küresel krizlerin Çin halk cumhuriyeti'ne etkileri

50
EGE ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ Eda Deniz Özdemir İktisat Bölümü 15100000014

Upload: eda-deniz-oezdemir

Post on 17-Jul-2015

287 views

Category:

Economy & Finance


1 download

TRANSCRIPT

EGE ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

Eda Deniz Özdemir

İktisat Bölümü

15100000014

KÜRESEL KRİZLERİN

ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NE ETKİLERİ

İÇİNDEKİLER

1. Giriş

2. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Dünya Ekonomisindeki Konumu

3. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uluslararası Ekonomik Örgütlere Üyeliği

4. Küresel Krizlere Genel Bir Bakış

5. Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti’ne Etkileri

6. Sonuç

1. Giriş

Çin Halk Cumhuriyeti son 20 yıldır, dünya ekonomisinin

en önemli aktörlerinden biri konumundadır.

1967 yılından 2010 yılına kadar olan süreçte dünyanın

ikinci büyük ekonomisi konumunu koruyan Japonya,

uzun bir zamandan sonra yerini Çin Halk

Cumhuriyeti’ne bıraktı.

Sıradaki Gelsin!

• Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi Çin’in, ihracat ve

doğrudan yatırımların en büyük aktörlerinden biri olması,

küresel krizlerde izlediği ekonomi politikalarını önemli

kılmaktadır.

Bu çalışmada,

Çin Halk Cumhuriyeti’nin dünya ekonomisindeki konumuna kısaca değinip,

1994 Meksika krizinden, 2009 dünya ekonomik krizine kadar süregelen krizlerin «oluşum, gelişim ve sonuç» evrelerinin incelenip,

Çin Halk Cumhuriyeti’nin küresel kriz dönemlerinde izlediği ekonomi politikalarının ve küresel krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti’ne etkilerinin incelenmesini amaçlamıştır.

2. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Dünya

Ekonomisindeki Konumu

Komünist Parti önderliğindeki Mao Zedong’un Halk Cumhuriyeti’ni

ilan etmesiyle birlikte, uzunca bir süre dışa kapalı bir ekonomik

yapı gösteren Çin Halk Cumhuriyeti’nde, istikrarlı bir ekonomi

yaşanmasına rağmen, bu dönemde özellikle ekonomik büyüme

ve toplumun refahı hususunda herhangi gelişim görülmemiştir.

Dışa kapalı ekonomi politikalarıyla ekonomik büyümenin

sağlanmayacağını anlayan Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı

Deng Xiaoping, ünlü deyişi ile kapalı ekonomiden serbest ticaret

sürecine geçişi açıkça ifade etmektedir.

.

“Bazı kişiler ve bölgeler önce zenginleşsin,

sonunda toplumun tümü zenginleşecektir.”

Deng Xiaoping

Ekonomik Reform Dönemleri

• Sosyalist Piyasa Ekonomisine Geçiş Dönemi (1978-1996)

• Durgunluk Dönemi (1997-2002)

• Büyüme Stratejisi Dönemi (2003-devam ediyor)

Sosyalist Piyasa Ekonomisine Geçiş Dönemi (1978-1996)

• Döneminin temel amacı, tarımsal verimliliğin arttırılıp, özellikle birincil

malların ihracının arttırılmasıdır.

• Bu amaç doğrultusundaki uygulamalardan ilki, ailenin üretimin bir

parçası haline getirmekti. Başarılı olunmuş, üretim artışı sağlanmıştır.

(Sözleşmeli Aile Sorumluluk Sistemi)

• 1985–1991’da reformların odağı kamu işletmelerinin modernizasyonu

olmuştur. Büyümenin temelinde, kırsal alandaki işletmeler ve emek-

yoğun üretilen imalat ürünlerine dayalı yapılanma vardır.

• 1991’den sonra büyümenin temel dinamiklerini ise doğrudan yabancı

sermaye yatırımları oluşturmuş.

Durgunluk Dönemi (1997 – 2002)

• Bu dönemde teknolojiyi kullanmaktaki yetersizlik ve üretimde verimsizlik

sebebiyle ekonomide bir düşüş ve fiyatlarda da durgunluk görülmüştür.

• Kamu işletmeleri ile özel işletmeler arasındaki teknolojiyi kullanma ve

verimlilik farkları, kamu işletmelerinin aleyhine artmaya başlamıştır. Kamu

işletmeleri düşük faizli kredilerle sürdürülebilir hale gelmiştir. Borçlar

ödenemediği için iflas ile sonuçlanmaktaydı.

• Çin bu sorunu, 1997 yılında uygulanan kar oranı düşük, küçük ölçekli kamu

teşebbüslerinin özelleştirilip, büyük ölçekli olan kamu teşebbüslerinin devlet

tarafından yönetilmesi politikasıyla başarılı bir şekilde sonuçlandırmıştır.

• Teknolojik gelişmeyi sağlamak için doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını

teşvik etmiş ve neticede ekonomide aşırı ısınma meydana gelmiştir.

Ekonomide Büyüme Stratejisi (2003-Günümüze)

• 2003 yılı sonrası dönemde ise ekonominin soğutulma çabası

söz konusudur. (Ekonomide aşırı ısınma: Talep fazlasının

olduğu ve bu talebin enflasyonist baskı yarattığı durumda

kullanılır.)

• Ancak, Çin’de arz-talep eş zamanlı arttığı için sorun fiyat artışları

olmaktan çıkmış, bunun yerine yatırımlardaki aşırı artışlar

endişe verici boyutlara gelmiştir. Bunun nedeni ise, devlet

denetiminde olan bankaların verimli kredi dağıtamamalarıdır.

• Çin Halk Cumhuriyeti ekonomiyi soğutmak amacıyla, doğrudan

yabancı sermaye yatırımları ve düşük faizli verilen banka

kredilerine müdahalede bulunmuştur.

İstatistiki Verilerle Çin Ekonomisi

• Tablo-1: Çin Halk Cumhuriyeti ve Komşu Ülkelerinin GSYİH

(Nominal) Karşılaştırması, Milyar Dolar, 1970-2012

Yıl Çin Japonya Hindistan Kore

1970 91 209.1 61.5 8.9

1980 306.5 1087 184.8 64.4

1990 404.5 3103.7 326.8 270.4

2000 1192.8 4731.2 467.8 533.4

2010 5949.8 5495.4 1704.8 1014.9

2012 8358.4 5960.2 1875.2 1129.6

Kaynak: (World Bank, World Development Report, 1970-2012)

• Şekil-1: Seçilmiş Ülkelere Göre Kişi Başına Düşen GSYİH (Nominal)

Karşılaştırması, ABD Doları, (1978-2012)

1978 1988 1998 2008 2009 2010 2011 2012

Çin 154.9 280.9 820.6 3413.5 3479.2 4433.3 5447.3 6091

ABD 10587.4 21483.1 32948.9 48407 46998.8 48357.6 49853.6 51748.5

Almanya 9175.9 17352.3 26547.7 44132 40270.1 40407.9 44354.6 42597.3

Hindistan 209.3 361.9 425.4 1042 1147.2 1417 1539.6 1502.9

Japonya 8675 24592.7 30967.2 37972.2 39473.3 43117.7 46134.5 46730.9

0

10000

20000

30000

40000

50000

60000

Kişi Başına Düşen GSYİH (Nominal)

Kaynak: (World Bank, World Development Report, 1978-2012)

• Şekil-2: Seçilmiş Ülkelere Göre GSYİH (SAGP) Karşılaştırması, Milyar Dolar, 1980-

2013

0 2000 4000 6000 8000 10000 12000 14000 16000 18000

ABD

Çin

Japonya

Hindistan

Almanya

2013

2010

2000

1990

1980

Kaynak: (World Bank,World Development Report, 1980-2013)

• Şekil-3: Çin Halk Cumhuriyeti’nde İşsizlik Oranları (%), 1991-2013

3.6

3.8

4

4.2

4.4

4.6

4.8

5

1991 1995 2000 2005 2010 2011 2012 2013

İşsizlik Oranı (%)

İşsizlik Oranı (%)

Kaynak: (World Bank, World Development Report, 1991-2013)

• Şekil-4: Çin Halk Cumhuriyeti Enflasyon Oranları (%), 1978-2013

-5

0

5

10

15

20

25

30

1978 1980 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Enflasyon Oranları (%)

Kaynak: IMF World Economic Outlook, 1999 ve 2014.

• Şekil-5: Seçilmiş Ülkelerin Dünya Ticaret Paylarının Karşılaştırması (%), 1980-

2013

• Şekil-6: Çin Halk Cumhuriyeti’nde Yaratılan Katma Değerin Sektörlere Göre

Dağılımı (%), 1980-2013

1980 1990 2000 2010 2011 2012

Tarım 30 27 15 10 10 10

Sanayi 48 41 46 47 47 45

Hizmet 22 32 39 43 43 45

0

10

20

30

40

50

60

Katma Değerin Sektörlere Göre Dağılımı (%)

Kaynak: (World Bank, World Development Report, 1980-2012)

• Şekil-7: Seçilen Ülkelerin ve Çin’in Cari İşlemler

Dengesi, ABD Doları, 2005-2012

-1,000,000,000,000.00

-800,000,000,000.00

-600,000,000,000.00

-400,000,000,000.00

-200,000,000,000.00

0.00

200,000,000,000.00

400,000,000,000.00

600,000,000,000.00

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012

Çin

Japonya

ABD

Kaynak: (World Bank, World Development Report, 2005-2012)

• Şekil-7: Toplam Rezervler, ABD Doları, 2004-2012

0.00

500,000,000,000.00

1,000,000,000,000.00

1,500,000,000,000.00

2,000,000,000,000.00

2,500,000,000,000.00

3,000,000,000,000.00

3,500,000,000,000.00

4,000,000,000,000.00

4 5 6 7 8 9 10 11 12

Toplam Rezervler ($)

Çin

ABD

Japonya

Kaynak: (World Bank, World Development Report, 2004-2012)

3. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uluslararası Ekonomik Örgütlere Üyeliği

a. Dünya Ticaret Örgütü: DTÖ’nün görevi, üye ülkeler arasında

ticaret kurallarını belirlemek, üye ülkelerde mal ve hizmet

üreticilerinin, ihracatçı ve ithalatçıların çıkarlarını gözetmektir.

• 1978 yılından itibaren dış dünyaya açılan Çin Halk Cumhuriyeti,

1986 yılında DTÖ üyeliğine başvuruda bulunmuştur.

Gerçekleşen müzakereler neticesinde, Çin Halk Cumhuriyeti’nin

2001 yılında DTÖ’ye üye olmasıyla birlikte, ciddi bir ekonomik

gelişme yaşadığı istatistiki verilerden anlaşılmaktadır.

b. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN): Örgütün amacı; üye

ülkeler arasındaki bölgesel tutarlılık ve barışı sağlamak, ekonomik büyümeyi

arttırmak, Güney Doğu Asya Ülkeleri ile yardımlaşmayı arttırmak, üye

ülkelerin tarım ve sanayi alanında daha etkin olmasını sağlamaktır.

• Çin Halk Cumhuriyeti, Güneydoğu Asya Ülkeleri açısından büyük bir

öneme sahiptir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin ekonomik reformlarla birlikte dışa

açılma politikaları sonucunda, 1991 yılı itibariyle ASEAN’a üye ülkelerle de

ilişkileri güçlenmeye başlamıştır.

• Çin’in, Güneydoğu Asya Ülkeleri ile ilişkilerinin güçlenmesi özellikle

Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi büyük ekonomileri

endişelendirmiştir. Japonya, duyduğu bu endişe neticesinde Çin’deki

yatırımlarını arttırma yoluna gitmiştir.

c. Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC): Asya-Pasifik

bölgesindeki ekonomik gelişmeyi ve refah düzeyini daha ileriye taşımak ve

Asya-Pasifik Topluluğu arasındaki bağları güçlendirmek amacıyla 1989

yılında kurulmuştur.

• APEC’in “Üye Ekonomiler” olarak da anılan 21 üyesi vardır. APEC

üyeleri dünya nüfusunun yüzde 40’ına, dünya GSYMH’sinin yüzde

56’sına ve dünya ticaret hacminin yaklaşık yüzde 48’ine tekabül

etmektedir.

• Çin APEC’e üye olmasıyla birlikte, APEC’e üye olan diğer ülkelerle ikili

ilişkilerini güçlendirmiş, böylelikle dışa açılma uygulamalarını elverişli

kılmıştır.

• Ayrıca toplumsal ve siyasal açıdan ele aldığımızda da, batıdan

etkilenen Çin Halk Cumhuriyeti’nin APEC’e üye olmasıyla birlikte Asya

yaşam modeline geçiş sürecini hızlandırmıştır.

d. Çin’in Üye Olduğu Diğer Uluslararası Örgütler

• BIS (Uluslararası İmar Bankası)

• IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği)

• IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu)

• IMF (Uluslararası Para Fonu)

• ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü)

• UN (Birleşmiş Milletler)

• UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü)

• WHO (Dünya Sağlık Örgütü)

4. Küresel Krizlere Genel Bir Bakış

• Ekonomik Kriz genel anlamıyla;

• bütün dünyayı etkileyen,

• çıkış yeri dünyanın herhangi bir ülkesi ya da bölgesi olan,

• çıkış nedeni ülke veya bölgedeki ekonomik istikrarsızlıklar,

mali buhranlar ve bu bunalımların genellikle kötü yönetimler

sonucunda ülkeyi aynen bir sarmaşık gibi sararak,

ekonomik olarak ülkeleri dar boğaza sokan,

• benzetmek gerekirse bir «ekonomik kalp krizi» olarak

tanımlanabilir.

• Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış dünyaya açılma yolunun başlangıç yılı olarak

kabul ettiğimiz 1978 yılından günümüze kadar dünya üzerinde birçok kriz

yaşanmış ve bu krizler de devletlerin ekonomisini bir hayli etkilemiştir.

• 1978 yılından günümüze kadar yaşanan küresel ekonomik krizleri şöyle

sıralayabiliriz:

1. Meksika Krizi

2. Güneydoğu Asya Krizi

3. Rusya Krizi

4. Arjantin Krizi

5. Türkiye Krizi

6. Dünya Ekonomik Krizi

Meksika Krizi

• Meksika’da 1994’te “Tesebono Krizi” olarak da bilinen birçok ekonomist tarafından 21.

yüzyılın ilk önemli krizi olarak nitelendirilen bir kriz yaşanmıştır.

• 1974 yılında gerçekleşen petrol krizinden bir hayli etkilenen Meksika, krizin etkilerini yok

etmek amacıyla 1987 yılından itibaren sıkı bir ekonomi politikası uyguladı.

• Uygulanan tüm bu politikalar, Meksika ekonomisini dışa açıp, ülkeye yabancı yatırımların

alınmasını amaçlıyordu; ki öyle de oldu.

• Amerika ile Meksika arasındaki Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) ile

ekonomiye ciddi ölçülerde yabancı sermaye girdi.

• Meksika hükümetinin değişmesi, kur rejimindeki kararsız politikalar yabancı sermaye çıkışını

tetiklemiştir.

• Meksika yabancı sermaye çıkışından olumsuz yönde etkilenerek, kısır bir döngü yaşamıştır.

Güneydoğu Asya Krizi

• Asya kaplanları olarak bilinen Güneydoğu Asya ülkelerinde kriz, 1997 yılında, Tayland'ın

para birimi olan Baht'ı %40 oranında devalüe etmesiyle başlamıştır.

• Tayland Merkez Bankası’nın 1 milyar dolar olan döviz rezervlerini, 30 kat fazla olarak

açıklamasının ortaya çıkması, devalüasyonun en önemli sebeplerinden biridir.

Devalüasyon, Doğu Asya ülkelerinin rekabet gücünü kaybetmesine, buna bağlı olarak

cari açık vermelerine yol açmıştır.

• Bunalımın bir diğer sebebi de, Merkez Bankası'nın devlete ait Mali Kuruluşları Geliştirme

Fonu'nun zor durumdaki aracı kurum ve bankalara aktardığı yaklaşık 8 milyar doları

finanse etmek için durmaksızın para basmasıdır.

• Diğer sebep ise, Asya ülkeleri büyük yatırımlarını dolar ve yen üzerinden borçla

finanse etmişlerdir. Yerel para birimlerinin değerinin düşmesi, bu ülkelerin borç yükünü

sürdürülemez boyutlara ulaştırmış ve ekonominin krize girmesine neden olmuştur.

• Tüm gelişmeler birleştiğinde Asya ekonomileri olumsuz olarak

etkilenmiş, krizi atlatmaları mümkün olmamıştır. Bunun en

önemli sebebi de Asya ülkelerinin ekonomilerinin dünya

ekonomik sistemi ile tamamen eklemlenmiş olması ve

borçlarının yabancı paralar cinsinden oluşmasıdır.

• Sonuç itibariyle Güneydoğu Asya krizinin ana nedenleri

olarak, izlenen borçlanma politikaları, sağlıksız finans

politikaları, sermayenin ülkeyi terk etmesi, Güneydoğu Asya

ülkeleri arasında bölgesel işbirliğinin yetersiz olması ve ülke

yöneticilerinin sorunlara karşı soğukkanlı davranmayıp, panik

halinde olmasını göstermek mümkündür.

Rusya Krizi

• 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte, Rusya’da 2 Ocak

1992 tarihinde fiyatlar serbest bırakılarak, yoğun bir özelleştirme

programı başlatılmıştır. Öyle ki, 1997 yılı sonu itibariyle toplam

işletmelerin yaklaşık %80’ini özel sektöre ait olmuştur.

• Rusya’da iyi bir vergi sisteminin olmaması, Sovyetler Birliği’nden kalma

sosyal güvenlik sisteminin genişliği ve askeri harcamaların yüksek oluşu,

yoksulluğu tetikleyen bütçe açığının en önemli sebeplerindendir.

• Sonuç itibariyle; çok geniş bütçe açıkları, yabancı kredilerde kısa vadeli

borçların ağırlığı, finans ve bankacılık sektörlerinde yetersizliği, girişimci

sınıfının yetersiz olması, döviz rezervlerinin düşük olması, Rusya

yönetiminin yetersiz olması gibi sebepler krize sebep olmuştur.

Arjantin Krizi

• 1990 yılından itibaren herhangi bir stratejik değerlendirme dahi yapmadan

gerçekleştirilen hatalı özelleştirme politikaları, ödenmesi güç olan kısa vadeli

dış borçlar, aşırı değerlenmiş döviz kuru, gelir dağılımının dengesizliği,

yolsuzluklar, yüksek işsizlik oranı Arjantin krizini tetikleyen sebeplerden olsa

dahi, Arjantin krizinin gerçekleşmesindeki en önemli faktör IMF’dir.

• Çünkü; IMF yetkilileri aylar önce, belki de yıllar önce pesonun dolar ile olan

birebir eşitliğinin sürdürülemeyeceğini bilmelerine rağmen, Arjantin’e içine

düştüğü parasal tuzaktan kurtulma yönünde rehberlik etmemiştir.

• Bunun yerine IMF yetkilileri, Arjantin’e istikrar paketi önermeye devam etmiş

ve yolun sonuna gelinmiştir. Para kurulu uygulamasının devam ettirilmesi

Arjantin’in ihracatının olumsuz yönde etkilemiş, daha da fazla dış borçlanmaya

gitmesine ve sonunda ekonominin iflas etmesine neden olmuştur.

Türkiye Krizi

• Türkiye’nin yaşadığı Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin altında likidite sorunu ve döviz talebi

bulunmaktadır.

• Kriz sonrasında ülkeden kısa vadeli yabancı sermaye çıkışı devam etmiş; ülkeden sıcak para çıkışı,

dövize olan talebi artırmış ve döviz kurları üzerinde büyük bir baskı oluşturmuştur. Bu durum likidite

talebini de yükseltmiş ve yurtiçi faiz oranları hızla yükselmeye başlamıştır.

• Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye IMF ile imzaladığı stand-by anlaşması gereğince istikrar

politikaları uygulamakta ve döviz kurlarını çapaya bağlamış bulunmaktaydı. 21 Şubat 2001 tarihinde

bir gün içinde ülkeden 4.9 milyar dolar sıcak para çıkışı olmuştur.

• Bu iki krizde de ekonomi politikalarındaki hataların yanında, kısa süreli yabancı sermayenin ani

bir şekilde ülkeden çıkmasının büyük rolü bulunmaktadır. Bu durum borsadaki panik havasını

artırmış, döviz kurları ve faiz oranlarının yükselmesine sebep olmuş ve krizi ekonominin geneline

yaymıştır.

Mortgage Krizi

• İngilizce'de "mortgage" olarak, basında ve halk arasında "Kira

öder gibi uzun vadeli ev satın alma sistemi" olarak bilinen

ipotekli konut finans sistemi, gayrimenkul edinme yolunda

kullanılan finansman yöntemlerinden biridir.

• 2000’li yılların başında yükselen gayrimenkul fiyatları, müşterileri

faizlerin yüksek olmasına rağmen ev satın almaya yönlendirdi.

Çünkü; faiz her ne kadar yüksek olursa olsun, satın aldıkları

gayrimenkullerin değeri belli bir süre sonra daha da yükselecek ve

müşteri satın aldıkları gayrimenkulü satarak dahi kar elde

edebilecekti.

• Bu bağlamda birçok banka ve mortgage kurumu

herhangi bir geliri, işi olmayan müşterilerin kredi

taleplerine dahi olumlu yanıt verdi.

• İleriki dönemlerde ödenmeyen kredi borçları, bankanın bünyesindeki hacizli

gayrimenkul sayılarını arttırdı. Bankanın, artan hacizli gayrimenkulleri halk arz

etmesiyle birlikte, gayrimenkul fiyatlarında bir düşüş yaşandı. Gayrimenkul

fiyatlarındaki bu düşüş, kredi borçlarını düzenli olarak ödeyen müşterileri de

etkilemişti; çünkü yüksek faizle çektikleri kredi borçları, evlerinin değerini

karşılamıyordu.

• Bu yüzdendir ki; kredi borçlarını düzenli ödeyen müşteriler de kredi borçlarını

ödemekten vazgeçmiştiler.

5. Küresel Krizlerin Çin Halk Cumhuriyeti’ne Etkileri

• Meksika Krizi ve Güneydoğu Asya krizi, finansal sektörleri zayıf ve döviz rezervleri düşük seviyede olan ülkeleri vurdu. Bu ülkeler krizden ders çıkardı ve akabinde finansal sistemlerini güçlendirip, uluslararası rezervlerini yüksek seviyede tuttu.

• Çin, güçlü finansal sistemiyle Güneydoğu Asya krizinden olumsuz yönde etkilenmekten ziyade, krizi kendi lehine çevirdi.

• Çin’in para birimi olan Yuan, 1994 yılında sabitlenmişti. Kriz boyunca değerini koruyarak sıkıntı yaratmamışken, batı basınında, Çin’in para biriminin değerini düşürmek zorunda kalacağına dair spekülasyonlar yapılmaktaydı.

• Bununla beraber Yuan konvertible olmadığından, spekülatörlere karşı değerini koruyarak sabit kalabiliyor ve ülkenin Asya’da sivrilmesine olanak sağlıyordu.

• Diğer taraftan Güneydoğu Asya ülkelerinin birçoğundaki

yatırımların aksine, Çin’deki yabancı sermayenin

neredeyse tamamı, tahvil değil tesis şeklindeydi ve bu

yüzden yabancı sermaye ülkeden hızla kaçamıyordu.

Meksika Krizi ve Güneydoğu Asya Krizi’nden etkilenen

ülkelerin en önemli sorunu buydu.

• 1997 yılında, dünya genelinde gelişmekte olan ülkelere

yapılan toplam sermaye akışının neredeyse yarısını bölge

ülkeleri çekmekteydi. Kriz sonucunda, doğu Asya’daki

yatırım ve ekonomik ağırlık, Japonya ve ASEAN’dan Çin ile

Hindistan’a doğru kaymıştır.

• Çin 2000’li yıllardan sonra yabancı sermayeyi kendi ülkesineçekme hususunda oldukça başarılı olmuştur.

• Çin, para birimi yuanı baskı altında tuttuğu ve küresel ekonomikbüyümeyi olumsuz etkilediği gerekçesiyle yıllardır suçlanmaklabirlikte, başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin yuanın değerininartırılması çağrılarını küresel ekonomik kriz boyunca karşılıksızbırakmıştır.

• Bunun temel nedeni ise, Çin’in ekonomisinin iç tüketimden çokihracata dayalı olması ve ihracatçılarını ve dünya ticaretindekirekabet gücünü korumak için yuanın değerini düşüktutmasıdır.

• Kriz dönemi öncesi 2007’de Çin’in %14.2 olan büyüme oranı,2009’da %9’lara düşmüştür. Çin, küresel krizlerin etkileriniazaltmak ve dış ticareti canlandırmak amacıyla, «sektörel destekpaketlerini» uygulamaya koymuştur. Çin Hükümeti’ninzamanında ve kararlılıkla uyguladığı politikalar ve destek paketlerikriz dönemlerinden daha az etkilenmesini sağlamıştır.

SONUÇ

• Mao Zedong önderliğinde 1949 yılında kurulan Çin Halk Cumhuriyeti, 1978 yılına kadar merkez planlamalı yani kapalı bir ekonomik yapı göstermiştir.

• Ortalama olarak 30 yıl süren bu kapalı ekonomi sisteminde amaç, milli geliri arttırmak ve işçi-köylü sınıfını kalkındırmaktı.

• Çin Halk Cumhuriyeti her ne kadar bu dönemde istikrarlı birekonomi sürdürse de, ekonomik büyüme ve refah hususundasorunlar yaşamıştır.

• 1970’li yılların sonundan itibaren ise sosyalist piyasa ekonomisiolarak adlandırdığı, piyasa ekonomisi ve sosyalist ekonomiyiharmanlandığı bir ekonomiye geçiş yapmıştır.

• Uyguladığı reformlar sayesinde 1980 yılında dünya ticaret payıyüzdesi 1 olan Çin, her sene bu yüzdeyi arttırarak 2013 yılındayüzde 12’ye çıkarmıştır.

• Dünya ticaret payı yüzdesinde göstermiş olduğu bu istikrarı, kişibaşına düşen gayrisafi yurtiçi hasılada gösterememiştir.

• Özellikle Güneydoğu Asya krizinin sonucunda Çin, ihracattaAsya’da sivrilen bir ekonomi olmuştur. 1997’deki kriz öncesindeGüneydoğu Asya ülkeleri yüksek miktarda sermaye akışıçekmekteydi; fakat kriz sonrasında bu bölgeye çekilen krizlerinbüyük bir kısmı Çin’e yönelmiştir.

• Çin uluslararası örgütlerle de ilişkilerinden kazançlı çıkmıştır.Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olduğu 2001 yılından sonra,büyüme ve ihracat artışları pekişerek, diğer ülkeler için bir tehdithaline gelmiştir.

• Çin ekonomisinin bu denli yüksek bir ortalama ile büyümesi,beraberinde bir takım sorunları da getirmiştir. Dünyanın enkalabalık ülkesi olan Çin’de, kişi başına düşen milli gelir çokdüşük olması, bölgesel dengesizlik ve işsizlik önemli birsorundur.

• Diğer bir önemli sorun ise, yabancıların Çin’deki ucuzişgücünü kendi lehine kullanmasıdır. Çin’deki işçiler halasağlıksız çalışma ortamlarında hayatlarını sürdürmektedirler.

• Çin, halkının satın alma gücünü arttırmalıdır. Bunusağlayabilmek için de reel ücretlerin artması gerekmektedir.Reel ücretlerin artması, Çin ihraç mallarının pahalılaşmasıanlamına gelmektedir. Bunun sonucunda orta vadededüşündüğümüzde Çin’in ihracatı azalmasa bile, artış hızındaciddi düşmeler meydana gelecektir ki bu durum, yüksekbüyüme oranlarını olumsuz etkileyecektir.

• Çin, homojen nüfusu ve gelişmekte olan ekonomisi ileekonomik perspektiften baktığımızda, ABD ekonomisineyetebilecek güçte bir ülkedir. Ancak, bu süreçte enerjisorununu, işsizlik problemini ve bölgesel dengesizliğigidermelidir.

Kaynakça

Akdiş, Mustafa (2002), “Küreselleşmenin Finansal Piyasalar Üzerindeki Etkileri ve Türkiye:Finansal Krizler-Beklentiler”, Dış Ticaret Dergisi, 26, s.1-45, Erişim tarihi: 15 Nisan 2014,http://makdis.pamukkale.edu.tr/finans.htm

Başar, Halit (2007), “Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC)”, Uluslararası EkonomikSorunlar Dergisi, 24. Erişim Tarihi: 1 Haziran 2014, http://www.mfa.gov.tr/asya-pasifik-ekonomik-isbirligi-_apec_-.tr.mfa

Çırak, Emre (2009), “Küresel Mali Kriz Üzerine Bir Araştırma”, Erişim tarihi: 14 Nisan 2014,http://emrecirak.blogcu.com/kuresel-mali-kriz-uzerine-bir-arastirma/5167862

Delice, Güven (2003), “Finansal Krizler: Teorik ve Tarihsel Bir Perspektif”, ErciyesÜniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 20, Erişim tarihi: 14 Nisan 2014,http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi20/delice.pdf

Ergi, Mustafa (2001), “Dünya’da ve Türkiye’de Krizin Anatomisi”, Yeni Türkiye, 42, s.946-955.

Gökdemir, Levent ve Saray, Mehmet Ozan (2007), “Çin Ekonomisinin Büyüme Aşamaları1978-2005”. Electronic Journal of Yaşar University. Erişim tarihi: 31 Nisan 2014,http://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2012/05/No_7_vol2_04_saray_gokdemir.pdf

Gökçe, Deniz ve Ercan, Metin (2005), “Çin, Türkiye ve Dünya”, Karizma -Üç Aylık DüşünceDergisi, 23, 39-50.

Karluk, Rıdvan, “Güneydoğu Asya ve Rusya Krizi Karşısında Türkiye”, Erişim tarihi: 15 Nisan2014, http://www.econturk.org/tonus.pdf

Kübalı, Volkan (2000), “1994-1995 Meksika Krizi”, Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, 11, Erişim tarihi: 14 Nisan 2014, http://kamyon.politics.ankara.edu.tr/dergi/belgeler/kydd/38.pdf

Seyidoğlu, Halil (2013), “Uluslararası Ticaret”, Anadolu Üniversitesi/Açıköğretim Fakültesi, Eskişehir. Erişim tarihi: 24 Mayıs 2014, http://eogrenme.anadolu.edu.tr/eKitap/TIC108U.pdf

Ulusoy, Ozan Fehameddin, Bakkal, Muharrem ve Bakkal, Süreyya (2012), “Çin Halk Cumhuriyeti'nin 2009 Mali Krizden Büyüyerek Çıkma Nedenleri”, İstanbul: Hiperlink

Ünal, Ali ve Kaya, Hüseyin (2009), “Küresel Kriz ve Türkiye”, Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi, Erişim tarihi: 16 Nisan 2014, http://www.ekopolitik.org/images/cust_files/090317164507.pdf

Yiğin, Seçil (2009), “Çin Ekonomisi ve Dış Ticaret İlişkileri”, Çukurova Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana

İnternet Kaynakçaları

Çin’in Üye Olduğu Uluslararası Örgüt ve Kuruluşlar, Erişim tarihi: 27 Mayıs 2014, http://dijitalport.com/cinin-uye-oldugu-uluslararasi-orgut-ve-kuruluslar/

İpotekli Konut Finansman Sistemi, Erişim tarihi: 16 Nisan 2014, http://www.oocities.org/mortgage_credit_101/mortgage_102.htm

İLETİŞİM

E-Posta: [email protected]

Blog: edadenizozdemir.com