haftal›kdergi/say›:94 (kdvdahil) ! ‹stanbul'un 10 ilçesi yüksek...

50
www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 94 4 Mart 2007 Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] AKP, ‹STANBUL’U ÖLÜME TERK ETT‹ ‹stanbul'daki binalar›n yüzde 71'i çürük! 182 bin 527 bina, yüksek deprem riski tafl›yor! ‹stanbul'un 10 ilçesi yüksek deprem riski alt›nda! ! GAZ‹’N‹N HESABI, fiEMD‹NL‹’N‹N, HRANT D‹NK’‹N, SUSURLUK’UN HESABIDIR... HESABIMIZI SORMAK ‹Ç‹N 12 Mart’ta GAZ‹’DE OLALIM! G G G A A A Z Z Z K K K A A A T T T L L L A A A M M M I I I N N N I I I N N N S S S O O O R R R U U U M M M L L L U U U S S S U U U D D D E E E V V V L L L E E E T T T T T T R R R

Upload: others

Post on 03-Feb-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 94

    4 Mart 2007Fiyat›: 1 YTL(kdv dahil)

    [email protected]

    AKP, ‹STANBUL’U

    ÖLÜME TERK

    ETT‹

    ‹stanbul'daki binalar›n yüzde 71'i çürük!182 bin 527 bina, yüksek deprem riski tafl›yor!‹stanbul'un 10 ilçesi yüksek deprem riski alt›nda! !

    GAZ‹’N‹N HESABI, fiEMD‹NL‹’N‹N, HRANT D‹NK’‹N,SUSURLUK’UN HESABIDIR... HESABIMIZI SORMAK

    ‹Ç‹N 12Mart’ta GAZ‹’DEOLALIM!

    GGGAAAZZZ ‹‹‹ KKKAAATTTLLL ‹‹‹AAAMMMIII ’’’NNN IIINNN SSSOOORRRUUUMMMLLLUUUSSSUUU DDDEEEVVVLLLEEETTTTTT ‹‹‹RRR

  • 1 2 M a r t 1 9 9 4’te Ordu’nun Ünye İl-çesi Ballık Köyü yakınlarındaki Döşeme Or-manları’nda oligarşinin askeri güçleriylegirdikleri çatışmada şehit düştüler.

    Halkın kurtuluş umudunu gerçekleştir-mek için dağlardaydılar. Grup KomutanıY ü c e l M a r a l , Ordu-Ünye, Çiğdem Köyüdoğumluydu. Mücadeleye 1988’de İstan-bul’da Dev-Genç saflarında katılmıştı. Kara-büklü Y a v u z Y a z l ı, mücadeleyle ‘92’deDemir-Çelik Fabrikası’nda çıraklık eğitimin-deyken tanıştı. Gerilla olmadan önce milisçalışmalarında yeraldı. Kastamonu doğum-lu A l i F a i k Ö z k a n , mücadeleyle tanı-şalı fazla olmamış, ‘93’ün Aralık ayındagerillaya katılmıştı. B a r ı ş A t a l a y , Mer-

    zifon Gümüşhacıköy’e bağlı Korkut Kö-yü’ndendi, gerillaya katılmadan önce Gü-müşhacıköy’de tütün emekçilerinin örgüt-lenmesinde yeraldı. İ r f a n Y e n i l m e z ,1988’de Uludağ Üniversitesi’nde mücadele-ye katıldı. Atılım yıllarında Doğu KaradenizBölge Sorumluluğu’nu üstlendi. 17 Nisansonrası tutsaklığının ardından ‘93’te geril-laya katıldı.

    Yücel yoksul bir çiftçi ailesinin, Yavuz birişçi ailesinin çocuğuydu. Ali Faik ve Barışköylüydüler. İrfan ise yüksek öğrenimgençliğinden... İdeallerini, güçlerini, cüret-lerini ve fedakârlıklarını kurtuluş için bir-leştirerek, canlarını kurtuluş için feda etti-ler.

    HHaaffttaall››kk SSüürreellii YYeerreell YYaayy››nn

    Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelemizin 8 Mart 14 Mart

    �Ça¤r›‹lanHalklar›n, sömürücü egemenlere karfl› destans› direnifl-

    lerle, yenilgilerle oldu¤u kadar zaferlerle de dolu tarihi,kal›n bir sis perdesinin arkas›na gizlenmeye çal›fl›l›yor.Ayn› fley, kad›nlar›n mücadele tarihi için de geçerli.

    Bak›n gündemde tutulan kad›nlara... Televizyonlarda,gazetelerde hergün gözlerimizin önünden geçirilen kad›n-lara bak›n... Burjuva propaganda mekanizmas›n›n seyretme-mizi, okumam›z› istedi¤i romanlara, filmlere bak›n; direnen,mücadele eden kad›nlar yok... Oysa gerçek hayatta var. Var›z.

    Tarihinden, geleneklerinden, de¤erlerinden güç almayanlar, onlar›ço¤alt›p gelifltiremezler. Bunu bildikleri için yoketmeye çal›fl›yorlar direnen kad›-n›n tarihini. Bunu bildikleri için 21. yüzy›l›n dünyas›nda ve ülkemizde direnen ka-d›n› gizlemeye çal›fl›yorlar.

    Sadece Büyük Direnifl’e bakmak yeter. 122 flehidin 48’i kad›nd›r.

    Fidanlar’dan Gülsümanlar’a, Cananlar’dan Fatmalar’a kad›n flehitlerimiz, onurdolu, gurur dolu bir miras b›rakt›lar bize.

    Bu “kad›nlar üzerine” kafa yoran herkesin üzerinde durmas› gereken bir aflama-d›r. Gerçek flu ki, gerek hapishanelerde, gerekse de d›flar›da ölüm orucu bayra¤›n›tafl›yan kad›nlar, bu tarihe, statükolar› parçalayan, önyarg›lar› y›kan sayfalar ekle-diler.

    Daha da ekleyece¤iz.

    Kurtulufl kavgas›nda biz de var›z ve daha da çok olaca¤›z. Daha da güçlü ola-ca¤›z.

    ‹‹flflççii kkaadd››nnllaarr››mm››zz,, kkööyyllüü kkaadd››nnllaarr››mm››zz,, ggeecceekkoonndduulluu kkaadd››nnllaarr››mm››zz,, aayydd››nnkkaadd››nnllaarr››mm››zz,, kk››zz öö¤¤rreenncciilleerriimmiizz,,

    ba¤›ms›zl›ktan, demokrasiden ve sosyalizmden yana tüm kad›nlar›m›z; direnensavaflan öncü kad›nlar›m›z›n yaratt›¤› ve bugünlere getirdi¤i DDüünnyyaa EEmmeekkççii KKaa-dd››nnllaarr GGüünnüü hheeppiimmiizzee kkuuttlluu oollssuunn!!

    DDüünnyyaa EEmmeekkççii KKaadd››nnllaarr GGüünnüü’’nnüü haklar›m›z u¤runa, ezilmeden, sömürül-meden yaflamam›z u¤runa bedel ödeyen kad›nlara yarafl›r bir gün haline dönüfltü-relim.

    Dünya Emekçi Kad›nlar Günü Kutlu Olsun!

    ‘‹kinci s›n›f’ de¤iliz... ‘Eksik etek’ ya da‘kafl›k düflman›’ de¤il, üreten ve yaratan›z!.. Egemen karfl›s›nda çaresiz ve güçsüz de¤iliz!

    K a r l M A R K S 1 4 M a r t 1 8 8 3

    Sosyalizmin teorisyeni, tarihin yönünügösteren bir pusula, dünya proletaryasınınöğretmeni... Hiç kuşku yok ki, bütün bu sı-fatları fazlasıyla hakeden ama bu sıfatlarınanlatmakta yetersiz kaldığı bir yol gösteri-cidir Karl Marks.

    Marks, 1818 Mayıs’ında Almanya’dadoğdu. Hukuk öğrenimi gördü. Hukuk eleş-tirisiyle başladığı teorik çalışmaları, onusistemin yani kapitalizmin kökenlerinin eleştirisine yöneltti.

    Teorik çalışmaları içinde büyük bir yetkinlikle ortaya koydu ki, kapitalizmin sonrası vebir alternatifi vardır: Sosyalizm.

    Bu noktadan itibaren yalnız bir teorisyen değil, işçi sınıfının sosyalizm mücadelesininfiilen de önderlerinden biri haline geldi. 1847'de Komünist Birliği'nin, 1864’te 1. Enternas-yonal’in kurulmasına önderlik etti. Bu faaliyetleri nedeniyle bulunduğu birçok ülkedensürgün edildi. Sürgünler ve yoksulluklar içinde sayısız eser yarattı. 1848’de Komünist Ma-nifesto’yu yayınladı.

    14 Mart 1883’te Londra’da aramızdan ayrıldığında, geride proletaryaya savaşında yolgösterecek bir klavuz bırakmıştı. Hâlâ o “sakallı adam”dan öğrenmeye devam ediyoruz.Marksizm, hâlâ proletaryanın klavuzu olmaya devam ediyor.

    YücelMARAL

    YavuzYAZLI

    Ali FaikÖZKAN

    Bar›flATALAY

    ‹rfanYEN‹LMEZ

    5. Ölüm Orucu Ekibi’nde yeralarak tecrite karşı di-renişin bayrağını 279 gün boyunca kararlılıkla taşıdı.9 M a r t 2 0 0 2’de Ankara Numune Hastanesi’ndeşehit düştü.

    Yusuf Kutlu, 1973’te Antakya’nın Ekinci Beldesi’ndedoğdu. Arap alevilerindendi. Bir emekçi olarak atıldıhayata. Oto boyacısıydı. Sömürüyü tanıyıp devrim mü-cadelesine katıldı. 1995’te tutuklandı. 19 Aralık 2000Katliamı’nda Bartın’daydı. Katliamın ardından Sincan FTipi hücrelerine atıldı. Ama hücreler teslim alamadıonu. Zindanlarda geçen 8 yıl boyunca direniş safların-da sosyalist düşünceleri savunmaya devam etti.

    7. Ölüm Orucu Ekibi’ndeydi Yeter Güzel. Ölüm oru-cundayken tahliye edildi. Eylemini dışarıda da sürdür-dü. 13 Kasım 2001’de Küçükarmutlu ve Alibeyköy’eyapılan saldırıda gözaltına alındı ve yeniden tutukladı.

    Yeter Güzel, ölüm orucunu konulduğu BayrampaşaHapishanesi’nde de devam ettirerek, zorla müdahaleişkencesine karşı da direnerek, ölüm orucunun 170.gününde, 1 0 M a r t 2 0 0 2’de şehit düştü.

    Dersim Nazimiye doğumlu Yeter Güzel, hemşireydi.Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) üyesiydi. 1999’da tutuklanmış, TKP(ML) Davası’ndan yargılanmıştı.

    BBüüyyüükk DDiirreenniiflflttee fifieehhiitt

    DDüüflflttüülleerr

    YusufKUTLU

    YeterGÜZEL

    1947 doğumlu Koray Doğan, ODTÜ öğrencisiydi.Ankara'da Dev-Genç çalışması içinde yeraldı. Bu sü-reçte THKP-C’li oldu. Birçok yılgının mücadeleden kaç-tığı 12 Mart faşizmi koşullarında mücadelesini sürdür-dü. Mahir Çayanlar’ın Maltepe Hapishanesi’nden firaretmesinden sonra onlara yer bulmaya, ilişkilerini sağ-lamaya çalıştı. Bu görevini yerine getirdiği günlerde,8 M a r t 1 9 7 2’de Ankara’da polis tarafından ku-

    rulan pusuda vurularak katledildi.

    Yıldız İDMMA’da sürdürülen anti-faşist mücadeledebüyük bir coşkuyla yeraldı. 8 M a r t 1 9 7 9’da kal-dığı eve polisin yaptığı baskın sırasında rahatsızlana-rak aramızdan ayrıldı.

    K A Y I PTokatlı yoksul bir köylü ailesinin çocuğuydu. 12

    Eylül öncesi devrimci mücadeleye katıldı. Defalarcaişkencelerden geçirildi, 12 Eylül sonrası iki yıl tutsakkaldı; işkencehanelerden, zindanlardan başı dik çıktı.Son olarak bir savaşçıydı. 1 4 M a r t 1 9 9 1’de İs-tanbul’da bir hainin ihbarı üzerine pusuya düşürüle-rek gözaltına alındı. Muhtemelen 17 Mart’ta işkence-de katledildi. Cesedi kaybedildi.

    l ‹‹KKMM EEttkkiinnlliikklleerriiFFiillmm GGöösstteerriimmii

    DDeemmiirr ÇÇeenneellii MMeelleekklleerrTTaarriihh:: 44 MMaarrtt PPaazzaarr SSaaaatt:: 1188..0000YYeerr:: ‹‹ddiill KKüüllttüürr MMeerrkkeezzii

    ‹‹KKMM’’ddee ÇÇiizzggii FFiillmm Her Pazar, saat 13.00’deÇÇOOCCUUKKLLAARR ‹‹ÇÇ‹‹NN ççiizzggii ffiillmmgösterimi yap›lacak...

    l GGrruupp YYoorruumm KKoonnsseerriiTTaarriihh:: 44 MMaarrtt PPaazzaarr SSaaaatt:: 1177..0000YYeerr:: BBoossttaanncc›› GGöösstteerrii MMeerrkkeezzii

    l TTEECCRR‹‹TTEE KKAARRfifiIIBB‹‹RRLL‹‹KK-- BBaass››nn AAçç››kkllaammaass››TTaarriihh:: 1100 MMaarrtt SSaaaatt:: 1166..0000YYeerr:: TTaakkssiimm TTrraammvvaayy DDuurraa¤¤››

    l AArrtt›› ‹‹VVMMEE DDeerrggiissii’’nniinn33.. SSaayy››ss›› ÇÇ››kktt››!!

    SSaahhiibbii vvee YYaazz››iiflfllleerrii MMüüddüürrüü::SSeevvttaapp TTÜÜRRKKMMEENN

    Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. ‹stiklalCad. Büyükparmakkap› Tel Sok. No:4

    Kat:4/2 Beyo¤lu/‹STANBULTelefon-Faks: 0212 251 94 35

    Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›kAdres: Merkez Mah. Abidei Hürriyet Cad.

    Atlas Apt. No: 155-157 Kat: 5/14fiiflli/ ‹STANBUL

    Tel: 0212 241 26 41-Faks: 0212 241 11 16

    Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANE Pieter de Hoochstr. 30

    3021 CS Rotterdam/NEDERLAND

    ‹‹nntteerrnneett AAddrreessii:: wwwwww..yyuurruuyyuuss..ccoomm

    MMaaiill AAddrreessii:: iinnffoo@@yyuurruuyyuuss..ccoomm

    ISSN: 1305-7944

    Hesap No: 1051 - 1637885 Sevtap TürkmenTürkiye ‹fl Bankas› fiiflli fib.Bask›: ASPAfi Pazarlama-Evren Mah. GülbaharCad. No:7 Ba¤c›lar/‹ST. Tel: 0 212 655 88 64Da¤›t›m: Merkez Da¤›t›m Pazarlama San. ve Tic.A.fi. Tel: 0 212 354 37 67Fiyat›: 1 YTL

    Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euro‹sviçre: 6 Frank

    Hollanda: 4 Euro‹ngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

    Haklar ve Özgürlükler Cephesi:Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde Kad›köy’de Mitingdeyiz!

    EEmmppeerryyaalliizzmmee,, ››rrkkçç››ll››¤¤aa,, ssöömmüürrüüyyee kkaarrflfl›› kkaadd››nn eerrkkeekk ttüümm hhaallkk››mm››zz bbiirrlleeflfleelliimm!!

    Tarih: 04 MMart 22007 Yer: Kad›köyToplanma Yeri: Tepe NNautilius Saat: 11.00

    GAZ‹ fiEH‹TLER‹ ANMASI

    Tarih: 1122 MMaarrtt 22000077 PP..tteessii Yer: GGaazzii MMaahhaalllleessiiToplanma Yeri: GGaazzii CCeemmeevvii ÖÖnnüü Saat: 0099..3300

    Koray DO⁄AN

    fienol fiENER

    Yusuf ER‹fiT‹

  • Zeytinburnu’nda bir tek binan›ny›k›lmas› a盤a ç›kard› ki, asl›n-da bütün bir ‹stanbul ölüme terke-dilmifltir. 1999 Marmara Depre-mi’nden bu yana, beklenen ‹stanbuldepremine karfl› hiçbir hükümet vehiçbir belediye yönetimi, gerekeniyapmam›flt›r. Geçen 8 y›lda, Türki-ye Büyük Millet Meclisi, BakanlarKurulu, ‹stanbul Belediye Meclisive Baflkanlar›, tekellerin isteklerinikarfl›lamak için yüzlerce yasa ç›kar-d›lar, yüzlerce karar ald›lar, oligar-flik kesimlerin ihtiyaçlar› için mil-yarlarca dolarl›k bütçeler ay›rd›lar.Fakat y›k›m› bekleyen bir flehrin y›-k›lmas›n› ve ölümü bekleyen insan-lar›n ölümünü engellemek için hiç-bir fley yapmad›lar.

    Hat›rlanaca¤› gibi, 17 A¤ustosdepremi s›ras›nda Ecevit’inbaflbakanl›¤›ndaki DSP-MHP-ANAP koalisyonu iflbafl›ndayd›.Ecevit hükümeti, günlerce deprembölgesine ulaflamad›. Sonras›ndaise, ne depremzede halk›n yaralar›n›sarmak için bir fley yapt›lar, ne dedepremin kuvvetle muhtemel oldu-

    ¤u yerlerde bir önlem ald›lar. B›ra-k›n bunlar› yapmay›, depremzedele-rin sorunlar›n›n çözümü için topla-nan “deprem vergisi”ni bile çalarak,baflka harcamalarda kulland›lar. Ar-d›ndan AKP hükümeti dönemi bafl-lad›, fakat deprem haz›rl›¤› aç›s›n-dan hiçbir fley de¤iflmedi. Gerekenbütçe ayr›lmad›. Sorun ciddiye al›n-mad›. Ülkemizdeki devlet ve hükü-met flekillenmesi, emperyalist tekel-lerin ve iflbirlikçilerinin ihtiyaçlar›-na göre bir flekillenmedir. Düzenpartilerinin kurdu¤u tüm hükümet-lerin öncelikleri, tekellerin ihtiyaç-lar›na göre belirlenir. Halk›n ihti-yaçlar›, halk›n can güvenli¤iAKP’nin de “öncelikli” konusu ol-mad› hiçbir zaman. Ve son dört y›l-da da ‹stanbul’un ölüme terkedil-miflli¤i de¤iflmedi.

    1.6 milyon binan›n 800 binininkaçak oldu¤u, 182 bin binan›nyyüükksseekk ddeepprreemm rriisskkii tafl›mas›nara¤men hiçbir önlemin al›nmad›¤›,beklenen depremde en az 40-50 binkiflinin ölece¤inin “öngörüldü¤ü”bir flehirden sözediyoruz. ‹stanbul’a

    iliflkin gerçekler alt alta dizildi¤indeinsan›n soras› gelir; bu flehir sahip-siz miydi bugüne kadar?.. Fakat builk anda akla gelen sorudur. Birazdüflünüldü¤ünde, biraz araflt›r›ld›-¤›nda görülür ki, bu tablo yukar›danafla¤›ya oluflan bir tablodur; bu tab-lo “bal›¤›n bafltan koktu¤u” bir tab-lodur. Sorun flehrin “sahipsiz” olu-flunda de¤il, flehri yönetici ve tekel-ciler olarak kimlerin sahiplendi¤in-dedir.

    BBüüyyüükk flehir ‹stanbul, ayn› za-manda bbüüyyüükk aaddaalleettssiizzlliikklleerriinnflehridir. Milyonlarca insan›n insan-ca koflullara sahip olmayan sa¤l›k-s›z, güvenliksiz bar›naklarda yafla-maya mahkum edildi¤i bir flehirdir.Bu bar›naklar›n ad›na gecekondudenir. Ve ‹stanbul bir gecekondularflehridir. Ülkemizin en büyük flehrinas›l bu hale getirilmifltir? Bu tart›-fl›lmayacak m›? Kimse “Gecekon-dulaflma” deyip iflin içinden ç›ka-maz. Birincisi; gecekondular, halköyle istedi¤i için de¤il, ekonomikve siyasi zor, halk› buna mahkumetti¤i için oluflmufltur. ‹kincisi; bele-diyeler, binalara nas›l ruhsatlar ver-diler, rüflvet çarklar› nas›l iflledi,arazi ya¤malar› nas›l gerçekleflti?..Bunlar tart›fl›lmal›d›r. Bunlar tart›-fl›lmadan ‹stanbul’un neden bugünbu halde oldu¤u ve bunun sorumlu-lar›n›n kimler oldu¤u anlafl›lmaz.Yukar›daki rakamlara tekrar bak›n;birkaç bin, hatta birkaç onbin kaçakbinadan de¤il, flehrin yar›s›n›n ka-

    Can Güvenli¤imiz ‹çinÖrgütlenelim!

    AKP iktidar› ve belediyesi yaln›z laf yap›yor deprem konusunda. Laf›n d›fl›nda ise, bilmem kaç fliddetindeki bir sars›nt›n›n gelip bizi

    enkaz›n alt›na gömmesini bekliyor. ‹ktidar bizi gömmeden biz iktidar›gömmeliyiz. Deprem ‹stanbul’u, Do¤u Anadolu’yu sarsmadan,

    biz Ankara’y› sarsmal›y›z.

    3 Can güvenli¤imiz için örgütlenelim

    5 Ölüme terk edilen ‹stanbul

    9 Oligarflinin Kerkük politikas›

    12 Hangi bar›fl köprüsü?

    14 fiovenizmin dinmeyen korkusu

    17 ‘Komutanlar› bulunamad›,

    yeni fiemdinliler olabilir’

    18 F Tiplerinde farkl› uygulamalar

    19 Röportaj: ‘Biz zaten bafle¤meyerek

    zaferimizi kazanm›flt›k’

    22 Selam olsun direnifl flehitlerine

    24 Mektup: ‘Sevinç, onur, gurur, özlem vard›

    gözyafllar›m›z›n içinde’

    26 ...16 Mart, Gazi, fiemdinli, Hrant Dink...

    28 Gazi’de hâlâ süren bir

    ‘sald›r› ve direnifl’ var!

    30 Röportaj: ‘Bu ses hiç susmayacak’!

    32 Türk milliyetçili¤inin tarihi geliflimi- 3

    36 Anti-emperyalistler Dolmabahçe’de

    37 Kapitalist batakl›k: Bir file erzak karfl›l›¤›nda

    38 Emek: BES: ‘Eflit ‹fle Eflit Ücret ‹stiyoruz’

    40 Hayat›n ‹çindeki Teori: Marksizm-1

    44 Her ikisi de bilim düflman›!

    45 Gençlik: Gençli¤i susturma terörü

    46 ‘Farkl›’ olmak m›, ‘sürü’ olmak m›?

    47 Birlik ve dayan›flma

    48 Dünya: Yine sahte ‘deliller’

    Yine ABD yalanlar›

    50 Not düflüyoruz

    Cepheliler’e Özgürlük!

    ‹‹ çç ii nn dd ee kk ii ll ee rr

  • çak durumda olmas›ndan bahsedi-yoruz. Sömürü, soygun, ya¤ma, ta-lan d›fl›nda böyle bir gerçek izahedilebilir mi?

    ‹stanbul’un deprem karfl›s›ndakihaz›rl›ks›zl›¤›, en kaba anlamdabir ““flfleehhiirrcciilliikk ffeellaakkeettii”” olmakla s›-n›rl› de¤ildir. Mesele, yerel yöne-timlerin de kendi çap›nda bir sömü-rü ve soygun düzeni kurmufl olma-s›ndad›r. Özellikle ‹stanbul bir rantflehridir ve bu rant merkezi iktidarlayerel yönetim aras›nda ya¤malan›r-ken, soyguncular›n gözü o kadardoymazd›r ki, halk›n güvenli¤i, re-fah› için ayr›lacak bir bütçe b›rak›l-mamaktad›r geriye. 10 milyonu afl-k›n nüfusuyla dünyan›n en büyükkentlerinden biri olan bu kent, bili-min gelece¤ini haber verdi¤i büyükbir depremin gölgesinde yafl›yor. ‹s-tanbul Belediye Baflkan›’n›n hergünverdi¤i demeçlerin, göstermelikdeprem önlemlerinin, arada bir ya-p›lan gayri ciddi deprem tatbikatla-r›n›n örtemedi¤i gerçek budur.

    Ama belki de bu tablonun en dra-matik, en çarp›c› rakam› fludur:‹stanbul’da depreme karfl› güçlendi-rilmesi gereken okullardan ssaaddeecceeyyüüzzddee 55’’ii güçlendirilmifltir. Yanihasarl›, dayan›ks›z durumdaki okul-lar›n yyüüzzddee 9955’’ii için hiçbir fley ya-p›lmam›flt›r. Sadece bu rakam, ‹s-tanbul’un deprem haz›rl›klar›n›n nekadar vahim oldu¤unu göstermeninötesinde, AKP’li belediyenin veAKP hükümetinin insana, çocukla-ra verdi¤i de¤eri de gösteriyor. Ço-cuklara araban›n bagaj›ndan Ülkerbisküvileri da¤›tmakla iktidar olun-muyor. Baflbakan›n çocuklara oyun-cak da¤›tmas›, çocuklara verilen de-¤erin kan›t› olmuyor. ‹ktidar›n ço-cuklara verdi¤i de¤er, yukar›dakirakamdad›r! Bisküvi da¤›tma flovla-r›, yüzbinlerce çocu¤un enkaz alt›n-da kalaca¤›n› anlatan yyüüzzddee 9955 ra-kam›n› gözlerden gizleyebilir mi?

    Zeytinburnu’nda bir binan›n orta-da bir deprem dahi yokken çökü-vermesi, depremi ve ‹stanbul’undepreme haz›rl›ks›zl›¤›n› bir kez da-ha gündeme getirdi. Ne yaz›k ki, fe-laketler olmadan, ölümler yaflanma-

    dan hiçbir konu gündem olam›yor buülkede. Bu da en az bu felaketlerinkendisi kadar vahim bir gerçe¤imiz-dir. Ve elbette bu gerçe¤in sorumlusuda yine bu ülkeyi bask›yla, zorla,sansürle yönetmeye çal›flanlard›r.

    Fakat meselenin elbette bir baflkaboyutu daha vard›r. Zeytinbur-nu’ndaki binan›n y›k›lmas›yla gün-deme gelen sorun, belki yar›n yinegündemin en arka s›ralar›na itile-cek. Deprem riski azald›¤› için de-¤il, depremde meydana gelecek ha-sar› ve can kay›plar›n› asgariye in-dirmek için çok kapsaml› haz›rl›klaryap›ld›¤› için de¤il, daha baflka ne-denlerle unutulacak ve unutturula-cak sorun. Unutturmakta iktidar›nç›kar› var. Peki halk neden ve nas›lunutuyor? Duyars›zl›k m›, umut-suzluk mu, örgütsüzlük mü, baflkabir fley mi? Bir gazetede “Belediye-ler bekliyor, vatandafl korkmuyor;Türkiye depreme böyle haz›rlan›-yor!” diye yaz›yor. Vatandafl›n ta-v›rs›zl›¤› “korkmamakla” m›, “can›-na de¤er vermemekle” mi, kaderciinançlar›n güçlü etkisiyle mi, yoksabaflka bir fleyle mi aç›klanmal›?..Hiç kuflkusuz bunun nedenleriniaray›p bulmak, bu nedenlerin üzeri-ne gitmek, devrimci, demokratikkurumlar›n öncelikli görevlerindenbiridir. Çünkü, sonuçta ‹stanbul’unölüme terkedilmesine karfl› bir mü-cadele verilecekse, bu mücadele yi-ne bu kesimlerin önderli¤inde veri-lecektir.

    ‹nsanlar›n köle sahiplerinin, dere-beylerin, sultanlar›n, toprak a¤a-lar›n›n mal› olmaktan ç›kt›¤› top-lumsal süreçte ccaann ggüüvveennllii¤¤ii talebide genifl kitlelerin en önemli talep-lerinden biri haline geldi. Hak veözgürlüklerin geliflimiyle birlikte buhak tart›fl›lmaz bir hakka dönüfltü.Can güvenli¤ini sa¤lamak, devletle-rin hem varolufl gerekçesi, hem hu-kuken görevleri aras›nda say›ld›.Bugün karfl›m›zda ‹stanbul halk›n›ncan güvenli¤ini aç›kça ortadan kal-d›ran bir politika var. ‹nsanlar›nrisklerine ra¤men hasarl› binalardaoturmak istemesi, kendi apartman›-n›n risk durumunu ölçtürmemesi gi-

    bi, sorumlulu¤u tek tek insanlar›nüzerine y›kan aç›klamalar, yerel vemerkezi iktidar›n sorumlulu¤unuörtbas etmek amaçl›d›r. Sorun tektek insanlar›n, flu veya bu apartma-n›n, flu veya bu semtin sorunu de¤il,bütün bir kentin sorunudur. Sözko-nusu kent, 10 milyonu aflk›n bir nü-fusa sahip devasa bir kent oldu¤uiçin de sorun asl›nda bütün bir ülke-nin sorunudur. Çaresiz, ekonomikolarak güçsüz, yoksul halk, depre-me karfl› kendi önlemini alamaz.Önlem almas› gereken yerel vemerkezi iktidard›r. ‹ktidar› bu ön-lemleri almaya zorlayacak olan ise,yine elbette ki halkt›r. Yani halk›m›-z› elefltirmemiz gereken bir fley var-sa e¤er, bu apartman›n› niye ölçtür-medi¤i, niye güçlendirmedi¤i elefl-tirisi de¤il, “‹stanbul’u yani kendi-sini ölüme terkeden” iktidara karfl›sesini neden yükseltmedi¤i nokta-s›nda olmal›d›r. Siyasi hareketler-den sendikalara, odalara, yöre der-neklerine kadar tüm devrimci, de-mokratik kurumlar, ölüme terkedi-len ‹stanbul’u, örgütlü bir güç ola-rak iktidar›n karfl›s›na ç›karma so-rumlulu¤u içinde olmal›d›rlar.

    ‹stanbul halk›, bu büyük kent, fela-ketini böyle bir sessizlik içindebekleyemez. Kaderci, umutsuz bek-leyiflten ç›kal›m. Silkinelim. En bafl-ta can güvenli¤imiz için örgütlene-lim ve mücadele edelim. Yüzbinler-ce binan›n güçlendirilmesi, masraf-l›d›r. Bu önlemler için yat›r›lacakparan›n, k›sa vadede bir kâr getirisiolmayacakt›r. Oysa merkezi AKPiktidar› da, yerel AKP belediyesi dekâr peflindedir sadece. Bütçeden te-kellere ve kendi yandafllar›na hor-tumla para ak›tma peflindedir. Buyüzdendir ki, AKP iktidar› ve bele-diyesi yaln›z laf yap›yor deprem ko-nusunda. Laf›n d›fl›nda ise, sadecedepremi bekliyor. Bilmem kaç flid-detindeki bir sars›nt›n›n gelip bizienkaz›n alt›na gömmesini bekliyor.Biz bekleyemeyiz. Beklemek, ölüm-dür, beklemek enkaz›n alt›na gömül-mektir. ‹ktidar bizi gömmeden biziktidar› gömmeliyiz. Deprem ‹stan-bul’u, Do¤u Anadolu’yu sarsmadan,biz Ankara’y› sarsmal›y›z.

    4

    4 Mart 2007 / 94

  • Henüz uzak olmayan bir geçmifl-te, 17 A¤ustos 1999 Marmara dep-reminde 40 bin insan›m›z› depremekurban verdik. Ve daha o gündenitibaren de “Büyük ‹stanbul Depre-mi” konuflulmaya baflland›.

    BBiirr:: “Büyük ‹stanbul Depre-mi”nin zaman› kesin de¤ildi, amaolmas› kesin gibiydi.

    ‹‹kkii:: Kesin olan bir baflka olgu,‹stanbul’un depreme hiç haz›rl›kl›olmad›¤›yd›.

    Ne var ki bu gerçeklere ra¤men,17 A¤ustos’tan bu yana geçen 8 y›l-da, ne ciddi bir haz›rl›k var, ne dekonu gündemin ilk s›ralar›nda yerbulmufl durumda. Arada bir hat›rla-n›yor ve h›zla unutuluyor...

    Bunun nedenleri üzerine birçokihtimal s›ralanabilir, ama gerçekolan flu ki, sanki ddeepprreemm oollmmaayyaa--ccaakkmm››flfl ggiibbii yaflan›yor... Sayfan›nen bafl›ndaki rakamlar, her fleyi or-taya koyuyor. Onlar›n ortaya koy-du¤u ‹stanbul’un ölüme terkedilifli-nin resmidir.

    1999 Marmara depremi sonra-s›nda ‹stanbul Büyükflehir Beledi-yesi ve Japon Uluslararas› ‹flbirli¤iAjans›'n›n (JICA) birlikte yürüttü¤ü

    bir çal›flman›n so-nucunda baz› so-nuçlara ulafl›lm›fl.

    Bu sonuçlaragöre:

    ‹ s t anbu l ' da ,118822 bbiinn 552277 bbiinnaa,,yyüükksseekk ddeepprreemmrriisskkii tafl›yor.

    Bu binalardayaflayanlar›n sa-y›s› ise 665588 bbiinn112255 kkiiflflii!!

    Yani, en yal›n flek-liyle söylersek, yar›m milyonu afl-k›n insan, gözden ç›kar›lm›fl durum-da. Bir depremde bu kadar insan›nkurtulma flans›n›n olmad›¤› dahabafltan belli.

    OOrrttaaddaa ssoorruummlluu yyookk!!YYöönneetteennlleerriinn tteekk ggöörreevvii ‘‘cceesseett ttoorrbbaass››’’ ssaa¤¤llaammaakk mm››??Uzmanlara göre ‹stanbul'un 10

    ilçesi yyüükksseekk ddeepprreemm rriisskkii alt›nda.

    Resmi aç›klamalara bak›l›rsa,bugüne kadar bu ilçelerden sadeceZZeeyyttiinnbbuurrnnuu''nnddaa çal›flmalar “ta-mamlanm›fl” durumda. Nas›l ta-mamland›¤›n› ise, çöken bina her-kese gösterdi. Çöken bina, resmikay›tlarda ''rriisskkssiizz'' olarak gösteril-mekteydi.

    Eminönü, Beyo¤lu, Bak›rköy,Bahçelievler, Avc›lar, Bayrampaflave Adalar’›n risk alt›nda oldu¤u be-lirlenmifl durumda; ama ‹stanbulBüyükflehir Belediye Baflkan› KadirTopbafl’a göre, kentsel dönüflüm ya-sas› ç›kmadan hiçbir fley yap›la-maz...

    Fatih Belediye Baflkan› MustafaDemir, binalar› incelemek üzere

    2006'da bafllayan projenin 2008'detamamlanaca¤›n› söylüyor. Düflü-nün Marmara depremi 1999’da ol-mufl, aradan geçen 7 y›lda ne yap-m›fllar? Hiç!

    Kad›köy Belediye Baflkan› Sela-mi Öztürk de "Fikirtepe, E¤itim veDumlup›nar mahallerinde yaflayan100 bin kifli deprem riskiyle karfl›karfl›ya" deyip “ama” diye ekliyor.Onun da bir amas› var, imar aff›n-dan yararland›klar› için bu bölgede-ki binalara da dokunam›yorlarm›fl...

    Yerel yönetimler “yasal düzen-leme yap›lmad›¤› için” sorumlulu-¤u meclise at›yorlar. Meclisin gün-deminde ise böyle bir fley zatenyok... K›sacas›, her belediyenin birmazereti var. Mazeretler bitmez. Budurum de¤iflmedi¤inde, belediyele-rin ‹stanbul halk›na verece¤i tekhizmet, enkaz alt›ndan cesetleri ç›-kar›p definlerini sa¤lamak olacak;o kadar›n› bile yapabilirlerse!!!Onun için bile donan›mlar›n›n oldu-¤u flüpheli çünkü..

    ‹stanbul’daki yaklafl›k 1.6 mil-yon binan›n 800 bini, tamamen yada k›smen kaçak... Bu binalardakullan›lan demirin, kumun, çimen-tonun kalitesi bilinmiyor...

    Binalar yasad›fl› oldu¤u için dep-reme karfl› güçlendirme izni de veri-lemiyor... Bu gerçek ortadayken,belediye baflkanlar› bofl konufluyordemektir.

    BBuu ‘‘aayyaakk ttaakk››mm››’’nnaa mmiillyyaarrllaarrccaa ddoollaarrhhaarrccaammaayyaa ddee¤¤eerr mmii??!!

    Peki neden bir fley yapm›yor hü-kümet ve belediyeler? Bunun ceva-b›, haz›rlanan rapordaki flu rakam-

    5

    4 Mart 2007 / 94

    ÖÖllüümmee TTeerrkkeeddiilleenn

    ‹‹ssttaannbbuull

    z ‹stanbul'un 10 ilçesi yüksek deprem riski alt›nda. z 182 bin 527 bina, yüksek deprem riski tafl›yor. z Bu binalarda yaflayanlar›n say›s› 658 bin 125!z ‹stanbul'da binalar›n yüzde 71.4'ü çürük!z ‹stanbul’da 1.6 milyon binan›n 800 bini, tamamen

    ya da k›smen kaçak!

  • lard›r: “Rapora göre, ‹stanbul ge-nelindeki a¤›r hasarl› binalar›n ye-niden yap›land›r›lmas› (y›k›m, en-kaz kald›rma ve nakil, tahliye edile-cek ailelerin geçici iskân durumu,kal›c› konut maliyeti) için tam 1177mmiillyyaarr 333311 mmiillyyoonn 3322 bbiinn 334422 ddoollaarrgerekiyor.”

    Hükümet veya belediyenin büt-çesinde bu kadar para yok mu?

    Elbette var. Ama mesele, bu pa-ray› harcaman›n ““ööllüü yyaatt››rr››mm”” ola-rak görülmesidir...

    Böyle bir “ölü yat›r›m”da para-lar ölece¤ine insanlar ölsün!

    Yaln›zca Zeytinburnu'nda “kent-sel dönüflümün” maliyetinin 993344mmiillyyoonn ddoollaarr oldu¤unu hesapla-m›fllar. ‹lçedeki 72 bin 388 kifli yük-sek risk alt›ndaym›fl. Peki kim bu 72bin kifli? Hemen tamam› emekçi,yoksul, halktan insanlar. 934 mil-yon dolar harcamaya de¤er mi bun-lar için?

    De¤meyece¤ini düflündükleriiçindir ki, 1999’dan bu yana hiçbirfley yap›lmamaktad›r.

    Mimar ve mühendisler ise, soru-nun çap›n›n göründü¤ünden de bü-yük oldu¤unu flöyle anlat›yorlar:"As›l sorun depremden kalan hasar-s›z yap›larda. Deprem geçirmifl tümbinalar potansiyel tehlike. Hasarl›-lara uygulanan ifllem onlara da uy-

    gulanmal›, ama hasarl› binalar-da bile yap›lmas› gerekenler ge-ciktiriliyor."

    Aleni hasarl› binalar için bir-fley yap›lmazken, tüm binalar›ngözden geçirilmesini beklemek,ne kadar mümkün?

    ZZaammaann ggiiddeerreekk ddaarraall››yyoorrHHaavvaannddaa ssuu ddöövvüüllüüyyoorr

    Uzmanlar, Marmara ve Do-¤u Anadolu faylar›n›n çok hare-ketli oldu¤unu, zzaammaann››nn ggiiddee--rreekk ddaarraalldd››¤¤››nn›› söylüyorlar.

    Söylüyorlar da kim duyuyor,kim dinliyor onlar›?

    Tam tersine iktidar “UlusalDeprem Konseyi”ni da¤›t›yor.

    Peki ne yap›yor iktidar denilirse;ceset torbalar›n› haz›r ederse iyidir.Çünkü ondan öncesinde k›l›n› bilek›p›rdatmaya niyetli olmad›klar›görülüyor.

    Haklar›n› yemeyelim, hiçbir fleyde yap›lm›yor de¤il; mesela, üç y›lönce (Ekim 2004'te) ““DDeepprreemm fifiuu--rraass››”” yap›ld›. Göstermelik faaliyetçok, sonuç yok. Mesela defalarrcaçeflitli vesilelerle televizyon ekran-lar›ndan izlemifl olaca¤›n›z gibi ‹s-tanbul’un çeflitli yerlerine ““ddeepprreemmkkoonntteeyynneerrlleerrii”” yerlefltirildi. K›sasürede h›rs›zl›k olaylar›n›n hedefi

    haline geldi konteynerler.Yoksul semtlerinden kald›-r›p zengin semtlerine vekamu kurumlar› yan›nakoydular, yine olmad›... so-nunda birço¤u kald›r›ld›..

    Zaten akla ziyan birprojeydi... Bir depreman›nda ne kadar ve nas›l ifleyarayaca¤› bile meçhuldü...Ama acaba bu vesileylekimlere köfle dönderilmifl,ihaleler verilmiflti..

    Bak›n mesela bir örnekdaha: Sars›nt›da elektrik vedo¤algaz›n otomatik kapa-t›lmas› için bir sensör siste-mi kuruluyor. Sisteme 33..55mmiillyyoonn ddoollaarr hhaarrccaannmm››flfl!!Yaln›z k›sa süre sonra sis-temin küçük bir kusuru ol-

    du¤u ortaya ç›km›fl, bir t›r geçti¤in-de bile devreye giriyormufl sistem.Sonuçta sistemden vazgeçilmifl ta-bii. Bilim ve teknoloji bu kadar gerimi? Hay›r. Ama gerilik, deprem ola-y›n› da ya¤ma ve soygun arac› ola-rak gören iktidar zihniyetinde.

    Deprem için buna benzer ifle ya-ramaz, sonuçsuz harcamalar çok.Ve meselenin önemli bir yan› da bu;Trilyonlarca lira harcanm›fl olmas›-na ra¤men bir arpa boyu yol al›n-mam›fl olmas›...

    SSuunnii ttaarrtt››flflmmaallaarr,, KKaatt›› ggeerrççeekklleerr

    Fay tek parçal› m› k›r›lacak, çokparçal› m›? K›r›lma tsunami ürete-cek mi üretmeyecek mi? Dalgalar›nboyu 2 metre mi olacak, 5 metre mi?

    Sanki en temel mesele buymuflgibi kamuoyunun önüne daha çokbu tür tart›flmalar getiriliyor.

    Deprem uzmanlar›, tekli mi çok-lu mu k›ralacak diye adeta “kap›flt›-r›l›yor”... Ama 17 A¤ustos depre-minden bu yana yap›lan bilimselaraflt›rmalar›n da ortaya koydu¤umeselenin özü flu:

    “Marmara'daki fay›n 7 büyüklü-¤ünde bir deprem üretece¤ini, ger-çekleflme olas›l›¤›n›n yyüüzzddee 6622 gibiyüksek bir oran oldu¤unu biliyorduk.Araflt›rmalar bunu pekifltirdi.”

    Tart›flma depremin fliddetinin7’den büyük mü, yoksa küçük mü

    6

    4 Mart 2007 / 94

    Zeytinburnu'nda çö-ken bu bina, 1999depreminden sonrayap›lan incelemeler-de ''hhaassaarrll››'' kategori-sine al›nmad›...

    Bina incelenmifl ve'y›k›lmas› gereksiz'bulunmufl. Bu neden-le de Kentsel Dönüflüm Projesi'ne al›nan 2bin 295 bina aras›na al›nmam›fl.

    Gözle yap›lan incelemeye göre, bina, “kri-terlerin” 2 puan üstünde imifl!

    Çöken bu bina, incelenen 16 bin 30 binaaras›ndaki risk s›ralamas›nda 11 bin 125. s›-rada yer al›yordu.

    Demek ki 11 bin 124 bina her an çökebilirZeytinburnu’nda.

  • olaca¤› de¤il; ama bilim adamlar›söylüyor: “Her halükarda y›k›c›olacak. 17 A¤ustos'ta binalar sal-land›, yoruldu, mühendislik anla-m›nda gerekenler yap›lmad›. O yor-gun binalar çok etkilenecek.”

    Geçti¤imiz günlerde bilimadamlar›ndan biriyle yap›lan röpor-taj, ‹stanbul halk›n›n nas›l aldat›ld›-¤›n› da gösteriyor asl›nda.

    Yeni fiafak Gazetesi’nden Fadi-me Özkan soruyor:

    “K›r›lacak faydan hangi bölge-ler daha fazla etkilenecek? ‹stan-bul'un zemin etüd haritas› bunu bi-lebilmek için yeterli mi?”

    Doç. Dr. O¤uz Gündo¤du cevapveriyor:

    “ ‹stanbul'da 32 ilçede yerleflimeuygunluk ve risk çal›flmas› yap›ld›.Ama bunlar zemin etüd haritalar›de¤il jeoloji haritas›d›r. Zemin hari-tas›, bir binan›n alt›ndaki zeminindeprem s›ras›nda nas›l davran›flgösterece¤inin, alt›nda boflluk, he-yelan var m›d›r sorular›n›n cevab›-n› arar. ‹‹ssttaannbbuull''uunn bbööyyllee bbiirr zzeemmiinneettüüdd hhaarriittaass›› yyookk.. Bu olmay›nca dakonuflma zemininiz olmuyor. Neresiy›k›l›r, neresi y›k›lmaz›n cevab›n›veremezsiniz.”

    KKooccaaeellii,, SSaakkaarryyaa vvee öötteekkiilleerr...... Sorun elbette sadece ‹stanbul so-

    runu de¤il. Yönetim zihniyeti her-yerde ayn› oldu¤u için, sorun da heryerde ayn› flekilde yaflan›yor. ‹stan-bul sadece boyutlar› bak›m›ndan önplana ç›k›yor...

    KKooccaaeellii’’nnddee 2222 bbiinn hasarl› binavar... A¤›r hasarl› 111 bina ise y›k›l-may› bekliyor.. .Ama her an y›k›la-cak gibi duran bu binalar›n hepsininyan›ndaki binalarda binlerce insanyafl›yor...

    SSaakkaarryyaa’’ddaa 2200 bbiinn kkiiflflii mmeezzaarreevvlleerrddee oturuyor... 1999 depremi-nin üzerinden 8 y›l geçmesine ra¤-men, Sakarya’daki 337766 aa¤¤››rr hhaassaarr--ll›› kkoonnuutt,, y›k›lmay› bekliyor... 44 bbiinn336622 binan›n da güçlendirilmesi ge-rekiyor.. Bilim adamlar› bu evlerimmeezzaarraa benzetiyor... Bu binalarda

    oturanlar göz göre göre ölümü bek-liyor... Bay›nd›rl›k Müdürlü¤ü ka-y›tlar›na göre, Adapazar›'nda 1188 bbiinn660000 orta hasarl› konuttan 33 bbiinn660000''üünnddee oonnaarr››mm yyaapp››llmmaadd››..

    YYaalloovvaa''ddaakkii orta ve az hasarl›la-r›n ço¤u hâlâ sorunlu. DDüüzzccee''ddee uz-manlar, 'Bütün eski binalar riskli'diyor!..

    Gerçek flu ki, flu kadar bina flöy-le, flu kadar bina böyle diye yap›lanaç›klamalar›n güvenilirli¤i de tart›fl-mal›. Zeytinburnu’nda “risksiz” ra-poru verilen bir binan›n çökmesibunun en somut kan›t›.

    Yetkililer, ilgililer bir de utan-madan ““ggöözz ttaarraammaass›› yyaapp››lldd››”” di-ye aç›klama yap›yorlar.

    TTüürrkkiiyyee’’yyii bbuu zziihhnniiyyeett yyöönneettttii¤¤ii ssüürreeccee,, bbaaflflkkaa nnee bbeekklleenneebbiilliirr??

    Doç. Dr. O¤uz Gündo¤du ayn›röportajda Do¤u Anadolu gerçe¤inedikkat çekiyor:

    “Do¤u Anadolu fay› çok tehlike-li, sab›kal› bir fay. 165 bin ölüdenbahsedilen depremler var tarihinde.Ama oras› için bilgimiz daha az.Büyük barajlar›m›z orada. 7 büyük-lü¤ünde en az bir ve h›zl› ivmelidepreme karfl› haz›rl›kl› olmas› flartbarajlar›n. ""DDeepprreemm kkeessiinnlliikkllee,,eenniinnddee ssoonnuunnddaa oollaaccaakk,, bbaarraajjllaarr››yyeennii tteekknnoolloojjiilleerrllee mmuuaayyeennee eeddiinn""dedik. T›k yok. Yap›ld›ysa aç›klas›n-lar. Bunlar› durup dururken de¤il,bir endiflemiz oldu¤u için söylüyo-ruz”... Bilim adamlar› hayk›r›yor;iktidar kaale alm›yor. Yönetimdezihniyet bu.

    Yeni Aktüel Dergisi’nin ‹stanbulBelediyesi’nden ald›¤› son verileregöre, “‹stanbul’da depremi bekle-meden y›k›lmas› gereken 26 bin 71bina var. Bunlardan 2295’i Zeytin-burnu’nda. Ancak flu ana kadar hiçad›m at›lmad›. Bilgilerse, art›k dev-let s›rr› gibi saklan›yor.”

    ‹flte Türkiye’yi yöneten zihniye-tin bir karakteristik özelli¤i daha.Nerede bir soygun, yolsuzluk, h›r-s›zl›k, zulüm varsa, orada “devlets›rr›” da var.

    ‹nflaat Mühendisleri Odas›'nagöre, ‹stanbul'daki binalar›n yüzde71.4'ü çürük ve denetimler yetersiz.

    (‹MO) ‹stanbul fiubesi taraf›n-dan yap›lan bir araflt›rma, bu binala-r›n, kkaabbuull eeddiilleebbiilliirr eenn ddüüflflüükk bbee--ttoonn kkaalliitteessiinniinn aalltt››nnddaa oldu¤unugösteriyor.

    ‹MO Yönetim Kurulu SekreteriÜyesi Ahmet Göksoy ise, "Yap› de-netimi, mühendis ve mimarlar›nyapmas› gereken bir fley. 4708 say›-l› Yap› Denetim Yasas›, iflin ttaarraaffllaa--rr››nn››nn ttüümmüünnüü ele almadan ç›kar›l-d›. ... Yap›lan ifllerin laboratuvar-dan geçmeleri gerekiyor. Ancak ya-p›lm›yor. Ticari kayg›lar bu konudaa¤›r bas›yor."

    Sadece bu paragraf bile, ülkemi-zi yöneten zihniyetin bir özetini ve-riyor:

    BBiirr;; herhangi bir yasa ç›kar›r-ken, ilgili taraflar›n görüflleri al›n-m›yor, demokrasinin “d”si yok.

    ‹‹kkii:: Bilim devrede de¤il.

    ÜÜçç:: Halk›n can güvenli¤i ikti-darlar›n umurunda de¤il.

    Ülkemizi ve kentlerimizi iflteböyle bir anlay›fl yönetti¤i için, ‹s-tanbul ölüme terkedildi!

    7

    4 Mart 2007 / 94

    ‹stanbul!Ölümü BBekleme!‹stanbul halk›, gelen, senin ölümün.Tekelci burjuvalara hiçbir fley olmayacak.Çünkü onlar, ‹stanbul’un depremaç›s›ndan en uygun bölgelerinde, depremedayan›kl› lüks binalar›nda yafl›yorlar.

    Zemini çürük yerde, kumu denizden,çimentosu çal›nm›fl binalarda halk oturu-yor. ‹ktidarda ise, halk› düflünmeyen hara-miler oturuyor.

    Halk›n can güvenli¤ini hiçe sayan biryönetim karfl›s›nda sessiz kalmayal›m.

    Can güvenli¤in için, çocuklar›n için ses-sizli¤i da¤›t ‹stanbul!

    Ölümü “kader” diye sana dayatanlaraboyun e¤me ‹stanbul!

    Hayk›r›fl›nla ç›k Haramilerin saltanat›n›nkarfl›s›na. Senin can›n›, mal›n› hiçe sayan-lar› sen de sayma.

  • 5 yafl›ndayd› Dilara. Annesininelinden tutmufl yürüyordu. Birdenkendini karanl›k bir bofllukta buldu.

    Ve art›k o andan sonras› yoktuDilara için. Aç›k b›rak›lan rögar ka-pa¤›ndan düflen Dilara, kanalizas-

    yon sular›nda bo¤ularak can verdi.Cesedi 3 kilometre ötede bulundu.

    Olay ‹stanbul fiirinevler’demeydana geldi. Bu birkaza de¤ildi, cinayetti.Bilerek, kasten ifllenmiflbir cinayet. Belediye, ‹S-K‹, flirket, suçu birbirle-rinin üzerine at›yorlar.

    Belediye, ‹SK‹ veyüklenici flirket, TavukçuDeresi’nin ““››ssllaahh››”” için

    açm›fllard› o rögarlar›. Önce kendi-lerinin ›slaha ihtiyac› vard› oysa.

    Cadde, sokak ortas›nda kanali-zasyon çukurlar›n›n, rögarlar›n üstüaç›k b›rak›lmayaca¤›n› düflüneme-

    yen bu kafalar›n ›slah›na ihtiyaç var.‹nsan yaflam›n›n de¤eri konusundae¤itilmeliler en baflta.

    Ama daha da en baflta; sisteminislah edilmeye ihtiyac› var. Sisteminsan yaflam›na de¤er vermiyor ki?

    Benzeri “ihmal”ler sonucu kim-bilir bugüne kadar kaç insan›m›z öl-dü. Ama hiçbirinden dolay›, tek birkiflinin bile ceza almad›¤›n› biliyo-ruz. Çünkü yasalar, bu tür durum-larda hep “yetkilileri”, flirketleri ko-ruyor. Çünkü yetkili demek, düzendemek, devlet demek. Çünkü flirketdemek, kar demek, ç›kar demek.

    Yasalar düzeni koruyor, Dilara-lar ölüyor.

    8

    4 Mart 2007 / 94

    DDiillaarraa’’nn››nn kkaattiillii kkiimm??HHeessaabb››nn›› kkiimm vveerreecceekk??HHeessaapp nnaass››ll ssoorruullaaccaakk??

    AKP iktidar›n›n ve onun bora-zanlar›n›n “kira öder gibi ev al›na-cak” reklamlar› ile sundu¤u ‹potek-li Konut Finansman› (MMoorrttggaaggee)Tasar›s› 20 fiubat’ta meclisten geçe-rek yasalaflt›.

    Bu yasan›n söylendi¤i gibi ““kkiirraaööddeerr ggiibbii eevv ssaahhiibbii oollmmaakk”” ile hiç-bir ilgisi bulunmamaktad›r. Bu slo-ganda ça¤r›flt›r›lan dar gelirli, ücret-li emekçiler için ç›kar›lm›fl bir yasaolmad›¤› bizzat iktidar yetkilileri ta-raf›ndan da, sanki baflkas› ç›karm›flgibi, “maalesef” ön notu ile itirafedilmektedir.

    Her fleyden önce mevcut faizoranlar› ile ücretli bir ailenin taksit-lerini ödeyebilmesi, ifl güvencesininolmad›¤› bir ülkede uzun vadeliborç ödeme plan›n›n uygulanabil-mesi mümkün de¤il. Yasa esas iti-bariyle krediyi veren bankalar ve fi-nans kurulufllar›n›n ç›karlar› düflü-nülerek haz›rlanm›fl durumda.

    Sisteme göre, al›ncak evin de¤e-rinin yüzde 25'i peflin olarak ödene-cek. ‹ki taksit ödenmedi¤inde ev sa-hibine bir ayl›k süre tan›nacak. Borçödenmedi¤inde ödemeler geri veri-lerek, ev banka taraf›ndan sat›lacak.

    Anavatan› Amerika olan sistem;orta ve orta üst gelir s›n›f›na hitapediyor. Sömürü sisteminin dire¤iolarak görülen bu orta s›n›flar›n bi-rikimleri, finans sektörüne sermayeolarak geri al›nmaktad›r.

    Finans sektörüne ek araç yarat-ma d›fl›nda, emperyalist sermaye ilebütünleflmenin de bir arac› olarakdüflünülmektedir. TMMOB Haritave Kadastro Mühendisleri Oda-s›’n›n belirtti¤i gibi, “Mortgage sis-temi, ikincil piyasalardaki ifllemle-rin uzun vadeli müflterilerinin ya-banc› sermaye olaca¤› öngörüsü ileyabanc› sermayenin ülkeye çekilme-sine dayal› büyüme politikas›n›n birparças›d›r.”

    Sistem konutlar›n rant arac› hali-ne gelmesine hizmet ederken, as›lolarak en büyük konut sorununu ya-flayan emekçiler, dar gelirliler, yinehayal k›r›kl›¤›na mahkum olacaklar.TMMOB Harita ve Kadastro Mü-hendisleri Odas›’n›n aç›klamas›nda,rakamlarla ““kkiirraa ööddeerr ggiibbii eevv ssaahhiibbiioollmmaann››nn”” nas›l mümkün olamaya-ca¤› gayet net anlat›lmaktad›r:

    “Bankalar›n tüketicilerinde ara-d›klar› güvenilirlik koflulu gere¤i tü-keticinin ayl›k kredi geri ödemesitüketicinin ayl›k gelirinin % 30'unugeçmemelidir. Kredi karfl›l›¤› al›na-cak konut bedelinin en az % 25'likk›sm› nakit ödenmek zorundad›r. Bunedenle, tüketici bankaya ayl›k 600

    YTL (bir ev kiras› üstü de say›labi-lir) kredi geri ödemesi yapmak isti-yorsa 1500-2000 YTL ayl›k geliriolmas› gereklidir. Bunun yan›ndatüketicinin konut bedelinin % 25'inipeflin ödemesi koflulu nedeni ile or-talama bir konutun sat›fl bedeli 72bin YTL düflünülerek, (Büyük kent-lerde bu rakama zor!) 18 Bin YTLnakit paras› olmas›, ayr›ca bankafaizlerinin de %10 seviyesinde ol-mas› ve 25-30 y›l taksit ödemesi ge-rekmektedir. Görüldü¤ü gibi, bugünTürkiye'de banka faizlerinin % 20seviyesinde olmas› dikkate al›nd›-¤›nda dar gelirlilerin mortgage sis-temi ile kira öder gibi ev sahibi ol-mas› bir hayâldir. Bugünkü bankafaiz oranlar› ile 54 bin YTL kredial›nd›¤›nda 25 y›ll›k geri ödemeplan›nda ayl›k tutar 910 YTL'dir.”

    ‹ktidar bir yandan gecekondular›y›k›yor, öte yandan bu tür projelerlealdatarak direnifllerini zay›flatmaya,oyalamaya çal›fl›yor. Konut, sa¤l›k-l› bar›nma, tüm halk›n hakk›d›r.

    Bu hakk›m›z›n sermayeye pefl-kefl çekilmesine karfl›, bar›nma hak-k›m›z› elde etmek için mücadele et-mekten baflka bir yol yoktur.

    ‹ngilizcesi: MortgageTürkçesi: Aldatma!

  • Bir süredir oligarflinin iç ve k›s-men d›fl politikas›n›n oda¤›na Ker-kük oturmufl durumda. Kerkük’tereferandum, Barzani ve Talabani ilegörüflüp görüflmeme meselesi hepbu eksende tart›fl›lmakta.

    Asl›nda uzun süredir bir flekildegündemde olan Kerkük konusu, üçay kadar önce, CHP liderinin “Ker-kük’e müdahale edilmesi” ça¤r›s›ile üst boyuta t›rmanm›fl, meclistenbu konuda yetki istenirse destek ve-rece¤ini söylemiflti Baykal.

    Geçti¤imiz haftalarda Ameri-ka’ya giden D›fliflleri Bakan› Gül ileGenelkurmay Baflkan› Büyükan›t’›ngündeminde de çeflitli konularla bir-likte Kerkük-Kuzey Irak meseleside vard›. Yaflar Büyükan›t’›n“PKK’yi destekledikleri” gerekçesiile Barzani ve Talabani ile görüflme-yecekleri yönündeki aç›klama da bugezide yap›ld›. AKP iktidar› ise,Gül’ün a¤z›ndan “görüflülebilece¤i”beyan›nda bulundu. Son yap›lanMGK toplant›s›nda, “uyar›” -yanitehdit- amac›yla görüflülmesi karar›verildi¤i yans›d›. Kürt liderlerle gö-rüflüp görüflmeme konusu, Genel-kurmay-AKP çat›flmas›n› da gün›fl›¤›na ç›kard›. Büyükan›t’›n görüfl-meme tavr›na karfl›n, Erdo¤an “gö-rüflme” tavr›n› ortaya koydu ve Bü-yükan›t’›n tavr›n›n “kiflisel” oldu-¤unu, ordunun düflüncesi olmad›¤›-n› söyledi. Ertesi günü Genelkur-may Baflkanl›¤›’ndan yap›lan aç›k-lama ise, “kiflisel” de¤il “kurumsal”oldu¤unu beyan ederek Baflbakan’acevap verildi. ‘Kürt politikas›’ üze-rinden süren iktidar kavgas› karfl›-l›kl› ad›mlarla sürerken, Erdo¤an’›nTalabani ile telefon görüflmesi yap-mas› da bu çat›flmada at›lan birad›m niteli¤indeydi. Kürt politika-s›nda temelde farkl›l›klar› olmasa

    da, AKP iktidar›n›n oy hesapl› kimiad›mlar atma iste¤i, ordu ile çat›fl-man›n fliddetlenmesini beraberindegetirmektedir.

    ‘Tehdit’ Diplomasisi

    Kürt liderler ile, daha çok daKürdistan Bölgesel Yönetimi Bafl-kan› Mesud Barzani ile görüflüp gö-rüflmeme tart›flmas›, ‘görüflürsemtan›m›fl olurum’ korkusu ile sürüpgiderken, Barzani, ““TTüürrkkiiyyee’’nniinnbbaa¤¤››mmss››zz KKüürrddiissttaann ffiikkrriinnee aall››flfl--mmaass››nn››”” söyledi. Bunun üzerine,görüflmekten, konuflularak sorunla-r›n çözece¤inden sözeden iktidaryetkilileri, tehditlere, o bildik söy-lemlere baflvurdular.

    D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül,Barzani'yi hayalperest olmakla suç-layarak, Saddam’›n sonunu örnekgösterdi: "Bu bölgedeki irrasyonelliderlik, maksimalist hayalperestlikdaima halklar›n bafl›n› belaya sok-mufltur. Bunun en iyi örne¤i Sad-dam'd›r.” Yine AKP Grup Baflkan-vekili Salih Kapusuz ise, Barzani’yi““hhaaddddiinnii aaflflmmaakkllaa”” tehdit etti.

    Tankla topla Kerkük’e girelim盤l›klar› atan Deniz Baykal’a göreise, ne Barzani, ne de Talabani ilegörüflülmemeliydi, görüflmek Öca-lan ile görüflmekle ayn›yd›. “Orge-neral” Baykal’›n örnek ald›¤› ise,‹srail’di, onun HAMAS'la görüflme-mesiydi.

    Daha flovenist kesimler, “asal›mkeselim” d›fl›nda üçüncü kelime bil-meyenler ise, Kürtler’i afla¤›lamakiçin f›rsat bildiler bu ortam› ve “afli-ret liderleri... daha dün pasaportlar›-n› veriyorduk... askerimizin postal›-n› öpüyorlard›...” gibi söylemlerle“Türk’ün büyüklü¤ünü”(!) kan›tla-maya soyundular.

    Peki bu tehditlerin, asar›z kese-rizlerin, haddini bildirmelerin, Ker-kük’e girelim 盤l›klar›n›n pratikolarak ne anlam› var? Hiç! Çünküoligarflik iktidar Amerika’ya ra¤-men bölgede b›rak›n Kerkük’e gir-meyi, en küçük ad›m dahi atamaz.Akl›nca Kerkük konusunu gündem-de tutarak Amerika’dan baflka ko-nularda (örne¤in PKK’nin imhas›)taviz kopar›r m›y›z hesab› da yaba-na at›lamaz. Ancak belirtti¤imiz gi-bi, bu tehditlerin pratik hiçbir de¤e-ri yoktur. Suriye s›n›r›na nas›l da-yanm›flt›k örnekleri verip, “Barza-ni’ye de bafl›na ne gelece¤ini hisset-tirmek gerekir” diyenler, her fleydenönce emperyalizme ba¤›ml› bir ülkeolduklar›n› unutuyorlar. Türki-ye’nin b›rak›n ABD bölgeye yerlefl-meden sonraki sürecini, son 45-50y›l›na bak›n, d›fl politikada ABD ek-seni d›fl›nda istisnalar vard›r sadece.

    Ancak bu gerçe¤e karfl›n buradabir politika tarz› ortaya ç›k›yor.Kürt’e bak›fl, tehditten, Kürt’ü afla-¤›lay›p ezmekten baflka bir fley bil-meyen bir politikad›r bu.

    ‹çerideki ‘Kürt Sorunu’nun Ad›D›flar›da ‘Kerkük Sorunu’ Oldu

    Bu tart›flmalar›n oda¤›nda duranne ““KKeerrkküükk’’tteekkii TTüürrkkmmeenn kkaarr--ddeeflfllleerriimmiizz”” meselesidir, ne de oli-garflinin “terör” demagojisidir.

    Oligarflinin derdi Irak’ta bir Kürtdevleti ve içteki Kürt sorunudur. Birbaflka deyiflle Kürt düflmanl›¤›,Türkmen kardefllerimiz söylemi ilegizlenmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu ne-denle de “orada Kürt kardefllerimizde var” diyememektedir!!!

    Bilinmektedir ki, Kuzey Irak’takurulacak “Kürt Devleti” konusun-daki as›l korku, bunun Türkiye s›-n›rlar› içindeki Kürtler’e yans›ma-lar›d›r. Kürt sorununa burjuva de-mokratik anlamda dahi bir “çözüm”üretemeyen, b›rak›n “çözümü”, s›-radan bir hakk› dahi tan›mayan, AByasalar› çerçevesinde tan›mak zo-runda kald›¤› kimi k›r›nt› haklar› bi-le kullan›lamaz duruma getirmekiçin her türlü yönteme baflvuran ve

    9

    4 Mart 2007 / 94

    “Türkmen Kardeflli¤i” Yalan;As›l Olan Kürt Düflmanl›¤›d›rfiOVEN‹ZM SORUN ÇÖZMEZ, DÜfiMANLAfiTIRIR!

    Oligarflinin Kerkük Politikas›:

  • as›l olarak ““ssoonn tteerröörriisstt kkaallaannaa kkaa--ddaarr ssaavvaaflfl”” d›fl›nda bir siyaseti ol-mayan oligarfli, bu politikas›n›n t›-kanm›fll›¤›n› yaflamaktad›r. Ve birbiçimde Kürt halk›n›n önünde bir“alternatif” oluflmas›n› istemiyor,“bölünmekten” korkuyor.

    Kerkük sorunu da, her ne kadartarihsel kökleri olsa dahi, bugün al-d›¤› biçim itibariyle, bu gerçekli¤ind›fl›nda de¤erlendirilemez.

    KKeerrkküükk; Irak petrolünün üçtebirinden fazlas›n› bar›nd›r›yor. ‹flga-lin bafl nedenlerinden biri olan pet-rolün yüzde 35’i burada. Kürt milli-yetçi önderli¤i, ABD deste¤iylead›m ad›m oluflmakta olan bir Kürtdevleti için “yaflamsal” öneme haizoldu¤unu biliyor. Barzani’nin,“Kerkük Kürt kentidir” sözlerininalt›nda yatan, tarihi, kültürel neden-lerden çok, petrol gerçe¤idir.

    Oligarfli de tersinden ayn› ne-denle yani Kürt devleti oluflumununönüne kesme nedeni ile ilgilenmek-tedir Kerkük’le. “Türkmen kardefl-lerimiz” söylemi bu gerçe¤in üzeri-ni örtmek için kullan›lmaktad›r.Kuflkusuz Amerika’n›n hesaplar› dapetrol üzerinden flekilleniyor. ‹flgalgüçleri mutlak bir flekilde kendi de-netimlerinde olmayan bir Ker-

    kük’ün oluflmas›na izin vermek is-temeyeceklerdir. Kürt burjuva mil-liyetçileri “iyi iflbirlikçi olacaklar›”güvencesini vermifl durumda, “cü-retli” ç›k›fllar biraz da buna dayan›-yor. Ama yan›l›yor, petrolün aslanpay› flimdiden hangi emperyalist te-kellerin olacak bellidir. K›r›nt›larüzerinden bir “devlet” infla etmekdaha bafltan kendi ulusunu afla¤›la-makt›r.

    Her f›rsatta kendisinin daha ifl-birlikçi oldu¤unu kan›tlayarak gü-ven vermeye çal›flan oligarflininKKeerrkküükk iillggiissiinniinn tteemmeelliinnddee flfluu aanniiççiinn KKüürrtt ddeevvlleettii vvaarr.. Ancak bu-nunla s›n›rl› de¤il elbette. Daha ge-nifl planda; emperyalizmin Ortado-¤u’yu “yeniden flekillendirmeye”çal›flt›¤› bir süreç yaflan›yor. Bölge“alt üst olufl” içinde. Ve Türkiye oli-garflisinin bölgede Amerikan politi-kalar›na angaje olmak d›fl›nda hiç-bir söz hakk› yok, “k›rm›z› çizgile-rim” dedi¤i bütün politikalar› bugerçekli¤e göre yeniden flekillen-mifl, ABD politikalar›na yenidenuyarlanm›fl durumda. Bu durum, ifl-birlikçi s›n›flar aç›s›ndan büyük birsorun oluflturmasa da, kendi ç›kar-lar› çerçevesinde hareket alan›na dasahip olmak istemesi do¤ald›r. Ker-

    kük bu nok-tada önemkazanmakta-d›r. ‘‘TTüürrkk--mm ee nn ll ee rr ’’ ii nnhhaammiissii’’ ro-lüyle bölge-de “söz sahi-bi” olma rü-yas› görmek-te, buna zor-lamaktad›r.Ayn› neden-le, yani böl-gede söz sa-hibi olmabahanesi ile1 Mart tez-k e r e s i n i ng e ç m e s i n iisteyenlerle,Kerkük’e gi-relim diyen-lerin ayn›

    kesimler olmas› bu yan›yla tesadüfde¤ildir.

    ‘Türkmen Kardefllerimiz’ HepDönemsel Söylem Oldu

    Tarihi olarak bak›ld›¤›nda da“Kerkük Türkleri” söyleminin hepç›karlarla ilgili oldu¤unu, dönemselolarak de¤iflti¤ini, ço¤u kez prag-matist politikalara kurban edildi¤inigörürsünüz. Türk milliyetçi politi-kan›n a¤›rl›kl› olarak tarihsel süreçiçinde “d›fla ba¤›ml›” olarak flekil-lenmesi gerçe¤iyle de uyumlu olanKerkük konusunda birkaç örnekvermek yeterli olacakt›r bu konuda-ki riyakârl›¤› görmek için.

    BBiirriinnccii öörrnnee¤¤iimmiizz;; Türk milli-yetçili¤inin henüz K›br›s’› keflfet-medi¤i ancak Turanc› milliyetçipropaganday› Kerkük üzerindenyapt›¤› y›llard›r. 1941’de Balkan-lar’›n Nazi Almanyas›'n›n denetimi-ne girmesi, Irak'ta Raflit Ali Geyla-ni'nin faflist darbesi, Türkiye üzerin-de Alman bask›s›n›n artmas›na ne-den olmufltu. Irak'taki faflist rejimidesteklemek amac›yla Türkiye'ningeçit vermesi için yo¤unlaflan Al-man bask›s› s›ras›nda, ilginçtir, bi-zim flanl› milliyetçiler, ülkedeki Tu-ranc› hareket, o ana kadar dilindendüflürmedi¤i Kerkük konusundatam bir suskunlu¤a büründü.

    ‹‹kkiinnccii öörrnneekk ise daha yak›n ta-rihten, Saddam’›n Kerkük’ü ‘Arap-laflt›rma’ politikas› sürecidir. Oli-garflik iktidar›n o zaman da akl›naTürkmenler gelmemiflti. Kürtler ka-dar olmasa da birçok Türkmen deSaddam rejimi taraf›ndan bölgedensürülmüfltü. Ancak Irak ile ekono-mik, siyasi iliflkileri bulunan, “terö-re karfl› iflbirli¤i” yapan iktidar, se-sini dahi ç›karmad›. Keza, Ocak1980'de, Türkmen milliyetçi lider-lerden Nejdet Koçak, Saddam yö-netimi taraf›ndan idama mahkumedildi¤inde de, dönemin bütün siya-si kadrolar›na onun kurtar›lmas›için yap›lan ça¤r›lar cevaps›z kal-m›flt›. Hatta hiçbir giriflimde bulun-mayan bu liderler, "Bunlar iki ülke-nin aras›n› açmaya çal›flan terörist-lermifl" demifllerdi.

    10

    4 Mart 2007 / 94

    Halklar, emperyalizme ve iflbirlikçilerine karfl› birleflin!

    “Musul, Kerkük, 1918’de de iflgal alt›ndayd›. Ama ‹ngiliz em-peryalistleri taraf›ndan gerçeklefltirilen iflgaldeki durumla,bugünkü durum aras›nda önemli bir fark vard›. ‹ngilizler, Mu-sul vilayetini iflgal etmifller, ancak bölgeye hâkim olamam›fl-lard›. Kerkük ve Süleymaniye halk›, ‹ngiliz yönetimine karfl›direnifle geçti. Kürt, Arap ve Türkmen olsunlar, tüm Müslümankabileler ‹ngilizler'e vergi vermemekte direnifle geçtiler, s›k s›k‹ngilizler’e karfl› eylemler düzenlendi. Oysa bugün, iflgalci biryanda dururken, Kürt, Arap ve Türkmenler, birbirlerine düfl-müfl (daha do¤rusu düflürülmüfl) durumdalar.

    Kerkük’le dört as›r boyunca Osmanl› devletinde ayn› s›n›rlariçinde yeralmak gibi tarihsel bir ba¤›m›z, nüfusunun önemlibir bölümünün Türkmenler ve Kürtler’den (yani ülkemizin nü-fus bileflimi gibi) oluflmas› gibi güncel bir ba¤›m›z var. Buba¤lar, bize, KKüürrtt,, TTüürrkkmmeenn,, AArraapp,, ttüümm mmiilllliiyyeettlleerrddeenn vvee ddiinn--lleerrddeenn hhaallkkllaarr››nn,, bbiirrlleeflfliipp iiflflggaallccii AABBDD’’yyee kkaarrflfl›› ddiirreennmmeessiiça¤r›s›n› yapt›r›yor. Bizim özledi¤imiz, bizim özgürlü¤ünü is-tedi¤imiz Kerkük iflte öyle bir Kerkük’tür.” (Yürüyüfl, Say›: 88)

  • ‹flgalci Amerikan güçleri karfl›-s›nda da bu iktidar›n tutumu farkl›de¤ildi. Örne¤in, 2004 Eylül’ündeve sonraki günlerde Tel Afer'deTürkmenler iflgalci Amerikan güç-leri taraf›ndan katledilirken, yüzbiniaflk›n Türkmen yurtlar›ndan sürü-lürken oligarflinin böyle sesi ç›kma-m›flt›. Kerkük’ün “Kürtler’in iflgali-ne u¤rad›¤›ndan” sözeden oligarfli,Amerikan iflgalinden sözedemiyormesela.

    Cunta fiefi Evren’in ‘Ç›k›fl›’

    Kerkük, Kürt sorunu noktas›ndayaflanan tart›flmada en “ilginç” aç›k-lama, 12 Eylül Cuntas› flefi KenanEvren’den geldi. Sat›r bafllar›ylaflöyle diyor:

    “DTP meclise girsin. Yumuflar.”

    “Biz istedi¤imiz kadar hay›r di-yelim, orada bir Kürt devleti var.”

    “Türkiye ileride eyalet sisteminede geçebilir.”

    “Kürtler’e kardefl muamelesiyapmal›y›z.”

    “Kerkük’te haklar›m›z var fakatiflgal etmeye karfl›y›m.”

    Kuflkusuz s›radan fleyler de¤il

    söylenenler. Kendine güven-li bir burjuvaziden beklene-bilir. “Sosyal demokrat” par-tinin “Kerkük’ü iflgal ede-lim” tamtamlar› çald›¤›, flo-ven milliyetçili¤in geçer ak-çe oldu¤u, SusurlukçuA¤ar’›n dahi “düz ovada si-yaset” dedi¤i için Genelkur-may taraf›ndan “a¤z›n›n pa-y›n›n verildi¤i” bir süreçte,bakal›m Genelkurmay’›,MHP’si, CHP’si ile flovenist-ler ne diyecekler?

    Evvela; söyledi¤i, söyle-yece¤i hiçbir fley Evren’inkanl› elini y›kayamaz. Öteyandan böyledir diye, söyle-diklerinin bir kenara at›lma-s›n› da gerektirmez. ÇünküEvren, bu ülkeyi y›llarca yö-neten biri olarak, bir ç›kma-z›, t›kanm›fll›¤› görüyor vekendince sistemin bekâs›aç›s›ndan konufluyor. Gizlemiyor dabunu. Eyalet, federasyon olursa ay-r›lmazlar diyor örne¤in. Ya daDTP’yi “yumuflatmaktan” sözedi-yor. Kimin konuflturup konuflturma-d›¤› ikinci sorundur esasen. Söyle-necek olan, Kürt sorununu sistem

    içinde eritme temelinde, ABD veAB politikalar›na paralel oldu¤u-dur.

    Bu arada oligarflik kesimlerin buaç›klamay› tart›flma gündemine ta-fl›mamak için geçifltirme gayretleride dikkat çekmektedir.

    11

    4 Mart 2007 / 94

    Ayd›n ddüflman›!Faflistlerin, flovenistlerin ve linç güruhunun

    dört elle sar›ld›¤› TCK 301. maddeyi savun-mak için ne yapaca¤›n› flafl›ran Cemil Çiçek,aczini, seviyesizli¤ini ve ayd›n düflmanl›¤›n›yine gösterdi.

    25 fiubat tarihli Sabah Gazetesi’nde demeci yeralanAdalet Bakan› Cemil Çiçek, 301’i elefltiren ayd›nlariçin flöyle diyordu: “fiöhret sahibi olmayanlar için kim-senin g›k› ç›kmaz, flöhretli kifli için neler yaz›l›r. 301.madde tart›flmalar›nda Türk ayd›n›n›n ne kadar iki-yüzlü ve ço¤unun omurgas›z oldu¤unu gördüm.”

    fiöhret sahibi olmayanlar sanki kendi umurunday-m›fl gibi. Bunu burjuva politikac›s›n›n demagojisini biryana b›rak›yoruz.

    Çiçek köfleye s›k›flm›flt›r. Bir yandan demokratl›k-tan söz edip böyle görünmeye çal›fl›rken, asl›nda ayd›n-lar› susturmak için mahkemeleri yönlendirdi¤i, en sonDerya Sazak örne¤i ile belgeli hale gelmifltir. Ve ayd›n-lar›n bunlar› elefltirmesi karfl›s›nda iyice tahammülsüz-

    leflmifl, hezeyan içindedir. Ermeni konferans› düzenle-mek isteyenleri hain ilan etti¤i gün yaflad›¤› hezeyan neise, flimdi de ayn› fleyi 301 konusunda yafl›yor. Bu kez“hain”in yerini “omurgas›z” al›yor.

    Ayd›nlar elbette elefltirilebilir, tutars›zl›klar› da sor-gulanabilir, ama bunu yapabilecek en son kifli Çiçek’tir.ÇÇüünnkküü Çiçek aynaya bakt›¤›nda görece¤i tam da bu ta-n›mlamad›r. 301 konusunda söylediklerini alt alta ya-z›n, orada kaç yüzlü oldu¤u görülecektir.

    Burada 301 meselesinin ötesinde bir ayd›na bak›flsorunu vard›r ve Çiçek’e özgü de¤ildir. Faflist, islamc›çizgide ayd›n›n nas›l bir yeri vard›r? Mesela Erdo¤an’agöre ayd›n kimdir? Okumufl ama iflini bilmedi¤i içinköfleyi dönememifl kifliye ayd›n denir! Bu zihniyeti bir-çok kez sergilemifltir Tayyip. Öte yandan iktidar içinayd›n, kendi politikalar› çerçevesinde kullanabiliyorsaayd›nd›r. Yoksa ne düflüncelerini kaale al›r, ne de yaz-d›klar›n›. Hele sözkonusu olan solcu, sosyalist ayd›nla-r›m›zsa ideolojik olarak da düflmanl›¤›n› sergiler.

    Çiçek, faflist yasalar›n› korumak için, ayd›nlar›m›zahakaret edemez, susturmaya çal›flamaz. Her devrin, heriktidar›n adam› olmay› “baflarabilen” Adalet Bakan›tüm ayd›nlar›m›zdan özür dilemelidir.

    Barzani Türkiye’nin‘‘BBaa¤¤››mmss››zz KKüürrddiissttaannffiikkrriinnee aall››flflmmaass››nn››’’ is-tiyor. Evet, ‘‘BBaa¤¤››mmss››zzbbiirr KKüürrddiissttaann’’ Kürthalk›n›n en meflru hak-k›d›r. Ancak, bir uluskaderini tayin hakk›n›emperyalist iflgale s›rt›-n› dayayarak sa¤lamakistiyorsa orada ne ba-¤›ms›zl›k vard›r ne deulusal bir hakk›n kullan›lmas›... Emperyalistler-den ba¤›ms›zl›¤› içermeyen bir ““BBaa¤¤››mmss››zzKKüürrddiissttaann””,, Kürt halk›n›n özlemi olamaz.

    ‹rlanda halk›n›n ba¤›ms›zl›k liderlerinden Con-noly, 1913’te flöyle der: ““‹‹nnggiilliizz oorrdduussuunnuu üüll--kkeeddeenn kkaalldd››rraaccaakk oolluurrssaakk vvee yyeeflfliill bbaayyrraa¤¤››DDuubblliinn kkaalleessiinnee ççeekkeebbiilliirrsseekk,, ssoossyyaalliisstt bbiirrccuummhhuurriiyyeett kkuurrmmaazzssaann››zz ttüümm ççaabbaallaarr››nn››zz bbooflflaaggiittmmiiflfl oollaaccaakk.. VVee ‹‹nnggiilltteerree kkaappiittaalliissttlleerr vvee ttiiccaa--rrii kkuurruulluuflflllaarr›› aarraacc››ll››¤¤››yyllaa ssiizzlleerrii yyöönneettmmeeyyeeddeevvaamm eeddeecceekk......””

    Bu, halen geçerlili¤ini koruyan bir gerçektir.

  • 22 fiubat’taki CHP MYK toplan-t›s›nda konuflan Deniz Baykal, sony›llarda Do¤u ve Güneydo¤u’da oykaybettiklerine dikkat çekerek, butablonun de¤ifltirilmesini istemifl.CHP lideri, bunun için bölgeninekonomik kalk›nmas›na yönelikönemli aç›klamalar yapacaklar›n›kaydetti. 7 kiflilik bir milletvekiliheyeti de inceleme yapmak üzerebölgeye gidecekmifl. Böylece CHPDo¤u’ya ekonomik paketle “bar›flköprüsü” kuracakm›fl. (23 fiubatZaman)

    Bu ‘‘Köprü’den UUlusal Haklar Geçmiyor

    Do¤u ve Güneydo¤u bölgelerin-de yaflayan Kürt halk›n›n büyük biryoksulluk içinde oldu¤u, en büyükyoksullu¤un, sefaletin, iflsizli¤in bubölgelerde yo¤unlaflt›¤› bir gerçek-tir. Ancak bölgedeki bu devasa yok-sullu¤a iliflkin raporlar› aç›klayanla-r›n, “çözüm paketleri” sunanlar›nhiçbirinin amac›n›n gerçekten yok-sullukla mücadele olmad›¤› da birbaflka gerçektir.

    Bölgeye yönelik ekonomik te-melli bütün politikalarda amaç,Kürt halk›n›n mücadelesini gerilet-mektir. Bu durum öyle gizli sakl› dayap›lm›yor, hükümetler, tekelci bur-juvalar taraf›ndan aç›kça dile geti-rilmektedir. Amaç, Kürt halk›n›nulusal taleplerinin “ekonomik” ta-lepler içinde bo¤ulmas›d›r.

    Bu politika, CHP’nin gelenekselpolitikalar›yla uyumludur. Kürt so-rununa iliflkin burjuva demokratikreformlardan dahi korkan CHP, bu-gün flovenizm bayra¤›n› en yüksek-lerde dalgaland›ran partiler aras›ndayeralmaktad›r. MHP ve AKP ilemilliyetçilik yar›fl›na giren CHP çiz-gisi son y›llarda daha da sa¤a kay-m›fl, faflist politikalar›n, bask›lar›n,

    yasaklar›n savunucusu olmufltur.

    CHP’nin böyle bir flovenizmle,böyle bir faflistlikle Kürt halk› ile‘bar›fl köprüsü’ kurabilmesi müm-kün mü? Hrant Dink cinayeti ilemilliyetçilik aras›nda ba¤ kurulma-s›na karfl› ç›kan ve milliyetçili¤i“milletin ana çimentosu” olarak ni-teleyen Baykal m› “bar›fl köprüsü”kuracak! Cumhuriyetin ilk y›llar›n-dan beri toplumu tek bir kal›ba dök-mek isteyen çizginin savunucusuCHP, bütün ulus ve milliyetleri ayn›çimento kal›b›nda, Türklük içindeeritmeyi savunan bir flovenizmintemsilcisidir. Tek parti dönemindeCHP’nin çimentosu “halkç›l›k”t›.Sosyalist düflüncenin önüne set çek-mek, s›n›f bilincini do¤madan bo¤-mak için “s›n›fs›z imtiyazs›z kay-naflm›fl bir kitleyiz” slogan›yla dö-küldü bu çimentonun harc›. Bugünde milliyetçili¤e ayn› ifllevi yüklü-yor CHP.

    Kürt halk›n› aptal yerine koy-mak isteyen bu zihniyet aç›kça, “di-linden, kültüründen, ulusal hakla-r›ndan vazgeç sana ekmek, ifl vere-lim” demektedir.

    Bu “köprü”de, Kürt halk›n›nulusal haklar›, kültürel taleplerininyeralmad›¤› ortada. Peki o halk›nvarl›¤›n› inkar üzerine nas›l bir köp-rü kurulabilir, bu köprü o halk› ne-reye götürür? Tek kelimeyle, esare-te! CHP’nin bayraktarl›¤›n› yapt›¤›oligarflinin flovenizminin, faflist po-litikalar›n›n amac› da budur.

    CHP Yoksullu¤a DDa Çözüm ÜÜretemez

    Öte yandan CHP; sadece Kürt-ler’in de¤il tüm halk›n ekonomiktalepleri konusunda, yoksulluk, se-falet ve iflsizlik konusunda, klasikbir sosyal-demokrat partinin politi-kalar›ndan da oldukça uzak bir ko-

    numdad›r. IMF politikalar› emekçile-ri iflsiz, aç ve yoksul b›rak›rken, ge-cekondular y›k›l›rken, sefalet her ge-çen gün yayg›nlafl›rken CHP’nin bukonularda tek bir politikas›n›n, mu-halefetinin oldu¤unu gören var m›?

    Halk›n sorunlar›na sahip ç›kma-yan iktidar›n bütün politikalar›,“devleti koruma” üzerinden flekil-lenmektedir. Hangi devlet; halk›sindirmekten, katletmekten baflkahiçbir fley vermeyen faflist devlet!

    CHP’nin ekonomi politikada bu-günden farkl› olarak söyleyebilece-¤i bir fley de yoktur esas olarak. Ka-pitalizm d›fl›nda bir alternatifi olma-yanlar›n, halk›n ekonomik sorunla-r›na, yoksulu¤a da çözümleri yokdemektir.

    CHP’nin ne Kürt sorununa çö-züm ne de yoksullu¤un yokedilme-si gibi bir niyeti de yok zaten. Bay-kal’›n da tam bir burjuva piflkinlikleifade etti¤i gibi, her fley halk›n oyu-nu almak için. Bilinir ki, burjuvapolitikac›s› bu u¤urda her türlü ya-lana, hileye baflvurur. Mevcuttanfark› yokken, varm›fl gibi gösterir,bofl umutlar› pompalay›p aldatt›¤›kitlelerin oyunu ald›ktan sonra datüm sözlerini unutur!

    12

    4 Mart 2007 / 94

    Bu flflovenizmle, bbu ffaflistlikle

    HHaannggii BBaarr››flfl KKööpprrüüssüüCHP Do¤u’ya ekonomik paketle “bar›fl

    köprüsü” kurma çal›flmas› bafllatt›!

    Kürtçe isme izin yok!Diyarbak›r'da ‹l Genel Meclisi,

    tabelalara, köylerin Türkçe isimle-rinin alt›na parantez içinde Kürtçe,Ermenice ve Osmanl›ca olan eskiisimlerini yazmak istedi. Valilikdava açt›. ‹dare Mahkemesi ise yü-rütmeyi durdurdu.

    Valilik ve mahkemenin gerek-çesi, “isim de¤ifltirmenin ancak‹çiflleri Bakanl›¤› karar› ile olaca-¤›”. Oysa ortada isim de¤ifltirmede¤il, mevcut isimlerinin yan›nahalk›n bildi¤i eski isimlerin de pa-rantez içinde belirtilmesi var. An-cak sorun devlet aç›s›ndan bu de¤ilelbette. Kürt’e kendi ismini yasak-layan, bütün köylerin adlar›n›Türkçelefltiren zihniyet ve politikaony›llard›r sürüyor. Asimilasyonbu tür örneklerle devam ettiriliyor.

  • Hilmi Aydo¤du tutukland›

    DTP Diyarba-k›r ‹l Baflkan› Hil-mi Aydo¤du “Ker-kük’e yap›lan sal-d›r› Diyarbak›r’ayap›lm›fl olacak-t›r” sözlerindendolay›, ‘kin vedüflmanl›¤a tah-rik’ suçlamas›yla

    ç›kar›ld›¤› sorgu hakimli¤i taraf›n-dan 23 fiubat’ta tutukland›.

    Aydo¤du, ilk olarak YNK’ninyay›n organ› PUK Media’ya yapt›¤›aç›klamada, Güney Kürdistan’dakidurumu ve Kerkük üzerine görüflle-rini aç›klam›fl ve “Kerkük’e yap›lansald›r› Diyarbak›r’a yap›lm›fl ola-cakt›r” demiflti.

    Burjuva bas›n›n Aydo¤du’yu he-def gösteren haberlerinin ard›ndanbir bas›n aç›klamas› yapan Aydo¤-du, gözalt›na al›nmadan önce yapt›-

    ¤› aç›klamada da gö-rüfllerinde ›srarl› ol-du¤unu belirterek,“Türkiye’de de 20milyon Kürt yafla-maktad›r ve 20 mil-yon Kürt de Irak’ta

    Kürtler’le yap›lacak böylesi bir sa-vafl› veya Kerkük’e yap›lacak böyle-si bir sald›r›y› kendilerine yap›lm›flolarak görecektir” demiflti.

    Kerkük’ün, Irak’taki Araplar,Türkmenler ve Kürtler’in bir soru-nu oldu¤unu ve kendi iç dinamikle-riyle çözülmesini belirten Aydo¤du,Türkiye’nin Kerkük’e müdahaledeya da bir sald›r›da bulunmas›n›n,Türk Devleti ile Kürtler’i karfl› kar-fl›ya getirece¤ini belirtmiflti.

    Aydo¤du’nun tutuklanmas› Di-yarbak›r Adliyesi önünde toplanan500 kifli taraf›ndan protesto edildi.Burada aç›klama yapan ‹l BaflkanYard›mc›s› Musa Fariso¤lu, bask›-lara, keyfi tutumlara karfl› daha daörgütlenerek mücadele edeceklerinibelirterek, “Hiçbir bask› bizi yolu-muzdan al›koyamayacakt›r” dedi.

    Türk ve Tu¤luk’ahapis cezas›DTP Genel Baflkan› Ahmet Türk

    ile Genel Baflkan Yard›mc›s› AyselTu¤luk’a, 8 Mart Dünya EmekçiKad›nlar Günü için Yalova Kad›nKollar› taraf›ndan haz›rlanan ancakda¤›t›lmayan bildiri nedeniyle, “Su-çu ve suçluyu övmek” ve ‘siyasipartiler kanununa muhalefet” suçla-mas›yla 1’er y›l 6’flar ay hapis ceza-s› verildi.

    Aç›k ki, hukuki de¤il siyasi birkarar. MGK’da al›nan “DTP’yi sin-dirme” karar›n›n yarg› boyutunayans›mas›d›r. Bir bildirinin ceza ko-nusu yap›lmas› bir yana, bas›na vekamuoyuna dahi aç›klanmam›fl birbildiriden ceza vermenin baflka biranlam› yoktur.

    Bir süre önce de Van ‹l Baflkan›‹brahim Sunkur tutuklanm›fl, birçok yerde de DTP’nin il ve ilçe bi-nalar›na bask›nlar düzenlenmiflti.Son olarak ise, hafta sonunda Anka-ra’da düzenlenen DTP Kongresihakk›nda an›nda soruflturma açmakoldu. 1 Mart’ta da Tu¤luk genelmerkezden gözalt›na al›narak ifadeiçin adliyeye götürüldü.

    DTP’ye yönelik bask›lar; 26 fiu-bat günü Batman, ‹stanbul, Antep,Adana, ‹zmir ve Mardin’de düzen-lenen eylemlerle protesto edildi.DTP’liler “bask›lara direnecekleri-ni” belirttiler.

    13

    4 Mart 2007 / 94

    Burjuva bas›nda Aydo¤du hezeyan›

    Hilmi Aydo¤du’nun sözleri oligarfli cephesinde ol-du¤u gibi burjuva bas›nda da hezeyanla karfl›land›. Oli-garflinin ony›llard›r uygulad›¤› asimilasyona, floveniz-me, katliam politikalar›na sesi ç›kmayanlar, Aydo¤-du’yu “›rkç›” ilan ettiler, “Tam bölücülük” (GüngörMengi) oldu¤una karar vererek sald›r›ya geçtiler.

    Ne de olsa oligarflik devletin politikalar›na paralelkonufluyorlar, mazluma vuruyorlard›; yani en cüretlilaflar›n› edebilirler, istedikleri gibi vurufl yapabilirlerdi.Muhalif olana hakaret etti, yarg›s›z infaz yapt› diyekimse de elefltirmez, “tahkir ve tezyif” davalar› da aç-mazd› nas›lsa. Daha tutuklanmadan hükmü veren veadeta ‘tutuklay›n flu adam›’ 盤l›klar› atan burjuva med-yan›n kalemflörleri, “demokratl›k” maskesini f›rlat›p at-t›lar ve beyinlerinin k›vr›mlar›ndaki Kürt düflmanl›¤›n›,flovenizmi koyverdiler. En solcu, demokrat geçinenindahi tutuklanmas›n› elefltirirken, “söyledi¤i yanl›flt›”

    demeyi de ihmal etmedi.

    Aydo¤du’nun aç›klamalar› çeflitli aç›lardan elbetteelefltirilebilir. Milliyetçi politika sorgulanabilir, tümIrak kentleri gibi Kerkük’ün de Amerikan iflgali alt›ndaolmas›na neden karfl› ç›km›yorsunuz, diye sorulabilir.Ama bu köfle yazarlar›n›n hiçbirinin sorunu bu de¤ildi.Kat›ks›z bir flovenizmle yaz›p çizdiler ve tutuklamaiçin gerekli siyasi, psikolojik ortam› yaratt›lar. H›z›n›alamayan kimileri ise (Erdal fiafak gibi), benzeri aç›k-lamalar yapan baflka Kürt politikac›lar›n da tutuklan-mas›n› istedi.

    Peki soral›m. Tamam söylediklerine kat›lmayabilir-siniz, ancak daha dün 301. Madde tart›flmalar›nda nas›lda düflünce özgürlü¤ünden yana oldu¤unuzu anlatanlarsizler de¤il miydiniz? Özgürlük anlay›fl›n›z, sisteminkabul edebilece¤i, devlet politikalar›na ters düflmeyendüflünceleri mi kaps›yor? Bir halk›n varl›¤›n›, haklar›n›inkar etmenin en büyük “k›flk›rtma” oldu¤unu bir yanab›rak›p, “iflte k›flk›rtma buna denir” hezeyan›yla beyniflovenizme kilitlenmifl olanlar ne düflünce özgürlü¤ünüsavunabilir ne de demokrat olabilirler.

    DTP’ye Yönelik Bask›lar Art›yor

  • Hrant Dink'in cenaze törenindeaç›lan “Hepimiz Ermeniyiz” pan-kart› ve at›lan sloganlar, flovenizmin‘sinir uçlar›na’ dokunmufl ve bu ke-simleri ‘z›platan’ bir etki yaratm›flt›.Faflistlerden Kemalistler’e, ‘ulusal-c›lar’dan islamc›lara kadar, flovenistpolitikalar› benimseyen ya da etki-sinde bulunan genifl bir kesim slo-gana karfl› duyulan haz›ms›zl›¤› or-taya koydu.

    MHP’den CHP’ye, DYP’denANAP’a, SP’den BBP’ye bütün ge-rici, floven kesimler milliyetçilikpastas›ndan pay kapma savafl›n› da

    bu süreçte slogana itiraz üzerindenyürüttüler.

    Neredeyse Türk milliyetçili¤inintarihine yak›n bir köklü geçmifle sa-hip olan flovenist zihniyet, hele heletarihi Ermeni düflmanl›¤› öylesineköklü ve mutlak tahakkümünü kur-du¤undan öylesine emindi ki, o si-nir uçlar›ndaki yank› halen dinmiflde¤il. Türk Tarih Kurumu Baflkan›Prof. Yusuf Halaço¤lu'nun sözleri,AKP milletvekili Nevzat Yalç›n-tafl’›n beyanlar›, slogana aç›lan da-valar bunun son örnekleridir.

    Milliyetçili¤i ddaha ››rkç› temelde ttahkim eetmek

    Neydi onlar› rahats›z eden? Her-fleyden önce, çok farkl› politik he-saplar yap›lm›fl olsa dahi, bu cinayetErmeni düflmanl›¤›n›n, farkl› olan›yoketme, ezme politikas›n›n birürünüydü. Hrant Dink, resmi devletpolitikalar›n› elefltiren bir ayd›n ol-mas›ndan önce, Ermeni bir ayd›n

    o l -du¤u için

    katledilmiflti.Irkç›, flovenist politi-

    kayd› onu katleden. Bunakarfl› gösterilecek tepki de do¤alolarak ki, bu politikalara yönelikolacakt›.

    “Hepimiz Hrant'›z, Hepimiz Er-meniyiz” slogan› bu gerçe¤in so-mutlanmas› oldu. Büyük korku vehaz›ms›zl›k da iflte bu noktada orta-ya ç›kt›. Genelkurmay’dan bafllaya-rak oligarflik devletin bütün birimle-ri, sivil faflistler, flovenist Kemalist-ler, ‘ulusalc›’ maskeli faflistler, tari-katlar, kontra çeteler... yani bütüngerici faflist kesimler büyük bir tep-ki gösterdiler. Onlara sosyal flovenkimi gruplar da dahil olmakta ge-

    cikmedi. Peki neydi korkular›? Herfleyden önce yüzbin kiflinin hayk›r-d›¤› bu slogan oligarflinin flovenistpolitikalar›na vurulmufl etkili bir to-kat olmufltu. “Ermeni”nin küfür ni-yetine kullan›ld›¤›, ony›llard›r Er-meni’lerin kimliklerini gizlemek,adlar›n› de¤ifltirmek durumundakald›¤› bir ülkede, Ermeni’si, Tür-k’ü, Kürt’ü, Laz’›, Arap’› ile yüzbininsan kendini mazlumla bütünleflti-riyor, oligarflinin politikalar›na is-yan edercesine “Hepimiz Ermeni-yiz” diyordu. Kolay hazmedilecekbir durum de¤ildi onlar aç›s›ndan.

    Zira, bu kesimler ya iktidardakivarl›klar›n› ya da toplumsal yap›içindeki örgütlülüklerini hep bu po-litikalar üzerine kurmufllard›r. Mil-liyetçilikten, flovenizmden, yanihalk kitlelerinin en geri yanlar›ndanbeslenmifller, o politikalar›n sonuç-lar› üzerinden iktidarlar›n› sürdür-müfllerdi. Kitleler nezdinde en ko-lay prim yapan politikalard› bunlar.

    Üstelik milliyetçi flo-ven politikalar, halk

    kitlelerini gerçek so-runlar›ndan uzaklaflt›ran bir

    ifllev görmesi, onlar›n üzerini ört-mesi yan›yla da sistem aç›s›ndanvazgeçilmezdi, y›pranmas›na izinveremezlerdi.

    FFAAfifi‹‹SSTTLLEERR daha ilk andan iti-baren slogan› “garabet” diye nitele-yerek tepki gösterdiler. Bu tepki gi-derek bir pani¤e, korkuya dönüfltü.“Hepimiz Türküz” diye bafllayanpankartlar ast›lar, futbol maçlar›ndabenzeri sloganlar att›lar. Cenazede-ki o görkemin yaratt›¤› havay›,muhtemel önünü açacak politik ge-liflmeleri daha bafltan da¤›tmak,milliyetçili¤i yeniden ve daha güçlütahkim etmek için harekete geçtiler.Yaral› bir s›rtlan gibi, üzerine otur-duklar› kaidenin sars›nt›s›n› dindir-mek, karfl› bir dalga yaratarak flove-nizmi yükseltmek, bunu da “oy”açevirmek için harekete geçtiler. Za-ten devletin politikalar› ile k›smen

    sa¤lad›klar› mefl-ruiyetlerini art›r-mak, milliyetçili-¤in bask› ve terö-rünü ‘etkiye karfl›

    tepki’ k›l›f›nda do¤allaflt›rmay› he-deflediler. Halklar›n kardeflli¤inihayk›ranlara karfl›, Türk’ün üstünlü-¤ünü hat›rlatt›lar, halklar› birbirinedüflmanlaflt›rmadan yaflayamaya-caklar›n› gösterdiler. Slogana itirazederken, Ogün Samastlar’la kendi-lerini bütünlefltirirken, gerçekte hepsaklamak istedikleri ›rkç›, katliamc›yüzlerini aç›k etmifllerdi. Aleni fle-kilde cinayete sahip ç›km›fllard›r.Yüz bin insan›n yaratt›¤› floku dahaatlatamadan panik ve hezeyan için-de, en fütursuz halleriyle ç›kt›lar or-tal›¤a. Milliyetçili¤i nas›l yükselti-riz, yaln›z olmad›klar›n› hissedenaz›nl›klar› yeniden nas›l kendi ka-buklar›na iteriz... ‹flte en son, az›n-l›klar›n yo¤un olarak bulundu¤uAdalar’da yaflananlar. MHP Adalar‹lçe Teflkilat›, üstelik Ermeniler'inSurp Vartanants Günü'nde, ‘Hepi-miz Türküz’lü pankartlar ast›lar.Gelen tepkiler üzerine devlet pan-kartlar› kald›rtt› ancak gerekçe il-

    14

    4 Mart 2007 / 94

    fifioovveenniizzmmiinn DDiinnmmeeyyeenn KKoorrkkuussuu

    HHeepp iimmii zz EE rrmmeenn ii yy ii zz ss llooggaann ›› flfloovveenn ii zzmmee vvuurruu llmmuuflfl ggüüçç llüü bb ii rr ttookkaatt tt ›› ;;yyaannkk ›› ss ›› ssüürrüüyyoorr

  • ginçti; üzerlerine izinsiz olarakTürk bayra¤› konmufl olmas›. Yani,az›nl›k “vatandafl›n›n” taciz edilme-si, üzerlerinde bask› oluflturulmas›devleti ilgilendirmiyordu. Çünküzaten kendi politikas› da buydu.

    Asl›nda görüldü ki, faflistler iledevletin olaya bak›fl›nda hiçbir farkyoktu. Jandarma ve polisin OgünSamast’› kahramanlaflt›rmas› ve bu-nu tüm dünyaya ilan etmesi ile, fa-flistlerin futbol maçlar›nda att›klar›sloganlar ayn› ideolojik kaynaktanbeslenmektedir.

    ‹slamc›n›n kkorkusu

    ‹‹SSLLAAMMCCII kesimin önemli isim-lerinden, AKP milletvekili NevzatYalç›ntafl, 19 fiubat tarihli SabahGazetesi’nde Balçiçek Pamir’lesöyleflisinde slogan› yanl›fl olarakniteleyerek, gerekçesini flöyle aç›k-lad›: "Hepimiz Ermeniyiz demek,hepimiz H›ristiyan›z demektir. Müs-lümanl›¤a olan inanc› azalt›r. Etkitepki sonucu birileri tahrik oldu ve'Hepimiz Ogün'üz' slogan› ç›kt›."

    Ne parlak bir zeka! T›pk›, “bizErmeni de¤iliz” diye aptallara özgütart›flmalar yapan cahil faflistler gi-bi. Demek H›ristiyan oldu yüz binkifli, Müslümanl›k bir anda zay›fla-y›verdi! Meflrebine uygun bir ce-vap. O slogan›n neden at›ld›¤›n›,hangi anlam› tafl›d›¤›n› pekala Yal-ç›ntafl da bilir. Bunu izaha bile ge-rek yoktur. Karfl›m›zda konuflan, flo-venizmle yo¤rulmufl fleriatç› bir zih-niyettir. Toplumu ony›llard›r dene-tim alt›nda tutan araçlara, milliyet-çilik ve dine dört elle sar›larak var-l›k flartlar›na sahip ç›kmaktad›rlar.Üç befl örne¤i geçmeyen olaylar›“misyonerlik faaliyetleri yo¤unlafl-t›” diye durmadan manfletlerine ta-fl›yan, toplumu yönlendiren bu ke-simler, egemen olan Türk-Müslü-man kimli¤inin d›fl›nda hiçbir inan-ca, kimli¤e tahammül edemezler.Dün de böyleydi, bugün de.AKP’nin kendini demokrat göster-meye çal›flmas›na karfl›n, gerçektetafl›d›¤› zihniyet budur.

    'Hepimiz Ogün'üz' slogan›n› “bi-rilerinin tahrik olmas›” diye aç›kla-

    mak ise; masumlaflt›rmakt›r, asl›ndabu katil zihniyete sahip ç›kmakt›r.Linç girifliminde bulunanlar› “tahrikolan hassas vatandafl” diye aç›kla-yanlar da ayn› politikay› uygulam›fl-lard›. ‹ki slogan› karfl› karfl›ya getir-mek her fleyden önce ahlâki bir so-run da tafl›r. Bir yandan ma¤dur,mazlum olan, öte yandan zalim, ka-til olan var ve “o da yanl›fl bu dayanl›fl” deniliyor. Bu mu adalet!

    Kimileri de slogan›, “ötekine”vurgu yapmak di¤erini k›flk›rt›r, ya-ni sen Ermeni dersen, ötekisi de“Türküz” diye ortaya ç›kar, gerek-çesi ile yanl›fl buluyor. Böyle bir ba-k›fl aç›s› ile hiçbir konuda egemenunsura ve politikaya elefltiri yönelti-lemez, mazlum olan›n hakk› savu-nulamaz. Bu bak›fl ayn› zamandamilliyetçi floven dalgay› oligarflininbilinçli bir politikas›n›n ürünü de-¤il, “etki-tepki” ile aç›klamaktad›rki, külliyen yanl›flt›r. Bunun ad›,“ak›ll› olmak” ise, bu akl›n savrula-ca¤› yer flovenizmden, icazetçilik-ten baflka bir fley olmayacakt›r.

    Resmi ttarihi iiflte bbunlar, yaz›yor!

    Slogana yönelik bir baflka heze-yan da Türk Tarih Kurumu (TTK)Baflkan› Prof. Yusuf Halaço¤-lu’ndan yükseldi. O’na göre;

    Cenazede "Hepimiz Ermeniyiz"diyenler belli bir ideolojinin men-suplar›yd›. Sanki bu ölüm onlar ta-raf›ndan önceden biliniyormufl gibitav›r tak›nm›fllard›. Kafa biçimindehaz›rlanm›fl pankart tafl›d›klar› içinsay›lar› 40 binlerden 80 binlere ç›-kar›ld›. Türkiye'de 50 bin Ermenivard›, en fazla 20 bini cenazeye ka-t›lm›flt›. 10 bin kifli de samimi ola-rak cinayeti protesto etmiflti. Pekikalanlar kimlerdi? ‹flte bunu araflt›r-mak gerekiyordu. Cinayeti kim iflle-miflti? “Cenaze s›ras›nda sloganüretenleri bu yönüyle de de¤erlen-dirmek gerekiyor"du Halaço¤lu’nagöre. (26/02. Radikal)

    Türkiye oligarflisinin resmi tarihanlay›fl›n›n temsilcisi Halaço¤lu,“Türk-Ermeni diyalo¤u”ndan söz

    15

    4 Mart 2007 / 94

    BBP kanl› eli hamaset ve komplo teorisi ile y›kayamaz

    Hrant Dink cinayetinde ayak izle-ri ortaya ç›kan Büyük Birlik Partisi(BBP) kendini aklamaya çal›fl›yor. 23fiubat günü aç›klanan “Trabzon Ra-poru” bu u¤rafl›n bir ürünü.

    Dink cinayetini “sistemli bir ulus-lararas› organizasyon” olarak de¤er-lendiren BBP Baflkan› Muhsin Yaz›-c›o¤lu, birlikte resminin yerald›¤›muhbir Erhan Tuncel’in de “Emniyetve J‹TEM’in de üzerinde uluslararas›güçler taraf›ndan yönlendirildi¤ini”öne sürdü.

    Rapora göre; cinayetle BBP’ninhiçbir ilgisi yok. Trabzon üzerineoyunlar oynan›yor. Bunun gösterge-leri de; TAYAD’l›lar›n gösteri yap-mas›, eski Rum evleri ve kiliselerinrestore edilmesi, Trabzonlu bir erikaç›rarak sal›vermesi, Rumlar’›nsempozyum düzenlenmesi... gibiolaylar. Erhan Tuncel, BBP lideri Ya-z›c›o¤lu ile ayn› resim karesindeözellikle durdu, bu da ‘oyunun’ birparças›yd›. Azmettirici Yasin HayalBBP’ye üyeydi, ancak lüzumsuz sözve davran›fllar sergiledi¤i için at›ld›.BBP ‹l Baflkan› para yard›m›n› ‘insa-ni düflüncelerle’ yapt›.... Her fley mil-li birli¤imizi ve bütünlü¤ümüzü ze-delemek için yap›l›yor...

    BBP parti olarak cinayette kulla-n›lm›fl m›d›r, bu ayr› bir tart›flma. An-cak zihniyet olarak Ogün Samast ilehiçbir fark›n›n olmad›¤› aç›kt›r. Bukomplo teorileri ile, bu “milliyetçi-lik” hamaseti ile yaflananlar› aç›kla-yamazs›n›z. Tuncel muhbirmifl; BBPgibi faflist partiler için bu ola¤anüstübir fley de¤ildir ki! BBP’lisi, MHP’li-si ile bütün faflistler objektif olarakpolis muhbiri de¤il midirler? Üniver-sitelere bak›n, polisle hep kolkolaolan kimlerdir? Sol, demokrat ö¤ren-ciler hakk›nda ihbarlar yapanlar kim-lerdir. Devleti koruma, devletin gü-venlik gücüne yard›mc› olma misyo-nu tüm bunlara zaten gerekli zeminihaz›rlamaktad›r.

  • ediyor, bu amaçla da bir Ermeni ta-rihçiyi bugünlerde birlikte araflt›rmayapmak için davet ediyordu. PekiBöyle bir kafa Ermeni ile diyalogkurabilir mi? Bu olay›n karfl›s›na;“PKK ile çarp›flan askerlerimizdenflehit olanlar için 'Hepimiz Türküz'demediler” diye ç›kmak, “Ermeniörgütlerin” öldürdü¤ü elçileri hat›r-latmak ne anlama gelir. Asker cena-zesi ile ne ilgisi var Dink cenazesi-nin? En kaba faflist demagoji! Asa-la’n›n eylemlerini hat›rlatmak ise,Dink olay›na asl›nda “hakl› bir mi-silleme” gözüyle bakmakt›r. Asl›n-da ‘hepimiz Samast’›z’ demektedirbu zihniyet. Elçileri hat›rlar ama as-la atalar›n›n k›rd›¤› yüzbinlerce Er-meni’yi söylemez. Cenazeye kat›-lanlar› ›rk temelinde tasniflemeside, topluma bak›fl›n›n bir yans›ma-s›d›r.

    “Hepimiz Türküz” eksenindek›flk›rt›lan milliyetçili¤in azd›r›lma-s›ndan da büyük bir hoflnutluk duy-maktad›r resmi tarihçi. “Art›k soy-k›r›m›n Türkiye'de herhangi birkimseye kabul ettirilmesi mümkünde¤ildir” sözleri bunun sonucudur.

    “Ölümü önceden biliyorlard›”,“ayn› ideolojinin insanlar›” gibi

    de¤erlendirmelerse, bir tarihçi de¤ilkontra bir zihniyettir. Kontrgerillacinayetlerini solun üzerine y›kmayaçal›flan, bayatlam›fl demagojiler d›-fl›nda tek bir kelime edemeyen kababir kontra zihniyet. Cenazeye kat›-lanlar› düflman görüyor gerçekte.Zaten bir bölümü “tarihi düflman”olan Ermeniler’den oluflan kitle için“ayn› ideoloji”den derken, bir düfl-man ideoloji tan›m› yapt›¤› ortada-d›r. Devletin, sa¤ burjuva bezirgan-lar›n solu hep göstermek istedi¤i gi-bi “d›fl güçler” ba¤lant›s›n› da bubak›fl do¤rultusunda kuruyor. On-binlerce insan› sürü, ak›ls›z, d›flgüçlerin maflas› diye niteliyor.

    Varmak istedi¤i sonuç, bu ifli“d›fl güçler ve onlar›n Türkiye’dekimaflalar› yapt›” fleklinde... Temsiletti¤i ideolojinin katil, ›rkç›, flove-nist yüzü ortaya ç›km›fl, bütün çaba-lara karfl›n cinayetin devlet cinayetioldu¤u alenileflmifl; tarihçi ise bun-lar›n üzerini “d›fl güçler” kliflesi ileörtmeye çal›fl›yor. Madem d›fl güç-ler yap›yor, yapt›r›yor, o zaman se-nin jandarman, polisin d›fl güçlerintetikçisi ile neden kolkola, “asla-n›m” diye s›rt›n› s›vazl›yor?...

    Cevap yok! Çünkü o bir tarihçi,

    bilim insan› de¤il. Kitlelerin en geriduygular›na hitap eden, komplo te-orileri ile zehirleyen ve kendisi dezehirlenen, kasaba politikac›s› üslu-buyla demagoji yapmaktan, çarp›t-maktan çekinmeyen bir devlet ada-m›! fiimdi oturup düflünün; bu kafa-n›n yazd›¤› tarih neyi nas›l anlat›r?Örne¤in bu zihniyet yüz y›l sonrakikuflakl