kelÂm-i manevÝ sohbetler...

73
KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I- ELL HACC HÜSEYÝN VEDAD

Upload: phamnhu

Post on 29-Aug-2019

222 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

KELÂM-I MANEVÝ

SOHBETLER

-I-

E L L H AC C H Ü S E Y Ý N V E D A D

Page 2: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

N O TN O T

KAPAK YAZISI :

VE HÜVE ÂLÂ KÜLLÝ ÞEY’ÝN KADÝR(HÜVE HER ÞEYE KADÝRDÝR)

Bu yazýlar uzun sohbetler neticesinde busohbetlerde bulunan kiþilere, sohbetler-de ele alýnmýþ olan çeþitli mevzularý ha-týrlatmaya matuf paragraflar halinde ya-zýlmýþtýr. Bu bakýmdan sohbetlerde bu-lunmayanlarýn bunlarý anlamalarýndamuhtelif zorluklar olabilir. Okuyanlarýnbu hususlarý dikkate alarak mülahaza et-melerini temenni ederiz.

Page 3: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

Takdim.....................................................................I-II

Önsöz.......................................................................1.3

09.02.1985............................................................5-22

09.03.1985..........................................................23-34

26.04.1985......................................................... 35-51

12.04.1986..........................................................53-67

19.09.1987..........................................................69-88

26.02.1994....................................................... 89-118

18.11.1995......................................................119-138

15.03.1997......................................................139-158

15.03.1997......................................................159-173

29.03.1997......................................................175-187

29.03.1997......................................................189-200

30.05.1997......................................................201-211

Yayýmlanmýþ Eserler................................................212

Page 4: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir
Page 5: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Takdim

Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir özellik taþýr. Her þeyin da-yandýðý temel nokta dindir. Manevi yetiþmede aslolan,Allah Dinini ve maneviyatý Allah’ýn bildirdiði þekildedoðru ilim alarak öðrenmek, terakki ederek Hakka va-sýl olmaktýr. Bunun için de, hakikat noktasýna sahip,zati velayet makamýný ihraz etmiþ ilâhi bir gönle tes-lim olmak ve O’nun vâz ettiklerini en mühim bir haberolarak görmek icap etmektedir. Zamanýn Ýnsan-ýKâmil’ine yapýlacak bu iltica kiþiyi selâmete ulaþtýrýr.

Bu çalýþmada, çeþitli zamanlarda yapýlan soh-betlerde ele alýnan konular, kiþilerin dünyevi olayla-ra nasýl bakmasý gerektiði konusunda bir fikir vermekamacý ile bir araya getirilmiþ; ayrýca çeþitli dini mev-zulara velâyet nokta-i nazarýndan nasýl bakýlmasý ge-rektiði anlatýlmýþtýr. Ýçeriðinde çok deðiþik konularý ih-tiva eden ve binlerce sayfa tutan uzun sohbet yazýla-rýnýn, þimdilik ancak çok küçük bir bölümünden derle-me yapýlarak bu yolda muhabbetli gönüller için ma-nevi bir yetiþme ve terakki vesilesi kýlýnmaya çalýþýl-mýþtýr.

O zaman için yapýlmýþ (Hicri 15 Þaban 1408- Miladi 3 Nisan 1988) tarihli önsöz de, o dönem-

I

Page 6: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

de yapýlan çalýþmalardan bir örnek teþkil etmesi ba-kýmýndan bu kitaba ilave edilmesi uygun görülmüþtür.

Üstte yer alan açýklayýcý not, esas itibariyle ozaman için yapýlan sohbet çalýþmalarýnýn hepsinin ba-þýnda yer almakla beraber, bir örnek teþkil etmesibakýmýndan yalnýzca bu sayfaya ilâve edilmiþtir.

Ayrýca söz konusu sohbetler kitap haline getiri-lirken, bazý ifadelerde ve konularda anlamayý sarîhkýlmak maksadýyla bazý deðiþiklikler ve kýsaltmalar ya-pýlmýþtýr.

Derleyen: Þafak Tunç

II

Page 7: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

ÖNSÖZ

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Bütün hamd ü senalar, þükürler, ibadet ve taat-lar Allah celle celâlehu’ya mahsustur. Her þeyi lûtfuile, kendinden kendine halk eden ve her varlýðýn ha-liký ve maliki Cenâb-ý Allah'týr ve her þey O'na döne-cektir. Selam ve salâvat ilâhi yaratýcýnýn Habib-i Edi-b i 'ne , Fahr- i Ebedis i 'ne k i bütün yara t ý lmýþ lara ,A l lah'ý doðru olarak bildirmiþ ve öðretmiþ, ilâhi ahlâkO'nunla tamamlanmýþtýr. Ýlâhi ilim ve feyz ancakO'nun yolunda yürümekle elde edilir.

Salât u selâm Hz.Muhammed A.S.'a, âline, ev-ladýna ve ezvacýna ve ahbabýna ve ensarýna ve kýya-met gününe kadar O'nu sevenler ve seveceklere ol-sun âmin.

Sevgili Allah'ýmýz; "Size þah damarýnýzdandaha yakýným," buyurmuþtur. Böyle olduðuna göre,kul Allah'a varmak için neden bir rehbere, bir Mürþi-de ihtiyaç duyar?

Bahsi geçen yakýnlýk cismani ve sýfatidir. Ýlâhibir rehbere mülâki olmaktan ve tarikata girmektenasýl gaye ise ilâhi bilgi edinip, ruhen terakki ederek,Allah-u Teâla'nýn zat yakýnlýðýný elde etmek içindir.

1

Page 8: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

O zaman Allah'a hem ruhî ve hem de cismani olarakermiþ olunur.

Her varlýðýn kendisinden kendisine giden biryolu vardýr, buna tarik derler. Tarîkat; tarîk kelimesi-nin çoðul hâlidir. Bir Pîrin tesis etmiþ olduðu irfantahsili yolunda yetiþmiþ olan her Mürþid o irfan yo-lunu, Allah'ýn kendisine lûtfetmiþ olduðu meþrebegöre bir tarîk olarak vaz eder. Ýþte ayný Pîr’e baðlýolan irfan yolundaki bir çok Mürþid ve tarîkin bütü-nüne tarîkat denir. Eðer bir tarik kiþiyi Allah'a götü-rüyorsa doðrudur, götürmüyorsa ona tarîk denmez.

Bizim manevi yolumuzun rehber-i hakikisi,ilâhi güneþi Gavsül Âzam Abdülkadir Geylâni (Kud-dise Sirrehu)dur ki, þeriat, tarikat, marifet, hakikatedair ilimler, O'nun kurduðu ilâhi Kadiri tarikinde öð-renilir. Bu yolda olanlar Allah rýzasý için birbirleriniseverler, ilâhi bilgi ve feyz almak ve Hakkýn rýzasý içinbir araya gelirler. Ýþte bu bir araya geliþler sýrasýndayapýlmýþ olan sohbetler sýrasýnda tutulmuþ olan not-lardan bir derleme yapýlmasý ve bu derlemenin neþ-redilmesinin faydalý olacaðý düþünülmüþtür. Bu soh-betler Kur'an âyetlerinin meâllerini, Efendimizin okonulardaki hadislerini, ve maneviyat yolunun bü-yüklerinin bilgi ve öðütlerini bildirmekle beraber,sohbet esnasýnda ya da o sohbete dair daha sonrazuhur eden bir çok ilham ve düþünceleri de ihtiva et-

2

Page 9: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

mektedir. Bu bakýmdan yazýlar tek bir mevzuya iliþ-kin olmayýp, birçok manevi meselelerle de ilgilidir.Zaten yazýlarýn fihristinden de bu anlaþýlmaktadýr.

Esasen bu yazýlarda geçen mevzularýn her biri,baþlý baþýna ve hudutsuz mevzular olduklarý halde,bu kitabýn muhteviyatýný teþkil eden yazýlar sohbet-lerde bahsedilenlerin bir özeti olup, bir bölümünü ih-tiva etmektedir.

1400 sene öncesinden günümüze kadar, Ýslâmibilgiler derlenmiþ ve bu hususlarda pek çok açýkla-malar yapýlmýþtýr. Ýslâmi hakikati yaratan ve lûtfeden, Allah'ýmýzýn, kendisi gibi, ilmi de sonsuzdur.

Umulur ki sözlerimizin baþlangýç ve nihayetin-de yüce Mevla, hayra matuf teþebbüs ve çalýþmalarý-mýzda kusurlarýmýzý af ve maðfiret deryasýnda yýka-yarak, bize tevfikini refik kýlar. AMÝN.

15 Þaban1408ELL HACC HÜSEYÝN VEDAD

3

Page 10: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

4

Page 11: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Eþhedü en lâ ilâhe illallah ve eþhedü enne Mu-

hammeden Resûlullah Allahümme salli alâ seyyidina

Muhammedin ve alâ Alî seyyidina Muhammed. Rabbiþ

rahli sadri ve yessirli emri vahlül ukdetan min lisâni

yefkahu kavli ve ufevvidü emri illallah innallahe basi-

run bil-ibâd. Hamdü senâlar bütün ibadetler ve taâtlar Al-

lah’a mahsustur. O Allah ki, herþeyin hâliki ve mâlikidir ve

herþey Hüve’ye dönecektir. salât-u selâm ol nebi-i ahir za-

man ki son peygamber ve Hakkýn son hükmü þeriat-i lütfudur.

O’nun âline ve evladýna ve ezvacýna ve ahbabýna ve ensarýna

ve eshabýna ve kýyamet gününe kadar O’nu sevenlerin üzeri-

ne olsun.Kullarýn her sýrrýný bilen ve yaptýðýný gören iþiten Al-

lah inananlarý burada cem eylediði gibi yarýn mahþer günün-

de Sevgili Habibi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve

sellemin Liva-i Hamd Sancaðý altýnda lütfuyla cem eyleye

Amin. Dua her insanýn gönül lisaný ile olur. Zaten bütün gönül

lisanlarý da Rabbimizindir.

9.2.1985

Cumartesi öðleden sonra

Etiler

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Kâinatýn ve dünyanýn yavaþ yavaþ deðil, Big

5

Page 12: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Bang denen büyük bir patlama ile bir anda meyda-na geldiði bugün bu iþin âlimleri tarafýndan açýkçaifade edilmektedir. Bu düþünceye bilim henüz ulaþa-bilmiþtir. Sevgili Rabbimiz Kur'an-ý Kerîm'in (36/82)âyetlerinde bu âlemi KÜN (OL) emriyle meydanagetirdiðini 1400 yýl önce ifade buyurmuþtur.

Ayný zamanda fezada bulunan kara delikler-den bahsedilmektedir. Her canlý ölüme mahkûmdur.Yani yaratýlmýþ her canlý, her yaþayan, günü gelincevaktini bulunca ölür. Seyyareler de yaratýktýrlar veonlar da zamaný gelince ölürler. Ýþte kara delik buölen seyyarelerin mezarlarýdýr deniyor.

Allah'ýmýzýn isimlerinden biri de "Nizam"dýr.Ölülerin canlýlar arasýnda dolaþmasý nizamsýzlýktýr.Hak ile beraber araþtýrýlýrsa doðru olan bilgiyi bu ka-dar zaman kaybetmeden elde etmek mümkündür.Haktan ayrý düþünülürse, Darwin'in insanlarýn may-mundan geldiði iddiasýnda olduðu gibi mahcup olu-nur, insanlara bir hayli zaman kaybettirilir ve yan-lýþ bilgilerle zihinler meþgul edilir.

Feza araþtýrýldýðýnda görülür ki çekme ve itmekuvveti ile bir yaþam düzeni kurulmuþtur. Bu çekmegücü, Hakkýn kudret-i ilâhiyesidir. Hak ondan bukudretini çekti mi o ölür. Yani Hakk, mealen, "Birsýfat veya bir þekil halinde görünmek iste-mezsem ölüm ortaya çýkar," buyurmaktadýr.

6

Page 13: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Hakkýn çekim kuvveti fezaya hayat verir. Hak-kýn ilâhi çekim kuvveti yoksa ölüm dediðimiz hâl zu-hur eder. Kýyamette de ayni hâl olur, yani cisminbaðlanacaðý bir kuvvet kalmazsa seyyareler parçala-nýr, daðýlýp savrulmaya baþlarlar.

Allah'ý bilerek, Allah'ý düþünerek, ilmin peþin-den koþulursa menzile hemen varýlýr. Aksi halde,saðda veya solda dolaþarak neticeye varýlamaz.Hakk nizâmýný öyle kurmuþtur ki, noktasýný bile de-ðiþtirmek mümkün deðildir. Allah'ýmýz her þeyi çiftyarattýðýný ifade buyurmuþtur. Bakýldýðýnda bütüntürler hakikaten çift yaratýlmýþtýr. Kiþinin kalkýp hâlâkendisinin bir þeye ihtiyacýnýn olmadýðýný söylemesiabesle iþtigaldir. Çünkü yaratan öyle yaratmýþtýr.Ýlâhi hüküm deðiþtirilemez.

Çift yaratýlmanýn sýrrý; canlý cansýz her þeyinçift olarak birbirlerini tamamlamasý bakýmýndan on-larýn muhtaciyetini de ortaya koyar. Yaratýlmýþ olan-lar yaratýcýya ve birbirlerine muhtaçtýrlar, ancak ya-ratan muhtaç deðildir; O tektir. Yaratan yaratmadaaciz olmadýðý gibi yaratýlanlara muhtaç da deðildir.Ancak yaratýlanlar her an O'na muhtaçtýrlar.

Rabbimiz, Kur'an-ý Kerîm'inde, Bu ilâhi haki-kati kulundan idrak edip ikrar ile O'na teveccüh et-mesini ister. Böylece, kulunu selâmete koyacaðýný

7

Page 14: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

da müjdeler. Aksi halde, huzursuzluðun devam ede-ceðini, mutsuzluktan kurtulunamayacaðýný ifade bu-yurur. Nitekim seyahat maksadýyla memleketimizegelmiþ olan ve hepsi yaþlý olan bir turist grubuylayapýlan röportajda, bu yaþlý hallerine raðmen nedengezi yaptýklarý sorusuna cevaben, her türlü imkânla-rýnýn olduðu halde huzurlarýnýn tam olmadýðýný ifadeederek, halen arayýþ içerisinde olduklarýný söylemiþ-leridir.

Kiþi Hakka yaklaþmayý düþünürse, her iþi ken-di varlýðýyla halletmeyi býrakýrsa, bunu sadece dilledeðil, kalbinin zikrine dilini de iþtirak ettirirse, aklýnýgönlüne hizmetkâr eder de gönül muhabbetini ço-ðaltýrsa huzuru bulabilir.

Hakký seviyorum demek O'nun isteklerini yeri-ne getirmekle olur. Kiþi sevdiðinin isteðini yerine ge-tirmezse bu sevgi olmaz. Allah'ýn rýzasýný kazanmakise, kalbince uygun görmediðin bir þeyden vazgeç-me halinde, "Ya Rabbi bu hasletten senin rýzaniçin vazgeçiyorum." denilirse bu durum o kiþininmücâhedesi olur. Saðlýk için de býrakýlmasý zaruriolan sigara Allah rýzasý için býrakýlýrsa, makbul olurve Allah himayesine girilir. Bu hal devamlýlýk kaza-nýr.

Bir gün Sevgili Efendimize her iþin baþýnda

8

Page 15: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Besmele-i Þerif ' i çekmekteki hikmeti sormuþlar.Efendimizde; "Ýnsan sevdiðini anmaz mý"? Bu-yurmuþtur. O halde Allah her daim hatýrlanýyorsayapýlan iþlerde O'nun rýzasýný kazanmak için O'nateveccüh ediliyorsa makbuldür.

Allah'ýmýz her yerde ve her þeyle beraberdir.Allah bütün yaratýklarýna güzel muamele ister. Sev-gili Efendimiz: "Hiç bir din ve inanç ayýrt etme-den yaptýðýnýz iyilik Allah katýndadýr." buyur-muþtur. Kim olursa olsun, Allah rýzasý için yapýlaniyilikler Allah'ýn makbulüdür. Sadaka-i fýtrýn mutlakainançlý ve ibadetinde olan kiþiye verilmesi istenmek-tedir. Allah yolunda yapýlan fedakârlýk Allah katýndamakbul olur.

Bir kimsenin bir kiþiyi bir þeye lâyýk görmeme-si makbul deðildir. Hakkýn arzusu ve Hakkýn takdiriesastýr. "Allah nur-u zatý için dilediðine hida-yet eder"âyet-i Kerîmesiyle bu hakikat böyleceaçýklanmýþtýr.

Allah'ýmýz bu dünyayý insanlara vermiþtir. "Yi-yin, için haddi aþanlardan olmayýn" buyrulmuþ-tur. Yani Allah'ýmýz kullarýndan Hakký bilerek veO'nu idrak edip anlamaya çalýþarak bu dünyadan is-tifade edilmesini arzu buyurmaktadýr. Bu þekilde hu-duda tecavüz etmeden, en güzelini yiyip en güzelini

9

Page 16: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

yaþamak Hakkýn bu arzusuna uygun davranmakolur.

Hz. Süreyya'nýn: "Maddi imkânlarýnýz çokolsun ki, Hakka daha çok yönelesiniz" diye bu-yurduðu sözü vardýr. Böylece maddi imkânlar mane-viyata yardýmcý olur. Dikkat edilirse, bir hýrka, birlokma denmiyor. Mühim olan hýrka mýdýr? Yoksahýrkanýn içindeki midir?

Rabbimiz bizi insan olarak halk etmiþ ve bize,kendimiz dâhil bütün yaratýlmýþlarýn incelenmesihakkýný vermiþtir. Bize lûtfettiði bu inceleme vasfýn-dan baþka bir de "Sýdk" vasfýný vermiþtir. Kendisinin“sýrrým” dediði insan bu sýrdan dolayý hizmetineverilen diðer yaratýlmýþlarý tetkik etmek imkânýna sa-hip olmuþtur. Bu sýr beþikten mezara kadar devamettiðine göre, halk arasýnda söylenen "benden iþgeçti" veya "bizden ne köy olur ne kasaba" gibi söz-ler hakikate ters düþmektedir. Öyle ki, son anda bi-le elde ettiðin idrak ile tevbe istiðfar etme hakkýnasahipsin. Allah kullarýný sevmektedir. Bu meyandada benim kalbim temiz iddiasý ile ortalýklarda dolaþ-mak makbul deðildir. Bu temizliðin takdiri Hakk ta-rafýndan yapýlýrsa makbul olur. Ýddia edilen temizlikkiþide mevcutsa ve bu temizlik Hakkýn makbulü iseo zaman Hakk yakýnlýk lûtfeder ve "Sen olan dabenim" buyurur. Temizliðin deðerini ve hududunu

10

Page 17: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

kiþi takdir edemez Allah bilir. Esasýnda o noktayaulaþan, o halde bile temizliðini Hakka layýk görme-de tevazuludur.

Allah-ý Zül Celâl göründü, gösterdi, gizlendi vegizledi. Bütün âlemleri, üstündekileri ve aralarýnda-ki her þeyi yarattý, böylece gösterdi sonra gizledi,gizlendi. Bir mimar, bir mühendis nasýl önce bir planyaparsa, Rabbimiz de kendisinden halk edilmiþ vehalk edilecek olanlarýn aslý mevcuttur. Varlýðý halkeden varlýðý bilir çünkü onun sûreti, planý O'nda;ama insanýn cismaniyeti O'nu görmesine engeldir.Allah'a kalb olunduðunda o zaman idrak edilir. BirHadis-i Þerif'te Sevgili Efendimiz: "Sizler ölmedenAllah'ý göremezsiniz" buyurmuþtur. Böylece gös-terdi ve tanýttý, sonra insanda gizlendi ve gizledi.

Sýdk vasfý, Hakkýn ayniyetinin insanda gizli ol-masýdýr. Eðer kiþi kendine yönelirse o zaman bu ay-niyeti müþahede edebilir. Beden, yemek vakti geldi-ðinde, ihtiyacýný nasýl ortaya koyarak, kiþiyi yemekyemeye zorlarsa Ruh da sorulan: "Ben kimim" so-rusu ile Hakka doðru adým attý mý artýk onu arar,sohbetlere gider, O'nun konuþulduðu yere koþar, te-fekkür eder, teveccüh eder, velhâsýl kendine dönerve araþtýrýr, cezbeye kapýlýp hýzlanýr.

Abdiyetin yani kulluðun, tabi olduðu mabud-

11

Page 18: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

luðun zuhur yeri gönül ve kalbdir. Cismaniyet de ru-haniyete tabidir. Kalbin dörde bölünen yerinin tamortasý “Sevda-yý Süveyda” noktasýdýr. Burasý Hak-kýn gönül noktasýdýr. Denir ki insan vücûdunda bu-lunan statik elektrik vücûdu hareket ettiriyor. Esa-sýnda Hakkýn, varlýðý ve arzusu, bu statik elektriðimeydana getirmektedir. Kalb nakli ameliyatlarý, cis-maniyetle alakalýdýr. Bu durum ise ruhanî bir haldir.

Ýlim kiþiye bir baðýþtýr. Ýstekler, mazhariyet dý-þýnda ise, istenen kiþiye iyi gelse de esasýnda bu okiþiye uygun olmadýðýndan ona cezadýr. Kiþininmazhariyetine göre, ona ait olanlarý en iyi O'nu ya-ratan bilir ve onu verir. Ýnsanýn istedikleri nefsininarzularý olduðundan ona zarar verir. Bu yüzden Sev-gili Pirimiz duasýnda: "Ya Rabbi bana benimiçin, benim istediklerimi deðil, senin istedik-lerini ver" buyurmuþtur. Nasibi olmayan þey zatenkiþiye gitmez. Onu talep etmek sadece üzüntü verir.Baþkasýna verilen þeyi almak zaten mümkün deðil-dir. Diðer taraftan verilen içinde, yine telaþ etmeyelüzum yoktur nasýl olsa gelecektir.

Kiþilik isteniyorsa: "Ya Rabbi beni benimistediðim gibi deðil, senin istediðin gibi birkul eyle" duasýný yapmalýdýr. O zaman hakiki gü-zellik kazanýlýr. Kiþilik bulunmak isteniyorsa, istekle-re ram olmayý býrakmak ve onlarýn arkasýndan koþ-

12

Page 19: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

mayý terk etmek gerekir. Hevâ ve heveslerden geçe-rek isteklerin ayaklar altýna alýnmasý ile ruh sükûnbulur. Bunlardan geçilirse kiþilik bulunur ve Hakkkapýyý çalar.

Kiþi kendini bulmak için Hakkla buluþur. Birtopluluk içinde bu böyledir. Çünkü Rabbim: "Benidüþünerek tevhide gelmiþ olanlarýn meclisin-de ben de varým" buyurmaktadýr. Hevesler peþin-de koþuldukça birliðe gelinemez. Sual cevap kalkýn-ca sekînet gelir. Sýfatý deðil, sahibini görmek gerekir.

Velîlerde icraatý yapanýn Allah olduðu idrakedilirse vahdet neþesi zuhur eder ve feyz alýnýr. Eðeronlar ayrý sýfatlarda görülürse feyz alýnamaz. Çünküvahdet hali yoktur. Gerçek ilim sahibi olanlar, Allahve Peygamberleri ile beraberdir.

Ýnsanda iman nurunun mevkii, imansýz ilimmevkiinden daha þereflidir. Yani imansýz bir kiþiâlim dahi olsa, iman yanýnda mevkii daha aþaðýda-dýr. Çünkü kiþinin ilmi dünya ilmine göre bir nokta-dýr, dünya ilmi de uzay ilmi yanýnda bir noktadýr. Þuhalde ilme imansýz yaklaþan bir kimsenin Allah'ýn il-mi karþýsýndaki mevkii hiçtir. Diðer taraftan, Allahile beraber Hakkýn ilminin peþinde koþuluyorsa bufevkalâdedir. Çünkü dünyevi mevkii nasýl olursa ol-sun bir kiþi ilâhi âleme göçtüðünde Rabbimiz: "Be-nimle nasýldýn" diye sorar.

13

Page 20: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Bütün kutsal kitaplar Allah'ýmýz tarafýndan ir-sal edilmiþtir. Ancak onlar tahrifata uðramýþtýr.Kur'an-ý Kerîm Allah tarafýndan muhafaza altýnaalýndýðýndan tek bir harfi bile deðiþmemiþtir. Al-lah’ýmýzýn Kur’an’ý mahfuz tuttuðu yer ise insanýnSadr'ýdýr. Yani muhafazasý insanýn gönlündedir.Böylece hakikat insana lûtfedilmiþtir. Bu yüzden ogönül ehline “Natýk-ý Kur'an” (Konuþucu Kur'an)denilir. Diðer bir ifade ile, Allah'ýmýz: "Kuran’ýmýHalife-i Hakk sýrrýna sahip olan insan gön-lünde saklýyorum" buyurmaktadýr. Haliyle muha-faza yeri insan gönlü olunca deðiþtirilmesi ve tahrifedilmesi de mümkün olmuyor. Yakýnlýk verdiði gön-le de O'nun Ledün manasýný hakikat-ý ilâhiye sinilûtfedip açar.

Kur'an tilavet edilirken þeytan bile müdahaleedemiyor. Þeytanýn mekri bütün insanlarý yanýltýponlarý mekre düþürebilirken Kur'an okunurken birkelimesini bile deðiþtirememektedir. Bu yetki onaverilmemiþtir.

Kur'an-ý Kerîm ilâhi hakikat üzerine kuruluolan iç içe geçmeli muhteþem ve akýllara durgunlukverecek kadar büyük bir sistem ihtiva etmektedir.Bugün bilgisayarlarla bu hakikatin ancak bir kýsmýtespit edilebilmiþtir. Bu durum O'nun mükemmelliði-ni ve hem de o günden bu yana deðiþtirilmediðinin

14

Page 21: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

bir ispatýdýr deniyor. Ancak Kur'an bununla da mu-kayyet deðildir. Kur'an Allah kelâmýdýr ve sonsuzdur.

Allah'ýmýza sonsuz þükürler olsun ki, SevgiliEfendimiz bu dünyaya kadem basmýþtýr. Biz hemRabbimize þükür için ve hem de Efendimizin bastýðýbu topraða yüz sürmek için secde ederiz. O ilâhi in-sanýn teþrif etmesiyle insanlýk selâmete çýkmýþtýr.Eðer Halife-i Hakk sýrrýna sahip olan Efendimizinteþrif etmediði bir âlemde olsaydýk, hakikati göre-mez, karanlýklarda kalýr, kendimizi, etrafýmýzý ve ya-ratanýmýzý bilmeden yaþardýk.

Allah'a yaklaþmak ancak Allah'ýmýzýn göster-diði þekil ve öðrettiði kelimelerle mümkündür. Na-maz ve diðer ibadetlerde kelâm Arapçadýr. Kur'anmeâli; okumak, algýlamak ve tetkik etmek içindir.Yani namaz Türkçeleþtirilmiþ dualarla kýlýnamaz. Þe-riat-ý Muhammediyeyi deðiþtirmek mümkün deðildir.Öðrenmeye ve anlamaya gayret sarf edilerek ameledilmelidir. Þeriat yanlýþ deðildir, yanlýþlýk kiþidedir.Ýki türlü insan vardýr; biri dine uymaya çalýþýr, diðe-ri ise dini kendine uydurmaya çalýþýr ve adýna da re-form der. Bir kýsým insanlar da vardýr ki, bunlarmuska yazarlar ve gelecekten haber vermeye çalýþýr-lar. Bunlarýn da dinle hiç alâkasý yoktur.

Sevgili Efendimiz "Benden sonra muska

15

Page 22: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

yazmak, falcýlýk yapýp gaipten haber vermekmekruhtur, cehennemliktir," buyurmaktadýr. Butürlü faaliyetleri dinin içinde imiþ gibi gösterip son-ra da dine yönelik aleyhte suçlamalarda bulunmaktamamen yanlýþ ve maksatlýdýr. Þeriat deðiþmez an-cak bazý teferruat ile ilgili konularý zamanýn âlimleriuygulamakta yetkilidir.

Aklý baþýnda tetkiklerde bulunan yabancý ya-zarlar, bugünkü Hristiyanlýðýn bir aileyi bile idare et-mekte acze düþtüðünü ancak Ýslâmiyet'in deðil biraileyi, bir memleketi, âlemleri idare edecek sistemiihtiva ettiðini belir tmiþlerdir. O halde bazý kiþilerindinde reform istekleri, Þeriat-ý Muhammediye içindeðil, olsa olsa kendi düþünce tarzlarý için olabilir.

Kiþi aslýna döndükçe daha ileriye gider. Baþ-kasýna benzemeye çalýþmak kiþiyi yoldan çýkartýr vegülünç hale sokar. Bir kiþi hangi þeye temayülü veteveccühü varsa onunla haþredilir. Þu halde aslýmý-za meyledersek onunla haþroluruz.

"Senin tevbe ve istiðfarlarýn neticesinekarþýlýk Hakk sana dönecektir," âyeti irsal olun-duðunda Hz.Ebu Bekir hüngür hüngür aðlamýþtýr.Allah'ýmýz bu âyet ile Sevgili Efendimize sýfat-ý ilâhi-yesini bildirmiþtir. Yani bütün veliler nefislerini idrakettiklerinde, artýk bu yoldan ayrýlmýþ ve tamamen

16

Page 23: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Hakka dönmüþlerdir. Hakk Teâla onlarý ancak kendiiçin halk etmiþtir. Bu sebeple nefisleri ve gayriye ih-tiyaçlarý ancak Allah içindir, böylece Rabbim buyu-ruyor ki: "Ey Muhammed'im sen tevbe ve istið-farlarýnla nefsini öyle tezkiye ettin ki, nefsin,nefs-i ilâhiye oldu. Sen olan da benim" iþte buhakikat Hz.Ebu Bekir'i hüngür hüngür aðlatmýþtýr.

O'nun nefsi Allah'ýmýzýn istemediði bir þeyiyapmaz. Bir þey yapsa Allah rýzasý için yapar, bir þeyistese Allah rýzasý için ister. Bu yüzden Sevgili Efen-dimiz: "Ben nefsimi Müslüman ettim," buyur-muþtur. Sevgili Efendimiz, o büyük haþr gününde,"Ümmetim, Ümmetim," diyecektir. Çünkü nefisiþini Hakkla halleylemiþtir.

Rabbimizin hatýrlatmasý ile, kulun Allah'tan is-teði konusunda; istekleriniz Hakk yönünden baþkayönlere müteallik ise onlar sizin heva ve hevesleri-nizdir. Bu arzularýnýz sizin nasibiniz ise Hakk onlarýsize verir. Eðer nasibiniz deðilse size ait deðil de-mektir. Allah yolunda, Allah'ý istemek yönünde kayýtyoktur. Allah rýzasý için bir kýsýtlama yoktur. Namü-tenahi olan Rabbimiz için tabiki kayýt olmaz. Kayýt,baþý ve sonu belli olan içindir.

Hakk ile yakýnlýk bulmuþ bir velinin iþlemiþ ol-duðu bir hâl, baþkalarý için günah olarak gözükse de

17

Page 24: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

onun için sevaptýr. Çünkü o hâli Hakk ile bilici ola-rak iþlemiþtir. O gafletten uzaktýr. Diðer kiþi için gaf-let hali bahis mevzudur. Hakkla Hakk olmuþlar, ulaþ-týklarý bu hâli en yakýnlarýndan bile saklarlar. Nefsiniþlediðini baþkalarý bilir ama gönül âlemi yalnýz Hak-ka aittir. Kendilerinden dahi sakladýklarý bu hâli ta-biki baþkalarýna gösteremezler. Bu yüzden bazý ehl-igönül'ün: "Ben ne diyorsam siz ona bakýn" bu-yurmasýna kulak verip, dikkat etmeli ve uyanýk olupaynen kabullenmelidir.

Hakk ehli olan Zat'a Allah rýzasý için gelip Al-lah'ý bilmek ve tanýmak isteyen kiþi reddolunmaz vekovulmaz. O kapý Hakk kapýsýdýr. Bin kez tevbeedenlerin bile kabul kapýsýdýr. Bir Veli-i Hakiki evla-dýný kovmaz ama evlat onu terk eder, veya yan çize-bilir. Velinin sözü namus sözüdür. O ahde vefalýdýr.Hali olan Zat isteyene usulünce verir. Reddedilen,kabul edilmeyen veya kovulan kimin malýdýr. Kiminmalýný, kimden, kim uzaklaþtýrabilir.

Arýlar hep ayný yerlerden öz toplarlar amahepsinin yaptýðý bal farklý olur. Hz.Mevlâna: "Hersûret birbirine benzer, tatlý su da, acý su daberraktýr. Ancak zevk sahibi ayýrýr tatlý su ileacý suyun farkýný," buyurmuþtur. Yani mânevizevk ve neþesi olan anlar ve onun peþinden gider.Diðer taraftan manevi zevk ve bilgiden mahrum

18

Page 25: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

olan, sihir ile mucizeyi birbirine karýþtýrýr. Musa'nýnasasý var diye sihirbazlar da birer asa yaptýrmýþlardý;Ancak Hz. Musa'nýn asasý, O'nun ilmine iþaretti.Hakk onu hikmetle doldurmuþtu.

Diðerlerininki ise, ancak baston olarak kulla-nýlmaya yarardý. Kerametin sihri yutmasý bilgisizebir derstir. Birinde rahmet diðerinde ise zahmettir.

Hanýmlardan umûma Mürþid olmaz, eðer ol-saydý peygamber de olurdu. Ama veliye olur. Ancakhanýmlar peygamberlerin de deðerli valideleridirler.Mürþidelik iddiasý onun taklit halini ortaya koyar.Bazý kimseler iyi bir taklit ehlidir, hiçbir zaman asýlolamazlar. O zaman o kimsenin baþýna toprak saç ki,kendine gelsin denilmiþtir. Yani tevazu ve rýza hasle-tine sahip olan toprak ona, tevazu ve rýza kazanma-sý için bir ikaz ve bir davettir diyor evliya.

Münafýk, münafýklýðý ile beraber namaza du-rur, niyaz ve tevazu için deðil, öyle görünmek arzu-sunda olduðu için. Ýnsanýn kendi kendine makam ih-das etmesi makbul deðildir. Makamýn sahibi Hakktýr.O konuþtuðu gönle konuþacaðý makamý lûtfeder veböylece o makamdan konuþulur. Vaktinden önce ko-nuþan nasýl makbul deðilse makamýndan konuþma-yan da makbul deðildir. Bütün bunlar dikkatli olun-masý için söylenmektedir. Hakkýn aranacaðý yer gö-

19

Page 26: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

nüldür. Bir gün her þey yok olacaktýr. Ýþte o zamanbir kiþi ve bir de gönlü kalacaktýr. Bir bilgi tatbikolunacaðý zamanýn ve zemînin de bil inmesiylekemâle erer.

Hakk ile Hakk olmuþ bir gönle baðlanýldýðýn-da, bazý mekirler baþlar. Allah yolunda doðru bilgiile Hakka yürüyen bir kula, Halife-i Hakk sýrrýnamazhar olmuþ bir Zat'a, yaratýlan her þey çelme at-mak ister. O'nun Hakk katýndaki makbuliyetini gö-rüp O'na gýpta ederler ve bu yüzden yoldan çevir-mek isterler. Böyle bir durumda, kiþi mekri derhalred etmeli ve derhal Mürþid'e teveccüh etmelidir.Mürþid Allah'ýn bir ismidir bilici olan O'dur. Mekrîhâller þekil ve tarif deðiþtirerek devam eder. Her se-ferinde reddedip ayný teveccühü yapmalýdýr. O za-man selâmet ile yol alýnýr.

Ýbadet ve taatlar, Mürþid'in söylemesi veyazorlamasý ile olmaz, kiþinin idraki, takati ve arzusuile olmalarý lâzým gelir.

Hedef, maneviyatta yetkili olmayan kiþilerinsözlerine ve hallerine uymak ve dinde olmayan þey-leri dinin içindeymiþ gibi göstermek deðildir. SevgiliEfendimiz bir Hadis-i Þeriflerinde: "Sizden evvelkikavimler taassuba kapýldýlar, bu taassup on-larýn felâketine sebep oldu," buyurmuþlardýr. Bu

20

Page 27: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Hadis-i Þerîf ’te taassubun makbul olmayýp, kavminhelâkine sebep olduðu belir tilmektedir. Mühim olanþudur, kiþi kendi kendine sorduðunda her hangi birkimseye karþý kendisinde ters bir düþünce doðmu-yorsa, iþte o zaman güzel bir insandýr; yok eðer ba-zý düþünceler varsa, o zaman daha düzelecek birþeyler var demektir.

Bir kiþi bütün tersliklerine raðmen insanlarý Al-lah rýzasý için seviyorsa güzel bir insandýr. Bu yüz-den Sevgili Pirimiz: "Ya Rabbi bana önce kendikusurlarýmý göster ki, düzelteyim" buyurmuþ-tur.

"Kendine vücûd izâfe etmek kadar sanaolacak baþka günah yoktur," buyrulmaktadýr. Buhâl zihindeki ihtiras ve makbul olmayan arzularýizâledir. Yoksa senelerce bir adada tek baþýna kalýn-sa ama arkada býrakýlan dünya daima hatýrlansa ki-þi kendini hatadan kurtaramaz. Ýnsan vücûd güna-hýndan vücûdu sahibine teslim ederse kurtulur. Ýþteo zaman nefsin sahibinin Hakk olduðu ayan olur.

Bir hikmet-i ilâhiye vardýr, "Müslüman olankabir azabýndan kur tulur " deni lmiþ t i r. Çün-kü Al lah'ýmýz "Sizler için din olarak Ýslâma ra-zý oldum," buyuruyor. Bu yüzden, kiþi öldüðündekendisine "Dînin ne?" diye sorarlar. Kiþi seçtiði di-

21

Page 28: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

nin Ýslâm olduðunu söyleyince kabir azabýndan fe-lah bulur. Aksi olursa Allah'ýn makbulünde olmayanbir inanca sahip olunduðu için kabir azabý baþlar.Çünkü Hakkýn karþýsýnda varlýk iddiasýnda buluna-rak, sanki daha iyi biliyormuþ gibi, kiþi kendi baþýnabir din seçmiþ olur ki bu bîedebâne hareket Hakkakarþý gelmek ve kendine vücûd izafe etmektir.

Kur'an-ý Kerîm'de: "Allah'ýn sana ihsan et-tiði gibi ihsan et," buyrulmaktadýr. Allah kulunaher þeyi lûtfeder, çünkü O Ganiyyül Gani'dir. KulunOna ihsan edeebileceði hiçbir þeyi yoktur. O zaman,"Ya Rabbi bu vücûd da senindir," denilir ve Al-lah'a tahsin edilerek selâmet bulunur. Kiþi vücûdunuHakka tahsin ettiyse ona soru soracak kimse çýkmaz.Zaten mülk O'nun deðil mi? Bu hakikatler Hakk ileHakk olmuþ, hakikati bilmiþ ve öðrenmiþ olan veli-lerden tahsil edilir. O'nun için Hz. Süreyya:

"Geçit baþýnda bir kimse sana sormaz kikimsin sen Verirsin ismimi yahû görürsün ki ne þeyimben". buyurmuþtur.

Bizleri halk edip, hakikati bildiren ve öðretenAllah'a hamd ve þükürler olsun. ÂMÝN.

22

Page 29: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Eþhedü en lâ ilâhe illallah ve eþhedü enne Mu-

hammeden Resûlullah Allahümme salli alâ seyyidina

Muhammedin ve alâ Alî seyyidina Muhammed. Rabbiþ

rahli sadri ve yessirli emri vahlül ukdetan min lisâni

yefkahu kavli ve ufevvidü emri illallah innallahe basi-

run bil-ibâd Hamdü senâlar bütün ibadetler ve taâtlar Al-

lah’a mahsustur. O Allah ki, herþeyin hâliki ve mâlikidir ve

herþey Hüve’ye dönecektir. salât-u selâm ol nebi-i ahir za-

man ki son peygamber ve Hakkýn son hükmü þeriat-i lütfudur.

O’nun âline ve evladýna ve ezvacýna ve ahbabýna ve ensarýna

ve eshabýna ve kýyamet gününe kadar O’nu sevenlerin üzeri-

ne olsun.Kullarýn her sýrrýný bilen ve yaptýðýný gören iþiten Al-

lah inananlarý burada cem eylediði gibi yarýn mahþer günün-

de Sevgili Habibi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve

sellemin Liva-i Hamd Sancaðý altýnda lütfuyla cem eyleye

Amin. Dua her insanýn gönül lisaný ile olur. Zaten bütün gönül

lisanlarý da Rabbimizindir.

9.3.1985

Cumartesi Öðleden Sonra

Levent

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Din nedir? Toplumumuz için önemi denir?Toplumumuza gerekli mi? Eskiden din anlayýþý ne

23

Page 30: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

idi? Zamanýmýzda nedir? Teknolojik geliþmelerlebaðlantýsý nedir ve ne olmalýdýr? gibi sorularla, ay-dýnlar arasýnda bir soruþturma ve araþtýrma yapmýþ-lar. Soru yöneltilen kiþiler genellikle çeþitli bilim dal-larýnda iþtigal eden profesörler ve doçentlerdir.

Kültür, Hakk'ýn ilmi dýþýnda mütaala edildiðive Hakk'tan gayri düþünüldüðü takdirde, insana ya-rar deðil zarar verir; çünkü Hakkýn var ettiði ve em-rettiði din, yaþamýn kendisidir. Yoksa bazý iddialargibi modasý geçmiþ bir akým deðildir veya diðer id-dialara göre de, zarar getirmeyip, insana faydalýyönleri itibariyle, devam etmesi mahzurlu deðildir,din aksine insanýn kendisi, yaþamýn manasýdýr; çün-kü Allah'ýn emridir. Üzerindeki tartýþma, olsa olsaöðrenmek, tanýmak ve böylece terakki etmek yolun-da olabilir deniyor.

Araþtýrmayý yapan konu ile ilgili olarak, birçokaydýna mektup yazmýþ, ancak bu mektuplara birço-ðu cevap vermemiþ, cevap verenlerin bazýlarý dadinsiz denen Rusya'da da din olduðunu ama onlarýnAllah'a deðil, Lenin'e taptýklarýný ifade etmiþlerdir.

Kur'an ayetleri böylece açýklýk kazanmaktadýr.Çünkü Sevgili Rabbimiz: "Allah'tan baþka tapýla-cak bir kimse bulduysan veya ortaya çýkardýisen, bu hal senin yararýna deðil zararýna

24

Page 31: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

olur," buyuruyor. Çünkü hesap gününde herkeseinandýðýný getir denecek ve onun kendisini kurtar-masýný isteyecek o zaman ne olacak, ne cevap vere-cek, buyuruyor Rabbim.

Þu halde önce, inancý doðrultmak icap eder.Manevi Mürþidimiz yazýlarýnda: "Din, Yaratanýn,yaratýlmýþtan istedikleri, yaratýlmýþýn da Ya-ratana olan mecburiyetini ifade eden, anlatanve düzenleyendir," buyurmuþtur. Din bir ihtiyaçdeðil mecburiyettir. Çünkü yaratanýn isteðidir.

Bu tarifin dýþýna çýkýp da, lüzumludur / lüzum-suzdur, faydalýdýr / faydasýzdýr, zamana uyar / moda-sý geçmiþtir, teknoloji ile baðlantýlýdýr / baðlantýsýzdýrþeklinde mütalaalarda bulunmak veya "bunlar üze-rinde konuþarak vaktimi israf edemem, ben idealle-rime baðlýyým," demek, Allah'ýn ilmi ile muhit oldu-ðumuzu anlamamaktadýr.

Din; insanlarýn kurduðu birtakým müessese vegüçlerle hayat bulan bir teþkilat deðildir. Aksine, omüesseselere, anlam, ahlak ve rabýta kazandýrýr.Rusya’da dini çökertmek maksadýyla, "devleti din-den ayýrýn," denmiþtir. Böylece devlet himayesindenyoksun kalan dinin, çökertilmesi hedeflenmiþtir. Di-nin dýþýna çýkmak mümkün olamayacaðýna göre,böyle düþünenler kendilerini gaflette býrakmýþlardýr.

25

Page 32: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Batýnýn ortaya attýðý bu fikirler, hem bizim ge-leneklerimize hem de hakikate uymamaktadýr. Buyüzden de memleketimizde tam olarak tatbik edile-memekte ve daima baþ aðrýtýp, sýrýtmaktadýr.

Birtakým yabancý yazarlarý okuyarak onlarýn fi-kirlerinden etkilenen ama öz kültürlerini tetkîke lü-zum görmeyen bazý aydýnlarýn, tatbikattaki uygun-suzluklara raðmen, hâlâ o fikirlerde ýsrar etmelerikendilerini küçük düþürmektedir. Ancak bunlarýnarasýnda hem manevi ve hem de zahiri sahada haki-katin peþinden, Hakký görerek gidenler, tabiî ki mak-buldürler.

Aydýn geçinen bazý kimseler; "öldükten sonragömülme hürriyeti" teziyle kendi cesetlerinin yakýl-masýný müdafaa etmiþlerdir. Zaten hakikate bu ka-dar ters düþen, dinine, geçmiþine ve ilme bu kadaraykýrý olan bir kimsenin bu sözde ilminden istifadeetmek mümkün deðildir.

Dinimizde yakýlmak yoktur. Çünkü insanlartopraktan halk oldu, döneceði yer de topraktýr. Top-rakta tevazu ve rýza vardýr. Þeytan ateþten halk ol-muþtur. Bir insanýn ateþte yanma isteðini ortayakoymasý, onun þeytan sîret olduðunu gösterir. Ayrý-ca toprak, mikroplarý öldüren kimyevi bir maddedir.Dinimize göre, yanarak ölen kiþi þehit kabul edilir.

26

Page 33: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Þöyle ki, kendi isteði dýþýnda, kaza ile olduysa, Allaho kimseyi, çektiði bu acýya mukabil affeder ve birlutf-u ihsana mazhar olur.

Bazý aydýnlara göre, insanlar yaratýlýþ itibariy-le, inanma ihtiyacýna sahip olup, bu yolda hareketederek önceleri, ateþe, güneþe, muhtelif hayvanlarave eþyaya tapmýþlar böylece tekâmül ettikçe, Allah'atapmayý öðrenmiþlerdir. Bu yanlýþtýr. Ýlk insan Hz.Âdem, peygamberdi, insanlara doðruyu öðretmekiçin vazifelendirildi. Hz. Âdem'den Sevgili Peygam-berimiz Hz.Muhammed'e gelinceye kadar da dünyabir an olsun boþ kalmadý. Rabbimiz daima bir pey-gamber yollayarak, insanlarý hep uyarmýþtýr.Tekâmül ettiði iddia edilen dünyamýzýn en medeniyerlerinde, bu gün halen, þeytana, taþa, topraða ve-ya kendi kafalarýnca yarattýklarý þeylere tapýyorlar.Demek ki, iddia edilen tekâmül bu deðildir ve budurum için de kýstas deðildir.

Rabbimiz, Sevgili Efendimizden dini ve doðru-yu teblið etmesini istemiþtir. Ýnanmayanlarýn, ina-nanlardan fazla olduðunu söylemiþtir. Bu haltekâmül iþi deðildir, Rabbimizin ilhamýyla ortaya çý-kar, teb l ið i i l e doðru l tur ve tasd ik eder. Rabbim"Allah bir kavme uyarýcý yollamadan, o kavmihelak etmez, " buyurur. Böy lece i lhamý verenAl lah, tapýlacak olaný, ilâhi ahlaký gösteren peygam-

27

Page 34: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

berini göndererek tasdik iþlemini yapýyor ve hâlâinanmayanlarý, bilahare helâk edeceðini buyuruyor.Misal olarak da yeryüzünde daha önceleri helâk ol-muþ kavimleri göstererek, gezip, görerek tetkik edil-mesini ve doðru yolun bulunmasýný istiyor. Ýnsanlýkhiçbir zaman peygambersiz kalmamýþtýr.

Ýnsanlar istediklerine inanýr, istemediklerineinanmazlar. Ancak doðru bilgiyi isteyenler tek birhakikatte birleþirler. Dinde kýsýtlama var diye, baha-ne ederek, yol deðiþtirenler yanýlmaktadýrlar. Çünkükýsýtlama denen þey, kiþiye zarar verebilecek olanlar-dýr. Bunlar da ilmi tetkiklerle ispatlanmýþtýr. Kýsýtla-ma diye bir þey yoktur. Kiþinin yaptýklarý ve yapma-dýklarý, Allah'ýn ulûhiyetine ne zarar verir ne de fay-da. Bütün bunlar halk için bir uyarýdýr.

Bir kimse vicdaný ile baþ baþa kaldýðýnda, ah-lakýný devam ettirebiliyorsa güzel bir insandýr. Kiþigüzel söz ve davranýþlarla kendini saklayabilir. Amahiçbir þeyi kendisinden saklayamaz. Ýnsan terakkiettikçe yalnýz olmadýðýný ve hatta kendisi bile olma-dýðýný anlar. Ýþte bu ahlakta olmasý dindir.

Bazý kimselerin, dinde olmayan ve dinin dekesinlikle yasakladýðý þeyleri ileri sürerek, din aley-hinde görüþ ileri sürmeleri yanlýþtýr. Bu nedenlerledin yokmuþ gibi davranmak kaldýramayacaðýn bir

28

Page 35: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

yükün altýna girmektir.Bu davranýþ zararlý birkaç bit-ki nedeniyle tabiatý tanýmamaya benzer. Her mes-lekte o mesleðe ve genel ahlaka ters düþenler bulu-nabilir, ancak bu yüzden, meslekler ilga edilemez.Gerekli tetkik ve tashihatla faydayý zarardan masuntutmak aklýselîmin yoludur.

Japon mucizesi denilen þey nedir? Japonyamucizesini, bütün hatalarýna raðmen, kendi özünedönerek ve ananesine kýymet vererek gerçekleþtir-miþtir. Gerek Ýsrail ve gerekse Japonya, dinleri eskive yozlaþmýþ olduðu halde, inançlarý doðrultusundahareket ederek yükselmiþ ve kuvvetlenmiþlerdir.

Allah’ýmýz; "Birlikte olanlara rahmet ede-rim, ama yanlýþ yoldaysalar hesabýný da sora-rým," buyurmaktadýr. Din gerilik deðildir, hatta doð-ru Ýslâm yolunda ise en ileriliktir. Bugün din baþlýðýaltýnda tenkit edilen hususlarýn tamamý dinimizleiliþkisi olmayan konulardýr.

Hz. Âdem'e Rabbimiz, tekmil isimleri öðretmiþ-tir. Dîni de öðretmiþtir. Din daha sonraki zamanlar-da halkýn idrakinin geliþmesine paralel olarak ikmaledilmiþtir. Ancak öðretim Âdem ile olmuþtur. YaniHz. Âdem ile taþa, topraða deðil, Allah'a tapmayýöðretmiþtir. O günden beri inananlar, ayný minvalüzerinde gelen Peygamberin, ikmaline göre yaþa-

29

Page 36: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

maktadýrlar. Ýnanmayanlar da o günden beri daimainanmayan bir doðrultuda, yoldan sapmýþ bir halde-dirler.

Ýþte bu yoldan sapanlar, yavaþ yavaþ hakikatibuldukça, sadece kendilerini baðlayan bir tekâmülüortaya koyarlar. Bunda da yine bir yanýlgý vardýr.Çünkü onlar, Allah'ý kendi tekâmüllerinin neticesiolarak, kendileri tarafýndan bulunduðunu iddia edi-yorlar. Hâlbuki Allah'ýn izin ve ilhamý olmadan hiç-bir fiil mümkün deðildir.

Yemek ve içmek nasýl bir mecburiyet ise, inançda böyle bir mecburiyettir. Ýnancý olmayan tek birþey yoktur. Ýnancý olmayanýn dahi bir inancý vardýrama yanlýþ bir þeye vardýr. Yanlýþ dahi olsa, inancýolmayan bir kimse, yemek yemeyen ve içmeyenkimsenin durumu gibidir, yani yaþayamaz. Yanlýþinanç da haliyle, bir zahmete duçar olur.

Sevgili Efendimiz, Ýslâm dinini vaz ettiðinde,karþý gelenler, dünyevi iktidar için karþý çýktýlar. O'nadavasýndan vazgeçmesine karþýlýk, her türlü þeyi veistediði kadar olmak üzere, teklifte bulundular. Efen-dimizin cevabý ise; "Bir elime güneþi ve diðerelime de Ay’ý koysanýz, ben davamdan vaz-geçmem," þeklinde olmuþtur. Çünkü o hakikatin biryüzü olduðunu biliyordu. Bu yüzden; "Hakikat

30

Page 37: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

böyle iken, ben nasýl vazgeçerim," buyurmuþ-tur.

Dine inanmayanlar, dinin kýsýtlamalarý ve ce-fasý var diyenler, bir takým putlara tapanlar, tüm iti-raz ve yanlýþ baðlanmalarý meyanýnda, doðru yololan Hakk dinine baðlý olanlardan daha çok, itirazve yanýlgýlarýna emek veriyorlar. Bunlar, mallarýyla,canlarýyla, emekleriyle ve ziyadesiyle adeta mutaas-sýp bir dindar gibi hizmet verip, mücadele ediyorlarve dinsizliði din gibi koruyorlar. Böylece, Allah kar-þýsýnda, kendi varlýklarýný ortaya koyup, kendi iste-dikleri dine tapacaklarýný ifade ediyorlar.

Her þeyin sahibi olan ve her þeyi bilen Allah'ýmýz,yarattýðýnýn hem mülküne sahip hem de ilmini bilen-dir. O'nun tespit ettiði ve ikmal ettiði din, doðru veuygun olandýr. Bu yolda olan makbuldür. Ben istedi-ðime inanýr, istediðime inanmam demek makbul de-ðildir.

Din güzel ahlâktýr. Ahlâk ise doðruyu söyle-mek, doðruyu kabul etmektir. Aydýn kiþi doðru olankiþidir. Doðruyu söylemeyen ve kabul etmeyen kiþine aydýndýr ve ne de çaðdaþtýr ve ne de mütekâmil-dir. Sadece zahiri ilimleri edinmekle, aydýnlýk eldeedilemez. Ruh olmazsa, vücûdun ilmi vücûdu ayak-ta tutamaz.

31

Page 38: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Ýmansýz bir kiþiden, o kiþi yanlýþ ilhamlarla do-lu olacaðýndan, bir fikir ve yardým alýnmaz. Zahiribir kiþi çalýþtýðýnýn karþýlýðýný alýr. Çünkü Rabbim;"Ben çalýþana veririm," buyurmuþtur; ancak bukimselerin, ilhamlarý yanlýþ, eksik ve mekridir.

Din ayný zamanda insanýn ruh ve cismaniyeti-ni düzenleyen bir faktördür. Ýnsan iki hâl taþýr, birimabudiyet, diðeri ise abdiyettir. Ýþte bu iki faktörübir araya getirip, düzenlediðinde, din sahibi olunur.Kiþi abdiyetiyle anlaþtýðýnda, yani Rabbimiz onu daMüslüman ettiðinde, kurtuluþa erer. Din, bir bakýma,kiþinin diðer yarýsý ile anlaþmasýdýr. Bu hal zuhur et-tiðinde, artýk yapýlan þeylerde "acaba?" kalmaz veisabet vardýr. Nizam teessüs ettiðinde kiþi saadetibulur, bu saadet- i hakikidir.

Hz. Süreyya Beyefendiden üç kol zuhur etmiþ-tir. Bunlarýn ikisi tali biri ise sýr koludur. Tali kollar-da, tarikat ahkâmýna ve þeyhe intisabýna göre, eme-ði geçmiþ ve gerekli ilerlemesini tamamlamýþ bir ma-nevi kardeþ Hakka yürümüþ olan þeyhin ardýndanþeyhliðe getirilir, kendisine hil'at giydirilir ve postunyeni sahibi o olur.

Sýr kolunda ise, Hakk yakýnlýðý bulmuþ bir ev-lat olmasý gerekir. Mürþid bu evladý yaptýðý hal vehareketlerinden deðil, iç âleminden anlar. Bu yüz-

32

Page 39: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

den bu yolu anlamak biraz zordur. Tali koldakiler bi-le bazen, sýr kolundan olanlarý anlamakta zorluk çe-kerler. Sýr kolundakini tasdik, bu koldaki kardeþlerinfeyzinin, daha bol olduðunun ifadesidir. Bunun se-bebi, Hakkýn, Hakk yakýnlýðý bulmuþ gönül sahibinemuhabbeti bulunan evladýn muhabbetini, kendisineolan muhabbet gibi kabul etmesindendir. Ýstisnabundan gelir. "Bana bak", "Benim gönlüme gir"demekte ki, murat bundandýr.

Bu yolda halifeyi doðrudan Hakk tayin eder.Bu kolda bulunanlarýn, halleri daha ileri güzellikte-dir, ancak zahiri durumlarda çileleri biraz daha faz-ladýr. Çünkü ayný âlemi paylaþmayan insanlar, okimseye karþý bilinçsizce düþman kesilirler. Ýçten okimseye karþý cephe alýr ve onu iterler. Maneviyattaki kýskançlýk hali budur. Sevilmemesi kiþinin kusu-rundan deðil makamýna duyulan gýpta ve arzudankaynaklanýr. Bu o hâl ve makamý anlamamanýn birneticesidir. Sýr kolunda olanlar, kalabalýk olmayabi-lir. Çünkü "Hakikate erenler, kalabalýk deðil-dir," denmiþtir.

Kadiriyede zikir dört þekildedir: Gizli, Aleni,Kalbi ve Lisanî’dir. Serpuþu da dört dilimlidir. Ter-ki Dünya, Terki Ukba, Terki Hesti, Terki Terk'i ifadeeder. Sevgili Pirimiz, "Kim candan ben Abdülka-dir Geylani Hazretlerinin müridiyim derse o

33

Page 40: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

benim müridimdir," buyurur. Yakýnlýk veya uzak-lýk bizde, mesafe iþi deðildir, gönülden baðlýlýk iþidir.Kimi yanýmdadýr ama benden uzak, kimiyse uzaðým-dadýr ama bana yakýndýr. Eðer kiþi doðruyu istiyor-sa, Yasin Sûresi'ndeki gibi; "Uyun sizden hiçbirþey talep etmeden size doðruyu söyleyene" ha-kikatini gözetmelidir. Maddi menfaati olan biri, kiþi-ye doðruyu söyleyemez. Hakikat ehli bilir ve öylesöyler, "Sýrrým özünü gördü", O'nu o âleme dahilolmuþlar bilir. O görür. O halde o görene gidilmeliki, kiþi de kendi özünü görmeye yol bulabilsin, aksihalde bilinmez.

Hz. Musa, hanýmý hamile iken ve yolda gider-lerken bir ýþýk görür ve o ýþýða doðru gider ve orada,"O'nu kalbim, sýrrým mana âleminde özümügördü. Hidayet yolu açýldý, velâyet ve hilafetgeldi. Esasý buldum teferruat kayboldu," de-miþtir. Ýþte bugünün, din lüzumlu muydu deðil miydiþeklindeki mütaalalarý hep teferruattýr. Bu yol bizimyolumuz deðildir. Yine Hz. Musa devamla, "Esasmülke erdim, mülk sahibi olmaktan kurtul-dum. Artýk firavundan korkmuyorum, bendekikorku Firavuna geçti," demiþtir. Zevkin hakikatinianladýðýnda, hakiki saadete erersin.Yolumuz, sada-kat, sebat ve ýsrar yoludur.

Allah'ým bizi selamete erdir ve rahmetini lûtfet,ÂMÝN.

34

Page 41: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Eþhedü en lâ ilâhe illallah ve eþhedü enne Mu-

hammeden Resûlullah Allahümme salli alâ seyyidina

Muhammedin ve alâ Alî seyyidina Muhammed. Rabbiþ

rahli sadri ve yessirli emri vahlül ukdetan min lisâni

yefkahu kavli ve ufevvidü emri illallah innallahe basi-

run bil-ibâd Hamdü senâlar bütün ibadetler ve taâtlar Al-

lah’a mahsustur. O Allah ki, herþeyin hâliki ve mâlikidir ve

herþey Hüve’ye dönecektir. salât-u selâm ol nebi-i ahir za-

man ki son peygamber ve Hakkýn son hükmü þeriat-i lütfudur.

O’nun âline ve evladýna ve ezvacýna ve ahbabýna ve ensarýna

ve eshabýna ve kýyamet gününe kadar O’nu sevenlerin üzeri-

ne olsun.Kullarýn her sýrrýný bilen ve yaptýðýný gören iþiten Al-

lah inananlarý burada cem eylediði gibi yarýn mahþer günün-

de Sevgili Habibi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve

sellemin Liva-i Hamd Sancaðý altýnda lütfuyla cem eyleye

Amin. Dua her insanýn gönül lisaný ile olur. Zaten bütün gönül

lisanlarý da Rabbimizindir.

26.4.1985Cumartesi öðleden sonraYeþilköy

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Allah'a sonsuz hamd ve þükreder, Hz.Peygam-berimize ve âli'ne salât, selâm ve rahmet dileriz,Âmin.

35

Page 42: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Sevgili Pirimiz Hz.Abdülkadir Geylâni: "Rab-bim yaratma iþinden farið oldu, o fasýl kapan-dý. Herkesin rýzký ve nasibi O'na göre malum-dur. Nasibini buradan tam almadan ayrýl-maz." buyurmuþtur. Yani Rabbimiz, kiþiyle alakalýprogramý yapmýþ ve onu yaratmýþtýr. Bu fasýl O'nuniçin bitmiþtir. Rabbimiz arzu buyurduðu yaratma iþi-ni bitirmiþ ve her þeyi Levh-i Mahfuz'da yazýp bildir-miþtir. O, ne tespit etmiþ ise, kiþi onu muhakkak ala-caktýr. Bu yüzden telaþ etmek beyhudedir. Kiþi nasi-bini almadan buradan gitmeyeceði gibi, nasibindenfazlasýný da almasý mümkün deðildir. Rabbimizin biradý da Hakk'týr, herkes hakký olaný mutlaka alýr.

Dünyadaki suretlerimiz asýllarý itibariyle daimaRabbimizin karþýsýnda ve O'nun murakabesi altýnda-dýrlar. Allah'ýmýz yarattýklarýný asýllarý ile daima gö-zetmektedir. Geçici olarak burada, suretlerimizle bi-ze emanet ettiði görevi yapmaktayýz. Vakti gelinceO'nun huzurundayýz. Vefalý bir insan olarak, O'na ikigünde beni unuttun dedirtmemeliyiz.Bu yüzden,Rabbimiz bizlere kendini daima hatýrlatsýn, Âmin.

Allah'ýmýz daima yaratmaktadýr. Ancak bu ya-ratma, O'ndan hiçbir þey eksiltmez. Kiþinin nasibi deberaber yaratýldýðýndan, Rabbimiz, kýsmet ile ilgilibir telaþýn yaþanmasýný istemez. Kiþi çalýþmasýna de-vam etmelidir, nasibi varsa gelir, eðer yoksa gelse

36

Page 43: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

bile iþine yaramaz. Mühim olan Hakk'tan emin ol-maktýr.

Sevgili Pirimiz, "Bütün arzularýnýzý, O'nunkapýsýnda toplayýnýz," der. Yani yarataný terkedip, yaratýlmýþlara boyun eðmeyiniz. Ýnsandan iz-har ettiði arzu yine kendi arzusudur. Bu arzularý top-la ve sadece O'na teveccüh et, buyuruyor.

Devam ederek; "Ýman sahibi, yarataný ta-lep ederek, tabii arzularýndan geçer ve buyolda giderken, bir afet belirince günahlarýnadöner," buyuruyor, yani tatsýzlýkla karþýlaþýnca, ken-di kendine düþünmeye baþlar, hata ve kusurlarýný,araþtýrýr ve tetkik eder. Bu iyi bir noktadýr çünkü tas-hihatýn ilk basamaðýdýr. Nefsini etüd etmeye baþla-tan, o afet veya zahmettir. Ýþte o zaman bu afet, rah-mete dönüþür. Ýlk anda; "nedir bu baþýma gelen" di-ye düþünülen ve istenmeyen þey, sonradan rahmethalinde faydasýný ortaya çýkarýr.

Rabbimiz: "Her zahmet, rahmetiyle gelir,"buyuruyor. Malýna, nefsine gelen afetin, din haddiniaþtýðý için olduðunu anlar. Tabi bunlar, hep inanan-lar içindir. Zahmeti gören kiþi, kendine dönüp, ken-dinde hatayý araþtýrýnca, dinde haddi aþtýðýný idrakeder. Yani iman sahibi, zahmete düþünce, sadece budert baþýndan uzaklaþsýn diye dua etmez, ayrýca nef-

37

Page 44: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

sine soru açar ve araþtýrýr. Bu hal aslýmýza, ahenkliolmak için, Hakk yolunda, kendimizi yenileme ve te-rakki mücadelesidir.

Bu halde, kendi zayýflýðýný gördüðü iþleri, Hak-ka ýsmarlar. Bunu kalben de yapar ve huzur bulur.Bu güzel halinden sonra önüne bir kapý çýkar. Buaçýk kapýdan içeri dalar ve aradýðýný bulur. Allah'akarþý ittika sahibi olur. O kiþiye manevi yollar açýlýr.Buradaki kapý, manevi rehbere iþarettir. Böylece da-ha ilerlere gider.

Demek ki, hata dýþarýda arandýðý müddetçeileri gitmek mümkün deðildir. Ýçimize, dönersek yolalýrýz. Ýnançlý ve Beytullah olan bir kalbe kötü deni-lemez.

Tenkitler kusurlarýn tashihi için, dualarýmýz iseonlarýn selameti içindir. Yine Sevgili Pirimiz, devamederek; "O kiþi böylece, bir Zat'tan diðer birZat'a, bir meclisten diðer bir meclise devameder," buyuruyor. Dikkat edilirse biter demiyor ak-sine devam eder, buyuruyor. Çünkü meclis Rabbimi-zindir. Feyzi veren Hakktýr, Rabbimizin feyzi bitmez.Bitti denirse, nasip o kadarmýþ diye anlaþýlýr.

Kiþi meclise devam ettikçe, arzusu da çoðalýr.Çünkü gönül düðümü çözüldükçe, ferahlýk bulur. Bu

38

Page 45: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

hal, arabada bir kiþinin gaza basmasýna benzer. Ga-za bastýkça hýz çoðalýr. Sen de meclislerin devamýnýyapabiliyorsan, senin de Hakka doðru hýzýn artar.O'na doðru daha hýzlý gidersin. Aksine meclislerdenuzak kalýrsan hýz kesilir, inkitaya uðrarsýn.

"Hakk tarafýndan kula salýnan bela, tec-rübe için olur." Bu hakikat-i ilâhiye kabul edilirseselamette olunur. O zaman, o bela kiþiyi dertlendir-mez. Kiþiyi, iyilikle de, kötülükle de deneyen Rabbi-miz, onun hangi renge büründüðünü görmek için,bu tecrübeye muhatap tutar. Rabbimiz, Kur'an-ýKerîm'in (7/168) âyetinde: "Biz onlarý yeryüzün-de, iyiler ve aþaðýlýklar olarak, bölük bölükayýrdýk. Ýyiliðe dönerler diye, onlarý güzellik-ler ve kötülükler ile sýnadýk," buyuruyor. "Ýna-nan, her halin Allah'tan olduðunu bilir ve þü-kür yolunu tutar," buyuruyor.

Hakikati gören için, dertler, Allah'ýn kiþiyi se-lamete koymasý için zuhur ettirdiði, rahmetlerdir.Böyle görür ve þükür edilirse, yol alýnýr. Rehber bu-lunduðunda da, O'na katýlýp ve O'nunla gidilirse, ça-bucak hýzlanýlýr. Aksine kiþi O'nu kendine göre kay-da koymaya, kendince yöneltmeye çalýþýrsa, bir ye-re gidemez.

Baþvurulacak yer, her daim Hakkýn kendisi ol-

39

Page 46: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

malýdýr. Gidilecek yer, zahiri herhangi bir yer bile ol-sa, oradan gözükecek yine Hakk olduðundan, insanyine önce Rabbimize teveccüh etmelidir. O zamanüzüntü ve sevinç kiþiyi sarmaz, emin olur.

Bir kapýya gelindiðinde, Allah rýzasý için gelin-mesi gerekir, arzular nasip ise, mutlaka olur. Aþýrýarzular ise, bir eziyet ve ezadýr. Dua þöyle yapýlýrsamakbul olur: "Yarabbi, benim için hayýrlý olanýver," denilmelidir. Yine; "Bizi Zatýnla meþgul kýl,Zatýnýn dûnu ile uðraþtýrma," duasý makbul olur.

Bir kul, Hakkýn nimetlerini kabul, ikrar ve iti-raf etmedikçe ferahlýk bulmaz. Sahip olduklarýný,kendi say-ü gayreti ile olduðunu, söyledikçe azapduyar. Bir þeyi çok isterse, Hakk onu verir ama, okiþinin nasibi deðilse, ondan rahmet deðil, zahmetdoðar.

Hasan Basri Hazretleri: "Ýnzivaya çekilmek,nefsin, þeytanýn ve halkýn arzularýna muhale-feti öðrendikten sonra olmalýdýr," buyurur. Sev-gili Pirimiz: "Yalnýz kalmak, ahiret yolculuðunaadým attýrýr. Nefis iyi yol arkadaþý olmaz. He-va ve heves insaný azdýrýr. Þeytan ve mekirsenin düþmanýndýr, bunlarýn hiçbiri sohbetelayýk deðildir. En önemlisi sen bir sohbet ar-kadaþý bul ve bir köþeye çekil," buyurur. Ýþtegerçek inziva budur, kesrette vahdet budur.

40

Page 47: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Hakkýn lütfu dalga dalga gelir. Rabbimiz: "Heran baþka bir þandayým" buyurur. Yani her an kul-larýma daha ileri feyz sunarým, her an ilhamlarý ve-ren benim buyuruyor. O lezzeti tadan, haliyle daimakesintisiz Hakký ister. Ancak dalgalar arasýndaki boþ-luklar, daha büyük dalgalarýn gelmesine iþarettir. Buhal, adeta rahmet fýr týnasýnýn sükûnetidir.

Rabbimiz, þükrü öyle bir hazine kýlmýþtýr ki;"Sen ne için þükredersen, Ben onu sende ço-ðaltýrým. Mal için þükrettiysen; malýný, sýhha-tin içinse; sýhhatini, maneviyatýn içinse; ma-neviyatýný, yani her ne için þükretti isen, oþeyi çoðaltýrým," buyuruyor.

Teyemmüm, temiz topraða el sürmekle olur.Yoksa beton ve kireç sývasýna veya birtakým boyalýyerlere el sürmekle olmaz. Temiz topraðýn sebebi, ki-þi topraktan halk oldu, onu yine toprak temizler, ha-kikatini ifade etmek içindir. Su varken ve su olan biryerde bulunuluyorsa, teyemmüm olmaz. Hastalýktaise, iki tas su ile dahi abdest alýnabilir.

Rabbimiz:"Müstahak olanlara cehennemimesken kýldýk," buyurur.

Bunlar dört zümredirler:

41

Page 48: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

1. Kendini Allah'tan büyük görenler, KendineRabbaniyet iddia edenler. (Firavun, Nemrut gibi)

2. Müþrikler, Allah'ýmýza ortak koþanlar. Doðruve tek olan Allah yerine taþa ve topraða vs. tapan-lar.

3. Muattal ehli, yani kötü çýkýþ ehlidir. Allah'ýkabul etmeyenler. Akýl vardýr, fiiliyat vardýr, teknikvardýr ama Allah yoktur, diyenler. (Solcularýn iddiasýgibi)

4. Münafýklar, Ýslâmiyet'i önce kabul edip,kendi mal, can ve soylarýnýn korunmasýný saðlamýþ-lardýr. Sonra da inanma görüntüsünden çýkýp, red-detmiþ ve aleyhinde çalýþmýþ olanlar. Sahte ikiyüzlüolanlar, Müslüman olmadýklarý halde, Müslüman gö-züküp, mevcut rahatlýklarýný idame ettirmeye çalý-þanlar. Hatta kendi hayatiyetlerini korumak için, buüç zümreye iltihak edenler.

Ýþte bu dört zümre, cehennemin devamlý sa-kinleridir. Bu dört zümre dýþýndakiler ise, Hakkainanmýþ olan, ancak birtakým kusurlarý olanlardýr.

Hakka inananlar, kusurlarýndan dolayý affamazhar olurlar. Selamete ulaþýrlar ve cehennemdedevamlý kalmazlar. Ýmaný tam olduðu halde, büyük

42

Page 49: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

bir günah iþlemiþ olsa da, an gelir, Rabbimizin veSevgili Efendimizin þefaatine mazhar olur ve kurtu-lur. Ancak ötekiler devamlý kalýrlar. Diðer dindenolanlar ise, onlarýn inançlarý vardýr, lakin inançlarýeksiktir. Bu yüzden bu dört zümreyle bir tutulmaz.Ýnanç eksikliklerini tamamlar ve af edilirler.

Cennete þu dört zümrenin gireceði bildirilmek-tedir:

1. Resuller 2. Enbiya zümresi3. Velîler4. Allah'a iman sahibi olanlar ve bir vesile

ile Allah'ýn izniyle günahlarý affa mazhar olanlar.

Allah'ýmýz, böylece her iki tarafa da dengeliolarak, mükafat ve azapta Hakk ismine uygun ola-rak, adaletli davranmýþtýr.

Muhiddin-i Arabi Hazretleri: "Ateþ, cennetegöre imtiyazlýdýr. Azap ve ateþte, ilâhi bir ih-tisas yoktur. Hiçbir azap da, Allah tarafýndanarzu ile hazýrlanmýþ deðildir. Hakk Teâla'nýnintikam vasfý yoktur. Hakk Teâla RahmetellilÂlemindir". buyurmuþtur.

Ateþ, öylece durur, cennette ise terakki vardýr.

43

Page 50: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Âlemlerin rahmeti olan Rabbimiz: "Rahmetim, ga-zabýmý geçti", buyurur. Herkeste iyilik ve kötülükmüþtereken vardýr. Kiþi bir el, bir yol tutmadý ise,kötülükleri onda kalýr. Eðer bir yol tuttu ise, kötü de-nilen þeyin, kiþinin eðitimindeki lüzumunu görür, bi-lir ve o kimse, Hakkýn rahmetine sýðýnarak, zahmetirahmete dönüþtürür.

Baþlangýç cennet olduðu için, cennet, mirasyolu ile salih kiþilere intikal etmiþtir. Rabbimiz, hepi-mizi cennet ehli olarak yaratmýþtýr. Hayýrlý bir kiþiolarak yaratmýþtýr. Ýblis de cennetteydi ve oradan in-miþtir. Demek ki, yaratýlýþta herkes Müslüman'dýr.Sonradan aile içine geldiðinde ilk öðretilenler, aslý-mýzýn ne olduðu, nereden gelip nereye gittiðimizi Al-lah ve kul münasebetleri, kulun Allah'a karþý gönül-den yapmasý icap eden þeyler gibi, önemli hususlaryerine, zahirde daha zengin ve daha kolay nasýl ya-þarýz gibi konular ön plana çýkýnca, yanlýþ ilhamlaraadým atýlmýþ olunuyor.

Bu zahiri konularý kiþi, ailesi olmasa bile, za-ten öðrenmekte ve hatta bir hayli baþarýlý bile ol-maktadýr. Bunlarýn misallerini çevremizde görmekte-yiz. Þu halde insana ailesi tarafýndan öðretilmesi ge-reken, kul olarak Allah'a olan muhabbetimizdir.

Eðer buna dikkat etmezsek, cennet ehli olarak

44

Page 51: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

yaratýlan Ýblis, nasýl Allah'ýn tanzimini inkar ederek,cehennem ehli oldu ise, insan da yanlýþ eðitimle,belki zahiren baþarýlý gibi görünse de cehennem eh-li haline gelebilir.

Rabbimizin insandaki lûtfuna karþýn, insan isetutum ve davranýþlarýyla kendini nereye götürüp,mahkûm ediyor? Cehennemde, ateþ ve red vardýr.Bilgisi olmayan kiþi kendini kurtaramaz. Cennetteise terakki vardýr. Çünkü orada, ihtisas vardýr, bilgivardýr. Önce Sidret-ül Müntehâya kadar gelinir.Sonrasýný bi lmiyorsun. Mukarrebun Âlemi var,Âlem-Ý Âmâ var daha sonra da Rabbimizin kendi ZâtÂlemi var. Rabbimiz namütenahi olduðunu buyuru-yor. Haliyle tercih edilmesi gereken yol bu olmalýdýr.

Bu yol, birtakým fedakârlýklar gerektirir. Amakarþýlýðý, Hakk'týr. Evliya ile dostluk etmek, arslanlaahbaplýk etmek gibidir, çok zordur. Tam teslimiyetgerekir. O zaman her an yeni bir þey öðrenilir ve birgüzellik kazanýlýr. Terakki neticesinde, her yerde, herþeyde ve her olayda O görülür, böylece zevk ve ne-þede daim olunur.

Güzel olan suretler, zamanla yaþlanýr ve çirkin-leþir, ama gönüller, her dem taze ve her zamangençtir. Ondaki deðiþme güzelliðindeki artma þeklin-de olur. Bu yüzden Rabbimize "Yarabbi, aþkýmý,

45

Page 52: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

imanýmý arttýr ve beni selamete koy," diye duaetmek gerekir.

Huzur ehli için, "Hiçbir yere gitme," derler.Huzur Allah'ýn isimlerinden bir isimdir, Kiþi O'nagelmelidir. Kendisinde kalmayacak ve kendisinin ol-mayacak þeylerle meþgul olmamasý gerekir. kiþininuçup giden ve elinde kalmasý mümkün olmayan þey-lerin peþinden koþmasý beyhude bir çabadýr. Kalýcýve zevk-i daim olaný talep etmek gerekir.

Efendimizin doðum gününü, Kadir gecesi gibimakbul tutup, tesid etmeliyiz. Çünkü Sevgili Efendi-miz’in zuhuru ile Kur'an inmiþtir. O'nun gelmesiylerahmete kavuþulmuþtur. Kur'an, Efendimizin vücûd-u kitabýdýr. Âlemlere rahmet olan Rabbimiz Kur’anile kendisine nasýl vasýl olunacaðýný anlatmýþ veböylece buna uyan nâs selamet bulmuþtur.

Ýnanç güzel bir þeydir. Ancak inancýn doðru ol-masý gerekir. Örneðin, yanlýþ inanç ile, bir kiþi inan-dýðý varlýða daha yakýn olabileceði zannýyla kendisi-ni yakabilir ama Allah indinde böyle bir davranýþgeçerli deðildir. Rabbimiz herkese doðru bir inançversin, Âmin.

Doðru imanda olan selâmette olur. Doðruiman kiþinin Rabbimizi Onun tarif ettiði gibi, yani

46

Page 53: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Efendimiz nasýl anlattý ise, aynen kabul ve tasdik et-mesidir. Bir kimse kendi baþýna tefsire kalkýþmama-lý, Allah'ýn kullarýna lûtfettiðine göre anlayýp idraketmelidir.

Hakk bize daima lûtfeder, O'nu anlamak içinuyanýk olmak gerekir. Hz. Ömer bir gün birisini tuta-rak, para karþýlýðý kendisine üç defa ölümü hatýrlat-masýný, istemiþtir. Böylece, Hakka doðru daha ileriteveccüh etmeyi düþünmekteydi. Adam, üzerine al-dýðý bu vazifeyi yapmaya baþlar. Bir gün vazifesiniifa için, Hz. Ömer'in yanýna gittiðinde, Hz. Ömer ar-týk gerek kalmadýðýný söyler, sebep olarak da sakalý-na düþen kýrý göstererek, habercinin daima kendiyanýnda olduðunu beyan eder.

Böylece sakalýndaki bir tek kýrdan bile ibretalacak kadar uyanýk olduðunun bir örneðini vermiþ-tir. Böyle olunursa daha çok feyz alýnýr.

Birgün Sevgili Efendimiz, Hz. Ebubekir'e hita-ben, vitir namazýný nasýl kýldýðýný sorar. Hz. Ebube-kir, yatsýdan sonra kýldýðýný söyler, Efendimiz: "Akýl-lýlar böyle yapar," buyurur. Ayný soruya Hz. Ömerise, yatsýdan sonra uyuduðunu sonra kalkýp kýldýðýnýsöyleyince yine Sevgili Efendimiz: "Kuvvetlilerböyle yapar," buyurur. Ýkisi de makul olan bu hal-ler, dindeki akýl ve kuvvetin yerini göstermesi baký-mýndan güzel bir örnektir.

47

Page 54: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Allah yakýnlýk verdiði gönüllerden bütün sevgi-leri alýr, ancak bunlarý almasý sevgisiz býraktýðý anla-mýna gelmez. O gönülde sadece kendi sevgisini býra-kýr. Öyle ki, Sevgili Efendimiz, bir gün, yolda elindeasasýyla giderken, Rabbimiz kendisine, o asanýn neiþe yaradýðýný sormuþ. Efendimiz, yürürken ona da-yandýðýný, söylemiþ. Rabbimiz de "Allah kulunayetmez mi?" diyerek asayý attýrmýþtýr. Allah kiþiyegüzelliðiyle, rahmetiyle lûtfeder. Nefse hoþ gelen herþey tam olsun ve ilaveten de Allah olsun, düþüncesidoðru deðildir. Bu hal sevgi ve fedakârlýk ister. Sev-gili için makbul olmayan her þeyi atacaksýn, sýfýrla-yacaksýn, boþ olacaksýn, o zaman kurtulursun.

Kiþinin fedakârlýðý, bütün varlýðýný Hakka ýs-marlamakla olur. Esasýnda bu hâl, malý hakikatte sa-hibi olana, teslim etmekten baþka bir þey deðildir.Ancak burada önemli olan, kiþinin ikrarýdýr, mal za-ten O'nundur, hayýr dense de O'nundur. Kiþinin buikrarý, ona rahmet olur. Bu ikrar ve ikram Hakk ta-rafýndan, kabul edilir ve kiþiye tekrar iade olunur.Fakat bu sefer kiþiye verilen vücûd, ebedi ve baki-dir.Böylece, ikrarýnla ve ikramýnla, geçici vücûd ye-rine, baki vücûd sahibi olursun. Bu hal aynel vaki-dir.

48

Page 55: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Hz. Süreyya:

"Sanma yahu biz þu yerde týkýlýp kalmýþlarýz,Adetullaha uyup, bir lahzacýk dalmýþlarýz,Arif-ü Kâmil isen, fehm eyle nutkumdan bizi,Kýrk gün ancak eðlenip seyrana emr almýþlarýz,"

buyurmaktadýr.

Yani, Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi,kýrk gün sonra vücûdunu da almýþlardandýr. Makamýicabý böylece, hem ruhen hem de cismen hayyülebed olunur.

"Kiþinin kendisine vücûd izafe etmesi"þirk halidir. Ýþte Allah'a imaný olanýn, ahirete intika-linde, bu eksiklikleri ikmal edilir ve böylece selame-te ermiþ olur. Eðer bu talim dünyada iken yapýlmýþ-sa o zaman Mürþid’imizin buyurduðu "Benim ev-latlarým, Arasat'a uðramaz, doðrudan doðruyacennete gider," hükmüyle haþrolunmak nasip vemüyesser olur. Haliyle, kiþi bunlardan kurtulursa,ona bunlardan bir daha sual açmazlar.

Kiþinin isteði bitmez. Rabbim bu hali bilir, çün-kü kullarýndan istediði yine kendidir. Sevgili PirimizAbdulkadir Geylâni Hazretleri bu hali þöyle anlatýr:"Bir gün, bir zat ahirete göçer. Ýmanlý güzel bir in-sandýr, ama bazý eksiklikleri vardýr. Meleklere, aman

49

Page 56: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

beni selamete koyun baþka bir þey istemem, der.Onu bir havuza koyarlar, orada yýkanýr ve temizlenirsonra dýþarý çýkar. Memnun ve mesuttur, bakar ileri-de, güzel yerler var ve baþlar sýzlanmaya, meleklergelir, onlardan bin bir rica ile gördüðü o güzel yerdeolmak istediðini izhar eder. Melekler, o kiþiye "Hanibaþka isteðin olmayacaktý," derler. Zat tamam der,beni oraya koyun baþka bir þey istemeyeceðim, der.Melekler gülerler ve onu isteði olan cennete koyar-lar. Bir müddet sonra oraya alýþýr ve bulunduðu yer-den daha güzel gözüken, bir baþka cennet müþahe-de eder. Yine sýzlanmaya baþlar.

O Kiþinin sýzlanma ve istekleri devam ederek,nihayet kendisini 7. ve 8. cennette bulur. Oradakendisine güzel bir köþk ve latif hizmetkârlar verir-ler. Öyle ki, zat, hizmetkârlarýn güzelliði karþýsýnda,onlarýn hizmet için tahsis edildiklerini fark edeme-yip, ayaklarýna kapanýr. Bilahare hakikat kendisinetanýtýlýr, böylece o zat, çok mutlu ve mesuttur. Birzaman sonra, bir Cuma günü Hakkýn toplantý çaðrý-sý üzerine, giyinip, süslenip Hakk'ýn toplantý yerinegider. Hakkýn meydanýnda, ortada Sevgili Efendimizve diðer Peygamberan, sonra birçok yüce varlýklarve mahþeri bir kalabalýk, birbirleriyle büyük bir mu-habbetle konuþmaktadýrlar. Bu zat da aralarýna katý-lýr ve bu halden son derece mutludur. O anda birmünadi: "Rabbimiz bu toplantýya gelecektir, hazýrla-

50

Page 57: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

nýn," der. Bir anda, herkesin sadece kendisinin, gire-bileceði bir yer zuhur eder ve o an Hakk "tecelli"eder.Bir yerde, Rabbimizin gelmesi, "tecelli etme-sidir". Kiþilere sadece, kendisinde tecelli etmesidir.Çünkü hepsi kendisidir, kendisinden kendisinedir.Eðer gelseydi, bir ikinci olurdu, tecelli etmesi, birli-ðini gösterir. Hakka iman etmiþ ve doðru olarak ik-rarda bulunan bir kimse olduðu müddetçe, kýyametkopmaz, Hakk kopartmaz. Ýlâhi sohbeti bulunan birgönlü, devam ettirecekse, o zaman da tufan yaparve ötekileri helak eder. O gönlü ve inananlarý geriyeselamete kor. Bu dünya buna inanan ve ikrar eden-lere lâyýktýr, buyurur.Maneviyatta yürümek, ip üs-tünde gitmek gibidir. Dikkatli ve uyanýk olmak ve ipikoparmamak gerekir. Hakk nasýl affedici ise, O'nunyakýnlýk verdiði gönüllerde hoþgörücüdür. Hz.Pirimi-zin buyurduðu gibi: "Bizi sevmediklerinle, biraraya koyup ta azap etme Yarabbi, AMÝN."

Hamd ve þükür yalnýz Allah'adýr.

51

Page 58: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

52

Page 59: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Eþhedü en lâ ilâhe illallah ve eþhedü enne Mu-

hammeden Resûlullah Allahümme salli alâ seyyidina

Muhammedin ve alâ Alî seyyidina Muhammed. Rabbiþ

rahli sadri ve yessirli emri vahlül ukdetan min lisâni

yefkahu kavli ve ufevvidü emri illallah innallahe basi-

run bil-ibâd Hamdü senâlar bütün ibadetler ve taâtlar Al-

lah’a mahsustur. O Allah ki, herþeyin hâliki ve mâlikidir ve

herþey Hüve’ye dönecektir. salât-u selâm ol nebi-i ahir za-

man ki son peygamber ve Hakkýn son hükmü þeriat-i lütfudur.

O’nun âline ve evladýna ve ezvacýna ve ahbabýna ve ensarýna

ve eshabýna ve kýyamet gününe kadar O’nu sevenlerin üzeri-

ne olsun.Kullarýn her sýrrýný bilen ve yaptýðýný gören iþiten Al-

lah inananlarý burada cem eylediði gibi yarýn mahþer günün-

de Sevgili Habibi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve

sellemin Liva-i Hamd Sancaðý altýnda lütfuyla cem eyleye

Amin. Dua her insanýn gönül lisaný ile olur. Zaten bütün gönül

lisanlarý da Rabbimizindir.

12.4.1986Cumartesi Öðleden SonraArnavutköy

B i s m i l l a h i r r a h m a n i r r a h i m

Kendi vücûdu ve nefsi ile kaim olan Vacib-ülVücûd Hazretleri, "Küntü kenzen mahfiyyen fe-

53

Page 60: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

ahbeptü en u'refe fehalakülhalka liu'ref" yani;"Ben gizli bir hazine idim, bilinmekliðimi is-tedim ve bu alemi yarattým, kendimden ken-dime," buyuruyor. Rabbimiz, bu Kelam-ý Kudsisi ilekâinatýn yaratýlmasýnda esasen, muhabbeti bulun-duðunu öðretmektedir.

Bu tertip için, Cenâb-ý Hakk, Deryayý Nur-uMuhammed'i Kendi Zat-i Nurundan yarattýðý zaman,bu derya, Nur mazharý ilâhiyesi olan feyz ile "Lâilâhe illallah" ikrarýný yaptý. Yani, vücûdundan ay-rý olmayýp, kendinden kendine ayýrdýðý Nur, sonsuzzaman süreci içinde, Hakktan ayrý bir hali olmadýðý-ný, Hakkýn Hakk ve kendisinin de Hakk olduðunuanladý. Bu idrak ile lisana geldi ve halini; "La ilâheillallah" diyerek ikrar etti.

O ilâhi Nur'un "Ben dahil her þey O'dur."buyurmasý üzerine, Cenâb-ý Hakk da bu ayniyet-iilâhiyesi olan derya'yý "Muhammedün Resûlul-lah" hitabý ile mükerrem kýldý ve O'nun Nur-u Mu-hammed olduðunu tebþir etti. Yani o nura, DeryayýNur-u Muhammed olduðunu söyleyerek, hakiki hali-fesi olduðunu bildirdi. Mekke'de yaþayan Hz.Mu-hammed ise, bu deryadan görünen bir mümessilnoktasýdýr.

Allah, yani Vacib-ül Vücûd Hazretleri, kendi

54

Page 61: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

âlemindeki güzel isimlerinin suretlerini görmek iste-di. Bizler hepimiz, gizli vücûd dalgalarý halinde Al-lah ile beraberdik, yoktan deðil vardan yaratýldýk.Biz, Allah ile vardýk, Allah'ý biliyorduk ve Allah bizibiliyordu. Biz, birbirimizi bilmiyorduk, bu âleme ge-lince birbirimizi tanýdýk.

Ayan-ý Sabite; Hakk'ýn her zaman gözü önün-de olan hallerimizdir. Hepsi O'nun gözü önündedir.Bizlere sûret vererek, bu aleme gönderdi ve böylecebizler birbirimizi tanýdýk. Bu yüzden gizli bir hazineolan Allah'ýmýz, bilinmekliðini isteyince, diledi ve buâlem yaratýldý, hepsi kendinden kendinedir. “Allahkadim kul kadim ayrýlmadýlar bir adým”. denil-miþtir.

Allah'ýmýz, vücûd ile vasýflanmasýndan dolayýkendisinin, varlýk aleminde kendi aynýný görmek is-tedi. Yani ben Allah'ým, baþka bir ilâhi kudret yok-tur, ben kendi aynýmý görmek istiyorum, dedi. Ýþtebunu, Deryayý Nur-u Muhammed'de gördü. Aynýnýgörmeyi dileyen Rabbimiz, bu sýrr-ý ilâhiye'yi de yi-ne kendine açýklamayý arzu etti.

Bir þeyin, kendi benliðini, kendi nefsiyle gör-mesi kolay bir þey deðildir. Bu hal, bir kiþinin ayna-ya bakarak, kendisini görmesine benzemez. Ayna,senden ayrý bir parçadýr, ona baktýðýnda sadece ken-

55

Page 62: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

dini müþahede edersin. Ama hem Allah kendisi vehem de ayna olan kendisi, böylece kendisinden ken-disini temaþa etti.

Allah bu âlemi yaratýrken, kendine bir aynabulmak istedi. Âlemlerdeki her þeyi eþya olarak ya-rattý ancak onlara ruhundan üflemedi. Deryayý Nur-u Muhammed'in bir noktasý olarak Âdem'i yaratma-yý istedi ve yarattý. O'nun cilasý yoktu, yani hareketvardý ama ruh yoktu. O zaman Âdem'e kendi ruhun-dan üfledi.

Bir þeyin kendi benliðini, kendi nefsiyle gör-mesi, baktýðý þeyin kendi olmasý ile mümkündür. Ozaman, o þeye Ayným diyebilir. Çünkü kendisine ba-kýlan mahallin verdiði surette, bakanýn nefsi görülür.Bu yüzden Rabbimiz; "Ýnsan da birbirinin ayna-sýdýr," buyurmuþtur. Çünkü hepimiz bir nefistenhalk olduk.

Allah, âlemi ruhsuz bir ceset olarak yarattý, ci-lasýz bir ayna gibi ve bu aynada kendini görmekiçin, âlemi, Âdem ismi ile cilaladý. Aynanýn cilasý daÝnsan-ý Kebir oldu. Nitekim Mevlûd'da "Kýldý Âdemile müzeyyen âlemi" deniyor. Yani var olan herþeyde ki, eksikliði Âdem ile tamamladý ve Âlem Hak-kýný, varlýk ruhunu buldu. Rabbim; "Ben her nok-tadayým ama beni hassaten aradýðýnda, Ýn-

56

Page 63: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

san'da bulursun, beni orada arayacaksýn," bu-yurmuþtur.

Rabbim, “Melekleri insandan, insanlarýda kendi nurumdan halk ettim” buyuruyor.Hakk önce, Deryayý Nur-u Muhammed'i, ondan dabütün mükevvenatý ve insanlarý yarattý. Nitekim Ku-ran'ý Kerim in (68\1) ayetinde: "Nun Velkalemi veMayesterune" buyrulmuþtur.

Nun: Allah'ýn vacip nuruna,

Vel Kalem: Kaðýtta bir þekil çýkartýlmasý için,çizgiyi çizmede kalemin kullanýlmasý gibi, Allah'ýn,Deryayý Nur-u Muhammed'i kalem gibi kullanarakbu âlemi yaratmasýna,

Mayesterune: bütün mükevvenatýn o derya-dan halk olunduðuna, iþarettir.

Sevgili Peygamberimiz: "Allah, evvela be-nim nurumu halk etti, benim nurumdan bütünmükevvenatý halk etti," buyuruyor. Öyleyse in-sanlar ancak Derya-yý Nur-u Muhammed'e kadar gi-debilir, oradan ileriye geçemez. Hz. Süreyya "Mu-hammed'i tasdik etmeyenin, yerden bir karýþyükselemeyeceðini," ifade buyurmuþtur. Kiþi ken-disinden yaratýldýðý nuru kabul etmez ise ne yükse-lebilir ne de ileriye gidebilir.

57

Page 64: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Yere göðe sýðmayan Rabbimiz yerinin, yaniO'nu aradýðýmýz zaman bulacaðýmýz yerin, insanýngönlü olduðunu buyuruyor. Kalb dört parçadýr. Budört parçanýn, tam orta noktasý, Sevda-yý Süveydanoktasý olup, Hakkýn bulunduðu noktadýr. Kalbe rit-mi, insana enerjiyi veren hep bu noktadýr. "Yere gö-ðe sýðmam, mümin kulumun kalbine sýðarým,müminin kalbi Beytullahtýr," buyuran Rabbimi-ze teveccüh ettiðimizde, dua ettiðimizde, ellerimizikalbimize ayna olacak þekilde açmadayýz.

Allah bütün bu vasýflarý toplayan insan ilemahlûkata bakýp, onlarý temaþa etti. Yani Halife-yiHak sýrrýna mazhar olan insan ile yarattýðý mükevve-natý seyr eyledi. Bu yüzden, "Tekmil gözlerdengören Allah'týr," deniyor. Böylece insan, Rabbimi-zin gören gözdeki göz bebeði gibi oldu. Nitekim"Gözümün nuru" deriz, Allah da bize gözümün nu-ru der. Çünkü o hem bizi ve hem de bizimle varlýk-larý temaþa eder.

Allah'ýn bizi ne kadar çok sevdiðini apaçýk gö-rüyoruz. Herkes en çok kendini sever, ama Allah, bi-zi bizden çok sever. O daima bizim lehimize iþler ya-parken, bazý kimseler ruhî hakikate ters düþen iþleryapmaktadýrlar.

Göz bebeði gibi olduðundan, ona “Ýnsan”

58

Page 65: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

dendi. Allah'ýmýz, insanýn sûretini âlemin hakikatleriile sûretinden batýnýný da kendi sûretinden yarattý.Heyet-i külliyesi ile de Ahsen-i Takvim (en güzel þe-kilde) üzere halk etti. Yani insan, âlemlere naziredir,sende ne varsa âlemlerde de var, âlemlerde ne var-sa sende de vardýr. Ýç âlemini kendi sûretinden ya-rattýðýndan, ruh daima Allah'ý ister.

Cismaniyet dünyayý, ruh ve maneviyat yara-danýný talep eder. Cismaniyet yemek ister, þunu bu-nu ister. Eðer cismaniyetimizi de ruh âlemine tabi ký-larsak Efendimizin; "Ben nefsimi Müslüman et-tim," buyurduðu gibi olur. O zaman o gönül huzur-dadýr Rabbimiz o gönle sual açmaz.

Namazda; 'Sem’î Allahû limen hamideh"yani: "Allah hamd edeni iþitti," deriz. Burada iþi-ten ve bilen Allah'týr.

Ýlâhi tertip neticesinde Ýblis, Âdem'e vesveseile O'nu kandýrarak memnu aðaca, kader veya kazaaðacýna gitmesine sebep oldu. Böylece, ilâhi emrekarþý gelen Âdem, cennetten çýkarýldý.

Allah, cennetten çýkarýlan bir Âdem'den, mil-yarlarca Âdem yaratarak, onlarý tekrar cennetine al-dý. Böylece þeytan, duyduðu haset ile bir Âdeminçýkmasýna neden olurken, cennet, bu sefer milyar-

59

Page 66: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

larcasý ile tekrar dolmuþ oldu. Bu hal, akýllý geçinenþeytanýn akýl mertebesini ortaya koymaktadýr.

Rabbimiz bize, Âdem’i kandýrdýðýný zanneder-ken, aldandýðýný anlayan iblisin bu ameli ile ha-set'in, ne kadar manasýz olduðunu anlatmaktadýr.Esasýnda, Ýblis, Allah'ýn arzusuna uyar ve sadecekandýrýlmak kaydý ile gelenleri kandýrýr. Bütün bun-lar Kur'an-ý Kerîm'de anlatýlmaktadýr.

Sevgili Peygamberimiz, "Âdem su ile toprakarasýndayken ben nebi idim," buyuruyor. Demekki, Kur'an daha o zamandan itibaren yürürlüktedir.Adý üzerinde, zaten Alîm-i Kur'an Allah'týr ve onunilâhi isimlerine göre de tefsir edilir.

Kur'an-ý Kerîm bir anahtar kitaptýr. Tetkik et-mek istersen, Türkçe meâlini okur, istifade edersin.Ancak maneviyatta terakki etmek istiyorsan, kendilisaný olan Arapça okumak gerekir. Yani Rabbimizne diyorsa, aynen tekrarlamak gerekir, iþte o zamanHakkýn sözü ile bizim sözümüz paralel olur ve böy-lece yol alýnýr.

Allah'ýn çizdiðinin dýþýna çýkarsan, namazýTürkçe okunan ayetle de yapmaya kalkarsan mak-bul olmaz. Peygamberler Allah'ýn þeriatýný bildirmek-le vazifelidirler, bu yüzden Hz. Muhammed'in sün-neti üzerinde yürümek icap eder.

60

Page 67: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Din, yaradanýn, yaratýlmýþtan istediði þeyler veyaratýlmýþýn da yaradana olan vazife vecibeleridir.Yoksa birtakým kurallar deðildir. Kur'an Hakkýn sö-züdür.

Kur'an’da sûreler, Besmele ile baþlar. Allah'ýnisminin olduðu yerde þeytanýn iþi olmaz, çünkü þey-tan ismi de Allah tarafýnda yaratýlmýþtýr. Kur'an vah-dettir, birliðe iþaret eder, Hz. Süreyya "Bîvücûda,þeytan nedir der miyim," buyuruyor. Varlýk birdir,þeytan bir mekir ve bir aldatmadýr ve kendine ait birvarlýðý yoktur. Dikkat edilirse, þeytan Âdem'i aldat-masý ile kötülük yapmýþ gibi gözükürken aslýnda onaiyilik etmiþtir. Hakiki iman sahibi, hiçbir zaman ya-nýlmaz, Hakk onu yanýltmaz. "Bilenle bilmeyenbir olmaz," buyruluyor.

Kiþinin kötü dediði olay, Allah'ýn arzusu ilehayra tebdil olur. O'nun arzusu doðrultusundaki birhali, muska vs. gibi þeylerle deðiþtirmeye kalkýþmak,O'na þirk koþmaktadýr. Âdem de þeytana uymasý ilebaþýna gelenden dolayý çok üzülmüþtür. Buradakihikmet, Allah kendisinin bütün haliyle bilinip, tasdikedilmesini ister. Âdem bu hali yaþayýp tekrar cenne-te döndüðünde ayný hatayý bir daha tabiki yapmaz.Bu yüzden Hz. Süreyya: "Bilen düþer mi þirk-üisyana," buyuruyor.

61

Page 68: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Vahid, Zat'a mensuptur. O tektir ve naziri yok-tur. O halde, vahdaniyet ilham ve beyaný inen birgönlü bulup O’na uyulmalýdýr. Çünkü O da tektir veHakk'ýn bir ismidir.

Allah'ýmýz: "Ey Muhammed sen olmasay-dýn, bu âlemi yaratmazdým," buyuruyor. Böyleceinsan Allah'ýmýzýn zatiyet- i ilâhisinden halk oldu-ðundan Allah'ta ki Celal ve Cemal sýfatlarýna damazhardýr. Cemal sýfatlarýna mazhar olan insan builâhi rahmet isminden sonra Celal ismini tanýmasýiçin zuhur eden tecelli de ve her þeyin Derya-yý Nur-u Muhammed'den halkolduðu açýkça bellidir. Yani Oolmasaydý, hiç bir þey olmayacaktý. Efendimiz: "Be-ni gören Hakk'ý gördü. Ben olan da sensin Ya-rabbi" buyurarak bu hakikati açmýþtýr.

"Muhammed"in manasý, çok çok hamd vemedh olunmuþ demektir. Dünya kurulduðundan bu-güne kadar gelen geçen bütün peygamberan ve ev-liya-yý kiram'ýn hepsi Sevgili Efendimizi zikretmiþler-dir ve o'na hamd-ü senalar edip, O'na þükretmiþler-dir. O'nun yüzü suyu hürmetine yürümüþlerdir.

Cennetin kapýsýnda; "Lâ Ýlâhe Ýllallah, Mu-hammedün Resûllullah" vardýr. Cennete bu zikriyaparak girilir. Evine de koyarsan, evini de cennetyaparsýn. Efendimiz; "Evlerinizde Kur'an okuyu-

62

Page 69: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

nuz, Hakký zikrediniz ve evlerinizi mezar gibiyapmayýnýz," buyuruyor.

Gönüllerin sahibi olan Rabbimiz, eðer gönüllersatýþa çýkarsa ben alýrým buyuruyor. Bir malýn kýy-metini en iyi o malýn sahibi bilir. kiþi de malý sahibi-ne verirse selamete erer. Kiþiye ait gibi gözükenvücûd esasýnda onun deðildir. Vücûdun hiçbir faali-yeti kiþinin iradesinde deðildir. Allah arzusu ile buvücûdun, kullanma hakký kiþiye verilmiþtir. Gönülalýcýsý olan Hakka verilirse hak yerini bulur ve ferah-lýk duyulur.

Rabbimizin bir tertib-i ilâhiyesi vardýr. Muratkendisidir, dönüþ O'nadýr. Dünyaya gelip yaþayaca-ðýz fakat sonunda O'na döneceðiz. Ama kiþi akýl sa-hibi ise, O'nu daha evvel bulmuþ birini bulmalý ki,kendinde Allah'ý bulabilsin. O rehber kiþiye kendi-sindeki Hakký buldurur ve kiþi de müsterih olur.Göçmeden önce Hakký bulur ve sevine sevine gider.Cenazesinde neþe zuhur eder. Hakka selim bir kalb-ten baþka hiç bir þey götürülmez. Âþýklar ölmez, ki-þiyi o zaman þehitler mertebesine yazarlar.

Nefis de sahibine verilmeli ki, onu verdiklerigibi saf eylesinler. Efendimiz: "Men arefe nefsehufekad arefe rabbehu," yani "Nefsini bilen, Rab-bini bilir," buyurmuþtur. Nefis yok edilmez veya

63

Page 70: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

ayaklar altýna alýnarak çiðnenip ezilmez. Nefsin ha-kikati Hakktýr, hepimiz bir nefisten yaratýlmýþýzdýr.

Nefis, enfes ve latif anlamýndadýr, nefis hepgüzel þeyler ister. Eðer nefis, Hakka yönelmiþ ise, oen güzeldir; yok, eðer yönelmemiþ ise, o zaman me-kir ona önder olur. Ýnsan "Allah'ým" derse, aldýðý il-hamlar haliyle güzel olur. Zaten kiþi vücûdunu venefsini Allah'a, bu senindir derse, Allah, ona kendigüzelliklerinden ihsan eder.

Bir gün Atatürk'e ziyafet için, býldýrcýn hediyeetmiþler. Atatürk hava soðuk olduðundan, paltosuile Dolmabahçe sarayýnýn bahçesinde dolaþýrken, birara býldýrcýnlardan biri kaçarak, telaþ ile sýcak gör-düðü, Atatürk'ün paltosu içine saklanmýþ. Atatürk buhale bakmýþ ve kuþlarýn serbest býrakýlmalarýný iste-miþ. Sebebini soranlara da, "Bana iltica edenleriben nasýl keser de yerim," demiþ.

Sen kul iken, görevi yenilmek olan bir canlýhayvan, sana iltica ettiði vakit onu kesip yemiyorsunda, Allah'a boynu kýrýk iltica edersen, O seni hiç ce-henneme atar mý? Bu þefkati, merhameti veren on-larýn sahibi olan Hakktýr. En fazla merhamet anne-lerdedir. Onlara bu merhameti veren Rabbimiz son-suz merhamete sahiptir.

64

Page 71: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

Risalet-i Gavsiye'de, Rabbimiz Pirimize hita-ben: "Bir kimse ilimden sonra yani bildiktensonra, beni görmeyi isterse o mahcuptur.Görmeyi, bilmenin gayrisi zanneden kimse,Rabbi görmekten maðrurdadýr, gururdadýr.Beni bilmek, görmektir," buyuruyor.

Bütün dini vecibeler, Hakký düþünmek, Hakkýistemek ve O'na teveccüh etmek içindir. Eðer bunuyapabiliyorsa, kiþi hep tevhidde demektir. "Rab-bim, bu vücûd senin" dedikten sonra, yine; "Rab-bim seni göreyim." denirse, o zaman aynaya bakO'nu görürsün. "Namaz müminin miracýdýr," bu-yuruyor Sevgili Efendimiz, çünkü namazda ben yo-kum, sen varsýn deniyor.

"Nazar ile iltifat ettiðim gönüllere, yal-nýzlýk katiyen gelmez, ateþte yanýp muazzepolmazlar," buyuruyor. Çünkü o gönül Her an Hakkile beraberdir. O kimseler, ne zaman Hakka tevec-cüh ederim deseler, gönlünden, "Kulumsun, da-ima beraberim" ilhamýný alýrlar ve tekmil isim vegüzellikler zuhur eder. Sevgili Efendimize inanmýþ veO'na teveccüh etmiþ bir kimse, tekmil peygamberingüzelliklerini kendisinde görür. Çünkü O, bütün pey-gamberlerin halini camidir.

O gönül "Lima Allah" makamýna ermiþtir. Bu

65

Page 72: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

söz, o gönüle beyan edildiðinde, artýk kiþi bir vücûdsahibi deðildir demektir. O kimse kendine vücûd iza-fe etmez ve edemez. Kendi bilir ki, o vücûd da Hak-kýndýr. Bu hale geldiðinde, Hakk "Sen LAHMÝKsýrrýna mazharsýn". Yani; “Etin, canýn, kanýn,hepsi benimdir”, buyurur. O zaman kiþi kendinifark edemez, ben miyim, deðil miyim diye þaþa ka-lýr. Tekmil vücûdlarý, kendi vücûdu görür ve tekmilvücûdlarda da yine kendini görür. Böylece o kiþi,zahirden kurtulmuþ, hudut dýþý çýkmýþ olur.

Ýþte böyle bir zatý bulduk mu, O'na yaklaþalýmve O'ndan bir güzellik kazanalým. O zat Hakk ileHakk olmuþtur. O kiþiyi bulmak da kolay deðildir.Ama kiþi arzu eder ve Rabbine teveccüh ederse,Rabbi ona bildirir. Bu hal bazen manâda, bazen dezahirde olur.

Kiþinin kendisini anlatmasý ile kiþi bilinmez.Hakkýn onu anlatmasý esastýr. Bu yüzden PeygamberEfendimizin, sünnet-i seniyyesine tam itaat ile uyul-malý ki, bütün peygamberlerin haline ve Efendimi-zin, muhabbet ve aþkýna varis olunabilsin. Böylecehem Hakkýn Halifesi ve hem de Efendimizin varisiolunur. Çünkü Allah'ýmýz, Kuran'ý Kerim'de, ÂliÝmrân (3/31) âyetinde: “Kul in küntüm tühýbbü-nellahe fettebiuný yuhbibkümüllahü ve yaðfirleküm zünubeküm vallahü ðafurur rahýym” ya-

66

Page 73: KELÂM-I MANEVÝ SOHBETLER -I-huvallahu.com/App_Uploads/Books/Kitap_74_Sayfa_1_bcpnp1jl.gyr.pdfTakdim Ýnanç ve din konusu tek bir noktaya teksif edile-meyecek kadar þumullü bir

ni; "De ki eðer Allah seviyorsanýz bana uyunki Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþ-lasýn Allah baðýþlayandýr esirgeyendir," buy-rulmaktadýr.

Bazý kiþilerin etrafýnda dönen hadiselerin öð-reticiliðinden istifade etmek üzere onlarý misal ola-rak almak istersek, kiþilerin adlarýný ortaya koyma-yýz. Muradýmýz, olaylardan gerekli dersi almaktýr,yoksa kiþilere dönük bir tavýr takýnmak deðildir.

Bir gün Hz. Musa mensuplarý ile beraber yað-mur duasýna çýkar. Hz. Musa Allah'a teveccüh ederve yakarýr, Allah'ýmýz: "Olmaz" buyurur. Sebep ola-rak da; "Aranýzda bir nemmâl var" der. Hz. Musabunun anlamýný sorar ve nemmâlin, laf taþýyan, ko-ðuculuk yapan bir kimse olduðunu ve bu kimseninaralarýnda olduðu müddetçe yaðmura izin vermeye-ceðini belir tir. Hz. Musa Allah'a, o kiþiyi grup dýþý bý-rakabilmek maksadýyla, kim olduðunu sorar. Allah;"Sana söylersem, ben de nemmâl olurum," di-yerek bu soruyu reddeder.

Rabbim, bizleri bu hallerden uzak tut ve Rah-metini lûtfet, ÂMÝN.

67