halimt, lutfullah. lutfullah manlar amasya valisi bulunan Şehzade bayezid'e takdim etmiş,...

3
kerametleri, ruhun mahiyeti, günah ve iman gibi konularda be- itikadl meseleleri sahih hadis- lerle delillendirmesine yer yer mevzu ve rivayetlere de Özellikle esrna-i hüsna konusunda kendisinden sonra gelen alimleri üzerinde müessir Beyhaki'nin e1-Esmil' eserinde e1-Min- hô.c'dan bol miktarda bu- nu göstermektedir. Ruh meselesinde ke- muhalefet edip filozoflara tabi da dikkat çekmektedir. Hallmiden bahseden kaynaklarda onun pek çok eserinin belirtilmek- le birlikte bilinen tek eseri el-Minhiic fi Akaid, ve ahlak ihti- va eden bu hacimli eser, Hilmi Muham- med Fude tahkik edilerek üç cilthalinde (Beyrut 1399/ 1979). kaynaklarda Halimi'nin Aya- 's -sô.'a ve bir eserinin daha kaydedil- de Kadi 179; lll, 168) Bu durum, muh- verilen bilginin an- : Halimi. el-Minhac fi Hilmi M. FOde). Beyrut 1399/1979, I, 26-28, 33, 134- 140, 145, 183-210, 230, 237-238, 256-257, 337,353-354,461-462,474,485, 492; ll, 467- 468; lll, 180; Sehmi. Tari/] u Cürcan M. Ab- dülmuid Han). Beyrut 1407/1987, s. 198-199; Abbadi. s. 105-106; Sem- 'ani. el-Ensab, IV, 198-199; el-Lü- bab, I, 382-383; Zehebi, Te?kiretü lll, 1030-1031; a.mlf .. A'lamü'n-nübela', XVII, 231-234; a.mlf., 244; a.mlf .. el- 'iber, ll, 205; Yiifii, Mir'atü'l-cenan, lll, 5; Sübki. Taba!):iit, IV, 333-343; isnevi. fi'iyye, s. 404-405; Kesir. el-Bidaye, Xl, 349; Cürcani. 1239, s. 578-579; Kadi ye, 178-179; ll, 1047-1048, 1871 -1872; III, 167-168; Brockelmann. GAL, I, 211-212; Suppl., 349; Hediyyetü'l-'arifin, 308; Kehhal e, Mu'cemü'l- mü'ellifin, IV, 3; Sezgin, GAS, I, 607-608; is- mail Ebü Bekir Süleymaniye Ktp., nr. 3739, vr. 231'; M_ Hasan Heyto, el-ictihad ue (abaf!:atü müctehi- Beyrut 1409/1988, s. 181-182; Sa- bine Schmidtke. The Theology o{al-'Allama al- f-:/illl (d. 726/1325), Berlin 1991, s. 161; Metin Yurdagür, Ayet ue Hadislerde Esmii-i Hüsna, 1996, s. 50-51; L. Gardet. "Kara ma", EJ2 616; Yusuf Yavuz, "Bey haki, Ahmed b. Hüseyin", DiA, VI, 62; a.mlf .. "el-Es- ma a.e., XI, 422; a.mlf., a.e., XI, 448; Bekir "Esrna-i Hüsna", a.e., XI, 412,416. !il METiN YURDAGÜR L HALiMI, Lutfullah (ö. XV. Bahrü '1-garaib Farsça-Türkçe dil alimi, fakih, ve tabip. _j Ailesi olmakla beraber kendisi muhtemelen Amasya'da büyü- Eserlerinde ismi Lutfullah, ba- zan Halim!, bazan da gibi Lutfullah b. Ebu Yusuf el-Halim! ola- rak geçmektedir. ve dedesinin Abdülhallm belirtir. Halim!, kaynaklarda yer alan Acem dan dair (mesela bk. Alt, vr. 238'; s. 382; Sicill-i Osrnanl, ll, 241; Hediyyetü'l-'arifin, 840) ve Farsça'ya hakimiyetine esas o önde gelen kültür çevrelerinden Fatih Sultan Mehmed ve ll. Bayezid devirlerinde bulunan Hallml, Fatih devri Mahmud himayesini tür. Sivas iken Amasya Valisi zade Bayezid'i kötü yola edenlere engel olmak için iftiraya 1474'te aziedilerek Tokat'ta hapse- üç ay kadar hapiste son- ra suçsuz serbest Maruz muameleden çok müteessir olan H alimi, dan için bütün olup bitenleri rumuzlu bir arzetmek üzere Arapça olarak bir "kaslde-i taiyye" 880'de (1475-76) gidince kasidesini beyit beyit Bayezid'i içki, kumar ve rucuya kendisine kötülük edenleri Halimi'nin kasidesini Fatih Sultan Mehmed'e tak- dim etmesi üzerine Amasya'ya vezir Hamza Beyzade Mustafa bir tahkikat heyeti tir. Ondan gelen rapor üzerine Amasya'- ya bir fermanla Ba- yezid'in çevresindekilerden Mahmud Pa- Taci Bey ve Abdurrahman Efendi'nin de aziini tir. Bunlardan Taci Bey Abdur- rahman Efendi Mahmud ise idam Eserlerinden Hallml'nin ve özellikle iyi lugat. edebi- yat. ve miras hukuku de- rin bilgiye sahip bir alim Necati ve Baki gibi güçlü leri bile hafife alan Gelibolulu Mustafa HALIMT, Lutfullah An onu d uygulu ve zevk sahibi, kasidele- rinde Saveel'nin benzerinin ya- çok güç kasidesine bu- ve tahayyülleri bulunan bir kalem eh- li diye nitelen direrek eser ve öv- güye belirtir, otuz kadar ri- sale ve kasidesini söyler (Kün- hü'l-ahbar, vr. 238') 882'de (1477) met- nini nesih bizzat ertesi Farsça'ya çevirip ta'lik Kur'an tercümesi (TSMK, Emanet Hazinesi. nr. 65) onun za- manda bir hattat göstermek- tedir. Halimi'nin son devreleri ye- terince Bahrü '1-garô.ib "nisarü'l-mülk" ( keli- mesinin olan 872 (1467-68) tari- hini ve Musarrihatü'1-esmô. eserini yine 872'de her ikisini de daha sonra "nimet denizinde gark ol- mak için" (Musarrihatü'l-esma, Süley- maniye Ktp., Ulleli, nr. 3608/1, vr. 1b-2') ll. Bayezid'e Farsça Kur'an ter- cümesini de 883'te (1478) dikkate ll. Bayezid devrinde (1481-1512) söylenebilir. ise (ll, 246) 900 (1495) da "maktulen" kaydedilmekte- dir. ll. Bayezid tahta geçtikten sonra Ha- llml'nin olan Taci Bey ile Ab- durrahman Efendi 887'de (1482) padi- çevresinde tekrar yer göre (Amasya Tarihi, lll. 235) bu tarihte fitnesiyle idam muhtemeldir . Ölüm tarihini 922 (1516) olarak göste- ren kaynaklar ( Sicill-i Osman i, ll, 241; Hediyyetü'l-'arifin, I, 840; Fihrisü s. 203; Künhü'l- ahbtir, vr. 238'; KamQsü'l-a'lam, lll, 1978) Hallml'yi, Yavuz Sultan Selim devrinde ( 15 2- I 520) hayatta olup sultana yapan ve 1 S 16 seferinde ölen Hall- ml Çelebi ile Öte yan- dan kaynaklarda sözü edilen Ha ll- ml-i ise (HayyampOr. Ferheng-i Suf)anveran, Tebriz 1340 h 96 I. s. 172; Habtb, Hat ve Hattatan, s. 233; Mehmed Ali Terbiyet, A?erbaycan, s. 123; Aga Büzürg-i Tahranl, e?-Zerf'a ila !XII. s. 265; Ali el- Kain! en-Necefl. Mu'cemü Necef 405 h .. s. 14 7) bir olup Lutfullah Halimi ile yoktur. Eserleri. 1. Bahrü'l-garaib*. H alimi olarak da Müellif, 1446 manzum olarak kaleme ve muhtemelen Sivas ye- niden gözden bu eserini o za- 341

Upload: duongdien

Post on 01-Aug-2019

222 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

kerametleri, ruhun mahiyeti, günah ve iman gibi konularda farklı görüşler be­nimsemiş, itikadl meseleleri sahih hadis­lerle delillendirmesine rağmen yer yer mevzu ve zayıf rivayetlere de dayanmış­tır. Özellikle esrna-i hüsna konusunda kendisinden sonra gelen Eş'arl alimleri üzerinde müessir olmuştur. Beyhaki'nin e1-Esmil' ve'ş-şıfô.t adlı eserinde e1-Min­hô.c'dan bol miktarda alıntı yapması bu­nu göstermektedir. Ruh meselesinde ke­lamcıların görüşlerine muhalefet edip bazı filozoflara tabi olduğu da dikkat çekmektedir.

Hallmiden bahseden kaynaklarda onun pek çok eserinin bulunduğu belirtilmek­le birlikte zamanımıza ulaştığı bilinen tek eseri el-Minh iic fi şu"abi'J-imiin*­dır. Akaid, fıkıh ve ahlak konularını ihti­va eden bu hacimli eser, Hilmi Muham­med Fude tarafından tahkik edilerek üç cilthalinde yayımlanmıştır ( Beyrut 1399/

1979). Bazı kaynaklarda Halimi'nin Aya­tü 's -sô.'a ve af:ıvô.lü '1-~ıyô.me adlı bir başka eserinin daha bulunduğu kaydedil­mişse de (İbn Kadi Şühbe. ı, 179; İbnü'l­

İmad, lll, 168) doğru değildir. Bu durum, Keşfü ·~-~unı1n'da e1-Minhô.c'ın muh­tevası hakkında verilen bilginin yanlış an­laşılmasından kaynaklanmış olmalıdır.

BİBLİYOGRAFYA :

Halimi. el-Minhac fi şu'abi'l-iman (nşr. Hilmi M. FOde). Beyrut 1399/1979, I, 26-28, 33, 134-140, 145, 183-210, 230, 237-238, 256-257, 337,353-354,461-462,474,485, 492; ll, 467-468; lll, 180; Sehmi. Tari/] u Cürcan (nşr. M. Ab­dülmuid Han). Beyrut 1407/1987, s. 198-199; Abbadi. Fuf!:ahti'ü'ş-Şafi'iyye, s. 105-106; Sem­'ani. el-Ensab, IV, 198-199; İbnü'I-Esir, el-Lü­bab, I, 382-383; Zehebi, Te?kiretü '1-f:ıuf{~. lll, 1030-1031; a.mlf .. A'lamü'n-nübela', XVII, 231-234; a.mlf., el-Müştebih, ı, 244; a.mlf .. el­'iber, ll, 205; Yiifii, Mir'atü'l-cenan, lll, 5; Sübki. Taba!):iit, IV, 333-343; isnevi. Taba!):atü'ş-Şa­fi'iyye, s. 404-405; İbn Kesir. el-Bidaye, Xl, 349; Cürcani. Şerf:ıu'l-Meufikıf. İstanbul 1239, s. 578-579; İbn Kadi Şühbe, Taba!):atü'ş-Şfi{i'iy­ye, ı, 178-179; Keş{ü'?-?Unün, ll, 1047-1048, 1871 -1872; İbnü'I-imad, Şe?erat, III, 167-168; Brockelmann. GAL, I, 211-212; Suppl., ı, 349; Hediyyetü'l-'arifin, ı, 308; Kehhale, Mu'cemü'l­mü'ellifin, IV, 3; Sezgin, GAS, I, 607-608; is­mail Hakkı İzmirli. Kadı Ebü Bekir el-Bakıllani, Süleymaniye Ktp., İzmirli, nr. 3739, vr. 231'; M_ Hasan Heyto, el-ictihad ue (abaf!:atü müctehi­di'ş-Şa{i.'iyye, Beyrut 1409/1988, s. 181-182; Sa­bine Schmidtke. The Theology o{al-'Allama al­f-:/illl (d. 726/1325), Berlin 1991, s. 161; Metin Yurdagür, Ayet ue Hadislerde Esmii-i Hüsna, İstanbul 1996, s. 50-51; L. Gardet. "Kara ma", EJ2 (İng.),IV, 616; Yusuf Şevki Yavuz, "Bey haki, Ahmed b. Hüseyin", DiA, VI, 62; a.mlf .. "el-Es­ma ve's-sıfil.t", a.e., XI, 422; a.mlf., "Eş'ariyye", a.e., XI, 448; Bekir Topaloğlu. "Esrna-i Hüsna", a.e., XI, 412,416. !il METiN YURDAGÜR

L

HALiMI, Lutfullah (ö. XV. yüzyılın sonları)

Bahrü '1-garaib adlı Farsça-Türkçe sözlüğüyle tanınan

dil alimi, fakih, şair ve tabip. _j

Ailesi Sivaslı olmakla beraber kendisi muhtemelen Amasya'da doğup büyü­müştür. Eserlerinde ismi Lutfullah, ba­zan Halim!, bazan da sözlüğünde olduğu gibi Lutfullah b. Ebu Yusuf el-Halim! ola­rak geçmektedir. Mul]taşarü'1-eşkô.1 ve şerf:ıuhı1 adlı kitabında dedesinin adının Abdülhallm olduğunu belirtir. Halim!, bazı kaynaklarda yer alan Acem diyarın­dan geldiğine dair kayıtlara (mesela bk. Alt, vr. 238'; Taşköprizade, s. 382; Sicill-i Osrnanl, ll, 241; Hediyyetü'l-'arifin, ı. 840)

ve Farsça'ya hakimiyetine bakılırsa esas öğrenimini o zamanın önde gelen kültür çevrelerinden İran'da yapmıştır.

Fatih Sultan Mehmed ve ll. Bayezid devirlerinde çeşitli kadılıklarda bulunan Hallml, Fatih devri sadrazamlarından Mahmud Paşa'nın himayesini görmüş­tür. Sivas kadısı iken Amasya Valisi Şeh­zade Bayezid'i kötü yola teşvik edenlere engel olmak istediği için iftiraya uğra­mış, 1474'te aziedilerek Tokat'ta hapse­dilmiş, üç ay kadar hapiste kaldıktan son­ra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bı­rakılmıştır. Maruz kaldığı muameleden çok müteessir olan H alimi, düşmanların­dan çekindiği için bütün olup bitenleri padişaha rumuzlu bir şekilde arzetmek üzere Arapça olarak bir "kaslde-i taiyye" yazmıştır. 880'de (1475-76) İstanbul'a gidince kasidesini beyit beyit şerhederek Şehzade Bayezid'i içki, kumar ve uyuştu­rucuya alıştıranları açıklamış. kendisine kötülük edenleri anlatmıştır. Halimi'nin kasidesini Fatih Sultan Mehmed'e tak­dim etmesi üzerine padişah Amasya'ya vezir Hamza Beyzade Mustafa Paşa baş­kanlığında bir tahkikat heyeti göndermiş­tir. Ondan gelen rapor üzerine Amasya'­ya gönderdiği bir fermanla Şehzade Ba­yezid'in çevresindekilerden Mahmud Pa­şa, Taci Bey ve Abdurrahman Efendi'nin idamını, diğerlerinin de aziini emretmiş­tir. Bunlardan Taci Bey Bağdat'a, Abdur­rahman Efendi İran'a kaçmış, Mahmud Paşa ise idam edilmiştir.

Eserlerinden Hallml'nin Arapça'yı ve özellikle Farsça'yı iyi bildiği, lugat. edebi­yat. tıp ve miras hukuku konularında de­rin bilgiye sahip bir alim olduğu anlaşıl­maktadır. Necati ve Baki gibi güçlü şair­leri bile hafife alan Gelibolulu Mustafa

HALIMT, Lutfullah

An onu d uygulu ve zevk sahibi, kasidele­rinde Selman-ı Saveel'nin benzerinin ya­zılması çok güç kasidesine yaklaşan bu­luş ve tahayyülleri bulunan bir kalem eh­li diye nitelen direrek eser ve şiirlerinin öv­güye layıkolduğunu belirtir, otuz kadar ri­sale ve kasidesini gördüğünü söyler (Kün­hü'l-ahbar, vr. 238') 882'de (1477) met­nini nesih hattıyla bizzat yazdığı, ertesi yıl Farsça'ya çevirip ta'lik hattıyla satır arasına işlediği Kur'an tercümesi (TSMK, Emanet Hazinesi. nr. 65) onun aynı za­manda bir hattat olduğunu göstermek­tedir.

Halimi'nin hayatının son devreleri ye­terince aydınlık değildir. Bahrü '1-garô.ib şerhine "nisarü'l-mülk" ( ~1Jlii) keli­mesinin karşılığı olan 872 (1467-68) tari­hini düşürdüğü ve Musarrihatü'1-esmô. adlı eserini yine 872'de yazıp her ikisini de daha sonra "nimet denizinde gark ol­mak için" (Musarrihatü'l-esma, Süley­maniye Ktp., Ulleli, nr. 3608/1, vr. 1 b-2')

ll. Bayezid'e sunduğu, Farsça Kur'an ter­cümesini de 883'te (1478) tamamladı­ğı dikkate alınırsa ll. Bayezid devrinde (1481-1512) öldüğü söylenebilir. Keşfü'~­~unı1n'da ise (ll, ı 246) 900 (1495) yılın­da "maktulen" öldüğü kaydedilmekte­dir. ll. Bayezid tahta geçtikten sonra Ha­llml'nin düşmanları olan Taci Bey ile Ab­durrahman Efendi 887'de (1482) padi­şahın çevresinde tekrar yer aldıkiarına göre (Amasya Tarihi, lll. 235) bu tarihte onların fitnesiyle idam edilmiş olması muhtemeldir.

Ölüm tarihini 922 (1516) olarak göste­ren kaynaklar ( Sicill-i Osman i, ll, 241;

Hediyyetü'l-'arifin, I, 840; Şeşen, Fihrisü Maf)tıWiti't-tıbbi'l-islami, s. 203; Künhü'l­ahbtir, vr. 238'; KamQsü'l-a'lam, lll, 1978)

Hallml'yi, Yavuz Sultan Selim devrinde ( 15 ı 2- I 520) hayatta olup sultana hocalık yapan ve 1 S 16 Mısır seferinde ölen Hall­ml Çelebi ile karıştırmışlardır. Öte yan­dan bazı kaynaklarda sözü edilen Hall­ml-i Şirvanl ise (HayyampOr. Ferheng-i

Suf)anveran, Tebriz 1340 h ş .lı 96 I. s. 172;

Habtb, Hat ve Hattatan, s. 233; Mehmed Ali Terbiyet, Danişmendan-ı A?erbaycan, s. 123; Aga Büzürg-i Tahranl, e?-Zerf'a ila teşanifl'ş-Şf'a, !XII. s. 265; Ali el-Fazı! el­Kain! en-Necefl. Mu'cemü mü'elli{i'ş-Şf'a, Necef ı 405 h ş .. s. 14 7) bir başka kişi olup Lutfullah Halimi ile alakası yoktur.

Eserleri. 1. Bahrü'l-garaib*. Lugat-ı

H alimi olarak da tanınır. Müellif, 1446 yılında manzum olarak kaleme aldığı ve muhtemelen Sivas kadılığı sırasında ye­niden gözden geçirdiği bu eserini o za-

341

HALfMf. Lutfullah

manlar Amasya valisi bulunan Şehzade Bayezid'e t akdim etmiş , ancak anlaşıl­ması güç olduğu için eseri 872'de (1467-68) ayrıca şerhederek iki defter halinde düzenlemiş ve yine Şehzade Bayezid'e sunmuştur. Türkiye ve Avrupa kütüpha­nelerinde pek çok yazması bulunan ese­r in en eski nüshalarından biri Süleyma­niye Kütüphanesi'ndedir (Esad Efendi , nr. 328 ı ) . 2. Kit ilbü Til 'iyyeti'l-.lfalimi ma'a şerJ:ıih il . Sivas kadılığından alına­rak Tokat'ta hapsedilmesi üzerine Fatih Sultan Mehmed'e yazdığı elli bir beyitlik Arapça kasidenin şerhi olup aruzun dört "müstefilün" kalıbıyla yazılmıştır. Kendi el yazısıyla ta'lik olarak yazılmış yegane nüshası Süleymaniye Kütüphanesi 'nde bulunmaktadır (Ayaso fya, nr. 4088 ). 3.

G ülşen-i Z i b il . 862'de (1457-58) ta­mamlanarak Fatih Sultan Mehmed'e su­nulan tıbba dair bu Farsça manzum eser "Tabliyyat", "ZarGriyyat" ve "Maraz" baş­lıkları altında üç bab ile çeşitli fasıllardan meydana gelmektedir. Amasya Darüşşi­fası için Şerefeddin b. Ali b. Hac İlyas Sa­buncuoğlu tarafından 866'da (1462) ne­sih hattıyla istinsah edilen bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi 'ndedir (Fat ih . nr. 3639). Eserin adı yazma nüshada (vr. 3•) Gülşen-iZib il şeklinde yer almasına karşılık ( Osmanlı Müellifleri, ı . 273) Uzun­çarşılı 'da (Osmanlı Tarihi, ll , 600 ) yanlış

olarak Kasımiyye , Fihrisü Ma.l]tutil­ti't-tıbbi 'l-İslilmi'de Manz;Cım ii 't-tıb (s. 20 3) diye gösterilmiştir. 4. "Farsça Kur 'an Tercümesi" . Hallm'i'nin 882'de (1 477) yazdığı bu mushafta ayrıca her kelimenin manası satır altına yazılmış ve tercüme 883 'te (1478) tamamlanmıştır. Kur'an'ın dış kapağı ile ilk üç sayfası .

secde, hizip ve cüz başlarını gösteren işaretler, duraklar altın yaldız tezhiplidir. lll. Osman tarafından 1171'de (1757-58) Hırka-i Saadet Dairesi'ne vakfedilen bu

342

Halimi'nin,

Sultan ı ı ı. Osman ta rafından

H ırka · i

Saadet Dairesi 'ne vakf ed ilen satır a ra s ı

Kur'an

tercümesinin ilk iki sayfas ı

(TSMK, Emanet Hazinesi,

nr. 65)

tercümenin yegane nüshası Topkapı Sa­rayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunmak­tadır (Emanet Hazines i. nr. 65) . S. Mu.l]­taşarü'l-eşkdl v e şerJ:ıuhCı (Sü leymani ­ye Ktp., Şehid Aii Paşa. nr. ı ı ıoı . Fer il 'iz-i .lfalimi olarak da tanınan Arapça muh­tasarla buna daha sonra yine kendisi ta­rafından yapılan geniş şerhi içine alır.

Halimi miras hukukundaki engin bilgisi­ni bu eserle ortaya koymuştur. 6 . .lfilşi­

ye tü If alimi 'ale'l-ljay illi (Süleymaniye Ktp., Mahmud Paş a, nr. 28ı/2 ) . Necmed­din en-Nesefi'nin İslam akaidine dair yaz­dığı çok kısa risale Sa'deddin et-Teftaza­ni tarafından ŞerJ:ıu'l-'A ]fa'idi'n-Nesefi adıyla şerhedilmiş, buna Hayali bir haşi­ye yazmıştır. Halimi'nin eseri de Hayall'­nin haşiyesine yapılmış bir hfışiye mahi­yetindedir. 7 . Musarrihatü'l-esmil . Mü-

ellifın . Cevher'i'nin eş-ŞıJ:ıilJ:ı ' ı ile İbn Dü­reyd'in el-Cemhere'si, İbn Faris'in Müc­melü'l-luga'sı ve diğer bazı eserlerden seçtiği Arapça isimlere Türkçe, bazan Farsça karşılıklar vermek suretiyle satır arası tercüme şeklinde düzenlediği bir isimler sözlüğüdür. Arap harflerine göre alfabetik olarak hazırlayıp 872'de (1467-68) tamamladığı eserini Il. Bayezid'e sun­muştur. 884 (1479) yılında istinsah edil­miş nüshalarından biri Süleymaniye Kü­tüphanesi 'nde kayıtlıdır (Ayasofya, nr. 4 773; diğe r baz ı nü s h a l a rı için b k. Ulleli , nr. 3608/ ı ; Esad Efendi , nr. 3275) . Eserin ayrıca Kah i re ve Avusturya kütüphanele­rinde de yazmaları vardır ( Brock.elmann. GAL, ll , 289; Suppl., ll, 3 ı2 ; Kehhale, Vlll, ı56; Lobenste in. ı . 232-2 33). 8. Tuhfe-i Mukaddimetü'l-luga. Farsça'dan Türk­çe'ye manzum bir sözlük olan bu risale aruz vezniyle biri on bir, biri yirmi altı , di­ğerleri de on iki ve on bir beyitlik dört parçadan ibarettir. "Huda : Tanrı" keli­mesiyle başlayıp "kulaç : baz aldı " keli­mesiyle biten bu parçalarda Bahrü '1 -garilib'de geçen isimlerin bir kısmı yeni­den işlenmiştir. Risale yedi mGsiki maka­mının sayıldığı , şai rin adının zikredildiği

beş beyitlik bir parça ile sona ermekte­dir. Lugatçenin bir nüshası, Hüsam b. Hasan ei-Konev'i'nin düzenlediği TuJ:ıfe -i

.lfüsilmi adlı Arapça. Farsça şiir mecmu­asının 76b-78b yaprakları arasındadır (Sü leymaniye Ktp., Reş id Efendi , nr. 977/

7). 9. Mir'iltü'Hayyibin (Süleymaniye Ktp., Aş ir Efendi, nr. 4 3 ı /5 ) . Tövbe hak-

Ha limi'ni n. Lugat-ı

Ha lfm.f ad ıy l a

tanınan

sözlügünün ilk iki sayfas ı

(TS M K, Bagdaı Köşkü,

nr. 381, vr. 182'-183' )

~~_tl'.:: .:ı ,.[~J>~i;~.,ı~~ci.JV~ ~~ ~ ~,ı :.~:,,i ~,;.ı ,..:.ı,;.ı".,ı;t:Y~~Ç·.'--·;:::,~~ . ' \.:.J~;.:~_~:ı~.,'...ıı~s:f_,\,. :e· .... ~~ ·.;.~·\\\.-:\...) _,J:.-J

1 ~ ·'-/ )J>'J~>.f\:,b\~~,~~~ J....> ,;J~.)\ ·ı -(.t:--~;:•4'-". -':~ .& ... J;_,:, •.~:,.~~,,{~ı

~·.J:~_~ ...... . ~..:,.).;~-:lhrü'.o.:\.~':_--3;; ~_..;,:,{>.\3>~­

:...--_.....:..J\..t.:l-~' ·~+.uı'b~~\j_,...._,_Jı;_,

i;l;ı,~"!~·-:.S .. ".C::.r::B. :..;·..t:».-:" - ~~.?~.)\..:,\_,).>~~b.~.:..o~_;;.0);_,.~

·- · (i;.;... - ~'c:~c•' > J•hv•.:A,I\,\,SI:" ~"'~.>) ~...,.....;.ı}.sJi.;.--! ...; w~:-:l:~~ . .;;ı;..·.~.-: ~--.~,..ı~,i.l:.ll_, ,~}..:.4r-J\,.,...s:;::ı,l !=-~,;~\"*:;..:..C,G:_.(If:,~ ;..,-0. ı3.ı\:,\ :;\~~~}.o.,~\; u.-)~ ;:~~\.,k .. ))\. .h.n

~'~~,~~.K;\;'-t':'~'~ · :.~~~~t);.~C~~fo 1

c<~~'re"'~ .:;.,~J).c-).ık.-'"'~;,6 t.>~ .:i "' ~ "" ~ _, ...:... .!1~-4.,;.>:;.\:. _:,.>.P

~~.:ı~~.s:;;?"~\:.j\.s\4~,:J .)~-3\;:ı;x;t .~.>J.~?~G_,.d.;:~.>;;v.=j_,}., ~~~:~t?JJ'~;_,.('"~\h\~,::_,,~;.>~~ :.;l ~ -·~}_,\L,\.._....;.~.>.l,\...C'~>(-;~ ~~_p ~ ~:1';;? ..6_.\._,.3-;~~~ .~ ~~'~)~~~~-'>-~~~~.§~~

• - -;\)._;,..-j\..;,r,___ _____ --"='1

__ :;i:, \ • ~»~-" ·tJıl'~~ .:Aı'::"'-~.ı :t("' -'.r_::ı '=:'-?.'~'.;.l.;....-(,ı\..::.~ c:;.ıı •..C:.t,.\:J\~\.;,1, ,?lt'

4./\!WlWV~,.,IJY~I .,.,)'J i e,\::.>_;..{,. 1

'S'>"~'~:,:.:.ı\.~~~~ --,-.,;.ı • 1 ,.~.~ , )w.;;~~v,ı:,ı;;,:_;..rr~·\l._,ı_,ı.:f"(.:-'-\ t::t;,_,..;..s.::;..~_;._;,~,:,l~\;· ı.J--:10 ~~-~

, ""-'"..;:.. ıtıı'l{;';;:.v..ıı~~·~'(-':"l·o~ i -'t;W.J-?'ı.._,.:.,\,wJ~.v.uı"""'J"' " \,:cif--~:,.._,.~1,.-..,.._,,ı j;;~y\~

1 ~~lı,\<~~~..__ı:r-~1 ' '$~6\"'Wı,.;,·-ııt~ı..y:fJ~_,~; i;!'.'~JJ:~--._,.ı.ı.,-ı_,>AI:...._,,ı,..-.;;, • .;a-_,<? - \~ ~~:..,.~ ,G.~,~-.q;...,~;..ç.f.\',.; rl:.ı_,-ı~ı(,;:.ıU:1},-;..~u,l~,w)..;.I:;C-'!. 1

.lı.:-1\...C,~_r-.~\..::>~u-;::ı-..""-"J?f• ; ~\..;;..~~.;~~,)~"~~..;_. (\."\~ >~_,~ ....... ~_.,.ı.u-ı,ı ,;,_,~,\s'),.;..J:r;. .1

kın da olup 86S'te (ı 460-6 ı) Farsça ola­rak yazılmıştır. 10. Risô.le fi beyani ka­vô.idi'l-muammô. (Süleymaniye Ktp. , Aşir Efendi, nr. 430/ 34; Şeh id Ali Paşa, nr. 2634/2). Farsça muamma kaidelerini Türkçe açıklayan ve örneklendiren bir ri­saledir. Bahrü '1-garô.ib şerh i nden nak­ledilen bu kaideler yeni örneklerle geniş­letilmiştir. 11. Risô.le ii tecnisô.t ve't-teş­bihô.t ve'l-mecô.zat (Süleymaniye Ktp., Aşir Efendi, nr. 430/7). Cinas, teşbih ve mecaz kaidelerini Türkçe açıklayıp ör­neklendiren manzum bir risaledir. Müel­lif, daha önce Bahrü'l-garaib şerhinde kısaca temas ettiği konuları bu eserde ayrıntılı bir şekilde işlemiş ve örneklen­dirmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

Taşköprizade. eş-Şeka'ilj:, s. 382; Aşık Çelebi, fl1eşairü'ş-şuara, vr. 88'; Ali, Künhü'l-ahbar, Süleymaniye K tp., Fatih, nr. 4225, vr. 238'; Künhü'l-ahbar'ın Tezkire Kısmı (haz. Mustafa isen), Ankara 1994, s. 176; Kınalızade, Tezkire, 1, 303-304; M. Kasım Sürüri, /11ecma'u 'l-Fürs, Süleymaniye Ktp. , Ayasofya, nr. 4759, vr. 1 ' -2'; Keşfü'?·?Unün, 1, 225; ll, 1246, 1315, 1926; Rieu , Cata logue, s. 137, 138, 139 (or. 3398); Flügel. Handschri{ten, 1, 128, 129, 130; Sıddik Hasan Han. el-Bulga {f uşüli'l-luga (nşr. Nezir M. Mektebi), Beyrut 1988, s. 347; Sicill-i Os­man1, ll, 241; Gibb, HOP, ll, 267, 386; Amas­ya Tarihi, lll, 229-230, 235; Osmanlı fl1üelli{­leri, 1, 273; Hediyyetü '1-'a ri{fn, 1, 840; Blochet, Catalogue, 1, 84, 294, 393, 394-395; ll , 275, 547, 548, 551; Şükün. Farsça- Türkçe Lügat, 1, önsöz; Kehhale, Mu'cemü'l-mü'elli{fn, VIII, 156-157; Brockelmann. GAL, ll, 289; Suppl., ll , 312; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, ll, 600; Safa, Edebiyyat, IV, 113; Karatay, Türkçe Yaz­ma/ar, ll, 19-22; Veli Behcet Kurdoğlu , Şair

Tabibler, istanbul 1967, s. 86; H. Lobenstein, Katalog der arabischen Handschri{ten der Ös­terreichischen National Bibliothek, Wien 1970, 1, 232-233; Şeşen. Fihrisü mai)tütati'(-(ıbbi'l­İs lam1, s. 203; a.mlf., Fihrisü mai)tütati mek­tebeti Köprülü, istanbul 1406/1986, s. 563-567; Halük ipekten v.dğr., Tezkire/ere Göre Di­van Edebiyatı İsimler Sözlüğü , Ankara 1988, s. 177; Günay Kut, Tercüman Gazetesi Kütüp­hanesi Türkçe Yazmalar Kata/oğu /, istanbul 1989, s. 323; C. Feroe. Lütfuilah Halimf'nin Bahrü'l-garaib'i (yüksek lisans tezi, 1991). AÜ DTCF; Kamüsü 'l-a'lam, lll , 1978; "Halim!", TDEA, IV, 50.

li! MUSTAFA ERKAN

L

HALIMI ÇELEBİ (ö. 922/1516)

Divan şairi. _]

Kastamonu'da doğdu. Asıl adı Abdül­halim, babasının adı Ali'dir. İlk öğrenimi­ni doğduğu şehirde tamamladıktan son­ra Alaeddin Arab'i Efendi'nin hizmetine girdi. Onun vefatı üzerine Bursa'da Zey-

niyye şeyhlerinden Hacı Halife'ye intisap etti. Bir süre Arap ülkelerinde dolaştık­tan sonra İran'a geçti. Kastamonu'ya dönünce Trabzon valisi olan Şehzade Se­lim'in daveti üzerine Trabzon'a gitti. Ya­vuz Selim kendisine imam tayin ettiği Hal'im'i'yi ayrıca şehzadesi Süleyman'ın eğitimiyle de görevlendirdi. Padişah ol­duktan sonra da günlük 200 akçe maaş bağlayarak hace tayin etti ve bazı köyleri ona mülk olarak verdi. I. Selim'in Halim! Çelebi'ye gösterdiği ilgi. onun huzurun­dan bir an bile ayrılmasına izin vermeye­cek dereceye ulaşmıştı. Hatta bazı vezir­lerin, padişaha arzedilecek hususları ön­ce Hal'im'i'ye danışıp daha sonra padişa­hın huzuruna çıktıkları rivayet edilir. Çağ­ctaşı olan bir şair. "Şol padişah ki nam-ı şer'ifi Sel'im ola 1 Layık budur musahibi onun Halim ola" beytinde bu hususu dile getirmiştir.

Yavuz Sultan Selim'le birlikte Mısır se­ferine katılan Halimi Çelebi sefer dönüşü Şam'da hastaianmış ve orada vefat et­miştir. Cenaze namazında padişah da hazır bulunmuş. vefatma "raha Hace Halim!" ibaresi tarih düşürülmüştür.

Arapça ve Farsça müşkül beyit ve mu­ammaları çözme konusundaki başarısıy­la tanınan Hal'im'i'nin şiirleri hakkında

Aşık Çelebi ve Lat'ifi müsbet ifadeler kul­lanırken Kınalızade Hasan Çelebi onun şiiri bildiğini, fakat samimi bir söyleyişe sahip olmadığını belirtir. Bazı kaynaklarda Ha­l'im'i Çelebi'ye nisbet edilen Lugat-ı Ha­limi adlı eser Lutfullah Hal'im'i'ye aittir.

Hal'im'i Çelebi Kastamonu'da cami , medrese. sıbyan mektebi, imaret ve mi­safirhaneden ibaret bir külliye ile bir çif­te hamam inşa ettirmiştir. Küpçüğez mahallesinde bulunan ve Çifte Hamam

HALIMI ÇELEBi

Halimi Çelebi'yi Yavuz Sultan Selim'in huzurunda gösteren Aşı k Çelebi tezkiresindeki minyatür (Millet K tp., Ali Emi ri, Tarih, nr. 772, vr. 126' )

adıyla bilinen yapı halen metrQk olup ki­tabesinden 920 ( 1514) yılında yaptınldı­ğı anlaşılmaktadır. İsmail Hakkı Uzunçar­şılı , halk arasında Yakub Ağa Camii (Ağa imareti) adıyla şöhret bulan Alacamescid mahallesindeki günümüzde hizmete açık camiyi Hal'im'i Çelebi'nin yaptırdığını. "ata­be-i aliyye" ağalarından Yakub Ağa'nın ise 954 ( 1547) yılında bu yapıyı tamir ettirip 96S'te ( 1557) vakfiyesini tanzim ettirdiğini ortaya koymuştur. Ahmet Gökoğlu'nun caminin Yakub Ağa tarafın­dan yaptırıldığını söylemesi (Paphlago­

nia, s. 207-209) yanlıştır. Yakub Ağa Ca­mii'nin Vakıflar Genel Müdürlüğü Tes­cil Dairesi Arşivi'nde bulunan vakfiyesi Mehmed Behçet tarafından yayımlanmış­tır (bu yayımda HalTml Çeleb i'ni n adı diz­gi yaniışı son ucu Hilmi Çelebi olarak çık­mıştır).

Halimi Çelebi tarafından yaptırılan C ifte Hamam ve ki tabesi - Kastamonu

343