iv. temel sa · yrd.doç.dr. bülent kılıç (deÜtf halk sa lı ı ad) 11.45–12.30 iii. oturum...

147

Upload: others

Post on 19-Sep-2019

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon
Page 2: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. TEMEL SA�LIK H�ZMETLER� SEMPOZYUMU

“Temel Sa�lık Hizmetleri Çalı�anlarının Sürekli E�itimi”

13–14 Nisan 2006

Celal Bayar Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi

MAN�SA

Düzenleyen Kurulu�lar TTB Manisa Tabip Odası Celal Bayar Üniversitesi

Manisa Sa�lık Müdürlü�ü

Destekleyen Kurulu�lar Elginkan Vakfı

Page 3: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 2

Sempozyum Düzenleme Kurulu

Sempozyum E�ba�kanları

Prof. Dr. Cemil Özcan – Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Doç. Dr. Hatice Mavio�lu – Manisa Tabip Odası Ba�kanı

Dr. Ziya Tay – Manisa Sa�lık Müdürü

Ba�kan Erhan ESER

Sekreter

Serol DEVEC� Müjde �.�LGÜN

Üyeler

Saniye O.Aksoy Hakan Baydur

N.Pınar Baysan Bedri Bilge

Seval Cambaz Pınar E.Dündar Koray Erdurak

Serda� Etiz Hafize Filiz

Yunus Kaplan Nasır Nesanır Cansel S.Oral

Beyhan C.Özyurt Metin Öztürk Tümer Pala Gül Saatli

Leyla Seyhan �aylan P.Vural Ferya K.Yalçın Gökben Yaslı

Page 4: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 3

Bilimsel Danı�ma Kurulu Prof. Dr. Recep Akdur

Prof. Dr. Ay�e Akın Prof. Dr. Gazanfer Aksako�lu

Prof. Dr. Remzi Aygün Prof. Dr. Hamdi Aytekin Prof. Dr. Zuhal Bahar Prof. Dr. Do�an Benli

Prof. Dr. Ufuk Beyazova Prof. Dr. Ay�en Bulut Prof. Dr. �anda Çalı

Prof. Dr. Necati Dedeo�lu Prof. Dr. Rahmi Dirican

Prof. Dr. Gül Ergör Prof. Dr. Ça�atay Güler Prof. Dr. Metin Hadse

Prof. Dr. A.Osman Karababa Prof. Dr. Ferit Koço�lu Prof. Dr. Berna Musal Prof. Dr. Cemil Özcan Prof. Dr. Servet Özgür Prof. Dr. Zafer Öztek

Prof. Dr. Yusuf Öztürk Prof. Dr. Erkan Pehlivan Prof. Dr. Hüsyin Polat

Prof. Dr. Feride Saçaklıo�lu Prof. Dr. Haldun Sümer

Doç. Dr. Alp Ergör Doç. Dr. Caner Fidaner

Doç. Dr. Aliye Mandıracıo�lu Doç. Dr. Hatice Mavio�lu

Doç. Dr. Kayıhan Pala Doç. Dr. Ruhi Selçuk Tabak

Doç. Dr. Belgin Ünal Doç. Dr. Mehmet Zincir

Page 5: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 4

SEMPOZYUM PROGRAMI I. GÜN 13 Nisan 2006 08.30–9.30 Kayıt ve Açılı� 09.30–10.15 I. Oturum (konferans) Sürekli E�itim, Sürekli Mesleksel Geli�im, Hizmet �çi E�itim:

Kavramsal Giri� ve Tarihsel Geli�im Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Gül Ergör (DEÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macı: Doç. Dr. Ruhi Selçuk Tabak (AÜ Sa�lık E�itim Fakültesi)

10.15–10.45 Ara 10.45–11.45 II. Oturum (Panel) Türkiye’de Temel Sa�lık Hizmetleri Çalı�anlarının Sürekli E�itiminde

Mevcut Durum: Sorunlar, Gereksinim, Beklentiler, Deneyimler ve Çözüme Yakla�ım. Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Zafer Öztek (HÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macılar: Türkiye’de Temel Sa�lık Hizmetleri Alanında Sürekli E�itim Nasıl Verilmelidir? Sürekli E�itim ve Hizmet-�çi E�itim Gereksinimi Nasıl Saptanabilir? Bu Amaçla Türkiye’de Nasıl Bir Örgütlenmeye Gereksinim Vardır?: Prof Dr. Ça�atay Güler (HÜTF Halk Sa�lı�ı AD) E�itim Ara�tırma Bölgelerinin TSH Çalı�anlarının Sürekli E�itimindeki Rolü. Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa�lı�ı AD)

11.45–12.30 III. Oturum (konferans) Yeti�kin e�itiminde Deneyime Dayalı Ö�renme Döngüsü:

Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Berna Musal (DEÜ Tıp E�itimi AD) Konu�macı: Prof. Dr. Ay�en Bulut (�Ü Çocuk Sa�lı�ı Enstitüsü, Aile Sa�lı�ı Bölümü)

12.30–13.45 Ö�le Yeme�i Uydu oturum: Halk Sa�lı�ı Bakı�ı ile Ku� Gribi

Konu�macılar: Uz. Dr. Beyhan Cengiz Özyurt- Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fak. Halk Sa�lı�ı AD. Veteriner Hekim Adnan Serpen-�zmir Veteriner Hekimler Odası

13.45–15.30 IV. Oturum: Bildiri Sunumları Oturum Yöneticileri: Doç. Dr. Aliye Mandıracıo�lu (EÜTF Halk

Sa�lı�ı AD), Doç. Dr. Alp Ergör (DÜTF Halk Sa�lı�ı AD) 15.30–16.00 Ara 16.00–17.15 V. Oturum (panel) Sa�lık çalı�anlarının sürekli e�itimde meslek örgütlerinin sorumlulu�u

nedir? Ne olmalıdır? Yakla�ım ve deneyimler Oturum Yöneticisi: Doç. Dr. Hatice Mavio�lu (Manisa Tabip Odası Ba�kanı) Konu�macılar: Dr. Orhan Odaba�ı (Türk Tabipleri Birli�i Genel Sekreteri) Prof. Dr. Zuhal Bahar (DEÜ Hem�irelik YO Halk Sa�lı�ı Hem�ireli�i AD) Dr. Mustafa Vatansever (Pratisyen Hekimler Derne�i temsilcisi)

Page 6: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 5

SEMPOZYUM PROGRAMI II. GÜN 14 Nisan 2006 9.00–9.45 I. Oturum (konferans) Avrupa Birli�i ve Türkiye’de Sa�lık Hizmetleri ve Türkiye’nin Uyumu

Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Erkan Pehlivan (�ÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macı: Prof. Dr. Recep Akdur (AÜTF Halk Sa�lı�ı AD)

9.45–10.30 II. Oturum (konferans)

Konraseptiflerde Yeni Geli�meler Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Feride Saçaklıo�lu (EÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macı: Prof. Dr. Ay�en Bulut (�Ü Çocuk Sa�lı�ı Enstitüsü, Aile Sa�lı�ı Bölümü)

10.30–11.00 Ara 11.00–11.45 III. Oturum (Konferans) A�ılamada Yeni Yakla�ımlar

Oturum Yöneticisi: Doç. Dr. Belgin Ünal (DÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macı: Prof. Dr. Ufuk Beyazova (GÜTF Çocuk Sa�lı�ı AD, Sosyal Pediatri BD)

11.45-12.30 IV. Oturum (konferans) Birinci Basamak Sa�lık Çalı�anlarının Hukuki sorumlulu�u

Oturum Yöneticisi: Doç. Dr. Mehmet Zencir (PÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macı: Yrd. Doç. Dr. Nezih Varol (MÜ Sa�lık E�itim Fakültesi)

12.30–13.30 Ö�le Yeme�i 13.30–14.30 V. Oturum (panel) Aile Hekimli�i Uygulamasında Son Durum

Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Zafer Öztek (HÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macılar: Doç. Dr. Kayıhan Pala (UÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Dr. Seyit Çoban (Düzce Aile Hekimi)

14.30–15.00 Ara 15.00–16.00 VI. Oturum (panel) Sosyal Sigortalar ve Genel Sa�lık Sigortası Kanun Tasarısına Bakı�

Oturum Yöneticisi: Prof. Dr. Recep Akdur (Ankara Üniversitesi Halk Sa�lı�ı AD) Konu�macılar: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Çerçi (Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa Milletvekili) Prof. Dr. Mehmet Ne��ar (Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili)

16.00–17.30 VII. Oturum(Forum) Türkiye’de Temel Sa�lık Hizmetleri Çalı�anlarının Sürekli E�itiminde

Sorunlar ve Çözüm Önerileri Oturum Yöneticileri: Prof. Dr. Erkan Pehlivan (�ÜTF Halk Sa�lı�ı AD) Doç. Dr. Belgin Ünal (DEÜTF Halk Sa�lı�ı AD)

17.30–17.45 KAPANI�

Page 7: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 6

��NDEK�LER Sayfa

No SEMPOZYUM PROGRAMI 4 ��NDEK�LER 6 SUNU�LAR 9 GENEL SUNULAR

Sürekli E�itim, Sürekli Mesleksel Geli�im, Hizmet �çi E�itim: Kavramsal Giri� Ve Tarihsel Geli�im 13 Temel Sa�lık Hizmetlerinde Sürekli E�itimin Gereksiniminin Belirlenmesi Ve Yöntemi 25 E�itim Ara�tırma Bölgelerinin Temel Sa�lık Hizmetleri Çalı�anlarının Sürekli E�itimindeki Rolü 37 Deneyime Dayalı Ö�renme 43 Halk Sa�lı�ı Bakı�ı �le Ku� Gribi 46 Ku� Gribi 48 Sa�lık Çalı�anlarının Sürekli E�itiminde Meslek Örgütlerinin Sorumlulu�u Nedir? Ne Olmalıdır? Türk Tabipleri Birli�i Sürekli E�itim Etkinlikleri. 54 Türk Hem�ireler Derne�i ( Thd ), Sa�lık Çalı�anlarının Sürekli E�itiminde Sorumlulu�u Nedir? 55 Kontrasepsiyonda Geli�meler 59 Türkiye’de A�ılama Hizmetlerinde Yenilikler 64 Temel Sa�lık Hizmetlerinde Hekimin Yasal Sorumlulu�u 70 Türkiye’de Uygulamaya Konulmaya Çalı�ılan Biçimi �le Aile Hekimli�i Nereye Gidiyor? 76 Aile Hekimliginde Pilot Bölge Düzce 81

SÖZEL B�LD�R�LER Hem�ireler Mezuniyet Sonrasında Kendilerini Geli�tirmek �çin Neler Yapıyor? 85 ��siz Sa�lık Çalı�anlarının Özellikleri 86 Manisa �li Merkez Ve �lçe Merkezi Sa�lık Ocaklarında Çalı�an Pratisyen Hekimlerin Bakı� Açısıyla Performansa Dayalı Döner Sermaye Uygulaması 87 Manisa Nurlupınar Sa�lık Oca�ı Bölgesinde 0-23 Aylık Bebeklerin A�ılanma Durumu Ve A�ılanmayı Etkileyen Faktörler 88 Sa�lık Bakanlı�ına Ba�lı Hastanelerde Çalı�an Sa�lık Memurlarının �� Motivasyonunun De�erlendirilmesi Konusunda Afyon’dan Bir Kesit 89 Sa�lıkta Dönü�üm Projesinin �laç Ve Eczacılık Ve Sa�lık Sektörü Üzerine Etkileri 90 Manisa �linde Ayaktan Tanı, Tedavi Ve Birinci Basamak Koruyucu Sa�lık Hizmetlerinin Nicel De�i�imi Ve Bu De�i�imi Etkileyen Müdahaleler 91 Yozgat �l Merkezinde Oturan Annelere Verilen Do�um Öncesi Bakım Kalitesinin De�erlendirilmesi 92

POSTER B�LD�R�LER 0-72 Aylık Çocuklarda Malnütrisyon Prevalansı; Kırsal Alan Örne�i 93 0–5 Aylık Bebe�i Olan Annelerde Sigara �çme Sıklı�ı Ve Bebeklerinin Etkilenimi 94 15-49 Ya� Kadınların Aile Planlaması Yöntemini Kullanma Durumlarının Belirlenmesi 95 15-49 Ya� Kadınların Ku� Gribine �li�kin Bilgi Düzeyini Etkileyen Etmenler 96 Avrupa Birli�i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon Sa�lama Çalı�maları �çin Esaslar Ve Geçmi� Ba�arılı Avrupa Çevre Projelerinden Örnekler 97 Balçova Ve Güzelbahçe Sa�lık Grup Ba�kanlıkları Bölgelerinde 2005 Yılında Yapılan Halk E�itimlerinin De�erlendirilmesi 98

Page 8: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 7

�Ç�NDEK�LER (devamı) Sayfa

No Balıkesir Devlet Hastaneleri Acil Servis Çalı�anlarında ��ne Yaralanmalarının De�erlendirilmesi 99 Balıkesir �i’nde Özel Gündüz Bakımevlerine (Anaokuluna) Giden 3-6 Ya� Grubu Çocukların Aile Özellikleri Ve Çocuk Psikolojisine Etkilerinin �ncelenmesi 100 Balıkesir Merkez 6 No’lu Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde Bir Grup 0-12 Aylık Bebek Sahibi Annenin A�ı Takvimine Uyumunu Etkileyen Faktörlerin �ncelenmesi 101 Balıkesir Merkez 6 No’lu Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki 15 Ya� Üzeri Kadınların Aile Planlaması Hizmetlerini Kullanma Ve Hizmetlerden Memnuniyet Durumları 102 Bir �lçede Çalı�an Hem�irelerin Sa�lık Sorunları Ve Ya�am Alı�kanlıkarının De�erlendirilmesi 103 Bir ��yeri Sa�lık Biriminde Sa�lık E�itim Hizmetleri 104 Birinci Basamak Sa�lık Hizmetlerinde Çalı�an Ebe Ve Hem�irelerin Zihinsel Engelli Çocuklarla �lgili Bilgi-Tutum Ve Davranı�ları 105 Burdur Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezine Ekim 2005’te Ba�vuran 62 Evli Kadının Do�urganlık Özellikleri Ve Gebeli�i Önleyici Yöntem Kullanımları 106 Esentepe Sa�lık Oca�ı Bölgesinde 0-11 Aylık Çocuklarda Uzamı� Sarılık Görülme Sıklı�ı Ve Nedenleri 107 Fethiye Verem Sava� Dispanseri’nde 2000–2004 Yılları Arasında Belirlenen Tüberküloz Vakalarının De�erlendirilmesi 108 Fırat Üniversitesi Akademik Personelinde Sa�lıklı Ya�am Biçimi Davranı�larının �ncelenmesi 109 Gebelerde �drar Yolu Enfeksiyonu Varlı�ı Ve Etkileyen Etmenler 110 Hem�irelerin Ya�am Ko�ullarının Meslekleri Üzerine Olan Etkileri 111 Her Gün Sa�lık Oca�ı Poliklini�ine Gelen Diyabet Hastaları Neler Dü�ünüyor? 112 �nönü Sa�lık Oca�ı Bölgesinde Enjeksiyon Yöntemi �le Korunan Kadınların Özellikleri, Bilgi Düzeyleri Ve Enjeksiyon Yöntemi Kullanımını Etkileyen Etmenlerin Belirlenmesi 113 Kastamonu �linde Aile Planlaması Hizmetlerinde Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezi’nin Yeri 114 Manisa �li’nde Aile Planlaması Uygulama Hizmet �çi E�itimlerinin De�erlendirilmesi, 2005 115 Manisa �li’nde Hemoglopinopati Kontrol Programı Kapsamında Yürütülen Çalı�malar, 2005 116 Manisa �li’nde Neonatal Resüsitasyon Programı Çerçevesinde Yapılan E�itim Çalı�maları 117 Manisa Kent Merkezinde Çalı�an Ebelerin �� Doyumu 118 Manisa Muradiye Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki 0-59 Aylık Çocuklarda Malnütrisyon Sıklı�ı Ve Malnütrisyonla �li�kili Faktörlerin Ara�tırılması 119 Manisa’da Ya�ayan 15-49 Ya� Grubu Evli Kadınlarda Aile Planlaması Yöntemleri �le �lgili Bilgi, Tutum Ve Davranı�ları; Kırsal Alan Örne�i 120 Meme Kanseri Kontrol Programı, “Kendi Kendine Meme Muayenesi E�itimi” 121 Menopozdaki Kadınlarda Hormon Replasman Tedavisi Kullanımı Ve Ya�am Kalitesi 122 Mu� Köy Hizmetleri �l Müdürlü�ü’nde Çalı�an Personelin ��yeri �le �lgili Sorunları, Alı�kanlıkları Ve Aile Planlaması Hakkındaki Bilgi Ve Tutumları 123 Nilüfer Halk Sa�lı�ı E�itim Ve Ara�tırma Bölgesinde Yapılan Hizmet �çi E�itimlerin De�erlendirmesi 124 Ödemi� �lçesi’ndeki 0–12 Aylık Bebeklerin �zlem Sıklıklarının �ncelenmesi 125

Page 9: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 8

�Ç�NDEK�LER (devamı) Sayfa

No Örgün E�itimde Bir Grup Ö�rencinin Bilgisayar Kullanma Durumlarının �ncelenmesi 126 Postpartum Dönemdeki Annelerin Anne Sütünün Önemi Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin �ncelenmesi 127 Pratisyen Hekimler Diyabetli Hasta �zlemi Hakkında Neler Dü�ünüyor Ve Öneriyorlar? 128 Sa�lık �� Gücü �steminde Bulunan ��verenlerin Ve �stenen Sa�lık �� Gücünün Özellikleri 129 Sa�lık Memurlu�u Ö�rencilerinin �izofreni Hastalı�ı Hakkındaki Bilgileri Ve �izofrenlere Kar�ı Tutumları 130 Sa�lık Oca�ı Bölgesinde Gebelerde �drar Yolu Enfeksiyonunu Belirleme 131 Sa�lık Oca�ına Ba�vuran 0-6 Ya� Grubu Çocukların Kayıtlarının �ncelenmesi; Fethiye I No’lu Sa�lık Oca�ı Örne�i 132 Sa�lık Ocaklarında �� Ortamı Ve �� Ya�amına Ait Risklerin De�erlendirilmesi 133 Sa�lık Yüksekokulu 1. Ve 4. Sınıf Ö�rencilerinin �leti�im Becerileri Ve Strese Kar�ı Gösterdikleri Tepkiler Arasındaki �li�kinin De�erlendirilmesi 134 Sa�lık Yüksekokulu Hem�irelik/Ebelik Bölümü Ö�rencilerinin Sigara Kullanma Durumları Ve Bunu Etkileyen Etmenlerin Belirlenmesi 135 Sa�lık Yüksekokulu Ö�rencilerinin Sürekli E�itime �li�kin Görü� Ve Dü�üncelerinin Belirlenmesi 136 Sa�lık Yüksekokulunda Ö�renim Gören Ö�rencilerin Menstrual Hijyen �le �lgili Bilgi Ve Tutumlarının Belirlenmesi 137 Salgınlarda Sa�lık Çalı�anlarının Ve Di�er Kamu Görevlilerinin E�itimi; Kastamonu Deneyimi 138 Manisa �li Sporcu E�itim Merkezinde Ö�renim Gören Judocu Ö�rencilerin Beslenme Ve Sa�lık Durumlarının Geli�tirilmesi Projesi, 2005 139 Kendi Kendine Meme Muayenesi Uygulama Hizmet �çi Ve Halk E�itimlerinin De�erlendirilmesi, Manisa 2002-2003 140 Muradiye Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki �lkö�retim Okulları 3.-4.-5. Sınıf Ö�rencilerinin, Ailelerinin Sigaraya Kar�ı Tutum Ve Davranı�ları, Çocukların Pasif �çicilik Maruziyetleri 141 Temel Sa�lık Göstergeleri Açısından Türkiye Ve Kazakistan 142 Toplum Duyarlılı�ı Olu�turma Çalı�ması:Organ Ba�ı�ı 143 Türkiye'de Aile Planlaması Hizmeti Ve E�itimine Genel Bakı� 144 Sa�lık Yüksekokulu Hem�irelik/Ebelik Bölümü Ö�rencilerinin Sigara Kullanma Durumları Ve Bunu Etkileyen Etmenlerin Belirlenmesi 145 Ya�lılarda Hipertansiyon Prevalansı: Manisa Örne�i 146

Page 10: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 9

Sunu�

De�erli sempozyum katılımcıları,

Bu yıl dördüncüsü yapılacak olan Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyum’unda

temel sa�lık hizmetleri ekibinin sürekli e�itimi i�lenecektir. Toplantıda ele alınan

konular, kurslar, bildiriler ve konu�macılar incelendi�inde sempozyumun yalnız bilimsel

bir toplantı olmadı�ı, aynı zamanda ilgili tüm kurum ve kurulu�ları bir araya getirerek bir

tartı�ma ortamı yaratmayı amaçladı�ı görülmektedir. Di�er yandan sempozyum içinde

yer alan kurslar da Manisa’da sunulan sa�lık hizmetlerinin daha nitelikli hale gelmesine

katkıda bulunmaktadır. Dört yıldır sa�lık politikaları geli�tirenleri, bilim üretenleri ve

sa�lık hizmetlerini uygulayanları özgür ve ho�görülü bir ortamda bir araya getirerek

farklı dü�üncelerin ifade edilmesine olanak sa�lıyor olması bu sempozyumların önemini

daha da arttırmaktadır.

Bugüne kadar ülkemizde muhtemelen bir örne�i daha olmayan Tabip Odası,

Sa�lık Müdürlü�ü ve Üniversite i�birli�ini sa�layanları kutluyor, sempozyumun ba�arılı

bir �ekilde geçmesini ve bu i�birli�inin bundan sonraki sempozyumlarda da aynı �ekilde

sürmesini diliyorum

Prof. Dr. Erol Özmen

Celal Bayar Üniversitesi

Tıp Fakültesi Dekanı

Page 11: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 10

Sunu�

Sevgili Temel Sa�lıkçılar,

Ülkemizde Temel Sa�lık Hizmetleri (TSH) alanında durumun bir türlü istenilen düzeye

ula�tırılamadı�ı bir dönemde bu yıl dördüncü kez sorunlarımızı payla�mak, kendimizi

geli�tirmek için birada olmayı hedefliyoruz. Her yıl Türkiye’de TSH alanındaki

uygulamaları daha derinli�ine tartı�abilmeyi hayal etsek de ne yazık ki mitoloji

kahramanının yüklendi�i ta�ı bir türlü da�ın zirvesine ula�tıramaması ve her seferinde

a�a�ıya yuvarlanması ve tekrar tırmanmaya ba�laması gibi biz de her yıl ortaya çıkan

yeni sorunlara odaklanmak zorunda kalıyoruz. Geçti�imiz bir yıl ülkemizde bula�ıcı

hastalıkların yeniden gündeme geldi�i bir yıl oldu. Tüberkülozun önlenemeyen ilerleyi�i,

�ebeke kaynaklı kentsel ishal salgınları, yeni ortaya çıkan bazı bula�ıcı hastalık

salgınlarının yol açtı�ı istenmeyen sonuçlar bunlardan birkaçıydı. Bütün bu geli�meler,

Halk Sa�lı�ı çevrelerinde tedavi edici hizmetlerin koruyucu hizmetlerin önüne

geçmesinin ve sektörler arası i�birli�inin bir türlü istenilen düzeye ula�tırılamamasının

sonucu olarak de�erlendirildi. Gerçekten de, sa�lık ocaklarında ekibin tümünün

sa�altıcı sa�lık hizmetlerine a�ırlık verdiklerini, risk grupları izlemlerinin niteliksel

geli�iminde sorunlar oldu�unu gözledik. Bütün bu geli�melere bir de sa�lık

örgütlenmesi (aile hekimli�i) ve finansmanında de�i�iklik çabaları eklendi�inde birinci

basamak çalı�anlarının yaptıkları i�e odaklanabilmeleri daha güçle�ti. Bu büyük

belirsizlik ve özellikle hekim-dı�ı sa�lık çalı�anları arasıda yükselen gelecekle ilgili

istihdam kaygısı, çalı�anların hizmetle ilgili motivasyonunu da zayıflattı.

Biz yine de bu toplantımızda TSH alanındaki bazı yeni geli�meleri izleyebilece�imiz

oturumlarına yer verdik. Bu yıl “TSH çalı�anlarının sürekli e�itimi” konusunu Türkiye’nin

gündemine getiriyoruz. Bu konunun sahibini ve bu konuda nerede oldu�umuzu

ara�tırıyoruz oturumlarımızda.

Ba�arılı ve umutlu günler dile�imle saygılar sunuyoruz.

Manisa Tabip Odası Yönetim Kurulu

Page 12: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 11

Sunu�

Saygıde�er Sa�lık Çalı�anları;

Bu yıl IV. kez yapılacak olan Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumunda yine Temel Sa�lık

çalı�maları ve sorunları de�i�ik bakı� açılarından sizlere sunulacak.

Temel Sa�lık Hizmetleri adına yürütülen ve ivme kazanarak artan Sa�lık Bakanlı�ı

çalı�malarının ildeki uygulayıcısıyız. Bebek, Çocuk, Gebe ve 15-49 ya� kadın izlemlerinde

yıllar içindeki artı�, Bebek ölümleri, do�urganlık gibi sa�lık göstergelerindeki dü�ü�

sevindiricidir. 2002 yılında çocuk a�ıları için Sa�lık Bakanlı�ı bütçesinden ayrılan pay 12

milyon YTL iken, 2006 yılı bütçesinde 112 milyon YTL dir. Sa�lık Bakanlı�ımızın

ba�ı�ıklama hizmetlerine verdi�i önem ve bu konuda yaptı�ı çalı�malar, ülke genelinde

a�ılama oranlarında anlamlı artı� sa�lamı�tır. A�ı takvimine 2006 yılı içinde Kızamık a�ısı

yerine 3K (Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak) ve Hib A�ısı girecektir. Ba�ı�ıklamada güvenlik

ve kalite e�itimleri sürmektedir. Ülkemizde önemli bir kadın ve bebek sa�lı�ı sorunu olan

anemi ile mücadele için demir preparatı, bebeklerde D vitamini eksikli�i için D vitamini

ücretsiz da�ıtılmaktadır. Geçen yıl sempozyumda çok ele�tiri alan 1. basamak döner

sermaye gelirleri ile; ilimizdeki en modern ve amaca uygun Merkez 3 Nolu Sa�lık Oca�ı

hizmet binası yapılmı� ve çok sayıda sa�lık oca�ımızın bakım ve onarımı döner sermaye

imkanları ile sa�lanmı�tır. Aile Planlaması Hizmetlerinin süreklili�i için 400.000 condom,

25.000 kontraseptif hap, 5.000 R�A, 6.000 aylık Kontraseptif enjeksiyon alınmı�, Anemi ve D

vitamini eksikli�i için 7.000 Demir Damlası,10.000 D vitamin damlası alımı yapılmı�tır.

Özellikle Kırsal kesimdeki koruyucu sa�lık hizmetlerinin yürütülmesindeki ula�ım sorunu,

döner sermeye gelirlerinden sa�lanan imkânlarla a�ılarak hizmet kalitesi artırılmı�tır.

Anne ve Çocuk Sa�lı�ını destekleyen, aile planlaması ve üreme sa�lı�ına yönelik çok

sayıda program yürütülmektedir. Bebek Dostu Hastane ve Kurumlar projesi,

Hemoglobinopati kontrol projesi kapsamında olu�turulan Hemoglobinopati Tarama Merkezi,

Adölesan Sa�lı�ı için olu�turulan Gençlik Sa�lı�ı ve Danı�ma Merkezi çalı�maları toplum

sa�lı�ına anlamlı katkı sa�lamaktadır. Kanser Erken Te�his, Tarama Merkezi çalı�malarına

devam etmektedir. Üreme sa�lı�ı e�itimlerinde sadece ilimizde e�itilen asker sayısı 2004

yılında 9963, 2005 yılında 12.652 dir.

Geçen yıl ya�anılan yaz ishalleri ve ku� gribi Sa�lık Bakanlı�ının özverili çalı�maları ile

kontrol altına alınmı�tır. Sa�lık Bakanlı�ımızın yeniden olu�turdu�u Bula�ıcı Hastalıklar

Sürveyans Sistemi ile bazı hastalıklarda göreceli yükselme görülüyor ise de mücadele için

Page 13: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 12

do�ru verilere ula�mamızı sa�lamaktadır. Verem hasta temaslılarının verem ile ilgili tetkik

ve tedavisinin ücretsiz yapılması; di�er çalı�malara yeni eklenmi�tir. Ancak sa�lık, toplumun

e�itim düzeyi ba�ta olmak üzere bir çok faktörden etkilenir. Bu bilinçle toplumun e�itim

düzeyinin yükseltilmesi amacıyla özellikle kadının e�itimi ile ilgili çalı�malara destek vererek

bu konuda da kurumsal sorumlulu�umuzu yerine getirmekteyiz.

Sa�lıkta Dönü�üm Programının en önemli basama�ını olu�turan aile hekimli�i sistemine

geçildi�inde birey; çevresi, ya�ama ko�ulları, sosyoekonomik durumu ve ailesi ile bir bütün

olarak ele alınacaktır. Bu sistemde hasta ve hastalıkların sadece biyolojik yönü ile

ilgilenilmeyecek biyopsikososyal yakla�ım gösterilecektir. Sa�lık hizmetlerinin sunumunda

kurumsal sorumluluktan bireysel sorumlulu�a geçilmi� olacaktır. Her bireyin ve her i�lemin

elektronik ortamda kayıt altına alındı�ı bu sistemde sa�lık istatistikleri düzenli ve güvenilir

olacak, sa�lık hizmetlerinin planlanması ve geli�tirilmesine olanak sa�layacaktır. Hastasını;

sa�lık geçmi�i ile birlikte yakından tanıyan aile hekiminin bireye yönelik koruyucu sa�lık

hizmetlerini (ba�ı�ıklama, üreme sa�lı�ı hizmetleri, sa�lık e�itimi vs. gibi) çok daha verimli

bir �ekilde yürütece�i a�ikârdır.

Umarım Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu Sa�lık Hizmetleri ile ilgili farklı görü�lerin

nezaket içinde anlatılıp tartı�ılaca�ı bir platform olur.

Dr. Ziya TAY

�l Sa�lık Müdürü

Page 14: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 13

SÜREKL� E��T�M, SÜREKL� MESLEKSEL GEL���M, H�ZMET �Ç� E��T�M: KAVRAMSAL G�R�� VE TAR�HSEL GEL���M

Doç.Dr.Ruhi Selçuk Tabak

Ankara Üniversitesi Sa�lık E�itim Fakültesi

Ö�renmek çalı�maktan zevklidir.. Sokrates Giri�

E�itim, genel anlamda bireyde davranı� de�i�tirme sürecidir. Ö�retme, ö�renme ve de�i�im süreçlerinin incelenmesi ve uygulanmasıdır. E�itim, çe�itli özellikteki ö�renenler için en etkili araçlarla ve en yararlı yöntemlerle olu�turulan çe�itli düzenlerde ö�renmenin nasıl olu�tu�u ile ilgilidir. E�itimin klasik tanımı ise, bireyin davranı�larında kendi ya�antısı ve kasıtlı kültürlenme yoluyla istendik de�i�iklikler olu�turma süreci �eklindedir. Tanımdan da anla�ıldı�ı gibi, e�itim, rastlantısal olmaktan uzak, planlı ve amaçlı davranı� de�i�tirme süreci niteli�ini kazanmı� dinamik bir bütünlüktür. Ba�ka bir anlatımla, e�itim sürecine katılan bireyin bilgisinde, tutumlarında ve son olarak davranı�larında bir de�i�me olması beklenmektedir.

E�itim ‘e�mek’ eyleminden türemi� bir kavramdır. ‘Biçimlendirme’, ‘de�i�tirme’ anlamlarında da kullanılmaktadır. Bu çerçevede e�itim bireylerin özelliklerini geli�tirme sanatı ve bilimidir. E�itim öncelikle bir sanattır. Bu sanatsal (estetik-artistik) boyut duygulara, de�erlere, esnekli�e dayanır. E�itimin bilimsel boyutu ara�tırmalara dayanan bilgileri kazanılmasını ve kullanılmasını sa�lar. �yi e�itimciler sanatsal ve bilimsel özellikleri birle�tirirler.

Sanatsal yakla�ımda e�itim üçgenleri dairelere tırmandırma sanatı olarak da tanımlanmaktadır. Sivri kö�eleri, toplam 180 derece olan dar açıları ve katılı�ı simgeleyen düz kenarları ile en ilkel biçim olan üçgenin geli�tirilerek daha esnek ve uyumlu bir yapıya, toplam 360 derecelik geni� açılara sahip ve sivri ucu bulunmayan en geli�mi� biçim olan daireye dönü�türülmesi sanatsal bir beceriyi gerektirir ve ortaya çıkan ürün de bir sanat eseridir. Bireylerin kendisine ve di�erlerine zarar veren sivriliklerinin düzeltilmesi, her düzeyde uyumlu ili�kiler geli�tirebilecek nitelikler kazanması ve olaylara geni� açıyla bakabilme becerisinin geli�mesi de böyle bir sanatsal yakla�ımın ve sürecin sonucu olabilir.

E�itim sürecinin içinde yer alan ö�renme, genel anlamda, bir ö�renim ya�antısı ya da çevresi ile etkile�imi sonucunda bireyde olu�an ve kalıcı olabilen bilgi, tutum ve davranı� de�i�iklikleri biçiminde tanımlanmaktadır. Bir di�er tanımla ö�renme, ö�retme etkinlikleri sonucunda bireyde olu�an ya�antı ürünü ve az çok kalıcı izli de�i�ikliklerdir. �nsanların davranı�larının önemli bir bölümü planlı ve düzenli ö�retim-ö�renim süreçlerinin ürünüdür. Ancak, bir davranı�ın ö�renme ürünü sayılabilmesi için kalıtsal olmaması; tekrarlanabilir, gözlenebilir ve ölçülebilir olması gerekmektedir.

Bireyin ö�renmeye yönelik etkile�imi çe�itli düzeylerde olu�maktadır. Bu etkile�im düzeyleri bireyin ö�renme yollarını olu�turur. Ö�renme yolları dört grupta incelenmektedir.1,2

Page 15: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 14

Ö�renme Yolları ve E�itim Çe�itleri

Ö�reten Ö�renen

Kasıtlı (Amaçlı)

Kasıtsız (Amaçsız)

Kasıtlı

(Amaçlı)

A • Örgün E�itim (Okul) • Yeti�kin E�itimi (Yaygın)

B Algın Ö�renme

(Bireysel Ö�renme)

Kasıtsız

(Amaçsız)

C Algın E�itim

(Kitle �leti�im Araçları, Kurumsal Ortamlar vb)

D Rastgele Ö�renme

�ekilin A kutusunda ö�renenle ö�retenin amaçlı-kasıtlı olarak gerçekle�tirdikleri ö�renme-ö�retme süreci yer almaktadır. ‘Kasıtlı kültürleme’ olarak da adlandırılan bu süreçte ö�renen ve ö�reten, hedefleri önceden belirlenmi�, planlı ve programlı ö�renme-ö�retme (e�itim) etkinliklerini gerçekle�tirmek için istekli ve bilinçli olarak özel ortamları payla�ırlar. Örgün e�itim (formal education) olarak adlandırılan okul e�itimi ile yeti�kinlere yönelik düzenli e�itim çalı�maları (yaygın e�itim, extended/non-formal education) bu grupta yer alır. Ö�renenin kasıtlı ö�retenin kasıtsız oldu�u bireysel ö�renme yolu �ekilin B kutusunda gösterilmi�tir. Algın ö�renme (individual/perceptual learning) olarak da adlandırılan bu süreç ba�ımsız bir ö�renme uygulamasıdır. Birey kendi çabasıyla çe�itli bilgi kaynaklarından yararlanarak ö�renmeyi gerçekle�tirir. Ö�renenin kasıtsız ö�retenin ise kasıtlı oldu�u ö�renme yolu C kutusunda gösterilmektedir. Ö�reten bu sürece bilerek ve isteyerek katılmaktadır. Belli hedeflere yönelik planlı ve programlı bir ö�renme ortamı hazırlamaktadır. Ancak, ö�renen bu yönde bir amaç ta�ımadı�ı için gerçekle�en ö�renme bir kısım rastlantıların ürünü olabilmektedir. Algın e�itim (perceptual/informal education) olarak da adlandırılan bu süreç genellikle kitle ileti�im araçları ve ortamlar yoluyla gerçekle�tirilmektedir. �ekilin D bölümünde tam anlamıyla ‘rastgele’ olu�an bir ö�renme görülmektedir. Bu tür ö�renmeye geli�igüzel ö�renme (basic-incidental learning) adı verilmektedir. Bu tür durumularda hem ö�reten hem de ö�renen kasıtsız olarak ö�renme-ö�retme sürecine katılmı�lardır. Ayrıca, özel olarak düzenlenmi� bir ortam da sözkonusu de�ildir. Ö�renme, iki tarafın kar�ılıklı olarak girdikleri do�al etkile�im sürecinin ürünüdür. Bu tür ö�renme bireyin günlük ya�antısı içinde rastlantısal olarak, her an olu�abilmektedir. Çünkü birey çevresindekilerle sürekli ileti�im ve etkile�im içerisindedir. Ancak, rastgele ö�renme sonucunda bireyde ‘olumlu’ bilgi, tutum ve davranı� de�i�iklikleri olu�abilece�i gibi uygun olmayan (olumsuz) ö�renme ürünleri de ortaya çıkabilir.

Ö�retenle ö�renenin kasıtlı oldu�u planlı e�itim süreçlerinde amaç ö�renenin genellikle gözlenebilir ve ölçülebilir e�itsel hedef davranı�lar kazanmasıdır. Ö�retme-ö�renme ortak çabasının sonucu bu çerçevede ortaya çıkar.1,2,3

Sürekli E�itim

Sürekli e�itim (continuing education) bireylerin mezuniyet öncesi ve sonrası e�itimlerini tamamladıktan sonra görgü ve bilgilerini sürekli olarak bir amaca yönelmi� ve planlı �ekilde artırmak için kendilerini e�itmeleri ve e�itilmeleri sürecidir. Bir ba�ka yakla�ımla sürekli e�itim, örgün e�itimden ayrıldıktan sonra yeti�kinlerin herhangi bir ödüle, ba�arıya, belgeye ya da doyuma yönelik olarak ö�renme ya�antılarına katılımına sa�lamak amacıyla düzenlenmi� e�itsel etkinlikler olarak tanımlanmaktadır. Zorunlu e�itimden sonra kurumların bireylere ve topluma sa�ladıkları e�itim olanakları bütünlü�üdür. Bireylerin profesyonel geli�imlerine a�ırlık veren bir kavramdır. Sürekli e�itim kavramı örgün e�itimlerini tamamlamı� olanların daha sonra katıldıkları mesleksel ya da akademik amaçlı eklenen (further) e�itim anlamında da

Page 16: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 15

kullanılmaktadır. Son yıllarda sürekli yeti�kin e�itimi (adult continuing education) ya da yeti�kin e�itimi gibi kavramların kullanılması da yaygınla�maktadır.2,4

Sürekli e�itimi, mezuniyet sonrası (postgraduate) e�itimden ayırmak gerekir. Mezuniyet sonrası e�itim, bir uzmanlık belgesi ya da akademik bir derece almayı amaçlayan bir e�itimdir. Sürekli e�itimde böyle bir amaç yoktur. Amaç, bilgi ve becerilerin artırılması ya da bireye bu amaca ula�ması için yardım edilmesidir. Bu bakımdan mesleksel e�itiminin ikinci a�aması olan mezuniyet sonrası e�itim örgün bir e�itim, üçüncü a�aması olan sürekli e�itim ise yaygın yeti�kin e�itimidir.2,4

Dönü�lü e�itim (recurrent education) kavramı ise ö�renmenin aralıklı olarak yinelenmesi, e�itimin tüm ya�am süresine yayılması, yeterli ve gerekli örgün e�itimin çocuklukta verilmesi, daha ileri düzeydeki örgün e�itimin de yeti�kinlikte verilmesi ve yeti�kinlerin tam zamanlı örgün e�itime katılması anlamına gelmektedir. Bireyin kendi istedi�i zaman ve istedi�i süreyle ö�renim etkinli�ine katılmasını, e�itimine ara verdi�i noktada daha sonra yeniden ba�layabilmesini, yeti�kinin bu konuda desteklenmesini de öngören yakla�ımdır.5 Bu e�itim türü için dönü�ümlü, yinelemeli, ara vermeli e�itim terimleri de kullanılmaktadır.2,3

Ya�amboyu E�itim (Lifelong Education) kavramı e�itim-ö�retimde herhangi bir yapıla�mayı yansıtmaz. E�itimin i�levi açısından genel yönelimi belirten rehber ilkedir. E�itimin toplumsal i�levi bireyin gizil gücünü (potansiyelini) en üst düzeye çıkarmaktır. E�itimin amacı yalnızca ö�renmeyi sa�lamak de�il, ö�renmeyi ö�retmek, bireye kendi olmayı ve kendini gerçekle�tirmeyi ö�retmektir.1,2

Ülkemizde yaygın e�itim, yeti�kin e�itimi ve halk e�itimi kavramları birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Yeti�kin e�itimi kavramı, dünyadaki geli�melere paralel olarak ülkemizde daha çok benimsenmi�tir. Yeti�kin e�itimin bir türü olan hizmet içi e�itim terimi bazen yeti�kin e�itiminin yerine de kullanılmaktadır.

Sa�lık hizmetlerinde sürekli e�itimin amacı, hiçbir ayrıcalık olmadan sa�lı�ın korunması ve geli�tirilmesini sa�lamak, hasta bakımı gerçekle�tirmek, sa�lık mesle�ini yüceltmektir. Topluma nitelikli hizmet verilmesini sa�lamaktır. Sa�lık personeli mesleki bilgi ve becerisini geli�tirmeyi sürdürmezse, bir yandan bildiklerinin bir kısmını unutarak di�er yandan da yenilikleri ö�renmemek ya da yanlı� oldu�u saptanan görü�leri korumak nedeni ile hızla zamanın gerisinde kalır.4 Bu nedenle sürekli e�itim sa�lık profesyoneli yeti�tirmeye yönelik e�itimin üçüncü bir a�aması olarak önem kazanmaya ba�lamı�tır. Günümüzde sürekli e�itim geli�mi� ülkelerin pek ço�unda bir kamu kurulu�unda ya da serbest olarak mesleklerini uygulayan sa�lık personelinin görgü ve bilgilerini sürekli, planlı ve bir amaca yönelik olarak artırmaları için kendilerini e�itmeleri ve e�itilmeleri için yürütülen zorunlu bir süreç, bir yükümlülük olmu�tur.4

Sürekli e�itimle hizmet öncesi e�itim ve hizmet-içi e�itim (in-service training) uygulamaları karı�tırılmamalıdır. Hizmet öncesi e�itim, bir kurumda göreve ba�lamadan önce personele o görevin özelli�ine göre gerekli bilgi ve becerileri kazandırmak için yapılan e�itimdir. Hizmet içi e�itim ise, kurumlarda verimlili�i artırmak için o kurumda çalı�anların bilgi ve beceri eksikliklerini tamamlamak amacıyla düzenlenen programlı e�itim etkinlikleridir.4

Ülkemizde ço�u konularda oldu�u gibi e�itimde de popüler nitelik kazanan kavramlara ve uygulamalarına kurtarıcı gözüyle yakla�ılmakta, ancak çe�itli nedenlerle bir süre sonra yanlı� uygulamalar ve yakla�ımlar yaygınlık kazanarak kavramların içi bo�altılmaktadır. ‘E�itimde süreksizlikler’ olarak adlandırılan bu yakla�ımlar a�a�ıda özetlenmektedir:6

Page 17: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 16

� Standartlardaki E�itim: Çe�itli kalite standartlarına sahip olmak için kurumlar, çalı�anlarına belli bir süre e�itim verdiklerini belgelemeleri gerekmektedir. Genel pratik, belge alma a�amasında e�itim gerçekle�mekte, ancak bunlar kurumsal hizmet içi e�itim niteli�inde kalmaktadır. Belgeler alındıktan sonraki yıllarda ise belgeyi almakla e�itim ihtiyacının tamamıyla kar�ılandı�ı yönünde bir yakla�ım söz konusudur.

� Katılınmayan E�itim � Yapılmayan E�itim. � E�itime Katılım Belgesi. � Bilginin ve Becerinin De�erlendirilmesi � Bilginin De�eri � Liyakata Verilen De�er � Yeni Teknolojiler � Donanıma Yatırım � Yurt Dı�ından Getirilen Uzmanlar � Yurt Dı�ı Ba�lantılı E�itimler � E�itim ve Turizm

Entegre sa�lık hizmetleri sa�lık profesyonellerinin multidisipliner ekibi tarafından yürütülmektedir. Bu personelin e�itiminde insan onuruna saygı, profesyonel etik ve dayanı�ma özellikle vurgulanması gereken konulardır. Sa�lık profesyonellerinin her düzeydeki e�itimi (okul e�itimi, mezuniyet sonrası e�itim ve sürekli e�itim) toplumun sa�lık gereksinimlerine göre tasarımlanmalı ve onların bu çerçevede gerekli olan bilgi ve becerileri kazanmalarını sa�lamalıdır. Sa�lık hizmetinin verildi�i tüm ortamlar anahtar ö�renme ortamları olarak düzenlenmeli ve e�itim çalı�malarının bütünleyici bir ö�esi olarak de�erlendirilmelidir. Ayrıca, sa�lık profesyonelleri iyi geli�mi� çözümleme, ileti�im ve yönetim becerileri ile donatılmalıdır. Güçlü sorun çözücüler olmalıdırlar. Ekip içinde çalı�abilmeli ve sosyo-kültürel gerçekleri anlayabilmeliler. E�itim sistemleri ö�renme süreçlerinde aktif katılımı desteklemelidir. E�itimin kalitesi sa�lık profesyonellerinin bilgisine, becerilerine, tutumlarına ve performanslarına dayandırılmalıdır.7

Sürekli Mesleksel Geli�im

Sürekli Mesleksel Geli�im (SMG, Continuing Professional Development-CPD) çalı�anların bilgi ve becerilerinin toplumun ihtiyaçlarına uygun olmasını garantiye alan, bunların yitirilmemesini ya da artırılmamasını sa�layan ve ya�am boyu süren bir ö�renme sürecidir. Sürekli Mesleksel Geli�im sa�lık personelinin mesleksel becerilerini güne uygun tutmak, sürdürmek ve geli�tirmek için kariyeri süresince üstlenmesi gereken bir süreçtir. SMG, genellikle yeterlilik terimiyle belirtilen, profesyonel ve teknik görevleri uygun bir �ekilde yerine getirmek için gerekli olan bilgi, beceri ve ki�isel niteliklerdeki artı� yoluyla profesyonelin yetkinli�ine katma de�er ekleyen her türlü süreç ya da etkinlik olarak tanımlanmaktadır.8,9 SMG, bireyin, yöneticinin ve kurumun kar�ılıklı yararlarına yönelik bilgi, beceri ve uzmanlı�ın sistematik ve planlı bir �ekilde sürdürülmesi, korunması ve geli�tirilmesidir. Bilimsel bilgi tabanında, teknolojide ve mesle�in beceri gerekliliklerindeki hızlı de�i�iklikler SMGi profesyonellerin yeterliliklerini güçlendirerek ve geli�tirerek güne uygun düzeyde kalmaları yoluyla kariyer süresince devam eden bir süreç yapmaktadır. SMG yeni de�ildir. Toplumun güvenebildi�i nitelikte hizmet sunumunu gerçekle�tirmek amacıyla personeli güne uygun, bilgili ve iyi e�itimli tutmak için gerekli olanların süreklili�idir. SMG sa�lık personelinin etik zorunlulu�u olmasının yanı sıra çok sayıda bireysel avantajı da içermektedir.

SMG hem ö�renmeyi hem de kariyer yükseltmeyi içermektedir. SMG kavramı i� hayatı boyunca gerçekle�tirilen, profesyonel ve yönetsel açılardan bireysel ve kurumsal

Page 18: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 17

performansı geli�tiren ö�renme etkinliklerini belirtmektedir. SMG ‘organik’ ve ‘daha kapsamlı bir de�i�im süreci’ olan bir e�itimi içerdi�i gibi ‘ki�iye yönelik olmaktan çok i�e yönelik’ olan daha mekanik bir yeti�tirme süreci de olabilir. SMGin kapsamı ve yapısı beklentilere göre de�i�mektedir. SMGle ilgili altı grup vardır: Devlet, Mesleksel Örgütler, �� Kurumları, ��verenler, Çalı�anlar, Meslek Geli�im Hizmeti Verenler.9

SMG informal (okuma, meslekta�larla tartı�ma ve benzeri) ya da formal (konferanslara, atelye çalı�malarına ve ödül veren formal programlara katılma, ara�tırma yapma, makale yazma ve di�er ö�renme biçimleri) olabilir. SMG atelye çalı�maları genellikle yapısal olarak gönüllü katılım gerektirir ve bu nedenle katılım hayal kırıklı�ı yaratacak �ekilde dü�üktür. Bunun nedenleri personelin günlük i�lerle çok me�gul olması, e�itim çalı�masına katılmayı öncelik olarak görmemesi ya da daha basiti, e�itime ve ö�renmeye ilgi duymamasıdır. Deneyimler, SMG e�itim çalı�malarına katılımların yüzeysel, plansız ya da seyrek oldu�unu göstermektedir. Bu durumda personeli bilgi ve becerilerini sürekl geli�tirme sorumlulu�unu kazandırmak için ne yapmak gerekir? Bu konuda temel önerilerden biri tüm çalı�anların açık ve kesin bir SMG programının olması ve belli aralıklarla denetlenip yenilenmesi için özgeçmi�ine kayıt edilmesidir. Bu yakla�ım kısmen bir zorlamadır. Ancak, SMGi te�vik edici alternatifler neler olmalıdır? Yıllık süreç ve geli�im de�erlendirmeleri ilk önerilen seçeneklerdir. Performansa dayalı ücretlendirme de bir seçenek olarak görülebilmektedir. SMG için sorumluluk öncelikle çalı�anlara ve e�itim personeline ait olmalıdır. Ancak bu yeterli de�ildir. SMG bir �ekilde kurumsalla�tırılmalıdır. SMGin kurumlar tarafından, daha az ‘de�nek’ daha fazla ‘havuç’ gibi, olumlu te�vik biçimleri geli�tirmelerine gereksinim vardır.10,11

SMG Nedir? • Sürekli: Ö�renme hiç durmayan sürekli bir süreçtir. • Profesyonel: Mesleksel roldeki yeterliliklerle ilgilidir. • Geli�me: Ki�isel geli�imi ve kariyer yükseltmeyi güvence altına alır.

SMG �lkeleri

• Bir profesyonel her zaman aktif bir �ekilde performans geli�tirme arayı�ı içinde olmalıdır.

• Geli�im süreklidir. • Geli�im ki�isel bir konudur; kurum yöneticilerinin ya da i�verenin deste�i ile

birey tarafından sahiplenilmeli ve yönetilmelidir. • Ö�renme çıktıları bireyin genel kariyer planı ile ba�lantılı olmalı ve mevcut

kurumsal gereksinmeleri dikkate almalıdır. • E�itim ve geli�meye yapılan yatırım da di�er yatırımlar kadar de�erli kabul

edilmelidir.

Sürekli Mesleksel Geli�imin (SMG) yararları öncelikle birey tarafında hissedilmesine kar�ın kurumların, meslek örgütlerinin ve toplumun kazandı�ı yararlar bireysel yararlardan daha az de�ildir.

Page 19: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 18

Sürekli Mesleksel Geli�imin (SMG) Yararları SMG Uygulamamanın Maliyeti

Bireysel

• Ba�arıya yönelik öz-de�erlendirmenin geli�mesi

• Sa�lık personelinin topluma en etkili sa�lık hizmeti vermesini güvence altına alır

• Kurumsal de�i�imi benimeser ve bu konuda zorlandı�ını dü�ünmez

• Mevcut mücadeleci ortamda en iyi uygulamayı sa�lar

• Finansal ödül – SPG yükselme �ansı yaratabilir • ��, görevler ve artan bir performansla bu

görevleri gerçekle�tirme konularında çözümleyici (analitik) dü�ünmeyi te�vik eder

• Mevcut i�ini zenginle�tirme ve geli�tirme fırsatı sa�lar

• Kariyer geli�imine yardımcı olur; ilgi duylan alanda ve yönde geli�mek için gerekli olan becerilerin ö�renilmesine yönelik motivasyonu artırır

• Yansımalı uygulama bireyin görevlerine yönelik alternatif yakla�ımların de�erlendirilmesini te�vik eder ve yaratıcı dü�ünmeyi destekler

• Yansımalı uygulama i� ortamında bireyin kendini kontrollü hissetmesini sa�lar ve stresi azaltabilir

• Yazılı kayıtları olan SPG bireyin becerilerini en somut biçimde ortaya koyar

• SPG bireye hayatının di�er alanlarında kazandı�ı becerileri i�yerinde nasıl kullanaca�ıyla ilgili yollar bulmasına yardımcı olur

• Yansımalı uygulama bireyin hatalarını, sorunlarını ve algılanan ba�arısızlıklarını dü�ünmesinde ve de�erlendirmesinde güvenilir bir çevredir. Bireyin kendisine ‘Bundan ne ö�rendim?’ sorusunu sormasına ve gelecekte farklı olarak ne yapabilece�ini dü�ünmesine fırsat sa�lar.

• Yazılı kayıtları olan SPG bireye gerçekle�tirmi� oldu�u ba�arıları ve geli�tirmeleri belirlemesine ve zihninde netle�tirmesine yardımcı olabilir.

• Profesyonel duru�ta kayıp • �zolasyon duygusu ve mesleksel

destekte kayıp • Meslekta�larla rekabette

yetersizlik • �� doyumunda eksiklik • Açık olmayan kariyer yolu • Kazanılabilir becerileri

anlayamama ve onlardan yararlanamama

• Becerilerini ortaya koyamama

Page 20: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 19

Kurumsal

• ��yerinde moral yüksekli�i • Sa�lık profesyonellerinin kurumsal hedeflere ve

hizmet önceliklerine katkıda bulunabilecek düzeyde becerikli, yeterli ve e�itimli olmalarını sa�lar

• Aydınlanmı� yöneticiler yüksek nitelikli personel için çekicidirler ve personelin kalıcılı�ını artırırlar

• SPG çalı�malarına daha çok sayıda ve daha nitelikli personelin katılması

• SPG e�itim, kılavuzlama, beceri payla�ımı ve benzeri etkinlikler için maliyet etkili yollar sa�lar

• Personelin geli�me �ansı olmadı�ı için personel kaybı

• Personel yetersizlikleri nedeniyle popularite zedelenmesi

• En iyi uygulama alanında rekabet edememe

Meslek Örgütü

• Benzer ortamları payla�an di�er profesyonel grupların saygısını kazanır

• Profesyonel becerilerin standartla�tırılmasına yardımcı olur

• Mesleksel becerileri güçlendirir • A�lar kurararak, ili�kileri kılavuzlayarak ve

beceri de�i�imi sa�layarak sektörel ba�lantıları sa�lamla�tırır

• Üyelerin profesyonel statü algılamasında azalma

Toplumsal

• Standart sa�lık hizmeti • Maliyete etkili sa�lık hizmeti • Sa�lıklı toplum

• Sa�lık hizmetlerinde kalitatif ve kantitatif yetersizlikler

• Toplum katılımında azalma

SMG yoluyla ö�renmelerini formalize etmeyi tercih edenler yalnızca mevcut i�lerindeki performanslarını artırmakla kalmazlar aynı zamanda gelecekteki kariyer geli�tirme olasılıklarını da güvence altına alırlar. Yansımalı uygulamayı te�vik ederek ve çıktıları vurgulayarak, ‘Ne ö�rendin?’ ve ‘Bu ö�rendi�ini nasıl uygulayacaksın?’ gibi sorularla SMG bireylere i�lerini daha iyi yapmalarına ve gerekli her �eyi ö�renmelerine yardımcı olur. SMG çalı�ma ya�antısına bütüncül yakla�ıma anlayı�ına sahip olmayı sa�lar. Birey kendi ö�renmesini yöneterek kurum yöneticilerine uzmanlık ve performans düzeyini yükseltmekte oldu�unu belirtir. Bunun yanı sıra, profesyonel kurumlar SMGin ilkelerini ve de�erini benimseyerek en yüksek rekabet standartlarını geli�tirmek ve sürdürmek için çalı�anlarını te�vik etmektedirler.10,11

Sa�lık personeli ve sürekli mesleki geli�im: Toplumsal bir varlık ve sa�lık hizmetlerinin merkezindeki ki�i olarak sa�lık çalı�anının sürekli mesleki geli�imi öncelikle ki�isel sorumlulu�undadır. Bu sorumluluk, de�i�en dünya, bilimsel ve teknolojik geli�meler, toplumun geli�en ve de�i�en gereksinmeler, özellikle hizmet götürülen ki�ilerin sorun ve gereksinmeleri yakından izlenerek ve onlarla etkile�erek yerine getirmeye çalı�ılmalıdır. Sa�lık personeli, bilgisini toplumla payla�malı, bu payla�ımı kendi geli�iminin de bir ö�esi haline getirebilmelidir. Sa�lık hizmetleri içindeki ortakları ile de bilgisini payla�malı, sınamalı ve kar�ılıklı etkile�im içinde kendini geli�tirmelidir. Sa�lık personeli kamu kesiminde ve özel kesimde yönetici olarak birlikte çalı�tı�ı meslekta�larıyla bilgi ve deneyimini payla�malı, sürekli mesleki geli�melerine katkı

Page 21: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 20

koymalıdır. Sürekli mesleksel geli�im sa�lık personelinin öncelikle ki�isel, ama aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk alanıdır.12,13

Ça�da� sa�lık hizmetleri yeterlilik, uzmanla�ma ve maliyet etkilik konularında sürekli artan bir istem do�rultusunda kar�ılanmaktadır. SMG, sa�lık hizmetlerindeki bu sürekli de�i�ime ayak uydurmak için sa�lık personeli için ya�amsal öneme sahiptir. Meslekte mükemmelli�i geli�tirir ve hem mesle�i hem toplumu yetersizliklere kar�ı korur. SMG, i� hayatı boyunca mesleksel uygulamalar için gerekli olan bilgi, deneyim ve becerilerin kazanılması için planlanır. SMG, kaliteli sa�lık hizmetleri sunumunun gerektirdi�i bilgi, beceri ve ki�isel nitelikleri içeren tüm etkinlikleri kapsar. Yaygın �ekilde gerçekle�tirilen etkinlikler kurslar, seminerler, çalı�ma atelyeleri; konferanslar, sempozyumlar gibi bilimsel çalı�malar; kendi kendine ö�renme, ara�tırma ve yayın yapma, düzenli dergi-kitap-standart literatürü/yasalar gibi kaynakları okumak; hizmette yenilikleri izlemek (protokol uygulamak ve yaratmak; yeni hizmetleri tanımak-tanıtmak; di�er sa�lık personelini e�itmek ve benzeri etkinlikler SMG kapsamında gerçekle�tirilen çalı�malardır. Temel sa�lık hizmeti çalı�anları kazanılan bilgi ve becerileri sürdürebilmeli ve güncelle�tirebilmelidir. Toplumun de�i�en gereksinimlerine yanıt verebilmelidir. Yeni beceriler kazanabilmelidir.

Hizmetiçi E�itim

Hizmetiçi E�itim, sektör ayırımı yapılmaksızın özel ve tüzel ki�ilere ait i�yerlerinde belirli bir maa� ya da ücret kar�ılı�ında i�e alınmı� ve çalı�makta olan bireylerin görevleri ile ilgili gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazanmalarını sa�lamak üzere yapılan e�itimdir. Hizmetiçi e�itimin genel amacı, üretilen mal ya da hizmette emek faktörüne dü�en payın verimlili�ini artırmak üzere insanların gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazanmalarıdır.14,15, 16

Ça�ımızda sa�lık kurum ve kurulu�larında çok hızlı bir teknolojik geli�im ya�anmaktadır. Sa�lık kurumları yenilikleri hemen izlemek ve kendilerini yeni ko�ullara uyarlamak durumundadırlar. Bu hızlı geli�im kar�ısında örgün e�itim kurumlarında ya da i�ba�ında edinilmi� olan mesleki bilgiler ya de�i�mekte ya da yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, sa�lık personeli ça�ı yakalamak için yeni geli�meleri izlemek ve ö�renmek zorundadırlar. Hizmet içi e�itimin temel amaçları �unlardır:2,14

• Personelin bilgi ve beceri düzeyini yükseltmek, • Personelin tutumlarını de�i�tirmek ve geli�tirmek, • Personeli yönetsel statülere hazırlamak, • Personel terkini azaltmak, • Personel tatminini yükseltmek.

Personelin e�itim ihtiyaçlarını kar�ılamak ve amaçlara ula�mak üzere hazırlanan, kurum içi ve kurum dı�ı, i�-ba�ı ve i�-dı�ı hizmetiçi e�itim programları uygulama evrelerine ve genel amaçlarına göre a�a�ıdaki �ekilde sınıflandırılabilir.

Oryantasyon E�itimi: Kuruma yeni gelen personelin kurumun amaç ve politikasını, yapısını, kendi görev, yetki ve sorumluluklarını tanımaları için yapılan e�itimdir. Bu tür e�itim programlarına giri�, ön, tanıtma, intibak, alı�tırma, hazırlayıcı, e�ik, yönlendirme e�itimi adlarından biri verilir.

Temel E�itim: Bir kurumda i�e ba�layacak personele yapaca�ı i�in gerektirdi�i temel bilgi, beceri ve tutumları kazandırmak üzere yapılan e�itimdir. Hazırlık, uyarlama, i�e yönelme, stajyerlik, adaylık e�itimi olarak nitelendirilen e�itim programlarıdır. Bir çok i�letmede temel e�itim programları oryantasyon e�itimi ile birlikte uygulanır. Böylece bireye hem kurumu ve i�i tanıtılır, hem de istenilen yeterlilik kazandırılır.

Page 22: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 21

Geli�tirme E�itimi: Kurumda çalı�makta olan personelin kendi alanı ile ilgili geli�meler ve yenilikler hakkında yeti�tirilmesi ve yeteneklerini geli�tirmesi için uygulanan e�itimdir. Bu e�itim personelin moralini yükseltmek, kuruma ba�lılı�ını artırmak, duyarlık kazanmasını sa�lamak üzere de programlanır. Bu tür programlara tekamül, yeniliklere uyarlama, tekrarlama, tazeleme,olgunla�tırma, yeniden e�itim gibi isimler verilir. Tamamlama E�itimi: Görev de�i�ikli�i yapması gereken personel için yeni görevinin gerektirdi�i yeterlikleri kazanması için uygulanan programlardır. Personelin kurumda görev de�i�tirmesi gereklili�i, kadrolama, ya� durumu ve üretim süreçlerindeki de�i�ikliklerden kaynaklanabilir. Kadro unvanının yükseltilmesini sa�lamayı amaçlamayan, i� ya da görev alanını de�i�tirmeyi sa�layan bu tür programlar ihtisas ve meslek e�itimi niteli�indedir. Yükseltme E�itimi: Kurum yapısındaki kadrolama ve personelin yükseltme ihtiyacını kar�ılamak üzere hazırlanan programdır. Gelecekteki personel ihtiyacını kar�ılamayı amaç edindi�inden program hazırlanırken, personelin yeti�tirilece�i alan ve kademenin gerektirdi�i yeterlilikler esas alınır. Bu tür programlara personellin yeti�tirildi�i alan düzeyini tanımlayan ilk, orta, üst kademe yöneticileri. �efler ya da müdürler e�itimi gibi isimler verilebilir. Oze1 Alan E�itimi: Personeli özel hizmetler için çe�itli alanlarda yeti�tirmek üzere uygulanan programlardır. Kurum içinde özel ihtisas kazandırmak ya da yabancı dil ö�retmek amacı ile hazırlandı�ı gibi di�er kurumlar tarafından yürütülen personelin katılması sa�lanan yurt içinde ya da dı�ında yapılan hizmetiçi e�itimin tümüdür. �lk yardım, i� güvenli�i e�itimleri, bilgisayar, yabancı dil, temel geli�tirme ve tercüme kursları bu programlara birer örnektir.

Tarihsel Geli�im

Günümüzde e�itimin anlamı, amacı ve i�levine yönelik paradigmatik dü�ünce farklılıkları giderek yaygınla�maktadır. Özellikle kavramsal düzeyde e�itimden ö�renmeye do�ru bir yönelim sözkonusudur. ‘Ya�am boyu ö�renme’, ‘ya�am boyu e�itim’den daha geni� bir kavramdır. Ya�am boyu e�itim 1960’ların öncesinde, e�itim ve ö�retim olanaklarının yaygınla�tırılaca�ı dü�üncesiyle biçimlenmi�tir. Ya�am boyu e�itimin ilkeleri temel rolü 1960 yılında Montreal Konferansında tanımlanmı�tır. Formal anlamda ya�am boyu e�itim, mesleki becerilerin yenilenmesine ve ki�inin sürekli geli�imine yönelik bir araç olarak görülmü�tür.17 1960’ların sonları ile 1970’lerin ba�larında ‘ya�am boyu ö�renme’ ve ‘ö�renen toplum’ dü�üncesi de�i�en ve geli�en toplum yapısı içinde e�itime daha geni� de�erlerin ba�lanması gereklili�ini yansıtmaktadır. Bu görü�ler Avrupa Konseyi, OECD, UNESCO gibi örgütler tarafından raporlarla dünya gündemine ta�ındı. Örne�in, 1972 yılında yayınlanan ‘Var Olmayı Ö�renmek’ ba�lıklı UNESCO raporunda iki tez ortaya konulmu�tur: ‘Sürekli ö�renme’ ve ‘ö�renen toplum’. Sürekli ö�renme tüm e�itim politikalarının kilit ta�ıdır. Ö�renen toplum ise bütün toplumu ö�renme sürecine katmayı hedefleyen bir stratejidir. E�er ö�renme ki�inin tüm ya�amını içine alıyorsa ve hem ya�am süresi hem de çe�itlilik anlamında, e�itsel oldu�u kadar toplumsal ve ekonomik kaynaklarıyla tüm toplumu ilgilendiriyorsa, e�itim sistemini düzenlemenin yanı sıra ö�renen toplum olmaya yönelmek gerekmektedir.18,19 OECD’nin ya�am boyu ö�renme stratejisinde iki temel ö�e yer almaktadır: Zorunlu e�itim sonrasındaki e�itimin bireyin tüm hayatına yayılması ve bu e�itimin çalı�ma zamanı – bo� zaman dönü�ümü içinde düzenlenmesi.20,21 2000’li yıllarda ö�renmenin hayatın her evresinde ve herhangi bir yerde gerçekle�ebilece�ini dikkate alan, yararlı ve zevkli bir ö�renmeyi savunan, ö�renme-ö�retme rol ve eylemlerinin de�i�ik zaman ve ortamlara göre yer de�i�tirebilece�ine vurgu yapan ‘ya�am çapında ö�renme’ (Lifewide Learning) ve bu kapsamdaki ö�renmelerin gerçekle�ti�i bir toplum öngörüsünü dile getiren ‘ö�renen toplum’ kavramları daha fazla kullanılmaya ba�lanmı�tır.22 Ancak, bu kavramların bile�imindeki ö�renme terimi, bireyin, sunulan e�itim hizmetleri arasından kendi gereksinimlerine

Page 23: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 22

uygun bulup seçmesini gerektirmektedir. Bunun ene önemli önko�ulu ise herkesin e�itim olanaklarına eri�ebilmesidir. Bu nedenle, öncelikle herkesin e�itime eri�imini güvence altına alacak bir planlamanın, ilgili politikaların ve düzenli eylem programlarının gereklili�ini ortaya koyan ‘ya�am boyu e�itim’ ya da ‘sürekli e�itim’ kavramlarının kullanımı son yıllarda yeniden artmı�tır.

Dünyada son yıllarda uygulanan neo liberal e�itim politikaları sonucu e�itimi piyasanın istem ve gereksinimlerine uyarlayan politikalar a�ırlık kazanmı�tır. Buna ba�lı olarak e�itimin toplumsal amacı ve i�levine yönelik anlayı�ta köklü de�i�imler olu�mu�tur. Bunun sonucunda e�itim ekonomik etkinliklerin bir verimlilik ö�esine indirgenmi�tir. Her düzeydeki e�itim çalı�malarında ekonominin ve piyasanın talepleri do�rultusunda insan gücü yeti�tirmeye ve geli�tirmeye yönelik profesyonel ve teknik yakla�ım a�ırlık kazandı. �nsan sermayesi ve insan kaynakları yakla�ımları e�itim ve yeti�tirmenin ekonomik i�levleri konusuna öncelik vermekte; e�itlik, demokrasi, toplumsal adalet ve benzeri konuları gözardı etmektedir.23 �nsanları ekonomik süreçlerin bilgi ve beceri yüklenilmesi gereken bir girdisi olarak de�erlendiren bu yakla�ım hem e�itimin uzun dönemli toplumsal getirisini önemsememekte hem de insani geli�imi teknik yeti�tirme ile sınırlandırmaktadır. Yeti�kin e�itimi alanında da buna ko�ut olarak liberal paradigma a�ırlık kazanmakta, ‘ki�isel geli�me’ artık en iyi olasılıkla, verimlilik stratejileri çerçevesinde bireylerin daha hızlı ve etkin niteliklendirilmesi anlayı�ına dönü�mektedir. Küreselle�menin ideolojik evrenindeki bu dönü�üm UNESCO’nun e�itime insani ve demokratik yakla�ımını gerileterek etkisini zayıflatmaktadır. Küreselle�me faktörlerinin e�itim anlayı�ının oda�ında ‘insan sermayesi’ ve ‘insan kaynakları’ kavram ve yakla�ımları bulunmaktadır.18,21

Ancak, sürekli e�itim ve sürekli mesleksel geli�im kavramları hala ‘yeni’ olma özelliklerini korumaktadırlar. Kurumlarda yapılan e�itim çalı�maları genel olarak ‘zorunlu hizmet içi e�itim’ kapsamında de�erlendirilmektedir. Sa�lık hizmetlerinde planlı, programlı, sistematik ve kapsamlı sürekli e�itimden söz etmek bugün için olanak dı�ıdır. ‘Münferit faaliyetler’le yürütülmeye çalı�ılmaktadır. Buna kar�ılık 21. yüzyılın ba�lamasıyla ba�ta üniversiteler olmak üzere çok sayıda kurum ve kurulu� ‘Sürekli E�itim Merkezleri’ kurarak sürekli e�itimi rastlantısallıktan kurtarma çabası içine girmi�lerdir.

Ülkemizde sa�lık personelinin sürekli e�itimi ya da hizmet içi e�itimi ilgili kavramlara ilk olarak, 1940 yılında çıkarılan 3959 sayılı Merkez Hıfzıssıha Müessesinin (Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Ba�kanlı�ı) Te�kiline dair kanunun Hızıssıha Mektebi (Okulu) ile ilgili 7. maddesinde yer verilmi�tir. Daha sonra, sürekli e�itim ve mesleksel geli�im kavramlarına 224 Sayılı Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesi Hakkında Kanun 12. Maddesinde rastlanmaktadır: Hastaneler tedavi edici hizmetlerin yanı sıra kendilerine verilen koruyucu ve sosyal sa�lık hizmetlerini gerçekle�tirmek ve sa�lık ocaklarındaki personelin mesleki geli�imine yardımcı olmak zorundadırlar. Tüm sa�lık personelinin sürekli e�itimi için atılan bu önemli adım, sa�lık hizmetlerinin sosyalle�tirilmesi programında sa�lık hizmeti ile sürekli e�itimin bir arada örgütlenmesini öngörmekle birlikte tam olarak uygulanamayan ileri atılımlarından biri olarak kalmı�tır.

Dünya Sa�lık Örgütü konuyla yetmi�li yıllarda ilgilenmeye ba�lamı� ve üye ülkelere önerilerde bulunmak üzere 1973 yılında bir rapor yayınlamı�tır. Ülkemizde bu konudan ilk kez 1976 yılında Türkiye Tıp Akademisi’nin 24.Ulusal Kongresinde söz edilmi�tir.4 1978 yılında DSÖ tarafından yayınlanan Temel Sa�lık Hizmetleri Bildirgesinde de sa�lık personelinin geli�tirilmesi açısından e�itimin önemi vurgulanmı�tır. 1982 yılından sonra Dünya Sa�lık Örgütü tarafından ‘Herkes �çin Sa�lık Hedefleri’ çerçevesinde yayınlanan çe�itli raporlarda sa�lık personelinin niteli�inin geli�tirilmesine yönelik e�itimsel hedeflere ve stratejilere yer verilmektedir. 1996 Ljubljana Charter’ında sa�lık hizmeti sunan sistemlerin temel sa�lık hizmetleri merkezli olmaları ve sa�lık hizmetlerinin kalitesinin sürekli olarak geli�tirilmesini amaçlamaları

Page 24: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 23

öngörülmektedir.25 Sa�lık Bakanlı�ı tarafından yayınlanan ‘Herkese Sa�lık, Türkiye’nin Hedef ve Stratejileri’ (2001) kitabında da ‘Ulusal Sa�lık Sisteminin Geli�tirilmesi’ ba�lı�ı altında sa�lık pesrsonelinin e�itimine �u �ekilde de�inilmektedir;26

Hedef 10: Toplumun tüm kesimlerine ‘ula�ılabilir, kabul edilebilir ve kullanılabilir’ kaliteli sa�lık hizmeti sunmak, hizmet a�ını bölgesel ve sosyal farklılıkları giderecek �ekilde yayarak süreklili�ini sa�lamak.

10. b. Özel Stratejiler

10.b.8. Sa�lık personelinin düzenli ve sürekli olarak hizmetiçi e�itimlerinin yapılmasına yönelik programların geli�tirilmesi ve uygulanması.

Sonuç

E�itim ve mesleki e�itim sürecinin ayrı, rasyonel hizmet üretim sürecinin ayrı olarak sistemle�tirilmesi nedeniyle sürekli e�itim ve sürekli mesleki geli�im, tüm sektörlerde oldu�u gibi sa�lık sektöründe de bir sorun, bir süreç ve disiplin alanı olarak görülmemi� ve sistemle�tirilmemi�tir. Özellikle 20. yüzyıl boyunca her alandaki uzmanla�ma, sa�lık alanında hizmet üretimi ve kullanımı süreçlerinin giderek birbirinden kopmasına, ayrıca hizmet üretim sürecinin de kendi içinde giderek ayrı�masına neden olmu�tur. Temel sorun, tasarım, üretim, kullanım süreçleri bütünle�tirilmi� sa�lık hizmeti uygulamalarının ve formasyonunun hem tıp ve sa�lık e�itim süreçleriyle, hem de kullanıcılar ve toplumsal ihtiyaçlarla yo�un bir etkile�im içine girebilmesidir. Sürekli mesleki geli�im bu bütünsellik ve etkile�imin olanaklı ve gerekli oldu�unu ortaya koymaktadır.27 Bu bütünsellik ve etkile�im çerçevesinde sa�lık hizmetleri alanında bilimsel ve teknik potansiyelin geli�tirilmesiyle birlikte sosyal ve kültürel yapının da iyile�tirilmesi, sa�lık hizmetleri için 21. yüzyıl vizyonu ve stratejisi olabilir.

Sa�lık profesyonellerinin niteliklerini güne uygun tutmak için kullanılan yakla�ımlar ya sayısal olarak yetersizdirler ya da ilgisiz sonuçlar yaratmaktadırlar. Örne�in, didaktik kurslar ya da konferanslar gibi geleneksel e�itim yakla�ımları karı�ık sonuçlar vermektedirler. Bilgi ile uygulama arasındaki uçurumu kapatmakta yeterli olmamaktadırlar. Sürekli mesleksel geli�ime yönelik de�i�imde e�itsel çaba ve ortamların potansiyel engel olarak ortaya çıkmalarının nedenleri arasında �unlar yer almaktadır:27

• e�itim müfredatlarının ara�tırma verilerine dayanmaması ya da bu verileri yansıtmaması

• uygun olmayan sürekli e�itim ve sa�lık hizmetlerinin kalitesini geli�tirecek programlarla ba�lantı yetersizli�i

• etkili e�itim programlarına katılım te�viklerinde yetersizlik • ticari çıkar önceliklerinin e�itsel etkinliklere olumsuz etkileri.

Bu do�rultuda sürekli mesleki geli�im, kurumsal anlamda temel bir dönü�üm alanı olarak tasarımlanabilir ve örgütlenebilir. Konjonktürel ko�ullar da buna uygun görülmektedir. Bir yandan yüksekö�renim kurumları, di�er yandan sa�lık sektörü ve toplumsal kategoriler, sa�lık bakanlı�ı ve ilgili meslek örgütleri birle�tirici, de�i�tirici önerileri üretmesi gerekmektedir. Dünyanın ve ülkemizin sürekli de�i�im ko�ullarında sürekli mesleki geli�im, sa�lık personelinin mesleki varolu�unu sürdürebilmesinin temel ilkelerinden biri olup, meslek örgütlerinin de ba�at sorumluluk alanlarından biridir.

KAYNAKLAR

1- Hesapçıo�lu, M., Ö�retim �lke ve Yöntemleri, (1997), Beta Yayınları, �stanbul 2- Okçabol, R., Halk E�itimi (Yeti�kin E�itimi), (1996) Der Yayınları, �stanbul 3- Demirel, Ö., E�itim Terimleri Sözlü�ü, (1993), USEM Yayınları, Ankara

Page 25: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 24

4- Fi�ek, N.H., Hekimlikte Sürekli E�itim, (1976) Türkiye Tıp Akademisi Mecmuası 10: sayı 4

5- UNESCO, Recurrent Education,1973 Mimograf 6- Vural, Hüseyin, Sürekli E�itim ve Süreksizlikler, Sürekli E�itim Merkezi , Orta

Do�u Teknik Üniversitesi, Ankara,//sem.metu.edu.tr, Eri�im:13.03.2006) 7- Health 21, Health For All in the 21st Century, (1999) WHO Regional Office,

Copenhagen 8- Woodward, I. (ed), (1996) Continuing Professional Development: Issues in Design

and Delivery, Cassell, London 9- Buckley, R., Caple, J., (1992) The Theory and Practice of Training, Kogan Page

Ltd, London 10- Gibbons, A. (1994) CPD – Whose Learning is it Anyway?, Training &

Development, March 1994 11- Humphreys, J., Quinn, F.M.(eds), (1994) Health Care Education: The Challenge of

the Market, Chapman & Hall, London 12- Continuing medical education for physicians: Report of WHO Expert Committee,

(1973) WHO Tech. Rep.Ser. No.534 13- Institute of Training and Development (1993) Continuous professional

development: a policy statement Marlow, Institute of Training & Development 14- Lester, S (1995) "Professional qualifications and continuing development: a

practitioner perspective", Capability 1 (4), 16-22 15- Taymaz, H., (1997) Hizmet �çi E�itim: Kavramlar, �lkeler, Yöntemler, TAKAV

Matbaası, Ankara, 16- Kavuncuba�ı, �., (2000) Hastane ve Sa�lık Kurumları Yönetimi, Siyasal Kitabevi,

Ankara 17- Bilir, M. Mesleki Geli�menin Gere�i Olarak Ya�am Boyu Ö�renme, Ya�am Boyu

Ö�renme Sempozyumu 9-10 Aralık 2004, Bildiri Kitabı, PEGEM Yayıncılık, Ankara

18- Ayhan, S., Dünden Bugüne Ya�am Boyu Ö�renme, Ya�am Boyu Ö�renme Sempozyumu 9-10 Aralık 2004, Bildiri Kitabı, PEGEM Yayıncılık, Ankara

19- Sayılan, F., Herkes �çin E�itim, Ya�am Boyu Ö�renme Sempozyumu 9-10 Aralık 2004, Bildiri Kitabı, PEGEM Yayıncılık, Ankara

20- OECD, (1973) Recurrent Education, A Strategy For Lifelong Learning 21- OECD, (2006) Work on Education, 22- EC, 2000, A Memorandum on Lifelong Learning, Brussels,

http://europa.eu.int./com/education/life/memoen/pdf 23- Koosgaard, O., (1997) Internationalization and Globalization, Adult Education and

Development, No:49,; 9-28 24- Continuing medical education for physicians: Report of WHO Expert Committee,

(1973).WHO Tech. Rep.Ser. No.534 25- Ljubljana Charter on reforming health care in Europe. (1996) WHO Regional

Office, Copenhagen 26- T.C. Sa�lık Bakanlı�ı, (2001) Herkese Sa�lık, Türkiye’nin Hedef ve Stratejileri,

Ankara 27- Birinci Basamak Sa�lık Hizmetlerinde Sürekli Mesleksel Geli�im, Kalite Geli�tirme

�le Sürekli Tıp E�itiminin Entegrasyonu, 2005, EURACT, Eurepean Academy of Teachers (Çev: Aktürk ve arkada�ları) Ediren

28- Haines, A., Kuruvilla, S., Borchert, M., Bridging the implementation gap between knowledge and action for health, Bulletin of the World Health Organization, October 2004, 82 (10) 724-32

Page 26: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 25

TEMEL SA�LIK H�ZMETLER�NDE SÜREKL� E��T�M�N GEREKS�N�M�N�N BEL�RLENMES� VE YÖNTEM�

Prof. Dr. Ça�atay Güler Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD.

Temel sa�lık hizmetlerinde e�itim konusunu tartı�madan önce bazı temel

bilgilerin hatırlanmasında yarar vardır. 6-12 Eylül 1978 de Alma Ata'da toplanan 134 ülke ve 67 uluslararası örgüt

temsilcisi bir bildirge imzaladılar. Bu toplantıya 70 ülke sa�lık ve 40 ülke ise e�itim, tarım yada maliye bakanları ile katılmı�lardır.

Dünyadaki genel sa�lık düzeyi ile ilgili a�a�ıdaki saptamalar böyle bir sa�lık sözle�mesinin imzalanmasını gerekli kılan ko�ulları hazırlamı�tır:

1973 yılında toplanan DSÖ Kurulu bir çok ülkede sa�lık hizmetlerinde ki geli�menin gerek nicelik ve gerekse nitelik olarak toplumların geli�mi�lik düzeyi ile paralellik göstermedi�ini, sunulan hizmetin toplum bireylerinin beklentilerine uymadı�ını belirlemi�tir.

1. Yakla�ık bir milyar ki�i yoksulluk, kötü beslenme ve hastalıklar nedeniyle yetemez derecede dü�kün ve çalı�amaz durumda ve gelecekleri için ümitsizdir.

2. Bazı ülkelerde do�u�tan beklenen ya�am süresi 72 iken bazılarında 55 yıl kadardır. Kimi ülkelerde özellikle bazı Afrika ve Asya ülkelerinde bu ya� 50 nin altında da olabilmektedir.

3. Geli�mekte olan bir kısım ülkede do�an her bebekten ikisi birinci ya� gününü, birisi be�inci ya� gününü görmeden ölmektedir. Bunlardan sadece be� tanesi 40. ya� gününü görebilmektedir.

4. Geli�mekte olan ülkelerde insanlar, korunulabilir sa�lık sorunları nedeniyle ölmektedirler. Halen geli�mekte olan ülkelerin sorunları olarak bilinen kalp damar hastalıkları, kanser ve kazalara ba�lı ölümler de geli�mekte olan ülkelerde giderek artmaktadır.

5. Geli�mekte olan ülkelerde her yıl do�an seksen milyon bebekten 72 milyonu hiç bir hastalı�a kar�ı a�ılanamamaktadır.

6. Dünyada 1. 2 milyar ki�i sıtma ku�a�ında ya�amaktadır. Yalnız Afrika’da, her yıl bir milyon çocuk sıtma nedeniyle ölmektedir.

7. Geli�mi� ülkelerde ki�i ba�ına günde 3400 kalorilik bir a�ırı gıda tüketimi oldu�u halde geli�mekte olan ülkelerde 2000-2400 kalori tüketilmektedir.

8. Çevre ko�ulları bozuktur. Özellikle geli�mekte olan ülkelerde endüstrile�me ve hızlı kentle�me sorunu daha da a�ırla�tırmaktadır.

9. Ki�ilerin e�itim düzeyi ile sa�lık düzeyleri arasında çok yakın ili�ki olmasına kar�ın, dünyada 900 milyon yeti�kin okuma yazma bilmemektedir.

10. Bütün bu zorluklara kar�ın, dünya nüfusunun üçte ikisi sa�lık hizmetlerinden yoksundur. Özellikle geli�mekte olan bazı ülkelerde yüz bin ki�i ba�ına ellinin altında sa�lık personeli dü�mektedir. Bu oran geli�mi� ülkelere oranla 15 kat daha fazladır.

Alma Ata bildirgesi temel sa�lık hizmetleri ile ilgili olarak a�a�ıdaki tanımı getirmi�tir: Temel sa�lık hizmetleri, bir toplumdaki bireylerin ve ailelerin ço�u tarafından kabul edilecek yollardan, onların tam olarak katılımlarının sa�lanması ile, ülke ve toplumca kar�ılanılabilir bir harcama kar�ılı�ında onlara götürülen esas sa�lık hizmetidir. Temel sa�lık hizmetleri sa�lık hizmetlerinin çekirde�ini olu�turur ve genel anlamdaki toplumsal ve ekonomik kalkınmanın vazgeçilmez bir parçasıdır. TSH ulusal sa�lık sisteminin sa�lık hizmetleri zincirinin, insanların çalı�tı�ı ve ya�adı�ı yerlerin olabildi�ince yakınına götürülmü�, bireylerin ailelerin ve toplumun ilk ba�vuru yeri olan, birinci basama�ını olu�turur. Temel sa�lık hizmetleri ülke sa�lı�ının tümünü ilgilendiren bir kavram ve örgütlenme temelidir. Sa�lık hizmetlerinin do�u�tan bir hak oldu�unun kabulünü, herkesin kendi sa�lı�ıyla ilgili yükümlülükleri bir görev olarak almasını, sektörler arası i�birli�ini, ve geli�mi� ülkelerin katkısı gere�ini vurgulayan bir kavramdır. Her ülkenin kendi sorunlarını çözmeye yönelik ve ko�ullarına uygun bir hizmet modeli

Page 27: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 26

geli�tirmesi, hizmetin en uçta ki noktalara iletilmesi, birinci ikinci ve üçüncü basamak sa�lık hizmetlerinin birbiriyle ba�lantısı sa�lanmasını, sektörler arası i�birli�inin, toplumun sa�lık hizmetlerine katılımının sa�lanması gere�i üzerinde sık sık durulmu�tur. Temel sa�lık hizmetinde koruyucu hekimlik hizmeti ile birinci basamak ve evde tedavi uygulamaları bir bütün olarak yer alır.

Alma Ata bildirgesinde vazgeçilmez en alt sa�lık bakım düzeyi, en az bakım düzeyi minimal care, kavramı üzerinde durulmu�tur. Bu sekiz a�amada incelenir:

1, Halkın sa�lık e�itimi 2. Beslenme durumunun geli�tirilmesi 3. Temiz su sa�lanması 4. Ana çocuk sa�lı�ı ve aile planlanması 5. Ba�lıca bula�ıcı hastalıklara kar�ı ba�ı�ıklamanın sa�lanması 6. Endemik hastalıkların kontrolü 7. Sık görülen hastalıklar ve yaralanmaların uygun tedavisinin sa�lanması 8. Temel ilaçların sa�lanması Alma Ata bildirgesi bazı öneriler getirmi�tir: 1. Sa�lık ekonomi ve sosyal kalkınmanın temel ö�esidir. 2. Toplum bireylerinin sa�lık hizmetlerinin planlanmasına ve uygulanmasına

katkıda bulunmalıdır. 3. Sa�lık hizmetlerinde sektörler arası i�birli�i gerekir. Hükümetler bu i�birli�inin

sa�lanmasına katkıda bulunmalıdır. 4. Temel sa�lık hizmetleri en azından sa�lık sorunlarının tanınmasını, uygun

beslenme, yeterli ve sa�lıklı su sa�lanması, aile planlaması ve di�er ana çocuk sa�lı�ı hizmetleri, ba�lıca bula�ıcı hastalıklara kar�ı ba�ı�ıklama, yerel endemik hastalıkları önleme ve kontrol etme, sık görülen hastalık ve yaralanmaların uygun tedavisinin sa�lanması, gerekli temel ilaçların sa�lanması gibi ö�eleri içermelidir.

5. Sa�lık hizmetleri toplumdaki herkese onların kabul edebilecekleri biçimde ve entegre olarak verilmelidir.

6. Duyarlı ve risk altındaki grupların özel gereksinimlerine a�ırlık verilmesi 7. Temel sa�lık hizmetlerinin ulusal sa�lık hizmetleri ile bütünleyici olarak

sunulması 8. Ekip anlayı�ı içerisinde hekim dı�ı personel kullanımına önem, gerekirse

öncelik verilmelidir. 9. Sa�lık hizmetlerinin yeterli ve etkin denetiminin sa�lanmasını 10. Sa�lık personelinin uygun e�itimi 11. Geri kalmı� bölgeler için özendirici önlemler 12. Sa�lık uygulamaları ile ilgili olarak uygun teknolojinin sa�lanması 13, Temel sa�lık hizmetleriyle ilgili uygun olanak ve lojistik destek sa�lanması 14. Gerekli temel ilaçların sa�lanması olarak sıralanan öneriler tüm dünya

ülkelerince yaygın olarak benimsendikten sonra amaçların gerçekle�tirilmesi için çalı�malara ba�lanmı�tır.

�nsan sa�lı�ının bir çok açıdan çevreden önemli ölçüde etkilendi�ini biliyoruz. Bir çok hastalık çevresel etmenlerce ba�latılır, sürdürülür veya çevresel etkenlere ba�lı olarak alevlenmeler gösterir. �nsanın dı�ındaki her �ey çevrenin ö�esidir. Çevre ki�i üzerindeki dı� etkilerin bütünüdür.

Çevrede sa�lı�ı do�rudan ya da dolaylı etkileyen önemli etkenler bulunmaktadır. Çevre bir ya�amı sürdürme ve sa�lama sistemidir. Su, yiyecek ve barınak bu sistemin en önemli ö�elerini olu�turur. Sa�lık açısından baktı�ımızda çevre üç ana grupta incelenir:Fizik, biyolojik ve sosyokültürel çevre.

Bu durumda çevre; hastalıklar için zemin hazırlayan, do�rudan hastalık nedeni olabilen, bazı hastalıkların gidi�ini ve sonucunu etkileyen. , bazı hastalıkların da yayılmasını kolayla�tıran bir faktör olarak kar�ımıza çıkmaktadır. Fizik ve biyolojik çevre yakından ili�kilidir. Sözgelimi iklim canlıların ya�aması ve ço�almasıyla yakından ili�kilidir. Jeolojik ve co�rafik özellikler toplumlar arasındaki ba�lantıyı olu�turmaktadır ve hastalık etkenlerinin yayılımıyla da ba�lantısı olabilir. �nsanlarca olu�turulan yapay

Page 28: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 27

çevre ko�ulları insanlar ve insan toplulukları üzerinde giderek çok daha önemli boyutlarda etkili olmaya ba�lamı�tır. Uzay yolculukları veya deniz altı bilimsel ara�tırma merkezlerinde oldu�u gibi kimi zaman da bu yapay çevre ko�ulları ki�inin varlı�ını sürdürebilmesi için vazgeçilmez durumdadır.

Bu nedenle insanların çevreleriyle etkile�imlerinin de�erlendirilmesi halk sa�lı�ının önemli konularından birisini olu�turmaktadır. Çevre sorunlarının her boyutu halk sa�lı�ı görevlilerinin göz önünde tutmak zorunda oldu�u etmenlerdir.

Çevresel etmenler üç ana kategoride geli�im göstermi�tir: 1. Geçmi�te mesleki etkilenime daha büyük önem verilmi�tir. 2. Son yıllarda su, hava ve yiyecek kirlili�i sorunları a�ırlık kazanmı�tır. Özellikle

bu gibi etkilenimin sa�lık üzerindeki etkilerinin belirlenmesine yönelik çabalara a�ırlık verilmi�tir.

3. Günümüzde tüm çevresel etmenlerin sosyal çevre ile birlikte ele alınması temel yakla�ımı olu�turmaktadır.

Çevrede sa�lı�ı olumsuz etkileyen tüm etmenlerin olumlu hale getirilmesi çalı�malarının tümü çevre sa�lı�ı terimi ile açıklanmaktadır. Burada çevrede sa�lı�a zarar verecek tüm etkenlerin ortadan kaldırılması esastır. Sa�lık personeli bu uygulamaların her a�amasında do�rudan sorumlu en önemli meslek grubudur.

Çevre sa�lı�ı bir çok meslek grubunun ekip hizmeti sunmasını gerektiren önemli bir sa�lık sorunudur. Bir çok sektörün i�birli�i olmadan çevre sa�lı�ı sorunlarının çözümü mümkün olmaz. Çevre sa�lı�ı, çevre fizyolojisi, uygulamalı fizyoloji gibi bilim dalları ile ba�lantılıdır. Uygulamalı fizyoloji ve çevre fizyolojisi çevredeki olumsuz etkilerin insan ve canlı fizyolojisi üzerindeki etkilerini incelemektedir. . Sa�lık elemanları, sa�lık ve çevre mühendisleri çevre sa�lı�ı konusunda i�birli�i yapmak zorundadır.

Toplumun ekonomik yapısı, ekonomik kalkınma çabaları ile ba�lantılı olup, kentle�me süreci ile de yakından ili�kilidir. Bunun sonucunda ba�langıçta alınacak koruyucu önlemler pahalı gibi görünürse de, sonradan bozulan çevrenin düzeltilmesiyle ilgili çabaların maliyeti ve olumsuz sonuçları göz önüne alındı�ında daha ucuz bir yöntemdir. Bütün bu kavramların yanı sıra giderek geli�en “çevre hekimli�i kavramı “ da konunun boyutunu oldukça de�i�tirmi�tir.

Çevresel etmenlerin insan sa�lı�ı üzerindeki etkilerinin yarattı�ı sonuçların özgül olmaması konunun tam bir sistem yakla�ımıyla ele alınmasını zorunlu kılar. Genel ilkeleri ayrıntılı olarak sıralamak istersek:

1. Her çevresel kirletici ve stresin kayna�ı ve do�ası ara�tırılmalıdır. 2. Bunun nasıl ve hangi biçimde insanlara etkiledi�i belirlenmelidir. 3. Etki ölçülebilmelidir. 4. Mümkün olan her zaman ve yerde kontrol önlemleri alınmalıdır. Sa�lık meslek örgütlerinin çevre sa�lı�ı açısından en önemli i�levleri ilgili

meslek gruplarının sistemli bir meslek içi e�itimi sa�layacak teknik alt yapının hazırlanması, ilgili teknik kurum ve kurulu�ların konuyla ilgili i�birli�inin sa�lanmasıdır.

Temel sa�lık hizmetleriyle ilgili olarak ülkemizde alınan yol Kimi geli�mekte olan ülkelerin gelene�inde ula�ılabilir yerde örgün e�itim görmü�

sa�lık görevlisi bulunmamaktadır. Bu gelene�in bulundu�u ülkelerde sa�lık göstergeleri yıllar sonra bulunmayanlara göre sosyoekonomik düzeyleri arasında fark olmamasına kar�ın daha iyi durumdadır. Ula�ılabilir yerde örgün e�itimden geçmi� sa�lık personeli ve hekimin bulunmadı�ı ülkeler ça�ın gerektirdi�i en üst düzey araç gereç ve donanıma sahip hastaneler açtıkları halde toplum sa�lık düzeyinin yükseltilmesinde ba�arılı olamamı�lardır. Yoksul ve e�itimsiz halk kitleleri mutabbiplerin elinde kalmı�tır. Sa�lık uygulamalarında hurafeler ve bo� inançlar hakim olmu�tur.

�ster geli�mi� ister geli�mekte olsun tüm ülkelerde hastaların hekime ba�vurmalarında mesafenin önemi çok iyi bilinmektedir (1) Ula�ım zorlu�u ve kültürel düzey mesafenin etkisini artırmaktadır. Bugün kendilerine özgü ve bir oranda etkili sa�lık sistemine sahip olan ülkelerde ula�ılabilir yerde örgün e�itim almı� sa�lık personelinin varlı�ı yüzyıllar öncesinden sa�lanabilmi�tir.

Page 29: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 28

Sa�lık hizmetlerinin sosyalle�tirilmesiyle ilgili yasa ile getirilen sistem kırsal ve kentsel bölgelerde kurulan sa�lık ocakları ile koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin bir bütün olarak sunulmasını, sa�lık ocakları ile hastanelerin ba�ını kurarak söz konusu iki basama�ın birbiriyle ba�lanmasını amaçlamaktaydı.

Hekimli�in geli�imi genellikle bulgusal, laboratuvar ve klinik dönemler olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Ba�langıçta her hastalık belirtisi ayrı hastalık olarak algılandı�ından bunların giderilmesi hastalı�ın tedavisi olarak kabul edilmi�tir. E�itim düzeyi ve sosyo ekonomik düzeyi dü�ük ülkelerin ço�unda hala hastalıkla- hastalık bulguları karı�tırılır. Hasta istismarında hastalık belirtilerine yönelik tedavi uygulamaları önemli yer tutar. Hekimlik geli�iminde bu dönem genellikle “bulgusal dönem “ olarak adlandırılmaktadır. 1880 yılında Pasteur ve arkada�larının hastalık etkenini bulmadan kuduz a�ısını geli�tirerek kuduzu önlemeleri, hastalı�a yönelik laboratuvar çalı�malarının ön plana geçti�i dönemi getirmi�tir. Bu dönem hastadan çok hastalı�a a�ırlık verildi�i dönemidir. Hekimli�in laboratuvar dönemi olarak adlandırılır. Daha sonra aynı etkenle kar�ıla�masına ra�men herkesin hastalanmadı�ının anla�ılması her hastanın kendine özgü ko�ullarıyla ele alınması gere�ini ortaya çıkarınca “hastalık yoktur, hasta vardır” ilkesinin hakim oldu�u “hekimli�in klinik dönemi” ortaya çıkmı�tır. (2) Ellili yıllara do�ru ise halk sa�lı�ı dönemine ula�ılmı�tır. Bu dönemde sa�lık hizmetlerinin bir “insan hakkı” oldu�u kavramı geli�mi�tir. Nitekim 1946 yılında yayınlanmı� olan insan hakları bildirgesinde de “Irk, din, politik, inanç, ekonomik ve sosyal durum farkı gözetilmeksizin herkesin eri�ebilecek en yüksek sa�lık düzeyine ula�ması temel haklardan biridir. ” Denilmektedir (3) II. Dünya Sava�ı sonrasında sa�lı�ın insan hakkı olarak kabul edilmesi, insanın her yönden ve buna ba�lı olarak sa�lık açısından çevresiyle bir bütün oldu�unun anla�ılması, hastalıklardan korunma fikrinin ön plana geçmesi sa�lıkla ilgili yakla�ımda devrimsel bir de�i�im sa�lamı�tır (4) 1948 yılında kurulan Dünya Sa�lık Örgütü “Sa�lık, sadece hastalık ve sakatlı�ın olmayı�ı de�il, bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam bir iyilik halidir” tanımını getirmi�tir.

Hastalıklardan korunma kavramıyla birlikte birincil, ikincil ve üçüncül koruma ilkeleri ön plana çıkmı�tır. Birincil korunma insanlarda hastalıkların geli�mesini engellemeyi amaçlamaktadır. �kincil koruma geli�mesi önlenemeyen hastalıkların tedavi edilebilir dönemde belirlenerek kontrol altına alınmasını amaçlar (1) Üçüncül korunmada ise her �eye ra�men hastalıkların çıkması durumunda verebilece�i zararın en aza indirilmesi amaçlanır.

1978 yılında DSÖ yayınladı�ı Alma Ata Bildirgesi ile temel sa�lık hizmetlerinin ilkeleri yayınlanmı�tır. Bu bildirge ile sa�lı�ın tüm toplum bireylerine sosyal hakkaniyet ilkesi içerisinde e�it olarak götürülmesi, çevrenin olumlu hale getirilmesi, ki�inin sa�lıklı iken de sa�lık hizmeti alabilmesi, hastalıkların toplumsal ve kültürel nedenlerinin de ele alınması, sa�lık hizmetlerinin bir çok sektörün i�birli�iyle sunulması, korumaya öncelik verilmesi, risk gruplarına öncelikli hizmet, en çok görülen, en çok sakat bırakan ve en çok öldüren hastalıklara öncelik verilmesi, her üç koruyucu hekimlik hizmetinin bir bütün olarak verilmesi, sa�lık hizmetinin bir ekip hizmeti olarak sunulması gerekti�i belirtilmi�tir. Ekonomik kalkınma ile sa�lık düzeyinin kar�ılıklı etkile�im içerisinde bulundu�u, herkesin kendi sa�lı�ını korumakla sorumlu oldu�u, hizmetin sunumu ve planlanmasına toplum bireylerinin katılmasının gere�i, uluslar arası i�birli�inin önemi vurgulanmı�tır. Sa�lık hizmet sistemi ve modelinin ülkeye uygun olması gerekti�i belirtilmi�tir. Bu ilkelerin ço�u 1960 yılında çıkartılmı� olan Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesi yasası ile ülkemizde uygulamaya sokulmu� durumdaydı. (2)

1920 de, kurulan Sa�lık ve Sosyal Yardım Bakanlı�ı ülkenin barı�a kavu�tu�u 1923 tarihinden itibaren yurdun sa�lık ve sosyal durumu için en önemli sorunları olu�turan sıtma, frengi, trahom gibi hastalıklarla sava�a ba�lamı� ve iyi sonuçlar almı�tır. Cumhuriyetle birlikte adeta “bir sa�lık kurtulu� sava�ı “ ba�latılmı�tır. Nitekim ba�langıçta bu gibi hastalıkların bazılarına yönelik dikey örgütlenme bunun getirdi�i önemli zorunluluklardan biridir. Tedavide örnek kurulu�lar kurulmakla birlikte tedavi uygulamalarında yerel yönetimlerin ve il özel idarelerinin devreye girmesi

Page 30: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 29

amaçlanmı�tır. Ancak koruyucu hekimlik uygulamalarının güçlü bir merkezi yönetim ve etkili bir örgütlenme olmaksızın kurulamayaca�ı görüldü�ünden hepsinde Sa�lık Bakanlı�ının merkezi otoritesini güçlendirmeye yönelik önlemler çok akılcı biçimde atılmı�tır. Sa�lık Bakanlı�ının “Sosyal Yardım” kavramıyla birle�tirilen bir kuramsal yakla�ımı benimsemesi olayın sosyal boyutlarının göz ardı edilemeyece�inin açıkça görüldü�ünü gösteren önemli bir kanıttır.

Cumhuriyet dönemindeki sa�lık örgütlenmesini destekleyecek sa�lık personeli alt yapısında “Sa�lık Memuru” “Köy ebeleri” adıyla tanımlanan personel hemen hemen dünyadaki ilk sistemli halk sa�lı�ı hem�iresi örneklerini olu�turur. Personelin adından çok onlara verilen temel görev ve sorumluluklara bakıldı�ında bu özellikleri hemen görülecektir. . E�itimli sa�lık personelini ula�ılabilir kılmak, koruyucu sa�lık hizmetlerini sa�lık örgütünün temel i�levlerinden biri haline getirmek çabası çok belirgindir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkartılan yasalar incelendi�inde ülkenin var olan sa�lık sorunlarının çok iyi analiz edildi�i görülür. Bu analizlerin sonucunda uzun vadeli ve sistemli bir çözüm yakla�ımı hakimdir.

Refik Saydam, daha sonra ilk Sa�lık Bakanlı�ı döneminde Behçet Uz bu yakla�ımı çok belirgin biçimde korumu�lardır. Kaynakların büyük oranda koruyucu hekimlik uygulamalarının etkinle�tirilmesi yönünde kullanılması birçok sa�lık sorununun çözümünü sa�lamı�tır. Behçet Uz’un ikinci Sa�lık Bakanlı�ı döneminde tedavinin ön plana çıkartılmaya ba�ladı�ı görülür. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yapılan yasal ve yapısal alt yapı koruyucu hekimlik uygulamalarıyla ilgili zayıflamayı bir ölçüde engellemekle birlikte koruyucu hekimlik uygulamalarının ikinci plana itilmeye ba�ladı�ını görüyoruz.

Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesi Hakkındaki Kanun’un çıkartılmasıyla temel sa�lık hizmetlerinin çözümü, koruyucu ve tedavi edici hizmetlerinin birinci basamaktan son basama�a kadar entegre biçimde verilmesi, ekip hizmeti sunulması, “çok görülen çok sakat bırakan ve çok öldüren” sa�lık sorunlarına öncelik tanınması, hekimin ve sa�lık personelinin özlük haklarının güçlendirilmesi, personel e�itimi, gelecekte sa�lık planlama ve kaynak ayırımında kullanılacak temel sa�lık verilerinin belirlenmesini sa�layacak güçlü bir sa�lık kayıt sisteminin kurulması, sa�lık personelinin e�itimi vb konular ülkeye ko�ullarına uygun biçimde bütünle�tirilmi�tir. Bu yasanın etkin olarak uygulanmaya ba�landı�ı Do�u Anadolu Bölgesi, Batıda Edirne gibi kentsel bölgeler kısa sürede çok belirgin iyile�tirmeler sa�lamı�tır. Herhangi bir zorunlu hizmet yakla�ımı olmaksızın en uç birimlerde dahi yeterli personel sayısına ula�ılabilmi�tir.

Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesiyle sa�lık hizmet örgütlenmesine nüfus esası gelmi�, en uçta halk sa�lı�ı hem�ireli�i niteli�i kazandırılmı� ve sorumlulu�u verilmi� sa�lık evi ebelerinin sa�lık evi birimlerinde 2000-3000 ki�iye hizmet vermesi, her 7000-10000 nüfusa idari örgütlenme göz önüne alınmaksızın bir sa�lık oca�ı kurulması öngörülmü�tür. Sa�lık oca�ında hekimin liderli�inde halk sa�lı�ı hem�iresi, sa�lık memuru, tıbbi sekreter ve ebelerden olu�an bir ekip tanımlanmı�tır. 224 sayılı kanun ve ilgili 154 sayılı yönergede yıllar sonra Alma Ata Bildirgesinde sıralanan tüm ilkeler yıllar öncesinden kabul edilerek ilkeler ve hizmet sorumlulukları halinde sıralanmı�tır. Koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin bir arada yürütülmesi,. tedavi edici sa�lık hizmetlerinde birinci ve ikinci basamaklar arasında sevk zinciri kurulması amaçlanmı�tır. (1)

SHSHK un çıkmasından çok sonra 6-12 Eylül 1978'de, Kazakistan Cumhuriyeti’nin ba�kenti Alma-Ata'da toplanan "TSH Konferansı'nda temel sa�lık sorunlarının çözümü için uyulması gereken temel ilkeler kararla�tırılmı�tır. Bu ilkelerin SHSHK yakla�ımıyla nerede ise bire bir uyu�ması söz konusu yasanın ülke sa�lık sorunlarının gerçek bir etüdünden sonra hazırlandı�ını gösteren önemli bir göstergedir(5).

Söz konusu toplantıda temel sa�lık hizmetleri ile ilgili olarak getirilen tanım çok önemlidir: “TSH, bir toplumdaki birey ve ailelerin geneli tarafından kabul edilecek yollardan, onların tam olarak katılımları ile, ülke ve toplumca kar�ılanabilir bir harcama kar�ılı�ında onlara götürülen esas sa�lık hizmetidir. TSH, ülkenin sa�lık hizmetinin

Page 31: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 30

çekirde�ini olu�turur ve genel anlamdaki toplumsal ve ekonomik kalkınmanın vazgeçilmez bir parçasıdır, TSH, ulusal sa�lık sisteminin, insanların ya�adı�ı ve çalı�tı�ı yerlerin mümkün oldu�u kadar yakınma götürülmü�, bireylerin, ailelerin ve toplumun ilk ba�vuru yeri olan, sa�lık hizmeti zincirinin birinci halkasını olu�turur”

SHSHK un öngörüleri ve getirdi�i ülke gereksinim tanımı bu tanımı tümüyle kapsamaktadır. Ancak birkaç yıl içerisinde sisteme yapılan müdahaleler, uygulamanın amaçlarının sonradan gelen Bakanlarca tam kavranamamı� olması, tedavi uygulamalarının popüler özelli�i sistemin i�levselli�ini ortadan kaldıran amaçlı müdahaleleri do�urmu�tur. Görünürde ülkede giderek yaygınla�tırıldı�ı görünümü verilirken sistemin temel dayanakları ortadan kaldırılmı�tır.

Nitekim kanunun ruhuna uygun üniversite destekli model bölgelerin kaldırılması bu sistemli çabaların son adımıdır. Ulusal sa�lık sisteminin gerek kırsal gerekse kentsel kesimlerde etkinli�ini gösteren bilimsel çalı�maların yürütülmesiyle ilgili verileri sa�layacak sa�lık kayıt sisteminin yok edilmesi en büyük darbelerden birisidir. Ülkenin sa�lık kayıt sisteminin i�levsiz duruma getirilmesiyle toplumun temel gereksinimlerine dayanan bir sa�lık politikası izlenmesini sa�layacak temel dayanak ortadan kaldırılmı�tır. Bunu borçlanarak yapılan büyük bütçeli, ancak “gereksinimleri” kredi veren kurulu�un belirledi�i sonuçlarından da “ülkenin politika geli�tirme “ “kaynak da�ılımını ülke sorunlarını çözmeye yönelik düzenlemeleri” yapmak için de�il sanki bir “piyasa yönlendirmesi” “pazar belirlenmesi” amacıyla yararlanılır duruma gelinmi�tir. Sa�lık Bakanlı�ı’nın isminden “Sosyal” teriminin çıkartılması “Sosyal Devlet” yakla�ımının artık benimsenmedi�ini gösteren önemli ipuçlarından birisi oldu�u anla�ılmı�tır.

Getirilen bu nokta SHSHK un öngördü�ü sistemin ülke sa�lık sorunlarını çözemedi�i (yani uygulatılmayan bir sistemin ba�arısız oldu�u!) tartı�malarını ba�latan, ülkeye uygunlu�u hiç sorgulanmaksızın “maliyetin kar�ılandı�ı oranda tedavi” hedefleyen, sa�lı�ı sadece hastalananların tedavisi olarak gören sistemlerin dayatılmaya çalı�ıldı�ı bir sürecin ön adımıdır.

Ku�kusuz yasalarda ve sistemde zamanın gerektirdi�i, bilimsel esaslara dayanan düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır. Ancak her yapılan müdahalenin ulusal sa�lık sisteminin yeni ba�tan alt üst edilmesini gerektirmeyece�i de açıktır. Sa�lık finansman modelleriyle “sa�lık hizmet” sisteminin özde� kavramlarmı� gibi ele alınıp sunulması “ulusal bir modelden” çok sadece “kar-zarar” hesabının yapıldı�ı günü birlik alı�veri� modellerinin öngörüldü�ünü ortaya koymaktadır. Oysa “kazanç “ hanesine yazılan günlük para girdilerinin yanında asla hesaplanmayan “koruyucu hekimlik yatırımları” hiç hesaba katılmamaktadır.

Yasalarla ilgili olarak yapılacak de�erlendirmelerde en büyük hatalardan biri bunun maddelerinin, maddelerin dili yada kaç yıl önce çıkartıldı�ının tartı�ılmasıdır. “Elli yıllık kanun” “seksen yıllık kanun”’un günümüzün gereksinimlerine cevap verip vermedi�i tartı�ma ortamına sürülür. Bu tartı�maları öylesine bir noktaya sürüklenir ki, onun yerine getirilecek olanının yasanın, bir önceki yasanın gerekçesini olu�turan sorunlara çözüm getirip getirmeyece�i üzerinde durulmaz bile.

Genel esaslarıyla ilgili açıklamada öncelikli olarak vurgulanan konulardan birisi de koruyucu hekimlik uygulamalarıdır. Geçmi�te yapılan koruyucu sa�lık hizmetlerinin önemi küçümsenmemekle birlikte yetersizli�i ortaya konulmakta, bunun daha etkin hale getirilmesine olanak gereksinim açıklanmaktadır(6).

Vurgulanan öncelikli koruyucu sa�lık hizmeti sorunları arasında “bula�ıcı hastalıklar” “ana çocuk sa�lı�ı hizmetlerinin yetersizli�i” belirtilmektedir. Ana çocuk sa�lı�ı ile ilgili sorunlar devam etmektedir. Ana çocuk sa�lı�ı ile ilgili önlenebilir sa�lık sorunlarının tüm ülke boyutunda çözümlenmesine önemli katkılar yapacak koruyucu hekimlik uygulamaları ile ilgili sistem ortadan kalkmı�, ancak ba�vurana “tedavi” hizmeti sunulan bir yakla�ım ön plana çıkartılmı�tır. Bula�ıcı hastalıklarla ilgili bazı eski sorunların çözümüne kısa süreli uygulanabilen SHSHK la kurulan sistem önemli katkılar yapmı� ancak sistemin çökertilmesinden sonra “yeniden ba�kaldırmalar” ve kene ile bula�an hastalıklar dahil olmak üzere ülkemizde daha

Page 32: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 31

önceden sorun olmayan bir çok hastalık ortaya çıkmaya ba�lamı�tır. Bu gibi yeni sa�lık sorunları hemen tepki verecek bir sistem ortadan kalktı�ı için gelecekte önemli hasarlar yapacaktır. Getirilmek istenen sistem modelleri böyle bir tepkiyi do�asında ta�ımamaktadır.

Yasa gerekçesinin genel açıklamalarında tedavi alanında çalı�an hekimlerle koruyucu hekimlik alanında çalı�anlarda arasında ekonomik sosyal uçurumlar bulundu�u, bunun kapatılması gerekti�i vurgulanırken getirilmek istenen yeni modellerde ve yapılan “performans kriterleri yakla�ımı “ nedeniyle koruyucu hekimlik alanında çalı�anlar özendirilmek bir yana adeta ikinci sınıf sa�lık personeli durumuna dü�ürülmektedir.

Genel açıklamalar yetersiz veri toplama hizmetlerini önemli bir halk sa�lı�ı sorunu olarak vurgulamaktadır. Nitekim SHSHK un etkin olarak uygulandı�ı dönemlerde önemli bir veri kayna�ı olan, kolayca bilgiye dönü�ebilen kayıt ve bildirim sistemi ortadan kalkmı�tır. Daha önce de vurgulandı�ı gibi krediyi veren kurulu�un öngördü�ü verilerin ve bilginin toplanmasına yönelik “proje bazlı” de�erlendirmeler ülkemize çok sınırlı “yararlı veri” sa�lamaktadır. Sistem DRIPS (Data rich information poor syndrome) sendromuna yakalanmı�tır. Kullanılabilirli�i dü�ük güvenilmesi mümkün olmayan veri yükü bilgiye dönü�memektedir. Son zamanlarda “en kötü veri verisizlikten iyidir” mazeretinin arkasına saklanılmaya çalı�ılması bu nedenledir.

Koruyucu hekimlik uygulamaları arasında sayılan “halk için sa�lık e�itimi” bütünüyle terkedilmi�tir. Günümüzde halk “popüler” “teknoloji abartılı” magazin bilgileriyle adeta bombardımana tutulmaktadır. Sa�lık e�itimi adı altında yapılan yazılı ve görsel basın programları daha çok “gizli promosyon” a�ırlıklı olmaktadır.

Çevre sa�lı�ı hizmetleri Sa�lık Bakanlı�ı dı�ındaki Bakanlıklara yetki devri nedeniyle hemen hemen i�levsiz hale getirilmi�tir. “Çevre” “ekoloji” “çevre sa�lı�ı” kavramları birbirine karı�mı�, ilgisiz bakanlıklar yetki kapma tela�ı içerisinde hizmetin bütünlü�ünü ve i�levselli�ini ortadan kaldırmı�lardır. Çevre sa�lı�ı açısından toplumun koruyucu kalkanı bir çok yerden delinmi� gibidir. Giderek sadece geli�mi� ülkelerin yönlendirdi�i çevre sa�lı�ı sorunları ön plana çıkartılacak bunların müdahale olana�ı ortadan kaldırılmakta, ülke ekonomisiyle ilgili handikaplar yaratacak yönlendirmelerin gerekçelerini olu�turur hale gelmektedir. Getirilmek istenen sistem bu durumu daha da kötüle�tirecektir.

Sa�lık laboratuar hizmetleri sadece tedavi amaçlı uygulamaların güdümünde pahalı teknolojik bir uygulama haline getirilmi�tir. Bu süreç hızlanacaktır. Hekim hasta muayenesini ve anamnezi hemen hemen tümüyle yok sayarak daha hastayla yüz yüze geldi�inde laboratuar ka�ıdı dolduran bir araç olmaya do�ru itilmektedir. Birinci basamak laboratuarı küçümsenmekte ve ihmal edilmektedir. Hekim do�rudan laboratuardan uzakla�mı�, bu hizmet ancak ileri teknoloji ve kit ba�ımlı laboratuar hizmetlerine dönü�türülmü�tür. Halk sa�lı�ı ile ilgili laboratuar hizmetleri ise Sa�lık Bakanlı�ı dı�ındaki ilgisiz bakanlıkların i�levsiz ve akademik bir takım yakla�ımlarıyla ülkenin hiç yararlanamayaca�ı akademik veriler sa�layan yada hiç i�e yaramayan laboratuar uygulamalarına dönü�mü�tür.

Toplum beslenmesi ile ilgili sorunların çözümü büyük oranda ihmal edilmi�, toplum reklamlar ve gizli yönlendirmelerle geleneksel temel beslenme kültüründen de uzakla�maya ba�lamı�tır. Gıda kodeksinin i�levi, gıda sa�lı�ı uygulamalarıyla karı�tırılmı�tır. “ekmek zenginle�tirilmesi” “zenginle�tirme” böyle durumlarda kötü gidi�i promosyonla maskeleyen aslında süreci daha da kötüle�tirecek uygulamalar durumuna gelmektedir. Ne kadar tehlikeli olaca�ının farkına varılmadan ekmeklerde demir zenginle�tirilmesinden bile söz edilebilmektedir. “Anemi”nin ki�iye özel ve bilimsel dozajına uygun tedavi gerektiren bir sa�lık sorunu oldu�u unutulmaktadır. .

Hastaneler gerçek anlamda geli�memektedir. Teknoloji ve fizik alt yapı iyile�tirmeleri herhangi bir fizibiliteye dayanmadı�ından “hızla sermayenin kurtarılması gereken” bu nedenle “endikasyon marjını” alabildi�ine geni�leterek sa�lık maliyetini artıran tehlikeli bir tuzak haline dönü�mü�tür. Önerilen modeller

Page 33: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 32

geli�mekte olan ülkelerde bu süreci çok hızlandırma e�ilimindedir. Günümüzde “ultrason” araçlarının eski dönemlerin “ayna” uygulamalarını da aratacak bir �ekilde kullanımı en tipik örneklerden birisidir.

Büyük kentlere hasta akımı SHSHK gerekçesinin genel açıklamalarında vurgulanan önemli sorunlardan biridir. Günümüzde azalaca�ına artmakta teknoloji promosyonu, medyanın ve tedavi hizmeti yatırımlarının yönlendirilmesine ba�lı olarak daha da artmaktadır.

SHSHK çıkartıldı�ında getirilen özlük hakları ve bunun sisteme ba�lanmasıyla sa�lanan personel yeterlili�i, ortadan kalkmı�, zorunlu hizmetle dahi telafi edilemeyen bu durum günümüzde bazı il ve ilçelerin hemen hiç doktorsuz kalması sonucunu yaratmı�tır. SHSHK hekim ve sa�lık personelinin özlük haklarını sadece ekonomik boyutta de�il, e�itim, uzmanla�ma, gelecek güvencesi vb bir çok faktörü kapsayan bir bütün olarak ele alan bir yakla�ımı benimsemi�ti. Bunları sa�larken tam gün çalı�ma zorunlulu�u getirilmi�, hekimle hasta arasında para ili�kisi ortadan kaldırılmı�tır. Böylece en basit “temel sa�lık hizmeti” gereksinimi içerisinde olan ki�ilerin “mü�teri” yakla�ımıyla ele alınması engellenmi�tir.

Gerekçesiyle ilgili genel açıklamalarda önemine de�inen ve kurulan sistemin do�ası gere�i ilaç kullanımında sistemli bir denetim sa�layan SHSHK uygulamasının ortadan kalkması ve bu yasanın öngördü�ü hizmetin tek elden yönetilmesi ilkesinin bir türlü uygulamaya sokulamaması nedeniyle ilaç sorunu giderek büyümektedir. SHSHK akılcı ilaç kanunun kuramsal tartı�masını yapmaya bile gerek görmeden bunu sa�layacak mekanizmayı kurmayı hedeflemi�tir. Günümüzde konunun sadece kuramsal tartı�maları yapılırken uygulama ters yönde geli�mektedir. Geli�mekte olan ülkelerde “kültür ve antibiyotik hassasiyet testleri” bugünün “antibiyoti�i” ni belirlemeye yönelik tuzaklar haline dönü�mü�tür. �laç tüketimi, firmaların etik olmayan promosyon yakla�ımları, hekimlerin ilaç bilgisinin yetersizli�i, tüm sosyal güvenlik bütçelerini kemiren bir canavara dönü�türmü�tür. Bunu getirilmeye çalı�ılan çözüm “hekimin reçete sorumlulu�unu ve yetkisini “ kısıtlamaya yönelik bir takım etkisiz uygulamalardan ibaret olabilmi�tir. Bu yakla�ım akılcı ilaç kullanımına de�il birinci basamak hekimlerinin reçete yazma makinesi haline dönü�mesi sonucunu vermi�tir.

Merkezi otoritenin ve ulusal sistemin en büyük önem ta�ıdı�ı iki kurum sa�lık ve e�itimdir ülkemizde bunun önemli sosyal ve kültürel gerekçeleri vardır. SHSHK la ilgili genel giri� açıklamalarında Bakanlık te�kilatının yapısının neden bu amaçla de�i�tirildi�i vurgulanmaktadır. Günümüzde getirilmek istenen modeller ilk olarak Sa�lık Bakanlı�ı’nın merkezi otoritesini ve etkinli�ini azaltıcı te�kilat modellerini ön plana çıkartmaktadır.

SHSHK unun ilk maddesinin gerekçesi sa�lı�ın insan hakkı olma özelli�ine dayanmaktadır. Yasanın tüm öngörüleri “sosyal devlet” temeline dayanır. Buna kar�ın Bakanlı�ın sosyal i�levi tümüyle ortadan kaldırılmı�tır. Hasta “fiziksel, biyolojik ve sosyal çevresi” ile bir bütün olarak ele alınmamaktadır.

Yasanın birinci maddesinde sa�lı�ın evrensel bir “bir insan hakkı “ oldu�u belirtildikten sonra maddelerin gerekçeleri yukarıda belirtilen esaslar ı�ı�ında tek tek sıralanmaktadır.

Bu gerekçelerin hepsi daha a�ır biçimde varlı�ını sürdürmektedir. Tartı�ılan yeni modeller bu sorunlara çözüm öngörmemektedir. Önerilecek her model uygulatılmayan SHSHK gerekçelerini olu�turan sorunlara hangi çözümleri getirdi�ini de ortaya koymak zorundadır.

Küreselle�me Burada yazının ba�lı�ından hareket edilerek ayrıntılı bir küreselle�me

de�erlendirmesi yapılmayacaktır. Küreselle�me süreciyle sa�lık bir tedavi endüstrisi olarak görülmeye ba�lanmı�, koruyucu hekimlik ve tedavi edici hekimlik büyük oranda birbirinden koparılmı�, ayrı örgülerin görevi gibi görülmeye ba�lanmı�tır. Koruyucu hekimlik uygulamaları insan gücü ve ekonomik deste�ini yitirmeye ba�lamı�tır. Sa�lık hizmetlerine ula�ımda ekonomik yeterlilik en büyük etmen haline gelmi�tir.

Page 34: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 33

Küreselle�me süreciyle ilgili temel etmen olarak gösterilen küresel de�i�ikli�in dikkatli de�erlendirilmesi gerekmektedir. Last halk sa�lı�ı açısından fiziksel, biyolojik ve sosyal bakımdan küresel de�i�ikli�in bile�enlerini �öyle sıralamaktadır(7, 8):

Global de�i�ikli�in bile�enleri: �klim de�i�ikli�i Stratosferde ozon zayıflaması Kaynak yetersizli�i Çölle�me Çevresel kirlenme Ekosistem de�i�iklikleri Ba�kaldıran patojenler Demografik faktörler Nüfus artı�ı Göç Ekonomik, politik faktörler vb Teknoloji �leti�im De�erler Dikkat edilirse iklim de�i�ikliklerinden kitlesel göçlere, sava�lardan toplumsal

de�erlerdeki de�i�ime kadar bir çok etmen vardır. Bunların ço�unun SHSHK un gerekçelerini ortadan kaldırmak bir yana çok daha büyük boyutlara ta�ıyaca�ı kolayca görülmektedir.

Sonuçta ilgili yasanın gerekçeleri ortadan kalkmamı�tır (9). Bu nedenle yeni yapılacak tüm yasal düzenlemelerin bu gerekçelere yanıt vermesi gerekmektedir.

Sa�lık personelinin TSH e�itimi Sa�lık bedensel, ruhsal ve sosyal bakımlardan tam bir iyilik hali olarak

tanımlanır. Bu ö�eler birbiri ile kar�ılıklı etkile�im halindedir. Ki�inin sa�lı�ı ile ilgili bazı faktörleri ana babadan genetiksel olarak aldı�ı bilinmektedir. Di�er önemli etken ise ya�adı�ı çevredir. Toplumun di�er bireyleri, beslenme, ya�anılan bölge çevresel ö�elerdir. Çevre sürekli de�i�im içerisindedir. Sa�lık açısından bu de�i�im daha da belirgindir.

Ki�i her gün her an sa�lı�ı ile ilgili kararlar verir ve seçimler yapar. Ki�inin davranı�ları sa�lı�ıyla dolaylı yada dolaysız ili�kidedir. Ki�inin sa�lıklı davranmasında birinci ko�ul sa�lık bilgisine sahip olmasıdır. Ki�inin karar ve davranı�larında sa�lık bilgisi önemlidir. Ki�inin sahip oldu�u kuramsal sa�lık bilgisinin yanı sıra, kendisi ve çevresi ile ili�kili bilgisi de sa�lı�ı ile yakından ili�kilidir. Ki�inin genetiksel özellikleri ve çevresinin bile�ik etkisi onun ba�kalarından farklılı�ını olu�turur. etkile�imi ve etkileri de farklı olabilir. Ki�iler ilgilerini deneyerek,. deneyimlerle, ba�kalarından, do�rudan sistemli ö�renimle kazanabilir. (10-13) Bilgilenme deneyim ve ö�renme ya�antıları ile sa�lanır. Ya�antı ve ya�am birbiri ile karı�tırılmamalıdır. Ya�antı herhangi bir olayın ya�anmasıdır. Do�umdan ölüme kadar tüm ya�antıların toplamına ya�am denmektedir.

Batı ülkelerinde gerek ya�ama ko�ulları gerekse demografik ko�ullar sa�lık e�itiminin konularının önemli boyutta de�i�imine neden olmu�tur. (14)

-Sa� kalma, ya�ama ve güvenlikten performansa -Fizik güçten fiziksel yeterlili�e -Mental hijyenden mental etkinli�e -Sa�lıklı toplumlardan sa�lıklı çevre ve politikalara kayma söz konusudur. (7) Sa� kalma, fizik güç, mental hijyen ve sa�lıklı toplum hedefleri geli�mekte olan

ülkelerin büyük ço�unlu�unda temel hedef olma özelliklerini sürdürmektedir. Sosyal devlet yakla�ımının ortadan kalkması, tedavi yakla�ımının ön plana çıkması, sa�lı�ın piyasa ko�ullarında de�erlendirmesi bir sonraki evreleri hedeflemeyi olanaksız kılacak, sayılan hedeflere ula�ma olasılı�ını da çok azaltacaktır. Yukarıdaki de�i�imi gösteren geli�mi� ülkeler için önerilen modellerin “küreselle�me tartı�maları sürecinde” ülkemize ta�ınmaya çalı�ılmasıyla ilgili önemli sorunlar vardır.

Page 35: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 34

Geli�mekte olan ülkelerde bula�ıcı hastalıklar, beslenme yetersizlikleri ve dengesizlikleri, güvenliksiz çalı�ma ko�ulları, ya�anan çevre, sa�lık bakım hizmetine ula�abilme yetersizli�i, yetersiz bilgi ve örgütlenme gibi nedenlerle erken ölüm ve önlenebilir hastalıkların etkisinde kalmaya devam etmektedir. (10-13)

Bir çok programın sa�lık e�itim bile�eni bulunmasına ra�men, sa�lık e�itimi olarak tanımlanmamı� olabilir.

“Sa�lık e�itimi” bireyin, sa�lıklı olma ko�ullarını hazırlayan, sa�lıklı olmayı mümkün kılan, ve güçlendiren; yada buna yönelik kolektif bir davranı� için aynı etkileri yapan ö�renme ya�antılarının herhangi bir bile�imidir.

“Sa�lı�ı geli�tirme” sa�lıklı olabilmek için herhangi bir davranı�ı veya ko�ulu destekleyen e�itimsel, örgütsel, ekonomik ve çevresel desteklerin herhangi bir bile�imini tanımlamaktadır.

Sa�lı�ı geli�tirme uygulamaları sorun olan davranı�ın risk altındaki birey veya grubun denetiminin ötesinde oldu�unda sa�lık e�itiminden daha ileri bir uygulamadır. Sa�lı�ı geli�tirme halk sa�lı�ı ve koruyucu hekimli�in önemli bir bile�enidir. (15)

Amerika Birle�ik Devletlerinde hastalıkları önlemeye yönelik ulusal strateji üç bile�eni içermektedir:

1. Sa�lı�ın davranı�sal nedenlerine yönelik sa�lı�ı koruma uygulamaları 2. Çevresel nedenlere yönelik sa�lı�ı koruma uygulamaları 3. Tıpsal kaynakların ve hizmetlerin örgütlenmesine yönelik koruyucu hekimlik

uygulamaları. �leti�im �leti�imin sa�lık davranı�ı ile ili�kisi genellikle sa�lık e�itiminin kapsamı içerisinde

incelenmektedir. Ancak tüketicilerin sa�lık gereksinimi ile ili�kisi bulunmayan ürünlerin tanıtımı ve yaygınla�tırılmasına yönelik olarak kullanılması durumunda farklı özellik kazanmaktadır.

Algısal ve davranı�sal de�i�ikliklerin süreklili�i ö�renici durumdaki ki�inin pasif de�il aktif katılımıyla yakından ili�kilidir. Bu nedenle sa�lık e�itimi bireylerin kendi sa�lık gereksinimlerini gönüllü olarak belirlemeleri esasına dayanmaktadır, Genellikle hükümetler ve politik güçler de bu yakla�ımı benimserler, Çünkü aksi taktirde uygulamaların propaganda, zorlayıcı ve baskılayıcı olarak algılanması tehlikesi vardır. Bu ise kamuoyunun direnmesine neden olur.

�leti�im;ortak bir anlama ve anla�maya ula�mak için, ki�iler arasında bilgi de�i�imi i�lemlerinin tümüdür.

�leti�im ile topluma yapılabilecek önemli katkılar vardır: 1. Sa�lık personelini daha fazla hizmet sunmaya yönelik olarak uyarır 2. Sa�lık personelinin halk e�itimi konusunda becerisini artırabilir. 3. Sa�lık hizmetlerinin imajını geli�tirir. �yi bir ileti�im ile a�ılmak istenen üç engel vardır: 1. Halkın bilgisizlik ve ilgisizli�i 2. Sa�lık hizmetlerinin kabul edilmemesi 3. Hatalı sa�lık davranı�ları �leti�imin insan davranı�ıyla ilgili her türlü uygulamada çok büyük önemi vardır.

�leti�im teknikleri büyük oranda sa�lık e�itiminin temel bile�enleri arasındadır, bunun bir tek istisnası tüketici sa�lı�ına uygun olmayan ürünlerin tanıtımına yönelik uygulamalardır. (29). Çözülecek sa�lık sorununun boyutu büyüdükçe ki�inin kendi davranı�ları ve kaynakları tek ba�ına yeterli olmayacaktır. Uygun alt yapı ve teknoloji gereksinimi vardır. Sa�lık bakımında ki�ilerin katılımı, toplum içerisinde i�birli�i, planlama a�amalarında e�güdüm gerekli olmakla birlikte söz konusu durumlar büyük boyutta kaynak ayrılmasını gerektirir. De�i�ik meslek gurupları ve sektörlerin katılımı esastır. Politik karar gerektirir. Bu durumda sa�lık e�itiminin de içerisinde oldu�u daha kapsamlı bir yakla�ım gerekmektedir ki bu sa�lı�ı geli�tirme (health promotion) uygulamaları olarak tanımlanmaktadır.

Sonuçta temel sa�lık hizmetleri e�itiminin temeli tıp ö�renim sürecidir. Örgün e�itim ülkenin sorunlarını tanıyan, yerel ko�ullarda bunlara yönelik çözümler

Page 36: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 35

üretebilecek bilgi ve beceriyle donatılmı� sa�lık personeli gerektirir. “Sık görülen, çok öldüren, çok sakat bırakan” sa�lık sorunları öncelikli olmalıdır. Nitekim nerede ise Cumhuriyetle ya�ıt olan UHK tıp fakültelerinin ülke gereksinimine uygun hekimler yeti�tirmesini öngörmektedir. Di�er sa�lık personeli ile ilgili yakla�ım da aynı �ekildedir. Dr. Saydam’ın “erkek halk sa�lı�ı hem�iresi” olarak tanımlanabilecek sa�lık memurlarının yeti�tirilmesine a�ırlık vermesi bu nedenledir.

1. Ülke sa�lık sorunlarını sürekli de�erlendirme olana�ı verecek sa�lık veri sistemi yeniden kurulmalıdır. Hizmet içi e�itim gereksinimini belirleyecek en önemli dayanak budur.

2. E�itim müfredatlarında ayrıntıdan kaçınılarak ülke ile ilgili yeni gereksinimlere cevap verebilecek hale getirilmesi gerekir. Tıpta ayrıntılı müfredat kısa sürede i�levsiz kalır. Hizmet içi e�itim için özel bir örgütlenme kurulmasını dü�ünmek bile hatadır. Ülke sa�lık sisteminin bütünlü�ü içinde bu kendili�inden olu�ur.

3. Üniversiteler mezun ettikleri sa�lık personelinin meslek içi e�itimiyle ilgili sorumluluk almalıdır.

4. Sa�lık Bakanlı�ı teknik personel de�i�kenli�i önlenmelidir. Bu personelin de�i�kenli�i hizmet içi e�itimi aksatan en önemli etkenlerdendir.

5. Sa�lık politikalarının bütünsel (entegratif) ve tümelci (holistik) bir nitelik ta�ıması gere�i göz ardı edilmemelidir.

6. Sa�lık personeline klinik bilgi açı�ının kendi kendine tamamlaması sorumlulu�u verilmelidir.

7. Yerel sorunlarda ve salgınlarda uçtaki sa�lık personelinin inisiyatif kullanma sorumlulu�u kavratılmalıdır.

8. E�itim konusu belirlenip adam toplama biçiminde yapılan günümüz e�itim uygulamaları bir çok kursa katılan, ancak katıldı�ı e�itimlerle ilgili her hangi bir sorumluluk verilmeyen “e�itim koleksiyoncuları” yaratmaktadır. Oysa e�itilenlerin e�itildikleri konuda i�lev kazanmaları, izlenmeleri, giderek e�itici niteli�i kazanmaları gerekir.

9. E�itimler di�er ülkelerden konu ve model transferiyle yapılamaz. Her ülke kendi sorunlarının çözümüne yönelik konularda, kendi toplumu için etkinli�i saptanmı� yöntemlere dayanan, uzun erimli amaçları belirlenmi� e�itim programları düzenlemelidir.

10. E�itim uygulama ve yetki alt yapısıyla desteklenmelidir. 11. Her e�itim sa�lık personeline özlük hakkı kazandırmalıdır. Kaynaklar: 1. Fi�ek, N. , Halk Sa�lı�ına Giri�, Hacettepe üniversitesi, DSÖ Hizmet Ara�tırma

ve Ara�tırıcı Yeti�tirme Merkezi Yayın No. 2, Ankara, 1985. 2. Eren, N, Öztek, Z. Halk Sa�lı�ının Geli�mesi, Halk Sa�lı�ı Temel Bilgiler, M.

Bertan, Ç. Güler, (sayfa 7-10) Güne� kitabevi, Ankara, 1995. 3. Fi�ek, N. , , “Sa�lık Hakkı ve Yeni Anayasa”, Rahmi Dirican; Prof. Nusret

Fi�ek’in Kitapla�mamı� Yazıları – Sa�lık Yönetimi, , (s. 12) Türk Tabipler Birli�i, 1997. 4. Fi�ek, N. , ; “Türkiye’de Sa�lık Devrimi”, Mimarlık, 9, , 9-10, s. 9. , 1995/1996 5. Alma Ata 1987;Primary Health Care- Report of the International Conferance

on Primary Health Care, World Health Organization, Geneva, 1978. 6. Üner, R. ; Fi�ek, N. ; Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesi ve Uygulama Planı

Üzerinde Çalı�malar, TC Sa�lık ve Sosyal Yardım Bakanlı�ı Yayını, No. 226; Ankara, 1961.

7. Lederberg J: Infection emergent. JAMA 275:243-244, 1996 8. Last J, Public Health and Human Ecology, Prentice Hall International, Second

Ed. (7-9), New Jersey, 1998. 9. Güler, Ç. , “Küreselle�me Süreciyle Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesi

Hakkındaki Kanun’un Gerekçeleri Kalktı mı?”, IX. Ulusal Halk Sa�lı�ı Kongresi, Halk sa�lı�ının son 40 yılı ve Gelece�i, “Küreselle�menin Halk Sa�lı�ı Üzerindeki etkileri ve

Page 37: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 36

Gelecekte Yapılacaklar”, Hacettepe Üniversitesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı, Ankara, Kasım, 2004.

10. Tones, K. , Tilford, S. , Robinson, Y. K. Health Education, Chapman and Hall, London, 1993

11. Güler, Ç. Sa�lık E�itimi, Hatibo�lu Yayınevi, 3. Bası, Ankara, 1987, 12. Güler, Ç. , Akın, L. , Yazıcıo�lu, B, Sa�lık E�itimi, Hatibo�lu Yayınevi,

Ankara, 1993. 13. Bülbül, S, Halk E�itimi, Anadolu Üniversitesi Açık Ö�retim Fakültesi, Yayın

No. 118, Eski�ehir, 1991. 14. Green, W. Lawrence, Prevention and Health Education, Public anod

Preventive Medicine (John m. Last, Robert B. Wallace Eds), Prentice Hall International Inc. NewYork 1992)

15. Green, W. Lawrence, Prevention and Health Education, Public anod Preventive Medicine (John m. Last, Robert B. Wallace Eds), Prentice Hall International Inc. NewYork 1992)

Page 38: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 37

E��T�M ARA�TIRMA BÖLGELER�N�N TEMEL SA�LIK H�ZMETLER� ÇALI�ANLARININ SÜREKL� E��T�M�NDEK� ROLÜ

Yard. Doç. Dr. Bülent Kılıç Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sa�lı�ı AD Giri� ve Tarihçe �nsanlık yüzlerce yıllık bilgi birikimini ku�aktan ku�a�a aktarmaya devam etmekte, bununla birlikte sa�lık hizmetlerinin gerektirdi�i bilgi giderek eri�ilmesi güç bir hızla artmaktadır. Aynı zamanda toplumların sa�lık gereksinimleri giderek de�i�mekte, yeni hizmetler yeni bilgi ve becerileri gerektirmektedir. Buna ek olarak, daha önce edinilmi� olan bilgi ve becerilerin bir kısmı da zaman içinde unutulmaktadır. Ülkemiz özelinde de�erlendirme yaparken, ço�u fakülte ve meslek okullarının verdi�i mezuniyet öncesi e�itimin dü�ük niteli�inin de dikkate alınması gerekmektedir. Tüm bu nedenlerle, hizmeti sunan sa�lık personeli açısından daha mezun oldu�u andan ba�layarak ve meslek ya�amı süresince de giderek artan bir bilgi açı�ı olu�maktadır. Buna kar�ılık, bu açı�ın kar�ılanmasına yönelik olarak gerçekle�tirilmesi gereken hizmet içi e�itim çalı�malarına ayrılabilecek süre ve bu konuyla ilgili kurumların sayısı oldukça kısıtlıdır. Bu nedenle e�itime ayrılan sürenin çok iyi de�erlendirilmesi zorunlulu�u vardır. ��te bu gerçeklerden yola çıkılarak olu�turulan E�itim Ara�tırma Bölgeleri’nin (EAB) temelini 1961 yılında çıkarılan “Sosyalle�tirme Yasası” atmı�tır. Bölgelere ili�kin ilk yasal düzenleme ise 1964 yılında çıkarılan “Sosyalle�tirme Yönetmeli�i” ile gerçekle�tirilmi�tir. Söz konusu yönetmeli�in 7. maddesinde EAB’ler tanımlanarak, bölgelerde yürütülecek hizmetlerin bir “protokol” esasında düzenlenece�i hükme ba�lanmı�tır (1). Sosyalle�tirmenin ilk yıllarında çıkarılan 154 Sayılı Yönergede de hizmet içi e�itim ve bu e�itimin süreklili�inin sa�lanması önemli bir görev olarak belirtilmi�tir (2). 2001 yılında çıkarılan Sa�lık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönergenin 37. maddesi de üniversitelere Sa�lık E�itim ve Ara�tırma Bölgelerinde sa�lık personelinin hizmet içi e�itimi ile ilgili çok ciddi yükümlülükler vermektedir (3). Ayrıca yönergenin 102. maddesinde de hizmet-içi e�itim, sürekli e�itim konuları ele alınmakta, sa�lık oca�ı sorumlu hekimleri, ocakta çalı�an herkesin hizmet içi e�itimlerinden birinci derecede sorumlu tutulmaktadır. Sa�lık Bakanlı�ı Hizmet �çi E�itim Yönetmeli�i’nde ise hizmet içi e�itimin hedefleri, personelin bilgi ve verimlili�ini artırarak daha üst düzey görevlere hazırlamak; devlet memurlarının görev ve sorumluluklarını ö�retmek, genel haklar ve yasaklar konusunda bilgi vermek olarak açıklanmı�tır. E�itim Ara�tırma Bölgeleri’nin E�itimle �lgili Rolleri 1.Hizmet içi E�itim: Hizmete yeni ba�layan personelin ba�langıç döneminde bir uyum e�itiminden geçirilmesi, çalı�aca�ı bölgenin özelliklerinin, sık görülen hastalıklarının tanıtılması gerekmektedir. Özellikle yeni mezun sa�lık personelinin çalı�maya ba�lamadan önce hizmet öncesi e�itimden geçirilmesi ba�arı oranını artırmaktadır. Bu nedenle bölgelerde sa�lık personeli için hizmete ba�lamadan önce uygulanan kuramsal ve uygulamalı hizmet öncesi e�itim programları ve bölgede çalı�makta olan personel için de gereksinimlere göre saptanan konularda haftalık veya aylık hizmet içi e�itim programları ile bilginin yenilenmesini ve peki�tirilmesini sa�lamaktadır (4-6). 2.Mezuniyet Öncesi E�itim: Bölgelerin bir ba�ka i�levi mezuniyet öncesi dönemde tıp e�itimidir. Sa�lık örgütlenmemiz içinde birinci basamak hizmet sunumunda önemli bir yere sahip olan pratisyen hekimlerin, sa�lık sistemini yakından tanımaları ve buna uygun bir tıp e�itimi alabilmesi EAB’ler sayesinde olmaktadır. EAB’ler hekimlerin mezuniyet öncesi dönemde ülkemizin sa�lık örgütlenmesini ve sa�lık personelini tanıyabilecekleri en uygun yerler olmaktadır. Aynı özellikler ebe-hem�ireler ba�ta olmak üzere sa�lık hizmetleri için insangücü yeti�tiren di�er okullar için de geçerlidir (7-9).

Page 39: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 38

3.Mezuniyet Sonrası E�itim: Ba�ta halk sa�lı�ı uzmanlık e�itimi olmak üzere birçok disiplinde mezuniyet sonrası e�itim sahada yapılacak çalı�maları da içermelidir. Halk sa�lı�ı uzmanlı�ı için bölge sa�lık yönetimi, Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı çalı�maları, alanda epidemiyolojik çalı�malar, bula�ıcı hastalıklarla sava�, toplum katılımı, sektörler arası i�birli�i gibi birçok kavram bölgelerde çalı�ılarak kazanılmı�tır (10). E�itim Ara�tırma Bölgelerinde Yürütülecek E�itimlerin Özellikleri:

Her e�itim çalı�ması, bir gereksinimi kar�ılamak ve bir amaca ula�mak üzere yapılandırılmı� biçimde yürütülmek zorundadır. Ba�ka bir deyi�le, e�itimde hedeflere ula�mak için disiplinli bir program içinde hareket etme zorunlulu�u vardır. Ayrıca, e�itim gereksiniminin gösterdi�i hızlı artı�a kar�ın, e�itim için ayrılabilecek sürenin sınırlı olarak kalması, e�itim konusunda savurganlık yapma lüksüne izin vermemektedir. Bu nedenlerle, e�itim konuları arasından i�levsel olanların seçildi�i, gereksinmelerin, amaçların ve önceliklerin saptandı�ı sistematik hizmet içi e�itim programları uygulama zorunlulu�u oldu�u açıktır. Harden, e�itim programının amacını “biriken insan deneyimlerinin aktarımının sa�lanmasında düzen, tutarlılık ve entelektüel disiplin getirmek” olarak tanımlar (11). Hangi kurumsal düzeyde olursa olsun ba�arılı bir e�itim programı hazırlamak sa�lık konusundaki öncelikler, ki�ilerin bireysel ilgi alanları, stratejik ö�renme gereksinimleri ve yaptıkları i�le ilgili sorumlulukları arasında hassas bir denge kurmayı gerektirir. Ancak bu dengeler üzerine kurgulanan e�itim programları amaca yönelik olabilir. Böylece sa�lık çalı�anlarının hizmet içi e�itimini özel gün ve haftalar kapsamında i�lenmesi istenen konular yı�ınından kurtarmak ve yerine bilimsel veriye dayalı, yapılandırılmı� bir hizmet içi e�itim programı koymak olana�ı do�acaktır. Bölgelerde yürütülecek e�itimler aynı zamanda bir eri�kin e�itimidir. Bu nedenle, bir hizmet içi e�itim programı hazırlanırken eri�kin ö�renme özelliklerinin de dikkate alınması gerekir. Ö�renme özellikleri açısından de�erlendirildi�inde eri�kin e�itiminin en önemli ve en çok kabul gören ilkelerinden biri e�itimin i�levselli�idir (12). Yani, olu�turulacak e�itim programında yer alacak konuların, e�itimi alan ki�inin ya�amında bir kar�ılık bulması gerekmektedir (13). Bir ba�ka özellik, e�itim çalı�masına katılacak olan eri�kinlerin bu konuda geçmi�ten getirdikleri deneyimlerdir. Uygulanacak e�itim zaten yapılmakta olan bir i�e yönelikse, ki�ilerin o konudaki bilgi ve beceri açıklarının saptanmı� olmasına ve düzeyleriyle uyumlu bir içerik belirlenmesine özen gösterilmelidir (14). Tüm bunların ötesinde, eri�kinler görü�lerinin göz önüne alınmasını isterler. Öyleyse, hizmet içi e�itim programlarının hem hazırlanma hem de uygulanma a�amalarında katılımcı görü�lerinin alınarak, bu görü�lerin prati�e yansıtılması gerekmektedir (15).

Bölgelerde gerçekle�tirilecek e�itimlerde dikkate alınması gereken bir di�er önemli nokta sa�lık personelinin i� uygulamaları ile aldıkları hizmet içi e�itimler arasındaki tutarlılı�ın sa�lanmasıdır. Bölgede gerçekle�tirilen bir ara�tırmada sorgulanan 63 i�-e�itim ili�kisinden yalnızca ‘sa�lık yönetimi’ konusunda verilen e�itimlerde güçlü bir tutarlılık saptanmı�tır. Di�er tüm konularda ise orta veya çok zayıf ili�kiler bulunmu� ya da hiç tutarlılık ili�kisine rastlanmamı�tır (16). Bu nedenle i�levsellik kaygısı ta�ıyan hizmet içi e�itim programları hazırlanırken, çalı�anların i� yapısı göz önünde tutulmalıdır. Meslek gruplarının homojen i� yapısına sahip bireylerden olu�tu�u varsayımı, hizmet içi e�itimlerin yapılan i�le ili�kilendirilmesinde sorun yaratmaktadır.

E�itim Ara�tırma Bölgelerinde Yürütülecek E�itimler:

EAB’lerde verilecek e�itimler a�a�ıdaki �ekillerde düzenlenebilir:

1.Kurslar: EAB’lerde verilecek e�itimlerin en yararlı �ekli kurs programlarıdır (4). Bu tür e�itimlerin zaman geni�li�i nedeniyle konuya yo�unla�maya ve daha doyurucu bilgi

Page 40: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 39

edinmeye olanak tanıması, kursların beceri e�itimlerini de içermesi nedeniyle daha önce yapılmayan i�leri yapma olana�ı sa�laması en büyük yararlarıdır. Ayrıca olabilirse mutlaka personel açısından bir statü de�i�ikli�ine yol açması sa�lanmalıdır. Ayrıca kurs programlarında e�itilenin çalı�ma içinde kendini daha önemli bir rolde hissetti�i interaktif yöntemlerin kullanılması ve yeni sosyal ili�kilere olanak tanıması sa�lanmalıdır.

2.Rotasyonlar: EAB’lerde verilecek e�itimlerin ikinci en yararlı �ekli sa�lık personelinin rotasyonla ba�ka bir kuruma giderek e�itim alması veya e�iticinin belli bir rotasyon dahilinde alana gelerek hizmet sunumu sırasında e�itim vermesidir (4).

E�itim Ara�tırma Bölgelerinde Yapılan TSH E�itim Çalı�maları

TSH personelinin e�itimlerinde birinci kural e�itimlerin sa�lık personelinin yaptı�ı i�e yönelik olması gerekti�idir. Bu amaçla e�itim programı hedef kitle belli gruplara ayrılarak planlanmalı ve personelin gündelik i�ine yardım edecek �ekilde yapılmalıdır. E�itim çalı�malarında unutulmaması gereken kural hizmet içi e�itimlerin mutlaka yeni bilgileri içermesi gerekti�idir (4). Örne�in Narlıdere EAB’de 1999-2002 yılları arasındaki 3 yıllık e�itim dönemini içeren de�erlendirme sonucunda alınan 473 adet geri bildirimde en büyük uyarı “sunulan bilgilerin yeni olmaması” üzerine yo�unla�mı�tır (17). Ayrıca e�itim programlarının içeri�i düzenlenirken mutlaka çalı�anlardan görü� alınmalıdır. E�itimlerin ço�u bölgede sık kar�ıla�ılan durumlara yönelik olurken, bir kısmı unutulan bilgi ve becerileri anımsatmalı, bir kısmı da güncel ve ilgi çeken konulara yönelmelidir. Örne�in Narlıdere EAB’de 1998-2002 yılları arasında e�itim konuları her e�itim döneminin ba�ında sa�lık personelinden alınan yazılı bildirimlerle belirlenmi�tir. Bu süre içinde hekimlere ana-çocuk sa�lı�ında 14, sa�lık yönetiminde 10, bula�ıcı hastalıklarda 9, psikiyatride 8, çevre sa�lı�ında 4 ve kronik hastalıklarda 5 olmak üzere toplam 50; ebe ve hem�irelere ana çocuk sa�lı�ı alanında 32, sa�lık yönetiminde 6 ve psikiyatride 3 olmak üzere toplam 41 ve sa�lık memurlarına ise çevre sa�lı�ında 8 e�itim gerçekle�tirilmi�tir. Ayrıca gönüllü hekimler için 2 haftalık Birinci Basamakta Laboratuar Kullanım Kursu (12 ki�i), 4 günlük �leri Ya�am Deste�i Kursu (15 ki�i), 2 günlük Bula�ıcı Hastalıklar kursu (18 ki�i) ve 3 günlük Kronik Hastalıklar Kursu (14 ki�i) düzenlenmi�tir. Hekim dı�ı sa�lık çalı�anlarına ise Temel Ya�am Deste�i, Üreme Sa�lı�ı ve Çocuk Sa�lı�ı kursları verilmi�tir (18). 4 e�itim yılı içinde ortalama olarak hekimlere yıllık 12, ebe hem�irelere 10 ve sa�lık memurlarına ise 2 e�itim dü�tü�ü gözlenmektedir. E�itim sayısının sa�lık memurları için oldukça yetersiz oldu�u dikkati çekmektedir. E�itim konuları içinde ana çocuk sa�lı�ı ba�ta gelmektedir. Bunu yönetim ve psikiyatri konuları izlemektedir (19). EAB’lerde bugüne kadar çok sayıda personel e�itimi gerçekle�tirilmi�tir. Bu e�itimler bölgelerde sunulan hizmet göstergelerine de yansımı�tır (20-23). Öte yandan EAB’lerde bazı pilot uygulamalar yapılarak elde edilen sonuçlara göre hizmetler ülke çapında da genelle�tirilebilmi�tir. Bunun en iyi örne�i 1983 yılında çıkartılan “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun”dur. Kanun çıkmadan önce ebe ve hem�irelerin de e�itim aldıktan sonra R�A uygulayabilecekleri Çubuk EAB’de kanıtlanmı� ve daha sonra bu hak kanunla sertifika alan ebe veya hem�irelere de verilmi�tir (5). E�itim Bölgelerindeki E�itim Çalı�maları �çin Engeller:

Bölgelerde yapılan hizmet içi e�itim programlarının ve alınan e�itimin hizmete yansımamasının önündeki en önemli engel sa�lık personelinin “motivasyon” eksikli�idir. Çalı�anların büyük ço�unlu�u dü�ük ücretler nedeniyle ya�anan ekonomik

Page 41: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 40

zorlukları hizmet içi e�itimin önünde bir engel olarak görür. Benzer biçimde, yakın dönemde Balçova Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı bölgesinde yapılan bir çalı�mada da bu bölgedeki çalı�anların aldıkları hizmet içi e�itimlerden oldukça ho�nut olmalarına kar�ın, e�itimlerin hizmet sunumuna yeterince yansımadı�ı görü�ünü ta�ıdıklarını göstermektedir. Bu sorunun temel nedenleri arasında ise motivasyon sorunları, ekonomik sorunların motivasyonu etkilemesi ve sa�lık personelindeki yılgınlık sayılmı�tır (24,25). Görülen odur ki sa�lık personelinin ya�adı�ı ekonomik yetersizlik ve bunun ba�lı motivasyon dü�üklü�ü hem hizmet içi e�itimin önünde engel olu�turmakta, hem de alınan e�itimden beklenen yararı azaltmaktadır. Bu sorunun temel çözümü sa�lık personelinin ekonomik ko�ullarının iyile�tirilmesidir. Hizmet içi e�itim etkinliklerini engelleyen nedenler arasında bir ba�ka önemli neden personel sayısının azlı�ı ve i� yükü fazlalı�ıdır. A�ır i� yükü ve tükenmi�lik nedeniyle sa�lık ekibi hizmet içi e�itime yeterince zaman ayıramamaktadır (25). Ayrıca ba�ta kaymakamlar olmak üzere mülki idarenin de zaman zaman e�itim çalı�malarını engelleyebildi�i görülmektedir (26).

Hizmet içi e�itime katılımın mesleksel ba�ımsızlık kapsamında ele alınarak, yasal düzenlemelerle güvence altına alınması gerekli görünmektedir. Sorunun çözümü için, hizmet içi e�itim konusu yasal zeminde yönetsel konularla birlikte ele alınmalıdır. Engelleyici etmenler ortadan kaldırılarak, kredi puanları üzerinden maa� artı�ı, statü yükselmesi, kademe ilerlemesi, dı� e�itim etkinliklerine ücretsiz katılım hakkı, izin olanaklarında artı� gibi özlük düzenlemeleri ve idari izin, yeterli düzeyde harcırah gibi do�rudan önlemlerle e�itimlere katılımı destekleyecek özendirici ö�eler devreye sokulmalıdır (4).

E�itim Çalı�maları �çin Öneriler:

Özellikle birinci basamak kurumlarda çalı�an personelin hizmet içi e�itim programının planlanması sürecinde zaten bu amaçla olu�turulmu� olan EAB’ler yer almalı, EAB olmayan yerlerde bu görevi öncelikle “Sa�lık Grup Ba�kanlıkları” üstlenmelidir. Sa�lık ocaklarının e�itimin planlanmasında mutlaka söz sahibi olması gerekti�i açıktır. Ancak sa�lık oca�ı çalı�anlarının e�itim programlarını dikkatle planlamaları gerekmektedir. E�itimlerin sa�lıkla ilgili özel gün ve haftalar kapsamında her yıl benzer �ekilde yinelenmesi bir süre sonra sa�lık personelinde bıkkınlık ve isteksizlik yaratır. Bu nedenle bu tip e�itimlerin ço�u yararlı olamaz. Sa�lık müdürlüklerinin hizmet içi e�itimin planlanmasında ve yerine getirilmesindeki rolü ise biraz daha kısıtlıdır. Tüm bu gerçekleri göz önüne alarak e�itim düzenleme konusu EAB olan bölgelerde öncelikle EAB’ler üzerinden yürütülmelidir.

Sonuç olarak EAB’ler e�itimleri engelleyen tüm olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve hizmet içi e�itimi daha iyi hale getirmek için gerekli ve bu nedenle planlanmı� en önemli organizasyonlardır. Sa�lık personelinin hizmet içi e�itiminin önündeki engellerin kaldırılması ve niteli�inin yükseltilmesi durumunda sa�lık hizmetlerine ve dolayısıyla toplum sa�lı�ına son derece olumlu yansımaları olaca�ı açıktır. KAYNAKLAR: 1.Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirildi�i Bölgelerde Hizmetin Yürütülmesine Dair Yönetmelik, Resmi Gazete, 9 Eylül 1964, sayı:11802. 2. Sa�lık ve Sosyal Yardım Bakanlı�ı. Sa�lık Hizmetlerinin Sosyalle�tirildi�i Bölgelerde Hizmetin Yürütülmesi Hakkında Yönerge. Yayın No:154, Ankara, 1964, s:51. 3. Temel Sa�lık Hizmetleri Gen. Müd. Sa�lık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönerge, sayı:8597, 20.12.2001, Ankara, madde:37 ve 102.

Page 42: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 41

4. Koç S, Kılıç B, Aksako�lu G. Urla Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı Bölgesinde birinci basamak sa�lık personelinin hizmet içi e�itimleri ve etkileyen etmenler. Sürekli Tıp E�itimi Dergisi, 2005; c:14, no:12:260-267. 5. Öztek Z. Sa�lık hizmetlerinin geli�mesi açısından E�itim ve Ara�tırma Bölgeleri. Toplum ve Hekim, Mayıs-Haziran 1995, c:10(67):62-64. 6. Eren N. Sa�lık E�itim Ara�tırma Bölgeleri. Toplum ve Hekim, �ubat 1994,c:9(59):51-57. 7. Kılıç B, Aksako�lu G. “E�itim Ara�tırma Ve Sa�lık Bölgelerinin 40 Yılı (1964-2004)”; 9. Ulusal Halk Sa�lı�ı Kongresi, 3-6 Kasım 2004, Ankara, Kongre Kitabı s:385. 8. Kılıç B, Aksako�lu G, Uçku R , Günay T, Ünal B. “Narlıdere E�itim Ara�tırma Ve Sa�lık Bölgesinin 20 Yılı (1982-2001)”; 9. Ulusal Halk Sa�lı�ı Kongresi, 3-6 Kasım 2004, Ankara, Kongre Kitabı s:400. 9. Uçku R, Musal B. Narlıdere Bölgesi 10 yıllık çalı�ma raporu (1984-1993). 1995, �zmir, s:18-25 10. Civaner M, Demiral Y, Aksako�lu G. An Invaluable Experience: “Institute of Community Medicine, Hacettepe University”. 38th International Congress on the History of Medicine, 1-6 September 2002, �stanbul 11.Harden RM. Ten questions to ask when planning a course or curriculum. Medical Education 1986; 20:356-365. 12.Rotem A, Abbatt FR. Self-Assessment For Teachers of Health Workers How to be a Better Teacher. Geneva:WHO; 1982. 13.Kaufman DM.Applying educational theory in practice.BMJ 2003; 326:213-216. 14.Newman P, Peile E. Valuing learners' experience and supporting further growth:educational models to help experienced adult learners in medicine. BMJ 2002; 325:200-202. 15.Prideaux D. Curriculum design. BMJ 2003; 326:268-270. 16. Koç S, Kılıç B, Aksako�lu G. “Sa�lık Personelinin Yaptı�ı �� �le Aldı�ı Hizmet �çi E�itim Arasındaki Tutarlılık” 9. Ulusal Halk Sa�lı�ı Kongresi, 3-6 Kasım 2004, Ankara, Kongre Kitabı s:336. 17.Koç S, Kılıç B, Günay T. Narlıdere E�itim, Ara�tırma ve Sa�lık Bölgesi Hizmet �çi E�itim Geri Bildirimleri. 8. Pratisyen Hekimlik Kongresi Programı ve Özet Kitabı. Antalya:2003. 18. Koç S, Kılıç B, Günay T, Kaynak C, Kaya H. “Narlıdere E�itim Ara�tırma ve Sa�lık Bölgesinde Hizmetiçi E�itim Konuları (1998-2002)”; 8. Pratisyen Hekimlik Kongresi, 15-19 Ekim 2003, Antalya, Kongre Kitabı s:159. 19. Koç S, Kılıç B. “Urla Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı Bölgesinde Sa�lık ve Yardımcı Sa�lık Personelinin Hizmetiçi E�itime �li�kin Görü�leri”; 8. Pratisyen Hekimlik Kongresi, 15-19 Ekim 2003, Antalya, Kongre Kitabı s:144. 20. Benli D, Özcebe H. Etimesgut Sa�lık Bölgesi 1985-1989 yılları çalı�malarının de�erlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD Yayın No:91/53, 1991, Ankara s:69-71. 21. Hacettepe Üniversitesi Toplum Hekimli�i Enstitüsü. Hacettepe Üniversitesi’nde Toplum Hekimli�i’nin �lk Onbe� Yılı. HÜ Toplum Hekimli�i Enstitüsü Yayını. No:16, 1981, Ankara, s:51. 22. Pala K, Aytekin H. Gemlik E�itim Ara�tırma Bölgesinde 20 yıl (1980-1999). Haziran 2000, Gemlik-Bursa, s:13-16. 23. Öztürk Y. Çubuk Sa�lık E�itim ve Ara�tırma Bölgesi 1977-1983 yılları çalı�malarının de�erlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı Yayın No:85/28, 1985, Ankara, s:85. 24. Akalın S. Birinci basamakta sürekli e�itimin geli�tirilmesi:Deneyim payla�ımı. Sürekli Tıp E�itimi Dergisi, 2002; c:11, no:6:215-219. 25. Kılıç B, Ergör A, Gürpınar E, Demiral Y. "Sa�lık Ocaklarında Çalı�an Personelin �� Doyumu (Narlıdere E�itim Ara�tırma ve Sa�lık Bölge Ba�kanlı�ı)"; Sa�lık ve Toplum, Yıl:14, sayı:2, Nisan-Haziran 2004, s:12-21.

Page 43: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 42

26. Aksako�lu G. Sa�lık hizmetine kaymakam engeli. Sürekli Tıp E�itimi Dergisi, 1995,Eylül, c:4(9),s:304-7

Page 44: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 43

DENEY�ME DAYALI Ö�RENME Prof. Dr. Ay�en Bulut �Ü Çocuk Sa�lı�ı Enstitüsü, Aile Sa�lı�ı Bölümü E�itim ya�amı kolayla�tırmak için bilgi, beceri ve tutum kazanarak yararlı olan davranı�ları geli�tirme sürecidir. Davranı� geli�tirme ö�renme sonucunda olu�an bir de�i�imdir. De�i�ik ö�renme biçimleri vardır. Yapılan bir gruplamada, bunlar "ba�ımlı", "i�birli�i içinde" ve "ba�ımsız" olarak adlandırılabilir. Bu ö�renme biçimlerinde, ö�rencinin ve e�itimcinin rolleri ve ö�rencinin gereksinimleri birbirinden farklıdır. Hiçbir ö�renme biçimi mutlak olarak di�erine üstün de�ildir. De�i�ik amaçlarda, farklı bireyler ve durumlar için biri di�erine göre tercih edilebilir. Belli bir e�itim süreci içinde birinden di�erine geçilebilir. Eri�kinler en iyi, gereksinimleri hemen kar�ılanacaksa, kendileri katılırlarsa, deneyimlerine dayanarak, saygı gösterildi�inde, geribildirim yapılırsa, güvenli ve rahat bir çevre sa�lanırsa, ö�renirler. Eri�kinlerle çalı�an e�itimciler, eri�kin e�itiminin ilkelerini do�rultusunda çalı�mak için çaba sarfetmelidir. Deneyime dayalı ö�renme (DDÖ), eri�kinlere uygun bir ö�renme sürecidir. �nsanlar pek çok davranı�ı ba�langıçta birikimleri olmasa da, deneyim kazanarak ö�renirler. Bireyler yeni bilgilerini görme, yapma, dü�ünme ve hissetme gibi farklı eylemlerle ö�renirler. Her bireyde duyulardan biri di�erlerine göre baskın olabilir. Ancak, deneyimler sonucu ö�renmenin gerçekle�mesi için, bir e�itimci aracılı�ıyla ya da kendili�inden, belirli a�amalar ya�anır. Deneyimin ö�renmeye dönü�ebilmesi için, öncelikle deneyimle ilgili dü�ünce ve duyguların ortaya çıkması, ardından da bunların ba�kalarıyla tartı�ılması gerekir. Deneyim sonucu yansıtılan ve tartı�ılanlardan özümlenenler, alınan dersler olarak genellenir. Son olarak ö�renilenler uygulanmak istendi�inde nelerle kar�ıla�ılaca�ı, nasıl kolayla�tırılaca�ı, engeller varsa nasıl üstesinden gelinece�i için dü�ünme ve karar olu�turma DDÖ sürecinde ö�renmeyi gerçekle�tiren son a�ama. E�itimcilerin temel i�levi, bu a�amaları bilinçli olarak kullanarak, insanların deneyimlerle kazanacakları de�i�imleri kolayla�tırma ve kazanımlarını uygulamaya hazır hale getirme. Deneyime dayalı ö�renme (DDÖ), “beyaz bir sayfa olmayan eri�kinler için”, deneyimleri gelecekte benzer durumlarda kullanmak amacıyla, yansıtarak ve bu deneyimlerden bir yorum olu�turarak ö�renmedir. Eri�kinlerin ö�renme prensipleri olan gereksinimleri hemen kar�ılanırsa, deneyimlerine dayanarak ve dü�üncelerini yansıtarak, payla�arak ö�renmeleri, ö�renici merkezli bir yakla�ım olan DDÖ’nin temelidir. Ö�renilenlerin uygulanabilmesi için, ö�renicinin ö�renme döngüsü olarak tanımlanabilen DENEY�M (Ya�anılan), YANSITMA (�rdeleme, Dü�ünme), DENEY�M� GENELLEME (Alınan dersler) ve UYGULAMA a�amalarının tümünü ya�aması gerekir. E�itici her a�amada dü�ünceleri açı�a çıkaracak sorularla yardım eder.

Page 45: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 44

I. DENEY�M

IV UYGULAMA II YANSITMA

III GENELLEME Etkili bir ö�renme, birinci adımda ya�anan deneyimin ikinci adımda analiz edilerek, do�ruların ilke haline getirilmesi, daha sonra da uygulanabilir hale getirilmesi için çalı�arak sa�lanır. Konferans dı�ında tüm e�itim teknikleri bu bakı� açısıyla, döngü tamamlanacak �ekilde uygulanabilir. I.DENEY�M: Ö�renici kendi açısından bir tepki göstermesi gereken yeni bir bilgi / görgü ile kar�ıla�ır. E�itim ortamında ya�atılacak bir deneyim (bir senaryoyu oynama, beklenmedik bir durum olu�turma, ya�anmı� bir olayın payla�ılması, bir film gösterimi ya da bir alan gezisi hatta bir konu hakkında hazırlanmı� derleme-ara�tırma sunumu) dü�ünme ve yansıtmayı ba�latacak eylem olarak kullanılabilir. Bilgi ö�reniciler için bir anlamı olacak, ilgi çekecek �ekilde sunulur. E�itici, deneyimin ö�reniciler tarafından anla�ılmasını sorular sorarak sa�ar: “burada ne gördünüz, ne hissettiniz, anla�ılmadık bir �ey var mı ? vb gibi”. II DENEY�M� YANSITMA: Ö�renici ilk a�amada edindi�i bilgileri gruplar. Deneyimi irdeler. �rdeleme küçük grup tartı�ması, büyük grup tartı�ması, rapor sunumu gibi yöntemlerle kolayla�tırılır. E�itici deneyim payla�ıldıktan sonra neler ya�andı�ının anla�ılması için bu a�amada “ bu sizi �a�ırttı mı, neden böyle, neden böyle de�il, bunlara katılıyor musunuz, ba�ka ne olabilir, gibi” sorular sorarak dü�ünceleri, tepkileri, önceden bilinen do�ru ve yanlı�ları açı�a çıkarmalıdır. Deneyimin ne anlama geldi�inin anla�ılması sa�lanır. Bu a�amada herkes hislerini payla�ır, di�erinin dü�üncelerini ve bilgilerini dinler. Yanlı�lar, istenmeyen durumlar varsa bunlar belirlenir. III. GENELLEME: Ö�renici yapılan tartı�manın anlamını yorumlayarak nasıl bir ders alması gerekti�ini belirler ve prensipler olu�turur. Deneyimin grup tarafından irdelenmesi sonucu ö�renilenler genellenir ve katılımlı olarak kuralların çıkarılması sa�lanır. E�itici ö�reniciye bu a�amada da rehberlik yapar. Di�er a�amalarda gerekmedi�i kadar konuyu bilmeli ve ö�reniciler için güvenilir bilgi kayna�ı olmalıdır. Ancak bütün soruları kar�ılayacak kadar bilmesi �art de�ildir. Bazı soruların cevaplarının ö�reniciler tarafından ara�tırılması ö�renmeyi daha da iyi sa�lar. Ö�renici bu a�amada bir �ey ö�rendi�inin farkında olmalıdır. E�itici, konferans �eklinde, demonstrasyonla ya da okuyarak özümlemelerini sa�layabilir. Bir ba�ka yol da ö�renicileri kazandıkları bilgileri kullanarak kendi yorumlarını olu�turmaları için yönlendirmektir. Yoruma ula�tırma için tartı�mayı yönlendirmek önemli bir beceri ister. “nasıl bir ders çıkarabiliriz, ne ö�rendiniz, önemli olan nedir, tartı�maların bütünü ne ifade ediyor vb gibi” sorularla yönlendirme yapılabilir. IV. UYGULAMA: Ö�renicinin yeterlili�ini hissetmesi için ö�renileni ya�antısı ile ilgilendirmesi gerekir. Ö�renme ortamı ile ya�am alanı ender olarak aynıdır. Arada ili�kinin kurulması, e�itim sonrası uygulama ve uygulamayı planlama ile desteklenir.

Page 46: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 45

Olu�turulan kuralların çe�itli durumlarda nasıl ya�ama geçirilip uygulamaya konaca�ını dü�ünme ve deneme fırsatı verir. Bu a�ama tasarım, tartı�ma halinde de kalabilir. E�iticinin temel i�levi ö�reniciye yol göstericilik, yeti�tiricilik yapmaktır. Kendi ba�ına bir �ey yapan ö�renicinin becerilerini önerileri ve cesaretlendirmeleri ile geli�tirmelidir. Temel amaç bu a�amadan sonra, ö�renicilerin “gelecek sefer bunu nasıl daha iyi yapabilirim” dü�üncesine sahip olmasıdır. “Eylem planı yapmak, uygulama yapılması” bu a�amada gerçekle�tirilecek temel etkinliklerdir. E�itici “siz nasıl uygulayacaksınız, daha iyi nasıl yapılabilir, en zor olan nedir, en çok ho�unuza giden nedir, en çok nede zorlanacaksınız” sorularını sormalıdır. Heyecan duymalarını sa�layacak “sizi heveslendiren en önemli �ey nedir, ne olacak” ya da “çok güzel bir uygulama, çok güzel bir plan” gibi olumlu geribildirimler gelecekte ö�renilenlerin kullanılmasını sa�lar. Ö�renmede her uygulama a�aması yeni bir deneyim olarak, ba�ka bir ö�renme döngüsünü ba�latmalıdır.

Bireylerin sa�lık e�itimi etkinliklerinde oldu�u gibi toplumda sa�lık çalı�anlarının mezuniyet öncesi ve sonrası e�itimlerinde de deneyime dayalı ö�renme döngüsü ba�arı ile kullanılabilen bir uygulamadır.

Kaynaklar:

• Training Trainers for the Development, The CEDPA Training Manual Series, Volume I (1995) The Center for the Development and Population Activities, Washington DC. USA.

• Knowles M. (1980) The Modern practice of adult education, Association Pres, Follet Publ. Co. Chicago.

• Brookfield, S. (1987). Developing critical thinkers: Challenging adults to explore alternative ways of thinking and acting. Jossey-Bass Inc, San Francisco.

• Boud, D. & Knights, S. (1996). Course design for reflective practice in N. Gould & I. Taylor (eds) Reflective learning for social work: research, theory and practice. Arena, Ashgate Publishing, Aldershot, pp23-34.

• Freire, P. (1994) Pedagogy of hope. Continuum, New York. • Gibbons, J. & Gray, M. (2002). An integrated and experience-based approach

to social work education: The Newcastle model. Accepted for publication in Journal of Social Work Education.

• Kolb, D. (1984). Experiential learning: Experience as the source of learning and development. Prentice Hall, Englewood Cliffs, NJ.

• Schön, D. (1987). Educating the reflective practitioner. Jossey-Bass, San Francisco.

• English, B., Gaha, J. & Gibbons, J. (1994). Educating social workers for an uncertain future, in Chen, S., Cowdroy, R., Kingsland, A. & Ostwald, M. (eds), Reflections on problem-based learning. Australian Problem-based Learning Network, Sydney.

Page 47: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 46

HALK SA�LI�I BAKI�I �LE KU� GR�B� Uz. Dr. Beyhan Cengiz Özyurt Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fak. Halk Sa�lı�ı AD.

Avian influenza, halk arasında tavuk vebası veya ku� gribi olarak da bilinen, influenza A grubu virüslerin neden oldu�u, kanatlı hayvanlarda solunum ve sinir sistemine ait belirtilerle birlikte, yüksek morbidite ve mortalite hızıyla seyreden akut bir hastalıktır. Bula�ma ve Epidemiyolojik Bilgiler

Virüsün hava yolu ile ta�ınması birkaç kilometre ile sınırlıdır. Ayrıca, hastalık böcekler, kan emici sinekler ve kemiriciler vasıtasıyla enfekte hayvanlardan duyarlı olan hayvanlara mekanik olarak bula�abilmektedir. Hastalı�ın kanatlılardaki kuluçka süresi genel olarak 3-5 gündür. Bu sürenin, daha kısa olabilece�i gibi 7 günü bulabilece�i de ifade edilmektedir.

Avian influenza, 100 yıl önce ilk olarak �talya’da tanımlanan ve dünyanın de�i�ik yerlerinde de zaman zaman epidemiler �eklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastalı�ın do�al saklayıcısının göçmen su ku�ları -özellikle yaban ördekleri- oldu�u belirtilmektedir. Evcil kanatlı hayvanlardan tavuklar ve hindiler hastalı�a oldukça duyarlı olup bu hayvanlarda hızlı fataliteyle seyreden epidemiler �eklinde otaya çıkmaktadır.

Ku� ithalat ve ihracatlarının hastalı�ın epidemisinde önemli yeri bulunur. Bu �ekilde gerçekle�en hayvan hareketleriyle virüsler büyük bir alana yayılabilmektedir.

Enfekte çiftliklerin karantinaya alınması ve etkenle bir temasın söz konusu oldu�u sürülerin itlafı ile standart kontrol metotlarının uygulanması hastalı�ın yayılmasını engellemek için gereklidir.

Virüsün insanlara bula�ması, enfekte hayvanlara veya enfekte hayvanların dı�kıları, salyaları, burun ve bo�az salgıları vb. materyalleriyle temasla ya da enfekte materyalle kontamine olmu� yüzeylere temas sonucunda olmaktadır. Buna ilâveten, kontamine materyallerden havaya karı�an virüslerin solunmasıyla da bula�ma söz konudur. Bugün için etkenin insandan insana bula�tı�ına dair kabul edilebilir bir delil yoktur.

�nsanlardaki influenza A H5N1 serotipinin sebep oldu�u enfeksiyonlarda ate�, bo�az a�rısı, kas ve eklem a�rılarıyla, kuru öksürük, solunum güçlü�ü ve viral pnömoni gibi solunum sistemine ait belirtiler görülmektedir.

H5N1 yüksek patojeniteli epidemilerin kayna�ıdır. Aralık 2003 ortalarında Kore’de ve di�er Asya ülkelerinde özellikle halk sa�lı�ını tehdit eden etken olmu�tur. H5N1 alt tipi 1997 yılında insanları enfekte etmi� ve 2004 yılı Ocak ayında tekrar ortaya çıkmı�tır. Bu yönüyle H5N1 alt tipi insanlar için daha büyük bir tehdit unsuru olarak görülmektedir.

Aralık 2003’ten bugüne kadar avian influenza H5N1 alt tipin sebep oldu�u vak’a ve ölüm sayıları Dünya Sa�lık Te�kilâtı kayıtlarına göre 24.03.2006 itibarıyla, Azerbeycan’da 7 vaka 5, ölüm, Kamboçya’da 5 vaka, 5 ölüm, Çin’de 16 vaka, 11 ölüm, Endonezya’da 29 vaka, 22 ölüm, Irak’ta 2 vaka, 2 ölüm, Tayland’da 22 vaka, 14 ölüm, Türkiye’de 12 vaka 4 ölüm, Viet Nam’da 93 vaka ve 42 ölüm �eklindedir. Korunma ve Kontrol

Kanatlılarda hastalı�ın belirlenmesi halinde yetkili kurum ve kurulu�larca gerekli önlemler alınmalı ve ilgili mevzuatı gere�i karantina, itlaf ve dezenfeksiyon gibi uygulamalar eksiksiz yerine getirilmelidir. Ülkemizde bu alandaki hizmetler Tarım ve Köyi�leri Bakanlı�ı tarafından yapılmaktadır.

Page 48: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 47

Elde edilen bilgiler, hastalı�ın insanlardaki �eklinin, özellikle hastalı�ın görüldü�ü çiftliklerle alâkalı oldu�unu gösterdi�inden, tavuk çiftliklerinde çalı�anların korunma önlemlerini uygulamaları (eldiven, maske, gözlük, ki�isel hijyen vb.) sa�lanmalı, bu ki�iler hastalıkla ilgili olarak bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir.

Virus 56°C’de 3 saatte, 60°C’de 30 dakikada etkinli�ini yitirmektedir; formalin ve iyot

bile�ikleri gibi yaygın olarak kullanılan dezenfektanlara duyarlıdır. Canlı kümes hayvanlarının gerek ülke içinde gerekse ülkeler arasında hareketlerinin kısıtlanması da önemli bir ba�ka kontrol önlemidir. Bu strateji, insanların virusla temasını azaltmada yardımcı olmaktadır.

Ölü veya hasta kanatlılarla temasın en aza indirilmesi, temasın zorunlu oldu�u

durumlarda da korunma önlemlerinin alınarak bunun yapılması gerekmektedir. Özellikle çocuklarda bu tür riskli temaslarla sık kar�ıla�ıldı�ından evde ve okullarda ki�isel hijyen ile ilgili e�itim ve ö�retimin sa�lanması gereklidir. Ki�isel hijyende en önemli konu dikkatli ve sık el yıkamadır. Ellerin sabun ve su ya da susuz alkol temelli el antiseptikleri kullanılarak temizlenmesi sa�lanmalıdır.

Çi� kümes hayvanlarının i�lenmesi sırasında genel hijyen kurallarına uyulması ve

etlerin pi�irilerek yenmesi riski azaltacaktır. Hasta ku�un yumurtası da infekte olabilir; bu nedenle aynı önlemlerin yumurtalar için de alınması gerekir. Virus dondurmakla öldürülemeyebilir. WHO, besinlerin içindeki sıcaklık 70°C olacak �ekilde pi�irilmesini önermektedir. �nfekte ku�ların imhasıyla u�ra�anların uygun giysi ve donanım kullanarak infeksiyona kar�ı korunmaları önerilmektedir.

Ku�lar arasında görülen yüksek derecede patojen H5N1 ku� gribi salgınlarından kaynaklanabilecek global halk sa�lı�ı risklerini en aza indirmek için çe�itli önlemler alınabilir. Öncelikle ve hızla alınması gerekli olan bir önlem, kümes hayvanı populasyonlarında epideminin daha ileri derecede yayılımını bir an önce durdurmaktır. Bu strateji insanların virüse maruz kalma riskini azaltacaktır. Enfekte kümes hayvanlarına maruziyet riski yüksek olan insanların, sirkulasyondaki insan kaynaklı virüslere kar�ı efektif olan mevcut grip a�ılarıyla a�ılanması, bu insanların insan ve ku� kaynaklı virüslerin ortak etkile�ime girip bir “karı�tırma kabı” rolü oynamasını ve bu virüslerin aralarındaki gen de�i�iminin olu�masını engelleyebilir. Kümes hayvanı sürülerinin imha edilmesinde görevli çalı�anların uygun giysi ve ekipmanlar kullanarak enfeksiyona kar�ı korunmaları gerekmektedir. Bu çalı�anların aynı zamanda profilaktik önlem amaçlı antiviral ilaç kullanmaları gerekebilir.

Tüm bu önlemlerin yeni bir pandemik su�un ortaya çıkması riskini dü�ürece�i tahmin edilmekle birlikte, yeni bir influenza pandemisinin engellenip engellenemeyece�i sorusunun kesin bir yanıtı ne yazık ki yoktur. Bugün için yapılması gerekenler �öyle özetlenebilir :

• Hastalı�ın ku�lardaki da�ılımının incelenmesi

• Göçmen ku�ların hareketlerinin izlenmesi

• H5N1 virusu salgınlarının saptandı�ı ülkelerde, kümes hayvanları çiftliklerinden, canlı ku� satılan yerlerden ve kontamine olması olası yüzeylerden uzak durulması

• Tanı için testlerin geli�tirilmesi

• Ulusal laboratuvar ve sürveyans sisteminin güçlendirilmesi.

• Etkin bir a�ı üretimi için çalı�malar yapılması.

Page 49: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 48

KU� GR�B� ( avian flu – influenza – Aı - Peste aviaire )

Adnan SERPEN Veteriner Hekim, �zmir Bölgesi Veteriner Hekimler Odası E-Mail:[email protected][email protected]@hotmail.com

Ülkemizde ya�anan Ku� Gribi Salgını bütün dünyayı tehdit etme�e devam ediyor.Literatür bilgilerine göre Ku� Gribi 87 yıl önce kanatlılara ait bir grip virüsünün insanları enfekte etmesi ile ba�ladı ( 29 ). A.B.D Bilimler Akademisi Tıp Enstitüsü raporuna göre ‘’ Avian Influenza virüsünün neden oldu�u H5N1 gribi, yarataca�ı potansiyel salgınının boyutu, yayılma derecesi ve insan ölümü ve maddi – ekonomik tahribat açısından bundan önce hiç görülmemi� bir boyutta ‘’ oldu�u ifade edilmektedir ( 19 ).Ülkemizde görülen hastalık etkeni H5N1 genel olarak �nfluenza – A tipinde yer alan kanatlılara özgü bir alt tipidir. Bütün Kanatlılarda hastalık meydana getirebilmektedir. Eskiden beri bilinen bir etken olmasına ra�men insanlara bula�ma özelli�i kazanmı� olması nedeniyle önem kazanmı�tır ( 28 ). Kısaca geçmi�teki grip vakalarına baktı�ımızda tarihte insanlarda farklı yıllarda görülen üç önemli grip salgını dikkatimizi çekmektedir. Bunlar;

• 1918 Yılındaki H1N1 �spanyol Gribi, 20 – 50 Milyon insanın ölümüne, • 1957 Yılındaki H2N2 Asya Gribi, 1 Milyona yakın insanın ölümüne, • 1968 Yılındaki H3N2 Hong Kong Gribi, yarım milyonun üzerinde insanın

ölümü ne neden oldu.

1968 Yılından sonra de�i�ik tarihlerde insan ve kanatlılarda günümüze kadar çe�itli Influenza enfeksiyonları meydana gelmi�tir. Influenza Virüsünün Klasifikasyonu ve Antijenik yapısı: Influenza virüsleri yapılarında ( Ribonükleik asit ) RNA kapsayan virüslerden Orthomyxo viridae familyası içinde yer alırlar. Orthomyxoviridae familyasıda kendi içinde tip A, B, C olmak üzere üçe ayrılır:

• Influenza tip A : Influenza A virüsleri kanatlı hayvanları dı�ında, insan, domuz ve atlarda hastalı�a neden olmaktadırlar. Influenza A virüslerinden Hamagglutinin ( H1 vs.) ve Neuraminidase ( N1 vs. ) iki tip antijeninden yalnız H1,H2,H3 ve N1, N2 antijeni ta�ıyan virüsün alt tiplerinin insanda grip hastalı�ına ve salgınlarına neden oldu�u bilinmektedir.

• Influenza tip B ve • Influenza tip C virüsü olmak üzere gruplandırılırlar.

Influenza tip A virüsüde, Antigenic glycoproteins özelliklerine göre ikiye ayrılırlar:

• Haemagglutinin (HA) • Neuraminidase (NA)

Bugüne kadar 15 farklı HA (H1-H15) ve 9 farklı NA (N1-N9) identifiye edilmi�tir. Farklı canlı türlerinden izole edilen Influenza A subtypes ( alt tipler ) lerini �öyle sıralayabiliriz.

Page 50: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 49

Alt tip �nsan Domuz At Kanatlılar

H1 + + + H2 + + H3 + + + + H4 + H5 + + H6 + H7 + + + H8 + H9 + +

H10-15 +

N antijen partikülü ile H partikülünün birle�mesi sonucunda virüs her bir alt tipi olu�ur. H partikülünün antijenik özelli�ine göre farklı alt tipleri ve her alt tipte farklı su�ları olu�turabil mektedir ( 13, 26 ). Örnek vermek gerekirse;

Alt tip/Birle�mesi Su�ları/variants Görüldü�ü Canlı Türleri H1N1 PR/8/34

SW1a/15/30 �nsan Domuz

Kaynak: Avian Influenza Disease and Control Strategies - �ntervet ( 26 )

Ku� Gribinin ( Avian Influenza - AI ) geçmi�ine baktı�ımızda, I. Dünya sava�ında patlak veren ve 20 milyon insanı öldüren �spanyol Gribi salgınına dayanmaktadır. 1918 yılında ilk kez ortaya çıkan H1N1 virüsü I. Dünya sava�ında ölen insanlardan daha fazla sayıda insanın ölümüne neden olmu�tur. 1957 yılında antijenik yapısını de�i�tiren ve H2N2 haline gelen virüs Asya’ da Asya Gribine neden olmu�tur. 1968 Yılında tekrar de�i�ime u�rayan virüs ortaya H3N2 olarak çıkmı� ve Hong Kong gribi salgınına neden olmu�tur. 1977 Yılına gelindi�inde Rusya’ da patlak veren ve dünyaya yayılan Grip Hastalı�ının etkeni 60 yıl önceki Influenza A virüsü ile ayni antijenik yapıda oldu�u saptanmı� ve etkenin H1N1 oldu�u görülmü�tür. Her 10 yılda bir de�i�ime u�rayan ve dünyanın de�i�ik yerlerinde salgınlara neden olan �nsanlardaki Grip Virüsünün hep H1, H2 veya H3 antijenik yapıya sahip oldu�u bilimsel olarak saptanmı� bulunmaktadır ( 11, 13 ). �nsanlarda Gripal enfeksiyona neden olan grip virüsleriyle kanatlı gribi virüsleri ayni familyadan olup klasifikasyonda Tip-A’ da yer aldı�ını görüyoruz. Tip – A’ da yer alan �nsan ve Hayvanlarda görülen Influenza vakalarında hastalı�a neden olan H5 ve H7 alt tiplerinde yer alan AI virüsleri insan ve hayvanlarda yüksek hastalık yapma özelli�ine sahip olmaları nedeniyle dünyadaki sa�lık kurulu�ları tarafından ingilizce Highly pathogenic avian influenza ( HPAI ) olarak tanımlanmaktadırlar ( 21, 26 ).

Kanatlılarda salgınlara neden olan HPAI Virüsleri H5 veya H7 antijenik

özelli�e sahip olup insanlarda görülen Influenza virüsünden farklı bir �nfluenza virüsüdür. Kanatlılarda salgın ve ölümlere sebep olan bu virüs sekiz yıl öncesine kadar insanlara bula�mamı� fakat 2003 yılında Çin de görülen Ku� Gribinin H5N1 virüsü oldu�u, insanda hastalık yapabilecek bir nitelik kazandı�ı saptanmı� ve 6 ki�inin bu virüsten öldü�ü dünyada ilk defa tespit edilmi�tir. H5N1 AI etkeninin dünyaya yayılı�ı önce kom�u ülkelere daha sonraları Vietnam, Tayland gibi Güneydo�u Asya ülkelerinde görülmü�tür ( 22, 23, 24, 25, 26 ). Bizde Manyasta çıkan ilk vaka ucuz atlatılırken A�rı Do�u Beyazıt’ da patlak veren AI salgını ve Balkan Ülkelerinden Romanya da ve hemen buradaki salgın tam sönmeden kom�umuz Yunanistan da Sakız adasında ve �u anda Avrupa Ülkelerinde Kedilerde de görülmeye ba�laması Hayvan ve Halk Sa�lı�ı açısından ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Page 51: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 50

Hastalı�ın Yayılı�ı ve rol oynayan unsurlar: Dünyanın çe�itli yerlerinde yapılan çalı�malar sonucunda en yüksek izolasyon miktarı ve viral alt grupların büyük bir ço�unlu�u yabani ku�larda, özellikle Anatidae familyasına ait akuatik göçmen ku�larda saptanmı�tır ( 4 ). ABD’ de kanatlıların Avian Influenza hastalı�ı ile ilgili olarak yapılan serolojik ara�tırmalarda bula�maların ço�u kez su ku�larının çevreye virüsü bula�tırması ile ortaya çıktı�ı saptanmı�tır. Ye�il Ba�lı Ördekler enfeksiyona dayanıklı su kanatlı tipi olup göçleri sırasında bu virüsü çok uzaklara kadar ta�ıyıp dı�kıları ile çevreye rahatlıkla bula�tırabilmektedirler ( 4, 14 ). �ngiltere’ nine Somerst kentinin Chard kasabasına ku�ların göç mevsimi nedeniyle kasabaya gelen 500.000 civarındaki sı�ırcı�ın kasaba halkı, binaların üzerine ve bahçelere günde 14 ton dı�kı bıraktıkları tespit edilmi�tir ( 30 ).

Göçmen Ku�larının göç yolları ve sulak alanları ( 31 ) Bu virüslerin varlı�ı o kadar kuvvetli ki, virüsler 0 o C ‘ deki göl suyunda 30

güne kadar izole edilebilmektedir. Ayrıca AI virüsü her ne kadar kendilerini ta�ıyan türlerin genellikle göçmen ku�u olması ve tür engelinin etkenin ekolojisinde fazla bir öneme sahip olmaması nedeniyle çok kolayca do�adaki di�er kanatlılarda zincirleme bir �ekilde bula�maktadır. Bu bula�mada günlük hayatımızın bir parçası olan serçeler bile yerini almaktadır. Do�adaki bu bula�ma zinciri halkasının dı�ında hastalı�ın bula�masında gübre veya kanatlı yan ürünleri, bakıcılar, araç ve gereçlerle mekanik olarak, yem, su ve direkt temas ba�ta gelen bula�ma yolları olmakla beraber kötü çevre �artları, kümeslerin yol kenarlarında olu�u hava ile bula�masında rol oynar. Ayrıca kan emici sineklerin, böcekler ve rodentlerinde virüsün yayılmasında rol oynadıkları bildirilmektedir .Bula�mada direkt temas önemli rol oynar. Hastalı�a maruz kalmı� hayvanlar ölmeden hastalı�ı atlatmaları halinde hastalık ta�ıyıcısı olarak rol oynarlar. Ayrıca bu kabil hayvanların so�uk çevre �artlarının stresine maruz kalmaları halinde hastalık tekrar kendilerinde ortaya çıkabilir. Avian Influenza ( A.I ) hastalı�ına ba�ta hindiler, tavuklar, sülünler, kazlar, ördekler, ve su ku�ları ile di�er yaban ku�ları hassastır( 2, 4, 12,14,15,16,21,22,24,25,26 ).

Hastalıkla Mücadele: Hastalı�ın tekrar ortaya çıkma �ansını ortadan kaldırabilmek için en iyi yol

�üphe arz eden hayvanların itlafı olup bu uygulama Manyas da yapılmı�tır. Fakat Do�u Beyazıtta çıkan Ku� Gribi vakalarında hayvan itlâfına ra�men Manyas’ da ki ba�arı gösterilememi� hala ülkemizde AI mihrakları kar�ımıza çıkmaktadır. Çünkü Do�u Beyazıtta ve daha sonra de�i�ik alanlarda ortaya çıkan Ku� Gribi salgını entegre tesis kanatlı yeti�tiricili�inin olmadı�ı, kırsal alanda ev tavukçulu�unun yapıldı�ı

Page 52: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 51

bölgelerde ortaya çıkmı� bulunmaktadır. Bu nedenle kar�ımızda çok da�ınık ve geni� bir alan bulunmaktadır. Kar�ımızda çok da�ınık ve geni� bir alan bulunmakla beraber virüs do�ada insana gelinceye kadar bula�ma zincirinde yer alan canlılarda yayılma ve bula�ma sürecini tamamladı�ı için hastalı�a kar�ı profilaktik tedbirlerin zayıf oldu�u yerlerde hastalık kar�ımıza çıkmaktadır. Bu nedenle hastalık bu safhaya gelinceye kadar zamanında bazı tedbirlerin alınması gerekiyordu. Bu tedbirler zamanında alınmadı�ı için �u anda çok zor bir tablo ile kar�ı kar�ıyayız. Virüsün bazı bölgelerimizde ortaya çıkması mihrak olarak de�erlendirilmesi nedeniyle itlâfın dı�ında Kanatlılardan �nsanlarımıza bula�masını engelleyecek bir engellin yaratılması mümkün olmamakla beraber bazı bölgelerimizde henüz hastalık görülmedi�i için itlâfın dı�ında bir takım engellerin yaratılması mümkün bulunmaktadır. Bu engellerin ba�ında serbest olarak tavuk yeti�tiricili�i yapan kırsal alandaki vatanda�larımızın do�al hayattaki yabani hayvanlardan gelebilecek bula�ma riskine kar�ı tavuk veya de�i�ik kanatlı hayvanlarını kapalı ortamda, etrafı tel örgüyle çevrili kümeslerde besleyerek birinci engeli yaratabilirler. Bu engellere ilave olarak gerek kümes temizli�i ve dezenfeksiyon kurallarına uymaları halinde ikinci engel ortamı yaratarak hastalı�a kar�ı önlemlerini almı� olurlar. Amaç virüsü ta�ıyan yaban kanatlılarından evcil kanatlılara bula�manın meydana gelmesini engellemektir. Salgın Hastalıklar la mücadele çok özel mücadele çalı�ması yapılmasını gerektirir. Epidemiyolojik çalı�malar salgın hastalıklarla mücadelede önemli bir yere sahiptir ( 1 ). Hastalık ülkemize gelmeden önce koruyucu sa�lık hizmetlerinin bir parçası olan ve bu tip salgın hastalıklarla mücadelede tüm geli�mi� ülkelerde 35 yıldır uygulanmakta olan gerek Be�eri, gerek Veteriner Epidemiyolojik çalı�ma yapılmamı�tır. Böyle bir çalı�ma yapılmı� olsa idi Ku� Gribinde ya�anan istenmeyen olaylar ya�anmayabilirdi. MAN�SA’ da daha önce faaliyetini sürdüren ve iki yıl önce kapatılan Tavuk Hastalıkları Ara�tırma ve A�ı Üretim Enstitüsü Kanatlı Hastalıkları konusunda Epidemiyolojik çalı�maların koordinatörlü�ünü yapmaktaydı ( 1, 5, 17, 18, 19 ).Hastalıkla mücadelede henüz a�ıyla ilgili olumlu geli�melerden söz etmek mümkün de�il ( 22, 23, 24, 25, 26 ).

Halk Sa�lı�ı açısından Hastalı�ın önemi: Ku� Gribi tüm dünyada ve ülkemizde halk sa�lı�ı açısından önemi ciddi bir

�ekilde korumaktadır. Bu nedenle kanatlı hayvanların itlâfı her ne kadar tek çözüm gibi görünüyor ise de burada gözümüzden kaçan en önemli husus Be�eri ve Veteriner Tababette Koruyucu Sa�lık Hizmetlerine gereken önemin verilmeyi�i buzda�ının görünmeyen yüzünü olu�turmaktadır ( 27 ). Halk Sa�lı�ı uygulamaları insan ya�amını hasta ve sa�lıklı dönemler diye ikiye ayırmaksızın, bir bütün olarak ele almaktadır. Bu bir anlayı�ın do�al sonucunun, hasta ki�ileri iyile�tirmekten önce ki�ileri hastalandırmamak olaca�ı da ortadadır( 7 ).Dünyadaki Ku� Gribi vakalarına baktı�ımızda hiçbir ülkede hastalık ülkemizdeki kadar hızlı yayılmadı. Bu nedenle ülkemizde ya�anan Ku� Gribi sorunlarının arkasında Halk Sa�lı�ı Hizmetlerine gereken önemin verilmedi�i ortaya çıkmaktadır ( 27, 28 ). Çünkü Halk Sa�lı�ı hizmetlerinin en önemli alanlarından birisi de sa�lık e�itimidir ( 27 ).

Halk Sa�lı�ı Hizmetleri çok geni� bir konu olup meslek uygulamaları

çe�itlili�ine sahip olup hekimlik mesle�i dı�ındaki mesleklerin de e�itimini ve hizmetlerini gerektirmektedir. Hekimlik Hizmetlerinin birinci ödevi olan koruyucu hizmetlerin, yalnız hekimlerce yapılması olana�ı kalmamı�tır. Günümüzde Halk Sa�lı�ı yakla�ık 80 de�i�ik meslek alanının ve onları yeti�tiren, barındıran bilim disiplininin çok yönlü ve iç içe geçmi� hizmetini gerektirmektedir ( 3, 6, 8, 9, 27 ).

Nüfusun yakla�ık % 35 ‘ nin kırsal alanda ya�aması ve Ku� Gribi vakalarının

a�ırlıklı olarak kırsal alanda görülmesi Multidisipliner Halk Sa�lı�ı Hizmetlerinin önemi ortaya çıkmaktadır ( 27 ). Yine geride bıraktı�ımız 10 yıl içerisinde insano�lunda ortaya çıkan hastalıkların % 75 ‘nin herhangi bir hayvandan ya da hayvansal üründen bula�an patojenlerden kaynaklandı�ı ortaya çıktı�ı görülmü�tür. Tüm bu

Page 53: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 52

geli�meler önümüzdeki yıllar içerisinde hayvan ve insan hekimli�i arasındaki ili�kiyi daha da güçlendirmeye yönelik bir ihtiyaç olarak ortaya çıkaca�ını göstermektedir. Bu nedenle WHO’ nın 2002 yılında hazırladı�ı ‘’ Future Trends in Veterinary Public Health ‘’ teknik çalı�ma raporu do�rultusunda bir çok ülkede uygulanmakta olan Veteriner Halk Sa�lı�ı ( VHS ) Hizmetlerinin ülkemizde Sa�lık Bakanlı�ı Bünyesinde olu�turulması gereklili�ini ortaya koymaktadır. Çünkü VHS faaliyetleri , do�rudan bireye yönelik hizmet götüren di�er halk sa�lı�ı faaliyetleriyle birlikte çalı�mak zorundadır. VPH’ nin faaliyet alanı oldukça bilimsel olup sadece veterinerleri kapsamaz, aynı zamanda doktorlar, hem�ireler, mikrobiyologlar gibi hayvan kaynaklı hastalıkların tedavi ve korunmasına katkıda bulunan herkesi içine alır. Halk Sa�lı�ı alanında önümüzdeki 25 yıl içerisinde özellikle Veteriner Hekim ve Doktorların çalı�ma alanlarını etkileyecek önemli de�i�iklikler beklenmektedir ( 3, 6, 8, 9, 10). �u anda gerek ülkemizde gerek ise tüm dünyada ya�anan Ku� Gribi salgınları bunun en güzel kanıtıdır.Bu de�i�iklikler öyle hız kazanacak ki ; birey olarak bu de�i�ikliklerin gerektirdiklerini kar�ılayamaz hale gelece�iz. Çünkü ‘’ Koruma tedaviden üstündür ‘’ ilkesinin gerekleri bütün karar verme a�amalarında yerine getirilmesi ( 27 ) gerekti�inden Ku� Gribi ve benzeri Zoonotik Bula�ıcı Hastalıklarının önlenmesinin temelinde Halk Sa�lı�ı Hizmetlerine gereken önemin gösterilmesinin gerçe�i yatmaktadır.

Kaynaklar:

1- Aygün S.T. ( 1937-938 ) Genel ve Özel Bula�ık ve Salgın Hastalıklar Bilgisi ( EPIDE MIO LOGIE ), Sa�lık Koruma ve Bakteriyoloji Enstitüsü Profesörü.Sümer Basımevi-ANKARA

2- Tavuk Hastalıkları ( 1970 ), Veteriner Kontrol ve Ara�tırma Enstitüsü Müdürlü�ü Yayınları , Aralık 1970, Yıl:11, Sayı:20-21, Bornova/�ZM�R

3- Dinçer B. ( 1975 ) , Veteriner Hekimli�in Halk Sa�lı�ı Faaliyetlerine Katkısı Çeviri Notları, FAO ve WHO Teknik Rapor Serisi, WHO Geneva ITALY

4- Easterday B. C ve Hinshaw V. S ( 1978 ), Influenza, Diseases Of Poultry - 7th Edition, Iowa State University, USA

5- Epidemiyolojik Çalı�malar – 73 ( 1989 ), Tarım Orman ve Köyi�leri Bakanlı�ı K.K.G.M’ nün 09.02.1989 Tarih ve 02079-8700 sayılı yazıları .

6- Dinçer B., Veteriner Halk Sa�lı�ı Ders Notları, A.Ü.Veteriner Fakültesi – ANKARA

7- Eren N. ( 1981 ), Halk Sa�lı�ı ve Beslenmede Veteriner Hekimli�in Önemi, Veteriner Hekimler Derne�i Dergisi, Cilt:51, Sayı:3-4 ANKARA

8- Report of a WHO Study Group ( 2002 ), Future Trends in Veterinary Public Health,WHO Technical Report Series - 2002, WHO Geneva ITALY

9- Serpen A. ( 2005 ), 21.inci Yüzyılda Veteriner Halk Sa�lı�ı Hizmetleri ve Gelecekteki faa liyet alanları.www.izmir-vho.org.tr �zmir Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Web Sayfası-�ZM�R, �nfovet , Sayı:24 �STANBUL

10- WHO Web Haberleri, Zoonoses and Veterinary Public Health. 06 Haziran 2005, Geneva

ITALY 11- ÇALANGU, S.,( 2005 ) Bir virüsün Portresi. Ak�am Gazetesi Pazar – Ya�am 16

Ekim 2005, �STANBUL 12- BA�KAYA, H.-M�NBAY, A., ( 1979 ) Kümes Hayvanları Hastalıkları.

A.Ü.Vet.Fak. Yayınları Yayın No:354, Ders Kitapları:252, ANKARA 13- GÜRTÜRK, S.,( 1977 ) Viroloji. A.Ü.Vet.Fak. Yayınları Yayın No:11, Ders

Kitapları:4 14- GÜRSOY, N. ( 1987 ) Tavukçulukta Temel Bilgiler ve Önemli

Hastalıklar.�STANBUL 15- Ku� Gribi Nasıl Önlenecek .National Geographıc, Ekim 2005 sayısı.�STANBUL 16- ARDA, M - M�NBAY, A – AYDIN, N – AKAY, Ö – �ZGÜR, M .,( 1994 ) Kanatlı

Hayvan Hastalıkları. Medisan yayınevi yayınları.ANKARA

Page 54: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 53

17- URAS, G., Ku� gribi yapan enstitümüz vardı ( …kapattık ) 13.10.2005 Tarihli Milliyet Gazetesi Kö�e Yazısı,�STANBUL

18- B�LG�N, A., Sevgi ve Saygıyla Pasteur’ ün A�ı Hayırhanesi . 15 Ekim 2005 Tarihli Haber Ekspres kö�e yazısı.�ZM�R

19- GÖKÇE, D., Ku� Gribi Salgını ?. 12 Ekim 2005 Tarihli Ak�am Gazetesi Kö�e Yazısı.�STANBUL

20- Ku� Gribi SARS’ tan tehlikeli olabilir. 21 Eylül 2005 Referans Gazetesi Haberi.�STANBUL

21- Highly Pathogenic Avian ( OIE ), Update:22.04.2002, www.oie.int 22- Avian Influenza – www.oie.int 23- Avian Influenza – www.fao.int 24- Avian Influenza – www.who.int 25- Avian Influenza – www.europa.eu.int 26- Avian Influenza Disease and Control Strategies - Clasification of Influenza

Virusus, �ntervet web sitesi 27- Eynigöllü M. E. ( 2006 ), Ku� gribi: Buzdapının görünen yüzü, Bilim ve Gerçek

Dergisi, �ubat 2006, Sayı: 24, �STANBUL 28- Eraksoy H. ( 2006 ), Türkiye’ de yayılan virüs artık insanlara daha kolay

bula�ıyor, Bilim ve Gerçek Dergisi, �ubat 2006, Sayı: 24, �STANBUL 29- Ertan H. ( 2006 ), Ku� gribi ve insan gribi virüslerinin dansı, H5N1’ in korkutan

evrimi, Bilim ve Gerçek Dergisi, �ubat 2006, Sayı: 24, �STANBUL 30- �ngilterenin Ba�ına Talih Ku�u Kondu, 09. 03. 2006 Tarihli Ak�am Gazetesi 31- www.kkgm.gov.tr

Page 55: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 54

SA�LIK ÇALI�ANLARININ SÜREKL� E��T�M�NDE MESLEK ÖRGÜTLER�N�N SORUMLULU�U NED�R? NE OLMALIDIR?

Türk Tabipleri Birli�i Sürekli E�itim Etkinlikleri Türk Tabipleri Birli�i mezuniyet öncesi, uzmanlık e�itimi ve sürekli tıp e�itimi (mesleksel geli�im) e�itim süreçlerini bir bütün görmektedir. Ülkemizde tıp fakültesini seçecek ö�rencilerin hazır bulunu�luk düzeyinin belirlenmesinden tıp e�itimi programlarının geli�tirilip uygulanmasına destek olan, olanaklar sunan bir yakla�ımı benimsemektedir. Mezuniyet öncesi durumu iki yılda bir hazırladı�ı Mezuniyet Öncesi Tıp E�itimi Raporları ile görünür kılmaktadır. Mezuniyet sonrası e�itimde Tıpta Uzmanlık Dernekleri E�güdüm Kurulu (TTB-UDEK) ile hem e�itimin niteli�ini koruyup geli�tirmeye hem de ulusal yeterlilik kurullarının olu�turulmasına katkı sunmaktadır. Sürekli tıp e�itimi’nde (mesleksel geli�im) tıp ortamı ve hekimlerin gereksinimlerinden hareketle farklı alanlarda (i�çi sa�lı�ı, pratisyen hekimlik, adli tıp, spor hekimli�i vb.) kurslar düzenlemektedir. Genel Pratisyenlik Enstitüsü ile 1998 yılından bu yana birinci basamak sa�lık hizmetlerinin gereksinimlerine yanıt verecek niteliklere sahip insangücü tanımlanmı�, hizmet verilen yerde sa�lık oca�ında e�itim verecek alanın e�iticileri yeti�tirilmi�tir. Bugün için alan e�itimleri verilmektedir. 1994 yılından bu yana ülkemizdeki sürekli tıp e�itimi etkinlikleri TTB tarafından kredilendirilmektedir. Günümüzde uzaktan e�itim olanakları ile sosyal duyarlılık grupları (çocuk istismarı ve ihmali, sigara ve sa�lık vb.)yanı sıra tüm TTB Kurs Programları ve yakın zamanda da uzmanlık dernekleri ile e�itim programları ülkemizin farklı yerlerinde çalı�an hekimlerin kullanımına açılacaktır. Yıllardır e�itime eri�im konusundaki bir e�itsizlik böylece bir ölçüde a�ılacaktır. Dr. Orhan Odaba�ı TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri

Page 56: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 55

TÜRK HEM��RELER DERNE�� ( THD ), SA�LIK ÇALI�ANLARININ SÜREKL� E��T�M�NDE SORUMLULU�U NED�R?

Zuhal BAHAR DEÜ Hem�irelik YO Halk Sa�lı�ı Hem�ireli�i AD

Sa�lık ne varsıl, ne yoksul, ne de ırk, millet, din ayrımı yapılmaksızın do�u�tan kazanılmı� bir “insanlık hakkı” dır.

Sa�lıklı toplum, yalnız bedenen ve ruhsal yönden de�il “sosyal” yönden de tam bir iyilik halinde bulunan toplumdur, bu da sa�lık ekibinin verdi�i sa�lık hizmetine ba�lıdır. Ancak ülkemizde bugün ne sa�lık hizmetlerinin ne de sa�lıkçıların sa�lıklı oldu�u söylenemez.

Sa�lıktaki e�itsizliklerin giderilmesi ve toplumun sa�lık düzeyinin düzeltilmesi sadece sa�lık hizmetleri alanında yapılacak düzenlemelerde gerçekle�tirilemez.

Sa�lı�ı do�rudan ve dolaylı etkileyen ekonomik, sosyal ve siyasal ili�kiler de dezavantajlı toplumsal sınıflar lehine köklü de�i�iklikler yapılmadan sa�lıkta e�itlik ve toplumsal geli�me mümkün de�ildir (http://www.ttb.org.tr).

1970-80 döneminde dünyada yeni siyasal dengeler, de�i�en makro ekonomik politikalar sosyal devletin yıkılı�ına neden olmaktadır. Ülkemizde de yirmi yıldır siyasal iktidarlarca uygulanan politikalarla sosyal devlet tamamen ortadan kaldırılmaya çalı�ılmaktadır. En temel Anayasal haklarımız olan e�itim, sa�lık ve sosyal güvenlik paralı hale getirilmektedir. Bu politikaların yansıması sonucu 1961 Anayasasındaki “Devlet herkesin beden ve ruh sa�lı�ı içinde ya�amasını sa�lamakla görevlidir” maddesi, 1982 Anayasasında artık devletin görevi olmadı�ı biçiminde de�i�mi�tir. Sa�lık hizmetlerinin özelle�mesi sa�lı�ı bütün yurtta�lar için do�u�tan kazanılmı� bir hak olmaktan çıkarmaktadır (http://abone.turk.net ).

Ülkemizde artık sa�lık toplumsal bir hak de�ildir. Meslek örgütlerinin birinci görevi “halkın sa�lık hakkını” savunmaktır. THD’de sa�lık hakkının do�u�tan kazanılmı� toplumsal bir hak oldu�unu kabul eder.

Halkın Sa�lı�ı Nasıl Etkileniyor:

Sa�lıkta özelle�tirme ile hastaneler büyük merkezlerde toplanacak, dolayısıyla da sa�lık personeli de büyük merkezlerde çalı�acaktır. Bu da sa�lıkta e�itsizli�i artıraca�ı için THD bu görü�e kar�ıdır.

Kâr amaçlı hastanelerde fiyatlar artaca�ı için, parası olmayanlar, dar gelirliler paraları ne kadarsa o kadar hizmet alacaktır.

Sa�lıkta özelle�tirmenin I. Basamaktaki adı “Aile Hekim”li�idir. Bireye yönelik hizmetlere a�ırlık veren, koruyucu sa�lık hizmetlerini yok eden bu sistem i� gücünü artırması yanı sıra pahalı bir sistemdir, ayrıca bu sistemde halkın sa�lık hizmetlerine ula�ımı zorla�ır. Bütün bunlar halka kar�ı siyasi tercihlerdir. THD bu siyasi tercihe, halkın sa�lı�ını olumsuz etkiledi�inden kar�ıdır.

AKP’nin sa�lıktaki özelle�tirme saldırısının asıl ma�durları olacak halk, “herkese bir aile hekimi” ile hizmet verilecek, sa�lık hizmetleri ücretsiz olacak diye kandırılmaktadır. Oysa, Genel Sa�lık Sigortası ( GSS ) yasası ile aylık geliri 127 YTL olandan 64 YTL Sa�lık Sigortası Primi alınacak, memur aylıkları GSS prim kesintisi nedeniyle %5 oranında dü�ecek, prim ödemeyenlere sa�lık hizmeti verilmeyecek,

Page 57: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 56

muayene, tetkik ve tedavinin her evresinde katkı payı adı altında ek ödeme istenecek, teminat paketi adı altında, bazı hastalıklar sigorta kapsamı dı�ına çıkarılacaktır. Dünya Bankası raporunda “Kamu Kabulünün Gücü” olarak tarif edilen zorunluluk ortada durmaktadır. Toplumun geni� kesimlerinin esasen kendi zararına olan bu “reform” un YARARLI oldu�una ikna edilmesi gereklili�i vurgulanmaktadır ( Öztürk O, 2004 ). Bu nedenle THD ve di�er örgütlerin en önemli görevi halkı aydınlatmaktır.

Halkın sa�lı�ını korumak ve geli�tirmek birinci basamak sa�lık hizmetleri ile olur. Bu da halen ürürlükte olan 224 Sayılı Yasa da öngörüldü�ü �ekilde Sa�lık Ocakları çalı�tırılmalı, sevk zinciri mutlaka uygulanmalıdır.

Hem�ire Olarak Nasıl Etkileniyoruz?

Meslek örgütünün di�er önemli görevi “meslekta�larının özlük hakkını” korumaktır.

224 sayılı yasa gere�i sa�lık ocaklarında koruyucu hizmetleri en uç noktadaki

ebe ve hem�ireler vermektedir. Gebe izlemi, bebek izlemi, a�ılama hizmetleri ebe ve hem�irelerin görevleri arasındadır. Sa�lık oca�ı ve personelin yeterli oldu�u yerlerde sa�lık göstergeleri, örne�in do�um öncesi bakım almayan kadın Güneydo�u’da %35.0 iken Ege’de bu oran %12.2’ ye, bebek ölümleri Do�u’da binde 41 iken Batı’da binde 22’ye, tam a�ılı çocuk Batı’da %69.0 iken Do�u’da %34.8’e dü�mektedir. Bu veriler koruyucu hizmetlerinin ( TNSA 2003 ) ve bu hizmetler içinde görev yapan ebe ve hem�irelerin önemini göstermektedir. Oysa sa�lıkta özelle�tirme, bu profesyonel mesle�i yok edip “eleman” adı altında ne oldu�u anla�ılmaz, görev/sorumlulukları olmayan, hekim ne isterse yapan kabul edilemez bir uygulamayı dayatır. Hem�irelik/Ebelik mesle�ini yok eden bu sisteme THD kar�ıdır ve kar�ı olacaktır.

Ücretler dü�ük, fazla mesai yapmak zorunda olan hem�ireler i� güvencesi ve sosyal hakları olmayan, emekleri sömürülen kitleye dönecektir. Türkiye’ de de�i�tirilmek istenen bu sistemde hem�ire olmak, hekim olmak ve yurtta� olmak gerçekten çok zorla�acaktır. Bu nedenle kazanmı� oldu�umuz haklarımızı ve sa�lık sistemimizin korunması için meslek örgütlerine çok önemli görevler dü�mektedir. Bunların en ba�ında sa�lık çalı�anlarını bilinçlendirmek gelmektedir. Yapılan bir çok çalı�mada çalı�anların sa�lıkta özelle�tirmeye ili�kin bilgi yetersizlikleri oldu�u saptanmı�tır. Dinç ve ark., (2006), Harran Üniversitesi’nde çalı�an 120 hem�ire üzerinde yürüttükleri çalı�mada; %70.3’ ünün Sa�lıkta Dönü�üm Programı ( SDP ) hakkında daha önce hiç duymadıklarını, duyan hem�irelerin ço�unlu�unun (%70.9) bu sistemde hem�irelik mesle�inin görev ve sorumluluklarının yok olaca�ını ifade ettiklerini saptamı�lardır. Körükçü ve ark., (2006), 161 hekim ve 207 hem�ire üzerinde yürüttükleri çalı�mada; hekimlerin %53.4’ ünün hem�irelerin ise %68.6’ sının sa�lıkta dönü�üm projesi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını, Hekimlerin %65.8’ i, hem�irelerin ise %41.5’ inin GSS ile tüm vatanda�larımızın sa�lık hizmetlerinden e�it bir �ekilde yararlanabilece�ini dü�ündüklerini saptamı�lardır. Ayrıca hekimlerin %44.4’ü tabib odasından, hem�irelerin ise %39.9’u Sa�lık Müdürlü�ü’nden bilgi almak istemektedir. Hem�irelerin THD yerine Sa�lık Müdürlü�ü’nden bilgi istemeleri örgütlerine olan güvensizli�i göstermektedir. Meslek örgütlerinin önemli görevlerinden biri de üye sayısının arttırmaktır. Bir meslek örgütüne ne kadar çok üye kayıtlı ise o örgütün temsil gücü o denli etkili olacaktır. Ancak, Gözüm ve ark., (2000), Erzurum’da 175 hem�ire üzerinde yürüttükleri çalı�mada; %89.7’ si THD’ni bildi�ini, %45.5’i üye olmak istedi�ini ama üye olmadıklarını belirlemi�tir. Aynı biçimde Abay ve arkada�ları da (1985) hem�irelerin önemli bir ço�unlu�unun (%77) mesleki bir derne�e gereksinim oldu�unu belirtmesine kar�ın ancak %11’ inin dernek üyesi oldu�unu saptamı�tır. Üye olmaya engeller

Page 58: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 57

soruldu�unda; %38.3’ ü dernek faaliyeti hakkında bilgisi olmadı�ını, %30.9’ u ula�amadı�ını, %18.3’ ü zamanının olmadı�ını, %18.3’ü ise güvenmedi�ini belirtmi�tir. Oktay ve Baykal (1995) da yaptıkları çalı�malarda benzer gerekçeleri saptadıklarını belirtmi�lerdir.

Gözüm ve ark., (2000) Hem�ireler mesleki örgütlerden ne bekliyor sorusuna; %37.14’ ü “hem�irelerin haklarının korunması, %33.71’ i “hem�irelerin mesleki sorunlarıyla ilgilenilmesi”, %21.7’ si “bilimsel destek”, %14.9’u “meslek saygınlı�ını artırıcı” giri�imlerin yapılması yanıtlarını vermi�lerdir.

Bu veriler bilinçlendirme çalı�malarının gerek ve önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Kocak ( 2006 ); �zmir ilinde ara�tırmayı kabul eden 191 sözle�meli, 237 kadrolu toplam 418 hem�ire üzerinde yaptıkları çalı�mada; %30.1 hem�irenin mesleki örgüte üye oldu�unu, bunların %92.1’i THD üye oldu�u, %13.6 hem�irenin de sendika üyesi oldu�unu göstermi�tir. Çalı�mada önemli olarak hem�irelerin sa�lık hizmetlerinin özelle�tirilmesi sonucunda hem�irelerin; i� güvencesinin ( %76.1 ), ücretlerinin ( %66.2 ), çalı�ma ko�ullarının ( %68.9 ), i�e yerle�melerinin ( %63.8 ), çalı�ma saatlerinin ( %61.8 ), i� yüküne ( %72.6 ), hem�irelik dı�ı i�lere ayrılacak zamanın ( %73.4 ) olumsuz ya da çok olumsuz etkisi olaca�ını belirttiklerini saptamı�tır. Bunun nedeni, �zmir’de THD, Tabip Odası, SES, Pratisyen Hekimler Derne�i’ nin birlikte ve etkin çalı�malarıdır. THD sonuç olarak ne istiyor; � Hizmet sunumu 224 Sayılı Yasa ile verilmeli, � Sa�lı�a en az %10’luk bütçe payı ayrılmalı, � Ülkemizde Hem�ire enflasyonu ve ucuz emek gücü yaratılmaması için, aly yapıları

olmayan hem�irelik yüksekokullarının açılmamalı, � Mezuniyet önce/sonrası e�itime nitelik artırıcı düzenlemelerin sa�lanmalı, � Sa�lık ortamı demokratikle�tirilmeli, grevli toplu sözle�meli sendikal haklar

tanınmalıdır. THD kar�ı duru�ta neler yaptı;

• THD, Tabip Odası, SES, Pratisyenler Derne�i birlikte �zmirde, Devlet Hastaneleri, iki Üniversite Hastanesi ve di�er hastanelerde konferanslar ve paneller,

• Konu ile ili�kili �zmir ve Ankara’ da iki simpozyum, • Ankara, Manisa, Eski�ehir, Malatya, Isparta daki meslekta�lar için

bilinçlendirme toplantı ve konferansları, • Basın açıklamaları, • Yürüyü�ler, • Referandum 2006’ ya katılım ve katılımın arttırılması çalı�maları.

THD neler yapacak;

• THD, Tabip Odası, SES, Pratisyenler Derne�i ile birlikte “ Sa�lıkta dönü�üm ve Soyal Güvenlik Yasası” konulu simpozum,

• Meslekda�ları biliçlendirme toplantıları ( 20-21 Nisan Urfa, 5 Mayıs Samsun, Mayıs Denizli ),

• Demokratik Örgütlerle birlikteli�in geli�tirilmesi.

Page 59: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 58

Kaynakça • http://www.ttb.org.tr/neistiyoruz.htm. • http://abone.turk.net/msut/calprog1.htm. • Öztürk O. (2001), “AKP’nin Saldırısı Durdurulabilir mi?”, Toplum ve Hekim, Mayıs-

Haziran 19(3), 236-238. • Gözüm S. Ve ark.(2000), “Hem�irelerin Mesleki Örgütler ve Dergilere �li�kin

Görü�leri”, Atatürk Üniversitesi Hem�irelik Yüksekokulu Dergisi, 3(2), 19-28. • Abay R. Ve ark.(1985), “Hem�irelerin Türk Hem�ireler Derne�ine �li�kin

Görü�lerinin �ncelenmesi”, Türk Hem�ireler Dergisi, 35(2), 19-25. • Oktay S., Baykal Ü.(1995), “Sa�lık Personelinin Örgütlenme Faaliyetlerine

Katılımının De�erlendirilmesi”, Hem�irelik Bülteni, I�(36), 1-10. • TNSA 2003. • Dinç S. Ve ark(2006), “Harran Üniversitesi Ara�tırma ve Uygulama Hastanesinde

Çalı�an Hem�irelerin Sa�lıkta Dönü�üm Yasasının Hem�ireli�e Yansımaları Hakkında Bilgi Düzeylerinin Saptanması”, Ö�renci Kongresi, 20-24 Nisan, Urfa (Kongre Özet Kitabı)

• Körükçü Ö. Ve ark.(2006), “Hekim ve Hem�irelerin Sa�lıkta Dönü�üm Projesi �le �lgili Dü�ünceleri ve Bilgi Düzeyinin Saptanması”, Ö�renci Kongresi, 20-24 Nisan, Urfa (Kongre Özet Kitabı)

• Koçak B.,(2006), • Koçak B., “Üniversite Hastanelerinde Çalı�an Hem�irelerin Sa�lıkta Özelle�tirme ve

Sendikala�ma Konusunda Görü�lerinin �ncelenmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sa�lık Bilimleri Enstitüsü, Hem�irelikte Yönetim Yüksek Lisans Tezi, �zmir(Basılmamı� tez).

Page 60: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 59

KONTRASEPS�YONDA GEL��MELER* Prof. Dr. Ay�en Bulut �Ü Çocuk Sa�lı�ı Enstitüsü, Aile Sa�lı�ı Bölümü Kontrasepsiyonda geli�meler ba�lı�ı ile hazırlanan bir sunuda iki farklı amaç olabilir: 1. Geli�tirilmekte olan kontraseptiflerin neler oldu�u, ne zaman ve nasıl kullanılabilecekleri, 2. Var olan kontraseptiflerin kullanımının iyile�tirilmesi için neler yapılması gerekti�i hakkında ilgililerin farkındalık kazanması . Milyonlarca çiftin ya�amını etkileyen kontraseptif uygulamalarda temel destek olan, ilk basamak sa�lık sisteminde söz sahibi hekimlerin yararlanaca�ı bir kaynakta öncelik, var olan hizmetleri yeni bakı� açıları kazanarak zenginle�tirmek olmalı. Ancak yeni geli�tirilen kontraseptiflere ili�kin özet bilgi de bu çerçeve içinde gerekli. Önyargıların olumsuzluklarından kurtulma Türkiye’de 1965 yılından bu yana geçen kırk yılda Rahim �çi Araç (R�A), do�um kontrol hapları (OKS) ve kılıf (prezervatif, kondom) Sa�lık Bakanlı�ı terefından ücretsiz sunulsa da ba�langıçtan beri R�A uygulamaları a�ırlıklı olarak desteklenmi�tir. Anılarımda kalan yıllar önce, Çankırı’nın bir sa�lık oca�ında genç doktorun “kılıf isteyenlere, varsa da, bitti; hap isteyenlere de, do�ru de�ilse de, kanser yapabilir diyorum. Tüm gelenler R�A taktırıyor mecburen” ifadesi bu politikanın bir uzantısı idi… Kadınların hap kullanamayacak kadar özensiz ve cahil oldu�u, erkeklerin kılıfı sevmedi�i eskiden beri var olan yaygın bir önyargı. Belki de bu nedenle, Türkiye, Çin’den sonra R�A kullanımının en yaygın oldu�u ikinci ülke. Türkiye’nin bu alanda ba�ka bir özelli�i de var. R�A di�er tıbbi yöntemler arasında uzak arayla birincili�i ta�ıyor. Oysa Çin’de R�A’ ya benzer bir oranda cerrahi sterilizasyon uygulaması var. R�A’nın en çok kullanıldı�ı ülkelerden biri de Finlandiya. Ancak orada hap da R�A kadar çok kullanılmakta. Kadınların kullanıcının davranı� özelliklerine ba�lı olmayan ve uzun süre etkisi olan R�A ile korunmaları olumlu bir do�urganlı�ı düzenleme davranı�ı. Bunun için ne kadar sevinsek azdır ama uzun yıllar neredeyse yalnızca R�A uygulamalarının desteklenmesi biz sa�lık çalı�anları ve potansiyel kullanıcıların di�er yöntemlere mesafe ile yakla�malarına neden olmu� olabilir. Bu bir yenilik de�il ama: “Tüm tıbbi hizmetler için oldu�u gibi, kontraseptif sunumunda, sa�lık çalı�anının benimsemesi gereken ilk tutum, ön yargısız olarak kadın-erkek-genç-ya�lı herkese ve her yönteme e�it ve tarafsız yakla�abilmedir.” Var olan tüm yöntemlere ula�abilme Türkiye’de 1965 den sonra uygulan üç temel yönteme, 1983’de yapılan yasal düzenlemede cerrahi sterilizasyon yöntemleri de eklenmi�tir. Daha önce tüp ligasyonu ve vazektomi iste�e ba�lı olarak yapılabilen uygulamalar de�ildi. Günümüzde, ne yazık ki hala kolay ula�ılan yöntemler de�iller. Spermisit tabletler eskiden beri piyasada bulunan, Sa�lık Bakanlı�ının az da olsa, da sa�ladı�ı bir yöntemdi. Depo progestin enjeksiyonu 1990 ların ba�ında, önce büyük �ehirlerde daha sonra yaygın olarak, uygulamaya katıldı. Son yıllarda sentetik östrojen ve progestin kombinasyonu içeren aylık enjeksiyonlar da kullanılmakta. Bir ara Ankara, * X.Pratisyen Hekimlik Kongresi’nde sunuldu, Antalya, Kasım 2005.

Page 61: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 60

�stanbul, �zmir ve Eski�ehir’de bazı merkezlerde Norplant uygulamaları olduysa da, bu yöntem ülkede bulunmuyor artık. Yerine yalnızca eczanelerden sa�lanabilen Implanon kullanılıyor. Levonorgestrel türü progestin içeren hormonlu R�A ve kadın kondomu eczanelerde bulunan yeni kontraseptifler. Son yıllarda ülkemizde eczanelere katılan en yeni yöntem acil kontrasepsiyon hapları... Dünya Sa�lık Örgütünce 1994-95 yıllarında desteklenen, ülkede Diyafram yönteminin kabul edilebilirlik ve etkinli�ini ölçmek için katıldı�ımız bir hizmet ara�tırmasında �stanbul, �zmir ve Denizli’de, çok merkezli olarak Diyafram, di�er kontraseptif yöntemler arasında sunuldu. Pazarlama için çekici özellikleri olmadı�ından ve de, yönetici ve i�letmecilerin ön yargılarına ba�lı olsa gerek, Diyafram eczanelerde hala satılmıyor. Doktorlar da ön yargılı olarak diyaframa mesafeliydiler ama severek kullanan kadınlar Diyaframdan memnun oldular. Eskiden beri, Türkiye’de gebelikten korunmanın yasal olmadı�ı zamanlarda bile çiftlerin be�te birinin kullandı�ını söyledi�i coitus interruptus ve tarih boyunca Dünya demografisine önemli katkısı olmu� emzirme ile tıbbi kontraseptifler geli�tirilmeden çok önce ovülasyon günlerini hesaplama ile ço�umuzun “takvim yöntemi” adıyla bildi�i periyodik korunma da ülkemizde kullanılan yöntemler arasında. Hakkında en az ara�tırma yapılmı� yöntemlerden biri olan coitus interruptus e�lerin onayı, belki de fedakarlı�ı ile, di�er yöntemlerin istenmeyen etkilerinden uzak, hizmet almak için bir yere ba�vurmadan ba�arı ile kullanılabilen bir yöntem. Uygunluk bilgilerini yenileme Dünya Sa�lık Örgütü (DSÖ) bu alanda sunulan hizmetlerin niteli�ini artırmak için kullanılan tüm yöntemlere ili�kin kullanım kurallarını yeniden belirledi. “Medical Eligibility Criteria for Contraseptive Use- Kontraseptif Kullanmada Tıbbi Uygunluk Kriterleri” adıyla, üçüncü baskısı 2004 yılında yapılan bu rehberde kullanıcılarda bulunan özelliklere göre yöntemlerin kullanıma durumu, “uygunluk kriterleri” olarak ifade edilebilecek 4 ba�lıkta gruplanmı�tır (http://www.who.int/reproductive-health/publications/spr/spr_method_of_work.html) Kontraseptif yöntemleri kullanmada: Yöntemi kullanması hiç bir çekince olmayan durumlar Yöntem için uygun olan ancak ba�ka yöntemler için daha uygun olacak durumlar Ba�ka yöntem kullanılsa daha da iyi olacak sakıncalı durumlar Bu yöntemin kesinlikle kullanılmaması gereken durumlar belirtilmi�tir. Örne�in; rehberde angina pektoris ve migren acil kontraseptif kullanma için çok uygun olmayan durumlar (2). Do�urganlık bilinci ve cerrahi sterilizasyonlar için hemen kabul edilen, ku�ku duyulan durumlar ve var olan sorun geçene kadar kullanılmaması gereken haller belirtilmi�, laktasyon amenoresi ve coitus interruptus için ise özel bilgiler içermekte. Coitus interruptusun kullanmak için çok motive ve yöntemi etkili olarak kullanabilenler, dini ya da özel bir dü�ünceye ba�lı olarak ba�ka yöntem istemeyen, beklenmedik bir ili�ki oldu�unda ba�ka bir alternatif bulunmadı�ında, seyrek cinsel ili�ki olanlarda ve ba�ka bir yöntem kullanmayı bekleyen çiftler için uygun bir yöntem. (http://www.who.int/reproductive-health/publications/mec/mec.pdf) ... “Dünya Sa�lık Örgütü, kombine oral kontraseptifler, kombine enjeksiyonlar, yalnız progestin içeren oral kontraseptifler, acil kontrasepsiyon hapları, R�A lar, acil R�A, bariyer yöntemler, do�urganlık bilincine dayanan yöntemler, laktasyon amenoresi, coitus interruptus yöntemlerinin farklı kullanıcı özelliklerine göre uygun olarak seçildi�inde güven içinde kullanılabileceklerini öngörüyor”. Etkinlik bilgilerini yenileme

Page 62: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 61

Kullanılan yöntemlerin ba�arısı, yani 100 çift için ilk yılda sürekli kullanımda kar�ıla�ılan istenmeyen (kaza) gebeliklerin sayısı teorik ve uygulamalı olarak iki farklı �ekilde yorumlanıyor. DSÖ’nün uygunluk rehberinde yöntemlerin istenmeyen gebeli�e yol açma durumları a�a�ıda, tabloda görüldü�ü gibi belirtilmi�: Tablo- �lk yılda sürekli kullanım sırasında beklenmeyen gebeli�i olan kadınların yüzdesi Yöntem

Tipik kullanım

Mükemmel kullanım

�lk yılda sürekli kullanan kadın yüzdesi

Yöntemsiz 85 85 Spermisit 29 18 42 Coitus interruptus 27 4 43 Periyodik abstinens 25 51 Takvim 9 Ovülasyon 3 Sempto-termal 2 Ovülasyon sonrası 1 Servikal ba�lık Do�um yapan kadınlar 32 26 46 Do�um yapmayanlar 16 9 57 Sünger Do�um yapan kadınlar 32 20 46 Do�um yapmayanlar 16 9 57 Diyafram 16 6 57 Kondom Kadın 21 5 49 Erkek 15 2 53 Kombine hap ve mini hap 8 0.3 68 Kombine hormon plasteri 8 0.3 68 Kombine hormonlu vajinal halka

8 0.3 68

DMPA (Depo-Provera) 3 0.3 56 Kombine enjeksiyon 3 0.05 56 Rahim içi araçlar Bakırlı 0.8 0.6 78 LNG içeren 0.1 0.1 81 LNG Implantlar 0.05 0.05 84 Tüp ligasyonu 0.5 0.5 100 Vazektomi 0.15 0.10 100 Acil kontraseptif hap: Korunmasız ili�kiden sonra ilk 72 saatte kullanılırsa gebelik riskini %75 azaltır. Laktasyon amenoresi metodu: LAM çok etkili, geçici bir kontraseptif. Do�um sonrası emzirirken menstruasyon ba�layınca, emzirme sıklı�ı azalınca, bebek ba�ka besinlerle beslendi�inde ve 6 aylık olunca ba�ka bir yöntem kullanılmalı. “Her yöntem, kullanırken kendini mutlu hisseden, etkili biçimde kullanan ve kullanırken zarar görmeyenler için en iyi yöntemdir”. Hizmet sunanların ve kullanıcıların bireysel yeteneklerini-yeterliklerini geli�tirme Kontraseptif sunumu programlarında, aydınlanmı� onam, nitelikli hizmetin temel ö�eleri, yöntem uygulanmadan önce gerekli olan tarama süreçleri, uygulayıcıların e�itim düzeyi ve becerileri, sevk ve izlemler programın ayrılmaz parçaları.

Page 63: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 62

Kullanıcılara yöntemlerini istekle seçebilmeleri için üreme fizyolojisi ve anatomisi ile yöntemler hakkında ayrıntılı bilgilendirme yapılması en temel gereksinim. Çiftlerin kadında ovulasyon belirtilerini farketmeleri için bilgilendirilmeleri üreme organlarını ve i�levlerini tanıyarak do�urganlık sorumlulu�u kazandırmada ba�arılı bir araç olabilir (http://www.woomb.org/ ). Yöntemin nasıl ve ne derece koruyaca�ı, do�ru kullanımı, beklenen etkileri, risk ve yararları, klinikte kontrol edilmesi gereken durumlar, yöntem bırakıldı�ında do�urganlı�ın geri dönü�ü ve cinsel yolla bula�an enfeksiyonlardan (CYBE) koruma etkisi hakkında ayrıntılı bilgilendirme yapılmalı. Cerrahi giri�im ve uygulama, takma-çıkartma gereken yöntemler için; uygulayıcıların yeterince e�itilmi�, enfeksiyon kontrolüne duyarlı ve her tür malzeme-araç ve gerece sahip olmaları yöntemlerin kullanımının sürdürülmesinde özellikle önemlidir. Klinik uygulamaları kolayla�tıran rehberler, uygunluk tarama süreçleri kullanıcıları ve uygulayıcıları riskli durumlardan koruyucu yararlı önlemler. Yöntemleri sunan sa�lık çalı�anlarının, bireylerin do�urganlıkları üzerinde özgür seçim yapmalarını sa�lamak için yeterince danı�manlık vermeleri yöntemlerin seçimi ve kullanımını sürdürmede önemli bir temel. Danı�man yalnızca kendi kurulu�undaki yöntemleri de�il, tüm yöntemleri ve nerede bulunduklarını da açıklamalıdır. Cinsellik ve CYBE lar hakkında tüm soruların cevaplanması; cinsellik ve üreme haklarına duyarlılıkla ergenler, kronik hastalı�ı ve sakatlı�ı olanların, gerekti�inde bunların vasileri ve bakımcıları aracılı�ıyla hizmetlerden di�erleri gibi tam olarak yararlanmalarının sa�lanması özellikle önemli “Hizmet sunumunda uluslararası standartlar kaliteyi sa�lamada temel bir yakla�ımsa da, her bireyin toplumsal, kültürel konumu ve davranı� örüntüsünü dikkate almak ayrıca önem ta�ır. Dünya’da yaygın olarak görülen CYBE ve HIV/AIDS riski kar�ısında, istenmeyen gebeliklerden korunma kadar, cinsel yolla bula�an enfeksiyonların bula�masını önlemek için de önlem almak gerekmekte. Bu nedenle ili�kilerde kondom kullanmak “Dual protection-çift korunma” kazanılması gereken önemli bir davranı�”. Dünya Sa�lık Örgütü, kontraseptiflerin do�ru kullanılmaları ve kullanırken kar�ıla�abilecekleri durumlarda en uygun yakla�ımların neler oldu�unu tanımlayan bir ba�ka rehber yayınladı: “Selected Practice Recommendations for Contraceptive Use- Kontraseptif Kullanmada Pratik Öneriler ” ba�lıklı rehberin 2005 yılında yayınlanan ikinci baskısında yöntemlere yeni ba�lama ve sürdürme için gerekli bilgiler, yanlı� kullanımlar, kullanım sırasında kar�ıla�ılan sorunlar, hizmet programı için ayrıntılar var. Üstelik tüm bu öneriler, kanıt düzeyleri ile birlikte sunuluyor. Rehberde önerilerin yalnızca klinik gözlemlerden mi, yoksa en az bir randomize kar�ıla�tırmalı ara�tırma sonucu mu elde edildi�i; do�rudan bu konuda yapılan ara�tırmalardan mı, dolaylı olarak ba�ka ara�tırmalardan mı ö�renildi�i, kaynakları da verilerek belirtiliyor. Örne�in; yalnız progestin içeren hap, enjeksiyon ya da implant kullanırken olu�an amenore için herhangi bir tedavi gerekmez, danı�manlık yeterlidir (Bu konuda do�rudan yapılmı� randomize ara�tırmalar var. Ancak implant için yapılan ara�tırmanın sonucu di�erlerine göre daha güçlü vb. gibi ) Üreme sa�lı�ı hizmetlerinde tıbbi uygulamaların kanıta dayalı olup olmadıklarını de�erlendirme DSÖ için özellikle önem ta�ıyor. Bu alanda 1998 yılından beri çalı�an bir özel grup var. Kontraseptifler ve di�er uygulamalar hakkında yapılan de�erlendirmelere - Reproductive Health Library- Üreme Sa�lı�ı Kütüphanesi adı altında elektronik olarak ula�ılabilir (http://www.rhlibrary.org/). Kontraseptiflerde yenilikler yanı sıra pek çok konuda özet, toplu bilgi “Progress” ba�lıklı bültenlerinden sa�lanabilir (http:// www.who.int/reproductive-health/hrp/progress/ Yeni kurallar, yeni uygulamalar

Page 64: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 63

Yeni geli�melerden bazıları a�a�ıda sıralanmı�tır: Hap kullanmaya ilk be� günden sonra ba�landı�ında 7 gün ba�ka bir korunma da uygulanmalı ya da abstinens olmalı. 0.30-0.35 mg. EE içeren haplardan bir ya da iki tane unutuldu�unda hatırlanınca hemen bir hap içilmeli, sonra günlük olarak devam edilmeli. Üç ya da daha fazla hap unutuldu�unda hemen bir hap içilmeli, sonra günlük devam edilmeli ancak 7 gün süre ile ba�ka bir yöntem ya da abstinensle korunmalı. Unutma üçüncü hafta içindeyse, yeni bir paket kullanılmaya ba�lanmalı. 0.20 mg ya da daha az EE içeren haplardan bir hap unutuldu�unda hemen bir hap alınmalı, sonra hergün devam edilmeli. �ki ya da daha fazla unutuldu�unda hemen bir hap içilmeli ve di�erleri günlük olarak sürüdürülmeli ve 7 gün süre ile ba�ka bir yöntem ya da abstinensle korunmalı. Unutma üçüncü hafta içindeyse yeni bir paket kullanmaya ba�lamalı. Latex kondomlar enfeksiyonlara kar�ı daha koruyucu. Artık non-oxynol-9 spermisit içeren kondomlar kullanılmayacak. Yine de kondomsuz kalmak yerine kullanılabilirler. Kadın kondomu dezenfekte edilerek tekrar kullanılabilir. Implanon derialtında tek silikon kanalla 3 yıl etkili kontrasepsiyon sa�lıyor. Daha az sayıda R�A uygulanması, ya�amboyu pelvik enfeksiyon riskini azaltıyor. R�A’lar menstruasyon ba�langıcını izleyen ilk 12 gün içinde takılabilir. R�A’lar gebelik olmadı�ından emin olunan herhangi bir gün uygulanabilir. R�A’lar de�i�tirilirken ara vermek gerekmez. Mikrobisit-spermisitler (60 dan fazla bile�ik deneniyor) CYBE ve HIV/AIDS’e kar�ı korunmak için geli�tirilmekte olan yenilikler. Testoteron undecanoate 500 mg. (TU) altı hafta arayla enjeksiyonla uygulandı�ında erkeklerde sperm konsantrasyonunu sıfıra dü�ürüyor. Çin’de güvenlik ve etkinlik ara�tırmaları sürüyor. Libido artı�ına yol açıyor. Sperm ve testis fizyolojsi ara�tırmaları sürüyor. Acrosom ve flajel formu sperm-spesifik proteinler, sperm i�levini etkileyen özgün hücre içi yollar ve olaylar inceleniyor. Progestin-östrojen emdirilmi� silikon Vajinal Halka bir yıl süre ile etkin kontrasepsiyon sa�lıyor. Anti-HCG a�ısı kadınlarda yakla�ık 6 ay süreli kontrasepsiyon sa�lıyor. Güvenlik ara�tırmaları sürüyor. Tek doz 1,5 mg. Levonorgestrel ya da 10 mg. Mifepriston, ili�ki sonrası 120 saat içinde acil kontrasepsiyon sa�lıyor. Yine de erken ba�layanlarda etkinlik daha fazla. Kontrasepsiyonlar hakkında basit kullanıcı bilgisi olarak hazırlanmı� ITF Kadın ve Çocuk Sa�lı�ı Birimi bro�ürlerine ula�abilirsiniz: http://www.istanbul.edu.tr/istanbultip/kadin/bhb.html Kontraseptifler konusunda daha ayrıntılı bilgiyi DSÖ’den alabilirsiniz: http://whqlibdoc.who.int/hq/2002/a76149_disclaimer.pdf

Page 65: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 64

TÜRK�YE’DE A�ILAMA H�ZMETLER�NDE YEN�L�KLER Prof. Dr. Ufuk BEYAZOVA Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sa�lı�ı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 2006 yılında Türkiye’de uzun yıllardır uygulamada olan a�ı takviminde bazı yenilikler gündeme geldi, rutin a�ı takviminde yer almamakla birlikte bazı yeni a�ılar da satı�a ve uygulamaya sunuldu. Bu de�i�iklikler bu a�ılarla ilgili bazı bilgileri gözden geçirme gere�ini do�urdu. Kızamık-Kızamıkcık-Kabakulak karma a�ısı:

Üç bula�ıcı hastalı�a kar�ı ba�ı�ıklık sa�layabilen bu a�ı ülkemizde 2006 yılının ikinci yarısında rutin a�ılama programı içinde uygulanmaya ba�lanacaktır. Bu karma a�ının uygulamaya girmesiyle a�ılanma ya�ı da 9. aydan 12. aya alınmı�tır. Bilindi�i gibi ülkemizde 1985 yılından bu yana düzenli olarak 9. ayını bitiren bebeklere kızamık a�ısı uygulanmaktaydı. Anneden geçen antikorların nötralizan etkisi nedeniyle bir ya�ından önce yapılan a�ının koruyucu de�erinin ancak %85 kadar olaca�ının bilinmesine kar�ın bu yıllarda a�ının erken ya�ta uygulanmasının temel nedeni kızamık hastalı�ının ülkemizde salgınlar yapıyor olması ve bir ya�ından erken hastalı�a yakalanan bebeklerde ölüm ve komplikasyon oranlarının yüksek olması idi. Zaman içinde a�ının tek dozunun uzun süre yeterli koruyuculuk sa�lamadı�ının anla�ılması üzerine dünyada ikinci doz a�ı uygulamaları gündeme geldi. Ülkemizde de 1998 yılından bu yana 6. ya�ta ikinci doz kızamık a�ı uygulaması ba�latıldı. “Kızamık Eliminasyon Programı” uygulamaları kapsamında 2003 yılında 6-14 ya� gurubuna, 2004 yılında 9ay-5ya� grubuna ba�arılı a�ı uygulama kampanyalarından sonra hastalı�ın görülme hızındaki belirgin dü�meler küçük bebeklerin mortalitenin yüksek oldu�u erken ya�larda hastalanma olasılı�ını çok azalttı. Bu durum ülkemizde de a�ılanma ya�ının daha ileri çekilmesine olanak verdi. 12. ayda yapılması planlanan kızamık a�ısının kabakulak ve kızamıkcık a�ıları ile karma olan biçimde yapılması için ekonomik olanaklar da bulununca a�ı programı birinci ya�ın bitiminde karma olarak ba�latıldı ve ikinci dozunun yine karma olarak 6. ya�ta ilkokul birinci sınıfta yapılmasının sürdürülmesine karar verildi. �lk dozun 12. ayda yapılması koruyucu de�erini %95 oranına çıkarabilecektir. Kızamık ve Kızamıkcıktan korunabilmek için bir ya�ından sonra en az 4 hafta ara ile iki doz a�ılanmı� olmak gerekmektedir. 12 aydan önce yapılan a�ılar yapılması gereken iki doz’un dı�ında sayılır. Kabakulak a�ısının tek dozunun yeterli ba�ı�ıklık sa�layabildi�i bilinmektedir. �lkö�retim ilk yılında ilk kez kızamıkçık a�ısı olan, okul öncesi dönemde bu a�ıyı yaptırmamı� çocukları kızamıkcıktan koruyabilmek için, a�ılanmı� ku�aklar ilkö�retime ba�layıncaya dek 8 yıl boyunca ilkö�retim son sınıfta bir doz kızamıkcık a�ısı uygulanacaktır.

Temas sonrası 72 saat içinde yapılan a�ı koruyucu olabildi�i için okul ve kre� salgınlarında a�ısız çocuklar kar�ıla�madan sonra a�ılanmalıdır.

Kızamık geçirmemi� ve a�ısız ergen ve genç eri�kinler de a�ılanmalıdır. Ülkemizde askere alınan gençler a�ılanmaktadır.

A�ılananların %5-15’inde 6-12 gün sonra yüksek ate� görülebilir, bir iki günde geçer bazen 5 güne dek sürebilir. Febril konvülsiyonu olan çocuklarda a�ı sonrası konvülsiyon görülebilirse de bu çocukların a�ılanması ertelenmemelidir. .%5 olguda döküntü olu�abilir. Trombositopeni a�ıdan sonra iki aya dek görülebilir. Ensefalit ve ensefalopati riski milyonda birdir. A�ılanan toplumlarda subakut sklerozan panensefalit riski çok azalmı�tır. Otizm ve inflamatuvar barsak hastalı�ı ile a�ı arasında ili�ki olmadı�ı gösterilmi�tir. Yan etkiler ikinci doz a�ıdan sonra daha seyrek görülür. Anaflaksi çok seyrektir. Yumurta allerjisi olan çocuklara kızamık içeren a�ılar yapılabilir, ancak alerji anaflaksi biçimindeyse a�ı yapılamaz. .�lk doz a�ıdan sonra ciddi a�ırı duyarlılık reaksiyonu olan çocuklar yeterli antikor olu�umu yönünden de�erlendirilmeli,

Page 66: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 65

ba�ı�ık olanlara ikinci a�ı yapılmamalıdır. Ba�ı�ık olmayanlar deri testi yapılabilecek bir alerji merkezine yönlendirilmelidir. A�ı canlı virus içerdi�inden ba�ı�ıklık yetersizli�i olanlara ya da ba�ı�ıklı�ı baskılayan tedavi görenlere yapılamaz. Malnütrüsyonda a�ının ba�ı�ıklık yanıtı yeterli bulunmu�tur. Hafif enfeksiyonu olan çocuklarda a�ılama ertelenmez. .

Hemophilus Influenza b a�ısı Ülkemizde 2006 da uygulamaya konulan ikinci a�ı Hib a�ısıdır. Hemophilus

�nfluenza’nın olu�turdu�u hastalıkların ba�ında otitis media, sinüzit, bron�it, konjunktivit, pnömoni ve idrar yolu enfeksiyonu gelir. Bu enfeksiyonlarda etken sıklıkla tiplendirilemeyen su�lardır. Hemofilus influenza tip b (Hib) ise daha çok menenjit, bakteriyemi, epiglottit, pnömoni, septik artrit, perikardit, osteomiyelit ve sellülit gibi a�ır hastalıklara yol açar. .H. influenza tip b hastalı�ı görülen olguların % 85’i 5 ya� altındaki çocuklardır. Hastalık 6–12 aylık çocuklarda en yüksektir görülme hızı 2 ya�ından sonra azalır. Ülkemizde H. �nfluenza enfeksiyonlarının sıklı�ı ve varsa etkiledi�i ya� grubunun erken ya�lar olup olmadı�ı bilinmemektedir.

Günümüzde 4 farklı konjuge Hib a�ısı kullanılmaktadır. Hepsinde PRP bulunmaktadır� ancak ta�ıyıcı protein olarak tetanoz, difteri toksoidleri ya da meningokok dı� membran proteini kullanılmı�tır. 6 aydan önce H. influenza b. hastalı�ı riskinin yüksek oldu�u ya da 6 aya kadar tam a�ılanamayacak bebeklerde, 2. aydan sonra tek doz ile en iyi ba�ı�ıklık sa�ladı�ı için PRP-OMP a�ısının daha avantajlı oldu�u gösterilmi�se de tam a�ılı çocuklarda son ba�ı�ıklık düzeyleri farketmemektedir. Ülkemizde bu a�ılardan tetanoz toksoidi ile konjuge olan a�ı (PRP-T) kullanılmaktadır.

DBT ve IPV ile birlikte 5 li karma olarak bulunmakla birlikte rutin uygulamada Hib a�ısı tek olarak yapılacaktır. Bazı çalı�malarda PRP-T a�ısının DTB a�ısı ile birlikte karma olarak uygulanması durumunda immün yanıtın yetersiz oldu�u gösterilmi�tir, Hib içeren bu a�ı karma a�ıların tek enjeksiyonla yapılma avantajını ta�ır.

Rutin uygulamada 2.,3.,ve 4., aylarda tek doz olarak uygulanacak a�ının 18. ayda peki�tirme dozu yapılacaktır. A�ılar arasındaki süre 1 ay olabilir, ancak 2 ay ara ile yapılan a�ıların daha iyi yanıt olu�turdukları bilinmektedir DBT a�ılama programına uydurmak açısından ülkemizde aynı aralıklarla yapılacaktır. Hastalık riski çok azaldı�ı için a�ı 5. ya�tan sonra önerilmez. A�ılama 6-12 aylarda ba�larsa toplam 3 doz, 12-15. aylarda ba�larsa 2 doz, 15 aydan sonra tek doz a�ı yeterli olmaktadır.

A�ının ciddi bir yan etkisi yoktur. Hepatit B, Suçiçe�i ve Kızamık-Kızamıkcık-Kabakulak a�ıları ile aynı anda uygulanabilir. A�ılananların %4-10’unda ate� görülebilir. Hib a�ıları immün sistemi bozuk ya da baskılanmı� çocuklarda ve di�er yüksek riskli bireylerde de uygulanır, ancak bu durumda a�ının koruyuculu�u sınırlı olabilir.

Asellüler Bo�maca a�ısı (DTaB)

Ülkemizde Difteri ve Tetanoz a�ıları ile 3 lü, IPV ve Hib a�ılarının da eklenmesiyle 5 li karma biçimleri bulunmaktadır. Tam hücreli bo�maca a�ısının yan etkilerinin gözlenmesi, B. Pertusis’in bazı immünojenik proteinlerinin purifiye edilmesiyle elde edilen ve tüm hücreyi içermeyen “asellüler” a�ının geli�tirmesine yol açmı�tır. �çerdi�i antijenler, pertusis toksin, filamentöz hemaglütünin, fimbrial proteinler (aglütinojenler) ve pertaktindir. Bu antijenlerin 3 lü, 4lü ya da 5 li olarak kullanıldı�ı a�ılar vardır, hepsi tam hücreli a�ıya göre, daha az yan etkiye yol açmaktadırlar. .Antikor yanıtları ise en az tam hücreli a�ılardaki gibi olmaktadır.

A�ılama 2. ayda ba�lar. Yedi ya� ve üzerindeki çocuklara bo�maca a�ılaması önerilmemektedir.

Hem DTB hem DTaB sonrası, görülen en sık yan etkiler enjeksiyon yerinde kızarıklık, ödem, endurasyon ve duyarlılıktır. Halsizlik, i�tahsızlık, kusma, a�lama ve hafif-orta derecede ate�de görülebilir. Bu yerel ve sistemik tepkiler a�ı sonrası

Page 67: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 66

birkaç saatte geli�ip, kısa sürede düzelir. DTaB a�ısının peki�tirme dozlarından sonra %1-4 oranında, tüm bacakta �i�lik, eritem, a�rı ve ate� olabilmektedir. Özellikle be�inci DTaB dozlarınından sonra geli�en bu tablonun, patogenezi bilinmemektedir, ancak kendi kendine düzelmektedir. Asellüler a�ılama sonrası görülen yerel ve sistemik yan etkiler tam hücreli a�ıya göre belirgin olarak azdır.

Tam hücre a�ısının yüksek ate� ve yerel yan etkileri en yüksek olarak 4. dozda gözlendi�inden DBT a�ısı ile a�ılamaya ba�lanan çocuklarda, DTaB ile a�ılama tamamlanabilir.

DBT yerine DTaB yapılması gereken durumlar �unlardır: 1. �lk 48 saat içinde görülen 40.5 C ve üzerindeki ate� 2. �lk 48 saat içinde görülen ve üç saatten fazla süren ısrarlı a�lamalar

3. �lk 48 saat içinde görülen �ok ve kollaps benzeri tablolar

4. �lk 48 saat içinde görülen hipotonik-hiporefleksik sendrom

5. �lk üç gün içinde görülen febril ve afebril konvülziyonlar

Konvülziyon geçirme öyküsü olan, ailesinde nöbet öyküsü bulunan çocuklarda da DTaB seçilebilir.

A�ılama sonrası ilk yedi gün içinde çıkan ensefalopati durumunda (ba�ka nedenlerle açıklanamayan, belirgin bilinç de�i�ikleri ya da jeneralize ya da fokal konvülziyonlarla giden akut santral sinir sistemi bozuklu�u) bo�maca a�ısı, a�ı takviminden çıkarılıp; a�ılamanın DT karması ile sürdürülmesi gerekir. Nörolojik bulgularla giden ilerleyici nörolojik bozukluklar olması durumunda da bo�maca a�ısı yapılmaz.

Geli�imsel geçikme ya da serebral palsi gibi dura�an nörolojik durumlar, prematürite a�ılama için sakınca olu�turmaz.

Bo�maca a�ıları ile geli�imsel geçikme, ö�renme ve davranı�sal sorunlar, infantil spazm gibi ciddi reaksiyonlar geli�ti�i ortaya atılsa da bir neden sonuç ili�kisi gösterilmemi�tir

Son yıllarda, eri�kin ve ergenlerde ba�ı�ıklı�ın giderek azalması, B.Pertusis’in özelliklerinin de�i�mesi gibi nedenlerle bo�maca görülme hızlarının arttı�ı gözlenmektedir. Bu nedenle DTaB ile peki�tirme dozları tartı�ılmaktadır.

Hepatit A a�ısı

Ülkemizde Havrix (GlaxoSmithKline) HM175 su�undan ve AVAXIM (Aventis Pasteur) GBM su�undan inaktive edilen antijenlerden elde edilmi� iki farklı Hepatit A a�ısı bulunmaktadır. Bu a�ılar adjuvan olarak aliminyum hidroksit içerir. Hepatit A ve B a�ılarını bir arada bulunduran Twinrix (GlaxoSmithKline) eri�kinde ve çocukta kullanılmak üzere iki farklı biçimde hazırlanmı�tır. A�ıların tümü kas içine uygulanmaktadır.

Annesi Hepatit A enfeksiyonu geçirmi� olan bebeklerde, anneden geçen antikorlar a�ı antijenini nötralize edebilece�i için Hepatit A a�ılamasına 2 ya�tan sonra ba�lanması önerilmektedir. A�ı 6-12 ay ara ile kas içine 2 doz uygulanır.

A�ının ilk dozu uygulandıktan 4 hafta sonra ortaya çıkan immün yanıt, %95–100 koruyucudur. .Peki�tirme dozu, immünitenin uzun sürmesini sa�lar. Eri�kinlerden elde edilen verilerle yapılan kinetik modeller tam a�ılanmı�larda antikorların 20 yıldan uzun süre koruyucu düzeyde kalabilece�ini dü�ündürmektedir A�ı ile olu�an antikor düzeyi do�al enfeksiyona göre 10–100 kat daha dü�üktür.

Çocuk bakım evlerinde, hastanede, yiyecek hazırlanma ve sunumunda çalı�an ki�iler Hepatit A enfeksiyonu salgınlarına aracı olabilirler ancak bu ki�ilere rutin a�ı uygulaması yerine hijyenik önlemler önerilmektedir.

Page 68: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 67

A�rı, duyarlılık ve eritem gibi hafif ve geçici belirtilerin sıklı�ı çocuklarda % 20 dir. Halsizlik, ate�, ishal ve kusma gibi sistemik yan etkiler % 5, ba� a�rısı %2-9 oranında görülür. A�ı yapılan ki�ilerde seyrek olarak senkop, sarılık, eritema multiforme, anaflaksi, brakial pleksus nöropatisi, transvers miyelit, ensefalopati gibi istenmeyen etkiler de bildirilmi�tir.

Suçiçe�i A�ısı Suçiçe�i çocukluk ça�ının sık görülen bir bula�ıcı hastalı�ıdır.Türkiye’nin farklı

bölgelerini kapsayan bir çalı�mada suçiçe�i enfeksiyonu sıklı�ının 4-6 ya� grubunda % 59, 7-9 ya� grubunda % 81, 10-14 ya� grubunda ise % 88 oldu�u saptanmı�tır

Suçiçe�i a�ısı 1974 yılında VZV’nin hücre kültürlerinde attenüasyonu ile elde edilen bir canlı a�ıdır.Rutin uygulanan di�er çocukluk ça�ı a�ıları ile e� zamanlı olarak, farklı yerlerden uygulanabilir. Kızamık–Kızamıkçık-Kabakulak (KKK) a�ısı ile e� zamanlı ancak farklı yerlerden uygulanması sonucu her 4 a�ıya kar�ı immün yanıtın yeterli bulunmu�tur. Suçiçe�i a�ısı KKK ile e� zamanlı uygulanamayacaksa iki a�ı arasında en az 28 gün olması gerekir. Canlı polio, Haemophilus influanzae tip b ve Hepatit B a�ıları ile e� zamanlı uygulandı�ında etkin ve güvenilirdir.

�lk ya�tan sonra uygulanması önerilen a�ının serokonversiyon hızı çocuklarda % 96, 13–17 ya� grubu ergenlerde ise % 79 dur. A�ılanma sonrası olu�an antikordüzeyi do�al enfeksiyon sonucu olu�an antikor düzeyinden 10–30 kat daha dü�üktür. 12 ya�ından büyük çocuklar ve eri�kinlerde serokonversiyon hızının % 90’dan daha fazla olması için 2 doz a�ı uygulanması önerilmi�tir. Hastalıkla kar�ıla�madan sonraki ilk 3 gün içinde a�ılanan çocukların büyük bir kısmında suçiçe�inin geli�medi�i gösterilmi�tir.

A�ılanmadan sonra ba�ı�ıklı�ın ne kadar sürece�i konusu henüz kesin olarak bilinmemektedir. Sa�lıklı çocuklarda antikor düzeyleri dü�mü� olsa bile hastalıkla kar�ıla�mada immunolojik bellek yardımıyla antikor düzeylerinin yeniden yükselece�i dü�ünülmektedir. Günümüzde a�ının tek doz uygulanması önerilmekle birlikte gelecekte bir peki�tirme dozun gerekebilece�i de dü�ünülmektedir

Eri�kinlerde suçiçe�i çocuklara göre daha a�ır gidi� gösterdi�inden suçiçe�i geçirmemi� ve özellikle VZV ile kar�ıla�ma olasılı�ı yüksek olan hastane çalı�anları, ö�retmenler ve küçük çocukların bakımı ile u�ra�an ki�ilere suçiçe�i a�ısı ile yapılması önerilir. Bu ki�ilere a�ı 4–8 hafta ara ile 2 doz uygulanmalıdır.

Canlı, attenüe suçiçe�i a�ısının immun yetmezli�i olan çocuklara yapılması uygun de�ildir. Lösemik çocuklarda 1 yıllık remisyon sonunda uygulanabilece�i belirtilmektedir. 14 gün ve daha uzun süredir yüksek doz sistemik kortikosteriod (2 mg/kg/gün ve üzerinde prednison) tedavisi alan çocuklara uygulanmamalıdır. A�ı yapılmadan en az 1 ay önce kortikosteriod tedavinin kesilmi� olması gerekir A�ı yapıldıktan sonra 6 hafta süresince salisilat tedavisinin kesilmesini önermektedir. Gebelikte a�ı yapılmamalıdır. A�ı virüsü anne sütüne geçmedi�i için emzikli anneye a�ı yapılabilir.

Suçiçe�i a�ısından sonra a�ı yerinde hafif a�rı ve kızarıklık (%15–20), ate� (%14) ve hafif döküntü (% 3 - 5) geli�ebilir. Döküntü genellikle 7–21 gün sonra ve çok az miktarda (10 lezyondan az) ortaya çıkmaktadır. Sa�lıklı bir çocukta a�ılamadan sonra ortaya çıkan vesikül sayısı 30 dan fazla ise çocu�un yaban varisella virusu ile hastalandı�ı dü�ünülmelidir. A�ı sonrası ortaya çıkan herpes zoster sıklı�ı do�al enfeksiyona göre daha azdır.

Konjuge Pnömokok a�ısı Bu a�ı bakterinin özellikle Amerika ve Avrupa’da daha sık görülen 7 tipine (4,

6B, 9V, 14, 18C, 19F, 23F) ili�kin arıla�tırılmı� kapsüler polisakkaritin difteri toksinine ba�lanması ile elde edilmi�tir. Polisakkarit, bir proteine ba�landı�ı için iki ya�ından küçük çocukların da immunolojik yanıt verebilme olana�ı do�mu�tur. A�ı 0.5 ml olarak

Page 69: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 68

kas içine uygulanır. A�ının içindeki serotiplere ba�lı yayılmacı pnömokok hastalı�ına kar�ı koruyuculuk % 70- 97 arasında de�i�mektedir. Preterm ve dü�ük do�um a�ırlıklı bebeklerde de ciddi hastalı�a kar�ı a�ı etkinli�i yüksektir 24 aydan küçük bebeklerde pnömoni sıklı�ını belirgin biçimde azalttı�ını, akut otitis media sıklı�ını ise bir miktar dü�ürdü�ünü gösteren çalı�malar bulunmaktadır. Konjuge pnömokok a�ısının uygulandı�ı topluluklarda a�ıda bulunmayan serotiplerin sıklı�ında artma saptandı�ı gözlenmi�tir. A�ı sa�lıklı bebeklerde 2. 4. 6. ve 12-15 aylar arasında olmak üzere 4 doz uygulanır. Di�er çocukluk ça�ı a�ıları ile e� zamanlı olarak yapılabilir. �lk 6 ayda a�ılanmamı� bebekler için ilk doz 7–11 aylar arasında yapılırsa, 2 doz ve ilk dozdan 12 -15 ay sonra 1 peki�tirme dozu yeterlidir. E�er ilk doz 12–24 aylar arasında yapılmı� ise 6–8 hafta ara ile 2 doz yapılır, ancak peki�tirme dozuna gerek yoktur.2–5 ya� arasında, daha önce hiç konjuge pnömokok a�ısı uygulanmamı� çocuklarda tek doz uygulanabilir, ancak bu ya� grubundaki çocuklara rutin olarak önerilmemektedir Pahalı bir a�ıdır. Dünyada 1-2 ülke dı�ında rutin kullanımı yoktur. Daha çok risk gruplarına önerilir. Herhangi bir nedenle splenektomi yapılacak veya immün sistemi baskılayan tedavi alacak çocukların a�ılanması bu uygulamalardan en az 2 hafta önce tamamlanmalıdır .

Konjuge a�ı 5 ya�ından büyük çocuklar ve eri�kinler için de güvenilir ve etkili olsa da polisakkarit a�ı daha fazla sayıda serotip içerdi�i için 5 ya� üzerindeki riskli çocuklara konjuge yerine polisakkarit a�ının kullanılması önerilmektedir.

Konjuge pnömokok a�ısı güvenlidir. A�ı uygulanan çocukların %10–20’ sinde ate�, kızarıklık, a�rı ve �i�lik biçiminde hafif yerel yan etki görülebilir. Büyük çocuklarda ve eri�kinde yerel yan etki sıklı�ı daha yüksektir. A�ının yineleyen dozları ile yan etki sıklı�ı artmaz.

KAYNAKLAR

1. Watson BM, Laufer DS, Kuter BJ, Staehle B, White CJ, Starr SE. Safety and immunogenecity of a combined live attenuated measles, mumps, rubella and varicella vaccine (MMR11V) in healthy children. J Infect Dis 1996;173:731-734.

2. Red Book 2003. Report of The Committee on Infectious Diseases. American Academy of Pediatrics. 26th Ed. pp 422-429.

3. Redd SC, Markowitz LE, Katz SL. Measles Vaccine. In: Plotkin S, Orenstein WA (Eds) Vaccines. 3rd ed.WB Saunders Company, 1999, pp 222-266.

4. Heath PT.Haemophilus influenzae type b conjugate vaccines: a review of efficacy data. Pediatr Infect Dis J. 1998 Sep;17(9 Suppl):S117-22.

5. Swingler G, Fransman D, Hussey G.Conjugate vaccines for preventing Haemophilus influenzae type b infections. Cochrane Database Syst Rev. 2003;(4):CD001729.

6. Lolekha S, Hiranchote A, Simasathien S.Safety and immunogenicity of combined or associated administration of PRP-T vaccine with diphtheria, tetanus and pertussis vaccine in Thai children. J Trop Pediatr. 2001 Feb;47(1):24-9.

7. Peter SS, Waıgstaff AJ.Acellular pertussis vaccine:a review of its imunogenicity, protective efficacy and tolerabilty in the prevention of Bordotella pertussis infection. Drugs 1996;52:254-75.

8. Edwards KM, Decker MD. Acellular pertussis vaccines for infants. N Eng J Med 1996; 334: 391.

9. .Eskola J, Ward J, Dagan R, Goldblatt D, Zepp F, Siegrist CA. Combined vaccination of Haemophilus Influenzae type b conjugate and diphtheria-tetanus-pertussis containing acellular pertusis. Lancet 1999;354:2063-68.

Page 70: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 69

10. Bell BP, Feinstone SM. Hepatitis A vaccine. In: Vaccines, Ed. byPlotkin SA, Orenstein WA, 4th ed. Elsevier Inc. 2004; 269-297

11. .Red Book, 2003 Report of the Committee on Infectious Disease, 26th ed. American Academy of Pediatrics. 2003; 309-318

12. Usonis V, Bakasenas V, Valentelis R, Katiliene G, Vidzeniene D, Herzog C.Antibody titres after primary and booster vaccination of infants and young children with a virosomal hepatitis A vaccine(Epaxal).Vaccine.2003.Nov.7;21(31):4588-92.

13. . G. Kanra, S. Tezcan, S. Badur, Turkish National Study Team. Varicella seroprevalence in a random sample of the Turkish population. Vaccine 20 (2002) 1425–1428

14. Gershon AA.Varicella Vaccine—Are Two Doses Better Than One? N Eng J Med. 2002, Dec, 12, Volume 347:1962-1963

15. An Advisory Committee Statement (ACS) National Advisory Committee on Immunization (NACI). Statement on recommended use of varıcella vırus vaccıne. Canada Communicable Disease Report Vol. 25 (ACS-1) 1 May 1999

16. Pneumococcal polysaccharide vaccine; What you need to know. CDC, National Immunization Program, Vaccine Information Statement, Pneumococcal - 7/29/97

17. Notice to Readers: Updated Recommendations on the Use of Pneumococcal Conjugate Vaccine: Suspension of Recommendation for Third and Fourth Dose, MMWR, March 05, 2004 / 53(08);177-178

18. Pneumococcal vaccine for children. Infectious Diseases and Immunization Committee, Canadian Paediatric Society (CPS) Paediatrics & Child Health 2002; 6(4): 214-7.

Page 71: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 70

TEMEL SA�LIK H�ZMETLER�NDE HEK�M�N YASAL SORUMLULU�U Yrd. Doç.Dr. Nezih VAROL Halk Sa�lı�ı ve Adli Tıp Uzmanı Marmara Üniversitesi Sa�lık E�itim Fakültesi “ Hekimlik bir sanattır.” Hekimlik hizmetinin icrası bir sanattır ki, bu sadece hastalara kar�ı gösterilmesi gereken bir unsur olmayıp tüm toplumu ilgilendirir. Sa�lık hizmetlerinin sunumunda, sa�lık ortamının süreklili�i ile tedaviyi belirleyen ki�i olarak hekimlerin toplum kar�ısındaki sorumlulu�u, her zaman en yüksek düzeyde olmak zorundadır. Sorumlulu�un nasıl de�erlendirilece�i ve yaptırımları, toplumsal düzen kuralları çerçevesinde yasalarla belirlenmi�tir. Bu nedenle de hekim-toplum ili�kisinde hekim sorumlulu�u, ça�lar boyunca eskiye dayanır. Prof. Dr. Nevzat EREN’in “Ça�lar Boyunca Toplum, Sa�lık ve �nsan” ili�kilerini konu aldı�ı kitabında bu konuda var olan bilgileri çok güzel özetlemi�tir. Mezopotamya uygarlı�ından günümüze yazılı belge olarak gelen Hammurabi Yasaları bu sorumlulu�u gösteren ilk yazılı yapıtlardır. Bu yasanın 219. maddesinde; “hekimin hastasını öldürmesi yada tehlikeli bir �ekilde yaralaması halinde iki elinin de kesilece�i” anlatılmı�tır. Hindistan’da Manu ve Zoroastra Kanunlarında, doktorun sorumlulu�unun bir jüri tarafından saptanan kusura dayandırılaca�ı bildirilmi�tir. Mısır’da ise doktor kurallara uymadı�ı takdirde sorumlu tutulmu�tur. Eski Yunan’da Hipokrat ve onu izleyen dü�ünürler tarafından hekim sorumlu�unun ilk temelleri ortaya atılmı�, “tıp kurallarına uyulmama” kusur olarak kabul edilmi�tir. Günümüzde ise tanı ve tedavide yüksek teknolojinin kullanılması, sorumlulu�un payla�ılmasına neden olmu�sa da, gerçek sorumlunun kim oldu�u ve varsa kusurun derecesi önemli olmaktadır.

“ Hekim hasta arası ili�ki be�eri ve insani bir ili�ki ile çok özeldir.”

Toplum halinde ya�ayan insanların, toplum içinde yerine getirmek zorunda oldukları ve kullanacakları yetkileri belirleyen kurallar vardır ki, bir hekiminde toplum dı�ında bireysel ya�aması dü�ünülemeyece�ine göre, toplumsal düzen kurallarına sıkı sıkıya ba�lıdır. Hekim hasta arası ili�kide, her iki tarafında yerine getirmek zorunda oldukları ve ki�iliklerini belirleyen özel bir ili�ki vardır.

Ki�ilik haklarına en saygılı davranan meslek biriminde olan hekimler, toplumsal düzen kuralları olarak bilenen, din kurallarını, ahlak kurallarını, görgü kurallarını ve hukuk kurallarını dikkate almak zorundadırlar.

Ki�iler ve toplumlar arasında de�i�iklik gösteren bu kurallar içinde hukuk kuralları de�i�meyen tek yazılı kuraldır.

Sa�lık çalı�anlarının topluma verdi�i hizmetlerin ba�ında “Temel Sa�lık Hizmetleri” gelir. Bu hizmetin verilmesinde toplumun sa�lık hakkı vardır ki, ço�u zaman bu hak sa�lık çalı�anlarınca istenmeden topluma, zorla verilir.

Bilindi�i gibi, Temel sa�lık hizmetleri; 1. Koruyucu Sa�lık Hizmetleri 2. �lk Yardım Hizmetleri; 3. Acil Yardım Hizmetleri; 4. Evde - Ayakta Bakım ve Tedavi Hizmetleri; 5. Hasta Sevk ve Sonuçlarını �zleme Hizmetleri; 6. Adli Hizmetler; 7. Yönetimsel Hizmetler olarak yedi ana ba�lık altında verilir.

Page 72: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 71

Sa�lık çalı�anlarınca, topluma verilen bir di�er önemli hizmet ise “Tedavi Edici Sa�lık Hizmetleri” dir. Bu hizmetler, toplumun hasta hakkı çerçevesinde verilmesi gereken hizmetleridir ki, toplum bu hakkı yasalardan aldı�ı güçle de çok iyi istemektedir. Bu nedenle görünen/istenen hizmet hep bu olmu�tur. Sa�lık ve toplum ili�kisini, haklar çerçevesinde �ematik olarak gösterirsek;

SSAA��LLIIKK -- TTOOPPLLUUMM

��LL����KK��SS��

�emadan da görüldü�ü, hizmetlerin haklar çerçevesinde verilebilmesinde, sa�lık çalı�anının haklarının da güvencede olmasına sıkı sıkıya ba�lıdır. Hekimler, haklarını ne kadar güvence altına alıyorlar? Toplum/ devlet, hekimlerin haklarını ne kadar güvence altında tutuyor? Bu soruların yanıtı için ö�renilmesi gereken kavramlar vardır. Hekim Kimdir? Toplumumuzda bran�larına göre tanınan hekimler zaman zaman kısaltılmı� adlarla anılarlar. Röntgenci “radyoloji uzmanı”, kulakçı “kulak burun bo�az hastalıkları uzmanı, kadın do�umcu “kadın hastalıkları ve do�um uzmanı, ölü kesici “adli tıp uzmanı” bunlara verebilece�imiz birkaç örnektir. Hekimler meslekleri gere�i insan ve toplum sa�lı�ı üzerinde söz sahibi olan baskın bir kimliktedirler. Ki�iler kendi yetkin olmadıkları konularda uzmanlıkları nedeniyle hekimlere güvenerek hayat ve ya�amlarını emanet ederler. Buna göre “Hekim”; Fiziksel, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali sa�larken, iyilik hali bozulmu� olanların da, acısını azaltmak, ömrünü uzatmak, durumunu düzeltmek, amacını güden ki�idir. Bu amacı gerçekle�tirmek için hukuk kuralları kapsamında sorumluluk bilinci ile hareket etmek zorundadırlar. “Sorumluluk Bilinci” hem meslek sahibinin kendisi, hem de toplum için, do�al ve güçlü bir güvencedir. Kendi mesle�ine saygı duyan bir hekime kar�ı toplumda var olan saygı ça�lar boyunca sürmü�tür. Bu bakımdan hekimlere kutsal bir i� yaptıkları ifade edilmi�tir. “Do�al Ve Güçlü Güvence” sa�lık çalı�anının çok riskli bir alanda çok yüksek özen gösterme gere�ine dayanır. Burada ifade edilen özen, hekimin bilgi ve becerisini hasta yararına ortaya koymasıdır. Bilgisizlik veya bilgiyi uygulamada gösterilecek özensizlik, hukuk incelemelerinde kusur için yeterli görülmekte, derecesi önemli tutulmamaktadır. Do�al ve güçlü güvenceye ba�lı olarak ortaya çıkan güven’e dayalı “rıza” hekim ile hasta/toplum arasında ili�ki kurulmasını sa�lar.

������������������������ ���� ����

� �������

������

�������

���� ���� ���

� �����

� ���� ��

� ����� ��

� ������������ �

�� ��������������� ���

��������

� �����

� �� ���

�������

� ��� ���� ��

Page 73: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 72

��te bu güvene dayalı ili�kiye VEKALET SÖZLE�MES� denir.

“ Vekalet Sözle�mesi”

Vekalet, ki�iler arasında yapılan bir akittir. Genel olarak, bir hukuki i�lemi veya hukuki i�lem benzerlerini yapmakta yahut maddi bir eylemin gerçekle�tirilmesinde, bilgi ve beceri bakımından kendisini yeterli görmeyen, zaman ve mekan itibariyle zorlanan ve imkansızlıkla kar�ı kar�ıya olan, ya da herhangi bir nedenle söz konusu i�lem ve eylemleri bizzat yapmak istemeyen ki�i, bunları güvendi�i bir kimseye yaptırma yoluna gitmekte, o i�lem veya maddi eylemi yapmayı kabul eden de kendisine verilen i� ve hizmetleri verenin iradesine, amacına ve talimatlarına uygun bir biçimde onun yararına yapma borcu altına girmekte, böylece vekil eden, vekil aracılı�ı ile ekonomik ve ya hukukun korudu�u bir amaca kavu�maktadır.

Vekalet ile, hastanın yararına ve onun iradesine uygun, bir sonuca yönelinir, bir i� görülür, risk üstlenilir.

Böylece hekim ile özellikle ba�ta hastalar olmak üzere toplum arasında mesle�in gere�i ile ortaya çıkan bu sözle�me ili�kisindeki hekimin yapması gereken davranı�ın/borcun niteli�i, Borçlar Kanunu kapsamında ele alınmak zorundadır.

743 sayılı Borçlar Kanununun 1. maddesinde iki taraf, kar�ılıklı ve birbirine uygun olarak onamlarını bildirince, sözle�me yapılmı� olur der. Onamın bildirilmesi açıkça olabilece�i gibi üstü kapalıca da olabilir diyerek hekim hasta arasındaki vekalet sözle�mesinin yazılı yada yazısız olabilece�ine i�aret edilmi�tir.

Vekalet sözle�mesi, öncelikle hukuksal niteli�i ile sa�lık çalı�anı ile toplum arasındaki kuralları ortaya koyar.

Vekalet Sözle�mesinin Hukuksal Nitelikleri 1.�� görme (hizmet) unsuru 2.��in, vekil edenin (hastanın) yararına ve iste�ine uygun yapılması 3.Sonucun elde edilememe rizikosunun bulunmaması 4.��in süreye ba�lı olmaması 5.Ücretin zorunlu ko�ul olmaması 6.Tarafların sözle�meden vazgeçmeleri 7.Nisbi ba�ımlılık

�� görme (hizmet) unsuru;

Buna göre öncelikle i� görme olarak ele alınan hekimin edimi bir borç oldu�u bilindi�inde bu unsuru, borçlar kanunun 386/1. maddesi ile açıklayabiliriz. Hekim sözle�me uyarınca kendisine yükletilen i�in yürütülmesini, veya üzerine aldı�ı i�in yerine getirilmesini borçlanır.

Böylece, hekimin hastasına kar�ı vermeleri gereken sa�altıcı hekimlik hizmetini yerine getirmek, aslında yazılı bir borçtur.

Temel sa�lık hizmetlerinde ise bu görev, devlet tarafından ifa için sa�lık çalı�anına memur adı altında yükletilmi� bir sa�lık hakkı kapsamında sosyal devlet görevidir.

Bu bakımdan borç ili�kisinin kayna�ı; sözle�me, haksız eylem ve nedensiz zenginle�meye dayanır ki, hekim hakkında yapılan soru�turmaların dayana�ı bu unsurlara ba�lıdır.

Sözle�me olarak ele alınan unsur buradan da anla�ılaca�ı üzere, hastaya ait tıbbi kayıtlar ve hasta mü�ahede dosyalarıdır.

Borç ili�kisinin temellerinden biri de sorumluluktur.

SORUMLULUK; uyulması gerekli davranı� (hukuk) kurallarına aykırı dü�menin hesabını verme durumudur. Genelde hekimler adli konularda verdikleri ifadelerde

Page 74: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 73

sorumsuz yada sorumlu olmadıkları �eklinde beyanlarda bulunurlar. Halbuki tanımdan da anla�ılaca�ı üzere hekimler verdikleri hizmeti yasalara uygun ve haklar kapsamında verdikleri takdirde sorumlu tutulamayacakları yani hesap verme durumunda olmadıkları anla�ılmaktadır.

Yeni Türk Ceza Yasasında da bu unsur özellikle ele alınmı� ve “hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası” ba�lıklı 26. maddesinde, hakkını kullanan kimseye ceza verilmez, ki�inin üzerinde mutlak surette tasarruf edebilece�i bir hakkına ili�kin olmak üzere, açıkladı�ı rızası çerçevesinde i�lenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez, denilmi�tir.

Bir hekim, hekimlik hakkını kullandı�ını ortaya koyabildi�i ölçüde, temel sa�lık hakkını yerine getirdi�ini ispat edebildi�i, hastasını bilgilendirdi�i ve tedavi i�lemleriyle ilgili aydınlatılmı� onamı aldı�ı sürece, mesle�inin gere�i ta�ıdı�ı riskten rahatsızlık duymaz.

Adli olgularda bilirki�iye önemli bir görev dü�mekte, söz konusu �ikayetlerde bu hakların yarı�ması gerekçeli olarak yapılmak zorundadır.

1. Sözle�meden do�an sorumlulu�un tespiti, 2. Haksız eylemin tespiti,Nedensiz zenginle�menin varlı�ının tespiti,

��in, vekil edenin (hastanın) yararına ve iste�ine uygun yapılması;

Hekimler, mesleki bilgi ve tecrübeleri gere�i önce hasta yararına sonra hasta iste�ine uygun davranırlar.

Örne�in, bir tedavi hem medikal, hem de cerrahi olabilece�inden, hasta bunlardan birini seçerek hsatanın iradesini göstermesini istemelidir. Hekimin burada belirleyici rolü sadece hasta yararının üstün oldu�u durumdadır.

Sonucun elde edilememe rizikosunun bulunmaması

Hekimler içinde do�al ve güçlü güvence olan sorumluluk kurallarına dayalı vekalet sözle�mesinin hekim yararına en önemli unsurudur.

Hekimler sanat icra ederken birçok sa�lık riski ile kar�ı kar�ıyadırlar.

Hastalarına veya hastalı�a ba�lı istenmeyen ve beklenmeyen bir çok komplikasyon ortaya çıkabilir. Bunu hastalarına anlatan ve tüm i�lemlerde aydınlatılmı� onam alan bir hekim için ortaya çıkan tüm komplikasyonlarda, haksız eylemin varlı�ı dı�ındaki özen eksikli�inde kusur ortadan kalkabilmektedir.

�� görmeden do�an sonuç ve bunun tehlikesi (rizikosu) hekime de�il hastaya ait olur. Vekalet sözle�mesinin bu özelli�i, hüküm ve sonuçları, istisna ve hizmet sözle�melerinden farkı göz önüne alındı�ında bu unsur ö�retide ortakla�a kabul edilir.

Vekalet sözle�mesinin ayrıca tıbbi mesleki etik de�erlere göre ö�eleri vardır. Bunlar;

Vekalet Sözle�mesinin Tıbbi Ö�eleri 1.Özen yükümlülü�ü 2.Hastanın kabul edilmesi 3.Tanı yükümlülü�ü 4.Hastanın aydınlatılması 5.Tedavi yöntem ve usulünde yükümlülük 6.Tedavi süresince kontrollerde yükümlülük 7.Hekimin kendini geli�tirmesi, yardımcılarını aydınlatma yükümlülü�ü 8.Meslek sırrı olarak ifade edilebilmektedir.

Özen Yükümlülü�ü; Meslek sanatının icrasında her zaman öne çıkan bir unsurdur.

Bu ö�enin iyi ifadesi için yine Borçlar Kanunun 390. maddesinden yararlanabiliriz.

Page 75: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 74

Buna göre; Sadakat ve Özen Borcu, sonuca mutlak ula�mak (iyile�tirmek) de�il, sonucun ba�arılı olması için her türlü gayreti ve çabayı göstermektir.

Örne�in; bir hastanın ameliyat sonrası sadece pansumanlarını yapılması, ziyaret edilmesi özen için yeterli olmayıp, istenmeyen ve beklenmeyen komplikasyonlara kar�ı gerekli incelemelerin ve tetkiklerin yapılmı� olması bu borcun yerine getirilip getirilmedi�ini gösterir.

Tüm bu özellikler dikkate alındı�ında; hekimlik mesle�inin icrasında beklenen davranı�ın EEssaassıı;; •Yasalara uygun, •Yönetmeliklerde belirtilmi� �ekilde, •Meslek anlayı�ının gerektirdi�i inisiyatifi kullanarak, •Di�er hizmet birimlerince de aynı davranı�ları bekleyerek, ekip çalı�ması halinde yapmaya dayanır.

Anayasamızın temel bir kuralı vardır ki; “Her Türk vatanda�ının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden e�itlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlı�ını bu yönden geli�tirme hak ve yetkisine do�u�tan sahiptir.” denir.

Bu meslek olarak hekimler için daha önemlidir. Hekimler onurlu bir meslek icra etmek için gerekli temel iç güdüyü anayasanın bu maddesinden alırlar.

Sa�lık hizmetlerinden do�an haklar, hizmetin esası, ana ö�esi ile ilgilidir. Sa�lık hakkı; sa�lık personelinin sorumlulu�unda verilmesi gereken haklar kapsamındadır. Bu nedenle de; sa�lık hakkından yararlanma, yararlandırma ile birlikte dü�ünülmelidir. Kimi zaman haklar, yitirilen de�erler sonrası anla�ılmaktadır:

“ Hekim Sorumlulu�u ”

Bu bilgiler ı�ı�ında hekimin sorumlulu�u birkaç yönden irdelenmelidir.

1. Mesleki Sorumluluk; Hastasına ve toplum sa�lı�ına kar�ı yeterince mesleki etik kurallara ba�lı olmadan gösterdi�i davranı� kar�ısındaki sorumluluk.

Bu sorumluluk 13.01.1960 tarihli “Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinde”, belirtildi�i �ekilde irdelenmektedir. Bu mevzuatın 44. maddesinde; yasaya aykırı hareket eden hekimlerin, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birli�i Kanununun 30. maddesi kapsamında ba�lı oldukları Tabip Odası yönetim kurulu tarafından, Onur Kuruluna sevk edilece�i bildirilmi�tir.

Kısaca bu �u anlama gelmektedir ki mesleki sorumlulu�un tespiti ve de�erlendirilmesi Tabip Odaları Onur Kurullarına bırakılmı�tır.

2. Ceza sorumlulu�u; Ceza yasalarına göre sorumlulu�u varlı�ıdır. Türk Ceza Kanunun amacı, ki�i hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenli�ini, hukuk devletini, kamu sa�lı�ını ve çevreyi, toplum barı�ını korumak, suç i�lenmesini önlemektir. TCK’da ceza sorumlulu�unun temel esasları, suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmi�tir.Hekimlik sanatı açısından TCK’nın amacı ve içeri�i suç ve ceza kavramının hukuki niteli�inden ayrı dü�ünülemez. Çünkü hekim, sanatını toplum ve hasta yararına yapar. Ancak ortaya çıkan sorun (komplikasyon) ve yanlı�lık hasta zararına ise burada hekimin kastı, dolaylı kastı ve taksirli durumu ara�tırılır. Bu sistemde bilirki�ilik kurumu çok önemli duruma gelmektedir.

3. Tazminat sorumlulu�u; Neden oldu�u zarar yönünden sorumluluktur. E�er hekim bir ki�iye ve hastaya zarar verirse, zararı gidermekle yükümlüdür. Kusurun derecesine göre ortaya çıkan bu sorumlulukta sorumluluk kuralları i�letilmelidir.

SONUÇ;

Page 76: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 75

Hekimler sanatlarını icra ederken, yasal düzenlemeleri bilmeli, kendilerine verilen yükümlülükleri yerine getirmeli, bunun içinde sorumluluk duygusu ile hareket etmelidirler.

Yasal düzenlemeler, sa�lık hizmetlerinin sunumunda sa�lık ve hasta hakkını korumak için hekimlerin yanında olmalıdır. Hekimlerin sanatlarını icrada zorlandırıcı olmamalıdır. Hasta hekim ili�kisindeki güveni, sarsacak nitelikten ziyada güçlendirmelidir.

Özellikle temel sa�lık hizmetlerinin verilmesinde, görev bir sosyal devlet hizmeti olarak ele alındı�ında hekimin rolü “sosyal hekimli�i” savunan çerçevede olmalıdır.

Yararlanılan Kaynaklar, 1. EREN, Nevzat; Prof.Dr.; Ça�lar Boyunca Toplum, Sa�lık ve �nsan; Somgür

E�tim Hiz. Yayıncılık; Ankara 1996, 2. AYAN, Mehmet; Doç.Dr.; Temel Hukuk Bilgisi, Mimoza Yayınları; Konya, 1998 3. A�ÇIO�LU, Çetin; Tıbbi Yardım ve El Atmalardan Do�an Sorumluluklar,

Doktorların, Devletin ve Özel Hastanelerin Sorumlulu�u, (Ceza-i ve Hukuki), Tekı�ık Ofset Tesisleri, �stanbul, 1993

4. ÖZKAYA, Eraslan; Vekalet Sözle�mesi; 5. VEL�DEDEO�LU, Hıfzı Veldet; Borçlar Kanunu, 6. KARAHASAN, Mustafa Re�it; Sorumluluk Hukuku; Beta Yayıncılık, �stanbul,

1995 7. ATABEK, E.; GÖRKEY, �.; Ba�langıcından Rönesansa Kadar Tıp Tarihi;

�.Ü.Cerrahpa�a Tıp Fakültesi Yayınları ; ISBN: 975-404-532-1 �stanbul, 1998. 8. VAROL, N; Tıp Hukuk Mu Sa�lık Hukuk Mu? 1.Ulusal Sa�lık �daresi Yüksek

Okulu Kongresi Mayıs, Ankara 9. TA�KIN, A; Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Ceza Sorumlulu�u, Adil

Yayınevi; 1998. 10. Hatemi,H; Medikal Etik (Kuram ve Uygulamalı Sorunları), Yüce Yayınları;

�stanbul 1999. 11. HAYRAN, O; SUR, H (ed); Sa�lık Hizmetleri Yönetimi El kitabı; Nobel Yayınevi;

�stanbul, 1998

Page 77: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 76

TÜRK�YE’DE UYGULAMAYA KONULMAYA ÇALI�ILAN B�Ç�M� �LE A�LE HEK�ML��� NEREYE G�D�YOR?

Kayıhan Pala Doç.Dr., Uluda� Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD Ö�retim Üyesi. Bilindi�i gibi, 80’li yılların ortasından sonra “Sa�lıkta Reform” adıyla Türkiye’de uygulamaya konulmaya çalı�ılan neoliberal sa�lık politikaları, 58.Hükümetle birlikte 2003 yılından bu yana “Sa�lıkta Dönü�üm” adıyla anılmaktadır. Sa�lıkta Dönü�üm Projesi incelendi�i zaman sa�lık sistemini olu�turan üç temel alana müdahale etmenin hedeflendi�i anla�ılmaktadır :

1.Sa�lık hizmetlerinin örgütlenmesi, 2.Sa�lık hizmetlerinin finansmanı, ve 3.Sa�lık hizmetlerinin sunumu. Sa�lık hizmetlerinin örgütlenmesine yapılacak müdahale ile 224 Sayılı Sa�lık

Hizmetlerinin Sosyalle�tirilmesine �li�kin Yasa ile getirilen ve ça�da� sa�lık hizmetlerinin sunulması için önemli bir ilke olarak kabul edilen nüfus bazlı örgütlenme yapısı ortadan kaldırılarak, temel sa�lık hizmeti yönelimli sa�lık hizmeti sunma anlayı�ı yok edilmeye çalı�ılmaktadır. Örgütlenmede co�rafi sınır yerine, serbest piyasa ekonomisinin “Sunu/�stem” dengesi gözetilmektedir. Topluma “Hekim seçme özgürlü�ü” olarak tanıtılan bu uygulamanın içinde aynı co�rafi alanda ya�ayanların farklı hekimlerden hizmet almaları yakla�ımı nedeniyle toplumu etkileyen ba�ta bula�ıcı hastalıklar olmak üzere önemli halk sa�lı�ı sorunlarının izlenmesinde yaratabilece�i sıkıntılar gibi pek çok sorunu barındırdı�ı bilinmektedir.

Finansmana müdahale ise, projenin “Olmazsa olmazı” diye tanıtılan en sıkıntılı bölümüdür. Çünkü prim toplamaya dayalı bir sosyal sa�lık sigortası, Genel Sa�lık Sigortası (GSS) adıyla kurulmaya çalı�ılmaktadır. GSS bir yandan ek bir sa�lık vergisi anlamına gelirken, bir yandan da özellikle “Kullanıcı ödentisi” kavramıyla toplumun yoksul ve dar gelirli kesimlerinin sa�lık hizmetlerine eri�mesinde önemli bir engel anlamına gelmektedir.

Sa�lık hizmetlerinin sunumuna müdahale çok açık bir biçimde, devletin sa�lık hizmeti sunmaktan el çektirilmesini ve sa�lık alanının özel sektörün insafına terk edilmesini hedeflemektedir. T.B.M.M’de kabul edilen Kamu Yönetiminin Temel �lkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun’da (15 Temmuz 2004’te kabul edildi, 3 A�ustos 2004’te Cumhurba�kanı tarafından geri gönderildi) Sa�lık Bakanlı�ı'nın ta�ra örgütünün kapatılmasının yasala�tırılmak istenmesi, konunun önemini gözler önüne sermektedir. Bu yazıda, Sa�lık Bakanlı�ı tarafından aile hekimli�i sistemine geçi� döneminde yayınlanan mevzuat yalnızca öne çıkan noktalarıyla ana hatlarıyla de�erlendirilmeye çalı�ılacak, ayrıntılara girilmeyecektir. Birinci basamak sa�lık hizmetlerinin özelle�tirilmesi: Aile doktorlu�u sistemine geçi�… Sa�lık Bakanlı�ı sa�lıkta dönü�ümün bile�enlerinden birisi olarak, birinci basamak sa�lık hizmetlerinin özelle�tirilmesini sa�lamak üzere ilk zamanlarda “Aile doktorlu�u” adıyla anılan, daha sonra “Aile Hekimli�i” olarak ortaya koydu�u giri�imini bir yasa, iki yönetmelik ve yönerge yayınlayarak belli bir noktaya getirmi� bulunmaktadır. Bunlardan Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Hakkında Kanun 9 Aralık 2004’te, Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelik 6 Temmuz 2005’te, Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Kapsamında Sa�lık Bakanlı�ınca Çalı�tırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözle�me �artları Hakkında Yönetmelik 12 A�ustos 2005’te ve Aile Hekimli�inin Pilot Uygulandı�ı �llerde Toplum Sa�lı�ı Merkezleri Kurulması ve Çalı�tırılmasına Dair Yönerge 15 Eylül 2005’te yayınlanarak yürürlü�e girmi� bulunmaktadır. 1. Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Hakkında Kanun’un 2.maddesinde aile hekimi “ Ki�iye yönelik koruyucu sa�lık hizmetleri ile birinci basamak te�his, tedavi ve rehabilite edici

Page 78: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 77

sa�lık hizmetlerini ya�, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her ki�iye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerekti�i ölçüde gezici sa�lık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalı�an aile hekimli�i uzmanı veya Sa�lık Bakanlı�ının öngördü�ü e�itimleri alan uzman tabip veya tabip”, aile sa�lı�ı elemanı ise “Aile hekimi ile birlikte hizmet veren hem�ire, ebe, sa�lık memuru gibi sa�lık elemanı” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan koruyucu hekimlik kavramının daraltıldı�ı ve temel sa�lık hizmetleri ekip üyelerinin lisans e�itimi sonunda edindikleri mesleki ünvanlarının yok sayıldı�ı anla�ılmaktadır. Bu yakla�ımın sa�lık çalı�anları açısından bir “De�ersizle�tirilme” giri�imi olarak algılanabilece�i göz ardı edilmemelidir. Yasanın 5.maddesinde “Aile hekimli�i uygulamasına geçilen yerlerde ki�ilerin aile hekimine kaydı yapılır. Bakanlıkça belirlenen süre sonunda ki�iler aile hekimlerini de�i�tirebilirler. Her bir aile hekimi için kayıtlı ki�i sayısı; asgarî 1000, azamî 4000'dir. Aralıksız iki ayı a�mayan süreyle kayıtlı ki�i sayısı 1000'den az olabilir. Aile hekimli�i hizmetleri ücretsizdir; acil haller hariç, haftada kırk saatten az olmamak kaydı ile ilgili aile hekiminin talebi ve o yerin sa�lık idaresince onaylanan çalı�ma saatleri içinde yerine getirilir. Aile hekimli�i uygulamasına geçilen yerlerde acil haller ve mücbir sebepler dı�ında, ki�i hangi sosyal güvenlik kurulu�una tâbi olursa olsun, aile hekiminin sevki olmaksızın sa�lık kurum ve kurulu�larına müracaat edenlerden katkı payı alınır” denerek aile hekimli�i ile ilgili temel konularda açıklama yapılmaktadır. Bu açıklamalardan anla�ılanları �öyle özetlemek olanaklıdır:

1. Ba�langıçta co�rafi alana göre da�ıtımı yapılan ki�iler bir süre sonra kendi hekimlerini seçeceklerdir.

2. Aile hekimine kayıtlı ki�i sayısı 1000’den az, 4000’ten çok olmayacaktır. 3. Aile hekimli�i hizmetleri ücretsiz olarak sunulacaktır. 4. Aile hekimi en az haftada 40 saat çalı�acaktır, bu süre 40 saati a�abilir. 5. Sevk sistemi i�letilecektir, ve 6. Sistemde “Katkı payı” alınması yakla�ımı bulunmaktadır.

Bütün bunlar, aslında birinci basama�ın nasıl kuralsızla�tırılmaya do�ru götürüldü�ünü göstermesi bakımından önemlidir. Çünkü, co�rafi alana ba�lı nüfus bazlı örgütlenmeden vazgeçilmekte, aile hekimli�i kayıtlı ki�i sayısı çok yüksek tutularak sunulacak sa�lık hizmeti tedavi edici hizmete indirgenmekte, çalı�ma süresinin uzayaca�ının i�areti verilmekte ve yapısal uyum programlarının vazgeçilmez özelli�i olan katkı payı uygulaması vurgulanmaktadır. Burada ilgi çekici ba�ka bir nokta hizmetin ücretsiz verilece�i vurgusudur. Bu yakla�ım, GSS ile birlikte dü�ünülmelidir. Çünkü GSS sonrasında sistem dı�ında kalacaklar için aile hekimli�i hizmetlerinin ücretsiz verilmesinin hiçbir anlamı olmayacaktır. �lginç bir nokta, pilot uygulama ile ilgili bize önemli bir ipucu vermektedir. Yasada yer almasına kar�ın, Düzce’de sevk sistemi i�letilmemektedir. Bunun “�imdilik” toplumun olumsuz tepkisine yol açmamak için dü�ünüldü�ü açık olmakla birlikte; yasaya uymamanın nasıl bir yaptırımının olaca�ı merak konusudur.

2. Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelik Yönetmeli�in 4.maddesinde aile hekiminin yükümlülükleri, yetki ve görevleri sıralanmaktadır.

“Madde 4 — Aile hekimi, aile sa�lı�ı merkezini yönetmek, birlikte çalı�tı�ı ekibi denetlemek, hizmet içi e�itimlerini sa�lamak ve Bakanlıkça yürütülen özel sa�lık programlarının gerektirdi�i ki�iye yönelik sa�lık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür. Aile hekimi, kendisine kayıtlı ki�ileri bir bütün olarak ele alıp, ki�iye yönelik koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sa�lık hizmetlerini bir ekip anlayı�ı içinde sunar. Aile hekimi; a) Çalı�tı�ı bölgenin sa�lık hizmeti planlamasının yapılmasında yerel sa�lık idaresi ile i�birli�i yapmak, b) Hekimlik uygulaması sırasında kar�ıla�tı�ı toplum ve çevre sa�lı�ını ilgilendiren durumları yerel sa�lık idaresine bildirmek, c) Ki�iye yönelik rehberlik, sa�lı�ı geli�tirici ve koruyucu hizmetler ile ana-çocuk sa�lı�ı ve aile planlaması hizmetlerini vermek, önemli/sık görülen toplum sa�lı�ı konularında

Page 79: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 78

ki�ilerin periyodik muayenelerini (meme kanseri, rahim kanseri taraması ve benzeri), ruh sa�lı�ı ve ya�lı sa�lı�ı hizmetlerini yerine getirmek, d) �lk kayıtta ev ziyareti ile kendisine ba�lı ki�ilerin sa�lık durumlarının tespitini yapmak, e) Çalı�tı�ı mekanda ve gerekti�inde (aile hekiminin ev ziyareti esnasında tespit etti�i evde takibi zorunlu özürlü, ya�lı, yatalak ve benzeri durumdaki ki�ilere) güvenli�i sa�layıcı tedbirlerin alınması kaydı ile evde veya gezici sa�lık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında ki�iye yönelik birinci basamak koruyucu sa�lık, tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danı�manlık hizmetlerini vermek, f) Bakanlıkça belirlenen ve uygulamaya konulan ki�iye yönelik özel sa�lık programlarını yürütmek, g) Tanı ve tedavisi yapılamayan hastaları sevk etmek, sevk edilen hastaların geri bildirilen muayene, tetkik, tanı, tedavi ve yatı� bilgilerini de�erlendirmek, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde bakım hizmetlerinin koordinasyonunu yapmak, h) Temel laboratuvar hizmetlerini vermek veya verilmesini sa�lamak, ı) Verdi�i hizmetler ile ilgili sa�lık kayıtlarını tutmak ve gerekli bildirimleri yapmak, i) �lk yardım ve acil müdahale hizmetlerini vermek veya verilmesini sa�lamak, j) Gerekti�inde ki�iyi kısa süreli gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapmak, k) Gerekti�inde aldı�ı uzmanlık e�itimi ve bu e�itim sırasında yaptı�ı rotasyonlar çerçevesinde hastayı yatırarak tetkik ve tedavisini yapmak, l) Kronik hastalı�ı olan ki�ilerin gerekli sıklıkta takibini yapmak, m) Özürlü ki�ilere yönelik sa�lık hizmetlerini yürütmek, n) Do�um öncesi, do�um sonrası lo�usa ve bebe�e beraber izlem yapmak, ile yetkili ve görevlidir.” Görüldü�ü gibi, bir yandan ki�iye yönelik sa�lık hizmetleri ile ilgili kapsamlı bir çerçeve çizilirken, bir yandan da aile hekimine (k) bendinde yazıldı�ı gibi hastayı yatırmakla ilgili de bir görev verilmektedir. Bu yakla�ımın, sa�lık sisteminin nereye do�ru götürüldü�ünü göstermesi bakımından tartı�ılmasında yarar bulunmaktadır. Yönetmeli�in 6.maddesinde gezici hizmete ili�kin açıklamalar yer almaktadır. “Madde 6 — Aile hekimli�ine geçilen illerde gezici sa�lık hizmeti bölgeleri, uygulama ba�lamadan önceki iki ay içinde, aile hekimli�i uygulamalarına geçildikten sonra yapılmak istenen de�i�iklikler ise her yıl Ocak ve Temmuz aylarında il sa�lık müdürlü�ünün teklifi ve Bakanlı�ın uygun görü�üyle tesbit edilir. Gezici sa�lık hizmeti vermekle yükümlü aile hekimleri atama sırasında belirlenir. Gezici sa�lık hizmeti veren aile hekimlerinin, bölgelerindeki da�ınık yerle�im birimlerine belirli bir plan dâhilinde periyodik olarak ula�maları ve bu �ekilde hizmet vermeleri esastır. Bunu sa�lamak için aile hekimi, co�rafi durum, iklim ko�ulları, ula�ım �artları ve kendisine ba�lı olan yerle�im birimlerinin sayısını dikkate alarak hizmeti aksatmayacak �ekilde ziyaret yapar ve programını köy/mahalle muhtarlar vasıtasıyla en geç bir önceki haftanın son i� günü saat 12.00’ye kadar duyurulmasını sa�lar. Bu ziyaretlerin aile sa�lı�ı elemanının görev yetki ve sorumlulukları çerçevesinde, aile hekimince uygun görülen kısmı aile sa�lı�ı elemanınca da yapılabilir.” Gezici hizmetin yönetmelikte tanımlanması uygun olmakla birlikte, üç-dört bin ki�iye tedavi hizmeti sunması beklenen bir hekimin gezici hizmete zaman ayırması olanaklı de�ildir. Yönetmelikte i�yeri hekimli�i ile ilgili yapılan düzenleme, Türkiye’de i�yeri hekimli�i alanını yeniden düzenlemektedir. “Madde 26 — ��yeri hekimi, i�yerindeki çalı�ana sevk, reçete veya rapor gerekti�inde ki�iyi bilgilendirir ve bilgilendirme notu ile aile hekimine gönderir. Ki�iler aile hekimlerince takip edilmek durumundadır. ��yerinde olu�acak acil durumlarda hastaya gerekli müdahale i�yeri hekimi tarafından yapılır ve gerekirse hastane acil servisine sevk edilerek en kısa süre içerisinde aile hekimi bilgilendirilir. Kurum hekimli�inden sa�lık hizmetleri alan ki�iler, aile hekimine kayıt yaptırarak sa�lık hizmetini alırlar. “ Buna göre, i�yeri hekimlerinin tedavi edici hizmet görevleri kaldırılmaktadır.

Page 80: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 79

3. Aile Hekimli�i Pilot Uygulaması Kapsamında Sa�lık Bakanlı�ınca Çalı�tırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözle�me �artları Hakkında Yönetmelik Madde 1’de “ Bu Yönetmelikle, Sa�lık Bakanlı�ınca aile hekimli�i pilot uygulaması kapsamında sözle�me yapmak suretiyle çalı�tırılan aile hekimleri ve aile sa�lı�ı elemanlarına yapılacak ödemeler ve sözle�me esasları ile aile hekimli�i uygulamaları için Sa�lık Bakanlı�ınca görevlendirilen uzman tabip, tabip ve aile sa�lı�ı elemanlarına yapılacak ödemelere ili�kin esas ve usullerin belirlenmesi amaçlanmaktadır” denerek çerçeve çizilmektedir. Madde 6’ya göre sözle�meyle çalı�tırılan aile hekimleri ve aile sa�lı�ı elemanları ile yapılacak sözle�melerin süresi bir yıl olup, bütçe yılı itibarıyla düzenlenecektir. Bu maddenin yapısal uyum programları ile beklenen “sözle�meli” çalı�ma ilkesini ya�ama geçirerek, i� güvencesini ortadan kaldırdı�ı anla�ılmaktadır. Buna güzel bir örnek, hekimin askerlik nedeniyle i�inden ayrılması ile olu�maktadır. Yönetmelikte “Askerlik nedeni ile sözle�mesini usulünce sona erdirenler terhis tarihinden itibaren bir ay, do�um nedeni ile sözle�mesini usulünce sona erdirenler do�um nedeniyle kullandı�ı ücretli izin süresinin bitimi tarihinden ba�layan bir yıllık süre içerisinde müracaatları üzerine, ayrılmadan önceki çalı�tıkları ilde, ilk bo�alacak aile hekimli�ine sıralama dı�ı ba�latılırlar.” Denerek, i� güvencesi olmadan çalı�ma yakla�ımı tanıtılmaktadır. Aynı durum gebelik sonrası için de geçerlidir. Ne yazık ki, ilk bo�alacak aile hekimli�i için yıllar geçmesinin gerekmesi halinde, aile hekimlerinin ya�amlarını nasıl sa�layacakları Bakanlı�ın gündeminde bulunmamaktadır. Madde 7’de kazanç getirici ba�ka i� yapmak yasaklanmaktadır. Aslında bu yasak 657 sayılı yasada da var oldu�u halde, fiilen uygulanmamaktadır. Aynı durumun burada da kar�ımıza çıkması olasıdır. Yönetmelikte (Madde 17) aile hekimlerinin be� kalem üzerinden ücretlendirilmeleri hedeflenmektedir. Madde 17- A) Kayıtlı ki�iler için ödenecek ücret B) Sosyo-ekonomik geli�mi�lik düzeyi ücreti C) Aile sa�lı�ı merkezi giderleri D) Gezici sa�lık hizmetleri giderleri E) Tetkik ve sarf malzemeleri giderleri Bu tip (Ki�i ba�ı ödeme) ödeme biçimlerinin ki�i sayısını artırmak için uygun olmayan giri�imler ve ki�i seçme (Kronik hastaların tercih edilmemesi vb) ba�ta olmak üzere, bazı sorunların ya�anmasına açık oldu�u bilinmektedir. Çe�itli giderler için bütçe sa�lamak anlayı�ı uygun olmakla birlikte, bu bütçenin gerek sa�lanması gerek harcanması ile ilgili, kaynakların verimli kullanılmasının sa�lanması açısından titiz olunması gerekmektedir. Uygulamada, Düzce’de aile sa�lı�ı merkezi giderleri için ödenen paranın belgelendirilmesinin istenmemesi, yalnızca ilk zamanlarda hekimlerin yüksek ücretle özendirilmesi ba�lamında de�il, etik sorunların ya�anabilmesi olasılı�ı ile birlikte de�erlendirilmelidir. Madde 18’de aile hekimlerinin ücretlerinden yapılması olası kesintiler tanımlanmaktadır. Buna göre, belli bir sevk oranının üzerinde ya da ki�iye yönelik koruyucu hizmetlerin beklenenin altında gerçekle�tirilmesi halinde aile hekimine ödenecek ücretin kesintiye u�ratılaca�ı açıklanmaktadır. Bu madde, Düzce’de sevk zorunlulu�unun uygulanmaması nedeniyle inandırıcılı�ını yitirmektedir. 4. Aile Hekimli�inin Pilot Uygulandı�ı �llerde Toplum Sa�lı�ı Merkezleri Kurulması ve Çalı�tırılmasına Dair Yönerge Bu yönerge Yasa’da her hangi bir yerde geçmemesine kar�ın, pilot kanunun çıkarılmasından yakla�ık olarak on ay sonra çıkarılmı�tır. Yönerge incelendi�i zaman, aile hekimli�i pilot uygulaması ile ilgili olarak gündeme getirilen ele�tirileri yanıtlamaya yönelik olarak hazırlanmı� bir düzenleme izlenimi vermektedir. “Madde 1 Bu yönergenin amacı, aile hekimli�i pilot uygulamasının yürütüldü�ü illerde Sa�lık Bakanlı�ına ba�lı, bölgesinde ya�ayan ki�ilerin ve toplumun sa�lık hizmetlerini organize eden, birinci basamak sa�lık hizmeti veren kurumların kendi aralarında ve

Page 81: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 80

di�er kurumlar arasında e�güdümünü sa�layan, idari hizmetler ile sa�lık e�itimi ve denetim faaliyetlerini de yürüten, Toplum Sa�lı�ı Merkezleri’nin kurulmasına, fiziki yapısına, personel kadrosuna, görevlerine, bulundurulması zorunlu alet ve malzemeye, laboratuvar özelliklerine, personelin görevlerine ili�kin usul ve esasları belirlemektir.” Yönergenin 9.maddesinde toplum sa�lı�ı merkezlerinin sunması beklenen hizmetler tanımlanmaktadır. “Madde 9 Sundu�u hizmetlerin ba�lıcaları: a) �dari ve mali hizmetler, b) Çevre sa�lı�ı hizmetleri c) Bula�ıcı ve kronik hastalıkları izleme ve müdahale hizmetleri, d) Aile Sa�lı�ı Merkezleri i. Koordinasyon hizmetleri ve yapılan i�lerin bildirilmesi, ii. Lojistik hizmetleri, iii. Görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri, iv. Hizmet içi e�itim hizmetleri v. Kayıtların tutulması ve denetim hizmetleri e) Acil sa�lık hizmetleri f) Adli Tıbbi hizmetler (ölüm raporu, defin/nakil izni) g) Okul sa�lı�ı hizmetleri h) ��çi sa�lı�ı ve i� güvenli�i hizmetleri i) Sa�lık e�itimi hizmetleri j) Özel sa�lık kurulu�larının ruhsatlandırma ve denetimi k) Afet organizasyonu l) Kurullara ve komisyonlara katılım m) Ye�il Kart hizmetleri n) Sa�lık Müdürlü�ünün verdi�i di�er görevleri yapmaktır.” Yönergede Madde 9 (b) bendinde, yasalarla Tarım Bakanlı�ı ve belediyelere devredilmi� bulunan çevre sa�lı�ı hizmetlerinin, toplum sa�lı�ı merkezlerinin görevleri arasında sayılması dikkat çekicidir. Yine yasa ve yönetmeliklerle nasıl sunulaca�ı belirlenmi� olan i�çi sa�lı�ı ve i� güvenli�i hizmetlerinin bu yönerge ile toplum sa�lı�ı merkezlerinin görevleri arasında sayılması, acil sa�lık hizmetleri, görüntüleme ve laboratuar hizmetleri vb hizmetlere ili�kin düzenlemeler; bu yönergenin uygulama dü�ünülmeksizin hazırlanmı� oldu�u izlenimini vermektedir. Sonuç Bu yazıda kısaca de�inildi�i gibi, aile hekimli�i pilot uygulaması ile ilgili mevzuat; sa�lık çalı�anlarının de�ersizle�tirilmesine yönelik bir zemin olu�turması, bir aile hekimi tarafından çok yüksek sayıda ki�iye hizmet sunmanın planlanması nedeniyle tedavi edici hizmetlere odaklanması, çalı�ma süresinin uzaması, sözle�meli çalı�ma, i� güvencesinden yoksun çalı�ma gibi sorunları barındırmaktadır. Sa�lık Bakanlı�ı, Düzce’den sonra on ilde daha aile hekimli�i pilot uygulamasını hayata geçirmeye çalı�maktadır. Pilot uygulamanın yaygınla�tırılması bu a�amada çe�itli tehlikeleri de içermektedir. Çünkü hem mevzuat açısından çe�itli sıkıntılar gündemdedir, hem de Düzce pilot uygulamasının ba�arısı bilimsel düzeyde tartı�ılmalıdır. En son 11 Mart 2006 tarihinde bölgeye yapılan ziyaret sonrasında halk sa�lıkçılarının gözlemleri , pilot uygulamanın ba�arısız oldu�unu ortaya koymaktadır.

Page 82: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 81

A�LE HEK�ML�G�NDE P�LOT BÖLGE DÜZCE Dr. Seyit Çoban Toplum Sa�lı�ı Merkezi 2004 Yılı sonbaharında Sa�lık Bakanlı�ı müste�ar yardımcısı Prof. Sebahattin Aydın’ın düzce ye gelip hekimlerle Sanayi ve Ticaret Odası toplantı salon ununda yaptı�ı 1,5 saatlik bilgilendirme toplantısında aile hekimli�i uygulamaları için dü�ünülen pilot illerden birinin Düzce oldu�unu ö�rendik. 17 A�ustos ve 12 Kasım 1999 da iki büyük deprem ya�ayan Düzce nin henüz depremin etkilerini ve yıkımını atlatamadan ,deprem sonrası il olup il olmayı olu�turamamı� personeli yetersiz bir ilin bu pilot uygulama için ne kadar uygun oldu�unu hemen tartı�maya ba�ladık. O güne kadar aile hekimli�inin ne oldu�unu bunu uygulayan ülkelerin hangileri oldu�unu ara�tırmaya ve ö�renmeye ba�ladık. ülkemizin 1.basamak sa�lık sorunlarının çözümüne aile hekimli�inin ne gibi katkıları olaca�ını Düzce deki Tıp ve sa�lık ortamında tartı�maya ve bilgilendirme toplantılarına ba�ladık Düzce 2004 yıl ortası nüfusu 304 000 ,8 ilçesi olan ki�i ba�ına milli gelirden payı 1450USD altında ,sa�lık düzeyi ölçütleri ülke ortalamasının üzerinde olan Türkiye nin en genç ili Düzce nin pilot uygulama için uygun bir il olmadı�ı, alt yapısı daha uygun bir ilin bu uygulamaya seçilmesi için kamuoyu olu�turmaya çalı�tık.Ancak Düzce de görevli bazı kamu görevlilerinin Sa�lık Bakanlı�ı ile ki�isel yakınlıkları Düzce nin pilot iller arasında ön sıralara geçmesini sa�ladı. Bölgede çalı�an özellikle 1.basamakta görevli hekimler ba�ta olmak üzere TTB Pratisyen kolu,Pratisyen hekimler Derne�i,TTB Pratisyenlik Enstitüsünden birçok hekim arkada�la TTB BOLU-DÜZCE tabip odası temsilcili�inde bilgilendirme toplantıları ,toplumu bilgilendirmek için yerel TV kanallarında programlar düzenledik.Yine TTB nin deste�i ile Uluda� Üniversitesi Halk Sa�lı�ı kürsü ba�kanı Prof. Dr .Hamdi Aytekin ile 200 sa�lık personelin katıldı�ı aile hekimli�i bilgilendirme toplantısı yaptık, aynı gece aynı hocanın katıldı�ı Yerel tv de soru yanıtlı canlı program yaptırdık. Ancak bizim bu çabalarımıza ra�men 24/11/2004 tarihinde 5258 sayılı Aile Hekimli�i Pilot uygulaması hakkındaki kanun meclisten geçerek 16/12/2004 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlü�e girdi. 2005 Nisan ayında kanunun öngördü�ü aile hekimli�i uzmanı olmayan ancak aile hekimli�inde görev alacak hekimlere 10’ar günlük uyum e�itimi adı altında 3 grup olarak 120 hekimi TAHUD(Türkiye Aile Hekimli�i Uzmanları Derne�i) ve Kocaeli Üniversitesi Aile Hekimli�i ABD tarafından sertifikalandırıldı. Bu e�itime 1.basamakta görevli hekimlerin tercihi alınmadan zoraki olarak hepsi ça�rıldı. Bu e�itimde pilot olarak uygulanacak aile hekimli�i konusunda e�itim verilmedi. sadece1.basamakta iyi hekimlik nasıl yapılır konusunda interaktif 10 günlük toplantılar yapıldı.Toplantı sonunda da aile hekimli�i uygulamaları hakkında fazla bir bilgi edinemedik. Bu süreçte Sa�lık Bakanlı�ından zaman zaman de�i�ik birimlerden gelen görevlilerde sa�lık personeli ile bilgilendirme toplantıları düzenliyor ve aile hekimli�inin seçilmesi yönünde tehditler yapıyordu. seçmeyenlerin ya görevlendirilece�ini yada il dı�ı tayinlerinin yapılaca�ı söyleniyordu. Yine bu süreçte sa�lık ocaklarının ETF güncelle�tirilmesi ve bilgisayar ortamına kayıt yapması sa�lık bakanlı�ı tarafından emrediyor ve sa�lık ocaklarına bilgisayarlar verildi,Internet için alt yapı ve ADSL ‘ba�landı. 6 Temmuz 2005 de Aile hekimli�i pilot uygulaması hakkında yönetmelik 25867 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlü�e girdi. 15 Temmuz 2005 tarihinde Sa�lık Bakanı Düzce yi ziyaret etti ve izinde olan hekimlerde ça�rılarak sa�lık ocakları hizmetleri durdurularak basına kapalı TSO yemek salonunda toplantı yapıldı ve 15 EYLÜL 2005 te aile hekimli�i uygulamasının

Page 83: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 82

ba�lanaca�ı bildirildi. Bu toplantıya 78 hekim katıldı ve Sa�lık Bakanı basit bir anketle aile hekimli�ine bakı�ı sorguladı.9hekim uygulamaya kar�ı oldu�unu,25 hekim uygulamaya evet ,34 hekiminde bekleyip görmek yönünde görü� bildirdi�i açıklandı. Düzce de 15 Eylül 2005 pilot uygulamasının ba�laması için 104 aile doktorlu�unun doldurulması ve olu�turulacak 8 Toplum sa�lı�ı merkezi içinde 35 hekim olmak üzere 1.basamak için toplam 140 hekime ihtiyaç vardı.Ancak Düzce de 90 civarında hekim vardı öncelikle bu hekim sayısının tamamlanması gerekiyordu.Bakanlık bu eksikli�i tamamlamak için Temmuz 2005 te Düzce nin batısındaki illerden tayin olmak 25 kadro açtı ancak bu kadro ya hiç müracaat olmadı.yine bu kadroları doldurmak üzere bu sefer de Düzce nin do�usundaki illerden tayin olmak üzere 45 kadro açıldı.Bu kadrolara da 7 müracaat oldu ve bu kadrolar doldurulamadı. Fakat Sa�lık Bakanının Düzce yi ziyareti sırasında vaat edilen 15 Eylülde aile hekimli�ine ba�laması için zaman iyice kısalıyordu ve 12A�ustos 2005 de bütün sa�lık kurumlarına bir yazı gönderilerek 23 A�ustos 2005 tarihine kadar aile hekimli�i uyum e�itimi almı� hekimlerden aile hekimi olmak isteyenlerin ba�vuruları istendi.25-28 A�ustos 2005 tarihlerinde çalı�acakları aile hekimli�i birimleri tercihleri alındı. Açılan 104 Aile hekimli�i biriminden 5 tanesi özel çalı�an ve aile hekimlini tercih eden hekimlere rezerv edildi.Bu durum kamuda çalı�an hekimlerin önüne geçildi�i için sa�lık müdürlü�ü ve bakanlık düzeyinde itirazlar yapıldı ancak sonuç alınamadı,rezervler devam etti ve 25-26A�ustos tarihlerinde 71 hekim aile hekimli�i yapaca�ı birimlerini seçti.Bu seçim sıralaması hizmet puanına göre yapıldı.Bütün hekimler Düzce merkezi ve yakın birimleri seçerek uzak ilçelerdeki birimler bo� kaldı.30 Aile hekimli�i birimi doldurulamadı�ı için 90bin ki�iye aile hekimi atanamadı. Bir sonraki a�amada aile sa�lı�ı elamanı olarak sözle�meli çalı�mak isteyen Hem�ire,Ebe,Sa�lık memuru tercihleri alındı.180 ki�iden 30 ki�i gönüllü çalı�mak için ba�vuruda bulundu.sayı yetersiz kalınca bu süre 1hafta daha uzatıldı ancak sayı 34 ki�iye yükseldi geri kalan 40 ki�i görevlendirme ile tamamlandı Bu hazırlıklara ra�men uygulamanın personel eksiklikleri tamamlanmadan ba�lanmaz diye beklerken 7 Eylül de Sa�lık Bakanlı�ı müste�ar yardımcısı gelerek 15 Eylülde bu personel ile aile hekimli�ine ba�lanacak diyerek sa�lık ocaklarından 10 hekimi daha aile hekimli�ine görevlendirerek toplam 81 hekimle fiilen aile hekimli�i pilot uygulamasına ba�landı. Aile hekimli�ini seçen 71 hekim 15Eylül 2005 tarihi itibarıyla çalı�tıkları kurumlardan ücretsiz izine ayrıldılar ve 2005 yılı sonuna kadar geçerli olmak üzere sözle�me imzaladılar. Aile hekimli�i için sözle�me yapan hekimlere sa�lık ocakları içindeki demirba�larla beraber kiralanarak Aile hekimli�i Merkezlerine dönü�türüldü. Aile hekimli�i pilot uygulaması hakkındaki kanunla aile hekimlerine yüklenen görevlerin tamamının yerine getirilemedi�i, bilgisayar ve di�er kayıtların çok zaman aldı�ı geri kalan zamanın da te�his ve tedaviye ayrıldı�ı ,1.basamak di�er sa�lık hizmetlerinin aksadı�ı görüldü. Bu uygulamada sa�lık hizmetlerinin bir ekip hizmeti oldu�u ve ekibin hekim,di� hekimi,sa�lık memuru,ebe,hem�ire,çevre sa�lık teknisyeni,laborant,röntgen teknisyeni,sekreter.�oför ve hizmetliden olu�tu�u dü�ünülürse, sadece hekim ve bir aile sa�lı�ı elemanından olu�an birimin bu hizmeti veremeyece�i kesindir.Yönetmelikte açıkça belirtildi�i gibi aile hekimi ev ziyareti ile kendisine ba�lı ki�ilerin sa�lık durumlarının tesbitini yapması gerekirken zaman yetmedi�inden ev ziyaretleri yapılmayıp kayıtlar ki�iler hastalanıp geldi�inde yapılmakta. Aile hekimli�i uygulaması ile sevk kısıtlaması getirildi.Vatanda� birinci basama�a u�ramadan ikinci ve üçüncü basama�a ba�vuramaması do�ru bir uygulamadır.Ancak 224 sayılı kanunda da sevk zorunlulu�u var ve uygulanmıyor.�u an Düzce de uygulanan pilot uygulamada da kanunda ve yönetmelikte olmamasına ra�men 6 ay sevk zorunlulu�u uygulanmıyor.Sevk zincirine uyulması do�ru bir uygulama olmasına kar�ın hekimlerin sevk yüzdelerine göre ücretlerinden kesinti olması sakıncalıdır.

Page 84: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 83

Aile hekimli�i uygulamasının hekimler arasında etik ili�kiyi bozaca�ını öngörmü�tük.Uyguladı�ı kısa sürede yanılmadı�ımızı gördük.Hekimler arasında ekonomik kaygılarla vatanda�ı sahiplenmede sorunlar ya�anmaktadır. 6 Aylık süreç sonunda vatanda�ın hekimi belirleme hakkı olaca�ından vatanda�a �irin görünmek kaygısıyla etik hiçe sayılmaktadır.Aile hekimli�i birimlerinde ortak kulanım giderlerinin kar�ılamasında sıkıntılar ya�anmaktadır.Örne�in tıbbı malzemeyi daha az kullandım yada telefonu ,elektri�i daha az kullandım daha az ödeyeyim türü tartı�malar ya�anmakta. Aile hekimli�i birimlerinde kullanılacak tıbbı malzeme,ilaç gibi sarf malzemelerinin aile hekimlerine verilen ücretlerden sa�lanacak olması daha �imdiden vatanda�ların kafasında endi�e yaratmı�tır.kaliteli ve yeteri kadar malzeme alıp kullanılacak mıdır.? Aile hekimli�i pilot uygulamasında sözle�meli çalı�an ile geçici görevlendirme ile çalı�tırılan personel arasında ciddi ücret farkları olu�maktadır.Bu durumda aynı i�i yapan ki�iler arasında ki ücret farkı i� barı�ını olumsuz etkileyecektir. Aile hekimli�i çalı�anları ile toplum sa�lı�ında çalı�anlar arasındaki kutupla�maya giden ili�kiler sa�lık hizmetlerinin verilmesinde sorun yaratabilir. SONUÇ olarak Aile hekimli�i 40 yıldır bir çok engellemeye ra�men ekip çalı�ması olarak ve bölge tabanlı , bir çok ülkeye de örnek olarak gösterilen Sa�lık Ocaklarında bir kamu hizmeti olarak verilen birinci basamak sa�lık hizmetlerinin özele�tirilip parası olanların alabildi�i veya primini ödeyenlerin alabildi�i ticari bir mala dönü�türen bir uygulamadır.

Page 85: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2006, Manisa 84

Page 86: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

85

HEM��RELER MEZUN�YET SONRASINDA KEND�LER�N� GEL��T�RMEK ��N NELER YAPIYOR?

Emel YILMAZ1, Sultan ÖZKAN2 1 Celal Bayar Üniversitesi Manisa Sa�lık Yüksekokulu 2 Balıkesir Üniversitesi Bandırma Sa�lık Yüksekokulu

Amaç: Bu çalı�ma; bir ilçede çalı�an hem�irelerin mezuniyet sonrasında mesleki geli�imleri için neler yaptı�ını saptamak amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırmanın örneklemini; Bandırma Kapıda� ve M. Güven Karahan Devlet hastanelerinde çalı�an 204 hem�ire olu�turmaktaydı. Çalı�mada herhangi bir örnekleme yöntemi kullanılmadan evrenin tamamına ula�ılması hedeflendi ve çalı�maya toplam 163 hem�ire katıldı (katılım hızı % 80). Veriler, 10 Ocak -10 �ubat 2006 tarihleri arasında ara�tırmacılar tarafından geli�tirilen sosyodemografik özellikler ve hem�irelerin bilimsel yayınları takip, kongrelere katılım, hem�irelik derneklerine üyeliklerine ve internet kullanımına ili�kin bilgileri içeren anket formu ile toplanmı�tır. Ara�tırma öncesinde kurumlardan izin ve hem�irelerden sözel onam alınmı�tır. Elde edilen veriler, SPSS 11.0 bilgisayar istatistik paket programında de�erlendirilmi� ve verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ve ki kare analizi kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılan hem�irelerin ya� ortalaması 34,51± 6,71’dir. Hem�irelerin % 68.12’si önlisans mezunu, % 82.8’i evli, % 81.5’i çocuk sahibi, % 68.7’i 11 yıl ve üzerinde çalı�makta % 46.6’sı sigara ve % 7.4’ü alkol kullanmaktadır. Ara�tırmaya katılan grubun % 20.2’si hem�irelikle ilgili yayınları takip etmekte, % 4.9’u bir dergiye abone, % 5.5’i bir hem�irelik derne�ine üye, % 8’i hem�irelik ile ilgili bir kongreye katılmı�tır. Hem�irelerin % 68.7’si bilgisayar, % 55.2’si internet kullanmaktadır. Hem�irelikle ilgili yayınları takip etme ile ya�, e�itim durumu, medeni durum, çalı�ılan kurum ve birim arasında fark saptanmazken, dergiye abone olma durumu ile ya� ve medeni durum arasında istatistiksel fark saptanmı�tır. �nternet kullanımı ile çocuk sahibi arasında anlamlı bir ili�ki bulunmu�tur. Sonuç: Ara�tırmadan elde edilen bulgular do�rultusunda; mezuniyet sonrasında hem�irelerin bilimsel yayınları takip etme durumu dü�ük bulunmu�tur. Hem�irelerin mezuniyet sonrası mesleki geli�imlerini sürdürmek amacıyla kongrelere gerekli sponsor deste�i sa�lanarak gönderilmesi, hem�irelik dergilerine ki�isel olmasa bile hastanelerin abone olması, hem�irelikle ilgili derneklerin daha iyi tanıtılması önerilmektedir.

Page 87: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

86

��S�Z SA�LIK ÇALI�ANLARININ ÖZELL�KLER�

Dr. Metin PIÇAKÇIEFE1, Yrd. Doç. Dr. Yücel DEM�RAL1, Doç. Dr. Alp ERGÖR1

1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı Amaç:Bu çalı�mada i� isteminde bulunan i�siz sa�lık çalı�anlarının sosyodemografik özellikleri ve çalı�ma ya�amı özellikleri incelenmi�tir. Gereç ve Yöntem: Kesitsel çalı�manın evrenini, �zmir �� Kurumu’na i� isteminde bulunan 65 i�siz sa�lık çalı�anı olu�turmu�tur. Ocak- Nisan 2005 aylarında �zmir �� Kurumu’na i� isteminde bulunan 8812 i�sizin i� istem formları incelenmi�tir. �ncelenen 8812 i�sizin i� istem formu içerisinde toplam 65 (%0.7) i�siz sa�lık çalı�anının i� istem formu bulunmu�tur. Bulgular: �� isteminde bulunan i�siz sa�lık çalı�anlarının ço�unlu�u (%80.0) kadın, %43.1’i 25-29 ya� grubunda, ço�unlu�u (%93.8) yüksekokul/üniversite, %1.6’sı sa�lık koleji, %4.6’sı sa�lık meslek lisesi mezunu, ço�unlu�u (%72.3) evlidir. Meslek durumlarına bakıldı�ında %47.7’i hem�ire, %3.1’i hekim, %3.1’i di� hekimi, %1.5’i di� protez teknisyeni, %1.5’i diyetisyen, %7.7’i ebe, %6.2’si veteriner, %12.3’ü biyolog, %3.1’i acil tıp teknikeri, %1.5’i biyomedikal teknikeri, %1.5’i radyoloji teknikeri, %4.6’sı tıbbi laboratuar teknikeri, %3.1’i tıbbi biyolojik bilimler teknikeri, %1.5’i biyomedikal cihaz teknikeri, %1.5’i tıbbi dokümantasyon teknikeridir ve tamamı ana mesle�ini okuldan ö�renmi�tir. ��siz sa�lık çalı�anlarının ço�unlu�u (%87.7) yurt içi, %1.5’i yurt dı�ı, %10.8’i her ikisi i� türü isteminde, ço�unlu�u (%61.5) tam zamanlı, %27.7’si fark etmez, %6.2’si vardiyalı, %4.6’sı yarı zamanlı çalı�ma periyodu isteminde, tamamı kamu veya özel (her ikisi) sektör isteminde, ço�unlu�u (%73.8) sürekli, %26.2’si fark etmez (sürekli veya geçici veya mevsimlik) çalı�ma �ekli isteminde bulunmu�tur. ��siz sa�lık çalı�anlarının ço�unlu�unun (%78.5) mesleki e�itim, ço�unlu�unun (%76.9) i� gücü yeti�tirme e�itimi, %3.1’inin kendi i�ini kurma e�itimi istemi vardır. ��siz sa�lık çalı�anlarının ço�unlu�u (%81.5) i� için kamu sınavına katılmamı�tır, ço�unlu�unun (%89.2) danı�manlık hizmeti istemi yoktur. ��siz sa�lık çalı�anlarının ço�unlu�u (%63.1) ilk kez i� hayatına atılan, %35.4’ü çalı�ırken i�siz kalan, %1.5’i daha iyi �artlarda i� isteyen i� gücü durumundadır. ��siz sa�lık çalı�anlarının %53.8’i i�e yerle�tirilmemi� durumundadır. Sonuç olarak, i�siz sa�lık çalı�anları içerisinde hekimlerin de bulunması ara�tırmanın en çarpıcı bulgusudur. Kadın sa�lık çalı�anlarının i� isteminin daha çok olması, ya� grubunun genç olması, meslek grupları içerisinde hem�irelerin ço�unlukta olması di�er önemli bulgulardır. Toplum sa�lı�ının en önemli koruyucusu olan sa�lık çalı�anlarının sa�lı�ı i�sizlik risk etmeni ile kar�ı kar�ıyadır. Toplumsal sa�lı�ın korunması için sa�lık çalı�anlarının istihdamını arttırıcı önlemler alınmalıdır. Anahtar sözcükler: ��sizlik, sa�lık çalı�anı

Page 88: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

87

MAN�SA �L� MERKEZ VE �LÇE MERKEZ� SA�LIK OCAKLARINDA ÇALI�AN PRAT�SYEN HEK�MLER�N BAKI� AÇISIYLA PERFORMANSA DAYALI DÖNER

SERMAYE UYGULAMASI Nasır Nesanır *, Ali Erem**, Bedri Bilge***, Filiz Karaca****, Ayfer Hardal**** *Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD ** Manisa Salihli Adala Sa�lık Oca�ı *** Manisa Merkez 6 no’lu Sa�lık Oca�ı ****Manisa Tabip Odası Çalı�anları Amaç: Pratisyen hekimlerin performansa dayalı döner sermaye uygulaması hakkındaki görü�lerini saptamak Gereç ve Yöntem: 1-30 Eylül 2005 tarihleri arasında Manisa Tabip Odası tarafından Manisa ili merkez ve ilçe merkezi sa�lık ocaklarında çalı�an tüm pratisyen hekimlere yönelik yapılan bu kesitsel çalı�ma da sa�lık ocaklarında çalı�an 225 hekimin %77.7’sine (175 ki�i) ula�ılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılanların % 62.3’ü erkek , %89.1’i evli, evli olanların %85.9’unun e�i çalı�ıyor. 175 ki�inin %36’sı gelirinin giderinden az, %50.3’ü e�it ve %13.7’isi fazla oldu�unu ifade etmi�tir. Çalı�anlarım %22.9’u ek i� yaptı�ını, %40’ı mesle�ini sevdi�ini belirtmi�tir. Ara�tırmaya katılanların ya� ortalaması 37.4±5.7, kamuda çalı�ma süreleri 12.2±5.5, �u an çalı�tıkları kurumda çalı�ma süreleri ortalama 5.5 ±4.9 yıl ve haftalık ortalama çalı�ma süresi 46.1±11.0 saattir. Kurumunda ikinci bir görevi yürüten hekim oranı %34.9’dur. Ara�tırmaya katılanların %57.7’si ücret artı�ının sadece maa�ta, %1.7’si döner sermayede, %40.6’sı hem maa�ta hem de döner sermayede olmasını iste�ini belirtmi�tir. %49.1’i performans sisteminin olmaması gerekti�ini belirtmi�tir. Performans sisteminde kendisine uygulanan puandan sadece iki ki�i memnun oldu�unu,173 ki�i ise memnun olmadı�ını belirtmi�tir. Aldı�ı döner sermaye payından memnun olan altı ki�inin be�i sorumlu hekimlerdir. Performans ödemesini ki�isel motivasyonları üzerinde olumlu bulanlar %28.0, olumsuz bulanlar %27.4 ve fark olu�turmadı diyenler %44.6’dır. Bu uygulamanın hastalara olumlu yansıdı�ını dü�ünenler %26.3, olumsuz yansıdı�ını dü�ünenler %32.6 ve hiçbir etkisi olmadı�ını dü�ünenler %41.1’dir. Uygulama sonrası hekimler arasındaki rekabetin arttı�ını belirtenler %88.6, i�lem sayısının arttı�ını belirtenler %66.3, hasta sayısının arttı�ını belirtenler %45.1’dir. Performans sisteminin etik olmayan uygulama yol açtı�ını dü�ünenler %86.9, çalı�ma arkada�ları ile ili�kiler üzerine olumlu bir etkisi oldu�unu söyleyenler sadece %4.0 ve mesleki saygınlık ve doyum üzerine olumlu etkisi oldu�unu söyleyenler %11.4’tür. Muayene süresinin arttı�ını belirtenler %8.6, a�ılama hizmetlerine olumlu etkisi oldu�unu belirtenler %13.7, aile planlaması hizmetlerine olumlu etkisi oldu�unu söyleyenler %15.4’tür. Kurumda ikinci görevi olanlar bu uygulamadan olmayanlara göre mesleki saygınlık ve doyum(p=0.045) ayrıca aldıkları ücret açısından(p=0.020) daha çok memnundurlar. Ankete katılanların %17.7’si ücret ve özlük hakları ile ilgili sorunlarını Türk Tabipleri Birli�inin, %8.6’sı Sa�lık Bakanlı�ının ve %65.1’i de her iki kurum çözmesini istedi�ini belirtmi�lerdir. Sonuç: Hizmet ba�ı ödeme (performansa dayalı uygulama) emekli�e yansımayan, ekip çalı�masını ortadan kaldıran, yol açtı�ı etik dı�ı sonuçlara ve uygulamalara hekimlerin büyük ço�unlu�un olumlu bakmadı�ı, kamu sosyal güvenlik sistemlerine mali yük bindiren bir sistemdir. Bu sistemin terk edilmesi ve Sa�lık Bakanlı�ının Türk Tabipleri Birli�i ile i�birli�ine giderek hekimlerin ücret sorununu çözmesi gerekmektedir.

Page 89: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

88

MAN�SA NURLUPINAR SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDE 0-23 AYLIK BEBEKLER�N A�ILANMA DURUMU VE A�ILANMAYI ETK�LEYEN FAKTÖRLER

Pınar BAYSAN ¹, Hayriye CESUR², Çınar AKSOY², Ezgi YILMAZ², Berna DARILMAZ², Beyhan ÖZYURT1, Gönül D�Nǹ ¹ Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Ana Bilim Dalı, MAN�SA ² Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem VI Ö�rencisi Amaç: Manisa Nurlupınar sa�lık oca�ı bölgesindeki 0-23 aylık bebeklerin a�ılanma durumu ve a�ılanma durumunu etkileyen faktörlerin incelenmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Çalı�ma Ekim 2005’te Manisa Nurlupınar Sa�lık Oca�ı 1 No’lu sa�lık evi bölgesinde yürütülmü� vaka kontrol çalı�masıdır. Çalı�manın evrenini Nurlupınar sa�lık evi bölgesindeki toplam 199 0-23 aylık bebek olu�turmu�tur. Ara�tırma evreninden herhangi bir örnek seçilmeden tüm çocuklar çalı�maya dahil edilmi� ve bu bebekler vaka ve kontrol grubu olmak üzere iki gruba ayrılmı�tır. Vaka grubunu (toplam 77 bebek) ara�tırma sırasında ve ocak kayıtlarında eksik a�ısı oldu�u saptanan toplam 28 bebek (sa�lık oca�ı a�ı kayıtlarında eksik a�ısı oldu�u saptanan toplam 96 bebekten 28’inin ara�tırma sırasında eksik a�ılı oldu�u saptanıp vaka grubuna alınmı�tır) ve ara�tırma sırasında çocuk sahibi olmak istemedikleri halde herhangi bir aile planlaması yöntemi kullanmayan, etkin olmayan bir aile planlaması yöntemi kullanıp aile planlaması konusunda yeterli hizmete ula�amayan ailelerden toplam 49 bebek olu�turmu�tur. Kontrol grubunu da ayına göre tam a�ılı olan ve modern aile planlaması yöntemi kullanan ailelerden toplam 122 bebek olu�turmu�tur. Bebeklerin a�ı durumunun tanımlanmasında ulusal a�ı takvimine göre; bir doz BCG, dört doz DBT, dört doz polio , üç doz hepatit, bir doz kızamık a�ısı olan bebekler tam a�ılı ; bulundu�u ya�a göre en az bir doz a�ısı yapılmamı� olan bebekler eksik a�ılı; a�ıların hiçbir dozunu yaptırmamı� olma a�ısız olarak alınmı�tır. Veriler olu�turulan anket formu aracılı�ıyla annelerden yüz yüze görü�me tekni�i kullanılarak toplanmı�tır. Ara�tırmanın istatistiksel analizleri SPSS 10.0 bilgisayar istatistik paket programında tanımlayıcı istatistikler ve %95 güven aralı�ında tahmini rölatif riskler (odds ratio) hesaplanarak yapılmı�tır. Bulgular: Çalı�mamızda bebeklerin %85.9’ u tam a�ılı olarak saptanmı�tır. Bebeklerin %88.4’ünün a�ı kartının oldu�u saptanmı�tır. Sa�lık oca�ı ve ara�tırma verileri kar�ıla�tırıldı�ında; sa�lık oca�ı kayıtlarına göre BCG a�ısı eksik olarak görülen 9 bebekten 3’ünün, DBT-Polio a�ısı eksik olan 121 bebekten 11’inin, Hepatit a�ısı eksik olan 50 bebekten 9’unun, kızamık a�ısı eksik olan 26 bebekten 2’sinin ara�tırma sırasında da eksik a�ılı oldukları saptanmı�tır. Ara�tırmaya katılan annelerin %88.4’ü bebeklerini a�ıya kendilerinin götürdüklerini belirtmi�lerdir. Annesi okur yazar olmayan, annesi 30 ya�ın üstünde olan, sa�lık güvencesi olmayan, babanın i�ine göre dü�ük sosyal statüte yer alan, hanede ya�ayan ki�i sayısı 6 dan fazla olan, annenin ilk gebeli�i 20 ya� altında olan ve do�um sayısı 3 den fazla olan, gebeli�inde hiç izlenmemi� olan, babası a�ının gerekli oldu�una inanmayan, a�ılanma ile ilgili problem ya�ayan, annesi kendi bölgelerine bakan ebenin adını bilmeyen bebeklerde eksik a�ık olma daha yüksek olarak bulunmu�tur. Çok de�i�kenli analizlerde a�ılanma sorununu en çok etkileyen de�i�kenler ebe adını bilme 4.46 (2.42-8.21), a�ıda sorun ya�ama 2.21(1.15-4.23) olarak bulunmu�tur. Sonuç: Ara�tırma sonucunda sa�lık ocaklarında eksik a�ılı oldu�u saptanan bebeklerin çalı�ma sırasında a�ılarının tam olduklarının bulunması sa�lık ocak a�ı izlem kayıtlarının düzenli tutulmadı�ı dü�ündürmektedir. Ailelere a�ı sonrasında ya�anabilecek yan etkiler konusunda bilgilendirmede bulunulması a�ıda sorun ya�anmasından dolayı olu�acak a�ı devamsızlı�ını da önleyecektir.

Page 90: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

89

SA�LIK BAKANLI�INA BA�LI HASTANELERDE ÇALI�AN SA�LIK MEMURLARININ �� MOT�VASYONUNUN DE�ERLEND�R�LMES� KONUSUNDA

AFYON’DAN B�R KES�T

Pakize ÖZYÜREK, Fatma BAYRAM, Gülbahar BE�TEPE, Yasemin ULUPINAR, Ye�im CEYLANTEK�N, Asuman YILMAZER Afyon Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Sa�lık Bakanlı�ı’na ba�lı hastanelerde çalı�an sa�lık memurlarının i� motivasyonlarını de�erlendirmek amacıyla yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma evrenini Afyon �l merkezindeki Sa�lık Bakanlı�ına Ba�lı Hastanelerde (Afyon Devlet Hastanesi, Kocatepe Devlet Hastanesi, Gö�üs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Do�um Ve Çocuk Bakım Evi) çalı�an 40 sa�lık memuru (N=40) olu�turmu�tur. Çalı�ma tanımlayıcı nitelikte olup,veri toplamada sa�lık memurlarının sosyo-demografik özelliklerini, çalı�ma motivasyonlarını, çalı�ma ortamlarını ve özelliklerini etkileyen faktörleri belirleyici 35 soruluk anket formu düzenlenmi�tir. Veriler SPSS programı kullanılarak de�erlendirilmi�tir. Bulgular: Sa�lık memurlarının çalı�tıkları ortamla ilgili olarak eleman eksikli�inin ve ileti�im bozuklu�unun, i�lerini zorla�tıran faktörler oldu�unu ifade etmi�lerdir. Çalı�ma �eklinin sa�lık durumlarına etkisi incelendi�inde en sık kar�ıla�tıkları problemler; uyku bozuklu�u, ekstremite a�rıları ve psikolojik problemlerdir. Çalı�tıkları birimlerde ekip çalı�masının motivasyonlarını artırdı�ı ancak görev tanımlarının olmaması ise yasal belirsizli�e yol açtı�ından motivasyonlarını azalttı�ını belirtmi�lerdir. Anahtar sözcükler: Motivasyon, Sa�lık memuru, Çalı�ma motivasyonu, �� doyumu

Page 91: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

90

SA�LIKTA DÖNÜ�ÜM PROJES�N�N �LAÇ VE ECZACILIK VE SA�LIK SEKTÖRÜ ÜZER�NE ETK�LER�

Ö�r. Gör. Bülent KIRAN Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık ��letmecili�i Anabilim Dalı,Bornova-�ZM�R Amaç: Bu ara�tırma, Sa�lıkta Dönü�üm Projesi adı altında gerçekle�tirilen uygulamaların �laç-Eczacılık ve Sa�lık sistemi üzerinde görülen etkilerini saptamak ve sonuçları bakımından ta�ıdı�ı anlamın daha geni� bir perspektiften yorumlanabilmesi amacıyla yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Bu çalı�mada, sosyal güvenlik kurumlarının 2004 ve 2005 yıllarına ait ilaç harcamalarına ili�kin veriler ve aynı yıllara ait ilaç, eczacılık ve sa�lık mevzuatında yapılan yasal düzenlemelere ait veriler, retrospektif yöntemle, kesitsel olarak incelenerek, tanımlayıcı bir çalı�ma yapılmı�tır. Bulgular: Sa�lıkta dönü�üm projesi kapsamı içinde ülkemizin en büyük sosyal güvenlik kurumu olan SSK mensuplarının ve ye�il kart sahibi vatanda�larımızın ilaçlarının serbest piyasadan sa�lanması için yapılan düzenlemelerle Türkiye’de ilaç tüketiminin %90’ı sosyal güvenlik kurumları üzerinden gerçekle�tirilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumlarının 2004–2005 Yılları �laç Harcamalarının Da�ılımı: Sosyal Güvenlik Kurumu 2004 Yılı �laç Harcaması

(Milyar YTL) 2005 Yılı �laç Harcaması (Milyar YTL)

SSK 2.7 (60 milyon reçete) 3.5 (90 milyon reçete) Ba�-Kur 2.525 2.055 Emekli Sandı�ı 1.810 1.607 Ye�il Kart 0.250 0.900 Konsolide Bütçe 1.100 0.950 TOPLAM 8.385 9.012 Üretici fiyatlarıyla 8,9 milyar YTL olan ilaç pazarında, devlet en büyük ilaç alıcısı konumundadır. Bu olanakların nasıl kullanıldı�ını anlamak için yapılan uygulamaların irdelenmesi gerekmektedir. Sa�lıkta Dönü�üm Projesi kapsamında gerçekle�tirilen uygulamaların ilaç-eczacılık ve sa�lık sektörü üzerindeki etkileri incelendi�inde: �laç sektöründe, üretici ve toptan satıcıların karlılıkları artırılırken, finansal ve i�letme yükü eczanelere devredilmi�tir. Büyük �ehirlerde, eczaneler, uluslararası sermayeli da�ıtım kanallarının elline geçmi�tir. Havaalanı, otogarlar, tren garlarında eczane açılması yasalla�tırılarak büyük sermayenin kullanımına açılmı�tır. Resmi hastaların özel hastanelerde muayene ve tedavi olmalarını sa�layacak düzenlemeler yapılarak, özel sa�lık sektörünün bütçeden aldı�ı payın büyümesi sa�lanmı�tır. Sa�lıkta dönü�üm projesinde, planlanan hamlelerden birisi Genel Sa�lık Sigortasıdır. Öncelikle, tüm vatanda�lar sigortalı yapılacak, süreç içinde genel sa�lık sigortası sisteminin kaynak yetersizli�ini gerekçe gösterilerek, pek çok tetkik, tedavi, tıbbi giri�im, ortez, protez ve farmasötik ürünlerin bedeli ödenmeyecek negatif listelere alınacak ve vatanda�lar bu hizmetleri alabilmek için ek maliyetler ödemek zorunda bırakılacaktır. Sonuç: Sa�lıkta dönü�üm projesi bugüne kadar yapılan uygulamalardan elde edilen veriler ı�ı�ında; tüm sa�lık, ilaç ve eczacılık hizmetlerinin büyük sermayeye açılımını sa�layan, sa�lı�ı sosyal bir devlet hizmeti olmaktan çıkartıp, alınıp satılan bir meta haline dönü�türen, vatanda�ı mü�teri, sa�lık çalı�anlarını da büyük sermayenin emrindeki emekçiler konumuna getiren bir proje oldu�u yönündeki savları do�rulayan bir görüntü ortaya koymaktadır.

Page 92: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

91

MAN�SA �L�NDE AYAKTAN TANI, TEDAV� VE B�R�NC� BASAMAK KORUYUCU SA�LIK H�ZMETLER�N�N N�CEL DE����M� VE BU DE����M� ETK�LEYEN

MÜDAHALELER Erhan ESER¹, Müjde �LGÜN ¹, Metin ÖZTÜRK ², �smail YILDIRIM3

¹ Celal Bayar Üniversitesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı, ² Manisa Merkez 10 No’lu Sa�lık Oca�ı 3 Manisa Sa�lık Müdürlü�ü Amaç: Bu çalı�mada, Manisa �linde ayaktan tanı tedavi hizmetlerinde ve birinci basamak koruyucu sa�lık hizmetlerinde, hizmet sunumuna yapılan–örgütsel ve finansal-müdahalelerin, 2000-2005 yılları arasında meydana gelen niceliksel de�i�imlere olan olası etkilerinin incelenmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Bu ara�tırma, ekolojik bir çalı�madır ve veri kaynakları �unlardır:“Manisa �l Sa�lık Müdürlü�ü 2004 �statistik Yıllı�ı”, “Manisa �l Sa�lık Müdürlü�ü 2005 yılı Brifing Raporu”, “Manisa �l Sa�lık Müdürlü�ü 2000-2005 yılları nüfus bilgileri”, “2000-2005 yılları Birinci Basamak Sa�lık Kurumu Aylık Çalı�ma Bildirileri (Form 023)”, “Manisa �li Sa�lık Müdürlü�ü Yataklı Tedavi Kurumları 2000-2005 yılı yıllık istatistik bilgileri” ve “Manisa Sosyal Sigortalar �l Müdürlü�ü 2000-2005 Sigortalılar ve Sa�lık Yardımından Yararlanan Sayısı”. Bu ara�tırmada olası etkileri de�erlendirilen müdahaleler:15.11.2002 (Birinci Basamakta Döner Sermaye uygulaması ba�latılması); 01.01.2004 (Döner Sermaye koruyucu sa�lık hizmetleri ile ilgili katsayı kriterlerinin de�i�mesi); 01.01.2004 (Sa�lık Bakanlı�ı ile Çalı�ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı�ı arasında imzalanan protokol ile Sa�lık Bakanlı�ının Birinci Basamak Sa�lık Hizmetlerinde sosyal güvencesi “SSK” olan hastaları kabul etmeye ba�laması; 01.01.2005 (Sa�lık Güvencesi Ye�ilkart olan ki�ilerin ilaçlarını ücretsiz almaya ba�lamaları); 27.05.2005 (Sa�lık Güvencesi Ye�ilkart olan ki�ilerin ilaçlarını almak için %20 katkı payı ödeme gereklilikleri) ve 19.02.2005 (SSK Birinci ve �kinci Basamak Sa�lık Kurumlarının Sa�lık Bakanlı�ına devredilmesi)’dir. Bulgular: 2000 yılı sonrasında elde edilen tüm verilerden niceliksel olarak her yıl bir öncekine göre artı� oldu�u gözlenmi�tir. Ayaktan tanı tedavi hizmeti kullanımında 2000 yılından ba�layan düzenli ama hafif bir do�rusal artı�a ek olarak, gereç ve yöntemde sözü edilen müdahalelere denk gelen zamanlarda belirgin artı�lar gözlenmektedir. Ancak her müdahaleden sonra ayaktan tanı tedavi açısından ilk a�amada bir dü�ü� gözlenmekte, bunu düzenli bir artı� izlemektedir. Birinci basamakta döner sermaye uygulamasının ba�ladı�ı 2002 yılı sonrasında Manisa’da birinci basamak kurumlara ayaktan tanı tedavi ba�vuruları bir artı� göstermekle birlikte bu artı� belirli bir plato çizerek stabil hale gelmi�tir. Bunu izleyen SSK kapsamındaki nüfusa sa�lık ocaklarından yararlanma olana�ının ba�ladı�ı 2004 ba�ında yeni bir artı� dalgası gözlenmi�tir. En keskin artı� ise SSK hastanelerinin ve dispanserlerinin sa�lık bakanlı�ına devredilmesi sonrasında görü�mü�tür. 2004 yılı ba�ından 2005 yılı Haziran ayını içeren, sosyal güvenlik kurumlarına ait ayrı ayrı yapılan de�erlendirme sonucunda, Emekli Sandı�ı ve Ba�-Kur kapsamındaki nüfusun ayaktan tanı tedavi kullanımı de�i�mezken, Ye�il Kartlı nüfusta ve özellikle de SSK kapsamındaki nüfusta çok keskin artı�lar gözlenmi�tir. Ayaktan tanı tedavideki artı�larda performans uygulaması ile kar�ıla�tırıldı�ında SSK kapsamındaki nüfusun katkısının daha belirgin oldu�u söylenebilir. Ancak SSK hastanelerin devri sonunda izlenen artı�ın sadece bu devire ait olabilece�i, birinci basamak performans uygulamasının katkısının bu dönemde ihmal edilmesi –veya edilmemesi- gerekti�i de söylenemez. Manisa �li’nde sa�lık hizmet kullanımındaki artı�ta etkili oldu�u dü�ünülen bir di�er müdahale de sa�lık güvencesi Ye�ilkart olan ki�ilerin 2005 yılı ilk ayından itibaren ilaçlarını ücretsiz alabilmeleridir. Ancak bu müdahalenin etkisini net olarak ortaya koyabilmek için daha ayrıntılı veriye ihtiyaç duyulmaktadır. Birinci basamakta laboratuar kullanımının da müdahale dönemlerinde keskin kırılmalara yaparak arttı�ı da saptanan bir di�er geli�medir. Bu artı�ta �l Sa�lık Müdürlü�ünün performans temelli artan lojistik deste�inin rolu açıktır. Birinci basamak Koruyucu hizmet sunumunda genel bir niceliksel artı� gözlenirken, özellikle performans katsayısına katkısı daha büyük olan bebek izlemi, gebe izlemi, fenilketonüri taraması ve DBT3 a�ısı hizmetlerde di�erlerine oranla görülen belirgin artı� daha ayrıntılı inceleme ve yorum gerektirmektedir. Sonuç: “Niceliksel” Sa�lık Hizmet kullanımındaki artı�tan gerek Sa�lık kurumlarına uygulanan performans uygulaması gerekse SSK’nın devri etkili olurken, bu ikinci olayın katkısın daha belirgin oldu�u saptanmı�tır. Hizmet niteli�i ile ilgili ayrıntılı ara�tırmalar gereklidir. Anahtar sözcük: Sa�lık hizmet sunumu, performans, birinci basamak

Page 93: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

92

YOZGAT �L MERKEZ�NDE OTURAN ANNELERE VER�LEN DO�UM ÖNCES� BAKIM KAL�TES�N�N DE�ERLEND�R�LMES�

* Mahmut KILIÇ * Halk Sa�lı�ı Bilim Uzmanı, Erciyes Üniversitesi Yozgat Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Bu ara�tırmanın amacı, birinci basamak sa�lık hizmeti sunan Sa�lık Ocaklarında görevli Ebeler tarafından verilen do�um öncesi bakımın kalitesini ölçerek, ana çocuk sa�lı�ı hizmetlerinin kalitesini artırmakla yetkili olan yöneticilere ı�ık tutmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu bir tanımlayıcı ara�tırmadır. Veriler, 06 Nisan–19 Mayıs 2005 tarihleri arasında Yozgat �l merkezinde bulunan 7 Sa�lık Oca�ından 3’ü olan 1, 4 ve 5 Nolu Sa�lık Oca�ı bölgesinde ikamet eden az 8 aylık gebe ve 1 ya�ından küçük bebe�i olan tüm annelere (n=315) 48 sorudan olu�an bir anket uygulanarak toplandı. Bulgular: Ara�tırmaya katılanların %7,2’si çalı�makta, %75,6’sı çekirdek aile yapısındadır. Hane halkı büyüklü�ü ortalaması ise 4,3 ki�idir. Do�umların %97’si hastanede, kalanı ise evde ebe yardımıyla ve yine tüm do�umların %37’si sezeryanla olmu�tur. Gebelerin yarısı (% 48,6) son gebeliklerinde Ebeler tarafından evlerinde ziyaret edilmi� ve ziyaret süresi ortalaması ise 23,2=X dakikadır. Bu süre içersinde gebeye herhangi

bir hizmet verilemez ve de verilmemi�tir. Ebelerin ev ziyareti sıklı�ı ortalaması 1=X ve gebelerin %84,1’i en az bir kez ( 71,273,3 ±=X ) Ebe muayenesi için Sa�lık Oca�ına gitmi�tir. Hâlbuki bir gebe, gebeli�i süresince ortalama olarak 6–8 kez DÖB için Ebeler tarafından ziyaret edilmelidir. Do�um öncesi bakımın kalitesini gösteren çe�itli hizmetlerin Sa�lık Oca�ında ne oranda verildi�ine bakıldı�ında; a�ırlık tartımı %78,4, tansiyon ölçümü %57,2, ÇKS dinleme %64,5, bacaklarda ödem kontrolü %33, idrar tahlili yapma %54,3, kansızlık tahlili yapma %58,1, gebe tetanos a�ısı yapma TT-1 %18,4 ve TT-2 %73,7’dir. Yine Ebeler tarafından gebelere vermesi gereken e�itim ve ö�ütleri ise; kan grubunu sorma 62,5, kan uyu�mazlı�ı hakkında bilgi verme %17,8, hastalık durumunu sorma %44,7, hastalıklar hakkında bilgi verme %15,8, gebelikte ortaya çıkabilecek sorunlar hakkında bilgi verme %36,2, gebelik döneminde nelere dikkat etmek gerekti�i hakkında bilgi verme %49,8, gebelik döneminde beslenme hakkında bilgi verme %52,4, do�um olayı hakkında bilgi verme %16,5, lo�usalık dönemi ile ilgili bilgi verme %9,5, do�um sonrası bebek bakımı hakkında bilgi verme %17,8, do�um sonrasında gebelikten korunma ile ilgili bilgi verme %20,9 oranındadır. Bu oranlar, gebelere verilen e�itim ve ö�ütlerin çok yetersiz oldu�unu göstermektedir. Ara�tırmaya katılanlar, gebelikle ilgili bilgilerini daha çok sırayla doktordan, çevredeki ki�ilerden ve ebeden (%35,9; 34,9; 14,3) aldıklarını belirtmi�lerdir. Sonuç: Do�um öncesi bakımın kalitesini artırmak için, tüm gebeler en az bir kez evlerinde olmak üzere 6–8 kez izlenmelidir. Bu izlemlerde gebelerin tam bir muayenesi ve en az kan ve idrar tahlilleri de yapılarak, sonuçlarına göre gerekli giri�imlerin yapılması gerekti�i kanısına varıldı. Anahtar sözcükler: Gebelik, do�um öncesi bakım, kalite.

Page 94: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

93

0-72 AYLIK ÇOCUKLARDA MALNÜTR�SYON PREVALANSI; KIRSAL ALAN ÖRNE��

Ö�r. Gör. Saliha ALTIPARMAK Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu

Amaç: Çalı�manın amacı 0-72 aylık çocuklarda malnutrisyon sıklı�ı ve ili�kili faktörleri belirlemektir.

Gereç ve Yöntem: Ara�tırma tanımlayıcı nitelikte kesitsel bir çalı�madır. Ara�tırmada herhangi bir örnekleme yöntemi kullanılmayıp 5 nolu Sa�lık Oca�ı Bölgesi “Bayındırlık mahallesi” ndeki bütün 0-72 aylık çocuklar ara�tırma kapsamına alınmı�tır (n= 368). Malnütrisyon de�erlendirmesi için çocukların "ya�a göre boy", "boya göre a�ırlık" ve "ya�a göre a�ırlık" de�erleri hesaplanmı�tır.

Bulgular: Çocukların 90’ının (%24.5) ya�ına göre boyu –2 SD nin altında, 19’unun (%5.2) boyuna göre a�ırlı�ı –2 SD nin altında ve 25’inin (6.8) ya�ına göre a�ırlı�ı –2 SD nin altındadır. Bu çalı�manın verilerinden hareketle malnütrisyon özellikle kırsal kesimde önemli bir halk sa�lı�ı sorunudur. Sorunun önlenmesinde riskli ya� grubu olan 0-5 ya� çocukların düzenli izlenmesi ve erken tanı ile do�ru yönlendirilmesi önemlidir. Anne sütü, beslenme, malnutrisyon konularında ebeveynler e�itilmesi sorunun çözümü için önemlidir.

Anahtar sözcükler: Bebek, çocuk, malnutrisyon

Page 95: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

94

0–5 AYLIK BEBE�� OLAN ANNELERDE S�GARA �ÇME SIKLI�I VE BEBEKLER�N�N ETK�LEN�M�

Ay�e ÖZEREN1, Gülsenem BUDAK1, Ferhat ISAYEV1, Nuriye KARAKU�2, Hakan BAYDUR2, Türkan GÜNAY3 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi �ntörn Doktor 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. Ara�tırma Görevlisi 3 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. Ö�retim Üyesi Amaç: Nusret Fi�ek Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde 0–5 aylık bebe�i olan annelerde sigara içme sıklı�ı ve bunun bebek sa�lı�ı üzerindeki etkilerini saptamak. Yöntem: Ara�tırma Nusret Fi�ek Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde 0-5 aylık bebe�i olan 89 anne üzerinde yürütülen kesitsel bir ara�tırmadır. Ara�tırmanın ba�ımlı de�i�kenleri; bebe�in do�umundan bu yana geçirdi�i sa�lık sorunları, bebe�in beslenme durumudur. Ba�ımsız de�i�kenler annenin sigara içme durumu, evde anne dı�ı sigara içen ki�i varlı�ı, bebe�in pasif içicilik durumu ve di�er sosyodemografik de�i�kenlerdir. Veri, yapılandırılmı� anket formu yardımıyla yüzyüze görü�me ile toplanmı�tır. Analizde Ki-kare testi kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmada evreninin %96.6’sına ula�ılmı�tır. Annelerin ya� ortalaması 28.2±4.4, %65.1’i lise ve üzeri ö�renim düzeyinde, %15’1’i halen çalı�makta, ailede ki�i ba�ı ortanca gelir düzeyi 250 YTL’dir. Bebeklerin tamamı do�umdan sonra anne sütü almı�tır. Ek gıdaya ba�lama zamanı ortalaması 3.44±2.03 ay olarak saptanmı�tır. Bebeklerin %40.7’si ek gıda almakta, ek gıdaya ba�lama zamanı %42.9’unda 0–3 ay iken, %57.1’inde 4 ay ve üzeridir. Annelerin %16.3’ü gebeliklerinde de sigara içmi�, %12.3’ü gebe olduklarını ö�renince, %2.3’ü ise gebe kalmaya karar verince sigarayı bırakmı�tır. Halen annelerin %23.3’ü sigara içmekte olup, içilen günlük ortalama sigara adeti 6.5±3.9 dur. Bebeklerin % 76.7’sinin bulundu�u ortamda hiç sigara içilmemekte, %18.6’sının bulundu�u ortamda ara sıra ve %4.7’sinin bulundu�u ortamda her zaman sigara içilmektedir. Do�umdan bu yana bebeklerin %38.4’ü herhangi bir hastalık geçirmi� olup, bunların %72.7’si üst solunum yolu enfeksiyonu, %21.2’si gribal enfeksiyon, %9.1’i akut otitis media’dır. Annelerin gelir, ya� ve ö�renimlerine göre sigara içme durumları arasında anlamlı bir ili�ki saptanmamı�tır (p>0.05). Annelerin gelir, ya� ve ö�renim durumları ile bebe�in ek gıda alımı arasında anlamlı bir ili�ki saptanmamı�tır (p>0.05). Sigara içen annelerin %70.0’ının, sigara içmeyen annelerin %31.8’inin bebe�i ek gıda almaktadır. Sigara içen annelerin bebekleri anlamlı olarak daha fazla ek gıda almaktadır (p<0.01). Annesi sigara içen bebeklerde ve bulundu�u ortamda sigara içilen bebeklerde hastalanma oranı daha fazla saptanmı� fakat bu fark anlamlı bulunmamı�tır (p>0.05). Sonuç: Sigara içen annelerin bebekleri içmeyen annelerin bebeklerine göre daha fazla oranda ek gıda ile beslenmektedir. Anahtar sözcükler: Anne sigara içimi, bebek ek gıda alımı, bebek hastalanma durumu.

Page 96: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

95

15-49 YA� KADINLARIN A�LE PLANLAMASI YÖNTEM�N� KULLANMA DURUMLARININ BEL�RLENMES�

*Miyase AKGÜN, *�stem Nur ÖZBÖRÜ, **Hülya BAYBEK, ** Arzu KIVRAK *Mu�la Üniversitesi, Fethiye Sa�lık Yüksekokulu, III. Sınıf Hem�irelik Ö�rencisi ** Mu�la Üniversitesi, Fethiye Sa�lık Yüksekokulu, Ö�retim Elemanı

Amaç:Ara�tırma Fethiye ilçesi �nlice köyünde ya�ayan 15-49 ya� kadınların aile planlaması yöntemini kullanma durumlarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmı�tır. Gereç ve Yöntem:Fethiye ilçesi �nlice köyü Sa�lık Oca�ı’nda kayıtları bulunan ve çalı�manın evrenini olu�turan 15-49 ya� arası 50 kadının tamamı çalı�maya alınmı�tır. Ara�tırmada veriler ara�tırmacılar tarafından hazırlanan ve toplam 10 sorudan olu�an anket formunun uygulanması ile elde edilmi�tir. Hazırlanan anket formunun ön denemesi incelenen kadınlar dı�ında kalan 10 kadında yapılmı� ve anla�ılmayan ifadeler yeniden düzenlenmi�tir. Anketler 07.05.2005–08.05.2005 tarihleri arasında uygulanmı�tır. Verilerin de�erlendirilmesinde frekans hesaplamaları kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmada Fethiye ilçesi �nlice köyünde ya�ayan bayanların %40’nın 15-24 ya� grubunda, %88’inin ilkö�retim mezunu, %94’ünün ev hanımı oldu�u; %86’sının e�lerinin ilkö�retim mezunu oldu�u tespit edilmi�tir. Çalı�mada bayanların %68’nin gebelik sayısının 1-2, %82’sinin çocuk sayısının 1-2, aile planlaması yöntemi olarak %58’inin prezervatif, %30’unun geri çekme yöntemini kullandı�ı belirlenmi�tir. Bayanların daha önce kullandıkları aile planlaması yöntemleri incelendi�inde ise %28’inin Prezervatif, %44’ünün geri çekme yöntemi, %12’sinin ise yöntem kullanmadı�ı belirlenmi�tir. Bayanların kullandıkları yöntemi bırakma nedenleri incelendi�inde %68’inin e�itimle, %20’sinin ise çocuk istedi�inden bıraktı�ı belirlenmi�tir. Kadınların tamamının (%100) aile planlaması hakkında bilgiyi Sa�lık Oca�ı’ndan aldıkları tespit edilmi�tir.

Page 97: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

96

15-49 YA� KADINLARIN KU� GR�B�NE �L��K�N B�LG� DÜZEY�N� ETK�LEYEN ETMENLER

Özkan Ba�cı1 Hatice Giray1 Mehmet Ali Kurnaz2 Arife Esra Kocakaya2 Meryem Çetin2 Alp Ergör3

1Ara�tırma Görevlisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. 2 Hekim adayı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 3 Doç. Dr, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. Amaç: Güzelbahçe Sa�lık Oca�ı Çelebi Mahallesi’nde ya�ayan 15-49 ya� kadınların ku� gribine ili�kin bilgi düzeyini ve etkileyen etmenleri belirlemek Gereç ve Yöntem: Kesitsel-analitik tipteki çalı�manın evreni Güzelbahçe Sa�lık Oca�ı Çelebi Mahallesi’nde ya�ayan 15-49 ya� 501 kadındır. %95 güven aralı�ında, %50 görülme sıklı�ında, %7 sapma ile ula�ılması gereken en az örnek sayısı 141 olarak belirlenmi�tir. Kadınlar 15-49 ya� kadın fi�inden sistematik örnekleme yöntemi seçilmi�tir. Ba�ımlı de�i�ken olan ku� gribi hakkında bilgi düzeyi her birinin kar�ılı�ı bir puan olan 19 soru ile belirlenmi�, bilgi düzeyi grubun ortalama puanı altında puan alanlar için yetersiz, üzerinde puan alanlar için ise yeterli olarak kabul edilmi�tir. Ba�ımsız de�i�kenler sosyoekonomik özellikler, ku� gribine ili�kin bilgi alma, bilgi kaynakları, kanatlı hayvan tüketimi ve evde kanat hayvan besleme durumudur. Veri anket aracılı�ıyla yüz-yüze görü�me yöntemi ile toplanmı� Ki-Kare Analizi ve t testi ile çözümlenmi�tir. Bulgular: 141 kadının 120’sine ula�ılmı�tır (%85.1). Kadınların ortalama ya�ı 35.6±8.8(20-49), ortalama geliri 663.2±252.8(200-1500) YTL’dir. %46.7’si ilkokul mezunu, %87.5’i evlidir. Kadınların %96.7’si bilgisinin yeterli oldu�unu belirtirken, bilgi düzeyini yeterli gören kadınların %54.3’ünün, tüm kadınların %52.5’inin bilgisinin yeterli oldu�u saptanmı�tır. Kadınların hepsi de herhangi bir bilgi kayna�ından bilgi edinmi�tir. Birinci sıradaki bilgi kayna�ı televizyondur (%72.0). Kadınların %1.9’u sa�lık personelinden bilgi almı�tır. Ku� gribi öncesi tavuk ve tavuk ürünleri tüketen 105 kadının %30.5’inde davranı� de�i�ikli�i olmamı�, %22.9’’u hiç tüketmemi�, %46.6’sı daha az tüketmi�tir. Ku� gribine ili�kin do�ru bilgiye sahip olan grupla olmayan grup arasında ya� ve gelir açısından anlamlı fark yoktur (p=0.123, p=0.375). Do�ru bilmeyi medeni durum(p=1.000), ku� gribinden önce tavuk tüketme(p=0.836), tavuk besleme durumu(p=1.000) etkilememektedir. Ö�renim durumu orta ve üzeri olanlarda, ilkokul ve altı olanlara göre do�ru bilme durumu anlamlı olarak daha yüksektir (p<0.001). Sonuç: Kadınların ancak yarısının bilgi düzeyi yeterlidir ve bilgi düzeyini etkileyen etmen ö�renimin yüksek olmasıdır. Anahtar sözcükler: Ku� Gribi, 15-49 ya� kadın, bilgi düzeyi

Page 98: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

97

AVRUPA B�RL��� 2007-2013 PROGRAMLAMA DÖNEM� UYUM SÜREC�NDE FON SA�LAMA ÇALI�MALARI �Ç�N ESASLAR VE GEÇM�� BA�ARILI AVRUPA ÇEVRE

PROJELER�NDEN ÖRNEKLER Doç.Dr. Ay�egül Akbay Yarpuzlu Sa�lık açısından çevre denildi�inde; fizik çevre, biyolojik çevre ve sosyal çevre akla gelir. �nsan sa�lı�ı açısından çevre sorunu; çevrenin do�rudan hastalık nedeni olabilmesi, hastalıklara kolaylık sa�laması, hastalı�ın seyrini a�ırla�tırması ve hastalıkların yayılmasına neden olması olarak özetlenebilir. �statistiklere göre; sa�lık harcamalarının % 15’i çevre ile ilintili hastalıklara harcanmaktadır. Türkiye; Avrupa Birli�i üyeli�ine adaydır ve üyeli�e kabulü için di�er alanlarda oldu�u gibi; çevre koruma konusunda da uyumlu çalı�malara katılımı gerekmektedir. Avrupa Birli�i hukukunda; çevre koruma; Birincil hukuk, uluslar arası antla�malar ve ikincil hukuk ilgisinde olu�turulmaktadır. Avrupa Birli�i çevre koruma politikasında karar verme sürecinde, komisyon, parlamento ve konseyin kendine özgü karar verme ve tavsiye hak ve yetkileri bulunmaktadır. Avrupa çevre politikasının temel ilkeleri; çevreye özen gösterme ve koruma, sürdürülebilir kalkınma, çevre politikasının sektörel politikalarla bütünle�tirilmesi, kaynaktan önleme, kirletenlerin ödemesi ve sorumlulukların payla�ılması olarak sayılır. Bu çizgide dönemsel eylem programları hazırlanmaktadır. Eylem programlarının ilki 1973-1976 yıllarını, 6.sı 2001-2010 yıllarını kapsamaktadır. Bu konu�mada; ülkemizin, Avrupa Birli�i (AB)2007-2013 programlama dönemine uyum sürecinde çevre ile ilgili programlarında AB’den maddi destek de sa�layabilmek için esas alması gereken öncelikler ve geçmi�te uygulanmı� bazı ba�arılı Avrupa çevre projelerinden örnekler verilecektir (1). Kaynaklar:

1. EU Funding for Environment. A handbook for the 2007-2013 programming period. WWF, Frankfurt am Main, Germany,2005, www.panda.org/epo

2. Prof.Dr. Recep Akdur.Avrupa Birli�i ve Türkiye’de Çevre Koruma Politikaları ‘Türkiye’nin Avrupa Birli�i’ne Uyumu’ Ankara,2005, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Ara�tırma ve Uygulama Merkezi Ara�tırma Dizisi:23

Page 99: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

98

BALÇOVA VE GÜZELBAHÇE SA�LIK GRUP BA�KANLIKLARI BÖLGELER�NDE 2005 YILINDA YAPILAN HALK E��T�MLER�N�N DE�ERLEND�R�LMES�

Berkay Kocasarı*, Engin Kayral**, Seher Demir*, Birsen Küçüköztürk** Pembe Keskino�lu*** Gül Saatlı*** Hakan Baydur*** Hatice Giray*** *Güzelbahçe Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı ** Balçova Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı ***Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı Amaç: Balçova ve Güzelbahçe Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı ve ba�lı birinci basamak kurumları tarafından yapılan halk e�itimlerini var olan kayıtlar üzerinden ve e�itim sorumlusu ki�ilerle görü�ülerek de�erlendirmektir. Yöntem: Balçova ve Güzelbahçe Sa�lık Grup Ba�kanlı�ında yürütülmü�tür. Tanımlayıcı bir çalı�ma yapılmı�tır. Ara�tırmanın evreni her iki Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı’nda 2005 yılında yapılan halk e�itimlerine ait tüm kayıtlar ve e�itimden sorumlu grup ba�kan yardımcısı ve e�itim sorumlusu hekimlerdir. Örnek seçimi yapılmamı�, 2005 yılına ait tüm kayıtlara ve yetkililere ula�ılmaya çalı�ılmı�tır. Ara�tırmanın De�i�kenleri: E�itimlerin sayısı , konusu, yapıldı�ı yer, yapıldı�ı tarih e�itimdeki hedef kitle, katılımcı sayısı, e�itimcinin özelli�i E�itim sorumlusun, Ya�, Cinsiyet, Kaç yıldır e�itimden sorumlu, E�itimle ilgili lisans üstü ö�renimi-kurs ya da hizmet içi e�itime katılma durumu, e�itimlerin planlaması ile ilgili görü�leri. Verinin toplanması: Her üç kurumda e�itimden sorumlu ki�ilerle yüz yüze görü�ülerek, varolan kayıtlar taranarak yapılmı�tır. Bulgular: Bu e�itimlerde katılımcı olarak ortalama 25.3 (en az=1, en çok=350) ki�i bulunmaktadır. E�itimlerin süre ortalaması 49.5 dk (en az=5, en çok=130)’dır. Her iki bölgede de e�itimlerin yarısında ço�u (Balçova %52.9, Güzelbahçe %52.7) doktorlar tarafından yapılmı�tır. Balçova’da 1856, Güzelbahçe’de 3972 ki�i e�itimlere katılmı�tır. E�itim konular genellikle sa�lıkla ilgili özel gün ve haftalardaki konularıdır. Ayrıca Ku� gribi gibi güncel konularda da halk e�itimi yapılmı�tır. En çok (63 kez) anne sütünün önemi ve emzirme ile ilgili e�itim yapılmı�tır. �kinci sıklıkta bebek dostu kurum e�itimi (47 kez), kendi kendine meme muayenesi (26 kez) yapılmı�tır. E�itim tutanaklarının 62’sinde e�itim tekni�i belirtilmemi�tir. Tekni�i belirtilen 304 e�itimin %86.2’si sözlü sunum olarak yapılmı�tır. Güzelbahçe Sa�lık Grup Ba�kanlı�ında Barkovizyon bulunmaktadır. 366 e�itimin 111’inde e�itim verilen hedef kitle, üreme ça�ı kadınlar, gebeler ve emziren annelerden olu�maktadır. En sık olan e�itim konuları da bu hedef kitle ile ilgilidir. Bazı kurumlarda her yılın ba�ında e�itim konularının belirlenmesi ile ilgili sa�lık ocaklarına yazı geldi�i ve sa�lık ocaklarının görü�ü alındı�ı belirtildi. Ancak daha sonra uygulamada Sa�lık Müdürlü�ü’nün belirledi�i konulara yönelik e�itimlerin düzenlendi�i bildirildi. Bazı sa�lık ocaklarında ise e�itim konularının belirlenmesinde hiç görü�leri alınmadı�ı belirtildi. Ayrıca Grup Ba�kanlı�ı düzeyinde e�itimle çok ilgili ki�ilerin bulundu�u dönemlerde e�itimlerin daha etkin yapılabildi�i belirtildi. Sonuç: Her iki grup ba�kanlı�ı bölgesinde halk e�itimine önem verilmekte ve bu konuda çalı�malar sürdürülmektedir. Halk e�itimi konusunda duyarlı bir yakla�ım olmasına kar�ın özellikle son iki yıldaki performansa dayalı sistemin halk e�itimini olumsuz yönde etkiledi�i belirtilmi�tir.

Page 100: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

99

BALIKES�R DEVLET HASTANELER� AC�L SERV�S ÇALI�ANLARINDA ��NE YARALANMALARININ DE�ERLEND�R�LMES�

Nuriye KARADA�1 Murat BEKMEZC�2 Atakan KARAGÖZ2

1Ö�r.Gör.,Balıkesir Ün., Sa�lık Yüksekokulu 2Balıkesir Ün., Sa�lık Yüksekokulu Sa�. Mem. 4. Sınıf Ö�r.

Amaç: Sa�lık çalı�anları günlük çalı�ma ortamında, çe�itli mesleki risklere maruz kalabilmektedir. Kesici-delici cisimlerle olu�an yaralanmalar parenteral yolla enfeksiyon bula�ma riskini artırmaları nedeniyle sa�lık çalı�anları için önemli bir risk olu�turmaktadır. Yapılan çalı�malarda i�ne batması riski ile HBV’ nin bula�ması %1.9 – 40, HCV’ nin %2.7 – 10, HIV’ ın %0.2 – 0.44 oldu�u bildirilmektedir. Bu çalı�mada Balıkesir Devlet Hastaneleri Acil Servis çalı�anlarında (Doktor, Hem�ire, Sa�lık Memuru ve Temizlik Personelinin) i�ne yaralanmalarını de�erlendirmek amacıyla yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel nitelikteki bu çalı�mada veriler acil servis çalı�anlarının i�ne yaralanmalarını de�erlendirmek amacıyla hazırlanan anket formu kullanılarak toplanmı�tır. Toplanan veriler bilgisayarda SPSS istatistik programında frekans da�ılımları yapılarak de�erlendirildi. Gruplararası kar�ıla�tırmalarda kikare testi kullanıldı. Bulgular: Ara�tırma kapsamındaki personelin %79.2’ si yüksek okul mezunu olup %47.2’ si son bir yıl içinde en az bir kez kesici-delici cisimlerle bir yaralanma geçirdi�i , %18.1’ i 4 ve daha daha fazla sayıda kesici-delici bir yaralanma geçirdi�ini, yaralanmaların en çok (%16.7) ampul kırarken elini kesme nedeni ile oldu�u , %52.9’ u yaralanmaya neden olan cismin hasta kanı veya vücut sıvısı ile temas etti�ini belirtmektedir. Grubun % 68.1’i hasta ile ilgili i�lemlerde eldiven giydi�i , %76.1’ i Hepatit B a�ısı oldu�unu belirtmektedir. Sonuç: Sonuç olarak acil servis çalı�anlarının %47.2 ‘si son bir yıl içinde en az bir kez kesici-delici bir yaralanma geçirmi�tir. Yaralanmalar en sık ampul kırarken elini kesme nedeni ile olmaktadır. Yaralanma nedeni olan cisimlerin yakla�ık yarısı (%52.9) hastaların kanı veya vücut sıvılarıyla temas etmi� durumdadır. Acil servis çalı�anlarının çalı�ma ko�ullarından dolayı acilen a�ılanmaları önemlidir. Genel enfeksiyonlardan korunma önlemleri yanı sıra kesici-delici yaralanmalara zemin hazırlayan i�lemlerden kaçınma, a�ısı olan hastalıklara kar�ı a�ılanma, her i�lemden önce ve sonra ellerini yıkama, daha dikkatli çalı�ma, ki�isel koruyucu malzemeleri kullanmaları konularında hizmet içi e�itim düzenlenmeli, programların etkinli�i belirli aralıklarla kontrol edilmelidir. Anahtar sözcükler: Bula�ım, acil servis çalı�anları, mesleksel kaza.

Page 101: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

100

BALIKES�R ��’NDE ÖZEL GÜNDÜZ BAKIMEVLER�NE (ANAOKULUNA) G�DEN 3-6 YA� GRUBU ÇOCUKLARIN A�LE ÖZELL�KLER� VE ÇOCUK PS�KOLOJ�S�NE

ETK�LER�N�N �NCELENMES�

Ö�r.Gör.Özcan Özenç BAÜ.Balıkesir Sa�lık Yüksekokulu

Amaç: Ara�tırma Balıkesir �li’nde bulunan altı tane özel gündüz bakımevine devam eden 3-6 ya� grubundaki çocukların aile özellikleri ve çocuklarda gözlenen problemlere etkilerini incelemek amacıyla yapılmı�tır. Gereç-Yöntem: Yukarıda belirtilen amaca yönelik olarak Haziran-A�ustos 2005 Tarihleri arasında özel gündüz bakımevine devam eden 81 çocuk çalı�ma kapsamına alınmı�tır. Ara�tırma verileri gündüz bakımevlerinde görevli e�itimciler tarafından, gözlem defterlerine kaydedilen bilgilerden toplanmı�tır. Verilerin analizi SPSS 10.0 paket programında yapılmı�tır. �statistiksel de�erlendirmelerde yüzdelik, ki-kare testi kullanılmı�tır. Bulgular: Anaokuluna devam eden 3-6 ya� grubundaki çocukların %37.0’ı 4 ya�ında, %25.9’u 6 ya�ındadır. Ya� faktörü ile çocuklarda görülen öz bakım problemleri, uyum problemleri, saldırganlık davranı�ları arasında anlamlı bir ili�ki olmadı�ı saptanmı�tır (p>0,05). Ara�tırma kapsamındaki çocukların %48.1’i kız, %51.9’u erkektir. Anaokuluna giden 3-6 ya� grubu çocukların annelerinin ya�larına bakıldı�ında %56.8’i 29-34 ya� arasında oldu�u görülmektedir. Annelerin e�itim – ö�renim durumları %29.6’sı lise, %40.7’si ön lisans mezunudur. Anne e�itimi ile çocuklarda görülen davranı� sorunları arasındaki ili�ki önemli bulunmamı�tır (p>0,05). Çocukların babalarının e�itim –ö�renim durumları %32.1’i lise, %30.9’u ön lisans, %32.1’i lisans mezunu oldu�u tespit edilmi�tir. %97.5’ çocu�un babasının hayatta oldu�u, %2.5’inin ya�amadı�ı bulunmu�tur. Anaokuluna giden 3-6 ya� çocukların annelerinin %88,9’unun çalı�tı�ı, %11.1’inin çalı�madı�ı görülmektedir. Annenin çalı�ma durumu ile çocuklarda görülen uyku problemi arasındaki ili�ki istatistiksel olarak önemli bulunmu�tur p<0.05). Annenin çalı�ma durumu ile çocuklarda görülen davranı� sorunları arasındaki ili�ki anlamlı bulunmamı�tır (p>0.05). Anaokuluna giden 3-6 ya� grubu çocuklarda gözlenen öz bakım problemleri %17.3’ünde yeme�i reddetme, %14.8’inde uyku problemi, %64.2’sinde öz bakım probleminin olmadı�ı tespit edilmi�tir. Çocukların, %25.9 a�ırı hareketlilik, %12.3’ünde grup kurallarına uymamak, %4.9’sınıf kurallarına uymamak gibi sosyal uyum problemlerinin oldu�u görülmektedir Anahtar sözcükler:3-6 ya� çocuk, anaokulları, aile özellikleri

Page 102: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

101

BALIKES�R MERKEZ 6 NO’LU SA�LIK OCA�I BÖLGES�’NDE B�R GRUP 0-12 AYLIK BEBEK SAH�B� ANNEN�N A�I TAKV�M�NE UYUMUNU ETK�LEYEN

FAKTÖRLER�N �NCELENMES� Nuriye KARADA�1 Özge KIVILCIM2 Tu�ba �ENGÜL2

1Ö�r.Gör.,Balıkesir Ün., Sa�lık Yüksekokulu 2Balıkesir Ün., Sa�lık Yüksekokulu Ebelik 4. Sınıf Ö�r. Amaç: Dünya Sa�lık Örgütü, her sene a�ılamanın dünyada üç milyonun üzerinde çocu�un hayatını kurtardı�ını, yedi yüz elli bin çocu�u sakat kalmaktan korudu�unu, böyle oldu�u halde iki milyon çocu�un mevcut a�ılara eri�imleri olmadı�ı için öldü�ünü tahmin etmektedir. Bu çalı�ma Balıkesir Merkez 6 No’lu Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki herhangi bir sa�lık problemi nedeniyle sa�lık oca�ına ba�vuran 0-12 aylık bebek sahibi annelerin a�ı takvimine uyumlarını ve etkileyen faktörleri incelemek amacıyla planlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel nitelikteki bu çalı�ma 1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında sa�lık oca�ına farklı sa�lık sorunlarıyla ba�vuran 0-12 aylık bebek sahibi annelere soru formu uygulanarak gerçekle�mi�tir. Uygulanan soru formu annelerin ki�isel özelliklerine ili�kin sorular yanında a�ı takvimine uyumlarını belirlemeye yönelik sorulardan olu�maktadır. Veriler yüz yüze anket yöntemiyle toplanmı�, toplanan veriler bilgisayarda SPSS istatistik programında frekans da�ılımları ve ki-kare testi ile de�erlendirilmi�tir. Bulgular: Ara�tırma kapsamına alınan annelerin %63.0’ünün ortaokul ve üstünde e�itim aldı�ı, %46.0’ sının para getirici bir i�te çalı�madı�ı, %60’ının ye�il kartla sa�lık güvencesine sahip oldukları bulunmu�tur. Annelerin %84.0’ü sa�lık sorunları oldu�unda daha çok sa�lık oca�ından yararlandıklarını, %73.0’ü ayda bir kez sa�lık oca�ına gittiklerini, %94.0’ü çocu�unun a�ılarını zamanında yaptırdıklarını, %93.0’ü a�ılamanın hastalıklardan korunmada güvenilir bir yöntem oldu�unu, %83.0’ü çocu�un a�ı zamanı geldi�inde sa�lık personeli tarafından bilgilendirildi�ini, tamamı çocu�un a�ılarının zamanını belirten a�ı kartı verildi�ini belirtmektedir. Sonuç: Sonuç olarak annelerin büyük ço�unlu�u çocu�unu zamanında a�ılatmakta ve a�ılamanın önemini bilmektedir. Geli�mekte olan ülkelerde, sa�lık hizmeti sunumunda kaynakların sınırlı olması nedeniyle yüksek riskli gruplar ve özellikle gelece�in teminatı olan çocukların sa�lı�ına yönelik alınacak önlem ve yapılacak çalı�malar büyük önem ta�ımaktadır. Çocuklar enfeksiyonlara duyarlı bireyler oldu�undan a�ılama oranlarının artması ile, özellikle ya�amın ilk yılındaki çocuklarda yüksek morbidite ve özellikle mortatite hızlarında dü�me sa�lanacaktır. Anahtar sözcükler: A�ılama, 0-12 aylık bebekler, sa�lık oca�ı.

Page 103: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

102

BALIKES�R MERKEZ 6 NO’LU SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDEK� 15 YA� ÜZER� KADINLARIN A�LE PLANLAMASI H�ZMETLER�N� KULLANMA VE H�ZMETLERDEN

MEMNUN�YET DURUMLARI Nuriye KARADA�1 Nurgül KÜLAHLI2 Nur AYDINOL2

1Ö�retim Gör., BAÜ, Balıkesir Sa�lık Yüksekokulu 2Ebelik 4.Snf Ö�r., BAÜ, Balıkesir Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Ülkelerin geli�mi�lik seviyesini belirleyen en önemli ö�e sa�lık; sa�lı�ın en iyi göstergeleri anne ve çocukların ölüm oranlarıdır. Ölümlerin azaltılması sa�lık düzeyinin yükseltilmesine ba�lıdır. Ancak yalnızca sa�lık düzeyinin yükseltilmesi ölümleri azaltmaz. Do�urganlık olayı da aynı oranda azalmaz ise toplum hızlı bir nüfus artı�ı ve bunun getirdi�i sorunlarla kar�ı kar�ıya gelir. Bu çalı�ma Balıkesir Merkez 6 No’lu Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki 15 Ya� Üzeri Kadınların Aile Planlaması (AP) hizmetlerini kullanmaları ile hizmetlerden memnuniyet durumlarını belirlemek amacıyla bu çalı�ma planlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel nitelikteki çalı�ma 1 Kasım-30 Aralık 2005 tarihleri arasında sa�lık oca�ına farklı sa�lık sorunlarıyla ba�vuran kadınlara (n=100) soru formu uygulanarak gerçekle�mi�tir. Uygulanan soru formu kadınların ki�isel özelliklerine ili�kin sorular yanında uyguladıkları AP yöntemleri ve yöntemlerden memnuniyet durumlarını belirlemeye yönelik sorulardan olu�maktadır. Toplanan veriler SPSS istatistik programında frekans da�ılımları yapılarak de�erlendirildi. Gruplar arası kar�ıla�tırmalarda kikare testi kullanıldı. Bulgular: Ara�tırma kapsamına alınan kadınların %65.0’inin ortaokul ve üstünde e�itim aldı�ı, %67.0’sinin 1-2 çocu�a sahip oldu�u, %16.0’sının 1-2 kez küretaj yaptırdı�ı, %83.0’ünün AP konusunda e�itim aldı�ı, %56.0’sının etkili AP yöntemleri (spiral;hap, kondom) kullandıkları, AP yöntemi kullandı�ını belirten kadınların %40.0’ının 4 yıl ve daha uzun süreden beri bu yöntemi kullandıkları saptanmı�tır. E�itim düzeyinin yükselmesi ile gebelik ve çocuk sayısının azaldı�ı (p<0.05), küretaj sayısının de�i�medi�i (p>0.05) bulunmu�tur. Ya�ın kullandıkları AP yöntemini etkilemedi�i (p>0.05) fakat kullandıkları süreyi etkiledi�i (p<0.05) belirlenmi�tir. Sonuç: Bu çalı�madan elde edilen sonuçlar, 15 Ya� Üzeri Kadınların AP konusundaki bilgilerinde eksiklikler oldu�unu ve e�itime ihtiyaçları oldu�unu ortaya koymaktadır. Bu da 1.basamak sa�lık hizmetleri kapsamında de�erlendirilmelidir. Kadınların e�itimlerinin artmaları ile gebelik ve çocuk sayıları azaldı�ı için kadınların e�itimlerini arttırmaya yönelik çalı�malar, anne ve çocuk sa�lı�ını do�rudan etkileyerek daha sa�lıklı toplumların olu�masını sa�layacaktır. Anahtar sözcükler: Aile Planlaması, 15-49 ya� kadın, etkili yöntem kullanımı.

Page 104: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

103

B�R �LÇEDE ÇALI�AN HEM��RELER�N SA�LIK SORUNLARI VE YA�AM ALI�KANLIKARININ DE�ERLEND�R�LMES�

Sultan ÖZKAN* Emel YILMAZ** *Balıkesir Üniversitesi Bandırma Sa�lık Yüksekokulu ** Celal Bayar Üniversitesi Manisa Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Bu çalı�mada hem�irelerin sa�lık sorunlarını, kar�ıla�tıkları sorunları ve ya�am alı�kanlıklarını de�erlendirmek amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalı�manın evrenini Bandırma Kapıda� ve M. Güven Karahan Devlet hastanelerinde çalı�an 204 hem�ire olu�turmaktaydı. Çalı�mada herhangi bir örnekleme yöntemi kullanılmadan evrenin tamamına ula�ılması hedeflendi ve çalı�maya toplam 163 hem�ire katıldı (katılım hızı % 80). Ara�tırmanın verileri 10 Ocak -10 �ubat 2006 tarihleri arasında hazırlanan anket formu aracılı�ıyla toplanmı�tır. Ara�tırmanın yürütülmesi için kurumlardan yazılı izin ve çalı�maya katılan hem�irelerden sözel onam alındıktan sonra veri toplama i�lemi gerçekle�tirilmi�tir. Elde edilen veriler, SPSS 11.0 bilgisayar istatistik paket programında de�erlendirilmi� ve verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ve ki kare analizi kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılan hem�irelerin ya� ortalaması 34,51± 6,71, beden kitle indeksi ortalaması 24,75±7,90’dır. Grubun % 82.8’i evli, % 81.5’i çocuk sahibi, % 68.1’i önlisans mezunudur. Hem�irelerin % 47.5’inin i�inden, % 65’inin ya�amdan memnun oldu�unu belirtmi�tir. Ara�tırma grubunun sa�lıklı ya�am biçimi davranı�ları incelendi�inde; % 4.3 ’ünün düzenli fiziksel egzersiz, % 25.2’sinin diyet yaptı�ı, 53.4’ünün sigara içmedi�i saptanmı�tır. Hem�irelerin en sık belirttikleri sa�lık sorunları % 55.8 ba� a�rısı, % 39.9 bel a�rısı, % 30.1 sırt a�rısı, % 30.1 mide a�rısı, % 33.1 boyun a�rısı, % 34.4 uyku bozuklu�udur. Ara�tırma grubunun % 14.7’sinin hepatit geçirdi�i % 66’sının hepatit, % 64.4’ünün tetanoz a�ısı yaptırdı�ı, % 48.7’sinin hastanede �iddete maruz kaldı�ı saptanmı�tır % 46.6’sı hastane enfeksiyonlarından korunma yöntemlerini uyguladı�ı ve % 47.9’unun gerekli uygulamalarda eldiven kullandı�ı tespit edilmi�tir. Sonuç: Ara�tırmadan elde edilen sonuçlar do�rultusunda; hem�ireler çalı�tıkları kurumlarda çe�itli sa�lık sorunlarıyla kar�ı kar�ıya kalmaktadırlar. Bu sorunların azaltılması için çalı�an personel sayısının artırılması, hem�irelere vücut mekanikleri konusunda hizmet içi e�itim seminerleri uygulanması ve ö�rendikleri bilgileri davranı�a dönü�türülmesinde yardımcı olunması önerilmektedir.

Page 105: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

104

B�R ��YER� SA�LIK B�R�M�NDE SA�LIK E��T�M H�ZMETLER� Hatice Ünal1 Ahmet Can Bilgin2 Yücel Demiral3

1��yeri Hekimi 2Kar�ıyaka 3 Nolu Sa�lık Oca�ı Hekimi 3Yrd. Doç. DEÜ Tıp Fak. Halk Sa�lı�ı ABD Ö�retim Üyesi Amaç: Bir i�yerinde Nisan 2004 – Nisan 2006 tarihleri arasında yapılan sa�lık e�itimlerinin de�erlendirmesini yapmaktır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı bir çalı�madır. ��yerinin sa�lık ve e�itim birimleri kayıtlarından yararlanılmı�tır. Nisan 2004 – Nisan 2006 tarihleri arasında yapılan sa�lık e�itimleri de�erlendirilmi�tir. Bulgular: ��yeri tekstil i�kolunda üretim yapan bir fabrikadır. ��yeri sa�lık biriminde 3 i�yeri hekimi ve i�yeri hem�iresi çalı�maktadır. ��yerinde sa�lık e�itim hizmetleri her yıl ba�ında tasarlanmaktadır. �ki yıl içinde verilen e�itimler 16 ba�lıkta toplanmı�tır. Verilerin de�erlendirilmesi sırasında çalı�an sayısı 2859 dur. �ki yıl boyunca yapılan e�itim sayısı 150, e�itimlere katılan sayısı 5789’dur. E�itimlere katılanlar de�erlendirildi�inde en yüksek katılım sigarayı bırakma konusunda olmu�tur (%26.1). Daha sonra ergonomi (%15.3) ve ��çi sa�lı�ı i� güvenli�i (�S�G) (%13.1) izlemektedir. Yapılan e�itimlerin %27.3 ü do�um ve aile planlaması ile ilgilidir. E�itimlerin 61’ini i�yeri hekimleri, 8’ini endüstri mühendisi, 35’ini i�yeri hem�ireleri vermi�tir. �l Sa�lık Müdürlü�ü ve Acil Tıp Derne�i sertifikalı ilk yardım e�itimlerini vermi�lerdir. Gürültü ve hijyen e�itimlerinde iki de�i�ik firmanın e�itmenlerinden yararlanılmı�tır. Migren, Meme Hastalıkları, Sigara Bırakma ve ergonomi e�itimi içerisindeki Kas �skelet Sistemi hastalıkları e�itimlerini Dokuz Eylül Üniversitesi ile Ege Üniversitesi’nden ö�retim üyeleri sunmu�lardır. Dokuz Eylül Üniversitesi Hem�irelik Yüksek Okulu ö�retim üyeleri ve stajyer hem�ireler meme muayenesi e�itimlerinde destek olmu�lardır. Uyu�turucu e�itimi Emniyet Müdürlü�ü tarafından verilmi�tir. Toplam 26 e�itim uygulamalı olmu� bu e�itimlere 912 ki�i katılmı�tır. E�itim araçları olarak bilgisayar, barkovizyon, CD’ler, bro�ürler, maketler, duvar panoları kullanılmı�tır. Fabrika içinde yayın yapan radyodan da i� sa�lı�ı e�itiminde yararlanılmaktadır. Ayrıca fabrikanın yayın organında düzenli olarak sa�lıkla ilgili bilgiler sunulmaktadır. 53 e�itimin geri bildirimi alınmı�tır. Bunların de�erlendirilmesi sonucu ortalama e�itim ve e�itici puanları sırasıyla 95.9 ve 97.1 bulunmu�tur. Bu çalı�ma i�yeri sa�lık birimlerinin, uygun ko�ullar sa�landı�ında, birinci basamak sa�lık hizmetlerinin önemli bir bile�eni olan e�itim hizmetlerinin sunumunda etkili olabilece�ini göstermektedir.

Page 106: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

105

B�R�NC� BASAMAK SA�LIK H�ZMETLER�NDE ÇALI�AN EBE VE HEM��RELER�N Z�H�NSEL ENGELL� ÇOCUKLARLA �LG�L� B�LG�-TUTUM VE DAVRANI�LARI

*Ö�r. Gör. Hatice SARI **Ö�r. Gör. Saliha ALTIPARMAK * Dokuz Eylül Üniversitesi Hem�irelik Yüksekokulu **Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Birinci basamak sa�lık hizmetlerinde çalı�an ebe ve hem�irelerin zihinsel engelin nedenleri ve zihinsel engelli çocuklarla ilgili bilgi-tutum ve davranı�larının incelenmesidir. Gereç-Yöntem: Tanımlayıcı tipteki ara�tırmanın evrenini, Manisa il merkezinde bulunan sa�lık ocaklarında çalı�an bütün ebe ve hem�ireler olu�turmu�tur (n=107). Örneklem seçimine gidilmemi�, ara�tırmaya gönüllü olarak katılmak isteyen bütün ebe ve hem�ireler alınmı�tır (katılım yüzdesi %70). Ara�tırmada veriler 1-15 Haziran 2005 tarihleri arasında toplanmı�tır. Verilerin toplanmasında ara�tırmacılar tarafından hazırlanan ve ebe hem�irelerin sosyodemo�rafik özellikleri ve zihinsel engelliler ile ilgili bilgi-tutum-davranı�ını sorgulayan anket formu kullanılmı�tır. Elde edilen veriler SPSS 10.0 ile analiz edilmi�tir. Ara�tırmanın analizlerinde tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testi kullanılmı�tır. Bulgular: Ebe ve hem�irelerin %77.1’i zihinsel engelli çocukla çalı�mak istediklerini ifade etmi�lerdir. Ebe ve hem�ireler, zihinsel engel nedeninin en fazla nedenini akraba evlili�i (%92.9) oldu�unu, ya�a uygun mental-motor becerileri yerine getirememe durumunda zihinsel engelden �üpheleneceklerini (%90), zihinsel engelden �üphelendikleri çocukları büyük oranda çocuk hastanesine (%45.7) yönlendirebileceklerini belirtmi�lerdir. Ebe ve hem�ireler zihinsel engelli çocuk ve ailesine verdikleri/verebilecekleri bakımda en çok zihinsel engelli çocukla ileti�im kurmada (%64.3) güçlük çektiklerini/çekebileceklerini ifade etmi�lerdir. Sonuç: Sonuç olarak birinci basamak sa�lık hizmetlerinde çalı�an ebe ve hem�irelerin zihinsel engelli çocukların erken tanısı, zihinsel engelli çocukların bakımında planlanacak hizmetler konusundaki bilgileri sınırlıdır. Bu nedenle birinci basamakta görevli sa�lık çalı�anlarının zihinsel engelli bireylere daha iyi hizmet verebilmeleri için e�itsel çalı�malar planlanmalıdır. Anahtar sözcükler: Zihinsel engel, çocuk, ebe-hem�ire

Page 107: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

106

BURDUR ANA ÇOCUK SA�LI�I MERKEZ�NE EK�M 2005’TE BA�VURAN 62 EVL� KADININ DO�URGANLIK ÖZELL�KLER� VE GEBEL��� ÖNLEY�C� YÖNTEM

KULLANIMLARI

Ö�r.Gör.Gürsel Kılınç1 Ö�r.Gör.Ay�e Dericio�ulları2 Ö�r.Gör.�evkinaz Do�an Konak3 Ö�r.Gör.Leyla Muslu4 Ö�r.Gör.Senan Ergin5

1SDÜ Burdur Sa�lık Yüksekokulu, Do�um ve Kadın Hastalıkları Hem�ireli�i ABD 2SDÜ Burdur Sa�lık Yüksekokulu, Çocuk Sa�lı�ı ve Hastalıkları Hem�ireli�i ABD 3SDÜ Burdur Sa�lık Yüksekokulu, Sa�lık Memurlu�u Bölümü 4AÜ Antalya Sa�lık Yüksekokulu, Halk Sa�lı�ı Hem�ireli�i ABD 5SDÜ Burdur Sa�lık Yüksekokulu, Cerrahi Hastalıkları Hem�ireli�i ABD Amaç: Bu çalı�manın amacı Burdur Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezi’ne ba�vuran evli kadınların do�urganlık özelliklerini ve gebeli�i önleyici yöntem kullanma düzeylerini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki bu ara�tırmaya, Ekim 2005 tarihinde Burdur Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezi’ne ba�vuran 62 evli kadın katılmı�tır. Ara�tırma kapsamına alınan kadınlar; AÇS Merkezi’ne sa�lık kontrolü yaptırmak ya da çocuklarını muayene ettirmek için ba�vurduklarında, konuyla ilgili hazırlanan anket formu kendileri tarafından doldurulmu�tur. Bulgular: Ara�tırma kapsamına giren kadınların %33,9’u 23-27 ya�ları arasındaydı. Ortalama canlı do�um sayısı 1,8 ve ortalama ya�ayan çocuk sayısı 1,7. Kadınların, %88,7'si modern, %3,2’si geleneksel olmak üzere toplam %91,9’u gebeli�i önleyici bir yöntem kullanmaktaydı. Kullanılan yöntemler sırayla kondom (%38,7), RIA (%32,3), hap (%16,1), geri çekme (%3,2), cerrahi yöntem (%1,6) idi. Sonuç: Burdur Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezi’ne ba�vuran 62 evli kadın arasında gebeli�i önleyici yöntem kullanımı ve modern yöntem kullanımı yaygın bulunmu�tur. Ancak ara�tırma kapsamına alınan kadınlar AÇS Merkezi’ne ba�vuran ve Burdur �li’nde ya�ayan tüm kadınları temsil etmemektedir. Anahtar sözcükler: Gebeli�i önleyici yöntem, aile planlaması, evli kadın, do�urganlık.

Page 108: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

107

ESENTEPE SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDE 0-11 AYLIK ÇOCUKLARDA UZAMI� SARILIK GÖRÜLME SIKLI�I VE NEDENLER�

Ali Ekber Ata�* Seda Köse* Nezaket Koçak* Cevdet Güzelsa�altıcı* Pembe Keskino�lu** Hakan Baydur** Reyhan Uçku** *Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 6.Sınıf Ö�rencisi ** Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı Amaç: 0-11 aylık bebeklerin yeni do�an döneminde uzamı� sarılık sıklı�ını saptamak ve etkileyen nedenleri belirlemektir. Yöntem: Ara�tırma bölgesi Esentepe Sa�lık Oca�ı Bölgesi kentsel yerle�im alanıdır ve 6 ebe bölgesinden yalnızca biri gecekondu yerle�im alanıdır. �ubat 2005’te bu bölgede amaca yönelik kesitsel bir çalı�ma yapılmı�tır. Ara�tırmanın evreni, Esentepe Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde ya�ayan 0- 11 aylık 146 bebektir. Örnek seçilmeyip tüm bebeklere ula�mak hedeflenmi�tir. Ara�tırmanın ba�ımlı de�i�keni uzamı� sarılıktır ve matür doa�an bebeklerde 2 hafta ve üzeri, prematür do�an bebeklerde 3 hafta ve üzeri süren sarılıklar uzamı� sarılık olarak alınmı�tır. Bebek ve ailenin sosyo-demografik, ekonomik özellikleri, annenin gebeli�i ve do�um ile ilgili özellikler, do�um sonrası bebe�in sa�lı�ı ile ilgili sorunlar ba�ımsız de�i�kenler olarak belirlenmi�tir. Veri sa�lık oca�ının kayıtlarından adresleri alınan bebeklerin evlerine gidilerek anne ile yüz yüze görü�ülerek toplanmı�tır. Ki-kare analizi çözümlenmi� ve 98 bebe�e (%67.1) ula�ılmı�tır. Bebeklerin adres bilgileri ile alandaki adres do�rulamanın uyumlu olmaması nedeni ile ula�ma oranının dü�ük çıkmı�tır. Bulgular: Bebeklerin ya� ortalaması 5.8 ± 3.0 aydır, %60.3’ü erkektir. Annelerin %62.3’ü lise ve üzeri e�itimli, ailelerin %52.0’ı SSK’lıdır, ki�i ba�ı aylık gelir ortalaması 252 YTL’dir. Annelerinin %9.0’ı bu bebe�in gebeli�ini 35 ya� ve üzerinde geçirmi�tir, %13.3’ü gebeli�i boyunca altı kez den daha az izlenmi�tir, %10.2’si gebeli�inde 9 kg altında kilo almı�tır, %22.4’ü gebelikte sigara kullanmı�tır, %18.4’ü önemli bir sa�lık sorunu ya�amı�tır, %7.1’inde anne-baba kan uyu�mazlı�ı oldu�u bildirilmi�tir. Bebeklerin %10.2’si 2500 gr ve altında, %16.0’ı 38 hafta altında do�mu�tur, %68.3’ünün do�umu sırasında epidural anestezi uygulanmı�tır. Bebeklerin %37.8’inde sarılık görülmü�tür. Onbe� bebek (%15.3) uzamı� sarılık geçirmi�tir. Dokuz bebek fototerapi almı�tır. Anne ya�ının gebelik sırasında 35 ya� ve üzerinde olması uzamı� sarılık görülme sıklı�ını anlamlı olarak arttırmı�tır (p=0.026). Di�er özelliklerin uzamı� sarılık görülme sıklı�ını anlamlı olarak arttırmadı�ı saptanmı�tır. Sonuç: Esentepe Bölgesi’nde 0-11 aylık bebeklerde, uzamı� sarılık sıklı�ı çok yüksek bulunmamı�tır. Uzamı� sarılı�ı olan bebeklerin hepsinin gereken tanı ve sa�altım olanaklarını uygun zamanında kullanabildi�i saptanmı�tır. Bu nedenlerle bu sa�lık oca�ı bölgesinde uzamı� sarılı�ın kontrol edilebilen bir çocuk sa�lı�ı sorunu oldu�u dü�ünülmü�tür.

Page 109: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

108

FETH�YE VEREM SAVA� D�SPANSER�’NDE 2000–2004 YILLARI ARASINDA BEL�RLENEN TÜBERKÜLOZ VAKALARININ DE�ERLEND�R�LMES�

* Feri�tah KAYA **Hülya BAYBEK **Arzu KIVRAK *Mu�la Üniversitesi Fethiye Sa�lık Yüksekokulu, III. Sınıf Hem�irelik Ö�rencisi **Mu�la Üniversitesi Fethiye Sa�lık Yüksekokulu, Ö�retim Elemanı Amaç: Çalı�ma Fethiye Verem Sava� Dispanserinde 2000-2004 yılları arasındaki kayıtlı tüberküloz vaklarının sosyo-demografik özelliklerinin incelenmesi amacıyla retrospektif ve kesitsel olarak planlamı�tır. Gereç ve Yöntem: Çalı�manın evrenini 2000-2004 tarihleri arasında Fethiye Verem Sava� Dispanserine ba�vuran 100 tüberküloz vakasının dispanser kayıtları olu�turmu�tur. Ara�tırmada kayıt tarama yöntemi kullanılmı�tır. Fethiye Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı’ndan yazılı izin alınmı�tır. Ara�tırmada hasta isimleri dikkate alınmamı�tır. Veri frekans hesaplamaları yapılarak de�erlendirilmi�tir Bulgular: Ara�tırmada vakaların yıllara göre da�ılımı incelendi�inde, 2000 yılında %24, 2001 yılında %19, 2002 yılında %20, 2003 yılında %14, 2004 yılında ise %23 oranlarında da�ıldı�ı tespit edilmi�tir. Çalı�mada vakaların en fazla 41-50 ya� grubunda (%27) olmak üzere, %21’inin 21-30 ya� grubu ve %17’sinin 31-40 ya� grubunda oldu�u; hastalarının %68’inin erkek oldu�u; %16’sının Fethiye ilçe merkezinde, %12’sinin Günlükba�ı dolayında, %8 Kemer, %8 Karaçulha ve %8 E�en mevkiinde ikamet etti�i belirlenmi�tir. Ara�tırmada hastaların mesleklerinin da�ılımı incelendi�inde %26’sının ev hanımı, %23’ünün serbest meslek sahibi, %14’ünün çiftçi oldu�u tespit edilmi�tir. Yıllara göre meslek da�ılımına bakıldı�ında 2000 yılında %25 ile ev hanımı, 2201 yılında %47.37 ile serbest meslek sahibi, 2002 yılında %35 ile ev hanımı, 2003 yılında %28.57 ile ev hanımı, 2004 yılında %26.08 oranıyla ev hanımı ve serbest meslek sahiplerinde daha fazla görüldü�ü belirlenmi�tir. Ara�tırmada en fazla %37 oranında kavitesiz lezyon ve %35 oranında kaviteli lezyona rastlandı�ı, %10’unun periferik adenopati, %6’sının plevra tüberkülozu, %4’ünün kemik ve eklem tüberkülozu, %6’sının di�er organ tüberkülozu, %2’sinin ise parankim tüberkülozu tanısı aldıkları; sosyal güvence da�ılımlarının incelenmesinde ise hastaların %21’inin sosyal güvenceye sahip olmadı�ı, %25’inin SSK’lı, %23’ünün ye�il kartlı oldu�u tespit edilmi�tir.

Page 110: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

109

FIRAT ÜN�VERS�TES� AKADEM�K PERSONEL�NDE SA�LIKLI YA�AM B�Ç�M� DAVRANI�LARININ �NCELENMES�

Yrd.Doç.Dr.Edibe P�R�NÇC�* Ö�r.Gör.Süheyla RAHMAN* Ö�r.Gör Birsen DURMU�* *Fırat Üniversitesi Sa�lık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Amaç: Bu çalı�ma Fırat Üniversitesinde görev yapan akademik personelin sosyodemografik özellikleri ile sa�lıklı ya�am biçimi davranı�ları arasındaki ili�kinin incelenmesi amacıyla yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Fırat Üniversitesindeki merkezde çalı�an 1209 akademik personelden 509 (%42.1) ki�iye uygulanan kesitsel bir çalı�madır. Anket 2006 yılı Ocak ayında uygulanmı�tır. Ankette ara�tırmaya katılan bireylerin sosyodemografik özellikleri sorgulanmı�, sa�lı�ı geli�tirici ya�am biçimlerini belirlemek üzere Pender ve arkada�ları tarafından geli�tirilen ve Esin tarafından Türkçe’ye uyarlanan Sa�lıklı Ya�am Biçimi Davranı�ları Ölçe�i (HPLP) uygulanmı�tır. Ölçe�in Alpha güvenirlik katsayısı 0.92, alt faktörlerinin Alpha güvenirlik katsayısı 0.72-0.88 arasında de�i�mektedir. Veriler SPSS paket programda de�erlendirilmi�tir. Verilerin de�erlendirilmesinde ki-kare, t testi, Mann-Whitney U testi uygulanmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılanların %70.9’u erkek, %29.1’i kadındır.Ya� ortalaması 36.53±8.08’dir. Ara�tırma grubunun %79.6’sı evlidir. Çalı�maya katılanların %42.6’sı sa�lık bilimleri (Tıp Fak., Veteriner Fak., Sa�lık Yüksekokulu, Beden E�itimi ve Spor Yüksekokulu Sa�lık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu) ve %57.4’ü ise di�er bilimlerden (Fen-Edebiyat Fak., Mühendislik Fak., �lahiyat Fak., E�itim Fak., Konservatuar , Teknik E�itim ve Meslek Yüksekokulu) olu�maktadır. Ara�tırmaya katılanların %47.9’u ö�retim üyesi iken %52.1’i ö�retim görevlisi, okutman, ara�tırma görevlisi ve uzmandır. Ara�tırmaya katılan bayanların kilo ortalaması 61.24±8.29 kg iken erkeklerin kilo ortalaması 79.75±10.77 kg dır. Bayanların Beden Kitle �ndeksi 22.54±2.79 kg/m²iken, erkeklerin 25.40±3.01 kg/m² dir. Sistolik kan basınçları ortalaması bayanlarda 113.85 ±15.14 mm Hg iken, erkeklerde 118.25±10.48 mm Hg dir. Diastol kan basınçları ortalaması ise bayanlarda 71.41±9.36 iken erkeklerde 73.87±7.30 dur. Ara�tırmaya katılanların %31.6’sı) sigara kullanırken, %6.5’ ide alkol kullanmaktadır. Erkeklerin %35.2’si sigara içmekte iken kadınlarda bu oran %23.0 dir (p<0.05). Erkeklerin %7.2’si kadınların ise %4.7’si alkol almaktadır (p>0.05). Ara�tırma grubunun %19.3’ü diyet yapmaktadır. Ara�tırmaya katılanların %16.7’si herhangi bir sistemik hastalı�ı oldu�u için sürekli olarak ilaç kullanmaktadır. HPLP ölçe�i puan ortalama da�ılımı ise toplam puan 129.23±18.78, alt ölçeklerden beslenme 17.77±3.47, kendini gerçekle�tirme 38.81±5.81, sa�lık sorumlulu�u 24.50±6.38, egzersiz 10.29±3.82, ki�iler arası destek 20.61±3.37, stres yönetimi 17.23±3.83 olarak bulunmu�tur. Cinsiyetlerine göre toplam puan erkeklerde128.97±19.06 iken kadınlarda 129.87±18.14’ dür (t:0.62 p>0.05). Ö�retim üyelerinde toplam puan 131.87±19.09 iken di�er elemanlarda 126.80±18.20 olarak bulunmu�tur (t:3.06 p<0.05). Çalı�mamızda evli olanların toplam puanı 130.38±18.60 iken bekar olanlarda toplam puan 124.76±18.93 dür (t:2.73 p<0.05). Sonuç: Fırat Üniversitesinde görev yapan akademik personelin bazı sosyodemografik özellikleri ile sa�lı�ı geli�tirici ya�am biçimi davranı�larıyla ili�kili oldu�u görülmektedir. Anahtar sözcükler: sa�lıklı ya�am biçimi, ölçek, akademik personel

Page 111: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

110

GEBELERDE �DRAR YOLU ENFEKS�YONU VARLI�I VE ETK�LEYEN ETMENLER Çetin GÜNDO�DU* Emrah AKBAY* Hakan AKYOL* �enay ÖZF�DAN* Hatice G�RAY** Guljan DÖNMEZ** Alp ERGÖR*** *Hekim adayı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi **Ara�tırma Görevlisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. *** Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. Amaç: Çalı�manın amacı Esentepe Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde gebelerde idrar yolu enfeksiyonu (�YE) varlı�ı ve etkileyen etmenleri saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel-analitik tipteki ara�tırma �zmir Konak Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı’na ba�lı Esentepe Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde yapılmı�tır. Çalı�manın evrenini Esentepe Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde Aralık 2005’te gebe olan 68 kadın olu�turmaktadır. Örnek seçilmeyip evrendeki tüm gebeler örne�e alınmı�tır. Ba�ımlı de�i�ken idrar yolu enfeksiyonu varlı�ıdır ve sa�lık oca�ı laboratuvarında mikroskobik olarak, Thoma lamında idrarın mm3 ünde 10 ve daha fazla lökosit görülmesi ko�ulunda idrar yolu enfeksiyonu var olarak kabul edilmi�tir. �drarı Thoma lamında de�erlendiren hekim adayları çalı�ma öncesi bu uygulamaya ili�kin olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi (DEÜTF) Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı ara�tırma görevlilerinden uygulamalı e�itim almı�tır. Çalı�manın ba�ımsız de�i�kenleri kadına ili�kin sosyodemografik, daha önceki ve bu gebelik sürecine, do�um öncesi bakıma ve idrar yolu enfeksiyonuna ve hijyen davranı�larına ili�kin özelliklerdir. Örne�i olu�turan gebelere gebe izlem fi�lerinden ula�ılmı� ve gebeler telefonla sa�lık oca�ına ça�rılmı�tır. Sa�lık oca�ına gelen gebelere yüz-yüze görü�me yöntemi ile bir anket uygulanmı�, idrarları mikroskobik olarak incelenmi�tir. Veri de�erlendirmesi Ki-kare Testi ile yapılmı�tır. Bulgular: 68 gebe kadından 57’sine ula�ılmı�tır (% 83.8). Kadınların ortalama ya�ı 28.3±5.1 (20-41)’dir. Kadınların % 36.8’i ilkokul mezunu, %68.4’ü ev kadını, %56.1’i SSK’lıdır. Kadınların ortalama gebelik sayıları 1.96±1.2 (1-6), ortalama gebelik haftası 22.5±10.1 (4-39)’dir. Kadınların %21.1’i daha önce �YE’ye ili�kin e�itim almı�tır. %87.7’sinin bu gebeliklerinde �YE bulgusu vardır. Mikroskobik olarak %22.8’ine �YE tanısı konmu�tur. Tuvalet sonrası kadınların %68.4’ü genital bölge temizli�ini önden arkaya yapmakta, %87.7’si kurulanmaktadır. %42.1’i vajinal du� almaktadır. Tek de�i�kenli analizlerde �YE varlı�ını kadınların ya�ı, ö�renimi, i�i, sa�lık güvencesi, e�in ö�renimi, ki�i ba�ı gelir, gebelik sayısı, gebelik haftası, gebelik dı�ı dönemde �YE geçirme, �YE’ye ili�kin e�itim alma ve hijyen özellikleri etkilememi�tir. Göç öyküsü olan kadınlarda olmayanlara göre �YE varlı�ı anlamlı olarak daha fazladır (p=0.02). Sonuç: Gebelerde �YE yüksek bulunmu�tur. �YE varlı�ını etkileyen etmen göç varlı�ıdır. Gebelerin gebelik dönemlerinde �YE’den korunma ve bulgularına ili�kin e�itim verilmesi ve mikroskobik olarak idrar incelemesinin yapılması önemlidir. Çalı�ma yapılırken hekim adayları tarafından bir ebeye Thoma lamında idrar de�erlendirilmesine, gebelere de �YE’den korunmaya ve bulgularına ili�kin hem bro�ür hazırlanarak, hem de sözel olarak e�itim verilmi�tir. Sa�lık ocaklarının laboratuvarlarının kullanılabilir duruma getirilmesi ve personelin bu yönde e�itilmesi ve güdülenmesi gereklidir. Anahtar sözcükler: gebe, idrar yolu enfeksiyonu, Thoma lamı Te�ekkür: Çalı�maya katkıları nedeniyle öncelikle Dr. Hatice Korkmaz olmak üzere Esentepe Sa�lık Oca�ı ve Konak Sa�lık Grup Ba�kanlı�ı’nın tüm çalı�anlarına te�ekkür ederiz.

Page 112: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

111

HEM��RELER�N YA�AM KO�ULLARININ MESLEKLER� ÜZER�NE OLAN ETK�LER�

Yrd. Doç. Dr. Tümer Pala1, �ükran Olgun1, Elvan Elvan1, Nilüfer Döner1, Hatice Kuyucak1, Nurdan Güzle1

1Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksek Okulu Amaç: �nsanların hayatlarında ya�adıkları olaylar mesleki verimi azaltabilir. Ya�am kalitesinin yükseltilmesi mesleki verimin artmasına neden olacaktır. Hem�irelik de; mesleki açıdan sorumlulukları fazla, toplumumuzda bazen haketti�i de�eri göremeyen, stresli bir meslek olup mesleki doyumun her zaman ya�anamadı�ı bir i�tir. Bu nedenle verilen e�itimde sa�lık personelinin bir ekip çalı�ması içinde olması gerekti�i herkesin kendi i�ini profesyonel bir anlayı� içinde yapması, ekip üyelerinin birbirini tamamlayan ve ancak bir araya geldi�inde bir bütünü olu�turan görevlerinin oldu�u vurgulanmaktadır. Meslek verimini arttırmak için; mesle�in isteyerek seçilmesi, uygun ekonomik ko�ullar gibi, bir çok faktör vardır. Bu çalı�mayla bu ko�ulların mesleki doyuma olan etkilerinin ortaya çıkartılması amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla 2003 yılı Nisan – Mayıs aylarında Manisa kent merkezinde yer alan; Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi ve Moris �inasi Çocuk hastanesi’nde çalı�an hem�irelerle görü�ülmü� ve anket uygulanmı�tır. Anket formlarıyla, i�yerlerinden ve mesleklerinden memnuniyetleri yanında ya�am ko�ulları ve demografik özellikleri ile ilgili bilgiler alınmı�tır. Bulgular: Her iki hastanede toplam 117 hem�ireyle görü�ülmü�tür. Görü�ülen hem�irelerin % 33’ü sa�lık meslek lisesi, % 19,7’si ön lisans, % 47’si yüksek okul mezunudur. % 35’i ayda be� gün, % 22’si dört gün, % 17’si altı gün, % 8’i sekiz gün nöbet tutmaktadır. % 85’i Emekli Sandı�ı, % 25’i SSK mensubudur. Hem�irelerin % 44’ü gelirinin yetersiz oldu�unu belirtmi�tir ve tüm görü�ülenlerin % 31’i ekonomik destek almaktadır. % 65’i kirada, % 35’i kendi evinde oturmaktadır. Yalnızca % 61’i mesle�ini isteyerek seçti�ini ve tümünün % 52’si mesle�inden memnun olmadı�ını söylemektedir. Sonuç: Yapılan analizlerde; mesle�i isteyerek seçmenin mesleki memnuniyeti olumlu yönde etkiledi�i görülmü�tür. Ancak; mesleki e�itim düzeyi, gelir düzeyi, mesleki deneyim ve di�er de�i�kenlerle memnuniyet arasında bir ili�ki saptanamamı�tır.

Page 113: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

112

HER GÜN SA�LIK OCA�I POL�KL�N���NE GELEN D�YABET HASTALARI NELER DÜ�ÜNÜYOR?

Dr. Sema �lhan* Dr. Sevtap Kocasarı* TTB Genel Pratisyenlik Enstitüsü E�iticisi ve Kronik Hastalık Modülü Hazırlık Grubu Üyesi Amaç: Bu ara�tırma özellikle çe�itli nedenlerle konuyla ilgili e�itim etkinliklerinin yapıldı�ı Grup Ba�kanlıklarında hastaların dü�ünce ve deneyimlerini saptamak amacıyla yürütülmü�tür. Gereç ve Yöntem: Ekim 2005 tarihinde 3 grup ba�kanlı�ına (SGB) (Balçova,Güzelbahçe ve Konak) ba�lı, kronik hastalıkların yo�un oldu�u 13 kentsel sa�lık oca�ı seçilerek yapılmı�tır.Ekim ayı boyunca ba�vuran hastalara kendilerince yanıtlamaları iste�i ile verilerek toplanmı�tır. Hastaların 213 tanesinin yanıtları de�erlendirmeye alınmı�tır. Bulgular: Hastaların ya� ortalaması 58.7 olup %69’u kadın, %38.1’i erkektir. Ortalama �eker hastalı�ı yılı 8.9 tür. Sosyal güvence durumu: SSK:%36.98, Emekli Sandı�ı:%38.49, Ba� Kur %24.88,Ye�il kart %1.88 ,di�er %2.77 dir. �lk ba�vuru kurumu sa�lık oca�ı, ikinci sırada devlet hastanesi iken tanı konan kurum soruldu�unda devlet hastanesi birinci sırayı almaktadır. Anket yapılan hastaların en çok ba�vurdu�u yer s.o olup, tercih nedeni ise sırasıyla: eve yakın olması, aynı hekimi görebilme, sosyal güvenlik, hekim ile ileti�iminin iyi olması, fazla beklememe gibi faktörler etkili olmaktadır. Takiplerin gereklili�ini %82.15’ i bilirken, %80’ninin düzenli yaptırdı�ı görülmü�tür. �lerleyen sorularımızdan da anla�ılaca�ı üzere bu takiplerin olması gereken sıklıkta yapılmadı�ı tespit edilmi�tir. Diyabet konusunda %61.5’i e�itim almı�,e�itim aldı�ı yer sorusuna sa�lık oca�ı ve devlet hastanesini ilk sıralarda söylemi�lerdir. Sa�lık oca�ından aldı�ı e�itimler sorgulandı�ında en fazla ilaç kullanımı konusunda en az ise egzersiz konusunda e�itim aldıkları görülmü�tür. Kan �ekeri ölçümlerinin % 36.86 ‘sı kabul edilebilir sıklıktadır. En az bir kez tokluk kan �ekeri ölçümü yapan % 83.8, kan ya�ları ölçümü % 86, HbA1c %40.4 oranında iken kabul edilebilir takip sıklı�ı ise her üçünde de dü�üktür. En az bir kez kardiyolojik muayene yaptırma %54, 24 saatlik idrarda protein bakısı % 54, göz dibi bakısı ise %51.2’dir. Ayakta yara sorunu ya�ayan diyabetli hasta oranı %15.2 iken %70.4’ü üniversitede bir diyabetik ayak poliklini�i bulundu�unu bilmemektedir. Bir çok hasta kullandı�ı ilaçların isimlerini bilmemekte ve hastalıklarına kar�ı edilgen hasta davranı�ı sergilemektedirler. Hastalı�ı ile ilgili ya�adıkları sorunlara ise bir kısım hasta hiçbir sorun ya�amıyorum �eklinde bir �eker hastasının söylemesi pek mümkün olmayan cevaplar vermi�tir. Bu hastaların hastalıkları ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve/veya ciddiye almadıklarını dü�ündürmü�tür. Sıkıntıları soruldu�unda ise ilk sıraları doktorla ileti�im kuramamak, tetkiklerini düzenli yaptıramamak, istedi�i yer ve zamanda muayene olamamak gibi yanıtlamı�lardır. Sonuç: Önerileri ise kolay ula�abildikleri, aynı doktorları görebildikleri, öncelik tanınabilen, laboratuar imkanlarının iyi oldu�u, e�itim ve yeniliklerden haberdar olabilecekleri yerlerde muayene ve takip edilmek idi. Sa�lık Ocakları bu tanımlamaya uymaktadır. Anahtar sözcükler:Sa�lık oca�ı,diyabetli hasta takibi.

Page 114: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

113

�NÖNÜ SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDE ENJEKS�YON YÖNTEM� �LE KORUNAN KADINLARIN ÖZELL�KLER�, B�LG� DÜZEYLER� VE ENJEKS�YON YÖNTEM�

KULLANIMINI ETK�LEYEN ETMENLER�N BEL�RLENMES�

Faruk AYKANAT1, Özlem ÇET�N1, Ay�en ÖZKARA1, �irin BAKTI1, Özkan BA�CI2, Gül SAATLI2, Reyhan UÇKU2

1 Dokuz Eylül Üniversitesi 2005-2006 dönemi intörn doktor 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sa�lı�ı AD Amaç: �nönü Sa�lık Oca�ı bölgesinde enjeksiyon yöntemiyle korunan kadınların özellikleri, bilgi düzeyleri ve kullanımı etkileyen etmenlerin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu ara�tırma tanımlayıcı ve analitik bir çalı�madır. Ara�tırmanın evreni �nönü Sa�lık Oca�ı bölgesinde, son bir yıl içinde enjeksiyon yöntemiyle korunan 123 evli kadındır. Bu ara�tırmada örnek seçimi uygulanmaksızın evrenin tamamına ula�ılması hedeflenmi�tir. Kadınların belirtilen adreste bulunmamaları, görü�menin reddedilmesi, vb. nedenlerle 92 kadına ula�ılmı�tır. Ara�tırmada kadınların sosyodemografik ve do�urganlıkla ilgili özellikleri, enjeksiyon ile ilgili bilgi düzeyi ve enjeksiyon yöntemi kullanma durumu de�erlendirilmi�tir. Veriler yüzyüze görü�ülerek anket yöntemi ile toplanmı�tır. Veri çözümlemesi Statcalc programında ki-kare yöntemi ile yapılmı�tır. Yöntemle ilgili bilgi puanı, ortalama üzerinden de�erlendirilmi� ve ortalamanın üzerinde puan alanların bilgi düzeyi yeterli kabul edilmi�tir. Bulgular: Kadınların ya� ortalaması 30.1’dir, %54.3’ü ilkokul mezunudur, %22.8’inin sosyal güvencesi bulunmamakta ve %77.1’nin geliri giderinden azdır. Ara�tırmaya katılanların ço�u (%85.8) yöntemle ilgili bilgi almı�tır. %88.6’sı bu bilgiyi sa�lık oca�ı çalı�anlarından aldı�ını belirtmi�tir. Kadınların %46.7’si ara�tırmanın yapıldı�ı sırada enjeksiyon yöntemi kullanmaktadır ve ço�unlu�u (%22.1) sa�lık personelinin yönlendirmesiyle bu yöntemi kullandı�ını belirtmi�tir. Kadınların %51.1’nin enjeksiyon yöntemiyle ilgili bilgi düzeyi yeterli bulunmu�tur. 1 aylık yönteme devam edenlerin oranı, 3 aylık yöntem kullananlardan yüksektir ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamı�tır. En fazla kar�ıla�tıkları yan etki adet düzensizli�i (%45.9) ve kilo artı�ıdır (%25.9). Kadınların yönteme ara vermesindeki en önemli neden yöntemin yan etkileridir (%37.9). Ara�tırmaya katılanların ço�unlu�u (%43.2) ara verdi�i dönemde R�A kullanmı�tır. Sonuç: Enjeksiyon kullananlarda bu yönteme devam oranı dü�ük bulunmu�tur. TNSA 2003 verilerine göre en fazla bırakılan yöntemin enjeksiyon yöntemi olması (%78.6) bu bulguyu desteklemektedir. Enjeksiyon yöntemini kullanan kadınların bu yönteme devam etmelerindeki etkenler; etki süresinin uzun olması, etkili bir koruma sa�laması, bırakıldı�ında do�urganlı�ın geri dönmesi ve cinsel ili�ki sürecinden ba�ımsız olmasıdır. Adet düzensizli�i ve kilo artı�ı ise yöntemin bırakılmasının temel nedenleri olmakla birlikte bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamı�tır. Bunun nedeninin ara�tırmaya katılan kadın sayısının az olması oldu�u dü�ünülmektedir. Sosyal güvencesi olmayan ve gelir düzeyi dü�ük olanlarda 1 aylık enjeksiyon yöntemi kullanmaya devam etme oranının daha yüksek bulunmasının nedeni ise, bu hizmetin sa�lık oca�ı tarafından ücretsiz olarak sunulmasıdır. Kadınların enjeksiyon yöntemine ili�kin bilgi düzeyi ile bu yöntemi kullanma durumu arasında anlamlı bir ili�ki bulunamamı�tır. Sonuç olarak do�urgan ça�daki kadınlara enjeksiyon yöntemi konusunda danı�manlık yapılmalıdır. Anahtar sözcükler: Aile planlaması, enjeksiyon yöntemi.

Page 115: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

114

KASTAMONU �L�NDE A�LE PLANLAMASI H�ZMETLER�NDE ANA ÇOCUK SA�LI�I MERKEZ�’N�N YER�

Betül YILDIRIM Ye�im BA� Hanife TURAN Gamze AY Evrin MÜFTÜO�LU Kastamonu Ana Çocuk Sa�lı�ı ve Aile Planlaması Merkezi Amaç: Kastamonu AÇSAP Merkezi 2005 yılı çalı�malarının de�erlendirilmesi, aile planlaması hizmetlerinde Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezi’nin durumunu saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Sa�lık Bakanlı�ı tarafından hazırlanan ve Sa�lık Ocaklarının aylık çalı�malarının bildirimimde kullanılan 102 ve 102 A no’lu Aile Planlaması formlarındaki bilgiler derlenerek gerçekle�tirilmi�tir.

Bulgular: Kastamonu ili 2005 Yılı 15-49 ya� nüfusu 55.090’dır. Nüfusun %49.0’u modern yöntemlerle korunmakta, %24.0’ü herhangi bir yöntem uygulamamakta, %18.0’i etkisiz yöntemle korunmaktadır. %3.0’ü gebe, %2.0’si emziklidir. Aile planlamasında (AP) kullanılan modern yöntemler arasında %22.0 ile kondom ilk sırayı almakta, %18.0 ile R�A bunu izlemektedir. Hap kullanımı %6.0, tüp ligasyonu oranı %3.0’tür. �lde vazektomi olan ki�i sayısı n=2’dir. 2005 Yılında R�A uygulanan ki�i sayısı 1242’dir. Uygulamaların %64.6’sı AÇSAP Merkezi’nde yapılmı� olup kalanların %27.7’si Sa�lık Ocaklarında, %6.1’i Devlet Hastanelerinde, %0.4’ü Özel Hastanelerde uygulanmı�tır. 2005 Yılında da�ıtılan kondom sayısı 13.593’dür. Bunların %62.0’si Sa�lık Ocaklarından, %37.7’si AÇSAP Merkezi’nden, %0.4’ü Devlet Hastanelerinden da�ıtılmı�tır. 2004 yılında da�ıtılan hap sayısı %17.4 artarak 2005 yılında 8369 ki�iye ula�mı� olup, da�ıtımın %73.9’u Sa�lık Ocaklarından %24.2’si AÇSAP Merkezi’nden, %1.9’u Devlet Hastanelerinden yapılmı�tır. Kastamonu’da 2005 yılında 16 sa�lık personeline R�A uygulama ve AP e�itimi verilmi� olup, bunların %18.75‘i atama dolayısıyla yerlerinden ayrılmı�tır. Halen 81 sa�lık oca�ından 22’sinde e�itimli personel bulunmaktadır. AP konusunda hizmet içi e�itimlerin arttırılması, e�itim alan personelin belli sürelerde il dı�ına atamalarının engellenmesi, ayrılacak personelin yerine yeni personelin e�itilmesi ile hizmette devamlılı�ın sa�lanması uygun olacaktır.

Page 116: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

115

MAN�SA �L�’NDE A�LE PLANLAMASI UYGULAMA H�ZMET �Ç� E��T�MLER�N�N DE�ERLEND�R�LMES�, 2005

Deniz BEHREM KAYA¹, Türkan ÇET�N¹, Leyla SEYHAN2, Banu DEVEC�², Yeter BAYDUR², Mürvet BENL�², ¹ Manisa Do�um ve Çocuk Bakımevi Hastanesi ² Manisa Sa�lık Müdürlü�ü Amaç: Bu çalı�mada Manisa ilinde üreme sa�lı�ı ve aile planlaması hizmetlerinin ula�ılabilir, etkin, nitelikli, yaygın ve sürekli sunumunu sa�lamak amacıyla yürütülen hizmet içi e�itimlerin 2005 yılı için niceliksel olarak de�erlendirilmesi yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: 2827 sayılı yasa ve 507 sayılı Yönetmelik uyarınca Manisa ili Do�um ve Çocuk Bakımevi Hastanesi bünyesinde 1985 yılında Aile Planlaması Uygulama E�itim Merkezi açılmı�tır. Bu merkezde e�itici olarak 1 hekim ve 1 hem�ire görev yapmaktadır. Aile planlaması uygulama becerisinin kazandırıldı�ı R�A e�itimi hekimler için 3 hafta, ebe ve hem�ireler için 4 hafta, hekimlere yönelik yapılan R�A+MR e�itiminin süresi 4 haftadır. R�A uygulama e�itimine katılmı� ve sertifikalandırılmı� hekimlerin MR e�itimi 10 i� günüdür. E�itimler için personel seçimi Sa�lık Müdürlü�ü AÇS-AP �ubesi tarafından ihtiyaca ve kurumun hizmet verdi�i nüfus yo�unlu�una göre belirlenmektedir. E�itime alınan personel standart soru formu ile ön de�erlendirmeye alınmakta (ön test); kurs süresi boyunca teorik, demonstrasyon ve uygulama e�itimi verilmekte ve son de�erlendirme için yine standart soru formu (son test) kullanılmaktadır. Ayrıca e�itime katılanların standart ve kaliteli hizmet verebilmesi için her kursiyerin; en az 40 do�ru pelvik muayene yapması, 20 danı�manlık hizmeti vermesi, 10 ki�iye R�A uygulaması ve MR e�itimlerinde bunların ek olarak 20 rahim tahliyesi i�lemi yapması gerekir. Kurs bitiminde yapılan son de�erlendirmede ba�arılı olan kursiyerlere bakanlık tarafından yeterlilik belgesi verilmektedir. Bu ara�tırmada 2005 yılında e�itime alının 32 personelin hizmet içi e�itim sonuçları tanımlayıcı ve çözümleyici olarak sunulmu�tur. Ara�tırmanın verileri Sa�lık Müdürlü�ü ve E�itim Merkezinin kayıtlarından derlenmi�tir. Tanımlayıcı bulgular bireyin ki�isel ve çalı�ma alanına özel bilgilerinin sayı ve yüzdeler ile incelenmesi �eklindedir. Hizmet içi e�itimin etkinli�ini de�erlendirmede katılımcılara uygulanan ön test ve son test ba�arı puanları arasındaki farkın anlamlılı�ı incelenmi�, bunun için “ba�ımlı gruplarda t testi” kullanılmı�tır. Veriler SPSS 11.0 for Windows programında i�lenmi� ve analiz edilmi�tir. Bulgular: 2005 yılında Aile Planlaması Uygulama E�itimi’ne (R�A) alınan 32 sa�lık personelinden %93.8’i kadın; %81.3’ü ebe ve %18.7’si hekimdir. Katılımcıların %90.6’sı Sa�lık Oca�ında, %6.3 hastanede, %3.1 AÇS-AP Merkezi’nde; %46.9’u ilçe merkezinde, %43.8’i köy/kasabada ve %9.4’ü il merkezinde çalı�maktadır. Kursiyerlerin uygulanan ön testten aldıkları puan ortalaması 66.8±7.0; son testten aldıkları puan ortalaması 91.3±5.6’dır. Yapılan ön-son test kar�ıla�tırması sonucunda katılımcıların yüksek oranda ba�arı sa�ladı�ı ve bu ba�arı artı�ının anlamlı oldu�u belirlenmi�tir (t=-19.5, p=0.000). Sonuç: Hizmet içi e�itimin nitelik ve niceliksel de�erlendirmesi incelendi�inde e�itime alınan bireylerin yerle�im yeri ve kuruma göre da�ılımlarının; bu hizmete ula�ımı arttıracak �ekilde planlandı�ını göstermektedir. Di�er taraftan e�itime alınanların yüksek oranda ebe olmasının bu hizmetin amacı ile uyumlu bir �ekilde planlandı�ını; elde edilen yüksek ba�arı durumu ile e�itimin iyi yürütüldü�ü görülmektedir. Manisa ilinde 2000 yılında etkili yöntem kullanma oranı % 36.5 iken 2005 yılında bu oranın % 39.3’e çıkmasında Aile Planlaması Uygulama E�itimlerinin katkısı oldu�u dü�ünülmektedir. Anahtar sözcükler: Aile planlaması, Hizmet içi e�itim

Page 117: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

116

MAN�SA �L�’NDE HEMOGLOP�NOPAT� KONTROL PROGRAMI KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN ÇALI�MALAR, 2005

Tülay LAGARLI¹, Dilaver ÖNER¹, Ziya TAY2, Leyla SEYHAN2, Banu DEVEC�², Yeter BAYDUR², Ertan ÖZMEN2

Manisa Hemoglobinopati Tanı Merkezi¹ Manisa Sa�lık Müdürlü�ü²

Amaç: �limizde 2004 yılında Hemoglobinopati Tanı Merkezi açılmı�tır. Program kapsamında; evlilik öncesi tarama testleriyle toplumdaki ta�ıyıcıların tespiti ve hemoglobinopatilerin kontrol altına alınması hedeflenmektir.

Gereç-Yöntem: 2005 yılı içerisinde il merkezi ve yedi ilçemizde, evlilik öncesi ba�vuran çiftlere ve anemi ön tanısı ile merkezimize sevk edilen �ahıslara HPLC elektroforez yöntemi ile tarama testi uygulanmı� ve sonuçları de�erlendirilmi�tir. Tarama testi için ba�vuran her bireye standardize edilmi� bilgilendirme e�itimi de verilmektedir.

Bulgular: 2005 yılında Hemoglobinopati Tanı Merkezi’nde; il merkezi, Saruhanlı, Akhisar, Gölmarmara, Gördes, Salihli, Turgutlu ve Ahmetli ilçelerinden anemi ön tanısıyla ve evlilik öncesi tarama amacıyla gönderilen 13.421 kan örne�i incelenmi�tir. Bunlardan 12.591’i evlilik öncesi tarama testi, 830’u anemi ön tanısı ile gönderilen kan örneklerinden olu�maktadır. HPLC elektroforez yöntemi ile yapılan inceleme sonucu; 1 Beta Talasemi Major, 495 Beta Talasemi Minör, 8 Hb C Varyant Hemoglobinopati, 14 Hb D Varyant Hemoglobinopati, 8 Hb E Varyant Hemoglobinopati, 23 Heterozigot Hb S Varyant Hemoglobinopati olgusu tespit edilmi�tir. Hemoglobinopati tespit edilen ki�ilere; ta�ıyıcılık ve hastalık hakkında bilgilendirme e�itimleri yapılmı�tır. 2005 yılında; evlilik öncesi tarama testlerinde; her iki e�te de hemoglobinopati tespit edilen 13 riskli çift saptanmı� ve çiftlerin genetik danı�manlık amacıyla sevkleri yapılmı�tır.

Sonuç: �limizde evlilik öncesi tüm çiftlere tarama testi uygulanması ve süreklili�inin sa�lanması en önemli hedeflerimizdendir. Böylece erken dönemde riskli hemoglobinopatili çiftlerin saptanarak gerekli önlemlerin alınması mümkün olacaktır. Toplumda kalıtsal kan hastalıklarının önlenmesi açısından; e�itim ve tarama faaliyetlerinin birlikte yürütülmesi gerekmektedir.

Anahtar sözcükler: Hemoglobinopati, Evlilik Öncesi Tarama Testleri

Page 118: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

117

MAN�SA �L�’NDE NEONATAL RESÜS�TASYON PROGRAMI ÇERÇEVES�NDE YAPILAN E��T�M ÇALI�MALARI

Sedat ULUSOY1, Leyla SEYHAN2, Nermin TANSU�3, Ziya TAY2, Banu DEVEC�2, Yeter BAYDUR2

1 Manisa Çocuk Hastanesi 2 Manisa Sa�lık Müdürlü�ü 3 CBÜ Pediatri ABD Amaç: Bu çalı�manın amacı Manisa ilinde yürütülen NRP e�itimlerinin ve izleme çalı�malarının niteliksel ve niceliksel olarak de�erlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: �zmir Tabip Odasının hizmet içi e�itimi olarak ba�layan e�itimler Sa�lık Bakanlı�ı AÇSAP Genel Müdürlü�ünün çalı�maları ile Ulusal Sa�lık E�itim programı haline gelmi� ve tüm yurtta yapılmaya ba�lanmı�tır. �limizde NRP Uygulayıcı Kursları Manisa Sa�lık Müdürlü�ü, Celal Bayar Üniversitesi ve Manisa Tabip Odası i�birli�i ile 1999 yılında ba�lamı�tır. Kurslar standart modül e�itim �eklinde, interaktif yöntemlerle verilen teorik dersler ve maket üzerinde gerçekle�tirilen uygulamalardan olu�maktadır. NRP kursları AÇSAP Genel Müdürlü�ü’nün koordinasyonunda ilimiz e�itimcileri ve kurs yöneticileri ile yapılmaktadır. �limizde 12 e�itimci ve 3 kurs sorumlusu bulunmaktadır. 2005 yılından itibaren; 2 yıl ve daha uzun süre önce uygulayıcı kursu almı� sa�lık çalı�anlarına yönelik, teorik ve uygulama derslerinden olu�an 1 günlük Güncelleme Kursları düzenlenmektedir. Bu NRP e�itim ve güncelleme kurslarından elde edilen bulguların de�erlendirildi�i ara�tırma tanımlayıcı bir çalı�madır. NRP e�itim ve izleme çalı�malarından elde edilen bulgular sayı ve yüzdeler ile gösterilmi�tir. Bulgular: 1999-2005 yılları arasında Manisa ili Sa�lık Müdürlü�ü AÇSAP �ubesinin organize etti�i 20 NRP uygulayıcı kursu, 2 e�itici kursu ve 2 güncelleme kursu yapılmı�tır. Uygulayıcı kurslarında 88 uzman hekim, 139 pratisyen hekim, 39 asistan hekim, 80 hem�ire, 196 ebe, 15 sa�lık memuru, 70 anestezi teknisyeni ve 2 ATT olmak üzere toplam 629 sa�lık personeli e�itim almı�tır. Do�um salonunda çalı�anlara a�ırlık verilmekle beraber çocuk servisi, acil ve 112 çalı�anlarına da kurs verilmektedir. �limizde do�um olayında rolü olan 407 sa�lık personelinin 264’ü (%65) NRP Uygulayıcı Kursu almı�tır. Güncelleme kurslarına katılan 57 sa�lık personeline son dönemdeki bilgi de�i�imleri aktarılmı�tır. E�itim sonrası do�um salonu ziyaretleri yapılarak hizmet kalitesinin arttırılması sa�lanmaktadır. �lde do�um yapılan toplam 19 hastanenin do�um salonlarına radyant ısıtıcı yerle�tirilmi� ve 8 hastanede de transport küvözü hazır bulunmaktadır. Sonuç: Manisa ilinde 2005 yılı sonu itibariyle NRP kurslu sa�lık personeli olmayan do�um salonu kalmamı�tır. E�itim hedefimiz do�um salonlarında çalı�an tüm personelin NRP Uygulayıcı Kursu almasıdır. 1998 de %0 8,36 olan erken neonatal bebek ölüm hızının 2005 de %0 5,52’ye dü�mesinde bu çalı�maların katkısı oldu�u dü�ünülmektedir. Anahtar sözcükler: Yenido�an, Canlandırma, Kurs

Page 119: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

118

MAN�SA KENT MERKEZ�NDE ÇALI�AN EBELER�N �� DOYUMU

Seval CAMBAZ* Pınar ERBAY DÜNDAR**

*Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksek Okulu,Ebelik Bölümü ** Celal Bayar Üniversitesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı Amaç: Bu çalı�mada, Manisa kent merkezinde çalı�an ebelerin i� doyumu düzeyini ve i� doyumundaki kurumsal farklılı�ı de�erlendirmek amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipteki bu ara�tırmanın evrenini Manisa kent merkezinde çalı�an ebeler (sa�lık ocakları, hastaneler ve Sa�lık Müdürlü�ü’nde çalı�an toplam 233 ebe) olu�turmu�tur. Ara�tırmada örneklem yöntemi kullanılmaksızın tüm evrene ula�ılması hedeflenmi�, çalı�maya 217 ebe katılmı�tır (katılım hızı %93.1). Ara�tırmanın verileri iki bölümden olu�an anket formu aracılı�ıyla ebelerin kurumlarında gözlem altında anket tekni�i aracılı�ıyla toplanmı�tır. Anket formu sosyodemografik bilgiler ve i� doyumu ölçe�inden olu�mu�tur. Çalı�mamızda ebelerin i� doyumunu belirlemek üzere kullanılan i� doyumu ölçe�i 10 alt alandan ve toplam 70 sorudan olu�an, geçerlili�i ve güvenilirli�i Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü tarafından yapılmı� bir ölçektir. Veriler SPSS 10.0 bilgisayar istatistik paket programı ile analiz edilmi�tir. �statistiksel de�erlendirmelerde tek de�i�kenli risk analizleri ve lojistik regresyon analizi kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılan ebelerin ya� ortalaması 32.7±5.40’dır. Ebelerin %53.5’i 1. Basamakta, %38.2’si 2.Basamakta ve %8.3’ü Sa�lık Müdürlü�ü’nde çalı�maktaydı. Ebelerin en yüksek puan aldıkları alt ölçek “çalı�ma ortamındaki ili�kiler” ve en dü�ük alt ölçek ise “çalı�ma ko�ulları” olarak bulunmu�tur. Çok de�i�kenli analizlerde ebelerin i� doyumu ile sosyodemografik faktörler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ili�ki saptanmamı�tır. Gecekondu bölgesinde çalı�mak, birinci basamakta çalı�an ebelerin i� doyumunu azaltan faktörlerdendir. Hastanede çalı�an ebelerin i� doyumu ise “çalı�ma ortamından beklentiler” ve “toplam i� doyumu” alt ölçe�inde daha kötü olarak bulunmu�tur. Sonuç: Çalı�mada ebelerin %50.4’ünün “toplam i� doyumu” yetersiz olarak bulunmu�tur. Hastanede çalı�an ebelerin i� doyumu Sa�lık Oca�ı ve Sa�lık Müdürlü�ü’nde çalı�an ebelerden daha dü�üktür.

Page 120: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

119

MAN�SA MURAD�YE SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDEK� 0-59 AYLIK ÇOCUKLARDA MALNÜTR�SYON SIKLI�I VE MALNÜTR�SYONLA �L��K�L� FAKTÖRLER�N

ARA�TIRILMASI

ÖZYURT Beyhan1, CAMBAZ Seval2, VURAL �aylan3, BOGL Leonie4, ÖZTÜRK Ferdi5, ÖZTÜRK Tülay5, ERGÜL Fatma5, ÜSTÜNO�LU Safiye5, KARATA� Dilek5

1Uzman Doktor, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı 2Ö�retim Görevlisi, Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu Ebelik Bölümü 3Doktor, Manisa Muradiye Sa�lık Oca�ı Sorumlu Hekimi 4Avusturya Viyana Üniversitesi Beslenme Bölümü 5�ntern Doktor, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem VI.Ö�rencisi Amaç: Bu çalı�mada Muradiye Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki 0-59 aylık çocuklarda malnutrisyonun yaygınlı�ını ve malnutrisyonla ili�kili faktörleri incelemek amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma A�ustos 2005’ de Muradiye Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde yürütülmü� kesitsel bir çalı�madır. Ara�tırmanın evrenini sa�lık oca�ı bölgesindeki toplam 570 0-59 aylık çocuk olu�turmu�tur.Ara�tırma için gerekli minumum örnek büyüklü�ü aynı bölgede yürütülen çalı�malarda bulunan malnutrisyon sıklı�ına göre hesaplanmı� ve 264 çocuk olarak bulunmu�tur. Ara�tırmada tabakalı sistematik örneklem yöntemi kullanılmı�tır. Her bir tabakadan örne�e girecek çocuk sayısı belirlendikten sonra, örne�e girecek çocuklar sistematik örnekleme yöntemi ile sa�lık oca�ı ev halkı tespit fi�i(ETF) kayıtlarından rastgele olarak belirlenmi�tir. Veriler olu�turulan anket formu aracılı�ıyla çocukların evlerinde anneleriyle yüzyüze görü�ülerek toplanmı�tır. Görü�me sırasında çocukların boyları 1mm’ye kadar hassas mezura kullanılarak, kiloları 50 gr’a kadar hassas dijital bebek tartıları kullanılarak ölçülmü�tür. Boy ve kilo verilerinden EPI INFO bilgisayar paket programı kullanılarak z skor de�erleri hesaplanmı�tır. Ara�tırmanın ba�ımlı de�i�kenleri, çocu�un boy ve kilo verisinden hesaplanan dü�ük kiloluluk(ya�a göre a�ırlı�ı dü�ük), bodurluk(ya�a göre boyu kısa), zayıflık(boya göre kilosu az)’olarak belirlenmi�tir. Veri analizi SPSS 11.0 paket programı aracılı�ıyla ki kare testi ve Fisher’in kesin ki kare testi kullanılarak yapılmı�tır. Bulgular: Muradiye sa�lık oca�ı bölgesinde 0-59 ay çocuklarda bodurluk %13.6, dü�ük kiloluluk %7.6, zayıflık %2.3 olarak saptanmı�tır. Anne ya�ı 30’dan fazla olan, evde sa�lık personeli yardımı olmadan do�an, müstakil evde, tuvalet atıkları kanalizasyona atılmayan, çekirdek ailede ya�ayan, gebeli�inde demir ve vitamin deste�i almayan, 3 ve üzeri do�um yapan annelerin çocuklarında, miadından önce do�an, dü�ük do�um a�ırlı�ına sahip, 4 aydan az anne sütü alan ve ek gıdaya 4 aydan önce ba�lanan çocuklarda malnutrisyon sıklı�ı daha yüksek olarak bulunmu�tur. Sonuç: Ara�tırma bölgesinde malnutrisyonun yaygın bir sorun oldu�u saptanmı�tır. Malnutrisyonla ili�kili bulunan faktörler göz önüne alındı�ında özellikle risk altında olan bebek ve çocukların malnutrisyon açısından daha iyi izlenmeleri ve güncel de�erlendirme kriterlerine göre malnutrisyonun erken tanınması uygun olacaktır. Anahtar sözcükler: Malnütrisyon, bodurluk, kavrukluk, dü�ük kiloluluk

Page 121: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

120

MAN�SA’DA YA�AYAN 15-49 YA� GRUBU EVL� KADINLARDA A�LE PLANLAMASI YÖNTEMLER� �LE �LG�L� B�LG�, TUTUM VE DAVRANI�LARI;

KIRSAL ALAN ÖRNE�� *Saliha ALTIPARMAK, **Zeynep ADIGÜZEL

* Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu ** Celal Bayar Üniversitesi E�itim ve Ara�tırma Hastanesi

Amaç: Çalı�manın amacı, Manisa Be� Nolu Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki 15-49 ya� grubu evli kadınların aile planlaması yöntemleri konusunda bilgi, tutum ve davranı�larını de�erlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Kesitsel, tanımlayıcı tipteki ara�tırma Mayıs - Haziran 2004 tarihleri arasında yapılmı�tır. Küme örnekleme yöntemi ile ara�tırmaya 300 kadın alınmı�tır. Kartlardan kadınların adresleri alınmı�, ev ziyaretleri yapılarak yüzyüze tekni�i ile kadınlarla görü�ülmü�tür. Toplanan veriler SPSS 10.0 paket programında de�erlendirilmi�tir. �statistiksel analizlerde Ki-kare, yüzde ve ortalama analizi uygulanmı�tır. Bulgular: Kadınların %94’ü ilkö�retim mezunu, 3.3’ü çalı�an kadın, 56.3’ünün ekonomik durumu orta, % 78.3’ünün çocu�u bulunmaktadır. Çocuk sayısı ortalaması 2.4±2.0’dır. Çalı�mamızda kadınların en çok bildi�i 3 yöntem, Ria, hap ve kondomdur. En fazla kullanılan yöntemler geri çekme, kondom ve R�A’dır. Çalı�ma grubunda yer alan kadınların 297 (%99.0)’ ının herhangi bir aile planlaması yöntemi bildi�i saptanmı�tır. Ara�tırma grubundaki kadınların %97.3’ü herhangi bir modern yöntem, %96.6’sı herhangi bir geleneksel yöntem bilmektedir. Kadınların %50.3’ü herhangi bir modern yöntem, %22.0’ı herhangi bir geleneksel yöntem kullanmaktadır. En fazla bilinen yöntemler R�A, oral kontraseptif ve kondomdur. En fazla kullanılan yöntemler geri çekme, kondom ve R�A’dır. Aile planlamsı yöntem temininde %78.1 devlet sektöründen yaralanılmaktadır. Kadınların en güvenilir ve kullanımını kolay buldukları yöntem R�A’dır. Aile planlaması yöntem kullanımını kadınların 53 (%17.7)’si dine aykırı bulurken erkeklerin 13 (%4.3)ü dine aykırı bulmaktadır. Ya�, kadın e�itimi ve koca e�itimi ile modern ve geleneksel yöntem kullanma sıklı�ı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamı�tır (p>0.05). Anahtar sözcükler: Aile planlaması, kontrasepsiyon, kadın.

Page 122: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

121

MEME KANSER� KONTROL PROGRAMI “KEND� KEND�NE MEME MUAYENES� E��T�M�”

�smet DEDE1

1Kanserle Sava� Daire Ba�kanlı�ı, Sa�lık Bakanlı�ı Amaç: Meme kanseri ülkemizde kadın kanserleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Toplumun meme kanseri konusunda e�itim yoluyla bilgi düzeyinin arttırılması ve riskli ya� gruplarına mamografi uygulanması sonucu meme kanserinin topluma getirdi�i yük azaltılabilmektedir. 30 ilde 15-49 ya� grubu kadınlara Bu çalı�mayla; meme kanseri konusundaki farkındalıklarını artırmak, Erken evrede yakalanan meme kanseri olgularının toplam meme kanseri içindeki yüzdesini arttırmak, Kadınları tarama programlarına yönlendirmek suretiyle meme kanserinden ölümleri azaltmak amaçlanmı�tır.

1.A�ama (2001) 2.A�ama (2002-2003) 3. A�ama (2003-2004) 4. A�ama(2004-2005) Bulgular: SP: Kendi Kendine Meme Muayenesi E�itimi verilmi� Sa�lık Personeli Sayısı 10.672 KS: Kendi Kendine Meme Muayenesi E�itimi verilmi� 15-49 ya� Kadın Sayısı 1.583.717 TEKS: Muayeneler sırasında Memede Tespit Edilen Kitle Sayısı 2259 Sonuçlar: Kanser konusunda 15-49 ya� kadınların farkındalı�ının arttırılması, 18 yeni Kanser Erken Te�his ve Tarama Merkezi’nin açılması (11 �lde AB Projesi deste�iyle), Kansersiz ya�am Projesi kapsamında 14 ilde daha KETEM açılı� i�lemlerinin ba�latılması, Kanser Erken Te�his ve Tarama Merkezlerinden yararlanma yüzdelerinin arttırılması, Erken evre kanser tanısı konulabilmesi YARARLANILAN KAYNAKLAR: *KANSER-Temel Bilgiler Korunma Tanı Tedavi (ANKARA -1988 Basımı) *Dünya Sa�lık Raporu-DSÖ (CENEVRE-1998 Basımı) *Uluslararası Katılımlı BESLENME, ÇEVRE ve KANSER SEMPOZYUMU-2002) *Kanser Konusunda Genel Bilgiler (ANKARA- 1998) *Kanserle Sava� Politikası ve Kanser Verileri (ANKARA -2002) *Uluslararası Katılımlı Ulusal Kanser Haftası (ANKARA- 2005) *Hem�ireler için Kanser El Kitabı (AMER�KAN KANSER B�RL��� -1998)

Gereç ve Yöntem

E�itici E�itimi (Dr. Ebe veya Hem.)

Saha Pers. E�it.

(Dr. Ebe veya Hem.)

Halk E�itimi * Ba�langıçta 1 defa ebeler tarafından kadınların e�itimi *15-30 ya� bilgilendirme e�itim *20-49 ya� uygulamalı e�itim

�zlem: Ebe tarafından 6. Ay sonunda 1. Kontrol her 6 ayda bir defa da bilgilendirme

Page 123: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

122

MENOPOZDAK� KADINLARDA HORMON REPLASMAN TEDAV�S� KULLANIMI VE YA�AM KAL�TES�

*Doç Dr. Semra ORUÇ KOLTAN **Ö�r. Gör. Saliha ALTIPARMAK **Doç Dr. Gülten KARADEN�Z ** Uzm. Öznur Karaer Bozkurt *Celal Bayar Üniversitesi E�itim ve Ara�tırma Hastanesi ** Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu ***Serbest Kadın Do�um Uzmanı Amaç: Bu ara�tırma, menapoz döneminde HRT kullanan kadınlarda, HRT kullanımı ile ya�am kalitesi arasındaki ili�kiyi belirlemek amacıyla yapılan analitik bir ara�tırmadır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırmanın evrenini Celal Bayar Üniversitesi E�itim ve Ara�tırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Do�um Poliklini�ine Ocak 2003-Haziran 2003 tarihleri arasında ba�vuran menopoz dönemindeki HRT alan ve almayan kadınlar olu�turmu�, örneklemi ise random olarak seçilen 164 kadın olu�turmu�tur (n=164). Verilerin toplanmasında kadınlara ait sosyodemografik bilgiler, menopoz dönemi ile ilgili yakınmaları de�erlendirme formu ve WHOQOL- BREEF ya�am kalitesi ölçe�i kullanılmı�tır. Verilerin istatistiksel de�erlendirilmesinde Student T-Test, Mann Whitney-U Test ve tanımlayıcı istatistikler kullanılmı�tır. Bulgular: Kadınların ya� ortalaması 54.81±6.57 (43-75)’dır. Kadınların ya�ları arttıkça ya�am kalitesi bedensel, sosyal ve çevre alan puanları dü�mektedir (p< 0.05). Menapoz Ya�am kalitesi alan puanları menopoz ile ilgili yakınmalar arttıkça dü�mektedir (p<0.05). Sonuç: Bu ara�tırmanın bulgularına göre kadınlarda HRT(hormon replasman tedavisi) kullanımının, ya�am kalitesi üzerine olumlu etkisi oldu�u söylenemez. Anahtar sözcükler: Menopoz, kadın, HRT

Page 124: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

123

MU� KÖY H�ZMETLER� �L MÜDÜRLÜ�Ü’NDE ÇALI�AN PERSONEL�N ��YER� �LE �LG�L� SORUNLARI, ALI�KANLIKLARI VE A�LE PLANLAMASI HAKKINDAK� B�LG�

VE TUTUMLARI

Yrd. Doç. Dr. Edibe P�R�NÇC� * Yrd. Doç. Dr. Ferdane O�UZÖNCÜL** * Fırat Üniversitesi Sa�lık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ** Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı Amaç: Bu ara�tırma Mu� Köy Hizmetleri �l Müdürlü�ünde görev yapan personelin demografik özellikleri, i�yerleri ile ilgili sorunları, alı�kanlıkları ve aile planlaması hakkındaki bilgilerini saptamak ve de�erlendirmek amacıyla yapılmı�tır. Yöntem: Bu kesitsel bir ara�tırma olup 343 personelden 330’ una (%96.2) ula�ılmı�tır. Anket 2005 yılı Ocak ayında uygulanmı�tır. SPSS yazılım programı kullanılarak veri bilgisayara girilmi�, tablola�tırılmı� ve analiz edilmi�tir. Önemlilik testi olarak ki-kare testi kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılanların % 99.1 erkek, %0.09 kadındır. Ya� ortalaması 44.80±7.47 dır. %96.7’si evlidir. Çalı�anların %91.8’i i�çi, %8.2’si memurdur. %50.3’ü ilkokul mezunudur. Çalı�maya katılanların %82.7’sinin hizmet süresi 11 yıl ve üstündedir. %4.2’si i� kazası geçirmi� olup, %3.9’unda kalıcı sakatlık meydana gelmi�tir. �� kazası yapanların %3.6’sı bir kez, %0.3’ü iki kez, %0.3’ü de üç kez geçirmi�tir. Halen sigara içenlerin oranı %67.0’dır. Çalı�anların e�itim durumuna göre sigara içme oranlarına bakıldı�ında; ilk-ortaokul mezunu olanların sigara içme oranı %72.4 iken, üniversite mezunlarında bu oran %6.3 olarak bulunmu�tur (p>0.05). Yine e�itim durumlarına göre günde içilen sigara miktarına bakıldı�ında; ilkokul mezunu olanların 20 adet ve daha fazla sigara içme oranı % 57.1 iken üniversite mezunlarında bu oran %4.1’dir (p<0.05). Alkolü en az bir kez deneyenlerin oranı %23.3’tür. Halen alkol kullananların oranı %10.9’dur. Sigara içenlerin alkol kullanma oranı %88.9 dur (p<0.05). Ara�tırmaya katılanların %17.3’ünde kronik hastalık mevcuttur. Aile planlamasına kar�ı olmayanların oranı %76.4’tür. Aile planlaması yöntemi kullananların oranı %64.5’tir. Bunların %50.2’ si hap, %22.5’i rahim içi araç, %17.8’i kondom, %2.8’i tüp ligasyonu, %0.9’u i�ne, %5.2’si geri çekme, %0.5’i takvim yöntemi kullanmaktadır. Sonuç: Mu� Köy Hizmetlerinde çalı�an personelin i� kazasından korunmada ve aile planlaması konusunda bilgi eksi�i vardır. Sigara içme oranı da yüksek bulunmu�tur. Anahtar sözcükler: i�çi, aile planlaması, sigara, alkol

Page 125: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

124

N�LÜFER HALK SA�LI�I E��T�M VE ARA�TIRMA BÖLGES�NDE YAPILAN H�ZMET �Ç� E��T�MLER�N DE�ERLEND�RMES�

Nalan Akı�, Kayıhan Pala Amaç: Nilüfer Halk Sa�lı�ı E�itim ve Ara�tırma Bölgesinde (NHSEAB) yapılan hizmet içi e�itimlerin de�erlendirilmesi Gereç ve Yöntem: NHSEAB, Uluda� Üniversitesi ile Nilüfer Belediyesi arasında 30.10.2001 tarihinde imzalanan bir protokolle kurulmu�, 1. basamak sa�lık hizmetlerinin verildi�i ve aynı zamanda Tıp Fakültesi 6. sınıf ö�rencilerinin Halk Sa�lı�ı stajını yaptı�ı 6 Halk Sa�lı�ı E�itim ve Ara�tırma Merkezi ve bu merkezlere ba�lı 6 Halk Sa�lı�ı Merkezinden olu�maktadır. Bölgede 20’si ebe-hem�ire; 20’si hekim olmak üzere toplam 83 personel çalı�maktadır. Bu çalı�ma 2002-2005 yılları arasında ebe- hem�irelere verilen e�itim etkinliklerinin de�erlendirilmesiyle amacıyla, NHSEAB kayıtlarından yararlanılarak yapılmı�tır. Bulgular: Bölgede yürütülen hizmet içi e�itim etkinlikleri yalnızca ebe/hem�irelere yönelik ve tüm personele yönelik olmak üzere iki grupta yapılmaktadır. Gerekti�inde yalnızca hekimlere yönelik e�itimler de yapılmaktadır. E�itimler planlanırken personelin talep etti�i konular göz önünde bulundurulmaktadır. Bölgede 2002-2005 yılları arasında toplam 58 e�itim yapılmı�tır. Bu e�itimlerden 30’u (%51.7) yalnızca ebe- hem�irelere, 28’i (%48.3) ise tüm sa�lık personeline yönelik yapılmı�tır. Bu e�itimlerin yıllara göre da�ılımı Tablo 1’de sunulmu�tur.

Tablo 1. NHSEAB’de gerçekle�tirilen e�itimlerin konu ba�lıklarına göre da�ılımı Konu 2002 2003 2004 2005 Toplam Ana ve çocuk sa�lı�ı 4 3 10 7 24 Mesleki esas ve teknikleri 1 1 2 2 6 Çevre sa�lı�ı 1 1 Mikrobiyoloji ve ba�ı�ıklama 1 1 4 6 Bula�ıcı hastalıklar ve epidemiyolojisi 1 1 3 5 Beslenme 2 2 4 Kronik hastalıklar 2 1 3 Sa�lık yönetimi 3 2 5 Di�er* 2 2 4 Toplam 8 7 25 17 58 *: Konu�ma bozuklukları, di� sa�lı�ı, tütünün sosyal boyutu, ev kazaları Bölgede çalı�an ebe- hem�ireler, 2003 yılında U. Ü. Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD tarafından düzenlenen, 3 günlük aile planlaması danı�manlı�ı ve rahim içi araç e�itim kursuna katılmı�lar; bu kursun bitiminde Bursa Zübeyde Hanım Do�umevi ve 1 No’lu Ana Çocuk Sa�lı�ı Merkezine giderek uygulama yapmı�lardır. Bölgede çalı�an ebe/hem�irelerin halk e�itimleri yaptıkları göz önünde bulundurularak, etkili sunum yapabilmeleri amacıyla 2004 yılında Halk Sa�lı�ı AD tarafından 3 gün süren ‘sunum becerileri kursu’ düzenlenmi�tir. Hekimlere yönelik olarak 2002 yılında U. Ü. Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon AD tarafından 2 gün süreli ‘acil tıbbi giri�imler’ konulu uygulamalı e�itim, U. Ü. Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD tarafından 3 gün süreli ‘e�iticilerin e�itimi’ kursu; bir radyolog tarafından ‘1. basamakta radyoloji‘ konulu yarım gün süren uygulamalı e�itim yapılmı�tır. Sonuç: Bölgede gereksinime dönük olarak en fazla e�itimin ana-çocuk sa�lı�ı konusunda yapıldı�ı görülmektedir. Bunun nedeni ebe/ hem�irelerin gebe, 15-49 ya� evli kadın, 0-6 ya� çocuk izlemleri sırasında kar�ıla�tıkları sorunların çözümüne yönelik bilgilenme istekleri olabilir.

Page 126: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

125

ÖDEM�� �LÇES�’NDEK� 0–12 AYLIK BEBEKLER�N �ZLEM SIKLIKLARININ �NCELENMES�

*Tülay SA�KAL, *Aysun ÇELEB�O�LU, **Serap Ç�NKILIÇ * E.Ü. Ödemi� Sa�lık Yüksekokulu Ö�r. Gör. ** E.Ü. Ödemi� Sa�lık Yüksekokulu Ö�r. ([email protected], [email protected]) Amaç: Bu çalı�mada, �zmir �li Ödemi� �lçesi’nde 2001–2002 yıllarında sa�lık ocaklarına ba�lı olan 0–12 aylık bebeklerin, izlem sıklıklarının ideal bebek izlem sayılarına ula�ıp ula�ılmadı�ını ölçmek, bebeklerin a�ılanma durumlarını saptamak, bu hizmetin hangi sa�lık personelleri tarafından verildi�ini belirlemek ve annelerin sosyo-demografik özelliklerine göre bebeklerini sa�lık ocaklarına ne sıklıkla getirdiklerini saptamak amaçlanmı�tır. Gereç-Yöntem : Bu çalı�ma, sa�lık oca�ı kayıtlarından olan Bebek �zlem Kartlarına dayalı olarak yapılmı� retrospektif bir ara�tırmadır. Ödemi� �lçesindeki 1 No’lu, 2 No’lu, 4 No’lu ve 5 No’lu Sa�lık Ocaklarına ba�lı 0–12 aylık 902 bebekten 100 bebe�in ve annelerinin sosyo-demografik özellikleri, bebeklerin izlem sıklıkları ve a�ılanma durumları ile ilgili veriler bebek izlem kartları incelenerek toplanmı�tır. Her sa�lık oca�ından 25 bebek rasgele sayılar tablosundan yararlanılarak seçilmi�tir. 1 No’lu ve 2 No’lu Sa�lık Ocakları sosyo-ekonomik durumu iyi, 4 No’lu ve 5 No’lu Sa�lık Ocakları ise sosyo-ekonomik durumu orta ve dü�ük düzeyli ailelerden olu�mu�tur. Veriler SPSS 10,0 istatistik programında de�erlendirilmi�tir. Bulgular : Annelerin, % 80’inin 20–35 ya� ve %63’ünün ise ilkokul mezunu oldu�u ve %61’inin sosyal güvencelerinin olmadı�ı saptanmı�tır. Ayrıca, izlemlerin tümünün ebe-hem�ireler tarafından yapıldı�ı, bebeklerin %89’unun 5 ve daha çok sayıda izlendi�i, evde yapılan izlemlerin yetersiz oldu�u (%7), ilk 48 saatteki izlemin %90 oranında yapılmadı�ı, ilk 3 ayda bebeklerin %53’ünün 4–5 kez izlendi�i, 4–12. aylar arasında ise bebeklerin sadece %8’inin yeterli sayıda (6–7 kez) izlendi�i, bebeklerin %82’sinin kilo izlemlerinin yeterli düzeyde yapıldı�ı ve bebeklerin tümüne DBT ve OPV a�ılarının yapıldı�ı saptanmı�tır. �zlem sıklıkları kar�ıla�tırıldı�ında; 2 No’lu Sa�lık Oca�ında pozitif yönde anlamlı bir fark bulunmu�tur (X2=21.33, SD=6, P<0.05). BCG a�ısının yapılması açısından sa�lık ocakları arasında fark bulunmu�tur (X2=7.607, SD=3, P<0.05). Bu fark negatif yönde 4 No’lu Sa�lık Oca�ından kaynaklanmı�tır. Annelerin ö�renim durumu ile bebek izlem sıklıkları kar�ıla�tırıldı�ında, annelerin ö�renim düzeyleri yükseldikçe, izlem sayıları daha dü�ük bulunmu�tur (X2=5.334, SD=2, P<0.05). Annelerin ya� grupları ve bebeklerin izlem sıklıkları incelendi�inde; 20 ya�ın altındaki annelerin bebeklerin izlemlerinin daha az sayıda oldu�u tespit edilmi�tir (X2=16.312, SD=4, P<0.05). Sonuç: Birinci Basamak Sa�lık Hizmetlerinde bebeklerin 12. aya kadar yeterli düzeyde izlenmesi ve a�ılanması için sa�lık çalı�anlarına ve topluma e�itimler yapılması, sa�lık ocaklarında verilen hizmetlerin iyile�tirilmesi ve 0–12 aylık bebeklerin sa�lık ocaklarından yararlanma oranlarının yükseltilmesi gereklili�i saptanmı�tır.

Anahtar Sözcükler: Birinci Basamak Sa�lık Hizmetleri, 0–12 aylık bebek izlemleri, a�ılanma durumu

Page 127: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

126

ÖRGÜN E��T�MDE B�R GRUP Ö�RENC�N�N B�LG�SAYAR KULLANMA DURUMLARININ �NCELENMES�

H.Nurcan EK*, Nimet KILIÇ*, Perihan Ö�DÜM* *Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Sa�lık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, AYDIN Amaç: Mezuniyet sonrası sa�lık alanında çalı�acak olan ö�rencilerin bilgi teknolojileri kullanım düzeyleri ve buna etki eden faktörlerin belirlenmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Anket �ubat-mart 2006 tarihlerinde 252 Aydın Sa�lık Yüksekokulu ile 52 Aydın Sa�lık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ö�rencisine uygulanmı�tır. Anket ö�rencilerin sosyo-ekonomik düzeylerini, bilgisayar kullanma düzeyleri ile internet kullanma durumları ve hangi alanlarda faydalandıklarını sorgulayan üç bölümden olu�mu�tur. Bulgular: Anketi 300 kız (%95.5), 14 erkek (%4.5) toplam 314 ö�renci yanıtlamı�tır. Yanıtlayanların ya� ortalamasının 20.9 ±2.08 oldu�u gözlenmi�tir. Ö�rencilerin 188’nin (%59.9) sosyo-ekonomik düzeyi orta ailelerden geldi�i saptanmı�tır. Ö�rencilerin 166’sı (%52.9 ) Genel Lise, 89’u (% 28.3) Anadolu ve Yabancı Dil A�ırlıklı Lise, 55’i (% 17.5) Sa�lık Meslek Lisesi mezunudur. Ö�rencilerin 216’sı (% 69.2) orta ö�renimde bilgisayar dersi almadı�ı, 96’sının(% 30.8) aldı�ı saptanmı�tır. Mezun olunan lise programı ile bilgisayar dersi alma arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmu�tur (p=0.000).

Ö�rencilerin 266’sı (% 85.8) bilgisayar kullanımını az çok bildi�i, 44’ünün (% 14.2) ise bilgisayar kullanmayı bilmedi�i saptanmı�tır. Ö�rencilerin 161’i (%54) bilgisayar kullanmayı bilgisayar dersinde,100’ ü (% 33.6) kendi kendine, 28’i (% 9.4) ise kursa giderek ö�rendiklerini belirtmi�lerdir.

Bilgisayar kullanımına beceri düzeyinde bakıldı�ında 236’sı(% 75.2) MS kelime i�lemcisini, 184’ü (%59.9) görüntülü sunu programını kullandıklarını belirtirken, 159’unun(% 51.8)grafik ve tablo programları ile, 209’u (% 68.5) ise çizim programını kullanmadıklarını ifade etmi�lerdir.

Ö�rencilerin bilgisayar kullanma amacına baktı�ımızda % 30.58’sinin internete ba�lanmak için, % 21.76’ sının ödev hazırlamak için, % 15.73’ünün müzik dinlemek için oldu�u saptanmı�tır.

�nterneti en çok % 11.5’inin mesleki konularda ara�tırmak için, % 10.7’sinin hobileri için, %10.5’inin e-mail için tercih ettikleri saptanmı�tır.

Ö�rencilerin 293’ü (% 93.3) meslek hayatı boyunca bilgisayar bilgisinin kendileri için gerekli oldu�unu ifade etmi�tir.

Bilgisayar kullanımı yetisinin geli�meme sebepleri arasında 120’sinin(%49.8) imkansızlık, 89’unun (% 36)ö�reticinin olmaması, 29’unun (%12) bilgisayara kar�ı ilgisinin olmadı�ı �eklinde saptanmı�tır. Sonuç: Ö�rencilerimizin ço�u bilgi teknolojilerini büyük oranda kullanmaktadırlar. Beceri seviyesinde bu oranın dü�ük olması e�itim sistemimizdeki imkansızlıklar ve yeterli e�itmenlerin olmayı�ından kaynaklanmaktadır. Ö�rencilerimizin büyük ço�unlu�unun mesleki hayatta bilgisayar kullanımının gereklili�ine inanması sa�lık alanında teknolojik geli�meleri takip edecek duyarlılıklarının olması bakımından sevindiricidir. Anahtar sözcükler: Örgün E�itim Ö�renci Bilgisayar Kullanma

Page 128: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

127

POSTPARTUM DÖNEMDEK� ANNELER�N ANNE SÜTÜNÜN ÖNEM� HAKKINDAK� B�LG� DÜZEYLER�N�N �NCELENMES�

Fatma BAYRAM1 Nihal CENG�Z2 1Ö�retim Görevlisi, Afyon Sa�lık Yüksek Okulu 2Yrd.Doç.Dr., U�ak Sa�lık Yüksek Okulu Amaç: Annelerin bebek beslenmesi konularındaki yetersizliklerini gidermek ve hazırlanacak yeni e�itim programlarına rehber olabilmek için, postpartum dönemdeki annelerin emzirmeye ili�kin bilgi düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma, Afyon ili belediye sınırları içinde bulunan üç hastanedeki (Afyon Zübeyde Hanım Do�um ve Çocuk Bakımevi, Afyon SSK ile Afyon Kocatepe Üniversitesi Ahmet Necdet Sezer Uygulama ve Ara�tırma Hastaneleri) do�um servislerinde yapılmı�tır. Ara�tırma, 1 Nisan ve 15 Mayıs 2005 tarihleri arasında, yüz yüze görü�me yöntemi ile anket formu uygulanarak, tanımlayıcı nitelikte gerçekle�tirilmi�tir. Veriler SPSS for Windows 11.0 programında de�erlendirilmi�tir.

Bulgular: Annelerin % 11’inin 19 ya� ve altında, %40.2’sinin 20-24 ya�, %30.6’sının 25-29 ya� grubunda oldukları, %5.7’sinin okur-yazar olmadıkları, %76.1’inin ilkö�retim, %14.8’inin lise, %3.3’ünün üniversite mezunu olarak bulunmu�tur. Annelerin sadece %4.3’ü herhangi bir i�te çalı�ırken (memur, esnaf, i�çi), %95.7’si ev hanımı idi. E�lerinin; %58.9’u serbest meslek sahibi ve ya çiftçi iken, %25.4’ünün i�çi, %9.6’sının memur ve %6.2’sinin i�siz oldukları tespit edilmi�tir. Anne ve e�lerinin i�leri ile toplam puanları arasında yapılan istatistiksel de�erlendirme anlamlı bulunmu�tur (p<0.005). Emzirme puan ortalamalarına bakıldı�ında okur-yazar olmayanların bilgi puan ortalaması 74.33 iken, üniversite mezunlarının puan ortalaması 92.0 olarak bulunmu�tur (P<0.000). Çalı�an annelerin bilgi puanları ortalaması 90.6, ev hanımı olan annelerin ise 82.62 olarak saptanmı�tır (P<0.001). �ehir merkezinde oturmakta olan annelerin emzirme puan ortalaması 86.02, ilçede oturanların 81.14, köyde oturanların ise 80.08 oldu�u tespit edilmi�tir (P<0.000). Gebelik ve do�um sayıları ve toplam puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı ili�ki bulunamazken (P>0.005) en yüksek puanları ikinci ve üçüncü gebeli�i olan anneler almı�lardır. Özellikle gebelik takipleri esnasında emzirme ve anne sütünün öneminin vurgulanması, bebe�inden ayrı kalmak zorunda olan veya çalı�an annelere süt sa�ma ve saklama ko�ullarının ö�retilmesi ve i�yerlerinde buna uygun ortamın sa�lanması gereklili�i önem ta�ımaktadır. Anahtar sözcükler: Postpartum, anne, beslenme, anne sütü.

Page 129: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

128

PRAT�SYEN HEK�MLER D�YABETL� HASTA �ZLEM� HAKKINDA NELER DÜ�ÜNÜYOR VE ÖNER�YORLAR?

Dr. Sema �lhan* Dr. Sevtap Kocasarı * *TTB Genel Pratisyenlik Enstitüsü E�iticisi ve Kronik Hastalık Modülü Hazırlık Grubu Üyesi Amaç: Bu ara�tırma özellikle geçmi�te konuyla ilgili e�itim etkinliklerinin yapıldı�ı Grup Ba�kanlıklarında (SGB) hekimlerin dü�ünce ve deneyimlerini saptamak amacıyla yürütülmü�tür. Yöntem: Ekim 2005 tarihinde 3 SGB’dan 13 sa�lık oca�ında; Balçova ve Güzelbahçe sa�lık ocaklarının tümünde ve Konak SGB’da kronik hastaların yo�un oldu�u kentsel sa�lık ocakları seçilerek yapılmı�tır. Bu kurumlarda çalı�makta olan 76 hekimden 60 tanesi ankete yanıt vermi�tir (%78,9). Bulgular: Hekimlerin %32,8’i 35 ya� altında, %55,2’si 36-45 ya� arasında ve %6,9’u 46 ve üstündedir (n:58) ve %74,1’i kadın, % 25;9’u erkektir. (n:58) %64,4’ü 11-20 yıl önce ve %8,5’u 21 yıl ve daha önce mezun olmu�tur. %80’i Diyabetli hasta takibi yaptı�ını belirtmekte %64,6’sı mezuniyetinden bu yana , %35,4’ü e�itim aldı�ından bu yana hastaları izlemektedir. %33,3’ü hala e�itim almamı�tır. %76,6’sı mezun oldu�u okuldan, %61,7’si üniversitelerin ve %61,7’si ilaç firmalarının ,% 48,9’u SGB’dan, %21,3’ü Tabip Odasının, %14,9’u Sa�lık Müdürlü�ünün e�itimlerine katılmı�tır. %94,5’i diyabeti hastaların takibinde zorlukla kar�ıla�maktadır. Gestasyonel diyabet taraması yapanların oranı %72,7’dir. Diyabet e�itimi almak isteyenler %89,7’dir. Sizce sa�lık oca�ında diyabetli hasta takibi yapılmalı mı? sorusuna hekimler %91,7 oranında evet demi�tir. Diyabetli hasta takibindeki zorlukları �unlardır: Hastalar hastalıklarının ciddiyetinin farkında de�il, yeterli e�itim alamamaları nedeniyle hasta hekim ili�kisi kurulamıyor, tahliller rahat yapılamıyor, hastaya ayrı bir yer ayrılamıyor, hasta sıklı�ı ve dönü�ümlü poliklinik yapılması nedeniyle takip zor, yardımcı sa�lık personeli bilgi açısından yetersiz, sayıca eksik, kayıt sistemi kullanılamıyor. Diyabetli hastaların izlemi için önerileri ise �unlardır: Hasta her zaman aynı doktor tarafından izlenmeli, sık sık hizmet içi e�itim alan birinci basamak hekimi tarafından yapılmalı, daha çok poliklinik odası olmalı, hekim ba�ına dü�en hasta sayısı azaltılmalı, tüm personelde bilgi e�itli�i sa�lanmalı, Diyetisyene ula�abilmeliler, düzenli aralıklarla davet edilmeli, randevulu olmalı, belli saatler ayrılmalı, laboratuar ve hekim dı�ı personel yeterli olmalı ( Lipid, HgA1C bakılabilmeli), Oftalmoskop olmalı, albuminüri bakılabilmeli, e�itimlerde Pratisyen Hekimlik Derne�i aktif rol almalı, kronik hastaya yakla�ım protokolü olu�turulmalı ve tüm birinci basamak kurumlarda uygulanmalı, standart bir kayıt formu geli�tirilmeli ve bilgisayara yüklenmeli, sevk zinciri ve geri bildirimler i�ler hale gelmeli yeterli yardımcı sa�lık personeli olmalı, döner sermaye ka�ıtlarıyla bu kadar çok u�ra�ılmamalı, kan �ekeri do�ru bakılmalı, kendileri de ölçebilmeli, hastane laboratuarlarından do�rudan yararlanabilmeli, hasta yakınları e�itilmeli, multidisipliner yakla�ılmalı Sonuç: Meta analizlerle gösterilen sorunlar ve çözüm önerilerinin bu çalı�madaki hekimlerce de aynı �ekilde saptanmı� olması pek çok ülkede sorunların ve çözüm önerilerinin benzer oldu�unu göstermi�tir. Anahtar sözcükler: Pratisyen hekim, diyabet

Page 130: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

129

SA�LIK �� GÜCÜ �STEM�NDE BULUNAN ��VERENLER�N VE �STENEN SA�LIK �� GÜCÜNÜN ÖZELL�KLER�

Dr. Metin PIÇAKÇIEFE1 Yard. Doç. Dr. Yücel DEM�RAL1 Doç. Dr. Alp ERGÖR1

1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı Anabilim Dalı [email protected] Amaç: Bu çalı�mada, sa�lık i� gücü isteminde bulunan i�verenlerin i� kolu özellikleri, istenilen sa�lık i� gücüne sunulun çalı�ma ko�ulları ve sa�lık i� gücünün mesleki özellikleri incelenmi�tir. Gereç-Yöntem: Kesitsel çalı�manın evrenini �zmir �� Kurumu’na sa�lık i� gücü isteminde bulunan 14 i�veren ve istenilen 48 sa�lık i� gücü olu�turmu�tur. 1 Ocak-30 Nisan 2005 tarihleri arasında �zmir �� Kurumu’nda ki i� gücü istemi formları incelenmi�tir. �ncelenen toplam 492 i� gücü istemi formu içerisinde 14 (%2.8) sa�lık i� gücü istemi formu bulunmu�tur. Bulgular: Sa�lık i� gücü isteminde bulunan i�verenlerin ço�unlu�u (%85.7) kamu, %14.3’ü özel kurulu�tur. ��kolunun tamamı yurtiçinde bulunmaktadır. ��kolunun %85.7’si üniversite, %7.1’i medikal, %7.1’i temizlik hizmetleri �irketidir. �stenilen sa�lık i� gücünün %64.3’ü kar�ılanmı�tır. ��verenin sa�lık i� gücünü seçerken %92.9’u sözlü, %7.1’i sözlü ve yazılı sınav yöntemini kullanmak istedi�ini bildirmi�tir. �stenilen sa�lık i� gücünün %77.1’i kadındır. Sa�lık i� gücünün çalı�ma periyodunun %83.3’ü tam zamanlı, %16.7’si vardiyalı, çalı�ma �eklinin %95.8’i geçici, %4.2’si sürekli, günlük çalı�ma saatlerinin ise %52.1’i 8.30-17.30 saatleri arasında olması istenmektedir. Tamamına aylık asgari ücret ödemesi (Brüt: 488.7 YTL) ve sadece %12.5’ine sosyal ödeme yapılacaktır. �stenilen sa�lık i� gücünün %85.4’ü meslek yüksek okulu/üni., %14.6’sı sa�lık meslek lisesi mezunudur. �stenilen sa�lık i� gücünün %43.0’ı hem�ire, %21.5’i sa�lık teknikeri, %7.1’i radyoloji teknikeri, %7.1’i diyetisyen, %7.1’i tıbbi laboratuar teknikeri, %7.1’i tıbbi dokümantasyon teknikeri, %7.1’i eczacıdır. Sa�lık i� gücünün tamamı mesle�i okuldan ö�renmi�tir. Sonuç: Sa�lık i� gücü istemin daha çok kamudan gelmesi, istenilen sa�lık i� gücünün önemli bir bölümünün cinsiyetinin kadın olması, yüksek oranda geçici süreli ve dü�ük ücretle çalı�tırılacak olması ara�tırmanın en önemli sonuçlarıdır. Bu sonuçlar istenilen sa�lık i�gücüne sunulan çalı�ma ko�ullarının iyi bir durumda olmadı�ını göstermesi açısından önemlidir. Anahtar sözcükler: ��sizlik, sa�lık i� gücü, i�veren

Page 131: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

130

SA�LIK MEMURLU�U �RENC�LER�N�N ��ZOFREN� HASTALI�I HAKKINDAK� B�LG�LER� VE ��ZOFRENLERE KAR�I TUTUMLARI

Ö�r.Gör.Msc.Selma BA�KURT Ebru TUNALILAR Balıkesir Üniversitesi Balıkesir Sa�lık Yüksekokulu [email protected] Amaç: �izofreni, ki�inin duygu dü�ünce ve davranı�larında önemli de�i�ikliklere neden olan, belirtileri ve seyri ki�iden ki�iye de�i�iklik gösteren, hastaların bir kısmında iyile�me ile bir kısmında ise toplumsal ili�kiler ve entelektüel faaliyetlerde önemli kayıplara yol açan bir ruhsal hastalıktır. Sa�lık memurlu�u bölümünde okuyan ö�rencilerinin �izofreni hastalı�ı ve �izofrenler hakkındaki tutumlarını belirlemek amacıyla yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikteki bu çalı�ma Mayıs 2004 ile Aralık 2005 tarihleri arasında Balıkesir Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu sa�lık memurlu�u bölümünde e�itim gören son sınıf ve 3. sınıf 63 ö�renci ile yapılmı�tır. Çalı�ma için okul idaresinden yazılı, ö�rencilerden sözlü izin alınmı�tır. Ki�isel bilgilerden, �izofren vaka örne�inden ve �izofreni hastalı�ı hakkındaki sorulardan olu�mu� anket formu hazırlanmı�. Ö�rencilere 5 grupta sorular sorulmu� ve likert tipi bir derecelendirme sistemiyle hangi cümleye katıldıklarını belirtmeleri istenmi�tir. Veriler SPSS istatistik paket programında frekans da�ılımları, aritmetik ortalama, standart sapma, ki-kare testleri ile de�erlendirilmi�tir. Bulgular: Çalı�maya katılan 63 ö�rencinin ya�larının aritmetik ortalaması ve standart sapması 22,92+1,48 dir. Cinsiyetlerine bakıldı�ında %17,5’inin kız, %82,5’inin erkek oldu�u, %49,2’sinin son sınıf, %50,8’inin 3. sınıf ö�rencileri oldukları saptanmı�tır. Ö�rencilerin %76,2’sinin sa�lık meslek lisesi mezunu, %84,1’i evde arkada�ları ile kalmaktadır. Ö�rencilerin %76,2’sinin mesleklerini sevdikleri, %52,4’ünün okudukları okulu sevdikleri tespit edilmi�tir. Kendilerinde belirlenen ruhsal bir hastalık oldu�unu ifade edenlerin oranı %7,9 iken ailelerinde veya yakın akrabalarında ruhsal rahatsızlık oldu�unu belirtenler %9,5’dur. “�izofreni olanlar akıl hastasıdır.” cümlesine ö�rencilerin %28,6’sı çok katıldıklarını, %42,9’u katıldıklarını, %15,9’u pek katılmadıklarını, %12,7’si katılmadıklarını belirtmi�lerdir. “Hacı veya hocalar �izofreninin geçmesini sa�layabilir” cümlesine katılımcıların %4,8’i katılmakta, %25,4’ü pek katılmamakta, %69,8’ı katılmamaktadır. �izofren bir ki�i ile evlenebilirim.” cümlesine katılımcıların %1,6’sı çok katılmakta, %15,9’u katılmakta, %11,1’ı pek katılmamakta, %71,42’ü katılmamaktadır. “�izofren bir kom�um olması beni rahatsız etmez.” cümlesine katılımcıların %1,6’sı çok katılmakta, %36,5’ı katılmakta, %25,4’ü pek katılmamakta, %36,5’ı katılmamaktadır. “�izofreni ilaçla tedavi edilebilen bir hastalıktır” cümlesine ö�rencilerin %6,3’ü çok katılmakta, %28,6’sı katılmakta, %38,1’i pek katılmamakta, %27,0’ı katılmamaktadır. “Gitmesi gereken doktor” sorusuna ö�rencilerin %1,6’sı sa�lık oca�ı doktoru, %96,8’i psikiyatri doktoru �eklinde yanıtlarken, %1,6’sı da doktora gitmesini gerektiren bir durumun olmadı�ını belirmi�tir. Kendilerinde belirlenen ruhsal bir hastalık durumları ile �izofreninin ki�ilik zayıflı�ından kaynaklanması arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmı�tır. Ruhsal bir hastalı�ı olmadı�ını belirten ö�renciler �izofreninin zayıf ki�ilik yapısından kaynaklandı�ına katılmamaktadır. p<0,05 (fisher’s exact test) Ö�rencilerin sınıfları ile �izofren bir ki�i ile evlenme durumları arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmı�tır. Son sınıfların ço�u �izofren bir ki�i ile evlenemeyeceklerini belirtmi�lerdir p<0,05 ( fisher’s exact test ). Sonuç: Ö�rencilerin �izofrenlere kar�ı tutumlarının olumlu oldu�u saptanmı�tır.

Page 132: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

131

SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDE GEBELERDE �DRAR YOLU ENFEKS�YONUNU BEL�RLEME

Çetin GÜNDO�DU* Emrah AKBAY* Hakan AKYOL* �enay ÖZF�DAN* Hatice G�RAY** Guljan DÖNMEZ** Alp ERGÖR*** *Hekim adayı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi **Ara�tırma Görevlisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. *** Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı AD. Amaç: Sosyoekonomik düzeyi dü�ük bir bölgedeki gebe kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu sıklı�ını, risk etmenlerini ve seçilen tanı yöntemlerinin tutarlılı�ını saptamaktır. Gereç ve Yöntem: �zmir �li Uzundere Sa�lık Oca�ı Bölgesi’nde kesitsel analitik bir çalı�ma yapılmı�tır. Ara�tırmanın evreni Haziran-2005’te sa�lık oca�ı bölgesinde ya�ayan 73 gebedir. Tüm gebeler çalı�maya alınmı�, 66 (%90.4) gebeye ula�ılmı�tır. �YE varlı�ı klinik belirti, piyüri varlı�ı ve daldırma çubu�u ile idrarda nitrit ve lökosit esteraz pozitifli�i bulgularının üçünün birden pozitif olması ile saptanmı�tır. Seçilen tanı yöntemine göre her bir bulgunun tutarlılı�ı ara�tırılmı�tır. Veri Ki-kare testi kullanılarak çözümlenmi�, p< 0.05 anlamlı kabul edilmi�tir. Bulgular: Gebelerin %80.3’ü 20–34 ya� grubunda, %80.2’si ilkö�retimi bitirmi�, %18.2’si resmi olarak evli de�il, %98.5’i ev kadınıdır. %42.6’sının hane geliri asgari ücret ve altındadır. %63.6’sı istemli gebeliktir, %31.8’inin ilk gebeli�idir, %89.4’ü gebelikte sa�lık kontrollerine düzenli gitmektedir, %36.4’ü gebeli�inde sigara içmektedir, %48.5’inin gebeli�inde en az bir sa�lık sorunu olmu�tur. Bu gebeli�inde antibiyotik kullanan 16 (%24.2) gebenin, 13’ü (%19.7) �YE nedeni ile kullanmı�tır. Tanı koydurucu üç bulgunun pozitifli�i ile (klinik belirti, nitrit-lökosit esteraz pozitifli�i, piyüri varlı�ına) 31 (%47.0) gebede �YE saptanmı�tır. �u anki gebeli�i ilk gebelik olan, evlilik süresi 1 yıl ve altında olan gebelerde �YE sıklı�ı anlamlı olarak daha yüksektir. Di�er özelliklerin �YE varlı�ını etkilemedi�i saptanmı�tır. Her üç bulgunun birlikte pozitifli�i tanı koydurucu olarak alınarak, klinik belirti, nitrit-lökosit esteraz pozitifli�i ve piyüri bulgularının duyarlılı�ı sırayla yüzde 62.8, yüzde 92.9, yüzde 79.5; seçicili�i yüzde 86.3, yüzde 86.8, yüzde 100.0 bulunmu�tur. Sonuç: Gebelerde idrar yolu enfeksiyonu sıklı�ı yüksektir. Sa�lık ocaklarında özellikle ilk kez gebe olan yeni evli kadınlar erken dönemde enfeksiyon için ara�tırılmalıdır. Bakteriyolojik inceleme pahalı ve zaman kaybettirici oldu�undan gebelerin klinik belirtilerinin saptanması ve idrar analizlerinin yapılması sa�lık oca�ı ko�ullarında yeterli ve yararlıdır. Anahtar sözcükler: gebe kadınlar, idrar yolu enfeksiyonu, görülme sıklı�ı, idrar mikroskopisi, daldırma çubu�u

Page 133: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

132

SA�LIK OCA�INA BA�VURAN 0-6 YA� GRUBU ÇOCUKLARIN KAYITLARININ �NCELENMES�; FETH�YE I NO’LU SA�LIK OCA�I ÖRNE��

*Hülya BAYBEK *Arzu KIVRAK **�brahim KILIÇ ** Turgay �ENOL * Mu�la Üniversitesi, Fethiye Sa�lık Yüksekokulu, Ö�retim Elemanı **Mu�la Üniversitesi, Fethiye Sa�lık Yüksekokulu, III. Sınıf Sa�lık Memurlu�u Ö�rencisi Amaç: Ara�tırma Temel Sa�lık Hizmetlerine ba�vuran 0-6 ya� grubu çocukların hastalık tanılarının incelenmesi amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Çalı�manın evrenini Fethiye I. No’lu Sa�lık Oca�ına ba�vuran 0-6 ya� grubu çocukların poliklinik kayıtları olu�turmu�; kesitsel örneklem belirleme metodu kullanılarak 1 Mart 2005 ve 31 Mart 2005 tarihleri arasında ba�vuran 178 çocuk örnekleme alınmı�tır. Ara�tırmadan önce kurum yetkililerinden yazılı izin alınmı�tır. Ara�tırmada kayıt tarama yöntemi kullanılmı�tır. Veri bilgisayar ortamında SPSS 10.0 paket programı kullanılarak frekans hesaplamaları yapılarak de�erlendirilmi�tir. Bulgular: Çalı�mada hastaların %51.1’inin kız oldu�u; çocukların ya�larının en fazla (%21.3) 1-2 ya�, en az (%1.1) 0-1 ay grubunda oldu�u; %93.8’inin Fethiye merkezde ikamet etti�i belirlenmi�tir. Hastaların te�hisleri incelendi�inde birinci sırada %46.1 oran ile Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu (ÜSYE) tanısı ikinci sırada ise %9 oran ile Alt Solunum Yolu Enfeksiyonu (ASYE) tanısı aldıkları tespit edilmi�tir. Kontrol amacıyla Sa�lık Oca�ına ba�vurma oranı ise %4.5 olarak belirlenmi�tir. Hastalık tanılarının cinsiyetlere göre da�ılımın incelenmesinde ÜSYE’nin %53.6 oranında kızlarda, %46.4 oranında erkeklerde görüldü�ü; ASYE ise %68.75 oranında kızlarda, %31.25 oranında erkeklerde görüldü�ü tespit edilmi�tir. Hastalık tanılarının ya�alara göre da�ılımın incelenmesinde ÜSYE’nin ve ASYE’nin 1 ya�ına kadar olan dönemde daha az oranda görüldü�ü belirlenmi�tir. Hastaların sosyal güvence da�ılımları incelendi�inde en fazla (%28.7) Emekli Sandı�ı güvencelerinin bulundu�u, hiçbir sosyal güvencenin bulunmama oranının ise %15.2 oldu�u tespit edilmi�tir.

Page 134: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

133

SA�LIK OCAKLARINDA �� ORTAMI VE �� YA�AMINA A�T R�SKLER�N DE�ERLEND�R�LMES�

Nurcan Kolaç Ay�e Yıldız Saime Erol Sultan Babayi�it Marmara Üniversitesi Hem�irelik Yüksekokulu Halk Sa�lı�ı AD Amaç: Tunceli �l Merkezi’nde bulunan Sa�lık Ocakları ve AÇSAP Merkezlerinde çalı�an personelin son bir yıl içinde i� ortamı ve i� ya�amına ait en sık kar�ıla�tıkları riskler ve sa�lık sorunlarının tanımlamak amacıyla yapılmı� kesitsel türde bir çalı�madır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma, Tunceli �l Merkezi’nde bulunan Merkez, Atatürk, Cumhuriyet Sa�lık Ocakları ile Ana Çocuk Sa�lı�ı ve Aile Planlaması merkezinde çalı�an tüm sa�lık personeli ve di�er çalı�anlarından 74 ki�iyi kapsamaktadır. Evrenin tamamına ula�ılması hedeflenmi�tir. Ancak çalı�manın yapıldı�ı 2004 yılı yaz aylarında personelin senelik izinde bulunması nedeniyle evrenin tamamına ula�ılamamı�tır. Sa�lık ocaklarında 42, AÇSAP Merkezinde ise 18 ki�i olmak üzere toplam 60 ki�i çalı�manın örneklemini olu�turmu�tur.Veri anket formu ile toplanmı�tır. Çalı�anların sosyodemografik özelliklerini tanımlamak için 5, çalı�ma çalı�ma ortamına ait riskler için 11, çalı�ma ya�amına ait riskler için15, son bir yıl içinde bula�ıcı hastalı�a yakalanma durumları, kullandıkları ki�isel koruyucular dinlenme süreleri ve mesleki risklere yönelik e�itim alma durumlarını içeren toplam 36 soru yer almı�tır. Anket formları sa�lık personelinden izin alındıktan sonra da�ıtılmı� ve 1-2 hafta sonra toplanmı�tır. Ara�tırmanın ba�ımlı de�i�keni çalı�ma ortamı ve çalı�ma ya�amına ait riskler ve bunlarla kar�ıla�ma durumlarıdır. Ba�ımsız de�i�kenler ise sa�lık çalı�anlarının ya�, cinsiyet, meslek, medeni durum ve meslekte çalı�ma süresi olarak belirlenmi�tir. Veri SPSS 13.0 paket programında de�erlendirilmi�tir. �statistiksel de�erlendirmede yüzdelik ve ki-kare testleri kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılanların %80 'i kadındır .%48.3 'ü 35ya� ve üstündedir. %78.3'ü 10 yıldan daha uzun süredir meslekte görev yapmakta olup %85'i evlidir. Çalı�anların %45'i ebe, %26.7 si hem�ire, %10.7'si sa�lık memuru %6.7 'si doktor %10.0 ise di�er sa�lık çalı�anlarıdır. Çalı�anların i�yeri ortamında son bir yılda kar�ıla�tıkları risk ve sa�lık sorunları de�erlendirildi�inde %58.3'ü hasta yakınları tarafından sözlü saldırıya, %13.3'ü hasta yakınları tarafından fiziksel saldırıya, %15 'i çalı�ma arkada�ları tarafında sözlü �iddete, %5.0 ise çalı�ma arkada�ları tarafında fiziksel �iddete maruz kalmı�tır. Çalı�anların %55'i ev ziyaretleri sırasında ya da meslekle ilgili bir görev sırasında karda dü�me ve kayma riski ya�amı�tır. %26.7'si mesleki çalı�ma sırasında so�ukta kalma, %8.3'ü kırık, burkulma gibi yaralanmalar, %51.7'si ev ziyaretleri sırasında hayvan saldırısına maruz kalmı�tır. Sa�lık çalı�anlarının %38.3'ü i� sırasında ilaç ve bazı kimyasal maddelerin vücut alanlarına sıçradı�ını ,%31.7'si batıcı delici aletlerle yaralandı�ını ifade etmi�tir.Çalı�anların çalı�ma ya�amında en sık kar�ıla�tıkları risk ve sa�lık sorunlarının ba�ında %71.7 ile stres gelmektedir. %70'i monoton çalı�ma, %46.7'si bula�ıcı hastalık , %51.7'si so�ukta çalı�ma, %45'i sıcakta çalı�ma, %33.3'ü ya�murlu, havalarda çalı�ma, %30'u uzun süre yaya yürüme, %25'i ergonomik olmayan i� araçlarını kullanmak %18.3'ü �iddet saldırı gibi risklerle sık kar�ıla�tıklarını ifade etmi�lerdir. Çalı�anların %11.7 'si mesle�e ba�lı olarak bula�ıcı hastalık geçirmi�tir. Bula�ıcı hastalık geçirdi�ini ifade edenler arasında hepatit geçirenlerin oranı %6.7’dir. Sonuçlar: Sa�lık Oca�ı ve AÇSP merkezlerinde çalı�an personelin mesleki risk ve sa�lık sorunlarının yüksek sıklıkta saptanmı� olması bu konuda yapılacak daha geni� ara�tırmalar sonucunda sa�lı�ın korunması ve geli�tirilmesi gereklili�ini dü�ündürmü�tür. Anahtar sözcük: Sa�lık oca�ı, çalı�ma ya�amı, risk

Page 135: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

134

SA�LIK YÜKSEKOKULU 1. VE 4. SINIF Ö�RENC�LER�N�N �LET���M BECER�LER� VE STRESE KAR�I GÖSTERD�KLER� TEPK�LER ARASINDAK� �L��K�N�N

DE�ERLEND�R�LMES� *Saba YALÇIN *�nci AÇIKGÖZ **Nezihe Nuray ERDO�AN *Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu Ö�retim Elemanları **Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu 3.Sınıf Ö�rencisi Amaç:E�itim, sa�lıklı psikolojik geli�im ile bir bütündür. E�itimde ba�arı için etkili ileti�im kurmanın ve stresle ba� etmenin önemi büyüktür. Stres yönetiminde pozitif dü�ünme ve ileti�imde empatik anlayı�ı sa�layan aktif dinlemenin esas alındı�ı açık ve saygılı etkile�im kurmak temel faktörlerdir. Okula yeni ba�layan 1. sınıf ö�rencilerinde yeni bir çevreye uyum, mezuniyet a�amasına gelen son sınıf ö�rencilerinde ise gelecekle ilgili kaygılar yo�un ya�andı�ından, bu sınıflarda ö�renim gören ö�rencilerin ileti�im becerileri ve strese kar�ı gösterdikleri tepkilerin incelenmesi önemlidir. Ara�tırma, bu nedenle sa�lık yüksekokulu 1. ve 4. sınıf ö�rencilerinin ileti�im becerilerini belirleyerek, kurdukları etkile�im tarzları ile stres yönetimi yakla�ımları arasındaki ili�kiyi de�erlendirmek amacıyla yapılmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırmaya, Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu’nda 2004 - 2005 e�itim-ö�retim yılında, 1. ve 4. sınıf hem�irelik ve ebelik bölümlerinde ö�renim gören 170 ö�renci katılmı�tır. Kendine güvenli, iyimser, güvensiz, boyun e�ici ve sosyal deste�e ba�lı yakla�ımlardan hangisinin kullanıldı�ını ölçen stresle ba� etme ölçe�i “30” sorudan olu�maktadır. 31 sorudan meydana gelen ki�iler arası ölçe�i ise açık, saygılı, ben-merkezli ve küçümseyici ileti�im becerilerini ölçmektedir. �ki sınıf arasındaki farklılı�ı belirlemek için “t” testi, de�i�kenler arasındaki ili�kiyi de�erlendirmek için korelasyon analizi kullanılmı�tır. Bulgular: Ö�rencilerin %88.82’si kendine güvenli, %81.76’sı iyimser, %82.35’i sosyal deste�e ba�lı ileti�imleri kullanmaktadır. %87.65’i açık, %85.29’u saygılı, % 0.58’i ben-merkezli, %3.52’si küçümseyici ileti�im kurmaktadır. Sosyal destek arama ve saygılı ileti�im bakımından 1. ve 4. sınıf arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmu�tur( p< 0.05 ). Ayrıca kendine güvenli ve iyimser yakla�ım ( r =0.51 , p < 0.05 ), kendine güven ve boyun e�ici yakla�ım ( r = - 0.20 , p < 0.05 ), iyimser ve kendine güvensiz yakla�ım ( r = - 0.36 , p <0.05 ), kendine güvensiz ve boyun e�ici yakla�ım ( r = 0.40 , p < 0.05 ) arasında anlamlı bir ili�ki elde edilmi�tir. Sonuç: 1. ve 4. sınıf ö�rencileri arasında görülen anlamlı farlılık, 1. sınıftan itibaren dersler ve seminerlerde, ba�arının temelinde pozitif dü�ünmenin yer aldı�ını ö�renmelerine, stres kar�ısında kendine güvenli olmanın,ileti�imde saygılı olmanın önemini anlamı� olmalarına ba�lanabilir. Bu etkinliklerin yo�unla�tırılarak sürdürülmesi, ö�rencilerin ruh sa�lı�ı ve e�itimde ba�arının sa�lanması bakımından çok önemlidir.

Page 136: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

135

SA�LIK YÜKSEKOKULU HEM��REL�K/EBEL�K BÖLÜMÜ Ö�RENC�LER�N�N S�GARA KULLANMA DURUMLARI VE BUNU ETK�LEYEN ETMENLER�N

BEL�RLENMES� Doç.Dr.Yurdagül Erdem*, Ö�r.Gör.�nci Açıkgöz*, Ö�r.Fatma Polat*, Ö�r.N.Nuray Erdo�an* *Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Toplumda yaygın olan sigara kullanma alı�kanlı�ının üniversiteye yeni gelen birinci sınıf ö�rencileri ve dört yıl sa�lık e�itimi almı� son sınıf ö�rencilerinin sigara kullanma durumu ve bunu etkileyen etmenlerin belirlenmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma, Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu 110 birinci sınıf ö�rencisinin 97’si ve 125 son sınıf ö�rencisinin 88’i olmak üzere toplam 185 ö�renci üzerinde yapılmı�tır. Veri ara�tırmacılar tarafından olu�turulan 19 sorulu anket formu ile toplanmı�tır. Verilerin de�erlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testleri kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılan ö�rencilerin, tamamı kız olup, %52.4’ünü birinci sınıf, %47.6’sını son sınıf ö�rencileri olu�turmu�tur. Birinci sınıf ö�rencilerinin %15.5’i (n=15); son sınıfların %22.7’si (n=20) halen sigara kullanmaktadır. Son be� yıldır birlerin %10.3’ü (n=10), son sınıftakilerin %19.3’ü (n=17) sigara içmektedir. Sigara içen ö�rencilerin %8’i 15-17 ya�ları arasında, %11.9’u 18 ya� sonrası sigara içmeye ba�lamı�lardır. Ö�rencilerin %24.3’ü çevre etkisi, %10.4’ü bir gruba ait olma, %8.3’ü merak, %6.9’u ailede sigara içenlerin olması, %17.4’ü sıkıntılarını giderme, %12.5’i çalı�ma hayatı ile okul e�itimini bir arada yürütme stresi, %6.9’u kurallara kar�ı gelme nedeniyle sigara içmeye ba�lamı�lardır. Birinci sınıfta olan ö�rencilerin %15.8’i (n=2) sigarayı ilk fırsatta bırakmayı dü�ünürken, son sınıfların, %33.3’ü (n=7) bırakmayı dü�ünmektedir. Birlerin %84.9’u (n=82), son sınıfların %75.7 (n=67) sa�lıkla ilgili bir okulda okuyor olmalarının sigara kullanma durumlarını etkilemedi�ini belirtmi�lerdir. Tüm ö�rencilerin %14’ünün annesi, %43.8’inin babası, %30.3’nün karde�i sigara içmektedir. %55.7’si “Tütün ve tütün mamullerinin zararlarının önlenmesi”ne ili�kin yasayı bilmekte ve %76.2’si yasanın etkili olmadı�ını dü�ünmektedirler. Ö�rencilerin %88.6’sı sigara paketleri üzerindeki yazıların caydırıcı etkisi olmadı�ını belirtmektedirler. Sa�lıkla ilgili bir okulda okuma ile son 5 yıldır sigara kullanma arasında; sigaraya ba�lama ya�ı ile sigaraya ba�lama etkenleri arasında; sigara kullananlar ile kaldıkları yer arasında; bo� zaman u�ra�ıları ile son 5 yıldır sigara kullanma durumları arasında; sınıflar ile son 5 yıldır sigara kullanmaları arasında farkın anlamlı oldu�u bulunmu�tur(p<0.05). Sonuçlar: Tüm ö�rencilerin %38.3’ü (n=35) halen sigara kullanmaktadır. Ö�rencilerin %29.6 ‘sı son 5 yıldır sigara içmektedir. Bu bulgu ö�rencilerin lise yıllarında sigara içmeye ba�ladıkları ve halen sürdürdüklerini göstermektedir. Zaten birinci sınıf ö�rencilerinin %84.9’u, son sınıf ö�rencilerinin %75.7’si sa�lıkla ilgili bir okulda okuyor olmalarının sigara kullanma durumlarını etkilemedi�ini belirtmi�lerdir. Bu durumda sigara ile ilgili e�itim çalı�malarının ortaö�retim döneminden ba�layarak yapılması gereklidir. Anahtar sözcükler: Sigara, adölesan, hem�irelik, ebelik

Page 137: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

136

SA�LIK YÜKSEKOKULU Ö�RENC�LER�N�N SÜREKL� E��T�ME �L��K�N GÖRÜ� VE DÜ�ÜNCELER�N�N BEL�RLENMES�

Yrd.Doç.Dr. Zeliha KOÇ Ö�r.Gör.Zeynep SA�LAM

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sinop Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Bu çalı�ma e�itim süreci içerisindeki hem�ire ö�rencilerin mezuniyet sonrasında yapılacak olan sürekli e�itim çalı�malarına ili�kin görü� ve dü�üncelerini belirlemek amacıyla gerçekle�tirilmi�tir. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma 1-28 �ubat 2006 tarihleri arasında gerçekle�tirilmi�tir. Çalı�manın örneklemini Sa�lık Yüksekokulunda okumakta olan toplam 146 hem�irelik ö�rencisi olu�turmu�tur. Veriler ara�tırmacılar tarafından geli�tirilen bir anket formu aracılı�ı ile toplanmı�tır. Anket formunda ö�rencilerin sosyo-demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular ile sürekli e�itime ili�kin dü�üncelerini belirlemeye yönelik 30 ifadeye yer verilmi�tir. Elde edilen veriler yüzdeleme yöntemi kullanılarak de�erlendirilmi�tir. Bulgular:Ö�rencilerin %43.2’sinin sürekli e�itimi ya�am boyu e�itim olarak tanımladıkları, %83.6’sının sürekli e�itimin tüm sa�lık bakım profesyonellerine uygulanmasını istedikleri, %98.6’sının sa�lık alanında sürekli e�itimin zorunlu olmasını gerekti�ini dü�ündükleri ve bunun nedeni olarak da %69.2’sinin bilgilerin bilimsel ve teknolojik ilerlemelere ba�lı olarak geçerlili�ini yitirdi�ini belirttikleri, %99.3’ünün mezuniyet sonrasında mesleki kongre, sempozyum ve seminerlere katılmayı istediklerini, %95.9’unun mezuniyet sonrasında mesleki bir dergiye abone olmayı istediklerini ifade ettikleri ve %100’ünün de mezuniyet sonrasında ara�tırma yapmak istedikleri ortaya çıkarılmı�tır. Ayrıca ö�rencilere sürekli e�itimle ilgili olarak 30 ifade verilmi� ve ifadelere verilen cevaplar do�rultusunda ö�rencilerin %82.2’sinin sürekli e�itimin hızlı de�i�en sa�lık bakım sistemlerinde geli�en rollere uyumu hızlandırdı�ı, %82.9’unun geli�en teknolojiye, toplumun ihtiyaçlarına göre bilginin geli�tirilmesini sa�ladı�ı, %89.0’ının bilinçli meslek üyelerinin yeti�tirilmesini destekledi�i, %78.8’inin mesleki alanda ara�tırma ve incelemeye yönelik çalı�malara kar�ı ilgi uyandırdı�ı, %83.6’sının da verilen hizmetin kalitesini yükseltti�i görü�lerine tamamen katıldıkları saptanmı�tır. Sonuç: Elde edilen veriler do�rultusunda sa�lık yüksek okulu ö�rencilerinin büyük ço�unlu�unun temel e�itim sürecinden sonra kongre, sempozyum, seminer ve kurslara katılmayı dü�ündükleri, yüksek lisans ve doktora yapmak istedikleri, �u anda ö�rencilerin çok az bir bölümünün mesleki bir dergiye abone olmalarına kar�ın mezun olduktan sonra yarıdan fazlasının mesleki bir dergiye abone olmayı dü�ündü�ü ve sürekli e�itime ili�kin dü�üncelerinin de olumlu oldu�u belirlenmi�tir.

Page 138: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

137

SA�LIK YÜKSEKOKULUNDA Ö�REN�M GÖREN Ö�RENC�LER�N MENSTRUAL H�JYEN �LE �LG�L� B�LG� VE TUTUMLARININ BEL�RLENMES�

*Gülten Yazıcı *Semra Kocaöz **Sinem Güven **Yıldız Çetinta� **Cemile Kırkpınar **Gül�ah Karaduman *Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu Ö�retim Elemanları **Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu Ebelik Programı 4.Sınıf Ö�rencileri Amaç: Ankara Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulunun kadın-do�um dersini almamı� ö�rencilerinde, menstrual hijyen konusunda bilgi ve tutumlarını de�erlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmı�tır. Yöntem: Veri, ara�tırmacılarca geli�tirilen 38 sorulu açık uçlu ve çoktan seçmeli soruların yer aldı�ı anket formu ile toplanmı�tır. Ankette, sosyo-demografik özellikler, kadın genital organları, menstrual siklus ve mensrual hijyene ili�kin bilgi ve tutumlarını içeren sorular yer almaktadır. Veriler bilgisayarda sıklık, ki-kare testleri kullanılarak analiz edilmi�tir. Bulgular: Ara�tırmaya katılan ö�rencilerin %70.2’si birinci sınıf olup, %59.7’si 19 ya�ın altındadır. %84.7’sinin annesi ev hanımı ve annelerinin %56.5’i ilkokul mezunudur. %95.2’si menstruasyonla ilgili bilgi almı� ve %76.3’ünde bu bilgi menstruasyon görmeden önce verilmi�tir. %74.6 anne ya da kız karde� tarafından,%14.4’ü okul, %8.5’i ise arkada�ları tarafından bilgilendirilmi�tir. Menarj gördüklerinde %60.8’i normal kar�ıladıklarını %16.5’i korktuklarını belirtmi�tir. %39.1’i kadın genital organlarının isimlerini, %85.5’i ovulasyonun overlerde oldu�unu, %54’ü ovülasyon zamanını, %58.1’i adet kanamasının vücudun hangi organında oldu�unu, %95.2’si kaç günde bir adet görüldü�ünü do�ru olarak yanıtlamı�tır. Menstruasyon sırasında 87.1’i ayakta du� �eklinde banyo yapması, %86.3’ü pamuklu iç çama�ırı kullanması gerekti�ini belirtmektedir. Taharetlenme �eklini %35.5’i, menstruasyon sırasında ped de�i�imini %67.6’ı, iç çama�ırlarını de�i�tirme sıklı�ını %53.2’i bilmemekte ve %59.7’i genital bölge hijyeni için sabun kullandıklarını belirtmektedirler. Ö�rencilerin % 80.6’ı akıntı nedeni ile en az bir sorun ya�adı�ını belirtmesine ra�men, %72.6’sı bu soruna yönelik herhangi bir �ey yapmadıklarını belirtmi�lerdir. Ö�rencilerin % 76.3’ü mentruasyon görmeden önce bilgilendirilmi� olmalarına ra�men taharetlenme �eklini, mentruasyon sırasında ped de�i�im sıklı�ını, iç çama�ırlarını de�i�im sıklı�ını bilmemektedir. Büyük bir ço�unlu�u akıntı nedeni ile en az bir sorun ya�amasına ra�men soruna yönelik herhangi bir �ey yapmadıklarını (%72.6) belirtmi�tir. Ö�rencilerin istendik davranı�larının desteklenmesi, eksik bildikleri konularda da e�itilmeleri önerilebilir.

Page 139: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

138

SALGINLARDA SA�LIK ÇALI�ANLARININ VE D��ER KAMU GÖREVL�LER�N�N E��T�M�; KASTAMONU DENEY�M�

Esin Kulaç* Cengiz Büyükkapucu* Bülent �ahin** Mustafa Tekin* Ahmet Can Bilgin*** Vedat Dilsizo�lu* Özkan Boyraz* *Kastamonu �l Sa�lık Müdürlü�ü, **Kastamonu Münif �slamo�lu Devlet Hastanesi, ***�zmir Kar�ıyaka 3 No’lu Sa�lık Oca�ı Amaç: Bu çalı�mada, 2005–2006 yılları arasında Kastamonu �li’nde kar�ıla�ılan zoonotik salgın hastalıklarda yürütülen e�itim çalı�maları irdelenmi�tir. Gereç ve Yöntem:

1. E�itimlerin yapılaca�ı gruplar belirlendi. Sa�lık Personeli: �üpheli/kesin insan ve hayvan olgularının bulundu�u bölgelerde sa�lık oca�ı ve ikinci basamak sa�lık personeli öncelendi. Hekimlere ve yardımcı sa�lık personeline, e�itimlerin içeri�inin farklı olması gerekti�i dü�üncesiyle ayrı oturumlar yapıldı. Di�er Kamu Görevlileri: Kaymakamlar, belediye ba�kanları, muhtarlar, yerel medya çalı�anları

2. E�itim yöntemine ve e�itim araçlarına karar verildi �l merkezinde yapılacak e�itimlerde konferans ve serbest tartı�ma, yerinde e�itimlerde grup e�itimi yapıldı.

3. E�itim içerikleri belirlendi Gruplar için ayrı ayrı mesajlar ve bu mesajlar do�rultusunda e�itim içerikleri belirlendi. Her bir grubun sorumlulukları, önce ilgili mevzuatlara göz atılarak son söz olarak not edildi. Sa�lık personeli e�itimi: Sa�lık grup ba�kanlarına yapılan e�itimlerde; sa�lık kurumlarında alınması gereken önlemler, bildirim sisteminin önemi, sa�lık ocaklarının gereksinimlerinin yakın takibi, �üpheli ve kesin olguların yakınlarının sa�lık ocakları tarafından bilgilendirilmesi ve ate� açısından yakın takibinin sa�lanmasının önemi vurgulandı. Di�er sa�lık personeline yapılan e�itimlerde; (hekimlere yapılan e�itimlerde daha ayrıntılı olmak üzere) hastalı�ın ayrıntılı tanıtımı, tanı ve laboratuarda özellikle tanı için örneklerin alınmasında dikkat edilmesi gereken noktalar, spesifite/ sensitivite kavramlarının aktarılması, kayna�ın belirlenmesi için ayrıntılı epidemiyolojik öykünün önemi, hastalarla temas sonrası alınması gereken önlemler vurgulandı. Di�er kamu personeli e�itimi: Bu e�itimlerde kontrollü panik olu�turulmaya çalı�ıldı. Kaymakamlara yapılan e�itimlerde; her ilçede ilçe hıfzıssıhha kurullarının toplanması, il çapındaki tüm muhtarların katılaca�ı muhtarlara yönelik bilgilendirme toplantısına tam katılımın sa�lanması vurgulandı. Muhtarlara yapılan e�itimlerde; halka bilgi verilmesi, halka yönelik bro�ürlerin da�ıtımı, yakınması olan kimselerin sa�lık ocaklarına ba�vurunun sa�lanması vurgulandı. Belediye ba�kanlarına yapılan e�itimlerde; hayvan pazarlarına hayvan giri�leri sırasında ilaçlamanın yapılması ve denetimi, suların klorlanmasına gerekli özenin gösterilmesi vurgulandı. Yerel medyaya yapılan e�itimde; ilimizdeki son durum ve basına dü�en görevler vurgulandı.

4. E�itimi verecek ekip belirlendi Tüm e�itimlerde, halk sa�lı�ı uzmanı, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı, bula�ıcı hastalıklar �ube müdürü, istatistik �ube müdürü yer aldı. Sonuç: Bu dönemde ilimizde kar�ıla�tı�ımız tüm salgınlarda, nicel olarak e�it kalitede e�itim verilememi�tir. Asıl sorun, genel olarak ola�an dı�ı durumlara hazırlıklı olup olmamaktan kaynaklanmaktadır. Özelde salgın hastalıklara genelde ise tüm ola�andı�ı durumlara hazırlıklı olmak, bu alanda yeti�mi� ve yerinde müdahale yapabilecek insan gücüne ve yerel olanaklara ba�lıdır. Anahtar sözcükler: salgın, e�itim

Page 140: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

139

MAN�SA �L� SPORCU E��T�M MERKEZ�NDE Ö�REN�M GÖREN JUDOCU Ö�RENC�LER�N BESLENME VE SA�LIK DURUMLARININ GEL��T�R�LMES� PROJES�, 2005

*Saime ERLER,*Cansel SAVRAN ORAL,*Tuncay ÖZER, *Elif ÖZCAN,**Zülal ÇÖLLÜ, Ahmet Turan KARAKU�, ***Sıdıka ÇINAR *Manisa Sa�lık Müdürlü�ü E�itim �ubesi ** Manisa Moris �inasi Uluslararası Çocuk Hastanesi *** Manisa Ruh Sa�lı�ı ve Hastalıkları Hastanesi AMAÇ:. Proje Manisa ilinde Sporcu E�itim Merkezinde ö�renim gören judocu ö�rencilerin beslenme ve sa�lık durumlarının geli�tirmeyi amaçlamaktadır. YÖNTEM: Sa�lık Bakanlı�ı ve Gençlik Spor Genel Müdürlü�ü arasında gerçekle�tirilen protokol gere�i sporcu e�itim merkezlerinde ö�renim gören sporcu ö�rencilerin beslenme ve sa�lık durumlarının geli�tirilmesi amacı ile bir proje ba�latılmı�tır.�l Sa�lık Müdür Yardımcısı ve Diyetisyenden olu�turulan bir ekip Sa�lık Bakanlı�ı ve Gençlik Spor Genel Müdürlü�ü tarafından Ankara ve Mu�la illerinde düzenlenen toplantılara katılmı� ve sonrasında, Sa�lık Müdür Yardımcısı, E�itim �ube Müdürü, Psikolog, Diyetisyen ve Hem�ireden olu�an bir il e�itim ekibi olu�turmu�lardır. �ldeki Sporcu E�itim Merkezi gündüzlü olup, 35 adet judocu ö�renci bulunmaktadır. E�itim ekibi 11.03.05 tarihinde �lde yapılan judo kar�ıla�malarına gidip ö�rencilerin aktivite durumlarını gözlemi� ve judo sporu hakkında bilgi edinmi�lerdir. 28.03.05-15.04.05 tarihleri arasında sporcu ö�rencilerin gereksinimleri do�rultusunda diyetisyenler tarafından 5 ayrı modül halinde Beslenme E�itim Sunumları hazırlanmı�tır. 19.04.05 tarihinde ö�rencilerin fiziksel muayeneleri, di� muayeneleri ve kan ve idrar tetkikleri Manisa Merkez 9 Numaralı Sa�lık Oca�ında, gaita tetkikleri ise Manisa Moris �inasi Çocuk Hastanesinde yapılmı�tır. 22.04.05 tarihinde sporcu ö�rencilerin aileleri Gençlik Spor �l Müdürlü�ünde düzenlenen bir toplantıya davet edilmi�, aynı gün içerisinde e�itim ekibi tarafından ö�rencilere psikolojik testler ve besin tüketim anketleri uygulanmı�, her ö�rencinin ailesi ile tek tek görü�ülerek konunun önemi ve uygulanacak proje ailelere anlatılmı�tır. Ö�rencilerin Antrepometrik (deri kıvrım ölçüleri) ölçümleri ise 03.05.05-04.05.05 tarihlerinde Celal Bayar Üniversitesi Beden E�itimi ve Spor Yüksek Okulunda yaptırılmı�tır. 11.05.05 tarihinde sporcu ö�rencilere “Sporcularda Yeterli ve Dengeli Beslenme” konulu I.E�itim Modülü, performanslarını arttırtmak için nasıl sa�lıklı beslenmeleri gerekti�ini ö�retmek amacı ile; 18.05.05 tarihinde “Sporcularda Besin Ö�eleri Gereksinimleri ve ��levleri” konulu ve hangi besin ö�elerini ne miktarda tüketeceklerini ve i�levlerini ö�retmeyi amaçlayan II. E�itim Modülü; 25.05.05 tarihinde “Sporcularda Sıvı Tüketimi” konulu ve sıvı tüketiminin önemini anlatmayı amaçlayan III.E�itim Modülü; 01.06.05 tarihinde “Müsabaka Dönemi Beslenme” konulu ve yarı�ma öncesi, sırası ve sonrası beslenme özelliklerini anlatmayı amaçlayan IV.E�itim Modülü; 08.06.05 tarihinde ise “Sporcu Çocuklarda Vücut A�ırlı�ının Denetimi” konulu ve uygun vücut a�ırlı�ının korunmasının önemini kavratmayı amaçlayan V.E�itim Modülü anlatılmı�tır. E�itimler interaktif e�itim teknikleri kullanılarak gerçekle�tirilmi� ve her modülün ba�ında ön test ve sonunda son test uygulanarak e�itimin verimlili�i de�erlendirilmi�tir. E�itimler öncesi ve sonrası bir günü hafta sonuna gelecek �ekilde üç günlük besin tüketim sıklı�ı formları ö�rencilere doldurtulmu�tur. BULGULAR: E�itimlere sporcu ö�rencilerin tamamı katılmı�tır. Ö�rencilerin %57’si kız,%43’ü erkek olup, %23’ü 16-14 ya� grubunda, %66’sı 13-11 ya� grubunda ve %11’i 10-8 ya� grubundadır. I.modülün ön test ba�arı ortalaması %64.8, son test ba�arı ortalaması %63.4; II. modülün ön test ba�arı ortalaması %69.1, son test ba�arı ortalaması %89,1; III. modülün ön test ba�arı ortalaması %77.5, son test ba�arı ortalaması %94.2; IV. modülün ön test ba�arı ortalaması %75.8, son test ba�arı ortalaması %94.5 ve V.modülün ön test ba�arı ortalaması %75.5, son test ba�arı ortalaması %96.2 olarak bulunmu�tur. SONUÇ: E�itimlere ba�lamadan önce yapılan testlerde gelece�in milli sporcularının beslenme alı�kanlıklarının yeterli olmadı�ı, ihtiyaçları do�rultusunda beslenmedikleri ve dengeli beslenme konusunda bilgi sahibi olmadıkları gözlenmi�tir. E�itimler sonrasında yapılan testlerde sporcu çocukların birço�unun beslenme alı�kanlıklarının de�i�tirdikleri ve aktivite durumlarına göre beslenmeye özen gösterdikleri tespit edilmi�tir. Sporcu çocukların beslenme alı�kanlıklarına, ailelerin sosyoekonomik ve sosyokültürel durumlarının etkili oldu�u görülmü�tür Bu çocuklara devlet tarafından bir fon ayrıldı�ında spor dallarında ve fiziksel olarak geli�imlerinin daha iyi olaca�ı dü�ünülmektedir.

Page 141: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

140

KEND� KEND�NE MEME MUAYENES� UYGULAMA H�ZMET �� VE HALK E��T�MLER�N�N DE�ERLEND�R�LMES�, MAN�SA 2002-2003

*Cansel SAVRAN ORAL *Saime EM�RLER *Elif ÖZCAN *Tuncay ÖZER *Manisa Sa�lık Müdürlü�ü E�itim �ubesi Amaç: Çalı�mamızda Manisa �linde meme kanserinin erken te�hisinin sa�lanmak, ilde bulunan sa�lık çalı�anlarını ve 15-49 ya� kadınları bilgilendirmek, farkındalıklarını artırmak ve kadınlara kendi kendine meme muayenesini(KKMM) ö�retmek amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Çalı�manın evreni olarak kabul edilen Manisa �li 15-49 ya� kadın sayısı, 2002 yılı için 344 463 olarak belirlenmi�, 2002 yılının Nisan ayında, birinci basamak sa�lık kurumlarımızda çalı�an 1 hekim ve 2 ebe konunun uzmanları tarafından“Yeti�kin E�itimi”, “Meme Kanseri, KKMM ” “KKMM E�itim ve Kontrol Programı (planlama, uygulama, de�erlendirme ve bildirim)”konularında e�itime alınmı�lar ve ardından Mayıs 2002 tarihinde çalı�ma ba�latılmı�tır. E�itime katılan toplam150 hekim ve 262 ebe tarafından kurumlarında çalı�an sa�lık çalı�anlarına KKMM E�itim Programı uygulanmı�tır. E�zamanlı olarak Devlet Hastanelerinde çalı�an hizmet içi e�itim hem�irelerine de benzer �ekilde e�itim verilmi� ve kendi hastanelerinde görev yapan sa�lık çalı�anlarına KKMM e�itimi vermeleri istenmi�tir. E�itim hem�ireleri, hastanelere ba�vuran 15-49 ya� kadın nüfusuna kanser, meme kanseri, meme kanseri risk grupları gibi konularda bilgi ve e�itim verilmi�tir. Kanserle Sava� Dairesi Ba�kanlı�ı tarafından gönderilen KKMM E�itim materyalleri ço�altılarak tüm sa�lık kurumlarımıza birer adet gönderilmi� ve e�itim alan kadınlara verilmesi sa�lanmı� ve konu ile ilgili afi�ler il çapında görülebilir yerlere asılmı�tır. E�itim materyalinin bir örne�i ve �l Sa�lık Müdürlü�ü E�itim �ubesi tarafından hazırlanan e�itim klipleri ildeki yerel televizyonlarda yayınlanmı�, konu ile ilgili televizyon ve radyo programları düzenlenmi�, yerel gazetelerde bilgilendirme haberleri yayınlanarak halkın bilgilendirilmesi sa�lanmı�tır. Mayıs 2002-Aralık 2003 tarihleri arasında ilde 3 dönem süresince toplam 267 016, 15-49 ya� kadın KKMM E�itimi almı�tır. Bulgular: Birinci dönem süresince (Mayıs-Haziran-Temmuz 2002) toplam 83 425 15-49 ya� kadın, her bir kadın 3 defa olmak üzere KKMM e�itimi almı� ve e�itim verilen kadın yüzdesi 24.2 olarak bulunmu�tur. �kinci dönem süresince (A�ustos-Eylül-Ekim 2002) tarihinde 53 439 15-49 ya� kadına ilk KKMM e�itimleri verilmi� ve e�itim verilen kadın yüzdesi 15.5olarak bulunmu�tur. Aynı dönem içerisinde ayrıca e�itim verilen kadınlar, her kadın 3 defa olmak üzere tekrar ziyaret edilmi� ve KKMM uygulamasının do�rulu�u her kadında onaylanmı�tır. Üçüncü dönemde (Kasım-Aralık 2002 ve Ocak 2003) 57 736 15-49 ya� kadına ilk KKMM e�itimleri verilmi�tir. E�itim verilen 15-49 ya� kadın yüzdesi 16.7’dir. Yine bu dönem içerisinde ikinci dönemde KKMM e�itimi verilen her kadın 3’er kez ziyaret edilmi� ve KKMM uygulaması her kadına sa�lık çalı�anları gözetiminde yaptırılmı�tır. 2002 yılı sonunda ildeki 344 463 15-49 ya� kadından 139 471’i (% 40.5) KKMM e�itimi almı�tır. Çalı�malar 2003 yılında da devam etmi� ve 2003 yılı sonunda ildeki 15-49 ya� kadınların % 89.1’ine KKMM e�itimi verilmi�tir. E�itim süreci boyunca toplam 516 kadın hastaneye sevk edilmi�, 311’inde kitle görülmü�, 34’üne Meme Ca te�hisi konulmu� ve 24‘üne Mastektomi yapılmı�tır. �lde KKMM çalı�maları 2004 yılı sonuna gelindi�inde 15-49 ya� kadın nüfusunun % 96.1’nin e�itimleri tamamlanmı�tır. Sonuç: �u anda KKMM E�itimi rutin olarak 15-49 ya� kadın izlemlerine alınmı� ve 6 ayda bir yapılmaktadır. KKMM meme kanserinin erken tanısında oldukça önemlidir.

Page 142: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

141

MURAD�YE SA�LIK OCA�I BÖLGES�NDEK� �LKÖ�RET�M OKULLARI 3.-4.-5. SINIF Ö�RENC�LER�N�N, A�LELER�N�N S�GARAYA KAR�I TUTUM VE

DAVRANI�LARI, ÇOCUKLARIN PAS�F �Ç�C�L�K MARUZ�YETLER� Beyhan ÖZYURT1 Sibel �LGÜN2 Aslı ARSLAN2 Do�u� TÜRKYILMAZ2 Bumin ÖRS2 Tümer PALA3

1Uzman Doktor, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sa�lı�ı A.D 2 �ntern Doktor, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem VI. Ö�rencisi 3 Yrd. Doç.Doktor, Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu Sa�lık Memurlu�u Bölümü

Giri�: Pasif içicilik, sigara kullanmadıkları halde (yada kullanıyorlarsa bile istemedikleri zamanlarda) sigara dumanına maruz kalarak sigara kullananlarla aynı hava ortamını solumak suretiyle bireysel olarak sigara içiyormu� gibi etkilenme durumudur. Yapılan çalı�malarda özellikle çocukların sigara içilen ortamlarda bulunmalarının sa�lıklarını olumsuz yönde etkiledi�i bulunmu�tur. Bu çalı�mada Muradiye Sa�lık Oca�ı Bölgesindeki ilkö�retim okullarının 3,4,5. sınıf ö�rencileri ve ailelerinin sigara konusundaki tutum ve davranı�larının saptaması ve ailesinde sigara içen ebeveyn veya yakınının bulundu�u çocuklarda pasif içicilik maruziyetlerinin belirlenmesi amaçlanmı�tır. Gereç-Yöntem: Çalı�ma Muradiye Merkez Sa�lık Oca�ı bölgesinde Aralık 2005 de yürütülmü� tanımlayıcı-kesitsel çalı�madır.Çalı�mamızın evrenini Muradiye bölgesindeki tüm ilkö�retim okullarının (Atatürk �ÖO, Cumhuriyet �ÖO) 3-4- ve 5. sınıf ö�rencileri ve aile reisleri (toplam 312) olu�turmu�tur. Çalı�mamızda örnek büyüklü�ü hesaplanmadan ve örneklem yöntemi kullanılmadan evrenin tamamına ula�ılması hedeflenmi�tir. Çalı�maya iki okuldan toplam 305 ö�renci (katılım hızı %97,7) ve 277 aile reisi (katılım hızı %88,7) katılmı�tır.Okul yönetimlerinden gerekli izinler alınıp, ara�tırma verilerinin çocukların birbirlerinden etkilenmemesi için aynı ders saatinde toplanması kararla�tırıldı. Çalı�manın verileri olu�turulan çocuk ve aile reisi anketi aracılı�ıyla toplandı. Çocuk anketleri sınıflarda gözetim altında anket tekni�i aracılı�ıyla, aile reisi anketi ise çocukların soruları görmesine izin vermeyecek �ekilde zarf içinde ailelere gönderilerek toplandı. Anket formlarında çocukların ve aile reislerinin isim bilgisi anket formlarının do�ru cevaplanması için yer almadı.Bunun yerine numaralama sistemine gidildi, tek kör bir çalı�ma hedeflendi.�statistiksel analizler SPSS 10.0 bilgisayar paket programında tanımlayıcı istatistikler, ki kare, kappa testi kullanılarak yapıldı. Bulgular: Çalı�maya katılan çocukların ya� ortalaması 10.00+0,98, aile reisinin ya� ortalaması ise 40.00+7.47 di. Aile reisinin %61.9’unun ilkokul mezunu, %28.3’ünün çiftçi, %26.7’sinin sa�lık güvencesi olmadı�ı saptandı. Çocukların %71.9’u evde sigara içen yeti�kin oldu�unu, %74.7’si babasının, %34.5’i annesinin sigara içti�ini, %68.0’i evde yanında sigara içildi�ini ve %78.9’u sigara dumanından rahatsız oldu�unu belirtti. Çocukların %20.9’u pasif içicili�in ne demek oldu�unu bildi�ini ve %94.0’ü sigara içilen yerde bulunmanın sa�lı�a zararlı oldu�unu belirtti. Çocukların %58.0’i evde sigara içenleri uyardıklarını belirttiler.Sigaranın neden oldu�u hastalıklar sorusuna ise çocukların %37.0’si akci�er hastalı�ı olarak cevap verdiler. Çocukların %71.3’ü evdeki büyükler tarafından sigara almaya gönderildiklerini belirttiler. Çalı�maya katılan çocukların %16.6’sı hayatlarında en az bir kez sigarayı denediklerini belirttiler. Aile reislerinin %61.7’si sigara içti�ini, %71.8’i evde sigara içti�ini, %46.0’ı çocu�unun yanında sigara içti�ini, %52.0’ı evde en sık oturma odasında sigara içti�ini, %34.5’i eve gelen misafirlerinden sigara içmemesini istedi�ini belirtti. Aile reislerinin %81.4’ü çocu�unun sigara içmesine izin vermeyece�ini belirtti. Aile reislerinin %20.1’i son bir yılda çocu�unun en az bir kez solunum yolu rahatsızlı�ı geçirdi�ini belirttiler. Sonuç: Ara�tırma bulgularına göre pasif içiçilik maruziyetinin çocukların yakla�ık yarısını etkileyen önemli bir sorun oldu�u görülmektedir. Özellikle solunum sistemi rahatsızlı�ı nedeniyle sa�lık kurulu�una götürülen çocukların ailelerinde pasif içicilik dikkatle sorgulanmalı, sa�lık personeli tarafından ailelere bu konuda gerekli uyarılarda bulunulmalıdır. Anahtar sözcük: sigara,pasif içicilik, sigara maruziyeti

Page 143: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

142

TEMEL SA�LIK GÖSTERGELER� AÇISINDAN TÜRK�YE VE KAZAK�STAN

Kaan TURHAN Ankara Üniversitesi Sa�lık E�itim Fakültesi Sa�lık Yönetimi Bölümü Yüksek Lisans Ö�rencisi. Amaç: Temel sa�lık göstergeleri açısından Türkiye’nin ve Kazakistan’ın kar�ıla�tırılması yoluyla iki ülke arasındaki TSH sunumuna ve yararlanılmasına ili�kin verileri saptamak ve de�erlendirmektir. Çalı�mada kar�ıla�tırma için Kazakistan’ın seçilmesinin nedeni: TSH’de Kazakistan’ın göstergelerinin oldukça beklenen/istenen düzeyde olmasıdır. Gereç ve Yöntem: Veri derleme yoluyla de�erlendirilmi�tir. Ba�lıca kaynaklar, UNICEF Dünya Çocuklarının Durumu 2004 Raporu, DSÖ �statistikleri, Türkiye �statistik Yıllı�ı 2004’tür. Elde edilen veriler kar�ıla�tırmalı biçimde de�erlendirilmi�tir. Bulgular: Türkiye’nin 1980 darbesiyle gerileyen toplumcu hizmet anlayı�ına ve Kazakistan’ın ba�ımsızlık sonrası ekonomik darbo�azlara ko�ut olarak sa�lık hizmetleri de yeni liberal akımın etkisinde kalmı�tır. “Ekonomik darbo�azlar nedeniyle, ülkeler etkin ve yeterli sa�lık hizmetleri vermenin yollarını aramak zorunda kalırken, temel sa�lık hizmetlerinin durumunu da de�erlendirmek konumunda kalmı�lardır. Kaynakların özellikle temel sa�lık hizmetleri alanına kaydırılması istenen bir geli�me olarak de�erlendirilebilir. Kazakistan’ın 1994 yılı ithalatı 3.561 milyon dolarken, 2004 yılında 12.781 milyon dolara yükselmi�tir. Türkiye’deyse ithalat 1994 yılında 23.270 milyon dolarken, 2004 yılında 97.540’a yükselmi�tir. Örne�in Kazakistan’da 250 – 300 milyon dolar ilaç pazarı bulunmakta; talebin % 80’lik bölümü ithalat yoluyla kar�ılanmaktadır. Bu ithalatta Türkiye’nin payı da 3 milyon dolar olarak saptanmı�tır. �laçta temel olarak ithalata dayalı bir politika izlendi�i anla�ılmaktadır. “1980’li yılların sonunda sosyalist anlayı�ın iflas etmesi ve Rusya etrafında kümelenmi� olan merkezi planlama ekonomilerinin piyasa ekonomisine dönü�me sürecine girmeleriyle birlikte,” Kazakistan’da, “ekonomik ve sosyal ya�amın her alanında sancılı ve varı� noktası tam olarak kestirilemeyen bir dönem ba�lamı�tır.” Kazakistan ve Türkiye arasında yapılan kar�ıla�tırmalar sonucunda TSH süreçlerine ili�kin �u saptamalar genel olarak ifade edilebilir: her iki ülke de yeni liberal akım etkisiyle kamu sa�lık politikalarında gerileme olmu� ve buna ko�ut olarak sa�lık hizmetlerinde koruyucu öncelik zayıflamı�, tedavi edici hizmetler a�ırlık kazanmı�tır. TSH’nin temel felsefesini yansıtan ve tanımlayan toplumcu politikalar körelmi�tir. Bu do�rultuda “herkes için sa�lık” hedefi, ülkelerin e�itim düzeyleri, sa�lık politikaları ve uluslararası geli�meler kar�ısında sapmı�, toplum merkezli hizmet sunum anlayı�ı, yeni liberal akım kar�ısında özel sektör lehinde farklıla�mı�tır.

Page 144: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

143

TOPLUM DUYARLILI�I OLU�TURMA ÇALI�MASI:ORGAN BA�I�I Dilek Özmen* Aynur Ç.Çetinkaya* Bahar Sarızeybek** Ay�e Zeybek** *Celal Bayar Üniversitesi Manisa Sa�lık Yüksekokulu Halk Sa�lı�ı Hem�ireli�i A.D., MAN�SA **Celal Bayar Üniversitesi Manisa Sa�lık Yüksekokulu Hem�irelik Bölümü 4. Sınıf Ö�rencisi Amaç: Organ ba�ı�ının önemi konusunda Sa�lık Yüksekokulu ö�rencilerinin bilinç düzeyini arttırırken, aynı zamanda toplumsal duyarlılı�ı da arttırmaktır. Gereç ve Yöntem: a-Tamamlanan Eylemler: 1- 02-03 Ocak 2006 tarihlerinde Sa�lık Yüksekokulu konferans salonunda 100 ö�rencinin katılımı ile �zmir UKS (Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi) doktorlarından Dr. Engin Çelik, Dr. Serdar Aksünger, Dr. Süleyman Tifil ve Hem�ire Kadriye Onursal’ın katılımı ile iki konferans düzenlendi. 2- Sa�lık Yüksekokulu giri�inde konu ile ilgili bir pano olu�turuldu ve organ ba�ı�ında bulunmak isteyenler için ba�vuru yeri belirtildi. 3- Yapılan çalı�malar basına aktarıldı ve bunun sonucunda bir yerel televizyon kanalında, 6 yerel gazete ve 2 bölgesel gazetede, çalı�malar ile ilgili haberler ve resimler yer aldı. b-Sürdürülecek Eylemler: 1- �zmir UKS bölgesinin deste�i ile her yıl Halk Sa�lı�ı dersi içinde ö�rencilerin organ ba�ı�ı konusunda duyarlılıklarını arttırmaya yönelik e�itim verilecek. 2- Halk Sa�lı�ı hem�ireli�i dersi uygulamalarında ailelere yapılan ziyaretlerde, ailelere konu ile ilgili e�itimler verilecek. 3- Çe�itli meslek gruplarına toplu e�itimler düzenlenecek. 4- C.B.Ü.’nin fakülte ve yüksekokullarında okuyan ö�rencilere e�itimler verilecek. 5- Manisa’da büyük alı�veri� merkezlerinde standlar açılarak e�itimler verilecek. Sonuç: Bu eylemler sonucunda tüm dünyada sorun olan organ ba�ı�ının yetersizli�i konusunda, toplumsal duyarlılık yaratılması beklenmektedir. Anahtar Sözcükler: Toplumsal Duyarlılık, Üniversite Ö�rencileri, Organ Ba�ı�ı

Page 145: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

144

TÜRK�YE'DE A�LE PLANLAMASI H�ZMET� VE E��T�M�NE GENEL BAKI�

Yılmaz TD1, Baran E1, Akdur R2

1 AÜTF Halk Sa�lı�ı Ara�tırma Görevlisi 2 AÜTF Halk Sa�lı�ı Profesör Doktor Amaç: Bu ara�tırmada Türkiye’de hekim, hem�ire ve ebelere yönelik olarak verilen aile planlaması (AP) e�itiminin geçmi�i, bugünü ve gelece�inin aile planlaması hizmetini de kapsayacak �ekilde de�erlendirilmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Bu ara�tırmada Sa�lık Bakanlı�ı’nın veri ve çalı�maları ayrıca Türkiye Nüfus ve Sa�lık Ara�tırması verileri de�erlendirilmi�tir. De�erlendirmede tek de�i�kenli düzenlerde Ki-Kare Testi kullanılmı�tır. Bulgular: 2001-2005 yılları arasında rahim içi araç (R�A) e�itimi alan doktor ve intern sayılarına baktı�ımızda yıllar arasında anlamlı farklılıklar (azalma) gözlenmi�tir (Ki-Kare= 108.14, p< 0.05). 2001-2005 yılları arasında R�A e�itimi alan ebe, hem�ire, ebe-hem�ire sayılarına baktı�ımızda yıllar arasında anlamlı farklılıklar gözlenmi�tir (Ki-Kare=33.93, p< 0.05). Türkiye’de yıllara göre etkili yöntem kullanımı (TNSA 1988-2003) artmı�tır. Etkisiz yöntem kullanımı ise de�i�kenlik göstermekle birlikte azalmı�tır. Sonuç: TNSA verilerine göre Türkiye’de yıllara göre etkili yöntem kullanımı artmasıyla birlikte henüz istenilen düzeye ula�ılamamı�tır. Ek bir maliyet yaratmadan tasarruf tedbirlerine uyularak rutin sa�lık hizmetlerinin güçlendirilmesi, aile planlaması e�itimi alan personel sayılarının arttırılması (özellikle AP e�itimi alan hekim sayılarının arttırılması) ve her türlü kitle ileti�im araçları kullanılarak vatanda�larımızın bilgilendirilmesi, sa�lık bilinci olu�turulması ve talep yaratmak suretiyle aile planlaması sa�lık hizmetlerinden daha fazla yararlanmalarını sa�lanabilir. Anahtar sözcükler: Aile planlaması e�itimi, aile planlaması kullanımı, R�A

Page 146: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

145

SA�LIK YÜKSEKOKULU HEM��REL�K/EBEL�K BÖLÜMÜ Ö�RENC�LER�N�N S�GARA KULLANMA DURUMLARI VE BUNU ETK�LEYEN ETMENLER�N

BEL�RLENMES�* Doç.Dr.Yurdagül Erdem*, Ö�r.Gör. �nci Açıkgöz*, Ö�r. Fatma Polat*, Ö�r. N.Nuray Erdo�an* *Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu Amaç: Toplumda yaygın olan sigara kullanma alı�kanlı�ının üniversiteye yeni gelen birinci sınıf ö�rencileri ve dört yıl sa�lık e�itimi almı� son sınıf ö�rencilerinin sigara kullanma durumu ve bunu etkileyen etmenlerin belirlenmesi amaçlanmı�tır. Gereç ve Yöntem: Ara�tırma, Ankara Üniversitesi Cebeci Sa�lık Yüksekokulu 110 birinci sınıf ö�rencisinin 97’si ve 125 son sınıf ö�rencisinin 88’i olmak üzere toplam 185 ö�renci üzerinde yapılmı�tır. Veri ara�tırmacılar tarafından olu�turulan 19 sorulu anket formu ile toplanmı�tır. Verilerin de�erlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testleri kullanılmı�tır. Bulgular: Ara�tırmaya katılan ö�rencilerin, tamamı kız olup, %52.4’ünü birinci sınıf, %47.6’sını son sınıf ö�rencileri olu�turmu�tur. Birinci sınıf ö�rencilerinin %15.5’i (n=15); son sınıfların %22.7’si (n=20) halen sigara kullanmaktadır. Son be� yıldır birlerin %10.3’ü (n=10), son sınıftakilerin %19.3’ü (n=17) sigara içmektedir. Sigara içen ö�rencilerin %8’i 15-17 ya�ları arasında, %11.9’u 18 ya� sonrası sigara içmeye ba�lamı�lardır. Ö�rencilerin %24.3’ü çevre etkisi, %10.4’ü bir gruba ait olma, %8.3’ü merak, %6.9’u ailede sigara içenlerin olması, %17.4’ü sıkıntılarını giderme, %12.5’i çalı�ma hayatı ile okul e�itimini bir arada yürütme stresi, %6.9’u kurallara kar�ı gelme nedeniyle sigara içmeye ba�lamı�lardır. Birinci sınıfta olan ö�rencilerin %15.8’i (n=2) sigarayı ilk fırsatta bırakmayı dü�ünürken, son sınıfların, %33.3’ü (n=7) bırakmayı dü�ünmektedir. Birlerin %84.9’u (n=82), son sınıfların %75.7 (n=67) sa�lıkla ilgili bir okulda okuyor olmalarının sigara kullanma durumlarını etkilemedi�ini belirtmi�lerdir. Tüm ö�rencilerin %14’ünün annesi, %43.8’inin babası, %30.3’nün karde�i sigara içmektedir. %55.7’si “Tütün ve tütün mamullerinin zararlarının önlenmesi”ne ili�kin yasayı bilmekte ve %76.2’si yasanın etkili olmadı�ını dü�ünmektedirler. Ö�rencilerin %88.6’sı sigara paketleri üzerindeki yazıların caydırıcı etkisi olmadı�ını belirtmektedirler. Sa�lıkla ilgili bir okulda okuma ile son 5 yıldır sigara kullanma arasında; sigaraya ba�lama ya�ı ile sigaraya ba�lama etkenleri arasında; sigara kullananlar ile kaldıkları yer arasında; bo� zaman u�ra�ıları ile son 5 yıldır sigara kullanma durumları arasında; sınıflar ile son 5 yıldır sigara kullanmaları arasında farkın anlamlı oldu�u bulunmu�tur(p<0.05). Sonuçlar: Tüm ö�rencilerin %38.3’ü (n=35) halen sigara kullanmaktadır. Ö�rencilerin %29.6 ‘sı son 5 yıldır sigara içmektedir. Bu bulgu ö�rencilerin lise yıllarında sigara içmeye ba�ladıkları ve halen sürdürdüklerini göstermektedir. Zaten birinci sınıf ö�rencilerinin %84.9’u, son sınıf ö�rencilerinin %75.7’si sa�lıkla ilgili bir okulda okuyor olmalarının sigara kullanma durumlarını etkilemedi�ini belirtmi�lerdir. Bu durumda sigara ile ilgili e�itim çalı�malarının ortaö�retim döneminden ba�layarak yapılması gereklidir. Anahtar sözcükler: Sigara, adölesan, hem�irelik, ebelik

Page 147: IV. TEMEL SA · Yrd.Doç.Dr. Bülent Kılıç (DEÜTF Halk Sa lı ı AD) 11.45–12.30 III. Oturum (konferans) ... Avrupa Birli i 2007-2013 Programlama Dönemi Uyum Sürecinde Fon

IV. Temel Sa�lık Hizmetleri Sempozyumu 13–14 Nisan 2005, Manisa

Bildiriler

146

YA�LILARDA H�PERTANS�YON PREVALANSI: MAN�SA ÖRNE��

*Ö�r. Gör. Saliha ALTIPARMAK *Doç Dr. Gülten Karadeniz *Ö�r. Müzeyyen Ataseven *Ö�r. Rahime �ahin * Celal Bayar Üniversitesi Sa�lık Yüksekokulu

Amaç: Çalı�ma kesitsel analitik yöntemle, 1 Nisan-1 Haziran 2005 tarihlerinde Manisa �l Merkezi’ndeki 65 ya� ve üzerindeki bireylerde hipertansiyon prevalansını ve risk faktörlerini saptamak amacıyla planlandı. Gereç ve Yöntem: Sistematik örnekleme yöntemi ile seçilen 340 ya�lı katılımcının arteriyel kan basınçları ve boy-kilo ölçümleri alındı. Sosyodemografik özellikleri, diyet yapma ve uyku sorunlarını sorgulayan bir anket yüz yüze görü�me yöntemi ile uygulandı. Bulgular: Anket bilgilerine göre %49.7 olan hipertansiyon bulgusuna kar�ın çalı�mamızda 65 ya� ve üzerindeki bireylerde hipertansiyon sıklı�ı % 61.8 bulundu. Bireylerin % 26.2’si normotansif idi. % 27.1’inde sistolik hipertansiyon, % 6.8’inde diastolik hipertansiyon, % 26.2’sinde sistolo-diastolik hipertansiyon ve % 1.8’ inde malign hipertansiyon vardı. Hipertansiyonlu olanlar ya�, cinsiyet, e�itim durumu, medeni durum, diyet yapma ve uyku bozuklu�u açısından hipertansiyonu olmayanlarla kar�ıla�tırıldı�ında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p> 0.05). BK�’ne göre �i�man olanlarda normal olanlara göre 2.38 kat daha fazla hipertansiyon görülme riski oldu�u belirlendi. Sonuç olarak çalı�ma bölgemizde ya�lılarda hipertansiyon prevalansı yüksekti. Bu bulgu ya�lı nüfusta hipertansiyon taramalarının yapılmasının gere�ine ve yeterli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekiyordu. Anahtar sözcükler: Ya�lılık, hipertansiyon, tarama, BK�