muafa b. im raniii, ı 96).vezir sahib b. abbadile görüş-. rnek amacıyla rey'e gitmesi...

3
MUAFA b. iM RAN : Sa'd, VII, 487 ; Buhari. et- Seyyid en-Ned- vl). Beyrut, ts. (Darti' l-hkr) . VI, 72; Vlll, 13; Ebü Hatim; ve't-ta'dfl, VIII, 368, 399; Hibban, VII, 529; el-Fihrist, s. 314; Hatib, Bagdad, 226·229; Baci, et-Ta'dfl li-men l].ar- rece lehü'l-Bul].ari EbG Lübabe Hüseyin). Riyad 1406/ 1986, ll, 761-762; IV, 180-181 ; Mizzi. Teh?ibü 'l-Kemal, 147-155; Zehebi, A'la- 'n-nübela', IX, 80-86; XXI, 302; a.mlf .. Te?- 1, 287-288; Hacer, bari(Hatib), VII, 104; X, 286; a.mlf., (Bi- cavl), VIII , 250; Sezgin, GAS, I, 348; Fr. Rosenthal. A History of Muslim Historiography, Leiden 1968, s. 133; M. J. L. Young, "Arabic Biographi- cal Writing", Religion, Learning and Science in the 'Abbasid Period (ed. M. J. L. You ng Cambridge 1990, s. 170; C. F. Robinson, "al- Mu 'afa b. 'Imran and the Beginnings of the Ta- baqat Literature", JAOS, CXVI/1 ( 1996). s. 114- 120. Iii MUAFA b. . ( 0-! Ebu Muhammed Cemalüddin el-Muafa b. b. Hüseyn . 630/1233) olan Süleyman Hamid Kemara yüksek lisans tezi (Riyad 1405/1985). 203. ayetinden 266. ayetine kadar olan bölü- münü Filve Hamd (Riyad 1416/ 1996) ve Al-i suresinin 26. ayetinden surenin sonuna kadar olan Hissa Abdullah Muhammed el-Man- sur (Riyad 1417/1997) doktora tezi olarak tahkik Eyyüp Sabri Fani, Mu ata b. ve tefsiriyle ilgili bir doktora tezi (bk. bi bl.). 2. el-Mucez. Gi- bölümünden Nihayetü 'I-beyan bir eserin bir leymaniye Kütüphanesi'nde ( nr. 79) . 3. Ünsü li- 'ibadeti rabbi'l- 'alemin. Eserin birinci bölümün- de faziletine, taharet ve ahka- ile namaza ait hususlara dair 300 ha- dis ikinci bölümde 300 üçüncü bölümde ve kasidelere yer (N uruosma- ni ye Ktp ., nr. 774; Süleymaniye Ktp ., Re- Efendi, nr. 527, Ayasofya, nr. 1668, 1671, L Tefsir, ve hadis alimi. _j Muafa b. Ismiiii'in Nihiiy etü'l-beyiin fi te{sfri'l-Kur'iin eserinin lik (Nuruosm aniye Ktp. , nr. 460) 551 (1156) Musul'da nü'l-Hadevs diye de Muhacir ve b. Yusuf'tan Ebü 'r-Reb'i' Süleyman b. Hamis ve Müslim b. Ali es- Sinci'den hadis tahsil etti. mezhebi- nin önemli fakihleri yer Da- ha sonra okuttu ; fetva verdi. dat'a giderek hadis rivayetinde bulundu. Ebu Abdullah Zekiyyüddin Muhammed b. Yunus el-Birzall, ve Adim Abdurrahman b. Cemal gibi yetler kendisinden hadis rivayet ettiler. Muafa b. Musul'da öldü. Eserl eri. 1. Nihayetü'l-beyan ii teisi- ri'l-l).ur'an . Daha çok rivayet tefsiri sa- tefsirlerdeki bilgileri özetleyip bir araya getirmek suretiyle telif edilen hacim li bir eser olup tam bir Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde (nr. 460). parçalar halinde Süleymaniye (Esad Efen- di, nr. 165; Fatih , nr. 398; Ali nr. 691) ve Köprülü (nr. 65) kütüp- hanelerinde Ömer Nasuhi Bil- men, tefsirin Süleymaniye Kütüphanesin- deki bir (Fatih , nr. 398) Ebu es-Sa'lebi'ye nisbet eder (Büyük Tefsir Tarihi, I, 407) . tan Bakara suresinin 60. ayetine kadar 306 Mahmud Efendi, nr. 1743/2, Nafiz Pa- 142, Hasan Hüsnü nr. 625, Per- tevniyal Sultan, nr. 35). Kaynaklarda mü- ellifin el -Ka mil ve al].bar ii al].bari'l-ebrar eserleri de zikredilmektedir. : Safedi, e1-Va{f,XXV, 717-718;Sübki, V, 156-157 ; ll, 450-451; DavGdi, '1-müfessirin, U, 322; ll, 1947; V, 143; Brockelmann. GAL, 1, 440; Suppl., I, 610; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, bul1973-74, 1, 407; ll, 502-503; Zirikli, ei-A'Iam (Fethullah). Vll, 259; Bessam Abdülvehhilb ei- Cabi, el-Mu'cernü'l-a'lam, Umasol 1407/ 1987, s. 150; Süleyman Süleyma- niy e Kütüphanesi'nde Bulunan Yazma Tefsir- ler, 2002, s. 135-136; Eyyüp Sabri Fa- ni, Mua{a b. /smail ve Tefsirindeki Metodu (doktora tezi, 2002). Ondokuz Üni- versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 36-46. li! EYYüP MUAFA en-NEHREVANi -, ) Ebü'l-Ferec el-Muafa b. Zekeriyya b. Yahya en-Nehrevani el-Ceriri . 390/ 1000) Edip, L tefsir ve hadis alimi, fakih. _j 7 Receb 305 (24 917) tarihinde dünyaya geldi. Genellikle tercih edilen bu tarih 303 (915-16) kendisinden Irak'ta Dicle'nin ile ara- Nehrevan'dan olmakla birlikte do- yeri bilinmemektedir. Ulemadan olan gibi Tarara Bu lakap kaynaklarda Tarare ve Tarar de geçer ki Zebid'i onun dedesi belirtir. el-Celi- eserinde bilgiden (I, 233), 314'te (926) hadis gör- 316 (928) Ebu Davud ve Ebu Muhammed Said bir sonra da el-Begavive ka hocalardan, Yahya b. Muham- med el-Mehamili, Ukde, Muhammed b. Hemmam gibi alimlerden ders göz önüne on bu tahsil için 316 (928) ve 319 (931) da Nehrevan'da ll , 454; IV, 41), 323'te (935) Samerra'da (a.g.e., 1, 137; ll, 453; IV, 39), Basra'da (a.g.e., ll , 96, 129) ve 335' 113 (946) Hulvan'a (a.g.e., Il, 222) Hac için Hicaz'a seyahati (a.g.e.,

Upload: others

Post on 13-Sep-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MUAFA b. iM RANIII, ı 96).Vezir Sahib b. Abbadile görüş-. rnek amacıyla Rey'e gitmesi hariç Irak dışına çıktığı hususunda bilgi yoktur.Bağdat'ta bir süre kadı naibliği

MUAFA b. iM RAN

BİBLİYOGRAFYA :

İbn Sa'd, et-Taba~at, VII, 487 ; Buhari. et­Taril:ıu'l-kebir (nşr. Seyyid Haşim en-Ned­vl). Beyrut, ts . (Darti 'l-hkr) . VI, 72; Vlll, 13; İbn Ebü Hatim; el-Cerl;ı ve't-ta'dfl, VIII , 368, 399; İbn Hibban, eş-Şi~at, VII, 529 ; İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, s. 314 ; Hatib, Taril:ıu Bagdad, xııı, 226·229; Baci, et-Ta'dfl ve't-tecril;ı li-men l].ar­rece lehü'l-Bul].ari fi'l-Cami'i'ş-şaf:ıif:ı (nşr. EbG Lübabe Hüseyin). Riyad 1406/ 1986, ll, 761-762; İbnü'I-Cevzi, Şıfatü 'ş-şa{ve, IV, 180-181 ; Mizzi. Teh?ibü 'l-Kemal, xxvııı , 147-155; Zehebi, A'la­mü 'n-nübela', IX, 80-86; XXI, 302; a.mlf .. Te?­kiretü 'l-f:ıuffa?, 1, 287-288; İbn Hacer, Fetl;ıu ' l­bari(Hatib), VII, 104; X, 286; a.mlf., el-işabe (Bi­cavl), VIII, 250; Sezgin, GAS, I, 348; Fr. Rosenthal. A History of Muslim Historiography, Leiden 1968, s. 133; M. J. L. Young, "Arabic Biographi­cal Writing", Religion, Learning and Science in the 'Abbasid Period (ed. M. J. L. Young v.dğr.). Cambridge 1990, s. 170; C. F. Robinson, "al­Mu 'afa b. 'Imran and the Beginnings of the Ta­baqat Literature", JAOS, CXVI/1 ( 1996). s. 114-120. Iii İBRAHiM HATİBOGLU

MUAFA b. İSMAiL . ( ~l..o...ı! 0-! ._JWı.Jf)

Ebu Muhammed Cemalüddin el-Muafa b. İsmail b. Hüseyn el-Mevsıli

(ö. 630/1233)

olan kısmını Süleyman Hamid Kemara yüksek lisans tezi (Riyad 1405/1985). 203. ayetinden 266. ayetine kadar olan bölü­münü Filve Nasır Hamd er-Raşid (Riyad 1416/ 1996) ve Al- i İmran suresinin 26 . ayetinden surenin sonuna kadar olan kıs­mını Hissa Abdullah Muhammed el-Man­sur (Riyad 1417/1997) doktora tezi olarak tahkik etmiştir. Eyyüp Sabri Fani, Mu ata b. İsmail ve tefsiriyle ilgili bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bi bl.) . 2. el-Mucez. Gi­riş bölümünden Nihayetü 'I-beyan 'ın bir muhtasarı olduğu anlaşılan eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır ( Kılıçali Paşa , nr. 79) . 3.

Ünsü (Enisü)'l-mün]fatı'in li- 'ibadeti rabbi'l- 'alemin. Eserin birinci bölümün­de Kur'an'ın faziletine, taharet ve ahka­mı ile namaza ait hususlara dair 300 ha­dis nakledilmiş, ikinci bölümde 300 kıssa anlatılmış, üçüncü bölümde birtakım şiir ve kasidelere yer verilmiştir (N uruosma­niye Ktp., nr. 774; Süleymaniye Ktp ., Re­şid Efendi, nr. 527, Ayasofya, nr. 1668, 1671,

L Tefsir, fıkıh ve hadis alimi.

_j Muafa b. Ismiiii'in Nihiiyetü'l-beyiin fi te{sfri'l-Kur'iin

adlı eserinin lik sayfası (Nuruosmaniye Ktp. , nr. 460) 551 (1156) yılında Musul'da doğdu . İb­

nü'l-Hadevs diye de tanınır. İbn Muhacir ve İmad b. Yusuf'tan fıkıh, Ebü'r-Reb'i' Süleyman b. Hamis ve Müslim b. Ali es­Sinci'den hadis tahsil etti. Şafii mezhebi­nin önemli fakihleri arasında yer aldı . Da­ha sonra fıkıh okuttu ; fetva verdi. Bağ­dat'a giderek hadis rivayetinde bulundu. Ebu Abdullah Zekiyyüddin Muhammed b. Yunus el-Birzall, İbnü'l-Hacib ve İbnü'l­Adim Abdurrahman b. Cemal gibi şahsi­yetler kendisinden hadis rivayet ettiler. Muafa b. İsmail Musul'da öldü.

Eserleri. 1. Nihayetü'l-beyan ii teisi­ri'l-l).ur'an . Daha çok rivayet tefsiri sa­hasında yazılan tefsirlerdeki bilgileri özetleyip bir araya getirmek suretiyle telif edilen hacim li bir eser olup tam bir nüshası N uruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (nr. 460). Diğer nüshaları

parçalar halinde Süleymaniye (Esad Efen­di, nr. 165; Fatih , nr. 398; Hekimoğl u Ali Paşa , nr. 691) ve Köprülü (nr. 65) kütüp­hanelerinde kayıtlıdır. Ömer Nasuhi Bil­men, tefsirin Süleymaniye Kütüphanesin­deki bir nüshasını (Fatih , nr. 398) yanlış­

lıkla Ebu İshak es-Sa'lebi'ye nisbet eder (Büyük Tefsir Tarihi, I, 407) . Kitabın baş­

tan Bakara suresinin 60. ayetine kadar

306

Hacı Mahmud Efendi, nr. 1743/2, Nafiz Pa­şa, 142, Hasan Hüsnü Paşa, nr. 625, Per­tevniyal Sultan, nr. 35). Kaynaklarda mü­ellifin el-Kamil ii'l-fı]f.h ve AJ:ıda]f.u'l­al].bar ii al].bari'l-ebrar adlı eserleri de zikredilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Safedi, e1-Va{f,XXV, 717-718;Sübki, Taba~at, V, 156-157; İsnevi, Taba~atü'ş-Şafi'iyye, ll, 450-451; DavGdi, Taba~atü '1-müfessirin, U, 322; Keşfü '?-?unan, ll , 1947; İbnüi-İmad , Şe?erat, V, 143; Brockelmann. GAL, 1, 440; Suppl., I, 610; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstan­bul1973-74, 1, 407; ll, 502-503; Zirikli, ei-A'Iam (Fethullah). Vll, 259; Bessam Abdülvehhilb ei­Cabi, el-Mu'cernü'l-a'lam, Umasol 1407/ 1987, s. 150; Süleyman Mollaibrahimoğlu, Süleyma­niye Kütüphanesi'nde Bulunan Yazma Tefsir­ler, İstanbul 2002, s. 135-136; Eyyüp Sabri Fa­ni, Mua{a b. /smail el-Mevsılf ve Tefsirindeki Metodu (doktora tezi, 2002). Ondokuz Mayıs Üni­versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 36-46.

li! EYYüP SABRİ FANİ

ı MUAFA en-NEHREVANi

-,

(.si,_,~, ._JWı.Jf )

Ebü'l-Ferec el-Muafa b. Zekeriyya b. Yahya en-Nehrevani el-Ceriri

(ö. 390/ 1000)

Edip, kıraat,

L tefsir ve hadis alimi, fakih.

_j

7 Receb 305 (24 Aralık 917) tarihinde dünyaya geldi. Genellikle tercih edilen bu tarih yanında 303 (915-16) yılında doğ­duğu kendisinden nakledilmiştir. Irak'ta Dicle'nin doğusunda Bağdat ile Vasıt ara­sındaki Nehrevan'dan olmakla birlikte do­ğum yeri bilinmemektedir. Ulemadan olan babası gibi İbn Tarara lakabıyla anılır. Bu lakap bazı kaynaklarda İbn Tarare ve İbn Tarar şeklinde de geçer ki Zebid'i Tarar'ın onun dedesi olduğunu belirtir. el-Celi­sü'ş-şaliJ:ı adlı eserinde verdiği bilgiden (I, 233), 314'te (926) hadis öğrenimi gör­düğü, 316 (928) yılında İbn Ebu Davud ve Ebu Muhammed İbn Said el-Haşimi, bir yıl sonra da Ebü'l-Kasım el-Begavive baş­ka hocalardan, ayrıca Yahya b. Muham­med el-Mehamili, İbn Ukde, Muhammed b. Hemmam el-İskafi gibi Bağdatlı diğer alimlerden ders okuduğu göz önüne alı­nınca on yaşlarında bu şehirde yaşadığı, tahsil için 316 (928) ve 319 (931) yılların­da Nehrevan'da (el-Celisü'ş-şalil:ı, ll , 454;

IV, 41), 323'te (935) Samerra'da (a.g.e., 1, 137; ll, 453; IV, 39), ayrıca Basra'da (a.g.e., ll , 96, 129) bulunduğu ve 335'113 (946)

Hulvan'a gittiği (a.g .e., Il, 222) anlaşıl­

maktadır. Hac için Hicaz'a seyahati (a.g.e.,

Page 2: MUAFA b. iM RANIII, ı 96).Vezir Sahib b. Abbadile görüş-. rnek amacıyla Rey'e gitmesi hariç Irak dışına çıktığı hususunda bilgi yoktur.Bağdat'ta bir süre kadı naibliği

III, ı 96). Vezir Sahib b. Abbadile görüş-. rnek amacıyla Rey'e gitmesi hariç Irak dışına çıktığı hususunda bilgi yoktur. Bağdat'ta bir süre kadı naibliği yaptığı kaydedilir. Muata 18 Zilhicce 390 (19 Ka­sım 1000) tarihinde Nehrevan'da vefat etti. Ölüm tarihini birçok kaynağa aykırı olarak Yaküt el-Hamevi ve İbnü'l-Enba­ri'nin 12 Zilhicce (13 Kasım) şeklinde gös­termesi yanlış olmalıdır.

Dostu İbnü 'n-Nedim , Muata'nın Mu­hammed b. Cerir et-Thberi'nin mezhebini bilme konusunda zamanında tek oldu­ğunu, çeşitli ilimlerde mahir ve güçlü bir hafızaya sahip bulunduğunu belirtir. Ken­disiyle tanışan Ebu Hayyan et-Tevhidi muhtelif ilimler yanında özellikle eser, ah­bar ve Arap tarihi konusunda geniş bilgi­sine dikkat çeker. Sonraki kaynaklar da fıkıh, nahiv, lugat, şiir ve edebiyat alanla­rında devrinin önde gelen simaları ara­sında yer aldığını kaydeder.

Edebiyat alanında Niftaveyh gibi bir üstattan yararlanan Muata bu konudaki eserinde İbn Düreyd, Ebu Bekir es-SUli. İbn Ziyad el-Mukri, Ebu Bekir İbnü 'l-En­bari ve çağdaşı diğer birçok edipten doğ­rudan haber ve kıssalar rivayet etmiştir. İbnü'l-Enbari'nin verdiği bilgiye göre (Nüzhetü 'l-elibbti' , s. 248 ı edebiyattaki hocalarından biri olan Ahfeş el-Asgar'ın

( ö. 3 ı 6/928 ı ? ı ı yine ona atıfta bu alandaki öğrencileri arasında zikredilmesi ( DMBİ, IV, 1 3 3ı yanlıştır. Dilbilimci olarak eklek­tik bir karakter taşıdığı ve belli bir ekole mensubiyetinin gözlenınediği belirtilirse de (Dietrich , CV ıı955J. s. 285ı Basra'da tahsil görmesi ve eserindeki bazı ifade­leri Basriyyun'a meylettiğini düşündür­mektedir (bk. el-Celisü 'ş-şaliJ:ı , II, 28 ı ı .

Şiirlerinden örnekler yanında fesahatine örnek olarak nesrinden de bazı parçalar kaynaklarda yer almıştır.

Tefsir ve kıraat alanındaki bilgisiyle de tanınan Muata bu hususta İbn Şenebuz. Ebu lsa el-Bekkar. Ebu Müzahim Musa b. U beydullah el-Hakani ve Hıdır b. Hüseyin el-Hulvani gibi hocalardan ders aldı. İbn Şenebuzile İbn Mücahid arasında şaz kı­raatler konusundaki ihtilat ve M uMa'nın İbn Şenebuz'un derslerine devam edip diğerinden rivayette bulunmaması . şaz

kıraatleri benimseme hususunda hocası­nın görüşlerine katıldığı şeklinde yorum­lanabilir. önceki ulemadan bu konuda Muata üzerinde etkili olanlardan biri de fıkıh alanında olduğu gibi Muhammed b. Cerir et-Ta beri' dir. Taberi yedi kıraate

bağlılığı vacip görmez ve bu hususta yaz­dığı eserde yirminin üstünde kıraate yer verir (İbnü ' l-Cezerl, en-Neşr, I, 3 ı , 34 ı . Ara­larında Ahmed b. Mesrur el-Habbaz, Ebu Ali Hasan b. Ali el-Ahvazi, Ebü'l-Fazl Mu­hammed b. Ca'fer el-Huzai'nin de bulun­duğu çok sayıda ravisi olmasına ve kıraate dair bir kitap yazmasına rağmen Ebü'l­Kasım el-Hüzeli'nin bütün kıraatiere yer verdiği el-Kamil adlı eseriyle Ebu Ma'şer et-Ta beri, Sıbtu'l-Hayyat ve İbn Fethan' ın kitaplarındaki sınırlı atıflar dışında Mua­fa'nın rivayetlerine kıraat kitaplarında yer verilmemiştir.

Muata, Taberi'nin mezhebinin ateşli bir savunucusu, Taberi'den sonra onun mezhebinin en önemli müelliflerinden biri olmuştur. Taberi'nin vefat tarihi ( 3 ı O/ 92 3 ı göz önüne alımnca onun fıkhını doğ­rudan kendisinden değil talebeleri vasıta­

sıyla öğrendiği anlaşılır. Muata Bağdat'­ta o dönemde yaygın olan Hanefi, Şafii ve Zahiri mezheplerine karşı kendi mezhe­bini savunmuş, Hanefiler'den Muhammed b. Hasan eş-Şeybani'nin el-Cami'u 'l-ke­bir'ine, Ebü'l-Hasan el-Kerhi'ye. Şafıiler'­den Müzeni ile Ebu Yahya el-Belhi 'ye ve Zahiri mezhebinin imam ı Davud ez-Zahi­ri'ye reddiyeler kaleme almıştır (İbnü ' n­Ned'im , s. 292-293). Taberi mezhebinin zamanla ortadan kalkmasıyla diğer tabi­leri gibi Muata'nın bu alandaki eserleri de gözden düşmüş, fıkhi görüşleri unu­tulmuştur. Bu mezhebe mensubiyetinin onun Sünniliği konusunda bir delil olması yanında biyografisine dair kaynaklarda da bu hususta tereddüde yer verilmez. Şii ve Sünni kaynaklarında Şia imamları­nın menkıbelerine dair ondan birçok ri­vayetin nakledilmesi, İmamiyye kaynak­larında onun rivayetiyle gelen bazı hadis­lerin bu mezhebin haklılığını teyit edici mahiyette olmasına rağmen ( DMBİ, IV, ı 3 2 ı Ebu Ca'fer et -TUsi ve Necaşi gibi Mu­ata'ya yakın Şia t abakat müellifleri ve bunları takip edenler onu Şii müellifleri arasında zikretmez. Ancak Taberi'nin ön­ce Şafii mezhebine mensup olması ve fık­hi görüşlerinin yakınlığı sebebiyle Ebü'l­Fida İbn Kesir, M uMa'yı Şafii tabakatma dair eserine alırken M. Ali Müderris gibi bazı biyografi yazarları da onun Şafii ol­duğunu ileri sürmüşlerdir.

Rivayet konusunda güvenilir kabul edi­len Muata'dan ve öğrencilerinden hadis nakledenler arasında Ebü't-Tayyib et-Ta­beri, Ebü'l-Kasım el-Ezheri. Ebü'l-Ala el­Vasıti. Ebu Sa' leb, Ahmed b. Ömer en­Nehrevani'nin adları anılabilir. Şia ulema-

MUAFA en-NEHREVANf

sından Ali b. Muhammed el-Hazzaz. İbn Şazan el-Kummi (Muhammed b. Ahmed). İbn Razi (Ca'fer b. Ahmed el-KummT) ve baş­kaları ondan rivayette bulunmuştur.

Eserleri. İbnü'n-Nedim , Muata'nın yir­mi kadar eserini zikreder ve onun kendi­sine fıkıh, kelam, nahiv ve diğer konular­da eliiyi aşkın risale yazdığım söylediğini belirtir. t. el-Celisü'ş-şalif:ıu'l-kafi ve 'l­enisü'n-naşıJ:ıu'ş-şafi. Kısaca el-Celis ve'l-enis diye anılır. Müellifin edebiyat alanındaki en önemli eseri olup çeşitli ko­nulardaki bilgisini yansıtır. Eserin ihtiva ettiği 1 00 meclis birer hadisle başlar, da­ha sonra tarihi ve edebi ahbar, kıssa ve şiirlerle açıklamalara yer verilir. Üslup ba­kımından Müberred'in el-Kamil'inden etkilenmiş görünmekle birlikte ondan da­ha güzel bir plana sahiptir; ancak el-Ka­mil kadar rağbet görmemiştir. Kıssaların

çoğunun seçildiği Emeviler devri tarihiy­le ilgili önemli bir kaynak özelliği taşıyan eser, ayrıca nakledilen ahbarın tam is­nad ve tarihlerinin verilmesi bakımından dikkat çeker. Albert Dietrich'in geniş bir makalesinde incelediği eserin (ZDMG, cv ı I 955]. s. 27 I -286; Ar. tre. için ayrıca b k. MMİAr.Dm. , XXX/3ıi 3 74/ 19551. s. 380-394) otuz beş meclisi üzerine Muham­med Mustafa Arslan yüksek lisans tezi hazırlamıştır (ı 97 ı , Bağdat Üniversite­si). Muhammed Mürsiel-HGlide Ezher Üniversitesi'nde 1975'te doktora tezi ola­rak yayıma hazırlad ığı eserin ancak elli beş meclisi kapsayan iki cildini yayımla­yabilmiş (Beyrut ı 98 ı -1 983 ). onun vefatı üzerine kalan kırk beş meclisi İhsan Ab­bas neşretmiştir (lll. cilt, Beyrut 1407/ I 987; IV. ciltle birlikte tam olarak Beyrut ı 4 ı 3/1 993). Z. Cüz'. Dört varaklık bir ha­dis cüzü olup Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye'­de bir nüshası bulunmaktadır (Mecami ', nr. 348ı .

Muata'nın kaynaklarda adı geçen di­ğer eserleri arasında fıkıh ve fıkıh usulü­ne dair Kitabü'l-Mürşid, Kitabü'ş-Şü­n1t, Kitabü 'l-Mel:zô.cjır ve's-sicillat, Ede­bü'l-Jsacji, Kitabü't-TaJ:ırir, Kitabü'l-Jju­dud; Arap dili hakkında ŞerJ:ıu Mu]].ta­şari Ebi 'Ömer el-Cermi, el-Muf:ıave­re; tefsir ve kıraate dair Tefsirü 'l-Kur­'an (e t-Tefsirü 'l-kebir), Kitabü'l-Kıra'at, Te'vilü '1-Kur'an, el-Beyanü '1-mucez 'an 'uJUmi'l-Kur'ani'l-mu'ciz, Kitab fi 'ileli'l-Jsıra'at ve beyani v ücuhiha anı­labilir. Altı cilt olduğu belirtilen büyük tef­sirinin el-Celisü 'ş-şaliJ:ı 'te an dığı el-Be­yanü'l-mucez olması muhtemeldir.

307

Page 3: MUAFA b. iM RANIII, ı 96).Vezir Sahib b. Abbadile görüş-. rnek amacıyla Rey'e gitmesi hariç Irak dışına çıktığı hususunda bilgi yoktur.Bağdat'ta bir süre kadı naibliği

MUAFA en-NEHREVANf

BİBLİYOGRAFYA :

Tacü 'l-'arüs, "trr" md.; Müafa en-Nehrevani, ei-Celfsü 'ş-şali/:ıu '1-ka{f ve'l-enisü 'n-naşı/:ıu 'ş­şa{f (nş[ M. Mürsl ei-HOII), Beyrut 1413/1993, 1, 137,170, 189,206,217,233, 308; ll, 96, 129, 222, 281,453, 454; lll, 34, 67, 81, 196, 380; IV, 39, 41 , 135, 143; ayrıca bk. neşredenin girişi, 1, 19-156; İbnü'n-Nedim , ei-Fihrist (Teceddüd). s. 292 -293 ; Hatib, Tarii)u Bagdad, XIII, 230-231; Kemaleddin ei-Enbari. Nüzhetü'l-elibba' (nşr. M. Ebü'l-Fazl İbrahim) , Kahire 1386/1967, s. 248, 329-330; ibnü'I-Cevzi, ei-Munta;:am, Vll, 213-214; Yakut, Mu'cemü 'l-üdeba', XIX, 151-154; İbnü'I-Kıfti, İnbahü 'r-ruvat, lll , 296-297; İbn Hallikan. Vefeyat, V, 221-224; Zehebi. A'la­mü 'n-nübela', XVI, 544-546; a.mlf., Ma'ri{etü '1-~urrfı' (Aitıkulaç). ll, 652-653; Ebü'I-Fida İbn Ke­sir. Taba~atü '1-fu~ahfl'i'ş-Şfıfi'iyyin(nşr Ahmed Ömer Haşim- M. Zeynühüm M. Azeb). Kahire 1413/1993, 1, 338-339; İbnü'I-Cezeri, en-Neşr, ı, 31, 34; a.mlf., Gayetü 'n-Nihfıye, ll , 302; Da­vüdi, Taba~atü'l-müfessirfn (Lecne), ll, 323-326; Tebrizi, Rey/:ıflnetü'l-edeb, VI, 270-272; Sezgin, GAS, ı , 522-523 ; Aga Büzürg-i Tahrani, e?-:feri'a ila teşan[fi'ş-Şi'a, Beyrut 1403/1983, V, 128; A. Dietrich, "Das Kitab al-Galis wa'l-anis des Mu'afa, ein wertvolles altes Adab-Werk", ZDMG, CV ( 1955). s. 271-286; Riyazürrahman eş-Şirvani, "el-~(li Ebü'l-Ferec el-Mu'afa. b. Ze­keriyya ve kitabühü el-Ce!Is ve'l-en!s", Mecel­le tü '1-Mecma'i'l-'ilmiyyi'I-Hindf, l/1 , Aligarh 1976, s. 91-106;Ahmed Paketçi, "İbn Tarara", DMBİ,IV, 132-134. !!il AHMET ÖZEL

r

L

MU AHAT (öl>f~f)

Hz. Peygamber'in Medine'de ensar ve muhacirlerden bazılarını

birbirleriyle kardeş ilan etmesi. _j

Arapça uhuvve kökünden türeyen mu­ahat sözlükte "biriyle kardeş olmak, biri­ni kardeş edinmek" anlamına gelir. Re­sul-i Ekrem, hicretin ardından Medine'de toplumun iç dinamiklerini harekete geti­ren bir dizi icraat yapmıştır. Bunların için­de selamın yayılması , açiarın doyurulma­sı, yakınların ziyaret edilip gözetilmesi ve mescid yapılması gibi sosyal içerikli emir ve tavsiyelerin ön plana çıktığı görülür. Bazı Mekkeli sahabilerin önce kendi ara­larında, daha sonra ensardan bazı kimse­lerle kardeş ilan edilmesi bu doğrultudaki icraatın en önemlilerinden biridir. İlk kar­deşliğin hicretten önce veya sonra tesis edildiğine dair farklı rivayetler vardır. Hz. Ebu Bekir ile ömer'in , Hz. Osman ile Ab­durrahman b. Avf'ın, Talha b. Ubeydullah ile Zübeyr b. Avvam'ın, Sa'd b. Ebu Vak­kas ile Mus'ab b. Umeyr'in, Ebu Ubeyde b. Cerrah ile Ebu Huzeyfe'nin azatlısı Sa­lim'in, Hz. Hamza ile Zeyd b. Harise'nin ve Bilal-i Habeşi ile Ubeyde b. Haris'in kar­deş kılındıkları bilinmekle beraber bunun

308

ne zaman gerçekleştiği belli değildir. Hz. Ali kendi durumunu sorduğu zaman Re­sul-i Ekrem ona, "Sen benim dünyada ve ahirette kardeşimsin" cevabını vermiştir (İbn Hi şam. ll, ı 5 ı).

Buhar!' den gelen . "Hicretten yaklaşık beş ay sonra Mescid-i Nebevl'nin inşaat günlerinde Hz. Peygamber. muhacirlerle ensardan kırk beşer kişiyi Enes b. Ma­lik'in evine çağırdı ve 'İslam dininde hilf yoktur. din kardeşliği vardır' diyerek bun­ların arasında ikişer ikişer kardeşlik ak­detti; diyet ve fidye meseleleri dahil ol­mak üzere karşılıklı sorumluluk ve yü­kümlülüklerini açıkladı" şeklindeki rivaye­te göre ("Menal9-bü'l-enşar", 5, 7; "Şavm", 76) kardeş ilan edilenlerin sayısı doksan, bazı rivayet! ere göre ise ellişerden 1 00 kişidir (İbn Sa'd, I, 238) . Sayının kırk dört veya seksen iki olduğunu söyleyenler var­sa da bu rakamlar tesbit edilebilen isim­lere dayanılarak varılan sonuçlardır (fark­lı rivayetler için bk. Köksal. I. I 10). Yaygın görüş, kardeş ilan edilenlerin 90-1 00 ki­şiye ulaştığı şeklindedir; Makrizi ise bun­ların toplam 186 kişi olduğunu söyler (İm­

ta'u'l-esma', ı. 69).

Muahat, İslam toplumunda bütünleş­menin gerçekleştirilmesine ve o günkü sosyokültürel ve ekonomik problemierin çözümüne büyük kolaylıklar getirmiş. özellikle hilf denilen Cahiliye adetinin or­tadan kaldırılmasını, yurtlarından ve yu-

. valarından ayrı düşen muhacirlerin ga­ripliğini, mahzunluğunu gidererek Medi­ne'ye ve Medineliler'e ısınmalarının kolay­laştırılmasını. onlara maddi destek im­kanları araştırılırken bunun manevi bir kardeşlikle desteklenmesini ve yardım görmelerinden doğabilecek psikolojik · ezikliğe fırsat verilmemesini, o zamana kadar yaşadıkları ağır şartlarda tecrübe kazanan muhacirlerin ensara mürşid. en­sarın da onlara bir nevi öğrenci kılınarak eğitici bir hareketin başlatılmasını. ashap arasında seeiye ve karakter benzerliğinin belirginleştirilmesini ve her iki zümrenin ortak bir paydada buluşarak zihniyet be­raberliği içinde inkarcı, münafık ve yahu­di fitnelerine karşı birlikte hareket etme­lerini sağlamıştır. Muhacirlerle ensar ara­sında ahdi kardeşlik kurulmasında bun­lardan başka yararlar da gözetilmiştir. Mesela Mekkeli putperestlerin Abdullah b. Übey b. Selul gibi münafıkları ve o ka­nalla Medineliler'i askeri saldırıyla tehdit etmesi kardeşlik psikolojisiyle birleşen müslümanlar karşısında etkisiz kalmış­tır. Ayrıca ileride vuku bulacak askeri se­ferlerde kardeşlerden şehirde kalanın her

iki ailenin işleriyle ilgilenmesi sebebiyle diğerinin gönül huzuru içinde savaşa ka­tılması sağlanmış olacaktı . Araplar ara­sında her zaman çıkabilecek kabilecilik gayretine dayalı tefrikaya karşı en etkili önlem de yine muahattı. Uhuvvet tesi­sinden sonra kardeşler arasında bir süre miras hükümleri de geçerli sayılmış (el­Enfal 8/72). ancak buna Bedir Gazvesi'­nin ardından son verilerek miras sadece nesep yönünden yakınlığı olanlara has­redilmiştir (el-Enfal 8/75). Muahatın mi­ras hukuku dışında kalan yardımlaşma, birbirine destek olma. öğüt verme. öğüt alma tarzındaki hükümleri ise daima yü­rürlükte kalmış , bu anlamıyla kurum bü­tün mürninleri içine alacak şekilde (din kardeşliği) genelleştirilmiştir (el-H ucurat 49/10).

Mu haciriere çok yakınlık gösteren Me­dineliler onlarla bütün mal varlıklarını bölüşmek istemişlerse de muhacirler bu­nu kabul etmemiştir. Sonuçta Hz. Pey­gamber, mülkiyeti ensarda kalmak üze­re muhacirlerin emekleri karşılığında ürü­ne ortak olabileceklerini bildirmiş. böyle­ce birlikte çalışılıp elde edilen kazanç pay­laşılmıştır. Muhacirlerin borç alarak bunu daha sonra ödemek istemelerine karşılık ensarın yardım etme arzusu, kendi yok­sulluklarını unutup muhacir kardeşleri­nin ihtiyacını gidermeyi (Isar) ön plana alacak kadar artmıştır (ei-Haşr 59/9). Ni­tekim Enes b. Malik'in nakline göre Re­sul-i Ekrem, Bahreyn arazisini parça par­ça ayırıp dağıtmak üzere önce ensarı topladığında onlar hisselerinden feragat ederek şöyle demişlerdir: "Ey Allah'ın re­sulü! Muhacir kardeşlerimize bunun bir mislin i vermedikçe bize bir şey verme" ( Tecrid Tercemesi, X, 15). Aynı şekilde Be­ni Nadir ganimetieri paylaştırılı rken yine Medineliler'in buna benzer bir tutum or­taya koyduğu bilinmektedir (Elmalılı, VII, 4843).

Ensarın muahat çerçevesinde muha­cirlere karşı yardımları, destek ve fera­gatları müslümanların Medine'nin iktisa­di hayatında söz sahibi olmasına yol aç­mıştır. Muhacirler kanalıyla kurulan müs­lüman çarşı-pazarında İslam'ın ekono­mik ve ticari hayata getirdiği değerler uygulanmış. bunun sonucunda yahudi­lerin ensar üzerindeki iktisadi tesirleri azalmaya başlamıştır. öte yandan Hz. Ömer ile İtban b. Malik örneğinde görül­düğü gibi kardeşlerden bazıları, Hz. Pey­gamber'i nöbetieşe takip ederek gündüz öğrendiklerini akşam işinden dönen kar­deşlerine aktarıyorlardı. Böylece muaha-