta oyununu budalaca hareketleri ve edepsiz

soumlzlerinden dolayı tuhaf bularak bu tarzdaki eserlerin amacının sadece insanları

guumllduumlrmek ve eğlendirmek olduğunu dile getirir Halkın ahlaki youmlnden terbiye

edilmesine hiccedilbir faydasının olmadığını soumlylediği halk tiyatrosunu işlevsizliği

yuumlzuumlnden eleştirir ve orta oyununu ldquomugayir-i edeprdquo olarak goumlruumlr Aynı

zamanda memacirclik-i muumltemeddinde (medeni memleketlerde) ise oyunların

iccedilinde hiccedilbir kaba soumlzuumln olmadığını ve o boumllgenin ileri gelen şairlerinin bu

soumlzleri itina ile seccedilip eserin iccediline koyduğunu belirtir Nitekim Namık Kemal‟e

goumlre tiyatro ldquoHer şeyden evvel eğlencedir fakat huumlkmuuml hemen bir bdquoiccediltimaicirc

fayda‟ duumlşuumlncesi takip eder ve tarif ldquofaydalı bir eğlencerdquo (Akyuumlz 1995b s 58)

şeklinde tanımlanır

Namık Kemal Batı edebiyatında sıklıkla goumlruumllen manzum tiyatronun

Avrupa‟da birccedilok koumltuuml alışkanlıkların terk edilmesini sağladığını dile getirir

(Tansel 1967 s 36) Namık Kemal 17021879 tarihinde Abduumllhak Hamid‟e

yazdığı mektubunda Abduumllhak Hamid‟in Nesteren adlı tiyatro eseri uumlzerine

tenkit ve goumlruumlşlerini bildirir Abduumllhak Hamid‟in Nesteren adlı eserinde konu

hususunun da bize uygun olmadığını Batı kuumlltuumlruumlnuuml yansıttığını dile getirerek

tekniğin guumlzel ancak işlenen konunun bazı yerlerinin bize uygun olmadığı

youmlnuumlnde eleştiriler bildirir (Tansel 1969 s 375) Namık Kemal Abduumllhak

Hamid‟in Nesteren‟i hece oumllccediluumlsuuml ile yazmasını da başarısız bulur Hece

oumllccediluumlsuumlnuumln eserin akışını bozduğuna belirtir Recaizade Mahmut Ekrem‟e

yazdığı 21091878 tarihli mektubunda vezin konusu uumlzerinde duran Namık

Kemal ldquoTiyatro bizde hiccedilbir nevٴ vezin ile yazılmayacak zacircten mevzucircn

yazılmağa luumlzum yokrdquo (Tansel 1969 s 296) der Namık Kemal tiyatroda

veznin eseri zorladığını belirterek bu youmlnde yazılan eserde veznin olduğunu

belirtir

Namık Kemal‟in tiyatro eserlerinin tercuumlmesi konusunda da tenkitleri

vardır Ona goumlre her tiyatro eseri tercuumlme edilmelidir Namık Kemal‟in isteği

bize gereken halkımızı eğiten ve dilimize uygun eserlerin tercuumlme edilmesidir

O gelişiguumlzel hiccedilbir amaccedil taşımayan tiyatro eserlerinin tercuumlme edilmesine

karşıdır Namık Kemal 25081879 tarihinde Sacircmi Paşazacircde Sezacirci‟ye yazdığı

mektubunda tiyatro ile ilgili bilgi verir Batı tiyatrosu hakkında Sacircmi Paşazacircde

Sezacirci‟ye bilgi veren Namık Kemal

Herman‟i Victor Hugo‟nun birinci tiyatrosu olmak mes‟eleleri de sizin

Fıransızca hocası hezacircyan buyurmuşlar Hacircmid‟in tahkiki de yanlışhellip

Hugo‟nun birinci tiyatrosu Cromwell‟dirhellip Shakspeare‟in Hamlet‟i

fevka‟l-acircde yazılmış tiyatrolardan biridir fakat acircsacircrının en aٴlacircsı değildir

Shakspeare‟in kacircffe-i acircsacircrına Macbeth namındaki tiyatrosu facirc‟ik olduğu

cumhucircr-ı udebacirc indinde muumlttefik aleyhidir (Tansel 1969 ss 466-467)

Bu accedilıdan Namık Kemal Batı tiyatrosu hakkında da tenkitlerde

bulunarak Batı‟daki tiyatro ve tiyatro eserlerinin bizim edebiyatımızda

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 227

tanınmasını sağlar Yine aynı mektubunda Sacircmi Paşazacircde Sezacirci‟ye ldquoBenim

zevkimce beşinci Nevha hepsine muumlreccahtır Moliere‟le Hugo mukayesesinde

buumltuumln buumltuumln haksızsın Tiyatro acirclemine Moliere‟in acircsacircrı kadar ahlacircka te‟sir

etmiş hiccedilbir şacircir te‟lifacirctı gelmemiştirrdquo (Tansel 1969 s 467) diyerek

Moliere‟nin Batı edebiyatındaki yerinin tam anlamıyla anlaşılmadığını ve

kendisinin de bu youmlnde yanlış bilgiye sahip olduğunu bildirerek onu eleştirir

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında tiyatro hakkındaki tenkitleri

sahne oyuncu eserin konusu ve tiyatro eserinin tercuumlmeleri uumlzerinedir Yazar

tiyatroyu eğlencelerin en guumlzeli ve faydalı olanı olarak goumlruumlr Orta oyunu ve

Karagoumlz gibi folklorik oyunları ise insanları sadece guumllduumlrmeleri insanlara

ahlaki ve sosyal youmlnden bir fayda sağlayamadıkları iccedilin tenkit eder Osmanlı

tiyatrosunun Batılı bir tarzda gelişmesini ve tiyatroda romantik tarzın yaygın

olmasını arzular Ona goumlre medeni milletlerde goumlruumllen ahlaki ve hissicirc

gelişmelerde tiyatronun ccedilok oumlnemli katkıları vardır

3 Gazete Uumlzerine Tenkit

Tanzimat edebiyatında yenileşme ve modernleşme hareketinin oumlnemli

bir diğer edebicirc tuumlruuml gazetedir Bu doumlnemde gazete halkı aydınlatma ve halka

yararlı olma duumlşuumlncesi etrafında benimsenerek edebicirc tuumlrler iccedilerisinde oumln plana

ccedilıkarılır Tanpınar ldquoYeniliğin memleket iccedilinde yerleşmesinde ve gelişmesinde

acircmil olan şeyler arasında yeni yeni fikir suumlren gazeteciliği de saymak lazım

gelirrdquo diyerek gazete ve gazeteciliğin oumlnemini vurgular (Tanpınar 1997 s 146)

Batılılaşma hareketinin Osmanlı Devleti‟ndeki en oumlnemli unsurlarından

biri olan ilk gazete (1931) Takvim-i Vekacircyi‟dir Bu gazete haftalık ccedilıkar ve

genellikle resmicirc haberler yer verir Kişilerin ve sanatccedilıların kişisel goumlruumlş ve

duumlşuumlncelerine yer vermeyen daha ccedilok askericirc atamaları ve sultanın yapmış

olduğu gezileri iccedileren Takvim-i Vekacircyi 1840 yılına kadar yayımlanan ilk Tuumlrkccedile

gazetedir 1840 yılında gelindiğinde William Churchill‟in İngiliz matbaasında

ccedilıkardığı ilk yarı resmicirc gazete olan Ceride-i Havadis yayın hayatına girer İlk

yıllarda ccedilok resmicirc olsa da daha sonra ilmi ahlaki ve edebicirc bir iccedileriğe kavuşur

Tuumlrk gazeteciliğinin oumlzel anlamdaki ilk başarısı Tercucircmacircn-ı Ahvacircl

gazetesidir Bu gazete basın hayatımızın resmicirc haber gazeteciliğinden sıyrılarak

fikir gazeteciliğine youmlnelişinin oumlnemli ilk adımıdır Tercucircmacircn-ı Ahvacircl

22101860 tarihinde Agacirch Efendi‟nin ccedilıkardığı ve buumlyuumlk oranda Şinasi‟nin

youmlnettiği bir gazetedir Şinasi‟nin yazmış olduğu Şair Evlenmesi adlı ilk tiyatro

eseri de bu gazetede yayımlanır

Tuumlrk basın hayatı 1862 yılına gelindiğinde Şinasi‟nin tek başına

ccedilıkardığı Tasvicircr-i Efkacircr ile tanışır Bu gazetede guumlnluumlk olayların yanında edebicirc

makale ccedileviri ve tercuumlmeler de yayımlanır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 228

Aydın-halk buluşmasını sade bir Tuumlrkccedile etrafında toplamaya ccedilalışarak

Tuumlrk sanat ve duumlşuumlnce yaşamının gelişmesinde Tuumlrkccedilenin itibarının

artmasında oumlnemli bir rol uumlstlenen Tasvicircr-i Efkacircr‟ı 1865‟ten itibaren iki

yıl da Namık Kemal ccedilıkarır (Korkmaz 2007 s 27)

Namık Kemal Tasvicircr-i Efkacircr‟da 1862 yılının sonlarına doğru yazmaya

başlar Şinasi her alanda Namık Kemal‟in duumlşuumlnce ve fikir babasıdır Bu

anlamda Şinasi‟nin gazetecilik sahasında duumlşuumlnduumlklerini Namık Kemal

gerccedilekleştirir Namık Kemal mektuplarında gazete uumlzerine birccedilok tenkitte

bulunur Mektuplarında gazeteyi bilgi ve kuumlltuumlruuml aktarmada bir araccedil olarak

değerlendirir ve gazeteningazeteciliğin doumlneminde yaygınlaşması iccedilin birccedilok

girişimlerde bulunur

Namık Kemal mektuplarında birccedilok gazeteden bahseder Bu

gazetelerin birccediloğunda ccedilalışmış veya makale yazmıştır Namık Kemal‟in

mektuplarında bahsettiği ve tenkitlerde bulunduğu gazeteler Tasvicircr-i Efkacircr

İbret Hayacircl Huumlrriyet Muhbir İnkılap Tercuumlman-ı Hacirckikat gibi gazetelerdir

Bunlar arasında Tasvicircr-i Efkacircr İbret ve Huumlrriyet Namık Kemal‟in fiilen

gazetecilik yaptığı gazetelerdir Bu gazetelerin dışında mektuplarında Kırk

Anbar Al-Cevacircib Sabah Uumlmran Osmanlı Haver Mecmua-ı Siyaset Keveb-i

Şarki Terceman-ı Şark İstikbacircl gibi gazeteleri yakından takip ettiği anlaşılır

Yine İstanbul‟da ccedilıkan Corurierrsquod Orient (Tansel 1967 s 176) ve Liberet

(Tansel 1967 s 138) gibi yabancı gazeteleri takip ettiği goumlruumlluumlr (Uumlstuumlnova

2005 s 119)

Namık Kemal 1862ndash1873 yılları arasında gazetecilikle uğraşmış olup

bu yıllara ait mektuplarında gazete ve gazetenin işlevine youmlnelik tenkitlerde

bulunduğunu goumlruumlruumlz Ona goumlre gazete bir insanın kimliğini dahi ortaya

koyabilir Namık Kemal Ruumlşdicirc Efendiye 1865 yılında yazdığı mektubunda

ldquoFiٴl-hakika buna diyecek yoksa da bu tedbir-i şifacirchicirc olmalıdır ccediluumlnkuuml zacircten

tahsile duumlşmemiş adam elbette gazete ve risacircle alıp okumazrdquo (Tansel 1967 s

36) diyerek duumlşuumlncelerini dile getirir

Namık Kemal gazeteyi bir kuumlltuumlr ve bilgi işareti olarak goumlruumlr Gazete

okumayan insanları ise tahsilden uzak cahil insanlar olarak değerlendirir Bu

accedilıdan gazete onun iccedilin bilginin kendisidir

Namık Kemal mektuplarında gazetenin bizde neden gelişmediği

uumlzerinde durur Bu hususta devleti ve aydınları eleştiren Namık Kemal

insanımızın matbuattan uzak durmasına kızar Bunun nedenini halkın boş

zamanlarını kıraathanelerde geccedilirmesini olarak goumlruumlr Ona goumlre kıraathaneler

gazetelerden daha fazla para kazandırmaktadır Bu durumu 1876 yılında yazdığı

mektubunda

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 229

Takvim-i Tecacircret‟i goumlrmuumlş muuml idiniz İsimlerinin bir cuumlzٴuuml muumlttehittir

ammacirc bu gazete oumlteki Takvimrsquoe hiccedil benzemez Hacircvicirc olduğu efkacircrın

istikameti ve muharrirlerin selika-i kitacircbeti ciheti ile hakikaten şacircyacircn-ı

muumltelaٴa bir eserdir Lakin işittiğime goumlre iracircdı masrafına mukābele

etmediğinden idacircresinde suٴucircbet ccedilekilmekte imiş Bir gazete Avrupa‟da

birkaccedil yuumlz kişiyi beyler gibi geccedilindirir Burada ekseri kendi masrafları

korutamaz (Tansel 1967 s 75)

diyerek bizde gazetenin ve gazeteciliğin neden gelişmediğini belirtir Bu konuda

her şeyden oumlnce halkın bilinccedillendirilerek gazetenin faydalarının anlatılmasından

yanadır Aynı zamanda oumlzel gazetelerin devlet tarafından desteklenmesini de

ister

Namık Kemal gazetenin sosyal bir fayda guumltmesini arzular Ali

Suٴavi‟yi Muhbir gazetesinde ccedilıkan yazılarından dolayı tebrik eder Tebrik

etmesinin sebebi ise Ali Suٴavi‟nin gazetede kendi fikirlerini ccedilok temiz bir

şekilde ifade etmesidir Aynı zamanda yazılarını Rumca ve Fransızca olarak

yayımlaması Namık Kemal‟in Ali Suٴavi‟yi olumlu youmlnde tenkit etmesini sağlar

(Tansel 1967 s 79)

Namık Kemal‟in Al-Cevacircib gazetesine cevaben yazdığı Nisan 1896

tarihli edebicirc mektubu onun Şark ve Garba ait duumlşuumlncelerini aksettirmesi

yanında gazetecilik hakkındaki duumlşuumlncelerini de iccedilerir Namık Kemal gazetenin

her kesime hitap etmesinden yanadır Sadece bir konu uumlzerine yoğunlaşan

gazeteleri gazeteciliği tenkit eder

Times gazetesi ki İngilizlerin Nevacircbig-i Zemahşeri ve Macirckacircmat-ı

Hamedacircni ve Hariricirc‟sidir umucircr-ı duumlvelliye ve dekāyık-ı politikadan

bahsederken pamuk ve fabrika ve koumlmuumlr ve kuumlrek ve soba ve mangal

fıkralarına geccediler Kezacirclik Fransız gazeteleri dahi meacirclicirc-i- umucircra

bakmayıp daima hasacircyisle iştigāl ederler (Tansel 1967 ss 162-163)

Avrupa‟daki birccedilok gazetenin iccedileriğinin sade politik ve ekonomik

konulardan oluşmasını ve edebicirc konulara yer vermemesini tenkit eden Namık

Kemal İstanbul‟da ccedilıkan Al-Cevacircib gazetesini oumlrnek goumlsterir Bu gazetenin her

sayfasında farklı konuların işlendiğini belirterek gazeteyi oumlver

Namık Kemal‟in Yeni Osmanlılar Cemiyeti tarafından Avrupa‟da

neşredilen Muhbir gazetesi hakkında da tenkitleri vardır İlk olarak İstanbul‟da

ccedilıkarılan bu gazete (1866) 32 sayısında huumlkucircmet tarafından kapatılır Daha

sonra Londra‟da Ali Suٴavi tarafından tekrardan ccedilıkarılan bu gazetenin

İstanbul‟a kolayca giremediğinden dert yanan Namık Kemal huumlkucircmet

youmlneticilerini eleştirir ldquoGazetenin idhacirclinde sıkıntı ccedilekiyoruz şu ayrıcalık

mehacircretini elmas kaccedilıranların aleyhinde kullansanız da bizim gazete

kaccedilıranların eşyacircsını o kadar aramayıverseniz iş pek kolaylaşırdırdquo (Tansel

1967 s 131) diyerek gazete ve gazeteciliğin gelişmesinde ne kadar sıkıntı

ccedilekildiğini belirtir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 230

Namık Kemal Tasvicircr-i Efkacircr gazetesinde ccedilalıştığı sırada gazetede

basılacak eserlerin maliyetleri hakkında bilgiler verir

Ruumlşdicirc Efendi‟ye yazdığı 1865 tarihli mektubunda ldquoMazhar-ı huumlsn-i

nazar-ı perveracircneleri olan Tasvicircr-i Efkacircr yakında bu yacircdigarlarının neşri ile

tezyin-i sahife-i iftihacircr edecektir ve boumlyle bir eser-i himacircyetkacircrane nail

olmasından dolayı sucircret-i mahsusacircda arz-ı teşekkuumlr ederrdquo (Tansel 1967 s 32)

diyen Namık Kemal gazete hakkında bilgi vererek gazetenin işlevine değinir

Namık Kemal Avrupa‟dan doumlnduumlkten sonra Diyojen adlı mizah

gazetesine imzasız olarak yazılar goumlndererek yayımlar Bu yıllarda (1872) İbret

gazetesi de faaliyettedir Namık Kemal 1872 yılında faaliyette olan bu gazetenin

başyazarlığını uumlstlenir Vatan yahut Silistre oyununun halkı galeyana getirerek

sokaklara doumlkmesinden dolayı suumlrguumln edilen yazar gazeteden ayrılmak zorunda

kalır

Namık Kemal‟in gazete ve gazetecilik uumlzerine tenkitleri gazetenin

Tanzimat doumlneminde gelişmesine youmlneliktir Namık Kemal gazeteyi bilgiyi

toplumsallaştırmak halkın duumlşuumlncelerini yansıtmak ve halka bilgi vermesi

youmlnuumlnde ele alır Onun mektuplarında oumlzellikle uumlzerinde durduğu konu

gazetenin Osmanlının modernleşmesine oumlnemli oumllccediluumlde katkı sağlayacağı

duumlşuumlncesidir

Sonuccedil olarak Namık Kemal Tuumlrk gazetegazetecilik hayatının Tanzimat

doumlnemindeki durumunu ele alarak gazetenin insanları ortak bir noktada

birleştireceğine değinir

Genel Ccedilıkarım

Namık Kemal Tanzimat doumlneminin oumlnde gelen simalarındandır Yazın

hayatına şiir yazarak giren sanatccedilı şiir roman tiyatro makale ve mektup

tuumlrlerinde birccedilok eser vuumlcuda getirmiştir Bu tuumlrler hakkında oumlnemli bilgi ve

tecruumlbeye sahip olan sanatccedilı edebiyat ve dili her şeyin uumlstuumlnde bir guumlccedil olarak

goumlruumlr Bu guumlcuuml modern Batı‟nın duumlnyaya bakışı ve yorumlaması ile tekrar

diriltmeye ccedilalışarak edebiyat ve sanat alanında millicirc olanın sesini arar

Namık Kemal oumlzel mektuplarında ve yazdığı diğer makale ve yazılarda

bu sesin modern anlamda gelişmesi iccedilin birccedilok girişimde bulunur Oumlzellikle

mektuplarındaki goumlruumlş ve tespitler onun Tuumlrk dili ve edebiyatına yeni giren

edebicirc tuumlrlere youmlnelik tenkitlerini iccedilerir Edebiyatı maşuka-i vicdan olarak

değerlendiren Namık Kemal mektuplarında acircşık olunan vicdanın her youmlnden

modern bir yapıya buumlruumlnmesi iccedilin edebicirc tenkitlerde bulunur

Namık Kemal‟in mektuplarını edebicirc tenkit youmlnuumlnden

değerlendirdiğimiz bu ccedilalışma onun edebicirc tuumlrler hakkındaki tenkitlerinin hangi

youmlnde ve nasıl ortaya konduğunu belirtir Uumllkemizde Batı edebiyatının

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 231

gelişmesi ve yerleşmesi iccedilin buumlyuumlk bir ccedilaba harcayan Namık Kemal aynı

zamanda yeni tuumlrlerin de Tuumlrk edebiyatında yaygınlaşmasını sağlar

Namık Kemal‟in mektuplarındaki edebicirc yaklaşımı sanatccedilının edebicirc

goumlruumlşuumlnuuml ve doumlnemindeki edebicirc gelişmeleri iccedilermesinden dolayı oumlnemli bir

kaynak niteliği taşır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 232

Kaynakccedila

Aktaş Ş (1993) Namık Kemal ve İnsan Doğumunun Yuumlz Ellinci Yılında Namık

Kemal Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi Yayınları 1-13

Akuumln Ouml F (1964) Namık Kemal İslam Ansiklopedisi C 9 İstanbul

Akyuumlz K (1995a) Modern Tuumlrk Edebiyatının Ana Ccedilizgileri 1860-1923 İstanbul

İnkılap Yayınları

Akyuumlz K (1995b) Batı Tesirinde Tuumlrk Şiiri Antolojisi İstanbul İnkılap Yayınları

And M (1972) Tanzimat ve İstibdat Doumlneminde Tuumlrk Tiyatrosu 1839-1908

Ankara Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları

Enginuumln İ (1993) Namık Kemal ve Tiyatro Doğumunun Yuumlz Ellinci Yılında Namık

Kemal Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi Yayınları 13-24

Goumlccedilguumln Ouml (1987) Yeni Tuumlrk Edebiyatı Metinleri I Konya Selccediluk Uumlniversitesi Fen-

Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Goumlccedilguumln Ouml (1991) Tuumlrk Edebiyatı Araştırmaları I Konya Selccediluk Uumlniversitesi Fen-

Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Kanter F (2007) Tanzimat Şiirinde İdealist İnsan Tipi Tuumlrk Kuumlltuumlruuml İncelemeleri

Dergisi S16 İstanbul 167-190

Korkmaz R (2007) Servet-i Fuumlnun Edebiyatı Yeni Tuumlrk Edebiyatı El Kitabı Ankara

Grafiker Yayınları 121-170

Korkmaz R (2007) Yeni Tuumlrk Edebiyatına Giriş Yeni Tuumlrk Edebiyatı El Kitabı

Ankara Grafiker Yayınları 7-35

Kutlu Ş (1981) Tuumlrk Edebiyatı Antolojisi İstanbul Remzi Kitabevi

Sevuumlk İ H (1942) Tanzimattan Beri I İstanbul Remzi Kitabevi

Şahin V (2008) Namık Kemal‟in Mektuplarında Dil ve Edebiyat Uumlzerine Tenkitler

Turkish Studies C 34 Yaz S10 687-715

Tanpınar AH (1997) 19 uncu Asır Tuumlr Edebiyatı Tarihi İstanbul Ccedilağlayan Kitabevi

Tansel F A (1967) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları I Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu

Basımevi

Tansel F A (1969) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları II Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Tansel F A (1973) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları III Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Tansel F A (1986) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları IV Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Uumlstuumlnova M (2005) Namık Kemalrsquoin Oumlzel Mektuplarında Edebicirc Konular Bursa Gaye

Yayınları

Yetiş K (1996) Namık Kemalrsquoin Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Uumlzerine Goumlruumlşleri ve Yazıları

İstanbul Alfa Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 233-242

IRK BİTİGrsquoİN 40 IRKI UumlZERİNE DUumlŞUumlNCELER

Orccedilun UumlNAL

Oumlzet

Irk Bitig tahminen 9 yuumlzyılda eski Tuumlrk runik yazısı ile yazılmış kitap

biccediliminde bir eserdir Kitap şeklinde guumlnuumlmuumlze kadar ulaşabilmiş olan tek Eski

Tuumlrkccedile yapıttır Bu eser 65 fal onların kısa yorumları ile bir de hatimeden

oluşmaktadır

Bu fallardan kırkıncısı araştırıcılar iccedilin ilk uumlccedil kelimesi ile bir zorluk

teşkil etmiştir Şimdiye kadar Marcel Erdal Talat Tekin Semih Tezcan ve James

Hamilton gibi değerli araştırıcılar bu uumlccedil kelimeye dair ccedileşitli yorumlar yapmış ve

bu ırkı farklı tercuumlme etmişlerdir

Makalede birincisi Semih Tezcanlsquoın okumasını temel alan ve ikincisi

talım kelimesinin yeni bir etimolojisi ve anlamlandırılmasına dayanan iki okuma

oumlnerisi sunulmuştur

Anahtar kelimeler Eski Tuumlrkccedile Irk Bitig 40 ırk

Observations on the 40th

Irk of Irk Bitig

Abstract

Irk Bitig is a work in the form of a book written in the Old Turkic runic

form approximately in the 9th

century It is also the only work written in Old

Turkic language in the form of a book that has reached to the present time This

work consists of 65 ırks with short comments on them and an epilogue The 40th

of these ırks has been problematic for the researchers with its first three words

Up to the present time distinguished researchers such as Marcel Erdal Talat

Tekin Semih Tezcan and James Hamilton have been commented on these three

words and translated this ırk in different ways In this article two reading

suggestions were presented one of them depends on Semih Tezcanlsquos reading

and the other one depends on a recent research on the word talimrsquos etymology

and sense interpretation

Key words Old Turkic Irk Bitig 40th ırk

1 Giriş

Irk Bitig eski Tuumlrk runik yazısı ile yazılmış kitap biccediliminde bir eserdir

Tahminen 9 yuumlzyılda kaleme alınmıştır Eski Tuumlrkccedile yapıtlar arasında kitap

şeklinde guumlnuumlmuumlze kadar ulaşabilmiş olan tek eserdir Irk Bitiglsquoin tek nuumlshası

Londra British Museumlsquoda Elyazmaları boumlluumlmuumlnde 8212 numara ile kayıtlıdır

Eser ilk defa V Thomsen tarafından 1912 yılında Journal of Royal

Asiatic Society dergisinde yayımlanmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 234

V Thomsenlsquodan sonra eser uumlzerinde H N Orkun S E Malov Sir

Gerard Clauson Marcel Erdal James R Hamilton T İkeda ve Talat Tekin gibi

birccedilok araştırıcı ccedilalışmıştır Eser uumlzerinde monografisi bulunan tek araştırıcı ise

Talat Tekinlsquodir1

Eser 65 fal onların kısa yorumları ile bir de hatimeden oluşmaktadır

2 Kırkıncı Irk

Ccedilalışmamızda uumlzerinde duracağımız kısım Irk Bitiglsquoin kırkıncı ırkı ve

oumlzellikle de onun ilk uumlccedil kelimesidir Bu ırkın makalenin yazarı tarafından

yapılmış harf ve yazı ccedilevrimi aşağıdaki gibidir

Harf Ccedilevrimi

tsup1 lsup1 m w rsup1 I ysup1 rsup1 nsup1 ccedil A ysup1 ssup1 I ccedil I nsup2 ysup1 lsup1 m ksup1 ysup1 gsup1 ysup1 rsup1 A w rsup1

w Wp nsup1 ysup1 lsup1 ŋ w ssup1 w nsup1 ysup1 w rsup1 I ysup1 w rsup1 tsup2 I rsup2 nt gsup1 lsup1 p rsup2 m I ssup2 nccedil A

bsup2 I lsup2 I ŋ lsup2 rsup2 dsup2 gsup2 ẅ w lsup1

Yazı Ccedilevrimi

t(a)l(ı)m wrı y(a)r(ı)nccedila y(a)sıccedilin y(a)l(ı)m k(a)y(a)g y(a)ra

urup(a)n y(a)lŋusun yorıyur ter (a)nt(a)g (a)lp (auml)rmiş (a)nccedila biliŋl(e)r

(auml)dguuml ol

3 Birinci Okuma Oumlnerisi

Kırkıncı ırkta tartışma konusu olan ilk uumlccedil kelimedir t(a)l(ı)m wrı

y(a)r(ı)nccedila Burada araştırıcılar iccedilin temel olan wrı kelimesidir

Tekin (2004 s 42)2 bu kelimeyi Orhon Yazıtlarılsquonda da goumlruumllen urı

―male child son (EDPT s 197a) kelimesi ile bir ve aynı saymıştır

Clauson (EDPT s 197b) bu kelimeyi DLTlsquode teriŋ maddesi altında

geccedilen teriŋ urı (al-facculsquol-amīq) ―a deep ravine olarak geccedilen urı kelimesi

ile bir ve aynı sayar ve kırkıncı ırkın ilk uumlccedil kelimesi iccedilin şoumlyle yazar ―talım

(error for telim) urı yarınccedila until he cleaves many ravineslsquo Clausonlsquoın bu

yorum ve ccedilevirisinin haklı eleştirisi Tekin (2004 s 43) tarafından yapılmıştır

―Bu accedilıklama kabul edilemez ccediluumlnkuuml zarf-fiil eki ndashınca Eski Tuumlrkccedilede ndashınccedila

değil -gınccedila biccedilimindedir Clausonlsquoın wrı kelimesiyle ilgili yaptığı teşhise

Hamilton (1985 ss 252-254) da katılmaktadır

Tezcan (1981 ss 76-77) ise orı olarak okuduğu bu kelimeyi Kutadgu

Bilig 5378 beyitte3 geccedilen yorı ve Kırgızca coru ―kuzukapan kartal (lt yorı)

1 Talat Tekin Irk Bitig uumlzerine biri İngilizce biri de Tuumlrkccedile olmak uumlzere iki monografi hazırlamıştır Tekin Talat (1993) Irk Bitig The Book of Omens Wiesbaden Harrassowitz Tekin Talat (2004) Irk Bitig Eski Uygurca Fal Kitabı (Hzl Nurettin Demir ndash Emine Yılmaz) Ankara Oumlncuuml Kitap 2 Talat Tekinlsquoin 1993 tarihli İngilizce Irk Bitig The Book of Omens adlı eserine ulaşılamamıştır

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 235

kelimelerinin bir varyantı saymış ve ―kuzukapan olarak tercuumlme etmiştir Erdal

(1997 dn 28) bu yorumu genel olarak kabul etse de Irk Bitiglsquodeki orı

kelimesini bir varyanttan ziyade bir yazım yanlışı olarak goumlrmek istemektedir

Tezcan talım kelimesini de Irk Bitiglsquode 3 43 ve 51 ırklarda olmak

uumlzere uumlccedil kere geccedilen ET talım ―predatory (EDPT s 499b)4 ile bir ve aynı

saymıştır Fakat talım kelimesi soumlz konusu ırklarda kara kuş ile birlikte talım

kara kuş olarak geccediler Clauson (EDPT s 499b) talım kara kuş iccedilin Irk

Bitiglsquodeki uumlccedil oumlrnek haricinde Kuanşi İm Pusarlsquoda geccedilen bir oumlrneği de verir

Talım talım kara kuş haricinde bir kez de talım balık olarak geccediler Tezcan

uumlccediluumlncuuml kelimeyi ise ET yarın ―shoulder-blade (EDPT s 970a) ve eşitlik eki

+ccedilA olarak ccediloumlzuumlmleyip 40 ırkın ilk cuumlmlesinin ccedilevirisini şoumlyle yapar ―Yırtıcı

kuzukapan kuumlrekkemiği kadar geniş ok temreniyle (=gagasıyla) yalccedilın kayayı

yararak vurup yalnız başına yaşıyor

Cuumlmlede geccedilen yorıyur yuumlkleminin Tezcan tarafından ―yaşıyor olarak

yorumlanması ve tercuumlme edilmesi Erdal (1997 s 86) tarafından da kabul

goumlrmuumlştuumlr Erdal (1997 s 27dn) Tezcanlsquoın tercuumlmesindeki ―yararak vurup

ifadesini ―yararcasına vurup olarak duumlzeltmiştir

Proje youmlneticileri iccedilerisinde Marcel Erdallsquoın da bulunduğu VATEC

(Vorislamische Alttuumlrkische Texte Elektronisches Corpus) projesinde 40 ırkın

ilk cuumlmlesinin İngilizce ccedilevirisi şoumlyle verilmiştir

―A rapacious bearded vulture striking with the broad arrow-head

(nose) as wide as a shoulder blade so that splitting bare rock lives

alone5

(httpvatec2fkidg1uni-frankfurtdevatecaspIrk_Bitightm146848

1531 24082009)

3 ḳalıḳta uccediluġlı ḳara ḳuş yorı

keccediluumlmez aya koumlk boumlri 4 Clauson talım kelimesi iccedilin bir etimoloji oumlnermez Tekin (2004 s 43) kelimeyi (tala- fiilinin bir tuumlruuml ve belki de daha eski biccedilimi dediği) talı- ―yağmalamak yırtmak kopartmak fiilinin bir tuumlrevi sayar Biz tala- fiilinin tanıtlanmış bir talı- biccedilimini Eski Tuumlrkccedile soumlzluumlklerde bulamadık Yalnızca Yeni Uygurcada tali- ―yağmalamak soymak (Necip 2008 s 386b) fiili mevcuttur Buna rağmen Tekinlsquoin etimolojisi semantik accedilıdan gayet mantıklıdır Talım sıfatının İngilizce karşılığı olan ―predatory kelimesi de Latince praeligda ―talan yağma kazanccedil av isminin bir tuumlrevidir Ayrıca ndash(X)m ekinin geccedilişli fiillerden eylemi yapanı goumlsteren isimler tuumlrettiği oumlrnekler az da olsa mevcuttur at-ım ısr-ım oumltr-uumlm (OTWF ss 291-292) Bu tuumlr oumlrneklerin Karahanlıca dışında tanıtlanmamış olması etimolojiyi morfolojik accedilıdan zayıflatsa da bizce tamamen ihtimal dışı bırakmamaktadır Varsaydığımız daha eski tala-m ―yağmalayıcı şeklinin ikinci uumlnluumlsuuml sporadik olarak daralmış olabilir Belki de Irk Bitiglsquoin 3 43 ve 51 ırklarında lttsup1 lsup1 mgt olarak yazılan kelime zaten t(a)l(a)m okunmalıdır Eğer birinci oumlnerimiz doğru ise o zaman 40 ırktaki t(a)l(ı)m da t(a)l(a)m olarak okunabilir

5 ―Yırtıcı kuzukapan kuumlrekkemiği kadar geniş ok temreniyle (=gagasıyla) yalccedilın kayayı vurarak yarıp yalnız başına yaşıyor şeklinde ccedilevrilebilir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 236

Tezcanlsquoın yorum ve tercuumlmesindeki en buumlyuumlk sorunlar wrı kelimesinin

KB yorı ile bir ve aynı tutulması ve DLT yasıccedil ―a broad long arrow-head

(EDPT s 974a) kelimesinin ancak ―gaga anlamı ile duumlşuumlnuumlluumlrse cuumlmle iccedilinde

anlam kazanmasıdır Yasıccedillsquoın gerccedilek anlamının (ne tuumlr olursa olsun) bir kuş ile

bağdaştırılamayacağı ise bir gerccedilektir

Tezcanlsquoın kelime yorumları esas alınır fakat cuumlmlede bir yazım yanlışı olduğu kabul edilir ve cuumlmle aşağıdaki şekilde duumlzeltilirse daha mantıklı bir anlamın ortaya ccedilıkacağına inanıyoruz

t(a)l(ı)m [y]orı y(a)r(ı)n[(ı)n]ccedila y(a)sıccedilin y(a)l(ı)m k(a)y(a)g y(a)ra urup(a)n y(a)lŋusun yorıyur

―(Adamın biri) yırtıcı kuzukapan(ın) kuumlrekkemiği kadar geniş (bir) ok temreniyle yalccedilın kayayı yararcasına vurup yuumlruumlyor (yaşıyor)

Cuumlmleyi duumlzeltmek iccedilin varsaydığımız yazım yanlışı tek bir nsup1 harfinin eksik olmasıdır Kendisinden oumlnce gelen harfin de nsup1 olduğu goumlz oumlnuumlne alınırsa yazım yanlışları ile dolu olan Irk Bitiglsquode (Tekin 2004 s 17 Erdal 1997 s 28dn) muhtemel bir hataya benzemektedir Varsaydığımız yazım yanlışına ccedilok benzer bir yanlış 8 ırkta da muhtemel goumlzuumlkmektedir oumlzuumlm[in] yul in[in]tin başımın yul ebintin (Tekin 2004 s 17) Duumlzelttiğimiz hali ile cuumlmlenin oumlznesi ―yırtıcı kuzukapan olmaktan ccedilıkıyor ve 33 ve 38 ırklarda olduğu gibi gizli oumlzne haline geliyor Yarınınccedila kelimesinin morfolojik analizi ise şoumlyle olmalıdır Yarın ―kuumlrekkemiği +In (teklik 3 şahıs iyelik eki) +ccedilA (eşitlik durum eki)

Kuzukapan ya da genel olarak yırtıcı kuşların kuumlrekkemiğine gelince Şekil 1lsquode SCAPULA adıyla ve Şekil 2lsquode daire iccedilinde goumlsterilen bu kemik gerccedilekten geniş ve yassı bir ok temrenini andırmaktadır

4 İkinci Okuma Oumlnerisi

Yukarıda anlattığımız Tezcanlsquoın okuma ve tercuumlme oumlnerisinin goumlzden geccedilirilmiş halini tek olasılık olarak goumlrmuumlyoruz

Clausonlsquoın wrı kelimesini urı okuyarak ―(deep) ravine olarak tercuumlme ettiğini yukarıda aktarmıştık Erdal (1997 s 86) haklı olarak wrı ―koyak vadi kelimesinin talım ―yırtıcı sıfatı ile nitelenemeyeceğini soumlyler ―[] neither humans (Tekin) nor ravines (Hamilton) can be qualified in this way

Clausonlsquoın urı olarak okuduğu kelimeyi Dankoff (fol 606) ōri olarak okur ve qōl maddesi (fol 502) altında ikinci bir oumlrnek daha verir ōri qōli ―Spur (aḍud) of the valley Aslında bu oumlrnek ilk olarak ōri olarak yazılmış ancak sonradan ōprı okunacak şekilde ikinci bir el tarafından değiştirilmiştir Tahmin edileceği uumlzere Clauson bu oumlrneği soumlzluumlğuumlnde oprı madde başı altında goumlsterir (EDPT s 13b)

Demek ki ōrī ya da ūrī okunabilecek bu kelime DLTlsquode bir kez ―koyak (Ar facc) bir kez de ―vadi (Ar vādī) anlamıyla geccedilmektedir İlk

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 237

uumlnluumlnuumln geniş mi dar mı olduğuna karar verilemediği iccedilin kelimeyi wrı olarak yazmaya devam edeceğiz

Ccediluvaşccedila vără ―(koumlpruuml ırmak vb) ağız ağzı (Bayram 2007 s 214b) wrı kelimesinden gelebileceği gibi DLT ōrū

6 (fol 56) ―buğday şalgam ve buna

benzer şeyleri saklamak iccedilin kazılan ccedilukur kelimesinden de geliyor olabilir Fakat birincisi daha muhtemeldir ccediluumlnkuuml vără da wrı gibi -ōrū kelimesinin aksine- coğrafi bir terimdir

DLTlsquode Ccediliğil Lehccedilesilsquonden olarak goumlsterilen lsquoWZIY oumlzi ―valley (fol 57) kelimesi ilk bakışta oumlz ―vadi kelimesinin bir varyantı gibi goumlzuumlkuumlyor fakat kelimenin sonundaki i sesinin ne iyelik eki ne de arkaik bir kelime sonu uumlnluumlsuuml olamayacağı accedilıktır Eğer bu yazılışta bir noktayı fazla sayarsak

7 karşımıza

lsquoWRIY yani wrī ―vadi kelimesi ccedilıkacaktır ki bu da yukarıda DLTlsquode iki oumlrneği geccediltiğini soumlylediğimiz kelimeye bir uumlccediluumlncuumlsuumlnuuml ekleyecektir

Biz Irk Bitig 40 ırkta geccedilen talım kelimesinin bir hapax legomenon olduğunu ve ―yırtıcı anlamı taşıyan talım ile aynı kelime olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Peki o zaman bu talım kelimesinin koumlkeni ve anlamı nedir

Bizce talım kelimesinin koumlkuuml Eski Tuumlrkccedile kaynaklarda tal-ık- ―to go under (in the whirlpool of saṃsāra) tuumlreviyle sadece bir kez geccedilen (OTWF s 649) tal- ―(suya) dalmak batmak fiilidir Bu fiil goumlvdesi ccedilalgi- (lt T t(i)ālıkı-) ―to splash (as a liquid carried in a container) to wash over (as waves) to pour over olarak Klasik Moğolcada da (Lessing 1995 s 163a) goumlruumllmektedir Oumlncelikle bu fiil koumlkuuml uumlzerinde duralım Raumlsaumlnen (VEWT 457b) Ccedilağatayca Osmanlıca ve Kırım Tuumlrkccedilesi iccedilin dal- ―eingetaucht versunken sein yazar EDPT (490b) ise tal- ―to lose strength to lose consciousness to faint maddesi altında Osmanlıca iccedilin ―SW Osm dal- to be sunk in (thought sleep etc)lsquo and hence to dive (into water)lsquo Ccedilağatayca iccedilin Senglahlsquotan tal- fiilinin ikinci anlamı olarak ―(2) firū raftan to plunge be plungedlsquo esp into water (ba-āb) or in thought (ba-fikr) bilgisini verir Aynı zamanda Kitābulsquol-İdrāklsquotan Tuumlrkmence iccedilin tal- ―to dive to plunge ve Senglahlsquotan Rūmī ibaresiyle tal- ―to plunge into water to dive maddelerini ekler Accedilıkccedila belirtmese bile Clauson ―dalmak anlamına gelen tal- fiilinin ―yorulmak bayılmak anlamlarına gelen tal- fiili ile bir ve aynı olduğunu ima eder

Tarama Soumlzluumlğuumllsquonde dal- fiili geccedilmez Sadece onun tuumlrevi olan dalġuccedil ―dalgıccedil (14 yy) ve onunla alakalı gibi goumlruumlnen dalḳa ―dalga (15 yy) kelimeleri geccediler (TS s 983) El- dr k Haşiyesilsquonde de sadece dalġa kelimesi geccediler

6 lsquoUVRUV şeklinde yazılmış olan bu kelimeyi Dankoff ilk hecede uzun uumlnluuml ile ōru

okurken Clauson (EDPT s 197b) kısa uumlnluuml ile oru (oro) olarak okuyor Bizce kelime ōrū olarak okunmalıdır

7 Dankoff bu kelimenin yazılışında ikinci elden bir duumlzeltme olduğunu goumlstermiyor Demek ki yanlışlık muumlstensihin elinden ccedilıkmış olmalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 238

Bu fiil modern Tuumlrk dillerinden Tuumlrkccedilede dal- Azericede dal- Tatar ağızlarında tal- Tuumlrkmen ağızlarında d l- Gagauzcada dal- Karaycada dal-

8

―dalmak (Sevortyan 1980 ss 133-134 httpstarlingrinetru sect dāl-9 [1527

24082009]) ve Tuvacada (Castreacuten 1857 s 106a) t l- ―yuumlzmek olarak goumlruumlluumlr

Osm dalḳa kelimesi Tuumlrkccedilede dalga Azericede dalğa Karaycada dalgrsquorsquoa olarak yaşamaya devam eder

10

Yukarıda değindiğimiz gibi bir hapax olduğuna inandığımız talım kelimesi tal- fiilinden fiilden isim yapan ek ndash(X)m ile tuumlretilmiştir Erdal (OTWF ss 297-298) bu ekin Karahanlıca ve Eski Uygurcada nicelik belirten isimler tuumlrettiğini ve genellikle bu yapıların başında ―bir kelimesinin bulunduğunu yazar bir akım suv ―one flowing of water bir oumlpuumlm muumln ―a sip of soup Bu oumlrneklerin yanısıra yer kelimesi ile kurulan bir suumlruuml oumlrnek de mevcuttur bir aumlkim yer bir agım yer ―an elevation in the ground that can be climbed in one step bir yuumlgruumlm yer bir yarşım yer bir oktam yer Bu ―birli oumlrneklerin haricinde DLTlsquoden aumlr turumı suv ―water the depth of a man standing upright ve Orhon Yazıtlarılsquondan suumlŋuumlg batımı kar ―snow as deep as the length of a lance (KT D35 BK D26) oumlrneklerini goumlsterir Bunların haricinde DLTlsquode turum ―the height of a man ve KB 1389 beyitteki maŋım ―a stretch of striding oumlrnekleri nicelik belirten isimler olarak karşımıza ccedilıkar Bu oumlrnekler goumlz oumlnuumlnde bulundurularak talım orı tamlamasını ―dalınacak kadar alccedilak olan koyak dalınması muumlmkuumln olan koyak = ―ccedilok derin olmayan koyak olarak anlamlandırılabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Fakat bu yapıda yukarıdaki oumlrneklerin aksine aumlr suumlŋuumlg ya da bir gibi bir oumlğe eksiktir Bu da bu anlamlandırmanın kabul edilmesini guumlccedilleştirmektedir Ayrıca beklediğimiz ―derin anlamına da ters duumlşmektedir

Erdal (OTWF s 291) ndash(X)m ekinin uumlccedil ana işlevi arasında geccedilişsiz fiillerden goumlsterdikleri eylemi yapan isim tuumlretmek olduğunu yazar Erdallsquoın verdiği taumllim taşım (293) oumlrneğindeki taş-ım kelimesi taş- ―taşmak geccedilişsiz fiil koumlkuumlnden tuumlretilmiş bir sıfattır ve taumllim ―ccedilok sıfatının anlamını pekiştirmektedir Taşım sıfatının anlamını ―taşan = ―ccedilok fazlasıyla olarak duumlşuumlnebiliriz Bu bağlamda tal- fiilinin daha eski anlamının ―batmak aşağıya inmek derine doğru gitmek olabileceğini goumlz oumlnuumlnde bulundurursak tal-ım da ―aşağıya inen derine giden yani ―derin anlamında bir sıfat olur Semantik

8 Yukarıda bahsedilen iki fiil Karaycada dal- ―dalmak tal- ―yorulmak bayılmak olarak ilk uumlnsuumlzleri ile ayrılır (Baskakov 1974 ss 169 507)

9 Notlarda ―to be separated from Tal- to faintlsquo diye yazar ccediluumlnkuuml Sevortyan da iki farklı anlamlı tal- fiilini aynı madde altında goumlsterir

10 Bu kelimenin Tuumlrkccedile tal- ~ dal- fiil koumlkuumlnden tuumlremiş bir isim olduğu kesin değildir Bazı kaynaklarda verildiğinin aksine Klasik Moğolca dolgiya(n) kelimesinin orijini de bu kelime olamaz Ancak T dalga kelimesi KM dabalgha(n) ―wave surf billowing (Lessing 1995 s 212a) kelimesi ile bağlantılı olabilir Klasik Moğolcada b foneminin g fonemiyle noumlbetleştiği bilinmektedir Bu durumda T dalga KM dabalgha(n) kelimesinin tanıtlanmamış bir daghalgha(n) şeklinden geliyor olabilir

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 239

accedilıdan ―dalmak fiili ile ―derin sıfatının ilişkisi tarihi Germen dillerinden oumlrnekler aracılığıyla goumlsterilebilir

PIE dheu-b- ―tief hohl gt

Got diups aisl diūpr ags d op as diop ahd tiof tieflsquo got daupjan

ags dīepan as d pian ahd toufen taufenlsquo (eig untertauchenlsquo) aisl

deypa tauchenlsquo mit -pp- norw duppa untertauchenlsquo und die j-Bildung

ags dyppan tauchen taufenlsquo ndd duumlppen ahd tupfen lavarelsquo mit

gemin Spirans faer duffa schaukelnlsquo (vom Kahn) mit gemin Media

norw dubba sich buumlckenlsquo dobbe sumpfiges Landlsquo nasaliert norw

dump m Vertiefung in der Erdelsquo daumln dial dump Houmlhlung Niederunglsquo

engl dump tiefes mit Wasser gefuumllltes Lochlsquo ahd tum(p)filo Strudellsquo

mhd tuumlmpfel nhd (aus dem Ndd) Tuumlmpel tiefe Stelle im fliessenden

oder stehenden Wasser Lachelsquo engl dimple Wangengruumlbchenlsquo ndl

domp(el)en tauchen versenkenlsquo (Pokorny 1959 s 267)

Benzer şekilde aşağıdaki Sanskrit ve Eski Yunanca oumlrnekler de aynı

semantik ilişkiye tanıklık eder

PIE ʷā h- ―eintauchen untersinken gt

Ai āhat ―taucht dringt ein Partiz gāḍha- ―tief stark fest gāh - ―Tiefe

das Innere mit a g hana- g hvara- ―tief dicht n ―Tiefe Abgrund Dickicht―

Gr β σσα Dor βᾶσσα (βᾱ α) f ―Talgrund Schlucht βάσσος n ds (βα σος) schwundstufig βυ ός βυσσός ―Tiefe Meeresgrund mit β

statt γ nach β σσα ἄβυσσος ―wo sich nicht tauchen laumlszligt grundlos Tiefe βάθος n ―Tiefe βένθος ―Tiefe sekundaumlr nach πένθος πάθος (Pokorny 1959 s 465)

Erdallsquoın (OTWF ss 293-296) verdiği oumlrnekler arasında karım ―moat

uccedilrum (krş TT uccedilurum) ve aumlgrim ―whirlpool a place where water collects

anlamları itibariyle bir grupta toplanabilirler Bunlardan kar-ım geccedilişsiz bir fiil

olan kar- ―(su iccedilin) kanaldan taşmak bir engel oumlnuumlnde toplanmak koumlkuumlnden

tuumlretilmiştir Eğer tal-ım kelimesinin bir sıfat değil de yukarıdaki oumlrneklere

benzer bir isim olduğunu duumlşuumlnuumlrsek anlamını ―derin vadi koyak olarak

verebiliriz Bu durumda talım wrı kelimesiyle bir ikileme oluşturup ―uccedilurum

anlamını taşıyabilir Benzer bir semantik ilişki yukarıdaki Eski Yunanca

oumlrneklerde bulunabilir

Her iki ihtimalde de koumlkuuml Eski Tuumlrkccedilede tanıtlanmayan bir tuumlrev ile

karşı karşıyayız fakat bu nadir goumlruumllen bir durum değildir Bu duruma en iyi

oumlrnek ET koumlt-uumlr- fiilinin koumlkuumlnuumln sadece Yakutccedilada koumlt- ―uccedilmak olarak

goumlruumllmesidir (OTWF s 718) Benzer şekilde ET ışıg ~ yışıg ve ışın

kelimelerinin koumlkuuml olan (h)ış- yalnızca ccedilağdaş Tuumlrk Dillerinde tanıtlanmıştır

(OTWF ss 188-9)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 240

Geriye sadece yarınccedila kelimesinin accedilıklanması kalıyor Yarınccedila yar11

―cliff cleft the vertically eroded bank of a river (EDPT ss 953b-954a) teklik

3 şahıs iyelik eki +(s)I(n)+ ve eşitlik durum eki +ccedilAlsquodan oluşuyor

Burada eşitlik durum ekinin prolatif (―belirli bir yoldan anlamıyla)

kullanımı dikkate alınmalıdır Erdal (2004 s 376) Eski Tuumlrkccedilede eşitlik durum

ekinin bu tuumlr kullanımına (kanccedila ―nereye zamiri hariccedil) uumlccedil oumlrnek veriyor Nadir

goumlruumllse de varlığı yadsınamayacak kadar kesin olan bu kullanıma doumlrduumlncuuml bir

oumlrnek de buumlyuumlk bir ihtimalle kırkıncı ırkta mevcuttur

Son olarak talım kelimesi iccedilin verdiğimiz ―derin ve ―koyak derin

vadi tahmini anlamlarının cuumlmle iccedilinde buumlyuumlk bir fark yaratmayacağını

belirterek kırkıncı ırkın tam tercuumlmesini veriyoruz

―(Adamın biri) Derin vadi yalı yarı boyunca geniş ok temreniyle yalccedilın

kayayı yararcasına vurup yalnız başına yuumlruumlyor der (Bu kişi) oumlylesine

guumlccedilluumlymuumlş Şoumlyle biliniz (Bu fal) iyidir

Bu haliyle kırkıncı ırkın tercuumlmesi ccedilok daha tutarlıdır Derin vadi yarları

kayalıktır ve birccedilok tehlikeye rağmen yar kenarından kayaları ok temreniyle

yara yara yuumlruumlmek gerccedilekten buumlyuumlk bir guumlcuumln goumlstergesi olmalıdır

Kaynakccedila

Azerbaycan Dilinin zahlı Luumlgeti (1980) C 2 [D-Y] E E Oruccedilov (Red) Bakuuml Elm

Neşriyyatı

Baskakov N A (1974) Karaimsko-Russko-Polrsquoskiy Slovarrsquo Moskova İzdatellsquostvo

Russkiy Yazık

mdash (1991) Gagauz Tuumlrkccedilesinin Soumlzluumlğuuml (Prof Dr İ Kaynak Prof Dr A M Doğru

Ccedilev) Ankara Kuumlltuumlr Bakanlığı Yayınları

Bayram B (2007) Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi-Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlk Konya Tablet Yayınları

Castreacuten A (1857) Versuch einer Koibalischen und Karagassischen Sprachlehre St

Petersburg Kaiserliche Akademie der Wissenschaften

Clauson S G (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish

Clarendon Oxford

Dankoff R Kelly J (1982-1985) Mahmūd al-K šgarī Compendium of the Turkic

Dialects (Diw n Lugat at-Turk) Parts I-III Cambridge Harvard University

Printing Office

Erdal M (1991) Old Turkic Word Formation A Functional Approach to the Lexicon

I- II Wiesbaden Otto Harrassowitz

mdash (1997) ―Further Notes on the Irk BitigTurkic Languages 1 63-100

11

Bu kelime Tuumlrkccedilede yar ―deniz goumll ırmak gibi su kıyılarında ya da karada dik yer uccedilurum (RTS s 614a) Kırgızca car ―yar obrıv krutoy bereg (Yudahin 1965 s 232) Yeni Uygurca yar ―uccedilurumlu kıyı kaya kayalı (Necip 2008 s 459b) Kazakccedila jar ―yar uccedilurum (Koccedil 2003 s 136) ve Ccediluvaşccedilada śır ―uccedilurum yar falez dik kıyı (Bayram 2007 s 214b) olarak halen yaşamaktadır

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 241

mdash (2004) A Grammar of Old Turkic Leiden-Boston Brill

İzbudak V (1936) El- dracirck Haşiyesi İstanbul Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

KB Hacib Yusuf Has (2006) Kutadgu Bilig (ProfDr R R Arat Ccedilev) İstanbul

Kabalcı Yayınevi

Lessing F D (1995) Mongolian-English Dictionary Bloomington The Mongolia

Society

Necip E N (2008) Yeni Uygur Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml (YrdDoccedilDr İ Kurban Ccedilev)

Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları 2 bs

Pokorny J (1959-1969) Indogermanisches etymologisches Woumlrterbuch I-II Bern-

Muumlnchen

Raumlsaumlnen M (1969) Versuch eines Etymologischen Woumlrterbuchs der Tuumlrksprachen

Helsinki Suomalais-Ugrilainen Seura

Resimli Tuumlrkccedile Soumlzluumlk (1977) Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

Sevortyan E V (1980) Etimologiccedileskiy Slovarrsquo Tyurkskih Yazıkov T III İzdatellsquostvo

Nauka Moskova

Tarama Soumlzluumlğuuml (1965) II [C-D] Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

Tekin T (2004) Irk Bitig Eski Uygurca Fal Kitabı N Demir ndash E Yılmaz (Yay

Haz) Ankara Oumlncuuml Kitap

Tezcan S (1981) ―Kutadgu Bilig Dizini Uumlzerine Belleten 45 Sayı 178 23-78

Yudahin K K (1965) Kirgizsko-Russkiy Slovarrsquo Moskova İzdatellsquoctvo Sovetskaya

Entsiklopediya

Ekler

Şekil 1 (httpfeistyhomephpwebhostingcomanatomyhtm 1531 24082009)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 242

Şekil 2 (Wedge-tailed eagle Lat Aquila audax)

(httpwwwdkimagescomdiscoverDKIMAGESDiscoverHomeAnimalsBir

dsAnatomySkeletonsEaglesWedge-tailed-EagleWedge-tailed-Eagle-2html

1531 24082009)

Kısaltmalar

DLT Dīvānuuml Luġātilsquot-Tuumlrk

EDPT bk Clauson 1972

KB Kutadgu Bilig

OTWF bk Erdal 1991

PIE Proto-Indo-European (Proto-Hint-Avrupa dili)

RTS Resimli Tuumlrkccedile Soumlzluumlk

TS Tarama Soumlzluumlğuuml

TT Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi

VEWT bk Raumlsaumlnen 1969

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 243-252

ldquoOrhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo

konulu

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu

Mikail CENGİZ Tevfik Orccedilun OumlZGUumlN Guumllhan YAMAN

ProfDr Muharrem Erginin

Tuumlrk adının Tuumlrk milletinin isminin geccediltiği ilk Tuumlrkccedile

metin İlk Tuumlrk tarihi Taşlar uumlzerine yazılmış tarih Tuumlrk devlet

adamlarının millete hesap vermesi milletle hesaplaşması Devlet

ve milletin karşılıklı vazifeleri Tuumlrk nizamının Tuumlrk toumlresinin

Tuumlrk medeniyetinin yuumlksek Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln buumlyuumlk vesikası Tuumlrk

askeri dehasının Tuumlrk askerlik sanatının esasları Tuumlrk gururunun

ilacirchi yuumlksekliği Tuumlrk feragat ve faziletinin buumlyuumlk oumlrneği Tuumlrk

iccediltimai hayatının ulvi tablosu Tuumlrk edebiyatının ilk şaheseri Tuumlrk

hitabet sanatının erişilmez şaheseri Huumlkuumlmdaracircne eda ve ihtişamlı

hitap tarzı Yalın ve keskin uumlslucircbun şaşırtıcı numunesi Tuumlrk

milliyetccedililiğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser

Asırlar iccedilinden millicirc istikameti aydınlatan ışık Tuumlrk dilinin

muumlbarek kaynağı Tuumlrk yazı dilinin ilk fakat harikulade işlek

oumlrneği Tuumlrk yazı dilinin başlangıcını milacircdın ilk asırlarına

ccedilıkartan delil Tuumlrk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene oumlteye

goumltuumlren vesika Tuumlrkluumlğuumln en buumlyuumlk iftihar vesilesi olan eser

İnsanlık acircleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar

taşlarıhelliprdquo

olarak takdim ettiği Orhon Yazıtları temelinde 26-29 Mayıs 2010 tarihlerinde

gerccedilekleştirilmiş olan ldquoOrhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk

Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo konulu 3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları

Sempozyumursquonda ldquoBulunuşundan 120 yıl sonra (1889 Yadrintsev) Orhon

Yazıtları yeterince anlaşılmış mıdır Uyarılar dikkate alınıp gereği yerine

getirilmiş midir İlk on yılını geccedilirdiğimiz 21 yuumlzyıla Tuumlrkluumlk Bilimi hazırlıklı

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 244

mıdır Kuumlreselleşen duumlnya sistemi ve ABrsquoye uyum ccedilalışmalarında Tuumlrkluumlk

Bilimine duumlşen goumlrevler var mıdır Var ise bunlar yerine getirilmiş midir

Gerekenleri yapmada geccedil kalma luumlksuumlne sahip miyiz Sahip değilsek harekete

geccedilmek iccedilin ne bekliyoruz Duumlnya uumlzerinde ccedilok geniş bir coğrafyada

suumlrduumlruumllen Tuumlrkluumlk Bilimi ccedilalışmaları birbirinden haberli midir Guumlccedil ve

işbirliği ile 21 yy oumlnceki yuumlzyıllardan daha kazanılmış bir doumlnem olabilir mirdquo

gibi sorular tartışılmış ve farklı disiplin ve alanlar bağlamında somut ccediloumlzuumlm

oumlnerileri sunulmuştur

Guumlnuumlmuumlzden 13 yuumlzyıl oumlnceye ait Tuumlrk duumlnyasının ortak yazılı

miraslarından Orhon Yazıtları 120 yıl oumlnce bulunmuş ve bilim duumlnyasının

araştırmasına sunulmuştur Tuumlrkluumlk Biliminin buumltuumln alt bilimlerini ilgilendiren

ve birccedilok alanda uyarı ve oumlnerileri iccedileren yazıtlar uumlzerinden onca zaman geccediltiği

hacirclde buguumln hak ettikleri nitelikte ele alınıp değerlendirilememiştir Bu

Sempozyum yazıtlarda işaret edilen hususlar ccedilerccedilevesinde Tuumlrkluumlk Biliminin

buumltuumln alt bilim dallarında ccedilalışma ve araştırma yapan yurticcedili ve yurtdışından

yuumlzuumln uumlzerinde bilim adamını bir araya getirerek yazıtlar bağlamında hem

guumlnuumlmuumlzde gelinen noktayı hem de 21 yuumlzyılda Tuumlrkluumlk Biliminin yerini

tartışmak ve oumlneriler doğrultusunda youmlntem ve teknikler geliştirmek gerekccedilesi

ile duumlzenlenmiştir

Sempozyumun uzun vadeli amaccedilları arasında

Tuumlrk Duumlnyasının ortak yazılı miraslarından olan Orhon Yazıtları

ekseninde bir ortak Tuumlrkluumlk Bilim iletişim ağı oluşturmak ve bu ağ ile bundan

sonra yapılacak ccedilalışmaların daha geniş kitlelere duyurulmasını ve

paylaşılmasını sağlamak hızla kuumlreselleşmekte olan duumlnya duumlzeninde Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln diğer baskın kuumlltuumlrlere karşı direnme guumlcuumlnuuml harekete geccedilirecek

ccedilalışmaların ortak fikir ve iş paylaşımı ile yapılmasını sağlamaya ccedilalışmak ve

Tuumlrkiye Cumhuriyetirsquonin Avrupa Birliğine uyum suumlrecinde ccedilıkarılan yasalara

halkın desteği ve adaptasyonu iccedilin uygun kuumlltuumlrel hazırlığa yardımcı olacak

youmlntemler oumlnermek ve uygulamak gibi hususlar yer almaktadır

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu hazırlıklarına

2009 yılı Haziran ayında Duumlzenleme Kurulu ve Bilim ve Danışma Kurulunun

oluşturulması ile başlanmıştır Sempozyum Duumlzenleme Kurulu Tuumlrkiyersquodeki

birccedilok uumlniversiteden katılan bilim adamlarından Bilim ve Danışma Kurulu ise

yurticcedili ve yurtdışında alanlarında tanınmış saygın bilim adamlarından

oluşmaktadır Kurul ccedilalışmalarına sempozyum takvimi oluşturarak başlamıştır

Daha sonra yurt iccedili ve yurt dışında ilgili bilim dallarında ccedilalışan

akademisyenlere sempozyum duyurusu gerccedilekleştirilmiştir Sempozyum

kapsamında bildiri konuları ldquoOrhon Yazıtları Uumlzerine Tespitlerrdquo ldquoGuumlnuumlmuumlzde

Tuumlrkluumlk Bilimirdquo ldquoTuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo olarak belirlenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 245

Sempozyum ccedilalışmalarının gerccedilekleştirilebilmesi iccedilin başta Hacettepe

Uumlniversitesi Rektoumlrluumlğuuml olmak uumlzere Tuumlrk Dil Kurumu (TDK) Tuumlrk İşbirliği

ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Tuumlrk Kuumlltuumlr ve Sanatları Ortak

Youmlnetimi (TUumlRKSOY) TC Kuumlltuumlr ve Turizm Bakanlığı TC Başbakanlık

Tanıtma Fonu ELGİNKAN Vakfı TRT ve Hacettepe Uumlniversitesi Guumlzel

Sanatlar Fakuumlltesi Heykel Boumlluumlmuumlrsquone farklı projeler sunulmuş ve ilgili

kurumlarla goumlruumlşmeler gerccedilekleştirilmiştir

Haziran 2009rsquoda daha geniş kitlelere hızla ve aksaklık yaşanmadan

ulaşılabilmesine buumlyuumlk katkı sağlayacak ve sempozyumun buumltuumln işleyişinin

takip edilebileceği bir ağ erişim sayfası tasarımı yaptırmak ve teknik hizmet

almak iccedilin gerekli hazırlıklara başlanmıştır Sempozyuma davet başvuru ve

kabul işlemleri bildiri oumlzeti ve tam metin goumlnderme işlemleri bu sistem

uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Sempozyum takvimi bilimsel ve kuumlltuumlrel program

sempozyum yeri ulaşım ve konaklama bilgileri kabul edilen katılımcılar ve

bildiri başlıkları gibi her tuumlrluuml bilgiye ağ erişim sayfasında detaylı bir şekilde

yer verilmiştir

15 Eyluumll 2009 - 15 Ocak 2009 tarihleri arasında

httpwwworhondan21yuzyilahacettepeedutr ağ erişim sitesi aracılığıyla

goumlnderilen ve Bilim ve Danışma Kurulunun onayı alınarak sempozyum kabul

edilen bildiriler ve bildiri sahipleri 22-26 Şubat 2010 tarihleri arasında ilan

edilmiştir Katılımcıların goumlnderdiği bildiri oumlzetleri Sempozyum Duumlzenleme

Kurulu tarafından incelenmiş ve baskıya hazır hacircle getirilmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları

Enstituumlsuuml ve Tuumlrk Dil

Kurumu işbirliği ile 26-29

Mayıs 2010 tarihleri

arasında gerccedilekleştirilen 3

Uluslararası Tuumlrkiyat

Araştırmaları Sempozyumu

kapsamında Orhon Vadisi

Anıtlarını Yeniden

Yorumlamak temalı bir Taş

Heykel Ccedilalıştayı

duumlzenlenmesi planlanmış ve bununla ilgili olarak gerekli kurumlarla yazışmalar

suumlrduumlruumllmuumlş destekler sağlanmış ve ccedilalıştayda goumlrev alacak heykeltıraşlar

belirlenmiştir

Uumlccediluuml Tuumlrkiyersquoden olmak uumlzere Azerbaycan Başkurdistan Kazakistan

Kırgızistan Moldova Tataristan ve Tıvarsquodan katılan 10 heykeltıraş 10-26

Mayıs 2010 tarihleri arasında Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe Yerleşkesinde

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 246

duumlzenlenen Taş Heykel Ccedilalıştayı kapsamında Orhon vadisinde yer alan anıt

heykel balbal vb eserleri ccedilağdaş bir yorumla yeniden oluşturmuşlardır Ortaya

ccedilıkan yapıtlar Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe Yerleşkesinde Yeşil Vadi

girişinde kalıcı olarak sergilenmektedir Bu ccedilalıştay gerek Tuumlrk Duumlnyası

heykeltıraşlarını boumlyle bir amaccedil doğrultusunda bir araya getirmesi gerek

Tuumlrkluumlk Bilimi alanında duumlzenlenen bir sempozyumla birlikte gerccedilekleştirilmesi

bakımından bir ilktir Heykeltıraşların oumlzverili ccedilalışmaları sonucunda ortaya

ccedilıkan eserler Orhon Vadisinde yer alan arkeolojik heykellerin ccedilağdaş bir

yorumunu iccedilermesi bakımından ayrıca oumlnem taşımaktadır 15 guumlnluumlk suumlre

boyunca Hacettepe Uumlniversitesinde konuk edilen heykeltıraşlar iccedilin

Ankararsquodaki muumlze ve tarihicirc yerlere ve Kapadokyarsquoya ccedileşitli gezi

duumlzenlenmiştir

Sempozyum 26 Mayıs 2010rsquoda Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe

Yerleşkesindeki accedilılış toumlreni ile başlamıştır Accedilış konuşmaları ve ardından Taş

Heykel Ccedilalıştayı belgesel goumlsterimi ile devam eden toumlren 15 guumlnluumlk oumlzverili bir

ccedilalışma sonucunda ortaya konulan ve Orhon Vadisi Anıtlarının yeni yorumları

olan heykellerin accedilılışı ile sona ermiştir Accedilılışta goumlsterilen belgesel TRT

tarafından hazırlanmıştır ve Taş Heykel Ccedilalıştayının tuumlm aşamalarını

goumlstermektedir Belgesele daha sonra accedilılış toumlreni ile ilgili bir boumlluumlm daha

eklenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 247

Sempozyumun bilimsel

oturumları 26-29 Mayıs

2010 tarihleri arasında

Ankara Hilton Otelirsquonde

gerccedilekleştirilmiştir

Bilimsel oturumlarda

Tuumlrkluumlk Biliminin edebiyat

dil tarih sosyoloji

halkbilimi felsefe sanat

tarihi vd dallarında

araştırmalar yapan ve 27

farklı uumllkeden gelen 51

Tuumlrkolog ile Tuumlrkiyersquoden 66

bilim adamı bildiri

sunmuştur

TDK Tuumlrkiyat

Araştırmaları Enstituumlsuuml ve

sempozyum katılımcılarına

ait yayınlar sempozyum

suumlresince bir salonda

sergilenmiştir Farklı uumllke ve

şehirlerden gelen

katılımcıların beraberinde

getirdikleri eserler daha

sonra Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları

Enstituumlsuuml Kuumltuumlphanesine

bağışlanmıştır

Sempozyumda sunulan

Bildirilerde Tuumlrkluumlk

Biliminin geccedilmişteki ve

buguumlnkuuml durumu ile

gelecekte yapılması

gerekenler uumlzerinde

durulmuştur Ayrıca Tuumlrkluumlk

Bilimi araştırmalarında son

derece oumlnemli bir yeri olan

Orhon Yazıtları uumlzerinde

yapılan ccedilalışmalar ele

alınmış ve kimi konular

tartışılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 248

Son oturumda Tuumlrkluumlk Bilimi iccedilin bir veri tabanı oluşturulmasıyla

ilgili oumlneriler bu kapsamda hazırlık aşamasında olan projenin oumlnemi ve hayata

geccedilirilmesi iccedilin işbirliğinin gereklerinden soumlz edilmiştir Oturumda ilk olarak

Tuumlrk Dil Kurumu Başkanı ProfDr Şuumlkruuml Halucirck Akalın kurumun veri

tabanlarını tanıtan bir konuşma yapmış ardından Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml Muumlduumlruuml ProfDr Uumllkuuml Ccedilelik Şavk ldquoTuumlrkluumlk

Bilimi Araştırmalarında 21 Yuumlzyıl Hedeflerirdquo başlıklı konuşmasında alanda

yapılması gerekenleri ve beklentileri dile getirmiştir Bu bağlamda Tuumlrkluumlk

Bilimi araştırmalarında başvurulacak ilk adres olma amacını guumlden alan

yayınlarının en geniş kapsamıyla elektronik ortamda araştırmacıların hizmetine

sunulmasının planlandığı bir veri tabanı kurulması gerekliliği vurgulanmıştır

Ayrıca kurulması planlanan veri tabanının sistem mimarisini oluşturmak

amacıyla Tuumlrkluumlk Bilimi alanında yayın faaliyetini devam ettiren dergi

editoumlrlerinin goumlruumlş ve oumlnerilerinin paylaşılmasını sağlayacak bir ccedilalıştayın

planlandığı hususu uumlzerinde durulmuştur

Kapanış ve Değerlendirme Oturumu

Duumlnyanın doumlrt bir yanından gelerek Orhon Yazıtları ve Tuumlrkluumlk Bilimi

alanında bilgi alışverişinde bulunan gelecekte yapılması gerekenleri tartışan

ccedilok değerli bilim insanları kapanış ve değerlendirme oturumunda

sempozyumun genel bir değerlendirmesini yapmışlardır Her katılımcı

sempozyumu taş heykellerin accedilılışı bilimsel oturumlar sosyal ve kuumlltuumlrel

etkinlikler ccedilerccedilevesinde değerlendirerek sempozyumun kendileri ve Tuumlrkluumlk

Bilimi iccedilin kazanımlarını samimi bir uumlslupla dile getirmişlerdir Tuumlrkluumlk

biliminin 21 yuumlzyıldaki yeri tartışılmış Orhon Yazıtları ekseninde ortak bir

Tuumlrkluumlk Bilim iletişim ağı oluşturularak yapılacak ccedilalışmaların daha geniş

kitlelerce paylaşılmasının sağlanması oumlnerileri ile 21 yuumlzyıl hedeflerine

ulaşmada somut adımlar atılmıştır

Sempozyumda sunulan bildiri metinleri sempozyum bitimini takip eden

iki ay iccedilerisinde Sempozyum Duumlzenleme Kurulursquona ulaştırılmıştır Kurul

tarafından derlenen ve incelenen bildiri metinleri baskıya hazır hacircle

getirilmiştir Bildiriler kitabının 2010 yılı iccedilerisinde yayımlanması

planlanmaktadır Boumlylelikle sempozyumda sunulan bildirilerin kalıcılığı

sağlanacaktır

Sosyal ve Kuumlltuumlrel Etkinlikler

Sempozyum sosyal ve kuumlltuumlrel etkinlikler bakımından son derece

zengin bir iccedilerikle hazırlanmıştır Sempozyum kuumlltuumlrel etkinleri kapsamında

Tuumlrkluumlk Bilimi Anı Gecesi Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik Topluluğu Konseri ve

Beypazarı Gezisi duumlzenlenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 249

Tuumlrkluumlk Bilimi Anı Gecesi

ProfDr Kemal Eraslan ile

ProfDr Mustafa Canpolatrsquoın

başkanlığında gerccedilekleştirilen

gecede Tuumlrkologlar uumlniversite

guumlnlerinden akademik suumlreccedillerine

varıncaya kadar anılarını

katılımcılarla paylaşmıştır

Samimi bir atmosferde devam

eden gecede katılımcıların

tamamına yakını akademik

yaşamlarında iz bırakmış bir

olayı aktarmıştır

Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik

Topluluğu Konseri

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat

Araştırmaları Enstituumlsuuml Kurucu

Muumlduumlruuml ProfDr M Cihat

Oumlzoumlnderrsquoin katkılarıyla kurulan

Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik Topluluğu

sempozyumun ilk gecesinde

katılımcılara konser verdi

Konserde Kafkaslardan Uzak

Asyarsquoya Balkanlardan Orta

Asyarsquoya Anadolursquodan Sibiryarsquoya

uzanan geniş Tuumlrk coğrafyasına

ait tuumlrkuumlleri seslendirildi

Beypazarı Gezisi

Sempozyumun son guumlnuuml olan 29

Mayıs tarihinde 3500 yıllık tarihi

ahşap evleri el sanatları ve

youmlresel yemekleri ile Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln guumlzelliğini ve zevkini

yansıtan Ankararsquonın tarihi ve

turistik ilccedilesi Beypazarırsquona bir

guumlnluumlk gezi duumlzenlenmiştir

Orhon Yazıtlarının Tuumlrk Duumlnyası ve Tuumlrkluumlk Bilimi iccedilin oumlneminin bir

kez daha vurgulanması konu ile ilgili yerli ve yabancı araştırmacıların

Tuumlrkiyersquode buluşması ve bu konuya Tuumlrkiyersquonin oumlnderlik etmiş olması alanda

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 250

guumlccedilluuml bir veri tabanı oluşturma girişiminin hayata geccedilirilmesine youmlnelik ccedilabalar

sempozyumun uumllkemize sağlamış olduğu oumlnemli kazanımlardandır Sunulan

bildirilerde Orhon Vadisinde yer alan yazıtlar ile ilgili bazı yeni okuma

denemelerinden yeni etimoloji oumlnerilerine dek birccedilok yeni goumlruumlş bilim duumlnyası

ile paylaşılmıştır

Sempozyum kapsamında gerccedilekleştirilen Taş Heykel Ccedilalıştayı ile

oluşturulan heykeller Orhon Benguuml Taşlarının ccedilağdaş yorumları Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln somut bir mirası olarak gelecek kuşaklara aktarılması bakımından

son derece oumlnemlidir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 251

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 252

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 253-254

Buumllent BAYRAM (2010) Ccediluvaş Tuumlrklerinin Kahramanlık Anlatmaları

(Alplar) Ankara Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnuuml Araştırma Enstituumlsuuml Yayınları 334 Sayfa

ISBN 978-975-456-099-2

Elccedilin ELİACcedilIK

Ccediluvaş Tuumlrkleri ve edebiyatı uumlzerine

ccedilalışan Dr Buumllent Bayram bu alanda yeni bir

ccedilalışma yayımladı Ccediluvaş Tuumlrklerinin

Kahramanlık Anlatmaları (Alplar)

Kitap araştırmacının 2008 yılında Ege

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuumlnde

tamamlanmış olan Ccediluvaş Tuumlrklerinin

Kahramanlık Anlatmaları İnceleme-Metinler

adlı doktora tezinin yayıma hazırlanmış

hacirclidir

Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnuuml Araştırma Enstituumlsuuml

Yayınları tarafından geccediltiğimiz aylarda

yayımlanan ccedilalışma 334 sayfadır Eser giriş

uumlccedil ana boumlluumlm sonuccedildeğerlendirme metinler

kaynaklar ve dizinden oluşmaktadır

Bayram Rus ve Batılı bilim adamlarının ilgisini en ccedilok ccedileken Tuumlrk

boylarından biri olan Ccediluvaşlarla ilgili Tuumlrkiyersquode yapılan ccedilalışmaların dil ve

inanış uumlzerine yoğunlaştığını Ccediluvaş halk kuumlltuumlruumlnuumln de en az dilleri ve

geleneksel dinicirc inanışları kadar ilgi ccedilekici olduğunu belirttikten sonra kitabının

ccedilalışmasında ele aldığı metinlerle ilgili olarak Tuumlrkiyersquode yapılan ayrıntılı ilk

halk edebiyatı ccedilalışması sayılabileceğini soumlylemiştir

Yazar Oumln soumlzrsquode kitabın konusunu şoumlyle accedilıklar ldquoBu ccedilalışmanın

konusu İdil-Ural boumllgesinde yaşayan Tuumlrk boylarından biri olan Ccediluvaşların

edebiyatında kahramanlık konulu eserler ve bu eserler iccedilerisinde buumltuumln

anlatmalar dikkate alındığında bir buumlyuumlk destanın parccedilası olduğu hissini

uyandıran ve buumlyuumlk bir Ccediluvaş destanı yaratma ccedilabalarının en oumlnemli kaynağı

olan Ulĭp Halapĩsem (Alp Anlatmaları)rsquodirrdquo

Giriş boumlluumlmuumlnde Ccediluvaş Tuumlrklerinin tarihi guumlnuumlmuumlzdeki durumları

Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi Ccediluvaş edebiyatı ve Ccediluvaş Tuumlrklerinin geleneksel dinicirc inanışları

hakkında bilgi verilmiştir Metinler kısmının daha iyi anlaşılabilmesi iccedilin

gerekli bilgiler sunulan Girişrsquote Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi boumlluumlmuumlnde Ccediluvaş Tuumlrkccedilesinin

Genel Ses ve Şekil Oumlzellikleri alt başlığı altında (s 27) verilen 12 oumlzellik

kitabın ilerleyen boumlluumlmlerinde Ccediluvaş diline ait metinlerle karşılaşacak olan

okuyucu iccedilin daha kapsamlı tutulabilirdi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 254

IBoumlluumlmrsquode Ccediluvaş soumlzluuml geleneğinde yer alan anonim epik şiirler

(destanlar beyitler) ve mensur anlatmalar (alp anlatmaları kahramanlık

masalları) hakkında bilgi verilmiştir Ccediluvaş Tuumlrklerinin epik eserleri uumlzerine

Rusya Macaristan ve Tuumlrkiyersquode yapılan ccedilalışmalar derli toplu bir biccedilimde

kronolojik sıralama yapılarak okuyucuya sunulmuştur

II Boumlluumlmrsquode Alp anlatmalarının tuumlr biccedilim ve anlatım oumlzellikleri ele

alınmıştır Ccediluvaş halk edebiyatı terimleri alp anlatmalarının tuumlruuml sorunu ve

diğer tuumlrlerle ilişkisi uumlzerinde durulmuş her bir başlık altında accedilıklayıcı

oumlrnekler verilmiş metinlere goumlndermeler yapılmıştır

III Boumlluumlmrsquode Alp anlatmalarında kahraman alp anlatmalarındaki dinicirc

tarihicirc ve sosyal unsurlar yine metinler boumlluumlmuumlne goumlndermelerle kapsamlı bir

biccedilimde incelenmiştir Geniş betimlemelerin yer aldığı bu boumlluumlmde okuyucunun

zihninde canlandırılan alp anlatmalarındaki kahraman ve anlatmalarla ilgili

diğer oumlgeler kapsamlı biccedilimde accedilıklanmıştır

Sonuccedil-Değerlendirme boumlluumlmuumlnde buraya kadar işlenen konulara ait

genel bir değerlendirme yapılmış ulaşılan sonuccedillar yazar tarafından

oumlzetlenmiştir

Kitabın 163 sayfasından başlayan Metinlerrsquode alp anlatmaları

metinleri transkripsiyon ve Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesine aktarımları ile yan yana

verilmiştir Metinlerin aktarımında genel anlamı yansıtmayı hedefleyen yazar

kimi zaman serbest aktarımı tercih etmiştir Metin kuumlnyelerinin aynı sayfada

dipnotta yer alması bu metinler uumlzerinde ccedilalışma yapacak araştırmacılar

accedilısından yararlı bir uygulamadır Transkripsiyonlu metinler de Tuumlrk dili

araştırmacıları iccedilin kaynak niteliğindedir

Eserin sonunda zengin bir Kaynakccedila (ss 308-320) ve eserde geccedilen oumlzel

adların bulunduğu Dizin kısmı yer almaktadır

Ccediluvaş Tuumlrklerinin soumlzluuml edebiyatını konu alan bu değerli ccedilalışmada

Soumlzluumlk boumlluumlmuumlnuumln yer almadığını goumlruumlyor bir dahaki baskıda bu eksikliğin

giderilmesini diliyoruz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 255-262

Birsen ŞAHİN (2010) Almanyarsquodaki Tuumlrkler Ankara Phoenix Yayınevi 271

Sayfa ISBN 978-605-5738-45-7

Nurtaccedil ERGUumlN

İkinci Duumlnya Savaşırsquondan sonra

sanayileşmiş bazı Avrupa uumllkeleri nuumlfus

artışlarının gerekli seviyede olmamasından

dolayı kalkınmayı sağlayacak iş guumlcuumlnuumln

yetersizliği ile karşı karşıya kalır Bu durum

az gelişmiş uumllkelerden sağlanan iş guumlcuuml

goumlccediluuml ile giderilmeye ccedilalışılır Az gelişmiş

uumllkelerdeki aşırı nuumlfus artışı işsizlik

sorununu ortaya ccedilıkarırken gelişmiş

uumllkelerin iş guumlcuuml isteği hem işccedililer hem de

devletler iccedilin son derece oumlnemli bir hacircl

almaya başlar

Henuumlz tam olarak sanayileşmemiş

tarıma dayalı bir sektoumlr iccedilinde bulunan

Tuumlrkiye aşırı nuumlfusun yol accediltığı işsizlilik

oranının fazlalığı sebebiyle dış uumllkelere

(Almanya Fransa Avusturya Belccedilika

İsveccedil Hollanda gibi Batı uumllkeleri ile Libya Suudi Arabistan Irak Kuveyt İsrail

gibi Kuzey Afrika ve Orta Doğu uumllkeleri) işccedili goumlnderiminde uzun yıllar oumlnemli

bir yere sahip olur Tuumlrkiyersquoden birccedilok uumllkeye işccedili goumlnderimi soumlz konusu

olmasına rağmen goumlccedil meselesinde adı en ccedilok geccedilen uumllke 1960rsquolı yıllarda Batı

Avrupa uumllkeleri ile imzalanan ikili anlaşmaların ilkinin yapıldığı Almanyarsquodır

İkinci Duumlnya Savaşı sonrası ortaya ccedilıkan goumlccedil hareketleri ekonomi

sosyoloji edebiyat vb birden fazla alanda incelenmeye ve araştırılmaya değer

goumlruumllmuumlştuumlr

Goumlccediluumln başladığı ilk yıllardan itibaren ndash oumlzellikle sosyoloji alanında ndash

muumlhim ccedilalışmalar yapılarak bu konu raporlarda makalelerde kitaplarda yerini

alır1 Konuya olan ilgi başlangıccediltaki kadar yoğun olmasa da konuyla ilgili

yapılan değerli ccedilalışmalar devam etmektedir2

1 Abadan-Unat 1964 1971 Aker 1972 Berkay 1988 Erden 1986 Gitmez

19791983 Goumlkdere 1978 Guumlner 1972 Karul 1990 Sanay 1997 Şen ve Koray

1993 Tuna ve Ekin 1966 Tuna 1975 Turan 1997 2 Abadan Unat 2006 Doğan 2006 Gelekccedili ve Koumlse 2009 Kaya ve Kentel 2005

Tezcan 2004 Toksoumlz 2002 2003 2006 Uumlnver 2008

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

256

Almanyarsquodaki Tuumlrkler isimli kitap Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat

Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuumlnde Yardımcı Doccedilent olarak goumlrev yapan Birsen

Şahin3 tarafından hazırlanmış Batı Avruparsquoya Tuumlrk işccedili goumlccediluuml genel başlığı

altında değerlendirilebilecek bir ccedilalışmadır

Bu inceleme Oumln Soumlz Giriş Sonuccedil Değerlendirme ve Kaynakccedila

kısımlarının dışında toplam sekiz boumlluumlmden oluşmaktadır

Eserin Giriş kısmında ldquoAraştırmanın Amaccedilları ve Araştırmanın

Metodolojisirdquo olmak uumlzere iki ayrı başlık bulunmaktadır Bu başlıklar altında

araştırmanın konusu amacı problemleri youmlntemi ndash evren ve oumlrneklemi veri

toplama ve analiz teknikleri ve kullanılan bazı kavramların tanımları ndash anlatılır

Konusu Almanyarsquodaki Tuumlrklerin Almanyarsquoya sosyal entegrasyonu ve ulus oumltesi

bağlarının betimsel duumlzeyde incelenmesi olan ccedilalışmanın amaccedilları ve

problemleri maddeler hacirclinde sıralanmıştır Almanyarsquodaki Tuumlrklerin yeni goumlccedil

yasası ve entegrasyon konusundaki fikirlerin ortaya konması Almanyarsquoda

kalma ya da yurda kesin doumlnuumlş yapma fikrinin tespiti Almanyarsquodaki Tuumlrklerin

sosyal entegrasyon duumlzeylerinin incelenmesi ve ulus oumltesi bağların Tuumlrklerin

iccedilinde nasıl bir yere sahip olduğunun accedilığa ccedilıkarılarak ulus oumltesi etkinliklerin

asimilasyona tepki olarak oluşup oluşmadığının accedilığa ccedilıkarılması ile

Almanyarsquodaki Tuumlrklerin farklı yaşam alanları dacirchilinde duumlşuumlnuumllerek

Almanyarsquodan ve Tuumlrkiyersquoden beklentilerinin ne olduğunun saptanması

ccedilalışmanın Şahin tarafından belirtilen amaccedilları arasında yer almaktadır Bu

ccedilalışmanın alanındaki oumlzguumlnluumlğuuml yakalama bağlamında değerlendirilebilecek

diğer bir amacı ise son zamanlarda konu ile ilgili yuumlruumltuumllen araştırmaların azlığı

sebebiyle henuumlz uumlzerinde derinlemesine duumlşuumlnuumllmemiş olan Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu ve ulus oumltesi bağları konularında yeni bir bakış accedilısı ve

değerlendirme sunmaktır

Yazar ccedilalışmasında evren olarak tuumlm Almanyarsquoyı değil sadece

Duisburg ve Frankfurtrsquou belirler Yoğun Tuumlrk nuumlfusunun bulunduğu Berlin ve

Koumlln gibi yerleşim yerleri daha evvelki ccedilalışmalarda sık sık yer aldığı iccedilin evren

seccediliminin Duisburg youmlnuumlnde olduğu belirtilir

Veri toplama ve analiz teknikleri konusunda ise ccedilalışmada nicel veri

toplama tekniklerinden anket nitel veri toplama tekniklerinden ise yarı

yapılandırılmış goumlruumlşme tekniği kullanılmıştır Bunun yanında sosyal

entegrasyonun oumllccediluumllmesi iccedilin uumlccedil farklı oumllccedilek kullanımı yoluna gidilmiştir

Araştırmanın temelinde yer alan ve tanımlanması gerekli goumlruumllen kavramlar ise

birinci kuşak ikinci kuşak uumlccediluumlncuuml kuşak sosyal entegrasyon asimilasyon ve

ulus oumltesi bağlardır

3 Yazarın konuyla ilgili diğer makaleleri iccedilin bk Şahin 2008 2010

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

257

ldquoAlmanyarsquoda İşccedili Goumlccediluuml Tuumlrklerin Misafir İşccedililikten Gurbetccedililiğe

Yolculuklarırdquo başlığını taşıyan ilk boumlluumlm kendi iccedilinde uumlccedil ayrı alt başlık iccedilerir

İkinci Duumlnya Savaşı sonrası Avruparsquoya doğru başlayan Tuumlrk dış goumlccediluumlnuumln

gelişim suumlreci ve Almanyarsquodaki goumlccedilmen politikaları ile bu politikaların

Almanyarsquodaki goumlccedilmen Tuumlrkler uumlzerindeki etkisi anlatılmıştır Almanyarsquoda

uygulanan goumlccedilmen politikalarının doumlnemlere goumlre goumlsterdiği farklılık 1980rsquoli

yıllar 1990-1993 1998-2000 ve 2007 gibi zaman dilimlerinde karşılaşılan

uygulamaların ayrıntılı bir şekilde ortaya konmasıyla goumlsterilmiştir Yuumlruumltuumllen

goumlccedil politikaları arasında 2007 yılından sonra uygulamaya giren yabancılar

hukuku ve goumlccedil yasasında yapılan değişiklik ndash aile birleşimi yoluyla Almanyarsquoya

girişte yabancı dil bilme zorunluluğu ve vatandaşlık sınavı ndash ve 1990rsquolı yıllarda

belli koşullarla başlayan fakat bir suumlre sonra bazı duumlzenlemelere tabi tutularak

ccedilok kısıtlı bir kullanımı olan ccedilifte vatandaşlık hakkı Almanyarsquodaki Tuumlrkler

uumlzerinde bir baskı yaratmaktadır

Araştırmanın ldquoGoumlccedil Ccedilalışmalarında Asimilasyondan Sosyal

Entegrasyona Geccedilişrdquo başlıklı ikinci boumlluumlmuumlnde goumlccedil ccedilalışmalarında kullanılan

perspektifler anlatılmıştır Bunlar asimilasyon ve entegrasyon teorileridir Goumlccedil

ccedilalışmalarının başlangıccedilta kullandıkları asimilasyon teorisinin ne olduğu

soumlylenmiş ve bu teorinin son yirmi yılda yerini bu ccedilalışmanın da odak

noktalarından biri olan entegrasyona bıraktığı da belirtilmiştir

Goumlccedil konusunda geliştirilen teoriler ndash goumlccedille dolaylı ya da doğrudan ilgili

ndash sosyal entegrasyon alt başlığında ccedilalışmada izlenilen yolu goumlstermesi

sebebiyle accedilıklanma yoluna gidilmiştir Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu konusunda Esserrsquoin sistem entegrasyonu ve sosyal entegrasyon

ayrımı ile ele aldığı entegrasyon teorisinin kullanılmasının yanında sosyal

entegrasyonun gerccedilekleşme şekli konusunda Esserrsquoe eleştirel bir yaklaşımda

bulunulduğu dile getirilmiştir

Teorik bilginin eserde yer aldığı diğer boumlluumlm ldquoSon Doumlnem Goumlccedil

Ccedilalışmalarında Ulus Oumltesicilikrdquo ana başlığına sahip uumlccediluumlncuuml boumlluumlmduumlr

Goumlccedil incelemelerinde asimilasyon entegrasyon ve kuumlltuumlrleşme

teorilerine ek olarak farklı bir bakış accedilısı olarak gelişen ulus oumltesicilik

kavramının tanımı ve kapsamı uumlzerinde durulur bu boumlluumlmde ldquoUlus Oumltesiciliğe

İlişkin Teorilerrdquo alt başlığı ile ulus oumltesicilik ile ilintili ccedileşitli bakış accedilılarının ndash

linear ulus oumltesicilik kaynaklara bağlı ulus oumltesicilik tepkisel ulus oumltesicilik ndash

varlığından ve ulus oumltesicilik kavramı uumlzerinde hacirclihazırda kesin olarak kabul

edilen uzlaşı sağlanan bir teorininse bulunmadığından bahsedilmiştir Bunun

yanında ulus oumltesi olgusunun uygulanacağı ccedilalışmalarda operasyonelleşme

işleminin nasıl olacağının da kesinlik kazanmış bir konu olmadığı accedilıklanır

Şahin bu ccedilalışmada ulus oumltesi bağları accedilıklama girişiminde linear ulus oumltesicilik

ve tepkisel ulus oumltesicilik teorilerinden yararlanmış ulus oumltesi bağların ise

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

258

vatandaşlık ve ulusoumltesi etkinlikler ndash etnik marketler medya Tuumlrkiyersquodeki

yakınları ile ilişkileri Almanyarsquoda yaşadıkları yerler ve komşuluk ilişkileri dinicirc

rituumleller Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sivil toplum oumlrguumltlerine uumlyelikleri ve siyasi

katılımları Almanyarsquodaki Tuumlrklerin tatil tercihleri ve boş zamanları

değerlendirme faaliyetleri ndash olarak ele almıştır

Şahinrsquoin 2007-2008 yılları arasında Almanyarsquoda yaptığı ldquoAlmanyarsquoda

Yaşayan Tuumlrk Goumlccedilmenleri Sorunlarırdquo konulu uygulamalı araştırmanın sonuccedilları

ccedilalışmanın doumlrduumlncuuml boumlluumlmuuml olan ldquoOumlrneklemin Genel Oumlzellikleri ve Tuumlrklerin

Almanyarsquoda Kalma Nedenlerirdquo başlığı ile ele alınmıştır Ayrı başlıklar

oluşturularak toplam doumlrt konu uumlzerinde durulmuştur burada Almanyarsquodaki

Tuumlrklerin sosyo-demografik oumlzellikleri Almanyarsquodaki Tuumlrklerin aile yapısı ve

karar alma suumlreccedilleri Almanyarsquodaki Tuumlrklerin kullandıkları iletişim dili

Almanyarsquoda kalma nedenleri ve Tuumlrkiyersquoye doumlnme isteğinin altında yatan

duumlşuumlnceler

Ccedilalışmanın ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrkler Sosyal Entegrasyon Sağladılar

mırdquo başlıklı beşinci boumlluumlmuumlnde ccedilalışmanın başında teorik temeli verilen

Esserrsquoin sosyal entegrasyon teorisi bağlamında Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu ve entegrasyona bakışları incelenmektedir Almanyarsquodaki

Tuumlrklerin sosyal entegrasyonunun yapısal boyutta kuumlltuumlrel boyutta kimlik

boyutunda ve iletişim boyutunda ne durumda olduğu eldeki verilerden

yararlanılarak sergilenmiştir Buna goumlre katılımcılarla yapılan goumlruumlşmelere de

dayanarak Tuumlrkler entegrasyon kavramından farklı yorumlar ccedilıkarmaktadır

kimilerine goumlre dil bilmek kurallara uymak ve orada bir işte ccedilalışıyor olmak

uyum iccedilin yeterli goumlruumllmekte kimilerine goumlre geleneklerden ve yaşam tarzından

vazgeccedilmekle elde edilecek bir şey olduğu iccedilin Almanların istediği

entegrasyonun gerccedilekleşmesi muumlmkuumln olmadığı savunulmakta kimilerine goumlre

de Almanların entegrasyon politikası olumlu adımları goumlstermektedir

ldquoAsimilasyona Direnccedil ve Ccediloklu Entegrasyona Katkı Olarak Ulus Oumltesi

Bağlarrdquo araştırmanın alanında belirtilmiş yeni goumlruumlşlerin ve değerlendirmelerin

barındığı bir başka boumlluumlmduumlr Almanyarsquodaki Tuumlrklerin ulus oumltesi bağlarına

youmlnelik inceleme ldquoVatandaşlık ve Ulus Oumltesi Aktivitelerrdquo başlıkları altında

verilmiştir Ccedilalışmada Almanyarsquodaki Tuumlrkler uumlccedil farklı gruptan seccedililmiştir

Alman vatandaşı Tuumlrk vatandaşı ve ccedilifte vatandaşhellip Birinci kuşaktan uumlccediluumlncuuml

kuşağa doğru artış goumlsteren Alman vatandaşı ve ndash oumlzellikle - ccedilifte vatandaş

olma durumunun Tuumlrkler arasında bir ayrıcalık muumlhim bir hak olarak

goumlruumllduumlğuuml tespit edilmiştir Araştırmacı 2000 yılından itibaren entegrasyonu

ters youmlnde etkilediği duumlşuumlncesinin savunulmasıyla ccedilifte vatandaşlık hakkının

kaldırılmasına eleştirel bir tavırla yaklaşmakta hatta bu durumun tam tersi

goumlruumlşuuml savunur nitelikte veriler ortaya koymaktadır Boumlylece ccedilifte vatandaşlık

hakkının da Almanyarsquoda yaşayan Tuumlrklerin guumlncel sorunlarından biri olduğu da

ortaya konmuştur ldquoUlus Oumltesi Aktivitelerrdquo alt başlığı ile Almanyarsquodaki

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

259

Tuumlrklerin tuumlketim alışkanlıkları sosyal ilişkileri dinicirc rituumlelleri sivil toplum

oumlrguumltlerine uumlyelikleri siyasi katılımları tatil tercihleri ve boş zamanları

değerlendirme faaliyetleri olarak belirlenen konular diğer goumlccedil ccedilalışmaları ile

karşılaştırıldığında bu konuya daha farklı ve daha ayrıntılı bakışı sağlayacak

maddeleri iccedilermektedir Yurt dışında azımsanmayacak sayıda olan etnik

marketler Alman medyasını takibin yanı sıra Tuumlrk medyasının yuumlksek oranda

kullanımı Tuumlrkiyersquodeki ve Almanyarsquodaki Tuumlrklerle iletişim vazgeccedililmeyen ve

suumlrekli uygulanan dinicirc rituumleller camilerin sadece ibadet yeri olarak

kullanılmasından ziyade pek ccedilok işlevinin olması Tuumlrkiye ile bağlantılı siyasi

katılımlar ve sivil toplum oumlrguumltlerine katılımlar son olarak da tatil tercihlerinin

yine Tuumlrkiye youmlnuumlnde kullanılması Şahinrsquoin Tuumlrklerde ulus oumltesi bağların

varlığı sonucuna ulaşmasına ve bu sonuccedilla entegrasyonun tek youmlnluuml olmasının

aksine oumlzguumln asıl kuumlltuumlrle birlikteliği ile suumlrduumlruumllebilecek ccediloklu sosyal

entegrasyona daha yakın olduğu fikrine ulaşmasını sağlar

ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrklerin Yaşadıkları Sorunlarrdquo yedinci boumlluumlmuuml

oluşturmuştur Anket ve goumlruumlşme sonuccedillarının bir arada kullanılması ile

sorunlar yuumlzdelik dilimlerle tespit edilmiş ve bu sorunların sebepleri uumlzerinde

ayrıntılı olarak durulmuştur Ekonomik zorluklar ve işsizlik( 42) dil

sorunu(15) kuşaklararası ccedilatışma(14) yeni vatandaşlık yasası(10) oumln

yargı ve dışlanma(10) olarak oumlzellikle goumlruumlşmeler ekseninde tespit edilen ve

sebepleri irdelenen sorunlardır

Ccedilalışmanın sekizinci boumlluumlmuuml olan ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrklerin Almanya

ve Tuumlrkiyersquoden Beklentilerirdquo başlığı altında Tuumlrkiye iccedilin iki temel beklenti

tespiti yapılmıştır Bunlardan ilki ccedilifte vatandaşlık hakkının kullanılabilmesi

youmlnuumlnde bir ccedilalışma yapılması ikincisi ise yurt dışındaki Tuumlrkler ile ilgilenecek

bir Avrupa Tuumlrkleri Bakanlığının kurulması talebidir Almanya cephesinden

istenenler ise Tuumlrkiyersquoden de istenen ccedilifte vatandaşlık hakkı goumlccedilmen

politikasının tekrar duumlzenlenmesi ve Tuumlrkccedile derslerinin okullarda kredili olarak

verilmesi şeklindedir

Şahin ccedilalışmanın Sonuccedil ve Değerlendirme boumlluumlmuumlnde ldquoOumlrneklemin

Genel Oumlzelliklerirdquo isimli genel bir başlık altında ccedilalışma boyunca izini suumlrduumlğuuml

problemlerin irdelenmesi yoluyla ortaya ccedilıkan sonuccedillarını vermiştir ldquoDilrdquo

ldquoAile Yapısı ve Karar Almardquo ldquoSağlık İmkacircnlarırdquo ldquoSosyal Entegrasyonrdquo ve

ldquoUlus Oumltesi Bağlar ve Aktivitelerrdquo başlıkların altında sonuccedilların okuyucuya

sunulmasının ardından bir de son olarak oumlneriler kısmı yer almaktadır Şahin

burada Almanyarsquodaki Tuumlrklerle yapılan goumlruumlşmelerden elde edilen sonuccedillar

doğrultusunda ndash ccedilalışmanın temelinde savunulan ndash Tuumlrklerin ccediloklu

entegrasyonuna katkı sağlayabilecek oumlneriler belirlemiştir Buumltuumln goumlccedilmenlere

2000 yılı oumlncesinde olduğu gibi ccedilifte vatandaşlık hakkının tanınması

Almanyarsquoda izlenen goumlccedilmen politikalarının oluşumu aşamasında goumlccedilmenlerin

de duumlşuumlncelerinin alınması ve goumlccedilmenlerce de kabul goumlren politikaların

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

260

geliştirilmesikabuluuml ortak etkinliklerle Tuumlrk ve Almanların bir araya gelerek

ortak bir paylaşımda bulunmalarının sağlanması ve Tuumlrkiyersquonin sadece yurt

dışında yaşayan Tuumlrklerin sorunları ile ilgilenecek yetkili bir kurumunun var

olması Tuumlrklerin ccediloklu entegrasyona katkı sağlayacağı duumlşuumlnuumllen oumlnerilerdir

Birsen Şahin kaleme almış olduğu Almanyarsquodaki Tuumlrkler isimli

ccedilalışmasında alanında bulunan daha oumlnceki ccedilalışmalardan da yararlanarak

Almanyarsquodaki Tuumlrk goumlccedilmenlerin sorunlarını ve mevcut durumlarını ulus

oumltesicilik ve entegrasyon meselesi bağlamında ve daha oumlnce takip edilen

uygulanan ya da kabul goumlren goumlccedil teorileriyle de birlikte değerlendirmiştir Oumlte

yandan bu ccedilalışmanın kapsamını guumlnuumlmuumlzuuml kapsayacak şekilde oluşturup

guumlncel sorunları da belirleyip goumlccedilmen politikasıyla ve goumlccedil sosyolojisiyle ilgili

muumlhim tespitlerde de bulunmuştur Sonuccedil olarak Almanyarsquodaki Tuumlrkler

incelenen konu uumlzerinde uygulanacak teorinin isabetli tercihi ile goumlccedil konusunda

yapılan ccedilalışmaların yanına alanda bir eksikliği kapatacak ve alana yeni bilgiler

sağlayacak oumlzguumln bir ccedilalışmadır

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

261

Kaynakccedila

Abadan-Unat N (1964) Batı Almanyarsquodaki Tuumlrk İşccedilileri ve Sorunları Ankara

DPT Yay

Abadan-Unat N (1971) Federal Almanyarsquonın 1966-67rsquode Geccedilirdiği Ekonomik

Buhran Accedilısından Yabancı İş Guumlcuuml ve Tuumlrk İşccedililerinin Durumu Siyasal

Bilgiler Fakuumlltesi Dergisi XXVII 4

Abadan-Unat N (2006) Bitmeyen Goumlccedil Konuk İşccedililikten Ulus-Oumltesi Yurttaşlığa

İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yay

Aker A (1972) İşccedili Goumlccediluuml İstanbul Sander Yay

Berkay F (1988) Sosyal Değişme Accedilısından Yurt Dışına İş Guumlcuuml Goumlccediluuml Olayı

Malatya

Doğan A G2006) Almanyarsquodaki Tuumlrkler ve Ccedilok Kimlikli Kimliksizleştirme

Batı Avruparsquoda Tuumlrk Dış Goumlccedil Suumlrecinin Guumlncel Boyutları Eskişehir

Anadolu Uumlniversitesi Yay Nu1671

Erden D (1986) İki Uumllkede Yabancılar Derleyen Aysel Oumlztuumlrk İstanbul

Guumlryay Matbaacılık TicLtd Şti

Gelekccedili C ve Koumlse A (2009) Misafir İşccedililikten Etnik Azınlığa Belccedilikarsquodaki

Tuumlrkler Ankara Phoenix Yay

Gitmez A S (1979) Dış Goumlccedil Oumlykuumlsuuml Ankara

Gitmez A S (1983) Yurt Dışına İşccedili Goumlccediluuml ve Geri Doumlnuumlşler İstanbul Alan

Yay

Goumlkdere A Y (1978) Yabancı Uumllkelere İş Guumlcuuml Akımı ve Tuumlrk Ekonomisi

Uumlzerine Etkileri İstanbul Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yay

Guumlner A O (1972) Yurt Dışındaki İşccedililer ve Sorunları Ankara ATO

Araştırma Yay

Karul O (1990) Değişen Avrupa ve Goumlccedilmen Tuumlrkler (Gurbetccedililer) İstanbul

YKY

Kaya A ve Kentel F (2005) Euro-Tuumlrkler Tuumlrkiye İle Avrupa Birliği

Arasında Koumlpruuml muuml Engel mi İstanbul İstanbul Bilgi Uumlniversitesi

Yay

Sanay E (1997) Almanyarsquodaki Yabancı İşccedililer ve Tuumlrk İşccedilileri (Yabancı İşccedililer

Sosyolojisi) Ankara

Şahin B (2008) Almanyarsquodaki Tuumlrk Goumlccedilmenlerin Sosyal Entegrasyonunun

Kuşaklararası Karşılaştırması Kimlik ve Ait Hissetme HUumlTAD

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi Bahar 8 227-

253

Şahin B (2010) İşccedililikten İşverenliğe ZorluZorunlu Yolculuk Almanyarsquodaki

Doumlner ve Market İşletmecisi Tuumlrk Goumlccedilmenler (iccedilinde) Yurt Dışındaki

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

262

Tuumlrkler 50 Yılında Goumlccedil ve Uyum Sempozyumu Ed Murat Erdoğan

Ankara Orion Kitabevi

Şen F ve Koray S (1993) Tuumlrkiyersquoden Avrupa Topluluğursquona Goumlccedil Hareketleri

Koumlln Oumlnel Yay

Tezcan M (2004) Dış Goumlccedil ve Eğitim Ankara Anı Yay

Toksoumlz G (2002) Almanyarsquodaki Tuumlrk Goumlccedilmenlerin İşguumlcuuml Piyasasındaki

Sorunları Muumllkiye 233 101-109

Toksoumlz G (2003) Almanyarsquoda Goumlccedilmen Genccedillerin Eğitim ve İşsizlik Sorunları

Muumllkiye 239 359-370

Toksoumlz G (2006) Uluslar arası Emek Goumlccediluuml İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yay

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ve

Meseleleri I Rapor (F Almanya ve Tuumlrkiyersquonin Emek Arzı ve Talebi

Bakımından Tetkiki) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu 1196

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ve

Meseleleri II Rapor (F Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ile ilgili Organlar

ve Meseleleri) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu 1201

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İşguumlcuuml Akımı ve

Meseleleri III Rapor (F Almanyarsquoda Ccedilalışan Tuumlrk İşccedililerinin

İşledikleri Succedilların Tahlili) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu

1204

Turan K (1997) Almanyarsquoda Tuumlrk Olmak TC Başbakanlık Aile Araştırma

Kurumu Başkanlığı Yay

Uumlnver O C (2008) Otuz Beş Yıllık Goumlccedil ve Buumlrokrasi Tanıklıklarım Ankara

Phoenix Yay

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 263-268

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı (2010) DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik

(Ed) Ankara Pegem Yayınları 329 Sayfa ISBN 978-605-364-050-9

Sibel HATĠPOĞLU

Oumlmruumlnuuml bilime sanata adamış kaleme aldığı eserler ve yetiştirdiği oumlğrencilerle alanına değerli katkılarda bulunmuş akademisyenlere en anlamlı teşekkuumlr yollarından biri de armağan kitabı sunmaktır Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi bu anlamlı teşekkuumlr yolunu benimsemiş ve birbirinden değerli akademisyenlerin alanlarındaki hizmetlerini adlarına duumlzenlenen armağan kitaplarıyla taccedillandırmayı gelenek hacircline getirmiştir

Fakuumlltenin ccedilatısı altındaki boumlluumlmlerden biri olan Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml bu geleneği daha oumlzel kılarak armağan kitaplarını hocalarına sağlıklarında ve goumlrevde bulundukları sırada sunmuştur Boumlluumlmde ProfDr Şuumlkruuml Elccedilin Armağanı ile başlayan saygı

duruşu ProfDr Umay Guumlnay Armağanı ve ProfDr Dursun Yıldırım Armağanı ile devam etmiştir Ayrıca boumlluumlmuumln kuruluşunda değerli katkılarda bulunan Dr Nevin Oumlnberk anısına bir sempozyum duumlzenlenmiş ve bu sempozyumda sunulan bildiriler Nevin Oumlnberk Yeni Tuumlrk Edebiyatı Araştırmaları Sempozyumu adlı kitapta toplanmıştır

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı bu anlamlı teşekkuumlrlerin -şimdilik- sonuncusudur DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik‟in editoumlrluumlğuumlnde hazırlanan armağan kaleme aldığı eserleri ve yetiştirdiği oumlğrencilerle Yeni Tuumlrk edebiyatının rehberlerinden ProfDr Bilge Ercilasun‟a doktora oumlğrencilerince sunulmuş iccedilten teşekkuumlruumln ifadesidir

Geccedilmişte olduğu gibi buguumln de eğitmeye izinden gidenlere ışık tutmaya devam eden ldquoBilge Ercilasun okulurdquona elbette sayısız lisans yuumlksek lisans ve doktora oumlğrencisi devam etmiş bu okul sadece oumlğrencilerine değil alana ilgi duyan tuumlm akademik duumlnyaya kapılarını accedilmıştır Boumlylesine kalabalık bir duumlnyayı tek bir kitaba sığdırmanın imkacircnsızlığından dolayı bu armağanda sınırlar biraz daha daraltılarak hocanın doktora oumlğrencileri bir araya getirilmiştir Armağan kitabı ProfDr Bilge Ercilasun iccedilin duumlzenlenen toplu yemekte ilk doktora oumlğrencisinin elinden kendisine takdim edilmiştir Kitabın girişinde bu sınırlandırmanın gerekliliğinden bahseden DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik hocanın yakın akademisyen ccedilevresinden dostları ve arkadaşlarından

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 264

gelecek yazılardan oluşan ikinci bir armağan kitabının duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuuml de belirtmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml oumlğretim uumlyelerinden DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik‟in kitabın hazırlanma seruumlvenini okurla paylaştığı sunuş yazısıyla başlayan ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı uumlccedil ana boumlluumlmden meydana gelmiştir İlk boumlluumlmde ProfDr Acircbide Doğan tarafından yapılan soumlyleşinin yanı sıra hocanın eşi ve meslektaşı ProfDr Ahmet Bican Ercilasun‟un yazısı ile Ercilasun‟un biyografisi ve yayın listesine yer verilirken ikinci boumlluumlm hocanın doktora oumlğrencilerinden gelen makalelere uumlccediluumlncuuml boumlluumlmse oumlğrencileriyle ccedilekilmiş fotoğraflarına ayrılmıştır

İlk boumlluumlmde yer alan Prof Dr Acircbide Doğan tarafından yapılan soumlyleşi (ss 1-53) ccedilocukluğundan uumlniversite yıllarına akademik yaşamı ve evliliğine edebiyat sinema ve muumlzikle ilişkisine sevdiği yazarlar aktoumlr aktris ve muumlzisyenlere kadar dopdolu geccedilmiş bir hayata dair birinci ağızdan edinilmiş bilgileri iccedilerir Bu samimi soumlyleşinin ardından gelen ProfDr Ahmet Bican Ercilasun‟un ldquoKırk Bir Kere Maşallahrdquo (ss 55-60) başlıklı yazısıyla Bilge Ercilasun‟un duumlnyasına en yakınının kaleminden bir kez daha misafir olunurken DoccedilDr Yalccedilın Ccedilelik‟in ifadesiyle hoş bir uumlslucircpla oumlzel bir tarih [de] yazılmış olur İlk boumlluumlmuumln son sayfaları ise DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik tarafından hazırlanan Ercilasun‟un iş deneyimi youmlnettiği yuumlksek lisans ve doktora tezleri ile yayımlarının katıldığı sempozyum panel ve konferansların doumlkuumlmuumlnuuml sunan kapsamlı bir listeye ayrılmıştır (ss 61-71)

ProfDr Bilge Ercilasun‟un oumlzel hayatı ve akademik yaşamına ışık tutan bu kapsamlı bilgilerin ardından ikinci boumlluumlmde Ercilasun‟un doktora oumlğrencilerince kaleme alınmış on dokuz makaleye yer verilmiştir Modern Tuumlrk şiir roman ve tiyatrosunun yanı sıra Tuumlrk duumlnyası edebiyatlarına dair biyografik ve tematik incelemelerden oluşan bu makalelerin ilki DoccedilDr Nesrin Tağızade Karaca‟ya aittir ldquoİki Şair ve Hapishane ya da İccedileriden- Dışarıya İki Ayrı Bakışrdquo (ss 73-90) adını taşıyan bu makalede bdquohapishane ve edebiyat‟ bdquoiccedileri ve dışarı algısı‟ ile bu algının sebep olduğu bdquoumut‟ ya da bdquoumutsuzluk‟ hacircli‟ tanımlandıktan sonra bu ruh hacirclini yaşamış olan Tuumlrk ve Kazak edebiyatının iki ismi Necip Fazıl Kısakuumlrek ve Mağcan Cumabayulı‟ya ait iki şiirden hareket edilerek ldquohapishanerdquo teması irdelenmiştir

Diğer bir tematik ccedilalışma ise ldquoAydemir ve Pervaneler‟de Tuumlrkccediluumlluumlğuumln İzlerirdquo (ss 91-98) başlıklı makalesiyle Dr Huumlseyin Tuncer‟e aittir Tuncer makalesinin girişinde Ziya Goumlkalp‟ın Turan manzumesi ile başlayarak Ahmet Hikmet Muumlftuumloğlu‟nun Altın Ordu Halide Edip‟in Yeni Turan ve Oumlmer Seyfettin‟in Primo Tuumlrk Ccedilocuğu‟na kadar Tuumlrkccediluumlluumlk hareketinin edebiyat duumlnyasındaki yankılarına değindikten sonra Muumlfide Ferit Tek‟in Aydemir ve Pervaneler adlı romanları uumlzerinde durmuştur Tuumlrkccediluumlluumlk hareketinin desteklendiği bu romanlarda yabancı dille yapılan eğitim ve yabancılarla evlenmenin sebep olduğu yıkıcı sonuccedilların konu edildiğini ifade eden Tuncer yazısının sonunda bu romanlardaki yitirilen genccedillerle Tevfik Fikret‟in oğlu Halucirck arasındaki benzerliğe dikkat ccedilekmiştir

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı

265

Bu makalenin ardından gelen YrdDoccedilDr Abduumllkadir Hayber tarafından kaleme alınan ldquoBalkanlardaki Tuumlrk Halk Edebiyatı ile Modern Edebiyat Arasındaki İlişkilerrdquo (ss 99-110) başlıklı yazıda dikkatler Tuumlrk edebiyatından sonra Balkanlardaki edebicirc faaliyetlere youmlneltilir Makalesinde Balkanlarda halk hikacircyeleri masallar maniler tuumlrkuumllerle yaşamaya devam eden Tuumlrk halk edebiyatı uumlruumlnlerinin yine bu coğrafyada ihtiyaccedil duyulan yeni bir edebiyatın başlangıcına nasıl katkı sağladığını irdeleyen Hayber verdiği şiir tuumlrkuuml ve hikacircye oumlrnekleriyle yazısını desteklemiştir

ProfDr Acircbide Doğan‟ın imzasını taşıyan ldquoBir Genccedillik Romanı Sevgi ve Saygırdquo (ss 111-120) başlıklı makalede genccedillik edebiyatı uumlzerinde durulur Doğan yazısının girişinde uzun yıllar ccedilocuk edebiyatıyla beraber anılan genccedillik edebiyatının tanımı sınırları Batı‟daki gelişimi ve bizim edebiyatımıza yansıması uumlzerinde durduktan sonra bizde genccedillik edebiyatının ilk oumlrneklerinden biri olan Fakihe Odman‟ın Sevgi ve Saygı adlı romanını hem iccedilerik hem de teknik accedilıdan incelemiştir

Roman hakkında kaleme alınmış bir başka makale de DoccedilDr Uumllkuuml Guumlrsoy‟a ait olan ldquoRoman Yazarı Faik Baysalrdquo (ss 121-140) başlıklı yazıdır Romanlarından hareketle Faik Baysal‟ın biyografisi duumlşuumlnce duumlnyası ve edebicirc duruşunun izlerini suumlren Guumlrsoy konu kişi kadrosu zaman ve mekacircn duumlzleminde irdelediği Baysal‟ın roman duumlnyasının insan uumlzerine odaklandığı ve ldquoBizim insanımız kimdirrdquo sorusuna cevap aradığı tespitine varmıştır

Bu makalenin arsından gelen ldquoTanpınar Hakkında Proust‟a Dairrdquo (ss 141-148) başlıklı yazıda Tanpınar ve Marcel Proust arasındaki edebicirc ilişki uumlzerinde durulur Makalenin yazarı olan ProfDr İbrahim Şahin yazısına bu iki ismin ayrılan yanlarını vermekle başlar Proust ve Tanpınar‟ı anlattıkları toplumsal yapı accedilısından kesin ccedilizgilerle ayıran Şahin Fransız burjuvasinin hayatını anlatan Proust‟un bir sınıf romancısı olmasına karşın Tanpınar‟da ne burjuvazi ne de bdquosınıf romancılığı‟ndan bahsetmenin muumlmkuumln olduğunu ifade eder Bu ayrımla başlayan makalede iccedilerik ele alınan temalar ortak ilgi alanları anlatım teknikleri ve zaman yorumu accedilısından Proust‟tan akan nehrin Tanpınar‟a nasıl aktığı ve bu iki roman duumlnyasını nasıl birbirine yaklaştırdığı uumlzerinde durulur

YrdDoccedilDr Mesut Tekşan‟ın ldquoCcedilağdaş Tuumlrk Şiirinde Sayıların Kullanımırdquo (ss 149-166) başlıklı yazısında ise modern şiirimizin ldquoyeni ifade yolurdquo arayışlarından biri olan şiirde sayıların kullanımı uumlzerinde durulur Tekşan yazıyla rakamla ya da hem yazı hem rakamla şiir duumlnyasına dacirchil olan sayıları modern Tuumlrk şairlerinden seccediltiği şiirlerle oumlrneklendirip ccedileşitli şekillerde kullanılan sayıların anlatım imkacircnlarını genişleterek şiir dilini zenginleştirdiği sonucuna varır

Roman ve şiir tuumlruumlnuuml yazar ve şairleri konu edinen makalelerden sonra DoccedilDr Gıyasettin Aytaş ldquoRecep Bilginer‟in İsyancılar Parkta Bir Sonbahar Guumlnuumlyduuml Oyun Bitti Karım ve Kızım Adlı Tiyatro Eserlerinde İnsanrdquo (ss 167-

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 266

176) başlıklı yazısı ile tiyatro edebiyatına eğilir Recep Bilginer‟in doumlrt tiyatro eserinden yola ccedilıkılarak Tuumlrk toplumunun geccedilirdiği sosyal değişim suumlrecine bağlı olarak değişen insan yapısının izlenebileceğini ileri suumlren Aytaş Bilginer‟in goumlzlem kuvvetiyle sosyal sorunların insan uumlzerindeki tesirini başarılı bir şekilde kurgu duumlnyasına yansıttığı sonucuna varır

Kitabın editoumlrluumlğuumlnuuml de yapan DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik ldquoDuumlzyazıları Bağlamında Yahya Kemal‟in Sanatının ve Duumlşuumlnce Duumlnyasının Temelini Oluşturan Değerler ve İkilik Problemirdquo (ss 177- 196) başlıklı makalesinde duumlzyazılarından hareketle Yahya Kemal‟in şair kimliğinin goumllgesinde kalan siyaset ve tarih bilinci millicirc goumlruumlşleri kuumlltuumlr birikimi ve ccedilelişkiler ikilemlerle var olan duygu ve duumlşuumlnce duumlnyası uumlzerinde durur Batılı duumlnya goumlruumlşuuml hayatı ve sanatı algılayış biccedilimine Batı kuumlltuumlruumlne aşina olan Yahya Kemal‟in bir yandan da uumllkenin şartları ve gerccedilekleri karşısında millicirc olandan kopamayarak iki medeniyet dairesi tarafından farklı youmlnlere ccedilekildiğine dikkat ccedileken Yalccedilın Ccedilelik bu durumun Kemal‟in sanatına ikilem olarak yansıdığı tespitine varmıştır

Sonraki makalenin sahibi DoccedilDr Gonca Goumlkalp Alpaslan ldquoModern Tuumlrk Edebiyatında Kadın İmgesi ve Kadın Yazarlar Hakkında Kısa Bir Değerlendirmerdquo (ss 197-210) başlıklı yazısında Halk ve Divan şiirine konu olan kadına kısaca değindikten sonra Tanzimat edebiyatından başlayarak guumlnuumlmuumlze dek uzanan tarihicirc seyirde edebicirc eserlere yansıyan kadın imgesi ve zamanla kendisine okur ve yazarşair olarak yer edinebilen kadın kimliği uumlzerinde durur kadın yazarlar hakkında değerlendirmelerde bulunur Bu değerlendirmelere goumlre kadın ve kadınlık sorunlarının işlenmesi de ldquokadın okurrdquo kavramının ortaya ccedilıkması da Tanzimat Doumlnemi‟ne denk gelir ve Cumhuriyet‟in ilk yıllarından itibaren bilinccedilli kadın nuumlfusuyla guumlccedillenen kadın imgesi de kadın okuryazarşairler de edebiyat duumlnyasında yuumlkselişe geccediler

Halide Edip‟in Sinekli Bakkal adlı romanındaki kadın karakterlerden hareketle kadın kimliği uumlzerinde durarak kadın problemine odaklanan bir başka makale de Dr Eunkyung Oh‟un kaleme aldığı ldquoKadın Kimliğinin Oluşması ve Mekacircn-Aşk İlişkileri Halide Edip Adıvar‟ın Sinekli Bakkal‟ı Uumlzerine Bir Ccedilalışmardquo (ss 211- 226) başlıklı yazıdır Makalesinde Sinekli Bakkal‟ın başkişisi Rabia‟nın yaşadığı mahalleden ccedilıkıp konak hayatıyla tanışması ve evliliğiyle lehine doumlnen negatif unsurlar uumlzerinde duran Dr Oh kadın kimliğinin oluşmasında mekacircn ve evliliğin ne derece etkili olduğunu vurgulamıştır

ldquoOumlze Doumlnuumlş ve Yeniden Dirilişin Muumljdesi- Yeni Bir Neslin Romanı Nuh Tufanırdquo (ss 227-246) adını taşıyan ve DoccedilDr Salim Ccedilonoğlu tarafından kaleme alınan makalede ise baskıcı Sovyet rejiminin oumlrf ve acircdetlerini inanccedillarını değerlerini unutturarak ldquomankurtlaştırmardquoya ccedilalıştığı Tuumlrkmenlerin verdiği muumlcadeleye edebicirc duumlnyadan yaklaşılmıştır Makalesinde ccedilağdaş Tuumlrkmen edebiyatının oumlnde gelen yazarlarından biri olan Annaguli Nurmemmet‟in Tuumlrkmen insanının gelenek ve goumlrenekleri kuumlltuumlruuml hayata bakışı ve onurlu savaşını konu edindiği Nuh Tufanı isimli romanı uumlzerinde

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı

267

duran Ccedilonoğlu iccedilerik ve soumlylem duumlzeyinde irdelediği romanı oumlze doumlnuumlş ve yeniden dirilişin muumljdesi olarak nitelemiştir

Bu yazının ardından gelen DoccedilDr Melahat Pars‟ın imzasını taşıyan ldquoUyanış Ccedilağı Bulgar Edebiyatında Poemrdquo (ss 247-254) başlıklı makalede destansı ve lirik oumlzellikler taşıyan kahraman ve vatansever simaların oumln planda olduğu Uyanış ccedilağı poemalarının Bulgar edebiyatındaki tesiri irdelenmiştir

DoccedilDr Mehmet Narlı‟ya ait olan ldquoRomanda Sosyal Gerccedilekccedililiğin Koumlyluumlleriİşccedililerirdquo (ss 255-266) adlı makalede ise bir doumlnem edebiyatımıza kuvvetle tesir eden sosyal gerccedilekccedililiğin koumlyluuml ve işccedilileri bunların hayatlarını yaşam tarzlarını problemlerini malzeme olarak kurgu duumlnyasına taşıyan yazarlar ve eserleri uumlzerinde durulmuştur

Dr Belkıs Sanay tarafından kaleme alınan ldquoTuumlrk Romanında 1950-1960 Arasında Gecekondu Sorunurdquo (ss 267- 280) başlıklı makalede Orhan Kemal‟in Bir Filiz Vardı ve Evlerden Biri Faik Baysal‟ın Rezil Duumlnya Tarık Dursun K‟nın Rızabey Ailevi ve Oktay Akbal‟ın Garipler Sokağı adlı romanlarından yola ccedilıkılarak koumlyluuml ve işccedililerden sonra romana konu olan kentlerin kenar mahallerinde yaşayan insanlar ve onların sorunları ele alınmıştır

Tuumlrk duumlnyası edebicirc uumlruumlnlerini irdeleyen makalelerden biri de Yrd Doccedil Dr Bayram Yıldız‟a ait olan ldquoDeniz Kıyısında Koşan Koumlpek‟te Neslin Devamı ve Susuzlukrdquo (ss 281-294) adlı yazıdır Girişte Cengiz Aytmatov ve romancılığı hakkında kapsamlı bilgiler veren Yıldız Aytmatov‟un konu kişiler duumlnyası zaman ve mekacircn bakımından diğer eserlerinden farklı olan romanı Deniz Kıyısında Koşan Koumlpek uumlzerinde durur Bu romanda neslin devamı ve susuzluk bağlamında altı ccedilizilen insanoğlunun tabiata karşı verdiği ezelicirc muumlcadele ve ccedilaresizliğine dikkat ccedileker

YrdDoccedilDr Huumlseyin Doğramacıoğlu tarafından kaleme alınan ldquoTarihicirc Doğrular Ekseninde Cem Sultan Tragedyasına Kısa Bir Bakışrdquo (ss 295-304) başlıklı makale tiyatro edebiyatı hakkında yazılmış ikinci makaledir Makalesinde Turan Oflazoğlu‟nun Cem Sultan tragedyasını vaka terkibi tarihicirc doğrular ve sapmalar ile şahıslar tipolojisi accedilısından inceleyen Doğramacıoğlu Oflazoğlu‟nun tarih ccedilizgisinden sapmadığı tespitini yapmıştır Makalede ayrıca Cem Sultan tragedyası gibi tarihle edebiyatı harmanlayan eserlerin genccedillerin eğitimindeki oumlnemine de dikkat ccedilekilmiştir

Son iki yazı Dr Refika Altıkulaccedil Demirdağ ve Canan Oumlktemgil Turgut‟a aittir Dr Refika Altıkulaccedil Demirdağ ldquoBeşir Fuat ile Menemenlizade Mehmet Tahir Arasındaki Tartışmada Romantizm ve Realizmin Keşfirdquo (ss 305-314) adlı makalesinde bu iki isim arasında cereyan eden tartışmanın Osmanlıda henuumlz tam olarak bilinmeyen romantizm ve realizm akımlarının tanınmasında bir başlangıccedil olduğunu vurgulamıştır

Canan Oumlktemgil Turgut‟un kaleme aldığı ldquoNamık Kemal‟in Vacircveylacirc Adlı Şiirinde Vatan Anlayışırdquo (ss 315-321) başlıklı makalede ise adı geccedilen şiir Namık Kemal‟in siyasi anlayışı ve vatan duumlşuumlncesi accedilısından yorumlanmış ve

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 268

bu şiirin Şinasi ile Ziya Paşa‟nın başlattığı Divan edebiyatını yıkma girişiminde Divan edebiyatının bayrağını indiren son hamle olduğu da vurgulanmıştır

Doktora oumlğrencilerinin ortak teşekkuumlruumlnuumln meyvesi olan ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı edebiyat ummanında ve akademik hayatta izinden yuumlruumlyenlere rehberlik etmeye devam eden ldquoBilge Ercilasun Okulurdquo na bir saygı duruşu olduğu gibi alanında yetkin isimlerce kaleme alınmış pek ccedilok değerli yazıya da ev sahibi olmuştur

HACETTEPE UumlNİVERSİTESİ

TUumlRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (HUumlTAD)

Amaccedil ve Kapsam

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2004 Guumlz doumlneminden

itibaren yayımlanan Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuumlnuumln yayın

organıdır Dergi hakemli suumlreli ve yerel nitelikte olup disiplinlerarası bir yaklaşımla

Tuumlrkluumlk bilimi alanı ile bağlantılı sosyal kuumlltuumlrel ekonomik politik vb iccedilerikli tarihsel

veya ccedilağdaş konularda oumlzguumln nitelikte kuramsal veveya uygulamalı araştırma ve

incelemelere yer verir Kısaltılmış adı HUumlTAD olan dergi Bahar ve Guumlz sayıları olmak

uumlzere yılda iki kez yayımlanır

Değerlendirme

Yayımlanmak uumlzere goumlnderilen yazılardan Yayın Kurulunun oumln

değerlendirmesi sonucunda uygun bulunanlar incelenip raporlandırılmak uumlzere iki alan

uzmanına goumlnderilir Her iki raporun da olumlu olduğu durumlarda yazı dergiye kabul

edilir raporlardan biri olumsuz ise uumlccediluumlncuuml bir uzmanın goumlruumlşuumlne başvurulur Hakkında

iki olumsuz rapor duumlzenlenmiş yazılar dergide yer alamaz Yazarların Yayın Kurulu

veya uzmanların eleştiri değerlendirme ve oumlnerilerini dikkate almaları beklenir ancak

yazarlar da raporları inceleyip kendi goumlruumlşlerini bildirme hakkına sahiptir Dergiye

goumlnderilen yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez Yayımlanan

yazılardaki goumlruumlşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir

Genel Kurallar

İletişim Yazarlar her tuumlrluuml haberleşmeyi aşağıdaki adresle yapmalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

Beytepe Yerleşkesi 06532 Ankara

Tel + 903122976771-2

Belgeccedil + 903122977171

E-posta hutadhacettepeedutr

Yazarların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Yazılar hutadhacettepeedutr e-posta adresine goumlnderilmelidir Oumlzel ccedileviri

yazı iccedileren metinlerde kullanılan yazı tipleri de (PC uyumlu) e-posta iletisine

eklenmelidir

HUumlTADrsquoa goumlnderilen yazıların daha oumlnce yayımlanmamış olması ya da aynı

anda başka bir yayın organına goumlnderilmemesi gerekir Bilimsel bir toplantıda sunulan

bildiriler ayrıca belirtilmek ve daha oumlnce yayımlanmamış olmak koşuluyla kabul

edilebilir

Başlık 12 soumlzcuumlğuuml geccedilmemeli koyu ve buumlyuumlk harflerle yazılmalı ikinci

dildeki karşılığı baş harfleri buumlyuumlk olmak uumlzere koyu ve kuumlccediluumlk harflerle İngilizce oumlzetin

oumlncesinde yer almalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

270

Yazar Adı Başlığın altında sağ tarafta ve soyadı buumlyuumlk harflerle bold

yazılmalı yazarın unvanı ve ccedilalıştığı yeri italik olarak bir yıldızla soyadına

ilintilendirilerek ilk sayfanın altında verilmelidir

OumlzetAbstract En az 50 en ccedilok 200 soumlzcuumlk arasında ve yazının oumlzuumlnuuml verecek

tarzda hazırlanmalıdır Oumlzet iccedilinde alıntı kaynak şekil ccedilizelge vb bulunmamalıdır Her

yazı iccedilin Tuumlrkccedile ve İngilizce olmak uumlzere iki oumlzet hazırlanmalıdır ancak yazılar bu

dillerden farklı bir dilde hazırlanmış ise ilgili dilde uumlccediluumlncuuml bir oumlzete yer verilmelidir

Oumlzetler iccedilerik youmlnuumlnden birbirinin aynı olmalıdır

Anahtar Soumlzcuumlkler Oumlzetin hemen altında en az 5 en fazla 10 anahtar soumlzcuumlk

verilmelidir Anahtar soumlzcuumlkler Tuumlrkccedile İngilizce ve varsa uumlccediluumlncuuml dilde hazırlanmalıdır

Makale Metni Yazılar genişliği 165 cm yuumlksekliği 235 cm boyutundaki

kağıtlara bilgisayarda 15 satır aralıkla ve 11 punto yazılmalı sayfa kenarlarından 25ar

cm boşluk bırakılmalı ve ikinci sayfadan başlayarak (başlık sayfası birinci sayfa olarak

dikkate alınmak kaydıyla) sayfa numarası verilmelidir Yazılar ortalama 10000

kelimeyi geccedilmemeli MS Word programında ve Times New Roman veya benzeri bir

yazı karakteri ile yazılmalıdır Paragraf başlarında tab tuşu paragraf aralarında enter

tuşu kullanılmamalıdır

Kaynak Goumlsterme

Kaynak goumlsterme APA atıf stilinin 5 edisyonuna (American Psychological

Association 5th edition) goumlre yapılmalıdır Alıntılar ve atıflar iccedilin kaynak verme

dipnot şeklinde değil metin iccedilinde kısa atıf sistemi kullanılarak yani (Tekin 1988 s

68) (Davletov 2008 ss 83-85) şeklinde goumlsterilmeli ve kaynaklar yazı sonunda

alfabetik duumlzende tam kuumlnye hacirclinde sıralanmalıdır

Kitaplar iccedilin

Yazar Soyadı Adının ilk harfi (yıl) Kitap adı Basıldığı Yer Yayınevi

Tekin T (1988) Orhon Yazıtları Ankara TDK Yayınları

Makaleler iccedilin

Yazar Soyadı Adının ilk harfi (yıl) Makale adı Suumlreli yayının tam adı Cilt numarası

(Sayı numarası) Sayfa aralıkları

Davletov T B (2008) Eski Tuumlrklerde Toplumsal Siyaset Anlayışı Hacettepe

Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 20081(8) 81-101

APA atıf stiline youmlnelik diğer oumlrnekler iccedilin bk

httpwwwliueducwiscwplibraryworkshopcitapahtm

Alıntılar

Uumlccedil satırdan az alıntılar satır arasında ve tırnak iccedilinde uumlccedil satırdan uzun alıntılar

ise satırın sağından ve solundan birer santimetre iccedileride blok halinde 10 puntoyla tek

satır aralığıyla verilmelidir

Dipnot

Kaynak goumlsterme dışında kalan ve makalenin ana konusu ile dolaylı bağlantısı

olan accedilıklamalar birden başlayarak dipnot kullanmak suretiyle yapılabilir Dipnotlar

verildiği sayfanın altında 10 puntoda yazılmalıdır

Yazım Kuralları 271

Tablo ve Şekiller Her tablo tablo numarası ve adını iccedileren bir başlık

taşımalıdır Gerekliyse semboller iccedilin yapılacak accedilıklamalar tablonun hemen altında

goumlsterilmelidir Şekil accedilıklamaları numaralandırılmalı ve sırasıyla dizilmelidir

Hazırlanan tablo ve şekiller belirtilen sayfa boyutlarını aşmamalı ve metin iccedilerisinde yer

alacakları boumlluumlme duumlzguumln bir şekilde yerleştirilmelidir

Yayına konulacak resimlerin profesyonel nitelikte ccedilizim veya fotoğraflar

olması gerekir Şekil sayısı yazar ve konu her şeklin altında accedilık bir biccedilimde

belirtilmelidir Elektronik ortamdaki siyahbeyaz iki renkli ve renkli resimlerin oumllccediluumlleri

verildikten sonraki son ccediloumlzuumlnuumlrluumlğuumlnuumln 300 dpi ccedilizgi ccedilizimlerinin ise 800-1200 dpi

olması gerekir Yazıya konulan resimler gif veya jpeg formatlarında olmalıdır

Dil ve Yazım

HUuml Tuumlrkiyat Araştırmaları dergisinin dili Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesidir fakat Yayın

Kurulu uygun goumlrduumlğuuml takdirde derginin uumlccedilte biri oranında başta Tuumlrk Dilleri olmak

uumlzere İngilizce Fransızca Almanca ve Rusccedila yazılara da yer verebilir Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi

ile yazılan makalelerin yazım kuralları bakımından Tuumlrk Dil Kurumunun yuumlruumlrluumlkteki

Yazım Kılavuzursquona uygun olması gerekir

Telif Hakkı

Yazar HUuml Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisirsquonde yayımlanmış yazısının telif

hakkını Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuumlne devretmiş olduğunu

kabul eder Dergide yayımlanan yazıların yayıncının yazılı izni olmadan tamamı veya

bir kısmı herhangi bir yolla ccediloğaltılamaz Dergide yer alan yazılar resim ve şekiller

uumlccediluumlncuuml şahıslar tarafından ancak kaynak goumlsterilmek suretiyle alıntılanabilir Resim

tablo şekil ve benzerlerinin ccediloğaltılması iccedilin gerekli iznin sağlanması yazarın

sorumluluğundadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

272

  • 0-) Başlangıccedil sayfaları 13 dergi
    • Yazarlar
    • CcedilOBAN Sevgi ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml
    • Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi
    • East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and a Matter of Culture 7
    • Biray Ccedilakmak
    • Sevgi Ccediloban
      • 1-Refika ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ
      • 2-Uwe BLAumlSING
      • 3-Biray Ccedilakmak
      • 4-UumlLKUuml CcedilETİNKAYA
      • 5- Sevgi Ccediloban
      • 6- Oumlmer Delikgoumlz
      • 7-Cahit Gelekci
      • 8-Selda Guumlner
      • 9-Şevket OumlKTEN
      • 10-Hasan SANKIR
      • 11-Veysel ŞAHİN
      • 12-Orcun Unal
      • 13-Mikail
      • 14-Elccedilin ELİACcedilIK tanıtma
      • 15-Nurtaccedil Erguumln Tanıtma
      • 16-Sibel HATİPOĞLU tanıtma
      • 17-DergiHakkinda
Page 3: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK

Yazarlar

ALICcedil Fulya İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tuumlrk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Yuumlksek Lisans Oumlğrencisi

ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ Refika YrdDoccedilDr Aksaray Uumlniversitesi

BLAumlSING Uwe ProfDr Leiden Uumlniversitesi

CENGİZ Mikail ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

CcedilAKMAK Biray YrdDoccedilDr Uşak Uumlniversitesi Fen-Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Boumlluumlmuuml

CcedilETİNKAYA Uumllkuuml YrdDoccedilDr Ankara Uumlniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

CcedilOBAN Sevgi ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

DELİKGOumlZ Oumlmer Fatih Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tuumlrk Dili Boumlluumlmuuml Oumlğretim Goumlrevlisi

ELİACcedilIK Elccedilin ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

ERGUN Nurtaccedil Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yuumlksek Lisans Oumlğrencisi

GELEKCcedilİ Cahit DoccedilDr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

GUumlNER Selda ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Boumlluumlmuuml

HATİPOĞLU Sibel ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

OumlKTEN Şevket YrdDoccedilDr Harran Uumlniversitesi Fen-Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml

OumlZGUumlN Tevfik Orccedilun ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

SANKIR Hasan Dr

ŞAHİN Veysel ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

UumlNAL Orccedilun Beykent Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu

YAMAN Guumllhan ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

Tuumlrkiyat Araştırmaları Yıl 7 Sayı 13 Guumlz 2010

İCcedilİNDEKİLER Refika Altıkulaccedil Demirdağ Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and a Matter of Culture 7

Uwe Blaumlsing Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden On the Blood-Stained Past of a Dough Scraper 21

Biray Ccedilakmak Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi A Micro-history Analysis of Samples of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu Villages Based on Tahrir Defters 41

Uumllkuuml Ccediletinkaya Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları Reflections of Ottoman Period Womenrsquos Accessories and Toiletries on Divan Poetry 61

Sevgi Ccediloban Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyenin Bilim Politikası 1990-2010 Doumlnemi Science Policy of Turkey in the Development Plans of the State Planning Organization The Period of 1990-2010 91

Oumlmer Delikgoumlz Fulya Alıccedil Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki Kimi Semboller Some of the Symbols Used on Cemeteries of Muslim and Non-Muslim in Ottoman İstanbul 113

Cahit Gelekccedili Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları The Social-Occupational Life Status of Turkish Women Living in Belgium 133

Selda Guumlner Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslacircm Roumlnesansırdquo ldquoIslamic Renaissancerdquo as a Metaphor andor Reality 149

Şevket Oumlkten ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi Being Between ldquoOld Homelandrdquo and ldquoNew Homelandrdquo or Both ldquoInsiderdquo and ldquoOutsiderdquo Social Integration of Afghani-Ozbeks Residing in Ceylanpınar (SanlıurfaTr) 167

Hasan Sankır Osmanlı İmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme A Sociological Evaluation of the Role of Coffeehouses in the Process of Publicity Formation in Ottoman Empire 185

Veysel Şahin Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler Criticisms on Poetry Theatres Newspapers in Namık Kemalrsquos Letters 211

Orccedilun Uumlnal Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler Observations on the 40th Irk of Irk Bitig 233

TANITMALAR

Mikail Cengiz Tevfik Orccedilun Oumlzguumln Guumllhan Yaman Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyıl konulu 3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 243

Elccedilin Eliaccedilık Ccediluvaş Tuumlrklerinin Kahramanlık Anlatmaları (Alplar) 253

Nurtaccedil Erguumln Almanyarsquodaki Tuumlrkler 255

Sibel Hatipoğlu ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı 263

Yazım Kuralları 269

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 7-20

ABDUumlLHAK HAcircMİD TARHANrsquoIN ESERLERİNDE DOĞU-BATI

KARŞILAŞTIRMASI VE KUumlLTUumlR MESELESİ

Refika ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ

Oumlzet

Abduumllhak Hacircmid Tarhan eserlerinde Doğu ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml

karşılaştırır Hacircmid uzun yıllar yurt dışında yaşamıştır Bu nedenle Doğu insanı

ile Batı insanı arasındaki farkları goumlzlemlemiştir Eserlerinde Batılılar

materyalist ve ccedilıkarlarına duumlşkuumln insanlardır Doğulular ise manevi değerleri ile

oumlne ccedilıkarlar Bu nedenle de zayıftırlar Hacircmid eserlerinde ne Doğulu ne de

Batılıdır O yalnız ve duumlşuumlnceli bir şair olarak oyunlarında karşımıza ccedilıkar

Bunun nedeni iccedilinde yetişmiş olduğu Tuumlrk kuumlltuumlruumlduumlr Hacircmid uzun yıllar yurt

dışında yaşamış olmasına rağmen kendi kuumlltuumlruumlnuumln izlerini eserlerine taşımıştır

Anahtar kelimeler Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tuumlrk edebiyatı Doğu

Batı kuumlltuumlr

East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and

a Matter of Culture

Abstract

Abduumllhak Hacircmid Tarhan compares and contrasts the cultures of the east

and west in his works Hacircmid had lived many years abroad So he observed the

differences between Eastern and Western people For him Western people are

selfish and materialist in his works Eastern people come forward human values

So they are weak Hacircmid is neither western nor eastern person in his works We

met him that he is alone and thoughtful poet in his plays This is because he has

trained in Turkish culture Although Hamid who lived many years abroad their

work has carried the signs of their own culture

Key words Abduumllhak Hacircmid Tarhan Turkish literature East West

culture

Giriş

Tuumlrk edebiyatının ccedileşitli doumlnemlerinde ccedileşitli yazarlar eserlerinde Doğu

ile Batıyı karşılaştırmışlar ve daha ccedilok zıt youmlnlerini tartışma konusu

yapmışlardır Abduumllhak Hacircmid Tarhan da eserlerinde Doğu ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml

karşılaştırır Hacircmid‟in yaptığı bu karşılaştırmanın iccedileriğini anlamak eserlerini

daha iyi anlayabilmemizi sağlayacaktır Bazı eleştirmenler Hacircmid‟in bir batılı

goumlzuumlyle olayları değerlendirdiği ve Batı felsefesinden etkilendiği youmlnuumlnde

yorumlar yapmaktadır1 Bize goumlre Hacircmid‟in yetişme koşulları bulunduğu

ccedilevrelerin ccedileşitliliği hayal guumlcuumlnuumln hem Doğu hem de Batı kuumlltuumlruumlnuumln

etkisinde kalmasını sağlamıştır Aslında Doğu-Batı karşılaştırmasını yapmaya

1 Bkz Boumlluumlkbaşı 1984

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 8

kalkıştığımız zaman Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln yerini tam olarak ikisinin de

karşılamadığını soumlyleyebiliriz Hacircmid‟in de bu kuumlltuumlr iccedilindeki yerinin oldukccedila

karmaşık youmlnleri olduğunu duumlşuumlnmekteyiz Ahmet Hamdi Tanpınar da

Hacircmid‟in Doğu ile Batı kuumlltuumlruuml arasında kalması nedeniyle eserlerinde daima

bir cezir ve med halinde geccedilişler olduğunu soumlyler

Başka bir sebep de garpla şarkın ortasında kalmasıdır Arap belacircgatiyle

Avrupa şiir modaları onda acircdeta ccedilarpışır Şimdiden soumlyleyelim ki

bdquoMakberrdquoin ve ldquoEşberrdquoin devirlerinde sevilen birccedilok yerleri eski

belacircgatin kaidelerine harfi harfine bağlandığı yerlerdi Buna mukabil

garbı goumlz oumlnuumlnde tuttuğu zamanlar ise ccedilok defa muhtevanın peşinde

yuumlruumlmekle yetinmiştir (Tanpınar 2001 s 515)

Hacircmid‟in eskiden kopamadan yeniye doğru youmlnelmesi onun en oumlnemli

oumlzelliklerinden biridir Bunun nedenini kuumlltuumlr meselesine bağlamaktayız

Mehmet Kaplan kuumlltuumlr denilince daha ziyade bir milletin tarihi boyunca

yarattığı eserlerin anlaşıldığını belirtmektedir (Kaplan 2007 s 83) Kaplan

şoumlyle der

Kuumlltuumlruuml teşkil eden unsurların hemen hepsi tarih iccedilinde asırlar boyunca

nesillerin işlemesi ile meydana gelir ve muumlkemmeliyete ulaşır Dil

edebiyat musikicirc mimaricirc din ve devlet muumlesseselerini inceleyince bu

vacirckıayı accedilıkccedila goumlruumlruumlz Tarih binlerce yıllık deneme ve hayat

tecruumlbesinin mahsuumlluumlduumlr (Kaplan 2007 s 83)

Ziya Goumlkalp de ldquokuumlltuumlr yalnız bir ulusun dinsel ahlacirckicirc hukuksal

kurgusal sanatsal dilsel iktisadicirc ve bilimsel hayatlarının uyumlu bir

toplamıdırrdquo (Goumlkalp 2007 s 39) der Ayrıca Goumlkalp kuumlltuumlruumln halkın

gelenekleri yerleşmiş goumlrenekleri oumlrfleri soumlzluuml ya da yazılı edebiyatı dili

muumlziği ahlacirckı sanatsal ve ekonomik uumlruumlnleri olduğunu da belirtir (Goumlkalp

2007 s 105) Bu tanımlardan yola ccedilıkarak kuumlltuumlruumln tarihsel bir birikim

olduğunu ve bireyin bu birikimi toplumdan doğrudan doğruya eğitim yoluyla

aldığını soumlyleyebiliriz

Hacircmid‟in yaşadığı doumlnemlerle yaşadığı mekacircnlar onun Doğu ile Batı

kuumlltuumlruumlnuuml karşılaştırmasını sağlamıştır Hacircmid‟in eserlerinde Batı‟nın Doğu

uumlzerindeki etkisi genellikle olumsuz youmlndedir Hacircmid bunu daha ccedilok

İngilizler‟in Hintliler uumlzerindeki etkisini goumlstererek sergiler Duhter-i Hindu

Cuumlnun-ı Aşk ve Finten‟de Doğu kuumlltuumlruuml ile Batı kuumlltuumlruumlnuumln ccedilatışmasını

goumlrebiliriz Enduumlluumls Tarihini konu alan oyunlarında da Hacircmid Arap ve İspanyol

kahramanlar aracılığı ile iki kuumlltuumlr arasındaki farkı ortaya koyar Aslında buumltuumln

bu ccedilok youmlnluuml konular Hacircmid‟in karmaşık kuumlltuumlr anlayışına işaret eder

Ziya Goumlkalp kuumlltuumlr kelimesi yerine ldquoharsrdquo kelimesini kullanmıştır

Mehmet Kaplan Kuumlltuumlr ve Dil adlı kitabında kuumlltuumlruumln maddicirc ve manevicirc her şeyi

işlemek ve geliştirmek olduğunu belirtmektedir (Kaplan 2007 s 33) Bu

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

9

gelişmede ccedileşitli kuumlltuumlrler arasındaki muumlnasebetlerin buumlyuumlk roluuml olduğuna

milletlerin birbirlerinden maddicirc ve manevicirc pek ccedilok şey aldıklarına da

dikkatimizi ccedilekmektedir Hacircmid‟in de kuumlltuumlrler arası geccedilişin Osmanlı‟da en

yoğun olduğu bir doumlnemde yaşadığını goumlz oumlnuumlne alarak değerlendirme

yapmalıyız Mehmet Kaplan Osmanlı aydınının Tanzimat‟tan sonra Batı

dillerini oumlğrenmiş boumlylece aydın tabaka arasında kabaca doğulu ve batılı diye

tavsif edilebilecek birbirine zıt ve hattacirc duumlşman iki zuumlmre vuumlcuda geldiğini

belirtmektedir (Kaplan 2007 s 18) Kaplan‟a goumlre Batılı kaynaklardan

beslenen aydın tabaka Tuumlrk halkına Osmanlı aydınlarından ccedilok daha fazla

yabancıdır Kaplan ldquoZira ne de olsa Osmanlı aydını ile halk tabakası aynı dinicirc

inanccedilları paylaşırlarrdquo (Kaplan 2007 s 18) der

1 Hacircmidrsquode Kuumlltuumlr Meselesi

Hacircmid her ne kadar uzun yıllar Avrupa‟da yaşamış ve yetişmesinde

Batı dilleri ve Batı kuumlltuumlruumlnuumln buumlyuumlk oumlnemi olsa da Osmanlı halk tabakası ile

aynı dinicirc inanccedilları paylaşmaktadır Onun ne Batılı ne de Doğulu olarak tam

anlamıyla bir sınıfa ait olmadığını eserlerini inceleyerek de goumlrebiliriz Oumlrneğin

Duhter-i Hindu‟da bir İngiliz zabitinin tıpkı bir Muumlsluumlman gibi ikinci bir kadını

eş olarak kabul etmesi Hacircmid‟in kendi kuumlltuumlr değerlerini eserlerine taşıdığını

goumlsterir Avrupa‟da ise goumlzlemci bir şairdir Finten‟den aşağıya aldığımız

boumlluumlmde Hacircmid kendini yabancılar arasına karışmış yalnız duumlşuumlnceli bir Tuumlrk

şair olarak betimler

LEYDİ ALİS- Umarım ki iki suvari bir piyade kadar olsun kat‟ı meracirchil

edebiliriz

LEYDİ KONSTANS- (Leydi Alisrsquole vedadan sonra Leydi Remzi ile

beraber giderken orada zuhur eden Feslirsquoye)

LEYDİ KONSTANS- Biz artık ccedilekiliyoruz siz meşaleler iccedilinde ihyacirc-yı

leyl edebilirsiniz Selacircm da hakaret gibi muhayyerdir oumlyle değil mi

FESLİ- (İade-i selacircm ederken) Evet lacirckin şurasını bilmelisiniz ki bana

ihyacirc-yı leyl ettiren ziyası goumlruumlnmeyen bir meşaledir (Leydi Alisle

konuşur sonra tebauumld eder) (Tarhan 1998 s 206)

Hacircmid‟in kendini ldquoFeslirdquo olarak adlandırması da anlamlıdır Fesli

olmak bir anlamda Tuumlrk olduğunu belli etmektir Kalabalıkla tezat oluşturan bu

şair kendini kalabalığın iccedilindeki entrikalardan karmaşık ve kirli ilişkilerden de

ayırmıştır Bu da Tuumlrk‟uumln diğerlerinden farklı olduğunu ortaya koyma

yollarından biri olarak değerlendirilebilir

Hacircmid bir Avrupalı olmadığına goumlre bir Avrupalı gibi duumlşuumlnmesi de

beklenemez O Doğu ile Batı arasında koumlpruuml konumundaki Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln

eseri ve temsilcisidir Avrupa nedir Doğu nedir bu kuumlltuumlrleri oluşturan temeller

nelerdir sorularının yanıtları doğrultusunda Hacircmid‟in yerini bulmak daha kolay

olacaktır Ayrıca Hacircmid‟in bir Tuumlrk olarak bu iki zıt kuumlltuumlr arasındaki yerini

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 10

saptayabilmemiz iccedilin Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln de Asya ile Avrupa arasındaki yerini goumlz

oumlnuumlnde bulundurmalıyız

Hacircmid‟in Batı kuumlltuumlruuml ile Doğu kuumlltuumlruuml arasındaki farklılıklarda en ccedilok

dikkatimizi iman ve mantık konularına ccedilektiğini soumlyleyebiliriz Hacircmid

İngilizleri eleştirirken onların materyalist soumlmuumlrgeci yaklaşımlarını oumlne ccedilıkarır

Oysa İngilizlerin karşısında Hintliler maddicirc kuvvetleri daha zayıf olmasına

karşın inanccedilları yani iccedil duumlnyaları daha zengin kısacası insanicirc değerlere daha

fazla oumlnem veren insanlardır Duhter-i Hindu‟nun ilk sahnesinde Surucuyi‟nin

sevgilisine okuduğu şiir ve bulundukları ortama bakılacak olursa Hacircmid‟in

Doğu kuumlltuumlruumlnuumln hem mistik hem de duygusal accedillık yaşayan youmlnuumlnuuml oumlne

ccedilıkarmaya ccedilalıştığı duumlşuumlnuumllebilir Boumlylece Batının da bu duygusal guumlzellik

karşısında ne kadar zalim olduğunu sergilemiş olur Fakat burada yazarın

konumu ne Doğu‟ya ne de Batı‟ya aittir Hacircmid sanki Batı‟yı eleştirirken

Doğu‟ya da acımaktadır Mehmet Kaplan Doğu milletlerinin Ccedilinliler ve

Hintliler‟in genellikle tabiat karşısında pasif tavır aldıklarını bir zamanlar

Tuumlrklerin de benimsemiş oldukları Budizmin saadeti ldquoNirvanardquoda bulduğunu

belirtir (Kaplan 2007 s 30) Oysa Hacircmid‟de bu tuumlr bir durum goumlzlenmez

Duhter-i Hindu‟nun başındaki ldquoTagannumrdquo adlı şiir oyunun kahramanı

Surucuyi‟nin sevgilisi Tomson‟a aşkını dile getirdiği şiirdir Bir kadının sevdiği

erkeğin ismini vererek şiir soumlylemesi Tuumlrk şiirinde o guumlne kadar rastlanmayan

bir şeydir Hacircmid‟in iccedilerikte yaptığı bu koumlkluuml yenilik birccedilok eleştirmen

tarafından buumlyuumlk bir adım olarak değerlendirilmektedir Aslında bu yenilik

Hacircmid‟in Batı tarzının goumlstergelerinden biridir Batı şiirinde aşk sadece kadına

değil erkeğe duyulan aşkı da dile getirebilmektedir Hacircmid‟in kadına

verilmesini istediği oumlzguumlrluumlklerin kaynağında da Batı‟nın modern bakış accedilısı

bulunmaktadır Fakat bu modernlik yine de Hacircmid‟in hayatı bir Batılı goumlzuumlyle

değerlendirdiğini soumlyleyebilmek iccedilin yeterli değildir

ldquoTagannumrdquo bir buumllbuumll imgesi ile başlar Hacircmid Divan edebiyatındaki

aşk buumllbuumlluumlne farklı bir rol yuumlklemektedir Tabiatın iccedilinde daha canlı yaşayan

bir kuştur o Yine de Divan edebiyatından getirdiği bazı imgeler vardır

Buradaki buumllbuumll de aşkı tarif eder Şair kendini buumllbuumlle benzetirken bir

zamanlar ince guumlzel bir dalda aşkını soumlylediğini dile getirir Kendini aşık bir

buumllbuumllle oumlzdeşleştiren şair bir zamanlar guumll bahccedilelerinde gezinirken sevgilisini

anarak goumlnluumlnuuml hoş ettiğini ruumlzgacircr estiği zaman hafif hafif sevgilisinin nefesini

duyduğunu hatırlar Accedilıkccedilası bu soumlyleyişlerin bir kadının ağzından ccedilıktığını

hayal etmekte zorlanıyoruz Fakat bunun nedeni Tuumlrk şiir kuumlltuumlruumlnuumln bize

kazandırdığı bakış accedilısıdır

Ne hoş eyler muhabbeti tarif

Şu garicircb buumllbuumll acircşiyacircnında

Ben de gucircyan idim zamanında

Acircşiyanımdı bir nihacircl-i zaricircf

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

11

Gezdiğim demde guumllistanlarda

Beni yacircdındır eyleyen talticircf

Duyarım nefhanı hafif hafif

Ruumlzgacircr estiği zamanlarda (Tarhan 1998 s 59)

Hacircmid‟in bu bakış accedilısını yıkmaya ccedilalıştığını duumlşuumlnmuumlyoruz Hacircmid

buumllbuumll imgesini kullanarak o zamana kadar alışılagelen bir şiir geleneğiyle

okuyucuyu kendine bağlar Bunu bir kadın ya da bir erkeğin soumlylemesi de bir

noktada oumlnemsiz hale gelir Boumlylece Hacircmid Batı‟ya accedilılırken kendi kuumlltuumlruumlnuumln

penceresinden yararlanmış olur

ldquoAvrupa kafası uumlccedil disiplinden doğdu Roma‟nın cemiyet disiplini

Hristiyanlığın ahlacirck disiplini Yunanistan‟ın zekacirc disiplinirdquo (Safa 1988 s 70)

diyen Peyami Safa Yunanistan‟ın ldquoriyaziye metodunurdquo geliştirerek buguumlnkuuml

Avrupa kafasını yetiştirdiğini soumlylemektedir ldquoBuguumln Avrupa zekacircsı iccedilin olduğu

kadar o zaman Yunan zekacircsı iccedilin de riyaziye ve mantık hava ve su gibi

duumlşuumlncenin yaşamasını temin eden ilk şartlardı Bunlarsız bir sanatın bunlarsız

bir ilim ve bunlarsız bir felsefenin Yunanlı olduğu goumlruumllmemiştirrdquo (Safa 1988

s 72) demektedir Ortaccedilağda Avrupa‟nın bunu kaybettiğini ve Asya‟da İslacircm

şarkının eline geccediltiğini fakat sonraları Avrupa‟nın onu şarkın elinden tekrar

kaptığını ilacircve etmektedir (Safa 1988 s 72) Roma‟nın etkisini anlatırken

oumlnemli bir filozof yetiştirmemekle birlikte ldquobir teşkilacirct kudretinin edebicirc oumlrneğirdquo

olduğunu dile getirir (Safa 1988 s 74) Safa‟nın dikkatimizi ccedilektiği bu uumlccedil

disiplinin Hacircmid‟in uumlzerinde hiccedilbir etki uyandırmadığını da soumlyleyemeyiz

Hacircmid bu etkileri Avrupa‟da yaşadığı doumlnemde goumlzlemlemiş ve bunu elbette

eserlerine de yansıtmıştır Fakat bunu yaparken bir Avrupalı kafası ile değil

goumlzlemci bir Tuumlrk olarak yapmıştır

Peyami Safa Hristiyanlığın Avrupa kafası uumlzerindeki etkisini

accedilıklarken şunları soumlyler

Bu yeni din insanlara kendi iccedillerini yoklamalarını emrediyordu Asır-

lardan beri Hintlilerin ve sonradan İskenderiye mistiklerinin her biri ken-

di tarzında genişlettikleri derinleştirdikleri derunicirc hayatı Hıristiyanlık

Avrupalılara tanıtmaya başlamıştı Garp zekacircsının oumlnuumlne en ince en

karışık en dolambaccedillı meseleleri koyuyordu Akıl ve iman arasındaki

muumlnasebet huumlrriyet esaret af ve muumlsamaha maddi ve ruhicirc duumlnyevicirc ve

ruhanicirc kudretler arasındaki ihtilacircflar ve uzlaşma imkacircnları kadının

vaziyeti ve erkekler arasında muumlsavatın şartları ilacirch gibi insan

mevzuunu iccediline alan ve onu Allahın buumlruumlnduumlğuuml sırra kadar ulaştıran

buumltuumln duumlnya ve kacircinat problemlerini yeni baştan ortaya ccedilıkarıyor

milyonlarca insan ruhunu diriltiyor kendi mihrakı etrafına silkeledikten

sonra kendine ccedilekiyordu Artık Hıristiyanların Allahı yalnız unsurların

nizamını ve hendesicirc hakikatleri yaratan bir kudretten ibaret değildi bunu

payenler ve epikuumlryenler boumlyle duumlşuumlne dursunlar artık Hıristiyanların

Allahı insanlara iyilik dağıtan bir kudretten ibaret de değildi bunu da

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 12

Yahudiler boumlyle duumlşuumlne dursunlar fakat İbrahimin Allahı İshakın

Allahı Yakubun Allahı Hıristiyanların Allah‟ı aşk ve teselli Allah‟ıdır

insanların ruhunu ve kalbini doldurur tevazuyla sevinccedille itimatla aşkla

doldurur (Safa 1988 ss 77-78)

Hacircmid‟in oyunlarında Hristiyanlığın Allah‟ı aşk ve teselli Allah‟ı olarak

verilmediği gibi insanların ruhunu ve kalbini dolduran bir iman da bulunamaz

İbn-i Musa‟daki yuumlzuuml oumlrtuumlluuml papaz ile İspanyol kadınlarının ccedilıkarcı ve bencil

karakterlerini hatırlayacak olursak Hacircmid‟in goumlzuumlnde Hristiyanlığın

Avrupalının duumlşuumlnce yapısını iyileştiren bir oumlzelliği olmadığını da

soumlyleyebiliriz Hacircmid‟in modern duumlşuumlncelerinde Avrupa zihniyetini bulmamız

muumlmkuumln Oumlrneğin Hacircmid kadınların oumlrtuumlnmelerini eleştirir Her ne kadar

Muumlsluumlmanlığa bağlılığını kuşku goumltuumlrmez bir biccedilimde ortaya koysa da bazı

accedilılardan dinini modern duumlşuumlncelere yaklaştırmaya ccedilalışır

Peyami Safa Avrupa‟yı Asya‟dan ayıran en oumlnemli unsurun

Hristiyanlık olduğunu belirtir (Safa 1988 s 78) Oysa Hacircmid oyunlarında

Hristiyanlığı oumlnemsiz bir ayrıntı gibi verir Onun goumlzuumlnde Hristiyanlık

Avrupalıyı Asyalıdan ayıran en oumlnemli oumlzellik değildir Aradaki en buumlyuumlk fark

Doğulunun inancının buumlyuumlkluumlğuumlduumlr Bu saptamamız Hacircmid‟in Araplarla

İspanyolları konu aldığı oyunları iccedilin geccedilerlidir Hintliler‟le İngilizler‟i

karşılaştırdığı oyunlarında ise aradaki en buumlyuumlk fark Batılının ccedilıkarcılığına ve

bencilliğine karşın Doğulunun saflığı ve guumlccedilsuumlzluumlğuumlduumlr Burada Hristiyanlıkla

Muumlsluumlmanlık milletleri ayırmamıza yarayan bir araccedil değildir

Peyami Safa ldquoŞark Nedirrdquo sorusunun yanıtını ararken şunları dile

getirir

Asya Avrupanın din ve kuumlltuumlr vahdetinden mahrumdur Avrupanın dini

Hıristiyan ve kuumlltuumlruuml Greko-Lacirctindir Asya din ve kuumlltuumlr olarak

Muumlsluumlmandır Mecusicircdir Budisttir Brahmandır Birccedilok şark arasında en

aşağı birbirinden ccedilok farklı iki şark ayrılabilir İslam şark-Brahman ve

Budist şark

[] Goumlstermek istiyorum ki Avrupanın ve ondan goumlrerek bizim en buumlyuumlk

hatalarımızdan biri de bu iki şarkı birbirine karıştırmak olmuştur Şarklı

denince birbiriyle hiccedil muumlnasebeti olmayan bir Muumlsluumlman‟la bir Budist

aynı zamanda goumlz oumlnuumlne gelir (Safa 1988 s 80)

Hacircmid‟in bir Muumlsluumlmanla bir Budisti iki ayrı Doğulu olarak ayırdığını

soumlylemek biraz guumlccedil Aslında onun Doğu‟yu da Batı‟yı da bir goumlzlemci edasıyla

eserlerine yansıttığını duumlşuumlnuumlyoruz Hacircmid‟in bu tarzı onun ne tam olarak

Doğulu ne de tam olarak Batılı olmadığını goumlsterir Finten ve Sabr u Sebat adlı

oyunlarında kendini Avrupalıların arasına karışmış bir yabancı olarak

konumlandırır Bu yabancı Finten‟de bir şairdir Oumlzelliklerini ele vermez Sabr

u Sebat‟taki Tuumlrk ise Tuumlrk olduğunu gizleyerek kendine tam anlamıyla bir

Avrupalı goumlruumlnuumlmuuml vermiştir Fakat bu oumlylesine bir goumlruumlnuumlmduumlr ki yine ccedilevresi

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

13

ile bazı uyumsuzlukları daha doğrusu aykırılıkları vardır Bu yabancı

muumlkemmel denilebilecek oumlzelliklere sahiptir Sonradan onun Tuumlrk olduğunu

herkes anlayacaktır Peki bu oumlzellik muumlkemmelliğinin bozulmasına mı neden

olacaktır Hacircmid Tuumlrk kimliğinden sıyırdığı kahramanının Avrupalılar

goumlzuumlnde muumlkemmel olarak değerlendirilmesini sağlamakla aslında neyi

amaccedillamaktadır Tuumlrk olmak Avrupalı olmamaktır Hacircmid‟in bunu bir problem

olarak yaşadığını soumlyleyebiliriz Uzun yıllar Avrupa‟da yaşamasına rağmen

onlar gibi değildir Oumlncelikle o inanccedillı bir Muumlsluumlmandır Ayrıca her ne kadar

onların kuumlltuumlr ccedilevreleriyle uyum iccedilinde gibi goumlruumlnse de Tuumlrk kuumlltuumlruuml ile

yetişmiş ve bu kimliği edinmiştir Bu nedenle Hacircmid‟in Doğu-Batı

karşılaştırmasından ziyade Batılı-Tuumlrk karşılaştırması yaptığını duumlşuumlnuumlyoruz

Hacircmid‟in Tuumlrk kuumlltuumlruuml ile Batı kuumlltuumlruumlnuuml karşılaştırdığı en accedilık sahneler

Sabr u Sebat adlı oyununda bulunmaktadır Oyunun birinci boumlluumlmuumlnde falcı

kadınlar halayıklar konuşmalarda aşırıya kaccedilan atasoumlzuuml kullanımı Hacircmid‟in

halkı olduğu gibi verme kaygısında aşırıya kaccediltığı izlenimi yaratır Daha sonra

bir koumly kahvesi sahne olarak seccedililmektedir Burada da bir derviş ve bu dervişin

sıradan insanlar arasında nasıl karşılandığı konu edilir Bu iki boumlluumlmde de

Hacircmid Tuumlrk kuumlltuumlruumlnden ve yaşadığı doumlnemin koşullarından yararlanır Fakat

sonraki boumlluumlmde oyun birdenbire Paris‟i mekacircn olarak seccediler Neden Bunun

nedenini ararken Hacircmid‟in bir yabancı olma durumunu Avrupa‟da nasıl

yaşadığı ya da nasıl algıladığı konusunda da fikir sahibi olmaktayız

FESLİ ZAT- (Kendi kendine guumlyacirc Tuumlrkccedile) Bu musahabetle geccedilen her

saatim bana bir bayramdır Senin ondan haberin var mı

KONT DOuml BİNAM-(Yavaşccedila Fesliye) Oumlyle ama bayramınız uzunca ova

panayırı gibi uzadı

FESLİ ZAT- (Telacircş ve hayret iccedilinde) Vay Siz

(Kont gider Fesli Zat telacircş ve hiddet iccedilinde)

FES Lİ ZAT- Bu Kont bu kont Tuumlrkccedile biliyorBu Kont bu

MADMAZEL SOLTİKOF-Ne oluyorsunuz Ne telaş ediyorsunuz O size

soumlylediği Tuumlrkccedile miydi

FESLİ ZAT- Hem de adeta Tuumlrkccedile fasicirch Tuumlrkccedile Tuumlrk gibi telaffuzu var

MADMAZEL SOLTİKOF- Tuumlrkccedile bilmekle Tuumlrk olmak lacirczım mı o

Fransızca da biliyor Fransızca soumlylerken goumlren Fransız İtalyanca

soumlylerken işiten İtalyan zanneder o kadar fasicirch soumlyler Tuumlrkccedile de

soumlyleyebilir a

FESLİ ZAT- Tuumlrk Tuumlrk mutlaka Tuumlrk Soumlylediği lakırdının şivesini

duumlşuumlnduumlkccedile hiccedil şuumlphem kalmıyor Hayır mutlak Tuumlrk mutlak Osmanlıhellip

MADMAZEL SOLTİKOF- Efendim Kont Douml Binam tamam uumlccedil senedir

Paristedir Ne milletten olduğunu daha kimse anlayamadı ne halinden ne

de isminden anlaşılır Binam Binam ne demek hiccedil ben boumlyle bir isim

işitmedim Sizde var mı

FESLİ ZAT- Ben de onu duumlşuumlnuumlyorum Bicirc-nacircm adsız demektir Lacirckin

boumlyle isim bizde de yoktur Ne bileyim lakırdısı Tuumlrk kıyafeti değil

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 14

MADMAZEL SOLTİKOF- Ben kontun ne olduğuna huumlkmedemem Şu

kadar goumlruumlyorum ki kendi oldukccedila zengin Buumltuumln Paris kibarlarıyla

goumlruumlşuumlyor Gayet terbiyeli bir ccedilocuk Bir ccedilocuk fakat buumlyuumlk adamlar gibi

yaşıyor Parisli değil fakat Parisin en guumlzel yerinde oturuyor Ah

bilseniz ne de acayip halleri vardır Bilmem bu duumlnyanın adamlarından

değil midir nedir Guumlzelden hoşlanmaz eğlenceden eğlenmez Baloya

gider raksetmez raksedenlere taaccuumlp eder tiyatroya gider oyuna dikkat

etmez dikkat edenlerle eğlenir Guumlluumlnccedil oyundan muumlteessir acıklı

oyunlara bakıp handan olur Bir suvarede bulunur guumllmez laticircfe etmez

Mesireye gider etrafın letacircfetinden bicirc-haber durur kendi bilinmez sırrı

bilinmez Hacircsılı ne olduğu bilinmez bir adam Pariste her biri bir huumlsn-i

fevkalade ile şoumlhret bulmuş pek ccedilok kızlar bilirim ki faraza bir ziyarette

tesaduumlf edilse Kont Douml Binamın etrafını alırlardı Ağzından aşk ve

alacirckaya dair bir soumlz ccedilıkarabilmek iccedilin hepsi ittifak ederlerdi Kimi

nazarını tecessuumls eder kimi efkacircrını teşrihe memur olur kimi soumlzlerini

muayene eder kimi esrarını keşfe tayin olunur kimi kendisine olan

muhabbetinden bahseder kimi cevrine sitem kimi vefasızlığından

şikacircyet kimi arz-ı hulucircs kimi latife kimi adeta icbar ederdi Netice

olarak Kontun yuumlzuumlnde muumlstehziyacircne ve belki de muumlteneffiracircne bir

tebessuumlmden başka mukabele goumlremezdiler Kont de Binam aşk ve

muhabbet iccedilin halkolunmuş bu guumlzel aferidelere ccedilocuk oyuncağı nazarıyla

bakardı Ah bilseniz kaccedil kerre bu adamın his sahibi bir insan olduğunda

şuumlphelendim de kalbinin hareket edip etmediğini anlamak iccedilin elimle

sicircnesini yoklayacak oldum

FESLİ ZAT- Hele mutlaka TuumlrkLacirckin acaba kimdir

MADMAZEL SOLTİKOF- Ben artık merak etmiyorum Hem de onun

kim olduğunu kendi soumlylemeyince biz mi birbirimizden sual edelim

(Tarhan 1998 ss 65-66)

Neden Kont bu kadar uumlstuumln oumlzelliklere sahiptir Bir Tuumlrk olduğu iccedilin

mi Peki neden Tuumlrk olduğunu gizlemektedir Tuumlrklerin uumlstuumln olduklarının fark

edilmediğini anlatmak iccedilin mi Yoksa Tuumlrklerin uumlstuumlnluumlklerini sergilemekten

hoşlanmadıklarını ima etmek iccedilin mi Aslında iki seccedilenek de olmayabilir

Hacircmid bir Muumlsluumlmanın Avrupalılar goumlzuumlnde kuumlccediluumlmsendiğini bildiğinden onun

Tuumlrk olduğunu gizlemiş olabilir Eğer bu baştan bilinseydi bu kadar olağanuumlstuuml

bir yaratık olarak benimsenmeyecekti Kont oyunun ilerleyen boumlluumlmuumlnde buumltuumln

mal varlığını bir başkasına hiccedil teredduumlt etmeden devreder Bu asil ve medeni

hayatı bir kacircğıt parccedilası gibi fırlatıp atması da anlamlıdır Hacircmid burada neyi

ispatlamaya ccedilalışmaktadır Bize goumlre Avrupa‟nın bu ccedilok ışıltılı hayatını aslında

benimsemediğini ve kendi dini ve milliyetiyle baktıkccedila bu medeniyet iccedilinde bir

yabancı olarak kalmaya mahkucircm olduğunu goumlstermeye ccedilalışır

Hacircmid Sabr u Sebat‟ta bir Tuumlrk‟uuml bir kont gibi anlatır Burada alttan

alta Avrupa‟da yaşayan ve her ne kadar uumlstuumln oumlzellikleri olursa olsun asil

olamayan yabancının duyduğu sıkıntı yansıtılmaktadır Buna benzer başka bir

oumlrnek Cuumlnucircn-ı Aşk adlı oyununda bulunmaktadır Bu oyunda bir Hintli erkek

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

15

biri İngiliz biri Fransız iki kadına aşıktır İngilizlerin kendini beğenmişliklerinin

alttan alta eleştirildiği bu oyun iccedilin İnci Enginuumln şunları soumlylemektedir

Biri İngiliz oumlteki Fransız iki guumlzel kadın arasında kalan Hintli mihracenin

ccedilıkmazını anlatırken Hacircmit kendi hayatından ve goumlzlemlerinden pek ccedilok

unsuru eserine yansıtır ve buumltuumln pervasızlığı ile sadece aşkı yuumlceltir

Eserin adı da zaten bununla ilgilidir Hacircmit‟in her şeyi bir arada soumlyleme

merakı yuumlzuumlnden ccedilok ağırlaşmış ve dramatik yapısı gevşemiş olan

eserinde dikkati ccedileken bazı fikirler de bulunmaktadır Hintlilerin İngiliz

eğitimi ile zenginlikleri sayesinde artık İngiliz toplumunda yer bulmaları

bunun başındadır Hacircmit goumlruumlnuumlş ve duyguları bakımından

Davalaciro‟yu andıran Mihrace‟yi Cambridge mezunu İngiliz toplumunu

iyi tanıyan ve onlar tarafından da saygı goumlren biri olarak ccedilizmiştir Oumlyle ki

bir İngiliz milliyetccedilisi olan asil Florance onunla evlenmeyi kabul etmiştir

(Enginuumln 2006 s 521)

İnci Enginuumln‟uumln de dikkatimizi ccedilektiği gibi bir İngiliz asilinin bir Hintli

ile evlenmeyi kabul etmesi oumlnemli bir olaydır Fakat oyunun ilerleyen

boumlluumlmlerinde Leydi Florance‟nin kıskanccedillıkları ile milliyetccedili duyguları

Maharaccedila‟dan ayrılmasına neden olacaktır Zaten Maharaccedila‟da Fransız

sevgilisini tercih etmiştir Oyunun sonunda Leydi Florance yine bir İngiliz‟le

evlenir Burada oumlnemli olan bir Hintlinin bir İngiliz yerine bir Fransız‟ı tercih

etmesidir Boumlylece Hacircmid Batı‟nın en guumlccedilluuml kolu olan İngilizleri insanicirc vasıflar

youmlnuumlnden zayıf goumlstermiş olmaktadır

Peyami Safa‟ya goumlre Yunanlılardan ve peygamberlerden beri Avrupada

her şeyin fertle muumlnasebeti vardır Halbuki Şark‟ta fert hiccedilbir kıymet ifade

etmez Safa‟ya goumlre fert ve ilim Avrupa ile Asya arasındaki uccedilurumdur Şark

bundan sonra canla başla enduumlstrileşmeye kalkışsa da makineyi kendisi icat

etmediği iccedilin bu işi buumltuumln ruhu ve metoduyla kavramaktan aciz kalacaktır (Safa

1988 s 81) Şark‟ın ilmi olmadığı gibi tenkidinin de olmadığını bu nedenle

Şark‟ın filozof değil dindar olduğunu iddia etmektedir (Safa 1988 s 81)

Hacircmid‟in hem dindar hem de filozof olduğunu soumlyleyebiliriz Hacircmid‟e goumlre

ferd oumlnemlidir Onun eserlerinde kadına verdiği yer de bunu ispatlamaktadır

Hacircmid‟in yaşadığı doumlnemde kadına verilen hakların ne kadar sınırlı olduğunu

ve toplum iccedilinde ikinci sınıf konumunda bulunduklarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurursak Hacircmid‟in kadını bir ferd olarak kabul etmekle Batı‟ya

yaklaştığını fakat her ne kadar kuumlltuumlrel etkilerinden soumlz etsek de dindarlığının

onun tam olarak bir Batılı gibi duumlşuumlnmesini engellediğini soumlyleyebiliriz

Hacircmid‟in eserlerinde iki tuumlr Doğulu vardır Bunlardan biri Araplar

diğeri ise Hintlilerdir Bu ikisi arasında buumlyuumlk farklar olduğunu soumlyleyebiliriz

Hintlilerin mistisizmden kaynaklanan duygusal zayıflıklarının karşısında

Arapların cihattan kaynaklanan guumlccedilluuml ve savaşccedilı oumlzellikleri oumlne ccedilıkarılır

Peyami Safa iki tuumlr Şark olduğunu vurgulamaktadır Buumltuumln Şark‟ın ldquofatalistrdquo

yani kaderci olduğuna dair yanlış bir duumlşuumlnce olduğunu İslacircm Şark‟ının ne

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 16

Budist ne de fatalist olduğunu bu nedenle iki Şark‟ı birbirinden ayırmak

gerektiğini soumlylemektedir (Safa 1988 s 83) Budizm‟in ldquoHer şey boşturrdquo

inancına Hind‟in ve Uzakdoğu‟nun nirvana boşluğunda hareketsizliğe davet

eden temayuumlllerine zıt Muumlsluumlmanlığın cenneti ccedilalışmaya teşvik edişinin

tamamıyla Batı‟lı bir duumlnya goumlruumlşuumlne yaklaştığını ileri suumlrmektedir Belki de bu

nedenle Hacircmid‟in eserlerinde Araplar kadını ve erkeği ile guumlccedilluuml Avrupalıların

karşısında uumlstuumlnduumlrler Hintliler ise insanicirc oumlzellikleri bakımından Avrupalıların

karşında uumlstuumln gibi goumlsterilseler de zayıf ve yeniktirler

Safa kadercilik duumlşuumlncesinin de aslında tamamıyla Batı‟ya ait bir

duumlşuumlnce tarzı olduğunu iddia etmektedir Allah‟ın kudreti yuumlkseldikccedile insan

şahsiyetinin tamamıyla silinmeğe mahkucircm olduğu duumlşuumlncesinin kuumlccediluumlk bir irade

goumlsterilmesiyle insanın buumltuumln faaliyetlerini Allah‟ın eline teslim edilmesinin

buumltuumln Hıristiyan ortaccedilağını doldurduğunu dile getirmektedir (Safa 1988 s 87)

Kur‟an‟da fatalizmin olmadığını da oumlrneklerle ispatlamaktadır Fakat bu

kadercilik duumlşuumlncesinin sonraları İslacircm ve Tuumlrk duumlşuumlnce ve ananelerine

dışarıdan karıştığını belirtmektedir (Safa 1988 s 88) Hacircmid‟in eserlerinde

kadercilik duumlşuumlncesine pek rastlanmamaktadır Oumlzellikle Makber‟de bunun

sorgulandığını goumlrebiliriz Hacircmid‟in dindarlığını birccedilok eserinde goumlrduumlk Fakat

bu dindarlık onu goumlzuuml kapalı bir kaderciliğe goumltuumlrmemektedir Onun

eserlerindeki kahramanlar genellikle iradelerine hakimdirler Garam‟da Sabr u

Sebat‟da Macera-yı Aşk‟da ve İccedilli Kız‟da kahramanların zaman zaman

iradelerinin ellerinden kayıp gittiği sahnelere rastlansa da bu durum genellikle

yazarın onlara soumlyletmek istediği bazı şeyler olması ile ilgilidir Bu gibi

durumlarda kahramanların konuşma biccedilimleri genellikle yazarın duumlşuumlncelerini

ifade etmesi iccedilin bir ortam yaratmaktadır Hacircmid kahramanlarına duygusal

zayıflıklar yaşatarak hatta cinnet geccedilirdikleri izlenimi veren konuşmalar

yaptırarak kendi soumlylemek ya da tartışmak istediği konuları dile getirir

Mehmet Kaplan Avrupa ile Asya‟nın birbirine zıt kuumlltuumlr yapıları

olduğunu Şinasi‟nin bir duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak şoumlyle anlatır

Şinasi bir yazısında ldquoAsya‟nın akl-ı picircracircnesi ile Avrupa‟nın bikr-i fikrini

tezviccedil etmekrdquoten bahseder Bunu soumlylemek kolay gerccedilekleştirmek ise ccedilok

guumlccediltuumlr ldquoAsya‟nın akl-ı picircracircnesi ile Avrupa‟nın bekr-i fikrirdquo nasıl bdquotezviccedil‟

edebilir ki bunlar arasında uyuşma değil tam bir tezat vardır Asya dine

Avrupa akla Asya geleneğe Avrupa yeniliğe Asya mutlak otoriteye

Avrupa huumlrriyet ve demokrasiye dayanır Asya ile Avrupa daima birbirine

zıt şeylere inanmış iki kutup tez ve antitezdir Bu fark buguumln de ortadan

kalkmış değildir

Fakat Şinasicirc‟nin formuumlluumlnde ve meselenin bu şekilde ele alınışında bir

hata vardır Tuumlrkiye Avrupa olmamakla beraber Asya da değildir

Tuumlrkiye meşhur bir benzetme ile Avrupa ile Asya arasında bir koumlpruumlduumlr

Tuumlrkler esas itibariyle Asyalı bir kavim olmakla beraber bin yıldan beri

Akdeniz kıyısında eski Yunan medeniyetinin kurulduğu topraklarda

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

17

Avrupalılarla beraber yaşamaktadırlar Selccediluklu ve Osmanlı devletini

diğer Asya ve İslacircm uumllkelerinden ayıran fark dil din ve kuumlltuumlr itibariyle

birbirinden farklı kavimlerin yuumlzyıllar boyunca aynı topraklarda iccedil iccedile

yaşamış olmalarıdır Daimicirc surette yabancılarla beraber bulunma Tuumlrkleri

onlara karşı dost ve muumlsamahalı yapmıştır (Kaplan 2007 s 89)

Tuumlrkiye ne Avrupa ne de Asya olduğu gibi Hacircmid de ne Asyalı ne de

Avrupalıdır O her ne kadar yaşamının ccediloğunu yurt dışında geccedilirmiş olsa da bir

Tuumlrk‟tuumlr Yetişme koşulları eğitimi ve kullandığı dil de onun bir Tuumlrk gibi

duumlşuumlnmesine ve yazmasına neden olacaktır Mehmet Kaplan Osmanlı devri

edebiyatının Arap ve Fars tesirinde kalmakla beraber oumlzuuml itibariyle Tuumlrk

olduğunu Tuumlrk‟uumln kudret iradesi yaşama sevinci tabiat sevgisi kacircinatı

kucaklayan dinicirc heyecanının onda da goumlruumllduumlğuumlnuuml Anadolu Halk ve Tekke

edebiyatı ile Divan edebiyatına ortak olarak bu temel duyguların hacirckim

olduğunu soumlylemektedir Divan edebiyatına karışan yabancı etkisine rağmen

duyarlıkların onu Tuumlrkleştirdiğini goumlrebiliyoruz Kaplan Tanzimat‟tan sonraki

Tuumlrk edebiyatccedilılarının da yeni dil ve şekiller iccedilinde aynı oumlzuuml ifadeye

ccedilalıştıklarını belirtmekte ldquoNamık Kemal Abduumllhak Hacircmid Mehmet Acirckif Ziya

Goumlkalp Yahya Kemalrsquoin eserlerine de aynı duygular hakim değil midirrdquo

(Kaplan 2007 s 85) diye sormaktadır Kaplan‟ın bu saptamalarından yola

ccedilıkarak edebiyatımızın kuumlltuumlrler arası geccedilişlerle beslendiğini buna karşın

oumlzuumlnde Tuumlrk olmanın getirdiği duyarlılıkları taşıdığını soumlyleyebiliriz Hacircmid de

eserlerine birccedilok yeniliği taşımış ve duyarlılıkları onun bir Tuumlrk olarak

yazmasını ve duumlşuumlnmesini engelleyememiştir Kuumlltuumlrel değerlerin ne denli

oumlnemli olduğunu Mehmet Kaplan da dile getirmekte ve şunları soumlylemektedir

Tuumlrk halk kuumlltuumlruumlnde dile gelen değerler Tuumlrk halkının binlerce yıldan

beri bağlı bulunduğu değerlerdir Tuumlrk Halkı ldquoyiğitlikrdquo ldquoaşkrdquo ldquodinrdquo ve

ldquoiyilikrdquo duygularına ccedilok yuumlksek bir değer verir Onları asla maddicirc

menfaat ve ihtiraslarla karıştırmaz Tuumlrk halkı iccedilin ldquomadderdquo bir gaye

değil bir vasıtadır Tuumlrk halkının halis ayar altın gibi muhafaza ettiği bu

değerlere yabancı milletlerin kuumlltuumlrel değerlerini karıştırarak

bozmamalıdır (Kaplan 2007 s 46)

Tuumlrklerin binlerce yıl bağlı bulunduğu bu değerleri Hacircmid‟in eserlerine

yansıttığını kolayca goumlrebiliriz ldquoYiğitlikrdquo ldquoaşkrdquo ldquodinrdquo ve ldquoiyilikrdquo gibi

değerlere eserlerinde oumlncelik verdiğini oumlzellikle ldquodinrdquo konusuna bu denli yer

vermesinin altında yatan nedenin de bu olduğunu duumlşuumlnmekteyiz Mehmet

Kaplan bin yıllık yazılı Tuumlrk edebiyat ve kuumlltuumlruumlnuumln İslacircmiyet ile

yoğrulduğunu Tuumlrk‟uumln aktif mizacına ve hayat goumlruumlşuumlne uyan İslacircmiyet‟in

Tuumlrklerin millicirc kabiliyetlerini geliştirerek onların maddicirc guumlccedillerini manevicirc

değerlerle donattığını dile getirir (Kaplan 2007 s 48) Hacircmid‟in de bu

birikimden yararlanmaması muumlmkuumln değildir Vedat Nedim Toumlr birccedilok

eleştirmen gibi Hacircmid‟in Tuumlrk edebiyatına Batıyı getirdiğini soumlylemektedir

ldquoHacircmid‟e kadar geccedilen buumltuumln devirlerde Tuumlrk sanatkacircrı daima Şarklı kaldı

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 18

hiccedilbiri Şarklı ve İslacircmicirc sanatın kalıplarını kıramadı Yalnız şekil bakımından

değil iccedil ve fond bakımından da kıramadırdquo (Toumlr 2006 s 410) Hacircmid hakkında

buna benzer pek ccedilok şey soumlylenmiş olmakla birlikte biz Hacircmid‟in bu kırdığı

kapıdan girerken kendi kuumlltuumlr oumlğelerini de beraber taşıdığını duumlşuumlnmekteyiz

Hacircmid‟in felsefesi batılı ya da doğulu bir anlayışla değil belki ikisinin

karması olarak ortaya ccedilıkmıştır Buumltuumln Ortaccedilağ İslacircm ve Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln klacircsik

Yunan duumlşuumlncesinin babası Aristo‟nun etkisi altında olduğunu soumlyleyen Peyami

Safa Tuumlrk Arap ve Yunan duumlşuumlncesinin etkileşimini şu soumlzlerle ifade eder

Aristonun işareti altında Ortaccedilağ İslam iskolacircstiğini ilk tesis edenler

Tuumlrklerdir (Farabicirc İbni Sina X - XI inci asır) Bu İslam iskolastiğinin

Tuumlrk ve şark koludur On bir ve on ikinci asırda bu esaslar uumlstuumlne

Enduumlluumlste bir garp okulu peyda olur Bu kol Arap İbni Ruumlşd ve Yahudi

İbni Memun vasıtasiyle Aristo felsefesini Avrupaya tanıtmıştır Demek ki

ortaccedilağ Tuumlrk iskolacircstiği şarkta Yunan duumlşuumlncesini ilk yaşayan buumlyuumlk bir

fikir hareketi olmakla kalmamış onun garpda tanınması iccedilin de ilk koumlpruuml

vazifesini goumlrmuumlştuumlr (Safa 1988 s 89)

Safa‟ya goumlre İslacircm felsefesinin akılcı ve tabiatccedilı kolu daha ziyade

Hıristiyan garp imancı ve ilacirchiyatccedilı kolu da daha ziyade İslacircm şark uumlstuumlne

tesirini devam ettirirler Yazara goumlre Hristiyan Batı akılcı ve tabiatccedilı duumlşuumlnceyi

İslacircm Şarktan almış ve İslacircm Şark da imancı ve ilacirchiyatccedilı duumlşuumlncesinde

Hristiyanlığın tesiri altında kalmıştır Nitekim İslacircm dini de kitabında akılcı bir

ruh sahibi olduğu halde sonradan mistik bir duumlşuumlnce doğurmuş Hıristiyanlık da

kitabında mistik bir ruh sahibi olduğu halde sonradan akılcı ve tabiatccedilı bir

medeniyet ortaya ccedilıkarmıştır (Safa 1988 s 97) Hacircmid‟in eserlerindeki Batı

etkisi bu akılcı ve tabiatccedilı duumlşuumlncenin mistik duumlşuumlnce ile yoğurması ile ortaya

ccedilıkar Hacircmid eserlerinde Batının akılcı ve tabiatccedilı youmlnuumlnuuml her ne kadar

yuumlceltse tabiata bakarak kırda yaşayanların şehirde yaşayanlardan daha uumlstuumln

olduklarını soumlylese de oumlzuumlnde imancı bir anlayışa sahiptir Sahra adlı kitabında

da bu accedilıkccedila goumlruumllebilir Sahra‟da kırda yaşayanları şehirde yaşayanlardan

ayıran en buumlyuumlk farklardan biri ibadetlerindeki iccediltenliktir Hacircmid ne bir Batılı

ne de bir Doğulu gibi dini algılar O hiccedilbir şeyi sorgulamadan kabul etmez

Buumltuumln sorgularının sonunda da mutlak bir inanca ulaşır Fakat bu Hacircmid‟in

Doğu mistisizmine kaydığını ispatlamaz Hacircmid yetiştiği ve edindiği kimliğin

ona kazandırdığı kuumlltuumlr penceresinden bakarak Muumlsluumlman bir Tuumlrk olarak

meselelerini sonlandırır

Sonuccedil

Hacircmid‟in Hindistan‟da yaşadığı yıllarda Doğu kuumlltuumlruumlnuuml ve Avrupa‟da

yaşadığı yıllarda da Avrupa kuumlltuumlruumlnuuml ccedilok yakından goumlzlemlediğini bunu

yaparken de kendi kuumlltuumlruumlnuuml ve buumltuumln bu yabancılar arasındaki konumunu

sorguladığını duumlşuumlnmekteyiz Hacircmid bir Tuumlrk olduğunu ve bir Tuumlrk olmanın ne

olduğunu yabancılar arasında yaşadığı iccedilin belki de daha fazla duumlşuumlnmuumlş ve

Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi

19

anlamıştır Bu nedenle oyunlarında yabancı karakterler kullanmayı tercih

ettiğini duumlşuumlnmekteyiz Boumlylece Hacircmid bir goumlzlemci olduğunu da goumlstermiş

olur

Hacircmid‟in oyunlarındaki yabancılar genellikle Doğulu ve Batılı ayrımına

tabi tutulabilir Hintlilerle İngilizlerin karşılaştırıldığı Duhter-i Hindu ile Cunucircn-

ı Aşk adlı oyunlarında Hintliler iyi kalpli insanicirc oumlzellikleri ağır basan

insanlardır İngilizler ise acımazsız ve guumlcuumlnuuml koumltuumlye kullanan insanlardır Bu

karşılaştırmayı yaparken Hacircmid Hintlileri yuumlceltmektedir Fakat bir taraftan da

onlara acıdığını hissettirir

Hacircmid‟in Araplarla İspanyolları karşı karşıya getirdiği oyunlarında

İspanyollar bencil ve ccedilıkarcı olduklarından vatanperver de değildirler Araplarsa

insanicirc yanları ve imanları guumlccedilluuml insanlardır Bu karşılaştırmada da Hacircmid

Doğu‟nun tarafını tutar Fakat burada Araplar Hintliler gibi zayıf insanlar

değildirler Hacircmid Doğu‟yu tercih etse de kendini ayrı bir noktaya koyar Bu

noktada ise onun Tuumlrk kimliğinin saklı olduğunu duumlşuumlnmekteyiz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 20

Kaynakccedila

Boumlluumlkbaşı R T (1984) Abduumllhak Hacircmid ve Muumllacirchazacirct-ı Felsefiyesi Abdullah Uccedilman

(Yay Haz) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yayınları

Enginuumln İ (2006) Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tanzimat Edebiyatı İ Parlatır A B

Ercilasun Z Kerman (Yay Haz) Ankara Akccedilağ Yayınları

Goumlkalp Z (2007) Tuumlrkccediluumlluumlğuumln Esasları İstanbul Akvaryum Yayınevi

Kaplan M (2007) Kuumlltuumlr ve Dil İstanbul Dergacirch Yayınları

Safa P (1988) Tuumlrk İnkılacircbına Bakışlar Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek

Kurumu

Tanpınar A H (2001) Ondokuzuncu Asır Tuumlrk Edebiyatı Tarihi İstanbul Ccedilağlayan

Kitabevi

Tarhan A H (1991) Sahra Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 1 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1997) Makber Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 2 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Sabr u Sebat Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 1 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Cuumlnucircn-ı Aşk Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 2

İnci Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Duhter-i Hinducirc Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 3 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) Finten Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 3 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (1998) İccedilli Kız Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 1 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2001) Garam Abduumllhak Hacircmid Tarhan Buumltuumln Şiirleri 4 İnci Enginuumln

(Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2002) İbn Musa Yahut Zacirctuumlrsquol-Cemal Abduumllhak Hacircmid Tarhan

Tiyatroları 5 İnci Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Tarhan A H (2002) Macircceracirc-yı Aşk Abduumllhak Hacircmid Tarhan Tiyatroları 7 İnci

Enginuumln (Yay Haz) İstanbul Dergacirch Yayınları

Toumlr V N (2006) ldquoSanatkacircr Hacircmidrdquo Hacircmidname İhsan Safi (Yay Haz) İstanbul

Kutup Yıldızı Yayınları 407-410

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 21-40

BİR KAZIYACAĞIN KANLI GECcedilMİŞİNDEN

Uwe BLAumlSING

Oumlzet

Bu makale bir tarafta ccedilok basit diğer tarafta ise fevkalade kullanışlı

olan ufak bir mutfak aletinin esasen Kuzey Doğu Anadolu youmlresinin en uzak

koumlşesinde bunun yanında Şavşat Ardanuccedil ve ccedilevresinde daha yaygın olan

youmlresel bir Tuumlrkccedile isminin eski Guumlrcistan kuumlltuumlr ve din tarihine kadar inen

olağanuumlstuuml ilginccedil geccedilmişine ışık tutmaya ccedilalışmaktadır

Anahtar kelimeler Koumlken tarihi (etimoloji) Artvin youmlresi ağızları

Tuumlrkccedile Guumlrcuumlce Astam Azize Şuşanik

On the Blood-stained Past of a Dough Scraper

Abstract This paper focuses on a dialectal Turkish name of a quite humble but

extremely useful kitchen utensil that has an extraordinary significance in the

cultural and religious history of Georgia from oldest time The Turkish name in

question appears at the north-eastern most edge of Anatolia especially in the

places of Şavşat and Ardanuccedil and their environs

Key words Etymology dialects of the Artvin region (NE Turkey)

Turkish Georgian Astam Saint Shushanik

Kazıyacak Kanlı geccedilmişi Bu ne demek Nasıl olur Kazıyacak

hamur işleri yaparken ev hanımının ya da fırıncının kullandığı basit bir mutfak

aleti değil midir Evet oumlyledir kazıyacak tekne kazımak ve hamur kesmek iccedilin

kullanılan demir [veya plastik] araccedillsquotır Fakat Tuumlrk Dil Kurumunun genel ağ

(İnternet) kullanıcılarına sunduğu Buumlyuumlk Tuumlrkccedile Soumlzluumlklsquoe goumlre kazıyacak soumlz-

cuumlğuuml oumllccediluumlnluuml dile değil ağızlara aittir Her nasıl olursa olsun Gastrodizayn

Enduumlstriyel Mutfak Uumlruumlnleri firmasının yapılışı ccedilok etkili ve olağanuumlstuuml profes-

yonel olan genel ağ sayfasında (GEMUuml) diğer kıymetli uumlruumlnler arasında kuumlccediluumlk

aletimizi de tam bu isimle bulmaktayız Bu adın yanı sıra hamur kazıma aleti

hamur kesme aleti gibi daha dolaylı ifadeler de bazen geccedilmektedir Fakat Tuumlrk-

ccedilenin ağızlarındaki ccedileşitlilik dolu duumlnyaya daldığımızda daha farklı şu biccedilimler

ve isimleri de keşfedebiliriz

bull kazıyacak (Kocaeli Sakarya Rize Sivas Kars Ankara

Tekirdağ) kazıycak (Tekirdağ) kazıcak (Bilecik) kazımık ~ kazınık

(Ccedilorum) kazağı (Isparta Ccedilorum Samsun Diyarbakır Maraş) kazağu

(İstanbul) kazak (Isparta) kazgaccedil (İstanbul) kazağaccedil (Ccedilorum) ―tekneden

hamur kazımaya yarayan demir araccedil teknedeki hamurları kazımaya yarayan

araccedil (DS s 2709b 4541a) gazıycak (Bolu) ―hamur teknesini kazımaya

yarayan yassı demir (DS s 1954b)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

22

bull teknāşi ~ tekneacutegaşi (Tokat) ―teknenin hamurlarını kazımaya

yarayan araccedil (DS 4748a)

bull sistire (İzmir Niğde) ―hamur kesmek teknede biriken hamuru

kazımak iccedilin kullanılan dikdoumlrtgen biccediliminde saccedil araccedil (ZTS 1976 s 173)

sisre (İzmir Ccedilanakkale) sitre (Ccedilanakkale) ―hamur kesmeye tekne kazımaya

yarayan araccedil (DS s 3646b)

bull ısıran (Isparta Denizli Aydın İzmir Balıkesir Muğla) ısgıran

(Afyon Burdur Denizli Manisa Antalya) ıskıran (Afyon Uşak Burdur

Denizli) ısran (Denizli Aydın İzmir Manisa Balıkesir Ankara

Kırklareli) ısranı (Aydın) ıstırani (Kırklareli) ihsiran (İstanbul Ankara)

ikseren (Ankara) insiran (Ankara) isiran (Isparta Balıkesir Ccedilankırı

Ankara Muğla) iskıran (Manisa) istiran (Maraş Muğla) istirani (Giresun

Sivas) iyseran (Balıkesir Sivas) iysıran (Bursa Ankara Muğla)

―teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araccedil ısıran (Denizli) ısıranı

(Burdur) ıskaran (Denizli) iskıran (Burdur Antalya) isirani (Konya)

―hamur kesmeye yarayan demir araccedil (DS ss 2490-2491) israni (İstanbul

Konya Edirne) isran (Bursa Bilecik) ―hamur teknesini sıyırmaya ya da

saccedil uumlzerinde pişen ekmeği ccedilevirmeye yarayan araccedil (DS s 2559b)

bull eğsiran (Afyon Isparta İzmir Balıkesir Kuumltahya Eskişehir

Kastamonu Ccedilankırı Amasya Konya) egsiren (Burdur) eğseren (Eskişehir

Bolu Kastamonu Ankara) eğsıran (Ccedilankırı) eğsiranı (Isparta Konya)

eğsiren (İzmir Ankara) eksiran (Bolu) eksiranı (Isparta Konya) ekşisıran

(Ccedilanakkale) elsaran (İstanbul) elsıranı (İccedilel) eŋsıran (Eskişehir) eŋsiren

(Kuumltahya Bilecik İstanbul Zonguldak Konya) esıranı (Aydın) esiran

(Isparta Aydın İzmir Balıkesir Kuumltahya Bilecik Eskişehir Bolu Konya)

esiranı (Isparta Konya) esiren (Bilecik Kastamonu Antalya) esran

(Isparta Balıkesir Ccedilanakkale Bursa Bolu Konya Adana) eyisran (İzmir)

eyseran (Bolu Ankara) eysere (Afyon) eyseren (Bursa Zonguldak

Kastamonu Ankara) eyseri (Bolu) eysıran (Isparta Bolu Kastamonu)

eysiran (Afyon Isparta Denizli İzmir Bilecik Eskişehir Bolu Zonguldak

Kastamonu Ccedilankırı Giresun Ankara Konya) eysiren (Afyon Isparta

İstanbul) eysisiran (Kırşehir) ―kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya ve

kesmeye yarayan bir ccedileşit araccedil (DS ss 1687-1688) esiren (Antalya)

ehsırana (İccedilel) esiran (Afyon) ―hamur kesmekte kullanılan araccedil (DS s

4498a) esaran (Isparta) ―yufka ekmeğin hamurunu kesmeğe yarayan araccedil

(DS s 1778b) asren (Eskişehir Kuumltahya) ―hamur kesmeye yarayan bir ay-

gıt (DS s 347a)

bull sıran (Balıkesir Bursa Antalya) ―hamur kesmeye tekne kazımaya

yarayan uumlccedilgen biccediliminde bir araccedil keski siren (Edirne) ―hamur kesmeye

tekne kazımaya yarayan araccedil (DS s 3614b 3646b)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

23

bull kisren (Isparta) ―hamur kazımaya yarayan kuumlrek gibi demir araccedil

(DS s 2884b)

bull teysiran (Burdur Denizli) teysiren (Sivas) ―tekneden hamur

kazımaya yarayan bir ccedileşit araccedil (DS s 3904b)

bull ersin (Ccedilorum Tokat Van Bitlis Ankara Kayseri) ersanı

(Ccedilanakkale Sivas) ersun (Ccedilorum) ersuumln (Isparta Kastamonu Ccedilankırı

Sinop Ccedilorum Amasya Tokat) ―tekneye yapışmış hamuru kazımağa

yarayan demir araccedil ersin (Ccedilorum) ―hamur kesmek iccedilin kullanılan bir ccedileşit

bıccedilak (DS s 1777a) evsuumln (Samsun) ―kazan ya da teknedeki hamuru

kazımaya ve kesmeye yarayan bir ccedileşit araccedil (DS s 1688a) oumlrsuumln

(Kastamonu Samsun Sinop) ―hamur tahtasını kazımaya yarayan demir

araccedil (DS s 3349b)

bull eğiş (Samsun Amasya Tokat Giresun Guumlmuumlşhane Artvin

Erzurum Erzincan Sivas Tunceli Nevşehir) egiş (Guumlmuumlşhane Artvin

Erzurum Erzincan) egişi (Artvin) eğeş (Giresun Niğde) eyeş (Giresun)

―kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya yarayan bir ccedileşit araccedil (DS ss

1679-1680 4491a) eyiş (Sivas) ―hamur teknesini kazımaya yarayan demir

araccedil (DS s 1822b) hamur eğişi (Elazığ) ―hamur teknesini kazımaya ve

hamur kesmeye yarayan araccedil (DS s 2270a) iğiccedil (Ankara) ―hamur

teknesini kazımaya yarayan yassı demir (DS s 2510a)

bull niregiccedil (Kastamonu) nigericcedil (Malatya) ―kazan tekne ya da

tahtadaki hamuru kazımaya yarayan demir araccedil (DS s 3251b)

bull etrek (Denizli) ―teknedeki hamuru kazımaya yarayan demirden

yapılan kuumlrek biccediliminde bir araccedil (DS s 1799b)

bull hapaz (Muğla) ―hamur sıyırmaya yarayan araccedil (DS s 4515a)

bull kesecek kesği (Ccedilorum) ―hamur kesmeye yarayan yassı demir

araccedil kesguumlccedil (Sinop) ―hamur kesmekte kullanılan bir araccedil (DS s 4547b

2763a)

bull kırgıccedil (Konya) ―hamur kazımaya yarayan araccedil kırkaccedil (Balıkesir)

―hamur kazıyacak araccedil (DS s 2821b 2828b)

bull kuumlskuuml (Niğde) ―teknede kalan hamurları sıyırmaya yarayan kuumlccediluumlk

kuumlrek (DS s 3050b)

bull miniyet (İzmir) minet (Yozgat) ―teknedeki hamuru sıyırmaya

yarayan demir araccedil (DS s 3201b)

bull penekat (İzmir Manisa) ―teknedeki hamuru sıyırmaya yarayan bir

ccedileşit araccedil (DS s 3426a)

bull sıyırgı (Samsun) ―hamur kazımaya yarayan araccedil (DS s 3624)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

24

Buyurun hanımlar beyler kazıyacak ccedileşitlerinden hangisini beğenirse-

niz bu kapsamlı sunumuzdan seccediliniz Hepsi hamur işlerine yarayan kazıyacak-

lardır Bu terimler ve biccedilimlerin her birinin ccedilok ayrı bir geccedilmişe sahip olduğu

kendiliğinden anlaşılan bir gerccedilektir Fakat bu rengacircrenk geccedilmişin muhtelif

hikacircyelerinin ayrıntılı şekilde hemen burada yoklanması oumlncelikli hedefim

değildir Zira beceriksizlik ya da başka uygunsuzluklardan boumlylesi mutfak ale-

tiyle kendi parmağını kesen bazı ev hanımlarının kanı dışında bu isimlerin birini

taşıyan ―sanıklarımızın geccedilmişinde kanlı izler ndash olsa bile ndash tespit edilememek-

tedir Fakat bir ―zanlı daha vardır Tuumlrkiyelsquonin Kuzeydoğu koumlşesinde umu-

miyetle Artvin youmlresi insanın elinde gezen ―esas zanlısı astam adlı bir kazı-

yacaktır Youmlresel ccedilevrelerin guumlvenilir tebliğlerinden oumlğrendiğimize goumlre bu

astam ―Demirciler tarafından yapılan dikdoumlrtgen şeklindeki kuumlccediluumlk bir ağız ve

sapı olan bir araccediltır Tekneden hamuru alıp yufka veya lavaş accedilılacağı zaman

kullanılır Alınan hamur bununla kesilir ve bulaşan hamurlar bu egiş ile kazınıp

temizlenir (İlker 1992 s 243b ve uumlstelik İlker 1989 s 251)1

Anadolu Halk kuumlltuumlruuml ve ağızlarına youmlnelik diğer ccedilalışmaları tararsak

ccediloğu yine Artvin youmlresine ait olan tamamlayıcı şu verileri elde etmek muumlmkuumln-

duumlr

bull astam (Şavşat Ardanuccedil) ―hamur teknesini kazımaya yarıyan

demir (Yusufeli) ―hamur teknesini kazımak iccedilin kullanılan demirden

yapılmış spatula benzeri alet (Ardanuccedil youmlresi) ―hamur teknesini kazımaya

yarayan demirden yapılmış araccedil (egiş) suumlpruumlntuuml ya da kuumll doumlkmek iccedilin

kullanılan kuumlccediluumlk demir kuumlrek ateş kuumlreği ve (Şavşat) ―değirmen taşına

uydurulan ve ccedilark demirine geccedilirilen demir

bull asdam ~ astan (Şavşat) ―hamur teknesini kazımaya yarıyan

demir

bull ostam (HaşhaşımdashErzincan) ―ateş kuumlreği2

1 Egişlsquoe dair bilgi iccedilin 22 nota bk 2 Kaynaklar DS (ss 347b 341b 3291b) KAS (2005 s 118b) Oumlzkan (1994 s 100a) Uumlstelik genel ağda (İnternette) de astam soumlzcuumlğuumlne dair basit bilgi bulmak muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin astam (aynen) ldquokalın sacdan yapılmış sapı lama demirden olan ocak ve sobadan kuumll ccedilıkarmada kullanılan toz kuumlreğırdquo ndash Astami al da sobanın kuluni boşat Soba dolmiş (GKTS) ve astam asşam ldquoev iccedilinde kullanılan kuumlccediluumlk kuumlrekrdquo (ŞYDK

ŞS) Astam asdam biccedilimleri uumlzerinde daha oumlnce Venera Ǯangiӡe (1980 ss 99-100) kısaca durmuştur

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

25

Astamlsquoın Tuumlrkccedile ile Azerbaycancada tespit edildiği yerler (harita

Blaumlsing)

ŞavşatArtvin ile ZaqatalaQax

Tuumlrkccedilenin yanı sıra soumlzcuumlğuumln izleriyle ndash yine ccedilok seyrek ve sadece ağız

seviyesinde ndash Azerbaycancada da karşılaşmaktayız (genel olarak bk Ǯangiӡe

1978 s 130)

bull aumlsṭami ~ aumlsdaumlmi (Qax) ―demirden yapılmış kuumlccediluumlk kuumlrek (ADDL

1964 s 221 Tušmališvili 1978 ss 142-143) ―hamur işlerinde kullanılan

kuumlrek biccediliminde bir alet aumlsdaumlminaumln xamır doɣrıyıx (Qax) ―aumlsdaumlmi ile

hamur doğruyoruz (ADL 1 s 177b)

bull astamur (Zaqatala) ―ersin kazıyacak xaumlmiri astamurnan

qazısana ―hamuru astamur ile kazısana (ADL 1 s 18b)

bull aumlsdaumlmil (Sarıbašı) ―pişmiş ekmeği tandırdan ccedilıkarmak iccedilin

demirden bir alet ve Molazadelsquoye goumlre Qax rayonunun İlisu kasabasında

―aumlsdaumlmil ile hamur doumlnduumlruumlluumlr ve kesilir

bull aumlsraumlmi (Tala) ve

bull astam (Ǯangiӡelsquoye goumlre Huumlseynov) ―hamurun kesildiği alet

Biccedilimlerin bu ilginccedil dağılımını dikkate alınca (Şavşat ile Qax yukarı-

daki haritaya bk) astamlsquoın buumlyuumlk olasılıkla Tuumlrk değil Kafkasyalı olup Tuumlrkccedile

ve Azerbaycanca gibi bazı komşu dillerine karıştığı izlenimi doğar Bundan

hareketle Guumlney Kafkas dillerini aradığımızda zannımızı hemen Guumlrcuumlcede ya-

kalamaktayız krş

GUumlRCUumlCE (standart dil) asṭam-i (asṭam-isa) ―bir kazıma aleti

fırıncının kazıyacağı (Tschenkeacuteli s 39b KEGL 1 s 620) Soumlzcuumlk ayrıca

ağızlarda ccedilok yaygındır (genel olarak bk Ǯangiӡe 1980 s 99 Tušmališvili

1978 ss 142-143)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

26

bull (ač aruli) asṭam-i ccediloğul asṭm-eb-i ―demirden yapılan kuumlccediluumlk kuumlrek

koumlr ve sıcak kuumlluumln kaldırılması iccedilin kullanılan el kuumlreği (Nižaraӡe 1971 s

92b)

bull aṭam-i (aṭm-isa) (rač uli) ―mč adi3 ya da ekmek pişirildiğinde

ḳecilsquoye4 sıcak kuumll atmağa yarayan sapında koumlşeli yassı bir ağzı olan demir

alet (Gigineišvili vd 1961 ss 681b 521) fakat hamur teknesini kazımak

iccedilin Rač a halkı xoc i kullanır5

bull asṭam-i (mtiuluri) ―ḳecilsquoye ateşli kuumll atmak iccedilin demirden bir xoc i

bull asṭam-i (pšauri) 1 ―teknedeki hamurun kazınması iccedilin kullanılan

kuumlccediluumlk demir kuumlrek 2 kuumlluumln ḳecilsquodeki ekmeğin yanına atılmasına yarayan

buumlyuumlk demir kuumlreklsquo (Važa-Pšavelalsquonın eserlerinden6)

bull asṭama-i (tušuri) ―tencere veya tekneye yapışmış olan hamurun

kazınmasına yarayan kuumlccediluumlk demir parccedilası ve asṭama cul-i ―uzunca ağzı

geniş bir balta (Xubuṭia 1969 s 67b Ɣlonṭi 1984 s 42a) Goumlruumlnuumlşe goumlre

bu biccedilim -aḳ (kuumlccediluumlltme)7 eki ile tuumlremiştir yani asṭama-i lt asṭam-aḳ-i

(yandaki şekil eski tip bir warclis asṭami yani bir ―hamur teknesi kazıya-

cağını goumlstermektedir KSE 1 s 642)

bull ajṭam-i (ḳaxur-kiziq uri) ―hamurun kazınması hem de ekmeğin

tandırdan ccedilıkarması iccedilin kullanılan kuumlreğe benzer bir ucu yassı olan demir

alet (Gigineišvili vd 1961 s 603b)

bull asṭam-i ccediloğul asṭm-ev (ingilouri) ―ekmeğin tandırdan ccedilıkarılması

iccedilin kuumlccediluumlk bir demir kuumlreği ve did asṭam-i ―bir ucu yassı diğeri ccedilengel

biccediliminde olan bir asṭami tuumlruuml (Gigineišvili vd 1961 s 613a 616a)

3 GUumlRCUumlCE (m adi ldquomısır ya darı ekmeğirdquo (Tschenkeacuteli s 884a 2228a) Oumlduumlnccedilleme ola-rak bu terim de en başta Kuzeydoğu Anadolu Tuumlrkccedilesinde bulunmaktadır krş cadi (Goumlle Ardahan PosofmdashKars ŞavşatmdashArtvin) ~ cadı (Artvin) ccediladu (Kars ZilemdashTokat) cad (IğdırmdashKars ErcişmdashVan) ccedilat (ZanamdashAmasya) catti (ŞenkayamdashErzurum) ve cadı unu (Posof ArdahanmdashKars) Koumlken tarihine doumlnuumlk daha ayrıntılı bilgi iccedilin bk Blaumlsing (2005) 4 GUumlRCUumlCE ḳeci ldquoguumlveccedil ccediloumlmlek bileki toprak ccedilanakrdquo (Faumlhnrich 2007 s 231) ldquomısır ekmeği ya ekmek pişirmek uumlzere uumlst uumlste konan topraktan yapılmış tavalarrdquo (Tschen-keacuteli s 573a) Bu tuumlr bir ḳecinin fotoğrafı bu makalenin sonunda bulunmaktadır 5 GUumlRCUumlCE oc i (ra uli mtiuluri) ldquokuumlccediluumlk spatuumllrdquo (Tschenkeacuteli s 2382b) 6 Gerccedilek adı Luḳa Raziḳašvili olan Važa-Pšavela (1861-1915) 1920 asrın Guumlrcuuml edebiyat duumlnyasında olağanuumlstuuml bir rol oynamıştır Kısa bir bilgi iccedilin bk Faumlhnrich (1993 ss 224-225) ayrıntılı bilgi almak iccedilin E Lundberg ile E Gogoberidzece sanat-ccedilının hayatı ve eserine ışık tutarak hazırlanan Važa Pšavela adlı kapsamlı kitabını (1969) tavsiye etmek istiyorum 7 Bu ek iccedilin bk Faumlhnrich (1986 s 33)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

27

bull osṭam-ul-i (xevsuruli) eine Art Flintelsquo (Ɣlonṭi 1984 s 430b)

Daha oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz gibi osṭam-ul-i biccedilimine benzer iki

tuumlreme Azerbaycancada da geccedilmektedir Bunlar GUumlRCUumlCE astam-

ur-a bir rende tuumlruumllsquo (KEGL 1 s 620) biccedilimini temsil eden astamur

ve iccedil yuumlzuuml tam net goumlruumlnmeyen aumlsdaumlmillsquodir (belki lt GUumlRCUumlCE

asṭam-il-)8

Artvin-Şavşat youmlresi Tuumlrkccedilesindeki kayıtlar Guumlrcuumlcenin

Ačar ya İmerḫvi ağızlarına Azerbaycanlsquoın Qax-Zaqatala

boumllgesindekileri ise Guumlrcuumlcenin İngilo ağzına bağlanmalıdır

Tuumlrkccedile ve Azerbaycancada goumlzlenen t ~ d değişimi bu dillerde var

olamayan fakat Guumlrcuumlce (hem de diğer Kafkas dilleri) iccedilin ccedilok

tipik olan patlayıcı gırtlak uumlnsuumlze (ejektiv) bağlıdır9

8 GUumlRCUumlCE -ul- -ur- ve -il- ekleri iccedilin bk Faumlhnrich (1986 ss 39 40 36-37) 9 Guumlrcuumlcede toplam olarak 6 tane patlayıcı gırtlak uumlnsuumlz (ejective) vardır ḳ ṗ ṭ c Bunlar adı geccedilen Tuumlrk dillerinde bazen suumlreksiz yani k p t k ccedils ccedil olarak bazen suumlrekli yani g b d g cz c olarak telaffuz edilir Oumlrneğin (TUumlRKCcedilE lsaquomdash GUumlRCUumlCE) adol ~ atol bdquoilkbaharda biten bir otun ccedilift suumlruumlluumlrken tarlada ccedilıkan ve soyularak yenen kuumlccediluumlk patates buumlyuumlkluumlğuumlndeki yumru koumlkuuml yerelmasıldquolsaquomdash aṭol-i bdquoyer mantarı domalan Tuber Lldquo (DS s 68a 372b Tokdemir 1993 s 571 Tschenkeacuteli s 40a) banda ~ banta ~ panta lsaquomdash ṗanṭa ldquoyabanicirc armut ahlat (Blaumlsing 2007) buccedilula ~ bucula lsaquomdash buč ula ldquokuumlccediluumlk su değirmenildquo (DS s 777a Tschenkeacuteli s 125b) cinelzinel ~ ccedilinel sinel ldquotaze ağaccedil dallarından buumlkuumllerek yapılan zincir bağldquo lsaquomdash c nel-i ―ince uzun değnek ince ağaccedil dalıldquo (DS ss 978a 4389a Tokdemir 1993 s 140 637b Tschenkeacuteli s 2188a) dudali su ~ tuta lsaquomdash ṭuṭa ldquokuumllluuml su (ccedilamaşır yıkamak iccedilin kullanılır)ldquo (DS 1595a Tokdemir 1993 s 667b Tschenkeacuteli s 1370a) get ~ ket lsaquomdash ḳeṭ-i ldquosırık değnekldquo (DS s 2008a 2773a Tschenkeacuteli s 571b) vs Ǯangiӡeye goumlre (1978 s 130) Guumlrcuumlceden Azerbaycancaya oumlduumlnccedillenen soumlzcuumlklerdeki patlayıcı gırtlak uumlnsuumlzleri Azerbaycancanın Qax ağzında korunmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

28

Kartvel dilleri Lazca Megrelce Svanca ve ağızlarıyla birlikte Guumlrcuumlce

(Hewitt 1995 s VI)

Guumlrcuumlce daha eski kaynaklara baktığımızda kazıyacağımızı tam bek-

lendiği gibi David Čubinašvili ve Sulḫan Saba Orbelianilsquonin vazgeccedililmez lu-

gatlerinde bulmaktayız ―скобель скребокъ скребло подчищальная лопат-

ка racirccle de boulanger (fırıncının kazıyacağı) (Čubinašvili 1840 s 26) ve

―comis mosapxeḳi (hamur kazıyacağı) (Orbeliani 1 s 71a) Uumlstelik Orbeliani

bunun Ermenice karşılığı olarak aḳiš (egiş) ismini vermektedir (2 s 480a)

Aynen bu devre denk duumlşen iki kaydı da Ilia Abulaʒe (1938 s 163b) goumlster-

mektedir a Katolikos Anṭonlsquoun (I) eserinden ―č urč eli rajme rḳinisa anu rvali-

sa (demir yahut bakırdan bir nesne) ve Ioane Baṭonišvililsquoden ―cecxlis sarevi

maša rḳinisa (ateşi karıştırmak iccedilin demirden bir maşa) Orta Ccedilağ Guumlrcuumlce tıp

edebiyatında asṭami soumlzcuumlğuuml 15 yuumlzyılın buumlyuumlk hekimi Zaza Panasḳerṭeli-

Cicišvililsquonin tedavi youmlntemleriyle ilgili olan კარაბადინი (ḳarabadini)

adındaki kitabında hem de 1112 asra ait უსწორო კარაბადინი (usc oro

ḳarabadini) adlı bir el kitabında yer almıştır (bk Tušmališvili 1978 s 142)

Asṭami soumlzcuumlğuumlnuumln ilk kaydı ise Guumlrcuuml edebiyatının bize kadar ulaşan

en kadim edebicirc eseri sayılan წამებაჲ წმიდისა შუშანიკისი

დედოფლისაჲ (c amebaj c midisa šušaniḳisi dedoplisaj) yani Kraliccedile Azize

Şuşaniklsquoin eziyetilsquo adındaki meşhur dinicirc menkıbesinde bulunmaktadır10

Beşinci asra ait olan bu menkıbede Mamikonian soyundan prens Vardanlsquoın kızı

olan Şuşaniklsquoin kederli hayatı ve feci akıbeti saf ve canlı bir dille

anlatılmaktadır Şuşanik ccedilocukluğundan itibaren oumlnce Hristiyanlık dinine

sonsuz saygı goumlsteren bu Ermeni soylu ortamda sonra Guumlrcuuml kralı Arşuşalsquonın

Tsurtavilsquodaki sarayında onun evlatlarıyla birlikte sevgiyle buumlyuumltuumlluumlp tam dinin

yuumlce değerlerine goumlre sofuca eğitilmiş nihayet Kral Arşuşalsquonın oğlu olan prens

Varskenlsquoe zevce olarak verilmiştir O zamanlar Guumlrcistan (İberya veya Kartli)11

Sasani (Pers) İmparatorluğunun bir vasal devleti idi Genccedil Varsken tam bir

zaman adamı olduğu iccedilin hemen Farslsquoa Şehinşah Peyrozlsquoun ziyaretine gidip

bunun baskısına da baş eğerek Hristiyanlıktan doumlnuumlp Zerduumlştluumlğuuml kabul etmiş

ve bu adımın muumlkafacirctı olarak Albanyalsquonın ṗiṭiaxši yani yardımcı krallığına da

atanmıştır (ayrıntılı bilgi iccedilin bk Toumanoff 1963 s 262-263)12

Sasani

şehinşahın ayrıca bir kızını da Varskenlsquoe verdiği anlatılmaktadır Her nasıl

olursa olsun Şuşanik kocasının Cenab-ı Hak ile gerccedilek dine ihanet edip

ateşperest olduğundan haberdar olduğunda buna uumlzuumllerek ccedilocuklarıyla beraber

saraydan kaccedilıp yakın bir kiliseye sığınmıştır Varsken Şuşaniklsquoin eve doumlnmesi 10 Bu eserden Tiflisde 11 elyazması muhafaza edilmektedir Birinde asṭami yerine asṭama biccedilimi geccedilmektedir 11 O zamanlar Guumlrcistan birkaccedil prenslik ve krallıktan ibaretti 12 Krş PEHLEVİ bida š ―yardımcı kral (MacKenzie 1971 s 18)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

29

ve Pers huumlkuumlmdarına mahcup olmamak iccedilin ndash demek en başta siyasicirc

nedenlerden ndash onun da Zerduumlşt dinine mensup olması iccedilin ne kadar ccedilare

aramışsa da eşi Hıristiyan inanccedil ve hayatını sadakatle savunarak kocasının tek-

lif ve sıkıştırmalarını reddetmiştir Sonunda Varsken kardeşi Cociklsquoin yardı-

mıyla eşini kandırabilmiştir Fakat sofu Şuşanik saraya doumlnduumlğuumlnde yine ken-

dini tecrit etmek iccedilin kuumlccediluumlk bir odaya kapanmıştır

MS 565 senesinde Kafkas boumllgesi (Wiki-Cauc)

Bir guumln Varsken artık sabretmez hacircle gelip bir şoumlleni bahane ederek

hanımı ile birlikte kardeşi Cociklsquoi ve ndash tabii ki zorlayarak ndash Şuşaniklsquoi de ccedilağırıp

getirtmiştir Bu garip ortamda Şuşanik kendini rahat hissetmediği iccedilin yemeğe

dokunamaz olmuştur Cociklsquoin zevcesi eltisine biraz şarap iccedilirmeye ccedilalışırken

Şuşanik telaşlanıp bardaktaki şarabı onun yuumlzuumlne fırlatıp doumlkmuumlştuumlr

მაშინ იწყო უჯეროსა გინებად ვარსქენ და ფერჴითა

თჳსითა დასთრგუნვიდა მას და აღიღო ასტამი და უხეთქნა

მას თავსა და ჩაჰფლა და თუალი ერთი დაუბუშტა და

მჯიღითა სცემდა პირსა მისსა უწყალოდ და თმითა მიმოით-

რევდა ვითარცა მჴეცი მძჳნვარჱ ყიოდა და იზახდა ვითარცა

ცოფი13

mašin i-c -o uǯero-sa gin-eb-ad varsken da perq-ita twis-ita da-s-

trgun-vi-da ma-s da aɣ-i-ɣ-o asṭam-i da u-xetkn-a ma-s tav-sa da ča-h-pl-

a da tual-i ert-i da-u-bušṭ-a da mǯiɣ-ita s-cem-da ṗir-sa mis-sa uc alo-d da

13 Metnin 6 boumlluumlmuuml ƷKALƷ (1963 s 177-11) = el yazma A 356 recto (Gippert-Titusa goumlre)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

30

tm-ita mi-mo-i-trev-da vitarca mqec-i mʒwinwar-ē io-da da i-zax-da

vitarca cop-i14

O zaman Varsken saygısızca soumlvmeye başlamış ve ona bizzat kendi

ayağıyla tekme atmış bir astamlsquoı tutmuş kafasına vurmuş ve derin derin

iccediline batırmış bir goumlzuumlnuuml yaralamış ağzına hiccedil merhamet etmeden yumruk

vurmuş [onu] saccedilından sağa sola ccedilekiştirmiş bir canavar gibi kudurarak ulu-

muş ve ccedilılgın gibi bağırmıştır 15

Kardeşi Cocik hemen ayağa kalkıp da

Varskenlsquoi durdurmaya ccedilalışırken Şuşaniklsquoi ndash kuzuyu

kurttan ccedileker gibi ndash onun elinden kurtarmıştır

(ვითარცა კრავი მგელსა გამოუღო ჴელთა

მისთა vitarca ḳravi mgelsa gamouɣo qelta mista)16

Bu vahşi muameleden sonra yarı oumlluuml yerde yatan biccedilare

Şuşanik hapsedilmiştir Kadıncağız boumlylece hasta ve

anlatılmaz dertler iccedilinde sadece dinine guumlvenerek ve

bundan aldığı guumlccedil ve teselliye dayanarak tam altı sene

suumlruumlne suumlruumlne yaşamış nihayet 475 senesinde Tsurtavi

(Curṭavi) kalesinin dar ve pis bir zindanında vefat

etmiştir Daha yaşadığı zamanda azizeliğe ccedilıkarılan

Şuşaniklsquoin mahzun hikacircyesini sonradan gelen nesiller iccedilin kaleme alan kişi

onun guumlnah ccedilıkaran papazı ve en yakın arkadaşı Iakob Tsurtaveli (Iaḳob

Curṭaveli) idi17 Duumlruumlstluumlğuumln parlayan bir simgesi olarak Azize Şuşanik

14 Eski Guumlrcuumlce metinde asṭam-i adının (ldquoateşi karıştırmaya ve duumlzelmeye yarayan bir

ucu eğik demirden araccedilrdquo bk Abulaӡe 1973 s 11a Sardshweladse amp Faumlhnrich 2005 s 40b) yanı sıra şu soumlzcuumlkler geccedilmektedir mašin ldquoo zamanrdquo v-i-c -eb ldquobaşlamakrdquo u-ǯer-o ldquosaygısızrdquo gin-eb-a-j ldquosoumlvmerdquo perq-i ldquoayakrdquo twis-i ldquoeigenrdquo v-trgun-av (da-) ldquotekme

atmakrdquo v-i-ɣ-eb (a(ɣ)-) ldquoele almak tutmak kaldırmakrdquo v-xetkn-eb ldquodoumlvmek vurmakrdquo is ldquoordquo tav-i ldquokafa başrdquo v-pl-av (ča-) ldquo(derin) iccediline batırmakrdquo tuval-i ldquogoumlzrdquo ert-i ldquobirrdquo v-

bušṭ-eb (da-) ldquoşişirmekrdquo mǯiɣ-i ldquoyumrukrdquo v-s-cem ldquobir şeye vurmakrdquo ṗir-i ldquoağızrdquo mis-i ldquoonunrdquo u-c q al-o-j ldquoacımasız merhametsizrdquo tma ldquosaccedil(lar)rdquo v-i-trev (mimo-) ldquosağa sola

ccedilekmekrdquo vitar-ca ldquogibi -cesinerdquo mqec-i ldquocanavar yırtıcı hayvanrdquo v-mӡwinvar-eb ldquoccedilıldırmak kudurmakrdquo iv- ldquoulumak bağırmakrdquo v-i-zax-eb ldquobağırmakrdquo cop-i ldquoccedilıldırmış delirdquo 15 Eserin en guumlvenilir ccedilevirileri Paul Peeters tarafından hazırlanıp 1935 senesinde Ana-lecta Bollandiana dergisinde yayımlanmış olan bir Latince tercuumlme (ss 24-40 yukarı-daki parccedila s 29) ve David Marshall Langın (1956 ss 45-56 yukarıdaki parccedila s 49) ccedilok canlı İngilizce ccedilevirisidir 16 Accedilıklamalar vitar-ca ldquogibirdquo ḳrav-i ldquokuzurdquo mgel-i ldquokurtrdquo v-ɣ-eb (gamo-) ldquoccedilekmek ccedilıkarmakrdquo qel-i ldquoelrdquo mis-i ldquoonunrdquo 17 Iakob Tsurtaveli ile Azize Şuşanikin menkıbesi hakkında daha ccedilok bilgi oumlrneğin Tarchnišvili (1955 s 83-87) Deeters (1963 s 135) ve Tchantouridze (2008) vermek-

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

31

guumlnuumlmuumlze kadar Guumlrcuuml kilisesinde oumlnemli bir rol oynamakta ve halk arasında

buumlyuumlk itibar goumlrmektedir Şuşaniklsquoi goumlsteren azize tasvirleri hacirclacirc birccedilok yerde

bulunmaktadır18

Az kalsın şuna değinmeyi de unutacaktım değerli okurlarım Koumltuuml

niyetli hain Varsken son olarak duumlruumlst Kral Vaḫtang19

tarafından cezalandırılıp

idam edilmiştir

Şavşat boumllgesi geleneksel koumly mutfaklarının terek

(raf sergenlsquo DS s 3889) ccedilekmece ya da

sakozelsquolerinden20

eksik olmayan karıncayı bile

incitmez kazıyacağımızın kanlı geccedilmişi işte budur

Goumlrduumlğuumlmuumlz gibi Azize Şuşaniklsquoin zamanında soumlz

konusu astam ağır bir ocak demiri idi fakat

Varsken gibi acımasız bir canavarın elinde bu

hımbıl cansız ccedilubuk felaket getirici ve tezcanlı bir silah olmuştur Bu aleti

buguumlnlerde bile ya daha değişik bir ifadeyle o korkunccedil cinayetten tam 15 asır

sonra hem Guumlrcuumlcenin hem de Tuumlrkccedilenin bazı ağızlarında ocak demiri ya da

ateş kuumlreği goumlrevinde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (fotoğrafta sağda ḳinč oṭi ve solda

asṭami bk LeMill)

Oumlzguumln adı Kartuli Sabč ota Enciḳloṗedia olan Guumlrcuuml Sovyet Ansiklope-

dilsquosinin N Rexviašvili tarafından asṭamilsquoye youmlnelik tertip edilmiş olan madde-

sinde şu değerli bilgi elde edilmektedir (KSE 1 s 642) Asṭami demirden

yapılmış kuumlccediluumlk bir kuumlrektir Ekmek hazırlanırken kullanılır Varclis asṭami

(hamur teknesi kuumlreği) ile hamur kazılır tornis asṭami (tandır kuumlreği) ile

pişirilmiş ekmek tandırdan ccedilıkarılır ve yanıp tutmuş kalıntılar kazınır ḳeris

asṭami (ocak kuumlreği) ile ocaktan kor ccedilıkarılır ve kapanmış ḳeci-tavası uumlzerine

doumlkuumlluumlr [Eskiden] asṭami ile saḳece (maşa) kutsal nesneler sayılır ve kızların

ccedileyizine konurdu Her Azize Barbara [21

] bayramında ailenin en genccedil hanımı

iccedilin toumlrenle bir asṭam-saḳece takdimi duumlzenlenirdilsquo

tedirler 18 Azize Şuşanikin bir tasviri tanınmış ccedilağdaş (1968 doğumlu) ressam ve ikonacı Laša Kincurašvili tarafından yapılmıştır Yukarıda goumlsterdiğim bu tasvir şimdi Isabella Susan Kaufmannın oumlzel sanat koleksiyonunda bulunmaktadır (bk LK) 19 Kral Vaḫtang I Gorgasali İberyaKartlinin kralı (~ 447ndash522) temel bilgi iccedilin bk Wiki-Vakht 20 sakoze (YusufelimdashArtvin) ldquokaşıklıkrdquo (KAS 2005 s 1001b) lsaquomdash GUumlRCUumlCE (rač uli) saḳoze ldquokaşıkların saklandığı yer kaşıklıkrdquo (Ɣlonṭi 1974 s 465b) Bu ağız biccedilimi samdashe oumln ek-son ek takımı (circumfix) ile ḳovz-irsquoden (ldquokaşıkrdquo Tschenkeacuteli s 606b) tuumlreyen bir sıfattır (yani sa-ḳovz-e ldquokaşıklara mahsus (olan)rdquo bk Faumlhnrich 1986 s 43) 21 ldquoNikomedyalırdquo Azize Barbara (c minda didmoc ame Barbare) 4-17 Aralık tarihlerinde

kutlanır daha ayrıntılı bilgi iccedilin bk Wiki-Barb

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

32

Son nokta bence oumlzellikle dikkate layıktır ccediluumlnkuuml astamlsquoın Artvin youmlresi

geleneksel hayatında ne rol oynadığı veya oynamış olduğu hakkında bilgimiz

yoktur Acaba orada da bunun ccedileyize konması acircdeti var mı(ydı) GUumlRCUumlCE

barbaroba denilen Barbara bayramını buguumlnkuuml Muumlsluumlman ortamında eski şek-

linde elbette ki bulamayız ama ona dayanan bazı acircdet hacircline gelmiş toumlrenlerin

hacirclacirc devam etmeleri olanaksız değildir Birkaccedil sene oumlnce ayrı bir ccedilalışmada

goumlsterdiğim gibi GUumlRCUumlCE berobana denilen eski bir karnavalyılbaşı toumlreni

Artvin youmlresinde ccedilok yaygın bir halk şenliği olarak hacirclacirc yaşamaktadır (ayrıntılı

bilgi iccedilin bk Blaumlsing 2005) Benzeri Hemşinlsquode vartevor olarak bilinen bir

yayla şenliği iccedilin de geccedilerlidir (bk Blaumlsing 1992 no 141) Yani ccedilağdaş bazı

şenliklerin ndash ayrıca Tuumlrkiyelsquonin o koumlşesindeki zengin kuumlltuumlrel kalıtında ndash eski

Hristiyan dininde ve kısmen bundan oumlnceki Paganlık zamanında bile kutlanan

bayramlara kadar goumltuumlruumllmesi muumlmkuumlnduumlr

Artık asṭami soumlzcuumlğuumlnuumln daha başka hangi dillere yayıldığının ve tabi

ki etimolojisinin de incelenme sırası geldi Soumlzcuumlğuumln Guumlrcuumlcenin dışında diğer

Kartvel dillerinde oumlzellikle Ana Kartvelceye youmlnelik herhangi bir izi bulunma-

maktadır ccediluumlnkuuml SVANCA astam ―kazma aleti (Nižaradze 1910 s 419) ~

hasṭam-i (Ǯangiӡe 1980 s 99) tıpkı Tuumlrkccedile ve Azerbaycancada goumlruumllen

kardeşleri olduğu gibi oumlduumlnccedilleme sayılmaktadır İhracat listesine soumlzcuumlğuumln şu

biccedilimleri de ilave etmemiz gerekir CcedilECcedilENCE ve İNGUŞCcedilA ɣostam (гь)

―ccedilivi (Xalilov 1998 s 73) İNGUŞCcedilA hostam (хь) ―ccedilivi (IngR 2003 s 71)

AVARCA (Ancuxskij dialekt) astami ―kuumlccediluumlk kuumlrek spatula UDİCE

(Oktomberskij govor) asṭam ve CAḪURCA (Gelmeckij dialekt) asṭamiy ~

(Caxskij dialekt) isṭami ―kazıma aleti (Xalilov 2004 s 76 272a 274b 277a)

Guumlrcuumlce asṭam-ilsquonin koumlken tarihine baktığımızda bunun henuumlz bilinme-

diğini anlamaktayız David Čubinašvililsquonin (1840 s 26) onun LATİNCE ascia

ile bir bağlantılı olduğu oumlnerisi bence olanaksızdır Ccediluumlnkuuml iki soumlzcuumlk ne ses

bilimsel ne de anlam bilimsel bakımdan birbirlerine uymamaktadır krş

LATİNCE ascia ―balta mala GREKCcedilE ἀξί-νη ―balta (Walde amp Hofmann 1

ss 71-72)

Anlam bilim accedilısından ise başka bazı duumlşuumlncelerin eklenmesi bu muumlna-

sebetle olanaklıdır Buumlyuumlk olasılıkla soumlzcuumlğuumlmuumlzuumln temel anlamı genel olarak

ldquodemirden ccedilubuk şeklinde yapılmış olan ateşi karıştırmaya yarayan bir aletrdquo ya

daha oumlzel olarak uzun saplı bir ldquoateş kuumlreğirdquodir Azize Şuşanikrsquoin başını yaran

biccedilimde yukarıdaki fotoğrafta goumlruumlnen ucu ccedilengelli ya da geniş ağızlı bir

sırığın olduğu duumlşuumlnuumllebilir (bk Abulaʒe 1938 s 163b) İkincil olan ldquokazıya-

cakrdquo anlamının ne zaman oluştuğu net bir şekilde artık tespit edilmez fakat

Orbeliani ve başka kaynaklardan oumlğrendiğimize gore bu anlam genişlemesi

mutlaka 17 asırdan oumlnce Guumlrcuumlcede gerccedilekleşmiştir Nedenleri tahmin edilebi-

len bu suumlreccedil ile ilgili şu ilginccedil noktaya dikkatinizi ccedilekmek istiyorum Karşılaş-

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

33

tırılabilir anlam ccediliftleri (ateş demiri kazıyacak) yukarıda goumlsterdiğim terim-

lerin bazılarında da tespit edilmektedir mesela egiş eğiş eguumlccedil eyiş vs22

esiren ısıran sıran vs ldquoateş kuumlreğirdquo kisren ldquokenarsız ateş kuumlreğirdquo23

ve kuumlskuuml

ldquofırını temizlemekte ya da ateşi karıştırmakta kullanılan sırıkrdquo ldquofırındaki ateşi

karıştırmakta odun itmekte kullanılan balta sapından kalın ağaccedilrdquo24

(DS ss 1822b 4498a 2490-2491 3614b 2884b 3050b 4578b) Bunun yanı sıra ndash az

oumlnce GUumlRCUumlCE asṭamirsquode goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ndash hemem hemen aynı terimler

ekmekleri tandırdan ccedilıkarmaya ve yanıp tutuşmuşu kazıyarak silmeye yarayan

kuumlreğe benzer bir aletin adı olarak da kullanılmaktadır oumlrneğin eğiş egiş egiccedil

ldquoekmeği tandırdan almak iccedilin demirden yapılan bir ucu eğik bir ucu yassı araccedilrdquo ersin ldquotandır ekmeğini piştikten sonra tandırdan ccedilıkarmak ve kesmek iccedilin

kullanılan demir araccedilrdquo kazgıccedil ldquotandırdan ekmeği ccedilıkarmaya yarayan bir araccedil

evirgeccedilrdquo (DS ss 1672b 1679b 1777a 2711b)25

Astam soumlzcuumlğuuml gibi ilk kez 5 yuumlzyılda წამებაჲ წმიდისა

შუშანიკისი დედოფლისაჲ (c amebaj c midisa šušaniḳisi dedoplisaj) adlı

eserde kaydolunan ve buguumln Şavşat youmlresi Tuumlrkccedilesine Guumlrcuumlceden oumlduumlnccedilleme

22 Terimin etimolojisi iccedilin bk Blaumlsing (1995 ss 20-23) O ccedilalışmamın uumlccedil sayfalık kapsamında egişlerin ccedilok buumlyuumlk ihtimalle Tuumlrkccedileden (eğ-iccedil vb) kaynaklı olduğunu accedilıkccedila tartışıp goumlstermeme rağmen Tuumlrkccedileye youmlnelik yeni yayımlanan bazı etimolojik eserler bundan ne yazık ki faydalanmayıp eski fikirlerine guumlvenerek bunları hiccedil de eleştirmeden tekrar etmektedir buna goumlre TUumlRKCcedilE egiş lsaquomdash ERMENİCE akiš lsaquomdash FARSCcedilA āgūč Elinizdeki ccedilalışmanın soumlz gelişinde ekseriyetle Artvin youmlresinde tespit edilen egişi (DS s 1680a) biccediliminin oumlzel accedilıklanmasını da uygun goumlrmekteyim ccediluumlnkuuml bildiğimiz TUumlRKCcedilE egişin Guumlrcuumlceleştirilmiş bir biccedilimdir Sonundaki -i kuşkusuz Guumlrcuumlcenin yalın durum ekidir Bu ekin Tuumlrkccedile ve Tuumlrkccedileden oumlduumlnccedil soumlzcuumlklere de eklenmesi Tuumlrkiye topraklarında yaşayan Guumlrcuumllerin dilinde (Čveneburebis ena) normal bir olaydır krş gumiš-i ldquoguumlmuumlşrdquo izilǯuɣ-i ldquokızılcıkrdquo hokumdar-i ldquohuumlkuumlmdarrdquo

vb (Puṭḳaraʒe 1993 ss 420b 618b 694a) 23 Terimin etimolojisiyle ilgili bilgi iccedilin bk Tzitzilis (1978 Nu 364) 24 Bu soumlzcuumlk daha ccedilok ldquotaş kaldırmakta kullanılan uzun demir ccedilubuk ya da ağaccedil basit kaldıraccedilrdquo anlamında kullanılmaktadır Buna rağmen genel olarak ldquoateş demirirdquo anlamı bunun temel anlamı olarak kabul edilip etimolojisine youmlnelik şu bağlantı oumlnerilmektedir (bk Raumlsaumlnen 1969 s 293b SSCTES) kuumlskuuml lsaquomdash koumlskuuml lsaquomdash koumlseguuml ~ koumlzeguuml ldquoocak demirirdquo lsaquomdash koumlz-e- ldquokoumlz karıştırmakrdquo (Clauson 1972 s 757b) +gU Uumlstelik Tuumlrkccedilenin ağızlarında geccedilen birtakım boumlylesi biccedilimler ilave etmek muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin koumlseği koumlsenği koumlsevi koumlseyi koumlsgi 1 ldquoateş karıştırmaya yarayan bir ucu yanmış odun tahtardquo 2 ldquoateş karıştırmak ya da ateş ccedilekmek iccedilin kullanılan demir araccedil maşardquo 3 ldquosaccedil uumlzerinde pişen hamuru ccedilevirmek iccedilin kullanılan araccedil evirgeccedilrdquo (DS ss 2971-2972) 25 Bu biccedilimler ve ccedileşitlerine tam bir ccediliccedilek duumlrbuumlnuuml bakışı iccedilin Tuumlrk Dil Kurumunun Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Ağızları Soumlzluumlğuuml web sitesini (TDKAğız) ziyaret etmenizi oumlzellikle tavsiye ediyorum

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

34

olarak geccedilen uumlstelik de anlamına goumlre tam ateş kuumlreğine yakışan bir terimi daha

burada kısaca tanıtmak istiyorum

abli (Şavşat Ardanuccedil) ~ abbi (ŞavşatmdashArtvin) ―soumlnmeye yuumlz tutan

ateşin uumlzerini kaplayan beyaz kuumll tabakası (DS s 24b) ―soumlnmeye başlayan kor

uumlzerinde oluşan ccedilok ince ve kolayca uccedilabilir nitelikte kuumll (Tokdemir 1993 s

627a) ―soumlnmuumlş kıvılcım (KAS 2005 s 7a) Bu biccedilimlerin dolaysız ccedilıkış nok-

tası oumlrneğin Acar (ač aruli) ve Gur (guruli) ağızlarında geccedilen GUumlRCUumlCE abl-i

―kuumllduumlr (Ɣlonṭi 1984 s 20b Nižaraӡe 1971 s 79b)26 Eski ve edebicirc dilde ise

soumlzcuumlk avl-i biccediliminde geccedilmektedir (KEGL 1 s 156 Tschenkeacuteli s 7b Orbe-

liani 1 s 40b Čubinašvili 1840 s 7a) aynen de Şuşanik hikacircyesinin metnin-

de

hellipდა შეიქმნა და დადნა ვითარცა ავლი27 hellip da še-ikmn-a da da-dn-a vitarca avl-i28 hellip ve kuumll gibi olup yok oldu

Diğer Kartvel dillerinde bulunmayan avl- koumlkuumlnuumln de etimolojisi tarihin

hacirclacirc sıkıca sakladığı bir sırdır Bildiğim kadarıyla buna youmlnelik tek bir oumlneri

vardır Gruzinsko-russko-francuzskij slovar adındaki abidevi lugatinde David

Čubinašvili (1840 s 7a) onun TUumlRKCcedilE alevlsquoe bağlanması muumlmkuumln olduğunu

ileri suumlrmektedir Fakat bu fikrin kesinlikle reddedilmesi gerekir ccediluumlnkuuml az oumlnce

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi avl-i ta en eski zamanlardan beri Guumlrcuumlcede kayıtlıdır Bu

yaklaşıma dayanarak Guumlrcuumlce biccedilimi doğrudan doğruya FARSCcedilA ālāv ~ alāv

ālav alav ―şulelenen ateş yalım alev (Steingass 1957 s 92a Junker amp

Alavi 1965 ss 51b 520b) soumlzcuumlğuumlne bağlasak da ndash mesela şoumlyle alav (uumlnluuml

duumlşmesiyle synkope) gt alv- (uumlnsuumlz goumlccediluumlşmesiyle) gt avl- ndash biccedilimsel accedilıdan en-

gel bulunmamakla birlikte anlam bilimsel nedenlerden (yalım kuumll) bu ccediloumlzuumlm

de pek ikna edici değildir Uumlstelik de FARSCcedilA ālāvlsquoın etimolojisi ve bununla

birlikte onun TUumlRKCcedilE alev ile muumlnasebeti (Tuumlrkccedile lt Farsccedila veyahut Farsccedila gt

Tuumlrkccedile) belli değildir29

Şavşatlsquota kullanılan abbi biccedilimi oranın Tuumlrkccedilesinde meydana gelmiş

olan bir uumlnsuumlzler benzeşmesinin neticesidir (-bl- gt -bb-) ccediluumlnkuuml genel olarak

Guumlrcuumlcenin uumlnsuumlz sistemi ndash şekil bilgisi neticesindeki bazı imla sebepleri istisna

olmak uumlzere ndash boumlylesi ikilemelere izin vermemektedir krş oumlrneğin GUumlRCUumlCE

o a lsquoağırlık birimi yaklaşık 1200 grlsquo (Tschenkeacuteli s 987a Orbeliani 1 s 610b)

26 Bunların yanı sıra Šušana Puṭḳaraze (1993 s 373b) Guumlrcuumlcenin Şavşat youmlresinde konuşulan İmerḫvi ağzından abli-abli (―kuumll) soumlzcuumlk ikilemesini bildirmektedir 27 Metnin 14 boumlluumlmuuml ƷKALƷ (1963 s 2434-35) 28 Accedilıklamalar da ldquoverdquo v-i-kmn-i (še-) ldquoolmakrdquo dn-eb-a (da-) (geccedilişsiz fiil) ldquoerimek yok olmakrdquo ve avl-i ldquokuumllrdquo 29 Bununla ilgili bk Doerfer (2 no 1354)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

35

lt OSMANLICA oqqa ―Osmanlı zamanına ait bir ağırlık birimi (Redhouse

1890 s 261b)30

Pekacirclacirc artık sona gelmek uumlzere şu sahneyi goumlzuumlmuumlzde canlandıralım

Tuumlrkccedile halk dilinin olağanuumlstuuml kazıyacak zenginliğini hiccedil bilmeksizin sadece

Tuumlrkccedile Soumlzluumlklsquote sunulan oumllccediluumlnluuml dile dayanarak mutfaklarımıza boumlylesi faydalı

bir aleti satın almak amacıyla buumlyuumlk şehirlerin asansoumlrluuml doumlner merdivenli ccedilok

modern ve şık alışveriş cennetlerine gitsekhellip Vay dostlar vay yandık lal olduk

Ccediluumlnkuuml bu oumlteberiyi nasıl sorup isteyeceğimizi ne elimizdeki yepyeni Tuumlrkccedile

Soumlzluumlk bildirebiliyor ne de bu alccedilakgoumlnuumllluuml satırları karalamış olan bendeniz

soumlyleyebiliyorum31

Tabii sora sora Bağdat bulunur gibi anlata anlata nihayet

hamur kazıyacağı bulunur da fakat soumlzcuumlk meselesi boumlylece ccediloumlzuumllmuumlş

olmayacak Bu nedenle yaldızlı ticaret duumlnyasına değil fakat Ankaralsquodaki Tuumlrk

Dil Kurumuna başvurup da onun hizmetinde ccedilalışan yetkili arkadaşlarımız bu

soruna iyice ışık tutup Tuumlrkccedileye resmicirc seviyede bu alete uygun bir soumlzcuumlk seccedil-

sinler diye rica etsek eminim mesele ileride muhakkak ortadan kalkar Geccedilmişi

kanlı olan Artvinli Astam bu goumlreve layık bir aday olarak acaba kabul edilir mi

Bence değil ccediluumlnkuuml en ciddi rakipleri rengacircrenk Genel Ağ (İnternet)

portallarında zaten bol ışıklı sahne hayatına alışmış olan kazıyacaklsquoın yanı sıra

belki de Azerbaycanlsquodaki Tuumlrklerin ellerinde ve dillerinde doumlnen ersinlsquodir32

30 Bunun aksine Guumlrcuumlce olmayan soumlzcuumlklerde Tuumlrkiyede konuşulan Guumlrcuumlcede ccedilok seyrek olarak ise uumlnsuumlz ikizleşmeleri goumlruumlnmektedir oumlrneğin dukkan-i lsaquomdash duumlkkacircn (fakat dukanǯi lsaquomdash duumlkkancı ~ tukan tukanǯi) tulli lsaquomdash tuumlrluuml šellig-i lsaquomdash şenlik (Puṭḳaraӡe 1993 ss 442 471 628b) Fakat genel olarak Tuumlrkiyedeki Guumlrcuumlcede de uumlnsuumlz

ikizleşmesi kaldırılır krş eyvalah ~ eivala lsaquomdash eyvallah lezetli lsaquomdash lezzetli muɣelim-i lsaquomdash mulsquoallim (ay ss 447b 493b 519a) 31 ldquoHamur merhem boya vb şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak iccedilin kullanılan ve bir ucu ele alınacak biccedilimde saplı oumlbuumlr ucu yassı olan aletrdquo ya ldquoaşure kazanlarını karıştır-makta kullanılan uzun saplı ve yayvan uccedillu tahta kepccedilerdquo (hem de bazı ağızlarda ldquoateş kuumlreğirdquo) anlamlarını taşıyan Tuumlrkccedile Soumlzluumlkte bulunan TUumlRKCcedilE mablak (TuumlrkSoumlz 2005 s 1320a) adındaki alet biccedilim accedilısından bizim kazıyacağımıza her ne kadar ben-zese de başka işlere yarayan değişik bir nesnedir 32 AZERBAYCANCA aumlrsin ―hamur vb işlerinde kullanılan kuumlccediluumlk bir demir kuumlreği andıran alet (ADİL 2 s 130a) En başta Azerbaycancadan olmak uumlzere terim bazı Kafkas dillerine de geccedilmiştir oumlrneğin LEZGİCE ersin ldquodemirden kazıyacakrdquo (LzgR 1966 s 395a) Ersin soumlcuumlğuumlnuumln etimolojisi belli değildir (bk Tzitzilis 1987 Nu 364) Andreas Tietzeye goumlre (1982 Nu 71) bu soumlzcuumlğuumln KUumlRTCcedilE hasin ~ ḥasin hāsin āsin (demir) ile bir bağlantısı olabilir Bence KUumlRTCcedilE (h)asin (lt (ā)sana- lt ANA-İRANCA

(ā)su ana- Cabolov 2001 s 454) aumlrsin biccediliminin temeli olamaz zira Kuumlrtccedileİranca biccedilimlerinin hiccedilbirinde -r- geccedilmez (yani aumlrsin ne āsin)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

36

―İstikbal ile ―Mazi bir arada

Tarak (galvaniz plastik) Kaziyacak (plastik) ve

Esnek kazıyacak (GEMUuml)

Guumlrcuumllerin geleneksel ḳeci-tavası (fotoğraf iccedilin bk LeMill)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

37

Kaynakccedila

Abulaʒe I (1938) Iaḳob Curṭaveli marṭwilobaj Šušaniḳisi lsaquoJakob Curtaveli mučeni-čestvo Šušanikirsaquo Ṭpilisi

Abulaʒe I (1973) Ӡveli kartuli enis leksiḳoni lsaquoSlovar drevnegruzinskogo jazykarsaquo Tbilisi

ADDL (1964) Azaumlrbayǰan dilinin dialektoloži luumlɣaumlti R Auml Ruumlstaumlmov amp M Š Širaumlliyev

(Red) Bakı

ADİL (2006) Azərbaycan dilinin izahlı luumlɣəti 1-4 Bakı

ADL (1999-2003) Azərbaycan dialektoloji luumlğəti 1-2 Ankara

Blaumlsing U (1992) Armenisches Lehngut im Tuumlrkeituumlrkischen am Beispiel von Hemşin

Amsterdam amp Atlanta

Blaumlsing U (1995) Armenisch - Tuumlrkisch Etymologische Betrachtungen ausgehend von

Materialien aus dem Hemşingebiet nebst einigen Anmerkungen zum Armeni-

schen insbesondere dem Hemşindialekt Amsterdam amp Atlanta

Blaumlsing U (2005) Kaukasisch-Tuumlrkische Streiflichter Iran and the Caucasus 9(1)

73-80

Blaumlsing U (2005) Berobana Tuumlrkiyelsquonin Kuzey-Doğu Ucunda Oynanan bir Halk

Oyununa Geccedilici Bir Bakış Bildiri olarak VI Tuumlrk Kuumlltuumlruuml Kongresi 21-26

Kasım 2005 Ankaralsquoda sunulmuştur

Blaumlsing U (2007) Auf den Spuren der Panta-Birne Ein grenzuumlberschreitenderlsquo

Fruchtname im oumlstlichen Pontos Iran and the Caucasus 11(1) 107-120

Cabolov R L (2001) Ėtimologičeskij slovar kurdskogo jazyka 1 Moskva

Clauson Sir G (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish

Oxford

Čubinašvili = Čubinov D (1840) Gruzinsko-russko-francuzskij slovar lsaquoDictionnaire

Geacuteorgien-Russe-Franccedilaisrsaquo Sanktpeterburg

Deeters G (1963) Georgische Literatur Handbuch der Orientalistik I 7 Armenisch

und Kaukasische Sprachen 129-155 Leiden amp Koumlln

Doerfer G (1963-1975) Tuumlrkische und Mongolische Elemente im Neupersischen 1-4

Wiesbaden

DS (1963-82) Tuumlrkiyersquode Halk Ağzından Derleme Soumlzluumlğuuml 1-12 Ankara

Faumlhnrich H (1986) Kurze Grammatik der georgischen Sprache Leipzig

Faumlhnrich H (1993) Georgische Schriftsteller (A-Z) Aachen

Faumlhnrich H (2007) Kartwelisches etymologisches Woumlrterbuch Leiden amp Boston

GEMUuml Gastrodizayn Enduumlstriyel Mutfak Uumlruumlnleri lthttpwwwgastrodizayncomtr

sayfa=urun_kategoriampaltgrup=140amplang=trgt (01 2010)

Gigineišvili I amp Varlam Topuria Ivane Kavtaraӡe (1961) Kartuli dialekṭologia I kar-

tuli enis kilota moḳle ganxilva ṭeksṭebi leksiḳoni lsaquoGruzinskaja dialektologija I kratkij obzor dialektov gruzinskogo jazyka teksty slovarrsquorsaquo Tbilisi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

38

Gippert-Titus Collectio textorum hagiographicorum Martyrium Susanicae on the basis

of the edition ƷKALƷ ellectronically prepared by Jost Gippert lthttptitusuni-

frankfurtdetexteetcscaucageoghgh1gh1htmgt (01 2010)

GKTS Guumlney Kafkasya Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml lthttpnurdemyildizspaceslivecomgt (01

2010)

Ɣlonṭi A (1984) Kartul ḳilo-temata siṭ vis ḳona meore gamocema Tbilisi

Hewitt G (1995) Georgian a structural reference grammar Amsterdam

IngR (2003) Ingušsko-russkij slovar lsaquoGalgajn-orsijn slovarrsaquo Moskva

İlker O (1989) Yukarı Maden ve Yukarı Madenliler (Y Hod ve Y Hodlular) Koumlyuumln

doğal ve toplumsal yapısı C 1 İstanbul

İlker O (1992) Aşağı Maden ve Aşağı Madenliler (A Hod ve A Hodlular) Koumlyuumln

doğal ve toplumsal yapısı C 1 İstanbul

Junker H F amp Bozorg Alavi (1965) Persisch-Deutsches Woumlrterbuch Leipzig

KAS (2005) Oumlzhan Oumlztuumlrk Karadeniz Ansiklopedik Soumlzluumlk 1-2 İstanbul

KEGL (1950-64) Kartuli enis ganmarṭebiti leksiḳoni lsaquoTolkovyj slovarrsquo gruzinskogo jazy-

karsaquo 1-8 Tbilisi

KSE (1975) = Kartuli sabč ota enciḳloṗedia lsaquoGruzinskaja sovetskaja ėnciklopedijarsaquo 1

Tbilisi

Lang D M (1956) Lives and Legends of the Georgian Saints selected and translated

from the original texts London amp New York

LeMill ḳeci lthttpskolaeduge8080Lemillcontent10e510e310d710d010d810e110

d8-10e110d010db10d610d010e010d410e310da10ddviewgt (02 2010)

LeMill ḳin oṭi da asṭami lthttplemillnetcontentwebpages10de10e310e010d8-10e9

10d510d410dc10d8-10d010e010e110dd10d110d810e110d0viewgt (02 2010)

LK = Lasha Kintsurashvili Iconographer lthttpwwwcomeandseeiconscomslkg07

htmgt (01 2010)

Lundberg E amp E Gogoberidze (1969) Važa Pšavela žizn i tvorčestvo izdanie četver-

toe Moskva

LzgR (1966) Lezginsko-russkij slovar sostavili B Talibov i M Gadžiev Moskva

MacKenzie D N (1990) A Concise Pahlavi Dictionary London (Nachdruck der ver-

besserten Ausgabe von 1986)

SSCTES = Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml

lthttpwwwnisanyansozlukcomgt (01 2010)

Nižaradze I I (1910) Russko-svanskij slovar Tiflis

Nižaraӡe Š (1971) Kartuli enis ač aruli dialekṭi leksiḳa lsaquoAdžarskij dialekt gruzinskogo

jazyka leksikarsaquo Batumi

Orbeliani S (1966-93) Leksiḳoni kartuli 1-2 Tbilisi

Oumlzkan İ E (1994) Ardanuccedil ve Youmlresi Ağızları Kayseri (Yayımlanmamış Yuumlksek

Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi)

Bir Kazıyacağın Kanlı Geccedilmişinden

39

Peeters P (1935) Sainte Sousanik Martyre en armeacuteno-georgie Analecta Bollandiana

53 5-48 ve 245-307

Puṭḳaraӡe Š (1993) Čveneburebis kartuli lsaquoThe Georgian Language of ldquoChvene-

burebirdquo in Turkeyrsaquo Batumi

Redhouse Sir J W (1890) A Turkish and English Lexicon Constantinople (Reprint

Istanbul 1978)

Raumlsaumlnen M (1969) Versuch eines etymologischen Woumlrterbuchs der Tuumlrksprachen

Helsinki

Sardshweladse S amp Heinz Faumlhnrich (2005) Altgeorgisch-Deutsches Woumlrterbuch

Leiden amp Boston

ŞS Şavşat Soumlzluumlk lthttpwwwsavsatlicomkonu49-savsat-sozlukhtmlgt (01 2010)

Steingass F (1957) A Comprehensive Persian-English Dictionary London (Reprint of

the First Edition 1892)

ŞYDK Şavşat youmlresinden derlenen kelimeler lthttpwwwbirikimlercomhtmlkelime

lerhtmlgt (01 2010)

Tarchnišvili M (1955) Geschichte der kirchlichen georgischen Literatur auf Grund

des ersten Bandes der georgischen Literaturgeschichte von K Kekelidze Cittagrave

del Vaticano

Tchantouridze L (2008) Saint Shushanik of Georgia Women in Early Georgian

Church The Canadian Journal of Orthodox Christianity 3 50-61

TDKAğız Tuumlrk Dil Kurumunun Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Ağızları Soumlzluumlğuuml lt httpwww

tdkterimgovtrttasgt (02 2010)

Tietze A (1982) Die Zusammensetzung des Gewerblichen Wortschatzes in der

Provinz Kars Zeitschrift fuumlr Balkanologie 18 159-215

Tokdemir H (1993) Artvin Youmlresi Folkloru Ankara

Toumanoff C (1963) Studies in Christian Caucasian history Washington DC

Tschenkeacuteli K (1965-74) Georgisch-Deutsches Woumlrterbuch 1-3 Zuumlrich

TuumlrkSoumlz (2005) Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 10 bs Ankara

Tušmališvili G (1978) Zogierti kartuli nasesxobani azerbaiǯanuli enis dialekṭebši

Sakartvelos SSR Mecnierebata Aḳademiis macne enisa da liṭeraṭuris seria

41978 141-145

Tzitzilis C (1987) Griechische Lehnwoumlrter im Tuumlrkischen (mit besonderer Beruumlcksich-

tigung der anatolischen Dialekte) Wien

Walde A amp Johann Baptist Hofmann (1938-1956) Lateinisches etymologisches

Woumlrterbuch 3 neu bearbeitete Auflage 1-3 Heidelberg

Wiki-Barb Wikipedia the free encyclopedia Barbara von Nikomedien lthttpdewiki

pediaorgwikiBarbara_von_Nikomediengt (02 2010)

Wiki-Cauc Wikimedia Commons Caucasus 565 map lt httpcommonswikimedia

orgwikiFileCaucasus_565_map_desvggt (02 2010)

Wiki-Vakht Wikipedia the free encyclopedia Vakhtang I of Iberia lthttpenwikipe

diaorgwikiVakhtang_I_of_Iberiagt (02 2010)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

40

Xalilov M Š (1998) Xronologičeskaja stratifikatcija gruzinskix leksičeskix ėlementov

v dagestanskix jazykax Voprosy jazykoznanija 1998 no4 69-81

Xalilov M Š (2004) Gruzinsko-dagestanskie jazykovye kontakty Moskva

Xubuṭia Ṗ R (1969) Tušuri ḳilo leksiḳa Tbilisi

Ǯangiӡe V (1978) Kartuli leksiḳa azerbaiǯanuli enis črdili-dasavlur ḳiloḳavebši

Sakartvelos SSR mecnierebata aḳademiis macne 41978 124-140

Ǯangiӡe V (1980) Kartuli leksiḳa turkuli enis dialekṭebši Sakartvelos SSR mec-

nierebata aḳademiis macne enisa da liṭeraṭuris seria 21980 95-104

ƷKALƷ (1963) Ʒveli kartuli agiograpiuli liṭeraṭuris ʒeglebi c igni I (V-X ss) dasabeč dad

moamzades Il Abulaʒem N Atanaelišvilma N Goguaʒem L Kaǯaiam C

Kurciḳiʒem C Č anḳievma da C Ǯġamaiam Ilia Abulaʒis xelmʒġvanobita da

redakciit lsaquoPamjatniki drevnegruzinskoj agiografičeskoj literatury kniga I (V-X

vv) podgotovili k pečati I Abuladze N Atanelišvili N Goguadze L Kadžaja

C Kurcikidze C Čankieva i C Džgamaja pod rukovodstvom i redakciej I V

Abuladzersaquo Tbilisi

ZTS (1976) Zanaat Terimleri Soumlzluumlğuuml Ankara

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 41-60

CcedilEPNİ CcedilANDIR VE OKCcedilULU KOumlYLERİ OumlRNEKLEMİNDE TAHRİR

DEFTERLERİNE DAYALI BİR MİKRO-TARİH ANALİZİ

Biray CcedilAKMAK

Oumlzet

Bu ccedilalışma XV ve XVI yuumlzyıl Osmanlı tarihinin en oumlnemli arşiv

kaynakları arasında yer alan Tapu Tahrir Defterleri‟ndeki verilere dayanan

Ccedilepni Okccedilulu ve Ccedilandır koumlyleri oumlrnekleminde bir mikro-tarih analizidir

Ccedilalışmada uumlccedil farklı koumlyle ilgili doumlrt farklı tarihe (1455 1485 1547 ve 1613) ait

tahrir defterindeki veriler kullanılmaktadır Değişim ekseninde iktisadi

demografik ve mali bir metin inşasına ccedilalışılmaktadır Defterlerdeki verilerin

nitel ve nicel analizi yapılmak suretiyle guumlvenilirlikleri ve tutarlılıkları

sorgulanmaktadır Defterlere youmlnelik eleştirilere karşı mikro analizlerin

1950‟li ve 1960‟lı yıllarda toplumsal tarihccedililer geccedilmişe teleskopla bakarak makro

tarihsel analizler yaptılar Araştırmalarında buumlyuumlk yapılar buumlyuumlk suumlreccediller ve geniş

mekacircnları ccedileşitli accedilılardan incelediler Geccedilmişe teleskopla bakma eğilimi 1970‟li

yıllarda yerini mikroskobik incelemelere bıraktı Makro tarihe bir tepki ve alternatif

olarak ortaya ccedilıkan mikro-tarihin ilk oumlrneklerini İtalyan tarihccedili Carlo Ginzburg‟un

Peynir ve Kurtlar‟ı ile Fransız tarihccedili Emmanuel Le Roy Ladurie‟nin Montaillou‟su

teşkil etti Bu eserler 1970‟li yıllarda yayımlandı İki oumlrnekte de geccedilmişe mikroskopla

bakılmaya başlandı Peter Burke‟nin ifadesiyle ldquoHer ikisi de sıradan insanlara ccediloğu

zaman onların oumlzuumlnuuml kavratmakta guumlccedilluumlk ccedilektikleri sorular soran yuumlksek statuumlluuml

dışarıdakilerdirrdquo (Burke 2000 s 37) Ginzburg eserinde tek bir bireyi Menocchio‟yu

ele aldı Le Roy Ladurie ise 14 yuumlzyılın başında Guumlneybatı Fransa‟daki Montaillou

koumlyuumlnuuml betimledi İki oumlncuuml ccedilalışmada da goumlruumllduumlğuuml uumlzere mikro-tarih kısaca kuumlccediluumlk

oumllccedilekli ve bazen de tek bir bireyi ele alan incelemelere oumlncelik verdi (Lamoreaux 2006

s 555) Zamanla ccedilok sayıda mikro-tarih ccedilalışması yapıldı ve yayımlandı (Bu

araştırmalara dair bk Iggers 2000 ss 104-119) Mikro-tarihccedililer buumlyuumlk oumllccedilekli nicel

araştırmaları kişisel duumlzeyde gerccedileği saptırdıkları oumlrseledikleri iccedilin eleştirdiler ve

ilgilerini kuumlccediluumlk yerleşim birimlerine (koumly kasaba) ve bu birimler iccedilinde bireylerin

yaşamlarını nasıl kazandıklarına ve suumlrduumlrduumlklerine youmlnelttiler herhangi bir toplumsal

birim iccedilinde yaşayan bireylerin ferdicirc ilişkilerinin karmaşık işlevini goumlzler oumlnuumlne

sermenin daha inandırıcı olduğunu duumlşuumlnduumller bunun oumlzguumlnluumlğuumlnuuml vurguladılar

(Magnusson 2003 s 709) Mikro-tarihccedililer temel amaccedillarından birini ldquotarihi oumlteki

youmlntemlerle dışarıda bırakılmış olan kişilere accedilmakrdquo ve ldquoyaşamın buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln

gerccedilekleştiği kuumlccediluumlk gruplar duumlzeyinde tarihsel nedenselliği aydınlatmaktırrdquo şeklinde

accedilıkladılar (Iggers 2000 s 111) Mikro-tarih ccedilalışmaları ele aldığı konular itibarıyla

birey esaslı olay esaslı kaynak esaslı ve topluluk esaslı olmak uumlzere doumlrt kategoriye

ayrılabilmektedir (Olafsson 2009 s 2)

Bu makale Uluslararası Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu

9-11 Ekim 2008 Giresun‟da sunulan ldquoXV ve XVI Yuumlzyıl Osmanlı Kırsal Toplumunda

Doğal Ccedilevre Uumlretim ve Vergilendirme Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri

Oumlrnekleminde Tahrir Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizirdquo isimli bildirinin

goumlzden geccedilirilmiş hacirclidir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

42

yapılması ve sair bilgiarşiv kaynaklarının kullanılması gerekliliğine işaret

edilmektedir

Anahtar kelimeler Tahrir defterleri Ccedilepni Ccedilandır Okccedilulu ekonomi

demografi malicirc veriler değişim mikro-tarih

A Micro-history Analysis of Samples of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu

Villages Based on Tahrir Defters

This study is a micro-history analysis of Ccedilepni Ccedilandır and Okccedilulu

villages The analysis is based on the data of the tahrir defters which is one of the

most important archival sources of the Ottoman History The tahrir defters

belong to four different dates (1455 1485 1547 and 1613) What is tried to be

done here is to construct an economic demographic and fiscal text in the context

of the change The reliability and consistency of the data in the defters are also

examined This study emphasizes the need for micro-analysis of the data in the

tahrir defters and use of other archival sources

Key words The tahrir defters Ccedilepni Ccedilandır Okccedilulu economy

demography fiscal data change micro-history

Giriş

Sınırlı kentleşme olgusu geleneksel sanayi oumlncesi toplumların temel

oumlzelliğiydi Nuumlfusun buumlyuumlk kısmı kırsal kesimde yaşamaktaydı Bu tarihsel

olgu Osmanlı Devleti iccedilin de geccedilerliydi Nitekim imparatorluğun

ldquotemellerinden birini ve guumlcuumlnuumln ayrılmaz bir parccedilasınırdquo koumly ve koumlyluuml nuumlfus

oluşturdu (Singer 1996 s 4)1 Başlıca iktisadi faaliyeti de tarım ve hayvancılık

teşkil etti Bir ccedilift oumlkuumlz ile onun ccedilektiği kara saban kuumlccediluumlk koumlyluuml aile

işletmelerinde aile emeği ve araziyle birlikte başlıca uumlretim aracıydı Osmanlı

Devleti XV ve XVI yuumlzyıllarda pazar ekonomisinin girmediği geccedilimlik kırsal

uumlretimi sıkı bir kontrol ve denetime tabi tuttu Merkeziyetccedili devlet anlayışına

paralel olarak kırsal uumlretim kayıt altına alınmaya ccedilalışıldı Vergi kaynakları ile

vergilendirilebilir nuumlfusu tespit amacıyla sık sık tahrirler yapıldı (İnalcık 1987

ss XVIII-XX) Meydana getirilen mufassal tahrir defterlerinde kırsal sosyo-

ekonomik yapı oldukccedila ayrıntılı bir şekilde yer aldı Defterlerin bu tafsilatlı

iccedilerikleri koumlyler duumlzeyinde araştırma imkacircnlarını sundu ancak bu imkacircnlar

araştırmacılar tarafından yeterince kullanılmadı Ccedilalışmalar sancakkaza

duumlzeyindeki araştırmalarla sınırlı kaldı Bu arada defterlerdeki kantitatif

verilerin guumlvenilirlik ve tutarlılığına youmlnelik bir muhalefet doğdu Sınırları

1 Nuumlfusun 80-90‟ının tarımsal uumlretimle iştigal ettiği ve tarımın aşırı ekonomik oumlnemi

bilinen bir husustur (Oumlz 1999 s 66)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

43

genişleyen ldquoDefterolojirdquo ccedilalışmalarına ciddi eleştiriler youmlneltildi2 Bu

reaksiyonun da etkisiyle tahrir defterlerine youmlnelik ilgi zamanla azaldı

Coğrafi Konum

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri Bolaman ccedilayının doğusunda Vona

Yarımadasında yani Karadeniz kıyı şeridinde yer alır Bu şerit subtropikal

okyanus iklimine sahiptir Koumlylerde yaz kuraklığı goumlruumllmez her mevsim

yağmur yağar Etek ormanları zirai uumlretim iccedilin tarlalar accedilmaya imkacircn tanır

Toprak verimlidir ancak parccedilalıdır Arazi kuzeye doğru meyillidir (Yediyıldız

1987 s 18)3

Zirai Uumlretimin Niteliği

Ccedilandır Ccedilepni ve Okccedilulu koumlylerinde tarım ve hayvancılık temel geccedilim

kaynağıdır Zirai uumlretimin esasını hububat oluşturur Arpa ve buğday başlıca

zirai uumlruumlnlerdir XVI yuumlzyılda arpa ve buğdaya nazaran gavers oumlnem kazanır

Uumlretim miktarı oumlnemli bir artış goumlsterir Koumlylerde arpa buğday ve gavers

yanında sebze ve meyve uumlretimi de yapılır Sebze ve meyve uumlretimi iccedilinde piyaz

ve ceviz (girdegan) belirgindir Ancak tahıl uumlretimine nazaran iktisadi oumlnemleri

oldukccedila cuumlzidir Koumlyluuml reaya ayrıca kendir uumlretir Tersane-i Acircmire iccedilin uumlretilen

kendir XVI yuumlzyılda aynen gavers gibi iktisadi oumlnem kazanır Koumlylerde zirai

uumlretim yanında hayvan da yetiştirilir Defterlere goumlre bu kuumlccediluumlkbaş hayvanlarla

(koyun ve kuzu) sınırlıdır Sosyo-ekonomik hayatın vazgeccedililmez unsurları olan

merkep katır oumlkuumlz at deve vb ldquohayvanat-ı ziraiye ve nakliyerdquo

vergilendirilmediği iccedilin defterlerde yer almaz Reayanın uumlretim faaliyetleri

arasında bal uumlretimi iccedilin yapılan arıcılık da bulunur ancak arıcılığın iktisadi

oumlnemi de hububata goumlre oldukccedila sınırlıdır Kısaca ele alınan uumlccedil koumlyde hububat

uumlretimi birincil oumlneme sahiptir Hayvancılık arıcılık sair uumlretim unsurlarıdır

Koumlylerde ayrıca temel besin maddesi olan hububatı işlemeye youmlnelik su guumlcuumlyle

ccedilalışan değirmen(asiyab)ler de bulunur4 Bu uumlretim kalemleri XV ve XVI

yuumlzyıllara oumlzguuml kırsal uumlretimin de kısa bir tasviri niteliğindedir

2 Bu muhalefete ve defterlerdeki verilerin imkacircn ve sınırlılıklarına dair bk Oumlz 1997 s

81 Oumlz 2000 ss 20-23 Oumlz 1991 ss 432-438 Acun 1999 ss 319-332) Kantitatif

verilere youmlnelik olumsuz yaklaşımlara tipik oumlrnek Heywood (1988 ss 322-336)‟dır 3 Youmlrede tarımsal uumlretime muumlsait aluumlvyonal ovalara genelde rastlanmaz Guumlnuumlmuumlzde

Ordu ili topraklarının ancak binde beşini ovalar oluşturur 4 Ccedilepni ve Okccedilulu koumlylerindeki bu asiyablar 1485‟ten itibaren goumlruumllmeye başlar (TD

37 ss 48 212 TD s 169 ss 107 118) Ccedilepni koumlyuumlne tabi Kuumlrze mezrasında da bir

asiyab vardı (TD 169 s 118)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

44

Uumlretimin Organizasyonu ve Uumlretim İlişkileri

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri reayası uumlretimi ldquomiricirc arazi rejimirdquo ve

ldquoccedilift-hane sistemirdquo ccedilerccedilevesinde gerccedilekleştirdi5 Her uumlccedil koumlyde uumlretim

faktoumlrlerinden olan arazi miricircydi arazi-i memluke ve mevkufe yoktu Arazi

raiyyet ccediliftlikleri şeklinde reayaya tapu resmi karşılığında verildi Reaya

ldquomuumlstakil aile işletmesirdquo niteliğindeki arazide gerccedilekleştirdiği zirai uumlretim iccedilin

sipahiye miktar ve nispetleri kanunnamelerde belirtilen ccedileşitli ayni ve nakdicirc

vergiler oumldedi Miricirc arazi rejimine goumlre raiyyet tapu ile tasarrufunda bulunan

toprak uumlzerinde uumlretimi bizzat gerccedilekleştirdi Tuumlm uumlretim vasıtalarını iş guumlcuuml ve

sermaye başta olmak uumlzere kendisi karşıladı Reaya arazinin sadece kullanım

hakkına sahipti arazinin kuru muumllkiyeti (rakabesi) devlete aitti Bir başka

ifadeyle koumlyluuml reaya uhdesindeki tapulu arazi uumlzerinde daimi ve irsicirc bir kiracı

konumundaydı Raiyetin vefatı hacirclinde arazi oğullarına intikal ederdi ancak

oğulları arasında boumlluumlnemezdi zira raiyyet ccediliftliğinin hukuken boumlluumlnmezliği

esastı Reaya uhdesindeki araziyi izinsiz olarak bir başkasına devr ve ferağ

edemez yani satamazdı (İnalcık 2006 s 113)

Ccedilepni koumlyuumlnde ise bir koumlyluuml farklı bir uumlretim organizasyonuna tabiydi

Reaya-Sipahi (sahib-i arz sahib-i ra‟iyyet) ilişkileri aynicirc vergi miktarları

raiyyet ccediliftliklerinden farklıydı Koumlyde sipahiye ait nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlnde bir

ldquohassa ccediliftlik6rdquo vardı

7 Bu hassa ccediliftlik 1455‟te sipahi Baba İsa 1485‟te de oğlu

Sipahi Hamza‟nın uhdesindeydi (TD 13 s 261 TD 37 s 48) 1455‟te

koumlydeki ekinli bennaklardan Adil Melik oğlu Mehmet‟in ismi uumlzerine ldquohassardquo

kaydı duumlşuumllduuml (TD 13 s 261) 1485‟te sipahi oumlşuumlr gelirleri normal reayanın

oumldediği aynicirc oumlşuumlrler ve ldquohassa-ı genduumlm 4 muumldrdquo ve ldquohassa-ı cev 4 muumldrdquo

şeklinde tefrik edildi (TD 37 s 48) Buna goumlre nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa

ccediliftlikten sipahi 8 muumld gelir elde etti Ancak bu 8 muumld hububat oumlşuumlr geliri

olarak alındığında nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftliğin toplam uumlretim

miktarı 40 muumldduuml Bir başka ifadeyle sipahinin hassa ccediliftliğindeki toplam

uumlretim (1 muumld=20 kile‟ye goumlre) 800 kile‟ydi Oysa aynı tarihte koumlyde Adil

Melik oğlu Mehmet hariccedil toplam 4 ekinli bennak vardı ve sipahiye verdikleri

5 Reayanın tabi olduğu miricirc arazi rejimi ve ccedilift-hane sistemi iccedilin bk (İnalcık 1990 ss

1-11) 6 ldquoBeğlik ccediliftlikrdquo olarak da bilinen hassa ccediliftlikler doğrudan doğruya sipahinin

tasarrufuna bırakılan tarım arazisiydi Sipahi bu araziyi reayaya tapu ile veremezdi

Bizzat işletip işletmemede muhtardı Bazen kendisi bizzat işletir bazen de tamamen

şahsi ve serbest bir anlaşma usuluumlyle reayadan birinebirilerine kira veya ortakccedilılık

usuluumlyle verirdi Bu usulde sipahi reayaya ya tohum ve ccedilift hayvanlarını verir uumlruumlnuumln

yarısını alır ya da uumlretim suumlrecine hiccedilbir maddi katkıda bulunmaz ve uumlruumlnuumln 14‟uumlnuuml

aynen kabzederdi (Barkan 1980 s 792 Barkan 1975 s 9 İnalcık 1987 s XXX) 7 ldquoCcediliftlik-i Hassa-ı Suumlvari Bir Oumlkuumlzrdquo (TD 13 s 262) ldquoCcediliftlik-i Hassa Bir Oumlkuumlzrdquo

(TD 37 s 48) ldquoCcediliftlik-i Hassa 1rdquo (TD 169 s 118)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

45

arpa ve buğday oumlşuumlr miktarı 6 muumldduuml (TD 37 s 48) yani toplam uumlretimleri 30

muumldduuml (600 kile) 1547‟de ise sipahinin hassa ccediliftlikten 400 akccedile geliri vardı

(bdquoan hassa 400 genduumlm 300 şair 100 akccedile) (TD 255 s 377) Defterdeki tahrir

kıymetlerine goumlre (1 kile buğday 6 akccedile 1 kile arpa 5 akccedileydi) de bu nakdicirc

rakamların ayni karşılıkları 50 kile buğday 20 kile arpa‟ydı 1613‟te ise

defterde ldquoan hassa hınta 50 kile 350 şair 20 kile 120rdquo kaydı vardı (TD 169

s 118) Buna goumlre sipahinin nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlikten hububat

geliri 70 kile‟ydi Bu 70 kile oumlşuumlr miktarı olarak alındığında da nim ccedilift

buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlikteki toplam uumlretim 350 kile‟ydi

Bu hesaplamalardan bazı nitel sonuccedillar ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr İlk

olarak 1485‟te nim ccediliftten daha az yer tasarruf eden 4 ekinli bennakın (4 ekinli

bennak = 1 tam ccedilifte goumlre) toplam uumlretimi 600 kile olduğuna goumlre nim ccedilift

buumlyuumlkluumlğuumlndeki hassa ccediliftlik toplam uumlretimi yaklaşık 300 kile olmalıdır (Yani

bir tam ccediliftin yarısından alınan uumlruumlne eşit olmalıdır) O hacirclde hassa ccediliftlik iccedilin

verilen ayni gelir rakamı oumlşuumlr miktarı değildir Zira 8 muumld yani 160 kile

toplam uumlretimin yarısı olmalıdır Bu takdirde nim ccediliftin yıllık toplam uumlretim

miktarı 320 kile‟dir Bu ise 4 ekinli bennakın elde ettiği 600 kile ile uyumludur

Dolayısıyla sipahi hassa ccediliftliğini ortakccedilılık usuluumlyle işletmektedir 320 kilelik

toplam uumlretim miktarı 1547 ve 1613 tarihlerindeki 70 kileyle ise kısmen

uyumludur Ancak bu uyum tevile muhtaccediltır Zira 70 kile eğer ortakccedilılık usuluuml

soumlz konusuysa 140 kile olmalıdır Buradan da 1485‟te hassa ccediliftliğin

tamamının 1547 ve 1613‟te ise yarısının ortakccedilılık usuluumlyle işletildiği sonucunu

ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr Muhtemelen sipahi 1547 ve 1613‟te hassa ccediliftliğinin

yarısını ortakccedilıya vermektedir yarısında da bizzat kendisi zirai uumlretimde

bulunmaktadır Buradan şu sonucu da ccedilıkarmak muumlmkuumlnduumlr Bir tam ccediliftte

ortalama 600-700 kile arasında değişen miktarlarda toplam uumlretim

gerccedilekleştirilmektedir (15 ton-175 ton) Bir tam ccedilift yaklaşık 100 doumlnuumlm kabul

edildiğinde doumlnuumlm başı alınan uumlruumln miktarı ise 6-7 kile (150-175 kg)dir

Zirai Uumlretiminin Niceliğindeki Değişim ve Nuumlfus-Arazi-Uumlretim

İlişkileri

Tahrir defterlerindeki fiskal veriler oumlşuumlr oranları dikkate alınarak toplam

uumlretimi hesaplamada kullanılırlar Ayni oumlşuumlr miktarları ihtiyatlı olarak

kullanılmak şartıyla uumlretimin kapasitesi hakkında bir fikir verir8 Defterlerde

oumlşuumlr birim fiyatları da yer alır ve uumlruumlnlerin birbirine doumlnuumlştuumlruumllmesine imkacircn

tanır Dolayısıyla ayni ve nakdicirc vergi miktarları hanekişi başı gelir seviyesini

8 Bu vergi miktarlarının tahminiliğine tahrirden oumlnceki uumlccedil yılın hasat ortalamasına goumlre

hesaplandığına dair genel ve makbul bir kanaat vardır (İnalcık 1987 s XIX Oumlz

2000 s 527 Makovsky 1984 s 92)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

46

hesaplama olanakları sunar9 Elde edilen sonuccedillar da eğer bu veriler reel

durumu yansıtıyorlarsa koumlyluumllerin uumlretimlerinin geccedilimlerini sağlayıp

sağlayamadığı hakkında bir fikir verir Tuumlm bu anlama ccedilabalarında ise bazı

teorik oumln kabuller elde edilen sonuccedilların anlamlı kılınmasında dikkate alınır10

Ccedilepni koumlyuumlnde buğday ve arpa uumlretimi 1455-1613 yılları arasında

belirli bir artış eğilimi goumlsterdi 1455-1547 yılları arasında toplam hububat

uumlretim miktarları yaklaşık 200 oranında arttı Bu artış nuumlfus artış oranıyla da

uyumluydu Zira 1547 yılına kadar koumlydeki ekinli bennakların sayısı 3 5

1547‟de ise 8‟di Koumlyde uumlzerinde tapulu arazisi olmayan ancak babalarından

intikal eden arazi uumlzerinde ldquomuumlşa ve muumlşterekrdquo uumlretimde bulundukları bilinen

(Oumlz 2007 s 491) cabaların sayısında ise oumlzellikle 1547 ve sonrasında aynen

raiyyet ruumlsumu vermedikleri hacirclde kaydedilen muumlcerredlerin sayısında olduğu

gibi oumlnemli bir artış goumlruumllduuml Bu caba ve muumlcerred sayısındaki artışa paralel

olarak koumlydeki zirai nuumlfus yoğunluğunun arttığı anlamına gelir Nitekim koumlyuumln

ekinliğimezrası konumundaki Kuumlrzeyeri‟nin yıllık hasılı suumlreccedille birlikte tedricicirc

bir artış goumlsterdi Oumlyle ki bu mezrada XVII yuumlzyılın başında oumlnemli miktarda

zirai uumlretim gerccedilekleştirildi Normal bir koumly buumlyuumlkluumlğuumlnde nuumlfusu barındıran (6

ekinli bennak 12 caba 9 muumlcerred) mezrada sipahi geliri 2000 akccedileye ccedilıktı

Muhtemelen bu mezrada zirai uumlretimi gerccedilekleştiren reaya Ccedilepni ve

ccedilevresindeki artan nuumlfustu Koumlydeki oumlzellikle 1547 ve sonrasında muumlcerred ve

caba sayısındaki artış oranı ile uumlretim miktarlarındaki dengesizlik ile Kuumlrze

mezrasındaki iskacircn ve uumlretim artışı arasında bir bağ vardı Bununla birlikte

mezrada bennak ve caba kaydedilenlerle Ccedilepni koumlyuumlndeki aileler arasındaki

akrabalık ilişkilerini tespit etmek guumlccediltuumlr Koumlydeki kayıtlı reaya hane sayısı ile

toplam uumlretim arasındaki kantitatif ilişki ise 1455‟te 173 1485‟te 153 1547‟de

855 1613‟te 70 kile‟dir Bu yuumlksek oran gerccedilekte daha duumlşuumlktuuml Zira koumlyde

sipahi ortakccedilılık gereği uumlretimden daha fazla pay almaktaydı Dolayısıyla

suumlreccedille birlikte evli reayanın koumlydeki arazilerde suumlrekli uumlretimde bulunduğu

duumlşuumlnuumlluumlrse hane başına ortalama uumlretim duumlşuumlş eğilimindeydi ki Kuumlrze

9 Defterlerdeki fiskal verilerden ldquoekonomik buğday muadilirdquoni hesaplama imkacircnı veren

youmlntem hakkında ayrıntılı bilgi iccedilin bk (McGowan 1969 ss 139-196 Oumlz 1997

ss 82-84) Bu hesaplamalarda en buumlyuumlk guumlccedilluumlğuuml hacim oumllccediluumlsuuml birimleri (genelde

muumld kile)nin kg karşılıklarının tespiti oluşturur Bu guumlccedilluumlğe dair bk (İnalcık 1983

ss 311-347 Koccedil 2000 ss 541-546) İlginccedil olan hacim oumllccediluumlsuuml birimlerinin kilogram

karşılıklarının hububat tuumlrlerine goumlre de değiştiğidir Ancak araştırmalarda bu ayrıntı

pek dikkate alınmaz Tuumlm bu sebeplerle burada uumlruumln miktarları kg‟a ccedilevrilmedi ilk

defterlerde yer alan muumld miktarları 120 oranına goumlre kile şeklinde verilmekle

yetinildi 10

Oumlrneğin bir doumlnuumlmden 100 kg‟ın uumlzerinde uumlruumln alınmasının muumlmkuumln olmadığı bir

kişinin asgari geccedilim seviyesi iccedilin yıllık 230-300 kg ekonomik buğday muadiline

gereksinim duyduğu şeklindeki teorik kabuller soumlz konusudur (Oumlz 1997 s 84

McGowan 1969 s 155 Faroqhi 1994 s 266)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

47

mezrasındaki zirai uumlretimdeki artış da bu duumlşuumlş trendiyle doğru orantılı

olmalıdır Ayrıca koumlydeki toplam zirai uumlretim rakamlarındaki oumlzellikle 1547 ve

1613‟teki durağanlık reaya hane sayısındaki artış dikkate alındığında

defterlerdeki verilerin guumlvenilirliği meselesini de guumlndeme getirmekle birlikte

mezrada uumlretim faaliyetlerinin artmasının sebeplerini teşkil etmektedir (bk

Tablo I I II I III I)

Ccedilandır koumlyuumlnde de benzer bir durum vardı Temel uumlretim yine

hububattı 1455-1485 arasında uumlretim miktarında oumlnemli bir değişiklik

yaşanmadı Zira koumlydeki hane sayısında da bir artış soumlz konusu olmadı Caba

Pir Ahmet 1485‟te babası Yusuf vefat ettiği iccedilin ekinli bennak statuumlsuumlne geccedilti

Aynen bir oumlnceki tahrirde goumlruumllmeyen Musa‟nın oğulları Mehmet Ali ve

Hamza gibi Zira 1455‟te koumlyde kayıtlı ekinli bennaklar 1485‟te artık yoktu Ya

oumllmuumlşlerdi ve arkalarında evlat bırakmamışlardı ya da koumlyuuml terk etmişlerdi

1455‟te muumlcerred olan Mehmet de evlenerek konjonktuumlrden istifade etti ve

sipahiden ekinli bennak statuumlsuumlnde arazi tapuladı 1485 sonrasında ise koumlydeki

nuumlfusta oumlnemli bir artış yaşandı arazi uumlzerinde yaşanan nuumlfus baskısı sebebiyle

bir miktar yeni arazi uumlretime accedilıldı Zira ekinli bennakların sayısı 1547‟de 8‟e

ccedilıktı ve bu tarihten itibaren sabit kaldı Buna karşılık sipahiden tapu ile arazi

alamayan cabaların sayısında muumlthiş bir artış yaşandı Caba adayı muumlcerret

nuumlfus da aynı şekilde arttı Uumlretim miktarlarında da oumlnemli bir artış yaşandı

Zira 1547‟de uumlretim 1455 ve 1485‟e goumlre yaklaşık 300 oranında arttı Bu

kısmen arazinin artan nuumlfusu besleyebilme kapasitesinin optimum noktaya

ulaştığının da işaretiydi 1613‟te ise arazi kıtlığının bariz işaretleri goumlruumllduuml

Nuumlfus hızla arttı uumlretim miktarları ise sabit kaldı hatta duumlştuuml11

Caba

sayısındaki aşırı artış ekinli bennak sayılarının ve uumlretim miktarının sabit seyri

karşısında ciddi geccedilim sıkıntısı olduğu sonucunu da zımnen iccedilermekteydi Bu

durum hane başına duumlşen ortalama uumlretim miktarlarına da yansıdı Nitekim

1455 ve 1485‟teki hane başına duumlşen ortalama 40-50 kile hububat miktarı

1613‟te yaklaşık 19 kileye geriledi Koumlydeki nuumlfus baskısının diğer işaretleri de

doumlnuumlm resmi vermek suretiyle sipahiden kiralanan arazi parccedilalarıyla kuumlccediluumlkbaş

hayvancılık ve arıcılığın gelir vasıtaları arasındaki oumlneminin kısmen artmasıydı

Bu arada hububat birim fiyatlarında tahrir kıymetlerine goumlre artış da goumlruumllduuml12

Osmanlı guumlmuumlş akccedilesindeki tağşişle de ilgili olan bu fiyat artışı geccedilim

sıkıntısının da bir başka işaretiydi

11

Bu noktada reel uumlretimin defterlere yansıma derecesinin sıhhatini dikkate almak da

gereklidir Gerccedilekten uumlretim miktarındaki aynilik ile nuumlfus artışındaki negatif ilişki

defterlerdeki oumlşuumlr miktarlarının sıhhatine youmlnelik ciddi soruları guumlndeme

getirmektedir 12

Bir kile buğdayın tahrir kıymeti 1455‟te 3 1485‟te 25 1547‟de 6 1613‟te ise 7

akccedile‟ydi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

48

Okccedilulu koumlyuumlnde ise kısmen farklı bir durum soumlz konusuydu Bu

farklılık arazi imkacircnlarından kaynaklanmaktaydı Statuuml tayininde etkili olduğu

bilinen arazi miktarı 1455‟te oldukccedila muumlsaitti Zira koumlyde 3 reaya nim ccedilifte

sahipti İki kardeş İbrahim ve Ali ile Eynekoca nim ccedilift buumlyuumlkluumlğuumlnde arazilere

tapu ile mutasarrıflardı Sadece muumlbtela olan İsa caba statuumlsuumlndeydi 1485‟te ise

nim ccedilift statuumlleri kayboldu Eynekoca gibi İbrahim de muhtemelen vefat etti

Zira nim ccediliftlerden biri zemin olarak kaydedildi Yani herhangi bir reaya

uhdesine tapuyla verilmedi Zira uumlretim miktarındaki duumlşuumlş dikkate alındığında

muhtemelen muumlnhal kaldı ve zirai uumlretim yapılmadı Bu nim ccediliftlik daha

sonraki tarihlerde tapuya verildi Koumlydeki ekinli bennakların sayısı 1547‟den

itibaren sabitlendi Caba sayıları ise hızla arttı 1547‟de 18 olan caba sayısı

1613‟te 38‟di Muumlcerred sayılarındaki artış oranı ise ccedilok daha yuumlksekti Okccedilulu

koumlyuuml zirai arazi potansiyeli bakımından Ccedilepni ve Ccedilandır koumlylerine goumlre daha

avantajlıydı Zira ilk tahrirde uumlccedil nim ccediliftliğin varlığı da bunu goumlstermektedir

Zamanla nuumlfus artışına bağlı olarak uumlretim miktarlarının yuumlkselmesi de zirai

uumlretim imkacircnlarının potansiyeline işaret etmektedir Koumlydeki zirai uumlretim

1485‟ten itibaren suumlrekli arttı Aynı tarihteki 300 kile‟lik toplam uumlretim 1547‟de

850 kile‟ye ccedilıktı 1613‟teki uumlretim miktarı ise 2950 kile‟ydi Gaversin ağırlık

kazandığı uumlretimde nuumlfus artışının etkileri accedilıkccedila goumlruumllduuml 1547‟ye goumlre

350‟ye varan artış oranı arazi miktarı ile nuumlfus artışı arasındaki pozitif

uyumun guumlzel bir goumlstergesi niteliğini haizdi Bununla birlikte uumlretimdeki

oumlnemli artışa rağmen Okccedilulu koumlyuumlnde ekinli bennak sayısı sabit kaldı Bu

durum ise muhtemelen arazi tasarruf şekillerindeki değişiklik ya da reel

durumun defterlere yansıma sınırlarıyla ilgili olmalıdır Uumlretim miktarlarında

1485‟ten sonra goumlruumllen artışın koumlydeki hane başına ortalama yansıması ise

1547‟de 303 1613‟te 614 kile‟ydi

Vergilendirme ve Reayanın Vergi Yuumlkuuml

Uumlretici konumundaki reayanın oumldediği başlıca ayni vergi oumlşuumlrduuml Oumlşuumlr

nicelik itibarıyla reaya tarafından oumldenen en oumlnemli vergiydi ve genelde ayni

olarak tahsil edilirdi İktisadi değer taşıyan her nevi ldquomezrucirc‟acirct-ı arzıyyerdquo oumlşuumlr

vergisi kapsamındaydı İmparatorluk genelinde oranı genelde 18 olan oumlşuumlr

vergisi13

reayadan 20 nispetinde tarh ve tahsil edildi Bu yuumlksek oran

sebebiyle reaya ayrıca salarıyye oumldemedi Oumlşuumlr oranındaki yuumlksekliğin

gerekccedilesi ise eyalet-i Rum‟da ldquomalikane-divani sistemrdquoin varlığıydı (Oumlz 1999

s 80) Kanunnamelerde de oumlşuumlr oranı accedilıkccedila belirtilmedi sadece ldquoVilayet-i

13

Oumlşuumlr vergisi aynı zamanda kuru muumllkiyeti devlete ait olan miricirc araziyi kullanma

kirasıydı İmparatorluğun son zamanlarında bile ham miricirc arazi uumlzerinde ebniye inşası

irade-i seniyyenin şeref-muumlte‟allik buyurulmasına matuftu ve binanın işgal ettiği yer

iccedilin kıymeti nispetinde binde kırk bedel-i oumlşuumlr takdir edilirdi (arazinin şeref ve

itibarına goumlre bdquooumlşre mu‟adil senevicirc icacircre-i zemicircnrdquo) Bununla da oumlşuumlr kayıplarının

telafisi amaccedillanırdı (Barkan 1940 s 379 Barkan 1980 ss 799-804 Guumlccediler 1964)

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

49

Rum‟un arazisi iki başdan ta‟şir olunmak kanun-ı kadim olmağın Defter-i

Cedicircd‟e dahi oumlyle sebt olundırdquo kaydı yer aldı (Yediyıldız 1987 s 153) Ancak

ele alınan koumlylerde malikane-divani sistemi soumlz konusu değildi Yani araziler

uumlzerinde hukuki bakımdan mutlak devlet muumllkiyeti soumlz konusuydu Devlet

mutlak muumllkiyet hakkını koumlyluuml ileri gelenleriyle paylaşmadı Bu takdirde

110‟luk malikane hissesi de sipahiye aitti ve koumlyluumller yuumlksek oranda ayni vergi

muumlkellefiyetine tabiydi

Reayanın oumldediği bir diğer vergi grubu ise raiyyet ruumlsumuydu Osmanlı

idaresinin fetihleri muumlteakip sınırlandırmaya ccedilalıştığı mevcut feodal hizmetlere

karşılık ihdas ve tarh ettiği bu vergiler nakdicirc olarak oumldendi ve miktarlarında

reayanın tasarruf ettiği arazi miktarı ile medeni durum belirleyici bir rol oynadı

Reayanın oumldediği raiyyet ruumlsumu bir nevi uumlretim-mali aile uumlnitesini

vergilendirmek iccedilin sistematik hacircle getirilen kombine oumlrfi bir vergiydi ve

oumlşuumlrden sonra nicelik itibarıyla reayanın oumldediği ikinci oumlnemli vergi grubuydu

(İnalcık 1990 s 5 İnalcık 1993 ss 31-62) Bu vergi grubu tam ccedilift yer

tasarruf eden reayadan 57 nim ccediliftten yarısı (285) ekinli bennaktan 18

cabadan 13 akccedile miktarında alındı Ancak bu miktarlar defterlere suumlrekli aynen

yansımadı14

Muumlcerredlerden ise defterlerde kaydedilmelerine rağmen 6 akccedilelik

muumlcerred resmi tahsil edilmedi15

Raiyyet ruumlsumu ilgili koumlyler serbest tımarlar

dacirchilinde yer almadığı iccedilin askericirc sınıf mensupları ehl-i seyf (sipahi ve sancak

beyi) arasında 13 oranlarında paylaşıldı Bu paylaşım defterlere 1485 yılından

itibaren yansıdı

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu koumlyleri reayasının oumldediği bir diğer vergi

grubu da bacircdıhevacirc ve muumlteallikatıydı Bu vergilerin temel oumlzelliği daimi ve

standart bir nitelik taşımaması yani zuhurata bağlı olmasıydı Zira ne

ilyazıcıtahrir emini ne de sipahi tahriri takip eden yıllarda kimlerin

evleneceğini succedil işleyeceğini bilemezdi Defterlerdeki vergi miktarlarının

tahminiliğine belki de en guumlzel oumlrneği teşkil eden bu vergi grubu aynı zamanda

dirlik sahiplerinin iştahını belki de en fazla kabartanını oluşturmaktaydı ve

askericircsipahi-reaya ilişkilerinde oumlnemli ipuccedillarına sahip olmalıydı Ancak buna

14

Defterlerde bennak ve caba resimlerinin toplam miktarları yer aldı Bazen sadece

sipahi hissesi bazen sipahi ve niyabet hisseleri ayrı ayrı bazen de ikisi birlikte

topluca yer aldı Rakamların genelde kanunnamelerdeki birim miktarlarla uyuştuğu

goumlruumlluumlr Niyabet hissesi nim ccedilift bennak ve cabalarda genelde yaklaşık 13

nispetindeydi Bununla birlikte Ccedilepni koumlyuumlnde bennak resmi kişi başına 1455‟te 20

akccedile kaydedildi Ayrıca 1455‟te niyabet hisseleri kaydedilmedi Ancak bu niyabet

hisseleri de tahsil edilmiş olmalıdır Zira Eyalet-i Rum‟da niyabet hisselerinin

defterlere kaydedilmediği hacirclde tahsil edildiği biliniyor (Oumlz 1999 s 83) Bununla

birlikte tablolarda defterlerdeki veriler esas alındı 15

ldquoVe defterde (hacircli bdquoani‟r-ruumlsucircm kaydolunan muumlcerredlerden nesne alınmazrdquo

(Yediyıldız 1987 s 150)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

50

dair bilgilere defterlerde genelde rastlanmaz Başlıcalarını resm-i

nikacirchgerdekarucircsacircne bdquoabd-ı acircbık cuumlrm-uuml cinacircyet ceracirc‟im-i hayvanacirct‟ın teşkil

ettiği bu vergilerin ihdas ve tahsisiyle asayiş ve guumlvenliğin sağlanması

amaccedillanmıştı

Koumlyluuml ayrıca yetiştirdiği kuumlccediluumlkbaş hayvanlar koyun ve kuzu iccedilin de

yıllık nakdicirc bir vergi oumldedi Resm-i ganemacircdet-i ağnacircm adıyla bilinen bu

verginin miktarı da 2 koyuna bir akccedileydi (Yediyıldız 1987 s 152) Bu vergi

raiyyet ruumlsumunda olduğu gibi sancak beyi ile sipahi arasında taksim

edilmektedir Ancak bu vergi de defterlerde suumlrekli kaydedilmedi ki bu da

hayvancılığın yapılmadığı anlamına gelmiyordu Bal uumlretimi de ayni ya da

nakdicirc olarak vergilendirme kapsamındaydı (oumlşr-uuml kovan ya da resm-i kovan)

Alacircsından bir kovana iki akccedile ednacircsından bir akccedile alınan bu vergi ayni olarak

da tahsil edilmekteydi Koumlyluumller ayrıca XVI yuumlzyıldan itibaren avacircrız-ı

divaniye oumldemiş olmalılardı ancak bu vergiler defterlerde yer almadı

Bu ccedilerccedilevede reayanın oumldediği ayni ve nakdicirc vergilerin toplam uumlretime

oranları yaklaşık olarak Ccedilepni koumlyuumlnde 1455‟te 42 1485‟te 36 1547‟de

27 1613‟te 25bdquodi Ccedilandır koumlyuumlnde ise aynı şekilde ilgili oranlar 1455‟te

295 1485‟te 41 1547‟de 31 1613‟te 34bdquotuuml Okccedilulu koumlyuumlnde ise

1455‟te 277 1485‟te 48 1547‟de 32 1613‟te 26‟ydı16

Kısaca reaya

toplam uumlretimlerinin Ccedilepni koumlyuumlnde 25- 40‟ı Ccedilandır koumlyuumlnde 29-

41‟i Okccedilulu koumlyuumlnde de 26- 48‟i arasında değişen oranlarda vergi verdi

Şuumlphesiz bu oranların elde edildiği sayısal veriler de tahriri yapan

ilyazıcınıneminin yaptığı işe sadakatine ve duumlruumlstluumlğuumlne defteri yazan kacirctibin

dikkatine sipahinin insafına reayanın vergi vermeyle kaccedilırma arasındaki

temayuumlluumlne bağlıydı Nitekim oranlardaki farklılık bunu accedilıkccedila goumlsterdi

Sonuccedil

Tapu Tahir Defterleri XV-XVI yuumlzyıl Osmanlı taşrasına dair

ccedilalışmalarda goumlz ardı edilmemesi gereken başlıca arşiv kaynakları arasındadır

Osmanlı taşra toplumunun ekonomik demografik toplumsal idari iskacircn vb

yapısı hakkında paha biccedililmez bilgiler iccedilermektedir Bununla birlikte bu

defterler sınırsız oumlğrenme isteklerinin ancak bazı youmlnlerini

karşılayabilmektedir Defterler incelendikten sonra zihinlerde oluşan

boşlukların doldurulması iccedilin başka kaynakların da kullanılması kaccedilınılmazdır

Zira bu defterlerde daha ziyade vergi ve vergilendirilebilir nuumlfus yer almaktadır

Tertip edilmeleri de bununla ilgilidir Bu sebeple de mali nitelikleri daha

belirgindir Sadece bu defterler esas alınarak ve bu defterlerdeki veriler

değerlendirilerek kırsal yapıyı tamamen ortaya ccedilıkarmak gayrikabildir Diğer

16

Bu oranlar elde edilirken teknik sebeplerle hayvancılık ve arıcılık hesaplamaya dacirchil

edilmedi Sebze meyve ve kendir toplam geliri vergi miktarı 5‟le ccedilarpılarak elde

edildi

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

51

kaynaklar goumlz ardı edildiğinde ise bu defterlere dayalı araştırmalar kaynak

odaklı bir niteliğe buumlruumlnmektedir Aksine araştırmaların tematik nitelikleri daha

belirgin olmalıdır

Bu sebeple araştırmaların problematik nitelikli olması buumlyuumlk oumlnem

taşımaktadır Bu ccedilerccedilevede yapılacak araştırmalarda doğal olarak cevabı aranan

sorular iccedilin diğer kaynaklara kendiliğinden gereksinim duyulacak boumlylece

sadece tahrir defterlerine dayalı araştırmalar yerine tuumlm kaynak gruplarını

kullanan araştırmalar gerccedilekleştirilecektir

Tahrir defterleri kullanılırken de verilerin mutlak doğrular olarak

goumlruumllmemesi gerekmektedir Bu ccedilerccedilevede defterlerdeki verilerin anlamlı olup

olmadığına bakılması sorulara cevaplar aranması gerekmektedir Bu sorular da

analitik nitelikli değişim ve doumlnuumlşuumlmuuml yakalamaya youmlnelik kaygılarla

sorulmalıdır Bu sorulara defterler cevap veremediği zamanlarda da sair

kaynaklar kullanılmalıdır Zira defterlerdeki vergi ve nefer miktarları reel

durumun tuumlm youmlnlerini de yansıtmamaktadır Ayrıca defterlerdeki verilere

mutlak doğrular olarak da bakılmamalıdır Kacirctip hatalarıyla dolu bu kayıtların

tutarsızlıkları koumly duumlzeyinde yapılacak hacircsıl ile bunu oluşturan vergi kalemleri

miktarları karşılaştırmalarında accedilıkccedila goumlruumllmektedir Farklı tarihli defterlerdeki

tutarsızlıklar da dikkate alınmalıdır Bunlar tespit edilerek sebepleri de

aranmalıdır Defterlerdeki ccediloğu veri tahminidir Bunlar da tahrirlerin yapıldığı

kesitleri yansıtmaktadır Defterler arada kalan yıllara dair oumlğrenme arzularını

guumlndeme getirmelidir

Bu bakımdan ccedilalışmalarda tuumlm kaynak grupları kullanılmalı

defterlerdeki her tuumlrluuml veri matematiksel işlemler de yapılmak suretiyle anlamlı

hacircle getirilmelidir Ayrıca defterlerdeki terimlerin de genel geccediler tanımları

değil oumlzguumlnluumlklerine ilgi goumlsterilmelidir Tespit edilen bu oumlzguumlnluumlkler de genel

bir bağlam iccedilerisine oturtulmalıdır benzerlik ve farklılıklar tespit edilmelidir

Bunun iccedilin de daha mikro duumlzeyde koumlyler ekseninde incelemeler yapılmalı

boumlyle ccedilalışmalar da mikro tarihccedililiğin detaylıoumlzguumln oumlğrenme gereksinimlerini

karşılama yanında defterlerdeki terim veveya verilerin geccedilerliliğini sistemin

niteliğini esaslarını anlama amacına matuf olmalıdır Neticede inşa edilen

metinlerde de ldquotarih yazmak iccedilin saymayı bilmek gerekirrdquo diyen (Oumlzbaran

1991 s 130) George Le Febvre‟in tamamen haklı olamayacağı dikkate

alınmalı geccedilmişe youmlnelik sayısal gerccedilekliklerin birler basamağına kadar mutlak

doğrular şeklinde sayılarla tespit edilemeyeceği goumlz oumlnuumlnde bulundurulmalıdır

Oumlzetle defterler uumlzerinde yapılan ccedilalışmalarda karşılaşılan temel accedilmaz

defterlerin hazırlanış gayeleri ile araştırmacıların cevabını aradığı sorular

arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır Bu takdirde de cevabı bulunamayan

sorulara karşılık defterlerin yetersiz ve tutarsızlığı vurgulanmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

52

Kaynakccedila

Acun F (1999) Osmanlı Tarihi Araştırmalarının Genişleyen Sınırları Defteroloji Tuumlrk

Kuumlltuumlruuml İncelemeleri Dergisi I 319-332

Afyoncu E (2003) Tuumlrkiye‟de Tahrir Defterlerine Dayalı Olarak Hazırlanmış

Ccedilalışmalar Hakkında Bazı Goumlruumlşler Tuumlrkiye Araştırmaları Literatuumlr Dergisi 1

(1) 267-286

Barkan Ouml L (1940) Tuumlrk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 12741858 Tarihli

Arazi Kanunnamesi Tanzimat I İstanbul Millicirc Eğitim Basımevi 321-421

Barkan Ouml L (1975) Feodal Duumlzen ve Osmanlı Tımarı Tuumlrkiye İktisat Tarihi Semineri

MetinlerTartışmalar 8-10 Haziran 1973 O Okyar (Ed) H Uumlnal

Nalbantoğlu (Ed Yrd) Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Yayınları 1-25

Barkan Ouml L (1980) Ccediliftlik Tuumlrkiyersquode Toprak Meselesi Toplu Eserler 1 İstanbul

Goumlzlem Yayınları 789-797

Barkan Ouml L (1980) Oumlşuumlr Tuumlrkiyersquode Toprak Meselesi Toplu Eserler 1 İstanbul

Goumlzlem Yayınları 799-804

Burke P (2000) Tarih ve Toplumsal Kuram (M Tunccedilay Ccedilev) İstanbul Tarih Vakfı

Yurt Yayınları

Faroqhi S (1994) Osmanlırsquoda Kentler ve Kentliler (N Kalaycıoğlu Ccedilev) İstanbul

Tarih Vakfı Yurt Yayınları

Guumlccediler L (1964) XVI ve XVII Asırlarda Osmanlı İmparatorluğursquonda Hububat

Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler İstanbul

Heywood C (1988) Between Historical Myth and ldquoMythohistoryrdquo The Limits of

Ottoman History Byzantine and Modern Greek Studies 12 315-345

Iggers G G (2000) Bilimsel Nesnelikten Postmodernizme Yirminci Yuumlzyılda

Tarihyazımı (G Ccedil Guumlven Ccedilev) İstanbul Tarih Vakfı Yurt Yayınları

İnalcik H (1983) Introduction to Ottoman Metrology Turcica 15 311-347

İnalcık H (1987) Hicri 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Yayınları

İnalcık H (1990) Koumly Koumlyluuml ve İmparatorluk V Milletlerarası Tuumlrkiye Sosyal ve

İktisat Tarihi Kongresi Tebliğler İstanbul 21-25 Ağustos 1989 Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Basımevi 1-11

İnalcık H (1993) Osmanlılar‟da Raiyet Ruumlsumu Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve

Ekonomi İstanbul Eren Yayınları 31-62

İnalcık H (2006) Osmanlı İmparatorluğu Klasik Ccedilağ (1300-1600) (R Sezer Ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Koccedil Y (2000) Zirai Tarım Araştırmalarında Oumllccediluuml Tartı Birimleri Sorunu Bursa Muumlduuml

Oumlrneği T C Selccediluk Uumlniversitesi Uluslararası Kuruluşunun 700 Yıl

Doumlnuumlmuumlnde Buumltuumln Youmlnleriyle Osmanlı Devleti Kongresi International

Congress on Ottoman Empire with all Aspects in 700th Anniversary of its

Establishment 7-9 Nisan 1999 Bildiriler A Akoumlz B Uumlrekli R Oumlzcan (Yay

Haz) Konya 541-546

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

53

Lamoreaux N R (2006) Rethinking Microhistory A Comment Journal of Early

Republic Vol 26 No 4 555-561

Magnusson S G (2003) The Singularization of History Social History and

Microhistory within the Postmodern State of Knowledge Journal of Social

History Vol 36 No 3 701-735

Makovsky A (1984) Sixteenth-Century Agricultural Production in the Liwa of

Jerusalem Insights from the Tapu Defters and an Attempt at Quantification

Archivum Ottamanicum IX 91-127

McGowan B (1969) Food Supply and Taxation on the Middle Danuba 1568-1579

Archivum Ottomanicum I 139-196

Olafsson D (2009) Communities based microhistories and related scholarly

approaches within humanities and social sciences Theory and Practice of

Microhistory A Workshop at Collegium Budapest on 19 June 2009 1-16

Oumlz M (1991) Tahrir Defterlerinin Osmanlı Tarihi Araştırmalarında Kullanılması

Hakkında Bazı Duumlşuumlnceler Vakıflar Dergisi XXII 429-439

Oumlz M (1997) XVI Yuumlzyıl Anadolusu‟nda Koumlyluumllerin Vergi Yuumlkuuml ve Geccedilim Durumu

Hakkında Bir Araştırma Osmanlı AraştırmalarıJournal of Ottoman Studies

XVII 77-90

Oumlz M (1999) Osmanlı Klasik Doumlneminde Tarım Osmanlı 3 İktisat G Eren (Ed)

Doccedil Dr K Ccediliccedilek C Oğuz (Bilim Ed) Ankara Yeni Tuumlrkiye Yayınları

66-73

Oumlz M (1999) XV-XVI Yuumlzyıllarda Canik Sancağı Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu

Yayınları

Oumlz M (2000) 15-16 Yuumlzyıllarda Anadolu‟nun Sosyal Tarihine Dair Araştırmalar

Genel Bir Değerlendirme T C Selccediluk Uumlniversitesi Uluslararası Kuruluşunun

700 Yıl Doumlnuumlmuumlnde Buumltuumln Youmlnleriyle Osmanlı Devleti Kongresi International

Congress on Ottoman Empire with all Aspects in 700th Anniversary of its

Establishment 7-9 Nisan 1999 Bildiriler A Akoumlz B Uumlrekli R Oumlzcan (Yay

Haz) 525-531

Oumlz M (2000) Tahrir Defterlerindeki Sayısal Veriler Osmanlı Devletirsquonde Bilgi ve

İstatistik H İnalcık Ş Pamuk (Der) 15-32

Oumlz M (2002) XVI Yuumlzyılda Anadolu‟da Tarımda Verimlilik Problemi XIII Tuumlrk

Tarih Kongresi 4-8 Ekim 1999 Kongreye Sunulan Bildiriler Ankara Tuumlrk

Tarih Kurumu Yayınları 1643-1651

Oumlz M (2007) Reacircyacirc Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (TDVİA) 34 490-

493

Oumlzbaran S (1991) Tavandan Tabana Toplum Tarihine Doğru Tarih ve Sosyoloji

Semineri 28-29 Mayıs 1990 Bildiriler İstanbul İstanbul Uumlniversitesi

Edebiyat Fakuumlltesi Tarih Araştırma Merkezi 121-131

Singer A (1996) Kadılar Kullar Kuduumlsluuml Koumlyluumller İstanbul Tarih Vakfı Yurt

Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

54

TD 13 (Yediyıldız B ve Uumlstuumln Uuml (1992) Ordu Youmlresi Tarihinin Kaynakları I 1455

Tarihli Tahrir Defteri Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yayını)

TD 37 (Yediyıldız B ve Uumlstuumln Uuml (2002) Ordu Youmlresi Tarihinin Kaynakları II 1485

Tarihli Tahrir Defteri Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yayını)

TD 255

TD 169

Yediyıldız B (1987) Ordu Kazası Sosyal Tarihi (1455-1613) Ankara Kuumlltuumlr ve

Turizm Bakanlığı Yayınları

Tablo I I Ccedilepni Koumlyuuml Demografik Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Ekinli Bennak 3 (1‟i hassa ccediliftlikte

uumlretim yapıyor)

5 8 4

Caba 1 10 18

Muumlcerred 2 5 13

Toplam 3 8 23 35

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo I II Ccedilandır Koumlyuuml Demografik Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Ekinli Bennak 4 5 8 8

Caba 2 1 (muumlezzin caba

resmi veriyor)

14 37

Muumlcerred 1 2 2 10

İmam Hatip

Fakih Muumlezzin

Toplam 7 8 24 55

TD 13 259 (194-195) TD 37 46 (117) TD 255 378 TD 169 119-120

Tablo I III Okccedilulu Koumlyuuml Nuumlfus Verileri Nuumlfus Veri

Tuumlrleri

1455 1485 1547 1613

Nim Ccedilift 3

Ekinli Bennak 4 6 10 10

Caba 1 (Muumlbtela) 1 18 38

Muumlcerred 7 5 26

İmam Hatip

Fakih Muumlezzin

1(ccedilift resminden

muaf)

1 (ccedilift resminden

muaf)

Toplam 9 15 33 74

TD 13 262 (197) TD 37 48 (121) TD 255 370-371 TD 169 106-107

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

55

Tablo II Ia Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Aynicirc Nakdicirc

1485

Aynicirc Nakdicirc

Buğday 5 muumld 300 3 Muumld+4

muumld (hassa)

150+200

Arpa 5 muumld 200 3 muumld+ 4

muumld (hassa)

120+160

Gavers

Meyve ve Sebze 20 15

Piyaz

Resm-i Kendir

Resm-i Ganem

acircdet-i ağnam

4+4

Oumlşr-uuml Kovan

resm-i kivvare

30

Bacircdıheva

Deştibacircniarucircsiyye

10 26+14

Bennak ve Caba

Resmi

60 103

Toplam 200

kile

10 muumld

590 akccedile

(koumlyuumln

mezraası

Kuumlrze‟nin

geliri yok)

280 kile 14

muumld

826 akccedile (koumlyuumln

mezrası Kuumlrzeyeri‟nde

1 muumld buğday 1 muumld

arpa gelir var=50+40

akccedile) işleyenler kayıtlı

değil

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120-121) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo II Ib Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 100 kile

+50 kile

600+300 100 kile +50

kile (hassa)

700+350

Arpa 60 kile

+20 kile

300+100 60 kile +20

kile (hassa)

360 +120

Gavers 120 kile 600 120 kile 720

Meyve ve Sebze 104 140

Piyaz

Resm-i Kendir 110

Resm-i Ganem

acircdet-i ağnam

100

Oumlşr-uuml Kovan

resm-i kivvare

50 50

Bacircdıheva

Deştibacircniarucircsiyye

90+90

Bennak ve Caba

Resmi

274 234+72

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

56

Toplam 350 kile 2718 akccedile

(220 akccedile

hacircsılı olan

Kuumlrze

mezrası

var)

350 kile 2746 akccedile (Kuumlrze

mezrasında iskan var

mezrada 6 ekinli

bennak 12 caba 9

muumlcerred var 2000

akccedile toplam ayni ve

nakdicirc vergi geliri var)

TD 13 262 (197) TD 37 48 (120-121) TD 255 377 TD 169 117-118

Tablo II II Ccedilandır Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 2 muumld 120 15

Muumld

75 40 kile 240 akccedile 40 kile 280

Arpa 1 muumld 40 1

Muumld

40 40 kile 200 akccedile 30 kile 180

Gavers 100 kile 500 akccedile 100

kile

600

Meyve ve

Sebze

20 20 12 20

Piyaz

Kendir 30 () 30

Resm-i

Ganem

acircdet-i

ağnam

160 50

Oumlşuumlr-uuml

kovan

resm-i

kivvare

20 12 20

Bacircdıheva

deştibacircniar

ucircsiyye

20 26+14 220 200

Bennak ve

Caba Resmi

66 103 326 144+

481

Toplam 60

kile

3 muumld

266

Akccedile

550

kile

25

muumld

298

akccedile

1180

kile

1700

akccedile

(ayrıca

300 akccedile

hacircsılı

olan bir

zemin

var)

170

kile

2005

akccedile

(defterde

2000)

TD 13 259 (195) TD 37 46 (117-118) TD 255 378 TD 169 120

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

57

Tablo II III Okccedilulu Koumlyuuml Yıllık Vergi Miktarları Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 4

muumld

240 2

Muumld

100 20

kile

120 140

kile(

defterde

40

ancak

tahrir

kıymeti

ne goumlre

140

olmalı)

980

Arpa 3

muumld

120 1

Muumld

40 50

kile

250 150 kile 900

Gavers 100

kile

500 300 kile 1800

Meyve ve

sebze

30 İsmi var

miktarı yok

Piyaz 10 10

Kendir 160

Resm-i

Ganem

acircdet-i

ağnam

20 140

Oumlşr-uuml

Kovan

resm-i

kovan

10 30() 80

Bacircdıheva

deştibacircni

arucircsiyye

25 50+25 280 500

(deştibacircni ve

tapu-yu

zemin nısf

bacircdiheva ve

arucircsiyyenin

miktarı yok)

Nim Ccedilift

Bennak

ve Caba

Resmi

114 86+

35

414 180+

494

(defterde

794)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

58

Toplam 140

kile

7

muumld

519

akccedile

60

kile

3

muumld

346

akccedile

(ayrıca

nim

buumlyuumlkluuml

ğuumlnde

bir

zemin

var

geliri

yok)

170

kile

193

Akccedile

(ayrı

ca

100

akccedile

hacircsılı

olan

bir

zemin

var)

Defterde

6000 akccedile

(vergi

kalemleri

tek tek

toplandığın

da yaklaşık

5000 akccedile)

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Tablo III I Ccedilepni Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 260

kile

780

akccedile

460

kile

1150

akccedile

600 kile 3600 akccedile 600

kile

4200

akccedile

Arpa 260

kile

520

akccedile

460

kile

920

akccedile

340 kile 1700 akccedile 340

kile

2040

akccedile

Gavers 600 kile 3000 akccedile 600

kile

3600

akccedile

Meyve ve

sebze

100

akccedile

75

akccedile

520 akccedile 700

akccedile

Piyaz

Kendir 550 akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

16

adet

200

koyun

Bal

uumlretimi

150

akccedile

100 ya da

50 adet

kovan

100 ya

da 50

adet

kovan

Toplam 520

kile

1400

akccedile

920

kile

2295

akccedile+

16

koyun

1540

kile

9370

akccedile+200

adet

koyun+50

ya da 100

adet

kovan

81540

kile

10540

akccedile+10

0 ya da

50 adet

kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Ccedilepni Ccedilandır ve Okccedilulu Koumlyleri Oumlrnekleminde Tahrir

Defterlerine Dayalı Bir Mikro-Tarih Analizi

59

Tablo III II Ccedilandır Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 200

kile

600

akccedile

150

kile

375

akccedile

200

kile

1200

akccedile

200

kile

1400 akccedile

Arpa 100

kile

200

akccedile

100

kile

200

akccedile

200

kile

1000

akccedile

150

kile

900 akccedile

Gavers 500

kile

2500

akccedile

500

kile

3000 akccedile

Meyve ve

sebze

100

akccedile

100

akccedile

60 akccedile 100 akccedile

Piyaz

Kendir 150

akccedile

150 akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

320 adet

koyun

100 adet

Bal uumlretimi 100

akccedile

12 ya da

24 adet

kovan

20 ya da 40

adet

Toplam 300

kile

900

akccedile

250

kile

775

akccedile

900

kile

4910

akccedile+

320 adet

koyun+

12 ya da

24 adet

kovan

850

kile

5550 akccedile+

100 adet

koyun+

20 ya da 40

adet kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Tablo III III Okccedilulu Koumlyuuml Yıllık Toplam Uumlretimi Uumlruumln Adı 1455

Ayni Nakdicirc

1485

Ayni Nakdicirc

1547

Ayni Nakdicirc

1613

Ayni Nakdicirc

Buğday 400

kile

1200

akccedile

200

kile

500

akccedile

100

kile

600

akccedile

700

kile

4900 akccedile

Arpa 300

kile

600

akccedile

100

kile

200

akccedile

250

kile

1250

akccedile

750

kile

4500 akccedile

Gavers 500

kile

2500

akccedile

1500

kile

9000 akccedile

Meyve ve

sebze

150

akccedile

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

60

Piyaz 50 akccedile 50 akccedile

Kendir 800

akccedile

Kuumlccediluumlkbaş

Hayvan

Sayıları

40

adet

koyun

280 adet

koyun

Bal

uumlretimi

50 akccedile 30 ya da

60 adet

kovan

180 ya da

360 adet

Toplam 700

kile

1800

akccedile+

40

koyun

300

kile

750

akccedile

850

kile

5350

akccedile+28

0

koyun+

30 ya da

60

kovan

2950

kile

18450 akccedile+

180 ya da

360 adet

kovan

TD 13 262 (197-198) TD 37 48 (121-122) TD 255 370-371 TD 169 106-

107

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 61-89

OSMANLI DOumlNEMİ KADIN SUumlS MALZEMELERİNİN DİVAN

ŞİİRİNE YANSIMALARI

Uumllkuuml CcedilETİNKAYA

Oumlzet

İnsanın guumlzel olana ilgisi dolayısıyla hemen her ccedilağda o ccedilağın estetik

anlayışına uygun olarak guumlzel olmak guumlzel goumlruumlnmek oumlnemli olmuştur Erkeğe

goumlre guumlzel goumlruumlnmeye daha ccedilok oumlnem veren kadın cinsi guumlzelleşmek iccedilin ccedileşitli

yollara başvurmuştur Guumlzel giysiler muumlcevher ve aksesuarlarla birlikte ccedileşitli

suumls (makyaj) malzemeleri kadın guumlzelliğine guumlzellik katan unsurlardır

Esas gayesi guumlzellik olan buumltuumln guumlzel sanatlar gibi divan edebiyatında

da bu konuya son derece oumlnem verilmiş insan guumlzelliği idealize edilerek

anlatılmıştır Bu ccedilalışmada divan şiirinin başta gazeller ve aşk mesnevileri olmak

uumlzere farklı nazım şekilleriyle yazılmış manzumelerinde geccedilen kadınların

makyaj malzemeleri ile ilgili oumlrneklerle bu malzemelerin oumlzellikleri hangi

amaccedillarla ve ne şekilde kullanıldıklarına ilişkin bilgiler değerlendirilmiştir

Anahtar kelimeler Divan şiiri kadın guumlzellik aksesuar suumlslenme

makyaj somutlaştırma Osmanlı gazel mesnevi

Reflections of Ottoman Period Womenrsquos Accessories and Toiletries

on Divan Poetry

Abstract

Since mankind has always paid attention to beauty attractiveness and

impressive appearance in accordance with the aesthetical views of a given period

have been important The women whose concern for beauty overwhelm men‟s

in an attempt to attract men have tried various methods to look beautiful

Beautiful clothes jewelry accessories and toiletries (make up) are the elements

that increase feminine charm

Like all the other fine arts that have strong admiration for beauty divan

literature has attached much importance to this subject and human beauty was

narrated with idealization In this paper information about women‟s make-

uptoiletries their features their aims of use and how they are used are examined

by the analyses of samples taken from divan poems of different verses such as

gazel (ode) and love mathnawi

Key words Divan poetry woman beauty accessories toilette make

up concretization Ottoman gazel mathnawi

Dergimizin 12 sayısında ldquoOsmanlı Kuumlltuumlruumlnde Kadın Suumls Malzemelerinin Edebiyata

Yansımalarırdquo başlığıyla hakem oumlneri ve duumlzeltmelerinin yer almadığı ilk halini sehven

yayımladığımız makalenin hakemlerin oumlnerileri doğrultusunda duumlzeltilmiş halini bu sayımızda

tekrar yayımlıyoruz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 62

Giriş

Guumlzellik kavramı ile insan arasında daima varlığı bilinen ilişki insanın

guumlzel olana karşı hoşlanma ve haz duyguları ile kendini goumlsteren doğal

eğilimidir Bu nedenle her ccedilağda o ccedilağın estetik anlayışına uygun olarak guumlzel

olmak guumlzel goumlruumlnmek insanlar iccedilin daima oumlnemli olmuştur Kadın cinsi ise

erkeğe goumlre guumlzel goumlruumlnmeye daha ccedilok oumlnem vermiştir Başka insanların ve

oumlzellikle karşı cinsin beğenisini kazanmak isteyen kadın guumlzelleşmek iccedilin

ccedileşitli yollara başvurmuştur Giyim kuşamdaki zarafet kıyafeti tamamlayan

muumlcevher ve aksesuarlarla ccedileşitli suumls (makyaj) malzemelerinin kullanımı kadın

guumlzelliğine guumlzellik katan unsurlar olmuştur

İdealist bir edebiyat olan divan edebiyatında insan guumlzelliği de idealize

edilerek anlatılmıştır Değişmeyen ve dışına ccedilıkılamayan belirli estetik kurallara

bağlı olan bu edebicirc gelenekte insan guumlzelliği buumltuumln ayrıntılarıyla ve en guumlzel

şekilde sevgili tipi ile anlatılır Cinsiyeti oumlnemli olmaksızın sevgiliye atfedilen

bu guumlzelliğin daha ccedilok kadına oumlzguuml oumlzelliklerle tasvir edildiği goumlruumlluumlr

Dolayısıyla teşbih istiare ve mecaz gibi edebicirc sanatlar şairin boumlyle bir guumlzeli

tasvir ederken sıkccedila başvurduğu hazır araccedillar olmuştur

Dış goumlruumlnuumlş bakımından muumlkemmel guumlzelliği ile tek ve değişmez bir tip

olan sevgilinin divan edebiyatının tek taraflı aşk anlayışına goumlre seven ve aşkın

ızdırabını ccedileken acircşığına eziyeti cefası nazı kahredici ilgisizliği ve vefasızlığı

ise hacirckim ve değişmez moral vasıflarıdır (Akuumln 1994 s 415) Bu vasıflarıyla

acircşığını kahreden sevgili suumlslenerek muumlkemmel guumlzelliğine kattığı guumlzellikle

son derece baştan ccedilıkarıcı bir goumlruumlnuumlşe kavuşur ve acircşığın ızdırabı buumlsbuumltuumln

artar Şair Gubari (oumll 1574-75)‟nin ldquoAşkın goumlzuuml daima guumlzelliğe bakar aşkın

suumlsuuml daima guumlzellikledir Guumlzellik ne kadar guumlccedilluuml (fazla) olursa aşk hacircli (de o

kadar) artar Ey sevgili Guumlzelin guumlzelliği arttıkccedila acircşığın aşkını artırırrdquo dediği

şu beyitleri guumlzelliğin aşktaki oumlnemini anlatması bakımından dikkate değerdir

Ĥuumlsne baķar hemīşe ćayn-ı ćaşķ

Ĥuumlsn ileduumlr hemīşe zeyn-i ćaşķ

Ne ķadar olsa ħuumlsn ķuvvetde

Ĥālet-i ćaşķ olur meziyyetde

Artduġınca cemāl uuml ħuumlsn-i nigār ćĀşıķuntilde ćaşķın arturur ey yār (Aktaş 2006 s 173)

Kadın guumlzelliğinin oumlzellikle aşkın başlangıcında en oumlnemli etken

olduğunu aşk mesnevilerinde accedilık bir şekilde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Soumlz konusu

mesnevilerde erkek kahramanlar genellikle kadın kahramanların ya resmini

goumlrerek ya da bir başkasından guumlzelliklerinin oumlvguumlsuumlnuuml duyarak acircşık olurlar

Dolayısıyla bu eserlerde kadın kahramanlar gerek giyim kuşamları muumlcevher

ve aksesuarları gerekse makyaj malzemeleri kullanmak suretiyle suumlslenmeye

oumlnem veren guumlzellikleri ile goumlz kamaştıran kişiler olarak anlatılırlar

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 63

Fransızca ldquomaquillagerdquo kelimesinden Tuumlrkccedileye geccedilmiş olan ldquomakyajrdquo

terimi yuumlzuuml guumlzelleştirmek iccedilin kaş goumlz kirpikler yanak ve dudaklara ccedileşitli

maddeler suumlruumllerek yapılan işlemin adıdır (Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 1334)

Eskiden makyaja ldquoyuumlz yazmakrdquo denilmiştir Reşat Ekrem Koccedilu ldquoyuumlz yazmakrdquo

hakkında şu bilgileri veriyor ldquoEski Tuumlrk kadınının suumlslenmesinde allıklı

aklıklı rastıklı suumlrmesi yapma laden benli yuumlz makyajı karşılığı kullanılmış bir

deyimdir Huumlnerli zevkli kızlar kadınlar yuumlzlerini kendileri yazarlardı Ham

elliler ise bu işte bilgisi kabul edilmiş kadınlara başvururlardı (1967 s 248)

Tuumlrkccedilede ldquoyuumlz yazmacısırdquo olarak adlandırılan bu kadınlara Arapccedilada ldquomacircşıtardquo

veya ldquomeşşacirctardquo denir

Makyaj iccedilin kullanılan maddeler zamana goumlre ccedileşitlilik goumlstermiştir

Guumlnuumlmuumlzde modern kimyanın uumlruumlnleri olan fondoumlten pudra allık rimel far ve

ruj gibi maddelerin yerine eskiden kimyasal işlem goumlrmemiş doğal yollarla

ccedileşitli bitki ve madenlerden elde edilen maddeler kullanılmıştır Eskiden

kadınların kullandıkları makyaj (suumls) malzemeleri genel olarak kına (hınacirc

hınnacirc hizacircb nigacircr) rastık (vesme) suumlrme (kuhl tucirctiyacirc) ccedilivit (nicircl) allık (guumll-

gucircne gacircze suumlrhicirc kızılca duumlzguumln) uumlstuumlbeccedil (seficircdacirc seficircdacircc isficircdacircc seficircdacircb)

altın suyu (zer-acircb acircb-ı zer) altın varak (zerek) yapma (suni) ben (hacircl-i acircrızicirc)

gibi maddelerdir Bu maddelerden ldquohınnacirc vesme surhicirc seficircdacircb suumlrme zerek

ve hacircl-i acircrızicircrdquoden oluşan yedi tanesine genel olarak Farsccedilada ldquoher-heftrdquo

denilmektedir (Mu‟icircn 1364 s 5130) Burhacircn-ı Kacirctırsquoda yedinci madde ile ilgili

olarak ihtilaf bulunduğuna işaret edilerek ldquohacircl-i acircrızicircrdquo yerine kimilerinin

ldquogacircliyerdquo yi tercih ettikleri bildiriliyor (Muumltercim Acircsım 2000 s 344) Nitekim

bu yedinci madde Ferheng-i Şursquoucircricirc‟de ldquogacircliyerdquo (Şu‟ucircricirc Hasan s 425a-b) iken

Gencine-i Guumlftar‟da (Şuumlkucircn 1984 s 1985) ve Osmanlıca-Tuumlrkccedile Ansiklopedik

Luumlgatrsquode (Devellioğlu 1993 s 358) ldquomiskrdquo olarak geccediler

Eski zaman kadınlarının makyaj malzemelerinin yanı sıra guumlzel kokulu

maddeler de kullandıkları goumlruumlluumlr Guumlnuumlmuumlzde kullanılan parfuumlmuumln yerini tutan

bu maddeler ise muumlşg (misk) anber nacircfe gacircliye ve guumll suyu vbdir

Bu ccedilalışmada oumlncelikle Osmanlı doumlnemi kadın suumls (makyaj)

malzemelerinin oumlzellikleri hangi amaccedillarla ve ne şekilde kullanıldıklarına

ilişkin ccedileşitli kaynaklarda yer alan bilgilere yer verilmiştir Bu bilgiler

doğrultusunda divan şiirinin başta kadın aşk ve guumlzelliğin en ccedilok konu edildiği

gazeller ve aşk mesnevileri olmak uumlzere farklı nazım şekilleriyle yazılmış

manzumelerinde geccedilen soumlz konusu suumls malzemeleri ile ilgili oumlrnek beyitler

değerlendirilmiştir Konuyla ilgili oumlrnek beyitlerin tespiti iccedilin divan

edebiyatında 14 ve 18 yuumlzyıllar arasında yazılmış 62 divan ve 36 mesnevi

taranmıştır Taramalar sonucunda konuyla ilgili ccedilok sayıda oumlrnek beyit tespit

edilmiştir Ancak bu beyitlerin hepsini değerlendirmenin bir makale boyutunu

aşacağı duumlşuumlncesiyle oumlrnek sayısı sınırlı tutulmuştur

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 64

1 Kına [Hınacirc (Hınnacirc) Hizacircb Nigacircr]

Arapccedilada ldquohınacircrdquo ve ldquohınnacircrdquo biccedilimlerinde kullanılan ve Tuumlrkccedilede ldquokınardquo

olarak bilinen bu madde kına ağacının yapraklarının tozundan yapılmış

siyahımsı kırmızı renkli bir boyadır (Şemseddin Sami 1317 s 560 Huumlseyin

Remzi 1305 s 466)

Eski Tuumlrk suumlslemesinde ccedilok oumlnemli bir yere sahip olan kına kadın ve

kızlar tarafından el ayak ve saccedillarını boyamakta kullanılmıştır Bu boyama

işlemine de ldquokına yakmakrdquo denmiştir Reşat Ekrem Koccedilu kınanın kullanımı ile

ilgili şu bilgileri veriyor

Bir macun hacircline getirilen kına boyası akşam yemeğinden sonra avuca

konulur ve parmaklar yumularak yumruk olmuş eller bezle sarılıp

bağlanırdı Ertesi sabah accedilılıp yıkandığında avuccedillar ve parmaklar bir

aydan fazla devam edecek tırnaklar da uzayıp kesildikccedile kaybolacak

şekilde kırmızıya boyanmış olurdu Duumlğuumlnlerde gelin kızın el ve

ayaklarına muhakkak kına yakılır ve gece sabaha kadar devam eden

sazlı soumlzluuml oyunla eğlenceye bdquokına gecesi‟ denilirdi (1967 s 157)

Arapccedila ldquohizacircbrdquo kelimesi ise genel olarak ldquoboyardquo demektir (Muumltercim

Ahmed Asım 1305 s 121 Şemseddin Sami 1317 s 583) Osmanlıca-Tuumlrkccedile

Ansiklopedik Luumlgatrsquote ise boya anlamının yanı sıra ldquokınardquo anlamı da goumlruumlluumlyor

(Devellioğlu 1993 s 374) Buna goumlre ldquohizacircbrdquoın kaşa suumlruumllduumlğuumlnde rastık

(vesme) ele veya ayağa suumlruumllduumlğuumlnde ise kına anlamına gelen bir kelime

olduğu anlaşılıyor Arpaeminizade Sami (oumll 1734) ve Keccedilecizade İzzet Molla

(oumll 1829)‟nın aşağıdaki beyitleri ldquohizacircbrdquoın kına anlamında kullanımına

oumlrnektir

Sami soumlz konusu beyitte şarap ile kınanın renk ilişkisi nedeniyle

ldquoYacircrim her ne zaman şarap iccedilse bir yudumunu sanki arzu gelinimin (geline

benzeyen arzumun) ayağını kınalamak iccedilin (kadehte) bırakırrdquo demektedir

Dolayısıyla sevgilinin şarabının son yudumunu şairin geline benzettiği

arzusunun ayağına kına olması iccedilin doumlkmek uumlzere kadehte bıraktığı

anlaşılmaktadır Ccediluumlnkuuml eskiden meyhane muumldavimleri arasında iccedililen şarabın

son yudumunu (cuumlr‟a) yere doumlkmek bir acircdetmiş Bu konuda bilgi iccedilin bk

(Onay 1993 ss 95-96)

Baķıyye cuumlrća ķor yāruumlm ne dem nūş-ı şarāb eyler Ayaġına ćarūs-ı şevķumuntilde gūyā ĥiżāb eyler (Kutlar 2004a s 480)

İzzet Molla ise sevgilinin kınalı elini onun ayrılığından goumlnluuml hasta

duumlşmuumlş acircşığının goumlğsuumlne koymamasını koyarsa kınanın rengiyle hasta acircşığın

ateşinin yuumlkseleceğini soumlyler Buna goumlre beyitte sevgilinin kınalı elleriyle acircşığa

dokunuşunun onun goumlnluumlndeki aşk ateşini buumlsbuumltuumln artıracağı dolayısıyla

sevgilinin kınalı ellerinin guumlzelliği ve etkileyiciliği vurgulanmaktadır Burada

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 65

ldquorengrdquo kelimesi ldquohile oyunrdquo anlamını da ccedilağrıştıracak şekilde tevriyeli

kullanılmıştır

Ķoyma destuumlntilde sīne-i dil-ĥaste-i hicrānuntildea Āteşi efzūn olur reng-i ĥiżābuntildedan senuumlntilde (Şahin 2004 s 472)

Farsccedila ldquonigacircrrdquo kelimesi de ldquoSevgilinin (guumlzelin) el ve ayaklarına kına

ile yapılan şekilrdquo (Mu‟icircn 1364 s 4803) anlamındadır Abduumllbaki Goumllpınarlı

Hafız Divanı tercuumlmesinde ldquoNigacircr hem guumlzel manasına gelir hem de

parmaklara konan kına manasına gelir Bu bakımdan şairler daima bu

kelimenin iki manasıyla bir sanat yaparlarrdquo (Şirazi 1992 s 704) diyor

Hamdullah Hamdi (oumll 1503)‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde Zuumlleyha‟nın

kınalı ellerinin tasvir edildiği şu beytin ilk mısra‟ında ldquokınardquo ikinci mısra‟ında

ldquosevgilirdquo anlamlarında olmak uumlzere ldquonigacircrrdquo kelimesinin cinaslı kullanımı buna

oumlrnektir

Keffi levħine itdi naķş-ı nigār Tā bu naķş ile el vire o nigār (Oumlztuumlrk 2001 s 135)

Fuzuli (oumll 1556)‟nin bir muumlseddesinden alınan ve sevgilinin suumlmbuumll

gibi siyah ve etrafa misk kokusu yayan saccedillarını guumlle benzeyen yanakları

uumlzerine doumlktuumlğuuml nazik ve guumlzel ayağına guumll yaprağı gibi kına yaktığından soumlz

ettiği aşağıdaki dizelerde de ldquonigacircrrdquo kelimesinin kına anlamına geldiği

goumlruumllmektedir

Toumlkmiş guumll uumlzre suumlnbuumll-i gīsū-yı muumlşg-bār Yaĥmış laţīf ayaġına guumll-berg tek nigār (Akyuumlz vd 1958 s 444)

Revani (oumll 1524)‟nin ldquoBayram guumlzelleri (bayram yerlerinde gezintiye

ccedilıkan guumlzeller) bayramda hile ile her acircşığın goumlnluumlnuuml almak iccedilin ellerine kına

yakmışlarrdquo dediği şu beytinde hem guumlzellerin bayramlarda kına yakma

acircdetinden hem de onların kınalı ellerinin acircşıkları aşka duumlşuumlrecek kadar guumlzel

oluşundan soumlz edilmektedir

ćĪdde her ćāşıķuntilde almaġa goumlntildelin āl ile Ellerin ħınnā ile naķş eylemiş ĥūbān-ı ćīd (Avşar tarihsiz s 129)

Şairler kına ile kan arasındaki renk benzerliğinden dolayı guumlzellerin

acircşıkların kanını kına olarak kullandıkları hayalini şiirlerinde sık sık dile

getirmişlerdir Mesihi‟nin aşağıdaki beyti buna oumlrnektir

Beyitte bir genccedil kıza (bakireye) benzetilen kasidenin guumlzelliğine

şaşırmamak gerektiği ccediluumlnkuuml ellerinin ciğer kanı ile kınalandığı belirtilmektedir

Yani şair kasidesini daha oumlnce soumlylenmemiş hayallerle yazdığı iccedilin el

değmemiş (bakire) bir kıza yuumlrekten gelen samimi duygularını soumlyleyiş

guumlzelliği iccedilinde anlattığı iccedilin de elleri ciğer kanıyla kınalanmış genccedil kıza

benzeterek oumlvmuumlştuumlr

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 66

Rengīn goumlrinse bikr-i ķaŝīdem ćaceb mi kim Ĥūn-ı cigerle eylemişem ellerin ĥıżāb (Mengi 1995 s 41)

Aşağıdaki beyit Gelibolulu Sun‟i (oumll 1534-35)‟nin Divan‟ında mesnevi

nazım biccedilimiyle yazılmış ve gelin gibi hayal edilen mumun suumlslenişinin

anlatıldığı şiirden alınmıştır Burada guumlzel mumun gelin olduğu ve kına

gecesinde ayağına kına yakıldığı anlatılmaktadır

ćArūs oldı bu gice şemć-i raćnā Anuntildersquoccediluumln yaķdılar pāyına ħınnā (Yakar 2002 s 434)

Arpaeminizade Sami‟nin bir kasidesi (temmucircziyye)nde yer alan

aşağıdaki beyitlerde ldquoTemmuz sıcağını vasfetmenin guumlzelliğinin beğenilen

(seccedilkin) şairlik maşıtasının arzusu olduğu o zaman (vasfedilen temmuz sıcağı)

hayal bakiresinin (bakire bir kız gibi el değmemiş hayallerinin) kıvırcık

saccedillarını etkileyerek onları alev rengi gibi kendi kendine kınaladırdquo

denmektedir Yani şair temmuz sıcağını anlatmanın genccedil kıza benzettiği

hayalinin saccedillarına bile etki ederek onun alev rengi gibi kendi kendine

kınalanmasını sağladığını anlatmaktadır

O dem ki zībiş-i taħrīr-i vaŝfı temmūzuntilde

Murād-ı māşıţa-i ţabć-ı muumlsteţāb oldı

İduumlp kuumllāle-i dūşīze-i ĥayāle eśer Ccediluuml reng-i suumlrĥ-i ćalev ĥˇod-be-ĥˇod ĥıżāb oldı (Kutlar 2004a s 129)

2 Rastık (Vesme)

Tuumlrkccediledeki ldquorastıkrdquo kelimesinin Arapccedila karşılığı olan ldquovesmerdquo

kadınların kaşlarına suumlrduumlkleri siyah boyaya denir (Şemseddin Sami 1317

s 1492 Koccedilu 1967 s 196 Pakalın 1993 s 13) Farsccedila soumlzluumlklerden Burhacircn-ı

Kacirctı‟da vesme ile ilgili olarak şu bilgiler veriliyor

Bir nebattır Karılar kaynatıp usaresi ile ebruların hizab ederler Bu

nebat ketem dedikleridir ki mersin varakına şebih semeri fuumllfuumll kadar

ve ba‟de‟l-kemacircl siyah olur Bazılar bdquovesme varaku‟n-nicircl yani ccedilivit

otudur‟ dedi Bazılar indinde hınacirc-yı siyahtır ki hınacirc-yı mecnucircn veya

hınacirc-yı şugacircl dahi derler (hellip) Bir kavilde rastık taşıdırrdquo (Muumltercim

Acircsım 2000 s 809)

Burhan-ı Kacirctı‟da bitkisel ve madenicirc koumlkenli olduğu bildirilen vesmenin

diğer soumlzluumlklerde (Şemseddin Sami 1317 ss 654-655 Koccedilu 1967 s 196

Pakalın 1993 s 13) yalnızca rastık taşı denilen ldquoantimonrdquo elementinden elde

edildiği bildirilmektedir

Tuumlrkccediledeki yaygın soumlyleyişe goumlre ldquorastıkrdquo olarak bilinen kelimenin aslı

Farsccedila ldquoracircsuhtrdquotur Burhacircn-ı Kacirctı‟ın ldquoracircsuhtrdquo maddesinde ise şu bilgiler

veriliyor

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 67

Rastık taşına denir ki muharrak [yanmış] bakırdan yaparlar Sıfatı

budur ki bakırı gayette ince sahifeler duumlzuumlp bir ccediloumlmlek iccedilre dizdikten

sonra oumlşruuml kadar kuumlkuumlrtle tuz mecmursquoundan sahifelerin uumlzerine ve

arasına serpip ccediloumlmleği ağzının muhkem bend ve kuumllhanda bir hafta

terk eyleyeler ta ki cuumlmlesi muhterik ola Efdali Mısricirc nevidir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 618)

Vesmenin kullanılışına ilişkin olarak tespit edilen oumlrnek beyitlerden

aşağıdaki Fuzuli Behişti ve İzzet Molla‟nın beyitlerinde vesme ile boyanmış

kara kaşlı guumlzellerin kaşlarının ccedilekiciliği anlatılmıştır

Fuzuli sevgiliye ldquoHarami (haydut eşkıya) kaşların vesme ile kılık

değiştirip hile yolunu tutarak goumlnuumll yağmalarlarrdquo diye sesleniyor Ccediluumlnkuuml

sevgilinin vesme ile daha da guumlzelleşen kaşları kılık değiştirerek yol kesen

hırsızlık yapan haramiler gibi şairin goumlnluumlnuuml ccedilalmıştır

Ķılup ţaġyīr-i ŝūret vesmeden yaġmā ķılurlar dil Ħarāmī ķaşlaruntilde resm uuml reh-i nīreng ţutmışlar (Akyuumlz vd 1958 s 193)

Behişti (oumll 1571-72)‟nin ldquoBayram hilali eğer senin yolunun tozunu

vesme diye kaşlarına suumlrmemiş olsaydı insanlar onu goumlrmeye o kadar hevesli

olmazlardırdquo dediği aşağıdaki beyitte ise sevgilinin ayağının tozu vesmeye hilal

de o vesmeyi kaşına ccedileken guumlzele benzetilmiştir Burada hilalin kaşlarının

cazibesi sevgilinin ayağının tozunu vesme olarak suumlrmuumlş olmasına bağlanarak

sevgilinin uumlstuumlnluumlğuuml vurgulanmaktadır Oumlte yandan eskiden bir ay boyunca

oruccedil tutan insanlar bayramı buumlyuumlk bir oumlzlemle bekledikleri iccedilin bayramın

yaklaştığı guumlnlerde ufukta hilali goumlzlerlermiş Ccediluumlnkuuml ufukta hilalin goumlruumllmesi

ile ramazan ayı son bulurmuş (Onay 1993 s 340) Şair burada bu geleneğe de

telmihte bulunmuştur

Cihān ĥalķı hilāl-i ćīde şoumlyle māĉil olmazdı Eger ebrūsına ĥāk-i rehuumlntildeden itmese vesme (Aydemir 2000 s 486)

İzzet Molla‟nın II Mahmud oumlvguumlsuumlnde yazdığı bir kasideden alınan

aşağıdaki beyitte duumlşmanların padişahın kılıcı uumlzerindeki siyah dalgayı guumlzelin

kaşları uumlzerindeki vesme sanarak acircşık olup can verdikleri soumlyleniyor Burada

kılıccediltan geccedilerek oumllen duumlşman askerlerinin oumlluumlmuuml kaşları vesmeli bir guumlzele

benzetilen kılıcın cazibesiyle acircşık olup oumllmek biccediliminde guumlzel bir nedene

bağlanarak huumlsn-i ta‟lil sanatıyla anlatılmıştır

Olup şemşīrine ćāşıķ nice cān virmesuumln aćdā

Ŝanur kim vesmeduumlr mevc-i siyāhı ebruvān uumlzre (Şahin 2004 s 38)

Şairler guumlzellerin kaşlarını yaya benzettiklerinde vesmeyi de toza

benzetmişlerdir Bu tuumlrluuml oumlrneklerde ldquotozrdquo kelimesi ldquoCcedilok kuumlccediluumlk parccedilacıklara

boumlluumlnmuumlş olan herhangi bir madde (Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 1999)rdquo ve ldquoYayın

kabzası uumlzerine kaplanan kayın ağacı kabuğu ve kirişi (Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml

1983 s 211)rdquo olmak uumlzere iki anlama da gelecek şekilde kullanılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 68

Fuzuli bir muhammesinde yer alan aşağıdaki dizelerde ldquoVesmeli kaşın

kabzası yeşil renkli kayın ağacı ile kaplanmış yay etkili ve yan bakışın ok(tur)

Fuzuli hemen senin o etkili yan bakışına ve kaşına youmlnelirrdquo diyerek sevgilinin

kabzası koyu yeşil renkli kayın ağacı ile kaplanmış yaya benzeyen vesmeli

kaşları ve oka benzeyen bir anlık etkili ve yan bakışı ile oumllmek iccedilin o kaşlara ve

bakışa doğru youmlneldiğini soumlyluumlyor

Vesmeli ķaşuntilde yaşıl tozlı kemān ġamzentilde ĥadeng Ġamze vuuml ķaşuntildeġa meyl eyler Fużūlī bī-direng (Akyuumlz vd 1958 s 454)

Hamdullah Hamdi‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde yer alan aşağıdaki

beyitte ise ldquomuumlşgicircn tozrdquo ibaresi geccedilmektedir Bu ibare hem muumlşg tozu veya

muumlşg gibi siyah renkli toz hem de yayın kabzası uumlzerine kaplanan siyah renkli

kaplama anlamına gelmektedir

Geldi meşşāţalar Zuumlleyĥārsquoya Muumlşgden toz itdiler yaya (Oumlztuumlrk 2001 s 171)

Vesme ile ilgili olarak Cinani (oumll 1595) Divan‟ında ldquovesmeyirdquo redifli

bir gazel bulunmaktadır Bu gazel redifi dolayısıyla vesme ile ilgili anlam

kavram duumlşuumlnce ve benzetmeleri iccedilerdiği iccedilin yek-acirchenk bir gazeldir Vesme

hakkında buraya kadar verilen bilgi ve oumlrneklerde goumlruumllmedik biccedilimde soumlz

konusu gazelin her beytinde sevgilinin kaşlarına kırmızı vesme suumlrduumlğuumlnden

soumlz edilmektedir Dolayısıyla kırmızıya boyanmış (kırmızı vesme suumlruumllmuumlş)

kaşlar kan kına şafak gibi kırmızı renkli unsurlara benzetilerek tasvir

edilmiştir Kaynaklarda vesmenin siyah renk dışında kırmızı renkli olduğuna

ilişkin bir bilgiye rastlanmamasına karşılık bu şiirde buumltuumlnuumlyle vesmenin

kırmızı renginden soumlz ediliyor olması ya ldquovesmerdquonin ldquoboyardquo anlamında

kullanılmış olduğunu ya da tasviri yapılan sevgilinin kaşlarının doğal olarak

kızıl renkli olduğunu duumlşuumlnduumlrmektedir Gazel şoumlyledir

Suumlrĥ iderse nrsquoola ebrūsına cānān vesmeyi

Ĥūn-ı ćāşıķdan yaķar şimdi nigārān vesmeyi

Bu ilk beyitte guumlzeller şimdi vesmeyi acircşık kanından yaktığı (acircşık kanını

vesme olarak kaşlarına suumlrduumlkleri) iccedilin sevgilinin de kaşına kırmızı vesme

(acircşığının kanını) suumlrmesine şaşılmaması gerektiği soumlylenmektedir Yani

guumlzellerin acircşıkların kanını kına gibi vesme olarak kaşlarına suumlrmeleri acircdet

hacircline geldiği iccedilin sevgilinin de vesmesini kırmızı yaptığı (acircşığının kanını

vesme diye kaşlarına suumlrduumlğuuml) anlatılmaktadır

Anı suumlrĥ antildelar goumlren ebrūsı ammā reng alur

Ol muħannā dest ile yaķduķca her ān vesmeyi

Bu beyitte ise ldquoOnu (sevgilinin kırmızıya boyanmış kaşlarını) goumlren

kırmızı sanır Ancak (sevgili) vesmeyi her an kınalı elleriyle suumlrduumlğuuml iccedilin

kaşları (ellerinin kınasından) renk alır (o nedenle kırmızı goumlruumlnuumlr)rdquo deniyor

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 69

Muŝħaf-ı ruĥsārına ser-sūrelerduumlr suumlrĥ ile

Vechi var suumlrĥ eylese ol şāh-ı ĥūbān vesmeyi

Uumlccediluumlncuuml beyitte de guumlzellerin şahı olan sevgilinin yuumlzuuml Kur‟acircn-ı

Kerim‟e benzetilerek kırmızı muumlrekkeple yazılmış sure başlıkları gibi kaşlarına

kırmızı vesme suumlrmesinin uygun olacağı (yakışacağı) belirtilmektedir

Her biri ķanlar doumlker şemşīr-i ĥūn-ālūddur

Ŝanma kim suumlrĥ eyledi ol ccedileşmi fettān vesmeyi

Doumlrduumlncuuml beyitte goumlzleri fettan (bakışlarının etkileyiciliği ile kargaşa

ccedilıkaran) sevgilinin kaşlarına kırmızı vesme suumlrduumlğuumlnuuml sanmamak gerektiği

(onun iki kaşının) her birinin kanlar doumlken (oumllduumlren) kana bulanmış kılıccedillar

olduğu soumlylenmektedir Burada da kırmızıya boyanmış kaşlar kanlı kılıccedillara

benzetilmiştir

Yā meh-i nevduumlr ki olmışdur şafaķdan āşikār

Suumlrĥ ider žann eylementilde ol māh-ı tābān vesmeyi

Beşinci beyitte ldquo(Yuumlzuuml) parlak aya benzeyen sevgilinin kırmızı vesme

suumlrduumlğuumlnuuml sanmayın Olsa olsa şafak vakti goumlkte hilal goumlruumlnmuumlştuumlrrdquo denerek

sevgilinin kırmızı vesme suumlrduumlğuuml kaşları şafağın kızıllığı iccedilinde goumlruumlnen hilale

benzetilmiştir

Tīġ-ı suumlrĥıdur ol ebrūlar Cinānī Ķāsımrsquountilde Eyle ĥūnīduumlr yaķar ķanıyla her ān vesmeyi (Okuyucu 1994 s 600)

Son beyitte ise ldquoEy Cinani O kaşlar Kasım‟ın kırmızıkızıl (kana

boyanmış) kılıcıdır (Kızıl kılıca benzeyen o kaşlar) oumlyle kanlıdır (kan doumlkmeye

meyilli zalim katil) ki her an vesmeyi kanıyla yakarrdquo denilmektedir

Dolayısıyla kırmızıya boyanmış kaşlar burada da kanlı kılıca benzetilmiştir

Son beyitten anlaşıldığı uumlzere bu gazelde kırmızı vesmeli kaşları tasvir

edilen sevgili Kasım adlı bir kişidir Buna goumlre vesmenin tedavi edici ve goumlruumlş

guumlcuumlnuuml artırıcı etkisi nedeniyle suumlrme gibi erkekler tarafından da kullanıldığı

ortaya ccedilıkmaktadır

3 Suumlrme (Kuhl Tucirctiyacirc)

Suumlrme Tuumlrkccedileden Farsccedilaya geccedilmiş bir kelime olup Arapccedila karşılığı

ldquokuhl ve tucirctiyacircrdquodır Kadınların suumls amacıyla goumlz kenarlarına suumlrduumlkleri suumlrme

siyah veya lacivert renkli toz bir maddedir (Şemseddin Sami 1317 s 719

1151 Muumltercim Acircsım 2000 s 699 Şuumlkucircn 1984 s 1194 Koccedilu 1967 s 211

Onay 1993 ss 381-382) Kaynaklarda ldquosuumlrmerdquonin aynı zamanda Isfahan‟da bir

koumlyuumln adı olduğu ve en iyi suumlrmenin burada elde edildiği bildirilmektedir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 699 Şuumlkucircn 1984 s 1194 Koccedilu 1967 s 211 Onay

1993 s 381)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 70

Suumlrmenin kadınlar tarafından goumlz kenarlarının yanı sıra kimi

kaynaklarda kirpiklere ve kaşa da suumlruumllduumlğuumlnden soumlz ediliyor (Şemseddin Sami

1317 s 719 Koccedilu 1967 s 211) Suumlrme kabı (suumlrmedan) iccedilinde ezilerek

yapışkan bir hacircle getirilen suumlrmenin mil (ince ve uzun ccedilubuk şeklinde alet)

yardımıyla goumlzler yumularak kirpiklere suumlruumllduumlğuuml bildirilmektedir (Koccedilu 1967

s 211)

Suumlrmenin kadın suumls malzemelerinden biri olmak dışında goumlruumlş guumlcuumlnuuml

artırıcı bir ilaccedil oumlzelliği taşıdığı ve yendiği takdirde ses kısılmasına veya yiyenin

hiccedil konuşamamasına neden olduğuna dair bilgiler de vardır Suumlrme Fars ve

divan şiirinde bu oumlzellikleriyle de yer almıştır (bk Guumlrer 1997 ss 119-126)

Burada kadınların suumlrmeyi suumlslenme amacıyla goumlzlerine suumlrduumlklerini

goumlsteren oumlrneklere yer verilmiştir

Zati (oumll 1546)‟nin ldquoGeceler boyunca sabaha kadar goumlkteki meleklerin

goumlzuumlne suumlrme yerine siyah duman ccedilekelimrdquo dediği aşağıdaki beyitte ise aşk

derdiyle sabaha kadar acirch eden acircşıkların acirchının goumlğe yuumlkselen dumanı suumlrmeye

benzetilmiştir

Giceler ŝubħa degin goumlkde melāĉik goumlzine Yine suumlrme yirine dūd-ı siyāhı ccedilekeluumlm (Tarlan 1970 s 403)

Azmizade Haleti (oumll1631) sevgilinin goumlzlerine kuyruklu (goumlz

kenarından biraz daha uzatılarak ccedilekilmiş) suumlrmeler ccedilekerek ortaya ccedilıktığında

goumlzlerinin doğan gibi avını aramaya başladığını soumlyleyerek suumlrmeli goumlzlerin

ccedilekiciliğini goumlnuumll alıcılığını anlatmak istemiştir

Ķuyruķlu suumlrmelerle eger cilve ķılsa yār Başlar şikāra goumlzleri mānend-i şāh-bāz (Kaya 2003 s 191)

Haleti şu beyitte ise (guumlzelliği ile) ayartıcı baştan ccedilıkarıcı guumlzelin aşk

derdiyle ağlayıp inleyen goumlnluuml yanmış acircşıkların kuumlllerini goumlzlerine suumlrme diye

ccedilektiği iccedilin suumlrmesinin mavi renkli olduğunu soumlyluumlyor Şair burada sevgilinin

lacivert renkli suumlrmesini aşk ateşiyle yanmış acircşıkların kuumlluumlne benzetmiştir

Kebūd olsa ćaceb mi suumlrmesi ol şūĥ-ı fettānuntilde Goumlzine kuħl ider ĥākisterin ćuşşāķ-ı nālānuntilde (Kaya 2003 s 344)

Şeyhuumllislam Es‟ad (oumll 1753) sevgilinin nazlı bakışının keskin kılıcını

(kılıccedil gibi keskin etkileyici nazlı bakışını) bileyerek daha da keskinleştirmesine

gerek olmadığını ve o etkileyici bakışlarla acircşığın goumlnluumlnde yakıcı bir etki

yaratan goumlzlerine bir de suumlrme ccedilekmemesini soumlyluumlyor Ccediluumlnkuuml bir de suumlrme

ccedilekerse o bakışlar acircşığı mahvedecektir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 71

Ne ħācet zaġdagger virmek tīġ-i tīz-i ġamze-i nāza

Amān ol ccedileşm-i sūzişuumlntildee žālim suumlrmeler ccedilekme (Doğan 1997 s 288)

4 Ccedilivit (Nicircl)

ldquoNicirclrdquo Farsccedila bir kelime olup Tuumlrkccedilede ldquoccedilivitrdquo ve ldquoccedilivit oturdquonun

karşılığıdır ldquoCcedilivitrdquo Hint‟te ve Yemen‟de yetişen bir bitkiden elde edilen koyu

mavi renkli bir boyadır (Şemseddin Sami 1317 s 533 Muumltercim Acircsım 2000

s 562 Şuumlkucircn 1984 s 1939) Luumlgat-i Remzicirc‟de yaprağına vesme denilen ve saccedil

ve sakal boyamakta kullanılan bir tuumlr ota da nicircl denildiği belirtiliyor (Huumlseyin

Remzicirc 1305 s 917) Burhacircn-ı Kacirctı‟da da Luumlgat-i Remzicirc‟de olduğu gibi

bazılarınca nil yaprağına yani ccedilivit otuna vesme denildiği bildirilmiştir

(Muumltercim Acircsım 2000 s 809) Yanmış uumlzerlik tohumuna da nil (ccedilivit)

denildiği bildirilen soumlzluumlklerde bunun nazar değmesinden korumak amacıyla

ccedilocukların kulağı tozuna (kulak arkasındaki ccedilukur yer) ve alınlarına

ccedilekildiğinden soumlz ediliyor (Muumltercim Acircsım 2000 s 562 Şuumlkucircn 1984 s

1940) Nitekim Şeyhi‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinden alınan aşağıdaki beyitte

de ccedilividin nazardan korunmak iccedilin yuumlze ccedilekildiği accedilıkccedila ifade ediliyor

Ccedilividi kim yuumlz ayına ccedilekerler Nažar jenginden eylerler ħaźerler (Timurtaş 1963 s 64)

Yusuf u Zuumlleyha ve Husrev uuml Şirin mesnevilerinden tespit edilen

aşağıdaki beyitlerde kadınların nili suumlslenirken bir ccedilizgi şeklinde ccedilekmek

suretiyle guumlzel yuumlzlerini nazardan korumak iccedilin kullandıkları anlaşılıyor

Burada yine nazardan korunmak iccedilin kullanılan nazar boncuğu ile nilin renk

benzerliğini de belirtmek gerekir

Hamdullah Hamdi Zuumlleyha‟nın Yusuf ile gizli buluşması oumlncesinde

suumlslenirken koumltuuml goumlzlerden korunmak amacıyla yuumlzuumlne nilden bir ccedilizgi ccedilekişini

şoumlyle anlatmıştır

Māha ĥaţ ccedilekdi nīlden ccediluumln mīl

Ħuumlsn-i Mıŝrrsquodan ćimāret itdi o Nīl

Ccedilekduumlgi ĥaţţ-ı nīli ol māha

Tā ki mīl ola ccedileşm-i bed-ĥˇāha

Ya goumlruumlp ccedileşmin oldı māşıţa mest Suumlrme mīlin duumlşuumlrdi ditredi dest (Oumlztuumlrk 2001 s 134)

yacute Farsccedila soumlzluumlklerde bu kelimenin ldquokargardquonın yanı sıra ldquook yayının kiriş geccedilecek

yerinde olan sargırdquo (Şuumlkucircn 1984 s 1054) ldquogucircşe-i kemacircnrdquo (Mu‟icircn 1364 s 1711)

anlamlarına geldiği belirtilmektedir Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml‟nde ldquozāġ (Far)rdquoa ldquoYayın

ucuna sarılan derirdquo ldquozāġ virmekrdquoe ldquoKeskinliğini goumlstermekrdquo ldquozāġlamaķrdquoa

ldquoKeskinletmekrdquo anlamları verilmiştir (1983 s 257) Kamus-ı Tuumlrkicircrsquode ise Farsccedila ldquozāġrdquoın ldquokarga guracircbrdquo Tuumlrkccedile ldquozaġrdquoın ldquoKılıccedil ve bıccedilağa bilemekle verilen cila kılağırdquo

anlamında olduğu belirtilmiştir (Şemseddin Sami 1317 s 670) Dolayısıyla beyitteki

ldquozaġrdquoın Kamus-ı Tuumlrkicircrsquode belirtildiği uumlzere Tuumlrkccedile olduğu anlaşılmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 72

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinde Ferhad‟ın oumlluumlmuumlne

yas tutan Şirin‟in yuumlzuumlndeki nil ile ccedilekilmiş ccedilizgi goumlzyaşlarının goumlzuumlnden

akıttığı Nil Irmağı olarak tasvir edilmiştir

Deguumll ruĥsāresinde ĥaţţ-ı nīlī Goumlzi yaşı aķıtmış cūy-ı Nīlrsquoi (Kazan 1997 s 231)

Taranan divanlar arasında guumlzellerin nazardan korunmak amacıyla

yuumlzlerine nil ccedilekme geleneği ile ilgili oumlrneğe yalnızca Tacizade Cafer

Ccedilelebi‟nin Divanrsquoında rastlanmıştır Şairin bir gazelinde geccedilen aşağıdaki

beyitte bir guumlzele benzetilen bahccedilenin guumlzelliğine nergisin nazarının

değmemesi iccedilin menekşenin bahccedilenin yuumlzuumlne nil ccedilektiği anlatılıyor Burada

baharda sıra sıra rengacircrenk ccediliccedileklerle bezenerek son derece guumlzel bir goumlruumlnuumlme

kavuşan bahccediledeki menekşelerin oluşturduğu sıra koyu mavi (lacivert)

renginden dolayı bahccedilenin yuumlzuumlne ccedilekilmiş nile benzetilmiştir Divan şiirinde

sıklıkla guumlzel goumlzuumln benzetmeliği durumunda olan nergis ise bakışlarıyla nazarı

değen bir insan olarak hayal edilmiştir

Ccedilekdi gird-i ruĥ-ı bustāna benefşe yine nīl Tā eśer eylemeye nergisuumlntilde antildea nažarı (Eruumlnsal 1983 s 442)

Nil kadınların suumls amacıyla yuumlzlerine sonradan yapıştırdıkları yapma

ben yapımında da kullanılmaktadır Buna ilişkin oumlrneğe ise ldquoYapma Ben (Hacircl-i

Acircrızicirc)rdquo başlığı altında yer verilmiştir

5 Allık (Guumll-gucircne Gacircze Suumlrhicirc Kızılca)

Farsccedilada ldquoguumll-gucircnerdquo ldquogacirczerdquo ve ldquosuumlrhicircrdquo olarak geccedilen kelimeler

Tuumlrkccedilede kadınların suumlslenmek amacıyla yuumlzlerine suumlrduumlkleri duumlzguumlnlerden

ldquoallıkrdquo veya ldquokızılcardquonın karşılığıdır ldquoDuumlzguumlnrdquo ise eski usul makyajda

kadınların yuumlzlerine suumlrduumlkleri beyaz ve kırmızı boyaların genel adıdır

Duumlzguumlnuumln beyaz renkli olanına ldquoaklık [seficircdacircb seficircdacircc isficircdacircc uumlstuumlbeccedil]rdquo

kırmızı renkli olanına ldquoallık [guumllgucircne gacircze suumlrhicirc kızılca]rdquo denir (Koccedilu 1967

s 98)

R Ekrem Koccedilu allığın nasıl yapıldığı ve kadınlar tarafından nasıl

kullanıldığı hakkında şu bilgileri vermiştir

Eski toplum hayatımızda allık yanak ve dudak uumlstuumlnde

yalnızca kadınlar tarafından kullanılmıştır(hellip) Kadın

makyajında allık olarak herhangi bir kırmızı boya

kullanılmıştır ve attarlar tarafından bdquoGaz Boyaması‟ adı ile

satılmıştır Gaz denilen incecik tuumllbendler kırmızı boyaya

batırılır ve boya o tuumllbend uumlstuumlnde toplanıp kurur idi

Boyanacak hanımlar yanaklarını guumll suyu ile hafifccedile ıslatırlar

ve sonra kuumlccediluumlk bir parccedila gaz boyamasını cild uumlzerinde

gezdirerek yuumlzuumln gereken yerlerini allandırırlardı Dudak

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 73

boyamak iccedilin de dudağı dil ile ıslatıp uumlstuumlne gaz boyamasını

suumlrmek kacircficirc gelirdi (1967 s 12)

Bu bilgilerden eski kadınların allığı buguumlnkuuml makyaj malzemelerinden

hem allık hem ruj yerine kullandıkları anlaşılıyor S Haim tarafından hazırlanan

The One Volume Persian English Dictionary adlı soumlzluumlkte ldquosuumlrhicircrdquo kelimesinin

hem allık (İng redness) hem ruj (İng rouge) anlamına geldiği belirtilmektedir

(1975 s 448) Bu kelimeye Turkish and English Lexicon‟da ise yalnızca allık

(İng redness) anlamı verilmiştir (Redhouse 1992 s 1051) Bu soumlzluumlkler

dışında bilinen belli başlı Farsccedila-Farsccedila Farsccedila-Tuumlrkccedile Farsccedila-İngilizce ve

Tuumlrkccedile soumlzluumlklerde ldquosuumlrhicircrdquo kelimesinin allık veya ruj anlamına

rastlanamamıştır

Divan ve mesnevilerden tespit edilen oumlrneklerde allığın kadınlar

tarafından yalnızca yuumlze suumlruumllen bir makyaj malzemesi olarak kullanıldığı

goumlruumllmektedir

Tacizade Cafer Ccedilelebi‟nin bir terci-bendinden alınan aşağıdaki

mısralarında bahccedilenin goumlnuumll aldatan (cazibeli alımlı) yanağının sevgilinin

yuumlzuumlnuumln guumlzelliği gibi guumll allığı ile guumlzelleştiği soumlyleniyor Burada bahccedile

sevgilinin guumlzelliğine imrenen bir guumlzel olarak kişileştirilirken (teşhis)

bahccediledeki guumlller de allığa benzetilmiştir

Cānān cemāli gibi ruĥ-ı dil-firīb-i bāġ Guumll-gūne-i guumll ile bulur behcet uuml bahā (Eruumlnsal 1983 s 8)

İzzet Molla şu beyitte sevgilinin al yanağına bir de allık suumlrduumlğuuml guumln

ortalıkta kızılca kıyamet koptuğunu (kavga guumlruumlltuuml kargaşa ccedilıktığını)

belirtmekte hem de ldquokızılca kıyamet kopmakrdquo deyimindeki ldquokızılcardquo

kelimesinin ldquoallıkrdquo anlamına işaret ederek kelimeyi tevriyeli biccedilimde

kullanmaktadır

Elbette bir ķızılca ķıyāmet ķopar buguumln Ruĥsār-ı ala kim didi ol şūĥa ġāze ccedilek (Şahin 2004 s 472)

Hamdullah Hamdi Zuumlleyha‟nın aslında suumlse ihtiyacı olmadığını fakat

yuumlzuumlne suumlrduumlğuuml kızılca (allık) ve uumlstuumlbeccedil (aklık) ile guumlzelliğinin bir kat daha

arttığını şoumlyle ifade ediyor

Yoġ idi zeyne iħtiyācı anuntilde

Artdı andan velī revācı anuntilde

Guumlle virdi ķızılca rengi revāc Nūr arturdı nūra isfīdāc (Oumlztuumlrk 2001 s 134)

Arpaeminizade Sami ise iccedilinde bulunduğu şişenin guumlzelliğine guumlzellik

katan şarabın her damlasının duumlşuumlncenin yanağına allık olduğunu soumlyler Şair

burada duumlşuumlnce (endişe) gibi soyut bir kavramı bir guumlzel kişiliğinde hayal

ederek şarabın her damlasını da onun yuumlzuumlne suumlrduumlğuuml allığa benzetmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 74

Bāde kim revnaķ-feżā-yı şīşeduumlr her ķaţresi Ġāze-i ruĥsāre-i endīşeduumlr her ķaţresi (Kutlar 2004a s 564)

Sami gibi sebk-i Hindicirc uumlslubunun etkisiyle şiirler yazan Şeyh Galib‟in

aşağıdaki beytinde de bu uumlslubun oumlnemli oumlzelliklerinden biri olan somutlaştırma

goumlruumllmektedir Şair suumlrhicirc-i nacircz (naz allığı) kumacircş-ı acircrzucirc (arzu kumaşı) ve reng-i

istignacirc (naz rengi) tamlamalarındaki naz arzu ve istigna gibi soyut kavramları

allık kumaş ve renk gibi somut kavramlarla bağdaştırarak guumlzel bir hayal

yaratmıştır Şairin ldquoO guumll endamlının (sevgilinin) yanağının yasemin

bahccedilesinde (yasemin bahccedilesi gibi bembeyaz yanağında) naz allığı arzu

kumaşında naz rengi midir bilmemrdquo dediği beyitte sevgilinin guumlzelliği ve onu

arzulayan acircşığa karşı nazlı tavırları anlatılmaktadır

Semenzār-ı ruĥında suumlrĥī-i nāz ol guumll-endāmuntilde Ķumāş-ı ārzūda reng-i istiġnā mıdur bilmem (Guumlrer 1993 s 497)

Şairler soumlz konusu suumls malzemelerinin ccedilok defa guumlzellerin

guumlzelliklerine guumlzellik kattığını o guumlzellik karşısında acircşıkların sarsıcı bir etkiye

dayanılmaz bir cazibeye kapıldıklarını anlatmalarına karşılık kimi zaman da

Allah vergisi doğal guumlzelliğin daha makbul olduğunu dile getirmişlerdir Bu

duumlşuumlncenin allıkla ilgili beyit oumlrneklerinde daha fazla dile getirildiği

goumlruumllmektedir

Mesela Şeyhuumllislam Yahya (oumll1644) duumlnyada guumlzelliğin Allah vergisi

olması gerektiğini allık ve gacircliye gibi suumls malzemeleri ile elde edilen guumlzelliğin

Allah vergisi guumlzellik ile kıyaslanamayacağını şoumlyle ifade eder

Ħuumlsn ćālemde Ĥudā-dād gerekduumlr Yaħyā Ne ķadar ćālem ola ġāliye vuuml ġāze ile (Kavruk 2001 s 340)

Naili sevgiliye ldquoHiccedilbir suumls ve boyaya ihtiyacı olmayan (renksiz) doğal

guumlzelliğinle guumllleri utandır da senin suumlsleyici kadının (makyoumlzuumln) bahccedilenin

yanağına allık suumlrsuumlnrdquo diyerek yine onun yanağının doğal pembeliğinin allık

suumlruumllmuumlşccedilesine guumlzel olduğunu suumlse ihtiyacı olmadığını belirtiyor Burada

ldquorenkrdquo kelimesinin ldquohilerdquo anlamı dolayısıyla ldquobicirc-rengicircrdquo hem renksizlik hem de

hilesizlik anlamlarına gelecek şekilde tevriyeli kullanılmıştır Ccediluumlnkuuml pembe

olmayan yanağa allık suumlrerek pembeleştirmek de bir bakıma hiledir

Bī-rengī-i ħuumlsnuumlntildele viruumlp guumlllere ĥaclet Meşşāţantildeı guumll-gūne-ţırāz-ı ruĥ-ı bāġ et (İpekten 1970 s 230)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 75

6 Uumlstuumlbeccedil (Seficircdacircc İsficircdacircc Seficircdacircb Seficircdacirc)

Farsccedilada ldquoseficircdacirc seficircdacircb seficircdacirccrdquo biccedilimlerinde goumlruumllen ve ldquoisficircdacirccrdquo

olarak Arapccedilaya geccedilmiş olan kelimenin soumlzluumlklerdeki (Şemseddin Sami 1317

s 726 Devellioğlu 1993 s 929) karşılığı ldquouumlstuumlbeccedilrdquotir Uumlstuumlbeccedil ise kurşun

boyası (kurşun karbonat) da denilen ve boyacılıkta kullanılan beyaz madenicirc bir

maddedir (Buumlyuumlk Tuumlrk Soumlzluumlğuuml tarihsiz s 1211 Tuumlrkccedile Soumlzluumlk 2005 s 2065)

Eskiden kadınlar beyaz renkli toz hacirclindeki bu maddeyi su ile karıştırarak suumls

malzemesi olarak yuumlzlerine suumlrmekte kullanmışlardır Duumlzguumlnuumln beyaz renkli

olanıdır ve buna ldquoaklıkrdquo denir (Koccedilu 1967 s 98) Bu maddenin kullanımı ile

ilgili sakıncayı Koccedilu ldquohellipaklıkda uumlstuumlbeccedilli bir su kullanıldığı iccedilin hem yuumlzuumln

taravetini tahrib eder hem de cildden geccedilerek dişler uumlzerinde tesir goumlsterir

yıllar boyunca her guumln duumlzguumlnlenmiş kadınların dişleri kapkara olurdurdquo (1967

s 99) soumlzleriyle ifade ediyor Uumlstuumlbeccedil veya aklık olarak bilinen bu maddenin

guumlnuumlmuumlzde kadınların kullandığı pudra ve fondoumltenin işlevini goumlren bir suumls

malzemesi olduğu anlaşılmaktadır

Şeyh Galib baştan ccedilıkarıcı guumlzelin allık rastık ve uumlstuumlbeccedil suumlrerek

yuumlzuumlnuuml beyaz siyah ve kırmızıya boyadığını soumlyluumlyor

Guumll-gūn u vesme suumlrdi seficircdacircb ile ruĥın Ķıldı o fitnekār sefīd uuml siyāh u suumlrĥ (Guumlrer 1993 s 362)

Naili (oumll 1666)‟nin aşağıdaki beyti Sultan Mehmed Han‟ın oumlvguumlsuumlnde

yazdığı bir kasidenin nesib boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada Edirne‟nin kış

mevsimindeki goumlruumlntuumlsuuml anlatılmaktadır Dolayısıyla bu beyitte Edirne‟nin

zemininin guumlmuumlş gibi bembeyaz tenli guumlzellerin terlemiş sineleri gibi sabah

uumlstuumlbeciyle boyandığı (yaldızlandığı parlatıldığı) soumlylenmektedir Yani şair

sabah vakti toprağın uumlstuumlndeki karların guumln ışığıyla beraber ışıldamasını beyaz

tenli guumlzellerin terli sinelerine benzetmiştir Ccediluumlnkuuml divan şairleri iccedilin sevgilinin

terli sinesi ve yanakları daima bir cazibe unsuru olmuştur Şehrin zemininin

parlaklığının sebebi sabah (subh) olduğu iccedilin de teşbih-i beliğ yoluyla sabah

uumlstuumlbece benzetilmiştir Buradan uumlstuumlbecin tene sadece beyazlık değil aynı

zamanda ışıltı parlaklık da verdiği anlaşılıyor

Bulmış ţılā zemīni sefīdāc-ı ŝubħdan Ĥoy-kerde levħ-i sīne-i sīmīn-berān gibi (İpekten 1970 s 68)

Revani‟nin şu beytinde ise duumlnya bir yeni geline ruumlzgacircr da gelin

suumlsleyici kadına benzetilerek ruumlzgacircrın gelin suumlsleyici kadın gibi yeni geline

benzeyen duumlnyayı suumlslemek iccedilin- renk benzerliği dolayısıyla- ateşi allık karı

uumlstuumlbeccedil yaptığından soumlz edilmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 76

Nārı guumll-gūne ķılup berfi sefīdāc itdi bād Nev-ćarūs-ı dehri tezyīn itmege meşşātavār (Avşar tarihsiz s 54)

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisinde Şirin gelin olurken

gelin suumlsleyici kadının Şirin‟in yuumlzuumlne allık ve uumlstuumlbeccedil suumlrmesi şoumlyle

anlatılıyor

Viruumlr meşşāţa ol guumll-ccedilihreye zīb İder guumll-gūn u isfīdāc tertīb (Kazan 1997 s 242)

7 Altın [Altın Varak (Zerricircn Varak) Altın Tel Altın Suyu]

Altın kadınlar tarafından ccedileşitli şekillerde (kuumlpe kolye zincir bilezik

yuumlzuumlk vs) takı olarak kullanılmasının yanı sıra yuumlz makyajında da kullanılmış

bir maddedir Burada kadınların altın varak altın tel ve altın suyu olmak uumlzere

altını yuumlz makyajında nasıl kullandıkları uumlzerinde durulacaktır

Altın varak (zerrin varak veya zer varak) ccedileşitli suumlsleme sanatlarında

kullanılan ve ince tirşelerin arasında doumlvuumllerek inceltilen altın levhalara denir

(Pakalın 1993 s 54 Ayan Birol 1998 s 541)

Altın varak ccedileşitli suumlsleme sanatlarında kullanılan bir madde olmakla

birlikte eskiden kadınların kullandıkları yedi suumls malzemesinden (her-heft) biri

olarak da bilinir Farsccedilada kadınların suumlslenmek amacıyla yuumlzlerine

yapıştırdıkları bu altın varaklara ldquozerekrdquo denilmektedir (Muumltercim Acircsım 2000

s 840 Mu‟icircn 1364 s 1735 Şuumlkucircn 1984 s 1070)

Hamidizade Celili‟nin Husrev uuml Şirin mesnevisindeki şu beyitte gelin

olduğunda Şirin‟in yuumlzuumlne altın varak yapıştırıldığı belirtilmektedir Şair

Şirin‟in yuumlzuumlndeki altın varağı sanki ayın uumlstuumlne konmuş yıldızlara

benzetmiştir

Urup zerrīn varaķ ruĥsār-ı āle İder māh uumlstine encuumlm ħavāle (Kazan 1997 s 242)

Tacizade Cafer Ccedilelebi II Bayezid‟i oumlvduumlğuuml ateş redifli kasidesinin şu

beytinde padişaha ldquoAteş guumlzelliğini sana goumlstermek iccedilin dumanını kıvılcımlarla

bezeyip şakaklarına altın varaklardan damga yaparrdquo diye sesleniyor

Santildea ćarż itmege ħuumlsnin şererden zeyn iduumlp dūdı İder aŝdāġına altun varaķlardan ŝıdāġ

Dagger āteş (Eruumlnsal 1983 s 132)

Emri‟nin aşağıdaki beytinde gelinlerin yuumlzlerinin altın varak gibi altın

tellerle suumlslendiğinden soumlz edilmektedir Şair yeni geline benzettiği duumlşuumlncenin

guumlzel goumlruumlnmek iccedilin yuumlzuumlnuuml altın tellerle suumlslediğini soumlyluumlyor Ancak duumlşuumlnce

Dagger ŝıdāġ (Ar) Devenuumlntilde ŝudġına (şakağına) baŝılur bir tamġa adıdur (Muumltercim Ahmed

Acircsım 1305 s 713)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 77

gelininin guumlzel goumlruumlnmek istediği ve ldquoantildeardquo zamiriyle anılan kişinin kim olduğu

accedilık değildirsect

Nev-ćarūs-ı fikr antildea zībā goumlrinmek ķaŝdına Şaćşaća ŝanma yuumlzin zer telle tezyīn eylemiş (Saraccedil 2000 s 338)

Farsccedilada ldquozer-acircbrdquo kelimesinin Tuumlrkccediledeki karşılığı olan ldquoaltın suyurdquo

soumlzluumlklerde muumlcellitler ve nakkaşların tezhip iccedilin kullandıkları bir madde olarak

tarif edilmektedir (Muumltercim Acircsım 2000 s 838 Mu‟icircn 1364 s 1728) Altın

varaklar ldquoaltın ezmerdquo adı verilen oumlzel bir youmlntemle ezilip toz hacircline getirildikten

sonra jelatinli su ile karıştırılır Elde edilen bu karışıma altın suyu (ezme yaldız

sulu yaldız zer hall) denir Altın suyu uygulanacak zemine fırccedila yardımıyla

suumlruumllerek kullanılır (Esiner Oumlzen 1998 s 35)

Kaynaklarda altın suyunun kadın suumls malzemesi olarak kullanıldığı

belirtilmemekle birlikte Kemal Paşazade‟nin aşağıdaki beytinde tıpkı altın

varak gibi makyajda kullanıldığı goumlruumllmektedir Zuumlleyha Mısır Azizi ile

evlenirken gelin suumlsleyici kadınlar onun yuumlzuumlnuuml altın suyu ile suumlslerler

Zuumlleyha‟nın altın suyu ile suumlslenen yuumlzuuml yaldızlanmış kitaba benzetilmiştir

Geluumlp meşşāţalar yuumlzin duumlzerler

Yuumlzin altun ŝuyı birle yazarlar

Guumlzellik resmini tertīb iderler Cemāli muŝħafın teźhīb iderler (Demirel 2004 s 96)

Her ikisi de XVI yuumlzyıl şairi olan Hayali ve Emri‟nin aralarında nazire

ilişkisi olduğu goumlruumllen aşağıdaki beyitlerinde geline benzeyen duumlnyanın şairlere

(Hayali ve Emri) oynaş olmak iccedilin her gece hilal kaşına altın suyu (yaldız)

suumlrerek suumlslendiği belirtilmektedir

Yazar her şeb hilāl ebrūsın altun ħall ile yaćnī ćArūs-ı dehr diler kim Ĥayālī ola oynaşum (Tarlan 1945 s 295)

Bezer her şeb hilāl ebrūsın altun ħall ile yaćnī Diler kim ola ey Emrī ćarūs-ı dehr oynaşum (Saraccedil 2000 s 192)

Gelibolulu Sun‟i‟nin aşağıdaki beytinde ise kaşlara altın tozu

suumlruumllduumlğuumlnden soumlz ediliyor Şair sevgiliye ldquoEy yanağı erguvan (erguvan gibi

pembe renkli) Kaşların sarı olsa ne olur (Buna şaşılır mı) Şehlere (kabzası

altın kaplamalı) keman (yay) gibi altın tozlu olmak (kaşlarına altın tozu suumlrmek)

acircdettirrdquo diye sesleniyor Daha oumlnce de değinildiği gibi buradaki ldquotozrdquo kelimesi

yay soumlz konusu olduğunda ldquoyayın kabzası uumlzerine kaplanan madderdquo kaş soumlz

konusu olduğunda da ldquotoz hacircline getirilmiş madderdquo anlamına gelmektedir

sect Bu beyit Emricirc Divanı‟nda ldquoMukattaacirctrdquo başlığı altında yer almasına karşılık başlı

başına bir beyittir Bu nedenle ldquoantildeardquo zamiri ile kimin kastedildiği anlaşılamamaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 78

Ķaşlaruntilde zerd olsa nrsquoola ey yantildeaġı erġavān Şehlere Ǿādetduumlr altun tozlu olmaķ ccediluumln kemān (Yakar 2002 s 500)

8 Yapma Ben (Hacircl-i acircrızicirc)

ldquoBenrdquo insan vuumlcudunda ve oumlzellikle yuumlzde doğal olarak bulunan siyah

renkli leke veya kabartılara denir ldquoBenrdquoin Arapccediladaki karşılığı ldquohacirclrdquo ve

ldquoşacircmerdquodir

Yuumlzuumln ve vuumlcudun muhtelif yerlerindeki benler eskiden kadın

guumlzelliğinde oumlnemli bir guumlzellik unsuru olarak kabul edilmiştir Yuumlzde kuumlccediluumlk ve

birkaccedil tanesi bir arada olan benlere ldquopuumlskuumlrme benrdquo denilmiştir (Koccedilu 1967 s

33) Şair Nedim bir şarkısında guumlmuumlş gibi beyaz gerdanı puumlskuumlrme benli bir

guumlzeli şoumlyle tarif etmiştir

Şīvesi nāzı edāsı ĥandesi pek bī-bedel

Gerdeni puumlskuumlrme bentildeli goumlzleri ġāyet guumlzel

Ŝırma kākuumll sīm gerden zuumllf tel tel ince bel Guumll yanaķlı guumllguumllī kerrākeli mor ĥāreli (Boztepe 1338-40 s 204)

Ben oumlnemli bir guumlzellik unsuru sayıldığı iccedilin yuumlzuumlnde doğal ben

bulunmayan guumlzeller ldquoyapma ben (hacircl-i acircrızicirc)rdquo kullanmışlardır Yapma ben

Girit Adası‟nda yetişen bir ccedilalıdan elde edilen ve ldquoladenrdquo adı verilen zamkın

balmumu kıvamına getirilmesiyle elde edilmiştir Balmumu kıvamına getirilen

bu zamktan kuumlccediluumlk parccedilalar koparılıp yuumlzuumln istenen bir yerine yapıştırılmak

suretiyle kullanılmıştır (Koccedilu 1967 s 33)

Hayali‟nin sevgiliye ldquoAcircşıkların goumlz bebeğini ezip yanağına ben yap

Eline (de) acircşıkların ciğer kanı ile kına yaksan sana ccedilok yakışırrdquo dediği

aşağıdaki beyitte sevgilinin yapma ben kullandığına işaret edilmektedir

Ezuumlp ćāşıķlaruntilde goumlz merduumlmin ruĥsāruntildea ĥāl it Ciger ķanı ile yaķsantilde destuumlntildee ħınnā santildea elyaķ (Tarlan 1945 s 236)

Sami bir kasidesinden alınan aşağıdaki beyitte oumlvduumlğuuml kişinin

(doumlnemin veziri) gelin suumlsleyici kadına benzeyen himmetinin goumlnuumll

sahiplerinin (goumlnuumll dilinden anlayan kişilerin) siyah yıldızını bahtının guumlzelinin

(onların guumlzele benzeyen bahtının) yanağına ben yaptığını soumlylemektedir Yani

soumlz konusu devlet buumlyuumlğuumlnuumln himmetinin goumlnuumll dilinden anlayan kişilerin koumltuuml

talihini iyiye ccedilevirdiğini anlatmaktadır Dolayısıyla burada da guumlzellerin yuumlzuumlne

suumlsleyici kadınlar tarafından yapma ben yapıştırma geleneğinden soumlz edilmiştir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 79

Şāhid-i baĥtına necm-i siyeh-i ehl-i dili Eyledi māşıţa-i himmeti ĥāl-i ruĥsār (Kutlar 2004a s 197)

Celalzade Salih Ccedilelebi‟nin Leyla ve Mecnun‟unda Leyla‟nın İbni

Selacircm ile evlenirken gelin suumlsleyici kadının yuumlzuumlne koyduğu beni uumlzuumlntuumlden

hemen tırnaklarıyla kazıyıp attığı anlatılmaktadır

Geldi meşşāţa tā vire zīnet

Ol yuumlzi māha buyıdı ćādet

[]

Ķoduġı ĥāli ĥaddine firsquol-ħāl Nāĥun ile ķazırdı bī-imhāl (Kuumltuumlk 1995 s 236)

Eskiden gelin suumlslemesinde mutlaka kullanılan yapma benin altın ile

yaldızlanmış olanlarına ldquohacircl-i zerrdquo adı verilirmiş (Koccedilu 1967 s 33) Burhacircn-ı

Kacirctı‟da ldquoher-heftrdquo maddesi accedilıklanırken ldquohacircl-i acircrızicircrdquo hakkında ldquohellip suumlrmeden

cacirc-be-cacirc yuumlzlerine zer-nişacircn konulan noktalardırrdquo (Muumltercim Acircsım 2000 s

344) deniyor Bu bilgiden de yapma benin suumlrme ve altın karıştırılarak elde

edildiği anlaşılmaktadır

Emri aşağıdaki beytinde sevgiliye ldquoSenin yuumlzuumlnuuml goumlrme arzusuyla

cennet iccedilinde ateşli bir acirch etsem de huri (cennet kızı) (acirchımın) dumanını kacirckuumll

kıvılcımını altın ben edinserdquo diyor

Şevķ-i dīdāruntildela cennet iccedilre itsem odlu āh Ħūr idine dūdını kākuumll şerārın ĥāl-i zer (Saraccedil 2000 s 82)

Amri (oumll 1523) bir kasidesinde (bahacircriyye) baharı geline benzetmiştir

Bu kasideden alınan aşağıdaki beyitte nergisin geline benzeyen baharın alnına

ve yanağına altın benler koyduğu menekşenin ise kıvrımlı saccedillarını yuumlzuumlnuumln iki

yanından sarkacak şekilde taradığı ifade edilmektedir

Ķomış cebīn uuml ćiźārında nergis altun ĥāl Duumlzetmiş iki yanında benefşe zuumllf-i duuml-tā (Ccedilavuşoğlu 1979 s 17)

Yapma ben iccedilin kullanılan laden zamkı (laden denilen ccedilalının reccedilinesi)

ile guumlzel kokulu bir madde olan amber karışımından elde edilen hamurun henuumlz

yaşken koparılan kuumlccediluumlk parccedilaları da kadınlar tarafından yuumlzlerine yapıştırılmak

suretiyle yapma ben olarak kullanılmıştır (Erdem 1991 ss 7-8) Bu nedenle

şairler şiirlerde guumlzellerin amber kokulu benlerinden sıkccedila soumlz etmişlerdir

Şeyhuumllislam Yahya ay yuumlzluuml sevgilinin yuumlzuumlne değen saccedil kıvrımları ile

onlar arasındaki amber kokulu benini gucircy u ccedilevgacircn (polo) oyununda kullanılan

sopaya (ccedilevgacircn) ve topa (gucircy) benzetir Beyitte sevgilinin saccedil kıvrımları

arasındaki beninin goumlruumlntuumlsuuml ve guumlzel kokusu yuumlzuumlnden goumlnluuml perişan olmuş

şairin (acircşığın) hacirclden hacircle girdiği anlatılmaktadır

Nrsquoola āşuumlfte-dil Yaħyā girerse ħālden ħāle O māhuntilde zuumllfi ccedilevgān ĥāl-i ćanber-būyı gūy oldı (Kavruk 2001 s 474)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 80

Haşmet sevgilinin aşk dimağına (aşkın beynine) amber kokusu veren

benine o kokunun verdiği etkiyle oluşan hararetle (coşkunlukla) buumlyuumlk bir arzu

(iştiyak) duyduğunu şoumlyle dile getirmiştir

Dimāġ-ı ćaşķa verir būy-ı ćanberi Ħaşmet Bu tāb-ı sūziş ile ĥāl-i yāre muumlştāķız (Arslan vd 1994 s 249)

Tıpkı altın suumlrme amber ve ccedilivit otu (nil) gibi misk (muumlşg)in de laden

zamkıyla karıştırılarak yapma ben olarak kullanıldığını aşağıdaki beyitlerde

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu beyitlerde geccedilen ldquohacircl-i muumlşgicircnrdquo tamlamalarıyla hem

yapma ben hazırlanırken iccediline misk karıştırıldığı hem de miskin ben ile renk

benzerliği anlatılmak istenmiştir

Hayali sevgilinin guumll renkli yanağına koyduğu (yapıştırdığı) miskli

beni acirchının ateşiyle kararan baht yıldızına benzetmiştir

Kevkeb-i baĥtumdur āhum āteşi ķılmış siyāh Ĥāl-i muumlşgīn kim ķoduntilde ol ĥadd-i guumll-gūn uumlstine (Tarlan 1945 s 348)

Nev‟i bir kasidesinden alınan aşağıdaki beyitte misk kokulu benin

guumlzellerin yuumlzuumlnuuml suumlslediği gibi oumlvduumlğuuml huumlkuumlmdarın da (guumlzele benzeyen)

saltanatın yuumlzuumlnuuml suumlslediğini soumlylemiştir

Cemāl-i salţanata zīb uuml fer viruumlr źātuntilde Nite ki ccedilihre-i ĥūbāna ĥāl-i muumlşgīn-dem (Tulum vd 1977 s 108)

Misk ve amber karışımından elde edilen macun kıvamında guumlzel

kokulu siyah renkli bir madde olan gacircliye de ben yapımında kullanılan

maddelerden biridir (Kutlar 2004b s 5)

Nesimi sevgilinin misk kokulu saccedilları ile gacircliyeden yapılmış benini

tuzak iccedilindeki taneye (hububat tanesi) benzetir Ccediluumlnkuuml sevgilinin soumlz konusu

guumlzellik unsurları acircşığın goumlnluumlnuuml tuzağa duumlşuumlruumlcuuml (avlayıcı) bir etkiye sahiptir

Muumlşgīn ŝaccediluntildela ġāliyeden vażć olan bentildeuumlntilde Ol dām iccedilinde men biluumlrem kim ne dāneduumlr (Ayan 2002 s 342)

Vahyi (oumll1718)‟nin ldquoGoumlnuumll guumlzelinin yuumlzuumlne gam galiyesi koyma

Zevk goncası uumlstuumlne matem jalesi (ccediliy tanesi) koymardquo dediği beyitte ldquogacircliye-i

gamrdquo tamlaması ile gacircliyeden yapılmış ben anlaşılmaktadır Gam gibi soyut bir

kavram gacircliyeden yapılmış ben olarak somutlaştırılmıştır Aynı

somutlaştırmalar ldquoşacirchid-i dilrdquo ldquogonccedile-i zevkrdquo ve ldquojacircle-i macirctemrdquo

tamlamalarında da goumlruumllmektedir

Şāhid-i dil rūyına ġāliye-i ġam ķoma Ġonccedile-i źevķ uumlstine jāle-i mātem ķoma (Taş 2004 s 392)

Fuzuli‟nin Leyla vuuml Mecnun mesnevisinde geccedilen aşağıdaki beyitte ise

nilin (ccedilivitccedilivit otu) ldquoCcedilivit (Nil)rdquo başlığı altında değinildiği uumlzere guumlzel

kadınların nazardan korunmak amacıyla yuumlzlerine ccedilekmelerinin yanı sıra

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 81

amberli ve miskli benler gibi laden zamkıyla karıştırılarak ben yapımında da

kullanıldığı goumlruumllmektedir Leylacirc‟nın aşka duumlştuumlğuumlnde aşkın etkisiyle artık

eskisi gibi suumlslenmediğinin perişan olduğunun anlatıldığı beyitte Leylacirc‟nın

yanındaki cariye kızların yuumlzlerine nilden ben yapıştırarak suumlslenmelerine

karşılık Leylacirc‟nın yasa buumlruumlnduumlğuuml anlatılmaktadır Şair Leylacirc‟nın yasa

buumlruumlnmesini yas rengi olan mavi renkli giysiler giymesi anlamında ldquonile raht

ccedilekmekrdquo

ifadesiyle dile getirmiştiryacuteyacute

Ķızlar yuumlze ķoysa nīlden ĥāl Ol nīlrsquoe ccedilekerdi raĥt firsquol-ħāl (Ayan 1981 s 171)

9 Misk (Muumlşg Nacircfe)

Arapccedila bir kelime olan ldquomiskrdquoin Farsccediladaki karşılığı ldquomuumlşgrdquoduumlr ldquoAcirchucirc-

yı muumlşgicircnrdquo veya ldquoacirchucirc-yı Hotenrdquo denilen ve Hıta Hoten Ccedilin ve Hindistan

boumllgelerinde yaşayan ceylanların goumlbeğinden elde edilen guumlzel kokulu maddeye

denir (Onay 1993 s 30 Şemseddin Sami 1317 s 1343) Ahmet Talat Onay‟ın

şarih Sudicirc‟nin Hafız Divanı Şerhi‟nden aktardığı bilgiye goumlre

O memleketlerin [Hıta Hoten Ccedilin ve Hindistan] avcıları bunları [misk

ahularını] suumlruuml suumlruuml muhafaza ederek hem etinden hem miskinden

faydalanırlarmış Rucircm‟un (Anadolu) acirchucircları yılda bir kere boynuzlarını

duumlşuumlrduumlğuuml gibi o acirchucirclar da yılda bir defa nacircfelerini duumlşuumlruumlrlermiş Bu

zaman gelince avcılar zarflar (kese) peyda edip hayvanın karnı altına

bağlarlarmış Bu hayvan insan ve hayvan uumlrkuumltmesiyle yahut

birbirleriyle oynaşmakla hararet kesbedermiş Bu yuumlzden nacircfesine

[goumlbeğine] birkaccedil damla kan damlarmış Boumlylelikle nacircfe miskle dolar

vakti gelince duumlşermiş Duumlştuumlkten sonra ndashkokmadığı iccedilin- bazı ilaccedillarla

terbiye ederlermiş Bazılarına goumlre misk lale ve suumlnbuumll otlamaktan

hacircsıl olurmuş (1993 s 30)

Yine Farsccedila bir kelime olan ldquonacircferdquo de kaynaklarda ldquoHıta ve Hoten

ahularının goumlbeğinde toplanan kandan elde edilen bir ccedileşit misk guumlzel kokurdquo

olarak tanımlanmıştır (Şuumlkucircn 1984 s 1862 Şemseddin Sami 1317 ss 1449-

50 Onay 1993 s 30) Buna goumlre muumlşg ve nacircfe aynı maddenin adı olup ipekler

iccedilinde saklanırmış (Onay 1993 s 31)

Muumlşg ve nacircfe kadınların oumlzellikle saccedillarına suumlrduumlkleri bir koku olarak

kullanılmıştır Muumlşguumln kadınlar tarafından kaş boyası olarak kullanımı ile ilgili

oumlrnekler ldquoRastık (Vesme)rdquo başlığı altında ele alınmıştır

Raħt (Far) kelimesinin ldquoelbise takımırdquo ve ldquogam gussa enducirchrdquo (Huumlseyin Remzi

1305 s 585) anlamları dolayısıyla ldquonile raht ccedilekmekrdquo hem nil rengi (goumlk mavi) yas

elbiseleri giymek hem de yas tutmak uumlzuumllmek gam ccedilekmek anlamlarına gelmektedir yacuteyacute

İran ve Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde matem giysilerinin rengi hakkında bilgi iccedilin bk (Şentuumlrk

2002 s 654 Onay 1993 s 284)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 82

Amri aşağıdaki beyitte menekşenin bahccedilede buhurdan (tuumltsuuml kabı)

doumlnduumlrerek sevgilinin saccedilı gibi duumlnyayı taze misk kokusuyla doldurduğunu

soumlyluumlyor Ccediluumlnkuuml sevgili saccedillarına misk suumlrduumlğuuml iccedilin saccedilları savruldukccedila

buhurdan gibi etrafa misk kokusu yaymaktadır

Zuumllfuumlntilde gibi ter muumlşg ile ţoldurdı cihānı Olup ccedilemenuumlntilde micmere-gerdānı benefşe (Ccedilavuşoğlu 1979 s 147)

Baki aşağıdaki beyitte misk ve amberi kişileştirerek onların ezilirken

sevgilinin kacirckuumlluumlnuuml goumlruumlnce yine onun başı uumlzerinde yer edeceklerini

anladıklarını soumlyler Burada ldquoBaşı uumlzerinde yer etmekrdquo deyimi misk ve amber

hem sevgilinin saccedillarına suumlruumllecekleri iccedilin gerccedilek anlamda baş uumlzerinde yer

etmek hem de buumlyuumlk bir saygı ve ilgi ile karşılanıp ağırlanmak anlamında

kinayeli olarak kullanılmıştır Aynı şekilde ldquoezilmekrdquo fiili de hem ldquotoz hacircline

getirmek iccedilin ezme işlemine maruz kalmakrdquo hem de ldquodeğersiz goumlruumllmek

aşağılanmakrdquo anlamında kinayeli kullanılmıştır

Muumlşg uuml ćanber eziluumlrken goumlricek kākuumlluumlntildei Yine anlar başuntilde uumlstinde senuumlntilde yir ideler (Kuumlccediluumlk 1994 s 210)

Fuzuli ise ldquoCcedilin miski hangi guumlzelin dağınık saccedillarını sever de ben gibi

vatanından ayrı duumlşmuumlştuumlr bilmemrdquo dediği aşağıdaki beyitte Ccedilin ahularının

goumlbeğindeki kandan elde edilen miskin guumlzel koku olarak kullanılmak uumlzere

başka memleketlere goumlnderilmesini kendisi gibi bir guumlzelin saccedilları uğruna

vatanını terk etmesine benzetmiştir Yani misk huumlsn-i ta‟lil yoluyla acircşık

Fuzuli‟nin dağınık saccedillarına acircşık olduğu guumlzel (sevgili) iccedilin vatanından ayrı

duumlştuumlğuuml gibi vatanından ayrı duumlşmuumlş biri olarak hayal edilmiştir

Muumlşg-i Ccedilīn āvāre olmışdur vaţandan men kimi Ĥansı şūĥuntilde bilmezem zuumllf-i perīşānın sever (Akyuumlz vd 1958 s 207)

Naili kalemini her kıvrımı saf misk kaynağı gibi olan (buram buram

misk kokan) hayalinin saccedilını tarayan birine (meşşacirctaya) hayalini de saccedilları

misk kokan guumlzele benzetmiştir Burada da soyut bir kavram olan ldquohayalrdquoin

ldquoguumlzel kadınrdquo olarak somutlaştırıldığı dikkati ccedilekmektedir

Ķalem ki şāne-zen-i ţurra-i ĥayāluumlmduumlr Ne ţurra her girihi kān-ı muumlşg-i nāb olmış (İpekten 1970 s 112)

10 Amber (Anber)

Arapccedila bir kelime olan ldquoanber (amber)rdquo soumlzluumlklerde genel olarak ldquoAda

balığının (amber balığı) mide veya bağırsaklarından elde edilen guumlzel kokulu

yumuşak yapışkan ve kuumll renkli bir madderdquo olarak tarif edilmiştir (Şemseddin

Sami 1317 s 953 Devellioğlu 1993 s 33 Mu‟icircn 1364 s 235)

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 83

Kamus Tercuumlmesi‟nde ise

Ķanber vezninde ţīb-i maćrūf ismidir Bununtilde māddesi bir dābbe-i

baħriyyenuumlntilde rūś u fażlasıdur Yāĥod deryāda kāĉin bir bıntildeardan zift

gibi ķaynayup ccedilıķar yaćnī duumlhniyeti sebebiyle ŝuyuntilde uumlzerine ccedilıķup muumlncemid olduķda mevc suumlruumlp sāħil-i deryāda bulınur (Muumltercim

Ahmed Asım 1305 s 44)

şeklinde tanımlanmaktadır Burada Muumltercim Asım Efendi şu goumlruumlşuumlnuuml

eklemiştir

İşbu ćanber māddesinde muumlteķaddimīn ile muumlteĉaĥĥirīn iĥtilāf

eylediler Muumlćellifuumlntilde beyānı muumlteķaddimīne goumlreduumlr Ħattā dirler ki

gāhīce ol muumlncemid olan nesneyi balıķlar yudup kenduumllerine mużır

olmaķla helāk olup ďarb-ı emvāc ile sāħilde bulduķdan ŝontildera

ķarınlarını yarup ccedilıķarurlar imiş ve muumlteĉaħħirīne goumlre cezāĉir-i Hind

cibālinde olan bal arıları ĥoş-bū nebātātdan raćy ile ħāŝıl eyleduumlgi

ćaselduumlr ki keśret-i bārān sebebiyle arılaruntilde ķovanlarını sel ŝuyı

deryāya getuumlrduumlkde eczā-yı ćaseliyyesi maħv olup eczā-yı şemćiyyesi

bāķī ķalduķda mevc sāħile atup anda bulınur Bu ķavl ţabća

muumllāyimduumlr Zīrā baćżı ćanberlerde arı ķanadı ve ayaġı ve ķuyruġı muumlşāhede olınur (1305 s 44)

Muumltercim Asım‟ın verdiği bu bilgilerden amberin denizin dibinde

kaynayan ve yuumlzeye ccedilıkarak donan yağlı bir madde olduğu ancak bazı

rivayetlere goumlre bu donan yağlı maddeyi balıkların yiyip oumllmeleri sonucu

karınlarından ccedilıkarılan madde olduğu başka bir rivayete goumlre de Hint adalarının

dağlarındaki arıların guumlzel kokulu bitkilerden yaptıkları ve şiddetli yağmurlarla

oluşan sel sularının arı kovanlarını denize suumlruumlklemesi sonucu eriyen baldan

geriye kalan mum olduğu anlaşılmaktadır

Kamus Tercuumlmesi‟nde amberin guumlzel kokulu bal mumu olduğu

hakkındaki bilgi Za‟ifi (oumll 1557‟den sonra)‟nin Risale-i Cevahir-nacircme‟sinde

de teyit edilmektedir Cevherlerle taş olma bakımından bir ilgisi olmadığı hacirclde

diğer oumlzellikleri nedeniyle Risalede yer verildiği bildirilen bu amber tuumlruumlne

ldquoanber-i eşhebrdquo veya ldquoanber-i sacircracirc (saf amber)rdquo denilmektedir

Anber-i eşheb değerli olmasını sağlayan oumlzelliklerini Ummacircn denizi

yuumlzuumlnde yıldızların ışığının etkisiyle kazanır Ummacircn denizinin bdquoDacircr-i

Duumlnyacirc‟ da denen Mısır‟a uumlccedil guumlnluumlk yol uzaklığındaki nihayetinde yani

Yemen uumllkesinin sonu olan zuluumlmacirct ağzında birccedilok ada mevcuttur

Deniz altı aylık yol kadar kuzey kutbuna youmlnelince susuz kalıp

kuruyan altı aylık yol kadar guumlney kutbuna ccedilekilince de tamamen su

ile kaplanan bu adalarda bal arıları ve her cins ağaccedil bulunur Ağaccedillar

uumlzerine yuva yapan arıların yaptıkları bal deryaya doumlkuumlluumlr ve bdquomevci‟

deniz yuumlzuumlne ccedilıkar Uzun bir muumlddet orada kalır sonra guumlneşin suumlheyl

yıldızının ve diğer yıldızların ışığının etkisiyle onda bunca guumlzellik

renk ve koku ortaya ccedilıkar Ruumlzgacircr guumlneyden esip denizi harekete

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 84

getirdiğinde de insana yararlı olsun diye bdquomucircrccedile-i bahr‟ yani bdquodenizin

dalgaları‟ onu parccedila parccedila kıyıya atar [] Ccedilok meşhur bir hikacircyeye

goumlre tacirlerden bir grubun gemileri zuluumlmacircta duumlşer Henuumlz oumlmuumlrleri

bitmemiş olmalı ki Allah‟ın yardımı refik olup bunları zuluumlmacircttan

kurtarıp dışarı ccedilıkarır Bir adada su almak iccedilin asker bırakırlar Ccediloğu

gemiye su getirmekle meşgulken bir kısmı da elbiselerini yıkarlar

Yıkadıkları elbiseleri oraya duumlşmuumlş buumlyuumlk bir taşın uumlzerine sererler

Elbiseler kuruyunca kokusundan bilirler ki bu taş değil bdquoanber-i

sacircracirc‟dır Aralarında pay edip binden yuumlz bin kazanarak memleketlerine

doumlnerler (Kutlar 2005 s 60)DaggerDagger

M Zeki Pakalın‟ın verdiği bilgiye goumlre amber

Kaşalot denilen buumlyuumlk balığın karnından ccedilıkararak denizlere bıraktığı

pek guumlzel kokulu fakat pek temiz sayılmayacak bir maddedir Bu

balığın da insanlar gibi safra yolunda kum hastalığına tutulduğu

anberin işte bu safra kumlarının bir araya gelmesinden hacircsıl olduğu

anlaşılmıştır (1993 s 61)

Ancak buguumlnkuuml kesin bilgilere goumlre amber

Dişli balinalardan olan ve adına amber balığı da denilen en buumlyuumlk

balina olan ada balığının (Lat physeter catodon macrocephalus Fr

cachalot İngsperm whale ldquoispermeccedilet balinasırdquo) bağırsaklarında

teşekkuumll eden ve henuumlz tabii mi marazi mi olduğu tespit edilememiş

bulunan bir sindirim artığıdır Dışkı ile birlikte vuumlcuttan atılan bu

maddenin rengindeki siyahlık hayvanın en sevdiği yiyecek olan

muumlrekkep balığından gelmekte dolayısıyla yediği miktarla orantılı

olarak değişkenlik goumlstermektedir (Erdem 1991 s 7)

Amber de misk (muumlşg) gibi kadınların saccedillarının guumlzel kokması iccedilin

kullandıkları bir suumls malzemesidir

Haleti ruumlzgacircrdan sevgilinin amber saccedilan saccedilının haberini alınca Hoten

ahusunun (misk ahusu) nafesini yabana atmasına şaşmamak gerektiğini soumlyler

Burada da ldquoyabana atmakrdquo deyimi hem misk ahusunun miskle dolan nafe

(goumlbek)sini duumlşuumlrmesi hem de oumlnemsiz goumlrmek anlamında kinayeli olarak

kullanılmıştır Dolayısıyla sevgilinin amber kokulu saccedillarının kokusunu duyan

misk ahusunun bu guumlzel kokuyu duyunca kendi miskine oumlnem vermediği

anlatılmaktadır

Bāddan alur peyām-ı zuumllf-i ćanber-bāruntildeı Nāfesin atsa nrsquoola yābāna āhū-yı Ĥoten (Kaya 2003 s 260)

Zati aşağıdaki beyitte sevgilinin salıncakta sallandıkccedila saccedillarından

yayılan amber kokusunun guumlmuumlş tuumltsuuml kabından yayılan guumlzel koku gibi

DaggerDagger

Bu alıntı Za‟ifi‟nin Risale-i Cevahir-nacircme‟sinde yer alan (s822 yk177b) bilginin

Fatma Sabiha Kutlar tarafından guumlnuumlmuumlz Tuumlrkccedilesine yapılmış ccedilevirisidir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 85

acircşıkların oumlmruumlnuuml yele verdiğinden (acircşıklara yaptığı oumllduumlruumlcuuml etkiden) soumlz

ediyor Burada sevgilinin salıncakta sallanması ile micmerin guumlzel kokusunun

etrafa yayılması iccedilin zincirlerinden tutularak sallanması arasında ilişki

kurulmuştursectsect

Oumlte yandan sevgilinin guumlmuumlş gibi bembeyaz teni ile guumlmuumlş

micmer arasında da renk bakımından benzerlik soumlz konudur

Sen ŝalıncaķda ŝalınduķca guumlmiş micmer gibi ćOumlmr-i ćuşşāķı viruumlr bu zuumllf-i ćanber-bū yile (Ccedilavuşoğlu vd 1987 s 211)

Nedim aşağıdaki beyitte sevgilinin siyah saccedillarının kokusunu

duymadan oumlnce amberi attarların sattığını sandığını soumlyleyerek amberin asıl

kaynağının sevgilinin siyah saccedilları olduğunu onun saccedillarının sanki ıtriyat

(guumlzel kokulu maddeler) malzemelerinin satıldığı duumlkkacircn gibi buram buram

amber koktuğunu anlatır

Ŝanur iduumlm ki ćanberi ćaţţārlar ŝatar

Cānum şemīm-i zuumllf-i siyehfāmın almadan (Boztepe 1338-40 s 165)

11 Gacircliye-Kalemis (Gacircliye-muumlşg)

Arapccedila bir kelime olan ldquogacircliyerdquo misk ve amber karışımından elde

edilen macun kıvamında guumlzel kokulu siyah renkli bir madde olup saccedila ve

kaşa suumlruumlluumlr (Şemseddin Sami 1317 s 961)

rdquoGacircliye-miskrdquo ya da ldquogacircliye-

muumlşgrdquo ise yine aynı macunun adı olup yaygın soumlyleyişte ldquokalemisrdquo tabir edilen

kelimenin aslıdır (Şemseddin Sami 1317 s 961 Devellioğlu 1993 s 275

Kutlar 2004b s 6)

Hamdullah Hamdi‟nin Yusuf u Zuumlleyha mesnevisinde Zuumlleyha‟nın

saccedillarına gacircliye (kalemis) suumlrduumlğuuml şoumlyle ifade edilmektedir

Tāze-reng itdi ġāze lālelerin Ġāliye-muumlşg iduumlp kuumllālelerin (Oumlztuumlrk 2001 s 171)

sectsect

Micmer (buhurdacircn tuumltsuuml kabı) bakır bronz veya guumlmuumlşten yapılan iccedilindeki

dumanın dışarı ccedilıkması iccedilin delikli ve zincirle asılan ya da zincirlerinden tutularak

sallanan bir acirclettir Zati‟nin şu beytinde micmerin bu oumlzelliğine işaret edilmektedir

(Serdaroğlu 2006 s123)

Ķızarmış goumlzleri zencįre ccedilekmişler anı muĥkem

Duumlşuumlp dįvāne olmış zuumllfuumlntildeuumlntilde sevdāsına micmer (G3492)

Tuumltsuuml kabının (micmer) koku yayması iccedilin elde dolaştırıldığı ve elinde tuumltsuuml kabı

dolaştıran kişiye ldquomicmere-gerdacircnrdquo denildiği de Amricirc‟nin şu beytinde goumlruumlluumlyor

Zuumllfuumlntilde gibi ter muumlşg ile ţoldurdı cihānı Olup ccedilemenuumlntilde micmere-gerdānı benefşe (Ccedilavuşoğlu 1979 s 147)

Gacircliyenin adlandırılışı hazırlanışı misk ve amber dışında galiye yapımında

kullanılan diğer guumlzel kokulu maddeler ve galiyenin ilaccedil oumlzelliği hakkında bilgi iccedilin bk

(Kutlar 2004b ss 4-5)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 86

Naili‟nin aşağıdaki beytinde seher yeli taze guumlle benzeyen sevgilinin

suumlnbuumll gibi siyah saccedillarının guumlzel kokması iccedilin onlara gacircliye suumlren suumlsleyici

kadına (macircşıtaya) benzetilmiştir

Suumlnbuumlllerin ol verd-i teruumlntilde etmege taćţīr Bād-ı seħerī māşıţa-i ġāliye-sādır (İpekten 1970 s 89)

Sonuccedil

Divan şiiri metinlerinden derlenen kadın suumls (makyaj) malzemeleri ile

ilgili yukarıdaki oumlrneklere bakıldığında her doumlnemde olduğu gibi Osmanlı

doumlneminde de kadınların suumlslenmeye son derece oumlnem verdikleri ve ccedileşitli suumls

malzemeleri kullandıkları anlaşılmaktadır Ancak bu malzemeler buguumlnkuuml gibi

kimyasal işlem goumlrmuumlş maddeler değil bitkisel ve madenicirc koumlkenli maddelerdir

Bir kısmı da doğrudan doğadan elde edilmeyip doğal maddelerin

karıştırılmasıyla oluşturulmuş malzemelerdir (yapma ben galiye vb) Soumlz

konusu suumls malzemelerinden bazılarının (kına ccedilivit misk amber galiye vb)

birden fazla uzvun suumlslenmesinde kullanıldığı goumlruumllmektedir Bu ccedilalışma

sırasında tespit ettiğimiz ancak makale sınırlarını goumlz oumlnuumlnde bulundurarak yer

veremediğimiz oumlrnekleri de dikkate aldığımızda bazı malzemelerin daha yaygın

(kına suumlrme rastık misk amber vb) bazılarının ise daha az kullanıldığı (ccedilivit

galiye altın vb) ortaya ccedilıkmaktadır

Bu şiirlerde adı geccedilen suumls malzemeleri ccediloğunlukla renk bakımından

benzedikleri unsurlarla ilişkilendirilerek ccedilok ccedileşitli hayal kompozisyonları

iccedilinde yansıtılmışlardır Oumlzellikle Sebk-i Hindicirc etkisiyle şiirler yazan 17 ve 18

yuumlzyıl şairlerinin insan dışı varlıkların yanı sıra soyut kavramları kişileştirip

somutlaştırmak suretiyle yarattıkları guumlzellerin bu suumls malzemelerini

kullanışlarını ccedilok ince ve renkli hayallerle anlatmaları dikkati ccedilekmektedir

Aşkın en oumlnemli konu olduğu divan edebiyatında aşka bağlı olarak

guumlzellik de aşk kadar oumlnemlidir Dolayısıyla burada değerlendirilen metin

oumlrneklerinde de bu edebicirc geleneğin guumlzellik anlayışına goumlre yaradılış itibarıyla

son derece guumlzel olarak tasvir edilen ve aslında suumlse hiccedil ihtiyacı olmadığı

vurgulanan guumlzellerin (sevgililerin) soumlzuuml edilen suumls malzemelerini kullanmak

suretiyle daha da guumlzelleşerek acircşıkların aşka duumlşmesine sebep oldukları

uumlzerinde durulmuştur Yani şairler her fırsatta suumlslenen uzuvların ccedilekiciliğine

ve acircşık uumlzerindeki etkileyiciliğine dikkat ccedilekmişlerdir Bununla birlikte az da

olsa bazı şairler Allah vergisi (doğal) guumlzelliğin daha makbul olduğunu dile

getirmişlerdir

Bu ccedilalışmada soumlzuuml edilen suumls malzemelerine ilişkin bilgi ve oumlrneklerin

burada değinilenlerle sınırlı olmayacağını farklı oumlrneklerle karşılaşıldıkccedila farklı

bilgilerin ortaya ccedilıkabileceğini de belirtmek gerekir

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 87

Kaynakccedila

Aktaş H (2006) Abdurrahman Gubacircricirc-Yucircsuf u Zuumlleyhacirc (İnceleme- Metin) Yuumlksek

Lisans Tezi Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi

Akuumln Ouml F (1994) Divan Edebiyatı Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 9

İstanbul 389-427

Akyuumlz K Beken S Yuumlksel S ve Cunbur M (1958) Fuzuli-Tuumlrkccedile Divan Ankara

İş Bankası Yayınları

Arslan M ve Aksoyak İ H (1994) Haşmet Kuumllliyatı Sivas Dilek Matbaası

Avşar Z (tarihsiz) Revacircnicirc Divanı httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Ayan H (1981) Fuzucirclicirc-Leylacirc vuuml Mecnucircn İstanbul Dergacirch Yayınları

Ayan H (2002) Nesimi Hayatı Edebicirc Kişiliği Eserleri ve Tuumlrkccedile Divanının Tenkidli

Metni II Ankara TDK Yayınları

Ayan Birol İ (1989) Altın Varak Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi iccedilinde

(C 2 s 541 ) İstanbul

Aydemir Y (2000) Behişti Divanı Ankara MEB Yayınları

Boztepe H N (1338-40) Nedim Divanı İstanbul İkdam Matbaası

Buumlyuumlk Tuumlrk Soumlzluumlğuuml (ty) İstanbul Hayat Yayınları

Ccedilavuşoğlu M (1979) Amricirc-Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Ccedilavuşoğlu M ve Tanyeri M A (1987) Zati Divanı (Edisyon Kritik ve

Transkripsiyon)-Gazeller Kısmı III İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Demirel M (2004) Kemacircl Paşa-zacircde (Şemsersquod-dicircn Ahmed bin Suumlleymacircn) Yucircsuf u

Zelicirchacirc [Suumlleymaniye Lala İsmail Efendi 621] Transcription and Facsimile

Harvard The Department of Near Eastern Languages and Civilizatons Harvard

University

Devellioğlu F (1993) Osmanlıca-Tuumlrkccedile Ansiklopedik Lucircgat Ankara Aydın Kitabevi

Yayınları

Doğan M N (1997) Lacircle Devri Şairi Şeyhuumllislacircm Esrsquoad ve Divanı İstanbul MEB

Yayınları

Erdem S (1991) Amber Tuumlrkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi iccedilinde

(C 3 ss 7-8) İstanbul

Eruumlnsal İ E (1983) The Life and Works of Tacirccicirc-zacircde Carsquofer Ccedilelebi with a Critical

Edition of His Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Esiner Ouml M (1998) Tuumlrk Cilt Sanatı Ankara Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları

Guumlrer A (1993) Şeyh Gacirclib Divanı (İnceleme-Metin) Doktora Tezi Ankara Ankara

Uumlniversitesi

Guumlrer A (1997) Divan Edebiyatında Suumlrme ve Nacirc‟ilicirc‟nin Bir Gazeli Tuumlrkoloji

Dergisi XII (1) 119-126

Haim S (1975) The One Volume Persian English Dictionary Teacuteheacuteran Librairie-

İmprimerie Beacuteroukhim

Huumlseyin R (1305) Luumlgat-i Remzicirc II İstanbul Matbaa-i Huumlseyin Remzicirc

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 88

İpekten H (1970) Nacircrsquoilicirc-i Kadicircm Divanı İstanbul Milli Eğitim Basımevi

Kavruk H (2001) Şeyhuumllislacircm Yahyacirc Divanı Ankara MEB Yayınları

Kaya B A (2003) The Divan of Azmi-zacircde Haleti İntroduction and Critical Edition

II Cambridge The Department of Near Eastern Languages and Literatures

Kazan Ş (1997) Hamidicirc-zacircde Celilicirc Hayatı Eserleri Edebicirc Kişiliği ve Husrev uuml Şirin

Mesnevisi (İnceleme-tenkitli metin) Yuumlksek Lisans Tezi Isparta Suumlleyman

Demirel Uumlniversitesi

Koccedilu R E (1967) Tuumlrk Giyim Kuşam ve Suumlslenme Soumlzluumlğuuml Ankara Suumlmerbank

Kuumlltuumlr Yayınları

Kutlar F S (2004a) Arpaemicircni-zacircde Mustafa Sacircmicirc-Dicircvacircn Ankara Kalkan Matbaası

Kutlar F S (2004b) Gacircliye Tuumlrk Duumlnyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri

Ansiklopedik Soumlzluumlğuuml iccedilinde (C 3 ss 4-6) Ankara AKM Yayınları

Kutlar F S (2005) Klasik Doumlnem Metinlerinde Değerli Taşlar ve Risacircle-i Cevacirchir-

nacircme Ankara Oumlncuuml Basımevi

Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divanı (Tenkitli Basım) Ankara TDK Yayınları

Kuumltuumlk R (1995) Celacircl-zacircde Salih Ccedilelebi-Leylacirc vuuml Mecnucircn (Tenkidli Metin-İnceleme)

Yuumlksek Lisans Tezi Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi

Mengi M (1995) Mesicirchicirc Divanı Ankara AKM Yayınları

Mu‟icircn M (1364) Ferheng-i Facircrsicirc 6 Tahran

(Muumltercim) Ahmed Acircsım (1305) El-Okyacircnucircsuumlrsquol- Basicirct ficirc-Tercemetirsquol- Kacircmucircsirsquol- Muhicirct

III İstanbul Matbaa-i Osmaniyye

Muumltercim Acircsım Efendi (2000) Burhacircn-ı Katı M Oumlztuumlrk D Oumlrs (Yay Haz) Ankara

TDK Yayınları

Okuyucu C (1994) Cinacircnicirc Hayatı Eserleri Divanının Tenkidli Metni Ankara TDK

Yayınları

Onay A T (1993) Eski Tuumlrk Edebiyatında Mazmunlar C Kurnaz (Yay Haz)

Ankara Tuumlrkiye Diyanet Vakfı Yayınları

Oumlztuumlrk Z (2001) Hamdursquollacirch Hamdicircrsquos Mesnevicirc Yucircsuf ve Zelicirchacirc (Introduction Text

Analysis and Facsimile [Ayasofya K3901] ) 2 Harvard The Department of

Near Eastern Languages and Civilizatons Harvard University

Pakalın M Z (1993) Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Soumlzluumlğuuml 3 İstanbul MEB

Yayınları

Redhouse S J W (1992) Turkish and English Lexicon İstanbul Ccedilağrı Yayınları

Saraccedil M A Y (2000) Emri Divanı İstanbul Eren Yayıncılık

Serdaroğlu V (2006) Sosyal Hayat Işığında Zacircticirc Divanı İstanbul İsam Yayınları

Şahin E S (2004) Keccedileci-zacircde İzzet Mollarsquonın Divanları Bahacircr-ı Efkacircr ve Hazacircn-ı

Acircsacircr II Doktora Tezi Ankara Ankara Uumlniversitesi

Şemseddicircn Sacircmicirc (1317) Kacircmucircs-ı Tuumlrkicirc Dersaacircdet İkdam Matbaası

Şentuumlrk A A (2002) XVI Asra Kadar Anadolu Sahası Mesnevilerinde Edebicirc

Tasvirler İstanbul Kitabevi Yayınları

Osmanlı Doumlnemi Kadın Suumls Malzemelerinin Divan Şiirine Yansımaları 89

ŞirazIcirc (1992) Hacircfız Divanı (Abduumllbaki Goumllpınarlı Ccedilev) İstanbul MEB Yayınları

Şu‟ucircricirc H(1155) Ferheng-i Şursquoucircricirc (Lisacircnuumlrsquol-Acem) II İstanbul

Şuumlkucircn Z (1984) Farsccedila-Tuumlrkccedile Lucircgat Gencinei Guumlftar (Ferhengi Ziya) III İstanbul

MEB Yayınları

Tarlan A N (1945) Hayacirclicirc Bey Divanı İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Tarlan A N (1970) Zati Divanı (Edisyon Kritik ve Transkripsiyon)-Gazeller Kısmı II

İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Taş H (2004) Vahyicirc Divanı ve İncelenmesi Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi

İstanbul httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Timurtaş F K (1963) Şeyhicirc ve Husrev uuml Şicircrinrsquoi-İnceleme-Metin İstanbul İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Yayınları

Tulum M ve Tanyeri M A (1977) Nevrsquoicirc-Divan İstanbul İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Yayınları

Tuumlrkccedile Soumlzluumlk (2005) Ankara TDK Yayınları

Yakar H İ (2009) Gelibolulu Sunrsquoicirc Divanı Gaziantep

httpekitapkulturturizmgovtr (02122009)

Yeni Tarama Soumlzluumlğuuml (1983) Cem Dilccedilin (Yay Haz) Ankara TDK Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 90

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 91-111

DEVLET PLANLAMA TEġKĠLATI KALKINMA PLANLARINDA

TUumlRKĠYENĠN BĠLĠM POLĠTĠKASI 1990-2010 DOumlNEMĠ

Sevgi CcedilOBAN

Oumlzet

Bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquonin 1990 yılından bu yana suumlrduumlrduumlğuuml bilim

politikasının anlaşılması accedilısından oumlnemli olduğu duumlşuumlnuumllen kalkınma planları

değerlendirilmiştir Altıncı plandan guumlnuumlmuumlzde yuumlruumlrluumlkte olan dokuzuncu

plana kadar olan doumlnemlerde belirlenen bilimsel amaccedil ve hedefler ele alınarak

bunların ne oumllccediluumlde gerccedilekleştirildiği sorusuna cevap aranmıştır Doumlnem

faaliyetleriyle ilgili olarak ulaşılan bilgiler temel bilimsel hedeflere ccediloğu zaman

ulaşılamadığını goumlstermiştir Araştırma ve geliştirme (ar-ge) faaliyetlerine

ayrılan buumltccedile arttırılamamış toplam araştırmacı sayısı yuumlkseltilememiştir

Tuumlrkiyersquonin bilimsel gelişmişlik duumlzeyi temel goumlstergeler accedilısından duumlnyadaki

yeri hedeflenenden daha aşağıda olmuştur

Anahtar kelimeler Tuumlrkiye Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bilim

politikası kalkınma planı Ar-Ge bilim bilimsel faaliyetler

Science Policy of Turkey in the Development Plans of the State Planning

Organization The period of 1990-2010

Abstract

In this article the development plans that are thought to have utmost

importance to shed light on to the ongoing science policy of Turkey since 1990

have been evaluated From the sixth plan period to the ongoing ninth plan period

scientific aims and goals under consideration were handled and the degree of

realisation of them was tried to find out The information obtained from the

efforts made in these periods indicates that most of the time the basic scientific

goals have not been achieved Research and development budget could not be

increased the total number of researchers could not be increased Turkeyrsquos

scientific development rank in the world is lower than expected with regard to

the basic indicators

Key words Turkey State Planning Organization (SPO) science policy

development plan research and development science scientific activities

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

92

GiriĢ

Kalkınma planları uumllkenin ekonomik ve sosyal doumlkuumlmuumlnuuml ccedilıkarıp

planlamak ve kaynakları etkin bir şekilde kullanmak iccedilin duumlzenlenen

belgelerdir Bu belgeler değişik doumlnemlerde toplumdaki ekonomik gelişmişlik

durumu ccedileşitli sektoumlrlerde rekabet sosyal dayanışma boumllgesel gelişmenin

sağlanması gibi alanlarda bir geliştirme stratejisinin sağlanması diğer bir

deyişle bir kalkınma politikasının oluşturulması amacıyla hazırlanmaktadır

Tuumlrkiye Cumhuriyeti kuruluşu ile birlikte toplumun refah duumlzeyini yuumlkseltmek

amacıyla kalkınmayı hedefleyen bir plan anlayışını benimsemiştir Bu nedenle

1923te toplanan İzmir İktisat Kongresinde liberal ekonomi politikaları

aracılığıyla kalkınmanın gerccedilekleştirilmesi yolunda goumlruumlşler ağırlık kazanmış ve

ilk yıllar bu youmlnde bir ekonomik model uygulanmıştır

Bu suumlreccedilte Tuumlrkiye duumlnyada ilk kalkınma planı hazırlayan uumllkelerden

biri olmuş ve 1933-1937 yılları arasında uygulanmak uumlzere Birinci Beş Yıllık

Sanayi Planını hazırlamıştır Kalkınma Planları ise 1663 yılından bu yana

uygulanmaktadır Tuumlrkiye Cumhuriyet doumlnemi boyunca bir yandan gelişmiş

uumllkelerle olan kalkınmışlık farkını kapatmayı oumlte yandan geleneksel değerlerini

ve kuumlltuumlrel birikimini goumlzeterek ccedilağdaş değerleri oumlzuumlmseyen modern bir toplum

oluşturmayı hedeflemiştir

Sonraki doumlnemlere gelindiğinde Dokuzuncu Kalkınma Planı ile ilgili 5

Temmuz 2005 tarihli ve 25866 sayılı Başbakanlık genelgesine goumlre

Oumlzellikle 1929 ekonomik bunalımıyla birlikte bir taraftan dış koşullar

diğer taraftan o guumlnkuuml uumllkenin iccedil koşulları oumlzel girişimin ve sermaye

birikiminin yetersizliği nitelikli iş guumlcuuml ve alt yapının yetersizliği

nedenleriyle devletin oumlncuumlluumlğuumlnde bir kalkınma anlayışının hayata

geccedilirilmesi gerekliliği ortaya ccedilıkmıştır

ifadesi kullanılmıştır Bu bağlamda Dokuzuncu Kalkınma Planı ile ilgili 5

Temmuz 2005 tarihli ve 25866 sayılı Başbakanlık genelgesinde kalkınma

planlarında benimsenen politikaların aldığı youmln şoumlyle ifade edilmiştir

(TC Başbakanlık 9 Kalkınma Planı Genelgesi 2005)

Başlangıcından itibaren kamu kesimi iccedilin emredici oumlzel kesim iccedilin

youmlnlendirici olan planlarda giderek geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir

modelden devletin ekonomideki roluumlnuumln yeniden tanımlanmasının da

bir sonucu olarak makro ccedilerccedileve oluşturan oumlngoumlruumllebilirliği artıran

sistemin daha etkin işleyişine imkacircn verecek biccedilimde kurumsal ve

yapısal duumlzenlemeleri oumlne ccedilıkaran ve temel amaccedil ve oumlnceliklere daha

fazla yoğunlaşan bir stratejik yaklaşım modeline geccediliş soumlz konusudur

Bu accedilıklamalardan anlaşılacağı uumlzere Tuumlrkiyersquonin kalkınmasının

planlama politikaları ile gerccedilekleşebileceği vurgulanmakta ancak devletin

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

93

ekonomideki işlevinin azaltılmasına bağlı olarak esnek plan anlayışının stratejik

bir yaklaşım biccediliminde benimseneceği uumlzerinde durulmaktadır

Bu ccedilalışmada 1990 yılından itibaren 6 Beş Yıllık Kalkınma Planırsquondan

başlayarak 9 Beş Yıllık Kalkınma Planı doumlnemine kadar Tuumlrkiyersquode bilim ve

teknoloji alanında ve bilim politikasında yaşanan değişim ve doumlnuumlşuumlmler ele

alınmaktadır Bu doumlnemin kuumlresel boyuttaki gelişmelerle yakından ilgisi

bulunmaktadır Oumlzellikle kuumlresel iletişim teknolojilerinin gelişmesi dikkate

alınarak 1990 yılından bu yana dijital iletişimin yaygınlaşması ile birlikte

yaşanan ekonomik siyasal ve sosyal değişmeleri anlamak bakımından 6

plandan başlayarak 9 plana uzanan suumlreccedilte Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji

politikasının bir haritası ccedilıkartılmaya ccedilalışılmaktadır

Altıncı Kalkınma Planırsquondan (1990-94) itibaren son uumlccedil plan doumlneminde

bilgi toplumu olma hedefi bilim teknoloji ve araştırma politikalarının ana

hedeflerinden biri olarak vurgulanmıştır (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve

Teknoloji İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 11) 1990rsquolarda ulusal bir ARGE

altyapısı geliştirme hedefinin yenilik merkezli ulusal bilim politikasına kaydığı

ve koumlkluuml bir paradigma değişiminin yaşandığı goumlruumllmektedir (Uzun 2006 s

551) 1993 yılında Tuumlrkiyersquonin buguumlnkuuml bilim politikasının temelini oluşturan

ldquoTuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003rdquo kabul edilmiştir Yine 1993

yılında bilgi toplumu kavramı Tuumlrkiyersquonin kalkınma guumlndeminde yerini almıştır

(Tonta 1999 s 6)

Tuumlrkiyersquonin bilim politikasının bilgi toplumu olma hedefine

youmlnelmesini bilginin değişim değeriyle ilişkili olarak değerlendirmek

kaccedilınılmazdır 1990rsquolı yıllara kadar bilim ve teknolojinin Tuumlrkiye altyapısına

uyarlanmasına dayanan bilimsel etkinliklerin yerini bu doumlnemde doğrudan

bilimsel uumlretimin alması amaccedillanmıştır Gerek bu tuumlr bilimsel etkinliklerin

yuumlruumltuumllmesi gerekse bilgi toplumu hedefine ulaşılması sorununun temelinde

bilgi bulunmaktadır Bilginin kullanımı dağıtımı tuumlketimi ve bu suumlreccedillerle

bağlantılı olarak bilimin oumlrguumltlenmesi konularındaki sorunlar sanayi sonrası

toplumlarının temel uğraş alanlarındandır

Daniel Bell (1973) guumlnuumlmuumlz toplumlarının sanayi sonrası toplumlar

olduğuna değinmiştir Sanayi sonrası toplumda bilimsel ilerlemenin şu ana

kadarki bilimsel birikimin gelmiş olduğu karmaşıklık nedeniyle somut deney ya

da tesaduumlflerle değil doğrudan teorik bilgi aracılığıyla sağlanabileceğini

vurgular (Dura ve Atik 2002 s 48) Bu bakımdan bilgi kendi başına bir

ekonomik değer hacircline gelmiştir Tuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikasırsquonda

uumlzerinde durulan kuumlresel suumlreccediller bilginin değişim değerine yeni anlamlar

kazandırmıştır Bilim ve teknoloji artık enformasyon alanına doumlnmuumlş bu

alandaki gelişmeler kuumlresel rekabette temel kategori hacircline gelmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

94

Literatuumlrde ccedileşitli araştırmacılar tarafından ldquopost-enduumlstriyel toplumrdquo

ldquobilgi toplumurdquo ldquokapitalist oumltesi toplumrdquo ldquoşebeke toplumrdquo ldquopostmodern

doumlnemrdquo ldquopost kapitalist doumlnemrdquo ldquouumlccediluumlncuuml dalgardquo gibi isimlerle anılan (Guumlltan

2003 s 15) yeni oumlrguumltlenme biccedilimlerinde Bell tarafından da ifade edildiği gibi

sermayenin yerini bilgi almıştır Bilim ve teknoloji alanında da guumlncel olarak en

kritik alanlardan biri enformasyona ilişkin faaliyetlerdir Goumlrguumln (1990 s 34)

yaşadığımız ccedilağın bilgi ccedilağı olduğunun genel kabul goumlrduumlğuumlne ve guumlnuumlmuumlz

toplumlarının ldquobilgi zenginirdquo ve ldquobilgi yoksulurdquo kategorileri ccedilerccedilevesinde

ayrıştıklarını vurgulayan goumlruumlşe dikkat ccedilekmektedir

1990 yılından guumlnuumlmuumlze kadar olan doumlnemde temel bilimsel hedefler

1990rsquolı yıllardan itibaren bilimsel alanda atılım yapılması Tuumlrkiyersquonin kuumlresel

rekabette uumlst sıralarda yer alması kendi teknolojisini geliştirmesi ve bunun iccedilin

yeterli bilimsel altyapının sağlanabilmesi olarak sıralanabilir Bu kapsamda

oumlncelikli olarak uumlniversiteler kamu kurumları ve oumlzel sektoumlrdeki bilimsel

etkinliklerin eşguumlduumlmleşmesini sağlayacak bilişim altyapısının geliştirilmesi ve

etkinleştirilmesi guumlndeme gelmiştir

Bu makalede Tuumlrkiyersquodeki resmicirc bilim politikası belirlenen hedefler

ve uygulamalar arasındaki ilişkiler aracılığıyla değerlendirilmektedir Bu

ccedilerccedilevede bilim politikasında yaşanan değişiklikler nedeniyle 1990rsquoda

yuumlruumlrluumlğe giren 6 Kalkınma Planırsquondan başlayan ve guumlnuumlmuumlze kadar hazırlanan

planlardaki bilim ve teknoloji başlığında geccedilen hedefler faaliyet raporları ve

uumlniversitelerin kamu sektoumlruumlnuumln ve oumlzel sektoumlruumln bilimsel etkinlikleriyle ilgili

istatistikler ele alınmakta ve Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji accedilısından sahip

olduğu gelişmişlik duumlzeyi tartışılmaktadır Bu doğrultuda ilk olarak 1989

yılında kabul edilerek yuumlruumlrluumlğe giren 6 Kalkınma Planırsquonda yer alan bilim ve

teknoloji boumlluumlmuuml incelenmektedir

6 Kalkınma Planı Doumlnemi (1990-1994)

Altıncı Kalkınma Planı daha oumlncekilerden farklı olarak ilk defa

Tuumlrkiyersquonin bilgi toplumu olması hedefine değinilmesi bakımından oumlnemlidir

Bu hedefle bilim ve teknoloji yaratması beklenen toplumsal doumlnuumlşuumlmler

bakımından merkezicirc bir noktada bulunmaktadır

Altıncı Kalkınma Planı 22 Haziran 1989 yılında yuumlruumlrluumlğe girmiştir Bu

planda bilimle ilgili ilke ve politikalar 696 ve 704 maddelerde yer almaktadır

Bilim Araştırma-Geliştirme ve Teknoloji başlığı altında belirtilen ana hedef

33000 olan araştırmacı personel sayısının iki katına ccedilıkarılmasıdır Boumlylece her

10000 bin kişiye bir araştırmacı personel duumlşmesi planlanmıştır Bununla

toplumun bilgi toplumu seviyesine getirilmesi amaccedillanmaktadır ldquoBilim

Araştırma-Geliştirme ve Teknolojirdquo başlığı altındaki ikinci temel hedef

Araştırma-Geliştirme harcamalarının GSMHrsquonin 1rsquoine ccedilıkarılması olarak

saptanmıştır

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

95

6 Kalkınma Planırsquonda bu hedeflere bağlı olarak saptanan ilke ve

politikalar ise şoumlyle sıralanmıştır (DPT 6 Kalkınma Planı 1990 ss 309-310)

ldquoUumlretim ve kalitenin artırılarak dış pazarlarda rekabet guumlcuumlnuumln

kuvvetlendirilmesi amacıyla gerekli ileri teknolojiler transfer yolu ile

sağlanacak teknoloji uumlretimine geccedililmesi ve elde edilen bilgi ve teknolojinin

yaygınlaştırılması temel ilke olacaktır

Biyoteknoloji enformasyon teknolojisi mikroelektronik

telekomuumlnikasyon uydu teknolojisi nuumlkleer teknoloji yeni malzemeler gibi

ileri teknoloji alanlarındaki her tuumlrluuml Araştırma-Geliştirme faaliyetleri

desteklenecektir Teknolojik gelişmenin itici guumlcuuml olan savunma ihtiyaccedillarının

gerektirdiği Araştırma-Geliştirme faaliyetleri de desteklenecektir

Sanayi kuruluşları uumlniversiteler araştırma kurumları ve kamu

kurumlarının bilim ve teknoloji hedeflerine ulaşmalarını teminen gerekli

koordinasyon sağlanarak bu kurum ve kuruluşların tam bir iş birliği iccedilinde

olmaları teşvik edilecek bu iş birliğini sağlayacak olan araccedilların geliştirilmesi

ve etkinlikle kullanımı iccedilin gerekli ortam oumlncelikle oluşturulacaktır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulursquona işlerlik kazandırılacaktır

Tuumlrkiyenin gelişmiş uumllkeler ile arasındaki bilgi accedilığını kapatabilmek

iccedilin araştırma yapmanın yanı sıra bilgilere erişmenin yol ve araccedilları uumlzerinde

durulacaktır

Bu amaccedilla duumlnyada bilgi odakları denilebilecek kuruluşlara bilim

adamları yerleştirmek projelere katılmak bilim ve teknoloji accedilısından oumlnemli

uumllke ve şehirlerdeki bilim ve teknoloji faaliyetlerini izlemek bilgi ağlarına

bağlanmak yabancı uumllkelerde yerleşik Tuumlrk bilim adamlarından

yararlanabilecek ortamı tesis etmek gibi faaliyetlerden oluşan bir ilişkiler

sistemi kurmak uumlzere gerekli tedbirler alınacaktır

Uumlniversitelere uygulamalı araştırmalar yanında ilke olarak temel

araştırma yapmaya youmlnelik destekler giderek artırılacaktır

Araştırma-Geliştirme yapan veya yaptıran kamu ve oumlzel kesim

kuruluşları desteklenecektir

Uumlniversite-Sanayi iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla mevzuatta

gerekli değişiklikler yapılacak bu alanda faaliyet goumlsteren teknoparklar teşvik

edilerek yaygınlaştırılacaktır

Yurt iccedilinde ve yurt dışındaki teknolojilerin takibinin kurulacak bilgi

bankası aracılığıyla yapılması ve elde edilen teknolojilerin yaygınlaştırılması

iccedilin yarı otonom bir patent muumlessesesi kurulacaktır

Araştırma-Geliştirme ccedilalışmalarının ihtiyaccedil alanlarına youmlneltilmesi

bilim ve teknoloji dalında geliştirilen yeni fikir ve buluşların ekonomiye

intikallerini sağlayıcı projelerin desteklenmesi iccedilin bir Araştırma-Geliştirme

Fonu kurulacaktırrdquo

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

96

6 Kalkınma Planırsquonda soyut ve genel ilkelerin yanı sıra otonom bir

patent kuruluşunun faaliyete geccedilirilmesi teknoparkların yaygınlaştırılması

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kuruluna işlerlik kazandırılması bilgi bankası

kurulması gibi somut amaccedillar da belirlenmiştir Boumlylelikle bilim ve teknolojinin

temel unsuru olan bilgiye erişimin bilginin toplanmasının ve kullanımının

planlanması ve sistematize edilmesi başta gelen hedef olarak ortaya konmuştur

Bilginin kuumlreselleştiği bir ccedilağda bu Tuumlrkiyersquonin de bilgienformasyon toplumu

duumlzeyine ulaştırılabilmesi iccedilin oumlncelikli hedefi oluşturmaktadır

1990-1994 yılları arasındaki doumlnemi kapsayan 6 Kalkınma Planırsquonda

yer alan bilim ve teknolojileri politikası ccedileşitli accedilılardan yenilikler

barındırmaktadır İlk olarak bu planda Tuumlrkiyersquonin bilgi toplumu olması gibi bir

hedef belirlenmiş bunun yanı sıra bilim ve teknoloji alanında yapılacak bir

atılımdan bahsedilmiştir Yine bu planda Tuumlrkiyersquonin dışarıdan teknoloji alması

yerine teknoloji uumlretmesi uumlzerinde durulmuştur ldquoİleri teknolojinin transfer yolu

ile sağlanacağı ama teknoloji uumlretiminin de temel ilke olacağı bu amaccedilla

ARGE faaliyetlerinin destekleneceğirdquo belirtilmiştir (Karacasulu-Goumlksel 2004

s 6)

Altıncı Kalkınma Planırsquonda yer alan bilim politikasıyla ilgili hedefler

bilgi toplumu olma hedefi uumlzerinde yoğunlaşmakla birlikte ldquoBilim Araştırma-

Geliştirme ve Teknolojirdquo başlığı altında sosyal bilimlere youmlnelik ya da sosyal

bilimlerin kapsamına giren bir hedef bulunmamaktadır Bilişim teknolojik bir

altyapı sorunu olarak değerlendirilmektedir Sosyal bilimlere youmlnelik amaccedil ve

hedeflerin planda bulunmamasıyla bilişimin toplumsal bağlamlarına ilişkin

oumlnemli araştırma alanı goumlz ardı edilmiştir Bilgi toplumu gibi sosyolojik

kavramların yer aldığı bu planda sosyal bilimlerin tuumlmuumlyle goumlz ardı edilmiş

olması oumlnemli sosyal doumlnuumlşuumlmlerin de ciddi bir biccedilimde takip edilmesini

guumlccedilleştirmiştir

1993 yılında 948 maddede belirtilen hedefle ilgili olarak Tuumlrkiye

Bilimler Akademisi kurulmuştur 1994 yılında 955 maddede belirtilen hedef

doğrultusunda Tuumlrk Patent Enstituumlsuuml Kuruluş ve Goumlrevleri 518 sayılı Kanun

Huumlkmuumlnde Kararname ile yuumlruumlrluumlğe girmiştir (Karacasulu-Goumlksel 2004 s 6)

Tuumlrk Patent Kanunu oluşturulması youmlnuumlnde ccedilalışmalar yapılmıştır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulu kuruluşunun ardından uzun bir suumlre

aktif olarak faaliyet goumlsterememiştir Ancak 6 plan doumlneminde duumlzenli olarak

toplanması ve kararlarının uygulanması sağlanmıştır Kurulun duumlzenli

toplanması kararının ise ancak 2004 yılında alınabildiği belirtilmiştir (DPT 9

Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s

11)

BTYKrsquonin ikinci toplantısında ldquoTuumlrk Bilim ve Teknoloji Politikası

1993-2003rdquo kabul edilmiştir Bu politikanın ana hedefleri Altıncı Beş Yıllık

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

97

Kalkınma Planında yer alan hedeflerin benzeridir Bu raporda bilişim

(bilgisayar mikro elektronik ve telekomuumlnikasyon teknolojileri) ileri teknoloji

malzemeleri biyoteknoloji nuumlkleer teknoloji ve uzay teknolojisi alanlarına

oumlncelik verilmesi kararlaştırılmıştır Ayrıca ana hedeflere erişilebilmesi iccedilin

mali kaynak ve insan guumlcuuml kaynağı yaratılması oumlzel kuruluşların ARGE

harcamalarındaki payının artırılması ve duumlnyadaki bilim ve teknolojiye katkı

duumlzeyinin arttırılması konularındaki oumlnlemler saptanmıştır Bu belge ile ayrıca

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun kurulması hukukileşmiştir

Altıncı Kalkınma Planırsquonda bulunan diğer bir ilke daha oumlnce ifade

edildiği uumlzere araştırmacı personel sayısının iki kat artırılması ve araştırma ve

geliştirme harcamalarının GSMHrsquonin yuumlzde birine ccedilıkarılmasıdır Bu konularda

başarılı olunamamıştır 1995 yılında Tuumlrkiyede iktisaden faal 10000 kişiye

duumlşen tam zamana eşdeğer ARGE personeli sayısının 75 olmasına karşılık AB

uumllkelerinde 40 ABDrsquode 80 ve Japonyada 90 olduğu belirtilmektedir

(Karacasulu-Goumlksel 2007) Bu doumlnemde ARGE harcamalarının da Avrupa

uumllkeleri Amerika ve Japonyarsquoyla karşılaştırıldığında oldukccedila duumlşuumlk olduğu

goumlruumllmektedir

Araştırmacı personel sayısının ve mali kaynakların arttırılması konusu

ilk defa bir kalkınma planında sayılarla yer almıştır Ancak uygulamada bu

hedefe ulaşılamamıştır Planda işaret edilen biyoteknoloji enformasyon

teknolojisi mikroelektronik telekomuumlnikasyon uydu teknolojisi nuumlkleer

teknoloji yeni malzemeler gibi spesifik alanlarda araştırma ve geliştirme

faaliyetlerinin yoğunlaştırılması hedefine ulaşılamamış olduğu da

vurgulanmaktadır (Yuumlcel 2006 s 141)

7 Kalkınma Planırsquonda altıncı beş yıllık plan doumlneminde araştırma ve

geliştirme faaliyetlerinin kurumsallaştırılmasına youmlnelik hedeflerin de

gerccedilekleştirilemediği belirtilmektedir Raporda teknoloji alt yapısının genel bir

politika ccedilerccedilevesinde ve ekonomik yarar sağlayacak şekilde geliştirilemediği

ifade edilmektedir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 71)

Bunların yanı sıra insan guumlcuuml dacirchil bilim ve teknoloji altyapısına

yapılacak yatırımların finansman kaynakları sağlanamadığı ARGE teşvikinin

duumlzenlenmesi teşvik fonlarının tesisi ve stratejik oumlncelikleri hayata geccedilirecek

biccedilimde youmlnetimi yaratıcılığın ve yaratıcı girişimciliğin desteklenmesi

başarılamadığı ve bunun iccedilin gerekli olan teknoparkların ve risk sermayesi

kuruluşlarının tesis idamesi ile ilgili ARGErsquoyi destekleyecek kurumsal yapılar

geliştirilemediği belirtilmiştir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 72) Sonuccedil

olarak 6 Kalkınma Planırsquonın ana ilkelerinden biri olan teknoloji uumlretme

konusunda istenen hedefin gerisinde kalındığı ifade edilmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

98

Bilimsel ve teknolojik faaliyetlerin etkinliğinin artırılmasında kamu ve

oumlzel kesim arasında iş birliğini geliştirici ccedilalışmalara başlanmış uumlniversite-

sanayi iş birliği ccedilerccedilevesinde 5 teknopark oluşturulmuş ve 2 adet yuumlksek

teknoloji enstituumlsuuml kurulmuştur Ancak bu gelişmeler istenen duumlzeye

erişmemiştir (DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 73)

Uumlniversite-sanayi iş birliği ccedilerccedilevesinde yuumlruumltuumllen teknopark

faaliyetleri teknolojik bilgiyi elde etmeyi kullanımını ve yaymayı

sağlayacak yurt iccedili ve yurt dışı bilgi ağları altyapısı oluşturulması

ccedilalışmaları 6 Kalkınma Planı doumlneminde tamamlanamamıştır Bu

alandaki ccedilalışmalar ccedilok yetersiz kalmış olup oumlzellikle bilgi ve

teknolojinin elde edilmesinde kullanılmaya başlanan uluslararası Genel

Ağ (İnternet) ağları hizmetlerinin yaygınlaştırılmasında yetersiz

kalınmıştır

Altıncı plan doumlneminde ARGE yatırımlarına uumlniversitelerin araştırma

kapasiteleri konularında bazı olumlu gelişmeler olmuş bunun sonucunda bilim

ve teknoloji alanında bazı hedeflere yaklaşılmıştır ldquoTuumlrkiye yıllık bilimsel

makale sayısı itibarıyla uluslararası sıralamada 1986 yılındaki 520 makale ile

44uumlncuuml sıradan 1994 yılında 1789 makale ile 34uumlncuuml sıraya yuumlkselmiştirrdquo

(DPT 7 Kalkınma Planı 1995 s 73) Bu konuya 1986rsquodan 1994rsquoe doğru

bakıldığında bilimsel yayın hiyerarşisinde uumlst sıralara yuumlkselmenin oumlnemli bir

gelişme olduğu soumlylenebilir

7 Kalkınma Planı Doumlnemi (1996-2000)

7 Kalkınma Planı 18 Temmuz 1995 tarihinde kabul edilerek

uygulamaya girmiştir Bu planda 1990rsquolı yılların ikinci yarısında bilim ve

teknoloji alanında atılım yılları olacağı beklenmektedir (Karacasulu-Goumlksel

2004 s 7) 362 sayfalık 6 Kalkınma Planırsquonda bilim konusu iki sayfada ele

alınırken 300 sayfalık bu planda bilim konusuna ldquoBilim ve Teknolojide Atılım

Politikasırdquo başlığı altında sekiz sayfa bulunmaktadır

Bu planda bilim konusundaki temel ilke bilgienformasyon toplumu

olma amacı doğrultusunda bilimsel ve teknolojik ccedilalışmaların desteklenerek

geliştirilmesidir Bu ilke doğrultusunda ARGE faaliyetlerine ayrılan buumltccedilenin

GSMHrsquonin 15rsquoi duumlzeyine ulaştırılması ve iktisaden faal olan on bin kişiye

duumlşen araştırmacı sayısının 15rsquoe ccedilıkarılması -1995 yılında on bin kişiye duumlşen

araştırmacı personel sayısı 75rsquotir- gibi oumlnceki planda gerccedilekleştirilemeyen

hedefler bulunmaktadır

Bunun yanında bu planda teknoloji uumlretebilecek ve kullanabilecek insan

guumlcuumlnuumln yetiştirilmesine oumlncelik verileceği vurgulanmaktadır Oumlzel sektoumlruumln

ARGE faaliyetlerinde daha fazla yer alması sağlanacak ve oumlzel sektoumlr ile kamu

sektoumlruumlnuumln ARGE kurumları ile uumlniversiteleri iccediline alacak ulusal bir ARGE

ağının kurulmasına ağırlık verilmesi de hedeflerden biridir Bunun yanında

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

99

uluslararası bilgi ağları ve telematik hizmetler altyapısının kurulması da

duumlşuumlnuumllmuumlştuumlr

AB Japonya ve ABD başta olmak uumlzere uluslararası bilimsel ve

teknolojik iş birliğinin geliştirilmesine oumlnem verilmesi planlanmıştır Bunların

yanında bilimsel ccedilalışma ve buluşları oumlzendiren ve oumlduumlllendiren bir yapıda

olacaktır Korumanın kapsamı ve standartları AT mevzuatı da dikkate alınarak

uluslararası anlaşmalarla kabul edilmiş duumlzeylere ccedilıkarılacaktır Bu planda

patent kanunu ccedilıkarılmasının yanı sıra ldquouumlniversite ve araştırma kurumlarının

yerli ve yabancı sanayi kuruluşları ile iş birliği iccedilinde Teknoloji Geliştirme

Boumllgelerinin oluşumuna ilişkin yasal duumlzenlemelerin yapılmasırdquo yer almıştır

(DPT Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 1995 s 65)

Teorik olarak planlarda hedeflerin ccedilok iyi belirlenmesine karşın

uygulamanın aynı oumllccediluumlde başarılı olduğunu soumlylemek guumlccedilleşmektedir Yuumlcel

(2006 s 174) genel olarak değerlendirildiğinde 1996-2000 yılları arasındaki

doumlnemi kapsayan 7 Beş Yıllık Kalkınma Planırsquonın ana başlıklarından birini

oluşturan Bilim ve Teknolojide Atılım Projesirsquonin de başarıya ulaşamadığı

belirtmiştir

Uygulamadaki başarısızlığa işaret eden 8 Kalkınma Planırsquonda 1996-

2000 yıllarını kapsayan 7 Kalkınma Planı doumlnemine ilişkin şu değerlendirmeler

yapılmaktadır (DPT 8 Beş Yıllık Kalkınma Planı 2000 ss 125-126)

ldquoVII Plan Doumlnemirsquonde bilim ve teknoloji alanında kaydedilen mesafe

sınırlı kalmıştır Planda oumlngoumlruumllmesine rağmen ARGE harcamalarına yeterli

kaynak ayrılamamış araştırmacı personel sayısı artırılamamıştır

1997 yılı itibarıyla ARGE faaliyetlerine GSYİHrsquoden ayrılan pay

049 ve iktisaden faal 10000 iş guumlcuumlne duumlşen toplam tam zaman eş değer

ARGE personeli 104 araştırmacı sayısı 82 olmuştur (hedeflenen sayı ise

15rsquotir)

Bilim-teknoloji-sanayi politikalarıyla eğitim-oumlğretim ve ARGE

politikaları arasında uyum sağlanması ihtiyacı devam etmektedir

Oumlzel sektoumlr ve kamu sektoumlruumlnuumln ARGE kurumlarını ve uumlniversiteleri

iccediline alacak ulusal ARGE ağının kurulması ile ilgili oumlnemli adımlar atılmış

Ulusal Akademik Ağ kurulmuştur

Araştırmacı personelin istihdam ve ccedilalışma şartlarının iyileştirilmesi

amacıyla fiziki altyapı yeterince geliştirilememiş ve mevzuatta gerekli

duumlzenlemeler yapılamamıştır

Ulusal savunma sanayiini geliştirmeye youmlnelik ARGErsquoye Dayalı

Savunma Tedarik Sistemirsquoni devletin satın alma politikası ile uyumlu hacircle

getirme ccedilalışmaları suumlrduumlruumllmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

100

Tuumlrk Akreditasyon Kurumursquonun (TUumlRKAK) Kuruluş ve Goumlrevleri

Hakkında Kanun ccedilıkarılmıştır

ARGE faaliyetlerinden elde edilen teknolojik bilginin uumlruumlne

doumlnuumlştuumlruumllmesinde finans imkacircnı sağlayacak olan risk sermayesi uygulaması

gerccedilekleştirilememiştir

544 sayılı KHK ile Tuumlrk Patent Enstituumlsuuml kurulmuş 551 sayılı KHK ile

Patent Hakları 554 sayılı KHK ile Enduumlstriyel Tasarımlar 555 sayılı KHK ile

Coğrafi İşaretler 556 sayılı KHK ile Markalar koruma altına alınmıştır

Patent Faydalı Model Belgesi ve Enduumlstriyel Tasarım Tescili

Harcamalarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ yayımlanmıştırrdquo

Bu doumlnemde 1997 yılında Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulu uumlccediluumlncuuml

toplantısını yapmıştır Bu toplantıda Ulusal Akademik Bilgi Merkezi

Projesirsquonin hızlandırılması Bakanlar Kurulu Video Konferans Sistemi ile sanal

toplantıların oluşturulması Ulusal Enformasyon Altyapısı Ana Planının

hazırlanması beyin guumlcuuml kaynaklarının geliştirilmesi Uumlniversite-Sanayi Ortak

Araştırma Merkezleri ile benzer konuların teşvik edilmesi kararlaştırılmıştır

(Karacasulu-Goumlksel 2004 s 8)

1998 yılında Yedinci Kalkınma Planı Bilim ve Teknolojide Atılım

Projesirsquonde yer alan uumlniversiteleri birbirine bağlayacak olan bilgi ağı projesi

gerccedilekleştirilmiştir 11 Şubat 1998rsquode TUumlBİTAKa bağlı Ulusal Akademik Ağ

ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) resmen kurulmuştur ULAKBİM daha oumlnce

TUumlBİTAK buumlnyesinde hizmet veren Enformasyon Hizmetleri Muumlduumlrluumlğuuml ile

Yuumlksek Oumlğretim Kurulu (YOumlK) buumlnyesinde hizmet veren Yayın ve

Dokuumlmantasyon Daire Başkanlığı tarafından verilen bilgi sağlama hizmetlerini

uumlstlenmiştir ldquoULAKBİM uumlniversite ve kamu kesiminde goumlrev yapan

araştırmacıların belge sağlama gereksinimlerini buumlyuumlk oumllccediluumlde karşılamaktadırrdquo

(Karacasulu-Goumlksel 2004 s 24)

7 Planrsquoda uumllkenin tuumlm sınai ve ARGE faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı

istatistiksel bilgi akışı sağlanmış olmakla birlikte birkaccedil taramaya rağmen

sağlıklı bir teknoloji doumlkuumlmuuml geliştirilemediğinden sanayinin uumlruumlnler itibarıyla

stratejik oumlncelikleri belirlenememektedir (Karacasulu-Goumlksel 2007 s 26)

8 Kalkınma Planı Doumlnemi (2001-2005)

8 Kalkınma Planı 27 Haziran 2000 tarihinde kabul edilmiştir 233

sayfalık planda bilim ve teknoloji konusu altı sayfada ele alınmıştır Planda

temel ilke Tuumlrkiyersquonin bilgienformasyon toplumu olma amacı doğrultusunda

bilimsel ve teknolojik gelişmeler sağlayarak uluslararası rekabet guumlcuuml

kazanmasıdır Buna bağlı olarak amaccedil ilke ve politikalar şunlardır (DPT 8

Kalkınma Planı 2000 ss 126-127)

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

101

ldquoEkonomik ve sosyal gelişme ile buumlyuumlmeyi etkileyen bilimsel ve

teknolojik araştırma duumlzeyinin yuumlkseltilmesi iccedilin gerekli fiziki beşericirc ve hukuki

altyapı geliştirilecektir ARGE faaliyetlerine GSYİHrsquodan ayrılan payın plan

doumlnemi sonunda 15 seviyesine ve iktisaden faal 10000 kişiye duumlşen tam

zaman eş değer araştırmacı sayısının bir program dacirchilinde 20rsquoye ccedilıkarılması

hedeflenmektedir

Yerel bilgi ağları geliştirilecek ve uluslararası ağ yapıları ile

entegrasyon sağlanacaktır

Sağlam bir bilim temeli ve belirli bir yenilik kapasitesine sahip

olabilmek iccedilin gerekli olan Ulusal Yenilik Sistemi tamamlanarak sistemin etkin

ccedilalışması sağlanacaktır

İnsan guumlcuuml stratejik bir kaynak olarak değerlendirilecek eğitim

politikaları hızla değişen teknolojilere uyum sağlayabilen sorun giderici ve

yaratıcı niteliklere sahip insan guumlcuuml yetiştirmeye youmlnelik olacaktır

Nitelikli oumlğretmen akademisyen muumlhendis ve ara eleman

yetiştirilmesine muumlhendislik dalındaki uumlniversite oumlğretim uumlyelerine

uygulamaya doumlnuumlk muumlhendislik tecruumlbesi kazandırılmasına oumlnem verilecek

yuumlksekoumlğretim kurumlarının goumlrevleri yeniden tanımlanarak muumlhendislik

eğitiminin uluslararası standartta bir donanım altyapısı ile verilmesine oumlzen

goumlsterilecektir

Uumlniversitelerin enstituumllerin ve araştırma kurumlarının muumlspet ilimler ile

sosyal ve kuumlltuumlrel alanda yapacakları bilimsel araştırma faaliyetleri yenilikccedili

buluşları ve teknolojik gelişmeye sağladıkları katkılar desteklenecektir

Uumlniversitelerin ARGE faaliyetlerinde oumlncuuml olmaları dikkate alınarak

uumlniversite-kamu-oumlzel kesim ortak ARGE girişimleri oumlzendirilecek ve

desteklenecektir

Biyoteknoloji ve gen muumlhendisliği yazılım başta olmak uumlzere bilgi ve

iletişim teknolojileri yeni malzemeler uzay bilim ve teknolojileri nuumlkleer

teknoloji deniz bilimleri denizlerden ve denizaltı zenginliklerinden yararlanma

teknolojileri buumlyuumlk bilim ve temiz enerji teknolojileri gibi ileri uygulama

alanlarındaki ARGE faaliyetleri desteklenecektir

Bilim ve teknoloji ile toplumun birbirine yakınlaşmasını sağlamak

yaparak yaşayarak eğlenerek oumlğrenme amacıyla oumlrguumln eğitime destek olacak

şekilde etkileşimli Bilim ve Teknoloji Merkezleri kurulacak ve geliştirilecektir

Eğitimin her kademesinde zekacircyı geliştiren ve yaratıcılığı oumln plana

ccedilıkaran bilimsel ve teknolojik faaliyetler teşvik edilecektir

ARGErsquoye yapılacak devlet yardımının esasları yeniden belirlenecektir

Ulusal savunma sanayiinin ihtiyaccedillarının planlanması ve

karşılanmasında uumllkenin teknolojik yeteneğinden azami oumllccediluumlde

yararlanılacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

102

Devlet satın alma politikası uumllkenin bilim teknoloji ve sanayi

yeteneğini geliştirecek youmlnde olacaktır

ARGE faaliyetlerinden elde edilen teknolojik bilginin uumlruumlne

doumlnuumlştuumlruumllmesinde risk sermayesi uygulaması geliştirilerek

yaygınlaştırılacaktır

Biyoteknoloji ve gen muumlhendisliği yazılım uumlretimi bilgi ve iletişim

teknolojileri yeni malzeme teknolojileri ccedilevreci enerji teknolojileri gibi ileri

teknoloji alanlarında enduumlstri parklarının kurulması desteklenecektir

Teknolojik gelişmeye katkıda bulunacak doğrudan yabancı sermaye

yatırımları oumlzendirilecektir

AB ile teknolojik iş birliği imkacircnları azami oumllccediluumlde değerlendirilecektir

Bilgi ekonomisi ve toplumuna geccediliş iccedilin mevcut ccedilalışmalar da dikkate

alınarak eylem planları hazırlanacaktırrdquo

Bu maddeler ışığında yapılacak hukuki ve kurumsal duumlzenlemeler ise

şunlardır (DPT 8 Kalkınma Planı 2000 ss 126-127)

ldquoTeknolojik riske dayalı girişimcilerin yararlanabileceği risk sermayesi

yatırım ortaklıklarının kurulmasını teşvik edecek yasal duumlzenlemeler

yapılacaktır

Kamu tedarik politikasında ve 2886 Sayılı Yasarsquoda ARGErsquoye dayalı

tedarik iccedilin gerekli duumlzenlemeler yapılacaktır

ARGErsquoye devlet yardımı ile ilgili mevcut mevzuatın kapsamı

genişletilecektir

Uumlniversite-sanayi iş birliğinin esasları araştırmacı şirketleri de

kapsayacak şekilde duumlzenlenecektir

Teknopark ve Teknoloji Geliştirme Boumllgeleri kurulmasına ilişkin

hukuki ve kurumsal duumlzenlemeler yapılacaktır

Araştırmacı personel accedilığının kapatılması ve araştırmacılığın cazip hacircle

getirilmesi iccedilin gerekli mevzuat duumlzenlemeleri yapılacaktır

Tuumlrkiye Metroloji Enstituumlsuumlrsquonuumln kurulması ile ilgili yasal duumlzenlemeler

yapılacaktır

TUumlBİTAK Kanunu guumlnuumln şartlarına goumlre yeniden duumlzenlenecektir

Havacılık ve uzay alanındaki faaliyetlerin koordinasyonunu sağlayacak

Ulusal Havacılık ve Uzay Teşkilatı kurulacaktır

Biyoteknoloji Yuumlksek Kurulu oluşturulacaktır

Ulusal Yenilik Sistemirsquonin sağlıklı işlemesi iccedilin gerekli olabilecek yasal

ve kurumsal duumlzenlemeler gerccedilekleştirilecektirrdquo

8 Kalkınma Planırsquonda bilim ve teknolojinin en ağırlıklı konu olarak

plana yansıdığı belirtilmektedir (Yuumlcel 2006 s 174) Bilim ve teknoloji

politikaları boumlluumlmuumlnde planın son doumlneminde ARGE faaliyetlerine ayrılan payın

ve on bin kişiye duumlşen araştırmacı personel sayısının yuumlkseltileceği huumlkmuuml

oumlnceki planlarda gerccedilekleştirilemediğinden bu planda da yer alan bir huumlkuumlmduumlr

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

103

8 Kalkınma Planırsquonda goumlzlemlenen yeniliklerden biri yuumlksekoumlğretim ile

ilgili durum değerlendirmelerinin ve hedeflerin de plana dacirchil edilmiş olmasıdır

Planda mevcut duruma ilişkin olarak yeni accedilılan 15 vakıf uumlniversitesi ile toplam

uumlniversite sayısının 74rsquoe ulaştığı vurgulanmaktadır Ancak oumlğretim elemanı

accedilığı yeni accedilılan uumlniversitelerle birlikte daha da buumlyuumlmuumlştuumlr Bununla ilgili

olarak şunlar belirtilmektedir (DPT 8 Kalkınma Planı 2000 s 82)

ldquo1999-2000 oumlğretim yılında yuumlksekoumlğretimde toplam oumlğretim elemanı

sayısı 64169rsquodur Uumllkemizde bir oumlğretim uumlyesi başına 35 oumlğrenci duumlşerken AB

uumllkelerinde 15 oumlğrenci duumlşmektedir Oumlzellikle yeni kurulan uumlniversitelerin

oumlğretim elemanı temininde yaşadığı sıkıntılar devam etmektedir 1999-2000

oumlğretim yılında uumlniversite oumlğrencilerinin 26rsquosının İstanbul Ankara ve İzmir

illerindeki uumlniversitelerde oumlğrenim goumlrmesine rağmen oumlğretim elemanlarının

yuumlzde 50rsquosinin bu illerde bulunması nedeniyle yeni kurulan uumlniversitelerde

oumlğretim elemanı başına duumlşen ortalama oumlğrenci sayısı azaltılamamıştır

Yuumlksekoumlğretim kurumları buumlrokratik ve merkezicirc yapıdan

kurtarılamamış uumlniversite iccedilinde olduğu kadar uumlniversiteler arasında da rekabet

ortamı oluşturulamamış uumlniversite ve fakuumllte youmlnetimlerinin yetkileri

artırılamamış oumlğretim uumlyesi ve araştırma goumlrevlilerinin youmlnetime katılımı

gerekli olan bilimsel oumlzerklik ve uumlniversite-sanayi iş birliği yeterince

sağlanamamıştırrdquo

Planda yuumlksekoumlğretimle ilgili ilkeler bu sorunlar ccedilerccedilevesinde ele

alınmış ve yuumlksekoumlğretimin buumlrokratik ve merkeziyetccedili yapıdan kurtarılması

yeni uumlniversitelerin accedilılması kararlarının objektif oumllccediluumltlere bağlanması

istenmiştir Bu plan doumlneminde hem araştırmacı insan guumlcuuml hem de araştırma ve

geliştirmeye ayrılan kaynaklarda bir artış goumlzlenmekle birlikte diğer planlarda

olduğu gibi planın amir huumlkuumlmlerinin gerccedilekleştirilemediği ve Tuumlrkiyersquonin

kendi başına teknoloji uumlretebilecek bir yapılanmaya erişemediği bildirilmektedir

(Yuumlcel 2006 s 174)

Bu doumlnemde bilim alanında gerccedilekleştirilen oumlnemli faaliyetler 2023

yılına kadar bir strateji belirlenmiş olması ve buna bağlı olarak TUumlBİTAKrsquoın

koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili kuruluşların katılımıyla 2023 yılına kadar bir bilim ve

teknoloji planının hazırlanmış olmasıdır

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun (BTYK) Aralık 2001rsquode yapılan

toplantısında ldquoTeknoloji Oumlngoumlruumlrdquo ccedilalışması ile birlikte Tuumlrkiyersquonin bilim ve

teknoloji duumlzeni ile ilgili nesnel verilerin derlenmesine youmlnelik ldquoTeknolojik

Yetenekrdquo ldquoAraştırıcılar Envanterirdquo ve ldquoUlusal ARGE Altyapısırdquo başlıklı doumlrt

alt projeden oluşan ldquoVizyon 2023rdquo Projesirsquonin hazırlanması kararlaştırılmıştır

(DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu

2006 s 16)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

104

8 planın ilkelerinin oumlnemli bir kısmının gerccedilekleştirilemediği bu planda

da goumlruumllmektedir Oumlzellikle planda yuumlksekoumlğretimle ilgili hedeflerin

gerccedilekleştirilememiş olduğuna işaret etmek gerekmektedir

Bilgi toplumu olmaya youmlnelik hedeflerin bilim ve teknolojiye ayrılan

ARGE buumltccedilesinin ve araştırmacı sayısının arttırılması bilimsel donanımın

sağlanması bilgi ağlarının (bilgi bankaları veri tabanları gibi) oluşturulması

bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması gibi alanlarda oumlnemli bir

gelişme sağlanamadığı vurgulanmaktadır (Yuumlcel 2006 s 175)

9 Kalkınma Planı Doumlnemi (2007-2013)

Tuumlrkiye tarihinde ilk defa 9 Kalkınma Planı ile 7 yıllık bir kalkınma

planı kabul edilmiştir Plan 2006 yılında gecikmeli olarak yuumlruumlrluumlğe girmiştir

Bunun nedeni ABnin 2007-2013 buumltccedile doumlnemine denk getirilerek ldquoMuumlzakere

Suumlrecirdquo boyunca buumltccedile doumlneminde aday uumllkelere verilmesi oumlngoumlruumllen fonlardan

yararlanılarak planın finansmanının sağlanmasına ccedilalışılmasıdır (TMMOB

Arşivi 2007) En erken 2014de ABye uumlye olunması hedefiyle Tuumlrkiyeyi tam

uumlyeliğe taşıyacağı iddia edilen bir plandır 9 Kalkınma Planırsquonın hazırlandığı

doumlnem olan guumlnuumlmuumlz koşulları şoumlyle betimlenmektedir (DPT 9 Kalkınma

Planı 2006 s 1)

2007-2013 doumlnemini kapsayan 9 Kalkınma Planı değişimin ccedilok

boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı rekabetin yoğunlaştığı ve

belirsizliklerin arttığı bir doumlneme rastlamaktadır Kuumlreselleşmenin her

alanda etkili olduğu bireyler kurumlar ve uluslar iccedilin fırsatların ve

risklerin arttığı bu doumlnemde Plan Tuumlrkiyersquonin ekonomik sosyal ve

kuumlltuumlrel alanlarda buumltuumlncuumll bir yaklaşımla gerccedilekleştireceği doumlnuumlşuumlmleri

ortaya koyan temel politika dokuumlmanıdır Bu kapsamda 9 Kalkınma

Planı ldquoİstikrar iccedilinde buumlyuumlyen gelirini daha adil paylaşan kuumlresel

oumllccedilekte rekabet guumlcuumlne sahip bilgi toplumuna doumlnuumlşen ABrsquoye uumlyelik

iccedilin uyum suumlrecini tamamlamış bir Tuumlrkiyerdquo vizyonu ve Uzun Vadeli

Strateji (2001-2023) ccedilerccedilevesinde hazırlanmıştır

100 sayfalık bu planda bilim başlığı bulunmamakta bunun yerine

ldquoARGE ve Yenilikccedililiğin Yaygınlaştırılmasırdquo konusunda bilimsel ve teknolojik

ilerlemeyle ilgili accedilıklamalara yer verilmektedir

Planda ARGErsquoye ayrılan buumltccedilenin arttırılmasının yanı sıra oumlzel

sektoumlrde uumlniversitelerde ve genel olarak ARGE ile ilgili faaliyetlerin teşvik

edilmesi araştırmacı insan guumlcuumlnuumln yetiştirilmesinin teşvik edilmesi oumlzel

sektoumlruumln buna youmlnlendirilmesi nanoteknoloji biyoteknoloji yeni nesil nuumlkleer

teknolojiler ile hidrojen ve yakıt pili teknolojilerinin sanayi politikalarında

oumlncelikli olarak yer alması bilgi iletişim ve uzay teknolojilerinin oumlncelikli

alanlar olması ARGE uumlruumlnlerinin sanayiye aktarılması iccedilin Teknoloji Transfer

Merkezleri kurulması başta AB uumllkeleri olmak uumlzere bilim ve teknoloji

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

105

alanında ileri duumlzeydeki uumllkelerle iş birliği yapılması gibi ilkeler bulunmaktadır

Bunun yanında planda bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması oumlnem

verilen konulardan biri olmuştur

Kalkınma Planlarına Goumlre Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknolojinin Konumu

Daha oumlnce belirtildiği gibi Tuumlrkiyersquodeki bilim ve teknoloji konusu 6

plandan başlayarak değerlendirilmeye alınmıştır Bunun nedeni bilim ve

teknoloji alanında kuumlresel boyutta meydana gelen gelişmelerdir Oumlzellikle

kuumlresel bilgi teknolojileri olarak bilinen dijital ortamın zaman ve mekacircn

kavramlarını oumlnemsizleştirmesi ve bu nedenle bilgiye olan hızlı erişim

olanaklarının artması uumllkelerin ARGE faaliyetlerine daha fazla oumlnem

vermelerine yol accedilmıştır Bu bağlamda Bilim ve Teknoloji Yuumlksek Kurulunun 8

Eyluumll 2005 tarihli 10 toplantısında aldığı karar ile ldquohacirclihazırda 067 olan

Gayri Safi Yurt İccedili ARGE harcamalarının (GSYARGEH) Gayri Safi Yurt İccedili

Hasılarsquoya (GSYİH) oranının diğer bir deyişle ARGE yoğunluğunun 2010 yılı

itibariyle 2rsquoye ccedilıkartılmasırdquo hedeflenmiştir (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve

Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 16)

Kamu kaynaklarından kamu kuruluşları ve uumlniversitelere ayrılan

fonlarla Sekizinci Beş yıllık Kalkınma Planı doumlneminde 2005 yılında oumlnemli

artışlar gerccedilekleşmiştir Akademik ARGE destek programı kamu ARGE destek

programı sanayi ARGE destek programı bilim ve toplum ve araştırmacı

yetiştirme destek programı olarak beş alt program başlatılmıştır Tuumlrkiyersquode bu

programların planlanması ve politikaların oluşturulması oumlnemli gelişim

goumlstergeleridir

Tuumlrkiyersquode uumlniversite kamu ve oumlzel kesim kuruluşlarında ccedilalışan

araştırmacı insan guumlcuuml ile yurt dışında ccedilalışan Tuumlrk araştırmacılarına youmlnelik bir

duumlzen olarak tasarlanan ARBİS (Araştırmacı Bilgi Sistemi) 2004 yılı başından

itibaren hizmete girmiştir Aralık 2005 tarihi itibarıyla ARBİSrsquoin 20000rsquoin

uumlzerinde onaylı kullanıcısının olduğu belirtilmiştir (DPT 9 Kalkınma Planı

Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas Komisyonu Oumlzel Raporu 2007 s 20)

2006 yılından itibaren Sanayi ve Ticaret Bakanlığırsquonca SAN-TEZ

(Sanayi Tezleri Projesi) kapsamında projelerin desteklenmesine başlanmıştır

Bu ccedilerccedilevede uumlniversitelerde sanayinin sorunlarını ccediloumlzmeye odaklanan yuumlksek

lisans ve doktora tezleri desteklenmektedir

Tuumlrkiyersquonin ve diğer uumllkelerin bilim ve teknoloji alanındaki başarı

durumu Tablo 1rsquode goumlruumllmektedir Tablo 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Tuumlrkiye

ARGErsquoye ayrılan buumltccedile araştırmacı sayısı gibi temel goumlstergeler accedilısından 2007

yılında da Avrupa uumllkelerine goumlre duumlşuumlk sıradadır Tablodaki goumlstergelerde oumlne

ccedilıkan bir husus oumlzel kesimin ARGE faaliyetlerine katılımdaki oranın

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

106

duumlşuumlkluumlğuumlduumlr Tuumlrkiyersquode ulusal ARGE harcamaları iccedilinde 28 civarında olan

oumlzel kesim payı duumlnyadaki benzerlerine goumlre ccedilok duumlşuumlktuumlr Oumlrneğin İtalyarsquoda bu

oran 68rsquodir Oumlzel kesimde TZE ARGE insan guumlcuumlnuumln toplam ulusal ARGE

TZE insan guumlcuumlne yaklaşık 20 olan oranı da AB-25 ortalaması olan 50rsquonin

ccedilok altındadır Oumlte yandan araştırmacı sayısı 2002 yılında 23995 iken bu sayı

Tuumlrkiyersquoye en yakın olan İtalyarsquoda 71242 ve Japonyarsquoda 646547 olarak tespit

edilmiştir Dolayısı ile Tuumlrkiyersquode kişi başına duumlşen araştırmacı sayısı binde 14

iken İtalyarsquoda binde 68rsquodir Kısaca Tuumlrkiye ARGE yoğunluğu yani ARGE

harcamalarına ayrılan buumltccedilenin tuumlm GSYİHrsquoya oranı accedilısından 2002 yılı

itibarıyla planlarda hedeflenen 15 oranına ulaşamamış ve diğer OECD

uumllkeleri arasında duumlşuumlk bir duumlzeyde yer almıştır

Tuumlrkiyersquonin ARGE finansmanı kaynaklarının yaklaşık 65rsquoinin

uumlniversitelerde yoğunlaştığı goumlruumllmektedir Oumlzel sektoumlruumln bu konudaki

yetersizliğine ek olarak uumlniversitelerde yaratılan bilginin oumlzel kesimin

geliştireceği ve yuumlruumlteceği ticarileşme suumlrecine aktarılabileceği kurumsal

mekanizmaların yetersiz olduğuna ve de oumlzel kesimin bilginin kullanımı ve

geliştirilmesine youmlnelik kullanabilecek kaynaklardan yoksun olduğuna

değinilmektedir ldquoUumlniversite ve kamu araştırma kurumlarına sağlanan kaynağın

uumllke ihtiyaccedillarına doumlnuumlkluumlk ve uygulamaya aktarılma bakımından fayda izleme

ve değerlendirmesi ise bu izleme duumlzeni henuumlz kurulmadığı iccedilin

yapılamamaktadırrdquo (DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas

Komisyonu Oumlzel Raporu 2007 s 26)

6 Kalkınma Planı doumlneminden bu yana ve oumlzellikle son kalkınma planı

olan 9 Planrsquoda bilim ve teknoloji alanında oumlzel sektoumlruumln daha buumlyuumlk bir yere ve

paya sahip olması artan bir oumlnemle ele alınmıştır Bilim teknoloji ve ARGE

faaliyetlerinin ağırlığının uumlniversitelerden ve kamu kurumlarından oumlzel sektoumlre

kaydırılmasının hedeflendiği goumlruumllmektedir Ancak guumlnuumlmuumlzde bu hedefe hacirclen

ulaşılamadığı da goumlzlemlenebilmektedir Tuumlrkiye 2003 yılında OECD uumllkeleri

arasında ARGE harcamalarında yuumlksek oumlğretim kurumlarının en fazla paya

sahip olduğu uumllke konumundadır

Tuumlrkiyersquode kalkınma planlarının incelenmesinde karşılaşılan oumlnemli

konulardan biri planlarda hedeflerinin olması gereken duumlzeyde kalması dolayısı

ile hayata geccedilirilememesidir

Kuşkusuz bu durumun mali kaynaklarla ilişkisi yadsınamaz Siyasi ve

ekonomik nedenler bağlamında buumltccedile olanaklarının yetersizliği harcamalardaki

savurganlık ve yaşanan ekonomik krizler Tuumlrkiyersquode bilim ve teknoloji

politikalarının geliştirilmesinde en buumlyuumlk engeller olarak karşımızda

durmaktadır

Tablo 1 Tuumlrkiyersquonin ve Diğer Uumllkelerin Bilim ve Teknoloji Goumlstergeleri

TUumlRKĠYE DĠĞER UumlLKELER

Goumlsterge En Son

Bilinen

Değeri

En Son

Bilinen

Yıl

Almanya İtalya G Kore OECD

Toplam

AB 25 AB 15 Japonya ABD

Gayri Safi Yurticcedili Ar-Ge

Harcamalarının Gayri Safi

Yurticcedili Hasılaya Oranı ()

066 2002 253 116 253 225 185 195 312 266

Kişi Başına Duumlşen Gayri Safi

Yurticcedili ARGE Harcamaları

(Amerikan Doları Satın Alma

Guumlcuuml Paritesine Goumlre)

433 2002 675 3052 467 573 4529 521 8494 9614

Toplam Araştırmacı Sayısı (Tam

Zaman Eş değer)

23995 2002 265812 71242 141917 - 1160305 1046547 646547 -

Bin Ccedilalışan Kişi Başına Duumlşen

Araştırmacı Sayısı

14 2002 124 68 78 - 102 11 131 -

Oumlzel Kesim Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi Yurt

İccedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

287 2002 692 483 749 678 634 744 702

Kamu Kesimi Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi Yurt

İccedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

70 2002 137 176 134 109 134 126 95 88

Yuumlksek Oumlğretim Tarafından

Gerccedilekleştirilen Gayri Safi

Yurticcedili ARGE Harcamalarının

Toplam Gayri Safi Yurticcedili

ARGE Harcamalarına Oranı ()

643 2002 17 328 104 184 22 219 139 159

Kaynak DPT 9 Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Yuumlksek İhtisas Komisyonu Raporu 2007 s 24

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

108

Değerlendirme ve Sonuccedil

Modern topluma getirilen en buumlyuumlk eleştirilerden biri aklın

egemenliğini hedef almıştır Theodor Adorno (2007) ccedilağa egemen olan

bilimsel ve teknik duumlşuumlnme biccedilimlerinin diğer bir deyişle araccedilsalcı aklın

insanlığın hedeflerini kararttığını duumlşuumlnmektedir Bilimsel ve teknolojik

yenilikler akıl almaz bir hızla artarken toplumsal amaccedillar gittikccedile

oumlnemsizleşmektedir Dolayısıyla bilimsel yenilikler oumlrneğin son bilişim

teknolojileri ya da genetik alanındaki buluşlar neye hizmet edecekleri uumlzerine

bir politika geliştirilmeden hizmete sunulmaktadır Ancak bu teknolojik

donanımın kim iccedilin kimler yararına nasıl ve kimlerin kontroluumlnde

kullanılacağına ilişkin meşru bir tartışma zemini oluşturulamamakta politika

uumlretilememektedir Bu soruları sorarak bir bilim politikası uumlretilmesi sosyal

bilimler aracılığıyla muumlmkuumlnduumlr Bu accedilıdan kalkınma planlarında doğrudan

sosyal bilimlere ilişkin kapsamlı hedeflere ya da politikaya yer verilmemesi

bilimsel gelişmelerin kalkınma kavramıyla bağlantısının nasıl kurulacağı

sorusunu akla getirmektedir

Tuumlrkiyersquode bilimin oumlzguumlrce gelişme olanağı bulamamasının nedenleri

Akdiş tarafından şoumlyle sıralanmıştır (Akdiş 2004 s 2004) Bilime ayrılan

buumltccedilenin yetersizliği bilim insanlarının ccedilalışmalarıyla ilgili duumlzenlemelerde ve

başarı değerlendirme oumllccediluumltlerindeki sorunlar bilimsel buluşlarla ilgili

duumlzenlemelerin yetersizliği bilim kuruluşlarının birbirleriyle eşguumlduumlmluuml

ccedilalışmaması bu kuruluşların işleyişiyle ilgili ve genel olarak bilimin

finansmanıyla ilgili kanuni şeffaflığın bulunmaması oumlzel sektoumlruumln bilim ve

teknoloji geliştirmeye youmlnelik faaliyetlerinin yetersizliği uumlniversite sisteminin

bilimsel ccedilalışmayı ve buluşları teşvik etmemesi Tuumlrkiyersquode gerek bilimsel bilgi

birikimi gerek insan kaynağı olarak oumlnemli bir potansiyel bulunmasına karşın

tuumlm eksikliklerin oumltesinde oumlzellikle sosyal bilimlere ilişkin bir politika

geliştirilmemesi sonucunda bu birikim ve kaynakların sistematik ve amaca

youmlnelik kullanılamadıkları goumlruumllmektedir İnsan kaynaklarının eğitim

sisteminin altyapı oumlzelliklerinin ve kuumlltuumlrel unsurların Tuumlrkiyersquonin bilimsel

gelişmişlik duumlzeyini yuumlkseltmek uumlzere oumlrguumltlenmesinde yine sosyal bilimlerin

birikiminden yararlanmak gerektiği vurgulanmalıdır

Bilim politikası ccedileşitli sektoumlrler tarafından yuumlruumltuumllen bilimsel

ccedilalışmaların birbirleriyle ve toplumdaki gereksinimlerle eşguumlduumlmluuml olmasına

youmlnelik bir rehber olarak goumlruumllebilir Bu bağlamda Devlet Planlama Teşkilatı

tarafından hazırlanan kalkınma planlarındaki temel amaccedil bilimsel ccedilalışmaların

hızlandırılarak Tuumlrkiyersquonin gelişmiş uumllkelerin sahip olduğu bilimsel donanıma

ulaşmasıdır Bu ccedilerccedilevede kamu sektoumlruuml oumlzel sektoumlr ve uumlniversiteler tarafından

yapılan bilimsel ccedilalışmaların yeniden duumlzenlenmesi soumlz konusudur 1990rsquoların

sonunda Tuumlrkiyersquode ARGE harcamalarının 65rsquoi uumlniversiteler tarafından

30rsquodan daha az boumlluumlmuuml ise oumlzel sektoumlr tarafından yapılmaktadır Diğer OECD

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

109

uumllkeleriyle karşılaştırıldığında bu alandaki buumltuumln yuumlkuumln uumlniversitelerde

olduğuna oumlzel sektoumlruumln ise neredeyse ARGE yapmadığına değinilmektedir

(Irzık 1999 s 181) 2000rsquoli yıllarda ise bu oran 42rsquoye yuumlkselerek gelişmiş

uumllkelerin duumlzeyine biraz daha yaklaştığı goumlruumllmektedir (Irzık 1999 s 181) Bu

gelişme Tuumlrkiyersquode bilim ve teknoloji accedilısından yavaş bir gelişme eğiliminin

olduğunu goumlstermektedir

1990 yılında Goumlrguumln (1990 s 206) tarafından yapılan ccedilalışmada ARGE

faaliyetlerine yeterince oumlnem verilmediğine oumlzellikle bilimsel ve teknik

enformasyon konusunda bir bilim politikası oluşturulması konusunda

eksiklikler olduğuna değinilmiştir Bu sorun guumlncelliğini korumaktadır Bilim

ve teknoloji alanındaki bazı olumlu değişimlere karşın teknolojinin dışarıdan

satın alınması guumlnuumlmuumlzde devam etmektedir Ccedileşitli araccedilların yazılımları ya da

bilgisayar işletim sistemleri gibi bilgi yoğunluğu taşıyan teknolojiler

guumlnuumlmuumlzde de yurt iccedilinde geliştirilmemekte dışarıdan alınmaktadır Bu durum

bir bakımdan Tuumlrkiyersquonin ulusal bir teknoloji geliştirme youmlnuumlndeki hedefine

hacirclacirc ulaşamamış olması anlamına gelmekle birlikte bir bakımdan da bilişim gibi

bazı sektoumlrlerde ccedileşitli firmaların duumlnya ccedilapında tekel konumuna gelmeleriyle

ilişkilidir

2008 yılında hazırlanan OECD Bilim Teknoloji ve Enduumlstri

Raporursquonda Tuumlrkiyersquonin hacirclen teknoloji ithal eden bir uumllke olduğu patent

başvurularının buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln yabancı birey kuruluş ya da ortaklıklar

tarafından yapıldığı ve yerli patent başvuruların yalnız onda bir oranında

olduğunun yer aldığı bilgisi bulunmaktadır (OECD 2008) Bu tuumlr temel

goumlstergeler Tuumlrkiyersquonin bilim ve teknoloji alanında hedeflenenden henuumlz uzak

bir noktada bulunduğunu ortaya koymaktadır

Bell tarafından vurgulandığı gibi guumlnuumlmuumlzde bilginin sermayenin yerini

aldığı duumlşuumlnuumlluumlrse ldquobilgi zenginliğininrdquo toplumlarda eşitsiz bir dağılım

sistemiyle youmlnetilmesi ve kuumlresel rekabetin odağında bulunması şaşırtıcı

değildir Bu zenginlik kuumlresel oumllccedilekte sayılı kuruluşun elinde bulunmaktadır

Tuumlrkiyersquode bu eğilimin dikkatle değerlendirilmesi ve bilim politikasının bu

eşitsiz dağılıma ilişkin ccediloumlzuumlm uumlretmesi gerekmektedir Bu olmadığı suumlrece

Tuumlrkiye bilgi uumlreten değil bilgi bağımlısı bir toplum olarak kalacak ve ldquoikinci

elrdquo teknolojilerle ve onların getirdiği sorunlarla hedeflenen gelişmeyi

sağlayamayacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

110

Kaynakccedila

Acun R (2000) Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknolojinin Durumu Atatuumlrkrsquouumln Oumlluumlmuumlnuumln 62

Yılında Cumhuriyet Tuumlrkiyesinde Bilimsel Gelişmeler Sempozyumu 8-10

Kasım 2000 Alıntılama 05012008 1200

httpwwwhistoryhacettepeedutrarchivetrkblmtekhtml

Adorno T (2007) Kuumlltuumlr Enduumlstrisi İstanbul İletişim Yayınları

Akdiş C A (2004) Neden Bilim Tuumlrkiyersquode ve Duumlnyada Bilimin Organizasyonu ve

Finansmanı Pivolka 3 (11) 3-6

Bell D (1973) The Coming of Post-Industrial Society A Venture in Social

Forecasting New York Basic Boks Inc Publishers

Dura C Atik H (2002) Bilgi Toplumu Bilgi Ekonomisi ve Tuumlrkiye İstanbul Literatuumlr

Yayıncılık

Goumlrguumln A (1990) Bilim ve Teknik Enformasyonun Tuumlrkiyersquonin Sosyal Yapısına Etkisi

Yayımlanmamış Doktora Tezi Ankara Hacettepe Uumlniversitesi

Guumlltan S (2003) Bilgi Toplumu Suumlrecinde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiye Ankara Ankara

Uumlniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi

Irzık G (1999) Felsefeci Goumlzuumlyle Bilim-Teknoloji-Toplum Uumlccedilgeninde Tuumlrkiye

Uluslararası Bilim Teknoloji ve Toplum Sempozyumu iccedilinde (ss 175-182) H

Ansal D Ccedilalışır (Ed)

Karacasulu-Goumlksel N (2007) Tuumlrkiyersquode Bilim ve Teknoloji Politikalarının Gelişimi ve

Teknoloji Transfer Politikası Alıntılama 06012008 1600

httpwwwdtmgovtrdtmadminuploadEADTanitimKoordinasyonDbturkiy

edoc

Organization for Economic Cooperation and Development (2008) Science and

Innovation Profile of Turkey Science Technology and Industry Outlook

Paris OECD

TC Devlet Planlama Teşkilatı (1990) 6 Kalkınma Planı (1990-1994) Alıntılama

05012008 1430

httpekutupdptgovtrplanplan6pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (1995) 7 Kalkınma Planı (1996-2000) Alıntılama

05012008 1700

httpekutupdptgovtrplanplan7pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2000) 8 Kalkınma Planı (2001-2005) Alıntılama

06012008 1100

httpekutupdptgovtrplanplan8pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2006) 9 Kalkınma Planı (2007-2013) Alıntılama

06012008 1330

httpekutupdptgovtrplanplan9pdf

TC Devlet Planlama Teşkilatı (2007) 9 Kalkınma Planı (2007-2013) Bilim ve

Teknoloji Oumlzel İhtisas Komisyonu Raporu Alıntılama 09012008 1300

httpplan9dptgovtroik19_bilimteknoloji19bilimveteknolojipf

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planlarında Tuumlrkiyersquonin Bilim Politikası

1990-2010 Doumlnemi

111

TC Başbakanlık 9 Kalkınma Planı Genelgesi Alıntılama 08012008 1130

httpregabasbakanlikgovtrEskiler20050720050705-16htm

Tuumlrk Muumlhendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) (2007) Kuumlreselleşme - Bilim ve

Teknoloji Alıntılama 07012008 1300

httpwwwtmmoborgtrgenelbizden_detayphpkod=3214amptipi=16

Tonta Y (1999) Bilgi Toplumu ve Bilgi Teknolojisi Tuumlrk Kuumltuumlphaneciliği 13 (4)

363-375

Toplu M (1999) Tuumlrkiyersquode Ulusal Enformasyon ve Bilim Politikaları Alanındaki

Yaklaşımlar Tuumlrk Kuumltuumlphaneciliği 13(4) 335-362

Uzun A (2006) Science and Technology Policy in Turkey National Strategies for

Innovation and Change During the 1983-2003 Period and Beyond

Scientometrics 66 (3) 551-559

Yuumlcel İ H (2006) Tuumlrkiyersquode Bilim Teknoloji Politikaları ve İktisadi Gelişmenin

Youmlnuuml Ankara DPT Yayını

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

112

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 113-131

OSMANLI İSTANBULrsquoUNDA BULUNAN BAZI MUumlSLİM VE

GAYRİMUumlSLİM MEZARLIKLARINDAKİ KİMİ SEMBOLLER

Oumlmer DELİKGOumlZ Fulya ALICcedil

Oumlzet

Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar

taşları uumlzerinde kullanılan sembollerin bir kısmı mevtanın tanıtıcı oumlzelliklerini

goumlsteren duumlnyevi sembollerdir İkinci bir kısmı ise daha ccedilok mezar taşlarında

kullanılması gelenek haline gelmiş dini kuumlltuumlrel sembollerden oluşur ki bunlar

sahibinin değil onun da iccedilinde bulunduğu toplumun duygu ve duumlşuumlnce yapısını

ortaya koymaktadırlar Bu tuumlrden semboller iccedilinde başta ağaccedil ve ccediliccedilek motifleri

meyveler ve bazı oumlzel anlamlar ifade eden eşyalar yaygınlıkla goumlruumllmektedir Bu

ccedilalışmada Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan ortak ağaccedil

motiflerinden servi ve defne meyve motiflerinden ise nar ve uumlzuumlm incelenmiş

eşyalar iccedilin ışık veren ateşli nesnelerden kandil lamba meşale oumlrnekleri ele

alınmıştır Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda yuumlzyıllarca bir arada yaşamış

toplumların hayal duumlnyalarında şekillenen bu oumlrneklerin oluşum aşamaları

mitolojiden kutsal kitaplara halk gelenek ve inanışlarından edebiyata pek ccedilok

farklı alanda izlenmeye ccedilalışılmıştır

Anahtar kelimeler Mezar taşları sembol ağaccedil motifi meyve motifi

ateş ve ışık nesneleri Osmanlı İstanbul Muumlsluumlman gayrimuumlslim

Some of the Symbols Used on Cemeteries of Muslim and Non-Muslim

in Ottoman Istanbul

Abstract

Some of the symbols that were used on Muslim and non-Muslim

gravestones in Ottoman period Istanbul have always been the symbols depicting

the characteristics of the person who is the owner of the grave Some other

symbols mostly include the religious and cultural symbols that have been a

tradition and have revealed the feelings and the ideas of not only the grave

ownerrsquos but also the societyrsquos in which the owner lived These symbols are most

commonly tree motifs flower motifs fruit motifs and some other things that

have special meanings In this research among the motifs that belong to both

Muslim and non-Muslim gravestones cypress and laurel as samples of tree

motifs grape and pomegranate as samples of fruit oil lamp lamp torch as

samples of lightening and burning objects have been studied The forming steps

of these samples which have been shaped in the imagination and creativity of

the societies that have lived together in Ottoman period Istanbul for hundred

years have been unveiled in many ways varied through mythology to holy

books folkloric customs and common beliefs to literature

Key words Gravestones symbol tree motif fruit motif fare and

lightening objects Ottoman Istanbul Muslim non-Muslim

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

114

Yaşamın şuumlphesiz en oumlnemli gerccedileği olan oumlluumlm oumlzellikle 18 ve 19

yuumlzyıllardaki sanayi devrimlerinden sonra hemen buumltuumln duumlnyada guumlnluumlk hayatın

olabildiğince dışına itilmeye oumltelenmeye unutulmaya ccedilalışılmıştır Bilim ve

teknolojideki gelişmeler insanlığın bu tutkusunu giderek daha fazla

guumlccedillendirmiştir Bir yandan tıp hastalıkların iyileştirilmesine yaşlanmanın

geciktirilmesine ccedilalışırken oumlte yandan yaşamı hızlandıran her tuumlrluuml teknik aygıt

da temelde insanlığa daha fazla zaman kazandırmayı amaccedillar Hayatı kayıt

altına alma onu saklama arzusu her tuumlrden goumlrsel işitsel teknolojinin

gelişmesini sağlar Ancak buumltuumln bunlar yine de insanı tatmin etmemiş sadece

oumlluumlmsuumlzluumlk tutkusunun artmasına ve buna bağlı olarak oumlluumlm duumlşuumlncesinin accediltığı

derin yaraları kapatmak adına onu duumlşuumlnmemeye () sevk eden yeni araccedillar

bulmaya ve hayatın tadını ccedilıkarma adına suumlrekli olarak onu tuumlketmeye

youmlnlendirmiştir

Geleneksel toplumlarda ise durum bunun aksinedir Oumlluumlm hayatın yanı

başında duumlşuumlnuumllmuumlş ve yok sayılmak yerine tuumlrluuml renk ve motiflerle suumlslenip

guumlzelleştirilmiştir Bu duumlşuumlncenin en somut biccedilimde goumlzlemlenebileceği yerler

şuumlphesiz tarihicirc mezar taşlarıdır Mezar taşları uumlzerinde oluşturulan sembol dili

modernitenin iccedilini boşaltmakla başa ccedilıkabileceğini sandığı oumlluumlm duumlşuumlncesinin

karşısına buumlsbuumltuumln başka ve capcanlı bir oumlluumlmle ccedilıkar acircdeta oumlluumlmsuumlzluumlk demek

olan bir oumlluumlmlehellip

Farklı din ve kuumlltuumlrlere sahip toplumların kendi tarihicirc benlikleri ve

hayal duumlnyaları doğrultusunda oumlluumlmuuml anlayış ve aktarış biccedilimleri bir araya

gelerek Osmanlı mezar taşlarında eşsiz bir resim arz etmektedir Bu resim

yuumlzyıllar suumlren bir iletişim ve etkileşimin sonucunda ortaya ccedilıkmış bir anlatımın

resmidir ve ortak bir yazılı ve goumlrsel kuumlltuumlr dilinin en guumlzel goumlstergelerinden

biridir

Son yıllarda Osmanlı mezar taşları uumlzerine yapılan ccedilalışmalar

yoğunlaşarak devam etmektedir Ancak bunlar daha ccedilok Muumlsluumlman mezar

taşlarına yoğunlaşmış farklı dinlere ait mezarlıkları da kapsayan bir ccedilalışma

yapılmamıştır Bu ccedilalışmada Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan Muumlslim ve

gayrimuumlslim mezar taşlarında yaygın olarak kullanılan ortak dinicirc sembollerden

birkaccedil oumlrnek uumlzerinde durulacak bu sembollerin oluşum aşamaları mitolojiden

kutsal kitaplara halk gelenek ve inanışlarından edebiyata kadar pek ccedilok farklı

accedilıdan incelenmeye ccedilalışılacaktır Bu ccedilalışma kapsamında İstanbulrsquodaki Şişli

Ermeni ve Rum mezarlığı Haskoumly Musevi mezarlığı Altunizade Ermeni

mezarlığı ile Eyuumlp Edirne Kapı mezarlığı ve Vefa Camii haziresindeki

mezarlıklar ele alınmıştır

Latince Symbolom (Merrill 1921 s 433) Sumbolos Symbolum Fr

Symbole İng Symbol (Firth 1973 s 47) duyu organlarıyla ifade edilemeyen

bir şeyi belirten somut nesne veya işaret remiz rumuz misal timsal ve alamet

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

115

karşılığında kullanılan tabii bir muumlnasebet yoluyla hatıra getiren veya beliren

her tuumlrluuml muumlşahhas şey yahut işarettir (TDK 2005 s 727) Sembol belli bir

duygu eylem veya tutumu goumlsteren bir unsur bir deyim bir sistem bir nesne

veya bir ferttir Sembol bilinen bir şekil ile onun sembolleştirdiği nesne

arasında tabii ve itibari olmayan bir benzetmeye dayanan bir karşılama fikrini

gerekli kılar Bir başka deyişle sembol bir nesne veya ruhi bir unsur eklenen

hissedilebilir bir tasavvurdur (Kardaş 1980 s 417) Bu tanımdan hareketle

mezar taşı sembolik olarak uumlccedil şekilde incelenebilir Oumlncelikle mezar taşı başlı

başına bir sembolduumlr ccediluumlnkuuml her mezar taşı en azından birinin oumllmuumlş olduğunu

ifade eder İkinci olarak mezar taşlarının şekilleri birer sembolduumlr gemi ya da

yelken biccediliminde mezar taşları veya lahitler bu sınıfta ele alınabilir Oumlrneğin

Muumlsluumlman mezar taşlarının ortalama bir insan boyunda olması ve en uumlstte bir

başlık bulunması bunun bir insan figuumlruuml olabileceğini akla getirir Uumlccediluumlncuuml

olarak ise taşların uumlzerine işlenmiş bulunan oyma figuumlrlerin her biri birer

sembolduumlr Osmanlı mezar taşları uumlzerinde kullanılan bu sembollerin bir kısmı

sahibinin mesleğini saraya yakınlığını bağlı bulunduğu tarikatı maddi

durumunu medeni hacirclini ilgi alanlarını kısacası kişinin tanıtıcı oumlzelliklerini

goumlsteren duumlnyevi sembollerdir Diğer kısmı ise daha ccedilok mezar taşlarında

kullanılması gelenek hacircline gelmiş dinicirc kuumlltuumlrel sembollerden oluşur ki bunlar

sahibinin değil onun da iccedilinde bulunduğu toplumun duygu ve duumlşuumlnce yapısını

ortaya koyarlar Bu tuumlrden semboller iccedilinde başta ağaccedil ve ccediliccedilek motifleri

meyveler ve bazı oumlzel anlamlar ifade eden eşyalar yaygınlıkla goumlruumllmektedir

Servi ve Defne

İstanbulrsquoda bulunan Muumlsluumlman Hristiyan ve Musevi mezar taşlarında

kullanılan en yaygın ortak ağaccedil motifleri servi ve defnedir Servi ağacı genelde

ağacın ince uzun yapısını goumlsteren bir buumltuumln olarak işlenmiş bazen en uccedil kısmı

hafifccedile yana doğru eğilmiştir Mezar taşlarında ccediloğu zaman tek bir servi ya da

ortadaki biraz yukarıda olmak uumlzere uumlccedil servi goumlruumllebileceği gibi (bk Ek 1)

başka ccediliccedilek motiflerinin de bulunduğu bir kompozisyonda iki servi motifine de

rastlanmaktadır (bk Ek 2) Defne ise ya tek bir yaprağı ya yapraklarından

yapılmış bir halka taccedil ya da iki defne dalından oluşan bir buket hacirclinde taşlara

işlenmiştir Bu iki ağaccedil hakkında dikkati ccedileken ilk ortak oumlzellik ikisinin de yaz

kış solmayan yaprak doumlkmeyen ağaccedillar olmalarıdır Bu oumlzellik iki ağacın da

oumlluumlmsuumlzluumlğuuml simgelemesinde ve zaman zaman hayat ağacı olarak

yorumlanmasında etkili olmuştur

Servi ağacının doğal nitelikleri servi motifinin şekillenmesindeki en

oumlnemli etkenlerden biridir Her şeyden oumlnce servi duumlnyanın en uzun ağaccedil

tuumlrlerindendir Tuumlrk mitolojisinde Yakutların inanışına goumlre Kutup Yıldızırsquona

uzanan ldquoDemirkazıkrdquo Altay mitolojisinde uumlzerinde Tanrı Bay Uumllgenrsquoin

oturduğu duumlşuumlnuumllen ağaccedil oumlrneklerinde olduğu gibi goumlğe uzanan ağaccedil Tanrırsquoya

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

116

giden yol olarak duumlşuumlnuumllmektedir (Ergun 2004 ss 145-147) Bu accedilıdan

bakıldığında oumlluumlmle Tanrırsquoya ulaşma duumlşuumlncesinin servi ağacıyla

ilişkilendirilmesi ve cennete varması temenni edilen kişinin mezar taşına servi

ağacı motifinin işlenmesi anlaşılır hacircle gelir Servi ağacının bir başka doğal

niteliği ise kesildikten sonra asla aynı koumlkten yetişmemesidir Bu durum

yaşayanlar iccedilin oumlluumlmuumln kesinliğini duumlnyada yeniden dirilmenin muumlmkuumln

olmadığını anlatır gibidir Bunların yanında ağacın dik ve duumlzguumln biccedilimi

doğruluğun duumlruumlstluumlğuumln ruumlzgacircrda savrulmayan sağlam yapısı ise sabrın

semboluumlduumlr Servi ağacı uzun yıllar boyu gelişirken koumlklerine yakın olan

yaprak ve dalları doumlkmekte boumlylece ağacın yeşil kısmı giderek yerden

yuumlkselmektedir Tasavvufta servinin bu hacircli duumlnyadan el ldquoetekrdquo ccedilekmeye

benzetilmektedir Servi ağacı mezar taşlarındaki bu sembolik kullanımının

yanında kendisine has guumlzel kokusundan dolayı mezarlıklarda tercih edilen en

oumlnemli ağaccedil tuumlruumlduumlr

Yunan mitolojisinde de servi ağacının oumlluumlmle ilişkili bir anlamı vardır

Apollonrsquoun sevgililerinden biri olan Kyparissos (ağacın Latince ismi de bu

mitten gelmektedir cupressus) guumlnuumln birinde dalgınlıkla Apollonrsquoun ccedilok

sevdiği bir geyiği oumllduumlruumlr Yaptığı bu hataya oumlyle uumlzuumlluumlr ki kendini

oumllduumlrmekten başka ccedilare bulamaz Apollon da onu matem semboluuml olmak uumlzere

bir servi ağacına ccedilevirir (Can 1997 s 61) Servi ağacının oluşumunu accedilıklayan

bu mitte işlenen oumlluumlmle ağaca doumlnuumlşme motifi Tuumlrk mitolojisi ve destanlarında

goumlruumllen ağaccediltan doğma-tuumlreme motifini hatırlatır Oumlrneğin Oğuz Kağan

Destanında Oğuz Kağanrsquoın karısının ve Uygurların Menşe efsanesinde de

Uygurların atası olan beş prensin bir ağacın kovuğundan doğdukları anlatılır

(Oumlgel 1989 ss 30-31) Boumlylece doğum ve oumlluumlmuuml varlığında birleştiren bu ağaccedil

yine bu duumlnya ile oumlte duumlnyanın arasında bir geccedilit oumlzelliği goumlsterir Yunan

mitolojisindeki Kyparissosrsquoun bir kadın olması Tuumlrk destanlarında da ağaca

doğurganlık atfedilmesi servi ağacının genelde dişil bir varlık olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Muumlsluumlman mezar taşlarında rastlanan servi ağacı iccedilinde servi

motifinin doğumda oumllen bir anne ve kız ccedilocuğunu sembolize etmesi de bu

ağacının dişilliğinin başka bir goumlstergesidir

Tevratrsquota Tanrı ccediloumllde yaşayanların hacirclini onların kendisinin yardımına

ne kadar muhtaccedil olduklarını anlattıktan sonra bu kullarını yalnız

bırakmayacağını vaat eder Ccedilıplak tepeleri ırmaklara kurak toprağı bir pınara

ccedilevirecektir Ccediloumlluuml tuumlrluuml ağaccedillara kavuşturacak bozkıra servi ağaccedilları

dikecektirldquoOumlyle ki insanlar goumlruumlp bilsinler hep birlikte duumlşuumlnuumlp anlasınlar ki

buumltuumln bunları Rabbrsquoin elleri yapmış (hellip)rdquo (Yşa 41 s 20) Rabbrsquoin elleriyle

acircdeta ccediloumllde yaratılan cennette servi ağacının anılması dikkat ccedilekicidir Yine

aynı boumlluumlmde şoumlyle der Tanrı Luumlbnanın goumlrkemi olan ccedilam koumlknar ve servi

ağaccedilları tapınağımı suumlslemek iccedilin hep birlikte sana taşınacak Ayak bastığım

yeri goumlrkemli kılacağımrdquo (Yşa 60 s 13) Burada da servi goumlrkemiyle anılmakta

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

117

ve Tanrırsquonın ululuğuyla ilişkilendirilmektedir Yine Tevratrsquota Sur kentine ait

buumlyuumlk ticaret gemisinin zenginliği ve ihtişamı anlatılırken şoumlyle denir

ldquoKuumlreklerini Başan meşelerinden Guumlverteni Kıbrıs kıyılarından getirilen servi

ağaccedillarından yaptılar fildişiyle suumlsledilerrdquo (Hez 27 s 6) Boumlylece servi ağacı

Tevratrsquota guumlzelliği goumlrkemliliği ihtişamı ile anılmış olur (bk Ek 3) Diğer uumlccedil

kutsal kitapta ise servi ağacından bahsedilmemiştir Bu durum servi ağacının

taşıdığı sembolik anlamların dinicirc metinlerden ccedilok mitolojiden ve diğer halk

anlatılarından beslendiğini goumlstermektedir

Defne motifi ise Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde pek fazla goumlruumllmez Bunun sebebi

defnenin daha ccedilok Akdeniz ve okyanus iklimi olan yerlerde yetişmesi ve

Tuumlrklerin bu bitkiyle geccedil doumlnemlerde tanışmasıdır Bu bağlamda motif

Hristiyan ve Musevi mezar taşlarında yaygın olarak kullanılmakla birlikte

Muumlsluumlman mezar taşlarına ancak 18 yuumlzyılda goumlruumllmeye başlar (bk Ek 4)

Mezar taşlarında kullanılan şekliyle defne motifinin oluşmasındaki en

oumlnemli etken Yunan mitolojisidir Irmak Tanrısı Peneusrsquoun kızı altın sarısı

saccedilları mis gibi kokan guumlzel narin vuumlcudu ile goumlren herkesi buumlyuumlleyen Daphne

dağlarda ormanlarda tek başına dolaşmayı yabani hayvan avlamayı seven

oumlzguumlrluumlğuumlne tutkun inatccedilı gururlu ve tıpkı Artemis gibi evlenmemeye yemin

etmiş bir su perisidir Yakışıklı ve yenilmez Apollon guumlneşin muumlziğin ve okun

Tanrısı bir guumln ormanda tek başına lirini ccedilalarken goumlruumlr Daphnersquoyihellip O an aşk

Tanrısı Eros Apollonrsquoun bir zamanlar kendisine ettiği kuumlstahlığı hatırlayarak iki

ok atar hemen aşk okunu Apollonrsquoa nefret okunu Daphnersquoyehellip İccedilinde

buumlyuumlyen aşkla Daphnersquonin peşinden gittikccedile Apollon delice bir nefretle kaccedilar

Daphne Sonunda tam Apollon ona erişecekken Daphne Toprak Ana Gaiarsquoya

yalvarır ldquoBeni oumlrt beni sakla beni korurdquo Toprak Ana bu duaya cevap verir

Daphnersquonin guumlzel vuumlcudunu bir ağaca doumlnuumlştuumlruumlr altın sarısı saccedillarını yaz kış

solmayan yapraklarahellip Apollon o guumlnden sonra kavuşamadığı sevgilisinin

saccedillarının eşsiz kokusunu taşıyan bu yaprakları taccedil yaparak bir onur simgesi

olarak taşıyacaktır başında (Can 1997 s 55) Ondan sonra diğer Tanrılar

kahramanlar acirclimler de bu tacı benimseyecekler olimpiyatların oumlncuumlluuml olan

Pitik yarışlarda kazananın başına yine defne yapraklarından bir taccedil takılacaktır

Bu tacın yaşam ve oumlluumlmle nasıl ilişkilendirildiğini goumlsteren en oumlnemli oumlrnek ise

İncilrsquode karşımıza ccedilıkar Burada iman eden insanların duumlnyadaki durumu bir

koşuya katılan yarışmacıların durumuna benzetilir Ancak arada bir fark vardır

ldquo(hellip) Boumlyleleri bunu ccediluumlruumlyuumlp gidecek bir defne tacı kazanmak iccedilin yaparlar

Bizse hiccedil ccediluumlruumlmeyecek bir taccedil iccedilin yapıyoruzrdquo (1 Ko 9 s 25) Mezar taşlarında

kullanılan defne tacı motifini İncilrsquodeki bu ayetten hareketle kişinin iyi bir

hayat yaşayıp oumlmuumlr boyu suumlren bu yarışı başarıyla tamamladığı ve oumlluumlmsuumlzluumlk

tacını kazandığı şeklinde okuyabiliriz (bk Ek 5)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

118

Nar ve Uumlzuumlm

Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar

taşlarında kullanılan ortak sembollerden bir boumlluumlmuumlnuuml de meyveler

oluşturmaktadır Tuumlrk suumlsleme sanatlarında ağırlıklı olarak bitkilerin ve

oumlzellikle de meyvelerin kullanılması genellikle İslamiyetrsquoteki tasvir yasağıyla

ilgili bir durumdur Ancak mezar taşlarında goumlruumllen meyve motifleri 17

yuumlzyıldan sonra tasvir yasağını unutturacak kadar gerccedilekccedili hacircle acircdeta birer

natuumlrmort hacircline gelir Boumlylece Orta Asya kuumlltuumlrlerinden bu yana kullanıla-

gelen meyve motifleri ile gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan meyve

motifleri arasındaki etkileşimin niteliği de anlaşılır

Mezar taşlarında neredeyse buumltuumln meyveleri goumlrmek muumlmkuumlnduumlr

Bunlar bazen bir meyve tabağı iccedilinde bir arada goumlruumlluumlrken bazen de tek ve accedilık

bir biccedilimde taşlara hakkedilmişlerdir Meyveler tohumunu iccedilinde saklaması

nedeniyle hemen buumltuumln kuumlltuumlrlerde oumlncelikle doğurganlığın ve oumlluumlmsuumlzluumlğuumln

semboluumlduumlr Mezar taşları uumlzerinde en sık rastlanan meyve motifleri nar ve

uumlzuumlmduumlr Bu iki meyvenin de ccedilok ccedilekirdekli yani ccedilok tohumlu olması dikkat

ccedilekicidir

Nar meyvesi Yunan mitolojisinde Demeterrsquoin kızı Korersquonin

(Persephone) kaccedilırılması hikacircyesinde geccediler Hades Korersquoyi yer altındaki

uumllkesine goumltuumlrduumlğuumlnde ona nar yedirir Ccediluumlnkuuml oumlluumller uumllkesinde bir şey yiyen bir

daha buradan ayrılamamaktadır Kore de her ne kadar yılın uumlccedilte ikisini

annesiyle geccedilirebilecekse de yine Hadesrsquoe doumlnecektir (Can 1997 s 138) Bu

motifi insan duumlnyada ne kadar vakit geccedilirirse geccedilirsin sonunda ait olduğu oumlte

acircleme doumlnecektir şeklinde yorumlamak gayet muumlmkuumlnduumlr Aynı zamanda bu

mitolojik hikacircye buumltuumln kutsal kitaplarda benzer şekilde yer alan yasak meyve

motifini de akla getirmektedir Ccediluumlnkuuml tıpkı Kore gibi cennette yasak meyveyi

yani elmayı yiyen Acircdem de bu sebeple oumlluumlmluuml olmuştur Başka bir deyişle

sadece cennetten kovulmakla kalmamış bir suumlre oraya doumlnmemeye mahkucircm

edilmiştir Mezar taşları uumlzerinde yer alan nar motifi insanlığın bu değişmez

yazgısının bir anlatımıdır

Kore genccedilliğin guumlzelliğin ve baharın semboluumlduumlr ve ccediloğu zaman bir

narla ifade edilir Narın bu oumlzel anlamı Hristiyan kuumlltuumlr ve edebiyatına

oumlluumlmsuumlzluumlk ve yeniden doğuş umudunun semboluuml olarak uyarlanır Yine

Hristiyanlarca bir meyvede yuumlzlerce tohumun bulunması ldquoccedilokluktaki birlikrdquo

duumlşuumlncesiyle ilişkilendirilir (Keister 2004 s 59)

İran mitolojisinde İsfandiyarrsquoın nar yedikten sonra yenilmez olduğu

Budizm inancında ise ccedilocukları yiyen koumltuuml Tanrıccedila Haritirsquonin nar yedikten

sonra bu ldquogereksizrdquo alışkanlığından kurtulduğu anlatılır (Arık 2009 s 586) Bu

iki oumlrnekte yer alan manevi iyileştiricilik oumlzelliği narın ccedilok eski doumlnemlerden

beri şifahi maksatlarla kullanılmasıyla ilgilidir

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

119

Zerduumlştluumlkte nar kutsal bir ağaccediltır Ateşgedelerde yani Zerduumlşt dini

bağlılarının kutsadıkları ateşi iccedilinde koyup sakladıkları yerlerde birkaccedil nar ağacı

dikilir ve dalları kutsal toumlrenlerde bersem olarak insanların ellerinde yer alırdı

(Yıldırım 2008 s 285) Dikkat edilirse servi ve defne gibi nar da yaz kış yeşil

kalan bir ağaccediltır ve oumlluumlmsuumlzluumlkle ilişkisi yine bu yolla kurulur Tanelerinin

sayıca fazlalığı ise zenginlikle ilişkilendirilir Anadolursquoda ise yeni evlenen

ccediliftlere evlilik toumlreninden sonra ldquoccedilok ccedilocukları olmasırdquo dileğiyle ccedilocuğu

olmayan kadınlara tedavi amacıyla nar taneleri yedirilmektedir İslami ruumlya

tabirleri iccedilinde de narın bereket doğurganlık (kadın) ve zenginlikle ilişkisi

kurulur narın nerede bulunduğuna rengine tadına ruumlyanın goumlruumllduumlğuuml mevsime

goumlre bu kavramlar ayrıntılandırılır Buguumln Anadolursquonun pek ccedilok yerinde hacirclacirc

yere nar tanesi doumlkmenin duumlşuumlrmenin guumlnah olduğuna inanılır

Kurrsquoanrsquoda nar Enrsquoam Suresirsquonin iki ayetinde (99 141) geccediler ilkinde

hurma uumlzuumlm ve zeytinle ikincisinde ise yalnız hurma ve zeytinle birlikte anılır

ve bu meyvelerin ldquohem birbirine benzer hem de benzemezrdquo oldukları

vurgulanır Bu durum ldquoinananlar iccedilin ibretrdquotir Bu ayetlerde nar meyvesinin

yapıca zenginliğine ve kutsiyetine işaret edilir Rahman suresinde cennetin

nimetleri arasında hurma ve nar sayılır Pek ccedilok hadiste de nar cennet meyvesi

olarak zikredilir (bk Ek 6) Tevratrsquota ise en ccedilok giysi ya da suumltunların

suumlslemelerinde ağ ccedilıngırak ya da zincirle birlikte kullanılan nar motiflerinden

bahsedilir motiflerin kullanıldığı sayı ve renkler belirtilir (bk Ek 7) Birkaccedil

ayette ise nar bereketin semboluuml olarak kullanılır İncilrsquode nar meyvesine yer

verilmemekle birlikte Hz Meryem ve İsa tasvirlerinde nar kıyamet guumlnuumlnuuml ve

cennetteki sonsuz hayatı simgelemek uumlzere sıklıkla kullanılır

Hem Kuranrsquoda hem Tevratrsquota nar ile birlikte anılan uumlzuumlm de mezar

taşlarında sıklıkla goumlruumllen meyve motiflerinden biridir Tıpkı nar gibi uumlzuumlm de

Kuranrsquoda cennet meyvesi olarak duumlnyada ise inananlar iccedilin ibret verici

niteliğiyle işlenir Uumlzuumlm şarabın hammaddesi olarak da Kuranrsquoda geccediler Nahl

Suresirsquonde uumlzuumlmden hem sarhoş edici bir iccedilecek hem de guumlzel bir rızık elde

edilmesi mucizesinden bahsedilir (Nahl 67)

Uumlzuumlm ve şarap arasındaki ilişki uumlzuumlm motifinin en belirgin niteliğini

oluşturur Elbette ilk olarak akla ccediloğu zaman elinde bir buğday başağı ve uumlzuumlm

asmasıyla resmedilen şarap Tanrısı Diyonisosrsquou ve onun adına duumlzenlenen

bolluk ve bereket toumlrenlerini getirir Hristiyan sembolizminde ldquouumlzuumlm ve uumlzuumlm

salkımı dinicirc seremonilerde iccedililen ve İsarsquonın kanının semboluuml olan şarabı temsil

eder Mezar taşlarında bazen uumlzuumlm salkımları buğday başaklarıyla birlikte

kullanılır Bu şarap ve ekmek ikilisi hem Hristiyan dinicirc seremonisine accedilık bir

goumlndermedirrdquo (Keister 2004 s 57) hem de Diyonisos toumlrenlerinin belirgin

izlerini taşır Hristiyanlıkta uumlzuumlmuumln oumlnemli bir niteliği daha vardır uumlzuumlm

hasadın ilk meyvesi kabul edilir bu sebeple Tanrırsquoya ait olduğuna inanılır ve

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

120

ona adanır Tapınak rahipleri tarafından bu amaccedilla duumlzenlenen şoumllenlere

Tevratrsquota da yer verilir (Yşa 16 s 10) Hristiyanlığın doğuşuyla birlikte bu

toumlrenlere yeni bir anlam yuumlklenir Hz İsa Hz Meryemrsquoin ilk meyvesidir ve bu

sebeple Tanrırsquoya sunulur (Luka 2 ss 25-30) Bu şoumllen guumlnuumlmuumlzde hacirclen

oumlzellikle Ermeniler yani Osmanlı İstanbulrsquoundaki ağırlıklı Hristiyan nuumlfusu

arasında yaygındır Boumlylece Hristiyan mezar taşlarında goumlruumllen uumlzuumlm motifi Hz

İsarsquoyı sembolize eder ya da onunla ilişkilidir

Şenocak ldquoTuumlrk Halk Kuumlltuumlruumlnde Mitolojik Bağlamda Uumlzuumlmuumln Yerirdquo

adlı makalesinde arkeolojik bulgulara goumlre uumlzuumlmuumln ana vatanının Anadolu

olduğu bilgisine yer verdikten sonra Hititlerden bu yana uumlzuumlmuumln kutsanmadığı

hiccedilbir uygarlık olmadığını belirtir (Şenocak 2007 ss 164-172) Tasavvufta

şarap olgunluk erdem ve kacircmil insanın semboluumlduumlr Mevlacircnarsquonın dilinde koruk

uumlzuumlm ve şarap bilmek bulmak ve olmak anlamlarını karşılar Uumlzuumlm nasıl

ayaklar altında ezilerek şaraba doumlnuumlşuumlyorsa kacircmil insan da benliğini oumlyle hiccedile

sayarak ruhsal gelişimini tamamlayacaktır Yoklukta varlığı goumlrmek uumlzuumlmde

şarabı goumlrmek gibidir (Akpınar 2005 ss 154-155) Elbette şarabın aşk

sarhoşluğuyla da accedilık bir ilişkisi vardır bunun sonucunda tasavvufun

etkisindeki divan şiiri ldquouumlzuumlm suyurdquo ldquouumlzuumlmuumln kızırdquo gibi mazmunlar yer alır

Tuumlrk halk edebiyatında da uumlzuumlm ccedileşitli oumlzellikleriyle hemen buumltuumln tuumlrlere konu

olur (Şenocak 2007 s 165) (bk Ek 8)

Kandil Lamba Meşale

Mezar taşlarında goumlruumllen motiflerden bir boumlluumlmuuml de kandil lamba

meşale gibi ışık veren eşyalardır Erken doumlnem Muumlsluumlman mezar taşlarında

daha ccedilok zincire asılı bir kandil goumlruumlluumlrken (bk Ek 9) 17 yuumlzyıldan itibaren

mezar ustalarının ccediloğunun Ermeni olması ve Avruparsquodan getirtilen mezar

taşlarının kullanılmasının yaygınlaşmasıyla diğer Batılı motifler gibi meşale

motifi de Muumlsluumlman mezar taşlarında goumlruumllmeye başlanır Rum Ermeni ve

Musevi mezarlıklarında ccedilapraz durumda veya ayrı ayrı iki meşale bazense tek

bir meşale ya da lamba goumlruumlluumlr (bk Ek 10) Musevi mezar taşlarında sıklıkla

goumlruumllen motiflerden biri de ldquomenorahrdquo denilen şamdanlardır Aslında menorah

yedi kolludur ve belirgin biccedilimde tapınağı simgeler Ancak Avruparsquoda mezar

taşlarında bu yedi kollu menorahın kullanılmasının yasaklanması nedeniyle

daha ccedilok uumlccedil ya da beş kollu menorahlara rastlanır (Keister 2004 ss 154-155)

Hristiyan sembolizminde ise İsa duumlnyanın ışığıdır Bu sebeple başta mum olmak

uumlzere ışık veren nesneler İsarsquonın semboluuml kabul edilir Sunaktaki iki mum ise

Hristiyanlığın haccedil ile sembolize edilen ikili doğasını (insani ve ilahi) anlatır

(Baldock 1995 s 88) Yine tapınaklarda dua edilen yerlerde yakılan mum

ateşin daima goumlğe uzanan yapısı ve yuumlkselen dumanı sebebiyle Tanrırsquoya

ulaşmanın bir yolu olarak duumlşuumlnuumlluumlr

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

121

Keister lamba iccedilin ldquoışık yayması sebebiyle bilgelik doğruluk ve

kutsallığın simgesidirrdquo der (Keister 2004 s 117) Sadece lamba değil ışık

veren diğer nesneler de aslında aynı işlevi goumlruumlrler Yunan mitolojisinde

Tanrıların bir yere gelmesi ya da ortaya ccedilıkması olayı goumlz kamaştırıcı bir ışıkla

gerccedilekleşir İsa ve Meryem tasvirlerinde goumlruumllen hare de ışıktan başka bir şey

değildir (bk Ek 11)

Arapccedilada ışık anlamına gelen Nur hem Allahrsquoın hem Kurrsquoanrsquoın

isimlerinden biri ve hem de Kurrsquoanrsquoda geccedilen bir ayetin adıdır Tevratrsquota da ldquoYa

Rab Işığım sensin Karanlığımı aydınlatırsınrdquo (2 Sa 22 29) denmektedir

Işığın oumlluumlm ile ilişkisi ise birccedilok farklı accedilıdan kurulabilir Sadece Kurrsquoanrsquoda

ışığın kullanıldığı anlamlara bakarak bu ilişkinin en azından İslam duumlnyasında

nasıl şekillenmiş olduğunu anlamak muumlmkuumlnduumlr Mukatil b Suumlleyman enndashNucircr

kelimesinin Kuracircnndashı Kerimde on ayrı anlamda kullanıldığını soumlyler ve bunları

İslam iman hidayet peygamber guumln ışığı ay ışığı Allahın Sırat uumlzerinde

muumlminlere vereceği ışık Tevrattaki helal ve haram ayrımı ve onun huumlkuumlm ve

oumlğuumltleri Kuracircnndashı Kerimdeki helal ve haramların beyanı ve bizzat Allahın

ziyası diye sayar (Mukatil 2004 ss 163-164) Buradan hareketle denilebilir ki

mezar taşındaki ışık veren alet kişinin iyi bir hayat yaşadığını goumlsterebileceği

gibi oumlluumlm yolculuğunun herhangi bir aşamasında ihtiyaccedil duyacağı ışığı bulması

temennisini de goumlsterir

Kandil lamba meşale gibi ışık veren eşyaların bir başka ortak oumlzelliği

ise iccedillerinde ateşi barındırmalarıdır Şamanlık Zerduumlştluumlk gibi ccedilok Tanrılı

dinlerde Eski Ccedilinrsquode Eski Mısırrsquoda Suumlmer Hitit Eski Yunan ve Roma

uygarlıklarında ateş hep kutsaldır Adına tapınaklar yapılmış ilahlar

yaratılmıştır Eski Tuumlrk inanışlarındaki ocak kuumlltuumlnuumln ateşle ilişkisi burada da

ateşin varlığın devamı ile birleştirildiği bilinmektedir Anadolursquoda Nevruz

Bayramında yakılan ateşin ruhu temizleme ya da koumltuuml ruhları kovma oumlzelliği

oumlluumlmle ilgili rituumlellerden biri olan oumlluumlnuumln odasında mum yakma ya da bazı

boumllgelerde goumlruumllen cenaze akşamı mezarın başında ateş yakma geleneğinde de

accedilıkccedila goumlruumlluumlr (Tatlılıoğlu 2000 s 10) Duumlnyanın hemen her yerinde her

toplumda ateşe tapmanın izleri goumlruumlluumlr Bu ortak motif mezar taşlarına ışık

yayan eşyalar başka bir deyişle ateşli nesneler aracılığıyla girer Burada da

oumlluumlnuumln ruhunu temizleme boumlylelikle onu oumlte duumlnyaya hazırlama ya da bu

yolculuk sırasında kendisine musallat olabilecek koumltuuml ruhlardan onu koruma

amacı hissedilir

Kuranrsquodaki Nur Suresirsquonde ldquoAllah goumlklerin ve yerin nurudur Onun

nuru iccedilinde bir kandil bulunan bir oyma huumlcre misalidir Kandil bir sırccedila

iccedilindedir Bu sırccedila sanki inciden bir yıldızdır ne doğuya ne de batıya nispet

edilen muumlbarek bir zeytin ağacından tutuşturulur Onun yağı hemen hemen ateş

dokunmasa bile ışık verir nur uumlstuumlne nur Allah dilediğini kendi nuruna

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

122

youmlneltir ve insanlara birccedilok misaller verir Allah her şeyi bilendirrdquo

denmektedir (24 Nur s 35) Burckhardt İslam Sanatı adlı kitabının Sanat ve

Ayin boumlluumlmuumlnde iccedilinde kandil bulunan bu oyma huumlcrenin camilerde bulunan

mihrap ile benzerliği uumlzerinde durur ve ldquodahası bu durum mihrabın oumlnuumlne bir

lamba asılmak suretiyle vurgulanırrdquo der (Burckhardt 2006 s 105) Yukarıda

yer verilen ayetlerde kandil acircdeta Allahrsquoın ldquoher şeyi bilenrdquo sıfatını tanımlamak

iccedilin kullanılmıştır Mihrab ise dinicirc bilgilerin verildiği bir yerdir ve kurulan

bağlantı ilimle ilgilidir Burada kandil ilmin semboluumlduumlr

Işık veren eşyalar iccedilinde kandil motifinin Muumlsluumlman Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde

oumlzel bir yeri daha vardır ProfDr Bahaeddin Oumlgel Tuumlrk Kuumlltuumlr Tarihine Giriş

adlı kitabında ldquogerek Buda mabetlerinde ve gerek Muumlsluumlman tekkelerinde

kandillerle mumları yakmaya memur edilmiş kimselerrdquo olduğunu ve ldquoccedilırakccedilı

veya kandili yakan bu kişilerin mevki ve memuriyetlerinin de oldukccedila yuumlksekrdquo

olduğunu belirtir (Oumlgel 1985 s 322) Muhammed Beşir Aşan ise ldquoTabanbuumlkuuml

Koumlyuuml Mezarlıklarırdquo adlı bildirisinde buradan hareketle kandil motifinin oumlzellikle

Bektaşi tarikatı iccedilerisinde bu ldquoccedilerağ yakmardquo işini uumlstlenmiş kişilerin mezar

taşlarında kullanıldığını oumlne suumlrer (Aşar 1986 s 159)

Daha ccedilok gayrimuumlslim mezar taşlarında goumlruumllen meşale ise ilk olarak

akla Yunan mitolojisindeki tarım ve Bereket Tanrıccedilası Demeterrsquoin yasını getirir

Demeter Zeusrsquotan olan kızı Kore (Persephone) Cehennem Tanrısı Hades

tarafından kaccedilırıldığında dokuz guumln dokuz gece elinde buumlyuumlk meşalelerle her

yerde kızını arar Daha sonra Korersquonin Zeusrsquoun da izniyle Hadesrsquoin karısı

olduğunu oumlğrendiğindeTanrıccedila Olimposrsquotaki goumlrevini bırakarak yaşlı ve fakir

bir kadın kılığında duumlnyada dolaşmaya başlar Bu sırada oumlylesine bir kıtlık olur

ki Zeus Korersquoyi yılın belli doumlnemlerinde yeryuumlzuumlne bırakması iccedilin Hadesrsquoi

ikna etmek zorunda kalır (Can 1997 s 138) Bereket Tanrıccedilası Demeter bu

uumlzuumlcuuml olayı anıştırması iccedilin ccediloğu zaman elinde bir meşale ile resmedilir

Boumlylece meşale motifi sevdiğini yitirme anlamını da yuumlklenmiş olur ki kişinin

kaybettiği yakınının mezarına bir meşale hakkettirmesi onu daima aradığı ve

oumlzlediği iletisini taşır

Kutsal kitaplarda da meşalenin ccedilok farklı kullanımlarına rastlanır

Yaygın anlamı elbette aydınlatıcı yol goumlsterici araccediltır Ancak oumlrneğin

accedilıklaması daha guumlccedil bir kullanımı İncilrsquoin Vahiy boumlluumlmuumlnde goumlruumlluumlr İsarsquonın

goumlğe yuumlkselmesi ve Rabbrsquoi ile karşılaşmasını anlatan boumlluumlmde Tanrırsquonın oumlnuumlnde

yedi meşalenin durduğu bunların Tanrırsquonın yedi ruhu olduğu soumlylenir (Va 4 s

5) Tıpkı Kurrsquoanrsquodaki Nur Suresirsquonde olduğu gibi burada da Tanrı ile ışık

arasında bağlantı kurulur

Lamba ise Yunan mitolojisinde Psykhersquonin acircdeta aşkıyla merak

duygusu arasında bir seccedilim yapmakla sınanmasının semboluumlduumlr Aşk Tanrısı

Eros guumlzeller guumlzeli Psykhersquoye acircşık olur Onun iccedilin muhteşem bir saray yapar

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

123

bir insanın isteyebileceği her şeyi verir ona Ancak annesi Afroditrsquoin

kıskanccedillığından ccedilekinerek ona yuumlzuumlnuuml goumlstermez kimliğini bildirmez Tek

dileği Psykhersquonin bu sırrı oumlğrenmeden kendisini sevmesidir Ancak Psykhersquonin

merakı aşkına uumlstuumln gelir ve bir guumln bir hileyle Eros gelmeden bir vazonun

altına sakladığı lambayı ccedilıkararak sevdiği erkeğin yuumlzuumlne bakar Psykhersquonin

kendisine ihanet ettiğini goumlren Eros kanatlarını accedilıp uccedilar gider Bundan sonra

Psykhe Erosrsquoun aşkını tekrar kazanabilmek iccedilin Afroditrsquoe koumllelik etmek ve her

tuumlrluuml acıya katlanmak zorunda kalacaktır (Can 1997 ss 103-106) Bu hikacircyede

lamba insanın kendisinden gizlenen bilmemesi oumlğuumltlenene karşı duyduğu

merakın goumlstergesidir ki duumlnyada şuumlphesiz her insanın yaşadığı ancak

mahiyetini hiccedil kimsenin tam olarak bilmediği tek şey oumlluumlmduumlr (bk Ek 13)

Sonuccedil

Mezar taşlarında kullanılan motiflerin oluşumundaki en oumlnemli etken

fiziksel oumlzellikleridir Servi ve defne yaprak doumlkmeyen ağaccedillar oldukları iccedilin

oumlluumlmsuumlzluumlkle nar ve uumlzuumlm tanelerinin sayıca fazlalığı sebebiyle bereketle

ilişkilendirilir Ayrıca tıpkı ağaccedillar gibi ateş de goumlğe uzanan yapısıyla Tanrırsquoya

giden bir yol kabul edilir Motiflerin en accedilık karşılıklarını buldukları kaynak ise

mitolojidir Mezar taşlarında goumlruumllen motiflerin birccediloğu kutsal kitaplarda da

suumlslemede kullanılan motifler olarak ele alınır Bu durum semboller uumlzerindeki

anlaşmanın bilinen kutsal kitaplardan daha eskilere dayandığının en accedilık

goumlstergesidir Bununla birlikte dinler motiflerin doğuşunda değilse bile

gelişiminde oumlnemli rol oynar bunların ifade ettikleri anlamları şuumlphesiz

zenginleştirirler

Ağaccedillar ve meyveler canlı olduklarından yaşam oumlluumlm ve oumlluumlmsuumlzluumlkle

ilgili anlamlar yuumlklenirler Ancak canlı olmayan kandil lamba meşale

motiflerinden hiccedilbirinin boumlyle bir anlamı yoktur İnsanın kendi varlığı ile

oumlzdeşlik kuramadığı bu nesneler semboller duumlnyasında da ağırlıklı olarak

yardımcı birer eşya vazifesi goumlrmeye devam ederler koruyuculuk aydınlatıcılık

gibi

İncelenen ortak ağaccedil ve meyve motiflerinin genel olarak doğurganlık

niteliği taşıdığı ve bu sebeple daha ccedilok dişil anlamlar ifade ettikleri goumlruumlluumlr Işık

veren eşyalar ise eril guumlccedille oumlzellikle de Tanrı ile ilişkilendirilmektedir Boumlylece

insanın varlığı ve varlığının devamı dişil Tanrı ise eril sembollerle ifade edilmiş

olur

Ele alınan oumlrnekler ışığında Osmanlı doumlnemi İstanbulrsquounda bulunan

Muumlslim ve gayrimuumlslim mezar taşlarında kullanılan motiflerin birbirlerine ccedilok

uzak anlamlar taşımadıkları accedilıktır Oumlrneğin şarap Hristiyanlarca kutsal

Muumlsluumlmanlarca haram kabul edilirken uumlzuumlm motifinin kullanımı ve yuumlklendiği

anlamlar her iki dinin mezar taşlarında neredeyse aynıdır Tuumlrk kuumlltuumlruumlnde

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

124

neredeyse hiccedil goumlruumllmeyen defne motifi Muumlsluumlman mezar taşlarına taşınırken

anlamından bir şey kaybetmemiştir Bu ccedilalışmaya alınan ağaccedil ve meyve

motiflerinin sadece anlamları değil kullanımları da birbirlerine son derece

benzerler Bununla birlikte ışık veren nesneler olması bakımından ortak kabul

edilen kandil lamba meşale motiflerini iccedilin aynı şey soumlylenemez Oumlrneğin

Museviler iccedilin oumlzel bir anlam ifade eden menorah ışık vermesi bakımından bu

başlık altında ele alınan diğer motiflerle son derece benzer nitelikler

goumlsterirken diğer dinlere mensup kimseler tarafından benimsenmemektedir

Ancak etkileşim ne kadar kuvvetli olursa olsun bazı motiflerin ccedilok kesin

ccedilizgiler taşıdığı ve bu sebeple taşınmalarının kolay olmadığı goumlruumlluumlr

Kaynakccedila

Akpınar B (2005) Mevlacircnarsquonın Mesnevi ve Rubaiyyatında Meyve ve Uumlzuumlm

Sembolleri Bilig Dergisi 32 145-164

Arık S (2009) Tuumlrk Dokumacılık Sanatlarında Nar Motifi Uluslararası İnsan

Bilimleri Dergisi 1 583-593

Aşar M B (1996) Tabanbuumlkuuml (Şeyh Hasan) Koumlyuuml Mezarlıkları Fırat Havzası Yazma

Eserler Sempozyumu Elazığ 147-169

Baldock J (1995) Christian Symbolism Element Books Pub

Burckhardt T (2006) İslam Sanatı Dil ve Anlatım İstanbul Klasik Yay

Can Ş (1997) Klasik Yunan Mitolojisi İstanbul İnkılap Yay

Ergun P (2004) Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnde Ağaccedil Kuumlltuuml Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi

Başkanlığı Yay

Firth R W (1973) Symbols Public and Private London Allen amp Unwin

Kardaş R (1980) Sembol Tuumlrk Ansiklopedisi (1-29) Ankara Millicirc Eğitim Bakanlığı

Yay

Keister D (2004) Stories in Stone Utah Gibbs Smith Pub

Merill ET (1921) Symbols Religious A Dictionary of Religion and Ethics

S Mathews-G Birney Smith (Ed) Londan

Oumlgel B (1985) Tuumlrk Kuumlltuumlr Tarihine Giriş İstanbul Kuumlltuumlr ve Turizm Bakanlığı Yay

Oumlgel B (1989) Tuumlrk Mitolojisi I Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu Yay

Suumlleyman M B (2004) Kurrsquoan Terimleri Soumlzluumlğuuml (M Beşir Eryarsoy Ccedilev)

İstanbul İşaret Yay

Tatlılıoğlu D (2000) Tuumlrkmen Irımları (Halk İnanccedilları) CUuml İlahiyat Fakuumlltesi

Dergisi 4 (httpwwwcumhuriyetedutredergimakale278pdf) 17082009

TDK Soumlzluumlğuuml (2005) Ankara Tuumlrk Dil Kurumu

Yıldırm N (2008) Fars Mitoloji Soumlzluumlğuuml İstanbul Kabalcı Yay

wwwoianetnewsarticleaspaid=65

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

125

Ek Resimler

Ek 1 Nakkaş Hasan Paşa Haziresi Uumlccedilluuml Servi Semboluuml

Ek 2 Şişli Ermeni Mezarlığı İkili Servi Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

126

Ek 3 Haskoumly Musevi Mezarlığı Servi Semboluuml

Ek 4 Tuumlrk Ocağı Haziresi Defne Semboluuml

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

127

Ek 5 Şişli Rum Mezarlığı Defne Semboluuml

Ek 6 Vefa Camii Haziresi Kacircse İccedilinde Nar Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

128

Ek 7 Haskoumly Musevi Mezarlığı Nar Semboluuml

Ek 8 Vefa Camii Haziresi Uumlzuumlm Semboluuml

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

129

Ek 9 Edirne Kapı Kandil Motifi

Ek 10 Şişli Rum Mezarlığı Meşale Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

130

Ek 11 Şişli Rum Mezarlığı Hz İsa ve Işık semboluuml

Ek 12 Sultan Hasan Camii Mihrabı

Osmanlı İstanbulrsquounda Bulunan Bazı Muumlslim ve Gayrimuumlslim Mezarlıklarındaki

Kimi Semboller

131

Ek 13 Şişli Rum Mezarlığı Şamdan Semboluuml

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

132

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 133-148

BELCcedilİKArsquoDA YAŞAYAN TUumlRK KADINLARININ SOSYAL İŞ

YAŞAMINDAKİ KONUMLARI1

Cahit GELEKCcedilİ

Oumlzet

Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya 1963-1974 yılları arasında goumlnderilen Tuumlrk

işccedililerinin tamamına yakını erkeklerden oluşmaktaydı Soumlz konusu tarihler

arasında resmi yollarla goumlnderilen 15864 işccedilinin sadece 33 tanesi kadındı

Guumlnuumlmuumlze gelinen suumlreccedilte ise gerek aile birleşimleri gerekse evliliklerin buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuumln Tuumlrkiyersquoden gerccedilekleştirilmiş olması nedeniyle Belccedilikarsquodaki

Tuumlrk nuumlfusunun cinsiyet dağılımı neredeyse eşit hale gelmiştir Bu ccedilalışmada

Belccedilikarsquoya farklı nedenlerle gitmiş olan Tuumlrk kadınlarının yaşamaya karar

verdikleri uumllkenin sosyal iş yaşamındaki konumları ccedilalışıp-ccedilalışmama

durumları iş bulmadaki sıkıntılarının nedenleri 2007-2008 yıllarında Belccedilikarsquoda

gerccedilekleştirdiğim araştırmanın verileri ccedilerccedilevesinde ortaya konulmaya

ccedilalışılmıştır

Anahtar kelimeler Belccedilikarsquodaki Tuumlrk kadınları kuumlltuumlrel ayrımcılık

yabancı duumlşmanlığı eğitim Tuumlrkiyersquoden evlilik

The Social-Occupational Life Status of Turkish Women Living in Belgium

Abstract

In the period of 1963-1974 almost all Turkish workers from Turkey

who had permit to work in Belgium were male Within the above mentioned

period official records show that only 33 out of 15864 workers were females

Recently the malefemale distribution of Turkish population in Belgium has

become almost equal this is not only because of family unification but also

because of workersrsquo choice of getting married with Turkish women living in

Turkey In this study the Turkish womenrsquos who had migrated to Belgium for

different reasons status in the social occupational life of the country where they

decided to settle down whether they were employed or not and the reasons of

problems they faced with when they tried to find a job are going to be shown

with the help of research data collected as part of an other research that I

conducted in Belgium within the years 2007-2008

Key words Turkish women living in Belgium cultural discrimination

xenophobia education getting married with Turkish women living in Turkey

1 Bu ccedilalışmanın verileri TUumlBİTAKrsquoın ldquoYurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Bursurdquo desteği

kapsamında Ağustos 2007 - Ağustos 2008 tarihleri arasında Belccedilikarsquoda suumlrduumlrduumlğuumlm

araştırmaya dayanmaktadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 134

Giriş

Tuumlrkiyersquoden 1961-1974 yılları arasında resmicirc yollarla yurt dışına

ccedilalışmak uumlzere ldquomisafir işccedilirdquo statuumlsuumlnde devlet tarafından goumlnderilen veya kendi

olanaklarıyla giden Tuumlrk vatandaşlarının buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml erkeklerden

oluşmaktaydı Federal Almanya hariccedil diğer uumllkelere işccedili statuumlsuumlnde goumlnderilen

Tuumlrk kadınlarının sayısı ise sembolik duumlzeydeydi Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml

uumlzere soumlz konusu tarihler arasında Tuumlrkiyersquoden en ccedilok kadın işccedili 138739 kişi

ile Almanyarsquoya goumlnderilmiştir Almanyarsquoyı 4557 kadın işccedili ile Avusturya takip

etmektedir İsviccedilrersquoye 1095 Avustralyarsquoya 860 Fransarsquoya 240 Hollandarsquoya

183 İngilterersquoye 144 Danimarkarsquoya 7 ccedilalışmamıza konu olan Belccedilikarsquoya ise

33 Tuumlrk kadın işccedili goumlnderilmiştir Bu durumun başlıca nedenleri işccedili accedilığı

bulunan uumllkelerin taleplerinden kaynaklanmaktaydı Ccediluumlnkuuml birccedilok uumllkede

işccedililerin istihdam edilecekleri alanlar daha ccedilok kas guumlcuumlne dayanan ccedilalışma

alanlarını kapsamaktaydı Oumlrneğin ccedilalışmamıza konu olan Belccedilikarsquoda 1950rsquoli

yıllarda oumlzellikle maden ocaklarında ccedilalışacak iş guumlcuumlne ihtiyaccedil duyulmaktaydı

Dolayısıyla Tuumlrkiyersquoden giden işccedililerin başlıca ccedilalıştıkları alanlar maden ve

koumlmuumlr ocaklarıydı Bundan dolayı da Belccedilikarsquoya goumlnderilen işccedililerin buumlyuumlk

ccediloğunluğu yapılan anlaşmalar ccedilerccedilevesinde erkeklerden oluşmaktaydı

Belccedilikarsquoda 1950rsquoli yıllarda maden ve metal sanayinde yabancı iş

guumlcuumlne duyulan ihtiyaca 1960rsquolı yıllarda inşaat sektoumlruuml hizmet sektoumlruuml ve diğer

birccedilok sektoumlr de eklendi Bu tarihten itibaren Brabant (Bruumlksel ile birlikte)

Anvers (Antwerpen) ve East Flanders (Doğu Flaman Boumllgesi) yabancı işccedililerin

ccedilalıştıkları yerler olmaya başladı 1950rsquoli yıllarda Belccedilikarsquoda yabancı işccedili olarak

ccedilalışan ilk grup olan İtalyanlara Yunanlar İspanyollar ve Portekizliler katıldı

Ancak 1960rsquolı yıllardaki işccedili alımları buumlyuumlk oranda Fas ve Tuumlrkiyersquoden

gerccedilekleştirildi Bunun yanı sıra Faslılar ve Tuumlrklerden kısa bir suumlre oumlnce

Fransa uumlzerinden gelmiş olan az sayıda Cezayirli ve Tunuslular da Belccedilikarsquonın

yurt dışından getirttiği işccedililer arasında yer almışlardır (Lesthaeghe 2000

ss 2-4)

1970rsquoli yılların ortalarına kadar misafir işccedili politikası ile uumllkeye işccedili

kabul eden Belccedilika bu doumlnemden itibaren aile birleşimi yolunu da

benimseyerek goumlccedilmen politikasını suumlrduumlrmuumlştuumlr (Gelekccedili ve Koumlse 2009 s 51)

Ancak 1970rsquoli yılların ortasında buumltuumln Batı Avruparsquoda yaşanan ekonomik kriz

Belccedilikarsquoda da işccedili alımlarının durdurulmasına yol accedilmıştır Bu suumlreccedilten sonra

toplu işccedili goumlccedilleri durdurulmuş aile birleşmelerine kısıtlamalar getirilmiştir İşccedili

muumlbadelesi kapsamında Belccedilikarsquoya ccedilalışmak uumlzere gidenlerin bir boumlluumlmuumlnuumln

geri doumlnmesine karşın oumlnemli bir kısmı Belccedilikarsquonın kendilerine sağlamış

olduğu olanaklardan faydalanarak orada kalmışlardır Yerleşmeye karar

verdikleri uumllkeye eş ve ccedilocuklarını da goumltuumlren Tuumlrk aileleri Belccedilikarsquoda kalıcı bir

Tuumlrk nuumlfusunun oluşmasına yol accedilmışlardır İlerleyen suumlreccedilte evliliklerin

oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln de Tuumlrkiyersquoden yapılması Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 135

devamlı artmasını sağlamıştır Ccediluumlnkuuml yurt dışındaki Tuumlrk işccedililerinin ve onların

ailelerinin yurda geri doumlnuumlşlerinde veya ziyaretleri sırasında ccedilevrelerinde

bıraktıkları olumlu izlenimler Tuumlrkiyersquode beklentileri arttırmış ve evlilik yolu

ile goumlccediluuml hızlandırmıştır Oumlzellikle yurt dışında sahip olunan refah seviyesinin

Tuumlrkiyersquodeki komşular ve akrabalar yanında sergilenmesi potansiyel goumlccedilmen

nuumlfus uumlzerinde ccedilok etkili olmuştur (Şen ve Koray 1993 s 20) Bu etki

Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun devamlı artmasını sağlamıştır Aşağıdaki tabloda

1961-1974 yılları arasında İİBK (İş ve İşccedili Bulma Kurumu) tarafından

Avustralya ve Avruparsquoya goumlnderilen işccedili sayısı gidilen uumllke yıl ve cinsiyet yer

almaktadır (Tablo 1)

Tablo 1 1961-1974 Yılları Arasında İİBK (İş ve İşccedili Bulma Kurumu) Tarafından Avustralya ve Avruparsquoya Goumlnderilen

İşccedili Sayısı Gidilen Uumllke Yıl ve Cinsiyet

E= Erkek K= Kadın (Akguumlnduumlz 2007 s 111 Yurt Dışı Goumlccedil Hareketleri ve Vatandaş Sorunları 1973 s 101 Gelekccedili ve Koumlse 2009 s 57)

Yıl Avustralya Avusturya Belccedilika Danimarka Fransa Almanya Hollanda İsviccedilre İngiltere Toplam

E K E K E K E K E K E K E K E K E K E K E+K

1961 - - - - - - - - - - 1430 46 - - - - - - 1430 46 1476

1962 - - 160 - - - - - - - 10493 532 - - - - - - 10653 532 11185

1963 - - 901 36 5605 - - - 63 - 20908 2528 251 - 23 13 - - 27751 2577 30328

1964 - - 1384 50 6651 - - - 25 - 50818 4084 2950 8 159 34 - - 61987 4176 66163

1965 - - 1937 36 1661 - - - - - 34456 11196 2178 3 98 24 - - 40330 11259 51589

1966 - - 435 34 - - - - - - 22865 9715 1207 1 140 13 - - 24647 9763 34410

1967 - - 1031 12 - - - - - - 3715 3484 48 - 178 37 - - 4972 3533 8505

1968 106 1 668 5 - - - - - - 30099 11310 874 1 73 24 - - 31820 11341 43161

1969 962 8 918 55 - - - - 184 7 77472 20670 3404 - 162 21 - 4 83102 20765 103867

1970 1172 14 10511 111 430 1 3500 7 8992 44 76556 20380 4840 3 1458 140 512 51 107971 20751 128722

1971 833 46 4285 335 578 5 72 - 7856 41 52162 13522 4790 63 1227 115 1232 57 73035 14184 87219

1972 478 162 3291 1181 111 2 - - 10572 38 48911 16964 670 74 1134 178 69 13 65236 18612 83848

1973 659 227 4943 2140 256 9 - - 17467 77 79526 24267 1980 14 845 264 106 10 105782 27008 132790

1974 736 402 1939 562 539 16 - - 10544 33 1187 41 1487 16 538 232 104 9 17074 1311 18385

1961-

1974 4946 860 32403 4557 15831 33 3572 7 55703 240 510598 138739 24679 183 6035 1095 2023 144 655790 145848 801648

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 137

Belccedilikarsquoda Tuumlrkiye Cumhuriyeti Bruumlksel Buumlyuumlkelccedililiği kayıtlarına goumlre

2007 yılı sonu itibarıyla yaşayan Tuumlrklerin toplam sayısı 187700rsquoduumlr İkili

anlaşma ccedilerccedilevesinde 1964rsquoten itibaren Belccedilikarsquoya goumlnderilen Tuumlrk işccedililerinin

buumlyuumlk ccediloğunluğu erkek işccedililerden oluşurken guumlnuumlmuumlze gelinen suumlreccedilte aile

birleşimi ve evlenmeler dolayısıyla nuumlfusun cinsiyet dağılımı dengelenmiştir

2007 yılı sonu itibarıyla Belccedilikarsquoda yaşayan 187700 Tuumlrkrsquouumln 97153rsquouuml

erkeklerden geriye kalan kısmı ise kadınlardan oluşmaktadır Tuumlrk nuumlfusunun

demografik yapısında meydana gelen değişme ve goumlccedil suumlrecinin geccedilirdiği evreler

Belccedilikarsquodaki Tuumlrk nuumlfusunun kalıcı olmaya başlaması accedilısından buumlyuumlk oumlnem

taşımaktadır

Farklı inanccedil ırk ve kuumlltuumlrel yapılardan gelen insanların ccedilalışmak uumlzere

gittikleri uumllkelerde kalıcı olmaya başlamaları soumlz konusu uumllkelerin kuumlltuumlrel

ccedileşitliliğini ve nuumlfus yapısını değiştirmiştir Bu durum hem ev sahibi toplumlar

hem de yerleşik goumlccedilmen konumuna geccedilen kuumlltuumlrel ve etnik topluluklar iccedilin

ccedileşitli sorunların ortaya ccedilıkmasına ve yaşanmasına yol accedilmıştır (Castels 2008)

Bu sorunların başında ekonomik accedilıdan işccediliye duyulan ihtiyacın sona ermesiyle

birlikte iş alanında ev sahibi toplum ile goumlccedilmen olarak gelen toplum fertleri

arasında rekabetin ortaya ccedilıkması bu rekabet durumunun ev sahibi toplum

fertleri tarafından kabullenilmek istenmemesi gelmektedir Bu durum ise uumllkeye

gelen goumlccedilmen topluluklara karşı oumln yargı ve ayrımcılığın artmasına goumlccedilmenler

arasındaki işsizlik oranlarının yuumlkselmesine neden olabilmektedir Oumlrneğin

Belccedilikarsquoda Belccedilika vatandaşı olmayan yabancıların işsizlik oranları uumllkenin

işsizlik oranlarının 2-3 katına bazı milliyetlerde ise daha da yukarılara

ccedilıkabilmektedir Oumlrneğin 1991 yılındaki nuumlfus sayımında Belccedilikarsquoda iş

arayanların oranı 8 iken bu oran Belccedilika vatandaşı olmayan Portekizliler

arasında 12rsquoye İspanyollar arasında 14e İtalyanlarda 15rsquoe Yunanlarda

ise 20rsquoye yuumlkselmektedir Ancak bu oranlar Belccedilika vatandaşı olmayan

Tuumlrkler Faslılar ve Kongolular arasında ise ccedilok daha yuumlksek duumlzeylere

ccedilıkmaktadır Oumlrneğin Belccedilika vatandaşı olmayan Tuumlrkler arasındaki işsizlik

oranı 30 Faslılar arasında 33 Kongolular arasında ise 37rsquodir (Lesthaeghe

2000 s 13) Bu ccedilalışmada Belccedilikarsquoya farklı nedenlerle gitmiş olan Tuumlrk

kadınlarının uumllkenin sosyal iş yaşamındaki durumları iş bulmada karşılaştıkları

sorunlar 2007-2008 yıllarında Belccedilikarsquoda gerccedilekleştirdiğimiz araştırmanın

verileri ccedilerccedilevesinde ortaya konulmaya ccedilalışılmıştır

Belccedilikarsquoya aile birleşimi veya evlenerek gitmiş olan ya da Belccedilikarsquoda

doğup buumlyuumlmuumlş olan Tuumlrk kadınlarının Belccedilikarsquonın ccedilalışma yaşamındaki

durumlarının ele alındığı bu ccedilalışmada veriler nitel ve nicel araştırma teknikleri

kullanılarak elde edilmiştir Araştırmanın oumlrneklemi Bruumlksel Charleroi La

Louviegravere Gent ve Beringenrsquode oturan 18 yaş ve uumlzeri Tuumlrk kadınları arasından

rastlantısal oumlrneklem yolu ile belirlenmiştir Ccedilalışmada 230 kadına anket

uygulanmış muumllakat ve goumlzlem tekniklerinden faydalanılmıştır Araştırmada

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 138

frekans tabloları oluşturularak değişkenlerin oumlrneklem iccedilindeki yuumlzde

dağılımları elde edilmiş oumlrneklemin genel oumlzellikleri ise tek youmlnluuml tablolar

hacirclinde sunulmuştur

Araştırmanın Bulguları

Belccedilikarsquoya 1974 yılından sonra giden Tuumlrklerin buumlyuumlk ccediloğunluğunu

ldquoaile birleşimirdquo veya ldquoaile kurmardquo kanalıyla gitmiş olanlar oluşturmaktadır

ldquoAile birleşimirdquo ccedilocuklara ve eşlere Belccedilikarsquoda yerleşme ve yaşamaya ldquoAile

Kurmardquo ise evlilik iccedilin eşlerini Tuumlrkiyersquoden seccedilmiş olan Tuumlrklerin eşlerini

Belccedilikarsquoya goumltuumlrmelerine olanak sağlamıştır 1974 yılından oumlnce iş guumlcuuml

ccedilerccedilevesinde goumlccedil erkeklerden oluşurken daha sonraki yıllarda evlilik yoluyla

yapılan goumlccedillerin buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml ise kadınlardan oluşmuştur Ancak ilerleyen

zaman iccedilinde Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin cinsiyet dağılımlarının birbirine

yaklaşık hacircle gelmesi ile birlikte bu suumlreci takip eden yıllarda evlilik yoluyla

Belccedilikarsquoya gelenlerin cinsiyet dağılımları değişmiştir (Gelekccedili ve Koumlse 2009 s

107) Oumlrneğin Belccedilikarsquonın Flaman Boumllgesine gelenler iccedilerisinde kadın-erkek

sayısı neredeyse birbirine eşit hacircle gelmiştir 2001 yılından 15 Nisan 2005

tarihine kadar olan suumlreccedilte evlilik yoluyla Belccedilikarsquoya gelenlerin 46rsquosını

kadınlar oluşturmuştur (Timmerman 2008 s 123)

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının ccedilalışma yaşamındaki durumlarını

tespit etmeye youmlnelik yuumlruumlttuumlğuumlmuumlz bu araştırma kapsamında anket uygulanan

kadınlar 18 yaş ve uumlzerinde yer almaktadır 18-19 yaş gurubunda 26 kadın

(113) 20-29 yaş aralığında 83 kadın (361) 30-39 yaş aralığında 50 kadın

(217) 40-49 yaş aralığında 38 kadın (166) 50-59 yaş aralığında 29 kadın

(126) 60-69 yaş aralığında 3 kadın (13) 70 ve uumlzeri ise 1 kadın (04)

bulunmaktadır Anket uygulanan kadınların ccediloğunluğu ise evli veya evlenip

ayrılmış olanlardan oluşmaktadır Tablo 2rsquode araştırma grubunun medeni

durumunu goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 2 Araştırma Grubunun Medeni Duruma Goumlre Dağılımı

Medeni Durum Sayı Yuumlzde

Evli 136 591

Bekacircr 71 309

Eşinden ayrılmış 16 70

Eşi vefat etmiş 7 30

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan kadınların 591rsquoi

evli 309rsquou bekacircr 7rsquosi eşinden ayrılmış 3rsquouumlnuumln ise eşi vefat etmiştir

(Tablo 2) Evli olan kadınların yaklaşık uumlccedilte ikisinden fazlası aile birleşimi veya

evlenme yoluyla Belccedilikarsquoya gitmiş olanlardan oluşmaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 139

Tablo 3 Araştırma Grubunun Doğum Yerine Goumlre Dağılımı

Doğum Yeri Sayı Yuumlzde

Tuumlrkiye 132 574

Belccedilika 98 426

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların 426rsquosı Belccedilika

574rsquouuml ise Tuumlrkiye doğumlulardan oluşmaktadır Tuumlrkiye doğumluların buumlyuumlk

bir boumlluumlmuuml evlenerek veya eş durumundan dolayı Belccedilikarsquoya gidenlerden

oluşmaktadır Eş durumundan dolayı aile birleşimi yoluyla Belccedilikarsquoya gidenler

genellikle 50 yaş uumlzerinde olan kadınlardan meydana gelmektedir Aile kurma

diğer bir ifadeyle evlenerek Belccedilikarsquoya gidenler ise daha ccedilok 20-45 yaş

aralığında yer almaktadır Belccedilika doğumluların oumlnemli bir boumlluumlmuuml ise bekacircr

kadınlardan oluşmaktadır

Araştırmaya katılmayı kabul eden kadınların eğitim durumları Tablo

4rsquodeki gibi bir dağılım goumlstermektedir

Tablo 4 Araştırma Grubunun Tuumlrkiyede veya Belccedilikada En Son Bitirdiği veya

Devam Etmekte Olduğu Eğitim Duumlzeyi

Eğitim Durumu Sayı Yuumlzde

Okur-yazar değil 20 87

Okur-yazar 11 48

Tuumlrkiyede İlkokul Mezunu 34 148

Tuumlrkiyede Ortaokul Mezunu 19 83

Tuumlrkiyede Lise Mezunu 19 83

Tuumlrkiyede Meslek Lisesi Mezunu 3 13

Tuumlrkiyede Yuumlksekokul Uumlniversite Mezunu 6 26

Belccedilikada Zorunlu Eğitime (Liseye) Devam Ediyor 8 35

Belccedilikada Zorunlu Eğitim (İlkokul Ortaokul ve

lise) Mezunu 21 91

Belccedilikada Meslek Okuluna (Liseye) Devam Ediyor 2 09

Belccedilikada Meslek Okulu (Ortaokul ve lise)

Mezunu 21 91

Belccedilikada Yuumlksekokul Uumlniversiteye Devam

Ediyor 44 19

Belccedilikada Yuumlksekokul Uumlniversite Mezunu 22 96

Toplam 230 100

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 140

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların eğitim durumlarının

yer aldığı Tablo 4rsquote okur-yazar olmadığını ifade edenler 87 okur-yazar

olduğunu belirtenler 48rsquodir Okur-yazar olmadığını veya okur-yazar

olduğunu ifade edenlerin buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml 1970-1980 yılları arasında aile

birleşimi veya evlilik kanalıyla giden kadınlardan oluşmaktadır Tuumlrkiyersquode

ilkokulu bitirdiğini belirtenler 148 ortaokulu bitirdiklerini soumlyleyenler 83

liseyi veya meslek lisesini bitirdiklerini ifade edenler 96 uumlniversiteyi

okuduklarını belirtenler ise 26rsquodır Tablodaki verilerden de anlaşıldığı uumlzere

Tuumlrkiyersquode uumlniversiteyi okuduklarını beyan edenlerin oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr Bu

durum Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya ccedileşitli nedenlerle (aile birleşimi veya evlenme)

gitmiş olan Tuumlrk kadınların meslek sahibi olup olmadıkları noktasında oumlnemli

ipuccedilları vermektedir Eğitimine Belccedilikarsquoda devam eden veya tamamlayan

kadınların dağılımına baktığımızda ise araştırma grubunun 35rsquoinin

Belccedilikada zorunlu eğitime (liseye) devam ettikleri 91rsquoinin Belccedilikada

zorunlu eğitim (ilkokul ortaokul ve lise) mezunu olduğu 09rsquounun Belccedilikada

meslek okuluna (liseye) devam ettiği 91rsquoinin Belccedilikada meslek okulu

(ortaokul ve lise) mezunu olduğu 19rsquounun Belccedilikada

yuumlksekokuluumlniversiteye devam ettiği 96rsquosının ise Belccedilikada

yuumlksekokuluumlniversite mezunu olduğu goumlruumllmektedir Araştırma grubunu

oluşturan kadınların 44rsquouuml liseye 19rsquou ise yuumlksekokul veya uumlniversiteye

devam etmektedir Yaptığımız goumlruumlşmeler goumlzlemler ve ccedilalışmanın verilerine

goumlre Belccedilika doğumlu Tuumlrk kadınlarının eğitim duumlzeyleri aile birleşimi veya

evlenerek Belccedilikarsquoya giden Tuumlrk kadınlarının eğitim duumlzeylerinden oldukccedila

yuumlksek goumlruumlnmektedir Bu durum onların iş yaşamında yer edinebilmelerinde

oumlnemli bir etken olarak ortaya ccedilıkmaktadır Eğitim seviyesine bağlı olarak sahip

olunan meslek ve bunun yanında yaşanılan yerin dilini bilmede iş bulma

imkacircnını artıran bir etken olarak ortaya ccedilıkmaktadır Yaşanılan yerin dilini

bilme noktasında ise eğitim yaşamının nerede suumlrduumlruumllduumlğuuml ve buna bağlı

olarak doğum yeri diğer bir ifade ile Belccedilikarsquoya geliş şekli oumln plana

ccedilıkmaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 141

Aşağıdaki tabloda (Tablo 5) araştırma grubunun Belccedilikarsquoya geliş şeklini

goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 5 Araştırma Grubunun Belccedilikarsquoya Geliş Şekline Goumlre Dağılımı

Belccedilikarsquoya Geliş Şekli Sayı Yuumlzde

Belccedilikada doğdum 97 422

Evlilik yoluyla geldim (Aile kurma) 80 348

Aile birleşimi yolu ile geldim 40 174

İşccedili olarak geldim 5 22

Turist olarak geldim 3 13

Eğitim goumlrmek amacıyla geldim 2 09

İltica yoluyla geldim 3 13

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınların 422rsquosi Belccedilika

doğumludur Geriye kalanlar ccedileşitli nedenlerden dolayı Belccedilikarsquoya gelmişlerdir

Kadınların 348rsquoi evlilik yoluyla 174rsquouuml aile birleşimi kanalıyla 22rsquosi

işccedili olarak 13rsquouuml iltica yoluyla 13rsquouuml turist olarak 09rsquou ise eğitim

goumlrmek amacıyla Belccedilikarsquoya geldiklerini ifade etmişlerdir Araştırma

kapsamında yer alan Belccedilika doğumlu Tuumlrk kadınlarının yarıdan fazlası

ccedilalışmanın yapıldığı doumlnemde bekacircr ve oumlğrenim yaşamını suumlrduumlrenlerden

oluşmaktaydı Tuumlrkiye doğumlu kadınların ise neredeyse tamamına yakını evli

veya evlenip ayrılanlardan ya da eşi vefat etmiş olanlardan meydana

gelmekteydi Araştırma kapsamında anket uygulanan kadınlardan evli olanların

evlenme şekillerinin yer aldığı dağılım Tablo 6rsquoda yer almaktadır

Tablo 6 Araştırma Grubunun Evlenme Şekline Goumlre Dağılımı

Evlenme Şekli Sayı Yuumlzde

Tanışarak 55 404

Goumlruumlcuuml usuluumlyle 81 596

Toplam 136 1000

Ccedilalışma kapsamında anket uygulanan kadınlardan 136rsquosı yani 591rsquoi

evlilerden oluşmaktadır Evli kadınların 404rsquouuml tanışarak evlendiklerini ifade

ederken 596rsquosı goumlruumlcuuml usuluumlyle evlendiklerini beyan etmişlerdir Araştırma

kapsamında evli olduklarını beyan edenlerin oumlnemli bir boumlluumlmuuml aile birleşimi

veya aile kurma yoluyla Belccedilikarsquoya gelen Tuumlrk kadınlarından oluşmaktadır

Evlenerek Tuumlrkiyersquoden gelmiş olanların Belccedilikarsquoda iş bulma ve ccedilalışma şansları

ccedilok duumlşuumlk duumlzeydedir Bu durumda olanların ccedilalışabilme durumları ancak

Tuumlrklerin ccedilalıştırdıkları iş yerlerinde veya evlenerek gelinen ailenin işlettiği iş

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 142

yerlerinde muumlmkuumln olabilmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrkler genellikle

kuumlccediluumlk ccedilapta iş yerleri ccedilalıştırmaktadırlar Bu iş yerlerinin işletmesi ve

ccedilalışanları ise buumlyuumlk oranda aile fertlerinden meydana gelmektedir İhtiyaccedil

hacirclinde ise akrabalar veya Tuumlrkler ccedilalıştırılmaktadır Belccedilikarsquoda Tuumlrklerin

işlettiği iş yerleri ccediloğunlukla kuafoumlr restoran kafe doumlnerci duumlkkacircnı fırın

bakkal market manav giyim ve mobilya uumlzerinedir Tuumlrkler tarafından işletilen

orta ve buumlyuumlk oumllccedilekli işletmelerin sayısı ise ccedilok az sayıdadır

Aile birleşimi veya aile kurma yoluyla Belccedilikarsquoya gelen Tuumlrk kadınları

hem Belccedilikarsquodaki sosyal haklardan yararlanma hem de iş yaşamında daha fazla

olanağa sahip olabilmek iccedilin Tuumlrk vatandaşlığının yanında Belccedilika

vatandaşlığını da (ccedilifte vatandaşlık) almayı tercih etmektedirler Aşağıdaki

tabloda (Tablo 7) araştırma kapsamında yer alan kadınların Belccedilika vatandaşlığı

durumlarını goumlsteren dağılım yer almaktadır

Tablo 7 Araştırma Grubunun Belccedilika Vatandaşı Olup

Olmamalarına Goumlre Dağılımları

Belccedilika Vatandaşlığı Sayı Yuumlzde

Belccedilika vatandaşıyım 166 722

Belccedilika vatandaşı değilim 64 278

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan Tuumlrk kadınlarının

vatandaşlık durumlarının yer aldığı Tablo 7rsquode oumlrneklemin 722rsquosinin Belccedilika

vatandaşlığının bulunduğu goumlruumllmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuumln Tuumlrk vatandaşlığının yanında Belccedilika vatandaşlığı da

bulunmaktadır Tuumlrkiye Cumhuriyeti Bruumlksel Buumlyuumlkelccedililiğinin verilerine goumlre

2007 sonu itibarıyla Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin 147192rsquosi Belccedilika

vatandaşlığına sahiptir Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin 784rsquouumlne

karşılık gelmektedir (Gelekccedili ve Koumlse 2009 ss 64-65) Yapmış olduğumuz

goumlruumlşmelerde Belccedilika vatandaşlığına sahip olmanın oumlzellikle 1980rsquoli ve 1990rsquolı

yıllarda iş yeri accedilma ve sosyal haklardan yararlanma noktasında buumlyuumlk faydalar

sağladığı ifade edilmiştir

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin işccedili olarak giden grubun bir boumlluumlmuuml de

dacirchil olmak uumlzere Belccedilikarsquonın ccedilalışma yaşamında iş bulmaları oumlzellikle kamu

sektoumlruumlnde bir işe girmeleri ccedilok oumlnemli zorluklar taşımaktadır Bu durumun

nedenlerinin başında yaşanılan yerin dilini bilmeme eğitim duumlzeyi meslek

durumu ve yaşanılan toplumdan kaynaklı oumln yargı ve ayrımcı yaklaşımlar

sayılabilir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının yaşadıkları uumllkenin sosyal iş

yaşamında yer edinebilmeleri işe girmeleri iş bulmaları orada yaşayan Tuumlrk

erkeklerine goumlre ccedilok daha zor olmaktadır Tablo 8rsquode araştırma kapsamında

anket uygulanan kadınların yaptıkları işe goumlre dağılımları yer almaktadır

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 143

Tablo 8 Araştırma Grubunun Yaptıkları İşe Goumlre Dağılımı

Yapılan İş Sayı Yuumlzde

Oumlzel bir firmada ccedilalışıyorum 39 170

Oumlğrenciyim 54 235

Ccedilalışmıyorum (işsizim) 51 222

Ev hanımıyım 64 278

Kendi iş yerimde ccedilalışıyorum 9 39

Bir devlet kurumunda ccedilalışıyorum 10 43

Emekliyim 3 13

Toplam 230 1000

Araştırma kapsamında kendilerine anket uygulanan kadınlara ne iş

yaptıklarına youmlnelik sorulan soruya verdikleri cevapların dağılımının yer aldığı

Tablo 8rsquode 278rsquoi ev hanımı olduklarını 235rsquoi oumlğrenci olduğunu 222rsquosi

ccedilalışmadığını işsiz olduğunu 17rsquosi oumlzel bir firmada ccedilalıştığını 43rsquouuml bir

devlet kurumunda ccedilalıştığını 39rsquou kendi iş yerinde ccedilalıştığını 13rsquouuml ise

emekli olduklarını ifade etmişlerdir Tablodaki verilere bakıldığında araştırma

grubunun 50rsquosinin ev hanımı veya ccedilalışmadığı işsiz olduğu goumlruumllmektedir

Araştırma kapsamında yer alan kadınların 235rsquoinin oumlğrenci olduğu goumlz oumlnuumlne

alındığında ise ev hanımı olanlar ile işsizlerin oranı yaklaşık 65 olmaktadır

Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln isteyerek

veya iş bulamaması nedeniyle Belccedilikarsquonın iş yaşamında yer alamadıklarını

goumlstermektedir Ccedilalıştığını ifade edenlerin ise oumlnemli bir boumlluumlmuuml oumlzel bir

firmada veya kendi iş yerinde ccedilalıştıklarını belirtmişlerdir Oumlzel bir firmada

ccedilalıştığını ifade edenlerin ise oumlnemli bir boumlluumlmuuml Belccedilikarsquoda yapmış olduğumuz

goumlruumlşmeler muumllakatlar ve goumlzlemlerle de tespit edildiği uumlzere Tuumlrklerin

ccedilalıştırdığı iş yerlerinde ccedilalışmaktadırlar

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 144

Tablo 9 Yapılan İş ve Doğum Yeri

Yapılan İş

Doğum Yeri Toplam

Tuumlrkiye Belccedilika

Kendi iş yerimde

ccedilalışıyorum

Sayı 6 3 9

Satır 667 333 1000

Suumltun 45 31 39

Toplam 26 13 39

Oumlzel bir firmada

ccedilalışıyorum

Sayı 15 24 39

Satır 385 615 1000

Suumltun 114 245 170

Toplam 65 104 170

Bir devlet kurumunda

ccedilalışıyorum

Sayı 3 7 10

Satır 300 700 1000

Suumltun 23 71 43

Toplam 13 30 43

Emekliyim

Sayı 3 0 3

Satır 1000 00 1000

Suumltun 23 00 13

Toplam 13 00 13

Ev hanımıyım

Sayı 59 5 64

Satır 922 78 1000

Suumltun 447 51 278

Toplam 257 22 278

Oumlğrenciyim

Sayı 9 45 54

Satır 167 833 1000

Suumltun 68 459 235

Toplam 39 196 235

Ccedilalışmıyorum

(işsizim)

Sayı 37 14 51

Satır 725 275 1000

Suumltun 280 143 222

Toplam 161 61 222

Toplam

Sayı 132 98 230

Satır 574 426 1000

Suumltun 1000 1000 1000

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 145

Doğum yeri ve yapılan iş arasındaki dağılımın yer aldığı Tablo 9rsquoda

Tuumlrkiye doğumlu olan kadınların kendi iccedillerindeki dağılıma bakıldığında Kendi

iş yerinde ccedilalıştığını ifade edenler 45 oumlzel bir firmada ccedilalıştığını belirtenler

114 bir devlet kurumunda ccedilalıştığını soumlyleyenler 23 ev hanımıyım

cevabını verenler 447 ccedilalışmadığını işsiz olduğunu ifade edenler 28

oumlğrenci olduğunu belirtenler ise 68rsquodir Belccedilika doğumlu olan kadınların

kendi iccedillerindeki dağılıma bakıldığında Kendi iş yerinde ccedilalıştığını ifade

edenler 31 oumlzel bir firmada ccedilalıştığını belirtenler 245 bir devlet

kurumunda ccedilalıştığını soumlyleyenler 71 ev hanımıyım cevabını verenler 51

ccedilalışmadığını işsiz olduğunu ifade edenler 143 oumlğrenci olduğunu belirtenler

ise 459rsquodur Adaptasyon ve kuumlltuumlrel ccedilatışma dışında aile birleşimi veya

evlilik yoluyla Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya gitmiş olan insanların karşılaştıkları

guumlccedilluumlkler cinsiyete goumlre değişebilmektedir (Timmerman 2008 s 132) Oumlrneğin

Tuumlrk aile yapısına goumlre evin geccedilimini sağlamada erkek daha oumln sırada

gelmektedir Bu durum ise erkeklerin ccedilalışmasını zorunlu kılmaktadır Ancak

Tuumlrkiyersquoden Belccedilikarsquoya evlilik yolu ile yeni gelmiş olan erkekler iş bulma

konusunda ccedilok buumlyuumlk sorunlar yaşamaktadırlar Bu sorunların başında ise

gelinen uumllkenin dilinin yeterince veya hiccedil bilinmemesi yer almaktadır

Tuumlrkiyersquoden evlilik yoluyla gelen kadınlar iccedilerisinde de ccedilalışmak isteyenler

bulunmakla birlikte onların ccedilalışmaları zorunluluk gerektirmemektedir Diğer

yandan Tuumlrkiyersquoden evlilik yolu ile gelen kadınların bir kısmı kendi rollerini ev

hanımı olarak goumlrmelerinden dolayı ccedilalışmayı duumlşuumlnmemektedirler

(Timmerman 2008 s 133) Bu durumu Tablo 9rsquodaki veriler de

desteklemektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 146

Tablo 10 Araştırma Grubunun Şimdiye Kadar Yaşadığı veya Yaşamakta

Olduğu En Oumlnemli Sorun

Şimdiye Kadar Yaşanılan En Oumlnemli Sorun Sayı Yuumlzde

Dil sorunu 48 209

İşsizlik 39 170

Aile parccedilalanması 25 109

Eğitim sorunu 17 74

Aile bireyleri ile ilgili sorunlar 8 35

Kuumlltuumlr şoku 9 39

Kuşak ccedilatışması 10 43

Vize işlemleri ile ilgili sorunlar 1 13

Belccedilikalıların oumln yargıları ve ayrımcılık 20 87

Belccedilikalıların yabancı duumlşmanlığı 9 39

Uyuşturucu kullanımı 2 09

Sosyal guumlvenlik sorunları 2 09

Kumar oynama 1 04

Tuumlrklerin kendi aralarındaki

dayanışmaoumlrguumltlenme eksikliği 12 52

Cevapsız 25 109

Toplam 230 1000

Anket uygulanan kadınların şimdiye kadar yaşadıkları veya yaşamakta

oldukları en oumlnemli sorunun ne olduğuna ilişkin dağılımın yer aldığı Tablo

10rsquoda ilk sırada 209 ile dil sorununun yer aldığı goumlruumllmektedir Yaşanılan

yerin dilinin yeterince bilinmemesi guumlndelik yaşantıda eğitim yaşantısında ve iş

bulma suumlrecinde Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrklerin temel sorunlarından birisidir

Yapmış olduğumuz tespitlere goumlre bu sorun Tuumlrkler arasında gittikccedile

azalmaktadır Ccediluumlnkuuml Belccedilikarsquoda doğup buumlyuumlyenlerin sayısındaki artış

Tuumlrkiyersquoden yapılan evlilikler ccedilerccedilevesinde gidenlerin sayısındaki duumlşuumlş ve yine

Tuumlrkiyersquoden evlenerek gidenlerin eğitim seviyelerindeki yuumlkselişler yaşanılan

uumllkenin diline dayalı sorunun gittikccedile azalmasına neden olmaktadır İkinci

sırada ise 17 ile işsizlik sorunu gelmektedir Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrkler

arasındaki işsizlik oranları Belccedilikalılar veya diğer goumlccedilmen gruplara oranla ccedilok

daha yuumlksek duumlzeydedir Oumlrneğin 2003 yılında Flaman Boumllgesindeki bazı

sektoumlrlerde yapılan incelemeler Tuumlrk nuumlfusunun iş pazarındaki yerinin ccedilok

duumlşuumlk duumlzeyde olduğunu goumlstermektedir Belccedilika Millicirc İstatistik Enstituumlsuuml

Belccedilikarsquoda Yaşayan Tuumlrk Kadınlarının Sosyal İş Yaşamındaki Konumları 147

verilerine goumlre Belccedilikarsquodaki genel işsizlik oranı 8 Belccedilikalılar arasındaki

işsizlik oranı 7 Belccedilika vatandaşı olmayanlar arasında 15 Faslılar arasında

27 Tuumlrkler arasında ise 29rsquodur (Wets 2008 ss 91-92) Bu oranlar

Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınları arasında ise ccedilok daha yuumlksek duumlzeydedir

Oumlrneğin Tablo 8rsquodeki veriler goumlz oumlnuumlne alındığında araştırma kapsamında yer

alan kadınlar arasında oumlğrenciler hariccedil tutulduğunda ev hanımı olanlar ile

işsizlerin toplam oranı yaklaşık 65 olmaktadır Bu oran Belccedilikarsquoda yaşayan

Tuumlrk kadınlarının oumlnemli bir boumlluumlmuumlnuumln isteyerek veya iş bulamaması

nedeniyle Belccedilikarsquonın iş yaşamında yer alamadıklarını goumlstermektedir İşsizlik

sorununu 109 ile aile parccedilalanması 87rsquoile Belccedilikalıların oumln yargıları ve

ayrımcılığa youmlnelik tutumları 74 ile ise eğitim sorunu takip etmektedir Oumln

yargı ve ayrımcılık karşılaştırmasında ikisinin birbiri ile karıştırılmaması

gerekmektedir Oumln yargı subjektif hislere ayrımcılık ise accedilıkccedila veya oumlrtuumlk

olarak yapılan davranışlara goumlnderme yapmaktadır (Berry 1965 s 236)

Ccedilalışma suumlresince kendileriyle goumlruumlştuumlğuumlmuumlz kadınlar oumlzellikle iş

başvurularında oumln yargı ve ayrımcılıkla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir

Araştırma boyunca yapmış olduğumuz tespitlere goumlre Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk

kadınları Belccedilikarsquonın ccedilalışma hayatında yeterince yer edinememiş olmalarına

karşın oumlzellikle Belccedilikarsquoda doğup buumlyuumlyen Tuumlrk kadınları siyaset başta olmak

uumlzere birccedilok alanda bireysel başarılar elde etmişlerdir Buna en iyi oumlrnek

boumllgesel ve federal duumlzeyde birccedilok Tuumlrk kadınının son yıllarda milletvekili

seccedililmelerini goumlsterebiliriz Ccedilalışma suumlresince yapmış olduğumuz incelemelere

goumlzlemlere goumlre Belccedilikarsquoda yaşayan Tuumlrk kadınlarının ccedilalışma yaşamına

katılmalarına karşılaştıkları sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik olarak Belccedilikarsquoda

Tuumlrkler tarafından kurulan derneklerin oumlnemli goumlrevler uumlstlenmiş olduğunu

soumlyleyebilirim Oumlzellikle Tuumlrklerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde Bruumlksel

başta olmak uumlzere Tuumlrkler tarafından kurulan dernekler Tuumlrk toplumunun

ihtiyaccedilları ccedilerccedilevesinde ccedileşitlenmektedir Bu dernekler iccedilerisinde yardımlaşma

ve dayanışma dernekleri ile kadınlara youmlnelik dernekler sayıca daha ccedilok olup

oumlnemli işlevleri yerine getirmektedirler

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 148

Kaynakccedila

Akguumlnduumlz A (2007) Labour Migration from Turkey to Western Europe 1960-1974

A Multidisciplinary Analysis Amsterdam Amsterdam University Pres

Berry B (1965) Race and Ethnic Relations Boston Houghton Mifflin Company

Castels S ve Miller M J (2008) Goumlccediller Ccedilağı Modern Duumlnyada Uluslararası Goumlccedil

Hareketleri İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yayınları

Gelekccedili C ve Koumlse A (2009) Misafir İşccedililikten Etnik Azınlığa Belccedilikarsquodaki Tuumlrkler

Ankara Phoenix Yayınları

Lesthaeghe R (2000) Transnational Islamic Communities in a Multilingual Secular

Society Communities and Generations Turkish and Moroccan Populations in

Belgium R Lesthaeghe (Ed) Belgium VUB press 1-57

Şen F ve Koray S (1993) Tuumlrkiyersquoden Avrupa Topluluğursquona Goumlccedil Hareketleri

Ankara Elit Yayın

Timmerman C (2008) Gender Dynamics in the Context of Turkish Marriage

Migration The Case of Belgium Turkish Immigrants in the European Union

Determinants of Immigration and Integration R Erzan K Kirişci (Ed)

London and New York Routledge 121-139

Wets J (2008) The Turkish Community in Austria and Belgium The Challenge of

Integration Turkish Immigrants in the European Union Determinants of

Immigration and Integration R Erzan K Kirişci (Eds) London and New

York Routledge 81-96

Yalccedilın C (2004) Goumlccedil Sosyolojisi Ankara Anı Yayıncılık

Yurtdışı Goumlccedil Hareketleri ve Vatandaş Sorunları (1973) Dışişleri Bakanlığı Ekonomik

ve Sosyal İşler Genel Muumlduumlrluumlğuuml Ankara

(httpwwwbelgiumbeen) 10022010

(httpwwwstatbelfgovbe) 10022010

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 149-166

BİR METAFOR VEYA GERCcedilEKLİK OLARAK ldquoİSLAM ROumlNESANSIrdquo

Selda GUumlNER

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı İslam medeniyetinin oluşum ve gelişim tarihinde

oumlnemli bir rol oynayan sekizinci ve on birinci yuumlzyıllar arasında İslam

duumlnyasındaki kuumlltuumlrel gelişmelerin bir İslam Roumlnesansı kavramıyla accedilıklanıp

accedilıklanamayacağını bunun yanı sıra İslam tarihine ait olay ve olguların

adlandırılmasında ya da tanımlanmasında Avruparsquoda kullanılan kavramların ne

derece birbirleriyle oumlrtuumlştuumlğuumlnuuml tartışmaktır Avrupa duumlnyasına ait dinicirc kuumlltuumlrel

ve siyasi kavramların ldquoDoğurdquoya ilişkin olgu ve suumlreccedilleri accedilıklamada kullanılması

oldukccedila yaygındır Bu ccedilalışmanın kaleme alınmasında oryantalist Mezrsquoin

Onuncu Yuumlzyılda İslam Medeniyeti İslamrsquoın Roumlnesansı isimli kitabının oumlnemli

bir roluuml olmuştur Kitabında Mez onuncu yuumlzyılda İslam duumlnyasındaki

entelektuumlel-kuumlltuumlrel hayatı Avrupa tarihinin belli bir doumlnemi iccedilin ve oumlzellikle

kuumlltuumlrel gelişmeleri adlandırmak iccedilin kullanılan roumlnesans kavramıyla

tanımlamaktadır Ancak Mez daha sonra bu kavramın onuncu yuumlzyıl İslam

duumlnyasını accedilıklamakta yeterli olmadığı kanısına varmış ve kitabının oumln soumlzuumlnde

de belirtildiği gibi roumlnesans kavramı kitap boyunca anlatılmaya ccedilalışılan konu

ile birebir oumlrtuumlşmemesine rağmen yazarın bu kavramın yerine daha uygun bir

başlık bulamadığı oumlne suumlruumllmuumlştuumlr Bu durumda İslam Roumlnesansı kavramı bir

problematik olarak ortaya ccedilıkmaktadır Dolayısıyla bu ccedilalışmada İslam tarihinin

bahsi geccedilen yuumlzyılları roumlnesans kavramıyla değil yeni bir medeniyetin

ldquoteşekkuumllrdquouumlyle accedilıklanacaktır

Anahtar kelimeler İslam Roumlnesans medeniyet kavram tercuumlme

faaliyetleri Arap Hellen Suumlryani

ldquoIslamic Renaissancerdquo as a Metaphor andor Reality

Abstract

The aim of this study is to discuss whether the cultural developments in

the Islamic world that played an important role in the formation and

development history in between the eighth and eleventh centuries of Islamic

civilization can be explained with the concept of Islamic Renaissance or not and

also to discuss the degree of overlap among the concepts used in Europe in

giving names or describing events belonging to the history of Islam The use of

religious cultural and political concepts belonging to Europe in the explanations

of phenomena and processes related to the east is a well-known tendency The

motivation behind writing this article mostly comes from the book called the

Renaissance of Islam written by Mez who is interested in oriental studies In his

book Mez defines the intellectual and cultural life of Islam in the tenth century

with the concept of renaissance a term used for a period of time in the history of

Europe to name especially cultural developments However Mez has later

decided that this concept is not sufficient enough to explain the tenth century

Islam world and he stated in the preface of his book that although the concept

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 150

renaissance had not been completely overlapped with the subject argued

throughout the book he could not find any other concept more suitable than that

Here the concept of Islamic Renaissance seems to be a problematic issue As a

result in this study the eighth and the eleventh centuries of the history of Islam

are going to be explained with the concept of ldquoformationrdquo of a new civilization

rather than with the concept of renaissance

Key words Islam Renaissance civilization concepts translation

activities Arab Assyrians

Roumlnesans ve İslami Muumltekabilleri

Avruparsquoda Roumlnesans XIV yuumlzyıl ile XVII yuumlzyılın başlarına kadar

etkili olan yeniliğin edebiyat sanat ve mimari gibi kuumlltuumlrel branşlarda antik

(bilhassa Grek ve Roma) geleneklere atıfla kurulması ve kendini tanımlamasını

iccedileren karmaşık suumlreccediller iccedilin kullanılır Roumlnesans kavram olarak yeniden

kurmak yeniden doğuş canlandırma ve onarım gibi anlamları ifade eder (Batur

1988 ss 19-21 Faure 1995 ss 7-8 Mez 2000 ss 7-8) Tarihicirc accedilıdan ise o

Orta Zamanlar ruhundan tedricen azade olmayı ve Kartezyen Ccedilağrsquoın gerisindeki

ccedilok youmlnluuml mirası niteler

İslam tarihine bakıldığında ise buguumln uumlccedil tarz roumlnesans kavramıyla

karşılaşmak muumlmkuumlnduumlr Bu uumlccedil tarz İslam Roumlnesansı kavramı işaret ettikleri

doumlnem ve taşıdıkları manalar accedilısından farklılıklar goumlstermektedirler İlkin

XIX yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren başlayıp XX yuumlzyıl boyunca devam

eden dinicirc tarz Batı egemenliğine karşı yuumlruumltuumllen ve bir accedilıdan tepki doumlnemi

olarak adlandırılan bu suumlreccedil İslam Roumlnesansı kavramıyla accedilıklanabilir (Nasr

1980 ss 37-38 Hourani 1994 ss 124-128 1997 s 463) Bu Batırsquoya karşı

soumlmuumlrge karşıtı ve milliyetccedili iccedile karşı huumlkuumlmdarların mutlak otoritesinin

sınırlandırılmasını talep ederek meşrutiyetccedili ve dinen ıslahccedilı-ihyacı bir

karaktere sahipti

İkinci bir İslam Roumlnesansı XV ve XVI yuumlzyıllarda birisi Orta

Avruparsquoya kadar genişlemiş ama genel olarak İslam duumlnyasına egemen iki

merkeziyetccedili guumlcuumln Osmanlı İmparatorluğu ve Safevilerin hacirckimiyetleri

doumlnemine tekabuumll eder Bu doumlnemde yaşanan İslam Roumlnesansını ise daha ccedilok

sanat edebiyat ve mimari gibi alanlarda goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu yuumlzyıllarda

İslam Roumlnesansı kavramının ideolojik bir kimliğe sahip olduğu soumlylenemez

ccediluumlnkuuml mutlak huumlkuumlmdarların egemen olduğu bu zaman diliminde İslam duumlnyası

kendi değerleriyle uyum iccedilinde Batı karşısında en guumlccedilluuml olduğu doumlnemleri

yaşamaktadır ve bunu doumlnemin sanatsal edebicirc ve mimari uumlruumlnlerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (Hodgson 1993 ss 4-5 2001 s 200) XV ve XVI yuumlzyıl

Avruparsquosında roumlnesans en oumlnemli ve baskın oumlzelliklerinin zirvesindeydi

bireycilik ve kapitalizm Avruparsquoda yaşanan roumlnesansın tanımlayıcı bu iki

unsurunu bu yuumlzyıllarda İslam coğrafyasında goumlrmek ise ccedilok muumlmkuumln değildir

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 151

İslam Roumlnesansının uumlccediluumlncuuml ve aynı zamanda bu ccedilalışmanın konusu olan

periyod İslami uyanışın VIII - X yuumlzyıllarını kapsar Bu noktada belirtilmesi

gereken oumlnemli bir husus ise bu doumlnemin roumlnesans kavramının taşıdığı anlamla

ne kadar oumlrtuumlştuumlğuumlduumlr Başka bir ifadeyle VIII ve XI yuumlzyıllar İslam

duumlnyasında bir yeniden doğuş goumlruumllebilmekte midir ya da bu yuumlzyıllar

iccedilerisinde İslam duumlnyasında yaşanan kuumlltuumlrel-entelektuumlel hareketliliği anlatmak

iccedilin başka bir kavram mı kullanılmalıdır

Roumlnesans bu bağlamda sadece bidatların goumllgelediği saf İslami nassların

toplumsal pratikte yeniden ve canlı bir surette hatırlanmasına atıfta bulunur

Roumlnesans boumlylelikle İslami dilde tecdid ve ihyarsquoya1 tekabuumll eder ve saf İslami

mesajın etrafında oluşan israiliyattan hurafelerden kurtulma cehdini ifade eder

(Nasr 1980 s40) Bu durumda İslami Roumlnesans sadece tarihe asrısaadetrsquoe

işaret etmez ayrıca asra saadet veren dinicirc anlayışı da idealleştirir ve onu gerccedilek

muumlminliğin duumlsturuna doumlnuumlştuumlruumlr Ancak bu yorum VIII ve XI yuumlzyıllara

uygulandığı takdirde sekizinci asır oumlncesinde İslami inancı karanlık bir

ortaccedilağa maruz kaldığı fikrini de kabul etmek gerekir Oysa bu yuumlzyıllar zaten

İslam medeniyetinin doğuş ya da teşekkuumll doumlnemleridir Diğer taraftan eğer

VIII ve XI yuumlzyıllar İslam medeniyetinin doğuş ve teşekkuumll zamanları ise

neden Hamilton Gibb Andre Miguel ve Claude Cahen bu doumlnem iccedilin bir İslam

Roumlnesansından bahsetmektedirler (Gibb 1991 s 33 Miguel 1991 s 216

Cahen 1990 s 111)

Bu soruya iki tuumlrluuml cevap verilebilir Bunlardan ilki İslamrsquoın kendine

dinler tarihi iccedilinde verdiği statuumlye ilişkindir İslam bu vadide kendisinden oumlnce

gelen Kitabicirc Dinlerin bir devamı ve bilhassa son halkası olmak iddiasındadır

İslam dininin Arap yarımadası dışında yayıldığı ilk coğrafya VII yuumlzyıldan

itibaren İslam Peygamberinin yeniden tebliğ etmeye başladığı şeriatla daha

oumlnceki peygamberler aracılığıyla tanışmıştı Bu noktada İslam bir din olarak

kendisinden oumlnce gelen ve yine peygamberler aracılığıyla iletilmiş dinicirc

mesajların son bir kez yeniden canlandırılmasıydı Sonuccedilta o kendisinden oumlnce

gelen tek tanrılı dinleri ve onların kitapları ile peygamberlerini reddetmiyor

yeni bir peygamber ve kitapla yeniliyordu Bu accedilıklamadan hareketle bir İslam

Roumlnesansı kavramından bahsedilebilir Zira kendinden oumlnce tebliğ edilen dogma

etrafında oumlruumlluuml duumlnyanın geleneklerini ldquoyenidenrdquo ldquoyeni bir terkiplerdquo ortaya

koyuyor

Bu soruya verilebilecek ikinci cevap ise roumlnesans kavramının tam

olarak Avrupa coğrafyasında kabul goumlrduumlğuuml anlam ile bağlantılıdır Daha oumlnce

de belirtildiği gibi Avrupa Roumlnesansırsquonda antikiteyle yeniden temas

belirleyiciydi İslami idrakin Grek uumlstadlardan ccedileviriler yoluyla bir kanal

1 İslamrsquoda ihya ve tecdicircd hareketleriyle ilgili olarak bk Thomson 1937 ss 60-61

Levtzion 1987 Al-Azmeh 2003 Rahman 2006 ss 17-19

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 152

oluşturmasında benzer bir durum soumlz konusudur Cahenrsquoin de belirttiği gibi

VIII yuumlzyıldan XI yuumlzyıl başlarına kadar İslam medeniyetine aktarma yolunda

ccedilabalar vardı Oumlzellikle Grek bilim ve felsefesinin Muumlsluumlmanlarca

keşfedilmesinden bahsedilebilir (1990 s 111) Gibb ise oumlzellikle sanat ve

mimaride İslam oumlncesi Hellenistik Suriye ve İran sanatlarının gerekli

adaptasyonlarla yeni bir İslam sanatı yaratmak iccedilin yeniden canlandığı geliştiği

ve iccedil iccedile geccediltiğinden bahsetmiştir (1991 ss 33-34) Bununla birlikte Gibb

suumlreci tanımlamada İslam Roumlnesansının zayıf bir kavramsallaştırma olduğuna

da işaret eder Onun nazarında bu kavram esasen Suumlnni kurumlaşmanın siyasi

idare ile kurduğu ilişkiden beslenen bir şehir medeniyetini yansıtmaktadır

(1991 s 34) Zenginliğin ve entellektuumlel faaliyetlerin kendilerinde

yoğunlaşmaları sayesinde şehirlerin ekonomik gelişim goumlstermeleri de bu

durumu tamamlayıcı niteliktedir Diğer taraftan Gibbrsquoin kabul ettiği kadarıyla

İslam Roumlnesansı tuumlm entelektuumlel başarılara rağmen yuumlzeyde kalmış ne İslami

hareketin derinliklerine ne de sosyal oumlrguumltlerine koumlk salmıştır Dolayısıyla onun

kastettiği İslam Roumlnesansı şehir elitleriyle sınırlı bir alana sahiptir Diğer

taraftan Gibbrsquoe nazaran Andre Miquel ise İslam Roumlnesansı yerine İlmicirc

Roumlnesansı tercih etmiştir Zira Abbasi Hilafeti ilim ve hikmet sahiplerine hatırı

sayılır bir teşvik sağlamıştır Teşvik ve entelektuumlel canlılık ilimde roumlnesans

devrini belirleyen unsurlar olmuştur (Miquel 1991 s 216)

Bunların yanısıra İslam Roumlnesansı kavramında muumlndemiccedil Antik

mirasın Muumlsluumlman keşfi ve Avruparsquoya Arapccedila vasıtasıyla aktarımı Avruparsquoda

Roumlnesansrsquoın ilk basamağı olarak değerlendirilebilir Ayrıca Avrupa duumlnyasına

Orta Ccedilağ boyunca unuttuğu Antik Roma ve Yunan kuumlltuumlruumlnuuml aktaran İslam

duumlnyası olmuştur bunda ise İspanya kanalı ile etkili olan İslam duumlşuumlnuumlrleri ve

Haccedillı seferleri oumlnemli bir rol oynamıştır (Thomson 1937 ss 51-52 Puig 2001

ss 15-39) Kadim imparatorlukların (Bizans ve Sasani) Muumlsluumlman varisleri

İslami bir yorumla bu kaynaklara yaklaşmış ve Avruparsquodan daha oumlnce bu suumlreci

yaşamıştır Ancak her iki uygarlık kuumlresi -İslam ve Batı- antik mirası paylaşmak

gibi ortak bir oumlzelliğe sahip olsalar bile bu mirasın her iki kuumlredeki statuumlsuuml

zamanla değişmiştir Başka bir ifadeyle Batı tefekkuumlruumlnuumln Roumlnesans sonrası (ve

hatta roumlnesansın geccedil safhalarının) iccedil macerası salt Aristorsquoya sadakatle onun

tekrarıyla accedilıklanamaz Oysa İslam medreselerinde 19 yuumlzyıla değin hace-i

evvelrsquoin bariz egemenliği vardı

Uumlzerinde duumlşuumlnuumllmesi gereken diğer bir husus ise Muumlsluumlmanların ilk

olarak hacirckimiyetlerini kurdukları eski Roma İmparatorluğursquonun Doğu Akdeniz

coğrafyasında mevcut Antik kuumlltuumlrel unsurları İslam medeniyetine katarak

yorumlamalarının Antik Yunan ve Roma mirasının yeniden doğuşu olarak

kabul edilip edilemeyeceğidir Bunun iccedilin oumlncelikli olarak Muumlsluumlman Arapların

Arap yarımadası dışına ccedilıkıp VIII yuumlzyılın sonlarına kadar meydana getirdikleri

siyasi oumlrguumltlenmenin yanı sıra ele geccedilirdikleri boumllgelerin yerli halklarıyla

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 153

ilişkileri ve onların kuumlltuumlrleriyle tanışmaları ayrıca sistemli olarak bu kuumlltuumlrel

unsurların İslam medeniyetine kazandırılma yollarını accedilıklamak gerekmektedir

Bu yollardan VII ve VIII yuumlzyıllarda meydana gelen fetihler yeni dinin

taşıyıcıları iccedilin Bizans ve Sasani kuumlltuumlr alanını sadece istila edilecek bir daruumlrsquol-

harb olmaktan ccedilıkarıp kadim bir kuumlltuumlrel mirasla karşı karşıya getirdi

Fetihler ve İslam Kuumlltuumlruuml

Kuumlltuumlrel hareketlerin hiccedilbiri kapalı bir ortam iccedilinde kendi kendisine

oluşmamış aksine ccedileşitli dış temaslar yoluyla kendisinden oumlnceki

medeniyetlerin uumlzerinde yuumlkselmiştir Bu temaslar savaşlar ticari muumlnasebetler

ya da goumlccediller gibi ccedileşitli şekillerde meydana gelmiştir Fetih hareketlerinin de

İslam medeniyetinin oluşumunda oynadığı rol bu noktada oumlnem taşımaktadır ve

William Thomsonrsquoın da belirttiği gibi İslam tarihe ccediloumlkmekte olan duumlnyada bir

fetih dini olarak girdi (1937 s 53) Muumlsluumlmanların Araplar iccedilin Antik Yunan ve

Roma mirasıyla tanışma yollarından ilki yarımadanın dışına youmlnelerek farklı

kuumlltuumlrel iccedilerik ve rituumlelleri barındıran Bizans ve Sasani egemenlik alanlarını

fetih yoluyla ele geccedilirmeleriyledir

Dinicirc sosyo-ekonomik ve demografik birccedilok etkenle accedilıklansa da2

Araplar fetihlerle yarımadanın dışına ccedilıktıkları anda kendilerini farklı

insanlardan muumlrekkep geniş bir coğrafyada buldular X yuumlzyıla gelindiğinde

İslam fetihleri yoluyla Hindistan ve Ccedilin sınırından İspanyarsquoya kadar uzanan

geniş bir alanın İslam ccedilatısı altında birleştiği goumlruumlluumlr Başlangıccedilta askericirc ve

siyasi bir guumlccedille daha sonra dil ve inanccedillarıyla Araplar kuumlltuumlrleri bir ldquocemiyetrdquo

hacirclinde birleştirmeyi başardılar İslam iki geniş iktisadi alanın birleştiricisi

durumundaydı Akdeniz ve Hint Okyanusu (Lombart 1983 s 20 Hodgson

1993 s 177 Lewis 2000 s 88) Bu iki alanın eski medeniyetlerin doğuş

yerleri olduğu unutulmamalıdır Hellenistik doumlnemde birleşen fakat daha sonra

Roma ndash Bizans ve Sasani olmak uumlzere iki rakip duumlnya şeklinde birbirinden

uzaklaşan bu sahalar İslam fetihleriyle yeniden bir araya geliyordu ve bu sayede

yeniden guumlccedilluuml bir ekonomik alan doğmuş oluyordu Tuumlccarların zanaatkacircrların

bilginlerin ve hacıların bu iki boumllge arasında gidip gelmeleri aynı zamanda

fikirlerin hayat tarzlarının ve bilginin alışverişini kolaylaştırmıştı Bu geniş

etkileşim alanında guumlccedilluuml youmlneticilerin buumlyuumlk şehirlerin mesafe ve hacmi

buumlyuumlyen ticaretin ve kırsal boumllgelerin birbirlerinin varlık koşullarını koruyarak

gelişmeleri muumlmkuumln oldu (Lombard 1983 ss 21-22 Hourani 1994 ss 69-74)

Bizans ve Sasani topraklarındaki ilk Muumlsluumlman fatihlerin nuumlfus

bakımından az oluşu ele geccedilirdikleri yerlerde otantik mahallicirc farklılıkların

devamını sağlamıştır Bu her şeyi kuşatan tek biccedilimli İslami bir tarzın

2 İlk doumlnem Arap fetih hareketleriyle ilgili olarak bk Crone 1980 Donner 1981

Mantran 1981 Lombard 1983 s 14 Hourani 1994 s 45 Kaegi 2000 Lewis 2000

ss 7186 Lapidus 2002 ss 77-78

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 154

egemenliğini azaltmış ve Arap idaresindeki yeni toplumu yerel geleneklerin pek

ccedilok tarafını kabul etmeye sevk eden kozmopolit bir yapıya doumlnuumlştuumlrmuumlştuumlr

(Grunebaum 1997 s 17)

Fetihler ve İslam topraklarının genişlemesi sebebiyle Emevicirc

halifelerinin temel endişesinin siyasi idarenin devamlılığını sağlamak olduğu

bilinmektedir Diğer taraftan Emevicirc hacirckimiyeti doumlneminde Muumlsluumlman

fatihlerin genel olarak toplumsal duumlzen sanat ve fikir alanlarında tam anlamıyla

gelişmiş bir kuumlltuumlrel yapıyla temas ettikleri accedilıktır Başkentlerinin Şam yani

Bizans egemenlik alanı olması dolayısıyla Yunan ve Roma tesiri onlar iccedilin en

yakın olanıydı fakat aynı zamanda onlarla sıkı temas hacirclinde bulunan kuvvetli

bir İran unsuru da vardı (OrsquoLeary 1971 s 50) Bu nedenle Muumlsluumlman Araplar

ele geccedilirdikleri yerlerde youmlnetici kadroların dağılmasına hemen izin

vermemişlerdi3

Muumlsluumlmanlar zamanla eski acircdet ve geleneklerin oumlzellikle Yunan

koumlkenli olanların yerine kendi dillerini yani Arapccedilayı kullanarak İslam ve Arap

geleneklerini yerleştirmeyi başardı Ancak vurgulamak gerekir ki bu

gelişmenin oumlncesinde Arap idaresi mevcut acircdetleri tamamıyla atmak yerine

seleflerininkiyle birleştirdi (Miguel 1991 s 92) Boumlylece yerli halkın

Muumlsluumlman youmlneticilerinin varlığına rağmen kendi dil ve kuumlltuumlrlerini

koruyabildikleri de goumlruumllmekteydi

İlk doumlnem fetihlerinin oumlnemli bir oumlzelliği ise Muumlsluumlman youmlneticilerin

kentlere doğru youmlnelmeleridir dolayısıyla İslamrsquoı bir medeniyet oluşumuna

goumltuumlren gelişmelerin odak noktalarını eski-yeni uyarlanmış kurulmuş kent

merkezlerine taşımalarıydı Medeniyet medinersquoden kentten hareketle

tanımlanmıştı Grunebaumrsquoun da belirttiği gibi İslam başlangıcından beri sahip

olduğu ccedilekim merkezleri accedilısından kente dayalı bir gelişmeye sahip olmuştur

(Grunebaum 1997 s 44 Michan 1997 ss 14-15)

Muumlsluumlman fatihlerin şehirle ilişkilerinde uumlccedil tarz etkili olmuştur Hilacirclin

goumllgesine giren antik kentler (Şam ve Halep gibi) İslam devletinin geniş idari-

ticari şebekelerinin bir parccedilası hacircline getirilirken geleneksel doku korunmuştur

Ccediloumll kenarındaki bazı kuumlccediluumlk yerleşimlerin goumlccedil ve iskacircn yoluyla kente

doumlnuumlşmeleri de soumlz konusuydu ( Basra Kufe Bağdat gibi) (Cahen 1997 s 62

Miguel 1991 s 102) Uumlccediluumlncuuml olarak boumllgenin yeni efendileri yeni şehirler

kurma yoluna gitmişlerdi Fustat ve Kayravan gibi şehirler garnizon şehirleriydi

ve İslam devletinin guumlvenlik ihtiyacına cevap veriyorlardı Bununla birlikte bu

3 Grunebaum bu suumlreci accedilıklarken Arapların karmaşık bir yabancı alt yapının uumlzerine

dağınık bir biccedilimde konmuş bir azınlık oldukları ibaresini kullanır ve ayrıca kimliklerini

youmlnetici ve hakim bir sınıf olarak suumlrduumlrmede istekli olmaları suretiyle hakimiyetleri

altlarındaki halktan ayrı durmaya gayret ettiklerini belirtir bk 1997 s 18

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 155

tarz şehirler kısa zamanda birer ccedilekim merkezi ve kalabalık nuumlfuslu yerleşim

alanları olacaklardı4

Aslında İslam tarihinin bir medeniyet tarihine de doumlnuumlşmesini

sağlayacak personel şehir oumlrguumltlerinin kuruluşunda ve işleyişinde saklı

bulunuyordu (Lombard 1983 s 122 Cahen 1990 s 62) İslamrsquoın gelişiyle

birlikte şehirlerde farklı koumlkenlerden gelen unsurların birbirleriyle iccedil iccedile

geccedilmesi yeni bir hayat tarzının teşekkuumlluumlne yol accedilmıştı Gerccedilekte Araplar ve

eski nuumlfusun hızlı bir şekilde ilişkiye girebildiği mekacircn şehirlerdi Diğer yandan

bu ilişki dinicirc farklılığın esas olduğu bir hiyerarşiyi de barındırmıyor değildi

İslamrsquoın ilk iki yuumlzyılında oldukccedila oumlnemli bir ldquoara gruprdquou temsil eden

mevalirsquonin durumu bilhassa dikkat ccedilekiciydi5

Mevali bir toplumsal sınıf olarak kısa zamanda yeni toplumsal yapının

her alanında oumlnemli bir unsur hacircline gelmiştir Teoride mevali Araplar ile eşit

haklara sahipti ancak uygulamada Araplar onlara karşı uumlstuumln bir tavır

sergiliyorlardı Bununla birlikte Arap ırkının uumlstuumlnluumlğuuml fikrinin sekteye uğradığı

yuumlzyıllarda İslam duumlşuumlncesi ve cemiyetinin şekillenmesi mevali arasında

olmuştur6 Bunun sebebi Muumlsluumlmanların yarımada dışına ccedilıkıp eski Bizans ve

Sasani topraklarını ele geccedilirdikleri doumlnemde fethe maruz kalan boumllgelerdeki

yerli halkın iccedilinde bulunduğu sosyal ve kuumlltuumlrel durumla accedilıklanabilir Bizans

Ortodoksisi nazarında heretik ilan edilip kovuşturmaya maruz kalanların her

şeye rağmen guumlccedilluuml şehir ekonomisi uzak mesafe ticareti Helenistik miras ve

Hristiyan teolojisinin değişik sentezlerinin hacirclacirc geccedilerli olduğu (Suriye Mısır

Nisibis gibi) ve daha da dikkat ccedilekici olan rakip Sasani topraklarına yerleştikleri

goumlruumllduuml Bunların bir kısmı eski ideolojik dağarcıklarıyla birlikte İslami

doumlnemin mevalisi oldular Mevali statuumlsuumlnde oumlzellikle şehir hayatı toplumsal

oumlrguumltlenmeler ticaret konularında da faaliyetlerini suumlrduumlrduumller Bu durum yeni

İslam toplumunda mevalinin neden belirleyici bir unsur olduğunu

accedilıklamaktadır

Daha oumlnce de belirtildiği gibi İslam şehri eski imparatorlukların şehir

yapılanması dikkate alındığında gittikccedile merkezileşen ve eskisine oranla

oumlzerkliğini kaybeden Antik şehrin bir devamı olarak teşekkuumll etti (Hodgson

2001 s 179 Cahen 1990 s 69) Antik uygarlıkların mirasını taşıyan Suriye

4 Fethedilen yerlerde yeni kurulan şehir yapılanmalarıyla ilgili olarak bk Mantran 1981

s 203 Lombard 1983 s 121 Hodgson 1993 ss 22-24 Cahen 1997 5 Mevali ismi azat edilen savaş esirleriyle Arap soyluların himayesi altına giren Arap

olmayan boumllgelerin sakinlerine veriliyordu Her iki durumda da Arap kavminden

olmayıp İslam akidesine iman etmek belirleyiciydi bk Cahen 1990 s 63 Yiğit 2004

ss 424-426 6 Cahen 1990 ss 63-64 Lewis 2000 s 83 Bu konuda oumlzellikle İbn-i Haldun ilimle

meşgul olanların buumlyuumlk ccediloğunluğunun mevaliden oumlzellikle de İran asıllı

Muumlsluumlmanlardan olmalarına dikkat ccedilekmektedir bk İbn-I Haldun 1991 ss 1307-1308

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 156

Mısır ve İran gibi yerlerde Bizans-Sasani doumlnemi ile İslam devirleri arasında

şehirlerin hayat tarzı iktisadi durumu ve sanatlar konusunda bir boşluk

meydana gelmemiştir Ayrıca genellikle Muumlsluumlman Arap askerlerinin

arkasından fethedilen boumllgelere sivil Arap nuumlfusun goumlccedil ettiği goumlruumllmektedir

(Barthold 1977 s 22 Lombard 1983 s 57) Bu durumda İslam şehir tipi Arap

gelenekleriyle yerel geleneklerin karışması sonucu meydana gelmiştir Bu

şehirlerde ticaret burjuvazisinin yuumlkselişi en belli başlı sosyo-ekonomik

unsurlardan biridir Ccediluumlnkuuml İslamrsquoın yayılması genellikle uzak mesafe ticaretinin

gerccedilekleştiği guumlzergacirchı takip etmiştir ve bu yollar boyunca iş yapan tuumlccarlar

aynı zamanda bir kuumlltuumlr taşıyıcısı roluuml oynamışlardır7 Oumlzellikle ticari ilişkiler

Muumlsluumlmanların Bizans ve İran medeniyetleriyle temasını sağlamıştır Muumlsluumlman

Araplar ilişki kurdukları yerli halkların daha doğrusu farklı kuumlltuumlrlerin bilim

felsefe ve sanatlarına bunların pratik sonuccedillarına kaccedilınılmaz olarak ilgi ve

merak duymaya başladılar Bu noktada onların ellerinde bulunan eserlerle

temasa geccedilmeleri gerekiyordu ve bu konuda kendilerine yardım edenler

oumlnceleri Muumlsluumlman olan İranlılar Muumlsluumlman huumlkuumlmdarların ve devlet

adamlarının hizmetinde bulunan Hristiyan gruplar oldular (Şeşen 1979 s 6) Boumlylece Muumlsluumlman Arapların fethettikleri yerlerin halklarını tanımaları yolunda

ikinci ve en oumlnemli aşamayı tercuumlme faaliyetlerinin oluşturduğu iddia edilebilir

Tercuumlmeler

Bir uumllkenin fetihlerle Daruumll İslacircmrsquoa dacirchil edilmesi ccediloğu kez o uumllkenin

sakinlerinin sahip oldukları kuumlltuumlrel farklılıklar manzumesinin de İslamrsquoa ithal

edilmesini de iccedilerdi Yerli halklar tedricen İslamrsquoı benimsediler ve fakat eski

acircdet ve kuumlltuumlrel goumlreneklerini de yeni inancın iccediline taşıdılar (Cahen 1990 s

111) Diğer yandan Muumlsluumlman Araplar yeni muumlminlerin muhtelif branşlarda

istihdam edilmelerinde geniş bir bedevi pragmatizmi sergilediler

Eski kuumlltuumlrler yalnızca yuumlksek duumlşuumlnce temsilcilerinin goumlruumlşlerini değil

popuumller inanccedil ve tasarımları da kapsıyordu Bu kuumllliyat geniş ccedilapta bir seccedilme

ayıklama ve oumlnemli metinlerin oumlzetlenmesi yoluyla ccedileviri işlemine konu edildi

Oumlte yandan Doğunun Hellen olmayan halkları İslamiyetrsquoin gelişinden oumlnce

zaten antikitenin oumlnemli eserlerini Suumlryanice ve Farsccedilaya ccedilevirmişlerdi şimdi

Arapccedila bu dilleri izlemekteydi

7 Bk Cahen 1990 s 70 Hodgson 2001 s 196 Ayrıca bu doumlnemde tuumlccar denilince

oumlzellikle kumaş alımı ve satımı yapan insanlar kastedilir Bu devrin oumlnemli kişilerinin

oumlzelliklerine bakıldığında genellikle Uzak Doğu Doğu Afrika veya İccedil Asyarsquoya doğru

ticaretle uğraşan zengin bulunduğu ortamda itibar goumlren ccediloğu zaman iyi eğitim

goumlrmuumlş kuumlltuumlrluuml kimseler oldukları goumlruumllmektedir Bunlar sultanlar ve vezirler gibi

sanatccedilı ve ilim adamlarını destekleyen onları himaye eden kısacası doumlneminin kuumlltuumlr

taşıyıcı konumundaki insanlardır (Bk Miguel 1991 s 195)

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 157

Muumltercimler başlangıccedilta doğrudan Yunanca metinler yerine onların

Suumlryanice ccedilevirilerini kullandılar ancak X yuumlzyıla gelindiğinde ccedileviri

youmlntemlerinin daha incelmesi ve dil yetisinin yuumlkselmesi uumlzerine doğrudan

Yunanca eserler uumlzerine ccedilalışmalar da başlamıştır (Cahen 1990 s 111 Corbin

2001 ss 50-51) Muumltercimler daha ccedilok gayrımuumlslimlerden veya İslamrsquoa geccedilen

Suumlryani Yakubi ve Kıptilerden oluşuyordu Diğer taraftan ccedileviriler antik

kuumlltuumlruumln her alanında aynı oumllccediluumlde yapılmamıştır Oumlrneğin Yunan edebiyatına

pek ilgi duyulmamış Arap ihtiyaccedil listesinin oumlncelikleri belirleyici olmuştur

(Cahen 1990 s 112 Lewis 1996 s 206) Bunlar oumlzellikle tıp felsefe ve

kimya gibi alanlardır

Bu ccedileviriler Arap tefekkuumlruumlnuumln kendi sesini bulmasında ve kendi

sentezini yaratmasında bir alt metin oluşturmuştur Ayrıca Muumlsluumlmanların

teoloji felsefe ve doğa bilimleri alanlarındaki kendi yolculuklarında Grek

mirasıyla tanışmaları kaccedilınılmazdı ve bu tanışma İslamrsquoın saf iman hacirclinden ve

bu imanın esaslarını koruyarak entelektuumlel bir sisteme doumlnuumlşme aşamasında

gerekli kavramsal araccedilları sağlamış oldu

Araplar VII yuumlzyılın ortalarından hemen oumlnce Arap yarımadasının

dışını fethe başladıklarında Hellenistik bilimin hacirclacirc canlı bir geleneği ile

karşılaştılar oumlzellikle İskenderiye Suriye Irak ve İranrsquoda birtakım okullar

bulunmaktaydı Bunlar iccedilinde İskenderiye Okulu ve Cundişapur en oumlnde

gelenleri idi Cundişapurrsquoda tıp ve dinicirc ilimler Nesturi Hristiyanlarca

oumlğretilmekte idi Dersler Yunan tıbbı ve felsefesini iccedileriyordu fakat oumlğretim dili

Suumlryaniceydi ve gerekli Yunanca kitaplar Suumlryaniceye tercuumlme edilmiştir (Watt

1998 s 226) İskenderiye VII yuumlzyılda Yunan felsefesi ve ilahiyatının

incelendiği oumlnemli bir merkezdi Yunanca 4 yuumlzyıldan beri Suriye İskenderiye

Edessa (Urfa) Nisibis (Nusaybin)rsquode ders olarak verilmekteydi (Fahri 2000 ss

25-26) Muumlsluumlmanların genellikle bu boumllgelerdeki oumlğretim merkezlerinde

gelişen faaliyetlere muumldahalede bulunmadığı youmlnuumlnde yaygın goumlruumlşler vardır

Oumlrneğin ilahiyat konusunda ccedilalışmalar Suriyersquonin kuzeyindeki Kınnesrin

Monofizit Manastırında VII yuumlzyıl boyunca da devam ettirilmişti8 Muumlsluumlman

fetihlerine maruz kalan bu coğrafyada Emeviler gibi bir Muumlsluumlman Arap

youmlnetici sınıfın iktidara gelişi Mısır ya da Suriyersquonin Irak ya da İranrsquoın

entelektuumlel hayatında ani bir kopuşa yol accedilmadığı sonucuna varılabilir

Her ne kadar başlangıccedilta tamamen faydaya dayalı tıp kimya astronomi

disiplinleriyle sınırlı olsa da ilgili metinlerin Arapccedilaya tercuumlme edilmesinde ilk

adımın Emevi Hanedanından Halid bin Yezidrsquoden (Ouml 704) geldiği

bilinmektedir Henuumlz Bağdatrsquota Nasturiler itibar kazanmadan oumlnce

Muumlsluumlmanlar İskenderiye Okulursquonun son temsilcileriyle ilişki kurarak Yahya

8 İlk İslam fetihleri doumlneminde Suriyersquodeki dinicirc merkezlerin durumuyla ilgili olarak bk

Fahri 2000 s 27 Orsquoleary 1971 s 38 Hourani 1994 ss 105-106

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 158

En-Nahvicircrsquonin (Jean Le Grammairien) oumlğrencileri Antik Yunan bilimine ait

eserleri Arapccedilaya tercuumlme etmişlerdir Muumlsluumlmanlar antik doumlneme ait bilim ve

felsefeyi ilk oumlnce Suumlryaniler aracılığıyla değil İskenderiye Okulursquonun son

temsilcileri vasıtasıyla oumlğrenmeye başlamışlardır Halid bin Yezid astronomi

tıp ve kimya alanlarında tercuumlmeler yapılması iccedilin uzmanların başkentte

toplanmalarını teşvik etmesine rağmen Emeviler doumlnemi boyunca (661ndash750)

ccedileviriler youmlnuumlnde buumlyuumlk ilerlemeler olmadığı da bilinmektedir9

İslam duumlnyasında tercuumlme faaliyetleri İslam acircleminde iktidar

değişikliğiyle Abbasi Devletirsquonin kurulmasıyla hızlanmıştır Tercuumlme

faaliyetlerinin bu devri iki safhada gelişme goumlsterir Başlangıccediltan Memunrsquoun

Abbasi tahtına geccediltiği yıla (813) kadarki birinci safhada ccedilok sayıda eser buumlyuumlk

oumllccediluumlde Hristiyanlar Yahudiler ve İslamrsquoa intisap etmiş muumlhtediler tarafından

Arapccedilaya kazandırılmıştır Oumlzellikle Halife Mansur (754-775)rsquoun başlattığı ilk

doumlnem ccedileviri ccedilalışmalarının bilhassa Aristo ve onun mantık uumlzerine yazdığı

eserlere yoğunlaştığı goumlruumlluumlr Mezkur tercuumlmelerin altında ccediloğu kez İbn-i

Mukaffarsquonın imzasına rastlanır10

Memun (813-833) ve ardıllarının idaresindeki ikinci safhada tercuumlme

faaliyeti esas itibarıyla 830rsquoda kurulan Beytrsquouumll Hikmersquonin ccedilatısı altında

yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Halife Mansur (oumll 775) ve İranlı Bermeki ailesinden gelen

vezirler doumlneminde ise Cundişapurrsquodaki Suumlryaniler ve Nesturiler ayrıca daha

sonra Hintliler bu tercuumlme faaliyetlerine katıldılar11

Bunlar sadece Yunanca

değil Farsccedila Hintccedile ve Koptccedila pek ccedilok eseri Arapccedilaya tercuumlme etmişlerdi

Arapccedilaya tercuumlme edilen eserler ise İskenderiyersquoden Cundişapurrsquoa yani Bizans

sınırlarından Hindistanrsquoa kadar genişleyen alandaki kuumltuumlphanelerden temin

ediliyordu (Barthold 1977 s 31 Uumllken 1997 ss 102-103)

9 Guumlnaltay Muumlsluumlmanların Emeviler doumlneminde Yahudi ve Nasturi filozoflarla ve

tıpccedilılarla kurdukları ilişkiler sonucunda Yahudilerin ve Nasturilerin bilim ve kuumlltuumlr

yoluyla itibar kazandıkları diğer taraftan Muumlsluumlmanlarda bilim ve felsefeye (ulucircm-ı

akliye) karşı bir ilginin uyanmasını sağladığını belirtir Bu doumlnemin oumlnde gelen

muumltercimleri arasında Rahip Marinos ve İskenderyeli Stephanos (Estefan) Ehrun El-

Kas (Ahron) Cassios (Gessios) ve Masercuisi (Maerceveyh) yer almaktadır Seşen

1979 Uumllken 1997 Fahri 2000 s 29 s 9 Guumlnaltay 2001 ss 61-62 10

Tercuumlme faaliyetleri konusunda Uumllken Abbasiler zamanında eski İran ve Hint

ilimlerinin naklinin Yunan ilimlerine dair tercuumlmelerden oumlnce başladığını savunur

Harun Reşid zamanında henuumlz Suumlryani tercuumlmanlarla yoğun bir temasa girilmediği

hacirclde Hintlilerin tanındığını belirtmektedir ancak daha sonra tercuumlme faaliyetinin

buumltuumln ağırlığı Batırsquoya yani Yunan medeniyetine ccedilevrilmeye başlanmıştır bk Orsquoleary

1971 s 78 Rahman 1997 ss 38-39 Uumllken 1997 s 109 Saruhan C 12 1999 ss

203-204 Lewis 2000 ss 183-184 Street 2007 s 277 11

Orsquoleary 1971 s 72 Mantran 1981 s 223 Goldziher 1993 s 104 Gardet 1997 s

123 Watt 1998 s 228 De Boer 2001 s 38

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 159

Harun Reşid doumlneminde (786-809) ise bir tercuumlme heyeti oluşturulmuş

ve heyetin başına da Yuhanna bin Maseveyh (oumll 857) getirilmişti Onun

doumlneminde muumltercimlerin ccediloğunun Suumlryani olduğu bilinmektedir Aslında daha

İslamiyetrsquoten oumlnce Suumlryanice bir felsefe ve kuumlltuumlr dili hacircline gelmiştir İslamrsquoın

ilk beş yuumlzyılı boyunca Suumlryanice Arapccedilanın yanında felsefe ve ilim dili olma

niteliğini korumuştur (Şeşen 1979 ss 11-12) Buumltuumln bu tercuumlme ccedilalışmalarının

oumlnemli bir parccedilası Arap dilinin kaynaklarını ccediloğaltmak ve bu dili ccedilağının buumltuumln

entelektuumlel hayatı iccedilin yeterli bir araccedil hacircline getirmekti Son tahlilde

tercuumlmelerle beslenen İslam-Arap kuumlltuumlruumlnde İslami olanla Yunani olanın

paylarını tayin etmek kolay değildir Ancak İslam kuumlltuumlruumlnuumln bir uygarlık

uumlretmesi salt mirasrsquola accedilıklanamaz Zira soumlz konusu olan kuumlltuumlrel etkileşim ise

bu İslamrsquoa değil sair kuumlltuumlrlere de teşmil edilen bir oumlzelliktir Oysa buradaki

tartışma bir kuumlltuumlruumln medeniyet uumlretme potansiyel ve imkacircnlarına dair bir

tartışmadır Bu accedilıdan İslamrsquoın devraldığı malzemeyi yeni bir medeniyette nasıl

kullandığının muumlzakeresi yapılmalıdır

İslam ve Uygarlık Suumlreci

İslam sair dinler gibi teolojiye ve ayrıca toplumsal tarihe accedilılan iki

youmlnluuml bir guumlzergacircha sahip olmuştur Teoloji İslamrsquoı din olarak incelerken

toplumsal tarih onu insanlık seruumlveninin bir parccedilası olarak muumltalaa etmek

durumundadır Toplumsal tarih (kutsal) metnin cemiyetin farklı kesimleri ve

farklı cemiyetler tarafından iccedilselleştirilme tarzlarına kurumlaşma duumlzeylerine

ve boumlylelikle teşekkuumll eden geleneğin uygarlık suumlrecinde tekabuumll ettiği

pozisyona bakmak durumundadır Bu makale İslamrsquoın tarihicirc pozisyonunu

ilahiyatını talileştirmeksizin uygarlık durumu iccedilinde goumlrmekte ve bu ccedilerccedilevede

İslamrsquoın kadim geleneklerle mirasla ilişkisini tartışmaktadır İslam siyasal

topluluğun kabile yerine devlet etrafında oumlrguumltlenmesi kent merkezli olmak

ticari şebekelerin guumlccedilluumlluumlğuuml avcı-toplayıcılığı tarımsal organizasyonun ikame

etmesi entelektuumlel ve artistik branşlarca temsilin sağlanması gibi uygarlık

unsurları İbn Haldunrsquoun ifadesiyle hadari oumlgeleri iccedileriyordu Bu oumlgelerin bir

kısmının antik mirastan devşirildiği accedilıktır Ancak antik unsurların

kopyalanmasının tek başına bir uygarlık alanı yaratmayacağı da aşikacircrdır Bu

durumda İslami bilinccedil ve idrakin ve onların muumlmessillerinin bizatihi fail oumlzne

statuumlsuumlne ccedilıkarılması gerekir Muumlsluumlman oumlzne İslami bilincin eseridir bilinccedil

esas itibarıyla iyiliğin ve koumltuumlluumlğuumln tayin edildiği kutsal metin ve peygamber

suumlnnetinin etrafında şekillenir Başka bir ifadeyle İslam uygarlığında uumlst-metin

İslamrsquodır antik mirasın da dacirchil olduğu alt metinler bu hakikat tarafından

doumlnuumlşuumlme yeniden inşaya tabi tutulur İslamrsquoın yayılış tarihi fethin

organizasyonunu politik birliğin sağlanmasını iccedilerdiği gibi varlığını değişik

katmanlar hacirclinde suumlrduumlren ve farklı etnik-dinicirc unsurlar tarafından taşınan antik

mirasın keşif ve tercuumlmesini de kapsadı İslamrsquoın politik birliğinin sağlanması

uğraşısı sırasında değişik kitlelere ve geleneklere mensup insanlar arasında

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 160

geniş bir etkileşim sahası meydana geldi ki bu klasik İslacircm medeniyetinin

teşekkuumll devri olarak da tanımlanabilir

Ccedilok ccedileşitli kadim unsurlardan oluşan topluluk siyasi ve kuumlltuumlrel

hacirckimiyetini tek ve geniş bir Muumlsluumlman cemaatine bırakmak durumundaydı

İran koumlkenli bir kuumlltuumlr veya Nesturi Suumlryani Monofizit Hristiyan acircdetlerinin

kacircmil temsilcileri zamanla azalmıştır Hepsinin hacirclihazır gelenekleri buumlyuumlk

oumllccediluumlde bir araya getirilip yeni oluşan İslam medeniyeti iccedilinde ccediloumlzuumlnduuml Bu suumlreccedil

iccedilerisinde bilhassa dinicirc doktrin veya edebicirc biccedilimler ve idealler seviyesinde

yitirilen şeylerin yeri ilk Muumlsluumlman toplumunda yeniden yapılanmış eski Arap

mirasıyla ve oumlzellikle de tek Tanrı inancına dayalı eski dinlerin bizzat İslam

tarafından yeniden duumlzenlenmesiyle getirilmiş bulunan kurallar ve idealler

dizgesi ile doldurulmuştur Ancak eski gelenekleri İslamileştirme ya da etkileme

suumlreci onları buumltuumlne katmak veya ıslah etmekten daha fazlasını gerccedilekleştirdi

Bu suumlrecin Hodgsonrsquoun da belirttiği gibi yaratıcı bir enerji ortaya ccedilıkardığı

kesindir12

Abbasiler doumlnemi kuumlltuumlrel accedilılımını bununla ifade etmek muumlmkuumln

olabilir

İslamrsquoı uygarlık suumlrecine dacirchil eden fikri saikler şoumlyle ifade edilebilir

İncelmiş mantık tekniklerinin yardımıyla gelişmiş fikricirc yapıları koumlkluuml şekilde

tanıma ve onlardan istifade etme akli ilimler iccedilin kaynak olarak

başvurulabilecek ccedileşitli metinlerin birikmesi kabul goumlrmuumlş ve oumlzuumlmlenmiş

geniş bir tecruumlbeler alanı ve genelde yuumlksek bir eğitim ve uzmanlaşma

seviyesidir (Von Grunebaum 1997 s 27) Bu uzmanlaşma belirli bir felsefi ya

da dinicirc konumun doğurduğu şartlar ve problemlerin farkına varılmasında accedilıkccedila

ortaya ccedilıkıyordu Antik Roma - Helenistik ccedilevreye girmenin başka bir sonucu

ise İslami esasların anlamını Muumlsluumlmanların tefekkuumlr konusu yapmaya

başlamalarıdır Bu muhtemelen Arap toplumunun sosyolojik doumlnuumlşuumlmuumlyle

bedevi oumlzelliklerin kent lehine kaybedilmesiyle paralel giden bir suumlreccedilti Salt

inanccedil konusu olan dinicirc veriler hakkında duumlşuumlnmek onları birbirleriyle

ilişkilendirip uyumlu bir sistem hacircline getirmek konusunda giderek artan bir iccedil

talep olmuştur (Von Grunebaum 1997 ss 27-28) Oumlzellikle Hristiyan ve

Muumlsluumlmanlar arasındaki diyaloglar Muumlsluumlman entelektuumlelleri tartışmalı

konuları ele alıp yeniden formuumlle etmeye sevk etmiştir Goumlstermektedir ki soumlz

konusu diyalog ndash Grekccedile Suumlryanice ve Farsccedilada ifadesini bulmuş ndash Helenistik

12

Hodgsonrsquoa goumlre koumlkenlerinin farklı olmasına rağmen İslam medeniyeti daha oumlnceki

medeniyetlerin basit bir sentezi değil fakat daha ccedilok bu elemanların her sahada

goumlruumllebilir bir şekilde İslami ve Arap potasında eritilerek yeni bir yaratma neticesinde

ortaya ccedilıkan oumlzguumln bir medeniyettir Aynı şekilde Lewis İslam medeniyetinin

Helenistik Roma malzemesinin bir parccedilası olduğunu ancak gerccedilekte İslamrsquoın en buumlyuumlk

guumlcuumlnuumln ise bu eski malzemeyi tamamıyla yeni bir şekilde takdim edebilmesi olduğunu

belirtir (Hodgson 1993 ss 182-183 Lewis 2000 s 182)

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 161

ve Antik kuumlltuumlr mirasının varlığı Muumlsluumlmanların nazarında bir değişim meydana

getirmiştir13

Helenizmrsquoden bazı oumlgeler İslacircmileşmiş kuumlltuumlruumln gelişiminde belli bir

ağırlığa sahip oldular fakat Yunan geleneğinin uumlstuumln olduğu tek alanın felsefe

olduğu genel olarak kabul edilir (Hodgson 1993 s 186) Fakat De Boer genel

olarak Suumlryani ve Arapların felsefeyi Yunanlıların son olarak bıraktıkları yerde

yani Aristorsquonun Yeni Eflatuncu bir accedilıklama yanında Eflatunrsquoun da eserlerinin

okunup izah edildiği bir zamanda devraldıklarını belirtir14

Felsefenin oumlzellikle Abbasi youmlnetimi doumlneminde kuumlltuumlr hayatında oumlnde

gelen bir rol oynar hacircle geldiği bilinmektedir fakat bunu başarmak iccedilin

felsefeciler kendilerine kendi gelenekleri ile baskın gelenek arasındaki

ayrışmaya rağmen sosyal kabul goumlrecekleri bir ortam bulmak durumundaydılar

(Hodgson 1993 s 388) Bunun iccedilin de İslam felsefesinin oumlnde gelenleri belirli

meslekleri tercih etmenin yanı sıra tek bir alanda değil pek ccedilok farklı alanda da

(tıp kimya astronomi edebiyat vb) faaliyette bulunmuşlardır

Daha oumlnce de belirtildiği gibi evrensellik oumlzelliği İslamrsquoa yenilikleri ve

farklılıkları buumlnyesinde barındırma imkacircnı vermişti Zira Arapccedila din ve

eğitimin ortak dili olarak ayrıca buumlyuumlk oumllccediluumlde ortak bir edebiyatın ve daha

oumlzelde dinin hukukun ve tam anlamıyla bilimlerin hizmetindeki ortak nesrin

dili olarak korunup geliştirilirken aynı zamanda bir boumllgenin geccedilmişten taşıdığı

kuumlltuumlr bilincinin hacirclacirc canlı olduğu yerlere de rastlamak muumlmkuumlnduuml (Von

Grunebaum 1997 s 32 Lewis 1996 s 193) İslam fikirlerin alışverişi iccedilin

ldquokozmopolitrdquo bir vasıta olarak Arapccedilayı oumln plana ccedilıkarmış ve Suumlryaniceye daha

oumlnceden ccedilevrilmeye başlanmış malzemenin daha geniş bir sahada

kullanılmasına imkacircn vermiştir Suumlryanice ve Farsccedila daha yeni olan Arapccedila ile

13

Bu konuda Von Grunebaum iddialı bir şekilde bu değişimin olmaması hacirclinde klasik

İslam medeniyetinin kendine oumlzguuml gelişim ruhu ve başarısıyla ilim adamlarına ve

felsefeye uzanmasının muumlmkuumln olmayacağını ayrıca tasavvuf ile hayatın tuumlm

alanlarını kuşatan bir dinicirc hukuk sisteminin kurulmasının Hristiyan mistiklerinin hayat

tarzı şeriatın temelini teşkil eden İlhamrsquoa bir model oluşturabilecek olan elle tutulur bir

Yahudi hukukunun varlığının Bizans kilise hukuku dikkate alınmaksızın

anlaşılamayacağını belirtir bk Von Grunebaum 1997 s 28 14

De Boerrsquoe goumlre İslamrsquoda felsefe daima Yunancadan tercuumlme edilen eserlere bağlı

eklektik bir felsefe olagelmiştir Boumlylece ortaya yeni bir goumlruumlş getirmekten ziyade diğer

goumlruumlşleri kendi iccedilinde eritici bir yol takip etmiştir ortaya ne yeni meseleler atmış ne de

eski meseleleri yeni bir şekilde ele almıştır Bu sebeple İslam felsefesinde oumlnemli bir

ilerleme hareketinin kaydedilemediğini belirtir Fazlur Rahman ise bu goumlruumlşuumln aksine

Kelam İlminin VIII yuumlzyılda Arapccedilaya ccedilevrilen Yunan felsefesi ve ilmi duumlşuumlnce

hareketini oluşturacak şekilde geliştiğini ayrıca bu hareketin IX yuumlzyıldan XI yuumlzyıla

kadar geccedilen suumlre iccedilinde ccedilok oumlnemli ve orijinal eserler ortaya koyabildiğini

savunmuştur bk Rahman 1996 ss 164-165 Boer 2001 s 48

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 162

beraber yeni oluşan medeniyetin ana araccedilları olmaya devam ettiler ve bunda

yapılan ccedilevirilerin roluuml oumlnemlidir bunun yanı sıra Kurrsquoan metni etrafında

oluşan kuumlltuumlruumln Arapccedilayı İslamrsquoın ve diğer dinlerin tek ibadet dili hacircline

getirmesi de soumlz konusuydu İslamlaşma demek olmayan bir ldquoAraplaşmardquoyı da

anlamak muumlmkuumlnduumlr ccediluumlnkuuml Arapccedilayı bir kuumlltuumlr dili olarak benimseyen

Hristiyan grupların varlıkları bunu kanıtlamaktadır (OrsquoLeary 1971 s 30)

Antik kuumlltuumlr ve Helenizmin Muumlsluumlman Arapları yalnızca felsefi duumlşuumlnce

ve bilimsel ccedilalışmalar ya da Arap dilinin gelişimi konusunda youmlnlendirdiği ve

etkilediğini duumlşuumlnmek doğru değildir Oumlzellikle Abbasiler doumlneminde mimaride

ve suumlsluumlme sanatları konusunda Yunanlı İranlı ve Kıpti mimar ve sanatccedilılara

başvurulduğu goumlruumllmektedir (Gardet 1997 s 115) Devralınan teknik ve

sanatsal araccedillar ile ortaya konulan eserlerde oumlnceki medeniyetlerin oumlzellikle

artık İslam tarafından geccedilildiği duumlşuumlnuumllen eski dinlerin iddiaları karşısında bu

yeni İslam devrinin uumlstuumlnluumlğuumlnuuml kanıtlama gayesi taşıdığı goumlruumllmektedir Ancak

ilerleyen zamana bağlı olarak İslam medeniyeti kendi yarattığı kaynaklarından

beslenmeyi oumlğrenecektir

Sonuccedil

VII ve XI yuumlzyıllar arasında yeni bir medeniyetin doğuşundan

bahsedebiliyorken aynı zamanda onun adına ithafen bir ldquoyeniden doğuş

(Roumlnesans)rdquo kavramı kullanılamaz Oumlzellikle Oryantalist perspektiften yazılan

eserlerde Avrupa tarihine ait nevi şahsına muumlnhasır kavramlar İslam

coğrafyasının tarih yazımına da taşınmıştır XI yuumlzyıla gelindiğinde

Muumlsluumlmanlar Kuzey Afrika ve İspanya ve buguumlnkuuml adıyla Orta Doğu gibi eski

kuumlltuumlrel siyasal ve ekonomik gelenekleri olan bir alanda siyasi hacirckimiyetini

kurmuşlardı Kendi gelenekleri hayata belli bir bakış accedilıları ve yaşam şekilleri

olan bu alanlar İslam ve Muumlsluumlmanlar ile tanıştıklarında her iki taraf iccedilin de

karşılıklı bir etkileşimin olması kaccedilınılmazdı Bu gerccedileklik henuumlz doğma

aşamasındaki İslam medeniyetine karakterini verecek olan ana renklerden biri

olacaktır Kadim tek Tanrılı dinlerin sonuncusu olan İslam dini bir medeniyet

olarak Muumlsluumlmanların daha Arap yarımadası dışına ccedilıkmalarından oumlnce belli

bir temel edinmiş ve yarımadanın dışına ccedilıktıktan sonra yayıldığı coğrafyalarda

ve kuumlltuumlrel alandaki medeni unsurları kendi buumlnyesine katmıştı Bu durum

Muumlsluumlmanların yarımadanın dışına ccedilıkışlarında sergiledikleri tavırla

bağlantılıdır Onlar sadece ekonomik ve siyasal sebeplerle hatta yeni

benimsedikleri dini yayma fikri ile buna teşebbuumls etmediler Eğer ccedilıkış noktaları

yalnızca bunlar olmuş olsaydı fethettikleri yerlerdeki eski medeniyetlere ait

unsurları yok edebilirlerdi ancak onlar hem bir dinin buna bağlı olarak da bir

kuumlltuumlruumln taşıyıcısı hem de yeni geldikleri coğrafyalarda sergiledikleri uyumlu

tavırla ve yarattıkları yeni ortamla bir kuumlltuumlr devralıcısı gibi goumlruumlnmektedirler

Devraldıkları malzemeyi ise yaratacakları medeniyetin temel taşları olarak

kullanacaklardır

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 163

Muumlsluumlmanlar fethettikleri coğrafyalarda Antik doumlnemdeki kadar canlı

olmasa da hem maddi hem de duumlşuumlnsel uumlruumlnleriyle hacirclacirc işlenmekte olan bir

yapıyla karşılaşmışlardı Muumlsluumlman Araplar bu yerlerdeki hacirclihazırdaki medeni

unsurları kendi buumlnyelerine katarken sırf kendilerinden oumlnce yapılanı tekrar

etme yoluna gitmediler Onlar aslında var olandan hareketle oumlzguumln unsurlar

yaratmayı başarmışlardı ve bunda İslam oumlncesi Arap kuumlltuumlr mirasının roluuml

yadsınamaz Zira Araplar İslamrsquoı kabul ettikten sonra İslam oumlncesi geccedilmişlerini

unutmamışlar ve daha Arap yarımadasının dışına taşmadan oumlnce İslami doumlneme

aktarılan geleneksel Arap siyasi ve kuumlltuumlrel oumlgelerinin İslami olanlarla bir

ccedilatışmasını da yaşamışlardır Oumlrneğin İslam Peygamberinin vefatından sonra

kimin halife olacağı yani cemaatin siyasi liderliği tartışmalarında geleneksel

Arap siyasicirc kuumlltuumlruumlnuumln etkisi izlenmektedir

VII ve X yuumlzyıllar oumlzguumln unsurlar yaratma aşaması yani İslam

medeniyetinin doğuş doumlnemidir Dolayısıyla bu zaman dilimi tarihicirc

adlandırmada ldquoİslam Roumlnesansırdquo olarak karşılık bulmaz Genel olarak yaratılan

yeni medeniyet tuumlm bu unsurlara yeni bir hayat alanı ve yeni bir form

kazandırmış onları etkilemiş ve bizatihi onlardan etkilenmiştir Ancak burada

kastedilen eski malzemelerin uumlzerine bir İslam cilası ccedilekmek değildir Sonuccedilta

etkileri buguumln de devam eden ccedilok renkli ccedilok kuumlltuumlrluuml İslam anlayışlarını

kapsayan evrensel bir İslam medeniyetinin yaratılışında ve gelişiminde baskın

olan unsur devralınan mirasların yanı sıra İslamrsquoın kendi yarattığı değerler

sistemi olmuştur

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 164

Kaynakccedila Al-Azmeh Aziz (2003) İslamlar ve Moderniteler (E Gen Ccedilev) İstanbul İletişim

Yayınları

Barthold W (1977) İslam Medeniyeti Tarihi (M Fuad Koumlpruumlluumlrsquonuumln İzah ve

Duumlzeltmeleriyle) Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Batur E (1988) Yeniden Doğuş Eskiden Doğuş Roumlnesans Tanımları ve Yorumları

Gergedan Roumlnesans Oumlzel sayısı 13 19-21

Cahen C (1997) Ekonomi Toplum ve Muumlesseler P M Holt AKS Lambton B

Lewis (Ed) (U Uyan Ccedilev) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve Medeniyeti iccedilinde (C 4

ss 61-84) İstanbul Kitabevi Yay

Corbin H (2001) İslam Felsefesi Tarihi (H Hatem Ccedilev) 1 İstanbul İletişim

Yayınları

Crone P (1980) Slaves on Horses Cambridge Cambridge University Press

Ccedilağdaş Arap Duumlşuumlncesi (1994) (L Boyacı Ccedilev) İstanbul İnsan Yayınları

De Boer T J (2001) İslamrsquoda Felsefe Tarihi (Y Kutluay Ccedilev) İstanbul Ankara

Yayınları

Donner F Mc G (1981) The Early Islamic Conquest Princeton Princeton University

Press

Fahri M (2000) İslam Felsefesi Tarihi (K Turhan Ccedilev) İstanbul Birleşik Yay

Faure P (1995) Roumlnesans (H Boysan Ccedilev) İstanbul İletişim Yay

Gardet L (1997) Din ve Kuumlltuumlr (İ Kutluer Ccedilev) P M Holt AKS Lambton B

Lewis (Eds) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve Medeniyeti iccedilinde (C 4 ss 111-143)

İstanbul Birleşik Yay

Gibb H A R (1991) İslam Medeniyeti Uumlzerine Araştırmalar (K Durak A Oumlzkoumlk

Ccedilev) İstanbul Enduumlluumls Yayınları

Goldziher I (1993) Klasik Arap Literatuumlruuml (A Yuumlksel Rahmirsquoer Ccedilev) İstanbul İmaj

Yay

Hodgson M G S (2001) Duumlnya Tarihini Yeniden Duumlşuumlnmek (A Kanlıdere A

Aydoğan Ccedilev) İstanbul Youmlneliş Yay

Hourani A (1997) Arap Halkları Tarihi (Y Alogan Ccedilev) İstanbul İletişim

Yayınları

İbn Haldun (1991) Mukaddime S Uludağ (YayHaz) C 2 İstanbul Dergacirch

Yayınları

İslamiyet (Doğuşunda Osmanlı Devletinin Kuruluşuna kadar) (1990) (E N Erendor

Ccedilev) 1 Ankara Bilgi Yayınevi

İslamrsquoın Seruumlveni (1993) (N H İslamoğlu Ccedilev) C 3 İstanbul İz Yayıncılık

İslam Felsefesi (1997) İslamrsquoda Bilgi ve Felsefe Mustafa Armağan (Yay Haz)

İstanbul İz Yayıncılık 37-54

İslamrsquoda İhya ve Reform Bir İslam Fundamentalizmi İncelemesi (2006)

(F Terkan Ccedilev) Ankara Ankara Okulu Yayınları

Bir Metafor veya Gerccedileklik Olarak ldquoİslam Roumlnesansırdquo 165

Kaegi W E (2000) Bizans ve İlk İslam Fetihleri (M Oumlzay Ccedilev) İstanbul Kaknuumls

Yayınları

Lapidus I M (2002) İslam Toplumları Tarihi (Y Aktay Ccedilev) C 1 İstanbul İletişim

Yayınları

Levtzion N (1987) The Eighteenth Century Background to the Islamic Revolutions in

West Africa Eighteenth Century Reneval and Reform in Islam N Levtzion

JO Voll (Eds) Syracuse Syracuse University Press 21-38

Lewis B (1996) Orta Doğu (M Harmancı Ccedilev) İstanbul Sabah Kitapları

Lewis B (2000) Tarihte Araplar (H D Yıldız Ccedilev) İstanbul Anka Yayınları

Lombardt M (1983) İlk Zafer Yıllarında İslam (N Uzel Ccedilev) İstanbul Pınar Yay

Mantran R (1981) İslamrsquoın Yayılış Tarihi (İ Kayaoğlu Ccedilev) Ankara AUuml İlahiyat

Fakuumlltesi Yay

Mez A (2000) Onuncu Yuumlzyılda İslam Medeniyeti İslamrsquoın Roumlnesansı (S Şaban

Ccedilev) İstanbul İnsan Yayınları

Michan J-L (1997) Dinicirc Kurumlar İslam Şehri RB Serjeant (Yay Haz)

(E Topccedilugil Ccedilev) İstanbul İz Yayıncılık

Miguel A (1991) Doğuştan Guumlnuumlmuumlze İslam ve Medeniyeti (A Fidan H Menteş

Ccedilev) C 1 Ankara Birleşik Dağıtım Kitabevi

Nasr S H (1980) Decadence Deviation and Renaissance in the Context of

Contemporary Islam Islamic Perspective (Studies in Honour of Sayyid Abul

Arsquola Mawdudi) K Ahmad And Z İ Ansari (Ed) (pp 37-49) Leicester the

Islamic Foundation

Orsquoleary De L (1971) İslam Duumlşuumlncesi ve Tarihteki Yeri (H Yurdaydın Y Kutluay

Ccedilev) Ankara AUBE

Puig J (2001) İslam Felsefesinin İspanyarsquodaki Seruumlveni İslam felsefesinin Avruparsquoya

Girişi C E Butterworth B A Kessel (Eds) (Ouml M Alper A Meral Ccedilev)

İstanbul 15-39

Rahman F (1996) İslam (M Dağ M Aydın Ccedilev) Ankara Selccediluk Yay

Saruhan M S (1999) 8 ve 12 yuumlzyıllar kapsamında İslam Felsefesi Tarihinde

Filozofların Huumlkuumlmdarlarla Olan İlişkileri İslamicirc Araştırmalar 12(2) 203-

211

Street T (2007) Mantık İslam Felsefesine Giriş (M Cuumlneyit Kaya Ccedilev) P

Adamson RC Taylor (Eds) İstanbul Kuumlre Yayınları 273-292

Şeşen R (1979) İslam Duumlnyasındaki İlk Tercuumlme Faaliyetlerine Umumi Bir Bakış

(Başlangıccediltan 10 Asrın sonlarına kadar) İslam Tetkikleri Enstituumlsuuml Dergisi 7

6-18

Thomson W (1937) The Renascence of Islam the Harvard Theological Review

30(2) 51-63

Uumllken H Z (1997) Uyanış Devirlerinde Tercuumlmenin Roluuml İstanbul Uumllken Yayınları

Von Grunebaum G E (1997) İslam Medeniyetinin Kaynakları PM Holt A KS

Lambton B Lewis (Eds) (İlhan Kutluer Ccedilev) İslam Tarihi Kuumlltuumlr ve

Medeniyeti iccedilinde (C 4 ss 15-59) İstanbul Kitapevi Yay

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 166

Watt W M (1998) İslam Duumlşuumlncesinin Teşekkuumll Devri (E R Fığlalı Ccedilev) İstanbul

Birleşik Yay

Yiğit İ (2004) Mevacircli İslam Ansiklopedisi (TDV) 29 424-426

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 167-184

ldquoESKİ VATANrdquo İLE ldquoYENİ VATANrdquo ARASINDA YA DA HEM

ldquoİCcedilERİDErdquo HEM DE ldquoDIŞARIDArdquo OLMAK CEYLANPINARrsquoDAKİ

AFGANİSTANrsquoDAN GOumlCcedil ETMİŞ OumlZBEKLERİN1 SOSYAL

BUumlTUumlNLEŞMESİ2

Şevket OumlKTEN

Oumlzet

İnsanlık tarihi boyunca değişik nedenlerle ve değişik biccedilimlerde

meydana gelen zorunlu goumlccedil ccedilok boyutlu bir olgudur Zorunlu goumlccediluumln hukuksal

sosyo-ekonomik ve politik sonuccedillarının yanı sıra ve belki daha ziyade kuumlltuumlrel

sonuccedilları da vardır Kimlik boyutu değişik bakış accedilıları ve politikalarla ele

alınabilen zorunlu goumlccediluumln değişmeyen bir niteliğidir

Gidilen yerlerdeki hacirckim gruplardan etkilenen goumlccedilmenler aynı zamanda

gittikleri yerler uumlzerinde değişik duumlzeylerde ve şekillerde etkide de bulunurlar

Karşılıklı bir etkinin soumlz konusu olduğu azınlık grubu ile ccediloğunluk grup

arasında dışla(n)ma asimilasyon buumltuumlnleşme ya da ldquooumltekirdquoleştirerek etnik

kimliklere sarılma biccedilimlerinde bir ilişki biccedilimi geliştirilebilir

Bu ccedilalışmada zorunlu goumlccedil sonucu Şanlıurfarsquonın Ceylanpınar ilccedilesine

yerleştirilen AfganOumlzbek goumlccedilmenlerinin ilccedile halkıyla ilişkileri kimliklerini

koruma ve yeniden inşa suumlreccedilleri hangi duumlzlemlerde ve nasıl bir aidiyet

buumltuumlnleşme sağladıkları analiz edilmiştir

Sonuccedilta birbirini accedilıkccedila reddetmeyen iki grubun kolay

kaynaş(a)madığı diğer bir ifadeyle kaynaşma-buumltuumlnleşme youmlnuumlnde iki tarafın da

istekli davranmadığı saptanmıştır ldquoFarklırdquo ve ldquoyabancırdquo oldukları inancı guumlccedilluuml

bir aidiyet vurgusu ile goumlccedilmenleri kendi iccedillerine kapattığı ldquooumltekirdquo ile ccedilizilen

guumlccedilluuml sınırların iki grup arasında sosyal buumltuumlnleşmeyi engellediği goumlruumllmuumlştuumlr

Anahtar kelimeler Zorunlu goumlccedil kimlik mensubiyet Afganistan

Oumlzbek Şanlıurfa Ceylanpınar

1 Aslında goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu Oumlzbek olmalarına rağmen Afganistanrsquoda yaşadıkları ve

1982 yılındaki Sovyetler Birliği ile Afganistan arasındaki savaş sebebiyle Tuumlrkiyersquoye goumlccedil

ettikleri iccedilin Oumlzbekler Tuumlrkiyersquonin diğer yerlerinde olduğu gibi ilccedilede de ldquoAfganrdquo olarak

nitelendirilmektedir Afganistan Oumlzbekleri iccedilin bk (Merccedilil 1966 ss 269-271) 2 Bu makalede kullanılan ampirik veriler iccedilin HUumlGEV tarafından desteklenen ve benim de

araştırma ekibi iccedilerisinde yer aldığım 722 kodlu ldquoEski Yurttan Yeni Yurda Ceylanpınar Afgan

Goumlccedilmenleri Uumlzerine Sosyolojik Bir Araştırmardquodan faydalanılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

168

Being Between ldquoOld Homelandrdquo and ldquoNew Homelandrdquo or Both

ldquoInsiderdquo and ldquoOutsiderdquo Social Integration of Afghani-Ozbeks Residing in

Ceylanpınar (SanlıurfaTr)

Abstract

Forced immigration which seemed to have taken place due to different

reasons and in various forms throughout the histority of humanity is a

multifaceted phenomenon Beside its legal socio-economic and political

consequences it most probably has cultural consequences too Identity problem

with differing views and policies about how to handle it is a permanent feature

of forced immigration

The immigrants are not only affected by the dominant groups in the new

homeland but also affect the new homeland at different levels and in different

forms There can be several ways of interaction between the minority and the

majority groups they are exclusion assimilation integration or othering by

appealing to ethnic identities

After their forced immigration the Afghani-Ozbeks were allocated to

Ceylanpinar city of Sanliurfa Governate This study will focus on their

reliationship with the city folk vis-a-vis the process of preserving and rebuilding

their identity and how and at what level their integration or membership was

realized with them

In conclusion it was observed that both of these two groups neither of

which explicitly rejected the other did not willingly opted for integration and

unification The belief of ldquodistinctivenessrdquo and ldquoforeignnessrdquo coupled with a

strong emphasis on membership made the immigrants introvert while the bold

border lines drawn between the ldquootherrdquo precluded the social integration of the

two groups

Key words Forced migration identity membership Afghanistan

Ozbek Sanliurfa Ceylanpınar

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

169

1 Konu ve Amaccedil

İnsanların kendi uumllkelerinde sosyal politik ekonomik ve kuumlltuumlrel bazı

sebeplerden dolayı yaşamalarının ccedilok zorlaştığı veveya yaşayamaz duruma

geldiği durumlarda yaşama devam etmek iccedilin başka yerlere goumlccedil etmeleri ccedilok

sık rastlanılan ve neredeyse insanlık tarihi kadar geccedilmişi olan bir gerccedilektir

Nitekim milattan oumlnce bu konuyla ilgili birtakım anlaşmaların mevcut olduğu

goumlruumllmektedir (Odman 1995 s 8) Diğer bir ifadeyle insani bir eylem olarak

goumlccedil insanlığın başlangıcından bu yana suumlregelen ve insanoğlu var oldukccedila

devam edecek olan bir vakıadır

Zorunlu goumlccedil sadece hukuki ve sosyo-ekonomik sonuccedilları olan bir olgu

değildir aynı zamanda bireylerin beden ve ruh sağlığını da doğrudan

etkilemektedir (Aker 2006 s 61) Birccedilok ccedilalışmanın sonuccedillarına goumlre goumlccedil

edenler uumlzerindeki en etkili bağlamsal değişiklikler sosyal destek ağlarında

yani ccedilevrede ve kişiler arasındaki ilişkilerde sosyo-ekonomik statuumlde ve

kuumlltuumlrel ortamda meydana gelen değişikliklerdir Kısaca belirtilecek olursa

goumlccediluumln kimlik ile ilgili bir boyutu da vardır (Guumln 2001 s 61)

Diğer taraftan pek ccedilok kuramcının gerek diaspora gerek kuumlltuumlrel

antropoloji gerek etnisite ve gerekse kimlik ccedilalışmalarında fikir birliğine

vardığı bir nokta vardır Buna goumlre ulusal etnik kuumlltuumlrel diyasporik ve bireysel

kimlikler iccedilinde yaşanılan toplumsal siyasal hukuksal ve kuumlltuumlrel yapı ile

birlikte karşılıklı etkileşimde bulunulan toplumsal grupların nitelikleriyle

doğrudan ilintilidirler (Kaya 2005 s 225) Bu anlamda her toplum ccediloğunluğun

empozisyonundaki ekonomik siyasal kuumlltuumlrel dilsel dinsel accedilıdan azınlığın

uyma-uyum goumlsterme derecelerini tayin eder (Okccedilay 1997 s 385)

Buradan hareketle bu makalede ŞanlıurfaCeylanpınar ilccedilesinde sayısal

olarak azınlıkta olan Afganistanrsquodan goumlccedil etmiş goumlccedilmenlerin ilccedile toplumuyla

hangi duumlzlemlerde ve nasıl bir aidiyet buumltuumlnleşme sağladığı ele alınmakta ve

goumlccedilmenlerin kendi kimliklerini koruma ve yeniden oluşturma suumlreccedilleri analiz

edilmektedir Başka tuumlrluuml ifade edilecek olursa bu makalede goumlccedilmenlerin ilccedile

toplumuna uyum sağlama suumlreccedilleri değerlendirilmektir Uumllkelerinden ayrılan bu

insanların yeni bir toplumda yeni bir yaşam kurma suumlrecinde buumltuumlnleşme ve

kendi kimliklerini korumak iccedilin geliştirdikleri stratejiler anlaşılmaya

ccedilaılışılmaktadır Zira birbirinden farklı hayat tarzlarını anlamaya youmlnelik

ccedilabalar ldquobizrdquo ve ldquooumltekirdquo ile olan iletişimi kolaylaştırırken ldquobizrdquo ve ldquoonlarrdquo

arasına ccedilekilmiş sınırların aşılması uumlzerinde yeniden duumlşuumlnmeyi de muumlmkuumln

kılacaktır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

170

2 Youmlntem

Oumlzbek goumlccedilmenlerinin ilccedile halkı ile ilişkilerinin durumu geliştirdikleri

kimlik poltikaları sosyolojik oumlzelliklerinin analiz edildiği bu ccedilalışma var olan

sorunların tespit edilmesi nedeniyle durum saptayıcı bir araştırmadır Goumlccedil

hareketi birccedilok etmeni buumlnyesinde barından ccedilok boyutlu bir olgu olduğundan

başta sosyoloji psikoloji hukuk siyaset gibi birden fazla sosyal bilimi

ilgilendirmekte ve disiplinlerarası bir konu olarak ccedilok boyutlu bir yaklaşımı

gerektirmektedir

Araştırmada kullanılan niceliksel veriler iccedilin araştırma ekibi iccedilerisinde

yer aldığım ve HUumlGEV tarafından desteklenen ldquoEski Yurttan Yeni Yurda

Ceylanpınar Afgan Goumlccedilmenleri Uumlzerine Sosyolojik Bir Araştırmardquo isimli

ccedilalışma ccedilerccedilevesinde koumlyde erişilebilen buumltuumln hane halkı reislerine (183 kişi)

uygulanmış olan bir anket uygulamasından faydalanılmıştır SPSS paket

programına yuumlklenmiş olan anket verilerinden betimsel (descriptive) bir

nitelikte olan bu araştırmanın amacına uygun olarak frekans tabloları

kullanılmıştır Bu anlamda araştırmadaki frekans (f) ve yuumlzde () analiz

sonuccedilları ile ilgili veriler betimleyici oumlzellik taşımaktadır Belirli ccedilerccedileve ile

sınırlı olan bu ccedilalışmada soumlz konusu araştırmanın anket sonuccedillarından bazıları

tablolar hacirclinde verilirken bazıları da anlatılan konunun akışını bozmadan

cuumlmle iccedilinde sadece rakamlar biccediliminde verilmiştir Diğer taraftan araştırma

alanında gerccedilekleştirilen goumlzlem ve goumlruumlşmelerden elde edilen ve niceliksel

verilerin yorumlanmasına katkı sağlayan niteliksel veriler yorumların iccediline

yedirilerek verilmiştir

3 Kavramsal Ccedilerccedileve

31 Zorunlu Goumlccedil

En basit tanımıyla insanların belli bir zaman dilimi iccedilerisinde yer

değiştirmesi biccediliminde ifade edilen goumlccedil olgusu farklı biccedilimleri ve nedenleri

olan karmaşık bir suumlreccediltir (Tufan 2002 s 10) Tarihin her doumlneminde baskı

şiddet olguları ve zuluumlm değişik biccedilimlerde de olsa suumlrekli var olagelmiştir Bu

olguların yanısıra doğal afetler kıtlık kuraklık vb nedenlerden dolayı zorla

yerinden edilmeler yaşanmış bunun sonucu olarak insanlar uumllkelerinden kaccedilıp

başka uumllkelere sığınmak zorunda kalmışlardır (Beter 2006 s 1)

Dolayısıyla her ne kadar goumlccedil bireylerin yaptığı istemli bir eylem gibi

tanımlansa da insanlar her zaman kendi istekleri dışında goumlccedil etmeye

zorlanmışlardır (Aker 2006 s 60) Diğer bir ifadeyle insanlık tarihinde hep var

olan goumlccedil olgusu her zaman bir zorunluluk veveya zoru şiddet ve korkuyu ifade

eder (Ccedilandar 2005 s 30) Ccedilağlar boyunca var olmuş bir insanlık hacircli olan

zorunlu goumlccedil değişik koşullar altında değişik siyasetlerle ele alınmaktadır

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

171

Farklı biccedilimleri ve farklı nedenleri olan zorunlu goumlccediluumln yaratığı sonuccedillar

da elbette farklı olmaktadır Zorunlu goumlccedil sadece hukuksal ve sosyo-ekonomik

sonuccedilları olan değil aynı zamanda bireylerin beden ve ruh sağlını da doğrudan

etkileyan bir olgudur (Aker 2006 s 61) Birccedilok ccedilalışmanın sonuccedilları zorunlu

goumlccedile maruz kalanlar uumlzerindeki en oumlnemli değişikliklerin sosyal destek

ağlarında sosyo-ekonomik statuumllerinde ve kuumlltuumlrel ortamlarında meydana

geldiğini ortaya koymuştur Başka bir ifadeyle goumlccediluumln en oumlnemli bir boyutu da

kimlik ile ilgili olan boyutudur (Guumln 2001 s 61)

32 Kimlik

En yalın biccedilimde kişilerin grupların toplum veya toplulukların

ldquoKimsinizkimlerdensinizrdquo sorularına verdikleri yanıtlar olarak tanımlanabilen

kimlik (Guumlvenccedil 1994 s 3) genel olarak sosyal duumlzende insan ve gruplar

arasındaki ilişkilerden doğar ve aynı zamanda bu ilişkilerin meşrulaştırılmasına

hizmet eder (Zdzislaw 1993 s 9) Kimlik duygusu farkına varmadan işleyen

otomatik bir mekanizmadan ziyade bilinccedilli bir eylemdir Diğer bir ifadeyle

sosyal bir grupla ilgili olarak kişinin ldquone kimrdquo olduğu bilincidir (De Vos

Romanucci-Ross 1995 s 366)

Her şeyden oumlnce insana oumlzguuml bir kavram olan kimliği oluşturan iki

bileşen vardır Bunlardan birincisi tanınma ve tanımlama ikincisi ise aidiyettir

Tanınma ve tanımlama bireyin toplum iccedilerisinde toplum tarafından nasıl

tanındığı ve kendisini nasıl tanımladığıdır Bunun aracı ise dil ve kuumlltuumlrduumlr

(Aydın 1999 s 12)

Bu tanımlardan hareketle araştırmamızda kimlik kavramı Oumlzbeklerin

Ceylanpınar halkı ile geliştirdiği ilişkiler ccedilerccedilevesinde kendilerini

tanımatanımlama ve bundan doğan aidiyet bilinci olarak anlaşılmalıdır Başka

tuumlrluuml ifade edilecek olursa kimlik daha ziyade araştırma grubunun kendisini

nenasıl ve hangi yollardan tanımladığıdır

33 Mensubiyet ldquoBizrdquo ve ldquoOumltekilerrdquo

Kimlik ldquobenselfrdquoe youmlnelik bir bilinccedil durumudur (De Vos Romanucci-

Ross 1995 s 366) ve diğerleriyle karşılaş(tır)ma sonucu gerccedilekleştirilir Bu

karşılaşma durumlarında birey kendisinin de iccedilinde olduğu ldquobizrdquoin dışındaki

diğerlerini bir kategorizasyona tabi tutar

Kategorizasyon suumlrecinde birey tek tek ve kişisel oumlzellikleriyle

algılanması yerine bazı kategorilere yerleştirilerek algılanır Kullanılan

kategorilerin bir kısmı yaşanılan toplumda hazır bulunurken bir kısmı da kişinin

kendisi tarafından yaratılır ve sosyal ccedilerccedileve oluşturulur (Bilgin 1994 s 74)

Toplumsal olarak kabul edilmiş bir dizi farklılıkları olan ilişki ccedilerccedilevesinde

oluşturulan kimlik var olmak iccedilin farklılığa ihtiyaccedil duyar ve kendi kesinliğini

guumlven altına almak iccedilin farklılığı oumltekiliğe doumlnuumlştuumlruumlr (Conally 1995 s 92)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

172

Bireylergruplar kimliklerini tanımlarken bu tanımlamayı belirli

davranış ve kuumlltuumlr oumlzelliklerine goumlre gerccedilekleştirirler Genellikle kuumlltuumlruumln

oumlnemli olumlu ve ccedilekici tarafları seccedililerek ldquobizrdquo ve ldquooumltekilerrdquo bu oumlzellikler

bağlamında inşa edilir Bu inşa ve ayrım temelinde kendilerini toplumun

genelinden farklı oumlzelliklerde goumlren bireyler kendilerine benzerleriyle

yakınlaşarak bir mensubiyet bilinci oluştururlar

4 Afganistanrsquodan Goumlccedil Eden Oumlzbeklerin Demografik ve Sosyo-

Ekonomik Oumlzellikleri

Bu araştırmanın temel ilgi alanını oluşturan goumlccedilmenlerin kimliklerini

koruma ve yeniden inşaya youmlnelik stratejileri ve ilccedile toplumuyla ilişkileri

konusuna geccedilmeden oumlnce goumlccedilmen topluluğunun sosyo-ekonomik ve kuumlltuumlrel

oumlzelliklerine ilişkin genel bir değerlendirme yapmak gerekir Bu konudaki

bilgiler anlamaya youmlnelik ccedilabalarımızı da kolaylaştıracaktır

Araştırma alanı ccediloğunluğu devlet tarafından resmicirc olarak 1982 yılında

yerleştirilen ve buumlyuumlk ccediloğunluğu Oumlzbek olan goumlccedilmenlerin yaşadığı

Şanlıurfarsquonın Ceylanpınar ileccedilesine bağlı bir koumlyduumlr Buguumln de buumlyuumlk

ccediloğunluğunu bu goumlccedilmen grubunun oluşturduğu koumly 1983 yılında inşa edilmeye

başlanmış ve 1986 yılından itibaren goumlccedilmen nuumlfusu yerleştirilmiştir

Koumlydeki goumlccedilmenlerin tamamına yakınını (956) devlet tarafından

resmicirc olarak getirilenler oluşturmaktadır Geriye kalan goumlccedilmenlerin yarısını

(22) iş nedeniyle ve diğer yarısını da (22) evlenme nedeniyle sonradan goumlccedil

edenler oluşturmaktadır ki bunlar da genelde daha oumlnce gelenlerin

akrabasıyakınıdır Burada goumlccedilmenlerin daha oumlnce hakkında bilgi sahibi

oldukları ilişki kurdukları arkadaş ya da akrabalarından duyarak dolaylı da

olsa bildikleri bir boumllge olan TuumlrkiyeCeylanpınarrsquoa zincir goumlccediluuml

gerccedilekleştirdikleri goumlruumllmektedir Bu tuumlr durumlarda sonradan goumlccedil edenler daha

oumlnce yerleşmiş olan tanıdıklarının bilgisi ve desteği ile goumlccedil ederler (Mac

Donald 1964 s 82)

Tablo 1 Araştırma Grubunun Etnik Koumlkeni

Ait olunan etnik koumlken Sayı Yuumlzde

Tuumlrk(iyeli) 3 16

Oumlzbek 174 951

Tacik 1 05

Fars 5 27

Toplam 183 1000

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

173

Goumlruumlşuumllenlerin etnik koumlkenine ilişkin soruya verdikleri cevaplara

bakıldığında goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun (951) etnik koumlken olarak

Oumlzbek oldukları ortaya ccedilıkmıştır Koumlyde Fars etnik koumlkenine ait olanlar (27)

iken Tacik olanlar sadece (05) oranında goumlzlenmiştir Doğum yerlerine

bakıldığında katılımcıların Bağlan (574) Kunduz (23) ve Taklan (12)

olmak uumlzere ccediloğunlukla (924) uumlccedil boumllgeden oldukları anlaşılmaktadır

Ccediloğunluğu Oumlzbek ve aynı boumllgeden olanlar aynı zamanda birbirleriyle

akrabadırlar

Tablo 2 Araştırma Grubunun Eğitim Durumu

Okur-yazarlık durumu Sayı Yuumlzde

Okur-yazar değil 131 716

İlkokul 43 235

Ortaokul 4 22

UumlniYuumlksekokul 2 1

Lise terk 3 16

Toplam 183 1000

Geldikleri yerlerde genelde Arapccedila ve Farsccedila eğitim veren medreselerde

eğitim goumlrmuumlş goumlccedilmenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu (716) Tuumlrkccedile okuma-yazma

bilmemektedir Araştırma koumlyuumlnde ccedileşitli nedenlere bağlı olarak okul ccedilağındaki

ccedilocuklarını okula goumlndermeyenlerin oranı 197 olarak bulunmuştur

Altyapı yetersizliği ccedilevre koşulları temizlik ve beslenme

alışkanlıklarının sağlık accedilısından elverişsiz bir konumda olduğu koumlyde hane

halkı reislerinin doumlrtte uumlccediluumlnden fazlasının (76) hiccedilbir sağlık guumlvencesi de

yoktur

Tablo 3 Araştırma Grubunun Ccedilocuk Sayısı

Ccedilocuk sayısı Sayı Yuumlzde

Uygulanamaz 1 05

1 4 22

2 16 87

3 19 104

4 6 33

5 42 230

6 42 230

7 37 202

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

174

8 11 60

9 4 22

10 1 05

Toplam 183 1000

Tamamına yakın kısmı (967) evli olan hane reislerinin buumlyuumlk

ccediloğunluğu (973) tek eşlidir iki eşli olanların oranı 27 olarak tespit edilmiş

ikiden fazla eşi olana rastlanılmamıştır Genelde ccedilok ccedilocukluluk eğiliminin

yuumlksek olduğu koumlyde ailelerin ortalama ccedilocuk sayısı 6rsquodır Yuumlksek

doğurganlığın egemen olduğu koumlyde bu eğilimin oumlzellikle erkek ccedilocuğa

duyulan gereksinmeden kaynaklandığı goumlzlenmiştir Bu anlamda hane halkı

reislerine ldquoailede bir erkek ccedilocuğun gerekli olup olmadığırdquo sorusu

sorulduğunda erkek ccedilocuğun gerekliliğini vurgulayanların ccedilok yuumlksek ccedilıkması

da (923) bu goumlzlemimizi doğrulamaktadır

Tablo 4 Araştırma Grubunun Evlenme Biccedilimi

Eşinizle nasıl evlendiniz Sayı Yuumlzde

Goumlruumlcuuml usuluumlyle 165 902

Tanışıp anlaşarak 15 82

Berdeldeğişik 3 16

Toplam 183 1000

Koumlydeki evlilik biccediliminin de buumlyuumlk oranda geleneksel toplumsal yapıya

uygun bir tarzda gerccedilekleştiği anlaşılmaktadır Goumlruumlşuumllenlerin buumlyuumlk ccediloğunluğu

(902) daha ccedilok geleneksel toplumlarda goumlruumllen goumlruumlcuuml usuluumlyle bir evlilik

gerccedilekleştirmiştir

Tablo 5 Araştırma Grubunun Evlenirken Kızın Ailesine Herhangi Bir Oumldeme

Yapıp-Yapmama Durumları

Oumldemenin amacı Sayı Yuumlzde

Oumldeme yapmayanlar 33 180

Başlık parası 146 798

Suumlt parası 4 22

Toplam 183 1000

Uumllkemizin oumlzellikle kırsal alanlarında daha yaygın olarak goumlruumllen bir

uygulama olan başlık parası (evlilikte erkeğin ya da ailesinin gelin ailesine para

ya da mal olarak yaptığı oumldeme) araştırma alanında da yoğun olarak bir

uygulama olarak goumlruumllmuumlştuumlr Hane reislerinin 798 gibi yuumlksek bir kesimi

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

175

evliliklerinde karşı tarafa başlık parası olarak oumldeme yaptıklarını ifade

etmişlerdir

Tablo 6 Araştırma Grubunun Eşiyle Akrabalık Derecesi

Akrabalık durumu Sayı Yuumlzde

Teyze dayı ccedilocukları 24 131

Hala amca ccedilocukları 43 235

Uzaktan akraba 27 148

Akrabalık yok aynı grup Afgan goumlccedilmeni 84 459

Afgan goumlccedilmeni değil yabancı 5 27

Toplam 183 1000

Aidiyet duygusunun yoğun olduğu iccedile kapalı koumlyde akraba evliliği

yaygın olarak goumlzlenmiştir Hane reislerinin yarıdan fazlası (514) eşiyle

akrabadır Akraba olmayanların tamamına yakını (459) aynı goumlccedilmen

grubundadır Afgan goumlccedilmeni olmayan yabancı ile evli olanların sayısı sadece

27rsquodir

5 Kuumlltuumlruumln Korunması ve Yeniden Uumlretilmesinin Temel Araccedilları

Ana vatanlarından uzakta yaşayan grupların genel oumlzelliklerinden birisi

goumlccedille birlikte getirdikleri bazı değerler ile dilin rituumlellerin ve efsanelerin

değişmeksizin yuumlzlerce yıl aynı kalmasıdır Bu tuumlr gruplarda otantik kuumlltuumlruumln

kaybolacağı şeklindeki korku kuumlltuumlruumln değişime uğramaksınızın kuşaktan

kuşağa aktarımını daha olanaklı kılar Ayrıca bu tuumlr grupların uumlyeleri

bulundukları youmlrede birer yabancı oldukları gerekccedilesiyle kendilerine kalıcı bir

kimliklenme sağlayan ve onlardan soumlkuumlluumlp atamayacaklarına inandıkları

değerlerine dillerine ve kuumlltuumlrlerine sıkı sıkıya sarılma eğilimi goumlsterirler

(Kaya 1995 s 227)

Asimilasyon teorisine zıt olarak bu durumda goumlccedilmenler ev sahibi

toplumda etnik kimliklerine sıkı sıkıya sarılırlar Bu noktada konuyla ilgili iki

temel yaklaşımdan kısaca bahsetmek gerekir Bunlardan biri oumlzcuuml (primordial)

diğeri ise araccedilsal (instrumental) yaklaşımdır

Kimliklerin doğal olduğu kuumlltuumlrel olarak ya da etkileşimle

oluşmadığını belirten oumlzcuuml yaklaşım bireyin bir grubun uumlyesi ise zorunlu olarak

bazı aidiyetler hissedeceği zorunlu olarak grubun dili kuumlltuumlr pratiklerine

bağlılık duyacağını savunur Diğer bir ifadeyle oumlzcuuml bağlar verilidir ve

kaccedilınılmazdır (Tilley 1997 s 502) Bu anlamda kişinin doğuştan edindiği etnik

kimlik ldquofiziksel oumlzellikler isim iccedilinde doğulan topluluğa uumlyelik bu topluluğun

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

176

tarihi dini dili kuumlltuumlruuml ve coğrafyasırdquo olmak uumlzere sekiz değişken tarafından

belirlenir ve yaşam suumlrecinde değişmez (Cornell- Hartmann 1998 s 48)

Analizlerin modernleşme suumlreci bağlamında yapıldığı araccedilsal

yaklaşımda ise daha ccedilok etnik kimliğin en oumlnemli ccedilerccedilevesi modernleşmedir

Oumlzcuuml yaklaşımın kimliğin doğal olduğu tezine karşılık millet-milliyetccedililik gibi

kavramların modern bir olgu olarak kapitalizm kitle iletişim vb modernleşme

suumlreci iccedilinde inşa edildiğini savunur Diğer bir ifadeyle etnisite ne ldquodoğalrdquo ve

ne de ldquoverilidirrdquo(Smith 1995 s 73)

Bu durumda etnik dinsel ve dilsel kimliklerine sıkı sıkıya sarılmalarının

bir nedeni kendilerini oumltekilerden farklı ve yabancı goumlren bu grupların kalıcı bir

buumltuumlnleşme yaratma ccedilabaları ise diğer bir nedeni de iccedilinde bulundukları

toplumun kendilerini ekonomik politik ve toplumsal yapının iccediline dacirchil etmede

yeterince istekli davranmamasıdır Dolayısıyla kendilerini diğerlerinden ayıran

ve diğerleri tarafından ccedileşitli şeklillerde ve duumlzeylerde bir ayırıma maruz kalan

bu gruplar kuumlltuumlrel ve etnik kimlikleri uumlzerinde yoğunlaşma yoluna

gitmektedirler

51 Dil

Dil kendi vatanlarından başka yerde yaşamak zorunda olan grupların

yabancı oldukları yerlerde kendilerine kalıcı bir kimliklenme sağlayan oumlnemli

bir araccediltır Başka gruplar ile sınırlı ilişki geliştiren kapalı ve aidiyet

duygusunun yoğun olarak yaşandığı araştırma koumlyuumlnde insanlar guumlnluumlk yaşamın

her alanında birbirleriyle ana dilleriyle konuşmaktadırlar İnsanların tamamının

ana dillerini rahat bir şekilde konuşabildiği koumlyde bilinccedilli olarak başvurulan bu

davranış biccedilimi ile ana dilin kuşaktan kuşağa aktarılarak unutulmasının oumlnuumlne

geccedililmektedir

Tablo 7 Ana Dili Tuumlrkccedile Olmayan Katılımcıların Ana Dilini Rahat

Konuşup Konuşamadığı

Ana dili rahat konuşabiliyor mu Sayı Yuumlzde

Evet 183 100

Toplam 183 1000

Ana dili Tuumlrkccedile olmayan katılımcıların tamamı ana dillerini rahat bir

şekilde konuşabildiğini belirtmiştir Dışarıyla sınırlı ilişki geliştiren kapalı ve

mensubiyet duygusunun yoğun olarak yaşandığı araştırma koumlyuumlnde insanlar

guumlnluumlk yaşamın her alanında birbirleriyle ana dilleriyle konuşmaktadırlar

Bilinccedilli olarak başvurdukları bu davranış ile ana dilin kuşaktan kuşağa

aktarılarak unutulması engellenmektedir

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

177

Tablo 8 Araştırma Grubuna Goumlre Ana Dilin Oumlnemi

Ana dil sizin iccedilin oumlnemli mi Sayı Yuumlzde

Hangi dili konuştuğun pek oumlnemli değil 19 104

Buraya goumlccediltuumlkten sonra oumlnemi kalmadı 11 60

Kendi aramızda yeterince konuşuyoruz 24 131

Oldukccedila oumlnemli bir konu 129 705

Toplam 183 1000

Dil bir iletişim aracı olduğu gibi aynı zamanda bir toplumun maddi ve

manevi kuumlltuumlrel değerlerinin kuşaktan kuşağa aktarılma aracıdır da Diğer bir

ifadeyle herhangi bir kuumlltuumlruumln varlığını koruması dilini koruması ile doğrudan

ilişkilidir Bu bağlamda araştırma koumlyuumlnde ana dilin konuşulma duumlzeyinin

(100) kapalı ve tutunum duumlzeyi yuumlksek olan toplumsal yapıya uygun olarak

şekillendiği goumlruumllmektedir Koumlydeki insanların ccediloğunluğunun (705) ana

dillerini konuşmada goumlsterdikleri hassasiyet kimliklerini koruma noktasında

dilin oumlneminin farkında olduklarının bir kanıtı olarak yorumlanabilir

52 Evlilik Duumlğuumln-Dernek

Sosyal değişmenin ve buumltuumlnleşmenin kantitatif goumlruumlnuumlmuuml gruplar

arasında evlenmelerin gerccedilekleşmesi gibi somut olaylarla ortaya konur Evlilik

sosyal yaşam iccedilinde en yakın ilişki kurulan sevinccedil ve uumlzuumlntuumllerini birlikte

paylaşmak iccedili uygun bulunanları seccedilerken yapılan tercihi ortaya koyar (Akkaya

1997 s 365)

Tablo 9 Araştırma Grubunun Ccedilocuklarını Evlendirirken Eşlerinin

Afganistanrsquodan Goumlccedil Edenlerden Olmasına Dikkat Edip Etmediği

Damat veya gelinin Afganistanrsquodan goumlccedil etmiş

olmasına dikkat eder mi

Sayı Yuumlzde

Evet 120 655

Hayır 63 345

Toplam 183 1000

Goumlccedilmenlerin youmlredeki diğer insanlar ile buumltuumln sosyal ilişkilerinde fakat

oumlzellikle evlilik ilişkilerinde bilinccedilli olarak ccedilok uzak durdukları goumlzlenmiştir

Sınırlı da olsa Tuumlrkiyersquodeki başka etnik gruplardan kız alan Afgan goumlccedilmenler

arasında aradan geccedilen bunca zamana rağmen diğer gruplardan birine kız

vermiş olana hiccedil rastlanılmamıştır Yerli halka kız vermek konusundaki belirgin

olan ccedilekingen tavırlar tuumlm goumlccedilmenler arasında yaygın olarak paylaşılmaktadır

Araştırmanın suumlrduumlruumllduumlğuuml doumlnemde Hatayrsquoda bulunan bir Afgan goumlccedilmen

kızının youmlredeki bir Tuumlrk genci tarafından kaccedilırılmasını goumlccedilmenlerin yas

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

178

tutarak protesto ettikleri bizzat goumlzlenmiştir Goumlsterilen bu tepki bireylerin bu

konudaki katı tutumlarını goumlstermesi accedilısından oldukccedila manidardır

Gruplar arasında sadece evlilik konusunda değil guumlndelik ilişkiler dacirchil

sosyalpolitik ilişkiler de son derece sınırlıdır Hane reislerinin ilccedile halkıyla ccedilok

sınırlı duumlzeyde bir sosyal buumltuumlnleşme gerccedilekleştir(ebil)diği anlaşılmaktadır

Tablo 10 Araştırma Grubunun Ceylanpınar Halkıyla İlişkilerinin Durumu

Ceylanpınar Halkıyla İlişkilerinin Durumu Sayı Yuumlzde

Kimseyle goumlruumlşmem 29 158

Zorunlu hacircllerde (alışveriş vb) goumlruumlşuumlruumlm 46 251

Bazı tanıdıklarım var ara sıra goumlruumlşuumlruumlz 78 426

Sık sık bir araya geldiğim dostlarım var 19 104

Suumlrekli goumlruumlştuumlğuumlm ccedilok dostlarım var 11 60

Toplam 183 1000

Goumlccedilmenlerin oumlnemli bir kısmı (251) ancak zorunlu hacircllerde ilccedile

insanları ile goumlruumlşuumlrken oumlnemli bir kısmı ise (158) ilccedile halkıyla hiccedil

goumlruumlşmediğini ifade etmiştir Bazı tanıdıkları ile ara sıra goumlruumlşenler de (426)

eklendiğinde koumly halkı ile ilccedile halkı arasındaki ilişkinin sınırlılığı daha net

olarak anlaşılacaktır

İccedile kapalı bir yapı arzeden ve ilccedileyle sosyal ilişkileri sınırlı olan koumlyde

sınırlı bir duumlzeyde kuumlltuumlrel etkilenme olsa da geleneklerin korunması noktasında

buumlyuumlk bir ccedilaba goumlsterilmektedir Tuumlrkiyersquoye yirmi yıldan fazla bir suumlredir gelen

goumlccedilmenler buumlyuumlk oranda (866) duumlğuumlnlerini memleketlerinde olduğu gibi

gerccedilekleştirmeye devam etmektedirler Memleketlerinde olduğu gibi

gerccedilekleştirilen bu duumlğuumlnlere katılanlar da ccediloğunlukla (596) Afgan

goumlccedilmenidir Edinilen goumlzlemlere dayanarak koumlydeki duumlğuumlnlerin yukarıda

belirtilenlerden daha da fazla dışarıya kapalı bir şekilde gerccedilekleştirildiği

anlaşılmaktadır Aile iccedilinde gerccedilekleştirilen kadın ve erkeklerin ayrı ayrı

eğlendiği bu duumlğuumlnlere Afgan goumlccedilmeni dışında insanların katılımı son derece

sınırlıdır

53 Gelenek Goumlrenekler

Araştırma koumlyuumlnde din ile beraber gelenekler ve toumlre de toplumsal

yaşamın youmlnetilmesinde oumlnemli bir yere sahiptir Bireylerin davranışlarının

ccediloğunda belirleyici bir rol oynayan bu gelenekler toplumsal yaşamda

karşılaşılan sorunlar karşısında da ccedileşitli ccediloumlzuumlm ve oumlneriler de sunmaktadır

Diğer gruplardan farklı olduklarını suumlrekli hatırda tutan goumlccedilmen

grubunda bu farklılığın korunması ve otantik kuumlltuumlruumln kaybolmaması iccedilin

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

179

geleneksel değerlerin elden geldiğince -değişime uğramaksızın- uygulanması ve

bu yolla kuşaktan kuşağa aktarılması ccedilabası yoğun bir şekilde verilmektedir Bu

bağlamda goumlccedilmenlerin kendilerine kalıcı bir kimliklenme de sağlayan

geleneksel değerlerine sıkı sıkı sarılma eğilimi goumlsterdikleri goumlruumllmektedir Bu

nedenle goumlccedilmenlerin oumlnemli bir kesimi (45) toplumsal değişme etkenlerine

karşı oumlzellikle genccedillerin gelenekleri oumlğrenmek ve yaşatmak konusunda gerekli

ccedilabayı goumlstermediklerine inanmakta ve bunu sitayişle karşılamaktadır

Genccedillerin gelenekleri yeterince bilmediğini savunanlar buraya goumlccedil ile birlikte

genccedillerin karşılaştığı yeni koşullara ve burada oumlzellikle genccediller accedilısından

gelenekleri uygulama şansının yeterince olmadığına inanmaktadır

Geleneksel değerlerin korunması noktasında koumlydeki insanların giyim-

kuşam konusundaki davranışları guumlzel bir oumlrnek teşkil etmektedir Tuumlrkiyersquoye

gelmeleri ccedileyrek asır olmasına rağmen oumlzellikle birinci kuşak erkek ve kadınlar

ccedilok buumlyuumlk oranda memleketlerinde giydikleri youmlresel kıyafetleri hayatın her

alanında giymeye devam etmektedir Bu kıyafetlerin memleketten tedarik

edildiği de goumlz oumlnuumlne alınırsa bu konuda goumlsterilen ccedilaba daha da iyi

anlaşılacaktır

Tablo 11 Ceylanpınara Goumlccediltuumlkten Sonra Erkeklerin Giyiminde Herhangi Bir

Değişme Olup Olmadığı

Değişme oldu mu Sayı Yuumlzde

Hiccedil değişme olmadı 88 481

Ccedilok az bir değişme oldu 67 366

Tamamen değişti 28 153

Toplam 183 1000

Hane reislerinin Ceylanpınarrsquoa goumlccediltuumlkten sonra giyim-kuşamlarındaki

değişimin niteliğine bakıldığında yaşa ve cinsiyete goumlre oumlnemli değişiklikler

goumlsterdiği anlaşılmaktadır Hane reislerinin yarısına yakın bir kesimi (481)

erkeklerin kılık kıyafetinde hiccedilbir değişme olmadığını belirtirken 366rsquosı ise

ccedilok az bir değişme olduğunu ifade etmiştir Hane reislerinin153rsquouuml ise buraya

goumlccediltuumlkten sonra insanların kıyafetlerinin tamamen değiştiğini iddia etmiştir

Toplumun değerlerinin bireye aktarıldığı sosyalleşme suumlrecinde

kadınların oumlnemli bir roluuml vardır Bu noktada giyimden konuşmaya okur-

yazarlığa kadar değişimin en az goumlruumllduumlğuuml kesim olarak kadınlarda değişim ve

kaynaşmanın sınırlı bir duumlzeyde olduğu rahatlıkla soumlylenebilir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

180

Tablo 12 Ceylanpınara Goumlccediltuumlkten Sonra Kadınların Giyiminde Herhangi Bir

Değişme Olup Olmadığı

Değişme oldu mu Sayı Yuumlzde

Hiccedilbir değişme olmadı 103 563

Ccedilok az bir değişme oldu 67 366

Tamamen değişti 13 71

Toplam 183 1000

Kadınların toplumsal alanda goumlruumlnuumlrluumlklerinin ccedilok sınırlı olduğu

koumlydeki kadınların giyim kuşamının hemen hemen hiccedil değişmediği Tablo 12rsquode

ccedilok accedilık olarak goumlzlenebilmektedir Goumlruumlştuumlğuumlmuumlz erkeklerin buumlyuumlk bir kısmı

(563) eşlerinin giyim-kuşamında hiccedilbir değişme olmadığını 366rsquosı ise ccedilok

az bir değişim olduğunu ifade etmiştir Buraya goumlccedil ettikten sonra kadınların

kıyafetlerinde bir değişme yaşandığını belirtenlerin oranı oldukccedila sınırlıdır

Ccediloğunluğu Tuumlrkiyersquode doğan ccedilocukların giyim-kuşamındaki değişime

bakıldığında hane reisi ve eşlerine goumlre ccedilocukların giyimindeki değişim daha

belirgin olarak goumlruumllmektedir Aslında aradan geccedilen zaman burada doğan

ccedilocukların okulda oumlnluumlk ve pantolon giyme mecburiyeti goumlz oumlnuumlne alındığında

ccedilocukların giyiminde bile geleneksel kıyafetler lehine bir direnmeden

bahsedilebilir Gerccedilekten hane reislerinin 585rsquoi ccedilocuklarının giyiminin

tamamen değiştiğini belirtmiştir Diğer taraftan hane halklarının 311rsquoi ccedilok az

bir değişme olduğunu ve 104rsquouuml ise hiccedilbir değişme olmadığını belirtmiştir

6 Sosyal ve Siyasal İlişkiler

Daha oumlnce de belirtildiğ gibi her toplum bir şekilde ldquobizrdquo ve ldquoonlarrdquo

ayrımını yapar ve kimlerin bu ldquobizrdquoin iccediline gireceği ve kimlerin işlere

karıştırılmayacağı ya da işlerine karışılmayacak ldquoonlarrdquo grubundan olacağına

kendi kimlik politikaları ekseninde karar verir

Kendi ldquotoplumsal kimliğinirdquo korumada oldukccedila hassas davranan

goumlccedilmenler bu anlamda -belki de zorunlu olarak- ihtiyaccedil duydukları

ldquooumltekibaşkasırdquo kategorisi olarak ilccedile halkını tanımlamaktadırlar ldquoMalum her

kimlik bir farktır hususiyettir ve bu fark bir başkasına kendinden bir başka

şeye nazaran teşhis ve tasvir edilirrdquo (Bora 1997 s 58) Toplumsal kimliklerin

ldquooumltekirdquone goumlre belirlendiği kabul edilecek olursa goumlccedilmenlerin ilccedile halkından

gelebilecek etkilenmelere karşı direnccedilli davranması daha kolay anlaşılacaktır

Bu bağlamda kendilerini ilccedilenin ldquoyabancısırdquo olarak goumlren goumlccedilmenlerin

ldquoonlarrdquo olarak değerlendirdikleri Ceylanpınar ilccedilesinin sosyalsiyasal yaşamı ile

ilgili hemen hiccedilbir muumldahaleleri soumlz konusu değildir Bunun en temel sebebi

goumlccedilmenlerin kendilerini yabancı goumlrmesi buraya ait hissetmemesidir Bir diğer

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

181

ifadeyle kendilerini ilccedile halkına ilccedile halkını da kendilerine ldquoyabancırdquo goumlren bu

insanların kendilerini yaşadıkları ilccedileye ait olarak goumlrmedikleri anlaşılmaktadır

Tablo 13 Araştırma Grubunun İlccedile ile İlgili Kararlara Katılım Olmamasının

Sebepleri ile İlgili Goumlruumlşleri

İlccedileyle ilgili kararlara neden katılmazsınız Sayı Yuumlzde

Yabancı olduğumuz iccedilin kimse bizi dacirchil etmek istemez 97 530

Yabancı olduğumuz iccedilin katılmak istemeyiz 28 153

Uzakta oluşumuz bu tuumlr katılım engelliyor 31 169

Sayısal olarak az olduğumuzdan etkimiz olmuyor 24 131

Burası bizim yerimiz değil onların işine karışmayız 3 16

Toplam 183 1000

Gerccedilekten goumlccedilmenlerin yarıdan fazlası (53) yabancı oldukları iccedilin

kararlara dacirchil edilmediklerini 153rsquouuml de yabancı oldukları iccedilin kendileri

katılmak istemediklerini ifade etmiştir Goumlruumlşuumllenlerin 16rsquosı buranın kendi

yerleri olmaması durumunu oumlnemli bir kesim (169) fiziksel olarak uzaklığı

131rsquoi de sayısal olarak azınlıkta olmalarını neden olarak goumlstermektedir

Burada da goumlruumllduumlğuuml gibi diğer gruplar ile girilen ilişkilerde otantik

kuumlltuumlruumln kaybolmaması youmlnuumlnde goumlsterilen hassasiyet ve ldquobizrdquo kavramına

yapılan aşırı vurgu grubun dışındaki herkesi ldquooumltekirdquoleştirirken iccedile doğru bir

kapanmayı da yaratmaktadır

7 Mekacircnsal YoğunlaşmaMekacircnsal Ayrışma

Goumlccedilmenler ilccedilenin dışında belli bir alanda kuumlmelenmişlerdir Bu

mekacircnsal etnik yoğunlaşmamekacircnsal etnik ayrışma kimlik ve buumltuumlnleşme

konusunda birbirinden farklı etkiler yaratmaktadır Goumlccedilmenlerin bir arada

olması geldikleri bu yeni ccedilevrede kendilerini yalnız hissetmelerini

yabancılaşmalarını oumlnleyici bir işlev goumlrmektedir Bu mekacircnsal yoğunlaşma

aynı zamanda kendi kuumlltuumlrlerini yeniden uumlretmelerinde oumlzellikle imkacircn

vermektedir Diğer taraftan bu etnik mekacircnsal yoğunlaşma goumlccedilmenlerin iccediline

girdiği ilccedile toplumuyla uyum sağlamasını yeni toplumun değer ve davranış

biccedilimlerini oumlğrenmesini ve iccedilselleştirmesini engellemektedir Bu da iki toplum

arasında buumltuumlnleşmeyi olumsuz bir şekilde etkilemektedir Goumlccedilmenlerin

mekacircnsal kuumlmelenmeleri ayrıca karşılıklı olarak ldquobizrdquo ve oumltekirdquo etiketlenmesine

ve bu durum da karşılıklı olumsuz duyguların uumlretilmesine neden olmaktadır

Elbette goumlccedilmenlerin farklı bir mekacircnda kuumlmelenmeleri kendi

iradelerinin dışında gerccedilekleşmiştir Fakat buguumln de ccedilok buumlyuumlk oranda bu

eğilimin devam ediyor olmasını goumlccedilmenlerin ilccedile halkına karşı sahip oldukları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

182

olumsuz goumlruumlşlerden ccedilok dil acircdet gelenek ve goumlrenek olarak birbirine yakın

birbirine yabancı olmayan ldquokendi insanlarırdquo ile birlikte olmanın sağladığı

rahatlık ile accedilıklamak muumlmkuumlnduumlr Bu anlamda goumlruumlşuumllen goumlccedilmenlerin

yaşadıkları koumlye ilişkin değerlendirmelerinde ldquokoumlyuumlmuumlzrdquo ve ldquoCeylanpınarrdquo

ayrımı belirgin bir şekildedir Bireysel olarak buumlyuumlk ccediloğunluk kendilerini

ldquoOumlzbekrdquo olarak tanımlamakta ve bu kimlik toplum diğer kamu kuruluşları ile

girilen ilişkilerin tuumlmuumlnde belirleyici olmaktadır Yaşlılarda biraz daha yoğun

olmakla beraber ccediloğunluk tarafından bu kimlik oumln plana ccedilıkarılmaktadır İki

toplumun birbirinde tamamen farklı kimliklere sahip olduğu yaygın kanaati iki

toplumun ilişkilerinde karşılaşılan olumsuz durumların oumlnemli bir sebebidir

Yapılan goumlruumlşmelerde insanların dışarıyla ilişki kurmalarındaki

ccedilekingenliğin sadece yaşlı kuşakta değil genccediller arasında da yoğun olduğu

goumlruumllmuumlştuumlr İstanbulrsquoda ccedilalışan genccedillerle yapılan goumlruumlşmelerde de bu tutum

belirgin bir şekilde goumlruumllmektedir Buumlyuumlk şehirlere ccedilalışmaya giden evli

genccedillerden eşini beraberinde goumltuumlrene rastlanılmamıştır Tamamı Tuumlrkiyersquode

doğmuş Tuumlrk okullarında okumuş bu genccedillerin hiccedilbiri ccedilalıştığı yere veya bir

başka ortama goumlccedil etmeyi duumlşuumlnmemektedir Bunun nedeni sorulduğunda

ccediloğunluğunun ldquokendilerindenrdquo olduğu bu koumlyde dayanışmanın yoğun

olduğunu burada kuumlltuumlrlerini rahatccedila yaşadıklarını belirten genccediller başka

yerlerde kendileri iccedilin yaşamın zor olacağını duumlşuumlnmektedirler

Edinilen goumlzlemlere goumlre ana vatanlarına geri doumlnmeyi duumlşuumlnmeyen

Oumlzbekler bulundukları koumlyden başka bir yere de goumlccedil etmeyi pek

duumlşuumlnmemektedirler Sadece birinci kuşaktan insanlar değil Tuumlrkiyersquode

doğmuş burada okumuş ve ccediloğu ana vatanları hiccedil goumlrmemiş genccediller de otantik

kuumlltuumlruumln yeniden kurulması ve devamı konusunda olduğu kadar youmlredeki diğer

gruplarla ilişki geliştirme konusunda da yaşlılardan pek farklı

duumlşuumlnmemektedirler Youmlredeki diğer gruplardan insanlar ile ilişkileri sınırlı olan

genccediller de başka gruplardan evlenmeye pek sıcak bakmaz iken oumlzellikle Oumlzbek

kızlarının başka gruptan insanlar ile evlenmelerine ccedilok daha mesafeli bir bakış

sergilemektedir

8 Genel Değerlendirme ve Sonuccedil

Ana vatanlarından uzakta yaşayan grupların en temel oumlzelliği olarak

goumlccedilmenler goumlccedil ile birlikte getirdikleri bazı değerleri ve dilleri aracılığı ile

kimliklerini koruma ve yeniden uumlretme ccedilabalarını sebat ile suumlrduumlrmektedirler

Duumlnyanın kuumlccediluumllduumlğuuml goumlrsel ve işitsel yayın organlarının geliştiği ccedilağımızda

ana vatana ait soumlzler imgeler efsaneler şarkı ve oumlykuumller bu aygıtlar aracılığı ile

genccedil kuşaklara ulaştırılarak kimliğin yeniden kurulması sağlanmaktadır

Araştırma koumlyuumlnde ccediloğunluğu Tuumlrkiyersquode doğmuş olan ikinci kuşak genccedillerin

Oumlzbek kimliğine ait imgeleri oumlğrenme sahiplenme ve suumlrduumlrme konusunda

goumlsterdikleri duyarlılık bu anlamda değerlendirilebilir

ldquoEski Vatanrdquo ile ldquoYeni Vatanrdquo Arasında ya da Hem ldquoİccedileriderdquo Hem de ldquoDışarıdardquo

Olmak Ceylanpınarrsquodaki Afganistanrsquodan Goumlccedil Etmiş Oumlzbeklerin Sosyal Buumltuumlnleşmesi

183

Oumltekilerden farklı ve burada yabancı olduklarına inanan goumlccedilmenler

hem kendi aralarında kalıcı bir buumltuumlnleşme yaratmak hem de iccedilinde

bulundukları ekonomik politik ve toplumsal yapının iccediline dacirchil edilmeleri

noktasında yeterince huumlsnuumlkabul goumlrmemeleri nedeniyle kendi iccediline kapanarak

kuvvetli bir ldquobizrdquo duygusu yaratmışlardır Mensubiyete yapılan aşırı vurgu iccedile

kapanan toplulukta ldquooumltekirdquo kavramını oumlnemli araccedil hacircline getirmiştir Oumlzellikle

sosyal ve kuumlltuumlrel anlamdaki alışverişin sınırlı seviyede olduğu ve dolayısıyla

ilişkilerin yeterince derinleş(e)mediği koumlyde karşılıklı oumln yargıların geliştiği ve

iki grup arasındaki ilişkilerin -zorunlu hacircller dışında- olabildiğince asgari

duumlzeyde yaşandığı goumlruumllmektedir İki grup arasında oumlruumllen bu duvarlar ise

gruplar arasında evlilik dostluk vb birccedilok alanda sağlıklı bir ilişkinin

gelişmesini engellemektedir Bu durum goumlccedilmenler ve ilccedile halkı arasında ccedilizilen

sınırlar oumlzellikle sosyo-kuumlltuumlrel anlamda bir buumltuumlnleşme olmasını engellediği

iccedilin sosyal buumltuumlnleşme de son derece zayıftır

İki grup birbirini accedilıkccedila reddetmiyor olsa da kaynaşma-buumltuumlnleşme

youmlnuumlnde iki tarafın da ldquoisteklirdquo olmadığı goumlruumllmektedir Afgan-Ceylanpınarlı

olarak adlandırılan ldquobiz ve ldquooumltekirdquo ayırımı buumltuumln kuşaklar tarafından bilinip

kullanılmakla birlikte bir grubun diğer gruba karşı belirgin bir olumsuz tavır

takınmadığı ilccedilede buguumlne kadar birbirlerine youmlnelik olumsuz bir hareket

yaşanmamıştır AfganlarOumlzbeklerin Ceylanpınarrsquoa goumlccediluumlnden guumlnuumlmuumlze ilccedile

halkı ile ilişkilerine baktığımızda her iki tarafın birbirine karşı belirgin bir karşı

duruş geliştirmediği goumlruumllmektedir Birbirlerine kız alıp-vermeseler de ticaret

ve kamusal alanların paylaşımında herhangi bir sıkıntı yaşamadıkları ve

karşılaşma anlarında birbirlerine karşı herhangi bir tedirginlik de soumlz konusu

değildir

Sonuccedilta birbirini accedilıkccedila reddetmeyen iki grubun kolay kaynaş(a)madığı

saptanmış guumlccedilluuml bir aidiyet vurgusu ile ccedilizilen sınırların guumlccedillendirildiği bir

diğer deyişle guumlccedilluuml bir sosyal buumltuumlnleşmenin gerccedilekleşmesinin engellendiği

goumlruumllmuumlştuumlr

Kaynakccedila

Akkaya T (1997) Bir Anadolu Kasabasında Sosyal Buumltuumlnleşme Cumhuriyet

Demokrasi ve Kimlik Bilgin N (Yay Haz) İstanbul Bağlam Yayınları

Aker A T (2006) Ruhsal Suumlreccediller Accedilısından Zorunlu Goumlccedil ve Yerinden Edilme

Zorunlu Goumlccedil ile Yuumlzleşmek İstanbul Tesev Yayınları

Aydın S (1999) Kimlik Sorunu Ulusallık ve Tuumlrk Kimliği Ankara Oumlteki Yayınları

Beter Ouml (2006) Sınırlar Oumltesi Umutlar Ankara SABEV Yayınları

Bilgin N (1994) Sosyal Bilimler Kavşağında Kimlik Sorunu İzmir Ege Yayıncılık

Bora T (1997) Cumhuriyetin İlk Doumlneminde Millicirc Kimlik Cumhuriyet Demokrasi ve

Kimlik Bilgin N (Yay Haz) İstanbul Bağlam Yayınları

Buz S (2004) Zorunlu Ccedilıkış Zorlu Kabul Muumlltecilik Ankara SGDD Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

184

Conally W E (1992) Kimlik ve Farklılık İstanbul Ayrıntı Yayınları

Cornell S E Hartmann D (1998) Ethnicity and Race Making Identities in a

Changing World California Pine Forge Press

Ccedilandar C (2005) Duumlnyada Goumlccedil Olgusu Uluslararası Goumlccedil Sempozyumu 8-11 Aralık

2005 İstanbul Zeytinburnu Belediyesi

De Vos G Romanucci-Ross L (1995) Ethnic Identitiy A Psycolocultural Perspective

Ethnic Identity Creation Conflict and Accommodation Romanucci-Ross L

George De Vos (Eds) London Altemira Press

Guumln Z (2001) Goumlccedil ve Ruh Sağlığı Tuumlrkiyersquode İnsan Hakları Hareketi Konferansı

Ankara TİHV Yayınları

Guumlvenccedil B (1994) Tuumlrk Kimliği Kuumlltuumlr Tarihinin Kaynakları Ankara Kuumlltuumlr

Bakanlığı Yayınları

Kaya A (2005) Tuumlrkiyersquode Ccedilerkez Diyasporası Diyasporada Kuumlltuumlrel Toumlzuumln Yeniden

Uumlretimi Tuumlrk(iye) Kuumlltuumlrleri Pultar G ve Erman T (Der) Ankara Kuumlltuumlr

Araştırmaları Derneği

Mac Donald J S Mac Donald L D (1964) Chain Migration Ethnic Neighbourhood

Formation and Social Networks Millbank Memorial Fund Quarterly Vol 42

no 1 82-97

Merccedilil E (1966) Afganistanrsquodaki Oumlzbekler Tuumlrk Kuumlltuumlruuml Yıl IV sayı 39 269-271

Odman M T (1995) Muumllteci Hukuku Ankara AUuml SBF İnsan Hakları Merkezi

Yayınları

Okccedilay H (1997) İzmir Sefarad Musevileri Azınlık Kimliğinin Sosyolojik

Değerlendirmesi Cumhuriyet Kimlik ve Demokrasi İstanbul Bağlam

Yayınları

Smith A D (1995) Nation and Nationalizm in a Global Era New York Polity Press

Tilley V (1997) The Terms of the Debate Untangling Language About Etnicity and

Ethnic Movements Ethnic and Racial Studies Vol 20 No 3

Tufan B (2002) Kente Goumlccedil ve Uyum Kentleşme Suumlrecinde Sosyal Hizmet Ankara

HUuml SHYO Yayını

Zdzislaw M (1993) Symbols Conflict and Identity New York State University of

New York Press

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 185-210

OSMANLI ĠMPARATORLUĞUrsquoNDA KAMUSALLIĞIN OLUġUMU

SUumlRECĠNDE KAHVEHANELERĠN ROLUuml UumlZERĠNE SOSYOLOJĠK

BĠR DEĞERLENDĠRME

Hasan SANKIR

Oumlzet

Bu makale Habermascı anlamda kamusal alan dinamiklerinin Osmanlı

toplumu iccedilin gerccedilekleşme suumlrecini araştırmaktadır Bu suumlreccedilte kahvehanelerin

ortaya ccedilıkışı ve beraberinde meydana gelen sosyal ve siyasal değişimler tarihsel

suumlreccedil iccedilerisinde incelenmektedir Sosyal hayata katılan kahvehaneler ccedilok farklı

işlevi bir arada yerine getirmiştir Bir yandan sosyalleşme ve eğlence mekacircnı

olarak goumlrev yapmış diğer yandan muhalefet ve eleştiri ortamını yaratmıştır Bu

yazı kahvehaneler ve sosyal alana kattığı yenilikleri kamusal alan dinamikleri

bağlamında tartışmaktadır

Anahtar kelimeler Osmanlı İstanbul Habermas kamusal alan

kamusal mekacircn kahvehane kamuoyu muhalefet

A Sociological Evaluation of the Role of Coffeehouses in the Process

of Publicity Formation in Ottoman Empire

Abstract

This work aims to explore the Habermas process existed for public

domain dynamics in Ottoman society In this process the existence of coffee-

houses and the resulted social and political changes are going to be investigated

from a historical point of view The coffeehouses existed in social life perform

several functions at the same time They have not only played the roles of

socialization and entertainment but provided an environment for opposition and

criticism as well On the one hand they were the places of socialization and

entertainment on the other hand they created an environment of opposition and

criticism In this study coffeehouses and the novelties they brought to social life

are going to be discussed in the context of public domain dynamics

Key words Ottoman Istanbul Habermas public domain public place

coffeehouse public opinion opposition

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 186

1 GiriĢ

İlk kahve iki tuumlccar tarafından ticari amaccedillarla İstanbul‟a getirilmiştir

Kısa suumlre iccedilerisinde kahvehaneler accedilılmış ve hızla tuumlm İstanbul‟a yayılmıştır

Sayıları hızla artan kahvehaneler her kesimden insanı yacircrenlik etmek vakit

geccedilirmek amacıyla kendilerine ccedilekmiştir Boumlylece bu mekacircnlara toplumun her

kesiminden insanlar gelmeye ve sosyalleşmeye başladılar Zamanla bu

sosyalleşme suumlreccedilleri pek ccedilok farklı aktivitelerle genişledi ve zenginleşti Bu

suumlreccedilte kahvehanelerin de ortaya koyduğu işlevler ccedileşitlendi Sosyal ortamın

dili kulağı olmayı başardı Kahvehanelerde toplumun her kesiminden insan

oumlzguumlrce sohbet ediyor o ana kadar konuşulmayan pek ccedilok konu guumlndeme

geliyor ve zaman zaman devlet hakkında konuşularak eleştiriler dile

getiriliyordu Bu suumlreccedilte kahvehaneler bireylerin sosyalleşme haber alma

konuşma tartışma bilgi edinme bilinccedillenme eğlenme hoş vakit geccedilirme gibi

pek ccedilok farklı ihtiyacını gideren mekacircnlara doumlnuumlşmuumlşlerdir Osmanlıda

kahvehaneler oumlncesi insanlar guumlndelik yaşam pratikleri iccedilerisinde alışveriş

yaptıkları duumlkkacircnlarda hamam bozacı meyhane ya da camiler gibi yerlerde

sosyalleşme suumlreccedillerinin bir kısmını gerccedilekleştirirlerdi Fakat burada sayılan her

mekacircnın sosyalleşme accedilısından belli kısıtlılıkları soumlz konusuydu Kahvehaneler

ise herkese accedilık olmaları ve bu anlamda bir kısıtlamaya sahip olmamaları

nedeniyle ccedilok ilgi goumlrduumller ve diğer mekacircnlara alternatif olmayı başardılar Bu

durum beraberinde devletle oumlzel alan arasında yani siyasal iktidarla halk

arasında devlete muhalif bir blok oluşmasına neden oldu Ya da en azından

siyasal otorite bu durumu boumlyle değerlendirerek kahvehanelere karşı bir dizi

oumlnlem alarak bu mekacircnları kontrol altına almaya ccedilalışmıştır Bu suumlreccedil kamusal

alan ve kamuoyunun ortaya ccedilıkma suumlreciyle benzerlikler goumlstermektedir

Ccedilalışma Habermascı yaklaşıma goumlre kamusal alan dinamiklerinin Osmanlı

toplumunda oluşma suumlrecini tartışmaktadır

2 AraĢtırmanın Problemleri

Osmanlı İmparatorluğu‟nda kamusallığın oluşumu suumlrecinde

kahvehanelerin roluumlnuuml tartıştığımız ccedilalışmanın problemleri şoumlyledir

1 Osmanlı İmparatorluğu‟nda ortaya ccedilıktıkları ilk yer olan İstanbul‟da

kahvehaneler insanların bazı ortak sosyal ve kuumlltuumlrel yaşam pratiklerini

uumlrettikleri ve paylaştıkları birer kamusal mekacircn mıydı

2 Kamusal mekacircnlar olarak kahvehaneler Habermascı yazınsal

kuumlltuumlrel ve daha sonra da politik kamusal alanın ortaya ccedilıkmasına hizmet

edebilmişler midir

3 Osmanlının kendi sosyal yapısına uygun bir şekilde ortaya ccedilıkmış

olan estetik duygusal siyasal ifade biccedilimleriyle ve gerektiğinde soumlylenti gibi

mekanizmalar yoluyla gerccedilekleştirilen amaccedil youmlnelimli eylemler ortaya koyarak

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

187

devlete karşı guumlccedil blokları oluşturmaları sonucu Osmanlının kendi sosyal ve

siyasal oumlzellikleri dacirchilinde kendine has kamusal alan dinamiklerini yarattığı

soumlylenebilir mi

31 Kavramsal ve Kuramsal Ccedilerccedileve

31 Kavramsal Ccedilerccedileve

Kamusal Alan

Kamusal alan tanımı ilk kez 1962 yılında Juumlrgen Habermasın Kamusal

Alanın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml Burjuva Toplumunun Bir Kategorisi Uumlzerine

Araştırmalar (Strukturwandel der Oumlffentlichkeit) adlı kitabında ele alınmıştır

Habermas kamusal alanı oumlzel şahısların kendilerini ilgilendiren ortak bir

mesele etrafında akıl yuumlruumlttuumlkleri rasyonel bir tartışma iccediline girdikleri ve bu

tartışmanın neticesinde o mesele hakkında ortak kanaati kamuoyunu

oluşturdukları araccedil suumlreccedil ve mekacircnların tanımladığı hayat alanı (Habermas

2000 s 107) olarak tanımlar

Kamuoyu

Geniş anlamda kamu ccedilıkarını ilgilendiren bir konu hakkında halkın

genel kanaat ve duumlşuumlnceleri bir başka ifadeyle toplum hayatının ccedileşitli guumlccedilluumlk

ve problemleri karşısında belirli bir zamanda belirli bir insan grubu arasında

yaygın duumlşuumlnce ve bakış accedilılarını anlatan bir kavramdır

Karnavalesk

Farkların reddedildiği ve oumlzne pozisyonlarının homojen olduğu sınıfsal

eşitsizliklerin ortadan kalktığı hiyerarşik yapıların ilişkiler uumlzerinde bir

huumlkmuumlnuumln olmadığı yasa ve kısıtlamaların olmadığı yapmacık ilişkilerin

olmadığı sahici oumlzguumlr ilişkilerin kahkaha neşe dolu bir ortamda gerccedilekleşmesi

durumunu ifade eder

Goumllge Oyunu

Genellikle deriden kesilmiş birtakım insan hayvan ve eşya tasvirlerinin

arkadan ışık verilerek goumllgelerinin gerili beyaz bir perde uumlzerine duumlşuumlruumllmesiyle

oynatılan oyundur İlk olarak Doğuda ortaya ccedilıkarak yetkinleşen goumllge

oyununun buumlyuumlsel-dinsel koumlkenlerden kaynaklandığı Ccedilinde 11 yuumlzyıla

uzandığı belirtilmektedir Tuumlrk goumllge oyunu olan Karagoumlz geleneksel dinsel

biccedilimlerin dışında gelişme goumlsterdiği kadar duumlnyevi ve komik iccedilerikli de

olmuş toplumsal eleştirel ccedilizgiler taşımış buumltuumln Osmanlı topraklarına

Yunanistan ve Balkanlara yayılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 188

32 Kuramsal Ccedilerccedileve

Son yıllarda oumlzellikle sosyal bilimcilerin şehir hayatının bir parccedilasını

oluşturan ve belki de goumlzden kaccedilmış olan kahvehaneler gibi kuumlccediluumlk birimler

uumlzerinde ccedilalışmalarını arttırdığı goumlruumllmektedir Kahvehanelerin sosyal

bilimcilerin ilgisini ccedilekmesi kamusal alan kavramının tartışmaya accedilılmasıyla

birlikte olmuştur ldquoKamusal alanrdquo kavramı Habermas‟ın 1964 yılında Almanca

yayımlanan Kamusal Alanın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml adındaki eserinin 1989 yılında

İngilizceye ccedilevrilmesiyle birlikte tartışmaya accedilılmıştır Kamusal alan

tartışmalarıyla birlikte kahvehane veya benzer sosyal ve kuumlltuumlrel şehir kurumları

uumlzerine yapılan ccedilalışmalar kamusal-oumlzel hayata ve yapılarına youmlnelik uumlretilen

yeni fikir ve kavramlar doğrultusunda kuramsallaştırılıp incelenmiştir

Kahvehaneler ve kamusal alanların ortaya ccedilıkış suumlrecindeki ilişki pek ccedilok

araştırmacı-tarihccedili ve teorisyenin kullanım alanına girmiş ve farklı bakış

accedilılarıyla ele alınarak yeni tartışmaların doğmasına olanak sağlamıştır

Habermas‟ta kamusal alan oumlncelikle tek tek insanların devlet ve diğer

politik otoritelerle karşı karşıya geldiği bir alandır Bu noktada Habermas

tartıştığı kamusal alan yaklaşımında 17 yuumlzyıl Avrupası ve Buumlyuumlk

Britanyasındaki yeni kuumlltuumlrel kurumlar olarak kahvehaneler ve salonlardan soumlz

eder Habermasın tasarımına goumlre kahvehaneler oumlnce yazınsal eleştirilerin ve

zaman iccedilinde de politik karşı ccedilıkışların uumlretildiği mekacircnlara doumlnuumlşuumlrler ve buna

paralel olarak da ldquopolitik kamusal alanrdquoın 18 yuumlzyıl koşulları iccedilinde ortaya

ccedilıkışında oumlnemli roller uumlstlenirler

Kamusal alan tartışmaları tarihsel planda iki farklı yaklaşım şeklinde

ele alınmıştır Bunlardan ilki Habermasın yorumlarındaki gibi siyasi topluluk

bağlamındadır İkincisi ise Philip Aries ve Richard Sennettin ccedilalışmalarındaki

gibi akışkan ve ccedilok biccedilimli bir toplumsallığın alanı şeklindedir Literatuumlrde kimi

araştırmacılar (Mardin 1995) 19 yuumlzyıla kadar Osmanlı toplumunda etkin bir

kamusal alanın toplumda var olmadığı ileri suumlrerler Ccedilalışmamız bu savı

tartışmaya accedilmaktadır Zira Batılı anlamda kamusal alan dinamikleri oluşmuş

olmasa bile Batı dışı bağlamda Osmanlının kendine has sosyal koşulları

iccedilerisinde Kamusal alan dinamiklerinin ortaya ccedilıktığı ve bu bağlamda canlı

bir sosyalliğin meydana getirdiği bir kamusal alan yaklaşımı ortaya

konmaktadır Bu iki yaklaşım kahvehaneler uumlzerindeki kamusal alan

tartışmalarının gerccedilekleşebilmesi iccedilin oumlnemlidir Ayrıca kahvehaneler uumlzerinden

yapılan kamusallık tartışmaları bu mekacircnların Batı‟daki formlarından yaklaşık

yuumlz yıl oumlnce Osmanlı sosyal hayatına girmiş olmasına rağmen tartışmada

kullanılan Batılı tarzdaki yaklaşımlar nedeniyle Osmanlının durumunu

accedilıklamada yetersiz kalmaktadır Kamusallık bağlamındaki bu iki farklı

yaklaşımın her biri Osmanlının oumlzel konumu nedeniyle Osmanlı sosyal

yaşamındaki kamusallık dinamiklerini accedilıklamada yetersiz kalsa da her birinin

tartıştığı belirli oumlzellikler Osmanlının durumunu accedilıklamada kullanılabilir

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

189

Habermas ekseniyle Aries-Sennett ccedilizgisindeki farklılık yalnızca kamusal

alanın temsiline dairdir Bununla birlikte ccedilalışmamızın problemleri

doğrultusunda yapılacak olan tartışma accedilısından bahsedilen analitik ayrım

oumlnemlidir Bununla birlikte ccedilalışmamızda kamusal alanı soumlylemsel iletişim

(soumlylenti) alanı veya bilinccedilli kolektif eylem alanı gibi değerlendiren

duumlşuumlnceleri reddetmemekte ve bu manada kolektif eylemin goumlstergelerini

dikkate almaktadır Ccedilalışmamızın bir diğer vurgusu da kahvehaneleri

konuklarına heterojen tarzda birlikte var olabilme olanağı sunan mekacircnlar

olarak algılaması uumlzerinedir Burada anlatılmak istenen kahvehanelerin

katılımcıların etkileşim rituumlellerinin sergilendiği sosyal alandaki ccedilok farklı

kesimlerden pek ccedilok insanı bir araya getiren sosyal mesafe ile fiziksel

yakınlığın beraberce ve sembolik biccedilimde sergilendiği mekacircnlar olarak

goumlruumllmesi fikridir (Weintraub 1997 s 25)

Ccedilalışmamızda Osmanlı İstanbulunda kahvehanenin kamusal alanın

başlıca mekacircnı olarak ortaya ccedilıkış suumlreci doumlrt farklı başlık altında

incelenmektedir Bu anlamda amaccedil ortaya koymaya ccedilalışılan tarihsel suumlreccedil

iccedilerisinde kahvehanelerin ortaya ccedilıkması ve şehirdeki sosyal kuumlltuumlrel yapıya

katkıları ve meydana getirdiği değişiklikleri goumlstermektir Boumlylece

kahvehanelerin birer ticarethane olarak ortaya ccedilıkmasıyla birlikte sosyal

mekacircnlara doumlnuumlşuumlmuuml tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde ele alınacaktır Bu noktada

yazımız kahvehanelerin sosyal alanın her kesiminden katılımcıların

oluşturduğu heterojen bir topluluğa doumlnuumlştuumlğuumlnuuml aynı zamanda sunduğu

sosyalleştirme ve eğlence muhalefet ve eleştiri bilgi edinme soumlylenti

uumlzerinden kolektif eylemler ortaya koyma gibi farklı işlevsellikleri yerine

getirdiğini ve boumlylece devletle halk arasında devlete karşı olan bir alan

oluşturduğunu bir başka ifadeyle kahvehanelerle birlikte bu mekacircnlarda

uumlretilen etkileşimlerin siyasal otoriteyle sıradan halkın karşılaştığı alanlar ortaya

ccedilıkmasına neden olduğunu tuumlm bu suumlrecin kamusal alan dinamiklerinin ortaya

ccedilıkışı olarak algılanabileceğini ortaya koyacaktır

Ccedilalışmamız tartışmalarını kahvehaneler uumlzerine yapılmış ccedileşitli

araştırmalar uumlzerinden yapmaktadır Kahvehaneler uumlzerine ccedilok geniş bir

literatuumlr yoktur Bununla birlikte son yıllarda sosyal bilimler alanında popuumllerlik

kazanmış olan bu konu uumlzerine yayımlanmış doktora tezleri ve makaleler soumlz

konusudur Bu tezler ve makaleler tartışmanın ortaya konmasında birincil

kaynaklar olarak kullanılmıştır Literatuumlruumln kısıtlı olması var olanların tarihsel

bazı dokuumlmanlardan ibaret olması ve ayrıca konunun kamusal alan kavramı

ccedilerccedilevesinde tartışılıyor olunması bu alandaki dar olan literatuumlr uumlzerinde daha

da seccedilici davranmayı gerektirmiştir Son yıllarda kahvehane uumlzerine

ccedilalışmalarıyla dikkat ccedileken beş akademisyenin yakın zamanda sonuccedillanmış

olan araştırmalarını bir araya getirdikleri Ahmet Yaşar‟ın editoumlrluumlğuumlnde

yayımlanan Osmanlı Kahvehaneleri isimli kaynak bu suumlreccedilte kullanılan ana

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 190

eksendeki kaynak olmuştur Ccedilalışmamızda bu kitapta yer alan beş makale ve

yayımlanmış olan diğer tezler uumlzerinden araştırmanın problemleri dacirchilinde

kamusal alan tartışmalarına yer verilmiştir Bu makalelerin ve yayımlanmış

doktora tezlerinin en oumlnemli ortak yanı kamusal alan kavramsallaştırmasının

kahvehaneler uumlzerinden sosyallik ve etkileşim alanı olarak ele alınıp

kamusallığı ortaya koyma ccedilabasıdır Bu makalelerin bir diğer ortak yanı ise

kahvehanelerin ortaya ccedilıkış suumlrecinde başta evler olmak uumlzere hamamlar

meyhaneler bozacılar camiler gibi diğer kamusal mekacircnlarla olan ilişkisini ve

etkileşimlerini ve bu mekacircnın uumlrettiği kamusallık ve toplumsallık biccedilimlerini

iktidarın bu mekacircnlar uumlzerindeki kontrol ccedilabasını ve bu mekacircnın kamuoyu ile

ilişkisini ortaya koymasıdır

4 Kamusal Alan Kavramı Uumlzerine

ldquoKamusal alanrdquo kavramı tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde ldquomoderniterdquoyle paralel

giden bir kavram olarak karşımıza ccedilıkar 16 yuumlzyılda ticari kapitalizmin

gelişmesi ve değişen siyasi iktidar yapısıyla birlikte yeni bir tuumlr kamusal alanı

oluştu Bu suumlreccedilte sosyal hayat modernitenin ilerleme anlayışına uygun olarak

ldquokamusal alanrdquo ve ldquooumlzel alanrdquo olarak iki farklı şekilde kurgulanmış oldu

Boumlylece oumlzel alan ekonomik ilişkileri ve kişisel alanı kapsadı Bu ayrımın

temelinde sanayileşmeye bağlı olarak gelişen kapitalist toplum yapısı yer

almaktadır Kapitalizm oumlncesi toplumda hem tarım hem de imalat sektoumlruumlnuumln

merkezi durumundaki aile sanayi toplumuna geccedilişle birlikte bu işlevini

kamusal alana bırakmıştır

Geleneksel toplumda kısaca siyasal sosyo-kuumlltuumlrel ve sosyo-ekonomik

yaşamın merkezi konumundaki aile modern toplumda bu youmlndeki işlevlerini

aile dışındaki sosyal alana bırakmıştır Bu doumlnemde Habermas‟ ın ldquokamusal

yaşamın enformatik boyuturdquo olarak dikkat ccedilektiği ve esasında siyasal duumlşuumlnce

accedilısından da oumlnemli başka gelişmeler yaşamaktaydıhellipTiyatro sinema eğlence

kuluumlpleri okul gazete dergi ve sanat gibi modern toplumun etkinlik alanları

kamusal yaşamı net biccedilimde oumlzel yaşam alanından ayırmaktaydı Kamusal

yaşam alanını oumlzel şahısların ailenin ve ekonomik muumldahale alanının dışındaki

bir alan anlamına getiren ldquopublicityrdquo (kamusallık) kavramı bu hengacircme iccedilinde

anlamlı bir biccedilimde kullanılmaya başlandı (Ccedilaha 2004 ss 76-77) Habermas‟ın

ortaya koyduğu kamusal alan bireylerin kendi goumlruumlşlerini accedilık platformda

oumlzguumlrce tartıştıkları bir alandır Habermas yurttaşların eşit bir biccedilimde kamusal

alanda kendilerini ilgilendiren konularda rasyonel ve eleştirel bir biccedilimde

tartışabilmesini demokrasinin temeli olarak anlatır (Goumlle 2000 s 9)

Oumlzel ve kamusal alan ayrımıyla birlikte iktidar ve halk arasında yani

devlet ve oumlzel alan arasında Habermas‟ın burjuva kamusal alan olarak

kavramlaştırdığı kamusal alan ortaya ccedilıktı Bu yeni alan devletin bir parccedilası

olmamakla birlikte aksine burjuvalar tarafından devletin eleştirildiği devletin

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

191

genel tavrı ve politikalarıyla ccedilatışan eleştirilerin tartışmaların yapıldığı bir

alandı Bu alan oumlzel bireylerin kamusal sorunlarla ilgili yapmış oldukları

tartışmaların uumlzerinde bir sınırlanma kısıtlamanın olmadığı herkese accedilık bir

alandı (Thomson 1993 ss 175-176)

Habermas‟ın accedilıklamalarında basının suumlrekli gelişmesi ve kasaba ve

şehirlerdeki yeni sosyalleşme merkezlerinin oluşması burjuva kamusal

alanlarının ortaya ccedilıkmasında etkili olmuştur 17 ve 18 yuumlzyıllarda Fransa‟da

salonlar İngiltere‟de kahvehaneler ve Almanya‟da okuma odaları kamusal

alanın başlangıccediltaki kurumlarıdır Bu alanlar eğitimli elitlerin birbirleriyle

tartışmalar yaptıkları goumlruumlşlerini paylaştıkları sosyal mekacircnlardı Dolayısıyla

Habermas‟a goumlre kamusal alan burjuva sınıfının bir araya gelerek uumlzerinde

herhangi bir sınırlandırma yaşanmayan tartışmalar gerccedilekleştirebildikleri hatta

devlete karşı fikirler eleştiriler uumlreten devletten bağımsız merkezler anlamına

gelmekteydi(Habermas 2000 s 107) Boumlylece burjuva sınıfının bir araya

gelerek edebiyat tartışmalarıyla başlayan ve siyasi sohbetlerle devam eden

devletten ve ekonomik ccedilıkarlardan bağımsız sosyal alanlar ortaya ccedilıkmış oldu

Habermas‟a goumlre kamusal alanın oluşumuna oumlncuumlluumlk eden bu mekacircnlar

bir araya getirdikleri insanların bileşimi ve buumlyuumlkluumlğuuml davranış tarzı

bakımından benzer oumlzellikler taşımaktadırlar Benzerliklerinden ilki bir araya

gelenlerin toplumsal ve ekonomik statuumlsuumlnden kaynaklanan guumlccedil ve saygınlığı

yok sayan bir anlayışının var olmasıdır Her tuumlrluuml kamusal mevki iktisadi

bağımlılıklar ve yasal duumlzenlemeler devre dışı bırakılmaktadır İkincisi felsefi

ve edebicirc eserlerin meta değeri kazanması ile birlikte herkes tarafından

ulaşılabilir olmuştur Bu eserlerin kamusal tartışmaya konu edilmesi durumu

soumlz konusudur Kitlelerin felsefi ve edebicirc eserlere ulaşabilmesini sağlayan bu

gelişme ile birlikte kitleler kamusal sorunlar hakkında konuşabilecek bir bilgisel

alt yapıya sahip olmuşlardır Basın bu suumlreccedilte oumlnemli bir katalizoumlr olarak işlev

goumlrmuumlştuumlr Uumlccediluumlncuuml olarak kamusal alanın ilkesel olarak herkese accedilıktır

(Habermas 2000 ss 98ndash107)

41 Kamusal Alan Kavramının EleĢtirisi

Fraser Habermas‟ın kamusal alan kavramına ilişkin doumlrt varsayım

saptar ve bunları eleştirir Bu varsayımların ilki bir kamusal alandaki

katılımcıların statuuml farklarını paranteze alarak sanki toplumsal olarak eşitlermiş

ldquogibirdquo muumlzakereye girmelerinin muumlmkuumln olduğuna yani politik demokrasi iccedilin

toplumsal eşitliğin gerekli olmadığına ilişkin varsayımdır Fraser bu varsayıma

karşılık olarak burjuva kamusal alanındaki soumlylemsel etkileşimin kendileri

bizatihi statuuml eşitsizliklerinin belirtileri olan uumlslup ve adap-edep protokolleriyle

youmlnetildiğini ve bu protokollerin dolaylı olarak kadınları marjinalleştirerek

onların eşitler olarak muumlzakerelere katılmalarını engellediğini iddia eder İkinci

olarak birbiriyle ccedilatışan tuumlrluuml kamuların ccediloğalmasının daha ccedilok demokrasiye

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 192

doğru değil de ondan geriye doğru bir adım olduğuna tek kapsayıcı bir

kamusal alanın her zaman iccedilin ccediloklu bir kamular anlayışına tercih edilir

olduğuna ilişkin varsayımdır Fraser bu varsayıma karşı goumlrece daha alt karşı-

kamulardan soumlz eder Fraser ezilen grup uumlyelerinin egemen kamusal alana karşı

alternatif kamusallıklar ortaya koyduğunu ve bunu tekrarladıklarını

duumlşuumlnmektedir Kadınlar işccedililer eşcinseller bu tuumlr kamusallıklar

geliştirmişlerdir Tek bir kamusal alandan farklı olarak değişik kamusallıkların

bir anlamda muumlcadelesi soumlz konusudur bu noktada Fraser‟a goumlre kamusal

katılım idealini ccediloklu kamular tek bir kamudan daha iyi başarabilir Uumlccediluumlncuuml

olarak kamusal alanlardaki soumlylemin ortak iyi uumlzerinde bir muumlzakereyle

sınırlandırılması gerektiği ve ldquooumlzel ccedilıkarlarrdquo ve ldquooumlzel meselelerrdquoin ortaya

ccedilıkmasının her zaman iccedilin sakıncalı olduğuna ilişkin varsayımdır Fraser‟a goumlre

neyin oumlzel neyin kamusal olduğuna ilişkin yapılacak bir ayrım kamular arası

muumlcadele ya da muumlzakere ile belirlenmesi gereken bir ayrımdır Erkek egemen

ideoloji tarafından dışlanan birccedilok konu kamusal alanda tartışılabilir konulardır

Sonuncusu ise demokratik bir kamusal alanın işlerlik kazanması iccedilin sivil

toplum ile devlet arasında keskin bir ccedilizginin ccedilekilmesi gerektiğine ilişkin

varsayımdır Bu varsayım kamusal alanın devlet uumlzerinde eleştirel bir

soumlylemsel kontrol kurmasını engelleyerek burjuva sivil toplum anlayışına

hizmet eder Oysa kamusal muumlzakere pratiği salt bir duumlşuumlnce oluşturma pratiği

değil bir karar verme mekanizması da olmalıdır (Fraser 2004 ss 112ndash129)

5 Osmanlırsquoda Kamusal Mekacircnların Ortaya CcedilıkıĢı ve Kamuoyu

16 yuumlzyıldan guumlnuumlmuumlze kuumlltuumlruumlmuumlzuumln bir parccedilası olan kahve ve

kahvehaneler son yıllarda sosyal bilimlerin ilgisini ccedilekmeye başlamıştır

Kahvenin ve dolayısıyla kahvehanelerin sosyal bilimlerin dikkatini ccedilekmesinde

Habermasın Kamusallığın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml isimli kitabının 1989 yılında

İngilizceye ccedilevrilmesini muumlteakiben başlayan kamusal alan tartışmalarının

oumlnemli bir yeri vardır Habermasın ccedilalışmasıyla birlikte kamusallığın

toplumsal mekacircnlar uumlzerinden incelenmesi tartışmaları ortaya ccedilıkmıştır

Boumlylece kahvehaneler tarihsel suumlreccedil iccedilerisinde sosyolojik bakış accedilısıyla

değerlendirilmiş ve kahvehaneler iccedilerisinde uumlretilen ilişkiler ve bu ilişkiler

uumlzerinde siyasal iktidarın denetim kurma ccedilabalarını irdeleyen araştırmalar

ortaya ccedilıkmıştır Bu ccedilalışma Osmanlı‟da kamusal mekacircn ve kamuoyu oluşumu

suumlrecinde kahvehanelerin roluuml ve işlevlerini literatuumlrdeki ccedilalışmalar uumlzerinden

tartışmaktadır

51 Osmanlı ġehir YaĢamında Yeni Bir Mekacircn Kahvehaneler

16 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti buumlyuumlk bir

değişim ve doumlnuumlşuumlm yaşamaya başladı Bu suumlreccedilte ekonomik kriz yerel

youmlnetimlerdeki değişiklikler şehirleşme dinicirc canlanmalar vergilendirme

sisteminde ve youmlnetim yapısındaki değişiklikler gibi buumlyuumlk bir sosyo-ekonomik

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

193

doumlnuumlşuumlmleri yaşadı Bu suumlrecin bir sonucu olarak oumlzellikle bazı boumllgelerdeki

yoğun nuumlfus artışı ve toprak sisteminin değişime uğraması karşılıklı etkileşim

iccedilerisindeki bu iki suumlreccedil klasik Osmanlı sistemindeki mevcut duumlzeni tehdit etti

ve Osmanlı ekonomik sistemindeki değişim nuumlfus hareketliliğine neden oldu

Oumlzellikle İstanbula gelen ccedilok sayıdaki goumlccedilmen şehirde hayatı zorlaştırdı ccediluumlnkuuml

bir taraftan yerel boumllgelerden toplanan vergiler azaldı diğer taraftan da

başkentin iaşesini sağlamak zorlaştı (Yaşar 2009 s 39)

Boumlyle bir ortamda kahve İstanbul‟a girdi ve kısa suumlre iccedilerisinde biri

Şamlı diğeri Halepli iki tuumlccar şehirde ilk kahvehaneleri accediltılar ve diğerleri

bunları takip etti Hiccedil kuşkusuz diğer birccedilok yerde olduğu gibi İstanbulda da

ilk kahvehanenin doumlnemin İstanbul‟u ve Tahtakale‟nin ticaret merkezi olarak

oumlnemi goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda ilk kahvehanelerin burada accedilılması ve

kurucularının tuumlccar olması bir rastlantı değildir İstanbulda ilk kahvehanelerin

accedilıldığı boumllge olan Tahtakale aslında uluslararası ve yerel ticaretin odaklandığı

bir yerdi Dışarıdan gelen hemen hemen her şey bu boumllgeden şehre giriş

yapıyordu ki kahve de bunlardan biriydi Ticaretin ve buna bağlı olarak erkek

nuumlfusun yoğunlaştığı bu boumllgeyi İstanbula gelen ilk kahve tuumlccarlarının seccedilmesi

tabii ki bir rastlantı değildi 1600lere kadar ve daha sonra da artan bir ivmeyle

oumlncelikle bu boumllgede ve şehirdeki ticaretin yoğunlaştığı diğer yerlerde bir suumlruuml

yeni kahvehane accedilılmaya başlandı (Akyazıcı Oumlzkoccedilak 2009 s 20)

16 yuumlzyılda ve sonrasında Osmanlının yaşadığı değişim sosyo-

ekonomik yapıya da yansıdı Oumlzellikle İstanbul‟da yaşanan goumlccedil artan nuumlfus ile

şehrin kamusal sosyalleşmedeki buumlyuumlk artış oumlzel alanları da etkiledi Bu

değişim sonuccedilları itibarıyla sosyal hayatı da etkiledi Ev yaşamı ve konut şekli

uumlzerinde bazı değişimlerin ortaya ccedilıkmasına neden oldu Bu suumlrecin daha ccedilok ev

yaşamına ait geleneksel konukseverlik yapısının doumlnuumlşuumlmuumlyle ilişkilendirilmesi

soumlz konusudur İstanbul‟da kahvehanelerin varlığından oumlnce guumlndelik hayatın

iccedilinde insanların bir araya gelerek sohbet edip sosyalleşeceği camiler dışında

bakkal kasap manav gibi alışveriş yerlerinin yanı sıra bozahane ve meyhaneler

vardı

Kahvehanelerin accedilılışı bunlara alternatif bir mekacircnın oluşturulması

demekti belki de bu nedenle kahvehaneler ccediloğu zaman şehirde daha oumlnceden

var olan ticari yapılarla ilişkilendirilerek guumlndeme gelmiştir Bununla birlikte

benzer hizmetler sunan şehir hamamları ve berber duumlkkacircnları da bu suumlrece dacirchil

edilebilir Erken modern Avrupanın diğer kentlerinde de goumlruumllduumlğuuml gibi 16

yuumlzyıl İstanbulunda da toplum zengin orta ve dar gelirli insanların yaşadığı

mahalleler olarak boumlluumlnmemişti O yıllarda İstanbulda bir sarayın dış duvarına

yaslanmış olarak oldukccedila oumlzensiz yapılmış evlere rastlamak muumlmkuumlnduuml

bununla birlikte mahalle ccedilarşısında toplu olarak kalınan bir dizi kiralık odanın

hemen yanında saray gibi konaklar da bulunabiliyordu (Akyazıcı Oumlzkoccedilak

2009 s 22)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 194

Ancak o yıllarda İstanbulda yaşayan insanların ccediloğu bir iki odadan

oluşan bir fırını ve ahırı olan ccedilok kuumlccediluumlk evlerde ikamet ediyordu Evlerin

bağımsız olarak kullanılabilen pişirme ve yıkanma mahalleri yoktu Sadece ccedilok

odalı avlulu veya bahccedileli geniş evlerde pişirme yıkanma veya misafir ağırlama

gibi işler iccedilin kullanılan oumlzelleştirilmiş mekacircnlar bulunuyordu İmparatorluğun

pek ccedilok yerinden İstanbul‟a gelmiş olan pek ccedilok kişi toplu olarak sıra hacirclinde

yan yana yapılmış kiralık odalardaevlerde kalıyordu Bu sıra-odaev tipinde ge-

nellikle şehre dışarıdan ccedilalışmak iccedilin gelmiş bekacircr erkekler veya şehirde ba-

ğımsız ev kirasını oumldeyemeyen fakir aileler kalıyorlardı Olumsuz fiziksel ve

sosyal koşullar duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kahvehaneler vakit geccedilirebilecekleri

eğlenebilecekleri sohbet ederek sosyalleşebilecekleri belki de tek kamusal

mekacircn olduğundan hem bu insanlar iccedilin hem de diğerleri iccedilin oldukccedila buumlyuumlk

oumlneme sahipti (Tanyeli 2003 s 305) Bu doumlnem iccedilerisinde İstanbulda

kahvehanelerin sınırlı fiziksel koşullarda ikamet eden dar gelirli insanlar iccedilin

tek kamusal mekacircn olduğu anlaşılmaktadır Kamusal mekacircnlar olarak

kahvehaneler diğer taraftan da Osmanlı elitinin sosyal politik ve kuumlltuumlrel ilişki

ağlarını guumlccedillendirdiği bir yerel mahal işlevi goumlrmekteydi Ayrıca kahvehaneler

bu iki sosyal grup arasında bir karşılaşma alanı yaratmıştı Boumlylelikle otoriteler

halkın belki de elit grup tarafından bu karşılaşma zamanlarında

kışkırtılabileceğinden veya devlete karşı eleştirel tavır almaya doğru

youmlnlendirilebileceğinden ccedilekinmişlerdi (Koumlmeccediloğlu 2009 s 51)

Osmanlı‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkmasıyla birlikte bu mekacircnlar

sosyal alandan pek ccedilok kesimin ccedilekincesizce bir araya geldikleri ve yeni

toplumsallık ilişkilerini gerccedilekleştirdikleri ortak buluşma noktalarına doumlnuumlştuuml

Kahvehaneler huumlkuumlmet yetkilileri din adamları tuumlccarlar ve zanaatkacircrlar

dindarlar ve zayıf inanccedillılar gibi toplumun ccedileşitli kesimlerini bir araya

getiriyordu Boumlylece bu mekacircnlar pek ccedilok insanın ortak bir zeminde yuumlz yuumlze

ilişkiler gerccedilekleştirebilmelerine olanak sağlayarak kişisel bilgi ve deneyimle

bireysel katılımı muumlmkuumln kılan yeni bir sosyal alan oluşturuyordu

II Selim ve III Murat doumlnemlerinde İstanbulda yaklaşık 600

kahvehane vardı ve bunlar şehrin en oumlnemli boumlluumlmlerinde bulunuyordu Kuumlccediluumlk

kamusal mekacircnların varlığının sınırlı olduğu bir toplum iccedilin belirgin bir dış

mekacircnda buluşmayı sağlayan bir yeniliğin ne denli ccedilarpıcı olduğu aşikacircrdı

Aynı zamanda bu kurum evin mahallenin ve tekkenin oumlzelleştirici etkisi

nedeniyle sosyal olarak sınırlandırılan muumlşteriler iccedilin canlı bir kamusal mekacircn

yarattı Elbette başka kamusal mekacircnlar da vardı cami ccedilarşı veya hamam gibi

yerlerde yabancılar karşılaşıp sosyalleşebilirdi Ancak kahvehane aktif işlevi

toplumsallık olan bir kurum olarak ortaya ccedilıktı Meyhane gibi karşılaştırılabilir

kurumlar da mevcuttu ama bunların hiccedilbiri muumlşteri kitlesinin ve faaliyetlerin

ccedileşitliliği bakımından kahvehane kadar kapsayıcı değildi Şehrin sakinleri iccedilin

camiye bir alternatif sunan kahvehaneler kamusal alanın sekuumllerleşmesinin de

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

195

araccedilları oldular Hatta tarihccedili Peccedilevi insanların cami yerine kahvehaneyi tercih

etmesinin din adamlarının yakınmasına yol accediltığını aktarır Bu mekacircnlarda

yoğun bir edebicirc faaliyetin gerccedilekleştirildiği de goumlzlenmiştir

Kahvehane muhabbeti sıkıcı ve yavan değildi Kahvehane bir ccedileşit

edebiyat forumu hacirclini almıştı şairler son eserlerini kitlenin eleştirel bir

değerlendirmesine sunabiliyordu Kahvehanelerin diğer koumlşelerinde

sanat bilim veya edebiyat hakkında ateşli tartışmalar yuumlruumltuumllebiliyordu

(Koumlmeccediloğlu 2009 s 51)

Kısacası kahve farklı bir sosyalleşmeye dayanan yepyeni bir sosyal ve

kuumlltuumlrel deneyimin gelişmesine katkıda bulunmuştu Bu anlamda kahvehaneler

ziyaretccedililerini bu oumlzellikler dacirchilinde ccedileşitli kapasitelerle donatarak ccedilok farklı

işlevsellikleri yerine getirmesi bakımından oumlzel bir oumlneme sahipti

52 Yeni Bir SosyalleĢme ve Eğlence Mekacircnı Olarak Kahvehaneler

İstanbul‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkmasıyla birlikte sosyal alanda bu

yeni mekacircnlara buumlyuumlk ilgi goumlsterildi Kahvehanelerin goumlrduumlğuuml ilginin

nedenlerinden biri de bu mekacircnların bir anlamda herkese hitap etmesi ve ccedilok

youmlnluuml işlevselliğe sahip olmasıydı Sosyal alanda kahvehanelerin yerine

getirdiği işlevlerden bir diğeri ise muumldavimlerinin sosyalleşme ve eğlence

ihtiyaccedillarını karşılayabilecek bir mekacircn olmasıdır

Kahvehaneler ortaya ccedilıktıkları guumlnden itibaren sosyal yaşamda farklı

bir sosyalleşmeye ve medeniliğe dayanan yepyeni bir sivil deneyimin

gelişmesine katkıda bulunmuş oldular Kamusal davranışın toplumsal

rituumlellerini karşılıklı olarak icra eden yabancılar veya birbirine aşina kişiler

arasındaki bu yuumlz yuumlze karşılaşma medenilik olarak adlandırılır Medenilik de

rutin olarak yabancılarla ilgilenme kapasitesini geliştirir (Lofland 1973 182

6) Kahvehaneler muumlşterilerini bu kapasiteyle donatmak bakımından işlevsel

bir oumlneme sahipti Muumldavimler yeni davranış kodlarını oumlğrenirken birbirlerinin

fikrine saygı goumlstermek ve kendilerine hacirckim olmayı becermek zorundaydılar

aksi hacirclde guumlndelik etkileşimlerinin tadını ccedilıkaramazlardı Boumlylece

kahvehaneler faaliyetleri farklılıkları ve hevesleriyle muumlşterileri iccedilin dinamik

ve canlı bir atmosfer yaratmışlardı Kahvehanelere gelenler zaman zaman

sadece konuşmanın verdiği haz ve eğlence iccedilin sohbetlere dalıyorlardı Bir

konuşma biccedilimi ve sosyalleştirici bir etkileşim şekli olarak dedikodu da bu

sohbetlerin bir kısmını oluşturuyordu Fakat kahvehaneler boş muhabbetlerin

suumlrduumlğuuml mekacircnlar olmaktan uzaktı buralarda toplumsal siyasi ve kuumlltuumlrel

meseleler hakkında tartışılır ve yoğun edebicirc faaliyetlerde bulunulurdu Peccedileviye

goumlre ziyaretccedililerin bir kısmı kitap ve risaleler okur bazıları tavla ve satranccedil

oynardı bazıları ise yeni lirik şiirler getirir ve edebiyat hakkında konuşurdu

Kahvehanelerin hatipleri ve onların nutuklarını hayranlıkla dinleyen muumlşterileri

de vardı (Koumlmeccediloğlu 2009 s 53)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 196

Pek ccedilok mahalle kahvehanesi camilerin oldukccedila yakınında

kurulmuştu İnanccedillı kimseler iccedilin buraları namaz vaktinden evvel toplanılan

bekleme salonlarıydı Kuumlccediluumlk ccedileşmeleri minik fıskiyeli havuzları ile minyatuumlr

cami avlularını andırıyorlardı Kahvehanelerin duvarları Kuran‟dan ayetler

Peygamber hadisleri ve Mekke-Medine resimleriyle donatılmıştı Namaz

vaktini bekleyenler iccedilin dinicirc muumlzik ccedilalınır tarihicirc zaferlerden bahseden destanlar

okunurdu (Georgeon 1999 s 46) Ayrıca Georgeona goumlre bu kıraathane bir

akademisyenler kuluumlbuumlyduuml Fevziye Kıraathanesi de boumlyledir İlk sinema filmi

burada goumlsterilmiştir Ccedilok daha sonra İstanbulun ilk sinema salonu Millicirc

Sinema da aynı yerde accedilılacaktır 1857de accedilılan Sarafim Efendi

Kıraathanesinin alt katı bir basımevi olarak ccedilalışmıştır Bu kıraathanelerde

gazeteler dergiler broşuumlrler rahatlıkla erişilebilir durumdaydı (Georgeon 1999

s 72) Osmanlıda 17 yuumlzyıl kahvehanelerini inceleyen Ayşe Saraccedilgile goumlre

kahvehanelerin sosyalleştirici oumlzelliği tuumlketiciler arasındaki sosyal ayrımların

geccedilici olarak ortadan kalkmasını sağlıyordu İstanbul kahvehanelerinde

herhangi bir tartışma konusu ortak bir guumlndeme doumlnuumlşebilirdi herhangi biriyle

iletişim kurabilir herhangi bir sohbete katılabilirdiniz sohbet eden kişileri

şahsen tanıyıp tanımadığınızın veya sohbete katılmak iccedilin davet alıp

almadığınızın oumlnemi yoktu Kişilerin sosyal koumlkenleriyle ilgili bir ima sadece

terbiyesizlik olarak değerlendirilmekle kalmaz aynı zamanda enformasyon

akışını da engellerdi (Saraccedilgil 1999 s 28) Peccedilevi şehrin yeni mekacircnları olarak

kahvehaneleri yuumlksek ruumltbeli memurlardan aylaklara kadar ccedilok farklı itibar

duumlzeylerine sahip kimselerce ziyaret ettiğini soumlyler Her tabakadan insan

duumlzenli olarak bu yerlere geliyor Bu ve benzeri değerlendirmeler kahvehane

toplumunun aydın ve memurlardan oluşan kuumlccediluumlk bir seccedilkinler zuumlmresi

olmadığını goumlsterir Her ne kadar zaman iccedilerisinde farklı mesleklere ve ccedileşitli

loncaların uumlyelerine hizmet eden kahvehaneler ortaya ccedilıkmış olsa da bunların

muumlşterilerine sundukları hizmet dışlayıcı bir nitelik taşımıyordu (Koumlmeccediloğlu

2009 s 53)

Kahvehaneler her kesimden muumlşterilerinin bir araya gelerek

sosyalleşmelerini sağlamakla birlikte aynı zamanda muumlşterilerinin iyi vakit

geccedilirdiği eğlendiği guumllduumlğuuml ve goumllge oyunu orta oyunu ve kuumlccediluumlk ccedilapta tiyatro

gibi ccedileşitli performansları izlediği mekacircnlar olmuştu Bu suumlreccedilte ortaya konan

performanslarla izleyici hem iyi vakit geccedilirir hem de performansın siyasi

iccedileriğine ve dozuna goumlre sosyal alanın paylaştığı eleştirileri soumlylentileri

oumlğrenmiş olurdu

Osmanlı kahvehanelerinde kamusal alandaki dışavurumlar ccediloğunlukla

karnavalesk biccedilimler alırdı Oumlrneğin dizeleri hayata dair gerccedilekccedili bir felsefeye

dayanan ve insanların oldukccedila huumlrmet ettiği kahvehane acircşıklarının

performansları kamusal dışavurum ve toplumsallığın belirgin bir oumlrneğini

sergilemiştir Kahvehanedeki meydan okuyucu bu siyasi sohbet sadece soumlylem-

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

197

sel bağlamda gerccedilekleşmez aynı zamanda goumlsteri ve teatral şekilde de vuku

bulur Doğası itibarıyla Karagoumlz bir goumlsteri ya da komediden oumlte bir şeydir

Oyunun iccedileriği siyasi hiciv iccedilermektedir Mevcut Karagoumlz metinleri ccedilağdaş

seyyahların değindikleri tuumlrden siyaset iccedilermemelerine rağmen siyasi hiciv

Osmanlı Devletinin son yıllarına dek Karagoumlzuumln temel unsurlarındandır Bir

Batılı seyyaha goumlre Karagoumlz toplumsal ve siyasi hayata dair eleştirileri ile

oumlzguumlr bir basın gibi hareket etmektedir Bir yazarının olmaması ve anonim

geleneğin bir parccedilası olması onu daha oumlzguumlr kılmakta ve kendisine karşı tavır

alınmasını engellemektedir Mesela bazı oyunlar muumlstehcenlik iccedilermekte ve

phallus gibi aşırı şehvet oumlgelerine yer vermektedir Bu oumlzellikleriyle Karagoumlz

muumlşterileri iccedilin sadece boş zaman eğlencesi sunmaz aynı zamanda

konuşulmayanları ifade etme imkacircnı sunar Dolayısıyla Karagoumlz de kahvehane

ile aynı kaderi paylaşır ve birccedilok defa yasaklanma ile yuumlz yuumlze gelir

(Koumlmeccediloğlu 2009 s 58)

Osmanlı kahvehanelerinin ccediloğunda bir meddah bulunduruluyordu

Meddahların goumlsterileri kahvehanelerdeki teatral performansların en

popuumllerlerindendi Bu meddah geleneği sebebiyledir ki 16 ve 17 yuumlzyıl

İstanbulluları kahvehanelerdeki teatral konuşmalara oldukccedila aşinaydı

Kahvehane meddahları sadece hikacircye anlatıcıları değil aynı zamanda başarılı

oyunculardı Ccedilok ccedileşitli karakterleri tasvir etmekle yetinmiyor onları

canlandırıyorlardı Değnek ya da mendil gibi malzemeler kullanarak veya

başlıklarını değiştirerek uygun goumlrsel efektleri uumlretiyorlardı Tuumlrkuuml

canlandırmak iccedilin eski usul fes Farslı olmak iccedilin uzun şapka Laz olmak iccedilinse

kukuleta takıyor (Martinovitch 1933 s 27) Ccedileşitli ağızları ve farklı sesleri

taklit etmek konusunda ccedilok maharetliydiler Meddahlar izleyicileri ana

karakterle oumlzdeşleştirerek onları hikacircyenin iccediline ccedilekmeye ccedilalışırdı (Nutku

1999 s 64)

Kahvehaneciler uumlnluuml meddahları ccedileşitli goumlsterici ve eğlendiricileri

belirli aralıklarla ağırlamak iccedilin ccedilaba goumlsteriyorlardı ccediluumlnkuuml boumlylelikle

kahvehanenin muumlşterileri ccediloğalıyor oumlte yandan da adı saygınlığı artıyordu

AnlatıcıGoumlsterici ne yapacağını ve ne kadar suumlreceğini oumlnceden kararlaştırıyor

uumlcreti kahvehaneci tarafından oumldeniyordu Kimi uygulamalarda goumlstericinin

uumlcretini muumlşterilerin oumldediği de oluyordu Withers 17 yuumlzyıl başında bir

kahvehanede tanık olduğu okuma seansına değinir Kahvehanede her zaman

belli bir kalabalık bulunur Ortalarına oturur ve okumaya başlar (neden soumlz

ederse etsin halk anlattığına itibar eder) Boumlylece bir iki saat geccedilirdikten sonra

onların coumlmertccedile verdikleri paraları alırlar ki bu para genellikle kitabın

değerinin birkaccedil katıdırrdquo (Withers 1996 ss 176-177)

Pek ccedilok performansta izleyicilerle oyuncu arasındaki ayırım accedilık de-

ğildi Meddah ve ortaoyunu performansının ccedileşitli biccedilimleri izleyicilerle ccedilevrili

olurdu ve oyuncuyla izleyici arasında neredeyse mesafe bulunmazdı Seyirciler

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 198

oyuncuya doğrudan ilişmek konusunda hevesliydi Kahvehane

performanslarında bir bilgilendirme suumlrecinin varlığı ve komposizyonun kendisi

oyuncu-izleyici alışverişine katkıda bulunuyordu Dolayısıyla seyircilerin

tepkisi ve işaretleri goumlsterinin kuruluşu ve gelişmesine ccedilok oumlnemli bir katkıda

bulunur ve metinsel form uumlzerinde belirgin bir etki oluştururdu (And 1987 s

177)

53 Osmanlırsquoda Muhalefet ve EleĢtiri Alanı Olarak Kahvehaneler

Kahvehanelerin ccedilok youmlnluuml olarak gerccedilekleştirdikleri işlevlerinden biri

de muhalefet ve eleştiri alanı olarak goumlrev yapmalarıydı Oumlyle ki

kahvehanelerde toplanan her kesimden insanın oumlzguumlrce siyasal iktidar hakkında

eleştirilerde bulunması ve devlet goumlrevlileri hakkında tuumlrluuml dedikodular

konuşulması muumlmkuumln olmaktaydı Osmanlı kahvehaneleri eleştirel bir

kamusallık ve bozucu-eleştirel siyasi toplumsallığın oluşmasındaki araccedilsal

rolleriyle farklı statuumllerden kişilerin karşılaşma alanları olmaları sebebiyle

katmanlaşma sisteminin geleneksel normlarını tehdit ettikleri iccedilin yetkililerin

tepkisine maruz kalıyordu Tepki mekacircnsal bir geometriye değil onun

metonimik mimik tehdidine karşı gelişiyordu Bu yuumlzden bu ccedilalışmada

kahvehane aslında bir ccediloumlzuumlmleme enstruumlmanıdır (Koumlmeccediloğlu 2009 s 58)

İlk guumlnlerinden başlayarak kahvehaneler hep ldquosohbetrdquole

oumlzdeşleşegelmiştir Enformasyon merkezleri olarak kahvehaneler doğallıkla

sohbetin geliştiği yerlerdi Osmanlının kuumlltuumlrel aktarım suumlrecinin bel kemiğini

oluşturan ldquosohbetrdquo bir eğitim ve toplumsal iletişimin kurucu oumlgesi olarak

Osmanlının guumlndelik yaşam pratiğiyle iccedil iccedile geccediler (Işın 2001) Belli bir konuya

bağlı kalmadan herkesin konuşma ve dinleme hakkının olması konu hakkında

anlaşma dayatmasının olmaması tersine herkesin bir değerlendirme ya da

yorumunun olması fikir ayrılıklarına karşın katılımcıların ilişkilerinin devamı

gibi oumlzellikler sohbetin eş deyişiyle ldquokarşılıklı iletişimrdquoin temel koşulları

arasındadır Kahvehanede istediğiniz insanlarla konuşabilir konuşanları

tanısanız da tanımasanız da ccedilağrılsanız da ccedilağrılmasanız da herhangi bir

sohbete katılabilirsiniz Kahvehane ve meyhane de karşılıklı gevezelik eden

dinlemeden konuşanların değil dinleyenlerin yeriydi (Ortaylı 1986 s 14)

Kahvehanenin ahlaksızlık din karşıtlığı ve yolsuzluklarla

ilintilendirilmesi youmlnetici elitin 16 yuumlzyılın ikinci yarısı ve 17 yuumlzyılın

başlarında Osmanlı devlet ve toplum duumlzeninde yaşanan krizi algılamasıyla

birebir ilişkilidir Nitekim ccedilağdaş birccedilok yazar kahvehaneleri ccediloğulcu

muumldavimleri ve duumlzeni yıkıcı potansiyeli dolayısıyla olumsuz bir bağlamda ele

aldılar ve merkezicirc otorite de birccedilok kez kahvehaneleri toptan kapatmaya ccedilalıştı

Hatta III Murat II Selim IV Murat ve III Selim gibi padişahların tahta

ccedilıktıklarında ilk yaptıkları iş halkın meyhane gibi diğer toplanma mekacircnlarıyla

birlikte kahvehanelerin kapatılması iccedilin emirler ccedilıkarmaktı Devletin

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

199

kahvehaneler karşısındaki tavrının değişmesinde diğer oumlnemli bir etken de

devletle tebaası arasındaki ilişkinin değişimidir Zamanla temel politika kamu

alanının siyasi iktidar tarafından hegemonik kontroluumlnden uzaklaşarak devletin

tebaasıyla uzlaşmasına doğru evrildi Farklı sosyal ve ekonomik statuumlden

muumldavimlerinin bir araya gelmesine olanak sağlayan kahvehaneler mevcut

duumlzeni korumak iccedilin kılık kıyafet kuralları koyan ya da sokakta reayanın ata

binmesi gibi ccedileşitli duumlzenlemeler uygulayan youmlnetici elitin tepkisiyle karşılaşır

Bu iktidar sahipleri geleneksel mutlakiyetccedililiği korumak iccedilin muhalefet

merkezi olma potansiyeline sahip kahvehane ve meyhane gibi mekacircnlara karşı

yasaklayıcı politikalar uygulamaya ccedilalıştılar Toplumsal statuumllerin aşılmaması

uumlzerine kurulu bir sistemde kahvehaneler bu endişenin toplumsal hayata

geccedilirildiği mekacircnlar olarak algılanmıştır Kahvehanelerin kapatılması zaman

zaman dinicirc ortodoksinin veya sofu ulemanın tepkisiyle ilişkilendirilse bile siyasi

otoritenin dinsel bir kaygısı yoktu Mesele bu mekacircnların siyasi işlevleriyle

ilgiliydi Siyasi otorite kendi amaccedillan iccedilin keskin sofu oumlnderleri sadece

kullanmıştır (Koumlmeccediloğlu 2009 s 56)

Soumlylenti dedikodu ve rivayet bilhassa yarı okuryazar toplumlarda ile-

tişim ve haberlerin yayılmasının başlıca araccedillarıydı Hatta soumlylenti kitlesel

iletişimin en eski biccedilimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlr (Kapferer 1990) Kitlesel ile-

tişim kamuyu oluşturan bireylerin birbirleriyle bağlantılı eylemlerinden oluşur

bu bireyler beraberce etkileşip soumlylentinin nesnesine youmlnelik ortak bir tavır

geliştirirler Bu tuumlr bir kamusal sohbet yalnızca kitlesel iletişimin değil

direnişin de aracıdır Soumlylenti rivayet ve dedikodunun anonim karakteri

tanınma ve misilleme riskini asgariye indirir ve yetkililer iccedilin ccedilok daha

tehlikelidir (Scott 1985 s 282) Bu suumlreccedilte İstanbul kahvehaneleri sarayla

ilgili soumlylentilerin konuşulduğu ve yayıldığı başlıca mekacircnlardı Kahvehanelerin

her zaman iccedilin toplumsal kışkırtma mahalli olma olasılığı mevcuttu ve oumlzellikle

de yeniccedileri kahvehaneleri itaatsizliğin kaynağı ve rejim muhalifi grupların ve

isyancı askerlerin buluşma mekacircnlarıydı

Kentsel karışıklık iccedilin bir metafor olmasının yanı sıra kahvehane aynı

zamanda otoritelerin ldquodevlet sohbetirdquo diye adlandırdığı popuumller siyasi soumlylem

(soumlylenti) iccedilin elverişli bir mekacircn idi Gazete magazin ve kitaplar gibi yazılı

iletişim araccedillarının olmadığı ya da nadir olduğu erken modern toplumlarda

insanların soumlzel araccedillara daha bağlı oldukları muhakkaktır Dolayısıyla soumlylenti

temel sosyal iletişim aracı olmakta ve toplumdaki en yeni haberleri

yaymaktadır Aslında soumlylenti uumlzerinden bir haberin yayılması kontrol

edilemez oumlzelliği dolayısıyla egemen guumlccedil iccedilin yazılı basından daha tehlikelidir

Soumlylenti sıradan kelimeleri soumlzluuml iletişim aracı olmaktan ccedilıkarıp bir guumlccedil aracına

doumlnuumlştuumlrme yeteneğine sahiptir Soumlylenti sadece yazarı belli olmayan bir

iletişim değildir aynı zamanda accedilıkccedila ifade edilmeyen korkular ve istekler iccedilin

bir araccediltır Oumlte yandan soumlylentiyi kurulu duumlzene bir tehdit olarak algılama

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 200

youmlnetenler ile youmlnetilenler arasında ikilik oumlngoumlren youmlnetim anlayışından

kaynaklanmaktadır Diğer bir ifade ile bu youmlnetim anlayışı devletin siyasi alanı

ile halkın ahlaki alanı arasında bir ayrım oumlngoumlruumlr Halkın youmlneticiye itaatte

bulunması oumlngoumlruumllen bu sistemde kurallardaki herhangi bir sapma sosyal

ccediloumlkuumlşuumln bir belirtisi olarak goumlruumlluumlr Dolayısıyla youmlneticiler kamu alanında olup

bitenlere karşı etkin oumlnlemler alırlar (Yaşar 2009 s 40)

Yukarıda da bahsedildiği uumlzere siyasi oumlnemleri arttığı oranda kah-

vehaneler siyasi iktidarın ve elitlerin dikkatini ccedilekmiştir Koumltuuml şoumlhreti dola-

yısıyla da Osmanlı sosyal ve siyasi yaşamının tecruumlbe ettiği krizin guumlnah keccedilisi

olarak addedildiler Dolayısıyla siyasi otorite mevcut duumlzene bir tehdit olarak

goumlrduumlğuuml kahvehane kamusallığını yasaklama yoluna gitti İlk zamanlarda

kahvehane uumlzerindeki iktidar goumlsterimi bu kurumların tuumlmuumlyle yasaklanması ve

kapatılması şeklinde gerccedilekleşti

19 yuumlzyıl oumlncesinde kahvehanelerdeki tuumlm heterotopik uumlsluplar

kamusal guumlcuuml taktiksel şaşırtıcı ve saptırıcı heterolojik eylemler olarak

kurgular popuumller guumlcuuml accedilıkccedila her şeyi yapmaya muktedir bir devlet guumlcuumlnden

kaccedilmak onu idare etmek bu devletin kapasite ve goumlzetiminden paccedilayı sıyırmak

iccedilin kullanılan pratik zekacirc taktiksel yaratıcılık oyunculuk oyunbozanlık gibi

youmlntemler olarak tanımlar (Erdoğan 2000 s 31) Daha sonra monarşiye

youmlneltilecek tepki aynı eleştiri kuumlltuumlruumlnuumln elitist bir tarzda yeniden

yorumlanmasıdır aslında Kahvehane toplumunun devlete karşı bir eşik alan

yarattığından devlet erkinin kahvehaneleri yasaklayan fermanlar ilan etmek

gibi dur durak bilmeyen fakat etkisiz kalan siyasi tepkiler vermesi suumlrpriz

değildir Bu tepkiler aynı zamanda oumlzel alandan tamamen ayrı bir alanda farklı

toplumsal grupların bozucu ve eleştirel kamusallık iccedilin bir kuumlltuumlr bir ortam ve

mekacircn oluşturduklarının da goumlstergesidir Kahvehaneler baskıcı ve yasaklayıcı

bir resmicirc kuumlltuumlr ve otoritenin suumlreksiz kılındığı yerlerdi Kahvehanenin

karnavalesk kuumlltuumlruuml ironi parodi ve alay yoluyla hicvin kullanıldığı

performanslarla resmicirc erkle hesaplaşıyordu Bir başka deyişle bunlar

vasıtasıyladır ki kuumlltuumlrel olanla siyasi olan ilişkilendirilerek eleştirel bir

kamusallık yaratılabilmiştir Bu suumlreccedilte kahvehanelerin muhalefet ve eleştiri

alanında ortaya koyduğu işlevsellik olarak buralarda gerccedilekleştirilen Karagoumlz

oyunları meddah orta oyunu gibi ccedileşitli performanslar soumlz konusudur Bu

oyunların asıl oumlnemi kahvehaneye gelenlerin iyi vakit geccedilirmelerini

sağlamalarının yanı sıra sosyal alanda dokunulması ccedilok muumlmkuumln olmayan

konulara mizah yoluyla değiniyor ve hicvediyor olmasıdır (Koumlmeccediloğlu 2009 s

70)

Kahvehanelerdeki Karagoumlz ve meddah goumlsterileri sadrazamlar da dacirchil

olmak uumlzere yuumlksek ruumltbeli goumlrevlilerle dalga geccedilen onların taklidini yapan

siyasi ve sosyal hicivlerle renklendirilmiştir Karagoumlz kahvehanelerde siyasi

yolsuzlukları eleştirmek iccedilin bir nevi siyasi silah olarak kullanılıyordu Burada

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

201

tuumlm hiyerarşileri ters yuumlz etmek kurulu duumlzeni oyun yoluyla bozguna uğratmak

ve alışılmışın dışında bir bakış accedilısıyla duumlnyaya bakarak var olan her şeyin

goumlreli doğasını keşfetme ve yeni bir duumlzenin iccediline girme imkacircnını sunmak gibi

karnavalesk nitelikleri goumlrmek muumlmkuumlnduumlr (Bakhtin 1984 s 34) Bir yazarının

olmaması anonim bir geleneğin uumlruumlnuuml olması elbette oumlzguumlrleştirici bir

unsurdur zira soumlylenenlerin sorumluluğunu paylaştırmak ccedilok daha zordur

Yazarı olan bir oyun hem oyuncunun hem de izleyicilerin belki de ironi hiciv

veya doğaccedillamalarla yetkililerin aleyhine doumlnuumlşebilecek bir performansı

etkileme oumlzguumlrluumlğuumlne gem vurur Bunun gibi Osmanlıdaki teatral goumlsteriler de

toplumun işleyişine dair geliştirilmiş bulunan resmi veya hacirckim accedilıklamalara

direnebilecek bir dil geliştirmişlerdi Karnavalesk bilhassa alt sınıfların kolektif

kutlamaların sonucu olarak beliren kolektif eylem potansiyeli aracılığıyla duumln-

yayı baş aşağı eden bir siyasicirc manzara olasılığını vaat eder Bu bağlamda

kahvehanelerde youmlnlendirilen tepkiler ccedileşitli toplumsal grupların oumlzel ve

mahrem alandan farklı bir alanda bir araya gelerek siyasicirc bir eleştiri kuumlltuumlruuml

yarattığını kanıtlar Tekrarlamak gerekirse kamusal alanı herhangi bir

toplumsal grubun dahil olabileceği orada ya rasyonel soumlylem ya da toplum-

sallığın şen ve karnavalesk formları aracılığıyla tanınabileceği ve bir siyasicirc

ifade duumlzeyine erişebileceği bir arena olarak kavramsallaştırmak anlamlıdır

Dahası yukarıda soumlzuuml edilen teatral kahvehane performansları izleyicileri de

dahil etmek suretiyle kamusal alanı talep etmişlerdir (Yaşar 2009 s 40)

54 Osmanlırsquoda Ġllegal EtkileĢim Alanı Olarak Kahvehaneler

17 yuumlzyılın ikinci yarısıyla birlikte kahvehanelerin ortaya koymuş

olduğu kimi işlevsellikleri devlet otoritesinin dikkatini ccedilekmiş ve siyasi iktidar

sosyal alandaki guumlcuumlnuuml fark ettikleri kahvehaneler iccedilin bazı tedbirler almak

zorunda kalmış kimi zaman kahvehanelerin bir kısmına kimi zaman ise

tamamına kapatma kararı ccedilıkartmıştır Bu suumlreccedilte kahvenin kendisine olmasa da

siyasi iktidarın zorlamasıyla kahvehaneye olumsuz bakan dinicirc otoritelerin de

yardımıyla kahvehaneler uumlzerinde bir kısıtlama bir iktidar tasarrufu soumlz konusu

olmuştur Boumlylece devlet otoritesi kahvehaneleri itibarlı ve saygın insanların

bulunmaması gereken bir mahal olarak etiketlemekteydi Kadınların bu konuda

soumlzuuml bile edilmiyordu Kahvehaneler şehirde her tuumlrluuml asayişi bozan olayları ve

cinsel ahlaksızlıkları tetikleyen veya barındıran yerler olarak kabul ediliyorlardı

Saraya karşı belli ayaklanmalar kahvehanelerden ccedilıkıyordu Halkın

memnuniyetsizlikleri siyasi elitten şikacircyetleri buralarda konuşuluyordu Bu

mekacircnlarda askericirc ve reaya arasındaki sınırların muğlaklaşmaya başlaması

rejim ve yolsuzluk karşıtı soumlylemlerin yaygınlaşması youmlnetimden gelen

tepkilerin ve yasaklamaların başlıca nedenleri olmaktaydı

Kahvehaneler ahlaki ve siyasal bakımdan reddettikleri ortodoks gouml-

ruumlşlere karşıt mevziler olarak hareket ediyordu Oumlrneğin kadın icracıların

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 202

yokluğu bedensel arzunun tatmin edilmeyeceği anlamına gelmiyordu

kahvehanelerde alışılmışın dışında cinselliklere yer vardı

Bu bağlamda İstanbuldaki guumlzel oğlanlar hakkında yazan George

Sandys şoumlyle der

Kahvehanecilerin ccediloğu kendilerine muumlşteri sağlamak uumlzere hizmet eden

guumlzel oğlanlar bulunduruyor Belki daha accedilık bir ifadeyi Risale fi ahkam

al-kahvanın 16 yuumlzyıldaki yazarı kullanmıştır kendisi bdquoşehvetin

tatminine tahsis edilmiş delikanlılar‟dan bahseder Arapccedila olanlar dacirchil

diğer kaynaklar bu konuda sessizdir gerccedili bunun nedeni boumlyle

konuların detay verilmeden topyekucircn mekruh ameller arasında

sayılması olabilir Aynı zamanda hakir goumlruumllen diğer faaliyetler ile -oumlr-

neğin kumar oynamak gibi kahvehanelerde yapıldığı bilinen faaliyetler

ile- eş cinsel eğilimler arasında muğlak da olsa bir bağlantı

bulunduğunu belirtmek gerekir (Koumlmeccediloğlu 2009 s 67)

Bu tarz kahvehaneler oumltekiliğin başlıca mekacircnları ve ihlal yerleriydi

Reddedilen ve kovulan bilginin oumlvuumllduumlğuuml hedonistik eyleme muumlsamaha

goumlsterilen mahallerdi (St John 2001 s 51) Kahvehane ziyaretccedilileri ccedilok ccedileşitli

alternatif pratiklere katılıyordu Peccedilevinin soumlzleriyle (1992 s 258) ulema iccedilin

kahvehane guumlnahlar eviydi fitne ve fesadın yaygınlaşmasından duyulan

korkunun boyutu Meyhaneye gitmek kahvehaneye gitmekten evladır

şeklindeki beyanda accedilıkccedila goumlruumlluumlr (Lewis 1993 s 133) Kahvehanelerin say-

gınlığını ciddi biccedilimde zedeleyen unsurlardan biri uyuşturucu kullanımıyla olan

ilgileriydi Hele keyf erbabının keyiflerini artırır cana can katar bir hacircl

olduğundan bir fincan uğruna can vermek yanlarına caiz oldu (Abduumllaziz Bey

1995 s 326) Bazı kahvehanelerde uyuşturucu kullanımı duumlzenli bir faaliyet

hacirclini almıştı Abduumllaziz Beye goumlre (1850-1918) afyon tiryakilerinin ccediloğu otuz

beş duumlkkacircndan ibaret olan Suumlleymaniye Camii karşısındaki sıra kahvehanelere

devam ederdi Her biri on beş kişi alabilen bu kahvehaneler tamamen

dolmaktaydı (Abduumllaziz Bey 1995 s 326) Kahvehane aleyhine yazılmış

ahlak risalelerinden bazılarının metinleri bu yerleri dindarların goumlzuumlnde nefret

edilecek hacircle getiren sefahat kokusuna muumlziğin de epeyce katkıda bulunduğunu

accedilıkccedila goumlstermektedir (Hattox 1996 s 107) Koumlkere goumlre Osmanlı devlet

geleneğinin kuumlltuumlrel-ideolojik meşruiyeti Platoncu duumlnya goumlruumlşuumlnuumln İslamicirc bir

versiyonuna dayanıyordu Bunda Bizans‟ın etkisi de vardı Burada devletin

guumlcuuml koruyucu youmlneticilerin siyasi erdemleriyle oumlzdeşleştirilmiştir (Koumlker

1997 s 67) Osmanlı Devleti‟nin bu klasik meşruiyeti youmlnetici askericirc sınıfla

vergi oumldeyen reaya arasındaki ikililiği temel kaccedilınılmaz ve doğal

addetmektedir Reayanın askericirc sınıfa girişini engellemek hayatidir zira devlet

onların sağladığı gelire bağımlıdır Dolayısıyla herkesin yerini bilmesi

zorunludur Siyasi entrika ve eleştirinin merkezleri olan kahvehaneler aynı

zamanda hoş goumlruumllmeyen birbirine karışma mahalleri de olduklarından klasik

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

203

meşruiyet formuumlluumlnuumln oumlngoumlrduumlğuuml uyumu ihlal ediyordu (Koumlmeccediloğlu 2009 s

67)

Bu nedenle reayanın askerinin yaşam tarzını taklit etmeye kalkışması

ayrıcalıklı konumlarını korumak isteyenlerin tepkisiyle karşılaştı Ccedilevresel

guumlccedillerin iccedilinden gelen eşrafın daha sonra İstanbulda accedilacağı malikacircneler de bu

hacirclin uzantısıdır aslında soumlylemsel olarak yeniccedileri pratiğine bu duumlzeyde

benzerler Youmlnetici seccedilkinlerle tebaa arasındaki hattın bulanıklaşması seccedilkinler

iccedilin ciddi bir sorun oluşturuyordu bu yuumlzden reayanın oumlrneğin seccedilkinlerin

giyim tarzını benimsemek veya sadece askericirc sınıfa tanınan bir ayrıcalık olan

caddelerde ata binmek kılıccedil kuşanmak gibi davranışlarla kendi duumlşuumlk statuumlsuumlnuuml

aşma girişimlerinde bulunması seccedilkinler cephesinde tedbir alma gerekliliğini

doğuruyordu (Saraccedilgil 1999 s 378) Kahvehane kabul edilemez temas ve

karışımların merkezi olarak goumlruumlluumlyordu Bu kahvehaneler yeniccedilerilere

İstanbulun guumlndelik yaşamıyla etkileşime girme ticaretle uğraşma gibi

olanakları sunmaktaydı Boumlylece mesleği askerlik olan ve guumlndelik yaşamda

sosyal alandan uzak kalması gereken bu askerler İstanbul şehir hayatının

ekonomik ve sosyal yaşamının vazgeccedililmez birer parccedilası hacircline gelmekteydi

Bunların dışında bazı yeniccedilerilerin işlettiği kahvehaneler acircdeta bir

mafya kuluumlbuuml gibi ccedilalışmaktaydı Mahalle eşrafından ve zengin kimselerden

yardım ya da hediye adı altında zorla haraccedil toplanırdı Yeniccedileriler aynı zamanda

devlet işlerini goumlren memurlar gibi de ccedilalıştıkları iccedilin oumlzellikle liman

boumllgelerindeki kimi yeniccedileri kahveleri ruumlşvet kaccedilakccedilılık ve yolsuzluk gibi

işleri sahip oldukları bu mekacircnlar uumlzerinden organize ediyorlardı (Ccedilaksu 2009

s 91)

6 TartıĢma

Ortaya ccedilıkmalarından itibaren İstanbul kahvehanelerinin

gerccedilekleştirdikleri ccedilok youmlnluuml işlevlerle Osmanlı‟da Habermascı anlamda bir

kamusallığın temellerini attığı soumlylenebilir Her ne kadar Habermas

kamusallığın oluşumu suumlrecinde ortaya koyduğu uumlccedilluuml yaklaşımından biri olan

ldquooumlzguumlr basınrdquoa buumlyuumlk oumlnem ve oumlncelik veriyor olsa da 16 yuumlzyılın ortasında

İstanbul‟da kahvehanelerin ortaya ccedilıkarttığı sosyallikbilinccedillilik hacircli bu anlamda

kamusallık oluşumunun başlangıcı olarak goumlruumllebilir Kahvehanelerin ccediloklu

işlevleriyle oluşan bu edebicirckuumlltuumlrel veveya politik kamusal alan bir noktada

Habermasın 17 ve 18 yuumlzyıllar Avrupa ortamı iccedilin kurguladığı gibi var olan

rejim iccedilinde eleştiri ortamının doğmasını sağlayabilecek ortamın temelleri

atılmış oldu

Habermas‟ın kurguladığı anlamda kamusal alanın ortaya ccedilıkabilmesi

iccedilin gerekli ortamın temel oumlzelliklerinden ilki bir araya gelenlerin toplumsal ve

ekonomik statuumlsuumlnden kaynaklanan guumlccedil ve saygınlığı yok sayan bir anlayışının

var olmasıdır İkincisi felsefi ve edebicirc eserlerin meta değeri kazanması ile

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 204

birlikte herkes tarafından ulaşılabilir olmasıyla bu eserlerin daha oumlnceden

olmadığı bir biccedilimde kamusal tartışmaya konu edilmesi durumu ortaya ccedilıkar

Kitlelerin felsefi ve edebicirc eserlere ulaşabilmesini sağlayan bu gelişme ile

birlikte kitleler kamusal sorunlar hakkında konuşabilecek bir bilgisel alt yapıya

sahip olmuşlardır Basın bu suumlreccedilte oumlnemli bir katalizoumlr olarak işlev goumlrmuumlştuumlr

Uumlccediluumlncuuml olarak kamusal alanın ilkesel olarak herkese accedilık olması ortaya

ccedilıkmaktadır

Habermas‟ın kurguladığı bu ortamın uumlretilmesine yardımcı olan İs-

tanbul kahvehanelerinin ortaya koyduğu ccediloklu işlevleri şoumlyle tartışabiliriz

Birincisi yaratılan bu ortama katılımda eş değer şans Yukarıda değindiğimiz

gibi kahvehanelere insanlar sosyal statuumllerine goumlre farklı yerlerde otursalar da

aynı mekacircnında bir araya gelebiliyorlardı Burada tartışılan veya konuşulan her

konuya aktif veya pasif olarak dacirchil olabiliyorlardı Bu suumlreccedilte bir araya gelen

insanlar belli bir zuumlmreye ya da belli bir gruba uumlye insanlar değil aksine her

kesimden her tuumlrluuml inanccedil sahibi insanlardı Bu insanlar bir araya gelerek guumlnluumlk

sohbetlerini ve sosyal ilişkilerini bu mekacircnlar uumlzerinden gerccedilekleştirirlerdi Bu

anlamda bu mekacircnları kullanan insanlar arasında ve Habermas‟ın kurguladığı

gibi bu ortamda her tuumlrluuml ekonomik sosyal statuumller yok sayılıyor insanların bu

anlamda sorgulanması incelenmesi ayıp sayılıyor bu ortamda herkes soumlz

soumlylemede bir diğeriyle eşit olarak algılanıyordu

İkincisi İstanbul kahvehaneleri Avrupadaki ccedilağdaşları gibi insanlar

arasındaki soumlzluuml iletişim uumlzerine temellenen yeni kuumlltuumlrel grupların ortaya

ccedilıkmasında oumlnemli roller uumlstleniyorlardı Bu suumlreccedilte kahvehanenin cami ile

sosyal ve fiziksel yakınlığını en azından mahalle oumllccedileğinde koruyor goumlruumlnse de

ccedilok işlevselli oluşu ve sosyalleşme ortamı olarak camiye alternatif olarak ortaya

ccedilıkışı sonucu pek ccedilok insanın sosyalleşme mekacircnı olarak camiyi değil de kah-

vehane tercih etmesine neden oldu Doğal olarak bu durum başta siyasal iktidarı

olmak uumlzere birccedilok din adamını rahatsız etti

Uumlccediluumlncuuml olarak kadınlar kahvehanelerin tamamen dışında bırakıl-

mışlardı Erken modern İstanbulda kahve kadınların guumlndelik yaşamına

hamamla birlikte girmişti Hamam kadına ait sosyal yaşamın uumlretildiği belki de

tek kamusal mekacircndı kadınlar bazen buumltuumln guumlnlerini orada kahve iccedilerek sohbet

ederek geccedilirirdi Boumlyle bir ortamda bir Muumlsluumlman kadın sokağa ccedilıkabilmek iccedilin

hamama gitmeyi en haklı gerekccedilelerden biri olarak kullanabilirdi Bu anlamda

kadınların hamamlarda kendilerine oumlzel kahvehaneler kurmaları ve bu

mekacircnları tıpkı erkeler gibi sosyalleşmek iletişim kurmak bilgi edinmek gibi

amaccedillarla kullandıkları duumlşuumlnuumlluumlrse Osmanlıya oumlzel harem ve selamlık olarak

algılanabilecek bir ccedileşit kahvehane kuumlltuumlruumlnuumln yaratılmış olduğu fikri kabul

goumlrebilir Bu anlamda kadınların bu alandan tamamen ccedilıkarıldıklarını soumlylemek

doğru olmayacaktır

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

205

Tartıştığımız bu suumlreccedilte Habermas‟ın kuramsallaştırdığı anlamda

Osmanlı‟da kahvehaneler bağlamında ortaya ccedilıkan bir kamusal alandan soumlz

etmek zor goumlruumlnmektedir Bununla birlikte Habermas‟ın kamusal alan goumlruumlşuuml

uumlzerindeki eleştiriler goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda kahvehanelerle birlikte

ortaya ccedilıkan ve yukarıdaki boumlluumlmlerde ele alıp tartıştığımız bu durumu

Osmanlı‟da Habermascı anlamda kamusal alan oluşumunun temellerinin atıldığı

şeklinde değerlendirebiliriz Zira eksik parccedilalardan biri olan oumlzguumlr basın ancak

bu suumlreccedilten yuumlz yıl kadar sonra ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte halkın

oumlzguumlrce kahvehanelerde goumlruumlşlerini paylaşmaları iktidarı eleştirmeleri kamusal

alanın oluşması suumlrecinde oumlnemlidir Bu anlamda bu suumlreccedil dinicirc otoritelerin ve

siyasal iktidarın da dikkatini ccedilekmiş buradan yuumlkselen seslerden goumlruumlşlerden

rahatsız olmuş ve bu suumlreci kendisine bir tehdit olarak algılamış ve muumlcadele

etmek ihtiyacı hissetmiştir Tuumlm bu suumlreccediller Habermascı anlamda kamusal alan

fikrinin temellerinin atıldığını uumlzerinde kamusal alanın oluşması iccedilin uygun bir

zeminin oluştuğunu duumlşuumlnduumlrtmektedir

Habermas doğal olarak kuramını Avrupa‟nın sosyal ve siyasal

gelişimine denk duumlşecek ve bu suumlreci accedilıklayacak bir şekilde kurgulamıştır

Buraya kadar aktarılan tartışma Habermas‟ın ve diğer Batı merkezli yazarların

kamusal alan oumllccediluumltlerine goumlre gerccedilekleşmiştir Bahsi geccedilen bu kuramda basının

oumlnemli bir yeri vardır Bu durum Osmanlıyı tartışma dışına ccedilıkartmaktadır

Osmanlı toplumunda Batılı anlayışa denk duumlşecek bir burjuva sınıfının olmayışı

ve basının en azından 1860‟lara kadar gelişmemiş olması durumu bu tarihe

kadar Osmanlı‟da Batılı anlamda bir kamusal alanın ve kamuoyunun var

olmadığı anlamına gelmektedir Oysa Osmanlının kendine has ve Avrupa‟da

goumlruumllmeyen bir sosyal yapısı mevcuttur Ayrıca bu makalenin değişik

boumlluumlmlerinde de dile getirildiği gibi oumlzel alanla siyasal iktidar arasında devlete

karşı bir biccedilimde tezahuumlr eden bir ara form kahvehanelerin ilk ortaya ccedilıktığı 16

yuumlzyıldan itibaren oluşmaya başlamıştır Kahvehanelerin işlevleri sonucu ortaya

ccedilıkan etkileşimlerle beraber youmlnetilenler kimi zaman yeniccedilerilerin de desteğini

alarak ortaya koydukları Habermascı anlamda olmayan siyasal ifade

biccedilimleriyle ve gerektiğinde belirli bir amaca youmlnelik ortak eylemlerle devlete

karşı bir guumlccedil hacircline gelebilmişlerdir Bu suumlreci Habermascı yaklaşımla

oumlrtuumlştuumlrmeye ccedilalıştığımızda boşluk yaratan basının yokluğunu ve

gelişmemişliğini Osmanlının kendine has sosyal yapısı iccedilerisinde ortaya ccedilıkan

soumlylenti ve tiyatral goumlsterilerin ortaya koyduğu hiciv mekanizmalarıyla gidermiş

oldukları soumlylenebilir Bu durumun sonucu olarak siyasal iktidar kitleler

uumlzerinde belirli bir bilinccedillilik yaratmayı başaran bu soumlylem ve ifade şekillerini

kaldırmak bertaraf etmek iccedilin oumlnlem almak zorunda kalmış fakat sonuccedil

itibarıyla başarılı olamamıştır Bu durum bize Batılı normlarda olmasa da 16

yuumlzyılda Batıdan yuumlzyıl kadar oumlnce Osmanlı‟da kamusal alan dinamiklerinin

ortaya ccedilıktığını goumlsterir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 206

7 Sonuccedil

Yazılı basının kamuoyunu henuumlz oluşturamadığı doumlnemlerde kamusal

alanı oluşturan mekacircnlar başta cami olmak uumlzere hamamlar berber duumlkkacircnları

gibi yerlerdi 16 yuumlzyılın ortaları kahvenin İstanbul‟a gelişini muumlteakiben

kahvehaneler İstanbul‟da kamusal alanın oluşma mekacircnı olarak kahvehanelerin

ortaya ccedilıkışının başlangıcıdır Kahvenin ve dolayısıyla kahvehanelerin şehir

hayatına katılmasıyla birlikte her kesimden insan bu alanlarda sosyalleşmeye

vakit geccedilirmeye eğlenmeye başlamışlardır Kahvehaneler İstanbul halkının

sosyalleştiği mekacircnlar oldu Kahvehaneler bu youmlnuumlyle tam anlamıyla

heterojenlik bir alan teşkil etmekteydi Her kesimden insanın buluşma mekacircnı

olan kahvehanelerde devlet sohbetleri ediliyor meddah ve Karagoumlz oyunları

sergileniyordu Bu suumlreccedilte kahvehaneler pek ccedilok farklı işlevselliğe sahip

mekacircnlar olmuşlardı Bu mekacircnlara gelenler son havadisleri oumlğrenerek sosyal

olaylardan haberdar oluyor iletişim ve etkileşimler gerccedilekleştirerek

sosyalleşiyor yapılan tartışmalar sayesinde muhalif bir tavır edinme şansına

erişiyor Karagoumlz goumlsterisi meddah orta oyunu gibi performansları izleyerek

eğleniyor ve aynı zamanda bu performanslar aracılığıyla gerccedilekleşen eleştiriler

ve hicivler vasıtasıyla belli bir bilinccedilliliğe ulaşma şansı ediniyordu

Kahvehaneler kadınlara tamamen kapalı mekacircnlar değillerdi Şoumlyle ki

Osmanlının kendine has tarzı bu alanı kadınların da kullanımına sunacak bir

yolu keşfetmişti Hamam Osmanlı toplumunda kahvehanelerden oumlnce

sosyalleşmek iccedilin kullanılan alanlardan biriydi ve pek ccedilok hamamda kadınların

ccedilalıştırdığı kadınlara oumlzel kahvehane kısımları oluşturuldu Boumlylece cinsiyet

temelli bir ayrım da olsa bu kurumlardan kadınlar da erkekler kadar

yararlanabilmekteydi Buumltuumln bu işlevsellikleriyle toplumun bir anda buumlyuumlk

ilgisini ccedileken kahvehaneler doğaldır ki ulemanın ve siyasal otoritenin de

dikkatini ccedilekti Oumlzellikle devlet meselelerinin konuşulduğu devletin eleştirildiği

sosyal alanlar olarak kahvehaneler siyasal iktidarın tepkisini ccedilekti ve kontrol

altına alınmaya ccedilalışıldı Sıradan insanların yaptığı devlet sohbetlerine ilave

olarak 18 yuumlzyılda yaygınlaşan yeniccedileri ağalarının işlettiği kahvehaneler de

iktidar iccedilin ccedilok buumlyuumlk bir tehlike oluşturmaktaydı Bu suumlreccedilte kahvehaneler

iktidar ve sıradan halkın karşı karşıya geldikleri mekacircnlar olmaya başladılar

Kahvehanelerde devletin eleştirilmesi muhalif tavırlar bu alanlarda devlete

karşı bir blok oluşturdu denebilir Bu suumlreci ldquokamusal alanrdquo kavramı

bağlamında iki farklı şekilde yorumlayabiliriz İlki Habermascı anlamda

kamusal alan dinamiklerinin ilk nuumlveleri oluştuğu soumlylenebilir fakat bu anlamda

kamusal alanın oluştuğunu soumlylemek zordur Zira kamusal alanın ortaya ccedilıkış

suumlrecinde basına yapılan vurgu ve Osmanlı‟da bu anlamda basının bu suumlreccedilten

yaklaşık yuumlz yıl sonra ortaya ccedilıkmış olması Habermascı anlamda Osmanlı

kamusal alanın oluştuğunu soumlylememizi engeller İkinci olarak bu suumlreccedilte Batılı

anlamda kamusal alan dinamikleri oluşmuş olmasa bile Batı dışı bağlamda

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

207

Osmanlının kendine has sosyal koşulları iccedilerisinde Kamusal alan

dinamiklerinin ortaya ccedilıktığı ve bu bağlamda canlı bir sosyalliğin meydana

getirdiği guumlccedilluuml bir kamusallık fikri iddia edilebilir Ayrıca kahvehaneler

uumlzerinden yapılan kamusallık tartışmaları bu mekacircnların batıdaki formlarından

yaklaşık yuumlz yıl oumlnce Osmanlı sosyal hayatına girmiş olmasına rağmen

tartışmada kullanılan Batılı tarzdaki yaklaşımlar nedeniyle bir Osmanlının

durumunu accedilıklamada yetersiz kalmaktadır

Bununla birlikte Habermas ekseniyle Aries-Sennett ccedilizgisindeki analitik

ayrım goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda kamusal alan soumlylemsel iletişim

(soumlylenti) alanı veya bilinccedilli kolektif eylem alanı olarak kurgulanabilir Bu

durumda kolektif eylemin kimi goumlstergeleri dikkate alındığında

kahvehanelerin işlevselliklerinden olan heterojen tarzda birlikte var olabilme

yani kahvehanelerin katılımcıların etkileşim rituumlellerini sergilendiği sosyal

alandaki ccedilok farklı kesimlerden pek ccedilok insanı bir araya getiren sosyal mesafe

ile fiziksel yakınlığın beraberce ve sembolik biccedilimde sergilendiği mekacircnlar

olarak işlev goumlrmesi ve bu şekilde ortaya ccedilıkan birlikte eylem ortak duumlşuumlnce

pratikleri kahvehanelerin kamusal alan olarak işlev yerine getirdiğini

duumlşuumlnduumlrtmektedir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 208

Kaynakccedila

Akyazıcı Oumlzkoccedilak S (2009) Kamusal Alanın Uumlretim Suumlrecinde Erken Modern

İstanbul Kahvehaneleri Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn Sosyalleşme Ġktidar

A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap Yayınevi

Bakhtin M (1984) Rabelais and His World Bloomington India University press

Berger P Luckmann T (1967) The Social Construction of Reality A Treatise in the

Sociology of Knowledge New York Harden City Doubleday

Bey A (1995) Osmanlı Acircdet Merasim ve Tabirleri İstanbul Tarih Vakfı Yurt

Yayınları

Broke JL (1998) Reason and Passion in the Public Sphere Habermas and Cultural

Historians Journal of interdisciplinary History 29I

Ccedilaha Ouml (2004 ) İdeolojik Kamusalın Sivil Kamusala Doumlnuumlşuumlmuuml Doğu Batı Duumlşuumlnce

Dergisi Sayı 5 Doğu Batı Yayınları s 74-95

Ccedilaksu A (2009) 18 Yuumlzyıl Sonu İstanbul Yeniccedileri Kahvehaneleri Osmanlı

Kahvehaneleri Mekan Sosyalleşme Ġktidar A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap

Yayınevi

Ccedilelik N B (2005) Ġdeolojinin Soykuumltuumlğuuml Marx ve Ġdeoloji Ankara Bilim ve Sanat

Erdoğan N (2000) Devleti İdare Etmek Maduniyet ve Duumlzenbazlık Toplum ve Bilim

83 8-31

Fraser N (1992) Rethinking the Public Sphere A Contribution to Critique of Actually

Existing Democracy Habermas and the Public Sphere C Calhoun (Ed)

Cambridge MIT Press

Georgeon F (1999) Osmanlı Ġmparatorluğunun Son Doumlneminde Osmanlı

Kahvehaneleri İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Giddens A (1991) Juumlrgen Habermas Ccedilağdaş Kuramlar Ġccedilinde ( ADemirhan Ccedilev)

B F Skinner (Der) Ankara Vadi Yayınları

Goumlle N (2000) Ġslamrsquoın Yeni Kamusal Yuumlzleri İstanbul Metis Yayınları

Habermas J (2000) Kamusallığın Yapısal Doumlnuumlşuumlmuuml (Bora T- Sancar M Ccedilev)

Ankara İletişim Yayınları

Hattox R S (1996) Coffee and Coffeehouses The Origins of a Social Beverage in the

Medival Near East Seattle University of Washington Press

Işın E (2001) A Social History of Coffee and Coffeehouses Coffee Pleasures

Hidden in a Been S Oumlzpalabıyıklar (Ed) İstanbul Yapıkredi Publications

Işın E (2001) Ġstanbulrsquoda Guumlndelik Hayat İstanbul YKY 2 bs

Kapferer JN (1990) Rumors Uses Interpretations and Images New Brunswick NJ

Transactions Books

Koumlker L (1997) National Identity and State Legitimacy Contradictions of Turkeys

Democratic Experience E Oumlzdalga S Persson (Eds) Civil Society

Democracy and Muslim World Istanbul Swedish Research Institute

Osmanlı Ġmparatorluğursquonda Kamusallığın Oluşumu Suumlrecinde

Kahvehanelerin Roluuml Uumlzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme

209

Koumlmeccediloğlu U (2009) Homo Ludens ve Homo Sapiens Arasında Kamusalllık ve

Toplumsallık Osmanlı Kahvehaneleri Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn

Sosyalleşme Ġktidar A Yaşar (Ed) İstanbul Kitap Yayınevi

Lewis B (1993) Modern Tuumlrkiyenin Doğuşu Ankara TTK Beşice Basım

Lofland L (1973) A World of Strangers Order and Action in Urban Public Space

New York Basic Books

Mantran R (1990) 17 Yuumlzyılın Ġkinci Yarısında Ġstanbul

Mardin Ş (1995) Civil Society and Islam Cambridge Polity Press

Mardin Ş (1995) Tuumlrk Modernleşmesi 4 Bs Muumlmtaz‟er Tuumlrkoumlne Tuncay Oumlnder

(Der) İstanbul İletişim Yayınları

Martinovitch N (1933) The Turkish Theatre New York Theatre Arts Inc

Mehmed H (1999) Tarih-i Gılmani Kacircmil Su (Sadeştiren) Ankara KB Yayınları

Mumcu Ahmet (1985) Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl Ankara Birey ve Toplum

Yayınları 2 Bs

Mustafa Nuri Paşa (1992) Netayic-uumll Vukuat (Kurumlar ve Oumlrguumltleriyle Osmanlı

Tarihi) C1-2 3-4 Neşet Ccedilağatay (Sadeleştiren) Ankara TTK Yayınları 3

Bs

Naima Mustafa Efendi (1967-1969) Naima Tarihi C1 3 4 5 6 (Z Danışman Ccedilev)

Zuhuri İstanbul Danışman Yayınları

Numan İ (1981) Eski İstanbul Kahvehanelerinin İccediltimai Hayattaki Yeri ve Mimarisi

Hakkında Bazı Muumllahazalar Kubbealtı Akademi Mecmuası 102

Nutku Ouml (1999) On Aliks (Tale singers) and Meddahs (Story tellers) Mevluumlt Oumlzhan

(Ed) The Traditional Turkish Theatre Ankara Ministry of Culture

Publications

Ortaylı İ (1983) Ġmparatorluğun En Uzun Yuumlzyılı İstanbul Hil Yayınları

Ortaylı İ (1986) Ġstanbulrsquodan Sayfalar İstanbul Hil Yayınları

Oumlztuna Y (1998) Osmanlı Devleti Tarihi C1 Ankara KB Yayınları

Peccedilevi İ (1992) Peccedilevi Tarihi Ankara C 1 Kuumlltuumlr Bakanlığı

Sakaoğlu N (1999) Bu Muumllkuumln Sultanları 1 Bs Oğlak İstanbul Bilimsel Kitaplar

Saraccedilgil A (1999) Kahvenin Ġstanbulrsquoa Girişi 16 ve 17yuumlzyıllar İstanbul Yapı Kredi

Yayınları

Scott J (1985) Weapons of the Weak Everyday Forms of Peasant Resistance New

Heaven CT Yale University Pres

St John G (2001) Alternative Cultural Heterotopia and the Liminoid Body Beyond

Turner at Confes The Australian Journal of Anthropology 12I

Stephan C (1989) Gender and Feminzm New York Oxford University Pres

Tanyeli U (2003) Norms of Domestic Comfort and Luxury in Ottoman Metropolises

Sixteenth to Eighteenth Centuries The Illuminated Table the Prosperous

House S Faroqhi CK Neumann (Eds) Ergon Verlag Wuumlrzburg

Thomsaon J (1993) The Theory of the Public Sphere Theory Cultura and Society

Cambridge Press Cambridge Vol 10

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 210

Uzunccedilarşılı İ H (1995) Osmanlı Tarihi C 3 (1Kısım) Ankara TTK Yayınları

Weintraub J (1997) The Theory and Politics of the PublicPraviteDistinction

Chicago University of Chicago Press

Withers R (1996) Buumlyuumlk Efendinin Sarayı (Cahit Kayra Ccedilev) İstanbul Pera Turizm

ve Ticaret A Ş Y

Yaşar A (2009) Kuumllliyen Reffrdquoten Ġbretten lirdquol-Ğayrrdquoe Erken Modern Osmanlıda

Kahvehane yasaklamaları A Yaşar (Ed) Osmanlı Kahvehaneleri Mekacircn

Sosyalleşme İktidar (iccedilinde makale) İstanbul Kitap Yayınevi

Yerkovich S (1977) Gossiping as a Way of Speaking Journal of Communication 27I

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 211-232

NAMIK KEMALrsquoİN MEKTUPLARINDA

ŞİİR TİYATRO VE GAZETE UumlZERİNE TENKİTLER

Veysel ŞAHİN

Oumlzet

Namık Kemal‟in oumlzel mektupları Tanzimat devri ve fikir hayatının

zengin kaynağı olup edebiyat sanat ve kuumlltuumlr tarihimiz accedilısından oumlnemli bir

tarihicirc belge niteliğini taşır Sanatccedilı doumlnemindeki genccedillere mektup yazarak

onların eserlerini tenkit eder

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında edebicirc tuumlrler hakkındaki

tenkitlerini şiir tiyatro gazete başlığı altında ele alarak onun bu edebicirc

tuumlrlerin gelişmesindeki katkılarını ortaya koyduk

Anahtar kelimeler Namık Kemal mektup Tanzimat tenkit edebicirc

tuumlrler şiir kafiye temalar vezin tiyatro gazete

Criticisms on Poetry Theatres Newspapers in Namık Kemalrsquos

Letters

Abstract

Namık Kemal‟s private letters are rich sources of the Tanzimat Period

and its life of thought and at the same time they are important documents from

the points of our history of literature art and culture Namık Kemal has criticised

the works of the young people of his period by writing letters to them

In this study Namık Kemal‟s contributions on the development of the

literary genres were examined by classifying his criticisms on literary genres in

his private letters under the sub-titles of poetry theatres and newspapers

Key words Namık Kemal letters Tanzimat criticism literary types

poetry rhyme themes metre theatres newspapers

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 212

Giriş

Tuumlrk edebiyatı Tanzimat‟la birlikte yuumlzuumlnuuml Batı‟ya doumlnmeye başlar Bu

doumlnuumlş bizim duumlnyaya ve insana bakışımızı da değiştirir Boumlylece Tuumlrkiye Şarklı

hayat anlayışından uzaklaşıp modern bir ccedilizgisine girer Bu accedilıdan bir geccediliş

doumlnemi olan Tanzimat doumlnemihareketi ve o doumlneme ait eserler yalnız edebiyat

tarihccedililerinin değil hemen hemen her alanda birccedilok araştırmacının da ilgisini

ccedileker Bu ilginin başlıca sebebi Tanzimat‟ın hem sosyal hayat hem de edebicirc

hayata birccedilok yenilik getirmesidir Oumlzellikle Batı‟yı tanıdıktan sonra edebiyat

sanat ve duumlnyaya bakışımızda ccedilok buumlyuumlk değişim doumlnuumlşuumlmler olur ve edebicirc

sahada yeni bir edebicirc zevk ortaya ccedilıkar Bu edebicirc zevk Batılı anlamda Tuumlrk

edebiyatına roman tiyatro makale mektup eleştiri gibi tuumlrler olarak yansır

Bu yeni tuumlrler iccedileriğinde yeni konulartemalar işleyerek edebiyatın hem

gerccedilekccedili hem de sosyal bir faaliyet olarak ortaya konulması sağlanır

Tuumlrk toplumunu modern bir toplum hacircline getirmek isteyen ve bu

hususta edebiyata ccedilok buumlyuumlk goumlrevler duumlştuumlğuumlnuuml kabul eden Namık Kemal eser

ve fikirleriyle doumlneminde genccedilleri etkileyip onları youmlnlendirir

Namık Kemal oumlzel mektuplarında ve yazdığı diğer makale ve yazılarında

bu millicirc sesin modern anlamda gelişmesi iccedilin birccedilok girişimde bulunur

Oumlzellikle mektuplarındaki goumlruumlş ve tespitler onun Tuumlrk dili ve

edebiyatına youmlnelik tenkitlerini iccedilerir Edebiyatı maşuka-i vicdan olarak

değerlendiren Namık Kemal mektuplarında acircşık olunan vicdanın her

youmlnden modern bir yapıya buumlruumlnmesi iccedilin edebicirc tenkitlerde bulunur

(Şahin 2008 s 713)

Bu youmlnuumlyle Namık Kemal sadece bir edebiyatccedilı değil aynı zamanda iyi

bir duumlşuumlnce adamıdır Buumltuumln eserlerinde insanı ve aklı yuumlcelten vatanı dili ve

Tuumlrk milletini buumlyuumlk bir coşkuyla kucaklayan Namık Kemal yeni Tuumlrk

edebiyatının en oumlnemli ve ateşli temsilcisidir Şinasi‟yle tanıştıktan sonra Yeni

Osmanlılar Cemiyeti‟ne girmesi onun sesinin siyaset alanında da

yankılanmasını sağlar Yazmış olduğu eserlerde de bu duumlşuumlnceleri işlemesi

sanatccedilının suumlrguumln bir hayat yaşamasına neden olur Bu suumlrguumlnler esnasında

sevdiklerinden uzak olması onun mektup yazmasını tetikler ve bu durum

Namık Kemal‟in Tuumlrk edebiyatında en fazla mektup yazan sanatccedilı unvanını

almasını da sağlar

Namık Kemal‟in oumlzel mektupları Tanzimat devri ve fikir hayatının

zengin bir kaynağı olup edebiyat sanat ve kuumlltuumlr tarihimiz iccedilin de tarihicirc bir

belge niteliğini taşır Aynı zamanda sanatccedilının doumlnemindeki genccedillere

mektuplar yazarak onların eserlerini tenkit etmesi onun mektuplarının değerini

artırır

Klasik şiir tarzıyla yetişen Encuumlmen-i Şu‟aracirc toplantılarında bulunan ve

bir divanccedile vuumlcuda getirecek kadar klasik şiir bilgisine sahip olan Namık

Kemal eski Tuumlrk şiirinin XIX yuumlzyıldaki en oumlnemli temsilcisi Leskofccedilalı

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 213

Galip‟in etkisi altındadır (Korkmaz 2007 ss 47-48) Encuumlmen-i Şu‟aracirc

şairlerinden olan Namık Kemal 1862 yılında Şinasi ile tanışır ldquoŞinacircsicirc

muumlnşicirclikten ziyacircde şacircirlik istiٴdacircdına haiz idirdquo (Tansel 1969 s 451) diyen

Namık Kemal Şinasi‟yi şiir ve şairlik bilgisi youmlnuumlnden uumlst duumlzeyde goumlruumlr

Şinasi‟yi kendisine oumlrnek alması sanatccedilının buumlyuumlk bir değişim yaşamasına

sebep olur Ccediluumlnkuuml o artık Şinasi‟nin accediltığı yolda ilerleyen yenileşmenin en

oumlnemli temsilcilerinden biridir Uumllkemizde Batı edebiyatının gelişmesi ve

yerleşmesi iccedilin buumlyuumlk bir ccedilaba harcayan Namık Kemal aynı zamanda yeni

tuumlrlerin de Tuumlrk edebiyatında yaygınlaşmasını sağlar Tiyatro roman makale

mektup ve hikacircye gibi edebicirc tuumlrlerdeki eserler onun kaleminden farklı bir

goumlruumlntuuml olarak belirginleşir Kutlu‟ya goumlre

Tanzimat doumlnemi edebiyatccedilıları iccedilinde edebiyatın ccedileşitli tuumlrlerinde

Namık Kemal kadar ccedilok değişik eser veren başka birisi yoktur

Denilebilir ki edebiyat ve basın alanında akla gelen ne kadar ccedileşit ve

konu varsa Namık Kemal bunların hemen hepsinde kalem oynatmıştır

(Kutlu 1981 s 31)

Oumlzellikle Şinasi‟yle olan ilişkisi Namık Kemal‟i derinden etkilemiş

onun yeni edebicirc tuumlrlerle tanışmasına olanak sağlamıştır Tanıdığı bu yeni edebicirc

tuumlrlerin yaygınlaşması iccedilin de birccedilok yazı ve makale yazan Namık Kemal dil ve

edebiyat sorunlarını bu tuumlrler aracılığı ile ortaya koyar Konumuz itibarıyla

Namık Kemal‟in mektuplarında yer verdiği tuumlrler oumlncelikle tenkit oumlzelliği goumlz

oumlnuumlnde tutularak değerlendirecektir

Namık Kemal‟in mektuplarında edebicirc tuumlrler hakkındaki tenkitlerini şiir

tiyatro gazete başlığı altında ele alarak bu tuumlrlerin gelişmesindeki tespit ve

tenkitlerini ortaya koyacağız

1 Şiir Uumlzerine Tenkit

ldquoŞiirde biraz fesahacirct isterimhellip Şiirde elfacircz

mucircsikide hacircnendeye benzer fasih olmayan

kelimeler maٴnacircyı ccedilirkin sesli

hacircnendeler kadar bozarhelliprdquo

(Tansel 1973 s 360)

Namık Kemal şiirde yenileşme ccedilabalarını Şinasi‟nin accediltığı yolda

geliştirerek daha guumlr bir sesle suumlrduumlruumlr ldquoŞinasi‟nin tesirinde kalmaya başlayınca

Divan nazmının oumlzelliklerinden ve tasavvuftan sıyrılarak buumlyuumlk bir hızla hayata

ccedilevreye ve bu arada Batı duumlnyasına youmlnelenrdquo (Akyuumlz 1995a s 48) Namık

Kemal hem şiirleri hem de nesirleriyle klasik şiiri tenkit eder O şiirlerinde bir

milletin kendine doumlnuumlş arzusunu hep canlı tutar Eski Tuumlrk edebiyatını ise

kendilik ekseninden uzak olmasından dolayı sert bir şekilde tenkit eder

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 214

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında şiir uumlzerine tenkitleri şiirin vatan

ve millete hizmet etmesi noktasıdır İsmail Habib Namık Kemal‟in şairliği iccedilin

ldquoNamık Kemal‟in şiir ve nazım itibariyle tecelli ettirdiği manzarayı uumlccedil safhalı

olarak goumlrebiliriz Birinci safha divan şairliği ikinci Abduumllhak Hamid‟i

tenkiden yeni tarzdaki şiirleri uumlccediluumlncuuml safha dahi hamaset ve vatan vadisinde

asıl Kemal‟in sesirdquo (Sevuumlk 1942 s 54) der Şiir duumlnyasını bu uumlccedil temel uumlzerine

oturtan Namık Kemal mektuplarında bu uumlccedil safhanın gelişimini ve değişimini

sık sık yer vererek tenkit eder şiiri kendi duygu ve duumlşuumlncesine ortak etmeye

ccedilalışır Recaizade Mahmut Ekrem‟e Abduumllhak Hamid‟e Ebuziyya Tevfik‟e

Sami Paşazade Sezai‟ye ve Menemenli Rifٴat Bey‟e yazdığı mektuplarında bu

duygu ve duumlşuumlncelere yer verir

Namık Kemal‟e goumlre Divan edebiyatının toplumla ve tabiatla bağlarının

sağlam olmayışı kendi iccediline kapanmış soyut Arapccedila ve Farsccedila tamlamalarla

kurulmuş olmasından ortaya ccedilıkar Bu durum eski Tuumlrk edebiyatına oumlzguuml

eserlerin gerccedilektenyaşamdan uzak ve hayalci uumlruumlnler ortaya koymasına neden

olmuştur Namık Kemal şiir ve edebiyatın toplum insan ve sosyal yaşamla

bağlarının sağlam olmasından yanadır Bu yuumlzden de şiirde kendi milletinin

değerleri peşinde koşar Onun tek amacı Tanzimat‟la başlayan değişim ve

doumlnuumlşuumlmlerin şiir ve edebiyat sahasında da hızlı bir şekilde gerccedilekleşmesi ve

şiir gibi edebicirc uumlruumlnlerin gerccedileğe yaklaşarak hayat ve tabiatı gerccedileğe uygun

şekilde ifade etmesidir Namık Kemal klasik Tuumlrk şiirinin bu oumlzelliklerden

yoksun olmasından dolayı klasik Tuumlrk şiirinden uzaklaşılmasından yanadır

Namık Kemal

ldquoTahrib-i Harabatrdquo ldquoTakiprdquo ve ldquoİrfan Paşa‟ya Mektuprdquo adlı eserlerinde

klasik Tuumlrk şiirinin hayaller ve imajlarının akla ve tabiata aykırı

olmasından dolayı tenkit eder Sanatccedilı her şeyden oumlnce şiirin mantığa

uygun olmasını ister Bunu da birccedilok mektubunda dile getirir Onun şiir

tuumlruumlndeki tenkitlerini 1866 yılında kime yazıldığı tam olarak bilinmeyen

mektubunda ortaya koyduğunu goumlruumlruumlz Namık Kemal ldquoSacircniyen şiirin

muumlcerred bir emr-i tabiicirc olmadığı nasıl iddia olunabilir Zacirct-ı vacirclacircnız şiire

ne kadar saٴy ettiniz (Tansel 1967 s 35)

diyerek şiirin tabii ve saf bir emir olduğunu dile getirir Şiirin ldquomuumlcerred bir

emr-i tabiirdquo olması Namık Kemal‟in şiire şiir tuumlruumlne bakışını ortaya koyar ve

şiiri saf bir tuumlr olarak goumlrmeyenleri de olumsuz youmlnde tenkit eder Aynı

zamanda Namık Kemal‟in mektubu yazdığı kişinin makalesini Tasvir-i Efkacircr

gazetesinde yayımlatmak iccedilin goumlnderdiği muhtemeldir Namık Kemal

mektubunda genel olarak şiir ve nesir uumlzerinde durur Makale yazarının nesir

iccedilinde beyit soumlylemesi Namık Kemal tarafından tenkit edilir Namık Kemal‟e

goumlre şiiri nesre uygun hacircle getirmek seci ve benzetmeler yapmak şiiri suumls aracı

olarak goumlrmektir O şiiri her zaman ldquomuumlcerred bir emr-i tabiirdquo olarak goumlruumlr

Bunun aksi ise Namık Kemal goumlre şiiri bozmak şiiri gerccedilek anlamından

uzaklaştırmaktır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 215

Evvela bu bacircbta muacircrızların efkacircrını reddetmek sadedinde bulunmamaya

luumlzum goumlrmuumlyorum Garez bunları iskacirct ve ilzacircm ise şiire meş‟ucircmiyyet

ve nekbet isnacircd edecek derece kanucircn-ı tefekkuumlrden gafil olan divaneler

nasıl iknaٴ olunur ve ne sucircretle mephut olur Yok muracircd şiire tergib ise

bunlar şiir soumlyler de ne facircide goumlruumlluumlr İşte birtakım soumlyleyen yacircdigacircrlar

var kacircşki dilleri tutulsa da soumlylemeseler (Tansel 1967 s 35)

Namık Kemal nesir ile şiiri iccedil iccedile kullananları sert bir şekilde eleştirir

Yine aynı mektubunda şiirin faydalarına değinen şair şiirin ldquoBiz iptidacirc şiٴrimizi

kendimize te‟sir ettiği gibi herkese dahi te‟sir edecek ve tezhib-i ahlacirck ve islacirch-ı

efkacircra medacircr olacakrdquo (Tansel 1967 s 36) bir yapıda olmasından yana olup

şiirde ahlaki değer ve fikirlere yer verilerek şiirin halkın ahlaki oumlğretilerini

yuumlceltmesini ister Bu değerlerden yoksun olan şiirin milletimize bir yarar

sağlamadığı gibi ahlaki değerlerini de bozduğunu ifade eder ve bu tarzda

yazılan şiirleri de tenkit eder

Halkı meraklandırarak kendine davet eden şiiri olumlu youmlnde tenkit

eden Namık Kemal şiiri her zaman ccedilağın şartlarına uygun yaratıcı bir eylem

olarak goumlruumlr ldquoBendeniz şiiri duumlşuumlnduumlkccedile hacircle muumlnacircsip birtakım şeyler hatırıma

geliyorrdquo (Tansel 1967 s 12) diyerek şiiri kendi iccedil duumlnyasının goumlruumlntuumlsuuml olarak

adlandırır Ona goumlre şiir iccedil duumlnyanın gerccedilek duumlnya ile bir arada yuumlruumlduumlğuuml

eksendir Onun iccedilin duumlnya ile yaşam şiirin genel ccedilerccedilevesidir Bunun nedeni

Namık Kemal‟in şiiri anlam youmlnuumlnden accedilıklığa kavuşturma ccedilabasıdır

Şiiri genel olarak mevzun mukaffacirc ve muhayyel oumlzellikleriyle

tanımlayan Namık Kemal şiir eleştirilerinin hemen hemen hepsinde

fesahateaccedilıklığa ve anlama buumlyuumlk oumlnem verir Namık Kemal Menemenli

Tacirchir‟e 29121883 tarihinde yazdığı mektubunda ldquoHuumlsn-i ezeli teverruumlm etmiş

mısracircٴına ben yine kacircniٴ olamadım Huumlsn acirchilesi diyeceğim bu acirchile hem cemiٴ

muumlfred olarak kullanılmış olmak lazım gelir ki Lucircgat-i Osmaniye‟de acirchile

muumlfred acirchilacirct da acircnın cemi‟dir deniliyor Kacircmusta yok Ahtericirc‟de yok imişhellip

İhtimal ki Vankulu‟da yokturrdquo (Tansel 1973 ss 356ndash357) diyerek anlatım ve

soumlzcuumlk kullanımındaki tutumunu tenkit eder Hiccedilbir soumlzluumlkte bulunmayan

kelimelerin şiirde kullanılmasının anlatım ve accedilıklığı zorlaştırdığını dile

getirerek bu tuumlrluuml soumlzcuumlk kullanımını eleştirir

Namık Kemal yine aynı mektupta şiirde biraz fesahacirct isterim Hem guumlccedil

olur hem geccedil olur maٴmacircfih oumlyle olmak lazım gelir Kırkbeş yaşındayız

bir beyti kırk kıyacircfete sokmadıktan sonra meydana atamıyorum Nacircci

veyacirc ism-i acircharla Mesٴsucircd-i Haracircbacircticirc yahut Kazım Paşa yacirchud macirchud

veya maٴhucircd şairler beyler falanlar gibi macircٴnası elfacirczında sığmaz elfacirczı

macircٴnasının ayıbını setredemez tuumlrrehacirct soumlylemek kolay şeyhellip Dur

bakayım sana şiir tacircٴrifinde bence muumlbarek ve mukaddes olan ecill-i suaracirc

Shakspeare Hazretleri‟nin bir ibacircresini tercuumlme edeceğimhellip Şiirde elfacircz

mucircsikide hacircnendeye benzer fasih olmayan kelimeler maٴnacircyı ccedilirkin sesli

hacircnendeler kadar bozarhellip (Tansel 1973 s 360)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 216

Şiirde accedilıklığı ve anlaşılırlığı her şeyin uumlstuumlnde tutan Namık Kemal

şiirde accedilıklık yerine soumlze ve musikiye oumlnem verenleri ve şiiri soumlze ve musikiye

feda edenleri olumsuz youmlnde eleştirir Onun eleştirdiği en oumlnemli nokta ldquoHani

bizim Tuumlrklerin eski eski bir taٴbiri vardır a ldquoAh racircbıtasızlıkrdquo derler İşte o

rabıtacircsızlık acirclem-i edebiyatta lafzı macircٴnaya macircٴnayı lafza bağlayamamaktan

zuhucircr ediyorrdquo (Tansel 1973 s 361) olması klasik Tuumlrk şiirinde soumlz sanatları ve

ahengin manayı ikinci plana itmesidir Şiirin soumlz sanatları ve ahenge kurban

edilmesini eleştiren sanatccedilı şiirin duumlnyayı takip eden ve insanı geliştiren

youmlnuumlnuuml ortaya oumln plana ccedilıkarır Namık Kemal şiirde basitliği ve manayı

heyecanla savunur Agacirch Sırrı ldquoNamık Kemal‟in ldquoBuumltuumln basitliğine ve

iptidailiğine rağmen kullandığı kelimelerin iccediline koyduğu heyecanla o zamanın

genccedilliği uumlzerinde en buumlyuumlk tesirirdquo yaptığını (Levent 1934 s 93) belirtir

Oumlzellikle Recaizade Mahmut Ekrem ve Abduumllhak Hamid‟in şiir

sahasında Namık Kemal‟in youmlnlendirme ve tenkitleriyle şiire yeni bir soluk

getirmeleri onun şiirde yapmak isteyip de yapamadıklarını goumlsterir Abduumllhak

Hamid‟e yazdığı 17021879 tarihli mektubunda ldquoBuguumlnkuuml fikrime goumlre bizi

Tuumlrkccedilede istediğimiz şiiri soumlylemekten men eden vezin değil kafiyedirrdquo (Tansel

1969 s 378)rdquo diyerek eski Tuumlrk şiirindeki kafiye anlayışını tenkit eder ve

Abduumllhak Hamid‟e şiir yazarken kafiyeden dolayı zorluk ccedilektiğini bildirir

Namık Kemal doumlneminde şiir alanında kendisinden sonra gelen birccedilok

şairi tenkitleriyle youmlnlendirir Bu alanda onun yapmak istediklerini Recaizade

Mahmut Ekrem ve Abduumllhak Hamid gerccedilekleştirir Ona goumlre şiirde işlenen

konu oumlzuuml oluşturan en oumlnemli unsurdur Sanatışiiri toplumun yararına

kullanan Namık Kemal ccedilevresindeki genccedillere bu youmlnde telkinlerde bulunur

(Uumlstuumlnova 2005 s 89) Şiiri buumltuumln şahsiyeti ve ccedilevresiyle değiştirmeye ccedilalışan

Namık Kemal doumlnemindeki edebicirc goumlruumlşleri de tenkit eder

Genel olarak Namık Kemal mektuplarında hayalicirc varlıklardan

bahseden ve soumlz sanatlarının iccedilinde kaybolmuş şiiri tenkit eder Bu tenkitlerin

ana nedeni ise Divan edebiyatının klişe soumlyleyiş biccedilimidir Mektuplarında şiiri

akıl duumlşuumlnce ve fen youmlnuumlnde ele alan Namık Kemal şiirde aklın oumlnemine

duumlşuumlncenin gerccedilekccedililiğinin işlenmesine değinerek eski edebiyatışiiri bu

youmlnlerden yoksun olduğu iccedilin tenkit eder Ayrıca şiirin iccedilinde yaşanılan hacircle

uygun olması gerektiğini belirterek milletin geleneksel ve millicirc duygularına

hizmet etmesi gerektiğini ifade eder Namık Kemal şiirde ldquobenrdquo yerine ldquobizrdquoin

işlenmesi gerektiğini vurgular Recaizade Mahmut Ekrem‟e yazdığı 30031879

tarihli mektubunda bu husus uumlzerinde ısrarla durur ve millet vatandan uzak

olan ldquobizrdquo yerine ldquobenrdquo ve ldquobenrdquoin arzularından bahseden şiire sert eleştiriler

youmlneltir Bu eleştirinin başlıca sebebi şiirin millet ve vatana hizmetinden uzak

olmasıdır Ona goumlre şiir ldquobenrdquo yerine ldquobizrdquoi buumltuumln milleti kucaklamalıdır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 217

Namık Kemal‟e goumlre şiir yapıcı ve birleştirici olmalıdır O halktan

halkın anlayacağı dilden uzak olan şiiri soumlze ve benzetmelere kurban edilmiş

olarak goumlruumlr Nitekim Namık Kemal şiiri halkı buumlyuumlten ve onu eğiten bir tuumlr

olarak goumlrmek ister Divan şiirini de halktan ve halkın sorunlarından uzak

olması youmlnuumlnde tenkit ederek yeni şiiri ahlaki ve fikricirc anlamda toplumun

hizmetine sunmayı amaccedillar

11 Kafiye Uumlzerine Tenkit

ldquoBen evzacircn-ı Arabrsquoda kafiyeli kafiyesiz her yola girdimrdquo

Namık Kemal şiirde kafiye konusuna buumlyuumlk oumlnem verir ve birccedilok

mektubunda da bu youmlnde goumlruumlşler bildirir Sanatccedilı mektuplarında kafiye

uumlzerine genellikle olumsuz tenkitlerde bulunur Bunun nedeni klasik şiirin

kafiye konusundaki katı tutumudur Klasik Tuumlrk şiirindeki kafiye anlayışı

ses ahengi ve yazımla ilgili hususlar olup Farsccedila ve Arapccedilanın kuralları

doğrultusunda şiirde kafiye oluşturulmasıdır Namık Kemal ise şiirin bu eksen

uumlzerine kurulmasını ccedilok yersiz bulur ve şiirde milletin kendilik eksenini işaret

eder

Namık Kemal Tanzimat şiirinde lafız ve kafiye yerine manayı oumln plana

ccedilıkartarak yeni şiirin gelişmesine olanak sağlar Şiirin kafiye ve vezne kurban

edilmesini istemez Tanzimat‟tan oumlnceki klasik Tuumlrk şiirini manayı kafiyeye

feda etmesi youmlnuumlnde tenkit eder Ebuumlzziya Tevfik‟e yazdığı 03011879 tarihli

mektubunda

Hazacirckat ve iltisacirck ve tardiye me‟selelerine dacircir yazdığın şeylerde hakkın

yoktur ccediluumlnki bizim muumlsteşidacirctımızdan olan Osmanlı uumldebacircsı şevacircٴib‟i

mevacircib‟e takvacirc‟yi deryacirc‟ya kevacirckib‟i muvacirckib‟e suğracircrsquoyı kuumlbracircrsquoya

kafiye yapmakta maٴrifet goumlsterdikleri iccedilin bizlerce muumlsteşhidacircttan

olmadılar Vakı‟a macircٴnayı kafiyeye feda ederlerdi (Tansel 1969 s 343)

diyen Namık Kemal eski şiirde kafiye uğruna mananın ortadan kalktığını

belirtir Bu yuumlzden eski şiirin kafiye anlayışını ve kurallarını tenkit eder Tenkit

ettiği diğer bir konu kafiye uğruna Tuumlrkccedilenin zorlanması ve yabancı diller

tarafından kuşatılmasıdır Şiirde kafiye uğruna Arapccedila ve Farsccedila kelimelerin

şiirde kullanılması Namık Kemal iccedilin şiir dilinin anlaşılmaz hacircle gelmesidir

Dolayısıyla Namık Kemal kafiye iccedilin şiir dilinin anlaşılmaz biccedilime sokulmasını

eleştirir

O ldquobuguumlnkuuml fikrime goumlre bizi Tuumlrkccedilede istediğimiz gibi şiir soumlylemekten

menٴeden vezin değil kafiyedir ccediluumlnki kafiye lisacircnın istiٴdacircdını efacircٴil-uuml tefacircٴil

tarzında şiire ne kadar mugacircyir isek redifsiz kafiye bulmağa andan kırk kat

ziyade mugacircyirrdquo (Tansel 1969 s 378) der Namık Kemal eski Tuumlrk şiirini

kafiyenin kuralları ile oumlruumllmuumlş olmasından dolayı tenkit eder Eski Tuumlrk şiirinde

kafiyesiz şiir bulmanın zorluğundan bahseder ve şiiri kafiyesiz duumlşuumlnmeyenleri

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 218

eleştirir Bu eleştirinin bir diğer sebebi ise kafiye yuumlzuumlnden Tuumlrk şiirinin ve

şairlerinin gelişmemesidir Tuumlrk şiirinin oumlnuumlndeki en buumlyuumlk engeli kafiye olarak

goumlren Namık Kemal şiirde ldquokelime oyunları yerine fikir ve hayallerin doğrudan

doğruya ifadesi ve kuvvetli bir benlik duygusu ilerdquo (Akuumln 1964 s 65) ortaya

konmasından yanadır Kafiye uğruna şiirde fikir ve hayallerin doğrudan

doğruya ifade edilmemesine karşı ccedilıkan Namık Kemal kafiye kelime oyunları

ve hayallerle kurulmuş şiiri tenkit eder Ccediluumlnkuuml o şiirde yeniliğin ve

yenileşmenin her anlamda gerekli olduğuna inanır ve şiiri bu noktada taşıyıcı

yayıcı bir tuumlr ve guumlccedil olarak goumlruumlr

Namık Kemal‟in şiirde kafiye uumlzerine tenkitlerinin bir diğer oumlnemli

noktası Arap alfabesinden kaynaklanan kafiye anlayışıdır Arap alfabesi ile

Tuumlrk şiirinde yapılan bazı kafiyelere karşı ccedilıkan Namık Kemal

Zamacircnımızın şacircirlerinden birisi Paşa‟nın Efendilik unvacircnıyla Maacircrif

Nacirczırı bulunduğu zaman garabet-i evzacircٴına nazaran hakkındahellip

Ayı ammacirc ne ayicirc ormacircnıntilde

Koymadı kırmadığı bir yanıntilde

demiş idi Biz bu şiire pek ziyacircde muٴteriz bulduk fakat ketmedemem

iٴtirazımızın en birinci noktası ormanıntilde yanıntilde nakaracirctının kacircf ile nun‟u

beyninde bir ittihacircd veyacirc taٴbir-i acircharle kafiyece ıttırat olmadığından

ibaret idi (Tansel 1969 s 384)

diyerek ldquokacircfrdquo ve ldquonunrdquo harfleriyle yapılan kafiye biccedilimine itiraz eder bu iki

harfin ayrı olduğunu soumlyleyerek şiirdeki kafiye biccedilimini ve anlayışını eleştirir

Namık Kemal‟e goumlre kafiye kendi şiir dilimizin oumlzelliklerini iccedilermelidir Ona

goumlre ldquoormanıntilderdquo ve ldquoyanıntilderdquo kelimeleriyle şiirde kafiye yapılması Arap

edebiyatının kafiye anlayışını yansıtmaktadır Recaizade Mahmut Ekrem‟e

yazdığı 30021879 tarihli mektubunda Recaizade Mahmut Ekrem‟in ldquoBaharrdquo

adlı manzumesinin uumlccediluumlncuuml lahnını kafiye anlayışı bakımından eleştirir

Recaizade Mahmut Ekrem‟e ldquoUumlccediluumlncuuml lahnın guumlzel fakat (taٴbirler maٴzucircr ola)

altı kaval uumlstuuml şeşhacircne tavsifine mazhar olmaktan kurtulamıyor Bir tarafından

erken-derken gibi Tuumlrkccedilede maٴruf olmamış fakat Tuumlrkccedile bir tarafında ise

meşcere gibi gayr-i me‟nucircs Arabccedila veyacirchut lems gibi bedid gibi edebiyyat-ı

cedideden tardolunmuş Arabicirc ve Farsicirc kafiyeler varrdquo (Tansel 1969 s 415)

diyen Namık Kemal Recaizade Mahmut Ekrem‟i kafiye konusunda eleştirir

Yeni şiirin doğmasında ve yayılmasında oumlnemli bir mihenk taşı olan Namık

Kemal yapıcı eleştirisiyle genccedillerin kafiye konusunda dikkatli olmasını ister

Şiirde Tuumlrkccedile kelimelerle kafiye yapılması isteyen Namık Kemal Arap

ve Farsccedila kelimelerle yapılan kafiye anlayışından uzak durulmasından yanadır

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 219

12 Vezin Uumlzerine Tenkit

ldquoBen yazı yazmak kafiye bulmak bir soumlzuuml

efaٴil-uuml tefaٴilrsquoe tatbik etmek gibi şeylere

suumlsluumlce bir boyunbağı takmaktan kolay

goumlruumlyorumrdquo (Tansel 1967 ss 426-427)

Koumlkluuml bir şiir geleneğine sahip olan Tuumlrk edebiyatı oumlnceden soumlzluuml ve

yazılı edebicirc uumlruumlnlerinde buumlyuumlk bir ccediloğunlukla hece oumllccediluumlsuumlnuuml kullanmaktaydı

Bu durum Tuumlrklerin İslamiyet‟i kabul etmelerine kadar boumlyle devam etti

Nitekim İslamiyet‟i kabul ettikten sonra Arap ve Fars edebiyatı ile yakın ilişki

iccedilerisine giren Tuumlrk edebiyatı aruz oumllccediluumlsuuml ile tanıştı İlk doumlnemde İran

edebiyatındaki aruzu kullanan Tuumlrk sanatccedilılar aruzun buumltuumln oumlzelliklerini Tuumlrk

edebicirc uumlruumlnlerine uygularlar Ancak Tuumlrkccedile yapısı dolayısıyla aruz kurallarına

uygun değildir Bunun başlıca sebebi Tuumlrkccedilede uzun uumlnluumllerin olmayışıdır Bu

eksikliği gidermek isteyen Divan şairleri Tuumlrkccediledeki bazı uumlnluumlleri uzatarak aruz

oumllccediluumlsuumlne uygun hacircle getirmeye ccedilalıştılar Ancak bu durum gerek Tuumlrk dilini

gerekse doumlnemindeki şairleri zorlar

XIX-XX yuumlzyıllarda aruz Tuumlrk edebiyatında zirve noktasına gelmiştir

Tuumlrkccedile kelimelerle ve sade bir anlatımla aruzu Tuumlrk şiirine uygulayan şairler

aruzu Tuumlrk oumllccediluumlsuuml hacircline getirirler Her ne kadar işlene işlene bir Tuumlrk aruzu

meydana ccedilıksa da aruzun Tuumlrkccedilenin yapısına uygun olmayışı hep

tartışılagelmiştir Tanzimat‟ın ilanı ile hızlı bir değişim ve doumlnuumlşuumlm yaşayan

Osmanlı Devleti edebiyat alanında da bu değişim ve doumlnuumlşuumlmlerin sancısını

ccedileker Tanzimat‟la Batı‟ya Batı edebiyatına youmlnelen sanatccedilılar Batıdaki yeni

tuumlrlerle tanışır Bu durum tekrar aruzhece tartışmasını ortaya ccedilıkarır Ccediluumlnkuuml

Batı‟daki edebicirc tuumlrler aruz vezniyle yazılmaya uygun değildir Bundan dolayı

Tanzimat doumlneminde hece-aruz tartışması edebicirc tartışmaların ileri gelen

konuları arasında yer alır

Namık Kemal de mektuplarında hecearuz tartışmasına oumlnemli oumllccediluumlde

değinmiştir Namık Kemal mektuplarında aruz oumllccediluumlsuumlnuuml olumsuz youmlnde tenkit

ederken hece oumllccediluumlsuumlnuuml millicirc oumllccediluumlmuumlz olduğu iccedilin oumlver ve genccedilleri hece oumllccediluumlsuuml

ile şiir yazmaya teşvik eder Ancak ne var ki Namık Kemal şiirlerinde aruz

veznini hece veznine goumlre daha fazla kullanmıştır

ldquoTahrib-i Haracircbacirctrdquo ldquoİrfan Paşa‟ya Mektuprdquo ve ldquoCelal

Mukaddimesirdquonde Namık Kemal‟in vezin konusunda tenkitleri bulunmaktadır

Namık Kemal Abduumllhak Hamid‟e 21021876 tarihinde yazdığı

mektubunda ldquoBen yazı yazmak kafiye bulmak bir soumlzuuml efaٴil-uuml tefaٴil‟e tatbik

etmek gibi şeylere suumlsluumlce bir boyunbağı takmaktan kolay goumlruumlyorumrdquo (Tansel

1967 ss 426-427) diyerek aruz oumllccediluumlsuuml ile yazılan şiirleri ccedilok basit olarak goumlruumlr

O bu tuumlrde soumlylenen şiirleri sadece bir vezin oyunu ve efacircٴil-uuml ve tefacircٴil dizisi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 220

olarak goumlruumlr ve tenkit eder Namık Kemal aruzu Tuumlrk şiiri oumlnuumlnde en buumlyuumlk

engel olarak değerlendirir ve Tuumlrk şiirinin aruz oumllccediluumlsuumlnden ayrılmadıkccedila

gelişmeyeceğini belirtir Bu durumu ldquoEvzacircn-ı Acem‟den ayrılmadıkccedila bizde

tiyatro olacak kadar tabii şiir soumlylemeye kabiliyet goumlremiyorumrdquo (Tansel 1967

s 433) diyerek dile getiren Namık Kemal Batı edebiyatından edebiyatımıza

yeni gelen edebicirc tuumlrlerin gelişmesinde en buumlyuumlk engeli ldquoEvzan-ı Acemrdquo olarak

goumlruumlr Aynı zamanda ldquoŞiirde sacircfi Tuumlrkccedile yazmak evzacircnın şimdiki hacircliyle

beraber kimsenin elinden gelmezrdquo (Tansel 1967 s 433) diyerek de Tuumlrkccedile ve

Tuumlrk şairlerinin vezin konusunda iccediline duumlştuumlkleri durumu dile getirir Bu accedilıdan

doumlnemi itibarıyla Batı‟dan gelen yeni tuumlrler ve Tuumlrkccedile aruzla artık bir yere

gidememektedir Bunda ısrar etmenin hiccedilbir faydası yoktur Bu yuumlzden Namık

Kemal gerek tiyatroda gerek şiirde hece oumllccediluumlsuumlnuumln kullanılmasından yanadır

Namık Kemal ldquoManzum soumlze o kadar hevesim var bir kerre de Tabiٴatini bizim

parmak hisabiyle bir şey yazmağa sevket Bak ne guumlzel ne parlak oluyorrdquo

(Tansel 1967 ss 433-434) diyerek hece oumllccediluumlsuumlyle yazılan eserleri guumlzel ve

parlak bulur ve bu youmlnde yazılan eserleri olumlu youmlnde tenkit eder Hece oumllccediluumlsuuml

ile yazılan eserler saf Tuumlrkccedilenin kullanıldığı eserler olup lirik ve anlaşılırdır

Şiirin guumlzelliği ve parlaklığı ona goumlre hece oumllccediluumlsuumlnuumln bu oumlzelliğinden gelir

Şiirde hece oumllccediluumlsuumlnuumln on birli oumllccediluumlsuumlnuuml beğenen Namık Kemal bu

oumllccediluumlnuumln şiire ayrı bir ahenk getirdiğini ifade eder Ziya Paşa‟ya yazdığı

mektubunda ldquoBilmem neden ise vezninde on bir yerine on heceyi ihtiyacircr

etmiş Birccedilok yerleri guumlzel olmuş ise de nesirden fark olunmaz dereceye

gelmişrdquo (Tansel 1969 s 378) diyen Namık Kemal şiirin oumllccediluuml yuumlzuumlnden nesre

benzemesini tenkit eder Ona goumlre oumllccediluuml şiiri nesirden ayıran ve şiire ahenk

kazandıran oumlnemli bir unsurdur

Namık Kemal hece ve aruz oumllccediluumlsuuml konusunda her ne kadar hece

oumllccediluumlsuumlnuuml savunsa da aruz oumllccediluumlsuumlnden şiirini kurtaramaz Namık Kemal Celal

Mukaddimesi‟nde bu hususta kendisini aruzdan yana goumlsterirken hece

oumllccediluumlsuumlnuumln her ne kadar millicirc oumllccediluumlmuumlz olsa da ahengin letafetten yoksun

olduğunu bildirir Bu konuda tam bir kararlılık sağlayamayan Namık Kemal‟in

vezin konusundaki tenkitleri kendisinden sonra gelen ve hece oumllccediluumlsuumlnuuml

kullanan genccedilleri youmlnlendirme bilgilendirme ccedilabasıdır Ona goumlre yeni

edebiyatın şiiri ve diğer edebicirc tuumlrleri aruzun kural ve kaidelerinden kurtularak

kendi huumlviyetlerini kazanmalıdır

13 Temaİzlek Uumlzerine Tenkit

Tuumlrk edebiyatında oumlnemli bir yere sahip olan Namık Kemal yeni şiirin

konusuna da mektuplarında yer verir Klasik şiirin gerccedilekten uzak hayatın

akışından kopmuş olmasını tenkit eder Kendisi de klasik tarzda bir eğitim

almasına rağmen Şinasi‟yi tanıdıktan sonra şiir ve sanatccedilı tutumunda buumlyuumlk

değişim yaşar

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 221

Namık Kemal‟in gerek şiirde işlediği konu gerekse edebicirc tuumlrler

uumlzerindeki duumlşuumlncelerini Şinasi‟den oumlnce ve Şinasi‟den sonra olarak

değerlendirmek gerekir Dostlarına yazdığı mektuplar da bu değişimin delilidir

Şiir uumlzerinde durduğu oumlnemli konulardan biri de şiirin konusudur Tanpınar‟a

goumlre ldquoNamık Kemal eski şiiri bırakmaz belki eski mısra ve manzume ile yani

fikirlerini uzaklaştırmağa ccedilalışır Bu yeniyi değişen muhtevada aradığı

devirdirrdquo (Tanpınar 1997 s 370) Bu accedilıdan eski Tuumlrk şiirinin iccedileriğine youmlnelik

tenkitlerde bulunan Namık Kemal mektuplarında yeni şiirin iccedileriği hakkında da

eleştirilerde bulunur

Abduumllhak Hamid‟e yazdığı 19 Şubat 1879 tarihli mektubunda Şimdi bir

kere eski ya da şiir soumlylemeği merek ettiği zamanlar

Edebiyat ile huumlrriyet can versem de

Başka bir Nacircmık-ı şeydacirc yetişir hacirckimden

beytini soumlyleyen Kemal‟i duumlşuumln Bir kere de senin goumlsterdiğin teracirckkiyi

ve teracirckkiden bence hacircsıl olan uumlmid-i istikbacircle maٴtuf zevkıyyacirctı nazar-i

hayacircl oumlnuumlne al da Sacirchra‟dan ne kadar memnun olduğunu anlardan

tahmin et (Tansel 1969 s 391)

Namık Kemal Abduumllhak Hamid‟in Sahra adlı eserini gerek konusu

gerekse uumlslubu accedilısından olumlu youmlnde eleştirir ldquoEdebiyyacirct ile huumlrriyete can

versem derdquo diyen Namık Kemal bu mısra ile acircdeta şiir ve edebiyatın

konusunun ne olması gerektiğinde yol goumlsterir Şiire ldquohuumlrriyetrdquo kavramını

sokan Namık Kemal bu anlamda da yol goumlstericiliğine devam eder ve

Abduumllhak Hamid‟i şiir yazması iccedilin olumlu youmlnde eleştirir Ccediluumlnkuuml ona goumlre

ldquohuumlrriyet ile edebiyatrdquo can verilecek kadar kutsal iki değerdir O eserlerinde

ldquohuumlrriyetrdquo ve ldquoedebiyatrdquo kavramlarıyla insanı ideal şiirde yaratma peşindedir

Aktaş ldquoNamık Kemal‟de huumlrriyet bdquoben‟in kendi varlığını kendi guumlcuumlnuuml idrakin

tabii sonucu olarak ele alınmalıdırrdquo (Aktaş 1993 s 5) diyerek Namık Kemal‟in

şiirde huumlrriyet kavramının uumlzerinde sıklıkla neden durduğunu ortaya koyar

Namık Kemal‟e goumlre şiir ve edebiyatta huumlrriyet ldquobenrdquoin kendi varlığına hizmet

etmelidir Bu youmlnde yazılan ve milletin kendi benliğinin oluşmasına yardımcı

olan eserler onun iccedilin daha makbulduumlr

Namık Kemal‟in mektuplarındaki bir diğer oumlnemli husus şiirde vatanın

ve vatan teminin işlenmesidir ldquoVatanicirc şiirrdquo anlayışı ağırlıklı bir şiir onun

şairliğinin nirengi noktasını teşkil eder (Goumlccedilguumln 1999 XLIII) Vatan onun

şiirlerinin en oumlnemli dayanağıdır Onun en buumlyuumlk aşkıdır ldquoTabiٴicirc bizim perverlik

de vatan yolunda oldu Zihnimde başka bir şey yok Ne duumlşuumlnsem goumlzuumlmuumln

oumlnuumlne kanlı kefenli vatan ccedilıkıyor Nazire ve yacirchut perverlikte buumltuumln buumltuumln

senin yolunda gidemedimrdquo (Tansel 1969 s 392) diyen Namık Kemal

Abduumllhak Hamid‟i şiirde farklı konuları işlediği iccedilin oumlver aynı zamanda da

kendi şiirinin konusunu iccedileriğini belirtir Ancak burada Namık Kemal‟in kendi

şiirini de eleştirdiğini goumlrmekteyiz Şiir ile vatanı eş tuttuğunu ve bu hususta

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 222

kendini de farklı konutemalarda şiir yazamadığından dolayı tenkit ettiğini

goumlruumlruumlz Recaizade Mahmut Ekrem‟e 1874 yılında yazdığı mektubunda da

vatan temini şiirde oumlnemli oumllccediluumlde ele alan yazar bu hususta yazılmış olan

şiirleri daha yararlı goumlruumlr

Vatan yolunda doumlkuumllecek yaş şehidacircn-ı huumlrriyetin yanaklarına doumlkuumllecek

kandan ibacircrettir Hubb-i vatan gibi gayret-i insacircniyye gibi yanmış

koumlmuumlr kesilmiş goumlnuumllleri safvet ve metacircnet billurlaştırmak elmas etmek

şerefinden olan havass-ı gaibeye macirclik olanların goumlzuumlnden lisacircn-ı

nedacircmetin tecessuumlm etmiş cezacirc-yı acirccizacircnesi demek olan girye nasıl

doumlkuumlluumlr (Tansel 1967 s 345)

Namık Kemal Recaizade Mahmut Ekrem‟in yapmış olduğu ldquoMes

Prisons Tercuumlmesirdquoni tenkit eder Tenkitin başlıca sebebi Silviyo‟nun

ağlamasıdır Ccediluumlnkuuml vatanını seven bir insan asla ağlamaz Yuumlrekli cesur ideal

insandır Recaizade Mahmut Ekrem‟i boumlyle bir kahramanı zafalarına yenik

duumlşuumlrerek anlatmasını eleştirir Bu da goumlsteriyor ki Namık Kemal vatan

kahramanlarının idealist yuumlce bir kişilik olarak şiirde işlenmesinden yanadır

Kanter

Namık Kemal şiirinde mağrur bir insan tipi ccedilizer Ona goumlre yaşam

karşısında boyun eğip aciz bir insan olmaktansa şerefli bir şekilde oumllmek

daha makulduumlr İdealist insan duumlnya duumlzeninin insanı bayağılaştıran

alccedilaltan fikirleri karşısında sağlam adımlar atmalıdır (Kanter 2007 ss

180-181)

diyerek Namık Kemal‟in şiirinde işlediği insan tipine değinir

Namık Kemal‟e goumlre şiir vatana hizmet etmelidir Halk arasında millicirc

ve medeni birliği sağlamalı millicirc benliği muhafaza etmelidir Şiirde işlenen

temalar mantığa uygun olup insana vatanperverliği aşılamalıdır Bu

oumlzelliklerden yoksun olan şiir ise ona goumlre topluma faydası olmayan ve

toplumdan uzak olan bir şiir anlayışıdır Abduumllhak Hamid‟e yazdığı 30 Mart

1879 tarihli mektubunda ldquoEdebiyata hizmet sıfat-ı kacircşife-i insacircniyyet olan

nacirctıka-i millete hizmet demek olur fakat o kuvvet doğrudan doğruya vatan-

perverlik fikirlerini buumlyuumltmeğe sarf edilse hiccedil olmazsa yazılan şeylerin yarısı o

cihetle masrucircf olsa daha hayırlı değil midirrdquo (Tansel 1969 ss 421-422) diyen

Namık Kemal edebiyat ve şiirin vatanı işleyerek daha hayırlı bir iş yapacağını

belirtir Abduumllhak Hamid‟i eski Tuumlrk şiirinin şairlerinden gerccedilek olmayan ve

sosyal bir fayda sağlamayan oumlrnekler almadığı iccedilin de tenkit eder

Kaynağı ne olursa olsun Namık Kemal‟in vatan ve millet meselelerinde

olduğu kadar onları buumltuumlnuumlyle kuşatan devlet kavramı etrafında buumlyuumlk bir

idealist olduğu şuumlphe goumltuumlrmez bir gerccedilektir (Goumlccedilguumln 1991 s 209)

Bu accedilıdan vatanın ve milletin ele alındığı devletin yuumlceltildiği şiirler

millicirc benliğimizin guumlccedillenmesi accedilısından buumlyuumlk bir fayda sağlar Namık Kemal

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 223

mektuplarda şiiri siyasi ve sosyal faydası youmlnuumlnden ele alarak ldquocemiyet iccedilin

sanatrdquo goumlruumlşuumlnuuml benimser Şiirde hakikati ve aklın uygunluğunu her şeyin

uumlzerinde tutar

2 Tiyatro Uumlzerine Tenkit

Namık Kemal‟in tiyatroyla olan ilişkisi onun tiyatroyu Tuumlrk

edebiyatıyla tanıtması ve Tuumlrk tiyatrosunun yaygınlaşmasına youmlnelik ccedilabalarını

iccedilerir Şinasi‟nin Şair Evlenmesi adlı eserinden sonra doumlneminde Tuumlrk

tiyatrosuna en fazla hizmet eden Namık Kemal‟dir

Yazmış olduğu altı tiyatro eseriyle tiyatro tuumlruumlnde kendini kanıtlamış

olan Namık Kemal Osmanlı tiyatrosunda oyuncuların yetişmesi iccedilin de birccedilok

ccedilalışmalarda bulunmuştur Yazmış olduğu Vatan yahut Silistire Akif Bey Kara

Bela Guumllnihal Zavallı Ccedilocuk ve Celalettin Harzemşah adlı tiyatro eserleriyle

bunu ortaya koymuştur Namık Kemal‟e goumlre ldquoTiyatro insanı ve cemiyeti

buumltuumlnuuml ile sarar kuşatır Sevdiren ağlatan saadet ve ıstırap veren eğlendiren

terbiye eden dinlendiren buumltuumln bunları aynı anda ve beraberce yapandırrdquo

(Yetiş 1996 s 50)

Namık Kemal edebicirc tuumlrler arasında en fazla tiyatroyu sever Bunun

nedeni Tanzimat‟la yaşanan değişim ve yenileşme hareketinin tiyatro ile

Tuumlrkiye‟ye taşınmasıdır Batı tarzında tiyatro Tuumlrk tiyatrosunun bazı

enstruumlmanlarının eksikliğinden ve halkın tiyatro zevkinin duumlşuumlk olmasından

dolayı Tuumlrk edebiyatında ccedilok yavaş gelişir Daha ccedilok şehirlerde oynanan halk

tiyatrosu ve koumlylerdeki seyirlik oyunlar sahneye ve senaryoya gerek

duymamaktaydı Yeni anlayışa ait tiyatro eserleri de bu geleneğe goumlre kaleme

alındı Namık Kemal ise bu suumlreccedilte hem tiyatro eserleri hem de tiyatro uumlzerine

yazılar yazarak Batı tarzı tiyatronun edebiyatımızda gelişmesini sağlar

Namık Kemal mektuplarında tiyatro eseri yazmak tiyatronun konusu

tiyatro eserlerinin dili ve tiyatro tuumlruumlnde eser veren genccedillerin youmlnlendirilmesi

hususu uumlzerinde durur

Namık Kemal tiyatro ile ilgili goumlruumlşlerini Avrupa doumlnuumlşuuml yazar

Enginuumln‟e goumlre

Namık Kemal mektuplarında da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi tiyatro seyrinden

ccedilok hoşlanmaktadır Oumlzellikle Avrupa‟ya gittikten sonra tiyatroya karşı

buumlyuumlk bir ilgi duymaya başlar Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda bu

konu uumlzerinde sıklıkla durur (Enginuumln 1993 s 14)

Yazar mektuplarında olduğu gibi diğer yazılarında da tiyatro

denildiğinde bizim iccedilin Batı Batı‟da ise Fransız romantik tiyatrosunu oumlrnek

goumlsterir Bizde var olan tiyatroyu ve tiyatro geleneğini ise Fransız romantik

tiyatrosundan uzak olduğu iccedilin yok sayar ve geleneksel tiyatroyu tenkit eder

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 224

Namık Kemal ldquoTiyatrodan Bahseden Arkadaşlarardquo başlıklı yazısında

tiyatronun ldquooumlyle marifet veya ahlak mektebi değil acircdeta bir eğlencerdquo olduğunu

soumlyler ve daha sonra diğer eğlenceler iccedilinde en guumlzeli ve en faydalı olanı olarak

goumlruumlr (Yetiş 1996 s 49) Tiyatro seyretmeyi ccedilok seven Namık Kemal oumlzellikle

Victor Hugo ve Shakespeare uumlzerinde durur

Londra ve Paris‟te Namık Kemal‟in tiyatro ile ne kadar meşgul

olduğunu goumlsteren mektupları vardır Bu mektuplar yazarın hem Avrupa‟da

tiyatro ile ilgili yakınlığını hem de tiyatro tuumlruumlne bakışını goumlstermesi accedilısından

oumlnem arz eder Yazar Avrupa‟da olduğu suumlrece hemen hemen her gece

tiyatroya gider Bunu da Avrupa‟dan arkadaşlarına yazdığı mektuplarında dile

getirir

ldquoAcircdet iktizacircsınca nuf‟l-leyden uumlccedil-doumlrt saat sonra yatılıyor yemek ise

ezacircn raddelerinde yeniyor Dokuz-on saat evde oturmak muumlmkuumln değil ccedilacircresiz

tiyatroya falanlara ccedilıkılıyorhelliprdquo (Tansel 1967 s 123) diyen Namık Kemal

Avrupa‟da tiyatronun ne kadar yaygınlaştığını ve ne kadar gerekli olduğunu dile

getirir İnsanların boş zamanlarını tiyatro ile geccedilirmesi onun iccedilin bu tuumlruumln

gerekliliğini ortaya koyar ldquoCelal Mukaddimesirdquonde ldquoBir milletin kuvve-i

nacirctıkası edebiyyacirct ise timsacircli edebin nacirctıka-i zicirchayacirctı tiyatrodur Tiyatro fikrin

hayacirclacirctına vicdacircn vicdanın ulviyacirctına cacircn cacircnın hayacirclatına lisacircn verirrdquo

(Goumlccedilguumln 1987 s 167) diyen Namık Kemal tiyatroyu hep olumlu youmlnde tenkit

eder Namık Kemal‟e goumlre tiyatro fikrin hayalatın ve vicdanın lisanıdır ve bu

lisanda insan kendi ulviyetini goumlruumlr

Hele burada bir tiyatro var hakikat goumlruumllecek bir şey Acircdeta hem ahlacirck

hem de lisacircn iccedilin en buumlyuumlk mekteptir Bir takım oyunlar oynuyorlar ki

taştan yuumlrekleri ağlatır Hemen ekser geceleri oradayım lacirckin Mevlacircna

Hacı Nucircricirc beğenmiyor O da bir zevzeklik tiyatrosuna mecbur olmuş

Orada kırk-elli yaşında ağzı cuumlcuumlk burnu ccedilenesi sivri goumlzleri macircٴi ccedilil

kaşı yok ki şeklini tarif edeyim kendi esmer sarı Omuzları tabla gibi

geniş kolları değnek gibi ince bir karı var Oyun oynuyor arada kedi gibi

miyavlıyor O da tuumlrkuuml olacak (Tansel 1967 s 119)

Sanatccedilı bizdeki tiyatro anlayışı ile Batı‟daki tiyatro anlayışını

karşılaştırır Bizdeki tiyatro ve tiyatro oyuncularını da eleştiren Namık Kemal

tiyatro oyuncularının yetersiz olduğunu belirtir Onların aynı zamanda dili

yerelleştirerek kullanmaları ise ona goumlre bir başka olumsuzluktur Metin And

ldquoCcediloğunluğu Ermeni olan oyuncular zaten bozuk olan telaffuzları yanında bir de

konuşma diline boumlylesine yabancı metinleri oynayınca bu seyirciler iccedilin

anlaşılmaz iccedilinden ccedilıkılmaz bir durum alıyorrdquo (And 1972 s 306) diyerek o

doumlnemdeki oyuncuların dil konusunda yetersizliklerinin nedenlerini dile getirir

Namık Kemal Batıdaki tiyatro ve tiyatro eserlerinin dilini ve

soumlyleyişini olumlu youmlnde tenkit eder Celal Mukaddimesi‟nde bizdeki tiyatro

oyuncularına değinen yazar ldquoFilhakicircka tiyatromuz oumlyle muumlcevver maٴrazlı

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 225

muumlkemmel perdeli olmadığı gibi oyuncular evzacircٴda zararsız fakat telacircffuzda

temacircşanın yarı zevkini gacircٴib ettirecek kadar kusurludurrdquo (Goumlccedilguumln 1987 s 165)

diyerek oyuncuların kedi gibi miyavlamaları tiyatrodan tiyatro eserinden

alınacak zevki ve dersi yarıya indirdiklerini belirtir Ona goumlre tiyatro halkı

eğitmeli ve halkın diline hizmet etmelidir

İskender Beyzacircde Reşat Bey‟e Londra‟dan 1896 tarihinde yazdığı

mektubunda tiyatronun goumlze de hitap etmesi gerektiğini soumlyleyen Namık

Kemal tiyatroyu cemiyetin bir aynası olarak goumlruumlr Bu aynanın da daha duumlzenli

ve daha guumlzel olmasını estetik bir gaye guumltmesini ister Her ne kadar tiyatroyu

hayatı anlatan ve iccedileren bir tuumlr olarak goumlrse de her zaman sahnede estetiğin ve

guumlzelliğin olmasından yanadır ldquoBuraya gel de goumlzlerin karı goumlrsuumln tiyatro

goumlrsuumln ٴAlima‟llah Victor Hugo‟nun Les Miserables romanından ccedilıkma bir

dram oynuyorlar duumlnyada boumlyle parlak şey olmazrdquo (Tansel 1967 s 159) diyen

Namık Kemal tiyatro oyuncularının bizdeki gibi bakımsız belli bir yaşın

uumlzerinde kişiler olmadığını genccedillerin bunu meslek edindiğini dile getirir

Sahnede guumlzelliği sadece dış goumlruumlnuumlşte değil aynı zamanda oyunun ve

oyuncunun dili ve iccedileriğinde de oumlven Namık Kemal bizdeki tiyatro

oyuncularının yetersizliğini eleştirir

Namık Kemal tiyatroda buumlyuumlk yenilik ve değişimler yapan bir

sanatccedilıdır Onun mektuplarında tiyatro hususunda eleştirilerinin oumlnemli bir

diğer cephesi tiyatronun halkı eğitmesi ve halkın millicirc duygularını harekete

geccedilirmesidir Bu accedilıdan Tanzimat‟la birlikte tezli tiyatro yolunu accedilan Namık

Kemal mektuplarında tiyatro eserlerinin sosyal faydacı youmlnuumlne değinir ve

genccedilleri bu konuda olumlu youmlnde eleştirir

Namık Kemal‟in tiyatro ile meşgul olması Tanzimat sonrası tiyatro

faaliyetlerinin ccedilok artmasına ve tezli tiyatronun gelişmesine yol accedilmıştır

Tiyatro faaliyetlerinin ccediloğalması sevindirici olmakla birlikte tezli tiyatro

tiyatronun ayrı bir sanat ve teknik meselesi olduğunu unutturmuş sahneyi

guumlnluumlk meselelerin dile geldiği bir ccedileşit kuumlrsuuml hacircline sokmuştur (Enginuumln

1993 s 18)

Bu accedilıdan Namık Kemal tiyatroyu sadece bir eğlence aracı değil bir

tez aracı olarak goumlrmuumlş ve genccedillerin de bu youmlnde eserler vermesini teşvik

etmiştir

Namık Kemal halk tiyatrosuna halkın ahlakını bozduğundan fazla

itibar etmez O halk tiyatrosunu Batılı anlamda tiyatronun gelişmesine engel

teşkil ettiği iccedilin de sık sık olumsuz youmlnde tenkit eder Namık Kemal Ocak

1876 tarihinde yazdığı mektubunda ldquoOrta oyunlarının hacirclini bilirsiniz Bunlar

olsa olsa halkın fesacircd-ı ahlacirckla haiz olduğu dereceye numucircne olabilir Vacirckıٴa

tuhaflığı inkacircr olunmaz fakat ne derece mugayir-i edep olduğu meydandadırrdquo

(Tansel 1967 s 76) der

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 226

Namık Kemal orta oyununu budalaca hareketleri ve edepsiz

soumlzlerinden dolayı tuhaf bularak bu tarzdaki eserlerin amacının sadece insanları

guumllduumlrmek ve eğlendirmek olduğunu dile getirir Halkın ahlaki youmlnden terbiye

edilmesine hiccedilbir faydasının olmadığını soumlylediği halk tiyatrosunu işlevsizliği

yuumlzuumlnden eleştirir ve orta oyununu ldquomugayir-i edeprdquo olarak goumlruumlr Aynı

zamanda memacirclik-i muumltemeddinde (medeni memleketlerde) ise oyunların

iccedilinde hiccedilbir kaba soumlzuumln olmadığını ve o boumllgenin ileri gelen şairlerinin bu

soumlzleri itina ile seccedilip eserin iccediline koyduğunu belirtir Nitekim Namık Kemal‟e

goumlre tiyatro ldquoHer şeyden evvel eğlencedir fakat huumlkmuuml hemen bir bdquoiccediltimaicirc

fayda‟ duumlşuumlncesi takip eder ve tarif ldquofaydalı bir eğlencerdquo (Akyuumlz 1995b s 58)

şeklinde tanımlanır

Namık Kemal Batı edebiyatında sıklıkla goumlruumllen manzum tiyatronun

Avrupa‟da birccedilok koumltuuml alışkanlıkların terk edilmesini sağladığını dile getirir

(Tansel 1967 s 36) Namık Kemal 17021879 tarihinde Abduumllhak Hamid‟e

yazdığı mektubunda Abduumllhak Hamid‟in Nesteren adlı tiyatro eseri uumlzerine

tenkit ve goumlruumlşlerini bildirir Abduumllhak Hamid‟in Nesteren adlı eserinde konu

hususunun da bize uygun olmadığını Batı kuumlltuumlruumlnuuml yansıttığını dile getirerek

tekniğin guumlzel ancak işlenen konunun bazı yerlerinin bize uygun olmadığı

youmlnuumlnde eleştiriler bildirir (Tansel 1969 s 375) Namık Kemal Abduumllhak

Hamid‟in Nesteren‟i hece oumllccediluumlsuuml ile yazmasını da başarısız bulur Hece

oumllccediluumlsuumlnuumln eserin akışını bozduğuna belirtir Recaizade Mahmut Ekrem‟e

yazdığı 21091878 tarihli mektubunda vezin konusu uumlzerinde duran Namık

Kemal ldquoTiyatro bizde hiccedilbir nevٴ vezin ile yazılmayacak zacircten mevzucircn

yazılmağa luumlzum yokrdquo (Tansel 1969 s 296) der Namık Kemal tiyatroda

veznin eseri zorladığını belirterek bu youmlnde yazılan eserde veznin olduğunu

belirtir

Namık Kemal‟in tiyatro eserlerinin tercuumlmesi konusunda da tenkitleri

vardır Ona goumlre her tiyatro eseri tercuumlme edilmelidir Namık Kemal‟in isteği

bize gereken halkımızı eğiten ve dilimize uygun eserlerin tercuumlme edilmesidir

O gelişiguumlzel hiccedilbir amaccedil taşımayan tiyatro eserlerinin tercuumlme edilmesine

karşıdır Namık Kemal 25081879 tarihinde Sacircmi Paşazacircde Sezacirci‟ye yazdığı

mektubunda tiyatro ile ilgili bilgi verir Batı tiyatrosu hakkında Sacircmi Paşazacircde

Sezacirci‟ye bilgi veren Namık Kemal

Herman‟i Victor Hugo‟nun birinci tiyatrosu olmak mes‟eleleri de sizin

Fıransızca hocası hezacircyan buyurmuşlar Hacircmid‟in tahkiki de yanlışhellip

Hugo‟nun birinci tiyatrosu Cromwell‟dirhellip Shakspeare‟in Hamlet‟i

fevka‟l-acircde yazılmış tiyatrolardan biridir fakat acircsacircrının en aٴlacircsı değildir

Shakspeare‟in kacircffe-i acircsacircrına Macbeth namındaki tiyatrosu facirc‟ik olduğu

cumhucircr-ı udebacirc indinde muumlttefik aleyhidir (Tansel 1969 ss 466-467)

Bu accedilıdan Namık Kemal Batı tiyatrosu hakkında da tenkitlerde

bulunarak Batı‟daki tiyatro ve tiyatro eserlerinin bizim edebiyatımızda

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 227

tanınmasını sağlar Yine aynı mektubunda Sacircmi Paşazacircde Sezacirci‟ye ldquoBenim

zevkimce beşinci Nevha hepsine muumlreccahtır Moliere‟le Hugo mukayesesinde

buumltuumln buumltuumln haksızsın Tiyatro acirclemine Moliere‟in acircsacircrı kadar ahlacircka te‟sir

etmiş hiccedilbir şacircir te‟lifacirctı gelmemiştirrdquo (Tansel 1969 s 467) diyerek

Moliere‟nin Batı edebiyatındaki yerinin tam anlamıyla anlaşılmadığını ve

kendisinin de bu youmlnde yanlış bilgiye sahip olduğunu bildirerek onu eleştirir

Namık Kemal‟in oumlzel mektuplarında tiyatro hakkındaki tenkitleri

sahne oyuncu eserin konusu ve tiyatro eserinin tercuumlmeleri uumlzerinedir Yazar

tiyatroyu eğlencelerin en guumlzeli ve faydalı olanı olarak goumlruumlr Orta oyunu ve

Karagoumlz gibi folklorik oyunları ise insanları sadece guumllduumlrmeleri insanlara

ahlaki ve sosyal youmlnden bir fayda sağlayamadıkları iccedilin tenkit eder Osmanlı

tiyatrosunun Batılı bir tarzda gelişmesini ve tiyatroda romantik tarzın yaygın

olmasını arzular Ona goumlre medeni milletlerde goumlruumllen ahlaki ve hissicirc

gelişmelerde tiyatronun ccedilok oumlnemli katkıları vardır

3 Gazete Uumlzerine Tenkit

Tanzimat edebiyatında yenileşme ve modernleşme hareketinin oumlnemli

bir diğer edebicirc tuumlruuml gazetedir Bu doumlnemde gazete halkı aydınlatma ve halka

yararlı olma duumlşuumlncesi etrafında benimsenerek edebicirc tuumlrler iccedilerisinde oumln plana

ccedilıkarılır Tanpınar ldquoYeniliğin memleket iccedilinde yerleşmesinde ve gelişmesinde

acircmil olan şeyler arasında yeni yeni fikir suumlren gazeteciliği de saymak lazım

gelirrdquo diyerek gazete ve gazeteciliğin oumlnemini vurgular (Tanpınar 1997 s 146)

Batılılaşma hareketinin Osmanlı Devleti‟ndeki en oumlnemli unsurlarından

biri olan ilk gazete (1931) Takvim-i Vekacircyi‟dir Bu gazete haftalık ccedilıkar ve

genellikle resmicirc haberler yer verir Kişilerin ve sanatccedilıların kişisel goumlruumlş ve

duumlşuumlncelerine yer vermeyen daha ccedilok askericirc atamaları ve sultanın yapmış

olduğu gezileri iccedileren Takvim-i Vekacircyi 1840 yılına kadar yayımlanan ilk Tuumlrkccedile

gazetedir 1840 yılında gelindiğinde William Churchill‟in İngiliz matbaasında

ccedilıkardığı ilk yarı resmicirc gazete olan Ceride-i Havadis yayın hayatına girer İlk

yıllarda ccedilok resmicirc olsa da daha sonra ilmi ahlaki ve edebicirc bir iccedileriğe kavuşur

Tuumlrk gazeteciliğinin oumlzel anlamdaki ilk başarısı Tercucircmacircn-ı Ahvacircl

gazetesidir Bu gazete basın hayatımızın resmicirc haber gazeteciliğinden sıyrılarak

fikir gazeteciliğine youmlnelişinin oumlnemli ilk adımıdır Tercucircmacircn-ı Ahvacircl

22101860 tarihinde Agacirch Efendi‟nin ccedilıkardığı ve buumlyuumlk oranda Şinasi‟nin

youmlnettiği bir gazetedir Şinasi‟nin yazmış olduğu Şair Evlenmesi adlı ilk tiyatro

eseri de bu gazetede yayımlanır

Tuumlrk basın hayatı 1862 yılına gelindiğinde Şinasi‟nin tek başına

ccedilıkardığı Tasvicircr-i Efkacircr ile tanışır Bu gazetede guumlnluumlk olayların yanında edebicirc

makale ccedileviri ve tercuumlmeler de yayımlanır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 228

Aydın-halk buluşmasını sade bir Tuumlrkccedile etrafında toplamaya ccedilalışarak

Tuumlrk sanat ve duumlşuumlnce yaşamının gelişmesinde Tuumlrkccedilenin itibarının

artmasında oumlnemli bir rol uumlstlenen Tasvicircr-i Efkacircr‟ı 1865‟ten itibaren iki

yıl da Namık Kemal ccedilıkarır (Korkmaz 2007 s 27)

Namık Kemal Tasvicircr-i Efkacircr‟da 1862 yılının sonlarına doğru yazmaya

başlar Şinasi her alanda Namık Kemal‟in duumlşuumlnce ve fikir babasıdır Bu

anlamda Şinasi‟nin gazetecilik sahasında duumlşuumlnduumlklerini Namık Kemal

gerccedilekleştirir Namık Kemal mektuplarında gazete uumlzerine birccedilok tenkitte

bulunur Mektuplarında gazeteyi bilgi ve kuumlltuumlruuml aktarmada bir araccedil olarak

değerlendirir ve gazeteningazeteciliğin doumlneminde yaygınlaşması iccedilin birccedilok

girişimlerde bulunur

Namık Kemal mektuplarında birccedilok gazeteden bahseder Bu

gazetelerin birccediloğunda ccedilalışmış veya makale yazmıştır Namık Kemal‟in

mektuplarında bahsettiği ve tenkitlerde bulunduğu gazeteler Tasvicircr-i Efkacircr

İbret Hayacircl Huumlrriyet Muhbir İnkılap Tercuumlman-ı Hacirckikat gibi gazetelerdir

Bunlar arasında Tasvicircr-i Efkacircr İbret ve Huumlrriyet Namık Kemal‟in fiilen

gazetecilik yaptığı gazetelerdir Bu gazetelerin dışında mektuplarında Kırk

Anbar Al-Cevacircib Sabah Uumlmran Osmanlı Haver Mecmua-ı Siyaset Keveb-i

Şarki Terceman-ı Şark İstikbacircl gibi gazeteleri yakından takip ettiği anlaşılır

Yine İstanbul‟da ccedilıkan Corurierrsquod Orient (Tansel 1967 s 176) ve Liberet

(Tansel 1967 s 138) gibi yabancı gazeteleri takip ettiği goumlruumlluumlr (Uumlstuumlnova

2005 s 119)

Namık Kemal 1862ndash1873 yılları arasında gazetecilikle uğraşmış olup

bu yıllara ait mektuplarında gazete ve gazetenin işlevine youmlnelik tenkitlerde

bulunduğunu goumlruumlruumlz Ona goumlre gazete bir insanın kimliğini dahi ortaya

koyabilir Namık Kemal Ruumlşdicirc Efendiye 1865 yılında yazdığı mektubunda

ldquoFiٴl-hakika buna diyecek yoksa da bu tedbir-i şifacirchicirc olmalıdır ccediluumlnkuuml zacircten

tahsile duumlşmemiş adam elbette gazete ve risacircle alıp okumazrdquo (Tansel 1967 s

36) diyerek duumlşuumlncelerini dile getirir

Namık Kemal gazeteyi bir kuumlltuumlr ve bilgi işareti olarak goumlruumlr Gazete

okumayan insanları ise tahsilden uzak cahil insanlar olarak değerlendirir Bu

accedilıdan gazete onun iccedilin bilginin kendisidir

Namık Kemal mektuplarında gazetenin bizde neden gelişmediği

uumlzerinde durur Bu hususta devleti ve aydınları eleştiren Namık Kemal

insanımızın matbuattan uzak durmasına kızar Bunun nedenini halkın boş

zamanlarını kıraathanelerde geccedilirmesini olarak goumlruumlr Ona goumlre kıraathaneler

gazetelerden daha fazla para kazandırmaktadır Bu durumu 1876 yılında yazdığı

mektubunda

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 229

Takvim-i Tecacircret‟i goumlrmuumlş muuml idiniz İsimlerinin bir cuumlzٴuuml muumlttehittir

ammacirc bu gazete oumlteki Takvimrsquoe hiccedil benzemez Hacircvicirc olduğu efkacircrın

istikameti ve muharrirlerin selika-i kitacircbeti ciheti ile hakikaten şacircyacircn-ı

muumltelaٴa bir eserdir Lakin işittiğime goumlre iracircdı masrafına mukābele

etmediğinden idacircresinde suٴucircbet ccedilekilmekte imiş Bir gazete Avrupa‟da

birkaccedil yuumlz kişiyi beyler gibi geccedilindirir Burada ekseri kendi masrafları

korutamaz (Tansel 1967 s 75)

diyerek bizde gazetenin ve gazeteciliğin neden gelişmediğini belirtir Bu konuda

her şeyden oumlnce halkın bilinccedillendirilerek gazetenin faydalarının anlatılmasından

yanadır Aynı zamanda oumlzel gazetelerin devlet tarafından desteklenmesini de

ister

Namık Kemal gazetenin sosyal bir fayda guumltmesini arzular Ali

Suٴavi‟yi Muhbir gazetesinde ccedilıkan yazılarından dolayı tebrik eder Tebrik

etmesinin sebebi ise Ali Suٴavi‟nin gazetede kendi fikirlerini ccedilok temiz bir

şekilde ifade etmesidir Aynı zamanda yazılarını Rumca ve Fransızca olarak

yayımlaması Namık Kemal‟in Ali Suٴavi‟yi olumlu youmlnde tenkit etmesini sağlar

(Tansel 1967 s 79)

Namık Kemal‟in Al-Cevacircib gazetesine cevaben yazdığı Nisan 1896

tarihli edebicirc mektubu onun Şark ve Garba ait duumlşuumlncelerini aksettirmesi

yanında gazetecilik hakkındaki duumlşuumlncelerini de iccedilerir Namık Kemal gazetenin

her kesime hitap etmesinden yanadır Sadece bir konu uumlzerine yoğunlaşan

gazeteleri gazeteciliği tenkit eder

Times gazetesi ki İngilizlerin Nevacircbig-i Zemahşeri ve Macirckacircmat-ı

Hamedacircni ve Hariricirc‟sidir umucircr-ı duumlvelliye ve dekāyık-ı politikadan

bahsederken pamuk ve fabrika ve koumlmuumlr ve kuumlrek ve soba ve mangal

fıkralarına geccediler Kezacirclik Fransız gazeteleri dahi meacirclicirc-i- umucircra

bakmayıp daima hasacircyisle iştigāl ederler (Tansel 1967 ss 162-163)

Avrupa‟daki birccedilok gazetenin iccedileriğinin sade politik ve ekonomik

konulardan oluşmasını ve edebicirc konulara yer vermemesini tenkit eden Namık

Kemal İstanbul‟da ccedilıkan Al-Cevacircib gazetesini oumlrnek goumlsterir Bu gazetenin her

sayfasında farklı konuların işlendiğini belirterek gazeteyi oumlver

Namık Kemal‟in Yeni Osmanlılar Cemiyeti tarafından Avrupa‟da

neşredilen Muhbir gazetesi hakkında da tenkitleri vardır İlk olarak İstanbul‟da

ccedilıkarılan bu gazete (1866) 32 sayısında huumlkucircmet tarafından kapatılır Daha

sonra Londra‟da Ali Suٴavi tarafından tekrardan ccedilıkarılan bu gazetenin

İstanbul‟a kolayca giremediğinden dert yanan Namık Kemal huumlkucircmet

youmlneticilerini eleştirir ldquoGazetenin idhacirclinde sıkıntı ccedilekiyoruz şu ayrıcalık

mehacircretini elmas kaccedilıranların aleyhinde kullansanız da bizim gazete

kaccedilıranların eşyacircsını o kadar aramayıverseniz iş pek kolaylaşırdırdquo (Tansel

1967 s 131) diyerek gazete ve gazeteciliğin gelişmesinde ne kadar sıkıntı

ccedilekildiğini belirtir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 230

Namık Kemal Tasvicircr-i Efkacircr gazetesinde ccedilalıştığı sırada gazetede

basılacak eserlerin maliyetleri hakkında bilgiler verir

Ruumlşdicirc Efendi‟ye yazdığı 1865 tarihli mektubunda ldquoMazhar-ı huumlsn-i

nazar-ı perveracircneleri olan Tasvicircr-i Efkacircr yakında bu yacircdigarlarının neşri ile

tezyin-i sahife-i iftihacircr edecektir ve boumlyle bir eser-i himacircyetkacircrane nail

olmasından dolayı sucircret-i mahsusacircda arz-ı teşekkuumlr ederrdquo (Tansel 1967 s 32)

diyen Namık Kemal gazete hakkında bilgi vererek gazetenin işlevine değinir

Namık Kemal Avrupa‟dan doumlnduumlkten sonra Diyojen adlı mizah

gazetesine imzasız olarak yazılar goumlndererek yayımlar Bu yıllarda (1872) İbret

gazetesi de faaliyettedir Namık Kemal 1872 yılında faaliyette olan bu gazetenin

başyazarlığını uumlstlenir Vatan yahut Silistre oyununun halkı galeyana getirerek

sokaklara doumlkmesinden dolayı suumlrguumln edilen yazar gazeteden ayrılmak zorunda

kalır

Namık Kemal‟in gazete ve gazetecilik uumlzerine tenkitleri gazetenin

Tanzimat doumlneminde gelişmesine youmlneliktir Namık Kemal gazeteyi bilgiyi

toplumsallaştırmak halkın duumlşuumlncelerini yansıtmak ve halka bilgi vermesi

youmlnuumlnde ele alır Onun mektuplarında oumlzellikle uumlzerinde durduğu konu

gazetenin Osmanlının modernleşmesine oumlnemli oumllccediluumlde katkı sağlayacağı

duumlşuumlncesidir

Sonuccedil olarak Namık Kemal Tuumlrk gazetegazetecilik hayatının Tanzimat

doumlnemindeki durumunu ele alarak gazetenin insanları ortak bir noktada

birleştireceğine değinir

Genel Ccedilıkarım

Namık Kemal Tanzimat doumlneminin oumlnde gelen simalarındandır Yazın

hayatına şiir yazarak giren sanatccedilı şiir roman tiyatro makale ve mektup

tuumlrlerinde birccedilok eser vuumlcuda getirmiştir Bu tuumlrler hakkında oumlnemli bilgi ve

tecruumlbeye sahip olan sanatccedilı edebiyat ve dili her şeyin uumlstuumlnde bir guumlccedil olarak

goumlruumlr Bu guumlcuuml modern Batı‟nın duumlnyaya bakışı ve yorumlaması ile tekrar

diriltmeye ccedilalışarak edebiyat ve sanat alanında millicirc olanın sesini arar

Namık Kemal oumlzel mektuplarında ve yazdığı diğer makale ve yazılarda

bu sesin modern anlamda gelişmesi iccedilin birccedilok girişimde bulunur Oumlzellikle

mektuplarındaki goumlruumlş ve tespitler onun Tuumlrk dili ve edebiyatına yeni giren

edebicirc tuumlrlere youmlnelik tenkitlerini iccedilerir Edebiyatı maşuka-i vicdan olarak

değerlendiren Namık Kemal mektuplarında acircşık olunan vicdanın her youmlnden

modern bir yapıya buumlruumlnmesi iccedilin edebicirc tenkitlerde bulunur

Namık Kemal‟in mektuplarını edebicirc tenkit youmlnuumlnden

değerlendirdiğimiz bu ccedilalışma onun edebicirc tuumlrler hakkındaki tenkitlerinin hangi

youmlnde ve nasıl ortaya konduğunu belirtir Uumllkemizde Batı edebiyatının

Namık Kemalrsquoin Mektuplarında Şiir Tiyatro ve Gazete Uumlzerine Tenkitler 231

gelişmesi ve yerleşmesi iccedilin buumlyuumlk bir ccedilaba harcayan Namık Kemal aynı

zamanda yeni tuumlrlerin de Tuumlrk edebiyatında yaygınlaşmasını sağlar

Namık Kemal‟in mektuplarındaki edebicirc yaklaşımı sanatccedilının edebicirc

goumlruumlşuumlnuuml ve doumlnemindeki edebicirc gelişmeleri iccedilermesinden dolayı oumlnemli bir

kaynak niteliği taşır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 232

Kaynakccedila

Aktaş Ş (1993) Namık Kemal ve İnsan Doğumunun Yuumlz Ellinci Yılında Namık

Kemal Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi Yayınları 1-13

Akuumln Ouml F (1964) Namık Kemal İslam Ansiklopedisi C 9 İstanbul

Akyuumlz K (1995a) Modern Tuumlrk Edebiyatının Ana Ccedilizgileri 1860-1923 İstanbul

İnkılap Yayınları

Akyuumlz K (1995b) Batı Tesirinde Tuumlrk Şiiri Antolojisi İstanbul İnkılap Yayınları

And M (1972) Tanzimat ve İstibdat Doumlneminde Tuumlrk Tiyatrosu 1839-1908

Ankara Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları

Enginuumln İ (1993) Namık Kemal ve Tiyatro Doğumunun Yuumlz Ellinci Yılında Namık

Kemal Ankara Atatuumlrk Kuumlltuumlr Merkezi Yayınları 13-24

Goumlccedilguumln Ouml (1987) Yeni Tuumlrk Edebiyatı Metinleri I Konya Selccediluk Uumlniversitesi Fen-

Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Goumlccedilguumln Ouml (1991) Tuumlrk Edebiyatı Araştırmaları I Konya Selccediluk Uumlniversitesi Fen-

Edebiyat Fakuumlltesi Yayınları

Kanter F (2007) Tanzimat Şiirinde İdealist İnsan Tipi Tuumlrk Kuumlltuumlruuml İncelemeleri

Dergisi S16 İstanbul 167-190

Korkmaz R (2007) Servet-i Fuumlnun Edebiyatı Yeni Tuumlrk Edebiyatı El Kitabı Ankara

Grafiker Yayınları 121-170

Korkmaz R (2007) Yeni Tuumlrk Edebiyatına Giriş Yeni Tuumlrk Edebiyatı El Kitabı

Ankara Grafiker Yayınları 7-35

Kutlu Ş (1981) Tuumlrk Edebiyatı Antolojisi İstanbul Remzi Kitabevi

Sevuumlk İ H (1942) Tanzimattan Beri I İstanbul Remzi Kitabevi

Şahin V (2008) Namık Kemal‟in Mektuplarında Dil ve Edebiyat Uumlzerine Tenkitler

Turkish Studies C 34 Yaz S10 687-715

Tanpınar AH (1997) 19 uncu Asır Tuumlr Edebiyatı Tarihi İstanbul Ccedilağlayan Kitabevi

Tansel F A (1967) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları I Ankara Tuumlrk Tarih Kurumu

Basımevi

Tansel F A (1969) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları II Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Tansel F A (1973) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları III Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Tansel F A (1986) Namık Kemalrsquoin Husucircsicirc Mektupları IV Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Basımevi

Uumlstuumlnova M (2005) Namık Kemalrsquoin Oumlzel Mektuplarında Edebicirc Konular Bursa Gaye

Yayınları

Yetiş K (1996) Namık Kemalrsquoin Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Uumlzerine Goumlruumlşleri ve Yazıları

İstanbul Alfa Yayınları

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 233-242

IRK BİTİGrsquoİN 40 IRKI UumlZERİNE DUumlŞUumlNCELER

Orccedilun UumlNAL

Oumlzet

Irk Bitig tahminen 9 yuumlzyılda eski Tuumlrk runik yazısı ile yazılmış kitap

biccediliminde bir eserdir Kitap şeklinde guumlnuumlmuumlze kadar ulaşabilmiş olan tek Eski

Tuumlrkccedile yapıttır Bu eser 65 fal onların kısa yorumları ile bir de hatimeden

oluşmaktadır

Bu fallardan kırkıncısı araştırıcılar iccedilin ilk uumlccedil kelimesi ile bir zorluk

teşkil etmiştir Şimdiye kadar Marcel Erdal Talat Tekin Semih Tezcan ve James

Hamilton gibi değerli araştırıcılar bu uumlccedil kelimeye dair ccedileşitli yorumlar yapmış ve

bu ırkı farklı tercuumlme etmişlerdir

Makalede birincisi Semih Tezcanlsquoın okumasını temel alan ve ikincisi

talım kelimesinin yeni bir etimolojisi ve anlamlandırılmasına dayanan iki okuma

oumlnerisi sunulmuştur

Anahtar kelimeler Eski Tuumlrkccedile Irk Bitig 40 ırk

Observations on the 40th

Irk of Irk Bitig

Abstract

Irk Bitig is a work in the form of a book written in the Old Turkic runic

form approximately in the 9th

century It is also the only work written in Old

Turkic language in the form of a book that has reached to the present time This

work consists of 65 ırks with short comments on them and an epilogue The 40th

of these ırks has been problematic for the researchers with its first three words

Up to the present time distinguished researchers such as Marcel Erdal Talat

Tekin Semih Tezcan and James Hamilton have been commented on these three

words and translated this ırk in different ways In this article two reading

suggestions were presented one of them depends on Semih Tezcanlsquos reading

and the other one depends on a recent research on the word talimrsquos etymology

and sense interpretation

Key words Old Turkic Irk Bitig 40th ırk

1 Giriş

Irk Bitig eski Tuumlrk runik yazısı ile yazılmış kitap biccediliminde bir eserdir

Tahminen 9 yuumlzyılda kaleme alınmıştır Eski Tuumlrkccedile yapıtlar arasında kitap

şeklinde guumlnuumlmuumlze kadar ulaşabilmiş olan tek eserdir Irk Bitiglsquoin tek nuumlshası

Londra British Museumlsquoda Elyazmaları boumlluumlmuumlnde 8212 numara ile kayıtlıdır

Eser ilk defa V Thomsen tarafından 1912 yılında Journal of Royal

Asiatic Society dergisinde yayımlanmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 234

V Thomsenlsquodan sonra eser uumlzerinde H N Orkun S E Malov Sir

Gerard Clauson Marcel Erdal James R Hamilton T İkeda ve Talat Tekin gibi

birccedilok araştırıcı ccedilalışmıştır Eser uumlzerinde monografisi bulunan tek araştırıcı ise

Talat Tekinlsquodir1

Eser 65 fal onların kısa yorumları ile bir de hatimeden oluşmaktadır

2 Kırkıncı Irk

Ccedilalışmamızda uumlzerinde duracağımız kısım Irk Bitiglsquoin kırkıncı ırkı ve

oumlzellikle de onun ilk uumlccedil kelimesidir Bu ırkın makalenin yazarı tarafından

yapılmış harf ve yazı ccedilevrimi aşağıdaki gibidir

Harf Ccedilevrimi

tsup1 lsup1 m w rsup1 I ysup1 rsup1 nsup1 ccedil A ysup1 ssup1 I ccedil I nsup2 ysup1 lsup1 m ksup1 ysup1 gsup1 ysup1 rsup1 A w rsup1

w Wp nsup1 ysup1 lsup1 ŋ w ssup1 w nsup1 ysup1 w rsup1 I ysup1 w rsup1 tsup2 I rsup2 nt gsup1 lsup1 p rsup2 m I ssup2 nccedil A

bsup2 I lsup2 I ŋ lsup2 rsup2 dsup2 gsup2 ẅ w lsup1

Yazı Ccedilevrimi

t(a)l(ı)m wrı y(a)r(ı)nccedila y(a)sıccedilin y(a)l(ı)m k(a)y(a)g y(a)ra

urup(a)n y(a)lŋusun yorıyur ter (a)nt(a)g (a)lp (auml)rmiş (a)nccedila biliŋl(e)r

(auml)dguuml ol

3 Birinci Okuma Oumlnerisi

Kırkıncı ırkta tartışma konusu olan ilk uumlccedil kelimedir t(a)l(ı)m wrı

y(a)r(ı)nccedila Burada araştırıcılar iccedilin temel olan wrı kelimesidir

Tekin (2004 s 42)2 bu kelimeyi Orhon Yazıtlarılsquonda da goumlruumllen urı

―male child son (EDPT s 197a) kelimesi ile bir ve aynı saymıştır

Clauson (EDPT s 197b) bu kelimeyi DLTlsquode teriŋ maddesi altında

geccedilen teriŋ urı (al-facculsquol-amīq) ―a deep ravine olarak geccedilen urı kelimesi

ile bir ve aynı sayar ve kırkıncı ırkın ilk uumlccedil kelimesi iccedilin şoumlyle yazar ―talım

(error for telim) urı yarınccedila until he cleaves many ravineslsquo Clausonlsquoın bu

yorum ve ccedilevirisinin haklı eleştirisi Tekin (2004 s 43) tarafından yapılmıştır

―Bu accedilıklama kabul edilemez ccediluumlnkuuml zarf-fiil eki ndashınca Eski Tuumlrkccedilede ndashınccedila

değil -gınccedila biccedilimindedir Clausonlsquoın wrı kelimesiyle ilgili yaptığı teşhise

Hamilton (1985 ss 252-254) da katılmaktadır

Tezcan (1981 ss 76-77) ise orı olarak okuduğu bu kelimeyi Kutadgu

Bilig 5378 beyitte3 geccedilen yorı ve Kırgızca coru ―kuzukapan kartal (lt yorı)

1 Talat Tekin Irk Bitig uumlzerine biri İngilizce biri de Tuumlrkccedile olmak uumlzere iki monografi hazırlamıştır Tekin Talat (1993) Irk Bitig The Book of Omens Wiesbaden Harrassowitz Tekin Talat (2004) Irk Bitig Eski Uygurca Fal Kitabı (Hzl Nurettin Demir ndash Emine Yılmaz) Ankara Oumlncuuml Kitap 2 Talat Tekinlsquoin 1993 tarihli İngilizce Irk Bitig The Book of Omens adlı eserine ulaşılamamıştır

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 235

kelimelerinin bir varyantı saymış ve ―kuzukapan olarak tercuumlme etmiştir Erdal

(1997 dn 28) bu yorumu genel olarak kabul etse de Irk Bitiglsquodeki orı

kelimesini bir varyanttan ziyade bir yazım yanlışı olarak goumlrmek istemektedir

Tezcan talım kelimesini de Irk Bitiglsquode 3 43 ve 51 ırklarda olmak

uumlzere uumlccedil kere geccedilen ET talım ―predatory (EDPT s 499b)4 ile bir ve aynı

saymıştır Fakat talım kelimesi soumlz konusu ırklarda kara kuş ile birlikte talım

kara kuş olarak geccediler Clauson (EDPT s 499b) talım kara kuş iccedilin Irk

Bitiglsquodeki uumlccedil oumlrnek haricinde Kuanşi İm Pusarlsquoda geccedilen bir oumlrneği de verir

Talım talım kara kuş haricinde bir kez de talım balık olarak geccediler Tezcan

uumlccediluumlncuuml kelimeyi ise ET yarın ―shoulder-blade (EDPT s 970a) ve eşitlik eki

+ccedilA olarak ccediloumlzuumlmleyip 40 ırkın ilk cuumlmlesinin ccedilevirisini şoumlyle yapar ―Yırtıcı

kuzukapan kuumlrekkemiği kadar geniş ok temreniyle (=gagasıyla) yalccedilın kayayı

yararak vurup yalnız başına yaşıyor

Cuumlmlede geccedilen yorıyur yuumlkleminin Tezcan tarafından ―yaşıyor olarak

yorumlanması ve tercuumlme edilmesi Erdal (1997 s 86) tarafından da kabul

goumlrmuumlştuumlr Erdal (1997 s 27dn) Tezcanlsquoın tercuumlmesindeki ―yararak vurup

ifadesini ―yararcasına vurup olarak duumlzeltmiştir

Proje youmlneticileri iccedilerisinde Marcel Erdallsquoın da bulunduğu VATEC

(Vorislamische Alttuumlrkische Texte Elektronisches Corpus) projesinde 40 ırkın

ilk cuumlmlesinin İngilizce ccedilevirisi şoumlyle verilmiştir

―A rapacious bearded vulture striking with the broad arrow-head

(nose) as wide as a shoulder blade so that splitting bare rock lives

alone5

(httpvatec2fkidg1uni-frankfurtdevatecaspIrk_Bitightm146848

1531 24082009)

3 ḳalıḳta uccediluġlı ḳara ḳuş yorı

keccediluumlmez aya koumlk boumlri 4 Clauson talım kelimesi iccedilin bir etimoloji oumlnermez Tekin (2004 s 43) kelimeyi (tala- fiilinin bir tuumlruuml ve belki de daha eski biccedilimi dediği) talı- ―yağmalamak yırtmak kopartmak fiilinin bir tuumlrevi sayar Biz tala- fiilinin tanıtlanmış bir talı- biccedilimini Eski Tuumlrkccedile soumlzluumlklerde bulamadık Yalnızca Yeni Uygurcada tali- ―yağmalamak soymak (Necip 2008 s 386b) fiili mevcuttur Buna rağmen Tekinlsquoin etimolojisi semantik accedilıdan gayet mantıklıdır Talım sıfatının İngilizce karşılığı olan ―predatory kelimesi de Latince praeligda ―talan yağma kazanccedil av isminin bir tuumlrevidir Ayrıca ndash(X)m ekinin geccedilişli fiillerden eylemi yapanı goumlsteren isimler tuumlrettiği oumlrnekler az da olsa mevcuttur at-ım ısr-ım oumltr-uumlm (OTWF ss 291-292) Bu tuumlr oumlrneklerin Karahanlıca dışında tanıtlanmamış olması etimolojiyi morfolojik accedilıdan zayıflatsa da bizce tamamen ihtimal dışı bırakmamaktadır Varsaydığımız daha eski tala-m ―yağmalayıcı şeklinin ikinci uumlnluumlsuuml sporadik olarak daralmış olabilir Belki de Irk Bitiglsquoin 3 43 ve 51 ırklarında lttsup1 lsup1 mgt olarak yazılan kelime zaten t(a)l(a)m okunmalıdır Eğer birinci oumlnerimiz doğru ise o zaman 40 ırktaki t(a)l(ı)m da t(a)l(a)m olarak okunabilir

5 ―Yırtıcı kuzukapan kuumlrekkemiği kadar geniş ok temreniyle (=gagasıyla) yalccedilın kayayı vurarak yarıp yalnız başına yaşıyor şeklinde ccedilevrilebilir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 236

Tezcanlsquoın yorum ve tercuumlmesindeki en buumlyuumlk sorunlar wrı kelimesinin

KB yorı ile bir ve aynı tutulması ve DLT yasıccedil ―a broad long arrow-head

(EDPT s 974a) kelimesinin ancak ―gaga anlamı ile duumlşuumlnuumlluumlrse cuumlmle iccedilinde

anlam kazanmasıdır Yasıccedillsquoın gerccedilek anlamının (ne tuumlr olursa olsun) bir kuş ile

bağdaştırılamayacağı ise bir gerccedilektir

Tezcanlsquoın kelime yorumları esas alınır fakat cuumlmlede bir yazım yanlışı olduğu kabul edilir ve cuumlmle aşağıdaki şekilde duumlzeltilirse daha mantıklı bir anlamın ortaya ccedilıkacağına inanıyoruz

t(a)l(ı)m [y]orı y(a)r(ı)n[(ı)n]ccedila y(a)sıccedilin y(a)l(ı)m k(a)y(a)g y(a)ra urup(a)n y(a)lŋusun yorıyur

―(Adamın biri) yırtıcı kuzukapan(ın) kuumlrekkemiği kadar geniş (bir) ok temreniyle yalccedilın kayayı yararcasına vurup yuumlruumlyor (yaşıyor)

Cuumlmleyi duumlzeltmek iccedilin varsaydığımız yazım yanlışı tek bir nsup1 harfinin eksik olmasıdır Kendisinden oumlnce gelen harfin de nsup1 olduğu goumlz oumlnuumlne alınırsa yazım yanlışları ile dolu olan Irk Bitiglsquode (Tekin 2004 s 17 Erdal 1997 s 28dn) muhtemel bir hataya benzemektedir Varsaydığımız yazım yanlışına ccedilok benzer bir yanlış 8 ırkta da muhtemel goumlzuumlkmektedir oumlzuumlm[in] yul in[in]tin başımın yul ebintin (Tekin 2004 s 17) Duumlzelttiğimiz hali ile cuumlmlenin oumlznesi ―yırtıcı kuzukapan olmaktan ccedilıkıyor ve 33 ve 38 ırklarda olduğu gibi gizli oumlzne haline geliyor Yarınınccedila kelimesinin morfolojik analizi ise şoumlyle olmalıdır Yarın ―kuumlrekkemiği +In (teklik 3 şahıs iyelik eki) +ccedilA (eşitlik durum eki)

Kuzukapan ya da genel olarak yırtıcı kuşların kuumlrekkemiğine gelince Şekil 1lsquode SCAPULA adıyla ve Şekil 2lsquode daire iccedilinde goumlsterilen bu kemik gerccedilekten geniş ve yassı bir ok temrenini andırmaktadır

4 İkinci Okuma Oumlnerisi

Yukarıda anlattığımız Tezcanlsquoın okuma ve tercuumlme oumlnerisinin goumlzden geccedilirilmiş halini tek olasılık olarak goumlrmuumlyoruz

Clausonlsquoın wrı kelimesini urı okuyarak ―(deep) ravine olarak tercuumlme ettiğini yukarıda aktarmıştık Erdal (1997 s 86) haklı olarak wrı ―koyak vadi kelimesinin talım ―yırtıcı sıfatı ile nitelenemeyeceğini soumlyler ―[] neither humans (Tekin) nor ravines (Hamilton) can be qualified in this way

Clausonlsquoın urı olarak okuduğu kelimeyi Dankoff (fol 606) ōri olarak okur ve qōl maddesi (fol 502) altında ikinci bir oumlrnek daha verir ōri qōli ―Spur (aḍud) of the valley Aslında bu oumlrnek ilk olarak ōri olarak yazılmış ancak sonradan ōprı okunacak şekilde ikinci bir el tarafından değiştirilmiştir Tahmin edileceği uumlzere Clauson bu oumlrneği soumlzluumlğuumlnde oprı madde başı altında goumlsterir (EDPT s 13b)

Demek ki ōrī ya da ūrī okunabilecek bu kelime DLTlsquode bir kez ―koyak (Ar facc) bir kez de ―vadi (Ar vādī) anlamıyla geccedilmektedir İlk

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 237

uumlnluumlnuumln geniş mi dar mı olduğuna karar verilemediği iccedilin kelimeyi wrı olarak yazmaya devam edeceğiz

Ccediluvaşccedila vără ―(koumlpruuml ırmak vb) ağız ağzı (Bayram 2007 s 214b) wrı kelimesinden gelebileceği gibi DLT ōrū

6 (fol 56) ―buğday şalgam ve buna

benzer şeyleri saklamak iccedilin kazılan ccedilukur kelimesinden de geliyor olabilir Fakat birincisi daha muhtemeldir ccediluumlnkuuml vără da wrı gibi -ōrū kelimesinin aksine- coğrafi bir terimdir

DLTlsquode Ccediliğil Lehccedilesilsquonden olarak goumlsterilen lsquoWZIY oumlzi ―valley (fol 57) kelimesi ilk bakışta oumlz ―vadi kelimesinin bir varyantı gibi goumlzuumlkuumlyor fakat kelimenin sonundaki i sesinin ne iyelik eki ne de arkaik bir kelime sonu uumlnluumlsuuml olamayacağı accedilıktır Eğer bu yazılışta bir noktayı fazla sayarsak

7 karşımıza

lsquoWRIY yani wrī ―vadi kelimesi ccedilıkacaktır ki bu da yukarıda DLTlsquode iki oumlrneği geccediltiğini soumlylediğimiz kelimeye bir uumlccediluumlncuumlsuumlnuuml ekleyecektir

Biz Irk Bitig 40 ırkta geccedilen talım kelimesinin bir hapax legomenon olduğunu ve ―yırtıcı anlamı taşıyan talım ile aynı kelime olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Peki o zaman bu talım kelimesinin koumlkeni ve anlamı nedir

Bizce talım kelimesinin koumlkuuml Eski Tuumlrkccedile kaynaklarda tal-ık- ―to go under (in the whirlpool of saṃsāra) tuumlreviyle sadece bir kez geccedilen (OTWF s 649) tal- ―(suya) dalmak batmak fiilidir Bu fiil goumlvdesi ccedilalgi- (lt T t(i)ālıkı-) ―to splash (as a liquid carried in a container) to wash over (as waves) to pour over olarak Klasik Moğolcada da (Lessing 1995 s 163a) goumlruumllmektedir Oumlncelikle bu fiil koumlkuuml uumlzerinde duralım Raumlsaumlnen (VEWT 457b) Ccedilağatayca Osmanlıca ve Kırım Tuumlrkccedilesi iccedilin dal- ―eingetaucht versunken sein yazar EDPT (490b) ise tal- ―to lose strength to lose consciousness to faint maddesi altında Osmanlıca iccedilin ―SW Osm dal- to be sunk in (thought sleep etc)lsquo and hence to dive (into water)lsquo Ccedilağatayca iccedilin Senglahlsquotan tal- fiilinin ikinci anlamı olarak ―(2) firū raftan to plunge be plungedlsquo esp into water (ba-āb) or in thought (ba-fikr) bilgisini verir Aynı zamanda Kitābulsquol-İdrāklsquotan Tuumlrkmence iccedilin tal- ―to dive to plunge ve Senglahlsquotan Rūmī ibaresiyle tal- ―to plunge into water to dive maddelerini ekler Accedilıkccedila belirtmese bile Clauson ―dalmak anlamına gelen tal- fiilinin ―yorulmak bayılmak anlamlarına gelen tal- fiili ile bir ve aynı olduğunu ima eder

Tarama Soumlzluumlğuumllsquonde dal- fiili geccedilmez Sadece onun tuumlrevi olan dalġuccedil ―dalgıccedil (14 yy) ve onunla alakalı gibi goumlruumlnen dalḳa ―dalga (15 yy) kelimeleri geccediler (TS s 983) El- dr k Haşiyesilsquonde de sadece dalġa kelimesi geccediler

6 lsquoUVRUV şeklinde yazılmış olan bu kelimeyi Dankoff ilk hecede uzun uumlnluuml ile ōru

okurken Clauson (EDPT s 197b) kısa uumlnluuml ile oru (oro) olarak okuyor Bizce kelime ōrū olarak okunmalıdır

7 Dankoff bu kelimenin yazılışında ikinci elden bir duumlzeltme olduğunu goumlstermiyor Demek ki yanlışlık muumlstensihin elinden ccedilıkmış olmalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 238

Bu fiil modern Tuumlrk dillerinden Tuumlrkccedilede dal- Azericede dal- Tatar ağızlarında tal- Tuumlrkmen ağızlarında d l- Gagauzcada dal- Karaycada dal-

8

―dalmak (Sevortyan 1980 ss 133-134 httpstarlingrinetru sect dāl-9 [1527

24082009]) ve Tuvacada (Castreacuten 1857 s 106a) t l- ―yuumlzmek olarak goumlruumlluumlr

Osm dalḳa kelimesi Tuumlrkccedilede dalga Azericede dalğa Karaycada dalgrsquorsquoa olarak yaşamaya devam eder

10

Yukarıda değindiğimiz gibi bir hapax olduğuna inandığımız talım kelimesi tal- fiilinden fiilden isim yapan ek ndash(X)m ile tuumlretilmiştir Erdal (OTWF ss 297-298) bu ekin Karahanlıca ve Eski Uygurcada nicelik belirten isimler tuumlrettiğini ve genellikle bu yapıların başında ―bir kelimesinin bulunduğunu yazar bir akım suv ―one flowing of water bir oumlpuumlm muumln ―a sip of soup Bu oumlrneklerin yanısıra yer kelimesi ile kurulan bir suumlruuml oumlrnek de mevcuttur bir aumlkim yer bir agım yer ―an elevation in the ground that can be climbed in one step bir yuumlgruumlm yer bir yarşım yer bir oktam yer Bu ―birli oumlrneklerin haricinde DLTlsquoden aumlr turumı suv ―water the depth of a man standing upright ve Orhon Yazıtlarılsquondan suumlŋuumlg batımı kar ―snow as deep as the length of a lance (KT D35 BK D26) oumlrneklerini goumlsterir Bunların haricinde DLTlsquode turum ―the height of a man ve KB 1389 beyitteki maŋım ―a stretch of striding oumlrnekleri nicelik belirten isimler olarak karşımıza ccedilıkar Bu oumlrnekler goumlz oumlnuumlnde bulundurularak talım orı tamlamasını ―dalınacak kadar alccedilak olan koyak dalınması muumlmkuumln olan koyak = ―ccedilok derin olmayan koyak olarak anlamlandırılabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Fakat bu yapıda yukarıdaki oumlrneklerin aksine aumlr suumlŋuumlg ya da bir gibi bir oumlğe eksiktir Bu da bu anlamlandırmanın kabul edilmesini guumlccedilleştirmektedir Ayrıca beklediğimiz ―derin anlamına da ters duumlşmektedir

Erdal (OTWF s 291) ndash(X)m ekinin uumlccedil ana işlevi arasında geccedilişsiz fiillerden goumlsterdikleri eylemi yapan isim tuumlretmek olduğunu yazar Erdallsquoın verdiği taumllim taşım (293) oumlrneğindeki taş-ım kelimesi taş- ―taşmak geccedilişsiz fiil koumlkuumlnden tuumlretilmiş bir sıfattır ve taumllim ―ccedilok sıfatının anlamını pekiştirmektedir Taşım sıfatının anlamını ―taşan = ―ccedilok fazlasıyla olarak duumlşuumlnebiliriz Bu bağlamda tal- fiilinin daha eski anlamının ―batmak aşağıya inmek derine doğru gitmek olabileceğini goumlz oumlnuumlnde bulundurursak tal-ım da ―aşağıya inen derine giden yani ―derin anlamında bir sıfat olur Semantik

8 Yukarıda bahsedilen iki fiil Karaycada dal- ―dalmak tal- ―yorulmak bayılmak olarak ilk uumlnsuumlzleri ile ayrılır (Baskakov 1974 ss 169 507)

9 Notlarda ―to be separated from Tal- to faintlsquo diye yazar ccediluumlnkuuml Sevortyan da iki farklı anlamlı tal- fiilini aynı madde altında goumlsterir

10 Bu kelimenin Tuumlrkccedile tal- ~ dal- fiil koumlkuumlnden tuumlremiş bir isim olduğu kesin değildir Bazı kaynaklarda verildiğinin aksine Klasik Moğolca dolgiya(n) kelimesinin orijini de bu kelime olamaz Ancak T dalga kelimesi KM dabalgha(n) ―wave surf billowing (Lessing 1995 s 212a) kelimesi ile bağlantılı olabilir Klasik Moğolcada b foneminin g fonemiyle noumlbetleştiği bilinmektedir Bu durumda T dalga KM dabalgha(n) kelimesinin tanıtlanmamış bir daghalgha(n) şeklinden geliyor olabilir

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 239

accedilıdan ―dalmak fiili ile ―derin sıfatının ilişkisi tarihi Germen dillerinden oumlrnekler aracılığıyla goumlsterilebilir

PIE dheu-b- ―tief hohl gt

Got diups aisl diūpr ags d op as diop ahd tiof tieflsquo got daupjan

ags dīepan as d pian ahd toufen taufenlsquo (eig untertauchenlsquo) aisl

deypa tauchenlsquo mit -pp- norw duppa untertauchenlsquo und die j-Bildung

ags dyppan tauchen taufenlsquo ndd duumlppen ahd tupfen lavarelsquo mit

gemin Spirans faer duffa schaukelnlsquo (vom Kahn) mit gemin Media

norw dubba sich buumlckenlsquo dobbe sumpfiges Landlsquo nasaliert norw

dump m Vertiefung in der Erdelsquo daumln dial dump Houmlhlung Niederunglsquo

engl dump tiefes mit Wasser gefuumllltes Lochlsquo ahd tum(p)filo Strudellsquo

mhd tuumlmpfel nhd (aus dem Ndd) Tuumlmpel tiefe Stelle im fliessenden

oder stehenden Wasser Lachelsquo engl dimple Wangengruumlbchenlsquo ndl

domp(el)en tauchen versenkenlsquo (Pokorny 1959 s 267)

Benzer şekilde aşağıdaki Sanskrit ve Eski Yunanca oumlrnekler de aynı

semantik ilişkiye tanıklık eder

PIE ʷā h- ―eintauchen untersinken gt

Ai āhat ―taucht dringt ein Partiz gāḍha- ―tief stark fest gāh - ―Tiefe

das Innere mit a g hana- g hvara- ―tief dicht n ―Tiefe Abgrund Dickicht―

Gr β σσα Dor βᾶσσα (βᾱ α) f ―Talgrund Schlucht βάσσος n ds (βα σος) schwundstufig βυ ός βυσσός ―Tiefe Meeresgrund mit β

statt γ nach β σσα ἄβυσσος ―wo sich nicht tauchen laumlszligt grundlos Tiefe βάθος n ―Tiefe βένθος ―Tiefe sekundaumlr nach πένθος πάθος (Pokorny 1959 s 465)

Erdallsquoın (OTWF ss 293-296) verdiği oumlrnekler arasında karım ―moat

uccedilrum (krş TT uccedilurum) ve aumlgrim ―whirlpool a place where water collects

anlamları itibariyle bir grupta toplanabilirler Bunlardan kar-ım geccedilişsiz bir fiil

olan kar- ―(su iccedilin) kanaldan taşmak bir engel oumlnuumlnde toplanmak koumlkuumlnden

tuumlretilmiştir Eğer tal-ım kelimesinin bir sıfat değil de yukarıdaki oumlrneklere

benzer bir isim olduğunu duumlşuumlnuumlrsek anlamını ―derin vadi koyak olarak

verebiliriz Bu durumda talım wrı kelimesiyle bir ikileme oluşturup ―uccedilurum

anlamını taşıyabilir Benzer bir semantik ilişki yukarıdaki Eski Yunanca

oumlrneklerde bulunabilir

Her iki ihtimalde de koumlkuuml Eski Tuumlrkccedilede tanıtlanmayan bir tuumlrev ile

karşı karşıyayız fakat bu nadir goumlruumllen bir durum değildir Bu duruma en iyi

oumlrnek ET koumlt-uumlr- fiilinin koumlkuumlnuumln sadece Yakutccedilada koumlt- ―uccedilmak olarak

goumlruumllmesidir (OTWF s 718) Benzer şekilde ET ışıg ~ yışıg ve ışın

kelimelerinin koumlkuuml olan (h)ış- yalnızca ccedilağdaş Tuumlrk Dillerinde tanıtlanmıştır

(OTWF ss 188-9)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 240

Geriye sadece yarınccedila kelimesinin accedilıklanması kalıyor Yarınccedila yar11

―cliff cleft the vertically eroded bank of a river (EDPT ss 953b-954a) teklik

3 şahıs iyelik eki +(s)I(n)+ ve eşitlik durum eki +ccedilAlsquodan oluşuyor

Burada eşitlik durum ekinin prolatif (―belirli bir yoldan anlamıyla)

kullanımı dikkate alınmalıdır Erdal (2004 s 376) Eski Tuumlrkccedilede eşitlik durum

ekinin bu tuumlr kullanımına (kanccedila ―nereye zamiri hariccedil) uumlccedil oumlrnek veriyor Nadir

goumlruumllse de varlığı yadsınamayacak kadar kesin olan bu kullanıma doumlrduumlncuuml bir

oumlrnek de buumlyuumlk bir ihtimalle kırkıncı ırkta mevcuttur

Son olarak talım kelimesi iccedilin verdiğimiz ―derin ve ―koyak derin

vadi tahmini anlamlarının cuumlmle iccedilinde buumlyuumlk bir fark yaratmayacağını

belirterek kırkıncı ırkın tam tercuumlmesini veriyoruz

―(Adamın biri) Derin vadi yalı yarı boyunca geniş ok temreniyle yalccedilın

kayayı yararcasına vurup yalnız başına yuumlruumlyor der (Bu kişi) oumlylesine

guumlccedilluumlymuumlş Şoumlyle biliniz (Bu fal) iyidir

Bu haliyle kırkıncı ırkın tercuumlmesi ccedilok daha tutarlıdır Derin vadi yarları

kayalıktır ve birccedilok tehlikeye rağmen yar kenarından kayaları ok temreniyle

yara yara yuumlruumlmek gerccedilekten buumlyuumlk bir guumlcuumln goumlstergesi olmalıdır

Kaynakccedila

Azerbaycan Dilinin zahlı Luumlgeti (1980) C 2 [D-Y] E E Oruccedilov (Red) Bakuuml Elm

Neşriyyatı

Baskakov N A (1974) Karaimsko-Russko-Polrsquoskiy Slovarrsquo Moskova İzdatellsquostvo

Russkiy Yazık

mdash (1991) Gagauz Tuumlrkccedilesinin Soumlzluumlğuuml (Prof Dr İ Kaynak Prof Dr A M Doğru

Ccedilev) Ankara Kuumlltuumlr Bakanlığı Yayınları

Bayram B (2007) Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi-Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlk Konya Tablet Yayınları

Castreacuten A (1857) Versuch einer Koibalischen und Karagassischen Sprachlehre St

Petersburg Kaiserliche Akademie der Wissenschaften

Clauson S G (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish

Clarendon Oxford

Dankoff R Kelly J (1982-1985) Mahmūd al-K šgarī Compendium of the Turkic

Dialects (Diw n Lugat at-Turk) Parts I-III Cambridge Harvard University

Printing Office

Erdal M (1991) Old Turkic Word Formation A Functional Approach to the Lexicon

I- II Wiesbaden Otto Harrassowitz

mdash (1997) ―Further Notes on the Irk BitigTurkic Languages 1 63-100

11

Bu kelime Tuumlrkccedilede yar ―deniz goumll ırmak gibi su kıyılarında ya da karada dik yer uccedilurum (RTS s 614a) Kırgızca car ―yar obrıv krutoy bereg (Yudahin 1965 s 232) Yeni Uygurca yar ―uccedilurumlu kıyı kaya kayalı (Necip 2008 s 459b) Kazakccedila jar ―yar uccedilurum (Koccedil 2003 s 136) ve Ccediluvaşccedilada śır ―uccedilurum yar falez dik kıyı (Bayram 2007 s 214b) olarak halen yaşamaktadır

Irk Bitigrsquoin 40 Irkı Uumlzerine Duumlşuumlnceler 241

mdash (2004) A Grammar of Old Turkic Leiden-Boston Brill

İzbudak V (1936) El- dracirck Haşiyesi İstanbul Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

KB Hacib Yusuf Has (2006) Kutadgu Bilig (ProfDr R R Arat Ccedilev) İstanbul

Kabalcı Yayınevi

Lessing F D (1995) Mongolian-English Dictionary Bloomington The Mongolia

Society

Necip E N (2008) Yeni Uygur Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml (YrdDoccedilDr İ Kurban Ccedilev)

Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları 2 bs

Pokorny J (1959-1969) Indogermanisches etymologisches Woumlrterbuch I-II Bern-

Muumlnchen

Raumlsaumlnen M (1969) Versuch eines Etymologischen Woumlrterbuchs der Tuumlrksprachen

Helsinki Suomalais-Ugrilainen Seura

Resimli Tuumlrkccedile Soumlzluumlk (1977) Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

Sevortyan E V (1980) Etimologiccedileskiy Slovarrsquo Tyurkskih Yazıkov T III İzdatellsquostvo

Nauka Moskova

Tarama Soumlzluumlğuuml (1965) II [C-D] Ankara Tuumlrk Dil Kurumu Yayınları

Tekin T (2004) Irk Bitig Eski Uygurca Fal Kitabı N Demir ndash E Yılmaz (Yay

Haz) Ankara Oumlncuuml Kitap

Tezcan S (1981) ―Kutadgu Bilig Dizini Uumlzerine Belleten 45 Sayı 178 23-78

Yudahin K K (1965) Kirgizsko-Russkiy Slovarrsquo Moskova İzdatellsquoctvo Sovetskaya

Entsiklopediya

Ekler

Şekil 1 (httpfeistyhomephpwebhostingcomanatomyhtm 1531 24082009)

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 242

Şekil 2 (Wedge-tailed eagle Lat Aquila audax)

(httpwwwdkimagescomdiscoverDKIMAGESDiscoverHomeAnimalsBir

dsAnatomySkeletonsEaglesWedge-tailed-EagleWedge-tailed-Eagle-2html

1531 24082009)

Kısaltmalar

DLT Dīvānuuml Luġātilsquot-Tuumlrk

EDPT bk Clauson 1972

KB Kutadgu Bilig

OTWF bk Erdal 1991

PIE Proto-Indo-European (Proto-Hint-Avrupa dili)

RTS Resimli Tuumlrkccedile Soumlzluumlk

TS Tarama Soumlzluumlğuuml

TT Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi

VEWT bk Raumlsaumlnen 1969

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 243-252

ldquoOrhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo

konulu

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu

Mikail CENGİZ Tevfik Orccedilun OumlZGUumlN Guumllhan YAMAN

ProfDr Muharrem Erginin

Tuumlrk adının Tuumlrk milletinin isminin geccediltiği ilk Tuumlrkccedile

metin İlk Tuumlrk tarihi Taşlar uumlzerine yazılmış tarih Tuumlrk devlet

adamlarının millete hesap vermesi milletle hesaplaşması Devlet

ve milletin karşılıklı vazifeleri Tuumlrk nizamının Tuumlrk toumlresinin

Tuumlrk medeniyetinin yuumlksek Tuumlrk kuumlltuumlruumlnuumln buumlyuumlk vesikası Tuumlrk

askeri dehasının Tuumlrk askerlik sanatının esasları Tuumlrk gururunun

ilacirchi yuumlksekliği Tuumlrk feragat ve faziletinin buumlyuumlk oumlrneği Tuumlrk

iccediltimai hayatının ulvi tablosu Tuumlrk edebiyatının ilk şaheseri Tuumlrk

hitabet sanatının erişilmez şaheseri Huumlkuumlmdaracircne eda ve ihtişamlı

hitap tarzı Yalın ve keskin uumlslucircbun şaşırtıcı numunesi Tuumlrk

milliyetccedililiğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser

Asırlar iccedilinden millicirc istikameti aydınlatan ışık Tuumlrk dilinin

muumlbarek kaynağı Tuumlrk yazı dilinin ilk fakat harikulade işlek

oumlrneği Tuumlrk yazı dilinin başlangıcını milacircdın ilk asırlarına

ccedilıkartan delil Tuumlrk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene oumlteye

goumltuumlren vesika Tuumlrkluumlğuumln en buumlyuumlk iftihar vesilesi olan eser

İnsanlık acircleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar

taşlarıhelliprdquo

olarak takdim ettiği Orhon Yazıtları temelinde 26-29 Mayıs 2010 tarihlerinde

gerccedilekleştirilmiş olan ldquoOrhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Tuumlrkluumlk

Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo konulu 3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları

Sempozyumursquonda ldquoBulunuşundan 120 yıl sonra (1889 Yadrintsev) Orhon

Yazıtları yeterince anlaşılmış mıdır Uyarılar dikkate alınıp gereği yerine

getirilmiş midir İlk on yılını geccedilirdiğimiz 21 yuumlzyıla Tuumlrkluumlk Bilimi hazırlıklı

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 244

mıdır Kuumlreselleşen duumlnya sistemi ve ABrsquoye uyum ccedilalışmalarında Tuumlrkluumlk

Bilimine duumlşen goumlrevler var mıdır Var ise bunlar yerine getirilmiş midir

Gerekenleri yapmada geccedil kalma luumlksuumlne sahip miyiz Sahip değilsek harekete

geccedilmek iccedilin ne bekliyoruz Duumlnya uumlzerinde ccedilok geniş bir coğrafyada

suumlrduumlruumllen Tuumlrkluumlk Bilimi ccedilalışmaları birbirinden haberli midir Guumlccedil ve

işbirliği ile 21 yy oumlnceki yuumlzyıllardan daha kazanılmış bir doumlnem olabilir mirdquo

gibi sorular tartışılmış ve farklı disiplin ve alanlar bağlamında somut ccediloumlzuumlm

oumlnerileri sunulmuştur

Guumlnuumlmuumlzden 13 yuumlzyıl oumlnceye ait Tuumlrk duumlnyasının ortak yazılı

miraslarından Orhon Yazıtları 120 yıl oumlnce bulunmuş ve bilim duumlnyasının

araştırmasına sunulmuştur Tuumlrkluumlk Biliminin buumltuumln alt bilimlerini ilgilendiren

ve birccedilok alanda uyarı ve oumlnerileri iccedileren yazıtlar uumlzerinden onca zaman geccediltiği

hacirclde buguumln hak ettikleri nitelikte ele alınıp değerlendirilememiştir Bu

Sempozyum yazıtlarda işaret edilen hususlar ccedilerccedilevesinde Tuumlrkluumlk Biliminin

buumltuumln alt bilim dallarında ccedilalışma ve araştırma yapan yurticcedili ve yurtdışından

yuumlzuumln uumlzerinde bilim adamını bir araya getirerek yazıtlar bağlamında hem

guumlnuumlmuumlzde gelinen noktayı hem de 21 yuumlzyılda Tuumlrkluumlk Biliminin yerini

tartışmak ve oumlneriler doğrultusunda youmlntem ve teknikler geliştirmek gerekccedilesi

ile duumlzenlenmiştir

Sempozyumun uzun vadeli amaccedilları arasında

Tuumlrk Duumlnyasının ortak yazılı miraslarından olan Orhon Yazıtları

ekseninde bir ortak Tuumlrkluumlk Bilim iletişim ağı oluşturmak ve bu ağ ile bundan

sonra yapılacak ccedilalışmaların daha geniş kitlelere duyurulmasını ve

paylaşılmasını sağlamak hızla kuumlreselleşmekte olan duumlnya duumlzeninde Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln diğer baskın kuumlltuumlrlere karşı direnme guumlcuumlnuuml harekete geccedilirecek

ccedilalışmaların ortak fikir ve iş paylaşımı ile yapılmasını sağlamaya ccedilalışmak ve

Tuumlrkiye Cumhuriyetirsquonin Avrupa Birliğine uyum suumlrecinde ccedilıkarılan yasalara

halkın desteği ve adaptasyonu iccedilin uygun kuumlltuumlrel hazırlığa yardımcı olacak

youmlntemler oumlnermek ve uygulamak gibi hususlar yer almaktadır

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu hazırlıklarına

2009 yılı Haziran ayında Duumlzenleme Kurulu ve Bilim ve Danışma Kurulunun

oluşturulması ile başlanmıştır Sempozyum Duumlzenleme Kurulu Tuumlrkiyersquodeki

birccedilok uumlniversiteden katılan bilim adamlarından Bilim ve Danışma Kurulu ise

yurticcedili ve yurtdışında alanlarında tanınmış saygın bilim adamlarından

oluşmaktadır Kurul ccedilalışmalarına sempozyum takvimi oluşturarak başlamıştır

Daha sonra yurt iccedili ve yurt dışında ilgili bilim dallarında ccedilalışan

akademisyenlere sempozyum duyurusu gerccedilekleştirilmiştir Sempozyum

kapsamında bildiri konuları ldquoOrhon Yazıtları Uumlzerine Tespitlerrdquo ldquoGuumlnuumlmuumlzde

Tuumlrkluumlk Bilimirdquo ldquoTuumlrkluumlk Bilimi ve 21 Yuumlzyılrdquo olarak belirlenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 245

Sempozyum ccedilalışmalarının gerccedilekleştirilebilmesi iccedilin başta Hacettepe

Uumlniversitesi Rektoumlrluumlğuuml olmak uumlzere Tuumlrk Dil Kurumu (TDK) Tuumlrk İşbirliği

ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Tuumlrk Kuumlltuumlr ve Sanatları Ortak

Youmlnetimi (TUumlRKSOY) TC Kuumlltuumlr ve Turizm Bakanlığı TC Başbakanlık

Tanıtma Fonu ELGİNKAN Vakfı TRT ve Hacettepe Uumlniversitesi Guumlzel

Sanatlar Fakuumlltesi Heykel Boumlluumlmuumlrsquone farklı projeler sunulmuş ve ilgili

kurumlarla goumlruumlşmeler gerccedilekleştirilmiştir

Haziran 2009rsquoda daha geniş kitlelere hızla ve aksaklık yaşanmadan

ulaşılabilmesine buumlyuumlk katkı sağlayacak ve sempozyumun buumltuumln işleyişinin

takip edilebileceği bir ağ erişim sayfası tasarımı yaptırmak ve teknik hizmet

almak iccedilin gerekli hazırlıklara başlanmıştır Sempozyuma davet başvuru ve

kabul işlemleri bildiri oumlzeti ve tam metin goumlnderme işlemleri bu sistem

uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Sempozyum takvimi bilimsel ve kuumlltuumlrel program

sempozyum yeri ulaşım ve konaklama bilgileri kabul edilen katılımcılar ve

bildiri başlıkları gibi her tuumlrluuml bilgiye ağ erişim sayfasında detaylı bir şekilde

yer verilmiştir

15 Eyluumll 2009 - 15 Ocak 2009 tarihleri arasında

httpwwworhondan21yuzyilahacettepeedutr ağ erişim sitesi aracılığıyla

goumlnderilen ve Bilim ve Danışma Kurulunun onayı alınarak sempozyum kabul

edilen bildiriler ve bildiri sahipleri 22-26 Şubat 2010 tarihleri arasında ilan

edilmiştir Katılımcıların goumlnderdiği bildiri oumlzetleri Sempozyum Duumlzenleme

Kurulu tarafından incelenmiş ve baskıya hazır hacircle getirilmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları

Enstituumlsuuml ve Tuumlrk Dil

Kurumu işbirliği ile 26-29

Mayıs 2010 tarihleri

arasında gerccedilekleştirilen 3

Uluslararası Tuumlrkiyat

Araştırmaları Sempozyumu

kapsamında Orhon Vadisi

Anıtlarını Yeniden

Yorumlamak temalı bir Taş

Heykel Ccedilalıştayı

duumlzenlenmesi planlanmış ve bununla ilgili olarak gerekli kurumlarla yazışmalar

suumlrduumlruumllmuumlş destekler sağlanmış ve ccedilalıştayda goumlrev alacak heykeltıraşlar

belirlenmiştir

Uumlccediluuml Tuumlrkiyersquoden olmak uumlzere Azerbaycan Başkurdistan Kazakistan

Kırgızistan Moldova Tataristan ve Tıvarsquodan katılan 10 heykeltıraş 10-26

Mayıs 2010 tarihleri arasında Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe Yerleşkesinde

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 246

duumlzenlenen Taş Heykel Ccedilalıştayı kapsamında Orhon vadisinde yer alan anıt

heykel balbal vb eserleri ccedilağdaş bir yorumla yeniden oluşturmuşlardır Ortaya

ccedilıkan yapıtlar Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe Yerleşkesinde Yeşil Vadi

girişinde kalıcı olarak sergilenmektedir Bu ccedilalıştay gerek Tuumlrk Duumlnyası

heykeltıraşlarını boumlyle bir amaccedil doğrultusunda bir araya getirmesi gerek

Tuumlrkluumlk Bilimi alanında duumlzenlenen bir sempozyumla birlikte gerccedilekleştirilmesi

bakımından bir ilktir Heykeltıraşların oumlzverili ccedilalışmaları sonucunda ortaya

ccedilıkan eserler Orhon Vadisinde yer alan arkeolojik heykellerin ccedilağdaş bir

yorumunu iccedilermesi bakımından ayrıca oumlnem taşımaktadır 15 guumlnluumlk suumlre

boyunca Hacettepe Uumlniversitesinde konuk edilen heykeltıraşlar iccedilin

Ankararsquodaki muumlze ve tarihicirc yerlere ve Kapadokyarsquoya ccedileşitli gezi

duumlzenlenmiştir

Sempozyum 26 Mayıs 2010rsquoda Hacettepe Uumlniversitesi Beytepe

Yerleşkesindeki accedilılış toumlreni ile başlamıştır Accedilış konuşmaları ve ardından Taş

Heykel Ccedilalıştayı belgesel goumlsterimi ile devam eden toumlren 15 guumlnluumlk oumlzverili bir

ccedilalışma sonucunda ortaya konulan ve Orhon Vadisi Anıtlarının yeni yorumları

olan heykellerin accedilılışı ile sona ermiştir Accedilılışta goumlsterilen belgesel TRT

tarafından hazırlanmıştır ve Taş Heykel Ccedilalıştayının tuumlm aşamalarını

goumlstermektedir Belgesele daha sonra accedilılış toumlreni ile ilgili bir boumlluumlm daha

eklenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 247

Sempozyumun bilimsel

oturumları 26-29 Mayıs

2010 tarihleri arasında

Ankara Hilton Otelirsquonde

gerccedilekleştirilmiştir

Bilimsel oturumlarda

Tuumlrkluumlk Biliminin edebiyat

dil tarih sosyoloji

halkbilimi felsefe sanat

tarihi vd dallarında

araştırmalar yapan ve 27

farklı uumllkeden gelen 51

Tuumlrkolog ile Tuumlrkiyersquoden 66

bilim adamı bildiri

sunmuştur

TDK Tuumlrkiyat

Araştırmaları Enstituumlsuuml ve

sempozyum katılımcılarına

ait yayınlar sempozyum

suumlresince bir salonda

sergilenmiştir Farklı uumllke ve

şehirlerden gelen

katılımcıların beraberinde

getirdikleri eserler daha

sonra Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları

Enstituumlsuuml Kuumltuumlphanesine

bağışlanmıştır

Sempozyumda sunulan

Bildirilerde Tuumlrkluumlk

Biliminin geccedilmişteki ve

buguumlnkuuml durumu ile

gelecekte yapılması

gerekenler uumlzerinde

durulmuştur Ayrıca Tuumlrkluumlk

Bilimi araştırmalarında son

derece oumlnemli bir yeri olan

Orhon Yazıtları uumlzerinde

yapılan ccedilalışmalar ele

alınmış ve kimi konular

tartışılmıştır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 248

Son oturumda Tuumlrkluumlk Bilimi iccedilin bir veri tabanı oluşturulmasıyla

ilgili oumlneriler bu kapsamda hazırlık aşamasında olan projenin oumlnemi ve hayata

geccedilirilmesi iccedilin işbirliğinin gereklerinden soumlz edilmiştir Oturumda ilk olarak

Tuumlrk Dil Kurumu Başkanı ProfDr Şuumlkruuml Halucirck Akalın kurumun veri

tabanlarını tanıtan bir konuşma yapmış ardından Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml Muumlduumlruuml ProfDr Uumllkuuml Ccedilelik Şavk ldquoTuumlrkluumlk

Bilimi Araştırmalarında 21 Yuumlzyıl Hedeflerirdquo başlıklı konuşmasında alanda

yapılması gerekenleri ve beklentileri dile getirmiştir Bu bağlamda Tuumlrkluumlk

Bilimi araştırmalarında başvurulacak ilk adres olma amacını guumlden alan

yayınlarının en geniş kapsamıyla elektronik ortamda araştırmacıların hizmetine

sunulmasının planlandığı bir veri tabanı kurulması gerekliliği vurgulanmıştır

Ayrıca kurulması planlanan veri tabanının sistem mimarisini oluşturmak

amacıyla Tuumlrkluumlk Bilimi alanında yayın faaliyetini devam ettiren dergi

editoumlrlerinin goumlruumlş ve oumlnerilerinin paylaşılmasını sağlayacak bir ccedilalıştayın

planlandığı hususu uumlzerinde durulmuştur

Kapanış ve Değerlendirme Oturumu

Duumlnyanın doumlrt bir yanından gelerek Orhon Yazıtları ve Tuumlrkluumlk Bilimi

alanında bilgi alışverişinde bulunan gelecekte yapılması gerekenleri tartışan

ccedilok değerli bilim insanları kapanış ve değerlendirme oturumunda

sempozyumun genel bir değerlendirmesini yapmışlardır Her katılımcı

sempozyumu taş heykellerin accedilılışı bilimsel oturumlar sosyal ve kuumlltuumlrel

etkinlikler ccedilerccedilevesinde değerlendirerek sempozyumun kendileri ve Tuumlrkluumlk

Bilimi iccedilin kazanımlarını samimi bir uumlslupla dile getirmişlerdir Tuumlrkluumlk

biliminin 21 yuumlzyıldaki yeri tartışılmış Orhon Yazıtları ekseninde ortak bir

Tuumlrkluumlk Bilim iletişim ağı oluşturularak yapılacak ccedilalışmaların daha geniş

kitlelerce paylaşılmasının sağlanması oumlnerileri ile 21 yuumlzyıl hedeflerine

ulaşmada somut adımlar atılmıştır

Sempozyumda sunulan bildiri metinleri sempozyum bitimini takip eden

iki ay iccedilerisinde Sempozyum Duumlzenleme Kurulursquona ulaştırılmıştır Kurul

tarafından derlenen ve incelenen bildiri metinleri baskıya hazır hacircle

getirilmiştir Bildiriler kitabının 2010 yılı iccedilerisinde yayımlanması

planlanmaktadır Boumlylelikle sempozyumda sunulan bildirilerin kalıcılığı

sağlanacaktır

Sosyal ve Kuumlltuumlrel Etkinlikler

Sempozyum sosyal ve kuumlltuumlrel etkinlikler bakımından son derece

zengin bir iccedilerikle hazırlanmıştır Sempozyum kuumlltuumlrel etkinleri kapsamında

Tuumlrkluumlk Bilimi Anı Gecesi Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik Topluluğu Konseri ve

Beypazarı Gezisi duumlzenlenmiştir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 249

Tuumlrkluumlk Bilimi Anı Gecesi

ProfDr Kemal Eraslan ile

ProfDr Mustafa Canpolatrsquoın

başkanlığında gerccedilekleştirilen

gecede Tuumlrkologlar uumlniversite

guumlnlerinden akademik suumlreccedillerine

varıncaya kadar anılarını

katılımcılarla paylaşmıştır

Samimi bir atmosferde devam

eden gecede katılımcıların

tamamına yakını akademik

yaşamlarında iz bırakmış bir

olayı aktarmıştır

Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik

Topluluğu Konseri

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat

Araştırmaları Enstituumlsuuml Kurucu

Muumlduumlruuml ProfDr M Cihat

Oumlzoumlnderrsquoin katkılarıyla kurulan

Tuumlrk Duumlnyası Muumlzik Topluluğu

sempozyumun ilk gecesinde

katılımcılara konser verdi

Konserde Kafkaslardan Uzak

Asyarsquoya Balkanlardan Orta

Asyarsquoya Anadolursquodan Sibiryarsquoya

uzanan geniş Tuumlrk coğrafyasına

ait tuumlrkuumlleri seslendirildi

Beypazarı Gezisi

Sempozyumun son guumlnuuml olan 29

Mayıs tarihinde 3500 yıllık tarihi

ahşap evleri el sanatları ve

youmlresel yemekleri ile Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln guumlzelliğini ve zevkini

yansıtan Ankararsquonın tarihi ve

turistik ilccedilesi Beypazarırsquona bir

guumlnluumlk gezi duumlzenlenmiştir

Orhon Yazıtlarının Tuumlrk Duumlnyası ve Tuumlrkluumlk Bilimi iccedilin oumlneminin bir

kez daha vurgulanması konu ile ilgili yerli ve yabancı araştırmacıların

Tuumlrkiyersquode buluşması ve bu konuya Tuumlrkiyersquonin oumlnderlik etmiş olması alanda

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 250

guumlccedilluuml bir veri tabanı oluşturma girişiminin hayata geccedilirilmesine youmlnelik ccedilabalar

sempozyumun uumllkemize sağlamış olduğu oumlnemli kazanımlardandır Sunulan

bildirilerde Orhon Vadisinde yer alan yazıtlar ile ilgili bazı yeni okuma

denemelerinden yeni etimoloji oumlnerilerine dek birccedilok yeni goumlruumlş bilim duumlnyası

ile paylaşılmıştır

Sempozyum kapsamında gerccedilekleştirilen Taş Heykel Ccedilalıştayı ile

oluşturulan heykeller Orhon Benguuml Taşlarının ccedilağdaş yorumları Tuumlrk

kuumlltuumlruumlnuumln somut bir mirası olarak gelecek kuşaklara aktarılması bakımından

son derece oumlnemlidir

3 Uluslararası Tuumlrkiyat Araştırmaları Sempozyumu 251

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 252

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 253-254

Buumllent BAYRAM (2010) Ccediluvaş Tuumlrklerinin Kahramanlık Anlatmaları

(Alplar) Ankara Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnuuml Araştırma Enstituumlsuuml Yayınları 334 Sayfa

ISBN 978-975-456-099-2

Elccedilin ELİACcedilIK

Ccediluvaş Tuumlrkleri ve edebiyatı uumlzerine

ccedilalışan Dr Buumllent Bayram bu alanda yeni bir

ccedilalışma yayımladı Ccediluvaş Tuumlrklerinin

Kahramanlık Anlatmaları (Alplar)

Kitap araştırmacının 2008 yılında Ege

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuumlnde

tamamlanmış olan Ccediluvaş Tuumlrklerinin

Kahramanlık Anlatmaları İnceleme-Metinler

adlı doktora tezinin yayıma hazırlanmış

hacirclidir

Tuumlrk Kuumlltuumlruumlnuuml Araştırma Enstituumlsuuml

Yayınları tarafından geccediltiğimiz aylarda

yayımlanan ccedilalışma 334 sayfadır Eser giriş

uumlccedil ana boumlluumlm sonuccedildeğerlendirme metinler

kaynaklar ve dizinden oluşmaktadır

Bayram Rus ve Batılı bilim adamlarının ilgisini en ccedilok ccedileken Tuumlrk

boylarından biri olan Ccediluvaşlarla ilgili Tuumlrkiyersquode yapılan ccedilalışmaların dil ve

inanış uumlzerine yoğunlaştığını Ccediluvaş halk kuumlltuumlruumlnuumln de en az dilleri ve

geleneksel dinicirc inanışları kadar ilgi ccedilekici olduğunu belirttikten sonra kitabının

ccedilalışmasında ele aldığı metinlerle ilgili olarak Tuumlrkiyersquode yapılan ayrıntılı ilk

halk edebiyatı ccedilalışması sayılabileceğini soumlylemiştir

Yazar Oumln soumlzrsquode kitabın konusunu şoumlyle accedilıklar ldquoBu ccedilalışmanın

konusu İdil-Ural boumllgesinde yaşayan Tuumlrk boylarından biri olan Ccediluvaşların

edebiyatında kahramanlık konulu eserler ve bu eserler iccedilerisinde buumltuumln

anlatmalar dikkate alındığında bir buumlyuumlk destanın parccedilası olduğu hissini

uyandıran ve buumlyuumlk bir Ccediluvaş destanı yaratma ccedilabalarının en oumlnemli kaynağı

olan Ulĭp Halapĩsem (Alp Anlatmaları)rsquodirrdquo

Giriş boumlluumlmuumlnde Ccediluvaş Tuumlrklerinin tarihi guumlnuumlmuumlzdeki durumları

Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi Ccediluvaş edebiyatı ve Ccediluvaş Tuumlrklerinin geleneksel dinicirc inanışları

hakkında bilgi verilmiştir Metinler kısmının daha iyi anlaşılabilmesi iccedilin

gerekli bilgiler sunulan Girişrsquote Ccediluvaş Tuumlrkccedilesi boumlluumlmuumlnde Ccediluvaş Tuumlrkccedilesinin

Genel Ses ve Şekil Oumlzellikleri alt başlığı altında (s 27) verilen 12 oumlzellik

kitabın ilerleyen boumlluumlmlerinde Ccediluvaş diline ait metinlerle karşılaşacak olan

okuyucu iccedilin daha kapsamlı tutulabilirdi

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 254

IBoumlluumlmrsquode Ccediluvaş soumlzluuml geleneğinde yer alan anonim epik şiirler

(destanlar beyitler) ve mensur anlatmalar (alp anlatmaları kahramanlık

masalları) hakkında bilgi verilmiştir Ccediluvaş Tuumlrklerinin epik eserleri uumlzerine

Rusya Macaristan ve Tuumlrkiyersquode yapılan ccedilalışmalar derli toplu bir biccedilimde

kronolojik sıralama yapılarak okuyucuya sunulmuştur

II Boumlluumlmrsquode Alp anlatmalarının tuumlr biccedilim ve anlatım oumlzellikleri ele

alınmıştır Ccediluvaş halk edebiyatı terimleri alp anlatmalarının tuumlruuml sorunu ve

diğer tuumlrlerle ilişkisi uumlzerinde durulmuş her bir başlık altında accedilıklayıcı

oumlrnekler verilmiş metinlere goumlndermeler yapılmıştır

III Boumlluumlmrsquode Alp anlatmalarında kahraman alp anlatmalarındaki dinicirc

tarihicirc ve sosyal unsurlar yine metinler boumlluumlmuumlne goumlndermelerle kapsamlı bir

biccedilimde incelenmiştir Geniş betimlemelerin yer aldığı bu boumlluumlmde okuyucunun

zihninde canlandırılan alp anlatmalarındaki kahraman ve anlatmalarla ilgili

diğer oumlgeler kapsamlı biccedilimde accedilıklanmıştır

Sonuccedil-Değerlendirme boumlluumlmuumlnde buraya kadar işlenen konulara ait

genel bir değerlendirme yapılmış ulaşılan sonuccedillar yazar tarafından

oumlzetlenmiştir

Kitabın 163 sayfasından başlayan Metinlerrsquode alp anlatmaları

metinleri transkripsiyon ve Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesine aktarımları ile yan yana

verilmiştir Metinlerin aktarımında genel anlamı yansıtmayı hedefleyen yazar

kimi zaman serbest aktarımı tercih etmiştir Metin kuumlnyelerinin aynı sayfada

dipnotta yer alması bu metinler uumlzerinde ccedilalışma yapacak araştırmacılar

accedilısından yararlı bir uygulamadır Transkripsiyonlu metinler de Tuumlrk dili

araştırmacıları iccedilin kaynak niteliğindedir

Eserin sonunda zengin bir Kaynakccedila (ss 308-320) ve eserde geccedilen oumlzel

adların bulunduğu Dizin kısmı yer almaktadır

Ccediluvaş Tuumlrklerinin soumlzluuml edebiyatını konu alan bu değerli ccedilalışmada

Soumlzluumlk boumlluumlmuumlnuumln yer almadığını goumlruumlyor bir dahaki baskıda bu eksikliğin

giderilmesini diliyoruz

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 255-262

Birsen ŞAHİN (2010) Almanyarsquodaki Tuumlrkler Ankara Phoenix Yayınevi 271

Sayfa ISBN 978-605-5738-45-7

Nurtaccedil ERGUumlN

İkinci Duumlnya Savaşırsquondan sonra

sanayileşmiş bazı Avrupa uumllkeleri nuumlfus

artışlarının gerekli seviyede olmamasından

dolayı kalkınmayı sağlayacak iş guumlcuumlnuumln

yetersizliği ile karşı karşıya kalır Bu durum

az gelişmiş uumllkelerden sağlanan iş guumlcuuml

goumlccediluuml ile giderilmeye ccedilalışılır Az gelişmiş

uumllkelerdeki aşırı nuumlfus artışı işsizlik

sorununu ortaya ccedilıkarırken gelişmiş

uumllkelerin iş guumlcuuml isteği hem işccedililer hem de

devletler iccedilin son derece oumlnemli bir hacircl

almaya başlar

Henuumlz tam olarak sanayileşmemiş

tarıma dayalı bir sektoumlr iccedilinde bulunan

Tuumlrkiye aşırı nuumlfusun yol accediltığı işsizlilik

oranının fazlalığı sebebiyle dış uumllkelere

(Almanya Fransa Avusturya Belccedilika

İsveccedil Hollanda gibi Batı uumllkeleri ile Libya Suudi Arabistan Irak Kuveyt İsrail

gibi Kuzey Afrika ve Orta Doğu uumllkeleri) işccedili goumlnderiminde uzun yıllar oumlnemli

bir yere sahip olur Tuumlrkiyersquoden birccedilok uumllkeye işccedili goumlnderimi soumlz konusu

olmasına rağmen goumlccedil meselesinde adı en ccedilok geccedilen uumllke 1960rsquolı yıllarda Batı

Avrupa uumllkeleri ile imzalanan ikili anlaşmaların ilkinin yapıldığı Almanyarsquodır

İkinci Duumlnya Savaşı sonrası ortaya ccedilıkan goumlccedil hareketleri ekonomi

sosyoloji edebiyat vb birden fazla alanda incelenmeye ve araştırılmaya değer

goumlruumllmuumlştuumlr

Goumlccediluumln başladığı ilk yıllardan itibaren ndash oumlzellikle sosyoloji alanında ndash

muumlhim ccedilalışmalar yapılarak bu konu raporlarda makalelerde kitaplarda yerini

alır1 Konuya olan ilgi başlangıccediltaki kadar yoğun olmasa da konuyla ilgili

yapılan değerli ccedilalışmalar devam etmektedir2

1 Abadan-Unat 1964 1971 Aker 1972 Berkay 1988 Erden 1986 Gitmez

19791983 Goumlkdere 1978 Guumlner 1972 Karul 1990 Sanay 1997 Şen ve Koray

1993 Tuna ve Ekin 1966 Tuna 1975 Turan 1997 2 Abadan Unat 2006 Doğan 2006 Gelekccedili ve Koumlse 2009 Kaya ve Kentel 2005

Tezcan 2004 Toksoumlz 2002 2003 2006 Uumlnver 2008

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

256

Almanyarsquodaki Tuumlrkler isimli kitap Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat

Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuumlnde Yardımcı Doccedilent olarak goumlrev yapan Birsen

Şahin3 tarafından hazırlanmış Batı Avruparsquoya Tuumlrk işccedili goumlccediluuml genel başlığı

altında değerlendirilebilecek bir ccedilalışmadır

Bu inceleme Oumln Soumlz Giriş Sonuccedil Değerlendirme ve Kaynakccedila

kısımlarının dışında toplam sekiz boumlluumlmden oluşmaktadır

Eserin Giriş kısmında ldquoAraştırmanın Amaccedilları ve Araştırmanın

Metodolojisirdquo olmak uumlzere iki ayrı başlık bulunmaktadır Bu başlıklar altında

araştırmanın konusu amacı problemleri youmlntemi ndash evren ve oumlrneklemi veri

toplama ve analiz teknikleri ve kullanılan bazı kavramların tanımları ndash anlatılır

Konusu Almanyarsquodaki Tuumlrklerin Almanyarsquoya sosyal entegrasyonu ve ulus oumltesi

bağlarının betimsel duumlzeyde incelenmesi olan ccedilalışmanın amaccedilları ve

problemleri maddeler hacirclinde sıralanmıştır Almanyarsquodaki Tuumlrklerin yeni goumlccedil

yasası ve entegrasyon konusundaki fikirlerin ortaya konması Almanyarsquoda

kalma ya da yurda kesin doumlnuumlş yapma fikrinin tespiti Almanyarsquodaki Tuumlrklerin

sosyal entegrasyon duumlzeylerinin incelenmesi ve ulus oumltesi bağların Tuumlrklerin

iccedilinde nasıl bir yere sahip olduğunun accedilığa ccedilıkarılarak ulus oumltesi etkinliklerin

asimilasyona tepki olarak oluşup oluşmadığının accedilığa ccedilıkarılması ile

Almanyarsquodaki Tuumlrklerin farklı yaşam alanları dacirchilinde duumlşuumlnuumllerek

Almanyarsquodan ve Tuumlrkiyersquoden beklentilerinin ne olduğunun saptanması

ccedilalışmanın Şahin tarafından belirtilen amaccedilları arasında yer almaktadır Bu

ccedilalışmanın alanındaki oumlzguumlnluumlğuuml yakalama bağlamında değerlendirilebilecek

diğer bir amacı ise son zamanlarda konu ile ilgili yuumlruumltuumllen araştırmaların azlığı

sebebiyle henuumlz uumlzerinde derinlemesine duumlşuumlnuumllmemiş olan Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu ve ulus oumltesi bağları konularında yeni bir bakış accedilısı ve

değerlendirme sunmaktır

Yazar ccedilalışmasında evren olarak tuumlm Almanyarsquoyı değil sadece

Duisburg ve Frankfurtrsquou belirler Yoğun Tuumlrk nuumlfusunun bulunduğu Berlin ve

Koumlln gibi yerleşim yerleri daha evvelki ccedilalışmalarda sık sık yer aldığı iccedilin evren

seccediliminin Duisburg youmlnuumlnde olduğu belirtilir

Veri toplama ve analiz teknikleri konusunda ise ccedilalışmada nicel veri

toplama tekniklerinden anket nitel veri toplama tekniklerinden ise yarı

yapılandırılmış goumlruumlşme tekniği kullanılmıştır Bunun yanında sosyal

entegrasyonun oumllccediluumllmesi iccedilin uumlccedil farklı oumllccedilek kullanımı yoluna gidilmiştir

Araştırmanın temelinde yer alan ve tanımlanması gerekli goumlruumllen kavramlar ise

birinci kuşak ikinci kuşak uumlccediluumlncuuml kuşak sosyal entegrasyon asimilasyon ve

ulus oumltesi bağlardır

3 Yazarın konuyla ilgili diğer makaleleri iccedilin bk Şahin 2008 2010

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

257

ldquoAlmanyarsquoda İşccedili Goumlccediluuml Tuumlrklerin Misafir İşccedililikten Gurbetccedililiğe

Yolculuklarırdquo başlığını taşıyan ilk boumlluumlm kendi iccedilinde uumlccedil ayrı alt başlık iccedilerir

İkinci Duumlnya Savaşı sonrası Avruparsquoya doğru başlayan Tuumlrk dış goumlccediluumlnuumln

gelişim suumlreci ve Almanyarsquodaki goumlccedilmen politikaları ile bu politikaların

Almanyarsquodaki goumlccedilmen Tuumlrkler uumlzerindeki etkisi anlatılmıştır Almanyarsquoda

uygulanan goumlccedilmen politikalarının doumlnemlere goumlre goumlsterdiği farklılık 1980rsquoli

yıllar 1990-1993 1998-2000 ve 2007 gibi zaman dilimlerinde karşılaşılan

uygulamaların ayrıntılı bir şekilde ortaya konmasıyla goumlsterilmiştir Yuumlruumltuumllen

goumlccedil politikaları arasında 2007 yılından sonra uygulamaya giren yabancılar

hukuku ve goumlccedil yasasında yapılan değişiklik ndash aile birleşimi yoluyla Almanyarsquoya

girişte yabancı dil bilme zorunluluğu ve vatandaşlık sınavı ndash ve 1990rsquolı yıllarda

belli koşullarla başlayan fakat bir suumlre sonra bazı duumlzenlemelere tabi tutularak

ccedilok kısıtlı bir kullanımı olan ccedilifte vatandaşlık hakkı Almanyarsquodaki Tuumlrkler

uumlzerinde bir baskı yaratmaktadır

Araştırmanın ldquoGoumlccedil Ccedilalışmalarında Asimilasyondan Sosyal

Entegrasyona Geccedilişrdquo başlıklı ikinci boumlluumlmuumlnde goumlccedil ccedilalışmalarında kullanılan

perspektifler anlatılmıştır Bunlar asimilasyon ve entegrasyon teorileridir Goumlccedil

ccedilalışmalarının başlangıccedilta kullandıkları asimilasyon teorisinin ne olduğu

soumlylenmiş ve bu teorinin son yirmi yılda yerini bu ccedilalışmanın da odak

noktalarından biri olan entegrasyona bıraktığı da belirtilmiştir

Goumlccedil konusunda geliştirilen teoriler ndash goumlccedille dolaylı ya da doğrudan ilgili

ndash sosyal entegrasyon alt başlığında ccedilalışmada izlenilen yolu goumlstermesi

sebebiyle accedilıklanma yoluna gidilmiştir Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu konusunda Esserrsquoin sistem entegrasyonu ve sosyal entegrasyon

ayrımı ile ele aldığı entegrasyon teorisinin kullanılmasının yanında sosyal

entegrasyonun gerccedilekleşme şekli konusunda Esserrsquoe eleştirel bir yaklaşımda

bulunulduğu dile getirilmiştir

Teorik bilginin eserde yer aldığı diğer boumlluumlm ldquoSon Doumlnem Goumlccedil

Ccedilalışmalarında Ulus Oumltesicilikrdquo ana başlığına sahip uumlccediluumlncuuml boumlluumlmduumlr

Goumlccedil incelemelerinde asimilasyon entegrasyon ve kuumlltuumlrleşme

teorilerine ek olarak farklı bir bakış accedilısı olarak gelişen ulus oumltesicilik

kavramının tanımı ve kapsamı uumlzerinde durulur bu boumlluumlmde ldquoUlus Oumltesiciliğe

İlişkin Teorilerrdquo alt başlığı ile ulus oumltesicilik ile ilintili ccedileşitli bakış accedilılarının ndash

linear ulus oumltesicilik kaynaklara bağlı ulus oumltesicilik tepkisel ulus oumltesicilik ndash

varlığından ve ulus oumltesicilik kavramı uumlzerinde hacirclihazırda kesin olarak kabul

edilen uzlaşı sağlanan bir teorininse bulunmadığından bahsedilmiştir Bunun

yanında ulus oumltesi olgusunun uygulanacağı ccedilalışmalarda operasyonelleşme

işleminin nasıl olacağının da kesinlik kazanmış bir konu olmadığı accedilıklanır

Şahin bu ccedilalışmada ulus oumltesi bağları accedilıklama girişiminde linear ulus oumltesicilik

ve tepkisel ulus oumltesicilik teorilerinden yararlanmış ulus oumltesi bağların ise

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

258

vatandaşlık ve ulusoumltesi etkinlikler ndash etnik marketler medya Tuumlrkiyersquodeki

yakınları ile ilişkileri Almanyarsquoda yaşadıkları yerler ve komşuluk ilişkileri dinicirc

rituumleller Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sivil toplum oumlrguumltlerine uumlyelikleri ve siyasi

katılımları Almanyarsquodaki Tuumlrklerin tatil tercihleri ve boş zamanları

değerlendirme faaliyetleri ndash olarak ele almıştır

Şahinrsquoin 2007-2008 yılları arasında Almanyarsquoda yaptığı ldquoAlmanyarsquoda

Yaşayan Tuumlrk Goumlccedilmenleri Sorunlarırdquo konulu uygulamalı araştırmanın sonuccedilları

ccedilalışmanın doumlrduumlncuuml boumlluumlmuuml olan ldquoOumlrneklemin Genel Oumlzellikleri ve Tuumlrklerin

Almanyarsquoda Kalma Nedenlerirdquo başlığı ile ele alınmıştır Ayrı başlıklar

oluşturularak toplam doumlrt konu uumlzerinde durulmuştur burada Almanyarsquodaki

Tuumlrklerin sosyo-demografik oumlzellikleri Almanyarsquodaki Tuumlrklerin aile yapısı ve

karar alma suumlreccedilleri Almanyarsquodaki Tuumlrklerin kullandıkları iletişim dili

Almanyarsquoda kalma nedenleri ve Tuumlrkiyersquoye doumlnme isteğinin altında yatan

duumlşuumlnceler

Ccedilalışmanın ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrkler Sosyal Entegrasyon Sağladılar

mırdquo başlıklı beşinci boumlluumlmuumlnde ccedilalışmanın başında teorik temeli verilen

Esserrsquoin sosyal entegrasyon teorisi bağlamında Almanyarsquodaki Tuumlrklerin sosyal

entegrasyonu ve entegrasyona bakışları incelenmektedir Almanyarsquodaki

Tuumlrklerin sosyal entegrasyonunun yapısal boyutta kuumlltuumlrel boyutta kimlik

boyutunda ve iletişim boyutunda ne durumda olduğu eldeki verilerden

yararlanılarak sergilenmiştir Buna goumlre katılımcılarla yapılan goumlruumlşmelere de

dayanarak Tuumlrkler entegrasyon kavramından farklı yorumlar ccedilıkarmaktadır

kimilerine goumlre dil bilmek kurallara uymak ve orada bir işte ccedilalışıyor olmak

uyum iccedilin yeterli goumlruumllmekte kimilerine goumlre geleneklerden ve yaşam tarzından

vazgeccedilmekle elde edilecek bir şey olduğu iccedilin Almanların istediği

entegrasyonun gerccedilekleşmesi muumlmkuumln olmadığı savunulmakta kimilerine goumlre

de Almanların entegrasyon politikası olumlu adımları goumlstermektedir

ldquoAsimilasyona Direnccedil ve Ccediloklu Entegrasyona Katkı Olarak Ulus Oumltesi

Bağlarrdquo araştırmanın alanında belirtilmiş yeni goumlruumlşlerin ve değerlendirmelerin

barındığı bir başka boumlluumlmduumlr Almanyarsquodaki Tuumlrklerin ulus oumltesi bağlarına

youmlnelik inceleme ldquoVatandaşlık ve Ulus Oumltesi Aktivitelerrdquo başlıkları altında

verilmiştir Ccedilalışmada Almanyarsquodaki Tuumlrkler uumlccedil farklı gruptan seccedililmiştir

Alman vatandaşı Tuumlrk vatandaşı ve ccedilifte vatandaşhellip Birinci kuşaktan uumlccediluumlncuuml

kuşağa doğru artış goumlsteren Alman vatandaşı ve ndash oumlzellikle - ccedilifte vatandaş

olma durumunun Tuumlrkler arasında bir ayrıcalık muumlhim bir hak olarak

goumlruumllduumlğuuml tespit edilmiştir Araştırmacı 2000 yılından itibaren entegrasyonu

ters youmlnde etkilediği duumlşuumlncesinin savunulmasıyla ccedilifte vatandaşlık hakkının

kaldırılmasına eleştirel bir tavırla yaklaşmakta hatta bu durumun tam tersi

goumlruumlşuuml savunur nitelikte veriler ortaya koymaktadır Boumlylece ccedilifte vatandaşlık

hakkının da Almanyarsquoda yaşayan Tuumlrklerin guumlncel sorunlarından biri olduğu da

ortaya konmuştur ldquoUlus Oumltesi Aktivitelerrdquo alt başlığı ile Almanyarsquodaki

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

259

Tuumlrklerin tuumlketim alışkanlıkları sosyal ilişkileri dinicirc rituumlelleri sivil toplum

oumlrguumltlerine uumlyelikleri siyasi katılımları tatil tercihleri ve boş zamanları

değerlendirme faaliyetleri olarak belirlenen konular diğer goumlccedil ccedilalışmaları ile

karşılaştırıldığında bu konuya daha farklı ve daha ayrıntılı bakışı sağlayacak

maddeleri iccedilermektedir Yurt dışında azımsanmayacak sayıda olan etnik

marketler Alman medyasını takibin yanı sıra Tuumlrk medyasının yuumlksek oranda

kullanımı Tuumlrkiyersquodeki ve Almanyarsquodaki Tuumlrklerle iletişim vazgeccedililmeyen ve

suumlrekli uygulanan dinicirc rituumleller camilerin sadece ibadet yeri olarak

kullanılmasından ziyade pek ccedilok işlevinin olması Tuumlrkiye ile bağlantılı siyasi

katılımlar ve sivil toplum oumlrguumltlerine katılımlar son olarak da tatil tercihlerinin

yine Tuumlrkiye youmlnuumlnde kullanılması Şahinrsquoin Tuumlrklerde ulus oumltesi bağların

varlığı sonucuna ulaşmasına ve bu sonuccedilla entegrasyonun tek youmlnluuml olmasının

aksine oumlzguumln asıl kuumlltuumlrle birlikteliği ile suumlrduumlruumllebilecek ccediloklu sosyal

entegrasyona daha yakın olduğu fikrine ulaşmasını sağlar

ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrklerin Yaşadıkları Sorunlarrdquo yedinci boumlluumlmuuml

oluşturmuştur Anket ve goumlruumlşme sonuccedillarının bir arada kullanılması ile

sorunlar yuumlzdelik dilimlerle tespit edilmiş ve bu sorunların sebepleri uumlzerinde

ayrıntılı olarak durulmuştur Ekonomik zorluklar ve işsizlik( 42) dil

sorunu(15) kuşaklararası ccedilatışma(14) yeni vatandaşlık yasası(10) oumln

yargı ve dışlanma(10) olarak oumlzellikle goumlruumlşmeler ekseninde tespit edilen ve

sebepleri irdelenen sorunlardır

Ccedilalışmanın sekizinci boumlluumlmuuml olan ldquoAlmanyarsquodaki Tuumlrklerin Almanya

ve Tuumlrkiyersquoden Beklentilerirdquo başlığı altında Tuumlrkiye iccedilin iki temel beklenti

tespiti yapılmıştır Bunlardan ilki ccedilifte vatandaşlık hakkının kullanılabilmesi

youmlnuumlnde bir ccedilalışma yapılması ikincisi ise yurt dışındaki Tuumlrkler ile ilgilenecek

bir Avrupa Tuumlrkleri Bakanlığının kurulması talebidir Almanya cephesinden

istenenler ise Tuumlrkiyersquoden de istenen ccedilifte vatandaşlık hakkı goumlccedilmen

politikasının tekrar duumlzenlenmesi ve Tuumlrkccedile derslerinin okullarda kredili olarak

verilmesi şeklindedir

Şahin ccedilalışmanın Sonuccedil ve Değerlendirme boumlluumlmuumlnde ldquoOumlrneklemin

Genel Oumlzelliklerirdquo isimli genel bir başlık altında ccedilalışma boyunca izini suumlrduumlğuuml

problemlerin irdelenmesi yoluyla ortaya ccedilıkan sonuccedillarını vermiştir ldquoDilrdquo

ldquoAile Yapısı ve Karar Almardquo ldquoSağlık İmkacircnlarırdquo ldquoSosyal Entegrasyonrdquo ve

ldquoUlus Oumltesi Bağlar ve Aktivitelerrdquo başlıkların altında sonuccedilların okuyucuya

sunulmasının ardından bir de son olarak oumlneriler kısmı yer almaktadır Şahin

burada Almanyarsquodaki Tuumlrklerle yapılan goumlruumlşmelerden elde edilen sonuccedillar

doğrultusunda ndash ccedilalışmanın temelinde savunulan ndash Tuumlrklerin ccediloklu

entegrasyonuna katkı sağlayabilecek oumlneriler belirlemiştir Buumltuumln goumlccedilmenlere

2000 yılı oumlncesinde olduğu gibi ccedilifte vatandaşlık hakkının tanınması

Almanyarsquoda izlenen goumlccedilmen politikalarının oluşumu aşamasında goumlccedilmenlerin

de duumlşuumlncelerinin alınması ve goumlccedilmenlerce de kabul goumlren politikaların

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

260

geliştirilmesikabuluuml ortak etkinliklerle Tuumlrk ve Almanların bir araya gelerek

ortak bir paylaşımda bulunmalarının sağlanması ve Tuumlrkiyersquonin sadece yurt

dışında yaşayan Tuumlrklerin sorunları ile ilgilenecek yetkili bir kurumunun var

olması Tuumlrklerin ccediloklu entegrasyona katkı sağlayacağı duumlşuumlnuumllen oumlnerilerdir

Birsen Şahin kaleme almış olduğu Almanyarsquodaki Tuumlrkler isimli

ccedilalışmasında alanında bulunan daha oumlnceki ccedilalışmalardan da yararlanarak

Almanyarsquodaki Tuumlrk goumlccedilmenlerin sorunlarını ve mevcut durumlarını ulus

oumltesicilik ve entegrasyon meselesi bağlamında ve daha oumlnce takip edilen

uygulanan ya da kabul goumlren goumlccedil teorileriyle de birlikte değerlendirmiştir Oumlte

yandan bu ccedilalışmanın kapsamını guumlnuumlmuumlzuuml kapsayacak şekilde oluşturup

guumlncel sorunları da belirleyip goumlccedilmen politikasıyla ve goumlccedil sosyolojisiyle ilgili

muumlhim tespitlerde de bulunmuştur Sonuccedil olarak Almanyarsquodaki Tuumlrkler

incelenen konu uumlzerinde uygulanacak teorinin isabetli tercihi ile goumlccedil konusunda

yapılan ccedilalışmaların yanına alanda bir eksikliği kapatacak ve alana yeni bilgiler

sağlayacak oumlzguumln bir ccedilalışmadır

Almanyarsquodaki Tuumlrkler

261

Kaynakccedila

Abadan-Unat N (1964) Batı Almanyarsquodaki Tuumlrk İşccedilileri ve Sorunları Ankara

DPT Yay

Abadan-Unat N (1971) Federal Almanyarsquonın 1966-67rsquode Geccedilirdiği Ekonomik

Buhran Accedilısından Yabancı İş Guumlcuuml ve Tuumlrk İşccedililerinin Durumu Siyasal

Bilgiler Fakuumlltesi Dergisi XXVII 4

Abadan-Unat N (2006) Bitmeyen Goumlccedil Konuk İşccedililikten Ulus-Oumltesi Yurttaşlığa

İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yay

Aker A (1972) İşccedili Goumlccediluuml İstanbul Sander Yay

Berkay F (1988) Sosyal Değişme Accedilısından Yurt Dışına İş Guumlcuuml Goumlccediluuml Olayı

Malatya

Doğan A G2006) Almanyarsquodaki Tuumlrkler ve Ccedilok Kimlikli Kimliksizleştirme

Batı Avruparsquoda Tuumlrk Dış Goumlccedil Suumlrecinin Guumlncel Boyutları Eskişehir

Anadolu Uumlniversitesi Yay Nu1671

Erden D (1986) İki Uumllkede Yabancılar Derleyen Aysel Oumlztuumlrk İstanbul

Guumlryay Matbaacılık TicLtd Şti

Gelekccedili C ve Koumlse A (2009) Misafir İşccedililikten Etnik Azınlığa Belccedilikarsquodaki

Tuumlrkler Ankara Phoenix Yay

Gitmez A S (1979) Dış Goumlccedil Oumlykuumlsuuml Ankara

Gitmez A S (1983) Yurt Dışına İşccedili Goumlccediluuml ve Geri Doumlnuumlşler İstanbul Alan

Yay

Goumlkdere A Y (1978) Yabancı Uumllkelere İş Guumlcuuml Akımı ve Tuumlrk Ekonomisi

Uumlzerine Etkileri İstanbul Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yay

Guumlner A O (1972) Yurt Dışındaki İşccedililer ve Sorunları Ankara ATO

Araştırma Yay

Karul O (1990) Değişen Avrupa ve Goumlccedilmen Tuumlrkler (Gurbetccedililer) İstanbul

YKY

Kaya A ve Kentel F (2005) Euro-Tuumlrkler Tuumlrkiye İle Avrupa Birliği

Arasında Koumlpruuml muuml Engel mi İstanbul İstanbul Bilgi Uumlniversitesi

Yay

Sanay E (1997) Almanyarsquodaki Yabancı İşccedililer ve Tuumlrk İşccedilileri (Yabancı İşccedililer

Sosyolojisi) Ankara

Şahin B (2008) Almanyarsquodaki Tuumlrk Goumlccedilmenlerin Sosyal Entegrasyonunun

Kuşaklararası Karşılaştırması Kimlik ve Ait Hissetme HUumlTAD

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi Bahar 8 227-

253

Şahin B (2010) İşccedililikten İşverenliğe ZorluZorunlu Yolculuk Almanyarsquodaki

Doumlner ve Market İşletmecisi Tuumlrk Goumlccedilmenler (iccedilinde) Yurt Dışındaki

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

262

Tuumlrkler 50 Yılında Goumlccedil ve Uyum Sempozyumu Ed Murat Erdoğan

Ankara Orion Kitabevi

Şen F ve Koray S (1993) Tuumlrkiyersquoden Avrupa Topluluğursquona Goumlccedil Hareketleri

Koumlln Oumlnel Yay

Tezcan M (2004) Dış Goumlccedil ve Eğitim Ankara Anı Yay

Toksoumlz G (2002) Almanyarsquodaki Tuumlrk Goumlccedilmenlerin İşguumlcuuml Piyasasındaki

Sorunları Muumllkiye 233 101-109

Toksoumlz G (2003) Almanyarsquoda Goumlccedilmen Genccedillerin Eğitim ve İşsizlik Sorunları

Muumllkiye 239 359-370

Toksoumlz G (2006) Uluslar arası Emek Goumlccediluuml İstanbul Bilgi Uumlniversitesi Yay

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ve

Meseleleri I Rapor (F Almanya ve Tuumlrkiyersquonin Emek Arzı ve Talebi

Bakımından Tetkiki) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu 1196

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ve

Meseleleri II Rapor (F Almanyarsquoya İş Guumlcuuml Akımı ile ilgili Organlar

ve Meseleleri) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu 1201

Tuna O ve Ekin N (1966) Tuumlrkiyersquoden Federal Almanyarsquoya İşguumlcuuml Akımı ve

Meseleleri III Rapor (F Almanyarsquoda Ccedilalışan Tuumlrk İşccedililerinin

İşledikleri Succedilların Tahlili) İstanbul İstanbul Uumlniversitesi Yay Nu

1204

Turan K (1997) Almanyarsquoda Tuumlrk Olmak TC Başbakanlık Aile Araştırma

Kurumu Başkanlığı Yay

Uumlnver O C (2008) Otuz Beş Yıllık Goumlccedil ve Buumlrokrasi Tanıklıklarım Ankara

Phoenix Yay

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 263-268

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı (2010) DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik

(Ed) Ankara Pegem Yayınları 329 Sayfa ISBN 978-605-364-050-9

Sibel HATĠPOĞLU

Oumlmruumlnuuml bilime sanata adamış kaleme aldığı eserler ve yetiştirdiği oumlğrencilerle alanına değerli katkılarda bulunmuş akademisyenlere en anlamlı teşekkuumlr yollarından biri de armağan kitabı sunmaktır Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi bu anlamlı teşekkuumlr yolunu benimsemiş ve birbirinden değerli akademisyenlerin alanlarındaki hizmetlerini adlarına duumlzenlenen armağan kitaplarıyla taccedillandırmayı gelenek hacircline getirmiştir

Fakuumlltenin ccedilatısı altındaki boumlluumlmlerden biri olan Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml bu geleneği daha oumlzel kılarak armağan kitaplarını hocalarına sağlıklarında ve goumlrevde bulundukları sırada sunmuştur Boumlluumlmde ProfDr Şuumlkruuml Elccedilin Armağanı ile başlayan saygı

duruşu ProfDr Umay Guumlnay Armağanı ve ProfDr Dursun Yıldırım Armağanı ile devam etmiştir Ayrıca boumlluumlmuumln kuruluşunda değerli katkılarda bulunan Dr Nevin Oumlnberk anısına bir sempozyum duumlzenlenmiş ve bu sempozyumda sunulan bildiriler Nevin Oumlnberk Yeni Tuumlrk Edebiyatı Araştırmaları Sempozyumu adlı kitapta toplanmıştır

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı bu anlamlı teşekkuumlrlerin -şimdilik- sonuncusudur DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik‟in editoumlrluumlğuumlnde hazırlanan armağan kaleme aldığı eserleri ve yetiştirdiği oumlğrencilerle Yeni Tuumlrk edebiyatının rehberlerinden ProfDr Bilge Ercilasun‟a doktora oumlğrencilerince sunulmuş iccedilten teşekkuumlruumln ifadesidir

Geccedilmişte olduğu gibi buguumln de eğitmeye izinden gidenlere ışık tutmaya devam eden ldquoBilge Ercilasun okulurdquona elbette sayısız lisans yuumlksek lisans ve doktora oumlğrencisi devam etmiş bu okul sadece oumlğrencilerine değil alana ilgi duyan tuumlm akademik duumlnyaya kapılarını accedilmıştır Boumlylesine kalabalık bir duumlnyayı tek bir kitaba sığdırmanın imkacircnsızlığından dolayı bu armağanda sınırlar biraz daha daraltılarak hocanın doktora oumlğrencileri bir araya getirilmiştir Armağan kitabı ProfDr Bilge Ercilasun iccedilin duumlzenlenen toplu yemekte ilk doktora oumlğrencisinin elinden kendisine takdim edilmiştir Kitabın girişinde bu sınırlandırmanın gerekliliğinden bahseden DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik hocanın yakın akademisyen ccedilevresinden dostları ve arkadaşlarından

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 264

gelecek yazılardan oluşan ikinci bir armağan kitabının duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuuml de belirtmiştir

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml oumlğretim uumlyelerinden DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik‟in kitabın hazırlanma seruumlvenini okurla paylaştığı sunuş yazısıyla başlayan ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı uumlccedil ana boumlluumlmden meydana gelmiştir İlk boumlluumlmde ProfDr Acircbide Doğan tarafından yapılan soumlyleşinin yanı sıra hocanın eşi ve meslektaşı ProfDr Ahmet Bican Ercilasun‟un yazısı ile Ercilasun‟un biyografisi ve yayın listesine yer verilirken ikinci boumlluumlm hocanın doktora oumlğrencilerinden gelen makalelere uumlccediluumlncuuml boumlluumlmse oumlğrencileriyle ccedilekilmiş fotoğraflarına ayrılmıştır

İlk boumlluumlmde yer alan Prof Dr Acircbide Doğan tarafından yapılan soumlyleşi (ss 1-53) ccedilocukluğundan uumlniversite yıllarına akademik yaşamı ve evliliğine edebiyat sinema ve muumlzikle ilişkisine sevdiği yazarlar aktoumlr aktris ve muumlzisyenlere kadar dopdolu geccedilmiş bir hayata dair birinci ağızdan edinilmiş bilgileri iccedilerir Bu samimi soumlyleşinin ardından gelen ProfDr Ahmet Bican Ercilasun‟un ldquoKırk Bir Kere Maşallahrdquo (ss 55-60) başlıklı yazısıyla Bilge Ercilasun‟un duumlnyasına en yakınının kaleminden bir kez daha misafir olunurken DoccedilDr Yalccedilın Ccedilelik‟in ifadesiyle hoş bir uumlslucircpla oumlzel bir tarih [de] yazılmış olur İlk boumlluumlmuumln son sayfaları ise DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik tarafından hazırlanan Ercilasun‟un iş deneyimi youmlnettiği yuumlksek lisans ve doktora tezleri ile yayımlarının katıldığı sempozyum panel ve konferansların doumlkuumlmuumlnuuml sunan kapsamlı bir listeye ayrılmıştır (ss 61-71)

ProfDr Bilge Ercilasun‟un oumlzel hayatı ve akademik yaşamına ışık tutan bu kapsamlı bilgilerin ardından ikinci boumlluumlmde Ercilasun‟un doktora oumlğrencilerince kaleme alınmış on dokuz makaleye yer verilmiştir Modern Tuumlrk şiir roman ve tiyatrosunun yanı sıra Tuumlrk duumlnyası edebiyatlarına dair biyografik ve tematik incelemelerden oluşan bu makalelerin ilki DoccedilDr Nesrin Tağızade Karaca‟ya aittir ldquoİki Şair ve Hapishane ya da İccedileriden- Dışarıya İki Ayrı Bakışrdquo (ss 73-90) adını taşıyan bu makalede bdquohapishane ve edebiyat‟ bdquoiccedileri ve dışarı algısı‟ ile bu algının sebep olduğu bdquoumut‟ ya da bdquoumutsuzluk‟ hacircli‟ tanımlandıktan sonra bu ruh hacirclini yaşamış olan Tuumlrk ve Kazak edebiyatının iki ismi Necip Fazıl Kısakuumlrek ve Mağcan Cumabayulı‟ya ait iki şiirden hareket edilerek ldquohapishanerdquo teması irdelenmiştir

Diğer bir tematik ccedilalışma ise ldquoAydemir ve Pervaneler‟de Tuumlrkccediluumlluumlğuumln İzlerirdquo (ss 91-98) başlıklı makalesiyle Dr Huumlseyin Tuncer‟e aittir Tuncer makalesinin girişinde Ziya Goumlkalp‟ın Turan manzumesi ile başlayarak Ahmet Hikmet Muumlftuumloğlu‟nun Altın Ordu Halide Edip‟in Yeni Turan ve Oumlmer Seyfettin‟in Primo Tuumlrk Ccedilocuğu‟na kadar Tuumlrkccediluumlluumlk hareketinin edebiyat duumlnyasındaki yankılarına değindikten sonra Muumlfide Ferit Tek‟in Aydemir ve Pervaneler adlı romanları uumlzerinde durmuştur Tuumlrkccediluumlluumlk hareketinin desteklendiği bu romanlarda yabancı dille yapılan eğitim ve yabancılarla evlenmenin sebep olduğu yıkıcı sonuccedilların konu edildiğini ifade eden Tuncer yazısının sonunda bu romanlardaki yitirilen genccedillerle Tevfik Fikret‟in oğlu Halucirck arasındaki benzerliğe dikkat ccedilekmiştir

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı

265

Bu makalenin ardından gelen YrdDoccedilDr Abduumllkadir Hayber tarafından kaleme alınan ldquoBalkanlardaki Tuumlrk Halk Edebiyatı ile Modern Edebiyat Arasındaki İlişkilerrdquo (ss 99-110) başlıklı yazıda dikkatler Tuumlrk edebiyatından sonra Balkanlardaki edebicirc faaliyetlere youmlneltilir Makalesinde Balkanlarda halk hikacircyeleri masallar maniler tuumlrkuumllerle yaşamaya devam eden Tuumlrk halk edebiyatı uumlruumlnlerinin yine bu coğrafyada ihtiyaccedil duyulan yeni bir edebiyatın başlangıcına nasıl katkı sağladığını irdeleyen Hayber verdiği şiir tuumlrkuuml ve hikacircye oumlrnekleriyle yazısını desteklemiştir

ProfDr Acircbide Doğan‟ın imzasını taşıyan ldquoBir Genccedillik Romanı Sevgi ve Saygırdquo (ss 111-120) başlıklı makalede genccedillik edebiyatı uumlzerinde durulur Doğan yazısının girişinde uzun yıllar ccedilocuk edebiyatıyla beraber anılan genccedillik edebiyatının tanımı sınırları Batı‟daki gelişimi ve bizim edebiyatımıza yansıması uumlzerinde durduktan sonra bizde genccedillik edebiyatının ilk oumlrneklerinden biri olan Fakihe Odman‟ın Sevgi ve Saygı adlı romanını hem iccedilerik hem de teknik accedilıdan incelemiştir

Roman hakkında kaleme alınmış bir başka makale de DoccedilDr Uumllkuuml Guumlrsoy‟a ait olan ldquoRoman Yazarı Faik Baysalrdquo (ss 121-140) başlıklı yazıdır Romanlarından hareketle Faik Baysal‟ın biyografisi duumlşuumlnce duumlnyası ve edebicirc duruşunun izlerini suumlren Guumlrsoy konu kişi kadrosu zaman ve mekacircn duumlzleminde irdelediği Baysal‟ın roman duumlnyasının insan uumlzerine odaklandığı ve ldquoBizim insanımız kimdirrdquo sorusuna cevap aradığı tespitine varmıştır

Bu makalenin arsından gelen ldquoTanpınar Hakkında Proust‟a Dairrdquo (ss 141-148) başlıklı yazıda Tanpınar ve Marcel Proust arasındaki edebicirc ilişki uumlzerinde durulur Makalenin yazarı olan ProfDr İbrahim Şahin yazısına bu iki ismin ayrılan yanlarını vermekle başlar Proust ve Tanpınar‟ı anlattıkları toplumsal yapı accedilısından kesin ccedilizgilerle ayıran Şahin Fransız burjuvasinin hayatını anlatan Proust‟un bir sınıf romancısı olmasına karşın Tanpınar‟da ne burjuvazi ne de bdquosınıf romancılığı‟ndan bahsetmenin muumlmkuumln olduğunu ifade eder Bu ayrımla başlayan makalede iccedilerik ele alınan temalar ortak ilgi alanları anlatım teknikleri ve zaman yorumu accedilısından Proust‟tan akan nehrin Tanpınar‟a nasıl aktığı ve bu iki roman duumlnyasını nasıl birbirine yaklaştırdığı uumlzerinde durulur

YrdDoccedilDr Mesut Tekşan‟ın ldquoCcedilağdaş Tuumlrk Şiirinde Sayıların Kullanımırdquo (ss 149-166) başlıklı yazısında ise modern şiirimizin ldquoyeni ifade yolurdquo arayışlarından biri olan şiirde sayıların kullanımı uumlzerinde durulur Tekşan yazıyla rakamla ya da hem yazı hem rakamla şiir duumlnyasına dacirchil olan sayıları modern Tuumlrk şairlerinden seccediltiği şiirlerle oumlrneklendirip ccedileşitli şekillerde kullanılan sayıların anlatım imkacircnlarını genişleterek şiir dilini zenginleştirdiği sonucuna varır

Roman ve şiir tuumlruumlnuuml yazar ve şairleri konu edinen makalelerden sonra DoccedilDr Gıyasettin Aytaş ldquoRecep Bilginer‟in İsyancılar Parkta Bir Sonbahar Guumlnuumlyduuml Oyun Bitti Karım ve Kızım Adlı Tiyatro Eserlerinde İnsanrdquo (ss 167-

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 266

176) başlıklı yazısı ile tiyatro edebiyatına eğilir Recep Bilginer‟in doumlrt tiyatro eserinden yola ccedilıkılarak Tuumlrk toplumunun geccedilirdiği sosyal değişim suumlrecine bağlı olarak değişen insan yapısının izlenebileceğini ileri suumlren Aytaş Bilginer‟in goumlzlem kuvvetiyle sosyal sorunların insan uumlzerindeki tesirini başarılı bir şekilde kurgu duumlnyasına yansıttığı sonucuna varır

Kitabın editoumlrluumlğuumlnuuml de yapan DoccedilDr S Dilek Yalccedilın Ccedilelik ldquoDuumlzyazıları Bağlamında Yahya Kemal‟in Sanatının ve Duumlşuumlnce Duumlnyasının Temelini Oluşturan Değerler ve İkilik Problemirdquo (ss 177- 196) başlıklı makalesinde duumlzyazılarından hareketle Yahya Kemal‟in şair kimliğinin goumllgesinde kalan siyaset ve tarih bilinci millicirc goumlruumlşleri kuumlltuumlr birikimi ve ccedilelişkiler ikilemlerle var olan duygu ve duumlşuumlnce duumlnyası uumlzerinde durur Batılı duumlnya goumlruumlşuuml hayatı ve sanatı algılayış biccedilimine Batı kuumlltuumlruumlne aşina olan Yahya Kemal‟in bir yandan da uumllkenin şartları ve gerccedilekleri karşısında millicirc olandan kopamayarak iki medeniyet dairesi tarafından farklı youmlnlere ccedilekildiğine dikkat ccedileken Yalccedilın Ccedilelik bu durumun Kemal‟in sanatına ikilem olarak yansıdığı tespitine varmıştır

Sonraki makalenin sahibi DoccedilDr Gonca Goumlkalp Alpaslan ldquoModern Tuumlrk Edebiyatında Kadın İmgesi ve Kadın Yazarlar Hakkında Kısa Bir Değerlendirmerdquo (ss 197-210) başlıklı yazısında Halk ve Divan şiirine konu olan kadına kısaca değindikten sonra Tanzimat edebiyatından başlayarak guumlnuumlmuumlze dek uzanan tarihicirc seyirde edebicirc eserlere yansıyan kadın imgesi ve zamanla kendisine okur ve yazarşair olarak yer edinebilen kadın kimliği uumlzerinde durur kadın yazarlar hakkında değerlendirmelerde bulunur Bu değerlendirmelere goumlre kadın ve kadınlık sorunlarının işlenmesi de ldquokadın okurrdquo kavramının ortaya ccedilıkması da Tanzimat Doumlnemi‟ne denk gelir ve Cumhuriyet‟in ilk yıllarından itibaren bilinccedilli kadın nuumlfusuyla guumlccedillenen kadın imgesi de kadın okuryazarşairler de edebiyat duumlnyasında yuumlkselişe geccediler

Halide Edip‟in Sinekli Bakkal adlı romanındaki kadın karakterlerden hareketle kadın kimliği uumlzerinde durarak kadın problemine odaklanan bir başka makale de Dr Eunkyung Oh‟un kaleme aldığı ldquoKadın Kimliğinin Oluşması ve Mekacircn-Aşk İlişkileri Halide Edip Adıvar‟ın Sinekli Bakkal‟ı Uumlzerine Bir Ccedilalışmardquo (ss 211- 226) başlıklı yazıdır Makalesinde Sinekli Bakkal‟ın başkişisi Rabia‟nın yaşadığı mahalleden ccedilıkıp konak hayatıyla tanışması ve evliliğiyle lehine doumlnen negatif unsurlar uumlzerinde duran Dr Oh kadın kimliğinin oluşmasında mekacircn ve evliliğin ne derece etkili olduğunu vurgulamıştır

ldquoOumlze Doumlnuumlş ve Yeniden Dirilişin Muumljdesi- Yeni Bir Neslin Romanı Nuh Tufanırdquo (ss 227-246) adını taşıyan ve DoccedilDr Salim Ccedilonoğlu tarafından kaleme alınan makalede ise baskıcı Sovyet rejiminin oumlrf ve acircdetlerini inanccedillarını değerlerini unutturarak ldquomankurtlaştırmardquoya ccedilalıştığı Tuumlrkmenlerin verdiği muumlcadeleye edebicirc duumlnyadan yaklaşılmıştır Makalesinde ccedilağdaş Tuumlrkmen edebiyatının oumlnde gelen yazarlarından biri olan Annaguli Nurmemmet‟in Tuumlrkmen insanının gelenek ve goumlrenekleri kuumlltuumlruuml hayata bakışı ve onurlu savaşını konu edindiği Nuh Tufanı isimli romanı uumlzerinde

ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı

267

duran Ccedilonoğlu iccedilerik ve soumlylem duumlzeyinde irdelediği romanı oumlze doumlnuumlş ve yeniden dirilişin muumljdesi olarak nitelemiştir

Bu yazının ardından gelen DoccedilDr Melahat Pars‟ın imzasını taşıyan ldquoUyanış Ccedilağı Bulgar Edebiyatında Poemrdquo (ss 247-254) başlıklı makalede destansı ve lirik oumlzellikler taşıyan kahraman ve vatansever simaların oumln planda olduğu Uyanış ccedilağı poemalarının Bulgar edebiyatındaki tesiri irdelenmiştir

DoccedilDr Mehmet Narlı‟ya ait olan ldquoRomanda Sosyal Gerccedilekccedililiğin Koumlyluumlleriİşccedililerirdquo (ss 255-266) adlı makalede ise bir doumlnem edebiyatımıza kuvvetle tesir eden sosyal gerccedilekccedililiğin koumlyluuml ve işccedilileri bunların hayatlarını yaşam tarzlarını problemlerini malzeme olarak kurgu duumlnyasına taşıyan yazarlar ve eserleri uumlzerinde durulmuştur

Dr Belkıs Sanay tarafından kaleme alınan ldquoTuumlrk Romanında 1950-1960 Arasında Gecekondu Sorunurdquo (ss 267- 280) başlıklı makalede Orhan Kemal‟in Bir Filiz Vardı ve Evlerden Biri Faik Baysal‟ın Rezil Duumlnya Tarık Dursun K‟nın Rızabey Ailevi ve Oktay Akbal‟ın Garipler Sokağı adlı romanlarından yola ccedilıkılarak koumlyluuml ve işccedililerden sonra romana konu olan kentlerin kenar mahallerinde yaşayan insanlar ve onların sorunları ele alınmıştır

Tuumlrk duumlnyası edebicirc uumlruumlnlerini irdeleyen makalelerden biri de Yrd Doccedil Dr Bayram Yıldız‟a ait olan ldquoDeniz Kıyısında Koşan Koumlpek‟te Neslin Devamı ve Susuzlukrdquo (ss 281-294) adlı yazıdır Girişte Cengiz Aytmatov ve romancılığı hakkında kapsamlı bilgiler veren Yıldız Aytmatov‟un konu kişiler duumlnyası zaman ve mekacircn bakımından diğer eserlerinden farklı olan romanı Deniz Kıyısında Koşan Koumlpek uumlzerinde durur Bu romanda neslin devamı ve susuzluk bağlamında altı ccedilizilen insanoğlunun tabiata karşı verdiği ezelicirc muumlcadele ve ccedilaresizliğine dikkat ccedileker

YrdDoccedilDr Huumlseyin Doğramacıoğlu tarafından kaleme alınan ldquoTarihicirc Doğrular Ekseninde Cem Sultan Tragedyasına Kısa Bir Bakışrdquo (ss 295-304) başlıklı makale tiyatro edebiyatı hakkında yazılmış ikinci makaledir Makalesinde Turan Oflazoğlu‟nun Cem Sultan tragedyasını vaka terkibi tarihicirc doğrular ve sapmalar ile şahıslar tipolojisi accedilısından inceleyen Doğramacıoğlu Oflazoğlu‟nun tarih ccedilizgisinden sapmadığı tespitini yapmıştır Makalede ayrıca Cem Sultan tragedyası gibi tarihle edebiyatı harmanlayan eserlerin genccedillerin eğitimindeki oumlnemine de dikkat ccedilekilmiştir

Son iki yazı Dr Refika Altıkulaccedil Demirdağ ve Canan Oumlktemgil Turgut‟a aittir Dr Refika Altıkulaccedil Demirdağ ldquoBeşir Fuat ile Menemenlizade Mehmet Tahir Arasındaki Tartışmada Romantizm ve Realizmin Keşfirdquo (ss 305-314) adlı makalesinde bu iki isim arasında cereyan eden tartışmanın Osmanlıda henuumlz tam olarak bilinmeyen romantizm ve realizm akımlarının tanınmasında bir başlangıccedil olduğunu vurgulamıştır

Canan Oumlktemgil Turgut‟un kaleme aldığı ldquoNamık Kemal‟in Vacircveylacirc Adlı Şiirinde Vatan Anlayışırdquo (ss 315-321) başlıklı makalede ise adı geccedilen şiir Namık Kemal‟in siyasi anlayışı ve vatan duumlşuumlncesi accedilısından yorumlanmış ve

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13) 268

bu şiirin Şinasi ile Ziya Paşa‟nın başlattığı Divan edebiyatını yıkma girişiminde Divan edebiyatının bayrağını indiren son hamle olduğu da vurgulanmıştır

Doktora oumlğrencilerinin ortak teşekkuumlruumlnuumln meyvesi olan ProfDr Bilge Ercilasun Armağanı edebiyat ummanında ve akademik hayatta izinden yuumlruumlyenlere rehberlik etmeye devam eden ldquoBilge Ercilasun Okulurdquo na bir saygı duruşu olduğu gibi alanında yetkin isimlerce kaleme alınmış pek ccedilok değerli yazıya da ev sahibi olmuştur

HACETTEPE UumlNİVERSİTESİ

TUumlRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (HUumlTAD)

Amaccedil ve Kapsam

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2004 Guumlz doumlneminden

itibaren yayımlanan Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuumlnuumln yayın

organıdır Dergi hakemli suumlreli ve yerel nitelikte olup disiplinlerarası bir yaklaşımla

Tuumlrkluumlk bilimi alanı ile bağlantılı sosyal kuumlltuumlrel ekonomik politik vb iccedilerikli tarihsel

veya ccedilağdaş konularda oumlzguumln nitelikte kuramsal veveya uygulamalı araştırma ve

incelemelere yer verir Kısaltılmış adı HUumlTAD olan dergi Bahar ve Guumlz sayıları olmak

uumlzere yılda iki kez yayımlanır

Değerlendirme

Yayımlanmak uumlzere goumlnderilen yazılardan Yayın Kurulunun oumln

değerlendirmesi sonucunda uygun bulunanlar incelenip raporlandırılmak uumlzere iki alan

uzmanına goumlnderilir Her iki raporun da olumlu olduğu durumlarda yazı dergiye kabul

edilir raporlardan biri olumsuz ise uumlccediluumlncuuml bir uzmanın goumlruumlşuumlne başvurulur Hakkında

iki olumsuz rapor duumlzenlenmiş yazılar dergide yer alamaz Yazarların Yayın Kurulu

veya uzmanların eleştiri değerlendirme ve oumlnerilerini dikkate almaları beklenir ancak

yazarlar da raporları inceleyip kendi goumlruumlşlerini bildirme hakkına sahiptir Dergiye

goumlnderilen yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez Yayımlanan

yazılardaki goumlruumlşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir

Genel Kurallar

İletişim Yazarlar her tuumlrluuml haberleşmeyi aşağıdaki adresle yapmalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi

Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuuml

Beytepe Yerleşkesi 06532 Ankara

Tel + 903122976771-2

Belgeccedil + 903122977171

E-posta hutadhacettepeedutr

Yazarların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Yazılar hutadhacettepeedutr e-posta adresine goumlnderilmelidir Oumlzel ccedileviri

yazı iccedileren metinlerde kullanılan yazı tipleri de (PC uyumlu) e-posta iletisine

eklenmelidir

HUumlTADrsquoa goumlnderilen yazıların daha oumlnce yayımlanmamış olması ya da aynı

anda başka bir yayın organına goumlnderilmemesi gerekir Bilimsel bir toplantıda sunulan

bildiriler ayrıca belirtilmek ve daha oumlnce yayımlanmamış olmak koşuluyla kabul

edilebilir

Başlık 12 soumlzcuumlğuuml geccedilmemeli koyu ve buumlyuumlk harflerle yazılmalı ikinci

dildeki karşılığı baş harfleri buumlyuumlk olmak uumlzere koyu ve kuumlccediluumlk harflerle İngilizce oumlzetin

oumlncesinde yer almalıdır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

270

Yazar Adı Başlığın altında sağ tarafta ve soyadı buumlyuumlk harflerle bold

yazılmalı yazarın unvanı ve ccedilalıştığı yeri italik olarak bir yıldızla soyadına

ilintilendirilerek ilk sayfanın altında verilmelidir

OumlzetAbstract En az 50 en ccedilok 200 soumlzcuumlk arasında ve yazının oumlzuumlnuuml verecek

tarzda hazırlanmalıdır Oumlzet iccedilinde alıntı kaynak şekil ccedilizelge vb bulunmamalıdır Her

yazı iccedilin Tuumlrkccedile ve İngilizce olmak uumlzere iki oumlzet hazırlanmalıdır ancak yazılar bu

dillerden farklı bir dilde hazırlanmış ise ilgili dilde uumlccediluumlncuuml bir oumlzete yer verilmelidir

Oumlzetler iccedilerik youmlnuumlnden birbirinin aynı olmalıdır

Anahtar Soumlzcuumlkler Oumlzetin hemen altında en az 5 en fazla 10 anahtar soumlzcuumlk

verilmelidir Anahtar soumlzcuumlkler Tuumlrkccedile İngilizce ve varsa uumlccediluumlncuuml dilde hazırlanmalıdır

Makale Metni Yazılar genişliği 165 cm yuumlksekliği 235 cm boyutundaki

kağıtlara bilgisayarda 15 satır aralıkla ve 11 punto yazılmalı sayfa kenarlarından 25ar

cm boşluk bırakılmalı ve ikinci sayfadan başlayarak (başlık sayfası birinci sayfa olarak

dikkate alınmak kaydıyla) sayfa numarası verilmelidir Yazılar ortalama 10000

kelimeyi geccedilmemeli MS Word programında ve Times New Roman veya benzeri bir

yazı karakteri ile yazılmalıdır Paragraf başlarında tab tuşu paragraf aralarında enter

tuşu kullanılmamalıdır

Kaynak Goumlsterme

Kaynak goumlsterme APA atıf stilinin 5 edisyonuna (American Psychological

Association 5th edition) goumlre yapılmalıdır Alıntılar ve atıflar iccedilin kaynak verme

dipnot şeklinde değil metin iccedilinde kısa atıf sistemi kullanılarak yani (Tekin 1988 s

68) (Davletov 2008 ss 83-85) şeklinde goumlsterilmeli ve kaynaklar yazı sonunda

alfabetik duumlzende tam kuumlnye hacirclinde sıralanmalıdır

Kitaplar iccedilin

Yazar Soyadı Adının ilk harfi (yıl) Kitap adı Basıldığı Yer Yayınevi

Tekin T (1988) Orhon Yazıtları Ankara TDK Yayınları

Makaleler iccedilin

Yazar Soyadı Adının ilk harfi (yıl) Makale adı Suumlreli yayının tam adı Cilt numarası

(Sayı numarası) Sayfa aralıkları

Davletov T B (2008) Eski Tuumlrklerde Toplumsal Siyaset Anlayışı Hacettepe

Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 20081(8) 81-101

APA atıf stiline youmlnelik diğer oumlrnekler iccedilin bk

httpwwwliueducwiscwplibraryworkshopcitapahtm

Alıntılar

Uumlccedil satırdan az alıntılar satır arasında ve tırnak iccedilinde uumlccedil satırdan uzun alıntılar

ise satırın sağından ve solundan birer santimetre iccedileride blok halinde 10 puntoyla tek

satır aralığıyla verilmelidir

Dipnot

Kaynak goumlsterme dışında kalan ve makalenin ana konusu ile dolaylı bağlantısı

olan accedilıklamalar birden başlayarak dipnot kullanmak suretiyle yapılabilir Dipnotlar

verildiği sayfanın altında 10 puntoda yazılmalıdır

Yazım Kuralları 271

Tablo ve Şekiller Her tablo tablo numarası ve adını iccedileren bir başlık

taşımalıdır Gerekliyse semboller iccedilin yapılacak accedilıklamalar tablonun hemen altında

goumlsterilmelidir Şekil accedilıklamaları numaralandırılmalı ve sırasıyla dizilmelidir

Hazırlanan tablo ve şekiller belirtilen sayfa boyutlarını aşmamalı ve metin iccedilerisinde yer

alacakları boumlluumlme duumlzguumln bir şekilde yerleştirilmelidir

Yayına konulacak resimlerin profesyonel nitelikte ccedilizim veya fotoğraflar

olması gerekir Şekil sayısı yazar ve konu her şeklin altında accedilık bir biccedilimde

belirtilmelidir Elektronik ortamdaki siyahbeyaz iki renkli ve renkli resimlerin oumllccediluumlleri

verildikten sonraki son ccediloumlzuumlnuumlrluumlğuumlnuumln 300 dpi ccedilizgi ccedilizimlerinin ise 800-1200 dpi

olması gerekir Yazıya konulan resimler gif veya jpeg formatlarında olmalıdır

Dil ve Yazım

HUuml Tuumlrkiyat Araştırmaları dergisinin dili Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesidir fakat Yayın

Kurulu uygun goumlrduumlğuuml takdirde derginin uumlccedilte biri oranında başta Tuumlrk Dilleri olmak

uumlzere İngilizce Fransızca Almanca ve Rusccedila yazılara da yer verebilir Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi

ile yazılan makalelerin yazım kuralları bakımından Tuumlrk Dil Kurumunun yuumlruumlrluumlkteki

Yazım Kılavuzursquona uygun olması gerekir

Telif Hakkı

Yazar HUuml Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisirsquonde yayımlanmış yazısının telif

hakkını Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Enstituumlsuumlne devretmiş olduğunu

kabul eder Dergide yayımlanan yazıların yayıncının yazılı izni olmadan tamamı veya

bir kısmı herhangi bir yolla ccediloğaltılamaz Dergide yer alan yazılar resim ve şekiller

uumlccediluumlncuuml şahıslar tarafından ancak kaynak goumlsterilmek suretiyle alıntılanabilir Resim

tablo şekil ve benzerlerinin ccediloğaltılması iccedilin gerekli iznin sağlanması yazarın

sorumluluğundadır

Hacettepe Uumlniversitesi Tuumlrkiyat Araştırmaları Dergisi 2010 Guumlz (13)

272

  • 0-) Başlangıccedil sayfaları 13 dergi
    • Yazarlar
    • CcedilOBAN Sevgi ArşGoumlr Hacettepe Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Sosyoloji Boumlluumlmuuml
    • Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquoın Eserlerinde Doğu-Batı Karşılaştırması ve Kuumlltuumlr Meselesi
    • East-West Comparison in Abduumllhak Hacircmid Tarhanrsquos Works and a Matter of Culture 7
    • Biray Ccedilakmak
    • Sevgi Ccediloban
      • 1-Refika ALTIKULACcedil DEMİRDAĞ
      • 2-Uwe BLAumlSING
      • 3-Biray Ccedilakmak
      • 4-UumlLKUuml CcedilETİNKAYA
      • 5- Sevgi Ccediloban
      • 6- Oumlmer Delikgoumlz
      • 7-Cahit Gelekci
      • 8-Selda Guumlner
      • 9-Şevket OumlKTEN
      • 10-Hasan SANKIR
      • 11-Veysel ŞAHİN
      • 12-Orcun Unal
      • 13-Mikail
      • 14-Elccedilin ELİACcedilIK tanıtma
      • 15-Nurtaccedil Erguumln Tanıtma
      • 16-Sibel HATİPOĞLU tanıtma
      • 17-DergiHakkinda
Page 4: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 5: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 6: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 7: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 8: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 9: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 10: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 11: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 12: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 13: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 14: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 15: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 16: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 17: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 18: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 19: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 20: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 21: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 22: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 23: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 24: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 25: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 26: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 27: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 28: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 29: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 30: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 31: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 32: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 33: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 34: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 35: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 36: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 37: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 38: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 39: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 40: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 41: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 42: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 43: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 44: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 45: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 46: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 47: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 48: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 49: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 50: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 51: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 52: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 53: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 54: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 55: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 56: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 57: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 58: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 59: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 60: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 61: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 62: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 63: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 64: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 65: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 66: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 67: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 68: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 69: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 70: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 71: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 72: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 73: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 74: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 75: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 76: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 77: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 78: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 79: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 80: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 81: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 82: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 83: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 84: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 85: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 86: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 87: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 88: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 89: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 90: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 91: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 92: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 93: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 94: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 95: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 96: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 97: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 98: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 99: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 100: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 101: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 102: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 103: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 104: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 105: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 106: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 107: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 108: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 109: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 110: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 111: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 112: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 113: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 114: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 115: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 116: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 117: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 118: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 119: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 120: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 121: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 122: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 123: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 124: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 125: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 126: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 127: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 128: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 129: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 130: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 131: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 132: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 133: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 134: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 135: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 136: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 137: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 138: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 139: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 140: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 141: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 142: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 143: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 144: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 145: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 146: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 147: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 148: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 149: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 150: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 151: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 152: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 153: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 154: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 155: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 156: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 157: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 158: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 159: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 160: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 161: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 162: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 163: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 164: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 165: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 166: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 167: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 168: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 169: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 170: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 171: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 172: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 173: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 174: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 175: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 176: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 177: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 178: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 179: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 180: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 181: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 182: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 183: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 184: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 185: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 186: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 187: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 188: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 189: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 190: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 191: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 192: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 193: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 194: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 195: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 196: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 197: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 198: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 199: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 200: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 201: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 202: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 203: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 204: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 205: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 206: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 207: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 208: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 209: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 210: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 211: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 212: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 213: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 214: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 215: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 216: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 217: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 218: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 219: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 220: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 221: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 222: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 223: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 224: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 225: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 226: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 227: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 228: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 229: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 230: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 231: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 232: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 233: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 234: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 235: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 236: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 237: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 238: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 239: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 240: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 241: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 242: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 243: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 244: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 245: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 246: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 247: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 248: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 249: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 250: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 251: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 252: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 253: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 254: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 255: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 256: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 257: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 258: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 259: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 260: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 261: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 262: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 263: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 264: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 265: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 266: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 267: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 268: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 269: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 270: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK
Page 271: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları lkü ÇELİK ŞAVK