islam'da lbadetin kur'an meselesi -...

15
. . _ Islam'da lbadetin Kur'an ile > Meselesi The Problem of The Restriction of W or ships ofQur'an Text in Islam Ozet tbadetlerin insan Tann-insan önemli bir yeri Dinlerde ibadetlerle ilgili ve söz konusudur. ve yerine biçimi sünnet ile Namazla ilgili önemli hususlardan biri kraat ori- jinal Bu çalL5mada biz kraat için ezberlenecek olan çevirilerin, orijinal metnin anlam sorun edip ele kraat üZerindeki tutmak üzere otantik metninin ve anlam inceledik. Bunun namaz ibadetlerin anadilde dua ile daha hatli ve daha bir dikkat çekerek bu konuda önerilerde Anahtar Kelimeler: ibadet, Kur'an, Metin, Namaz, Dua, Mucize sahip nimetleri saf bir niyetle anlamaya onlan kendisille verene sevgi, duyma ve onu ifade etme duyar. Bu görevin yerine hususunu ilahi dinler, bir ibadetten söz edince ve dar olmak üzere iki tür ibadet akla gelir. En göre dünya bütünüyle rnabet, iyi ye, yöneliyor ve her türlü insan faaliyeti ibadet olarak Bir de dar anlamda ele namaz, oruç, hac, zekat vb. ibadetlerden söz edebiliriz. Anadili Arapça olmayaniann ya da anlamakta güçlük çektikleri bir dilde olan Kur'an metni ile namaz zihinlerinde bir ibadet sürdürmenin olup bir sorun biz bu Kur'an meallerinin orijinalinin yerini tutup duaya namazla ilgili bu kraat ve mucize temel.in:de konuya tutmaya Konu dininde namaz ve dua ibadetleri ile • Yrd.Doç.Dr., Ü., Fakültesi [email protected] Hüseyin AYDIN* Absira ct Worships are irnportant in human life in relations. There are sorne forrns and conditions about worships in The fonn of daily prayer (namaz) and the way how it should be are witb sunnah in Islam. One oftbe matter about daily prayers in Islam is reciting (kraat) condition could only be met by original form. this work, the of Qur'an texts for reciting were investigated whetber or not tbere will be a problem in the contin- gencies oftbe of original text from various points ofview. In order to help wider understanding for tbe discussions tbe reciting condition in daily · prayer, tbe miracles of authentic Qur'an text were investigated in of te>.i and In additionthe other worships except daily_ prayers, witb prayers (duas) which could be done in: native language could be rnore correctly and widely, this is also pointed out in this work as well as some proposals are put forward. Key Words: Qur'an, Te>.1, Daily Prayer,.Prayer, Miraele Oneelikle ibadet getirmek gerekir. ibadet sözlükte "itaat, tazim, kulluk, mütevazilik, boyun gibi anlamlara gelir. Allah'tan günah durumlarda itaat edilebilir, ama O' ndan ibadet edilemez. 2 ibadet fi.illeri (v.816/1413) göre ibadet, mükellefin Allah'a tazim için .. nefsinin arzusunun tersini Bütün ibadetlerde aranacak unsurlar bilmek, ve bilmek, uyma, memnun den O halde ibadet Kamüsi '1-Muhit, Müessesetü'r-Rislile, Beyrut, 1994, B;;.; ôin! li' L <:o:U?:fl:f.K.i!l iJ; f :i .. 4zJ; :. <.tl" ky;t!l , T.y. i 'ii9, Manzür, "abd" md. Daru Beyrut, 1995; Cevheri, b. Hammad, es- Thk. A Attar, Daru'l-Külübi'l-Arabi, 1982, W503. 2 _ P-l- Klilli :v l!!. .. 5<1:!. 3 Tahanevi, M. Ali, thk. A Mektebetü Lübruin, Lübnan 1996, IIill61. 4 S. Tari(at, Kahire, 1971,78. 5 '1-Kelam, Mektebetü Lübnan, Beyriit, 1998, 769. VOLUME: 15, SA YI 1 NO: 4, 2002, Sayfa 1 Page: 461-475

Upload: others

Post on 02-Feb-2021

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • . . _ Islam'da lbadetin Kur'an Nazmı ile Kayıtlılığı > Meselesi

    The Problem of The Restriction of W orships Fulfılment ofQur'an Text in Islam

    Ozet

    tbadetlerin insan hayalında Tann-insan ilişkisi açısından önemli bir yeri vardır. Dinlerde ibadetlerle ilgili bazı şekil ve şartlar söz konusudur. İslam'da namazın şekli ve yerine getiriliş biçimi sünnet ile belirlenmiştir. Namazla ilgili önemli hususlardan biri kraat şartının ori-jinal şekliyle yapılmasıdır. Bu çalL5mada biz kraat için ezberlenecek olan çevirilerin, orijinal metnin anlam imkanları açısından sorun teşkil edip etmeyeceğini çeşitli açılardan ele aldık. Namazıo kraat şartı üZerindeki tartışmalara ışık tutmak üzere Kur'an'ın otantik metninin nazım ve anlam açısından rnucizeliğini inceledik. Bunun yanı sıra namaz dışındaki diğer ibadetlerin anadilde yapılacak dua ile daha sıhhatli ve daha geniş bir şekilde yapılmasına dikkat çekerek bu konuda önerilerde bulwıduk.

    Anahtar Kelimeler: ibadet, Kur'an, Metin, Namaz, Dua, Mucize

    Insanoğlu sahip olduğu nimetleri düşünerek saf bir niyetle anlamaya çalı.ştığında, onlan kendisille verene karşı sevgi, şükran duyma ve onu ifade etme ihtiyacı duyar. Bu görevin nasıl yerine getirileceği hususunu ilahi dinler, detaylı bir şekilde belirlerniştir. isıam~da ibadetten söz edince geniş ve dar kapsamlı olmak üzere iki tür ibadet akla gelir. En geniş bakış açısına göre dünya bütünüyle rnabet, şayet iyi ye, doğruya yöneliyor ve Allalı nzası aranıyorsa her türlü insan faaliyeti ibadet olarak değerlendirilir. Bir de dar anlamda ele alındığında namaz, oruç, hac, zekat vb. ibadetlerden söz edebiliriz.

    Anadili Arapça olmayaniann anlayamadıklan ya da anlamakta güçlük çektikleri bir dilde olan Kur'an metni ile namaz kılarken, zihinlerinde bir ibadet geleneğini sürdürmenin dışında açıklamalann olup olmayacağı bir sorun oluştunnakıadır. İşte biz bu çalışmada, Kur'an meallerinin namazın kıraat şartı açısından orijinalinin yerini tutup tutamayacağı, duaya kıyasla namazla ilgili bu kraat şeklinin bağlayıcılığı ve nazmın mucize niteliği temel.in:de konuya ışık tutmaya çalı.şacağız. Konu İslam dininde namaz ve dua ibadetleri ile sınırlı tutulacaktır.

    • Yrd.Doç.Dr., İnönü Ü., İlalıiyat Fakültesi [email protected]

    Hüseyin AYDIN*

    Absira ct

    Worships are irnportant in human life in God-lıurnan relations. There are sorne forrns and conditions about worships in religioııs. The fonn of daily prayer (namaz) and the way how it should be peıforrned are deterrni:wıd witb sunnah in Islam. One oftbe İnıportant matter about daily prayers in Islam is reciting (kraat) condition could only be met by original form. hı this work, the traııslations of Qur'an texts for reciting were investigated whetber or not tbere will be a problem in the contin-gencies oftbe nıeaniııg of original text from various points ofview. In order to help wider understanding for tbe discussions alıout tbe reciting condition in daily· prayer, tbe miracles of authentic Qur'an text were investigated in temıs of te>.i and nıeaoiııg. In additionthe other worships except daily_ prayers, witb prayers (duas) which could be done in: native language could be peıforrned rnore correctly and widely, this is also pointed out in this work as well as some proposals are put forward.

    Key Words: Worslıip, Qur'an, Te>.1, Daily Prayer,. Prayer, Miraele

    Oneelikle ibadet kavramına açıklık getirmek gerekir. ibadet sözlükte "itaat, tazim, kulluk, mütevazilik, boyun eğme" gibi anlamlara gelir. ı Allah'tan başkalanna günah sayılmayan durumlarda itaat edilebilir, ama O'ndan başkasına ibadet edilemez.2 Kısaca ibadet }J.lah'ın hoşnud olacağı fi.illeri yapmaktır.3 Cürcaı:U'ye (v.816/1413) göre ibadet, mükellefin Allah'a tazim için

    .. nefsinin arzusunun tersini yapmasıdır.4 Bütün ibadetlerde aranacak unsurlar şöyle sıralanabilir: ''1-Allah'ı bilmek, 2-Allah'ın hoşnud olacağı ve olınayacağı şeyleri bilmek, 3~Razı olacağı şeylere uyma, memnun olınayacağı şeylerden kaçınmaktır."S O halde ibadet Allah'ın nzasını

    Fırüzabadi, Kamüsi '1-Muhit, Müessesetü'r-Rislile, Beyrut, 1994, 37~; 'Firft:-:fıbfıd :4 B;;.;ôin! z~~~: 'l-T('.m;:h~ li' L

  • HÜSEY1N AYDIN

    kazanmak amacıyla O'nun hoşnutluğuna götürecek bilgi temelinde fiil ve söz anlamına geldiği gibi duygu, düşünce ve şuur gibi zihni durumu da içerir. Burada işaret edilmesi gereken "ubudiyet" kavramı ise ahde vefa, Allalı'ın emir ve yasaklarını gözetme, şükür ve sabır gibi hallerle iıısamn dışa vurduğu kulluk bilinci ve sorumlu-luğunu ifade eder.6 İbn Teyrniye'ye (v.723/1327) göre ibadet, Allah'ın sevdiği, razı olduğu, gizli-açık her türlü söz ve fıili içeren geniş kapsamlı bir kavramdır. Mesela, namaz, zekat, oruç, hacdan, anne babaya iyilik etmek, akrabalık bağlarım gözetınele ve sözünde durmaya kadar söz ya da fıilleribadet kapsarnma girdiği gibi Allah' ı ve Rasiilünü sevme. Allah kork usu, Allah'ın dinine gönülden bağlaruna, dinde samirniyetle davranma, sabırlı olma vb. kalbi fıiller de ibadetin kapsanuna dahildir.?

    Burada biz ibadet kavranunı özellikle ·' namaz" ile sınırlandırarak ele almak istiyoruz. Namazda kullarolan dil, tartışmamızın odak noktası olacaktır. Konu ibadetin yapıldığı ilam kelanım niteliği ile ilişkili bulunmaktadır. İial:ll keliiımn muhafazası ve bir takım anlarnlarının

    Şayet bir kimse Arapça kıraat etmede güçlük çekiyorsa, tıpkı rükii ve secdeyi yerine getirerneyen kimse için nasıl ima ile kılma kolaylığı sağlanıyorsa, ayetin orijinalini okuyamayan kimse için de gücü yettiği şekilde okuyarak kraat şartım yerine getirme kolaylığı sağlannuştır. Ebii Hanife görüşüne Selınan-ı Farisi (r.a.) örneğini delil getirir. Rivayete göre İranlılar Selman'a (r.a.) mektup yazarak kendilerine Fatiha Süresinin meiilini yazıp gön-dennesini istenıişlerdir. Dilleri Arapça'ya yatışıncaya kadar Selman'ın gönderdiği meaı ile namaz kılmışlardır. Serahsi (v.490!1097). kişinin Arapça'ya yatkınlık kazamp, ok:unıa güçlüğü ortadan kalktığı zaman artık naınazda orijinal metni okumasının şart olduğunu kay-deder.9 Ebu Yusuf ve Muhanınıed'e göre namazda kraat şartı müştereken nazım ve manaya bina edilmiştir. Namazın tamarn olması için orijinal nazına riayet edilme-si gerekir. Ebu Hanife de nazım ve manayı namaz için gerekli saynuşsa da, önceleri nazrnı namazın tamamlan-nıası için bir şart olarak gönnenıiştir. Görüşlerinin en temel referansı Ebu Hanüe olan Y. Nuri Öztürk'ün de

    buharlaştınlmaması yönündeki gayretler haklı görülme- dayanak noktası Kur'an'ın ınana yönüne ağırlık verilme-lidir. İlaru kelanun mucize karakteri metne büyük bir si dir. Öztürk bu konuda şöyle söyler: "Esas olarak mfuıa önem kazandırmaktadır. Bu nedenle onun kendisiyle olan Kur'an'ı Arapça lafız yerine başka lafızlardaki ibadet benimsenıniş, tercümesiyle ibadet uygun çevirisinden okumak müınkündür."10 Ancak Ebu Hanife. görülmemiştir. Yapılan tefsir orijinal metnin yerini daha sonra Ebu Yusuf ve Muhammed'in görüşüne dön-aldığında, tefsire yapılan izahiann da onun yerini ala- müştür. itimada layık olan da bu son görüştür.11 İ1ıni bilmesi mümkün hale gelir. otoritelerin son kanaatlerinin dikkate alınmasının bilim-

    selliğe daha uygun olduğu düşüncesindeyiz. Öztürk, Ebu . Ebu Hanife (v.l50/767) Kur'an'ın orijinal _nazmımn

    anlanundan biçbir şeyi eksiltnıeyen ve aslını tam olarak Hanife'nin sonradan "Arapça bilenler tercüme ile namaz karşılayan bir meal ile (mesela Farsça ile) namazda ıdaatı kılamaz" şeklinde bir kanaate ulaşnuş olabileceğini kayd-doğru bulur.s Ebii Yusuf (v.ıs21798) ve İmam e~e:·'2 -~i-~ Ebu Hanife'nin önce öğre~c~~e~den farklı Mulianuned (v. 189ysosr (imameyn)-;-ou ızm-Kur'an ~duşund~gu- halde_sonradan_onların -~o~şlerıne, ayn~n Ara ça naznunın guz·· el ok-un kunn artına katıldıgı sonucuna vannak:tayız. Oztürk, Alauddın

    P up 0 laması ş K' ' ,. · ( -87/1191) · · ·ı ·b d · d -bağlarlar. Arapça kraatı güzel olm~yaiun meal (Farsça) __ asam·nı_n v . .:> _ ~e~ 1 ~ı a ~tı savun ugunu oku abilecegı,-. kıraatı gıız·· el ı . ku - soylemesıne ragmen, çevırı ile ıbadetın yapılmasının

    y o arım ıse o yarnayacagı d ğrul - b. ·-· lafı anı "lişki · hakkı da k tın. d diri ş--=~· ( 2041819) .. · :m o ugunu ına ettıgı z- arn ı sı n anaa e er. dJ.l.l ye v. go re ıs e mea.u.e .. .. . . . . _ .. , __ . t bi b· d d d - d ğil. dir H· tt 1~1 onunla goruşlerının ay kınlık ıçınde oldugu gozden kaç-~aa ç ır urum a ogru e . a a namaz .ıu.ıan rnamaktadır 13 K' , ,, .. , , laf, ., kişinin Arapça kıraatı güzel değil ve okuma yazma bilmi- · asaru ye gore Kur an ın zı ~ ca::ı,

    kra t · d d ş--=N .. Arapça naznun ortadan kalkmasıyla yok olur. Kur an· ın

    yorsa narnazım a sız e a e er. dJ.l.l ye gore namazın . . . , .. , ..... . kıra t artı K , , .. ina! . d kuı ... ,, bır başka dildeki meiili ı cazın b uluomayışından o turu a ş ur an m onJ metnın en o naUll\.ça ye- K , "'"ı 14 rk , ·~· .,,., .:-~..., , b · 1m M ·ıı · · ·· 1 · 1 tur. d- · · b .. 1 uran saı.u.arnaz. Ze eşı ' '· ' ~4.ı .... ..... J u konuda rıne ge ez. ea en ınsan soz en o uş ugu ıçın oy e · kılınan namazlan yerine getirilıniş kabul etmez. Ebii 9 Serahsi, Ebi: B::kr Muhaır~~1::c b. Ebi Sehl. M

    12 ÖztOrk, ag.e. 117.

    13 Öztürk, a.g.e. 95. 14 Ka.~ani, Alauddin, Bedôi'u's-Sônai', l)aru ' I-Kitubi'l-Arabi, Beynıı,

    1982, I/112. .

    · JOURNAL OF ISJ:.AMIC RESEARCH, VOL: 15, NO: 4, 2002

    ,.

    -----:--~·

  • İSLAM DA İBADETİN KUR'AN NAZMl h.E KA YITI.ILIGI MESELESt

    şöyle der: "Namazda Farsça kıraatı doğru bu1anm göıüş:ü isabetli görülemez. Zira , tercüme mucize değildir. Bu

    doğru bu1unursa tefsir kitaplanndaki ifadelerle de namaz kılınabilir. Ebu Hanife ·Farsça namaz kılınabilir ' göıiişünden daha sonra ~az geçmiştir."I S Zerkeşi'nin söz-

    \ lerinden de bu konudaki engelin Kur'an16 nazınının . : mucize oluşu anlaşılmaktadır.

    Dinlerde ibadetlerin şekil, sembol ve merasim kısnu önemli bir yer işgal eder.l7 İbadetin bir yönünü şekil ve sembol boyutu oluştururken, diğer yönünü bu şekil ve sembollerin, yapılan ve söylenenlerin ne anlama geldiğinin farkında olma teşkil eder. Bununla birlikte İsHirn' da namaz ibadetini söz konusu edecek olursak insanlan anlam ile meşgul olmaktan alıkoyacak arnel-i kesirden (çok fiil) kaçımlır, sade~ huşfı ve huzur aranır. Aniayarak ibadet etme bu gayeye götüren bir vasıtadır. Namazda Kur'an'dan okuma şartının mucize metniİı kıraatı ile yerine geldiği hususunda tüm Müslümaniann fiili bir icmfu vardır. Bu nedenle konuyu bir dil proble-mine indirgemek haklı görülemez. Araplann namazın kıraat şartını yerine getirmek için eş anlamlı kelimeleri okuyabileceklerine dair bir ruhsat bu1urunarnaktadır.

    Kelam ilminin konulanm. sırf inançla sınıdandırınayıp islam dininin ibadet, ahlak. muamelat, hukuk gibi diğer alanlanndaki temel ilkelerini kuramsal olarak

    ortaya koyma ve savunma şeklinde belirleyecek olursak karşımıza k el am ilmi açısından daha sağlıklı bir çatı çıkacaktır. ı s İslam dininde ibadetler oldukça önemsenir. İbadetlerin gereklilikleri, hükümleri haklı olarak ilgi merkezi halinde olduğundan nispeten iyi bilinir. Ancak günümüz müslümanlannca ibadetin ruhu, hikrneti ve ·temel es{iiislniıi bilinip bilinİİie-cliği kuşkÜiuCiııT. ı3iii bu kuşkuya düşüren neden, ibadette okunan ayet ve dualann çoğunlukla ne anlama geldiğinin bilinmeden okunuyor olmasıdır. Bu problem Arapça bilmernekten ziyade dini bilgi ve anlayış seviyesi ile alakalıdır.

    15 Z::~:{('Ş1, a.g.~. 1:-22ı. 16 Kur"fuı·ı Kerim, tilavetiyle ibadet ~dilen, tevatOr yoluyla musha.llar-

    da yazılı olarak nakledilen ve peygambere inen mücize kelamdır. İnzıil ve l"caz p~ygamberlerin delilkridir. Bunların dışındaki sıtiıtlıır zaid niı~liklerdir. Zerkani, }.·luhammed b. Abdülazim, Meniihilti '/. ir[ön fi Ulıimi'I-Kur'iin, Daru'I·Fikr, Beyrut, 1996, 15. Kur' an hakkındaki bilgimiz tevatOr yoluyla zorunlu bilgi şeklinde sabittir. B:ikillanl, Ebübekir, Thk. Alunet Sagr, İciizu'I-Kıır"iin, Dari! ' l· M:ı 'rife, Kahire, T.y. 16. MOslOmanlar arasında Allah'ın kitabının. l:Iz.Peyganıbere apaçık Arap dili ile inen Kur'an-ı Azim olduğu hususunda ihtilal" yoktur. el-Makdisi, Hikayetti '1-Mıiniizara (i'/. Kıır"iin, 11ık. A. Yusuf. Mekıebetü'r-Rüşd, Riyad, 1409,22.

    17 Waıı, :w. Monıgomery. Isitim Nedir, Çev. Elif Rıza, İsl 1993, 23!!. l8 Ç

  • HÜSEYİN A YDlN

    Kur'an'ın mesajını doğru olarak anlamak bir teknik çeviri problemi şeklinde basit bir mantığa indirgenemez. Halen vahyin taşıdığı anlam bütünlüğünün, farklı sosyo-kültürel bağlamlarda sıradan okumalar içinde eritilmesi problemin önemli bir yönü olarak durmaktadır. Yusuf Işıcık, bu konuda karşılaşılan güçlüğe şöyle işaret etmek-tedir: "Diller, seinantik gereği, zamanla yeni anlarnlar yüklenir ve kazanırlar; eski anlamlanndan bir _kısmını veya çoğunu yitirirler yahut özel yeni oluşum ve nes-nelere ad olurlar. Bu, dünyadaki bütün diller için söz konusu olan ortak. bir vakıadır. Dil~r de, kendi kanun ve kurallan içinde dinamiktirler. Önemli olan, dildeki bu sernantik gerçeği görmezlikten gelmeden, kelimelerdeki anlam seyrini izlemek ve hangi dönemde yeni ne gibi manalar kaıand.ıklaç.nı kronolojik olarak tespit etmek ve hangi dönem metinleri içinde geçiyorlarsa, o dönemdeki anlamlanru tespit etmek ve kelimelere sağlıklı manalar verip, metinleri düzgün anlamak:tır. Belli bir toplumda ve zamanda ortaya çıkmış yazılı yahut sözlü bir metindeki kelimeler, daha sonraki zamanlarda kazandıklan marralara göre aniaşılmaya kalkışıldığında, büyük yorum aksaklıklanna yol açılır ve metinler tahrif edilir."20 O halde anlam araştınnalanrun götüreceği sonuçlar farklılık arz edecektir. Yapılan meaıter bu açıdan da tartışmaya açık olmak durumundadır.

    Tanrı kelamınm Arapça oluşu ve Arapça'nın da kutsal dil oluşu gerekçesiyle başka dillere çevrilemeyeceğini savunmak mümkün değildir.2ı Bununla birlikte yapılan

    meillerin aslının yerine geçebileceğini ya da aslını kusursuz bir şekilde yansıttığuıı söylemek oldukça güçtür. Kur'an-ı Kerim meillerinden birini tercih ederek onu namazda okuma ve orijinal metinden uzaklaşına, yapılan meaı tercihlerini dağmalaştırma gibi bir tehlikeyi beraberinde getirir. Bu durumda ya ayn ayn meaıterle namaz kılınacak ya da içlerinden biri herkes tarafından kabul edilecektir. Ayn ayn meaıter söz konusu olduğunda ifade faıklılıklan ortaya çıkacak, yok eğer bir meaı seçilip benimseniise meaı tercihleri konusundaki ih.t:ilaf göz ardı edilmiş olacaktır. Sözcüklerin asli, vad'i anlam-larının korunabilmesi için Kur' an nazrnı daima _muhafaza edilmelidir. Dinamik bir yapıya_ sahip beşeri evreQ.in bek-lediği yeni cevaplar, nazmın kesinlikle o ilk asli, vad'i orijiniyle irtibatlı olarak yeni bir çöZÜille ışık tutmak

    ·durumundadır. Sadık Kılıç'a göre, metnin çöZÜilllen-mesinde ve yonımlanmasmda en uygun yol, bir yandan hem metnin delalet imkanlarını, doğrudan metinden kay-naklanan literal anlamlan, dil doh.'llSunu: bütün yönleriyle 'naznunı ', kendinden anlanuru: diğer yandan da, be şen, ve sosyal vakıayı, metnin kendisine karışıp onunla bütün-leşrnek durumunda olduğu dış dünyayı. insanı etkileyen, hatta belirleyen tarihsel şartlan, yarumcunun ve muhatabın tarih, kültür ve oluş ufkunu hesaba katmak durumunda olacaktır.22 Kur'an'da her kelimenin del§.l.eti iltizam yoluyla ortaya çıkmaz. Kur' an'da bir çok müşterek kelime yer alır. Kur'an'ı anlamada siyak, sibakın. ayet ve sfirelerin insicamııun. irab bilgisinin önemli yer{ bulunur. Kur' an' da bilhassa gayb alemi ile

    O ilişkili olarak mecaz, istiare ve temsil yoluyla yapılan bir 2 lşıcık, Yusut; ''Te'vil", Önıek olarak "te'vil" kavramının değer-lendirilmesine bkz. Tşıcık, Yusuf, Kur'ôn 'ı Anlamada Teme! çok anlatım yer alır. Kur' an'da ahiretle ilgili ayetler buna Ilkel/er, Esra Yay. Konya, 1997, 93-96. Te'vil kavramı bu açıdan örnek verilebilir.23 İnsanın bilgiyetilerini ve kapasiteleri-incelerunektedir. - - - ni aşan·bir·aıem söz-konusu olunca mecaz ve temsil gibi

    21 Araşıırmacı Doğan böyle bir gerekçeyle Kur.'in'~ anlaşılmasının anlatım vasıtalan kaçırulmaz olur. Kur'an-ı Kerim' in kul-istenmediğinden şöyle şikayet etmektedir: "Kuran'ın anlaşılmasının önüne konan setler yüzyillardır devam ediyor. Bu hususta, Osmanlı landığı kelimel~rin sadece hakikat ifade ettiği biçimiyle zamanında, Tann kelamının· Arapça olduğu, Arapça'ıun kutsal dil ve düz anlamlanyla ele alınmaması, mecazi vurgulan ile olduğu, başka dillere çevrilemeyeceğine dair fetvalar çıkmış, zanıan yan anlamlannın da hesaba katılması murad-ı ilahinin zaman bazı iyellerin şerfılerle ve tefsirlerle açıklaması yapılmıştır.~ sıhhatli bir biçimde anlaşılması için bir gerekliliktir. Doğ:ın sözünlin devamında Kur'an'ın nazmına verilen önemin anlamına verilen önemi geride bıraktığım haklı bir şekilde şöyle Kur'an'da muhkem ve müteşabih iç içedir. Kavrnınlar tasvir ederek eleştirir: "Hemen herkesin evinde hiç okunınasa da sırf metinlerio anlaşılmasında semantik alanların kapılan m hayır, bereket ve sevapolduğu için Kuran bulundurulur. Yilksek bir açan birer şifre gibidirler. Kur'an kültüründen uzak olan-yere konur, kimse anlamak için okumaz, en !'azla Arapça'sı tilavetle, E'uzu ile başlanarak okunur ve dinlenir, anlamaya değil halınetıneye ( ezberlemeye) çalış ılır. Öyle ki h atmedenlerin de birçoğu anlamını bilmez.·· Doğan, Nuri, "Gerici/er Kuran'ın Anlaşı/masım Istemiyor-lar ... " Cumhuriyet Gazetesi, 07.01.2000, Y. Nuri Öztürk de Kur'an'ın orijinal nazını ile namaz kılınmasını Arapça'nın kulSan-ması ve din dili olarak kısıtlanması şeklinde algılamaktadır. Bkz. ÖztOrk, :ı.g.e. 70. İslam'da ibadet namazdan ibaret değildir. Bunu gayet iyi bilen Öztürkkitabına ekiediği "Kur':ın'ın Öğrettiği Dualar" kısruında bu ibadete geniş yer ayınruştır. Kaldı ki dua etmek için Kur'an'ın dua ayetlerinin meiillerini ezberlemek de şart değildir. Bkz. Öztürk, :ı.g.e. 147-170. İslam İlimlerinde ihtisas yapan çevre-lerde Arapça bilmek dini öğrenme ve yaşamanın bir şartı olarak yörOlmeınektedir. Mustafa Sabri Ef. Kur'an'ın başkalisana

    464

    nakledilmesini İslam ilimlerinin yasaklamadığıru savunur. Kur'an'IJ11 Türkçe mealinden kaçırulını.ş olmasım KitibuUah'ın kendi fisanındaki belagat ve mükemmeliyet ·zayi olmaksızın çevirisinin göze alınamamasma ve ne kadar başarılı olunursa olun-sun Kelamullah'ın i'cazına nispetle yetersiz kalacağı kabulOne bağlar. Mustafa Sabri Ef. "Kur'ôn Tercümesiyle İbader, (DOcane COndiloğlu, Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe Ibadet İçinde), Kitapevi Yay. İsl 1999, 179.

    22 Kılıç, Sadık, "Dil ve insanın Tarihselliği Bağlamında Dini Metin", Y.Y.ü.tF. Kur'an ve Dil Semp. Van, 2001, 102.

    23 Zillınıf, 43/80, Kehf, 18/49; Fussilet, 41/20; Enbiya, 21/47, Kana, 101/6-9; Kevser, 106/1; Siiffiit, 37/23; Bakarn, 2125.

    JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH, VOL: 15, NO: 4, 2002

  • İSLAMDA lBADETİN KUR'AN NAZMI İLE KA YITLll..IGI MESELESI

    lar, parçacı bir okuyuşla kavramlan onun bütünlüğünden uzaklaştırtlrak kendi sosyö-kültürel kimlikleri ile bağlanulı. dünya görüşleri doğrultusunda sıradan, keyfiyetsiz bir okumaya götürebilirler.

    . Te'vile, ictihada açık metinlerde meiD tercihlerine . i sanlmak bir çok muhtemel manayı buharlaştırma sakm-

    casını banndım. Mehmet Paçacı~ya göre tefsir, anlama sürecinde ayetin kastının ne olduğunu ortaya çıkannaya çalışır. Nesnellik bağlamında konuya yönelince, bu çabalar sonucunda tam bir nesnellikten söz edilemeye-ceğini bilmek gerekir. Zira nihayetinde bir tarih araştırması yapılmaktadır. Burada korunması gereken bir amaç var. O da bütün çabalara karşın nesnel olunamayacaği bilindiği halde, yine de nesnelliğe mümkün olduğu kadar ulaşma gayretini ·bırakmamak. Bu, başka bir açıdan, öncelikle metnin otoritesini, kutsal metnin kendiliğini kabullenmek demeb.1ir.24 Kur'an'daki kelimelerin "esas" ve '·izafi" manalannın neler olduğunu tespit etmede görüş birliğine varılahiimiş değildir. Murad-ı ilaiıinin kat'! olar

  • HÜSEYİN AYDIN

    anlaşılıyor. Türkçe 'ye geçen (hac, zekat, secde, rukü, hidayet dalaleL küfür, İslfun, rahmet, hayır, :fitne, rüh vb.) dini literatür için de benzer şeyler söylenebilir. Oysa ki Kur'an bu tür kavramlan hem kazand.udığı yeni anlam-larıyla hem de diğer anlamlarıyla kullanmaktadır.38 Dilimiz üzerinde modern söylemlerin yoğun etkisi, Kur'aru kavramıann bir çok anlam bağlantılarını kopararak yeni anlamlara götürmektedir. Dile tesir eden günümüz fikir akımlan yerlerini başkalanna terk ettik-lerinde kelimelerin anlamJannda önemli yeni anlam kay-malan ve farklılıklar ortaya çıkacaktır. Dilin insamn içinde olduğu dünyayı kurduğunu kabul edersek, dünyamızı kurarken onun fikir akımlarından, dünya görüşlerinden uzak kalamayacağı anlaşılır. Din dilini başka alanlara taşımadan kendi dünyası içinde anlamak gereklidir.39 Dil üzerindeki etkilerin elinin kavramlannı anlam bağlanundan kopararak.. izafi anlamlanru eritip yok etme "tehlikesi taşıdığı dikkate alınmalıdır. Kavramlarımız dünya görüşümüzde meydana gelen değişime paralel olarak anlam kaymaları gösterebilir. Din dilinin semantik yapısı zedelendiğinde do~ inanç yapısı korunamayabilir.

    Ezan'm Türkçe _Ok:unması Meselesi Ana dilde ibadet konusundaki tartışmalar içerisinde

    gündeme getirilen paradoksal bir duruma ezanın Türkçeleştirilmesi örneğinde rnstlanır. Ezan Türkçeleştirilir.ken Allah kelimesinin şumillünü tam karşılamadığı halde Tanrı kelimesine yer verilmiştir. Halbuki Allah lafzı 1ürkçe'mize yerleşmiş ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Kelimeler bir dili konuşan toplu-luğun ortak kullanımı ve benimsernesiyle o dilde yerleşir, kabul görür ve o dile mal edilir. Lafzatüllaliın guruük dilde yoğun bir şekilde kullanıldığı bir gerçektir. Sözgelimi "Allah' a ısmarladık" , '·maşallah", "inşallah" vb. çok sayıda günlük dile yerleşik kullanım şekli mev-cuttur. Buralarda "Tanrı" kelimesini "Allah" kelimesinin yerine koyduğıımuzda kulağımıza yabancı gelmektedir. O halde ezanda4o böyle bir tasanufa girişme bir zorlama olarak tefsir edilebilir. Bununla birlikte formu belirlenmiş ibadet alanı dışında "Tanrı", "Huda" ve .. Çalab" gibi isimleri Allah'a nispet f.(tınek veya bunlarla dua ve niyaz-da bulunmakta bir beis görülınemiştir.4ı Ezan ib,aaete müteallik, davet niteliğinde dini · bir iş olup, orijinal

    38 lşler. Emnıllah, "Çok An/nmlılıic. Anlam Daralması ve Kur'ôn'ın Tılrkçe Çevirilerinde Yapılan Yanlış/ar'', Y. Y.O.l.F.Kur'an ve Dil Semp. Van, 2001,388.

    39 Koç, Turan, Din Dili, Kayseri, Rey Yay. 1995,143. 265.

    40 İlk ezanla ilgili bilgi için bkz. Buhan, Ez3ıı, 2, 3, Enbiya, 50; MOslim, Salat, 3, 6; Nesıii, Ezan, 2, 3, 4, S, 6, 8, 16; Ebil Davud, Salat, 28, 29, 30, 45; Tinnizi, Salat, 139, 140, 141, 142.

    41 Yurdagür, Metin, Ayet ve Hadislerde Esmô-ı Hıisna, İstanbul, 1996, 27.

    466

    metinle okunınası güçlü bir gelenek olmuşnır. İslam vahdeti.nin sembolü 42 ve Müslümanların yaşadığı beldelerin alameti sayıla gelmiştir. Sernhst'ye göre ezan okumanın gayesi namaz vakti hususunda insanlara bildirimde bulunınaktır. Orijinalinin dışında başka dillerde okunduğu zaman bu gaye tam elde edilemez, zira insanlar onun ezan olduğunu bilmeyebilirler.43 Bir çok farklı dil konuşan topluluklann bir arada yaşadığı günümüz dünyası için bu daha da önemli bir sorun oluşturacaktır. Ezanın asırlar boyu köklü bir gelenek haline gelmesi, yabancı dilde oluşunun önüne geçmiştir denilebilir. ~asen "Hayye ala 's-salat: haydi namaza, hayye ala'l-felah: haydi kurtuluşa" kısmı dışında kalan ifadele~ önemli, iyi bilinen kalıp ifadeleri teşkil etmekte-dir. Dillerde ifade kalıplan önemli bir yere sahiptirler. Bazı ifade kalıpları ise dile öyle yerleşir ki artıkaylll anla-ma gelecek karşılıkları aynı anlanu ifade etse bile aynı çağnşımlan yapmaz. Din dilinde vahyin semantiği ve kalıp ifadeleri o dinin salikieri arasında anonim halde bulunur. Metnin bütününün evrensellik karakteri kazan-mış olması, tüm Müslümanlar arasında güçlü bir gelenek haline gelmesi, .günümüz dünyası toplumlannın iç içe geçmesi nedeniyle otantik metnin korunmasının daha doğru olduğu kanaatindeyiz.

    Bir İbadet Olarak Dua

    Namazda orijinal kutsal metni okuma ibadetin önem-li bir kısmını teşkil ederken, yine bir ibadet türü olan duada böyle bir şart aranmaz. Diğer ibadetler içindekiler hariç tutulursa dua, serbest bir şekilde prntik edilebilen bir ibadettir. Dua ve namaz, Allah ile insan arasında iki tip iletişim şeklidir. Namazın sözsüz rükünleri olmakla bera-ber sözlü-tarafı da-vardır, ama namazıiaki sözlü .bölüm duadan farklı bir hususiyet taşımaktadır. Namazda insan pasif konumda bulunur. Gerek sözlü rükünler, gerekse bedensel vaziyet alış açısından namaz bireyin isteği dışında bir içeriğe sahiptir. Namaz esnasında gerçekleştirilen edimlerden hiç birini ferdin kendisi icat etmiş değildir.44 N anıaZda okunanlar ise insanın kendine ait olmayıp Allah ve Hz.Peygamber tarafından öğretilmiştir. Okunan Kur'an ayetleri ilMıi kaynaklıdır. Namazda mü'min Allah ile onun dilediği şekilde ahidleşir. Namazın bazı sözlü ve diğer sözsüz yönü de Allah RasUlüne aittir.

    Daha yaygın45 bir ibadet olan duadaki ifadeler insanın

    42 Bkz. Eşref Edip, "Ezon Meselesi", (Dilcane Cündüoğlu, Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe ibadet Içinde), Kitapevi Yay. İsl 1999, 315.

    43 Scrahsi, Mebsüt, I/36. 44 Kasapoğlu, Abdurrahman, Kur'an 'do ibadet Psikolo;isi, İzci Yay.

    İsl 1997, 1 ı. 45 Pratikte oruç tutan, namaz kılandan çok olduğu gibi dua eden de oruç

    tutan ve namaz kılandan çoktur. Duanın yer alınadığı din. dua etıneyen insan yok gibidir.

    JOURNAL OF ISLAMIC R.ESEARCH, VOL: 15, NO: 4, 2002

  • İSLAMDA İBADETİN KUR'AN NAZMI İLE KA YITLILIGI lv.IESELESİ

    duygu ve düşüncelerini yansıtır. Duada Allah'ın huzu.ru.n,-da· insan kendi ifadeleriyle bulunur; söyledikleri kendi iç dünyasından doğar. Cenab-ı Hakkın insana duayı emretmesi de bu yönle ilişkili bulunur.46 Duarun namaz gibi muva.kkat, sayı.J.ı, sııurlı bir ibadet olmadığı malum-

    } dur. Dua içerikli ayetterin nazrnı ile ya da · · Hz.Peygamberin yaptığı duaların metin ve tercümeleriyle

    dua edilebildiği gibi, tamamen dua edenin kendi ifadeleriyle de dua yapılabilir. Namaz, oruç, hac gibi ibadetlerde Hz.Peygamberin yapmadığını yapınak bid'at

    . olarak isirnlendirilıniştir. Bu ibadetlen elçinin yaptığından farklı yapmak, ınakbul olup olmama problemini tartışmayı gerektirir. İnsanlara peyganıber gelmeseyili ibadetin özünü teşkil eden şükranı yaratıcıya karşı ifade etmenin belki sayısız formu ortaya çıkacaktı.. Elçi Allah' ın onayını alan ibadet formlarını in_sanlara öğreterek Allah'ın hoşnutluğunu gaıanti eden bir öğreticilik rolü oynamıştır. Bu meyanda Hz.Peygamberin "benim nasıl namaz laldığımı görüyorsanız öylece namaz kılınız"47 sözü hatırlanmalıdır. Formu elçi tarafından belirlenmiş bir ibadette herhangi bir tasarrufta bulunarak farklılaştırıldıklarıııda aynı uhrevı garantiyi ala-bilmelerinden emin olunamaz.

    Din gibi dua da evrensel bir olaydır; her dinde, her toplumda, her kültür ve medeniyette duanın varlığına ıastlaınak mümkündür. Hatta, dine ilgisiz ya da inançsız insanlar arasında bile ara sıra dua edenlerin bulunduğu bir gerçektir. 48 Dua günlük hayatta daha geniş bir yer bulur. Vakitle sınırlı olmadığı gib~ sıklık ve süreklilik bakımından insanların en çok başvurdukları ibadet şeklidir. Dua diğer ibadetlerle birlikte bulunmakla beraber insan ömrünün heı: arnnda Allah ile kul arasındaki bağı canlı, aktif tutacak bir niteliğe sahiptir. Namazda okunan Kur'an ayetlerinin bir çoğunun dua şeklinde oluşu da onun önemini ortaya koyar. Kur'an-ı Kerlm'de iki yüz kadar ayette dualara yer verilmektedir.49 Kur'an dua ile başlarnakta dua ile bitmektedir. Hadislerde duamn içer-

    46 Izutsu, Toshihiko, Kur'an'da Allah ve İnsan, Çev. S. Ateş, Y. Ufuklar Yay. İsl T.y. 186.

    47 Buhari, Ezan, 18, Edeb, 27: Ahmed b. Hanbel, Müsned, Çağn Yay. İsl 1983, V/53. Tirınizl, Taharet, 188; Darimi, Sünen, Saliit, 4; Şafii, Muhammed b. İdris, es-Sünenıi'l-Me'sıira, Thk. K. Emin, Daru'l· Marife, Beyrut, 1406, 157; Ebü Avane, Yakub b. İshak, Mıısnedu Ebi Avône, Daru' l·Marife, Beyrut, T.y. U459.

    48 Hökelekl~ Hayati, Din Psikolojisi, Diyanet Vakfı Yay. Ank. 1993, 218. 49 Fatiha, 1/1-7; Bakara, 2/127, 128, 20 ı, 250, 285, 286; AL-i inı.raıı,

    3/ 16, 38, 53, 147, 191-194; Miiide, 5/83, 114; A'ru, 7123, 47, 89, 151; Yünus, 10/85; Hüd, 11/47; Yüsuf, 12/101; İbr3hinı, 14/40, 41; İ.">r.i.:l7124, 80; Kehf, 18/ 10; Ta-Hii, 20/25-28, 114; Enbiya, 21/83, 87,89; Mü'minün, 23/26, 29, 94, 97-98, 109, 118; Furkiin, 25/65, 74; Şuarıi, 26/83, 169; Nemi, 27/ !9; Kasas, 28/16, 21; Ankebüt, 29/30; Saftat 37t lOO: Sad. 38:35: Mü' min, 40/7-8; Duhan, 44/12; Aiı.kit; 46/15~ Haşr, 59!10; Müıntahine, 60/4-5; Tahrün, 66/8; Nüh, 71126-28.

    İSLAMi ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, CİLT; 15, SA YI: 4, 2002

    iğinin insan hayatının bütününü kapsayacak şekilde şümullü tutulmuş olması da sünnette duaya ne kadar önem verildiğini açık bir şekilde gösterrnektedir.so Y ahudilikte de dua Allah' a yaklaşma vesilesi kabul edilir. Tevıat'ta atmış altı cümle doğrudan ve dolaylı olarak dua ile ilgilidir. SI Allah (cc) kendi diliyle, kendi kelimeleriyle ve içtenlikle ibadet etmek isteyen samimi insanların dua etmelerini istemektedir. sı

    Kalıpçı bakış açısının düşürdüğü bir yanılgı, duanın makbul olına için Arapça yapılınası gerektiği mantığından ortaya çıkmaktadır. Bu anlayışın etkisiyle mevzu' , zayıf haber demeden her konuda, her hadiseyle ilgili dua metinleri derleme yanşı dünden bugüne sürüp gitmektedir. Duaların anlaşılmaz harf, rakam, şekil ve metinler haline sokulması konusundaki bilgisizlik ve yarılış tutum, onların birer sihirli reçete gibi sunularak maddi kazanç vesilesi kılınmasına neden olmaktadır. Dua metni konusunda ?.aman içerisinde aşırılığa kaçılrnıştır. Bu durum ibadetin ruhundan ne kadar uzaklaşıldığı hakkında fikir vennektedir.

    İbadeti sadece namazdan ibaret sayma, diğer ibadet-lerin önernsenrnemesine neden olabilir. Mutasavvıflann çokça dillendirdikleri Allah' ı hatırdan çıkannama, sürek-li kalbi bağı canlı tutma, ancak dua ve Allah'ı zikir (kalbi, lisani anma ve hatırlaına) ile gerçekleşebilir. Dua ve zikir (Allah'ı lıatırlama) ile günlük hayalın bütün alanlarında, her an yapılabilir.53 Kur'an'da "dua" kelimesi ibadet anlamında da kullanılır.54 Hz.Peygamber duamn önemli bir ibadet olduğunu şöyle belirtir: "Dua ibadetin kendi-sidir''55 ibadet olarak. ele alınıp icra edildiğinde duanın uluevi sonuç doğurması inkar edilemez bir gerçektir. Psikolojik destek, moral, güven, istek vb. takviye mahiyetindeki sonuçlarıyla ~anı azirnli, sabırlı kılarak ve motive ederek daha başanlı, daha sağlıklı olmaya götüreceğini kabul etmek gerekif.56

    Dua, şekil, söz, dil vb. açılar~ bir sınırlamaya tabi değildir. Kalıpçılık ve şekilciliğin ördüğü dar bakış açısı, dua ibadetinin Arapça ve tahsis olunmuş bir metinle yapılınası ön yargılarını terk edememektedir. Halbuki kul

    50 Bebek, Adi~ Din ve Dı1şıinceAçısından Dua, Rağbel Yay. !sı. 1998, 53. 51 Cilacı, Osman, "Dua", D.İ.A. İst 1994, IX/533; Sabiilik' dc ve

    Hinduiz.m'de dua için bkz. Tümer, G. Küçük, A. Dinler Tarihi, Ocak Yay. Ank. 1997, 139·140, 483.

    52 Mu'min, 40/60; A'ru, 7/29.

    53 Bk.. A'raf, 7/69; AI-i İınran, 3/191; Ahzab. 33/41; Kuşeyıi. Abdülkeriın, er-Risôletıi '1-Kıışeyriyye, Daru'I-Hayr, Beyrut, 1995,221-225; Eraydın. Selçuk, Tasavvıı{ve Tarikat/ar, M. ilahiyat Fak. Yay. İstanbul 1994,126. ·

    54 ih~ T

  • güSEYİN AYDIN

    ile Allah arasında kuldan Allalı'a yönelen bu iletişim tarzında dua edenin duygulannın samimiyetle, içtenlikle sözcüklere aktarılması gerekir. Hangi dilde olursa olsun dua metni bu aktarırna aracılık edebiliyorsa problem yok-tur. Ancak kalıp dua seçme zorunluluğuna kapılarak yapılan dua, duygu ve düşüncelerin aktanmına denk düşmüyorsa, bu ibadetin gereğince ve doğru bir şekilde yapıldığı söylenemez. Dua bir takım şeyler isternekten ibaret değildir. Dua Allah'ın emrini yerine getinne, O'ndan başkasından müstağni olma anlamı taşır. Dua sadece Allah'a güveıunek, O'ndan beklemek nihayetsiz kudretin ve mükemmel sıfatların O'ndan olduğunu kalp, dil ve fıil ile ifade etmek demek olup kapıil in1an ve yük-sek kulluğun ifadesidir. 57 ibadetler insana daha bu dünya-da abiret hayatının şuurunu verirler. Aıı.irette Allah'tan merhamet, bağışlaıİıa, sevgi, lütuf vb. görmek isteyen insan, dünyadayken bu ahlaki nitelikleri kendi üzerinde yansıtınak durumunda kalacaktrr.SS

    Dualarm kabul edilmesinde, dua edilirken yaşanan diru şuur yoğunluğunun önemine işaret e~ştir. Böyle bir durumda ~ah insan şuurunun yegane konusu olur, başka ilgi ve istekler siliııir, duygusal gerginlik insan vic-danını temizler ve Allah'a açık bir hale getirir. Kur'an'da bu durum, kişinin "dini Allah' a has lolması"59 olarak tanımlanmıştır. 60

    Mucize Nitelikli Metinle İbadet

    Terim. olarak mucize şöyle tarif edilir: Mucize, nübüvvet davasında bulunanın elinde olağanın hilafına olarak ortaya çıkan, nebinin toplumuna onunla meydan okuduğu, onlann da benzeriyle mufuazadan aciz kaldıklan ve nebinin doğruluğuna delalet etmesinden yüküm-lülüğün doğduğu· bir haldir.64 Mucize peygamberin nübüvvet davasını doğrular, zira insanlar benzerini getirmekten aciz kalırlar. 65

    Mekkeli müşrikler Hz.Peygamberden Irak ve Şam nehirleri gibi nehir akıtma.sını, altın saraylar ve hazinelerinin olmasını, ya da göğe yükselmesini istemiş, aksi halde peygamberliğini kabul etmeyeceklerini söylemişlerdi.66 Bu talep gayr-i rnakill bir arayışı dile getirmektedir. Halbuki Kur'an insan hayatı için rasyonel temeller atara;k. akıl dışılığı kaldırma gayesi güdüyordu. Bu nedenle de sık sık akla ve düşünmeye vurgu yapmaktadır. Önceki elçiler d9neminde insanlara yol göstermek için denizin yarılması67, ölünün dirilmesi68, elçinin daha beşikte iken ko~uşması69 gerekiyordu. Bakillfuıj (403/1012) Kur'an'ın önceki peygamberlerin SÖZÜ edilen türden mucizelerine göre dalıa değerli oluşunu şöyle anlatır: "Kur'fuı'ın nazım ve belagatındaki mucizelik, anadan doğnıa kör olan birini, abras bir insanı sağlığa kavuşturmak, ölüyü diriltınek,

    Dua aynca kulun yaratıcısı karşısında teslimiyetini ve so payı yılana çevinnek gibi olağanüstü fiillerdeki tevazusunu arz etme özelliği taşır. Allah'a imanın ayrıl- mucizelikten daha yüce, dalıa ileri ve daha açıktır."70 maz gereklilikleri ise kalbi bağ, teslimiyet ve tevazudur.61 insaniann bilgi birikimi, düşüneeye verdikleri değer Bu kulun Allah'ın mutlak, yüce otoritesini kabul etmesi olgunlaşmadığı için ''devenin yarat.ılışı, dağların yük-demek olur. Aciz olandan, gücü yetmeyenden bir şey seltilişi, göğün korunmuş bir tavan kıhnışı, yağmurun istenmeyeceğine göre du~ alt yapısını Allah'ın Haiciın, sayısız faydalan" ve tabiatın fenomenlerine atıf yaparak Ka dir, Balik vb:- sıfatlarını-ikabul-etınek-oluşturur.- -insanıan-ınaayefeı:J.ettııek -ôldüKça güÇtü."'XoZı:ııik· vahyi İslam'ın tümü ile tek ilah esprisille dayanan dilinde, Allah okuyabilme ve kavrayabilme belli bir epistemolojik huzurunda "alç~ gönüllülük" ve O'na mutlak "tes- seviye gerektiİmektedir. Kur'an'ın muhataplarının lirniyet" en yüksek faziletler; "kibirleıune" ve "itaatsiz- kavrayış gücünün daha ileri olduğunu kabul etmek lik" imansızlığın işaretleri haline gelmiştir.62 Namaz ve gerekir. Misal yoluyla anlatınak gerekirse, Hz.Peygam-dua ins~ alçak gönüllülüğü ve teslimiyetini en iyi yan- berin muhatapları içinde birisi çıkıp da önceleri yapıldığı sıtan ibadetlerdir. Güzel abiakın kazarulrnası ve şahsiyet gibi tanrılık iddiasında buJıınamamıştır. Şayet böyle bir ve iradenin geliştirilmesinde ibadetiıı büyük rolü vardır. 63 iddia ortaya atılsaydı insanlar bu iddiayı dikkate alrnaz-

    57 Müslim, Zikir, 90,91,92; Buhari, Daavat, 22; Ebu Davud, Vitr, 22; lbn Mace, Dua, 7; Tirmiz~ Bir, 7, Daavaı, 47; Müslim, Mürn, 170; Buhari, Tevhid, 14. .

    58 Bayrakdar, Meluneı, İslam ibadet Fenomenolojisi, Akc;ağ Yay. Ank. 1987, 62.

    59 Mü'min, 40/14.

    60 Parladır, Sellilıattin, "Dua", D.İ.A. İst. 1994, IX/533. 61 lzuL~u, ag.e., 251-274.

    62 lzutsu, Toshihiko, Kur'an·da Dini ve Ahiliki Kavramlar, Çev. Selahattin Ayaz, İstanbul, 1997, 44.

    63 Bkz. Bayrakdar, a.g.e. 21-32; Yusuf Kardavi, ibadet, Çev. H. Cemal, Muvahhit Yay. Trabzon, 19&6, 154.

    468

    lardı. Bu nedenle Hz.Peygamberin hitap çevresi ölüleri diriltmek, denizi yarmak vb. mucizelere muhtaç değildi-

    64 Duğaym, ag.e. 1153.

    65 Kurtubi, ag.e. I/69.

    66 İsrii, 17/90-93; Viihidi, el-Vecfz fi Te{siri 'I-Kitabi '1-Azfz, Daru'l-Kalem, Beyruı, 1415, II/648.

    67 Bakara, 2/50.

    68 Bakara, 2/56-57.

    69 Al-i İı:nrin, 3/47. 70 Bakill5.ıll, Ebu Bekir, Oiağanıistıi Olaylar ve AralanndaM Farklar,

    Çev. A. Bebek, R,ağbet Yay. İst. 1998,61.

    JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH, VOL: 15, NO: 4, 2002

  • İSLAM'DA iBADETİN KUR'AN N AZMI İLE KA YITLILIÖI :MESELESi

    ler. 71 Önceki peygamberlerin bitap ettikleri toplumlanp akli seviyesi, henüz edebi sözlerle, denn mesajlar taşıyan mucizelerin arasındaki farkı kavrayabilecek durumda değildi."?:! Hi.Peygamber ile birlikte aklilik, mücizenin zeminini oluşturmuştur . .

    Kur'an hem eşsiz nazmı, hem de meta anlam yüküyle mucize olmakla beraber insan aklını kozmik valıye yönel-terek onu sayısız mucize ile karşı karşıya bırakır. Günlük kullarumda mucize. tabiat kanunlarından aynlma veya düzenden ayrılma anlanuna geldiği gibi bizzat bu kanun-Iann varlığıru ·anlatmak için de kullarulır. "Mucize" kavranunın bu anlamda kullanılınası Kur'an'ın espirisine de son derece uygundur. Kur'an'ın müstakil cümlelerine ve insanı imana götüren "işaretler"e Kur'an'da ayet ismi verilir. İnsanı görerek, hakkında düşüneı:ek, aklıru kulla-narak imana götüren vasıta işte iHemdeki bu ayetlerdir.73 Belli bir kavrayış düzeyine erişmiş insan oğluna bu ayetler olağanüstü mucizelerden daha fazla anlam ifade edecektir. Bu durum günümüzde bilgi ve bilimin 20, 30 yılda kat ettiği mesafenin önceki dönemlerde birkaç bin yılda kat edilenden daha fazla olduğu göz önüne alınırsa daha iyi anlaşılır. Artık akü mucize, maddi mucizeden daha iyi bir tasdik aracıdır. Üstelik son peygamberin mucizesinin kıyamete değin onun elçiliğini doğnılayabilmesi içiri akli olması gerekınekteydi. İşte bir akli mucize olarak Kur'an-ı Kerim bu işlevini sürdürmektedir. Nitekim Hz.Peygamberden bir mucize isteyen müşriklere .. Kur'an' ın inditilmiş olmasıyla cevap verilmekte-dir. 7-t Sonradan Müslünıan olanlar hep onun mesajından etkilendiklerini söylemektedirler. Kaynaklar Hz. Peygamberin tevatür derecesine ulaşmayan maddi mucizelerini kaydetmektedir.75 Bunlar tevatür yoluyla gelseydi elçiliği doğrulamada kesin delil olarak ele alınabilirdi. Bunlar tevatür yohiyla bilinen, nakledilen haber-ler değildirler. Aksine atıad haberler olup nübüvveti ispat etmede bunlara tuturunak uygun değildir_76

    71 Biikilliini, a.g.e. 68.

    72 Biikilliini, a.g.e. 67.

    73 Aydın, Mehmet, Din Felsefesi, D. Eylül Ün. Yay. İzmir, 1987, 20. 74 "Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez ıniydi?"der!er. De

    ki: "Mucizeler ancak Rabbimin katındadır. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım." Kendilerine okunan bir Ki!ap'ı sana indiıroiş olmanıız onlara yetmiyor mu? Bunda inanan topluluk için ralunet ve ibreı \'ardır. "'Ankebut, 29/50-5 L

    75 Bkz. İbn Hişam, es-Sireıu ·n-Nebevi}'}'e, Daru'l-Cil, Mısır, 1953, U377-3lı4, 396-407; lbn Keslr, el-Bidiiye ve·n-Nihiiye, Mektebetü Meiirit: Mısır, 1932, IW!85, VI/!94; Viikıdl, el-Meğiizi, M. Cons Neşr. Y.y. !966, II/452; İbn Hacer el-Askalfuıi, el-İsiibe fi Temyizi 's-Sahiibe, Daru'l-Cil, Mısır, 1938, I/154; İbn Esir, Osdii 'l-Gabe fi Mari{eti's-Sahabe, Daru'ş-Şa'b, Mısır, 1868, I/288;

    76 Amidi, Seyfüddin, Gayetıt'l-Meriim, Tiık. M. Abdüllatif, e~·Şuı.1ı:i':lsliım:yye, Kalıire, 1391, 349.

    iSLAMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, CİLT; 15, SA YI: 4, 2002

    Kur'an-ı Kerim'de derinlik, yumuşaklık, etkileyicilik ve tıpkı bir elmasta olduğu gibi her tarafında parıltılar vardır; o kadar ki bütün İslfunl ilimler ve sanatlar, kaide ve prensiplerini ondan çıkanrlar. Hayranlık uyandıran bir husus da şudur; ister kültürlü ister kültürsüz olsun, ister ilrne susamış olsun, ister olmasın, Kur'an okurken, bütün bu insanlarm içinde sanki her ayetin, kendilerine göre düzenlenmiş olduğu hissi uyarur. n

    Kur' an-ı Kerim 'irı mucize oluşu. sırf nazırurun ve üslubunun olağan üstülüğüyle ilintili değildir. Kur'an göz kamaştıncı manevi etkileyiciliği açısından da mucizedir. İnsan aklının kalbinfn ve ruhunun derinliklerine nüfUz edeİ). yönüyle de mucizedir.78 Nazmın mucize olduğunu savunanlar _peygamberlerin dönemini inceleyerek, bu dönemlerin popüler kültürlerini iddialarma mesnet yaparlar. Buna göre Allah peygamberlerine kendi devir-lerine uygun mucizeler verir. Musa (a.s.)'nın döneminde sihir, İsa (a.s.) 'nın dönenıinde tıp, Peygamber (a.s.) döne-minde ise Arap edebiyatı çok parlak ve popüler haldey-di. 79 Araplar arasında edebi bir yarış sünnekteydi ve Kabe'ye asılan yedi askı gibi eserler ortaya konulmuştu. Hz. Peygamber Kur'an'ı getirince aralannda düşnıanlık, miinakaşa ve ihtilafa rağmen ve muarazaya çağrıldıkları konunun ehli olduklan halde bunu yapamamaları onun Allalı'tan olduğu yalınıda yeterli delil olmuştur. so Kur'an naznu edebi açıdan en üst noktada gelmiştir_ııı İmam Şafii'ye (v.204/819) göre şayet Kur'an Arapça dışındaki dilleri ihtiva etseydi Arap belagatçılar, edebiyatçılar ve şairlere meydan okun1anın anlarru olmazdı. 82 Hasım Arap Edebiyatı ustalan onun benzerini getinnekten aciz kaldılar. g3

    Bir iddiaya göre Cebrail (a.s.)'in Peygamber (a.s.)'e Kur'an'ın anlamlarını indirdi ği ve Hz. Peygamberin de Arap diline aktardığı ifade edilmiştir. Diğer bir iddia ise Allalı'ın Cebrail'e valıyettiği ve lafzın ona ait olduğu şeklindedir.84

    77 Draz, Abdullah, Kıır'dn'a Giriş, Çev. S. Akdemir, Kitabiyat, Ank. 2000. 83.

    78 Derveze, izzeı, Kur'dnii'l-Mecid, Çev. V. İnce, Ekin Yay. i~L 1997,130. 79 z~rkeşi, a.g.e. W98; Kurtubi, a.g.e. J178. 80 Alfısi, a.g.e. I/29.

    81 ei-Gazzi, Muhanuned b. Muhammed, el-İıkan, Thk. H. Arabi, el-Fiirük el-Hadise, Kalıire, 14!5. II/316.

    82 Zerkeşi, a.g.e. I/287. 83 Şiitıbi, Ebu İshak İbrahim b. Musa el-Gırnati el-Miiliki, el-

    Mııvd{akdt, Daıu'I-Marite, Beyrut, T.y. 1W376.

    84 Gazzi'niıı kaydelliğine göre bu bakııııdaıı lafız anlam ilişkisi şu üç şekilde ele alınmıştır: 1-Cebrail (as) Kur'an'ın lafız ve anianıını Leviı-i Mahtiız'dan ezberleyip indimıiştir. 2-Cebrail manaları indirnı~. bu manaları öğretmiş ve onları /uapça ifade etmiştir. Bu görüştekiler "Ey Mubanuned! Apaçık Arap diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebriiii senin kalbine indinniştir." (Şu ara, 26/193-195.) ayetinin zalıirini delil getirmişlerdir. 3-Cebrail Hz. Peygambere manayı ilkii edip onun da Arapça lafızlara döktüğü . şeklindedir. Gazzi, İtkiin, I/125; Zerk"eşi, a.g.e. Ti230.

    469

  • HÜSEYİN A YDlN

    Fazlur Ralıman vahyin dışsaıllığım reddeder. Ona göre vahiy meleği "~sal bir varlık" değil, peygamberin zih-ninde oluşturulan bir dinamik temsilciliktir ve tamamen soyuttur. Madem Allah'ın ezeü kelanu, Peygamber'e tamamen dış bir varlık tarafından gelmedi ve getiril-ıned.iyse. yani bir bakıma Allah'ın ruhu ile Peygamberin ruhu bir ·ufuk birleşimine ' girdiyse, o aynı zamanda ·'Peygamberin sözü" olmaz mı? Fazlur Rabman bwıa olumlu cevap verir. ~s Lafzın Hz. Peygamber ya da Cebrail'e ait olduğu kabul edilecek olursa. Kur'an'ın nazım mikize olmaktan çıknuş olur. Şayet Kur'an'ın lafzı peygambere ait olsa onun devrin edebiyatçılamu alt eden. haynınlık uyandıran örnekler vermiş olması bek-lenird.i. Diğer taraftan Hz.Peygamberin şıilr olmadığı Kur'an'da ısrarla anlatılır.g6 "Şair" kelimesinin de ··Nebi" kelimesine göre önemi azdır. 87 Şayet onun şairliği ya da

    şairler arasmda mütalaa edilmesi onaylanacak olursa. zunnen Kur'an'ın fevkalade nazımnın ona isnadı kabul edilmiş olacaktır. Onun bir insana ait şiir olması kabul edildiği taktirde tüm insaniann gücü dahilinde olduğu kabul edilebilir.8S Seyyid Altrned'e göre de vahiy dışarıdan gelen bir· şey değildir. Beşeri bilinç vasıtasıyla işleyen, illliıi akıldır. Beşeri ferdiyetinen derin temelleri-ni harekete geçiren ve titreten duygulann yoğunluğu, sanki dışardan bir şeyler alıyormuş zehabına götüıür, gerçekte ise valıiy, onun özellikle sahip olduğu ve yaşadığı manevi hakikate çok yakın olduğu zamanlardaki deruru bilincin bir yansıması. bir izdüşümüdür. Seyyid Ahmed teonsın1 güçlendirrnek için, Kur;an'ın Hz.Peygamber'e bir bütün halinde değil, parça parça ve ihtiyaca binaen ind.i.rilnıiş olduğu gerçeğine başvurur.

    85 Çiftçi, Adil, Fa:lur Rahman ile İslöiii'ı-Yemdii/Dıişiinmek, Kit5biyat. Ank. 2000, 71-72. Wııtt, bazı modem Bııtılı arıışlırmncılanıı, P~ygamber taratindan y:ı.şanılan hnngi tür vahiy şekli olursa olsun, aldıklan mo!Sajlann aslında kısmen kişisel bilinçaltından v~ kısm~n kollektif bilinçaltından geldiği görüşünü savunduklanndan bahseder. \Vatt, Kur' an'ın Cebrail tarafından Allah ' tan Hz. Peygamber' e gelirildiği şeklindeki gel~neksel isl5ıni görüşün bu düşünceyi .::ngellemediğiııi savunur. Bu düşüncesini şöyle izah eder: ·'Mel~k insan gibi bir şeydir. h.::r ne kadar kimi zaman bir insan şeklinde ve belki kanatlı olarak doşonülse de görünmez ve cisiınsizdir. Tüm bunlar, bizim bütünilyle ihata edemediğimiz realiteye ilişkin bir dOşünı:eyi akla g.ıtirir ya da ı;ağrıştınr. V ahi)! .:snasında meleğin, bir insan zekasının oynadığı tonksiyon benzeri bir roliiııün oldugunu söyleyebiliriz. Ancak bu peygamberin dışında bir gerçekliktir:· Wntl'a göre Hz.Peygambere vahyedilen ·nıesajl:ınn ona bilinçalltn· dan geldiğini söylemek, bu mesajların Allalı' tan gelmediği anlamına gelm~z; çiinl..-ü Allah yaratılan varlıklar (melekler, erkekler ve kadın· lar) \'asılasıyla mesajını ileı.e~ği gibi. yine: yar.ıtılmış bir ins:ınoğlu· nun bireysd veya klh:kıifbilinı;allt \'a~ıııısıyla da mes:ıjlarını ilcte• bilir. \V aıt, W. 1\Jontgomery, Hz. Muhammed'in ı'vlekke 'sı, Çev. M.Akir Ersin. Bilgi Vakfı Yay. Ankara,. 1995. 120-122.

    86 Bkz. Enbiya, 2li4-7; Saftat, 37/35-37; Tür, 52129-34; Hakka, 69/41-42.

    !

  • 1SLAMDA lBADETlN KUR'AN NAZMl İLE KA YITLTI..IÖI MESELESl

    roayan konular içtiMda açıktır. 96

    Kur' an muhataplanna benzerini getirenıeyecekleri yolunda meydan okumuş ve bu meydan okuma yıllarca sürdüğü halde buna güç yetirememişlerdir.97 Şayet bir ~uaraza olmuş olsaydı nakledeni bol olurdu.9s Kur'an'ın ~ütününün benzeri getirilememiş99, sonra on sürenin ben-

    . zerini getirmeye davet edilmişıoo. o da yapılamamış, sonra da tek bir süre ile tehaddlde bulunuJmuşıoı ve bu da başarılamaınıştır. ıoı İlk Müslümanlar taklidl bir iman ile değil basiretleri, akıllan icabı İs:taın'a gi,nnişlerdir. Onlar Kur'an'ın meydan okumalan karşısında Arap edebiyat-çılannın, hikmetli sözler söyleyenierin susmalanna ve aciz kalınalanna taınk olmuşlardır.ıo3 Kur'an'ın indiği dönemde insanlar edebi Arapça konuşma ve hitabette yanşıyorlardı. Kur'an'ın mufuaza çağDsından habersiz olmalan düşünülemez. Muarazaya muktedir oısaıardı bunu yaparlardı.104 Şiddetli düşmanlıklanna ve Hz.Peygamberin davetini iptal etmek için her yola düşkünlüklerine rağmen Araplar ve başkalanndan hiç kimse muarnzaya güç yetiremedi.ıos Bakillani'ye göre müşrikler delil olan Kur'an'ın benzerini getinneyi bırakıp delil olarak ileri süıülmeyen Hz.Peygamberle savaşa . yöneldiler. Oysa onu yense yahut öldürseydiler bu onun· iddiasında yalancı olduğu anlamına gelmeyecekti. Ama Kur' an ayarında bir sfue getimıiş olsaydılar, ona karşı koymuş ve kendisini haklı olarak yalanlarınş olacaklardı. Bunu yapmayıp savaşmayı tercih etmeleri hüccet ve bela-gat noktasında Kur'an ayan veya ona yakın olan şeyi getiımekten aciz olduklan anlanuna gelir. ı06 İnsan bilgisi ve gücü bundan aciz kalnuştır.ıo7

    Kur'an dışında peygamberlere inen kitaplarm nazımlan mucize değildir, ancak onlar gayb koniılannı haber veren içerikleri itibaoyla mucize sayılabilirler.ıos Gaybtan verilen haberler mucize niteliğindedir. ıo9 Allah

    9G Apaydın, Yunus. "İçtihacf', D.I.A. lsı. 2000. :>..'Cl/440. 97 Gazzi, :ı.g.e. fl/312. 98 Aınidi, a.ı;.e. 352. 99 Bkz.Tür, 52!34; İsra, 17/88. IOO Bkz. Hüd, lı/13. 101 Bkz. Yü.ııus, ıllr38.

    ltl2 Gıızzi, ıLg.c. IV312. 103 Biikilliiııi, İcôzu "1-Kıır ·an. 25. 104 Bikill5nl, a.g.e. 24.

    ı05 lhıı T,!~::-ıiy

  • HüSEYIN AYDIN

    inanç önemli bir esasur. Bu inancın evrenin ya da insanın ebedl yaşama; insanın ve evrenin ecelinin (ölümünün) kaldınlınası iddiası Kur' an' a bir mufuaza sayılabilir. Ancak özelde insanın, genelde evrenin baki kalmasını garantileyecek bir kuram geliştirip, pratikte de bu hayata geçirilirse, o vakit muaraza yapılabilmiş olacaktır. Meydan okuma Allah ve §hlıet çevresinde kurulu inanç evrenlerinde valıyin belirlediği esaslann kati şekilde üstün olduğunu anlalli.

    Kur'an'ın Arab ' ın hiçbir sözüne benzemeyen müstes-na bir özellik sergileyerek, bir benzerini getirmekten onu aciz bıraktığı bir realitedir.' ı1 Bu gerçeklik Kur'an'ın getirdiği iman, ahlak prensipleri gibi zaman üstü esaslar üzerinde kurduğu sistemin bir sonucudur. Onun zaman üstü esasları, ortaya koyduğu sistem ve dünya görüşüne yine onun edebi üshlbuna denk olabilecek bir anlatırola muarazada bulunabilmek mümkün olmamıştır. Bir muılraza için Kur'an'ın kavramlan kullanılsa bile bu ter-imleri daha üstün bir iman, alılak ve düşünce sistemi kur-mak için kııllannıak müİnkün olmamaktadır. Mucize oluş Kur'an'ın bütününde olduğu gibi uzun ve kısa ayetlerinde de söz konusudur. el-Eş'ari'ye (v.324/936) göre sfueler uzunluklan ve kısalıklanna göre aciz bırakma miktarlan farklıdır. Ona göre her sfuenin mucize oluşu Araplann benzerini getirmekten aciz kalmalarıyla ortaya çıkar. Mu'tezile'ye göre her sfue başlı başına mılcizedir.ııs Falueddin er-Razi'ye göre Kur'an'ın ınu'ciz olmayan kısımlannın benzeri getirilmesi engellendiği için (sarfe-den dolayı) mu'ciz sayılırlar. Razi, bu çelişkili iki görüşü aynı anda savunmuştur. ı 19 Am.idl'ye (v.631/1233) göre Kur'an'da eşsiz nazım, fevkalade ifade gücü ve manaları bakımından mucize olmayan~ayet yoh."tlrr. Rabbin SÖZÜ ile insan sözü arasında açık fark vardır. 12o Manaları bakımından mucize olmayan ayet olmadığını kabul edersek bu anlamlan anlatan nazmın mucize oluşu da kabul edilebilir. Meşhur tabire göre, "lafızlar mfuıanın kalıplarıdır." Zirafesahat bakımından yüksek olsa bile anlam yönünden düşük ifadeler diğer yöndeki değerini de önem-li ölçüde yitirmektedir. Mucize olmak için sıirelerin uzun olma şartı da yoktur. Üç ayet olan Kevser Sıiresi de en uzun sıire olan Bakara Silresi de mfıcizedir.ııı Zira Kevser'de Bakara'daki ilah anlayışı vardır. Kur'an'ın bütününde olan mükemmel _ilah anlayışı en küçük

    117 ÇağıL Necdet, "Klasik Anlayışla Bilimsel Bulgu/ann Kesiştiği Noktada Kur 'ii n Nazım" Ekev Akademi Der. Sa: ll, Alık., 2002, 73.

    118 Bak.illaru, İciizu'I-Kur'iin, 254-255. 119 Erdoğan, Ayhan, Fahreddin Rôzi"ye Göre Kur 'iin 'da i'ctiz Sorunu,

    Sebal Ofset, Konya, 2000, 72.

    120 Amidi, a.g.e. 351.

    121 Zerkeşi a.g.e. 1/264; lbn Kesi:r, Te{sinı"l-Kur'iini"I-Azim, Beyrüt, 1401, 1!63.

    472

    sıiresinde de ifadesini bulur. Bütüncü bir yaklaşımla ele alındığında Kur'an'ın her teriminin bütün içerisinde bir yeri vardır. Bütünden doğan iza.fi anlamlan bulunur. Kur'an'ın bir suresine ınu§razada buJıınmanın anlamı bütüne mufuazada bulunmak gibi güçtür.

    Kur'an-ı Kerim'de anlam yönünden olan i'ciiz, lafız yönünden olandan daha üstündür. İnsan onun sonsuz mana ummanından, sınırsız bir şekilde aydınlanabilir.122 oi:ıun yüksek anlam yükü kelimelede ifade edilmekle tükenmez. Hayatın her alanına ışık tutacak prensipleri bir ışık arayanın arayışıru boşa çıkarmaz. Arapların,

    nazınının benzerini getirmekten aciz kalmaları gibi bütün akıl sahibi insanlar, onun yüksek anlamlannın benZerleri-ni getirmekten acizdirler.123 Kur'an mucize oluşunu ve Hz. Peygamberin elçiliğini, muarazaya davet edip aciz

    bırakarak ortaya koyar. Allah Tea.Ia insan aklına Ilitap eder. Kur'an'da "akıl salıipleri", "akleden topluluk", "düşünen insanlar'' ifadelerinin sık sık bu nedenle vurgu-landığı görülür. Zira akıl hikmetin madenidir. Akıl görüş, anlayış ve ilmirı rnihveridif.124 Allah, insanların Ki tab 'ını, ayetlerini tefekkür etmeleri, düşünmeleri ve akletmeleri için gönderdiğini haber vermiştir. Bu cihetle o, insanların kurtuluşuna rehberlik eder. m

    Kur' an'da icazın devamlı olup olmadığında ilıtilaf edilmiştir. Bazı kelamcılar şu anda Kur'an'a muarazanm getirilmesi halinde icazın iptal olmayacağı, kıyamet

    gününe kadar geçer~ olduğu görüşündedirler. Zamanında benze~ getirilemeyişi bilinmektedir ve bu suretle nübüvvetin doğruluğuna delaleti ortaya çıkmıştır.126 Kur'~in'ın ilk iniş anındaki mucizeliğinin ispatı kıyamete

    _ kadar geçer~!.. olacaktır. Bu_!ş~t ilk hitap çevresinde ben-zerini getirmekten aciz bırakınakla sağlanmış, tevalür yoluyla nakledilmiştir. Artık daha sonraki herhangi bir asırda Kur'an'ın mucize oluşunu ispat için mislinin geti-rilememesiyle tehaddlde bulunmaktan müstağni olur. İlk asır ehlinin aciz J

  • 1SLAMDA İBADETİN KUR'AN N AZMilLE KA YITLll..IGI :MESELESİ

    Kitaptır."ııs buyuruluyor. İnsanlara hiçlayet nuru ola- .

    bilmesi için onun huccet (ke-sin delil) olması şarttır. Bu da ancak mucize oluşuyla miimkündür.129 Ondan sonraki mufiraza. bu delaleti iptal etmez. Fakat çoğınılukla alim-l.er bu göıiişün karşısındadırlar. Kıyametekadar Kur'an'a thuarazanın yapılanıayacağı fikrini savunmaktadırlar.ı3o 'zira Kur'an Hz. Peygambe!in mucizesidir ve onun elçi-liği gibi kıyamete kadar baki kalacaktır. ılı

    Aksi düşünüldüğünde Kur'an'ın meydan okuması ta-rihsel bir meydan okuma olarak değerlendirilmiş olur. Halbuki Kur'an'ın tüm mesajlannın kıyamete kadar geçerli olacağı üzerinde alimierin sözbirliği bulunuyor. Bir diğer ihtilaf konusu Kur'an'ın icaz yönü hakkındadır. Bu k

  • 1

    HÜSEYiNAYDIN

    Sılresi'ndeki şu ayet-i kerime vahiy metninin orijinal-liğinin Arapça ile sabit oluşuıuı anlatır: "Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirclik."t42 Bundan anlaşılan açık anlam Allah'ın bize beşer diliyle konuşmuş olmasıdır. Bu Kur' an bağlamında AraPÇa, Tevrat bağlamında İbranice, İncil bağlamında Ararnice olmuştur. Allah başka elillerde de konuşmuş olabifu.t43 Kur'an Rasulullah'a mikize olarak verilmiş, tehaddl ori-jinal metinle olmuştur. insaniann mislini getirmekten aciz bırakılması bu aslın önemini ortaya koyar. Tercüme mucize değildir. Eğer meillle namaz caiz olsaydı tefsiriyle de ca.iz olması icap ederdi ki bunu söyleyebilmek mümkün değilclir.ı44 Kaldı ki anadili Arapça olanlar bile bugün kendilerine kapalı, garib gelen ifadelerin yerine bunların Arapça tefsiri mahiyetindeki kelimelerle ya da eşanlamlılarıyla ibadete kalkışamazlar. Eşanlamlı kelimelerin anlam daralınası ve anlam kayması gibi nedenlerden ötürü aynı anlam ağını öremecliği dil çalışmalarında fark .eclilen bir husustur. Bir metni bir başka dile eksiksiz. kusursuz bir şekilde nakletmenin önünde bir çok güçlük bulunur. Çeviri bir bakıma yepyeni bir metin olma hususiyeti taşır. Kur'an'ın ilam lafzının istidadını yetersiz anlayışiara ve tefsir tercihlerine mahkum bırakmamak için onun otantik metni muhafaza edilmelidir.

    Namazın kraat şartının Kur'an'ın Arapça orijinalinin korunarak yerine getirilmesini savunmak Arapçılık değildir. Arap olan bir peygamberin dinine tabi olmak

    . nasıl Arapçılık olmuyorsa, Arapça olarak inetirilen kitabın orijinalliğinin korurunasını savunmak da Arapçılık sayılamaz. Asırlar boyu orijinal nazını ile ibadet eden ata-larıınız Türklüklerini yitinnernişlerdir. Tanımlayıcı ve kategorize edici yaklaşıııılarla ilıİli meselelerlu sağlıklı tartışılanıayacağı unutıılmamalıdır. Kur'an'ı yeterince bilmemek., ezberlenen sürelerin anlamlarına kayıtsız kalarak beliemek önemli bir eksiklik sayılmalıdır. Diğer yandan insanın kendi dilinde ibadet etmesinin bir takıın imkanları da bulunmaktadır. Mesela dua etmek için ne Arapça ne de kalıp dua bilme şartı koşulınamaktadır.

    Kur'an'ın bir llsanda meatini yapmak ile onun otantik nazmının yerine herlıa.ııgi bir rneilli ikame etmek bir-birinden ayn şeylerdir. Ona hiç dokunmadan başka dile ah.-tarmak imkansızdır. DolayıSıyla Arapça Kur'an-ı Kerim'in mahiyetinin bir parçasıdır. 145 O Arapça

    142 Yusut~ 1212. 143 Paçacı, a.g.e. 76.

    144 Zcrkeşi. a.g.c., 11287-288. 145 CaJıiri, M.Abid, Arap Aklının Oluf!tmıı, Çev.İbrahinı Akbaba, İz

    Yay. istanbul, 1997, 104. RaifOgan' a göre latiz ile mananın ikisine birden Kur' ao, Kitap, Keliimullah denilmektedir. Mana kaiıplaruuıı, yani 1afız1ann da nazmı, münzel olduğuna göre Kur'an'ın

    474

    olmayarı bir kitap değildir. Allah oıuı peygamberinin doğnıluğuna kati sfuette delalet etmek ve Arap belagat, fesahatçıları ve şairlerine meydan okuma için gönder-rnişti. Şayet o, Arapça' dan başka bir dilde olsaydı Arap edebiyatı açısından mucize oluşu bir fayda sağlaınazdı. 146 Kur'an-ı Keıim, Arap edebiyatının en mükemmel bir örneği olmuş ve olmaya devam etmektedir. Üslfibunıın güzelliği herkesi hayran bırakmaktadır. Sadece ihtiva ettiği edebi özellikleri söz konusu olduğıında bile, onun mükemmel bir edebi metinde bulunması gereken bütün unsurlan içerdiği rahatlıkla söylenebilir. Ancak belirtmek gerekir ki Kur' an' ın dilsel açıdan güzelliği, yalnızca üslubunun çekiciliğinden değil, bizzat Allalı Teilla'dan gelmiş olmasındandır. Bu güzellik kulağı okşadığı kadar kalbe hükmeder. Arap edebiyatının altın çağında, şür ve nesre duyıılan hayranlığın yok ol.ınası, Kabe kapısında asılı duran Yedi Askının oradan inclirilmesi ve bütün kulakların Arap dilinin bu şaheserine çevrilmesi için, Kur' an kelanunın zuhuru yeterli olmuştıır.l47 Mamafih Kur' an yalnızca bir Arap dili şaheseri olarak görülemez. Mucize oluşu Arap dili ile sınırlandınlamaz. Nitekim Roma imparatoru Herakliyus 'un Arap dilini bilmemesi onun bir risaletin ilahl olduğıınu belirlemek için gerekli ve yeterli saydığı bazı ahlaki şartlara dayanarak, Hz.Peygamber tarafından tebliğ edilez:ı İslam Dini lıakkında hüküm vemıesine engel teşkil etmemiştir. 148

    Kur'an'ın gücü onun tarihi bir olayı, bir fenorueni açıklamasında değil, anlamı her zaman geçerli bir sembol olmasında yatar. Çünkü o, belli bir zanıanda olmuş özel bir olayla değil, eşyanın tabiatında da mevcut bulunan ebedl gerçeklerle ilgilenir. 149 Kur'an'ın teosentrik (Allah merkezli)· siStemi -iman-ve ahlak:-alanında-en şumullü -ve en sistematik temel ilkeleri vaz eder. Onu dıştan kuşaticak bir sisternin kurulabilmesi için mükemmel varlık "Allah" inancının yerini tanıamen dolduracak bir temel bulunması şarttır. Bu şartın yerine gelmesi için hiçbir elinin Tann anlayışına dayanmaması gerekir. Diğer taraftan Allah inancının aynlmaz bir gereği oları ahiret inancına alternatif model bulunması da ikincil şart duru-mundadır. Dünya hayatının anlamının tamamlanması, gaye kazanması, kötülük ve iyiliklecin kusursuz bir adalet

    açık beyanına istinaden lafızlanrun Arapça oluşunu kabul etmek zorunludur. Ogan, M Raif, ''Türkçe Kur'ıi.ıı-ı Kerim", (Dücane Cündüoğlu, Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe ibadet İçinde), Kitapevi Yay. İst. 1999, 330. Bu konuda SÖZ konusu olan ayetler için bkz. Fussilet, 41144; Yiisuf. 11/2; Ra' d, 13/37; ia-Hii, 20i ll3; Zümer, 39128; Şüra, 4217; Zühnıt; 43/3; Ahkıit; 46/ 12; Nahl, 16/ 103.

    146 Zerkeşi,a.g.e. U287. 147 Draz, a.g.e. 82. 148 Bkz. Buhari, Cihad, 101.

    149 Nasr, S. Hüseyin, İslôm İdealler ve Gerçekler, Çev. Ahmet Özel. İnsan Yay. İst 1_996, 60-61.

    JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH, VOL: 15, NO: 4, 2002

    1

    1 l

    t f

  • İSLAMDA İBADETİN KUR'AN N AZMI İLE KA YITLILIGI :MESELESi

    ile dengelenmesini de "ıUıiret" inancından daha iyi açık-/

    layabilınek durumunda olması aranacaktır.

    Kur'an inSanlığın önünde tahrif edilmemiş, asliyetini muhafaza etmiş tek metin olarak durmaktadır. Rabbin

    , mesajının insanlara ulaŞtınlınası bir hedef olduğuna göre, :' bu orijinal metin olduğu gibi muhafaza edilerek onun ye-

    rine meaıini ikame etmeden geleeek nesillere bu emaneti tevdi etmek büyük bir sorumluluktur. İslam'ın evrensel oluşunun en temel şartı da Kur'an metinin bütün insanlar arasında müşterek olarak kalmasıdır. Bununla beraber Kur'an'ı anlamak için ne namaz vakitlerini ne de bazı özel gün. gece ve aylan beklemek gerekir.

    Kaynakça Amidi, ~kyH!drliı;., •11-İhkam t: l.l::riii"l-Ahkfur. (!-fV), Thl