havacilik tarİhİnİn en Çok satan “leap” motorunda tei ... · 09 / faalİyetler ve projeler...

80
TEI DÜNYADAKİ EN BÜYÜK TEDARİKÇİ KONUMUNA YÜKSELDİ HAVACILIK TARİHİNİN EN ÇOK SATAN “LEAP” MOTORUNDA TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. süreli yayınıdır.

Upload: others

Post on 03-Feb-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

TEI DÜNYADAKİ EN BÜYÜK TEDARİKÇİ KONUMUNA YÜKSELDİ

HAVACILIK TARİHİNİN EN ÇOK SATAN “LEAP” MOTORUNDA

TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. süreli yayınıdır.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

02

TEI POST

03

İÇİNDEKİLER EDİTÖRDEN

04

Merhaba,

2017 yılının başında, 131. sayımızla sizlerle yeniden birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Yeni sayımızın “Kapak Konusu” bölümünde, 21 Eylül 2016 tarihinde açılışını gerçekleştirdiğimiz İleri İmalat Teknolojileri Binası’na yer verdik.

Sizlerin dergimize bakış açınızı öğrenebilmek için ilk defa uyguladığımız TEI Post Dergisi Memnuniyet Anketi’ne değerli katılımlarınız için teşekkür ederiz. Geri bildirimleriniz ışığında dergimizi daha ileri götürme konusunda çalışmaya devam ediyoruz.

Bu sayımızda sizlerden gelen talep doğrultusunda, şehrimizin takımı olan Eskişehirspor’a yer ayırdık. Yine sizlerin sesine kulak vererek bu sayımızla birlikte ilk defa poster hediye ediyoruz.

“Çalışanlarımızdan” bölümümüzde yer alan Burak Balcı ve Müjdat Aslan, spor ve havacılık emniyeti ile ilgili yazılarıyla bu sayımızda da varlar, kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz. Bu vesileyle, dergimize katkı sağlamak isteyen tüm çalışanlarımızın yazılarını beklediğimizi de tekrar hatırlatmak isteriz.

132. sayımızda görüşmek dileğiyle…

05 / GENEL MÜDÜR’ÜN MESAJI

06 / KAPAK KONUSU HAVACILIK TARİHİNİN EN ÇOK SATAN “LEAP” MOTORUNDA TEI DÜNYADAKİ EN BÜYÜK TEDARİKÇİ KONUMUNA YÜKSELDİ

09 / FAALİYETLER VE PROJELER PROJELER İNSAN KAYNAKLARI SÜREÇLERİ

13 / TEI’DEN HABERLER

20 / GÜNCEL MAKALE

26 / HAVACILIK SEKTÖRÜNDEN HABERLER

32 / ÇALIŞANLARIMIZDAN HABERLER

35 / ZİYARETÇİLER

38 / FUARLAR VE ORGANİZASYONLAR

40 / İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

42 / ETKİNLİKLER

46 / SOSYAL SORUMLULUK

48 / ÇALIŞANLARIMIZDAN

56 / ÇALIŞANLARIMIZIN HOBİLERİ İLKER KURTULUŞ - “MÜZİK BENİM HAYAT FELSEFEM” SEMİH KÖSEOĞLU - PALUDARYUMLA DOĞA EVİNİZDE!

58 / BAŞARI PANOSU

59 / SOSYAL KULÜPLER

60 / GEZİ SAMET ASLAN’IN KALEMİNDEN BALKANLAR’DA TARİHE, KÜLTÜRE VE DOĞAYA YOLCULUK FATİH ÖZÇAKIL’IN KALEMİNDEN GÖYNÜK, TARAKLI, YEDİGÖLLER

70 / KİŞİSEL GELİŞİM ACAR BALTAŞ’TAN MESLEKTE BAŞARI, DOYUM, SAĞLIK VE UZUN YAŞAM

73 / SAĞLIK ACIBADEM SİGORTA’DAN O AĞRILAR BOYUN FITIĞININ HABERCİSİ OLABİLİR!

75 / TEI'DEN DUYURULAR

TEI Adına SahibiProf. Dr. Mahmut F. Akşit

Genel Yayın Yönetmeni K. Levent Tüfekçi

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Duygu Gökduman Pilatin

Yayın KuruluSenay DörtkaşlıDoruk KoçerTuğba ÖnderErkan Balk

EditörKadriye Yüzereroğlu

Görsel YönetmenEmre Ergül

Yapım

TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. adına her hakkı saklıdır.

Yönetim AdresiTUSAŞ Motor Sanayii A.Ş.Esentepe Mah. Çevreyolu BulvarıNo: 356 26003 Tepebaşı / Eskişehir - TürkiyeTel: +90 (222) 211 21 00Fax: +90 (222) 211 21 01www.tei.com.tr

BaskıDumat Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.Bahçekapı Mah. 2477 Sok. No: 6Şaşmaz / AnkaraTel: +90 (312) 278 82 00

Baskı DönemiOcak - Haziran 2017

Yayın TürüBölgesel Süreli

Baskı Tarihi19 Nisan 2017

05

GENEL MÜDÜR’ÜN MESAJI

TEI Post dergimizin 131. sayısında sizlerle yeniden bir araya gelmenin mutluluğu içerisindeyim. Öncelikle “Küresel ölçekte lider bir motor şirketi olmak” vizyonumuza ulaşma yolunda başarılarla

tamamladığımız 2016 yılı için tüm çalışanlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Geride bıraktığımız 2016 yılının ikinci yarısında yaşadığımız en önemli gelişme, İleri İmalat Teknolojileri Binası’nın hizmete açılması oldu. Bu yatırım neticesinde, ana üretici GE ile birlikte LEAP motoruna ait blisk parçalarının üretimini yapan dünyadaki iki tesisten biri olduk. Ayrıca Boeing 737Max ve Airbus 320Neo gibi yeni nesil ticari uçaklarda kullanılan havacılık tarihinin en çok satan LEAP motorunun dünyadaki en büyük tedarikçisi konumuna geldik.

Yine bu dönemde dünyanın sayılı havacılık fuarlarından olan Farnborough International Airshow ve ülkemizin en önemli havacılık organizasyonu olan İstanbul Air Show’a katılım sağlayarak Türkiye’nin Özgün Helikopterine güç verecek ilk milli türbinli motorumuz TS1400 ile MALE sınıfı insansız hava araçları için geliştirmekte olduğumuz özgün PD170 motorlarımızı 1-1 ölçekli modellerini sergileyerek sektöre tanıttık.

Faaliyet alanlarımızda gösterdiğimiz başarılara ilaveten sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarımıza da hızla devam ettik. 2016 yılının ilk yarısında başlattığımız

TEI Zekâ Atölyeleri projesini sürdürürken, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği ile beraber yürüttüğümüz Meslek Lisesi Koçları Programı’nın ikinci dönemine de girmiş bulunuyoruz. Bu projelere destek veren tüm gönüllü çalışanlarımıza teşekkür ederim.

Bütün bu güzel haberlerin yanısıra 2016 yılında büyük bir acıyı da hep beraber yaşadık. Mesai arkadaşımız Serhan Kurt aramızdan ayrıldı. Tüm çalışanlarımıza ve ailesine baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.

2017 yılının sizlerin değerli destekleriyle şirketimiz için bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum. Parça imalatı alanındaki başarımızı, ülkemizin hedeflerine katkı sağlayacak Ar-Ge projelerindeki başarılı çalışmalarımızla perçinleyerek milli pazarda tek, küresel ölçekte de rekabet edebilir bir şirket olma yolunda emin adımlarla ilerleyeceğimize olan inancım tamdır.

2017 yılının tüm TEI Ailesi’ne sağlık, mutluluk ve esenlik getirmesini temenni ediyorum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Prof. Dr. Mahmut F. AkşitTEI Genel Müdürü

LEAP MOTORUNUN

EN BÜYÜK TEDARİKÇİSİ TEI

06

KAPAK KONUSU

Türkiye’nin havacılık motorları alanındaki lider şirketi TEI, İleri İmalat Teknolojileri Binası’nı, 21 Eylül’de düzenlenen törenle hizmete açtı. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı,

Eskişehir Valisi Azmi Çelik, Muharip Hava Kuvveti Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz, Eskişehir AKP Milletvekili Harun Karacan, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ferhat Kapıcı, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü (E) Korgeneral Orhan Akbaş, TEI Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Liman, TAI Eski Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı, General Electric Aviation Askeri Sistemler Satış ve Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mike Wilking ile çok sayıda üst düzey davetlinin katıldığı açılış, TEI ve sektör için önemli bir kilometre taşı oldu.

“Yeni nesil” dijital binaTörenin açılış konuşmasını yapan TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut F. Akşit, İleri İmalat Teknolojileri Binası yatırımıyla TEI’nin, LEAP motorlarının dünyadaki en büyük motor parça tedarikçisi konumuna geldiğini belirtti. İçerisindeki imalat ekipmanlarıyla birlikte toplam 110 milyon dolara mal olan binanın, “yeni nesil” dijital bina olduğunu kaydeden Akşit; aydınlatma, ısıtma ve soğutma sistemleriyle birlikte, bütün tezgâhların bir ağ üzerinden izlendiği bir yazılım sisteminin bulunduğuna dikkat çekti.

Konuşmasında, önümüzdeki 20 yıl içerisinde İleri İmalat Teknolojileri Binası’nda üretilecek parçalarla 2 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini anlatan Akşit, şu anda dünyada, gökyüzündeki sivil en az iki uçaktan birinde TEI’nin ürettiği parçaların yer aldığını hatırlattı.

TEI DÜNYADAKİ EN BÜYÜK TEDARİKÇİ KONUMUNA YÜKSELDİ

HAVACILIK TARİHİNİN EN ÇOK SATAN “LEAP” MOTORUNDA

07

TEI POST

LEAP motorlarının dünyadaki en büyük motor parça tedarikçisi olan TEI, İleri İmalat Teknolojileri Binası’nın açılışını görkemli bir törenle gerçekleştirdi. “Yeni nesil” bina özelliklerine sahip bu binada üretilecek motor parçaları ile 2035 yılına kadar 2 milyar dolar civarında ihracat hedefleniyor.

Akşit, TEI’nin gelecek hedeflerine de değinerek şunları söyledi: “Hedefimiz, bu rakamın 1/2’den 3/5, 4/5 seviyesine çıkması ve TEI’nin dünya havacılık sektöründe en üst sıralarda yerini alması. Bir başka hedefimiz de 2014’ün sonundaki yaklaşık 260 milyon dolarlık satış ve ciro rakamını 10 yılda ikiye, 20 yılda üçe katlamak. Şu anda aldığımız ve kesinleşmiş olan siparişlerin toplamı 3 milyar dolar. Geçen yıl itibarıyla 300 milyon dolar olan ciromuzu göz önüne aldığımızda, şirketin 30 yıllık geleceğini teminat altına almış olduk. Yeni yatırımlarımız sayesinde büyük bir sıçrama yapacağız.”

“Geleceğe yönelik yatırımlar devam edecek”Prof. Dr. Mahmut F. Akşit’in ardından törende konuşan General Electric Aviation Askeri Sistemler Satış ve Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı

Sahnede gerçekleştirilen kurdele kesimiyle birlikte İleri İmalat Teknolojileri Binası hizmete girdi.

Prof. Dr. Mahmut F. Akşit

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık,Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı.

08

KAPAK KONUSU

Mike Wilking, TEI ile 30 yılı aşkın bir süredir ortaklıkları bulunduğunu belirtti ve bu süre içinde TEI’nin dünyanın sayılı motor tedarikçilerinden biri konumuna gelmesinin memnuniyet verici olduğunu söyledi.

Wilking konuşmasında geleceğe yönelik yatırımların sürdürüleceğini de dile getirdi. Törene katılanlar arasında yer alan, Eskişehir Milletvekili de olan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ise yaptığı kısa konuşmada, TEI’nin Eskişehir için taşıdığı öneme değindi. Avcı, TEI’nin sosyal ve eğitim alanında gerçekleştirdiği projelerle sadece Eskişehir’in sanayiine değil sosyal hayatına da büyük değer kattığının altını çizdi.

“TEI Türkiye için gurur kaynağı”Açılış töreninin son konuşmacısı Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ise TEI’nin bugüne kadar elde ettiği başarılara vurgu yaptı. Bakan Işık, dünyanın önde gelen motor parça tedarikçisi konumuna gelen ve Eskişehir’i bu alanda dünyadaki sayılı merkezlerden biri haline getiren TEI’nin Türkiye için gurur kaynağı olduğunu belirtti. Türkiye’ye güvenen firmaların her zaman kazandığını söyleyen Işık, General Electric’in (GE) bunun en güzel örneği olduğunu kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün çok önemli bir açılış yapıyoruz. Ayrıca güzel ve müjdeli çalışmalarımız var. Kendi insansız hava araçlarımız için yüzde 100 kendi malımız olan dizel motoru ürettik. Şimdi yeni hedefimiz, bütün dünyaya satacağımız, başkasının kısıtlamasına tabi olmayan, bize ait bir yerli uçak motoru. Önümüzdeki beş yıl içerisinde Türkiye, kendi yerli uçak motorunu yapacak. Bunu da Eskişehir’de TEI yapacak.”

Bakan Işık, konuşmasının sonunda TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut F. Akşit’i ve tüm TEI yöneticileri ile çalışanlarını üstün gayretlerinden dolayı tebrik etti. Konuşmaların ardından sahnede gerçekleştirilen kurdele kesimiyle birlikte İleri İmalat Teknolojileri Binası hizmete açıldı. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, üretim sahasına geçerek yeni nesil motorlarda kullanılacak blisk parçasının üretimini başlatan düğmeye birlikte bastı.

• LEAP motoruna ait kompresör blisk parçalarının üretimini yapan dünyadaki iki tesisten biri,

• 10 milyon dolarlık bina yatırımı. Toplam bedeli 100 milyon doları bulan 100 adet tezgâh yatırımı 2019’da tamamlanacak,

• 300 kişilik istihdam,

• İmalattan kâğıdı kaldıracak daha fazla dijital uygulamalar,

• 2035 yılına kadar yaklaşık 2 milyar dolarlık satış.

Açılış töreninde, TEI’nin yürüttüğü, Milli Eğitim Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonuyla gerçekleştirilen İşbaşı Eğitim Programı’nı tamamlayan ve TEI’de işbaşı yapacak olan 31 çalışana da kurum kimlik kartları takdim edildi.

GELECEK İÇİN İMALAT YAPAN İLERİ İMALAT TEKNOLOJİLERİ BİNASI

TEI POST

09

FAALİYETLER VE PROJELER

PROJELER

LEAP Motoru Blisk 1.-5. Kademe İleri İmalat Teknolojileri Binası - LEAP Blisk Hattı

LEAP motoru blisk imalatı projesi kapsamında TEI bünyesinde yürütülen çalışmalar devam ediyor. 2016 yılının ikinci yarısında tamamlanan ve devam eden çalışmalar şöyle:• Yalın üretim prensipleri kullanılarak tasarımı yapılan ve

üst düzey verimlilik sağlamak amacıyla Endüstri 4.0 kapsamında dijitalleştirme uygulamalarıyla desteklenen B1000 binası, Haziran 2016’da kullanıma geçti. Binanın resmi açılışı, 21 Eylül 2016’da gerçekleşti.

• Proje kapsamında tüm blisk kademelerinin yeni parça üretim süreçleri (NPI) tamamlandı ve B1000 binasında seri imalata geçildi.

• Proje kapsamında yatırımı yapılan atalet kaynağı, dik torna, 5 eksen freze, CSM (Curved Slot Mill), taşlama, balans ve CMM tezgâhlarının kurulumları tamamlandı ve devreye alındı.

LEAP MOTORU BLISK İMALATI

2016 İKİNCİ YARIYIL FAALİYETLERİ

10

FAALİYETLER VE PROJELER

İmalatta en sık kullanılan parça markalama metodu olan “nokta vuruşlu” markalama operasyonlarında, Tam Otomasyon ve Hata Önleme Projesi ile robot destekli markalama uygulaması devreye alındı. TEI’nin bilgi birikimiyle tasarlanan ve yerel bir firmayla ortaklaşa gerçekleştirilen bu proje sayesinde operasyon sürelerinde ortalama yüzde 65 düşüş sağlandı. Proje kapsamında aşağıdaki dört ana başlıkta gruplandırılan konular başarıyla devreye alındı.

İş Güvenliği• Standartlara uyumlu güvenlik çiti• Otomatik kilitli güvenlikli kapı• Işın bariyerleri

Hata Önleme Sistemleri• Karekod ile tamamen otomatik bilgi girişi• Parça doğrulama sistemi (sıfır maliyet)• Otomatik program çağırma sistemi• İş parçasını hassas konumlayan servo kontrollü yükleme

istasyonları• Açısal konumlama sağlayan pnömatik sürücülü sıfırlama

aparatı • Daha önce markalanmış seri numaraları tespit sistemi• Markalama yapan kişi kaydı• Alarm kayıtları• Markalama ucu boy doğrulama probe sistemi

HAVACILIKTA KULLANILAN TİTANYUM VE NİKEL SÜPERALAŞIM DÖVME TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ (ÖRS) PROJESİ

17 Mart 2016’da Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) sponsorluğunda başlatılan ÖRS Projesi ile gaz türbinli motorlarda yaygın olarak kullanılan ve hâlihazırda ülkemizde mevcut olmayan titanyum alaşım ve nikel süperalaşım malzemeden dövme parça imalat teknolojilerinin kazanılması amaçlanıyor.

Söz konusu proje ile Ti6Al4V (UNS R56400) malzeme kullanılarak kompresör çarkı (impeller) ve Inconel718 (UNS N07718) malzeme kullanılarak türbin diski parçalarına ait prototip parçaları üretilecek. Bu doğrultuda adı geçen malzemeler, kapalı kalıpta konvansiyonel sıcak dövme prosesiyle şekillendirilecek, dövme sonrası ısıl işlem uygulanacak ve ultrasonik zarf geometrisine ulaşmak üzere talaşlı imalat gerçekleştirilecek. Üretim faaliyetlerini takiben prototipler üzerinde mekanik ve metalurjik test ve incelemeler yapılarak istenilen özelliklere ulaşılıp ulaşılamadığı tespit edilecek. Projede hedef olarak TEI turboşaft motor tasarımında yer alan kompresör çarkı ve türbin diski geometrileri seçilmiş bulunuyor.

Ana yüklenici TEI TEI’nin ana yüklenici olarak görev aldığı projede kompresör çarkı parçasının ve türbin diski parçasının sıcak dövme ve ısıl işlem proseslerinin geliştirilmesinden, alt yükleniciler sorumlu olacak. Ayrıca dövme parametrelerinin öngörülmesine yönelik proses modelleme ve ham malzeme karakterizasyon faaliyetleri konusunda Atılım Üniversitesi Metal Şekillendirme Mükemmeliyet Merkezi de danışman olarak proje ekibine katkıda bulunacak. ÖRS Projesi ile öncelikle TEI turboşaft motorunun belirtilen parçalarına, ardından gaz türbinli motorlarda yer alan titanyum ve nikel süperalaşım parçalarının üretimine yönelik titanyum ve nikel süperalaşım dövme kabiliyeti de

TAM OTOMASYON VE HATA ÖNLEME

Sıcak Dövülmüş Örnek Parça

sanayimize kazandırılmış olacak. Ülkemiz dövme sanayii, ağırlıklı olarak otomotiv sektöründe faaliyet gösteren hem yurt içi hem de yurt dışındaki firmalara yılda 150 bin tonun üzerinde dövme parça tedarik ediyor. ÖRS Projesi ile birlikte orta ve uzun vadede ulusal ve uluslararası motor programlarına hizmet verebilen rekabetçi bir titanyum ve nikel süperalaşım dövme parça tedarik ağı oluşturulması sağlanacak. Böylelikle havacılık sektöründe ülkemizin dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltılacak.

Robotik Part Mark İstasyonu

TEI POST

11

Turboşaft Motor Geliştirme Projesi’nde görev alacak yeni mezun ve tecrübeli mühendisleri şirketimize kazandırmak için üniversitelerin ilgili bölümlerinin panolarına program tanıtım afişleri asıldı ve aday başvuruları “Milli Helikopter Motorum” başlığı altında alınmaya başlandı.

2016 yılında tüm beyaz yakalı çalışanları kapsayan bir kişisel gelişim eğitim kataloğu oluşturuldu. Tüm kişisel gelişimler unvan bazında planlandı ve eğitimlerden sağlanacak yetkinlik kazanımı, unvanlarda aranan yetkinlik seviyeleriyle eşleştirildi. Bu kapsamda toplam 7781 saat eğitim verildi. Liderlere yönelik düzenlenen Outdoor Eğitimi, “İstikbal Göklerde” ismiyle takım çalışmasını özendirici ve motivasyon artırıcı bir açık hava aktivitesi şeklinde gerçekleştirildi.

“TURBOŞAFT MOTOR GELİŞTİRME PROJESİ” İŞE ALIM PROGRAMI

UNVAN BAZLI KİŞİSEL GELİŞİM EĞİTİM PROGRAMLARI

Türkiye İş Kurumu ve TEI ortaklığıyla 2016 yılının Ocak ayında, mesleki deneyimi ve iş tecrübesi olmayan kişilere deneyim ve iş tecrübesi kazandırmak amacıyla başlatılan programın ilk etabı tamamlandı; Ağustos ayında altı dalda 45 kursiyerle programın ikinci etabına başlandı. Altı aylık bir süreç içeren İşbaşı Eğitim Programı, 31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla tamamlandı. Adaylar kadrolar dâhilinde başarı durumlarına göre işe alım süreçlerinde değerlendirmeye alınacak. Ayrıca Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi önderliğinde Temmuz ayında başlatılan “Nitelikli Havacılar” programı kapsamında kursiyer seçimleri yapıldı ve 27 kursiyerin okuldaki teorik eğitimlerini tamamlamalarının ardından TEI atölyelerinde işbaşı eğitim programına başlandı. Söz konusu kursiyerler, 2017 yılında başarı durumlarına göre istihdam amaçlı değerlendirilecek.

İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMIİzlenebilirlik• Tüm markalanmış seri numaralarını veri bankasına

kaydetme• Yeni markalama öncesi veri bankasından eski

numaraları tarama ve uyarma• Markalama işlemine ait teknisyen, tarih ve saat kaydı

için veri bankası• Özel ayarlar ve program değişikliği için şifreli yönetici

yetkisi

Verimlilik• Çoklu parça bağlamaya uygun akıllı fikstür dizaynı• Fikstür ve yükleme istasyonu bağlantısı için hızlı

bağlama sistemleri• Tek teknisyen-çift yükleme hattı kullanımı• Tek bağlamada çap, üst yüzey ve alt yüzeyden

markalama kabiliyeti

İNSAN KAYNAKLARI SÜREÇLERİ

12

FAALİYETLER VE PROJELER

Kıdemli ve başarılı çalışanlara yönelik düzenlenen TEI Gelişim Merkezi Projesi, Ekim 2016-Şubat 2017 tarihleri arasında üç modül olarak 72 katılımcıyla devam ediyor. Programın başlangıcında ve sonunda “Değerlendirme Merkezi” uygulaması yapılıyor.

TEI GELİŞİM MERKEZİ PROJESİ

2016’nın Haziran ayından itibaren haftada ikişer yarım gün olmak üzere, çalışanlara profesyonel anlamda destek olmak amacıyla “yaşam koçu” uygulaması devreye alındı. Alanında uzman bir psikiyatrist, İşyeri Hekimliğimizde danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor.

YAŞAM KOÇLUĞU UYGULAMASI

2015 yılında İmalat Müdürlükleri sorumluluğuna alınan parça grupları ve ilgili müdürlüklere bağlı mühendislerle yalın üretim hücreleri oluşturularak mavi yaka personel dağılımı buna göre organize edildi. 2016’da bu yapıya ilave olarak atölyenin daha kontrollü olarak takip edilmesi ve mavi yakalı personelin yıllık hedef ve performanslarının daha da detaylandırılabilmesi için organizasyon değişikliğine gidildi. Buna göre mevcut teknik destek uzmanları atölye şefi olarak atandı, her vardiyada toplam altı atölye şefi olacak şekilde çalışılmaya başlandı. İmalat Müdürlüklerinde çalışan altı teknik liderin mevcut sorumluluklarına, mavi yakalı personelin performans amirliği de eklendi. Bu kapsamda İmalat Müdürlükleri sorumluluğundaki teknisyen ve iş istasyonları gözden geçirilerek atölye bazlı yapılanma güçlendirildi.

ATÖLYENİN ORGANİZASYONEL OLARAK YENİDEN YAPILANDIRILMASI

2016’da yeni bir Ödül-Takdir-Tanıma sistemi devreye alındı ve sisteme özel bir bütçe ayrıldı. Bu doğrultuda Yönetim ve Çalışan Ödülleri de tanımlandı ve uygulamaya alındı. Yeni sistem sonucunda şirket genelinde ödül ve takdir uygulamaları önceki yıllara göre ciddi oranda artış gösterdi.

ÖDÜL-TAKDİR-TANIMA

Performans sistemini iyileştirmek, daha adil ve şeffaf bir sistem kurmak amacıyla “Sürekli İyileştirme Projesi” başlatıldı. Proje kapsamında gönüllü çalışanlardan beyaz ve mavi yakalı performans kurulu oluşturuldu ve konuyla ilgili çalışmalar hem üst yönetim hem de kurulla birlikte yürütüldü. Projenin, yazılım süreci de dâhil olacak şekilde 2017’de tamamlanması hedefleniyor.

SÜREKLİ İYİLEŞTİRME PROJESİ

Şirket üst yönetimi ve müdürlerimiz için düzenlenen Mini MBA programı tamamlandı, sertifikalar teslim edildi. Ayrıca yöneticilerimiz için kişisel gelişim eğitimleri ve outdoor eğitim programları da düzenlendi.

YÖNETİCİ EĞİTİMLERİ

13

TEI’DEN HABERLER

ANA MOTOR PROGRAMLARIGEnx

TEI’de dünyanın en çok satılan jet motoru olan CFM56 motoruna ait shaft, disk ve seal gibi 18 farklı parçanın imalatı gerçekleştiriliyor. CFM56 motoru, tek koridorlu ticari uçaklar için motor standardını belirlemiş bulunuyor. Bugüne kadar 30 bin adetten fazla satılan, 550’den fazla havayolu şirketinin tercihi olan CFM56; Airbus A318, A319, A320 ve A321 uçaklarına güç veriyor.

CFM56

TEI için özel bir anlamı da olan F110 motoru, halen 13 ülkede sınıfının en iyisi sayılan savaş uçaklarına güç vermeye devam ediyor. TEI’de bu motora ait seal, disk, shaft, mixing duct, augmenter liner ve flame holder gibi 60 farklı parçanın imalatı gerçekleştiriliyor. Yeni teknolojilerle sürekli desteklenen ve sınıfında en yüksek itkiyi sağlayan F110 motoru, günümüz savaş uçaklarından F15 ve F16’larda tercih ediliyor.

F110

TEI’de GEnx motoruna ait disk, spinner, seal, bearing housing, casing ve blisk gibi 42 farklı parçanın imalatı gerçekleştiriliyor. 1600’den fazla siparişle havacılık tarihinin en hızlı satılan yüksek itkili jet motoru olan GEnx, Boeing 747-8’e güç vermesinin yanı sıra Boeing 787 Dreamliner’da en çok tercih edilen motor.

GEnx motorunda en yeni malzemeler ve tasarım prosesleri kullanılarak ağırlık azaltılmış, motor performansı yükseltilmiş ve daha fazla yakıt tasarrufu sağlanmış bulunuyor. GEnx motoru itki teknolojisi açısından ileriye doğru atılmış büyük bir adım. Ayrıca GEnx motoru, hem fan casing’i hem de fan paleleri karbon-fiber kompozit malzemeden yapılmış dünyanın ilk ticari jet motoru.

TEI’DE PARÇA İMALATI GERÇEKLEŞTİRİLEN

14

TEI’DEN HABERLER

TEI’de, Boeing 777 uçakları için özel olarak tasarlanan, dünyanın en güçlü ve en büyük turbofan motoru olan GE90’a ait seal, disk, impingement ring ve seal support gibi 20 farklı parçanın imalatı gerçekleştiriliyor. GE90’ın bir diğer özelliği ise ticari uçak motorlarında ilk karbon-fiber fan palelerinin kullanıldığı motor olması.

TEI’de yeni nesil LEAP motoruna ait disk ve blisk başta olmak üzere 41 farklı parçanın imalatı gerçekleştiriliyor. Günümüzün en az yakıt kullanım oranına sahip motorundan yüzde 15 daha fazla yakıt tasarrufu sağlayan ve CFM56’ların yerine geçecek olan LEAP motoru, havayolları tarafından en çok tercih edilen ticari motor. LEAP motoru; Airbus A320 Neo, Boeing 737 Max ve COMAC 919’a güç verecek.

Havacılık sektöründe 40 yıldan uzun süredir kullanılan ve 400 milyon saatten fazla uçuş gerçekleştiren CF6 motoruna ait spool, disk ve shaft gibi 34 farklı parçanın imalatı, TEI’de gerçekleştiriliyor. CF6 motoru; Airbus A300 - 600 / A310 - 200 / A330 - 600ST / A330 ile Boeing 747 / B767 / MD 11 serilerine güç veriyor.

GE90

LEAP

CF6

15

TEI POST

Tasarımında TEI çalışanlarının da katkı verdiği ve 11 bin shp güçle Batı'nın en güçlü turboprop motoru olan TP400’e ait FBS module, exhaust cone, primary nozzle ve IMC olmak üzere beş ana parçanın imalatı TEI’de gerçekleştiriliyor.

CF6-6 uçak motorundan türetilen ve dünyanın en çok kullanılan gaz türbin motoru olan LM2500, deniz platformlarına güç vermek için ve endüstriyel uygulamalarda kullanılıyor. TEI’de LM2500 motoruna ait shaft, dome plate ve torque shaft gibi toplam 36 farklı parça üretiliyor.

TP400 LM2500

General Electric ve Pratt & Whitney gibi havacılık sektörünün iki dev firmasının tarihi işbirliğinden doğan ve Airbus A380’e güç veren GP7200’e ait casing ve stub shaft gibi toplam üç parçanın imalatı TEI’de gerçekleştiriliyor.

GP7200

1990’ların başında bölgesel havacılıkta yeni bir dönem açan CF34 motoru, 100 milyondan fazla uçuş saati ve 80 milyondan fazla uçuş döngüsünden sonra bu alan için performans, dayanıklılık ve güvenirlilik standartlarını belirliyor. CF34 jet motoruna ait shaft ve seal gibi sekiz farklı parçanın imalatı TEI’de gerçekleştiriliyor. Artmaya devam eden motor talepleriyle 2020 yılında 7500’den fazla CF34 motorunun bölgesel uçaklara güç vermesi bekleniyor.

CF34

16

TEI’DEN HABERLER

Elektro Kimyasal Freze (ECM) prosesine adaptasyonu yapılan blisk parçalarının hava kanatçığı, final geometrisinin işlenmesinde kullanılan katot takımının tasarlanması ve geometrik düzeltmenin yapılabilmesi için parametrik modelleme tekniği geliştirildi.

Hava kanatçığı üzerinden kesitler alındıktan sonra katotun ölçü çıkarmayan kısımları için de modelleme işlemleri tamamlanarak hava kanatçığının en dıştan platforma doğru rahat bir şekilde elektrolit akışıyla buluşması sağlanıyor. (Şekil 1)

Şekil 1A: Hava kanatçığı geometrisinden elde edilen kesitler. Şekil 1B: Elde edilen kesitlerden katotların arasındaki boşluğun maça olarak modellenmesi.

Oluşturulan tüm bu kesitlerden yüzey modelleme işlemiyle bir katı model elde edilir. Bu modelden hava kanatçığının konkav ve konveks katot yüzeylerini çıkaran geometrileri de elde edilir.

Hava kanatçığının geometrisini oluşturduktan sonra iki hava kanatçığı arasındaki platform yüzeyi ve kanatçığın platformla buluştuğu alandaki konkav ve konveks dip radyuslarının modellenmesi de tamamlanarak model nihai şekline kavuşmuş olur.

Katot üretimi için en az beş eksen kabiliyetinde freze tezgâhı seçilmelidir. Seçilen tezgâhın dönüş hızı, yüksek fener miline sahip eksen ve pozisyon tekrarlılığı yüksek ve açılı yüzeyleri frezeleme kabiliyeti olan bir tezgâh olması gereklidir. (Şekil 2)

Şekil 2A: Freze için tezgâha ayarlanmış set up. Şekil 2B: Freze ile işlenmiş konkav konveks katotlar.

ELEKTRO KİMYASAL FREZE PROSESİ İÇİN GELİŞTİRİLEN KATOT TAKIMININ TASARIMI, İMALATI VE İTERASYON METODOLOJİSİ

Frezelenerek üretilen katotların, çapak alma işlemi ve keskin köşelerin yumuşatılması amacıyla keçe ve zımpara ile ovalanması gereklidir. Özellikle, ölçü çıkarmayan fakat elektrolit akışının yarattığı düzensiz akış yüzünden oyulmalara sebep olan alanlar tecrübeyle düzeltilir.

Şekil 3. Parça ve ECM katotunun tezgâhta pozisyonlandırıldığı kurgu.

ECM prosesi oldukça hızlı bir prosestir, 70 adet hava kanatçığı olan bir blisk parçasının işlem süresi yaklaşık altı saattir. ECM’in ardından yüzey kalitesini düzelten ve çamur tabakasını temizleyen “vibratory finish” işlemi ile parça shot peen prosesine hazır hale getirilmiş olur. ECM prosesi sonrasında parçanın ECM fikstürüne temas ettiği yüzeylerdeki malzeme, ECM sonrasında yapılacak olan torna operasyonuyla alınır, ayrıca cıvata deliklerinin delinmesi de yine final torna operasyonu sonrası yapılmalıdır. ECM prosesinde oldukça düzgün çıkan hava kanatçığı ölçüleri ilave bir işleme gerek duymaz. Ancak platform profilinde düzgün olmayan, ilave işleme ihtiyaç duyulan bölgeler olacaktır. Bu bölgeler robot kontrollü çapak alma prosesinde düzeltilir. Elle yapılan ovalama işlemine göre daha hassas ve programlandığı için daha tekrarlı olan bu işlemle platform profili istenilen ölçüye getirilir.

Katotların ECM prosesinde denenmesi ve elde edilen ölçüm sonuçlarının değerlendirilmesinin ardından katotta revizyon yapılacak ise katot modelinde belirlenmiş parametre değerleri değiştirilir ve katot modeli güncellenir. Yeni bir projenin katotu ilk revizyon sonrasında imalata hazır hale gelemez ancak birkaç kez hava kanatçığı geometrisinin düzeltilmesi ve birkaç kez de platform profilini düzeltmek için revizyon yapılması gerekir. Her yapılan revizyon sonrasında deneme kesimin yapılması ve CMM ölçümleri ile ölçülerin teyit edilmesi gereklidir. Geliştirilen bu yöntemle, her kesitin konkav ve konveks profilini kontrol eden ve diğer uzunluk ile kalınlık ölçülerini değiştiren 20 parametre atanmaktadır. Bir hava kanatçığı geometrisinde ölçülebilen 12-15 ve ölçülemeyen 6-8 kesit olduğunu düşünürsek, kontrol edilmesi gereken en az 300 parametre olduğu ortaya çıkar. Tüm bu parametreler, modelin içine yerleştirilmiş bir hesap cetvelinde tutulur ve yapılan her iterasyon da ayrı bir tabloya yerleştirilerek tüm iterasyonların toplandığı bir makro modelin geometrisini kontrol eder. Bu metodoloji ile LEAP 1A/C ve 1B 5’inci kademe blisk parçalarının proses geliştirme çalışmaları tamamlanarak seri imalata geçildi.

Şekil 1A Şekil 1B

Şekil 2A Şekil 2B

17

TEI POST

Ürün yaşam döngüsü (PLM - Product Life Cycle Management); bir ürünün kavramsal tasarım aşamasından ürünün yaşam ömrünü tamamlamasına kadar geçen süre içerisinde tüm bilgi ve süreçlerinin yönetimidir.

PLM ilk olarak 1982 yılında Rockwell International firmasının B-1B bombardıman uçağı tasarımı sürecinde ortaya çıkan bir terim olmakla birlikte, ilk uygulaması 1985 yılında American Motors Corporation (AMC) firmasında gerçekleşmiştir. [1] Günümüzde PLM endüstrisi 2015 itibarıyla 40 milyar dolarlık bir pazar olup 2022 yılına kadar bu pazarın 75 milyar dolara çıkması beklenmektedir. [2]Dünya geneline baktığımızda, uçak, uzay ve otomotiv sanayiinde; General Electric, Boeing, Daimler-Chrysler, General Motors, BAE Systems, Agusta Westland ve Lockheed Martin gibi firmalar PLM çözümlerini kullanmaktadır. Ülkemizde ise otomotiv, beyaz eşya ve savunma sanayiinde büyük firmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. [3]

PLM kullanımının faydalarıAraştırmalara göre, tipik bir mühendis, zamanının yüzde 25-30’unu parça bilgilerini arayarak geçirir. Bir mühendislik departmanında yapılan işlerin yaklaşık yüzde 80’i daha önce yapılmış işlerin aynısı veya çok benzeridir. Ürün veri yönetimi, bu sorunlara tüm verilerin tek bir yerde tutulmasını, güçlü ve esnek metotlarla yapılandırılmasını ve aranabilmesini sağlayarak cevap verir. [3]

Şekil 1. PLM kullanımı sonuçları [3]

PLM bir firmanın dijital omurgasıdırPLM sistemlerini anlamak için her gün kullandığımız bilgisayarları örnek gösterebiliriz. Bilgisayar içinde güç sağlayıcı, işlemci, bellek, soğutma sistemi gibi her biri farklı işleve sahip olan alt sistemler, bir işletim sistemi yazılımıyla tek bir amaca yönelik çalışır hale gelir ve bir arayüzle bu yönetimi kullanıcısına verir. PLM sistemi de bir firmanın tüm bölümleri arasındaki bilgi yönetimi için altyapı oluşturarak çalışanlara bu yönetim sistemine erişim için ara yüz sağlar. Bununla birlikte, nasıl ki işletim sistemi, üzerine yükleyerek kullandığımız sayısız yazılımı yönettiği

ÜRÜN YAŞAM DÖNGÜSÜ YÖNETİMİ UYGULAMALARIgibi, PLM yazılımları da firma içinde kullanılan tüm yazılımlarla entegre olarak üretilen farklı bilgileri birbirine ilişki kurarak ortak bir veri tabanında yönetir.

PLM çözümlerinin ana bileşeni, ortak veri tabanıdır. Firma içinde aynı ürün için farklı ekipler tarafından oluşturulan tüm bilgiler için ortak bir veri tabanı oluşturur. Bu sayede ürüne ait tüm bilgiler tek bir veri tabanı içinde bir kez oluşturulur ve ihtiyaç duyan ekipler buna tek elden erişim sağlar.

PLM sistemleri; gereksinim yönetimi, tasarım, ürün tanımlama, BOM (Bill of Material) yönetimi, değişiklik yönetimi, imalat planlama, CAM, makine ve insan kaynağı yönetimi, proje ve zaman yönetimi, satın alma ve tedarik, MRO faaliyetleri gibi tüm süreçlerdeki bilginin oluşturulmasını, yönetilmesini ve birbiriyle ilişkilendirmesini sağlar. Bu yönetimi; kullanılan CAD, CAM, CAE, ERP gibi yazılımlarla entegre olarak, bu yazılımlarda üretilen bilgileri ortak bir veri tabanında, gerekli onay iş akışlarını kullanarak ayarlanabilir erişim hakları yönetimiyle ekiplerin sadece ihtiyaç duyduğu bilgilere erişimini sağlayarak gerçekleştirir. [4] Bir örnek vermek gerekirse; bir müşteri isteği doğrultusunda tasarlanan bir parçanın, projenin son safhalarında hangi gereksinimle oluşturulduğu, CAD modeli ve teknik resmi, satın alma emirleri, hangi motor montajlarında kullanıldığı, CAM programı, hangi tezgâhlarda hangi takımlarla üretildiği, üzerinde hangi değişikliklerin yapıldığı ve hangi müşteride ne kadar süreyle kullanıldığı gibi tüm bilgileri yönetir.

Şekil 2. PLM Sistemi [5]

TEI’de PLM kullanımıTEI Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü bünyesinde yaklaşık 165 lisans ile Siemens firmasının PLM yazılımı olan Teamcenter kullanılıyor. 2010 yılında kullanılmaya başlanan sistem, günümüze kadar birçok proje için kullanılmış olup, geçen zamanda üzerinde birçok geliştirme faaliyeti yapılmış bulunuyor. Bu aşamada sadece Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü bünyesinde kullanılması dolayısıyla daha çok ürün veri yönetimi odaklı bir kullanım söz konusu. TEI’de kullanılan CAD programı, Siemens NX yazılımıyla entegre bir şekilde kullanılıyor.

18

TEI’DEN HABERLER

Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü altında oluşturulan iki ve üç boyutlu modeller ve ürün veri yönetimi kapsamında hazırlanan teknik rapor, mühendislik iletişim formları, test ve montaj süreç ve dokümanları, arayüz kontrol dokümanları, birçok bilgi bu sistem üzerinde oluşturuluyor, ilgili onay iş akışından geçirilerek yayınlanıyor. Bununla birlikte mühendislik değişiklik yönetimi yine PLM sistemi üzerinden yönetiliyor ve tasarım sürecinde gerçekleştirilen tüm iterasyonlar arasında izlenebilirlik sağlanıyor. TEI’nin, ülkemiz için de çok önemli olan “rekabetçi ve özgün güç sistemleri sahibi olma” vizyonu doğrultusunda yürüttüğü çalışmalarda zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan, hata oranlarını ve mühendislik dışı kullanılan zamanları azaltan, TEI’ye ait teknik bilgi birikiminin oluşmasına hizmet eden PLM sistemi, temel anlamda TEI’de kullanılıyor. Sistemin, iyileştirmeler ve gerekli entegrasyonların sağlanmasıyla çok daha verimli hale getirilmesi planlanıyor. PLM sisteminin TEI bünyesinde diğer faaliyetler alanlarında da yaygınlaşmasıyla gerçek anlamda ürün yaşam döngüsüne geçiş mümkün hale gelecek ve sistem, dijital omurga görevini üstlenecek.

Referanslar:[1]https://en.wikipedia.org/wiki/Product_lifecycle[2]http://www.prnewswire.com/news-releases/product-lifecycle-management-plm-market---global-industry-analysis-and-forecast-to-2022-for-the-75-billion-industry-300109518.html[3]http://www.makinamagazin.com.tr/haber/urun-yasam-dongusu/3270[4]https://www.plm.automation.siemens.com/en_us/products/teamcenter/plm-platform-capabilities/index.shtml[5]https://en.wikipedia.org/wiki/Product_lifecycle

TEI Tesisler ve Destek Hizmetler Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren İnşaat Bakım İşleri Liderliği, şirket bünyesinde ilk kez ofis mobilyaları ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çalışmalara başladı. Bu kapsamda, 21 Eylül 2016’da açılışı gerçekleştirilen B1000 İleri İmalat Teknolojileri Binası mobilyalarının bir kısmının imalatı tamamlandı. İmalat çalışmaları devam ederken, tamamlanan mobilyalarla yüzde 55 oranında tasarruf sağlandı. TEI Ankara Mühendislik Ofisi’nin Hacettepe Teknokent’e taşınmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan ofis mobilyaları da yüzde 60 oranında az harcamayla tamamlandı. TEI Eskişehir Yerleşkesi lojmanlarının daire yenilenmesi faaliyeti de yine İnşaat Bakım İşleri Liderliği bölümü çalışanları tarafından yapılıyor.

TEI ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİĞİNİ SÜRDÜRÜYOR

Savunma sanayii sektörünün öncelikleri doğrultusunda ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın yönlendirmesiyle, savunma sanayii şirketleriyle üniversiteler arasındaki bilgi transferinin daha sistematik hale getirilmesi, savunma sanayii şirketlerinde çalışanlar tarafından üniversitelerde yapılan lisansüstü tezlerin, şirketlerin Ar-Ge ihtiyaçlarına yönelik olacak şekilde yapılandırılması ve sektörünün öncelikli alanlarına yönlendirilmesi amacıyla 2011 yılında, Savunma Sanayii İçin Araştırmacı Yetiştirme Programı (SAYP) hayata geçirildi. Bu kapsamda diğer savunma sanayii şirketleriyle birlikte TEI; Anadolu Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Kırıkkale Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi ile ayrı ayrı protokol imzaladı. Sabancı Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, TOBB ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ile de protokol imza sürecinde. Ayrıca TEI, SAYP kapsamında üniversitelerle birlikte çalışılabilecek teknik konuları belirleyerek SAYP protokolü olan üniversitelerle paylaştı. Bu kapsamda birçok üniversiteden gelen çeşitli proje önerileri değerlendirilme aşamasında.

İNŞAAT BAKIM İŞLERİ LİDERLİĞİ OFİS İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYA BAŞLADI

TEI İstanbul Gümrük Ofisi, 2016’nın ikinci yarısında, şirketin gümrük işlemlerinin doğrudan temsil yoluyla yapılması amacıyla gümrük işlerinin yüzde 90’ından fazlasının yürütüldüğü AHL Gümrük Müdürlüğü’ne yakın TK Acenteler Bloğu’nda faaliyete başladı. Ofis için biri B karneli (gümrük müşavir yardımcısı) olmak üzere üç personel istihdam edildi ve 4 Nisan 2016 tarihi itibarıyla işlem yapılmaya başlandı. Yine aynı anda gümrük ofisinin gümrük işlemlerini yapabilmesi için gümrük beyannameleri TEI Eskişehir Gümrük Ofisi tarafından yazılmaya başlandı ve TEI Gümrük Ofisi’ne destek olundu. İthalat gümrük işlemlerinin yüzde 40’ından fazlasının TEI Gümrük Ofisi tarafından gerçekleştirilmesiyle, gümrük müşavirine ödenen komisyon miktarından tasarruf edilerek şirkete kazanç sağlandı.

İSTANBUL GÜMRÜK OFİSİ FAALİYETE GEÇTİ

19

TEI POST

“KULLANIMI RAHAT, KEYİFLE GİYİYORUZ”TEI çalışanlarının iş yerinde rahat bir mesai geçirebilmeleri ve kurumsal kimlik bütünlüğünün sağlanması amacıyla yeni iş kıyafetleri tasarlandığını bir önceki sayımızda paylaşmıştık. Bu sayımızda da yeni iş kıyafetlerini giyen çalışanların kıyafetler hakkındaki yorumlarına yer veriyoruz.

“Yeni iş kıyafetlerimizin pamuklu ve yumuşak dokulu olması rahatlığımız açısından çok iyi oldu. Montlarımızın soğuktan koruma özelliği oldukça iyi ve yeleklerimizi de çok amaçlı olarak; atölye içerisinde, öğle yemeğine ve molaya çıkarken rahatlıkla kullanabiliyoruz. Yeni tasarımlarda kullanılan renklerin, kıyafetlerin birbirleriyle uyumlarının muhteşem olduğunu düşünüyorum ve çok severek giyiyorum.”

“Beyaz yakalı çalışanlara ilk kez kurumsal kıyafet verildi. Böylelikle büyük bir eksikliğin giderildiğini düşünüyorum. T-shirt, sweatshirt ve gömleğimi birer gün arayla dönüşümlü olarak giyerek her gün kullanmaya özen gösteriyorum. Kıyafetlerin kullanımı oldukça rahat. Kıyafetlerin tasarımları da çok güzel, keyifle kullanıyorum. Ayrıca kurum kültürüne katkı sağladıklarına inanıyorum.”

İmalat Müdürlüğü (Torna) CNC Tezgâh Teknisyeni Halime Özkaya:

Kalite Müdürlüğü Kıdemli Teknik Lider Kazım Topuz:

TEI çalışanları için tasarladığınız kıyafetlerin hazırlık sürecinde neler yaşadınız?İşe önce TEI’yi tanıyarak başladık. Çalışanların mevcut kıyafetlerini inceledik ve ihtiyaçları tespit ettik. Bunun arkasından kurum kimliği ve kurum logosundan aldığımız ilhamla yeni bir koleksiyon hazırladık. Koleksiyonu hazırlarken “kullanım rahatlığı” ve “kalite”, anahtar kelimelerimiz oldu. Kurduğumuz sağlıklı iletişim sayesinde de keyifli bir çalışma süreci geçirdik.

TEI’nin kıyafetler konusunda sizden beklentileri ve öncelikleri nelerdi?TEI’nin bizden beklentisi, kurumsal kimliğe bağlı kalarak ve bu kimliğe vurgu yaparak konforlu, kaliteli ve modern bir koleksiyon hazırlamamızdı. Bununla birlikte sektördeki tecrübemize duyulan güvenle, beden tespitiyle ilgili çalışmalar bize bırakıldı. Biz de uzman ekibimizle hazırladığımız beden numuneleri sayesinde bu konuyu çözüme kavuşturduk.

Tasarımları geliştirirken başka neleri göz önünde bulundurdunuz?Daha önce de sözünü ettiğim gibi önceliğimiz kurum kimliğine uygun kıyafetler tasarlamaktı. Tabii ki faaliyet gösterilen sektör, kurum içinde yer alan bölümler ve kıyafetlerin bu bölümlere uygunluğu, hava şartları ve coğrafi konum, çalışanların rahatlığı gibi hususları da göz önünde bulundurduk.

Beyaz ve mavi yakalı çalışanlar için kaç farklı kıyafet oluşturuldu?TEI projesinde beyaz ve mavi yakalı çalışanlar için 44 ayrı model çalıştık.

Sonuçtan ve geri bildirimlerden memnun musunuz?Biz sonuçtan ve aldığımız geri bildirimlerden oldukça memnunuz. TEI ile yürüttüğümüz bu projeden karşılıklı memnuniyet sağlandığı için yeni projelerde de birlikte çalışmaya devam ediyoruz.

“KULLANIM RAHATLIĞI VE KALİTE ANAHTAR KELİMELERİMİZ OLDU”TEI çalışanları için hazırlanan yeni iş kıyafetleri, SUR CORPORATEWEAR imzası taşıyor. Üç aylık sürede hazırlanıp teslim edilen ve hem mavi hem de beyaz yakalı çalışanların beğenisini kazanan yeni iş kıyafetlerinin tasarım sürecinde yaşananları SUR CORPORATEWEAR Genel Müdürü Cem Kaprol’e sorduk.

Cem Kaprol

KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BİR GAZ TÜRBİNİ YANMA ODASI İÇİN PAYLAŞIMLI HAD VE ISI TRANSFER ANALİZİ

ÖZETBirçok karmaşık tasarım olgusuna sahip gaz türbin yanma odasında en önemli parametrelerden biri de gömlek metal sıcaklıklarıdır. Ön tasarım süreçlerinde bir-boyutlu tasarım araçlarıyla yapılan hesaplamalar, detay tasarım safhasında üç-boyutta irdelenmelidir. Bu noktada konjuge ısı transfer analiz yöntemi güçlü bir yöntem olarak karşımıza çıkmakla birlikte sayısal olarak pahalı bir hesaplama tekniğidir.

Bunun yanında Sonlu Elemanlar Metodu (SEM) ve Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiğinin (HAD) eşleştirilmiş çözümü ile alternatif bir yöntem elde edilmektedir. Bu yöntemle daha düşük ölçekli ağ yapılarıyla hızlı sonuçlar alınmakta, bu da tasarım iterasyonlarında avantaj sağlamaktadır. Bu çalışmada, küçük ölçekli bir gaz türbini yanma odası için paylaşımlı HAD ve ısı transferi analizleri yapılmış ve rig test termal boya sonuçlarıyla kıyaslanmıştır.

GİRİŞPaylaşımlı ısı transfer analizi özetle, HAD ve SEM modelleri arasında gerçekleşen sıralı analiz mantığına dayanmaktadır. Bu analizler esnasında belirlenen sınır koşullarında iki model arasında gerçekleşen veri alışverişleriyle çözüme gidilmektedir. HAD analizlerinden elde edilen gömlek yakını gaz sıcaklıkları SEM modeline aktarılarak burada gömlek metal sıcaklıkları hesaplanmaktadır. Hesaplanan gömlek metal sıcaklıkları yeniden HAD modeline gönderilmekte ve duvar sıcaklığı sınır koşulu olarak tanımlanmaktadır. İterasyonlar sırasında belirli konumlarda takip edilen metal sıcaklıklarının yakınsama durumuna göre de analiz süreci sonlanmaktadır.

NÜMERİK ÇALIŞMAAnaliz sürecinin genel akış şeması Şekil 1’de verilmektedir. Bu şemada da görüleceği üzere süreç, HAD modelinde gömleklere ilksel bir duvar sıcaklığı tanımlaması ile başlamaktadır. Bu duvar sıcaklıkları üzerinden yanma modeli çözümlenir ve elde edilen duvar kenarı gaz sıcaklıkları termal modele aktarılır. Termal modelin çözülmesiyle elde edilen duvar sıcaklıklarının tekrar HAD modeline döndürülmesi ve bu sıralı sürecin sıcaklıklarda yakınsama elde edilene kadar yapılması ile çözüm tamamlanmaktadır.

Çalışmada hesaplama yönteminin belirlenmesinden sonra taşınım, emissivite ve gaz radyasyonu etkileri,

ALTUĞ PİŞKİNBaş MühendisŞef Mühendislik Ofisi Koordinatörlüğü - TEI

AHMET TOPALKıdemli Uzman MühendisAero-Termal Mühendislik Müdürlüğü - TEI

Makale, yazarların “ASME Turbo Expo 2016” konferansında sunulan GT2016-57846 numaralı bildirinin özeti şeklindedir.

GÜNCEL MAKALE

20

iki farklı ısı transfer korelasyonu ve numerik-deneysel model kıyaslama ve eşleşmesi üzerine çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 10 farklı analiz yapılmıştır. Tablo 1’de analiz matrisi sunulmakta olup cf değeri ısı transfer katsayısı düzeltmesini, hf değeri radyasyon ısı akışı uygulanıp uygulanmadığını, ɛ ise gömlek dış yüzey emissivite değerini ifade etmektedir.

Tablo 1 Analiz Matrisi

Model No. HTC Korelasyonu cf hf ɛ1 Kanal 0.5 0 0.52 Kanal 1 0 0.53 Kanal 1.5 0 0.54 Özgün Kod 1 0 0.55 Özgün Kod 1 1 0.56 Kanal 1 0 0.97 Özgün Kod 1 1 0.98 Kanal 1 1 0.59 Kanal 1 1 0.910 Kanal 1.7 1 0.9 Tablo 2’de matriste yer alan modellere ait analiz sonuçları görülmektedir.

Tablo 2 Isılçift Konumlarında Sayısal Sonuçlar

Model TK-1 (K) TK-2 (K) TK-3 (K) Sıcak Nokta (K)1 533.3 610.5 858.7 865.72 622.5 718.3 982.1 998.63 688.6 793.2 1052.7 1076.94 572.7 636.5 746.9 750.25 723.6 756.9 794.4 803.06 611.3 692.5 927.9 946.27 693.0 711.4 733.5 744.38 710.0 782 997 1015.69 691 749 940 960.010 762.1 830.3 1026.1 1055.4

Model-10 için dış gömlek sıcaklık dağılımı Şekil 2’de verilmektedir. Burada noktasal olarak tanımlanan sıcaklık değerleri ısılçift konumlarına denk gelmektedir.

Şekil 2 Model-10 İçin Dış Gömlek Sıcaklık Dağılımı

DENEYSEL ÇALIŞMAGömlek metal sıcaklığı ölçümleri TEI yanma odası atmosferik test riginde gerçekleştirilmiştir. Şekil 3’te test parçası tasarım modeli, dış gömlekte termal boya enstrümantasyonu ve termal boya uygulanmış yanma odası görülmektedir.

Şekil 3 Test Parçası ve Termal Boya Uygulanmış Yanma Odası

TEI POST

21

Şekil 1 Paylaşımlı Analiz Akış Şeması

1026.1 K762.1 K

830.3 K

22

Sıcaklık gradyanlarının çizildiği ve maksimum sıcaklık konumlarının gösterildiği termal boya sonuçları ve dış gömleğe ait olan Şekil 4’te dış gömlekte metal sıcaklıklarının 1123 K değerine kadar ulaştığı anlaşılmaktadır. (10)

Şekil 4 Termal Boya Renk Dağılımı

SONUÇLARÇalışmada özetle analiz sonuçları üzerinden ışınım, emissivite ve gaz radyasyonunun etkileri irdelenmiştir. Bunun yanında farklı ısı transfer korelasyonları incelenmiş ve son olarak paylaşımlı analiz sonuçları küçük ölçekli bir yanma odasının test sonuçlarıyla en uygun sayısal modelle kıyaslanmıştır. Elde edilmiş olan deneysel sonuçlar üzerinden analiz modeli (Model-10) sonuçları Tablo 3’te karşılaştırılmaktadır. Tabloda termal boya sırası testte elde edilen renk skalasına dair minimum ve maksimum sıcaklığı ifade etmektedir. Diğer sıralarda ise ısılçift ölçümleri ve

analiz sonuçları verilmiştir. Model-10’dan elde edilen sonuçlar incelendiğinde maksimum sıcaklık değerinin test sonuçlarına göre yaklaşık 70 K daha düşük kaldığı gözlemlenmiştir.

Tablo 3 Kontrol Noktaları İçin Ölçüm Sonuçları

TK1 (K) TK2 (K) TK3 (K) Sıcak Nokta (K)TP 763-843 1023-1123 883-1023 ~1123

T/C 812 915 863 -

Model-10 762.1 830.3 1026.1 1055.4

SEMBOLLERCFD Computational Fluid DynamicsFEM Finite Element ModelHTC Heat Transfer CoefficientT/P Thermal PaintT/C Thermocoupleɛ EmissivityTg Gas Temperaturek Thermal Conductivitycf Correction Factorhf Heat Flux Factor

KAYNAKLAR(1) Fitzpatrick, J. N. (2013). “Coupled thermal-fluid analysis with flowpath-cavity interaction in a gas turbine engine.” MSc Thesis, Purdue University.(2) Sun, Z., Chew, J. W. and Hills, N. (2008). “Use of CFD for thermal coupling in aeroengine internal air systems applications.” The 4th International Symposium on Fluid Machinery and Fluid Engineering, NO. 4ISFMFE-IL07.(3) Sun., Z., Chew, J. W. and Hills, N., Volkov, K. N., Barnes, C. J., “Efficient finite element analysis computational fluid dynamics thermal coupling for engineering applications.” Journal of Turbomachinery, JULY 2010, Vol. 132 / 031016-9.(4) Javiya, U., Chew. C., Hills, N., Scanion, T., “Coupled FE-CFD thermal analysis for a cooled turbine disk.” Journal of Mechanical Engineering Science, Part C, Proc. IMechE.(5) Verdicchio, J. A., Chew, J. W., Hills, N. J., (2001). “Coupled fluid solid heat transfer computation for turbine discs.”(6) Sieder, E. N., Tate, G. E. (1936). “Heat Transfer and Pressure Drop of Liquids in Tubes”. Industrial Engineering Chemistry, 28, 1429. (7) Lefebvre, A. H., (1998). “Gas turbine combustion.”, Taylor & Francis, 2nd Edition.(8) Poinsot T., Wolf P., Staffelbach G., Gicquel L.Y.M., Muller J.D. (2011). “Identification of azimuthal modes in annular combustion chambers.”, Center for Turbulence Research Annual Research Briefs.(9) Kadoya, K., Matsunaga, N., Nagashima, A. (1985). “Viscosity and thermal conductivity of dry air in the gaseous air.”, Keio University, Department of Mechanical Engineering.(10) Topal, A., Çatori, C., Çağan, L., Uslu, S., Turan, Ö., Pişkin, A. (2014). “One dimensional heat transfer analysis and experimental investigation of a gas turbine combustor.”, International Symposium on Convective Heat and Mass Transfer.(11) C. Bates, Stephen (1997). “High Temperature Transparent Furnace Development”, NASA Technical Reports.

GÜNCEL MAKALE

23

TRANSONİK FAN PALİ AERODİNAMİK OPTİMİZASYONU

ÖZETBu çalışma, evrimsel süreçlerden esinlenen bir optimizasyon yöntemi olan genetik algoritma prensibi kullanılarak, transonik rejimde çalışan uçak motoru fan pali açı dağılımının ve fan baypas bölgesi akış yolunun aerodinamik eksenel simetrik optimum tasarımının elde edilmesini amaçlamaktadır. Çalışmada kullanılan 2B eksenel-simetrik tasarım aracı ve optimizasyon programı TEI çalışanlarınca geliştirilmiştir.

GİRİŞTurbo makine tasarımında, sanki 3B eksenel-simetrik kesit üzerinde akışının modellenmesi (Şekil 1) tasarımın en kritik unsurlarından biridir. Daha uzun zaman alan detaylı 3B analiz modelleri ile tasarım, ancak deneme-yanılma yoluyla olabilirken 2B eksenel-simetrik yöntemlerde doğrudan ve çok daha hızlı şekilde ön tasarım yapılabilir.

Bir eksenel-simetrik çözücü programının iki bileşeni vardır: Birinci bileşen, eksenel-simetrik düzlemde sıkıştırılabilir ve eksen etrafında döngülü akış çözücüsüdür (mevcut çalışmada akım çizgisi eğriliği sayısal çözüm metodu). İkinci bileşen, bahsi geçen 2B (sanki 3B) döngülü akışta gerçekte 3B şekilli olan kanatçıkların yerel basınç, sıcaklık ve döngü artırma/azaltma etkilerini hesaba katan teorik ve deneye bağlı denklemlerdir. Bu etkileri tahmin etmek için standartlaştırılmış 2B kanat kesitlerinde yapılan deney sonuçlarından yararlanılmış ve kodun doğrulanması kaynaklarda gösterilmiştir [Acarer, Özkol, 2016].

Şekil 1 Turbomakina Akışının İki Boyutlu Yüzeyler Üzerinde Modellenmesi

2B eksenel simetrik tasarım aşamasında verim, toplam basınç dağılımı standart sapması gibi aerodinamik hedef fonksiyonlarının en iyi mertebeye çekilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada bu büyüklüklerin optimum seviyeleri elde edilmeye çalışılmıştır.

DR. ORÇUN KORKıdemli MühendisAero-Termal Mühendislik Müdürlüğü - TEI

YRD. DOÇ. DR. SERCAN ACARERİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

YRD. DOÇ. DR. ÜNVER ÖZKOLİzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü

Makale, “Ulusal Havacılık ve Uzay Konferansı 2016”da sunulan bildirinin özeti şeklindedir.

TEI POST

24

Bu çalışmanın konusunu teşkil eden 2B eksenel simetrik akış çözücüsünün ele aldığı problemin yüksek dereceden ve lokal noktalarda türevlenemez olmasından dolayı gradyan temelli metotların global optimum sonucu sağlaması mümkün değildir [Rao, 1996], [Verstraete, 2012]. Öte yandan evrimsel süreçleri taklit eden genetik algoritma metodunu kullanan çalışmalarda, eksenel simetrik tasarım aerodinamik hedeflerinde önemli iyileştirmeler yapıldığı gözlemlenmiştir [Shahpar, 2000], [Joly, Verstraete ve Paniagua, 2010].

Açık literatürde henüz turbofan fan kanatçığı ve by-pass bölgesi tasarımı ve bu tasarımın aerodinamik optimizasyonuyla ilgili bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada literatürde eksikliği görülen bu husus üzerinde yoğunlaşılmıştır.

SEMBOLLERDF Döndürme faktörüFq Dikme boyunca kanat kuvveti (N)H Toplam entalpi (kJ/kg)Km Akım çizgisi eğriliği (1/m)m Akış doğrultusu (yönü)Po Basınçq Dikme boyunca yön

Dikme - akım çizgisi normali açısı (o)r Yarıçap (m)s Entropi (kJ/kg K)Vm Meridyonel hız (m/s)Vθ Teğetsel hız (m/s)w Ağırlık katsayısıT Sıcaklık (K)η Verim

YÖNTEMTasarım aracı olarak kullanılan 2B eksenel simetrik tasarım aracı, Acarer ve Özkol (2016) tarafından detaylı olarak aktarılmıştır. 2B eksenel simetrik tasarım aracında radyal yöndeki momentum denklemi (Denklem (1)) çözülmektedir.

(1)

Program, tersine tasarım üzerine kuruludur. Buna göre, kanat arkasındaki teğetsel hız (V

q) dağılımı girdi olarak

verilmektedir ve karşılık gelen akış alanı çözülmektedir. Sıkıştırılabilir ve sıkıştırılamaz akış rejimleri için kayıplar korelasyonlar yardımıyla modellenmektedir. Böylece akışın gerçek fiziğine uygun sonuçlar elde edilebilmektedir.

UYGULAMALAROptimizasyon metodu olarak genetik algoritma (GA)

yöntemi kullanılmıştır. GA çalışma prensipleri tüm detaylarıyla kaynakta mevcuttur [Kor, 2016]. Genetik algoritmada seçilim mekanizması olarak turnuva metodu kullanılmıştır. Çaprazlama işlemi, tasarım değişkenlerini temsil eden kromozomların dört ayrı noktadan bölünmesiyle gerçekleştirilmiştir. Mutasyon oranı literatürde tavsiye edildiği üzere 1% olarak belirlenmiştir [Verstraete, 2012].

Çalışmada ele alınan jenerik motor geometrisi Şekil 2’de verilmiştir. Optimizasyon işleminde fan motoru akış yolunun uç kısmı, baypas bölgesi kök kısmı ve döndürme faktörü genetik algoritma prensibiyle değişikliğe uğratılmış ve denklem (2)’nin en az değeri almasını sağlayan tasarıma ulaşılmıştır. Denklem (2)’de w1 ve w2 ağırlıklandırma faktörleri olup, 0.5 mertebesindedir. h , fan verimini; , B kesitindeki toplam basınç dağılımı standart sapmasının normalize edilmiş değerini ifade etmektedir.

(2)

Tasarım Parametreleri

Şekil 2’de fan akış yolunu oluşturan Bézier eğrilerinin optimizasyon esnasında farklı değerler alan kontrol noktaları, serbestlik yönleriyle birlikte yer almaktadır. Bir başka parametre olan döndürme faktörü (DF) de eksenel simetrik tasarımda kritik önemdedir. Bu parametre yardımıyla kanatçığı terk eden akışın teğetsel hız bileşeninin yarıçap boyunca dağılımı belirlenmektedir. Teğetsel hız bileşeninin motor ekseniyle yaptığı açı ise kanatçığın o noktadaki akış açısını verecektir. Hız dağılımını ifade eden formülasyon, denklem (3)’te verilmiştir.

(3)

Denklem (3)’te yer alan terimi, akış yolunun radyal doğrultudaki orta noktasındaki ( ) teğetsel hız değerini temsil etmektedir. Bu büyüklük, eksenel simetrik çözümün ön aşamalarından olan bir boyutlu termodinamik çevrim analizinden gelmektedir ve bu çalışmada bilindiği varsayılmaktadır.

Şekil 2 Jenerik Turbofan Geometrisi ve Tasarım Parametreleri

GÜNCEL MAKALE

25

Tasarım parametreleri (geometrik parametreler) şekil 4’te kesikli çizgilerle sınırlanmış uzay içinde değer alabilmektedir. Şekil 4’te yer alan diğer kesiksiz eğrilerde ise bir değişiklik yapılmamıştır. Döndürme faktörünün ise aralığında değer alabilmesine müsaade edilmiştir.

ÇıktılarHesaplamalar zaman kısıtı nedeniyle 13. nesil itibarıyla durdurulmuştur. Şekil 3’te her neslin en iyi tasarımının normalleştirilmiş hedef fonksiyonu değeri grafik olarak verilmiştir. Normalleştirilmiş hedef fonksiyonu formülü aşağıdaki gibidir:

(4)

Şekil 3 Genetik Algoritma ile Nesiller Boyu İyileşme

Şekil 3’te görüldüğü üzere nesiller boyunca normalleştirilmiş hedef fonksiyonunda %4.5 mertebesinde iyileşme gözlemlenmiştir. İyileşme işlemi boyunca kısıt fonksiyonlarının belirlenen aralık değerlerinde olduğu görülmüştür. Optimizasyon işlemi sonucunda jenerik turbofan geometrisinin, yukarıda belirtilen hedef fonksiyonları açısından alacağı en iyi form şekil 4’te verilmiştir.

Şekil 4 Elde Edilen En İyi Geometri

SONUÇTEI bünyesinde geliştirilen tasarım ve optimizasyon araçları kullanılarak jenerik bir turbofan motorunun fan modülü aerodinamik olarak tasarlanmış, en iyi aerodinamik performansı sağlayacak şekilde optimizasyon işlemine tabi tutulmuştur. Optimizasyon işlemi sonucunda hedef fonksiyonunda %4.5’lik iyileşme gözlenmiştir.

KAYNAKLARAcarer, S., Özkol, Ü., 2016, An Extension of the Streamline Curvature Through-Flow Design Method for Bypass Fans of Turbofan Engines, Proc IMechE Part G: Journal of Aerospace Engineering, sf.1-14.Aungier, R. H., 2003, Axial Flow Compressors: A Strategy for Aerodynamic Design and Analysis, ASME Press.Boyer, K. M., 2001, An Improved Streamline Curvature Approach for Off-Design Analysis of Transonic Compression Systems. Doktora tezi, Virginia Polytechhnic Institute and State University, ABD.Bullock, R. ve Johnsen, I., 1965, Aerodynamic Design of Axial Flow Compressors, NASA SP-36.Creveling, H., 1968, Axial-Flow Compressor Computer Program for Calculating Off-Design Performance, NASA CR-72472.Çetin, M., Üçer, A. Ş., Hirsch, C., ve Serovy, G. K., 1987, Application of Modified Loss and Deviation Correlations to Transonic Axial Compressors, AGARD R-745.Joly, M., Verstraete, T., Paniagua, G., 2010, Attenuatıon Of Vane Dıstortıon In A Transonıc Turbıne Usıng Optımızatıon Strategıes, Part I – Methodology, ASME TurboExpo, Glasgow, Birleşik Krallık, 14-18 Temmuz. Joly, M., Verstraete, T., Paniagua, G., 2012, Full Design Of A Highly Loaded Fan By Multi-Objective Optimization Of Throughflow And High-Fidelity Aero-Mechanical Performances, ASME TurboExpo, Kopenhag, Danimarka, 11-15 Temmuz.Kleppler, J., 1998, Technique to Predict Stage-by-Stage, Pre-Stall Compressor Performance Characteristics Using a Streamline Curvature Code with Loss and Deviation Correlations, Doktora Tezi, University of Tennessee, ABD.Koch, C. ve Smith, L., 1976, Loss Sources and Magnitudes in Axial-Flow Compressors, J. Eng. for Power, Cilt. 98(3), sf. 411-424.Kor, O., 2016, Aerodynamic Optimization of a Transonic Aero-Engine Fan Module, Doktora Tezi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Türkiye.Lieblein, S., 1960, Incidence and Deviation-Angle Correlations for Compressor Cascades, Trans ASME Journal of Basic Engineering, Cilt. 82, sf. 575-87.Miller, G., Lewis Jr., G. ve Hartmann, M., 1961, Shock Losses in Transonic Compressor Blade Rows, J. Eng. for Power, Cilt. 83(3), Sf. 235-241.Pachidis, V., 2006, Gas Turbine Advanced Performance Simulation, Doktora Tezi, Cranfield Üniversitesi, Birleşik Krallık.Petrovic, M., Wiedermann, A. ve Banjac, M., 2009, Development and Validation of a New Universal Through Flow Method for Axial Compressors, ASME Turbo Expo, Orlando, ABD, 8-12 Haziran.Petrovic, M. V., Dulikravich, G. S., Martin, T. J., 2000, Optimization of Multistage Turbines Using a Throughflow Code, ASME TurboExpo, Münih, Almanya, 8-11 Mayıs.Rao, S., 1996, Engineering optimization, theory and practice, John Wiley and Sons Inc., New York.Shahpar S., 2000, A comparative study of optimisation methods or aerodynamic design of turbomachinery blades, ASME TurboExpo, Münih, Almanya, 8-11 Mayıs.Sullivan, T. J., Younghans, J. L. ve Little, D. R., 1976, Single Stage, Low Noise Advanced Technology Fan. Volume 1: Aerodynamic Design, NASA CR-134801.Verstraete, T., 2012, Introduction to optimization and multidisciplinary design in aeronatics and turbomachinery, von Karman Institute for Fluid Dynamics Ders Serisi Kitabı. - Rhode St. Genése, Belçika.Wennerstrom, A. J., 2001, Design of Highly Loaded Axial-Flow Fans or Compressors, Concepts Eti.

TEI POST

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

2626

HAVACILIK SEKTÖRÜNDEN HABERLER

ÖNE ÇIKAN GELİŞMELERGraham Warwick’in Aviation Week & Space Technology dergisinin Aralık 2016 sayısında yayımlanan yazısıdır.

2016 yılında uçak itki sistemlerinde, Pratt & Whitney’nin dişli turbofan moturunun hizmete girmesinden dağıtık ve hibrit elektrik güç kaynakları ve supersonik yanmalı ramjet (scramjet) motorlardaki gelişmelere kadar birçok farklı cephede ilerleme kaydedildi.

LEAPMotoru yenilenen Airbus A321neo’nun 9 Şubat’taki ilk uçuşunda kullanılan CFM International’ın LEAP 1A turbofan motorları, Temmuz ayında A320neo uçaklarında havayolu hizmetine girdi. Boeing’in 737 MAX uçağı ise, Ocak ayında LEAP 1B motorla uçuş testine girdi.

GTFPratt & Whitney’nin dişli turbofan motoru Ocak ayında PW1100G motorlu Airbus A320neo uçaklarında hizmete girdi; aynı yıl Mayıs ayında yine PW1100G motorlu Embraer E190-2 uçağı ilk uçuşunu yaparken, Haziran ayında PW1400G motorlu Irkut MC-21 uçaklarının görücüye çıkışına, Temmuz ayında ise PW1500G motorlu Bombardier C Serisinin hizmete girişine şahit olundu.

2016 yılında havacılık ve uzay itki sistemleri alanında

Fotoğraf: Lufthansa

Fotoğraf: Airbus

TEI POST

27

TEI POST

27

B-21Mart ayında, Pratt & Whitney, ABD Hava Kuvvetleri’nin B-21 Raider bombardıman uçağını geliştiren Northrop Grumman ekibinde ana tedarikçi seçildi ancak bu uzun menzilli hayalet bonbardıman uçağı için seçilen motorun ne olduğu henüz belirlenmedi.

KF-XMayıs ayında, Güney Kore’nin yeni nesil yerli avcı uçağı KF-X’e güç vermek için General Electric’in F414 ikincil yanmalı turbofan motoru seçildi. Korea Aerospace Industries tarafından Lockheed Martin ortaklığında geliştirilme aşamasında olan KF-X’in 2026 yılında hizmete girmesi planlanıyor.

E-FanAirbus Group, Temmuz ayında Oshkosh, Wisconsin’de düzenlenen EAA AirVenture fuarında hibrit konfigürasyonlu E-Fan elektrikli uçak demo aracını görücüye çıkardı. Uçağın aküyle 30 dakika olan havada kalış süresi, menzil uzatıcı olarak 68 beygir, çift silindir, iki zamanlı piston motor kullanılarak 2 saat 15 dakikaya çıkarıldı.

X-57NASA’nın dağıtık elektrikli itki sistemli uçuş demonstratörü, X-plane adlandırmasında X-57 olarak tanımlanırken, Haziran ayında Maxwell olarak adlandırıldı. Elektrikli itki sisteminin uygulanması için ikiz piston motorlu Tecnam P2006T uçağının modifikasyonu devam etmekte olup, ilk uçuşun 2018’de yapılması planlanıyor.

AETPTemmuz ayında, General Electric ve Pratt & Whitney, ABD Hava Kuvvetleri’nden 2019 yılından itibaren “Adaptive Engine” konseptine geçiş programı kapsamında itki sınıfı 45.000 lb olan değişken çevrimli muharebe motorlarının yapımı ve yer testi için 1 milyar dolarlık ihaleler aldı.

Airbus SiemensAirbus ile Siemens, 2030 yılında hizmete girmesi beklenen, kapasitesi 100 kişinin altında olan ticari uçaklarda hibrit elektrikli itki sistemlerinin uygulanabilirliğini 2020 yılına dek göstermek üzere Nisan ayında uzun vadeli işbirliği anlaşmasına imza attı.

Fotoğraf: ABD Hava Kuvvetleri

Fotoğraf: Airbus

Fotoğraf: GE Aviation

Fotoğraf: Airbus Grup

Fotoğraf: GE Aviation

Fotoğraf: NASA

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

2828

HAVACILIK SEKTÖRÜNDEN HABERLER

Solar Impulse 2Solar Impulse 2, güneş enerjisiyle dünya turunu tamamlayarak, 26 Temmuzda Abu Dabi’ye iniş yaptı. Mart 2015’te havalanan uçak, solo uçuş yapan pilotlar Bertrand Piccard ve Andre Borschberg tarafından gerçekleştirilen 17 etaplık uçuşta, toplam 23 günde 43,041 km (23,240 nm) yol kat etti.

VahanaAirbus Group’un Silikon Vadisindeki keşif kolu A3, Ekim ayında Vahana Projesi kapsamında geliştirilmekte olan otomatik pilotlu, tek kişilik hava taksisi konseptini açıkladı. Elektrikle çalışan ve dikey kalkış/iniş yapabilecek uçağın bire bir ölçekli prototipinin 2017 sonunda havalanması bekleniyor.

SilvercrestTextron Aviation, Kasım ayında 2019 yılında havalanması planlanan Cessna Citation Hemisphere büyük business jetinde Safran Silvercrest turbofan motorunu kullanılacağını doğruladı. Silvercrest, Dassault’un 2018 yılında havalanması planlanan geniş kabinli Falcon 5X jetinde kullanılmak üzere geliştirme aşamasında.

GE ATPGeneral Electric’in Cessna Denali uçaklarına güç vermek için seçilen geliştirilmiş turboprop (ATP) motorunda, bugüne kadarki en fazla katmanlı imalat parçası kullanılacak; geleneksel yöntemle üretilen 855 komponentin yerine 3 boyutlu yazıcılarla üretilen 12 parça kullanılarak, ağırlık %5 oranında azaltılırken, yakıt tüketiminde ise %1 oranında gelişme sağlanacak.

HAWCKasım ayında sramjetle çalışan, hidrokarbon yakıtlı, havadan atılan yüksek hızlı saldırı füzesinin demosu için düzenlenen DARPA (Defense Advanced Research Projects Agency – Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı) ihalelerini Lockheed Martin ve Raytheon kazandı. Hipersonik Hava Soluyan Silahlar Konsepti Programı, X-51 scramjet motor demosunun devamı niteliğinde. Uçuş testlerinin 2019 yılında yapılması bekleniyor.

ITEPAğustos ayında, ABD Ordusu, Gelişmiş Türbin Motor Programı (ITEP) kapsamında UH-60 Black Hawk (Kara Şahin) ve AH-64 Apache helikopterlerinin motorlarının yenilenmesi için birbiriyle rekabet edecek 3000 şaft beygir gücü sınıfındaki turboşaft motorların 2018 yılı başında ön tasarım değerlendirmesi yapılacak şekilde General Electric’e ve Honeywell/Pratt & Whitney ortaklığına sırasıyla 102 milyon dolar ve 154 milyon dolar değerinde ihale verdi.Fotoğraf: Advanced Turbine Engine Co.

Fotoğraf: Solar Impulse

Fotoğraf: Textron Aviation

Fotoğraf: Airbus Group

Fotoğraf: DARPA

Fotoğraf: GE Aviation

TEI POST

29

TEI POST

Graham Warwick’in Aviation Week & Space Technology dergisinin Aralık 2016 sayısında yayımlanan yazısıdır.

Airbus A320neo, Bombardier C Serisi ve Comac ARJ21 uçaklarının hizmete girmesi, Boeing 737 MAX ve Embraer E190-E2’nin ilk uçuşlarını gerçekleştirmesi ve MC-21’nin görücüye çıkmasıyla 2016 yılı, sivil havacılık sektörü için ilerleme yılı oldu.

A320neoSon dakikada havayolu şirketinin değişmesinin ardından, motoru yenilenen Airbus A320neo, Ocak ayında Pratt & Whitney’in PW1100G dişli turbofan motorluyla ilk kez Lufthansa havayolarında hizmete girdi. Ardından, Haziran ayında CFM International’ın LEAP 1A motorunu taşıyan modeli, havayolu hizmetine girdi. Bu arada A321neo Şubat ayında uçuş testine başladı.

737 MAXCFM International’ın LEAP-1B turbofanıyla motoru yenilenen Boeing 737 MAX, 29 Ocakt’ta ilk kez uçtu. İlk 737-8 modeli ise, başlangıçta planlandığı gibi 2017 yılının üçüncü çeyreği yerine Mayıs 2017 gibi erken bir tarihte, ilk müşterisi Southwest Airlines ile hizmete girebilir.

ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER2016 yılında sivil havacılık alanında

ABD üretimi AirbusJetBlue Airways için üretilen ve ABD’de üretilen ilk Airbus uçağı olma özelliği taşıyan A321 21 Mart tarihinde Mobile, Alabama’daki son montaj tesisinden havalanarak ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Uçak, Nisan ayında hizmete girdi. Eylül 2015 tarihinde açılan Mobile tesisiyle, Hamburg, Toulouse ve Çin’in Tianjin şehrindeki A320 montaj hatları birleştirilmiş oldu.

Fotoğraf: Airbus

Fotoğraf: Airbus

Fotoğraf: Boeing

30

HAVACILIK SEKTÖRÜNDEN HABERLER

Comac’ın AR21-700 uçağı, geliştirme çalışmalarına başlandıktan 14 yıl sonra ve Çin Sivil Havacılık İdaresi’nden tip onayı alındıktan 18 ay sonra, Çinli uçak üreticisinin iştiraki Chengdu Airlines ile Haziran ayında hizmete girdi.

Rusya’nın dar gövde yolcu uçağı MC-21, 8 Haziran’da United Aircraft Corp. grubuna bağlı Irkut şirketi tarafından görücüye çıkarıldı. 211 kişilik yolcu kapasitesiyle serinin başlangıç modeli olan MC-21-300’ün, Pratt & Whitney PW1400G dişli turbofan motorlarla 2017 yılının başında gökyüzüyle buluşması bekleniyor. Uçağın 2018 yılının sonunda Aeroflot ile hizmete girmesi de planlanıyor.

Biyolojik yakıtlarUnited Airlines, Mayıs ayında Los Angeles Uluslararası Havalimanı’ndan tarifeli seferlerinde bioyakıt kullanarak bioyakıtı ilk kez ticari ölçekte kullanan hava yolu şirketi oldu. United Airlines AltAir Fuels ile yaptığı üç yıllık sözleşme kapsamında hayvansal yağdan üretilmiş 15 milyon galon kadar jet yakıtı alacak.

ARJ21E190-E2Embraer, ikinci nesil E-Jet E2 büyük bölgesel yolcu uçağı ailesinin ilk uçağı olan E190-E2’nin ilk uçuşunu 23 Mayıs’ta gerçekleştirdi. E190-E2’de; hava direncini azaltmak için yüksek kanat açıklığı oranı olan yeni kanatlar, Pratt & Whitney PW1900G dişli turbofan motoru ve manüel uçuş kumandalarını elektronik bir arayüz ile değiştiren gelişmiş uçuş kumanda sistemi (fly-by-wire) bulunuyor.

MC-21 CS100Bombardier C Serisi ailesinin ilk uçağı olan CS100, ilk müşterisi Swiss International Air Lines ile Temmuz ayında hizmete girdi. Bu gelişmenin ardından, Nisan ayında Delta Air Lines’dan, 75 adet CS100’e ilaveten 50 uçaklık opsiyon içeren bir sipariş de geldi. Haziran ayında ise, Air Canada ile 45’i kesin, 30’u opsiyonlu olmak üzere 75 adet CS300 siparişi kesinleşti.

Fotoğraf: United Airlines

Fotoğraf: Embraer

Fotoğraf: United Aircraft Corp.

Fotoğraf: Bombardier

Fotoğraf: Comac

TEI POST

31

Ekim ayında, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün 191 üyesi, 2021 yılında yürürlüğe girmesi planlanan ve katılımın başlangıçta isteğe bağlı olacağı karbon dengeleme planı üzerinde anlaşmaya vardı. Planın, 2024 yılından itibaren uluslararası seferlerde “karbon nötr” büyüme sağlaması bekleniyor.

Airbus’ın A350 ailesinin ikinci üyesi olan 360 kişilik A350-1000 modeli, 24 Kasım 2014 tarihinde Toulouse’dan ilk kez havalandı. Uçağın ilk müşterisi Qatar Airways’a teslimatı 2017 sonuna planlanıyor.

LRWBCAÇin ile Rusya, birlikte Uzun Menzilli Geniş Gövde Ticari Uçak geliştirmek üzere Temmuz ayında devletler arası bir anlaşma imzaladı. Comac ile United Aircraft Corp. bu anlaşma kapsamında, 2027 yılında hizmete girecek 280 yolcu kapasiteli 7500 nm menzilli bir çift motorlu jet geliştirmeyi planlıyor. Uçağın son montajı ise Şangay’da yapılacak.

ICAO

İranABD hükümeti, İran’nın nükleer programıyla ilgili olarak, 2015 yılında ABD ve diğer ülkeler ile mutabakata varmasının ardından, Eylül ayında, Airbus ve Boeing firmalarına İran’a ticari uçak satması için ihraç lisansı verdi. Iran Air, toplamda 118 adet Airbus A320, A330, A350 ile 109 adet Boeing 737 ve 777 için anlaşma imzaladı.

A350

CS300Bombardier’in ilk CS300 uçağı, 30 Kasım’da, ilk müşterisi olan Letonya merkezli AirBaltic’e teslim edildi; uçak Aralık ayında Riga-Amsterdam seferleriyle ticari hizmete başladı. Havayolu, 145 yolcu kapasiteli uçaktan 20 adet sipariş verdi.

Fotoğraf: United Aircraft Corp.

Fotoğraf: joepriesaviation.net

Fotoğraf: Airbus

Fotoğraf: Bombardier

Fotoğraf: Konstantin von Wedelstaedt

32

ÇALIŞANLARIMIZDAN HABERLER

1 TEMMUZ 2016 – 31 ARALIK 2016 TARİHLERİ ARASINDA ŞİRKETİMİZDE GERÇEKLEŞTİRİLEN ATAMALAR:

Murat İlker Çelik 18 Kasım 2016 tarihinde Genel Müdürlük bünyesindeki AIT & MRO Direktörlüğü’ne,

Süha Toprak 12 Aralık 2016 tarihinde Elektrik, Elektronik, Kontrol ve Gömülü Sistemler Müdürlüğü bünyesindeki Elektrik, Elektronik, Kontrol ve Gömülü Sistemler Müdürlüğü’ne,

Ercan Büyükkara 12 Aralık 2016 tarihinde İşletme Bakım Müdürlüğü bünyesindeki İşletme Bakım Müdürlüğü’ne,

Pınar Günaydın 12 Aralık 2016 tarihinde Bakım, Onarım ve Revizyon (MRO) Müdürlüğü bünyesindeki Bakım, Onarım ve Revizyon (MRO) Müdürlüğü’ne,

33

TEI POST

Bekir Ercil 15 Ağustos 2016 tarihinde İnşaat Bakım İşleri Liderliği bünyesindeki İnşaat Bakım İşleri Kıdemli Liderliği’ne,

Mustafa Kemal Baldöktü 7 Eylül 2016 tarihinde Sosyal İşler Liderliği bünyesindeki Sosyal İşler Kıdemli Liderliği’ne,

Mustafa Kemal Güleç 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Torna) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Coşkun Demirel 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Torna) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Ender Orpay 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Fabrikasyon) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Rıdvan Abbasoğlu 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Fabrikasyon) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Cem Öden 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Fabrikasyon) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Selim Karaca 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Ahmet Doğru 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

İlker Yücel 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Adem Göz 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Atölye Şefliği’ne,

Levent İnal 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Torna) bünyesindeki İmalat Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

İhsan Önal 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Torna) bünyesindeki İmalat Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

Tolga Özgönül 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Fabrikasyon) bünyesindeki İmalat Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

Caner Cevher27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Fabrikasyon) bünyesindeki İmalat Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

Burak Çamurlu27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

Uğur Tüzemen 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Teknik Liderliği’ne,

Koray Aydın27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Müdürlüğü (Freze) bünyesindeki İmalat Teknik Liderliği’ne,

Özkan Erkoca 27 Ekim 2016 tarihinde İmalat Mühendisliği Müdürlüğü bünyesindeki Takım İmalat Atölye Şefliği’ne,

Murat Sezer 27 Ekim 2016 tarihinde Kalite Müdürlüğü bünyesindeki Kalite Atölye Şefliği’ne,

Ercan Arıcan 8 Aralık 2016 tarihinde Motor Tasarım Aracı Geliştirme Takım Liderliği bünyesindeki Motor Tasarım Aracı Geliştirme Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

Özgür Ünsar 12 Aralık 2016 tarihinde Elektrik, Elektronik, Kontrol ve Gömülü Sistemler Müdürlüğü bünyesindeki Elektrik ve Elektronik Kıdemli Teknik Liderliği’ne,

Tuğçe Akçoral 12 Aralık 2016 tarihinde Yapısal Mühendislik Müdürlüğü bünyesindeki Sabit Parçalar Stres & Ömür Hesapları Kıdemli Teknik Liderliği’ne (vekâleten) atandı.

Yeni görevlerinde kendilerine başarılar diliyoruz.

ÇALIŞANLARIMIZDAN HABERLER

TEI PERSONEL İSTATİSTİKLERİ31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla 1700 kişiyi aşan personelimizin;

Beyaz Yaka

Mühendis

18-25 Yaş

Erkek

Doktora

Mavi Yaka

Uzman

40 Üstü

Lise

Teknisyen

25-30 Yaş

Kadın

İlköğretim

Diğer

Ön Lisans

Teknik LiseYüksek Lisans

Yönetici

30-40 Yaş

Lisans

Beyaz Yakalı ve Mavi Yakalı Olarak Çalışan Dağılımı

Unvan Gruplarına Göre Dağılımı

Eğitim Durumuna Göre Dağılımı

Yaş Grubuna Göre Dağılımı

Cinsiyete Göre Dağılımı

%92

%29%42

%43

%58

%59%41

%6

%28%6

%19

%1 %1

%2

%2

%26%8

%14 %15

%8

34

35

Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğretmenleri Ziyareti

Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Kürşat Atılgan Ziyareti

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler Ziyareti

T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı - Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürü Dr. Cihan Kanlıgöz Ziyareti

Çeşitli kurumlardan şirketimize yapılan ziyaretler geçtiğimiz yıl da yoğun bir şekilde devam etti ve Temmuz 2016’dan yıl sonuna kadar gerçekleşen ziyaretlerde çok

sayıda misafir ağırladık.

28 TEMMUZ 2016

2 AĞUSTOS 2016

6 EYLÜL 2016

1 EYLÜL 2016

ZİYARETÇİLER

34

36

ZİYARETÇİLER

Kırıkkale ÜniversitesiAr-Ge Öğrenci Topluluğu Ziyareti

Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezleri (ABİGEM - Eskişehir) Kursiyerleri Ziyareti

Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kursiyerleri Ziyareti

Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiAr-Ge ve Koordinasyon Kulübü Ziyareti

27 EYLÜL 2016 3 KASIM 2016

2 KASIM 2016

15 KASIM 2016

37

TEI POST

Erciyes Üniversitesi - Nanoteknoloji ve İnovasyon Kulübü Ziyareti

Bilkent Üniversitesi - Makine Mühendisliği Topluluğu Ziyareti

Uludağ Üniversitesi - Genç Mühendisler Topluluğu Ziyareti

6 ARALIK 2016

22 KASIM 2016

13 ARALIK 2016

38

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİFUARLAR VE ORGANİZASYONLAR

HIGH-TECH PORTTEI, 9-12 Kasım tarihlerinde CNR EXPO Fuar Merkezi’nde düzenlenen High-Tech Port 2016 fuarında stant açtı. Organizasyonda Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, TEI standını ziyaret etti.

FARNBOROUGH INTERNATIONAL AIRSHOW (FIA)TEI, 11-17 Temmuz 2016 tarihleri arasında İngiltere’de düzenlenen Farnborough International Airshow’a katılım sağladı.

SAVUNMA VE HAVACILIKTA ENDÜSTRİYEL İŞBİRLİĞİ GÜNLERİ (ICDDA)11-13 Ekim tarihleri arasında Ankara Congresium’da düzenlenen Savunma ve Havacılıkta Endüstriyel İşbirliği Günleri’nde stant açan TEI, etkinlik kapsamında bir de sunum gerçekleştirdi. TEI Kalite ve İmalat Mühendisliği Direktörü Turgut Çiçek tarafından yapılan “TEI’de İleri İmalat Teknolojileri Uygulamaları ve Yan Sanayi Kullanımı” konulu sunum, katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi.

JET-POWER MESSE 201616-18 Eylül tarihleri arasında Almanya’nın Bad Neuenahr-Ahrweiler bölgesinde gerçekleştirilen Jet-Power Messe fuarına katılan TEI, fuarda bir stant açtı. TJ90 motoru ile TEI platformuna entegrasyonunun sunulduğu fuarda, TJ90 motoru büyük ilgi gördü.

İSTANBUL AIRSHOWTEI, 6-9 Ekim tarihleri arasında İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’nda düzenlenen fuarda yerini aldı. Fuarın açılış gününde, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan TEI standını ziyaret etti.

TEI’NİN YER ALDIĞI FUARLAR

38

39

TEI POSTTEI POST

Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, ODTÜ ve SASAD işbirliğiyle 12-14 Ekim tarihlerinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “8. Savunma Teknolojileri Kongresi-SAVTEK 2016”da TEI, bir stant açarak katılım gösterdi. Organizasyonda Savunmada İnovasyon ve Teknoloji Yönetimi isimli panelde ise TEI Yapısal Mühendislik Müdürü Bilkay Gülaçtı konuşmacı olarak yer aldı.

AR-GE MERKEZLERİ TOPLANTISIBilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinin desteklenmesiyle ilgili firmaları bilgilendirmek, Ar-Ge ve Tasarım Merkezi olma potansiyeline sahip firmaların bu desteklerden yararlanmasını sağlamak üzere ülke çapında düzenlenen tanıtım çalışmasının Eskişehir ayağı, 6 Ekim 2016’da yapıldı. Organizasyonda, TEI Teknoloji Programları Müdürü ve aynı zamanda TEI Ar-Ge Merkezi Sorumlusu Semih Pilatin, Ar-Ge Merkezi olmanın TEI’ye sağladığı kazanımlar, TEI Ar-Ge Merkezi’nin yıllar itibarıyla yaşadığı gelişim ve bu kapsamda yapılan çalışmalar hakkında bir sunum gerçekleştirdi.

12th INTERNATIONAL CONFERENCE ON HEAT TRANSFER, FLUID MECHANICS AND THERMODYNAMICSTEI, 11-13 Temmuz 2016 tarihleri arasında İspanya’da düzenlenen “12th International Conference on Heat Transfer, Fluid Mechanics and Thermodynamics” isimli konferansa katıldı. Organizasyonda TEI Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü’nde Kıdemli Uzman Mühendis olarak görev yapan Sinan İnanlı, gaz türbinli motor yanma odası soğutma teknolojileriyle ilgili iki bildiri sundu.

ODTÜ KARİYER FUARITEI, 3-4 Kasım 2016 tarihlerinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kariyer Fuarı’na katılarak öğrencilerin sorularını yanıtladı.

TEI’NİN YER ALDIĞI ORGANİZASYONLAR

İŞKUR İSTİHDAM VE KARİYER GÜNLERİ FUARI Eskişehir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından 23 Kasım 2016 tarihinde düzenlenen “İşkur İstihdam ve Kariyer Günleri Fuarı”na katılım sağlandı.

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Teknolojileri Kulübü tarafından 21-22 Kasım tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız Yerleşkesi Oditoryum ve Sergi Salonu’nda gerçekleştirilen organizasyonda, TEI İstanbul Mühendislik Ofisi Müdürü Mustafa Tuksal, Programlar Direktörlüğü’nden Teknik Lider Alper Ünsan ve Pistonlu Motorlar Tasarım Müdürlüğü’nden Teknik Lider Emin Tuzlu konuşmacı olarak yer aldı.

39

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 7. SAVUNMA SANAYİİ GÜNLERİ

8. SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ KONGRESİ (SAVTEK 2016)

40

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

tekrarlanan işler, organizasyonel faktörler, fiziksel-kimyasal ve biyolojik risk etmenleri de çalışan üzerinde stres yaratır.

İş yerindeki risk etmenlerinin belirlenerek bu risklerin ortadan kaldırılması ya da etkilerinin en aza indirilmesi için yürütülen faaliyetlerin başında, çalışma ortamı gözetimi gelir. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesinde çalışma ortamı gözetimi büyük öneme sahiptir çünkü çalışma ortamındaki tehlike ve riskler sürekli değişerek yeni sağlık ve güvenlik sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenle çalışma ortamı gözetimi sürekli, sistemli ve kalıcı olmalıdır.

Ortam ölçümleri ve gözetimiYapılan işin ve çalışma ortamının çalışanlar üzerindeki etkisi ortam ölçümleriyle belgelenir, varsa olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için işçi sağlığı ve iş güvenliği kapsamında yürütülen tüm çalışmalar ortam gözetimi başlığı altında sürdürülür ve bu çalışmalar ilk basamağı oluşturur. Gözetim sonuçlarına göre riskler tespit edilir ve emniyetli bir iş ortamı ile bu riskler ortadan kaldırılır ya da etkisi düşürülür.

İş yerlerinde çalışanlar açısından risklere neden olabilecek fiziksel etmenlerin başında gürültü, titreşim, termal konfor, aydınlatma, radyasyon ve basınç gelir. Solunum, absorbsiyon (deri veya gözlerden absorbe edilerek) ve sindirim yoluyla vücuda aldığımız

kimyasalların insan sağlığının yanı sıra iş güvenliğine de doğrudan etkisi vardır. Bu etkilerden bazıları parlama, patlama, oksitleme ve yangındır.

Üçüncü risk etmen grubu olan biyolojik unsurlarda herhangi bir hastalığa, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen mikroorganizmalar, hücre kültürleri ve insan parazitleri ele alınır, çalışan sağlığını korumak için risk etmenlerine karşı mücadele edilir.

Çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hallerinin en üst düzeyde tutulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi de iş sağlığının temel konusudur. Bu kapsamda iş sağlığı güvenliğinin son risk etmeni olarak psikososyal unsurlar göz önünde bulundurulur. Psikososyal etmenlerde günümüzün temel sorunlarından olan stres, başı çeker. İş yerinde bulunan kişilerarası iletişim ve ilişkiler, tekdüze ve

Çalışanların iş yerinde maruz kalabileceği riskler genel olarak fiziksel, kimyasal, biyolojik ve psikososyal olarak gruplandırılır. Bu gruplardaki risk etmenleri, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının temelini oluşturur.

41

TEI POST

Çalışma ortamı gözetimi ve ölçümleri dört risk etmen grubu için yapılabilir.

Fiziksel gözetim: Bir iş yerinde tüm çalışanların iş ekipmanları ve donanımlarla olan uygunluğunun değerlendirilmesidir. Bu kapsamda iş yeri ortam ölçümleri (aydınlatma, gürültü, toz, ortamda kimyasal, titreşim, termal konfor vb.) ile teknik kontroller (kaldırma araçları, basınçlı kaplar, elektrik topraklama ve paratoner kontrolleri vb.) periyodik olarak yapılır.

Kimyasal gözetim: İş ortamında bulunan ve kullanılan kimyasalların (toz, gaz ve çözücüler) tanımı ile maruz kalma alanı tespit edilir.

Sağlık gözetimi: Çalışanların çeşitli türde sağlık muayeneleri (işe giriş muayenesi, periyodik sağlık muayenesi, işe dönüş sağlık muayenesi, genel sağlık muayenesi vb.) ile gerçekleştirilir. Çalışanın işe ve ortama uyumu sürekli takip edilir.

Psikososyal gözetim: Sağlık gözetiminden alınan verilerle anlamlı hale gelebilir.

Çalışma ortamı gözetimiyle belirlenen tehlikeler (mekanik, fiziksel, kimyasal, biyolojik, elektrik, yangın, psikososyal, organizasyonel vb.) çeşitli tekniklerle risk değerlendirmesi olarak hazırlanır ve hesaplanan risklerin düşürülmesi için aksiyonlar, sorumlular ve termin tarihleri belirlenir. Alınacak aksiyonlarda toplu korunma tedbirlerinin kişisel korunmaya göre öncelikli olarak seçilmesi önem teşkil

eder. Kaynakta önleme, tehlikeli olanın yerine tehlikesiz olanı koyma, tecrit gibi yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemlerin zaman zaman yeterli olamayacakları ve uygulanamayacakları göz önünde bulundurularak bunlara ek olarak kişisel koruyucu donanımlarla koruma yoluna gidilir.

TEI’de yürütülen çalışmalarTüm bu faaliyetler TEI’de 2016 yılında etkin olarak gerçekleştirildi. Risk etmenlerinin çalışma ortamındaki yansımaları incelenerek birçok konuda düzeltici ve iyileştirici aksiyonlar alındı. Tezgâhların makine koruyucularının iyileştirilmesi, patlamadan korunma dokümanında belirtilen uygulamaların eksiksiz yapılması, kimyasal depolama alanlarının ve dolapların yanmaya karşı korunaklı hale getirilmesi, raf ve yapısal sistemlerin güçlendirilmesi, lokal havalandırma sistemlerinin kurulması ve akü şarj binası yapımı gibi birçok alanda iyileştirmeler yapıldı. Yapılan çalışmalarda başta TEI İşletme Bakım Müdürlüğü olmak üzere birçok bölüm İş Sağlığı ve Güvenliği’nin üst seviyelere taşınması için zaman ve personel kaynağı ayırdı. Bu gayretli çalışmalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan denetimlerde de izlenip kayıt altına alındı.

2016’da başlayıp bu yıl da devam edecek olan “Ergonomik İyileştirme Projesi”, “Yüksekte Güvenli Çalışma Projesi” ile 2017 programında bulunan yeni projelerimizin, iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının hedefi olan “sıfır iş kazası ve sıfır meslek hastalığı” hedefi doğrultusunda önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.

42

ETKİNLİKLER

YIL SONU DEĞERLENDİRME TOPLANTISI’NDA HEDEFLER PAYLAŞILDI Genel Müdürümüz Prof. Dr. Mahmut F. Akşit’in, 2016 yılını değerlendirdiği, 2017 hedeflerini paylaştığı Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı, 26 Aralık 2016’da TEI Sosyal Tesis Binası’nda yapıldı.

Başarılı çalışanlar ödüllendirildiTörende, “2016 Öneri Ödül Şampiyonları” İmalat Freze Müdürlüğü’nden Engin Eden ve Mehmet Ali Çal’a plaketleri takdim edildi, isim plakaları “öneri kütüğü”ne çakıldı. Ardından “2016 Öneri Başarı Ödülü”nü almaya hak kazanan

Kalite Müdürlüğü’nden Alpay Alparslan, Yasin İnce ve Yusuf Güneş; NDT ve Özel Proses Kalite Müdürlüğü’nden Fadıl Yetim ile İmalat Fabrikasyon Müdürlüğü’nden Serdar Keskinkaya’ya plaketleri sunuldu. Daha sonra Atölye Dinamik Akış/Tezgâh İzleme Sistemi Projesiyle “Yönetim Üstün Başarı Ödülü”nü almaya hak kazanan Emre Taşkın’a başarı belgesi verildi. Törende ayrıca Robotik Markalama Projesi, Talaş Geri Dönüşüm Projesi, DP 34 Motoru Projesi ve DP 34 Motoru Test Faaliyetleri Projesi, “Yönetim Proje Üstün Başarı Ödülü”ne layık görüldü.

Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı’nın sonunda Genel Müdürümüz Prof. Dr. Mahmut F. Akşit, 2016 yılı için çalışanlara teşekkür etti ve tüm çalışanlar adına Çalışan Temsilcisi Nuri Ay’a çiçek takdim etti.

43

TEI POST

Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü (TMD) tarafından 20 Aralık’ta, TEI Sosyal Tesis Binası’nda Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı yapıldı. Tasarım Mühendisliği Direktörümüz Ali Osman Ayhan öncülüğünde gerçekleşen toplantıya, direktörlük bünyesindeki tüm personelin yanı sıra İnsan Kaynakları Direktörümüz K. Levent Tüfekçi, Programlar Direktörümüz M. Levent Şenel ve AIT & MRO Direktörümüz Murat İlker Çelik katıldı.

Toplantıda Ali Osman Ayhan, 2016 yılını değerlendirdi, 2017’ye ilişkin hedefleri paylaştı. Bu konuşmanın ardından direktörlüğe bağlı her müdürlük, çalışmalarıyla ilgili bir sunum yaptı. İkramlarla devam eden toplantıda; TMD Sosyal, İletişim ve Gönüllü Komitesi’nin 2016 yılı faaliyetleri de anlatıldı. Bu sunumdan sonra ödül töreni gerçekleşti ve toplantı, bilgi yarışmasıyla sona erdi.

Kalite Güvence Teknik Destek Uzmanı Turgut Alptekin tarafından organize edilen TEI Masa Tenisi Turnuvası, eğlenceli ve çekişmeli maçlara sahne oldu. 10 Ekim’de başlayan, 21 takım, 44 sporcunun katıldığı turnuvada toplam 128 maç yapıldı.

21 Kasım’daki final günü, Genel Müdürümüz Prof. Dr. Mahmut F. Akşit, İnsan Kaynakları Direktörümüz K. Levent Tüfekçi, İmalat Direktörümüz Murat Karamahmutoğlu ve Ar-Ge Direktörümüz Ali Osman Ayhan’ın yaptığı All Stars maçı ile başladı. Ardından oynanan final maçı sonrasında turnuva şampiyonu olan Ali Güler, Emre Aktaş ve Mustafa Babacan’dan oluşan takıma kupaları takdim edildi.

TASARIM MÜHENDİSLİĞİ DİREKTÖRLÜĞÜ YIL SONU DEĞERLENDİRME TOPLANTISI

TEI MASA TENİSİ TURNUVASI’NIN ŞAMPİYON TAKIMI BELLİ OLDU

ENDÜSTRİYEL GÜVENLİK LİDERLİĞİ DENETİM BAŞARISINI KUTLADI

ESKİŞEHİRSPOR’A DESTEK İÇİNHATIRA BİLET SATIŞI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan denetlemelerin başarıyla tamamlanmasının ardından Endüstriyel Güvenlik Liderliği’nin düzenlediği organizasyonda elde edilen başarı kutlandı.

Eskişehirspor’a destek amacıyla 16 Ekim tarihinde seyircisiz oynanan Giresunspor maçı anısına hazırlanan biletler, 13-14 Ekim tarihlerinde TEI Sosyal Tesis Binası’nda satıldı.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

44

ETKİNLİKLER

44

TEI PİKNİĞİNDE HEP BİRLİKTE EĞLENDİK4 Eylül 2016’da şirketimizin açık alanında düzenlenen pikniğe, tüm çalışanlar ve ailelerinden oluşan yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Çeşitli ikramların sunulduğu piknikte, animatörler ve şişme oyun parkları ile katılımcılar keyifli vakit geçirdi. Piknikte ayrıca 1 Mayıs-5 Haziran 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen TEI Geleneksel Bahar Turnuvası’nın şampiyonlarına da kupa ve hediyeleri takdim edildi.

TEI POST

45

TEI POST

45

46

SOSYAL SORUMLULUK

TEI ZEKÂ ATÖLYELERİ PROJESİ HALKA HALKA BÜYÜYOR

TEI’nin 2016’nın başında başlattığı Zekâ Atölyeleri Projesi’nin üçüncüsü, Adalet İlkokulu’nda hayata geçirildi. Üstün yetenekli öğrencilere yönelik eğitim programı uygulamaları geliştiren ve Avrupa Üstün Yetenek Konseyi’ne (ECHA ), “Avrupa Yetenek Noktası” olarak akreditasyon başvurusunda bulunmayı planlayan Adalet İlkokulu’na TEI, Zekâ Atölyesi yaparak destek oldu.

Zekâ Atölyesi geniş bir katılımla açıldıTEI gönüllülerinin katkılarıyla oluşturulan Zekâ Atölyesi’nin açılışına, Eskişehir Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Özden Akkaya, TEI Kurumsal İletişim Danışmanı Duygu Gökduman Pilatin, TEI Hukuk Müşaviri Mehmet Karababa, Adalet İlkokulu Müdürü Necdet Odacı, TEI gönüllüleri ve Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı yönetici ve öğretmenler katıldı.

KAN VERDİK CAN OLDUK14 Nisan 2016’da Türk Kızılayı Eskişehir Kan Bağışı Merkezi ile Kan Bağışı Protokolü imzalayan TEI, bu kapsamda yılda iki kez kan bağışı yapmayı taahhüt etti. 2016 yılının ikinci kan bağışı, 28 Kasım’da TEI’ye gelen Kızılay tırında gerçekleşti ve 54 gönüllü TEI çalışanı kan bağışında bulundu.

47

TEI POST

TEI, Eskişehir Devlet Hastanesi ile yaptığı yeni işbirliği doğrultusunda ve hastane yönetiminin talebi üzerine, hastane bünyesindeki Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM) önündeki boş alanda, AMATEM’de tedavi görenlerin rehabilitasyon sürecini hızlandıracak bir ortam oluşturulması için gerekli düzenlemeleri yaptı. Bu kapsamda, ilgili alanda zeminin düzenlenmesi, basketbol, voleybol ve mini futbol ekipmanlarının yerleştirilmesi, ziyaretlerin uygun ortamda gerçekleştirilebilmesi için çardak kurulması ve tüm alanın çitle çevrilmesi, TEI tarafından gerçekleştirildi.

Meslek Lisesi Koçları Programı’nın ikinci dönemi, 4 Kasım 2016’da İnsan Kaynakları Direktörümüz K. Levent Tüfekçi, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği Meslek Lisesi Koçları Proje Sorumlusu Çağrı Köse ve koçların katıldığı toplantıyla başladı. 26 Aralık akşamı düzenlenen “Bowling Turnuvası” ile programda yer alan öğrencilerin ve koçların yeni döneme yüksek motivasyonla başlamaları sağlandı. Birlikte yenilen yemeğin ardından başlayan organizasyon, şampiyon takıma kupa takdim edilmesiyle son buldu.

MESLEK LİSESİ KOÇLARI PROGRAMI’NDA İKİNCİ DÖNEM BAŞLADI

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZEBİR YENİSİ EKLENDİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

48

ÇALIŞANLARIMIZDAN

48

Spor dünyasında 2016, hayli önemli bir yıl oldu. Bir yılı geride bırakırken, o yıl yaşanan olaylara şöyle bir bakmak âdettendir. Ben de âdet yerini bulsun diye bu seneden miras kalan önemli spor olaylarını özetledim.

DOYURUCU, ÇARPICI VE TRAJİK BİR SPOR YILI: 2016

Tarihe atılan çentikler, ilgili konudan bağımsız bir şekilde kayıtlarda yerini alır. 2016’nın hangi alanda ne kadar gelişmeye sahne olduğu, kişilere ve ilgi alanlarına göre değişiklik gösterse de

yazının konusu olan “spor”da hayli önemli bir yılı geride bıraktığımızı söylemem gerekiyor. Öncelikle 2016’yı farklı kılan nokta, onun bir “olimpiyat” yılı olmasıydı. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları da son yıllarda alışageldiğimiz şekilde tartışmalarla başladı. Olimpiyat düzenleyen şehrin ekonomisi üzerindeki olumsuz etkiler, yapılacak tesislerin ilerleyen yıllarda kullanılmaya devam edilip edilemeyeceği ile ilgili kaygılar, bu tesislerin zamanında yetişmesi için çalışan işçilerin haklarını alamadıkları yoğun çalışma tempoları ve ülke genelinde yapılan protestolar… Ancak biz sporseverler için olimpiyat başladığı anda bu tarz şikâyetler ikinci plana atılıyor; çünkü yüz yıl sonra bile anlatılacak performanslar olimpiyatların bizlere mirası ve biz de bir kez daha tadını çıkarmaya çalıştık.

İki efsane isim olimpiyat sahnesine veda ettiTabii ki öncelikle Michael Phelps ve Usain Bolt’tan bahsetmek gerekiyor. 2016 Rio Olimpiyatı, iki lokomotif branş olan yüzme ve atletizmde yarışan bu iki efsanenin olimpiyat sahnesine veda ettikleri bir organizasyon oldu. 2016 Rio’dan önce 22 madalyayla tarihin en büyük

olimpiyatçısı olan Amerikalı yüzücü, son olimpiyatında beş altın ve bir gümüş madalya daha kazanarak 28 olimpiyat madalyasıyla bu organizasyonun gelmiş geçmiş en büyük yıldızı oldu. Phelps’in mekanik ve kazanmaya odaklı tarzının 180 derece karşısında eğlence odaklı ve neşe saçan tavrıyla Bolt da 100 m, 200 m ve 4x100 m dallarında tarihte eşi görülmemiş şekilde üçüncü kez üst üste altın madalyaya ulaştı. Phelps ve Bolt’un yarattığı etki o kadar büyük ki, 2020 Tokyo’da yeni performansların heyecanından çok onların eksikliğinin hissedileceğini söylemek abartı olmaz. Bu iki sporcunun yaptıklarını izlemek bu dönemde yaşayanların şansıydı ve o şanslı azınlığa mensup olmanın tadı damağımızda kalacak.

Yılın gözdeleriBu iki efsanenin dışında 2016’da ismini zikretmemiz gereken kişilerin başında ABD’li jimnastikçi Simone Biles geliyor. Henüz 19 yaşında olmasına rağmen gösterdiği performans ve kazandığı beş madalyayla bu yaz adından oldukça söz ettirdi bu genç Amerikalı. 1976 Montreal’de yaptıklarıyla bir fenomene dönüşmüş efsane Rumen jimnastikçi Nadia Comaneci’yle kıyaslanması bile, tek başına Biles’ın nasıl bir etki yarattığını açıklamaya yetiyor sanırım. Biles’ın vatandaşı ve yaşıtı Katie Ledecky ile Macar Katinka Hosszu da havuzda yaptıklarıyla bu olimpiyata damga vuran diğer isimlerdi. Ayrıca Michael

BURA

K BA

LCI’NIN

K A L E M

İ ND

EN

TEI POST

4949

Johnson’un 17 yıldır kırılamayan ve kırılmasına pek ihtimal verilmeyen 400 m rekorunun yeni sahibi, Güney Afrikalı Wayde van Niekerk ve üst üste ikinci kez 5 bin-10 bin dublesi yapan İngiliz Mo Farah da spot ışıklarını üstlerine çeken diğer sporculardı.

Olimpizm ruhu, azim ve kararlılıkOlimpiyatların sportif tarafının dışında, birleştirici, farklılıklarla ilgilenmeyen, herkese yarışma hakkı veren ve başarı odaklı olmayan tarafıdır aslında olimpizm ruhunu yansıtan. 2016’daki olimpiyat bu misyona, organizasyona bir “Mülteci Takımı” dâhil ederek katkıda bulundu. Özel hayatlarındaki zorlukları o günlerde biraz olsun unutan ve bu şölene dâhil olan mülteci atletlerin mücadelesini takip eden sporseverler de onların mutluluklarına ortak oldu. Benzer şekilde başkalarının azmine hayran olup haklı mutluluklarını paylaştığımız bir diğer organizasyon ise olimpiyattan hemen sonra düzenlenen Paralimpik Yaz Oyunları’ydı. Kimin ne kadar başarılı olduğundan çok insanın sahip olduğu azim ve kararlılığı görmek için bile izlenebilecek bu organizasyon, sürekli ve çok kolay şikâyet edebilen insanoğlunun yüzüne vurulmuş bir tokat gibiydi. Ayrıca Türkiye’nin 2016 Rio’yu bir altın, üç gümüş ve dört bronz madalyayla 41’inci sırada tamamlamasının yanında Paralimpik Yaz Oyunları’nda üç altın, bir gümüş ve beş bronz madalyaya sahip olması ve 34’üncü sırada yer alması da ilginç bir not olarak tarihte yerini aldı.

Genç umutlarHazır ülkemizin aldığı madalyalardan bahsetmişken 2016 Rio bahsini Türkiye açısından değerlendirerek olimpiyat konusunu kapatayım. 2012 Londra’ya göre bu olimpiyatı madalya anlamında daha başarılı geçirmemize rağmen bazı kesimlere göre performansımız beklentileri karşılamadı. Ancak bu subjektif tartışmanın haricinde bir gerçek var ki, bu olimpiyata daha fazla branşta ve daha genç bir kafileyle katıldık. Tutya Yılmaz (17 yaş-Artistik Jimnastik), İrem Karamete (23 yaş-Eskrim), Mete Gazoz (17 yaş-Okçuluk), Nida Eliz Üstündağ (20 yaş-Yüzme) gibi genç sporcuların bizlere yaşattığı heyecan, gelecekteki olimpiyat katılımlarımız ve Türkiye’deki spor kültürünün gelişimi için sporseverlere umut aşıladı.

Futboldaki sürprizlerOlimpiyat’ın çektiği ilginin dışında kalan olaylara ise futbol ile başlayalım. Yaşlı kıtadaki futbol şampiyonası hiç beklenmeyen bir sona sahne oldu. Bir buçuk ay önce kulübü Real Madrid’le Avrupa’nın zirvesine çıkan Cristiano Ronaldo önderliğindeki Portekiz, tüm maçlarını berabere bitirerek güç bela üst tura çıktığı grup aşamasından sonra pek de favori gösterilmediği eşleşmeleri birer birer geçerek kupaya uzandı. Ancak bu başarı kıtadaki en büyük futbol sürprizi değildi. Portekiz’in şampiyonluğundan iki ay önce İngiltere Premier League’de Leicester City

50

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİÇALIŞANLARIMIZDAN

50

şampiyonluğunu ilan etti. Kariyerinin büyük kısmını alt liglerde geçiren ve son iki sezondur takımıyla bu seviyede oynayan Jamie Vardy’nin efsane performansına eşlik eden Riyad Mahrez ve N’golo Kante’in önderliğinde şampiyonluğa ulaşan Claudio Ranieri’nin öğrencileri, bütçe olarak katbekat aşağısında olduğu devlerin önünde ipi göğüsleyerek sadece 2016’nın değil son yılların en büyük sürprizine imza attı. Bunların dışında bir de Sevilla’nın başarısına değinmek gerek: Endülüs ekibi, UEFA Avrupa Ligi’ni üst üste üçüncü kez kazandı. Son 11 yılda çıktığı beş final maçından da zaferle ayrılan İspanyol temsilcisinin isminin artık bu kupaya verilmesi gerektiği ciddi ciddi konuşuluyor!

Basketbolun unutulmazları2016’da basketbolla ilgili bir şeyler söyleyeceksek buna Türk takımlarından başlamak çok da yanlış olmaz. Avrupa’daki iki numaralı kupayı Galatasaray Odeabank’ın kazandığı ve Euroleague finalini Fenerbahçe’nin CSKA Moskova’ya tek ribaund farkla kaybettiği bir sezonu geride bıraktık. Umarız ki son yıllardaki yatırımlarla artan bu başarılar doğru planlamalarla uzun vadede kalıcı hale getirilir ve bizler de her sene zirveye aday takımları izlemenin keyfine varırız. Atlantik’in öteki tarafına geçtiğimizde ise Cleveland-Golden State rekabeti 2016’ya damgasını vurdu. Normal sezonu 73-9’luk galibiyet oranıyla zirvede kapatarak NBA rekorunu Michael Jordan’lı efsane Chicago Bulls’tan devralan Golden State, kendilerine tarihin en iyi takımı yakıştırmaları yapılan bir dönemde finaller tarihinde görülmemiş şekilde, 3-1’den seriyi ve şampiyonluğu kaybetti. Cleveland’ı şampiyonluğa taşıyan Lebron James ise yıllardır liderlik yönünün yetersizliği ve bazı zor anlarda sahada sindiği eleştirilerinin hepsini arkasında bıraktı ve efsaneler arasındaki adının puntolarını biraz daha büyüttü.

Tenisin dünyada ve Türkiye’de yaşattığı heyecanSporun üzerindeki en büyük kara leke olan doping bu yıl da kortlarda ortaya çıktı. Dünyanın en çok kazanan kadın tenisçisi Maria Sharapova, yıllardır yasal olarak kullandığı Meldonyum adlı ilacın 1 Ocak 2016’dan itibaren yasaklı

listesine girdiğini ve bu konuyla ilgili Dünya Dopingle Mücadele Ajansı’nın (WADA) gönderdiği e-maildeki linki kontrol etmeyerek büyük bir hata yaptığını itiraf etti. Sonuç olarak da sonradan 15 aya düşürülecek iki yıllık men cezası alan Sharapova’nın arkasında, bu maddeyi kullanan başka birçok sporcu olmasına rağmen Rus raketin üstüne herkesten çok gidildiği ve verilen cezanın hakkaniyetliği tartışmaları kaldı. Doping dışında tenise baktığımızda ise kadın ve erkeklerde uzun süredir tenise hükmeden Serena Williams ve Novak Djokovic’in dünya bir numarası unvanlarını kaybettiklerini gördük. 2016 Avustralya ve Amerika Açık’ı kazanan, Wimbledon, olimpiyat ve Sezon Sonu Turnuvası’nda final gören Alman Angelique Kerber kadınlarda; Wimbledon, olimpiyat ve Sezon Sonu Turnuvası’nı kazanıp, Avustralya ve Fransa Açık’ta final gören İngiliz Andy Murray de erkeklerde yeni dünya bir numaraları oldu. Ayrıca Andy Murray 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’ndan sonra aynı başarıyı Rio’da tekrarlayarak kendine has bir unvana sahip oldu. Murray dışında da Rio, tenis açısından oldukça verimliydi. Herhangi bir Grand Slam’de çeyrek final bile görememiş Porto Riko’lu Monica Puig ülkesine olimpiyatlardaki ilk altınını kazandırırken, erkeklerde Juan Martin del Potro’nun dönüşünü perçinlediği turnuva oldu.

TEI POST

5151

Yıllardır sakatlıklardan dolayı sürekli üst düzey performanslarını seyredemediğimiz Arjantinli, ilk turda Djokovic ve yarı finalde Rafael Nadal’ı yendiği Rio’da gümüş madalya kazandı ve yıl sonunda da ülkesinin ilk Davis Kupası zaferinde aslan payına sahip oldu. Umarız Potro geri kalan yıllarda sakatlık kâbusuyla daha fazla uğraşmaz ve bu seviyede neler yapabileceğini izlemeye devam ederiz. 2016, Türkiye tenisi açısından da tarihi bir yıldı; özellikle de kadın tenisi açısından. Geçen seneyle birlikte seviye atlayan Çağla Büyükakçay ve İpek Soylu’nun Grand Slam’lerde ve olimpiyatta arzıendam etmesi artık bizi şaşırtmıyor. Herhangi bir WTA turnuvasında ne seviyede performans gösterdiklerine bakıyoruz artık ve bu bizi oldukça gururlandırıyor. Bu seviyede ne kadar kalacaklarını ve neler başaracaklarını ise gelecek yıllar gösterecek; bize de bunun heyecanını yaşamak düşecek.

Voleyboldaki gururumuz2016 yılından son gelişmelere geçersek, öncelikle kadın voleybolunda Eczacıbaşı Vitra’nın yaptıklarından bahsetmemiz gerek. Son sekiz yıldır Final-Four’a en az bir takımla katıldığımız ve son yedi yılda final oynayıp bunların dördünü kazandığımız kadın voleybolundaki üst düzey Avrupa temsilimizi, 2015’e kadarki süreçte Dünya Kulüpler Şampiyonalarında son altı yılda üç şampiyonlukla perçinlemiştik. Geçen yıl mutlu sona ulaşan Eczacıbaşı Vitra ise bu başarıyı üst üste iki kez kazanarak ulaşılması güç bir başarıya imza attı ve bizleri gururlandırmaya devam etti. Diğer sporlardan snooker’a baktığımızda ise Mark Selby’nin dünya bir numarası olarak oyuna hükmettiği bir yılı geride bıraktık. Üç büyük turnuvadan Dünya ve Birleşik Krallık şampiyonalarını kazanan Selby için başka güzel bir tesadüf ise dünya şampiyonu olduğu gün aynı saat içinde fanatik taraftarı olduğu Leicester City’nin de Premier Lig şampiyonluğunu ilan etmesiydi. 2014’te ilk dünya şampiyonluğunu elde ettiği gün de Leicester City bu sefer Championship’i ilk sırada bitirip Premier Lig’e çıkma hakkı elde etmişti. Bu iki güzel tesadüfün öznesi Selby, artık üç büyük turnuvayı en az iki kere kazanmış tarihteki altı oyuncudan biri.

Aramızdan ayrılanlarBütün bu performans konulu yazılardan sonra spor ve hayat sahnesinden çekilen sporcularla yazıyı tamamlayalım. Özellikle NBA açısından baktığımızda üç büyük efsane Kobe Bryant, Tim Duncan ve Kevin Garnett’in aynı yıl jübile yapması 2016’yı bir milat yapıyor. Eski jenerasyonun yıldızları sahneden tamamen çekilirken sahne tam anlamıyla yenilerin artık. Ancak bazı vedalar NBA’dekiler gibi gülümseten türde değil. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük kalecilerden, yıllarca Galatasaray’ın ve Milli Takım’ın kalesini korumuş “Berlin Panteri” lakaplı Turgay Şeren’i bu yıl kaybettik. Yeşil sahalarda dünya çapında etkili, futbolun gelişimine hem oyuncu hem de teknik adam olarak büyük hizmeti olan Johan Cryuff’u

kaybetmemiz de yine 2016’ya denk geldi. Ayrıca yılın sonuna doğru Sudamericana Kupası finalinin ilk maçı için Kolombiya’ya uçan Brezilya takımı Chapecoense’yi taşıyan uçağın inişte düşmesi sonucunda, uçaktaki 77 kişiden 71’i hayatını kaybetti ve kazadan sağ kurtulabilen altı kişiden üçü futbolcuydu.

Ölümüyle en büyük yankıyı uyandıran ise kuşkusuz Muhammed Ali’ydi. Kimilerine göre gelmiş geçmiş en büyük sporcu olan Amerikalı efsane boksör de geçen yıl aramızdan ayrıldı. 18 yaşında ABD adına kazandığı olimpiyat altın madalyasını ülkesinde siyahilere karşı sergilenen tutum üzerine Ohio Nehri’ne atması, Vietnam Savaşı’na katılmayı reddederek hapse girmeyi göze alması, ringde ve ring dışında kendine has ukala ve rahat tavırları, medyayı iyi kullanmasıyla hep göz önünde olup kitlelere hitap etmesi, Müslümanlığı seçtikten sonra hem siyahi hem de Müslüman bir ABD vatandaşı olarak açıklamaları ve duruşuyla dünyadaki bütün azınlıklar için bir rol model oldu. Bu nedenle de Ali’nin tarihte bıraktığı iz hiç unutulmayacak. Bizim jenerasyon ise onu, 1996 Atlanta Olimpiyatları’nın açılışında meşaleyi yakması ve babalarımızın gece kalkıp onun maçlarını izlemek için kahveye gittiklerini anlattıkları hikâyelerle hatırlayacak.

Birçok açıdan doyurucu, çarpıcı ve trajik bir spor yılıydı 2016. Özellikle ülkemizde spor adına yaşananlar umut vericiydi. Umarız ki bu gelişim ve heyecan ilerleyen yıllarda büyüyerek devam eder ve bizim de gururlanacağımız nice maçlar, turnuvalar, performanslar izleriz.

BURAK BALCI KİMDİR?1984 yılında Ankara’da doğdu. 2006’da ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden, 2008’de de Münih Teknik Üniversitesi Hesaplamalı Mekanik (Computational Mechanics) yüksek lisans programından mezun oldu. 2009 yılında Türkiye Teknoloji Merkezi’nde çalışmaya başladı. 2015’ten itibaren TEI Ankara Mühendislik Ofisi’nde Kıdemli Mühendis olarak çalışıyor.

52

ÇALIŞANLARIMIZDAN

MOTOR YANGINLARIGünümüz hava araçları sistemlerinin emniyet ve güvenilirliğini etkileyen en önemli ortak hata türlerinden biri, motorlarda çıkan yangınlar. Teknolojideki ilerleme ise havacılık özelinde oldukça güvenilir motor parçaları sunuyor ve yangın ihtimali en aza indirilebiliyor.

T eknoloji son yıllarda üstel (eksponansiyel) bir şekilde gelişiyor ve aynı hızda da gelişmeye devam ediyor. Teknolojide yaşanan gelişmeler her sektörde olduğu gibi havacılık sektöründe de yeni ürünlerin ortaya

çıkmasına zemin oluşturuyor. İnsan hatasını azaltmaya yönelik geliştirilen otonom sistemler birçok değişkeni aynı anda kontrol altında tutabiliyor. Diğer taraftan ise yapısal parçalar üzerinde çok daha geçmişe dayanan iyileştirme, geliştirme çalışmalarıyla günümüz hava araçlarında yapısal hasarın en aza indirildiği dönem yaşanıyor. Teknolojideki bu gelişmeler olumlu tarafıyla oldukça kullanılabilir ve güvenilir sistemler ortaya koyulmasını sağlarken, diğer taraftan karmaşık sistemlerin de ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Karmaşık sistemler için en büyük tehlike, ortak hata türü ile birden fazla sistemin aynı anda devre dışı kalması ve hava aracımızı kaza kırıma götürecek bir arızanın ortaya çıkma riski. Günümüz hava araçları sistemlerinin emniyet ve güvenilirliğini etkileyen en önemli ortak hata türlerinden biri; İstanbul Doha seferini

yapan Katar Hava Yolları’nın 240 sefer sayılı Airbus 330 tipi uçağını pistlere geri döndüren ya da Japon All Nippon Havayolları’na ait NH959 sefer sayılı rüya uçağı Boeing 787-800’ün rüyasını erken bitirten ortak hata türü: Motorlarda çıkan yangınlar!

Hava aracı motorları, tasarım karakterleri gereği yangın oluşmasına yatkın sistemlerdir. Zira tasarım, içerik itibarıyla zaten bir yanma işlemini barındırmaktadır. Önemli olan bu yanmanın tasarım kararınca gerçekleşmesi, beklenilen kısmın dışına taşmamasıdır. Yüksek sıcaklıkta çalışan alt sistemlerle yanıcı akışkan taşıyan başka alt sistemlerin omuz omuza verdikleri bu itki veya güç üretme mücadelesine yeterli tasarım desteği verilmemesi durumunda, yangın tarafından bu mücadelenin sabote edilmesi işten bile değildir. Uçakların motorlarında çıkan yangınları; pistonlu motor konfigürasyonlu uçaklarda ve jet motor konfigürasyonlu uçaklarda motor yangınları şeklinde iki kategoride değerlendirmek, sistem farklılıkları sebebiyle daha uygun olacaktır.

MÜJ

DAT

ASLAN’IN

K A L E M

İ ND

EN

TEI POST

53

Piston motorlu uçaklarda yangınların ana kaynakları:

Yakıt ve yakıt hatları: Özellikle genel havacılık maksatlı uçaklarda en çok kullanılan yakıtlardan biri AVGAS’tır. Parlama derecesi düşük olduğundan yangın riskini de beraberinde getirir. Yüksek basınçlı yakıt hatlarında meydana gelebilecek herhangi bir hasar, yangın sebeplerinin başında gelir.

Aksesuar kısmı: Alternatörler, düzenleyiciler, kablaj ve bazen motor bölmesinde kullanılan bataryalar, motor ısısı kaynaklı görebilecekleri zarar sonrasında elektriksel yangına sebep olabilmektedir. Ayrıca bunların tekil olarak da yüksek gerilim içerme durumları olduğu için elektriksel hatlarda kopukluk gibi durumlar olması halinde yangına sebebiyet verebilir.

Yağlama hatları: Motor yağlama sistemi de yanıcı akışkan taşıyan sistemler arasındadır. Basınçlandırılmış yağın iletildiği tüm hatlar, hasar durumunda yüksek ısı ile birleşerek yangına sebep olabilir. Bu hatlardaki herhangi bir sızıntı tek başına yangına götürmese bile, küçük çaplı yangınların büyümesine yol açabilir.

Egzoz sistemi: Motorların egzoz bölgesi, birincil yangın riski taşıyan bölgedir. Zira bu kısım oldukça yüksek sıcaklıklara ulaşan gazların dolaştığı ve ısı yayımının en yüksek olduğu kısımdır. Yüksek sıcaklıktaki türbin(ler)in veya egzoz borusunun yakıt, yağ gibi yanıcı bir akışkanla temas etmesi halinde yangın oluşabilmektedir. Jet motorlu uçaklarda genel anlamda yangın riski faktörleri, pistonlu motorlardaki risk faktörleriyle aynıdır; yanıcı akışkanlar, yüksek enerjili hazneler, sıcak bölgeler, elektriksel ekipmanlar gibi. Fakat sistem farklılığı sebebiyle iç içe geçmiş alt sistemler barındıran pistonlu motorlara nispeten jet motorlarındaki bölgesel ayrımlar daha net yapılabilmektedir: Kompresör kısmı, yanma

kısmı, türbin kısmı, aksesuar kısmı ve redüksiyon dişli kutusu (Turboprop, Turboşaft vb.) gibi net ayrımlar, yangın riskini en aza indirme konusunda biz emniyet mühendislerinin elini güçlendirmekte, tasarımcıların da işini kolaylaştırmaktadır.

Kompresör kısmı: Özel riskler kategorisinde değerlendirilen yabancı madde hasarı, kuş çarpması, taş girmesi gibi tehlike yaratabilecek unsurlar jet motorlarında ilk olarak kompresör kısmını etkilemektedir. Kompresör pallerinden herhangi birinin hasar görüp kırılması, yüksek hızda dönen bu kısımda ciddi hasarlara sebep olabilmekte ve yüksek ısıya maruz kalan yanıcı titanyum tozlarının etkisiyle kısa süreli alev uzamasına yol açabilmektedir.

Yanma kısmı: Motorun kor kısmı olan yanma bölmesinde meydana gelebilecek herhangi bir komponent hasarı, sürekli bir yangına sebep olabilir. Sürekli yanmanın başladığı bu kısma yakıt verilmeye devam edilirse, yangın motorun diğer bölmelerine hızla yayılabilir. Yanma kısmı çok yüksek ısılara maruz kalacağı öngörülerek tasarlanmış olsa da diğer bölmeler bu yüksek ısılar karşısında savunmasız kalacaklardır.

Türbin kısmı: Bu kısım da yanma kısmı gibi yüksek ısılara dayanıklı malzemelerin kullanıldığı kısımlardır. Özellikle başarısız motor başlatma işlemi sonrasında, yanmamış yakıtın türbin pallerinde birikmesi ve ardından bu birikintilerin yüksek ısıya maruz kalmalarıyla bu bölgede de yangın çıkabilir.

Redüksiyon dişli kutusu: Bu kısımlar özellikle turboprop, turboşaft motorlarda itkinin pervanelere iletildiği kısımlar olarak tanımlanabilir. Yağlamanın önemli bir işlev olduğu bu kısımlarda, yağ ile özellikle magnezyum alaşımlarının teması yangına sebep olabilmektedir.

54

ÇALIŞANLARIMIZDAN

Aksesuar kısmı: Yağ ve yakıt soğutucu olarak kullanılan ısı dönüştürücüler, elektrik üreteçleri, yakıt pompaları gibi ekipmanların bulunduğu bu kısımda, yanıcı akışkan ve elektriksel gerilim varlığı kaynaklı yangın oluşması ihtimali yüksektir.

Yukarıdaki açıklamalara baktığımızda, uçak motorlarının yangına ne kadar meyilli sistemler olduğunu açıkça görmek mümkün fakat bir o kadar da yangının önüne geçme imkânı mevcut. Günümüz teknolojisi, havacılık özelinde oldukça güvenilir motor parçaları sunuyor. Yanıcı akışkan taşıyan hatlarda, yüksek basınçlara dayanıklı borular ve hortumlar, kablaj sistemlerini sıcaklıklardan ya da kopmayla sonuçlanacak hasarlardan koruyacak kılıflar, yanıcı akışkan hatlarından, kablolardan uzakta tasarlanmış sıcak bölgeler gibi birçok tasarım ya da komponent seçimi ile yangın ihtimali en aza indirilebiliyor.

Kontrollü ve kontrolsüz yangınlarUluslararası havacılık otoriteleri, yangın etkisini iki ayrı kategoride değerlendiriyor: Kontrollü yangınlar ve kontrolsüz yangınlar. Peki kontrollü yangın nedir? Herhangi bir yangın oluşması durumunda yangının varlığı tespit edilebiliyorsa ve yangını durdurmaya yönelik tasarım çözümü geliştirildiyse, yangın kontrollü hale gelmiş demektir. Uçağınızın motorunda yangın oluşması sırasında yakıtı kesmek, yangının ilerlemesini durduracak malzeme seçimi, manuel veya otonom müdahale etme esaslı yangın söndürme sistemleri kullanmak gibi yöntemlerle yangın kontrol altına alınabilir. Bu durumda yangın çıkması çok önemli (majör) bir etki olarak değerlendirilmektedir.

Sisteminizde yangın olması halinde herhangi bir yangın söndürme ya da ilerlemesini durdurma işlevi mevcut değilse bu “tehlikeli” (hazardous) etki olarak tanımlanır. Zira sistemlerde meydana gelebilecek ve etkisi az önemli olarak nitelendirilen herhangi bir hasarın ardından yangının meydana gelmesi, “az önemli” (minör) bir hata etkisini “ölümcül” (katastrofik) bir etkiye çevirebilir.

MÜJDAT ASLAN KİMDİR?1990 yılında Sinop Ayancık’ta doğdu. 2013 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uçak Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2014’ten itibaren Pistonlu Motorlar Tasarım Müdürlüğü’nde Mühendis olarak çalışmaya devam ediyor.

“Sistem emniyeti” maalesef sizi kazalardan yüzde 100 koruyamaz fakat kaza olma ihtimallerini kabul edilebilir şekilde en aza indirger. Önemli olan, otorite ile tasarımcıyı birleştiren ve kabul edilebilir seviyenin belirlendiği masalara, maliyet, ulusal veya uluslararası düzenleme, uygulanabilirlik kavramlarının yanında profesyonel bir vicdani sorumluluğun da yatırılmış olmasıdır. Temel olarak maliyet için emniyetten, “önemli etki” veya daha üstü etki yaratacak herhangi bir taviz verilemez. Emniyet odaklı değil düzenlemeye uyma odaklı tasarım, etik değerlerden uzak kalmaya mahkûmdur ve uygulanabilirlik emniyetle çelişiyor ise çözüm arayışında ısrar şarttır.

“Motorlar uçakların kalbidir” sözünü tekrar ederek, bu kalplere düşüreceğiniz bir ateşin güvenilirlik bakımından cebinizi, emniyet bakımından da British Airtours’un 28M no’lu uçuşunda olduğu gibi yerdeki birçok insanın yüreğini yakabileceğini aklınızdan çıkarmayın! Emniyette kalın…

Hava aracı motorları, tasarım karakterleri gereği yangın oluşmasına yatkın sistemlerdir. Zira tasarım, içerik itibarıyla zaten bir yanma işlemini barındırmaktadır. Önemli olan bu yanmanın tasarım kararınca gerçekleşmesi, beklenilen kısmın dışına taşmamasıdır.

TEI POST

55

UĞUR GÖKBULUT KİMDİR?1978 Polatlı doğumlu olan ve 2004 yılında TEI’de İmalat Direktörlüğü’nde göreve başlayan Uğur Gökbulut, Tezgâh Uzman Teknisyeni olarak görevine devam ediyor.

“TEI ESKİŞEHİRSPOR

300 TEI çalışanı ile birlikte kurduğumuz “TEI Eskişehirspor Sevdalıları” olarak kar kış demeden, yağmur çamur dinlemeden takımımızı destekliyoruz!

Hayat futbola fena halde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir ama aslında insanların takım halinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa

kaybedersin. İyi bir takımın arkasında da iyi bir taraftarı olmalı diye düşünüyorum.

İşte bu düşünceden yola çıkarak yaklaşık 300 TEI çalışanı ile birlikte “TEI Eskişehirspor Sevdalıları”nı kurduk ve gerek şehrimizdeki gerekse deplasmandaki maçlarda gereken desteği sonuna kadar vermeye çalıyoruz. Bizler ekmek yediğimiz şehri her şeyiyle seven, her alanda destekleyen ve bu bilinçle şehrin futbol takımı Eskişehirspor’a âşık olan insanlarız. “TEI Eskişehirspor Sevdalıları” olarak kar kış demeden gerek maratonda gerekse kale arkasında her hafta yerimizi alıyor, takımımızı TEI kültürüne yakışır bir şekilde destekliyoruz. Bundan sonra da yağmur çamur dinlemeden şehrimizin takımını desteklemeye devam edeceğiz!

UĞUR

GÖK

BULUT’UN

K A L E M

İ ND

EN

SEVDALILARI”

56

ÇALIŞANLARIMIZIN HOBİLERİ

Ruhun gıdası olan müzik, insan hayatında önemli bir yere sahip. İçinde bulunduğunuz ruh haline göre dinlediğiniz parçalarla duygularınızı dışa yansıtabilir, bazen bir şarkıyla gözlerinizden yaşlar akarken bir diğeriyle yerinizde duramayıp dans

edebilirsiniz. Her ne şekilde olursa olsun müzik sayesinde duygularınızı içinizde yaşamayı ya da dışa vurabilmeyi başarırsınız. İnsan hayatında bu kadar önemli olan müzik, benim de hayat felsefem. Küçüklüğümden beri müzik dinlemeyi çok severim. Enstrüman çalma merakım ise ortaokulda, sekizinci sınıfta okurken arkadaşımın sınıfta gitar çalması ve benim bundan derinden etkilenmemle başladı. Müzisyen olmak artık çocukluk hayalim olmuştu ve bu istek ileriki yıllarda artarak devam etti.

Henüz küçük bir çocukken müziğe tutkuyla bağlanan ve çocukluk hayali olan müzisyenlikten hiç vazgeçmeyen bir TEI’li İlker Kurtuluş. Evdeki müzik odasının yanı sıra kurduğu müzik grubuyla stüdyoda saatler geçiren Kurtuluş, müzikle iç içe geçen hayatını “TEI POST” aracılığıyla paylaştı.

Çocukluk hayalinden yarışmaya…Çocukluk hayalimi gerçekleştirmek için 2007’de Eskişehir Odunpazarı Belediyesi tarafından açılan Meslek Edindirme Kursu’nda gitar dersi almaya başladım. Bu kurs benim için büyük bir dönüm noktası oldu çünkü hayallerimi gerçekleştirebilmek için bir adım atmış oldum. Müzik yeteneğimin yanı sıra lise yıllarında taklit yeteneğimi de keşfettim. Her ne kadar müzikle uğraşsam da yaklaşık iki sene kadar taklit yapmaya yoğunlaştım. Yakın çevremin yönlendirmesiyle 2011’de “Yetenek Sizsiniz Türkiye” yarışmasına, taklit kategorisinde katıldım. Ünlülerin taklitlerini yaparak yarı finale kadar yükseldim. Ardından tekrar müziğe yoğunlaştım. Gitardan sonra keman, bağlama ve piyano dersleri aldım. Yıllarca süren bu eğitimler sonucunda müzikle tamamen iç içe bir yaşantıya sahip oldum. Şu anda kurucusu olduğum müzik grubuyla stüdyoda saatler süren çalışmalar yapıyoruz. Evde de klasik gitar, elektro-akustik gitar, keman, bağlama, def ve bir orgun bulunduğu müzik odamda çalışmalarımı sürdürüyorum.

İLKER KURTULUŞ KİMDİR?1993 Eskişehir doğumlu olan ve 2015’te TEI İmalat Direktörlüğü’nde göreve başlayan İlker Kurtuluş, Tezgâh Yardımcı Teknisyeni olarak görevine devam ediyor.

İLKER KURTULUŞ:

57

TEI POST

Akvaryumculuk, günümüzde birçok kişinin hobisi. Evimizde, işyerimizde kurduğumuz o küçücük akvaryumlar, içinde yaşayan canlılar için kocaman bir dünya ve akvaryumculuk, onların o dünyalarında ihtiyaç duydukları her şeyi sağlamak

demek. Benim akvaryumla tanışmam 10 sene öncesine dayanıyor. Küçük bir akvaryumda Japon balıklarıyla başlayan merakım, akvaryuma canlı bitkiler ekleyerek devam etti. Akvaryumda bitki yetiştirmek balık beslemekten daha cazip geldi zira yeşilin insana verdiği huzur paha biçilemez! İlk etapta amacım bitkileri sadece yaşatabilmekken bilgi düzeyim arttıkça güzelleştirip çeşitlendirmeye odaklandım. Kum, ışık, gübre, ısı gibi gereksinimler düzene girdikçe bitkilerin serpildiğini görmekten büyük keyif aldım. Uzayan bitkilerin budanması gerektiği dönemlerde, binbir emekle büyüttüğüm o bitkilerin budadığım dallarını atmaya hâlâ kıyamıyorum.

Bir su kenarı simülasyonuBir süre sonra paludaryum ile tanıştım. Bir göl kıyısı hissi veren paludaryum, doğayı eve taşımak gibi bir şey. Paludaryum, tamamen su canlılarını, su bitkilerini ve su içerisini konu alan akvaryumlardan farklı olarak bir su kenarı simülasyonu. Sudan ziyade suyun kenarına yoğunlaşılıyor. Yani doğal görünümünü bozmadan, sudan taşmış kayalıklar, ağaç kökleri, bataklık bitkileri ve sarmaşıklar kullanılıyor. Paludaryum için semender, kurbağa ve kaplumbağa gibi hem suda hem de karada yaşayabilen canlılar tercih ediliyor. Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama benim gözlerim bir gölde veya doğal oluşmuş bir su birikintisinde, büyüklükten, derinlikten ve renkten çok kıyılara gider. Orayı güzelleştiren, suyun karayla kesiştiği yerin doğallığıdır bence.

Akvaryumda balık yetiştirmek hepimizin aşina olduğu bir uğraş. Akvaryumda bitki yetiştirmek ise kulağa biraz farklı geliyor. Paludaryumu ise eminiz pek çoğumuz ilk kez duyacak. TEI çalışanlarından Semih Köseoğlu, bir nevi doğayı eve taşıma hissi veren bu hobisini anlattı.

SEMİH KÖSEOĞLU KİMDİR?1989 Eskişehir doğumlu olan ve 2012’de TEI İmalat Direktörlüğü’nde göreve başlayan Köseoğlu, Tezgâh Yardımcı Teknisyeni olarak görevine devam ediyor.

58

BAŞARI PANOSU

11-13 Temmuz 2016 tarihleri arasında İspanya’da düzenlenen “12th International Conference on Heat Transfer, Fluid Mechanics and Thermodynamics” konferansında sunulan “Experimental Investigation of Effusion and Film Cooling for Gas Turbine Combustor” başlıklı bildiri, Combustion-3 oturumunda “En İyi Bildiri” seçildi ve konferans komitesi tarafından “Outstanding Paper Award” ödülüne layık görüldü.

Bildiride, gaz türbinli motor yanma odası için kullanılan efüzyon ve film soğutma tekniklerinin araştırılmasına yönelik deneysel çalışmaların sonuçları sunuldu. Bu sonuçlar, motor geliştirme projelerinde yanma odası soğutma tasarımı aşamasında kullanılabilecek.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen bir SANTEZ projesi kapsamında yapılan bu çalışma, ODTÜ Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Ulaş yürütücülüğünde; TEI Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü’nde Kıdemli Uzman Mühendis olarak görev yapan Sinan İnanlı ve Anadolu Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tolga Yasa tarafından gerçekleştirildi.

İSPANYA’DAN “OUTSTANDING PAPER AWARD” ÖDÜLÜ

“blisket” İLK DOĞA YÜRÜYÜŞÜ ETKİNLİĞİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

TEI Bisiklet Kulübü “blisket”, 25 Aralık’ta ilk doğa yürüyüşü etkinliğini Bozdağ Avlakkaya mevkiinde yaptı. Eskişehir merkezden Hekimdağ Köyü’ne ulaşıp köyden yaklaşık 6 kilometre mesafede otobüsten inerek daha önce belirlenen rotanın başlangıç noktasına ulaşan “blisket”, burada son hazırlıklarını, kumanya dağıtımını ve fotoğraf çekimlerini gerçekleştirdi.

Sisli havada karlı bir yolda… Yürüyüş lideri Alper Koçdeviren tarafından yapılan, karda yürüme teknikleri, doğal ortamda karşılaşılabilecek tehlikeler,

ekip olarak nasıl hareket edilmesi gerektiği ve yürüyüş kurallarına ilişkin bilgilendirmeden sonra yürüyüşe başlandı. Sıcaklığın 0°C ile -2°C arasında olduğu sisli bir havada, 15 santimetrelik kar üzerinde tek sıra halinde, öndekilerin ayak izleri takip edilerek gerçekleşen yaklaşık 5 kilometrelik yürüyüşten sonra Avlakkaya mevkiine ulaşıldı. Buz tutmuş şelalelerin civarında verilen dinlenme molasının ardından yürüyüşün ikinci turuna geçildi. Nispeten daha sık bir ormanlık alandan, taşlı ve karlı bir zeminden ve su geçitlerinden geçilerek 5 kilometrelik yolun sonunda Eskişehir-Mihalgazi yoluna ulaşıldı ve etkinlik burada sona erdi.

SOSYAL ETKİNLİK GRUBU GEZİLERİNE DEVAM EDİYOR

TEI Sosyal Etkinlik Grubu, Bolu’nun Abant ve Gölcük Milli Parkı’na farklı tarihlerde dört ayrı gezi düzenledi. Bu etkinliklerde yaklaşık 400 TEI çalışanı ve aileleri, doğanın eşsiz güzelliklerini keşfetmenin yanı sıra keyifli bir mangal partisine katılma fırsatı buldu.

SOSYAL KULÜPLER

59

GEZİ

KALEMİNDEN

SAMET ASLAN’IN

60

TARİHE, KÜLTÜRE VEDOĞAYA YOLCULUK

BALKANLAR’DA

TEI POST

2016 yazında, tatilde hem denize girelim hem de farklı kültürler tanıyalım diye düşündük. Ancak yaz gelmiş ve biz hâlâ tatil planı yapmamıştık. Bu saatten sonra uygun fiyata yer bulmak zor ancak memlekete gidebiliriz derken aklımıza Balkanlar geldi. Balkan ülkeleri Avrupa’nın diğer ülkelerine göre oldukça uygun fiyatlarla hayranlık verici bir doğa, çok derin bir tarih ve kültürel birikim vadediyor. Biz de hemen gezi bloglarını okuyarak kendimize deniz, doğa ve tarihi birleştiren 10 günlük bir tatil rotası belirledik. Balkan ülkelerini gezmek için en iyi yöntem araç kiralamak ancak iki kişi araç kiralayıp hiç bilmediğimiz dağlık yollarda araç sürmekten çekindiğimiz için toplu taşımayla gezilebilecek bir güzergâh belirledik ve rotamıza Karadağ’da Podgorica, Budva, Kotor; Hırvatistan’da Dubrovnik; Bosna-Hersek’te Mostar ve Saraybosna’yı ekledik. Karadağ ve Bosna-Hersek Türkiye’den vize istemiyor ancak Hırvatistan 2014’te AB üyesi olduğu için vize gerekiyor. Uçak biletimizi Podgorica’ya gidiş ve oradan dönüş şeklinde alıp kalacağımız otelleri de internet üzerinden belirledikten sonra yolculuk gününü beklemeye başladık.

PodgoricaVe o gün geldi çattı! Atatürk Havalimanı’ndan kalkan uçağımız yaklaşık bir buçuk saat sonra Karadağ’ın başkenti Podgorica’ya indi. Podgorica Havalimanı neredeyse Anadolu Üniversitesi Havalimanı kadar küçük. 700 bin nüfuslu bir ülke olan Karadağ’ın başkentliğini yapan Podgorica’nın nüfusu sadece 170 bin.

Sahat Kula – Podgorica

6160

GEZİ

BudvaTatilin ikinci günü sabah erkenden, Karadağ’da turizmin merkezi olan Budva şehrine gitmek üzere otobüs terminaline gittik ve otobüs yerine küçük bir minibüsle ulaşımın sağlandığını gördük. Balkanlar’da gezerken bunun gibi sürprizlere alışıyorsunuz. Bu coğrafyada ülkeler bazı konularda çok gelişmişken, bizim için çok normal olan bazı konularda inanılmaz geri kalmış durumdalar. Sanki başka bir paralel evrende yaşamışlar da tarihsel gelişim bizim alışık olduğumuzdan başka bir yolla ilerlemiş gibi. Elimizdeki numaralı biletle yolculuk yapacağımız küçük minibüse bindik ve herkes gibi bilet numarasına aldırmadan boş bulduğumuz bir yere oturduk. Karadağ, ismi gibi çok dik dağların arasına kurulmuş bir ülke. Sarp dağlar arasındaki yollarda bir buçuk saat süren yolculuğun sonunda Budva’ya ulaştık. Budva, deniz kıyısına kurulmuş küçük, tarihi bir kale şehri. Burada yerleşimin 2500 yıl öncesine kadar gittiği, Budva’nın Adriyatik kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu söyleniyor. Şu anda korunan binalar ise çoğunlukla Venedik zamanına ait. Şehrin yeni yapılaşması dağın eteklerine doğru genişlemiş. Tarihi şehir kısmı tamamen restore edilmiş. İçeride dar sokaklarda küçük butikler, hediyelik eşya dükkânları, kafeler ve barlar yer alıyor. Eski şehrin her iki tarafında da plajlar uzanıyor. Batı tarafında kayalıkların altında kum plajlar yer alırken, doğu kısmında bir marina ve çakıllı plajlar bulunuyor. Batı kıyısındaki kayalıkların üzerine yerleştirilen “Dans Eden Balerin” heykeli şehrin sembollerinden biri.

Budva, küçük bir şehir olmasına karşılık uzun yıllardır doğu Avrupa’nın önemli turizm merkezlerinden. Sahiller altın kumlarla örtülü değil ancak denizi güzel, serin, derin, sakin ve çok temiz. Şehirde turistleri çeken bir diğer unsur, eğlence kültürü. Gündüzleri beach club’lar, geceleri gece kulüpleri dolup taşıyor. Eğer Türkiye’den farklı bir yerde, hareketli bir deniz tatili istiyorsanız Budva güzel bir seçim olabilir.

Havalimanından şehir merkezine gitmek için taksiye bindik. Taksilerde, bizdeki dolmuşlar gibi tarife yazılı ama pazarlıkla daha uygun bir fiyata anlaşmanız mümkün. Podgorica merkeze taksiyle 12 Euro’ya gidiliyor. Aynı taksiler 50 Euro’ya Budva’ya kadar da gidiyormuş… 15 dakikalık bir yolculukla Podgorica şehir merkezine gitmek yerine bir buçuk saat süren bir yolculukla doğrudan Budva’ya gitmek de iyi bir seçenek olabilir.

Aslında Podgorica, gezmeyi planladığımız yerlerden biri değildi fakat yol yorgunluğunu hesaba katınca bir gece bu şehirde kalalım dedik. Otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra küçük bir şehir haritasıyla sokaklarda dolaşmaya başladık. Küçük bir Anadolu kasabasından farksız olan başkentte dikkatimizi çeken tek şey, Osmanlı döneminden kalma tarihi saat kulesi oldu; yerel halkın deyimiyle “Sahat Kula”. Balkanlar'da çok uzun süre hüküm sürdüğümüz için bu ve benzeri pek çok Türkçe kelime ve yer adı çıktı karşımıza… İki saat kadar sokaklarda dolaşıp iki park, köprü ve alışveriş merkezi gördükten sonra otele geri döndük.

Kotor Kalesi’nden panoramik görüntüler

62

“Dans Eden Balerin” heykeli ve arkada Budva Starigrad (Eski Şehir)

TEI POST

DubrovnikKaradağ’da geçirdiğimiz beş günden sonra Hırvatistan’ın ünlü Orta Çağ şehri Dubrovnik’e doğru yola çıktık ve yaklaşık üç saatte vardık. Bu kez otelimiz surlar içerisinde değildi ama eski şehrin üstünde deniz manzaralı bir odamız vardı. Otele yerleştikten sonra hiç vakit kaybetmeden surların içindeki tarihi şehre geçtik.

Dubrovnik de Kotor gibi Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Şehir, 1991’deki savaş sırasında çok büyük hasar görmüş. Ancak Hırvatistan bağımsızlığını kazandıktan sonra restore edilmiş ve şimdiki görünüme sahip olmuş. Kale kapılarını geçtikten hemen sonra

KotorBudva’da geçirdiğimiz üç günün sonunda Kotor’a doğru yola koyulduk. Yolculuğumuz yine Türkiye’de son 15 yıldır kullanılmayan otobüslerle gerçekleşti. Kotor Koyu, Avrupa’nın en güzel koylarından biri olarak gösteriliyor. Tarihi Kotor şehri ise bu koya kurulmuş bir Venedik şehri. Yıllar boyu Venedik ticaretinin çok önemli noktalarından biri olmuş. Arkasındaki yüksek dağın tepesine kadar uzanan kale duvarları ile ele geçirilmesi çok zor bir şehir olmasına rağmen dönem dönem Osmanlı’nın egemenliği altına da girmiş. Geçmişte muhafızların kullandığı yolları kullanarak tepeye kadar ulaştığınızda unutulmaz bir manzaraya şahit oluyorsunuz. Kotor, günümüze kadar korunmuş tarihi dokusuyla Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren Karadağ’daki tek yer.

Limanın karşısındaki şehir kapılarından içeri girer girmez kendimizi Orta Çağ günlerine ışınlanmış gibi hissettik. Elimizde bavullarla dar sokaklarda biraz dolaştıktan sonra 250 yıllık bir bina olan otelimizi bulduk. Odamızda dinlenirken karşımızdaki küçük pub’da tezahüratlar, marşlar, gol sesleri duyuyor, yanan meşaleleri görüyorduk. Olimpiyat zamanı olduğu için aklımıza futbol maçı falan geldi ama gol seslerinin ardı arkası kesilmedi. Sonra öğrendik ki Karadağ Milli Takımı’nın su topu maçı varmış. Su topunun bu kadar coşkuyla takip edileceğini hiç düşünmezdim. Şehrin içinde yüzlerce yıllık binaların arasında zamanda bir yolculuk yaptıktan sonra kale merdivenlerinden tepeye çıktık. Gişede Türkçe konuştuğumuzu anlayan bir görevli bizi Galatasaray tezahüratıyla uğurladı. Daha yolun başında çok güzel bir panoramayla karşılaştık ve bunun keyfiyle tırmanışımıza devam ettik. Kale merdivenleri oldukça eski. Restorasyon başlamış ama pek çok yerde taşlar yıkılmış, koruma duvarları devrilmiş. Çıkarken dikkatli olmak gerekiyor. Yol çok dik ve bir türlü bitmiyor. Turistlerin bazıları yolun yarısında pes edip geri dönüyor. Vazgeçmeyip yola devam edenler ise sonunda büyüleyici bir manzarayla ödüllendiriliyor.

Dubrovnik

St. Tryphon Katedrali

6362

GEZİ

ve Hırvat mahallerini birbirinden ayırıyor, köprü ise bu halkları birbirine bağlıyor. Bosna iç savaşı sırasında yıkılan, sonrasında yeniden inşa edilen bu güzel eser, dünyanın her tarafından ziyaretçileri bu şehre çekiyor... Eski çarşıda dolaşırken tarihi dokuyla birlikte savaşın silinmeyen izlerine de şahit olduk. Mostar’a gelirseniz tarihi çarşıda alışveriş yapabilir, İnegöl köftesine benzeyen Boşnak kebabı ve cevapcici yiyebilirsiniz. Bu küçük şehri gezmek için iki, üç saat yeterli ancak Bosna-Hersek’e gelirseniz bu hüzünlü şehre mutlaka uğrayın!

SaraybosnaSaraybosna, Osmanlı döneminden beri Balkanlar’ın önemli merkezlerinden biri. Nehrin kıyısına kurulan tarihi şehir tam bir Osmanlı kenti. Bölgenin adı da Başçarşı olarak geçiyor. Başçarşı’nın merkezinde şehrin simgesi haline gelmiş Sebilçeşme yer alıyor. Osmanlı sonrasında Avusturya-Macaristan yönetimi altında da önemini koruyarak gelişen şehir, Yugoslavya döneminde özerk bölge başkentliği yapmış. Şehir, tüm bu farklı kültürlerin etkisiyle nehrin etrafında genişleyerek büyük bulvarları ve ihtişamlı yapılarıyla Sovyet döneminin güçlü metropollerinden biri haline gelmiş. Ancak bu ihtişamlı şehir savaşla birlikte çok yorulmuş ve yıpranmış. Şimdi yeniden toparlamaya çalışıyorlar ancak kayıplar o kadar büyük ki değişim de bir o kadar zor oluyor.

hayranlık verici bir şehirle karşılaştık. Şehir bütün olarak bir sanat eseri diyebiliriz. 1000 yıllık ihtişamlı binalar daha yeni yapılmışçasına güçlü duruyor. Mimari güzelliğiyle dünya çapında bir üne sahip olan kent, burada çekilen “Game of Thrones” dizisiyle daha da ünlenmiş. Gittiğimiz diğer kentlerde hep Avrupalı turistlerle karşılaşırken burada dizinin de etkisiyle Amerika ve Uzak Doğu’dan gelen çok fazla turist gördük. Şehri gezerken “Game of Thrones” çekim lokasyonlarından fotoğraf almayı tabii ki unutmadık. Tüm sokakları hayranlıkla gezdikten sonra kale duvarlarına çıktık ve tüm şehri bir de panoramik olarak izledik.

MostarDubrovnik’te iki gün geçirdikten sonra rotamızdaki üçüncü ve son ülke olan Bosna-Hersek’e geçtik. Yolculuğumuz bir doğa gezisi şeklinde gerçekleşti ancak Bosna-Hersek sınırını geçtikten sonra yollar ve binalar çok eski ve bakımsız bir görüntüyle karşımıza çıktı. Savaş, Bosna-Hersek’i Hırvatistan’dan çok daha fazla etkilemiş.

Bosna-Hersek’teki ilk durağımız Mostar oldu. Mostar, Neretva Irmağı çevresinde kurulmuş, Hersek bölgesinin ve Saraybosna’dan sonra ülkenin en önemli şehri. Osmanlılar tarafından kurulan tarihi kent, eski Türk mimarisini günümüze taşıyor. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Hayreddin’e yaptırılan Mostar Köprüsü, şehrin simgesi. Bu köprünün şehir için ne anlam ifade ettiğini belirtmek gerekirse, şehrin karşılığının köprü demek olduğunu söyleyebiliriz. “Most” Boşnakça’da köprü; “Mostar” ise köprü bekçisi anlamına geliyor. Köprünün üzerinde bulunduğu Neretva Irmağı, Boşnak

Mostar Köprüsü

64

Saraybosna Tramvay ve Bulvar, Hukuk Fakültesi

Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi ve bu akademinin öğrencileri tarafından tasarlanan Festina Lente Köprüsü (Latince’de ağır ağır acele et demek)

TEI POST

Saraybosna’daki ilk gecemizde yemekten sonra dışarıya çıktık ve sokakların akıl almaz derecede kalabalık olduğunu gördük. Bütün eğlence yerleri hatta sokaklar bile dolu. Garsonlar sokak ortasındaki insanlara servis yapıyor... Öğreniyoruz ki Saraybosna Film Festivali zamanıymış ve festival nedeniyle Avrupa’nın her yerinden turist şehre akın etmiş. Saraybosna uçak biletlerinin neden çok pahalı olduğunu da böylece anlamış oluyoruz.Saraybosna tam bir kültür mozaiği. Şehirde Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Yugoslav mimarisinin etkileyici eserleri her yerde karşınıza çıkıyor. Nüfusun büyük çoğunluğunu Boşnaklar oluştursa da önemli sayıda Sırp ve Hırvat da bu şehirde yaşıyor. Şehirde yan yana sıralanmış cami, Ortodoks kilisesi, Katolik kilisesi ve sinagog görebilirsiniz. Savaşta tüm şehir gibi ibadethaneler de büyük zarar görmüş. Savaş sonrasındaysa kendilerini bu dinlerin hamisi olarak gören Türk, İtalyan ve Rus hükümetleri, ibadethanelerin onarımını üstlenmiş. Pek çok kültürden etkilenen Saraybosna, pek çok savaşın da etkisi altında kalmış. Yakın geçmişte yaşanan savaş, günümüzdeki insanların hayatlarını derinden etkilemiş. Bundan önce de tüm dünyada büyük yıkıma neden olan Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen suikast olayının yine Saraybosna’da gerçekleşmesi çarpıcı.

Derin bir tarihe ve kültürel birikime sahip bu kentin iyi niyetli güzel insanları, savaşın acılarını geride bırakıp yeni, güzel bir dünya kurma umuduyla çalışıyor. Yüzyıllarca kültürlerimizin iç içe geçtiği bu güzel ülkeyi ve iyi insanlarını hayatınızda bir kere olsun ziyaret edin derim!

SAMET ASLAN KİMDİR?1987 Balıkesir doğumlu Samet Aslan, 2012’de ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümün’den mezun oldu. 2012’den bu yana TEI Tasarım Mühendisliği Direktörlüğü’nde Mühendis olarak çalışmaya devam ediyor.

6564

Latin Köprüsü ve Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın öldürüldüğü yer

GEZİ

KALEMİNDEN

FATİH

ÖZÇAKIL’IN

Şehrin stresinden, sıkıntısından bunaldığınızda hem tarih hem de doğayla baş başa kalabileceğiniz; sessizliği ve cana yakın insanlarıyla huzur bulabileceğiniz güzel bir rotaya ne dersiniz?

YEDİGÖLLERGÖYNÜK, TARAKLI,

66

TEI POST

6766

GöynükBolu sınırları içerisinde, merkeze 98 kilometre uzaklıkta bulunan Göynük, Anadolu’nun örf, âdet, gelenek ve göreneklerini devam ettiren, geçmişten gelen mimari yapısını koruyan, güzel ve şirin bir ilçe. Yüksek ve çorak bir dağın sırtına, taşların üstüne kurulmuş Göynük’teki tarihi Osmanlı evleri, dağın yamacını ve karşı tepeleri adeta beyaz mantarlar gibi süslüyor. Binalar ister yeni, ister geçmişten günümüze ulaşmış olsun tüm mimari yapılar bir uyum

içerisinde bulunuyor. Kahverengi çerçeveli camları, beyaz duvarları, kızıl çatıları ile ilçenin tamamı bir bütünlük gösteriyor. Özellikle yörenin oluşumuna göre biçimlenen sokaklar, bu sokaklara göre biçimlenmiş bahçe içindeki yapılar, kimi bakımlı yemyeşil, kimi tarihin akışına bırakılmış canlı, şirin, sıcak bir yaşantının güneşli güzelliğini yansıtan evler… Ve bu evler, eski, hafif yosunlaşmış alaturka kiremitlerin resimsel dokusu içinde birbirinin üzerinden ileriye bakıyor.

GEZİ

Akşemseddin TürbesiAsıl adı Şeyh Mehmet Şemseddin Bin Hamza olan Akşemseddin, 1389 yılında Şam’da doğmuş. Hacı Bayram-ı Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocalarından olan Akşemseddin, 15’inci yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olarak biliniyor. Tıp ile ilgili Türkçe ve Arapça yazdığı pek çok eser bulunuyor. Ayrıca Antonie van Leeuwenhoek’in yaklaşık iki asır sonra deneyle keşfettiği mikrobu, Maddetü’l-Hayat adlı eserinde dile getiriyor. Akşemseddin, fetihten sonra II. Mehmet’in ısrarına rağmen İstanbul’da kalmak istemiyor ve Göynük’e geri dönüyor. 16 Şubat 1459’da 70 yaşındayken vefat eden Akşemseddin için Fatih Sultan Mehmet, 1464 yılında Göynük’te bir türbe yaptırıyor. İlçede her yıl, İstanbul’un fetih günü olan 29 Mayıs’ta anma günleri düzenleniyor.

Göynük evleriKentsel sit alanı ilan edilen Göynük, eski Türk evlerinin yoğun olarak görüldüğü bir ilçe ve bu evlerin tarihi 20’nci yüzyıl başlarına dayanıyor. Zaman zaman yüzde 40′ı bulan bir eğim üzerinde ve dar sokakların çevresinde bahçe içinde bulunan evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde ve üzeri yerli kiremitlerle örtülü. Bazı evlerin oturma odalarında çeşitli motiflerle süslenmiş tavanlar bulunuyor. Evler genellikle tek, iki veya üç katlı olup içten merdivenli. Evlerin önünde “hayat” adı verilen avlular yer alıyor. Göynük’ün içinden geçen derelerin yamaçlarına kurulmuş daracık sokaklarda karşınıza çıkan bu güzel evler, ilk Osmanlı yapılarının estetiğini ve sadeliğini yansıtıyor.

Zafer KulesiGöynük’ün simgelerinden olan Zafer Kulesi, 1923’te, Cumhuriyet döneminin ilk Kaymakamı Hurşit Bey tarafından ilçeye hâkim bir tepeye yaptırılmış. Altıgen taş temel üzerine üç katlı ahşap yalı baskı mimarisiyle yapılan Zafer Kulesi, Kurtuluş Savaşı’nın başarılarını ebedileştiren anıtsal bir eser niteliğinde. Kulenin bolu Göynük’ün ahşap mimarisine göre tasarlanmış ve 1960 yılında orijinal yapısını bozmayacak şekilde restore edilmiş.

Çubuk GölüGöynük’ün 11 kilometre kuzeyinde 15 hektarlık bir alanı kaplayan göl, Kayabaşı Tepesi’nden inen heyelanın vadiyi tıkaması sonucu oluşmuş. Tamamen doğal bir göl olan Çubuk Gölü harika bir manzaraya sahip ve çevresinde güzel bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Gölden Çubuk Yaylası’na doğru olan rota, trekking yapmak isteyenler için ideal. Sonbaharın hâkim renkleri, güzel, şirin bir göl

68

Göynük’ün simgelerinden olan Zafer Kulesi

Çubuk Gölü çevresi trekking yapmak isteyenler için ideal

TEI POST

ve rengârenk yel değirmenleri, fotoğraf çekmeyi sevenler için güzel bir imkân sunuyor. Gölün etrafından yürüyüş yapmanın yanı sıra bisikletle dolaşmak da keyifli bir alternatif. Gazi Süleyman Paşa CamiiYanındaki hamamla birlikte 1331-1335 yılları arasında Osmanlı hükümdarlarından Orhan Bey’in oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından külliye olarak inşa edilen yapı, ilginç bir hikâyeye sahip. Rivayet olunur ki, caminin yapımı sırasında yapıya taş getiren ama getirdiği taşı bırakmadan geri götüren bir işçi Süleyman Paşa’nın dikkatini çeker. İşçiye “Niye aynı taşı getirip yerine koymadan geri götürüyorsun?” diye sorar. İşçi, “Kirli olduğum için taşı mübarek bir yapının temellerine koymak istemedim” der. Bunun üzerine Süleyman Paşa hemen ustabaşına emir verir ve caminin yanına bir de hamam inşa edilmesini ister. Böylece günümüze kadar varlığını devam ettiren ve Göynük’ün en eski mimari yapıtlarından biri olan Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı ortaya çıkar.

Taraklı Yunus Paşa Camii (Kurşunlu Camii)Göynük’e 28 km uzaklıktaki Taraklı ilçesinde bulunan Yunus Paşa Camii’nin girişinde, 1517 tarihli Türkçe bir kitabe yer alıyor. Cami, kesme taşlardan kare bir plan üzerine inşa edilmiş. Caminin ön cephesi üç adet eyvan, dört adet mermer sütunla desteklenmiş. Ana giriş kapısının üzerinde “Sabrettiğinize karşılık size selam olsun!” anlamına gelen Râd Suresi 24. Ayet bulunuyor. Sahanlık bölümünün sol yanından caminin balkonuna çıkılıyor. Alt kısımda bulunan 10 adet hücre biçimindeki pencereye içten tahta kapılar takılmış. Üst kısımlarında ise sekiz adet, kemerli, renkli camlı pencere yer alıyor. Bahçesinde şadırvanı olan caminin sol yanında ve arkasında mezarlar bulunuyor… Caminin içindeki tüm hat yazıları Taraklılı Hafız Hattat Saim Özel tarafından yazılmış.

YedigöllerYedigöller Havzası, 1965’te Milli Park olarak korumaya alınmış. Havza, kayan kütlelerin vadilerin önlerini kapatması sonucunda oluşan, yüzeysel ve yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı, kuzeyden güneye 1500 metre mesafede sıralanan yedi gölden oluşuyor. Milli Park içindeki “Köyyeri” mevkiinde, yeni Bizans dönemine ait kalıntılardan, eski dönemlerde bölgenin bir yerleşim yeri olduğu anlaşılıyor.

Yedigöller Milli Parkı, bilimsel inceleme ve araştırmalar için de kuvvetli bir altyapıya sahip. Çok sayıda bitki türü içeren Yedigöller, yurdumuzun en güzel, karışık doğal ormanlarına sahip. Başlıca ağaç türleri olan kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara

FATİH ÖZÇAKIL KİMDİR?1983 Eskişehir doğumlu olan, 2004’te TEI İmalat Direktörlüğü’nde göreve başlayan Özçakıl, Tezgâh Uzman Teknisyeni olarak görevine devam ediyor.

6968

çam, köknar, fındık, ıhlamur ve dişbudak ağaçları yüksek boylu ve düzgün gövdeli. Bu alanda porsuk gibi nesli azalmakta olan bitki türleri de mevcut.

Sessiz ve sakin oluşu, güzel manzaraları, değişik arazi yapısı, yürüyüş yolları, şelaleleri, bitki ve ağaçlarla süslü yamaçları ile piknik, dinlenme, fotoğraf çekme, spor yapma ve kamp kurma gibi faaliyetler için ideal olan Yedigöller, yılın dört mevsiminde ayrı güzel. Ancak ziyarete en uygun zamanlar, Nisan-Kasım ayları arası. Çadırla veya karavanla konaklama yapılabildiği gibi Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na ait misafirhane ve bungalovlarda da konaklama imkânı bulunuyor.

Yedigöller

70

KİŞİSEL GELİŞİM

“Gevşe, stresten kaçın, bu kadar sıkı çalışma, arkana yaslan…” Bu tür ifade ve tavsiyelere, sağlıklı yaşamakla ilgili olarak sık rastlanır. Ancak bunu doğrulayan hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Tam tersine, yukarıdaki tavsiyeler sağlık için ciddi tehlikeler doğurabilir. Kişinin kendisini başarılı hissettiği ilginç ve talepkâr bir işi terk edip Bodrum’a yerleşmesi veya vaktini golf, briç oynayarak geçireceği bir gruba katılması, beklenen rahatlığı ve ferahlığı getirmek şöyle dursun zarar verme ihtimali yüksek seçimler olabilir.

Bilim adamları kalabalık bir kafese kapatılan ve mücadele etmek zorunda bırakılan farelerin stres nedeniyle hastalandıklarını görmüş ve aynı durumun insanlar için de geçerli olduğunu düşünmüşlerdir. Ancak bundan “fareler için iyi olan insanlar için de iyi olacak” anlamını çıkarmak ileri derecede hatalıdır. Bu sonucu çıkaran araştırmaların büyük bölümü yaş, çalışma süresi, cinsiyet gibi sınırlı sayıda değişkeni incelemektedir. Oysa bu değişkenlerin ötesinde kişinin yaptığı iş konusundaki yeterliliği, iş doyumu gibi çok sayıda faktör de sağlıkla ilgili belirleyicidir.Farelerle yapılan deneylerden insanlarla ilgili sonuç çıkarmak, bilim dünyasında çok yaygındır. Bu sonuçların bir bölümü gerçekten insanlarla ilgili değerli ipuçları vermektedir. Örneğin, öğrenmenin ödül ve ceza ile ilişkisi insan ve farelerde benzerlik gösterir. Ancak insanlar ve fareler beyin fonksiyonları ve sosyal etkileşimleri açısından çok farklıdır. Yoğun iş temposunun stresi artırıp bağışıklık sistemini bastırdığı veya uzun çalışma saatlerinin kalp hastalığına neden olduğu konusunda doğrudan kanıt yoktur1. Böyle bir ilişkiyi kurabilmek için iki sorunun cevabını vermek gerekir:

• Çok çalışan, çok sayıda engelle karşılaşan, yüksek statüye ulaşan ve talepkȃr iş pozisyonlarında yıllarını geçirenlerin daha çok sağlık sorunuyla karşılaştığı ve erken öldüğü doğru mudur?

• Kişinin eğilimlerine ve yeteneklerine uygun bir meslek hayatının olması, sağlığını ve hayat süresini nasıl etkilemektedir?

Bu sorulara cevap verebilmek için Terman araştırma grubunun özelliklerine bakmak yerinde olabilir2. Terman, zeki ve yetenekli çocuklardan oluşan araştırma grubunun gelecekteki başarıları ve mesleki hayatlarıyla yakından ve ayrıntılı bir biçimde ilgilenmişti.

Meslekte başarı = Uzun hayatTerman araştırma grubundaki erkeklerden yedi yüz tanesinin verileri, elli yıl sonra incelenmiştir. Erkeklerin yüzde 20’si çok başarılı, yüzde 20’si başarısız olarak nitelendirilmiş, geriye kalanlar da orta derecede başarılı bulunmuşlardır. Başarı ölçütü olarak değerlendirilen özelliklerin ikisi şudur: Doktor, mühendis, kimyager gibi meslek sahibi olmak; “Kim Kimdir” (Who is Who?) almanağında yer almak. Ancak kimyager, öğretmen, mühendis gibi yüksek eğitimli ve meslek sahibi oldukları halde başarısız olarak değerlendirilenler de bulunmaktadır.

Daha aşağı statüdekiler arasında, fırıncı, postacı, kapıcı ve vatman olanlar yer almıştır. Bu insanların da daha yüksek statüdeki bir mesleğe sahip olmak için gereken zekâ düzeyine sahip olduklarını unutmamak gerekir. Yapılan değerlendirme sonucunda karşılaşılan tablo şu olmuştur:

Prof. Dr. Acar Baltaş / Psikolog

MESLEKTE BAŞARI, DOYUM, SAĞLIK VE UZUN YAŞAM

71

TEI POST

• Mesleklerinde başarılı olanlar arasında genç yaşta ölen yoktur.

• Çok başarılı olanlar, başarısız olanlardan ortalama beş yıl daha uzun yaşamıştır.

• Orta derecede başarılı olanlar, çok başarılılardan daha kısa, başarısızlardan ise daha uzun yaşamıştır2.

Ekonomik gelir düzeyiyle yaşam süresi arasında ilişki olduğu öteden beri bilinir. Ancak Terman’ın araştırma grubunun büyük çoğunlukla üst orta ve orta gelir düzeyindeki ailelerden gelmesi sebebiyle, gelir düzeyiyle değil başarı düzeyiyle yaşam süresi arasında ilişki bulunmuştur. Bu noktada kişilik faktörü önem kazanmaktadır çünkü kişilikteki beş temel özellikten biri olan “tedbirlilik” (özenli, dikkatli, sorumluluk sahibi, yaptığı işin sonuçlarını izleyen, önce düşünüp sonra hareket eden) uzun yaşam süresiyle kuvvetli bir ilişki göstermektedir. Aynı özellik, mesleki başarı için de belirleyicidir. Ancak daha önemlisi, düşük tedbirlilik ve mesleki başarısızlık arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Terman grubunda bu özellik çocukluktan başlayarak gözlenmiştir. Bu nedenle düşük tedbirlilik ve düşük mesleki başarı, erken ölüm açısından temel bir belirleyici olarak gözükmektedir.

Hırs (ambition, başarı yönelimi), mesleki başarı konusunda önemli bir göstergedir. Terman araştırmasının sonuçları; hırs, sebat, yüksek motivasyon ve kendini kontrol etme becerisinin hem başarılı bir meslek hayatının hem de uzun yaşamın anahtarı olduğunu ortaya koymaktadır.

Mesleklerinde gelişme sağlayamayıp sık değişiklik yapanların, düzenli olarak mesleklerini sürdüren ve daha fazla sorumluluk alanlara kıyasla daha kısa yaşadıkları görülmüştür. Daha fazla sorumluluk almak iş yükünü artırdığı halde paradoksal olarak uzun dönemli sağlığa katkı sağlamaktadır.

Değerli okurlar; 1528 insanın 11 yaşından başlayarak ölümlerine kadar düzenli aralıklarla ve son derece ayrıntılı biçimde izlenen yaşam yolculukları, günlük hayatımızı çevreleyen sözde uzman önerilerinin ve bunlardan etkilenen insanların “mutlak doğru” olarak kabul ettikleri pek çok bilginin nasıl asılsız temellere dayandığını ortaya koymaktadır.

İş stresinin kaynağıİş stresinin esas kaynağını işin kendisinden çok insan ilişkilerindeki çatışmalar oluşturmaktadır. Ezici ve zorba bir patron, yönetici veya iş arkadaşlarıyla geçinememek ve uyumsuzluk, gerçekten sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu durum, özellikle iş başarısı başkalarıyla yapılacak bir iş birliğine bağlıysa ve kişi bunu gerçekleştirmekte güçlük çekiyorsa geçerlidir.

Kişi, elde edeceği sonuçlar üstünde kontrol imkânına sahipse zorlayıcı görevler daha az stres verici olmaktadır. Çevresiyle olumsuz ilişkiler içinde olmak, düşmanca

(hostil) bir yapıda olmak, küçük sorunları büyütmek, sağlık üzerinde yıkıcı etki yapmaktadır.

Çevresine daha az eleştiriyle yaklaşan, çatışmalardan kaçınan, mutlaka kendi dediğini yaptırmaya çalışmayanlar (uzlaşmacı olanlar) daha sağlıklı olmakta ve uzun yaşamaktadır. Çok sigara ve/veya içki içmek, düzensiz bir evlilik gibi sağlıksız davranışlar, Terman grubunun mesleki açıdan başarısız olanlarında erken ölümlere neden olmuştur. Ancak kişilik olarak düşük tedbirlilik ve mesleki başarısızlık; yukarıda sayılan sigara/içki, düzensiz evlilik faktörleri söz konusu olmasa da, esas risk faktörü olarak görülmektedir.

1970’li yıllarda Terman grubu üyeleri 60 yaşındaydı. Kendisi de bir Terman grubu üyesi olan Robert Sears, uzun çalışma hayatını geride bırakmış olan bu insanların iş başarılarını ve doyumlarını, uzun yıllar içinde toplanmış bilgilerden yola çıkarak tekrar değerlendirdi. Bunun sonucunda bu insanlar için önemli olanın, mutluluğu aramak, arkadaşlık gibi konular olmadığı; aileleri ve çalışmaktan duydukları haz olduğu görüldü. Bu insanların büyük çoğunluğunun işi bir stres kaynağı olarak görmedikleri anlaşıldı. Bu değerlendirme sırasında ortaya çıkan bir başka bilgi de mesleklerini seçenlerin bir mesleğe sürüklenmiş olanlardan daha doyumlu olduklarıydı4.

Meslek, yetkinlik ve kişilik uyumuGünümüzde insan kaynakları alanında ve yönetim literatüründe, kişilik ve meslek uyumuna çok önem atfedilir. Bu görüşün kaynağını psikolog John Holland’ın araştırmaları oluşturur. Holland, insanların kişilik özellikleriyle mesleki uyumunu ayrıntılı biçimde tanımlamış ve meslek seçiminin birçok açıdan kişiliği yansıttığını söylemiştir5. Bunun sonucunda da yine aşırı bir genelleme ve hatalı bir akıl yürütmeyle, kişiliklerine uygun meslek seçmeyenlerin mutsuz ve sağlıksız olacağı ve bu

72

KİŞİSEL GELİŞİM

uyumsuzluğun sadece bedensel değil zihinsel sağlık açısından da bir tehdit oluşturduğu kabul edilmiştir. Ancak Terman araştırması, kişilik ve meslek uyumunun sağlıkla ilişkisini açıklamak için bu yaklaşımın çok “sığ” olduğunu ortaya koymuştur.

1921 yılında Stanford Üniversitesi psikologlarından Levis Terman, Kaliforniya’daki okullardan hızlı öğrenen, meraklı çocukları topladı. Terman, ilk zekâ testinin geliştiricisiydi. Büyük bir araştırma ekibiyle binlerce öğrenciyi üç aşamalı testten geçirerek 1528 öğrenci belirledi. Onlara çalışmanın amacını ve çok uzun sürecek ilişkilerini anlattı, bunu kabul edip etmeyeceklerini sordu. Bu çalışmaya seçilmek, seçkinler grubunun üyesi olmak gibiydi. Seçilen çocuklar hayatları boyunca bu ilişkiyi gururla sürdürdü. Büyüdüklerinde de kendilerine önce Terman’ın termitleri, sonra kısaca termitler adını verdiler.

Terman, ergenliklerine kadar çocukların aileleriyle ve öğretmenleriyle, ardından kendileriyle ayrıntılı görüşmeler yaptı. Çocuklara zekâ testini uygulamakla kalmadı, duygusal durumlarını, estetik anlayışlarını, sosyal ilişkilerini, sınıftaki tutumlarını, ebeveynlerinin kendi aralarındaki ilişkilerini, bedensel sağlık ve aktivitelerini ölçmeye çalıştı. Terman ulaştığı bilgileri “Dehaların Genetik Araştırması” adlı kitaplarında topladı1,2,3,4,5.

1956 yılında öldüğünde Terman’ın denekleri kırk beş yaşındaydı ve ekibi ilişkiyi sürdürdü. Sonrasında, genç bir halk sağlığı profesörü olan Howard Friedman ve asistanı Leslie Martin6 Stanford Üniversitesi’nin arşivindeki hazineyi keşfetti ve araştırma grubundakilerin “ölüm sertifikalarını” bularak ölüm sebeplerine ulaştı. Yirmi yıl süreyle Terman’ın özenli kayıtlarını günümüzün ölçütlerine dönüştürüp yaşayanlarla görüştüler. Bunun sonucunda, sağlıklı ve uzun yaşamak konusundaki çoğu kabulün, bilimsel açıdan doğrulanmadığını veya mutlak doğru olmadığını gördüler.

Araştırmanın ortaya koyduğu önemli bir bilgi, kişilik ve meslek uyumunun uzun yaşamı garanti etmediğidir. Örneğin satış, sigorta gibi insanları ikna etmenin gerekli olduğu ve girişimciliğin ağır bastığı alanlarda çalışanların hayat süreleri daha kısadır. Buna karşılık, sosyal becerileri yüksek olan ve buna uygun mesleklerde çalışanların daha uzun yaşadığı görülmüştür6.

Yine yaygın inançlardan biri, çok çalışanların hayattan fazla zevk almadıkları ve bu insanların hayatın güzel yanlarını kaçırdıkları yönündedir. Benzer şekilde tedbirlilik düzeyinin yüksek olmasını gerektiren muhasebecilik gibi meslek sahiplerinin sıkıcı hayatlar yaşadıkları kabul edilir. Oysa Terman araştırması bunu da doğrulamamıştır. Anlam duygusu buldukları, önemli saydıkları bir işte çalışanlar; hayatın ve işin kolayına kaçan, baskıdan uzak duranlara kıyasla verimli ve başarılı olmakta, sağlıklı ve uzun yaşamaktadır7.

Eğitim düzeyi yüksek olanların, düşük olanlara kıyasla daha uzun yaşadıkları da bilinir. İyi eğitimli ve verimli bir hayat yaşayan kişi mesleğinde başarılı olmakta ve büyük ihtimalle gelişmeye ve yaratıcı olmaya devam etmektedir ve bu hayatın diğer alanlarına da yayılmaktadır. Ancak daha düşük eğitim düzeyinde olanlar bireysel, sosyal ve mesleki başarı faktörleriyle bunu telafi edebilmektedir. Bulunduğu çevrede danışılan olmak, sivil toplum örgütlerinde aktif olarak çalışmak, bu yönde örnek olarak verilebilir. Görüldüğü gibi eğitim tek başına belirleyici değildir.

SonuçÇok çalışmak, güçlüklerle mücadele etmek, sağlık için doğrudan bir risk oluşturmaz. İdealindeki mesleği yapmak, kişiliğine uygun bir işte çalışmak, başarı ve uzun hayatın garantisi değildir. Terman grubunun birçok üyesi, ideallerinde olmayan işleri yapmışlar ve buna rağmen başarılı olmuş ve doyumlu bir hayat yaşamışlardır. Buna karşılık mükemmel bir meslek edinenlerden bazıları, mesleklerinin zorlukları nedeniyle sağlıksız davranışlar geliştirdikleri için sağlıklarını riske atmışlardır. Zeki olmak ve başarılı olmak, uzun yaşamak için yeterli değildir.

Kaynakça1. Friedman, H.S.: The Multiple Linkages of Personality and Disease, Brain,

Behaviour and Immunity, 22. (2008).2. Kern, M.L. ve ork.: Conocientiousness, Career Success, and Longevity:

A Life opon Analysis. Annals of Behavioral Medicine, 37. (2009).3. Pavalko, E.K. ve ork.: The Study of career progression. J. of Health and

Social Behaviour, 34. (1993).4. R.R. Sears: Sources of Life Satisfactions of the Terman Gifted Man.

American Psychologist, 32. (1977).5. Holland, J.L.: The Psychological of Vocational Choice. A Theory of

Personality Types and Model Environments, Baio Dell. (1966).6. Friedman, H.S., Martin, L.R.: The Longevity Project, Hudson Street

Press. 2011.7. Friedman, H.S. ve ork: Personality and

Prof. Dr. Acar Baltaş / Psikolog

73

SAĞLIK

Özellikle ofis ortamında çalışanları olumsuz etkileyen boyun ağrıları, her yaş grubunda görülen önemli bir rahatsızlık. Her üç kişiden biri, hayatı boyunca en az bir kez boyun ağrısından yakınıyor. Boyun

ağrıları, boyun omurgasını oluşturan ve “omur” adı verilen kemiklerin, eklemlerin, omurların arasında yer alan disklerin ve omurga çevresindeki kas ile bağların bozulması sonucu gelişiyor.

Modern yaşamın getirdiği olumsuzluklardan biri olan boyun ağrılarına; boyun fıtığı, disk dejenerasyonu, boyun omurgasında kireçlenme, miyofasyal ağrı sendromları,

romatizma, osteoporoz, kötü duruş ve boynu kötü kullanma ile tekrarlayan strese bağlı zedelenme gibi pek çok etken yol açıyor ancak boyun ağrılarının önemli bir kısmına boyun fıtığı neden oluyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Önal, boyun fıtığı hakkındaki soruları yanıtladı.

Boyun fıtığı nasıl oluşur? Boyun, yedi adet boyun omurundan meydana geliyor. Omurların arasında da hareket edebilmeyi sağlayan diskler yer alıyor. Disk, içerdiği su ve kollajen yapı sayesinde omurga üzerine binen yükü absorbe ediyor ayrıca iki

Çalışanların iş yerinde maruz kalabileceği riskler genel olarak fiziksel, kimyasal, biyolojik ve psikososyal olarak gruplandırılır. Bu gruplardaki risk etmenleri, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının temelini oluşturur.

O AĞRILAR BOYUN FITIĞININ

HABERCİSİ OLABİLİR!

74

SAĞLIK

kemik dokunun birbirine temas etmesini engelliyor. Yaş ilerledikçe veya travmalar sonrasında disk dokusu suyunu kaybedip daha sert ve hareketi kısıtlı hale geliyor. Vücudun yükünü taşıyan disk dokusu bozulduğunda hastalık ortaya çıkıyor. İçteki yumuşak kısım, diskin dış kısmında yer alan daha sert yapıdaki küçük yırtıklardan dışarı çıkıyor. Bazen omur yapısı bozulduğundan omurlar üzerinde küçük kemik çıkıntıları oluşuyor. İçteki yumuşak yapının veya kemiklerin etraftaki dokulara baskı yapması sonucu ortaya çıkan tabloya “boyun fıtığı” deniliyor.

Boyun fıtığının en önemli belirtileri neler?Boyun fıtığının en önemli belirtisi ağrı. Başlangıçta boyun ve sırt ağrısı ön plandayken, hastalık ilerledikçe bozulan diskin sinirlere baskı yapması sonucu kollarda, parmaklara kadar inen ağrı ve uyuşmalar görülüyor. Bir süre sonra sinirin baskı altında kalmasına bağlı olarak kuvvet azalması başlıyor. Tedavi edilmeyen ilerlemiş olgularda, omurilik baskı altında kalınca bacaklarda güçsüzlük ve idrar kaçırma gibi belirtiler görülmeye başlıyor. Kesin tanı, muayene ve MR incelemesiyle konuluyor.

Hastalığın tedavisinde cerrahi tedavi şart mı?Sanılanın aksine boyun fıtığında cerrahi tedavi son çare olarak görülüyor. Hastaların büyük çoğunluğu için yatak istirahati, ilaç tedavisi veya fizik tedavi yeterli oluyor.

Doç. Dr. Bülent Önal

Başlangıç döneminde şiddetli ağrı varsa, istirahat öneriliyor ve ilaç veriliyor. Ağrı azaldığında ise fizik tedavi programı uygulanıyor. Kuvvet kaybı ve radyolojik görüntü, ameliyat seçeneğini birlikte belirliyor.

Cerrahi tedavi kesin çözüm sağlar mı? Boyun fıtığında cerrahi tedavi, omurilik ve sinir dokusuna olan baskıyı ortadan kaldırmak, bir başka deyişle fıtığı yok etmek için uygulanıyor. Bunun sonucunda da hasta ağrı, kolda uyuşma ve güç kaybı gibi yakınmalarından kurtuluyor. Günümüzde uygulanan cerrahi operasyonlar boyun fıtığında kesin çözüm sağlayabiliyor. Üstelik yeni yöntemler, gelişebilecek olası komplikasyonların da ortadan kalkmasını sağlayabiliyor.

Tedavi edilmeyen ilerlemiş olgularda, omurilik baskı altında kalınca bacaklarda güçsüzlük ve idrar kaçırma gibi belirtiler görülmeye başlıyor. Kesin tanı, muayene ve MR incelemesiyle konuluyor.

75

TEI'DEN DUYURULAR

30. Hizmet Yılını Dolduran ÇalışanlarımızŞaban Yurt

25. Hizmet Yılını Dolduran ÇalışanlarımızHamza TakılUğur Görgülü

20. Hizmet Yılını Dolduran ÇalışanlarımızHamza Sarıİsmail KöselerMurat CanaslanMustafa Tuncer

Özkan ErkocaRahim Bozkurt

15. Hizmet Yılını Dolduran ÇalışanlarımızAli AlAli ÇınarAli GünAli TunçAli YazarArif AksuAykut AşıklarBayram ÇetinarslanBülent CanerBülent Ferli

Bülent GülerBülent ÖzdemirBülent ŞenerCem ÖdenDeniz ÖzcanElif YenigünErcüment YağlıFahrettin GümüşFatih SönmezFerdi AkınFuat DönmezFuat ÜnalırGökhan YalçınGürcan TöralGürol Oral

Halil İnceHasan ÇakırcaHasan KırtıllıHasan Küçükkörİbrahim Çalıkuşuİbrahim Yörüİhsan Üyükİlhan Eryılmazİlhan Şengülİlker Bayraktaroğluİsmail Ergünİsmail Eryılmazİsmail YumakKadir CoşkunKadir Tunca

• Destek Uzmanı olarak görev yapan Fevzi Karakaş 12 Temmuz 2016’da,• Atölye Şefi olarak görev yapan Doğan Bağçecik 12 Temmuz 2016’da,• Müdür olarak görev yapan Ahmet Naci Güre 5 Ekim 2016’da,• Baş Teknisyen olarak görev yapan Ender Haskalfalı 21 Ekim 2016’da,• Baş Teknisyen olarak görev yapan Hüseyin Yenice 30 Aralık 2016’da emekli olmuşlardır.

Kendilerine bundan sonraki yaşamlarında mutluluklar dileriz.

HİZMET PLAKETİ ALANLAR

EMEKLİ OLAN ÇALIŞANLARIMIZ

1 TEMMUZ 2016-31 ARALIK 2016 TARİHLERİ ARASINDA

76

TEI'DEN DUYURULAR

Koray AydınLevent AslanMehmet BaysanMehmet GürsoyMehmet KırcalıMemduh TemelMesut YiğitMirza YıldızMurat ArslanMurat ÇetinkayaMurat KalfaoğluMurat KocaoğluMustafa ÇağrıMustafa ÇamMustafa ÇifçiMustafa Kemal GüleçMümin KöymenMürsel AkçoraNazif GümüşNazif GüngörNazir ÇifciNevin KantarNihat ErgünOğuz ÜnverOrhan BozkurtOrkun CezmiOsman ParlakÖmer ÖzbekÖmer SaraçÖzgür KaraRamazan GürRecep İncebükRıdvan BilirSabri Tiftik

Sedat ErdoğanSedat UzunSelçuk YavaşSerkan BeytaşSeyfi KestelSeyhan ÖzgürSüleyman BelekeŞenol ÇamŞuayip ŞahinTanju CanbekTolga EroğluTurgut AlptekinUğur KorukZafer Togay

10. Hizmet Yılını Dolduran ÇalışanlarımızAdem EfeAhmet DinçerAli Tuna KırgızBahadır ÖzdemirBurhan SökmenliCaner ÇaylakCengiz YumrukayaCeylan ArısoyCihan CoşkunEmre GürlekErcan ArıcanErcan ŞahinErcan YılmazErdinç TürkerErgin GüngörErhan BozanErtan Sezgin

Fahri ÇelikFerit YılmazHakan DinçHakan GülcanHasan Hüseyin KaleHüseyin TöreHüsnü Gökçeİbrahim Yılmazİhsan Önalİsmail Onur Üyeİsmail ÖrdeKadir ElmasKadir YörükKahraman ÇobanKemal KalaycıLevent İnalMelih ArslanMelikşah KoçyiğitMetin ÇetinMevlüt AydınMuharrem GürkanMurat EkincioğluMurat ErtaşMurat ÖzkanMustafa ArslanOktay PektaşOnur BaşaranOsman ÇalıkOzan KöroğluRamazan ParlakRıdvan GültenSabahattin CoşkunSemih DarıcıoğluSerkan Kesikbaş

Sinan AkdumanSüleyman ÇakırTamer SertoğluTürker ÖzcihanUğur ArıVasvidin GöreYunus Ahmet ErdenZafer Bayrak

5. Hizmet Yılını Dolduran ÇalışanlarımızAbidin GünerAhmet DorukAhmet YardımcıAli ÇiftçiAli GülerAli İpekAli MülayimAli Osman DurulAli ÖztürkAli Sercan YılmazAlper AydoğduArif ErdoğanAykut ZoburAyşe DemirAyşegül Yamaner ÇelikAyşin ArasBahri AkyolBanu BerişBekir Berdan AksoyBilal TürkbenBurak DemirBülent DurukanCemal Ay

Plaket Töreni

77

TEI POST

Cihan ŞahinCoşkun EkiciÇiğdem YıldırımDoruk DurmazEkrem GökçeEmrah DaşikEmrah EkerEmrah KöseoğluEmrah TüfekçiEmrah YılmazEmre DurduEmre PehlivanEmre SongürEngin İnalErcan EkenErcan TuncayErdal PolatErdi BadurErhan DemirErhan GülşenErman DelikocaErsin BaşaranErsin BilgiçErsin DeveciErsin VatanseverEvren ŞimşekEzgi Ayten Çetin DinçerEzgi TığlıEzgi Uğur SolakoğluFahri Ersoy OrhanFatih BatunFatih İnanFatih KılıçFerdi ÇolakGizem Ezgi TatarGökay Dökmeci

Gökçen Tüztürk YılmazGökhan KıhrıGökhan ŞimşekGökhan ÜnverGökhan ÜreGökhan YılmazGülşen ÇakırGürkan ÇimenGürkan GürHakan AkarHakan AyHakan GündoğanHamza AvcıHasan İşçiHaydar PekHüseyin GövezHüseyin Öztürkİbrahim Çetinİbrahim Yükselİlhan Görgülüİsmail Doğanİzzet Murat AkşitKadir AladağKadir PınargülüKasım KarımanKerim KahramanKıvanç AkçeşmeLevent SarsılmazLütfi ÇetinerMegdat YılmazMehmet Ali KavaklıMehmet Ali KayaMehmet BaşolMehmet DoğanMehmet Emre UzunMehmet Erdem

Mehmet KahyaoğluMehmet ÖzkanMehmet Özkan SayınMehmet Sercan KuştepeMurat Can ÜlgüdürMurat ÇamMurat EkşiMurat KayabaşıMurat SağırMusa KarataşMusa UzunMustafa BayrakMustafa Kadir KaramanMustafa KocagülMustafa ŞahinNeşet ÖzilNiyazi MetinOkan ÖztürkOnur ElagözOnur ÖzenOnur ÖzyurtOnur SönmezOrçun KöseoğluOrkan ÇınarOsman Aysan ÖzcanOyman KurbanÖmer Kahraman CertelÖmer ÖzekÖvünç ÇelikerÖzdoğan TuranÖzer DemirtaşÖzgür YıldızÖzkan FuçucuPınar BallıPınar ÇakarRamazan Güngör

Recep ÇınarRıdvan GüvenSefa KayaSelçuk TürkmenSelman KonukSemih AltındalSerdar GüvenSerhan KöseoğluSerhat ÇalışkanSerhat ÖztürkSerkan ÇıkıkçıoğluSeydi YüceSibel PişkinSinan ÖztürkSoner KörpeSuat ÇayırlıSultan Gaye ErdoğanSüleyman AltınorakŞakir KaragözTaha GirginoğluTaner ÜnalTaşkın TaşkıranTayfun GöktaşUmut ErenVedat UzunVefa SakaVeli ÖrdekVolkan KutluayYalın ÖkterYasin ErdoğanYasin GünayYaşar SırYılmaz GürkanYusufcan AyasZeki SertZübeyde Çini

ACI KAYBIMIZ

SERHAN KURT2004-2016 yılları arasında şirketimizde Destek Uzmanı olarak çalışan Serhan Kurt, 11 Aralık 2016 tarihinde aramızdan ayrıldı. TEI Ailesi olarak mesai arkadaşımıza Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

78

TEI POST

79

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

80