isbn 13: 978-975-6877-00-6 - liberte.com.tr · doğru siyaset sözlüğüne iyice yerleşerek,...

37

Upload: dinhnguyet

Post on 13-Jun-2019

221 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ISBN 13: 978-975-6877-00-6Liberte Yayınları® / 737. Baskı: Mart 2015; 6. Baskı: 2011, 5. Baskı: 2008, 4. Baskı: 2002, 3. Baskı: 2000, 2. Baskı: 1998, 1. Baskı: 1992

© Liberte Yayınları 1992

Yayın Yönetmeni: Hasan Yücel Başdemir

Sayfa Düzeni: Liberte Yayınları

Kapak Tasarımı: Muhsin Doğan

Baskı: Tarcan Matbaası

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Samyeli Sok. No: 15, İskitler, Ankara

Telefon: (312) 384 34 35 | Faks: (312) 384 34 37 | Sertifika No: 25744

liberteyayıngrubu

Adres: GMK Bulvarı No: 108/16, 06570 Maltepe, AnkaraTelefon: (312) 230 87 03 | Faks: (312) 230 80 03E-mail: [email protected] | Web: www.liberte.com.tr | Serfitika no: 16438

Liberte Yayınları® Liberte Yayın Grubu’nun tescilli bir markasıdır.

Atilla YaylaLiberalizm

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden lisans

(1980), yüksek lisans (1982) ve doktora derecelerini (1986) alıp Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Hacettepe Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve

Plato Meslek Yüksekokulu’nda öğretim üyeliği yapmıştır (1986-2012). Profesör

Yayla hâlen İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.

TDV, TSID, Mont Pelerin Cemiyeti gibi kurumlarda üyelikleri bulunan Yayla, aynı

zamanda Liberal Düşünce Topluluğu’nun kurucularındandır; halen bu toplulu-

ğun Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir. York Town Internet University

ve Center of New Europe üyesi olan Yayla Büyük Britanya ve Amerika Birleşik

Devletleri’nde farklı üniversitelerde misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur.

Atilla Yayla Yeni Şafak’ta günlük yazılar yazmaktadır.

Bazı Eserleri:

Terörizm Üzerine (1990) • Liberal Bakışlar (Liberte Yayınları, 1993, 2. Baskı: Profil

Yayınları, 2014) • Sosyal ve Siyasal Teori (Derleyen) (Siyasal Yayınları, 1994) • Refah

Partisi Üzerine (Melih Yürüşen ile birlikte) (1996) • Siyasî Partiler Araştırması (Melih

Yürüşen ile birlikte) (1996) • Siyaset Teorisine Giriş (1998) (3. Baskı: Kesit Yayınları,

2012) • Islam, Civil Society and Market Economy (Derleyen) (Liberte Yayınları, 1999) •

Devletçi Zihniyet ve Piyasa Ekonomisi (Liberte Yayınları, 2000) • Özgürlük Yolu: Hayek’in

Sosyal ve İktisadî Felsefesi (Liberte Yayınları, 2000) • Demokrasiyi Koruma Kılavuzu (Li-

berte Yayınları, 2001) • Fikir Hareketleri ve Liberal Düşünce Topluluğu (2003) (2. Baskı:

Liberte Yayınları, 2013) • Piyasa Medeniyeti (Derleyen) (Liberte Yayınları, 2004) •

Siyasî Düşünce Sözlüğü (2005) (5. Baskı: Adres Yayınları, 2011) • İki Cumhuriyetin

Kavgası (Liberte Yayınları, 2007) • İktisat ve Hayat (Liberte Yayınları, 2007) • Liberal-

lik-Demokratlık Tartışması (Etyen Mahçupyan’la beraber) (Liberte Yayınları, 2008) •

Hayek’in Liberalizm Anlayışı (Kesit Yayınları, 2012) • Özgürlüğün Peşinde: Atilla Yayla

(Söyleşi: Oğuz Turan Yayla) (Liberte Yayınları, 2013) • Hangi Liberalizm? (Editör; Li-

berte Yayınları, 2013) • Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler (Adres Yayınları, 2014) • Kema-

lizm: Liberal Açıdan Bir Tahlil (Liberte Yayınları, 2015)

Atil l a Yay l a

1 LIBERALIZM NEDIR? 15

A. Liberalizm: Kelime ve Kavram . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15

B. Liberalizmin Türleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21

2 KLÂSIK LIBERALIZMIN FELSEFÎ TEMELLERI 27

A. John Locke ve Doğal Haklar Teorisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28

B. David Hume ve Anti-Rasyonalist (Evrimci Rasyonalist) Liberalizm 49

C. Adam Smith ve Doğal Özgürlük Sistemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 66

D. John Stuart Mill, Faydacılık ve Liberalizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82

E. Herbert Spencer ve Laissez-faire Liberalizmi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95

F. Frédéric Bastiat ve Doğal Âhenk Düzeni . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120

3 KLÂSIK LIBERALIZMIN UNSURLARI 141

A. Bireycilik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 144

B. Özgürlük . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 154

C. Kendiliğinden Doğan Düzen ve Piyasa Ekonomisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 174

D. Hukukun Hâkimiyeti ve Sınırlı Devlet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 191

İÇİNDEKİLER

4 GENEL DEĞERLENDIRME VE SONUÇ 201

5 KAVRAM SÖZLÜĞÜ 213

6 SONNOTLAR 225

7 KAYNAKÇA 251

8 DIZIN 257

ÖnsÖz 11

ÖNSÖZ

İ lgilenenlerin bildiği gibi, bu kitap, Türkiye’de liberalizm üzerine yazılan ve kendini liberal gelenek için-de gören bir kişi tarafından kaleme alınan ilk kitaptır. Bu

yönüyle öncü bir eser olma vasfını herhâlde hak etmektedir. Yeni baskılarının devamlı yapılması kitabın okuyan kesimler-den gittikçe artan bir ilgi gördüğünün en iyi delilidir.

Ancak, beni sevindiren, sâdece baskı sayısının çoğalması değildir. Daha önemlisi ve şüphesiz daha heyecan verici olanı, Liberalizm’in birçok kimsenin liberalizmle ilk defa tanışmasına ve hatta liberalleşmesine vesile ve vasıta olmasıdır. Yıllar için-de, Liberalizm’le tesadüfen karşılaştıklarını, kitabı okuyunca çok etkilendiklerini, liberalleşmeye başladıklarını veya liberal olduklarını keşfettiklerini söyleyen pek çok kişiyle karşılaştım. Bunların bazılarının entelektüel hikâyelerini dinledim.

Bu tecrübeler, izlenimler bana liberal fikriyatına Türki-ye’de cidden ihtiyaç duyulduğunu gösteren işaretler oldu. Bu

12

ihtiyacın etkisiyle olsa gerek, Liberalizm Türkiye’de pek az kitaba nasip olan bir tesirlilik derecesine ulaştı. O kadar ki, kitaptan etkilenenler arasında lise öğrencilerinden üniver-site profesörlerine kadar her yaş ve meslekten, her sosyal ve ekonomik çevreden pek çok kişi var. Şüphesiz, bunların her birinin kitaptan anladığı şeyler farklı olabiliyor. Ancak, hepsi-nin tecrübelerinde ortak olan bir nokta var: Kitabı okuyanlar, kendi arayış, ihtiyaç, tecrübe ve anlayışlarının tesiriyle nispe-ten farklı algılamalara ulaşsalar da, özgürlüğün önemi ve vaz-geçilmezliği hakkında mutabık kalıyor. Beni asıl ilgilendiren de bu. Kalkış noktaları farklı olsa bile okuyucular özgürlüğün en temel beşerî değer olarak görmekte birleşmesi. Buna daya-narak şunu söylemek herhâlde bir abartı olmayacaktır: Libera-lizm, esas itibariyle, özgürlük üzerine bir kitaptır.

Bir ara niyet etmeme rağmen, kitapta hiçbir zaman önem-li değişiklik yapmadım. Bunun sebebi yapamayışım değil. 1990’dan bu yana çok okudum ve çok tecrübe edindim. Bilgim ve görgüm arttı. Liberalizm üzerine bugün yeni bir kitap yaz-saydım, eminim, farklı bir eser ortaya çıkardı. Nitekim, daha sonraları, makale ve kitap şeklindeki başka çalışmalarımda libe-ralizmle ilgili değişik şeyler yazdım da. Ancak, Liberalizm’e her geniş çaplı müdahale çabam geri tepti. Anladım ki, kitap ayrı ve bağımsız bir varlık kazanmıştır. Bu yüzden olduğu gibi bırakıl-ması gerekmektedir. Kitaba müdahaleden sakınmamın bir di-ğer sebebi, tarihsel bir belge hüviyetini kazanma potansiyelidir. Düşünsenize, Türkiye gibi bir ülkede münhasıran liberalizme atfedilmiş bir kitap ancak 1990’larda ortaya çıkabilmiştir. Bu belgeleşme potansiyeli bana kaynakları güncelleştirmekten de vazgeçmemi telkin etti. Onları da olduğu gibi bıraktım ki, atıf yapılan eserlerin orijinal tarihleri de kayda geçsin. Tabiî, bütün

ÖnsÖz 13

bunları yaparken, bir dayanak noktam vardı: Teorik bir çalışma olarak kitabın eskimeyecek olması. Güncelle değil, tarihselle uğraşan bir eser olarak Liberalizm herhâlde güncelleştirilme-mekten bir şey kaybetmeyecektir.

Kitabın hazırlanmasında emeği geçen bütün dostlarıma, öğrencilerime teşekkür ediyorum

Atilla Yayla

Giriş 15

GİRİŞ

KONU

G elecekte siyasal düşünceler tarihi üzerinde çalışacak veya belirli sosyal teorileri ele alıp derinle-mesine inceleyecek yazarlar için, 20. Yüzyıl en ilginç

ve en heyecan verici çağlardan biri olacaktır. Bugünün yazar-ları nasıl ki önceki asırda yazanlara göre kuramsal ve tecrübî malzeme bakımından çok daha zengin kaynaklara sâhipse, o zamanın araştırmacı ve akademisyenleri de yüzyılımızın yazarlarına nispetle aynı durumda bulunacaktır. Gerçekten, geride bıraktığınız 20. Asır, insanlık tarihinin, siyasî, askerî, sosyal, teknik, bilimsel, ideolojik, kısaca her bakımdan en önemlileri sayılabilecek olaylarına tanık olmuştur. İki büyük dünya savaşı, bilim ve teknolojideki muazzam gelişme, insan-ların refah düzeylerinde daha önceden hayâl dahi edilmesi mümkün olmayan derecelerdeki yükselme, “enformasyon

16

devrimi” ile dünyanın büyük bir köye dönüşmesi bunlardan yalnızca birkaç tanesidir. Siyasal teoriler açısından bakıldığın-da da, yüzyılımızın eşsiz olduğu görülmektedir.

Çağdaş siyasal teorilerin en önemlilerinin liberalizm, sos-yalizm, muhafazakârlık ve faşizm-nasyonal sosyalizm başlıkları altında toplanabileceğini söyleyebiliriz.1 Doğal olarak, çağdaş derken bunların bütünüyle 20. Yüzyıl’da ortaya çıktığını ifade etmiyoruz. Hemen hemen hepsinin fikir ve uygulama olarak çok eskilere uzanan geçmişleri vardır. 20. Yüzyıl’ın ilginçliği, bu teorilerin her birinin belirli ölçülerde hayata aktarılmasına tanıklık etmiş olmasıdır. Dolayısıyla, siyasal teorilerle ilgilenen-ler, değerlendirilmek için onları bekleyen zengin ve yaygın bir kuramsal ve aktüel malzeme birikimiyle karşı karşıyadır.

Bu çalışmanın konusunu teşkil eden “liberalizm” açısın-dan da 20. Yüzyıl son derece ilgi çekicidir. Daha on yıl önce-sine kadar, haklı olarak, 20. Yüzyıl’ın liberalizmin çöküş çağı olduğu söylenmekteydi. Çünkü, 19. asrın ortalarında olgun-laşmış ve itibarlı bir teori hâline gelmiş bulunan liberalizm hiç beklenmedik bir hızla yüzyılın sonlarına doğru “irtifa” kaybet-meye başlamıştı. 19. Yüzyıl’ın ortalarından itibaren yükselen, yıldızı parlayan, yalnızca aydın muhitlerinde değil, geniş halk kitleleri arasında da yaygınlık kazanmaya başlayan ideoloji sosyalizmdi. Sosyalist akımlardaki süratli ilerleme daha 19. Yüzyıl’ın ortalarında bazı liberal yazarları endişeye sevk ede-cek, sosyalist düşünürlerin argümanlarını çürütmek için yo-ğun bir entelektüel faaliyete girişimlerine yol açacak ancak, bu çabalar, arzuladıkları sonuçlara ulaşmaya, sosyalist fikirlerin benimsenmesini ve yayılmasını önlemeye yetmeyecekti.

Liberalizm ile sosyalizm arasındaki bu ilişkinin en ilginç

Giriş 17

taraflarından biri, liberal düşünürlerin –özellikle Spencer ve Bastiat’nın– sosyalizme karşı duydukları amansız kuşku ve hasımlığa karşılık, sosyalist yazarların kendi teorileriyle libera-lizm arasında önemli bir zıtlık algılamaması ve hatta sosyaliz-mi, ölüm döşeğindeki bir ideoloji veya sosyalizmden bir önceki safhanın teorisi olarak gördükleri liberalizmin mirasçısı olarak kabûl etmesiydi. Bu eğilim, hemen hemen bütün ağırlıklı sos-yalist akımlar için geçerliydi. Evrimci-demokrat sosyalist Berns-tein’a göre “sosyal demokrasi” liberalizmin devamıydı; devrimci Marx ise, sosyalizme liberalizmin hedeflerini, anlamlarını zen-ginleştirerek gerçekleştirme görevini vermekteydi.2

Sosyalist düşünürlerin bu yaklaşımı gerçekten “maya” tuttu. Liberalizm kavramı hızlı bir “transformasyon” geçirdi ve kısa bir süre sonra Amerika’da sosyalist fikirleri benimse-yenlere “liberal” denilmeye başladı. Ancak, buna rağmen, li-beralizm eski ve yeni kıtalarda hem bir sosyal teori hem de bir “etiket” olarak itibar kaybetmekteydi. 20. Yüzyıl’ın ilk yıl-larına bu düşüş ivmesiyle giren liberalizmi, çok uzak olmayan bir gelecekte, daha “karanlık günler” beklemekteydi. Çarlık Rusyası’nda 1917’de gerçekleştirilen devrim ve bir süre son-ra Sovyetler Birliği adıyla ilk sosyalist ülkenin kuruluşu ve bu ülkenin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın entelektüel muhitlerinde yaptığı parlak ve çekici meşale liberalizm için ölüm çanlarının çalmaya başlaması anlamına gelmekteydi.

İki dünya savaşı arasındaki yıllarda düşüş devam etti. Av-rupa’nın en doğusunda ve Asya’nın önemli bir bölümünde sosyalizmin alternatif model olarak gelişmekte olması ve dün-yanın hemen hemen her ülkesinde aydınların oluşturduğu çevrelerde sosyalizmin büyük saygınlık kazanması yetmezmiş gibi, 1920’lerde ve 1930’larda Orta ve Güney Avrupa’da önce

LiBeraLizm Nedir? 29

1

LİBERALİZM NEDİR?

LIBERALIZM: KELIME VE KAVRAM

Liberalizm, siyaset teorisinde kullandığımız di-ğer birçok terime nispetle oldukça yenidir. Avrupa kay-naklı, İspanyolcadan türetilmiş bir kelime olmakla bera-

ber, aslı Lâtincedir. İspanyolcadan İngilizceye geçmiş ve ilk defa 19. Yüzyıl’ın başlarında siyasî terminolojiye girmiştir. Kelime, önceleri İngiltere kaynaklı (ulusal) olmayan politikaları ifade etmek amacıyla kötüleyici-suçlayıcı bir anlamda kullanılmıştır. Garip ve ilginç bir şekilde, izleyen yıllarda İspanyollar “liberal” sıfatını İngiltere menşeli politikaları nitelendirmek amacıyla kullanmaya başlamış ve Lockeçu anayasal monarşi ve parlâ-menter yönetim ilkelerini savunan milletvekillerini “liberales” olarak adlandırmıştır.14 Bir başka görüşe göre, Adam Smith, Ulusların Zenginliği’ndeki “liberal ihrâcât ve ithâlât sistemi” ifa-desiyle liberal kavramını ilk kullanan yazar olmuştur.15 Zamanla

1. BöLüm30

kullanımı yaygınlaşan kavram, Yüzyıl’ın ortalarına ve sonlarına doğru siyaset sözlüğüne iyice yerleşerek, “laissez-faire laissez passer” (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) ifadesinin ye-rini almış ve düşünce özgürlüğünü, ifade hürriyetini, basın öz-gürlüğünü ve serbest ticareti savunanların adlandırılmasında kullanılan etiket hâline gelmiştir.16

Ancak, daha sonraları liberalizmin bir kavram olarak git-tikçe muğlâklaştığına ve aşırı esneklik kazandığına şâhit olun-muştur. Gündelik dilde, liberalizm, çok sözü edilen fakat hem doğru dürüst bir tanımı yapılmadan hem de anlamı ve önemi yeterince vurgulanmadan kullanılan bir kavram hüviyetini ka-zanmıştır.17 Şimdilerde ne anlama geldiği tam olarak bilinme-diği gibi, 1980’lerdeki büyük dirilişine rağmen, hâlâ zaman za-man kötüleyici-kınayıcı bağlamlarda kullanılmaktadır. Ayrıca, liberalizm deyince, belki de haklı olarak, liberal düşünürlerin çoğunun iktisatçı olmasından veya iktisatçı olmayan filozof-ların daha az tanınmasından dolayı, genellikle ekonomik bir doktrin akla gelmektedir. Sırf ekonomik bir doktrin olarak ele alındığında da, liberalizm, yine olumsuz bir yaklaşımla, “lais-sez-faire kapitalizmi” ile özdeşleştirilmekte ve kınanmaktadır.

Etimolojik bakımdan “liberalizm” ve “liberty” (özgürlük) kelimeleri arasında bir bağlantı, bir birleşme vardır. Gerçek-ten, bireysel hürriyetin önemi hakkındaki ortak bir kanaât çoğu liberalizm yorumlarının kalbinde yatmaktadır.18 Gün-lük dilde ise, Dâver’in belirttiği gibi “yerine göre liberal bir felsefeden, liberal bir siyasal doktrinden, nihâyet ekonomik anlamda bir liberalizmden” söz edilmektedir.19 Bazı yazarlar da liberalizmi siyasal bir teori veya doktrin olarak tanıtmak-tadır. Örneğin, Sabine’e göre liberalizm, dar anlamda muha-fazakârlıkla sosyalizm arasında yer alan, geniş anlamda ise

LiBeraLizm Nedir? 31

komünizme ve faşizme karşı olan bir siyasal teoridir.20 Mises’e göreyse, “liberalizm bir politik doktrindir”. Yazar, liberalizmin bir “teori” olmadığını, praxeology (insan davranışını inceleyen disiplin) ve özellikle ekonomi ilmî tarafından insanın davra-nış problemlerine yönelik olarak geliştirilmiş teorilerin uygu-lanması olduğunu söylemektedir.21 Bir başka ifadeyle, yazara göre liberalizm uygulamalı ekonomiden ibarettir.

Liberalizmle siyasî düşünceler tarihî çerçevesinde meşgûl olanlar, Sabine gibi, liberalizmin siyasal bir doktrin olarak ta-nıtılmasında birleşmektedir. Buna karşılık, liberalizmin esas itibariyle iktisadî bir doktrin olduğunu söyleyen yazarlar da vardır ve sayıları daha fazladır. Avusturya Okulu, Chicago Okulu ve Kamu Tercihi Okulu gibi ekollerin zaman zaman liberalizmle özdeşleştirilmesi bu yüzdendir. Ancak, liberaliz-min ister siyasal ister ekonomik ağırlıklı bir doktrin olarak ta-nıtılması, doktrin kavramının taşıdığı donukluk, dogmatiklik yüzünden, bazı liberal yazarları rahatsız etmektedir. Meselâ, Hayek’e göre;

[L]iberalizm prensiplerinde, liberalizmin değişmez bir dogma hâline gelmesini icabettirecek hiçbir cihet yoktur; liberalizmin bir defaya mahsus olmak üzere tespit edilmiş sâbit kaideleri mevcut değildir. Bir te-mel prensip vardır: işlerin idaresinde kendiliğinden doğan (spontane) içtimaî kuvvetlere kâbil olduğu ka-dar yer verilmeli ve zorlayıcı, tazyik edici tedbirlerden kâbil olduğu kadar kaçınılmalıdır. Fakat bu prensibin, sonsuz derecede çeşitli tatbik şekilleri olabilir...22

Ne var ki, Hayek’in liberalizmin donuk bir doktrin olmadı-ğını belirtmek için yaptığı bu açıklama, sonunda liberalizmin tamamen ilkesiz-kuralsız bir “teori” olduğu yolunda yanlış ka-

1. BöLüm32

naâtler doğmasına yol açabilir. Liberalizmin birtakım ilkeleri vardır ve bunların ortadan kaldırılması hâlinde liberalizm de varlığını yitirir. Liberal düşünce geleneğinde bu ilkeleri en iyi formüle eden düşünürlerden biri de, bizzat Hayek’tir. Kendisi herhâlde “kanun hâkimiyeti” (rule of law) ilkesinin yaşamadı-ğı bir yerde liberal bir düzenin yaşayabileceğine inanmayacak-tır. Diğer taraftan, liberalizmin hiç “sâbit kaide”sinin olmadığı görüşü, liberalizmin sağdan soldan toplanacak fikir unsurla-rıyla oluşturulabilecek “eklektik” bir teori olduğu sonucuna da ulaşabilir. Oysa liberal program, farklı fikir sistemlerinin çeşitli parçalarının keyfî biçimde bir araya getirilmesiyle oluş-turulmuş, rastgele bir sistem değildir. Parçaları arasında içkin ve kaldırılamaz ilişkiler bulunan bir bütündür.23 Son olarak, Hayek’in spontane güçler hakkında aşırıya varan bir iyimser-lik taşıdığı söylenebilir. Hem neyin spontane olduğunu tespit etmek her zaman kolay değildir ve bu tür tespitler kaçınılmaz olarak her ihtiyaç duyuşumuzda kendilerine başvurabileceği-miz ilkeler gerektirir hem de her spontane oluşumun ille de liberal sonuçlar yaratacağı garanti edilemez. Her şeye rağmen, Hayek’in, liberalizmin diğer bazı politik-ekonomik doktrinler gibi donuk-dogmatik bir sistem olmadığı yolundaki ikazının isabetli olduğu ve akıldan hiç çıkartılmaması gerektiği açıktır.

Liberalizmin iktisat ve siyaset ağırlıklı bir teori olarak gö-rülmesi, bizi, bugün tek, kendi içinde her yönüyle yüzde yüz uyumlu, çeşitleri bulunmayan, “monolitik” bir düşünce siste-miyle karşı karşıya bulunduğumuz hükmüne götürmemeli-dir. Liberalizm ne 19. ne de 20. Yüzyıl’da yeknesak bir öğreti olarak kalmıştır. Tıpkı sosyalist öğreti gibi kendi içinde büyük bir canlılık ve çeşitlilik göstermiştir. Ayrıca bazen diğer siyasal doktrinlerle iç içe geçmiştir. O kadar ki, zaman zaman sosya-

LiBeraLizm Nedir? 33

lizm, muhafazakârlık, liberalizm gibi kavramları birbirinden ayırmak çok güç olmaktadır.24 Bu bize liberalizm kavramının doğumundan günümüze kadar yoğun bir evrim geçirdiğini, geliştiğini ve bir ölçüde değiştiğini göstermektedir. Hakikâten, bir örnekle, liberalizmin 19. Yüzyıl İngilteresi’ndeki anlamıyla 20. Yüzyıl ABD’sindeki anlamı arasında büyük farklar vardır. İlki klâsik liberalizmi-liberteryenizmi anlatırken, ikincisi eta-tist ve sol fikirlerle birleştirilerek “sosyalizm” kelimesi yerine kullanılmaktadır25. Nitekim, Norman Barry de, liberalizm ke-limesinin, 18. Yüzyıl’ın sonlarında İngiliz ve Avrupa politik ve ekonomik düşüncesinde oluşan klâsik liberalizme ters düşen fikirler olan eşitlikçi ve yeniden dağıtımcı adâlet fikirlerini kapsar hâle geldiğini belirtmektedir.26 Bu anlamda Bernste-in’ın sosyalizmle liberalizm arasında yakın bir ilişki kurarak, sosyal demokrasinin liberalizmin devamı olduğunu, sosya-lizme “örgütlenmeli liberalizm” denebileceğini söylemiş ol-ması,27 insana, sanki geleceğin önceden tahmin edilmesi gibi görünmektedir.

Çağdaş siyasal yelpazeye (daha doğrusu yelpazelere) bir göz atıldığında, sosyalizm, liberalizm ve muhafazakârlığın bazı bakımlardan, en azından söylem düzeyinde, iç içe girdi-ği, birbirine karıştığı görülmektedir. Amerika’da sol eğilimli fikirleri savunanlara “liberal” denilmekte, klâsik liberalizmin görüşleri ise kısmen yeni muhafazakâr (neo-conservative) ve kısmen liberteryen kişiler tarafından benimsenmektedir. İn-giltere’de de klâsik liberal temalara son yıllarda Muhafazakâr Parti daha büyük ölçüde sâhip çıkmaktadır. İlk liberallerin (Old Whig’ler) mirasçısı olan İşçi Partisi (Labour Party), içinde ılımlı ve radikal kanatlar barındıran, yakın zamanlarda-ki adımlarıyla sosyalist rengini azaltmaya çalışan bir partidir.

KaVram sözLüğü 225

KAVRAM SÖZLÜĞÜ

a posteriori: {a posteriori – sonsal (?)} deneyden ve tecrübeden çıkan veya

deneyle ve tecrübeyle doğrulanan, doğru olduğu anlaşılan (önerme ya da bilgi).

a priori: {a priori – önsel (?)} deneyden ve tecrübeden bağımsız olarak, ba-

şından ve peşinen doğru olan, doğru kabûl edilen (önerme ya da bilgi).

altruizm: {altruism, özgecilik (?)}, Bireyin kendisinden ziyâde diğer varlık-

ları(n) (arkadaş, aile, sınıf, halk, toplum, devlet gibi) (menfaatlerini) gözetmesini

isteyen görüş. altruizmde insan eylemlerinin altında yattığına inanılan güdüler

iki gruba ayrılır. Birincisi aşk, sevgi, arkadaşlık türü ilişkilerden kaynaklanan duy-

gusal güdülerdir. duygusal güdülerin insanları (bizi) altruist eylemlere yönlen-

dirdiği durumlarda başka birinin menfaatleri otomatikman bizim menfaatlerimiz

olur. ikincisi, diğer insanlara gösterilen hürmet ve saygıdan kaynaklanan ahlâkî

güdülerdir. ahlâkî güdülerin altruist davranışları yarattığı hâllerde bir diğerinin

menfaati bizim için onları gözetmemize yol açan bir neden olur fakat bir menfaat

aynılaşmasının vuku bulması ve gözetilen kişilerin menfaatlerinin zorunlu olarak

aynı zamanda bizim menfaatimiz olması gerekmez.

anarko-kapitalizm: {anarco-capitalism, (?)} özgürlükçü-bireyci anarşizm ile

saf kapitalizmi birleştirerek savunanların görüşlerini ifade etmek için kullanılan

2. BöLüm226

bir kavram. anarko-kapitalistlerin “liberteryen (liberal) anarşistler” biçiminde

adlandırıldıkları da olur. anarko-kapitalistler devletin varlığının hem ahlâkî ol-

madığına hem de insanlara ve toplumlara faydadan çok zarar verdiğine inanırlar.

öngördükleri devletsiz sistemde bir kolektif organ (yani devlet) tarafından ye-

rine getirilen hiçbir hizmet veya üretilen hiçbir eşya yoktur. insanların ihtiyacı

olan her türlü mal ve hizmetin üretiminin, piyasa sisteminin akışı içinde bireyler

ve özel girişimciler tarafından devletin yapabileceğinden çok daha etkin biçimde

yerine getirilebileceğine inanırlar...

antropomorfizm: {anthropomorphism, insan biçimcilik (?)}, insan olmayan,

insan dışı varlıklara (gruplara ve hayvanlara) insanî özellikler atfetme. değişik

şeyler antropomorfik muameleye tâbi tutulabilir. Bunların insan gibi zekâ sâhibi

olma ve düşünme, muhakeme etme, hareket etme kabiliyetine sâhip olduğu ve

bundan dolayı övgü, yergi ve eleştiriye mazhar olabileceği, yani kendilerinin ve

onlara atfedilen davranışların ve sonuçların iyi veya kötü sıfatlarıyla vasıflandı-

rılabileceği varsayılır. “Toplum” kavramı sık sık antropomorfik muameleye tâbi

tutulan kavramların başında gelir. Bunun tipik bir örneği herhangi bir sorundan

bahsedilirken, “bu toplumun suçudur, hatasıdır” denmesidir. Bu ifade aynı za-

manda totolojik bir ifadedir; zira her problem neticede toplum içinde ve toplum-

sal sebeplerle doğmaktadır. Bunun böyle olduğunun söylenmesi bilgi stokumuza

herhangi bir şey ilâve etmemektedir.

consequentalism (sonuçsalcılık): {consequentialism, (?)} Bir eylemin değe-

rinin o eylemin sonuçları tarafından belirlendiğini veya o eylemin sonuçlarına

bakarak belirlenebileceğini savunan görüş. Consequentalistlere göre, bir eylem,

o eylemin yapılmasını gerektiren (buna yol açan) güdülerle veya ortaya serdiği

karakteristik özelliklerle değerlendirilemez. Bir sosyal teoriyi consequentalist te-

mellerde savunmak demek, onu ortaya çıkardığı sonuçların alternatif teorilerin

sonuçlarına göre daha isabetli, daha yararlı olmasına dayanarak savunmak de-

mektir. Faydacılık consequentalist ahlâk sisteminin tipik bir örneğidir. Consequ-

entalizmin birkaç türü vardır. Bir türüne göre, bir eylemin değeri ille sonuçlarına

bakarak değil, o eylemin başındaki niyetlere bakarak da belirlenebilir. Biraz daha

yumuşak bir türüne göre yalnızca rasyonel bir varlık eylemlerinin sonuçlarını

KaVram sözLüğü 227

mülâhaza etmek zorundadır ve consequentalizm kapalı bir ahlâkî soru (sistem)

olarak mütalâa edilmemelidir. dolayısıyla hiçbir mutlak veya ihlâl edilemez yü-

kümlülük yoktur. Burada, consequentalizmden “makyavelizm”e ve hatta “Leni-

nizm”e doğru uzanan bir çizgi çekmenin mümkün olduğu ortaya çıkmaktadır.

cumhuriyetçilik: {republicanism} Vatandaşların siyasî katılımını değerli

gören doktrin. Cumhuriyetçilik aşırı özellik ve bireyciliğe karşıdır. Bu doktrine

göre kamusal olan bireysel ve özel olandan daha kıymetli ve yararladır. aşırı bi-

çimlerinde, rousseau’da veya antik Yunan’da olduğu gibi, bir çeşit totaliterizme

elverişli bir ortam yaratabilir.

davranışsallık: {behaviouralism} sosyal fenomenleri bir açıklama biçimi.

Buna göre, bilimsel çalışmada müesseselerin tasvir edilmesindense gözlenme-

ye müsait, gözlenebilir ve gözlenmiş insan davranışları üzerinde durulmalıdır..

davranışsal siyaset biliminde formel siyasî kurumlar “sistemlere” ve “süreçlere”

parçalanır. Bu terim, davranışçılıkla karıştırılamamalıdır. davranışsalcılık sosyo-

lojik izah tarzlarına yönelirken davranışçılık daha ziyâde psikolojiyle bağlantılıdır.

davranışçılık: {behoviourism} davranışsalcılığın aksine, sosyolojik olmak-

tan ziyâde psikolojik açıklamalara ağırlık ve öncelik veren bir sosyal izah tarzı.

Bu yaklaşıma göre, diller dâhil, insan davranışının incelemenin tek vasatı göz-

lenebilir davranışlardır. Bu yüzden zihnî fenomenlerle, meselâ motivasyonlar ve

niyetlerle ilgili hiçbir ifade insan davranışının incelenmesi açısından bir anlam

ifade etmez, bir kıymet taşımaz; çünkü tecrübî metodlarla doğrulanamayacak

olan introspective (insanın kendi içine bakışla elde edilen) bilgiye dayanır.

de facto: {de facto – (?)} (Lâtince) Bilfiil, fiilen, hakikâtte. Bir şeyin de facto var

olması, onun meşruluğuyla ilgili bir tartışma henüz yapılmadığı veya meşruluğu

henüz pozitif hukuk tarafından tanınmadığı (hatta bazen reddedildiği) hâlde var

olmasıdır.

de jure: {de jure – (?)} (Lâtince) Hükmen, haklı, meşru olarak. Bir şeyin de jure

olarak var olması onun varlığının veya varlığının meşruluğunun pozitif hukuk

tarafından tanınmış olarak var olmasıdır.

deontoloji: {deontology, ödev bilimi (?)} Belirli ahlâkî görevlerin, yerine ge-

tirilmeleri durumunda ortaya çıkabilecek sonuçlardan tamamen bağımsız olarak,

2. BöLüm228

onları hiçi hesaba katmaksızın, mutlak şekilde bağlayıcı olduğunu kabûl eden ah-

lâk teorisi. deontoloji, normal olarak, ahlâk kurallarını, bu kuralların izlenmesinin

sağlayabileceği yararları veya sebep olabileceği zararları gözönüne almaksızın,

bunları bir tarafa iterek izlemenin önemini vurgular. deontolojik ahlâk anlayışı-

nın en büyük teorisyeni, hiç kuşkusuz, Kant’tır.

doğal hukuk: {natural law} Bir metnin kanun (hukukun parçası) olduğuna

yönelik ifadelerin ve iddiaların geçerliliğini bir evrensel ahlâka (hukuka) atıfla

değerlendiren hukuk doktrini. doğal haklarla iç içe geçmiş vaziyettedir. dinî ve

seküler türleri vardır. doğal hukuk ile pozitif hukuk arasında çoğu zaman bir ön-

celik sıralaması yapılır ve doğal hukukun daha önce geldiği söylenir.

ampirisizm: {ampiricism, deneycilik (?)} matematiksel ve mantıksal ilişki-

ler dışında bilginin dayandığı yegâne temelin ve bilginin tek kaynağının tecrü-

be olduğunu söyleyen epistemoloji öğretisi. rasyonalizmin, insan beyninin dış

dünyayı anlamayı mümkün kılacak kavramsal âletlerle donatıldığını kabûl eden

bütün türleri ile çelişiktir. sosyal bilimlerde ampirisistler insan ve toplum hakkın-

daki a priori akıl yürütmeyi olgusal ve istatistikî araştırmalar lehine reddederler.

etatizm: {etatism, devletçilik (?)} 1920’lerden sonra Fransa’da, kapitalist bir

toplumun ekonomik hayatında, doğrudan doğruya, millîleştirme, fiyat ve ücret

kontrolleri ve sosyal refah programları yoluyla yapılan devlet müdahalelerini ifa-

de etmek üzere kullanılan kavram. daha geniş bir anlamda, siyasal, sosyal ve

ekonomik dönüşümleri sağlamanın lüzumlu bir şartı olarak devletin gerekli ve

yeterli kuvvete mâlik kılınmasına işaret eden bir terimdir.

etik: {ethics, (?)} ahlâk (moral) üzerinde felsefî biçimde çalışılmasına işa-

ret eden terim, ahlâk felsefesi. Başlıca iki ana dalı vardır ve bunlar birbirleri ile

bağlantılıdır: Normatif etik ve meta-etik. Normatif etik, felsefî tefekkür yoluyla,

mantıkî tutarlılıklarını, insan tabiatına uyup uymamalarını, ahlâk öznesinin ya-

şayışına (deneyimine) düzen getirip getirmemelerini araştırarak var olan ahlâk

sistemlerini eleştirir ve yeni ahlâk sistemleri geliştirmeye çalışır. meta-etik ise,

ahlâkî yargıların üzerine dayandırıldıkları haklılaştırmaların türleri ile ve bu haklı-

laştırmaların objektif olarak bağlayıcı olup olamayacağı hayatî sorusu ile ilgilenir.

Fizyokratlar: {Physiocrats} Bir grup 18. asır Fransız ekonomisti. Liderleri F.

KaVram sözLüğü 229

Quesnay’ydi (1694-1774). dr. Quesnay ‘doğal’ ekonomik düzene siyasî müdahale-

ler yapılmasına karşı çıktı. Ona göre, merkantilistlerin inandığının tersine, tarım

zenginliğin yegâne kaynağıydı ve sâdece tarımın vergilendirilmesi gerekirdi. do-

ğal düzen fikrini en fazla savunan ekollerden biri olarak düşünce tarihine geçen

Fizyokratların isimleri de “tabiatın yönetimi” anlamına gelen ‘physiocracy’ keli-

mesinden gelmekteydi. Fizyokratlar devletin ekonomik faaliyetlerde yer alması-

na hoş bakmadı, devletin başlıca görevinin doğal düzeni ve mülkiyeti korumak

olduğuna inandı.

kolektivizm: {collectivism} sosyal teoride bireyciliğin tersi. Bir metodolojik

doktrin. Bu doktrin “devlet”, “toplum” ve “sınıf” gibi entitelerin bireylerin üstün-

de ve ötesinde gerçeklik taşıyan bir varlık olduklarını ileri sürer. Kolektivistler

sosyal fenomenlerle ilgili teorilerin sâdece bireylerin davranışlarıyla ilgilenmeleri

hâlinde olayların-fenomenlerin ortaya çıkışında rol oynayan genel sosyal faktör-

lerin önemini kavramada başarısız kalacaklarını iddia ederler.

komüniteryenizm: {communitarianism, cemaatçılık (?)} son zamanlarda ge-

liştirilmekte olan ve klâsik liberalizm ile kolektivizm arasında bir orta yol bulma-

ya çalışan sosyal teori. Komüniteryenler bir taraftan (siyasî ve ekonomik) otorite

temerküzünden rahatsızlık duyarlar ve bireyle toplum arasındaki ara topluluk-

ların ortadan kalkmasından şikâyet ederlerken, diğer taraftan da klâsik libera-

lizmin bireyciliğine ve özgürlük anlayışına karşı çıkarlar. Başlıca esin kaynakları

antik Yunan demorasisidir ve söz konusu dönemin uygulamaları doğrultusunda

özgürlüğü bireyin kamu hayatına katılması, siyasî kararların alınmasında söz ve

pay sâhibi olması, bir başka deyişle “vatandaş” olması biçiminde yorumlarlar.

laissez-faire: {laissez-faire, bırakınız-yapsınlar} Fransızca olmasına rağmen

ingilizcede daha çok kullanılan bir kavram. devletin rolünün yalnızca iç güvenlik

(polis), adâlet (yargı) ve savunmayla (ordu) sınırlandırıldığı geniş ve engellenme-

miş kapitalizmi ifade etmek için kullanılmaktadır. Kavramın, ilk defa Fransa’da,

mâliye nazırı Colbert tarafından XIV. Louis’ye hitâben “laissez-faire, laissez pas-

ser” (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) ilkesine dayanan bir ekonomi poli-

tikasının kabûl edilmesi gerektiğini ifade etmek için kullanılan bir slogan olarak

ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bu kavrama daha sonra Fizyokratlar sâhip çık-

2. BöLüm230

mışlar. Laissez-faire doktrinini benimseyenler, aralarında bazı farklılıklar olmakla

beraber, genel olarak devletin ekonomiye müdahalesinden değişen oranlarda

rahatsızlık duyar.

Klâsik laissez-faireci filozoflardan en başta sayılması gerekenler F. Bastiat

ve H. spencer’dir. 20. Yüzyıl’da ve günümüzde bu doktrini en ısrarlı ve istikrarlı

şekilde savunanlar ise liberteryenlerdir. Bunlar arasında da özellikle amerika’lı

iktisatçı m. rothbard ve izleyicileri dikkat çekmektedir. mamafih laissez-faire’i sa-

vunanların hepsi liberteryen değildir. avusturya iktisat Okulu’nun 20. Yüzyıl’daki

en önemli temsilcisi, klâsik liberal filozof Ludwig von mises, laissez-faire’in önem-

li bir savunucusudur. mises bütün eserlerinde fakat özellikle socialism (1922)

ve Human action’da (1949) devletin ekonomiye müdahalesini şiddetle eleştirir.

mises bu eleştirilerini diğer bazı yazarlar gibi doğal haklar temelinde değilde,

bu müdahalelerin, yöneldiği amaçlara ulaşamayacağı temelinde yapmıştır. Bu

çerçevede, asgarî ücret kanunları işsizlik yaratacak, fiyat kontrolleri kıtlıklara yol

açacaktır. müdahaleler bu şekilde kendi kendini başarısızlığa iteceğinden, ya za-

man içinde iptal edilecek ya da her müdahalenin olumsuz sonuçlarını gidermek

için yeni müdahaleleri gerektirecektir. sonuçta, varılacak yer sosyalizm olacaktır.

mises’e göre, sosyalizm adlı eserinde ayrıntılı olarak gösterdiği gibi, sosyalizm

de başarısızlığa mahkûmdur. O yüzden, tercihimizi laissez-faire kapitalizminden

yana yapmamız gerekir.

mises’in laissez-faire savunusu, kısaca açıklandığı üzere, fayda temellidir.

diğer bazı yazarlar, meselâ, mises’in öğrencisi ve modern liberteryenizmin ön-

cüsü murray rothbard hocasının çizgisini izlememiş ve laissez-faire’i doğal hak-

lar temelinde müdafaa etmiştir. Bu haklardan biri, belki de en önemlisi, kişinin

kendi varlığının sâhibi olmasıdır (self-ownership). Buna göre, her birey mülkiyet

edinme ve bu mülkiyet hakkı üzerinde tasarrufta bulunma hakkına mâliktir. aynı

şekilde, Harvard’lı filozof r. Nozick ünlü Anarchy, State, and Utopia’sında lais-

sez-faire’i ahlâkî bir temel üzerinde kurmaya ve savunmaya çalışmıştır. Bu çizgi-

nin en önemli ve etkili yazarlarından biri, şüphesiz, romancı-filozof ayn rand’dır.

rand eserlerinde laissez-faire kapitalizminin insanlığın gördüğü en ahlâklı ve en

âdil sistem olduğunu savunmuştur.

KaVram sözLüğü 231

Laissez-faire terimi, liberteryenlerin ve mises gibi klâsik liberallerin kastetti-

ğinden daha gevşek anlamda kapitalizmi savunmak için de kullanılmaktadır. Bu

çerçevede bakıldığında, m. Friedman, J. Buchanan, G. Tullack gibi önemli iktisat-

çılar da laissez-faire müdafiileri arasında görünür. Bu yazarlar serbest piyasanın

iktisadî kaynak tahsisini alternatif sistemlere göre çok daha iyi yaptığına inan-

makla beraber, bazı durumlarda devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıkmaz-

lar. meselâ, m. Friedman sâbit kurallar altında hükûmetin para politikasını yürüt-

mesini ve negatif gelir vergisini (fakirlere doğrudan nakit yardımını) destekler.

mamafih, bütün liberal filozofların laissez-faire kavramına sempati duyduğu

söylenemez. F. a. Hayek ve m. Oakeshott bu kavramın ifade ettiği sistemin klâsik

liberal-nomokratik düzeni ifade etmekte yetersiz ve yanlış yönlendirici olduğu-

nu, doğal değil yapma olduğunu, monopolleşmeye yol açmaması için regüle edil-

mesi gerektiğini düşünmüştür. modern pop kültürde de olumludan çok olumsuz

çağrışımlar yapmasına ve özellikle ilerleyen veya sınırsız devlet müdahalesini sa-

vunanlar tarafından liberallere karşı ikide bir küfür gibi kullanılmasına rağmen,

laissez-faire kavramı bazı durumlarda liberalizmi anlatmak için istihdam edilme-

sinden vazgeçilemeyecek bir kavram hüviyetini kazanabilmektedir.

liberteryenizm: {libertarianism, (?)} Geniş anlamda liberal gelenek içinde

yer alan bir akım. “Liberalizm” kavramının 20. Yüzyıl’da a.B.d.’de uğradığı anlam

değişikliği sonucunda “sol” fikirleri savunanlara “liberal” denilmeye başlanması

üzerine bu ülkede klâsik liberalizm geleneğini tâkip edenlerin kendilerini ve fikir

sistemlerini bu “liberaller”den ayırmak için geliştirdikleri, ancak henüz bütün klâ-

sik liberaller tarafından benimsenmiş olmayan kavram. Bazen klâsik liberalizmi

aşan ve anarko-kapitalizme doğru uzanan fikirleri adlandırmak için kullanıldığı

ve anarko-kapitalizmle eş anlamlı tutulduğu görülmektedir. Liberteryenizmi sa-

vunanlara “liberteryen” denilmektedir.

maksim: (maksim, düstur) en yüksek ilke, temel kural, ana umde. Genellikle

ahlâk felsefesinde rastlanılan bir kavram olup, diğer ahlâk kurallarının kendisin-

den çıkarsanabileceği kaynak kuraldır.

Manchester Okulu: {manchester school} ingiltere’de 19. Yüzyıl’daki bir dü-

şünce ve daha ziyâde, eylem ekolü. manchester Okulu’nun önderleri r. Cobden

2. BöLüm232

(1804-1865) ve yakın arkadaşı J. Bright’tır (1811-1889). anti-Tahıl Yasası Ligi içinde

teşkilâtlanmış (1838) ve genelde serbest ticareti, laissez-faire’i savunmuş, özel-

de ise o dönem ingilteresi’ndeki tahıl ithâlini yasaklayan kanunlara (Corn Laws)

karşı çıkmışlardır. Okul kısaca “manchesterism” olarak da anılır. zaman zaman

klâsik liberalizmin laissez-faire türünü adlandırmak için kullanıldığı da olmakta-

dır. Okulun mensupları arasında fikir farklılıkları olmakla beraber, temel fikirler

iki ana kümede toplanmaktaydı. ilk grupta sivil toplum ile devlet (siyasal top-

lum) arasında yapılan ayrımla ilgili fikirler yer almaktaydı. ikincisindeyse, kişisel

sorumluluk ve yansımalarıyla ilgili fikirler. Cobden ve pekçok arkadaşı, serbest

ticareti, sözleşme özgürlüğünü savundu. devletin ayrımcı, paternalist faaliyet ve

düzenlemelerine; ordu için, koloniler için veya başka sebeplerle yaptığı lüzumsuz

harcamalara; devlet bütçesinin büyümesine; devletin toplum hayatına müdaha-

lelerinin artmasına karşı çıktı.

mantıksal pozitivizm: {logical positivism} sâdece matematiğin totolojile-

rinin veya ampirik bilimin sentetik ifadelerinin anlamlı ifadeler olduğunu öne

süren felsefî doktrin. mantıksal pozitivizme göre, diğer bütün ifadeler, meselâ

ahlâk veya dinin önermeleri, anlamsız söz kümeleridir.

nominalizm: {nominalism, adçılık (?)} dilde kullanılan kelimeleri bu kelime-

lerin temsil ve tekabül ettiği bazı “üniversel” varlıklar anlamında değil, ortak bir

özelliği paylaşan nesnelere iliştirilen etiketler olarak gören dil teorisi. Nomina-

lizm, ampirik sosyal bilimler tarafından dile yönelik olarak benimsenen yakla-

şımdır.

nomotetik: {nomothetic, (?)} Bir nomotetik yasa zamandan ve durumdan

bağımsız olarak, onları hesaba katmaksızın, evrensel biçimde geçerli olan bir

düzenlilik ifadesidir. Bu yasa, kendisinden gelecek olaylar hakkında öngörülerin

çıkarsanabileceği bir nedensellik ifadesidir. sosyal bilimlerde yalnızca iktisat teo-

risi nomotetik yasalar geliştirmiş olma iddiasında bulunabilmektedir.

normatif: {normative – (?)} Normatif ifadeler, gerçekleri veya olguları tasvir

etmeyen, davranışlar için biçim ve standart koyan ifadelerdir. Normatif ifadeler

genellikle ahlâkî standartlarla ilintili biçimde kullanılmakla beraber, ille de böyle

KaVram sözLüğü 233

olmaları gerekmez. Legal kurallar belirli davranış biçimlerin mecburîleştirme an-

lamında normatiftirler, fakat her halükârda ahlâkî olmaları şart değildir.

otonom insan: {autonomous man, özerk insan (?)} Kant’ın ahlâk felsefesinin

temel kavramlarındandır. Otonom insan uyacağı ahlâk kurallarını kendi aklından

çıkaran, aydınlanmış, yani başkalarının aklına tâbi olmayıp kendi aklına uyarak

yaşayan insandır. düşünürün deontolojik ahlâk sistemi açısından bakıldığında bu

sistemin temelini teşkil eden “kesin buyruk”a (kategorik emperatif) uygun olarak

eylemlerini, yapıp etmelerini gerçekleştiren insan otonom insandır.

özerklik: {autonomy, otonomi} ahlâk felsefesi terimi. Bireylerin ilkeler dışın-

da herhangi bir şeyden etkilenmeden yargılara ulaşabilme kapasitesi. Otonomi ile

bireyin dışındaki, hâricî otoriteler arasında bir zıtlık vardır. özerk insan doktrini

sosyal felsefede bireylerin kendi kendilerine karar almaya yeterli hâle gelmeleri

için, ekonomik kaynakların yeniden dağıtımını ve sosyal yapılara (gelenek, âdet

vs.) müdahale edilmesini gerektirir. Bu sayede insanların kararlarının zıt ve olum-

suz yapıların ve ekonomik şartların etkisinde kalmaktan kurtulacağına inanılır.

paternalizm: {paternalism, babacılık (?)} Bir yönetim ilişkisi ve beşerî müna-

sebet türü. Yönetim ilişkisi olarak devletin (veya yöneten gücün) bir toplumun

veya bir milletin ihtiyaçlarını bir babanın çocuklarının ihtiyaçlarını karşılaması

gibi karşılaması veya o milletin hayatını babanın çocuklarının hayatını düzenle-

yişi gibi düzenlemesi iddia ve girişimi. Bu terim aynı zamanda halkı (veya diğer

insanları) çocuklar gibi bir dış otorite ihtiyacı içinde bulunan, âciz ve kendine

yetersiz gören tavıra işaret etmek için de kullanılır.

per se: {per se – (?)} (Lâtince). Kendiliğinden. Kendi içinden. Bir şeyin per se

iyi olması, o şeyin kendi aslî-zatî özelliklerinden dolayı iyi olmasıdır.

pozitif hukuk: {positive law} Hukukun parçası (kanun) olduğu iddia edilen

şeylerin öyle olup olmadığını, onların muhtevasına veya herhangi bir ahlâkî öl-

çüte bakarak değil de, gözlenebilir bir kaynağa, meselâ, bir egemene (meselâ

parlamentoya) veya bir anayasaya dayanıp dayanmamasına bakarak belirleyen

bir hukuk doktrini. değişik türleri vardır. en iyi bilinenlerden biri ünlü H. Kel-

sen’in teorisidir.

pozitivizm: {positivism, olguculuk (?)} Pozitivizmin sosyal teoride iki temel

2. BöLüm234

anlamı vardır. ilk olarak, bir pozitivist, olgularla değer yargılarının mutlak ve kesin

biçimde birbirinden ayırdedebileceklerine inanır ve insan ve toplum hakkındaki

teorik açıklamaların ve tasvirlerin değer yargıları içermeksizin yapılabileceğini

öne sürer. meselâ, hukuk alanında, pozitivist bir hukukçu, kanunun ahlâkî yargı-

lardan tamamiyle ayırdedilebilmesi gerektiği fikrini benimser. öyleki, kanunun

hukukî geçerliliği onun muhtevasına atıfta bulunarak değil, fakat belirli objektif

ve ahlâkî olmayan ölçülere bakılarak değerlendirilir. ikinci olarak ve daha aşırı bir

biçimde, pozitivizm, ilke olarak, sâdece gözlenebilme kapasitesine sâhip feno-

menlerin sosyal bilimler açısından bir önemi olabileceğini öne süren bir teoridir.

prima facie {prima facie – (?)} (Lâtince) ilk bakışta, ilk intiba ve izlenim üzeri-

ne. Bir şeyin prima facie doğru veya yanlış olması onun daha ilk görüşte, hakkın-

daki ilk ve doğrudan bilgiler ortaya çıkar çıkmaz, dikkatli ve titiz bir incelemeye

gerek kalmaksızın doğru veya yanlış olduğunun anlaşılabilmesidir.

sivil toplum: {civil society} Bireyle devlet arasında yer alan ara yapılar, birlik-

ler kompleksi. sivil toplum etnik, dinî ve diğer gönüllü birliktelikleri ihtima eder.

sivil toplum ile siyasal toplum (devlet) birbirinin karşıtı olarak düşünülür. Birinin

alanının genişlemesi diğerinin alanını daraltır.

teleoloji: {teleology, erekbilim (?)} şeylerin mahiyetini, tabiatını, ortaya

çıkardıkları sanılan sonuçlara veya maksatlara göre değerlendiren bir öğretidir.

Teleolojik etikte, bir ahlâkî eylem, ne ölçüde arzu edilir bir ilişkiler durumu orta-

ya çıkarttığına bakılarak yargılanır. meselâ, faydacı etik, eylemleri bu eylemlerin

genel mutluluğa yaptıkları katkılara göre değerlendirir.

KAYNAKÇA

acton, Lord, The History of Freedom and Other Essays, ed. with an Introduction by John Neville Figgis and reginald Vere Laurence, (New York: Books for Libraries, Inc., 1967).

akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Sözlüğü, (istanbul:inkılap Kitabevi, 1988).

arblaster, anthony, The Rise and Decline of Western Liberalism (Oxford: Basil Bla-ckwell, 1984).

Barry, Brian, “How Not to defend Liberal Institutions”, British Journal of Political Science, V. 20, Part 1, (January 1990), s. 1-14.

Barry, Norman P., On Classical Liberalism and Libertarianism, (London: macmillan, 1986).

Barry, Norman P., Yeni Sağ, çev. Cevdet aykan, (Tisamat (t.y. 1989).

Barry, Norman P. An Introduction to Modern Political Theory, (London: macmillan, 1989).

Bastiat, Frederic, Economic Harmonies, ed. George B. d. Huszar, ingilizce’ye çevi-ren W. Hayden Boyer, (d. Van Nostrand Company, Inc., 1964).

Bentham, Jeremy, “Yönetim üstüne Bir Parça’dan seçme Parçalar”, Çev. ömer madra ve Kenan Yonarsoy-mete Tunçay, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, Seçilmiş Yazılar, 3, Yakın Çağ, der. mete Tunçay, (ankara: sBF Yayınları, 1969), s. 22-63.

Berlin, Isaiah, “Hobbes, Locke and Professor macpherson”, Political Quarterly, 35 (1964), s. 444-68.

Berlin, Isaiah, “Two Concepts of Liberty”, Four Essays on Liberty, s.118-72.

Brown, alan, Modern Political Philosophy, (London: Penguin Books, 1986).

Buğra, ayşe, İktisatçılar ve İnsanlar, (istanbul: remzi Kitabevi, 1989).

Campbell, T. d., “adam smith and Natural Liberty”, Political Studies, V. XXV, n. 4 (december 1997), s. 523-34.

Cambell, Tom, Justice, (Humanities Press International Inc., 1988).

Copleston, Frederic, Hume, Çev. aziz Yardımlı, (istanbul: idea Yayınları, 1990).

Cranston, maurice. “Liberalism”, Encyclopaedia of Philosophy, C. 3-4, s. 458-61.

Çağıl, Orhan münir, “insan Hakları ve Tabiî Hukuk”, İ.Ü. Hukuk Fakültesi Mecmu-ası, C. I, (1984), n. 1-4 s. 69-115.

dâver, Bülent, Çağdaş Siyasal Doktrinler, (ankara: doğan Yayınevi, 1969).

dâver, Bülent, Siyaset Bilimine Giriş, (ankara: Kalite matbaası, 1976).

drury, s. B., “Locke and Nozick on Property”, Political Studies, V. XXX, n. 1 (march 1982), s. 28-41.

dyke, Vernon von, Political Science: A Philosophical Analysis, (stanford Uni-versity Press, 1960).

erdoğan, mustafa, “Liberal düşünce Geleneği”, Yeni Forum, C. 11, n. 252 (1990), s. 20-34.

Friedman, milton, Kapitalizm ve Özgürlük, Çev. doğan erberk-Nilgün Himmetoğ-lu, (istanbul: altın Kitaplar, 1988).

Galston, William, “defending Liberalism”, American Political Science Review, V. 76 (1982), s. 621-9.

Gamble, andrew, “The Political economy of Freedom”, The Ideology of the New Right, ed. ruth Levitas, (Polity Press, 1986), s. 25-54.

Goldsmith, m. m., “The entitlement Theory of Justice Considered”, Political Stu-dies, V. XXVII (1972), n. 4, s. 578-93.

Goldsmith, m. m., Private Vices, Public Benefits: Bernard Mandeville’s Social and Political Thought, (Cambridge University Press, 1985).

Göze, ayferi, Liberal, Marxist ve Sosyal Devlet Sistemleri, (istanbul: Hukuk Fakül-tesi Yayınları, 1977).

Göze, ayferi, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, (istanbul: Beta Basım Yayım da-ğıtım, 1986).

Gray, John N., “On Negative and Positive Liberty”, Political Studies, V. XXVIII, n. 4 (december 1980), s. 507-26.

Green, T. H. “siyasal Boyun eğme Yükümünün ilkeleri üstüne dersler’ den seç-me Parçalar”, Çev. Oğuz Onaran, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, Seçme

Parçalar, 3, Yakın Çağ, s. 151-80.

Gutmann, amy, Liberal Equality, (Cambridge University Press, 1980).

Güriz, adnan, Hukuk Felsefesi, (ankara: Hukuk Fakültesi Yayınları, 1985).

Harpham, edward J., “Liberalism, Civic Humanism and the Case of adam smith”, American Political Science Review, V. 78 (1984), n. 3, s. 764-74.

Harrison, Jonathan, Hume’s Theory of Justice, (Oxford: Clarendon Press, 1981).

Hayek, F. a., The Road to Serfdom, (Chicago: Chicago University Press, 1944).

Hayek, F. a., Esaret Yolu, Çev. Turhan Feyzioğlu, sBF dergisi’nden ayrı Bası (1948 (?)).

Hayek, F. a., The Constitution of Liberty, (The University of Chicago Press, 1960).

Hayek, F. a., Studies in Philosophy, Politics and Economics, (London: rout-ledge and Kegan Paul, 1967).

Hayek, F. a., Law, Legislation and Liberty (Vol. I- rules and Order), (Lon-don: rout-ledge and Kegan Paul, 1973).

Heimsoeth, Heinz, Immannuel Kant’ın Felsefesi, Çev. Takiyettin men-güşoğlu, (is-tanbul: remzi Kitabevi, 1986).

Hobbes, Thomas, “dev’den seçme Parçalar”, Çev. mete Tunçay, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, Seçilmiş Yazılar 2, Yeni Çağ, der. mete Tunçay, (ankara: sBF Yayınları, 1969), s. 121-57.

Humboldt, Wilhelm von, The Limits of State Action, (ed. with an Introduction and notes by J. W. Burrov), (Cambridge University Press, 1969).

Hume, david, İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma, Çev. selmin evrim, (istanbul: milli eğitim Basımevi, 1945.

Hume, david, Theory of Politics, ed. Frederic Watkins, (Nelson Philosophical Texts, 1951).

Isaac, Jeffrey C., “republicanism vs. Liberalism? a Political reconsideration”, Po-litical Thought, V.IX, n. 2 (summer 1988), s. 349-77.

Kant, Immanuel, Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi, Çev. Ioanna Kuçuradi, (an-kara: Hacettepe üniversitesi Yayınları, 1982).

Lajugie, Jean de, İktisadî Doktrinler, Çev. Necmettin mete, (istanbul: remzi Kita-bevi, 1965).

Levitas, ruth, “Introduction: Ideology and the New right”, The Ideology of The New Right, s. 1-23.

Lipson, Leslie, Demokratik Uygarlık, Çev. Haldun Gülalp-Türker alkan, (ankara: T.i.B. Kültür Yayınları, 1984).

Lipson, Leslie, Politika Biliminin Temel Sorunları, çev. Tuncer Karamustafaoğlu,

(ankara: Hukuk Fakültesi Yayınları, 1973).

Locke. John, Essays on the State of Nature, ed. By. W. von Leyden, (Oxford: Cla-rendon Press, 1954).

Locke, John. “Uygar Yönetim üstüne ikinci inceleme’den seçme Parçalar”, Çev. mete Tunçay, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, 2, s. 166-94.

megone, Christopher. “One Concept of Liberty”, Political Studies, XXXV (1987), s. 611-22.

mill, John stuart, “Temsili Hükümet üstüne düşünceler’den seçme Parçalar”, Çev. sina akşin, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi-3, s. 71-96.

mill, John stuart, Faydacılık, Çev. Nazmi Coşkunlar, (ankara: milli eğitim Bakan-lığı Yayınları, 1986).

mill, John stuart, Hürriyet, Çev. mehmet Osman dostel, (ankara: milli eğitim Bakanlığı Yayınları, 1988).

mises, Ludwig von, Bürokrasi, Çev. Feridun ergin, (istanbul: Türk ekono-mi Ku-rumu, 1947).

mises, Ludwig von, Planning for Freedom, (illionis: Libertarian Press, 1952).

mises, Ludwig von, The Anti-Capitalist Mentality, (d. Van Nostrand Company, Inc., 1956).

moore, James, “Hume’s Theory of Justice and Property”, Political Studies, V.XXIV, n. 2 (June 1976), s. 103-19.

murphy, Joseph s., Political Theory: A Conceptual Analysis, (Illionis: The dorsey Press, 1968).

Neumann, Franz, The Democratic and the Authoritarian State, (Glencoe: Free Press, 1956).

Nozick, robert, Anarchy, State and Utopia, (Oxford: Basil Blackwell, 1974).

Polanyi, Karl, Büyük Dönüşüm, Çev. ayşe Buğra, (istanbul: alan Ya-yıncılık, 1986).

Preston, Larry m., “Freedom and authority: Beyond the Precepts of Liberalism”, American Political Science Review, V. 77 (1983), n. 3, s. 666-74.

rand, ayn, Capitalism: The Unknown Ideal, (signet Printing, 1967).

rand, ayn, “devletin mahiyeti”, Çev. mustafa erdoğan, Yeni Forum, C. 10 (1989), n. 243, s. 16-9.

rand, ayn, “Kapitalizm Nedir?”, Çev. atilla Yayla, Yeni Forum, C. 11 (1990), n. 252, s. 38-48.

rothbard, murray, For A New Liberty, (London: Collier macmillan Publis-hers, 1978).

sabine, George, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi-2 Yeni Çağ, Çev. alp öktem, (an-

kara: Türk siyasi ilimler derneği Yayını, 1969).

sabine, George, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi-3 Yakın Çağ, Çev. özer Ozanka-ya, (ankara: Türk siyasi ilimler derneği Yayını, 1969).

sakman, sabahattin, “Karl marx ve Bastiat”, Yeni Forum, C. 9 (1988), n. 200, s. 29-33).

sakman, sabahattin, Rasyonel İnsanın Felsefesi, (istanbul: akla Çağrı Yayınları, 1988).

sakman, sabahattin, “Terakki ve Hürriyetle Olan ilişkisi”, Yeni Forum, C. 9 (1988), n. 210, s 37-40.

schapiro, J. salwyn, Liberalism: Its Meaning and History, d. Van Nostrand Com-pany, Inc., 1958.

scruton, roger, A Dictionary of Political Thought, London: Pan Books, 1983.

smith, adam, Lectures on Justice, Police, Revenue and Arms, ed. edwin Canan, (New York: augustus m. Kelley Bookseller, 1964).

smith, adam, Ulusların Zenginliği, Çev. ayşe Yunus-meltem Bakırcı, (istanbul: alan Yayıncılık, 1985).

spencer, Herbert, İlk Prensipler (iki cilt), Çev. selmin evrim, (istanbul: milli eğitim Basımevi, 1947).

spencer, Herbert, The Man Versus the State, (Boston: The Beacon Press, 1950).

sunar, ilkay, Düşün ve Toplum, (ankara: Birey ve Toplum Yayınları, 1986).

Toprak, Binnaz, “Liberalizmin Liberal Gelenek içinden Bir eleştirisi: C. B. macp-herson”, Toplum ve Bilim, 28 (Kış 1985), s. 165-73.

Tunçay, mete (der.), Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, Seçilmiş Yazılar (üç cilt), (an-kara: sBF Yayınları, 1969).

Waldron, Jeremy, “Theoretical Foundations of Liberalism”, The Philosophical Qu-arterly, V. 37, n. 147 (april 1987), s. 127-50.

Yalçın, aydın, İktisadî Doktrinler ve Sistemler Tarihi, (ankara: ekonomik ve sosyal Yayınlar, 1976).

Yayla, atilla, “adalet Teorilerine Bir Bakış”, Yeni Forum, C. 12 (1991), n. 261, s. 33-40.

Yayla, atilla, “insan Hakları’nın Kavramsal ve aktüel anlamı”, Türkiye Günlüğü, n. 14 (Bahar 1991), s. 103-11.

Yumer, ruhdan, “Hayek’çi Liberalizmin Temel ilkesi”, Yeni Forum, C. 9 (1988), n. 215, s. 24-32.

Yumer, ruhdan, “devlet Kuramında Liberal Temalar: devletin sınırları (I)”, Top-lum ve Bilim, 31/39 (Güz 1985-Güz 1987), s. 45-57.

Yumer, ruhdan, “devlet Kuramında Liberal Temalar: sivil Beraberlik Olarak dev-let (II)”, Toplum ve Bilim, 40 (Kış 1988), s. 17-33.

DIZIN

A

Lord acton 174, 246akarsu, Bedia 242althusius 22, 192altruizm 100, 127, 213amerikan devrimi (1776) 47ampirisizm 52, 216anarko-kapitalizm 106, 214, 220antik (eski) mısır 30antik Yunan 22, 27, 29, 30, 160, 163, 178,

215, 218anti-rasyonalizm 52, 243antropomorfizm 214arblaster, anthony 168, 169, 242, 243,

245, 250aristoteles 22austin, John 111avusturya Okulu 17, 22

B

Baas, G. 227Bacon, Francis 56Barry, Norman 19, 25, 32, 57, 66, 94, 132,

196, 228, 229, 232, 233, 234, 235,

236, 237, 239, 240, 241, 242, 243,

244, 246, 247, 248, 249, 250Bastiat, Frédéric 28, 96, 120, 121, 122, 123,

124, 125, 126, 127, 128, 129, 130,

131, 132, 133, 134, 135, 136, 144, 171,

174, 176, 178, 218, 239, 240, 241,

244, 246Beccaria 92Belsey, andrew 142, 241bencillik 75, 76Bentham, Jeremy 38, 83, 84, 85, 86, 87,

88, 92, 93, 94, 112, 119, 235Berlin, Isaiah 36, 102, 155, 157, 159, 163,

169, 229, 238, 242, 243, 244, 245,

246iki özgürlük Kavramı 155

Bernstein, eduard 19, 226bireycilik 142, 143, 144, 145, 148, 149, 150,

151, 152, 153, 154, 207, 215, 217, 218,

242, 245bireysel çıkar 148Bruhl, Levy 230, 231Buchanan, James 193, 219Buğra, ayşe 75, 234, 248burjuvazi 202

C

Campbell, T. d. 70, 71, 233, 234, 235Chicago Okulu 17, 172Cobden, richard 135, 220, 221Common Law 33, 194, 195consequentalist 205, 206, 207, 208, 209,

210, 214, 215Constant, Benjamin 244Copleston, Frederic 53, 54, 230, 231,

232, 233Cranston, maurice 23, 24, 225, 226, 227cumhuriyetçilik 215

Ç

Çağıl, Orhan münir 31, 38, 227, 228,

229, 249

D

dağıtımcı adâlet 19, 24, 81darwin, Charles 96, 97dâver, Bülent 16, 98, 237, 246, 248davranışçılık 215davranışsallık 215

denis, Henry 232, 250deontoloji 87, 93, 146, 147, 205, 206, 207,

210, 216, 222descartes, rené 56, 178devlet kapitalizmi 187devlet müdahalesi 103, 198, 220dewey, John 244, 245direnme hakkı 46doğa durumu/tabiat hâli 30, 33, 34, 35,

36, 37, 40, 41, 44, 45, 162doğal haklar/tabiî haklar 29, 30, 45, 47,

83, 84, 113, 115, 170, 188, 193, 208doğal/tabiî düzen 79, 100, 103, 107, 117,

119, 121, 122, 124, 125, 129, 130, 134,

143, 217, 238doğal/tabiî haklar 22, 28, 71, 113, 115, 119,

143, 145, 154, 175, 193, 216, 219doğal/tabiî hukuk 22, 27, 29, 30, 31, 32, 33,

38, 39, 40, 43, 44, 45, 46, 47, 64,

66, 83, 84, 88, 119, 143, 193, 194,

216, 227, 228drury, s. B. 41, 43, 44, 45, 229, 230

E

emeğin dolaşımı 78emek-değer teorisi 40, 41erdoğan, mustafa 142, 247, 248, 249,

250etatist liberalizm 21, 23

F

Fabian Cemiyeti 244faydacılık 57, 82, 83, 85, 87, 88, 92, 93, 94,

118, 119, 169, 215, 236, 237

eylem faydacılığı 93kural faydacılığını 93

Ferguson, adam 144Fizyokratlar 68, 117, 121, 134, 150, 217,

218, 233

Freyer, Hans 31, 247, 248Friedman, david 106, 144, 155Friedman, milton 20, 144, 155, 172, 173,

205, 206, 219, 243, 246

G

gece bekçisi devlet 46, 211Gemahling, Paul 232, 233, 235genel irade 106Gladstone, William 23Goldsmith, m. m. 232, 233görünmez el 68, 76, 135, 176, 185, 196,

197, 206Green, T. H. 23, 157, 243, 244Grotius, Hugo 39, 67

Gutmann, amy 225Güriz, adnan 29, 32, 42, 229, 230, 231,

232, 235, 236, 237, 244, 246, 247,

248

H

Hayek, Friedrich von 17, 18, 20, 22, 23, 24,

26, 33, 48, 49, 56, 60, 64, 65, 92,

94, 142, 144, 150, 151, 153, 155, 157,

159, 160, 177, 178, 180, 181, 183, 189,

195, 196, 205, 206, 207, 220, 230,

231, 232, 234, 237, 238, 242, 243,

244, 245, 246, 247, 248, 249esaret Yolu 238, 243, 245, 246özgürlüğün Temel Yapısı 155

Helvetius 92Hobbes, Thomas 31, 33, 35, 36, 38, 56, 84,

111, 192, 193, 228, 229holizm 102hukuk devleti 143, 194hukukun üstünlüğü. Bkz kanun hâki-

miyetiHumboldt, Wilhelm von 22, 29, 243,

244Hume, david 28, 30, 33, 48, 49, 50, 51, 52,

53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62,

64, 65, 66, 67, 70, 74, 80, 81, 82, 83,

92, 102, 142, 144, 150, 175, 176, 177,

195, 197, 205, 206, 230, 231, 232,

233, 243, 245, 246Hutcheson, Francis 30, 67

I

ingiliz devrimi (1688) 23, 47insan hakları 27, 38, 46, 143, 154, 191, 192,

203, 204, 205, 208, 210, 227işbirliği 103, 107, 109, 110, 112, 114, 134, 135,

143, 149, 150, 155, 185, 187işbölümü 44, 73, 74, 75, 76, 80, 114, 126,

184, 186, 187, 234

işçi Partisi (Britanya) 19

K

kamu çıkarı 59, 60, 148kamu menfaati 198Kamu Tercihi Okulu 17Kant, Immanuel 52, 145, 146, 147, 153, 169,

170, 179, 180, 188, 189, 194, 205,

206, 207, 216, 222, 242, 245, 249kanun hâkimiyeti/hukukun üstünlüğü

18, 142, 144, 154, 191, 194, 195, 196karma ekonomi 187Kartezyen rasyonalizm 32, 52, 56, 92,

150, 177, 178, 242, 243kendiliğinden doğan düzen 60, 144,

174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181,

190, 195klâsik liberalizm 19, 25, 26, 27, 28, 46, 48,

49, 56, 95, 96, 100, 102, 141, 142,

143, 145, 147, 148, 155, 157, 162, 164,

174, 183, 188, 192, 194, 199, 201, 211,

212, 218, 220, 221, 242, 243kolektivizm 142, 151, 183, 217, 218komüniteryenizm 24, 25, 218, 227, 242komünizm 17, 119, 187

kurucu rasyonalizm 57, 178, 179, 247

L

laissez-faire kapitalizmi 16, 82, 85, 95,

104, 106, 117, 118, 120, 142, 144,

182, 183, 218, 219, 220, 221, 247Lajuqie, Jean de 241liberteryenizm 19, 25, 26, 106, 120, 219,

220Locke, John 23, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34,

35, 36, 37, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45,

46, 47, 48, 49, 53, 56, 61, 64, 67,

84, 144, 150, 156, 174, 175, 178, 188,

192, 193, 206, 228, 229, 230Lovejoy, arthur O. 30, 227

M

macpherson, C. B. 36, 228, 229, 250malthus, Thomas robert 130, 134manchester Okulu 135, 220mandeville, Bernard 56, 68, 144, 233mantıksal pozitivizm 221marcuse, Herbert 158, 228marksizm 36, 158, 229marx, Karl 40, 72, 120, 238, 240, 241menger, Carl 56mill, James 83, 86, 235mill, John stuart 25, 28, 82, 83, 86, 87, 88,

89, 90, 91, 92, 94, 95, 117, 119, 144,

153, 164, 166, 167, 168, 169, 171,

174, 198, 199, 206, 236, 243, 245,

246, 249Faydacılık 86Hürriyet üstüne 25, 88, 95, 164, 167, 236, 245

milton, John 164, 174, 245areopagitica 164

minimal devlet 46, 106, 142, 183, 207, 212mises, Ludwig von 17, 20, 134, 135, 144,

149, 150, 155, 160, 171, 172, 173, 178,

179, 182, 183, 184, 186, 187, 189,

206, 208, 218, 219, 226, 241, 242,

243, 244, 246, 247, 248, 249, 250insan eylemi 155, 219, 241, 242, 243, 246, 247, 248, 249, 250sosyalizm 219

monizm 102moore, G. e. 92moore, James 30, 228, 230, 231, 232mülkiyet edinme 43, 44, 45, 219mülkiyet hakkı 24, 33, 39, 40, 41, 42, 43,

44, 45, 46, 48, 62, 71, 85, 112, 175,

184, 188, 189, 190, 208, 219

N

Napoleon 22negatif özgürlük 21, 26, 156, 157, 158, 159,

160, 174Neumann, Franz 228Newton, Isaac 50nominalizm 221Nozick, robert 33, 36, 41, 49, 106, 144,

155, 183, 196, 197, 205, 206, 207,

208, 219, 237, 246, 247, 248, 249anarşi, devlet ve ütopya 207, 219, 246, 247

O

Oakeshott, michael 181, 220

Old Whig 19, 23Olivecrona, K. 229ortak çıkar 148

ortak iyi 148, 198otonom insan 222

Ö

ödev ahlâkı 147

P

paternalizm 99, 100, 222piyasa ekonomisi 25, 26, 129, 142, 143,

144, 171, 174, 175, 181, 182, 184, 185,

186, 187, 188, 189, 190, 191, 195,

198, 211, 247Plamenatz, John 57plânlı ekonomi 187, 206Platon 22, 238Polanyi, Karl 248Popper, Karl r. 20, 33, 48, 77, 102, 238,

245, 247pozitif ahlâk 111pozitif hukuk 31, 32, 33, 38, 43, 93, 170, 193,

216, 222pozitif özgürlük 21, 23, 156, 157, 158, 159,

160pozitivizm 32, 223

praxeology 17Preston, Larry m. 244Pufendorf, samuel von 22, 29, 39

Q

Quesnay, François 68, 217

R

rand, ayn 33, 36, 106, 127, 144, 148, 155,

178, 179, 182, 183, 184, 189, 205,

206, 207, 219, 238, 242, 247, 248,

249, 250rasyonalizm 23, 32, 33, 48, 50, 52, 80, 143,

176, 177, 178, 179, 216, 226, 242,

243, 245rawls, John 49, 180, 193, 247rechtstaat 22refah devleti 24, 26, 211, 212ricardo, david 40, 130, 134, 241robinson Crusoe 243rothbard, murray 106, 145, 155, 218, 219rousseau, Jean-Jacques 21, 23, 84, 111,

124, 150, 192, 193, 215, 240

sosyal sözleşme 124russell, Bertrand 130, 131, 240, 241

S

sabine, George 16, 17, 39, 88, 89, 91, 117,

118, 141, 192, 202, 229, 235, 236,

239, 240, 241, 244, 245, 248, 249sandel, michael 24, 25, 227, 241, 242,

244, 245, 246schapiro, J. salwyn 239scruton, roger 242, 247

serbest piyasa 129, 130, 173, 207, 219shaftesbury, anthony 30sınırlı devlet 21, 22, 133, 143, 144, 154, 191,

194, 244sivil toplum 221, 223smith, adam 15, 28, 30, 66, 67, 68, 69, 70,

71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80,

81, 82, 83, 92, 95, 117, 121, 134, 144,

150, 171, 174, 175, 176, 183, 185, 202,

205, 206, 232, 233, 234, 235, 246,

248, 249

ahlâkî duygular Teorisi 68, 69, 71, 81Ulusların zenginliği 15, 66, 67, 68, 69, 72, 73, 81, 176, 233, 234, 249

sosyal adâlet 25, 26, 197, 211 sosyal darwinizm 96, 98, 118, 176

sosyal devlet 107sosyal fayda 85sosyalizm 17, 18, 19, 104, 107, 119, 144, 155,

173, 187, 209, 210, 219, 242, 244,

249, 250sosyal liberalizm 23, 26sosyal ve ekonomik haklar 24, 227spencer, Herbert 28, 95, 96, 97, 98, 99,

100, 101, 102, 103, 104, 105, 106,

107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114,

115, 117, 118, 119, 120, 144, 148, 174,

176, 178, 205, 206, 218, 237, 238,

239, 240, 246stephean, Leslie 57stoacılık 30sunar, ilkay 231

T

tabiat hâli. Bkz doğa durumu/tabiat hâli

tabiî düzen. Bkz doğal/tabiî düzentabiî haklar. Bkz doğal/tabiî haklartabiî hukuk. Bkz doğal/tabiî hukukTahıl Yasası 135, 220, 221teleoloji 205, 206, 223Tocqueville, alexis de 244Tucker, Josiah 144

U

ultraminimal devlet 197

V

vahşî kapitalizm 75

W

Waldron, Jeremy 225, 226Watkings, Frederic 230

Y

yaklaşan kölelik 104, 106Yumer, ruhdan 195, 246, 247, 249