kemİk dokusu

115
KEMİK DOKUSU Pof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı 2013

Upload: sorcha

Post on 24-Feb-2016

119 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

KEMİK DOKUSU. Pof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı 2013. KEMİK DOKUSU. Dişin mine ve dentin tabakasından sonra vücudumuzun en sert dokusu . İŞLEVLERİ. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

Page 1: KEMİK DOKUSU

KEMİK DOKUSU

Pof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMENAdnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı 2013

Page 2: KEMİK DOKUSU

KEMİK DOKUSU

• Dişin mine ve dentin tabakasından sonra vücudumuzun en sert dokusu

Page 3: KEMİK DOKUSU

İŞLEVLERİ

MSS, akciğerler ve kemik iliği gibi yumuşak doku ve organlar kemikler tarafından desteklenir ve korunur

İskelet: Organizmaya biçim kazandır ve organizmanın yükünü taşır

İskelet kaslarının büyük çoğunluğu, ancak kemiklere bağlanarak işlevlerini yapabilir

Organizmanın kalsiyum ve fosfat depolarıdır

Page 4: KEMİK DOKUSU

İŞLEVLERİ

Vücudun kalsiyum ihtiyacı arttığında (gebelikte olduğu gibi) veya kan kalsiyum düzeyi düştüğünde, gerekli kalsiyum kemiklerden sağlanır

Kan kalsiyum düzeyi arttığında fazla kalsiyum kemiklerde depolanır: Parathormon (kan kalsiyumunu artırır) ve tiroid bezinin parafoliküler hücrelerinden salgılanan kalsitonin (kan kalsiyumunu düşürür) ile ayarlanır

Page 5: KEMİK DOKUSU

YAPI

Hücrelerden ve hücrelerarası matriksten oluşur

Hücreler azınlıktadır; dokunun çoğunluğunu matriks oluşturur.

Page 6: KEMİK DOKUSU

YAPIDiğer destek dokularında matriks sadece organik

elemanlardan meydana geldiği halde, kemik dokusunun matriksinde inorganik maddeler de vardır ve bunlar matriksin kuru ağırlığının aşağı yukarı yarısını oluşturur.

Kemik dokusuna sertlik kazandıranlar inorganik maddelerdir

İnorganik maddelerin %85’i kalsiyum fosfat, %10’u kalsiyum karbonattır

Az miktarlarda olmak üzere kalsiyum florid, magnezyum florid, sitrat, hidroksit ve sülfat bileşikleri de bulunur

Page 7: KEMİK DOKUSU

YAPI

Kalsiyum ve fosfor iyonları birleşerek kalsiyumfosfat moleküllerini meydana getirir ve bu moleküller, hidroksiapatit adı verilen iğne biçimli kristaller şeklinde matrikse çöker

Page 8: KEMİK DOKUSU

Matriksin organik bölümü

Liflerden ve şekilsiz temel maddeden meydana gelir

Organik maddelerin %95 kadarını tip I kollajen lifler oluşturur

Çok sert olmasına karşın, kemiklerin basınç ve gerilmeler karşısında kolay kırılmamalarını sağlayan öğeler, bu kollajen liflerdir

Page 9: KEMİK DOKUSU

Hidroksiapatit kristalleri çoğunlukla kollajen liflerin üzerine oturmuştur

Page 10: KEMİK DOKUSU

ŞEKİLSİZ TEMEL MADDEkondroitin 4-sülfat, kondroitin 6-sülfat, keratan sülfat,hiyalüronik asit glikoproteinler (osteonektin) (Kıkırdak dokusuna kıyasla kemik matriksindeki şekilsiz temel madde miktarı daha azdır)

Page 11: KEMİK DOKUSU

HÜCRELER

1-Osteoprogenitör hücreler 2-Osteoblastlar

3-Osteositler 4-Osteoklastlar

Page 12: KEMİK DOKUSU

OSTEOPROGENİTÖR (OSTEOJENİK) HÜCRELER

Kemik dokusu olma yönünde şartlanmış mezenkim hücreleridir

Şekil olarak fibroblastlara benzerler ve mitoz bölünmeyle çoğalırlar

Çoğalan hücrelerden bir kısmı osteoblastlara dönüşür Sekonder (ikincil) kemiğin periosteum ve endosteum

adı verilen zarlarında ve ayrıca Havers ve Volkman kanallarındaki damarlar çevresinde faal olmayan osteoprogenitör hücreler bulunur

Page 13: KEMİK DOKUSU

OSTEOPROGENİTÖR (OSTEOJENİK) HÜCRELER

Page 14: KEMİK DOKUSU

OSTEOPROGENİTÖR (OSTEOJENİK) HÜCRELER

• Kemik yapımı (osteogenezis) ve kemik kırıklarının tamiri sırasında hızla bölünüp çoğalan osteoprogenitör hücrelerin bir kısmı osteoblastlara dönüşürler

Page 15: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Kemik matriksinin organik bölümünü yani kollajen lifleri, glikozaminoglikanları (GAG) ve glikoproteinleri sentezleyip salgılar

Şekillenmekte olan kemik trabeküllerinin veya lamellerinin yüzeyinde epitel hücrelerini andırır şekilde tek sıra halinde yan yana dizilir

Page 16: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Page 17: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Aktif durumuna göre prizmatik, kübik veya yassı şekilli olabilirler

Sitoplazmaları GER, ribozomlardan ve Golgi aygıtından zengindir, çekirdekleri ökromatiktir (Yüksek metabolik aktivite)

Sitoplazmaları GER ve ribozom yoğunluğuna bağlı olarak bazofilik boyanır

Page 18: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Page 19: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Page 20: KEMİK DOKUSU

TRABEKÜL

TRABEKÜLA

OSTEOKLAST

AKTİF OSTEOBLAST

Page 21: KEMİK DOKUSU

Osteoblastların kısa sitoplazmik uzantıları vardır, bu uzantıları aracılığıyla birbirleriyle temas halindedirler

Page 22: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Sitoplazmaları alkalen fosfataz enziminden zengin

Bu enzim, kalsiyumun kalsiyumfosfat halinde matrikste çökmesini sağlayarak matriksin kalsifikasyonunda (kireçleşmesinde) iş görür

Osteoblastlar tarafından yeni sentezlenmiş ve henüz kalsifiye olmamış kemik matriksine osteoid adı verilir

Page 23: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Page 24: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Osteoblastlar, salgıladıkları bu osteoid doku içinde gömülü kalırlar ve matriks kalsifiye olunca faaliyetlerini azaltıp basıklaşarak birer osteosit haline dönüşürler

Osteoblast ve osteositler, bölünme yeteneği olmayan hücrelerdir

Page 25: KEMİK DOKUSU

OSTEOSİTLER

Page 26: KEMİK DOKUSU

OSTEOSİTLER

Kireçleşmiş matriks içinde kalan ve metabolik faaliyetlerini azaltan osteoblastlardır

Hücrelerin etrafına salgılanarak biriken matriks dokusu hücreleri birbirinden ayırır

Osteositlerin sitoplazmik uzantıları, osteoblastlarınkinden çok daha uzundur

Page 27: KEMİK DOKUSU

OSTEOSİTLER

Page 28: KEMİK DOKUSU

ARALIKLI BAĞLANTI (NEXUS, GAPJUNCTİON)

Page 29: KEMİK DOKUSU

ARALIKLI BAĞLANTI Bu kısa borucuklar ile komşu hücre membranları

birbirine bağlanır Bu borucuklar, küçük moleküllerin doğrudan geçiş yeridir Geçen madde intersellüler aralık ile temas etmez ve

dolayısı ile bu geçişte her hangi bir madde kaybı söz konusu değildir

Bu borucuklardan şeker, amino asitler vs bazı hormanlar rahat geçebilir

Bu bölgelerdeki elektriki dirençte düşüktür. Uyarı bir hücreden diğerine kolayca geçebilir

Page 30: KEMİK DOKUSU

LAKÜNA

• Osteositlerin hücre gövdeleri, matriks içindeki mekik çekirdeği biçimli boşluklar olan lakünalar içinde yer alır

Page 31: KEMİK DOKUSU

Mavi Ok: Havers kanalıYeşil Ok: - osteosit

Sarı Çizgiler: Sement çizgileri Sarı Ok:- Periosteum

Page 32: KEMİK DOKUSU

OSTEOSİT

Page 33: KEMİK DOKUSU

Lakünalardan, her yönde uzanan ince kanalcıklar (kanaliküller) çıkar

Page 34: KEMİK DOKUSU

OSTEOSİT

Bu kanaliküller, komşu lakünalara ait olanlarla ağızlaşarak, kemik dokusu içinde bir kanalikül sistemi oluşturur

Osteositlerin sitoplazmik uzantıları, kanaliküller içinde seyrederler ve komşu osteositlere ait olan uzantılarla uç uca değerek birbirleriyle temas halinde bulunurlar

Page 36: KEMİK DOKUSU

İŞLEVİ Kemik matriksi kireçleşmiş olduğundan, madde taşınımı osteositler

üzerinden gerçekleşir Besin maddelerini ve hormonları içeren doku sıvısı, sitoplazmik

uzantılar üzerinden hücreden hücreye geçerler; böylece kan damarlarından uzakta bulunan osteositlerin beslenmeleri ve çalışmaları sağlanmış olur. Damarlar ve osteositler arasındaki iletişim ayrıca, hücre gövdesi ile

laküna dış sınırı arasındaki ve hücre uzantıları ile kanaliküllerin dış sınırı arasındaki dar mesafelerde bulunan az miktardaki ekstrasellüler madde aracılığı ile de olur Kemik dokusunun canlı kalabilmesi, osteositlerin faaliyetiyle

mümkündür. Yaşlanıp ölen osteositlerin bulunduğu yerde matriks bozulmaya başlar

Page 37: KEMİK DOKUSU

İŞLEVİ

• Osteositlerin salgı faaliyetleri azaldığı için GER, ribozom ve Golgi aygıtı içeriği azalır, çekirdek heterokromatikleşir

Page 38: KEMİK DOKUSU

OSTEOSİT

Page 39: KEMİK DOKUSU

OSTEOKLASTLAR

Kemik dokusunu yıkıma uğratan hücrelerdirOsteoklastlar, kandan gelen monositlerin

birleşmesi (füzyonu) ile oluşurlar Oldukça iri hücrelerdir Çok çekirdeklidirler, 50 kadar çekirdek

içerebilen osteoklastlara rastlanmıştır.

Page 40: KEMİK DOKUSU

MAVİ---OSTEOKLASTBEYAZ--- OSTEOSİT

Page 41: KEMİK DOKUSU

OSTEOKLASTLAR Çekirdek sayısı, birleşen monosit sayısını gösterir Osteoklastlar monosit kaynaklı oldukları için, mononükleer

fagositik sisteme dahildirler Sitoplazmaları genellikle asidofil boyanır ve bol miktarda

lizozom ihtiva eder İçerdikleri çeşitli lizozomal enzimleri, kemik dokusuna dönük

olan ve çok sayıda uzun-kısa kalın-ince sitoplazmik uzantılar bulunan yüzeylerinden hücre dışına vererek kemikleri eritmeye çalışırlar

Böylece kemik yüzeyine oturdukları yerlerde çukurlar açarlar Kemik yüzeyindeki bu çukurlara Howship lakünaları adı verilir.

Page 42: KEMİK DOKUSU

HOWSHIP LAKÜNLERİ

Page 43: KEMİK DOKUSU

PARATİROİD HORMONUOsteoklastların sayısını ve faaliyetlerini, dolayısıyla

kemik rezorbsiyonunu artırır ve böylece kan kalsiyumunu yükseltir

Kemik yapımı sırasında, osteoklastlar trabeküllerin yüzeylerinde veya kompakt kısımların iç yüzlerinde yerleşerek buraları eritirler; bu sırada bir taraftan da osteoblastlar yeni kemik dokusu yaparlar----Bu sayede kemik dokusu uzayıp genişleyebilme ve yaşlanıp yıpranan kısımlarını ortadan kaldırıp yerine yenisini yapabilme olanağına kavuşur

Page 44: KEMİK DOKUSU

KEMİK ÇEŞİTLERİ

1- Primer (olgunlaşmamış) kemik dokusu

2- Sekonder (olgunlaşmış) kemik dokusu

Page 45: KEMİK DOKUSU

PRİMER KEMİK

Embriyolojik gelişim sürecinde, kırık ve diğer onarım olaylarında ilk ortaya çıkan kemik türü, geçicidir ve yetişkinlerde yerini sekonder kemiğe bırakır

Primer kemikte matriksin kollajen lifleri gelişigüzel her yönde seyrederek ağlar oluşturur

Page 46: KEMİK DOKUSU

SEKONDER KEMİK

• Lamelli kemik dokusudur ve kollajen lifler, sekonder kemiğin lamelleri içinde özel bir şekilde yerleşim gösterir

• 3-7 mikron kalınlığında olan her bir kemik lameli içindeki kollajen lifler birbirine paralel olarak, ancak komşu lamellerdeki liflerle dik açı yapacak şekilde yerleşirler.

• Liflerin bu yerleşimi, sekonder kemiğe büyük bir dayanıklılık kazandırır

Page 47: KEMİK DOKUSU

SEKONDER KEMİK Sekonder kemikteki şekilsiz temel madde miktarı,

primer kemiktekine kıyasla oldukça azdır, fakat kollajen lif miktarı daha fazladır

Bu nedenle sekonder kemiğin matriksi (kollajen lif yoğunluğuna bağlı olarak) daha koyu asidofil boyanır

Primer kemik dokusu, sekonder kemiğe kıyasla daha bol hücre içerir

Olgunlaşmış kemik hücreleri olan osteositler, primer kemik dokusunda gelişigüzel yerleşmiş oldukları halde, sekonder kemikte komşu lameller arasına sıkışmıştır

Page 48: KEMİK DOKUSU

SEKONDER KEMİK

1. Süngerimsi (spongiyöz) kemik

2. Sıkı (kompakt) kemik

Page 49: KEMİK DOKUSU

SPONGİYOZ KEMİK

Birbiriyle anastomozlaşan kemik trabeküllerinden oluşmuştur

Trabeküllerin arasında, kemik iliği ile dolu düzensiz boşluklar bulunur

Trabeküllerdeki kemik lamelleri birbirine paralel seyirlidir.

Özel biçimlerde düzenlenmiş kemik lamelleri, genel olarak trabeküllerde bulunmaz

Page 50: KEMİK DOKUSU

SPONGİYOZ KEMİK

Page 51: KEMİK DOKUSU

SPONGİYOZ KEMİK

• Kısa ve uzun kemiklerin metafiz ve epifizlerinin iç kısımları ile yassı kemiklerin iç bölümleri spongiyöz kemikten yapılmıştır

Page 52: KEMİK DOKUSU

SPONGİYOZ KEMİK

Page 53: KEMİK DOKUSU

KOMPAKT KEMİK

Çıplak gözle bakıldığında homojen ve boşluksuz görünür

Ancak mikroskopla incelendiğinde kanallar sistemi ile donanmış olduğu ve özel biçimde düzenlenmiş lameller sistemi içerdiği görülür

Page 54: KEMİK DOKUSU

KOMPAKT KEMİK

Page 55: KEMİK DOKUSU

KOMPAKT KEMİK

İki tür kanal bulunurHavers ve Volkmann kanallarıdır Havers kanalları, kemiğin uzun eksenine

paralel olarak ve aralıklarla yerleşmişlerdir

Page 56: KEMİK DOKUSU

VOLKMANN KANALLARI

• Komşu Havers kanallarını birbirine bağlayan yan kollardır

Page 57: KEMİK DOKUSU

KOMPAKT KEMİKTE BESLENME Kompakt kemiğin enine kesitlerinde Havers kanalları daireler

şeklinde, Volkmann kanalları ise uzunlamasına veya oblik seyreder ş Kemik yüzeylerindeki foramen nutrisyumlardan giren kan damarları

Volkmann kanallarından ilerleyip Havers kanallarına, oralardan da dallanarak daha iç kısımlardaki kanallara ve kemiğin iç bölümündeki boşluklara kadar ulaşır

Kemik dokusunun matriksi ve hücreleri, bu damarlardan çıkan besin maddelerinin kanaliküler sistem içinde ilerlemesiyle beslenir

Kanallardaki damarları ince ve gevşek bağ dokusu sarmıştır Bu bağ dokusunun içinde sinir lifleri ve gerektiğinde kemik dokusu

oluşturabilecek kapasitede olan mezenkim hücreleri bulunur

Page 58: KEMİK DOKUSU

SPONGİYOZ KEMİKTE BESLENME

Trabeküller arasındaki boşluklar bol kan damarı içeren kemik iliği ile dolu olduğu için, kemik dokusu bu damarlardan kolaylıkla beslenebilir

Dolayısıyla Havers ve Volkmann kanallarına hemen hemen hiç rastlanmaz

Ancak çok geniş trabeküllerde bazen bir-iki kanal görülebilir

Page 59: KEMİK DOKUSU

KOMPAKT KEMİK

1.Spesiyal lameller (Havers lamelleri)2.İnterstisyel (ara) lameller

3.Sirkumferensiyal (dairesel) lameller

Page 60: KEMİK DOKUSU

SPESİYAL LAMELLER

Havers kanalları etrafında iç içe yerleşmiş halkalar şeklindedir

Ortadaki Havers kanalı ile bunu çevreleyen spesiyal lameller birlikte, bir sistem olarak kabul edilir ve osteon (Havers sistemi) olarak adlandırılır

Kompakt kemikte dokunun çoğunluğunu osteonlar oluşturur

Page 61: KEMİK DOKUSU

LAMELLER

Page 62: KEMİK DOKUSU

İNTERSTİSYEL LAMELLER

Osteonların aralarında kalan alanları ara lameller doldurur.

Ara lamel grupları değişik yönlerde seyrederler.

Bunlar büyüme ve yeniden şekillenme sırasında yıkılan eski Havers sistemlerinden arta kalan lamellerdir.

Page 63: KEMİK DOKUSU

OSTEON

Page 64: KEMİK DOKUSU

SİRKUMFERENSİYAL LAMELLER

İç ve dış sirkumferensiyal lameller olarak ikiye ayrılırlar.

Bunlar kompakt kemiğin iç ve dış yüzlerini iç içe daireler halinde çepeçevre kuşatırlar.

Dış yüzeydeki dairesel lameller sayıca daha fazladır

Page 65: KEMİK DOKUSU

SİRKUMFERENSİYAL LAMELLER

Page 66: KEMİK DOKUSU

KEMİK ZARLARI

Page 67: KEMİK DOKUSU

PERİOSTEUM

Perikondriyum gibi, özellikle gelişme döneminde iki katlıdır

Dış katı, az miktarda fibroblast içeren düzensiz sıkı bağ dokusu yapısındadır

İç katı, hücreden zengindir. Bu hücrelerin çoğunluğunu osteoprogenitör

hücreler oluşturur

Page 68: KEMİK DOKUSU

PERİOSTEUM

Kemik yapımı ve onarımı sırasında iç kat çok aktiftir; olgunlaşan kemiklerde ise iç kat incelir, fakat bir miktar osteoprogenitör hücreyi yedek olarak saklar

Periosteum damarlardan zengindir

Page 69: KEMİK DOKUSU

PERİOSTEUM

Page 70: KEMİK DOKUSU

PERİOSTBu damarların bir kısmı foramen nutrisyumlardan

kemik dokusuna girecek olan damarlar, bir kısmı da periosteumun kendisini besleyen daha ince damarlardır

Periosteum kemik dokusuna sıkı bir biçimde yapışmıştır

Dış katından ayrılan kalın kollajen lifler (Sharpey lifleri) kemik matriksi içine girerek periostu kemiğe bağlar.

Eklem yüzleri dışında kemikler her taraftan periosteum ile kuşatılmıştır.

Page 71: KEMİK DOKUSU

ENDOSTEUMKompakt kemikteki bütün iç yüzeyler ile spongiyöz

kemik trabeküllerinin yüzeyleri endosteum ile örtülüdür Periosteumdan daha ince olan bu zar retiküler bağ

dokusundan yapılmıştırKemik dokusuna dönük kısmında tek sıra halinde

dizilmiş olan osteoprogenitör hücreler bulunurPeriosteum ve endosteumun temel işlevleri, kemik

dokusunun beslenmesine hizmet etmek ve kemiğin büyümesi ve onarımı için gerekli olan osteoblastları üretmek

Page 72: KEMİK DOKUSU

ENDOSTEUM

Page 73: KEMİK DOKUSU

ENDOSTEUM

Page 74: KEMİK DOKUSU

KEMİK YAPIMI (OSTEOGENEZİS)İntramembranöz (desmal) kemikleşme Endokondral kemikleşme

Page 75: KEMİK DOKUSU

OSSİFİKASYON

Her iki tür kemikleşmede de, ilk ortaya çıkan kemik dokusu, primer kemiktir.

Primer kemik dokusu geçicidir, kısa bir süre sonra yerini sekonder kemik dokusu alır

Kemikler son şekillerini alıncaya kadar bir taraftan yeni kemik yapılır, diğer taraftan da yapılan kemiğin bir bölümü yıkılır

Onun için de kemik yapımı sırasında primer kemik dokusu alanları yıkım alanları sekonder kemik dokusu alanları yan yana bulunur

Page 76: KEMİK DOKUSU

KEMİK YAPIMINDA DENGE

Büyüme çağında yapım, yıkımdan daha fazla olduğundan kemikler uzar, genişler ve kalınlaşır

Orta yaşlarda yapım ve yıkım bir denge halindedir

İleri yaşlarda ise yıkım yapımdan daha fazladır; bunun sonucunda kemiklerin kolaylıkla kırılabildiği osteoporozis denilen bir kemik hastalığı oluşur

Page 77: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

Doğrudan bağ dokusundan (mezenkim dokusu) kemik şekillenmesi

İntramembranöz kemikleşmeye, mezenkimal doku yoğunlaşmaları içinde oluştuğu için bu ad verilmiş

Kafatasının yassı kemikleri, mandibula ve maksillanın bazı kısımları, ayrıca, kısa ve uzun kemiklerin kompakt kısımları bu tür kemikleşmeyle meydana gelir

Page 78: KEMİK DOKUSU

Oluşturulan kemik spikülleri üzerindeki osteoblastlar (a) lakünalar içinde yerleşik osteositler (b)

Page 79: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

Mezenkimal doku yoğunlaşmasının içinde ossifikasyonun başladığı ilk noktaya primer kemikleşme merkezi denir

Bu yolla kemik oluşacak alanlardaki mezenkim hücreleri uzantılarını çekip hızlı bir bölünme göstererek osteoprogenitör hücre olurlar

Daha sonra bunlar osteoblastlara dönüşerek kemik matriksinin kollajen liflerini ve şekilsiz temel maddesini sentezler

Osteoblastlar, salgıladıkları matriks içinde gömülü kalırlar.

Page 80: KEMİK DOKUSU

osteoklastlar (ok) ve lakunalar içinde yerleşik Osteositler

Page 81: KEMİK DOKUSU

Mezenşimal hücreler

Page 82: KEMİK DOKUSU

Uzantılarını çekmiş mezenşimal hücreler

Page 83: KEMİK DOKUSU

OSTEOBLASTLAR

Page 84: KEMİK DOKUSU

KEMİK SPİKÜLLERİ

Page 85: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

Page 86: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

Mezenkim dokusu içinde osteoid odakları meydana gelir

Osteoid odaklarının arasında kalan mezenkim dokusunun içine kapiller damarlar filizlenir

Bu damarlardan çıkıp osteoid dokuya giren kalsiyum ve fosfor iyonları, buradaki osteoblastların salgıladığı alkalen fosfataz enziminin aracılığı ile kalsiyumfosfat molekülleri şeklinde matrikse çöker

Page 87: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

• Böylece osteoid kireçleşerek primer kemik dokusu halini alır, osteoblastlar da primer kemik dokusu içindeki kendilerine ait lakünalar içinde osteositlere dönüşür

Page 88: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

Page 89: KEMİK DOKUSU

İNTRAMEMBRANÖZ (DESMAL) KEMİKLEŞME

Bu şekilde meydana gelen değişik şekil ve büyüklükteki kemik parçacıklarına kemik trabekülleri veya kemik spikülleri denir

Trabeküllerin yüzeyinde, osteoprogenitör hücrelerden türeyen osteoblastlar tek sıra halinde dizilerek lamelli kemik yapmaya başlarlar

Böylece trabeküller büyüyüp uzarlar Birkaç odakta birbirinden ayrı oluşan kemik

trabekülleri bu şekilde uzayıp birbirleriyle birleşerek süngerimsi yapıyı meydana getirir

Page 90: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Uzun ve kısa kemikler bu yolla meydana gelir

Bu kemiklerin gelişecekleri yerde önce hiyalin kıkırdaktan ufak birer modelleri şekillenir

Endokondral kemikleşmeyle, bu kıkırdak modelin yerini kemik dokusu alır

Page 91: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Page 92: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME Kıkırdak modelin diyafiz bölgesinde, kıkırdağı örten

perikondriyumun iç katındaki mezenkim hücreleri bölünerek osteoprogenitör hücrelere, onlar da osteoblastlara farklılaşırlar

Osteoblastlar burada kemik matriksi sentezleyip etraflarına salgılarlar ve kendileri de matriks içinde gömülü kalıp osteositlere dönüşürler

Böylece kıkırdak modelin diyafizinde, intramembranöz kemikleşme ile silindir biçiminde bir kemik manşet oluşur.

Kemik manşeti saran zar da artık, periosteum olarak adlandırılır

Page 93: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Hpertrofiye olan kıkırdak hücreleri

Page 94: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Normalde kıkırdak matriksi kan damarı içermediği için kıkırdak hücreleri, perikondriyumdaki kan damarlarından çıkan besin maddelerinin difüzyonuyla beslenir

Ancak kemik manşet şekillenince difüzyon engellenir

Bu durum, kemik manşetin çevrelediği alandaki kıkırdak hücrelerinin beslenemeyip bozulmalarına yol açar

Page 95: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME Bozulmaya yüz tutan hücreler önce irileşir (hipertrofi),

peşinden de dejenere olmaya başlar Hücreler dejenere olup yıkıldıktan sonra geriye

sadece hücreler arasındaki kıkırdak matriksi (kıkırdak spikülleri) kalır.

Bu sırada periosteumda osteoklastlar belirir ve bunlar kemik manşeti yer yer delerek foramen nutrisyumları açarlar

Periosteumdaki kan damarlarının bir kısmı bu deliklerden girip, kıkırdak spiküllerinin arasında kalan boşluklara filizlenir

Page 96: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

EPİFİZDİYAFİZPrimer kemikleşme yönü

Page 97: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Bu damarlardan çıkan kalsiyum ve fosfor iyonları, kondrositlerden açığa çıkan alkalen fosfataz enziminin aracılığı ile birleşerek kıkırdak spiküllerini oluşturan matrikse çöker ve onu kireçlendirir

Yani matriks kalsifiye olup sertleşirSpiküller arasındaki kondrositlerin dejenere

olup ölmesiyle ortaya çıkan boşluklara, kan damarlarıyla birlikte mezenkim hücreleri de girer

Page 98: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Bu hücrelerden farklılaşan osteoblastlar, kalsifiye olmuş kıkırdak spiküllerinin üzerine tek sıra halinde dizilerek primer kemik dokusu yapmaya başlar

Böylece primer kemikleşme merkezi

Page 99: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME Histolojik kesitlerde, kalsifiye olmuş kıkırdak

matriksi bazofilik boyanmış, bunun üzerinde oluşan kemik dokusu da asidofilik olarak izlenir

Kemik trabekülleri büyüdükçe, kalsifiye kıkırdak matriksi de osteoklastlara benzeyen çok çekirdekli dev hücreler tarafından ortadan kaldırılır

Trabeküller arasındaki boşluklarda da, mezenkim hücrelerinden köken alan kırmızı kemik iliği gelişir.

Page 100: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Page 101: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME Primer kemikleşme merkezinin büyümesi, periostal kemik manşetin

epifizlere doğru büyüyüp ilerlemesi sonucunda aynı olayların tekrar etmesiyle gerçekleşir

Bu sırada osteoklastlar aktif haldedir ve kemikleşmenin başlangıcından itibaren kemik spiküllerini merkezden başlayarak rezorbe ederler, böylece kemik iliği boşluğunu meydana getirirler

Bu boşluk, kıkırdak modelin kemikleşmesi ve uzaması tamamlanıncaya kadar epifizlere doğru büyür

Dejenere olarak ölen ve yerinde kemik dokusu gelişen kıkırdak hücrelerinin kaybı, modelin epifizleri ile diyafizi arasındaki kondrositlerin hızlı mitoz bölünmeleriyle telafi edilmeye çalışılır

Mitozla çoğalıp alt alta dizilen kondrositler birbirine paralel seyreden hücre kordonları (izogen gruplar) oluştururlar

Bu çoğalmalara bağlı olarak kıkırdak taslağın boyu devamlı uzar

Page 102: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Mitozla çoğalıp alt alta dizilen kondrositler birbirine paralel seyreden hücre kordonları (izogen gruplar) oluştururlar

Bu çoğalmalara bağlı olarak kıkırdak taslağın boyu devamlı uzar

Page 103: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Page 104: KEMİK DOKUSU

SEKONDER KEMİKLEŞME MERKEZLERİ

Page 105: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞMEAncak bu merkezlerin ortaya çıkışı bir kemikte bile aynı

zamanlara isabet etmez Sekonder kemikleşme merkezlerindeki kemikleşme,

diyafizdekinden farklı olarak ışınsal yönde bir büyüme gösterir; bu yüzden epifizler şişkin bir biçim alırlar

Uzun ve kısa kemiklerin epifizlerindeki kemikleşme eklem yüzeylerine kadar devam etmez; bu kısımda kıkırdak bir bölge kalır ve büyümenin tamamlanmasından sonra eklem kıkırdağı olarak varlığını sürdürür

Page 106: KEMİK DOKUSU

ENDOKONDRAL KEMİKLEŞME

Primer ve sekonder kemikleşme merkezleri arasında, kemiğin uzamasına hizmet eden ve epifiz plağı adı verilen kıkırdak bir alan bulunur

Kemikleşme sona erinceye kadar epifiz plaklarındaki kırdak hücreleri diyafiz yönünde bölünüp çoğalarak sürekli kıkırdak dokusu yaparlar

Bu kıkırdak dokusu da, yukarıda açıklanan yolla devamlı olarak yerini kemik dokusuna bırakır

Page 107: KEMİK DOKUSU

SEKONDER KEMİKLEŞME MERKEZİ

Sekonder kemikleşme merkezi

Page 108: KEMİK DOKUSU

EPİFİZ PLAĞI

Büyüme devam ederken epifiz plağında yukarıdan aşağıya doğru kondrositlerin aşama aşama değişimi sonucunda ortaya çıkan bir tabakalanma göze çarpar:

1. Dinlenme zonu: Hücrelerinde değişiklik görülmeyen normal hiyalin kıkırdaktan oluşur.

Page 109: KEMİK DOKUSU

EPİFİZ PLAĞI

2-Proliferasyon: Burada kıkırdak hücreleri hızla bölünüp üst üste dizilerek kemiğin uzun eksenine paralel kolonlar meydana getirirler

3-Hipertrofi: Sitoplazmalarında glikojen birikmiş büyük kıkırdak hücrelerinden oluşur. Hücreler çok sayıda vakuol içerir

Page 110: KEMİK DOKUSU

EPİFİZ PLAĞI

4- Dejenerasyon ve kalsifikasyon: Kıkırdak hücreleri dejenere olup ölmeye başlar. Hücreler öldükten sonra onlara ait genişlemiş lakünalar açılarak kapiller damarlar ve osteoprogenitör hücreler tarafından işgal edilir. Bu arada kıkırdak matriksine hidroksi apatit kristallerinin çökmesiyle kalsifikasyon başlar

5- Kemikleşme: Endokondral kemikleşme yoluyla kemik dokusu oluşumu başlar

Page 111: KEMİK DOKUSU

EPİFİZ PLAĞI

Epifiz plağının hemen altında, bu olayları takiben kalsifiye kıkırdak matriksinin üzerinde gelişmiş endokondral kemik dokusu gözlenir

Kısa ve uzun kemiklerde süngerimsi kemik dokusunu oluşturan kemik trabekülleri (spikülleri) başlangıçta primer kemik karakterindedir

Daha sonra yıkılarak yerlerine osteoblastlar tarafından sekonder (lamelli) kemik yapısında yeni trabeküller oluşturulur

Page 112: KEMİK DOKUSU

EPİFİZ PLAĞI En sonunda epifiz plakları da tamamen kemikleşerek ortadan

kalkar. Böylece büyüme durur Kemiklerin kompakt kemik karakterindeki dış kısımlarında da,

kemikleşme sona erinceye kadar yapım ve yıkım olayları devam eder Böylece kemikler kalınlaşır Sekonder (kompakt ya da süngerimsi) kemikleri oluşturan lameller

ve lameller arasında yerleşik osteositler hayat boyunca kalıcı değildirler Bir süre canlı kalıp işlevlerini yaptıktan sonra yıpranarak ölürler Ölü doku, osteoklastlar tarafından ortadan kaldırılır ve bunların

yerine osteoblastlar yenilerini sentezler

Page 113: KEMİK DOKUSU

OSTEOGENEZİS ÜZERİNE ETKİSİ OLAN HORMONAL FAKTÖRLER

Vücudun kalsiyum ihtiyacı arttığında veya kan kalsiyum düzeyi düştüğünde, gerekli kalsiyum kemiklerden sağlanır.

Bunun için parathormon, osteoklastik faaliyeti uyarıp kemik rezorbsiyonunu artırarak kan kalsiyum seviyesini yükseltmeye çalışır

Kan kalsiyum düzeyi arttığında ise fazla kalsiyum kemiklerde depolanır

Bunun için de tiroid bezinin parafoliküler hücrelerinden salgılanan kalsitonin hormonu, kandaki fazla kalsiyumun kemiklerde depolanmasını sağlar

Page 114: KEMİK DOKUSU

OSTEOGENEZİS ÜZERİNE ETKİSİ OLAN HORMONAL FAKTÖRLER

Hipofiz ön lobundan salgılanan büyüme hormonu (growth hormon, somatotropin) özellikle epifiz kıkırdaklarını uyararak kemiğin uzamasına hizmet eder

Büyüme çağında bu hormonun eksikliği hipofizer cücelikFazlası ise uzun kemiklerin aşırı büyümesi sonucu

gigantism (devlik) Yetişkinlerdeki büyüme hormonu fazlalığı ise, kemiklerin

-genellikle uç kısımların- kalınlaşıp büyümesiyle ortaya çıkan akromegali

Page 115: KEMİK DOKUSU

OSTEOGENEZİS ÜZERİNE ETKİSİ OLAN HORMONAL FAKTÖRLER

• Gerek erkek ve gerekse dişi cinsiyet hormonlarının kemikler üzerinde karmaşık etkileri vardır. Genel olarak kemik yapımını uyarırlar. Bunlar kemikleşme merkezlerinin ortaya çıkışı ve gelişim zamanlarını etkilerler. Cinsiyet hormonu üreten tümörler veya bu hormonların dışarıdan alınması ile meydana gelen erken cinsel olgunlukta, epifiz kıkırdakları süratle kemiğe dönüşeceği için büyüme durur ve kısa boyluluk oluşur