kedİlerde pelvİs ve kalÇa eklemİnİnacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28436/tez.pdf · Şekil...
TRANSCRIPT
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KEDİLERDE PELVİS VE KALÇA EKLEMİNİN
TRAVMATİK LEZYONLARININ
KLİNİK VE RADYOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ
Erinç YÜKSEL ÇALIK
CERRAHİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Yrd. Doç.Dr. Mehmet SAĞLAM
2013- ANKARA
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KEDİLERDE PELVİS VE KALÇA EKLEMİNİN
TRAVMATİK LEZYONLARININ
KLİNİK VE RADYOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ
Erinç YÜKSEL ÇALIK
CERRAHİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Yrd. Doç.Dr. Mehmet SAĞLAM
2013- ANKARA
i
KABUL VE ONAY
ii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay i
İçindekiler ii
Önsöz iv
Simgeler ve Kısaltmalar v
Şekiller vi
Çizelgeler viii
1. GİRİŞ
1.1. Anatomik Bilgi 1
1.1.1. Pelvis Bölgesinin Kemik Yapısı 1
1.1.2. Pelvis Bölgesinin Kas Yapısı 2
1.1.3. Pelvis Bölgesinin Vasküler Yapısı 3
1.1.3.1. Pelvis Bölgesinin Arterleri 3
1.1.3.2. Pelvis Bölgesinin Venaları 4
1.1.3.3. Pelvis Bölgesinin Sinirleri 4
1.1.4. Kalça Eklemi 4
1.2. Bölgenin Travmatik Lezyonları 5
1.2.1. Pelvis Kırıkları 5
1.2.2. Kalça Eklemi Lezyonları 6
1.3. Muayene ve Tanı 7
1.3.1. Klinik Muayene 7
1.3.2. Nörolojik Muayene 8
1.3.3. Radyolojik Muayene 10
1.4. Sağaltım Seçenekleri 11
1.4.1. Konservatif Sağaltım 13
1.4.1.1. Endikasyonları 14
1.4.1.2. Olgu Seçimi 15
1.4.1.3. Komplikasyonları 16
1.4.2. Operatif Sağaltım 16
1.4.2.1. Olgu Seçimi 17
1.4.2.2. Fiksasyon Yöntemleri 18
1.4.2.2.1. Sacroiliac Ayrılmalarda Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri 18
iii
1.4.2.2.2. Os Ilium Kırıklarında Fiksasyon Yöntemleri 23
1.4.2.2.3. Acetabulum Kırıklarında Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri 26
1.4.2.2.4. Os Ischii Kırıklarında Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri 30
1.4.2.2.5. Canalis Pelvis Dorsalis Kırıklarında Fiksasyon Yöntemleri 31
1.4.2.2.6. Kalça Ekleminin Travmatik Çıkıklarında Uygulanan
Fiksasyon Yöntemleri
33
1.4.3. Postoperatif Bakım, Kontrol ve Komplikasyonlar 41
1.4.3.1. Sacroiliac Luksasyon 41
1.4.3.2. Os Ilium Kırıkları 42
1.4.3.3. Acetabular Kırıklar 42
1.4.3.4. Coxofemoral Luksasyonlar 43
1.4.3.5. Eksizyon Artroplastisi 43
2. GEREÇ VE YÖNTEM 45
2.1. Gereç 45
2.1.1. Çalışma Materyalini Oluşturan Olgular 45
2.1.2. Çalışmada Kullanılan Alet ve İmplantlar 45
2.2. Yöntem 46
2.2.1. Klinik ve Radyolojik Değerlendirme 46
2.2.2. Preoperatif Hazırlık 46
2.2.3. Anestezi 46
2.2.4. Operasyon Bölgesine Yaklaşım ve Yöntem 47
2.2.4.1. Sacroiliac Luksasyon 47
2.2.4.2. Corpus İlium Kırığı 47
2.2.4.3. Acetabulum Kırığı 47
2.2.4.4. Coxofemoral Luksasyon ve Caput Femoris Kırığı 48
2.2.5. Postoperatif Bakım ve Kontrol 48
2.2.6. Konservatif Sağaltım 49
3. BULGULAR 50
3.1. Travmatik Lezyonların Dağılımı, Lokalizayonu ve Nedenine
Göre Sınıflandırılması
51
3.2. Postoperatif Bulgular 52
4. TARTIŞMA 59
iv
5. SONUÇ VE ÖNERİLER 64
ÖZET 66
SUMMARY 67
KAYNAKLAR 68
ÖZGEÇMİŞ 71
v
ÖNSÖZ
Bu çalışmada kedilerde karşılaşılan pelvis ve kalça eklemi lezyonlarının
tanımlanması, nedenleri, lokalizasyonu ve klinik olgularda endike olan sağaltım
girişimleri ve sonuçları ile uygulanan sağaltım yöntemlerine ilişkin ayrıntılı bilgiler
sunulmuştur.
Kedilerdeki pelvis kırıkları, çoğunlukla trafik kazaları ve yüksekten düşme
sonucu oluşur. Bu kırıklara ek olarak, olguların %59-72’sinde diğer doku
lezyonlarına rastlanır. Pelvis kırıklarının yaklaşık %60’ını sacroiliac kırık ve çıkıklar
oluşturur. Kedilerde kalça eklemi lezyonları yaygındır. Bu lezyonları; caput femoris,
collum femoris ve acetabular kırıklar ile eklem luksasyonları oluşturur. Eklem
luksasyonları çoğunlukla trafik kazaları sonucunda oluşur.
Çalışma 2011 - 2012 yıllarında, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Cerrahi Anabilim Dalı Kliniği’ne getirilen, klinik ve radyolojik muayeneleri
sonrasında pelvis ve kalça eklemi lezyonları belirlenen değişik ırk, yaş ve
cinsiyetteki 31 kedide gerçekleştirildi.
Tez çalışmasının konu seçiminde ve hazırlanmasında yardımcı olan, desteğini
esirgemeyen danışmanım Yrd.Doç.Dr. Mehmet SAĞLAM’a, teorik ve pratik
çalışmalardaki yardımları için Prof.Dr. Hasan BİLGİLİ, Prof.Dr. Ümit KAYA,
Araştırma Görevlisi Soner ÇAĞATAY ve Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim
Üyelerine, Uzman Vet. Hek Mehmet YEŞİLÖREN, Uzman Vet. Hek. İlker ŞEN ve
öğrenim hayatım boyunca maddi ve manevi destekleri ile her zaman yanımda olan
annem Aysel YÜKSEL, babam Muzaffer YÜKSEL ve sevgili eşim Ali ÇALIK’a
teşekkür ederim.
vi
SİMGELER VE KISALTMALAR
a. Arteria
art. Articulatio
A/P Anterioposterior
cm Santimetre
DCP Dinamik kompresyon plağı
İM İntramedullar
kg Kilogram
Lig. Ligament
L/L Laterolateral
m. Musculus
mg. Miligram
mm Milimetre
ml. Mililitre
M/L Mediolateral
n. Nervus
ör. Örneğin
v. Vena
V/D Ventrodorsal
♂ Erkek
♀ Dişi
vii
ŞEKİLLER
Şekil 1.1. A) Sacroiliac eklemin kırılarak ayrılması, B) Transilial pin ile
fiksasyon (Denny ve Butterworth, 2000).
Şekil 1.2. Lateral pozisyonda lag vidası ile fiksasyon: A) Sacrum’a giriş yeri,
B) Os ilium’un lateral yüzeyinde tuber sacrale uzunluğunun %70’i
giriş yeri olarak seçilir, C) Sacroiliac lag vidası sacrum’un
genişliğinin en az %60’ını geçecek şekilde olmalıdır (Voss ve ark.,
2009).
Şekil 1.3. A) Bilateral sacroiliac luksasyonlu olgunun preoperatif
ventrodorsal radyografik görünümü, B) Bilateral vida uygulaması
ile tam anatomik repozisyon sağlanmış olgunun postoperatif
ventrodorsal radyografik görünümü (Bilgili ve Çaptuğ, 2006).
Şekil 1.4. A) Os ilium’un kırığında lateral yaklaşım, B) Trochanter majör
kemik pensi ile tutularak redüksiyon sağlanır ( Lenehan ve Tarvin,
1998).
Şekil 1.5. Os ilium’un basit transversal ve parçalı kırıklarında plak ile
osteosentez: A) Os ilium’un basit transversal kırıklarında lateral
plak uygulması, B) Os ilium’un basit transversal kırıklarında
caudal yönde lateralden T plak uygulaması, C) Os ilium’un parçalı
kırıklarında lateral yönden çift plak uygulaması, D) Os ilium’un
transversal kırıklarında dorsal plak uygulaması (Voss ve ark.,
2009).
Şekil 1.6. A) Os ilium’un uzun oblik kırığının peoperatif laterolateral
radyografik görüntüsü, B) Os ilium’un uzun oblik kırığında 2.0
mm ve 1.5 mm’lik interfragmental lag vidası ile fiksasyonun
postoperatif laterolateral radyografik görüntüsü (Voss ve ark.,
2009).
Şekil 1.7. A-B) 1 yaşında basit oblik acetabulum kırığı bulunan kedinin
laterolateal ve ventrodorsal radyografik görüntüsü, C-D)
Acetabulum’a dorsolateral yönden 2.0 mm’lik unilock plak
uygulaması postoperatif laterolateral ve ventrodorsal radyografik
görüntüsü (Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.8. Küçük yapılı köpek ve kedilerde acetabulum kırıklarında plak ile
osteosenteze alternatif seçenekler: A) Parçalı acetabulum
kırıklarında küçük vidalar ve polimetilmetakrilat uygulaması, B)
iki lag vidası ve tension bandı uygulaması, C) Kirchner telleri ve
tension bandı uygulaması (Denny ve Butterworth, 2000).
Şekil 1.9. Os ischii kırığında plak ile osteosentez (Fossum, 1997).
Şekil 1.10. Os pubis kırığında interfragmental serklaj teli uygulaması
(Fossum, 1997).
Şekil 1.11. Canalis pelvis dorsalis kırıklarında stabilizasyon yöntemleri: A)
symphisis pelvis ayrılmasında serklaj uygulaması, B) os pubis
kırığında miniplaklar ile osteosentez. Lateral vidalar uygulanırken
fossa acetabulum’a dikkat edilmeli (Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.12. Craniodorsal coxofemoral luksasyonda kapalı redüksiyon caput
femoris önce femur’un distalinde döndürülür, sonra os femur
viii
caudadistal yönde çekilir. Caput femoris acetabular kenar üzerinde
kaydırılarak redüksiyon sağlanır (Voss ve ark. 2009).
Şekil 1.13. Ehmer fleksiyon bandajı uygulaması (Denny ve Butterworth,
2000).
Şekil 1.14. De vita pin uygulaması (Denny ve Butterworth, 2000).
Şekil 1.15. Dinamik trans-acetabular eksternal fiksatör uygulaması (Denny ve
Butterworth, 2000).
Şekil 1.16. A) Craniodorsal coxofemoral luksasyon görülen bir kedide
ventrodorsal radyografi görüntüsü, B) 1.6 mm’lik transacetabular
pin uygulaması ile redüksiyon sağlanmış olgunun postoperatif
görüntüsü (Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.17. Toggle pinin hazırlanışı (Piermattei ve ark., 2006).
Şekil 1.18. Coxofemoral luksasyonda toggle pin uygulanısı; A) Fossa
acetabularis’de tünel açılması, B) Kirschner telinden toggle pin
oluşturulması ve ortasından sutur materyalinin geçirilmesi, C)
Acetabulum’da açılan tünelden toggle pin sutur kombinasyonunun
geçirilmesi ve geçirildikten sonra sutur materlayinin hafifçe
çekilerek toggle pinin acetabulum’un medial duvarına dayanması,
D) Femur’da fovea capitis’den lateral subtrohanterik bölgeye
doğru tünel açılması, E) Sutur materyali tünelden geçirildikten
sonra, trochanter major’un hemen altında ilk tünele dik ikinci
tünelin açılması ve sutur materyalinin uçlarının ikinci tünelden
geçirilerek dügümlenmesi (Denny ve Butterworth, 2000).
Şekil 1.19. Eksizyon artroplastisi için kalça eklemine yaklaşım seçenekleri: A)
Eksizyon artroplasti uygulamasında craniolateral yaklaşım.
Osteotomiden önce femur eksternal yönde rotasyon yaptırılır, B)
Eksizyon artroplasti uygulamasında ventral yaklaşım. Osteotomi
hattı femura 45°lik açı ile olmalıdır (Voss ve ark., 2009).
Şekil 3.1. Kedilerin cinsiyet dağılımı.
Şekil 3.2. Kedilerin yaş dağılımı.
Şekil 3.3. Eş zamanlı lezyonların olgulardaki dağılımı.
Şekil 3.4. Olgu no. 21’in preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
Şekil 3.5. Olgu no 8’in preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi
Şekil 3.6. Olgu no 3’ün preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
Şekil 3.7. Olgu no 26’nın preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
Şekil 3.8. Olgu no. 26’nın A) 10. günde ve B) 30. günde V/D radyografisi.
Şekil 3.9. Olgu no. 10’un preoperatif, postoperatif ve 10. günde V/D
radyografisi.
ix
ÇİZELGELER
Çizelge 1.1. Kırıkların lokalizasyonu ve şekillerine göre sağaltım seçenekleri
(Voss ve ark., 2009).
Çizelge 1.2. Kalça eklemi lezyonları ve sağaltım seçenekleri (Voss ve ark.,
2009).
Çizelge 3.1. Olgularda belirlenen lezyonun nedeni, lokalizasyonu, uygulanan
sağaltım ve sonuçları.
1
1. GİRİŞ
1.1. Anatomik Bilgi
1.1.1. Pelvis Bölgesinin Kemik Yapısı
Os coxae, üç kemiğin yani os ilium, os ischii ve os pubis’in birleşmesiyle oluşur. Bu
üç kemik acetabulum denilen derin bir çukur oluşturacak şekilde birbirleriyle
birleşmişlerdir (Tomlinson, 2003).
Acetabulum, caput ossis femoris ile eklem yapan bir çukur olup, burada
hayvan türlerine göre dar ya da geniş olan bir incisura acetabuli yer alır.
Acetabulum’un iç yüzünde bulunan ve femur’un caput ossis femoris’i ile eklem
yapan yarım ay şeklindeki eklem yüzüne facies lunata adı verilir. Acetabulum’un
eklem yüzü kıkırdağı kapsamayan aynı zamanda eklemin oluşumuna katılmayan dip
kısmına ya da tabanına da fossa acetabuli denir (Dursun, 2007).
Os ilium, kalça kemiğinin ön ve üst kısmını şekillendirir. Corpus ossis ilii ve
ala ossis ilii olmak üzere iki bölümü bulunur. Corpus ossis ilii, os ilium’un gövde
bölümü ve acetabulum’un oluşumuna katılan kısmıdır. Kranial’inde ala ossis ilii,
kaudal’inde acetabulum yer alır. Nervus ischiadicus corpus ilium’un medial’inde ve
uzun ekseni boyunca seyreder. Ala ossis ilii, os ilium’un kanat şeklinde, ince ve
geniş olan kısmıdır. Kranial’e lokalize olmuştur ve crista iliaca’nın dorsal’den
palpasyonu ile anlaşılır. Kemik m. gluteus profundus ve intermedius’a uyumlu bir
şekilde medial’e eğim yapar, burada uygulanan implantların adapdasyonu sorun
yaratabilir (Dursun, 2007).
Os ischii, os coxae’nın arka ve alt kısmını oluşturur. Corpus ossis ischii ve
ramus ossis ischii olmak üzere iki bölümü vardır. Corpus ossis ischii kemiğin
gövdesi durumundadır, aynı zamanda acetabulum’un oluşumuna katılır. Kranial’de
incisura ischiadica minör, medial’de tubula ossis ischii ve kaudal’de tuber
2
ischiadicum’dan oluşur. Incisura ischiadica’da yapılacak diseksiyonlarda n.
ischiadicus’un korunması önemlidir (Dursun, 2007).
Os pubis, os coxae’nın ön ve alt kısmını oluşturur. Foramen obturatum’u ön ve
medial’den sınırlar. Corpus ossis pubis, os pubis’in acetabulum’un oluşumuna
katılan parçasıdır. Kemiğin gövdesi durumundadır. Ramus ossis pubis’in ilium ile
birleşme yeri olan eminentia iliopubica m. pectineus’un yapışma yeridir (Dursun,
2007).
Foramen obturatum, os coxae’nın tabanında bulunan, os pubis ve os ischii
tarafından oluşturulan büyük bir deliktir. Bu delik membrana obturatoria ile
kapatılmıştır. Foramen obturatum’un önü ve biraz lateral’inde sulcus obturatorius
bulunur. Membrana obturatoria bu oluğu kısmen örtmediği için burada bir kanal
oluşur, buna canalis obturatorius denir. Bu kanaldan a. obturatoria, v. obturatoria ve
n. obturatorius geçer (Dursun, 2007).
1.1.2. Pelvis Bölgesinin Kas Yapısı
Musculus iliopsoas, m. iliacus ve m. psoas major’un birleşmesinden oluşur. M.
iliacus articulatio coxae’yı büker, bacağın ileriye atılmasını sağlar. Hatta ayağın
geriye basması anında gövdenin geri çekilmesinde fonksiyon gösterir (Dursun,
2007).
Musculus psoas major, bel bölgesinden femur’un proksimal kısmına uzanan bir
kastır. Femur’u coxae üzerinde büker. M. psoas minor, bel omurlarının karın
boşluğuna bakan yüzünde yeralan uzun bir kastır. M. psoas major’un altında bulunur.
M. gluteus superficialis, ilk kuyruk omurlarından başlar ve trochanter major’un
arkasına yapışarak sonlanır. Kalça ekleminin bükücüsü, bacağın öne, geriye ve dışa
doğru çekicisidir. Aynı eklemin ayrıca ekstensorudur. M. gluteus medius, m. gluteus
superficialis’in altında yeralır. Pelvis’in dış ve yan tarafında bulunur. Kalça eklemini
gerer. Aynı zamanda bacağı geriye ve dışa çeker. M. gluteus accessorius, m. gluteus
3
medius’un derinliğinde bulunur. M. gluteus profundus, os ilium’un gluteal yüzünün
dış yan kesiminde yeralır. Kalça ekleminin abductor’u ve yardımcı bir rotator’udur.
Diğer gluteal kasların görevlerini tamamlar bir fonksiyon gösterir. M. tensor fasciae
latae, kalçanın üst ve dış yanında yeralır. Tuber coxae’dan başlar. Fascia latae’ya
karışarak sonlanır. Bacağı ileri çekme ve kaldırma gibi fonksiyonları vardır. M.
piriformis, m. gluteus medius’un arka kenarında yer alır. Birinci kuyruk
omurlarından başlar trochanter major’da sonlanır. Kalça ekleminin fleksor’u ve
bacağın abduktor’udur. M. gluteofemoralis, m. gluteus superficialis ile m. biceps
femoris arasında uzanır. Kuyruğu hareket ettiren kastır. Bacağın abduktor’u olarak
fonksiyon gösterir (Dursun, 2007).
Coxofemoral eklemi stabil halde tutan ve hareket gücünü sağlayan kas grubu;
bölgenin fleksor kasları olarak m. iliopsoas, m. tensor fasciae latae, m. articularis
coxae, m. rectus femoris ve m. sartorius’dur. Ekstensor kasları ise; mm. glutea grubu,
m. piriformis, m. quadratus femoris, m. biceps femoris, m. semitendinosus, m.
semimembranosus, m. gracilis ve m. adductor’dur. Ekstensor rotasyon sağlayan
kaslar, m. gemelli, m. quadratus femoris, m. iliopsoas, m. obturator internus ve
externus’tur. Internal rotasyon ve abduksiyon sağlayan kaslar; m. glutea grubu ve m.
tensor fasciae latae’dır. Adduksiyon sağlayan kaslar ise; m. adductor longus, m.
adductor magnus et brevis, m. pectineus ve m. gracilis’dir (Dursun, 2007).
1.1.3. Pelvis Bölgesinin Vasküler Yapısı
Pelvis bölgesi’nin damarları aorta abdominalis’ten köken alır. Aorta abdominalis
apertura pelvis cranialis bölgesinde arka bacağı besleyen a. iliaca externa, pelvis
duvarı ve pelvis organlarını besleyen a. iliaca interna ve kuyruğu besleyen a. sacralis
mediana’ya ayrılır (Dursun, 2008).
4
1.1.3.1. Pelvis Bölgesinin Arterleri
Bölgenin arterlerini; a. iliaca externa, a. iliaca interna, a. pudenta interna, a.
circumflexa ilium profundae, a. iliolumbalis, a. glutea cranialis ve a. glutea caudalis
oluşturur (Dursun, 2005).
1.1.3.2. Pelvis Bölgesinin Venaları
Bölgenin venalarını; v. iliaca externa, v. iliaca interna, v. glutea caudalis, v. glutea
cranialis ve v. iliolumbalis oluşturur (Dursun, 2005).
1.1.3.3. Pelvis Bölgesinin Sinirleri
Vücudun en kalın ve aynı zamanda bölgedeki en önemli sinir olan n. ischiadicus,
plexus lumbosacralis’ten çıkar. Os ilium’un medial yüzünde ona paralel seyredip
acetabulum’un caudal’inde for. ischiadicum majus’tan cavum pelvis’i terk eder. N.
ischiadicus, os ilium ve acetabulum’a yakın seyrettiğinden bu kemiklerdeki kırıklara
bağlı sinir lezyonları görülebilir. Altıncı ve yedinci lumbal omurların ventral sinir
kolları, sacroiliac eklemin hemen medialinden, sacrum’un cranio-ventral yüzeyinden
seyreder. Birinci sacral sinir, bazende ikinci sacral sinir ile lumbosacral sinir ağını
oluşturmak üzere birleşirler (Dursun, 2006).
1.1.4. Kalça Eklemi
Kalça eklemi fossa acetabuli ve caput femoris’ten oluşur. Acetabulum’un derinliği
kedilerde köpeklere göre daha azdır. Kalça eklemininin stabilitesini lig. teres, eklem
kapsülü, lig. transversum acetabuli ve ventral’den fossa acetabuli sağlar. Bunun
yanında labrum acetabulare, m. gluteus medius ve profundus ile abduktor ve
adduktor kaslar yani m. iliopsoas, m. gemellius, m. quadriceps femoris, m.
obturatorius externus ve internus destekleyici rol oynarlar. Stabilizasyondan sorumlu
5
faktörlerden iki ya da daha fazlasının fonksiyonunu yitirmesi luksasyon ile
sonuçlanır (Tomlinson, 2003). Kalça eklemi, dört farklı arter ile beslenir. Bunlar; a.
femoralis circumflexa medialis ve lateralis, a. glutea caudalis ve a. iliolumbalis’tir.
Bu arterler collum femoris’in etrafında bir halka gibi vasküler ağ oluşturur. Bu ağ,
gelişimini tamamlamış kedilerde trochanter major, collum femoris ve caput femoris’i
besler. Yavru kedilerde caput femoris aynı zamanda a. femoralis circumflexa
medialis ile beslenir ve caput femoris’in çevresindeki lig. fossa acetabuli’den geçer,
yedinci aydan sonra bu dal kaybolur (Voss ve ark., 2009).
1.2. Bölgenin Travmatik Lezyonları
1.2.1. Pelvis Kırıkları
Pelvis kırıkları anatomik lokalizasyonuna göre beş gruba ayrılır.
Sacroiliac kırık ve çıkıklar; articulatio sacroiliaca’nın luksasyonu, ala
sacralis’in kırığı veya ala sacralis’in parsiyal kırığı ya da çıkığı şeklinde karşımıza
çıkar. Pelvis kırıklarının yaklaşık olarak %60’ını sacroiliac kırık ve çıkıklar
oluşturur. Pelvisin kutu benzeri yapısı nedeniyle diğer kırıklarla beraber genellikle
sacroiliac ayrılmalar da görülür. Sacroiliac kırık/çıkıklar unilateral veya bilateral
oluşur. Bilateral luksasyonlar unilateral luksasyonlara göre daha sık görülür. Yaygın
görülen sacroiliac kırık ve çıkık kombinasyonları; unilateral sacroiliac luksasyon ve
pelvik çatı kırığı, bilateral sacroiliac luksasyon ve unilateral sacroiliac luksasyon ile
contralateral ilium kırığı şeklindedir (Voss ve ark., 2009).
Os ilium kırıkları; ala ossis ilii ve corpus ossis ilii kırıklarından oluşur (Arslan,
2006). Ala ossis ilii kırıkları; ala ossis ilii’nin ağırlık taşımayan ve eklem dışında
bulunan bölümlerinde oluşur. Ala ossis ilii kırıkları genellikle kasların avulsiyonuyla
şekillenir. Corpus ossis ilii kırıkları; sacroiliac eklemle acetabulum arasındaki
kırıklardan oluşur (Voss ve ark., 2009). Ilium kırıkları basit transversal, uzun oblik
ve parçalı kırık olarak sınıflandırılır (Burton, 2011).
6
Acetabulum kırıkları; os ilium veya os ischii’ye kadar uzanabilen eklem
yüzeyini de içeren her türlü kırıkları kapsar. İki fragmandan oluşan basit bir kırık
şeklinde olabileceği gibi multiple özellik de gösterebilir. Kırık hattına ve oluştuğu
yere göre acetabulum kırıkları: kranial, sentral, kaudal ve kommunitif olmak üzere
dört grupta sınıflandırılır. Acetabulum kırıkları caput femoris luksasyonu veya
collum femoris kırığı ile birlikte görülebilir (Kaya, 2002).
Os ischii kırıkları; corpus ossis ischii, ramus ossis ischii, tuber ischiadicum
kırıkları ve avulsiyonlarıdır. Sadece os ischii kırıklarının şekillendiği kırık oluşumu
enderdir. Özellikle tuber ischiadicum’un avulsiyon kırıkları kedilerde sıklıkla görülür
ve önemli yer değişiklikleri şekillenir (Voss ve ark., 2009).
Canalis pelvis dorsalis kırıkları; symphisis pelvis, ramus ossis ischii, corpus ve
ramus ossis pubis kırıklarını kapsar. Kedilerde görülen pelvis kırıklarının %90’ı
canalis pelvis dorsalis’in kırıklarıdır. Çoğunlukla bu kırıklara unilateral ve bilateral
sacroiliac luksasyon ve corpus ossis ilii kırığı eşlik eder (Voss ve ark., 2009).
1.2.2. Kalça Eklemi Lezyonları
Kedilerde kalça eklemi lezyonları yaygındır. Bu lezyonları; caput femoris, collum
femoris ve acetabular kırıklar ile eklem luksasyonları oluşturur (Voss ve ark., 2009).
Eklem luksasyonları çoğunlukla trafik kazaları sonucunda oluşur. Eklem
kapsülünün bir parçası ve ligament genelde yırtılır. Ayrıca değişik derecelerde
yumuşak doku lezyonları bulunabilir. Şiddetli olgularda gluteal kaslarda ruptur
şekillenebilir. Aynı zamanda bölgesel kırıklar olabilir. Bunlar; acetabulum’un dorsal
kenarının kırıkları, lig. teres’in yol açtığı caput femoris’in avulsiyon kırıkları ve
trochanter major kırıklarıdır. Trochanteric kırıklar genelde genç hayvanlar da
görülür. Luksasyonlar caput femoris’in acetabulum’a göre bulunduğu pozisyon ile
isimlendirilir. Buna göre luksasyonların %72’sini kraniodorsal luksasyonlar
7
oluşturur. Kaudodorsal luksasyonlar daha az görülür. Ventral luksasyonlarla da
sıklıkla karşılaşılır (Voss ve ark., 2009).
Caput ve collum femoris kırıkları; yaygın olarak genç erkek kedilerde rastlanır.
Genelde bilateral etkilenir. Oluşum nedenlerinin başında trafik kazaları bulunur.
Collum femoris’in epifizer ayrılmaları özellikle genç kedilerde çeşitli travmatik
etkilerle ortaya çıkar (Aslanbey, 2002).
Acetabulum kırıkları; kalça ekleminin fonksiyonu açısından büyük önem taşır.
Örneğin parçalı kırıklarında osteosentez sağlansa bile, sonrasında arthritis gibi
komplikasyonlar nedeniyle eksizyon artroplastisi endike olabilir (Pluhar, 2010).
1.3. Muayene ve Tanı
Pelvis kırıkları dikkatli bir klinik, nörolojik ve radyolojik muayene gerektirir.
Sağaltım öncesinde, eşlik eden lezyonların (ör. abdominal lezyonlar) da bilinmesi
prognoz yönünden önemlidir (Aslanbey, 2002).
1.3.1. Klinik Muayene
Kedilerdeki pelvis kırıkları, çoğunlukla trafik kazaları ve yüksekten düşme sonucu
oluşur (Ünsaldı, 1995; Tüzün, 2009). Bu kırıklara ek olarak rastlanan diğer doku
lezyonlarına olguların %59-72’sinde rastlanır. Ayrıca kırık oluşumu sırasında direkt
olarak ölüm de şekillenebilir. Öncelikle kardiovasküler sistem, solunum sistemi,
abdominal organlar ve nörolojik sistemin muayeneleri yapılmalıdır (Meeson ve Corr,
2011).
Kardiyovasküler sistemde nabız ve kalp ritmi, mukozal membranların rengi,
kapillar dolum zamanı gibi bulgular değerlendirilir. Pelvis kırıklarında iç kanama
8
nadir olmasına rağmen kanama şiddetli veya uzun süreli olursa anemiye neden
olabilir (Meeson ve Corr, 2011).
Solunum sisteminde toraks dikkatli bir şekilde oskülte edilmelidir. Akciğer
sesleri değerlendirilmelidir. Özellikle kedilerde travma sonucunda oluşan dispnenin
yaygın nedeni akciğer kontüzyonudur. Bunu pneumotoraks izler. Hastanın durumu
stabil oluncaya kadar radyografi endike değildir. Sistematik şekilde akciğerler
oskülte edildikten sonra radyografi alınmalıdır (Meeson ve Corr, 2011).
Abdominal muayenede, dikkatli bir şekilde palpasyon gerekir. Pelvis
kırıklarında, deplase olan keskin kırık uçları idrar kesesi, üretra, rektum ve hatta
bağırsaklarda ruptur, n. ischiadicus’da da lezyona neden olabilir (Ünsaldı,1995).
Pelvis’de kırık belirlenen olgularda olası ürogenital lezyonları düşünmek gerekir
(Arslan, 2006). Klinik olarak idrar kesesi travmasını doğrulamak veya ekarte etmek
için radyografi, ultrasonografi, abdominosentez ve kontrastlı radyografi alınmalıdır.
İdrar kesesindeki mukozal lezyonlar hematüriye neden olur ve 2-3 gün sonra kendi
kendine sonlanır, spesifik sağaltım gerektirmez (Voss ve ark., 2009).
Pelvis kırığı olgularında, eksternal muayenede belirlenen her deformite,
pelvisin bir bölümünün deplasmanını gösterir. Kedilerde sedasyon uygulanarak
rektal muayene yapılmalıdır. İnternal veya rektal muayene uygulaması pelvis
kanalının daralması, kırık fragmentlerinin stabilitesi ve rektal duvar perforasyonu
hakkında bilgi verir (Meeson ve Corr, 2011).
Öncelikle kedinin ayakta durup duramadığı gözlenir. Pelvis dorsal’den
dikkatlice palpe edilir. Corpus ossis ilii’lerin simetrik olup olmadığına bakılır. Ala
ossis ilii üzerine uygulanan hafif bir basınçla olası sacroiliac ağrı kontrol edilir.
Kalça eklemi travması genellikle akut topallıkla sonuçlanır. Bu durumda kalça
eklemine uygulanan maniplasyonda ağrı ve krepitasyon değerlendirilir (Meeson ve
Corr, 2011).
9
Kalça eklemi luksasyonları genellikle kraniadorsal veya kaudadorsal yönde
olur. Kediler etkilenen ekstremiteyi adduksiyonda ve eksternal rotasyonda tutar.
Etkilenen ekstremite kontralateral’den daha kısa gözükür. Trochanter major’ler
arasında uzaklık bilateral olarak değerlendirilir (Voss ve ark., 2009).
1.3.2. Nörolojik Muayene
Pelvis kırıklarında şirurjikal girişim öncesinde ayrıntılı nörolojik muayene
yapılmalıdır. Özellikle n. ischiadicus, n. pudendus ve n. cocygeus’un muayenesi
gerekir. Lumbosacral bölgede travmatik bir lezyon olduğunda duyusal, istemli
hareketler ve reflekleslerde nörolojik anormallikler görülmesi yaygındır. Ilium
kırıklarında kraniomedial, sacroiliac luksasyonlarda kranial yönde oluşan
deplasmanlar plexus lumbosacralis lezyonuna neden olabilir. N. pudendus ve n.
cocygeus lezyonu yaygın olarak sacrococygeal kırıklarda veya luksasyonlarda oluşur
(Voss ve ark., 2009; Meeson ve Corr, 2011). Plexus lumbosacralis veya n.
ischiadicus lezyonu şekillenmiş ise art. genu distalinde duyu kaybı oluşacaktır ve
eklemin fleksiyonu engellenecektir (Arslan, 2006).
Sacroiliac luksasyon ve sacrum’un kranial’inin avulsiyon kırığı genellikle
birlikte oluşur. Özellikle kranial ve ventral yöndeki luksasyonlarda altıncı ve yedinci
lumbal sinirler ile sacroiliac eklemin ventromedial’indeki n. obturatoris’un etkilenme
olasılıkları çoktur. Sacroiliac luksasyon sırasında n. sacralis’in rupturu oluşabilir.
Sacroiliac luksasyon belirlenen kedilerin yaklaşık %20’sinde n. ischiadicus lezyonu
ve üriner disfonksiyon oluşur (Voss ve ark., 2009).
Os ilium’un parçalı ve uzun oblik kırıklarında kaudal fragment medial ve
ventral yönde deplasmana yatkındır. Plexus lumbosacralis ve n. ischiadicus ilium’un
medial yüzeyinde seyreder ve bir travma sonucunda etkilenebilir. Kırık
maniplasyonu sırasında os ilium’daki vida uygulamalarında bu sinirlerin
etkilenmemesi için korunması önemlidir. Şiddetli ağrı ve önemli nörolojik lezyonlar
10
bulunduğunda n. ischiadicus ve pelvik çatı dikkatle muayene edilmelidir (Voss ve
ark., 2009; Meeson ve Corr, 2011).
Acetabulum’un kaudal bölümündeki kırıkların stabilizasyonu güçtür. Özellikle
bu bölgedeki şirurjikal girişimlerde n. ischiadicus’un iatrojenik lezyonlarının olasılığı
yüksektir (Meeson ve Corr, 2011).
Kalça ekleminde derin ağrı duyumunun değerlendirilmesi için bilinçli ağrı
duyusunun varlığını belirlemek önemlidir. Normal nörolojik foksiyonun
sağlanmasında, derin ağrı duyusunun olmaması kötü bir prognozdur. Başlangıçta
manuel olarak parmaklar sıkıştırılmalıdır, yanıt alınamazsa bir hemostatik ile
parmaklar sıkıştırılarak uyarı arttırılmalıdır. Bulbocavernosus refleksi, penis veya
clitoris hemostatikle uyarılarak test edilir. Perineal refleks için perineal bölge
uyarılarak anal sfinkter bulguları değerlendirilir (Meeson ve Corr, 2011).
Urethral sfinkter muayenesinde idrar kesesine manuel olarak yapılan basınçla
idrar kesesinin hacmi değerlendirilir. N. coccygeus’un fonksiyonu, kuyruğun farklı
bölgelerinde hemostatik pens ile basınç uygulayarak değerlendirilir. Kuyruk hareket
ettirildiğinde cerebral ağrı ve tepki reaksiyonları (döner ya da ses çıkarır) önemlidir
(Meeson ve Corr, 2011).
1.3.3. Radyolojik Muayene
Sedasyon veya genel anestezi uygulanarak radyografi alınmalıdır. Yapılan klinik
muayene sonrasında, ilgili bölgenin en az iki yönlü ventrodorsal (V/D) ve
laterolateral (L/L) radyografisi gerekir. Bazen kırık hatlarının ve fragmentlerin
pozisyonunun saptanabilmesi için hemipelvisin oblik görüntülenmesi de gerekebilir
(Meeson ve Corr, 2011).
11
Oblik görüntü özellikle acetabular kırıkların değerlendirilmesinde önemlidir.
Dorsal acetabulum çatısını görmek için hasta sternal pozisyonda yatırılır, arka
ayaklar kranial yönde çekilerek dorsaventral görüntü alınır (Arslan, 2006).
Sacroiliac luksasyon ve kırık için en iyi görüntü, pelvisin V/D radyografisiyle
belirlenir. Kalça eklemi luksasyonunu saptamak için de en iyi görüntü L/L radyografi
ile alınır. “Orthogonal” (dik açılı) ventrodorsal radyografi veya “frog-leg” (kurbağa
bacak) radyografi acetabulum’un dorsal kenarındaki kırıkları saptamak ve trochanter
major’ün eş zamanlı kırıklarını görüntülemek için alınır (Bilgili ve Çaptuğ, 2006).
Radyografilerin değerlendirilmesiyle, kırığın şekli ve lokalizasyonu
belirlendikten sonra uygulanacak yöntem ve kullanılacak implantlar belirlenir.
Kedilerde ve köpeklerde yapılan çalışmaların %76’sında pelvis kırıklarının üç veya
daha fazla bölgeden kırıldığı gözlenmiştir (Meeson ve Corr, 2011).
1.4. Sağaltım Seçenekleri
Pelvis kırıkları olgunun durumuna göre operatif veya konservatif yöntemlerden biri
ile sağaltılır (Aslanbey, 2002).
Pelvisin kırık ve çıkıkları; sacroiliac luksasyon, ilium kırıkları, acetabular
kırıklar, pelvik çatı kırıkları ve pelvis kenarının kırıkları olarak sınıflandırılır.
Acetabulum’a veya diğer pelvis kırıklarına yüklenen ağırlık, nörolojik lezyon ve
pelvik kanal daralmaları gözönünde bulundurularak uygun konservatif veya şirurjikal
sağaltım seçeneklerine karar verilir (Tomlinson, 2003).
12
Çizelge 1.1. Kırıkların lokalizasyonu ve şekillerine göre sağaltım seçenekleri (Voss
ve ark., 2009).
Kırık lokalizasyonu Kırık şekilleri Sağaltım seçenekleri
Sacroiliac eklem -Unilateral
luksasyon
-Bilateral
luksasyon
-Konservatif sağaltım
-Unilateral vida ile fiksasyon
-Pelvik çatı redüksiyonu
-Konservatif sağaltım
-Pelvik çatıda kırık varsa bilateral vida
ile fiksasyon
-Pelvik çatıda kırık varsa pelvik çatının
redüksiyonu ve unilateral vida ile
fiksasyon
-Transilial pin uygulaması
Os Ilium -Basit
transversal kırık
-Basit uzun
oblik kırık
-Parçalı kırık
-Lateral veya dorsal plak
-Lag vidası
-İntramedullar pin uygulaması
-Lateral veya dorsal plak
-Lateral plak
Acetabulum -Basit kırık
-Parçalı kırık
-Plak
-İnternal fiksatör
-Tension bandı ile fiksasyon
-Plak
-İnternal fiksatör
-Eksizyon artroplastisi
Pelvik çatı -Symphysis
-Konservatif sağaltım
-Serklaj teli uygulaması
-Plak
Pelvis kenarı -Ala os ilii
-Tuber
ischiadicum
-Konservatif sağaltım
-Konservatif sağaltım
-Pin uygulaması
-Tension bandı uygulaması
13
Çizelge 1.2. Kalça eklemi lezyonları ve sağaltım seçenekleri (Voss ve ark., 2009).
Lezyonun
çeşidi
Sınıflandırılması Tedavi seçenekleri
Kalça çıkığı ve
coxarthrosis
-Konservatif sağaltım
-Ağrı varsa
eksizyon artroplastisi veya
total kalça protezi
Caput femoris
ve collum
femoris
Caput femoris’in fizeal ayrılması
Collum femoris’in metafizeal
kırığı
-Eksizyon artroplastisi
-Total kalça protezi?
Kraniodorsal
veya
kaudodorsal
kalça
luksasyonu
Kalça eklemi normal biçimde ve
avulsiyon kırığı yoksa
Avulsiyon kırıkları
Komplike kalça luksasyonu
-Kapalı redüksiyon
-Açık redüksiyon ve
kapsülar sütur
-İliofemoral süturla askıya
alma
-Transartiküler pin
uygulaması
-Diğer teknikler
-Açık redüksiyon ve
transartiküler pin
uygulaması
-Fragmentler geniş ise
eksizyon artroplastisi
- Eksizyon artroplastisi
veya Total kalça protezi
Ventral kalça
luksasyonu
-Kapalı redüksiyon
-Açık redüksiyon ve
ventral stabilizasyon
14
1.4.1. Konservatif Sağaltım
Genellikle kafes istirahati şeklinde olan konservatif sağaltım ile hastanın hareketleri
kısıtlanmaktadır. Sürekli yatar pozisyonda ise, hasta sağlam tarafına yatırılır. Dar bir
alanda dinlendirilmeli, kafes tabanı süngerle kaplanmalı ve dekübit yaralarının
oluşumu önlenmelidir. Hastanın ürinasyon ve defekasyon kontrolü düzenli yapılmalı,
gerekli durumlarda lavman ve katater uygulanmalıdır (Meeson ve Corr, 2011).
Kırık olgusunun derecesine bağlı olarak hayvanın durumuna uygun olarak
gittikçe artan yürüyüş egzersizleri yaptırılır. Ağrı varsa, azaltmak amacı ile dikkatli
bir şekilde analjezik veya sedatif bir ilaç kullanılabilir. Gerektiğinde fragmentlerin
stabilitesinin bozulup bozulmadığını kontrol etmek ve olası komplikasyonları
önlemek için klinik ve radyolojik kontroller düzenli olarak sürdürülür. Hayvanın iyi
beslenmesi için uygun bir diyet programı yapılır (Meeson ve Corr, 2011).
Konservatif sağaltım uygulanan olgularda fizik tedaviyi de içeren geniş bir
rehabilitasyon prosedürü de gerekebilir (Arslan, 2006).
1.4.1.1. Endikasyonları
Operatif olmayan sağaltım yöntemi; pelvis bölgesini saran kas grupları ve lig.
sacrotuberale gibi yumuşak dokuların bu kırıklarda internal splint ve destek görevi
yapma prensibine dayanır (Arslan, 2006). Pelvis dikdörtgen kutu benzeri bir yapıya
sahiptir. Pelvis kırıklarının yer değiştirmesi için pelvis’de en az iki yerde kırık veya
çıkık oluşması gerekir. Genç hayvanlardaki pelvis kırıklarında (ör. symphysis pubis
ve sacroiliac eklem ayrılmaları) harekete bağlı oluşan minimum deplasman
nedeniyle, acetabulum’da stres kırıkları oluşabilir. Pelvis kırıkları kafes istirahati ve
sınırlı egzersizle iyileşebilir olmasına rağmen, şirurjikal sağaltım ile genelde eski
fonksiyonuna dönüş daha az ağrılı olarak hızlı bir iyileşme şeklinde gerçekleştirilir.
Pelvis kırıklarında konservatif sağaltım uygulanabilmesi için ilium kırıkları veya
15
sacroiliac kırık-çıkıklarında minimum yer değiştirme olması gerekir (Tomlinson,
2003).
Pelvis kırıklarıyla birlikte kas travmaları, hemoraji ve yumuşak doku lezyonu
oluşabilir. Bu durumda cerrahi risk artar. Şirurjikal sağaltım hastanın genel
durumuna göre endike olmayabilir. Travmatik akciğer ve myokardial sendrom
oluşmuşsa anestezi uygulaması risklidir ve cerrahi girişim 3-6 gün gecikebilir
(Meeson ve Corr, 2011).
Pelvik kanala basınç yapmayan fragmentleri bulunan kırıklarda (ör. canalis
pelvis dorsalis, ala ossis ilii ve os ischii kırıkları) konservatif sağaltım denenebilir.
Fakat instabilite, replasman ve ağrıyı azaltmak için operatif girişim yapılması
yararlıdır. Konservatif sağaltım; analjezi sağlamak, aynı zamanda ürinasyon ve
defekasyonu kontrol etmeyi gerektiren 2-4 haftalık kafes istirahatini kapsar. Pelvik
kanal daralmalarının %45’den fazla olması obstipasyon veya konstipasyonla
sonuçlanır (Meeson ve Corr, 2011).
Sacroiliac eklemin az deplasmanlı ayrılmalarında kısıtlanan aktivite ile
konservatif sağaltım denenebilir (Meeson ve Corr, 2011).
Gelişimini tamamlamamış kedilerde acetabulum kırığı replase durumda değilse
konservatif sağaltım seçenekleri denenebilir. Bu kedilere yaklaşık 2-3 hafta kafes
istirahati önerilir ve bu dönemde radyolojik kontroller yapılmalıdır (Voss ve ark.,
2009).
1.4.1.2. Olgu Seçimi
Gelişimini tamamlamamış genç kediler,
Erkek kediler,
Kısırlaştırılmış dişi kediler,
16
Acetabulum’un eklem yüzünü kapsamayan kırıklar,
Ağırlık taşımayan yerlerde lokalize olan kırıklar
Kafes istirahatine uygun mizaçlı kediler,
Replasman göstermeyen kırıklar,
Defekasyonu engellemeyen kırıklar,
Herhangi bir organda yaralama ya da ruptur riski yaratmayan kırıklar,
Pelvik çatıda daralmaya neden olmayan os pubis ve os ischii kırıkları,
Sağaltım için 2 haftadan daha fazla gecikmiş olgular (Aslanbey, 2002; Voss ve
ark., 2009; Meeson ve Corr, 2011).
1.4.1.3. Komplikasyonları
Pelvik kollaps; pelvis kırıklarında konservatif sağaltım sonucu özellikle kedilerde
obstipasyon ile birlikte pelvik kanalda ciddi bir daralma gürülebilir (Meeson ve Corr,
2011).
Kallus formasyonu; konservatif sağaltım uygulanan kedilerde ya da operasyon
sırasında anatomik yapıya uygun bir redüksiyon sağlanamayan olgularda rastlanan
geniş hacimli kallus dokusu disüri, konstipasyon, paralizi, güç doğum ve ileus’a
neden olabilir (Ünsaldı, 1995).
Başlangıçta stabil olan, fakat kas kontraksiyonlarına bağlı malunion oluşan
pelvik çatı kırıkları komplikasyon oluşturabilir (Arslan, 2006).
Konservatif sağaltımın en ciddi komplikasyonu; pelvisteki anatomik
bozukluklar ve kalça ekleminde oluşan osteoartrit sonucu kalıcı topallık
şekillenmesidir (Meeson ve Corr, 2011).
17
1.4.2. Operatif Sağaltım
Dikkatli bir radyografik muayene ile kırığın tipi ve lokalizasyonu belirlenir ve
sağaltım için uygun operatif yaklaşım teknikleri uygulanır. Multiple kırıklarda,
seçenekli yaklaşımlar bir arada uygulanarak redüksiyon ve fiksasyon sağlanabilir.
Travma sonrası ilk 4 gün içerisinde bölgeye operatif yaklaşım uygulanırsa,
redüksiyon ve fiksasyon daha kolay ve doğru bir şekilde sağlanır. Geciken her gün
sinir ve damar yapısının olumsuz etkilenmesine neden olur. Kaslarda spastik
kontraksiyonlar oluşur, kemik redüksiyonu için gerekli süreyi uzatır ve zorlaştırır.
Uzun bir gecikme süresi, bazı olgularda operatif sağaltımı sınırlar veya engeller.
Erken redüksiyon ve fiksasyonun avantajı; kısa süreli hospitalizasyon, erken
fonksiyonel iyileşme ve kırık sonucu oluşabilecek olumsuzlukları minimize eder
(Meeson ve Corr, 2011).
1.4.2.1. Olgu Seçimi
Bir olguda, aşağıda belirtilen bulgulardan bir veya daha fazlası ile karakterize pelvis
kırığı varsa operatif girişim düşünülmelidir.
Pelvik kanal genişliğinde belirgin azalma (>%50 den fazla daralma),
Acetabulum’da kırık (artiküler yüzeyde deplasman varsa),
Os ilium, os pubis ve os ischii kırığı pelvis’de instabiliteye neden oluyorsa,
Unilateral veya bilateral instabilite ile birlikte görülen coxofemoral luksasyon
veya ilgili ekstremitelerde kırık oluşumu,
Sacroiliac bağlantıyı içeren kırık ve luksasyonlar,
Yürüyüş, basış ve duruş bozukluğu oluşturacak kırık ve çıkıklar,
Sağaltıma yanıt vermeyen veya şiddetli ağrılı olgularda,
Kırık ile birlikte n. ischiadicus lezyonu bulunanlarda (ör. ilium kırığı),
18
Kafes istirahati uygulanmış, fakat 3 gün sonra hala ayağa kalkamayan olgular,
Oluşan kırığın döl verimini olumsuz yönde etkileyeceği dişi hayvanlar,
Açık pelvis kırıkları ile fragmentleri stabil olmayan kırıklar,
Ergin yaşta bulunan ve sağaltım süresince kapalı kafes istirahatini kabul
etmeyecek derecede hareketli ve sinirli yapıda olan hayvanlar,
Pelvis’in basış sırasında ağırlık taşıyan bölümünde oluşan kırıklar (tuber
ischiadicum’un avulsiyon kırıkları ve os pubis kırıkları) için operatif sağaltım
yararlı olabilir (Aslanbey, 2002; Arslan, 2006; Meeson ve Corr, 2011). Tuber
ischii’den orjin alan kaslar m. semitendinosus, m. semimembranosus ve m.
adductor magnus et brevis’dir. Tuber ischii’nin avulsiyonu ağrıya ve basış
topallığına neden olabilir (Tomlinson, 2003).
1.4.2.2. Fiksasyon Yöntemleri
Operatif girişim üç aşamadan oluşur:
1- Kırık alanının açığa çıkartılması,
2- Kırık uçlarının redüksiyonu,
3- Kırığın stabilizasyonudur (Arslan, 2006).
Pelvis kırıklarının operatif sağaltımında yaygın olarak plak ile osteosentez
sağlanır. Vida, serklaj teli ve pin kullanılarak da fiksasyon sağlanır. Matkap ile
redüksiyon sırasında plexus lumbosacralis ve n. ischiadicus’da iatrojenik lezyonlara
neden olunabilir (Voss ve ark., 2009). Pelvis kırıklarında farklı bölgeler için farklı
fiksasyon teknikleri uygulanmıştır. Örneğin bunlar sacroiliac ayrılma için vida, plak,
pin; ilium kırıkları için plak, pin, serklaj; acetabulum kırıkları için plak olarak
tanımlanmıştır (Arslan, 2006).
19
1.4.2.2.1. Sacroiliac Kırık ve Ayrılmalarda Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri
Sacroiliac ayrılmalar bilateral ya da unilateral oluşabilir. Unilateral ayrılmalar
bilateral olanlara göre daha sık görülür.
Sacroiliac ekleme yaklaşımlar:
Sacrum ve ala ossis ilii’ye dorsolateral’den yaklaşım,
Ventral yönden ventrolateral’den yaklaşım,
Ventral yönden sacrum ve sacroiliac ekleme ventroabdominal yaklaşımdır (Voss
ve ark., 2009).
Sacroiliac kırık ve ayrılmalarda en çok kullanılan dorsolateral yaklaşımdır
(Bilgili ve Çaptuğ, 2006).
Sacroiliac kırık ve ayrılmada genellikle lag vidaları ve transilial pin ile
fiksasyon sağlanır. En çok kullanılan yöntem, ala ossis ilii’den sacrum’a doğru lag
vidası gönderilerek yapılan fiksasyondur. Ventroabdominal yaklaşım, sacrum’un
parçalı kırıklarında ventral’den uygulanan internal fiksasyon veya miniplak ile
fiksasyon için kullanılabilir. Bilateral sacroiliac kırık ve ayrılmalarda, transsacral
vida ve tension bandı beraber kullanılabilir (Voss ve ark., 2009).
a) Transilial pin uygulaması: Bu yöntem, sacrum’un sagittal kırıklarında, vida
uygulanması için kemik fragmenti üzerinde yeterli alan bulunmadığında kullanılır.
Bazı durumlarda lag vidası ile birlikte de uygulanabilir. Lateral’den ala ossis ilii
hizasında deri üzerine küçük bir ensizyon yapılır. Yedinci vertebra lumbalis ve
iliosacral ekleme ulaşılır. Sacroiliac kırık ve çıkıklarda ala ossis ilii’den sacrum’a
doğru bir pin yerleştirilir. Pin kedilerde yedinci vertebra lumbalis’in proccesus
spinosus’un içinden ya da kaudalinden geçirildikten sonra, karşı tarafda ala os ilii’ye
tespit edilir (Denny ve Butterworth, 2000; Arslan, 2006; Piermattei ve ark., 2006).
20
Şekil 1.1. A) Sacroiliac eklemin kırılarak ayrılması, B) Transilial pin ile
fiksasyon (Denny ve Butterworth, 2000).
b) Lag vidası ile fiksasyon: Unilateral luksasyonlarda kedi lateral veya
sternal pozisyonda, bilateral luksasyonda ise sternal pozisyonda yatırılır. Unilateral
luksasyonlarda, kedi lateral pozisyonda ve lezyonun bulunduğu bölge üstte olacak
şekilde yan yatırılır (Piermattei ve ark, 2006). Crista iliaca üzerinden deri ensizyonu
yapılır. M. cuteneus trunci ve gluteal fascia, crista iliaca ve m. gluteus medius’u
açığa çıkarmak için ensize edilir. M. gluteus medius’un lateral yönde ekarte
edilmesiyle ala ossis ilii açığa çıkarılır. Ala ossis ilii’nin lateral yüzeyinden drille
giriş yeri, merkezinin hafif ventralinde bulunur. Tuber sacrale uzunluğunun %60-70’i
kadar bir mesafeden dril yönlendirilir. Bir Hohmann retraktörü ile ala ossis ilii
ventral’e ekarte edilerek, ala sacralis’in lateral yüzeyi açığa çıkartılır. Deliğe giriş
yeri hilal şeklindeki hyalin kıkırdağın kranial’idir ve sacroiliac ekleme geometrik
merkezin hafif dorsalinden girilir. Sacrum’un uzun aksisi boyunca drille girilir,
sacrum’un genişliğinin en az %60’ı kadar olacak bir delik açılır. Sacrum genişliğinin
%60’ı radyografiden ölçülür, vida uzunluğu da ona göre hesaplanır. Vida uzunluğu
genellikle 20-24 mm. kadar olup, genellikle 2 veya 2,7 mm.’lik lag vidası kullanılır.
Kemik tutma pensiyle ilium’un maniplasyonu sağlanır ve redüksiyona yardımcı olur.
Sacrum kaudal yönden Hohmann retraktörü ile kaldırılır. Ala ossis ilii’nin
lateral’inden medial yüzeyine çıkana kadar vida gönderilir. Vida ala ossis ilii’deki
delikten ve sacrum’daki delikten geçirilerek sabitlenir. Sacrum’daki vida deliği,
vidanın maksimum kemik tutma gücünü sağlayabilmek için sacrum yüzeyinin
merkezinde yer almalıdır. Vida deliğinin hafif ventral’e yönlendirilmesi ile vertebral
21
kanala girme olasılığı ortadan kalkar. Vida dorsal’e doğru pozisyonlandırıldığında
cauda equina’ya nörolojik hasar verilebilir. Vida uzunluğu ve çapının doğru
seçilmesi, vida gevşemesini önlemek için önemlidir (Johnson ve Dunning, 2005;
Bilgili ve Çaptuğ, 2006; Shales ve ark., 2009).
Şekil 1.2. Lateral pozisyonda lag vidası ile fiksasyon: A) Sacrum’a giriş yeri, B) Os
ilium’un lateral yüzeyinde tuber sacrale uzunluğunun %70’i giriş yeri olarak seçilir,
C) Sacroiliac lag vidası sacrum’un genişliğinin en az %60’ını geçecek şekilde
olmalıdır (Voss ve ark., 2009).
Bilgili ve Çaptuğ’a (2006) göre dorsolateral yaklaşımın avantajı her iki
sacroiliac ekleme hastanın pozisyonunu değiştirmeden ulaşılabilmesidir. Yaptıkları
çalışmada bilateral sacroiliac luksasyon bulunan bir kedide dorsolateral yaklaşımla
frog-leg pozisyonunda bilateral birer adet 2,7 mm’lik kortikal vida ile fiksasyon
sağlamışlardır. Postoperatif dönemde bandaj uygulanmayıp, hastanın bir kafeste
barındırılmasıyla 1. günde yürümeye başladığı ve 15. günde her iki arka ekstremiteyi
kullanıp topallık gözlenmediği belirtilmiştir.
22
A B
Şekil 1.3. A) Bilateral sacroiliac luksasyonlu olgunun preoperatif ventrodorsal
radyografik görünümü, B) Bilateral vida uygulaması ile tam anatomik repozisyon
sağlanmış olgunun postoperatif ventrodorsal radyografik görünümü (Bilgili ve
Çaptuğ, 2006).
Unilateral sacroiliac ayrılmalarda bir diğer yaklaşım ventrolateral yaklaşımdır.
Kedi sırtüstü yatırılır, karın ve her iki arka ekstremite operasyon için hazırlanır.
Regio umbilicalis’ten pelvik çatıya kadar uzatılan bir ensizyon yapılır. Abdominal
organlar kranial’e doğru retrakte edilir, idrar kesesi ve kolon kenara çekilir.
Sacroiliac eklemin redüksiyonu en iyi ala ossis ilii’nin kranial’ine yerleştirilen
Kocher forcepsi ile çekilmesi veya aseptik olarak hazırlanan arka ekstremitenin
serbestleştirilmesiyle sağlanır. Ekstremiteler kraniale doğru çekilirse redüksiyon
kolaylaşır. Kalça eklemi fleksiyona getirilir. Geçici bir Kirschner teli ile sacroiliac
eklem geçilir. Redüksiyon boyunca kilitli vidalar kullanılması risk faktörünü ortadan
kaldırır. Vidanın giriş noktası sacrum’un medial’ine doğrudur. Drill ile yapılan açı
45° veya transversal yönde median düzlemde yönlendirilir. Deliğin uzunluğu ölçülür
ve uygun vida seçilir. Vida uzunluğu genellikle 16-18 mm olmalıdır (Voss ve
ark.,2009). Shales ve ark., (2010) yaptıkları çalışmada 40 olguda 13 sol,14 sağ ve 13
de bilateral sacroiliac luksasyon belirlemiş ve 2,7 mm’lik kortikal vidalarla sacrum
genişliğinin %60’ını geçerek minimum implant gevşemesiyle %100 redüksiyon
başarısına ulaşmıştır.
23
c) Floroskopi ile minimal invaziv yaklaşım: Sacroiliac eklem bütün iskeletin
ağırlığını taşıyan bölgedir. Bu bölgede redüksiyon ve fiksasyon sağlandığında
iyileşme daha hızlı ve ağrısız olur. Floroskopi ile minimal invaziv teknik uygulaması
diğer tekniklere göre hem daha kısa sürede olması, hem de hasta morbiditesi
açısından avantajlıdır. Kronik sacroiliac luksasyonlarda manuel redüksiyon oldukça
zordur (Fox, 2008).
Pelvis lateral pozisyonda olup, operasyon sırasında floroskopi cihazı
pozisyonlandırılır. Aynı zamanda ala os ilii küçük Kern kemik pensi ile kaudal’e
doğru çekilir. Lateral pozisyon ala ossis ilii ve vertebra lumbalis’i süperpoze eder.
Kirchner teli ile ala ossis ilii’ye lateral’den medial’e doğru girilerek kaudal yönde
sacrum’a doğru ilerler. Tel yardımcı olarak kullanılır ve geçicidir. Kirchner telinin
1cm. kranial’ine ensizyon yapılır. Vida ilium’a temas edene kadar gluteal kas içinde
ilerler. Floroskopi ile pozisyon belirlenir. Os İlium ve sacrum için dril kullanılır.
Vidanın en az %60’ı sacrum’u geçmelidir. Bu konuda köpeklerde gerçekleştirilen
çalışmada, sacroiliac luksasyonlu olgulara floroskopi ile minimal invaziv yaklaşım
girişiminde bulunarak, 46 sacroiliac luksasyonda %100 oranında iyileşme
sağlanmıştır (Fox, 2008).
1.4.2.2.2. Os Ilium Kırıklarında Fiksasyon Yöntemleri
Os ilium kırıkları; basit transversal, basit uzun oblik ve parçalı kırık olarak karşımıza
çıkar. Uzun oblik ve parçalı kırıklar, basit transversal kırıklardan daha çok görülür.
Ala ossis ilii’ye dorsolateral’den, corpus ossis ilii’ye lateral’den yaklaşım tercih
edilir. Deri ensizyonu, trochanter major’un dorsal’inden tuber ischii ile tuber iliaca
arasında gerçekleştirilir. Gluteal kaslar ventral’den dorsal’e ekarte edilerek os ilium
açığa çıkarılır. Os ilium kranial’den acetabulum’a kadar görüntülenir. Bölgedeki
damar ve sinirler korunmalıdır. Os ilium kırıklarında en sık kullanılan yöntem kemik
plakları ile fiksasyondur. Os ilium’un uzun oblik kırıklarında da lag vidası ile
fiksasyon, intramedullar pin uygulaması ve 8 şeklinde serklaj teli kullanılır. Os
ilium’un parçalı kırıklarında pin, vida, serklaj teli ve polimetilmetakrilatın birlikte
24
kullanıldığı olgularda genellikle prognoz iyi sonuçlar verir (Piermattei ve Johnson,
2004; Piermattei ve ark, 2006; Voss ve ark., 2009; Burton, 2011).
a) Plak ile fiksasyon: Os ilium’un parçalı kırıkları, basit transversal krıkları ve
uzun oblik kırıklarında plak ile fiksasyon gerçekleştirilir. Lateral plak için os ilium’a
lateral yaklaşım, dorsal plak için dorsal ve lateral yaklaşım uygulanır (Voss ve ark.,
2009).
Kırık fragmenti genellikle kranial’e ve medial’e deplase olur. Hohmann
retraktörü dikkatli bir şekilde fragmentler arası yerleştirilir ve kaudal fragment önce
lateral’e daha sonra kaudal’e çekilir. Kaudal fragmentin lateral’e ve dorsal’e hareket
ettirilmesine yardımcı olmak için trochanter major veya tuber ischiadicum kemik
pensi ile tutularak redüksiyonu sağlanır (Fossum ve ark., 1997; Johnson ve Dunning,
2005; Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.4. A) Os ilium’un kırığında lateral yaklaşım, B) Trochanter majör kemik
pensi ile tutularak redüksiyon sağlanır (Lenehan ve Tarvin, 1998).
Lateral plak: Os ilium’un lateral yüzeyinde plak kontürü ölçülür ve ventrolatel
köşeden pozisyonu belirlenir. Pelvis kanalını daraltmamak için içbükey şekil
verilmelidir. Kranial ve kaudal fragmentlerin her ikisinde de 3’er vida yerleştirilecek
şekilde plak tercih edilmelidir. Kaudal fragment daha küçükse T veya L plak da
kullanılabilir, kalça ekleminin hareketinden dolayı yeterli sayıda vida eklenmelidir.
Uygulamada vidalardan en az biri sacrum’a penetre olabilir. Bu şekilde vidanın
tutma gücü arttırılmış olur (Voss ve ark., 2009).
25
Lateral yönden çift plak uygulaması: Os ilium’da çift plak uygulaması, parçalı
kırıklarda veya basit kırıklarda vida sayısının veya tutma gücünün yetersiz kaldığı
durumlarda uygulanır. İlk plak uygulaması lateral plak uygulamasında anlatıldığı
gibi os ilium’un ventrolateral yüzeyine uygulanır. İkinci plak ilkinin dorsaline ve
paralel olarak yerleştirilir. Lateral uygulanan plak kaudal fragmentte en az 4 vida ve
kranial fragmentte de 4-6 vida ile sabitlenmelidir (Voss ve ark., 2009).
Dorsal plak: Plak genişliği kranial ve kaudal fragmentlerde en az üç delikli
vida alacak uzunlukta olmalıdır ve hafif iç bükey şekil verilmelidir. Acetabulum
civarına yerleştirilen vidanın, pelvisin medial korteksine çıkması hedeflenmelidir.
Önce kaudal kırık fragmentinin vidaları yerleştirilir, sonra kranial kırık fragmentinin
vidaları yerleştirilir. Vidalar os ilium’a drillenirken, plexus lumbosacralis’e zarar
verilmemesi için, drill gücü düşük olmalı veya vidanın mediale kayma olasılığına
karşı dikkat edilmelidir. Os ilium’un uzun oblik kırıklarında kortikal hasar oluşmuşsa
dorsal plak kullanımı daha uygundur (Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.5. Os ilium’un basit transversal ve parçalı kırıklarında plak ile osteosentez:
A) Os ilium’un basit transversal kırıklarında lateral plak uygulması, B) Os ilium’un
basit transversal kırıklarında caudal yönde lateralden T plak uygulaması, C) Os
ilium’un parçalı kırıklarında lateral yönden çift plak uygulaması, D) Os ilium’un
transversal kırıklarında dorsal plak uygulaması (Voss ve ark., 2009).
26
b) Lag vidası ile fiksasyon: Vida ile fiksasyon yöntemi en çok uzun oblik
kırıklarda uygulanır. İlium’un uzun oblik kırıkları diğer kırıklara oranla çok görülür.
Genellikle kranioventral’den kaudadorsal yöne doğru oblik kırıklarla karşılaşılır.
Uzun oblik kırıklarda os ilium’un ölçümünde kırık fragmentlerinden birinin
uzunluğu diğerine eşit veya daha uzunsa en iyi stabilizasyon şekli interfragmental
vida veya pin uygulanmasıdır (Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.6. A) Os ilium’un uzun oblik kırığının preoperatif laterolateral radyografik
görüntüsü, B) Os ilium’un uzun oblik kırığında 2,0 mm ve 1,5 mm’lik
interfragmental lag vidası ile fiksasyonun postoperatif laterolateral radyografik
görüntüsü (Voss ve ark., 2009).
Bu tip fiksasyonda kırığa basınçla kaudal fragmentin yerdeğiştirmesi ve
distal’e rotasyonu söz konusudur. Os ilium’un uzun oblik kırıklarında
interfragmental lag vidası ile fiksasyonun, lateral plakla karşılaştırıldığında torsiyon,
aksiyal kompresyon ve çökmeye karşı daha dirençli olduğu saptanmıştır (Piermattei
ve ark., 2006; Voss ve ark., 2009).
1.4.2.2.3. Acetabulum Kırıklarında Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri
Acetabulum’da oluşan kırıklar için plak ile osteosentez oldukça sık kullanılan bir
yöntemdir (Voss ve ark., 2009). İntraartiküler kırıklar olarak değerlendirilen
acetabulum kırıklarının açık redüksiyon ve internal fiksasyonu; dejeneratif eklem
hastalıkları, hatalı kaynama ve instabilitenin gelişimine engel olması, ayrıca travma
27
sonrası hayvanın fonksiyonel yaşamına dönüşünü hızlandırması gibi avantajları
nedeniyle önerilmektedir (Kaya, 2002).
Acetabulum’un kranial oblik kırıklarında lag vidası uygulaması, sentral
kırıklarında acetabulum dorsal bölgesine kırık hattının her iki tarafında vida veya
Kirschner pini uygulaması ve sonrasında bunların çevresinde 8 şeklinde serklaj teli
veya metilmetakrilat yerleştirilmesi uygulamaları da vardır (Kaya, 2002). Eklem
yüzeylerinde anatomik rekonstrüksiyon yapılmalı ve parçalı kırıkların stabilizasyonu
sağlanmalıdır. Cavum pelvis’e çökme oluşmamış acetabulum kırıkları, os ischii ile
os ilium’u kateden uygun bir çivi ile tesbit edilebileceği gibi, acetabulum’un hemen
üst tarafındaki pelvis kenarına yerleştirilecek uygun ölçütlerdeki bir plak, bazı
olgularda daha başarılı sonuçlar verir (Aslanbey, 2002). Kediler eksizyon
artroplastisini çok iyi tolere eder. Operasyon sırasında kırık redüksiyonu
sağlanamadığında eksizyon artroplastisine karar verilebilir. Bu nedenle hasta
sahipleri operasyon öncesinde bu konuda bilgilendirilmelidir (Voss ve ark., 2009).
Kraniodorsal yaklaşım; fossa acetabuli’nin kranial 1/3 bölümünde lokalize olan
basit kırıklar için uygundur. Acetabulum’un orta ve kaudal kısmının basit kırıkları
için; dorsal intergluteal yaklaşım ile kısa bir plak veya pin ile sağlanan fiksasyonlar
başarılı sonuçlar verir. Kalça eklemine yaklaşımda kullanılan trochanter majör’ün
osteotomisi veya gluteal tenotomi de diğer bir başarılı uygulamadır. Bu yaklaşım
parçalı kırıklarda bölgeye ulaşımda daha kolay ve basit olduğu için yararlıdır.
Tansion bandı, lag vidası, Kirschner telleri ile uygulanan cerrahi uygulamalardan
sonra trochanter major’ün yerine yeniden redüksiyonu ve fiksasyonu gerekir (Voss
ve ark., 2009).
Trochanter major’un osteotomie’si: Pelvis kırıklarının onarımında, ilgili pelvis
kemiğine lateral yönden rahatça ulaşabilmek için, olgunun durumuna göre, bölgedeki
gluteal kasların tamamen proksimal yöne deviye edilmesi gerekebilir. Bu amaçla,
trochanter major’a bu kasların yapışma yerlerinden Gigli’nin tel testeresi ile
osteotomie yapılır. Gluteal kas kitlesi, proksimale deviye edilerek pelvis kırığına
28
daha kolay ulaşılabilir. İşlem bitince, osteotomie yapılan trochanter kısmı eski yerine
adapte edilerek bir vida ile bunun tespiti sağlanır (Aslanbey, 2002).
Kaudal fragment genellikle hamstering kasları çekilirken rotasyon yaptırılır.
Tuber ischiadicum’a kaudal fragmenti maniple etmek için Kern kemik pensi
yerleştirilir. Çengel şeklindeki ekartör foramen obturatorium’a yerleştirilerek kırık
redüksiyonunda yardımcı olur. Diğer implantlar uygulanırken geçici olarak Kirchner
teli kırıktan geçirilir (Voss ve ark., 2009).
a) Plak ile fiksasyon: Farklı plaklar kırık lokasyonu ve tiplerinde kullanılır.
2,0-mm’lik DCP, 2,0-mm’lik acetabular plak ve 2,0-mm’lik rekonstriksiyon plakları
kullanılabilir. Anatomik redüksiyonu sağlamak için en uygun plak şeklini sağlamak
gerekir. Preoperatif olarak radyografiden kemik ölçüsü alınır. Plak kırık kenarının
dorsal’inden pozisyonlandırılır. Basit transversal kırıklarda kısa plaklar ile her kırık
için iki vida uygulamasıyla redüksiyon sağlanır. Plak uygulamalarında redüksiyonun
bozulma riskini en aza indirmek için, kısa plak uygulamaları tercih edilmelidir. Uzun
plaklar oblik ve parçalı kırıklarda kullanılabilir (Denny ve Butterworth, 2000;
Johnson ve Dunning, 2005; Voss ve ark., 2009).
Konvensiyonel plaklar yerine internal fiksatörler; 2,0-mm’lik unilock plaklar
alternatif olarak seçilebilir. Her fragment için sadece iki vida ile sabitlemek
avantajlıdır ve monokortikal vidalar kullanılır. Uygulamada riski yoktur, zira vida
kemiğe uygulanırken plak basınç yapmaz. Eklem içine vidanın girmesini önlemek
için plak mümkün olduğunca dorsale yerleştirilir. Dorsal yaklaşımda kedilerde
pelvisin bu yüzeyi oldukça düzdür, 2,0-mm’lik DCP ve 2,0-mm’lik rekonstrüksiyon
plağı basit transversal kırıklarda başarıyla kullanılır. Basit kırıklar için her fragmente
2 vida uygulaması yeterlidir, vidaya tension bandı uygulanır. Oblik ve parçalı
kırıklarda 3 vidalı plaklar kullanılabilir. Vidalar kalça eklemine penetre olmamalıdır
(Voss ve ark., 2009).
Kaya (2002) yaptığı çalışmada, kedilerde acetabulum kırıklarının sağaltımında
mini titanyum plaklarının etkinliklerini klinik olarak değerlendirmiş ve bu plakların
29
boyutları ve acetabulum’un dorsal yüzeyine göre kolayca bükülebilme özellikleri ile
kedilerde acetabulum kırıklarının sağaltımında tercih edilebilir bir fiksasyon
materyali olduğunu belirtmiştir.
Şekil 1.7. A-B) 1 yaşında basit oblik acetabulum kırığı bulunan kedinin laterolateal
ve ventrodorsal radyografik görüntüsü, C-D) Acetabulum’a dorsolateral yönden 2,0
mm’lik unilock plak uygulaması postoperatif laterolateral ve ventrodorsal
radyografik görüntüsü (Voss ve ark., 2009).
b) Lag vidası ile fiksasyon: Acetabulum’un kranial ve kaudal basit oblik ve
parçalı kırıklarında lag vidası ile fiksasyon sağlanabilir. Kırık hattına en az iki lag
vidası yerleştirilir. Acetabulum kırıklarında, her iki kırık fragmentine en az iki vida
yerleştirilmelidir ve bu vidalar eklem yüzeyine penetre olmamalıdır (Piermattei ve
ark., 2006, Voss ve ark., 2009)
c) Tension bandı ile fiksasyon: Tension bandı fizeal kırıklar ve basit
transversal kırıklar için uygulanır. İnterfragmental pin hareketini önlemek için
uygulanabilir. Bu uygulama plak uygulamasından daha az stabilite sağlar, fakat
teknik olarak kolaydır. Bir veya iki küçük Kirschner teli redüksiyonu sağlamak için
klavuz olarak uygulanır, 1,5-2,0 mm’lik vida kranial ve kaudal kırık fragmentlerden
geçirilir. Kırık redüksiyonunda kaybı önlemek için her iki vida acetabular kenara
30
aynı uzaklıkta olup, 0,4-0,8 mm’lik serklaj teli 8 şeklinde vidalardan geçirilerek
uygulanır. Polimetilmetakrilat implantın gevşeme riskini önlemek ve redüksiyonu
arttırmak için uygulanır (Langley-Hobbs ve ark., 2009; Voss ve ark., 2009; Pluhar,
2010).
Şekil 1.8. Küçük köpek ve kedilerde acetabulum kırıklarında plak ile osteosenteze
alternatif seçenekler: A) Parçalı acetabulum kırıklarında küçük vidalar ve
polimetilmetakrilat uygulaması, B) İki lag vidası ve tension bandı uygulaması, C)
Kirchner telleri ve tension bandı uygulaması (Denny ve Butterworth, 2000).
Acetabular fizeal ayrılmalar: Genç kedilerde acetabulum acetabular fizis
boyunca ayrılabilir. Bu kırıklarda vida ile tension bandı birlikte uygulanır.
Acetabular fizeal ayrılma belirlenen 4 kedide vida, tension band, Kirchner teli ve
polimetilmetakrilat uygulamalarıyla sağaltım gerçekleştirilmiş ve 12 haftalıktan
küçük kedilerde erken iyileşme gözlenmiştir. Sonraki dönemde acetabulum yüzeyi
sığlaşabilir, kalça luksasyonu oluşabilir. Uygulanan implant erken dönemde
uzaklaştırıldığında, genç kedilerde fizeal kapanmanın erken olmasından kaynaklanan
lezyonun şiddeti de azalır. Dört aylık ve daha büyük kedilerde prognoz iyi olup,
implantın uzaklaştırılmasına da gerek yoktur (Langley-Hobbs ve ark., 2007; Voss ve
ark., 2009).
31
1.4.2.2.4. Os Ischii Kırıklarında Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri
Genellikle os ischii kırıklarında operatif sağaltım gerekli değildir. Os ischii’yi
çevreleyen kaslar, kırık fragmentlerinin deplasmanına izin vermez. Os ischii kırıkları
pelvis’in diğer bölgelerindeki kırıklarla birlikte şekillendiğinde, onların
stabilizasyonu ve fiksasyonu, genellikle os ischii kırıklarının da redüksiyonunu ve
stabilizasyonunu sağlar. Canalis pelvis dorsalis’in stabil olmadığı ve kas
kontraksiyonlarıyla fragmentlerin deplasmanı durumunda operatif sağaltım gerekir
(Piermattei ve ark., 2006).
Os ischii’ye yaklaşımda trochanter major’dan tuber ischii’ye kadar deri
ensizyonu yapılır. Aynı hat üzerinden deri altı dokular diseke edilir. M. biceps
femoris ve m. gluteus superficialis arasından diseksiyona devam edilir. Lig.
sacrotuberale medial’indeki fascia ensize edilir ve medial’e ekarte edilir. Kaslar
birbirinden ayrıldıktan sonra n. ischiadicus görünür. Os ischii üzerinde, m.
obturatorius internus ensize edilerek os ischii’ye ulaşılır. Tuber ischiadicum’un
avulsiyon kırıklarının fiksasyonu için intramedullar pin, serklaj teli ve plak
uygulamaları yapılabilir. Redüksiyon sağlandıktan sonra pin, tuber ischiadicum’un
kranial bölgesinden ilerletilir. Kasların çekme gücü nedeniyle pin uygulaması,
tension band tekniği ile desteklenmelidir (Fossum ve ark., 1997; Piermattei ve
Johnson, 2004; Piermattei ve ark., 2006).
Şekil 1.9. Os ischii kırığında plak ile osteosentez (Fossum, 1997).
32
1.4.2.2.5. Canalis Pelvis Dorsalis Kırıklarında Uygulanan Fiksasyon Yöntemleri
Os pubis kırıklarının hayati öneme sahip organ ve dokulara zarar verme olasılığı çok
düşüktür. Os pubis’i destekleyen kaslar, kırık fragmentlerinin normal pozisyonunda
kalmasına yardımcı olur. Şirurjikal yaklaşımda os pubis’in kranial’inden başlatılan
ensizyon orta hat boyunca symphisis pelvis üzerinden devam eder. M. gracilis ve m.
adductor’u sypmhysis pelvis’ten ayırarak bölge açığa çıkarılır (Piermattei ve ark.,
2006; Prassinos ve ark., 2007).
Şekil 1.10. Os pubis kırığında interfragmental serklaj teli uygulaması (Fossum,
1997).
Symphysis pelvis ayrılması travmatik nedenlerle oluşabilir. Özellikle genç
hayvanlarda kemiklerin ossifikasyonundan önce bu lezyonlarla karşılaşılmaktadır.
Bunların operatif sağaltımında uygulanan ensizyon, os pubis’in kranial’inden
başlayarak orta hat boyunca symphisis pelvis üzerinden devam edilir (Voss ve ark.,
2009).
a) Serklaj teli uygulaması: Symphisis pelvis’e bilateral olarak dril ile 1 veya 2
delik açılır ve 0,6 mm’lik serklaj teli açılan deliklerden geçirilir. Bu sırada
intrapelvik yumuşak dokular korunmalıdır. Symphisis pelvis’in redüksiyonu yapılır
ve teller bükülür. Alternatif olarak teller foramen obturatorium’dan da geçirilebilir.
Symphisis pelvis’de ayrılma yüzeylerinin karşılıklı fiksasyonu için teli gereğinden
fazla sıkmamak gerekir (Voss ve ark., 2009).
33
b)Plak uygulaması: 1,0 mm’lik maxillofacial plaklar, 1-3 mm’lik küçük
plaklar veya 1,5 mm’lik miniplaklar pubis ve ramus kırıklarının redüksiyonunda
uygulanır. Os pubis zayıf bir kemiktir ve vidaları kemiğin orta noktasından geçirmek
önemlidir. Her fragment için 2 vida kullanılmalıdır. Fossa acetabuli’ye girişi
önlemek için vidalar ramus pubis’ten kraniale doğru açılanmalıdır. Mini plaklar os
ischii’nin ventral yüzeyinden uygulanabilir (Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.11. Canalis pelvis dorsalis kırıklarında stabilizasyon yöntemleri: A)
Symphisis pelvis ayrılmasında serklaj uygulaması, B) Os pubis kırığında miniplaklar
ile osteosentez. Lateral vidalar uygulanırken fossa acetabulii’ye dikkat edilmeli
(Voss ve ark., 2009).
1.4.2.2.6. Kalça Ekleminin Travmatik Çıkıklarında Uygulanan Fiksasyon
Yöntemleri
Coxofemoral eklem luksasyonlarında normal fonksiyonel işlevlerin yeniden
kazandırılması için yapılacak olan sağaltımın amacı; eklem kıkırdağına zarar
vermeden redüksiyonu sağlamak ve yumuşak dokular iyileşene kadar eklemde
stabiliteyi yeterli süre devam ettirmektir (Çetinkaya ve Olcay, 2011).
Luksasyonlar caput femoris’in acetabulum’la olan konumuna göre
kraniodorsal, kranioventral, kaudodorsal, kaudoventral ve intrapelvik olarak
sınıflandırılır (Aslanbey, 2002). Coxofemoral luksasyonların %72’sini kraniodorsal
34
yönlü luksasyonlar oluşturur. Kaudoventral luksasyonlar az görülür (Voss ve ark.,
2009).
a) Kapalı Redüksiyon: Kapalı redüksiyon uygulaması kedilerde oldukça
başarılı sonuçlar (%60 civarında) verir. Akut şekillenen kraniodorsal ve kaudodorsal
coxofemoral luksasyonlu kediler için önerilen ilk sağaltım seçeneği kapalı
redüksiyondur. Kapalı redüksiyon sonrasında reluksasyon görülebilir. Başarı oranını
arttırmak için olgu seçimi önemlidir. Reluksasyonun nedenleri; kan pıhtıları,
ligament etrafının ödemleşmesi, fossa acetabuli içinde eklem kapsülü parçasının
kalmasıdır. Kapalı redüksiyon sonrasındaki stabilite için eklem kapsülü lezyonunun
lokalizasyonu ve şiddeti önemlidir. Ayrıca eklem stabilitesini engelleyen başka bir
neden de fossa acetabuli’de avulsiyon kırığının bulunmasıdır. Sonuç olarak, akut
kalça eklemi luksasyonu ile birlikte oluşan kırıklar yoksa, yani kalça eklemi normal
yapısını koruyorsa kapalı redüksiyon uygulanabilir (Holsworth ve DeCamp, 2003;
Piermattei ve ark., 2006; Voss ve ark.. 2009).
Kalça ekleminin kapalı redüksiyonu genel anestezi altında yapılır.
Maniplasyonun amacı iatrojenik lezyon oluşturmadan caput femoris’i acetabular
kenardan fossa acetabuli’ye yerleştirmektedir. Hasta luksasyon şekillenmiş
ekstremite üste gelecek şekilde yan yatırılır. Kraniodorsal yönlü coxofemoral
luksasyon için, bir el ile tarsal eklemden tutulan ekstremiteye yavaşça eksternal
rotasyon ve traksiyon uygulanır. Diğer el ile trochanter major palpe edilerek,
trochanter major acetabulum yönünde distal ve kaudal doğrultuda bir kuvvet
uygulanır ve bu sırada diğer el ile yapılan traksiyon gücü arttırılır. Caput femoris
acetabular kenar üzerinden kaydırıldığında, redüksiyonu gerçekleştirmek amacıyla
ekstremite içe doğru döndürülür. L/L radyografi alınarak kapalı redüksiyon
doğrulanır. Hasta anesteziden çıkmadan önce bandaj uygulaması yapılmalıdır. Bu
uygulama sırasında ekstensiyon ve eksternal rotasyon hareketleri reluksasyona sebep
olabileceği için dikkatli olunmalıdır (Holsworth ve DeCamp, 2003; Whitelock, 2004;
Çetinkaya ve Olcay, 2011).
35
Şekil 1.12. Kraniodorsal coxofemoral luksasyonda kapalı redüksiyon caput femoris
önce femur’un distalinde döndürülür, sonra os femur kaudadistal yönde çekilir.
Caput femoris acetabular kenar üzerinde kaydırılarak redüksiyon sağlanır (Voss ve
ark. 2009).
Kapalı Redüksiyondan Sonra Eklemin Desteklenmesi: Bunun için bazı
uygulamalar gerçekleştirilir.
Ehmer fleksiyon bandajı: Kapalı redüksiyondan sonra Ehmer fleksiyon bandajı
reluksasyon oranını azaltır. Ekstremitenin hafif abduksiyon ve 20 derece internal
rotasyonu ile fleksiyonda immobilizasyonunu sağlar. Ekstremitenin bu pozisyonda
tutulması caput femoris’i acetabulum içine doğru yönlendirir. Bandaj
uygulamasından sonra radyografi alınmalıdır. Kedilerde deri stabil olmadığı için
bandaj iyi tolere edilemez. Kedilere ilk on gün kafes istirahati önerilir (Holsworth ve
DeCamp, 2003; Whitelock, 2004; Voss ve ark., 2009).
Şekil 1.13. Ehmer fleksiyon bandajı uygulaması (Denny ve Butterworth, 2000).
36
De Vita pin veya eksternal fiksatör uygulaması: Doğru şekilde uygulanan
ischial-ilial pin uygulaması olup, dorsal acetabular kenar üzerine lateral destek
sağlar. Kedilerde bu tekniğin uygulanması hemen hemen imkansızdır. Çünkü
kedilerde pelvis’in düz yapısı uygulanacak pinin, ala ossis ilii’ye ya da tuber
ischiadicum’un ventraline tutunmasına izin vermez (Çetinkaya ve Olcay, 2011).
Şekil 1.14. De Vita pin uygulaması (Denny ve Butterworth, 2000).
Trochanter major, os ilium ve os ischii’ye yerleştirilen pinlerin toplayıcı bar ile
birleştirilmesiyle eksternal fiksatör (dinamik trans-acetabular eksternal fiksatör)
oluşturulabilir. Bu fiksatör eklemin ekstensiyon ve fleksiyonuna olanak sağlarken,
abduksiyon ve adduksiyonunu engeller, ayrıca caput femoris’in lateral yönde
deplasmanını önler (Denny ve Butterworth, 2000; Holsworth ve DeCamp, 2003).
Şekil 1.15. Dinamik trans-acetabular eksternal fiksatör uygulaması (Denny ve
Butterworth, 2000).
37
b) Açık redüksiyon: Luksasyon önemli bir kırıkla komplike olmuş, kapalı
redüksiyon mümkün değil veya kapalı redüksiyon sonrasında eklemde reluksasyon
şekilleniyor ise, açık redüksiyon endikedir. Bu durumda genellikle eksizyon
artroplastisi en yaygın uygulamadır. Ancak, açık redüksiyondan sonra eklem
stabilizasyonu için uygulanabilecek birçok cerrahi teknik de bulunmaktadır.
Ekstraartiküler uygulamalar; eklem kapsülünün dikilmesi, yapay kapsül, De Vita pin
uygulaması, transartiküler pin uygulaması ve iliofemoral dikiş uygulamasıdır.
İntraartiküler uygulamalar; toggle pin tekniği, toggle rod uygulaması, transacetabular
pin uygulaması ve ligamentum sacrotubarale transpozisyonu teknikleridir (Holsworth
ve DeCamp, 2003; Whitelock, 2004).
Kraniolateral ve dorsal yaklaşım en sık kullanılan tekniklerdir. Kaudal
yaklaşım ise, kraniodorsal luksasyonlarda caput femoris kranial doğrultuda
bulunduğu için tercih edilir. Kraniolateral yaklaşım da m. gluteus profundus
tendosunun tenotomisi, eklem kapsülü dikişi ve toggle pin uygulamalarında tercih
edilir. Dorsal yaklaşımın en büyük dezavantajı daha geniş bir alanın açığa çıkmasıdır
(Çetinkaya ve Olcay, 2011).
Eklem kapsülünün dorsal ve kraniodorsal kısımlarının basit dairesel ya da
uzunlamasına şekillenmiş yırtıkları dikiş uygulamaları ile kapatılabilir. Eklem
kapsülünün dorsal kısmının yırtılması sonucu kraniodorsal luksasyonlar şekillenir.
Eklem kapsülünün dorsaline uygulanan dikiş uygulamalarında başarı şansı daha
yüksektir. Monoflament dikiş materyalleri daha az kırılgan olduğu için daha çok
tercih edilir. Polyglactin 910 (Vicryl) dikiş materyali kullanılarak, yaklaşık 3-4 mm
aralıklarla basit ayrı dikiş uygulaması yapılır. Eklem kapsülünde dikişi uygulaması
sonrasında reluksasyon görülme olasılığı % 9,5-17,4 oranındadır (Holsworth ve
DeCamp, 2003; Voss ve ark.. 2009).
Transacetabular pin uygulaması, collum femoris’ten acetabulum’un medial
duvarı doğrultusunda pin yerlaştirilmesidir. 1,4-2,0 mm’lik pinler uygulanabilir,
fakat kediler için pin çapı 1,6 mm’yi geçmemelidir. Pin, lateral subtrohanterik
bölgeden caput femoris’e doğru, lig. capitis’in ossis femoris’e yapışma yerinden
38
çıkacak şekilde retrograd yollanır. Hafif abduksiyon ve internal rotasyonda iken
trochanter major üzerine medial doğrultuda basınç uygulanır. Pin fossa acetabuli’ye
doğru dikkatle ilerletilir. Pinin medial’e migrasyonunu önlemek için kısa kesilir ve
ucu bükülür. Pin 2-3 hafta sonra acetabulum’dan dikkatle çekilir (Voss ve ark..
2009).
Şekil 1.16. A) Craniodorsal coxofemoral luksasyon görülen bir kedide ventrodorsal
radyografi görüntüsü B) 1,6 mm’lik transacetabular pin uygulaması ile redüksiyon
sağlanmış olgunun postoperatif görüntüsü (Voss ve ark., 2009).
Toggle pin tekniği; Knowles ve ark. toggle (bir nevi telden yapılmış, oval
şekilli kopça) ile caput femoris’in acetabulum’a tutturulması üzerinde çalışmışlardır.
Diğer bir yöntem de lig. teres’in bir protezi ile caput femoris’in yeniden yerine
yerleştirilmesi işlemidir (Şengöz, 2005). Aslanbey ve Kaya, kopan lig. teres yerine
oto gref olarak, aynı hayvanın m. proneus longus’unu kullanarak başarılı sonuçlar
almışlardır (Aslanbey, 2002). Yapay bir bağ oluşturulurken, farklı dikiş materyalleri
kullanılmaktadır. En çok kullanılan dikiş materyalleri multifilament polyester,
monofilament polipropilen ve monofilament poliamiddir. Bu uygulamaların
endikasyonları; kronik luksasyonlar, başarısız olan kapalı redüksiyon girişimleri,
redüksiyona rağmen aşırı instabilite, eklem içi kırıklar, luksasyonla birlikte pelvis ya
da diğer kemiklerde kırık bulunması durumlarında luksasyon bulunan ekstremitenin
erken dönemde fonksiyonel iyileşmesini sağlamaktır. Operasyondan önce 0,8-1 mm
Kirschner teli kullanılarak toggle pin oluşturulur. Femur’da lateral subtrochanterik
bölgesinden fovea capitis’e doğru dril yardımıyla 2,5-4 mm genişliğinde bir tünel
açılır. Merkezindeki delikten dikiş materyali geçirilen ve düğümlenen toggle pin,
pelvis’in medial yüzeyine yerleştirmek için acetabulum’da açılan tünelden geçirilir.
39
Caput femoris’in acetabulum içine redüksiyonu sağlanır. Ekstremite hafif
abduksiyon ve internal rotasyondayken eklem kapsülü sıkı bir şekilde dikilir
(Whitelock, 2004; Şengöz, 2005; Piermattei ve ark., 2006; Çetinkaya ve Olcay,
2011).
Şekil 1.17. Toggle pinin hazırlanışı (Piermattei ve ark., 2006).
Şekil 1.18. Coxofemoral luksasyonda toggle pin uygulanısı; A) Fossa acetabularis’de
tünel açılması, B) Kirschner telinden toggle pin olusturulması ve ortasından sutur
materyalinin geçirilmesi, C) Acetabulum’da açılan tünelden toggle pin sutur
kombinasyonunun geçirilmesi ve geçirildikten sonra sutur materlayinin hafifçe
çekilerek toggle pinin acetabulum’un medial duvarına dayanması, D) Femur’da
fovea capitis’den lateral subtrohanterik bölgeye dogru tünel açılması, E) Sutur
materyali tünelden geçirildikten sonra, trochanter major’un hemen altında ilk tünele
dik ikinci tünelin açılması ve sutur materyalinin uçlarının ikinci tünelden geçirilerek
dügümlenmesi (Denny ve Butterworth, 2000).
40
c) Eksizyon Artroplastisi: Caput ve collum femoris’in osteotomisi ile
oluşturulan eksizyon artroplastisi, eklemde granülasyon dokusu oluşturularak
fonksiyonel iyileşmeyi sağlama işlemidir (İki ve Sağlam, 2004). Eksizyon
artroplastisi, hastayı ağrıdan kurtarmak için uygulanan bir operasyondur. Kronik
caput femoris luksasyonu, coxarthrosis, parçalı acetabular kırıklar, collum femoris ve
proksimal fizeal kırıkların nonunionlarında endikedir. Caput ve collum femoris
eksizyonu için kalça eklemine kraniolateral veya ventral yaklaşımla ulaşılır.
Öncelikli olarak kraniolateral yaklaşım tercih edilir. Trochanter majus’un uzantısının
yaklaşık 3 mm. uzağından gluteal kasın tendosuna küçük bir ensizyon yapılır. Fossa
acetabuli’yi görmek için Meyerding retraktörü ile trochanter major kaudodistal’e
doğru çekilir. Ventral yaklaşım tercih edildiğinde, hasta dorsal’ine yatırılır ve
ekstremiteler abduksiyon konumuna getirilir. Ventral’den yapılan diseksiyon
boyunca a. ve v. femoralis, n. saphane, a. ve v. circumflexa femoris medialis
korunur. Ortaya çıkan capsula articularis yatay bir ensizyonla açıldıktan sonra,
collum ve caput femoris görünür. Gigli’nin tel testeresi veya bir osteotomla collum
femoris basal kısmından kesilir ve kemik çıkıntısı kalmış ise osteotomla düzeltilir.
Eklem kapsülası ve gluteal kaslar karşılıklı olarak dikilerek bölge kapatılır
(Aslanbey, 2002; İki ve Sağlam, 2004; Johnson ve Dunning, 2005; Piermattei ve
ark., 2006).
Şekil 1.19. Eksizyon artroplastisi için kalça eklemine yaklaşım seçenekleri: A)
Eksizyon artroplasti uygulamasında craniolateral yaklaşım. Osteotomiden önce
femur eksternal yönde rotasyon yaptırılır, B) Eksizyon artroplasti uygulamasında
ventral yaklaşım. Osteotomi hattı femura 45°lik açı ile olmalıdır (Voss ve ark.,
2009).
41
d) Total Kalça Eklemi Protezi: Bu protezin kullanımı, enfeksiyöz ve
neoplastik olmayan kalça eklemi hastalıkları için sözkonusudur. İnert özellikte
değişik metal alışımlardan üretilmektedir (Aslanbey, 2002). Cement total kalça
protezi “Biomedtrix” kedilerde kullanılabilir. Acetabular protezin yeri ve
pozisyonlandırması köpeğe göre kedilerde daha zordur (Voss ve ark., 2009). Total
kalça eklemi protezi kalça displazisinde, coxofemoral luksasyonun açık ve kapalı
redüksiyonun gerçekleşmediği durumlarda, caput femoris’in avasküler nekrozunda,
nonunion ve malunionlarda endikedir (Liska, 2008).
1.4.3. Postoperatif Bakım, Kontrol ve Komplikasyonlar
Pelvis kırıklarının postoperatif bakımı öncelikle 2-4 haftalık kafes istirahatinden
oluşur ve izleyen 3-6 hafta içerisinde hareket kısıtlaması uygulanır. Hastanın uygun
analjezik prosedürü, genel durumunun kontrolü, gıda ve su alımını düzenlemek ve
ekstremitenin fonksiyonel kullanımını sağlamak için postoperatif bakım önemlidir
(Voss ve ark., 2009).
Pelvis kırıklarından sonra bazı komplikasyonla karşılaşılabilir. Örneğin,
perineum etrafında derinin avasküler nekrozu, sırt ve kuyrukta travma kaynaklı deri
avulsiyonu şekillenebilir. Bu durumda, açık yara sağaltımı ya da gerekirse deri grefti
uygulanmalıdır (Voss ve ark., 2009).
Kedilerde pelvik kanal daralmalarının %40’dan fazlası kronik konstipasyon ve
obstipasyon ile sonuçlanır. Bunların ağır seyretmediği olgularda medikal sağaltımı
yeterli olabilir. Oral olarak verilen laksatifler, yüksek lifli besinler ve lavman
uygulamaları yapılabilir. Fosfatlı lavmanlar kedilerde toksik olduğu için
kontraendikedir. Konservatif sağaltım uygulanamamış ve klinik şikayetler 6 aydan
fazla ise, pelvik kanalda cerrahi genişletme yapılmalıdır. Uzun süren konstipasyon ve
colon dilatasyonu intestinal duvarda geridönüşümü olmayan nöromuskuler lezyonla
sonuçalanır. Hatta 6 aydan uzun süren klinik belirtilerin sağaltımında subtotal
colectomy de gerekebilir (Voss ve ark., 2009; Meeson ve Corr, 2011).
42
1.4.3.1. Sacroiliac Luksasyon
Sacroiliac luksasyondan sonra uygulanan implantların fiksasyonu bozulmadığında ve
nörolojik bir lezyon olmadığında prognoz genelde iyidir. Fakat birçok
komplikasyonla karşılaşılabilir. Bunlar; lumbosacral intervertebral boşlukta vidanın
malpozisyonu, lumbosacral diske, 7. lumbal vertebra’nın corpusuna uygulanması ve
postoperatif sinir lezyonu, malredüksiyon, genellikle sacroiliac luksasyonla beraber
gevşemesi ve kırılması olarak sıralanabilir. Kedilerde sacroiliac luksasyonda lateral
pozisyondauygulanan lag vidası %9-33 oranında kalıcı topallık oluşmasına neden
olur. Vida doğru pozisyonda olduğunda bu oran daha düşüktür. Dört kedi ile yapılan
bir çalışmada sacroiliac luksasyonlarda lag vidası uygulamalarının n. ischiadicus
lezyonlarına yaygın olarak neden olduğu belirtilmiştir (Tomlinson, 2003; Voss ve
ark., 2009).
1.4.3.2. Os Ilium Kırıkları
Os ilium kırıklarında yeterli stabilizasyon sağlanmış ve sinir lezyonu yoksa prognoz
genelde iyidir. Kırık iyileşmelerinde malunion, nonunion ve taşkın kallus oluşumu n.
ischiadicus için risk oluşturur (Voss ve ark., 2009). Os ilium kırıklarında vida ile
fiksasyon %90 iyi sonuç verir ve iyileşme üç hafta gibi kısa bir sürede sağlanırken,
konservatif sağaltım ile sekiz hafta gibi uzun bir sürede iyileşme sağlanır (Denny ve
Butterworth, 2000). Os ilium’da lateral plak uygulamalarında vida gevşemesi riski
yüksektir. Bu konuda kedilerde yapılan bir çalışmada, olguların yarısından fazlasında
pelvik kanal daralmalarının değişik derecelerde olmasıyla birlikte, vida gevşemesinin
de görüldüğü belirtilmiştir (Hamilton ve ark., 2009). Kedilerde os ilium kırıklarında
uygulanan lateral plak ile dorsal plağın karşılaştırıldığı çalışmalarda dorsal plak
uygulamalarında vida gevşemesi ve pelvik kanal daralmaları ile daha az karşılaşıldığı
görülmüştür (Langley-Hobbs ve ark., 2009). Siyatik dermatom oluşması nedeniyle
derin ağrı duyusu kaybı belirlenen kediler dikkatle izlenmelidir. Periferal sinir
lezyonunun rejenerasyonu zaman gerektirir, ancak 3 ay sonrasında iyileşme
görülmediğinde prognoz olumsuz kabul edilir (Voss ve ark., 2009; Burton, 2011).
43
1.4.3.3. Acetabular Kırıklar
Acetabular kırığın stabilizasyonu sonrasında, kediler ekstremite fonksiyonlarını
tekrar kazanabilir. Fakat dejeneratif eklem hastalıklarının değişik dereceleri ile de
karşılaşılabilir. Acetabular fizeal kırık belirlenen 4 kedide yapılan bir çalışmada,
olguların radyografilerinde dejeneratif eklem hastalığı belirlenmesine rağmen
topallık görülmemiştir. Acetabular kırık stabilizasyonundan sonra 2 kedide iatrojenik
sinir lezyonu gözlenmiş ve daha sonra 1 kedide nörolojik fonksiyonlar normale
dönmüştür (Voss ve ark., 2009).
1.4.3.4. Coxofemoral Luksasyon
Ehmer askısı sıklıkla köpeklerde kullanılır, bu bandaj kedilerde iyi tolere edilemez
ve bozulur. Bu nedenle Ehmer bandajı reluksasyon oranını etkilemez ve kedilerde
eklem kapsülü dikilip iliofemoral dikiş uygulandıktan sonra postoperatif dönemde 10
günlük kafes istirahati önerilmektedir. Redüksiyondan 10-14 gün sonra klinik ve
radyolojik kontroller yapılır, 3 hafta boyunca hareket kısıtlanır (Voss ve ark., 2009).
1.4.3.5. Eksizyon Artroplastisi
Kalça ekleminin hareket ve ağırlık taşıma özelliği nedeniyle postoperatif dönemde
ağrı kontrolü ve fizik tedavi gereksinimi önemlidir. Tam olarak iyileşme 4-5 hafta
sonra gerçekleşir. Kedilerde yapılan eksizyon artroplastisi çalışmalarında çoğunlukla
klinik olarak iyi sonuçlar alınmıştır, fakat bazı çalışmalarda fonksiyonel iyileşmede
yetersizlik ve kronik ağrı gözlenmiştir. Collum femoris’in ventral osteotomi hattının
uygun açı ve doğrultuda yapılamadığında, acetabular kenara teması nedeniyle
topallık yaratacaktır. Eksizyon artroplastisi sonrasında, kedilerin çok iyi tolere
etmeleri ve başarılı klinik sonuçlarına rağmen yine de hasta sahiplerinin
44
bilgilendirilmeleri ve ilgilerine gereksinim vardır. Operasyon geçiren bacağın vücut
ağırlığını taşıma kapasitesi, normal bacağa oranla biraz daha azalmaktadır.
Operasyonu izleyen ilk ayda görülebilen bu durum zamanla ortadan kalkar ve
hayvanın yürümesinde ve koşmasında anormal bir durum farkedilmez. Kronik
topallık, kas atrofisi, ekstremite kısalığı, periartiküler mineralizasyon depolanması ve
kısıtlı hareket gibi komplikasyonlara rastlanabilir (Denny ve Butterworth, 2000;
Aslanbey, 2002; Voss ve ark., 2009).
Bu çalışmada, kedilerde karşılaşılan pelvis ve kalça eklemi lezyonlarının genel
olarak tanımlanması, nedenleri, lokalizasyonu ve klinik olgularda endike olan
sağaltım girişimleri ve sonuçları ile uygulanan sağaltım yöntemlerine ilişkin ayrıntılı
bilgiler ile postoperatif dönemde olası komplikasyonlar aktarılarak, bu konuda
çalışan klinisyenler için yönlendirici olması ve benzer çalışmalar için katkıda
bulunulması amaçlanmıştır.
45
2. GEREÇ VE YÖNTEM
2.1. Gereç
2.1.1. Çalışma Materyalini Oluşturan Olgular
Çalışma materyalini, 2011-2012 yıllarında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Cerrahi Anabilim Dalı Kliniği’ne travma sonucunda arka ekstremitelerini
kullanamama şikayeti ile getirilen, klinik ve radyografik muayeneler sonucunda
pelvis kemiklerinde kırık, coxofemoral ve sacroiliac luksasyon belirlenen değişik ırk,
yaş ve cinsiyetteki toplam 31 kedi oluşturdu.
2.1.2. Çalışmada Kullanılan Alet ve İmplantlar
Radyografik muayeneler Innomed marka, TOP-X HF model iki tüplü röntgen cihazı
ile gerçekleştirildi.
Yapılan operasyonlarda rutin yumuşak doku ve ortopedi seti kullanıldı.
Operatif sağaltım uygulanan olgularda implant olarak Kirschner telleri, Steinmann ve
Shanz pinleri, değişik çaplardaki serklaj telleri ve kortikal vida kullanıldı. Ayrıca
femur ve acetabulum’da açılan tüneller için kedinin cüssesine göre gerekli olan
çaplardaki (2-4,5 mm) drill uçları ile uygun büyüklükte toggle pin oluşturmak
amacıyla 0,4-1,2 mm arasında değişen çaplarda Kirschner telleri ve lig. capitis ossis
femoris’in görevini yapacak olan farklı kalınlıklarda (0,4-1,2 mm) monoflament
naylon ip (Damyl®, Fishing line; D.A.M. Almanya) kullanıldı. Konservatif sağaltım
ve postoperatif olarak ilgili ekstremiteye uygulanan destekli bandaj için alüminyum
atel kullanıldı.
46
2.2. Yöntem
2.2.1. Klinik ve Radyolojik Değerlendirme
Olguların klinik muayene öncesinde, hasta sahiplerinden ayrıntılı olarak anamnez
alındı. Yapılan klinik muayenelerde; topallık, ağrı, sıcaklık, anormal hareket,
krepitasyon ve deformasyon gibi olgulara göre değişik derecelerde olan kırık ve
luksasyon bulguları değerlendirildi. Daha sonra radyolojik muayene için olguların
sedasyonu sağlandı. Pelvisin ventro-dorsal (V/D) ve latero-lateral (L/L) pozisyonda
iki yönlü radyografileri alınarak belirlenen kırığın ve luksasyonun klasifikasyonu
yapıldı.
2.2.2. Preoperatif Hazırlık
Operatif sağaltım uygulanacak hastalar için 12 saat öncesine kadar yiyecek, 6 saat
öncesine kadar da su verilmemesi önerildi. Operasyon aletleri ve kullanılan
implantlar kuru ısı sterilizatöründe 150 °C’de 1 saat süre ile sterilize edildi.
Kırığın veya luksasyonun bulunduğu pelvis bölgesi geniş bir şekilde traş edildi.
Bölgenin antisepsisi için, benzalkonyum klorür %10 (Zefiran®, İlsan) ve povidon
iyodür %10 (Biokadin®, Adeka) kullanıldı. Anestezi sonrasında da bölge steril
serviyetlerle sınırlandırıldı.
2.2.3. Anestezi
Olgularda, xylazin HCl %2 (Rompun®, Bayer, 23,32 mg/ml) 0,1 ml/kg dozunda
intramuskuler kullanımı ile sağlanan premedikasyon sonrasında, ketamin HCl %10
(Ketasol®, Richterpharma, 100 mg/ml) 0,1 ml/kg dozunda intramuskuler
uygulanmasıyla genel anestezi sağlandı.
47
Konservatif sağaltım için destekli bandaj uygulanan olgularda, xylazin HCl %2
(Rompun®, Bayer, 20 mg/ml) 0,1 ml/kg dozunda intramuskuler kullanımı ile sadece
sedasyon sağlandı.
2.2.4. Operasyon Bölgesine Yaklaşım ve Yöntem
2.2.4.1. Sacroiliac Luksasyon
Sacroiliac luksasyon belirlenen olgular operasyon masasına lateral pozisyonda
yatırıldı. Crista iliaca üzerinden deri ensizyonu gerçekleştirildi. M. cuteneus trunci ve
gluteal fascia, crista iliaca ve m. gluteus medius’u açığa çıkarmak için ensize edildi.
M. gluteus medius lateral yönde ekarte edilmesiyle ala ossis ilii açığa çıkarıldı.
Çalışmada, sacroiliac luksasyon belirlenen 11 olgudan, 3 olguda gerçekleştirilen açık
redüksiyon ile olgu no. 9’da lag vidası (2,7 mm.’lik), olgu no. 16 ve 21’de Kirschner
pinleri (1 mm – 1,8 mm çaplı) kullanılarak fiksasyon sağlandı.
2.2.4.2. Corpus Ossis Ilii Kırığı
Lezyonlu bölge üstte kalacak şekilde lateral pozisyonda operasyon masasına alaınan
hastalarda corpus ossis ilii’ye lateral yaklaşım gerçekleştirildi. Deri ensizyonu,
trochanter major’un dorsalinden tuber ischii ile tuber sacrale arasında
gerçekleştirildi. Gluteal kaslar ventralden dorsale ekarte edilerek os ilium açığa
çıkarıldı. Corpus ossis ilii kırığı belirlenen 8 olgudan 7 olguda (olgu no. 2, 8, 13, 14,
15, 27 ve 31) interfragmental serklaj teli uygulamasıyla fiksasyon sağlandı.
2.2.4.3. Acetabulum Kırığı
Acetabulum kırığı belirlenen 3 olgudan olgu no. 10, 18 ve 28’de eksizyon
artroplastisi gerçekleştirildi. Olgu no. 10’da ayrıca acetabulum’da interfragmental
serklaj teli uygulandı.
48
2.2.4.4. Coxofemoral Luksasyon ve Caput Femoris Kırığı
Coxofemoral luksasyon belirlenen 6 olgudan olgu no. 3 ve 5’de toggle pin, olgu no.
11, 12, 19 ve 29’da eksizyon artroplastisi uygulandı. Acetabulum içinde bulunabilen
yumuşak doku, pıhtı ve lig. capitis ossis femoris kalıntıları uzaklaştırıldıktan sonra
fossa acetabuli’nin merkezinde acetabulum’un medial duvarına doğru toggle pin ve
naylon ipin geçebileceği genişlikte bir delik açıldı. Toggle pindeki naylon ip bir
hemostatik pens ile tutularak fossa acetabuli’nin merkezinde açılan delikten geçirildi
ve canalis pelvis’e doğru itildi. Naylon ipin uçları, femur’un fovea capitis üzerinde
bulunan tünel ucundan geçirilerek femur’un lateral’inden çıkarıldı. Caput femoris’in
acetabulum içine redüksiyonu sonrasında, naylon ipin bu uçları toggle pinden
geçirilip sıkı bir şekilde düğümlenmesiyle eklem stabilizasyonu sağlandı.
Caput femoris kırığı belirlenen 4 olguda (olgu no. 15, 17, 26, 30) eksizyon
artroplastisi uygulandı. Kalça eklemine kraniolateral yaklaşımla ulaşılarak,
trochanter majör’ün medial yüzünden başlayıp trochanter tertius’un proksimal
yüzünde biten osteotomi hattı ile eksizyon artroplastisi gerçekleştirildi.
Bölge kas ve tendoları sentetik absorbable dikiş materyali (polyglactin 910,
Vicryl®, Ethicon), deri altı bağ dokusu krome katgüt, deri ise rezorbe olmayan dikiş
materyali ile kapatıldı.
2.2.5. Postoperatif Bakım ve Kontrol
Operasyon bölgesi kapatıldıktan sonra, lokal antibiyotik olarak 3-5 mg/kg dozunda
rifamycin (Rifosin® 250 mg/ml, Avebtis) uygulandı. Daha sonra bölge bandaj
uygulamasıyla korundu. Gerektiğinde Elizabeth yakalık kullanıldı.
Ayrıca V/D ve L/L pozisyonda postoperatif kontrol radyografileri alındı.
Postoperatif 7 gün süre ile oral antibiyotik uygulandı. Deri dikişleri 10. günde
alınarak, olguya göre gerekli olan bandaj uygulamaları yenilenerek 21. günde
49
uzaklaştırıldı. V/D ve L/L pozisyondaki kontrol radyografileri 10, 21 ve 45. günlerde
alınırken, klinik muayeneler tekrarlandı.
Kırık iyileşmesi radyografik olarak; kırık uçlarının keskin görünümünün ve
kırık çizgisinin kaybolması, kortikal devamlılık, kallusun varlığı, primer ve sekonder
redüksiyon kaybı, gecikmeli kaynama, hatalı kaynama, kaynama yokluğu ve
osteomyelitis yönünden değerlendirildi.
2.2.6. Konservatif Sağaltım
Os pubis kırığı belirlenen 1 olguda (olgu no.1), sacroiliac luksasyon rastlanan 3
olguda (olgu no. 4, 6, 22), os ischii kırığı saptanan 3 olguda (olgu no. 20, 24, 25), os
ischii ve sacroiliac luksasyonun birlikte şekillendiği 1 olguda (olgu no. 7) sağaltım
için klasik kafes istirahati ve ek olarak destekli bandaj uygulandı. Uygulanan destekli
bandaj 15. günde uzaklaştırılırken, klasik kafes istirahati 2 hafta daha sürdürüldü.
Daha sonra klinik ve radyolojik kontrolleri yapıldı.
50
3. BULGULAR
Çalışmayı oluşturan 31 kedide ossa coxae ve coxofemoral bölgeye yönelik travma
sonucunda şekillenen toplam 40 lezyonun nedeni, lokalizasyonu ile birlikte olası
diğer lezyonlar ve bu lezyonların endike olan yöntemlerle sağaltımı
gerçekleştirilerek, sonraki iyileşme durumları ile oluşan komplikasyonlar
değerlendirildi.
Çalışmada değerlendirilen 31 kedinin ırk dağılımında; 16 olgunun melez, 13
olgunun tekir ve 2 olgunun da sarman olduğu saptandı.
Olguların cinsiyet dağılımının ise; 21 erkek (%67,7) ve 10 dişi (%32,2) kedi
olduğu belirlendi (Şekil 3.1).
0
5
10
15
20
25
Dişi Erkek
Dişi
Erkek
Şekil 3.1. Kedilerin cinsiyet dağılımı.
Çalışmada kullanılan kedilerin yaş dağılımının da 4 kedinin 2-6 ay, 11
kedinin 6 ay-1 yaş, 9 kedinin 1-2 yaş, 6 kedinin de 2-3 yaş aralığında olduğu
belirlendi (Şekil 3.2).
51
2-6 aylık
6 ay-1 yaş
1-2 yaş
2-3 yaş
Şekil 3.2. Kedilerin yaş dağılımı.
Olguların klinik muayenelerinde; kırığın şekillendiği bölgelerin palpasyonunda
ağrı ve asimetri ile fonksiyonel bozuklukların (duruş ve yürüyüş bozuklukları) varlığı
saptandı. Ayrıca pelvik lezyonların bulunduğu olgularda ürinasyon ve defekasyon
güçlüğü gözlendi.
3.1. Travmatik Lezyonların Dağılımı, Lokalizasyonu ve Nedenine Göre
Sınıflandırılması
Alınan anamnez ile kedilerdeki lezyonların 16 olguda yüksekten düşme, 7 olguda
trafik kazası sonucunda oluştuğu belirlenirken, 8 olguda neden saptanamamıştır.
Olguların V/D ve L/L olarak alınan radyografileri sonucunda; 3 os pubis, 5 os
ischii, 8 os ilium, 3 acetabulum, 4 caput femoris kırığı ve 6 coxofemoral luksasyon,
11 sacroiliac ayrılma belirlendi. Ayrıca bu lezyonlar ile birlikte 6 olguda 2 femur, 2
tibia, 1 humerus ve 1 vertebra kırığı da belirlenmiştir. Bu şekilde 12 olguda eş
zamanlı lezyonlar oluşurken, 19 olguda sadece bir lezyon oluşumu saptanmıştır
(Şekil 3.3).
52
0
5
10
15
20
var yok
eş zamanlıkomplikasyon
Şekil 3.3. Eş zamanlı lezyonların olgulardaki dağılımı.
3.2. Postoperatif Bulgular
Olgulara ait klinik bilgiler Çizelge 3.1’de, radyografi örnekleri de Şekil 3.4 – 3.9’da
sunulmuştur.
Konservatif sağaltım uygulanan 8 olgudan (deplasmansız ya da minimum
deplasmanlı pelvik kırık veya çıkık bulunan) 2 olgu (olgu no. 6 ve 20) postoperatif
dönemde izlenemedi, 1 olgunun da (olgu no. 22) sahibi tarafından fonksiyonel
iyileşme sağlandığı bildirildi.
Operatif sağaltım gerçekleştirilen 23 olgunun (25 lezyon oluşumu) 9’unda
interfragmental serklaj teli, 2’sinde toggle pin, 1’inde iliosacral vida, 2’sinde
iliosacral pin, 11’inde eksizyon artroplastisi uygulandı. Bu olgulardan 3 kedi (olgu
no. 16, 19 ve 23) yaşam alanı sokak olduğundan postoperatif dönemde getirilmedi.
53
Şekil 3.4. Olgu no. 21’in preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
Corpus ilium kırığı bulunan ve interfragmental serklaj teli uygulanan 8 olgunun
postoperatif 21. gününde 5 olguda (olgu no. 8, 13, 14, 15 ve 31) ilgili ekstremitenin
rahatlıkla kullanıldığı izlenirken, 2 olguda (olgu no. 2 ve 27) serklaj telinin kopması
ile hafif derecede topallık gözlendi. Diğer olgu (olgu no. 23) yaşam alanı sokak
olması nedeniyle postoperatif dönemde izlenemedi.
Şekil 3.5. Olgu no. 8’in preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
R
R
R
R
54
Coxofemoral luksasyon oluşumunda toggle pin uygulanan 2 olgunun (olgu no.
3 ve 5) postoperatif 14. günde ilgili ekstremitelerini sorunsuz olarak kullandığı
gözlendi.
Şekil 3.6. Olgu no. 3’ün preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
Sacroiliac luksasyonunda iliosacral vida uygulaması gerçekleştirilen olgu no.
9’da 14. gündeki kontrolde, palpasyon ve ilgili ekstremitenin pasif hareketlerinde
hafif derecede ağrı bulgusu belirlenirken, daha sonraki kontrollerde ilgili
ekstremiteyi tam olarak kullanamadığı ve hafif derecede topallık gözlendi.
Eksizyon artroplasti uygulanan 11 olguda uygulanan bandajlar 14. günde
uzaklaştırıldı. Bu olgulardan 9 kedinin (olgu no. 10, 11, 12, 15, 17, 18, 26, 29 ve 30)
postoperatif 21. günde ilgili ekstremitelerini rahatlıkla kullandıkları gözlendi. Diğer 2
kedi ise (olgu no. 19 ve 28) bu dönemdeki kontrole getirilmedi.
R
R
55
Şekil 3.7. Olgu no. 26’nın preoperatif ve postoperatif V/D radyografisi.
A B
Şekil 3.8. Olgu no. 26’nın A) 10. günde ve B) 30. günde V/D radyografisi.
Şekil 3.9. Olgu no. 10’un preoperatif, postoperatif ve 10. günde V/D radyografisi.
R
R
R
R
R
R
R
R
R
56
Çizelge 3.1. Olgularda belirlenen lezyonun nedeni, lokalizasyonu, uygulanan sağaltım ve sonuçları.
Olgu
no.
Kedinin Lezyonun
Uygulanan
sağaltım Sonuç
Yaşı
Irkı
Cinsiyeti Nedeni Lokalizasyonu
1 3
yaşlı Tekir ♂ Bilinmiyor
-Os pubis
kırığı
(sol)
Konservatif
sağaltım
Fonksiyonel
iyileşme
2
6
aylık
Melez ♀
Yüksekten
düşme
(4. kat)
-Corpus ilium
kırığı
(sağ)
-İnterfragmental
serklaj teli
Serklaj telinin
kopması ile
hafif derecede
topallık
3 7
aylık
Tekir
♀
Yüksekten
düşme
(6. kat)
-Coxofemoral
luksasyon
(sol)
-Toggle pin Fonksiyonel
iyileşme
4 1
yaşlı Tekir ♂
Yüksekten
düşme
(8. kat)
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
-Os humerus
kırığı (sol)
-Konservatif
sağaltım
-Osteosentez
Fonksiyonel
iyileşme
5 7
aylık Melez ♂
Yüksekten
düşme
(7. kat)
-Coxofemoral
luksasyon
(sol)
-Toggle pin Fonksiyonel
iyileşme
6 1
yaşlı Melez ♂ Bilinmiyor
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sağ)
-Konservatif
sağaltım
Hasta
izlenemedi
7 6
aylık Tekir ♀
Yüksekten
düşme
(2. kat)
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sağ)
-Os ischii
kırığı (sol)
-Konservatif
sağaltım
Fonksiyonel
iyileşme
8 2
yaşlı
Melez
♀
Yüksekten
düşme
(4. kat)
-Corpus ilium
kırığı (sağ)
-İnterfragmental
serklaj teli
Fonksiyonel
iyileşme
9 1
yaşlı Tekir ♀ Bilinmiyor
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sol)
-İliosacral vida Hafif derecede
topallık
10 8
aylık
Melez
♀
Yüksekten
düşme
(4. kat)
-Acetabulum
kırığı (sol)
-Os femur’da
oblik kırık
(sağ)
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sağ)
-İnterfragmental
serklaj teli ve
eksizyon
artroplastisi
-Pin ve
serklaj teli
-
Fonksiyonel
iyileşme
57
11 1
yaşlı
Melez
♂
Trafik
kazası
-Coxofemoral
luksasyon
(sağ)
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sol)
-Vertebra
kırığı
-Eksizyon
artroplastisi
-
-Plak uygulandı
Fonksiyonel
iyileşme
12 8
aylık
Sarman
♂
Trafik
kazası
-Coxofemoral
luksasyon
(sağ)
-Eksizyon
artroplastisi
Fonksiyonel
iyileşme
13 1
yaşlı Melez ♂
Trafik
kazası
-Corpus ilium
kırığı (sol)
-Os pubis
kırığı (sol)
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sağ)
-İnterfragmental
serklaj teli
-
-
Fonksiyonel
iyileşme
14 5
aylık
Tekir
♀
Yüksekten
düşme
(2. kat)
-Corpus ilium
kırığı (sağ)
-İnterfragmental
serklaj teli
Fonksiyonel
iyileşme
15 1
yaşlı
Tekir
♀
Yüksekten
düşme
(6. kat)
-Corpus ilium
kırığı (sağ)
-Caput
femoris kırığı
(sağ)
-İntrefragmental
serklaj teli
-Eksizyon
artroplastisi
Fonksiyonel
iyileşme
16 1
yaşlı
Melez
♂ Trafik
kazası
-Bilateral
sacroiliac
luksasyon
-Os tibia kırığı
(sol)
-İliosacral pin
uygulaması
-İ.M. pin
Hasta
izlenemedi.
17 2
yaşlı
Tekir
♂
Yüksekten
düşme
(5. kat)
-Caput
femoris kırığı
(sağ)
-Eksizyon
artroplastisi
Fonksiyonel
iyileşme
18 1.5
yaşlı
Tekir
♀
Yüksekten
düşme
(4. kat)
-Acetabulum
kırığı (sol)
-Os pubis
kırığı (sağ)
-Eksizyon
artroplastisi
Fonksiyonel
iyileşme
19 4
aylık
Melez
♂ Bilinmiyor
-Coxofemoral
luksasyon
(sağ)
-Eksizyon
artroplastisi
Hasta
izlenemedi.
20 2,5
yaşlı
Melez
♂ Bilinmiyor
-Os ischii
kırığı (sol)
-Os femur’da
suprakondiler
kırık (sol)
-Konservatif
sağaltım
-İ.M. pin
Hasta
izlenemedi.
58
21 7
aylık Tekir ♂
Yüksekten
düşme
(3. kat)
-Tuber
ischiadicum
kırığı (sol)
-Bilateral
sacroiliac
luksasyon
(sol)
-
-İliosacral pin
Fonksiyonel
iyileşme
sağlandı.
22 6
aylık
Melez
♂
Yüksekten
düşme
(4. kat)
-Unilateral
sacroiliac
luksasyon
(sol)
-Konservatif
sağaltım
Hasta
postoperatif
kontrole
düzenli olarak
getirilmedi,
ancak
fonksiyonel
iyileşme
bildirildi.
23 8
aylık
Melez
♂
Trafik
kazası
-Corpus ilium
kırığı (sağ)
-Açılı kaynama
belirlenerek
revizyon
osteosentezi
gerçekleştirildi.
Hasta
izlenemedi.
24 8
aylık Tekir ♂
Yüksekten
düşme
(5. kat)
-Tuber
ischiadicum
kırığı (sol)
-Konservatif
sağaltım
Fonksiyonel
iyileşme
25 3
yaşlı
Tekir
♂
Yüksekten
düşme
(6. kat)
-Tuber
ischiadicum
kırığı (sağ)
-Konservatif
sağaltım
Fonksiyonel
iyileşme
26 1
yaşlı
Melez
♂
Trafik
kazası
-Caput
femoris kırığı
(sağ)
-Os tibia kırığı
(sol)
-Eksizyon
artroplastisi
-İ.M. pin
Fonksiyonel
iyileşme
27 4
aylık Sarman ♂
Trafik
kazası
-Corpus ilium
kırığı (sol)
-İnterfragmental
serklaj teli
Serklaj telinin
kopması ile
hafif derecede
topallık
28 6
aylık
Tekir
♀
Yüksekten
düşme
(3. kat)
-Unilateral
sacroiliac
ayrılma (sol)
-Acetabulum
kırığı (sol)
-
-Eksizyon
artroplastisi
Hasta
izlenemedi.
29 2
aylık
Melez
♂ Bilinmiyor
-Coxofemoral
luksasyon
(sol)
-Eksizyon
artroplastisi
Fonksiyonel
iyileşme
30 1
yaşlı Melez ♂ Bilinmiyor
-Caput
femoris kırığı
(sol)
-Eksizyon
artroplastisi
Fonksiyonel
iyileşme
31 2
yaşlı Melez ♂ Bilinmiyor
-Corpus ilium
kırığı (sol)
-İnterfragmental
serklaj teli
Fonksiyonel
iyileşme
59
4. TARTIŞMA
Ossa coxae güçlü ve kalın kas tabakaları ile kaplandığı için bölge kemiklerine ait
kırıklarının oluşmasında trafik kazaları, yüksekten düşme, atlama, kedi-köpek
ısırmaları, vurma ve ateşli silahlarla yaralanmalar gibi şiddetli travmaların etkili
olduğu bildirilmektedir. Bu kırıklar, tüm kırık olgularının yaklaşık %20-30’unu
oluşturur (Ünsaldı, 1995; Aslanbey, 2002; Altunatmaz ve ark., 2004; Arslan, 2006;
Langley-Hobbs, 2009; Tüzün ve Sağlam, 2009). Arslan (2006) yaptığı çalışmada
pelvis bölgesi travmalarında 21 olguda yüksekten düşme, 15 olguda trafik kazası
etken olurken, 14 olguda nedenin bilinmediğini belirtmiştir. Coxofemoral
luksasyonların yaklaşık %60-85’i trafik kazaları sonucu oluşur (Piermattei ve ark.,
2006). Çalışmada, pelvis bölgesi travmalarında 16 olguda yüksekten düşme, 7 olguda
trafik kazası etken olarak saptanırken, 8 olguda neden belirlenememiştir.
Literatür verilerce ossa coxae kırıklarının dağılımında os pubis kırıkları %
28,2, os ischii kırıkları %23,1, os ilium kırıkları %18,2 ve acetabulum kırıkları
%14,6 oranında olduğu bildirilmiştir. Başka bir çalışmada da bu dağılımın os pubis
%35,7, os ischii % 22,9, os ilium %13,3 ve acetabulum için %12,2 oranında olduğu
belirtilmektedir (Aksoy ve Özsoy, 2003). Çalışmada lezyonların dağılımının %9,7 os
pubis kırığı, %16.1 os ischii kırığı, %25,8 corpus ilium kırığı, %35,5 sacroiliac
luksasyon, %9,7 acetabulum kırığı, %19,3 coxofemoral luksasyon, %12,9 caput
femoris kırığı olmasıyla literatür verilerle benzer özellikte olduğu gözlenmiştir.
Altunatmaz ve ark. (2004) ossa coxae kırıklarının radyografik incelenmesini
içeren çalışmalarında 198 kedinin 55’inde sadece bir kemikte kırık oluşumunu
belirlediklerini bildirmişlerdir. Çalışmayı oluşturan 31 olgudan 19 kedide yalnız bir
kemikte kırık oluşumu saptanmıştır.
Pelvis bölgesi kırıkları ile birlikte kedilerin %74’ünde ekstrapelvik lezyonların
şekillendiği bildirilmiştir. Bunlar sacroiliac luksasyon, sacrum kırığı, coxofemoral
luksasyon, caput ve collum femoris kırığı, n. ischiadicus lezyonları, hernia,
60
hemothorax ve üriner sistem travmaları olarak belirtilmiştir (Voss ve ark., 2009).
Çalışmada 2 olguda (olgu no. 16, 26) os tibia kırığı, 1 olguda (olgu no. 11) vertebra
kırığı, 1 olguda (olgu no. 4) os humerus kırığı, 6 olguda (olgu no. 3, 5, 11, 12, 19, 29)
coxofemoral luksasyon, 4 olguda (olgu no. 10, 15, 17, 20, 26, 30) os femur kırığı ve
11 olguda (olgu no. 4, 6, 7, 9, 10, 11, 13, 16, 21, 22, 28) sacroiliac luksasyon
belirlenirken benzer bir lezyon dağılımı olduğu gözlenmiştir.
Pelvik kanala basınç yapmayan kırık olgularında ortalama 4 hafta sürdürülen,
öncelikle kafes istirahati ve sonrasında giderek artan egzersizlerle konservatif
sağaltım uygulanır (Denny ve Butterworth, 2000; Meeson ve Corr, 2011).
Çalışmada, konservatif sağaltım endikasyonu bulunan kırıkların sağaltımında
ortalama 4 hafta sonra fonksiyonel iyileşme gözlenmiştir.
Sacroiliac luksasyonlarda minimum deplasman bulunduğunda konservatif
sağaltım tercih edilir (Denny ve Butterworth, 2000; Piermattei ve ark, 2006).
Çalışmada sacroiliac ayrılma belirlenen ve minimum deplasman gösteren 4 olguda
(olgu no. 4, 6, 7, 22) konservatif sağaltım uygulanmıştır. Bunlardan 3 olguda 6 hafta
sonunda fonksiyonel iyileşme sağlanırken, diğer 1 olguda (olgu no. 6) postoperatif
kontrollere getirilmemesi nedeniyle izlenememiştir. Sacroiliac ayrılmaların
genellikle os ilium, os pubis ve os ischii kırıklarıyla birlikte şekillendiği
belirtilmektedir (Piermattei ve ark, 2006). Çalışmada, sacroiliac ayrılma bulunan
olgularda (olgu no. 7, 10, 13, 21 ve 28) bu lezyonların birlikte olduğu gözlenmiştir.
Pelvis kırıklarının %11’inde n. ischiadicus lezyonu görülür. Corpus ilium kırığı
bulunan olguların yaklaşık % 70’inde, sacroiliac luksasyon belirlenen olguların ise
yaklaşık % 30’unda sinir lezyonu saptanmıştır (Voss ve ark., 2009). Çalışmada
operatif sağaltım uygulanan olguların tamamı oluşabilecek sinir lezyonları yönünden
muayene edildi ve 3 olguda (olgu no. 2, 9, 27) hafif topallık gözlendi. Diğer
olgularda herhangi bir lezyon tespit edilmemiştir.
Payne pelvis kırıklarının en çok os ilium’da ve genellikle corpus ilium’da
şekillendiğini bildirmiştir (Aksoy ve Özsoy, 2003). Çalışmada da kırıkların
61
çoğunlukla os ilium’da ve de corpus ilium’da (olgu no. 2, 8, 13, 14, 15, 23, 27 ve 31)
lokalize olmasıyla benzer özellikte olduğu görülmektedir.
Os ilium kırıklarının sağaltımında pin, interfragmental serklaj teli, lag vidası ve
kemik plakları uygulanmaktadır. En sık kullanılan yöntem kemik plakları ile
fiksasyondur (Denny ve Butterworth, 2000; Tomlinson, 2003). Çalışmayı oluşturan
kedilerin çoğunun yaşam alanının sokak olması ve ekonomik faktörlerin önemi
nedeniyle sağaltım alternatiflerinden interfragmental serklaj teli uygulanmıştır.
Os pubis ve os ischii kırıklarının daha çok oluşma nedeni, kemik yapısının
zayıf olması ile travmanın şiddeti ve yönünün de kırık oluşturmasında etkili olduğu
ve ossa coxae’yı oluşturan kemiklerin zayıf olan bağlantı noktalarında kırık oluşum
riskinin arttığı belirtilmektedir (Aksoy ve Özsoy, 2003). Çalışmada pelvis bölgesi
kemiklerinde kırık oluşumu belirlenen olgular (19 olgu) içinde 3 os pubis kırığı, 5 os
ischii kırığı şekillenmiş olması benzer özellik göstermektedir.
Os ischii kırıklarının sağaltımında intramedullar pin, plak ve Kirschner teli
uygulamaları önerilmektedir (Piermattei ve ark., 2006). Çalışmada os ischii
kırıklarında konservatif sağaltım uygulanırken, eşzamanlı lezyonlar için implant
uygulamalarına gereksinim olmuştur. Kedilerde çoğunlukla tuberositas
ischiadicum’un avulsiyon kırıkları görülür (Aksoy ve Özsoy, 2003). Çalışmada 5
olguda rastlanan os ischii kırığında 3 olgunun (olgu no. 21, 24 ve 25) tuberositas
ischiadicum kırığı olması benzer özelliktedir.
Os pubis kırıklarında konservatif sağaltım uygulamalarıyla başarılı sonuçlar
alınmaktadır (Tomlinson, 2003). Çalışmada da belirlenen os pubis kırıklarında (olgu
no. 1, 13 ve 18) konservatif sağaltım uygulamaları komplikasyonsuz sonuçlanmıştır.
Acetabulum kırıklarının açık redüksiyonu ve internal fiksasyonu dejeneratif
eklem hastalıkları, hatalı kaynama ve instabilitenin gelişimine engel olması
yönünden önerilmektedir (Kaya, 2002). Bazı olgularda fragment uçlarında
62
deplasman yoksa bandaj uygulamasıyla 10-14 gün hareket kısıtlaması ile konservatif
sağaltım denenebilir. Ek olarak eksizyon artroplastisi veya total kalça eklemi protezi
uygulamaları da yapılabilir (Denny ve Butterworth, 2000; Tomlinson, 2003;
Piermattei ve ark., 2006) Çalışmada belirlenen 3 olgudaki (olgu no. 10, 18, 28)
acetabulum kırığında eksizyon artroplastisi uygulanarak fonksiyonel iyileşme
sağlanmıştır.
Literatür verilerce pelvis kırığı şekillenmiş gecikmiş olgularda redüksiyon
işleminin güç olduğu ve bu nedenle bir hafta içinde osteosentez uygulanması
gerektiği bildirilmiştir (Ünsaldı, 1995; Aksoy ve Özsoy, 2003). Corpus ilium kırığı
belirlenen kedinin (olgu no. 23) yaşam alanı sokak olması nedeniyle şekillenen açılı
kaynama operatif sağaltım gerektirmiş olup, taşkın kallus oluşumu ideal
pozisyonlandırmayı engellemiştir.
Coxofemoral luksasyon, kalça eklemini oluşturan caput femoris’in
acetabulum’dan ayrılarak, farklı yönlerde yer değiştirmesidir. Coxofemoral eklem
luksasyonları, küçük hayvanlarda diğer eklemlere göre (yaklaşık %90) en sık
şekillenen luksasyon tipidir (Çetinkaya ve Olcay, 2011). Coxofemoral luksasyonlar
kedi ve köpeklerde tüm ortopedik lezyonların %17’sini oluştururken, luksasyonlar
içinde değerlendirildiğinde %74 gibi yüksek bir orana sahiptir (Şengöz, 2005).
Çalışma olgularında coxofemoral luksasyon oranı %19,3 olmuştur. Bunların
sağaltımında da toggle pin ve eksizyon artroplastisi uygulanmıştır. Literatür
verilerce, kedilerde toggle pin uygulamasının intrapelvik uygulama işleminin
bölgeye yaklaşım açısından zor olduğu ve % 25’inde protez ligamentin kopmasına
bağlı olarak başarısız olduğu belirtilmektedir (Denny ve Butterworth, 2000; Şengöz,
2005). Çetinkaya ve Olcay (2011) yaptıkları çalışmada coxofemoral luksasyon
şekillenmiş 14 köpek ve 11 kedide piyasada kolay bulunan ve ucuz olan
monofilament balıkçı misinasını toggle pin tekniği ile uygulamış ve sonuçların
fonksiyonel iyileşme yönünden tatmin edici olduğunu vurgulamıştır. Aynı zamanda
monofilament balıkçı misinası dayanıklılığı ve vücutta reaksiyon oluşturmaması
açısından da uygun bir materyal olduğunu belirtmiştir. Çalışmada 2 olguda (olgu no.
63
3 ve 5) toggle pin uygulamasıyla balıkçı misinası kullanılmış olup, fonksiyonel
iyileşme sağlanmıştır.
Eksizyon artroplastisi başarı oranı yüksek ve maliyeti düşük olan bir sağaltım
seçeneğidir (Piermattei ve ark., 2006). Kedilerin eksizyon artroplastisini çok iyi
tolere ettiği belirtilmiştir (Voss ve ark., 2009). Çalışmada 4 olguda (olgu no. 11, 12,
19 ve 29) coxofemoral luksasyon ve 4 olguda (olgu no. 15, 17, 26 ve 30) da caput
femoris kırığı nedeniyle eksizyon artroplastisi endike olup, fonksiyonel iyileşme
sağlanmıştır.
64
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Kedilerde karşılaşılan pelvis ve kalça eklemi lezyonlarının oluşum nedeni çoğunlukla
yüksekten düşme ve trafik kazası gibi şiddetli travmalardır. Kedilerde pelvis ve kalça
eklemi lezyonlarına oldukça sık rastlanmaktadır.
Pelvis ve kalça eklemi lezyonlarının hayati önem taşıdığı bilinmektedir. Pelvis
ve kalça eklemi lezyonları bulunan olguların öncelikle klinik, nörolojik ve radyolojik
muayenelerinin dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde yapılması gerekir.
Kırıkların tipi, lokalizasyonu, deplasman durumu, hastanın mizacı göz önünde
bulundurularak endike olan konservatif ya da operatif sağaltım kısa sürede
gerçekleştirilmelidir.
Deplasman bulunmayan pelvis kırıklarında destekli bandaj veya klasik kafes
istirahati uygulamaları yeterli olabilir. Sıvı gıda alımı, ürinasyon ve defekasyon
kontrolü, fizik tedavi, gittikçe artan yürüyüş egzersizleri gibi postoperatif bakım
prognoz açısından önemlidir. Konservatif sağaltım uygulanan olgularda da bakım ve
kontrol işlemleri rutin olarak sürdürülmelidir.
Operatif sağaltım kısa süreli hospitalizasyon ve erken fonksiyonel iyileşme
sağlanması için tercih edilebilir.
Os pubis ve os ischii kırıklarında operatif sağaltım gerekli olmadığından, açık
redüksiyon ve fiksasyon gerektiren diğer lezyonların sağaltıltımı ile bu kırık
olgularında da başarılı sonuçlar alınmıştır. Olgularda kırıkların ağırlıklı olarak, arka
ekstremitenin yüklenme bölgeleri olan sacroiliac eklem, os ilium ve acetabulum’da
lokalize olduğu gözlendi. Minimum deplasmanlı sacroiliac ayrılmalarda konservatif
sağaltım uygulamalarında fonksiyonel iyileşme sağlandı. Çalışmada en fazla os ilium
kırığına rastlanmıştır. Corpus ilium kırığı belirlenen 8 olguda kemiğin ince yapısı,
65
kedilerin vücut ağırlığının az olması ve ekonomik nedenlerle interfragmental serklaj
teli uygulaması gerçekleştirilirken, 2 olguda serklaj telinin kopması sonucunda
fiksasyon bozulmuştur. Bu nedenle rijit fiksasyon için plak ile osteosentez öncelikli
olarak düşünülebilir. Ayrıca kullanılan implantların direnci fiksasyonun devamlılığı
için önemlidir.
Coxofemoral luksasyonlarda toggle pin ve eksizyon artroplastisi uygulamaları
ile fonksiyonel iyileşmeler sağlanmış olup, özellikle kedilerin eksizyon artroplastisini
çok iyi tolere ettiğini belirtmek gerekir.
Bu çalışmada, kedilerde karşılaşılan pelvis ve kalça eklemi lezyonlarının genel
olarak tanımlanması, nedenleri, lokalizasyonu ve klinik olgularda endike olan
sağaltım girişimleri ve sonuçları ile uygulanan sağaltım yöntemlerine ilişkin ayrıntılı
bilgiler sunulmuştur. Ayrıca postoperatif döneme ilişkin komplikasyonlar
aktarılmıştır.
66
ÖZET
Kedilerde Pelvis ve Kalça Ekleminin Travmatik Lezyonlarının Klinik ve
Radyolojik Değerlendirilmesi
Bu çalışmada, travma sonucu kedilerde karşılaşılan pelvis ve kalça eklemi
lezyonlarında endike olan konservatif veya operatif sağaltım seçeneklerinin
aktarılması, sonuçlarının değerlendirilmesi ve yapılacak çalışmalara katkı
sağlamanın yanında, bu konuda çalışan klinisyenler için yönlendirici olması
amaçlanmıştır.
Çalışma 2011 - 2012 yıllarında, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Cerrahi Anabilim Dalı Kliniği’ne getirilen, klinik ve radyolojik muayeneleri
sonrasında pelvis ve kalça eklemi lezyonları belirlenen değişik ırk, yaş ve
cinsiyetteki 31 kedide gerçekleştirildi.
Olguların, laterolateral ve ventrodorsal alınan radyografik görüntülerinde, 9’u
unilateral sacroiliac luksasyon, 2’si bilateral sacroiliac luksasyon olmak üzere 11
sacroiliac luksasyon, 8 olguda os ilium kırığı, 3 olguda os pubis kırığı, 5 olguda os
ischii kırığı, 3 olguda os acetabulum kırığı, 6 olguda coxofemoral luksasyon ve 4
olguda caput femoris kırığı belirlendi. Bu olgulardan 8 olguda konsevatif sağaltım
uygulanırken, operatif kırık ve luksasyonların sağaltımında 9 olguda interfragmental
seklaj teli, 2 olguda iliosacral pin, 1 olguda iliosacral vida ve 11 olguda eksizyon
artroplastisi uygulaması gerçekleştirildi.
Postoperatif dönemde, olguların 10, 21, 30 ve 45. günlerinde klinik ve
radyografik kontrolleri yapıldı. Bu dönemde 21 olguda fonksiyonel iyileşme, 1
olgunun izlenememesine rağmen iyi olduğu öğrenildi, 3 olguda hafif topallık
saptanırken, 6 olgu izlenemedi.
Anahtar Sözcükler: Kedi, kırık, luksasyon, pelvis, travmatik lezyon.
67
SUMMARY
Clinical and Radiological Evoluation of Traumatic Lesions on the Pelvis and
Hip Joint in Cats
The aim of this study was, queto the options of conservative or operative treatmens
of the pelvis and hip joint lesions encountered in cats as a result of trauma, evaluate
the results of studies in contributing to guide for clinicians working in this field.
This study was conducted between 2011-2012, with 31 cats of different
breed, age and sex, determined by clinical and radiological examination of the pelvis
and hip joint lesions, that brought to Ankara University Faculty of Veterinary
Medicine, Department of Surgery.
In the L/L and V/D evaluation of radiography, 9 of cases were found to have
unilateral, 2 of cases to have bilateral, 11 sacroiliac luxation, 8 cases had os ilium
fracture, 3 cases had os pubis fracture, 5 cases had os ischii, 3 cases had os
acetabulum fracture, 6 cases had coxaefemoral luxation and 4 cases caput femoris
fracture. While conservative treatment was performed in 8 cases, operative fractures
and luxation seen in 9 cases interfragmental circlage wire, iliosacral pine of 2 cases,
iliosacral screw in one cases and application of excision arthroplasty was performed
in eleven cases.
Clinical and radiological evaluations and surveys were conducted at 10th,
21st, 30th and 45th days for all cases. In this survey period, fully functional recovery
was observed in 21 cases, one of the cases was informed to recovered even if not
monitored, while in 3 cases mild lameness was detected, 6 cases was not observed.
Key Words: Cat, fracture, luxation, pelvis, traumatic lesions.
68
KAYNAKLAR
AKSOY, Ö., ÖZSOY,S. (2003). Kedi ve köpeklerde ossa coxae kırıkları ile buna
bağlı gelişen komplikasyonların sağaltımı ve geç dönem sonuçların klinik
değerlendirilmesi. Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi. 9(2):187-
202.
ALTUNATMAZ, K., AKSOY, Ö., ÖZSOY, S. (2004). Kedi ve köpeklerde ossa
coxae kırıkları ve bunlara eş zamanlı şekillenen ortopedik lezyonların
radyografik olarak değerlendirilmesi (1992-2002): 621 Olgu. İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi. 30(1): 1-9.
ARSLAN, T. (2006). Kedilerde Pelvis Kırıklarının, Klinik ve Radyolojik
Değerlendirilmesi. Ankara Üniversitesi Cerrahi Anabilim Dalı Dönem Projesi
ASLANBEY, D. (2002). Veteriner Ortopedi ve Travmatoloji, 3. Baskı. Medisan
Yayın Serisi no: 19, Ankara, s.:55-131.
BECK, A.L., PEAD, M.J., DRAPER, E. (2005). Regional load bearing of the feline
acetabulum. Journal of Biomechanics. 38: 427-432.
BİLGİLİ, H., ÇAPTUĞ, Ö. (2006). Treatment of bilateral sacroiliac luxation in a cat
with double-sided screw application. Veteriner Cerrahi Dergisi. 12(1-2-3-4),
45-47.
BURTON, N.J. (2011). Composite fixation comminuted ilial wing fractures in cats: 3
Cases. Journal Of Feline Medicine And Surgery. 13: 376-382.
ÇETİNKAYA, M.A., OLCAY, B. (2011). Köpek ve kedilerde koksafemoral eklem
luksasyonlarının sağaltımında monofilament naylon dikiş materyali ile toggle
pin uygulamaları ve klinik değerlendirmeler üzerine çalışmalar. Ankara Üniv
Vet Fak Derg. 58: 167-174.
DENNY, H.R., BUTTERWORTH, S.J. (2000). A Guide to Canine and Feline
Orthopaedic Surgery. 4 Ed. Blackwell Science, London, 441-494.
DURSUN, N. (2007, 2005, 2006). Veteriner Anatomi I, II, III. Medisan Yayınevi.
Ankara
FOSSUM, T.W. (1997). Small Animal Surgery, ed.: T.W. Fossum, St. Louis: Mosby
Inc., p.: 834-853.
FOX, D.B. (2008). Fluoroscopic guidance of sacroiliac luxation repair: a minimally
invasive approach. International Congress of the Italian Association of
Companion Animal Veterinarians. 30 May-1 June 2008 Rimini, Italy.
HAMILTON, M.H., EVANS, D.A., LANGLEY-HOBBS, S.J. (2009). Feline ilial
fractures: assessment of screw loosening and pelvic canal narrowing after
lateral plating. Veterinary Surgery, 38: 326-333.
69
HOLSWORTH, I.G., DECAMP C.E. (2003). Coxofemoral Luxation. In: Textbook
of Small Animal Surgery. 3rd Ed.: D. Slatter, Philadelphia: W. B. Saunders
Co., p.: 2002-2008.
İKİ, Y., SAĞLAM, M. (2004). Köpeklerde caput ve collum femoris’in excision
arthroplastisi. Veteriner Cerrahi Dergisi, 10(1-2): 43-47.
JOHNSON, A.L., DUNNING, D. (2005). Atlas of Orthopedic Surgical Procedures of
the Dog and Cat. St. Louis: Elsevier Inc., p.: 42-48.
KAYA, Ü. (2002). Kedilerde acetabulum kırıklarının mini titanyum plaklarla
sağaltımı. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi. 13(1-2): 78-
81.
LANGLEY-HOBBS, S.J., SISSENER, T.R., SHALES, C.J. (2007). Tension band
stabilisation of acetabular physeal fractures in four kittens. Journal of Feline
Medicine and Surgery, 9: 177-187.
LANGLEY-HOBBS, S.J., MEESON, R.L., HAMILTON, M.H., RADKE, H., LEE,
K. (2009). Feline ilial fractures: a prospective study of dorsal plating and
comparison with lateral plating. Veterinary Surgery, 38: 334-342.
LENEHAN, T.M., TARWIN, G.B. (1998). Fractures of the Hind Limb. In:
BOJRAB, M.J., ELLISON, G.W., SLOCUM, B. Current Techniques in Small
Animal Surgery. 4th Ed. William & Wilkins, Company, Maryland-USA
p.:1033-1040.
LISKA, W.D. (2008). Micro Total Hip Replacement For Small Dogs And Cats. 14th
Esvot Congress, Munich. 10th-14th September 2008.
MEESON, R., CORR, S. (2011). Management of pelvic trauma. neurological
damage, urinary tract disruption and pelvic fractures. Journal of Feline
Medicine and Surgery, 13: 347-361.
MONTAVON, P.M., VOSS, K., LANGLEY-HOBBS, S.J. (2009). Feline
Orthopedic Surgery and Musculoskeletal Disease. Saunders Elsevier,
Philadelphia, p.: 423-455.
PIERMATTEI, D.L., JOHNSON, K.A. (2004). An Atlas of Surgicals Approaches to
the Bones and Joints of the Dog and Cat. 4rd ed. WB Saunders, Philadelphia,
p.: 277-328.
PIERMATTEI, D.L., FLO, G.L., DECAMP, C.E. (2006). Fractures of the Pelvis.
The Hip Joint. In: Handbook of Small Animal Orthopedics and Fracture
Repair Ed.: D.L. Piermattei. G.L. Flo, C.E. Decamp, Philadelphia: W.B.
Saunders Company. p.: 433-508.
PLUHAR, G.E. (2010). Acetabular Fractures. WVOC, Bologna (Italy), 15th-18th
September. Proceedings of the 15th ESVOT Congress.
PRASSINOS, N.N., ADAMAMA-MORAITOU, K.K., GOULETSOU, P.G.,
RALLIS, T.S. (2007). Symphyseal distraction-osteotomy using a novel spacer
70
of spirally fashioned orthopaedic wire for the management of obstipation.
Journal of Feline Medicine and Surgery, 9: 23-28.
SHALES, C.J., WHITE, L., LANGLEY-HOBBS, S.J. (2009). Sacroiliac luxation in
the cat: defining a safe corridor in the dorsoventral plane for screw ınsertion in
lag fashion. Veterinary Surgery. 38: 343-348.
SHALES, C., MOORES, A., KULENDRA, E., WHITE, C., TOSCANO, M.,
LANGLEY-HOBBS, S. (2010). Stabilization of sacroiliac luxation in 40 cats
using screws inserted in lag fashion. Veterinary Surgery, 39: 696-700.
ŞENGÖZ, Ö. (2005). Koksafemoral Eklem Luksasyonlarının Modifiye Knowles
Toggle Pin Tekniği ile Redüksiyonu. Ankara Üniversitesi Cerrahi Anabilim
Dalı Seminer Sunumu. Seminer no:2
TOMLINSON, J.L. (2003). Fractures of the Pelvis. In: Textbook of Small Animal
Surgery. 3rd Ed.: D. Slatter, Philadelphia: W. B. Saunders Co., p.: 1989-2001.
TÜZÜN, B., SAĞLAM, M. (2009). Kedilerin yüksekten düşme sendromu. Ankara
Üniv Vet Fak Derg, 56(3):193-199.
ÜNSALDI, E. (1995). Kedilerde pelvis kırıklarının osteosentez ile sağaltımı. Ankara
Üniv Vet Fak Derg, 42: 129-137.
ÜNSALDI, E., GÜZEL, N. (1995). Köpeklerde deneysel os ilium kırıklarının metal
plak, steinman çivisi ve kemik plak ile sağaltımı. Ankara Üniv Vet Fak Derg, 42:
61-69.
WHITELOCK, R. (2004). Hip Luxation in the Cat. 12th ESVOT Congress. 10-12th
September 2004, Munich, Germany.
71
ÖZGEÇMİŞ
I. Bireysel Bilgiler
Adı: Erinç
Soyadı: YÜKSEL ÇALIK
Doğum yeri ve tarihi: KÜTAHYA 06.03.1984
Uyruğu: T.C.
Medeni durumu: Evli
İletişim adresi ve telefonu: [email protected] 05442791585
II. Eğitim
2003-2009: Hazırlık-Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
1998-2002: Kütahya Ali Güral Anadolu Lisesi
1996-1998: Kütahya Atatürk Lisesi
1996-1991: Kütahya Azot İlkokulu
Yabancı dili: İngilizce
III. Unvanları
Veteriner Hekim-2009
IV. Mesleki deneyimi
2011-Halen: İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde Veteriner Hekim
2009-2011: Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniği, Kuki-
Obuz Veteriner Kliniği