jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

78

Upload: beto

Post on 23-Jul-2016

306 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan
Page 2: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

Çeviren: Oğuz Adantr

•• • •

••

ya da

Tarihi

Materya 1 i st Eleştiri

· · Yan1lsamas1

DOKUZ EYLUL YAYlNLARI

Page 3: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

..

ISBN 975-69g 1- l 1-3

ÜRETİMİN AYNASJ ya da tarihi materyalist

eleştiri yamlsaması

J. Baudrillard

üzgün Adı: Le Miroir de La Procluction ou l'illusion critiquc

du nıaterialismc historique Çeviren: Oğuz Adanır

1. Baskı: İzmir. Nisan 199X

Yaym Koordinatörü: Müjde Bilir Kapak Tasarımı: Tansel Özalp

Kapak Fotoğrafı: İbrahim Öğretmen Renk Ayrımı: Yüksel 2

Baskı: D.E.Ü. Rektörilik Matbaası

© Dokuz Eylül Yayınları, 1998 '

· © Editions Galilee, 1975

Türkçe çevirinin tlirn yayın hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında

yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Dokuz Eylül Yayıncılık Halkla İlişkiler ve Reklamcılık

Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Cumhuriyet Bulvarı, No. 144 3521 O İZMİR

Tel: O (232) 463 44 36 Fax: O (232) 421 98 39

E-mail: Yayin @ deu.edu.tr

İÇİNDEKİLER

ÇEViRMENİN ÖNSÖZÜ . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . . .. . . . 7 ÜRETiM iN AYNASI ya da Tarihi Materyalist Ele�tiri Yanılsaması . . . . . . . ... . . . .. . . . . . . . 13

L ÇALIŞMA KAVRAMI . . . . . . ... . ... . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . 17

İ� Gücüne Özg ü Kullanını Değerinin Eleş tiris i ........ . ... . ........ 1 8

Somut Çalışma ya da "Niteliksel" ve "Nicelikscl"

/\rasındaki Diyalektik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21

I·k. "B·ı ı ·k'' Ç 1 ı · ı· · · 25 ı ı t ı c ı re ı nsan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . · · · · · · · · -

Çalışma Etiğiylc Oyun Estetiği ................................. 29 Marx ve Değer Adlı Çivi Yazısı ................................ 36 Episı.cmoloji 1: Marksist kavramların gölgesinde ................... 41

Asi ında ekonomi politiğin eleştirisi sona cımi�Lir . .. . . . . . . . . . .... . . . 44

II. MARKSİST ANTROPOLOJİ VE DO(;ANIN

EGEMENLİK ALTINA ALINMASI ... . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 47

Aydınlanma Çağı Ahlak Felsefesi ............................... 50

Lykurgos ve iğdiş Edilme .. . ....... .. ......... . .. . . .... ....... 54

Yahudi-Hıristiyan Antidoğa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . 57

Epislemoloji II: Marksist Eleştirinin Yapısal Sınırları .. . . . . . . . . ... . . . 59

III. TARİHİ MATERYALİZM VE İLKEL TOPLUMLAR . . . . . . . . 63

Yapısal Nedensell ik ve İlkel Toplumlar .......................... 64

A k . .. . 68 rtı . ve Antıuretım . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . ...... . . · · · · · · · · · ·

Page 4: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

Büyü ve Çalı�ma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 74

Episıenıoloji III: Materyaliznı ve Etnosantriznı . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . 77

IV. ARKAiK VE FEODAL YÖNTEM HAKKINDA . . . . . . . . . . . . . . R5

Köle . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ... c . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n _, Zanaatçı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . uo • o • o • • • • • • • • • o () ()

Episteınoloji IV: Marksizm ve Bi lgisizlik ... .. . ... ..... .. . .. . ... . ')7

V. M ARKSİZM VE EKONOMİ POLİTİK SİSTEMİ . . . . . . . . . . . . ı o ı ..

Oki i t Geometri si Türünden Bir Tarih An layı� ı nı ı'! . .. .... .. .. . .... . ı () ı

Ekonomi Politiğin Üçündi Evn;si . .. ... . .. . . . .. ... . - • • • • • o • o • o o ıox

(cli�ki ve Y ık ıcıl ık: Yer Oçği�ıiren Politika . . ... . . .......... ... . . ı ı 7

Pnlit ik Qçvriın ve ''Kültür Devrimi" • • • • • • o • • • o • o • • • • • • • • • • • • • • • 12X

Bir Simülasyon Model i ve İdeoloji Olanık Ekonomi . . .. . . .. .. .. .. . . 133

Marksist Ku ram ve İ�çi Hareketi: Sınır Kavramı • • o • • • • • o o • o • o • • • • 13X

Bir Amaç Olarak Devrim ya da T;ırilıin !\skıya Alınması . ........ ... ... .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . 145

Radikal Ütopya : . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : . . . . . . . . . . . . . . 14<)

o o • • • o •• ÇEVIRMENIN ONSOZU tık okumuş olduğum (1977 ya da 197H)- ve beni o zamanlar derinden ct­

kilcmi� olan - Baudrillard metni: "Tüketim Topluınu"dur. Daha sonra "Ncs­

nekr Sistemi'', "Simgesel Deği� toku� ve Ölüm", "Sessiz Y ığınlar ... '', vb nıt;­

ıinleri okumu�tunı. ilk baskısı 1973 yı l ında yapılmı� olan "Üretimin Ayna­

sı''nıysa 19')6 yı l ında okuyabildim. Çünkü Bauclri l l ard' ın clü�ürıcclcriylc kar­

�ıla�mı� olduğum y ı l larda bu metin çoktan tükcnmi� ve yeni baskısı yapılına­

mı�t ı . Zaman zaman eski kitap raflarını ziyaret etmeme kar§ın bir türlü ona

raslayamamı�tım. Bu arada bir düzineden fazla Baudri l lard metniyle tekrar

tekrar ha�ır ne�ir olduğum için p�;şini geçici olarak bıraknıı�tırn.

Jean Baudril lard bu meti nde özetle kendini kapitalizmin radikal bir elq­

ıirisi olarak sunan marksist ekonomi polit iği radikal bir �ekilde cleşrinnekıe­

dir. Dini içeriğin radikal bir eleştirisini yine el ini bir söylemle yaptığı için Fe­

uerbach 'a itiraz eden ve "Hegcl 'ele Hukuk Pelseresi 'nin Ele�tirisi" başl ık l ı ya­

pıtında sistemin cle�t irisini ekonomi politik üzerine oturlmak gerektiğini ifa­

de et.ıni� olan Marx' ı örnek vererek; günümüzde kapiı·alist sistemi (ekonomi

politiği) yine ekonomi polit ik arac ı l ığıyla elcştinneye ya da çözünılenıeye

kalkı�manın (yani bir zamanlar Feucrbach 'ın clü�mü* olduğu tuzağa düşme­

nin) bir alemi olmad1ğını çünkü kuramsal açıdan kapitalist sistemi (bir bakı­

ma onu clc�tirerek) yeniden üretmi� (göstcrgebi l im terimiyle yeniden canlan­

dırrnı�) olan bir terminoJojiyle (yani ekonomi politiğinkiyle) eleştirnıcnin bi­

l inçl i ya da bilinçsiz olarak günümüz kapitalizmini 'sonsuza dek' sürdürmek­

ten başka bir all1aca hizmet edemeyeceğini söyleyen Baudrillard, buna kar� m.

aynı sistemi (Marx'ın Hegel'e yaptığı türden bir şey yaparak yani) yeni bir

perspektiften yola çıkarak eleştirnıenin, (ba�ta marksist olarak nitelendirilen olmak üzere önceki ya da) diğer (liberal?) 'clc�tirel' bak ı� açılarına radikal bir

darbt. : inclirebileceğini ve (o günlerde' -1970'1er) perspektif değiştinne zama­

nının çoktan gelmiş ve geçmekte olduğundan. bu işi özell i kle Mauss 'un sim­gesel düzen açıklamalarından yararlanarak kapitalist ve marksist dünya gö­

rü�lerini (onun için ikisi neredeyse aynı kapı) radikal bir şekilde eleştirerek

Page 5: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

8

yapacağını ifade etmeye (bir başka deyi�le yeni perspektifin en azınuan �im­

dilik bu cl.eştiri boyutuyla sınırlandırılabilcceğini göstermeye) çalı�maktadır. Bir başka deyişle ilkel, arkaik. feodal, vb nitelendirilen toplumların özellikle

Mauss (Malinowski ve diğerleri) tarafından yapılmış olan (1890-1930'lar anı­

�;;ındaki) çözümlemelerinden yola çıkarak (ayrıca hemen her zaman yaptığı gi­bi psikanaliz ve göstergebilim terminolojisinden de yararlanarak), ya�adığı

dönemde bütlin bu verilerden yoksun bir Marx'ın (kendisine kar�ı bir sempa­

ti duymakla birlikte)adı geçen toplunıiHrı hemen tamamıyla yanlış anlayıp,

yanlış değerlendirerek yan! ı� sonuçlar çıkartmış olduğu için gelece�k y<>nclik.

(herkes hata yapabilir. peygamberler bile!) cleğerlendimıc ya da öngörülerinin

de yenilir yunılmaz cinsten yanlışlarla dolu olduğunu dile getiren Baudril­

lard'ın (gerçeği söylemek gerekirse) asıl hedefi Marx'tan çok (ve yine. bdki

de "sağcı" politikacılardan çok) onun yanlı� ve yanılgılarını diizeltmck yeı i­

ne (doğal olarak böyle bir görevin Listesinden ancak gi.inümtL�ü derinlemesine

kavrayabilmc yeteneğine sahip olabilenler gdebilccektir!) tam tersine. anda­

rından biiyük bir çoğunluğun yapmış ve belki de halen yapmakta oldukları gi­

bi. bu düşüncelerin geçerlik ve doğruluğunu neredeyse saçmalama noktasına

kadar varan bir inatla (ya da Baudrillard'ın deyimiylc"bilgisizlik"le) savunan

ve dolayısıyla hizmet ettiklerini sandıkları marksizme gerçekte ihanet etmek­

tc olduklarının farkında bile olmayan [ya da olsalar bile artık bunu umursa­

rnayan veya Taviani kardeşlerin "Aziz Mihail'in Bir Horozu Vardı" (San Mic­hele aveva ll/7 ga/lo-1971) adlı filmincieki devriınci mahkumun, hapsedilciikten

yirmi yıl kadar sonra, bir başka hapishaneye nakli sırasında dünyanın (ital­

ya 'nın) değişmiş olduğunu, yolculuk sırasında karşılaştığı emekçileri c yaptı­

ğı konuşmalar sonucunda farkedip buna tahammül edemcyeceğini anlayarak,

kendini bir 'bataklığın' soğuk sularına usulca- başka yerlerdcysc para. içki. uyuşturucu. mafya, kadın, kumar. vs bataklığına- bırakarak bu dünyadan gö­

çüp gitmesi gibi] insanlardır.

Jean Baudrillard. en azından, 20-25 yıldan bu yana, düşüncelerini defor­me ya da dcjenere etmiş oldukları Marx 'ın arkasına gizlcncrek, kendilerini

bir marksist olarak sunmaya devam eden ve bu neyi savunduklan belli olma­

yan kişiler tarafından anlamsız bir şekilde clcştirilmektedır. Çoğunlukla yapı­cı olmaktan uzak, iş olsun diye yapılan bu eleştiriler dikkatleri giderek Baud­

rillard üzerine çekmekten başka bir işe yaramamışlardır!

9

1968 Mayıs'ından sonra kendi deyimiyle (Fransa bağlamında. bence. ara­

larından en yetenekli olanlar için geçerlielir bu dü�ünce) bu "esen rüzgilra

uyan" insanları l"ba�ta Fransız Komünist Partisi (1978) ve daha genelde Sul

(19X4) üzerine yazmı� olduğu hemen bütün metinlerde ti'yc alan l3audrillurd,

"Üretimin /\ynası''nda Marx'tan çok, asıl Kapitalizmi ya da Ekonomi Politi­

ği, kısaca içinele ya�adıkları evreni tanıma ve açıklama becerisinelen yoksun

!bir çoğu da postmodcrnizmi çoktan bcnimscnıi� ya da onunla llört etmektc

oldukları il(in, Baudrillard'ı, kesinlikle reddettiği,- bakınız M. (!ane .. Baud­

rillard Li ve'' -bu bir kavram olmayı bile bcccrcmerni� tcıimlc yani postnındcr

ni st düşüntir (bak. D. Kc liner) olarak nitclendirmeyc kalkmı�lardır. Raudı i 1-lan.l 1.nrla, binbir tane ·a�ıklaımısı ·olmakla birlikte,- postmodern söylem hi

lim:-.cl bir söylev niteliğine sahip değildir. Onu öznel bir söylem (süz) nlar:ık

kabul etmek daha doğru bir yakla�ımdır - ne olduğu ve ne demek istediği

açıkça belli olmayan postmodernizmin-Ana Britaniea'da postnıodernit.m tı..:­

rimi mimarı bır akml olmanın ütcsine geçememekteclir- i�·ine �·ck.ilmeyc �·a­

lışılmakladırj bu insanların clii�üncelcri (mctafiziğin en çok sevdiği alan gcle­

neksclle�mi� dü�ünccdir!) metafizik özellikler ta�ıyor, eğer bugün birilerine

materyalist denilcccksc o biz olmalıyız (bak. s . 114) demektedir.

Fcrnand Rraudel (Maddi Uygarlık. III. s. 544 ): "Marx gelenek ve esk ı

ku�aklar ya�ayanlann beyni üzerıne bir kilbus gibi çökmcktedirler'' diye yaz­

ınaktaydı. biz ise bu canlıların var oluşlarının üzerine de çöktüklerini söyle­

yeceğiz" demektedir. Biz de bu açıklamayı (bak. "Eski Dünyaya Yeni Bir Ha­

kı�". s. 701. Eylül Yay. 1997. İzmir): ·'Dü�üncc alanında marksizm'in bir gck­

ne<Ye dönüsrnüs oldu§unu kabul edersek, Türkiye'deki kimi beyinierin üzeri � � � �

ne- zaten yalnızca Türkiye'de değil. dünyanın bir ı;ok yerinele demek gerekc-

cek - bu geleneğin bir kabus gibi çökmüş olduğunu düşünmek pek yanlı� bir

sey değildir!" diyerek güncelleştiriyoruz. "Gelenek'' adında marksist bir der­

ginin yayınlanmalda olduğu bir ülkede acaba yanılan biz miyiz?

·ı· _... .ı .. • - <1• •';"

XVI. yüzyılıLı ıuhban sınıfı üzerindeki baskısı tüm yoğunluğuyla süren

Katolik Kilisesi � l·ndı yetiştirdiği değerli evlatlarından hi ri olan Ginrdano

Bnıno'yu Roına'cl,ı yakmı� ( 1 600). hir difl·ıiııı, li.ılılı ı c 1,ılılı ıı \ ıı ı l <ılııııılı

ll'lıdit cı·miştir. Oy-.ıı dlinya lı:ıl;ı dıiıtıtıl 1 fl·ılıı'

Page 6: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

10

Bir ekonomik ve politik sistem olarak a<Yırlıöını koyduou bir dönem· 1 e b o e u Kapitalist Buıjuvazinin, kendi yeti�tirdiği ve mevcut düzenin bir altemmifi

(Komünizm, Sosyalizm) olabi leceğini iddia crmi� (üstelik bu iddia kimi yer­

lerde �()yle ya da büyle ya�aına gcçirilmcyc çalı�ılmı�tır) Marx. Engels, vb

evlatlarının birer d\aııeye dönü�nıesini engelieyebilmek için (Burjuvazi 'nin

kendinden önce gelen iktidar biçinıkrinden ne kadar ders almış (!)olduğunu

tarih bugün hütlin açıklığıyla güzler önüne sermi� bulunmaktadır) onları lil­

dürnıt.:k yerine oradan oraya slirgiin edip. baskı yapanık dışlam ı� ya da reddet­

miş olduğunu biliyoruz.

2000'Ii yıllara bir adını k:.ıla durunıda çok büyük bir değişiklik yoktur.

Evet XIX. yüzyılın ikiııci yarısında ba�layarak tanrılar, reyganıberlcr, insan­

tanrılar. tanrı-insanlar dcıneıni yava� yavaş (bugünk ii görüntüyü yine Haudril­

lard'ın yarmış olduğu bir benzetmeden yola çıkarak �öyle özctleychili ri;r: bel­

li bır hızla ilerlemektc olan bir araç birden vites küçi.iltmek zorunda kaldığın­

da motorun devrinde geçici bir yükselme olmaktadır. İşte günümüz imtn\'- ya

da haşka konular için de geçerlidir bu görüş -dünyası da böyle bir evıcyi y:ı­

�amakla me�gulclur. Yüksclmi� gürüncn devir gerçekte ya da yakın bir gelc­

cekteki olası hir · 'nnrnıallqrnenin' habercisi gibidir) kapannıakıadır. Bu çok

()nemli bir �cydir. \"'linkLi bilgi daha doğrusu bilimsel bilgi üretme tckelinin bı­

ri k:rini n (bu uaha çok Batı 'dır) elinden al ınınası anlamına gclnıckı�dir. U u du­

nı mda dünyada ya�ayan her aydın iıısi.lntn alternatif dü�üncc üretme �ansı art­

maktadır, artacaktır. Böyle bir dünyanınsa peygamberlere, idollcrc. ilahiara ya

da kti�-insanlara ihtiyacı kalmayacaktır. Çünkü fikir ve düşünce alışveri�inin

�üylc ya da böyle hızlanması evrensel gcli�mcnin kollcktivitenin (bilinçli top­

luıniarın ortaya c;ıkmasını sağlayacak aydınlar. politikacılar. üniversite, med­

yu, vh bir ba�ka deyişle evrensel demokrasinin ), yoksa "aydın-komutanların''

değil, kalkısıyla ya�amct gcçiı ilcbılcceğinc olan inancın giderek büyüm esine

neden ol a bi 1 ir. Baudri ll ard ise günümüale. hiç ku�kusuz, her t ürden alternal if

ya da karşıı 'görüştf emip, criıehilen "sosyal (+) liberal demokrat"' sistemin

yetiştirmiş olduğu çok değerli bir düşlinlirdür. Ancak onun yazgısında <.b (Fransa'da Baudrillard'ın ya;.gısına benzer bır yazgıyı Lacan, Derrida, Labo­

rit. vb insanlar da payla�mıştır) yukc.ırıdakilerin yazgısını andıran bir �eyler

vardır. Çünkü aydınlarını yakmayan, slirglinc göndermeyen ve eskisi kadar

baskıcı 'olmayan' sislem (= Sağ + Sol) onların lelcfonlarını dinletm�ktc. ta-

1 1

maınıyla dı�lamakta ya da prestij sahibi. güvenilebilir olan bu insanların her

ne yoldan olursa olsun birbirlerine dü�cbilmclcri için elinelen geleni yapmaya

(bıı t�n pahalı yöntenıdir) çalı�makt adır.

Dünyayı )'Ok yakından (uydu ;mtcn. kablolu-tv. paralı-lv, internet ve ll.i­

revlcri, yabancı basın, dergi, vh) i.dcnıektc olduklarını sandıklan bir sırada ­

gerçekte izlediklerinin kendilerine �unulmu� gerçeğe benzer ya da sanal bir

dünya ıılduğunun farkına bile varamadan - gcrı;ck dünyauan oldukça uzaklaş­

m ış (istisnalar hariç) 'aydınlurınıız'ın (televizyon kanalları, gazete, dergi say­

falarında, vb)bitip tükcnnıek bilmez sayıda soru olmayan soru ve yamt olma­

yan yanıtlar U reterek hem kendilerini hem de gelecek ku�akları oyalayıp dur­

duk.l;ırını g<irdükçe hay ı rı anınamak elde deği 1.

* * *

Sonuç olarak "Üretimin l\ynası ya da tarihi materyalist cle�tiri yanılsa­

ması", ondnkuzuncu yülyılın ikıncİ yarısından bu yana. 'radikal' cle�tink.riy­

lc kapitalizmin aynası olma güre vini yerine getire rek topluımı (ve özelliklt: de

isçi "ıııılı dcııilen kesimi), bunun nasıl bir sistem olduğu konusunda aydınlar­

maya ı;alı�ıp, sunduğu ütopya doğnıltıısuııda güdüınkmck istemiş olan tarihi

materyalisı ya da materyalist ele�liriyi neredeyse \·ağdı�ı. metafizik bir de�lı­

ri nlnwkla nitelcndirmcye gidecek (insan kimi zaman sevdiklerini kimi za­

ırıandn sevmcdiklcrini yerden yere vurur!) kacltır radikal hatta bir zamanlar

Marx'ııı kullandığı bir ba�lıktan ('·rclsdcııin Sefaleti") esinlenerek bizim bir

anlamda "Marksist Gclsefenin Sefalcti''ni dile getirmektc olduğunu dü�Lindli­

gümüz. öıc yandan yine yazarın dııhı.ı sonra yazmış olduğu "Foucault'yu

Unutma�" (1976) ba�lıklı metnin neden olduğu bir çağ rışı m sonucunda da.

Marx 'ı demeye içim elvcrmiyoı (nıtcn böyle bir tey tarihe mal olmuş bir in­

san için �öz konusu olamaz) ama. "Marksizmi Unutma(k)"ya davet eden bir

metin ol�rak nitelendirdiğimiz bu metin konusunda son söz (doğal olarak nes­

nelliğin hala var olduğuna inanan) okuyucuya ait olacaktır.

Oğuz ADANIR Şubat 199X -izmir

Page 7: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

-

• • • •

URETIMIN AYNASI ya da

tarihi materyalist eleştiri yanılsaması

Devriınci imgelemin (hayal gücü) yakasım bırakmayan ha­ye:delin adı : üretim fantazn1ıd ır. H içbir �ey bu faııtazn1111 bir üret-

. . ken l i k roınantizminc yol açmasını engel leyemeınektedir. Urct im biçimini eleştiren dü�ünceyse üretim ilkesine ses çıkartmnmak­tadır. Bu düşlineeye eklenılenen ti.iın kavramlar yalnızca üretim içeriiderine ait soy ağacmı, tarihi ve diyalektiği bet inılerlerken. üretiın adl ı biçinıe hiç dokunnıan1aktadırlar. Kapita l ist üretim bi­ç imi e leştirisi sayesinde elde ettiği o ideal görünüm le, kar�ımıza aniden çıkan da zaten bu biçi ıncl ir. Oysa i lginç bir bulaşma yön­tem i y le, devrimci söylevi, üretken) ik terimleriyle güçleneli rmeye çalı�an da aynı biçiındir. Tıpkı il retim güçlerinin özgürlc�t iri lme­sinden Tel Quel dergisindeki s ın ırsız "metin ürctin1inc". oradan da Delcuze' de bir fabrika n1isali çalışan bi l inçaltının üretkenl iği­ne ( burada zaten bir "bi linçal t ı ' ' çahşmasınclan söz edilmektedir) kadar giden tüm devrimierin yaln ızca üretkenl ik gösterge's iyle açıklanması gibi . Gündeınİ belirleyen şey: üretken Eros 'lur. Top­lumsal zengin l ik ya da d i lyctisi, an laın ya da değer, gösterge ya da fantazm hep aynı "çal tşma"nın "ürünif'dür. Ekonoıni polit ik­le, kapitalin yarattığı bu hakikatı olduğu gibi kendi hesabına ge­çiren devrin1, kapitalist üretim sistemini gerçek ve radikal bir üretkenlik adına yıkn1aya çalışnıı�tır. Kapital ist değer yasasına, yabancı l a�nıadan 'kurtul mu� bir h iperi.irelken l ik le , üretici bir h i­pernıekan adına bir son veriln1i�tir. B ir yandan üretin1 güçlerin in önünü açan kapitalizn1, bir yandan da onları frenlemeye çalışır gibidir. Oysa yapılması gereken tek �ey onlan özgür bırakmaktır. Göster i lenler arasındaki değiş tokuş. gösterenin neye yaradığını hep gizlemiştir. Bu yüzden gösterenin yani metinsel anlam üreti­minin özgürleştiri lmesi gerekn1ektedi r! B i l inçaltının çevresi top-

Page 8: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 4

lumsal, dilbilimsel ve oidipus kompleksi türünden yapılarla ku­şatılmıştır. Bilinçaltına o brüt enerjisi iade edilmeli, yaralan sa­rılmalı ve yeniden o ilk başlangıçtaki üretken bir makinaya ben­zemesi sağlanmalıdır! Nereye baksanız karşınıza bir üretim söy­levi çıkıyor. Nesnel aınaçlara da sahip olsa, kendi kendine bi.iyü­nıeyi ele aı?ıaçlasa h u üretken! ik sonuçta bir değer gibi algı !an­maktadır. Uretim hem sistemin hem de radikal elestir j sinin leit-_. nıotifidir! Terimler üzerindeki bu türden bir cansensus insanda kuşku uyandırmaktadır. Radikal bir alternatif sunmakla yüküm­lü ?lan devrimci söylev bir üretinı metaforundan başka bir �ey degılse - olayın temelinde ekonomi politiğin gerçeklik ilkesine boyun eğen ayartılmış bir kavram deği�ikl i ği vardır - o zaman bunun tehlikeli bir metafor olduğunu ya da radikal bir alternati r olmadığını çünkü üretkenlik söyleviyle bulaşan metaforik bir en­feksiyon olmanın ötesine geçerek genel üretiın şenıası dışına çı­kabilmesinin ya da onu aşıp geçebilmesinin münıkün olmadığını bir başka deyişle mevcut düzene tan1aıncn boyun eamis olduou-eı 'S c-IlLI kabul eLn1ek gerekecektir.

Yerli yersiz ınetaforla�tırılan bu mevcut düzenin kendisi bir metafor olarak dcğerlencfirilcmez mi? Bu durunıda mevcut düze­ni ı ı dayattığı gerçeklik i1kesinin bir kod, bir sayı ya da bir yorum­lama sistem�nden başka bir şey olabilme şansL var mıdır'.' Marxı, homo oeccnomicus adlı hikayeyi yani sisteın, değişim değeri, pazar. artı değer ve biçimlerinin doğallaştınlma sürecini özetle­yen bu miti yıkmıştır. Ancak bunu işgücünü bir eylenı olarak or­taya çıkarabilrnek, çalışmanın ("pro-ducere'') insanın değer üret­mesini sağlayan özgün bir güç olduğunu gösterebilnıek amacıy­la yapmıştır. Oysa bu durumda böyle bir girişimin her türlü insa-

1 Bu ürc�.ici ınelaforun kök salmasında Marx doğal olarcık asal bir rol i.i-.;ı­

lcnmi�tir. Uretiın kavramını kesin olarak radikalleştirip, rasyonalize ederek "diyalektik'' bir i�crik ve devrimci bir görünüm kazandİrmıştır. Bu kavram parlak karİyerine kayıtsız şartsız bir referans olarak sunduğu Marx sayesinde devam etmektedir.

15

ni malzeme, arzu ve değiş tokuş olasılığını değer, amaç ve üre­tim terimleriyle kodlamaya yönelik bir simülasyon modeli ya da nedensiz bir sözleşnıeye in dirgem e niyetinde olup ol machğı so­rusunun sorulması gerekmektedir. Çünkü her türlü çözüın olası­lığı, amaç, sayı ya da değerden yoksun bir ortamda üretim, şifre çözümünü zorunlu kılan bir koda benzemektedir. Bu ise, dünya­yı nesnel bir yoldan dönüştürmeye (ya da insanın kendi kendini "üretmcsine" yani bugün genelleştirilmiş olan insancıllık adLı te­mayı işlemesine yol açmaktadır oysa burada kendi kendisi "ol­maya" çalışan bir insandan değiL bil i n çi i davran ı� tan vahşi ce bir arzu üretinıine kadar giden bir k en d i k enel i ni ''Liretmck"ten söz edi lnıcktcdir) nıahkum ediinı iş insan ı rasyonel terimieric açıklar • gibi yapan devasa bir bilinçaltı çözi.imlenıcsidir. Insanlar artık hemen her yerde kendilerine sunulan bu değer ve anlam üretim tablosuna göre oynamayı, sorumluluk alnıayı ve sahneye çık­ınayı öğrenınişlerdir. Burada ti.iın ekonomi politiği kapsayan ve La can' ın ayna evresinde bctinıled i k lerine benzeyen bir şeyler vardır. İnsanların bu üretim tablosuyla, bu üretim aynası saye­sinde düşsel bir şekilele bilinçlcndiklcri süylcnebilir. Yarattığı nesnel thinyada insana da nesnel bir yer veren üretim, çalı�nıa, değer gibi �eyler - bütün bunlar şu i�lemsel ayna, şu bir ti.ir üret­ken ben adlı idealin yans1ttığL llikcnmi� insanın (gölgesi nin) ken­dilerine bir amaç kazandu·dığı yapıtları aractlığıyJa durdurak bil­mcksizin çöznıek zorunda kaldığı dü�gUcü ürün leridir - karşım ı­za yalnızca değişim değeri sisteminin belirleyebildiği randıman adlı ekonomik bir saplantı şeklinele değil, daha derinlere iniidi­ğinde ekononıi politik adlı bir ayna, aşırı belirleyici bir l{od, bir başka deyişle yalnızca kendi kendini üreten, dönüştüren ve değe­re benzeten bir \nsan kılığında da çıkabilmcktedir. İnsanın kendi kendisinin gösterilenine dönüştüğü, aslında bir yeniden canlan­dırma düzenine ait olduğu sanılan bu müthiş fantazın, biçimlen­diremediği bir kendi kendini dı�avurına ve birikim sürecinde de­ğer ve anlaının içeriğini temsil etme gayrelindedir.

Page 9: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 6

( Marksist yapısalcı lann başarıl ı yorumlanna rağn1en) yeni­den canlandırma şekl inde/biçimin çözümlemesiyle (tüm batı dü­şUncesini yönlendiren d i lyetisiyle, göstergenin konunıu), üretim düzeni ve ekonoıni pol i t ik arasındaki gizl i anlaşma sonucunda ortaya ç ıkan bu biç imin eleştirel indirgemesi, Marx' ın gözünden resmen kaçn1ıştır. Yeniden canlandırn1a düzenini radikal bir Li re­tiın ve devrimci Liretiın sloganıyla eleştirmcye kalk ışn1anın bir anlanıı yokLur. Asl ında bu ik i di.izen birbirlerinden aynlamaz. İn­�ana .ne

. kadar ters ge l i rse ge.lsi n Marx bir biçim olarak/iiretin1i

uretınun yeniden canlandınlmış /biçiminden daha kesin bir ş.e�

vi�dc çözümlemcmiştir. Marksist düşünce ya da ekonomi po­

l l l ıgın s ın ırlarını belirleyen şey de zaten bu çözümlemesi henüz �ap �lınanıış i�i öneın li biçin1dir. Açıklamaya çalıştığımız şey u�·ct�nı

.:e yenıden canlandırı lmış üretin1 söylevlerinin, belirleyi­

cı b ı�: sureç ?l�rakv

ekonomi politik sistemin kendi kendini yeni­den uretmesını saglayan ve onu düşsel bir şeki l de yansıtan hirer ayna görevi yapmakta olduklan gerçeğidir.

I

ÇALIŞMA KAVRAMI

Radikal bir ekonom i pol i t ik görüntüsü sun nı anın yolu tüke­ti nı kavramının ardına gizlenen bir gereksinimler anrropoloj isiy­le, kul lanım eleğerine ait maskclerin yanı sıra ü retim, üretim hi­çimi, üreli nı güçleri, üre t im i l i�ki leri, vh kavramların maskcleri­nin de dUşlirülmes inden geçn1ektedir. Radikal elc�tiri ve ekono­mi pol it iği a�ıp geçn1en in yolu, marksist çözümlemenin tüm te­mel kavram larını n sorgulanınasından geçmektedir. Devri mc i ku­ramı n ortaya at ı lmasına neden olan �u ürctinı güçleri aksiyonw­tiğiyle, üretim biçiınlcri d iyalektiğinin genet ik aç 1 k l anıası ne du­run1dadır? Hem insanın sahip olduğu bir gene l i k sl:rvct hem de tarih in ınotonı olarak gösterilen �u çalı�ma gücü ne durumdadır?

"Insan ya�antısının ınaddi Lirctinıinden başka bir anlama sah ip olamayan'' �u tarih ne durun1dadır? "Demek k i i l k tari l ı i olgu bu gereksinimleri karşılayan araçların üretin1idir. Her türlü tarihsel açıklaınanın temel koşulu olan maddi ya�anı, insanların hayatta kalabilmek i� in binlerce yı ldan bu yana gl.in be gün, saat be saat yaşanı ak zorunda oldukları bir süreçtir." (Alman İdeolojisi)

••

Uretiın güçlerinin özgiirlcştir i lmcsi yle, insanmki birbirine karıştırılınaktadır. Bu bir devrimci günden1 maddesi midir yoksa

ekonomi polifiğe ait bir gündem n1acldesi m i ? Hemen herkes, özel l ikle de "insanları hayvanlardan ayıran i lk eylem düşünmek değil var alnıalarını sağlayan araçların Uretin1idir" (insan neden hep hayvandan ayrı lma cği l in1 indedir ki? İnsanlığın bizde sabil bir fikir haline gcln1esine neden olan şey yine ekonomi pol it ikt ir - neyse bununla zaman yi t irmeyelim) diyen Marx için bu nihai hedef apaçtk orLadadır. Oysa insanın n ihai amacı yaşan1ak iç in

Page 10: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 8

��reken araçları keş�'ern1ektcn m i ibarettir? Bu küçük masum turnceler k_ur�nıs�J bırer ü l t i nultoma benzenıektedirler. Anıaçla, araçların bırbırlennden ayrılınası insan l ı k hakkında üret i lmis en �c ımas ız ve na if postulat't ır. İnsanın gereksini nıleri var mı�iır? I�san ?u ger�ks i n inı leri n i karş ı lamak zorunda mıdu·? (Gereksi­n ım l_er� sayesınde kendi anıacının aracına dönüşen) insan ya l n ız­ca.

bır ı� gücü nıi.idür? Egeınen l iğ i altında bu lunduğumu z sistc-• • • v • • '-' n� ın u ı.·et�ıg ı ı �ıan ı l nıas ı olanaks ız meta forlar. Po l i t i ka d i.izcy indc-k� kcsın 1 ı klennc kadar, kavramiaşmış ekonomi pol itik virlislcri­nı�l ayı: ı_larına sahip ve devrimci kuşakl ara hala anlatı lan ekono­mı po l ı t ık adl ı bir masal .

Iş gücüne üzgü kullan1n1 değerinin eleştirisi

� -�arks i�t �özliın lcnıcnin en güçlü ve en z��yıf olduğu nokta: dc�ışı

_nı. d�.ger�y le, kul lanım değeri aynnııd ır. Soyut bir cleği�inı �l�gerıı � ın -��es ıne geçerek, k iş iy le doğrudan bir yararl ı l ı k i l i�k i s i ı� ı ne �ı r� ıg�.

an�la, ortaya c; ıkan insani amaçl ı nıal ın , yani somut b ı ı� ���genn �ot�s ıne �eçmi� olan ku l lan ım değeri adl ı varsay ı m ı n , d?gış ını degcn tarafından üret i l m iş olduğunu ve onun sayesinde bır anla�a ���-

uşrnuş. olduğunu görnıi.i �tU k� . K ul l an ım değeri �k�n?m ı �ol ı t �g ın ötesme geçemez. Kullanım değeri değiş im ele­gerı n ın u1 u k çızg id ir. Tüket in1 kavramı tanı da bu oereks in im lcr-1�, ürün l e� in ele a l ın d.ı�ı �ıokt ada rad ikal bi r �ek i lde sorguya çe­k ı lmck te� ı r. Bu eleştırnun en kapsanılı haliyle şu işgücü adlı n1ala dogru kayış noktasında karşılaşılmaktadır. Burada radi­kal eleşt ir inin hedefi bizzat Li reti m kavranı ı nın kendisidir.

. . Mar�, �uran1ındak i özgün devrimc i yak Jaş ını ın köken i nde, tunı �'ap ı tal ıst �üre

_?ıe, artı değeri ( buıjuva ekonomisiyse ''çal ış­mayı ckononuk sureçte yer a lan s ıradan bir üretim unsuru ola-

1 Bak. "Pour une critique de J ' Economic Politiquc (lu Sı' n-ne ' ' P· .· ·fG· ı ı . d · i::J • clllS d -lll11.tl' , lcs Essaıs, 1972.

1 9

rak değerlendirınekteydi) üreten diferansiyel bir üst-değere bağ­l ı , X olarak i fade edilen. istisnai b ir mal konuınundan çek i l ip a l ı ­narak , üretim düzenine bir kullanım değeri şeklinde sokulan işgücü kavramın ın bulunduğunu bi l iyordu.

Marx ' ın çal ı şına gücünün kul lanım değeri tarihi açıklaması karnut�ıktır. Adam Smith fi7yokrat l arl a. mübadelec i lere ( = cc lınng istes ) ça l ı�nıa kavram ı y l a said ı rm ı�tı. Marx ise kend i aç ıs ı ndan hu kavranu : bir mal ol arak/ça l ı�nı a gücü yani soyut bir toplun1sal ça l t �nıa dü �ünces i (değ i� i m değeri ) ve somut çal ışına­ya (k u l lan ım değerine) bölmüşl ilr. Bu i k i ayrı �al t�nı�\ an J ay ı� ına

sahip ç ı k ı lması gerektiğ in i ısrarla savunnwktadır. Çi.i nkü k ap i ta­list �al ı�ma sürecinin nesnel açıklamasında onları n birbirine ek-

, lenı lenmes i n in bi r yard ı m ı o lab i leceği n i dü�ünınektedir. Kendi­sİn ı k. u J lan ı m değerin i ihmal etmekle i thanı eden A. Wagner'e: ''kafa�·;ız adam daha ınal çözümlemesi aşamasinda benim yaln ız­ca mal ın bu i k i biçimiyle s ın ı rl ı kalınllelığını ı ve hemen ard ından : mala ait bu ik i l iği, onu üreten çah�manın il<ili karal"tcrine de yansıt t ı ğ ını ı yan i : yararlı bir başka deyi�le k u l la n ı nı değerkrini yaratan son1ut çal ı �ma yön1cmlcriylc, harcanan bir güç olaral< <.s·ahşn1a yan i soyut çalışına'dan söz ctt iği ınizi 1 '·yararlı" olanın sarfcdi l i� biçimin inse ise h iç önem l i o lmad ığım . . . daha sonra da ın alın bi çi ın (sel)/ değeri artt ığ ı sırada çn l ı şmanın n ih�ü a�amas ı olan para (sal)/biçiın öyleyse bir n1al ın para c ins inden değerinin kul lan 1111 değeri içinde yani d iğer mal ı n doğa l b i ç i m i iç inde yer aldığını ve n ihayet an ı-değerjn yaln ızca çalışma gücüne Hözgü ', bir ){ullanun degerinin iç i nden di.işü lerek e lde ed i ld iğin i . vs ve

�onuç olarak ku l lan ını değerinin eski ekonomide bir başka an­ı�m1da önenıli bir rol oynadığını ancak bu değerin "kullmunı de­�cri" ve ' 'değer' · gibi kavramlar ya da teri m ler üzerindeki ince oyunlar sonucunda deği l , bel l i bir ekononıi k olu�unıun çözüm-

. .

lenınesi sonucunda ele al ınab i leceğ i '' (Wagner Uzerine Notlar) şekJ i nde bir yanıt verı11 iştir.

Bu nıetinde "doğal l ığ ın ı" açıkça yitirı n i ş olan "çalı�manın kul lan ın1 değeri"1 değişim değeri n in yapısal i ş ley işi nele çok

Page 11: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

20

öneml i v_e ''özgün" yeni bir değere sahiptir. N i tel somut çalış­

n1ayla, nıcel soyut çalışına arasında bir tür diyalektik bir denge kurmaya ça l ışan Marx, değişim değerine mantıksal bir önce l i k

�a?ın1ak la birlik te, v(b�l l i bir ekon0n1ik formasyon) bu yapının

ıçınde kul lan ı m degcrıne somut bir pozitivite. bir tür son1ut za­rnansal öncel ik tanıyarak, ekononıi politiğin belirgin devinimi­ne özgü bir şeyleri de konıınu� oln1ak.tadu. Ancak radikJ l lc�t ir­�� i�i şeın

�ı�l

.a i � i b� g�rüni.imü yıkınaya ve yerine ku llanım d;ğe­

ı � �1ın degışnn degerı oyunu tarafından ürctiln1iş olduğunu soylen1eye kadar götürmemektedir. Oysa biz ti.iketiın üri.inlcri konu�u��da bunun böyle olduğunu göstern1 i�t ik . Aynı şeyi çnl ış­n�a. gucu konusunda da söyleyebi l iriz. Nesneleri yararlJ ve gcrek­

��nını lere yanıt veren �eyler gibi tanımlamak soyut ekononıik cle­gış tokuş

.un en içse l leştiri lmiş, en kusursuz bictiınde dışavurul­

ması yanı soyut ekonomik değiş ıoh.u�un öznel açıdan somutlas­t ınlnıası demektir. Çal ı �ına güclinlin toplun1sal scrvetin "sonıtı[" kayı��t�� olarak tanımlanmasıysa, çal t�ma gücünün soyut düzey­de gudu m lencrck somut bir şeki lde clışavurul nutsı deıncktir. Ka­pitalist gerçekl iğin kökeninde değer üreten bu "somut" insan vardır. Geçmişe bir göL at i ld ığında değişim değerinin, bir anlam­da, daha kök en a§anıcısında çarpıtı !m ış bir ku I lanı m değeri için­d� manhl<sal bir yere sahip olnıaya çalıştığı görülmektedir. Bn· başka deyişle "kullanını değeri" adlı gösterilen burada da "çarpıtılnuş bir kod" ya da bir değer yasasının ardmda bı­rakn1ış

�olc!uğu kal ınt ıclan başka bir şey deği ld ir. Öyleyse kul la­

nım degerınden yola çıkılarak clcği�im değerinin nicel soyu t la­masını açık lamak yeterli deği ldir. Çünkü bu i�lcmin olasılaşma koşul ları nlll da açıklanması gerekmektedir. Bir başka dcyislc:

�a l ışma. gi.�c.

üni.in kul lanım değeri efenilen kavram ya da üre�ici ınsa�ı l a ı lg ı l ı özgün bir mantığın üret i lnıesi gerekmektedir. Böy­le bır geı_:c l tanım yoksa o zanıan ekononıi pol i t ik diye bir �ey olamaz. Oyleysc son a�amada ekonomi pol i t iğin üstüne oturtul­du�u tcı�1c � budur. Bu noktadan hareketle yapılması gereken �ey, degeri� ı lg_

ı lı yeı�leşik bir yapısal kurumun algı lanmasını engelle­yen, nıce l ıkse l ı l e n i tel iksel arasındaki "diyalekt ik" maskenin

2 1

dü�ürülerek ekononıi politiğe bir son vermekt ir.

Sonıut çalışma ya da "niteliksel" ve "niceliksel"

arasındaki diyalektik

' 'XVIII . yüzyıl Avrupa 's ında evrensel bir göri.ini.inı kazanan

çalışn1anın n iccl düzeyde açıklanabi ldiği görülmektedir. . . Daha

önce, çeşi t l i etkinl ik biçimlerini bütün boyut larıyla ele alarak bu

şekilde bir kar� ı laştırnıa yapabi l ınek mümkün değildi . . . Çünkü

bütün çal ı�nıa biçimlerinin önce bir ni te l iğe sah ip olması gereki­

yordu." ( N avi l le. Le Nouveau Leviathan, s. 17 1 ) . Nite l i h.scl çal ı�­

ma i.iret in1 süreci, ürün ve seslendiği kesim arasındah.i i l i�h.i Sd­

yesinde farkl ı l a�abiliyordu. Bu tarihsel evrenin adı :taııaatsal üre­

t im hiçimidiı. I3u evreden sonra devreye, kendisiyle ancak, kapi­

talist i.irctiın biçiminele karşılaştığımız ve çözümleme açı..,mdan

iki l i bir görünüm sunan bir çal ı�ına biçimi girınektccli r. Şöyle k i :

"'Değişiın değeri yaratan çal ı�ma genel anlarnda soyut ve genel

bir çal ışrna anlamına sahipken; k u llanım değeri yaratan çalı�nıa

somut ve özel hir çal ışmaya dönüşmekte ve biçimiyle, malzeme­

si sayesinde çok değişik görüntüler sunabiln1ektedir.'' ( Marx,

"Ekonomi Pol i tiğin Eleştirisine Katkı'') . I ler nedense tanı da bu

noktacia karşımıza somut, fark l ı laşmı� ve bir ba�ka �cyle kar�ı­

laşt ın lması olanaksız bir ku l l anım değerı çıknıukladır . . N i eel i ği

ölçü lebilen bir çal ışnıa gücüne karş ı l ık bu kul lanın1 değeri ancak

n i te l iksel bir potansiyel sunabilmektcdir çünkü onun artı ya da

cksilerle bir i l i şkis i yoktur. Ku l lanım değerini bel i rleyen şey, dö­

nüştürmeye çalı�Lığı maddcyle, bel l i bir öznenin bel l i bir zaman

d i l inıinde harcam ış olduğu en e rj i dir. Çalı�ma gi.ici.inün güncel­

leştirilmesi ortaya bir kul lanın1 değerinin çıkn1as ın ı sağlamakta-..

dır. Oneml i olan insanın bu çal ışma gücünü yararlı bir şekilde

harcamasıdır - daha derinlen1esine bakıldığında bunun (üretken)

bir tüketint eylemi olduğu görülınektedir. Genel süreç içinde bu

harcaına anının hiçbir k ıyn1cti harbiyesi olmadığı görülmektedir.

Page 12: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

22

B u düzeyde bir çalı şn1a gücü ölçümü yapmak i mkansızdır.

Oysa tam da bu noktada. Marx' ı n kuramında eklemlenme sorunlan olduğu görü l m ektedir. Örneğin artı değer nasıl ortaya ç ıkmaktadır? Nitelik tanımından yola çıkı larak günce l lcştiri lcn çal ışn1a gücünün artısı ve eksi s i nası l anla�ı l abiJ m ektedir? i\ k �i takdirde n icel ik ve nite l ik arasındaki ' 'diyalekt ik" kar�ı t l ığın so­ınut bir devi n i m tarafından ürct i J ıniş olduğuna inannwk gereke­cektir.

Burada da yine n i te l i k ve bir karşJlaştırma oyunu arac ı l ığıy­l a ekonomi polit iğin belirgin devinim inclen söz edi lmektedir. XVIII . yüzyılda evrensel le�tiri len çalışmayla birl ikte ortaya çı­kan ve daha sonra yeniden üret i len şey : soyut bir niceli kse l ça­l ışnıanın son1ut bir n i te l i ksel çal ışınaya indirgenmesi değ i l . hu i k i teriınİn yapısal açıdan hemen birbirkrinc �klcnılcıımesidir. Çal ışınanın yal nızca ticari deği l aynı zamanda gerçek bir insani değer olarak evrensel lcştiri J mcsi işte bu "sın ır l andırrna"yhı mümkün o lınuştur. İdeoloj i ler de zaten hep bu türden i k i l i bir ya­pısal bölünme aracıl ığıyla iş gördüğünden, burada� i ik iye böJLin­men i n işlevi çalışmayı evrensel leştirebi ln1ckt ir. Ikiye böllin e n (daha doğrusu bir kod , un ol u�t lll·duğu niteJ ik sel yapılaşma sonu­cunda ikiye kat lanan) nicel iksel çalışma tü m olası l ık lan içer­ınektedir. Bundan böyle - ister nitel iksel, isterse nice l i ksel olsun - yalnızca çal ışmadan söz edi lebi lecektir. Burada nice l i kseL tüm çal ışnıa çeşi t lerin i n soyut değer c i nsinden birbirleriyle karşı laştı­rı l ınası an lamına geln1ektedir. Oysa bir karşıla�tınlan1azlık örlü­sü alt ına gizlenen n i te l i k daha da i leri g iderek: her türlü insani pratiğin ürctinı ve çalışına teriınieri aracılığıyla l\arşılaştın­labilcceği g i b i bir anlama sah i p o l n1aktadır. Hatta çalışma gücü­nün/mal cinsinden soyut ve biçimsel düzeydeki evrensel li ğ i sır­t ını nite l iksel ça l ışmanın "somut'' evrensel l iğine dayamış gibidir.

Ancak bu "soınuf' sözcüğü biraz abart ı l n1 ı ştır. Çünkü sın ır­lanmı� b i r soyut'un karşıtıyn1ış gibi görünmektedir. Gerçekteyse

23

bu soyutluğun nedeni bu •<sınırlandırma"nın bizzat kendisid ir. Çalışmanın özerkleşn1esini pekiştiren şey zaten bu türden - so­yutLan somuta, nitelikselden nice l iksele, ç a lışmanın değişin1 cle­�erinden kullanın1 değerine giden - bir i lişki ler ağıdır. Çal ışına ve üretkenlikı fetişizminin son1ut la�masını sağlayan şey işte bu yapısal gösterenler oyunudur.

Soınut c;,al ışma üzerine ncJcr söylenmiş olduğuna bir baka­lJnı. Marx ("Ele�tiriye Katkı. . . ") : "Bel ir l i b i r çalışma türüne kar­şı duyarsız kal mması gerçek çal ışına türleri nin çok gelişmiş bir bütün oluşt urduğunu ve hiçbirinin diğerlerini bütünüyle egemen-1 iği a l t ın a alamad ığın ı clüşünrnemize yol açmaktadır. Keza en

. g�­

nel soyut l amalarla en verinı l i somut ge l işnıe alanlarında yanı bır seyin pek çnk ki�iyc ya da herkese, vb ail olduğu alanlarda kar­� ı Jaş t l makt<tdır". B i r çal ışma türü diğerlerini egemenliği a l t ı na a lam ı yorsa, o zaman, ça] ışma den i le n şey tüm diğer dlizenlcrle, tüm eliğer zenginl ik ve değiş tokuş biçimlerinin ele yerini a lmış deınekt ir. Bel ir l i bir çalışma tliri.ine karşı duyarsız kal ın n ıas ı , bi­zi, toplumsal scrvctin ça l ışma yoluyla e l de edi lmesi gibi çok da­ha kesin bir detcrminasyona yol açmaktadır. Çal ı�ma adı a l tında öne sürülen bu toplumsal servet anlayışının, gerçekle, ku I l an ı nı deaer inden kaynaklanan bir şey olduğu söylenemez mi?" En vc­ri�l i somut gel işme: "kul lanım değerin in nice l i ksel ve nitelikse l çoğalt ın1 ıyla e lde edi lenclir. "Tarihsel. bir başka deyişle toplunı­sal üretinıin yarattığı ve doğrudan ona bağlı gereksin ı mler zorun-

' Ekonomi poliL ik eleştirisinin üzerine eklernlcndiği bir ba�ka biiyük ayrım da: teknik ve IOJ?Iumsal olarak ikiye ayrılan çalı�manın aynı çüzümlcmcı:in ürünü olmasıdır. Çalışmanın toplumsal yanına teknik yanının ötcsın­de/berisinde bir gürlintim kazandırmaya çalı�an bu ı;özümlemc bir yandan ideal bir i� dağılımıyla. "yabancı la�mamı{' somut bir üretkenlik hik�ycsini sürdürürken bir yandan da teknik yöntem ve teknik aklı cvrcnscllcştınnck­tedir. Üretici güçler/üret im il i�kileri diyalektiği konusunda da aynı �eyler söy­lenebi l i r. ''Diyalektik'' çelişki her yerde bir Möbiyüs halkası biçiminde nok­talanmaktad ır - oysa bu süre içinde diyalektik, üretim alanının sınırlarını çizerek onu evrensellqtireeek kadar zamana sahip olabilecektir.

Page 13: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

24

1 u hale geld ikçe gerçek servetin n1iktarı da giderek artn1aktadır. B u servetin tözünü çeşi t l i l ik arz eden gereksinimler oluştunnak­tadn·." ("Teınell er", c i l t 2, s . 18) Bu ge l i şm i ş bir kapital ist toplu­n1a özgü bir program değilse nedir? Çalışma v e üretim yoluyla elden edilen d ı şında bir başka servet eelinme biçimi öngörenle­yen Marksizm ' in , uzun vadede kapita l izme karşı gerçek anlatn­da bir alternatif sunabilmekten uzak olduğu görül mektedir. B i r yandun üretinı ve gereksininı ler' den olu�an genel şeına gök lere çı kartı l ı rken, diğer yandan da eleğer yasası arac ı l ığ ıy la değiş to-· kuşun inanıl maz bir �ekj lde basitle�l ir i lmiş olduğu görülmekte­d i r. B i raz d i kkat edi ldiğinde, bunun, insanın toplumsal konu­muyla i l g i l i tlim i l kel ve arkaik örgütlenme çözi.inılemeJerinin yalanlad ığ ı � keza feodal bir simgesel düzenle, bizzat içinele yaşa­makta olduğumuz top lun1ların da yalaı ı Jad ık ları inan ı lmaz, hem keyfi hcnı de inan ı l n1az bir öneri olduğu görü lmektedir. Çünkü üretim hiçimine ai t çel işki lerden yola ç ık ı larak oluşturulmu� tü nı perspekt i fierin b i zi var güçleriyle ekononü pol i t iğin içine doğru i ı nıeye çal ışt ıkla n görli lmektedir.

Her türlü üretim diyalektiği müstak i l , soyutlanmış bir eko­noıni pol i r ik y ine lemesinden başka b ir şey değildir. B u durunıda bizim marksist söylcvi neden rad i k a l bir şek i l de sorg u l ad ı ğ ı m ı z ortaya çıkmakfadır. Son a�amad.a soyut/sonıut arasındaki diya­lektik i J i ş k i Marx tarafından ''bi l i msel yenielen canlandırma ve gerçek devinim" (ki , A lthusser bunu gerçekten de kuramsal bir nesne ürct iıni gibi çözümleyecekt ir) arasındaki bir i li şki gibi ta­nım landığında bu kez de karşın1ıza, yeniden canlandırma soyut­lamasıyla e lde edi lıniş bu kuramsal üret imin bizzat kendis in in nesnesini yani ekonon1i pal iliğin devininı ve mant ığını yinelc­ınckten başka bir şey yapmadığı gerçeği ç ı kmaktadır. Kuran1la, nesne arasında (bu yalnızca marksiını için değil A lthusser iç in de geçerlid ir) gerçekten de yazgı Lüründen diyalektik b ir i l i şki vardır çünkü bu i l işki on l arı aşı l ı p geçiJınesi olanaksız·ı bir kısır

. ı N�sneyle kuramın birbirlerini kar� ı l ı k l ı olarak nötraiize etme olayına

marksist kuramla, işçi hareketi konusunda yenielen değineceğiz.

25

döngü içine hapsetmektedir. B u durumda üretim/biçim i l e yeni­

den can landn·ma/biçimin ötesine geçebi lmek olanaksız laşınakta-

dır. lki "bildik" çehreli insan

Gerçekte ne ürünlere ne de ça l ı�ma gücüne özgü bir kul la­n ı m değeri vardır. Ne gösterilen özerk olabi l i r ne

.de gönderen -

aynı h i kayenin üret im, tükel i m ve anlaın düzc� lcrıne de egen�en olduğu görüln1cktedir. Deği�im değeri ürünlerın kul lanım dege­rini kendi anlropoloj i k eylem alanı ol arak sunmaktadır. Çal ışnut eylemine bir özgün l ü k ve �omut bir erekl ik kazand

·ı·n�, bu�lht�·ı

kendine ait ' 'bi ldik'' öze l l i kler gibi sunarak çah�ma gucune aıt bır kul lanım değeri olduğunu kanıtbınaya <;�t l ı��uı da Y��� ��� i � i m değeridir - yi.inkü gösterilen ve gönderenın "gerç��

k l ıgmı V

�ı�a­çık" hir �eki lde üreten de aynı göstere n ler ın�mt ıg

·ı·dır.

. Degı�ıın

değeri her yerde e l inden geldiğince somut Ure.t ı m, tukctnn ve ��n�

lam sürec inin bir soyutlanıası, çarpıt ı lmı� bır soyutlaması gıbı çr örünmcye çalı�m akladır. Oysa aynı somu tu, kendi ideoloj i k dı� �lazması, bir ba�langıcı ve bir sonu

.olun dü� gibi sunı:naya ça.t � ­

şan da yine aynı deği�iı11 değeridir. I�t.c bu a.n Jamcla b� �· g�.rck�:ı­

nim, kul lanım değeri ve gönderenden süz cdı lenıez. Çunku bun­lar değişim değeri' sistenıin in gcli�mcsi sayesinde ortaya çıkan boyut çerçevesinde ürel i l ıniş ve yansı t ı l mış olan kavramlardır.

insana özgü, gereksiniınler ve çal ışma gücü den i len bu i k i l � potansiyel le, evrensel insana özgü bu iki "bi ldik". çeı: r� ekonomı pol i t i k ol arak adlandırılan sistem tarafından ü

.ret ı l� ışt ır. B u

.ı�ada

her türl ü zengin l iğin top l u nısal ve insani çekırdegı ��ar�ık �ıret­kcn l iğin, kendini sarıp sarınalayan kapitalist ü ret im

. ı l

.ışkı lerı z��­

rı y ı rtı larak (şu sonu gelmeyen ampirist yantlsama·)� � çınden 5ekı­

l ip alınınası gereken bi ldik b i r boyut olma öncelıgtne sahıp oJ-

� Bu onların asla var olmamış oldukları anlamına gelmemektedir. Bu

paradoksun yeniden �Ic alınınası ger�keccktir.

Page 14: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

26

ı:1ad ığ ın ı anladıktan sonra bütün bunları ters yüz etmek ve üre­tıın kavramının kendis in i insana özgü ( ya da bir üretici olarak insan kJvramı n ı ) bildi k bir ama(_( ve dev in im gibi sunan şey in, s?y�ı t _ve ?enel lc�ti ri l nı i ş (yani ekonom i pol i t iğ in ge l işmiş bir hi­ç ı mın ı ) b ı r üretkenliğe ai t gel i� mc süreci olduğunu anlamak gc­rekınektedir.

B i r ba�ka deyişle ekonomi pol i t i k denilen s istem insan ı ya l­n �zca a l ı n ı p sat ı ] an bir çal ışma gücü olarak üretmekle yeL inme­y ı p �lyn ı zan_wnda bu ça1 ı �ma giicü k:ıvraın ı n ı terrıel b ir insani po­l aı��tyc l ha l ıne get i rmek ted i r. Ça l ı�ma güclin i.i pazarda özglircc dcgı� tokuş eden i nsan masc ı l ına hir nokw konular::ık daha deri n ­lere. in i kl�ğ inde sisıenı i n . insanın kend i çal ı �ma gücü ve "doğa­ı ı ı r� ın<.;a� ı amaç l arla dönüştü rü l mesi" eylemiyle özdeş !eşmcs i n i

��lglayabı lccek kadar derinlere kök salmı� olduğu göıti lmckıcd i r. Ül'etle insan kapital i st ckonoıni poJ i t i k sistemi tara fından hem n ice l i k düzeyinde b i r li re t ic i güç olarak sön1üri.i lmekte, hem de c�o_ı_ıonı i �Jol i t i k'

· k_odu lHrafından i.iret i lerck n1etafizik di i zeyclc bır usL bel ı rlennıcııın su rdctc rnı i. n at ion) etk is i al tmda b ırak J lmak­tt �dı r. istem in gücü ele zaten bu son u�amada rasyonel leşt i rmcktc­d ı r - ve bu konu d� marksiını insanlan çalışına güçlerini sat­ınalanndan dolayı kendilerint ya bancılaşrnıs olduklanna inand ırınay.a çalışarak kapitalin cl<ıneğinc yağ

ssü rer){en, bir yandan d a bir \'aiJşrna gücü, çalışrnalarıyla bir değer yaratan Hyabancılaşrnalan olanaksız" bir güç olarak, insanların ken­dilcri

_ne çok daha fazla yabancılaşabilecekleri gibi aşırı ı·adi­kal bu· varsayiinı da sansür etnıiş olınaktadır.

Oysa soyut bir toplumsa l çalışma ya da bi r başka deyi sle bu ça l ışm an ın deği� i m değeri görünümline bürünmüş olan i.i,ret im

. . ' ��'.nı ya

.k laşını doğa için de gcı;crl ic l ir. Doğa üretken bir güı; olarak soımınılnıt>nın �anı sıra �konomi polit ik tanırından "nesnel" bir gerçek l i k olarak kabul edı l ırken. bır Gönderen olarak da bir list belirlenmeye maruz hı rak ı lnıak ıadır.

27

süreci içinde nesnel leşt i r i lnı iş bulunan bir çalışma gücünün, ge­

lecektek i yazgısına bel bağlayan Marx'a karşın , insandak i bu ü ret in1 kapasites i n i n (fizik, entel lektüel ve en e rj i düzeyinde) her insan ve her top l umda bulunan bu ''kendini çevreleyen �eyi insan ve topl um iç i n yararlı amaç lar uğru na clön i.i� tü rme" denilen üre­

tim pot ansiye l i , bu "Arbeitsvcrmögen" marksist kur�1_n1 tarafın­

dmı asla sorgu lannıad iğ ı görü l mekted ir. R u antrorolo_pk postu ] at ka r� ı s ın cla e leş t i ri ve tarih t uhaf bir �ek i l de duraksamakt:ad ı rl a r. Mark s ist. bir kuram iç in i lg i nç b ir yazg ı .

Güncel gereksi n i m kavram ı na da bu yo ldan ( ku l lan ı nı değc­

ri n i n tüket imi ) u l aşılnı ı� t ır. Gerek sinim kavramı som u t ça l ı�ına kapa sitesiyle ayııı ' 'nite l i k lere'' sah i pt i r yan i tul ıafl ı k , ayrı m lay ı­c ı l ı k ve kars ı last ırı lamazl ı k . B irini ''kend i li rl in i.inli üreten özgün

'· > • .

ey lem " ola rak n iLelendirccek olursak, diğeri n i de ''kendi _kend ��l

ho�nu t etmeye yöne l ik özgün b i r ey lem ( y a da açıkça ps ı ko lo_pk al ınaya gayret eden bir ba�ka güclümlenme biç imi , çi.iı �k�i bütün bunlar üfüriiktcn bir psiko loji an lay ı� ın ın ürün i.idürlcr) t ı pı o larak ni telendi rmek nı ü nı k ü nclür''. Bu ik inci t ip ''madd i ve b iç imse l

aç ıdan . . . sonsuz say ıda t üket im h i ç i m ine bö l üneb i l i r. �'" in�aıı bu tip lerden bir iyle doğaya nesnel bir gaye yüklcr�cn, d ıgcr_ı y

_l e de

ürün !ere öznel b ir yarari ı k gayesi yük lemck tcd ı r. Gereks ı n ı m le r ve ça l ı sma : bi rbi r in i tan1amlayan i k i b i l e l ik i nsani n i t e l i k , i k i po­tan�iyc

\ldir. Zaten üret im kavramı da ayn ı antropo loj ik evren ta­

rafın�lan ' ' insanca yaşan1an ın asal dev in imi", insana özgü ak ı Ic ı öze l ! i klcrle, top lun1sal gerçek i i ği bel i rleyen b ir şey olarak orta�� \ ç ık mak tadır. Zaten bu i kis i n1ant ıksal aç ıdan da aynı perspek t ı l ­de bul uşn1aktadırlar. Şöylek i : "'Komünist toplu mun bir üst evre­sinde . . . yani çal ı�ma yaln ızca bir ya�anıa arac ı değ i l teme l b i r ya­

şamsal ge reks in im hal ine geld iğ inde" ( E l yazmalan 44). K ap i r a l in ınantıksal çözüm Jenıes i csnasmda radikal b i r tav­

ra sahip olan nıarksi st kuı·am, sıra XVHT. yüzyı l buıj uv a düşün­cesiy le bi rl i k te net l eşen bat1 rasyona l izm in i n terc ihlerine gelince s ırt ın ı antropolojik bir consen su s ' e yasl aınaya ça l ışmaktadı r. Bil.in1, tekn ik , gel j şme, tarih - burada bütü nüy le kendi gel i şn1e-

Page 15: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

28

sinden sorumlu t utulan bir uygarl ığ ın , tün1 dünyayı kapsan1a ve mutl u l u k terünleriyle açıklanan d i yalektik gücünü, i nsan l ı ğ ı n bütünsel leşn1esi yönünde k u l lanması ndan söz edilmektedir. Baş­langıç, gelişme, hedef konusunda hiçbir yen i l i k getinneyen Marx: sonsuz b i r bel irlenmiş l ik sürecinde kendi l<endini üreten ve hedefe ulaşmak için sürek l i o l arak kendi kendi n i aşıp geçn1e­s i gereken insan fikri gibi teıneJ b i r konuda da her hangi b ir ye­n i l i k getirn1emişt.ir..

Marx, insanı madcü üretim mantığıyla, üret i m biçimleri ıı j n t arihsel d i ya]ektiği i ç i ne yerleşt irmi�t i r. Oysa ü ret im biçimlerini f'ark l ı laşt ırma ya kal kışmak, bel i rley i ci h i r a�am a olan üre t i m in gerçekl iğ i adl t duvara toslamak demek t i r. Çünkü böyle b ir gir i­�inıde b u l u n mak ekonomik rasyonel l iğ in insanl ığ ın gelişme sü­n�cinde genel b i r yönteın olduğu fjkrini kabul ederek. bunu, t ü m i nsan l ı k tarihi i ç i n geçerl i k ı l maya çal ı �n1aktan başka b i r şey de­ğ i ld i r. Böyle b i r g i rişimde h i ç kuşkusuz t ü m i nsan l ı k tari h i n i de­vasa hir s i nı li lasyon mode l i yle bel i rlemeye çalışmaktan ba�ka b i r �ey değ i l d i r. B i r anlamda bu, ideolojik fantazmı toplumun en ince ayrın t ı l a rına kadar inebi len bir çözün1leme yöntemi olarak k u l l anan kapital izmin tersine �cvrilmesicfir. B u "diyalekt ik" bir tersine çevi rme ınidir? Oysa bu noktada asıl soruLmasİ gereken soru : gerçekte sistem kendi d i ya!cktiğini yani. evrensel boyut lar­da kend i n i y'cniden üretiyor mu, ürctmiyor mu sorusudur. Bugü­ne kadar hep kapitalist cknnon1i politikası tarafından yün­lendirihniş tck bir üretiın biçintinin var olduğunu ve asla bundan başka bir yöntenı olanıayacağı varsay ımını kabul ede­cek oJur�ak - ve bu ekonomi kavramı da ancak kend i n i üreten oluşun1a ( hatta bu ekonoınik formasyonu çözünıleyen kurama) oranla bir anlama sah i p olabi leceğinden - bu durumda bu kavra­mın "diyalekt ik" anlamda gencl le�ti rilmesi bu sisten1e ait postu­l atlann da ideolojik anlamda evrensell eş t i r i l mesi anlarnma gele­cekt i r.

29

Çalışma etiğiyle oyun estetiği

Bu n1addi üretim mantığıyla, üretim biçimleri diyalektiği bi­zi durdurak bi l meden. tar ih i n ötesinde yer al an ve yalnızca do­ğanın nesnel1eştiriln1e süreci y le algılanabi l e n d iy,�lektik bir v�r­l ı k olan bi ld ik bi r i nsan tanın1ına göııclernıcktedır. Oysa tarıh boyunca başından geçeniere bakarak ( zaıen kend is i de aynı t ari­h in ' 'ürünü" olan) i n sanın, bu Hpaçık ve kes i n akı l yürütmeyle do lay l ı b i r fe lsefe görev ini yerine geti n� n d iyalcktik şcnın tara­fından yönlend i ri lmi� olacağı gibi bir yakla�ım çok ağır so�1 u� l

.a­

ra yol açabil ir. Marx bu düşünceyi "El yazmaları 44''tc.

gel.ı�t ı rı r­

ken, M arcusc'de ( " K ü l tür ve Tn plum"da) onu ekonomı k b ı r kav­ram o l arak. çalışmanın eleşt i risinde yeniden e l e almakta v�: "Ç<�­l ışnıa ekonomik bir kavram değ i l varl ık hi I i m se l ( ontolo.! ı k ) b ır kavramdır, b ir başka dey iş le yaşayan bir varl ık o larak ı nsanın kend i s i n i kavrayan b i r kavram"dır demektc ve Lorcnz'den �u al ınt ıyı yapmaktadır: "Hangi görünüıne sah i p olursa olsun çal ı�­ma i nsan ı n o sonu olmayan kararl ı l ığının ortaya ç ıkarak sonıut­laşmasıdır . . . çalı�ma, dı� dünyayı insanın i\· dünyas ı n ın bir par­çası olmaya zorlayan �cydir.'' Marx: "Çal ı�ına dı�s�ıl laşt ırma yo� l uyla i nsanın kendini var et t iğ i sürt.:çt ir . . . Çal ışma ınst-mm ken? J kendi n i nesnel kst irnıesi , kendi kc nd iıı i U ret m es id ir" dc rncktecl ır. � "' .

Bu kad�1rla yet i nmeyen Marx, "Ka pil al"dc: " B .i r kul lanım dcgerı yarat ıcısı olarak yararlı çal ı� ına ya da k ısaca çalışma insanın içinde ya�an1akta olduğu toplun1 biçi nıindcn

�hağımsız ol�r��k v�ır

olabi lmesi i ç i n zorun l u bir ko�ul , insanla doga arasındakı toz de­ğiş toku�una arac ı l ı k eden doğal bir zorun l uk öyleyse ya�an1sal bir zoru n l uk t u r. "Çal ışma her şeyden önce i nsanla doğa arasında gerçekleşen b i r eylemdir. İnsan doğa karşısında doğ0.l b ir güç ro­lünü üst lenmekted ir. İnsan ın gövdesine a i l kol Jar, bacakl ar, ba� ve cJJer güçle donanmıştır. Bu güçleri harekete geçiren insanın amacı, yaşamına yararlı b i r yön kazandıran n1addeleri özümse­mektir . . " ( K apital I ) Sonuç ol arak bütün bu düşünceler "insana

Page 16: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

30

ait inorgani k beden" - insanın doğal laştırı lması ve doğan ın in­sanc ı l 1aşt ın ln1ası ? - t t iründen bir diyalektik do cra kavram ıyla ödü l lendir i lnıektedi.r. o

. . Bu

. diyalek t ik tenıel üzerine otunulan marksist fc Jsefe i k i yon de ı lerleınişt i r : biri _çal ı�ma töresi (et ik) , cl iğeriyse çal ışma sa­� �.ı

.mayan ın ( non-tr

.ava

.ı l ) estct iği . B irincis i hem buıjuva ideolo­.ı

_ı�ı h

.eı�

� tÜ� �osyal ıst ıdeolojiyi bütünüyle be l i rlenıişt ir. Burada kendı kendının amacı olnrak kabul edi le n s;aJ ı�ma, kateı..?:ori k bir � � )nın luk ol

,arak

. yü�c l t i � ı�ek

.t�d ir. Bu ideolojik yaklaşı

... nı sayc­

� ınde olumsuz n ı tel ı klerı nJ y ı L ı ren çal ı�ma ortaya mut lak b i r dc­g�r �) Ja �·.a k ç ıkn�aktacl ı r. "Materyal is t '' clü�üncenin insan l a i lg i l i 0 �1ı

·l� l ı

'� t ı retken l ı k savı acc.ıba çal ışmanı n kutsal la�t ın Jd ığ ı "ide­� t l ı. -.;l yak l a�ınıdan çok mu uzaktadır? Bu sav öyle bir çal ısma

�ııı lay ı� ı kar� ısında ı·art ı�ma l ı b ir konuma düşnıcktcclir. Mar:usc ıse aynı yaz ıda: " e�yalar d .Unyasındak i bir gereks in im ve hosnut Cl �11� kavı.·�l l�1111dan yoJa ç ıkan ekonomik kuranıların lı ic;biri � s:a­l ışn:dYI butun boyutlarıyla açıklayaınanıaktadır . . . ç�ı l ışmanın te­mel ı nde . cş�a sıkın t ı s ı deği L insan d eni !en varl ığın herhan n i h i r t �unıı

.n�t ınd ı rgenemezliği vardır" diyerek oyunu ik inc i l bir :ıkin-! ı k g ıb ı gösterıneye ça l ı şm;ıktacf ı r : ' 'Yapısal bir bak ış aç ısından ınsan ya�aın ın ı n büll inli göz önlindc Lu tu lduğunda, ça l ı şn ıa. i lk

��rtaya ç ık ı�1 ı ? o lduğu gi.incien bu yana her z'ıınaıı için �yundan o�ıce. gcl mış t ı r." Çünkü dünyayı hedefleyen ve insana tarih i bir n� t.e l ık k�zandı r� ırı.

şey çal ışmadır. Özetle yaln ızca çalışma gerc;ek bı ı .ke ��c l ı. kendı n ı

. aşıp geçme ve ya�aınn geçirme d i yalekt i ği ol u�t u ı .. ıbı lmektedır. Hat ta M areuse ''sonuç olaı··ık 1· 11 � - t � . • . • • c. sı..1n c ogası-n�ı ko k. �a!m ış b ı r ol unısuzl uk la . insnnm k en d i kend in i fc lhc.:dc-b ı l ıncsr ıç 1n kendi dı�mda kabn bir süreci ya�aması, b ir d ı ssa l l ık ve yaban� ı laşmcı sürecinden geçmesi gerek t i ği" an.lunıı na

' gelen yorucu b ır çalışmayı metafizik açıdan doğrulamaktadır. Yaptı-

� 7 .

. ' k

.r z

.aman bir na�lirali�.

t o.l.;.ırak kalan Engels i�i m<:ıymundan insana geçiş­Ic \<�lışnı.uıın oynadıgı rolu goldere çıkarınaya kadar götürmi.iştlir.

3 1

ğ ın1 bu uzun almtı ların aınacı m arksist bir cliyalektiğin insanı h ı­ristiyan] ık töresinin (et i k ) en saf biçim ine nas ı l götürebi leceğ in i göstermekt i r ( buna karş ı l ı k Wcber' in kapita l i st ruhun radika l to­humlannı tespit etmiş o lduğu şu kendi kend in i aşıp geçme ve

maddi ç i ley1e; şu yabancıla�manın aşkı n l ığ ı üzerine oturtulmuş olan bak ış açıları günümüzde b irbi rlerin i hüyük ölçüde kirletmiş

. .

bulunn1aktadırlar. ) O te yandan daha i l k andan ba�layarak, ça l l�-manın �uı lamsız bir �ekilde ku tsal laşt: ırı lması , nuırksi�t b ir pol i t i k ve ekonom ik stratej in in gizl i kusurlarından birin i tG�k i l c tmi�t ir. W. Benjan 1 i n ' in bu stratej i yi � iddctlc elc�t ird iği görü lmekted i r. ''Alman işç i hareket in in en büyük yanl ı�ı ak ınt ı yönünde yüzmc­si gerekt iğ ine inanmı� olmas ıd ı r. Tekn ik gcl i�ıncyi ak ın ı ın ın g i t ­t iğ i yön yan i kendi yüzelüğü yön san ın ı�t ır. Oy s: ı h uradan s ınai çal ı � man ı n po! i l i k başarıyı te ın s i 1 ett iğ i di.i�ünccsi ne g�çchi I nı ek

, için bir ad ım at ı lması yeterl iydi . /\l man i�çi leri sayesinde c l er ne­ği konusundaki eski protestan töresi (et ik) çağda� bir görünüm kazanarak yeniden yaşama clöni.i�ünü kut luyon.lu. Bu kaı ı� ık l ığ ı ıı izlerin i Gotha progran1mda bulabi lmek mümkü ndür. Çii ı ıkü Got­h a ' n m ç a ı ı �ma y ı ·' h er tü ri U zc n g i n l i k v c k i.i ı tU r i.i n kay n ağ ı '' o 1 a­rak tan ı mladığ ı bir s ı rada, i� in daha cia kötliye gideceğ in i h i s­seden Marx i t i raz ederek i nsan yalnızca bir çal ı�nıa gücline sa­hiptir. vs diyordu . Oysa bu esnada karmaşa giderek büyüyordu. .Joseph Dictzgen: ' 'Modern dün yanın Mesih i çal ı�mad ır. Zengin­I i k çalışmanın iyi leşti r i lmesi ne baği ıd ı r, böy Jel i k le bu gü ne.: kadar hiçbir kurtarıemın başaraınad ığ ın ı onun başarması mümkündür" diyordu . (Ş i i r ve Devrim, s .2R3) . Bu tarı ı �nıa konusunun adı Benjaın i n ' i n ded iği gibi ''basit iC'� L ir i lnliş'' bir nıarksizın mid ir? O /,aman Lafarguc.'ın "Tembe l l i k Hakkı" haş l ı k l ı metni nde i fşa et­tiği "tuhaf ç ı lg ınJ ık'' la, ··şu kapi ta l ist uygarl ıg ın egemen olduğu ı ı lusların işçj s ın ı flannda karşı la�ı lan çaJ ışma sevgisi adl ı ç ı lgın­l ığın" da en az bu birinci kadar "basi tleşt ir i lrni{' olduğu söyle­nebil i r. Görünüşe göre "katı ve sert" marksizm, üretim güçlcri­ı ı i n olumsuz bir çal ı şma yakJaşınuyla özgürleştir i lmesini öğütle­mektedir. Oysa böyle b ir şey yapmak tenıel çalışma .metnindeki 'basit" b i r "idealizme", "aristokratik" b i r ideal izın.le karşı çık-

Page 17: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

32

ı�ak an ��nu�� -�e lnlez nli? Olu ro lanan ve diya lektik oln1ası arzu-lanan d ı ger ogutdeyse ortak payda üret i me yönelı' k b . " " d · . .

· ır çagrı var-s�-t� ı nı l . .

ır-� �ır an ıçın

. bu varsayıının olabi lecek en saf-. ve nleta-

�ı.�ı �· �bu c:�ışu�ce U�r�ıtm

.dan b iç inı lend ir i l ın i � olduğunu dü�ündü­

gunuzde basılleşt ır ı lmıs" marksizm le ''dı· <re ı·ı· " a a . 1 k b . . k ' · . . .. ;. · · c re smc a anca 1 ı ı ı t l�. c��n ı

.�l�.' fels�t ı bır kurarn arasın d ttk i kadar bir fark oldu-

gunu gorursunuz - kı bunun önenı l i bir hı·k old V • ı ı · k .

' ' ugunu ı c c ı a cı-mc ' anlanısız b ır şeydi r.

Çal ı�ma adlı nnrtlal< idea l izmc karsıl ık cı ı·y,ı lekt ı· k . t . ı · · · h � t · .. . . .. .

"� · , ' nı..ı cı ya-ı:-nı ı c. kı �e uıe t ı nı guçlcrıne ait diy�llek t i k bir icfcaliznı olarak

n ılc_l �ı�c� ırebıl n1ek mümkün. Doğanın dünü�llirülmc i l kesinin tam mc ı kczınde yer alan ama� ve araçlar diyalekti iY i ıl i n glicii I dü­zeyde , araçların Öl'crk lcstir i l ınc ( b i l i m tekn ik ve

,

. , 1 . . özerk! .. ·t · · ı , · b' · � . ' ça ı �m , tn ın

r ,.

, eş ��-� .��sı � ı ld ık hı.r etk in � i k olarak Uret iın i n , genel bi r

�-��J���ı� su ı�c ı _o l �u·ak da hızzat dıyalcktiğin özerklc�t i ri l ıncsi )'' s�ı ı cem ı

.. de ıç��·ıp ıc;crmecf iğini aniaya hi 1 me k için bu konuya ye­

n ıden donecegız .

. .. Marx ' ın ça l ış:nan ın o iki l i çehresi y lc i l g i l i (soyut ve ölçi.ilc­

�) ı le � t.op l umsal bır çalı�nıayı ke�fj) temel kc�finin aç ı k.ça b�ıskı alt ın�� .. ı l ı �1nıasınclan kaynaklanan sonuçtan i l keye gjdcn bu ç'ı l ı s-nı�ı ı oresı ne kars ı ın · ırks i ·t d.. . . . ·

'

• • • '> , . ' • s uşunccnın satır aralar ında, n icel ik-

sel ve n ı te l ıkse J dıyalcktiği üzerine oturlulan bir çal ısma-s�ıyı l -:� �: ���uı :a _da ?,yu_� e�tcl iğ �y�c �ar�ılaşıl maktacftr. Bu bak ış a�· ıs ına

.::-C � �.' �(.ıp ı.�al ıs

.t uretıın b ı ç ı n H y le, çai Lşman ın ni tcl değerlend i r­

ı�ıcs.ın ı_n �t.�sın� g�_çc n komünist toplumda yahancı l a�nı ı�

çal ışma, kes ın bır mu tasyon;ı uğrayarak sona ermekte ve i nsaıı i

l l : I la b�yl(; b �r .�ey söylcmi�:-;iniz ha insanın bir ruhla bir bcdendı.:n i b· ıı· '1

o uıgunu soy i n m ı · · · . k' b' ' 1 ·

• (.;

r . .., . I· ı .' " � ys ı�ız . ı oy c hır dlı�i.ince. bilindiği gibi. lııri-;ı iyaıı Ort ·ı " .ıg c ct o aganustu bır "dıyalckıik" gelişmeye yol ac;mı�t ı .

., M k . ar 'sızm 'den sosyal demokr·ı, · T

.

. . . · , • , •

dc�is ' k l 'k l " . . . . c . ı ye gotur cn vır.ıJın. yapılan giinccl

e- . , �-. ı .

c rr �ı. ve m�tlak bır r<��ıtıvıst gerilemenin kökeninde bulunan �c i s-t� �L; �nc ı k !cşt � ımcd�r. (�u pozı ıı vısl gerileme bürokrat ik stalinizm kadar �o�-ya c t;nıokr at l ı beralızmı de kapsamaktadır).

, .

33 • •

güçler özgürce nesnelleşti r i lmektedir. "Ozgürlükse egemenliğini

ancak çal ışmanın bir zorunluk ve dışsal ına�sat l ı l ık tarafından

belirlenn1esinden sonra ilan edebilıne.ktedir. Oyleyse doğası ge­

reği . ça l ışma , maddi üretim alanının ötesinde yer almaktad ı r . . .

Çalışn1a özgürlüğüyse: biraraya gelcı1 üreti c ilerin -yani toplunı­

sal insan- doğayla yaptıkları değiş tokuşların körcl t ici gücüne

boyun eğmcktense. onları en az çab� sarfıy la kendi doğalanna

uygun bir hale getirip, denctiın alt ına alarak rasyonel leşt irmeleri

g ibi bir a n l ama sahip olrnaktadır. Bütün bunlara rağmen zorun­

luk i lkesi hala varl ığ ın ı koruyab i l n1eı<:tedir. Oysa kendini amaç­

layan bir insani gücün d ışadönük hale gelmes i , yan i özgürlüğün

hak ık. i egeınc n l iği. bu aşamadan sonr� ve ancak böyle bir zorun­

luğun cgenıcn l i ği sayesinde gerçekle�ebiJ ir." (Kapi ta l , I I I ) Yine

(esk is i kadar hegelci ohnayan) eskisi kadar pi.iriten olmayan an­

cak en az onlar kadar fe lsefi olan kavrmn] ara (Schi l lcr ' i n estet i k

fel st.:fesi ) yönelen Marcuse: " B irer uygar l ık i l kesi olarak oyun ve

yatışına çal ı�manın yaln ızca dönüşt üri. Hme sürecini değil aynı

zamanda tamamıyla özgürce ge l işen doğa ve i nsana ait güçlerin

egemenl iği a l t ına girmesini de içenncJ<te�irler. Oyun ve yat ışma

fik i rleri � imdi kend i lerini üretken l ik ve ranct nnan acil ı değerler­

den ayıran ıncsafey i biiti.in çıplaklL ğ ıyla gözler önüne sermekte­

dirler. Çünkü oyun yarars ız ve ürct ke.t1 al ınayan bir şeydir. Bu­

nun ncdcniysc çal ışma ve bo� zaman l ara özgü o baskıc ı ve sö­

mürücü öze l l i kleri reddetmesid i r. , , (Eros ve Uygarlı k )

Ek.onomi pol itiğin ötesine geçildiğinde oyun, çal ışma-say ı l­

mayan ya da yabanc ı l aşnum1 ı ş çah şmi.l denilen şeyin amaçsız bir

amaçl ı l ığın egcınen ] iğ j gibi Lanımland ığı.m ı görürsünüz. İşte bu

anlan1da yani terimin kesin l i k le kantç1 anlam mda oyun estetiğin kend is id i r ve bir estetik olarak kalmaya devam etn1ektedir. Do­

ğal olarak oyun . burjuvaziye ait tüm ideoloj i k yan anlam l an da

beraberinde sürüklemektedir. M arksist düşüncenin burjuva ahla­

kının defterini dürmeyi becerdiği düşüncesi ne derece doğruysa,

çok karn1aş ı.k ve ince b ir buıjuva estetiği karşısJndaki çaresizl iği

de o denl i doğrudur. Çünkü bu estetik ekonoıni politik adl ı genel

Page 18: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

34

sistemle çok yoğun bir suç orta k lığı içindedir. Marksist düşünce, bir kez daha, ni te li ksel ve nice l i ksel üzerine oturtmuş olduğu

anal i t i k ayrım lama stratej is in in tanı merkezinde, nıirasç ısı oldu­ğu buıjuva düşüncesine a i t i nsancıl ve estetik bir v i rüsle karşı] aşınaktadır - çünkü ni tel ik kavramı gerek k u l l a n ın1 eleğeri­ne ait son1ut, gerekse amaçsız anıaç l ı h k l an n ideal ve aşk ın olan­lan da dah i l olınak üzere pek çok anıacJ yüklenen bir kavraındır. Burada her türlü oyun, özgürlük, saydam l ık ve yab�mcı l a�nıa­dan- kurtu l n1a kavran1larından yoksun olmanın yanı sıra devı-irn­ci bir düşgücünden de yoksun olduğumuz söylenebi ! ir - c,:ünkü ideal bir oyun t i piyle yeteneklerini özgürce kul tanarı insan , hala baskıcı bü· a�ağılama sürecinde yaş ıyor. Bu oyun alanı as l ı nda rasyonel bir düşünce yapısına sah i p olan doğayı, durdurak bi l ­mcden nesne l l eştiren ve onunla yaptığı değiş toku�ları elenet i m a l t ında tutabi lecek bir güce sahi p olan insanın, diyalektik bir şe k i lde ödül lendiri lmesi o larak tanım lann1aktadır. Bütl ini iyle ge­l işmiş bir üretici güçler varsay ı m ın ınsa, clönüştürülen bir doğa ve gerçe k l i k i l kes in in "izini sürn1ekte olduğu görülmektedir". Marx açıkça, bu güç, ancak zorunluğun egemenl i k alt ın a a l ınmasıyla gcl i�ir dcn1ektedir. Bu ise çal ı�man ın ötesine geçerek onun bir uzantısı ohnak isteyen oyunun, çal ışma güçleri n in yücd t i lerek estetize edi l ın i ş biçimi nden ba�ka bir şey olmadığını söykınekk eş an l a m l ı · bir şeydir. BütU n bunlar hala zorunluk ve özgü rlük gibi t ip ik b ir buıjuva sorunsal ıyin uğra�L ığnnız an laınına gelmek­tcdir k i , ortaya çıkmış olduğu i lk andan i l ibaren, bu sorunsal ide­oloj i k açıdan, hem bir gerçek l ik i lkesi ( baskı ve yüce l t mc: çal ı�­m a i l kesi) henı de, ideal bir a�kı n l ı k çerçevesinde, bu gerçekl iğ in biçimsel olarak a�ı l ıp geçilmesi gibi i k i l i bir dışavurumu yerlc­� i k hale geti rmeye çabalamaktadır.

Çal ı şm a ve çal ışma-say ı l n1ayan teması "devrimci" bir tema­d ı r. Hiç kuşkusuz yukanda sözlinü etmiş olduğumuz karşıt i k i l i yapı t ipleri arasında en ince ayn ntısma kadar düşünülmüş olanı­dır. Çal ı şnıaya dayanan söınürüyc bu çalışma-say ı l n1ayan eleni-

35

len tersine çevriln1iş bir büyüleme ya da şu boş zanıanın tersi sa­

y ı labi lecek serap arac ı l ığıy la bir son verıneye çal ış ı lnıaktadır

(zoru n l u zaman/özgi.ir zaınan, dol u zaman/bo� zaman. Bu para­digma üretinı düzenine a i t bir zaman düzenlemesinin hegenıon­yasını güçlendirrneğe yaramaktacl ı r). Çünkü çal ışma-sayLlmayan

bi le burada çalışma gücünün baskı yoluyla a�ağılanmı� bir biçi-. .

m ine dönli�mektcdir - yani a l ternatifi oynayan anl itez. Ol i.im ve

a�ağ ı l aına arzusuyla, toplunısal kurumların kendis in i en az çal ış-

111<1 tdHn ındaki kadar büyük bir sorum l u l u k l a yük lend i kleri , bo�

zaman ve güncel bürokral i k örgüt lenmesiy le karı�tırı l nıarnası

gereken, çal ı�ma-sayılmayanı radikal bir �eki lde değcrlcncl ir­

d i ğ i n i z zaman bi le , onun, kendi kendini bir değer ol arak ''lircı­

mck'', ( bi l inç l i ya d a h i l i nçsi:r) gerçek bir içcr·ik gibi "özgürlc�­

nıck" ve "kend in i dışa vurmak" isteyen birey açısından "mut lak

bir �ek i l lendirnıe", bir "özgürlük" model inden ba�ka bir şeyi

tcınsil e tinediğini görürsünüz - özetle özgür bir hircyin i ç ler i n i

doldurahileceği boş birer biçim olarak icki ı l zaman ve ideal bi­

rey. Maksat ları deği�meyen değer, bundan böyle üretici e tk in l ik

evren i nde k i yolculuğuna bclirlcnıniş içeri k ler �dd inde cl evam

etmek yerine, en az bu birinc i ler kadar be l i rleyici olan bir Sctf bi­çiru �ekl inde devam edecektir. Aynen i�·cri kleri bo�al l ı lan resim,

sanat ya d a t i yatronun kunımsa l la�mı� sar biçimlerinin anti-re­

sin1, a ı ı t i-sanal ya da ant i- t iyalro görlinlinıünc bürünerek ı� t lda­

m aları g i b i , ça l ış ınanın saf bi�· imi de çal ı�tn�l- sayı l ınayanın L�ll1-

lann ı yaymak l a mcşguldür. B u durumda "çal ışına-sayı l n1ayan"

kavr:uııı ekonomi poli t iği ortadan kaldıran bir kavram olarak

kabu l edi lse bi le bir gösterge - yaln ızca bir gösterge - olarak eko­

nomi po l it iğin alanı içinele kalmaya mahkumdur. Bu hal iy le bi le

devri mci ler in e l inden s ıyr ı lan şu "yeni toplum"un prograınlama

alan ı iç ine girmeyi becernı iştir.

Page 19: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

36

Marx ve değer adlı çivi yazısı

• • ''Semeiotike" (Eleştirel B i lin1 Sen1iyotik, 2 : Semiyotik ve

Uretiın ) 'de Ju l ia Kristeva: ''Toplumsal bir şeki l de tüketilen ve dağıt ı lan i letişim açısından, çal ı şma, her zan1an bir ku l Jan ını ya da değişim değerine sahip olmuştur . . . Bu çalışma her zaman için bir değerle ölçi.il nlijştlir yoksa ba�ka bir şeyle değ i l . Değerse, üretim iç in gerekli olan toplun1sal zaman miktarıyla ölçi.i lmekte­dir. Ancak çahşnıanın değer dışı bir anlan1a sahip olabi leceği (Marx bu olas ı l ığı çok kesin hatlarla çiznıiştir) yani zincirlcınc giden i lcL iş i ın zinciri içinde üretilen ve dol anımı sağlanan mal d ı­�ında kalan bir başka uzam tasariayabilmek de mümkündür. Ça­l ışmanın hiçbir değer ve anlama sah ip olnuıdığı böyle bir sahnc­dcyse ancak bir beden ' le, bir harcanıa 'dan söz edilebi l i r . . .' '

Marx : "Ku l lanım değerleri ya da bir başka deyişle mal ların bedenleri madde ve çal ışn1c.mın bi raraya getiri lmesiyle ortaya

• •

çıkmaktadır. . . Oyleysc ınaddi servctlc, kul lanım değerlerinin tck kaynağı çal ışma değildir. Çalışma onların babasıdır, toprak ise anaları ." "Sonuç olarak yararlı oJına özel l iği göz önüne a l ınnı:t­d ığında her ttirlU üretici etkinl ik insan gücünün harcanınası an­lamına gcln1ektedir." (Kapital , Plciadc, I I s. 570-571 )

• Marx' ın düşüncesinde gerçekten de yararlı amaçlara sah ip

ürct i ci çalışınanın dışında yer alan fark l ı bir c;ah�n1a (ekonomi polit iğin s ın ırlan içinde kalan bir değer olarak çal ışınan ın kod­lanmış tanımı ve insani an1açlara sahip antropolojik tanın1 ı ) kav­ran1ı var ın ıdır? Marx ' ın beden (vücut) , harcama, anti değer, ya­rarlı-olınan1a, amaçl ı-olınaına, vb şeyler konusunda kesin l ik le fark l ı bir görüşe sah ip olmuş olması Kristcva'nın hoşuna gidcbi­l i r, hatta ona o zamanlar henüz hayatta olmayan B atai l le ' ı bi Ic okutmuş olabil i r. B u onun sorunu - bunlan söylemesiyle unut­ması bir o lmaktadır çünkü Marx' ın üstünde kafa yormamış oldu­ğu bir şey varsa o da harcaına, kayıp, kurban etme, savurganh k,

37

oyun ve s imgesel düzeydir. Üretim konusunda kafa yoran Marx (h ıç yoktan iyidir) bu iş i değer terimleriyle yapınıştır.

Bundan kurtuln1ak mümkün olmamıştır. B u n1utlak çerçeve içinde M arksist ça lışnıa: değer üreten rasyonel bir etkinl ik ola­rak. doğal zorunluğun, diyalektik bir �eki lde aşı l ıp geçilmesi ola­rak tanımlanmaktadır. Çal ı�nıa nıaddi bir toplun1sal zengin l ik üretmcktedir. Bunun doğa] zorunlukla dalga geçen ve değerin tam tersine yapısal bir bozuhna ya da yıkıma uğrayıp, yasak ç iğ­neme ya da harcama üstüne oturtulan sinıgcscl zcngi n l ik lc hiçbir i l işkisi yoktur. Hatta birbiriyle bir i l i�kisi bulunmayan bu ik i zengin 1 ik kavramı bi rbirlcrini dış laınaktad ırlar. Onlar arasında transfer can1bazlıkları yapmaya kalkı�manın bir alemi yoktur. Batai l l e ' ı n sözünü ettiği "kurban l a ( bağı�la) i lgi l i ekonomi" ya da simgesel değiş tokuş, ekonomi polit iğ in (yani onun tamam­lanm ı� hiç i mi sayı lan eleştirisin in ) dı�ında kalmaktadır. Oysa ekonoıni pol it iğin mal ı kendisine iade edi lme! i dir. Çal l�ma kav­ramı ekonomi poli t ik lc aynı töze sahipt ir ve bu yüzden ba�ka bir çözümleme alanına dcvredilcıne�.:. Özel l ikle de ekonomi pol i t iği a�ıp geçL iğin i iddia eden bir bi l imin nesnesi olamaz. "Gösterge çalışmast", "n1et i ı ı lerarasL üretici mekan", vb şeyler karınaşık mctaforfardır. Oysa sorun değerle, değcr-olmayan arasında bir seçiın yapınaktan ibarettir. Çalışma kes in l ik le değere aittir. Zaten bu yüzden Marx onu da (aynen üret im ve i.i retim gücü, vb kav­ramlar konusunda yapn11� olduğu gibi) ideolojik bir kavram gi­bi radikal bir şek i lde e leşl irn1iştir. Öyleyse çalı şına kavramını tün1 o karmaşık l ığıyla bir başka yere taşıyarak devrimci bir kav­ram olarak genelleştirmcye ka lkışmak anlamsız bir girişimdir.

J . Kristeva 'n ın Marx 'tan yaptığı a l ınt ı lar kes in likle onun kendilerine yüklerneye çalıştığı anlamlara sahip değil lerdir. Ça­hşn1H/baba ve toprak/ana ad l ı doğurgan bileşim yoluyla açık la­maya çalışt ığı zengi n l iğ in oluşuın süreci''normal'' b i r üretici/ye­niden üretici şen1anı n gözden geçiri lmiş biçin1idir - insanlar ço­cuk yapn1ak için sevişir yoksa keyif için deği l . Burada metafor yeniden üretici bir doğurgan cinsell iktir yoksa zevk alma adına

Page 20: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

3 8

gerçekleştirilen bedensel bir harcaına değ i l ! Bu zaten bir ayrıntı­dır. Marx ' ın sözünü ettiği insan gücünün "harcann1ası" Hata i l ­l e ' ın d i le getirdiği anlamda salt bir kayıp, �imgesel (içtepisel, 1 i ­bidinal) bir harcama deği ld i r. Bu y ine ekonomik, üretken bir har­camadır çünkü şu diğer üretici güç olarak anı lan toprak (ya da nıadde)la çiftleşerek, doğunı un a neden olduğu insan gliclinlin kesin l ik le harcanmasını amaçlamaktad ır. Bu yaradı bir harcama, bir yat. J nnıd. ıc yoksa vücut güçlerin in ge l iş igüzel bir �eki lde ve hoyratça boşa savru l ınası , ölünı le oynanan bir oyun, bir arzu edi­n1i değ i ld i r. Üste l i k bu "bedensel harcanıa"nın karş l l ığ ını (cinsel ya da d iğer) oyunda olduğu g ib i başka vi.icut larcfa, yank ıs ın ıysa kendin i harcayan bir doğada bulması söz konusu deği l d ir. Çiiıı­ki.i sinıgesel değiş to ku� bunun üzerine ot u rı u lmanı ışı ır. Çal ışma s ı rasında harcanan bedensel güç asla bir karşı l ık l ı l ı k i l kesi Uzeri­ne oturnıadığı g i bi doğamn verdiği, doğada yi tirilen ya da doğa tarafından iade edilen b ir güç de değildir. Çünkü bu doğayı " vermeye zorlayan" bir çalışmadır. Öyleyse i l k anelan i t ibareıı is­ter hağış i s terse harcama düzenine a i t olsun, böy le bir harcama an lay ı�ı her lürl i.i � imgesel değerlendirınenin karş ıt ı olan bir ele­ğer yat ı rı m ı � b ir değcrlendirnıe biçiınidir. Değeri n ötesine geçen J. K ristc va çalı�munın yeniden tanım­Ianıp tan1 1nlanınaması gerekt iğ in i tart ı�ınaktadır. Aslında, Marx için değeri be�irleyen ç .izg i , J . J. Goux 'nun da bu konuyu yenid�n gözden geçirirken değinnı i� olduğu g ib i , cleğ i� i ııı değeriy le kul­lan ını değeri arasındaki ç izgidir: "K ul lan ım değerin in üret i m i n ­de çal ışma süreci nitelik düzeyinde e le almmaktad ı r. Bel l i bir amaca hi znıet eden üretim araçlarına bağ l ı bir e tk i n l ikt ir. Bel l i yönteınler ku l lanmakta ve sonuçta ortaya işe yarayan b i r ürün ç ı kmak tad ır. Oysa n itelik d Uzey inde aynı süreç ancak bir değer üretim süreci olarak ele al ın abi lmek ted ir . . . Söylenmeye ça l ış ı­lan şey ça l ışma nın yapması gerekeni yapabi lmek i ç i n ih t iyaç duyduğu zaman d i l imi di r. . ' ' (Kapital, I, VII ) . Çünkü bu durun1da değer ancak değ iş im değeri adl ı i kinci aşamada soyut bir görü­n ü n1 kazanabi lnıekted ir. Bu ise ku l l anun de aerin i deü-er üreti nı b b

39

alanından çekip almak ya da değer-ötesini kullanım değeri ala­nıyla (Goux bu öneriyi göstergenin kullanım değerine kadar ya-yanık yeniden o-özden o-eçirmektedir) birbirine kanştırmak de-b b

. . mektir. Burada n i te liksel �omut çalışma sürecinin çok ciddı bır şekilde iclea 1 Leştiri1diğ i ve sonuç olarak ekononıi pol i t ik lc uzla­şıl cl ığ ı görlilınekted ir. Bu uzla�ma ekononıi poli t iğin nihai "dış" sınır çizgisi gölgede bırakı lm·ak, ti.im i.iy lc değer alanın1n içinden geçen s ımr çizgisiyle soınu t la�an bir strateji ve kuramsal yakta­şını sayesinele gerçeklcşt iri lrncktccf ir. Ku l lanı m değeri değişim değerinin ötesine geçirilirken ·gerçekte her l lirlli aşıp geçme işle­minin değerle i l g i l i tck bir seçeneğe mahkum edildiği görmezelen gel inmcktedir. Oysa n i tel ik sc l üre ı im demek zaten pozi t iL ak ı k 1 bi r gayen i n egemenl iğin i kabul etmek demekt i r - çi.inkü doğayı döni.ist ii rm ek demek yarari ı l ı k göstergesi arkasına s 1ğınarak ( bu '

. . aynı zamanda insanın ça l ışmas ı için de geçerl id ir), onu, üret ıc ı bir gliç olarak nesne l leşt i rmck demek t i r. Çal ı�nıa ve i.iret i ıni - de­ğişim değeriyle, onun soyut lanını� e�değer l is i olarak toplum��d bü· ca l ısma süres in in ortaya çı kmasından önce - simgesel dcgı� ,. �

. toku�un salı ip olduğu zengini i kle kar� ı l a�t ırd ığın 1zda ortaya ı n a-m l nıi ız bir soyut lama, b ir indirgenıe v� bir rasyonellcşl irıne si irc­ci \= ı km �ık ladır. Sahip o lduğu tüm baskıc ı , yi.icdt i ci . nesnel arnaç­l ı J ı k , ' 'b ir nwksata uygunJu k", rasyonel bir �eki lde evc i l leşt iri le n cinsel ve doğa l değcr1er 1c birl ikte bu "somut'' çal ı�nıa ya da üretken Eros (y ine s jmgese l deği� toku�a oran la) Marx ' ın soyut nice J i kse l çal ışmayla, somut n i tel i ksel çal ı�ına arasında bir y�r­lere ta� ıyarak oturttuğu, kesin bir kopu� aniamma ge l ınekted ı r. "Değerlendirme'', yararlı bir doğa yaratma süreci ve ça l ışman ı n bildik b i r amaca dön üşli.i ri.i lmcs i , yan i kul lanını değeri aşamasıy-

. , la bir l ikte başlamaktadır - gerçek kopuş "soyut'' ve "sonıut ça-l ışına arası ndaki deği l , s inıge.sel değiş tok u� ve ( i.iret inı , ekono­m i k olan) ç al ışma arasındakidi r. K apita l i st ekonon1İ pal i l iğin çok uzun bir süre önce, sin1gescl değiş tokuş örgüt lenmesiy le i l işki­sin j keserek , rasyonel bir değerlendirme ve üretim şemas ına da­yan arak bütünüyle bel i rley ip, yaşama geçirn1iş olduğu biçi m iş-

Page 21: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

40

te bu soyutlaştınlmış çalışma ve değiş tokuş biçinlidir. 111

J . Kristeva Marx' a ve ç a l ışmaya sahip çıkarak, değere boş­vermek isten1ektedir. Oysa bir seçim yapı lınas1 gerekmektedir. (Tarihsel ve antropolojik açıdan) çal ı şma: vücut ve toplumsal de­ğiş tokuşla i lg i l i tüm karınaşık ve sin1gesel gi.icü l l ü klere bir son vererek onları rasyonel, pozit if, tck yanlı bir yat ının a yani üret­ken Eros ' a indirgeyen - s i mgesel harcama sürecinde baskı a l tm­da tutulan her türlü gücü l an lanı ve değiş tok u� seçeneğ ini bir ü re t i m , biri ktirn1e ve sah iplenme sürec i ne doğru götüren - bir şey olarak tanun1anabi1ir. B izi ekonomi pol iti k lc, bir değer terörüne mahkuın eden bu sürecin yeniden gözden geçiri lmesi, simgesel değiş tokuş ve harcaına konusunda yenid�ıı kafa yorulnutsı iste­n i yorsa, o zan1an, Marx ' ın ortaya atn1ış olduğu ( k lasik ekonomi­den h i ç söz etmeye l i m ) çal ışma ve üretim kavramlarının genel değer s istem iyle dayanışma içinde olan ideoloj i k kavramlar gibi e le a l ınması ve çözümlenmesi gerekmektedir. Değerin ötesine gcç i l nıek isteni yorsa ( k i tck gerçek devrimci pcrsp� k t i f budur), batıda üre t i len n1etafizik düşüncenin gel i p lliıni.iyle Uzcrinde yan­sıdığ ı üı·etim aynasının ktrı lması gerekmektedir.

ıo M ' 1 1 i · ı . . 1 1 . arx ı n top umsa c en ı en �.rı vı yazısı (arı n� ılınası o anaksız şc.y) Lil'.t..:nne yazmı� olduğu (Kapital, L 1) �u pasajcia da aynı �ey söylcnmekteJir: ·'DL:ğcrin değer olduğu alnında yazılı deği ld i r. Değer, her çalı�ına U rününü toplumsal bir çivi yazısına dönüştürnıcktedir. İnsan ancak zamanla bu ç iv i yazısının an­lamın ı �özmcye, kendisine katkıd�l bulunduğu toplumsal çalışmanın sırlarını ele gL:çiııneye çal ışmaktadır. Öte yemdan dilyctisini LirL:ten toplum yararlı nesnelere de bir değeı· kazandırmaktadir." Değerin gizenıiyle i lgi l i hu çözümleme hayati bir öneme sahiptir. Bu çöt.Unıleınc yalnızca dağıtım ve deği� tokuş aşamasındaki �alışma ürünü için değil, ··yararlı nesne·' olarak kahul edilen çalışma ürünü (hem de çalışmanın kendisi) i<;in de geçerl idir. (Çalışmanınki de dahil olmak üzere) yararl ı l ık toplumsal bir şekilde i.irctilcn ve toplumsal bir şekilde belirlenmiş �u çivi yazısına benzeyen soyutlamadan başka bir şey değildir. "İlkel" değiş tokuş antropolojisi. bize, yararlı l ığın doğal görünümünü bozarak, Marx ' ın deği� im değeri konusunda yapmı� ol­duğu gibi, kullanım değerinin toplumsal ve tarihsel geçmi�ini yeniden gözden gcçiımcmiz gerektiğini söylemektedir. Çi.inkü Jeğer adlı çivi yazısmı çözebit­mek ve hep birlikte geleceğini kesin olarak belirlemek ancak bu �ekilde müm­kün olacaktır.

4 1

Epistemoloji 1 : Marksist kavramların gölgesinde

Tarihi materyalizm, diyalektik, üreLi m hiçim i, i� güc li . Mark­sjst kurarn buıjuva düşüncesjni ( Doğa v e Gc l i�me, Insan ve Akıl . B i ç i n1sel mantık, Çal ışına, Değiş tokuş, vs. ) bu kavranılarla y ı k­maytt çal ı�mışt ı r. Oysa günün1üzde ay n ı tarih i materyaliznı bi� ­tün bu k�\vram l:ın en �\Z bu ıj uva empcrynlizn1i kadar acımasız bır "eleştiri yle" evrensel leştirn1eye çal ışmaktadır.

B i r kavramın yalnızca yoruma dayal ı bir varsayım değil ay­nı zamanda evrensel dev i n i m i n bire bir terclim�si olarak öncrilıncsi. ancak katıksız bir metafi;.ik dü�Unccnin ürünü ola­b i l ir. Ma ı ksist kavramlar da aynı yan l ı � ı yap ı n ı � l, trcl ı r. Çlinkü m ant ı l-.�.ial o larak bu durumda tarih !-.av ram ı n ın kendi kendine ta­rih�e l lc�erck, kendini ters i ne çevirmesi ve ortadan kaybolurken de yaln ızca kendini üretmiş olan hağlamı aydıntatması gerek ird i . Oysa büylc bir şey yapmak yerine tarih, tarih. ö�es in� dönüş

.mü�

ve kendi kc nd ini yinclcyerck cvrcnsellc� mışl ır. Dıyalckt ık sc, kendi k�nd i n i kes inl ik le diya le kti k bir şekilele aşıp geçere k ona­

dan kaybolmak durumundadır. Üretim ve üretim hiçim ine gel in­ce, M arx be l l i bir dönemde radikal lc�t. irdiği bu knvranı la birlik­te. toplun1sal bir gizeme sah ip deği�im değerini az çok t:�çıkh:­mı�t ı r. Stratej i k gücünü, aniden ortaya ç ıkararak, ekononıı po l ı ­tİk adlı düşsel evrenin yerini almasına borç lu olan bu kavram, daha Marx zan1anında, bir aç ık lama yöntemi görev ini. bu güce dayanarak i.istlcnmeye k a l kıştığı anda yi t irmişt i r. Evrense l leşe­bi lmek için ··rark l ı l ı ğ ı "ndan vazgeçen bu kavram, egemen kod yani evrense l l i k ve ekonon1i po l it i k stratej isi iç indeki yerini al­;n ış t ı r. Tarih kavramının tari hsel , diyalektik kavram ının .diyale�­tik, üretim kavran1 ı n ı n da üret i lmiş (yani bir Lür oto-an a lızlc dog­rulanab i l ir) o lduklarını düşünsck bi le, bunları birer tatotoj i k biçin1den çok y ıkıcı, güncel ve ölümcül biçimler ola�·a� ��bu l

ede b i l i riz. Evrensel leştikleri an çözüm le me yeteneklerını y ı t ı ren

Page 22: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

42

bu kavranılar b ir tür d i n kuralına dönüşerek, b ir anlam d i n i ni n egeme n l i ği a l t ı na g i rnıekte ve egemen sistenı i , kuramsal düzeyde yeniden üretmektedi rler. Zaten o andan i ti baren - ve bu bir rasıantı değ i l d i r - b ir de bi l i n1sel bir ideal sahibi olmaktadı r­lar ( Engels 'ten A l thusse r ' e marksist kavramların nas ı l b i l i m sel kura l l ara dönüşnıüş olduk larına bakınız). B u kavramlar göster-._, gelere clöni.işerek "nesnel bir gerçckl. ik" açıklamasma girişmekte ve "gerçek'' b ir gösteril cnin göslercnleri hal in� gcl nıektcclirJer. En gözde olduklan g ü n lerde bile bu kavramların bu anlanılara S ( l h i p o l m a d ı k ları yani gerçe k l iğ i n yeri n i a l u b i l me ler in in im kansız olduğu düşünü ise bile, bundan böyle göstergelerden ol���

.•n düşsel bir evren yani bir hakikat evreni i<; indeki yer­

lerını alacak l arı kesind ir. B i r başka deyi�le yonını lama al c.ın ııı ı terkederek baskıcı bir simü lasyon evrenine ycrleşeccklcrcl ir.

O andan başlayarak sonsuza dek sürebilecek bir meton i m i

:urccinde birbirlerini k�ırş ı l ı k l ı olarak amınsatmaktan ba�ka bir ı�e y<ıramayacakl ardır. I nsan tarihsel b ir varlıktır; tarih diyalek­ı i kt ir; diyalektik (madd i ) üret i m süreci denıektir; üretiın insanın var olu�unu sağlayan dev ini nıci ir; tarih Uretiın biçi mleri tarihidir, vs. Bu b i l i msel ve evrenselcj söylcv ( bu kod) daha ortaya ç ıkt ığ ı an emperyalist bir göri.i nüm� sahip olmaktadır. Üste l i k geçmişte var olmuş ve halen var obn bütün toplumlar bu koda uymak du­nırnundad ı rlar. M:ırksist düşünUrlere soracak olursan ız "tarihsiz lopl umlar" . .

tarih "öncesi", kriza l i l ya da l t rt ı l aşamasındaki top­l u m l ardır. Uretiın dünya�ının d iyalektiği bu aşamada henüz yete­nnce gel işmemiştir. Ama biraz beklerseniz bir şey y i t i rmezsiniz; çl inkü marksist yumurta çatlamaya, psikana l i t i k yumurta da pat­lanıaya hazırdır. Çü nkü marksist kavram lar konusunda i leri si.ir­düğüınüz bütün düşünceler aynen b i l inçaltı, baskı a l t ında tutına, Oid ipus, vs. iç in de geçerl i d i r. Hatta psikana l i t i k evrende durum daha da iy id ir, çünkü gö ri.inüşe göre Bororos ' lu l ar bize birinc i l süreçlerden daha yakmdırl a r.

43

Bütün bunlar kuramsal açıdan yapılabilecek en büyük hata­

lardır - bu aynı zanıanda akla gelebi lecek e n tutucu kuraınsal

yaklaşımd ır. İlkel topluınıarda ne üretin1 vardır ne de üretim biçiınleri. İ lkel top] u m l arda bilinçaltı yoktur. B ütün bu kavram­

larla ancak bizim gibi ekonomi pol i t iğin denetiınİ altında bu lu­

nan topluınıarı çözün1leyebi l i rs in iz. Bütün bu kavran1ların bir tür .

bumerang eleğerine sahip oldukları söyleneb i l i r. I l kel top lumla-

rın b i l inçalt ından söz ettiği zanum, kendi k en d i m ize psikanal izin

neyi baskı altmda tu tm ağa çal ıştığın ı soru l ı m : Marksizn1 i l ke 1

toplumlardaki üret im biçiınJerinclen söz e t t iği zaman kendi ken­

dim ize bu kavramın bizin1 tarihse] toplun ı l a n m ızı ne ölçüde

açJk layabi ld iğin i soral ım - zaten üretim biç imi ele d iğer toplum­

lanı bu yüzelen ihraç edi l m i�tir. Yine idcologlannıız kendi kav­

ram hlrından yola ç ıkarak i l ke l toplumlam bir amaç ve rasyoncl­

l ik L\/andırnıaya, onları kodlanıaya 1-.alk ı�t ı k l arı zaman kendi

kendimize onları bu toplun1 larla böyle hir aınaç l ı l ı k , rasyone l l i k

ve büyk bir kod aramaya iten nedenin, o bütün, her �cyi arap sa­

çına çevirme saplantısı o l u p olmad ığını sora l ı m . Marksizm ve

psikanc\1 izi ihraç etmeye kal k ı şmak yerine (burjuva idco1oj i sin­

elen söz ct ın eye bi le gerek görmüyoruz çünkü bu düzeyde ele

al ındık ları nda ik is i arasında hiçbir fark yokıur) i l ke l toplum sor­

gulamasının nıarksiznı ve psikanal iz üzerindeki e tkisini tart ışa­

l ım . B e l k i de ancak o zanıan, kendi kend ini bir ret iş ha l ine get i r­

miş olan bu büyülcyici batı clü�üncesini bozguna uğratacak; ya­

kamJzı. b ir devrim yolunu açmaktan çok kapital izmin açmazları

konusunda uzmanlaşmış b ir marksizmclen; arzu yol lanndan çok

1 ibiel inal ekonon1inin açnıazlan konusunda uzınanlaşnuş bir psi­

kanalizden kurtarabileceğiz.

Page 23: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

44

Aslında ekonomi politiğin eleştirisi

sona ermiştir

Burjuva kapital izminden tb ha listlin bü· üretin1 mantığına sı­kı

. s ıkıya �arı lan !'-1arx ' ın ele geçird iğin i san d ı ğı s i lah lar geri re p­

m ı� ve dıyalcl�t ı k sayesinde kur�ım ckononıi pel i l iğin en Lisl ��amasmı tenı s ı l et nı eye başlanı ı�t ır. B ir üst düzeyde ele al ındı­gmciaysa Marx ' ın eleştir isi . di ni içeriğin rad i kal c leşti ri s i d ine ha�vurularak yapılanı az savıyla kar� ı çıkt ığı, Fcucrbach ' ı nk ine bcn?cr b i r konuma düşnıüşti.ir. Çünkü Marx'ın rad ikal ekonomi pol i t i k cJc�tirisi de yine ekonomi politiğe uygun bir biçimde Y?Pı lma� tad ır. Bunlar diyalektik kurnazl ı kbrdır. H iç kuşkusuz d

.ıyakkt ı

.k : I ��r türlü "eleşt ir in in" ulaşabi leceği son aşamad ır.

l�konomı �ol ı t ı k le bir l ikte Bat ı ' da aynı anda ortaya çıkan bu kav­ram. hcl� ı de �ydınlanma dönemi rasyonell iğ in in özüyle uzun v�ıdccl�

. sıst�mm genişieti Imiş h i r yeniden üreti m i n i n h i n oğl u

hınc� ı 1ade���den başka bir �ey değildir. Eleştirinin başına gelen­ler ����alckt ıg 1 11 d� ba�ına gclccck l i r. Belki bir gün ideal ist d iya­kktıgın ınaLcryalısL dıyalektiğe çevri lmesinin biçimsel bir döni..i­

�ümc ( nıclanıorfoz) uğranıaclan ba�ka bir �ey olmadt0- ı , bunun ıçsel �c ö l li ı:ıcü 1 çe l işki üret i m i adı al t ında. ekonoı� i pol i t i k ın ant ı� ı y la d ı yalekök i l işki ler kurmuş olan kapital ya da n1aı ınantıgm ın ta kendisi o'lduğu anlHşılacakt ı r. Asl ında Marx bütün hunlan kur�ı.

nısal bir �ekilde bctinılcmekten başka bir şey yapa­nıa�lı�t ır. Tum rasyonel söylcvler yeniden canlandırma yani nes­nenı

.n soyutlan�rak i k ilcn ınesi n i bir saplantıya döni.iştlirmiiş­

l�rdı�:· Her ele�tll-el kuramda böyle bir gayri ıneşru inanç, nesne­sını u

.ret�ıe�e endekslenıniş bir arzu ve yadsıdığı biçim tarafın­

dan sınsıce ı zlenerek olu msuzlandığı gibi bir saplantı vardır . •

Işte bu yüzden Feuerbach 'tan sonra Marx 'da aslında d i n i n ek�t iris i n in sona erm iş olduğunu CHege l ' i n Hukuk Felsefes in in Ele�t irisi ) ve sonuç ol arak eleştirinin bu karmaşık s ın ırın ötesine geçebi hııes in in (d in i biçimin eleştiri adı alt ında ilk hal ine yeni-

45

den dönmesi türünden bir şey ) ancak bir başka düzeye geçnıck­

le -bu i� in ancak tek rad ik a l eleştiri biç i m i olan ve hakiki çe liş­

ld leri ortaya koyarak d in sorununa kesin bir çözüm getiren eko­

noıni pol i tiğin eleştir is iyle m ü ınki.in olabi leceğin i söylemektey­

di . Bugün biz de Marx ' ı n için(� düşınüş olduğu durunıa düşmüş bulunuyoruz. Bize göre asl mda Marx'ın ekonoıni po­litik eleştirisi sona ernıiştir. B i v i mi yeniden üreten materyal is t

diyı.ıkkt i k içeriği tliketnüşlir. Bu içinden <.; ı kı lması nıüınki.in ol­

mayan durumu ele�tirmenin bir anlamı yoktur. Marx ' ı n kinc ben­

zeyen devrimci bir dev in i mle, biz de, ekonomi polit iğc kesin bir

çöztim gc1 i re bilmek, eleşt ir is in in öLesine geç� hi 1 mc k i<;in kesin­

l ikJc bir ba�ka düzeye yani � i mgesel değiş tokuş kuramı

düzeyine geçilmesi gerekt iğ in i söylüyoruz. Marx. ekonomi pol i ­

t i k clc�t ir isinin önünü açabilmek için, işe nasıl hukuk fe lsefesi­

nin clc�t irisiylc başladıy!-ıa, bi.t. de, lliın güncel ideoloj ik boyutla­

rıyla, gösteren ve kod mctafi'l iği ı ı in clc�t irisıylt.: i�e ba�layara�.

tıbbi bir müdahaleni n önünü açmaya �·a l ı �acağız- daha iyi bir

açı k lama bu 1 amadığımız iç in ele bun�ı göstergen in ekonom i pol i­

liğin in clc�t i ri s i cl iyoruz.

ı

Page 24: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

II • •

MARKSIST ANTROPOLOJI VE � .

DOGANIN EG EMENLIK ALTINA

A LINMASI

x v r ı ı . yüzyılda çal ı�manın bir zeng in l i k. k.aynağı. gcrcksi­nin1leri nse ü rel i le n zengin 1 i ği n amacı olarak aniden bi ri i ktc orta ya çık ı� lan, k ısacıı bu konuyla i lg i l i her �ey, ekonom i pn l i ı i k ras­yone l l i ğ i n t ü m gücüyle çcvrcs i ııd� dönü p d ı ırduğu Yüce Aydın lanma Cclscfcsi tarafından. hir Doğa kavr:ınun ın ortaya çı­k ış süreciyle öt.ct lcnmektcclir.

Yine X V I I I . yüzyılda Doğa: dünyan ın anla� ı l nıasını sağla­

yan yasııların li.imü demektir - di.izcnin �cylcrlc, i ı ısan lann an­

laınları n ı deği� toku� edebi lmeleri i�in a ln ı ı� olduğu bir ön­

lcmdir. B i raz daha i leri g idersen iz Tan n y Ja karşı laşab i l i rs in iz ("Deus sive Natura''. Spinoza). Burada da karşımıLa zaten bir ı ı csne ve özne konurnu çıkmaktadır (bu pozisyon o büyük Yah u­

di-Hristiyan kopuk luğunclan beri mevcuttur. Bu konuya yeniden

döneceğiz). Ancak bu, Doğanın sömürüln1esi y a da egemen l i k

a lt ına alınması gibi b ir anlama gclmediğ i g ib i , insanhğ m köke­ı ı iyle ilg i l i , bunun tersi saytlabilecek, bir efsane (mi t)nin yücel­l i Im esi an l an1 ına da geln1emckteydi. Doğa karşısında özerk bir konuına sahip olan özne uygulan1ayla, anlam arasındaki denge kuralına uyn1ak durumundaydı.

Page 25: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

48 •

I n�an l ığ ı n kökeninde bulu nan bir gerçeklik ve yaşan1 kaynağı olarak önce baskt alt ına al ınarak y i t i ri len, daha sonra yeniden bulunarak özgürleştiri len ve bu yüzden de belirsiz bir geçm iş le . icleal leşt i r i lm iş b ir ge l ecek aras ına yerleşt ir i len Doğa· n ın (artı k bir yasalar bütünü olarak deği l ) XVIII . yüzy dda bır güç kaynağı olarak kcşfed i l ınesiyle birl i kte. bu ku raL her yerele geçerl i olacaktır. Gerçekl iğin yüksel işiyse olayın diğer yü­zü yan i Dog'Ta ' n ın tck n i 0 in egemen l i�i alt ma g irm i s oldu o-u � t:ı '- '- \.. � o cvrcdir. B i r başka cley i � le bu olay bir özncy le , nesne lcşnı i �

bir/Doğa 'n ın b i rbirlerinden kesin olarak kopmalannın yaı ıı sıra, ik is i n i n birden ayn ı anda i�1cınsel bir gaycyc kes i n olarak boyun cgnıcleı i anlamına gclnıeklcclir. Doğa gerçek bir öz olarak orta­ya, tUm ha�mctiylc, ancak bir üretirn ilkesi olarak çık.abi lnıek.­ted ir. B u kopu� bir ba�kasıyla yani anlaınlama ilkesi'yle kesi:;.­mckıcdir. Nesnel açıdan B i l im. Teknik ve Üret i rnden olu��ın Do­ğa büyük. bir Gösterilen ve Gönderene. '·gerçe k l i ğ in" ideal ta�ı­y ıcısı , �üylc ya da böy le hcı zaman hir \=Ul ı�nıa süreciyle açık la­nan hir Gerçek l ik sürecine döni.işmck.tcdir. B i r başka deyi�lc bu he nı bir dünüştürüın lı em de bir kopyalaına ( lranscription ) sü­rec i e l ir. Doğanın "gerçek l i k" i l kesi s i nai b i r yapılanma ve yoru­ı ıw day �d t 1 ' kes i t i n üre t t iğ i i �lcmsel i l kedir.

---------·--------------

1 1 i �. 1c bu vüzdl'n hcı ı,.;alısma liriinli, ı ı and�tn l>�ıslayanıh. b ir ınal olıııaııın J , \ ' yanı sıra iız�rinck i�knı yapılabilen bir l >oğ:ıyla, bu i�kını ı ı göstergesi olma i..., Jc\·iııi tk verin� ��tirtııl;h.tccl i r Kullanını ve ekili sim <.kiTl;rinin dısıııda her • ... - � \ \::1 ) •

Lı ı i i ı ı . ckoııomi J)ol i t i!i in sınırları iı� indc isknchilen bir [)ol)ayla ''dnuaJ .. b ir ..._ T ı; O O'

uı\.:t i ın :-.i.i recinin gii<.:tcrgc�i ve kanıııdıı. İ�Lc bu yüL.tlt.:n mal ha zaman göstl;r gc/tk�crinc yani bir kod elemanı dcğcrim· sahiptir (hurada sôzü edilen �ey t l ih.ctiın a�amasında gclıp yamanınaya çalışan anlaınla i lg i l i yananlanıl<ırı değildir; çünkü mal daha üretim düzeyinde bir anlama sahip olmakta, Doğay­la i lgi i i b i r i�lcmscllqtirıne ve üreLİm ilkesini temsil etmektedir.) Ürünlerin deği� ıokuşu sırasında ekonomik değerlerle birlikte kod yani �u temel kodcia dolanıın düzeni içindeki yerini almakta ve. yeniden ürctilmcktcdir. Çalışma gi.icünün kunımla�llrılına a�anıasınclaysa insan ekonomik açıdan hem i�leın­sel b ir varlık hem de bu işlemsdl i k/göstcrgesinin gönderen ine dönüşmektedir.

49

Bu süreç daha i l k andan başlayarak farkl ı ancak suç ortaklı­

ğı yapan i k i terinı, yani üretici bü güç olma ''özgürlüğü tanın­

mış, Doğa ve onun karşısına, çal ışn1a gücü olma "özgürlüğüne

sahip,, b i r varlı k o larak çıkan insan terimleri üzerine oturtulmuş­

tur. Üret im , bir yandan doğayla bireyi birer e konoıni k üretin1

faktörüne ind irgerken, bir yandan da onları rasyonel birer terime

indirgcn1ckted ir - bu kurmacanın aynası olan üretiınse bir kod

olarak onun eklemknn1e ve dı�avurulma biçimini belirlemekte-

d ir.

K a falardaki üretim kavranı t - bu da mil ' in bir parças ıdır -uzun bir süre insanın i.irel i l i� biçimi üzerine oturtul ınuştur. Marx bile çal ı�nıadan bir baba, üretilen zengin 1 ikten ise bir ana g ib i ">ÖZ etmektedir. Bu yan l ışt ır çünkü üretken çalı�mada insan Do­ğan ın çocuk yapmasına neden oltnamaktadır. Söz konusu olan şey teknik açıdan soyutlanarak hir kesit üzerine oturtLılan özne ve nesnenin , nesnel dönüşümüdür. Asimda birer üret ic i güç ola­rak, aralarındaki i l i ş ki i k i terimin c�dcğcrl i l i ğ i y le sağlanmakta­dır. Aym soyut b iç i nı "Diyalektik yoluyla" ik is in i hi rlcştirmekte­dir.

Böylel ik le Doğa adlı ideal göndere n gücünü kendi sön1i.irü­lüşünün gerçc.;k l iğ.indcn a Jab i lmektccl i r. B i l imin görev i sanki Do­ğa tarafından önceden bel i rlcnnıiş bir anutca doğru yavaş yavaş ilerlemektir. B i l im ve Teknik yaln ızca Doğayt ve sırlan n ı açıkla­ınakla yctinınemi�ler, sanki bu sırlan açıklanıakla yükümlü � ı­l ınn1ış1 ardır. Zaten Doğa kavıanımın ne kadar karnıaşık oldugu burada ortaya çıkmaktadır .

- Bu kavramın ekonomi paliliktc hcl irt i lnı iş olan Doğanın egemen l i k altına a l ınmasından başka b ir anlamı olamaz. Doğa cgen1enlik altına alınmış bir özü belirleyen bir kavraındır yoksa başka bir şeyi deği l . Bu anlamda B i l im ve Teknik ken­disinden kopmuş oldukları DoğayL bıkıp usanmadan yeniden üreterek onun özü yerine geçmeye çallşmaktadırlar.

Page 26: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

50

Oysa bütün bunlarla aınaçlanan şey Doğanın yerını ala­bi ln1ektir.

Ayn ı kavram böylel ik le hem bir üretim faktörü, hem bir ıno­de], hem köleleştir i hn i ş bir şey, hem özgürlük metaforu, hem ay­n bir �ey, hem de bir bütünse l l ik metaforu olmak gibi ç i ft yönlü bir işieve sah i p ol maktadır. Dikkat edilmesi gereken bir ba�ka nokta da yaln ızca yüceltihniş ve baskı alt ına alınmış Doğanın hir özgü rlük ve hüllinsel l ik metaforuna dönüşebi lcl iğicl ir. Yeniden keşicc f i lmi� bir öz ya da Doğa'yı bahane ederek bölünnıcz "ben­I ik" (ve/ya da "yabancı laşma"), baskı alt ına alma ve (Doğa' dan) kopn1a teri mleriyle konuşan ya da doğauan söz eden herkes aslında Doğaya cgen1en olmak istemektedir.

Aydtnlannıa çağa ahlal< felsefesi

( B üyük harfle yazı labi lecek) pek çok kavramın kökeninde de benzer b i r yaklaşım vardır. Örneğin geleneksel cenıaatten ko­parak yapısal özeJ l i k ler in i yit iren ki t le lerin kentlerde yoğunlaş­masıyla birl ikte ideal bir referansa dönüşen "Halk" kavramı gib i . Marksi ."it çözümleme Halk adl J m i t in maskesini düsürmüs ve .> > onun arkasına ınükcmnıel bir �eki lde gizlenmiş olan ücret ve sı-n ı f mücadelesi n i aç ığa çıkarnıı�t ır. Buna karşın ayn ı çözümleme Doğa mi t iyle, bu n1i t i sırtında taşıyan ideal is t antropoloj iy i kıs­men çökertebi lmişt ir. Marx özel mülkiyet, rekabet ve pazar me­kanizmalarıyla, çalışma ve kapital sürecinin "doğal b ir şey olma­dığını,, göstermiş ancak:

- gereksiniın1ere yanıt verebildiği ölçüde yarar l ı bir amaca sah ip olabilen ürünlerle;

- çalışma yoluyla dönüştürülebi ldiği ölçüde yararlı b ir amaca sahip olabilen doğayla i lg il i doğalcı postulatıysa sorgu1aman1ıŞ­t ır.

5 1

Çal ışn1a sayesinde işlevsel bir yapıya kavuşan Doğaya kar­� ı l ık gereksin imleri sayesinde işlevsel b i r yapıya kavuşabilen öz­ne. Ayd ınlanma Çağında yürütülen akı l ku l lanım değerınin ant­ropoloj i k alanını betiınlemenin yanı sıra, bütün bir uygarl t k i ç in geçerli olacak (ve onu diğerlerine empoze edecek), bel l i tipte so­yut, ç izgise l , tersine çevr il mesi olanaksız bir amaç l ı l ık la daba sonra bireysel ve toplumsal pratiğin tün1 alanlarına sı�rayacak hir de ınodel tan ımını getinnektedir.

Bu i şlemsel anıaç o kadar uydunık bir �eydir ki Doğa knvra­ını bi Ic k enel is iyle bütün lcşmcmek iç in d ircnıncktedi r. R ir yerde 1.0rla rasyonalle�t ir i lcn Doğa bir ba�ka yerde sanki irrasyo­nelle�mek tcd i r. Ideoloj i k boyutu unutu tmamak ko�u luyla Doğa kavramı : biri egemenl ik altına al mnıı� ve rasyonalize edi lm i� (Kültür aç ıs ından ideal gönderen budur) ' ' iyi , Doğa ve cl i geri düşn1an. tchclitkar, felaket get i ren ya da k i rlenmi� "kötü" Doğa olmak üzere ikiye bölünınektedir. Burjuva idco lo.ı is i kesin l ik le hu ik i kutup arasında gkl ip gelmekted i r.

Ekonomik sistemin bir elemanı olarak idealist h i r �eki Icle ya­l ınlaşt ın lan insan düzeyinde de aynı anda benzer bir bö lünmcy-

le karşı laşı lmaktadır. Insan fikri: XVI I I . yüzyı ldan ba�layarak bi-ı i doğal aç ıdan iyi ( üret ic i güç olarak yüce l t i len i nsan ı yansıtan ), ılığeri içgi.idüsel olarak kötü ve köti.i güçlerle donannıı� insan ı>larak ikiye bölünınektedir. Bütün fe lsefi tartı�malar bu iç ine h i­k hurda kat ı ln1ış yani ekonoınik açıdan insanın soyutlanmasıyla l'!de edi lmiş olan allernatifin etrafJncla dönüp duracaklardtr. Bu ıyimser bakı� çizgisi üzerinde yanyana sıralan<m marksizın ve di­ger devrinıci perspckt.ifler, insanın aslen rasyonel ve özgUrle�t ı­ı i tınesi gereken olum] u bir gUcü l lüğe sah ip bir varlık olduğu düşüncesin i devrimci eylem sayesinde ortaya çıkacak ve bi l in­�·altını ''doğal" bir zengin l ik, gizl i bir olum lu luk olarak yeniden yoruınlayan son freudo-marksist uyarlamaya kadar koruyacak­lardır.

ıl

Page 27: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

52

B u i kiye bölünnıeyle i ş gücü düzeyinde de karşılaşılmakta­d ı r. Sömürülen, Doğaya ait, iy i iş gücü nornıal olarak n i telendi­r i lmektedir - oysa ayn ı i ş gücü özgürleşti r i lerek proletarya görü­ni.in1ünü alarak tehditkarlaştığında bu çel işkinin şeytani. sapkın ve yok edici b ir Doğa tarafından özi.imsenrnesi sağlanarak d ik­katler ba�ka yana çekİl ıneye çal ışı lmaktadır. Aynı şey Doğa fik­ri için de geçerli dir. Ekonom i k eliizenden derin len1esine bir kn­pu�un i fadesi olan Doğa, ideoloji k aç ıdan hayran l ık uyan d ırac < lk b i r ahlaki ve toplumsal fark l ı l a� t ı rma i lkesine dönü�U.irülcrek, yen iden eski sağ l ığına kavu�tunıl maktaci ır.

Doğa. akla gelehilecek en doğru ve en yan l ı � yoldan bir fet i ­�e dönüştürülmüştür. Doğayla bu doğaya uygun bir İnsan fikrine "yahancılaşına'' böyle başlamıştır. Üret im damgasını hem Doğa hem de kendine basan insan, Doğayla kurmuş olduğu her türlü s imgesel değiş tokuş i l işkisine de bir son vermiş olmaktadır.

I Icm ahlaki çel i �k i ler içinde ya�ayan i nsanda hem de bdirgin­l iğ in i y i t i rmiş Doğa 'da bu yasuk lanmı� bel i rsizl ik le yen iden kar�ı la� ı l ınaktadı r.

Marksiznı ele bu Ayd ın lanma çağı ahlak felsefesinin etkisin­den kurlu lamamıştır. Na if ve duygusal ( R ousseau ve Bern< trcl in de Saint-Pierre) yanından yaııi ( iyi vahşi ve büyücü yumakl ığı­n ın a l t ın çağmın ) göz yaşart ıcı ya da ramast ik inançlarından kur­tulmu� olsa b i le, bu fe lsefe, d inden yani iş in ahlaki fantazm ya­n ı n ı oluşturan mağl up edi ln1cs i gereken Doğadan kurtulmayı be­cercnıemiş ve onu indirgemek yerıne açl ı k adl ı ekonomik kav­ranlla çağdaşlaştırarak Zorunluğun sırtına yüklenüşt ir. "Doğal Zorunluk" ekonomi pol iğin dayat t ığ ı ahhıki bir fikir, uyduruk bir ekononıi postulat ıy la bütünleşmiş şu kötü Doğanın e t ik ve felsefi bir versiyonu değilse nedir? Doğa ckonoıni aynasından bize asl ında zorun luğun gözlükleriy le hakmaktaciJr.

Marx: "İlkel i nsan g ib i uygar insan da gereks in imleri n i kar­ş i layabil ınek, yaşanıak ve yeniden i.iretebi lmek iç in Doğayla boy ölçüşmek zorundadJr. Bütün ı-op luın ve üretinı t iplerinde insan

53

bu zorunlukla karşı karşıyadır. İnsanın gelişnıesiyle bir l ikte bu doğal zorunluk inıparatorluğu da genişlemektcdir . . . " demek­tedir. Burada - ki bu yaklaşıın ekonomi pol it ig in ten1el leri üzeri­ne oturmaktadır - i l kel insan ın s in1gcscl deği� tokuşlar esnasında Doğayla boy ölçüşıneye kalkışmanıış olduğu gibi bir dü�ünce kabul edi lnıeınektedir. Oysa i lkel insan Zorunluk yasasından ya­n i Doğan ın nesnclleşt ir i lmesiylc birl ikte somutla�an şu Yasadan bihabcrcl ir. Zorunluk yasası kapital isL ekonomi pol i t i k le bir l ikte netle�ın işt i r. Zaten bu da AçJ ığm - onun da pazar ekonomisinelen kaynak lan d ığın ı b i l iyoruz - felsefi bir �ek i lde i rade edi ınıesinden başka bir şey değildir. Darl ık ekonomiye özgü bir boyut. değ i l , l'kononıik deği� tokuşun ürettiği ve yeniden ürettiği bir şeydir ve bu a�ıdan ontolojik boyuta ind irgenmek isteni len (bak. M. "iah l ino.;, · · İ lk Bol luk Toplunıu ''. in Temps ınodcrnes, nov. 196g ) �u "Doğa Yasası''ndan bihaber olan i lkel deği� toku�un karşıtıdır. \tlarksist clü�üncen in genelde pazar ekonomisi ad l ı nıclafi7 ik dü­�lince, özelde de modern kapitalist ideolojiye ait olan hu anahtar "avraın ları yeniden ele alması çok ciddi bir sorundur. Çözümlen­ınemi�, ınaskelcri düşürül n1emi� (tanı tersine onlarla hiçbir i l iş­"isi a lnıayan i lkel toplunılara ihraç edi lmi�lcrdir) hu kavraınlar daha sonraki çözümlemen i n t amamını ipo tek al t ına al maktadır­lar. Ekonomi pol i t ikten asla radikal bir �ek i lde uzakla�amaını� olan üretim kavramı bugüne kadar hiç sorgulanmc.mı ıştır - ekano­ın i pol i t iğ i aş ıp geçıneye kalkıştığı zaman b i le bu işi ona bağım­lı kalarak yapmıştır. Örneğin Zonınluk, Doğanın egemenl i k al t ı ­ııa al ınması nın , Bol luk da Aç l ığa kar�ıt olarak ("herkese gereksi­ı ı im duyduğu kadar'') kul lanı lacak ancak bu uyduruk kavramlar herhangi bir �eki lde indirgemcyecck ler ve ekonomi pol i t ik tarafından kendilerine idealist bir anlam yüklcnemeyecch.t i r.

Burada pol i t ikanın adı bi le geçnıemektedir. Sorun: üre t im fiıçlerindeki nice l iksel ge l iş imin in toplumsal i l işk i lerde bir dev­ı ıme yol açıp açamayacağıdır. Devrinıci umut aslında bu "nes-.. ııl'l" ve uınutsuz düşüneeye dayandıri l ınaktadır. "Utopyanın So-nu"nda Marcuse bi le, teknoloj i k olanak lanınıza bakacak olursak

Page 28: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

54

daha ş in1diden nicelikse l b ir ınütasyon olasılığıyla karşı karşıya bulunuyoruz, son yakınd ı r demekteydi. Bu "son"dan giderek uzaklaş ı lmakta olduğu gerçeği karşımızda dururken - üretiın güçlerinin ge liştnesiy le egemen toplumsal i l işk i ler sonu olmayan bir sarn1ala benzerierken - Zorunluk ve bu zorun luğun aş ı lması �erektiğine, Darllğa ve bu darlığın yok edi lmesi gerektiğine, Uretin1 Güçleri ve bu güçlerin özgürleşt i r i ln1eleri gerektiğine, Son 'a ve bu sona u laşınanın yol ların ı bulmak gerektiğine inanan hi r d iyalekt ik i rade bir tU ri U yolundan çev ri lcrnemi�t ir. Büttin devrimci umut lar görüleceği gibi proınercci üre t im güçleri mi t i ­ne bağlanmı�tır. Oysa ekonomi pol i t iğe ait zaman/mckan ol nıak­Lan ba�ka bir anlama sah ip o l ınaytın hu mi t , iiret im güçlerinin ge­l i �mcsi s ırası nda yazgısın ı zorlamaya kalkarak ekonomi pol i t iğin yarat t ığ ı b ir zaman/mckan i�ine hapsolmaktadır. Kesint is il bir üretken süreç olu�turarak darlıklan kurtulamazsınız. Ortadlm kaldır ı lması gereken bir şey varsa o da Darl ık kavramı, Zorun­luk kavramı ve Üret im kavram ıdır �ünkü onlar ekonomi po l ı t i­ğ in anahtarıclırlar. Bunun ötesine geçebiten bir d iyalektik ynktur çünkü d iyalekt ik ekonomi pol i t ik devin imin ta kendis id ir.

Lyl\urgos ve iğdiş edilnıe

Doğanın bu nesnel le�t i r i lnıc süreci içinde materyalist kodun (s ı radan ya da d iyalek t ik ) Zoru ni u k, Darlık ve Gereksini ın kav­rami arına koşut olarak Yasa, Yasak ve Baskı a lt ına alma kavram-· ları psi kanal i t i k yorumlamada kök salmaya başlamışlardır.

Yenıant bize (Yunanhlarda Mit ve Düşünce, s. 205) başl ık ­ı ı metinde yer alan Lykurgos 'un hikayesini aktarmaktadır. H ika­ycye göre Lykurgos oğl u Dryas' ı ya da başka versiyonlarda bir bağ bozumu s ırasında fark ında olmadan kendi ayağın ı kesn1ek­tedi r - Phyl akos ' un hi kayesinde de Phylakos bir ağacı budarken ya da başkalanna göre hayvanları keserken yan l ı ş l ık la oğlunu i k­tidarsız bı rakn1aktadır. Böyle l ik le doğaya karşı uygulanan şiddet

55

(değiş tokuş kesintiye uğrayarak doğaya karşı simgesel b ir yü­küın lü lük i çine giri l n1ektedir) anında cezalandır ı l n1aktadır. Bü­tün int i kanıc ı , kötü, iğdiş edici doğa mit lerin in kaynağı burası­dır. H i kayenin de açıkça bel i rttiği g ibi bu bir metafor değ i ldir. Doğadan kopuş anında iğdiş edilmeye yani (babanın oğlu iğdiş et t iğ i ) Oid ipus kompleksi ve Yasa'nın oluşmasına neden olmak­trıdır. Çünkü Doğa yalnızca o zaman kendinden vazgeçilmesi olanaksız bir zonınluk, ''kendi vücuduna yabancılaşmı� insan, görlinün1Lindc ortaya çıkabi lnıektcdi r. Oysa psikanal izin iğd i� edi 1 nı e ve baskı a l tına alma, yasak ve yasa i Jkc1crini (La can ' c ı versiyoncia bunlar gösteren düzenine kayeled i l miş olsalar bi Ic) kendi hesabına gcçirnıesi gibi prometeci ve raustçu bir bakış doğru ltusunda Marx' ı n da, k en d i kc nd in i sonsuza dek aşıp geçe­ceği n i dUşlinerek hesabına geçirdiği bu Zorunluk Yasası 'n ın asal b ir yapı o luşturamaz. Oysa karş ı l ı k l ı l ık ve simgesel deği� tokuş düzeyinde ne Yasa vard ı r ne de Zorunluk . Doğadan bu şekilele bir kopu� iğcl i� edil meyi kaç ı n t l ınaz hale getirirken, tarih ( insa­nm doğaya karşı ku l land ığı i� lcınsel �iddct ) ve b i l inçalt ıntn (hu işlemsel şiddet nedeniy le doğayı kal'.anmaya yönel ik simgesel borcun üdcnmcsi) bir gelecekten yoksun kalı11alanna neden ol­muştur. Deği� ıoku�u ve simgesel düzeni yarat t ığ ı i Jeri sürülen Yasa sanki bu değiş tokuştan kopuş ve y i t i ri lmi� simgescl in bir sonucuna benzemektedi r. Yasanı n'} ortaya çı kınası nı bu ylizclcn enge l lemeye çal ışan sin1gcseJ bir strateji güden i l ke l düzende ne ZorunJuk, ne Darl ık, ne Baskı a l t ına alma ne de B i l i nçalt ı vardır.

Zorun luk ve Yasa baş l ıkları al t ında nıarksizn1 ve psikanal iz ay n ı �ek i lde yüce l t i l ecek ler d ir. Daha önce materya l izn1 i n bu"nesnel" Zorunluk referansınİn kendisini devrimci perspekt i f-. . lere doğru nas ı l sürüklemiş o lduğunu, Ozgürlük ve Bol luk şema-

' ' Ya cnscstin yasağına ne diyenler çıkacaktır. (Ddcuze-Guatlari 'nin Anti­Oidipus 'u ııcla bu en güçlü kavram meşru iyetini y i L irmi�tir. Ayrıca bakınız Ortigucs, Afril{ah Oidipus, vs.)

Page 29: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

56

lannın ters in in düşlenmesine nası l yol açtığını (birincileıin yü­celtilmiş karşıtlanndan başka bir şey olmayan gereksinin1ler ve kapasitelerin evrensel l iği ) görnli.iştük. Aynı şekilde baskı al t lna al ma ve yasak üretilmesine neden olan bi linçaltıy la i lg i l i analili k referans, diğer yandan da (zaten bu nedenden dolayı günümüzde psikanalize büyük ölçüde kısa devre yaptnı 1mış olduğunu ve bu saptumacanın da bir kaza sonucu olmadığını düşünüyoruz) bas­k ı alt ına ahnayaıı b ir son vererek ideal referans olan B i l inçaltınm da "özgürleşt ir i l tnesine" ve evrensel lcştiri lmcsine çalışmaktadır. B ir içeriğin ideal-devrimci dü�ünceyc uygun olarak yücelti lınc­si , ind irgenınesi olanaksız özgün bir biçimin kabul edi lmesine yol açtnaktadır. Oysa bu biçim işleınsel �idclet için s imgesel i l i�­k i , iğdi� edilme ve değer Yasasına son vern1 i ş bir düzenin özgün bir �ek i lde soyutJanması ya da güncelleşt ir i lmiş ölüm içtepisi ve ik i l iğin, B i l inçaltına özgü sin1gesel bir şiddetin astar vazifesi gördüğü üretken bir Eros ' la mübadele edilmesinden başka bir anlama sah i p değildir.

1 1 Bir ba�ka deyi�lc "özgürlqt irilıni�'', olunılu hir gürüııünı kazaııdı rı lrnı�

bir lihiclo ve bir Eros 'un deg'Tere clönüstlirlikrck cvrcnscllcstiri lnıcsi - zaten bu ' >

konuda iyimser bir ahlaki bakı� a�·ısına sahip ılim devriınciler kültür yanlısı

neo-freudçularta anla�maktadırlar. Ancak ke�inlikle freudçtı olan (ve gend­

l i k le ''kötümser" olarak görülen) diğer bakı� açısına gelince. ekonomik bir

yonımiama (Nirvana i l kesi ve gerilimlerin çözü lmesi) üzerine kunılan bu

bakı� açısı ölümü devreye sokarak her türiii geleneksel ( idealısı ya da devrim­

c i ) insancıl yakla�ıma ters düşmekte ve �üplıcsit. içgüdü leriınleriyle açık­

lanan bir insan kavramına dayandırılmaktadır. B u "materyalist'' bakı� açısı da

ahlakçıdır ve Yasa olarak adlandırılan bir yüccllınl' ve baskı altına alma süre­

ci tarafından gizliden gizliyc yönlendirilmektedir. içgüdü (bu, içgüdülerdeki

ik i l ik �ek l i nde bile olsa) terinıleriyle yapılan h ir yorumlama Yasa' nın araya

girmesini. öyleyse bu içgüdülerin Yasa'nın çiğnenip geı;ilıne�i (zevk ilkes i ) ya

da geri i t i lmesi (Nirvana ilkesi) yoluyla bir çözüme kavuşturulnıa gayesini

zonınJu kıl maktadır. Hiçbir yerde Yasa'nın bir çözüme kavu�turulması gereğinden süz edilmemektedir.

57

Yahudi-hıristiyan antidoğa

Üretim i l kesinin arkasına saklanan bir Doğa 'dan kopuş süre­cL en üst aşan1asına kapitalist ekonomi pol itik sistemiyle ulaştı, ancak b i l indiği gibi onunla birl ikte ortaya çıkn1ad ı . B u iş in köke­ninde yahudi-hırıstiyanhğın ortaya çıkmasıyla bir l ikte birbirle­rinden aynlan bir ruh ve Doğa olayı vardır. İnsaı: ı kendine ben­zeten l'ann, Doğa'yı onun hizınctinc vermi�tir. Insanın Tannya yakınlaşmasını ve aynı zamanda onun Doğadan (ve kendi bede­ninden) bütünüyle ayrılınasma yol açan ruh bir mcnle�eyc ben-7emektcd i r. "Bat ı l ı haliyle lı ın st iyan l ık her nedense dünyanın bugüne kadar karşılaştığı en antroposantr ik d indir. I l ırısliyan l ı k

yalnı:tca antik çok tanrı l ı din ler ve doğu cl inleı ine bütünüyle ters düsen bir İnsan ve Doğa ik i l iği oluşturmakla kalmamış, bunun dı{ında insanın Doğayı Tanrı 'nın isteğine uygun bir şekilde ve kendi amaçlan doğrultusunda söınlirnıcsin i sağlaınışt ır." (Sc icn­ce, mart 1967)

Zaten rasyonel düşünce de kar�ıınıza bu noktada ç ı kn1akta­clu·. B u ise paganizmlc (çok tanrıc ı l ı k), animizmin yani "büyülü" doğa içine gömü lnıü� insanın sonudur. Bütün bu n lar b ald inanç­

lar olarak yorumlanmış ( bu arada "rasyonc'J" ınarks izn1 de yan ıl­ınamıs ve onları üretim güçlerinin " i l kel" düzeyde geli�mcsi olcı-

� . . rak yorumlamı�)tır. Daha sonra bi l im, teknik ve maddi üretım11: de k ü l türel düzen ve hınst. iyan dogmalara ters clü�eccklerı görülecek li r. Oysa onları var eden __ h ı risti yan �ostu�at �oğanın ı..arşıs ına çıkarılan insanın aşkın lıgıdır. Yunanıstan da ışte bu yüzden gerçek anlamda b i J i ınsel bir ckvinimle kar� ı l aşı ln1amak­ıadır. Zira Yunan rasyone l l iğ i dtığayla uyuınludur. Oysa doğayla ınsanın birbirinden ayrılması ve insanm doğayı egemenliği altı­na alması olayına dayandınlan hırıst iyanlığa özgü bir "özgür­lük" ve rasyone l l ik anlayışının bu birinc iden kesinl ikle kopmuş olduğu görüln1ektedir.

Page 30: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

5R

B u kopukluk ortaya hemen bir (ınaddi egeınenl ik , üret im) çalışma etiğinü1 çıkması yerine b i r ç i le, acı çekme, nefis körelt­mc ct iğin in , Max Weber ' in deyiıniyle bir "öte dünya", yüceitme et iğ in in çıkmasına neden olmuştur. Öyleyse ortaya üretken ah­laktan çok kurtu luşun bireysel gir i� im l c "kazanı ld ığı'' şöyle ya

da bir düzenin çık mış olduğu söy leneb i l ir. Ç i le çekme yönten1in­

clcn üretim yöntemine, nefis köreltıneden çalışmaya, kurtu lu�tan

da çağda�laştırı lmış gereks ini mler 1 ça l ışma ve rasyonel hesap la­

manın henüz bir çi le - iç dünya - özel l iğ i taşıdığı ve bir kurtu lu�

anlamına geld iği kapita l izm in ba�l angıç dönem ler i ndek i püri tan geç i�k b irl ikte] aşan1asına geçi� kopma ve yüce l tıncylc , i�lemsc l l'nıskı a l t ına alma ve � icldct i l kesinele bir değiş ik l iğe neden ol ma­

m ı � t ı r. K urtu l u� ya eta çal ışma arasında bir fark yokt ur. Bundan

böyk amaç ve araç ların egemen l iği a l t ına giri lın i� demektir. ('i­

leye daya l ı uygu l amahırdan üret ime özgü uygulaınalara (ve bu-.. radan da tükct i ıne yönel i k uygulamalara) geçi l ı n i�t ir. Oyleyse b ir

yüceitmeden kurtuluş vard ı r ancak bu yi.icc l tnıeclen kurtu l u� bi­l i nd iği gibi hep baskıcı bir yücc l tnıedcn kurtu l uşun b iç imse l dö­

nü�üıne uğrat ı l mas ı şek! inci cd ir. Et ik boyut doğan ı n ma d d i an­

lamda cgen1en l ik altına al ınınas Jy la b i rl ikte çağclaş la�mı� ı ır. • •

Oyleyse s i mgesel deği� tokuş düzen inden kopuş sırasında

lı ı r ıs t i yan l ık , bir nıenteşe görev i ni yUk lenn1işt ir. H ı nst i yan l ık

Doğa'nm ' ·' rasyone l ve yoğun bir �ek i lde sömürü lmes in i des tek-

1 1 l l ı rı stiyanlıı.. ideolojisi kar�ıl ve sapkın akınıların saldırısına maruz ı..al­dığı ;anı an bile bu i t irazların hep bir ''doğac ı l ık la'', doğanın yeniden kazanı l­masıyla. ynğu kez hırıstiyaıılığın ha�langıcına özlem duyan bir lıırıstiyanlık iitcsiylc i l int i l i olduğu gürülmcı..tcdir. Assise ' l i Fransuva'ııııı mesih mckk­�· i l iğ indcıı (tüm varlıklar Tanrı 'yı zikrcdiyorlar, vh) - ancak Fransuva 'nın bu düneınde, bütün batı aleminin sapkın Cathare ( ıörclcrde salt bir sanığı <in­gören bir tarikat) ve Panteist inatıyiara kııyınakla tehdit ettiği katolik Ki l isesi at;ısındaıı. bir tür engelleme operasyonu i�levine sahip olduğu b i l innıektedi r ­Spinoza ·nın o ince ve karirce panıeizmiyle (Tanrı doğanın her yerinucu ir, öyleyse hiçbir yerde değildir), çalı�nıayı reddi ve öldlikten sonra dirilnıeyi

59

leyen en özgün ideoloj id i r. XIII. /XIV. yüzyıldan başlayarak XVI. yüzyı la kadar giden uzun bir geç iş dönemi içinde çal ı şma­

nın kendini , huıstiyan aksiyomun doğayla i lg i l i genel çağdaşl ı k anlayı�ı çerçevesinde sürek l i ve akılcı bir şemaya uygun olarak, zorun lu hale get irdiğ i ve g ir iş imci bir kap i ta l ist üret im ve ekono­

m i pol i t i k sistemi şekl inde örgütl.ecl iğ i görü lmektedir. Weber ta­

rafından a l t ı ç iz i len, ürctin1 İn rasyonel bir şeki lde hesapJanması

adl ı bu devrim bir baş langıç noktasm t temsi l elnıemcktedir, çün­

kü bu devrim h ı nstiyan l ığ m doğadan kopu� sürec i nde zaten ön­görli l ınü�li.ir. Ekonomi pol i t i k ise bu kopu�un b i r tür ya�ama ge­

ç i ri lmcs indcn başka bir şey değ i ldi r.

�=pisteınoloji I I : M�ırksist eleştirinin yat>tsal sınn·lara

Bu konu biz i (daha i leride, öncek i toplumların marksist yo­nını laı ıws ı böl üm ünde yeniden kar� ı ın ıza ç ı ka cak ) ciddi. bir yön­

tem sorusuy la kar� ı karş ıya bırakınaklaci ır. Ekonomi pol i t iği ye­

li�k i ler i ni tanıaınlanmış ( kapi ta l ) sistemin yap ısal verileri üstüne

oturtan hir marksist çözüm leınenü ı , rasyonel ekonon1 i n i n veri lc­

rin i açıklayabildiği ku�ku l udur. Z ira özUndc tarihse l aç ıdan geri­

ye ta�ınabi ten bir model olan ekonorn i po l it i k s istcıni tüm insan­

lık gcç ı u i� in in bu modele boyun eğmcs in i istemektedir. Marksist

cle�tiri ise geriye doğru taşınabi len bu anıacı sorgulaınamaktaclır.

meı heden, dl.ınyanm sonunun hemen gelerek "paradise now" (cennet ata­masına) geçilmesini isteyen ve büylclikle hıristiyanlık düzeninin amaçlarını (a�kınlık ve yüceitme ilkesini) ortadan kaldırmayı dü�leycn ademci tarikatiara yani bin yı ldır süregelen bu rloğacı, panteist, mistik ve özgürlükçü sapkınlığa km�ı K i l ise her zaman ba�langıçıaki o doğadan kopu�un yanı sıra çaba ve liyakat. çalışma ve tanrı için yapılanlar üstüne oturtulmu�. geli�cn bir üretim düzeni ve poli t ik iktidar boyutuyla ç i ftle�tirilcn bir ahlakı savunınuştur.

Page 31: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

60

B u da, sözcüğü n gerçek anlaınında, onun asla bu modeli oluştu­ran kopuş ve ü reti l iş koşul ları n ı değ i l , her zaman i ç in yeniden üretiliş koş u l l arını çözümlediğini göstermektedir. Marksist eleş­

t iri evrensel bir gerçeklik ilkesi ve amacı olara){ ekonon1ik ürctin1le, üretim ilkesinin üretüı1 in i çözü ın lemeye çal ı �nıanıak.­tad ır. Çünkü bu çözüm leme üre t i m i n yapısal a lan ıy l a i lgi l i değil­

d i r. Ekonomik aksiyomu ima eden marksist e leşt ir i bir yandan ekonomi po l it ik sistenlinin nasıl işlediğini aç ı k la rken, diğer yandan da b i r model olarak onu yen iden üretmeye çalı�nıaktadı r.

Kapital isı ekonominin güncel yapı sı ndan yol a çıkarak daha ön­cek i toplumlan aç ı ki ayacağın ı iddia ederken, gerçekte on lan n

Uzerine ekonomi pol i t iğc ait ı � ı k tny fını yayarak, aradaki fark ı

ort ada n k ald ı rd ığını göremcnıckted ir.

Bunun l<l b irl i k te Marx bir k.Liltiiriin ( hiz inık i ) k..cnclı çc l işk. i lc­

rinı ı.?.ec· nı istc n yola çıkarak c lest ircf i o i ölt'Ude kendinden önce var L � � - \ � "Ç' ol ınu� top l u m ları nnlayabi lcceği n i :-ıöy lcd iğındcn, bu noktadan hareket Ic - zaten bu �ek i lde marksist elc�t i r in in güreecliğinin f�trh. ına Yarabi lmek de lllÜm kün Olmakt adır - ekonomi pol i t ik de­n i len sistem dah;_ı Marx zamanında t i inı yc l i�k i lcrin i serg i lcye­ıncmi� olduğundan, Marx ' ın hi le o dönemde radikal bir ele�L iri yap�l b i l nıcs i ya da bu e leş t i r i k�lpsa ın ıncla yer aJan daha önceki toplum ları ge rçekten an layahi lmcs i n i n henüz mümkün olcımaya­

c�\ğı snn ucun<ı van lrnaktad ır. Marx bi I c s i stem i n sahip ol acağ ı o total mant ığ ı önceden tahmin edemezd i . Oysa sisten1 be l l i bir a�ama ve doyuın noktasına u laşınadan, cleşt ir in i n kökeniere

. .

inerneyeceği ortadadır. üzei l i k l e ekonom i yle i lg i l i temel bel i rle-mdcr yan i ü re t i m/biç im ve yeniden can Jandırn1aya dayal ı/b iç i ­

m in s i mgesel deği� toku�a yabancı la�nıaları ve bu noktadan ha­reket le Lop lu nısa l i l işki lcrcle rad i ka l bir clevrin1e nas ı l yol aç ı l d ı ­ğ ı - bütün bunl arı ekonomi pol i t iğ i n ınaddi üretim alanın ı aşarak toplun1sal ve b ireyse l prat i ğ in t U m alanları n ı kaplamaya başladı­ğ ı andan i t i baren görch i 1mek münıküncllir. B u konuda Marx ' ı sorg u l amanın bir anlamı yoktur çünkü o genel sürecin yaln ızca

6 l

bü· ev res i n i çözünıleycbjlnıi�tir. Öylcy�e eleşt i ris inin de o evrey­le sınırl ı kalması gerekirdi . Oysa bu eleş t i ri kendi s ın ı rlaı��n ı aşa­rak geriye kalan evreleri de dene t lcmcye kalkışnı ı� t ı r. <?rneğin sın ı f ınücaclclcsi ve üreti nı biçiminin tlinı tarihsel gc<,:nu�e mal edi 1 m eye yal ı ş ı lması ve doğaya b i 1 in ç i i bir �eki lde egemen ol ı�1

.a

isteğ i geleceğe yönel ik bir "özgürlük.'' anlayışinın ürünü .clegıl

m id i r? Ekonon1 i kendi d ı ş ındaki a lan lara da uygulanmak ısten­

nı is t i r. ZDtcn radil\al olınay ı bccc'n:nıeycn hu clc�t iri kendine rağ

�nıen ekonumi polit i k den i len s istemin lü)l<cnlerini yeniden

ii ret me k zorunda kalnıı�t ır.

Page 32: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

• •

III • • •

TARIHI MATERYA LIZM

VE •

ILKEL TOPLUMLAR*

U ret i ın koduna uydun ı larak yen ielen yonım ianan Doğa 'n ın çözümlemesini yapt ıktan sonra s ıra ürctin1 koduna başvur·ula­rak yeniden yonınllannuş Tarih'in çöi'.i.imlcnıncsine gclnı i � t i r.

Bu i k i �ey ge rçek ten de iç içe gcçnı i � b ir durumdadır çünkü "ma­

teryal ist'' aç ık lamanın en hassas noktası "tarihsiz" toplunıJ an. l ı r.

Zaten söz konusu olan şey de bir yen iden yazım deği 1 sadeec ya-. .

zımdır. Ure t i ın �enıas ı kend i dı� ı ı ıda ka lan b ir doğayı yeniden . .

yorum laınamaktadır. U ret im biç i l l i i ne ai t �cınaysa zaten var olan

bi r tar ih i yen iden yorumJaınaınaktad ır. (,'ünkü üret im ve ürC't im biçimi kavramlan Doğa ve Tarih kcıvram le.\ n n ı kendi lerine a i t b i r zaman/mckan gi b i "üretmek le, ve ' 'yen iden li retmekledi rler". Bir zaınan ve mekan iç ine yer ieşi i r i Ic n bu i k i 1 i u Cuk çizgisi nı o­del tarafından i.iret i l ınişt ic yani model in mekanı Doğa, zaınanı

da Tari h t i r - b i r anlaında kendi lerine özgü bir is im lerin in olnul­

ması tercih sebeb i d ir, çünkü onlan "Doğa yasalan"yla ''Tarih ya-

* fJaudrillan/' ın simgesel de,� iş tokuş clı'i::eni deyimiyle ifade r:tt(qi ( ilkel

toplımıfar) potfaç- düzNıiyle ilgili ana metni M. MA USS' un "Sociologie et 1\nthmpo/ogie" haşlıkli yapıtmda hulahilir ya da O. ADANIR' ffl "/!.'ski

thinyaya Yeni Bir BakLş'' (Dokuz Ey/ii/ Y. I <J97. f:mir) haş!Lklı metnindeki

ur,:tk!anwla rdan yararlanahi li rsiniz.

Page 33: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

64

�alan" olarak ve bir gerçek l ik gücline sahjp siınülasyon düzeyin­deki gönderenler s isten1i şeklınde yaratan bu kod aynı zamanda onların arkasına gizlenerek kendi lerini yasallaştırınaktadır. Bu ik i süreçle kesişen ve onlar sayesinde somutlaşan üçüncü sürecü1 adıysa: Diyalekti k tir. O da bir tür yasa gib idir çünkü Tarihi (hat­tn Doğayı - bak. Engels) yönlcnclircnlcr "Diyalektiğin yasaları­dır'' . Elc�l i rel bir bakış açısından bak ı ld ığ ındaysa bütün bu kav­ramların nıateryal izın başlığı al t ında birbirlerine cklem1endik1eri görü 1 m ektedir - gerı;ekteysc Lcrinün N ictzsche 'ci anlamında bir perspekt if oluşturaınad ığı g ib i , o en s;lğlanı evrensel kavramların (özne, rasyonel l i k , bilg i , tarih , el i yaJektik ) et:c.ıanevi yapıları n ı bo­z up, yeniden göreccl i bir hale getirerek onlara yeniden seınpto­matik bir görünüm kazandıran ve sahi p oldukları güncel gerçek­lik etkis ini yok ermeye çal ışarak bu sayede kafadan uydurma bir yorumlaına sistemiyle. sah ip olduğu ideolojinin maskesinin dü­�i.irülmesini sağlayan eleştire l illüzyon - bizim bakış açımız doğ­ru l t usunda kendin i materyalist ve diyalektik bir üretim adı alt ın­da sunmaktadır. Öyleyse üret im mant ığıyla (logos), hastal ığını ( patlıos) bu radikal perspekt i f doğru l t usunda indirgeme J iyiz.

Yapısal nedensel lik ve ilkel toplumlar

Ekonomi k antropoloji tarihsiz, yazısız, üretim i l işki lerinden yoksun ( i nsan tü y leri i.irpcrcrek kendi kendine onların bliti.in bun­lardan nası l olup da vazgeçmiş olduklannı soruyor) toplunıları n açıklanabilınesinin olanaksız olduğunu �öylemektedir. Bu konu­daki referansım ız marksist antrepolaj i k düşünce olacaktır, özel­l ikJc de "Prekapi tali s t Topluınlar Üzerine" ve "Ekonomik Antro­poloj i'' başhk l ı yazıların sahibi olan (in, L' AnthropoJogie, sci­cncc des societes priınitives'! Dcnoel , "Le poi n t de l a guestion") Godelier.

65

Sahip olduğu tüm kavramlarla teh l i ke l i bir nesn� �çıklaına­sına ka1Juşan bu düşünce, kısa bir süre içinde nesnesını den�tle­yenıediği takdirde bu sonuncu tarafında� çöz��n:_

ıenme tehli ke­siyle kar�ı karşıya kalacaktır (her elcşurel çozumleme ��şı�a böyle bir şey gelmesini arzu larnal ıdır - ama o _ _ zaman d� bılını �

_n

hali ne olacak? sorusuyla karşı la�ı lmaktadır). Oyleyse bız ?u du­şünceye dogmatik b ir şek i lde yakla�mayahın: "Ek?nomık ne­denscl l ik. ekonomik altyapmın dı�ında( ! ) topJunısal ustyapı1ann gel i �mcs inin bir sonucu olarak sunulamaz'� "E�oı:

_om iı� �ı hangi

gizl i ki nı yasal ala�ım sonucunda akrabalıga . donu:�ecegı ya da hangi gizl i nedenden dolayı yarım yamalak bır �ekıldc,�

tkr�t�al ı­ğın arkasına gizJcnmiş olabi leceği anla�ı lanıamak�adı r (sızı �u i l i �k i lcri kurmaya zorlayan birileri mi var? - bel kı de her şcyın çok ı,tçı k ve seçik olduğu bir alanda sakl

_ambnç oynamak h�şu

_n_u­

za o idivor?) Acaba bu doktı·inal esnekl ık kavramların kes ın l ıkle yeı�dc;ı gö/.t!en geçirilmesi gerektiği anl.aınıııa gelemez mi? Ke­s in l iklc hayır ! Çi.inkü hemen archndan: "Oylcyse akraba l ık ı l ışkı­leri hem altyapı hen1 ele Listyapı unsurları g ibi iş göri.iyorl�r':

. ele­

ni ı mcktcdir. Bu sözleri nası l istersen iz öy Ic yorun1 layın ! B ır one­n1j yok! O "gizeml i'' neden a l tyapıyla, listyapı arasındaki ayrı �n � açı kça devarn ert i rmekten yanad ır ?i.inkü bunlar olmad�ın �arı�1

.1

matcrya l izm çöknıektedir. Gerisi ref-ormcu kuşkulardan ı baı ct t ı ı . Bu n1etinele yer alan düşi.inccler bir ha�tan eliğerine üretim

kavnm1ını düzelterek, i l kel toplumlardaki sapkın l ığa karşı ıı:ater­yalist ortodoksiuğu korun1aya çal ışacaklardır. " B i r

_ _ eko

_non11st bu

toplumlarda karşı la�ı lan: av, bal ıkçı l ık , vb şey ler uzerıne oturan ürctiın güçlerin in ayırdma kolayl ık la varmaktacfır. B��a �ar�m i.ir�li 111 i lişkileri toplunısal, polit ik, dini ve akrabalık ı l ışkı lenn­den ayrı olarak düşünülcmemekte? ir':·

_M�ntı

_ksal açı�an _ (bu �1�­

l iyle tanın1lanınası olanaksız!. ürelun ı l ışk ı lerı yoksa uretım bıçı­

m i d iye bir şey de olamaz. Otc yandan nas ı l olur da toplumsal üre U m i I iski lerinden önce "üretim güçlerinin' ' ortaya çıkmış ola­bi leceği �i bi bir varsayımdan söz edi lebi l i r? B u marksist b!r var­sayıma bcnzeınemektedir. Eğer üretim güçleri M. Sahlıns ın de-

Page 34: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

66

diği gibi önceden var olan i l işki lerin ürünüyse, o zaman bu kav­raını bu şeki l de k u l l anmanın b ir alemi yoktur. Hayır vardır! Çün­kü herşeye rağmen ''üretin1" var olmal L ve üretim i l i � k ileri/üre­t i ın güçleri ayrıını, "ayrı ayrı ortaya çıkn1ak istememeleri dunı­n1lında" b i l e üretim i li ş k ilerin i n dondurulması pahasına korun­malıdır. Zira bu küçük kurnaz l ı k sayesinde ckonoıniyi be l i rleyi­ci bir süreç hal in e getiren "'diyalek tik" çizclge bayatta kalmakta­dır. Bize göre burada d i yalektik o l an tck �ey bi<_.�inısel düzeyde nesnesini sin1i.ile ederek kendini yeniden üreten kuraındır.

Bu kusursuz yan ı l tmacayla (sofiznı ) kurarn eski gücüne ya da sağl ığına kavuşturu]mak istcnmcktccl ir. H iç kuşkusuz "hi l im­sel' ' amaç l ı yapısaıcı bir materyal ist ba�yapı t ! "Ekonomik antro­poloj i n i n ası l göreviyse son aşamada ekonominin belirleyici ro­lüy le, üretim hiçimleri ve tarihsel dönemlerden yola ç ıkarak eko­nomik oln1ayan iş levleri yerine getiren toplumsal yapıların belir­leyici rol ünü çözüm lcn1ek t i r". Egemen m i , hcl i rlcyici mi? Eğer hu di.i�i.i nce n i n ası l anutcı a l tyapı-üstyapı adl ı be l i rleyici neden­sel l iğ in daha esnek bir hale getiri l i p yenielen ckvreye sokularak ckononük bel i rleyi c i l i ğ i kurtarmak değilse nedir? Açık konu�­nutkta yarar var. Marx: "Ant ik çağda ya�anıı tck başına polit ik a­n ı n hcl i rlcych i l mes i n ası 1 m i i m k ün deği Ise, Orta yağ da da ya�H­mı tck ba� ına kat ol i kl iğin hc l ir lcych i ! m esi m li ın k ün deği Id ir" derken öte yandan ''geçmişe ait cl onomik ko�u l l ar hirinde poli­t i k au ın, digcrinuey�e katoli k l iğin neden asal bir rol oyn<m1 ı� ol­duğunu açıklamaktadı rlar" demektedir. Sonuç . olarak ( Gode l ier) hiçbir topluın ekonon1i olmadan ya�ayanıaz. Öyleyse bel i r leyici süreç ( bu açıdan pek çok şey, örneğin d i l bel i rlcyici bir süreç ro­Jünü üstlenebi l i r ) ekonomid ir. Zaten bu kuramsal düzeltme giri­� i m i n i n u laşınaya çal ışt ığı hedef asl ında h içhir şeyi n değişn1emiş olduğunu göstermektır. "Kimi koş u l larda akrabal ı k ekonomi an­lan1 ına geli rken, d i n de doğrudan bir üretim i l i tk isi i�levine sahip

ol abi l ir'·. Demekki ekononı inin öncel i k l i bir yere sahip olduğu­nu dü�ünemiyor! B u düşünce de doğal olarak gel i p tarihin önce-

67

l iğ i Uzerine eklemlenmektedir: "İnsanlığın ortaya çıkmasıyla bir­l i k te(!) ( ekononü. akrabalık, ideoloj i ) gibi iş levler belirl i bir içe­rik ve biçime sah ip olmuşlard ı r. B u biçim ve bu içerik tarih ara­c ı l ı ,ğJyla ( ve yaln ızca onunla) bir dönüşüme uğran1aktadırlar . . . Öyleyse tarih ve antropoloji kesin l ik le i k i parçadan oluşan te k bır bi l i ın g ihi sunul maktadırlar." Burada nesneyi önce işlevlerine ay ırip daha sonra "tarihsel'' olarak diyalektik hale getirmeye -ger�ekteysc as ıl amaç heps in i birinin cgemcnligi alt Jna alarak yap ı�a l la�t ırm akt ır - ve heps in i hil i ın adı a l t ın d a barışt ırmaya ça­lışan kuramsal b ir öfkeyle kar�ı laşı l nıaktachr. B u n ların hepsi yan l ı � t ı r. Bütün bunlar tüm kavramların (ü retim, ekonomi, b i 1 im , tari h ) d iya lek t i k bir dev i n i m doğru 1 t us u nda birbirlerini doğur­dukları , gen,;ektcysc aynrnlar sayesinde ayakta kalabilen ve bü­tünsel bir görünüme salı ip ol abi lmck için ayrı i�lev ler üzerine oturt u l mu� ranlazmal i k bir antropoJoji tasarlayan bir b i l im tara­fından kend i lerine birer gaye kazandı rı lmı� , rasyoncl lc�tirici bir mekanizmanın ideal ist/parannyak yansı t ı m ından ba�ka hir �ey deği ld ir. Kuramsal güJüınlcnıelerinc yanıt veremeyecek durum­da olan bir antropoloj iden i.iret in1ci l i k, bi 1 i nı c i l i k ve larihselc i l j ­ğin kend i lerine göre sonuç lar ç ıkardıkları görü lmektedir.

Bütün nunlardan sonra Godelier masum hir �ek i lde : "B i l im­

sel prat iğin zorunlu ki ldığ ı içsel nedenlerden dolayı antropoloj i , bu h i l i ınsel praliği içten sarıp sarmalaynn idcoloj i y i de sorgu la­mak zorundadır" dcınektedir. Peki ya bu "bi l i ınsel" uygulamanın bizzat kend isi bu ideoloj iy i tems i l edi yorsa o zaınan ne olacak? Bu konuda hiçbir sorgu lama yoktur. Oysa antropoloj i k nesnen i n özgli n li..igü zaten ekonomiyle, üre t i m biç i m i n i ayrı süreçler ola­rak tan ı m layabilme olanaksızlığından kaynakl anmaktadır. En ;ızindan bu ayrılmazlık'tan yola çıkılarak her şey yeniden göz­den geçiri le bi l i r - k i böyle b ir yaklaşım, daba önce (h iyerarşi k bir süreç yararına) t i t iz b ir şek ilde parçalanna aynln1ış nesnesini "diyalekt ik bir �ekilde" sentezlen1ekten ba�ka b i r şey bilmeyen bir b i l i m tarafından yapılamaz. Zaten bundan daha köklü bir ide­oloji olamaz. B u öylesine derinlere kök salmış b ir ideoloj id i r k i

Page 35: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

68

marksist anlan1daki - b i l imsel bir iy i niyetİn b i le e l inden kaçabil­ınektedir. Antropoloji alanında Koperniğinkine benzeyen bir devriın gerçekleştirilemedi. Bat ı kaynakl ı buıjuva y a da ınarksist düşünceyse i lkel değiş tokuş düzenlerinin görünen devininıini ha la coğrafi ya da egosantrik bir söylev aracı l ığ ıy la betimlen1eyi sürdürmektedir.

A rtrk ve antiüretim

Esneklikten yoksun postu latlar ve karnıaşık ç ı karsamalarl a her yerde karşı l aşıyoruz: "Genelde i l kel bir toplumda: üret ici le­rin üretim araçları ve kendi çalışmalarını denetleyebi l d i k lcri; üretim sürecinin karelan çok gereksinimierin karşıtanınası düşün­cesi tarafından be l i rlendiği; değiş tokuşun i�c var olduğu yerler­de bu değiş tokuşu gerçekleştiren partenerler arasındaki mal ve hi7mct akışını bel irleyen k ü l türel denklik i l kelerine uygun bir şe­ki lde yapı ldığı söylenebilir". H ayır bunlar üretici değ il dirler. Ha­yır burada ne "üretiın aracı" vardır ne de denetlenen ya da dene­t irn dışı bir nesnel çal ışma. ll ay ır, on lan yönlendiren şey şu nuh ne bi den kaln1a geçim ekonomisi denilen gereksinünler ve bunla­rı n karşıl ann1ası değild ir ! Hayır, değiş tokuş da "kültüre l açıdan belirlenmiş" den k l ik i l kelerine göre yapı l ınan1aktadır - armağan mübadelesinin de kesinEkle deği� toku� edi len ına l l arın eşdeğer­l iği ya da değerleriyle bir i l işkisi yoktur. Bu mübadele hasmane denilcbi lecek bir karş ı l ı k l ı l ı k i l işkisi üzerine oturmaktadır. H i l e hurda yoluyla k atı lmış olduklannı düşünsck bi le bütün bunlar bi­z in1 ekonoıni pol i t ikamızda da vardır. B u aynntılandu·ma girişi­minin amacı i l ke l "ekonoın i"nin yapısı ve yöntemleriyle i lg i l i görünnıekle bir l ikte, ası l gaye, olaydan bihaber ve nzası b i le a l ınınaya gerek görülnıeyen ekononıinin, bize ait kod ve söylev içine yerleşt ir i lmesidir.

Artık-üretimine gelince. "Bir artık üretebilecekleri halde ! " böyle bir şey üretmeyen i l kel ler kai·şısında, her defasında, afal la-

69

m l nıaktadır. Gelişmek, üretken olmak istememesi mümkün o l ­mayan B a t ı için bu olay her zaman bir anom a l i , üretimin redde­di lnıcsi olarak görülnıüştür k i , kendi üretmiş olduğu postulat açı­sından bunun bir nıantığı vardır. İlkelierin "üretici olduk ları" dü­şüncesi kabul ed i ldiği zaman bi le daha çok üretınek istememele­rinin nedeni (üretim gerçekten de üretici güçlerin genişlet i l m i ş bir yeniden üretimini içermekted ir - oysa üretim nice l i ksel artış gösteren bir i şJcv olarak üretken l iğin ta kendisidir) anlaşılama-

.

maktadır. Işin içi.nden "yaln ızca kendilerine yetecek kadarını" üret·i yorlar de n ilerek ç ık ı l maya çal ı� ı lmakt aclır. Bu yağn1urdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir şeydir. Çünkü işlevsel bir ta­nım a sah ip olmayan gereksinimler i�te bu yüzden insanın hayat­ta kalmasını sağlayan, kesin l ik le ekonomik bir anlam taşımayan �'ya�anı için zorunlu m i nimum'' adl ı , e�ikte nedensiz bir şek i lde durduru lnıuşlardır. Bu düşüncenin kökcnindeysc bizim gereksiz ve yapay (ve hayatla h.alnıa içgücli.i si.i ad l ı i�lcvselc i görüşün) bir ahlak an layışından yola çıkarak keşfetmi� olduğumuz ayrı m l ayı­cı bir karş ı t l ı k , b ir ahlak felsefesi vardır. Vahşi ler "cloğa"nm t a kendisidir. "Yeterince" elde ettik leri zaman '\iretrney i" durdur­maktadırlar - hu formü lele �aşkıniLğa dayalı bir hayran l ığ ın yanı­sm.\ ırkçı bir acıına duygusu da vardır. Üste l i k bu doğru değildir. Çünkü on] ar gerektiğinde "hayatla kalmak için gerekl i olanın al­tına" inmeyi bi le göze alarak üre u i klerini �ölenJercle tUketmek te­elirler. S i ane ' l ı lann beyaz uygarl ık la i l işkiye geçtikten sonra on­larla yaptıkları değiş tokuş sonrasında c l terinde kalan artığı şö­len l e re nas ı l aktardıkları n ı çok güzel bir şekilde gösteren Gode­lier ısrarla: ''hemen her durumda i l kel toplun1lar bir artık ürete­bi lecekleri halde bunu yapman1aktadırlar"; daha da gUze l i : ' 'Bu artık hep potansiyel 15 bir artık o larak kal ınaktadır !", ''Görünüşe göre onları bu artığı üretn1eye zorlayan hiçbir neden yoktur" de-

1� Marx: " Hala hayvani bir kabuğun ult ında gömülü duran ilkel insanın yetenek leri . tam tersine. yavaş yavaş ve fiziki gereksinimierin baskı�ıyla oluş­maktadır". (Kapital I, I I , s. 185)

Page 36: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

70

mcktedir. Gerçekten de onlar açısından hiçbir anlanıa sahip ol­

nıayan bu üretim kavramını üretmeleri için b i r neden yoktur -

yalnızca antropoloğun böyle b i r neden üretmek iç in i y i b ir gerek­

çesi olab i l i r. Çünkü amacı bu nedeni önce usul usul vahş i lere mal

�tmek ve daha sonra da onların bu konudaki ürkütücü duyarsız­

l ık larını ınclankotik bir şekilele gözlemlenıckt ir. Hayatta kalnıak.

+ art ı k ! B u nice l iksel incl irgemeyi ancak üreli m le i lgi l i h i r önvar­

sayını d i le geti ri leb i l i r. Ek iş lev leri o.lan bu indirgenı�cle ye ı.· alan

birinci ya da ikinci unsunın i lkel deği� tok uş düzenınde b ı r an-•

lanıı yoktur. • •

Kıt ı k ıt ına yn�amak, hayat ta k�t lm ak iç in gerekl i olan mın ı-

ınun1, gereksininı ler gib i büyülü kavramiara ba�vuran antrapo­

log bu veri ler �u·acı l ığ ıy la i lkel toplu m ekonomisi ad l ı çözümü

olanaksız b i r denklen1in içinden çıkmaya ç a l ı � ınaktadır. ''Top­

lumsal". "kültürel". "tarihsel" gibi d iğer cleğişkenlerinse al tya­

pıyla i lg i l i clenklenıc sağl ık l ı b i r görünüm kazandırn:aya çal ışt�k­

larına tanık olunmaktadır (bize özgü ycni-ckononıık modernız­

nı in umutsuzca giri�nıiş olduğu o yeniden alçı ya a lma i�lem in in

ayn ıs ı ) . "Eskiden b i r artık, eğlenceye ayrı lan zanu1n, kü l tür�! kc­

�i flcr( ! ) ve uygarl ı k arasında bulunduğu varsayı lan yal ın bagınıı­

yı doğru lamayan giinl.imüz o lgu ları kar� ısınc la topluınsal yaşan�­la, tarihsel gel işmeye özgü koşul ların yeniden yorun1 Jaı:m�lsı bı �­zorun luğa dönüşnıektedir'' . Oysa bu ''bağı nt ı, her hangı bır �e yı

zorunlu k ı l ınadığ ı gibi , kesin l ik le ayn ı söylevc �ı i t kategor i l er ta­

rafından yeniden ele alınmak ve gözden geçir i Jnıek istemcn1ck­

ted i r - bütünüyle yapay olarak nitelcncl i ri lrbilccek bu ''bağmtı"

kendi teriınıerinin teker teker ele a l ınarak aç ık lanmasından baş­

ka b i r sey istemen1ektedir. Oysa burada yapılan şey tam tersidir

ve tek ba�ına yeterl i olamayan altyapı açıklaması içine b i ra� sos­

yo-kültürel karıştırı larak soyutlama düzeyinde b i r öncekınden

farkı o lmayan bir bağıntı ürcti lmckteclir. Çünkü Y'Ünı�ca altya­

pıy la i l g i l i görüneni kapsanıayı aınaçlamakt<�d ı r. Bu ı ş . Baron

Münchausen ' in , girdiği vazonun iç inden kendı saçlarını çekerek

çıkn1ak istemesine benzemektedir. ''Çal ışma, üretken yani yal-

7 1

nızca tekn ik teriınler]e açıklanamaz . . . çünkü bu ü retkenliği top­l u msal koşullar da en az b i rinci ler kadar belirJemektedir''. Böy­lel i kle i lkel toplumlarda tekniğin geli�mesi ve artık��· üreti lmesini engelleyen "toplun1sal" bir �eyler bulunduğunu söylemek kolay­la�maktad ır. "Egemen" faktörlerin çoğaltı larak, yeniden kaynaş­tırı lmasına (remixage) yöne l i k bu zihinsel j imnast ik aslmda kav­ramsal düzeydeki bir şiddet uygulanıasınclan başka bir şey değil­d i r - bu � iddetin misyonerler ycı da bu la� ıcı" hasta l ık lardan daha yıkıcı old uğunu arl lk anJan1ış bulunuyoruz .

11' Bu �arpılınanın politik sonuçları konusunda ı�nır �tm�nin hir anlamı

yok. IHillin nl.!o-eınperyalist pol i t ikalarııı csın kaynağı budur. "Modern" tek­nolo.ıi" gdi�menin ciniimin açılahi lnı�si için bu toplıınısal v� kiiltürd engeller ortadarı kaldırı lmalıdır.

1 • S i mgesel de bu yapısal yeniden inşa edilm� siin.:cindcn kaçaınanıak­ıadır: · ' 1\h�ıhalık. i l i�k.il<.:ri doğrudan v� içeriden ekonom ik, polit ik v� ideolo­jik i l i �k ikr y�·rine gccrt iğind�n, toplumsal ya�anı ın iç�riği n i dı�avunın. insan­

ların kendi ar<ılarında ve doğayla k u rduklnrı i l i�ki lerde gcn�l bir dil ya da'' simgL'S�I ' 'bir biçim olma i t levinc sahip olmakı;ıdır". Büylclikl� simgesel, içeriklerin t cl i l yHni gel<.:ncksd di lbi l imin bak.ı� a\· ısma uygun bir d i l ) dı�avunılduğu bir hiçim gibi gürülmckıcdir. B u �ekilde algı landığında ("sim­gcse l i ı ı �g�nı�nliği altındaki" ıoplum-Tcrray) ''sirng�scl" s<izcliğüylc ifade edilen :;.ey, lıstlinll.iğünün, rarklı i�levlcrlc, i<(criklcrden v azgeçmeden tanın­masını s;ığlanıakta v� gerçek (özel l i kle d� ekonomik) bir r�rerans sürecine

dönü�crek, vakti geldiğinde. '"üretim güçlerinin de bask ısıyla'' su yüzüne çık­mak liZLT� ha:t. ır bir �ekilde beklemektedir. ··Politik i l i�kilcrc gizem yoluyla

dönli�ıiirliknıcycn şey akrabalık değildir. Eski akrabalık ilişkilerinde kar­şılaşılan pol i t ik i�lev yeni sorunlar çerçcvcsind� de a l ınmaktadır.'' Eıı a;r birincisi kadar gizemli bu yeni versiyon sorumı bir mantık hatasıyla çözmek­tcdir. B u ş�ki lde öngörüldüğtindc. süreçler y�lpazesindc diğerleriyle bir hağıııtı i�· i ııde bulunduğu bilinen simgesel yöntem, ekonom i k yönteme kar�ı \· ıkanıamaktadır (bizim toplumlarıınızm "ekonomi" üretmeleri gibi . i lkel top­lumların da ' 'simgesel' . ürettikleri söyleneb i l i r). B u yoldan i�levsd bir mekan

�ahibi olarak, yalm bir kategoriye dönü�Wrlilen yani kendisine ekonomiğin yörlinges ind� yapısal bir konum kazandırı lan uydu bir tcrim olarak si mgesel nnlanıını y i ı i rnıi� olmaktadır.

Page 37: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

72

Kültürle, "artık" arasındaki bağıntıyı tartışan Godelier, bu bağıntıya bir başka biçiın vererek farkına b i le varn1adan onu kendi hesabına geçirmektedir: "Yalnızca geçinı l i k üretimle s ınır­l t kalmayan bu ekonomi ler, toplumsal yapıların (akrabalık, din. vs) işleyeb i l mesi için bir de artık üretmektedirlcr". Modern eko­nom in in e l ki tapları tarafından biçiınlcndirilınişe benzeyen bu top l u m l ar sanki onun sahip olduğu seçim, hesap ve parasal kay­nakla ra, vs sahiptirler ( biziın Lop lumlarm1ızun sunduğu görünlü en az i l ke l toplum lar konusunda sunulan görünLü kadar yanılt ıcı-

. . d ır. Oyleysc önce kendi kendilerine yel mc kle olan bu toplum lar daha sonra "top lumsal" bir varlığa mı dönli�tnekteclirler? Oysa "Toplumsal'' ın ayrı bir işleve sah i p olduğunu dü�ünmek bir saç­m a l ı kt ır. Çünkü i l kel toplun1d:1 si ıngesel deği� tokuştan bağımsu bir aşama olaınaz ve bu deği� tokuş asla b i r ü ret im "fazlasının" sonucu deği ld ir - tam tersine "geç in1l ik" ya da "ekonomik deği� toku�" teriınıeri y l e konuşabilmek n1i.imkün olsaydı bunların sin1-gesel değiş tokuşun bir artıği, bjr kalintası olduk ları söylenchi­l irdi. S i mgesel değiş lokuşa özgü dol anını düzeni hayat i bir öne­ın c sahiptir. İşievsel olmaya çal ı�aıı her şey bu a l anın dışına itH­ınektedir (her �ey simgesel düzeyde tüketi l n1 iş olacağından muhLemclcn de dışarı atılacak bir şey kaln1ayacakt ır). Hayatta kalma diye bir i l ke söz konusu olmaclığmdan geriye h içbir şey kaln1amal Ldır. O bir i l keye biziın sayemizde dönüşn1üştür. Çün­kü i lkel insanlar için yemek, içınck ve yaşamak her �eyden önce değiş tokuş edilen eylenılerdir. Değiş tokuş cdi leıneyen eylen1-le rse var olamazlar.

Oysa ''art ık" mantıksal bir anlama sahiptir. Asl ında be l l i bir değiş tokuş t ip i vardır. ("Toplumsal'' değ i l ) s in1gesel değiş tokuş düzeninde, i lişkiler bağının o luşturduğu, bu değiş tokuş her türlü artığı dışlamaktadır - çünkü simgesel bir şekilde paylaşı­l ıp, değiş tokuş edi lemeyen şeylerin karşı l ı k l ı l ı k i l kesini bozarak bir iktidarın oluşmasma neden olacağı düşünülmektedir. Daha da iy is i : bu değiş tokuş düzeni her türiii "üretimi" dışlamakta­dır çünkü büyük ö lçüde uzakl ardan ve çok katı kural lar

73

çerçevesinde değiş tokuş edi len bu mallar hölüştürülerek sınır­landırı lmakladır. Niçin? Çünkü bu üretin1 biçimi bireyin y a da grubu n üretin1ine terkedi l seyel i yaygın! aşarak, karş ı l ık l ı l ı k ilkesi deni len, rnekanizmanın bozulmasına yol açabi l ird i . Gode l ier: ' ' i lkel topl u m l arda sanki her �ey darlık üzerine oturtulmuş gibi­dir'' demektedir. Ancak bu ''darl ık" bir pazar ekonomisindeki g i­bi nicel i ksel ve kısi tlayıcı deği ldir. "Bol luğu" kısıt lamadığı gibi onun an t i tezi de değildir. "Darlık" simgesel değiş toku�la, sim­gesel dotanıının varlık nedenidir. Burada ''potansiyel" bir üreti­mi kısı t layan şey sosyo-kültürel yapı değ i l d i r. Çünkü hu deği� toktı�: "üret im olmayan", muhtemelen yok etme ve kişiler ara­sıncia sonsuza dek sürüp gidecek, dur durak bi 1 rneyen bir kar­şıl ı l d ı l ı k süreci Uzerine oturlulmasına karstn, deg'l is tokus ed i l en ' ' �

mallar kes i n l ikle sınırland1nlnuşt1r - yani sın ırsız bir mal ü re-timi ve s li rC'k l i 1 ik tası maya n sözlcsınesel bir d co is tokus soyut la-\ \ � \ \ ması üzer i ne oturtulınuş bıze özgü ekonomi anlayı�ının tam ter-si olarak n i te lendiri lebi lecek b i r durum. İ l ke l clcg" i s tok u sun süz � ' konusu olduğu her hangi bir yerele bir teri nı ya da amaç olarak üret imin adı bi le geçmemcktedir. Üretim hu anlanıa başka b i r yerde sah ip olmu�Lur. Bu k ü l tü rde U ret im k i ın sen i n sil h i plcnıne­d i ğ i potansiyel b i r şey deği l , tam LersinC' birikime daya l ı bir am�H( ve rasyonel bir özerk l i k ( ü ret im her zaman için araçlar ve mnaç­lar demekt i r ) sayesi nele kar�ı l ı k l ı bir deği� tokuş olgu su y la son­suza dek yHdsı n ı p yok edi lecek bir i�lcmc benzemektedir.

Bütün bunları gözden kaçıran Godelier aynı şemayı deği� to­ku� edi l e n nesnelere de uygul amaktad ı r: "Önce bir ınal i�Jcvinc (işlevse l l i k saplantısı !), sonra da içerde(? ) b i r bağış. bir prestij nesnesi iş levine sah ip o luyorlar". Demek ki aynı nesne farklı iş­levlere sahip olabil iyor. Ancak egemen olan i�lev ikincisidir (be­lirleyici olanm birinci olduğu ima edi l iyor! ). B u şek i lde üst üste binelirilen çok işlev l i l ik sayesinde marksist antropoloj i paçayı kurtarelığını sanmaktadır! B uradan da yalın bir aynştırma yönte­miyle, h i ç acıtıp kanatınadan, bize özgü ekonomi pol it iğ in (ve

Page 38: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

74

materyal ist cleştüi s in i n ) kendine ait verileri bel i rleyebi leceğ i ta­r ih i evreye geçilmektedir ( ne zaman terket menı işti k i ) : ·'Böyle­

l i k le Ant i k çağdan günümüze geleneksel öze l l ik ler in i y i tirmeyen bu nesnelerin, zaınan i ç i nde, veri lmesi gereken egemen nesne ol­ma özc l J i kierini yi t i rerek, egemen b ir görlin li mc sahip öcari nes­ne olma öze l l ığ İnİ nası l kazanını� olduk ları çok daha i y i an laş ı l ­maktad ır". ' 'Yit irmek" ( burada ku l l anı l an fransızca Lerinı ''depo-­tı i l lc r' 'd i r ve deris in i yi t i rmek, ki.irk Un üıı ylizi.i l nıesi, giysi lerin ç ı­karı l ı p ç ıplak k a J ı nnıası gibi anlam la ra sa h ipt i r-çn ) ter imi arkaik b i r ekonom i görünümline sah ip bu nesneler in, tari h boyunca rar­k ında o ]maclan sahip o ldukları anlamı, bir kategori iç ine y crlc�­t i rnıcy i amaçlayan köklü b i r kuramsal ırkç- ı l ığ ın t ipik teri ınierin­den birid i r - tarihi maleryal iznı ıse sah ip o lduk ları göninüm lcre b i r son vererek onları birer ü ret im nesnesine dönli�tlirecektir. İ l ­k c l l i k çemberi i ç inde y i t ip g i tnı i� olan hli l i in bu insan lar ve nes­ne ler ürctiın adıyla vaftiz cdilcccldcrdir. An lanısıl' hir zengin­l i k iç inele y i t ip giden bi.itün bu mal larin, doğaya çal ı şma ve eleğer adlarıyla vaftiz cd i lecck krd i r. H crlıanıü bir ekonomik ınanl ık � ,

bc J i rlcnme ya da süreçten b i habcr ohuı bütün bu deği� tokuş dü-:tcn leri n in hepsi ekonomi , üre ı i ın b iç i ın i ve beJ irleyic i süreç adl < ınyla va fl iz edi lmi� Jcrcl ir. Çünkü oralardan materya l i st m is­yonerler gcçrnı�t ir.

B üyii ve çalışma

!\ynı -çok -aşama l ı -be l i r lcyici clli�ünsc ı körleşnıe "büyü "n ün

de yukarıdaki l er gibi an i aş ı lmas ına yol açnı ı�t ır : ' ' İ lke l insan iç in �-a l tşnıa, büyü ve teknik bi lg i tarafından içsel leşt ir i ln1iş ve bö­lüınlenrnesi o l an ak s ız bir bir im gibid ir". Bir başka dey i ş le Tro­bricıncl ' 1 ı 1 ar bahçelerinde çal ış1nalnn gerekt iğ in i "bi lmekle, bir­I i k tc , bunun yeterli olmadığın ı ve ürünü güvence a l tma alabil­

mek iç in büyi.inün zorunlu olduğunu düşünmekledirJer. Onlar

75

açısından bUyü. doğaya ai t üretici güçlerin güvence alt ına al ın­nıası demektir! "İnsan büyüler sayesinde cloğ�l düzenin neden­sel l i k zinci rinde b i r yer edinebi l eceğ in i dü�Linmekıcd i r". Doğada "insani öze l l i kler taşıyan doğal güçler bu l unduğunu" görerek, bunu "'top lumla kurduğu benzerl ik lerden yola ç ı k ı p , bi l inç J i bir i l i �k i lcr ağı �ek l inde" düşUnmekte ve sonunda da bu güçleri ele geç irebi l nıek amacıyla büyü ve ritkrc ba�vurmakfad ı r. Btiyüyle ilgi l i bu s ınıdan yen iden yonımlaınanın köken inde san k i insanla doğa, doğayla top lumun ayrı varl ıklar olduğu gib i b ir önyargı vard ı r. Bu i l i�ki lcr " benzerl ik ler" yo luyl a yen iden ku nı lcluğu n­daysa ortaya bu doğayı k i n1 i zaman çal ı�ar�ık dünüştUrcn. k imi zanıan ise onu işarct lerlc güclünı leyerek Un�t imc zorlayan rasyo­nel/irrasyoneL nai f/kurnaz b i r i lkel insan imgesi <; ıknıaklad ı r. Burada kar�mııza yine batıya özgü bir psikoloji anlayı� ın ın en berbat hiç im lerinden biri olan rasyonel pragınut izmk, bo� inan<;­lar Li;.erine oturt u l nıuş b i r sapları l ı çıh ınaktadır. Gode l ier'nin de­

diği gi b i lınngi "g izem l i neden" - bu tabii k i büyü ol; ıc�lk t J r yani

yazarın büyü i.ln lay ı�ı yan i yukarıda süi'i i edi Ic n "ic.:sc l k�t i ri I m i �

ve böl iim lenmes i olanaks ı z h i rim" gibi cli.işUnü lcn hl iyi. i - yUziin­den güç leri n ele geçi ri l nıes iylc, rasyonel bir i� lem yanyana var olabi lecektir? ( Vernan t ' ın ) ' 'Eski Yunan 'da Çaltşnw 1 1e Do/}, a" baş l ık l ı çal ı�mas ında gösterd iğ i gi h i ) bu d U�ü ı ı cc arka i k tarım

için geçerl i deği ld ir. Aynı di.i�Lince i l ke l tarı m cı yu da av cı içinse h iç geçerli deği ld ir. Yunan köylüsü g ibi i lkel insan cl<ı "hasat ola­yına çabas ıy l a katı lmaktan çok bu i � i be l l i ara l ı k larla dönüp ge­len r i t l e r ve bayramlar olarak görmekıcdir''. Toprak ya da çalı�­ına birer "üretim unsuru" g ib i algılannıamaktaclır. Harcanan ça­

ha bel l i bir Uretim süreci sonunda değer olarak art ış gösterip, kar

bırakan ''yat ırıma yöne l i k bir i�güci.i" deği ld i r - b i r başka biçime sahip olmakla b ir l ikte bu ı;aba, her hangi bir ekonomik kar� ı l ı k ya da bedel beklentisi olmadan yit irilen ve bağışlanan, arına­gan/m U badelcsindeki kadar r i t licl bir �ey d ir. H as at sonucu elde l'd iJenler b i r çabanın "eşdeğerl isi" gibi algı lannıad ık lan gibi üs-1 line üstlük (grubu n tanrı lar ve doğayla kurınuş olduğu simgesel

Page 39: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

76

uyuın sayesinde) değiş tokuş düzeninin sürdürülmesinin bir so­nucu gibi algı lanmaktadırlar. Zaten hasatın b i r bölümü hemen b i r öncül olarak, asla kesintiye uğrarnaması gereken, bu sin1gesel dev in imin sürüp gidebilmesi amacıyla harcama ve kurban etme sürecine aktarılmaktadır. Çünkü doğadan a l ınan her şey doğaya

iade edilmek durumundadır. I lke l insan bir kar�ı-bağış ya da bir kurban vern1eden yani "kutsal ruhları yatıştırn1adan" ne tarlayı sünncktc ne de bir ağaç kesn1ekted ir. Al mak ve vermek, armağan vermek ve almak olayın tenıclid.ir. Söz konusu olan şey tannlar aracı l ığ ıy la s in1gesel bir deği� toku� düzeninin sürekli olarak güncellc�ti r i ln1es id ir. Elde edi lecek U rün asla h i r amaç ni te l iğ ine snh ip deği ld i r. N e tekn ik araçlar kul lanı larak gruba yararlı bir de­ğer üret i ınine yönel ik bir davranış söz konusudur ne ele büyü ara­c ı l ığ ıy la aynı sonuca u l a�mak gibi bir davranı�. Burada zengin! i-. ğin tözü deği� tokuşttn kendisidir. ( Işte bu yüzden darl l k (k J lhk) d i ye h i r �ey yoktur. Darlı k ancak bi zi ın gibi mal biriktirimi Li Le­ri ne oturtulmu� çizgisel bir bakış açısına ait olabi l i r - oysa bura­da hağı�-karşı bağış hareketlerinin düzen l i olarak y inelcnmesi yeterlidir. B u süreci soyut bir özne l l i k ( yararl ı l ı k ) ya da nesnel ( ya l ı� ın a ya da taman1layıcı bü yi.i) bir döni.i�türnıc şek l inde ta­mmlanıaksa saçn1 eı lığ m dik alasıdır. Bizi ın anladığımız anlamda büyü: yan i doğan ın sahip olduğu güc; leri ncsnclle�t irerek doğru­dan kend ine mal etme o layı, bize özgii rasyonel c;al ışn1a kavra­mın ı n oluınsuz anlamda belirlem i� olduğu bir kavramdır.. Doğa­nın sahip olduğu güçleri ' ' içseJ lc�t i r i l ın i� ve bölünn1esi olanaksız b ir b irim" şek l inde birbirlerine cklcm !emek onların b irbirlerin­elen ayrı lnul lann ı onaylamaktan başka h ir �ey deği ld i r - bunun anıacıysa. rasyone l çalışmanın kar� ı t ı olarak a lgı lanan , simgesel uygu l anıa lan irrasyonel oldukları bahanesiyle saf dı � ı bırakmak­t ı r.

Nesneler konusunda yaptığ ımız gibi burada da yapacağımız bas i t bir tarihsel açı kl an1a ortaya, doğayı "'gerçek" anlamda ege­men l i ğ i altına almış, b i r materyal i st evrenin çıkmasını sağlaya­caktır. Marx: "Her mi toloji doğal güçleri düşsel bir şekilde v�

77

kendi düşgücüyle altederek. egen1en l iği altına al ır ve biçimlendi­r i r. Bu güçler gerçekten egemenlik alt Jna al ındıkları gi.inse o ıni­toloji sona ermektedir . . . barut la kurşun döneminde bir Aşi l ya da dah� genelinde matbaa ve baskı makinası ortaya çıkt ıktan sonra bır J lyada hikayesinden söz edilebilir mi? vb. ''Ortadan kaybol­mak için, gerçekte. insanın rasyonel ve teknik açıdan egemen ol �nas ın ı bekleyen .sin1gese l le, mi toloji ( büyü) sonınsal ına geç­mışe yöne l i k bir amaç ve i�lev kazandırırak ıııaskelemcyc çal ı­şan ezici bir saptan1a.

Epistemoloji I I I : Materyalizm ve etnosantrizın

Bu açık lama lar tc:1rihi materyalist cpistemoloji sorununun genel olarak yeniden gündcn1c getiri lmcsi ne yol açmaktadı rlar.

1 . 1 f;nındrissc' lcrde Marx, şöyle bir çal ı�ma formü lü sun­maktad ır: ' 'Çal ı�nıa dü�üncesi genelde dünya kad4lr eskidir. Eko­nomik ayıdmı çok basit b ir �ckjldc �k al ındığıncia bi le, çal ı�ma, bu s<ıf ve yal ın soyutlan1aya yol açan iJ i�ki lcr kadar modern bir kategoridir. B u çal ışma örneği i.se çok çarpıcı bir şekilde bütün dönemleri kapsamakla birl i ktc, soyutlannıı� l ı k ları nedeniyle ( ay­rıca ne kadar soyutlannı ış olurlarsa olsun lar), en soyut k atcgori­lerin bi le, yine de tarihj koşul lar tarafından üret i lmiş o lup , yal­nızca tarihin sınırları içinde büllin liyl c geçerl i olabileceklerini göstermektedir.''. ''Bütün dönemleri kapsan1akla b irl i kte'' ne de-

'� Burada ın itoloji yalnızca geçici ve dü�sel bir üstyapı unsuru olarak gürül­düğü g ib i . doğanın ··gerçek"' anlamda egemenlik altyna alınmasının .. t.lü�­gi.künli·· ortadan kaldımcağı görü�ü de yanlı�ı ır. Çünkü rasyoncllcşt ir i lnıi� ve soyutlanmı� bu egemenlik temel bir çclişkıyc yol uçarkcn. bu konuda çok daha somut bir tavır sergi leyen i l ke l simgesel nıübadclecl� büylc bir �cli�kiy­lc karşı la�ı l ınamaktadır.

Page 40: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

78

n1ckti r'? "Yalnızca tarihin sınırlan içinde bütünüyle geçerlidir" ne deınektir? B urada da üstyapı ya da altyapıya aynı anda ai t ol­ma ya da son aşamada bir egemenl i k ve b i r belirlcnıenin diyalek­t i k açıdan b ir l ikte varolab ilecekleri türünden bir gizem le kar�ıla­şı lnıaktadır. ·'Tarih birey apaçık bir şek i lde bir işçiye (çalışana) dönüştün11üşse" ( Marx). ''çal ı�ma tribal ekonomiye a i t gerçek

bir kategod degi l"se ( M . S ah lin s ) , o zaman, yaln ızca "bu türden bir soyut lamaya'' dayanarak ça1 ı�ma kavram ın ın geçerl i olabi le­

ceği idd ia e d i lebi l i r ıni? Sorun da zaten bizzat bu soyutlamanın kc nd isi deği l ın i dir? Çağınuz çalı�ınaya ( i� gücüne ) soyut bir ev­rensel ni tel ik kazandınrken. çal ışma kavranıına da evrensel bir �oyut luk kazandınnakta ve bu kavramın geçmişte de tünı top­

l u rn lar için geçerli olduğu yanı lsaınasını üretmektedir. Oysa so­mut. güncel ve sınır l ı bir geçerliğe sahip olan analitik çahşn1a kavraınıdır, soyut ve sınırsız bir gcçerliğe sahip olansll ideoloj ik bir çalışma kavramıdır. B u birbirinden koparına işlemi yalnızca çal ışınayı değ iL tarih i matc.ryal izın ad l ı kavramsal bütünün (d i­yalektik ve tarihi saymazsak ) tamanıını yani üret im. üretim güç­leri ve allyapıy ı da kapsamaktadır. Gerçekten de bu kavramlar ta­rih tarafından üreti lmiştir - ancak k endi ler in i üreten alanın dışı­na ç ı k t ı k lan nda (öze l l i k l e de "bi 1 imse l " olmaya k alk tı klarında), hu kavran1lar o tepeelen bakan soyut layıcı ( ay n ı zan1anda mark­sist) batı kü ltürüne a i t bir d il -ötesinden ( metalungage) başka bir şeye benzememektedirler.

2.] Oysa burada sözü edilen �ey basit bir kavram ihracı ya da (Tenel lest irme süreci ddbldır. Yukarıda aktanlan bölüınde M arx ö > �

açık lamasını şöyle somutla�tırmaktadır: "Burjuva toplunıu tarih-sel açıdan var olan en gelişıniş ve çeşi t l i l i k gösteren üretim biçi­m i örgütlenınesidir. B urjuva toplunıundaki i l işk i leri açı klayan ve bu toplumdaki yapıların an iaşılmasını sağlayan kategoriler aynı zamanda, kalı rrtı ve unsurları üzerinde yükseldiği ve aralanndan mührü nunana uğramamış k imi lerini de bünyesine katıp, gelişti­rerek bir anlan1 kazandırd ığı , geçmişe ait tüm toplun1 l ann

_ üretim

i l i şk i leriyle, yapı ların ı anlamamız1 sağlan1aktadırlar. Insanın

79

anatomisi maymununkin in anahtandır. Gel iş1nemi� hayvan cins­leri arasından bir üst bi çi tnin habercisi sayı Iabi lecek olasılıklar ancak gel i şmiş biç im iyice incelendiği nde anla�ı l ab i l ider. .,

(Gründrisse)

A lthusser, nai f hi r genetik gir iş ime i l i k l e kar� ı l aşt ı n l d ığmda bunun ( bu yaklaşımın) kuramsal bir devrim olduğundan deın vurınakta d ı r. Hiç kuşku�uz öy led ir ama o naif gen e t i k gir iş imci­l ik art ık tarihe karış mJ ştır. B urada soru lması gereken soru ysa: bu retroa k t if yapısa lc ı l ı ğ ı n bizi y i ne bir ideoloj i k sü rec in içine - am­pirik ve erekçi bir gel iş imc i l i k anlamında değ i L siınülasyon mo­deli aracıliğıyia yapısal bir ycnidcn-olu�turma an lamında sü­rükleyip sürüklemediğiclir? Her �eyclcn önce nıaynıunun anato­ınisiyle yapılan kar�ılaşıırınanın bir metafor olmanın ötesine ge­çehilmc olası lığı çok zayıftır. B iyo-anatomik b ir çevreden, insa­na özgü s imgesel bir evrene ya da toplumların tarihine geçi ld i­ğinde aynı anla� ı l ı r l ık şemasının orada da geçer l i olmasın ı k im sağlayahi l i r k i ? Bu ergen i nsana bakarak çocuğun anla�ı bhi lccc­ğini ve bu i� i n ergcn insana özgü bir terıninolo j i k u l lanı larak va-. -pılabi lec:eği n i söylemek kadar zay ı f b i r olas ı l ı k l ır. Bu sürek l i l i k -le i lgi l i önvarsayı mcla zaten her t ü rili ( poz i t i v i s t ) aııa l i t i k g i r i � i m sıra] anı as ı fe n b i l inıleri nden önce ge lınek tcd ir.

B u varsayım kabul görmez ele, anlamla si mgesel i n özgün ol­

dukları gibi bir iddia süretürülecek olursa, o zaman, A l t husser' i n Marx ' ta varl ığın ı kanıt lamış olduğu kopukluktan çok daha derin bir kopuk l uğun bihnczden gelindiğini söylcyebi l mck ınlimki.in­dlir.

Asıl tart ışma (argument) konusuna geri dönel im ve kapita l i st l'konoın inin rctrospekt if b ir şek i lde i l ke l , antik ve ortaçağ top­lumlarını aydınlatıp aydınlatanıaclığı sorusunu soral ım. Hayır ay­dınlatamıyor! Üretim ve ekonomi belirleyici bir aşama olarak �abul edi l diği sürece diğer toplumsal örgütlenme tiplerin i . daha t>nce i l ke l Loplunılann indirgencn1ezliklcri konusunda karşılaş­t ı l ı� olduğunıuz gibi , kendi özgün yapıları yerine bu n1odelden

Page 41: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

80

yola çıkarak aydınlatınak asla rnüınkün olnıaya�a�tır. Çünk·ü· s i­

h ir l i , dini ve s inıgesele a i t olan her şey ekononı ınm dışına ıtıle-cektir.

S inıgesel değiş tokuşa özgü düzenlemeler. i lkel değiş. tokuş düzeninele olduğu gibi ekonomik yap ı larla, grubun denetımden kaçacak aşkın bir top l u msa l ik t i cl arın ortaya çı knıasın ı bi l inçli olarak enp,e l lenıeye kalk ıştıklan zaman h i le, son aşanıada ne ya­pı l ıp cdil;rck, o düzende ekonomik bir be l i rleyiciğin varl ığı ka­nıt lanmaya çalı ş ı lacaktı r.

Dünyanın neresinde nıodel lerin kendi kendilerini ya�s.ıdı�­

ları görü l müştür k i ? N e kadar çeşit l i ve karınaşık hal e ge.t ın l ı:ı�ş

olursa olsun b i r ekonoıni pol i t ik model i asla b i r ekonomı polıtı­ğin ötesine geçilnıesini ya da onun ötesindekilerin (ya da b�şka ycrdeki Jcrin )•·· anla�ı] nıalarını sağlayanıaz. M�rx

, ı n : "BurJuva toplum, vs . . . " türncesi semptoınatik bir tU ıncedır ve

. her ��plum­

da bir üretken l i k ya da. en azından, içi nden ekonomı pol ı tık mo­de l inin ışıyabileceği bir üretkenlik çckırclcği b u lunduğunu v

_ar­

saymaktadır. Bu düşünce doğru o lsayd ı bü tün top l um l ar taratm­da-n kabul ed i l irdi . Eğer bu düşünce doğru değ i lse, o zaman da, ü retiın b içi ınİn in yapısal bir yo ldan kendilerine a�ılanması �u ya da bu ıopluınsa l tipc özgü bir gerçekl iği b irb irlcı:inden kopuk, uydu Ja�ın ış ( daha sonra yeniden göreee l i b ir özc�k l ı k v� egenıen­l i k rcr i1n leriy l e birbirlerine eklcm le n en) kategorı ler h a l ı nde orta­y a çıkarmaktan başka b i r işe yaramayacaktır. B i l i m de bu yo�dı..m geçecekt ir, aına ne pah asma? O eski erekçi l ik henüz ö1menHştı��· Sadece içerikler konusundaki (geleneksel gel işme an J�y 1 � 1 ) b�r crekl i l ikten, model ve çözünıleıneyi kapsayan yapısal b ı r erekl ı­ı iğc geçilıniştir.

1'1 ilkel Lorlunıları geçmişe yönelik bir �ekilde dL:�i frc eelernemiş ve ekono­

minin ötesine geçemeyen b i r tarihi materyalizmin, aynı mantığ� dayanarak

geleceği deşi fre edebilmesi de mümkün deği ldir. Tarihi nıater�alızm, ek�ı�o� nı i po! iliğin ötesinele yer alan devrimci b ir perspekti r sunabı lnı

.e becerısını

gün be glin yit irnıektedir. S imgeselelen bihabcr olmak �nu.

kendı kazmı.ş

.ol­

duğu çukura nasıl dü�ürdi.iyse; "diyalektik" yoldan kapıtalın açmazları ıçme

düsmektcn ele k u rwramayacaktır. >

8 1

3.] Buna da itiraz ediyoruz. Önceki topl umların aydınlatıl­n1asını ekonomi polit ik modeli değ i l , o toplurnlara özgü çeliş­kilerin çözümlenmesi sağlayabilir (ki bu da Marx açısından on­ların yapısal çözünılen1esi anlamına gehı1ektedir). Yeri gelmiş­ken söyleyelin1. maymun metaforunun hiçbir k ıymet i harbiyesi yoktur - hiç ku�kusuz insana özgü anatominin "çel işki lerinden'' yola ç ık ı larak n1aymunun anatomisi açı klanarnaz. Bu konuşma­ya bile değıneyecek bir konudur. Gerçekten de M arx aynı bö­lümde: " Böylel i k le buıjuva ekonomisine özgü kategori lerin t .üm diğer topl uın biçimlerin i de kapsadığı doğruysa bunun ancak" cun grano sal i s ( bir parça tuz katl ığ ınız takdirde) doğru olduğu söylenebil ir. Bu kategori ler diğerlerini gclişıni�, güçsüz ya da ka­ri kat i.irize edi t m iş, vs şek i U erde k e nd i bünye lerinde barın d ı rabi­l irler ancak farkı ortadan kald ıraınazlar. Genelde tarih i bir geli�­mcyc başvuru l mas ı n ı n neden i , en son toplum t ipinin, ara aşama­lar olarak kabul edilen geçmi�e a i t topl u ın iann bir sonucu oldu­ğunu doğnılayabilmcktir. Öyleyse gcçnıi�e a i t toplum lar hep kıs­men clcğerlcndir i l nıektedir ler. Bel l i koşu l l ar d ı� ında böyle bir topluın kendi cle�t irisi n i yapab i lnıekten acizclir . . . Hınstiyan elini kendi ele�tirisini yaptığı zaman kendinden öncek i mitolojilcrin de an iaş ı l m as ına bir katkıda bulanabi lecckt i r. Aynı �ek i lde buıju­va ckononıis i de antik, feodal , doğu lu toplumları ancak burjuva . . t:op luınu kendini ele�t irn1eye başladığı gliıı anlayabi lecekL ir. Oy-leyse daha önceki toplun1 l arın tüm farkl ı l ı k ve özgünlük leriyle anJa � ı l a b i l nıcsi ancak bir bunalun ve bu bunal ım ın eleştirisiyle nıüınki..in olacaktır. H i ç kuşkusuz böyle ol acaktır. Oysa bu düşün­ce bi Ic e Jcşt i ı·cl ve diyalektik i l lüzyonun b i r parças ıd ır.

B a t ı k ü ltürü (XVIII. yüzyıldan ba�layarak) kendi kend in i eleşti ren i l k kül türdür. Ancak bu bLınalıın onun evrensel bir kül­tür gibi yansınıasına neden olmuş ve büyle l ik l e kendi bakış açı­sı doğrul tusu ndel tüm diğer kü l türleri bi rer kal ınt ıya dönüştüre­rek , kcndj o luşturduğu müzeye yerlcştirn1iştir. Diğer kültürlerin hepsini "estetize" ederek, kendine özgü nıodel e göre yeniden yo-

Page 42: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

82

rumlamış ve böylelikle bu ' 'fark l ı " kültürleri radika l bir şekilde sorgu lama zahnıet i nden kurtulmuştur. Bu "eleştirel" kü l türün sı­n ı rl arı da işte bu kadardır. Kendi hakk ı nda üretn1 iş olduğu dü­

::;ü nceler onu kendi koyn1LtŞ olduğu i lke leri evrenselleşt i rmeye yöne ltmi şti r. Ekonomi ve po l iti ka alanlannda görüldüğü gibi , n1odern çağın ti.ln1 batılı kapi tal i st ve sosyalist top lumlarına özgü çelişk i ler onları bir dünya emperyal izmine doğru sürü klenıekte­d i r. B i zden önceki toplurnların materyal ist yorumlaması da ayn ı noktada sona ern1ektedir. Bu top lum lar ın özgl.in ve karmaşık ya­p ı larına ne kadar b i l i nç l i b i r şek i lde yak laşı J ırsa yakla� ı l sın ki , i i ­kcL v ahş i sanatları keşfeden insanların da onlara benzer b i r i y i n iyet le yaklaşt ıklarını. önyarg ı l ı davranmad ı k ları n ı ve gerçekte sanat la b i r i l iş k i l eri bulunmayan ve estetik bi r öze l l i k taşımayan bu "yapı t l arı", iç inde üret i l d i kleı-i d i nsel ve "bliyi.ilü" "bağlamla­

rı na iade ederken" çok büyük bir nezaket örneği gösterd i kleri gö­rülmektedir. Oysa ayn ı toplumların estetik sayılan1ayacak bu ö;:e l l i k leri ciddi bir şekilde ele a l ınarak, bu kez de, onlar arac ı l ı­ğ ıy la batı kültürüne yaklaşnıa olanağı tanınsayclı belk i de yeni bir radikal bakış açısının (yoksa gen i�let i l mi� bir yen iden üre-1 i mc yol açacak içsel bir eleştirinin deği 1 ) ba�l angıcından söz e cl i lcb i lccckken ; bu nesnelere estetik kategori ler aşı lanarak mü­zel i k olmaları sağlarıınışt ır. M aterya l ist yorumlama da zaten böyJe yapınaktadır. "Sanat" yerine "ekonomi", ''estet ik v i rüs" yerine "üretinı ve üretim b iç imi" den i len v irüs yerleşt iri lcl iğ inde b i r k ü l t U r iç in geçerl i olanları n v i rgüli.i v i rgülüne d iğeri iç in de geçerl i olduğu görülmekted i r. Bat ı toplumuna özgü çe l işki l er in . . çözüm lemes i daha önceki top lum ları n (ya da Uçüncü Dünya'

n ı n ) anlaşı lnıası n ı sağlamadığı gibi, batınuı kendi çel iş k i lcrinizo bu Loplun1lara ihraç etmesinden başka bir i�e ele yaramanı ışt ır, ya da bizim toplun1lımuza özgü çe l işk i lerin çözün1 lemesiylc, geç­nı işte kal m ış top lum l arın an laş ı lması aras ında karş ı l ık l ı bir ba-

10 Hatta k i m i zaman çelişkiler yerine yalnı%ca sonuç yani üret ic i model kakt ı r ı lm ı�ur. Oysa çcli�kilcr de bu ürclici modelin tanım ve i � leyi�inin b ir

parçası değil midir?

83

ğın rın ın varlığı konusunda Marx ' l a aynı fik i rele olduğumuz söy­leneb i l i r - ancak biz bu i ş i her ikisinin de tarihi ınateryal izınlc ne kadar kısmi bir i l i şki içinde bulundukları n ı göstcrebilnıek ama­

c ıy la yapacağız. İlkel topluınlar konusundaki körle�nıenin nede­n i . radikal ekonomi pol i t ik e leşt iris indek i bir boşluktur. Tarihi n1atcryal izrn teme1lerüıi altüst edemed iği ekonoıni po l i t i k mode­l ini ( bu model d i yalek t i k ve çe l i�k i le rlc dolu olsa b i l e ) dünya bo­

yut larına l a�ıyarak onu yeniden devreye sokmaktan ba�ka bir �ey . .

yapamanıaktacl ı r. Onceki ı·oplunı lara. olabi lecek en "bi l i msel"·'' yo ldaıı yakla�arak onları ü re t i m biç im i adı altınd�ı "kendine bcn­zetmcktedir". Burada da burjuva topluınu döneminde ba�lat ı l ın ı� antropo loj ik bir müzc lcşti rnıc gi ri � i ı n in in , hugüıı bu eylemi n elc� t i ri s i yoluyla. sürdü ri.i ldüğünc tanık olunnwktadır.

' [n lisl dli1.eytkki burjuva dlı�lıncc-;i hi k sahıp olduğu model kı i ( viri.b­lcrıııı ) olahi lecek en " nc�ncl, . c lc�ı i rc l cpi�tenıolnjı gi>ıtııı(ıınli a l ı ında i l ıra� cı­ınd,ıedir: "Eğer antropolojinin tcı m; l amacı nv-;ı ıe l lt.:� ı i ri l ın i� dli�üııccyle, (llla özg(i nıt'kaııi/.nıalarıı ı daha iy i aııla�ılımısına kalkıda buluı ınıaksa. soııu� olarak h u kitapta gtinı...:y amerikal ı yedileri n dii�iim:eh.:rini n hen i nı tarafınıdan

�.a da henimkin in onlar lararından biçiınlcı ıdiri l ı ı ıcsi aynı aıı l ama gdecckt ir.

ÜnL' ınl i olan i nsaı ı a özgü di..i�Lince yapısının y<ı da birbirini k;ır� ı l ı k l ı ularak c t­k ikycn i k i dli�Linceııin, kar� ı l ı k l ı yansıına yo l uy la, g�; l i� t iky(.; daha iy i an­la�ılı. ın b ir yapıya sahip olmasıdır. Büylc l ikk orad<ıkiylc hunıdaki hirlqcrek. birbirlerine tbhcı yak ı n olmalarını sağlayacak. hir k ı v ı lc ını ya da hir rit i l akvi olu�turarak birl i kte aydınlanabi l i rler. Bu aydınlanma ortaya bir hazinenin ç ı k­rna�ıııı sağlcıdığı takd i rde, onu bö l li�mck iç in bir ha"ı...:nıe gerek "al ımıyacak­lır. ('iiıı"li mirasın devn.:dilmcsi Vl' bi1lünıncsinin ol�ımı"sı;, olduğu dü�üııccsi cl<ıl_1c.ı i�ı ıı ba�langıeındcı kabul edi l m i � ı ir.'' (lJcvi Stnıus-;, "Pi�nıi� ve Çi ğ ") .

I.�lc s ıze l i beral dü�ünccnın en uc; üıneğ ı . Balı <.lli�lince�inin ( ıı ıcc l i k ve l'l ­k �n� iğ in in . insan dü�üncesinin (Aycl ınlanımı �·ağı anıropnloji anlayı�ı sürüp gıdıyor) evrcnscl l iği adı altıncia (.;n güzd sekilde korunm.tsı ve ·'dı)· .. ılnc.· · uıı ' � �i.irdürülmesi. Ooo güzel ruh! Tarafsızl ıkda, diğerinin duyarlık. ve t'ıllelektücl düzeyinin onaylanmasında daha i leri gidebilmek mümkün mü? Bu ik i düslin-' ceyi uyum içinde görmenin anıacı i k i s inin lwrşılaşhnlabılme nlasıl ı �ın ı kesini i" le onadan kaldınnak, (bize ait) ··nesnel di.i�lince ve ona üzgi i nı eka� iL . malardan" hir kopu� ve y ık ım unsuru olarak ilkl'llcrin rark l ı olduklarını inkar �r ınektir.

Page 43: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

IV •

ARKAIK VE FEODAL • •

YONTEM HAKKINDA

Köle

Marksist kumında kölenin statüsü bugünden geriye doğru gi-• •

dilerek ve üc ret l i i�çiden yola çıkı larak çözi.imlcnmcktedir. Uc-ret l i i�ç i kendine (ancak kendisine ai t olduğu k i � i l iğ i deği l ) ya­banc ılaşt ırabildiği iş in ya da çalışnıasının sonucu olan Urline sa­hip olanıaınaktadır. Köle de i ş in in ya da ürlini.in sah ib i değildir.

• •

Ustel ik köle (zaman içinde gelişecek olan) bu iş ve işgücü ara-sın(Ütki ayrımdan yola çıkı larak tanımJannıakta ve sonuçta i k i

. .

unsurun da sahibi olan efendiye yabancı la�nıakt aclu. Ot e yand an tümdengeJim yöntcnıine başvurularak kö lel iğin özgi.i ı ı lüğünün,

işgücünün sah ibi olan efendiden kaynaklandığı i l eri süri.ilnıekte­clir. Oysa bu bi r yeniden kaleme alınanı n ana li1 i k biç iminelen başka bir �ey deği ldir. B i rbiriyle i l işkisi olmayan iki unsurun bi­

raraya gel i r il nı es i onların daha önceki duru ml arını açıklayamaz ­çUnkü rad ikal aynrna bakılacak ol ursa onlar kesinlikle birbirle-• • rindcn ayrılnıamışlardır. Anal i t ik. iktidar kötüye kul lanı lmadı-

ğı sürece, bir ayrımlama sonucunda ortaya ç ıkması gereken �e­yin, daha ortaya çıkmadan önce aç ıklanabi lmesi mümkün değil­dir. Burada d a i�/işgücü çizelgesi arac ı l ığıyla y ine ekonoın ik bir varsay ım d i le geti ri lmektedi r. S i mgesel özell iklere sahip efen­di/köle i l işk is i . tarihsel sürecin "gerçek" çekirdeğini zaınan için­

de ortaya çıkaracağı (gerçektey�e, bu gerçekl ik i lkesin in zorunlu kılacağı kuran1sal n1odel boyunca), bir tür zar gibi tasarlanınak­tadır. 13 u süreçte gözden kaçırılan bir şey varsa o da efendi/köle

i l işkisinde değiş tokuşların yabancılaştırı lmış-sömi.irülmüş bir iş-

Page 44: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

86

gücüne indirgeneıneyeceği gerçeğid i r.

Özgür bir işçi olarak efendiden ayrı dü�ünli lcn1eycn köle, efendin in (ya da işverenin) kendisinden bağ ımsız bir �ek i lde dü­şünülemeyeceği varsay ımın ı içermektedir. Oysa ne biri ne ele di­ğeri b ir birey statüsü ya da bireysel bir özgürlüğün sal ı ibi değil­dir. B irbirleriyle birer birey ya cla bireysel açıdan özgür ik i insan

olan.1k karşı karşıya ge ln1cnıekted i rler - ki bu yaba ı ıc ı la�n1anın ı an ı ın ı d 1 r. Onlar arasında b ir kar�ı l ı l< l ı l ı k il i�kisi vardır. - Anda­r ındaki i l i�k i bireyleşn1iş ik i özne arasındaki n1odcrn ve psikolo­j i k öze l l i k lere sah ip tek yönlU- ik i i l i�ki yani bircyc i l ik/özgec i l i k (a l t rli izm ) bağlammda bizinı ahlaki yapımızı belirleyen bir i l işk i deği l el ir - bizim bildiğinıiz anlanıda (ekonomik ya da psikoloj ik) sö1.lc�ınen in hen Uz ortaya ç ıkmadığı, özgün değiş tokuş teri nı le­

rinin ö1.crk özneler gibi kabul edi lmediği bir yükünılülüktür, kısaca hir deği� tokuş ve yi.ikünı lü l i. ik düzenine ait b ir i l i�k idir.

Bu düzeyde özerk bir deği� toku� öznesi yoktur - öyleyse bunun ad ı özerk bir nıaıa�z dönüştürülcbilecek ( işgücü, gıda, korunma)

hi r deği� tokuş nesnesinden yoksun o l an simgesel düzen dir. So­yut değer ya da düşsel k iml ik l i öznelerin bir öneme sahip olma­d ıklar ı i ki l i bir yapı .

Özgür işçi i se k iml iğ in i i�gücü adl ı aynaya bakarak bu1mak­t ad ır. İ�gücüne sahip olmak de nı ek - bir işçi olarak onu "özgür­le�t irmek" - özel bir bi rey olma hakkına yani yabancıtaşmaya hak kazanmak demektir. Yahuncı lnşmak ama bunu işgüelin li sa-• tarak değil onun sahib i yani hu i�gücünü bir mal gibi "elinde tu-tan" kiş i olarak yabancılaşmak. Çünkü olayın tenıeline in i ldiğin­de kend i kend imin sah ib i o lmamı sağlayan şey hu haktan "malı-

1·' Ataerki l toplunıda ya�ayan cv kadınlarının "çalışması" konusunda da

doğal olarak aynı sorunla karşı laşı l ınaktadır. Bu konuda da ne bir hukuki

bireyse l l ik. ne bir süzle�ıne, ne çalışmanın üzerklqtiri lebi lnıcsi ve ne de kar­

� ı l ık l ı bir yükümlülükten söz edilebi l i r. Bu yükümlülükleri bir işgüdi uy­

gulamasına ( sömürüye) inclirgenıe isteğinin kökeninde de politik soyutlama

vardır.

87

nın1'' bırak ı ln1am (diğerlerinden yalıtılmış, özel bireye ait bir hak) deği l n1idir? Efendin in bile köle üzerinde böylesine abartılı bir ayrıcalığın sahibi değ i ldir çünkü efendi ancak köle t icareti başladığında herhangi bir mal gibi gördüğü ve kendisine yaban­cı Ja�tığı köleni n "sahibi olmuştur".

B u aşamanın çözümlemesi ticari ekononünin çözümlen1esi demekti r yoksa köleliğe özgü bir şeylerin değ i l . Kökene ini ldi­ğincle G l"cndi/köle i l işkisi nde yabanellaşma olanaksızd ı r - çünkü bireysel anlamda kendi işgücüne sah ip olan i�çinin ona y<ıbancı-1 a�abi 1 mes ine karş ı l ık , efen cl i y le k ölen in birhirlcrine ya da köle­n in kendine yabaııc ı laşabiln1csi mümki.in deği ld ir.

• •

"Ozgi.i rleşme '' her yerde birbirinelen kopuşun içscl lcşt ir i ld i-gi, öznenin kiml iğinin gel ip üzerine yapı�tığı soyut, öznel bir özün (burada i�gücü) içsel l eşt i r i lmesi şeklinele algdanmaktadır. Oysa kölenin höylc bir statüsü yoktur. Köle bağunlı bir konum­dadır. Efendinin egen1enl iği yse bizim bi l d i ği miz anlaıncla a�kın bir ikt idar deği l , efend i/özne ve köle/nesne (bu her öznenin d iğc­ri için bir nesne anlamına sahip olduğu bize özgü rasyonel ve sözleşmesel değiş tokuş biçimidir) �cmas ıyla i l işkisi olmayan ki­şisel bir egemenJ ik aniamma gelmektedir. Bağımi ıy ı nesnelle�ti­remeycn egemenliğin, yabancılaşma ve sömürüelen fark ı , her za­man için b ir kar� ı l ı ld ı l ı k unsuru ln�ıyor olmasıdır.

Köle l ik (ya da kul luk) i l işkisini bize özgü ekonomik ve psi­

kolojik b i r biçi ın olan nesne ve özneelen yo la ç ıkarak, her zaman, söml.irli ve yabancılaşmanın en uç s ın ı rı gibi ( yeniden) yonınlla-. . ma eği l im indeyiz. Ucretl i iş aşamasına gcçi�i bir "özgürleşme" ve nesnel bir tarihi gelişme olarak görüyoruz. Oysa bu da tarih boyunca süregeldiği düşünülen soyut bir po l i t ik Devlet anlayışı üstüne oturtulan ve böyle l ik le tüm eski egemenl ik biçimlerini ir­rasyonel oln1aya n1ahkun1 eden, bat ı l ı insanc ı l rasyonel l i k anla­yış ın ın bir parçasıdır. Ancak egeınenl ik , iktidarın arkaik ve bar­bar bir b iç inıi değildir. içerdiği soyut toplumsal il işki ler ve ya­bancılaşma, sömürenler/sömürülenler, vs i l işki leri nedeniyle, ik-

Page 45: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

88

t idar terimi yalnızca bize özgü bir toplumsal örgütlenn1e t ip in i •

kapsaınaktacbr. Iktidar kavranı ın ı o lur olmaz b i r �ekilde, aradaki fark l ı l ı kları da tarihsel açıdan bir takım geri l i klere atfederek, es­k i egemenl ik biçİnıleri üzerine yansıtnıak, bu oluşumlann, top­lumsal i l i şk i lerüı s imgesel etki nl iğ i konusunda bize öğretebi le­ceklerini görmezden gelmek denıektir.

Zanaatçı

Zanaatç ın ın statüsü (köleden farkl ı olarak), hem "işgücü­nün" hem de ''üretinı araçların ın" sah ibi olmas ı nedeniyle, ücret­l i işçin ink inden de farkl ı bir şekilde tanımlanmaktadır. Zanaatçı hem "üretim araçlannı", hcn1 ele ''çalışma" sürecini denetlemek­tedir. Buna karş ı l ık ürünün dağttım ve tccimselleştirilme �üreci­ne kat ı l an1amaktadır - bununla birlikte bu sonuncu saptama bü­tünüyle geçerl i değildir. Çünkü üretim süreci. iç inde yer a l ın an bel l i b ir cemaat yani lonca arac ı l ığıyla gerçekleştir i l iyorsa. o za­ınan dağı t ım ve tüket im sürec in in de içinde yer al tnan cemaat ( kendi kendi ne yetıne, aile. aşiret, köy, mahal le ) kapsaın ındaki kiş isel i 1 i�ki ler aracı l tğıy la yürüli.i ldliğü söylcnebi l i r. Zan aatsal ' ' üret im biçim in in tan tmlanabi lmesi iç in, bu bel iriemen in, en az "üretim araç ları n ın kesin lnı kuki mülk iyeti" kadar önemli oldu­ğu söylenebilir. Para bir araç olarak ku l lanılcltğı zaman bi le. söz konusu olan şey, zanaatsal deği� toku� aşamasındaki ürün dola-

2' Bizim ekonomi rol i t ik sistemine gcli nc.:eyı..: kadar tüketim aşamasının �u ya da bu �ekilde zanaatsal bir t i pc sahip olduğu söylenebi l ir. Zunaatsal lin.: tinı sürecinin. zanaatçının işgücünün kullanım değerini şu ya da bu şekilde güven­cc altına alına:-ıı g ibi tüketen kullanıcı da ürünle k is ise l bir i l isk i kurarak doğ-� .> lt ""' rudan ··kullanım değerine" ulaşmaktadır. Oysa bizim için tüketim adlı bıı kişisel değiş tokuş bireysel a�aınayla sınırlandırılmı�lır (bununla birl ikte bu

aşama değişim değerinden kaçabilen ve bu yüzden bugün çok yoğun bir top­lumsal ve psikolojik baskı altında bulunan bir aşamadır).

• ------ --------

89

- - -

nunının kollektivite içindeki kişisel i l işki ler yönteınine uygun bir şekilde gerçekleştiri1diği ve bu ortamda genel olarak ürünler ına­l ı n bir eşdeğeriisi olmadık ları gibi , pazar açısından da bunları de­ğiş toku� eden insaniann eşdeğerli bir statüye henüz sahip oln1a-. . d ık lan gerçeğid ir. Ozünde zanaatç ı l ık : üretic in in yalnızca üretim sürecini değil aynı zanumda toplumsal i l i şk i leri de denetlediği, "bütünsel sürecin grup taraf1ndan belirlendiği'' ve her şeyden önce lireticilcrle tüketicileri n aynı kiş i ler olup, gruba özgü kar�ı­l ı k ! J l ı k iiJ.;:esi aracıl ığıyla ı anm1lanan bir biçimdir. Bu durum di l aracı l ığıyla da açıklanabi l i r. B ir gruba özgü d i l biri leri tarafından üreti l ip diğerleri tarafından ti.ikcti lmez. Herkes ayn ı zamanda hem üretici hem ele tüketicidir. Gerçekteyse ne üretici vardır ne de tüket i c i . Burada ortaya çıkan �ey di l kar�ıs1nda bireylerin c�­cleğcrli bir statüye sahi p olmadıkları ve bunun daha �ok dil ara­cıhğ•yJaı' anında karş ı l ık verme imkaıuna sahip olunabilen bir deği� tokuş özel l iği taşıchğı gcrçeğiclir.

İ l k.el armağan/deği� tok u� düzeninde mal dolan ı m ı 11111 statü­sü di l ink inc bcnzcn1ektcdir. Bu mat lar bir değer olarak üreti l ip ti.iket i lnıcmcktcdir, işlevleri değiş toku�un hiç durmadan sürüp gitmesini sağlamaktır. Mallnnn bir kul lamm amacı ve değerine sahip oldukları zanaatsal değiş tokuş düzenindeysc durum biraz deği�ikt ir. Bununla birl ikte burada da kişisel deği� toku�a özgü, üretim ve tüketimin iki ayrı işlev gibi algı lanmasını engelleyen, bir şeyler vardır. Aynı nedenler yüzünden denüre in in çekiciyle, köylünün sa b an ı ya da toprağıyla olan i l işkis inde n, "üretim araç­larıyla'' kurulmuş bir i l işkiden bahseder gibi söz cdilenıcz. Yine zanaatçın ın ürünüyle olan i l işkisi bir "üretici gUcün" başka "üre­tici güçlere" uygulanması şek l inele algı lanamaz. Nerede olursa

2'1 Öyleyse dil ( nmaalçı ya da ilkel insan için kullanılan aletin bir üreıim "aracı" olmaması gibi) bir ileti�im ··aracı" değildir. Birey lerse dil in degi� [Okuş alanı dışında kalan ayrı terimler gibi algı lanamaz. İşte bu düzcycle d i l simgesel b i r biçimdir yoksa genelde kabul gören kodlanmış anlamiandırma işleviylc, yapısal özell iklere sahip olmasından dolayı değil .

Page 46: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

90

o l sun bunların ürün, araç ya da işlem arac ı l ığıyla oluşturulan ki­ş ise l i l iş k iden bağınısız bir şek i lde düşüni.i1cmeyecekleri oldukça açık ve seçiktir. Yukarıda sözü edilen kategoriler ise durumun rasyonel leşnıesini sağlamaktan başka bir şey yapmaınaktadırlar.

Zanaatsal ürün konusunda zanaatçıntn " işin'' ve "ürünün sa­

h i bi" olduğunu söy len1ek de yan l ı şt ır. Çünkü zanaatçı ' ' elenetie­y i c i,., konumunda bulunan özerk yan i ürct i m i n dışında yer alan bir i n san değildir. Ortaya çı kan '\i rünün", sınai ça l ışma anlayışı­na ters dü�cn, somut bir çalışma süreci olarak tanımlanması ye­terli deği ld ir. Çünkü bu ürün çalışınadan daha değişik bir şey-. . dir. Urel i c i lerin evreniyle tüketici lerin evreni birbirlerinden ay-

rJ i maclığından, bir i�gücü ve bir ürün, bir nesne ve bir özne ko­

n u mu arasında gerçek anlamda bir ayrım olamaz. Zanaatçının ürünüyle olan i lişkisi simgesel bir değiş tokuş �ekl indedir. B i r başka dey iş le zanaatçı kendinin bir "işçi" ve nesnenin de "kendi ça l ı�masmm bir ürünü'' o larak tanıınlann1asını olanaksızlaştır-. . ınaktadır. Uzerinde çal Lştığı malzemeyle arasında dur durak bi l-n1eyen, her türlü üretici amacın dı�ında yer a lan ( malzemeyi sa­dece ve sadece kul lanım ya da dcği�im değerine dönü�Lürcn) bir al ı� veri� vardır. Bu rada bir �eyler değer yasasının denel iminden kaçrnakta ve bir t ür karşı l ı k l ı israf (ya da cömertl i k) l a k arş l l a� ı l­

ınakladır. Yine burada bir "yatı rım" nesnesi olan her şey y i t iri l­mekte, veri Inıekte ve geri a l ınmakla, harcanmakta, dönü�ınekte ve yok edi l mekte, ancak kesinl ik le bir "yatınn1"a dönüştü rülme­meklcdjr.

B ütün bu sorular, üretinı şemasına saplanı p kaln1ış tari h i ma­

teryal i zmin, sah ip olduğu işlerle, ırksal farkl ı l ığa h i ç dikkat et­meden n1ekanist ya da yapısal bir tarihsel-toplumsal hel lrleme yöntemiyle açıklamaya (eleştirmeye) çal ıştığı sanat yapıt ıy la bir aç ık l ığa kavuşnıaktadu. B u açıklama kısmen zanaat yapı l ı (et i­molojiye göre "deıniurgique" - dem iurgos: Yun " M imar", "Halk iç in çalışan" an laınında) iç in de geçeri id i r. Yapıt ve iş arasındaki radikal ayrım, yapıtın (ürünün) hen1 bir "üretim" hem de bir

9 1

yok etme _süreci olm��ından kaynaklanmaktadır. Yapı t işte bu

anlamda sı mgeselclir. Oznenin terkedilmesi y le ortaya ölüın. yi� t irmc ve yok luk çı kmakta ve ön plana çıkarılan değiş tokuş yü­

zünden de özne ve nesne y i ti r i lmektedir. Bütü n bunları n üretim ve çal ışma kavramlanndan yola ç ı kı larak an la�ı lnıas ı olanaksız­

d ır. Çal ışma ya da değer yasası kimi n tarafından yadsınınakta. değer n as d yok ed i l mek ted i r? Sanal yapıt ıy 1 a bir l i k te, zanaal ya­

pıt ı bir ölç üde, özne ve nesnen i n amHçları n ı n y i l i ıniyk bir l ik te,

yaşam ve ölüm aras ındak i radikal uyumsuzluğu da içermektedir çünkü burnda yaln ızca değerin amacına ünem veri lmektedir.

Bu kar�ıt anlaınl thk üretim evreninelen -ynni bizinı k inden -s i l i n ip atı l mı�ur. Kar�ıl anl am l ı l ı ğın ba�ka alanl ara ya n s ı t ı l ma­

sıysa kuramsal b i r sahtckarl rkt ır - kendi olu�ı urcluğu rad ikal çe­

l i� k iden t... açahilınck için nesnesini yok etmeye �a l ışt ığı ölçüde

ele bu bir başarıs ız l ık l ır. Materya l ist dl i�lince nesnesine zorla ka­bul cl l irıncyc çal ı�t ığı bu sessiz l ik ve acımasızl ığın iz leri n i tası-� ' nıaktad ır.

.J . P. Yenıant bize Yu nan s i te leri ndek i bu d c nı iurıı os ve ('al ı s -t::::ı " \ m anın statüsü kon usunda çok öne nı 1 i bir cl iz i e leman " Ywwnl!-

larda Mil ı·e Diişt"ince''-Çaltşma Pe 'f(ıknik D/işiince sunmaktad ı r.

Kent birl i ği görevlerin dağı l ı m ı . iş bö lümü, i ş levsel rark l ı l a�­

ma üzer ine değ i l "phi l ia'' (yan i çift ol arak tan ımlanan vatandaş­

l ar İ n olu�lurdukları pol i t i k cemaat) Uzerine kuru l m u�tur. Çalı�ına insani ve topluınsaJ işieve sah i p deği ldir. "Meslcğin ötesinde yer alan topl umsal bağ yalnızca (tek i l anlamcia değ i l ik işer i k işer ya­

ni bırer ç i ft şekJinde düşünülen- çn) vatandaşların birbirierin i kar�ıl ı kh olarak sevrneleri yoluyla kunılmaktadır". Burada işbö­lümü anakronik (çağa uymayan) bir terime benzcınekte ve gend üretin1 düzeninde bir meslekle temsil ed i l menin yanı sıra soyut

rasyonel elen1anlann işlevsel bir fark l ı l ığa sahip ol malarmı ön­

görmektedir k i . bu doğru değildir. işbölümü gereks inim ve yctc­nck1cre göre yapılmakta - her "iş" kendi özel uğraş alanıyla sı­n ı rlanmakta ve diğer "işlerle" yapılan kar� ı laştırn1aya oran la de-

Page 47: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

92

ğ i l , sadece amacıyla, kullanıcının gereks�n imiyle doğr� orantı� ı bir anlaın kazann1aktadır. Çal ışma eylemıyse yalnızca ın1al edı­

len ürünün kul lanım değerine oranla bir anlama sahip olabilme�­

tedir. Bu eylem üretici ve k u llanıcı ara.sında şöyle ya da b?y �e

.bır

i l işkinin o luşn1asına yol açmaktadır. Ikisi arasında sa�1kı. �ışısel

bir bağ, bir h i zmet i lişkisi oluşmaktadır. "Ku l l an ı m .degeı:ın ın ba­

k ı ş açı�ından baktığınızda ürünün ke�� i ı� i yaratan m�anı, somut

çal ışma eylemiyle bir i l işkisi yok gıbıdır. Tan1 tcrsıne çal ış.n1.a

ku l l an ıcın ın ürünle doğru oran t ı l ı o larak şu ya da bu gereksı.nı­

mini f!idcrnıesi o ereken bir eylen1 olarak değedendiri lmektedır".

Den1 i :ırrros özelliğine sahip bir çalışma '4değer'' üretn1cz. B u tür

b ir çal ı;11a bir isteğin (ku l lanıc ın ın gerek�inimi� karş ı l ığıdır '!c bir karşılıktan başka bir şey de değildir. Nes.n� bır başkas m ı.ı� .ıs­

tc oi nc eklem lcndiğinde ya da bu istek kendısınc cklenılcnclıgın­

d; bu i l i�kinin d ı �ına ta�arak içinele d olanabileceği ve başka c�­

cleğcrl iklcrin bulunacağı bir değer ( biriktiri lmi� çalışmanın soı:u­

cu) stalüsline sah ip olmamaktadır. Sorun özetle �cylcrden dogru

bir �eki lde yararlanmaktan ibarettir yoksa çalı� ma ( ü reL i ın an .ıa­

nuna gelen poiesis her zaman ku l lanın1a bağlı olmuş soyl�.ı etkın­

l i k praxis ' in kar� ı l l olmuştur. Yararlan�n, k u l l.�n

.�n

.����ak ure�me­

yen i�te hu soylu kul lan ıındır) arac ı l ıgıyla donuşturu�nıelerı de­

ğ i l . Sonuc; olarak bu düzende hiçbir zan1�n '.'ür�tk�n lıkle'' karşı­

l a�ı ln1adığını, görev dağı l ım ı nın ise ü�etım ı hıçbı.�· z�unan ayı� ı

m i ktar i�lc daha çnğunun elele edi lmesı anıacıyla oı:gutleyen bır

araç gibi di.işünli l mediğini görnıekt.eyiz. Ay

.n ı �e� ı lde çalışn1a

araçl arının "teknik'' anlamda otomatıkleşn1est de soz konu�u de­

ğild ir. Bu çalı�ma araçlan bizim üretim ar�ç�anmızın tekn ı k sta­

tüsüne sahip deği l l lerdir, onların ( tekhne 'sı=)zanaatı (meslek)

bağımlıd ır. Teknik konusunda, düşünsel aç.ıdan, sonu olmayan

bir gelişme anlayışına sahip değ i ldi rler.

Çalışma. üretim, üretici güç, üretin1 i l işkisi k�vramlann ı n söz gel i� i sanayi öncesi (bu unsurlar büyük ö �ç�ide

.!e�?al ya d�

geleneksel örgütlenme biçiıni için de geçerlıd ır) o�·gutl�n ıı:eyı açıklan1ada yetersiz kaldığı nakLasında bütün bu verıler bırbırle-

93

riyle çakışmaktadırlar. B ununla birl ikte, üretimin önceliğine bir son vererek, onun, konuyla i l l şkisiz bir bağlamda dayatılmaya çalış L l dığı n ı açıklayarak, bütün ağırlığı ku l lanı c ın ın gereksinin1-leri ve amacına kaydırmaya çal ı�an Yeınant ' a bir noktada itiraz ede b i l i riz. Zaten serveti belirleyen de bu amaçtır. Toplumsal i l iş­k i b u k işisel i l işki üzerine oturtulmuştur (yoksa anlamı olmayan bir üretim üzerine deği l ) . Bu toplumda i l işki, bizim ekonom i m i z­de olduğu gibi değişim değeri adın ı ta�ımak ycriııe, ik i k i� in in oluşturduğu kul lanım değeri denilen �eyle anı lnıaktadır. Biz im açımızdan bu i l işki hizmer� tanımıncı elenk di.i�ıncktcdir. Ancak bu h izmet anlayı�ı büyük ölçüde bize özgü - ekonomik anlamda ( değişim değeri basit bir işlem le ku I lanını değerine ak ı arı lmak ı a­dır) - ps i koloj i k (üretici ve kul lanıcı ara�ındaki ayrıını muhafa7..a edip, onları hirbi rleri)rle sadece öznel hir i l iski iç ine sok � m ) knll'-; , geriler tanırından etki. Jennı i t tir. Cünkü bu d u runıda 44Salıs i" değ i s s \ '-" '-' Lokuş: bi.Hünüylc ekonomik [ gi.inlimüt.de de deği� toku�Iarın �ah-sileşt ir i ln1es iy le , örneğin eşit ol arak görülen iki ekonomik özne arasındaki i l i�kinin psikolojik açıdan (design) h iç imlcncl ir i ldi.iü­ne tan ı k olmaktayız] say ı l abi lecek bir değiş toku� �yleınin i , ona bu türden hi r yan an lam kazand ı ra rak belirleyen psikolojik bir boyuttan başka bir �ey olaın<tz. Bu rada "hizmet'\ k e nd isi ne alı la­ki bir boyut kazandırı ln1ış, bir yandan iki kiş inin karşı l ı k l ı konu­munu n1uhafaza etmeye, bir yandan da onu a�ıp geçmeye çaJ ı ­şan, a l trüist bir şemadan başka bir şey değildir.

Oysa si ıngesel karşıl ı k l ı l ı k düşüncesi çok fark l ı bir şeydir. Simgcsellc psikolojik asla birbirlerine karıştırıhnamahdır. Çünkü s imgesel:

- üretici ve ürüniinün; - üretici ve kullanıcın ın;

�5 Glinccl kul lanım değeri sistemini yeniden canhuıdırabilnıck amacıyla, onu bir bahane olarak kul lanan da zaten bu hizmet anlayı�ı değil midir? - bir ba�ka cleyi�lc bu b i r kurmacadır (riction). Yalnızca kul lanını (kğcri anıcı lığıy­l a gerçcklqtiri lcn �ahsi bir deği� Loku� ( bu bizim için b i r kurmacadan başka bir anlama sahip olamaz) kurmn�,.:ası.

Page 48: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

94

- üre t ic i ve onun ''son1ut" özü olan: işgücüni..i �ı ; . " .· .

k ı ı . e onun ''somut, özü olan: gereksm ı n1 le ı ın , _ u .. ı n ı c ı v 1 k 1 . . . k ı . . . . vo. ''soıııut" an1acı o lan : yararlığın karşı ı ı ozeı <: o-- uru n ,_, . . . . . 1 · t · . bo • d � o ' t kuş ı l ı sk ıs ınc sa up u . nunı lara sahi p olanıayacakları ı ı egJ� � .

. . -s •

,

.•

.

Simgesel i l iş k i ekonomi pol i t i k ve psıkoloJı alan ınct� bı ı ��ı-lama sahip oldukları apaçık bel l i olan bütün hu ayrı m la ı ı kesın-l ik le dı� la ınak t adır.

V • • ı V •' y 'll' 'll' ll1 .. . . , , . , ' ' '<.1 "' 1 1 (. ( C.. Kapita l ist s iste m ı n tum olanakLtt ıyla ck;gı� ım c �be . . v. • • . t tnt11tıınsal çal ısma. B u l'orıııü l bizim ekon_om ı po l ıt ıgc dı�-. soyu '

· · ı · k . · · kan ve bı ı t o o u" l''' l i ci ve ku l lan ıc ıyı doğrudan bır ı � � 1 ıçıne so c. ,

1 1 · "' 1 ·� ·; ı

· ·ı Vcrn·mt a ı V .·;.. . . . ·ır·ıt·ııı k u l hnını c enerı ça ı�m� · '-kul lanım t cgeı ı u ı un ye. ' c. ' o 1 . • 'k · · · ı· . . ı . . ı . . Oys·1 bu th mı c ono-. . y . , \)Ll z·ı ıı ·,·ıts· ı l t"ı ret ımı n o rm u uc ur. . ' ' gorc sc · ' , ' , 'l

. . . k i .....

. k ı-' . L' i ldür H i zmet konusundakı çağdaş ıdcolo.ı ık ya - a�ım, m ı o ı ın . V • • t . 1 1 . o t . u· ·ı k n cnd de ku l lanım değerinin deği� im degc rı nı 1 1 1' )(l 1ı.\11C . �1 ·

' ru

ı lannws ı g i b i , bir inciden b i r bahane ve �le�l�k o��u:�\k y�u �l] .

.. �ll� maktad ır. Oysa simgesel değ i� toku� her

_ ık� l �)rın�ı_l un ��� s

.� ı g

.�ı

t ı 11·ıkt · ıd ır Yenıant ik ıncı f orınu l lc, z,m�tdts,tl lanması na nce en o ı � ' · · . . ..,1 . · bi · im in öz<ri.inl ü o ünü k ısıt ladığı ()lçüde, kcsın l ı� lc

_s ımgesı.;

_yctnı

d<:�ı a t)ncckt topl�rn hiçiminde ekonomik olana ındırgenmes ı ola-

naks ı/.ı da gözden kayırmaktad ı r.

l t 1 ( l · t·)· ıe l i k y · ı th feodal b i ç iın/zanaatsal) Köle ya t a zanaa çın ı ı '" ' � . , , , ' \ l 'ı·y · ı l 'ıst bak ı s aç ıs ı doğrultusunda yenıden yorumldnmdsı, ınc. c ' · ' � ....

k " " · . . · l" k'' ve ·ışıp gerçekte bu baskıcı şenıalardan yol a çı k ı lara � V ozguı u , .

' . -:, e ·n1e semalan oluşturulmasına neden ol_dugunJan. vahıı:1 so �u�l<ıra

�yol açmaktadır. Kölenin, işgücü el ın den alın n: ı� t�rı

_ı�ı��­

ri k u l l anı larak yeniden yorunıhuıması�l�n v� . bu_

ı :.

gucu��� ''özgür" i�çi tarafından yeniden ele geçırı lmesuH n ı ns , m l ı � açı

. , J , 1 b ı'ı· oe l işnıe gibi al nı lanması na nas ı l yol açmış oldubunu, sın oc.u o b · · ( b · · b· t ı f'ısyo­ot1nümüzde de her nastlsa i.irct inı güçlerı�u

.n

.. ız ı

.�ıı . . �t

_ı ı

, ..

l,

.. . 0 . . . .

� ve keza marksizm ıçın ozgurluk ıdco OJlSl nel dusunce yapım ı z · ·

. . . , 1 bir ka�ı s noktası gib i algılannıaktadır) gelışmesı __ saye;ın?e �şı ıE geç i l nı i� olan kölel iğin n as ı l bütünüyle barbarl ıga atfedı lmış o duğunu gördük.

95

Zanaatçının "kendi iş i ve üret iminin sahibi", "çal ışrna siste-• nü n i n öznesi" (RoJle, "Iş sosyolojisine Giriş") gibi algı lanınası sonucunda ortaya üretken çalışmanın altın çağı olarak adlandı­r ı lan b ir ütopya çıkmıştır. Oysa çalışına d i ye bü· şey yoktur. Ya l­n ızca i ş böl ümü ve sat ı lan b i r işgücü vardır. Çalı�manm gerçek tanımı kapi ta l i st olandır. Çünkü ancak bu çal ışma tan ımından yola ç ı k ı l cl ığıncla, kapitalist sürecin zanaatsal a ltcrnat.i ri olan ve çalışmadan başl\a bir şey ohnayan bir çalışm;_ı i l lüzyonuyla, sürecin bi.itüni.ine cl konul arak, i l işki kunı labi lmektcdir. Gerçck­tcyse bu düşsel bir alternal i f't ir çlinki.i zanaatsal Li ret im hiçimi içinde yer alan s inıgescle değ i J , egemen J ik ve i.i retim özc rk l iğ i teri m lerine ba�vurularak gözden geçi ri l i p, düze l t i 1 ın i � b ir l.anaal­ç ı l ığa gönderıne yapmaktadı r. Halbuki bu anlanısı/ b ir egemen­l i k t i r çünkü zanacıtçı l ığı iş ve kul lanın1 değeri terimlerinden yola çı k J larak yapı lan bir tanını iç ine hapsetmektcd ir. Ynptığı i�i "de­net leyen" b i riyse bu temel çel i�kiyi iclealleşti rınekten ba�ka bir şey yapaınaz. O ){endi efendisine dünüşrnüş b i r kül�clir. Efen­di/köle <s: i ft i b i r yabanc ı la� t ı rma di7gesi olma i� lcv in i y i t i rmeden aynı birey tarafmetan içselle�t ir i l mektedir. Kendi kendi nin ''s�ıhi­bi" olan bu k i� i , kendi kendinden yarar1anabi l i ı. B i reysel üreticı­l i k dül'cy inde hu bir öz yönet imel ir ( autogestion) oysa öz yönc­t im, üret ici yön et im in biçimsel dön üşUn1c uğrat ı l mı� biç i m inde n ba�ka bir �ey deği ld i r. Gi.inlimlizdc kendisine kazand ırı l m ı ş olan O kol iekt i f görlintüsüylc toplunısal-ü ret i c i l iğe a l l 1 1 1 ÇHğın ı ya�at­maktadır. Oysa zaııaatsal öz yönetim "workmanslıip i�güdi.isi.i­nün" yi.ice l t i ld i ğ i en i.ist aşamayı. yani küçük bireysel l i rct ic i n i n altın çağını yansıtmaktadır. Zanaatç ı l t k konusundakı bu nostalj i k yakla�ını b i rkaç entc-. . lektücl estct in marifeti olamaz. Ucrct' art ı ş ı düzey ini aşan ti.im iş-ç i istemJcri ya çalışma sürec i n i ya da ürünü kend i hesabına ge­çirme yöni.inded i r. Çalışına koşul ları, "job enrichıncnt" (mesl e k i bi1gi ve becer in in artı rı l n1as ı ), çal ı şn1a zinciri den i len ( bant) sis­temin ( i n ) sorgu lanması, çalışma yükü ve yat ır ımların denetim i , vs şeyler aracı l ığ ıy la as ıl amaçlanan hep yeniden b ir ''çalışına sistemi öznesi" olabi l mektir. Proudhon daha o zamanlar: "İmalat "iüreci içinde çok değiş ik i�levlcri yerine getiren işç in in yeniden tün1 sürecin e l'endis i hal ine gelebj leceğ in i" tasarJamaktaydı. Bu-

Page 49: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

96

gün bu i steğin bireyselleşın iş (bu istek bugün "ev iç i meşgalesi"

( her isi becerme) ya da neo-zanaatçı l ık adı altında karaya vur­

mu�tu;] , cemaatlaşnuş ya da kollektitleşn1iş.

olm�sı yine çalış­

ınaya sah ip1cnıne idealiyle, bu idealin yüceltı�mesınden kay�ak­

lanınaktad ır. İşç in in özerkliği adı altında, bu ıdeaL çalışı:na. ı l ke­

s in in �onsuza dek yüceltilmesini amaçlamaktadır. S ınaı sıstem

ve çelişkilerinin gölgesinde, bir kez içsel leştirilen cin�e l iş�evlc,

bir zevk üretin1 aracı haline gelen vücud adl ı bu çagdaş ıdeal,

aynı zunıanda herkesin yeniden kendi vücudunun e�·�ndi�i olma

ve zevk aln1a özgürlüğüne sah ip olduğu hir yerde, b ı l ınç l ı olarak

s ah ipleni lcn, vücut ve cinsel l iğin de çağdaş ıd ır. B urada da alt m

çağın ı yaşayan işlevsel ve üretken bir Eros' la karş ı laşıl.rr�a

.kte:�cl �r.

Her açıdan bu b i r baskıc ıır· yüceltıneden kurtarma g�nşın�ı c� ır.

Üretim sürecinin egeınenl ik altına al ı ı ı ına�ı da bir devnın mıdır?

Bu çok zayı f b ir olasılıktıt·! Özerk olsa da oln1asa da, (bire��e l 7a

da kollektif b ir şek ilde) kendi efendisi olsa da olrnasa da uret�m

sürecine yücelt i lmiş bir Eros kazandıran çal ışn1a. öz yönetı�

fantaznıı denilen sürece de, yücclt i ln1esine b i l inç l i b i r son verıl­

nı iş. bas k ıc ı bir Eros kazanchrmakıan ba�ka hir şey yapmamı�tır.

-''' Adı ıster özerk bir etkinlik olarak bo� zarnanlan değ�rlcndirmc fanıazını, is­

tcr�e bütünüyle teknik bir höliimknmeyc dayanan topluın!'al bir saydamlık (ger­

çeklik) ideali olarak çalışına olsun. her ikisinin kökcı.ıindc de aynı �;:�ııaı�ın

.bulun­

duğu görülmektedir. Hatta Marx 'm iş bölümü ötesı ko�u-�unda: Urc�ı�ıı genel

olanık düzenleyen komünist toplum bana bugün bu ışı. yarın şu ışı yapma

olanağını tanımaktadır. Örneğin, aynı gün içinde çoban. avcı. balıkçı _ya da eleş­

tirmen olabilirim. Sabahleyin ava. öğleden sonra balık tutmaya çıkabılır. akşam­

d;ı hayvanlarla ilgilcnebilir, keyfinıe güre de�Liri yapabilirim'' sunduğu bakış açısı

L.�lllH<:�Içılık anlamındaki bireysel özerklik statüsünOn 5ol< �şlevli uzantısından

farkl ıdır. Bu bir sahiplencbilme ve özgürlük idcalidir. Oznenın ortaya çıkmasına

ncdcıı olan ideal. Bu, l iberal burjuva dü�linc�sinin olumlu yanlarına kar�ı çık­

mayan. insani bir projedir. Bu arada "genel UrcLim" düzenini kimin dertey ıp topar-

layacağını bilen biri var mı?

97

Epistemoloji IV: Marksizm ve bilgisizlik

. . '.'G� l i�en üretim güçlerinin bütün toplun1larcla önce üretim

L� .ışk ı l�rım ve ardından da siyasal , hukuksal, d insel, vs o lanı be­l ır lenı ış � lcluğ�ı-

düşüncesi, bütün toplumlarda insanı etkinl ik] erin �e

.�z�r b

.ı r �ck ı lde ek l�ı�lenmiş olduğu gibi bir düşüncenin yanı

s ı ı ct. teknı� , hukuk, pol ı t ıka ve elin in zorunlu olarak bunlardan ay­rı. bır �ck ı lcle e le al ınabileceklerini öngörmektedir k i _ bu da bi­zıın to� luınumuza özgü ve onun dışında zorunlu olarak b i r anla­ma �ahıp o l ınası gerekmeyen yapılanmanın tüın tarihe mal edi 1-mcsı anlan1ına ge l mekted ir. ' ' (''Sosyalizm ya da Bm·har!tk", Car­elan) Bu sözler bizin1 içeriklerden çok çözün1lcmenin biçimini, şu ya

.�la bu sonu

.çtan çok, ister geleneksel isterse marksist (bun­

dan b<:y le marksızm geleneklerimiz arasında yer aln1aktadır) ol­sun, b ır kod tarafı

.ndan y?netilen gizl i hiycrarş i lcrlc, aynınlayıcı �nr�ı � lıkları '

. ayrı ışlev leny le, gizl i kalmayı sü rdi.iren kategori le­

n.n dıyalckt �k. �apı lanması anlamına gclcıı "bi limsel" girişiın İ n

bız�al �e ı:d ıs ın ı - gelişme sürecinin merkezini çepeçevre saran bel ı rlcyı cı a�ama - hedeflemek1e birl ikte, bu işten koda özgü i f­��h ? ı n: a� .

b ı r ctnosantrizınin kazançlı çıktığı eleştirimizin bir ozetı gı bıdırl er. Bunlardan feragat edebi ldiği ölçüde bi l imsel ve anlaş ı l ır ol ı:rıayı becerebi lecek bir "n1ateryalist" çözüm1en1enin '�ncak kendı kodu sayesinde anlaşılabi ldiği görülınektedir. önce­

l ıkle kodu ye�i�en üretn1eye yönelik bu "anlaş ı l ı rl ık'' aynı za­manda nesnesını baskı altına al ıp, farkına varmaksızın onu b i l in­c.� öz

.gü gerçekl ik alanının d ış ına itmekte ve kendisine karşL bü­

tun bır savunına ve bilgisizl i k sistemiyle donanarak - karanlık bir sok��.

ta şu anah:arını yit iren adamın onu, bulabi leceğim tek yer d�dıgı, �

.az oc

.agının altında araması gibi . Keza tarihi mateJya­

lızın de oneekı toplumlan kendi ekleınlenme biçimlerinden yola

Page 50: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

98

çıkarak anlamayı becerernemiştir .- �a�ali �n lam la� üretmekted�r. Oluşturduğu yapay bir üretim bıçınıı ışıgı nereyı

_ay�� l

.atabıl­

mişse tarihi materyalizm de ancak oraları keşfedebılnuşt ı ı .

Bu bilgisizl ik önemsiz ve n ihayetinde ikinci l bir hata olarak n i telendirilen1ez ( geçmişte yaşamış toplumlar konusun

_d� yapı l­

m ış bir hatanın, pol i t ik ya da kuraıns<:� l açLdan bugün bızı ın .LOp­

lumumuz hakkında yapılan yanl ı ş bır yoru n1 lamadan dahcı_ �z

ciddi olduğu düşüncesi insanın aklına gelebilecek güncellcşt ın l ­ıniş en ırkçı düşünce biçimidir. B ir toplumu �znı_�Y� çal ışaı� baş·· ka bir toplum nasıl özgür olanıazsa, başka bır kul tur konusunda yanı lan bir kültürün kendi hakkında yanıl ınası d: �a?ın ı lmazd� _ bu yaklaşımın, Marx' ın çelişkileri n çözümlendıgı ?uze� ve

-�ı­

ğer toplunılann özgünlüğünün kavrannıası denklen_ııyle iormule

ettiği şeyi bir başka şekilde ifade etmekten başka bır anlanıı_

ola­nıaz). Gerçekten de "tarihsiz toplumlar"dan başlayarak ar�aık ya da feodal oluşunılara kadar giden bu bi lgisizliğin k�pita

.lıs� ?1�­

şunılar konusundaki kuramsal, politik ve stratc.ıık bıl��sazlı­ği de beslediği görül n1ektcd ir - modern topluml�\rın

_str�LCJı k �a�

pılannıalan nı açıklama konusunda yap mı� oldugu bı� hata tar_ı_hı

111ateryalizrnin� daha önceki top! unısal oluşun1 l arın sın1g_esel or­gi..it 1ennıeleri konusunda yaptığı aç ık laınalann da yetersız oldu­ğunu gösternıektedir. Tarihi materyalizmin "yapac�k ç?k �aha öneın l i işled olduğunu", örneğin kapitalist ekonomı ve uretı ınle i l i şkilerinin eleşt irisi dururke-n, onun, i lkel topl un�ar, a�rabahk ,

di l ve sin1geselle uğraşacak durumda bulunmadıgın � soylcnı�k hiçbir işe yaramayacaktu. B ütün bu alanlarda sürüp g ı�c� ve bıl­gİsizliği nedeniyle kendi nesnesini e l inden kaçıran tan�1 ı ınater­yalizmin, titizfiği göz önüne alındığında, bu

_ yan l ış ve ıhmaller­

den sorun1lu tutulması gerektiği göri..i lmektcdır. Baskı altına alın­mış ve gizlenmiş çelişkileri onun çözünılemesi �crekiı

����- tam

tersine tarih i materyal izmin bu çeb�kiler aracı l ıgıyla çozumlen­diği görülmektedir. Burada sözü edi l�n şey ka:� s?nucu

_ o_rtaya

çıkan ya da bağLşlanabi lecek türden bır hata ??gı:dır. Tarıh ı ma­teryalizm kapsamında ortaya çıkan tüın polıtık ırade hayalle·

99

riyle, tüm rasyonalist politik i l lüzyonlann kökeninde simgeselin baskı altına alınması düşüncesi vardır. Cardan'dan yola çıkarak sunulabilecek en radikal varsayımı sunabil ir yani bu kategorilerin bizim toplumun1uz dışında hiçbir anlama sah ip olınadıklarını ve belki de bizim için bile aslında bir anlama sahip olmadıklarını söyleyebil iriz. Kopukluk (on­ların ana l i t ik , hatta " bi l i mse l " etk in l i k lerinin gücü de zaten bura­dan kaynaklanmaktadLr) i l kesi üzerine oturan gerçekl ik i lkemiz tarafindan bel i rlendikleri sü rece , bu kategoriler, siıngeselden ko­pu� çizgisi üzerinden ya da ( bu neresi olduğu bel i rsiz yer yani ütopya) üretiın biçin1inin iç çel işki leri ve ekonominin ötesinde (ya da berisinde) kalan bir yerlerelen gözlerimizi kamaştınnaya devam edeceklerdir. Materyalist mant ık, sistem içinde diyalektik ya da yapısal terimlerle açıklanabilen çclişkilerin, sistemi oluştu­ran bu kopukluğun semptoınlarından başka bir �ey olmadığını güremenıektedir. Temelde b ir kopukluk anlamına gelen çelişki­ler /semptomlar düzeyindeki bu mücadeleye pol itik aç ıdan deği­ni lnıeıncsi, sistem ve çelişkilerinin geni� Iet i l rn i s bir üretimine • • 5 yo 1 açmaktadır. Uretim biçimindek i ' 'diyalektik" devrim sernp-tom özel l iklerine sahip bir kopukluk söylevinden başka bir şey değild ir. Genekle ideoloji, ki.i l t i.ir, di l ve simgesel süreçleri aç.ık­lanıayı becererneyen ve yalnızca i lkel top lun1 lan deği l , bizim toplumlanrnızdaki radikal kopukluk ve bunun sonucunda gide­rek bi.iyüyen radikal yıkıcı l ığı (subversion) açıklan1a konusunda da ba�ansız olan tarihi materyalizn1in görmeyi reddettiği şey de zaten budur.

Page 51: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

V •

MARKSIZM

VE " . . . .

EKONOMI POLITIK SISTEMI

()klit geometrisi türünden bir tarih anlaylŞI mı'?

Tarihi ınatcryalizn1 kapitalist toplumun egemen olduğu bir dönemde orlaya ç ı kmıştır - üretim dünyası ve sını nararası müca­delenin son böli.imünde karşı laşı lan çel işki lcrin apaçık b ir şeki l­de gi.inccllcşmiş olduklan aşama. Ta rihi materyaliznı ekonomi pol it iğin son evresini açıklamaya çal ışnıakt a ve onun defterini dürmek istenıcktedir. Evrensel düzcycle kuranısal ve pratik bir ak ı l oluşturarak; ürctin1 güçleri ve üretim i l işki lerinin d iyalekti­ğiylc, olumluluk ve olunısuzluk arasında süregiden bir tür homo­jenleşmiş çel işki mantığı olınak i steınekted ir. Bi.itün bunların ya­nı sıra tarih kavramı da kapitalist üretim biçimiyle bir l i kte, bu evrensel sürecin sona ve hakikate ermiş olduğu düşlineesi üzeri­ne ot urt u lmaktadır. Tarihi nıateryaliznı önceki ürctin1 bi çinılerini asla özerk ve somut bir şekilde e l e alıp açıklamaınaktadır. Tari­hin durabilmesi mümkün deği ldir dcınektedir. Diyalektik önceki toplumları, aynı zamanda biriktirn1eye dayalı bir üretici süreç olan devrim sürecinin ard arda gelen evreleri olmaya mahkum �tmektcdir. Bu acımasız mantığın el inden kaçanıayan kapitalist liretinı biçimi henı toplumsal servet ve toplumsal i l işkilerin üre-ı iınindc teınel bir çel işki ye yol açn1ış olan diğer üretim b içi ınıe­rinin hem de topl u msal yaşam koşul l arını gerçek anJaında çöz-

Page 52: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

102

me olanağı tanıyan bir ayrıcalığın sahibidir. Daha önceki top­

lumsal oluşumlarda insanlar toplunısal i l işkilerle, maddi serveti

aynı anda b i linçsiz bir şekilde üretmekteydiler - oysa kapitalist

üretim sayesinde aynı anda gerçekleşen bu ik i l i üretimin farklna

varan toplumlar onu bi l inçl i olarak denetim altına alınayı

düşünmektedirler. Halbuki böyle bir sorunlan ya da bu türden

sorular sorma alışkanlığı olmayan önceki topluınıann bu sorunu

çözebi lmeleri olanaksızdır. Çünkü tarihi tarih, üretiın biçimini de

üret1nı biçimi gibi algı lamadıklan için tarihin sonundan haberdar

olabilmeleri de mümkün değildi - işte bu yüzden onlar geçmişte

yaşanı ış toplutnlar olarak adlandırı lnıaktadı rlar. Onların hakikatı

kendilerini aşıp geçen ve gelecekte ortaya çıkacak bir tarih kav­

ramı ve içeriğiyle, maddi üretimin belirlediği toplumsal i l işkinin

içine gizlenecektir - çünkü bu üretim biçiıni denilen kavranıın

ortaya çıkışı kapitalizmle kapitalizm eleştirisinin son aşan1asına

rastladığından, geçmişin açıklamasıda bu yoldan yapılabilmekte-

dir. Oyleyse kapital bir amaçtır ve tarihin bütünü kapitalin orta-• •

dan kaldırılması adlı bu son aşanıanın içine tıkılmak istennıekte­

dir. B ir başka deyişle kapital izm: gerçek terimler le eleştirisi ya­

p ılabilen tek üretim biçimielir - bu yüzden defteri kesi n l i k le bir

devrim tarafından dürülmelidir.

Bütün bunlar şu ik i postulata dayandırılmaktadır:

- Belli bir tarihsel gel işnıe süreci daha önceki tüm topluınıa­

n da kapsan1akla (bir üretiın biçiıni, çelişkiler, bir diyalektik) bir­

l ikte, diğer toplumlar, bu kavramı üretip, aşan1amışlardır.

- Çözümün kesinleştiği an bu sürecin (kapitalist oluşun1 ko-

şullarına bağlı olan eleştirel kavram üretin1 i ) b i lincine varılmış

olduğu andır.

B u açıklamaların hepsinde kesinlikle He gel' i anımsatan bir

şeyler vardır. Orneğin, ekonomiyi belirleyici sürece dönüştüren . .

bir tür zorunlu asal çelişkinin, - daha önceki toplumsal oluşum­

larda "nesnel" bir şekilde yer alan her şey - kuramsal düzeyde bu

çelişkiyi o luşturabilecek (tarihi materyalizm) söylevle aynı anda

ortaya çıkıp çıkmadığını tartışabil i riz . B u nasıl bir raslantıysa,

1 03

üretinı biçimi gerçek bir olgu ya dönüşebilme şansını ancak orta­ya kuramını oluşturacak biri çıktığında yakalayabilmektedir. Sı­n ıflararası mücadeleyse bil imsel ve nesnel anlamda kendini açık­layabilecek bir kurama ancak açık ve seçik olarak algılandığı bir evrede (oysa önceki toplun1larda b i l inçsizce ve dolaylı bir şek i l­

de yer alan sın ı f mücadelesi yalnızca ideoloji üretebiln1ekteydi) rasiantısal bir şekilde kavuşmaktadır! Kendisine karşı konulama­yan bu haddinden fazla çekici çakışma, He gel ' ele zi rveye tırma­

nan ve tarihin tümüne geriye yönelik olarak ışık tutan Us adlı ef­sanenin katetıniş olduğu o hegelci yöntenıi anın1satn1aktad1r.

��z�i t:� ıcmc ve ''n_esncl gerçeklik" ("komünizn1 gerçeğin ta

kendısıdır ) aras ındakı bu çakışn1a bizim kü ltürümüzün, tüm di­ğerlerine oranla evrensele, tarihin sonuna ya da hakikate en ya­kın �ü ltür olma ayrıcal ığına sahip olduğu iddiasının materyalist versıx?nundan başka bir şey deği ldir. Bu biriktirilmiş ve günü �e l? ıgınde açıklanmış çizgisel zamanın tersine çevrilen1ezliği ustune oturtul ınuş bu rasyona l ist eskatoloji ( insanın ve dünyanın s.onun�ı ,_

öbür dünyayı anlatmaya çal ışan tanrı bi J i mi kolu) kesin­lıkle b ı l ı m tarafından üretilm iştir. İki bilimsel fantaznı vardır. Bi­ri: ken�l i dışında k[�lan her şeyi anlamsız bir tarih öncesi bilgi ala­nına gondercn _"epıstenıoloj i k kopuş", diğeriyse bu birinciye ko­şut olarak aynı anda ortaya ç.ıkan çizgisel bir birik im sürecine uygun b i lgidir k i , bu da hakikatin tek bir bULüne dönüslürülnıe­sinin nihai amaç olduğunu göstennektcdir. Bu yakla;ım bat ı l ı toplumların diğer toplumların hepsinden daha üstün oldukları ve ü:�tün bir yaşanı düzeyi hakkına sahip olabi lecekleri gibi bir dü­şunceye kapıimalanna neden olmaktadır - diğer toplumlardan sonra ortaya çıkmış olduklarından görcceli olarak onlardan da­ha ileri oldukları için değil, b i linı ya da tarihe özgü nesnel uyum kuramanın sahibi olarak kesinlikle daha gelişıniş olduklan iç in amaçla�ı : evr�nseli tarihsel açıdan geçmişi de kapsayacak (ret­rospektıf) şekılde yansıtarak daha önceki toplumların bilimsel açıklanıasını yapn1aktır.

Page 53: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 04

Tarih i n1ateryalist açıdan ele alan kurarn da bu ideolojiden kaçamamaktadır. B u kurama göre nesnelleşme, tarihi hakikate ulaşma ve devrimci çözüm anı gelip çatmıştır. B un lar bahane edilerek örneğin büyü ya da simya konularında araştırına yapan b i l i m i aşağı lama� geçıniş toplutnlar konusunda bir çocuktan faz­l a b i l g i sahib i olmadığı halde nesnel bilgi adlı bir mukadderatı i leride ortaya çıkacak bir hakikatten koparma yetkisi nereden a l ı nmaktadır? ''Tarih B i l in1i"ne gelince hangi yetkiye dayanarak önceki topluolları gelecekte ortaya çıkacak bir tarihle , önem ver­d ikleri büyü, farkl ı l ı k ve anl an1Clan koparıp alarak, açıklamasını yaln ızca bizim yapabildiğiıniz, nesnel bir gayeye sah ip Uretinı b iç i nı in in altyapısal gerçekliğine iade etmekted ir? Marksist çö­zümlen1enin zirveye ulaştığı nokta sahneye koyduğu tarihin -

b i r başka deyi�le her şeyin hep üst üste yığı larak biriktiri lmi� bir hakikat, belirleyici bir süreç, tersine dönetürü lnıesi olanaksız bir tarih anlayışı açısından değerlendirilerek, ileriki bir tarihte ay­dın lat ı lacağı düşünülen bir süreç - tüm çelişkilerini aydınlattığı noktadır. Böylelikle tarih mekana dayatılan birleştirici, ge l işigü­zel bir yapıya yataklık eden Rönesans' a özgü klas i k ve rasyonel perspek t i .fdeki kaçış noktasının eşdeğerEsine benzetilmektedir. Bu durumda taıihi ınateryalizm bu tarihin ök1 i t geonıetrisini an­dıran bir k�ırş ı J ığından başka bir �ey olamaz.

B izim batı l ı kü l türi.imüz ancak sonu gelmeyen bir biriktirme (üretin1) ve diyalektik süre k l i l i k ( tari h ) gibi i k i i 1 keyle , hakikat (b i l im) ya da devrim (tarihi materya l izm )in , üretim ve tarih adlı aynadan, şu gelişigüzel kod aracılığıyla ayrıcahklı bir dönem gibi yansıtılmalan sayesinde evrensel leşebilmiştir. Muazzaın bir yansıtma gücüne sahip olan bu siınüJasyonla, içbükey (ya da dış­bükey) tarih ve üretim kavramlan olmadan her türlü ayrıcalığını yitiren çağımız (bi lgi)yle i lgi l i her hangi bir teri nı ya da ( top l u rn­sal) hakikati de daha iyi aç ıklayamamaktadır.

Üzerinde d urulan şey tarihi materyalizmin Sirius 'a (yaydığı ı ş ık zayıf, kendisi çok yoğun anlaınında) özgü bir bakış açısın­dan yola ç ık ılarak değerlendiri lınesi değildir. Söz konusu olan

1 05

şey ta.ri !1 i �1ater�aliznı.in ( üretim biçi ıni tarafından diyalektik ha­

le get ı ı? lm ı ş tarıh ) bizzat kendisi nü1 S iri us ' a özgü, yani bizimki de �ahıl olınak üzere tün1 toplumsal oJu�umları incl i rgey ic i , ide­ul .�ır

.ba�ış açı� ı . s.

unup sunamadığı dır. İşte bu yüzden yola etno­lojık ındırgeyıcılık'ten çıkn1ak ve işi, kendine evrensel bir kod ( ha k i kat, kuran1 ve gerçekl i k adı ya da "elest i reJ " k u ranı ve "erer­çek" çel i şki ler adı altındaki birleşıne bu kodun strate j i k cJeın�nı­dır) dayatma ayrıcal ığına kadar göti.irn1üş olan k ü l tüı:Limi.izü ına­tcryalist eleştirisiyle birlikte çözümlernek gerekmektedir.

Marx ' ran yola çı kan Al thusser ise, b i l imin b i l lnçte hazır ve nazır, lıa k i katin ise kendini olgul arda apaçık bir şek i lde sunduğu �u tari h i n "'bel l i ' ' bir dönemi ( biz imki ) olarak n i telendirilebi lecek bir

. kuranı gc lişt innekted ir. A l t husser, daha önceki üretim biç inı­

lcrıne kar� ı l ı k kapital ist ü re t i m biçimi ( hizinı için-çn) ''b i l i m se l soyutlamaların ampirik gerçe k l i k ler olarak yer aldık ları ist isnai bir arnıağan''dır demektedir. "Ekonomi pol i t i k b i l i minin ortaya çıkmış olduğu bu tarihi dönem göz göre göre yaşanmış deneyim yani varl ığı olguda apaçık bir şekilde farkedilen öz ya da özün �iınd i k i zaman d i l i m indek i kesi t ine bakı larak yapı lan okun1ayla i l i�k i lcndiri ldiği görülmektedi r - insan l ı k tarihinin be l l i bir dönc­nıine ait öze ait genel Ucari i.iretim yan.i mal adlı kategori hem bir olma/,sa olmaz olası l ık ko�uluna. hem de deneyimin doğrudan algı landığı içkin bir veriye benzemekted i r. · 'Bu sözler bi zi Marx ' ın Aris ro' dan yapmış olduğu değer çözümJenıesi ve ınay­nıunun anatomisi a l uu ıs ına : "Deneyim üri.inü bilimsel bir gerçe­ğin ortaya ç ıkabiln1esi için, ticari üretimin bütünüyle gelişnıiş ol­ması gerekmektedir . . . "e kadar götürmektedir. Eğer marksist söy1cv bu epistemoloj ik kopu� süreci içinde bir bil im olarak or­taya cr ı k t ı ysa, bu kopuşun ancak, çal ışmanın yarattığı ürünlerin genel biç i mini "mal' ı n . , temsil ettiği bir toplumda'' ( KapitaL s . 75) nıün1kün olabileceği söylenebi l ir. Buradan yola çıkan Al t­hu sser ise: "Somut gerçekliği sayesinde buglin bi l incine vanln1 ı ş olan kapital i s t üretimi be l irleyen eylem özeleştirisidir. Böyl e l ik -1� i�inde ya�amakta olduğumuz dönemin geçmişe mal edi l mesi ­nının kökeninde artık kesini i kle ideolojinin değil gerçek biJg i n i n

Page 54: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

l06

bulunduğunu anl ıyor ve bugünün geçmiş üzerindeki yasal ep is­temoloj i k önce l i ğ i n i kavrıyoruz" demektedir.

B u n1arksist/bil iınsel konuma ik i şekilde i t iraz edebi l iriz:

1 . ] Bell i bir tarihsel süreç sayesinde ortaya çıkabi lmiş olan bu episte ınoloj ik kopuşun, bu sürecin bi l inısel çözümlemesine ola­nak tan ıcl ığ ın J , bununla bir l ikte ''eleştirel', bir kopu�t an çok k ı s ır bir döngü ye benzediğini söy leyebil iriz. Mal ın genelleştir i lmes iy­le ortaya çıkabilen tarihi materya l izm, ürettiğiıniz tüm toplun1sal anlan1ların yine bu genelle�t ir i Jnı iş biçim n ite l iğ ine sahip mal (ya da üretim biç imi veya tarihsel d iyalektik - kısır döngüle�nıe sü­recin i anlaınamızı sağlayan kavram önemsizdir çünkü bu "bi­l im ", o kopu� noktasından yo la çıkarak kendini üreten o lgu lar arasındaki raslantL koşullarını ve ortaya koyduğu bil i ınscl mode­l i bet imlcmcktcn başka bir şey yapnıan1aktadır) taraftndan belir­lendiğini anlatmaya çalışn1aktadır. Bu diyalektik bir aç ı klaına nHdır? Kesi nl ik le hay u·. Rasyonel (kendisi n inki) le, gerçek ara­sındaki uyum sayesinde somutlaşan bir modelin doğruluğu de­netlcnmektcdir (sağlanuısı yapılmaktadır). Gerçckteyse üstünlü­ğünü bu kopuş sayesinde sergilcyeb i len marksİzın de her "bi l im" gibi , ortaya çıloş sürec in in rasyonel leştirilınesiylc elde eclilcn bir rasyonel l ik i l kesi anlam ına gelınektedir.

2.] İ leri sürdüğü bu gerekçeye ( be l l i bir tarihsel gelişme üze­

rine oturtuln1uş b i lin1sel bir söylev olma iddiası) dayanarak tari­h i materyalizn1e i t iraz etınek yerine, bu gerekçenin hak l ı l ığını,

Marx zamanmda, henüz bir genel geçerl i k kazanmamış olan malın Marx,tan bu yana uzun bir ınesafe katetn1i� olduğunu, öyleyse b i l imsel bir açıklı:tnıa yapabi ln1ek, gerçeği söyleyebi l­

n1ek iç in Marx ' ın doğru bir tarihsel konunıda bu lunmadığın ı ek­leme ko�uluy1a kabul edebil iriz. Bu durumda karş ım ıza, mark­�ı'lmi ticari üret imin aşılıp geçi l m i ş olduğu bir aşaınanın kuraını

' ' ı l ·ysc bir ideoloj i olarak dayatacak bir başka kopukluk ç ıka­' ıl t ı ı . En az ından bilin1sel olma iddiası güttüğümüz takdirde!

1 07

� i ı:inc i __ d uru ında, yine lenebil nıe öze l l iğ i sayesi nde kendi k�nchnı d�grul ayan , uyduruk ve kendine saygt duyan herhangi bır �1o��lı �ndı �a� �ark s ist modele ai t kavramların (tarih, d iya­l�k t ık , uretım bıçm1ı, vs) geçer l iğ in i tümüyle reddedi yoruz. B i ­çımscl yakla�ımı_ r�d�edi len bir tarihi nıateryali znıse ideoloj i ye

benz�ı:ı�k_tedır. Ikıncı durumdaysa marksist ekonomi po J i tik

e leş_t ıns ınm ten1el biçintini muhafaza etmekle birl ikte, içeriğini genışleterek n1addi üreti n1in ötesine yayı yoruz. Bu varsay1n1da Marx 'Lan hu yana üretim güçleri ya da (gereksin im ler bi lui c in-

ır ... . , b ,

se ı�J J: yanı sıra gösterge ler i.irc lcn tüket im gibi , üret ici güç lerin kendısıyle bütünleştiği ya da bi.itünlcşınc yolunda oldurru) cko­nom

.i poht iğ in muazzam bir alana yayılmış olduğunu kt�ul cdc­

bı l ın z . O zet Ic "alt yapı"da o kadar çok yen i l ik vardı rki, al tji.ist ya­pı ayrımı anlamını y it irm i � ve bugün her düzcycle çcl i�kilcrJc karşıh�ş ı lmaya başlannı ışt ır. Kap i 1 al i st evrende, marksist çözünı­���

-�1en�n açı� layamad ığ ı , radikal bir deği�im olrnu�tur. Bugün

olup gıtrnek ıs_L��eyen bir marksist çözümleme, Marx 'tan bu ya­

n a bcccremcd ıg ı şu ' kendi içinde devrim yapma' sorununu çöz­nıe l i d ir.

. BL� varsayım, her şeyin hala kavrmnsal (ancak gencllest i ri l ­n�ış) bı

_r eko�1omi pol i t i k e leşt ir is i ve ekonomisı c ği 1 i mincl�n ra­

dtkaJ ? ır şckılde kopartılarak tüm alanlara ya y ı i nı ıs bir tarihi ına­:�r�alıst (üretiın süreci ) perspekt if çerçevesinde ,{çıklanabi lece­g�nı savunduğu için, birinci varsayımdan ayrı lmaktadır. Sağl ık l t bır varsayıma �ar�' ı_ n düşüncesinin ulaşabi ldiği en son noktay­l a u l a�ılamaz. Uretıcı güçlerin bu boyutlara varmasıyla radikal­l��en _kavram sa�1 ip o��uğu o eski antanı ını yit ircbi l jr. Genelle�­tınln1IŞ �konon� ı polıt ıkJe karşı kar�ıya getirilcliklcrinde, tarihi ma t��ya l ızn1e �ı t : bu �lt/üstyapı, ideoloj i , üretinı i L işk i leri di ya­lektı�ı, artı deger, sınıf ve s ın ı f_mücadelesi gibi temel kavramlar hangı anlama gelmektedirler? Içinde doğmuş oldukları tarih­sel e:re�le aralarında bö�lesine �ir uyum olduğu iç in nıi, bugün k��dıl�r�nd�n yararl�n�bılı:ıck gıderek olanaksızl aşınakta ya da b ı�ı ın ı_ç�n gıderek ınıstık bır anlama sah ip olmaktadırlar?Ekono­m ı polıt .ı k maddi üretimi sürec in i be l irleyen kurarndan kopartıp

Page 55: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 08

almamıyorsa, bu durumda, ekonomi pol itiğin marksist eleştirisi de genelbir kurarn olarak kabui edilemez.

Ekonon1i politiğin üçüncü evresi

Felsefenin Sefaleti başl ık l ı metinde Marx, dcğişin1 değeri sistenlin in bir t U r soy ağacını sunnuıktadır:

ı. 1 ( Örneğin arkaik ya da feodaJ oluşumlarda) maddi üreti­min yalnızca işe yaramayan bölümü değiş toku� ed i lmektedir. Çok geniş alanlar değiş tokuş ve nıal evreninin dış mda kalmak­tad ı r.

2 . ] "Suıaile�mi{' maddi üretim ( kapitalist ekonomi polit iğe a i t ) deği� tokuş tarafından taman1ıyla (yabancı laştırılmaktadır).

3 . ] Değiş tokuş süreci içinde yer alaınayacağı (yabancılaştı­rı lamayacağ ı ) i fade edi len (bölüşülen ancak deği� tokuş edi lme­yen) - erdem, sevgi, bi lgi , b i l inç - şey ler bile dcğişiın değeri ev­rcnine doğru çekilmektedir. Bu: ''genel bir çürün1e", ·'evrensel bir nüfuz ve yetki sat ımı", ' 'kesinleşmiş t icari değerlerinin öğre­n i Ic bi !m esi için her fiziki ya da ahlaki nesnenin pazara götürül­dü�i.i" bir dönemdir.

'-

Bu �ema Marx' ı n bile öngören1cyeccği kadnr açık ve seçik­tir. B irinci ve ikinci dönem arasında ortaya kapital ç ıkmış, geniş­leyen değiş tokuş evrenin in topluınsaJ i l işki lere de yansıması so­nucunda kesin bir mütasyon yaşanmıştır. Buna karş ı l ık hem Marx. hem de nıarksistler ikinci ve üçüncü döneın arasında bir tür yayılma sonuçlarından başka bir şey görememektedirler. Bu­n a göre ·'altyapısal" yani üretin1 biçimi ve güncel toplumsal i l iş­k i leri yerl i yerine oturtan n1ütasyon ikinci dönemde gerçekleş­ıniştir - üçüncü döneın ise "maddi olmayan" (manevi ) değerlerin ··ustyapısal" sonuçlarını teınsil etınektedir. Gerektiğinde Marx ' la bir olup, gerektiğindeyse ona rağmen bu çizelge kesinl jkle eski anal i t ik gücüne kavuşturulmalıclır.

1 09 •

Ikinci . ve üçüncü dönemler arasında kesin l ik le bir mü tasyon olmuştur. Ikinci döneme oranla bir devrin1 demek olan bu mütas­yon. birinci dönemden ik inci döneme geçiş aşamasın ı da kapsa­maktadır. Ekonoıni polit ik sisteminin ikinci dönen1inden çok üçüncü dönenünde karş ı laşılan , kapitale ( aynı zamanda Kapİ­ta/' e) özgü bir başka toplumsal i l işki t ipiyle, bir bcışka çelişki ti­pi vardır. Marx' ın öngördüğü ancak ortaya çıktığı tarih lerde he­nüz yaygınlaşaınamış bu yeni ekonomi pol i t i k dönemi, pazar ve ''ticari nüfuz�' terimleri aracı 1 iğtyla ikinci clöne ınin ellimen suyu­na sokularak, derhal nötra1ize edi lmitt ir. Günümüzde bi le kültür , tüket im, haber, ideoloji, cinsel l ik, vs ' yle i lgi I i tek ''marksist'' eleştiri : ' "kapitalist fahişel ik' ' yani gerçek anlamlarına o dönenı­de salı ip olmuş karakteristik ikinci dönem terimleri olan ancak üçüncü döneme ( be l l i bir çekince konularak) bir çözümleme i l­kesi olarak taşındıklarında ınetaforik birer referans olmaktan ba�ka bir i�e yaramayan ınal, sömürü, k.ar, para ve artı değer te­rimleriyle yapılmaktadır. Hiç ku�kusuz "gösteri toplumu'' dedik­leri topluma özgü ekononü pol it ik evreninde gözlemleel ikleri bu yeni radikal yapılanmayt açıklamaya çal r�an yegane grup olan ''sil uHtionn iste" (si tüasyonist ) ler (mevcut yapı ve insan la ra kar� ı yön Iendiri lnı iş öğrenci hareket i ) bile �u mal ın ··aıtyapısal" man­Lığ ına gönderme yapmakta ve böyle l i kle proletarya s ın ı fına o lan bağ l ı l ı k ların ı d i le getirmektedirler. Gösteri topJun1u olarak örgüt­lenmenin gerisindeki bel i rleyici unsur hala işgücünün sömürül­mesiyse labi i k i bu n1antık geçedi olacaktır - çünkü gösteri ınal için ınuazzaın den i lebilecek türden bir yan anlam görevini yeri­ne getirmektedir. Yaşadığı dönemde Marx'ın nıal konusunda söylemiş olduğu gibi , eğer gösteri kavramı e n radikal biçin1iyle genel ··maddi" sön1ürünün toplumsal soyutlama sürecine ait, özel bir dönem gibi kabul edi l iyorsa o zaman bu mantık geçerl i değildir. B u varsayımda bel irleyici olan gösteri/biçin1' dir. En ge­lişıniş1' yapısal evre de zaten bu gösteri!biçin1 evresidir. B u yak-

�7 Marx ve "sitliasyonist"ler anısırıda clqti riyc dayalı tck kuramsal gelişme giriş imini , hiç kuşkusuz, Lukacs' in ··�eyleştirmc" kavramına borçluyuz.

Page 56: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 1 0

laşını gerek pol it ika ve devrim, gerekse proletarya ve sınıtla i lgi-1 i pek çok bakış açısını altüst etn1ekted ir. Kabul etseniz de etnı�­

seniz de - şeyler zaten çoktan değişın iştir - kapitalist dünyada, bı­

zim nıarks istlerimizin görmezden gelmeye çalıştı k l arı, bir dev­

rim gerçekLeşmiştir. B izim toplumun1uzun hala büyük ölçüde

ınal ı n egeınen l i ğ i altında olduğu i tirazıysa artık geçersizdir.

Marx kapital i çözünıleıneye başladığı sıralarda, sanayileşnıiş ka­pital i st üret inı rüştünü henüz ispat edemenı işti .

. Marx, belirleyi�i

evren ekonomi polit iğinkidir dediği sıralarda d ın hala egemenü­

ğ i n i sürdürüyordu. Belirleyici olan o nazik yapısal düzeydir yok­sa n i t e l i k düzeyi değiL

Bu miHasyon nıal/biç inıden, gösterge/biçime geçişin yan ı sı­

ra genel eşdeğerlik yasas ı n ı n denetiediği soyutlan mı�� _

ma�� i ürün değiş tokuşlarından, kod denilen yasanın dcnetledıgı degış

tokuşların tü münün işleınselleştiril ınesine geçişe kadar olanları kapsamaktadır. Şu göstergenin ekonoıni politiğine geçiş le bir­I i ktc karsını ı za yaln ızca birer ''ticari fuhuş" nesnesine dönüşmüş ;

.

olan değerler (48 Manifestosu'nda yer alan o ü n l ü bölün1dekı ro-

mantik bakış aç ısına göre kapitalizm: paraya dönüştürebilmek amacıyla sanat, kültür, çal ışına, vb tüın insani değerleri ayaklar

al t ına alm1şt ır. Bunun adı romantil< bir kar elcştirisidir) Ç.lkma­nıaktac l ır. Söz konusu olan şey kodun denet iediği değerlerin is­tisnasız gösterge leşmiş/değişiın değeri hal ine getiri !me leri yani sönıürününkinden çok daha zekice ve totaliter bir deneti m ve ik­tidar yapısına geçiştir. Çünkü gösterge, mala özgü bir yan an­lam olnıaktan çok, değişim değerine a i t göstergebi l imsel bir ek­

t ir. Bu yapısal güdümlenmeye e Jveri � l i işlemsel yapınm yanında nice l i k üst üne oturtulınuş bir artı değer gizemi ınasunı kal nıakta­cl ı r. Gene l leşt ir i lnı iş bir işlen1sel l iğin yüklendiği gösteren - günü­

nıüzde hemen her yerde şu eski ekonomi pol i t iğin yerini alarak

sistemi n kuran1sal tenıel in i oluşturan yapısal d i l bi l in1, gösterge­bi l i nı, enforın atik, sibernetik gibi yen i egemen dis ip l in ler tarafın­

dan benimsenmiş - ve ideoloj i-üstü özel l i k leri olan gösterge.

1 1 1

Kod adlı çivi yazısını bel i rleyen bu yeni ideoloj i k yapı, üretken

enerjiyi bel irleyenden çok daha karmaşıktır. A n l am ve fark üre­t i l mesi n i sağlayan bu güdümJemc bi�imi, işgücü üretenden çok daha radikal b ir güdüınleme biçi mi dir.

B u gösterge/biçi ın , kast değerlerinin özleın i n i çeken paral ı s ın ı f olan buıjuva sın ıfı n ı n dramıyla çağdaş olan göstergeler olu�turduğu topluınsal fark l l laştırma işleviyle birbirine kan ştırı l ­nıanıal ıdır. B ir sın ı f olarak buıjuva7- inin yerini sağlamlaştırması­n ı sağlayan ve güni.iın i..izde tUm orta ve k ü çük buıjuva sını fiara kadar yaygınlaştırünu� b u l unan, fark l ı l ı k ve prestij adlı toplum­sal psikoloji üzerine oturtulnıuş olan ( felsefi yan kı lanışmı/ karşı­

l ığın ı varl ık ve görünümün "diyalektiğindc " bulan) bir edebiya­l ın XVI I . yüzyıl fransız ahlakçılarından güııi.imlizc uzayıp ge ldi­

ği görülnıektedir. Sorun bu değild ir. Söz konusu olan �ey simge­ı.;cl yapı l arı üretiın araçları n ın mülk iyet i değ i l , egemenlik altına alınmtş kod tarafından bozulmuş olan toplumsal i l işki lcrdir. Bu

konu kapitalist sistenlin gerçek leştirdiği sanayi devrimi kadar öneml i dir. B u noktada gösterge mant ığının yal n ı zca egemen sı­n ı f ya da ·'fark l ı l ı k arzusuyta yanıp tutuşan" orta s ın ı fı - ınacldi ya�anı biçimi nedeniyle proletarya hundan yoksun kalacak t ı r -

kapsad .ığın ı söylemek, en az, mal/biç imin sunay ilc�nıiş ve kent.­le�nıi� sınıflar için geçerli olduğunu s<>yley ip, ( Marx döneminde muazzaın bir çoğunluğu temsil eden) köylü ve esnaf sınıflan için

geçersiz olduğunu söylemek kadar saçma bir şey olacaktır. Mal/biçinıle, değişim değerinin soyutla�tırılmış genel yapısını ,

bilinçli bir ekonomik hesap kitap (k lasik ekonomi pol i t ik buraya tak ı l ı p k a l m ı ştır) ve kar psikolojisiyle nasıl birhirlerine kanştır­mamak gerekiyorsa: büyük ölçüde tüm toplunısal süreci, b i linç­

siz b ir şek ilde bile olsa, kapsayan gösterge/biçimi de bilinçli bir

prestij ve fark l ı l ı k psikoloj isiyle birbi rlerine karıştırmamak gere­kiyor.

El eıneğine dayalı üretici çalışınanın ötesine geçm iş lwr 1 ı : ı ı ı g i bir konu ya da göstergeden söz eder etmez, o crsaıwvı ı r ı . ı l ı•ı yalizm z1rlunın ardından, idealizm idealizn1 diyl· h. ıl ' ı ı . ı ı ı L ı ı l . ı ,

Page 57: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

J 1 L.

sönıürüyü yalnızca adale ve enerji perspektifind�..-n değerlendi­rcn lere karşı. biz. eğer "materyalist" terimi hala bir anlama (eleş­t irel yoksa d in i değ i l ) sahipse materyalist olan biziz diyoruz. Bo�verin gi ts in ! Çünkü önen1 l i olan Marx' ın koruyucu bakışları­n ı hala üzerlerinde h isseden şaşı ların mutlu olnıalan. B iz buracb marksist n1ant ığın hangi noktaya kadar, kendisini doğurrnuş olan. ckononıi pol itiğin smırl ı bağlam mda n kopar t l ıp al ınabi le­ccğ in i göstermeye çal ış ınanın yanı s ıra, bir yönctinı hiçimi olma ve donmuş bir çizgisel tarih yaranna uzun bir süre önce eUnden kaçın1ıı� olduğu eski esnckl iğiylc, kuraınse:d eğiınini ( ivınL:sini, gücünü), kendisine yenjden iade edip gcr�ck anlamda genel bir . . kuram olma olanağını , tabi iki onu Okl i t gconıelrisinc benzeyen bir tarih anlayışın lll dar çerçevesinden kurtararak, yeniden tanı­yıp bizinı çel işki leriinizin ne kadannı açıklayabileceğini de gös­termeye çalı�ıyoruz. B i r kez daha bu: n1alm ekonomi pol i liğj ve göstergenin ekonon1i pol i t iğ i (öyleyse her ik is in in elc�tirisi) ara­sında d iyalektik bir sürekl i l ik olduğu faraziyesi üstüne oturtul­ınu� aç ıklayıcı b i r varsayımdan ba�ka bir �ey değ i ldir. Gerçeği söylemek gerekirse sürek l i J ik konusunda, üretim biçimi kavraını denılcn eksen üzerine yerlc�t iri l ıni� marksist savdan başkası gü­vence vcremcınektedir. Olası tck radikal varsayım bu temel kav­ramı bi le redelederek onu belli b i r mo<.klc ait geliş igüzel bir kav­ranı g ibi kabul eclendir. Asıl sorulması gereken soru :

- Kapitalist üretim biçim i hala geçeri i midir? Ev etse, o za­man klasik marksist çözün1leıne canla ba�la, gi.ile oynaya yoluna devam edebi l i r.

- Yok eğer gerek yapısı, gerek�e çel işki leri ve devrimci yön­tenı açısından bütünüyle farklı sonradan ortaya çıkmış bir üre­tinı biçimine geçildiyse o zaman da bunun (söz konusu olan şe­yin y ine bir üretim biçimi olduğunu kabu l etme koşuluyla) kesin­l ikle kapi ta l izmden ayrı bir şey olarak görülmesi gerekmektedir.

- Acaba hala üretim biçim i diye bir şey var ınıdır? Acaba hiç üretinı biçimi diye bir şey var olnıuş rnudur'!

1 1 3

Marksist düşünce bu güncel ekonomi politik evresi konu­sunda yaln1zca tekelci kapitalizm üzerinde yoğunlaşan çözümle­ıneler �unn1aktadır. Marx ' ı n yaln1zca ip uçlarını verdiği bu konu­nun k.uramsallaştınlması sanki b i r .�.:orunluk haline getirilmiştir. Ancak (Lenin, Roza Luxembourg, vb) kurarncılar bu iş i en az kuramsal çaba harcaına i lkesinden yola ç ıkarak yani klasik kav­ramıant çok yoğun bir �eki lde ba�vurup, sorunu allyapı ve poli­tika veri lerine ( rekabetin sona ermesi, pazariann dcnetinı alt ına al ınmas ı , ernperyaliznı) indirgeyerek hal lct.ıncye çal ı�nuşlard ı r. Oysa tckelci evre rekabete dayalı kapitalist evre 'n in ötesine geç­mi�t ir. Buysa sislcn1 in t.an1amıyla yeniden yapılandırılması ve farldı bir mant ık an laınına geln1cktcdir. ....

Tckelci a�amada, si steınde ne gihi deği� ik l ikler oln1uştur? (Felsefenin Sefaleti'nde) Marx, Ricardo'nun hi r sözünü: " B i r birey ya cia ş i rketin teke l indeki ürünler Lord La u erdal e' in oluş­tu r mu� olduğu bir yasaya: yani arz ve lalep ( fiyatlan ve doğal de­ğerleri arasında herhangi b i r zorun lu i l işki kurulmadan) yasasına göre h ir değer değişikl iğine uğramaktaclırlar. Ancak sat ıcı lar ara­s ınua bir rckab�ıe yol açabilecek ve miklarl arı be l l i ölçüde arll­rı lahi lccek �cylcrin fiyatların ı , son a�aınada, arz ve talebin değ i l , yükselen ya da azalan üretin1 maliyel lerinin (öyleyse ça l J şnıa sü­resi-J. B ) bel irlcndiği ni söy lcınck gerekecektir. " kendi hes ab ma geçirmcktcdir. Öyleyse tekelleşen sistemde, çalışına süresi ve üret im n1aliyctlcri belirleyici l iklerini y i t i rmektcdir (ya arlı değer neye benzemektedir?). Böyle olsa bi le l iberal düşüncenin ik i sü­reç ar, ls ında doğal sözcüğüyle i fade ett iği dengeli b i r arz ve ta­lep yasasına ge�ilnıiş olunmaınaktadır. Çünkü onlar arasında ne ÖLgi..ir bir karş ı l ıkl ı bağıntı vardır ne de özgür bir pazar. Strateji k ekiemierne düzeyi talebin denetim alt ına al ındLğı (Galbraith) dü­zcydir. Oysa işgücünün sömüri.ildüğü çelişki l i ve teh l ike l i bir dü­leycle at koşturan rekabetçi s isteıne karş ı l ık tekelci s istem strate­j is in i diyalektiğe kısa devre yaptırabileccği bir düzeye taşıynr:ık t ır - tckelci s istemde arz ve talep arasmda bir diyalektik yni ı ı ı ı Çünkü geçici bir denge hesabı bu diyalektiğr k ıs: ı de\ ı l ' I J ı ı ı ı

Page 58: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 1 4

maktadır. Tekelci sistenı (Galbraith 'e göre bunun adı teknolojik yapıdır) her yerde bir rekabee· öyküsünün ardına gizlenirken, i.iretiın de her yerde diyalektik bir arz ve talep öyküsünün arkası­na saklanmaktadır. Oysa tamamen farkl ı bir durun1la karşı karşı­ya olduğumuz görülmektedir. Gereksin imler. b i lg i , kü l tür, haber, cinse l l i k gibi yönlendirilen bir tüketim talebi sürecinde ortaya Çl­kan bu yeni stratej ik güçlerle, yeni yapısal unsurlar her hangi bir koparına gücüne sahip değildirler. Rekabetçi sisteme karş ı l ık, tü­kctinı düzeni ortaya tekelci b ir sistem talep olası l ığını devre dı­� � bırakarak, denetleyen (reklam, moda, vb 'n in gösteriyle ilgi l i yanın ı o luşturdukları ) ve kodun yönlendirdiği b ir toplumsallaş­n1a süreci şeklinde çıkn11ştır. Buna rağmen sürüp giden çel işkile­rinse, işlevsel açıdan (rekabetçi sistemin sahip olan1adığı bir iş­gücüne sahip olan bu sistemde) aynn1layıcı ve yeniden düzenle­yic i süreçler tarafından nötral ize ve entegre edildikleri görül­nıektedir. Böy l e l i k le tekelci dönemin en belirgin özel l iğ i olarak tüketimin, bir bolluk fenon1cnolojisi yani stratej ik bir denetim, önceden be l irlenebi lecek bir duruın, sistenıe genel bir lıomeopa­ti ve kendi çelişkileri tarafından emi ten diyalektikten başka bir anlama sahip olabilmesi ınün1kün deği ld ir.

Her geçen gün talep yan i gereksinimler b i r s inll.ilasyon nıo­del ine daha uygun bir görüntü sunn1aktad ırlar. B u yeni üretici güçler artık sistenıe sorun çıkartmamaktad1rlar. Çünkü onları e l i altında tutan sisteın gerek gördüğünde kendi nezareti altında or­taya ç ıkmalarına m üsaade etmektedir. Çünkü bu sistenı gösterge­leric çe l işki ve diyalektik üretebi lme lüksüne sahiptir. Her türlü devrim göstergesini kendine ınal cdebi lmektedir. Yanıt ları da

2� Böylel i k le ortaya, üzerinde gerçek tekelin bir denge kunnaya çalıştığı, yapay bir o l igopol (birkaç şirkte tarafından yönlcndirile� bir

_p

�ız

_ar)

_ ç_ıkma��

tadır. Aynen iktidar tekelinin tck bir sın ı fın eli nde ka labı l ınesı ıçın ıkı partılı düzenin en uygun politik biçim olması ya da barı� içinde birlikte yaşayan iki (yakında üç) gi.icün evrensel empe ryal izm in durağanlaşmış biçimini oluştur­maları gibi.

1 1 5

kendisi ürettiğinden sorul ara gerek kalmaınaktadır. Bu soru ve yanıt işi bir kod tekelin in zorunlu k ı l ınmasıyla mümkün olmak­tadır b ir başka deyişle ne yap ı l ı rsa yapı lsm sisten1e ancak kendj kurallarına uyularak, kendi terimlerj ve göstergeleriyle yanıt ve­ri lebil mektedir. Öyleyse bu aşamaya geçiş rekabetin sonundan çok. sosyal çaJışma zamanı denilen bir şey üstüne oturtulnıuş bir nıant Jğın egemen olduğu rekabete dayalı bir i�gücü, sön1ürü ve kar sistem i nden devasa bir işlemsel soru/yan ı t oyunuyla, tüm de­ğerlerin deği�ime uğrad ık lan ve sahip olduklan i�lemsel göster­gelere göre değiş toku� ed i lebi ldi k leri devasa bir kon1binezon lar düzenine geçi lnüş olduğunu göstermektedir. Tckelci aşama (asla total olamam ış) üretin1 araçlanndan çok kodun tekelleştirilme­si anlan1ına gcl ınektecli r.

Bu evreele gösterge fark l ı bir işlcve sahip o lurken, anlamla­Ina biçiıninde de radikal bir değişikl ik olduğu görülmektedir. Bu prestiJ, ayrımlan1a gibi geleneksel gösterge statUsüne uyan amaçların yer aldığı, gösterenin b ir gösterilene, biçimsel farkla, ayrnnlayıcı karşıtlığınsa (şu giysinin kesimi , bu nesnenin s t i l i gi­b i ) hala göstergenin kul lanım değeri eleni le n �eye - aynmlayıcı bir kfır, ya�anan (gösterilen değer) bir fark l ı l ığa - gönderme yap­tığı bir evred:ir. B u hala bir gönderenler sistemine ( ve felsefesi­ne) sah ip psikoJojiyc ait klasik anlamlama çağıdır. Bu aynı za­manda göstergelerin güdümlendiği rekabet çağıdır. Göster­ge/biçim ban1başka bir örgütlenme biçimi yani gösterenierin gösterilen ve göndereni saf dışı ettikleri ve koclun kendi mantı­ğından başka hiçbir öznel ya da nesnel ''gerçekliğe" gönderme yapmayıp kendi gönderenine dönüştüğü ve göstergenin ku l lanım değerinin de bir koınütasyon ve değişim değeri yararına ortadan kaybolduğu genel bir biçimi betimlemeye çalışınaktadır. Göster­ge artık h içbir �ey i belirlemediği gibi, ulaşabileceği en son yapı­sal sınır olan diğer göstergelere gönderme yapma sımrına dayan­mış bulunmaktadır. Böyle l ikle gerçekliğü1 !:)enıiyi.üjik (özetle metal üıj.inin bel irlemiş olduğu gerçekl iğin yerini göstergeler sis­tenıinin almış o lduğu bir evren ya da gerçekl ik) b ir güdi.imleme,

Page 59: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 1 6

yapısal bir simülasyon evrenine dönüştüğü görühnektedir. Gele­nek�el gösterge (keza di lbi linısei değiş tokuşda da) gösterilenle­rin akılcı bir yoldan değerlendirildiği bi l inçli bir uğraş alanı ol­maya çalışırken, burada kodun kar�ınıza hen1 salt bir gönderen­ler süreci henı de sapkın bir arzunun nesnesi gibi çıktığını görü­yorsunuz ( bak. Nouvel!e rev u e de psychanalyse, no 2: ''fetişizm ve İdeoloj i" )

Mal evreniyle olan benzerl i k kusursuzdur. ( Kapitalizm ' i n re­kabetçi clöneınine kadar) "geleneksel" ınal gerçek anlamd� bir değ. i�iın ve kul lanım değerine sahipti. Aynen göstergenin klasik örgütlennıe düzenınde ki gösterilen in kul lnnılnıa değeri gibi, son a�aı11ada, üreti len nesneyle özne aı asındaki özel i l i�kiy le , ürünün tüketitme anıacı hala varl ığın ı konınıaktadır. Genel olarak üretim konusunda ( deği�inı değerinın soyutl,mnıasından kaynaklanan) bir eşdeğerlikten "iÖZ ed ilebi l irken, tüketim konusunda böyle ge­nel bir e�dcğerl ik söz konusu değildir çünkü burada ürünler so­ınut bir anıaca sahipti rler. Tekelci kapitali�.:mlc birlıkte yukanda sözü ed i len ınütasyonl a yalnızca göstergeler evreninde kar�ılaşLl­nıaktadır. Ürünlerin n ihai amaçlarıyla, ku 1 lanı m değerleri bu ev­rende gerçekten de orladan layholmaktadır. Özerk l i k lerini yit ir­miş olan gercksininıler kodlann1ak1adtr. Yalnızca keyif veren bir değer ohna öze l l iğini yit iren tüketi m, bundan böyle i.irc.ti nı deni­len salt anıaca boyun eğmek dururnundadır. Üretinıinse. bundan

böyle, üretin1 alınaya çal ışn1an ın d ı�ında bir amac ı olamayacak­tır. Sürecin, birbirlerini kar�ılı k l ı olarak. bir bahane olarak kulla­nan i k i teri melen birine, btitüniiyle indirgenmesi ( ku l lanın1 değe­rini bahane eden değişım dcğenyle, göndereni bahane eden kod), kapitalıst üretiın biçiminde bir geli şmeden çok bir mütasyon ol­duğu anlamına gelmektedir. Ürct iınin ( ü retinı olsun diye üretim) bütünüyle soyut bir düzeye taşınması yani bundan böyle geçer­liğini yitirmiş bir gönderenler sistemi tarafından sorguianma ihtimali olmayan bir kod gücüne kavuşmasıyla birl ikte sistem yalnızca tüket imi değil bir çelişkiler alanı olarak Uretin1i de nöt­ralize edebilmektedir. Hem gönderen ler ( üretin1 sürecj nin "nes-

1 1 7

n el'' tözü) hen1 de devrım c i (üretım biçimine ait çehşkilerin de asil nedeni) gönderenler sistemi olarak etk inl iklerini yitiren üre­Lİn1 güçleriyle üretim i l i�ki leri diyalektiği. göstergelerle-·· göster­gelerin tözli arasındaki "diyalek t i k" gibi anlamın ı yitirmektedir.

Çelişki ve ytkıcıhk : Yer değiştiren politika

Genel geçer bir nitelik kazandığı anda, ekononıi politiğin or­taya çıkmasını sağlayan sürecin kökeni nde, marksist ekonomi n i n sandığı gib i üretici güç ol arak sömürUlcn çal ı�nw değ i l ; rasyo­nei Je�Urilnıiş bir kapilalist maddi ürelinıe, bünyesinde özel bir

yere sahip olan rasyonellc�tirilmi� soyut bir genel k.odhı, bir bi­çimin dayatılması vardır. D i l i evcil lc�tircn tınlanılama koduyla, tüm toplumsal ve siıngesel i l i�ki leri cvci l leştircrek. yeniden can­landıran �enıa, ckononıi pol i t iğin hem çağda�ı hem de onu üre­ten süreçtir. Günümüzde bu "i.istyapısal'' a lan l ar ekonoıni poli­tiği biçim lcndi rmekte ve radikaJ le�mesınc neden ol maktadırlar. Kar ve sömürü üzerine kurulmuş kapitalist sisteınsc ekonomi po­l i t ik adl ı s istemin başlangıçta olu�turduğu bir örnek, onun çocuk­su deni lcbi lecek evresinden ha�ka bir �l?.Y değildir. Bundan böy­l e değer ( değişiın ve kul lanı ın) ve genel e�clcğerl ik �cm (ls ı "üre­t i m le" sınırlı deği ld ir - d i l , cinse l l i k , vb al an lara da yayılmıştır.

B iç i mse l bir değişime uğraınadığından - hu yüzden hcr·hangi bir rnct afora başvurınadan göstergen i n ekonomi pol itiği yn da vü­cudun ekonomi poli t iğinden söz cclcbiliyonız. Ancak çekiın ıner­k.e/İ yer deği�tirnıiştir - maddi üretim süreci artık çağdaş siste­min kalbi değildir.

.. , Ekonomik açıdan bu si.ircç finansal kapitalinnın ulu!\lararası gücü! özerk­liği, uçar kaçaı (sıcak para) kapitalın dcneılcnmcsı olanaksız oyunu sayesin­de zirveye ulaşmaktadır. Her türlU üretim kuşkusunu ve ölçü olarak altını ka­bul ctıne <..lerclindcn kurtulrnu� olan paralar gi.idi.inılcmcyc uygun bir stratejik alan anlamına gelmektedirler. Gerçek tire ı im her yerde denetim altındadır. Yükselen bir sistem muzaffer bir kod demektir.

Page 60: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 1 8

Dil, gösterge ve yeniden canlandtrn1ayı beli rleyen ekonomi polit iğin, maddi üretimden çok daha önce ortaya çıkmış olduğu­nu yalaniayabilecek biri var n1ıdır? Belki de n1addi üretin1 - üre­tim güçlerinin nicel ik açıs ından işlemselleştirilmesi - neredeyse ik i yüzyıldan bu yana sürdürdüğü temel bir gönderen olma işle­v in i bu soınut devinime borç ludur. Daha uzun vadeli bakıldığın­daysa işlemselleştiri lmiş kodun (bölıne, soyutlama, işlevsel sis­temleştirme ve yapısal düzenleme) birinci planda olduğu görüle­cektir. Bugün yaygınlaşınış bir kodun sonuçlarıy la her yerde kar­ş ı l aş ı labi lmektedir. Oysa biz belirleyici sürecin deği�tiri1crek, ayrıcalıklara bir son verilmesinden söz etmiyoruz. Böyle bir �ey yapmak, n a if materyal iz m üretimin içeriklerine bir ayrıcal ı k ta­n ıd ığı sırada, yeniden canlandırn1anın içeriklerine ayrıcal ık tanı­yan n a if bir ideal izıne geri dönmek olacaktır. İk isi arasında bir seçinı yapmak söz konusu deği ld i r. Çünkü bu zahn1ete sistem bi­le girmemekted ir - kafas ını materyalizm ya da idealizın, alt ya da üstyapıya takmadem kendi ürettiği biçin1e uygun olarak üretim ve yeniden canlandırma, göstergeler ve mal lar, di l ve işgücünUn to­punu peşi s ıra sürükleyip götürmektedir. Bu biçimsel süreç her şeyi belirleınektedir. Bugün bu süreç, soyut terörle topluınsaJı da tüm düzey lerde bel ir lcmektedir.

Tan1an1 ıyla bir kapitalist evre ürünü olan çal ışma yoluyla zo­runlu toplun1sal laşma ve yoğun bir şekilde harekete geçiri le n üretici güçler dönemi arttk sona ermiştir. Bugün - en ufak bir ınant ıksal değişiın göstermeyen sistem, tan1 tersine, yaygın la�tı­rı lmış yeniden üretim mantığına uygun olarak - üretinı güçleri­nin yüceltilmesine son vernıe çalışnıalanna tanık oln1aktayız. XIX. yüzyıldan bu yana giderek büyüyen kitlelerin üret im aygı­t ına entegre edil mesi, tüm enerj ilerin ınaddi üretiın üzerinde yo­ğunlaştırılınası, s ınai köleleştirme, disipl in altında tutma gibi şeylerin hepsi sanki boyutlan bu evreyi çoktan aşıp geçmiş olan toplumsal bir rasyonel leştirme ve denetleme girişiminin geçici, devasa ama geçici bir sonucuna benzeınektedir. Artı değer, kar, sömürü - kapitalizme özgü bütün bu "nesnel gerçekl i kler" h iç

1 1 9

kuşkusuz olayın yalnızca taktik yanın ı yansıtan devasa bir top­lun1sal evci lleştirme süreciyle, üretin1 süreci içinde yer alan de­vasa yüceitme giri�imini maskelerneye yönel ik gerçekl iklerdir. Bugün ise sistem bunun tam tersi sayılabilecek b ir taktiğe yani kısn1i ya da genel bir toplumsal harekete geçişe değil, sonuçta tüm kategorileri kapsayacak üretken bir topJun1sal çalışma zama­nınm giderek büyüyen bir parçasının devre dışı kalmasına yol açan teknoloj ik-yapısal bir rasyonelleştirme eylemine başvur-

. .

maktaclır. Uretiın inkiyle karş ı la�tırıldığıncla bugünkü çeli�kilerin bu ''sindir i lmi�". baskı yoluyla "'yüceltilmesine bir son veriln1i�" evrenden kaynaklandıgını yoksa üretin1e yönel ik sömürü evre­niyle bir i l işkisinin bulunn1adığını söylemek gerekmektedir.

Zorunlu sanayileşme ve doğrudan sömürünün yerini uzat ı J ­mış eğitim süresi, mali açıdan yirmibeş ya�ına kadar desteklenen öğreniın, meslek içi sürekl i eğitim, başka mesleki alan lara yön­kndirn1c yani açıkça toplumsal i.iretkenl iği arttırı11a ve çeşitlen­dirmeye yönel ik her şey a lmıştır - gerçektcyse sistem bu türden bir aşırı uzınanlaşma, çok işlevl i eğitim, gerçek anlamda bir mes­lek içi eğitime ancak çok üst düzeyde yani sayısal açıdan çok k ı­s ı t l ı bir düzeyde gerek duymaktadır. Hatta biraz da abartarak sis­tcmin tüm kararları alma sorumluluğunu üstlcnıni� çok işlevli ve çok di naınik bir teknokrat kadrosu taral"mdan yönet i ld iğini ve sa­ha dı�ına at ı lmış, kendi kaderine terkedilmiş, toplumsal açıdan hiçbir sorumluluğu sah ip olmayan bir kitleye ise yaln ızca bir ka­t ı ln1a ve eğitin1 görme"' i l l üzyonu sunulduğu söylenebi l i r. "Geliş­ın ış b i r deınokrasi"ye ai t olduğu söylenen bütün bu kurumlarla egitin1, kü ltür, kişisel ve kol lektif yarat ıc ı l Jğı i lg i lendiren bütün bu "toplumsal utkular"; eskiden ınülk iyet hakkı ve gerçek hak gibi birkaç kiş inin sahip olabi ldiği , diğerlerinin ise üretici güçle­rin b i l inçl i olarak nötralize edi lmiş olduğu bir ortaında koruma a l tına, kreş, topluınsal denetim al t ına a l Lnma hakkına sahip olma-

111 Bu partisyon önemli yüksek okullar ve üniversitelerde �imdiden çalınma­ya başlanını�tır.

Page 61: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 20

sı türünden bir. Çünkü sistem arttk herkesten üretic i olmasını de­ğ i l oyunu oynan1asım istemektedir.

Buradan da b izzat bu üretici güçlerin gelişmesiyle devre dı­ş ı bırakılmış y a da dışlanmış, off !imi ts (yasak bölgeye hapsedil­miş) çalışma ve üretkenlik düzeninin sürekliliği iç in mücadele etınek zorunda kalan topluınsal kategoriler paradoksuna ulaşıl­n1aktadır - yani kapitalizın in-" baş1angı.çtaki durun1unun tam ter­s i sayılabilecek bir durun1. Zaten yeni çe l işk i ler bunun eseridir. Çünkü vahşi çelişkinin temelinele sön1Urülen sınıf bulunuyorsa, bu çcl işkiye neden olan şey, vah�i ve zorlan1a yoluyla gerçekleş­tirilen bir topluınsallaştırı lma, bir entegrasyon kadar her şeye rağn1en yine de genel üretim sistemi içinde kalan b ir Loplumsal­la�tınln1a sürecidir. Ayaklanmaların nedeni işgücünün üret imle bütünleştirilmek istenmesiydi. Şiddet yoluyla bi le olsa, üretim düzeyinde yürüttüğü geleneksel stratejiyle sisten1in "toplun1u toplumsallaştırabileceğine" ve kendisiyle dinan1ik bir şekilde bütünleştirebileceğine inann1ayan bu yeni topluınsal kategorile­rin üyeliklerine kendi liğinden bir son veri ln1ektedir. Kesiniilde hiçbir sorumluluk taşımayan bu marjinal kuşaklar ayaklanma­y a neden olmaktadırlar. Kendi koyduğu çizgiyi yanl ışl ıkla a�nla­sı. ya da marjinal kalması durumunda sistem, bu başarısızl ık ve an o mi (kura ls ızl ık, düzen s izi ik)nin yarattığJ ayaklanmaların nedenlerini kolay kolay açıklayamayacaktır. Oysa bu sorunun

" A.B. O'de çok sayıda grubu ürctic;i olarak nütraliz.c euip buna kar�ı l ık tü­ketici olarak koruma altına alan, zamansal açıdan sınırlannıamı� işsizl ik/ücre­tinin kurumsallaşması olayına bakınız. Üzerinue tartışılan strateji artık "kapi­tali.t.nıin yedek ordusu" dediL okul konusunda ( h u toplum herkesi gerisin ge­ri okula göndermcktedir)gördügünıüz gibi etkisiz hırakma. toplumr--alın hiz­metine sunma ve (sistemin yenielen üretilmesi açısından bakıldığında pek de önemli görülmeyen. muazzam mali ''özvcrilerclc" bulunma pahasına) önemli boyutlara varan toplumsal kategorilerin parali müşteriye ve sistem açısından da birer parazite dönüşmesine neden olan stratejidir. Bundan böyle vah�i sö­ınüri.iden değil, velayet ve belirli bir konumda tutulmadan söz etmek gereke­cektir.

1 2 1

yanıt ı , s istemin işleyiş biçiminin bizzat içerden sorgulanarak de­ğil . tam tersine dışarıdan, s isteın tarafından bu zorla dış lanmanın radikal leşti ri lmesi , toplun1un temel yapısı, kod, kültür ve icsel-

lcşt ir i lmiş b i r toplumsal n1ekanla verilebil i r. B u durun1daysa an-lamını yit iren üretim sisteıni. kendi ürettiği toplumsal ad l ı boşlu­ğun içine tepetaklak yuvarlanınaktadır. Bu masumiyet ( suçsuz­luk) kararından sonra, i lk an1açların yitiri ldiği, tcrkedilenlerinse ona karşı hissettik leri duygulan yitırmiş olduklan bu ortan1da, üret im sisten1iyle birlikte, sahip o lduğu tüın pozitif değerler de Lcpctaklak yuvarlanıp gitmektedirler. Zaten y ıkıcı l ığm (subvcr­sion ) ortaya ç ıktığı sıralarda, çc li �ki, sistemi için içiıvı yıkınakla n1c�guldür.

Sistenlin merkezileştiriln1e ve b ir teknokrasi piramidine dö­nü�ti.iri.i lnıc süreciyle birl ikte öğrenci ler, genç ler ve daha i lk ba�­tan b i l inçl i ya da bil inçsiz bir �ekilde saf dış ı bırakılanlarla, çiz­gi ötesi (marj inal) ve n1erkcz dışına i t i lenterin ( pcriferi) bulundu­ğu, yi ti ri l ıniş duygular ve sorumsuzh.ıkla karşıtaşı lan bır yerde, her türlü toplumsal kategoriyl e, bölgeseL etnik ya da ayn d i l leri konuşan cemaatlere öneın l i görevler düştüğü sonucuna varı l ­maktadır. Oyun dışı bırakılanlarsa doğrudan oyun kuralına karşJ çıkmC\ktadırlar. Toplumsalın b ir parçası olıııctkLan yoksun bıı·akJ­Ianlar yaln Lzca kend ilerini söıni.iren s istemi değil aynı zamanda kapitalizn1in toplumsal gerçeklik ill<.csini de ba�arısız1ığa uğral­maktadırlar. Ayrı kefeye konulan, fark l ı muameleyc tabi tutula­rak, birer uyduya döni.iştürülen büH.in bu kategorilerin, zaman içinde yapısal bir koda dönüştürüten sisteınle birl ikte, anlamla­rını yitinniş birer terim olarak kendi kaderlerine terkedi ldik lc-

Oy�a böyle bir eylemden yoksun bırakılına, büylc gücü! bir lock-out ( l o­kavt)ın gizli üretkenl ik hesaplarının hir sonut:u, öyleyse bizzat kendi kendini yenıden i.ırcten (<;ünkü üretici olmayan <;İzgi dı�ı l ıkları bile finanse etmekte­dir) ya da dı�ladığı için kendisini terkedenlerin sayısının giderek artmakta oi­duğu bir sistemin, gerçekten, yıkıcı bir modele dönüşmüş olup olmadığı soru­su soruimal ıdır.

Page 62: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 22

ri görülmektedir. Bundan böyle ayaklanan kategori leri n . anıacı bu kod, bu aynnı1amalar, kopma] ar, farklı ınuameleye tabı tutul­nıalarla, bu yapısal ve h lyerarşik karşıtlıklar üzerine oturtulan stratej iy i saf d ış ı bırakınaktır.

Zenci ayaklannıasının amacı ırk kodunu yani ekonomik sö­nıürüclen çok daha radikal bir düzeyi saf dışı bu

�lkmaktır. Kadın

ayaklanınasmın mnacı bel i rsiz kadın kodunu saf �ışı bıraknıak­t ır. Gençl ik ayaklanmasının amacıysa, neredeyse bır ırk ayrım��­lığı g i b i yorumlanabilecek. söz hakkından malınını bırakılma su­rec in i saf dı�ı bırakrnaktır. Keza yapısal açıdan baskı altına al ın­mayla, reddedi lmen in egemen l iği al t nın girerek bütünüyl�. an­lanısızla�an bu toplunısal kategoriler iç in de benzer �eyler soyle­neb i l ir. Ekononı ik açıdan söınürü lenlcr art ık ayakl<1nnııyorlar. Ayaklanmanın amacı artı değerden bir �eyler kopartm<1ktan çok, güncel toplumsal egemenlik srratej jsini be l irleyen kodun dayatıl­masına karşı çıkmakt ı r.

S i stemin yoğunlaşmasıy in bir l ikte ( nıcrkezj hir gört�ıün� �-a­

zandıkça). bir çok toplumsal kategorinin saf dışı kaldıgı �-on��­ınektcdir. H iyerarşik bir yasal l ık ve (gösterge ya da mala ozgu) deoer kazandıkç<1 da bu yasaya karş ı d i renenleri d ışlanıaktadı�·· Ba� ıda rasyonel akı l la kar�ı laşı lnıaya başlanan bir dön�m?e de�ı­lcr de (M ichel Foucault) benzer bir �ekilde hapsecl ı lnıı�lerdır. Günümüzde s ivi l toplumlarm hepsi sakin vatanda�ın göz alt ında llltulduğu birer hapishaneye benzct i lmı� lerdir. Fabrika, okul,

ban l iyö. i ş yeri. müze ve hastahane de dah i l o1nıak üzere he�en her �;yi n arkasıncl:ın, tan1amen rasyonel leşıni� bir topluma aıt en saf b iç imler yani akı l hastahaneleriyle, getto'lar çıkmaktadır.

Yüzyı l ların o luşturduğu bu terrorist rasyonaliznı cinsel bir nesneye dönüştürerek "ırki açıdan" aşağıladığı �a?ını , erkekt:

_n

rad ikal bir seki lde ayımııştır. Cinsler arasındakı sımgesel degış ıokus e lenı;n lann ın , sistemli olarak i k i l i bir işlevsel l i k yararına soyu�l �marak saf dışı edi lnıesi olayma bizim �ışım_ı�daki �ı i?bir kültürde raslanmaınaktadır. Kapitalist ekonomı pol ıt ıkle bırlikte

1 23

u l aşabi leceğ i en uç noktaya varan bu kopuş, gününıüzde. bir tür­lü içten içe enıilerek yok edilememektedir. Cinsel h iperetkenl i k. c ins iyetler arası eşi tl ik. ''özgürleştirilnıiş arzu," yani ''Cinsel Devrim'' c insel l i k göstergesi adı altincia ayrımlayıcı bir etiket gö­revi yle, bir statü işareti ve bir zevk alma işlev ini yerine getirerek simgesel yapının yok edilmesine yardımcı olmaya çal ışmaktadır. Kadın (ya da eşcinsel ) ayaklannulsının hedc1lediği �ey de zaten bu etiketlcnıned.ir. Onlar (jşçi l crin gi.iLtüğli ücret nıUcadelesi nin bir benzeri olan) demokratik ve rasyonel bir n1i.icadcleyle e� i t po­l i t ik ya da c insel hak'lar. kadın ların iktidara gelmesi yani kodun kad ınlar lehine çevrilmesini değ iL bu kodun s<1f dışı edi lmesini talep etmektedi rler. Cinsel ekonomi poli t iğin yık ıc ı l ığmı yani de­ğer yasasının cinsel l ik. fa l lus. erkekl ik alanianna da yayılarak genekle c inse l l iğ in eşdeğeri isi olarak dayat ı lması nı görmezden ge len marksizm. her Lürl i..i rad ikal yakla�ıın olas ı l ığın ı e l inden kaçırd ık tan sonra . "diyalekt ik aracl l ığıyla", cinsel l iğin ekono­mik çel i�ki lere boyun eğmes ini sağlamıştır.

Irk ayrımı konusunda da benzer �eyler söylenebi l i r. Bi zim dı�ım ızda hiçbir kül tür si stemli olarak S iyah ve Beyaz ayrımı o o yapmamaktadır. Ustel ik geçici olmayan ve gününıüzde yapısal öze l l ikler sunan bu ayrımı, biz inı ki.iltüri.imüz, yalpalayan hir l i ­beral evrenseki l ik adı al tında. her geçen gün dahn da alevlendir­mektedir. S i yalı ırlGn bu yoldan ncsnelle�t iri lmesi , işgücünOn sö­mürl.iden çok kod tarafından nesnelle�tirnıcsine benzemekted i r.

I ler yerde karşımıza çıkan bu nesnelleştirmcyle. bu ekonomik ve pol i t ik bel i rleyici l iğin , indirgenmesi olanaksız bir anlam ordusu tarafından desteklendiği görUlnıcktedir. Oysa özgürleştiri lm i ş y a da bujuvalaşt ınlmış Zenc i y i ne Zencidir. Aynen proleterleştiri l­nıiş göçmen işçinin göçmen, Yahudi 'nin de Yahudi olarak kal­maya devaın etmesi gibi - kodu ind i rge rneye çalışan her şey san­k i onun daha bir gi.iç lennıesine neden olmaktadır. Marksist te­rimlerle ifade ehnek gerek irse : üstyapının kendin i böylesine da­yatması, tünı altyapısal çel işki lerin çözü lmesine neden olmakta-

Page 63: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 24

cl ı r k i , en hafif terimler} e bunun paradoksal bir şey olduğu söyle­nebilir. Zencilerin özerkJeştirilmesiyle, kadınların cinsel açıdan ya da proletaryanın bir s ın ıf olarak özerkleştirilmelerinin dev­rin1Cİ bir i l ke gibi sunuınıası gerçekte oyunun sadece yerleri de­ğiştiri 1 ıniş ırk ya da cinseJ l ik kodu ve ekonomi polit ik terimleriy­le sürclürLi ldiiğü anlamına gcJnıektedir.

Başka aynn1lama biçimleri de vardJr. SmıfsaJ b i r egemenlik ya da b ir ekonomik sömUrü sonucu olmadığı halde, gençlerin dış lanması güncel s istemi en çok rahatsız eden konulardan biri­d i r. H iyerarşik tekel ya da karar tekeli, Lopluınsal denilen şeyin anlam ını sı fır noktasma doğru sürük len1ckteclir. Toplumsalın bo­�alttığı bu alana, yaş s ın ıflaınasıyJa bir i l i �kisi olmayan, genç­liğin tcl1 J ikeli bir şekilde yerleşti ğ i görülmektedir. Gençlik ayak­hmn1asının böylesine yankı lar uyandırmasının nedeni, o terkedil­mişl ik duygusununu tüın toplun1sal kategori ler tarafından payıa­ş ı l ıyor olmasıdır. Günün1üzde ekonomi, politika, b i l im ya da kül­tUr alanlannda korkunç bir serumsuLluk hükünı sürınektedir. Bu bir isyandır, el inden söz hakkı al ınınış ya da kendilerine hiçbir zaman söz hakkı tanınnıamış olanların isyanı.

Bugün söz her türl.ü toplumsal a�k ın l ığın içinde eriyip g i tt i ­ği , durdurcık bi lmeyen, bir yan ıt lama (=sorumlu luk ) biçimi ola­rak tanıınlanınaktadır. Ekonomi politik bi le ortaya çıkmış oldu­ğu i l k günden bu yana, söze karşı, kodun her türlü değiş tokuşu denetleyebileceği, bir söyJev tezgah lam ak ı adır.

Yukanda sözü edilen tüm ayrımJaına, bel i rlenıe ya da be l ir­s izle�tirme biçimlerinin yanı sıra sistemin ürettiği gösteren/gös­terilen adl ı temel b i r ayrımlama hiçiminin diğer hepsiyle kesişti­ği görülmektedir. B u temel aynmlama bıçinıiyle, iletişinıin üret­l i ği bütünsel mantık sayesinde sistem, yavaş yavaş ancak karşı koyulması olanaksız bir şekilde, sözün simgesel o-ücünü nötrali-. D ze etmiştir. Iki l i yapılanma, soyut bir yeniden canlandırıcı söy-

1 25

lev, kodun eşdeğeriisi ya da d ış lanan söz". Son yıllarda sözü ye­niden ön plana ç tkartan devrinıci pratik geleneksel çelişki lerin yoğunlaşmasına neden oln1Lıştur.

Bu isyanlarda sınıf mücadelesinin öze l J i k leri yoktur. Kapita­lizmle b i rl ikte çatlakları da büyü müştür. Bugüne kadar üretim bi­ç imi denilen "belirleyici sürecin" ardına gizlenen çatlaklar, s iste­min gen işleti len yeniden üretim mant iğı sayesinde sonıutlaşmak­taclırlar. Tarih boyunca bürokratik merkeziyetçi l iğin köJeleştirdi­ği, ct n ik, d i l ayrım ma dayal ı , baskı al l lna al mn1ış azın l ıklar adlı çati ak larla - üretim düzenini yen iden üretenler şeklinde yapılan­d ırı lanlarla, daraltı l tnış çekirdek a i le çerçevesinde örgütlenen ai­le, kadın l ar, çocuklar, gençler ve keza yaşl ı ların dışlaı11ı1as1yla olu�anlar da dahi l olmak üzere tüm baskı ve eğitim sürecine ait çatlaklar -, genital cinsel gerçekJ ik ilkesinin heliriediği ya da tas­fiye cdihni�, "'sapkın''. genital olmayan, çok biçi ınli (polin1orf) cinsel çatlaklar ki - üretici güç olarak gücünün tan1amına cl ko­nulmuş doğaya özgü çatlaklar. Kapitalist süreç tüm doğal, top­lunlsaL c inseL kültürel güç ağlanyla, tUm d i l ve kadiara s irayet ct nı işt ir - etkin olabilmek için bu i 1 kcnin egemen lik altına al ln­mış b i r doğayla, evci l leştiri lmi� bir cinsel l iğin yanı sıra i let i� im arac1 görevi ni yapacak rasyonel bir d i l , et n ik gruplar, kadın lar, genç ler, soykınn1, etnik kırım ve ırk ayrımı gibi şeylerin cl ı�Jan­nıasma iht iyacı vardır. Katı b i r marksizm doğrultusunda, bütün bunlar, basit anormal gelişmeler ya da ısrarla "sınıf mücadelesi'' olarak n i telendiri len ana temanın dcği�ik yonın1!an gib i kabul edilcnıez. Bu doktı·iner karınaşanın içinde karşımıza çıkan bir şey varsa o da ekonomiyi temel belirleyici olarak gösteren ve bü­tün bu zihinsel, cinsel, kültürel yapıların etkin bir şekilde faali­yet göstermesini sağlayan, mistiklcştirilmiş b ir marksist düşün­cedir. Oysa yüzyı l lar boyunca ekonomik çel işki leri nötralize

•ı ''Bi l ımsel'' çözümleıncieric sözü toplum clı�ına atarak, koda sahip çıkan­lar d i lh i l imlc, göstcrgebilimclir. Çünkü çok gi>stcrişli olmamakla birlikfl', ı temin ölüm kalını mücadelesinin sahneye konulduğu yer burilsı c l ı r

ı ır ı

Page 64: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 26

edebilmek i ç i n tüm "üstyapısar' ideoloji lerle oynayan kapitaliz­nl in güttüğü stratej i bugün tersine dönmüş ve sistem bugün eko­

nonıik referansı ( rahatl ık ve tüketinıin yanı sıra çalışma koşu ll a­rı . ücret . üretkenl ik , gelişme) s imgesel düzeni tehdit edebi lecek en cidd[ tehlike olarak göstermeye başlamışt ır. B ugün ekonomi

kısmi çcJ i �kileri ideolojik b i r en tegrasyon unsuru gibi ku l lan­m ak t adı r. Kapita l izın . bu sapma sonu cunda kend isiy le suç ortak­

I ı ğı na er i ren marks izmi ideoloj i k (kc nd i 1 iğ inden ve kar� ı l ı ksız) ..... c bir i �gUcü olarak sömürmcktedir. Ekonom iye aynca l ıkl ı bir gö­rliıüim kazanelıran gUnünıüzdcki ücret mücadeleleri ya da son a�amada ekononıik kuramsa t la� t ırma - S6guy ya da Althusser ­"nesnel açıdan" idealist ve geric ici ir.

Ü reti m bi çüni ne bağlı çe l i �k i l cr tarafından oluşturulduğu öl­crüde yatay: hc l iri i ye oranla belirsiz. baskı altına alınn1ış bir teri­

m i n d iyalekt i k o lumsuz lamas ıyla karşıla�ılmadığı ölçüde de di· yalcktik ohnayan - bu rad i kal yıkıcı l ık - yasak ç izgi n in aş1lına­sı ve yapısal kocl'' bozu kluğundan başka bir anlama sah i p değil­

dir - ''geleneksel" çel i şki leri n içiçe geçmes ine neden olnıaktadır.

Oysa bu çel i şki ler birbi rleri y le uyumlu deği ldi rler çünkü s iste­min gültüği.i bir mürasyon stra tej is i nedeniyle birbirlerinden kop­mu�l Ll rlar. Böy le olunca da i�çi S l l 1 1 rı ve öğrenci ler (ya da genç

i �ç i lcr ve i �ss izler) arasmda, bir sömürü düzeni kültünün pay la­� ı l ması bahane edi lerek bağJanu kurulamaz. Ta l eplerin in g iderek

fark l ı laştığı ve sol öğrenc i hareket i n jn , " pol i t ize etmek" amacıy­I a. yikı cı '"eylemlerine" işçi sın ıfı n ı da bu laştırabi l mek için giriş­tiği umutsuz çaba lara karşın her geçen gün birbirlerinden kop­nıakta oldukları görü lnıektecl jr. Sanayileşmiş sistemle, ücret kül­türünün tüm değer leri ni benimscyerck ''çalışma hakk1" ve bunun

';ağladığı o l anak lan inat la savunan ışçi s ınıfıyla. toplumsallaşma

hakkından yoksun bırakılmış, s i l i k . dışıanmış ve sistenıin eti ğ i ni

" Koda karşı gelmeden konum deği�lircbi lmek ("beyazla�tırı lmış'' Zenci,

vs olmak gibi) ya da belirli bir terime dönü�cbilmek için yalnızca çizginin aşı­l ıp geçilmesi hcdcflenebilir.

1 27

d ı� layan (cinsiyet, yaş, ırk. etnik grup, di l kategorileriyle kültür ve bilgiyi de kapsayan, sın ı f mücadelesi n i n tarihsel aç ıdan rasyo­nel bir şek i lde aşı l Lp geç i l nıesini sağlayan ölçütlcrle birl ikte ·'üst­

yapıyı 'da kapsayan" tü ın ölçütler) kategor� Jcr arasındak i uçur�m kapanmak yerine. giderek büyü ınek tedir. Işçi sın ıfı artık devrım

ve çe l işk i le ri ölçmeye yarayan altın para bir imi değ i ld i r. Artık re­ferans olarak verilebilecek bir devrimci özne yokt ur. Bir d i l ya da koda dönüşmü� sist enıc ck leın 1cmeye çalı�ltğı yık ıc ı eyleın i , to­ta l bi r baskı ve kop u kluğun tck nedeni olarak güren poli t ik ira­dc:sistcmin y ine bir üretim ve sömürü biçimi olarak sorgu lanma­sına neden olan s ın ıfsal çe l iş k i lerle birl ikte bir de diyalektik i J iş­k i ler kurına dü� leri görmekted ir. Buna kar�ı n üretım süreci yk i l­

gi 1 i düzeyde karş ım ıza başka şeylerin çı k L ı ğı görül mcktedir. B u düzeyde kar�ınııza kapitaliznıi iç in için kem i ren ve g iderek bü­yi.iycn, g i z l i bir bozgun çıkınaktadır. Her yerde çal ı�ma ahlak ı , çağdaş " inst inct of workn1anship" ( işç i l ik içgüdüsU), çal ışına sü­rec iy le (günün1üzde paradoksal bir şek i lde senel ikalar ve '' işçi part i ler i" tarafından yen iden gündeme gdi ri lcn ), şu bireysel ve kollekt if hir şek i lde d ikget iri len yüce itme et iğ i ni n çökli�ünc ta­n ık ol uı ınwktachr. Bugün ( l<J6R May ıs ' ında: "Asi a ça l ışmay ın ! " dcn i l ı rkcn, Fiat, Usinor g ib .i kurulu� lan.la yapılan g rev Jerde h iç­bir talcpte bulunulmamn1ı� ve ya ln ızca grev yapmış o] mak için grcv yap ı l m ı �t ır. ) yalnızca söın iirüyi.i değ i 1 , h ir gerçek l i k ve ras­yonel i i k i lkesi . bir aksiyoın ol arak bizzat ça l ışmay ı da yads1ye:u1

uygulamalarla karş ı laş ıyoruz . Sözü edilen şey Liret i m biçimini kapsayarı içselleştiriln1iş bir diyalc�tik olumsuzluk deği l , top­

lu msal i l işki lerin gene l aksiyomatiği an lanı ına ge len üreti m i n redded i l mesid ir. Ekonom i k taleplerin en az sıstem kadar part i ler ve sendikalar i ç i n de ideal bir denetim ve güdünıle mc aracına dö­ni.işmü� ol duğu ve bu sonuncuların büyi.ik bir i t i nay l a zehirlen1c­

yc ve yön lend irmeye çalıştıklan ücret art ış larıy l a. mesleki birl ik­ler olu�tunna talepleri bi le, hiç kuşkusuz, bu radikal'' yaclsm1a

'" Bu da geleneksel çelişkileıin artık yalnı zca bir görüntti i�levine sahip ol­dukları anlamına gelmektedir - bundan ba�ka bir anlama ne zaman sahip ol­ınuslardı r k i? '

ı ı ı

Page 65: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 28

sürecinin hız1anışını gizleme ya da yerini değiştirmeye çalışır gi­bidi rler. Sol harekete ya da hippi '1erinkine bir anlam kazandıran şey üç beş kişinin isyanı değil, rnuazzan1 boyutlara varan gizli bir bozgun1a maskelenn1iş, giderek büyüyen - söz ve şiddete başvur­duğu günleri özleyen sessiz çoğunluk - bir direniştir. Yanm�kla olan bir araba, kendini izleyenierin ( bu anlamda gençlik hiçbir '·nesnel" yaş istisnası ve ko�ulu aranmadan, toplumsalı n büti.inü­nü kapsayan gizli bir sürecin değişken katsayJlara sahip bir kate­gorisinden başka bir şey değil d i r ) için için keyif aln1asına yol a�an bir manzara sunmaktadır. Buna karşın istalİst ik bir varlık, kil lesel bir ''politik" güç olmaya hevesli bir Sol 'un sonu inti har­la noktalanabilir. Teınsil edilme ve gelenek!->el (aynı �ey anıeri­kan kar�ı-kültürü için de geçerl idir) poJ itik çelişki açısından sol­culuk tcl afisı olanaksız kayıplara uğramıştır.

Politik devrim ve "kültür devriıui"

Ya lnızca maddi üretim düzeyinde ele alındığında, kapitaliz­n1in, son yüzyıl boyunca kendi çcliŞ,kilcrini emebi lecek toplun1-sal ve politik değişiklikler gerçek le�Urmeyi başarn1ış olduğu söylenebi l i r. Günümüzde olduğu gibi çelişki ancak tüm toplum­�al i l i�ki leri sardığında derinle�erck, radikal b ir görünüm kaza­nabilnıektedir. Toplumsaım soyutlanma alanını tüketinı, anlan1, haber ve bi lginin yanı sıra tüm kültür ve gündelik yaşam düze­yi ylc, bi l inçaltının yargılanması ve denetlenmesine kadar yayan siste m i n , ekonon1ik üretim i lişki lerinden kaynaklanan kimi çeliş­k i leri çözmüş olduğu görülmektedir. Yüzyıl sürmüş olan bu dü­zeltn1e giri şiini kapitalist mantığa hem bir kes inl ik kazandırn1ış, hem de n1arksist çelişki ve devrim tamnılarının kesinkes değiş­nıesine neden oln1uştur.

1 29

B u radikal kapitalist n1antıkla, "kök salmış"�& bir eınperyaliz­me tekabül eden "kültür devrimi", ekonoıniko-politik devrimin gel işmiş bir biçimi degildir. Kültür devriınİ tersine çevrilmiş bir "materyalist, mantığın üzerine oturtulmuştur. Toplumsal i l işkile­rin üretim ve yeniden üretin1 biçiminin maddi üretim i l işkilerine boyun eğdiğini iddia eden marksist postulata karşı, gerçekte maddi yeniden üretinı biçiınini (üretici güçler ve üretim i l işki­lerin in gelişn1esi) belirleyen şeyin bizzat toplumsal i lişkilerin ürctilni olup oln1adığı sorusunun sorulması gerekmektedir. Top­lumsal i l i�ki Jerle i lgil i bir soy ağacı, üretim araçlannın rnülkiye­ti dı�ında kalan: tür-ırk-cinsiyet-yaş-dil-kültur-göstergeler gibi ba�ka antropolojik ya da kültürel egemen l i k ölçütlerinin bulun­duğunu göstermektedir, k i bu ölçüt lerin hepsinin farklı anlam ve kodlara ait ölçütler oldukları söylenebil ir. Son aşamada ekono­mik sömürünün bütün bunların ''atası" g ib i gösterilmesi sıradan bir varsayımdan başka bir �ey olan1az. Oysa ekonomiyi bir tak­tik. bir saptırmaca unsuru gibi ya da bir bahane gibi kul lanan ekonomik sömürü sayesinde, Lam tersine. rasyonelleşti ri Imiş bir egcınenl ik düzeninden söz etmenin daha gerçekçi bir yaklaşım olacağını dü�ünüyoruz. Bugün kar ya da sömürünün bir önemi yoktur. Kapitalizmin altın ya da dcnıir çağında bile bunlar belki de sanıldıkları kadar önemli ohnanıışlardır.

Top l umsal i l işkilerin üreti ldiği düzey kapitalizmin en hassas noktası ve g i derek bozguna uğradığı yerdir. Kapitaliznü ekono­miko-politik açıdan kendini yeniden üretmemcsi değil, simgesel açıdan yeniden üretemeınesi tükcteccktir. İlkel değiş tokuş düze­ninde simgesel toplumsal i l işki: "artığın" israfı ve biriktirimi (değiş tokuş edilemeyen, alınıp iade edilmeyen. kazanılan ama kaybedilı11eyen. üretilen ancak yok edilemeyen), karşı l ıkl ı l ık i l ­kesini bozma ve ortaya bir iktidar ç ıkarma noktasına geldiğinde,

ıı. Kapitalizmin, ekonomik ve politik açıdan, gezegen boyutlarına varan ya­yı lması olsa olsa kapitalin bu derinlemesine "yayılışının" özel bir biçimi ola­bi l ir. Oysa "emperyalizm" çözümlemesinin genelde bu düzey le sınırlı kaldığı görülmektedir.

Page 66: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 30

bi l inç l i olarak bir üretin1e karşı ç ı k ışa kadar gidcbilcn. sın ı rs ı z

bir verme ve aln1a i l işkisidir. Oysa önem verd iği tck �ey eleğer yasası yani sonsuza dek sürüp g id ecek b i r sahıplennıc ve birikti­rinı oJan ekonomi politik (kapi ta l ) model i n ın giuıünıüzdc bu sin1gesel değiş tokuş i l işkis ini üretcbilıncktcn aciz olduğu gö­

r ü l mektedir. B u n1odcl s in1gese l c.ic�iş tokuş modc l i ıı i ı ı ta ın ter�i­

cl ir çünkü üret i len , si ıngesel bir yo l cl�ın deği� tokuş cdi lrmcınck­

te ve bu yo ldan değiş tokuş ed i lcmeycn�c ( ın a l ) top lumsal bir ik­

t idar ve sömürü i l işk. i s i ne yol açrrıakıadır.

Ekonomik rasyone l l i k göstergı�si ad ı alt ında, kap i t�ı l lzm i n,

kend i s i nden kaçamayacağı b ir �ey varsa o da bu s i nıgcscl çö;.ü­

lli� ad l ı yazgıdır. C ardan ' la b i r i i ktc, bundan böy le, k:q1ı ı al iz me

a i t temel çe l işk i n in ü ret ic i güç ler ve üre t i m i l i�k ikri arasında de­

ğ i l , insan ları n (sistcnıc) . . kat ı l m�ı larını' ' - ,mcak kdt ı l ı m teriıni

s im ge,e l in n e o l duğunu aç ı k layamayacak kadar sö7le�mcsel ve

rasyone l h i r yan an lama sa h ip oldu�' uıı<.lan - "i:tğ l ayamama nla­

y ı ı ıda ya tt ığı n ı , bir başka dey i�k bu �.ıistcmin. yapısul aç ıcbn, i n­

san yc k nck lcr in in üretici güçler dı�ında ka lan alanl ara y<>ndti­

lcrek özgürlcştiri l mcsinc yani ann ağan ya da hağı�ın tcr�.; ine c;cv­

ri l ıncs i ne kesin 1 i k le o lanak L ı.ın ı nıay�ın ve i� lem sc l olma d ı�ında

bir gaye gütmekten aci7. olduğu iç i n - si ıngl�scl bir değ i� tokuş

gcrçek lc�t i rcbi l n1c o1anağınd�n da yoksundur d i ycccğiL

Bu açıdan tüketim örneğ i oldu kÇil önem lidir R� ısyoncl üre­

t i m yol ları n ı kes redemedcn ölen fcodi.ll ıteyc kar� ın i nsanLut ça-. � l ı şn rmay1 becern1ckle biri i k te onlara n ası 1 tüketme leri gerekı i ğ i-

n i öğretcn1eyen Burjuva7İ. 1929 y ı l ında a;r kalsın tahta l ı köyü

boy l uyordu . Burjuvazi o tarihe kadar insanlan çal ışma ve sömü­

rü yol uy la zorla toplumsaliaştırma g i riş i m i yle yc t mm i şt i . Oysa 1929 hunalınu zchirlenmenin ba�langıç noktastd ır. Çünkü o ta­

rihten sonra ön plana ç ı kan �ey üretim deği l tükeı inıdir. Çiinkü

tüket im stratejik bir unsura dönü şecek t i r. Bun dan höylc tüketici

olınak durunuında kalacak insan lan n ' 'gereksi n i m leri" de en az

i �güç leri kadar önen1 kazanacakt ır. Bu iş lem sayesi nde � istem

ekonomik boyu t ları nı inanı ln1cı. s ı güç bir düzeye ç ı kartacaktır.

ı .., l . _ ...

0� Sd t t iketi nı "itratej i s i içind� yer alan ba�ka Ön� m l i ayrıntı l ar da

\ a rd n. Topl um sa l ciağ ı n nu ycn idcı ı örgüt leyen sistem, tüketme

v L' lı,ırcun�ı olanağı ıan ıyarak ( bundan böyle i�gUcünün yaln ızca

ch o ı ı d m ik an b mda yeniden ti ret i ın ı oi arak tan ı m 1 an ma yan: sos­

yal s ig('rta l lu . sosyal yardıın l a ı , ücretlcr) rekl am . insan i l i�ki leri

!"i l an g ıb ı �cyll�rdcn de söz ederek -.; 1 ıngl�sc l h i ı kat ı l ı m yan ı ha­

ı ı ı ası ( a l ı n ın ı� ve kazan ı l m ı � olan b i r �ey lcri ıı top lun1a iade ed i l­

ı ı ıe� i . geri döndi.irti lnıes i , sunulmas ı türünden b i r yan ı l snrna) ya­

r� ı t maya t,; a l ı � ıyordu. Oysa bu si ıngL�s\.'1 d l i ı'llik lcıne n i n anıaçiadı­

ğ ı �C) asl ında a � ı rı bit kftrl a, sı ıı ı r�ız bir iki i tbrd ı r. Tiim i y i niye­

t i ne (en azından kıs�\ ya da uzun vadede ıoplunısa l hır pal la ma

"ork u:-.uyıa si�.ıtl'ınin man t ı,ğ ı nı yumu��u nw gereğ ini duy Lm bi­

l i ı ı\· l i kapı t a l i :-. ı l erin i y i n iyetlerine) k<tı � ı n sistem Ui kctı ıni bir is­ntf ı coıı.�unwt ıoıı ), bir �öl en , b ir harcama cykminc dönü�tlire­

meı ı ı i st ir. TU"ctinı demek ürct i m e yeni hi ı i v n ıc kazaııdırınak dc­

ınekt ır. (uııkli ttiket i le n her !>CY yenıden tJir yatır ım unsuruna dö­

n ü�mc k.tt yanı lı ıc;bi r �ey ı ü nı li y lc israr c d ı l m c meldcdiı. Kahve :-,tok b rı ıı ı ı ı y: ık ı ln 1asıyla, ınu a;rzanı 1.c ng ın 1 ik ier in sava� yol uyla

yok nl ı l ıııesinc ncdi?n o l an o l ay l �ı ı h i l e :-. ıstem i n hoyut l �ı r ı n ı gc­

n i :)klc ı ek Yl'n iden ürct i lnıesi nden ha� ka hi r i�l' yarayanıanı ı ş ıar­

dı ı. B u s ı stem ürcı ıneyc , hiri k ı i rı ncyc ve ra n tab l h� ı lc getirmeye

malı k u m ed i lrn i � t i r. Yirmi y ı ldan bu yan; 1 l i hcral uznıan l ar, bu

� :lin'l in soıuııH.Ia, bir fclakcl lc kar�ı kar� ıy:ı kal ı nacağını yinele­

.>' i p dursal�ır bik, gdi �mektc o l �ın ü l kl'k'rc yap ı lan yard ı m lar k8t

k�ıı 4trtan kJr lar �c � l i nL!c gcri yL� dc)nnıcyc dcv � ım c t mcktcdi ı. Zen-. � i n ü l k.l·krk l ıçLiııdı DUnya i lc aralarınd; ık i ı �<,:un ı ınu , gerçekten (i;veridc l"' u lu ıw rak kapatmaya çal ı�salar bı k . kapata ınazlar. B u

�.iunım tü m hırcylcı ı<;in de gcçcrl iclir. I kr ı liket ıc ı m a l l�u·Ia. gö�­

teı ı1,c Ic ı ın "endi )'ararı na nıntabi l ı ak �cl ı ri Id i ği kaııdı rnıacasıy'-, ... ....

la �lidaı ı l nı a ktadır. Bu tük.ctici ef!knn· yoluyla b i le olsa zanlaru-nr hn�a geçirmekten ac i zd i r ( ' 'Tti k.t·ı i nı Top! u ın u". Denod. 1970 ) . l l er Wh.ctici ekonomi pol i t ı k s i.-acmi yan i sah i p lc ıı me man t ığ ıy­

hı. harcama, arnıağan crme ve y ı ı irmc n!anaksJ z l ı ğ ı n ın yanı s ı ra

ac ı ın a�; ız değe r yas�ısmı kendi düzeyinde vah�icc yeniden Lirct­

mcklc nıe�gu ldur.

Page 67: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 32

Aynı konjonktürle politik düzeyde de karşılaşı l maktadır. Çünkü konuşma tekelini ele geçirmek demek i ktidar olmak de­mektir. Söz (karar, sorunıluluk) artık değiş tokuş edi lememekte­dir. Oysa bu çok tehlikeli bir durumdur - iktidarda olanlar bunun bil incindedir. 1968 Mayıs' ınciakine benzeyen sarsıntı lara nıaruz kalmamak için, iktidarın, umutsuz denilebilecek bir nıücadeley­le, söz hakkının bir kısmıyla, sorunıluluk1arının bir kısmını dev­retıneye çalışmaktadır. Oysa bu sarsı.ntıdan kaçabilmek olanak­sızdır. Katı l ımı sağlama oyunu her seferinde, sanki sistemin, da­h a bir genişlemesine neden olan kusursuz bir taktik gibidir. Her­kese özerklik tanıdıkça, karar mekanizmasının giderek zirvede17 yoğunlaştığına tanık oJunnıaktadır. Aynen 1929 yı lmda üret t i ği n i tükettiremediği için hapı yutan sistem günümüzde de sözün tü­ketilmesini sağlayamadığı için hapı yutacağa benzemektedir. Çünkü bu bir üretinı sistemidir ve kendi kendini yeniden üret­mekten başka yapabi leceği b ir şey yoktur. Bu sistenlin artık sim­geselle (biriktirim sürecinin şölen ve tüketim yoluyla tersine çev­rilnıcsi, üretim sürecinin yok etme yoluyla tersine çevrilmesi, ik­tidar sürecinin deği� tokuş ve ölüm aracı l ığıyla tersine çevrilme­si) yeniden bütünle�cbiln1csi olanaksızdır.

Hayatta kalabilmek için kendi kendini : tükctirn, hoşnut ol­ma. gereksinin1ler, cinsel özgürlük, kadın hakları, vs ilc aşnıaya çalışan sistem her düzeyde yücelti lmeden yoksun bırakılmayla, özgürleştirilmc ve hoşgörünün eksikliğini hissetmektc - toplurn­dan soyutlanmayı en alt düzeye indirebilmek, insanların toplum­sal adlı oyunu oynayabilmeleri için el inden geleni ardına koyına­maktadır. Oysa bu duruında bile şu özgür1cştiri lmenin aşırı bas­k ıc ı bir görünüıne sahip olmasını engelleyeınenıektedir. Eskiden rasıantısal olan ve çeşit l i l ik gösteren gereksinünleri kendi 1110-

'7 Bi lindiği i.izere faki.iltelere özerk lik tanımak, onları kapitalist üretim süre­cine benzeyen bir süreç içine sokmanın en güzel yoludur. Aynen sömürge ül­kelerini sonsuza dek sUrecek bir modernleştirme ve sönıi.irme sürecinin içine sokacak en kestirme yolun onları bağımsızlıklarına kavu�turmak olması gibi.

133

dellerine uydurarak bir daha geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde türdeş kıl ıp, rasyonelleştırmektedir - ve eskiden bastırı­lan cüıselliği şinıdi bir göstergeler oyununa dönüştürerek, ranta­bilize eclilnıiş işlevsel vücut ve zevk ilkesi şekl i nde somutlaş­nıaktadır. Haber, iletişim araçlan tarafmdan daha bir kısıtlanabil­mek ve bir n1odelc indirgenebiln1ek an1acıyla özgürleştirilmişt i r. Ekonorni politik sisteminin baskısıyla her yerde karşılaşıyoruz. Bu baskının son biçimiyse çevre kirl il iğine karşı çıknıa ve job enrichment şeklindedir. Sistem burada da çemberi gcvşetcrek doğa ve çal ışma eylemine eski saygın l ıklarını iade ediyormuş numarası çckıncktedir yani geleneksel sömürü biçinıinc oranla üretici güçleri yüceltrnekten kaçınmaktadır. Ancak burada insa­n ı n doğa ya da çalıştığı işle kunnuş olduğu ilişki sin1gesel b ir i l işkiye benzerneyeceği gibi sisıcınin i�lemscl yapısı esnekleşti­ri I erek, güçlendirilmiş olacaktır.

Kodlama, a�ın kodlama, evrcnscllcştiri le n kod, kapitalist sistemin giderek yaygınlaşan aksiyematiği (Deleuze) ve bütün bu şaşaalı soyutlamalarla, bu tersine çevrilmesi olanaksız tekel­leşmeye karşı, vermek varsa almanın, kaybctınck varsa kazan­manm, yok etmek varsa üretnıenin, yanıt söz konusuysa konuş­manın da zorunlu olması gerektiğini di le getiren bir simgesel de­ği� tokuş sistemi.

Bi•· simülasyon modeli ve

ideoloji olarak ekonomi

Hcnıen her yerde karşıınıza "Kültür devrin1i" adı altında çı­kan bu simgesel yıkıcıl ığa karşı kapitalist sistemin çel işki leri bir an önce ekonoınikleştirerek çözmesi, dikkatleri başka yöne çek­mesi gerekiyor. Ekonomiye özerklik kazandırmak ideoloj i k bir stratejidir. Bunun için Bourdieu 'n ün, La Reproduction 'da ("Ye­niden Üretim") eğitiin ve kültür sistemi konusunda dile getirmiş

Page 68: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 34

ol dul!tl önerileri v inelcmck gere 1\ i \'Or. E� itim ve k li l ı U r \iste nı ine L

..; '--

'-t a n ı n m ı ş olan ( k uram�a l laşt ırı la ı ı hir ���k ı n l ı k ve ken d i n i cvr�n­seJ ve demokra t i k b ir şe) g i b ı . ..: ı ı ı ıma g ı n � ı ın iy lc - herkesin ��it oranda e.�itım ve k li ltür u ı l ep etme hakkı v;ırd ı r - s ı n ı fs al yapı ye­nıden ü ret im cliizerı ınc iade cd i l ı ııektedir) b i c i n ıscl özerk l i k nu-.. ınar�sı sayesinde s i stem �u c.ı� k ı n l ı k s i nıli lasvon u n u n ardın:ı ı.; ı� ı ­nar<ık idCt)/oj i k i�kvi ıı i yerine ge ı i rchi lmcktc ve �gcıı ıer ı lnplurn­s� ı l i l i sk ı leri en etk in .o.;ek l ıy l c � i irdi in.: h i l m l'ldedir. A:-. J ı nda s i:-; ıc-,

' . ı ı ı i n bu i l işk i lerı yerı iden ü retmek ten haşk.�ı bir �ey yapıp yapnı.t­c l ı ğ ı ı ı ı snrg u b ııı t ı ı ı ın yanı s ı ra, c�cıncn .ı.ı ı ıı ı fı ü reten üzgiin hir < ı lan Iş levine sahip olup olmad ığın ı n da �onı l n ıa'\ı gerekmektedir. B u d u rum Ç,'hzLi mlcmc ıerinı leriıı i n tcrsinc �'L'Vri ln�L·s i n i /oru n l u k ı lnıaktıı c l ı r. Çü nk li o /:ıman ckuımıni 1\; ır)ınıua. b i; i ı ı ı t oplu ı ıı­!a rı m u.c la L'�ı t şansa .'-ah i p olma olas ı l ığın ın en ) iı" sek oldu.0:u. 1 nplt ı ınc.;a/ . Vl1 i l i�h i lerdeki Cil a l t dÜ/l'ydcJ\i l l ll l l W fa/akar! ığa hi­}(: ( ta ı ihsl'l d�ıdaı ı , buı:juva;: ın i n urlaya � ı k m ı � <)ldıığu glindcıı hu y ana. cknnoın i kendinelen daha L u t ucu olan huJ.. ı ı k i . d i n i . � i i l l u rd •

yaJ'ı l ' ı ı kar�ı:--; ı n da i)zg lirlliğc a�ı l an hir � ı�,: ı ;ıma ı � ıh l : ıs ı l-i>r�..- v ı n ı )'erine gct irm i0 ı ı r) ya�<.tn ı lıakkı t aı ı ı y an b i r yer o la ı . ık. <; ı kııı .ık ı a­d ı r. B e l k i de toplumsal i l i şk i lcnn iırcti rn iııdc ba��ıt karaklc-r eği­t i m 'h' k.i i l t Li r '-;Jstl'nı inc � t ı t olacak ve ckoııo ı n i k dt' onbrın vcnj .. L den liı·ctilnwlcı·ini :-ıt ığl t ıy<ın h i r !d)prli Y't dı.ı � ı ra\· rol l i ı ı li l is tkı ll'­cck ı i r.

Bu ıı rd icu 'nl i ıı ı.·<>zli m l cnw.\i ideoloj i k .-.; li J\'c.,· tc b ı r c kğ ı � i k l iL�c neden olın� ıd ı g ı g ıh i bu slireciıı !.!c:ııellc.\ t i ri l ı ı ıcsinc vol � ıc: ı h i J -'- '- ' "' � ' nıcl-. ı cc l i r. Ideol o j i her zaın�ın k ı s ı n i hiı - hLitLı ıüin - iL�crh. kst ı r i l ı ıı ı :-ı

. . ' her kısmı hlill in anında idcn1 oj iyl.' dc>nlisınekted ı r - ()/crk lc� t i ri l -:ııc-\ iylc on aya �·ı kahi Jnü�t ir. Aynen Buurdieu 'n l in <.;unmu'> oldt ı­ihı C�J { ı nı �istem i g ib i . Zaten okul nrııl'Q inck olclui:iu � ı h i t u nı ... '-

._ ... '- '-k ısmi a l an lar ideoloj ik b i r alan olma görL'VÜJ i yli kJcnc h ı l i:·:ı·r -öze l l i k le de özerk ( ve hat ta bcl irk)'İci ) bir sli recL' clön i is l lirti l ı ııl is > \ bul unan ekon om i . Oy�a hem kapi ıa l ızm lıeın de mar�sızm c ko-nonı i y ı r>zerk1c�tırmi�1erdir.

1 35

ı . ı KTsmen özerkleşıırilmiş her toplumsal alan en k ısa süre�e �' ren�clci ve eşit l ikçi bir efsane üretım alanın:.ı dönü�me� te�ı

.r.

B i r ;:am anlar d in in sah i p olduğu bu ni te l ik lere. gününıüzde. e�ı ­

t im ve kLi l tü r sıstemİ sa h ıp g i hiyken, ü rct inıe a i t yal ı t ı l nu� b ır lŞ­Iev gör<'v in i verine get i rc-n tüketim ı n de ay n ı alana demir atm ı ş ı2. i h i�i ı r - oysa el in . k li ltiir, vs kar.� ı s ın da, ekonomi t op1u nısnl b ı r ;asyonc Ilc ş mc b i ç i nı i ve cv rensel bir ü rcl kc n 1 i k aşaııı as ı o 1 ara k ( hıı ;.ada da nı ar b istlcrl c, h u ıj u va i k ı isa ıç ı l arı arasında lı ıçbır fark yokt u r ) g i derek üzerklcşnıcktecl i r - höylcli� l c n��nc

.ı u ı:et!l�}

man ı ı ğı kar� ı � ın da herkesin h u k u kcn c� il oldugu �t k J l ı b ır c� ı l l ık­� i c fs ane ( 1 1 1 i t ) olarak ya�amaya devam ct mc ktedı r.

2 . 1 Ekonom iğin arkasında b i l ı m V<ırdır. ( 'ünki.i c_i iğcrleri n�l c n ayrı l ) lma üzel l iği ne sah i p her alan

. kes ı ı ı l i k ,

. ncsne

.l l

.ı l'" ve lı�

.l��k �l t

:-..ı lgı lanıay..t -;aiı�maktadır. Nesn d l ı k ve hakıkaı. b ı l ım�cl bıı .. l l ,�­n ı n bl' l l ı ko�u ı lar altında özcrkle�tırı !mc si ve paylaşılması yla or­ıav .. ı ç ı kını� olan bir sonuçtur. B u n u n d ı�ında kalan her �ey ku­s u

.rstı/ w hti lüm lcre aynl ın ı� h i l i ııısd bi lg i !arafından d ı�lanıııı�­

l ı r. Bu da fen hi l i nılerinin kurd uğu b i r dUştür c.,·iinkli b i l i m bi lgı­si;:l i ğ i ıı (cehalet i n ) büyülcyici l iğinc :-ı ah ip ol ın ayı her zaman ar­zıı la;n ı � t ı r. Öyleyse farld ı ( ay n ) n ı n bi l imi olm�ıya çal ı� c_m ekono­m i pol i t i k kesm l i k l c b ir i<.ll'oloji i i rL inlidlir. " B i l imsel'' (mater�a� ! is ı ) olmaya ı,;al ı �aıı b i r ekonom i pol i t ik clc�t ir is iysc, kcn d ı n ı nesııcs i ı ıdeıı uzakla�t i ran soyutlanıayı gUçlcndı rnıckcn başka b J I �ey y�ıpatl\�lnli. lk tadır. Ekonomik b i r l�ak

.i�aı

.yok�ur

.- ya da bu g�­

l is iclizt· l a::;ama b ir hakikat olarak i lg ı ın ız ı h ıç m ı h ıç çekmemek-• '- ' IL'd i r.

3 . 1 Ekonomi de dah i l qlmak Lizcrc ti.iın kısmi a lanlar aynı �a­m�ıncla birer - k ısmi - çe l i�k i alan ı d ı r. Gi.inünıi.i7dcki temel

. çe� ı�­

k i alan ı ysa bütün bu k.ısıni a l an lar arasıncü�kı oı:ta."- s ın ı r çızgısı

pol i t ikad ır. B ıı durumda devrim : bu s ın ı r ç ızgısı n ı n o�·tad�ı: k�J­cl u ı lması demekt i r yoksa kısnıi çel i�k i 1erin çöz ü l nıcsı cl

_e�ı L

_l!k

ortaya ç ı k m ı ş olduklan günden bu ynna k ı s m i al� ınlan ıçın ıçı.n

kem i ren iç çel işki ler sanki bu sın ı r çi zg i s in in ( aynın h�n1an_ı n) b ı­

rer yaıı k ı s ı g ih idirJer. Öyleyse anlaş ı l ması güç şcy lerdı r. B ı r yan-

Page 69: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 3 6

dan. �

yrı�l�nma korkusu içinde yaşarken, b ir yandan da özerk­leştınlm�ş ıç çelişkiler şeklinde bu ayrımı güçlendirmeye çalış­maktadı� lar. Onlar �çısından ayrımlamadan başka bir çözüm ola­ı�ayacagından, kesın bir çözüm önerisinden kaçınmakta ve ay­ı unlanma .korkusuyla da (başkaları buna iğdiş edilme korkusu di­yecekler? ır) çözüınü sistemin hızlandJnlmasında aran1aktadırlar. E

_�onomı politik denilen �üreç budur. Ekonomi politiğin düşgü­cu ancak buna yetınektedır (Cardan).

• !cl.eol(�ji , kül tür ve özerkleştiri lmiş vicdanİ değerlerle birlik­:e: f�kırlerı kaps�yan geı�ç�k l i k i lkesi simü lasyonunu materyalist c.ıç ıddn el�.

alan tum eleştınJerle, henzerleri sonunda dünüp dola-şı� _yc�._vu

.cut olara� �1atcryalizn1in yani belirleyici bir a�anıa olaıak ozeı k ekonomının karşısına geçmektedirler.

�cr yerde önce simgesel değiş tokuştan kopuşun kuramsal karşılıgı. kurumsal özell ik kazandırılmış ayrı bir alan olarak kar­Şın1�za Ç��a�.

ekonom.j daha sonra toplun1sal yaşamı baştan sona yenı�en �rgutleyen bır vektöre dönüşmektedir. Üretimi hesap ve akı l uzcrıne ?turtan �vrensel bir siıni.i 1asyon. Amaç ve detern1i­nasyo�dan bıhaber s ın1gesel değiş tokuş yerine bir deterıninas­yon sıı�lila.syon u . Ayrı l ık i l kesinin belirleyeceği evrensel bir ekoı:om �k gerçekl i k i lkesi ya da bu a�cunanın belirlediği b i r ger­�ckhk sıı�ülasyonu. B ugün somutlaşan da zaten bu model'dir. Iş� yaradıgı anla�ılan işlemsel model lerı e, sonucu önceden görii­l�ı ek, denetle�eb�len �urumların simülasyonuyla birlikte gerçek­lık ve gerçeklık ı lkesr· adlı kodun gördüğü i s i gören yapay iş-leınsel değişiklik ler.

. C ardan: "Modern toplum yalnızca biçimsel açıdan akılcı dır. Bu ılerleme tasımına dayanı larak üretici güçlerin gelişmesi deni-

·� �atcryali�� simi.ilasyonla, idealist simülasyon böylcJikle aynı noktada bu­luş.maktaclır. Su�eçler ort�k şemaya uygun olarak ancak biri tarafından birbir­lerınden ayrılabılmektedır (göstergebilimscJ indirgcmc de aynı şemaya ıröre yapılmaktadır). Bak. Nouvelle Revue de Psychanalysc, no 2. o

1 37

!en şeye tarihsel "diyalektik" adlı bir kılıf uydurulmuştur. Oysa öncüllerinin içeriği bir düş ürününden ibaret olan bu geçerli ta­sımdan geriye her şeyden kopmuş bir rasyonellik sapıantısının oluşt u rduğu ikinci dereceden bir düşgücünden başka bir şey kal­nıamı�tır. Rasyonel olduğu iddia edilen modernizm. hayali b ir ta­rihsel b iç iınden başka b i r şey değildir. Çünkü belirsiz n ihai amaçları n ın hiçbir ınantığa dayanmadığı görülmektedir. Kendi ken d i n i b i r amaç olarak i lan ett iği zaman bi le ( bu durum hcn1 m ant ık bem de ··diyalektik" akJ l için geçerl idir) nıodernizın be­l i rsizl iğini korumaktadır. B u haliyle ele al ın dı ğ ında, modern dünyanın sistemli bir çılgın l ığın el inelen kaçabilmesi mümkün göri.i nn1emcktedir. B u durumun en be l irgin ve korkutucu biçiıni ipin ucunu kaçHmış olan bir teknoloji (ve bürokrasi )cl ir . . . Düşgü­cünUn her yere egemen olduğunu gösteren en çarpıcı örnekse ekonom i dir. .

, demektedir.

S in1gcsel, ekonomi politiği (ya da herhangı bir ayrı alan ola­rak kabu l edilen) üreten hayal gücünün ortadan kaybolduğu yer­dir. Bu anlamda kültür devriminin ekonomiko-polit i k bir devri­mc yol açması söz konusu değildir. Ekonomiko-politik devri min verilcrini içeren bir kültür devrin1i bu verileri bir �ekilde rasyo­nel leştirmeyi ve m istifiye e ln1ey j beccrm i�, kısmen devnmci b i r söyJevdir.

Bu devrin1 bir yandan tüm ya�amı ve topluınsal i l i şkileri dö­nü�türmeyi an1açlarken. bir yandan cia öncelikle, belirleyici gö­rünümünü üretim biçiminin özerklc�tiri lmesiylc kazanınış olan C'devrin1ci" ve ınateryalist) ekonominin özerkleştirilınesini en­gellemeye çalışacaktİr. Bugün ekonomi politiğin diyalektiğinden daha iyi b i r strateji ü reten1eycn sistemin, ekonomiko-pol it ik dev­rime karşı bir kültür devri mine girişmesi kaçınılmaz bir sonuca benzemektedir.

Page 70: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 3 k

Marksist kurarn ve işçi hareketi:

sınıf kavramı

M arksisr çözümleme ( i ç çel i �k i leri ek cl ah i l olmak Li zere) Un�t i m man r ığ ı aksiyomnna kar�ı yöıı c l t i l m i ) bu pot ansiyel dev­rimci glicli arı ı k s ı n ı f ve üret i m h i ç i m i ter im leriyle i fade et mck­trn vazge�·nı i� t i r. ( En rad ika l h i ç i m i de dah i l o lmak üzere) top­I t ı msai ya�nm prat iğ i n i tiin1 boyutlarıyla k u ranıs a l l a�t ırabil­nıck ıcn i tc iz olan bu çözü m leme bu i� i ya Urcıim b i ç i m i den i len yun.-.. ı ı ıc ı ayna y a da devrimc i bir " pn l i l i b ı ' ' boyu tları na u l a�t ı r­ınaya �·a l ı�t ı ğ ı hi r rraıik le yap ın ak. ı ad ır. B ugün u l :t�ııı ı \i o ld uğu­mu' noktadan baktığın1 ızda devrı ıııci bi ı ınan L ığa sahi p olan nıark.sist <.;'()?i.i ın lenı c n i n . bi .t. i ın topl u ınla ı ı n ı ı;ı da ı lkel topluın­lardan fatla a� ı klayamad ığım gürlıyt)flJ/..

Geri ye yön c l ı k olarak di.t acaba bu iş hep büylc değil ıniy­di ( '! ) sorusunun soru l ması e.erckmcl-. tcdır. Daha M.ux dön<;nı in-...

de üre t i m b i ç i m i k uram ı ıoplunı�ill pratiği t > lağanüstli h ir şch. i ldc hasi t lc�t i rmemi� nıict i r? Glirıccl dcvri ıı ı bıc.; i ın i konusu nda bir fi­k i ı s:ıh i b i o lamayan marksisı \·özi imlcnıe, �n a7 ı ııdan, tari h i n her hangi b i r dönem iyle i lg i l i ( " k las ik" kapi l a l i s t cvr�) temel �c l i �k i -. . leri �ıç ı k layahihniş midir? U rc t i ın b iç i m i y le b i r l i k ı c s ın ı f ve s ı n ı f-l ar arası m licade lc. acaba hi<; g�rçckıcn a\ ı k l; ınab i l m i � lcr m i d i r?

M arks i � t ku ram ve i �çi J wrekc ı ı n i n X T X. ) (iz y ı lda �-a k ı �ma­lar ın ı hcl k i de tar ih i h i r nı uci i'cdcıı - A l t h ıısscr tarihte� i en önenı­ı i o l t ıy demektcel i r - çok l<arşıhlda bir· nüt ral izasyon ve indiı·ge­ıne sü reci o l n rak kabul eden şu, h.uts<ll �eye '-ıaygısı�d ı k eden, v�ırsay ınıın ken d i n i burada day at t ığ ı gürü l mcklcd i r. Nesnel Lari­he göre bu i k i s i önce len i n i s t b ir politik kan�ım. daha sonra sta­l ın i�t hü rok. rasi, güni.inıüzclcyse en pcspayc reforın ist amririzm !,· inde bo�tı tur g i deceklerdir - uzuı ı b i r çök. U � dönem i ne denk cl(i�cıı bu a�anwlan b i r i k i parku r dcği� ik l iği olarak n i tclendir­lllC'� i� i n kohıyına kaçnıa k ı ı r. Bu �·ök i.i�i in temc.l i ı ı de yatan nıan-

1 .., 0 _"') 1

ı ı � ı anla \ � ıhi l m c k için S tal i n . Len in. vb' ı ı in ötes i ne. hatta bizzat t\ Lır.'\ · , n -düsl inccs in i ıı teme l i ne , t a ha�langıç noktasın a kadar git­nwk \'1.' oıH�n 1-. uram ıy l a pro letarya olarak n i telend ir i len nesnel

h i r t n p l u m�;ıl pr�ıl lk a-ras ındaki d iyakktik çuk ış ına n ın kes i n l ikle d�\T ı n ı :.: i olara" k abu l ccl i l nıcsın i n de ötes i ne geçmek gerekm�k ­ıedı ı. B u i.) layın i l ah i yan ı n dan öy les i ne etk i lcndikki . hugline ka­tbr hic l\ iıns�. bu kayna�manın gcrc k s i 1 l i ği ya eli\ en m U kcmnıc l k; ıynil

��ma hiç imi o l ı�ı ak z.onındtt ol ınadı,B,ı g i

.bi h i r cl ü � ü n�cy � d i­

k n l'( i rmL·di . B i rbi rlcriııe l'ndc h.skı ıL·n:k, tarı l ı boyunca hırbır le­ri ni c.,or�ulayan top l umsal devri m le. kuramsal d ev in i ın cl i yalek­ı i k tkvr i ı n �ıd ı a l l ında t a rihsel bir a<,; ıklan ıay�ı dön Li�crek evrcn­:;ı· l k s ı riL'rlü.n de h i rb i rk r in tkn lark l ı �L·ykr olma özel l ik ler in i k�. -., i n ! i k k :'ı l i r ın i �lcrd i ı

l\.a\ ı ıa�ıııa ı l-. i s i de ( t.ıyncn X I X . ) u;y ı lda Coınıı ıune'c kad:ır (��.·n.·-.·h ,·L�t ı rı ı nı i� nlmı t arl a. !lJ6X :\1 : ı y ı :-. ' ı nda ve n iden k: ır� ı nı ıL'a �-! han : k ı i�.tarı ocv ı rıneye yCınc l ik ayak lanmalar g ı h i ı "va

_h�ı" v.c

lw l i ı -.. 1 1 cızc l l ıh.lcr LLsJ \'(ll1 ı adikal bir i.ty: ı k b n nı <ıy l : ı . radı ka l hır k ı ı r:ııı ı ; ı ra� ında dc�il� l-1 irh i rk rin ı tu;.:ıga dU�LirnıU� v� h i rhi r lcr i n­dcıı r:ırk l ı i k ı terin� ara� ı nda gcryc k lc�ın i� t i r. j st�n irsc buna d i ya­

k k t i h LlL' dc ı ı i l c h i l i ı. Uu du ru mda diy:ı lekt ik bir görlintime kavu�-

1 u n ı l : ı ı ; n ı arJ, � is ı kuranı sa, dalıa i y i s i n ı hubmadığı i ç i n , s ın 1 r ya

da h ı l ın v l i v e rı�srıd bir ör�lil lcıımc u l ( ın proleteryayı ıoplu nıst . ı l b ı r "ocı · l· k l i h." olarak k : ı hu l k ı ı ı nck /Oı t ı ıHia k : t l ın i � t ı r. - K urt.\ 111 ·· sal a�ı ( i :�n pnı lcıya i i ıgl i i leıııııesı lirc: i i ın lıi ç iın i y k . lirc l i nı i l i �ki­icı i ve � ı ı u r ıcı ı ı n k n li;:crınL' ot u n u lmu� hc l ırgın hır topl u m�a l �.·k�t ir iy i lwderl�nıcktcdir. Proktaryanın bır yaı:da.n " r:��nc l ' ' ve ()r!!, l i l lü hir � ı n ı f. ()te yanda ıı cb (gerek materya l ıst ıçcrıgıylc, gc­l'l ' � "c d i v�ık·kti l-.. hiç imiy k ) ra�yone l ve yapısal üze l l i k ler ta� ıyan

hıı k ı ı ra�n oldu!.! urıun k�ıbı ı l edi lmesi gcre k. i yur - devrime diya-.._

lc!.. t i k b i r ı... ı-;a dc\Tc yapu ran lar da bu hirbir lcrin� bak.Lı baka ra�­''onel k s ı n i s olan i 1\İ teri nı d i r. Dcvriınti gerçeldik ilkesini b ı r ) .. � . i ' daha h i<; dcğ.i�t ır i kın�yccck. şekilele matcryal ızm, t i:�rıh ve c ı ya-

l c kuk (l ıarak. .ıdl�ındıran bu operasyon s ırasında ncyın baskı a l t ı -

11�1 :ı l ın ıp, ney i n elenmi� ol d ı ığu n u söylcye b i 1 mck oldu kça güç t ü r.

Page 71: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

140

Şöyle. de söyleyebiliriz: XIX. yüzyılda parçalanan makinalarla maddı üretimin dışında kalan ve ekonomi poli t ik tarafında� b�i t�in�yle y.ok edilmiş s imgesel bir yaşarn ve topluınsal i l işki bıçınııyle. bır "zevk alma i l kesi''ni hedefleyen marksizm öncesi Litepist v� özgürlükçü bir söylevle, lanetlennıiş şairler ya da cin­sel

. devr�nı esnasında karşı laştığımız bütün o ayaklannıalar rad�kaJ bır devrim görünümü sunnıaktadırlar. - bütün bu vahşi ve radıkal hareketle mucizevi bir şekilde buluşan nıarksist l\:uram v? sosy�l

vi�r örgütlenme, iiret. ic i güçlerin gelişrnesi denilen şeye clıyalektıgın de yardınııyla hem bir s ınıf statüsü henı de "tarihi" bir içerik kazandırnuştır. Marksist kuramla, sosyalist örgüt1enn1e

���onomi pol it iğin, üretim güçlerjni bir ınıknatıs gibi toplumsalın ıçın c �el<�ıcsin.i sağlayarak kar� IL güç i l işki leri şek l inde rasyo­nal le�tırnıı�leı.·dır. B u devrimde güçler diyalektiğinin ötesine geçnıı� olan bır şeyler yani radikal bir farklılık vardır. Artı dever ve işgücünün söınürülnıesinin dışında bu devrinı, değer yas:s ı adıyla evren.sel Uretiın ve toplumsallaşn1uyı tek taraflı bir şekilde rasyonel le�l ı rcrek tüın topluınsa] i l işki lerde bir çürümeye yol aç­mı�t ır. Yakından bakı ld ığında, bütün bunların, marksist kuraının toplumsal devri m i n başlangıç noktası olarak kabul ettiği şu ayak­lanı�ıanın toslamış olduğu üretici statüsline, yitirmiş olduğu hu­kukı hakların "diyalektik yoluyla, iade edi lmesinden baska bir �ey olmad ığ ı görli lınektedir. Marksizm, bir yapısal bozu lnıa ve baskı sürecini bile devrimci bir sapma ve özgürl ü k vaadine dö­ntişttirebHmektedir. (Nietzsche hakl ıdtr: acıyı merkezi bir değer olarak kabul eden h ınstiyanlar g ib i işçiler de kölelestirilme sü­reçlcrin

.i merkezi bir değer olarak kabul etmektedü·1e

5r. ) üstelik bu d�vrım hemen sıcağı sıcağına gerçekleştiri lebilecek türden bir (�evrını değil, tarihi bir amaca dönüştürülmüş bir devrimdir. Ge­l ışmc adı alt ında buıjuvazi kendisine pozitif bir anlam kazandı­rırken. marksizm de ona devrim adını vererek diyalektik bir an­lam kazand�rmıştır. B aşından beri kendi anlamsızüğını amaçla­yan. bu devı.·ım, dayatılan bir anlamla, nesnel bir amacı rasyonel­Je�tıren rad ıkal arzuya karşı çıkmıştır.

1 4 1

Yoğun sanayileşn1e. katı disiplin, XIX. yüzyı l ın başından bu yana zanaatçı ya da köylü kuşaklarını saat usulüne göre çalıştır­ma süreci n i n yaratt ığı durum sonucunda karşı karşıya kalınan yakıp y ıknıa ve ayaklanınalaı·a karş ı i l k marksist kurarn ve işçi hareketi, genelde tari. h i rasyonel leştirip, çal ışma y ı toplumsal bir zengin l ik kaynağı olarak değerlendirirken, üretim güçlerinin ras­yonel gel işnıe sürecine de bir anlam kazandıran ikincil bir psi­kolojik süreç tipi ( burada sözü edi len şey bir tür bi l inçaltı söy­levini andıran bir �eydir-çn) ol u�turnıuşlardır. Ancak bu SÜI'eçle (hiç kuşkusuz arcfJncla, tersine çevrilmesi olanaksız bir topluınsal s ın ıf etiği olarak çalışmayla, bu sını fın birbirine kan�ınasına ne­den olan diyalektik bir ''oluınsuzlanıa''nın bulundugu ) devrinıci proje birbirine kanşnrı lmıştır.

Burjuva kökenli ve tarihsel açıdan buıjuvazinin bir s ınıf ola­rak tan ımlanmasını sağlayan rasyonel çalı�ına ct i (k)ğ i işçi sını­fıy la birlikte. tabii onun da bir smıf olarak tannnlanınasına kat­k ıda bulunup, tarihsel açıdan kendisine bir teınsil etme statüsü kazanclırarak, inanılnıaz boyutlara kavu�muştur.

Makinaya duyulan saygı , çal lşma arac ına �arar vermenıe dü­�üncesi g ibi �eyler bir tür sah.iplcnme (yasal hakka karşt bir tür insani hak) olarak da n i telen diriLebi 1 i r. Geleceğe yöne l i k bir üre­t i nı araçJannın e le geçirilnıc dü�Uncesiysc, üretme en1eli güden işçi sı ıtıfmın, bUJjuvazinin tarihi emel in i üstlenen bir s ın ıf olarak tanınmasına neden olmuştur. Üretinı biçimindeki değiş ik likleri kaale almayan devrimci proje, bu ürct im araçları m toplum adına sahiplenıne ve öz yönetiın adı a l t ında üretenlcre tahsis ederek, üretinı sürecinin sonsuza dek sürüp gideceğini betimlemektcn başka bir işe yaramamıştır. Aynı devrimci ideal sayesinde "işçi s ın ıfının" idealleştirilen işçi statüsü de kesinleşmi� olınaktadır. Her nedense işçi sınıfı "en değerli insani sermaye,, toplumsal zenginliğin başlangıcında yer alan bir efsane gibi algılanmakta­dır.

Oluın lu bir devrimci sınıf tanımının kökeninde bulunan şey tari h j ınateryal ist bir üretim ideali dir. Evrense l leştiri lmiş bir iş-

Page 72: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

ı 1 ") ..... _

gücünden yola ç ı k ı l arak i�çi sını f'ına da evrensel bir tanını ka­zandırı lmaktadır. Tarihsel açıdan kapitalüı evrenselliğine claya­ı:arak kendisin i bir s ın ı f olarak ıanınılay:uı burjuvazinin i�çi .\Jn ı ­

.( ın a da bir öz kazandırdığı gönilnıckt�dir. l3öylcliklı...: kaplı�d ve ı�glicü b i rer değer olarak karşı kar�ıya gcl ıncktc ve bu evren de ··, aynı nn da i k i s i b i rden bir yere sahip o l n ıah.tadırlar. Nesnel b ir�r tarihi referans sah i bi olan bu i k i c.; ı n ı r aras ı ndak i �·aı-ısrnada ka­;:anç l ı ç ıkan tarar hep buıjuv�ızidir. Çti ı ık i.i s ın ı f kavı aı;ı ı ıı ı ı ı mu­cidi odur. B u s ı n ı f kavram ı n ı n içine pro kı � ıry a '' J da ı ı kd ı o ı ı ı ü n -' b C> m a l ı götü rnıli�tlir. S ı n ı f kavra m ı , rasyonel lirc ı i nı i hen i mse mis b ir ıopluın ve hesabı llltulan Lirct i m gii � k ri sayesindt' nnaya c..:· ı k� m ı � rasyonel ve evrensel olma hevl;s l i s i h i r kavr: u n d ı ı. Bu hal iy­le � le al ınacak o lu rs�ı - ya in ızca üre l ı nı anu;lannıra nı ( ı J k.ıyctıylc dcg ı l aynı zamanda rasyonel hedeflcr·i olan lirct i m k <Ic ranım Ja­n<ıh i lcn - buıjııvazi yani kapitnl ı�ı bur juva sın ı ! ı hu t?.[ınc kadar var olmuş ve var olacak tck s ın ı fr ı r. Pro le ıarya) ı bır � ın ı r nl.ırak kabul etmek, onu (''tarihsel bir üzJJc" · ol:\r;.ık \ ı n ı l b i l inc in'-� s�ı-

,., B�ı karı� ı k l ığın nnaya çıknıasınu neden ol .ın �ey } I lle i .\!.! iiclinc - dıyalck­l ı k cre l ı::;kı Yl' s()ınürli düzeyi - özgli değişim degeri • ı ı ın :yaı ı ı s ıra marksıst ku­nıın ı ı ı korunıu al t ına al ın ı� ulduğu lwffanun dcg<•n'dir. DL ' g c ı \· ulurnlay;ın hu r lü/.cyiıı i ı ı d i rgcnm<.:s i n laı ıaks ızd ı r. B ı ı dli;:cy. ul ı ı ı n:-.u1.d;ın ı ; lunı l uya t-t'�ı:; ya­ının prokıcrya .-; ı r ı ı l ının kabul et t iği , i ıı.-;aıı cmı:.� i ı ı ı o l u n ı / u hir .:;t.:ki lc.k v:ı nsı­ıan ayna gibıdi r. Burada k u l lanım değeri de maı k'>i ..... ı kuranw !�öıli hıı- nvıın oynamı�tır

·•· B u bakış <ıl( ısından dcğcrlcııd iri ldigindc. 1 .uk; ıcs · ı ı ı Tarih ve sınıf h ilinci ' i ı ıdd. i u glizeliın d iya lek t iğ i n in kaıman ı,:onııaıı oldı ı.!!u g<irLt l ınektcdir. Rcı\­)'(Jllcl ı:ıııdkre sahıp ıarihsc ! bir öt.ne nlaraJ... s ı ı ı ı f'/;ı, s ı n ı f tılm.ı b ı l ıncıııc v.ır­ı n a su� ccinın birbirlerine cklcın!cnmcsi g ı bı . S ı n ı ha l bır gcn;d.lik \L' ıems i l L·dı l�hıl ır

.l ı k. ı lke�iııin. tı..:nıclde bir ınırtı aracı l ı!!ı� lcı. z:ıkrc • ı las�ıhilnıc .... i yanı

sını ! dcn ı lcn varlığııı Ü(( k utscıl parçaya ( ya:rar hurada Baba. 00:ul ve Kuıs,ll R u �ı li�·lcnıcsiıw na/.ırc yap ıyor ) höiLınchilnıcsi i�·in hn �ey h;ı1.;r gihidır. Da­ha ı lk. andan ba�layarak bu kol lekt if. d iyakk ı i k ve · J...cııd i l iğındcnlik ()zc!li0:i­nc �ahıp"sınır h i l ınci. bliroknıt ik slireci yalanlar gibidır (z:ııcn bu ylilden ı;cr /.aman yüzcy.sc! kalan stal inci lcr ona �iddcılc saldınnışlardır) . Daha derın b i r d (izcyc ın i ld iğindcysc. s ın ır b i l i nci konusunda rasyonel olmak btevcıı bir k.uraı:ı l ;.ı , blinıkrasiyc özgü biçimsel rasyonetril< arasıııdu b i r suçorıal� l ığının varlıgına tanık oluıınıakL<.ıclır.

143

hıp o lmayı ' ' zorunlu kılan ve) hal a örnek a l ı nabilecek ı-ek model

olmayı sü rdüren burjuva sın ıfı düzen i n i n tanını ına mahkum et­

mek dcnıektir. Bu. rasyonelle�en · ' i�çi lıarekct i"yle, işçi ayaklan­

ınal arı sonucunda e1dc edi len s ın ıf stati.i�Linü, �anayi düzeninin

genel mantığı iç ine oturtınakla c�anlam l ı b i r �cydir. Keza "sınıf

olsun cl iye s ın ıf' dü�Uncesi, üret i m ara�·lanyla o l an i 1 i � k ileri du­i'eyindc ele ;. ı l md ı D, ında, kola v l ı k l:.ı hir kar�ıt l ık i fade edebilen bir

- � �cı ı ı a aıı l mnına sahip old uğu h H ldc, üret i m i n cnnaçiarında her

Dıyak k. ı i k. w kcııd i l ığ i ı ıdcıı l i k. ii1.d l i ğ i ııc s<ılı i p Lukacs\ı kuramın hiimk­

raıı � J1Hrl i IL' hel iıtill t ari lı�d acrıdan g idl..' n.: k. gti\· lc ı ı ı ııekle oldugu bir C�Ö.ncındc

u ı ı aya �· ı ı ı l l� ulmtı�ı h i r kaza eseri lkğ ı ld i r. 1 .uk. ac-; ; ı� l ınd; ı bu -;üren: ı ı ı�az c�­ıııcım kıcdi ı ,·ün"-li akılcı bir iltLi. r:ı�yuncl hir s ı n ı r anl;ıvı�ı n ı . hıı s ın ı ! ın hı­

l ınd ı h i r ta ı i l ı iitncsi olduğu düslinccsin i on:ıvlavaraı... h ir ıcms i l cdı lml..' VL' iit,-� ' �

tksksınc manl ı !!, ı yla. ıdeal ( s ın ıfa ü;p.ü h ı ı ılıı "lwn i tkali"lhi ı \iin-ci yerli ) C .. \, .,__ .

nm: olunnıak.wdır. .Ru i se bir iirgüılı.:nnıc ve part ı lq ıııc sürecinden ba�ka bır

sev d q� i ld ı r. Dlis!!Lidi ürünü b i r t ; ırih iinıı.:si a\· ık laınasıııa uyan l'll giızc l iir­

ı.ıLi pa�.tıınyak h;; hLirokrasi (ay ncn ı i im ha ı ı ı:ırıl ı i hoytınca idc:ı l k�t iri Imi� h�r

hi l i ne,: l>J.ııc:-. ın i ı ı , ras) one! bir �eki lde dcııeıkı ıL· ı ı l k\'kt anlavı�ını ı ı �·ı�da� hı ı

ut.aııt ısı o l ması }!ı hi - s ınır dül'.cyindc Lukacs ı ıı hir kcl' dah:ı ayrıı iş lcınl' ha�­

v ı ı rd ı ı�u l�i)rL i l ı ı ıcktcc l ir ) mak iı ıas ı d ı r. Yl·ııiden sı ; ı l i ı ıc ı l ığc ddndiiğlindcysc,

l .ukaL.'�. l';�� i1.1ni i rr�ısyoııel olmakl t ı su\·laya l > i l ı ı ıt:k iı.;i ı ı Man t ığm yol\ edilme­

si ha:;:. l ı k h ı ı ıcıni yaz,ıcnkı ır - ny'>a fa�i1.m yalı ı ızc;ı h ı ı ı: juv<ı tkınokrasisi < ıçısın­

daıı i ı rnsyoıwl bir �cyd i r v � aslı ııda pııranoyak Mnıı ı ığı ı ı ula�tığı s ı ı ı ır ı l<.:ın s i l

ı..: tmt.:kıed i r. J\nc;ık bu sın ı r "Dıyalcktik Mantığın ( iık ıl ı··pro!ctcrycı sı n ı fı adl ı

iinwııin a:;:.k ı n dü�sd liğ i i�ine yu varlanma:-.ıııı L'l1gL·l lcycım:ııı ist ir Böyle b ı r

�( ly u t luınaysa c.mcak ( ınamıksal açıdan Sta l i ı ı 'k birl i k te) l ı ı r ıotalı ıarızın ii.!-c­

rııw nturtuLıbi l i ı d i . bir baska dcyi�k bu, s ı n ı l sal ,ı\ k. ı l ' ı n tüm �onını l u l uk. V<.:

<kı ıe t ı ı n i ııın i)ruliı l ü bir :-.Lir<.:� tarafından Li:-ıtlcnilmc-.,ı anlunıına gt.lmck.tcdir. � .

.S ı ı ı ı l b i J i ıKi <.kni lcn ıdealıst bakı�ın urı..: ı ı i�i IL k nesnel var olu� biçinll)'�<.: rar-

ı id i ı . Ö/.!.!Ün bir dcv in ı ın ya da prat ı � ı ı ı diy;ıkl t ık mlidahaksiyk, bu s ın ır. or­

taya bir ı�art i ya d,ı h i r örgüt çıkart,ınıanıı �t ı r ik ı idar alanının geıı i�lcı i ldiği

h ıı esnada bu iş i sınıf b i l i neİnı kendi idcolnj is i g ibi �algılayan hlirokrasi yap­

ınışı ır. Tarih ve sınıf bilinci ' n i yazd ığı s ırada aıııisı,ıl iııci o lnıay;ın Luka<.:�· : ı n

sıa l i ıı c i hareket i ç inde yer :ıl d ığ ı g<irli lmektcdir. Bu nıcıindc bliro"rasiyc b i r

ıarih rclscfcsi kazand ırı l ınaktadır. S ı n ı r b i l i ncine sahip b i r iSzne olarak yansı­

ı ı lan muzalTer bürukrasiysc hı ı rclsck s:ıycsimk tarihsel tın l anıda ıoıalitcr b ir

yi\ncıim olma idcal i n i , tarihsel bir olgu olar�ık, ya�ama geçi r<.:cckt ir.

Page 73: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

l 44

hangi bi r değişikliğe yol açmak bir yana. tam tersine, diyalektik açıdan kendını ıçselleştiren ekonoıni polit ik adlı süreci, sonsuza dek stirdürmek zorunda kalmaktadır. S ın ıf n1ücadclesi b�r sınıfın diğer bir s ın ıfla olan çatışn1ası anlanıına gelmemektedır (çünkü Doğu Blokundaki g i bi yapı ter­sıne çe:�·ılc.

rek pro.let

�lrya sın ıfı ikt idan el ine geçirdiğinde top­l ums�l

.ı l ı�k ılerd

_e h ıç bır öne ın l i değiş l ik ohnamı�tır). S ı n ı f mUca­del�sını bır s ınıf b i l inci ve sın ı fsal bir varl1k tannnlamasının red­ded ı l ınesindc aramak daha doğru bir davranış olacaktır. Proletar­y� a��su�dan, �u, buıjuvazinin yadsınrnası anlamına geln1ektedir �.unk�ı bır s ın ı t stati.isi.i kazanmasını �ağlayan varlık buıjuvazidir. lfstel

_ık bu yadsıma kendini tiretim araçlarından yoksun bırakma ��ın �� ı n � 'nesnel'' marksist tanınıı ne yazık k i budur) �eklinde de­g� L uretıın ve ekonomi pol i tikle sın ırıanınayı yadsıma seklü1de­dır. Kcı�clini üretici güçler, işgücü, tarihsel rasyonel Ii k, :b tanım­layan bır proletaryanın böyle bir şey yapabiln1csi mümkün mü­dür? Tabi i kı huyu:. Bu açıdan değerlendirildiğinde proletaryanın (ya da her

.hangı bır olası sın ı f) bir biçim ve bir içerik arasındaki rasyonel dıyalcktiğe ( bi r yandan s ın ıfsal yapı, diğer yandan da, bunun adı sınıfsal ··çıkarlar'' ( ! ) oln1adığı zan1an, kendi s ınıL'ial değerlerine) n:ahkuın edildiği görülmekıedir. Kapitalist toplu­ı:ıu? c� ıy�ılektıg

.ıne sorgusuz sualsiz tes l in1 olan proletarya amaç sahıbı bır sınıf ohnaya mahkum edi l ıniştir. �.aha �la güze

.l i bir yaııdan sınıf mücadelesi sayesinde gide­rek guçlenırken bır yandan da iktidardaki egemen s ın ı fı güçlen­dırmcktc ve bu arada g iderek çaptan düşen ınuhalefetiyle, daha n:ıuhaf�zakar değerlere sahip görünmediği zaman lar, k apital ist sıste� ı n reform lar yapmasına yol açmaktadır. İşte bugün ulaşrnış olduguınuz nokta budur.

. Bu "iki aşamalı devrimci yadsıma"nın (proletarya burjuvazi­yı yadsım

.ıştır ancak bir sınıf olarak kendi kendini yadsıyama­mıştır) tarıhsel başarısızlığından kiın sorumludur? Lenj n n1 i Sta­l i n m i , diyalektik bir hata ını, yoksa çökmüş bir proletary� m ı ?

145

Bana kal ırsa bunun soruınlusu Marx ' ın soruınsuzca ortaya atmış olduğu sınıfl arın yok edilmesini hedet1eyen, devr.in1ci bir özney­le (gerçek ve tarihi bir sınıf oluşturan ücret l i işçiler), devrimci bir kurarn arasındaki çakışmadır - bu sınıfların yok edilme işinin za­man içinde marksist kuramın karşısına diki lmiş olduğunu söyle­yebiln1ek zordur. Çünkü bu kurarn mantıksal açıdan toplumsal ayaklann1aya b i r töz kazandırma i� in i , aşı l ıp geçilmesi olanaksız, neredeyse kalıplaşmış bir örgütlcnn1eye benzeyen kuramsal b ir .s ın ıfa ylik1emiştir. Zaten o andan it i baren proletarya sınıfıyla, marksist kuramın birbirlerini karşılıklı olarak doğrulamaya, öyleyse nötralizc etmeye başladıklan görii ln1ektedir. Oysa ge­rek Marx gerekse devrimci eylemin arzuladığı yaşam değişikliği projesin i n yavaş yavaş bir proletarya zaferine döni.iştürü lıneye çal ışı ld ığı göri.i lınektedir.

Bir aınaç olarak devrim ya da

tarihin askıya alınması

Şu diyalektik rasyonelleştirmenin öteki ytizi.inde tarih ve üret im biçimi nelen başka bir şey yoktur. Top lumsal yap.ıclan yola c ık ı Jarak (burada Rönesans' tn dayattığı mekansal bir gerçekl ik .>

i lkesi ol arak aym perspektifele buluşma düşüncesini bir kez daha referans olarak al ıyoruz) kuramsallaştırdan bu kavram üretim bi­çiminin, zan1an düzlemindeki karşıltğıdır.

Marx ' ın·ıı "bin yıllık bir geçnıişe sahip olduğunu" söyleyip, "yakın bir gelecekte" gerçekleşcccğin.i i fade ettigi komünizmle, e l i kulağında olan devrim düşüncesinden daha önce de söz et­mişt ik. B u ütopik zaruretle I I c gel ' i n ''Hukuk Felsefesinin Eleş-

11 Burada Kalivoda 'nın Man:. ve /• re[{d başlıklı yapıtından yararlandık. (Edit. Anthropos, 1971)

Page 74: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 46

tirisine Giriş", "El yazmaları 44", "Feuerbach üzerine Sav­lar" da karşılaşİlmaktadır. 1848 yı l ındaki başarısızlıktan sonra bu zaruret yenj koşullara uygun hale getirilmekle birlikte n1evcuL durumun sunduğu olasılıklar arasında komünizmin - o daha geç tarihlerde yani gerekli-': tar4ihi koşulları yaratacak bir dönenıin sonunda gündeme getirilebilecektir - yer almadığı görülmekte­dir. Kapital ' le birlikte devrimci bir ütopyadan, salt bir tarihsel diyalektiğe; hemen şündi gerçeklcştirilınesi düşü n ü len radikal bir ayaklanınadan nesnel bir değer1endi rıneye yani k ap i ta l izm i n "olgunlaşmasını ", bir başka deyişle topJ unısa 1 bir sistem olarak kendi kendini içten içe yadsıyacak aşamaya gelmesini, beklemek gerekir'e - öyleyse mantıksal ve tarihi bir zorunluğa yani pro­leteryaya özgü olunısuzluğun, uzun vadede, bir s ın ı f olarak ken­disinden çok kapitalist sürece yöneleceği uzun sürecek bir diya­lektik yürüyüşe - geçilmektedir. Bu n esne l ve zamana yaydnı ı� "sapma"ya an gaje olan proletarya ise olumsuz bir tcriın ve bir ta­rihJ' öznesi g ibi algılann1aya başlanacaktır.

Radikal zarurete ters düşen n1arksiznı bu durumda tarih ya­salarını incelemeye başlayacaktır. Artık kendi kendini yadsımak­tan vazgeçen bir proletarya ise gelişn1esini kapi ta l in gölgesinde sürdürecektir. Devün1 de yeri ni , tarih yasalannın sonunda insanı

4ı Aynen hırıstiyanlık tarihiyle. h ı rıstiyan kökenli bir tarihsellik kavramı­

nın, ölümünden bin yıl sonra dünyaya geri döneceği süykııcn İsa 'nın geriye

dönmeme�;i sonucunda ortaya çıkını� olmaları gibi.

4 1 Yalnızca bir ülkede gerçeklqccck sosyalizm. proleteryanın olası bir ta­r ih öznesine dönüşmesini sağlayarak, hu olıımsuzlamaya bir tözsellik kazan­

dıran tarihe de nihai bir nesnel boyut kazandıracaktır. Böylelikle proleıcrya

önce tarihi diyalektiğin olumsuz. daha sonraysa devrimi olumlayan bir tarihin

olumlu öznesi olu verecektir. Bu yenilir yutulur cinsten olmayan sapma ancak

Litopya aşamasından, tarihsel bir "epochc" (Husserl 'e göre, diinyanyn gerçek-

1igiyle i lg i l i olarak di le geti rilebilecek her tlirlü düşünce ya da değerlendirme­

yi askıya alan bir çözümleme yöntemi)a�amasına geçi�Ic mümkün olabilir ve

ancak bu sayede açıklanabil ir.

147

toplumsal bir varlı k olarak özgür1eşmeye zorlayacağı, kaçınıi­n1az bir gel i şın e sürecine bı rakacaktır. Marksist perspektiften vazgeçmeyen radikal zaruretse nihai bir zarurete dönüşecektir. Şu-anda-ve-burada, tarihsel ( topl umun kapital arac ı l ığıyla nesnel bir şekilde toplumsalla�tırılması - ''nesnel" devrin1 koşullannin olgu nlaşmasıyla i l gi l i d i yalek t ik süreç) b ir gerçek l i k i l kesi adı al­t ı n da ve sonu olmayan - tari h in , proletarya diktatörlüğünün, ka­pital iz nı ve sosyaliznı j n ötesinde - b i r beklenti di.işüncesiyle gi­derek , hemen ve sürekli devrim dü�üncesindcn, daha çok ödün vermeye zorlayan sofu, yücel ı ın c ve u muL üzerine kurulmuş bir komün i zm clü �üncesi n i n a�kı n l ığ ın ı doğru la yacak asimptotik (sonuşn1ayan ) bir şeye, sonsuza kadar sürüp g idcbi lccek bir er­telemeye dönüşecektir. Arzuladığı devrin1 uğruna çile çekmeye razı olan koınünizınse "bir türiLi gerçek 1c�l i renıediğt düşleri" yü­zünden büyi.ik acılar i ç i n dedir. ( B u a�kın boyut la, bu yi.ice ltme sürecinin b ir benzerini daha önce de "mil lenariste" tari katlar, Isa'nm �n kısa süre içinde gcd dönmes in i isteyen ortodoks h ı ns­t iyanl ığa karşı yaşamışlardı. B i l ind iği gibi Ki l isenin güç sah i bi olmasını sağlayan şey yine bu baskıcı yüceltn1e si.ireciyd i . )

O güne kadar gerçek leşt i ri l rn iş olanl<u·ı devrim aciL verilen n i ha i b i r göstergcye i ndi rgeme k yerine, insan ın zaten bütün benliğiyle gerçek le�tinnek isı eel i ği bir başkald ırı süreci iç inde yaşad ığ ın ı varsayan o rad ikal zorun l u k düşünces i ne rağmen, devrim bir a ınaca (son nokt<ı) dönüştürülmüştür. " B i l i m ad�mla­rın ın ., kendisi n i daha derinlere gömebilmek amacıyla, büyük bir key i f alarak, indirgenıeye çal işt ık l arı o hayalcİ idealizmin e l in­den çek i l ip alındığında ütopya eleni len şey ancak böyle bir anla­ma sah i p o lahi lmektedir. Ütopya o yatay çel işki ler şemasını ya­n i tarihe ait olduğu söylenen "Akla'' yaşam hakkı tanıyan idea l bir yapı l ann1ay la, ertelenmiş bir devrim d iyalektiği n i n öngörü­lebi leceğ i d üşünces in i redett iğinde - çünkü bu diyalektik çok hızl ı bir şekilde bir amaç ve araçlar şen1asına dönüşmektedir. Bir "arnaç"olarak Devrim aslında araçların özerkleştirilmesi an-

Page 75: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

)

148

larnma gelmektedir. Herkes bu iş in nasıl sonuçlandığını b i liyor. - bütün bunlar mevcut durunıLın gözden geçiri li p, değiştirilnıesi­n i n yanı sıra gerçekleşebilecek ani bir yıkıcı eylemin engellen­mesi ve toplumsal patlamanın (terinıin k imyasal anlamında) uzun vadeye yayılmasına neden olmak tad1r.

"İnsanoğlu kendini bir tek özgürleşme perspektifiyle sıııır­landıranıaz. İşte bu yüzden •· devri m ci romant i zın" yan i "şi md i ve hemen" ayaklanına düşüncesi marksist perspektif ortadan kaybolunca ya kadar süri.ip gidecektir" (Ka l i voda). Oysa tarihsel nesnelJikle, tarih yasaları ve diyalektiğe boyun cğıneyi kabul et­tiği andan i t ibaren, marksizmin, bir "perspekti l"den başka bir şe­ye benzeyebi lnıc şansı var mıdır? Marx yazmaya başladığı sıra­larda işçiler makinalan parçalan1akla meşgu 1clü1cr. Marx ' m da on lara seslenmek gibi bir niyeti yoktu çi.inkli onlara söy1eycbile­ceği bir şey yoktu - hatta onların haksız olduklarına i ııannıa k t ay­dı . Çünkü ona göre devrimci olan sanayi buıjuvazisiydi . Gecik­miş bir kuram neyi açıklayabil i r ki? Makinaları parçalayan işçi­lerin bu içkin ayaklanmalan o gi.in bugündür oir açıklanw oekle­mektedir. Marx ise diyalektikten yararlanarak onları aldatmaya yeltenmiştir. Oysa işçi hareketi Paris Commune' ( Koınlin)i.ine kadar bu hemen sosyalizm adlı ütopik arzuyla beslenmiş oldu­ğundan (Dejacgue, Courderoy, vs) çoktan makinaları parçalama aşan1asına gclnıişti. Çi.inkiJ ütopya gelecek zaman kipinde yazı-. . Iabilecek türden bir öykü değildir. U topyanın mevcut olduğu bir anda Marx ' ın bir ütopya ötesinden söz ettiği göri.iln1ektedir. Onun için sanki bütün olup bitenler aşılıp geçilm iş bir evre gibi­dir. Hangi S iri us ' çu görüşe göre, Marx ' ın lı aklı o ldu ğu sorgusuz sualsız peşinen kabul edilmektedir ? B u hareketlerin bnşansızlı­ğı (XX. yüzyılın "marksist'' devrimlerine oranla demek istiyo­ruz) geçerli bir kanit deği ldir. Çünkü Marx tarihsel "Akı l" a ya­ni geleceği hedefierneyen bir toplun1sal söylemin özel l ik leüni açıklamayabi1ınekten aciz bir nesnel amaca ba�vurmaktadır. Ko­münis t enternasyonal tarih tarafından verilecek hükmün, bugün

149

kendi varlığını kanıtıayacak tek kanıt ola��ğına inanm�kt�d�·� ?i� başka deyiŞle kanıtı diyalektik akılda degıl, olgu:arın ıçkınlıgı

�­de aramaktadır. Bu düzeye indirgenen bır tarı�se bn sur�� � maktan çıkarak. ayaklanmayı mahkum eden bır davaya donuş­nıektcdir.

Radikal ütopya

Aslında Marx haklıdır, üstelik hak l ı l ığıııı "nesnel" bir şe��; de kan ı t lanıaktaclir. Oysa bu haklı l ık ve nesn�ll ı k duz�yıne, .

bi l im gibi ancak, bilgisizliği sayesinde ulaşabılmekt�dır - �anı-K ·tal çag" d ' t s radikal ütopyadan bıhaberdırler. festo ve apı ' ··

· · ı ı Marx , ı n kapitalist toplumsal i l işkilerle, sınıflararası muca,c .e c

_ve

.h ] 1 . . vs'yı· "nesnel" açıdan kolaylıkla kuramsal Ia�tı-tarı se c evııı ım, · · ı . b ' l . . oldug"' u söylencıncz. Gerçekten de sarsıl mı ş bır t?p uın­ı a ı mı� k ı ı n yanı sal düzenle, karşı karşıya kaldığı güncel yı_

ıcı �

y e� e.�

ı·m ka-sura insanı o eylen1 anında hcnıen . öz�urleştı

.rıveıe�

. şu o u

, -. . 1 . . M . uztın vadel i bır dıyalektık devıın1 anlayışıy l ı m soy emıııı aıx, ·

1 a la, ekonomi politiğin" ya1ama olmuş vidaya benzeyen sarma g -.. • • , "1 yesiyle ··nesnelle�tırnıı�tır .

İnsanı özgi..i rleştireb ilmck amacıyla mevcut içerikten y�:ar­lanan l;ınetlennıiş bir ş i irle, gayri resmi bir sanat anlayış

\ve

d u

�o­

pist bir edebiyat komünist söylemi dolaysız yol�a� tenısı e · ı

e ı: l irlerdi . Oysa kendini kusursuz sanan bır �on1unızmı te�sı ct n1ekten başka bir şey yapamadılar çünkü bır takım şeyleıe anın-

. ı · · · ı ·(ren Marx'ın" ütop-4 1 "Proı·csini" ''bilimsel" bir devrım mode ı ıçı�e yer :? ı .

, D . · , . · . · . Id ,. "dotTru dcgıld ır. Yasal ev ı ı m ı yayı diyalektik anlamda aşıp gcçınış u u

�� .. o 1 lopluınsal i l işkilerin dö-yazm ı� olan Marx bu bekJe�işle ı lgı l ı ge ı·�· - 1 s.��e� �· a ı tutkulu zorunlu <Tu n .. ·t .. rii lıncsini içeren ütopık, anındalık ozellıgı a7ı� ı ·

. d � ) nuş u

. . . ç· · k " k' ·ıt ıkı terını (yasa ve evrıın diyalektik bir sentezını yapmamı�ıır. uıı u arş r konomi politiği bir arasında diyalektik bir ili�ki olama.z. Tarıhı ı

�ate�a _ız

: e

çıknıaktadır. , yandan a�ıp geçmeye çalışırken, bır yandan a Orld sa ı p

Page 76: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

)

150

da i nsan i bir görünüm kazandırabili . . . Ienebi leceg� i en son boytıttı ya .

" yı _o_rlardı, zıra devnmın erte-n ı po ıtıkay " · · ı · ·

madan dışlayabil iyorlardı B .. C b ı

. goz ennı b i le kırp-

bir nesnel l iği n belirled iğ i bir �a��� un lar (sız-ı:gesel yani hayali

t i r i lmeıniş rasyonel lest · · ı . aynası tarafı ndan evrenselleş-' . ın ınem ıs ve k r ı . . görünüm kazand ı rı l ma;n ıs) b' . k� �ne ı erıne dıya lekt ik b ir hımsal hareketlerin söy le� d '�

ı �puklt�gun yol açt ığt vahşı top­yiizden top l u msal ... t

,, uze�ınd�kı karş ı l ı kJandır. Zaten bu .. ' u opya, devrımc ı rom· f � . , her zaınan yakınl ık duy 1 · . . . dn ızm hareketlerine . muş o an s J ı rırı (yoksa "S· t ' ' d V . ınarksızmc karşı asla böyle b : . 1;� 1 .

. " dna egı l ) , dir. Çi.i nki.i ş imdi ve o elecek

ıı ya \. m ı.k duynıadıgı görülmektc-

b ara.sındakı ·ı yrı m . . 1 nıast, özgürle�m i ş i 1 . . , · · . ' m oıtac an b.ıybol-t ik gerçekçileri oyn��:�ıı�� u�u�c

.elcnnden ?aha .önem l i di r. Po li­

b ir zaman aniayı sına son v :'�

le tı� �aı:ı ıs ı ıdeal ıstlcr, yücel t i len 's ' eıı mesın ı bır türiii b· v · ı tadırlar - çünkü onlar tarih .

. . d . . . . . . agış ayamamak-. ., ın ıçın en .suzulup gel k 1 . . rın ışıgında olgunl ·ı<:acak v

ece , çe ışk ı le-. ""' ' 'i c c zamanı g --l r " · ı

bır devri m anlayış ına sah ı' pt · ·ı . . . c .� ıgınc c ortaya çıkacak ' • 11 eı - çunku on ı · b . . 1 b . olanaksız olduğuna inanmakta ve dli . . . . c� _oy e ı r şeyin

cdcıncmel<tedirler Ü t . k . . . şuncesıne b ı le tahamınül

J i o i · i ste bu y d . opı ş ı ı ı ve ayaklanınaııın ortaklasa özel-o · -.; a suıan an1açJarla b ir öl li k· 1

s

W rlU en güncel arzu ve ı·a ::lı· k l l' . . ı . m . c.ı mı sorununa dönüş-

l . a. cstın m ıs bı · g . . I r " · · yerine hemen ş i ind i suracı k ta >· ··ı . . . � . � un�e . ı guı , gelecek . . 1 .ı. c , o o u ın t tk ıs ıyle bırl kt . . . . l l n erek bal-'tan def edı. lm · ·d · . C

· ı e ozgurleş-. . 'i esı ı ı . os ku bu d · ı . · Devrırnın pol it ik alacak ve . -k I . . s

. u ı , c ev ı ı m budur. · ı ece ıesc.ıphrı y l 't btı ı · b . · · sı yoktur. ' c nun ııç ı r ı hşki-

Insanı kendi hal ine terked ·ı . . · · 1 nı ış ve Y 'l b ·ıncı l as · b· g ı bı sunup, onu ktısurstız b ' . I V

' ' �nuş ır varlık ' · ' Il o·e CCC<re ( S .. . . .... . . . . . . da i.i topik olan) ait Aklı t .lb d o . ozcugun kotu anlaının-

. . . . c enısı e ecek ek s . k . b . . . donu�ti.irerek. ti.im yasarn k . · 1 sız l l Başka ınsana

{. � 1 apsayan bır pro ien i · laşn1a kavramından b.h b .. J n yanı yabancı-ı a er utopyanın bir zorlayan ınarksist çözümle . . , . parçası olmaya . me nın te ı sıne y tıkaı·ıda . . . . . . nıız devrim· 1 · ' c sozunu ettig" i-. ı er ınsan ve her toplum u .

. . . . . " . ya�aın ı n içinde yer ald ı "" n zaten butun benlıgıyle

simgesel bir ağırlı cra sahigp

ı:�d v: toplu�:1�.al yaşamın her anında

o ugunu duşunn1ektedir. Oysa ınark -

ı s ı

siznı top lumsal ayaklanma ya da olay ları hep devrimin satır aralannda bir tü rlü olgun! aşamayan bir gerçeklik gibi çözümle­mcktedir. Geriye kalanlarıysa aşılıp gcçi lnıiş·� şeyler boşluğuna gönderen ermişlik aşamasına ulaşmış bir akıl, üstü n lük taslayan ku�ursuz bir düşüncedir bu ! "B i l imsel" olmaya gayret ettiği aşa­mada b i le n1arksizm derinden derine, tüm benl iğiyle, bir yaban­cı la�ma fe lsefesi olmayı si.irdi.irınüşti.ir. "Yabancılaşma" teriın­leriyle kon uşmak gereki rse, ''clestircl" düsünce her zanıan: - �· � � psikolojik açıdan böl ünmüş bir benliğin peşini bıraknıayan, tan-rısal bir öz ohnayı hayal etıni�tir. Oysa bölümnenin güncel ger­çe k l iğine karşı çıkmayan bu be n l i k (kusursuzluk) ınetafiziği, tam tersi ne onunla bütün le�n1cktcdir. Tarih sona erdiğinde öznen i n o �ski saydam llğına ( benl iğine) ya cia eksiksiz bir "kullanını değcri''ne kavuşabileceğine inanmak en az özlere geri dönme (ya da onlarla yeniden bütünleşme-çn) kadar dinsel bir düşüncedir." Snnuç olarak ··yabancıl aşma"da tarihsel bir öznenin düşgücü tc.ır�ı fin<.l <m üretilmiştir. Oysa bugün eski ben l i ğ i ne yeniden kavu�ınu�. kusursuz bir özneye gerek yoktur çünkü öznenin or­tadan kayholn1ası gerekmcktccl.ir. Ekonoıni pol i t iğin sonu nası l bir c�değerl ik i l kesiyle teyid cdilm i�sc, bi l incin ekonomi puli­L iğ inin (psikanal izin) sonunun sonu da benliğine kavu�turu ln1uş özm; n i n kiml iğiyle teyid ccl i l nıckıcdir. İnsanl arı yi tirmiş olduk­ları kinı l ik ler ya da günlin birinde sah ip olacakları özerkl i k konusunda hayaJ kunnaya zorlamak yerine. bu hayal kurma dü�i.inccs i n i n kendisinden kurt u lmak gerekmektedir .

· 'Başkalaşt ır ı lnıış" insanların en çok arzu)adıkJarı şeyin yen iden ''kendi ben l i klerine ! " dönmek olduğu düşüncesi kadar saçma b i r iddia olanıaz. Çünkü yaşamın her anında zaten her in­san yaşanıa bütün ben l iğiyle katılmaktaclır. Toplum da yaşamın

'' Uzun süre resını bir eskiz gibi algı lannıı �t ır. Bunun nedeni resimi biter '- ... .

bitınt.:z unutul ına ve yok olmaya mahkum edebilmektir. Oysa bu yanlıştır çün-kü resim yapıt demektir ve başka bir resim olabilmesi olanaksızdır.

Page 77: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

1 52 her anında yine tüm benliğiyle yaşamın içinde yer alınaktadiT. Courderoy, Luddites'ler, Rimbaud, Komüıı yanlı ları, vahşi grev­ciler, 1968 Mayıs' çı lan devrimin satır aralan değil ta kendisidir­ler. Onlarda geçici kavramlar yoktur çünkü simgesel söyleın­lerinin hedefi bir öze kavuşmak değildir - bu tarih, politika. hakikat, bölünn1e ve gelecekte yeniden bütünlcşrne öncesine a i t bir söylemdir. Dünyadan uzaklaşmadan, onu ayağa kaldırabilen tek söy Ien1 simgesel olan dJ r.

• • Olası ya da olanaksız diye bir şey yoktur. Utopya tam kar-şınızda, ekonomi politiğe karşı çevrilmiş ti.inı enerji biçünlerinin içindedir. Biriktiri lemeyen bu ütopik şiddet buharlaşıp uçmak­tadır. Ortadan kaybolmaması için, ekonomjk bir değer gibi efe biriktiri lememektedir. B u şiddet ikt idara talip değ ildir. Gerçek­leştirilen bir devrimi anıacından sapıırmanın en berbat yolu "sömüri.ilenJeri" yalnızca iktidan ele geçirme ad] ı tck bir tarihi olasıl ık içine hapsetmektir. Çünkü böyle bir saptırmaca ekonomi polit ik aksiyomlannın devrimci perspektifi ne kadar derinden ınayınlamış, kuşatmış ve saptırn1ış olduklannı ortaya çıkartmak­tadır. Sonsuza dek sürüp gidecek bir sistem fantazmından başka bir şey olmayan gerçekl ik i lkesine karş1 ü topya ikt idarı değil sözü ele geçirmeye çahşınaktadır. Yalmzca içi nde kaybolup gidebileceği sözli .

..

D O K U Z E Y l U l

"Eski Diinya'ya Yeni Bir Bakış" "Kuramsal Bir Deneme" Oğuz Adanır

• Tiirkiye 'nin Batılı laşma ve Demokratikleşme Açmazı .. Tülay Ozücrnıan

• Foucault'yu Unutmak

y A y 1 N l A R 1

J. Baudrillard 1 Çev: Oğu? Adanır

• üretimin Aynası J . Baudrillard 1 Çev: Oğul Adaıı ı r

TARIH , · 1 l ık • Demokrasi Siirecinde Türkiye de ls amcı

Dogan Durnan

• Yusuf Bin Abclullalı: Bizan� Söyl�nceleriyle Osmanlı Tarihi (Tarih-i al-ı Osman) Hı:llırlayan: Efdnl Sevinçli

• Tanzimat'tan Cumhuriyet'e izmir'de Belediye Eıkan Serçe

• Tarih Öğretimi v�. Ders Notları Ha;ırlc:ıyaıı: Salılı 0Lbııran

MÜZiK .. . • Bilim Perspektifinde Muzık .. Yetkin Ozer

MiMARLIK • Çekmeye Çalışan �.aşıx.ıc ı Sistemler

Prof. Dr. H. Çetin Turkçu

EDEB iYAT 1 iNCELEME. • Onların Özgür Zencilerı de Vardır

Toni Morrison'ın Romanlarında Afrika l ı - Amerikalılar' ın Kimlik Sorunsalı Didem Uslu

e ��n Görüşlerle Sağlıklı Çocuk Bestenmes� 1' Prof. Dr. Nevbahar Taneli & Prof. Dr. Saha ane ı

Page 78: Jean baudrillard üretimin aynası yada tarihi materyalist eleştiri yanılsaması clearscan

ı •

ı

ı

' '

• •

apı'talist el'rende. Jfa rksisl

ç ö::: t'i 1 J zl e 1 J ı e 1 z i 1 ı a ç ı k 1 a_ l 'a 1 1 ı acIz<� ı

radikal bir deği$inz olnzuştur.

Bugz'i l ı , öhip git1nek istenıeyen bir

J!a rksist cözz'i nzle1ne. J!arx 'ta n .,

bu yana becerenu:d(fJ), şu "kendi

içinde deuriJn yapnza · · soru nznzu

cö:::nıelidir . .. :>

J. Baudrillard

I S B N 975-698 1 - 1 1 - 3

8 1 1 1

••