plautus
TRANSCRIPT
1
DURUM ÇALIŞMASI: Plautus’un Oyunları: Komik Olan Nedir? Komedi insan ırkı için batı dramatik eleştiri tarihinin önerdiğinden çok daha önemlidir. Tragedya
insanlık tarihini iki bin yıldan daha fazla belirleyici olmuştur. Aristoteles (M.Ö. 384‐322) yazdığı ünlü
Poetika adlı eserini büyük oranda Antik Yunan Tragedyasına ayırmış, komedyaya üstünkörü
değinmiştir. Eğer komedi hakkında yazdığı söylenen kitabı gerçekten yazıldıysa bile asla ortaya
çıkmamıştır. Batı teorisine göre komedi tragedyanın yüksek karakterleri, yüceltilmiş dili, acı çeken
insan konularının ahlaki ağırlığı ve baskı altında insan potansiyeli hakkındaki sınırsız idealizmi
nedeniyle, ikinci derece bir zırvalıktır. Bununla birlikte ilk Antik Yunanlı filozoflar tiyatronun insan
deneyimlerini gerçekleştirmesinin komik bakış açısın olmadan yarım kalacağını fark etmişlerdi.
Sokrates bir keresinde arkadaşlarıyla içerken komedinin dahisi komedinin dahisiyle aynı düzeydedir
önermesini getirmiştir1. Bununla birlikte, Hamlet, Macbeth gibi trajedilerinde krallarla soytarıları
birbirine karıştıran Shakespeare’nin aksine Yunanlılar ve Romalılar trajedi ve komediyi ayrı tutular.
Tabii bu durum Shakespare’nin ardından gelen neoklasik eleştirmenler için çok acıydı. Bu durum
çalışmasında, Romalı komedi yazarı Titus Maccius Plautus’un (254‐184) seçme oyunlarını 1900 yılında
gülme üstüne yazdığı kitabında komediyi ciddiye alan Fransız düşünür Henri Bergson’un (1859‐1941)
komik teorisinin ışığı altında inceleyeceğiz.
İlk önce bir tür olarak komedinin kabul edilmiş karakteristiği hakkındaki önde gelen batı görüşlerine
bazılarını ele almak yararlı olacaktır. Aristoteles’in eleştirel yöntemi belli başlı Atina örneklerinden
yola çıkarak drama için evrensel kuralları koyacak biçimde tümevarımlıdır. Tragedyayı ve komedyayı
birbirinden ayırarak Aristoteles komedinin “ortalamadan daha kötü insanı taklit etme eğiliminde,
[tragedyanın] ise ortalamadan daha iyi insanı taklit etme eğiliminde olduğu” sonucuna varır.
Aristoteles, komedinin “alt sınıf” insanlardan oluşurken, tragedyanın başkarakterleri yüce ve şöhretli
(soylu veya yönetici) ailelerin mensubu olmalıdır2. Komedinin evi, Poetika’ya göre, saray değil ancak
sıradan insanın yaşadığı yer veya mahallenin bir sokağıdır. Komedinin konusu evle ilgili konulardır ve
olay örgüsünün yiyecek, para, cinsellik veya sosyal statünün çeşitlemelerini içereceği söylenebilir.
Ayrıca, Aristoteles’e göre, tragedyada başkarakterin çöküşüne neden olacak bir hata yaparken, yine
Aristoteles’ten öğrendiğimize göre komedyadaki başkarakterde aynı niteliktedir. Aristoteles,
komedinin asıl esprisinin acı veya yıkıcı olmayan bir hatadan kaynaklandığı görüşündedir3.
Aristoteles’in ciddi çözümlemesini izleyen diğer teorisyenler yüksek ve düşük komedi ayırımına
gittiler. Yüksek komedide mizahın çoğunluğu fikirlerden ve zeki bir dilden kaynaklanır. Daha toplum
odaklı eleştirmenler bu türün ekonomik olarak imtiyazlı ailelere özgü olduğunu işaret eder. Düşük
komedide mizah ince yansıtmalardan çok hızlı gelişen olaylar ve fiziksel eylemlerden kaynaklanır, bu
türde beden en temel oyuncudur. Fallus en eski batı komik biçiminin çıkış noktasıdır. Fallus Antik
Yunan satir oyuncularının kostümlerinin altına yerleştirilirdi. Barı komedisi hakkındaki bu görüşlere
Northrop Frye’ın komedinin arketip teorisi konusundaki verimli gözlemleri eklenebilir. Frye’e göre
1 Plato (1942) “Symposium”, First Great Dialogues (çev.B. Jowett), New York: Walker J. Black, s. 215‐216. 2 Aristotle (1957) Aristotle’s Poetics: The Argument (çev. G. F. Else), Cambridge, Mass: Harvard University Press, s. 376. 3 Y. a. g. e. s. 183.
2
komediler genellikle akşam yemeği, düğün gibi yeni bir toplumun oluşturulma aşamasında olduğunun
işareti şenlik ritüeliyle sone erer.4
Dönemin kayıtlarına göre Plautus M.Ö. 205 ile 185 yılları arasında yaklaşık 130 oyun yazdı. 21 uzun
oyunu deneyimli teatral bir beceri örneğidir. Oyunların karakteristik özellikleri Roma ailesiyle ilgili çok
hızlı olay örgüleri, etkili biçimde tanımlanmış karakterleri, zeki dili ve geniş fiziksel eylemleridir. Dolup
taşan komik enerjileriyle Plautus’un komedileri Terence’in (M.Ö. 195‐159) görece daha karmaşık
karakterlerle ve fikirlerle inşa ettiği, daha akılcı ve kısıtlı komedilerinin tam karşısında yer alır.
Plautus’un komedilerine Henri Bergson’un komik prensiplerinin çoğu uygulanabilir.
Bergson’a göre kibir makineleşmiş tam olarak kendini tanımayan komik karakterin ateşleyici
unsurudur. Plautus’un Palavracı Asker (Miles Gloriosus, M.Ö. 205) oyununun başkarakteri bütünüyle
kendini beğenmiştir, zaferleriyle, kuvveti (bir yumrukta bir fil öldürdüğünü söyler) ve cinsel gücüyle
övünür. Efendisinin devasa zırhını taşımaya çalışan kölesi, efendisinin gülünç dalkavukluk açlığını
giderir. Köle bir keresinde efendisini tanımlarken “Kaderin atak korkusuz nazik sevimlisi” ifadesini
kullanır. Oyunun ilerleyen bölümlerinde, her kadının onu istediğinden emin olan ve Jüpiter’den
sadece bir gün sonra doğduğuna, Venüs’un torunu olduğuna inanan palavracı asker kendini budalaca
över. Hizmetkarının planı ve oyunun tek amacı onu bu şekilde pohpohlayarak kibirlenmesini
sağlamaktır. Oradaki hizmetçi kızlardan biri ona “Selam, muhteşem varlık! / Ah, diğer erkeklerin
ötesinde, tüm zamanların erkeği / iki tanrının sevgilisi” diyerek selam verince, “hangi ikisi?” diye
sorar. Plautus’un Çömlek oyununda yaşlı cimri Euclio, Bergson’un robotudur. Euclio paraya takıntılıdır
ve bu nedenle sakladığı bir çömlek altını birinin çalacağından korkarak, çömleği sakladığı yerde
eşelenen ve anında öldürdüğü horozda dahil herkesten şüphelenir. Kızının aşığının zeki hizmetkârı
Euclio’nun altınlarını çalar ve Euclio kızına aşığıyla evlenmesine izin verir, çünkü bu sayede altın
çömleğine kavuşacaktır.
Mizah kaynağı olarak Bergson’un insan mekanizasyonu düşüncesi olgu örgüsü durumlarını ve
dolantılarını genişletir. “Bir kişinin veya grubun geçmişi bazen teller, dişliler veya yaylarla çalışan bir
oyun gibi görünür”5. Bu görüş Plautus’un birbirinin aynı ikiz erkek kardeşin İkizler oyununda yansır.
Kötü kader nedeniyle birbirinden uzun zamandır ayrı kalan, ikizler Epidamnum şehrinde şans eseri
biraya gelirler, ancak birbirilerini tanımaları bir dizi yanlış anlaşılmanın sonunda gerçekleşir. İkizlerde,
yaşamın tekrar eden kazara çalışmaya başlamış bir makine olduğu izlenimi vardır. İkizler insanların
yani aritmetiğin değişimli öğelerinin kişisel kimlikler hakkındaki tahminlerimizi altüst etmesinin
kaygılandırıcı olasılığını yansıtırlar. İkizler’de olay örgüsü ikizlerin varlığıyla başlayan karmaşıklıklar
muhasebesidir. Syracuse’lı ikiz tüm dünyada kardeşini arayarak kardeşinin yaşadığı Epidamnum
şehrine gelir. Epidamnum’lu ikizin metresi Syracuse’li ikizi sevgilisi sanarak yanlışlıkla evine alır.
Epidamnum’lu ikizin kızgın karısı ve evin tüm hizmetkarları Syracuse’li ikizi Epidamnum’lu ikiz sanır.
İkizlerin her biri yaşadıkları dünyanın çıldırdığını düşünür. Herkes ikizlerin delirdiğini düşünürler. Bir
hiddet anında Syracuse’li ikiz herkesten kurtulmak için deli numarası yapar. Plautus, bir ikiz kapıdan
çıkarken, diğerini içeri alarak karmaşayı katlar. Bütün herkes zembereği boşalmış saat gibi kapıdan
çıkıp girmeye başlar. Seyirci şakayı anlamakta zorlanmaz, çünkü Plautus içeri giren ikizin kimliğini
dikkatle belirler. Oyunun doruk noktasında, ikizler sahnenin ortasında karşılaşır, birbirlerini inceler,
birbirlerini tanıyarak karmaşayı çözerler.
4 Frye, N. (1957) Anatomy of Criticism, Princeton: Princeton University Press, s. 163‐168. 5 Bergson, H. (1956) “Gülme”, Comedy, Garden City, New York, Doubleday Anchor Books, s. 116.
3
Bergson’un mekanizasyon kuralı Plautus’un diyaloglarının işlevselliğinde de görülebilir. Urgan’ın
sonlarına doğru Daemones ve Daemones’ın kızının aşığı için çalışan kölesi, Trachalio, cevabın sürekli
“olur” olduğu hızlı bir diyaloga girerler. “Olur” on yedi defa tekrarlanır. Trachalio çıktıktan sonra
dizgeyi geliştirir.
Deamones: Olur, olur, “olur”dan başka bir şey yok. Bu günlerde olurun olmazını fark edecek. Umarım. [Bir başka köle, Gripus girer.] Gripus: Eğer sizinle konuşmak istersem, efendim, olur mu? [Deamones yerinden zıplar.]
Bir dakika sonra, Trachalio, Deamones’in aşığı genç soylu Plesidippus ile benzer bir diyaloga girer.
Plesidippus: Bu gün nişanlanacak mıyız sence? Trachalio: Evet. Plesidippus: Yaşlı adamı onunla tanıştığım için kutlayacak mıyım? Trachalio: Evet. Plesidippus: Peki annesini? Trachalio: Evet. Plesidippus: Öyle mi düşünüyorsun? Trachalio: Evet. Plesidippus: Ne yapıyorsun? Trachalio: Düşünüyorum. Plesidippus: Ne düşünüyorsun? Trachalio: Senin düşündüğünü. Plesidippus: Kendi düşüncen yok mu? Trachalio: Evet.
Her iki durumda da köle Trachalio’nun robot benzeri cevapları dilin kendisini çözmekle tehdit eden
komik bir momentum yaratır.
Bergson’un soyulan hırsız, çocukları tarafından ders verilen anne‐baba benzeri tersine çevirme ve
kartopu etkisi (kesin başarısızlığa neden olan zincirleme olaylar) komik olanın yaratılması hakkında
başka görüşleri de vardır. Bergson’un görüşlerine göre son bir komik durum kaynağı ekleyebiliriz:
kendi gelenekleriyle dalga geçen tiyatro. Plautus’un Amphitryo oyununun prologundan alınan
aşağıdaki alıntıyı inceleyelim:
Bu trajedinin olaylarını anlatmadım. Neyse efendim… Bir trajedi mi? Şey, aslında bunu kolayca değiştirebilirim. Her şeyin ötesinde ben bir tanrıyım. Bu oyunu kolayca bir komediye
çevirebilirim.
Bu alıntı sadece Mercury’ye mahalle arkadaşı gibi davranılmasının yanında Plautus’un tiyatro geleneği
ile de dalga geçmesi açısından komiktir.
Plautus’un ikinci adı Massius aslında eski Atella farslarında açgözlü ve pisboğaz soytarı tiplemesi olan
Maccus’un bir türevi olabilir. Olasılıkla Plautus bu tipi canlandırmıştır.
4
YORUMSAL YAKLAŞIM: BÖLÜM I: Henry Bergson’un Gülme Teorisi Bergson bir düşünürdür ve özellikle dirimselcilik (vitalism) felsefesiyle tanınır6. Bergson’un felsefesi
bir yere kadar zamanının bilimsel akılcılığına, insanlığın özelde iş yerlerinde ve genelde orta sınıf
yaşamının giderek daha fazla saat gibi bir mekanizmaya dönüşmesine karşı çıkıştır.
Bergson’un komik teorisi “mekanik bir şeyin canlı başka bir şeyle kaplanmasının” komik olarak
tanımlandığı yönündedir. Bergson “tam dengesinde yapılan davranışlar, jestler ve insan bedeninin
hareketleri eğer bize neredeyse makineleşmiş izlenimi yaratırsa güldürebilir”7. “Saate benzeyen ve bir
kere kurulunca otomatik olarak çalışma becerisi olan”8 son derece basit fikirli birini gördüğümüzde
güleriz. Tam bir insan gibi değil de sabit fikirli bir robot gibi davranan karakterlere güleriz9. Bergson’a
göre, komik karakterler “katılık, otomatiklik, boş kafalılık ve çekingenlik”10 özelliklerinden oluşur.
Gülme asosyal yaratıkların toplum tarafından düzeltmesidir.
Bergson’un teorisini kullanarak komedi çözümlemesinde sorulabilecek sorular:
1. Hangi dramatik karakterlerde makine benzeri, kalın, katı ve çekingen olduğu için bizi güldüren
davranışları görürüz?
2. Bir oyunun eylemi nerede mekanik bir hal alır?
3. Bir oyunun dili nerede mekanik bir hal alır?
6 Canlı organizmalardaki hadiselerin yalnız mekanik ve kimyasal kuvvetlerden meydana gelmeyip, hayati bir prensibe dayandığını iddia eden teoridir. 7 Bergson, H. (1956) “Gülme”, Comedy, Garden City, New York, Doubleday Anchor Books, s. 84, 97, 79. 8 Y. a. g. e. s. 156. 9 Y. a. g. e. s. 180. 10 Y. a. g. e. s. 156.