her Şeyİn baŞladiĞi Şehİr
DESCRIPTION
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR. Metin ve Sunum. Geçiş için tıklayınız. vahdet nafiz aksu. Sesli izleyiniz. Adına Erzurum Demişiz. Milli mücadele bütün milletin ortak eseridir. Her şehrimizde bütün cihana örnek teşkil edecek kahramanlık destanları yazılmıştır. - PowerPoint PPT PresentationTRANSCRIPT
Metin ve Sunum Geçiş için tıklayınızGeçiş için tıklayınızSesli izleyinizSesli izleyiniz
Milli mücadele bütün milletin ortak eseridir. Her şehrimizde bütün cihana
örnek teşkil edecek kahramanlık destanları yazılmıştır.
Mücadelenin özellikle başlangıç döneminde Samsun, Trabzon,
Erzurum, Sivas ve Ankara ön plana çıkan vilayetlerdir. Gaziantep,
Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’ta da tarihimize altın harflerle yazılmış kahramanlık öyküleri bulunuyor. Tarih kanla yazılır, şehirler vatan
uğuruna “yar koynuna girercesine kara toprağa giren” şehitlerle
taçlanır. Sonra vatanın vefalı, kadirşinas evlatları feraha çıkılan günlerde
kahraman kişi ve şehirleri madalyalarla, unvanlarla
onurlandırırlar. Şahadet şerbeti içen aslanlar cennetin en ala köşklerinde
ödüllerin en büyüğüne zaten ulaşmışlardır. Amma yine de fatihalar ve şükranlarla anılmak elbette onların
da hakkıdır.
KAHRAMAN ŞEHİRLERİ ONURLANDIRMAK,
ASİL MİLLETLERE ÖZGÜ BİR VASIFTIR
Kadirşinas vatan evlatları, işgal yıllarında şehirlerini savunma konusunda gerçekten büyük kahramanlıklar gösteren bazı şehirleri unutmadılar. Onlara bu gün gururla taşıdıkları unvanları layık gördüler.
Antep’e kanunla GAZİLİK unvanı verildi, Urfa’ya ŞANLI sıfatı uygun görüldü, Maraş iline KAHRAMANLIK nişanı ihsan edildi.
Hepsinin hakkıdır, helal olsun. Bir kıskançlık içinde değiliz. Ama ne zaman bu şehirlerin adı geçse, fakr u zaruret içinde yaşayan kahraman insanların şehri geliyor aklıma. Yani Erzurum...
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna Erzurum kadar doğrudan tesir eden başka bir il olmadığına tarih ve tarihi şahsiyetler tanıklık ediyor. Buna rağmen söz konusu illere TBMM kararı kahramanlık payeleri verilirken Erzurum neden hiç hatıra gelmemiş, doğrusu hep merak etmişimdir.
.
ANTEP GAZİ, URFA ŞANLI, MARAŞ KAHRAMAN…
ERZURUM SADE BİR VAKAR İÇİNDE
Gelin birlikte unvanlı şehirlerin unvan almalarına gerekçe teşkil eden
mücadelelerine bir göz atalım ve sonra “unvanı esirgenen şehrin”
istiklal mücadelesindeki hayati rolünü hatırlamaya çalışalım:
İngilizler, Mondros Mütarekesinin 7. maddesine dayanarak 15 Ocak
1919da Antep’i işgal ettiler. Ardından Fransızlar 29 Ekim 1919´da Kilis´i, 5
Kasım 1919´da Antep´i işgal etti.
1920 yılının başında ünlü Antep Savunması başladı. 1 Nisan 1920´de
başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdükten sonra açlık yüzünden sona
erdi. Savunma süresince Fransızlar şehre 70.000 mermi atmış, 6.000
Antepli şehit olmuştu. Bu olağanüstü savunma sonunda
Türkiye Büyük Millet Meclisi 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında Antep´e
"Gazi" unvanını verdi.
.
GÜZEL YURDUMUZUN GAZİ ŞEHRİ; GAZİANTEP…
. Diyarbakır'da bulunan 13. Kolordudan silah, cephane yardımı,
subay ve küçük birlik desteği ile Urfa Bölgesi Kuvayı Milliye
Komutanı Yüzbaşı Ali Saib Beyin komutasında kenetlenen Urfa
halkının, 9 Şubat 1920de Fransız kuvvetlerine karşı başlattığı harekât,
iki ayı aşkın sürmüştü.
23 Nisan 1920 de kurulan Ankara’daki Büyük Millet Meclisine
Urfa’nın kurtuluşu müjdesi ertesi günü 24 Nisan 1920de ulaşmıştı.
Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşının, Kurtuluş Savaşında
gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa ili adının "Şanlıurfa" olarak
değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi TBMM tarafından 12.6.1984 tarihinde
kabul edilerek kanunlaştı.
URFA'YA "ŞANLI" ÜNVANININ VERİLMESİ:
Maraşlılar haklı bir övünçle şehirlerini bu şekilde tarif ederler.
Parlak kahramanlık destanları yazan bir şehrin haklı övüncüdür
bu. Maraş’ta, Sütçü İmam’ın
önderliğini yaptığı mücadeleye tüm Maraş halkı katıldı. Maraş’ta tutunamayan düşman şehri terk
etmek zorunda kaldı (12 Şubat 1920).
5 Nisan 1925 tarihinde toplanan TBMM, Maraş halkının Kurtuluş
Savaşında gösterdiği yüreklilikten dolayı kente İstiklal Madalyası
verilmesini kararlaştırmıştı. Atatürk’ün imzasını taşıyan
Madalya Beratı K.Maraş Belediyesinde muhafaza
edilmektedir.Maraş adı TBMM kararı ile
1973’te Kahramanmaraş olarak değiştirildi.
MADALYASI PARLAYAN ŞEHİR: KAHRAMANMARAŞ
Sırf Milli Kongrenin burada toplanmış olması bile
Erzurum’u Milli Mücadele’nin lider ve önder şehri yapmaya
yetiyor. Kaldı ki, Erzurum daha istiklal mücadelesi
başlamadan önce, Moskof artığı çeteler ve Ermeni
eşkıyası karşısında ciddi bir zafer kazanmış, Kazım
Karabekir Paşa komutasında düzenli bir ordunun
bulunduğu özgür bir il haline gelmiştir.
Erzurum, daha Milli Kongre süreci başlamadan ilk
direnişin verildiği şehir olmak sıfatıyla “unvan” kazanmayı
hak etmiş bir şehirdi. Erzurum’un 23 Temmuz 1919
tarihinde kurtarılmamış bir şehir olduğunu bir an için
düşünelim.
PEKİ, YA ERZURUM?
O zaman burada bir kongrenin toplanması mümkün olamazdı.
Böyle bir durum Mustafa Kemal’in “sine-i millete”
dönmesinin mümkün olmaması demekti.
İstifasını müteakip “seçimle
geldiği bir görev “ alamaması, yani milli mücadeleye lider
olamaması demekti.
Erzurum hem milli mücadele için ve hem de onun lider kadrosu
için “ana rahmi” hükmünde emin bir mayalanma mekânı ve ayağa
kalkış ortamıdır.
Milli Mücadelenin bir diğer kritik noktası da, Karabekir Paşa’nın o
meşhur “ ben ve kolordum emrinizdeyiz” sözüyle ortaya
koyduğu kesin tavırdır.
KURUCU,KURTARICI,KORUCU ŞEHİR…
Başka tarihi ve hayati ilkler de var… Mustafa Kemal’in kongre
üyeliğine kabulü, Erzurum nüfusuna kaydedilmesi, ilk kez
Erzurum’dan Milletvekili seçilmesi, ilk sivil inisiyatifin
Erzurum’da teşekkül etmesi… Kurtuluş savaşı liderinin ilk kez
bir sivil liderliğe layık görülüşü… Bütün bunlar, yeni
Devletimizin temel atma faaliyetleridir. Çok kesin olarak
söyleyebiliriz ki: Erzurum olmasa idi, Erzurum’da olanlar o
şekilde olmasaydı, Erzurumlunun kahramanca
ayağa kalkışı olmasaydı, Milli Mücadele de olmazdı,
Cumhuriyette…Nitekim Başta Mustafa Kemal olmak üzere, İstiklal Harbinin
bütün önder isimleri bu gerçeği çok net olarak ifade etmişlerdir.
ÇOK HAYATİ “İLKLER” VE
“ TARİH BU KONGREMİZİ ŞÜPHESİZ ENDER VE BÜYÜK BİR ESER OLARAK KAYDEDECEKTİR”
“İLKELERİN” ŞEHRİ..
Burdur Milletvekili İsmail SUPHİ Bey, Ocak 1921’de ALBAYRAK gazetesinde yayınladığı bir yazı
da aynen şöyle diyor:
“ Erzurumlular, Siz, dünyanın en gaddar haksızlıklarına uğramış,
dalları kırılmış, gövdesi yaralanmış TÜRK AĞACI’NIN
özüsünüz. BÜTÜN ANADOLUYU kurtardınız… Fakat vazifeniz
bitmedi. Sizin vazifeniz, çalışmakta, yürümekte,
Türkiye’ye örnek olmaktır…”
Evet, gerçekten Erzurumlu Türk Ağacının özü… Ama ifade bu
haliyle eksik… Erzurum sadece Türk ağacının özü değil, Efenin
muhteşem tabiriyle İslam mülkünün de kilidi…
TÜRK AĞACININ ÖZÜ : ERZURUM
BÜTÜN ANADOLUYU “ TÜRK AĞACININ ÖZÜ
OLAN ERZURUM…” KURTARDI…
Burdur Milletvekili İsmail SUPHİ Bey, Ocak 1921’de
ALBAYRAK gazetesinde yayınladığı bir yazıda şöyle
diyor:
“ Erzurumlular, Siz, dünyanın en gaddar
haksızlıklarına uğramış, dalları kırılmış, gövdesi
yaralanmış TÜRK AĞACI’NIN özüsünüz. BÜTÜN
ANADOLUYU kurtardınız… Fakat vazifeniz bitmedi. Sizin
vazifeniz, çalışmakta, yürümekte, Türkiye’ye örnek
olmaktır…”
Evet, gerçekten Erzurumlu Türk Ağacının özü… Ama
ifade bu haliyle eksik… Erzurum sadece Türk
ağacının özü değil, Efenin muhteşem tabiriyle İslam
mülkünün de kilidi…
TÜRK AĞACININ ÖZÜ : ERZURUM
BÜTÜN ANADOLUYU “ TÜRK AĞACININ
ÖZÜ OLAN ERZURUM…” KURTARDI…
VATANDAN ALACAKLI ŞEHİR...
Bu gün, Türk kamuoyu ve eliti nasıl değerlendiriyor bu şehri… Ayrıca üzerinde
durulmaya değer bir konu…
Dünün Türkiye’sinin, seçkininin, askeri, mülki ve
idari kadrolarının Erzurum’a bakışı son derece olumlu,
hürmetli ve candan idi…
Söz buraya gelmişken, İ.Habip Sevük beyin “Yurttan Yazılar”
kitabından bir küçük alıntı yapmadan geçemeyeceğim.
Birçoğunuzun malumudur SEVÜK, Erzurum izlenimlerini
anlatırken şöyle diyor:
“Bir cümbüş yerinde değil bir serhat beldesindeyiz, şark
tarafından ne vakit bir harp patlarsa devlet hemen
bağırırdı: “ Aman Kahraman Erzurum”.
Âmâna zamana lüzum yok; mademki kahramandır, balını
yapan arı gibi o da kahramanlığını yapacak.
Kahraman her harpte yapacağını yaptı ve devlet her
harp bitince kahramanını unuttu. Kan akıtmak, Erzurum en önde; imar etmek, Erzurum
çok uzakta.
Vatana olan borcun hiçbir vakit sonu olmaz; fakat bu serhat
beldesi vatana borcundan ziyade vatandan
alacaklıdır…” O yıllarda Erzurum’un hakkını
teslimde sadece aydınlar ve millet titiz değildi. Önemli
devlet yöneticileri de olumlu kanaatlerini açıkça ifade
ediyorlardı.
DEVLET, KAHRAMANINI UNUTMAMALI…
Mustafa Kemal’in: “ Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve
büyük bir eser olarak kaydedecektir” sözünü
bilmeyenimiz var mı? Gazi’nin buna benzer daha nice güzel ve
kadirşinas ifadeleri var, malumunuz olduğu için
tekrarlamıyorum. Ama diğer erkânın bazı sözlerine yer
vereceğim:
“ Erzurum Kongresi, kendisinden sonraki bütün
mücadele aşamalarının gelişmesinde hiçbir çelişkiye
düşmeksizin mütemadi bir tekâmülün öncüsü olmuştur.
Erzurum kongresi, uzak görüşlü, sağlam temelli,
mükemmel bir eser ve Milli Mücadelenin tarihte
öğünebileceğimiz büyük bir abidesidir” ( İsmet İnönü)
“ İSTİKLAL VE ŞEREF DUYGUSUNU, İLK ÖNCE ERZURUMLULAR
TATMIŞTIR.”
( Bu günümüzü yaratan güneşin doğuşu Erzurum’da, yükselişi Sivas’ta ortaya çıkarak bütün
milleti aydınlatmıştır.” ( Yunus Nadi)
“ İlk Milli Hükümet çekirdeği Erzurum’da doğmuş ve burada hız almıştır. Milli bir hükümet
kararı veren Kongreyi her türlü tehlikelerden koruyabilen bir ana
kucağı Erzurum olmuştur.” ( Kazım Karabekir)
“ M.Kemal Paşa ile Hüseyin Rauf Beyin Erzurum Kongresine
murahhas sıfatı ile katılmaları pek yerinde olmuştu.Eğer
katılmamış olsalardı,Kongrenin verdiği kararlar mevzii ve mahalli
kalmasından hakkıyla şüphe olunabilirdi.”
Ali Fuat Cebesoy)
GÜNEŞ ERZURUM’DAN DOĞDU
Mustafa Kemal Paşa, 20 Nisan 1920 günü TBMM’de yaptığı konuşmada
Erzurum Kongresinden bahsederken şöyle diyor;
“- Efendiler!Hepinizin bildiği gibi, Temmuz
1919 tarihinde Erzurum'da Doğu Anadolu illerini kapsayan bir Milli
kongre toplandı. Bu milli kongrenin koyduğu şartlar,
sanırım bilinmektedir… Fakat şimdiye kadar yaptıklarımıza bir başlangıç sayıldığı için sizlere
hatırlatmak üzere önemli noktaları yeniden okuyacağım.”
Bu konuşmada altı çizilmesi gereken
cümle sanırım şurasıdır: “şimdiye kadar yaptıklarımıza bir başlangıç
sayıldığı için.”
Evet, bütün istiklal mücadelesi süresince, hatta büyük zafere kadar olan süreçte ne yapılmışsa hepsinin
başlangıcı Erzurum Kongresidir.
“HERŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR”
MİLLİ KONGRE, KARARLARI VE DAHA SONRAKİ ETKİLERİYLE HER ŞEYİN BAŞLANGIÇ NOKTASIDIR.
”UNVANLI”ŞEHİRLERİN BAŞARILARI ÇOK ÖNEMLİ OLMAKLA BİRLİKTE, ERZURUM’A NAZARAN MEVZİİ VE MAHALLİ MAHİYET TAŞIMAKTADIR.
Daha sözün başında, ŞANLI, GAZİ, KAHRAMAN unvanı verilen güzide illerimize bir kıskançlık duymadığımızı belirtmiştik. Bu illere verilen unvanlar bir hakkın teslimidir ve isabetlidir. Milli tarihe şanlı direnişlerle, üstün kahramanlıklarla geçen şehirlerin bu şekilde taçlandırılmış olması ne kadar güzel ve anlamlı bir davranıştır.
Unvan verilen her üç ilimizin şanlı direnişleri elbette milli mücadele kadrolarına, ordumuza ve milletimize büyük moral verdi. Genel kurutuluş umudunu kamçıladı. Ancak şunu da belirtmemiz lazım ki, her üç ilimizin başarıları nihayetinde mevzii ve mahalli başarılardı.
Erzurum’un kurtuluşu ve sonrasında toplanan Milli Kongrenin kararları ise, bizzat kurtuluş önderlerinin tespit ve teslim ettiği gibi yerel değil genel sonuçlar doğurmuştur. Yani Erzurum “ her şeyin başladığı yerdir” , “Bu günümüzü yaratan güneşin doğuşu Erzurum’da, yükselişi Sivas’ta ortaya çıkarak bütün milleti aydınlatmıştır…”
Bu açık gerçek, söz ve beyanlarla yeterince takdir edilmiştir, ama fiilen bir ihmal ve mesafeli duruş
söz konusudur.
Erzurum ve Sivas, Milli mücadeledeki rollerine mütenasip bir şekilde kadirşinaslığa muhatap
olmamışlardır. Bu hususta Erzurum’u TBMM’de temsil eden milletvekillerinin bu güne kadar bir
teşebbüsleri olmuş mudur? Doğrusu bilmiyorum.
Erzurum zemininde bu husus kuşkusuz tartışılmıştır. Tartışmadan öte bir çaba gösterilmiş
midir? O konuda da bir malumata sahip değilim. Belki böyle bir şeyi aklına getirmeyen Devlet
erkânı da, Erzurumlu siyaset adamları da “ malumu ilam gerekmez” rahatlığı ve tenezzül
etmeme tavrı içinde olmuşlardır.Kahramanlık yasaya, nişana, madalyaya
sığmayacak kadar yüce bir payedir. Erzurum bütün bu unvan ve sıfatların üstündedir.
Erzurumlu vatandan alacak tahsil etmeye tenezzül etmez. Ama illere TBMM kararıyla UNVANLAR
verilirken, doğrusu hatırlansa iyi olurdu diye düşünüyorum.
Bu kadar fedakârlığın bir küçük kadirşinaslık jestiyle ödüllendirilmemiş olmasına üzülüyorum.