international journal of language academyisamveri.org/pdfdrg/g00034/2019_2/2019_2_kucuks.pdf ·...

46
International Journal of Language Academy ISSN:2342-0251 DOI Number: http://dx.doi.org/10.18033/ijla.4145 Research Article Volume 7/2 June 2019 p. 192/237 International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237 A WORK WRITTEN IN OLD ANATOLIAN TURKISH: ÖMEROĞLU’S MESNEVI OF DESTAN-I MUHAMMED Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun Destân-ı Muhammed Mesnevisi Serhat KÜÇÜK 1 Abstract Although the story is considered as a modern fictional type, the works composed in the narrative style are as old as the history of humanity. By utilising oral or written forms, people have told significant events and situations that affect their lives deeply, thus transferred these forms to the next generation. The tradition of epic in Turkish literature is also an art of storytelling and its history dates back to ancient times. The titles of many epics, rather than their presence, have reached today. In the ancient Anatolian Turkish period, there was a rich narrative tradition. During this period, many subjects were storified in the Islamic religious framework and narrated by the meddahs in public assemblies. These stories usually narrate Allah, the Quran, the Prophet Muhammad, four caliphs, companions, religious elders, wars for religion, the principles of religion. Furthermore, mostly Iran and partly Byzantine literature influences are observed in the stories of this period. Ömeroğlu was one of the storytellers, formerly known as meddah, who wrote his works in Old Anatolian Turkish. Ömeroğlu has only one recognised work that has reached us: Destan-i Muhammed. There is no source other than this work about his life. The fact that the stories taking the same place with the work ordinarily carry the characteristics of old Anatolian Turkish indicates that the artist lived in a period close to the 14th century. This study aims to examine all aspects of Ömeroğlu's "Destan-i Muhammad". For this purpose, transcription text, translation and index of the work will be presented, and important language features will be examined. By this study, Ömeroğlu's "Destan-i Muhammad" will be illuminated for the first time and will be introduced to the science world. Key Words: Story, Epic, Islamic religion, Hz. Muhammad, Turkish language, Old Anatolian Turkish, Omeroglu, Masnavi. Öz Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık tarihi kadar eskiye gitmektedir. İnsanlar her dönem kendileri için önemli olan ya da kendi hayatlarını derinden etkileyen olay ve durumları sözlü ya da yazılı olarak hikâyeleştirmiş ve sonraki nesillere aktarmışlardır. Türk edebiyatında da bir çeşit hikâye etme sanatı olan destancılık geleneği çok eskilere dayanır. Birçok destanın kendisi değilse bile adları günümüze kadar ulaşmıştır. Eski Anadolu Türkçesi döneminde de Anadolu’da zengin bir hikâyecilik geleneği vardır. Bu dönemde İslam dinî çerçevesinde çok sayıda konu meddahlar tarafından hikâyeleştirilerek halk meclislerinde okunmuştur. Allah, Kur’an, Hz. Muhammed, dört halife, sahabeler, din büyükleri, din uğruna yapılan savaşlar, dinin esasları hep kendilerine bu hikâyelerde yer bulmuşlardır. Ayrıca bu dönem hikâyelerinde İran ve az da olsa Bizans edebiyatlarının da etkisi vardır. Eski Anadolu 1 Dr. Öğr. Üyesi, Kocaeli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, E-posta: [email protected] ArticleHistory: Received 01/06/2019 Received in revised form 01/06/2019 Accepted 29/06/2019 Available online 30/06/2019

Upload: others

Post on 26-Jan-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

International Journal of Language Academy ISSN:2342-0251

DOI Number: http://dx.doi.org/10.18033/ijla.4145

Research Article

Volume 7/2 June 2019

p. 192/237

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

A WORK WRITTEN IN OLD ANATOLIAN

TURKISH: ÖMEROĞLU’S MESNEVI OF

DESTAN-I MUHAMMED

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

Serhat KÜÇÜK1

Abstract Although the story is considered as a modern fictional type, the works composed in the narrative style are as old as the history of humanity. By utilising oral or written forms, people have told significant events and situations that affect their lives deeply, thus transferred these forms to the next generation. The tradition of epic in Turkish literature is also an art of storytelling and its history dates back to ancient times. The titles of many epics, rather than their presence, have reached today. In the ancient Anatolian Turkish period, there was a rich narrative tradition. During this period, many subjects were storified in the Islamic religious framework and narrated by the meddahs in public assemblies. These stories usually narrate Allah, the Quran, the Prophet Muhammad, four caliphs, companions, religious elders, wars for religion, the principles of religion. Furthermore, mostly Iran and partly Byzantine literature influences are observed in the stories of this period. Ömeroğlu was one of the storytellers, formerly known as meddah, who wrote his works in Old Anatolian Turkish. Ömeroğlu has only one recognised work that has reached us: Destan-i Muhammed. There is no source other than this work about his life. The fact that the stories taking the same place with the work ordinarily carry the characteristics of old Anatolian Turkish indicates that the artist lived in a period close to the 14th century. This study aims to examine all aspects of Ömeroğlu's "Destan-i Muhammad". For this purpose, transcription text, translation and index of the work will be presented, and important language features will be examined. By this study, Ömeroğlu's "Destan-i Muhammad" will be illuminated for the first time and will be introduced to the science world. Key Words: Story, Epic, Islamic religion, Hz. Muhammad, Turkish language, Old Anatolian Turkish, Omeroglu, Masnavi.

Öz Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık tarihi kadar eskiye gitmektedir. İnsanlar her dönem kendileri için önemli olan ya da kendi hayatlarını derinden etkileyen olay ve durumları sözlü ya da yazılı olarak hikâyeleştirmiş ve sonraki nesillere aktarmışlardır. Türk edebiyatında da bir çeşit hikâye etme sanatı olan destancılık geleneği çok eskilere dayanır. Birçok destanın kendisi değilse bile adları günümüze kadar ulaşmıştır. Eski Anadolu Türkçesi döneminde de Anadolu’da zengin bir hikâyecilik geleneği vardır. Bu dönemde İslam dinî çerçevesinde çok sayıda konu meddahlar tarafından hikâyeleştirilerek halk meclislerinde okunmuştur. Allah, Kur’an, Hz. Muhammed, dört halife, sahabeler, din büyükleri, din uğruna yapılan savaşlar, dinin esasları hep kendilerine bu hikâyelerde yer bulmuşlardır. Ayrıca bu dönem hikâyelerinde İran ve az da olsa Bizans edebiyatlarının da etkisi vardır. Eski Anadolu

1 Dr. Öğr. Üyesi, Kocaeli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, E-posta: [email protected]

ArticleHistory: Received

01/06/2019

Received in revised form 01/06/2019

Accepted 29/06/2019

Available online 30/06/2019

Page 2: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

193

Türkçesi döneminde eser veren meddahlardan biri de Ömeroğlu’dur. Ömer¬oğlu’nun günümüze kadar ulaşan ve bilinen tek bir eseri vardır: Destân-ı Muhammed. Ömeroğlu hakkında bu eser dışında hiçbir kaynak yoktur. Eserin birlikte olduğu hikâyelerin genelde Eski Anadolu Türkçesi özellikleri taşımasından dolayı 14. yüzyıla yakın bir dönemde yaşadığı düşünülebilir. Bu çalışmada Ömeroğlu’nun Destân-ı Muhammed adlı mesnevisi ele alınarak eserin transkripsiyonlu metni, çevirisi, dizini verilerek eserin belli başlı dil özelliklerine değinilecektir. Bu çalışmayla birlikte bu eser ilk kez gün ışığına çıkmış olacak ve ilim âlemine tanıtılacaktır. Anahtar Kelimeler: Hikâye, Destan, İslam Dini, Hz. Muhammed, Türk Dili, Eski Anadolu Türkçesi, Ömeroğlu, Mesnevi.

GİRİŞ

Eski Anadolu Türkçesi, Türkiye Türkçesinin Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan sonra 13-15. yüzyıllar arasında gelişme kaydeden ilk dönemdeki yazı dilinin adıdır. Eski

Anadolu Türkçesi terimi için aynı dönemi ifade etmek üzere “Eski Osmanlıca, Eski Türkiye Türkçesi ve Tarihî Türkiye Türkçesi” gibi terimler de kullanılmıştır. Eski Anadolu Türkçesi dönemi Anadolu Selçuklularının son dönemini, beylikler ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarını içine alır. Bu dönemde dilde yabancı unsurların çok olmadığı sade bir Türkçe kullanılmıştır. Bu dönemde dilde kullanılan Arapça ve Farsça kelimeler hem çok değildi hem de daha çok günlük hayatla ilgili basit kelimelerdi (Özkan, 1995: 34).

Anadolu sahasında Oğuz Türkçesiyle ilk eserlerin görüldüğü 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hikâye türüne ait örnekler de görülmeye başlar. Eski Anadolu Türkçesi Dönemi dediğimiz daha çok beylikler ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrine ait bu yıllarda (13-15. yy.) Anadolu’da ciddi bir edebî faaliyet de vardır. Eski Türk destancılık geleneğini devam ettiren hikâyeciler yazdıkları eserleri daha çok köy ve kasabalarda halk meclislerinde okumuşlardır. Bu hikâyecilere genelde meddâh, şeyyâd, kıssahân, fâkih, şehnâmehân vb. adlar verilmektedir. Bu hikâyeciler genellikle dinî konularda ortaya koydukları hikâyeleri aynı zamanda halk meclislerinde okuyarak icra ediyorlardı. Basit halk ruhuna uygun olarak yazılan bu hikâyeler çok canlı ve akıcı bir halk diliyle yazılmışlardır. Amaç insanlara bazı basit dinî bilgileri öğretmek ve onlara yapılacak olan fetihlerde bir heyecan kazandırmaktır. Bu dönemde başta din olmak üzere halk kültürünü besleyen her türlü konu bu hikâyelerde kendine yer bulmuştur (Korkmaz & Korkmaz Bulut, 2019: 481).

Eski Anadolu Türkçesi döneminde yaşayan ve eser veren meddahlardan biri de Ömeroğlu’dur. Ömeroğlu adı ilk olarak bu eserle birlikte geçmektedir. Daha önce Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi adlı çalışmasında, eser hakkında özet bilgiler

vermişse de Ömeroğlu ve Destân-ı Muhammed mesnevisi derli toplu olarak ilk kez bu çalışma ile ele alınmıştır. Bu çalışmada eser, nüsha ve yazar hakkında bilgiler verilerek eserin transkripsiyonlu metni, çevirisi ve dizini yapılmıştır. Son olarak eserin dil ve anlatım özellikleri ve sonucu belirtilerek çalışma tamamlanmıştır.

ESERİN KONUSU VE İÇERİĞİ

Destân-ı Muhammed mesnevisi İslami dönemde yazılmış, manzum bir halk hikâyesidir. Eser Arap harfli Türkçe ile 125 beyit olarak yazılmış küçük bir mesnevidir. Mesnevide bir olaydan ziyade karşılıklı diyologlar hâlinde gelişen konular ele alınmıştır. Hikâyede, Hz. Muhammed’in kıyamet vakti ümmetinin durumunun ne olacağını düşünmesi ve bu durumu düşünüp ağlaması ile başlayan bir olay anlatılmaktadır. Hikâyede Hz. Muhammed; sırasıyla Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Fatma ve Hz. Ayşe’ye ümmeti için ne yapacaklarını sorup onlardan ümmetine yardımcı olmalarını

istemektedir. Onlar da sırasıyla ümmet için neler yapacaklarını dile getirmişlerdir. Hikâye

Page 3: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

194

en son Cebrail’in yere inip Hz. Muhammed’in yanına gelmesi ve Allah’ın ümmetini Ayşe için bağışladığını söylemesi ile son bulmaktadır.

Hikâye dinî bir konuda yazılmış ve daha çok lirik yanı ağır basan bir mesnevidir. Burada Hz. Muhammed’in ümmetine olan sevgisi, onların geleceğini düşünüp endişelenmesi ve Allah’ın Hz. Muhammed’in ve Hz. Ayşe’nin hatırı için ümmeti bağışlaması anlatılmıştır. Hikâyenin sonunda yüce Allah, Cebrail vasıtası ile Hz. Muhammed’e kullarını ne kadar çok sevdiğini ve onların bütün günahlarını affettiği anlatılmaktadır. Eser, İslamiyet’in

henüz tam algılanmadığı ve insanların çoğunun okuma yazma bilmediği bir dönemde insanlara İslamiyet’i sevdirmek, onlarda bir heyecan oluşturmak için kaleme alınmıştır. Eser basit halk ruhuna uygun olarak son derece akıcı ve anlaşılır bir halk dili ile yazılmıştır. Ayrıca Anadolu’da fetihlerin yapıldığı ve Oğuz boylarının Anadolu’yu yurt edinme sürecinde meddahların ve kıssahânların yazdığı bu tür hikâyeler halkta ve askerlerde bir coşku ve dinamizm oluşturmaktadır.

Destân-ı Muhammed mesnevisinin bilinen tek bir nüshası vardır. Ankara Millî Kütüphane Yazmaları Koleksiyonu 06 Mil Yz A 3881 numaralı yazma içindedir. Eser, Vasfi Mahir Kocatürk’ün kütüphaneye bağışladığı yazmalardan birisidir. Vasfi Mahir Kocatürk bu yazmadaki hikâyeleri Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinden ayrıntılı olarak ele almıştır. Kocatürk, bu tür hikâyeler hakkında şunları dile getirmektedir:

“Divan şiirinin halka inmiş bir kolu sayabileceğimiz, aruz vezniyle mesnevi şeklinde yazılmış epik ve didaktik dinî eserler, bu devir Türk edebiyatının en karakteristik ve en bol mahsullerindendir. İslami bilgisi geniş olmayan, fakat bu dine karşı saf ve samimi bir iman taşıyan Türk kitleleri, Allah’ın kudretine, peygamberin hayatına, ilk Müslümanların savaşlarına ve aşk maceralarına, ahiret âlemlerine ait hikâyeleri büyük bir merak ile takip etmiş; devrin Müslüman misyonerleri durumunda olana fakihler, şeyyâdlar, meddahlar, bu meraktan faydalanarak halk için birçok eserler meydana getirmişlerdir. Bu eserler umumiyetle Arap-İslam kaynaklıdır.” (Kocatürk, 1964: 143).

Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde Destân-ı Muhammed mesnevisi

hakkında şu bilgileri vermektedir:

Devrin dinî destanlarındandır. Elimizde bulunan bir yazmaya göre eserin konusu şudur:

Bir gün Muhammed, ahrette ümmetinin hâlinin nice olacağını düşündü. Üzülerek zarı zarı ağladı. Etrafında bulunan Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Fatma ve Ayşe bu duruma çok üzülüyorlar. Peygamber kendilerini ahrette ümmeti için ne yapacaklarını soruyor. Onlar, Peygamber’i teselli ederek her biri bir türlü şefaatte ve büyük fedakârlıklarda bulunacaklarını söylüyorlar. Nihayet, Cebrail Tanrı katından gelerek Peygamber’e ümmetinin suçlarının sonunda affedileceğini ve cennete gireceklerini müjdeliyor. Eserin sonunda müellifinin Ömeroğlu adında bir meddah şair olduğu açıklanmaktadır (Kocatürk, 1964: 148).

Ömeroğlu adı mesnevinin 120. beytinde açıkça belirtilmektedir:

120 Ey ʿömeroġlı dilerseŋ Ḥaḳḳ’a

İrişesin bulasın ʿömr-i bekā

Page 4: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

195

[Ey Ömeroğlu, sen de Allah’a ulaşmak istersen ebedî hayatı bulursun.]

Ömeroğlu adı bu mesnevi ile birlikte ilk kez kayda geçmektedir. Bu eser dışında ona ait bir eserle şu ana kadar yazılı literatürde karşılaşılmamıştır. Hayatı ve kişiliği hakkında da bu eser dışında hiçbir bilgi yoktur. Bu eserin içinde bulunduğu diğer mesnevilerin çoğu 14. yüzyıl ve Eski Anadolu Türkçesi dönemine aittir. Onun da 14. yüzyıl veya bu döneme

yakın bir zamanda yaşaması muhtemeldir. Eserlerinde son derece saf, yalın ve akıcı bir dil kullanmıştır. Diğer meddah şairler gibi daha çok dinî ve ahlaki konularda ve halk meclislerinde okunmak için eser verdiği anlaşılmaktadır. Kaynaklar tarandıkça Ömeroğlu’na ait yeni eserler de gün ışığına çıkabilir.

ESERİN NÜSHASI

Eserin tek bir nüshası vardır. Vasfi Mahir Kocatürk’ün Millî Kütüphaneye bağışladığı bir

yazmadır. Yazma, Ankara Millî Kütüphane 06 Mil Yz A 3881 numaralı ile kayıtlıdır. Yazma, bir hikâye mecmuasıdır. Ciltsizdir. İçinde 11 manzum halk hikâyesi vardır. Bu hikâyeler şunlardır: Dâstân-ı Kesikbaş, Dâstân-ı Güvercin, Dâstân-ı Geyik, Mevt-i

Muhammed-name, Dâstân-ı Hazret-i İsmail, Dâstân-ı Hatun, Dâstân-ı Ejderhâ, Dâstân-ı Cimcime Sultân, Dâstân-ı Muhammed, Dâstân-ı Hazret-i İbrahim, Dâstân-ı Fatıma.

Destân-ı Muhammed mesnevisi yazmanın 80a-85a varakları arasındadır, her sayfada 13 satır vardır, toplam 125 beyittir. Harekeli nesih yazıyla yazılmıştır. Yazmanın ölçüleri 225x158 (180x110 mm). Söz başları ve cetveller kırmızı renklidir. Yazmada yer yer rutubet lekeleri vardır. Yazma künyesinde eserin yazarı olarak Kâdî Asker Şerîf Mehmed Molla Efendi (ö. 1308 (1890) yazılıysa eserin yazarı 120. beytinde Ömeroğlu olarak açıkça geçmektedir. Söz konusu kişi pek çok yazmada geçtiğine göre yazmanın sahibi olsa gerektir. Ayrıca yazmada verilen hikâyeler genellikle 13-14. yüzyıllara aittir. (Detaylı bilgi için bk. www.yazmalar.gov.tr).

ESERİN DİLİ VE ANLATIMI ÜZERİNE NOTLAR

Eserin yazılış tarihi yazmada açıkça kaydedilmemiştir. Ancak hem yazmanın dil özellikleri

hem de mecmuadaki diğer eserlerin genellikle 14. yüzyıla ait olmasından dolayı rahatlıkla Eski Anadolu Türkçesi dil özellikleri taşıdığını söyleyebiliriz. Halk hikâyesi özelliği taşıyan bu yazmada; ölçü ve kafiyeye zaman zaman uyulmadığı görülmektedir: Bazı beyitlerde kafiyeye (012), bazı beyitlerde ölçüye (016, 019, 027, 086, 089), bazı beyitlerde ise hem ölçü hem kafiyeye uyulmadığı görülmektedir (017, 023)vb. Ölçü sayısının tutmadığı bazı beyitlerde müstensih tarafından yazılmayan, unutulan, eksik ek/ekler veya kelime/kelimelerin olduğu düşünülmektedir (062, 091). Birkaç beyitte anlam bütünlüğünü korumak amacıyla müstensihten kaynaklandığı düşünülen yazımla ilgili hatalar dipnotla gösterilmiştir(025, 084).

Yazma en erken 13. yüzyılın ikinci yarısı en geç 15. yüzyılın birinci yarısına ait olabilir. Yazmanın dil, yazım ve anlatım özellikleriyle ilgili bazı notlar maddeler hâlinde yer almaktadır.

1. Bildirme görevindeki “durur” kelimesi > -dur/-dür şekline dönüşmüştür ve metinde 4 kez geçmektedir: ıraḳ+dur (019), ol+dur (002, 003, 005).

2. Eski Anadolu Türkçesinin en karakteristik özelliklerinden biri olan yuvarlak ünlü taşıyan kelimeler metnimizde de vardır: girü (035), götür- (025, 032), ḳamu (005, 021, 023), kendü (017, 018) vb.

3. Ünsüz değişimi ile ilgili bazı örnekler şu şekildedir: eyt-ür [eydür] (009, 017, 031), yazıḳ+ [yazıġın] (024), n’it-eyin [n’ideyin] 019 vb.

Page 5: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

196

4. Türkçede ünlü ile biten bir kelime ünlü ile başlayan bir kelime ile yan yana geldiğinde bazen büzüşme (contraction) olur ve bu ünlülerden zayıf olanı düşer. Metnimizde bu duruma ilişkin iki örnek vardır: n’it-eyin [n’ideyin] (019), n’eyle- (033).

5. Eski Anadolu Türkçesinde kapalı é sesi taşıyan kelimeler bazen i, bazen e’li olarak iki şekilde yazılır. Bu duruma örnek kelimeler şunlardır: di- (004, 013, 014, 022, 023), girü (035), imdi (007, 030).

6. Eserde çokluk eki -lar/-ler isim çekim ekiyle yapılmıştır. Bazı örnekler şu şekildedir:

duʿā+lar (034), ḳul+lara (011), yazıḳ+larından (032), niçe+ler (021), zebānī+ler (027), ümmet+lerüŋ (033) vb.

7. İsmin hâl ekleri metinde şu şekilde geçmektedir:

a) Yalın Hâl: ḳıyāmet (039), muṣṭafā (046), yarınki (050) vb.

b) Yaklaşma Hâli: ʿalem+e (025), biz+e (005), derd+e (002), dīn+e (015) vb.

c) Belirtme Hâli: ciger+in (013), anlar+ı (027, 033), yol+ı (018, 019)

d) Bulunma Hâli: gövde+de (002), sen+de (010).

e) Ayrılma Hâli: kimse+den (012), ʿömer+den (030), sebeb+den (014), sen+den (023) vb.

f) İlgi Hâli: ümmetiniŋ (024).

g) Eşitlik Hâli: olduḳ+ça (032).

h) Vasıta Hâli: dil+-ile (001), gül+-ile (001).

8. Eski Anadolu Türkçesinde iyelik ekleri 1. ve 2. tekil/çoğul şahıslarda yuvarlak, 3. tekil/çoğul şahıslarda hep düz şekildedir. Eserde iyelik ekleri bu şekilde geçmektedir. Kural dışı kullanımlar çok azdır. Bunlar genellikle eserin geç dönemde istinsahından kaynaklanmaktadır. Bazı örnekler şu şekildedir: ümmet+üm (019), yürek+üm (015), çalāb+um (033), ḥışm+uŋ (010), cān+ımuz (002), dermān+ımuz (002), yazıḳ+ları 033 vb.

9. Eserde fiil kip ekleriyle ilgili bazı örnekler şu şekildedir:

A) Bildirme Kipleri

1. Görülen geçmiş zaman: di-di (013, 014, 023, 036), ḳıl-dı (009, 016, 024, 029, 034, 035), aġla-dum (017).

2. Öğrenilen geçmiş zaman: dur-mış (045), yaradıl-mış (051).

3. Geniş zaman: durur (086), durursın (104).

4. Şimdiki Zaman: Bu dönemde şimdiki zaman ifadesi daha çok geniş zaman ve istek kipi ile karşılanmaktaydı. -yor ekinin ortaya çıkışı daha sonradır.

5. Gelecek zaman: ol-ısar (010), di-y-iser (022).

B) Tasarlama Kipleri

1. Şart kipi: ḳıl-sa (018, 020), degül+sen (007).

2. Gereklilik kipi: Metnimizde örnegi yok. Eski Anadolu Türkçesinde daha çok -a/-e istek ekine gerek, gerekdür kelimeleri eklenerek yapılır.

Page 6: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

197

3. İstek kipi: götür-em (025, 032), eyle-y-em (114), vir-esiz (004), idegör-esin (084).

4. Emir kipi: diŋle-gil (034), söyle-gil (047), eyle-gil (047), ḳurtar-alum (075) vb.

10. Eserin anlatımı basit, halk ruhuna uygun olarak yapılmıştır. Son derece yalın, duru ve akıcı bir halk dili kullanılmıştır. Eserdeki cümle düzeni basit ve anlaşılırdır. Bu tür eserler yüzyıllarca halk meclislerinde sevilerek okunmuştur. Eserden birkaç beyit örneği şu şekildedir:

002. Kim oldur her derde dermānımuz

Gövdede ḳan hem damarda cānımuz

090. Ḳapısın yapdı yüzin urdı yire

Diŋle imdi ne diyiserdür yire

11. Metinde bazı yazım farklılıkları ile ilgili dikkat çeken birkaç örnek şu şekilde görülmektedir:

a. Aḥmed kelimesinin yazılışında elif ( ا ) ḥ ( ح ) ile birleşmiştir.

83a/073

b. Anne anlamındaki “ana” yazımlarında nun ( ن ) ile yazılması gerekirken bazı örneklerde kef ( ك ) ile yazıldığı görülmektedir.

83a/080,082

c. Eser içerisinde bazı aynı sözcüklerin farklı yazılışlarına rastlanılmaktadır. Örneğin Çalab, yazuk vs.

Calab / Çalāb / Çalab

c. 81a/024, 83a/073

ç. 81b/033, 82b/065, 83a/072

12. Doğu Türkçesinde de aynı anlamda karşılaşılan “yap-” fiilinin “kapatmak, örtmek” anlamında kullanıldığı görülmektedir.

TRANKRİPSİYONLU METİN VE ÇEVİRİ

[80a] Haẕā Destān-ı Muḥammed

Bismillāhirraḥmānirraḥīm

Muhammed Destanı

-Bağışlayan ve esirgeyen Allah’ın adı ile-

001 Ẕikr idelüm Allāh adın dil-ile

Yolında cān virelüm gül-ile

Allah adını dil ile söyleyelim, yolunda gülerek can verelim.

Page 7: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

198

002 Kim oldur her derde dermānımuz

Gövdede ḳan hem damarda cānımuz

Çünkü her derde çaremiz odur; hem gövdede kanımız hem de damarda canımızdır.

003 Oldur dili revān söz söyleden

Derdi ol virdi dermānın

Dili akıcı bir şekilde konuşturan odur. Derdin dermanını o verdi.

004 ͑Işḳ-ıla vir bilesiz selām

Dāʾimā di ṣalāvat ve kelām

Aşk ile (O’na) eşsiz selam verin, daima ilâhî sözleri söyleyip salavat getirin.

005 Bize oldur şefāʿat ḳılıcı

Ḳamu andan şefāʿat umucı

Bizi bağışlayacak olan odur, herkes ondan bağışlanma bekler.

[80b]

006

Bir ḫaber geldi dilüme ki arı

Vir ṣalāvat şāẕ ḳıl peyġamberi

Dilime temiz bir haber geldi, bir salavat ver, peygamberi mutlu et.

007 Gel degülsen ġaflet içre bī-ḫaber

Diŋle imdi eyideyin muʿteber

Gaflet içinde (olan bitenden) habersiz değilsen, gel şimdi (sana) değerli (bir hikâye) anlatayım, dinle...

008 Bir gün ol taŋrı ḥabīb Muṣṭafā

Ol ḥaḳīkiŋ kānı maʿdeni ṣafā

Bir gün o Allah dostu Mustafa, o hakikat kaynağı ve cevheri, o arınmış insan Muham-

med Mustafa,

009 Ümmet-içün endīşe ḳıldı ʿaẓīm

Taŋrıya yalvar-ıdı eydür ey ʿalīm

Ümmeti için çok endişelendi ve Allah’a yal-vardı: “Ey her şeyi bilen Allah’ım,

010 Ḥāl nite olısar ümmetümüŋ

Andan aŋa olısar sende ḥışmuŋ

Bu ümmetimin durumu nasıl olacak? Sonra senin onlara öfken (nasıl) olacak?

011 Ol ḳıyāmet günlerinden ey raḥīm

Bu günāhkār ḳullara sensin raḥīm

Ey merhamet sahibi (Allah’ım), o kıyamet gü-nünde bu günahkâr kullarına merhamet edecek olan sensin.

012 Kimseden olmayısar dermān

Sen esirge ümmetümi ey aḥad

Kimseden (onlara) çare gelmez. Ey bir olan (Allah’ım), ümmetimi sen koru!”

013 Böyle didi zārı zārī aġladı

Aġlamaġ-ıla cigerin ṭaġladı

Böyle deyip inleyerek ağladı, ağlayarak ciğerini dağladı.

Page 8: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

199

014 Ol Ebū Bekir didi yā Muṣṭafā

Aġladuġın ne sebebden ey ṣafā

O Ebubekir: “Ey Mustafa, ey huzurlu (insan) senin ağlamanın sebebi nedir?”

015 Aġlama yüregüm döymez ey ḥabīb

Kim yazıḳlar derdine sensin ṭabīb

Ey Allah’ın sevgilisi, ey insanlara derman veren ağlama yüreğim dayanmaz. Çünkü günahlıların derdinin hekimi sensin.

016 Ḥaḳḳ seni peyġamber ḳıldı yā Muṣṭafā

Senüŋ ile ʿālem oldı ẕī ṣafā

Ey Mustafa, Allah seni peygamber yaptı; kâinat seninle neşe buldu.

017 Aḥmed eydür ṣıddīḳa ey ṭoġrı yār

Aġladı neden kendü żaʿīf bī-çāre

Ahmed, Ebubekir’e şöyle der: “Ey doğru dost, bu zayıf ve çaresiz kendi kendine neden ağladı? (Biliyor musun?)”

018 Kim ne ḳılsa yarın anda hep bula

Yolı aġır kendü żaʿīf bī-çāre

Her kim ne yaptıysa yarın orada karşılığını bulur. Yolları güç, kendileri zayıf ve çaresiz (olanlar).

[81a]

019

Aġlamayın n’ideyin ben zārı zār

Ümmetüm yolı ıraḳdur ne çāre

Ben inleyerek ağlamayayım da ne yapayım? Ümmetimin yolu uzaktır ve (ben bu konuda) çaresizim.

020 Kim ne ḳılsa yarın anda hep ola

Ṣorulsun mı her biri ḳıldan ḳıla

Her kim ne yaptıysa yarın orada karşılığını bulur. Her bir günahları inceden inceye sorulmayacak mı?

021

Anda kim ḳamu ḫalāyıḳ ḥaşr ola

Ey niçeler aŋa ḥayrān ola

Bütün herkes orada bir araya toplanacak. Birçokları ona hayran olacak.

022 Nefsi nefsi diyiser her bir kişi

Niçe ola ümmetümüŋ anda işi

Her bir kişi orada nefs yüzünden diyecek. Ümmetimin orada işi nasıl olacak?”

023 Ol Ebū Bekri didi kim yā Resūlallāh

Senden olur ḳamu maḫlūḳa umul

O Ebubekir şöyle dedi: “Ey Allah’ın peygam-beri, bütün yaratılanlara umut senden olur.

024 Göŋlüŋi ḫoş dut ki yarın Ḥaḳḳ Calab

Ümmetiniŋ yazıġın ḳıldı ṭaleb

Gönlünü hoş tut, çünkü yarın mahşerde yüce Allah ümmetinin günahlarını isterse

Page 9: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

200

025 Götürem yazu2 ḳalınıŋ yāresin

Ḳıldı raḥmet Allāh ʿāleme nāmūsın

Yarıda kalanın yarasını ortadan kaldırayım. Allah yeryüzüne kanunlarını rahmet olarak gönderdi.

026 Ben daḫı çoḳ aġlayam zārī ḳılam

Ol seniŋ ümmetüŋe yārī ḳılam

Ben de çok ağlayıp feryat edeyim, senin üm-metine yardım edeyim.

027 Ol zebānīler elinden alam anları

Aġlamaġıl ey cihānıŋ serveri

Onları o zebanilerin elinden kurtarayım. Ey dünyanın peygamberi, sen ağlama.

028 Ümmetüŋ ḳurtıla ey ṣafā

Ümmet-içün aġlama yā Muṣṭafā

Ey güzel insan, ümmetin kurtulacak. Ey Mustafa, ümmet için ağlama.”

029 Ḫoş duʿā ḳıldı aḥmed ṣıddīḳa

Göŋli ḫoş oldı şükür ḳıldı Ḥaḳḳ’a

Ahmed, Ebubekir’e güzel dualar etti. Gönlü memnun oldu, Allah’a şükretti.

030 Döndi ʿÖmer’den yaŋa dutdı yüzin

Diŋle ʿÖmer’üŋ daḫı imdi sözin

Dönüp Ömer’den tarafa yüzünü çevirdi. Şimdi Ömer’in sözünün ne olduğunu dinle.

031 ʿÖmer eydür yā Resūlallāh ben de eyidem

Ol Ebū Bekir itdügi ḳanda eyidem

Ömer: “Ey Allah’ın peygamberi, ben de söyle-yeyim, ancak o Ebubekir’in söylediği gibi

nasıl söyleyeyim.

[81b]

032

Ṭāḳat olduḳça idem yardum aḫī

Götürem yazıḳlarından ben daḫı

Kardeş gücüm olduğunca yardım edeyim. Ben de onları günahlarından gidereyim.

033 N’eyleye ümmetlerüŋ yazıḳları

Yarlıġaya Ḥaḳḳ Calābum anları

Ümmetin günahlarını ne yapsın. Yüce Allah’ım onları bağışlasın. ”

034 Yine ḳıldı ḫoş duʿālar ol ḥabīb

Diŋlegil sen bu ḥikāyet der ġarīb

Yine o Allah’ın sevgilisi güzel dualar etti. Bu garibin söylediği hikâyeyi, sen de dinle.

035 Bu kezin ʿOs̱mān yüzine ol ṣafā

Ḫoş nażar ḳıldı girü ol Muṣṭafā

O temiz insan Muhammed Mustafa, bu kez Osman’ın yüzüne güzel bir şekilde baktı.

036 Döndi ʿOs̱mān’a didi ey dīn yüzi

Ümmetüme sen daḫı eyle yārī

Osman’a dönüp: “Ey dinin yüzü, sen de ümmetime yardım et!

2 Müstensihten kaynaklı bir yazım hatası yapıldığı düşünülmektedir. Metin bağlamına bakıldığında “yaru” olması gereklidir.

Page 10: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

201

037 Ey ḫayā issi cüvān-merdī menhī

Bir ʿatā ḳıl ümmetüme sen daḫı

Ey edep sahibi, asil ve dinin yasaklarına uyan kimse, sen de ümmetime bir lütufta bulun.”

038 Döndi ʿOs̱mān Muṣṭafā’ya söyledi

Muṣṭafā göŋlini ʿaẓīm ḫoş eyledi

Osman dönüp Mustafa’ya (şöyle) söyledi. Mustafa’nın gönlünü hoşnut etti.

039 Didi yarın ol ḳıyāmet çün ḳopa

Enbiyā evliyā anda bir ola

“Yarın o kıyamet günü olunca peygamberler ve erenler orada bir araya gelecek.

040

Ḳorḳudan anları ḥayrān ide

Ḳamusınıŋ ʿaḳlı başından gide

Hepsi korkudan hayretler içerisinde kala-caklar, akılları başından gidecek.

041 Ol cezā güninde ben bir iş idem

Ol ümmetüŋe ḳarşu gidem

O hesap gününde ben bir iş yapacağım ve ümmetine doğru gideceğim.

042 Varam ol miskinlerüŋ yazuḳlarum

Götürem arḳama ellerin dutam

Gidip o âcizleri günahlarından arındırayım ve ellerini tutup arkama (saklayayım).

043 Virmem zebānīlere anları

Ṭaŋrıyu hem seni sevenleri

Onları (asla) zebanilere vermem. Tanrı hem seni hem de seni sevenleri sever.”

044 Girü ḫoş ḳıldı duʿālar Muṣṭafā

Ümmet içün perk idüp ṣıdḳ ı ṣafā

Mustafa, o temiz gönüllü insan yine güzel dualar etti ve ümmetin işini sağlamlaştırdı.

[82a]

045

Döndi ʿAlī yüzine ḳıldı naẓar

Durmış-ıdı ol da şöyle muntaẓır

Sonra Ali’ye dönerek ona baktı, o da hazır bir şekilde beklemekteydi.

046 Muṣṭafā ʿAlī’ye didi yā ʿAlī

Bil seniŋ ḳatındadur mürüvvet yolı

Mustafa, Ali’ye: “Ey Ali, bil ki yiğitlik ve mertlik yolu senin katındadır.

047 Şol mübārek himmetinden söylegil

Ümmetüm ḥaḳḳında bir luṭuf eylegil

Şu kutlu, manevi lütfundan söyle, ümmetim hakkında bir iyilikte bulun.

048 Ümmetüm ḥaḳḳında sen de n’idesin

Niçe dürlü çāre tedbīr eyidesin

Ümmetin hakkında sen ne yapabilirsin, kaç çeşit çaresi vardır, diyesin.”

Page 11: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

202

049 ʿAlī çünki işidür Muṣṭafā sözin

Zārī ṭuṭup ḥażrete dutdı yüzin

Ali, Mustafa’nın sözünü duyunca ah ederek yüzünü Peygamber’e çevirdi.

050 Didi bir iş idem yarınki gün

N’ideyin ben size bunda bugünki gün

“Ben yarın öyle bir iş edeceğim ki ben size bugün burada nasıl söyleyeyim.

051 Çünki Allāh daʿvāsın ola tamām

Ḳara yirden yaradılmış ḫāṣ u ʿām

Çünkü Allah davasının tamamlanması gerek. Zengin fakir herkes kara topraktan yara-tılmıştır.

052 Ger olur ise Taŋrı’nıŋ ḫışmı ḳatı

Artarısa pādişāhıŋ heybeti

Eğer Allah’ın gazabı çok olursa, eğer o sultanın heybeti çoğalırsa.

053 Ger ṣırāṭa uġrayalar ḫāṣ u ʿām

Ben ṣırāṭuŋ bir yanın ṭudam ṣunam

Eğer zengin fakir herkes Sırat Köprüsü’nden geçerse ben Sırat’ın bir yanını tutup onlara elimi uzatayım.

054 Şāẕ ol sen yarın maḥşerde sen

Ümmet-içün çoḳ dürişem ben

Sen yarın mahşerde mutlu ol, (çünkü) ben ümmetin için çok çalışıp çabalayacağım.

055 Ümmetüŋe cān fedā ḳılam seniŋ

Yüzüm ḥażrete uram ol sübḥānuŋ

Senin ümmetine canımı feda edeyim, yüzümü o Allah’ın huzurunda yere koyayım.”

056 Muṣṭafā ḳıldı ʿAlī’ye çoḳ s ̱enā

Sözine geldi işit imdi yine

Mustafa, Ali’ye çok övgüde bulundu. Yine kendi sözüne geldi, şimdi dinle.

057 Fāṭıma ḳıldı naẓar dīn serveri

Didi ey Fātıma gözüm nūrı

O dinin önderi Fatma’ya baktı: “Ey Fatma, gözümün nuru

[82b]

058

Sen daḫı ümmet ḥaḳḳında n’idesin

Aḫiretde baŋa yardım idesin

Ümmetim hakkında sen ne yapacaksın, ahirette bana yardımda bulun.

059 Ümmetüm endīşesinden dün ü gün

Uyumazam ne olısar yarınki gün

Ümmetimi düşünmekten gece gündüz uyuyamıyorum, mahşer günü ne olacak?”

060 Fātıma Aḥmed’e eydür yā ata ana

Ümmetimi ger zebānīler duta duta

Fatma, Ahmed’e: “Ey atam, zebaniler ümme-tini tutup

Page 12: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

203

061 Getüricek terāzüye anları

Taŋrı’ya īmān getüren ḳulları

Onları -günahkâr ve Allah’a iman eden kullarının hepsini- teraziye getirecekler.

062 Ger aġır gele yazuġı bunlaruŋ

ʿÖmri sensin ḳamu maḫlūḳıŋ

Bütün bu yaratılanların ömrü, (yaşama sebe-bi) sensin. Eğer bunların günahları ağır gelirse

063 Ḥasan’ıŋ ol aġu göŋlegini

Elüme alam terāzüye anı

O Hasan’ın zehirli gömleğini elime alıp onu teraziye koyacağım.

064 Ümmetüm müzdine ḳoldaş idem

Ol terāzüye ʿaceb ṭuŋ iş idem

Ümmetin sevabına onu arkadaş edeceğim, o teraziye gizli bir iş edeceğim.

065 Ger aġır gelür ise müzdeleri

ʿAfv ḳılmaz ise Çalabum anları

Eğer sevapları daha ağır gelirse ve Allah’ım onları affetmezse

066 Ol Ḥüseyin’iŋ ḳanlu göŋlegüŋ alam

Getürem terāzü ḳatına gelem

O Hüseyin’in kanlı gömleğini alarak terazinin yanına geleyim.

067 Ümmetüm müzdi üstine anı

Ḳoyam idem yā raḥīm ayaġın

Ümmetin sevapları üstüne onu koyup şöyle diyeyim: ‘Ey esirgeyen Allah’ım,

068 Bu şehīdler ḳatına sensin ata

Sen kerīmsin dāʾimā bize ḫaṭā

Bu şehitler katının babası sensin. Sen lütuf sahibisin, biz ise daima günahkâr kullarız.

069 İşbu göŋlek ḫāṭırıçun yā kerīm

Ümmetüme sen raḥmet eyle yā raḥīm

Ey bağışlayıcı ve lütuf sahibi Allah’ım, işte bu gömleğin hatırı için ümmetime sen merhamet et.

070 Başımıŋ derincügin alam ele

Başumı terāzüye ben de bile

Başımın örtüsünü elime alıp ben bile başımı teraziye koyayım.

[83a]

071

Ṣaçumı ben aşikāre ḳılam maḫlūḳa

Kim beni Ḥayyü’l-beḳā esürgeye

Saçımı bütün herkese açıkça göstereyim. O ebedî hayat sahibi Allah, beni bağışlasın.

072 Ümmetüm baġışla baŋa Çalāb

Hem ḳılalar anda duʿā müstecāb

Ey yüce Allah’ım bana ümmetimi bağışla. O zaman Allah’ katında geri çevrilmeyen dualar ederler.

Page 13: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

204

073 Aḥmed eydür ey cānum cānı

Yarlıġaya Ḥaḳḳ Calab her dem seni

Ahmed: “Ey benim canımın canı, yüce Allah seni devamlı olarak bağışlasın.” der.

074 Uçmaḳ içinde saŋa virsün duraḳ

Düzü ḳılsun saŋa yüz biŋ duraḳ

Cennet içinde sana makam versin, sana yüz bin makamı yapıversin.

075 Ḳaravaşuŋdur ümmetüm yā enninī(?)

Cehd idelüm ḳurtaralum ümmeti

Ey Fatma, ümmetim senin cariyendir. Çalışıp ümmeti kurtaralım.

076 Seyyidü’l-kevneyn bir gün kim sınadur

Diŋle bir dem ġafleti gözden gider

İki cihanın efendisi (Hz. Muhammed) bir gün (karşısındakileri) sınar. Bir dem gaflete düş-meden dinle.

077 Seniŋ içün gör ne ḳılur ol yāra

Vir ṣalavāt sen daḫı peyġambere

Ey dost, senin için ne yapar, bak. Sen de peygambere bir salavat getir.

078 Baḳdı bu kez ʿĀyişe’niŋ yüzine

Ol şefāʿat başı geldi gözine

O şefaatçilerin önderi (Hz. Muhammed) bu kez Ayşe’nin yüzüne bakar, bakınırken o gözüne geldi.

079 Didi yā ʿĀyişe ümmü’l-müʾminīn

Ana olduŋ Müslimān’a Müslimīn

“Ey inançlı insanların annesi, sen Müslüman-lara anne oldun.

080 Ümmetüm çün aŋa didiler saŋa

Oġluŋa ne iş idersin di baŋa

Ümmetim sana anne dediler, bu çocukların için ne edersin, bana söyle.

081 Hem şefāʿat Andan ol oġullara

Böyledür ḳānūn budur nūru yarā

Ey dost, evlatlarını bağışlama ondandır. Düzen böyledir, Allah’ın tecellisi budur.

082 Dilemez aŋa oġul ola helāk

Hem ḫayr[a] döner olur dilek

Anne, evlatları yok olup gitsin istemez, hem de onun dilekleri iyiliğe döner.

083 Hem maḥabbet analarda çoḳ olur

Yā şefāʿat anda niçe yoḳ olur

Annelerde sevgi çok olur, ya bağışlama duygusu onlarda nasıl olmaz!

[83b]

084

İdegöresin sen daḫı ümmete meded

Oġluŋ çoḳ bī-ḥesābı bu3 ʿaded

Sen de ümmete yardım edegör, evlatların çok ve sayısızdır.

3 Müstensihten kaynaklı bir yazım hatası yapıldığı düşünülmektedir. Metin bağlamına bakıldığında “bī” olması gereklidir.

Page 14: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

205

085 Sen anasın analıġı işlegil

Yarun n’idesin söylegil

Sen annesin, anneliğini yerine getir. Yarın (mahşer günü) ne yapacaksın, (bana) söyle!”

086 ʿĀyişe eydür yā resūl benüm sözüm

Var durur ol Ḥaḳḳ ile gizlü sözüm

Ayşe: “Ey peygamber, benim O yüce Allah ile bir sırrım var.

087 Benüm sözüm esürge söyleyem

Sırrına Ḥaḳḳ’ıŋ münācāt eyleyem

Benim sözümü bağışla, söyleyeyim. (O) Alla-h’ın sırrını dileyeyim.

088 Ḳomayam ben ümmeti ḳıyāmete

Hele bir dem ben gidem ḫalvete

Ben ümmeti kıyamet gününe bırakmayayım, hele bir zaman (yalnız kalıp) halvette buluna-yım.”

089 Öyle didi durdı yerinden örü

Girdi bir evden bir eve içerü

Öyle diyerek yerinden ayağa kalktı, bir evden çıkıp diğer eve girdi.

090 Ḳapısın yapdı yüzin urdı yire

Diŋle imdi ne diyiserdür yire

Kapısını kapatıp yüzünü yere kapadı. Ne diyeceğini şimdi, dinle!

091 Didi yā Allāh yā Ḥayyü’l-beḳā

Yüz urup iydür Ḥaḳḳ’a

Yere kapanarak Allah’a şöyle der: “Ey ebedî ve ezelî olan Allah’ım!

092 Yarlıġa ümmet-i Muḥammed’üŋ

Ḳullarıŋa çoḳdur luṭfıŋ senüŋ

Senin kullarına lütuf ve iyiliğin çoktur, Muhammed’in ümmetini bağışla, merhamet et!”

093 Eyle diyüben ṭopraġa urdı yüzin

Gözyaşı-y-ıla ṭopraġa virdi kendüzin

Öyle diyerek yüzünü toprağa koydu, gözyaş-ları dökerek kendini toprağa verdi.

094 Didi ey Ḥaḳḳ ṣıġınuram ben saŋa

Çünki ümmü’l-müminīn dirler baŋa

“Ey Allah’ım ben sana sığınırım, çünkü bana müminlerin annesi derler.

095 Sen bıraḳdun anlaruŋ sevgüsini

Bu sözüm göŋlim içre yā ġanī

Ey gerçek zenginlik sahibi (Allah), sen onların sevgisini bıraktın; bu söylediğim söz

gönlümün içindedir.

096 Ben dilerem hep gireler cennete

Hem dilerem irişeler raḥmete

Ben isterim ki hepsi cennete girsinler hem de hepsi bağışlansınlar.

Page 15: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

206

[84a]

097

Çün iledeler [cennete] anları

Ol günāhlu bī-cezā miskinleri

O günahkâr (ve) cezalandırılmamış âciz kulların hepsini cennete götürsünler.”

098 Ol ḳadar aġladı anda ʿĀyişe

Ḳüllī geydügi donlar badtı yaşa

Ayşe o vakit o kadar çok ağladı ki giydiği elbiselerin hepsi yaş içinde kaldı.

099 Gökler üstinde ol feriştehler

ʿĀyişe ile cümlesi aġlaşdılar

Gökler üstündeki o melekler Ayşe ile hep birlikte ağlaştılar.

100 İtdiler zārılıḳ ey yavluḳ arı

Aġlamaḳdan dolmış-ıdı hep gözleri

O kadar çok içten ağladılar ki ağlamaktan hepsinin gözleri dolmuştu.

101 Ol sāʿat Cebrāʾīl irdi ḥażrete

Bir naẓar ḳıl bu ʿacāyib ḳudrete

O vakit Cebrail, yüce Allah’ın yanına geldi. Bu şaşırtıcı kudrete bir bak.

102 Ḥaḳḳ didi Cebrāʾīl’e kim yā emīn

Aḥmed içün üstüme nūr-u zemīn

Allah, Cebrail’e şöyle dedi: “Ey güvenilir kişi, (o) Ahmed yeryüzünün aydınlığıdır.

103 Anuŋ-içündür bu ḳamu şefāʿat cemāʿat

Destūr oldı kim ḳıla ol şefāʿat

Bütün bu topluğa bağışlama hep onun içindir. Ona izin verildi, (dilediğini) bağışlasın.

104 Tīz iriş benden selām ilet aŋa

Ne durursın tīz irüş direm saŋa

Çabuk git, benden ona selam götür. Ne

bekliyorsun hemen ona ulaş diyorum sana!

105 Aġlamasun göŋlini dutsın ṣafā

Şöyle didi ʿĀyişe Muṣṭafā

Ağlamasın, gönlünü ferah tutsun.” (Allah, o vakit) Ayşe ve Mustafa’ya şöyle dedi:

106 Çünki maḥşer ola yarın göreler

Maḫlūḳāt ḳamusı yirden duralar

“Ne zamanki kıyamet günü olur, o zaman herkes onu görecek ve yaratılanların hepsi yerden kalkacaklar (dirilecekler).

107 Çün analar oġullardan ayrıla

Ol analar ne ḳadar reʾfet göre

O vakit anneler evlatlarından ayrılacak. O anneler ne kadar acı görecekler.

108 Revā degil ayrıla anları

Dost ülfeti birbiriyle cānları

Onların birbirinden ayrılması uygun değil. Dostluk ve muhabbet gereği onların canları birbiriyledir.

Page 16: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

207

109 Ümmeti ʿĀyişeye baġışladum

Anuŋ-ıla işbu luṭfı işledüm

Ümmeti Ayşe’ye bağışladım, onun için bu iyi-liği yaptım.

[84b]

110

ʿAfv ḳıldum ṣuçların ben anlaruŋ

Ol benüm dostlarum sevenlerüm

Ben, o benim dostlarımın ve sevenlerimin hepsinin suçlarını affettim.

111 Taḥt üzere her biri sulṭān ola

Ḳarşu baḳup gördügi sübḥān ola

Her biri taht üzerinde sultan olsunlar, karşıda bakıp gördükleri de kusursuz olsun.

112 Uçmaġa gire bunlar hep şāḏ-mān

Ol kişi getüre saŋa īmān

Bunların hepsi, o sana iman edenler mutlu bir şekilde cennete girsinler.

113 Ẕevḳ ideler uçmaḳ içre tā ebed

Kim diler dāʿimā küfüven eḥad

Kim ki Allah’ın birliğini ve hiç kimsenin ona denk olmadığını diler cennet içinde sonsuza kadar zevk içinde yaşasın.

114 Ḳullaruma raḥmetüm dūş eyleyem

Anlara olmaz uzun yaş eyleyem

Kullarıma merhametimi denk getireyim, onlara tahmin edemeyecekleri kadar uzun ömür vereyim.

115 Maḳṣūdını ḥāṣıl idem ümmetlerüŋ

Kim ey Aḥmed ḫoş ola göŋle seniŋ

Ümmetinin isteklerini yerine getireyim, ta ki ey Ahmed senin gönlün hoş olsun.

116 Ne ḳadar sen severseŋ ümmetüŋi

Ben severem anları senden ḳatı

Sen ne kadar ümmetini seversen ben onları senden daha çok severim.

117 Ḳullarumdur hem raḥmet idem

Ne ḳılursa ṣuçların baġışlayam

Onlar benim kullarımdır, onlara merhamet edeyim. Ne kadar günah işleseler de günahlarını bağışlıyayım.

118 ʿĀyişe’niŋ göŋlini ḫoş eyleyem

Ḳullaruma raḥmetim düş eyleyem

Ayşe’nin gönlünü memnun edeyim, kullarıma merhametimi denk getireyim.”

119 Çün işitdi ol ṣaḥābī bu sözi

Şükür idip Ḥaḳḳ’a dutdı yüzi

Sahabeler o sözü işittikleri zaman şükredip derhal yüzlerini Allah’a çevirdiler.

120 Ey ʿÖmeroġlı dilerseŋ Ḥaḳḳ’a

İrişesin bulasın ʿömr-i beḳā

Ey Ömeroğlu, sen de Allah’a ulaşmak ister-sen ebedî hayatı bulursun.

Page 17: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

208

121 Emrini dut daḫı söz sünnetin

Kim şefāʿat ideler saŋa yarın

Allah’ın emrini, peygamberin söz ve sünnetini yerine getirirsen yarın (kıyamet gününde) seni bağışlarlar.

122 Sen kerīmsin yā ilāhü’l-‘ālemīn

Biz ṣuçumuz bilelüm ancaḳ hemīn

Ey âlemlerin Rabbi, sen kerem ve lütuf sahi-bisin. Biz hemen günahlarımızı bilelim.

[85a]

123

Yazanı oḳıyanı diŋleyeni

Raḥmet ile yarlıġaġıl yā ġanī

Ey gerçek zenginlik sahibi (Allah), (bu hikâyeyi) yazanı, okuyanı ve dinleyeni merhametinle bağışla.

124 Yā İlāhī ṭoġrı yoldan ayırmaġıl

Ṣoŋ nefesde īmāndan ayırmaġıl

Ey Allah’ım bizi doğru yoldan ayırma ve son nefesimizde imandan ayırma.

125 Çün tamām oldı bu nūrı yāra

Vir ṣalavāt ʿışḳ-ıla peyġambere

Ey dost, (bu hikâye) burada tamamlandı, aşk ile gönülden peygambere bir salavat ver!

Fāʿilātün Fāʿilātün Fāʿilāt Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilât.

GRAMATİKAL DİZİN

A

ʿacāyib (A.) sıf. Garip, alışılmamış,

tuhaf.

ʿa. 84a/101

ʿaceb (A.) sıf. Hayranlık uyandıracak,

şaşkınlık yaratacak, garip, tuhaf

(şey).

ʿa. 82b/064

ad i. İsim, ad.

a. ın 80a/001

ʿaded (A.) i. Sayı.

ʿa. 83b/084

ʿafv (A.) i. Kusur ve günahları

bağışlamak.

ʿa. ḳıl- Bağışlamak, affetmek.

82b/065, 84b/110

aġır i. Tartıda çok gelen.

a. 80b/018

a. gel- Tartıda ağır olmak. 82b/062,

82b/065

aġla- Göz yaşı dökmek, ağlamak

a.-dı 80b/017, 84a/098

a.-duġın 80b/014

a.-ma 80b/015, 81a/028

a.-maġ 80b/013

a.-maġıl 81a/027

a.-maḳdan 84a/100

a.-masun 84a/105

a.-mayın 81a/019

a.-yam 81a/026

Page 18: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

209

→ zārı zārī aġla- 80b/013

aġu i. Zehir.

a. 82b/063

aġlaş- Birlikte ağlamak.

a.-dılar 84a/099

aḥad (A.) i. “Tek, bir” anlamında Allah’ın

güzel isimlerindendir.

a. 80b/012

aḫī (A.) i. Arkadaş, dost.

a. 81b/032

aḫiret (A.) i. Öbür dünya, ahiret.

a. de 82b/058

ʿaḳl (A.) i. Akıl, us.

ʿa.ı başından gid- Aklı başından

gitmek, kendinden geçmek.

81b/040

al- 1. Almak. 2. Kurtarmak.

a.-am 82b/063, 82b/066, 82b/070

→ elinden al- 81a/027

ʿālem (A.) i. Cihan, dünyâ.

ʿa. 80b/016

ʿa. e 81a/025

‘ālemīn (A.) i. Alemler.

→ ilahü’l-‘ālemīn 84b/122

ʿalīm (A.) sıf. Bilen, çok bilen. Allah’ın

sıfatlarından.

ʿa. 80b/009

Allāh Allah, Tanrı.

a. 80a/001, 81a/025, 82a/051,

83b/091

ʿām (A.) i. Avam tabakası, halk tabakası.

→ ḫāṣ u ʿām 82a/051, 82a/053

ana i. Anne.

a. 82b/060, 83a/079, 83a/080,

83a/082,

a. lar 84a/107, 84a/107

a. larda 83a/083

a. sın 83b/085

aŋa zm. Ona

a. 80b/010, 81a/021, 84a/104

analıḳ i. Annelik.

a. ı 83b/085

ancaḳ bağ. Lâkin, ama, yalnız.

a. 84b/122

anda i. 1. Orada 2. O zaman, o vakitte.

a. 80b/018, 81a/020, 81a/021,

81a/022, 81b/039, 83a/072,

83a/083, 84a/098

andan i. Ondan.

a. 80a/005, 80b/010, 83a/081

anı zm. Onu.

a. 82b/063, 82b/067

anlar zm. Onlar.

a. a 84b/114

a. ı 81a/027, 81b/033, 81b/040,

81b/043, 82b/061, 82b/065,

84a/097, 84a/108, 84b/116

a. uŋ 83b/095, 84b/110

anuŋ zm. Onun, onun için.

a. 84a/103, 84a/109

arı i. Güzel, temiz, saf.

a. 80b/006, 84a/100

arḳa i. Arka, sırt.

a. ma 81b/042

art- Artmak, Çoğalmak.

a.-arısa 82a/052

aşikāre (F.) i. Açık, belli, meydanda.

Page 19: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

210

a. ḳıl- Ortaya çıkarmak, belli etmek.

83a/071

ata i. Baba.

a. 82b/060, 82b/068,

ʿatā (A.) i. Bağış, ihsan.

ʿa. ḳıl- Bağışta bulunmak. 81b/037

ayaġ i. Ayak.

a. ın 82b/067

ayır- Uzaklaştırmak.

a.-maġıl 85a/124, 85a/124

ayrıl- Ayrılmak, uzaklaşmak.

a.-a 84a/107, 84a/108

ʿaẓīm (A.) i. Büyük, ulu.

ʿa. 80b/009, 81b/038

B

bad- Batmak, suya gömülmek.

b.-tı 84a/098

baġışla- Affetmek.

b. 83a/072

b.-dum 84a/109

b.-yam 84b/117

baḳ- Bakmak.

b.-dı 83a/078

b.-up 84b/111

baŋa zm. Ben zamirinin yönelme hali,

bana.

b. 82b/058, 83a/072, 83a/080,

83b/094

baş i. Baş, kafa.

b. ı 83a/078

b. ımıŋ 82b/070

b. umı 82b/070

→ ʿaḳlı başından gid- 81b/040

beḳā (A.) i. Bâki olma, ebedîlik, yok

olmama.

→ Ḥayyü’l-beḳā 83a/071, 83b/091;

ʿömr-i beḳā 84b/120

ben zm. Teklik birinci şahıs zamiri, ben.

b. 81a/019, 81a/026, 81a/031,

81b/032, 81b/041, 82a/050,

82a/053, 82a/054, 82b/070,

83a/071, 83b/088, 83b/088,

83b/094, 83b/096, 84b/110,

84b/116

b. den 84a/104

b. i 83a/071

b. üm 83b/086, 83b/087, 84b/110

bıraḳ- Terk etmek, bırakıp gitmek.

b.-dun 83b/095

bī-cezā (F.+ A.) i. Günahsız, suçsuz.

b. 84a/097

bī-çāre (F.) i. Çaresiz, zavallı.

b. 80b/017, 80b/018

bī ʿaded (F.) i. Sayısız.

b. 83b/084

bī-ḫaber (F.+ A.) i. Bilgisiz, habersiz.

b. 80b/007

bī-ḥesāb (F.+ A.) i. Sayısız.

b. ı 83b/084

bil- Anlamak, idrak etmek.

b. 82a/046

b.-elüm 84b/122

bile zf. Beraber, birlikte, eşli.

b. 82b/070

bilesiz zf. Karşılıksız, eşsiz.

b. 80a/004

bir sıf. Bir.

Page 20: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

211

b. 80b/006, 80b/008, 81a/022,

81b/037, 81b/041, 82a/047,

82a/050, 82a/053, 83a/076,

83a/076, 83b/088, 83b/089,

83b/089, 84a/101

b. i 81a/020, 84b/111

b. ol- Eşit olmak. 81b/039

birbiri i. Birbiri, yekdiğer.

b. yle 84a/108

biz zm. Çokluk birinci şahıs zamiri, biz.

b. 84b/122

b. e 80a/005, 82b/068

böyle i. ve zf. Böyle, bu şekilde.

b. 80b/013

b. dür 83a/081

bu sıf. ve zm. Bu.

b. 80b/011, 81b/034, 81b/035,

82b/068, 83a/078, 83b/095,

84a/101, 84a/103, 84b/119,

85a/125

b. dur 83a/081

bugün zf. İçinde bulunulan gün, içinde.

b. ki 82a/050

bul- 1. Elde etmek, kazanmak. 2. Nâil

olmak, ulaşmak.

b.-a 80b/018

b.-asın 84b/120

bunda i. Burada.

b. 82a/050

bunlar Bu işaret zamirinin çokluk eki

almış şekli, bunlar.

b. 84b/112

b. uŋ 82b/062

C

Calab bk. Çalāb

c. 81a/024, 83a/073

cān (F.) i. Can, ruh, hayat, yaşayış.

c. 82a/055

c. ı 83a/073

c. ımuz 80a/002

c. ları 84a/108

c. um 83a/073

c. vir- Can vermek, bir şey uğrunda

ölmek. 80a/001

Cebrāʾīl (A.) i. Allah ile peygamberler

arasında elçilik görevi yapan

melek.

c. 84a/101

c. e 84a/102

cehd (A.) i. Çalışma, çabalama.

c. id- Çalışmak, gayret etmek.

83a/075

cemāʿat (A.) i. Topluluk, cemaat.

c. 84a/103

cennet (A.) i. Cennet, bahçe.

c. e 83b/096, 84a/097

cezā (A.) i. Ceza, kötü karşılık.

c. 81b/041

ciger (F.) i. Ciğer, bağır.

c.in ṭaġla- Dayanılmaz bir üzüntü

vermek. 80b/013

cihān (F.) i. Dünya, cihan.

c. ın 81a/027

cümle (A.) sıf. Bütün, hep.

c. si 84a/099

cüvān-merdī (F.) i. Asil, temiz, cömert

yaratılışlı, yiğit kimse.

Page 21: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

212

c. 81b/037

Ç

Çalāb / Çalab i. Tanrı, Allah.

c. 83a/072

c. um 81b/033, 82b/065

çāre (F.) i. Tedbir, derman, güç.

ç. 81a/019, 82a/048

çoḳ 1. i. ve sıf. Çok, fazla. 2. zf. Çok

fazla.

ç. 81a/026, 82a/054, 82a/056,

83a/083, 83b/084

ç. dur 83b/092

çün (F.) bağ. Çünki, gibi, ne zaman ki,

...dığı zaman, dolayı.

ç. 81b/039, 83a/080, 84a/097,

84a/107, 84b/119, 85a/125

çünki (F.) bağ. Çünkü, zira, madem ki,

...dığında, ...dığı vakit, ...ınca.

ç. 82a/049, 82a/051, 83b/094,

84a/106

D

da bağ. Dahi, bile, hatta, üstelik.

d. 82a/045

daḫı e. Da, de, ve, dahi, daha, ayrıca,

üstelik, artık, bundan başka, o

kadar, hâlâ.

d. 81a/026, 81a/030, 81b/032,

81b/036, 81b/037, 82b/058,

83a/077, 83b/084, 84b/121

dāʾimā (A.) zf. Devamlı olarak, sonsuz.

d. 80a/004, 82b/068, 84b/113

damar i. Damar.

d. da 80a/002

daʿvā (A.) i. İddia, dava, çözülmesi

gereken mesele.

d. sın 82a/051

de bağ. Da, de, hatta, üstelik.

d. 81a/031, 82a/048, 82b/070

de- Demek, söylemek.

d.-r 81b/034

degil i. Değil krş. degül

d. 84a/108

degül i. Değil krş. degil

d. sen 80b/007

dem (F.) i. An, zaman, vakit, devir, nefes,

soluk.

d. 83a/073, 83a/076, 83b/088

derd (F.) i. Keder, sıkıntı, tasa, kaygı,

üzüntü.

d. e 80a/002

d. i 80a/003

d. ine 80b/15

derincük i. Baş örtüsü.

d. in 82b/070

dermān (F.) i. Çare, ilaç, derman.

d. ımuz 80a/002

d. ol- Çare olmak. 80b/012

d. vir- Çare vermek. 80a/003

destūr (F.) i. Müsaade, izin.

d. ol- İzin vermek. 84a/103

di- Demek, söylemek.

d. 83a/080

d.-di 80b/013, 80b/014, 81a/023,

81b/036, 81b/039, 82a/046,

82a/050, 82a/057, 83a/079,

83b/089, 83b/091, 83b/094,

84a/102, 84a/105

Page 22: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

213

d.-diler 83a/080

d.-rler 83b/094

d.-rem 84a/104

d.-yiser 81a/022

d.-yiserdür 83b/090

d.-yüben 83b/093

→ ṣalāvat di- 80a/004

dil i. Tat alma organı, dil.

d. 80a/001

d. i 80a/003

d. üme 80b/006

dile- Arzu etmek, talep etmek, istemek,

rica etmek.

d.-mez 83a/082

d.-r 84b/113

d.-rem 83b/096, 83b/096

d.-rseŋ 84b/120

dilek i. İstek, arzu, ihtiyaç.

d. 83a/082

dīn (A.) i. Din, inanç, iman.

d. 81b/036, 82a/057

diŋle- Dinlemek.

d. 80b/007, 81a/030, 83a/076,

83b/090

d.-gil 81b/034

d.-yeni 85a/123

dol- Dolmak.

→ gözleri dol- 84a/100

don i. Don, giysi.

d. lar 84a/098

dost (F.) i. Yakın arkadaş, ahbap, dost.

d. 84a/108

d. larum 84b/110

dön- 1. Kendini olduğu yerde çevirmek,

bir tarafa doğru yönelmek. 2.

Başka bir şey halini almak,

dönüşmek.

d.-di 81a/030, 81b/036, 81b/038,

82a/045

d.-er 83a/082

döy- Dayanmak, katlanmak, tahammül

etmek.

d.-mez 80b/015

duʿā (A.) i. Dua, Allah’a yalvarma,

yakarış, yakarma.

d. ḳıl- Dua etmek. 81a/029,

81b/034, 81b/44, 83a/072

dur- 1. Kalmak, durmak, beklemek. 2.

Dikilmek, ayakta beklemek.

d.-mışıdı 82a/045

d.-ursın 84a/104

→ örü dur- 83b/089; yirden dur-

84a/106

duraḳ i. Mertebe.

d. 83a/074, 83a/074

düriş- Uğraşıp gayret etmek, çalışıp

çabalamak.

d.-em 82a/054

dūş i. Rastlama, tesâdüf etme.

d. eyle- Karşı karşıya getirmek,

tesadüf ettirmek. 84b/114,

84b/118

dut- 1. Elle kavramak, tutmak. 2.

(Yönünü, yüzünü, gözünü bir

tarafa) çevirmek.

d.-am 81b/042

d.-dı 81a/030, 82a/049, 84b/119

Page 23: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

214

d.-sın 84a/105

→ emr dut- 84b/121; ḫoş dut-

81a/024

d.a duta zf. Tutarak.

d. 82b/060

dün i. Gece.

d. ü gün Gece gündüz. 82b/059

dürlü sıf. Türlü.

d. 82a/048

düz- Tanzim edilmek, tertip etmek,

yapmak, meydana getirmek,

hazırlamak.

d.ü ḳıl- Tertip etmek, yapmak.

83a/074

E

ebed (A.) i. Sonu olmayan gelecek

zaman, sonsuz.

e. 84b/113

el i. El.

e. e 82b/070

e. lerin 81b/042

e. üme 82b/063

e.inden al- Kurtarmak. 81a/027

emīn (A.) i. Güvenilen kimse.

e. 84a/102

emr (A.) i. Buyruk, emir.

e. dut- Buyruğu dinlemek, emri

yerine getirmek. 84b/121

enbiyā (A.) i. Müstakil şeriat sahibi

olmayan peybamberler.

e. 81b/039

endīşe (F.) i. Düşünce, endişe, tasa.

e. sinden 82b/059

e. ḳıl- Endişe etmek. 80b/009

enninī (?)

e. 83a/075

esirge- / esürge- Korumak, kayırmak,

gözetmek, himaye etmek.

e. 80b/012, 83b/087

e.-ye 83a/071

ev i. Mesken, hane, içinde yaşanılan yer,

ev.

e. den 83b/089

e. e 83b/089

evliyā (A.) i. Veliler, ermişler, evliyâ.

e. 81b/039

ey ünl. Hitap edilen kimsenin dikkatini

çekmek veya anlamı

güçlendirmek için kullanılır.

e. 80b/009, 80b/011, 80b/012,

80b/014, 80b/015, 80b/017,

81a/021, 81a/027, 81a/028,

81b/036, 81b/037, 82a/057,

83a/073, 83b/094, 84a/100,

84b/115, 84b/120

eyd-/ eyid-Söylemek, demek.

e.-em 81a/031, 81a/031

e.-esin 82a/048

e.-eyin 80b/007

e.-ür 80b/009, 80b/017, 81a/031,

82b/060, 83a/073, 83b/086

eyle- Etmek, yapmak anlamında

yardımcı fiil.

e. 83b/093

→ düş eyle- 84b/114, 84b/118; ḫoş

eyle- 81b/038, 84b/118; luṭuf

eyle- 82a/047; münācāt eyle-

Page 24: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

215

83b/087; raḥmet eyle- 82b/069;

yārī eyle- 81b/036; yaş eyle-

84b/114

F

fedā (A.) i. Bir şey uğrunda değerli bir

şeyden vazgeçme, uğruna verme.

f. ḳıl- Bir şeyi diğer bir şey uğruna

vermek. 82a/055

ferişteh (F.) i. Melek.

f. ler 84a/099

G

ġaflet (A.) i. Gafillik, habersiz olma.

ġ. 80b/007

ġ. i 83a/076

ġanī (A.) i. Zengin anlamında Allah’ın

sıfatlarındandır.

ġ. 83b/095, 85a/123

ġarīb sıf. Kimsesiz, yalnız, zavallı.

ġ. 81b/034

gel- 1. Gelmek. 2. Yardımcı fiil olarak

süreklilik fiilleri yapar.

g. 80b/007

g.-di 83a/078

g.-em 82b/066

→ aġır gel- 82b/062, 82b/065; ḫaber

gel- 80b/006; sözine gel- 82a/056

ger (F.) e. Eğer, şayet.

g. 82a/052, 82a/053, 82b/060,

82b/062, 82b/065

getür- Gelmesine sebep olmak, iletmek,

nakletmek.

g.-em 82b/066

g.-icek 82b/061

→ īmān getür- 82b/061, 84b/112

gey- Giymek.

g.-dügi 84a/098

gid- Gitmek, uzaklaşmak.

g.-em 83b/088

→ ʿaḳlı başından gid- 81b/040; ḳarşu

gid- 81b/041

gider- Ortadan kaldırmak, yok etmek.

g. 83a/076

gir- (Bir yere) girmek.

g.-di 83b/089

g.-e 84b/112

g.-eler 83b/096

girü i. Tekrar, yine, yeniden.

g. 81b/44, 81b/035

gizlü sıf. Gizli, saklı.

g. 83b/086

gök i. Gökyüzü, gök.

g. ler 84a/099

göŋül i. Gönül, sengi, istek, kalpte oluşan

duyguların kaynağı.

g. e 84b/115

g. i 81a/029

g. im 83b/095

g. ini 81b/038, 84a/105, 84b/118

g. üŋi 81a/024

göŋlek i. Elbise, gömlek.

g. 82b/069

g. ini 82b/063

g. üŋ 82b/066

gör- 1. Görmek, bakmak. 2. Yaşamak,

geçirmek.

g.- 83a/077

g.-dügi 84b/111

g.-e 84a/107

Page 25: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

216

g.-eler 84a/106

götür- 1. Gidermek, ortadan kaldırmak.

2. (Bir şeyi) hareket ettirip bir

yere koymak.

g.-em 81a/025, 81b/032, 81b/042

gövde i. İnsan bedeni, gövde.

g. de 80a/002

göz i. Göz.

g. den 83a/076

g. ine 83a/078

g. üm 82a/057

g.leri dol- Çok duygulanıp ağlayacak

duruma gelmek, gözleri

yaşarmak. 84a/100

gözyaşı i. Yaş, gözyaşı.

g. y 83b/093

gül- Gülmek.

g.- 80a/001

gün i. 1. Gün. 2. Gündüz.

g. 80b/008, 82a/050, 82a/050,

82b/059, 83a/076

g. inde 81b/041

g. lerinden 80b/011

→ dün ü gün 82b/059

günāhkār (F.) sıf. Günah işleyen,

günahkâr.

g. 80b/011

günāhlu sıf. Günah işlemiş olan,

günahkâr.

g. 84a/097

H

ḫaber (A.) i. Bilgi, havadis, haber.

ḫ. gel- (Birine bir şey hakkında) bilgi

erişmek. 80b/006

ḥabīb (A.) i. (Habîbullah “Allah’ın

sevgilisi” sözünün kısaltılmışı

olarak) Hz. Muhammed.

ḥ. 80b/008, 80b/015, 81b/034

Ḥaḳḳ (A.) i. Allah, Hudâ.

ḥ. 80b/016, 81a/024, 81b/033,

83a/073, 83b/086, 83b/094,

84a/102

ḥ. a 81a/029, 83b/091, 84b/119,

84b/120

ḥ. ıŋ 83b/087

ḥaḳīk (A.) i. Haklı, hak kazanmış.

h. iŋ 80b/008

ḥaḳḳında zf. Üzerine, için, husûsunda.

ḥ. 82a/047, 82a/048, 82b/058

ḥāl (A.) i. Durum, vaziyet, oluş, bulunuş.

ḥ. 80b/010

ḫalāyıḳ (A.) i. Mahlûklar, yaratıklar,

insanlar.

ḫ. 81a/021

ḫalvet (A.) i. Tenhaya çekilme, yalnız

kalma, tenha yer.

ḫ. e 83b/088

ḫāṣ (A.) i. Seçkin kimseler.

ḫ. u ʿām i. Seçkin kimseler ve halk,

herkes. 82a/051, 82a/053

ḥāṣıl (A.) i. Meydana gelen, olan, ortaya

çıkan.

ḥ. id- Meydana gelmek, ortaya

çıkmak. 84b/115

ḥaşr (A.) i. 1. Toplama, bir araya

getirme.

Page 26: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

217

ḥ. ol- Toplanmak, kıyâmet günü

dirilip bir araya gelmek.

81a/021

ḫaṭā (A.) i. Günah, kusur, kabahat.

ḫ. 82b/068

ḫāṭır (A.) i. Bir kimsenin biri üzerindeki

saygılı etkisi, îtibar.

ḫ. 82b/069

ḫayā (A.) i. Ar, nâmus, edep.

ḫ. 81b/037

ḫayr (A.) i. İyilik, fayda.

ḫ. (a) 83a/082

ḥayrān (A.) i. Şaşkın, şaşırıp kalmış,

hayrette kalmış.

ḥ. id- (Karşısındakinde) hayranlık

duygusu uyandırmak. 81b/040

ḥ. ol- Şaşırıp kalmak, çok beğenmek,

hayranlık duymak. 81a/021

Ḥayy (A.) i. Allah’ın isimlerinden olup

ebedî diriliğini ifade eder.

Ḥ.’ül beḳā Ebedî ve hakîkî hayat

sâhibi. 83a/071, 83b/091

ḥażret (A.) i. 1. Bir saygı ve ululama

ifadesi olarak büyük zatlara

verilen unvan, zat. 2. Tapı, ilahi

huzur, kat, huzur.

ḥ. e 82a/049, 82a/055, 84a/101

helāk (A.) i. Ölme, mahvolma, yok olma.

h. ol- Mahvolmak, yok olmak, ölmek.

83a/082

hele (F.) bağ. Özellikle, bu durumda, hiç

olmazsa, her şeyden önce,

sonunda.

h. 83b/088

hem (F.) zf. Üstelik, bir de, şu da var ki,

zaten.

h. 80a/002, 81b/043, 83a/072,

83a/081, 83a/082, 83a/083,

83b/096, 84b/117

hemīn (F.) zf. Yerine göre, ancak,

hemen, her zaman.

h. 84b/122

hep zf. Tamamıyla, tamamen.

h. 80b/018, 81a/020, 83b/096,

84a/100, 84b/112

her (F.) sıf. Her, herbir, tamamı, bütünü.

h. 80a/002, 81a/020, 81a/022,

83a/073, 84b/111

heybet (A.) i. Ululuk, büyüklük, azamet,

gösteriş.

h. i 82a/052

ḫışm (F.) i. Kızgınlık, öfke.

ḫ. ı 82a/052

ḫ. uŋ 80b/010

ḥikāyet (A.) i. Hikâye.

ḥ. 81b/034

himmet (A.) i. Yardım, himmet, iyilikle

davranma.

h. inden 82a/047

ḫoş sıf. Güzel, hoş.

ḫ. 81a/029, 81b/034, 81b/035,

81b/44,

ḫ. dut- Memnun etmek. 81a/024

ḫ. eyle- Hoşnut etmek. 81b/038,

84b/118

ḫ. ol- Rahat olmak, rahatlamak,

huzura kavuşmak. 81a/029,

84b/115

Page 27: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

218

I

ıçun e. İçin.

ı. 82b/069

ıla bağ. İle.

ı. 80a/004, 80b/013, 83b/093,

84a/109, 85a/125

ıraḳ i. Uzak.

ı. dur 81a/019

ʿışḳ (A.) i. Muhabbet, sevgi, aşk.

ʿı. 80a/004, 85a/125

İ

iç i. İç, dahil.

i. inde 83a/074

içerü i. İçeri, içeriye, iç taraf, dahil.

i. 83b/089

içre i. İçinde, arasında, ...de.

i. 80b/007, 83b/095, 84b/113

içün e. İçin.

i. 81b/44, 80b/009, 81a/028,

82a/054, 83a/077, 84a/102

i. dür 84a/103

id- / it- Yapmak, etmek, kılmak

anlamında yardımcı fiiller yapar.

i.-dügi 81a/031

i.-em 82b/067

→ cehd id- 83a/075; ḥāṣıl id-

84b/115; ḥayrān id- 81b/040; iş

id- 81b/041, 82a/050, 82b/064,

83a/080; ḳoldaş id- 82b/064;

perk id- 81b/44; raḥmet id-

84b/117; şefāʿat id- 84b/121;

şükür id- 84b/119; yardım id-

82b/058; yardum id- 81b/032;

ẕevḳ id- 84b/113; zārılıḳ it-

84a/100; ẕikr id- 80a/001

idegör- Edegörmek.

→ meded idegör- 83b/084

ilāh (A.) i. Allah, Tanrı.

i.’ül ‘ālemīn 84b/122

İlāhī ünl. “Ey benim Allah’ım”

anlamında Allah’a hitap sözü.

i. 85a/124

ile 1. e. Beraberlik, hal tarz ve benzeri

anlamlarda zarf yapar. 2. bağ. İki

kelime veya öbeği birbirine bağlar.

i. 80a/001, 80a/001, 80b/016,

83b/086, 84a/099, 85a/123

iled-/ ilet- Götürmek, ulaştırmak,

iletmek.

i.-eler 84a/097

→ selām ilet- 84a/104

īmān (A.) i. İnanma, inanç.

ī. dan 85a/124

ī. getür- Müslümanlığı kabul etmek:

82b/061, 84b/112

imdi zf. Şimdi, artık, o halde, bundan

sonra.

i. 80b/007, 81a/030, 82a/056,

83b/090

ir- Ulaşmak, erişmek, varmak,

kavuşmak.

i.-di 84a/101

iriş-/ irüş-Ulaşmak, erişmek, vasıl

olmak.

i. 84a/104, 84a/104

i.-eler 83b/096

i.-esin 84b/120

Page 28: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

219

ise bağ. İse.

i. 82a/052, 82b/065, 82b/065

issi i. Sahip, malik.

i. 81b/037

iş i. İş, amel, çalışma, hareket, davranış.

i. i 81a/022

i. idür 82a/049

i. id- İş yapmak. 81b/041, 82a/050,

82b/064, 83a/080

işbu sıf. Bu.

i. 82b/069, 84a/109

işit- Duymak, işitmek.

i. 82a/056

i.-di 84b/119

işle- Yapmak.

i.-gil 83b/085

→ luṭf işle- 84a/109

iyd- bk. eyd-

i.-ür 83b/091

K

ḳadar (A.) e. Kadar, miktar, ...denli,

...derece.

ḳ. 84a/098, 84a/107, 84b/116

ḳal- (Tasarlanan bir iş) Olmamak,

gerçekleşmemek.

→ yaru ḳal- 81a/025

ḳamu i. Herkes, hepsi.

ḳ. 80a/005, 81a/021, 81a/023,

82b/062, 84a/103

ḳ. sı 84a/106

ḳ. sınıŋ 81b/040

ḳan i. Kan.

ḳ. 80a/002

ḳ. ı 80b/008

ḳanda zf. Nerede, nereye.

ḳ. 81a/031

ḳanlu i. Kan bulaşmış, kanlı.

ḳ. 82b/066

ḳānūn (A.) i. Düzen, kanun.

ḳ. 83a/081

ḳapı i. Kapı.

ḳ. sın 83b/090

ḳara sıf. Siyah, kara.

ḳ. 82a/051

ḳaravaş i. Cariye, hizmetçi.

ḳ. uŋdur 83a/075 ḳarşu i. Karşı.

ḳ. 84b/111

ḳ. gid- ...e doğru gitmek. 81b/041

ḳat i. Huzur, yan, nezd, kat.

ḳ. ına 82b/066, 82b/068

ḳ. ındadur 82a/046

ḳatı zf. Çok, pek, fazla, gayet.

ḳ. 82a/052, 84b/116

kelām (A.) i. Söz.

k. 80a/004

kendü zm. Kendi, kendisi.

k. 80b/017, 80b/018

kendüz zm. Kendisi.

k. in 83b/093

kerīm (A.) i. Kerem sahibi, cömert.

k. 82b/069

k. sin 82b/068, 84b/122

kevneyn (A.) i. İki âlem.

→ seyyidü’l-kevneyn 83a/076

kez i. Kere, defa, kez.

k. 83a/078

k. in 81b/035

Page 29: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

220

ḳıl i. Kıl.

ḳ. a 81a/020

ḳ. dan 81a/020

ḳıl- “Yapmak, etmek, eylemek, kılmak”

anlamında yardımcı fiiller yapar.

ḳ.-dı 82a/056

ḳ.-sa 80b/018, 81a/020

ḳ.-ur 83a/077

ḳ.- ursa 84b/117

→ ʿafv ḳıl- 82b/065, 84b/110;

aşikāre ḳıl- 83a/071; ʿatā ḳıl-

81b/037; duʿā ḳıl- 81a/029,

81b/034, 81b/44, 83a/072; düzü

ḳıl- 83a/074; endīşe ḳıl- 80b/009;

fedā ḳıl- 82a/055; ḫoş ḳıl- 81b/44,

81b/034; nażar ḳıl- 81b/035,

82a/045, 82a/057, 84a/101;

peyġamber ḳıl- 80b/016; raḥmet

ḳıl- 81a/025; şāẕ ḳıl- 80b/006;

şefāʿat ḳıl- 84a/103; şükür ḳıl-

81a/029; ṭaleb ḳıl- 81a/024; yārī

ḳıl- 81a/026; zārī ḳıl- 81a/026

ḳılıc i. Kılıç.

ḳ. ı 80a/005

ḳıyāmet (A.) i. Kıyamet, dünyanın sonu.

ḳ. 80b/011

ḳ. e 83b/088

ḳ. ḳop- Kıyâmet günü gelip bütün

yatarılmışlar yok olmak.

81b/039

ki (F.) bağ. Ki, için, maksadıyla, zira.

k. 80b/006, 81a/024

kim zm. 1. Ki. (bağlama zamiri). 2. Kim

(soru zamiri).

k. 80a/002, 80b/015, 80b/018,

81a/020, 81a/021, 81a/023,

83a/071, 83a/076, 84a/102,

84a/103, 84b/113, 84b/115,

84b/121

kimse i. Hiç kimse.

k. den 80b/012

kişi i. Kişi, kimse, insan.

k. 81a/022, 84b/112

ḳo- Bırakmak.

ḳ.-mayam 83b/088

ḳoldaş i. Arkadaş.

ḳ. id- Arkadaş etmek. 82b/064

ḳop- Ortaya çıkmak, meydana gelmek,

zuhur etmek.

→ ḳıyāmet ḳop- 81b/039

ḳorḳu i. Korku.

ḳ. dan 81b/040

ḳoy- Bir şeyi bir yere bırakmak.

ḳ.-am 82b/067

ḳudret (A.) i. Güç, kudret.

ḳ. e 84a/101

ḳul (A.) i. Kul, köle, hizmet eden.

ḳ. lara 80b/011

ḳ. ları 82b/061

ḳ. larıŋa 83b/092

ḳ. laruma 84b/114, 84b/118

ḳ. larumdur 84b/117

ḳurtar- Kurtarmak.

ḳ.-alum 83a/075

ḳurtıl- Kurtulmak, selamete çıkmak,

rahata ermek.

ḳ.-a 81a/028

küllī (A.) sıf. Bütün, hep, tamam.

Page 30: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

221

k. 84a/098

L

luṭuf (A.) i. İyilik, lutuf.

l. ıŋ 83b/092

l. eyle- İyilik etmek, lutufta

bulunmak. 82a/047

l. işle- İyilik yapmak. 84a/109

M

maʿden (A.) i. Cevher.

m.-i ṣafā Saf maden 80b/008

maḥabbet (A.) i. Sevgi, sevme,

muhabbet.

m. 83a/083

maḫlūḳ (A.) i. Yaratılmış şey, insan,

hayvan, yaratık.

m. a 81a/023, 83a/071

m. ıŋ 82b/062

maḫlūḳāt (A.) i. Yaratılmış olan şeyler,

bütün yaratıklar, mahlûklar.

m. 84a/106

maḥşer (A.) i. Âhiret hayâtında bütün

insanların, dünyâda

yaptıklarının hesâbını Allah

huzûrunda vermek üzere tekrar

dirilip toplanacakları yer.

m. 84a/106

m. de 82a/054

maḳṣūd (A.) i. İstenen, niyet edilen,

istek, arzu, maksut.

m. ını 84b/115

meded (A.) i. Yardım, çare, imkân.

m. idegör- Yardım edegörmek.

83b/084

menhī (A.) i. Yapılması yasaklanmış.

m. 81b/037

miskin (A.) i. Zavallı, beceriksiz, âciz.

m. leri 84a/097

m. lerüŋ 81b/042

muntaẓır (A.) i. Bekleyen, yol gözleyen.

m. 82a/045

muʿteber (A.) sıf. İtibarlı, hatırı sayılır,

saygın.

m. 80b/007

mübārek (A.) sıf. Uğurlu, kutlu, hayırlı.

m. 82a/047

müʾminīn (A.) i. İslam dinine inanmış

olanlar, Müslümanlar.

→ ümmü’l-müʾminīn 83a/079,

83b/094

münācāt (A.) i. Yalvarma, yakarış.

m. eyle- Yalvarmak, yakarmak.

83b/087

mürüvvet (A.) i. İnsaniyet, yiğitlik,

cömertlik.

m. 82a/046

müslimīn (A.) i. Müslümanlar.

m. 83a/079

müslimān (A.) i. İslâm dininde olan,

müslüman.

m. a 83a/079

müstecāb (A.) i. Kabul olunmuş.

m. 83a/072

müzd (F.) i. Sevap.

m. eleri 82b/065

m. i 82b/067

m. ine 82b/064

N

nāmūs (A.) i. Kanun, nizâm.

Page 31: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

222

n. ın 81a/025

nażar (A.) i. Bakma, bakış.

n. ḳıl- Bakmak. 81b/035, 82a/045,

82a/057, 84a/101

ne 1. sıf. Ne, hangi. 2. zf. Nasıl, neden,

niçin.

n. 80b/014, 80b/018, 81a/020,

81a/019, 82b/059, 83a/077,

83a/080, 83b/090, 84a/104,

84a/107, 84b/116, 84b/117

neden i. Niçin, ne sebepten.

n. 80b/017

nefes (A.) i. Soluk, nefes.

n. de 85a/124

nefis (A.) i. Arzu, istek, heves, nefis.

n. 81a/022, 81a/022

n’eyle- Ne yapmak, ne etmek.

n.-ye 81b/033

niçe 1. sıf. Kaç, ne kadar. 2. zf. Nasıl. 3.

zm. Birçok.

n. 82a/048, 83a/083

n. ler 81a/021

n. ol- Nasıl olmak. 81a/022

n’id- Ne etmek, ne yapmak.

n.-esin 82a/048, 82b/058, 83b/085

n.-eyin 81a/019, 82a/050

nite zf. Nasıl, niçin.

n. ol- Nasıl olmak. 80b/010

nūr (A.) i. Aydınlık, parıltı.

n. ı 82a/057, 85a/125

n. u 83a/081

n.-u zemīn Yeryüzünün aydınlığı.

84a/102

O

oġul i. Evlat, çocuk, oğul.

o. 83a/082

o. lara 83a/081

o. lardan 84a/107

o. uŋ 83b/084

o. uŋa 83a/080

oḳı- Okuyup öğrenmek.

o.-yanı 85a/123

ol 1. sıf. İşaret sıfatı.

o. 80b/008, 80b/008, 80b/011,

80b/014, 81a/023, 81a/026,

81a/027, 81a/031, 81b/034,

81b/035, 81b/035, 81b/039,

81b/041, 81b/041, 81b/042,

82a/055, 82b/063, 82b/064,

82b/066, 83a/077, 83a/078,

83a/081, 83b/086, 84a/097,

84a/098, 84a/099, 84a/101,

84a/103, 84a/107, 84b/110,

84b/112, 84b/119

ol 2. zm. Tekil üçüncü şahıs zamir.

o. 80a/003, 82a/045,

o. dur 80a/002, 80a/003, 80a/005

ol- Olmak, bulunmak, meydana gelmek,

erişmek, gerçekleşmek.

o.-a 81a/020, 84a/106

o.-duḳça 81b/032

o.-duŋ 83a/079

o.-ısar 80b/010, 82b/059

o.-maz 84b/114

o.-ur 81a/023, 82a/052, 83a/082,

83a/083

→ bir ol- 81b/039; dermān ol-

80b/012; destūr ol- 84a/103;

Page 32: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

223

ḥaşr ol- 81a/021; ḥayrān ol-

81a/021; helāk ol- 83a/082; ḫoş

ol- 81a/029, 84b/115; niçe ol-

81a/022; nite ol- 80b/010; sulṭān

ol- 84b/111; sübḥān ol- 84b/111;

şāẕ ol- 82a/054; tamām ol-

82a/051, 85a/125; yoḳ ol-

83a/083; ẕī ṣafā ol- 80b/016

Ö

ʿömr (A.) i. Hayat, ömür, yaşama,

yaşama süresi.

ʿö. i 82b/062

ʿö.-i beḳā Ebedî hayat. 84b/120

örü- Ayağa kalkamak.

ö. dur- Ayakta durmak. 83b/089

öyle zf. O kadar, öyle.

ö. 83b/089

P

pādişāh (F.) i. Padişah, sultan,

hükümdar.

p. ıŋ 82a/052

perk (berk) i. Sağlam, sıkı, kuvvetli, sert.

p. id- Sağlamlaştırmak. 81b/44

peyġamber (F.) i. Peygamber, Allah

tarafından haber getiren.

p. e 83a/077, 85a/125

p. i 80b/006

p. ḳıl- Peygamber yapmak. 80b/016

R

raḥīm (A.) i. “Âhirette mümin kullarına

acıyan, merhamet eden” Allah’ın

sıfatlarından biridir.

r. 80b/011, 80b/011, 82b/067,

82b/069

raḥmet (A.) i. Acıma, esirgeme, koruma.

r. 85a/123

r. e 83b/096

r. im 84b/118

r. üm 84b/114

r. eyle- Acımak, esirgemek. 82b/069

r. id- Acımak, esirgemek. 84b/117

r. ḳıl- Acımak, esirgemek. 81a/025

reʾfet (A.) i. Acıma.

r. 84a/107

resūl (A.) i. Peygamber.

r. 83b/086

resūlallāh Hz. Muhammed.

r. 81a/023, 81a/031

revā (F.) i. Uygun, yerinde, yakışır.

r. 84a/108

revān (F.) i. Akan, akıp giden.

r. 80a/003

S

sāʿat (A.) i. Saat, vakit, zaman.

s. 84a/101

ṣaç i. Saç.

ṣ. umı 83a/071

ṣafā (A.) i. Ferahlık, gönül rahatlığı,

huzur, zevk, eğlence.

ṣ. 80b/014, 81a/028, 81b/035,

84a/105

→ maʿdeni ṣafā 80b/008; sıdḳ ı ṣafā

81b/44; ẕī ṣafā ol- 80b/016

ṣaḥābī (A.) i. Hz. Muhammed’i görmüş

olan mü’min kimse, sahabe.

ṣ. 84b/119

ṣalāvat (A.) i. Peygamberimiz Hz.

Muhammed’e ve onun soyundan

Page 33: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

224

gelenlere saygı bildirmek için

okunan dua.

ṣ. di- Dua söylemek. 80a/004

ṣ. vir- Dua okumak. 80b/006,

83a/077, 85a/125

saŋa zm. Sen zamirinin yönelme hali,

sana.

s. 83a/074, 83a/074, 83a/080,

83b/094, 84a/104, 84b/112,

84b/121

sebeb (A.) i. Sebep.

s. den 80b/014

selām (A.) i. Selâm, hayır sua, esenlik.

s. ilet- Selam göndermek. 84a/104

s. vir- Selam vermek. 80a/004

sen zm. Tekil ikinci şahıs zamiri.

s. 80b/012, 81b/034, 81b/036,

81b/037, 82a/048, 82a/054,

82a/054, 82b/058, 82b/068,

82b/069, 83a/077, 83b/084,

83b/085, 83b/095, 84b/116,

84b/122

s. de 80b/010

s. den 81a/023, 84b/116

s. i 80b/016, 81b/043, 83a/073,

83a/077

s. iŋ 81a/026, 82a/046, 82a/055,

84b/115

s. sin 80b/011, 80b/015, 82b/062,

82b/068

s. üŋ 80b/016, 83b/092

s̱enā (A.) i. Övme, övgü.

s̱. 82a/056

server (F.) i. Ulu, büyük kişi, reis,

başkan.

s. i 81a/027, 82a/057

sev- Muhabbet beslemek, sevmek.

s.-enleri 81b/043

s.-enlerüm 84b/110

s.-erem 84b/116

s.-erseŋ 84b/116

sevgü i. Sevgi.

s. sini 83b/095

seyyid (A.) i. Baş, önder.

s.ü’l-kevneyn Alemlerin efendisi, Hz.

Muhammed. 83a/076

ṣıddīḳ (A.) sıf. Hz. Ebû Bekir’in lakabı.

ṣ. a 80b/017, 81a/029

ṣıdḳ (A.) i. Doğruluk, gerçeklik.

s. ı ṣafā Gönül temizliği. 81b/44

ṣıġın- Sığınmak, güvenmek, iltica etmek.

ṣ.-uram 83b/094

sına- Denemek, tecrübe etmek.

s.-dur 83a/076

sırr (A.) i. Gizli tutulan şey, sır.

s. ına 83b/087

ṣırāṭ (A.) i. Sırat köprüsü.

ṣ. a 82a/053

ṣ. uŋ 82a/053

siz zm. Çoğul ikinci şahıs zamiri siz.

s. e 82a/050

ṣoŋ sıf. Son, nihayet.

ṣ. 85a/124

ṣor- Sormak, sual etmek.

ṣ.-ulsun 81a/020

söyle- Demek, söylemek, konuşmak.

s.-di 81b/038

Page 34: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

225

s.-gil 82a/047, 83b/085

s.-yem 83b/087

söyled- Konuşturmak, söylemek.

→ söz söyled- 80a/003

söz i. Kelam, söz, ifade, konuşma.

s. 84b/121

s. i 84b/119

s. in 81a/030, 82a/049

s. üm 83b/086, 83b/086, 83b/087,

83b/095

s.ine gel- Bir kimsenin haklı

olduğunu anlayıp kabul etmek.

82a/056

s. söyled- Konuşturan, söylettiren.

80a/003

ṣuç i. Hata, kabahat, kusur.

ṣ. ların 84b/110, 84b/117

ṣ. umuz 84b/122

sulṭān (A.) i. Hükümdar, padişah.

s. ol- Padişah olmak. 84b/111

ṣun- Vermek, arzetmek, sunmak.

ṣ.-am 82a/053

sübḥān (A.) i. “Her türlü kusurdan,

noksandan uzak olan”

anlamında Allah’ın sıfatların-

dandır.

s. uŋ 82a/055

s. ol- Kusursuz olmak. 84b/111

sünnet (A.) i. Hz. Muhammed’in sözleri,

işleri ve hareketlerinin bütünü.

s. in 84b/121

Ş

şāḏ-mān (F.) sıf. Sevinçli, şâd.

ş. 84b/112

şāẕ (F.) i. Sevinçli, neşeli.

ş. ḳıl- Neşelenmesini, sevinmesini

sağlamak. 80b/006

ş. ol- Sevinçli olmak. 82a/054

şefāʿat (A.) i. Bağışlama, şefaat.

ş. 80a/005, 80a/005, 83a/078,

83a/081, 83a/083, 84a/103

ş. id- Bağışlamak. 84b/121

ş. ḳıl- Birinin suçunun bağışlanması

veya dileğinin yerine getirilmesi

için aracılık etmek. 84a/103

şehīd (A.) i. Din veya yüksek bir ülkü

uğrunda ölen kimse, şehit.

ş. ler 82b/068

şol sıf. Şu.

ş. 82a/047

şöyle zf. Şöyle, öyle, şu şekilde, o

şekilde.

ş. 82a/045, 84a/105

şükür (A.) i. Allah’a duyulan minneti dile

getirme, şükür.

ş. id- Şükretmek. 84b/119

ş. ḳıl- Şükretmek. 81a/029

T

tā (F.) zf. Kadar, dek, nihayet, sonunda,

için, diye.

t. 84b/113

ṭabīb (A.) i. Doktor, hekim, tabip.

ṭ. 80b/015

ṭaġla- Vücuda kızgın demir vurmak.

→ cigerin ṭaġla- 80b/013

taḥt (F.) i. Taht.

t. 84b/111

ṭāḳat (A.) i. Kuvvet, güç, direnç.

Page 35: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

226

ṭ. 81b/032

ṭaleb (A.) i. Arzu, istek.

ṭ. ḳıl- İstemek, tslep etmek. 81a/024

tamām (A.) i. Bitme, sona erme, son.

t. ol- Tamamlanmak, bitmek.

82a/051, 85a/125

Taŋrı i. Allah, Yaratan, Tanrı.

t. 80b/008

t. nıŋ 82a/052

t. ya 80b/009, 82b/061

t. yu 81b/043

tedbīr (A.) i. Çare, tedbir, hazırlık.

t. 82a/048

terāzü (F.) i. Terazi, ahirette günah ve

sevapların ölçüleceği manevi

terazi.

t. 82b/066

t. ye 82b/061, 82b/063, 82b/064,

82b/070

tīz zf. Çabuk, tez, acele, derhal.

t. 84a/104, 84a/104

ṭoġrı sıf. Doğru, gerçek, dürüst.

ṭ. 80b/017, 85a/124

ṭopraġ i. Toprak, hâk.

ṭ.a 83b/093, 83b/093

ṭud- Denetim altına almak.

ṭ.-am 82a/053

ṭuŋ i. Gizli.

ṭ. 82b/064

ṭuṭ- (Ağlama) musallat olmak,

yakalamak.

ṭ.-up 82a/049

U

uçmaḳ i. Cennet.

u. 83a/074, 84b/113

u. a 84b/112

uġra- Gitmek, varmak.

u.-yalar 82a/053

umucı i. Bekleyen, ümit eden kişi.

u. 80a/005

umul i. Umut.

u. 81a/023

ur- Vurmak, sürmek.

u.-am 82a/055

u.-dı 83b/090, 83b/093

u.-up 83b/091

uyu- Uyumak.

u.-mazam 82b/059

uzun sıf. Uzun, kısa olmayan.

u. 84b/114

Ü

ülfet (A.) i. Ahbaplık, dostluk.

ü. i 84a/108

ümmet (A.) i. Bir peygambere tâbi olup

onun yolundan giden cemaat,

ümmet.

ü. 81b/44, 80b/009, 81a/028,

82a/054, 82b/058

ü. e 83b/084

ü. i 83a/075, 83b/088, 84a/109

ü. imi 82b/060

ü. iniŋ 81a/024

ü. lerüŋ 81b/033, 84b/115

ü. üm 81a/019, 82a/047, 82a/048,

82b/059, 82b/064, 82b/067,

83a/072, 83a/075, 83a/080

ü. üme 81b/036, 81b/037, 82b/069

ü. ümi 80b/012

Page 36: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

227

ü. ümüŋ 80b/010, 81a/022

ü. üŋ 81a/028

ü. üŋe 81a/026, 81b/041, 82a/055

ü. üŋi 84b/116

ü.-i Muḥammed i. Muhammed’in

ümmeti. 83b/092

ümm (A.) i. Anne.

ü.ü’l-müʾminīn i. Müminlerin

annesi, Hz. Muhammed’in

zevceleri. 83a/079, 83b/094

üst i. Üst, üzeri, üst taraf.

ü. inde 84a/099

ü. ine 82b/067

ü. üme 84a/102

üzere i. Üzerine, üzerinde, üstüne.

ü. 84b/111

V

var i. Mevcut olan, bulunan.

v. durur 83b/086

var- Gitmek, varmak.

v.-am 81b/042

ve (A.) bağ. Ve.

v. 80a/004

vir- 1. Vermek. 2. Fedâ etmek.

v.-di 83b/093

v.-mem 81b/043

v.-sün 83a/074

→ cān vir- 80a/001; dermān vir-

80a/003; ṣalāvat vir- 80b/006,

83a/077, 85a/125; selām vir-

80a/004

Y

yā (A.) ünl. Ey.

y. 80b/014, 80b/016, 81a/023,

81a/028, 81a/031, 82a/046,

82b/060, 82b/067, 82b/069,

82b/069, 83a/075, 83a/079,

83a/083, 83b/086, 83b/091,

83b/091, 83b/095, 84a/102,

84b/122, 85a/123, 85a/124

yalvar- Allah’a içten yalvararak dua

etmek, niyaz etmek.

y.-ıdı 80b/009

yan i. Taraf, cihet.

y. a 81a/030

y. ın 82a/053

yap- Kapatmak, örtmek.

y.-dı 83b/090

yār (F.) i. Arkadaş, dost.

y. 80b/017

y. a 83a/077, 83a/081, 85a/125

yaradıl- Yaratılmak, halkedilmek.

y.-mış 82a/051

yardım/ yardum i. Yardım.

y. id- Yardım etmek. 81b/032,

82b/058

yāre i.Yara.

y. sin 81a/025

yarın/ yarun 1. zf. Sonraki günde veya

günlerde. 2. i. Kıyamet günü.

y. 80b/018, 81a/020, 81a/024,

81b/039, 82a/054, 83b/085,

84a/106, 84b/121

y. ki 82a/050, 82b/059

yārī (F.) i. Yardım.

y. eyle- Yardım etmek. 81b/036

y. ḳıl- Yardım etmek. 81a/026

Page 37: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

228

yarlıġa- Affetmek, bağışlamak.

y. 83b/092

y.-ġıl 85a/123

y.-ya 81b/033, 83a/073

yaru zf. Yarı, yarım.

y. ḳal- Tamamlanamamak, eksik

kalmak. 81a/025

yaş (I) i. Gözyaşı.

y. a 84a/098

yaş (II) i. Ömür, yaş.

y. eyle- Ömür vermek. 84b/114

yavluḳ zf. Çok, pek çok, gayet.

y. 84a/100

yaz- Yazmak, nakşetmek.

y.-anı 85a/123

yazıḳ/ yazuḳ i. Günah, suç.

y. ı 82b/062

y. ın 81a/024

y. lar 80b/015

y. ları 81b/033

y. larından 81b/032

y. larum 81b/042

yer/ yir i. Yer, mevki, mekân.

y. den 82a/051

y. e 83b/090, 83b/090

y. inden 83b/089

y.den dur- Yerden kalkıp, dirilmek.

84a/106

yine zf. Tekrar, yeniden, yine.

y. 81b/034, 82a/056

yoḳ i. Mevcut olmayan, yok.

y. ol- Yok olmak. 83a/083

yol i. 1. Yol, tarik. 2. Uğur, gaye, ideal,

maksat.

y. dan 85a/124

y. ı 80b/018, 81a/019, 82a/046

y. ında 80a/001

yüreg i. Gönül, kalp, yürek.

y. üm 80b/015

yüz i. Çehre, yüz.

y. 83b/091

y. i 81b/036, 84b/119

y. in 81a/030, 82a/049, 83b/090,

83b/093

y. ine 81b/035, 82a/045, 83a/078

y. üm 82a/055

yüz bin sıf. Yüz bin.

y. 83a/074

Z

żaʿīf sıf. Aciz, güçsüz.

ż. 80b/017, 80b/018

zārī (F.) i. Ağlayıp sızlama.

z. 82a/049

z. ḳıl- Ağlamak, inlemek. 81a/026

z. zār İçin için ağlama. 81a/019

z. zārī aġla- Ağlayıp inlemek, feryat

etmek. 80b/013

zāriliḳ i. Ağlayıp inleme, feryat.

z. it- Ağlayıp, inlemek, feryat etmek.

84a/100

zebānī (A.) i. Cehennemlikleri ateşe

atmakla görevli melek,

cehennem bekçisi.

z. ler 81a/027, 82b/060

z. lere 81b/043

zemīn (F.) i. Yer.

→ nūr-u zemīn 84a/102

ẕevḳ (A.) i. Şevk, zevk, haz.

Page 38: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

229

ẕ. id- 84b/113

ẕī (A.) sıf. Önüne geldiği kelimelere

“sahip, -li” anlamı katarak

birleşik kelime yapar.

ẕ. ṣafā ol- Neşe sahibi olmak.

80b/016

ẕikr (A.) i. Anma, anılma, hatıra getirme.

ẕ. id- Anmak, hatıra

getirmek, zikretmek. 80a/001

ÖZEL İSİMLER DİZİNİ Aḥmed a. 80b/017, 81a/029, 83a/073, 84a/102, 84b/115 a. e 82b/060

ʿAlī ʿa. 82a/045, 82a/046, 82a/049 ʿa. ye 82a/046, 82a/056 ʿĀyişe ʿā. 83a/079, 83b/086, 84a/098, 84a/099, 84a/105 ʿā. niŋ 83a/078, 84b/118 ʿā. ye 84a/109 Ebū Bekir e. 80b/014, 81a/031 e. i 81a/023 Fāṭıma f. 82a/057, 82a/057, 82b/060 Ḥasan ḥ. ıŋ 82b/063 Ḥüseyin ḥ. iŋ 82b/066 Muḥammed → ümmet-i Muḥammed 83b/092 Muṣṭafā

m. 81b/44, 80b/008, 80b/014, 80b/016, 81a/028, 81b/035, 81b/038, 82a/046, 82a/049, 82a/056, 84a/105 m. ya 81b/038 ʿOs̱mān o. 81b/035, 81b/038 o. a 81b/036 ʿÖmer ö. 81a/031 ö. den 81a/030 ö. üŋ 81a/030 ʿÖmeroġlı ö. 84b/120

Page 39: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

230

SONUÇ

Anadolu’da 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygın olarak Oğuz Türkçesi ile eserler kaleme alınmaya başlamıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin son dönemi, beylikler ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu içine alan bu döneme Türk dil tarihinde “Eski Anadolu Türkçesi” denmektedir. Bu dönemde İslam dininin ve İran edebiyatının geniş çerçevesi içinde bazen tercüme, bazen adapte, bazen de telif yoluyla oluşturulan pek çok eser günümüze ulaşmıştır. Bu dönemdeki eserlerin bazıları günümüze kadar gelmişse de

bütün yazar ve eserler o kadar şanslı olamamıştır. Tek bir eseri, tek nüsha hâlinde günümüze ulaşmayı başaran isimlerden biri de meddâh şair Ömeroğlu’dur. Ömeroğlu’nun bu tek eseri dışında hakkında ona ait hiçbir bilgi yoktur.

Ömeroğlu’nun Destân-ı Muhammed adlı mesnevisi üzerine yapılan çalışmada ulaşılan sonuçlar şunlardır: Eserin giriş kısmında Eski Anadolu Türkçesi kavramından

anlaşılanlar özetlenerek dönemin hikâyecilik anlayışı hakkında bilgiler verilmiştir. Daha sonra eserin konusu ve içeriğine değinilerek eserin kısa bir özeti ve Ömeroğlu hakkında bazı bilgiler verilmiştir. Buna göre Ömeroğlu, “Eski Anadolu Türkçesi” dönemi dediğimiz 13. yüzyılın ikici yarısı ile 15. yüzyılın ilk yarısı arasında muhtemelen 14. yüzyıla yakın bir dönemde yaşamıştır. Şairin bilinen tek bir eseri vardır. Fakat arşiv araştırmaları sonucu yeni eserleri bulunabilir. Eserin dili ve anlatımı üzerine notlar kısmında 125 beyitlik bu eserin kısa bir dil incelemesi yapılmış, eserin dili ile ilgili bazı örnekler verilmiştir.

Eserin trankripsiyonlu metni ve günümüz Türkçesine yapılan çevirisi çalışmanın merkezini oluşturmaktadır. Çeviride, eserin ana çizgisinden kopmadan aslına sadık kalarak günümüz Türkçesine çevrilmesine özen gösterilmiştir. Dizin kısmında, eserde geçen tüm kelimeler metin içindeki anlam veya anlamları esas alınarak madde başları ve alt maddeleri sıralananıp gramatikal dizini alınmıştır. Eserde geçen özel isimler ana dizinden ayrılarak alfabetik sıralanmıştır. Eserin beş varaklık ve 125 beyitlik tıpkıbasımı çalışmanın sonuna eklenerek çalışma tamamlanmıştır. Eserin bilinen tek nüshası Ankara Millî Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu 06 Mil Yz A 3881 numarada kayıtlıdır.

Ömeroğlu’nun Eski Anadolu Türkçesi dil özellikleri taşıyan Destân-ı Muhammed adlı mesnevisi üzerine yapılan çalışmanın ilim dünyasına katkı sağlayacağı umulmaktadır.

KAYNAKÇA

06 Mil Yz A 3881/9: Ankara Millî Kütüphanesi Yazmalar Koleksiyonu. Aksoy, Hasan (2013). Yûsuf Meddah. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 44.

Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Ayverdi, İlhan (2006). Misalli Büyük Türkçe Sözlük I-III. İstanbul: Kubbealtı Yayınları. Çağbayır, Yaşar (2007). Ötüken Türkçe Sözlük I-V. İstanbul: Ötüken Yayınları. Çelebioğlu, Amil (1999). Türk Mesnevi Edebiyatı (Sultan II. Murad Devri 1421-1451).

İstanbul: Kitabevi Yayınları. Demirci, Ümit Özgür & Korkmaz, Şenol (2008). Şeyyâd Hamza, Yûsuf ve Zelîhâ (Giriş-

Metin-Günümüz Türkçesine Aktarma-Dizin ve Sözlük-Tıpkıbasım). İstanbul: Kaknüs Yayınları.

Derleme Sözlüğü I-XII (1963-82). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Devellioğlu, Ferit (2007). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Sözlük. Ankara: Aydın Kitabevi. Hikâye (1981). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. 4. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Page 40: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

231

Korkmaz Bulut, Türkan & Korkmaz, Şenol (2019). Yûsuf-ı Meddâh’ın Kadı ile Uğru Hikâyesi: Günümüz Türkçesine Çeviri. Hırsızlık Kitabı (Ed. Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali). İstanbul: Kitabevi Yayınları, s. 479-510.

Küçük, Serhat (2013). XVI. Yüzyıla Ait Bir Tezkiretü’l-Evliya Tercümesi (Giriş-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım). İstanbul: Kesit Yayınları.

Küçük, Serhat (2014). Kitab-ı Güzide: Akaîdü’l-İslam (Giriş-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım). İstanbul: Kesit Yayınları.

Örnekleriyle Türkçe Sözlük I-IV (1995-96). Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları. Özkan, Mustafa (1995). Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi. İstanbul:

Filiz Kitabevi. Steingass, Francis Joseph (1975). A Comprehensive Persian-English Dictionary. Beirut:

Librairie du Liban Publishers. Şemseddin Sâmi (1985-86). Temel Türkçe Sözlük I-III. (Sadeleştirilmiş ve Genişletilmiş

Kâmûs-ı Türkî). İstanbul: Tercüman Gazetesi Yayınları. Tarama Sözlüğü I-VIII (1963-77). (Haz.: Ömer Asım Aksoy-Dehri Dilçin). Ankara: Türk Dil

Kurumu Yayınları.

Tulum, Mertol (2011). XVII. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Türk, Vahit vd. (2014). Eski Anadolu Türkçesi Dersleri. İstanbul: Kesit Yayınları. Akalın, Şükrü Haluk vd. (2011). Türkçe Sözlük (2011). (11. Baskı). Ankara: Türk Dil

Kurumu Yayınları. Yağcı, Şerife (2001). Süheylî'nin Acâibü'l-Meâsir ve Garâibü'n-Nevâdir'i, Metin ve Küçük

Hikâye Üzerine Teorik Bir İnceleme. İzmir: Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi).

Page 41: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

232

TIPKIBASIM4

4 Görseller, Ankara Milli Kütüphane 06 Mil Yz A3881/9 numaralı yazmadan alınmıştır.

Page 42: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

233

Page 43: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

234

Page 44: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

235

Page 45: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Serhat KÜÇÜK

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

236

Page 46: International Journal of Language Academyisamveri.org/pdfdrg/G00034/2019_2/2019_2_KUCUKS.pdf · Hikâye türü modern bir tür olarak yeni olsa da hikâye etmeye dayanan eserler insanlık

Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Eser: Ömeroğlu’nun

Destân-ı Muhammed Mesnevisi

International Journal of Language Academy Volume 7/2 June 2019 p. 192/237

237