helenistik dönem

9
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi HELENİSTİK ve ROMA DÖNEMİ SERAMİK ÇALIŞMALARI SEMPOZYUMU I, 1114 Haziran 2009, Kaunos BİLDİRİ ÖZETLERİ (a-z) Işık Adıbelli Tarsus Kırmızı Astarlı Geç Roma Dönemi Seramikleri Bu çalışmanın konusunu Tarsus Cumhuriyet Alanı’nda bulunan Kırmızı Astarlı Geç Roma Seramikleri oluşturmaktadır. Söz konusu kapların Tarsus’taki varlığı ayrıca Gözlü Kule, Donuktaş ve Tarsus Roma Hamamı’nda da tespit edilmiştir. Bunlar Afrika, Phokaia ve Kıbrıs Kırmızı Astarlılarıdır. Yapılan değerlendirme sonucunda Kırmızı Astarlıların çok büyük bölümünün Cumhuriyet Alanı kaızlarına ait olduğu tespit edilmiş, bu sebeple genel değerlendirme Cumhuriyet Alanı buluntuları dikkate alınarak yapılmıştır. Buna göre M.S. 2. yüzyıl sonu itibari ile Tarsus’ta görülmeye başlayan Kırmızı Astarlı seramiklerin ithalatının M.S. 7. yüzyıl ortalarına kadar devam ettiği belirlenmiş, bu süreç içerisinde yerel üretime dair bir kanıt elde edilememiştir. M.S. 5. yüzyıl başlarına kadar sadece Afrika Kırmızı Astarlıları’nın görüldüğü genel dağılımda bu dönemden sonra Phokaia ve Kıbrıs malları da yer almaya başlamıştır. Kıbrıs Kırmızı Astarlıları ile birlikte silik bir şekilde beliren Phokaia kapları M.S. 5. yüzyılın ortalarından M.S. 6. yüzyılın ortalarına kadar pazara hakim olmayı başarmış ve Afrika mallarının en büyük rakibi haline gelmiştir. M.S. 6. yüzyılın ortalarından sonra Afrika atölyeleri öne geçse de, 7. yüzyıla gelindiğinde Phokaia Kırmızı Astarlıları tekrar baskın hale gelmeyi başarmıştır. Bu süreç içinde Afrika ve Phokaia kapları rolleri değişerek bir birine rakip olmayı başarırken Kıbrıs kapları Tarsus’ta hiçbir zaman baskın olamamıştır. Aynur Civelek Tralleis Sigillataları Doğu Terra Sigillatalar açısından, Tralleis’in önemli bir üretim merkezi olduğu kabul edilmektedir. Tralleis’in seramik üretiminde ünlü olduğundan Yaşlı Plinius söz eder ve günümüzde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan malzemelerin çeşitliliği ve miktarı göz önüne alındığında, Hellenistik ve Roma dönemlerinde terra sigillata üretim merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilmektedir. M.Ö.2. yüzyıl ortalarından başlayarak, kaliteli terra

Upload: amila-becirovic-lukarcanin

Post on 07-Aug-2015

275 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

helenistik dönem

TRANSCRIPT

Page 1: helenistik dönem

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ

Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi

HELENİSTİK ve ROMA DÖNEMİ SERAMİK ÇALIŞMALARI SEMPOZYUMU I, 11‐14 Haziran 2009, Kaunos BİLDİRİ ÖZETLERİ (a-z) Işık Adıbelli Tarsus Kırmızı Astarlı Geç Roma Dönemi Seramikleri Bu çalışmanın konusunu Tarsus Cumhuriyet Alanı’nda bulunan Kırmızı Astarlı Geç Roma Seramikleri oluşturmaktadır. Söz konusu kapların Tarsus’taki varlığı ayrıca Gözlü Kule, Donuktaş ve Tarsus Roma Hamamı’nda da tespit edilmiştir. Bunlar Afrika, Phokaia ve Kıbrıs Kırmızı Astarlılarıdır. Yapılan değerlendirme sonucunda Kırmızı Astarlıların çok büyük bölümünün Cumhuriyet Alanı kaızlarına ait olduğu tespit edilmiş, bu sebeple genel değerlendirme Cumhuriyet Alanı buluntuları dikkate alınarak yapılmıştır. Buna göre M.S. 2. yüzyıl sonu itibari ile Tarsus’ta görülmeye başlayan Kırmızı Astarlı seramiklerin ithalatının M.S. 7. yüzyıl ortalarına kadar devam ettiği belirlenmiş, bu süreç içerisinde yerel üretime dair bir kanıt elde edilememiştir. M.S. 5. yüzyıl başlarına kadar sadece Afrika Kırmızı Astarlıları’nın görüldüğü genel dağılımda bu dönemden sonra Phokaia ve Kıbrıs malları da yer almaya başlamıştır. Kıbrıs Kırmızı Astarlıları ile birlikte silik bir şekilde beliren Phokaia kapları M.S. 5. yüzyılın ortalarından M.S. 6. yüzyılın ortalarına kadar pazara hakim olmayı başarmış ve Afrika mallarının en büyük rakibi haline gelmiştir. M.S. 6. yüzyılın ortalarından sonra Afrika atölyeleri öne geçse de, 7. yüzyıla gelindiğinde Phokaia Kırmızı Astarlıları tekrar baskın hale gelmeyi başarmıştır. Bu süreç içinde Afrika ve Phokaia kapları rolleri değişerek bir birine rakip olmayı başarırken Kıbrıs kapları Tarsus’ta hiçbir zaman baskın olamamıştır. Aynur Civelek Tralleis Sigillataları Doğu Terra Sigillatalar açısından, Tralleis’in önemli bir üretim merkezi olduğu kabul edilmektedir. Tralleis’in seramik üretiminde ünlü olduğundan Yaşlı Plinius söz eder ve günümüzde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan malzemelerin çeşitliliği ve miktarı göz önüne alındığında, Hellenistik ve Roma dönemlerinde terra sigillata üretim merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilmektedir. M.Ö.2. yüzyıl ortalarından başlayarak, kaliteli terra

Page 2: helenistik dönem

sigillataların üretildiği görülmektedir. Tiberius döneminden itibaren M.S.1. yüzyılın sonuna dek Ephesos ile birlikte Doğu Sigillata B üretim merkezi olarak gösterilir. M.S. geç 2.yüzyılda da yapımına devam edilen DSB üretimleri, genellikle turuncu‐kahve renkte kil ve aynı renkte boyaya sahiptir. Antik yazar Plinius ve gezginlerin de belirttiği gibi, çömlekçilik burada her zaman önemli olmuştur. Kilin Tmolus (Bozdağ) ile Messogis yamaçlarında ve Menderes ile Gediz gibi vadilerde bolca bulunması, seramik endüstrisinin bu bölgede her zaman önemini korumasına yardımcı olmuştur. Doğu sigillata üretimleri kendi içinde DSB1 ve DSB 2 olarak gruplandırılmıştır. DSB 1 genellikle, ince cidarlıdır ve pürüzsüz yüzeye sahiptir. DSB 2 üretimlerinin ise daha kaba yapıldığı dikkati çeker. DSB 1’in DSB2’den biraz daha erken olduğu kabul edilmekle birlikte, kesin bir ayırıcı kriter yoktur. Hayes, 1985’te DSB serileri üzerine tipolojik çalışma yapmış ve genellikle formların, tabaklar ve kaselerden oluştuğunu belirlemiştir. Tralleis’in üretim merkezi olduğuna ait, Notion’dan gelen ΕΚΚΑΙ / CAΡΗΣ mühürlü bir parça, Tralleis’in İmparatorluk dönemindeki resmi ismi olan KAESAREIA’ya işaret eder. Bunun yanı sıra, yapılan kil analizleri de Tralleis’in üretim merkezi olduğunu desteklemektedir. M.S.150’lerden sonra üretimin giderek azaldığı düşünülmektedir. İmparatorluk dönemi boyunca cam üretiminin yaygınlaşması, yerel nedenlerle ekonomik hareketlerin azalması, hastalık gibi etkenlerin buna neden olduğu düşünülmektedir. Tralleis’te 2006 yaz sezonunda yaptığımız yüzey araştırmalarında, atölye malzemelerinin deprem veya sel gibi doğal bir felaket sonucunda, aşağı doğru aktığı belirlenmiş ve G 0‐100/ B 300‐200 kazı çalışmaları yapılmıştır. Kısa sürede çok fazla malzemenin ele geçmesi, kazı çalışmasının kısa tutulmasına neden olmuştur. Olağanüstü sayıda terra sigillatanın ele geçmesi, malzemelerden bazısının bozuk olması ve mühürlü parçaların bulunması, Tralleis’in bir üretim merkezi olduğunu kanıtlamaktadır. Malzemelerin tipoloji ve kronoloji çalışmaları devam etmektedir. Daniela Cottica, Alessandro Sanavia, Luana Toniolo (University of Venice Ca’ Foscari) Konya Ovası Helenistik ve Roma Dönemi Seramikleri The ceramics presented in this paper were collected and studied as part of the Konya Plain Survey Project, directed by Doctor Douglas Baird (University of Liverpool) and carried out with the collaboration of the British Institute at Ankara. The main aim of research was to investigate patterns of settlement in the alluvial plain surrounding the Neolithic site of Çatalhöyük from the Paleolithitic to modern age. A number of sites were detected by the survey team: the several thousands of sherds collected testify for a long term history of occupation and habitation in the plain. The paper will focus on a selection of diagnostic sherds dating to the late Bronze Age/Iron Age transitional period, to the Classical, Hellenistic, Hellenistic/Roman and Roman‐Late Roman period. The morphology, chronology, decoration and fabrics of the selected ceramics will be illustrated and discussed. Bahadır Duman Helenistik ve Erken Roma Dönemi Laodikeia Seramikleri Laodikeia’da 2002‐ 2008 yılları arasında kentin birçok yapısında sistemli olarak gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sayesinde çok sayıda Hellenistik ve Erken Roma Dönemi’ne tarihlenen seramikler tespit edilmiştir. Bu kazılarda A Nympheumu, Tapınak A (Sebasteion), Merkezi Hamam, Batı Tiyatrosu, gibi kamu yapılarının birçoğunda çok

Page 3: helenistik dönem

çeşitli yerel ve ithal seramik grupları tespit edilirken, Sütunlu Ana Cadde ve Doğu Bizans Kapısı’nda doldurmalara, Asopos Tepesi ve Nekropollerde erken Hellenistik Dönem'den Geç Antik Çağ içlerine kadar tarihlenen çok sayıda kontekst buluntulara rastlanmıştır. Laodikeia’nın en parlak çağlarını yaşadığı Roma Dönemi dışında Helenistik Dönem’de de seramik üretimi yaptığına dair başlıca buluntularımız kentin farklı noktalarında ele geçen pişmiş toprak kabartmalı kâselerin yapımında kullanılan kalıplar ve Asopos Tepesi olarak adlandırılan kazı alanında bulunan seramik fırınlarıdır. Buluntu grupları içerisinde Hellenistik Dönem'in erken sarhalarına daha çok kentin nekropollerinde ve Batı Tiyatrosu ile çevresinde gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkmıştır. M.Ö. 2‐ M.S. 3. yüzyıllara tarihlenen örnekler oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Seramik ve diğer buluntulardan yola çıkarak 2002‐2008 kazı sezonlarında gerçekleştirilen çalışmalarda ele geçen tüm malzemeler paralel tarihler vermekte ve bu tarihler ele geçen sikkelerle de desteklenmektedir. Çalışmalarda elde edilen verilerden kentin Erken Roma Dönemi’nde de önemli bir seramik repertuarına sahip olduğu çok sayıda ele geçen ithal ve yerel sigillata örneklerinden anlaşılmaktadır. Ebru Fındık Myra, Geç Roma Erken‐Bizans Seramikleri Çalışmada Aziz Nikolaos Kilisesi kazılarında bulunan geç Roma‐erken Bizans dönemi seramik buluntularından örnekler tür, tip ve kronolojik açıdan değerlendirilecektir. Amacımız M.S. 4.‐7. yüzyıllar arasında seramik buluntuları bilinen yöntemlerle incelemek, yerel üretim ya da ithal grupları tesbit etmeye çalışmak, aynı zamanda Myra’nın Akdeniz’deki ticari ve kültürel ilişkilerini ortaya koyabilmektir. İnceleyeceğimiz seramiklerin bir bölümünü Aziz Nikolaos’un kültü ile ilişkili kaplar oluşturur. Kaynaklardan öğrendiğimiz kadarı ile azizin mezarı 6. yüzyıldan beri önemli bir ziyaret yeridir. Mezarı ziyaret eden hacılar, yanlarında getirdikleri ampulla, unguntarium gibi kaplarla azizin kemiklerine değerek kutsallaşan yağı evlerine götürmektedir. Arkeolojik kazısı yapılan dini merkezlerde benzer kapların bulunması da hacıların ziyaretleri ile açıklanır. Bir diğer buluntu grubunu pişmiş toprak kandiller oluşturur. Myra’da Anadolu, Likya ve Afrika tipi kandillerle bu grupların imitasyonları görülür. Çalışmada ele alacağımız en geniş buluntu grubunu mutfakta ya da yiyeceklerin servisinde kullanılan günlük kaplar oluşturur. Bunların büyük bir bölümü gec‐Roma döneminde çok yaygın olan Afrika, Foça ve Kıbrıs kırmızı astarlı seramiklerdir. Seramiklerin bir diğer bölümünü literatürde çok fazla tanınmayan boyalı örnekler oluşturur. Seçilen örnekler arasında pişirme ve saklama kapları, testi, şişe, kâse, tabak, leğen, kapak, tava gibi günlük kullanım ve servis kapları, depolama işlevli pithos ve amphora gibi ticari kaplar bulunur. Murat Fırat Phokaia'da Roma Dönemi Seramik Üretimi ve Yeni Bulgular Phokaia, Herodotos'un da belirttiği üzere "mavi göklü Ionia'nın” kuzeyinde kurulmuş antik çağın en önemli kentlerinden biridir. Araştırmalarına ilk kez 1912 yılında Felix Sartiaux tarafından başlanan kent, daha sonra Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından kazılmıştır. Son dönem kazıları ise Prof. Dr. Ömer Özyiğit yönetiminde 1989 yılından beri

Page 4: helenistik dönem

süregelmektedir. Antik kentte günümüze kadar gerçekleştirilmiş olan farklı çalışmalarda kentin Roma Dönemi’ne ait seramik üretimine ışık tutacak birçok veri ortaya konmuştur. Bu veriler zaman zaman yayımlanmış ve bilim dünyasına tanıtılmıştır. Bu çalışma da ise antik kentin son dönem kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmış olan yeni veriler aktarılmaya çalışılacaktır. Phokaia antik kentinde son 5 yıl içerisinde gerçekleştirilmiş olan farklı nitelikteki (Athena Tapınağı kazıları, III. derece arkeolojik sit sondajları vb.) kazı çalışmaları sonucunda kentin Roma İmparatorluk süreci seramik üretiminin ulaştığı boyutu gösteren oldukça önemli bulgulara ulaşıldı. Phokaia’nın farklı noktalarında gerçekleştirilen bu çalışmalar da seramik üretiminin kent içindeki dağılımını belli ölçülerde de olsa ortaya koydu. Bu alanlarda gerçekleştirilen kazılarda, hem kaba hem de oldukça kaliteli seramik grupları ele geçti. Saptanan eserler arasında mutfak kapları (kytra, lopas, lekane vb.) ve kırmızı astarlı seramik örnekleri özel bir yere sahiptir. Bu çalışmamızda ise öncelikle kentin genel özelliklerine değinilmesi, ardından mevcut kazılar sonucunda belirlenen seramik üretim alanlarının üzerine tartışılması ve ele geçen seramik eserler arasından seçilen farklı özellikte ki bir grubun değerlendirilmesi planlanmaktadır. Ayrıca çalışmamızda, daha önceki yayınlarda ortaya konan bazı önemli noktalara da atıfta bulunulacaktır. Eda Güngör Metropolis’ten Bir Grup Sigillata ve İnce Duvarlı Seramik Metropolis antik kenti, İzmir’e bağlı Torbalı ilçesinde yer alır. Kent, antik çağda Ephesos ile Smyrna arasında bulunmasından dolayı, konumu ve gelişmişlik düzeyi ile göze çarpar. Metropolis’in Hippodamos tarzı bir kent planına ve değişik boyutlarda Insula’ya sahip olduğu düşünülmektedir. Stoa ve Roma Hamamı yapı adasının altında, Insula VII olarak adlandırılan bölümde bir atriumlu ev ortaya çıkarılmıştır. M.S.17 yılındaki depremin ardından kent hasar gören yapıları onarmaya çalışmış ve Traian devrine (M.S. 98‐117) kadar sikke basmamıştır. Konut mimarisi, seramik ve diğer buluntularda da yaklaşık olarak 50 yıllık bir boşluğun olduğu fark edilmiştir. Bu çalışmada Insula VII’de M.S. 17 depremi sonrasına tarihlenen sigillata ve ince duvarlı seramikler incelenmiştir. Deprem sonrasına ait olan sigillatalar, ESB II ve ESC grubundandır. Form özellikleriyle ESB I’den ayrılan ESB II, grubun geç tipini oluşturur. ESB II’ye ait seramikler arasında farklı tiplerde görülen tabak, kase ve bardaklar vardır. Bu seramikler genel olarak M.S. 1.yüzyılın son çeyreğinden M.S. 2. yüzyılın ortalarına kadar tarihlenmiştir. ESC grubu sigillatalar da ESB II’de olduğu gibi tabak, kase ve bardaklardan oluşur. Konutta ele geçen ESC seramikleri M.S. 1. yüzyılın ortalarından M..S. 2. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan bir dönemi kapsar. Roma Döneminin sigillatalar gibi sofra kapları arasında yer alan ince duvarlı seramikler, maşrapalar, kaseler ve bardaklardan oluşur. İnce duvarlı seramikler kibar ve sade görünümleriyle M.S. 1. yüzyıl ve 1. yüzyılın sonlarına tarihlenebilirler. Sonuç olarak, konutta ele geçen seramikler, dönemin tipik formlarıdır ve tarihlemeleriyle kentin zarar gördüğü yıkımdan sonrasına aittirler. M.S. 17 yılında yaşanan depremin ardından kent mimari anlamda yaralarını sararken hayat devam etmiştir ve dolayısıyla insanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olan araçlar da üretilmiş, satılmış ya da ithal edilmiştir. Sebastian Heath Web bazlı paylaşımlar ve yeni olasılıklar

Page 5: helenistik dönem

The Post-Bronze Age Excavations at Troia (Ilion) have begun a program of publishing ceramic data from the Greek, Roman and Byzantine periods in digital format. Our goal is to provide the information in formats that are useful to archaeologists in the field and to students or anybody else interested in this material. Accordingly, all the files that make up these publications are available for download under Creative Commons licenses. Anybody can take this information and redistribute it for free. We are also working to express the inherent links within archaeological information. A user reading about pottery from North Africa found at Troy can easily link to secondary literature and internet resources that will increase their understanding of this material. We likewise hope to make such links discoverable by search engines as well as by researchers working on the digital processing of humanities resources. Zeynep Koçel Erdem Tekirdağ Ganos Dağı (Hieros Oros) ve Çevresi Yerleşmelerinin Roma Devri Seramikleri Trakya Bölgesi şimdiye dek bazı prehistorik ve epigrarik kapsamlı yüzey araştırmaları dışında detaylı olarak incelenmemiştir. Bölgede özellikle Klasik, Hellenistik ve Roma Devirlerine ilişkin detaylı araştırmaların olmayışı ve var olan kazı yayınlarının azlığından dolayı bölgenin bu dönemlerine ait seramik tipleri, yerel üretimleri ve ticari ilişkileri iyi tanınmamaktadır. Özellikle bölgenin kıyı kesimi dışında kalan iç kesim kırsal yerleşmeleri hakkında bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. İlkini 2008 yılında gerçekleştirmiş olduğumuz Ganos Dağı yüzey araştırması, bölgenin Propontis (Marmara Denizi) kıyılarında yer alan ve antik kaynaklar, sikkeler ve modern araştırmalar yoluyla nispeten daha iyi tanınan Bisanthe (Barbaros), Heraion Teichos (Karaevlialtı) gibi liman yerleşmelerin dışında, iç kesimlerde de yoğun yerleşmelerin varlığını ortaya koymuştur. Ancak bölgenin kırsal iç kısım yerleşmeleri bir yandan sahile, diğer yandan da Roma Devri’nde bölgenin kuzeyinden geçen Via Egnatia ana ticaret yoluna yakınlıkları nedeniyle çok da izole olmamışlardır. Kıyı kesimi yerleşmelerinde ele geçen çeşitli dönemlere ait kaliteli seramiklerin yanı sıra, iç kesimlerde de özellikle Roma ve Geç Roma Devirlerine ait çok sayıda yalın kullanım seramiği ve çeşitli tipte sigillata grubu seramikler ele geçmiştir. Bildirimizde bu seramiklerin tipolojik sınırlandırılması ve analojilerinden söz edilecek, ithal ve yerel üretimler sorunları ele alınacaktır. Cem Küncü Zeugma Pişirme Kapları 2005 yılından itibaren Ankara Üniversitesi Arkeoloji bölümünün başlattığı yeni dönem kazılarından büyük miktarda tarihlenebilir katmanlardan gelen seramik gruplarının önemli bir kısmını pişirme kapları oluşturmaktadır. Bunlar daha çok kırmızımsıkahverengi; sert, kumlu ve zengin demir içerikli, ısıya maruz kaldığında soluk gri ya da siyah yüzey rengine sahip hamurlu kaplardır. Karakteristik özellikleri bakımından Kuzey Suriye ‘Brittle Ware’ grubuna yakınlık göstermektedir. Biçimlerini Orta Roma döneminden almışlardır ve antik çağın sonuna kadar homojen bir yapıya sahiptirler

Page 6: helenistik dönem

ancak 6. yüzyılda formlarda radikal bir yenilenme görülür. Buluntular M.S. 3. ila 7. yüzyıllar arasına tarihlenen sikke ve kaliteli kaplarla tarihlenmiştir. İleriki yıllarda yapılacak olan arkeometrik çalışmalarla bu grubun morfolojik ve teknik (kilin nereden geldiği, torna ve pişirme) değişimlerinin sosyal yaşamla özdeş (yeme biçimleri) ilişkileri kanıtlanacaktır. Asuman Lätzer A Late Hellenistic ‐ Early Roman Domestic Inventory. Classidication and Evaluation of the Fine Wares from the sondage B6 in the Slope House 2 in Ephesos The following paper presents a collection of Fine Wares originating from an excavation sondage in the Slope House 2 in Ephesos, which, because of the stratigraphy and numismatic evidence, could be put in a determined chronology between the end of the 2nd till the end of the 1st century BC. To protect the high quality, still in situ residing wall paintings, mosaics and marble paneling of the Slope House 2 a high‐tech roof construction had to be built. During the installation of the support pillars archaeologists had the chance to excavate the strata under the roman Insula. Therefore terminus post quem was the erection of the house in early roman Imperial time (augustian‐tiberian). The deepest four strata form a “closed deposit”, which beside terracotta rigurines, coins, weaving pendants and other metal rindings contain 21439 ceramic sherds. 10 % are rim and bottom fragments. The half of them belongs to the Fine Wares, which was documented further. The 1115 fragments of Fine Ware could be separated into nine ware categories and 136 types. Because of the huge amount of material, it was possible to work with different statistical methods. Using an individual designed database analytical results could additionally be presented in charts and diagrams. The evaluation of the material shows that in the late Hellenistic period Ephesos was independent in its ceramic production. During the 1st century BC it became to a main 6 exporter of reduced burned ceramics, e.g. Ephesos‐lamps, Ionian Moldmade Bowls and Grey Ware plates, which occurs earlier than ESA in this deposit. At the same time there is a strong reciprocity between local and imported wares. A change in drinking manners in the mid of the 1st century BC could also be stated. Gülseren Kan Şahin Assos Helenistik Dönem Kandilleri Assos’un Helenistik dönemde ticari ve kültürel ilişkilerinin, bölgesel farklılıkların aydınlatılması amacıyla pişmiş toprak kandilleri incelenmiştir. Bu çalışma kapsamında 1981 ‐2005 yılları arasında Assos’da bulunmuş Helenistik döneme ait kazı evi deposundaki kandillerin tip ve motif gelişimi, tarihi kesin olan benzer ya da yakın örneklerle karşılaştırma yapılarak, tipoloji ve kronolojisi belirlenmiştir. Bu çalışma için incelenen 309 adet kandil parçasından 128 adeti değerlendirmeye alınmıştır. Assos’ta bulunan Helenistik dönem kandilleri gösterdikleri form özelliklerine göre kapalı gövdeli, minyatür kandiller, yuvarlak prorilli, içbükey omuzlu, Knidos tipi, Ephesos tipi, kalp yapraklı kandiller olmak üzere yedi grupta incelenmiştir. Kapalı gövdeli, minyatür kandiller, yuvarlak prorilli, içbükey omuzlu ve Knidos tipi kandiller çarkta üretilmiştir. Ephesos tipi ve kalp yapraklı kandiller ise kalıpta şekillendirilmiştir. Çarkta üretilen

Page 7: helenistik dönem

kandil tiplerinin Attika başta olmak üzere, Doğu Ege’de ve doğuda Filistin gibi bölgelerde yakın örneklerine rastlanmıştır. Hellenistik dönemde kalıpta yapılan kandiller arasında Ephesos tipi olarak bilinen kandiller yoğunluk olarak ilk sırada yer almaktadır. Assos’da bulunan Pergamon ve Ephesos tipi kandiller yerel üretimde gelenekselliğe bağlılığı göstermesi açısından önemlidir. Aslı Saraçoğlu Tralleis Nekropol’ünde Ele Geçen Helenistik ve Roma Dönemine Ait Seramikler Hellenistik dönemin önde gelen kentlerinden olan Tralleis, başta Plinius olmak üzere antik kaynaklara göre seramik alanında önemli üretim merkezlerinden biridir. Gerçekten de son yıllarda yapılan kazılarda kentin seramik üretimini yansıtan malzemeler ele geçmektedir. 2007 yılı kazı sezonunda Nekropol alanında 16 adet çatı kiremitli mezar, 3 adet taş sanduka mezar, 5 adet urna, ve birkaç tane de pithos açığa çıkartılmıştır. Ele geçen malzeme ve sikkelere göre bu alan Roma dönemimin değişik evrelerinde kullanılmıştır. Özellikle de çatı kiremitli mezarlarda geç Roma dönemine tarihlenebilecek büyük tabaklar, unguentariumlar, amphora ve kandiller bulunmuştur. Çatı kiremitli mezarlarda ele geçen tabaklar, en erken örneklerini Atina’da gördüğümüz ve antik çağda tüm kentlerde yaygın olarak kullanılan form özelliklerini yansıtır. Ancak çalışma alanının en önemli mimari yapısı içinde Hellenistik ve Roma dönemlerine ait çok sayıda seramik malzemeyi içeren dromoslu bir mezardır. İki odalı, kemerli bir kapıyla geçişi sağlanan yapının duvarlarındaki nişlerde ve kline içlerinde, bazıları boyalı farklı boyutlarda urnalar bulunmuştur. Nekropol alanında ele geçen seramik malzemeyi özetleyecek olursak; yaklaşık 42 adet tam korunmuş, 38 tanesi ise kırık durumda pişmiş topraktan yapılmış unguantarium ele geçmiştir. Mevcut formların çoğunluğunu iğ biçimliler ve şişkin karınlı, düz tabanlı örnekler oluşturmaktadır. Yine birinin tüm yüzeyi rigür bezemeli olmak üzere, 6 adet sağlam cam unguentarium bulunmuştur. Yaklaşık 60 tane, büyük çoğunluğu sağlam Hellenistik ve Roma dönemine ait kandil ele geçmiştir. Roma dönemine tarihlenenlerin çoğunun diskusunda rigürlü bezeme vardır. Kandil formları arasında en dikkat çekiciler, Ephesos tipliler, kalp burunlular, volütlüler, yuvarlak burunlular, kulaklı kandiller ve geç Roma dönemi olanlardır. Dromoslu mezar içinde ele geçen urnalar, genellikle turuncu‐kahve renktedir ve bazılarının üzerinde farklı renklerde astar boya vardır. Saydığımız buluntular dışında kazı alanında amphoralar ve tek kulplu testicikle de ele geçmiştir. Kaunos’da yapılacak sempozyumda, Tralleis kentinde 2007 yılı kazı sezonunda nekropol alanında ele geçen ve yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım seramiklerin tanıtılması ve konunun uzmanı bilim insanları ile bu bilgilerin paylaşılması hederlenmektedir.

Billur Tekkök

Türkiye’de Son Yirmi Yıldır Helenistik ve Roma Seramikleri Araştırmalarının Geldiği Nokta ve Alanda Yapılması Gerekenler

Son yirmi yıldan beri Türkiye’de yönetilmiş tezler ve bunların üniversitelere dağılımı, orana vurulduğunda Helenistik Roma ve geç Roma dönemi tezlerinin azlığı ve kullanılan metodolojilerdeki farklılıklardan bahsedilecektir. Bu alanda kullanılan terminolojilerin 1950’lerde yayınlanan Antakya, Tarsus, Atina Agorası gibi erken yayınlar ile bağlantıları, değiştirilmesi gereken terminolojiler üzerinde durulacaktır. Yerel üretim farklılıklarının

Page 8: helenistik dönem

Akdeniz dünyasında bölgesel özelliklerden doğan sonuçlarının etnoarkeoloji ile de değerlendirilmesi gerekliliği ve kazı alanlarında yoğun malzemenin değerlendirilmesi sırasında takip edilen istatiksel metodlar, veri tabanı kurulumlarından da bahsedilecektir.

Özlem Vapur Magnesia‐am‐Maender Seramik Çalışmaları 2000, 2001‐2002 ve 2004 yılı Magnesia kazılarında, içerisinde bulunan hypokaust sisteminden dolayı şimdilik “Hypokaustlu Yapı” olarak tanımlanan bir yapı kompleksi açığa çıkarılmıştır. Yapıda 4 kazı sezonu boyunca sürdürülen çalışmalar sırasında 4 mekân açığa çıkarılmış ve bu mekânlardan, yapının kullanımıyla ilgili olmadığını düşündüğümüz yoğun seramik buluntusu ele geçmiştir. Yapıdan bulunan yaklaşık 70 kasa seramik, terra sigillatalar, Afrika Kırmızı Astarlı seramikleri, astarlı ve astarsız kaseler, tabaklar, maşrapalar, thymiaterionlar, derin veya sığ çanaklar, küçük çömlekler, testiler, çömlekler, minyatür testiler, güveçler, tavalar, pitoslar, tepsiler, süzgeçler, amphoriskoslar, amphoralar, unguentariumlar, laternalar ve kandillerden oluşan son derece zengin bir form repertuarı sunmaktadır. Çoğunluğu DSB olarak tanımlanan terra sigillatalar ve Afrika Kırmızı Astarlı seramikleri az sayıda örnekle temsil edilmekte, günlük kullanım kapları ise malzemenin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Hypokaustlu Yapı kazılarının Magnesia kenti seramik çalışmalarına getirdiği en büyük katkı yerel üretimlerin tespitini sağlamamamıza olanak vermesidir. Yapıda, çoğunluğunu günlük kullanım kaplarının oluşturduğu 70 kasa seramiğin yanı sıra, çok sayıda seramik cürufu, üretim hatalı kaplar, fırına istirleme sırasında kullanılan halkalar ele geçmiştir. Kentin diğer yapılarında bulunan üçayaklar ve kalıplar gibi diğer üretim malzemeleri de dikkate alınarak kentin üretimleri tanımlanmış ve bulunan seramik malzemenin yaklaşık % 99’unun yerel üretim olduğu anlaşılmıştır. Stratigrariyi belirlemeye yönelik çalışmalarımız sırasında aynı kaba ait parçalardan birinin üst seviyelerde, diğerinin tabana yakın bir seviyede ele geçtiği, yıkama ve tasnif işlemleri sonrasında ise aynı kabın bir diğer parçasının farklı bir mekânda bulunduğu anlaşılmıştır. Stratigrarik verilerinin yetersizliği sebebiyle kaplar, diğer buluntu merkezlerindeki paralelleri ile karşılaştırılarak tarihlendirilmişlerdir. Bu karşılaştırma sonucunda malzemenin % 90’ının M.S. 2.‐3. yy.’lara ait olduğu anlaşılmıştır. Filiz Yenişehirlioğlu Seramik Çalışmalarında Arkeometrik Analizlerin Önemi Türkiye’de Orta‐ Çağ ve sonrası dönemler için seramik araştırmalarında arkeometrik analizler ender olarak yapılmakta, seramik tanımlamaları ve dönem belirlemeleri gözle yapılan gözlemler ve uslupsal analizler üzerinden değerlendirilmektedir. Türkiye’de bu konuda henüz bir veri tabanın yapılamamış olması araştırmacıların işlerini zorlaştırmaktadır. Ayrıca bu tür araştırmaların eksikliği alışılagelmiş ve belirlenmiş grupların kendi içlerinde yüzyıllar boyunca uğradığı değişiklikleri belirleme de zorluk yaratmaktadır. Bu konuşmada seramik çalışmalarında arkeometrik analizlerin önemi Orta‐ Çağ ve sonrası dönemler için örneklerle açıklanacaktır.

Page 9: helenistik dönem

İclal Yıldırım Phoikaia’da Geç Roma Dönemi Terra Sigillata Üretimi Kalıpla yapılmış rigürinler olarak kullanılan Sigillian sözcüğünden türetilen bir tanım olan “Terra Sigillata” terimi seramik terminolojisindeki yerini ilk kez İtalya’daki bazı merkezlerde ortaya çıkarılan Roma Geç Cumhuriyet ve Erken İmparatorluk dönemine ait kilden ve kalıpta yapılmış, parlak kırmızı astarlı lüks kaplar için kullanılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu “Terra Sigillata” adı altında incelenen, özellikleri yönünden karıştırılması pek mümkün olmasada terminolojileri karışıklık yaratabilen ve “Batı Terra Sigillata = BTS” ile “Doğu Terra Sigillata = DTS” şeklinde adlandırılan iki grup görülmektedir. Her iki grupta da iyi işçilik, fırınlama ve perdahlanmış ince astar ile karakterize edilmektedir. Ancak BTS varlığı, büyük ölçüde çömlekçi imzalarının varlığı, üretimlerin köken ve dikkatle sınırlandırılmış tarihlerine ilişkin çok sayıda yazılı kaynak tarafından desteklenmiş olmasına rağmen, DTS için bu tür kayıtlar hemen hemen yoktur ve üretim merkezi olarak gösterilen yerlere ilişkin fırın alanlarının olmaması göze çarpmaktadır. DTS ile ilgili çalışmalar, yalnızca yer adları, birbiriyle çok az paralel kronolojiler ve keskin sınırları olmayan riziksel özellikler üstüne temellenen kullanışsız bir kronoloji oluşturmuşlardır. Phokaia’da bugünkü modern yerleşiminin kuzeyinde, Çifte Kayalar Tepesi’nin batısında, asfalt yolun yanında bulunan bir tepe üzerinde 1989‐1990 yıllarında kazı çalışmaları yapılmıştır. Denizden yüksekliği 9.23 m olan tepenin üzerinde binlerce çanak, çömlek parçalarının, cürurların ve bozuk üretimlerin bulunması, antik dönemde Phokaia’daki seramik üretim mahallesinin bu çevrede olduğunu göstermektedir. Ayrıca 2005‐2008 yıllarındaki kazı çalışmalarında da seramik fırınlar bulunmuştur. Sonuç olarak Phokaia’da Geç Roma Dönemi Terra Sigillara üretimine ait yaptığımız çalışmalar, DTS’larının üretim ve kronolojisine büyük ölçüde ışık tutacağı kanısındayız. Zeynep Yılmaz Priene Roma ve Geç Antik Dönemi Pişirme Kapları; Arkeometrik Araştırmalar Işığında Güney Ionia`da Yeni Bir Üretim Merkezi ve Bölgeler Arası İlişkiler Hellenistik Dönem`de en parlak çağını yaşayan ve Roma Dönemi`nden itibaren M.S. 13./14. yyıl`a kadar yerleşimi devam eden Priene Roma Dönemi`nden itibaren bölge ticaretinde pek fazla rol oynamamıştır. Fakat buna rağmen, 1998 yılından bu yana yapılan kazılarda ele geçen Roma ve Geç Antik Dönem`e ait çanak cömlek buluntuların çeşitliliği, arkeometrik incelemeleri gerekli kılmıştır. Elde edilen sonuçlar, kentin ve bölgenin gerek yerel ve gerekse bölgeler arası ilişkilerini aydınlatan önemli bilgiler içermektedir. Sunumun amacı, sözkonusu önemli verileri pişirme kaplari örneğinde tanıtmaktır. Disiplinler arası çalışmalar çerçevesinde, Priene ve bölgedeki pişirme kaplarının tipolojisi aynı zamanda gerek Magnesia ve gerekse diğer yeni üretim merkezlerinde üretilen kapların özellikleri tanıtılacak ve tartışmaya sunulacaktır.