ruzgar tüneli ve akis görüntüleme teknikleri hakan kaykisizli
DESCRIPTION
Rüzgar Tüneli ÇeşitleriHız Ölçüm TeknikleriAkış Görüntüleme TeknikleriBenzerlik ve Model TeorisiTRANSCRIPT
RÜZGAR TÜNELİRÜZGAR TÜNELİRÜZGAR TÜNELİRÜZGAR TÜNELİ
VEVEVEVE
AKIŞ GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİAKIŞ GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİAKIŞ GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİAKIŞ GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİ
Hakan KaykısızlıHakan KaykısızlıHakan KaykısızlıHakan Kaykısızlı
2
RÜZGAR TÜNEL İ VE AKI Ş GÖRÜNTÜLEME TEKN İKLER İ
ARALIK 2012, KOCAEL İ
Hakan Kaykısızlı
3
“Efendiler, dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için,
en gerçek yol gösterici, bilimdir, fendir. Bilim ve tekniğin dışında yol gösterici
aramak, aymazlıktır, cahilliktir, sapkınlıktır.”
Mustafa Kemal , 1924
4
TEŞEKKÜR
Hayatım boyunca hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen sevgili anne ve babama çok
teşekkür ediyorum.
Canım eşim Gülin ve oğlum Volkan’ın sevgisine ve desteğine bir ömür boyu ihtiyaç
duymaya devam edeceğim.
Sizleri çok seviyorum.
5
İÇİNDEKİLER
1. Giriş 5
2. Akışkanlar Mekaniği Temelleri 7
3. Rüzgar Tüneli 14
a. Rüzgar Tüneli Tipleri 16
b. Rüzgar Tüneli Dizaynı 25
c. Rüzgar Tüneli Düzeltmeleri 50
d. Tünel Test Bölümü Kalibrasyonu 53
4. Hız Ölçüm Teknikleri 60
a. Lazer Doppler Anemometre 60
b. Statik-Pitot Tüp 72
c. Kızgın Tel Anemometresi 78
d. Pervaneli Anemometre 80
e. Sonik Anemometre 80
5. Akış Görüntüleme Teknikleri 81
a. Boya, duman 83
b. Yağ Tekniği 86
c. Şerit Tekniği 87
d. Hidrojen Baloncukları Tekniği 90
e. PIV 93
f. Gölge ve Schlieren 97
g. Interferometrik Hologram 100
h. Bilgisayar Destekli Akış Görüntüleme 102
i. Elektrik Kıvılcımları Tekniği 106
6. Benzerlik Ve Model Teorisi 111
a.Giriş 111
b.Boyutsuzlaştırılmış Büyüklükler 114
c.Buckingham Pi Teoremi 126
d.Deneysel Gereklilikler 136
Kaynaklar 162
Ek 1 Hız basınç sıcaklık düzeltmeleri 170
Ek 2 Yoğunluk hesaplaması 173
6
1. GİRİŞ
Bu kitap rüzgar tüneli testleri ve akış görüntüleme teknikleri ile ilgili bilgileri içeriyor. Yine
bu kitapta çeşitli tiplerdeki rüzgar tünellerini ve bunların dizayn aşamasında dikkate alınması
gereken parametrelerini, rüzgar tüneli testlerinin vazgeçilmez gerekliliklerinden birisi olan
benzerlik ve model teorisini, bazıları rüzgar tünelinde bazıları su tünellerinde
gerçekleştirilebilecek akış görüntüleme tekniklerinin anlatımlarının detaylarını bulacaksınız.
Akışkan hareketi, ısı ve kütle transferi gibi konular, momentum, enerji ve kütle gibi
fiziksel özelliklerin transferleri ile ilgilidir. Taşınım olarak da adlandırılan bu olaylar hem
deneysel hem teorik olarak çözümlenebilir. Bu olayı bir şema ile gösterecek olursak;
Şekil 1.1 Akış özelliklerinin çalışılma metotları
Deneysel kısım altında yer alan akış ölçümü ile ilgili bölümü rüzgar tüneli çalışmaları ve akış
görüntüleme teknikleri ile tamamlayacağız. Teorik yaklaşımlar tabi ki bu deneysel
metotlarda yol gösterici ve çıkış noktalarıdır.
Laboratuar bazında yürütülen rüzgar tüneli çalışmaları gerek araştırma kurumlarında
gerekse üniversitelerde genellikle düşük hızlar dediğimiz yaklaşık 100 m/s altındaki hızlarda
deneylerin yapılmasını kapsamaktadır. Özellikle enerji tüketimi açısından da bazen yüksek
maliyetler gerektirebilen rüzgar tüneli çalışmalarını düşük hızlarda model bazında
yürütmenin avantajları olabilir.
Kara, hava ve deniz taşımacılığında herhangi bir araç dizaynından önce bu tip testlerin
yapılması zorunluluğu vardır. Bu testler bazen maliyet noktasında bazen güvenlik bazen de
dizayn kriterlerini tam belirleyememek konusunda üretim aşamasında karşılaşacak sorunları
gidermek amaçlı olabilir.
Akışkan, ısı, kütle, enerji…
Deneysel Teorik
Akış Ölçümü
Akış Görüntüleme
Analiz
Hesaplamalı Akışkanlar Mekaniği
7
2. AKIŞKANLAR MEKAN İĞİ TEMELLER İ
Bir cisim akışkan içerisine bırakılırsa akışkan tarafından cismin yüzeyine dik bir kuvvet etkir.
Birim yüzey alanı başına düşen bu kuvvet basınçtır. Eğer yerçekimi etkisi göz ardı edilirse
basınç her noktada eşittir. Örneğin insan vücuduna havanın uyguladığı kuvvet 1013 mbar dır
ve bu atmosferik basınç olarak bilinir.
Eğer cisim durağan akışkan içerisinde hareket ediyorsa veya aynı şey demek olan
hareketli akışkan içerisinde bir cisim sabit duruyorsa sadece basınç kuvveti değil yüzeye
paralel bir başka kuvvette etkir cisme. Hareketli akışkan yada hareketli cisim durumunda
çisimin sebep olduğu akışkanın yer değiştirmesi basıncın düzgün dağılmasına engel olur.
Şekil 2.1 de gösterilen yüzeye teğet olan kuvvet de akışkan viskozitesinden kaynaklanan
kayma gerilmesidir.
Bu kuvvetlerin tüm yüzey boyunca entegrasyonu cisim üzerine etkiyen kaldırma ve
sürükleme kuvvetlerini verir. Kayma gerilmesi yüzey dışında hız gradyanı oluşumuna sebep
veren, cisim yüzeyine dik yönde akışkanın momentum aktarımı olarak tanımlanabilir. Pek
çok deneysel çalışmada bu etkinin görüldüğü yüzeye yakın kısımlar sınır tabakası olarak
adlandırılır ve bu bölgeler dışında kalan kısma mükemmel akışkan olarak davranılır. Bu
matematiksel analizleri kolaylaştıran bir yaklaşımdır.
Viskozite
İki plaka arasında bir akışkanın olduğu bir düzenek şekil 2.2 de gösterilmekte. Bu plakalardan
üsttekinin aniden harekete geçtiğini düşünelim. Hız dağılımının zamanla değiştiğini ve
akışkanın üst tarafının alt tarafa göre daha hızlı sürüklendiğini ve sonunda yukardan aşağıya
doğrusal bir hız dağılımına ulaşıldığını görürüz. Akışkanın bu davranışını, üst plaka
tarafından akışkana verilen x yönündeki momentumun moleküler transport işlemi ile alt
tabakalara aktarımı olarak yorumlayabiliriz.
Basınç Kayma gerilmesi
Şekil 2.1 Basınç ve kayma gerilmesi
8
Şekil 2.2 İki paralel plaka arasındaki viskoz akışkanın hız dağılımı
Daimi bir hareket elde etmek için akışkanın sürtünme kuvvetine karşı üst plakaya teğet bir
kuvvet uygulamak gerekir. Birim alan başına düşen sürtünme kuvveti yada kayma gerilmesini
veren ifade,
dy
du
h
V µµτ == (2.1)
bu denklemdeki oran faktörü µ viskozite olarak adlandırılır. Bu ifade de Newton viskozite
kanunu olarak bilinir ve bu kanuna göre hareket eden akışkanlara da Newtonian akışkan
denir. Viskozite basınçtan bağımsız fakat sıcaklığa bağlı bir akışkan özelliğidir. Sıvılar için
artan sıcaklıkla viskozite düşer, gazlar için artar. Şekil 2.3 akışkanın kayma gerilmesi ve hız
gradyanına bağlı olarak gösterdiği davranışın adlandırıldığı grafik verilmiştir.
Karşımız çıkan bir diğer nokta da akışkan hareketinde sürtünme ve eylemsizlik
kuvvetlerinin ilişkisinin öneminden dolayı tanımlamak durumunda olduğumuz kinematik
viskozite;
ρµυ = (2.2)
y x
h t < 0
V t = 0
u (y,t) 0 < t < ∞
u (y) t = ∞
9
Şekil 2.3 Newtonian ve diğer tip akışkanların karakteristiği
Laminar ve Türbülanslı Akı ş
Osborne Reynolds dairesel kesitli şeffaf bir boruda akışkanın hareketini görüntülemek üzere
bir deney düzeneği kurar. Akışın içerisine de bir uçtan sürekli mürekkep enjekte eder. Düşük
hızlarda bu mürekkebin dağılmadan akışla birlikte boru boyunca devam ettiğini gözlemler.
Akış hızı yavaş yavaş arttırılırken bir kritik değere ulaştığında mürekkep dağılmaya başlar.
Hız değeri, boru çapı ve akışkan viskozitesine bağlı olan Reynolds sayısı ile akışın bu
davranışı tanımlanır ve düzgün akışın sağlandığı hızlara kadar olan kısım “laminar” ve akışın
çalkantılı, bozuk bir hal almaya başladığı bölgede “türbülanslı” akış olarak adlandırılır.
µ
ρVD=Re (2.3)
Reynolds sayısının 2.3 numaralı formülle ifade edildiği akış tipleri şu şekilde sıralanabilir,
Re < 2000 Laminar akış
2000 < Re < 4000 Geçiş bölgesi
Re > 4000 Türbülanslı akış
Kayma gerilmesi
dy
du
Bingham
Pilastik
Pseudo-plastik
Newtonian
Dilatant
10
Şekil 2.4 Reynolds deneyi (Van Karman Institute)
Hagen-Poiseuille prensibine göre dairesel kesitli boruda tam gelişmiş akış için laminar
akış hız profilini veren bağıntı,
−=2
2/12
d
rUu (2.4)
ve yatay eksende basınç düşüşü ifadesi,
Re
64
2
2
d
U
dx
dp ρ−= (2.5)
Şekil 2.5 de gözüktüğü gibi türbülanslı akışta hız profili daha daha düz bir görünüm alır
ve laminar akışa göre basınç düşüşü daha fazladır.
Şekil 2.5 Laminar ve türbülanslı akış hız profili
x
Laminar akış Türbülanslı akış
11
Sınır Tabakası
Viskozite etkisinden dolayı yüzeyle temas eden bölgelerde sıfırdan başlayıp artan hız profili
yüzeye yakın kısımda ince bir tabaka varmış gibi algılanabilir. Bu ince tabaka 1904 yılında
Prandtl tarafından sınır tabakası olarak adlandırılmış şekil 2.6 da da gösterilen sınır tabakası
kalınlığı δ olan bir profil için hız şu şekilde verilmiştir,
U = 0.99 u0 y = δ (2.6)
Şekil 2.6 Sınır tabakası
Karakteristik uzunluğu L, atalet kuvveti LU /2ρ mertebesinde ve sürtünme kuvveti
2/δµU olan akış önündeki bir engel için sınır tabakası ilişkisi,
L
δ ∼ 2/1
2/1
Re−−
=
υUL
(2.7)
şeklindedir. Bu da demektir ki yüksek Reynolds sayıları için engel üzerinde sınır tabakası
kalınlığı engelin ölçüleriyle karşılaştırıldığında oldukça küçüktür.
Sınır tabakasının en alt kısımları akış bir ivme ile yavaşladığında bazen sınır tabakası ile
birlikte hareket edemez ve geride kalır. Sınır tabakasında yüzeyle temas kısmında meydana
gelen bu kopuşa akışın ayrılması denir ve akışın ön tarafı bu ayrılmadan pek etkilenmezken
akış yönü tersindeki kısım tamamen değişir.
u(y)
u0
δ
12
Patika çizgisi
Akış içerisindeki aynı parçacığın bir t süresi içerisinde izlediği yoldur.
Şekil 2.7 Patika çizgisi
Akım çizgisi
Akış içerisinde farklı parçacıkların t anında izledikleri yol akım çizgisi olarak adlandırılır.
Şekil 2.8 Akım Çizgisi
Yol çizgisi
Bir Q noktasından zaman dilimi içerisinde geçen tüm farklı parçacıkların zaman zarfı sonunda
bulundukları konumların birleştirilmesi ile elde edilen çizgidir.
Şekil 2.9 Yol Çizgisi
t0
t1 t2
tn
t0
t1 t2
tn
Patika çizgisi
P0
P1
Akım çizgisi P2
Pn
Yol çizgisi P1,t1
P2,t2 P3,t3
Pn,tn Q
13
Zaman Çizgisi
Akışa dik düzlemde periyodik olarak salınan parçacıkların meydana getirdiği profildir.
Şekil 2.10 Zaman çizgisi
Sıkıştırılabilir Akı ş
Akış hızının ses hızına oranına bağlı olarak akış alanı içerisinde basınç alanında büyük
değişimler gözlenir. Mach sayısı olarak da bilinen bu oranın değerine göre akışlar şu şekilde
sınıflandırılmıştır,
Şekil 2.11 Mach sayısına bağlı akış sınıflandırması
Mach < 1.0 durumundan sonra oluşan şok dalgalarının bilinmesi akış içerisinde hareketli
nesneler için önemlidir.
P0
P1
P2
Pn
P0’
P1’
P2’
Pn’
Akış
Zaman çizgisi
t0 t1
Sesaltı Mach < 1.0
Transonik Mach = 1.0
Süpersonik Mach > 1.0
Hipersonik Mach > 5.0
14
3. RÜZGAR TÜNEL İ
Aerodinamik ve hidrodinamik problemlerin deneysel çözümü için geliştirilmi ş pek çok yol
vardır; uçuş deneyleri, su tünelleri, şok tüpleri, balistik mesafe testleri, ses altı, ses hızı ve ses
hızı üstü, transonik, süpersonik ve hipersonik, rüzgar tünelleri gibi pek çok metot saymak
mümkün.
Bu kitapta özellikle düşük hızlarda, laboratuar şartlarında gerçekleştirilebilecek
ölçümlerin yapılabileceği rüzgar tünellerinin dizaynı, tipleri ve sınır düzeltmeleri üzerinde
durulacak. Akışı olduğu gibi gerçek boyutlarda incelemek oldukça büyük yatırımlar
gerektiren bir iştir. Hem ekonomik açıdan hem akışın giderek karmaşıklaşan ve çözülmesi
güçleşen yapısı itibariyle özellikle modeller üzerinden giderek sonuca ulaşmak gerek
üniversitelerde gerekse üretim sektöründe tercih edilen yoldur.
Bir ölçek oranında küçültülmüş model deneylerinde elde edilen verilerin gerçek
boyutlardaki karşılıklarını tahmin edebilmek için boyutsuz sayıların kullanımı önemlidir.
Ölçekli deneylerde en fazla önem arz eden boyutsuz sayıların başında Reynolds sayısı, Mach
sayısı, ve Froude sayısı sayılabilir.
Bir akışkanın içerisinde hareket eden parçacığa akışkanın viskozitesine, ataletine,
elastisesine ve yerçekimine bağlı kuvvetler etki eder. Akışkanın üzerine etkiyen bu kuvvetler
Navier-Stokes denklemi ile ifade edilir. Bu denklemde yer alan kuvvetleri tanımlayacak
olursak;
Atalet kuvveti ∼ 22Vlρ
Viskoz kuvvet ∼ lVµ
Yerçekimi kuvveti ∼ g3lρ
Elastik kuvvet ∼ 2lρ
Bir akışkan içerisinde ses hızını yoğunluk ve basınçla ilişkilendirirsek;
2a ∼ ρp
dolayısıyla
Elastik kuvvet ∼ 22laρ
olur.
15
Bu kuvvetlerin birbirlerine bölümü ile de boyutsuz sayılar elde edilir. Örneğin;
Reynolds sayısı= lVµρ= (3.1)
Mach sayısı= a
V= (3.2)
Froude sayısı= = g
V
l
2
(3.3)
Geometrik ve dinamik benzerlik şartları yerine getirildikten sonra model deneylerinden
elde edilecek verilerin gerçek durum için doğru sonuçları tahmin şansı vermesi beklenir.
Eğer bir model deneyinde Reynolds ve Mach sayıları gerçek durum ile aynı ise dinamik
benzerlik şartı yerine getirilmiş olur. Bu durumda akış hız bileşenleri, basınç katsayısı,
yoğunluk, viskozite, ve sıcaklık boyutsuz fonksiyonları gerçek boyut akış ile aynı kabul edilir.
Bu konuda daha detaylı bilgi benzerlik ve model teorisi bölümünde verilecek.
Son yıllarda gelişen bilgisayar teknolojisi sayesinde pek çok karmaşık akışkanlar
problemini sayısal yöntemlerle çözmek mümkün olsa da özellikle hava, kara ve deniz
araçlarının dizaynında rüzgar tünelleri önemini korumaya devam etti. Rüzgar tünellerinde
elde edilen veriler kimi zaman gelişmiş bilgisayarlar ve programlar sayesinde bir adım öteye
götürülerek bilgisayar destekli deneysel yöntemler geliştirildi. Kimi zaman ise sanal
tünellerde deneyler yapmaya imkan veren programlar geliştirildi. Zamandan ve yatırımdan
tasarruf etmeye imkan veren bu programlara hesaplamalı akışkanlar dinamiği konusu
irdelenirken yer verilecek.
atalet kuvveti viskoz kuvvet
atalet kuvveti elastik kuvvet
atalet kuvveti yerçekimi kuvveti
16
RÜZGAR TÜNEL İ TİPLERİ
Temel olarak iki tip rüzgar tüneli vardır; açık devre rüzgar tüneli ve kapalı devre rüzgar
tüneli. Bu iki tip rüzgar tünelinin ise farklı amaçlar için geliştirilmi ş çeşitli varyasyonları
mevcuttur.
Açık devre rüzgar tünelinde akış; daralma bölümünden test bölümüne geçiş kısmına
kadar düz bir hattan gelir ve genişleme ve fan bölümü ile tekrar ortama atılır. Test bölümü
sınırları olan bir odacık olarak veya sınırı olmayan bir boşluk olarak dizayn edilebilir.
Şekil 3.1’de kapalı bir test bölümü olan açık devre rüzgar tünelinin çizimini görüyorsunuz.
Şekil 3.1 Açık devre rüzgar tüneli kesit çizimi ve fotoğrafı
Kapalı devre rüzgar tünelinden akışkanın tünel içerisinde devir daim yaptığı dizaynlar
anlaşılır. Yine aynı şekilde test bölümü açık veya kapalı olabilir. Bir kaplı devre rüzgar tüneli
çizimini Şekil 3.2 de görmektesiniz.
Hava girişi
Akış düzenleyiciler ve ekranlar
Daralma Konisi
Test Bölümü
Difüzör Bölümü
Fan
Hava çıkışı
17
Şekil 3.2 Kapalı devre rüzgar tüneli kesiti ve fotoğrafı
Her iki tip tünelinde bir takım avantajları ve dezavantajlarından bahsetmek mümkün.
Açık devre rüzgar tüneli için;
Avantajlar;
1. Yapımı daha ekonomik
2. Tünel içinde dumanla akış görüntüleme gibi çalışmalar yapıldığında duman atmosfere
atılabildiği için temizleme sorunu yok
Dezavantajlar;
1. Eğer kapalı bir binada açık devre rüzgar tüneli ile çalışılıyorsa tünel boyutlarına bağlı
olarak çok büyük ekran ve akış doğrultuculara ihtiyaç duyulabilir veya çalışma sahası
ortamın sıcaklığından ve soğukluğundan etkilenebilir.
Daralma Konisi Difüzör
Bölümü
Akış düzenleyiciler ve ekranlar
Test Bölümü Fan Bölümü
18
2. Aynı boyutlarda ve hızlarda kapalı devre tünele göre daha fazla enerji sarfiyatı
gerektirir.
3. Genellikle ortamda gürültü sorunu yaratır ve bu konuda önlem almak pahalı çözümler
gerektirebilir.
Kapalı devre rüzgar tüneli için;
Avantajlar;
1. Köşelerdeki perdeler yardımıyla daha düzgün bir akış elde edilebilir ve ortamdaki
sıcaklık değişimlerinden etkilenmez.
2. Aynı boyutlar ve hız için açık devre tünele göre daha az enerji sarf eder.
3. Gürültü sorunu daha azdır.
Dezavantajları;
1. Yapımı daha fazla maliyet gerektirir.
2. Akış görüntüleme deneylerinden sonra temizliği zordur.
3. İçerdeki havayı aynı sıcaklıkta tutmak için ek donanımlar gerektirir.
İster kapalı olsun ister açık farklı alanlarda rüzgar tünelleri tasarlanmakta ve
kullanılmaktadır. Şimdi kullanım sahalarına göre sınıflandırabileceğimiz bu tünellere kısaca
değinelim;
1. Havacılık rüzgar tünelleri
Havacılık sektörü rüzgar tünellerinin en yaygın olarak kullanıldığı alanlardan birisidir.
Çok büyük yatırımlar gerektiren bir alan olduğu için de genellikle tüm testler ve özellikle de
rüzgar tüneli çalışmalarının da gerçek boyutlarda yürütülmesi tercih edilir.
Bu alanda Yüksek-Reynold sayılarında model çalışmalarının yapıldığı tüneller, V/STOL
rüzgar tünelleri, modellerin yerçekimi etkisinde hareket ettikleri serbest-uçuş tünelleri, dikey
rüzgar tünelleri, düşük türbülans tünelleri ve -40 0F hava sıcaklığına düşülebilen buzlandırma
tünelleri gibi çeşitli dizaynlarda farklı çalışmalar yapmak mümkün.
19
Şekil 3.3 Uçak testlerinde kullanılan bir rüzgar tüneli (NASA)
2. Duman tünelleri
Duman tünelleri akış görüntüleme çalışmaları için kullanılır. Akışın fotoğraflandığı bu
çalışmalarda duman kaynağı olarak yağ, kerosen gibi maddelerin buharlaştırılmaları ile elde
edilen parçacıklar tercih edilebilir. Laminar akış elde etmenin özellikle önemli olduğu
çalışmalarda yüksek daralma oranları tercih edilir (24:1 oranına kadar olabilir). Bu tünellerde
maksimum hız 10-20 m/s civarındadır.
Şekil 3.4 Duman tünelinde kanat profili etrafında akış testi (Van Karman Institute)
20
3. Otomobil rüzgar tünelleri
Otomobil performansını etkileyen aerodinamik, motor soğutma, fren, rüzgar sesi gibi
konulardaki rüzgar tüneli çalışmaları gerçek boyut veya model boyutlarında çalışılabilir.
Bu testlerde model boyut oranları 0.25 – 0.40 arası tercih edilir.
Aerodinamik testlerin yapıldığı dış akış testleri ve sürüş sistemleri, klima, kapı ve pencere
yalıtımları gibi testlerin yapılabileceği iki tip dizaynda çalışılır. İklimlendirme tüneli de
diyebileceğimiz ikinci tip tünellerde yağmur, aşırı sıcak, soğuk gibi doğal şartlar yapay olarak
yaratılır tünel içerisinde.
Şekil 3.5 Otomobil aerodinamik çalışmasının yapıldığı rüzgar tüneli
4. Aeoroakustik rüzgar tünelleri
Gerek hava ve kara taşıtlarının olsun gerekse askeriye için büyük önem taşıyan
denizatlıların, gemilerin olsun hareket ettikleri akışkan içerisinde medyana getirdikleri
gürültülerin azaltılması önemli bir çalışma konusudur.
Bu amaçla yapılmış tünellerin en önemlilerinden birisi David Taylor Araştırma
Enstitüsü’nde kurulmuş olan ve Şekil 3.6’da şematik çizimi verilmiş olan Anechoic Akış
Tesisi’dir. Diğer birçok rüzgar tüneli içinde önemli bilgiler sağlamış olan bu kapalı devre
rüzgar tünelinde fan gürültüsünün bastırılması için 900 köşeler yerine iki adet 1000 ve iki adet
800 açılı köşeler bulunur. Açık test bölümü sağır oda ile çevrelenmiş ve sistemin yerden
izolasyonuna kadar pek çok konu büyük yatırımlar yapılarak özenle hazırlanmış.
21
Şekil 3.6 Anechoic Akış Tüneli
5. Su Tünelleri
Su tünelleri tabi ki rüzgar tüneli değildir fakat benzer amaçlara hizmet eder en önemli
fark akışkan olarak hava yerine su kullanılmasıdır. Rüzgar tünellerinde mümkün olmayan
yoğuşma deneylerini su tünellerinde gerçekleştirebilirsiniz. Aynı Reynolds sayısı için su
tüneli hava tüneline göre daha küçük boyutlardadır. Küçük su tünelleri genellikle akış
görüntüleme çalışmaları için kullanılır. Gemi ve pervane testleri için büyük su tünelleri tercih
edilir.
6. Genel amaçlı rüzgar tünelleri
Bu tüneller pek çok amaca hizmet vermek üzere kullanılabilir. Bisiklet ve süren kişinin
sürtünme katsayılarının belirlenmesi, yeni bir makine icat etmek umuduyla kuşların,
böceklerin hareketlerinin taklit edilerek modellerinin testlerinin yapılması, rüzgar enerjisi
çalışmaları için farklı kanat dizaynlarının çalışılması, güneş ışığı toplama panellerindeki veya
radar antenlerinde, uydu çanak antenlerinde rüzgar yükü ve momenti çalışmaları, köprü
dizaynları için girdap etkilerinin, sağa sola sallanma etkilerinin köprünün dikey hareketine ve
gerilime bağlı salınım frekansında değişim etkisinin incelendiği türlü sahalarda
kullanılabilirler.
Fan
Soğutucu
Sağır oda Açık test bölümü ekranlar
Susturucu 2
Susturucu 1
22
Şekil 3.7 Rüzgar tünelinde kayakçının sürtünme katsayılarının incelenmesi
Şekil 3.8 Rüzgar tünelinde bisiklet ve sürücünün sürtünme katsayılarının incelenmesi
7.Çevresel amaçlı rüzgar tünelleri
Dünyanın da yeden yüksekliği 300-600 m arasında değişen bir sınır tabakası var ve bu
bölgedeki hava olaylarının model bazında incelendiği tüneller mevcut. Hav kirliliğinin
yayılma hızı, binalar üzerindeki rüzgar yükü, toprak kaymalarına hava hareketinin etkisi gibi
23
pek çok konuda çalışma yapılmakta. Bunlar bazen meteoroloji rüzgar tünelleri olarak da
adlandırılmakta. Bir meteoroloji rüzgar tünelinde şu beş gereksinim karşılanıyor olmalıdır;
1. Binaların uygun ölçeklendirilmeleri
2. Reynolds sayısının eşitlenmesi lVµρ
3. Rossby sayısının eşitlenmesi ΩL
V
4. Hava akışının kinematik simulasyonu, sınır tabakası hız dağılımı ve türbülans
5. Gerçek hayattaki sıfır basınç gradyeninin eşitlenmesi.
Reynolds sayısı formülündeki l bu durumda bina genişliği olarak alınır. Rossby sayısı
dünyanın dönüşünün rüzgarlar üzerine etkisi ile ilgili bir boyutsuz sayıdır. Yaklaşık 180 m
yukarıda rüzgar yönündeki yaklaşık 50 ‘lik sapmayı ifade eder.
Dünyanın doğal sınır tabakası mutlaka dikkatlice ele alınmalı bu deneylerde. Örneğin
1:450 ölçekli bir çalışmada 270 m boyundaki bir bina 0.6 m yüksekliğinde olmalı ve dünyanın
sınır tabakası da en azından 1.8 m olarak eşitlenmelidir.
Şekil 3.9 Şehirde hava kirlenmesinin yayılması ile ilgili 1:600 ölçekli çalışma
24
Şimdi bir de kullanıldıkları hız aralıklarına bağlı olarak rüzgar tünellerinin nasıl
sınıflandırıldığına bir göz atalım. Mach sayısı ile belirtilen hızlarda gerekli testlerin
yapılabileceği rüzgar tünelleri inşa edilmektedir. Aşağıda Şekil 3.10 ile bu hız
sınıflandırmasına uygun olarak yapılabilecek rüzgar tünelleri gösterilmektedir.
Şekil 3.10 Mach sayısına göre rüzgar tünelleri
Hipersonik Rüzgar Tüneli
Süpersonik Rüzgar Tüneli M=1.4 ∼ 5.0
Transonik Rüzgar Tüneli M=0.3 ∼ 1.4
Düşük Hız Rüzgar Tüneli M > 0.3
Mach sayısı
Uzay Mekiği
Roket M ≥ 5
Helikopter M =0.2
25
RÜZGAR TÜNEL İ DİZAYNI
Bir rüzgar tüneli dizayn edilirken ilk gözetilmesi gereken konu hangi amaca hizmet
edeceğidir. Kurulacak farklı tünellerde aerodinamik yada meteoroloji amaçlı testler gibi
farklı amaçlar için farklı ekipmanlara ihtiyaç duyulur. Bu nedenle dizayn aşamasında amaca
uygun test bölümünün oluşturulabilmesi ilk adım olmalı.
Yapılacak testlerin çoğu performans, yakıt verimi gibi kuvvet testleri veya bir uçağın,
otomobilin yada denizaltının kontrolü ile ilgili çalışmalardır. Test bölümünün kesit alanı
aslında tünelin boyutlarını da belirlemiş olur. Test bölümünün ölçüleri, istenilen hız ve dizayn
ihtiyaç duyulacak fan gücünü belirler. Tünelin çalışması için gerekli elektrik maliyeti gibi
hesaplamalar da dizayn aşamasında göze alınır.
Temel hedef, test bölümü boyunca mümkün olduğunca sabit hızlı paralel daimi akış elde
etmektir. Tabi ki bazı özel amaçlı çalışmalar için düzgün ve daimi olmayan akışların
yaratılması gereken tüneller de dizayn etmek mümkündür.
Hangi Reynolds Sayısında Çalışılacak?
Mach sayısının 0.3’den küçük olduğu durumlar düşük hız tünellerini işaret eder ki genel
amaçlı tünellerin büyük kısmı bu aralıkta dizayn edilir. Örneğin uçakların iniş ve kalkışlarının
konu edildiği testler için Mach sayısı 0.15-0.3 aralığındadır. Deniz seviyesinde atmosferik
şartlarda maksimum Mach sayısı ∼100 m/s’dir ve Reynolds sayısı lVµρ= tanımına göre bu
hızlarda karakteristik uzunluk için hesaplanan Reynolds değeri ∼ 6.98 X 106 m-1 ‘dir.
Mach sayısı 0.3’den küçük hızlarda atmosferik şartlarda hareket eden bir araç için ölçekli
bir model kullanılarak Reynolds sayısı gerçek durumla eşlenebilir. Örneğin ∼100 km/s hızla
hareket eden bir otomobil 3:8 ölçeğine göre modellenirse tünelde ∼250 km/h hızda aracın
gerçekteki çalışma Reynolds sayısı eşlenmiş olur.
Deniz araçlarının rüzgar tünelinde testleri için ise hava ve suyun özellikleri de göz önünde
bulundurulur. 15 0C sıcaklıkta havanın kinematik viskozitesinin aynı sıcaklıkta suyunkine
26
oranı 13’tür. Bu ise aynı Reynolds sayısını elde edebilmek için test sırasında hava hızının
gerçekte deniz aracının sudaki hızının 13 katı olması demektir. Örneğin 1:3 ölçeği kullanılırsa
sudaki hızın 39 katı hava hızı ile çalışmak gerektiği ortaya çıkar.
Test Bölümü Büyüklüğü Nasıl Belirlenecek?
Hava taşıtları için Şekil 3.11 ile verilen uçak kanadının üst, yan ve ön görünüşüne
bakarak bu tür testlerin yapılabileceği test bölümü boyutları hakkında bir fikir edinmeye
çalışalım. Örneğin eni ortalama 0.3 m ve en/boy oranı 8-9 olan bir kanat için boy 2.4-2.7 m
arasındadır. Maksimum boy tünel genişliğinin 0.8’inden az olmalıdır ki tünel duvarlarının
akışa etkisi ihmal edilebilir seviyelere gelsin. Bu durumda tünel genişliği 3-3.4 m arası
olacaktır. Dikdörtgensel duvarlar için duvar düzeltme faktörü en/boy oranının yaklaşık 1.5
olduğu durumda minimumdur. Bu nedenle bu amaçlı pek çok tünel 2.1 X 3 ile 2.4 X 3.6 m
ölçülerinde dizayn edilir ve bu tünellerdeki maksimum hızlar da 370-550 km/h olacak
şekildedir.
Şekil 3.11 Uçak kanadı üst, yan ve ön görünüşü
Üst görünüş kuyruk bölümü
Kalınlık
Kanat Simetrik kanat
Ön görünüş kanatlar
İkidüzlemli açı
Dikdörtgen için
En/Boy oranı = AR
hücre
Ortalama hücre çizgisi
Kanat Alanı A
Yan görünüş
En çizgisi
En c
Merkez Boy s
27
Otomobil testleri için dizayn edilecek bir tünel için ise en önemli sorunlardan biri
otomobil çevresinde düzgün bir akış yerine biraz bozuk bir akış olmasıdır ki bu ise oldukça
geniş bir alanda ayrılmış akış demektir. Bu durumda test bölümü yeterince uzun olmalıdır ki
genişleme bölümüne varmadan önce bu ayrılmış akışlar birleşsin. Aksi takdirde ayrılmış akış
üzerinde alınacak basınç okumaları, hatalara ve sürtünme üzerinde büyük etkilere sebep olur.
Otomobillerde boy/en oranı uçaklara göre daha büyüktür buna karşılık genişlik/yükseklik
oranı daha küçüktür. Bu nedenle otomobil testleri için daha uzun bir test bölümüne ihtiyaç
vardır. Modelin ön alanının test bölümü kesit alanına oranı ∼ 5% veya daha az olmalıdır ki
blokaj etkileri istenilen seviyelere düşebilsin.
Denizaltılar ve diğer deniz taşıtları daha büyük boy/en oranına sahiptir. Bu tip testler için
seçilecek test bölümünün en/boy oranının 2 veya daha büyük olması beklenir.
Kalibrasyon ve eğitim amaçlı küçük tünellerin test bölümü kesit alanı 0,3 m2 den azdır.
Bu tüneller için çalışma şartlarındaki Reynolds sayılarına ulaşmak pek kolay değildir bu
nedenle test düzeneği kurulmadan önce hesaplamaları gözden geçirmek yararlı olur. Örneğin
0.1 m eninde AS oranı 8 olan bir uçak kanadı modelinde boy 0.8 m olacak ve maksimum
boyun tünel genişliğinin 0.8’i olarak alırsak genişliğin ∼1 m olduğunu hesaplayabiliriz.
Minimum duvar düzeltmesi için en/yükseklik oranı 1.5 alındığında tünel yüksekliği ∼0.68 m
bulunur ki bu test bölümü kesit alanının 0,68 m2 olması anlamına gelir ve bu alanda
ulaşılması gereken hız ∼30 m/s olmalıdır ki istenilen Reynolds sayılarına ulaşılabilsin.
Kalibrasyon ve eğitim amaçlı laboratuar tünellerinin kapalı ve açık tipleri için gerekli
bölümleri şu şekilde sıralanabilir;
28
Şekil 3.12 Kapalı ve açık devre rüzgar tüneli
a) Test bölümü açık, kapalı yada yarı açık olabilir Genellikle test bölümü boyunun
hidrolik çapa oranı 2 ve daha büyük seçilir.
b) Difüzör bölümü test bölümünün 3 veya 4 katı uzunluktadır. Genişleme çapı 2-3.5 0
olabilir, küçük açılar tercih edilmelidir. Alan oranı genellikle 2-3 arasıdır ve küçük
oranlar tercih edilir.
c) Döner kanatların olduğu birinci köşe.
d) İkinci ayak, genişlemenin devam edildiği veya sabit alanlı bölge.
e) Modellerden kopan parçaların veya akış içerisinde istenmeyen başka parçaların
tutulması için güvenlik ekranı.
f) Döner kanatların olduğu ikinci köşe.
g) Fan öncesi dikdörtgensel kesitten dairesel kesite geçiş alanı.
h) Fan ve doğrultucu bölümü.
i) Dönüş veya ikinci difüzör bölgesi.
a b c
d
e
f g h i j
k
l
m
n o p
r
a b
h
p
r
g
29
j) Döner kanatların olduğu üçüncü köşe.
k) Üçüncü ayak, sabit alanlı olabilir.
l) Isı değiştirici, eşanjör.
m) Döner kanatların olduğu dördüncü köşe.
n) Akış ayrılma ekranları olan geniş açılı difüzör bölümü. Genellikle açılar 45 0 ve alan
oranı 2-4.
o) Akış düzenleme bölümü
p) Akış doğrultucular ve türbülans ekranlarından oluşan bölüm
r) Alan oranı genellikle 7-12 arası olan daralma konisi veya nozul bölümü.
Şekil 3.13 Santrifüj vantilatörlü serbest akım tüneli.
Yine kalibrasyon amaçlı dizaynlardan birsi de açık devre rüzgar tünelinin bir çeşidi
olan santrifüj vantilatörlü serbest akım tünelidir. Açık ve kapalı devre rüzgar tüneli
dizaynı için kullanılan simgelendirme bu tünel içinde geçerlidir.
Güç Hesaplamaları
Rüzgar tünelinin değişik bölümlerindeki enerji tüketimi ile ilgili hesaplamaları bu
bölümde bulacaksınız. Tüm hesaplamalar tek boyut üzerinden gideceğinden tünel
içerisinde herhangi bir noktada bir akış parametresi alan-ağırlıklı ortalama hesabıyla
verilecek. Örneğin rüzgar tünelinde c noktasındaki statik basınç p ve kesit alanı Ac.
Ağırlıklı ortalama hesabına göre;
∫ ∫≡Acc
c pdAA
p1
(3.4)
olur.
a
n p
r Santrifüj vantilatör
30
Rüzgar tünelinde örneğin test bölümünde güç hesabı yoğunluk, test kesit alanı ve o
alandaki hız cinsinden şu şekilde ifade edilir;
32
2
1
2
1tttttt VAVmP ρ== & (3.5)
Test bölümü kesit alanı 9 m2 olan bir tünel için örneğin 89.4 m/s hızda fan gücü
4068.54 kW olur ve değişik hızlarda güç/alan tablosu şu şekildedir;
Tablo 3.1 Değişik hızlarda Güç /Alan hesap tablosu
V(m/s) Mach Sayısı Fan Gücü (kW) kW/m2
8.94 0.026 4.10 0.44
22.35 0.066 63.38 6.88
44.7 0.131 508.6 54.72
89.4 0.263 4068.54 437.3
134.1 0.394 13732.07 1476.2
178.8 0.525 32550.35 3499.9
Test bölümündeki enerjisinin devre etrafındaki enerji kayıplarına oranı rüzgar tünelinin
enerji verimliliğinin bir ölçüsü olarak tanımlanır. Böyle tanımlanmasının faydası enerji
bütçesinde aerodinamik beklentilerin fan verimi gibi parametrelerden ayırt edilmek
istenmesidir. Akış kayıp oranını Pc ve test bölümü enerjisini Pt alırsak;
c
tR P
PE = (3.6)
Bu oran kapalı devre rüzgar tünelleri için 3-7 aralığındadır ve açık devre tüneller için 1’den
yüksektir. Serbest akım tünelleri için ise her zaman 1’den küçüktür.
Rüzgar Tüneli Bileşenlerinin Enerji Kayıpları
Rüzgar tünelinin hemen tüm bileşenlerinde bir enerji kaybından söz etmek mümkün.
Burada bahsedilen kayıp, mekanik enerjinin ısı enerjisine dönüşümüdür ve bu dönüşüm akan
gazın ve onun etkileşimde olduğu katı malzemelerin ısısının artması ile neticelenir.
31
Eğer tünel bölümleri arasında bir enerji kaybı olmasaydı herhangi iki nokta arasında
Bernoulli denklemi, sabitpVp toplamstatik ==+ 2
2
1 ρ , yazılabilirdi. Fakat gerçekte iki nokta
arasında her zaman bir kayıp vardır. Sıkıştırılamaz akış için 2211 VAVA = eşitli ğine göre
ikinci noktada hız yüksekliği veya dinamik basıncın azalması söz konusu değildir. Fakat statik
ve toplam yükseklikte sürtünmelere bağlı eşit bir düşüş vardır. Tünel boyunca meydana gelen
bu düşüş fanın basıncının arttırılması ile dengelenir. Toplam basınç düşüşü, H∆ , kadar fanın
basıncının yükseltilmesi gerekir.
Tünelin lokal bir bölümündeki kayıp; o bölümdeki basınç kaybının bölüm girişindeki
dinamik basınca oranı olarak boyutsuz şekliyle ifade edilir;
l
l
ll
ll q
H
V
HK
∆=
∆=
2)2/1( ρ (3.7)
Bir bölümdeki enerji kaybı o bölümdeki toplam basınç kaybı ve hacimsel debinin
çarpımı ile bulunur.
llll HVAE ∆=∆ (3.8)
veya lH∆ (3.7) numaralı formülden çekilirse lllll qKVAE =∆ olur ve sonuçta ;
=∆ 21 2
1ll VmKE & (3.9)
Test bölümü dinamik basıncı ile kayıp katsayısını ilişkilendirecek olursak;
t
ll
t
l
l
llt q
qK
q
q
q
HK =
∆= (3.10)
ve (3.6), (3.9) ve (3.10) nolu denklemler test bölümü için bize şu ifadeyi verir;
tlttltt PKVmKE =
=∆ 2
2
1& (3.11)
Tüneldeki toplam kayıp bu bileşenlerin kayıplarının bir toplamı olacak;
∑∑ =∆=l
tltl
lc PKEP (3.12)
(3.6) ile tanımladığımız enerji oranının, kayıp katsayıları cinsinden ifadesi ise;
∑
=
llt
R KE
1 (3.13)
32
Enerji oranı içerisinde fan ve motor kaynaklı kayıplar yoktur. (3.12) ile ifade edilen
toplam enerji kaybı fan tarafından sistemde sağlanması gereken net güce eşittir ki daimi akış
elde edilebilsin.
Sabit-Alan Bölgelerindeki Kayıp
Sabit alan borularında kayıp formülü;
2
2U
D
Lf
p
h
=∆ρ
(3.14)
p∆ toplam basınç düşüşü
L boru uzunluğu
hD hidrolik çap π/2 A≡
U ortalama akış hızı
f sürtünme faktörü yada sürtünme katsayısı
ρ akışkanın yoğunluğu
Bölgesel kayıp katsayısı (3.7) ile sürtünme faktörünün ilişkisini veren formül ise;
h
l D
LfK = (3.15)
Sabit-alanlı borularda basınç düşüşü satıh sürtünmesiwT ile dengelenir. Tam gelişmiş akışın
olduğu dairesel kesitli bir boru için duvar kesme gerilimi;
= 2
2
1
4
1UfTw ρ (3.16)
Re<2000 laminer akış için ;
Re
64=f (3.17)
Re>4000 türbülanslı akış için
+−=
fdf Re
51.2
7.3log2
110
ε (3.18)
33
burada ε boru pürüzlülük katsayısı ve d boru çapıdır. Moody diyagramı olarak bilinen
grafikle; sürtünme katsayısı, Reynolds sayısı ve pürüzülülük ilişkisi görülebilir.
Şekil 3.14 Moody diyagramı
Düz borular için Prandtl sürtünme kanununa göre Reynolds sayısı ve sürtünme faktörü
ili şkisi şu şekilde de hesaplanabilir;
( ) 8.0Relog21
10 −= ff
(3.19)
Satıh sürtünme katsayısı düzgün bir akış içerisindeki düz bir plaka için fw cVT ∞= 2
2
1 ρ
formülü ile ifade edilir.Dairesel kesitli boru içinse fmaksw cUT 2
2
1 ρ= . (3.16) numaralı
formülle kıyaslanırsa;
fU
Uc
maksf 2
2
4
1= (3.20)
Rüzgar tünelinin hiçbir bölümünde tam gelişmiş akışa yakın bir akış yoktur.
Laminar Kritik bölge Türbülanslı bölge
Bağıl pürüzlülük
f
d
ε
Reynolds Sayısı
34
Dinamik Basınç Oranları ve Reynolds Sayıları
Bir rüzgar tüneli için gerekli gücü bulabilmek tüm bileşenlerde ltK ’lerin hesaplanmasını
gerektirir. Lokal dinamik basıncın test bölümü dinamik basıncına oranı yeniden yazılacak
olursa;
tl
lt
t
l
VA
VA
q
q= (3.21)
Akışın sıkıştırılamaz olduğu farz edilirse her bölümdeki sabit kütlesel akış şartına göre;
2
2
l
t
t
l
A
A
q
q= (3.22)
Kütlenin korunumu ve sıkıştırılamaz akış için Mach sayısının da içinde bulunacağı ifade;
( )[ ]( )[ ] 2
2
2/11
2/11
l
t
tl
lt
t
l
M
M
MA
MA
q
q
−+
−+=
γ
γ (3.23)
Burada test bölümündeki Mach sayısı bilinmesine rağmen lokal Mach sayısının bulunması
gerekir.
( ) ( )32
322.01
2.01l
l
t
t
tl M
A
A
M
MM +
−= (3.24)
test bölümü Mach sayısı, test bölümü kesit alanı ve lokal kesit alanı bilindiğinde (3.24)
numaralı iterasyon formülüyle ses altı hızlarda çalışan tüneller için yerel Mach sayısına
ulaşılabilir ve (3.24) numaralı formülle lokal dinamik basıncın test bölümü dinamik basıncına
oranı bulunabilir.
Test bölümü Reynolds sayısı;
t
tttt
DV
µρ
=Re (3.25)
ve lokal Reynolds sayısının test bölümü Reynolds sayısı ile ilişkilendirilmiş hali;
( )[ ]( )[ ]
76.0
2
2
2/11
2/11ReReRe
−+−+
==t
l
l
t
tt
ltt
tlltl
M
M
A
A
D
l
V
V
γγ
µρµρ
(3.26)
35
Test Bölümü
Dairesel, eliptik, kare, altıgen vb. gibi farklı tiplerde kesit alanı olan test bölümlerinde
kesit alanı şekline bağlı kayıplar arasında pek fark olmadığından, test bölümü, test konusu
olan aerodinamik kaygılara göre seçilebilir.
Test bölümü saydam camlı bir bölme olmalıdır ki model etrafındaki ölçümler ve akış
görüntüleme çalışmaları fotoğraflanabilsin.
Test bölümünde akış ilerledikçe sınır tabakası kalınlığı artar. Bu durum hava akımının
etkin alanını daraltacağında sınır tabakası dışında kalan alanda bir hız artışına sebep olur. Bu
hız artışı ise lokal basınç düşüşüne sebep olur ve modeli geriye doğru çeker. Bu fazladan
eklenmiş sürtünme yatay yerçekimi olarak adlandırılır. Eğer kesit alanı yeterince büyütülürse
daha sabit statik basınç elde etmek mümkün olur.
Test bölümü uzunluğu ise genellikle genişliğin veya yüksekliğin 1-2 katı olarak seçilir. Bu
uzunluk ayrılmış akışların genişleme bölümüne ulaşmadan kapanması bakımından önemlidir.
Test bölümü girişi için ise daralma ile düzgün bir akış test bölümüne aktarılamayacağından
daralma sonrası düz bir kesitli kanal eklenmesi gerekir.
Test bölümü uzunluğu / hidrolik çap ≥ 2
Hız değişiminin ortalamadan sapması = 0.2-0.3 %
Dinamik basınç değişimi = 0.4 – 0.6 %
Difüzör Bölümü
Tünelin herhangi bir kemsinde güç kaybı hızın küpü ile değiştiği için difüzörün amacı
mümkün olduğunca az enerji kaybı ile hızı azaltmaktır. Akışta ayrılmalara sebep olmadan en
kısa mesafede hızın azaltılması hedeflenir ki yüksek verimlilik ve tünel boyutlarındaki düşüş
ile daha az bir maliyet elde edilebilsin. İyi dizayn edilmemiş bir difüzörle oluşacak akıştaki
ayrılmalar titreşimlere ve test bölümünde hız salınımlarına sebep olabilir.
36
Şekil 3.15 Difüzör geometrisi
Şekil 3.15 ile verilmiş olan difüzör geometrisine göre genişleme açısı şu şekilde formülize
edilebilir;
1
12
/
1
2
1arctanarctan
DL
A
L
RR Re
−=
−=θ (3.27)
burada D1 giriş, D2 çıkış hidrolik çapı, AR=A2/A1 oranıdır.
Genişleme açısı yeterince küçük olduğunda akışta ayrılma oluşması riski de o oranda
azaltılmış olur. Ayrıca difüzör öncesinde kalın sınır tabakası da akışta ayrılma riskini
arttırmaktadır. Alan oranın 5:1 veya 6:1 ile ve genişleme açısının da en fazla 3.00 açı ile
sınırlandırılması akışta ayrılma riskini azaltır. Girişte büyük daralma oranlarına ulaşmak için
akış doğrultma bölümünden önce geniş açılı difüzörler kullanılabilir. Bunlar ise alan oranı 2-4
arası değişen 22.50 açılı dizaynlardır.
Difüzör kayıp katsayısını hesaplamak için iki bilgiye ihtiyaç vardır; duvar sürtünme
katsayısı, fK ve genişleme kayıp katsayısıexK . Difüzör kayıp katsayısı bu ikisinin
toplamıdır;
exfd KKK += (3.28)
Sürtünme kayıp katsayısı;
θsin8
11
2
f
AK
R
f
−= (3.29)
Genişleme kayıp katsayısı biri deneysel olarak belirlenebilen iki faktörün çarpımına eşittir;
V1 V2
R1
R2
L
θe
37
( )2
1
−=
R
Reex A
AKK θ (3.30)
Dairesel kesit ve kare kesit için Eckert ve arkadaşlarının eK için vermiş olduğu denklemler şu
şekildedir;
=)(daireeK
+−+−−
++−
−
θθθθ
θθθθ
04672.009661.0
00001345.000001331.00009076.0
001078.003260.01170.01709.0
02389.01033.0
654
32
(3.31)
=)(kareeK
+−+−−
++−
−
θθθθ
θθθθ
05866.001322.0
00002337.000002800.00006145.0
003269.002203.00459.01222.0
004152.009623.0
654
32
Köşeler
Kapalı devre rüzgar tünelinde dönüşlerdeki kayıpları azaltmak ve daha düzgün bir akış
elde edebilmek için köşelere döner kanatlar konur. Bu kanatlar uçak kanat profilini andıran
yapılarda olabilir.
Şekil 3.16 Döner kanat geometrisi
Ui hi
Uo
ho
θ
05.10 << θ
00 55.1 ≤≤ θ θ<05
05.10 << θ
00 55.1 ≤≤ θ θ<05 (3.32)
38
Çıkış hız açısı 900 yani θ = 0 istenilen durumdur. Her bir aralıktan birim derinlikte geçen
kütlesel debi ii hUρ ’dir ve köşelerde kayıp katsayısı ifadesi ise;
c
cc q
HK
∆= (3.33)
burada 2
2
1ic Uq = , )( 00 qpqpH cic +−+=∆ ve 2
00 2
1Uq = .
Köşelere döner kanat konulmamışsa 0.1≥cK değerlerine çıkabilir fakat iyi dizayn
edilmiş kanatlarla 1.0≤cK değerlerine ulaşılabilir. İki kanat arasındaki aralığın kanat
genişliğine oranı 1:3 veya daha az olmalı.
110.0=η 138.0=η 200.0=η
Şekil 3.17 Döner kanat profilleri
Şekil 3.16 değişik kanat profilleri ile Wattendorf’un elde edilmiş olduğu kayıp katsayılarını
gösteriyor. Wattendorf kayıp katsayısının; satıh sürtünmesi ve akışın yön değiştirmesinden
kaynaklı iki bileşeni olduğunu öne sürmüş ve (3.30) numaralı denklemle oldukça iyi sonuçlar
elde edilmiştir.
58.2
10 )(log
55.410.0
ecc
RK += (3.34)
Ekranlar
Güvenlik ekranı, akış ayrılma kontrol ekranları, ve akış düzenleme bölümündeki
türbülans kontrol ekranları olarak tünel içerisinde farklı amaçlarla kullanılır.
Ekranı karakterize eden iki parametre vardır; boşluk oranı, sβ ve tel
39
Reynolds sayısı µ
ρ wew
VdR = .
Boşluk oranı tel çapı ağ yoğunluğuna bağlı bir fonksiyondur. Geometrik faktörler de
önemlidir fakat genellikle kare ağ yapısı kullanılır. Tel çapı wd ve ağın tek bir kare hücre
genişliği mw alınırsa ağ yoğunluğu m
m w
1≡ρ şeklinde yazılabilir ve boşluk oranı da
( )21 mws d ρβ −= (3.35)
denklemi ile ifade edilir.
Ekran boşluk oranı bazen bunun tam tersi olan ekran doluluk oranı , ss βσ −= 1 olarak
ifade edilir. Hiç boşluk olmayan düz bir plaka için boşluk oranı sıfır ve tamamen boşluktan
oluşuyor denebilecek bir ekran için ise bir değerini alır. Rüzgar tünellerinde kullanılan
ekranlar için bu değer genellikle 0.5-0.8 arası değişiklik gösterir.
Tel Reynolds sayısı genellikle düşük olur. Standart şartlarda 1 m/s hızda milimetredeki
Reynolds sayısı 69.1 olur. Güvenlik ekranlarında bu sayı yüzlü rakamlardadır.
Idel’chik tarafından verilen ağ faktörü değerleri; yeni metal tel için 1.0, dairesel kesit
metal tel için 1.3 ve ipek sicim için 2.1’dir. Buna göre ekran için kayıp katsayısı hesabı şöyle
yapılır;
2
2
s
ssRnağm KKK
βσσ += (3.36)
ve 4000 << ewR için
01.1354
1785.0 +
−= ewRn
RK (3.37)
400≥ewR için;
0.1=RnK (3.38)
40
Geniş-Açı Difüzörü
Geniş-açı difüzörü verilen bir rüzgar tüneli uzunluğu için daha büyük bir alan oranı elde
etmek üzere kullanılır. Açısı dolayısıyla kesit alanı çok hızlı büyüdüğü için geniş-açılı difüzör
adını alır. Metha ve Bradshaw geniş açılı difüzörü; alan oranı AR, difüzör açısı 2θ, ekran adeti
ve toplam kayıp katsayısı Ktoplam parametreleri ile tanımlamıştır.
Şekil 3.18 Metha ve Bradshaw’ın verdiği dizayn ipuçları
1
2
3
4
5
6
7
0 10 20 30 40 50 60 70
Toplam Difüzör Açısı
Ala
n O
ranı
3 ekran 2 1 0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
0 1 2 3 4 5 6 7
Toplam ekran kaybı
Ala
n O
ranı
41
Alan oranı arttıkça toplam kayıp katsayısı da artmaktadır. ∑∆≡q
pKToplam olarak alındığı
bu grafikler için belirlenen sınır formülü
14.1
1−> RToplam
AK (3.39)
Bağlantı noktalarında tellerin duvarla birleşim yerlerinin birbirine dik olması istenilen
durumdur.
Akış Doğrultucu Petek ve Türbülans Ekranları
Rüzgar tünellerinde düzgün daimi bir akış elde etmek için akış doğrultucuların
kullanılması gerektiği 70 yıl kadar önce Prandtl’ın açtığı tartışma ile başladı ve o günden
bugüne akış doğrultucu olarak pek çok dizayn yapıldı. Prandtl’a göre hava katmanları
arasındaki paralellik ancak peteklerle sağlanabilirdi.
Bir petek dizaynı için gerekli parametreler; akış yönündeki derinlik ölçüsünün tek bir
hücrenin hidrolik çapına oranı ve boşluk veya doluluk oranıdır. Derinliğin hücre çapına oranı
6-8 aralığında ve boşluk oranı 0.8 civarında dizayn yapılırsa yaklaşık 0.5 gibi bir kayıp
katsayısına ulaşılır.
Şekil 3.19 Petek tipleri
Eckert, Mort ve Jope tarafından verilen petek için kayıp katsayısı hesaplama formülü şu
şekildedir;
a b c d
42
22
111
3
−+
+=
hhh
hhh D
LK
ββλ (3.40)
=hλ 1.04.0
375.0 −∆
∆eh
RD
275≤∆eR (3.41)
=hλ4.0
214.0
∆hD
275>∆eR (3.42)
Parametreler; petek hidrolik çapı hD , petek malzeme pürüzlülüğü ve akış hızına bağlı
Reynolds sayısı ∆eR , petek boşluk oranı ∆β , ve akış yönünde petek derinlik mesafesi ∆L .
Şekil 3.19 ile verilen petek çeşitlerinde 0.6=h
h
D
L dizaynı için hK değerleri 0.30, 0.20, ve
0.22’dir.
Türbülans ekranları için de yine Prandtl’ın tanımlamaları geçerliliğini korumakta.
Referans hız elde etmek için petekler tek başına yeterli değildir. Tel ekranın direnci hızın
karesiyle doğru orantılıdır dolayısıyla yüksek hız bölgelerinde ekran direnci fazla, düşük hız
bölgelerinde ekran direnci düşüktür. Tüm akış katmanlarındaki basınç düşüşünün aynı
olacağı düşünülürse bu durumda yüksek hızlı katmanla düşük hızlı katman arasındaki hız
farkının küçülmesi gerekir. sK ekran yoğunluk faktörü olarak alındığında xss qKp .=∆ gibi
bir basınç düşüşü sağlanırsa hız farkı sK+1
1 kadar azaltılır. Uygun aralıklarla n tane ekran
kullanıldığında bu fark n
sK
+1
1 oranında azalacaktır. Enerji tasarrufu açısından ekranlar
mümkün olduğunca birbirinden uzak olarak hızın en düşük olduğu bölümlere yerleştirilir.
43
Şekil 3.20 Ekrandan geçen akış
2112 2
1).( VKpp s ρθ=− (3.43)
θθαφ )(= (3.44)
)0(1
1.1)0(
sK+=α (3.45)
Batchelor’in teorisine göre ekranın fonksiyonu için iki parametre önemlidir; direnç katsayısı
ve sapma katsayısı. Şekil 3.20 de çizilen ve yukarıdaki formüllerde ifade edilen her iki
parametre de gelen akışın ekran normali ile yaptığı açının bir fonksiyonudur. (3.45) nolu
denklem Schubauer, Spangenberg ve Klabenoff tarafından verilmiş ve deneysel verilere
dayanmaktadır. Batchelor hızlar için şu ifadeleri veriyor;
12 1
1u
K
Ku
x
s
++−+
=α
αα (3.46)
1121
1.1v
Kvv
s+== α (3.47)
Türbülans faktörleri şu şekildedir;
12 ufu u= (3.48)
12 vfv l= (3.49)
u ekrana dik bileşeni, l ise ekrana paralel bileşeni temsil ediyor.
θ
φ
v1
u1
v2
u2
ekran
Ekrana dik çizgi
V1
V2
44
Bu teorideki en önemli eksiklik ise ekranın kendisinin de bir türbülans kaynağı olduğunu
hesaba katmamasıdır. Bu konuda başkalarınca da yapılmış pek çok teorik ve deneysel çalışma
vardır. Teoriler ile deneysel veriler arasındaki fark %50’lere kadar çıkmaktadır.
Birden çok ekran kullanıldığında türbülans düşürme faktörü ekran sayısı ile orantılıdır.
Aynı şekilde toplam basınç kaybı da ekranların tek tek basınç kayıpları toplamıdır. İki ekran
arasındaki mesafe olarak hücre boyunun 30 katı yada tel çapının 500 katı önerilir. Türbülans
düşürmek üzere kullanılan ekranların boşluk oranı 0.57’den büyük olmalı.
Daralma Konisi – Nozul
Daralma konisi yada nozul akış düzenleyicilerin olduğu bölümden giren havayı
hızlandırarak test bölümüne ileten kısımdır. Daralma oranı öyle ayarlanır ki genelde test
bölümündeki ortalama hızın akış düzenleyici bölümdeki ortalama hıza oranı 6-12
aralığındadır. Bu oranı daha fazla arttırmak elbette mümkün.
Şekil 3.21 Daralma konisi-nozul
Nozul boyunun mümkün olduğunca kısa tutulması önerilir. Nozul boyu; akış düzenleme
bölümü boyu, nozul ve çıkış düzenleme bölümü uzunluğunun toplamı olarak tanımlanır. Akış
düzenleme bölümü uzunluğu ise genellikle iç çapın 0.5 katı olarak alınır.
Akış doğrultma
Nozul Test Bölümü
x
Vdb
Vtb
45
Model boyutunda testler için dizayn edilmiş tünellerde gerçek boyut tünellere göre
örneğin iki kat hıza ulaşsanız bile bu defa da Reynolds sayısını ölçek oranında düşürmüş
olursunuz. Dolayısıyla model tünelinde sınır tabakası kalınlığı gerçek boyut tünellere göre
daha kalındır.
Nozuldaki kayıpların sürtünmeden kaynaklı olduğu düşünülerek boru sürtünme denklemi
integrali alınır ve basınç düşüşü hesaplanır;
∫=∆Ln
n
nf dx
D
Vfp
0
2
2
ρ (3.50)
Ln nozul boyu, Dn= Dn (x) yerel nozul hidrolik çapı, Vn yerel ortalama hız.
Süreklilik denklemi gereği 4
22
=
n
dbdbn D
DVV , db alt indisi akış düzenleme bölümündeki,
nozul girişindeki hız ve çap için kullanıldı. Nozul kayıp katsayısı dbfn qpK /∆≡ denklem
(3.50) kullanılarak tekrar yazılırsa;
∫
=
1
05
5
nn
db
db
nortn L
xd
D
D
D
LfK (3.51)
)/( tbdbnnt qqKK ≡ olduğuna göre;
∫
=
1
05
5
nn
tb
tb
nortnt L
xd
D
D
D
LfK 3.52)
Tipik bir nozul için denklem (3.52) integralinden 0.32 elde edilir. Yine iyi sonuçlar veren bir
yaklaşımda Wattendorf tarafından şu şekilde ifade edilir;
tb
nortnt D
LfK 32.0= (3.53)
Nozuldaki kayıp rüzgar tüneli devresindeki toplam kaybın %3 kadar olduğundan akışın en
hızlı olduğu bölgedeki kayıplara oranla daha az öneme sahip bu bölgedeki kayıp.
Örnek Kapalı Devre Rüzgar Tüneli Üzerinde Enerji Oranları Hesaplaması
Şekil 3.22’de çizimi ve ölçüleri verilen örnek kapalı devre rüzgar tüneli 44.7 m/s hızda
38 0C sıcaklıkta, 5560/ =µρ değerinde çalıştırıldığında kayıp hesapları Tablo 3.2’deki gibi
olur.
46
Şekil 3.22 Örnek kapalı devre rüzgar tüneli ölçüleri (cm olarak)
Tablo 3.2 Örnek Devre İçin Kayıp Hesap Tablosu
∑
=
llt
R KE
1 = 5.45
Bölüm Kl Klt Toplam Kayıp (%)
Test bölümü çıkışı
Genişleme
Köşe
Silindir
Köşe
Silindir
Genişleme
Köşe
Köşe
Silindir
Nozul
Toplam
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
0.0093
0.0391
0.0460
0.0026
0.0460
0.0020
0.0160
0.0087
0.0087
0.0002
0.0048
0.1834
5.10
21.3
25.0
1.40
25.0
1.10
8.90
4.70
4.70
0.10
2.70
100.0
25.4
61.72
7.62 19.81 12.7 12.7
28.7
16.69
13.21
10.16 61,97
123.19
47
Benzer tünel dizaynı için difüzör veya daralma açısının değişiminin enerji oranına etkileri
Şekil 3.23 ve 3.24’de görülüyor. Genişleme açısı veya daralma açısı değiştikçe tünelin
boyutları da değişmekte. Yüksek enerji oranı elde etmenin çeşitli yolları mevcut; bunlardan
biri yüksek Reynolds sayılarında verimin de artacağını bilerek küçük tünelin benzeri olan
daha büyük bir tünel yaparak verimi arttırmak veya 900 köşelerden daha küçük açılı kanatlar
kullanmak
Şekil 3.23 Difüzör genişleme açısının enerji oranına etkisi
Şekil 3.24 Daralma ve genişleme açısının enerji oranına etkisi
9 8 7 6 2 4 6 8 10
Daralma oranı=5.0
Genişleme açısı
11 9 7 5 3 2 4 6 8 10
Genişleme açısı
Daralma oranı
Enerji O
ranı ER E
nerji Oranı ER
48
Yüksek hız tünellerinde denenen bir başka yol ise hava yoğunluğunu düşürerek güç
gereksinimini azaltmak. Bu yöntem model çalışmalarını daha karmaşık bir hale getirse de
gücün ρV3 ile orantılı olduğu hatırlanırsa örneğin basıncı ¼’üne düşürürseniz aynı güç
değerinde hızı 3 4 ’e 1 oranında arttırmış olursunuz.
Güç gereksinimini hesaplarken dikkate alınması gereken diğer bir husus da modelin akışa
gösterdiği direnç ve model sonrası bozulan akışın etkisinin oluşturduğu kayıpların
yenilmesidir.
Fan - Doğrultucu
Fan-doğrultucu kombinasyonları ile basıncın rüzgar tünelindeki farklı bölümlerdeki
kayıpların toplamı kadar artığı düzgün bir akışın ortama salınması hedeflenir. Burada bahsi
geçen eksenel fandır. Mevcut durumda kullanılan belli başlı konfigürasyonlar şunlardır;
1. Fan gerisinde doğrultucu kanatlar
2. Fan öncesi ön-döner kanatlar ve fan gerisinde doğrultucu kanatlar
3. Ters yönlü dönen iki fan
4. Akışın paylaşıldığı çoklu fan sistemi
Şekil 3.25 Çoklu fan sistemi
49
Fan öncesi ön-döner kanatlar fanın ters yönünde girdap oluşturarak toplam sıfır girdap
elde edilmesi için kullanılır. Titreşime neden olacağı için, N kanat sayılı bir fan için N, 3N/2,
veya 2N sayılı ön-döner kanat sistemi kullanılmamalı. Eğer ön-döner kanat sistemi
kullanılmıyorsa doğrultucu kanatlar fanın arkasında yer almalıdır.
Fan ve test bölümü alan oranı 2:1 ve 3:1 oranı arasındadır. Alan oranı daha büyük olursa
fan öncesi hız profili kötüleşir ve boyutlardan dolayı maliyet artar. Alan oranı daha küçük
olursa bu defa elde edilecek daha hızlı akış daha büyük rpm gerektirecek. Büyük tünellerde
fan balon gövdesi fan toplam çapının %30-50’sine denk gelmekte.
Şekil 3.26 Fan-Doğrultucu bölümü
Şekil 3.25 ile gösterilen çizimde fan balon gövdesi uzunluk-çap oranı yaklaşık 3 seçilmeli
ve fan balon gövdesinin yaklaşık %30-40’ı sabit çaplı olmalı. Fan kanat ucu hızı eksenel hıza
oranla çok fazla olursa titreşim ve 150-200 m/s hızlardan sonra şok dalgası oluşumları ve
dolayısıyla daha gürültülü bir çalışma beklenebilir.
Fan-doğrultucu basınç artışı devre kayıplarıyla şu şekilde ilişkilendirilebilir;
∑== ltf
t
Rf
tfb K
q
q
Eq
qK
1 (3.54)
Genellikle test bölümü dinamik basıncının fandaki dinamik basınca oranı 2-10 aralığındadır.
Enerji oranı 4-8 aralığında alınırsa fan-doğrultucu sisteminin basınç artış katsayısı 0.25-2.5
aralığında olur. Düzgün bir akış farz edildiğinden bu katsayı yarıçapa bağlı olarak değişir.
Fan merkezinde daha yüksek kanat uçlarında daha düşüktür.
fan
doğrultucu
Fan balon gövde
50
RÜZGAR TÜNELİ DÜZELTMELER İ
Akışta meydana gelecek küçük değişimler hız ve basınç gradyanlarındaki değişime sebep
olur ve istenilen düzgün akış hedefinden sapılması rüzgar tüneli testlerinde bazen
sanıldığından büyük problemler oluşturur. Rüzgar tüneli çalışmalarında akış önüne konulan
engelden dolayı meydana gelecek iki önemli blokaj tipi oluşur; katı blokajı ve akış bozulma
blokajı. Şekil 3.27 ve 3.28 kapalı ve açık test bölümleri için aerodinamik ve basit nesne
sonrasında oluşan akış sonrası bozulmaları gösteriyor.
Katı blokajı, akış önüne test amaçlı konulan nesnenin kesit alanının test bölümünün
kesit alanına oranı ile ilgili ve düzeltme gerektiren bir husustur. Rüzgar tünellerinde test
edilecek nesnenin akışa doğru bakan kısmın kesit alanının test bölümüne oranı genellikle 0.01
ve 0.10 arasında değişecek şekilde model veya test nesnesi boyutları seçilir. Katı blokaj etkisi
test bölümü kapalı dizaynlarda açık olanlara göre daha fazla etki gösterir. Bu etki akış
hızında ve basıncında meydana gelecek değişik olarak ifade edilir.
Akış bozulma blokajı, akış önündeki test nesnesinin sebep olduğu akış sonrası bozulmayı
ifade eder ve nesnenin geometrik şekline ve bozulma alanının tünel alanına oranının bir
fonksiyonu olarak değişir. Akış bozulma blokajı düzeltmesi akış sonrası bozulma büyüdükçe
daha da artar ve bu da sürükleme kuvvetinin artması anlamına gelir. Test bölümü kapalı
dizaynlarda sürükleme kuvveti miktarı artarken test bölümü serbest akım tipi olanlarda bu
blokaj önemsenmeyecek kadar etkisiz farz edilebilir.
Şekil 3.27 Kapalı test bölümü
v v
Kapalı test bölümünde aerodinamik nesne Kapalı test bölümünde basit nesne
Tünelde sınır tabakası
51
Şekil 3.28 Açık test bölümü
Katı Blokaj Düzeltmesi
Test bölümüne konulan model, tünelin o bölgedeki kesit alanında bir daralma
yaratacağından Bernoulli ve süreklilik denklemleri gereği model etrafında akışın hızlanmasına
sebep olur. Model etrafında bu nedenle oluşan hız artışı katı blokajı olarak bilinir.
Bu konuda pek çok çalışma yayınlanmış olmasına rağmen iki boyutlu tünel için katı blokaj
düzeltmesinin en basit hali Thom tarafından verilmiş formüldür;
2/3
1
C
Kkb =ε (3.55)
K1 model hacim ve C tünel test alanıdır. Eğer daha hassas bir hesaplama yapılmak istenirse
sınır tabakası yer değiştirme kalınlığı bu alandan çıkartılabilir. Türbülanslı akış için bu değer
sınır tabakası kalınlığının yaklaşık 1/6’sıdır. Laminar durum için ise 1/3’ünü almak yeterli
olur.
Sınır tabakası yer değiştirme kalınlığını veren formül;
∫=Y
dyV
u
0 0
*δ (3.56)
sınır tabakasındaki yerel hız u, sınır tabakasının yüzeyden yüksekliği y, sınır tabakası
kalınlığı Y ve V0 serbest akım hızıdır.
v
Açık test bölümünde aerodinamik nesne
Açık test bölümünde basit nesne
v
Tünelde sınır tabakası
52
Akış Bozulma Blokaj Düzeltmesi
Akış sonrası bozulma blokaj düzeltmesi konusunda en önemli katkı kuşkusuz Maskell
tarafından yapıldı. Maskell’in vardığı üç temel sonuç vardı; birincisi daha yüksek hızlarda da
model sonrası akıştaki bozulma benzer sonuçlara sebep oluyordu, ikincisi akış sonrası
bozulmanın eksenel parellelik göstermesi üç boyutlu model içinde tek bir düzeltmeyi yeterli
kılıyordu, üçüncüsü bozulma akış yönünde ilave bir basınç gradyanına sebep oluyor ve bu da
modelin sürükleme kuvvetini arttırıyordu.
Maskell tarafından kanat deneyleri için akış sonrası bozulma blokaj düzeltmesi formülü
şu şekildedir;
)(4
5
4 DODiDuDOwb CCCC
SC
C
S −−+=ε (3.56)
)(2
5
21 DODiDuDO
u
c CCCC
SC
C
S
q
q−−++= (3.57)
Şekil 3.29 Yükselen kanat için sürükleme kuvveti analizi
Toplam Düzeltme
Katı blokaj düzeltmesi ve akış sonrası bozulma düzeltmesinin elde edilmiş bir hıza
uygulanışını şu şekilde ifade ederiz;
CD
CL2
Ayrılma başlar
Ölçülen CD
CDi
CDO
CDS
53
)1( ε+= uVV (3.58)
dinamik basınç düzeltmesi;
2)1( ε+= uqq (3.59)
Reynolds sayısı düzeltmesi;
)1(ReRe ε+= u (3.60)
ve
wbkb εεε += (3.61)
ε toplam blokaj düzeltmesidir ve burada u düzeltilmemiş veri için alt indis olarak kullanıldı.
İki blokaj bileşeninin toplamı olan ε için önerilen değer şu şekilde hesaplanabilir;
tünel
el
A
Amod
4
1=ε (3.62)
akışa bakan model alanı Amodel ve test bölümü alanı da Atünel olarak ifade edildi.
TEST BÖLÜMÜNÜN KAL İBRASYONU
Bir rüzgar tüneli dizaynı yapıldıktan sonra test bölümünün kalibrasyonu gereklidir. Daimi
akışın olduğu düşünülen düşük hız rüzgar tünellerinde hava akışını tanımlayabilmek için
sıcaklık dağılımı T, basınç p, dinamik basınç q, ve türbülans η değerlerini bilmek yeterlidir.
Hava akışının değişimi türbülans seviyesinin bilinmesi ile karakterize edilebilir ki bu
genellikle akış doğrultusundaki hız bileşeninin ortalama akış hızına göre değişiminin rms
değeri olarak tanımlanır. Basınç ve dinamik basınç istenilen ortalama değere ulaşabilmek için
ölçüm süresi boyunca ortlamaları alınan parametrelerdir ki sıcaklıkta öyledir. Hal denklemini
kullanarak yoğunluk, hız hesaplanabilir. Karakteristik uzunluğuna bağlı olarak test edilen
modele ait Reynolds sayısını da hesaplamak gerekir. Aslında rüzgar tüneli çalışmalarının
çoğunda ilgi odağı hesaplanacak yada ölçülecek basınç bilgisi üzerinde yoğunlaşır.
Hızın Ayarlanması
Tünel içerisinde test bölümünde herhangi bir model yokken akış hızını ölçülecek statik-pitot
tüp gibi bir cihaz kullanılabilir. Test bölümünde herhangi bir model yada ölçülecek bir
cihazın olmaması akışın bozulmamamsı için gereklidir. Şekil 3.30 da rüzgar tünelinin şimdi
değineceğimiz kısımları D, E ve F harfleriyle simgelenmiştir.
54
Şekil 3.30 Rüzgar tünelinde ölçüm noktaları
Tünel hızı genellikle daralma konisinin ön tarafında akış doğrultma bölümünde ölçülen
ve A ile simgelenen kısımdaki statik veya toplam basıncın ve E ile gösterilen test bölümü
öncesindeki kısımdaki statik basıncın ölçülmesi ile elde edilir. Bu simgeleri alt indisler olarak
kullanarak yazılacak Bernoulli denklemi şu şekildedir,
EEEDD qKqPqP 1−+=+ (3.63)
ve burada EqK1 giriş ile E noktası arasındak oluşacak toplam basınçdaki küçük kayıp
töleransı olarak kullanılmıştır. P statik basınç ve q dinamik basınçtır. Sıkıştırılabilirlik etkisi
göz ardı edilirse ve süreklilik denklemi yazılırsa,
EEDD VAVA = (3.64)
karesi alınır, ρ/2 ile çarpılır ve qD için çözülürse,
EED
EE
D
EDD qKq
A
AV
A
AqV 2
2
2
2
2
222=
=
== ρρρ
(3.65)
Bernoulli denklemin yeniden yazarsak
)1( 21 KKqPP EED −−=− (3.66)
Eğer E noktası test bölümü ile aynı kesit alanına sahip değilse süreklilik denklemi gereğince,
FFE
FEE qKV
A
AVq 3
2
2
2
22=
== ρρ
(3.67)
ve sonuçta,
)1( 213 KKqKPP FED −−=− (3.68)
Burada K1 sabiti E istasyonundan hava çıkış ağzına kadar olan noktadaki toplam basınç
kaybına küçük bir ilave olarak düşünülebilir.
D
E F
Test bölümü
55
Tünelin kalibrasyonu, farklı ED PP − değerleri için test bölümünde dinamik basıncın
kalibreli bir sitatik pitot tüple ölçülmesi ile gerçekleştirilir. Böylece )1( 213 KKK −−
değerine ulaşılabilir. Test bölümünde düzgün bir hız dağılımı olmadığı için tüm alanı
taramaya gerek yoktur. En azından modelin kapladığı alanın test edilmesi yeterli olacaktır.
Eğer taranan bölgede dinamik basınç değişimi çok fazla ise ölçülen basıncın ağırlıklı
ortalaması alınabilir.
Dinamik basınç kalibrasyonu tamamlandığında ölçülen dinamik basınç, ED PP − ve test
bölümündeki dinamik basınç qF arasında bir ilişki elde edilir. Bu değişik konfigurasyonlar
için tekrar edilebilir. Mesela tunnel içerisinde model tutucu ayaklar varsa onlarla ve onlarsız
bu kalibrasyonlar gerçekleştirilir.
Test bölümü boyunca static basınç gradyanının bilinmesi yerçekimi düzeltmelerinin
yapılabilmesi için gereklidir. Bu bir static pitot tüp yardımıyla giriş konisinden çıkış konisine
kadar alan da ölçümler yaparak elede edilebilir.
Dinamik Basınç Değişimi
Dinamik basınç değişimi genellikle static pitot tüp yardımıyla ilgili kısımlarda ölçümler
yapılarak elde edilir. Yerel hızlar şu şekilde hesaplanır,
ρq
V2= (3.69)
Buradan hesaplanan hızlar veya dinamik basınç ölçümlerinin kendisi eşit değerlerin olduğu
kısımların belirtildiği grafiklerle verilir. Bir kare kesit alanlı tünele ait dinamik basınç
dağılımı grafiği Şekil 3.31 de gösterilmektedir. Tünelin çalışma aralığında dinamik basınç
değişimi 0.5 % den az olmalıdır ki bu hızda 0.25 % lik bir değişime karşılık gelir.
Ekran kullanımı dinamik basınç değişimini olumlu yönde etkiler ve bunu gösteren bir
çalışma da Şekil 3.32 ile verilmiştir. Enerji oranında çok küçük düşüşe sebep olsada bu tür
ekranların kullanılması akış kalitesini oldukça arttırmaktadır.
56
Şekil 3.31 Kare kesit bir tünelde dinamik basınç dağılımı
Şekil 3.32 Ekran kullanmanın test bölümünde hız dağılımına etkisi
< 0.5 %
0.5-1.0 %
1.0-1.5 %
1.5-2.0 %
800 600 400 200 0 -1 0 +1 +2 +3
Ekransız
Dinamik basınç değişimi (%)
Ekranlı
Tünel yüksekliği (cm)
57
Test Bölümü Türbülans Ölçümü
Farklı tünellerde aynı Reynolds sayılarında yapılan testlerde ortaya çıkan farklılıklar
göstermiştir ki test bölümünde türbülans etkisinden kurtulmak için bir takım düzeltmelere
ihtiyaç vardır. Bu sebeple test bölümünde türbülans ölçümü yapmak üzere farklı tip sitemler
dizayn edilebilir. Bunlardan en basitlerinden birisi Şekil 3.33 de çizimi verilen “türbülans
küresi”dir.
Şekil 3.33 Türbülans küresi
Deneyler göstermiştir ki kürenin sürükleme katsayısındaki düşüş rüzgar tünelindeki
türbülans seviyesiyle doğrudan alalakalıdır. Reynolds sayısı artarken sürükleme katsayısının
belirgin bir düşüş yaşandığı kürelerde bu değer “kritik Reynolds sayısı“ olarak adlandırılır.
Kızgın tel anemometreleri yada Lazer Doppler Anemometre gibi daha gelişmiş cihazlar
geliştirilmeden önce türbülans testlerinde bu küreler kullanılırdı ve halen de oldukça basit bir
türbülans ölçüm tekniği olarak kullanılabilmektedir.
Kürenin kritik Reynolds sayısı iki şekilde belirlenebilir. Birinci metot Şekil 3.34 de
gösterildiği gibi kesit alanına bağlı olarak ölçülen sürükleme katsayısı CD nin Reynolds
sayısına karşı grafiği çizilerek. Grafikte CD =0.3000 olduğu nokta kritik Reynolds sayısını
keser. Diğer bir metot ise küreden alınan 4 basınç okumasının ortalamasından kürenin ön
tarafındaki durdurma basıncının çıkarılması ile ∆P nin elde edilmesidir. Şekil 3.35 de olduğu
gibi ∆P/q nun Reynolds sayısına grafiği çizdirildiğinde ∆P=1.220 için elde edilen Reynolds
değeri aradığımız değer olur. Bu ikinci metotun avantajı test bölümünde bulunacak herhangi
bir tutturma aparatı için sürükleme dengelemesine ihtiyaç duyulmamasıdır.
Eşit aralıklı 4 delik
22.50
10 cm
58
Şekil 3.34 Bir kürenin sürükleme katsayısı
Şekil 3.35 Türbülans küresinin Reynolds sayısıyla basıncının değişmi
Elde edilen kritik Reynolds değeri atmosferik serbest havanın Reynolds değeri ile
kıyaslanarak türbülans faktörü bulunur,
0.5 0.4 0.3 0.2 0.1 0 2x105 3x105 4x105
Kürenin Reynolds sayısı
Küre sürükleme Katsayısı CD
Kritik Reynolds sayısı =336000
1.6 1.4 1.2 1.0 0.8 0.6 1x105 2x105 3x105
Reynolds sayısı
∆P/q
Kritik Reynolds sayısı =299000
∆P/q =1.22
TF= 385000/Retünel
59
tünel
TFRe
385000= (3.70)
Türbülans küresi kullanımı türbülans değeri hakkında ortalama bir fikir verir. Türbülansın
yönü hakkında bir bilgi içermez. Dryden ve ark. Ve Dryden ve Kuethe tarafından kızgın tel
anemometresi ile belirlenen değerlerle çizilen bir türbülans küresinin türbülans faktörünün
türbülans yoğunluğuna karşılık grafiği Şekil 3.36 da verilmiştir.
Şekil 3.36 Kızgın tel anemometresi ile ölçülen türbülans yoğunluğunun türbülans faktörüne
etkisi
2.0 1.6 1.2 0.8 0.4 0 1.0 1.4 1.8 2.2 2.6 3.0
Türbülans Faktörü
% Türbülans
60
4. HIZ ÖLÇÜM TEKN İKLER İ
LAZER DOPPLER ANEMOMETRE
Giriş
En yaygın akışkan hızı ölçüm cihazı pitot tüp olmasına rağmen bu cihazla hız
salınımlarına sebep olan türbülans ve düzensizliklerle ilgili bir çalışma imkanı yapmak
mümkün olmaz. Akışın en türbülanslı bölgelerinde ki hız vektörlerinin yönünün bazen önem
kazandığı durumlarda alınan ortalama hızlar bile yanlış sonuçlara taşıyabilir bizi. Ne var ki
bu bölgeler genellikle mühendislik açısından en fazla ilgi gösterilmesi alanlardır. İşte bu
sebeplerden dolayı daha karmaşık bir yapıya sahip fakat noktasal olarak akışın herhangi bir
yerindeki hız vektörünün yönünü ve büyüklüğünü sağlayabilen Lazer Doppler Anemometre
adı verilen cihaz Yeh ve Cummins tarafından 1964 yılında geliştirilmştir.
Lazer doppler anemometre, lazer ışığını kullanarak tek bir noktadaki hızı belirler. O
noktadaki hız bileşenlerini kısa sürede birbirini takip eden yüzlerce ölçüm sonucunda belirler.
Bu özelliği LDA’ya bir takım avantajlar sağlamaktadır; pitot tüp gibi akışı bozucu bir etkisi
yoktur ve hız bileşenlerinin yönü ve şiddeti hakkında bilgi verir. Dezavantajları olarak cihazın
fiyatı ki en basit düzenek için $ 40,000 civarı, ölçüm için lazer ışığının geçebileceği saydam
bir pencere ve sağlıklı bir ölçüm için biraz daha fazlaca ihtiyaç duyulan zaman sayılabilir.
LDA ile bir bölgedeki noktasal hızlar bir zaman dilimi içerisinde taranarak hız profili
çıkartılır ve bu hız vektör grafikleri akış görüntüleme çalışmalarında kullanılır.
LDA Saçak Modeli Teorisi
Lazer doppler anemometreyi tek bileşen için Şekil 4.1 deki çizime göre açıklamaya
çalışalım. Bu şekilde gösterilen çizim ileri doğru yansımalı tek bileşenli çift ışık demeti olarak
tanımlanan düzenektir. Tek bileşen olması sadece U hız bileşenini ölçmesinden dolayı ve çift
ışık demetli olması ise bu ölçüm için eşit yoğunluklu iki lazer ışığı kullanmasından
kaynaklanmaktadır. Lazer ışınları tek bir lazer ışığının ikiye bölünmesi ile elde edilen iki ışın
demetinin bir noktaya odaklanmsı şeklinde yollarına devam eder. Odak noktası hız
ölçümünün yapılacağı alandır ve ölçüm hacmi adını alır.
61
Şekil 4.1 İleri doğru yansımalı tek bileşenli çift ışık demetli LDA düzeneği
Lazer ışınlarının kesişme noktasında eşit aralıklı karanlık ve aydınlık girişim saçakları
oluşur. Akış içerisindeki küçük parçacıklar bu saçaklardan geçerken hız ölçümü
gerçekleştirilir. Parçacık üzerine düşen ve yansıyan ışık saçaklara bağlı olarak bir salınım
gösterir. Bu salınımın frekansı, saçaklar arasından geçen parçacığın saçaklara dik hız bileşeni
ile doğru orantılıdır.
Bu frekansı tespit etmek için parçacıktan yansıyan ışığın bir lens ile toplanması ve ışık
yoğunluğu olarak gelen bu sinyalin voltaj sinyaline dönüştürüldüğü bir fotodedektör üzerine
düşürülmesi gerekir. Buradan elde edilecek elektriksel sinyaller bir sinyal işleyicisinde
toplanarak gerekli istatistiksel hesaplamalar sonrasında akış içerisindeki parçacığın hızının
gösterildiği bilgisayar ekranına verilir.
Girişim Saçakları
Şekil 4.2 de iki lazer demetinin kesişmesi ile oluşan karanlık ve aydınlık girişim saçakları
gösterilmekte. Lazer ışığı monokromatik, yani tek frekans ve tek dalga boyuna sahip
olduğundan ve koherent yani birbirini takip eden komşu ışık dalgaları aynı fazda olduğundan
kesişim noktalarındaki tepe bölgeleri tek bir çizgi olarak sıralanır. Işık dalgaları aynı fazda
olduğundan tepeler tepelerin üzerine biner ve aydınlık saçakları oluşturur. Aynı fazda
olmayan bölgelerde çukurlar ile tepelerin kesiştiği noktalarda karanlık saçaklar oluşur.
Lazer
Ayna
Işık Bölücü Odaklama Lensi
Ölçüm Hacmi
Yansıyan Işık Lensi
Fotodedektör
Bragg Cell
62
Şekil 4.2 İki lazer demetinin oluşturduğu girişim saçakları
Karanlık ve aydınlık saçaklar arasındaki mesafeyi belirlemek için lazer ışığının dalga
boyuna, λ ve iki lazer demeti arasındaki açı, α bilinmelidir. Şekil 4.3 de bu kesişim bölgesinin
daha da büyültülmüş bir çizimi gösterilmekte. Bu şekilde de gözüktüğü üzere ardışık aydınlık
saçaklar ve ışık dalgaları α tepe açılı ikizkenar üçgenler oluşturmakta ve taban uzunluğu da,
( )2/cosαλ
olarak hesaplanabilmekte. Trigonometri bağıntılarına göre s, saçak aralığını veren
bağıntı ise;
( )2/sin2 αλ=s (4.1)
olur.
Saçak aralığını bildikten sonra parçacık hızı ve frekans arasındaki bağıntıya geçilebilir.
Eğer saçklar birbirinden s kadar mesafede ve hızın bu saçağa dik bileşeni U ise parçacık U/s
saçak sayısı kadar ilerleyecektir her bir saniyede. Dolayısıyla parçacık frekansı,
( )
λα 2/sin2U
s
Uf == (4.2)
olan bir sinyal oluşturacaktır. Bu formül LDA denklemi olarak da bilinir ve LDA frekans
sinyali ve geçen parcacık hızı arasındaki bağıntıyı gösterir.
63
Şekil 4.3 Büyültülmüş kesişim bölgesi çizimi
Bu denklemi kullanarak ölçüm hacminden geçen bir parçacığın oluşturacağı frekansı
hesaplamak mümkündür. En sık kullanılan lazerlerden biri olan Helium Neon lazerinin dalga
boyu 632.8 nanometredir. Lazer demetleri arasındaki açı yaklaşık 50 dir. Eğer bir hız
ölçerden 10 m/s lik bir hız okumak gerekiyorsa 4.2 nolu formüle göre parçacıklar ölçüm
hacminden geçerken 1.4MHz ‘lik bir frekans yaratmalıdırlar.
Parçacıklar
LDA ile ölçüm yapabilmek için akış içerisinde akışla birlikte hareket edebilecek kadar
küçük parçacıkların olması gerekiyor. Parçacığın hızını ölçmek demek akışın hızını ölçmek
demek olacağından parçacık seçimi oldukça önemlidir. Ölçümler 1-10 micrometre çapındaki
parçacıkların bu amaç için en iyi sonuçları verdiğini göstermiştir. Genellikle silikon yağ, su,
TiO2, MgO gibi maddelerden atomizer yardımıyla elde edilen parçacıklar akış içerisine
salınır. Akış içerisinde kapladıkları hacmin boyutları itibiariyle küçüklüğü düşünüldüğünde
akışa etkileri göz ardı edilir.
Yansıyan Işığın Toplanması
Akış içerisindeki parçacıklar tarafından yansıtılan ışık bir lens yardımıyla fotodedektörde
veya fotomultipler tüpte (PM) toplanır. PM tüpü bir vkum tüpü içerisinde toplanmış
bileşenlerden oluşur. PM tüpüm ön tarafında üzerine ışık düştüğünde elektron salınımı yapan
katot bulunur. Bu elektronlar bir dizi dinoda doğru elektrik alanı içerisinde hareket ederler.
Bu yüksek enerjili elektronlar ilk dinoda çarptıktan sonra daha da ivmelenerek bir sonraki
Saçak aralığı, s
64
dinoda yönlenirler ve bu böyle devam eder. Sonuçta orijinal sinyal yükseltilmiş olur. PM
tüpleri LDA uygulamaları için çok uygundur çünkü yüksek dinamik tepkiye sahiptirler (100
MHz lere kadar ve daha üzeri). Fakat belki bir dezavantajı yüksek voltaj girişi ile beslemek
gerekliliğidir
Sinayl Kalitesinin Arttırılması
Mikron boyutunda barçacıkladan yansıyan ışığın algılanması kolay bir iş değildir. Sinyal
kalitesinin olabildiğince arttırılması için şu hususlara dikkat etmek gerekir;
1. Lazer ışınlarının odaklanması : Lazer ışığı kohorent ve monokromatik olduğu için
odaklandığı nokta da çok küçük bir hacimdir. Bu nedenle ölçüm hacmi içerisindeki ışık
yoğunluğu çok fazla olabilir. Örneğin 0.3 mm ölçüm hacminde kesişmiş iki lazer ışığının
birleşik gücünü 10 miliWatt bile alsanız, ölçüm hacmi içerisindeki ışık yoğunluğu yaklaşık
0.01/(0.0003) 2 ≈ 100000W/m2 olacaktır.
2. Parçacık optimizasyonu: Güçlü bir sinyal elde edebilmek için aynı anda ölçüm hacmi
içerisinde tek bir parçacık olacak şekilde ayarlama yapmak önemlidir. Birden fazla parçacık
sinyallerin birbirini söndürmesi gibi yanlış sonuçlara götürecek uygulamalara sebep olabilir.
3. Işığın Toplanma Yönü: Parçacıklar tarafından yansıtılan ışık gelen ışığın yönüyle
fonksiyonel bir ilişki içindedir çünkü parçacık boyutu ışığın dalgaboyuyla karşılaştırılabilecek
ölçülerdedir. Şekil 4.4 de gelen ışığın açısına göre parçacıktan yansıyan ışığın çizimi farklı
çapta parçacıklar için verilmiştir. Işığın büyük bölümü gelme yönünde geri yansımaktadır.
Dolayısıyla bazen yansıyan ışığın toplandığı lens ve fotodedektörün akışın öteki tarafına
yerleştirildi ği ileri doğru yansımalı sistemler tercih edilir.
65
λ ≈ 0.2 Dp λ ≈ 1 Dp λ ≈ 10 Dp
Şekil 4.4 Farklı çapta parçacıklardan yansıyan ışık yoğunlukları. Işık şiddeti logaritmik skala
ile gösterilmiştir.
Fakat günümüzde artık hem lazerden çıkan ışıkların hemde parçacıktan yansıyan ışıkların
aynı probe üzerinde toplanabildiği dizaynlar mevcuttur. Bu tip dizaynlar geri yansımalı
sistemler olarak bilinir ve Şekil 4.5 de buna ait bir çizim gösterimekte.
Şekil 4.5 Geri yansımalı lazer doppler anemometre
Parçacıklı akış
d (biliniyor) t (ölçülüyor)
Sinyal
Zaman
Lazer Bragg Cell Yansıyan ışık
Ölçüm hacmi
Detektör
İşlemci
180 0
90
270
210
150
240
120
300
60
330
30
180 0
330 210
240 300 270
150
120 90
60
30
180 0
210
150
240
120
270
90 60
300
30
330
66
4. Toplayıcı lens: Parçacıktan yansıyıp toplayıcı lens üzerine düşen ve fotodedektörde
toplanan lazer ışığı miktarı lens alanı ile doğru ve ölçüm hacminin lense olan mesafenin
karesiyle ters orantılıdır. Dolayısıyla daha büyük bir lensi ölçüm hacmine daha yakın
yerleştirdiğinizde algılanan sinyalin de kalitesi artmış olacaktır.
5. İğne deliği aparatı kullanımı. Fotodedektör önüne bir maske olarak konulacak üzerinde
iğne deliği büyüklüğünde bir delik olan aparat; toplanıp odaklanan ışığın sadece bu küçük
delikten geçecek şekilde kıstırılması ve ışın demetinindiğer kısımlarından veya çevreden
yansıyıp gelen diğer ışınlarında fotodektör üzerine düşerek gürültü yaratmasına, sinyal
kalitesini bozmasına engel olur. İğne deliği ayrıca ölçüm hacmini daraltmak maksatlı da
kullanılabilir.
Yön tayini ve Frekans Kayması
LDA sistemi eşit aralıklı saçaklardan geçen parçacığın yarattığı frekans ölçer fakat
burada bazı sınırlamlarla karşılaşılır örneğin hareket etmeyen bir parçacık sinyal üretmez veya
ters yönlerde hareket eden iki parçacık sinyali anlamsız şekilde değiştiri gibi. Bu tür
problemlerin çözümü için lazer ışınlarından birinin frekansı kaydırılarak sorun çözülmüştür.
Tek lazer ışığındaki bu frekans kayması ölçüm hacmi içerisindeki saçakların frekans kayma
yönüne bağlı olarak parçacık hareketini de simgeleyen +U ve –U yönünde sabit hızla hareket
etmesine sebep olur. Dolayısıyla hareketsiz parçacıklardan artık sabit bir frekans sinyali
alınabilmekte ve frekans kaymasıyla aynı yönde hareket eden parçacıklar daha düşük bir
frekans, ters yönde hareket edenler ise daha yüksek bir frekans yaratmaktadır. Dolayısıyla yön
tayini sorunu da bu frekans kaydırma tekniği ile halledilmiş olur.
Frekans kayması için kullanılan bileşenin adı “Bragg cell”dir. Bragg cell, lazer ışığının
içerisinden geçirildiği sıvı yada katı saydam bir ortamdır. Lazer ışığı geçerken bu ortam
ultrasonik ses dalgalrı ile titreştirilir ve bu ses dalgaları ki aynı zamanda yoğunluk dalgalrı
veya kırılma indisi dalgalrıdır bunlar, lazer demetinin kırınımına sebep olur. Lazer ışığıda
hareket ettiği için onun frekansıda ses dalgasının frekansına eşit miktarda kayma gösterir.
Sinyal İşleme
Ölçüm hacmi içerisinde hiçbir parçacık yokken fotodedektör tarafından verilen sinyalde
boşluklar oluşur. Şekil 4.6 ideal bir yansıma sinyalini göstermekte. Sinyale bu şeklini veren
ölçüm hacmini oluşturan lazer ışığının merkezden yanlara doğru azalan ışık yoğunluğu ile
67
açıklanır. Parçacık saçakların güçsüz olduğu bu kenar bölgelerinden geçerken güçsüz
sinyaller oluşturur. Sıfır noktası etrafında dalgalanma yoktur çünkü negatif ışık şiddeti
olamaz. Sinyal iki bölgeye ayrılabilir; taban frekansı denilen düşük frekans ve Doppler
sinyalini içeren yüksek frekans bölgesi.
Şekil 4.6 LDA sinyalleri
Modern sinyal işleyicileri her bir yansıma sinyalini dijital olarak işleme ve anlık olarak
frekans ve hız bilgisini verebilmektedir. Genellikle bu tür sinyal işleyicilerde yansıma
sinyalini tespit eden özel devreler bulunur. Daha sonra bu bilgiler dijitale çevrilir ve frekansa
ulaşılır. Frekansı belirlemek için işlemciler ya sinyali otomatik korelasyon ya da Fourier
spektrumunu almak suretiyle işlem yaparlar. Dolayısıyla ya otomatik korelasyon işlemcileri
ya da yansıma sinyali analizörleri olarak iki işlemci tanımlamak mümkün olur.
Hata Kaynakları
LDA çok hassas bir hız ölçüm cihazı olmasına karşın dikkat edilmesi gereken bazı ölçüm
hatalrını da beraberinde getirebilir. Şimdi bu hatalara kısaca değinelim.
Hız ortalaması alma hatası:LDA sadece ölçüm hacmi içerisinde bir parçacık varken hız
ölçümü yapar ve her bir parçacık geçişinde elde ettiği hız bilgilerini toplar. Fakat aynı zaman
zarfı içerisinde, akış hızlı iken ölçüm hacminden daha fazla parçacık, yavaş iken daha az
a) Yansıma sinyali
b) Taban frekansı
a) Doppler sinyali
68
parçacık geçer. Biz eğer direk bu hızların ortalamasını almaya kalkarsak ortalama hız çok
büyük çıkabilir. Tahmin edilen hız varyansı bir hata kaynağı olacaktır ve bunu hız ortalaması
alma hatası olarak adlandırıyoruz. Hızın aniden düştüğü akışlarla ilgili çalışmalarda bu
problemle sıkça karşılaşılır. Bu işin çözümlerinden biri alınan verilerden her serideki ilk hız
bilgilerinin ortalamsını almaktır.
Hız gradyanı genişlemesi:Hız gradyanı genişlemesi ölçülen hız varyansını
2
∂∂∆
y
Uoranında arttıran bir nedendir. Burada Here ( )yU ∂∂ / ölçümün yapıldığı noktadaki
ortalama hız gradyanı ve ∆ ise ölçüm hacminden geçen Y adet parçacığın standart
sapmasıdır. Şekil 4.7 de gösterildiği gibi sınır tabakası gibi hız gradyanı olan bölgelerde
ölçüm yapılıyorsa ölçüm hacmi içerisinden geçen parçacıkların gradyandaki pozisyonuna
göre farklı hızlar alması beklenir. Dolayısıyla akış tamamen daimi olsa bile LDA ile ölçülen
hızda salınımlar gözlenecektir. Bu hata ölçülen değerden ekstra varyansın çıkarılması ile
çözümlenebilir.
Şekil 4.7 LDA hız gradyanına bağlı hata oluşumu
Geçiş süresi genişlemesi :Geçiş süresi genişlemesi, ölçülen hız varyansının( )2/22 NU
kadar artmasına sebep olur. Burada U akışın ortalama hızı ve N parçacığın içerisinden geçtiği
saçak sayısıdır (= ölçüm hacmi çapı / saçak aralığı ). Bu hatanın kaynağı yansıyan sinyal
işlenirken limitli sayıda saçaktan geçen parçacıktan frekans elde etmeye çalışmakla ilgilidir.
Saçak sayısı azaldıkça elde edilen çevrim sayısıda azalacaktır ve hata yapma olasılığı
artacaktır. Aynı hızda giden parçacıklardan ölçüm hacmi içerisinde geçtikleri bölgeye bağlı
Daimi hız gradyanı
Rasgele dağılmış parçacıklar
Ölçüm hacmi kesit alanı
Hızın zamanla görünen dalgalanması
69
olarak farklı hızlar elde edilecek ve sanki bir hız dalgalanması varmış gibi algılanacaktır. Bu
hata ölçülen değerden ekstra varyansın çıkarılması ile çözümlenebilir.
LDA Optik Modeli Teorisi
Buraya kadar olan kısımlarda LDA’nın çalışma prensibinin parçacıkların eşit saçak
aralıklarından geçtiği saçak modeli ile açıklanmasına yer verdik. LDA’nın optik teorisi
diyebileceğimiz bir alternatif açıklama modeli daha vardır.
Bu modelde dikkatler ölçüm hacmi içerisinde tek bir lazer ışığı üzerinden geçen
parçacığın yansıtacağı ışık üzerinde toplanmakta. Parçacık hareket ettiği için yansıyan ışığın
frekansı lazer ışınının frekansından biraz farklı olacaktır, ki bu durumda Doppler kayması
olarak adlandıracağız. Eğer yansıyan bu ışığın frekansını doğrudan LDA ile ölçebilirseydik
LDA için tek bir lazer demeti yeterli olacaktı. Ne varki bu frakans çok yüksektir, yaklaşık
1015Hz bu nedenle ikinci bir lazer ışığına ihtiyaç duyulur. İkinci ışık farklı bir açı ile
geldiğinden dolayı bundan yansıyan ışıkta farklı bir Doppler kayması gösterir. Her iki lazer
demetinden yansıyan ışık fotodedektör önünde toplandığında bu noktada bir girişim oluşur.
Frekans farkından dolayı ışık şiddetinde sabit noktada dalgalanma meydana gelir. Girişim
frekansı dediğimiz bu frekans yansıyan bu iki frekansın farkıdır ve ölçülebilecek kadar
küçüktür. 4.2 nolu denklemle verdiğimiz ve LDA denklemi olarak adlandırdığımız eşitlik hız
hesaplaması için aynen bu durum için de geçerlidir. LDA teorisinin saçak ve optik model ile
açıklanması aynı fiziksel olayın iki değişik şekilde açıklanmasına bir örnektir.
Şekil 4.8 LDA teorisinin optik model ile açıklanması
fotodedektör
Gelen lazer ışınları
Akış yönü
70
Aşağıdaki tabloda da tipik bir LDA ölçüm parametre tablosu verilmiştir.
Tablo 4.1 LDA ölçüm parametreleri
1. Odak uzaklığı 400 mm
2. Lens üzerinde lazer demetleri arası mesafe 38 mm
3. Gaussian lazer ışığı çapı 1.3 mm
4. Ölçüm hacmi çapı 0.248 mm
5. Saçak aralığı 6.667 µm
6. Ölçüm hacminde saçak sayısı 37
LDA hız ölçüm uygulamalarına ait fotoğraflar deney düzenekleri hakkında daha faydalı
bilgiler sunabilir;
Şekil 4.9 Rüzgar tünelinde LDA ile araba modeli etrafında hız ölçümü
71
Şekil 4.9 Rüzgar tünelinde LDA ile helikopter pervane modeli etrafında hız ölçümü
Şekil 4.10 Su tüneli içerisinde gemi modeli üzerinde hız ölçümü
72
STATİK-PİTOT TÜP
Hız ölçümü için kullanılan cihazlardan birisi de statik-pitot tüptür. İlk defa Henry Pitot
tarafından akış hızının kinetik enerjisini potansiyel enerjiye çeviren bir cihaz olarak 1732
yılında icat edilen bu ölçüm cihazı daha sonra Henry Darcy tarafından modenize edilmiştir.
Enerji dönüşümü pitot tüpün hemen girişinde yığılma noktası adı verilen kısımda meydana
gelir. Şekil 4.11 de gösterildiği gibi yığılma noktasında akışın bir an için durduğu farzedilir
ve buradaki basınç toplam basınç olarak alınır.
Şekil 4.11 Statik-pitot tüp
Toplam basınç tek başına hız bilgisi içermez fakat Bernoulli denkleminde yer alan,
Toplam basınç = statik basınç + dinamik basınç
eşitli ğinden hız bilgisine geçilir. Fakat bu noktada da akışın sıkıştırılamaz, sesaltı
sıkıştırılabilir ve ya süpersonik akış mı olduğu bilgisi doğru hız hesabının yapılabilmesi için
önemlidir.
Akım çizgileri Statik basınç delikleri
Yığılma noktası
Fark basınç ölçümü
73
Şekil 4.12 Adım adım statik-pitot tüp
Sıkıştırılamaz Akı ş İçin Statik-Pitot Tüp Hız Formülasyonu
Ses hızının yaklaşık % 30 civarı ve altındaki hızlardaki akış sıkıştırılamaz olarak kabul
edilebilir. Sıkıştırılamaz akış için hız ve basınç arasındaki ilişkiyi Bernoulli denklemini
kullanarak yazacak olursak,
Cg
pz
g
V =++ρ2
2
(4.3)
akım çizgisi üzerinde farklı iki nokta için tekrar düzenlersek eşitli ği,
g
pz
g
V
g
pz
g
V
ρρ2
2
221
1
21
22++=++ (4.4)
z1=z2 ise ve 2 indisli nokta da yığılma noktası ise,
ρρ
212
1
2
ppV =+ (4.5)
ve buradan hız;
( )
ρ12
1
2 ppV
−= (4.6)
veya daha açık haliyle,
Toplam Basınç Ölçümü
Statik Basınç ölçümü
Statik-Pitot Tüp
74
( )
ρstatiktoplam pp
V−
=2
1 (4.7)
olur.
Sesaltı Sıkıştırılabilir Akı ş İçin Statik-Pitot Tüp Hız Formülasyonu
Akış hızının ses hızına oranı Mach sayısı olarak bilinir ve Mach = 1 akışın ses hızına eşit
olduğu durumdur. Mach sayısının 0.3 < M < 1 olduğu aralıkta statik pitot tüp sesaltı
sıkıştırılabilir akışta ölçüm yapıyor olur ve yığılma noktasında sürekli bir sıkışma devam eder.
c
VM ≅ (4.8)
Şekil 4.13 Sıkıştırılabilir akışta yığılma noktası Akışın yavaşlayarak izentropik olarak sıkıştığını farz edecek olursak statik-pitot tüp için hız-basınç ilşkisi şu şekilde olur,
−
−=
−
11
21
γγ
ργγ
statik
toplam
statik
statik
p
ppV (4.9)
havanın γ sabit basınçta özgül ısısının sabit hacimde özgül ısısına oranıdır.
v
p
c
c≅γ (4.10)
Akım çizgisi
Yığılma noktası Vyığılma=0
75
Eğer ρstatik bilinmiyorsa Mach sayısı kullanılarak da çözüme gidilebilir,
−
−==
−
11
21
γγ
γ statik
toplam
p
p
c
VM (4.11)
burada c ses hızı tanımı gereği,
RTp
cstatik
statik γργ
== (4.12)
ve R gaz sabiti, T de sıcaklıktır.
Süpersonik Akış İçin Statik-Pitot Tüp Hız Formülasyonu
Süpersonik akışta M > 1 olur yani akış hızı ses hızının üstündedir. Statik-pitot tüp yığılma
noktasında şok dalgaları görülür ve akış non-izentropik olarak sesaltı hıza doğru yavaşlar ve
daha sonra izotropik olarak sıfır hıza iner.
Şekil 4.14 Süpersonik akışta yığılma noktası
Akış hızı statik-pitot tüp basıncının kapalı bir fonksiyonudur,
( )[ ]( )[ ]
−
−
−
−−++=
+−−
+
+
=1
1
2
222
1
1
2
12
124
1
2
1
1
1
1
2
2
1γ
γ
γγ
γγγγ
γγ
γγ
γ
M
MM
M
M
p
p
statik
toplam (4.13)
Bu formül sadece Reynolds sayısının Re > 400 olduğu durum için geçerlidir bu limitin altında izentropik akış varsayımı geçerli olmaz.
Akım çizgisi
Şok dalgası
Yığılma noktası Vyığılma=0
76
Statik-Pitot Tüp İle Hız-Alan Metotu
Dairesel ve dikdörtgensel kesit borularda hız dağılımı sınırlardan merkeze doğru farklılık
göstermekte ve merkezde maksimum olmaktadır. Bir boruda hız ölçümünü kullanarak debi
elde edebilmek için tüm borudaki hız dağılımını da iyi bilmek gerekir. Bir borudaki hacimsel
debiyi hıza bağlı olarak veren formül,
∑=
−=n
iialanıkesit V
nAQ
1
1 (4.14)
ve kütlesel debi,
∑=
−==n
iialanıkesit V
nAQm
1
1 ρρ& (4.15)
olur.
Hız dağılımını doğru elde edebilmek için geliştirilmi ş hız-alan metotları vardır ki
bunlardan en sık kullanılanı Log-Tchebycheff metodudur. Diktörrtgensel ve dairesel kesitte
belirlenen noktalarda statik-pitot tüp veya başka bir hız ölçüm cihazı kullanılarak hız-alan
taraması yapılır.
Jız alan taraması farklı sayıda nokta kullanılarak yapılabilir ve tabiki ne kadar çok nokta
seçilirse debi ölçüm hassasiyetide o kadar artmış olur. Tablo 4.1 ve 4.2 de bu metotla farklı
nokta sayılarında hız ölçüm pozisyonları verilmiştir.
Şekil 4.15 Log-Tchebycheff metodu ile hız-alan taraması
77
Tablo 4.2 Dikdörtgensel kesit
Nokta sayısı Merkezden uzaklığı, x/W veya y/H
4 ±0.125 ±0.375
5 0 ±0.2 ±0.4
6 ±0.083 ±0.25 ±0.417
7 0 ±0.143 ±0.286 ±0.429
Tablo 4.3 Dairesel kesit
Nokta sayısı Merkezden uzaklığı, r/D
3 0.204 0.353 0.457
4 0.177 0.306 0.395 0.468
5 0.158 0.274 0.354 0.418 0.474
6 0.144 0.250 0.323 0.382 0.433 0.479
78
KIZGIN TEL ANEMOMETRES İ
Termal anemometre olarak da bilinen bu tip hız ölçerler, akışın konveksiyonla
uzaklaştırdığı ısının ölçülmesi prensibine dayanır. Cihazın probu ya sabit akım ile ısıtılır ya
da sabit sıcaklıkta tutulmaya çalışılır ki her iki durumda da konveksiyonla kaybedilen ısı akış
hızının bir fonksiyonudur. Sabit akım altında veya sabit sıcaklık sağlama koşulunda tel
sıcaklığındaki değişim ölçülerek ısı kaybı elde edilir ve konvektiv teorisine akış hızına
dönüştürülür.
Şekil 4.16 Kızgın tel anemometresi ölçüm probu
Tel malzemesi olarak genellikle platinyum yada tungesten seçilir. Çap yaklaşık olarak
4∼10 µm ve uzunlukta 1 mm civarındadır. Akış içerisinde çevreyle ısı dengesi içerisinde olan
bu tel bir akım geçirilerek ısıtıldığında konvektiv ısı transferi ile kaybedilecek güç kaybı teli
ısıtmak için harcanan elektriksel güce eşit olacaktır. Yani,
( )fwww TThARI −=2 (4.16)
burada I akım, Rw tel direnci, Tw ve Tf sırasıyla tel ve akışkanın sıcaklıkları Aw akışa maruz
kalan tel yüzey alanı ve h telin ısı iletim katsayısıdır. Tel direnci , Rw de sıcaklığın bir
fonksiyonudur,
( )[ ]refwrefw TTRR −+= α1 (4.17)
α direncin termal katsayısı ve Rref referans sıcakık Tref deki dirençtir.
Platinyum yada tungesten tel
79
King kanununa göre ısı iletim katsayısı h akışkan hızının bir fonksiyonudur,
cfbvah += (4.18)
a, b ve c kalibrasyonlarla elde edilen sabitlerdir (c∼0.5). Bu denklemeleri birleşitirdiğimizde
( )( )[ ]
( )fww
refwref
fww
wcf TTA
TTRI
TTA
RIbvah
−−+
=−
=+=α122
(4.19)
ve buradan akış hızını veren formül;
( )[ ]
( )c
fww
refwreff ba
TTA
TTRIv
12
/1
−
−−+
=α
(4.20)
İki tip kızgın tel anemometresi vardır; sabit sıcaklık ve sabit akım.
Sabit Sıcaklık Kızgın Tel Anemometresi: Tel sıcaklığını sabit tutmak üzere elektrik
akımın ayarlanabildiği anemometredir. Akışkan hızı elektrik akımının ve akış sıcaklığının bir
fonksiyonudur,
( ) ( )ffww
wcf TIf
TTA
RIbvah ,
2
=−
=+= (4.21)
Akış sıcaklığıda ölçüldüğünde akışkan hızı sadece akımın bir fonksiyonu olarak kalır.
Sabit Akım Kızgın Tel Anemometresi: Tel sabit bir akım altında bırakılır ve akışkan hızı
telin ve akışkanın sıcaklığına bağlı bir fonksiyon olarak elde edilir.
( )[ ]
( ) ( )fwfww
refwreff
c TTgTTA
TTRIbva ,
12
=−
−+=+
α (4.20)
Eğer akış hızı bağımsız olarak ölçülebilirse akışkan hızı sadece tel sıcaklığının bir fonksiyonu
olur. Tel sıcaklığıda tel direncine bağlı bir fonksiyondur dolayısıyla akış hızı tel direnciylede
alakalandırılabilir.
80
PERVANEL İ ANEMOMETRE Anemometre pervanesinin dönüş hızı veya frekansının ölçülmesi esasına dayanır. Ölçülen
pervane hızı V ile hava hızı u arasında şu şekilde bir ilişki vardır;
V=u tanα F
α; pervane ile akış arasındaki açı
F; hava hızına , pervanenin geometrik özelliklerine ve hava yoğunluğuna bağlı bir fonksiyon
Pervaneli anemometre ve bir başka türü olan kupa anemometreye ait bir örnek Şekil 4.17 de
görülmektedir.
Şekil 4.17 Pervaneli anemometre örnekleri
SONİK ANEMOMETRE
3D ultrasonik anemometre
Ultrasonik ses dalgalarının problar arasında iletilme süresine bağlı olarak rüzgar hızı ölçümü yapan hız ölçerlerdir. 2 ve 3 boyutlu hız ölçümü için gerekli oryantasyon kurulabilir. Türbülans ölçümleri için tercih edilebilir. Hareketli parçası olmadığı için uzun süre dış ortam şartlarına maruz kalınacak durumlarda ölçüm aleti olarak diğerlerinden daha avantajlıdır. Probların asılı olduğu ayakların akışı bozma riski en önemli dezavantajlarıdır.
81
5. AKIŞ GÖRÜNTÜLEME TEKN İKLER İ
Bir akışkanın hareket etmesi için basınç farklılığı, yerçekimi, atalet ve yüzey
kuvvetleri gibi birtakım etkilerin olması gerekir. Hareket eden akışın hızı, ivmesi ve
akışkanın da sıcaklığı, viskozitesi ve yoğunluğu gibi bazı özelliklerinde değişimler meydana
gelir. Akış ve akışkandaki bu değişimlerden faydalanarak doğada, endüstride yada
vücudumuzda herhangi bir akışı anlayabilmek, çözümleyebilmek için çalışmalar
yapılmaktadır.
Akışkanın üzerine etkiyen bu kuvvetler Navier-Stokes adı ile bilinen denklem ile ifade
edilir ve bu denklemin genel bir analitik çözümünün bulunmayışı dolayısıyla sayısal çözümler
veya akışı görüntülemek gibi alternatif yollar özellikle tıp ve savunma sanayi alanında son
yıllarda giderek önem kazanmıştır. Akış görüntüleme tekniklerinden bazıları şunlardır;
a. Boya, duman, buhar ve şerit
b. Küçük parçacıklarla hız ölçümü
c. Hidrojen kabarcıkları
d. Elektrolitik ve Fotokimyasal boya
e. Gölge Tekniği
f. Schlieren
g. Mach-Zehnder Interferometresi
h. Faz Kontrastı Metodu
i. Holografik akış görüntüleme
j. Holografik Interferometre
k. PIV
l. Kıvılcımlar, izler eklemek
m. Elektron ışını ile akış görüntüleme
n. Işınım ve Kimyasal aydınlatma
Bu tekniklerin bazılarının akış görüntülemek için gaz yada sıvı akış için hangi aralıklarda
uygulanabilir olduğu ile ilgili grafik Şekil 5.1 de verilmiştir.
82
Şekil 5.1 Akış görüntüleme tekniklerinin yaklaşık uygulanma hız aralıkları
Şekil 5.2 Su tünelinde renklendirilmiş mürekkep ile engel etrafında akış görüntülenmesi
0.1 0.2 0.5 1 2 5 1 2 5 10 20 50 1 2 5 10 20 50 100 200 1 2 3 5 10 20
mm/s cm/s m/s Mach
Yağ* Yağ
İp İp*
Duman
Gölge Schlieren
M-Z interferometre
Hidrojen balonu*
Elektrolitik * Kıvılcımlar
Sıvı * gaz
83
Boya ve Duman Tekniği
Bu ili teknik bilinen en basit görüntüleme tekniklerinden biridir ve uygulaması da
oldukça kolaydır. Hareket eden bir su birikintisine mürekkep damlatarak suyun hareketini
veya hava akışı olan bir yere duman üfleyerek hava hareketinin resmini çekmeyi mümkün
kılar. Bu çalışmalar Şekil 5.3, 5.4, 5.7 ve 5.8 de gösterildiği gibi genellikle hareketli bir nesne
etrafındaki akışın incelenmesi amacıyla yapılır ve engel etrafındaki akış önemli bilgiler
sağlayabilir.
Şekil 5.3 Duman kullanarak otomobil aerodinamik testleri.
Şekil 5.4 Delta kanat modeli üzerinde lazer perdesinde akışın duman ile görüntülenmesi
84
Duman kelimesi farklı tip malzemelerden elde edilmiş küçük parçacıklı akışın en genel
ifadesi olarak kullanılır. Duman kimi zaman su buharı, buğu ve ya çeşitli zehirsiz gazlar için
kullanılmış ortak bir terim olabilir. Akış görüntüleme için seçilecek malzemenin akış ile
birlikte hareket edecek kadar küçük olması ve görüntüleme için gerekli ışığı yansıtabilecek
kadar da büyük olması çok önemlidir. Bu iş için en uygun duman boyutu aralığı 0.1-1 µm dir.
Örneğin sigara dumanı 0.01-1.0 µm, karbon tozu 0.01-0.03 µm, yağ buharı 0.03-1.0 µm ve
su buharı parçacıkları genellikl 2-70 µm aralığındadır. Su buharı örneğinden de görüleceği
gibi bazen akış görüntüleme için gerekli büyüklükte olan parçacıklar diğer yönden bir
kısıtlamaya sebep olabilmektedir veya tam tersi sigara dumanı ve karbon için geçerlidir.
Akışın fotoğraflanması için kullanılan ışık kaynağı genellikle stoboskopik ve
yüksek-yoğunluklu sürekli lambalardır. Kısa-süreli flaş özellikli GenRad tip 1540
lambalarda iyi sonuçlar vermektedir. Şekil 5.5 bu teknik için ışıklandırma ve kamera
pozisyonlarını göstermektedir. Flaş süresi yaklaşık 30 µs dir. Yüksek yoğunluklu sürekli
lamba uygulamalarından biri de lazer kaynağı ile oluşturulacak lazer ışık perdesi ile akışın
görüntülenmesidir. Şekil 5.6 düşük hız rüzgar tünelinde duman görüntülenmesi için lazer ışık
perdesi kullanımını göstermektedir.
Şekil 5.5 Işıklandırma ve kamera pozisyonları
a)Geri ışıklandırmalı düzenek
b)İleri ışıklandırmalı düzenek
c)Üstten ışıklandırmalı düzenek
kamera
85
Şekil 5.6 Duman ile görüntüleme için lazer ışık perdesi düzeneği
Şekil 5.7 Mürekkep kullanarak bir uçak modeli etrafında akışın görüntülenmesi (NASA ECN-
33298-03)
Lazer ışığı
Duman filamanı
Kanat modeli
Ayna
Cam
Lazer
Lens
86
Şekil 5.8 Artan Reynolds sayısına bağlı olarak gelişen Karman girdaplarının su tünelinde
görüntülenmesi
Yağ Tekniği
Yağ tekniği kullanılırken üzerinde akışkan davranışının inceleneceği nesne üzerine yağ
damlacıkları bırakılır ve örneğin Şekil 5.9 da olduğu gibi bir hızlı tren modeli üzerinde akışın
nasıl yollar izleyeceği veya akış üzerindeki ince yağ tabakasının üzerinde hareket ettiği suyun
şeklini alarak rüzgarlı bir günde bir bina etrafında akışın nasıl olacağı hakkında fikir
edinilebilir. Bu basit çalışmalar muhakkak ki bazen bir aracın dizayn aşamasında bazen
teoriye uygunluğu test etme aşamasında önem kazanmaktadır.
Şekil 5.9 Hızlı tren modeli üzerinde akışın görüntülenmesi. (Eugene Heim)
87
Şekil 5.10 Yağ tekniği ile bina etrafında akışın görüntülenmesi. (Van Karman Instıtute)
Şerit Tekniği
Şerit tekniği ile akış görüntülenirken ya küçük boyutlarda kesilmiş iplik parçacıkları akışın
üzerinde etkili olacağı nesne üzerine bir uçlarından yapıştırılırak akış ile birlikte hareketinin
fotoğrafı çekilerek akış görüntülenir ya da floresanlı mini-şeritler kullanılarak UV ışığı altında
bunların akış ile birlikte göstereceği hareketler görüntülenir. Bu şerit parçaları akış ile birlikte
hareket edeceğinden akışın hareketinin görüntülenebilmesi için bu olayın sadece fotoğrafını
çekmek yeterlidir.
Şerit tekniği kullanılırken dikkate alınması gereken önemli hususlardan biri her bir ip
parçasının sadece o noktadaki akış şartlarının bir göstergesi olduğu gerçeğini unutmamaktır.
Dolayısıyla iki boyutlu bir görüntü elde edebilmek için ipler bir dizi şeklinde uygulanır. İki
ip parçası arasındaki mesafe ip boyundan daha yakın olmamalıdır ki ipler birbirine
dolaşmasın ve aslında bu düzenleme ölçümün çözünürlülüğü ile ilgili bir bilgi de verir.
Şerit malzemesi olarak tabi ki enek ve dayanıklı her türlü malzeme kastedilmektedir. 1-2
metre uzaktan gözlem yapılabilecek bir düşük hız tüneli için geleneksel şerit tekniğinde
kullanılan parçaların boyutları 2 cm civarında olmalıdr ki akışa göre yön değişikli ği tespit
88
edilebilsin. Gerçek boyut rüzgar tünellerinde örneğin uçak kanatı üzerine yerleştirilecek
şeritler tabiki daha güçlü ve büyük olabilir. Orta ölçekli bir tünelde kullanılacak şerit genişliği
kaset manyetik bantlarının genişliği kadar yani yaklaşık 0.5 cm olabilir.
Florasanlı mini-şerit tekniğinde ise genellikle üzerine yeterli ışık verildiğinde görüntü
sağlayabilecek yansımayı yapabilecek ince naylon tellerden bahsedilir. Bu malzemenin çapı
0.005 cm civarında olanı tercih edilir. Malzemenin kendiliğinden bir floresan özelliği yoktur
tabiki gerekli optik parlaklığa ulaşabilmesi için boyanması gerekir.
Şerit tekniğinde şerit malzemesi ile ilgili bazı beklentiler şu şekilde sıralanabilir;
1.Bükülebilirlik: Malzemenin bükülebilirliği deney düzeneğinde önemli bir yer tutar. Bu
özellikle florasanlı mini-şeritler kullanıldığında daha çok önem kazanır. Seçilen şerit
malzemesi inceldikçe onları istenilen yöne savuracak hava akışı yüküde azalmış olur. Genel
olarak kullanılacak şerit malzemesi ve test şartlarına bağlı olarak bir minimum şerit uzunluğu
şu şekilde tanımlanabilir;
Tablo 5.1 Düşük hız rüzgar tüneli çalışmaları için minimum şerit uzunluğu tablosu
Şerit çapı (cm) Şerit uzunluğu (cm)
0.0018 1.016
0.0048 1.524
0.0152 2.032
2.Hareket oranı: Şeritler eklenme noktası etrafındaki hareketleri ile akış şartları hakkında
bilgi verirler. Bu hareket oranı özellikle ayrılmış akışların görüntülenmesinde önem arz eder.
Şerit hareketinin fotoğraflanması için poz zamanı 1/25 civarı olan makinalar tercih edilir.
Yoğun bir ultraviole aydınlatma ihtiyacından dolayı bu işlem elektronik flaşlarla
sağlanamayabilir. Düşük hız tünellerinde yapılan çalışmalar göstermiştir ki poz zamanı 1 ms
bile olsa hala görüntüde netliği yakalamak çok güçtür. Fakat 10 µs poz zamanı kullanıldığında
şerit hareketi adeta dondurulmuş olarak görüntülenebilmektedir.
3.Kararlılık: Kararlılık, şerit malzemesinin uç noktasında meydana gelecek kırbaçlama
hareketi ile ilgilidir ki bu akışla ilgili bir özellik değil tamamen şerit malzemesinin doğası ile
ilgili bir durumdur.
89
4.Türbülansa verilen tepki: Küçük ölçekli rüzgar tünellerinde kullanılan şeritlerin laminer
akışlı sınır tabakasında farklı türbülanslı sınır tabakasında farklı davrandıkları gibi
yaklaşımlar vardır. Fakat yapılan çalışmalar bunun böyle olmadığını göstermiştir. Fakat
çevresel şartlara bağlı olarak ayrılmamış akışlarda tek tek şeritler arasında salınım açısından
küçük farklılıklar gözlenmiştir.
5.Merkezkaç ivmesinin etkisi: Helikopter pervanesi yada türbin kanatları gibi dönen
parçaların testleri yapılırken merkezkaç ivmesinin etkisinin olabileceği düşünülebilir.
Florasanlı mini-şeritler bu testlerde başarıyla kullanılabilmektedir. Şeritler üzerlerine
uygulanan kuvvete bağlı olarak bazı özellikler sergileyebilirler. Dönmeyen modellerde
genellikle aerodinamik kuvvetler söz konusudur. Dönen modellerde ise merkezkaç ivmesi
dolayısıyla aerodinamik kuvvetlere ek olarak atalet kuvvetleri de önem kazanır. Boyut
analizleri göstermiştir ki şerit üzerindeki aerodinamik kuvvetler şerit çapına bağlı iken atalaet
kuvvetleri kesit alanına bağlıdır. Dolayısıyla şerit çapı küçüldükçe atalet kuvvetlerinin
etkiside azalacaktır. Deneyler göstermiştir ki 0.005 cm çaplı şerit malzemesi 75 cm ve üzeri
çaplı pervane deneyleri için uygundur.
6. Statik elektrik Etkisi: Şeritler üzerinde birikecek statik elektrik yükü dolayısıyla bazen
yüzeye tutunmalar olabilir fakat genellikle hava akımı bu elektrik yükünü yenecek güçtedir.
Yinede modele dokunmadan sadece üfleyerek şeritlerin bu yükten kurtulması sağlanabilir.
Şekil 5.11 İp tekniği ile rüzgar tünellerinde hava taşıtı üzerinde akış görüntüleme çalışması
(Van Karman Institute)
90
Şekil 5.12 İp tekniği ile rüzgar tünellerinde kanat modeli üzerinde akış görüntüleme
çalışmaları (Van Karman Institute)
Hidrojen Baloncukları Tekni ği
Hidrojen baloncukları tekniği; su içerisinde elektroliz yöntemiyle hidrojen baloncukları
oluşturmak esaslı ucuz ve kolay bir tekniktir. Doğru şekilde aydınlatma yapıldığında bu
baloncuklarla akışın görüntülenmesi oldukça kolaydır. Hidrojen baloncukları iki iletken
arasına DC elektroliz devresinin bir elektrotu olarak gerilmiş, 25-50 µm kalınlığında iletken
bir tel (genellikle platinium) ile oluşturulmaktadır. Bu devrenin diğer elektrotu ise akış
yönünde su içerinse yerleştirilmi ş bi metal vaya karbon elektrottur.
Tel, negatif elektrot olarak kullanılır ve yüzeyinde oluşan hidrojen kabarcıkları akış ile
birlikte taşınarak akışın görüntülenmesi sağlanır. Eğer tel pozitif elektrot olarak kullanılırsa
aynı zamanda oksijen baloncuklarıda oluşacaktır. Genellikle oksijen baloncuklarının oluşumu
istenmez çünkü oksijen oluşum hızı hidrojenin 1.5 katı olacaktır ve hidrojen baloncuklarından
daha büyük olan oksijen baloncukları akış görüntülenmesinde problemler yaratacaktır.
Şekil 5.13 yatay ve dikey hidrojen baloncuğu oluşturma düzeneklerini göstermekte. Akış
içerisine istenilen yönde yerleştirilebilen bu düzeneklerin bir diğer avantajı da zaman çizgileri
oluşturulabilmesi ve sayısal veri elde edilebilmesidir.
91
Şekil 5.13 Yatay ve dikey hidrojen baloncuğu oluşturma düzenekleri
Şekil 5.14 Hidrojen baloncukları ile kızgın-telli anemometre üzerindeki akışın görüntülenmesi
(Van Karman Institute)
Akış
Açı
Hidrojen baloncukları
Akış
Hidrojen baloncukları
92
Şekil 5.15 Re=1600, Boru çapı=27 mm ve akış hızı=6 m/s için dairesel kesit boruda su
akışının hidrojen tekniği ile görüntülenmesi (Van Karman Institute)
Şekil 5.16 Geçiş bölgesinde sınır tabakasının hidrojen baloncuğu tekniği ile
görüntülenmesi(Van Karman Institute)
93
PIV Tekniği
Parçacık Görüntü Hızı (PIV-Particle Image Velocimetry) tekniği akış bölgesinin bir kesit
alanında anlık hız vektörü ölçümlerinin yapılabildiği bir tekniktir.PIV tekniğinde akış
alanındaki parçacıkların peş peşe fotoğrafı çekilerek hareket eden parçacıkların piksel piksel
incelemesi yapılarak bir sonraki fotoğraftaki konumlarına bağlı olarak akış alanının vektör
haritası elde edilir.
Bu tekniği kullanabilmek için optik düzenek yardımıyla bir lazer perdesi oluşturabilecek
lazer kaynağına ve CCD kameraya ihtiyaç vardır. PIV tekniğinin Dantec firması tarafından
verilen anlatım şeması Şekil 5.17 de verilmiştir. Şekilde de görüldüğü gibi atımlı lazer
kaynağı ile her bir ∆t zaman aralığında akışın peş peşe fotoğrafı çekilir ve bu fotoğraflar üst
üste konularak sinyal işleme teknikleri ile analiz edilir.
PIV Tekniğinin Özellikleri
• Bu teknik akış alanını bozacak herhangi bir parça içermez ve akışla birlikte hareket eden mikron boyutlarında parçacıkların hızını ölçer.
• Ölçüm yapılabilecek hız aralığı sıfırdan süpersonik hızlara kadar çıkabilir. • Akış kesit alanının anlık vektör haritalarını çıkartmaya yarar. • Vektör haritası yanında istatistik, korelasyon gibi pek çok bilgiyide birlikte verir.
Hesaplamalı akışkanlar dinamiği yada bilgisayar destekli akış görüntüleme gibi isimlerle
bilinen teknikle benzer sonuçlara ulaşılması hedeflenir ve genellikle çalışmalar bu iki metotun
sonuçlarının birbirine yakınlığını test etmek üzerine devam eder.
94
Şekil 5.17 PIV tekniği (Dantec)
PIV Tekniği
PIV tekniği ile akış alanındaki hedef bölgeya ait kısımların hız vektörleri iki lazer atımı
arasında bu noktadan geçen parçacıkların fotoğraflarının çekilmesi ile mümkün olur,
t
xV
∆∆= (5.1)
Akış alanı, lazer ışığının silindirik bir lensten geçirerek yaratıldığı lazer ışık perdesi ile
aydınlatılır. Kamera ise bu lazer perdesi üzerine odaklanarak her bir ışık atımında bir
görüntüyü fotoğraflar. Peşe peşe iki fotoğraf kaydedildikten sonra görüntüler daha küçük alt
parçalara ayrılır. Yaklaşık başparmak izi büyüklüğünde olan bu küçük kareler I1 ve I2 olarak
alınır ve piksek piksel bu fotoğrafların korelasyonu yapılır. Bu korelasyon ile tepe noktası
olan bir sinyal elde edilir ve aslında bu bize parçacığın yer değiştirme, ∆x bilgisini aktarır.
Yer değiştirme miktarının dolayısıyla hızın en doğru olarak tespiti için alt-piksel
enterpolasyonu gereklidir. Tüm hedef alanının vektör haritasının çıkarılması için CCD kamera
ile elde edilmiş fotoğrafların her bir alt küçük karelerinin korelasyonu yapılır.
Atımlı lazer
Ölçüm bölgesi
Hedef alan
Görüntüleme düzeneği
Data analizi
korelasyon
Silindirik lens
Parçacıklı akış
Parçacık görüntüsü
Görüntü 1
Görüntü 2
Lazer perdesi
95
PIV ölçümü sırasında küçük karelerin kenar uzunluğu dIA ve görüntü büyütme oranı s'/s
dengelenmelidir. Bu küçük kareye olarak ayrılmış kısımın kapladığı alan içerisinde hız
gradyanının küçüklüğü şu şekilde ifade edilir;
%5..
'min
<∆−
IA
IAmaks
d
tVVs
s
(5.2)
Ölçülebilecek en yüksek hız ∆t zaman aralığında küçük kare bölgesini geçmiş olan
parçacıklar nedeniyle kısıtlanmıştır. Bu ise iki fotoğraf arasında kayıp korelasyon ve
dolayısıyla kayıp hız bilgisi demektir. Başparmak kuralına göre:
%25..
'
<∆
IAd
tVs
s
(5.3)
Eğer küçük kare alanı IA, görüntü büyütme oranı ve ışık perdesi kalınlığı biliniyorsa ölçüm
hacmi tanımlanabilir.
Şekil 5.18 I1 ve I2 karelerinin korelasyonu sonucu ∆x yer değiştirmesinin sinyal tepesi
şeklinde elde edilmesi (Dantec)
I1 I2
Görüntünün küçük karelere parçalarından ikisi
Korelasyon
Sinyal tepesi
Alt-piksel enterpolasyonu
Vektör çıktısı
dXsXIXIsCIA
)()()( 21 −−= ∫∫
96
Görüntüyü Sağlayan Parçacıklar
PIV ile akış içerisindeki parçacıkların fotoğraflandığını ve aslında bu parçacıkların
hareketlerinin vektör haritalarının çıkarıldığını biliyoruz. Akışkan olarak hava kullanıldığında
içerisine katılacak parçaların boyutları 1-10 µm boyutlarında seçilmelidir. Su ile ilgili
uygulamalarda suya katılacak polistren gibi parçacıkların boyutları 5-100 µm arasındadır. Bu
işin seçimini etkileyen en önemli faktör tabiki parçacıkların akışla birlikte hareket edebilecek
boyutlarda olması ve CCD kamera tarafından görüntülenebilecek kadar ışık
yansıtabilmeleridir.
Güzel bir sinyal işleme elde edebilmek için tabi ki akış içerisindeki parçacık sayısı da
önemlidir. Her bir küçük kare bölgesinde 10-25 adet parçacık olması istenilen durumdur.
Şekil 5.19 Akış vektör haritası ve bu haritadan elde edilmiş çevrinti görüntüsü (Dantec)
Vektör haritası ve burdan elde edilmiş akıştaki çevrinti , ω görüntüsü
y
u
x
v
∂∂−
∂∂=ω
97
Şekil 5.20 3-boyutlu PIV ölçüm düzeneği (Dantec)
Gölge ve Schlieren Tekniği
Akış alanında kırılma indisi farklılıkları oluşturacak herhangi bir etki o noktalardan
geçen ışığın sapmasına neden olacaktır ve bu sapmalardan elde edilecek görüntü gölge ve
Schlieren optik yöntemleriyle kolayca fotoğraflanabilecek hale getirilmektedir.
Kırılma indisi farklılığı yaratmak için havadaki belirli bir alanı ısıtmak veya yoğunluk
farklılıkları oluşturmak gerekmektedir. Bazen bu farklılıklar doğada kendiliğinden gerçekleşir
ve size sadece optik düzeneği kurarak güzel görüntüler fotoğraflamak kalır. Şekil 5.21 gölge
metodunun ve 5.23 de de Schlieren optik düzeneğinin şematik çizimini göstermektedir. Test
bölümünde ki kırılma indisi diğer bölümlerden farklıdır ve görüntülenecek nesne bu bölgeye
yerleştirilmi ştir. Şekil 5.22 ise Schlieren tekniği ile elde edilmiş insanın görüntüsü ve
öksürüğü ile merminin hareketinin görüntülendiği anlar fotoğraflanmıştır. Aralarında küçük
optik düzenek farklılıkları olan her iki teknikte genellikle yoğunluk farklılıkları görüntülemek
esasına dayanır ve akışı görüntülemek için akış içerisine başka parçacıklar katmaya gerek
olmaması bu tekniklerin avantajı sayılabilir.
Nozul çıkışı
Lazer perdesi
Optik
80 mm x 80 mm ölçüm alanı
Çift atımlı NdYAG lazeri
Yüksek çözünürlüklü CCD kamera
Senkronizasyon
98
Şekil 21. Gölge metotu optik düzeneği
Şekil 5.22. İnsanın Schlieren termal görüntüsü ve öksürüğünün görüntülenmesi (Flow
Visualization VII,Sept.1995)
Şekil 5.23 2x3 m grid tipi Schlieren optic düzeneği (ölçüler metredir)
2.67
6.61
5.11
12.7
1.60 0.92
Görüntü düzlemi
Lens
İleri ışıklandırma
Kaynak grid 4.08 m yükseklik
Test alanı 4.08 m yükseklik
Işık kaynağı
kayna
?lk lens
Test bölümü
Sapan ???n
?kinci lens
B?çak s?rt?
ekran
y
x
kaynak
?İk lens Test alanı bölümü ?İkinci lens ekran
y
x
99
Gerçek boyutlarda bir süpersonik uçağın Mach 1.1 için ses dalgalarının
görüntülenmesinin şematik çizmi ve olayın Schlieren görüntüsü Şekil 5.24 de
gösterilmektedir.
Şeki 5. 24 Gerçek boyutlarda Mach 1.1 için supersonic uçağın Schlieren görüntüsü(Flow
Visualization VII,Sept.1995)
Güneş
Maske
Film
Süpersonik uçak
Teleskop odağında Maske ve görüntü Teleskop
100
Şekil 5.25 Schardin Schlieren optic düzeneği
İnterferometrik Hologram Tekni ği
İnterferometrik yöntem ya da interferometrik hologram olarak da bilinen bu teknikle lazer
kullanarak akış görüntülenebilmektedir. Bir hologram oluşturabilmek için iki
elektromanyetik dalganın ışığa duyarlı bir malzeme üzerinde girişimde bulunması gerekir.
Bu durumda elektromanyetik dalga olarak lazer ışığı kastedilmektedir ve ikiye ayrılmış bu
lazer ışığının birisi orijinal faz bilgileri ile yoluna devam ederken diğeri nesne üzerinden
geçerken bir takım modülasyonlara uğrayarak holograma ulaşır.
Şekil 5.25. Mach-Zender interferometrik hologram tekniği
kamera
hologram
nesne
ayna
kolimatör
lazer
ayna
Işıkkaynağı
kameraIşıkkaynağı
kamera
101
Şekil 5.25 de en tipik iki hologram tekniğinden biri olan Mach-Zender interferometresi
optic düzeneğinin çizimi verilmiştir ve Şekil 5.26 da off-axis olarak bilinen diğer hologram
tekniği şeması gösterilmiştir.
Şekil 5.26 Off-axis holografik yöntem
İnterferometrik holgram ya da bir başka adıyla interferogram yüksek hızlı bir kamera
veya bir fotoğraf filmi üzerine kaydedilebilir ve böylece akış görüntülenebilir. Tek fazlı
akışta üç boyutlu akış resminin dondurulmasını sağlar. Akış içerisinde takip edilebilecek
küçüklükte parçacıklarla birlikte kullanılabilir ve bu parçacıkların görüntüdeki pozisyonlarını
da analiz etmek mümkün olabilir. Çift-atım tekniği kullanılarak parçacıkların vektör
değişimleri çıkartılabilir ve akış hızları tespit edilebilir. Schlieren ve gölge tekniğiyle birlikte
de kullanılabilen bu teknikle yüksek hızlarda akış görüntüleme ile ilgili bir takım
sınırlandırmalardan kurtulunabilir.
Şekil 5.27 İnterferometrik hologram tekniği kullanılarak süpersonik hızlarda bir uçak kanadı
modeli etrafında sabit yoğunluk çizgilerinin elde edilmesi. (University of Bergen)
Lazer
nesne
bilgisayar
ayna
ayna
Işın bölücü
CCD kamera
102
Bilgisayar Destekli Akış Görüntüleme (CFD)
Sayısal metotlar akışkanlar mekaniğinde problem çözümlerini oldukça kolaylaştırmaktadır
ve bu nedenle de özellikle dizayn aşamasında oldukça önemli bilgiler sağlamaktadır. Kimse
bir gemiyi ya da arabayı deneme-yanılma yöntemiyle yapmak istemeyeceğinden olası
problemlerin ortaya çıkartılması ve sonuçlar hakkında ilk tahminlerin yapılabilmesi
bakımından bilgisayar destekli bu çalışmalar önemlidir.
Hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) olarak da bilinen bu görüntüleme tekniği ile ağ
yapısına ayrılmış akış alanındaki başlangıç ve sınır şartlarına bağlı olarak söz konusu nesne
etrafında hız ve basınç gibi akış parametrelerinin değişimi incelenir. Şekil 5.28 de bir uçak
modeli etrafında akım çizgilerinin gösterildiği bu çalışmalardan bir örnek verilmiştir.
Şekil 28. Bilgisayar destekli akış görüntüleme tekniği ile uçak etrafında akım çizgilerinin
görüntülenmesi (Dantec)
Akışkan hareketi Navier-Stokes denklemleri olarak bilinen diferansiyel deneklem
takımlarıyla ifade edilir ve modellenir. Çok özel durumlar hariç bu denklemlerin genel bir
103
çözümü yoktur ancak sayısal yöntemlerle yaklaşımlarda bulunmak mümkündür. Bir
problemin çözümü için önce çözümü istenilen fiziksel bölge küçük alanlara ayrılır. Bu küçük
alanların birleştirilmesiyle oluşturulan ağ yapısı üzerindeki noktalarda istenilen parametrelerin
çözümlerine ulaşılmaya çalışılır.
Kısmi diferansiyel denklemlerin çözümü için kullanılan metotlardan biri de sonlu fark
metodudur. Birbirine dik çizgilerle bölünmüş ağ yapısında her bir nokta da istenilen
parametreyi hesaplamak için Taylor Serisi açılımından faydalanılarak oluşturulan sonlu fark
metodunun, x ve y koordinatlarındaki ikinci dereceden merkez fark hesaplamaları
Tablo.5.2’deki formüllere göre yapılır.
Tablo 5.2 İkinci dereceden merkez fark açılımları
Sonlu fark yöntemiyle yeniden yazılmış olan denklemlerin çözümü için farklı iterasyon
yöntemleri kullanılabilir. Bunlardan biriside Gauss-Seidel iterasyon metotudur. Gauss-Seidel,
bAx= gibi doğrusal sistemlerin çözümü için tercih edilen bir iterasyon metodudur.
x ’e yakınsayan )(kx dizisi seçilir. Verilen
)0(x için , )(kx dizisi oluşturulur ki
)( )()1( kk xFx =+ ve k ∈ N’dir.
22
1,11,1,1,1,,11,11,1,1
2
1,1,11,11,1,11,1
2
1,11,1,11,11,1,1
1,11,11,11,1
2
1,,1,
2
,1,,1
1,1,
,1,1
22422
2
22
2
22
4
2
2
2
2
yx
yx
yx
yx
y
x
y
x
jijijijijijijijijixxyy
jijijijijijixyy
jijijijijijixxy
jijijijixy
jijijiyy
jijijixx
jijiy
jijix
∆∆+−+−+−+−
=
∆∆−+−+−
=
∆∆−+−+−
=
∆∆+−−
=
∆+−
=
∆+−
=
∆−
=
∆−
=
−−−−+−++−+++
−−−+−−++++
−−−−++−+++
−−−++−++
−+
−+
−+
−+
φφφφφφφφφφ
φφφφφφφ
φφφφφφφ
φφφφφ
φφφφ
φφφφ
φφφ
φφφ
104
NMA −= olarak alınır ve burada M tersinir matrisdir.
bMNxMxbNxMxbAx 11 −− +=⇔+=⇔=
)(xF=
A matrisi şu sekilde ayrıştırılır : FEDA −−=
D diagonal
-E A matrisinin aşağı üçgensel parçası
-F A matrisinin yukarı üçgensel parçası
Gauss-Seidel metodunda M=D - E ve N = F seçimini yaparak;
bEDFxEDx kk 1)(1)1( )()( −−+ −+−=
ve
ii
i
j
n
ij
kjij
kjiji
ki a
xaxab
x∑ ∑
−
= +=
+
+
−−=
1
1 1
)()1(
)1( (5.4)
iterasyon formülü elde edilir.
Yazılacak iterasyon programı içerisinde konulacak hata sınırına kadar bu iterasyon sonuca
yaklaşmaya devam edecektir.
nji
nji
ji,
1,
,
ψψ −+∑ < є (5.5)
є iterasyon hata toleransıdır.
Fiziksel domainde ifade edilebilen bir olayı hesaplanabilir domainde de ifade edebilmek
için kartezyen koordinatların; x,y,z, genel eğrisel koordinatlara; ξ,η,ζ transformasyonu
gerekmektedir. Şekil 5.29 de bu transformasyon iki boyutlu daimi akış için gösterilmeye
çalışılmıştır.
105
Fiziksel domain Hesaplanabilir domain
Şekil 5.29 Fiziksel domain ve hesaplanabilir domain
ξ = ξ (x,y) (5.6)
η = η (x,y) (5.7)
ξ∂
∂x
ξ∂∂y
η∂
∂x
η∂∂y
(5.8)
matrisi Jacobian olarak adlandırılır ve elde edilecek transformasyonlar şu şekilde sıralanır;
x∂∂ξ
= J
1
η∂∂y
(5.9)
x∂∂η
= - J
1 ξ∂∂y
(5.10)
y∂∂ξ
= - J
1η∂
∂x (5.11)
y∂∂η
= J
1ξ∂
∂x (5.12)
a
b
c
a
b
c ∆x
∆y
∆ξ
∆η
J =
106
Elektrik Kıvılcımları ve Elektriksel Bo şalım Tekniği
Elektrik kıvılcımlarının takip edilerek akışın görüntülenmesi tekniğidir. Gaz akışı içerisine
konulan elektrotlara sağlanan yüksek voltaj sonucu oluşan elektrik kıvılcımları bir çizgi
halinde gaz ile birlikte hareket eder ve akışın hız dağılımı görüntülenebilir. Bu metot daimi
ve daimi olmayan akışlara uygulanabilir dolayısıyla nicel sonuçlara ulaşılabilen bir ölçme
yöntemidir.
Elektrik kıvılcımları havada hareket ederken iyonize olmuş hava içerisinde anlık patikalar
oluşturur. İyonizasyon ile ortaya çıkan bu patikanın görüntülenmesi için 0.1-1 ms gibi bir süre
vardır. Ölçülecek hsvs skımı içerisine yerleştirilecek bir çift elektrot ve onlara uygulanacak
yüksek voltaj ile ilk elektrik kıvılcımları bu elektrotları en kısa mesafede birleştirir yani
iyonize bir patika çizer. Bu iyonize patika hava akışıyla birlikte hareket eder ve ikinci
elektrik kıvılcımı bu patika üzerinde düşük elektriksel dirençle hareket eder. Birbirini takip
eden kıvılcımlar hava akışı içerisinde zaman çizgilerini takip ederk birbiri ardına sıralanırlar
(Şekil 5.30). Dolayısıyla bu kıvılcımların fotoğrafını çekmek demek akışın zaman çizgilerini
ortaya koymak demektir.
Şekil 5.30 Elektrik kıvılcımları ile akış görüntüleme tekniği
Yüksek voltaj yüksek frekans puls jeneratörü
Akış
Kıvılcım treni (zaman çizgisi)
Elektrot
107
Akış hızı u ve puls frekansı f arasındaki ilşkiyi veren bağıntı,
fc
bu
∆= (5.13)
burada b∆ film üzerindeki zaman çizgileri arasındaki mesafe, c büyütme faktörüdür.
Elektriksel boşalım ile yaratılan iyonun yaşam süresi 1ms den az olduğuna gore tekrar
frekansı 1 kHz den büyük olmalıdır.
Kıvılcım mesafesinden akış hızı hesaplanırken ölçümün doğruluğunun %1 sınırları
içerisinde kalması için film üzerindeki kıvılcım mesafesi 1 mm den fazla olmalıdır. Bu
teknikle ölçülebilecek akış hızı alt limiti 1 m/s civarındadır ve üst limit supersonic hızlara
çıkabildiği gibi genellikle puls jeneratörünün özelliklerine bağlı olarak değişir.
Elektriksel boşalım ile daha net zaman çizgileri elde etmek için yüksek voltaj, yüksek
frekans bir puls jeneratörü gereklidir. Şekil 5.31 de böyle bir cihazın blok diyagramı
gösterilmekte. Puls üretim ünitesinde 1-MHz puls üreten kristal osilatörden gelen pulslar
frekans bölücü devreden geçirilerek 1 µs ile 1 s arasında rasgele frekens pulsları elde
edilir.Bir ön-sayıcı yardımıyla pulsların sayısı 1-200 aralığında ayarlanabilir ve kapı devresi
üzerinden tetikli puls devresine gönderilir. Bu tetikli pulslar daha sonra güçlendirilir ve
yüksek voltaj şalter devresini tetikler. Bu devrede elektrik yükü ve boşalımı tetik pulslarıyla
senkronize edilir ve puls dönüştürücüye iletilir. Puls genişliği 0.5 µs olarak iletilmiş bu
yükseltgenmiş çıkış elektrotlara uygulanır.
Şekil 5.31 Blok diyagram
Osilatör 1-50 MHz
Kapı devresi
Yüksek voltaj şalter
devresi
Tetikli puls
devresi
Puls iletimi
Akış
20-250 kVp
2.5 kVp 15 Vp
5 Vp
Dijital ön-
sayıcı devre
DC Yüksek voltaj
besleme devresi 5-12 kVDC
108
Boşalım durumunuda oluşacak kıvılcımların düzlüğü, kalınlığı gibi özellikleri elektrotların
geometrisi belirler. Dolayısıyla nicel bir sonuca ulaşılmak istendiğinde bu parametreler
ölçümün hassasiyetini etkileyecektir. Sivri uçlu elektrotlar ve tungsten elektrotlar (20 µm
çap) en iyi sonuçları vermektedir. Tabiki görüntülenecek akış da elektrot seçimini etkileyen
bir faktördür. Bir boru içerisinde düzgün bir akışta hız dağılımı görüntülenecekse sivri uçlu
elektrotlar tercih edilir. Farklı tip elektrotlarla elde edilmiş akış profilleri Şekil 5.32 ile
verilmiştir.
Şekil 5.32 Farklı elektrotlarla elde edilmiş akış profilleri
109
Kıvılcım metotu ile akış hızı ölçmek için ile akışla birlikte hareket eden iyonize bir patika
oluşturacak elektrik boşalımı sağlanmalı, ve zaman çizgisi gösterilmelidir. Elektrotların
şeklini, elektrotlar arası mesafeyi ve akış hızını değiştirerek gerekli minmum voltaj Şekil 5.33
de olduğu gibi belirlenmelidir. Elektrotlar arası mesafe arttıkça boşalım voltajıda daha büyük
bir değer olur.
Şekil 5.33 Boşalım voltajı – elektrotlar arası mesafe ilişkisi
Elektrot mesafesi H ve boşalım voltajı E arasındaki ilişkiyi şu formül verir,
77.045.3 HE= (5.14)
Bir iyonun yaşam süresi 0.1-0.3 ms arasındadır. Akış hızı azaldıkça ve frekans yükseldikçe bu
süre artar fakat frekens çok yükseldiğinde artık frekansdan bağımsız olur. Hava akışıyla
birlikte hareket eden iyonize patika dereceli olarak uzamaya başlar, elektrik direnci artar ve
böylece elektrik kıvılcımları bu patika üzerinden değilde iki elektrot arasındaki en kısa mesafe
üzerinden hareket etmeye başlar. Şekil 5.34 frekens f ve elde edilebilen maksimum kıvılcım
mesafesi Lmaks’ın elektrotlar arası mesafe H’e oranının grafiğini göstermektedir. Bu mesafe
elektrotlar arası boşluğa, uygulanan voltaja ve frekansa bağlı olarak değişir.
Elektrot mesafesi H (mm)
Gerekli boşalım voltajı E (kV)
110
Şekil 5.34 frekans f ve Lmaks / H oranı grafiği
Şekil 5.35 de gösterildiği gibi birbirini takip eden iki kıvılcım çizgisi arasındaki b∆
aralığı maksimum kıvılcım aralığını geçemez. Bu grafikte b∆ ’nin maksimum değeri ve rüzgar
tünelindeki akış hızı U arasındaki ilişki gösterilmektedir.
Şekil 5.35 İki kıvılcım arasındaki maksimum mesafe
Frekans f (kHz)
Lmaks/H
Hız (m/s)
Besleme voltajı 23 kV
111
6. BENZERLİK Ve MODEL TEOR İSİ
Giriş
Bezerlik ve model teorisi, farklı büyüklükteki cisimlerin mekanik bir olay karşısındaki
davranışlarının benzer olabilmesi koşullarını araştırmak ve bu benzerliğin var olması halinde,
gerçekteki olayların modellenmesine olanak sağlayan teori ve teknikleri sunar.
Mekanikteki her olay, özel hallerde kesin nümerik değerler alabilen hız, ivme, kuvvet,
enerji, gerilme v.s. gibi fiziksel büyüklükler cinsinden belirtilebilir. Dinamikte problemler,
karakteristik parametreler ve bilinen fonksiyonların hesabına indirgenebilir. Doğanın ilgili
yasaları ve geometrik ilişkiler genellikle diferansiyel denklemler halinde olmak üzere
fonksiyonel denklemlerle verilir. Bazen problem matematik olarak formülize edilemez. Bu
durumlarda problemin fiziksel özelliklerini elde etmek için deneysel yöntemlere başvururuz.
Bu gibi hallerde meydana getirilmesi daha kolay olabilecek benzer olay üzerinde deney
yapılır.
Deneylerin dizaynında boyutsuz parametrelerin doğru olarak seçimi çok önemlidir. Bir
olayın ilk analizi ve sistemin temel boyutsuz parametrelerinin seçimi, “boyut analizi” ve
“benzerlik teorisi” yardımı ile mümkün olur.
Çok sayıda boyutsuz parametresi olan olayların incelenmesinde, boyut analizi hangi
parametrelerin birinci derecede hangi parametrelerin daha az öneme sahip olacağı konusunda
bilgi vermektedir. Boyutsuz parametrelerin sayısının az olması deney dizaynında kolaylıklar
sağlayacağı için arzu edilir.
Benzerlikten bahsederken birbirine benzer iki cisim söz konusudur. Bunlardan asıl veya
gerçek cisme prototip ve bunun belli bir ölçekte küçültülmüşüne de model diyeceğiz. Model
ve aslı arasında gerekli benzerlik şartları mevcut ise model teorisini kullanarak modele ait
elde edilmiş verilerden asıl cisme ait verileri hesaplamak mümkündür. Model ve aslı
arasındaki benzerlik oranı geometrik ve dinamik anlamda;
112
(6.1)
(6.2)
şeklinde tanımlanır.
Boyut kelimesi, bir türev büyüklüğün seçilmiş temel büyüklükler cinsinden ne olduğunu,
aradaki ilişkiyi açıklar. Örneğin alan boyutu uzunluk boyutunun karesine eşittir. SI birim
sisteminde kullanılan temel birimlere benzer şekilde, temel boyutlarda
Kütle M
Uzunluk L
Zaman T
Sıcaklık Θ
Elektrik akımı I
v.s. şeklinde yazılabilir. Genel olarak seçilen bir q fiziksel büyüklüğünün boyutu
[q]=Ma.Lb.Tc. Θd.Ie (6.3)
şeklinde yazılabilir, burada a,b,c… pozitif veya negatif değerler alabilen sayılardır. Örneğin
fiziksel büyüklük olarak kuvvet, F=ma ele alınırsa;
[F]=M.L.T -2 = Ma.Lb.Tc (6.4)
a=1, b=1, c=-2, d=0, …..
olarak yazılabilir.
Önemli bazı fiziksel büyüklüklerin isimleri, boyutları ve SI birim sistemindeki birimleri Tablo
6.1’deki gibidir;
Asıl cismin karakteristik bir boyutu Model cismin karakteristik bir boyutu
Geometrik Benzerlik Oranı =
Asıl cisim üzerine etkiyen kuvvet Model cisim üzerine etkiyen kuvvet
Dinamik Benzerlik Oranı =
113
Tablo 6.1 Bazı fiziksel büyüklüklerin boyutları
Fiziksel Büyüklük Boyut Birim
kütle M kg
uzunluk L m
zaman T s
hız LT-1 m/s
ivme LT-2 m/s2
kuvvet MLT-2 N
momentum MLT-1 N.s
enerji, iş ML2T-2 J
güç ML2T-3 W
alan L2 m2
hacim L3 m3
Kütlesel yoğunluk ML-3 kg/m3
açı - rad
açısal hız T-1 rad/s
açısal ivme T-2 rad/s2
açısal momentum ML2T-1 kg.m2/s
tork ML2T-2 N.m
atalet momenti ML2 kg.m2
basınç ML-1T-2 N/m2
114
Boyutsuzlaştirilmi ş Büyüklükler
Model yasalarının ifadesi için boyutsuz sayılar kullanılmakta. Boyutsuz sayıların en ilginç
özelliği tüm birim sistemlerinde aynı sayısal değere sahip olmalarıdır. Bundan daha önemli
bir özelliği ise boyutsuz sayı boyutlu ölçme büyüklükleri arasındaki uygun, yani çeşitli
sistemlerin karşılaştırılmasını kolaylaştıran kombinezonlar verebilir.
Bir fiziksel büyüklük boyutsuzlaştırılmak istendiğinde verilen diğer fiziksel büyüklüklerin
uygun kombinezonları kullanılabilir. Örneğin kuvvetin üç ayrı şekilde boyutsuzlaştırılması şu
şekillerde olabilir;
a) kütle, uzunluk, zaman verilsin:
kuvvet, [F]=MLT-2 olduğuna göre
boyutsuz kuvvet =
(6.5)
b) lineer momentum, zaman verilsin:
lineer momentum a=mv, [a]=MLT-1 ve zaman [t]=T
boyutsuz kuvvet =
(6.6)
c) uzunluk, enerji verilsin:
uzunluk [l]=L ve enerji [E]=ML2T-2 olduğundan
boyutsuz kuvvet =
(6.7)
Teknik problemlerin boyutsal çözümlemesinde ortaya çıkan pek çok bağımsız-boyutsuz
parametre grubu vardır. Bunların sayıları yüzlerle verilebilir fakat en sık karşımıza çıkanları
kısaca özetleyeceğiz.
kuvvet (kütle).(uzunluk).(zaman)-2
kuvvet (lineer momentum/zaman)
kuvvet (enerji/uzunluk)
115
Hidro-Aerodinamik
Genellikle MLTθ (kütle, uzunluk, zaman, sıcaklık) temel boyut sistemi seçilir.
1) Isı iletimi yok: Gemi, uçak ve hidrolik mühendisliği çalışmaları v.s. Bu tür problemlerde
olayı yöneten fiziksel büyüklükler şunlar olabilir;
* karakteristik basınç, p veya kuvvet, F
* karakteristik boyut, L
* karakteristik hız, V
* ses hızı, c
* yerçekimi ivmesi, g
* yüzey gerilim, σ
* kütlesel yoğunluk ρ
* dinamik viskozite, µ
Bu grup altında yer alan bazı boyutsuz sayıları şunlardır;
a) Reynolds sayısı
Atalet kuvvetlerinin viskoz kuvvetlere oranı olarak tanımlanan boyutsuzlaştırılmış bir
sayıdır. Atalet kuvveti ∼ 22Vlρ ve viskoz kuvvet ∼ lVµ ile orantılı olduğundan,
υ
ρµµ
ρ ll
l
l VV
V
V
F
F
V
A ====22
Re (6.8)
boyutsal olarak;
[ ] 1Re12
1
== −
−
TL
LLT olur.
Reynolds sayısı, viskoz kuvvetlerin mertebe olarak atalet kuvvetlerinden çok daha büyük
olduğu olaylarda rol oynar. Akışın türbülanslı mı yoksa laminar akış mı olduğu bilgisi de
Reynolds sayısına bakılarak söylenebilir.
Re<2000 Laminar akış
2000<Re<4000 Geçiş Bölgesi
Re>4000 Türbülans
116
b) Froude sayısı
Atalet kuvvetlerinin, toplam hidrodinamik kuvvetlerin bir parçasını oluşturan yerçekimi
kuvvetlerine oranıdır. Yerçekimi kuvveti FG ∼ mg ∼ g3lρ ile orantılı olduğundan,
22
3
22
====
lll
l
g
V
g
V
g
V
F
FFr
G
A
ρρ
(6.9)
boyutsal olarak;
[ ] 12
1
==−
−
LLT
LTFr olur.
Froude sayısı, ağırlık kuvvetlerinin viskoz kuvvetler göre çok daha büyük olduğu
olaylarda rol oynar.
c) Euler Sayısı
Basınç kuvvetlerinin atalet kuvvetlerine oranı olarak tanımlanır.
Basınç kuvvetleri FP ∼ mg ∼ pA ∼ 2lp ile orantılı olduğundan,
222
2
V
p
V
p
F
FEu
A
P
ρρ===
l
l (6.10)
boyutsal olarak;
[ ] ( ) 1213
21
==−−
−−
LTML
TMLEu olur.
Euler sayısı, ağırlık kuvvetlerinin basıncın söz konusu olduğu problemlerde rol oynar.
d) Weber sayısı
Atalet kuvvetlerinin yüzey gerilim kuvvetlerine oranıdır.
Yüzey gerilim kuvvetleri FS ∼ l.σ ile orantılı olduğundan,
σ
ρσ
ρ 222
.
.. VV
F
FW
S
A l
l
l === (6.11)
boyutsal olarak;
[ ] ( )1
2
213
== −
−−
MT
LTLMLW olur.
Bu sayı, serbest yüzeyin var olduğu problemlerde rol oynar. Buna karşılık, su yüzeyinde
hareket eden bir teknede bu etki çok küçüktür.
117
e) Mach sayısı
Atalet kuvvetlerinin akışkanın sıkışmasından doğan kuvvetlere oranıdır. Özellikle yüksek
hızlı gaz akışlarında, basınçtan dolayı yoğunluk değişimlerinin meydana gelme halinde önem
kazanır. Akışkanın sıkışmasından doğan kuvvetler FC ∼ 22clρ ile orantılı olduğundan,
2
22
22
.
..
===c
V
c
V
F
FM
C
A
l
l
ρρ
(6.12)
uygulamada kullanılan Mach sayısı bu değerin karekökü şeklindedir, c ses hızıdır.
boyutsal olarak;
[ ] 11
1
== −
−
LT
LTM olur.
Bazı problemlerde (örneğin türbomakinalarda) çoğu zaman karakteristik Reynolds sayısı
çok büyük olduğu için, viskozite etkisi kendini hissettirmez. Bunun sonucu olarak Reynolds
sayısı yerine Strouhal sayısı kullanılır.
Strouhal sayısı,
St = = V
Stl.ω= (6.13)
şeklinde tanımlanır yani boyutsuzlaştırılmış hızdır. Burada,
ω : titreşim açısal hızı (T-1)
l : karakteristik boyut (L) , (genellikle çap)
V : öteleme hızı (LT-1)
Dönme (devir) sayısı n cinsinden,
ω =2πn ve L ∼ D yazılırsa,
==V
nD
V
nDSt ππ
22
veya 2π=1, V
nDSt= (6.14)
Bu sayı aeroelastisite, rüzgar titreşimleri, girdaplı hareketler gibi konularda boyutsuz
parametre olarak karşımıza çıkar. Mach sayısı düşük akışkan akımlarında Strouhal sayısı,
geometrik özellik ve Reynolds sayısının bir fonksiyonudur. Dairesel kesitli silindirler için
St-Re ilişkisi Şekil 6.1’deki gibidir.
Titreşim hızı (dönme hızı) Öteleme (ilerleme) hızı
118
Şekil 6.1 Dairesel kesitli silindir için St-Re ilişkisi
2.) Isı İletimi var . Isı iletimli akışkanlar mekaniği problemlerinde ısı iletiminin
(kondüksiyon, konveksiyon, radyasyon) değişen şekillerine göre olayı yöneten fiziksel
büyüklüklüklerin önemlileri şunlar olabiir;
• ısı miktarı Q
• Soğuk kaynak sıcaklığı, T1
• Sıcak kaynak sıcaklığı, T0
• Özgül ısılar Cp, Cv
• Gaz sabiti, R
• Isı iletimi katsayısı, h
• Cismin karakteristik boyutu, L
• Cismin ısı iletken karakteristik alanı, A
• Cismin karakteristik hızı, V
• Ses hızı, c
• Yerçekimi ivmesi, g
• Kütlesel yoğunluk, ρ
• Viskozite, µ
• Kondüksiyon katsayısı, k
Üst sınır
Alt sınır
Denge bozukluğu Kritik bölge
0.4 0.3 0.2 0.1 0
101 102 103 104 105 106 107
St
Re
119
• Hacimsel genişleme katsayısı, β
• Sıcaklık gradyanı, ∆T/∆L
• Stefan-Boltzman sabiti, σ
• Yüzey emitivitesi, e
Bu grup altında yer alan bazı boyutsuz sayıları şunlardır;
a) Nusselt sayısı
Nu = = Tk
hL
∆ ( 6.15)
Burada,
h, ısı iletimi / alan . zaman, [h]=MT-3
L, karakteristik uzunluk, [L]=L
k, gazın kondüksiyon katsayısı , [k]=LMT -3θ-1
∆T, soğuk ve sıcak kaynaklar arası sıcaklık farkı, [∆T]= θ
Bu sayı ile kondiksüyon, konveksiyon problemlerinde karşılaşılır.
b) Prandtl sayısı
Pr = = k
Cpµ (6.16)
Burada,
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
µ, akışkanın mutlak viskozitesi , [µ]=ML -1T-1
k, kondüksiyon katsayısı , [k]=LMT-3θ-1
Bu sayı ile kondiksüyon, konveksiyon ve akışkan özelliği problemlerinde karşılaşılır.
c) Özgül Isılar Oranı
γ = = v
p
C
C (6.17)
Burada,
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
Cv, sabit hacimde özgül ısı, [Cv]= [Cp]
Bu sayı ile sıkıştırılabilir akışkan hareketi problemlerinde karşılaşılır.
Toplam ısı iletimi Kondüksiyon ile ısı iletimi
Momentum diffüzyonu Termal düffüzyon
Sabit basınçta özgül ısı Sabit hacimde özgül ısı
120
d) Grashof sayısı
Gr = = 2
32
µβρ TgL ∆
(6.18)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
g , yerçekimi ivmesi, [g]=LT-2
L , karakteristik uzunluk, [L]=L
β , hacimsel genişleme katsayısı [β]=θ-1
∆T, soğuk ve sıcak kaynaklar arası sıcaklık farkı, [∆T]= θ
µ, akışkanın mutlak viskozitesi , [µ]=ML -1T-1
Bu sayı ile tabi konveksiyon, yüzen cisimlerde ısı iletimi problemlerinde karşılaşılır. Grashof
sayısı, ağırlık etkisini ifade eden Froude sayısı yerinede yazılabilir.
)Re,,(Re
.10
1
2
0
1 FrT
Tf
FrT
TGr =
−= (6.19)
e) Eckert sayısı
Ec = = TC
V
p∆
2
(6.20)
Burada,
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
V, karakteristik hız, [V] = LT-1
∆T, soğuk ve sıcak kaynaklar arası sıcaklık farkı, [∆T]= θ
Bu sayı ile sıkıştırılabilir akışkan hareketi problemlerinde karşılaşılır.
f) Peclet sayısı
pe = = k
VLCpρ (6.21)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
(Atalet kuvveti).(sephiye kuvveti) (viskoz kuvvet)2
Kinetik enerji Termal enerji
Konveksiyon ısısı Kondüksiyon ısısı
121
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
V, karakteristik hız, [V] = LT-1
L , karakteristik uzunluk, [L]=L
k, kondüksiyon katsayısı , [k]=LMT-3θ-1
Bu sayı ile kondüksiyon, cebri konveksiyon problemlerinde karşılaşılır.
g) Stanton sayısı
S = = VC
h
pρ (6.22)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
V, karakteristik hız, [V] = LT-1
h , ısı iletimi katsayısı, [h]= MT-3θ-1
Bu sayı ile cebri konveksiyon problemlerinde karşılaşılır.
h) Stefan sayısı
Sf = =
L
TkA
TA
∆∆
2
41σ
(6.23)
Burada,
σ, Stefan-Boltzman sabiti, [σ]=MT -3θ-4
A1, radyasyon alanı, [A1]=L2
A2, kondüksiyon alanı, [A2]=L2
T, sıcaklık, [T]=θ
k, kondüksiyon katsayısı , [k]=LMT-3θ-1
h , ısı iletimi katsayısı, [h]= MT-3θ-1
∆T/∆L , sıcaklık gradyanı, [h]= θL-1
Bu sayı ile kondüksiyon ve radyasyon problemlerinde karşılaşılır.
Akışkana iletilen ısı Akışkanın naklettiği ısı
Radyasyon ısısı Kondüksiyon ısısı
122
i) Boltzman sayısı
Bo = = 3Te
VCp
σρ
(6.24)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
V, karakteristik hız, [V] = LT-1
e , yüzey emitivitesi, [e]=1
σ, Stefan-Boltzman sabiti, [σ]=MT -3θ-4
T, sıcaklık, [T]=θ
Bu sayı ile radyasyon problemlerinde karşılaşılır.
j) Biot sayısı
Bi = = k
hL (6.25)
Burada,
h , ısı iletimi katsayısı, [h]= MT-3θ-1
k, kondüksiyon katsayısı , [k]=LMT-3θ-1
L , karakteristik uzunluk, [L]=L
Bu sayı ile dalmış cisimlerde ısı iletimi problemlerinde karşılaşılır.
k) Rayleigh sayısı
Ra= = k
TgLCp
µβρ ∆32
(6.26)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
g , yerçekimi ivmesi, [g]=LT-2
L , karakteristik uzunluk, [L]=L
Toplam ısı iletimi Radyasyonla ısı iletimi
Cisimden akışkana ısı iletimi Cismin içindeki ısı iletimi
Yerçekimi kuvveti Termal diffüzyon
123
β , hacimsel genişleme katsayısı [β]=θ-1
∆T, soğuk ve sıcak kaynaklar arası sıcaklık farkı, [∆T]= θ
µ, akışkanın mutlak viskozitesi , [µ]=ML -1T-1
k, kondüksiyon katsayısı , [k]=LMT-3θ-1
Bu sayı ile tabi konveksiyon problemlerinde karşılaşılır. Diğer taraftan Ra=Pr.Gr
yazılabilir.
Magnetohidrodinamik
Bu tip problemlerde genellikle MLTQθ (kütle, uzunluk, zaman, elektrik yükü, sıcaklık)
temel boyut sistemi seçilir.
Bu grup altında yer alan bazı boyutsuz sayıları şunlardır;
a)Alfven sayısı
Al= = ( )
B
V 2/1ρµ (6.27)
Burada,
V, akışkanın akım hızı, [V]=LT-1
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
µ, manyetik permeabilite (geçirgenlik) , [µ]=MLQ -2
B, manyetik indüksiyon , [B]= MQ-1T-1
b)Einstein sayısı
E= = c
V (6.28)
Burada,
V, akışkanın akım hızı, [V]=LT-1
c, ışık hızı, [c]=LT-1
Akım hızı Alfven dalga hızı
Akışkan hızı Işık hızı
124
c)Elektrik Reynolds sayısı
ReE = qbL
Vε (6.29)
Burada,
ε, permitivite, [ε]=Q2T2 M-1 L-3
V, karakteristik hız, [V] = LT-1
q, uzayın şarj yoğunluğu , [q]=QL-3
b, hız/voltaj gradyanı , [b]= QTM-1
L , karakteristik uzunluk, [L]=L
d)Elsasser sayısı
E l = mµσµ
ρ (6.30)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
µ, mutlak viskozite katsayısı , [µ]=ML -1T-1
σ, elektriksel kondüktivite, [σ]=Q2TM-1L-3
µm, manyetik permeabilite (geçirgenlik) , [µm]=MLQ -2
e)Hartmann sayısı
Hr = = 2/1
2/1
µσ LB
(6.31)
Burada,
B, manyetik indüksiyon , [B]= MQ-1T-1
σ, elektriksel kondüktivite, [σ]=Q2TM-1L-3
L , karakteristik uzunluk, [L]=L
µ, mutlak viskozite katsayısı , [µ]=ML -1T-1
Magnetik kuvvet Viskoz kuvvet
125
f)Joule sayısı
J = = 2
2
H
TCp
µρ ∆
(6.32)
Burada,
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
µ, manyetik permeabilite (geçirgenlik) , [µ]=MLQ -2
Cp, sabit basınçta özgül ısı, [Cp]=L2T-2θ-1
∆T, sıcaklık farkı, [∆T]= θ
H, magnetikleşme kuvveti, [H]=QL-1T-1
g)Lundquist sayısı
Lu = 2/1
2
ρµσ mHL
(6.33)
Burada,
σ, elektriksel kondüktivite, [σ]=Q2TM-1L-3
H, magnetikleşme kuvveti, [H]=QL-1T-1
ρ, akışkanın kütlesel yoğunluğu, [ρ]=ML -3
L, akışkan tabakası kalınlığı, [L]=L
µm, manyetik permeabilite (geçirgenlik) , [µm]=MLQ -2
h)Ekman sayısı
Ek = = 22 Lω
υ (6.34)
Burada,
υ, kinematik viskozite , [υ]=L2T-1
ω, açısal hız, [ω]=T-1
L, karakteristik uzunluk, [L]=L
Joule ısınma ısısı Magnetik alan enerjisi
Viskoz kuvvet Merkezkaç kuvvet
126
Buckingham Pi Teoremi
Doğadaki olaylar, insanlar tarafından kurulmuş olan birim sistemlerinden bağımsız
olduğuna göre bu olayları açıklayan matematiksel yazılışların birim sistemlerine bağımlı
olmaması gerekir. Yalnızca boyutsuz büyüklüklerin sayısal değerleri kullanılan birim
sisteminden bağımsız olduğundan, fizik yasalarını ifade eden herhangi bir bağıntının,
boyutsuz büyüklükler cinsinden yazılabilmesi gerekir. Pi teoremi bu durumu kanıtlamaktadır.
Teorem 1914 yılında Fourier, Raibouchinsky, Rayleigh, Van Driest gibi araştırıcılar
tarafından literatüre dahil edilmiştir.
A)Buckingham Çözümleme Yöntemi
Verilen bir problemde olayı yöneten fiziksel büyüklükler sırayla, q1, q2, q3,…. qn olsun.
Bu büyüklüklerin boyutlarını ifade etmekte kullanılan seçilmiş temel boyutlar ise,
L1, L2, L3,….Lr ( r < n ) ile gösterilsin. Örneğin MLT temel boyut sistemi seçildiğinde r=3
ve L1=M, L2=L, L3=T olur. Buna göre,
[q1] = L1b11 . L2
b21 . L3 b31………..Lr
br1
[q2] = L1b12 . L2
b22 . L3 b31………..Lr
br2
.
.
[qn] = L1b1n . L2
b2n . L3 b3n………..Lr
brn
(6.35)
buradaki üsler, (n) adet büyüklüğe ait bilinen boyut üsleridir. Örneğin kuvveti ele alırsak,
boyutu MLT-2 ve b11=1, b21=1 ve b31= - 2’dir, bn1=0 (n=4,5…) olur.
Şimdi, yukarıdaki büyüklükler ile boyutsuz (Π) sayısını oluşturursak,
nkn
kkk qqqq ........... 321
321=Π (6.36)
yazabiliriz. Buradaki k1, k2,….üsleri hesaplanmalıdır. Bu son denklemden boyut denklemine
geçersek,
L10 .L2
0 .L3 0….Lr
0 = (L1b11.L2
b21 …..Lr br1)k1. (L1
b12.L2 b22 ….Lr
br2)k2…(L1b1n.L2
b2n ...Lr rn)kn
(6.37)
127
yazabiliriz. Buradan sırayla L1, L2, L3,….Lr boyutlarının üs eşitliklerinden ( r ) adet cebirsel
lineer denklem elde ederiz. n > r halinde, bilinmeyen sayısı denklem sayısından fazladır.
Bu üslerden ( n - r ) tanesi için keyfi değerler alınabilir, ve diğer ( r ) tanesi r adet denklemden
çözülebilir. Bu nedenle boyutsuz Π sayılarını oluşturan ( k1, k2, k3,…. kn ) ler için sonsuz
sayıda çözüm vardır. Diğer bir deyimle, n adet büyüklük sonsuz sonsuz sayıda boyutsuz sayı
ile oluşturulabilir.
L1 boyutu için : b11k1 + b12k2 +……+ b1nkn = 0
L2 boyutu için : b21k1 + b22k2 +……+ b2nkn = 0
.
.
.
Ln boyutu için : br1k1 + br2k2 +….…+ brnkn = 0 (6.38)
Burada önemli soru, ( n) adet büyüklük tarafından oluşturulan kaç tane bağımsız boyutsuz
sayı vardır? Veya (6.38) nolu denklem takımından kaç tane lineer bağımsız
( k1, k2, k3,…. kn ) çözüm takımı elde edilebilir?
Bilindiği gibi k1= k2= k3….= kn =0 önemsiz çözümünden başka (n-p) tane lineer bağımsız
çözüm mevcuttur. Burada, (p) denklemdeki katsayılar matrisinin mertebesidir (rank).
Katsayılar matrisi,
=δ
rnrr
n
n
bbb
bbb
bbb
............
............
............
21
22221
11211
(6.39)
Görüldüğü gibi, bu matris olayı yöneten (n) adet fiziksel büyüklük q1, q2, q3,…. qn in
boyutlarını içermektedir, bu nedenle “boyut matrisi” adını alır. Bu matris (n) adet sütun ve (r)
adet satırdan oluşmaktadır.
128
Tablo 6.1 Buckiingham Pi teoremi boyut matrisi tablosu
Temel Boyutlar
Boyut üsleri
q1 q2 q3 qn
L1
L2
.
.
.
.
Lr
b11
b21
br1
b12
b22
br2
b13
b23
br3
b1n
b2n
brn
Boyut matrisinin mertebesi, matrisin sıfırdan farklı en yüksek mertebeden
determinantının mertebesine eşittir. Bu mertebe(rank); aynı zamanda matrisin bir veya daha
fazla satırı diğer satırların bir kısmının lineer kombinezonu şeklinde elde edilmedikçe, (r) satır
sayısına eşittir.
Matrise ait mertebenin hesaplanmasında, diğer satırların lineer bir kombinezonu şeklinde
elde edilmiş bir satırın kaldırılması halinde, mertebenin değişmeyeceğini hatırlatmak yerinde
olur. Buckingham Pi teoreminde, değişkenleri ifade etmekte kullanılan gerekli temel boyut
sayısı olarak kabul edilen (r) hesabı, daima doğru değildir. Bu teoremde (r) için doğru değer,
boyut matrisinin mertebesi (rank) olarak alınan değerdir.
129
B) Rayleigh Çözümleme Yöntemi
φ( q1, q2, ……. qi ,……….., qn ) = 0 i = 1,2,……..,n (6.40)
ψ( Π1, Π2, ……. Πi ,….., Πn ) = 0 j = 1,2,……..,m (6.41)
m = n – r
Burada ( r ) değeri, qi fiziksel büyüklüklerinde görünen temel boyut sayısı veya daha
doğrusu boyut matrisinin mertebesidir. Bağımsız ve boyutsuz Π sayılarını elde etmek için;
i) problemi yöneten fiziksel büyüklükler içinden ( r+1 ) tane seçilir, bunların (r)
tanesi o şekilde seçilmelidir ki herhangi birinin boyutları diğerlerinden birinin
kombinezonu olmamalıdır.
ii) ( r ) adet temel boyutun her biri, seçilen büyüklüklerin en az birinde bulunmalıdır.
Buna göre,
Π1= f1( q1, q2, …. qr ,qr+1 ) = (q1)P11
. (q2)P12
……(qr)P1r
. qr+1
Π2= f2( q1, q2, …. qr ,qr+2 ) = (q1)P21
. (q2)P22
……(qr)P2r
. qr+2
.
.
.
Πm= fm( q1, q2, …. qr ,qn) = (q1)Pm1
. (q2)Pm2
……(qr)Pmr
. qn (6.42)
(r+1) adet
Burada Puv (u=1,2,….,m ; v=1,2,…..,r) üsleri o şekilde tespit edilir ki;
[ Πj ] = 1 , (j=1,2,….,m) (6.43)
olsun. Herhangi bir qi fiziksel büyüklüğünün boyutu,
130
[ qj ] =L1b1i. L2
b2i. L3 b3i …..Lr
bri (6.44)
ve herhangi bir Πj boyutsuz sayısının boyutu için,
[Πj] =L10. L2
0. L3 0 …..Lr
0 =1 (6.45)
yazarsak (6.42) nolu denklem takımından Puv üs değerleri hesaplanabilir. Herhangi bir
Πj (1 ≤ j ≤ m ) boyutsuz çarpımı için çözümlemeyi yapacak olursak,
[Πj] =L10 .L2
0 .L3 0….Lr
0 = (L1b11.L2
b21 …..Lr br1)Pj1. (L1
b12.L2 b22 ….Lr
br2)Pj2…(L1b1r.L2
b2r
….Lr rr)Pjr.(L1
b1,r+1.L2 b2,r+1 ...Lr
r,r+1)
(6.46)
veya
L10 .L2
0 .L3 0….Lr
0 =(L1)b11Pj1+b12Pj2+……+b1rPjr+b1,r+1
.(L2)b21Pj1+b22Pj2+……+b2rPjr+b2,r+1
.
.
.(Lr)br1Pj1+br2Pj2+……+brrPjr+br,r+1
(6.47)
yazılabilir. Buradan,
(L1) 0 = b11.Pj1 + b12.Pj2+ ……………….+b1r .Pjr + b1,r+1
(L1) 0 = b21.Pj1 + b22.Pj2+ ……………….+b2r .Pjr + b2,r+1
.
.
.
(L1) 0 = br1.Pj1 + br2.Pj2+ ……………….+brr .Pjr + br,r+1
(6.48)
olur. Bu lineer denklem takımından ( r ) adet denklem ve ( r) adet bilinmeyen vardır.
Cremaier formüllerine göre,
131
∆
∆= jk
jk
PP , (1 ≤ j ≤ m, 1 ≤ k ≤ r ) (6.49)
bilinmeyenleri bulunabilir. Burada,
=∆
rrrr
r
r
bbb
bbb
bbb
............
............
............
21
22221
11211
ve
−
−−
=∆
+
+
+
rrrrrr
rr
rr
P
bbbb
bbbb
bbbb
jk
................
................
.................
1,21
21,22221
11,11211
(6.50)
determinantları yazılır. Katsayılar determinantı ∆ ≠ 0 olmalıdır.
Buckingham Pi Teoremi yardımı ile denklemleri boyutsuz şekilde yazmanın yararları
şunlardır:
a) Doğadaki olayların ifadesi birim sistemlerinden bağımsızdır, bu nedenle olayları boyutsuz
büyüklükler ile ifade etmek, prensip olarak doğrudur.
b) Boyutsuzlaştırma halinde, olayı yöneten değişken sayısı ( r ) kadar azalmakta ve ilgili
fonksiyonun incelenmesi ve deneysel modelleme kolaylaşmaktadır.
c) Boyutsuz büyüklükler cinsinden yazılmış bir denklemin herhangi bir birim sisteminde
kullanılmasında bir kısıtlama olmaz. Sonuçların grafik ve tablolarla ifade edilmesi kolaylaşır.
d) Boyutsuzlaştırılmış büyüklükler fiziksel yönden anlamlı değişkenlerdir ve aynı zamanda
olayın “benzerlik kriterlerini” oluşturmaktadırlar.
132
Buckingham Pi Teoremi Uygulama Örneği
Problem: Silindirik borularda “Hygen-Poiseulle” Laminar Akımı.
x
p
∂∂
Şekil 6.2 Silindirik borularda “Hygen-Poiseulle” Laminar Akımı
Fiziksel büyüklükler:
Akışkanın kütlesel yoğunluğu, ρ
Akışkanın dinamik viskozitesi, µ
Karakteristik boyut (boru çapı), D
Akışkanın karakteristik hızı, vr
Basınç gradyanı, x
p
∂∂
Temel boyut sistemi olarak, kütle-uzunluk-zaman, (MLT) yi seçelim. Buna göre fiziksel
büyüklük sayısı, n=5 ve temel boyut sayısı r=3 dür. Veya katsayılar matrisine bakılırsa,
Tablo 6.2 Katsayılar tablosu
qi α β γ
ρ 1 -3 0
µ 1 -1 -1
D 0 1 0
V 0 1 -1
x
p
∂∂
1 -2 -2
v
x
133
Fiziksel büyüklük ifadesi qi= Mα.Lβ.Tγ her biri için ayrı ayrı elde edilebilir;
2221
−−−−
===
∂∂
TMLL
TML
Uzunluk
Basınç
x
p veya α =1, β=-2, γ=-2 dir.
[ ] 1−== LTzaman
uzunlukv veya α =0, β=-1, γ= -1
[ ] LD = veya α =0, β=1, γ= 0
[ ] 111
2
2
−−−
−
=== TML
L
LTL
MLT
gradyanıhız
gerilmeviskozµ veya α =1, β=-1, γ= -1
[ ] 32
3
2
−−
−
== MLLT
L
MLT
ρ veya α =1, β=-3, γ= 0
Tablo 6.3 MLT Boyut tablosu
Boyut ρ µ D v
x
p
∂∂
M 1 1 0 0 1
L -3 -1 1 1 -2
T 0 -1 0 -1 -2
Boyut matrisi,
−−−−−−=
21010
21113
10011
δ
Sıfırdan farklı en yüksek mertebeden determinant, örneğin 01
010
113
011
≠=
−−−=∆ dır.
O halde gerçekten mertebe (rank), r = 3 tür.
134
A) Buckingham Çözümü:
φ(ρ, µ, D, v, x
p
∂∂
) = 0
x
p
∂∂
=f(ρ, µ, D, v)=K1. ρa1. µb1. Dc1. vd1 + K2. ρa2. µb2. Dc2. vd2 +….. (6.51)
[ ][ ] [ ] [ ] [ ] dcbadcba LTLTMLMLTMLvDKx
p).().().().(1 111322 −−−−−− =⇒=
∂∂ µρ (6.52)
veya dbdcbaba TLMTML −−++−−+−− = ).().()( 322 buradan,
d=2-b,
a=1-b,
c=-(b+1) bulunur. Buna göre,
x
p
∂∂
= bbbb vDK −+−− 2)1(1 .... µρ = bb
Dv
D
vK
vDvDK
−−
=
υρ
ρµρ ..
...
....2
21 (6.53)
burada υρµ = , kinematik viskozitedir. Re
. =υDv
, Reynolds sayısıdır, buna göre
x
p
∂∂ ( ) ( ) (Re)Re.
.Re
..
22
fK
x
pD
v
D
vK bb ==
∂∂
⇒= −− ρρ, (K=sabit, b=sabit) (6.54)
O halde bağımsız-boyutsuz sayılar,
∂∂
=Π
x
pD
v2
1
.ρ, Re2 =Π ; )( 21 Π=Π f veya 0),( 21 =ΠΠψ dır.
135
B) Rayleigh Çözümü:
n =5, r =3, m = n-r =2
=⇒∂∂=Π
=⇒=Π
−−−−
−−−−
22232210002222
11131110001111
.).().()(...
.).().()(...
TMLMLLLTTLMx
pDv
TMLMLLLTTLMDv
zyxzyx
zyxzyx
ρ
µρ (6.55)
buradan bulunan katsayılar,
x1=-1 x2=-2
y1=-1 y2=1
z1=-1 z2=-1
buna göre,
Re(Re) 11111
1 =Π====Π −−−− veyavDvD
Dvυ
ρµµρ yazılabilir.
∂∂
=Π=
∂∂
=∂∂=Π −−
x
pD
vveya
v
x
pD
x
pDv
2
2212
2
ρρ
ρ alınabilir.
136
Deneysel Gereklilikler
Deneysel gerekliliklerde sıkça karşımıza çıkacak olan benzeştirme kelimesini; gerçekte bir
akışkanın veya onun içerisinde hareket eden bir cismin davranışının, benzer bir durum
yaratılarak model boyutunda çalışılabilmesinin gerektirdiği durumları tanımlayabilmek için
kullanacağız. Belli başlı bazı şartları yerine getirmeliyiz ki model ve gerçek yada bir başka
deyimle prototip arasında bir benzerlik sağlanabilsin ve model boyutundaki çalışmanın
sonuçları gerçek duruma da uygulanabilir olsun. Benzeştirme için gerekli şartları iki
maddeyle ifade edilebilir;
a) Geometrik benzerlik
Geometrik benzerlik ile anlatılmak istenen gerçek cisim boyutlarını belli bir ölçek
dahilinde küçülterek veya bazen büyülterek gerçek cismin geometrik benzerini oluşturmaktır.
Bu benzerlik oranını ise şu şekilde ifade ediyoruz;
(6.56)
b) Dinamik benzerlik
Dinamik benzerlik elde etmek demek prototip ve model üzerindeki kuvvetler oranının,
F2/F1 yada akış alanındaki kuvvetler oranının benzer olması anlamını taşır. Geometrik ve
kinematik olarak benzer durumlar varsa dinamik benzerlikten söz edilebilir. Akış alanında
atalet, basınç, yerçekimi, manyetik, yüzey gerilmesi gibi kuvvetler her iki akış alanında da
benzer olmak durumundadır. Tabi bu benzerlik kuvvetlerin şiddeti ve yönünün benzer olduğu
durumlarla tam olarak elde edilebilir.
(6.57)
Geometrik Benzerlik Oranı = Prototip karakteristik boyutu Model karakteristik boyutu
Dinamik Benzerlik Oranı = Prototip üzerine etkiyen kuvvet Model üzerine etkiyen kuvvet
137
Geometrik ve Dinamik Benzeştirme
Kinematik benzerlik için; akışa ait akım çizgileri prototip ve modelin içerisinde bulanacağı
akış alanlarında benzer olmalı yani akış içerisindeki noktalarda V2/V1 oranı sabit olmalıdır.
Geometrik benzerliği, 1 alt indisi modeli ve 2 de prototipi ifade edecek şekilde yeniden
yazarsak,
11
2 cr
r= (6.58)
Aynı şekilde kinematik benzerliği ifade edersek;
21
2 cv
v= (6.59)
dolayısıyla zaman için benzerlik oranı;
2
13
1
2
c
cc
T
T== (6.60)
olur.
Newtonian akışkanlar için yoğunluk benzerliği;
41
2 c=ρρ
(6.61)
basınç için,
51
2 cp
p= (6.62)
ivme benzerliği için (6.59), (6.60) nolu denklemlerden;
1
22
3
2
1
2
c
c
c
c
a
a== (6.63)
kinematik viskozite ölçeği ise (6.58), (6.60) nolu denklemlerden;,
213
21
1
2 ccc
c==
υυ
(6.64)
olarak elde edilir.
138
Sıkıştırılamaz akış için .Navier-Stokes denklemlerinin en genel hali;
VpgVVt
V 21).( ∇+∇−=∇+
∂∂ υ
ρ (6.65)
Akışkanlar mekaniğinde genellikle Navier-Stokes denklemlerinin boyutsuz halleri kullanılır.
Uzunluk boyutu L ve hız boyutu U alındığında ;
∇=∇==== LU
pp
L
Ut
U
VV
L
xx ,*,,*,*
2ρτ (6.66)
Bu eşitlikler (6.65) nolu denklemle verilen Navier-Stokes denkleminde yerlerine
konulursa ve tüm terimler2U
L ile çarpılırsa elde edilecek boyutsuz Navier-Stokes denklemi
şu şekildedir;
**1
****).*(* 2
2V
RF
kpVV
V
Lr
∇+−−∇=∇+∂
∂τ
(6.67)
bu denklemde Reynolds sayısı, υ
LURL = , ve Froude sayısı,
gL
UFr = dir.
Şimdi benzer iki cismin gerçek bir akışkan içerisindeki hareketini düşünelim. Akışların
dinamik olarak benzer olabilmesi için;
**1
****).*(*
12
11
111111
1 VR
pVVV
L
∇+−∇=∇+∂
∂τ
(6.68)
model için Navier-Stokes denklemini ifade eder ve
**1
****).*(*
22
22
222222
2 VR
pVVV
L
∇+−∇=∇+∂
∂τ
(6.69)
bu denklemde prototip için Navier-Stokes denklemidir. Bu iki denklemin benzer sonuçlar
vermesi için arada bir oran sabiti olması gerekir. (6.68) ve (6.69) nolu denklemlerde birim
kütle başına düşen kuvveti oranlarsak;
139
1**
**
**
**
**).*(
**).*(
/*
/*
22
2
2
1
12
1
22
11
222
111
22
11 =
∇
∇=
∇∇
=∇∇
=∂∂∂∂
V
R
R
V
p
p
VV
VV
V
V L
Lττ
(6.70)
her bir kuvvet terimi aynı orana sahip ve model ve prototipin içinde bulunduğu akış dinamik
ve geometrik olarak benzer artık.
Reynolds Sayısına Bağlı Model Test Sistemleri
Tamamı viskoz bir akışkan içerisine daldırılmış bir cismin sürükleme katsayısı sadece
Reynolds sayısına bağlı bir fonksiyondur;
==µ
ρφρ
vl
Av
DCD
2
2
1 (6.71)
ve bu sonuç akışkan viskozitesinden dolayı dirence maruz kalan tüm cisimler için
uygulanabilir. Örneğin tam dalmış bir denizaltı, Mach sayısının 1’den düşük olduğu uçak
problemleri, veya doğal olarak rüzgara maruz kalmış bina yada yapılar. Denizaltı model
deneylerinde sürükleme katsayısında yer alan A alanı denizaltının toplam ön alanı olarak ve
Reynolds sayısındaki karakteristik uzunluk l ise denizaltının toplam uzunluğu olarak alınır.
Uçak deneylerinde sürükleme katsayısındaki A, uçak kanat düzlem alanını ve Reynolds
sayısındaki l ise ortalama en çizgisi uzunluğu olarak ifade edilir.
Şekil 6.3 Aynı ön yüz alanına sahip bazı cisimlere ait Cd katsayıları
Değinilen bu tip model deneylerinde doğru Reynolds sayılarında çalışmak oldukça
önemlidir. Dinamik benzerlik şartını sağlamak üzere atalet ve viskoz kuvvetlerin dengesini iyi
ayarlamak gerekir ve dinamik benzerlik şu şekilde sağlanır;
kanat mermi küre prizma düz plaka
Cd= 0.045 Cd= 0.295 Cd= 0.07-0.5 Cd= 1.14 Cd= 1.28 Akış
140
pm
vlvl
=
µρ
µρ
(6.72)
veya kinematik viskozite ( ρµυ /= ) cinsinden,
pm
vlvl
=
υυ (6.73)
yazılabilir.
Eğer testler 1/n ölçeğinde gerçekleştiriliyorsa yani mp nll = ise, gerekli model test hızı;
pp
mm vnv
υυ
= (6.74)
dolayısıyla model ve prototip ölçeği belli bir çalışmada kinematik viskoziteler biliniyorsa
model test hızı hesaplanabilir. Eğer her iki sistemde de kinematik viskoziteler aynı ise,
1/ =pm υυ denklem (6.74) şu hale gelir,
pm nvv = (6.75)
Dolayısıyla gerçek ölçülerden küçük bir modelle çalışılıyorsa test hızı prototip hızından
yüksek olmalıdır ki iki sistem arasında dinamik benzerlik sağlanabilsin.
Şimdi bu durumu birkaç örnek problem üzerinde irdeleyelim;
Örnek 1-) Denizaltında kullanılan bir füzenin çapı 2 m ve uzunluğu 10 m dir. Su tünelinde
bu füzenin 1/20 ölçekli modeli üzerinde prototip üzerindeki kuvveti belirlemek üzere deney
yapılacaktır. Eğer prototip için müsaade edilen en yüksek hız 10 m/s ise, dinamik benzerliği
sağlayabilmek için tünel içerisindeki su hızı kaç m/s olmalıdır?
Dinamik benzerlik için model ve prototip için Reynolds sayıları eşit olmalı;
Rem = Rep pm
vlvl
=
⇒
µρ
µρ
olduğundan
141
model hızı ; pp
mm vnv
υυ
= olacaktır.
model ve prototip suyun içerisinde olduğundan, mm = mp ve υm = υp bu nedenle,
sml
lvv
m
ppm /200
20/1
110 ===
Görüldüğü gibi bu oldukça yüksek bir hızdır ve aslında neden bazı testlerin aynı Reynolds
sayılarında gerçekleştirilemediğini göstermektedir. Bu durumlarda testleri rüzgar tünellerinde
gerçekleştirmek daha doğru sonuçlara ulaşmamızı sağlayabilir.
Örnek 2-) 1/10 ölçekli bir uçak modeli yapılıyor. Testin yapılacağı tünel atmosferik basıncın
20 katı basınç üretiyor. Uçak 500km/h hızla uçacak. Model ve prototipin dinamik olarak
benzer olması için rüzgar tünelinde hava hızı ne kadar olmalıdır? Model üzerinde sürükleme
kuvveti (drag) 337.5 N ise gerçekte uçak üzerinde oluşacak sürükleme kuvveti kaç Newton
olacaktır?
Şekil 6.4 Rüzgar tünelinde model uçak deneyi
Havada hareket eden bir nesneye etkiyen sürükleme kuvveti ifadesi;
Fan bölümü
Test bölümü Model uçak
142
( )Re2222 φρµ
ρφρ lvvl
lvD =
= (i)
Dinamik benzerlik gereği ; Rem = Rep, dolayısıyla,
pmm
mpppm l
lvv
µρµρ
= (ii)
m değeri basınçla değişmez bu nedenle mm = mp
ideal gaz yazılacak denklem p = rRT . Sıcaklık aynı olduğuna göre modeldeki yoğunluk;
p
m
p
m
p
m
RT
RT
p
p
ρρ
ρρ
== (iii)
pmp
m
p
p
p
pρρ
ρρ
2020
=⇒= (iv)
dolayısıyla model hızı;
hkmvvvv mppm /2505.010/1
1
20
1 =⇒==
kuvvetler oranını bulmak için;
( )( )p
m
p
m
lv
lv
D
D22
22
ρρ
= (v)
05.01
)1.0(
1
)5.0(
1
20 22
==⇒p
m
R
R
dolayısıyla prototip üzerindeki sürükleme kuvveti;
NxDD mp 67505.3372005.0
1 === olarak bulunur.
143
Reynolds ve Froude Sayılarına Bağlı Model Test Sistemleri
Viskoz bir akışkan yüzeyinde yüzen bir cismin sürükleme katsayısı Reynolds ve Froude
sayılarına bağlı bir fonksiyondur;
==
gl
vvl
Av
DCD
2
2
,
2
1 µρφ
ρ (6.76)
Bu tür test sistemleri için yüzen cismin ıslak alanı, A ve suyla temas boyunca olan uzunluk, l
olarak alınır. Dinamik benzerlik için Reynolds ve Froude sayılarıda benzeşmelidir;
Şekil 6.5 su yüzeyinde yüzen cisim
Reynolds sayısı benzerliği için,
pm
vlvl
=
υυ (6.77)
ve Froude sayısı benzerliği için,
pm
gl
v
gl
v
=
22
(6.78)
eşitliklerini sağlamak gerekir.
g v
D
P atm
su
hava
l
Islak alan, A
144
Eğer testler 1/n ölçekli bir model ile yapılacaksa, Reynolds benzerliği gereği model hızı,
pp
mm vnv
υυ
= olacaktır. Froude benzerliği gereği model hızı ise, 2/1n
vv p
m = olmalı. Her iki
sisteminde eşit yerçekimi ivmesi altında test edildiğini farz edecek olursak Reynolds ve
Froude sayıları benzerliğini aynı anda elde etmenin gereği olarak;
pp
mm vnv
υυ
=2/1n
vv p
m == 2/3nv
v
m
p =⇒ (6.79)
elde edilir. Bu sonuca göre, modelin yüzdüğü akışkanın viskozitesi, model ölçeği ile
prototipin yüzeceği akışkanın viskozitesine bağlıdır. Bu ise uygumla yönünden anlamsızdır.
Örneğin denizde yüzecek bir geminin tatlı su dolu bir tünelde testini yapacak olursanız;
Deniz suyunun kinematik viskozitesi υp= 1.221x10-6 m2/s (150C de)
Tatlı suyun kinematik viskozitesi υm= 1.141x10-6 m2/s (150C de)
04621.110141.1
10221.12/3
6
6
≅
=⇒ −
−
x
x
v
v
m
p (model ≈ prototip !)
yada model ölçeğini değiştirseniz bu defada model ölçeği değiştikçe modelin yüzeceği
akışkanında değişmesi gerektiği gibi uygulama imkanı mümkün olmayan bir sonuç çıkmakta.
Bu nedenle bu problemin deneysel modellemesinde Froude benzerliği esas alınmakta ve
Reynolds benzerliğinin yerine getirilmesi ise, akım üzerinde tedirginlik yaratıp akımın
bozulması (türbülans yapılması) şeklinde yerine getirilmektedir. Bu gaye ile modeller üzerine,
türbülanslı akım yaratabilen “türbülans yaratıcı” takılmaktadır. Genellikle model deneylerinde
cismin büyük bir kısmı laminar akım şartlarında ve prototipin kendisi türbülans akım
şartlarında çalışmaktadır. Akımın şekli ise Reynolds sayısının aldığı değerlere göre
değişmektedir. Türbülans yapıcı kullanıldığında Reynolds sayısına dokunmadan “akım
benzerliği” sağlanmaktadır.
Reynolds sayılarının benzerliğinin sağlayamamanın sonucu olarak model sürükleme
katsayısının satıh sürtünmesi ile olan ilişkisi prototip için yaratılamayacaktır. İşleri bu açıdan
145
kolaylaştıran bir düzeltme, sabit C ve n sayılarını içeren satıh sürtünmesi sürükleme
katsayısını düzgün bir akışa paralel yerleştirilmi ş düz bir plaka için veren bağıntıyı
kullanmaktır.
( )n
fD
C
Av
DC
f Re2
1 2
==ρ
(6.80)
Toplam sürükleme katsayısı anacak şu şekilde elde edilebilir;
pDmDmDpD ffCCCC )()()()( +−= (6.81)
Örnek 1-) 1/50 ölçekli bir geminin gerçekte ihtiyaç duyacağı güç miktarını belirlemek üzere
tatlı su dolu su tünelinde test edilecek. Prototip 250 m uzunluğunda ve ıslak alanı 3500 m2
ve dizayn hızı 35 km/h. Froude benzerliği sağlanarak yapılan model testinde toplam
sürükleme katsayısı 12.27N bulunduğuna göre, prototipi dizayn hızında hareket ettirecek güç
ne kadar olmalıdır? ( ıslak alana bağlı satıh sürtünmesi sürükleme katsayısı
5/1/(Re)074.0)( =fDC verilsin. Deniz suyunun kinematik viskozitesi υ = 1.15x10-6 m2/s ,
yoğunluğu ρ=1.02x103 kg/m3, tatlı suyunun kinematik viskozitesi υ = 1.14x10-6 m2/s ,
yoğunluğu ρ=103 kg/m3.)
Froude sayısı benzerliği dolayısıyla model hızı;
smxx
n
vv p
m /38.150
1
3600
1035 3
2/1=== bulunur.
Model için Reynolds sayısı,
( ) 66 1005.61050
250
14.1
38.1Re xxxm == (i)
ve prototip için;
146
( ) 963
1012.21015.1
250
3600
1035Re xxx
xp == (ii)
model ve prototip için satıh sürtünme katsayıları ise;
( ) ( ) 00326.01005.6
074.05/16
==x
CmD f
(iii)
( ) ( ) 00101.01012.2
074.05/19
==x
CpD f
(iv)
Islak alan, A= 3500 / 502 = 1.40 m2.
Dolayısıyla model sürükleme katsayısı,
( ) 00917.040.1)38.1(105.0
27.12
2
1 232
===xxxAv
DC
m
mD
ρ (v)
Toplam sürükleme katsayısı;
00692.0
00101.000326.000917.0
)()()()(
=+−=
+−= pDmDmDpD ffCCCC
(vi)
Prototip üzerindeki sürükleme kuvveti;
( )
Nx
xx
xxxx
AvxCDp
pDp
3
233
2
101173
35003600
10351002.1
2
100692.0
2
1
=
=
= ρ
(vii)
147
gerekli güç,
Wxx
xxDv 33
3 10113903600
1035101173 == (viii)
Örnek 2-) Bir dikdörtgensel platform su üzerinde salınmakta. Platformun 1.5 x 3 m alanı
havayla temas halinde. Su derinliği 2.5 m. 1:20 ölçekli model deneyi yapılmak isteniyor .
Suyun ortalama akış hızı 1.5 m/s ve bu akıştan dolayı platforma etkiyen kuvvet 22 kN.
a) Eğer prototipte ve model deneyinde akışkan olarak su kullanıldıysa model üzerine
etkiyen kuvveti ve suyun hızını dinamik benzerlik şartlarına göre hesaplayın.
b) Eğer model akışta 5 m boyunda dalga var ise prototip akış için kaç metrelik bir dalga
beklenir?
a)Bu problemde hava ve su etkileşimi söz konusu olduğu için etkin kuvvetler yerçekimi ve
atalet kuvvetleridir. Froude sayılarının eşitlenmesi ile,
pm
gl
v
gl
v
=
22
(i)
çözümü sonucunda model için hız ifadesi;
sm
l
lvv
p
mpm
/335.020
15.1
=
=
=
(ii)
bulunur. Model üzerindeki basınç kuvvetini hesaplamak için basınç kuvvetleri oranı;
3
=
p
m
p
m
p
p
l
l
F
F
p
m
γγ
(iii)
148
model ve prototip için akışkan su olduğuna göre model platform üzerindeki basınç kuvveti;
N
x
l
lFF
p
mpp pm
75.2
20
122
3
3
=
=
=
(iv)
bulunur.
b)Prototip akıştaki dalga yüksekliğini hesaplamak için kinematik benzeştirme formüllerinden
biri olan (ii) nolu denklemi kullanacağız,
m
x
v
vhh
m
ppm
1
335.0
5.15
2
2
=
=
=
(v)
eğer dinamik benzerlik şartı sağlanacaksa bu demektir ki prototipta 1 m dalga yüksekliği
beklenmelidir.
Kolaylık sağlaması bakımından aşağıda değişik geometrik şekiller için sürükleme
katsayıları Reynolds ∼105 için verildi.
149
Tablo 6.4 2-D ve 3-D geometrik şekiller için Re∼105 sayısında sürükleme (drag) katsayıları
V V
küre
600 koni
küp
küp
Yarım küre
kupa
2-D Şekil CD 3-D Şekil CD
1.16 1.17 1.20 1.55 1.55 1.98 2.00 2.20 2.30 2.05
0.38 0.47 0.50 0.80 1.05 1.17 1.42
150
Reynolds ve Mach Sayılarına Bağlı Model Test Sistemleri
Eğer bir akışkan içerisinde hareket eden nesnenin hızı, o akışkan içerisindeki ses hızına
oranla küçük kabul edilemiyorsa nesne üzerindeki kaldırma CL ve sürükleme CD katsayıları
Reynolds ve Mach sayılarının bir fonksiyonudur;
==a
vvl
Av
LCL ,
2
1 12 µ
ρφρ
(6.82)
==a
vvl
Av
DCD ,
2
1 12 µ
ρφρ
(6.83)
Uçakların rüzgar tünelinde ölçekli model testleri yapılırken Reynolds ve Mach sayılarının
gerçek durumla benzerliğinin sağlanması gerekli. Prototip ve model arasında dinamik
benzerlik gereği;
pm
vlvl
=
υυ (6.84)
ve
pm a
v
a
v
=
(6.85)
Eğer testler 1/n ölçekli bir model ile yapılıyorsa Reynolds sayısı benzerliği gereği olarak
modelin hızı;
pp
mm v
a
av = (6.86)
Reynolds ve Mach sayıları ayrı ayrı eşitlendiğinde;
pp
mp
p
m va
av
v
vn = (6.87)
veya
p
m
m
p
a
a
v
vn = (6.88)
elde edilir. Her hengi tek fazlı bir akışkan içerisinde ses hızını veren ifade;
151
ρK
a = (6.89)
mükemmel akışkan söz konusu olduğunda;
ργγ p
RTa == (6.90)
ρµυ /= olduğu için de (6.88) nolu formül şu hali alır,
( )( ) 2/1
2/1
pp
mpn
m
p
ργργ
µµ
== (6.91)
Eğer rüzgar tünelinde kullanılan akışkan hava ise özgül ısılar oranı, γ (6.91) nolu formülde
ihmal edilebilir. Bazı yüksek hızlı tünellerde bazen havadan başka, helyum gibi gazlar
kullanıldığı zaman bu oranı hesaba katmak gerekir.
Örnek 1-) Rüzgar tünelinde süpersonik bir uçağın 1/20 ölçekli model deneyi yapılacaktır.
Uçağın 13000 metrede 1800 km/h hızla uçması planlanıyor. Bu yükseklikte hava sıcaklığı
t = -56.5 0C , hava yoğunluğu ρ=0.302 kg/m3 ve viskozite µ=0.141x10-4 kg/ms. Eğer rüzgar
tünelinde 15 0C sıcaklığında ve µ=0.178x10-4 kg/ms viskozitesinde hava kullanılıyorsa
prototip uçakla dinamik benzerlik sağlayabilmek için test bölümünde gerekli statik basınç ne
kadar olmalıdır? Eğer model sürükleme kuvveti 2.360 kN bulunduysa verilen yükseklikte ve
hızda motor itme kuvvetini hesaplayın. (Hava için R=0.287 kj/kgK)
Ses hızının aşıldığı bu tip uçaklar için sürükleme katsayısını veren ifade;
=a
vvl
Av
D,
2
1 2 µρφ
ρ (6.92)
dolayısıyla dinamik benzerlik için,
pm
vlvl
=
µρ
µρ
(6.93)
ve
pm a
v
a
v
=
(6.94)
RTa γ= olduğu için (6.94) nolu ifade şu hale gelir,
152
pp
mp
p
mm v
T
Tv
a
av == (6.95)
smxx
x /576500330.13600
101800
5.216
0.288 3
===
Reynolds sayısı benzerliğinden;
3
4
4
/620.6302.0576
500
10141.0
10178.020 mkgxx
x
xx
v
v
l
lp
m
p
p
m
m
pm
==
=
−
−
ρµµρ
(6.96)
Test bölümü statik basıncı,
atmveyamNx
xxxRTp mmm
42.5/10549
28810287.062.623
3
=
== ρ (6.97)
bulunur. Sistemler dinamik benzer olduğuna göre,
pm
Av
D
Av
D
=
22
2
1
2
1 ρρ (6.98)
dolayısıyla prototip sürükleme kuvveti,
kNNx
xxxx
DA
A
v
vD m
m
p
m
p
m
pp
4.32104.32
10360.2400576
500
620.6
302.0
3
32
2
==
=
=
ρρ
(6.99)
153
Rüzgar Türbini Örne ği
Bir rüzgar türbini dizaynı şu parametreler bağlıdır; çap, hava yoğunluğu, rüzgar hızı,
açısal dönme hızı ve kanat sayısı. Buna göre boyutsuz sayılar bağlantılarını çıkaracak olursak;
Pw = Yel değirmeni gücü, [W]
D = Yel değirmeni çapı, [m]
ρ = Hava yoğunluğu, [kg/m3]
Ω = Açısal dönme hızı, [1/s]
n = Kanat sayısı, [1]
V = Rüzgar hızı, [m/s]
Gücün bağlı olduğu parametreler ; Pw = f (ρ, D, V, Ω, n)
ve boyutsuz sayı grupları;
Şekil 6.6 Rüzgar türbini
154
Π1 = Pw (ρa Db Vc)
[ ][ ] [ ] [ ]1332000 −−−= MTMMLTMLTLM ba
3,2,1
03:
032:
01:
−=−=−=⇒
=−−=++−
=+cba
cT
cbaL
aM
321 VD
Pw
ρ=Π (6.100)
Π2 = Ω (ρa Db Vc)
[ ][ ] [ ] [ ]131000 −−−= MTMMLTTLM ba
1,1,0
01:
03:
0:
−===⇒
=−−=++−
=cba
cT
cbaL
aM
V
DΩ=Π2 (6.101)
Π3 = n (ρa Db Vc)
[ ][ ] [ ] [ ]13000 1 −−= MTMMLTLM ba
0,0,0
0:
03:
0:
===⇒
=−=++−
=cba
cT
cbaL
aM
n=Π3 (6.102)
⇒ΠΠ=Π ),( 321 f
Ω=
n
V
Df
VD
Pw ,32ρ
(6.103)
155
Sayısal Örnek ) 50 cm çapında bir rüzgar türbini modeli rüzgar hızının 40 m/s olduğu deniz
seviyesinde bir bölgede 4800 rpm hızında dönerken 2.7 kW güç üretmekte. Bu modelin
geometrik ve dinamik olarak benzeri olan 5 m çaplı bir prototip ile 12 m/s rüzgar altında ve
deniz seviyesinden 2000 m yukarıda elde edilecek güç ne kadar olur?
*Geometrik olarak benzerlik bu durumda sadece uzunluk boyutuna bağlı boyutsuz grupların
aynı olduğunu belirtir;
prototipelnn =
mod (i)
*Dinamik benzerlik hız boyutuna bağlı bozutsuz grupların aynı olacağını gösterir;
prototipel 2mod2 Π=Π (ii)
* 2Π ve 3Π eşit ise, 1Π de eşit olmalıdır,
prototip
w
el
w
VD
P
VD
P
=
=Π
32mod321 ρρ (iii)
deniz seviyesinde hava yoğunluğu, ρ = 1.2255 kg/m3
2000m yüksekte hava yoğunluğu, ρ = 1.0067 kg/m3
Model için,
28.6/40
50.0*60
12/4800
mod2 ==
Ω=Πsm
msn
dakx
rev
radxdakrev
V
Del
π
( ) ( ) 1377.0)/40(50.0/2255.1
107.2323
3
mod321 ==
=Π
smxmxmkg
Wx
VD
Pel
w
ρ
156
Prototip için,
rpmsn
rad
m
sm
V
Dprototip
1441.155
/1228.628.62 ===Ω⇒=
Ω=Π
( )( ) ( ) WsmmmkgxP
VDPVD
P
w
wprototip
w
5988/125/0067.11377.0
1377.01377.0
323
32321
==
=⇒=
=Π ρ
ρ
kWPprototipw 6≈
Rüzgar Tünelinde Araç Testi Örneği
Şekil 6.7 gösterilen rüzgar tünelinde kurulmuş olan bu tip düzeneklerle ilgili testler
etkiyecek boyutsuz parametreleri çıkarmaya çalışalım;
Şekil 6.7 Rüzgar Tünelinde araç testi
157
Vm :Rüzgar hızı
L : Araç uzunluğu
FD : Sürükleme kuvveti
ρ : akışkan yoğunluğu
µ: viskozite
Am: Aracın akışı karşılayan ön yüz alanı
Π1 = Am (La Vb ρc)
[ ] [ ] [ ] [ ]312000 −−= MLMTMMTLMba
0,0,2
0:
032:
0:
==−=⇒
=−=−++
=cba
bT
cbaL
cM
21 L
Am=Π (6.104)
Π2 = µ (La Vb ρc)
[ ][ ] [ ] [ ]3111000 −−−−= MLMLMTMLTLMba
1,1,1
01:
031:
01:
−=−=−=⇒
=−−=−++−
=+cba
bT
cbaL
cM
µ
ρρ
µ VL
VL=Π⇒=Π '
22 (6.105)
Π3 = FD (La Vb ρc)
[ ][ ] [ ] [ ]312000 −−−= MLMLMMLTTLMba
1,2,2
02:
031:
01:
−=−=−=⇒
=−−=−++
=+cba
bT
cbaL
cM
223 LV
FD
ρ=Π (6.106)
158
Sayısal Örnek -) Rüzgar tünelinde bir tırın 1/10 ölçekli model deneyi yapılacaktır. Model
tırın ön yüz alanı Am=0.093 m2 dir. Prototipin 24 m/s lik hızı için rüzgar tünelinde model 76
m/s hızda test edildiğinde üzerine etkiyen sürükleme kuvveti 338 N ölçülmüştür. Model için
sürükleme katsayısını hesaplayınız. Sürükleme katsayısının model ve prototip için aynı
olduğunu farz ederek prototip 90 km/h hızla giderken etkiyecek sürükleme kuvvetini
hesaplayınız. Bu hızda giden prototip prototipin modelle dinamik olarak benzer olabilmesi
için rüzgar tünelinde kaç km/h hızda test yapılmalıdır?
Daha önce belirlemiş olduğumuz boyutsuz parametre grubunu ikiye indirebiliriz,
Dm
D
m
D CAV
F
A
L
LV
F2'
2
2
221
33 ≡=
=
ΠΠ
=Πρρ
(6.107)
Şimdi problem Re ve CD gibi iki boyutsuz sayı için çözülmesi gerekn bir problem haline
geldi. Deneysel verilere göre çizilmiş grafik, Şekil 6.8 ile verilmiştir. Bu grafikte taralı bölge
CD ve Re sayıları arasındaki zayıf bağlantının olduğu ve CD‘lerin hemen hemen aynı fakat
Re’lerin aynı olmadığı bölgelere dikkat çekilmek istenmiştir.
Şekil 6.8 Araç modeli için CD- Re ilişkisi
Model ve prototip CD‘lerinin aynı olduğunu farz edecek olursak,
2222ppp
Dp
mmm
Dm
LV
F
LV
F
ρρ= (6.108)
CD
Re
CD= f (Re)
159
( ) Nx
AV
AVFF
mm
ppDmDppm
337110076
24338
2
2
2
≈
=
=⇒= ρρ
Dinamik benzerlik için elde edilen boyutsuz sayılardan, Reynolds sayısı benzerliği
kullanıdığında,
p
ppp
m
mmmLVLV
µρ
µρ
=
havada yoğunluk ve viskozite değerleri model ve prototip için aynı kabul edilirse,
smxVVL
LVV mp
m
ppm /200251010 ==⇒=
=
Ses hızının 340 m/s olduğu düşünülürse Mach (Ma=v/c) < 0.3 altındaki hızları düşük hızlar
olarak kabul ediyor ve sıkıştırılabilirlik etkilerini görmezden gelebiliyorduk. Bu hızlarda
sıkıştırılabilirlik etkilerini deney sırasında göz ardı etmek mümkün olmayacaktır.
160
Kara Aracı Testlerinde Sınır Tabakası
Rüzgar tünelinde kara araçlarının testleri yapılırken sınır tabakası kalınlığı ve etkileri göz
önüne alınmalıdır. Bu amaçlı testlerde bazen sınır tabakasından ve onun etkilerinden
tamamen kurtulmak üzere Şekil 6.9 da gösterildiği gibi test düzenekleri kurulmakta.
Şekil 6.9 Sınır tabakasının ortadan kaldırılması
Rüzgar tünelinde araç testlerinde tekerleğin de döner halde model üzerinde yer alması
gerekmekte bu nedenle tekerleği döndürmek üzere Şekil 6.10 ve 6.11 de gösterildiği gibi
döner silindirli sistemlerle tekerleğin dönüşü simule edilebilmekte ve dönüş hızı kontrol
edilebilmektedir.
Şekil 6.10 Rüzgar tünelinde döner-tekerli model testi
V
Fan
V
161
Şekil 6.11 Döner-teker düzeneği
Bu testler için alternatif bir düzenekte rüzgar tünelinin zeminin döner bir bant olarak
dizayn edilmesi ve hava ve yol hareketini simule ederek deneyi gerçekleştirmektir. Deneyler
sırasında sınır tabakasından kurtulmak için sıkça başvurulan yolların çizimleri Şekil 6.12 de
gösterilmiştir.
Şekil 6.12 Rüzgar tüneli otomobil deneylerinde sınır tabakası
Rüzgar tüneli zemini
Döner silindir
conta
162
REFERANSLAR
1.Jewel B.Barlow, Low speed Wind tunnel Testing ,John Wiley&Sons, New York,1999
2. Wen Jei Yang, Handbook of Flow Visualization,Taylor&Francis,USA,1989
3. Anderson, J. D., Jr., Fundamentals of Aerodynamics, 2nd ed., McGraw-Hill, New York,
1991.
3. Şalcı, A. GYTE Benzerlik ve Model Teorisi Ders notları, Kocaeli, 2005
4. Buckingham, E., "On Physically Similar Systems, Illustration of the Use of Dimensional
Equations," Phys. Rev., 4, 345-376, 1914.
5. Karamcheti, K., Principles of Ideal Fluid Aerodynamics, John Wiley & Sons, New York,
1966
7. David, F. W., Nolle, H., Experimental Modeling in Engineering, Butterworths,
London,1982.
8. Baker, W. E., Westine, P. S., and Dodge, F. T., Similarity Methods in Engineering
Dynamics: Theory and Practice of Scale Modeling, rev. ed., Elsevier, New York, 1991.
9. Schlichting, H. S., Boundary Layer Theory, McGraw-Hill, New York, 1960.
10. Bradshaw, P., and Pankhurst, R. C., "The Design of Low-Speed Wind Tunnels," Prog.
Aeronaut. Sci., 5, 1-59, 1964.
11. Preston, J. H., "The Minimum Reynolds Number for a Turbulent Boundary Layer and the
Selection of a Transition Device," J. Fluid Mech., 3, 373, 1958.
12. Robert A.Granger, Fluid Mechanics,CBS college publishing, NY,1985
13. Mehta, R. D., "The Aerodynamic Design of Blower Tunnels with Wide Angle Diffusers,"
Prog. Aerospace Sci., 18, 59-120, 1977.
14. Wattendorf, F. L., "Factors Influencing the Energy Ratio of Return Flow Wind Tunnels,"
Cambridge, Sept. 12-16,1938
15. Wallis, R. A., Axial Flow Fans and Ducts, Krieger, Malabar, FL, 1993.
16. Eckert, W. T., Mort, K. W., and Jope, J., "Aerodynamic Design Guidelines and Computer
Program for Estimation of Subsonic Wind Tunnel Performance," NASA TN D-8243, Ekim
1976.
17. Shames, I. H., Mechanics of Fluids, 3rd ed., McGraw-Hill, New York, 1992
18. Patterson, G. N., "Note on the Design of Corners in Duct Systems," ARC R&M 1773,
1937.
19. McPhail, D. C., "Experiments on Turning Vanes at an Expansion," ARC R&M 1876,
1939.
163
20. Salter, C., "Experiments on Thin Turning Vanes," ARC R&M 2469, Ekim 1946.
21. Winters, K. G., "Comparative Tests of Thin Turning Vanes in the RAE 4 X 3 Foot Wind
Tunnel," ARC R&M 2589, 1947.
22. Idel'chik, I. E., Handbook of Hydraulic Resistance, The Israel Program for Scientific
Translations, Tel Aviv, 1966, AEC-TR-6630.
23. Mehta, R. D., and Bradshaw, P., "Design Rules for Small Low Speed Wind Tunnels,"
Aeronaut. J., Nov. 1979, pp. 443-449.
24. Prandtl, L., "Attaining A Steady Stream in Wind Tunnels," NACA TM 726, Oct.
1933.
25. Maskell, E. C., "A Theory of the Blockage Effects on Bluff Bodies and Stalled Wings in a
Closed Wind Tunnel," ARC R&M 3400, 1965.
26. A.J. Smits,Flow Visualization Techniques and Examples,Imperial College Pres,
London,2000
27. Kaykısızlı H, Sıkıştırılamaz İki Boyutlu Daimi Navier-Stokes Denklemlerinin Genel
Eğrisel Koordinatlarda Sıkı Formülasyonu, Yüksek ,Lisans Tezi GYTE, Kocaeli, 2006
28. Ockendon, H., and Ockendon, J. R., Viscous Flow, Cambridge University Press,
Cambridge, 1995.
29. www.efunda.com web sayfası
30. Doering, C. R., and Gibbon, J. D., Applied Analysis of the Navier-Stokes Equations,
Cambridge University Press, Cambridge, 1995.
31. Batchelor, G. K., The Theory of Homogeneous Turbulence, Cambridge University Press,
1967, Cambridge.
32. Morel, T., "Comprehensive Design of Axisymmetric Wind Tunnel Contractions," J.
Fluids Eng., ASME, 97, Haziran 1975.
33. Tsien, H. S., "On the Design of the Contraction Cone for a Wind Tunnel," J. Aeronaut.
Sci., 10, 1943.
34. Thwaites, B., "On the Design of Contractions for Wind Tunnels," ARC R&M 2278, 1946.
35. Chmielewski, G. E., "Boundary Layer Considerations in the Design of Aerodynamic
Contractions," J. Aircraft, 8, 1974.
36. Stratford, G. S., "The Prediction of Separation of the Turbulent Boundary Layer," J. Fluid
Mech., 51, 1959.
37. Borger, G. G., "The Optimization of Wind Tunnel Contractions for the Subsonic Range,"
NASA TTF 16899, Mart 1976.
38. Mikhail, M. N., and Rainbird, W. J., "Optimum Design of Wind Tunnel Contractions,"
164
AIAA Paper 78-819, AIAA Tenth Aerodynamic Testing Conference, 1978.
39. Darrius, G., "Some Factors Influencing the Design of Wind Tunnels," Brown-Boveri
Rev., 30, 168-176, Haziran. 1943.
40. Lewis, R. I., Vortex Element Methods for Fluid Dynamic Analysis of Engineering
Systems, Cambridge University Press, Cambridge, 1991,
41. Wallis, R. A., Axial Flow Fans and Ducts, Krieger, Malabar, FL, 1993
42. Tifford, A. N., "Wind Tunnel Cooling," J. Aeronaut. Sci., 10, 98-100, Mar. 1943.
43. Ramjee, V., and Hussain, A. K. M. F., "Influence of the Axisymmetric Contraction
Ratioon Free Stream Turbulence," J. Fluids Eng., 98, Eylül 1976.
44. Benedict, R. P., Fundamentals of Temperature, Pressure, and Flow Measurements, 3rd
ed., John Wiley & Sons, New York, 1984.
45. Bray, A., Barbato, G., and Levi, R., Theory and Practice of Force Measurement,
Academic, London, 1990.
46. Jones, F. E., Flow Measurement, CRC Press, Boca Raton, FL, 1995.
47. Brombacher, W. G., "Survey of Micromanometers," NBS Monogram 114, 1970.
48. Adam, N. K., The Physics and Chemistry of Surfaces, Dover, New York, 1984
49. Soloukhin, R. I., Curtis, C. W., and Emrich, R. J., "Measurement of Pressure," Methods of
Experimental Physics, Vol. 18, Part B, Academic Press, New York, 1981
50. CIPM ,Giacomo, P. Metrologia 18: 33-40 (1982), Davis, R.S., Metrologia 29: 67-70
(1992).
51. Bidplinghoff, R. L., Ashley, H., and Halfman, R. L., Aeroelasticity, Addison-Wesley,
Reading, MA, 1957.
52. Lamb, H., Hydrodynamics, 6th ed., Cambridge University Press, Cambridge, 1932
53. Somerscales, E. F. C., "Tracer Methods," in Emrich, R. J., Ed., Methods of Experimental
Physics, Vol. 18, Part A, Fluid Dynamics, Academic, New York, 1981.
54. Crowder, J. P., "Add Fluorescent Mini-Tufts to the Aerodynamicists' Bag of Tricks,"
Aeronaut. Astronaut., 1980.
55. Merzkirch, W., Flow Visualization, Academic, New York, 1974.
56. Tobak, M., & Peake, D. J., "Topology of Three Dimensional Separated Flows," Ann. Rev.
Fluid Mech., 1982.
57. Moffatt, H. K., and Tsinober, A., Ed. "Topological Fluid Mechanics," in Proceedings of
the IUTAM Symposium, Cambridge University Press, Cambridge, 1989.
58. Reda, D. C., and Muratore, J. J., Jr., "A New Technique for the Measurement of Surface
Shear Stress Vectors Using Liquid Crystal Coatings," AIAA Aerospace Sciences Meeting and
165
Exhibit, Reno, NV, Ocak 1994.
59. "Ultraviolet & Fluorescent Photography," M-27, Eastman Kodak Co., Rochester, NY.
60. Mach, L., "Uber die Sichtbarmachung von Luftstromlinien," Aeitschrift fur Luftschiffahrt
and Physik der Atmosphere, 1896.
61. Marey, E. J., "Changements de direction et de vitesse d'un courant d'air qui rencontre des
corps de formes diverses," Compt. Rend. 1901.
62. Shindo, S., and Brask, O., "A Smoke Generator for Low Speed Wind Tunnels," Technical
Note 69-1, University of Washington, Dept. of Aeronautics and Astronautics, 1969.
63. Mueller, T. J., "Smoke Flow Visualization in Wind Tunnels," Astronaut. Aeronaut. Jan.
1983.
64. Batill, S., & Mueller, T., "Visualization of Transition in the Flow Over an Airfoil Using
the Smoke Wire Technique," AIAA J., 1981.
65. Crowder, J. P., Ed., "Flow Visualization VII, Proceedings of the Seventh International
Symposium on Flow Visualization," Seattle, WA, Eylül 11-14,1995, Begell House, New
York, 1995.
66. Yang, W. J., Computer Assisted Flow Visualization: Second Generation Technology,
CRC Press, Boca Raton, FL. 1994.
67. Crowder, J. P., Hill, E. G., and Pond, C. R., "Selected Wind Tunnel Testing Developments
at Boeing Aeronautical Laboratory," AIAA ,1982.
68. Millikan, C. B., and Kline, A. L., "The Effect of Turbulence," Aircraft Eng., Aug. 1933
69. Drained, H. L., Schubauer, G. B., Mack, W. C., Jr., and Skramstad, H. K., "Measurements
of Intensity and Scale of Wind Tunnel Turbulence and Their Relation to the Critical Reynolds
Number of Spheres," NACA Report 581, 1937.
70. Dryden, H. L., and Kuethe, A. M., "Effect of Turbulence in Wind Tunnel Measurements,"
71. Schlichting, H., Boundary Layer Theory, 7th ed., McGraw-Hill, New York, 1979.
72. Young, A. D., Boundary Layers, AIAA education series, AIAA, Washington, DC, 1989.
73. Braslow, A. L., Hicks, R. M., and Harris, R. V., "Use of Grit Type Boundary Layer
Transition Trips on Wind Tunnel Models," NASA TN D-3579, 1966.
74. Tumlinson, R. R., Holcomb, M. L., and Gregg, V D., "Spin Research on a Twin Engine
Aircraft," AIAA Aircraft Systems and Technology Conference, Dayton, OH, 1981.
75. Holmes, B. J., and Obara, C. J., "Observations and Implications of Natural Laminar Flow
on Practical Airplane Surface," ICAS-82-5.1.1., in Proceedings of the Thirteenth Congress of
International Council of the Aeronautical Sciences, Vol. 1, AIAA, New York, 1982
76. Kellogg, O. D., Foundations of Potential Theory, Dover Publications, New York, 1953. 2.
166
Milne-Thomson, L. M., Theoretical Hydrodynamics, Dover Publications, New York, 1996
77. Lamb, H., Hydrodynamics, 6th ed., Cambridge University Press, Cambridge
78. Katz, J., and Plotkin, A., Low Speed Aerodynamics, from Wing Theory to Panel Methods,
McGraw-Hill, New York, 1991.
79. Joppa, R. G., "Wind Tunnel Interference Factors for High-Lift Wings in Closed Wind
Tunnels," NASA CR 2191, 1973.
80. Maskell, E. C., "A Theory of the Blockage Effects on Bluff Bodies and Stalled Wings in a
Closed Wind Tunnel," ARC R&M 3400, 1965.
81. Hackett, J. E., and Wilsden, D. J., "Determination of Low Speed Wake Blockage from
Wall Static Pressure Measurements," AGARD CP 174, 1975.
82. Ashill, P. R., and Keating, R. F. A., "Calculation of Tunnel Wall Interference from Wall
Pressure Measurements," Aeronaut. J., 92, 1988.
83. Hackett, J. E., "Tunnel Induced Gradients and Their Effect on Drag," AIAA J., 1996.
84. Ashill, P. R., Jordan, R., and Simmons, M. J., "Recent Experience in the Prediction and
Assessment of Wind Tunnel Wall Interference," Wind Tunnels and Wind Tunnel Test
Techniques, Royal Aeronautical Society, Cambridge, United Kingdom, 1997.
85. Rueger, M., Crites, R., and Weirich, R., "Comparison of Conventional and Emerging
("Measured Variable") Wall Correction Techniques for Tactical Aircraft in Subsonic Wind
Tunnels," AIAA ,Thirty-Third Aerospace Sciences Meeting and Exhibit, Reno, NV, Jan.
1995.
86. Hackett, J. E., and Boles, R. A., "Highlight Testing in Closed Wind Tunnels," J. Aircraft,
12, 1976).
87. Hackett, J. E., and Wilsden, D. J., "Determination of Low Speed Wake Blockage
Corrections via Tunnel Wall Static Pressure Measurements," AGARD CP 174,. 1975.
88. Hackett, J. E., Wilsden, D. J., and Lilley, D. E., "Estimation of Tunnel Blockage from
Wall Pressure Signatures: A Review and Data Correlation," NASA CR 152,241,1979.
89. Katz, J., and Plotkin, A., Low-Speed Aerodynamics, from Wing Theory to Panel
Methods, McGraw-Hill, New York, 1991
90. Wolf, S. W. D., "Adaptive Wall Technology for Minimization of Wind Tunnel Boundary
Interferences-A Review," Proceedings of International Conference on Adaptive Wall Wind
Tunnel Research and Wall Interference Correction, Xian, China, Haziran 1991, Northwestern
Polytechnical University.
91. Glauert, H., "Wind Tunnel Interference on Wings, Bodies, and Airscrews," ARC R&M,
1933.
167
92. Herriott, J. G., "Blockage Corrections for Three Dimensional-Flow Closed-Throat Wind
Tunnels with Consideration of the Effect of Compressibility," NACA TR 995, 1950.
93. Thom, A., "Blockage Corrections in a High Speed Wind Tunnel," ARC R&M 2033, 1943.
94. Maskell, E. C., "A Theory of the Blockage Effects on Bluff Bodies and Stalled Wings in a
Closed Wind Tunnel," ARC R&M, 1965.
95. Young, A. D., "The Induced Drag of Flapped Elliptic Wings with Cut Out and with Flaps
that Extend the Local Chord," ARC R&M, 1942
96. Wolowicz, C. H., Bowman, J. S., and Gilbert, W. P., "Similitude Requirements and
Scaling Relationships as Applied to Model Testing," NASA Technical Paper 1435, 1979.
97. Kline, S. J., and McClintock, F. A., "Describing Uncertainties in Single-Sample
Experiments," Mech. Eng., 1953.
98. Vassaire, J. C., "Correction de Blocage dans les Essais en Soufflerie, Effects de
deCollements," AGARD CP,1972.
99. Hensel, R. W., "Rectangular Wind Tunnel Blocking Corrections Using the Velocity Ratio
Method," NACA TN ,1951.
100. Van Schliestett, G., "Experimental Verification of Theodorsen's Theoretical Jet-
Boundary Correction Factors," NACA TN ,1934.
101. Theodorsen, T., "Interference on an Airfoil of Finite Span in an Open Rectangular Wind
Tunnel, NACA TR , 1931.
102. Terazawa, K., "On the Interference of Wind Tunnel Walls on the Aerodynamic
Characteristics of a Wing," Air Research Institute, University of Tokyo, 1932.
103. Glauert, H., "The Interference on the Characteristics of an Airfoil in a Wind Tunnel of
Rectangular Section," ARC R&M ,1932.
104. Silverstein, A., and Katzoff, S., "Experimental Investigations of Wind-Tunnel
Interference on the Downwash Behind an Airfoil," NACA TR , 1937.
105. Heyson, H. H., "Jet Boundary Correction for Lifting Rotors Centered in a Rectangular
Wind Tunnel," NASA TR R-71, 1960.
106. Heyson, H. H., "Linearized Theory of Wind Tunnel Jet Boundary Corrections and
Ground Effect for VTOL/STOL Aircraft," NASA TR R-124, 1962.
107. Heyson, H. H., "Use of Superposition in Digital Computers to Obtain Wind Tunnel
Interference Factors for Arbitrary Configurations, with Particular Reference to V/STOL
Models," NASA TR R-302, 1969.
108. Swanson, R. S., and Toll, T. A., "Jet Boundary Corrections for Reflection Plane Models
in Rectangular Wind Tunnels," NACA TR 770, 1943.
168
109. Heyson, H. H., "Linearized Theory of Wind Tunnel Jet Boundaries Corrections and
Ground Effect for VTOL/STOL Aircraft," NASA TR R-124, 1962.
110. Heyson, H. H., "Use of Superposition in Digital Computers to Obtain Wind Tunnel
Interference Factors for Arbitrary Configurations, with Particular Reference to V/STO
Models," NASA TR R-302, 1969.
111. Heyson, H. H., "Fortran Programs for Calculating Wind Tunnel Boundary Interference,"
NASA TM X-1740,1969.
112. Lee, J. L., "An Experimental Investigation of the Use of Test Section Inserts as a Device
to Verify Theoretical Wall Corrections for a Lifting Rotor Centered in a Closed Rectangular
Test Section," M.S. Thesis, University of Washington, Dept. of Aeronautics and Astronautics,
1964.
113. Heyson, H. H., "Rapid Estimation of Wind Tunnel Corrections with Application to Wind
Tunnels and Model Design," NASA TN D-6416, 1971.
114. Heyson, H. H., "Wind Tunnel Wall Effects at Extreme Force Coefficients," in
Proceedings of the International Congress on Subsonic Aerodynamics, New York Academy
of Sciences, New York, 1967.
115. Montgomery, D. C., Design and Analysis of Experiments, 3rd ed., John Wiley & Sons,
New York, 1991.
116. Dietrich, C. F., Uncertainty, Calibration, and Probability, 2nd ed., Adam Hilger,
Philadelphia, 1991.
117. High-speed tests for transonic airplanes may precede the low-speed tests.
118. Lockspeiser, B., "Ventilation of 24 ft Wind Tunnel," ARC R&M 1372, 1930.
119. Hucho, W. H., Ed., Aerodynamics of Road Vehicles, from Fluid Mechanics to Vehicle
Engineering, 4th ed., SAE International, Warrendale, PA, 1998.
120. Volkert, R., and Kohl, W., "The New Ford Aerodynamic Wind Tunnel in Europe," SAE
Paper 870248, 1987.
121. Nilsson, L., and Berndtsson, A., "The New Volvo Multipurpose Wind Tunnel," SAE
Paper 870249, 1987.
122. Ogata, N., Lida, N., and Fujii, Y., "Nissan's Low-Noise Full Scale Wind Tunnel," SAE
Paper 870250, 1987.
123. Cogotti, A., "Experimental Techniques for the Aerodynamic Development of
Convertible Cars," SAE Paper 920347, 1992.
124. Althaus, D., and Wortmann, F X., Stuttgarter Profilkatalog I, F. Vieweg & Sohn,
Braunschweig, West Germany, 1981.
169
125. Batill, S. M., and Mueller, T. J., "Visualization of Transition in the Flow over an Airfoil
Using the Smoke-Wire Technique," AIAA J., 19, 340-345, 1981.
126. I Mueller, T. J., and Jansen, B. J., Jr., "Aerodynamic Measurements at Low Reynolds
Numbers,", Twelfth AIAA Aerodynamic Testing Conference, Williamsburg, VA, 1982.
127. National Association for Stock Car Auto Racing, Dayton Beach, FL
128. Wind Tunnel Modeling for Civil Engineering, Proceedings of the International
Workshop on Wind Tunnel Modeling Criteria and Techniques in Civil Engineering
Applications, Simio, E., Ed., National Institute for Standards and Technology, Gaithersburg,
MD, 1982.
129. Lumley, J. L., and Panofsky, H. A., The Structure of Atmospheric Turbulence,
Interscience, New York, 1964.
130. Bisplinghoff, R., Ashley, H., and Halfman, R., "Aeroelasticity," in Aeroelastic Model
Theory, Addison-Wesley, Reading, MA, 1955
131. Van Schliestett, B., "Experimental Verification of Theordorsen's Theoretical Jet
Boundary Correction Factors," NACA TN 506, 1934.
132. Spaulding, E. R., and Merriam, K. G., "Comparative Tests of Pitot-Static Tubes," NACA
TN 546, 1935.
133. Mueller, T. J., and Batill, S. M., "Experimental Studies of Separation on a Two
Dimensional Airfoil at Low Reynolds Numbers," AIAA J, 1982.
170
EK 1
Hız için sıcaklık ve basınç düzeltmesi
++=
760273
20273tan
barometrik
çevregerçekldarts
P
TVV
buharbarometrik
kurubarometrik
toplam
kurukurunemli PP
xVP
D
xDVV
−==
Vnemli= Nem etkileri için düzeltilmiş hava hızı Vkuru= Kuru hava hızı Dtoplam=Topalm hava yoğunluğu (nemli hava) Dkuru= Kuru hava yoğunluğu Vstandart= 20 0C , 1 atm, %45 RH şartlarındaki hava hızı Hacim başına su buharı;
P
Px
nemBağıl ws
100 buharısu başına hacim % =
Pws= doymuş buhar basıncı P= absolut basınç
)ln()ln( 635
243
21 TC
T
C
T
C
T
CC
T
CPws +++++=
C1= -1,0440397E +04 C2= -1,1294650E +01 C3= -2,7022355E -02 C4= 1,2890360E -05 C5= -2,4780681E -09 C6= 6,5459673 T=sıcaklık 0F Pws=doymuş buhar basıncı
171
Kuru hava, Özgül Nem ve Bağıl Nem
h kuru hava= Cp T ;entalpi ∆h kuru hava= Cp T ;entalpi değişimi
Su buharı entalpisi = (T sıcaklıkta suyun entalpisi) + (su buharının T xT sıcaklığında Cp
değeri) Su buharı entalpisi ≈ 2537,7 + 1,82 T 20 0C hava için Özgül Nem
Özgül nem a
v
m
m= w = kg su buharı / kg kuru hava
a
v
aa
vv
aa
vv
a
v
P
P
RP
RP
TRVP
TRVP
m
m622,0
/
/
/
/ w ====
v
v
PP
P
−=
622,0 w
Bağıl Nem
g
v
m
m= φ = T sıcaklığında nem miktarı / T sıcaklığında havanın tutabileceği nem miktarı
g
v
gg
vv
g
v
P
P
TRVP
TRVP
m
m===
/
/ φ
gPw
wP
)622,0( +=φ
g
g
PP
P
φφ
−=
622,0 w
Atmosferik havanın toplam entalpisi
H= Ha +Hv =maha + mvhv
vava
va
a
whhhm
mh
m
H +=+==h kJ/kg ga whh +=h
Kuru hava T 0C Cp kJ/(kg . 0C)
-10 1,0038 0 1,0041 10 1,0045 20 1,0049 30 1,0054 40 1,0059 50 1,0065
172
Ha = kuru hava entalpisi Hv= su buharı entalpisi Çiğ Noktası
Çiğ noktası = Pv deki doyma noktası Pv; T = φPg sıcaklığında suyun doyma noktası ( Pg at 20 0C =2,339 kPa )
Çiğ noktası buhar basıncı tablosu
Çiğ Noktası
0C
Buhar basıncı mmHg
Çiğ Noktası
0C
Buhar basıncı mmHg
Çiğ Noktası
0C
Buhar basıncı mmHg
Çiğ Noktası
0C
Buhar basıncı mmHg
-50 0,029 -7 2,550 16 13,64 39 52,51 -45 0,054 -6 2,778 17 14,54 40 55,40 -40 0,096 -5 3,025 18 15,49 41 58,42 -35 0,169 -4 3,291 19 16,49 42 61,58 -30 0,288 -3 3,578 20 17,55 43 64,89 -25 0,480 -2 3,887 21 18,66 44 68,35 -24 0,530 -1 4,220 22 19,84 45 71,97 -23 0,585 0 4,580 23 21,09 46 75,75 -22 0,646 1 4,920 24 22,40 47 79,70 -21 0,712 2 5,290 25 23,78 48 83,83 -20 0,783 3 5,680 26 25,24 49 88,14 -19 0,862 4 6,100 27 26,77 50 92,60 -18 0,947 5 6,540 28 28,33 51 97,30 -17 1,041 6 7,010 29 30,08 52 102,20 -16 1,142 7 7,510 30 31,86 53 107,30 -15 1,252 8 8,040 31 33,74 54 112,70 -14 1,373 9 8,61 32 35,70 55 118,20 -13 1,503 10 9,21 33 37,78 56 124,00 -12 1,644 11 9,85 34 39,95 57 130,00 -11 1,798 12 10,52 35 42,23 58 136,30 -10 1,964 13 11,24 36 44,62 59 142,80 -9 2,144 14 11,99 37 47,13 60 149,60 -8 2,340 15 12,79 38 49,76
173
EK 2 Yoğunluk Hesaplaması Hava yoğunluğu CIPM’in verdiği bu formüllere göre hesaplanabilir.
Parametre Tanımı Ma Ortamdaki havanın molar kütlesi 28.963 5 x 10-3 kg/mol p barometrik basınç, Pascal T ortam sıcaklığı, Kelvin R Evrensel gaz sabiti: 8.314 510 J mol-1 K-1
h Bağıl nem % f 1.000 62 + (3.14 x 10-8) p + (5.6 x 10-7)t2
t Celsius olarak ortam sıcaklığı psv 1 Pascal x exp (AT2 + BT + C + D/T) A 1.237 884 7 x 10-5 K-2 B -1.912 131 6 x 10-2 K-1
C 33.937 110 47
D -6.343 164 5 x 103 K a0 1.581 23 x 10-6 K Pa-1 a1 -2.933 1 x 10-8 Pa-1 a2 1.104 3 x 10-10 K-1 Pa-1 b0 5.707 x 10-6 K Pa-1 b1 -2.051 x 10-8 Pa-1 c0 1.989 8 x 10-4 K Pa-1 c1 -2.376 x 10-6 Pa-1
d 1.83 x 10-11 K2 Pa-2
e -0.765 x 10-8 K2 Pa-2
( )
( )
( ) ( )[ ] ( ) 1
100 /
3780.0 1
2
2
22
10102
210 vvv
svv
va
exdT
pxtccxtbbtataa
T
pZ
pfhx
xZRT
pM
++++++++−=
=
−=
ρ
ρ