saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora ... · saatler˜n˜z˜ “11...

88
YIL: 56 • SAYI: 7-8-9 • TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2019 Geleceğimiz için ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANI Saatlerinizi “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA KOŞUYORUZ Röportaj: Ender SARAÇ “DOĞA BİZİ FITRATIMIZA UYGUN ENERJİYLE BESLEYEN TEK VARLIKTIR” ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI YURT DIŞINDA “BODAR PROJESİ” TOPLANTILARINA KATILDI ORMAN YANGINLARININ %92’Sİ İNSAN KAYNAKLI

Upload: others

Post on 11-Jul-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YIL:

56 •

SAYI

: 7-8

-9 •

TEMM

UZ-A

ĞUST

OS-E

YLÜL

2019

Geleceğimiz içinORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANI

Saatlerinizi“11 KasımSaat 11:11’e” Ayarlayın,

REKORAKOŞUYORUZ

Röportaj: Ender SARAÇ“DOĞA BİZİ FITRATIMIZA UYGUNENERJİYLE BESLEYEN TEK VARLIKTIR”

ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASIYURT DIŞINDA “BODAR PROJESİ”TOPLANTILARINA KATILDI

ORMAN YANGINLARININ%92’Sİ İNSAN KAYNAKLI

Page 2: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

www.ormuh.org.tr

“TABİATA SAYGI AKLIN VİCDANIDIR.”

Page 3: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

EDİT

ÖR

DEN

YIL:

56 •

SAYI

: 7-8

-9 •

TEMM

UZ-A

ĞUST

OS-E

YLÜL

2019

www.ormuh.org.tr

/TmmobOrmuh

Geleceğimiz için

ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANI

Saatlerinizi

“11 KasımSaat 11:11’e” Ayarlayın,

REKORAKOŞUYORUZ

Röportaj: Ender SARAÇ

“DOĞA BİZİ FITRATIMIZA UYGUN

ENERJİYLE BESLEYEN TEK VARLIKTIR”

ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI

YURT DIŞINDA “BODAR PROJESİ”

TOPLANTILARINA KATILDI

ORMAN YANGINLARININ

%92’Sİ İNSAN KAYNAKLI

YIL: 56 • SAYI: 7-8-9 • TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2019 YEŞİL DÜNYA DERGİSİ / 3 AYDA BİR YAYIMLANIR

TMMOB Orman Mühendisleri Odası Adına SahibiHasan TÜRKYILMAZ

Yayın SorumlusuMesut GÜLER

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİsmail Hakkı GÜNEY

Düzey Ajans0212 417 92 92 | www.duzeyajans.com

Yayın YönetmeniEbru OLUR

EditörEcrin İBRAMOĞLU

Mizanpaj/Kapak TasarımCüneyt MELETLİOĞLU

Baskıİlbey Matbaa | 0212 613 83 63

Yönetim YeriBeştepeler Mah. Alparslan Türkeş Cad. 31. Sok. No: 3Beştepe-Yenimahalle/ANKARATel: (0312) 215 00 33 pbxBelgegeçer: (0312) 215 01 81e-posta: [email protected]

TMMOB Orman Mühendisleri OdasıGaranti Bankası Meşrutiyet Caddesi ŞubesiTR70 0006 2000 5280 0006 2981 35

ISSN 1301-3572

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİAĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

Merhaba Değerli Okuyucularımız;

Yeni bir sayıyla daha sizlerle birlikteyiz. Yeni konularla, dergi-mize konuk olan güzel isimlerle sizlerle buluşmanın heyecanını yaşıyoruz.

Üzülerek ifade etmeliyiz ki bu yıl yaz dönemini yine yangın-larla geçirdik. Yine ülkemizin ve dünyanın ciğerleri yandı. Yan-gınların %92’lik kısmının insan eliyle çıkması durumun ne denli vahim olduğunu gösterdi bize. Bu duruma farkındalık getirmek açısından Orman Mühendisleri Odası’nın hazırlamış olduğu kamu spotu da tam yerinde ve zamanında kamu ile paylaşılmış oldu. Umarız bu ülkede her birey ormanların değerini ve kıymeti-nin paha biçilmez olduğunu çok geç olmadan anlar.

Dergimizin bu sayısına gelince; tüm okurlarımıza yönelik ko-nular hazırlamaya çalıştık yine. Akademi ve araştırma bölümle-rimiz yine dopdolu. Alanında yetkin isimler kalemleriyle bizlere yine destek verdiler. Teşekkür ederiz.

Dergimizde doğanın zengin hazinelerini ele almaya devam ediyoruz. Mucizevi bir çiçek olan sarı kantaronu ele aldık bu defa. Saklı Köşeler Bölümü’nde Kuzalan Tabiat Parkı’nı sizlere tanıt-mayı amaçladık. Ülkemiz keşfedilecek nice yerlerle dolu…

Aktüel bölümümüz bu sayımızda da dopdolu yine. 30 Ağustos ve 15 Temmuz gibi destansı mücadelelere sahip olan ülkemizin bam teli olan bu noktalarına dair yazılar hazırladık sizler için.

“Doğa Bizi Fıtratımıza Uygun Enerjiyle Besleyen Tek Varlık-tır” diyerek bizleri bitmek tükenmek bilmez bir enerji ve nezake-tiyle ağırlayan Dr. Ender Saraç ile bir röportaj gerçekleştirdik. İn-sanın sadece maddi bir varlık olmadığını maddi varlığıyla beraber ruhunu da besleyerek kendi fıtri dengesini elde edebileceğini bu satırlarda çok net ve keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz.

Portreler bölümüne gelince bu bölüme konuk olan isim koca bir çınar. Orman Yüksek Mühendisi Muhterem Okutur konuğu-muz oldu. Kendisinden çok şey öğrendik ve ilham aldık. Mesle-ğine dolayısı ile ülkemize yapmış olduğu katkılardan dolayı ona şükran borçlu olduğumuz kanaatindeyim. Ve diğer konu başlık-larımız elbette sizler için en iyi şekilde hazırlandı. Tüm yazarları-mızın kalemine sağlık dileyerek keyifle okumanızı diliyoruz.

Yayın Kurulu

Prof. Dr. Ahmet YEŞİL İÜC Orman Fakültesi

Prof. Dr. Atakan ÖZTÜRK AÇÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Aydın TÜFEKÇİOĞLU AÇÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Azize Toper KAYGINBÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Bedri SERDAR KTÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Fatih MENGELOĞLU KSÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Hakkı YAVUZ KTÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. İlker USTAHÜ Ağaç İşl. End. Müh. Bölümü

Prof. Dr. Nebi BİLİR ISUBÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Ömer KÜÇÜK KÜ Orman Fakültesi

Prof. Dr. Türker DÜNDAR İÜC Orman Fakültesi

Prof. Dr. Yılmaz ÇATAL ISUBÜ Orman Fakültesi

Doç. Dr. Alkan GÜNLÜ ÇAKÜ Orman Fakültesi

Doç. Dr. İlker ERCANLI ÇAKÜ Orman Fakültesi

Doç. Dr. Sinan GÜNER AÇÜ Orman Fakültesi

Dr. Öğr. Üyesi Beşir YÜKSELDÜ Orman Fakültesi

Dr. Öğr. Üyesi Şemsettin KULAÇ DÜ Orman Fakültesi

Yayın KoşullarıDergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp, yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı bir dilekçe ekinde kâğıda yazılı olarak dergimizin yönetim yerine posta ile, ayrıca elektronik ortamda eposta ile (dergide bir yada birden fazla kez yayımlanmak üzere talep eder onaylarım) ibaresi eklenerek gönderilmelidir. Yazılar 5 sayfayı (A4 /12 punto / satır aralığı 1,0) geçmeyecek şekilde hazırlanmalıdır. Yazıda kullanılacak fotoğraflar (çözünürlük kalitesi yüksek) yazar tarafından dosya ile dergimize iletilmelidir. Dergide kullanılacak AKADEMİ /ARAŞTIRMA bölümlerinde kullanılacak olan yazılar ilgili bilim dalının terminolojisine hâkim bir şekilde yazılmalıdır. Hiçbir koşul ve şart altında dergimiz yapılan çalışmaların içerik, kaynakça ve bilimsel sorumluluğunu yüklenmemektedir. Yapılan ve yayımlanan çalışmaların her türlü sorumluluğu ilgili yazar(lar) a aittir. Dergide yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın geri verilmez. Yazılar Yayın Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak yazılarda gerekli düzeltmeleri yapabilir ve uygun görülen yazıları yayınlar.

Page 4: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ORMANIN HAZİNELERİ:Sarı Çiçeğin Mucizesi36

AKTÜEL:“Hem Tüy Renkleri Hem Çıkardıkları Sesler İnsanı Hayran Bırakıyor”

22

İçindekiler

Başkandan04 Orman Yangınlarının%92’si İnsan Kaynaklı06

AK

TÜEL

30 AĞUSTOS:Büyük Taarruz12

AK

TÜEL

15 TEMMUZ DESTANI: Dünyada Benzeri Yok14

AK

TÜEL

Bedene Şifa Ruha Gıda18

AK

TÜEL

Toprak, Su ve Bitki Örtüsünün Korunmasında Çayır-Meralar26

AK

AD

EMİ

Page 5: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ODA FAALİYETLERİ78

Doğa Bizi Fıtratımıza Uygun Enerjiyle Besleyen Tek Varlıktır42

POR

TAJ:

D

r. E

nder

SA

RA

Ç

Kuzalan Tabiat ParkıBu Tabiat Parkı Başka Türlü…52

SAK

LI K

ÖŞE

LER

Çizgili Sırtlan58

AR

AŞT

IRM

A

Saatlerinizi “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, Rekora Koşuyoruz62

MA

NŞE

T

“Hâlâ Gördüğüm Her Boşluğa Fidan Dikesim Geliyor”66

POR

TRE

Muh

tere

m O

KU

TUR

Orman Mühendisleri Odası Yurt Dışında “Bodar Projesi” Toplantılarına Katıldı76

OD

A F

AA

LİYE

TLER

İ

Page 6: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa
Page 7: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

BA

ŞKA

ND

AN

Saygıdeğer Meslektaşlarım;

ldukça yoğun ve hareketli geçen bir yaz mevsimini arkamızda bı-rakarak sonbaharı karşılamış bu-lunuyoruz. Odamızın faaliyetleri, eğitimleri, yurtdışında katılmış ol-duğumuz birçok program ve elbet-te ki dergimizin çalışmaları ile yeni bir sayıda daha sizlerle birlikteyiz.

Akademi ve Araştırma sayfaları ile birlikte siz değerli meslektaşla-rımdan gelen metinleri okudukça görüyorum ki, dergimiz sizlerin sayesinde her geçen gün daha da etkin ve nitelikli bir hal alıyor. Tüm bu katkılarınızdan dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, desteklerinizin devamlı olmasını diliyorum.

Bildiğiniz üzere orman yangın-larının %90’ı insan eliyle çıkıyor ve üzülerek ifade ediyorum ki bu yaz döneminde yine dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ciğerlerimiz yandı. Bizde Orman Mühendisleri Odası olarak bu ko-nuya dikkat çekmek amacıyla ha-zırladığımız kamu spotunu tüm ulusal kanallarımızla paylaşarak halkımızda farkındalık oluşturma-ya çalıştık. Bu vesileyle halkımızda farkındalık oluşturmamıza katkı sağlayan basın kuruluşlarımıza te-şekkürlerimi sunuyorum.

Orman Mühendisleri Odası olarak son birkaç ay boyunca ol-dukça yoğun ve verimli günler ge-

çirdik. Yurtiçinde ve yurtdışında meslektaşlarımızın bilgi ve biri-kimlerini insanlığın ortak paydaşı olan yeşile ve doğaya dolayısıyla ormancılığa dönük kullanmaları-na imkan oluşturacak çalışmalar gerçekleştirdik. Tarım ve Orman Bakanlığımızın Ormancılık Genel Müdürlükleri ve Bileşmiş Millet-ler Gıda ve Tarım Örgütü Orta Asya Alt Bölge Koordinatörlüğü (BM FAO SEC) ile ilişkilerimizi en üst seviyeye çıkartarak ulusal ve uluslararası alanda birçok projenin ve uygulamanın Odamız ve üyesi meslektaşlarımız eli ile yapılma-sı sürecini gerçekleştiriyoruz. Bu nedenle BM FAO SEC yetkilileri ve Bakanlığımızın Ormancılık Bi-rimleri Genel Müdürlerimize Oda-mız ve Meslektaşlarımız adına bu samimi ve gayretli katkılarından ötürü teşekkür ediyorum.

Orman Genel Müdürlüğü tari-hinde tek seferde ilk olacak 5.000 personelin alım süreci devam et-mektedir. 1200 mühendis olan personel alımının teşkilatımıza çok büyük faydalar sağlayacağı bi-linmektedir. Personel açığının ge-lecek yıllarda da yapılacak alımlar-la giderilmesi halinde Ormancılık Teşkilatı’nın milletimizin ihtiyaç hissettiği hizmetlere ulaşmasını sağlayacağı aşikardır. Orman Ge-nel Müdürlüğünce yapılacak olan

uygulama sınavlarına gözlemci olarak katılacak olan Odamızın bu sınavların şeffaf, adil ve liyakata dayalı gerçekleşmesi için tüm gay-reti gösterecektir.

Ayrıca Oda faaliyetlerimizin yanı sıra şu anda dünya ve ülkemiz gündeminde olan Barış Pınarı Ha-rekâtı ile ilgili de birkaç konuya de-ğinmek istiyorum. Öncelikle unu-tulmamalıdır ki yüzyıllar boyunca nerede bir zulüm var ise ecdadımız o zulmün karşısında durmuş ve bazı ülkeler henüz kurulmamış iken, bizim merhametimiz her daim dillere destan olmuştur. Biz-ler de ecdadımızın torunları olarak merhametimizle destan yazmaya devam edeceğiz. Bundan dolayıdır ki hemen yanı başımızdaki Suri-ye’de çocuk, kadın ve yaşlı deme-den katliam yapan terör örgütle-rine karşı devlet ve millet olarak susmamız mümkün değildir. Yüce Rabbim hem yurt içinde hem de yurt dışında ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör örgütleri ile mü-cadele eden Şanlı Ordumuzu mu-vaffak ve muzaffer eylesin.

Dergimize katkı sağlayan tüm meslektaş yazarlarımızın kalemine sağlık diyerek ve yeniden teşek-kürlerimi ifade ederek dergimizi keyifle okumanızı diliyorum.

O

Hasan TÜRKYILMAZOrman Mühendisleri Odası

Genel Başkanı

Page 8: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ORMAN VARLIĞININ KORUNMASI DÜNYANIN YAŞAMSAL FONKSİYONLARININ KORUN-MASI ANLAMINA GELMEKTEDİR. ORMAN VARLIĞI İNSAN HAYATINA VE EKOLOJİK SİSTE-ME AİT TÜM VARLIKLARIN YAŞAMSAL HAKLARINA HİZMET EDERKEN AYNI ZAMANDA ÜLKELER İÇİN DE GELİR KAYNAĞIDIR. DOLAYISIYLA ORMAN VARLIĞININ KORUNMASI İNSANOĞLUNUN ÜZERİNE DÜŞEN EN ÖNEMLİ VAZİFELERDENDİR. BU KONUDA DEV-LETLERİN KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE YAPTIRIMLAR UYGULAMASININ YANI SIRA ÜLKE İNSANLARINA DA BÜYÜK İŞ DÜŞMEKTEDİR. YAPILAN ARAŞTIRMALAR ORTAYA KOY-MUŞTUR Kİ ÜLKEMİZDE MEYDANA GELEN ORMAN YANGINLARININ ÇIKIŞ NEDENLERİ-NİN %92’Sİ İNSAN KAYNAKLIDIR.

Orman Yangınlarının%92’si İnsan Kaynaklı

Her ülkenin vazgeçilmez hayat kaynaklarından biridir orman-lar. Ormanların korunması direk olarak dünyanın yaşamsal fonk-siyonlarının korunması anlamına gelmektedir. Bir ülke için orman, gelir kaynağı ve yaşamsal anlamda insan hayatına ve tüm varlıklara katkı sağlaması anlamına da ge-lir. Bu nedenle ormanların varlığı ve korunması hem dünya hem de ülkemiz açısından büyük önem

taşımaktadır. Yurdumuzun da içinde yer aldığı iklim kuşağının orman yetiştirmeye çok elverişli olmaması, tahrip olan ekosistemin yeniden orman yetiştirmeye hazır duruma gelmesinin çok uzun yıllar gerektirmesi, dik ve engebeli to-pografik yapımızın bozulmaya çok yatkın olması, mevcut ormanların korunmasının önemini daha da arttırmaktadır.

Ebru OLUR Yayın Yönetmeni

YEŞİL DÜNYA6 AKTÜEL

Page 9: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Her şeyin bir tarihçesi vardır. Ormanların da tarihçesi yeryüzü-nün var olmasıyla başlar. Binlerce yıldır toprağa kök salan ve yaşları binler ile ifade edilen ağaçları ha-tırlayalım. Yeryüzünde yaşam sü-ren en yaşlı insandan, kat kat yaşlı olan bu ağaçlar yeryüzünün tarihi ile birlikte insan tarihine de şahit-lik etmişlerdir. Orman varlığının korunmasına dair de elbette bir ta-rihçe vardır. İnsanoğlu bu değerli varlığın önemini anladığında onu korumak adına da bir tarihçenin yazılması kaçınılmaz olmuştur.

Konuya dair Orman Genel Mü-dürlüğü’nün hazırlamış olduğu bir çalışmadan yola çıkarak ülkemizde orman korumanın tarihçesine kı-saca bir göz atacağız. Ülkemizde Orman Korumanın Tarihçesi adlı çalışmadan yola çıkarak tarihçeye

ve verilen bilgilere kısaca bir göz atalım.

Ormanların korunmasında ilk düzenleme 1839 yılında Or-man Nizamnamesi’nin yürürlüğe girmesiyle, orman varlığı resmi anlamda statü kazanmış ve bu varlığın korunması kanunlara da-yandırılmıştır. Ardından sırasıyla;• 1856 yılında çıkarılan “Arazi Ka-

nunnamesi” • 1870 yılında çıkarılan “Orman

Nizamnamesi” • 1917 yılında çıkarılan “Devlet

Ormanlarının İdaresi Kanunu” • 1920 yılında çıkarılan “Baltalık

Kanunu” • 1924 yılında çıkarılan “Mevcut

Bütün Ormanların İdaresi ve İşletilmesi Hakkında Kanunları-nın izlediği belirtiliyor.

YEŞİL DÜNYA 7AKTÜEL

Page 10: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Ormanların yasa dışı insan müdahalelerinden korunması da oldukça önemli. Zira ormana en çok zarar veren varlık maalesef insan. Kitapçıkta bu konuya şu şekilde değinilmiş; Ormanların yasadışı insan müdahalelerinden korunması işi; 1923 – 1937 yılla-rı arasında Orman Muhafaza Me-murları, 1937 – 1945 yılları ara-sında Orman Askerleri tarafından yürütülmüş, bu tarihten sonra ye-niden Orman Muhafaza Memurla-rının sorumluluğuna verilmiştir.

1945 -1982 yılları arasında Bö-lüm (ayrım) sistemi ile yürütülen orman hizmetlerinde 1982 – 1993 yılları arasında Toplu Koruma sis-temi uygulanmış, 1993 yılından 2006 yılına kadar; Toplu Koru-ma, Bölüm Koruma, Sabit Ekip ve Seyyar ekiplerden oluşan karma sistem halinde çalışılmış. 2006 yı-lından itibaren ise Toplu Koruma, Bölüm Koruma, Hassas Alan Ko-ruma ve Acil Müdahale Ekipleri halinde çalışılmalar devam etmek-te.

Orman kanunlarının genişle-mesiyle Orman Suçlarına İlişkin Tutanakların Düzenlemesi konu-su da ele alınmış ve yaptırımlar uygulanmış. Orman memurları tarafından suç kapsamına giren her durum tutanaklara işlenmek-te ve gerekli işlemler yapılmakta, ülkemizde yaygın olarak; Dikiliden ağaç kesilmesi, Bulundurma ve Sarf, Nakil, Açma-İşgal ve Fayda-lanma, Otlatma, Ocak Açma, Te-sis Kurma, Odun Kömürü yapma, Zati ve Müşterek İhtiyacı Amaç Dışı Kullanma, Avlanma, Orman Yangınına Sebebiyet konularında

YEŞİL DÜNYA8 AKTÜEL

Page 11: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

suç tutanakları düzenlenmektedir.Denetimlerin ve tedbirlerin el-

den bırakılmaması orman varlığı-nın günümüze gelmesine ve yapı-lan çalışmalarla daha da verimli bir hale gelmesine katkı sağlamıştır. Bu gelişimin devam edebilmesi ve korunabilmesi elbette çalışmala-rın ve araştırmaların sürekliliğine bağlıdır. Peki tüm bunlar orman varlığını koruma noktasında ye-terli midir? Sadece bu yıl çıkan yangınlara baktığımızda yeterli olmadığı ve tüm dünyada insanlık bu konuda bilinçlenmediği sürece de yeterli olmayacağı ortadadır.

Orman Yangınlarının %92’si İnsan Kaynaklı

Gelelim konumuzun en önemli yerine. Tüm bu kanunlara ve ted-birlere rağmen orman yangınlarını engellemek maalesef mümkün ol-mamaktadır. Bu konuda devletin kanunlar çerçevesinde elinden ge-leni yapmasının yanı sıra ülke insa-nına da büyük iş düşmektedir zira ülkemizde meydana gelen orman yangınlarının çıkış nedenlerinin %92’si insan kaynaklıdır. Son 10 yılda çıkan yangınların sebepleri

analiz edildiğinde karşımıza çıkan sonuç oldukça düşündürücüdür.

Orman yangınlarının çıkış ne-denlerinin %92’si insan kaynaklı olması çok vahim bir durumdur. Bu listenin devamında ihmal ve dikkatsizlik: %58, sebebi bilin-meyen: %21, kasıt: %13, yıldırım düşmesi: %8 olarak karşımıza çık-maktadır.

Orman yangınlarını daha ortaya çıkmadan önlemek için alınacak tedbirleri sıralayacak olursak;• Özellikle ve öncelikle yangına

hassas bölgelerdeki yerleşim bi-rimlerinde oturan halka eğitici ve uyarıcı bilgiler verilmelidir.

• Ormanda ateş yakılmaması ve sigara izmaritlerinin yanık ola-rak atılmaması,

• Ormanda yapılan piknik faali-yetlerinde yakılan ateşin söndü-rülmesi,

• Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmaması,

• Bir yangın durumunda 177 yan-gın ihbar hattına zaman kaybet-meden haber verilmesi.

Orman yangınlarının çıkış nedenlerinin %92’si insan kaynaklıdır. İhmal ve dikkatsizlik: %58, sebebi bilinmeyen: %21, kasıt: %13, yıldırım düşmesi: %8 olarak karşımıza çıkmaktadır.

YEŞİL DÜNYA 9AKTÜEL

Page 12: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

İnsani Sorumluluğun Gereği Böylesine önemli bir konuyla

ilgili devlete, kurumlara, STK’lara kadar herkese büyük sorumluklar düşmektedir. Aynı zamanda birey-lere de sorumluluk düşmektedir. Orman varlığını gerçek anlamda kavrayan bir birey elinden gele-ni yaparak dünyanın ak ciğerleri hükmünde olan bu büyük hazineyi

muhafaza etmek için elinden gele-ni yapacaktır. Bir şeyin farkındalı-ğını artırmak o şeye emek etmek-ten geçer. Herkesin emek verdiği şeye yine herkes birden sahip çıka-caktır.

Ülkemizde özellikle STK’lar kendi alanlarında çalışmalar yap-maktadır. İnsanımızı bilinçlen-dirmek ve farkındalık oluşturmak adına yapılan çok ciddi çalışmalar vardır. Sorumluklarını yerine ge-tirmek adına orman yangınlarına karşı insanlarımızın farkındalığını artırmak için onlara ulaşılabilecek en kısa yol TV’lerdir. Bu bağlamda yapılan en etkin çalışmalardan biri de kamu spotlarıdır. Bu konuda Orman Mühendisleri Odası, TOÇ-BİRSEN, ÖZORMANİŞ ortak bir çalışmaya imza attılar. Bir kamu spotu ile insanımıza ulaşmaya çalıştırlar. Bu spotta ise yıllardır ekranlardan ve sahnelerden izledi-ğimiz ve Türk halkının çok sevdiği bir isimle iş birliği yaptılar. Bu isim Sinema ve Tiyatro sanatçısı Turgay Tanülkü oldu. Konuyla ilgili ken-disinden kısa bir demeç aldığımız Tanülkü bakın neler söyledi;

Bir ülkenin en büyük avantajı zengin kaynaklarının olmasıdır ve bunların en önemlilerinden biridir ormanlar. Ülkemiz zengin kaynak-lara sahip evet fakat bu kaynaklar korunmazsa olacaklar ortadadır. Orman Mühendisleri Odası ta-rafından bana bu teklif geldiğin-de hiç düşünmeden kabul ettim. Kendimi bildim bileli doğa ile iç içe yaşayan biriyim. Doğaya, hayvan-lara saygı göstermeyen insandan, insana da saygı beklemeyin. Ben çocuklarıma her zaman doğanın insanın önemini anlattım. Bir tek-lif geldi ve doğanın orman varlığı-nın önemine dikkat çekmek için bir projede yer aldım. Bundan bü-yük bir mutluluk duyuyorum. Or-man Mühendisleri Odası gibi tüm STK’lar ve bizler hep birlikte üzeri-

Turgay TANÜLKÜSinema ve Tiyatro sanatçısı

YEŞİL DÜNYA10 AKTÜEL

Page 13: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

mize ne düşerse yapmak zorunda-yız. Dünya bizim değil sadece ema-net, bizlerse emanete sahip çıkan ve ona saygı gösteren bir milletiz. Bu hasletimizi unutmadan hareket etsek bize yeter.”

Ormana ve doğaya hassasiye-tin daha da artması ve bu tür çalış-maların çoğalması en büyük istek-lerimizdendir. Umarız böylesine önemli bir konuda herkes üzerine düşeni değil daha fazlasını yapar.

Uzungöl, Trabzon

YEŞİL DÜNYA 11AKTÜEL

Page 14: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa
Page 15: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa
Page 16: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

15 TEMMUZ DESTANI: Dünyada Benzeri Yok

Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan’ın Bizans İm-paratoru Romen Diyojen’e karşı vermiş olduğu mücadele Türkle-re Anadolu’nun kapısını açan en büyük adımdır. O günden bugü-ne ise Türklerin kaderi neredeyse hep aynı senaryo ile sınanmıştır. “Türklerin yeryüzünden silinme”

senaryosu dünya devletlerinin listelerinde hep ilk sırasında yer almıştır. Zira bu millet öyle bir millettir ki zamanının süper gücü olma potansiyeli dün olduğu gibi bugün de hala mevcuttur.

1071’de Malazgirt Meydan Mu-harebesi’nde düşman ordusunun kendi ordusundan daha büyük

TÜRKLERİN KADERİ NEREDEYSE HEP AYNI SENARYO İLE SINANMIŞTIR. “TÜRKLERİN YERYÜZÜNDEN SİLİNME” SENARYOSU DÜNYA DEVLETLERİNİN LİSTELERİNDE HEP İLK SIRASINDA YER ALMIŞTIR. ZİRA BU MİLLET ÖYLE BİR MİLLETTİR Kİ ZAMANININ SÜPER GÜCÜ OLMA POTANSİYELİ DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE HALA MEVCUTTUR. 15 TEM-MUZ İSE BU SENARYOLARDAN SADECE BİRİDİR.

Ecrin İBRAMOĞLU Editör

YEŞİL DÜNYA14 AKTÜEL

Page 17: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

olduğunu gören Sultan Alparslan savaştan sağ çıkma ihtimalinin düşük olduğunu bilmesine rağmen geri adım atmamıştır. Ordusunun tedirginliğini fark eden Alparslan Türk-İslam adeti olarak kefene benzeyen beyaz kıyafetlerini giye-rek, askerlerine öyle bir konuşma yapmıştır ki komutanlarının sa-vaştan kaçmadığını ve kaçmaya-cağını gören Türk Ordusu bugün üzerinde yaşadığımız toprakları bizlerin mekânı yapacak o savaş-tan galip çıkmıştır.

Bu hikâye tarih, çağ ve mekân anlamında günümüzden çok uzun zaman öncesinde yaşanmış olsa da eminim tanıdık gelmiştir sizlere…

Köklü milletimizin tarihi bu hikâyenin muadili olan binlerce hikâyeye sahiptir. Bu hikayelerin birbirine benzeyen en büyük özel-liği de Türklerin geri adım atmayı-şı ve başındaki hükümdarın ya da komutanın işaret ettiği noktayı hedef almasıdır.

Son 200 yıldır bu millet kendi-ne ve kendisini yönetenlere olan güvenini yitirse de 15 Temmuz 2016 gecesi bu güveni ve özgüve-ni yeniden yüreğinde hissetmiştir. Zira öyle bir an yaşamıştır ki ya tarih sahnesinden silinecek ya da o sahnede hala var olduğunu ispat edecektir. Dünya coğrafyasında bu yaralı aslanın ölmesini bekleyen-

YEŞİL DÜNYA 15AKTÜEL

Page 18: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

lere varlığını yeniden göstermek hem de kendisinden ümidi kesme-yen bir ümmete umut olmak zo-runda olduğunu hatırlamıştır.

Türkiye devlet sistemi, çok par-tili hayata geçtiğinden bu yana ül-keye demokrasinin hâkim olması gayretindeyken bu girişim 1960-1980-1997 yıllarında darbelerle sekteye uğramıştır. Ve ülkemiz on-larca yıl geriye gitmek durumunda kalmıştır. Aradaki e-muhtıralar, ayaklanmalar, süreçler de bu ya-vaşlamanın ve gerilemenin tuzu biberi gibi ülkemizin siyasi tarihi-ne serpiştirilmiştir.

Bu tür olayların her açıdan et-kisi vardır. Siyasi anlamda 15 Tem-muz gecesi son yüzyılda sosyopoli-tik anlamda ayrışım yaşayan Türk halkına aynı amaç üzerine hareket edebildikleri gerçeğini anlatmış-tır. Aynı meydanda aynı amaçla bir darbeyi bastırmak için birlikte hareket eden halk bütünleşme ve ortak paydalar için birlikte hareket edebilme kabiliyetini yeniden ha-

tırlamıştır. Aynı amaç için birlikte hareket edebilmiş ve aynı duygu-larla birbirinin elini tutarak hain bir darbeye karşı durmuştur.

Bu süreçte Türkiye ekonomisi, darbe girişimi ile büyük bir darbo-ğaza girmesi için tazyikler aralıksız devam etmiştir. Darbelerde bu tarz süreçlerin yaşanılacağı tahmin edilse de akıllıca yapılan hamleler ile ekonomide beklendiği kadar sert bir durum yaşanmamıştır. Bi-rileri tam bir çöküş beklerken halk bu durumda da devletine sahip çıkmış ve kenetlenerek dünya ül-kelerine örnek teşkil eden bir tablo sergilemiştir.

Dünyada Benzeri Yok15 Temmuz dünya üzerinde

eşi benzeri olmayan bir direnişe sahne oldu. Kendilerini savuna-bilecek hiçbir şeyi olmayan halk elinde bayraklarla sokaklara dö-külmüş, kadın erkek, genç yaşlı ve her inançtan her siyasi görüşten insan bu darbeye karşı direnişe

YEŞİL DÜNYA16 AKTÜEL

Page 19: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

geçmişti. Bu öyle bir direnişti ki mermiye karşı elinde sadece bay-rağı olanlar ve en fazlası ellerinde taşlar sopalar... Öyle ilginç sahne-ler yaşanmıştı ki o gecede halk el-lerindeki taşları üzerlerinde uçan savaş uçaklarına atmaya çalışacak kadar aşmıştı kendini. Aşmak zo-rundaydı çünkü vatan tekti ve va-tan Türk milleti için kutsalların-dan biriydi… Eşi benzeri olmayan bir direniş örneğiydi Türk halkının sergilediği…

15 Temmuz’un üzerinden çok zaman geçmeden dünya ülkele-rinde darbeler baş gösterdi. Buna en önemli örneklerden birisi Bre-zilya’da yapılmak istenene darbe. Brezilyalılar halk oyuyla seçilen ama meclis darbesiyle azledilen Devlet Başkanı Dilma Rousserff’a destek için sokağa döküldüler. Darbecileri protesto eden Brezil-yalıların elinde Türk Bayrakları vardı. Bir milletin başka bir mille-te örnek olması onun gücünün de göstergesiydi.

Benzer bir tabloyu Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da yaşadı. Yaşadıklarının ardından yaptığı açıklamada; Başkan Erdo-ğan’ın gösterdiği destek benim için bir sürpriz değildi. Sayın Erdoğan değerlere saygı gösteren, cesur bir adam. Türk halkının ve Başkan Erdoğan’ın beraberliğine güveni-yoruz…” diyerek Türk milletinin değer yargılarının dışarıdan na-sıl göründüğünü aslında dünyaya deklare etmiş oldu.

15 Temmuz ile birlikte dünya uyuyan devin uyanış hikayesine şahit oluyordu. Bu bazılarını ür-küten bir hikayeyken bazıları için umudun ta kendisiydi. Dış mihrak-ların beslediği örgütler, Müslüman imiş gibi görünenler, açık ve gizli ellerinden geleni yapanlar, içte ve dışta sürekli bu millete ihanet edenlerin unuttuğu şeyse bu mil-letin liderini bulduğu anda yapabi-lecekleriydi. Tıpkı 1071’de Alpars-lan’ı bulan ataları gibi…

YEŞİL DÜNYA 17AKTÜEL

Page 20: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YOĞUN KOŞUŞTURMALARIN İÇERİSİNDE DERİN BİR NEFES ALMAK, İÇİNDE BULUNDU-ĞUMUZ HAYATIN KARGAŞASINDAN KURTULMAK, AZ DA OLSA RUHUMUZUN NEFES ALMASI İÇİN DOĞAYI KUCAKLAMAK İSTİYORUZ. “NEDEN Mİ?” ÇÜNKÜ TABİAT HEM MADDEN HEM DE MANEN BAŞLI BAŞINA BİR ŞİFA KAYNAĞIDIR. İŞTE GÜNÜMÜZ İNSANI BUNU UNUTUYOR. UMARIZ Kİ İNSANOĞLU DOĞANIN NASIL BİR HAZİNE OLDUĞUNU VAKİT ÇOK GEÇ OLMADAN ANLAR.

Bedene Şifa Ruha Gıda

Kalabalığın, yoğun koşuştur-maların içerisinde geçen vakitle-rimiz esnasında bir nefes almak, içinde bulunduğumuz hayatın kar-gaşasından kurtulmak için doğayı kucaklamak istiyoruz. Kalabalık-tan ve binaların arasındaki şehir hayatından sıyrılıp bir yeşillik alan bulduğumuzda nefes alabildiğimi-zi hissediyoruz. Bir ormanın içinde yürürken hissettiğimiz özgürlük ve rahatlama hissini, denizi izler-ken ruhumuzda oluşan sükuneti, kuş seslerinin, çim kokusunun bizi götürdüğü diyarları…

Doğanın bedenimize ve ruhu-muza şifa olduğunu hissediyoruz. Biz doğanın şifa olduğunu hisse-derken bunu kanıtlamak isteyen araştırmacılar bir takım bilimsel araştırmalar yapıyor. Böylelikle duygusal, bilişsel, gelişimsel, dav-ranışsal ve sosyal alanlar yapılan araştırmalar sonucu doğanın bize fayda sağladığı alanlar olarak kar-şımıza çıkıyor.

Doğa, zihin yorgunluğunu azaltıcı etkisi ile bilişsel alanda, çocuklarda daha yüksek seviyede zihinsel aktiviteleri teşvik ederek, gelişimsel açıdan önemi büyük olan ve büyüme evrelerinde kendi-lerini keşfetme sürecini destekle-

Hifa HAMZAOĞLU

YEŞİL DÜNYA18 AKTÜEL

Page 21: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

yici oyun için özgür ve serbest bir ortam sağlayarak gelişimsel alan-da, maceracı davranışları destek-lemek suretiyle kişilerin kendine güvenini destekleyerek davranış-sal alanda ve sosyal sınıflar ara-sındaki sınırları kaldırarak kişiler arası iletişimi ve kaynaşmayı des-tekleyerek sosyal alanda faydalar sağlamaktadır.

Doğa insana birçok alanda ta-mir edici etkilerini gösterirken duygusal durumumuzun temeli olan ruh sağlığımız da bundan nasipleniyor. Doğanın, ormanın insan psikolojisi üzerindeki rahat-latıcı ve iyileştirici etkisini gören araştırmacılar terapi kavramı ve doğanın birleşiminden yeni yön-tem oluşturuyorlar. Ve karşımıza “Orman Terapisi” kavramı çıkıyor.

Ruh Sağlığının Kilit Noktası “Farkındalık”

Bildiğimiz fakat unutmayı ter-cih ettiğimiz, hatırladığımızda

üstüne düşmediğimiz, günlük ya-şamın yoğunluğunda vakit ayır-mayarak üzerini örttüğümüz bir gerçeğimiz var ki o da kendi ruh sağlığımız. Tüm yaşam kalitemizi etkileyen bir gerçek olmasına kar-şın göz ardı ediyoruz.

Kendini keşfeden, zengin bakış açılarına ve hayatına yön verebile-cek farkındalığa sahip, sorunları-nın üstesinden gelecek güce ulaşan bireyler olmamız psikolojik sağlı-ğın yerinde olması ile mümkün-dür. Psikolojik sağlığının ilacı ise terapidir.

Terapi kendimiz için yola çıktı-ğımız bir keşif sürecidir. Duygula-rımızı, düşüncelerimizi, kendimiz ile ilgili inançlarımızı, bakış açıları-mızı, günlük yaşamımızı etkileyen bilinçdışı itici güçleri fark ettiği-miz bir keşif süreci…

Ruh sağlığı profesyonellerinin eşlik ettiği bu süreçte en önemli amaç yaşadığımız zorluklara karşı iç görü kazanmamızdır. İç görü,

YEŞİL DÜNYA 19AKTÜEL

Page 22: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

motivasyon ve seçilen uygun yol-lar değişimi meydana getirir. Bu değişim bizim duygu, düşünce, inanç ve tutumlarımıza yönelik farkındalık seviyemizi yükseltir. Ruh sağlığımızın kilit noktası ise farkındalığımızdır. Farkındalığı-mız ölçüsünde birçok bakış açısı-na ulaşırız. Bakış açılarımız bizim günlük yaşam sorunlarına karşı kalkanımızdır. Olaylara farkındalı-ğımız sayesinde alternatifler oluş-turacak bakış açıları ile yaklaşırız. Tüm bu farkındalık ve değişimin

sonucunda biz artık yaşadığımız olayların üstesinden gelebilecek, kendine karşı şefkatli, farklı bakış açıları ile olaylara bakabilecek po-tansiyele sahip, algı dünyası düze-len insanlar oluruz.

Terapi kavramının amacına ulaşmak için araştırmaların, ku-ramların sonucu oluşturulan bir-çok yöntem vardır. Bu yöntemlerin uygulanması için tercih edilen bir-çok alan da vardır. Biz zorlanma-dan bulabileceğimiz bir kaynağın; doğanın üzerine yoğunlaşacağız, doğadan türeyen bir yöntemin or-man terapisin üzerinde duracağız.

Shin-rin YkuOrman terapisi diye bir lite-

ratür araştırması yaptığımızda Japonya’da ortaya çıkan bir akımı görüyoruz: Shin-rin Yku. Japonya, ileri teknolojisi ve iş yoğunluğu ile nam salan ülkelerden. Dolayısıyla iş stresinin yoğun yaşanması önü-ne geçilemez bir durum haline ge-liyor.

Japonya’da Shin-rin Yku kavra-mı, hem iş stresi sebebiyle intihar vakalarının artması hem de aşrı ça-lışmaktan kaynaklanan ölüm olan “koroshi” ye bir cevap aramak için yapılan 4 milyon dolara mal olan araştırmaların sonucunda ilk kez

YEŞİL DÜNYA20 AKTÜEL

Page 23: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

1982’de gündeme geliyor. Türkçe-ye orman banyosu/orman terapi-si olarak çevrilen Shin-rin Yoku, doğanın iyileştiriciliğinin gücü-nü fark edenlerin ve bu kapsamlı araştırmanın da sonucu olarak insanoğlunun doğaya dönmesini öneriyor. “Duyularınızı uyandırın, zihninizi rahat bırakın” mottosu akımın temeline yerleşiyor. Uygu-lama eğitimli bir yürüyüş terapis-ti eşliğinde 1-3 saat orman içinde yürüyerek yapılıyor. Uygulama esnasında bir yandan doğayı içimi-ze çekerken bir yandan da orman terapisi rehberinden duyularımızı

açacak talimatlar alıyoruz. Orma-nın içinde adım adım yürürken sessizliğin ruhumuzda oluşturdu-ğu sükûnet, gözlerimizin yeşilin her tonuna şahit olması, esen hafif rüzgârın verdiği serinlik ve bunla-rın eşliğinde anda kalabilme çaba-mız… İşte bütün bunlar bir yandan insanı özgürleştirirken bir yandan kendimizi keşfetmemize olanak sağlıyor. Doğanın iyileştiriciliği de tam da bu noktada bizi sarıyor. İnsan doğa ile bütünleşiyor ve ruh iyileşiyor. Bitkilerin salgıladığı ah-şap özü maddesi ise doğanın insan üzerindeki ruhsal ve fiziksel iyileş-tiriciliğini anlamamız için somut bir kanıt olarak karşımıza çıkıyor.

Orman terapisi, strese iyi gel-mesinin yanı sıra fizyolojik rahat-sızlıkların temeli tansiyonu dü-şürüyor ve kansere karşı vücudu güçlendiriyor. Kan şekerini dü-şürüyor, bağışıklık sistemini güç-lendiriyor, odaklanma kabiliyetini artırıyor, nitelikli bir uyku deneyi-mine olanak sağlıyor, cerrahi mü-dahale sonrası iyileşmeyi hızlan-dırıyor ve ruh halinin gelişmesini sağlıyor. Kısacası orman terapisi insan sağlığına bir panzehir niteli-ğinde bunu unutmamak gerekiyor.

Doğa insana birçok alanda tamir edici etkilerini gösterirken duygusal durumumuzun temeli olan ruh sağlığımız da bundan nasipleniyor.

YEŞİL DÜNYA 21AKTÜEL

Page 24: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Şakrak (Pyrrhula pyrrhula)

AKTÜEL BÖLÜMÜMÜZDE YİNE ÜLKEMİZDEKİ RENGAREK KUŞLARIMIZI TANIYACAĞIZ. DOĞANIN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI OLAN KUŞLARI KENDİLERİNE HAYRAN BIRAKAN ÖZELLİKLERİYLE TANIMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

“Hem Tüy Renkleri Hem Çıkardıkları Sesler İnsanı Hayran Bırakıyor”

Bu sayımızda da ülkemizin gü-zel kuşlarını tanımaya devam ede-ceğiz. Bu defa Aktüel bölümümüz-de tanıtacağımız kuşlarımızdan Şakrak, Florya, Kızıl Sırtlı Örüm-cek kuşu ve Küçük İskete Passeri-formes (Linnaeus, 1758) takımın-

da (ötücü kuşlar) yer alan ve özel ses yapılarına sahip çok sayıda kuş türünü içeren bir takımdır.

Oldukça kalabalık olan bu ta-kımda 60’ın üzerinde aile (fami-lia) bulunur. Ses kutuları çok iyi gelişmiştir. Vücut boyları, yapıları ve gagaları değişkenlik gösterir. Ayak parmaklarından üçü arkaya, diğerlerinden büyük olan parmak ise öne doğrudur. Genellikle ağaç-larda, çalılarda ve çeşitli yerlerde yaptıkları yuvalarda yaşarlar.

Lousiana Eyalet Üniversite-si’ndeki Doğal Bilimler Müzesi’nin kuşlar galerisinin müdürü J.V. Remsen, bilinen ve ötücü kuşları da içine alan 10 bin kuş türünün %60’ını kapsayan Passeriformes ta-kımının en karmaşık ses kutusuna sahip olduğunu düşünüyor.

Remsen’e göre tek eşli kuşlar için detaylı cıvıltılar ve sesler, daha detaylı tüy renklerinin yerini alabi-liyor. Ya da tam tersi yaşanıyor.

Örneğin tangara ve çıtkuşları gibi hayatları boyunca tek bir eşe sahip olan kuşları düşünün. Tan-

Emir ÖZAY Orman Yüksek Mühendisi

YEŞİL DÜNYA22 AKTÜEL

Page 25: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Florya (Chloris chloris)

garalar en çeşitli renklere sahip olmalarına rağmen “acınası bir sese sahipler” diyor Remsen. Oysa renginde hiçbir albeni olmayan çıt-kuşları “en güzel seslerden birine sahip.”

Başka bir deyişle söylemek ge-rekirse bu türler enerjilerini ya gö-rüntülerinin ya da seslerinin üze-rine harcıyorlar ama ikisi birden olmuyor. Tek eşli kuşların sadece tek bir eş bulmaları gerektiğinden karşı cinse çekici olmak için kırk takla atmaları gerekmiyor.

Ancak hem dişi hem de erkeğin birden çok eşinin olduğu çok eşli kuş türlerinin “hem tüy renkleri hem de çıkardıkları sesler insanı hayran bırakıyor,” diyor Remsen.

Florya (Chloris chloris)Yaklaşık 15 cm’lik boyu ve

25-30cm’lik kanat açıklıklarıyla oldukça büyük bir ötücü kuş türü olan Florya yıl boyunca ülkemizde

gözlemlenebilir. Türkiye’nin he-men hemen her yerinde görülebi-lir.

İri ve sarımsı yeşil bir ispinoz olan floryanın gagası açık pembe, teleklerinin kenarları, kuyruk so-kumu ve kuyruk dış teleklerinin dip rengi sarıdır. Dişisinde yeşilin yerini grimsi bir renk alır. Genç bi-reyler çizgilidir, sarı kanat paneli ile ayırt edilir.

Floryaların erkekleri dişilerin-den daha iri renkleri daha canlı ve göz alıcıdır. Dişi ve genç kuşlar daha soluktur ve grimsi tonlar ha-kimdir. Gagası kalın ve konik bir şekildedir. Ötüşleri de çok güzel-dir. Böcekler ve bitki tohumları ile beslenirler.

Çok sık olmayan ormanlık alan-larda, yüksek ağaçların ve çalıların bulunduğu park ve bahçelerde ya-şarlar. Nisan ayında üremeye baş-layan floryalar 2 ila 8 adet yumurta bırakırlar. Kuluçka süreleri 12-20

YEŞİL DÜNYA 23AKTÜEL

Page 26: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

gün arasıdır. Yavruların beslenme ve bakımlarını çift beraber üstle-nir. Besin durumuna göre 2-3 defa kuluçkaya yatabilme durumları olabilmektedir.

Kızıl Sırtlı Örümcek Kuşu (Lanius collurio)

Yaklaşık 15-18 cm boyu ve 25-28cm kanat açıklığı ve 30-35gr ağırlığı olan kızıl sırtlı örümcek kuşunun erkeği ve dişisi fiziksel görünümleri ile ayrılabilmektedir. Erkeğin başı ve kuyruk sokumu

gri, sırtı kızıl bir renktedir. Göz-lerinde ise geniş bir siyah renkte sürme vardır. Sürmesinin altı be-yazdır. Kuyruk üstü siyah, altı be-yazdır. Gagası ise siyah renktedir. Dişinin üst tarafı kahverengi alt tarafı beyaz üzerine pul desenlidir. Kuyruğu ve gagası ise kahverengi-dir.

Kızıl sırtlı örümcek kuşu yaz göçmeni olan bir türümüzdür. Ni-san ve Mayıs ayları gibi ülkemize gelerek tüm yazını burada geçirir. Çalılık, tarlalık ve açık arazilerde yaşarlar, ayrıca yol kenarlarındaki ağaç ve ağaççıkların üzerlerinde de gözlemlenebilir.

Türkiye’nin hemen hemen ta-mamında görülebilir. Böcekçil olan kızıl sırtlı örümcek kuşu yakaladığı avları parçalayarak yer. Bu özellik-lerinin haricinde öldürdükleri av-larını sivri diken veya tellere geçi-rerek kötü zamanlar için kendisine stok yapar. Ciddi anlamda böcek tüketerek özellikle çiftçiye önemli bir fayda sağlarlar.

Yaklaşık 15 gün kuluçka sürele-ri vardır. Yavrularda yumurtadan çıktıktan sonra 1 ay içerisinde yu-vadan ayrılma durumuna gelmek-tedir.

Küçük İskete (Serinus serinus)Boyu 10-12cm, kanat açıklığı

20-23cm ve ağırlığı 10-14gr’dır. Erkeğin üstü ve göğüs yanları çiz-gili altı beyazımsı renktedir. Başı, kuyruk sokumu ve göğsü parlak sarıdır. Kaş çizgisi belirgin ve sarı renktedir. Ense, yanaklar, sırt ve kanat tüyleri yeşilimsi sarıdır. Di-şisi daha soluk renkli ve kahveren-gi tonlardadır. Kuyruk çatalı derin, gagası gri ve ayakları açık kahve-rengidir. Gençleri sarı kahverengi tonlarda ve çok çizgilidir.

Yerli bir türümüzdür ve göç et-mezler. Yuvayı dişi birey ağaçlara veya açıklık bir yerde bulunan çalı-lıklara yapar. Kâse şeklindeki yuva,

Kızıl Sırtlı Örümcek Kuşu (Lanius collurio)

Küçük İskete (Serinus serinus)

YEŞİL DÜNYA24 AKTÜEL

Page 27: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

kökler ve yosunlardan yapılıp içi tüy ve kıllarla döşenir. Kuluçkaya dişi kuş yatar. Yumurtalar pürüz-süz, parlak uçuk mavi renklerde ve üzeri mor beneklidir. Yumurtadan çıkan yavrular ise her iki eş tara-fından beslenir.

Ülkemizin hemen hemen tüm bölgelerinde görülebilir. Ormanlık ve yarı açık seyrek çalılık alanlarda yaşar ve ürerler. Tohum, böcek ve örümceklerle beslenirler. Genellik-le kalabalık gruplar halinde dola-şırlar.

Şakrak (Pyrrhula pyrrhula)15-17 cm boya, 22-29cm kanat

açıklığına ve 27-40gr ağırlığında iri bir kuştur. Başlığı, yüzü, ka-natları ve kuyruğu siyah, kuyruk sokumu ve kuyruk altı beyazdır. Kanatta grimsi, beyaz bir bant bu-lunur. Erkek bireylerin ense harici boyun etrafı ve kuyruk altına ka-dar pembemsi bir renge sahiptir. Kafalarında ise gaga ve göz altın-dan enseye kadar uzanan siyah bir başlığı vardır. Dişilerde ise erkek-teki pembemsi renk olan kısımlar gridir. Genç bireylerde siyah başlık

yoktur, kuyruk sokumu açık kah-verengi ve üst tarafı grimsi, kahve-rengidir. Gagaları ise açık renktir.

Genellikle çam ve ladin orman-larında yaşarlar, ancak kozalaklı ormanları daha çok tercih ederler. Karışık ormanlarda, park ve bah-çelerde de görülebilirler. Yerli bir türümüz olan şakrak göç etmez. Böcek, meyve ve tohumlarla bes-lenen şakrak bahar mevsiminde bitkilerin taze sürgünlerini de se-verek yemektedir.

Üreme dönemleri Nisan ayında başlamaktadır. Kuluçka süreleri 10-15 gün arasıdır. Yumurta sa-yıları genellikle 5’tir. Yavrular ise yumurtadan çıktıktan 1 ay sonra uçabilecek duruma gelmektedir.

Kaynaklar• https://www.trakus.org/kods_bird/

uye/?fsx=@ • http://nationalgeographic.com.tr/ma-

kale/kesfet/kucuk-kuslar-neden-da-ha-tatli-otuyor/2518

• http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/sites/default/files/bilgipaket/canlilar/animalia/omurgali/aves/Pas-seriformes.htm

Şakrak (Pyrrhula pyrrhula)

YEŞİL DÜNYA 25AKTÜEL

Page 28: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ÜLKEMİZDE OLDUKÇA GENİŞ BİR SAHAYI KAPLAYAN MERA-ÇAYIRLAR; SADECE BÜ-YÜKBAŞ VE KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARIN BESLENMESİNE YÖNELİK OLMAYIP TOPRAĞIN, SUYUN VEJETASYONUN KORUNMASINDA VE DEVAMLILIĞININ SAĞLANMASI YANISIRA ÇAYIR MERA BİTKİLERİ, OKSİJEN SALINIMI VE KARBON BAĞLAMASI İLE HAVA KİRLİLİ-ĞİNİN GİDERİLMESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNARLAR. AYRICA ÇAYIR-MERALAR YERALTI VE YERÜSTÜ SU KAYNAKLARI İÇİN SU TOPLAMA HAVZALARI GÖREVİ DE GÖRÜRLER.

Toprak, Su ve Bitki Örtüsünün Korunmasında Çayır-Meralar

Uğur TÜFEKÇİOĞLUOrman Genel Müdürlüğü

Şube Müdürü

ÖzetÜlkemizdeki çayır ve mera

alanları, bugüne kadar yalnız hay-vanların otladığı ve hayvan sahip-lerinin barındığı yer olarak değer-lendirilmiştir.

Ancak, Türkiye topraklarının %60,9’u 5. ve 7. sınıf topraklar üzerinde bulunmakta ve eğim bu-ralarda %15’in üzerindedir. Ve bu topraklarda şiddetli ve çok şiddetli erozyon söz konusudur. Çayır ve meraların büyük bir bölümü de bu topraklar üzerinde bulunmaktadır.

Hayvancılığı gelişmiş ülkeler-de meralardan, bilimin öngördü-ğü şekilde verimlilik bozulmadan yararlanılırken, bizim ülkemizde maalesef meralar yanlış kullanım nedeniyle zayıf meralara dönüştü-rülmüştür.

İyi vasıflı meraların zayıf me-ralara dönüşmesinde dolayısıyla toprağın, suyun vejetasyonun bo-zulmasında kontrolsüz otlatmanın

(erken ve geç otlatma, ağır otlatma vb.) yanı sıra iklim, bitki örtüsü, eğim, toprak özellikleri gibi ekolo-jik şartlarda etkili olabilmektedir.

Mera alanlarında yapılacak ıs-lah çalışmalarında ot verimi ve kalitesinin artırılması ile birlikte mera alanlarında mutlaka erozyo-nu önleyecek teknik ve ekonomik tedbirlerin de alınması zorunlu-luktur.

Bu makalede; öncelikle su, top-rak ve vejetasyon dengesinin ko-runması ayrıca meralarda hayvan-sal üretimin artırılması için ihtiyaç duyulan kuru ot üretimi ve kaba yem kaynaklarının iyileştirilmesi-ne yönelik mera ıslahı tedbirleri; idari, hukuki ve teknik yönüyle an-latılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çayır, mera, ıslah, erozyon. Kontrolsüz otlatma, su-toprak ve vejetasyon dengesi.

YEŞİL DÜNYA26 AKADEMİ

Page 29: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

1. GirişÜlkemizde oldukça geniş bir

sahayı kaplayan mera-çayırlar; sa-dece büyükbaş ve küçükbaş hay-vanların beslenmesine yönelik olmayıp toprağın suyun vejetasyo-nun korunmasında ve devamlılığı-nın sağlanması yanısıra çayır mera bitkileri, oksijen salınımı ve kar-bon bağlaması ile hava kirliliğinin giderilmesinde önemli rol oynar-lar. Ayrıca çayır-meralar yeraltı ve yerüstü su kaynakları için su top-lama havzaları görevi de görürler.

Ülkemiz çayır-mera alanları cumhuriyetimizin ilk yıllarında 45 milyon hektar iken günümüzde 14,6 milyon hektara gerilemiştir. Mera alanlarının yaklaşık 1,5 mil-yon hektarı orman içi ve kenarı

meralar olup Orman Teşkilatı bu-güne kadar 250 bin hektar sahada mera ıslahına yönelik çalışmaları gerçekleştirmiştir.

14.6 milyon mera alanının 11.5 milyon hektarı bitki örtüsü kalite-sine göre zayıf ve orta vasıfta olup bu alanlar toprak özellikleri, iklim, eğim gibi olumsuz ekolojik şartla-rında etkisiyle aşırı otlatma, erken otlatma vb. nedenlerle şiddetli erozyona maruzdur.

Bitki örtüsü yol edilmiş ve za-yıflatılmış meralarda oluşan seller insanların can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmektedir. Bu şek-liyle çayır ve meraların tahribatı veya verimliliği toplum yaşamını da etkilemektedir.

Meralarda bitki örtüsünün yok

YEŞİL DÜNYA 27AKADEMİ

Page 30: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

edilmesiyle ortaya çıkan erozyon bir yandan tarım alanlarını verim-sizleştirirken diğer yandan baraj ve göllerimizin dolmasına da yol açmaktadır.

Özetle; Meralarımızın genelde kamu malı niteliğinde olması bu alanların bilinçsizce kullanımına sebep olmuş, topografya ve iklim şartlarının da etkisiyle toprak ve vejetasyon buralarda erozyona uğrayarak yok olma safhasına gel-miştir.

Meralarımızın korunması ve verimli hale dönüştürülmesi için aşağıda sıralanan tedbirlerin alın-ması zorunludur.• Sürü hayvancılığı yanı sıra ahır

hayvancılığı da teşvik edilmeli-dir.

• Mera arazileri yetenek sınıfları-na uygun kullanılmalıdır.

• Meraların üzerindeki baskının azaltılması için tarla yem bitkile-ri yetiştirilmesi özendirilmelidir.

• Otlatma mevsimi, otlatma kapa-sitesi, uygun hayvan türleri ile otlatma ve üniform otlatma gibi kurallara uyulmalıdır.

• Bitki örtüsü bozulmuş meralar-

da uygun ıslah yöntemleri uygu-lanarak ıslah yoluna gidilmelidir.

• Toprağın ve bitki örtüsünün ko-runması için erozyon tedbirleri alınmalıdır.

• Toprak etütleri yapılarak gerçek mera alanları belirlenmelidir.

• Mülki amirler başta olmak üze-re resmi makamlarca, yasal ve yönetsel tedbirlerin arkasında mutlak durulmalıdır.

2. Gelişme (Metot, Konular, Bulgular, Tartışma, Değerlendirme)

Ormanla ilişkili meralar orman ekosisteminin bir parçası olup et-tırnak misali birbirinden ayrıl-maz değerlerdir.

Ormancılık faaliyetlerinin (bil-hassa ağaçlandırma, erozyon kont-rolü, mevcut ormanların bakımı ve gençleştirilmesi vb.) düzenli ve ak-samadan yürütülebilmesi; orman içi köylüsünün ekonomik duru-munun iyileştirilmesine ve dolayı-sıyla, ormanlık alanlar üzerindeki hayvan otlatma baskısının en aza indirilmesine bağlıdır.

Ayrıca; ormanlar ve ormanla ilişkili meralar arazi sınıflamasına göre genelde 5-6-7 sınıf araziler içerisinde yer almaktadır. Bu tür araziler özellikle su, toprak, bitki örtüsü ve yaban hayatı açısından son derece hassas yerlerdir. Bu tür yerlerde sürdürülebilirlik temel amaçtır.

2.1. Orman Genel Müdürlüğü Mera Islahı Uygulamaları

Mera ve çayırlar doğal zengin-lik ve biyolojik çeşitlilik kaynağı olmanın yansıra toprağın mutlak koruyucusu ve toprağı verimli kı-lan ana unsurları içerisinde ba-rındırmaktadır. Ayrıca sıkı bir çim kapağı oluşturarak yüzeysel akışın hızını keser, yağış sularının daha fazla tutulmasına yardım eder. İn-

YEŞİL DÜNYA28 AKADEMİ

Page 31: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

sanlara gıda, hayvanlara yem üre-tirler.

Orman Genel Müdürlüğü, baş-ta 4342 Sayılı Mera Kanunu olmak üzere yasaların öngördüğü şekilde orman içi, orman kenarı ve orman üst sınırı; mera, yaylak, kışlak ve otlaklarda ıslah, bakım ve koruma faaliyetlerini hedeflenen program-lar dâhilinde sürdürmektedir.

Bu bağlamda; Orman Genel Müdürlüğü düzensiz otlatmanın ormanlar üzerindeki olumsuz etki-sini azaltmak için bir dizi yasal ve idari tedbirler alarak son yıllarda mera ıslahına ve yönetimine yöne-lik çalışmalarını hızlandırmıştır.

Islaha ihtiyacı olmayan mera yoktur. En iyi merada bile en azından yabancı ot temizliğine ve gübrelemeye, hayvanların sevk ve idaresini kolaylaştıran tesislere ih-tiyaç duyulmaktadır.

Mera ıslahı ile mera yönetimi beraberce yürütülmelidir. Mera yönetimi sağlanmadan (erken ve ağır otlanmanın önlenmesi, mü-navebeli otlanmanın sağlanması, yem tipine uygun hayvanla otlat-ma, üniform otlatma yapılması vb. faaliyetler…) mera ıslahı çalışma-larına başlanılmamalıdır…

Mera Sahalarının Islahı Kapsamında; • Erken ve ağır otlatmanın önlen-

mesine yönelik planlamalar ya-pılmakta,

• Verimsiz mera alanları iyileştir-mek için gübreleme, zararlı ot temizliği, taş toplama vb. faali-yetler yanısıra erozyon önleme tedbirleri (teras yapılması, karık açılması, oyuntu tahkimatları yapılması, rüzgâr perdeleri oluş-turulması, drenaj sorununun gi-derilmesi vb.) alınmakta,

• Hayvanların sevk ve idaresini kolaylaştıran hayvan sulukları (sıvat), gölet-sarnıç tesisi, mera çitleri, mera yolları, gölgelikler, tuzluklar, kaşınma kazığı, koyun banyoluğu taş toplama vb. faali-yetlere yer verilmektedir.

Mera ıslahına yönelik bu çalış-malar Tarım ve Orman Bakanlığı-na Tarımsal Üretim Genel Müdür-lüğü (TÜGEM) ile Orman Genel Müdürlüğü (OGM) ilgili taşra bi-rimlerince münferiden veya müş-tereken yapılmaktadır.

2018 yılı sonu itibariyle orman teşkilatı tarafından bu güne kadar yapılan mera ıslahı çalışması top-lam olarak 250 bin hektardır.

Ülkemiz çayır-mera alanları cumhuriyetimizin ilk yıllarında 45 milyon hektar iken günümüzde 14,6 milyon hektara gerilemiştir. Mera alanlarının yaklaşık 1,5 milyon hektarı orman içi ve kenarı meralar olup Orman Teşkilatı bugüne kadar 250 bin hektar sahada mera ıslahına yönelik çalışmaları gerçekleştirmiştir.

YEŞİL DÜNYA 29AKADEMİ

Page 32: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

2.2. Mera Islahı Çalışmalarında Tarihsel ve Hukuki Süreç;

6831 Sayılı Orman Kanunun 22. maddesinde “Orman Bakan-lığı, Devlet Ormanları içindeki ağaçsız otlak, yaylak ve kışlakların tanzimi, ıslahı hususunda gerekli tedbirleri alır” denilmekte olup, kanunun yürürlüğe girdiği 1956 yılının hemen akabinde;

1957 yılında Orman Genel Mü-dürlüğü merkezinde “Toprak Mu-hafaza ve Mera Islah Şubesi’nin kurulması, taşrada ise Orman Bölge Müdürlükleri bünyesinde “Toprak Muhafaza ve Mera ıslahı Tatbikat Grup Müdürlükleri” nin faaliyete geçmesi ile teşkilatlan-manın ilk adımları atılarak mera ıslahı çalışmaları planlı olarak baş-latılmıştır.

Genel Müdürlük bünyesindeki 1965 yılına kadar sürdürülen bu teşkilat yapısı Erozyon Kontrolü, Orman İçi Mera Islahı ve Etüt Pro-je adı altında 3 adet Şube Müdür-lüklerine dönüştürülerek etkinlik-leri artırılmıştır.

1968 yılında ise Erozyon Şube-si ile Mera Islahı Şube Müdürlük-leri birleştirilerek tekrar tek şube müdürlüğü haline dönüştürül-müştür.

1969 yılında Orman Bakanlığı-nın kurulmasıyla, Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlü-ğü (AGM) bünyesinde merkezde Erozyon Kontrolü Fen Müdürlüğü, Taşrada ise Başmüdürlüklere bağlı 13 adet Toprak Muhafaza ve Mera Islah Tatbikat Grup Müdürlükle-rince mera ıslahı çalışmalar yürü-tülmüştür.

1982 yılı AGM’nin kapatılması ile birlikte 1991 yılına kadar mera ıslahı faaliyetleri OGM bünyesinde yürütülmüştür.

Mera Islahı çalışmaları; 1992 yılından 2011 yılına kadar yeniden Ağaçlandırma ve Erozyon Kont-rolü Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür.

29.06.2011 tarihli 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 30. Maddesi (d) fıkrası ile “orman sınırları içinde veya orman sınırla-rı dışında her türlü arazide; ağaç-landırma, erozyon kontrolü, or-man ile ilgili mera ıslahı, çölleşme ile mücadele, sel ve çığ kontrolü çalışmalarını yürütmek, entegre havza projeleri yapmak ve uygula-mak” görevi Orman Genel Müdür-lüğü’ne verilmiştir.

Bu kapsamda; Mera Islahı Ça-lışmaları ile tüm faaliyetler Mer-kezde Toprak Muhafaza ve Havza Islahı Daire Başkanlığı ve bağlı şubesi Mera Islahı Şube Müdürlü-ğünce taşrada ise 28 Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde yer alan Ağaçlandırma/Ağaçlandırma Silvi-kültür Şube Müdürlüklerince takip edilmekte, çalışmalara yön veril-mektedir.

2.3. Çayır- Mera Islahı İle İlgili Mevzuatlar ve İçeriği;• 4342 Sayılı Mera Kanunu • Madde28; Orman bölgelerindeki

köy ve belediyelere tahsis edilen

YEŞİL DÜNYA30 AKADEMİ

Page 33: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

mera, yaylak ve kışlaklardan o köy veya belediye halkı, bu ka-nun ve 6831 Sayılı Orman Kanu-nu gereğince konulan kayıtlara uymak şartı ile yararlanırlar.

• Orman Bakanlığı, orman içi, or-man kenarı ve orman üst sınırı mera, yaylak, kışlak ve otlakların koruma, bakım ve ıslahı konu-sunda kanunlar ile verilen görevi yapmaya devam eder.

• 6831 Sayılı Orman Kanunu• Madde 22; Orman Bakanlığı,

devlet ormanları içindeki ağaç-sız otlak, yaylak ve kışlakların tanzim ve ıslahı hususunda her türlü tedbiri alır.

• 645 Sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

• Madde 30 (“d” fıkrası); “orman sınırları içerisinde veya orman sınırları dışında her türlü arazi-de, ağaçlandırma, erozyon kont-rolü, ormanla ilgili mera ıslahı, çölleşme ile mücadele, sel ve çığ kontrolü, çalışmalarını yürüt-mek, entegre havza projeleri yapmak ve uygulamak” görevi OGM’ne verilmiştir.

• 6921 Sayılı Tamim• “Orman içi, orman kenarı, or-

man üst sınırı açıklıklar ve ağaç-landırma, toprak muhafaza, havza ıslahı çalışmalarının yürü-tüleceği sahalarda yer alan mera, yaylak, kışlak, otlaklar ile otlat-ma yönetmeliği hükümlerine ta-bii alanların ıslahı”

• Ormanlarda Ve Orman İçinde Bulunan Otlak, Yaylak Ve Kış-laklarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hak-kında Yönetmelik (11 Temmuz 2012 Tarih 28350 Sayılı Resmi Gazete)

• Devlet Ormanlarındaki Yayla Alanlarının Tespiti ve İdaresi Hakkında Yönetmelik (7 Mart 2013 Tarih 28580 Sayılı Resmî Gazete)

• Mera Yönetmeliği (31 Tem-muz 1998 Tarih Ve 23419 Sayılı Resmî Gazete)

2.4. Başlıca Mera Islah Tedbirleri;Otlatma Kapasitesinin Belirlenmesi

Otlatma kapasitesi; meranın ürettiği yem miktarı ile onun üze-

Meralarımızın genelde kamu malı niteliğinde olması bu alanların bilinçsizce kullanımına sebep olmuş, topografya ve iklim şartlarının da etkisiyle toprak ve vejetasyon buralarda erozyona uğrayarak yok olma safhasına gelmiştir.

YEŞİL DÜNYA 31AKADEMİ

Page 34: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

rinde otlayan hayvan sayısı arasın-da uygun denge kurmadır. Bu den-ge kurulmaz ise ağır otlatma ile mera tahrip olur. Otlatma kapa-sitesinin nasıl belirleneceği 6921 sayılı tamimde izah edilmiştir.

Meranın gelecek yıl daha fazla yem vermesi isteniliyorsa o yılın istihsalinin yarısı otlatılmalı diğer yarısı mera üzerinde bırakılmalı-dır. Yemin yarısından fazlası otla-tılırsa bu otlatmaya AĞIR OTLAT-MA denir.

Ağır otlatılan bitkiler yeterin-ce fotosentez yapamazlar. Böyle-ce bitkilerin toprak altı ve toprak üstü kısımları yeterince beslene-mez. Kök sistemi küçülür. Küçülen kök sistemi toprak üstü kısımlara daha az su ve mineral maddeler temin edeceği için toprak üstünde fazla miktarda yem istihsali yapı-lamaz…

Otlatma Zamanı SeçimiBitkiler, ilkbaharda büyümeye

başladıkları zaman otlatmaya kar-şı son derece hassastır.

Henüz bir önceki yıl köklerinde ve sap diplerinde depo edilen ye-dek besin maddelerini sarf ettiği büyüme devresinde yapılan otlat-

ma bitkilerin normal gelişimlerini etkiler, büyüme yavaş ve zayıf olur.

Erken ve geç otlatmalar yanı sıra ağır otlatmalar neticesi bitkiler yıldan yıla zayıflayarak hayatiyet-lerini zor sürdürürler. Kuraklığa ve soğuklara karşı direncini kaybeden bu bitkiler ölerek yerlerini daha değersiz ancak soğuk ve sıcaklara dayanıklı bitkilere bırakırlar.

Ağır ve erken/geç otlatmanın mera bozulmasındaki etkisi kurak bölgelerde daha fazla olmaktadır.

Meralarda otlatmaya ilkbahar-da bitkiler otlatma olgunluğu saf-hasına eriştiklerinde ve topraktaki yaşlılık durumu kalktığında başla-nılmalıdır. Bu safhada otlar genel-de 10-20 cm boyundadır. Bu saf-hada başlayan otlatmaya aralıklı/aralıksız olarak kış aylarından 3-4 hafta öncesine kadar devam edile-ne bilinir.

Suni Mera TesisiSadece otlanmanın düzenlen-

mesi ile ıslahı mümkün olmayan meralarda suni tohumlama ile me-ralar ıslah edilir. Bu işlem çeşitli şekillerde yapılabilir. Kısmî toprak işlemesi ile tohum takviyesi yapı-labilinir veya vejetasyon tamamen sürülerek yeniden tohum ekilmek suretiyle yeni bir bitki örtüsü ile suni mera tesis edile bilinir.

Münevabeli OtlatmaMeralardan sürekli faydalan-

mak için kesinlikle münavebeli ot-latma yapılmalıdır.

Meralardaki mevcut otlar ince-lendiğinde; hayvanlar tarafından istenilen bitkiler, istenmeyenlerle rekabet edemeyecek duruma gel-miş ise meranın dinlendirilmesi gerekir. Bunun için mera bölümle-re ayrılmalı ve üç-dört yılda bir kez otlar olgunlaşıncaya kadar zarar gören bölümler otlatma dışı bıra-kılmalıdır.

YEŞİL DÜNYA32 AKADEMİ

Page 35: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Üniform OtlatmaÜniform otlatma; meranın her

tarafının ve her bitkinin istenilen aynı oranda otlatılmasını ifade eden bir kuraldır. Üniform otlat-manın yerine getirilmesi için me-rada; su, tuz ve ilave yemlerin uy-gun yerlere konulması gereklidir.

Gübre SerpmeÇayır ve meraların gübrelen-

mesi en iyi ıslah metotlarından birisidir. İyi ve çok iyi durumdaki meralarda verimi artırmak için yapılır. Orta ve zayıf durumdaki meralarda da olumlu sonuçlar ve-rebilir. Ancak kurak ve yarı kurak bölgelerde her zaman ekonomik olmayabilir.

Meraya verilecek gübre miktarı ve cinsinin belirlenmesi için top-rak analizi yapılmalıdır.

Hayvan gübresi tam alana ya-yıldığında kimyasal gübreye ihti-yaç bulunmayabilir.

Bir koyun sürüsünün 6 saat otlatılması sonucu bıraktığı gübre meranın 1 yıllık gübre ihtiyacını sağlayabilir.

Ahırda toplanan gübrenin 1/10 oranında sulandırılması ve meraya dağıtılması da uygun bir yöntem-dir.

Bir büyükbaş hayvan günde 12 kg idrar 24 kg dışkı çıkarır. Bunla-rın dağıtılması gerekir aksi durum-da istenmeyen otlar çoğalır.

YakmaBozulmuş meralarda ortaya çı-

kan yabancı otlar, zehirli bitkiler ve çalılar meranın yem verimini azaltır. Bu otlar çeşitli metotlarla sahadan uzaklaştırılmalıdır.

Yabancı otları öldürmek, yem verimini artırmak için meralar ya-kılmaktadır. Bu yöntem genellikle yağışlı ve ılıman bölgelerde uygu-lanmaktadır. Yarı kurak ve kurak bölgelerde bu yöntem uygun de-ğildir.

Sıvatlar (çoban çeşmesi-suluk)Akarsular gibi içme su kaynağı

bulunmayan yerlerde daha uzak-lardan su getirmek üzere sıvatlar yapılır.

Sığırlar günde ortalama 25-40 litre, küçükbaş hayvanlar 1-4 litre suya ihtiyaç duyarlar. Sığırlar gün-de en az 2-3 kez su içmeye ihtiyaç duymaları nedeniyle iki su kaynağı arasında 2-3 km’den az mesafe ol-malıdır.

Hayvanların su ihtiyacını sağ-layan çoban çeşmeleri gölgelik ya-kınlarında meranın zayıf yerlerine inşa edilmelidir.

Çeşmeye konulacak yalak (su-luk) sayısı-hacmi suya gelecek hay-van sayısı ve çeşmeden akan suyun debisine göre ayarlanmalıdır.

Ayrıca son yalaktan biraz daha aşağılara suyu seven ve iyi gölge-lik oluşturabilen söğüt, kavak vb. ağaçların dikilmesinde önemli fay-da bulunmaktadır. Bu ağaçlar ba-taklık oluşmasını da önlerler. Yine bu ağaçların yanına yörede yetişen meyveli türler de dikilebilir.

Son yıllarda beton suluklar yerine galvanizli saçtan yapılmış suluklar kullanılmaktadır. Suluk-

ların etrafının çamur olmaması için tedbirler alınmalıdır. Ayrıca sulukların içerisinde yosunlaşmayı önlemek için içerisinde bakır sül-fat bulunan ağzı tıkalı cam şişeler kullanılmalıdır.

Suluklar meranın az verimli yerlerine konulmalıdır.

GöletKar ve yağmur sularından fay-

dalanmak için göletler inşa edilir.

KuyuMeralardaki su kuyularına tu-

lumba takılmalı, önüne de sıvat ya-pılmalı ve akan su boyunca söğüt, kavak vb. ağaçlar dikilmelidir.

GölgelikSıcak bölgelerde mera hayvan-

larının günün sıcak saatlerinde dinlenmeleri ve serinlemeleri için gölgelikler yapılmaktadır.

İdeal olan canlı gölgeliktir. Yöre ekolojisi ağaç yetişmesine fırsat vermiyorsa yapay gölgelikler tesis edilebilir. Ancak metal örtülerden kaçınılmalıdır. Zira metal güneşte çabuk ısınacağı için çoğu hallerde sağladığı gölgedeki sıcak dışarıdan

YEŞİL DÜNYA 33AKADEMİ

Page 36: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

fazla olabilmektedir. Çatı örtüsü olarak %80 gölge yapan bez veya branda kullanılmalı ve kışın top-lanmalıdır. Gölgelikler meranın zayıf yerlerine tesis edilmelidir.

TuzlukMerada otlayan hayvanlardan

optimum düzeyde hayvansal ürün sağlamak için ihtiyaçları olan tuzu düzenli bir şekilde alması gerekir. Küçükbaş hayvanların ayda 100-500 gram, büyükbaş hayvanların 500-3000 gram tuz ihtiyacı bulun-maktadır.

Tuzluklar mera üzerinde uygun şekilde ve uygun mesafelerle dağı-tılmalıdır. Suluklar ile tuzluklar arasında en az 500 metre mesafe olmalıdır. Sürü büyüklüğüne göre tuzluk sayısı belirlenmelidir. Tuz-lukların taşınabilir olması sabit ol-masına göre daha uygundur.

Kaşınma KazığıKaşınma ihtiyacı hayvanlar-

da fizyolojik olarak oluşabildiği gibi sinek, arı ve diğer böceklerin etkileri ile de ortaya çıkabilmek-tedir. Bu ihtiyacını gideremeyen hayvanlar huzursuz olmakta ve meradan yararlanma randımanı

düşerek verim güçleri azalmakta-dır. Özellikle büyükbaş hayvanla-rın bu ihtiyaçlarını karşılamak için toprağa tespit edilmiş 1,5-2 metre boyunda 25-30 cm çapında kazık-lar kullanılmalıdır.

Hayvanların değişik nedenlerle kaşınma ihtiyacını sağlayan kaşın-ma kazıkları hayvanların böcekten gidemedikleri yerlere, sıvatların yakınına, gölgeliklerin yakınlarına birden fazla yerleştirilmelidir.

Koyun BanyoluğuMevcut koyunların temizliği

ve yünlerinin kırpılmadan önce yı-kanması için uygun yerlerde koyun banyoluğu gereklidir.

3. Sonuç ve Öneriler;Ülke olarak; Tüm doğal kaynak-

larımızda olduğu gibi, çayır-mera alanlarımızı da devamlılık ilkesi ile gelecek nesillere aktarmak duru-mundayız.• Öncelikle yapılması gereken ise,

40 milyon hektarın üzerinde bir mera varlığından 14 milyon hek-tar civarına gerileyen ve büyük bölümü mera vasfını kaybetmiş bulunan bu doğal kaynağımızın tespit ve tehditlerini yapmak ve sonrası süratle ıslah çalışmaları-nı başlatmaktır.

• 28 Şubat 1998 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlü-ğe giren 4342 sayılı Mera Kanu-nu’nun eksiksiz olarak uygulan-ması ve bu kanunu uygulayacak teknik elemanlar yeterli bilgiler-le donatılmalıdır.

• Kurumlar arası koordinasyonun sağlanması, çayır ve meralardan yararlananlarında yeterli teknik ve hukuki bilgilere sahip olmala-rı ve ıslah çalışmalarına katılım-larının sağlanması durumunda, mevcut çayır-meralarımızın ka-lite ve vasfının iyileşmesi müm-kündür.

YEŞİL DÜNYA34 AKADEMİ

Page 37: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

• Hayvancılığımızın en önemli sorunu olan kaliteli kaba yem açığımızın en ucuz olarak temin edileceği yerler çayır-meralardır. Çayır-meralarımızın geliştiril-mesi ile hayvancılıkta önemli ilerlemeler sağlanabilecek, böy-lece kırsal kesimde istihdam artırılarak fakirlik önlenecek, kentlere göç azalacaktır.

• Çayır-meraların üzerinde dik-katle durulması gereken bir di-ğer etkisi de erozyonun önlen-mesinde, biyolojik çeşitliliğin korunmasında oynadığı önemli roldür. Çayır-mera, yaylak-kış-lakların geliştirilmesi ve korun-ması ile biyolojik çeşitlilik art-makta, erozyon önlenmektedir.

• Meralarda toprak verimliliğinin devamlılığı ve artırılması için toprak muhafaza önlemleri alın-malıdır. (Teras yapılması, karık-lar, yamaç ve oyuntu tahkimatı, rüzgâr perdeleri, fazla suların zararsızca yaydırılması ve tah-kim edilmiş derelere akıtılması, drenaj vb.)

• Meralarda otlatma baskısını azaltmak için ahır hayvancılığı teşvik edilmeli, köy kenarı tarım alanlarında rotasyon meraları düzenlenmelidir.

• Erken otlatmayı önlemek için yem stoklarını artıracak yem bit-kileri üretimi yapılmalıdır.

• Mera ıslahı ve yönetiminde ma-halli halkla işbirliği yapılmalıdır.

• Prensip olarak mera ve çayırların etrafı çitle çevrilmelidir.

• Tarım Orman Bakanlığı’na bağlı Bitkisel Üretim Genel Müdürlü-ğü ile Orman Genel Müdürlüğü müştereken çalışmalıdır.

• Islah edilecek meranın çevresin-de ağaçlandırma yapılmalıdır.

Kaynaklar• 4342 Sayılı Mera Kanunu (28 Şubat

1998 Tarih ve 23272 sayılı Resmî Gazete),

• 6921 Sayılı OGM Tamimi (03 Hazi-ran 2013 Tarih),

• Ormanlarda ve Orman İçinde Bu-lunan Otlak, Yaylak ve Kışlaklarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (11 Temmuz 2012 Tarih 28350 Sayılı Resmi Gazete),

• Devlet Ormanlarındaki Yayla Alanla-rının Tespiti ve İdaresi Hakkında Yö-netmelik (7 Mart 2013 Tarih 28580 Sayılı Resmi Gazete),

• Mera Yönetmeliği (31 Temmuz 1998 Tarih ve 23419 Sayılı Resmi Gazete)..

• Altın, M., Gökkuş, A., Koç, A.,2005 Çayır Mera Islahı.

Ormanlar ve ormanla ilişkili meralar arazi sınıflamasına göre genelde 5-6-7 sınıf araziler içerisinde yer almaktadır. Bu tür araziler özellikle su, toprak, bitki örtüsü ve yaban hayatı açısından son derece hassas yerlerdir. Bu tür yerlerde sürdürülebilirlik temel amaçtır.

YEŞİL DÜNYA 35AKADEMİ

Page 38: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Kuvvetle muhtemeldir ki insa-noğlunun hastalıklarla tanışması yeryüzüne inmesi ile başlamıştır. Hastalıklara çare ararken de etra-fında ilk kullanabileceği şey doğal olarak bitikler olmuştur. Bu arayış-la birlikte binlerce yıl önce bitkile-rin tedavi edici gücünü keşfetmiş ve onlardan yararlanmıştır. Günü-müzde ise bitkilerin şifalı yönleri hemen hemen her alanda kullanı-lır hale gelmiştir. İlaçtan kozmetik sektörüne kadar tüm alanlarda kullanılan bu bitkilerden biri de Kantaron’dur. Ormanın Hazinele-ri bölümünde bu mucizevi bitkiyi inceleyeceğiz. Konuyu araştırmaya başladığımızda kaynak olarak Ta-rım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün Afyon Ko-catepe Üniversitesi ile birlikte yap-mış olduğu bir araştırmaya ulaştık. Oldukça kapsamlı olan bu çalışma-dan yola çıkarak edindiğimiz bilgi-leri sizlerle paylaşacağız.

Kantaron bitkisinin Yunanca adına baktığımızda Hypericum, “Huper” ve “eikon” sözcüklerinden oluştuğunu gördük. Anlamı ise “doğaüstü” anlamı taşıyor. Mucize-vi bir etkiye sahip olduğu söylenen

bir bitkiye böyle bir isim verilmesi sanırım isabetli olmuş.

Bu mucizevi bitkiyi Anadolu halkı da biliyor ve yüzyıllardır kul-lanıyor. Anadolu’da yüzlerce yıldır Fitoterapi yani bitkilerle tedavi ya-pıldığını biliyoruz. Modern tıbbın kaynağı sayılabilecek bu eski yön-temlerde kuşkusuz bitkiler temel malzemeyi oluşturuyor.

Kantaron’un kırmızı ve sarı ol-mak üzere iki türü bulunuyor. Sarı ve kırmızı renklerde çiçeklere sa-hip olan bu güzel ve şifalı bitki Ha-ziran ile Eylül ayları arasında çiçek açıyor. Ülkemizin tamamında yol kenarlarında karşılaşabileceğimiz Sarı Kantaron bitkisi en çok bili-nen türdür. Kurak yerlerde, bağ-larda, yol kenarlarında bulunur. Bu bitki dünyanın birçok yerinde yetişmektedir.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıbbî ve Aromatik Bitkiler Çalışma Gurubunun yapmış olduğu araş-tırmada; “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre yaklaşık 20 bin bitki tıbbi gayelerle kullanıl-maktadır. Bunlardan 4 bin bitki-sel drog -ilaçların hazırlanmasında kullanılan, hayvansal ya da bitkisel

KUVVETLE MUHTEMELDİR Kİ İNSANOĞLUNUN HASTALIKLARLA TANIŞMASI YERYÜZÜNE İNMESİ İLE BAŞLAMIŞTIR. İNSANOĞLU BİNLERCE YIL ÖNCE BAŞLADIĞI ARAYIŞLARLA BİTKİLERİN TEDAVİ EDİCİ GÜCÜNÜ KEŞFETMİŞ VE ONLARDAN YARARLANMIŞTIR. KEŞ-FEDİLEN BU BİTKİLER ARASINDA GÜNÜMÜZDE İLAÇTAN KOZMETİK SEKTÖRÜNE KADAR TÜM ALANLARDA KULLANILAN KANTARON’DUR.

Sarı Çiçeğin Mucizesi

Fatma CİN

YEŞİL DÜNYA36 ORMANIN HAZİNELERİ

Page 39: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Sarı Kantaron Bitkisi

kökenli, ilk maddelere, ham maddele-re, ilaç hammaddelerine verilen isim- yaygın bir şekilde kullanılırken, Avrupa’da 2 bin kadar bitkisel dro-gun ticareti yapılmaktadır. Sağlık üzerine olumlu tesirleri keşfedile-rek ilaç sanayinin alakasını çeken Sarı Kantaron drogu alternatif tıp alanında geniş kullanım sahası bulmaktadır. İhraç maksadıyla ya-bani Sarı Kantaron bitkisi floradan yoğun bir şekilde toplanmaktadır. Florada yaygın olarak bulunma-masına karşın tüketim potansiye-li giderek artan tıbbi bitkilerin ve özellikle de bunlardan endemik olanların kültüre alınma mecburi-yetleri gün geçtikçe artmaktadır.” denilmekte. Devamı ise şu şekilde;

Hypericum türlerinin yaprak-lar, çiçek sepal ve petallerinin ke-narlarında bulunan siyah bezeler

(yağ guddeleri) taşıyan türlerde hiperisin aktif bileşeni bulunur. Bu siyah bezeler elle ovulduğunda kırmızı renkli bir sıvı açığa çıkar. Bu sebeple, Sarı Kantaron bitkisi ülkemizin bazı yörelerinde “kan otu” olarak bilinmektedir. Hiperi-sini içeren bitki kısımları aşırı tü-ketildiğinde açık renkli cilt yüzey-lerinde ışığa hassasiyetin arttığı ve bu sebeple özellikle küçükbaş hayvanlarda zehirlenmelere sebep olduğu bildirilmiştir. Bu yüzden Hypericum türleri halk arasında “kuzu kıran” olarak da adlandırılır.

Ekvator kuşağından kuzeyde İskandinav ülkelerine kadar dün-yanın farklı coğrafyalarında yayılış gösteren 482 Hypericum türü bu-lunmaktadır. Bu türler açısından önemli bir merkez olan ülkemizde mevcut 96 türün 46’sı endemiktir.

Kırmızı ve Sarı Kantaron yüzlerce yıldır Anadolu’da yağ, çay, merhem gibi çeşitli şekillerde kullanılıyor. Özellikle Sarı Kantaronun sağlığa çok faydalı olduğu biliniyor. Anadolu’da Sarı Kantaron daha sıkça biliniyor ve kullanılıyor.

YEŞİL DÜNYA 37ORMANIN HAZİNELERİ

Page 40: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Sarı Kantaron Marmara, Karade-niz, Ege, Orta ve Doğu Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde yayılış göstermekte-dir.

Sarı Kantaron bol ışık alan, ılı-man bölgelerde ve kumlu toprak-larda çok iyi gelişim göstermesinin yanı sıra mineral maddelerce fakir olan topraklarda da yetişebilen bir bitkidir. Orta-düşük nemli toprak-lar bitkinin gelişimi için idealdir. Kuraklığa dayanıklı, yarı gölgeye toleranslı olsa da bu türün tam gölgeye toleransı azdır. Deniz se-viyesinden, 2500 m’ye kadar olan mezofitik alanlarda tabii olarak yetişmektedir.

Sarı Kantaron’da birçok bile-şen mevcuttur. Fenolik asitler, uçucu yağlar, steroller -kolesterolü düşüren en etkili bileşenlerden biri- ve çeşitli vitaminler gibi biyoaktif -yani gıdaların, hastalık önlenme-sinde veya tedavisinde etkin olarak kullanılabilmesi- bileşenleri ihtiva etmektedir.”

Sarı Kantaron türleri halk ara-sında başta sinir hastalıkları ol-mak üzere adet krampları, siyatik, eklem iltihabı ve mide rahatsız-

lıklarından kaynaklanan ağrıların giderilmesinde ve bazı cilt hasta-lıklarının tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle Sarı Kan-taron ülkemizin tamamında yol kenarlarında karşılaşabileceğimiz bir bitki türüdür. Yüzlerce yıldır faydaları bilinen Sarı Kantaron Anadolu’da çeşitli isimlerle bilini-yor. Mayasıl otu, kan otu, binbir-delik otu, yara otu, kuzukıran, kılıç otu ve kilit otu gibi isimleri vardır.

Kırmızı ve Sarı Kantaron yüz-lerce yıldır Anadolu’da yağ, çay, merhem gibi çeşitli şekillerde kullanılıyor. Özellikle Sarı Kanta-ron’un sağlığa çok faydalı olduğu biliniyor. Anadolu’da Sarı Kanta-ron daha sıkça biliniyor ve kullanı-lıyor.

Sarı Kantaron’dan elde edilen ürünlerden en çok kullanılanı yağı-dır. Bu yağın en çok bilinen yönü antiseptik olması yani mikropları öldürmek için kullanılıyor olması-dır. Aynı zamanda iltihap giderici, açık yaraları iyileştiren ve kanama durdurucu gibi özellikleri de bilin-mektedir.

Osmanlı Dönemi’nde Sarı Kan-taron’dan elde edilen yağın birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. Çok hızlı ve güçlü bir etkiye sahip olan bu yağın Ye-niçeriler tarafından büyük miktar-larda gittikleri seferlerde yanların-da götürdüğü biliniyor. Savaş ve seferler sırasında Yeniçerilere ya-pılan tıbbi müdahalelerde bu bit-ki büyük rol oynamıştır. Kanama durdurma ve açık yaraların iyileş-mesinde çok etkili olan Sarı Kan-taron yağı Osmanlı’da bu yüzden sıkça kullanılmıştır.

Kantaron Yağı Faydaları?Sarı Kantaron yağı, birçok has-

talığın tedavisinde hızlı ve çok güçlü etkiler gösteriyor. Bu yüzden yüzlerce yıldır çok çeşitli sağlık sorunlarına karşı kullanılmıştır.

Sarı Kantaron bitkisinin hasadı

YEŞİL DÜNYA38 ORMANIN HAZİNELERİ

Page 41: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Kantaron yağı dahili ve harici kul-lanılabiliyor. Yanık ve yara tedavisi başta olmak üzere ciltteki her tür-lü sorunun tedavisinde Kantaron Yağı etkili ve doğal bir çözümdür. Antiseptik, iltihap giderici, açık yaraları iyileştiren ve kanama dur-durucu gibi özellikleri bulunuyor. Mikroplar, bakteriler ve virüslere karşı etkin bir savunma yapıyor. Açık yaraların hızlı bir şekilde iyi-leşmesine yarayan Kantaron hüc-relerin yenilenmesini sağlıyor. Cilt sorunlarına karşı bu sebeple yüz-yıllardır kullanılıyor.

Etkili bir ağrı kesici olan Kan-taron eğer doğru şekilde imal edil-mişse mucizevi etkiler gösteriyor. Son derece güçlü bir ağrı kesici etkiye sahip olan bu yağ, ağrının olduğu bölgeye masaj yoluyla uy-gulanıyor. Örneğin Migren gibi ağ-rılarda işin uzmanları tarafından tavsiye ediliyor. Dahili olarak da kullanılabildiğinden, mide ağrıla-rını gidermek için bir tatlı kaşığı Sarı Kantaron yağı tüketmek ağrı-lardan hızlı bir şekilde kurtulmaya yardımcı oluyor. Ayrıca kan şekeri-nin düşmesini de sağlıyor. Eklem

ağrıları, kas ağrıları ve kronik ro-matizma ağrılarına karşı en etkili doğal desteklerden biridir. Ağrıla-rın giderilmesinde etkilidir ve has-talığın seyrinin yavaşlamasına da katkı sağlar. Bu şifalı bitki sakin-leştirici olarak da kullanılıyor. İçe-riğinde bulunan çeşitli mineraller ve yağlar sayesinde, sakinleşmeye ve stresten uzaklaşmaya yardımcı oluyor.

Tabii bu tür bitkileri kullanır-ken doktorunuza ya da bitkiler konusunda uzman olan bir hekime danışmanız gerektiğini hatırlat-mak zorundayız. Zira yapılan araş-tırmalar hamilelik döneminde Sarı Kantaron kullanımının doğum kusurlarına yol açabileceğini gös-termiş. Bu sebeple, gebelik ve em-zirme döneminde kullanılmamalı-dır. Sarı Kantaron kullanan anne sütüyle beslenen bebeklerde kolik, uyku hali ve halsizlik görülebiliyor.

Kantaron Yağı Nasıl Yapılır?Bu şifalı bitki ile ilgili bunca bil-

giden sonra elbette nasıl yapıldığı-nı merak ettik.

Sarı Kantaron türleri halk arasında başta sinir hastalıkları olmak üzere adet krampları, siyatik, eklem iltihabı ve mide rahatsızlıklarından kaynaklanan ağrıların giderilmesinde ve bazı cilt hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir.

YEŞİL DÜNYA 39ORMANIN HAZİNELERİ

Page 42: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Gelelim Kantaron yağının ya-pımına;

Cam bir kavanoza kurutulmuş Sarı Kantaron çiçeklerini koyarak üzerini geçecek kadar saf zeytinya-ğı ekleniyor. Sonra, ağzı tülbentle

kapatılarak, 4-5 gün güneşte bek-letiliyor. Ardından ağzı kapakla kapatılarak güneşi doğrudan alan bir yerde, 45 gün bazen de 3 ay boyunca bekletiliyor. Bekleme sü-resinde kırmızıya dönen yağı, 3 ay kadar da gölge ve güneş almayan bir yerde bekletmek gerekiyor.

Bekleme süreleri tamamlan-dıktan sonra temiz bir tülbent yar-dımıyla yağ süzülerek kullanıma hazır hale getiriliyor.

Kantaron Yağının Kullanıldığı Yerler

Antiseptik özelliği sayesinde mikrop oluşumunu ve iltihabı en-geller.

Kanamaları durdurur. Açık yaralar ve kesikleri iyileş-

tirir. Güneş yanıklarını cilt hastalık-

larını tedavi eder. Hücreleri yeniler. İltihaplan-

malara iyi gelir. Romatizma, mide ağrıları şiş-

likler vb. bir sürü hastalıkta iyileş-tirici rol oynar.

Sarı Kantaron Yağı

YEŞİL DÜNYA40 ORMANIN HAZİNELERİ

Page 43: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Algılama ve kavrama yetenek-lerini geliştirir.

Depresyon yaşayan kişileri sa-kinleştirir.

Uyku sorunlarını ortadan kal-dırır.

Menopozdan kaynaklı ruhsal hastalıklara iyi gelir.

Şifalı Bitkinin Güzelliğe Katkıları Nelerdir?

Öncelikle cildi nemlendirir ve

hücreleri yenileyerek ölü derinin ciltten atılmasını sağlar.

Cildin üzerinde beliren kabar-maları geçirir.

Sivilceleri, akneleri, cilt lekele-rini, güneş yanıklarını iyileştirir.

Saç dökülmelerini durdurur ve daha gür görünmesini sağlar.

Saç derisindeki hücrelerin geli-şimini sağladığı için saçların daha hızlı uzamasına yardımcı olur.

Ekvator kuşağından kuzeyde İskandinav ülkelerine kadar dünyanın farklı coğrafyalarında yayılış gösteren 482 Hypericum türü bulunmaktadır. Bu türler açısından önemli bir merkez olan ülkemizde mevcut 96 türün 46’sı endemiktir.

Sarı Kantaron Çayı

YEŞİL DÜNYA 41ORMANIN HAZİNELERİ

Page 44: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

HER MESLEK İNSAN HAYATINA VE YAŞAMA KATKI SUNAN YÖNLERE SAHİPTİR. FAKAT SAĞLIK ALANINDA BİR MESLEKTEN BAHSEDİLDİĞİNDE İŞİN İÇİNE İNSAN HAYATI GİRER. BİRÇOK ALANDA ÇOK FARKLI KİŞİ VE MESLEK GURUPLARIYLA YILLARDIR RÖPORTAJ YAPTIM VE HER BİRİ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ. FAKAT DR. ENDER SARAÇ İLE YAPTI-ĞIM BU RÖPORTAJ BİR İNSAN OLARAK ES GEÇTİĞİM GERÇEKLERİ YENİDEN DÜŞÜNME-Mİ SAĞLADI. SİZ DEĞERLİ OKUYUCULARIMIZA DA YENİ KEŞİF VE DÜŞÜNME ALANLARI AÇACAKTIR UMUDUNDAYIM. KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYOR VE BU KEYİFLİ SOHBETLE SİZLERİ BAŞBAŞA BIRAKIYORUM.

Doğa Bizi Fıtratımıza Uygun Enerjiyle Besleyen Tek Varlıktır

Röportaj: Ebru OLURYayın Yönetmeni

YEŞİL DÜNYA42 RÖPORTAJ

Page 45: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Öncelikle Ender Saraç size göre kimdir ve hayata bakış açısı nedir? Hayat onun için ne ifade eder öğre-nebilir miyiz?

Hayatımda şu an geldiğim nok-taya baktığımda, yaşadığım olay-larda algıladığım ve anladığım şey şudur; insan olarak ne varız ne yokuz ne öncedeyiz ne sonradayız biz zamanın olmadığı bir boyutta Allah’ın Nur’undan yaratılmış var-lıklarız. Her şeyin özü gibi benim de özüm saf enerji ve titreşimdir. Hayat yolculuğum ruhsal tekamü-lü yakalayabilmek içindi her insan gibi. Benim de bu ruhsal tekamülü-mü idrak edebilmem için 5 duyuyla algıladığım bu boyuta yani dünya-ya geçiş yapmam lazımdı. Ben de Ezel’de yaratılmış bir ruh olarak bana uygun görüldüğü şekilde, be-lirli bir zaman dilimine göre 26 Ey-lül 1959’da İzmir’de bir anne-baba

üzerinden bu boyuta geçiş yapmış bir ruhum. Herkes gibi ben de bir-çok evreden geçtim, kendimi ve hayatı tanıyıp algılamak için.

Sevgiyle yaratılmış varlıklar olduğumuzu görüp keşfetmek bu-nun farkına varmak insanı doyuma ulaştıran bir his. Bu yüzden yara-tılmış her şeye sevgiyle bakmak ve algılamak benim için çok önemli. Bu yüzden kendimi “yaratıldığım” için çok seviyorum. Çünkü Allah yarattığı her canlıyı sevgisi üzerine yaratmıştır. Demek ki ben de sevil-meye layığım diye düşünüyorum çünkü Allah beni sevmiş de yarat-mış. Dolayısıyla Allah’ın yarattığı her şey sevilmeye layıktır. Allah’ın yarattığı her şeyi sevebilme potan-siyeline sahip olduğumu bilmek de beni güçlü kılan unsurlardan biri-dir.

YEŞİL DÜNYA 43RÖPORTAJ

Page 46: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Elbette benim ana kader yazı-lım programıma da hem artı hem eksi özellikler yüklenmiş. İyi bir tohumun bir yerde fırsat bulup yeşermesi gibi bunlarda yeşerip büyüyecekler. İyi ya da kötü yönde onları büyüten de benim tercihle-rim olacaktır. Dünya gezegeninde yaratılan milyarlarca bitki, hayvan ve canlı türü dışında sadece insan bu sorumluluğu tercihleriyle üst-lenmiş… Diğer canlılar ise ken-dilerine atılan format neyse onu icra etmek üzere varlar. Onların bir seçim şansı, hesaba çekilmesi ya da performans değerlendirme-si yok. Mesela Er-Rahman esması bu boyutta yaratılan iyi kötü tüm canlılara veriliyor fakat Er-Rahim esmasını hak etmemiz lazım. Bunu anlayınca idrak edince ben de şunu anladım, herkeste Er-Rahman es-ması zaten yüklü. Fakat bu ana kader yazılım programının üstüne ekstra bir format daha atılmış. Bu da kişiye özel olma durumudur ve bunun sorumluluğunu bilerek id-rak ederek yol almak gerekir hayat-ta diye düşünüyorum. İşte bunu yani size verileni “kendinden” zan-netmeyeceksin işte burada kırılma

noktası başlıyor. Sen sadece sana verildiği kadarsın. Her insan gibi benim de kırılma noktam oldu el-bette…

“Kırılma noktası” dediniz bunu bize biraz daha açabilir misiniz?

Ben çocukluk ve gelişim süre-cinde oldukça şanslıydım, iyi bir beslenmeyle iyi bir çocukluk yaşa-mam ve sevgi görmekle dünya de-nen bu boyuta artı bir giriş yaptım diyebilirim. Fakat erken yaşta ba-bamı kaybederek kuvvetli bir şok-lamayla da kırılma ve olgunlaşma sürecine girdim.

Bu süreçte de en çok kırdığım nokta da ego oldu. Yani kendimi önemli zannetmek oldu. Çünkü şöhret çok ciddi bir tehlike ve ego-yu çok ciddi anlamda pompalaya-rak besleyen bir şeydir. Bu ülkede 1990’dan beri tanınan biriyim. Bu kadar uzun yıllar şöhret az insana nasip olur. İlk zamanlar bocaladı-ğım bir dönem olduğunu geri dö-nüp baktığımda görebildim. Fakat süratli bir şekilde fabrika ayarla-rıma geri döndüm. Aslında biz sa-dece bize verildiği kadarız. Bunu idrak ettim.

Peki hocam, ego nedir ve ne ka-dar önemlidir?

Doğru yönlendirilip kontrol al-tında tutulduğu ve dozunda kulla-nıldığı sürece ego ve hırs güzeldir. Ego ve beraberinde hırs olmazsa biz insanlar güçlü olma, yükselme, iyilik yapma vb. gücümüz azalır. Çünkü her duygu yerinde ve doğru kullanılabilsin diye insanlara ve-rilmiş bir duygudur… Ego ve hırs duygusu olmayanlar ve bunu doğ-ru yönde kullanmayı bilmeyenler iyilik yapmayı doğru şeylere yönel-meyi bilmezler.

Pasif insanlara bakın bu duy-gulardan yoksun olanlara, onlar sadece kendine dönük yaşarlar. Hani “kendine Müslüman” deni-lir ya onun gibi düşünün. Sadece kendine iyilik yapar, onun ibadeti de yaptığı iyilik de sadece kendine yöneliktir. Bütün iyiliği kendine yapar. Burada önemli olan güçlü ve iyi olmaktır. Çünkü kötüler şu devirde çok güçlü. İyilerinde orga-nize ve güçlü olması gerekiyor. Yı-kıcı enerji organize ve her daim iş başında. O yüzden bizler bize veri-len duyguları doğru yöne kanalize edip iyi organize edip yola devam etmek zorundayız.

Bu yüzden Allah bir insanın ana yazılım formatı üzerine eks-tradan bir format attıysa bunun zekatını vermek zorundadır o in-san. Hayat, ekstradan size atılmış o formatın zekatını verebilmek için verilmiş bir nimettir. Her şe-yin zekâtı var. Paranın zekâtı za-ten var lakin ilmin de bilimin de güzelliğin de aklınıza gelebilecek her nimetin zekâtı vardır. Biz as-lında bir hiçiz ve hiç olduğumuzu bildiğimiz zaman çok şeyiz. Bunu fark edip idrak ettiğimizde her şey yerine oturmuş ve yaradılış gaye-mize göre kendimizi yönlendirmiş oluruz.

YEŞİL DÜNYA44 RÖPORTAJ

Page 47: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Son yıllarda GETAT -Gelenek-sel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama-ları- denilen yöntemler dünyada ve ülkemizde oldukça revaçta. Önce-leri bu uygulamalar kabul edilmi-yordu. Tıbbi anlamda bu kavramı-nın akademik yönü ülkemizde ne durumdadır ve ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Bir gurup hâlâ karşıyken bir gurup da tamamen destekliyor ve kabullendi. Artık hak ettiği yere ulaştı koruyucu hekimlik diyebi-liriz. Şimdi biz Ortodoks tıbbında her şeyi biliyor ve her şeyi iyi edi-yoruz zannediyoruz. Aslında biz ilaç hekimliği yapıyoruz. Bir yere yarar sağlarken bir başka yere za-rar veriyoruz. Çünkü kişinin doğru beslenmesini, ruhsal açıdan stres atmasını, kimyasal ilaç kullanma-dan enerji akışını düzenlemeyi bil-miyoruz. Bu önyargı yıkıldı artık. GETAT yöntemleri binlerce yıldır denenmiş uygulamalardır. Asıl de-lilli ispatlı olan bu yöntemlerdir. Bugün bizim çok bilimsel dediği-miz 30 sene önce çıkan bir mide ilacı verdiği zararlardan dolayı yasaklanıyor. Yerine yenisi üretili-yor. Biri gidiyor diğeri geliyor o da yasaklanıyor. Ama bir kudret narı-nı ele alın, binlerce yıldır var. Dam-la sakızı, rezene çayı, akupunktur, ayurveda, hacamat, fitoterapi, aroma terapi tüm bunlar binlerce yıldır var ve uygulanıyor. Sağlık bakanlığından onaylı GETAT uy-gulamalarıyla kurslardan sertifika almış hekimler bunu bilinçli bir şekilde yaparsa inanılmaz sonuç-lar elde edilir. Batı tıbbını asla red-detmeden fakat bu kadim uygula-maların gerçeğini de kabul ederek bunları kombine ederek inanılmaz güzel sonuçlar alınabilir. Bu kadim tedavilerle o kadar etkili sonuçlar elde ediliyor ki, kişinin tansiyonu düzenleniyor, şişkinlikleri gidiyor, şekeri düşüyor, zayıflıyor, ağrıları geçiyor vb. bir sürü güzel sonuç

alınıyor. Bu ilimleri reddetmek de ayrı bir yobazlıktır bence.

Biz doğadan ayrı bir parça de-ğiliz. Bu yüzden doğadan gelen şifaya kulak vermek zorundayız. Günümüzün tüm negatif etkile-rine karşı, bozulmayan kendini sürekli yenileme yeteneğine sahip olan doğadan kuvvet ve şifa alarak hayatımızı doğru şekilde yaşayabi-liriz. Bunu insanoğlu unuttuğun-dan beri sürekli hastalıklarla uğra-şır hale gelmiştir.

Doğadan bahsetmişken hemen sorayım, sizin için doğa neyi ifa-de eder? Ve sizin doğa, orman gibi varlıklarla aranız nasıldır? Ayrıca bu bağı güçlendirmek adına neler yapılması gerekir?

Bir Kızıldereli ata sözü vardır. “Biz dünyayı atalarımızdan miras olarak almadık torunlarımızdan borç olarak aldık derler.” Doğa sa-dece bize ait bir şey değildir. Bu yüzden doğaya saygıyla ve diğer yaratılan her şeye saygı duyarak yaşamak zorundayız. Doğa en bü-yük şifa kaynağıdır. Bize pozitif enerji veren fıtratımıza uygun olan enerjiyle bizi besleyen en büyük ol-

gudur. Büyük şehirler bize pozitif bir enerji vermiyor ki pozitif ener-jiyi taşıyan tek kaynağımız toprak ve doğadır. Bizi rahatlatan enerjiye sahip olan şeydir doğa ve biz bunu sünger gibi emiyoruz. Doğaya çı-karsınız kuş sesleri, rüzgar, güneş, deniz sizi rahatlatır ve insan “Ra-hatladım.” der. Ben hiç duymadım ki “Oh ne güzel betonların içinde rahatladım egzoz dumanı da iyi geldi.” diyen birini. Bunu biz yap-tık kendimize bu hale getirdik ya-şadığımız dünyayı, doğadan kopa-rak yaptık bunu.

Doğanın ve ormanların değe-ri tartışılacak bir konu bile değil bence bu çok somut bir gerçektir. Özellikle bilinçsizce ağaç kesilme-sine ve orman yangınlarına engel olunması gerekiyor. Bence hangi nedenle olursa olsun ağaç kesen-lere karşı bir yasa çıkartılmalı. Orman alanlarına torunlarımızın mirasına zarar veren hiç kimse-ye fırsat verilmemelidir. Yasalar bu konuda çok sert olmalı. Hatta ben kanun çıkartan biri olsam ilk çıkartacağım kanunlardan biri her yıl her bireye en az bir ağaç dikme zorunluluğu getirmek olurdu. Dü-

YEŞİL DÜNYA 45RÖPORTAJ

Page 48: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

şünsenize her sene 80 milyon ağaç dikilse 12 senede 1 milyar ağaç di-kilmiş olur.

Peki günümüzde insani ilişki-lerde ve iletişimde ne durumdayız sizce hocam?

Bu da maalesef çok azalmış du-rumda. Eskiler birbirinin gözünün içine bakar sırtını sıvazlar elini tu-tardı. Şimdi göz teması yok onun yerine emoji var. Göz bizim en çok enerji alışverişi yaptığımız giriş çıkış noktasıdır. Pozitif enerjimizi kapattık. Bunu yeniden geri ka-zanmamız gerekiyor.

Eğer koruyucu hekimlik gü-nümüzde gerektiği gibi kullanılır olsaydı insanoğlu üzerinde ne gibi etkisi olurdu?

Bir kere stres azalırdı. Obezite vb. hastalıklar azalırdı. Bağışıklık sistemi güçleneceği için birçok has-talık azalırdı. Doğurganlık daha kaliteli bir şekilde artar ve daha sağlıklı nesiller ortaya çıkardı. Bu kadar hazır gıda bu kadar elektro manyetik kirlilik, GDO’lu gıdalar, stres, ağır metal intoksikasyonu olduğu müddetçe hepimiz maça iki

sıfır mağlup başlıyoruz. Koruyucu hekimlik olduktan sonra müdaha-le değildir zaten. Zarar gelmesini engellemek üzerine bir mantığı vardır.

Siz Fitoterapi uzmanısınız. Sağlıklı yaşam ve tedavilerde bit-kileri kullanıyorsunuz. Peki ya or-manı bir eczane gibi düşünürsek oradan neler alınır ve neler kulla-nırsınız?

Evet orman sadece ağaçtan ibaret değildir. Mantarlar, reçine-ler, bal, polen, yapraklar, kabuklar, ekstreler, orman çiçekleri, meyve-ler var. Özellikle orman meyveleri en büyük şifa kaynaklarındandır. Bence ormandan öğrenecek çok şey var. Orman canlıdır ve dünya üzerinde kolektif bir etkisi vardır. Yeryüzünün ihtiyacına göre ha-reket eder yani. Doğanın denge-sini korumak adına orman kadar önemli bir şey yok diyebiliriz.

Orman sadece çiçeğiyle koza-lağıyla değil bizzat iyileştirici var-lığıyla da bizler için çok önemli. Bizim kültürümüzde şifahaneler, sanatoryumlar, kaplıcalar orman-lık ağaçlık alanlara kurulurdu. Ne-den böyle yapılırdı? Çünkü iyileşti-rici etkisi var. Bugün dünya buna doğru yöneliyor. Bizim atalarımız yüzlerce yıl önce bunu zaten yap-mış. Göğüs hastalıkları uzmanı Nüzhet Ziyal hocamdan bir ders-te şunu dinlemiştim; tüberküloz mikrobu çam ağacının altında ya-şamıyor ve bu yüzden Osmanlı’da bütün sanatoryumlar çamlık alan-larda yapılırdı.

Bu kadar muhteşem bir şeye hayran olmadan edemezsiniz. Ben ağaçlara, ormana, doğaya hayranım, aşığım. Bambaşka bir şifa kaynağı ve dünya varlığının en önemlisidir ağaçlar. Ayrıca or-manlar, ağaçlar hayvanların besin ve barınak yeridir. Her türlü var-lık orada bir yere sahip ve görev-

YEŞİL DÜNYA46 RÖPORTAJ

Page 49: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

leri var. Biz karışmazsak o kendi dengesinde muhteşem bir hayatı barındırıyor içinde… Orada yaşan tüm varlıkların doğa dengesini ko-rumaktaki yeri de tartışılmaz. Biz doğayı bozmaz ve ona karışmazsak inanın her şey yolunda gider…

Biz sizi sağlıklı yaşam, koruyu-cu hekimlik ve alternatif tıp gibi birçok alanda bilip takip ederken birdenbire tıp alanından çıkarak Esmalar ile yola çıkılan fakat sağ-lık profilinde bir kitap geldi. Buna nasıl cesaret ettiniz ve sebebi ney-di? Çevrenizden eleştiri aldınız mı bu konuda?

Bence bu bayağı cesur bir adım-dı. Beni çok eleştirenler oldu, yani bu konuda epey dayak yedim diye-bilirim. Bense şunu anlatmaya ça-lışıyordum; insan ruhunu da bes-lemezse %50 sağlıklıdır aslında. Bedensel sağlık çok önemli evet fakat ruhun bu boyutu deneyimle-mesi için bir bedene ihtiyaç vardı. Yoksa Allah bizi bir nur bir enerji boyutunda tutardı ve melekler gibi yaşardık. Fakat o bize bir beden verdi ve korkunç derecede mükem-mel kompleks bir sistem verdi. Ruh

denilen varlığın bu boyutta konuş-lanıp 5 duyuyla enerji alışverişi ya-pabileceği bir bedene ihtiyaç vardı çünkü. Siz bedeninize her türlü kötülüğü yaparsanız bu da sonuç olarak bedeni bozar. Bu şuna ben-zer, beden ve ruh at ve jokey gibi-dir. Eğer at kötü olursa dünyanın en iyi jokeyi olsa jokeyi düşürür, sakatlar. Bunun tam tersi olsa so-nuç yine aynıdır. Birbirine zarar verir. Dolayısı ile ruh ve beden, jokey ile at gibi birbirine bağlıdır. Sadece biriyle olmaz. Bazı insan-lar bütün hayatlarını reiki, me-ditasyon vb. şeylerle geçiriyorlar ama bedenleri perperişan oluyor. Çünkü bedene her türlü kötülü-ğü yapmış oluyorlar. Sigara, alkol, spordan yoksunlukla bedenlerine bu kötülüğü yaptıkları için beden ruhu aşağı bir frekansa çekiyor. Tam ruhun bilgeleşmek istediği bir evrede beden ruhu aşağıya çekiyor. Bunun tersi de yapıldığında yani ruhu tamamen boşlayıp, makyaj, spor, cilt bakımı, estetik salonu gibi şeylerle meşgul olunduğunda bu seferde beden bakımı tamam ama ruh eksik kalıyor. Biz sadece ruh ve maneviyat olmadığımız gibi

Eğer koruyucu hekimlik günümüzde gerektiği gibi kul-lanılsa; stres, obezite vb. has-talıklar azalırdı. Bağışıklık sistemi güçleneceği için birçok hastalık da azalırdı.

YEŞİL DÜNYA 47RÖPORTAJ

Page 50: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

sadece et, kemik, beden de değiliz. Dolayısı ile aradaki dengeyi iyi kur-mak gerekiyor. Ben 60 yaşındayım ve 30 yaşından beri aynı kilodayım ve çok sağlıklı bir hayat yaşıyorum. Demek ki ruh ve benden doğru beslenirse 30 yıl aynı fizikte kala-biliyorsunuz. Bedenimi de ruhumu da doğru besliyorum çünkü. Tüm bunlara dikkat edildiğinde hayatın içindeki her şey olması gerektiği gibi bir akışta ilerliyor.

Beden bize ait değil ve biz onu istediğimiz gibi kullanma hakkına da sahip değiliz. Yok öyle bir hak-kımız. Esasında Kur’an Kerim bu bedene ve insana atılmış bir anti-virüs programıdır. Allah bize diyor ki “Bu en son versiyondur ve bir daha bundan üstün ve gelişmiş bir program gelmeyecektir.” Bizden öncekilere de bu programlardan gelmiştir. Bu programlar insanlara “şunu yapın, bunu yapmayın” şek-linde tavsiyelerde bulunmuştur.

İnsan yaratıldığından bu yana negatif ve pozitif enerji rekabe-ti söz konusudur. Tek güç sahibi var aslında ve negatif enerjinin bir yetki sıfatı yok. Allah bizleri imtihan için negatif enerjiye izin

verdiği için o enerjinin işlevi var-dır. Her insanda negatif enerjinin alıcı vericisi vardır. Bu da insanın sınavı söz konusu olduğu içindir. Negatif olan enerjini görevi imti-han gereği, size sürekli virüs bu-laştırmaktır. Eğer buna karşı po-zitif enerjiyi güncellemezseniz ve antivirüs programını sağlam bir şekilde yüklemediyseniz mutlaka bir yerlerden sızacaktır.

Günümüz insanınınsa en bü-yük eksiği budur. “Ben nasıl olsa negatif olanı dinlemiyorum ve ay-kırı yaşamıyorum… Ben içki içmi-yorum kumar oynamıyorum, do-muz eti yemiyorum ve bana kötü virüs bulaşmıyor.” diyor. Farkında olmadığı şeyse negatif virüsün kendisini sürekli yenilediğidir. Ne-gatif enerji bugün size onbaşısını yarın binbaşısını bir diğer gün de generalini yolluyor, haberiniz yok. Yani kendini sürekli güncelliyor ve sizi vurabileceği noktalara yö-nelik çalışıyor. Belki size “içki iç” demiyor bu negatif program fakat ne yapıyor bu defa size “Fastfood ve tembellik virüslerini” bulaştırı-yor. Size “fastfood ye, hamburger ye, iki tabak daha tatlı ye, boş ver yarın yürürsün…” diyor. Ne oluyor bunun sonunda siz obez olmaya başlıyorsunuz. Tüm yasaklar sizi korumak içinken sizce bunlar size ne yapıyor. Beden size emaneten verilmiş ve sizin en önemli varlığı-nızdır bu dünyada. Ki bedeninizin sağlığı ruhunuzun sağlığıyla ilin-tilidir. Bedene zarar veren şeyler-dir obezite ve tembellik ve günü-müzün en kötü virüslerindendir. İnsanlar bunu farkında bile değil. Bu çok tehlikeli bir durum. Bu yüz-den hem beden hem ruh aynı anda beslenmelidir gerçeğinden yola çıkarak böyle bir kitaba cesaret et-tim diyebiliriz.

Kitabınızda “Ağırlaşan şehir insanını hafifletmeyi hedefliyor”

YEŞİL DÜNYA48 RÖPORTAJ

Page 51: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

diye… bahsediyorsunuz. Şehir ha-yatı neden insanı bu denli ağırlaş-tırıyor sizce?

Şehir yaşamını çözebilmek aslında çok kolay. Sırrı da şu; Ha-dislerde çok ip ucu var aslında bu durumu çözebilmemiz için. Mese-la “Komşusu açken tok yatan biz-den değildir.” Bir de “Cebrail bana komşu hakkında o kadar çok tavsi-yede bulundu ki; ben (Allah Teâlâ)

komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” gibi… Bunun özü şu-dur aslında; her insanın beyninin yaydığı pozitif ve negatif bir enerji vardır. Eğer siz mutsuzsanız, aç-sanız, acı çekiyorsanız negatif bir enerji yayıyorsunuz. Biz bu ener-jiyi görmüyoruz. Ve bir şehirde mutsuz, acı çeken, aç, insanlar ço-ğunluktaysa şehre yayılan bu ne-gatif enerji çok güçlüdür.

Özellikle de gece yatağa yat-tığınız ve manevi kanalların açık olduğu, manevi iletişimin daha parazitsiz olduğu zamanlarda çok daha kuvvetli yayınlar alınıp verili-yor. Uyuduğumuzda kanallar daha açık ve saf haldedir. Uykuda ölmü-yoruz, biz uykuda günlük mizanı-mızı teslim ediyoruz. Yani günlük Z raporumuzu veriyoruz.

Gece siz yattığınız ve uyudu-ğunuz zaman, komşun aç, öbürü depresif, diğeri başka sıkıntılar-dan dolayı sürekli negatif enerji yayıyor. Az önce bahsetmiştik ya hani ruhu doyurmak diye, etrafı-nızda ruhu aç gezen birçok insan var. Sadece bedensel açlıktan bah-setmiyoruz yani. Sen de bu nega-tif yayını sünger gibi emiyorsun.

YEŞİL DÜNYA 49RÖPORTAJ

Page 52: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Fakat doğanın içindeysen yeşillik, ağaçlar, kuş sesleri, sana sürekli pozitif enerji yüklemesi yapıyor. Eğer biz gerçekten, “herkes ken-di evinin kapısını süpürse dünya temiz kalır misali” birbirimizin iyiliği ile ilgilensek bu sorunlar bitecek. Bizim evimize gelen yar-dımcı, yan komşumuz ne durumda diye bilmiyoruz. Etrafımızdakileri unutup sadece kendi iyiliğimize bakıyoruz. Aslında onların mutlu olması “Bana gelen enerjiyi poziti-fe çevirecek ve bu benim menfaa-timedir.” diye bilmiyoruz. İnsanın en büyük kârı budur ve biz toplum olarak bunu atlıyor, görmüyoruz. Yani şehir hayatı insanı insandan koparttığı için çok ağır.

Sadece bu değil tabi bir de son zamanlarda şehrin betonlaşması, yeşilin azalaması, gürültü, elekt-romanyetik kirlilik, kötü beslen-meyle toplum kendi kendini mah-vetmeye doğru gidiyor. Tüm bu pazılın ortak noktasında biz varız ve bunu görmemiz gerekiyor artık. Son dönemlerde yaşadığımız bu betonlaşma, elektro manyetik kir-lik, gürültü, kötü beslenme, yeşilin azalması ile tüm negatif enerjiler

tetiklenmiş durumda. Biraz dik-katli bakın etrafınıza, kötü şeyler çok fazla olmaya başladı, boşan-malar, hastalıklar vb. sürekli artı-yor.

Hocam sohbetimiz arasında son derece yoğun fakat dingin bir yaşantıya sahip olduğunuzu söyle-diniz. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Bu kadar yoğunluk sizde baskı ve stres yaratmıyor mu?

Evet çok yoğun bir hayatım var, 3 çocuk, hastalarım, eğitimlerim, tv çekimlerim bir dolu işim varken ben son derece sakin ve stressiz kalabiliyorum. Bunun tek nedeni teslimiyet. Çünkü teslimiyet in-sanı telaştan kurtaran bir şeydir. Telaş olmayınca kargaşa da stres de olmaz. Hayatın bir amacı var. Bakın bunun sırlarından biri na-mazdır mesela. Çünkü bize namaz “Dur bakalım sakin ol ve her şeyin asıl varlığıyla bir bağ kur ve teslim ol.” der. Maalesef günümüzde eği-lip kalkılıyor ama namaz kılınmı-yor, aç kalınıyor oruç tutulmuyor, turistik seyahat yapılıyor hacca gi-dilmiyor. Yani mânâ kaybediliyor. Mânâyı kaybederseniz her türlü stres gerginlik sizi bulur ve huzur-suz eder. Mânâyı kaybetmemek gerekiyor.

Son olarak Yeşil Dünya okuyu-cularımıza neler söylemek isterse-niz?

Bir hekim olarak doğayla iç içe çalışan bu arkadaşlarımıza önce-likle önerim, bir obez olmasınlar, iki mutlaka yürüyüş ve egzersiz yapsınlar ve mümkünse mevsim-sel gıdalara yönelsinler. Doğayı hissetmeyi onunla bağ kurmayı ihmal etmesinler. Bütün bu dünya gezegeninde her şey sevgi üzerine kurulmuş ve yaratılmıştır. Bunu unutmadan kendilerini sevsinler. Bu yaşamın üzerindeki tüm ağır-lıkları alacaktır emin olun.

YEŞİL DÜNYA50 RÖPORTAJ

Page 53: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

M. Ender Saraç 1959 yılında İzmir’de doğdu. 1990 yılından bu yana Ayurveda ça-lışmaları yapan Ender Saraç evli ve 3 çocuk babasıdır. Oldukça donanımlı bir hekim olan Saraç Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu-dur. T.C. Sağlık Bakanlığı Aile Hekimliği Uz-manı, İsviçre, Hollanda, Almanya ve Hindis-tan’da Ayurveda eğitimi ve sertifikası, Türk Akupunktur Derneği’nden Sağlık Bakanlığı onaylı Akupunktur Eğitimi ve Sertifikası, T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı Estetik Me-dikal Hekimliği Eğitimi ve Sertifikası, Türk Tabipler Birliği’nden alınan İş Yeri Hekimliği Eğitim ve Sertifikalarına sahiptir.

Türkiye’nin ilk Doğal Tıp ve Estetik Mer-kezi olan Hay Sağlık Merkezi’ni 1994’te kur-du ve genişleterek bugüne kadar geldi. Ayrıca Türkiye’nin ilk Doğal Arınma Merkezi olan Ulus’taki Doğa Arınma Merkezi’nin de kuru-cularındandır.

Çeşitli şirketlere danışmanlık hizmeti veren Dr. Ender Saraç ulusal kanallarda tv programları yapmıştır. Yüksek reyting alarak basın dünyasında çok ses getirmiştir.

Dr. Saraç Türkiye’nin en çok satan gazete-lerinden birinde sağlık yazıları yazmaktadır ve yazıları yoğun ilgi çekmektedir. Bu yazılar zaman zaman devam etmektedir.

Dr. Ender Saraç ayrıca birçok firmaya da-nışmanlık vermiştir. Dr. Ender Saraç, Bod-rum Gümüşlük Kadıkalesi’nde Gardens Of Babylon içindeki sağlık merkezini yönetmiş-tir. Şu an halen Özel Hay Polikliniği’nde çalış-malarına devam etmektedir.

Dr. Ender Saraç KİMDİR?

YEŞİL DÜNYA 51RÖPORTAJ

Page 54: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Gördüğü bir rüya ile hayalleri-nin peşinden giden, 17. yüzyılın tanınmış gezginlerinden Evliya Çelebi, 51 yıl 7 iklim seyahat et-miş… Rivayet odur ki; Evliya Çele-bi bir gün hayatını değiştirecek bir rüyasında Peygamber Efendimizi Ahi Çelebi Camii’nde görmüş ve Efendimizin huzurunda heyecan-dan; “Şefaat Ya Rasulallah!” diye-ceğine, “Seyahat Ya Rasulallah!”

diyerek Seyahatname’yi yazacağı o engin yolculuğuna başlamış oldu. Gördüklerini bazen esprili bir dille Seyehatname’sine aktarmış. Hatta Seyahatname’nin bir bölümünde Sinop’tan Mersin’e kadar bir sinca-bın ağaçtan ağaca zıplayarak gide-bileceğini söylemiştir.

Bu girizgâhımız, maksadımıza mahzar olacak bir geziye ‘yol ha-vası’ açmak içindi. Görüp, duyup,

BÜNYESİNDE BARINDIRDIĞI KAYNAK DEĞERLERİYLE BİRLİKTE BİTKİ ÖRTÜSÜ BAKI-MINDAN ZENGİN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİYLE 2013 YILINDA TABİAT PARKI OLARAK İLAN EDİLEN KUZALAN’A GİTMEK İÇİN KULLANDIĞINIZ GÜZERGÂH KEYİFLİ BİR YOLCULUK VADEDER SİZE. KUZALAN’A GİRİŞ YAPTIĞINIZ ZAMAN SİZİ KARŞILAYACAK OLAN DOĞA HARİKASI BU ALANDA BİR GEZİNTİYE ÇIKACAĞIZ.

Kuzalan Tabiat ParkıBu Tabiat Parkı Başka Türlü…

Mavigöl

Ayşenur Yaşar ŞAVŞATLI Orman Müh./DKMP 12. Bölge Müdürlüğü / Milli Parklar Şube

Müdürü

Kemal KARABULUTDKMP 12. Bölge Müdürlüğü

Şube Müdürü

Fotoğraflar:Mustafa KÖSE

Orman Müh. DKMP 12. Bölge Müdürlüğü

Resul KAYADKMP 12. Bölge Müdürlüğü

YEŞİL DÜNYA52 SAKLI KÖŞELER

Page 55: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

söylediklerimiz ve dokunduğu-muzdur; çünkü en çok onu hatırla-rız. Biz de hep duyduk, Giresun’da güzelliğiyle nam salan, koru-ma-kullanma dengesi kurularak insan-doğa arasındaki olumsuz et-kileşimi engellemek için sürdürü-lebilirlik çerçevesinde koruma al-tına alınan “Kuzalan Tabiat Parkı” diye bir bölge varmış. Gidip gör-mek istedik. Ve “Seyahat ya ekip!” diyerek yola revan olduk.

Gördüklerimizi öyle sıkboğaz etmeden, akademik terimlerin tabu olmuş kavramlarına sığınma-dan açık seçik anlatmaya çalışalım.

Bünyesinde barındırdığı kay-nak değerleriyle birlikte bitki ör-tüsü bakımından zengin biyolojik çeşitliliğiyle 2013 yılında tabiat parkı olarak ilan edilen Kuzalan’a gitmek için bir yol haritası çizelim ilkin: Giresun’dan, bol yeşilliği ve

yaylalarıyla meşhur şirin bir ilçe olan Dereli’ye gelmelisiniz. Aksu vadisi üzerinde yer alan Dereli, Şebinkarahisar karayolu üzerinde Giresun’a 32 kilometre uzaklıkta… Dereli, Aksu Deresi’nin yer aldığı Aksu Vadisi’nin üzerinde yer alı-yor. Dereli’de, Aksu deresi kenarın-da çay içimi bir mola verebilirsiniz. Kuzalan Tabiat Parkı, Dereli ilçe-sine 13 kilometre uzaklıkta. Yol boyunca vadiden ilerlerken doğa-nın manyetik auarasına girmemek mümkün değil... Keyifli bir yolu kat ettikten sonra Kuzalan’a giriş yaparsınız. Girişte çevre düzenle-mesi yapılmış ve otantik haliyle tanıtım birimi bulunmakta. Orada başlangıç için gezilecek alana dair bilgi alıp soluklanabilirsiniz.

İlk durağımız, insanı rahatla-tan su sesi eşliğinde dere kenarına kayrak taşlarla örülmüş parkurdan

İlk durağımız, insanı rahatlatan su sesi eşliğinde dere kenarına kayrak taşlarla örülmüş parkurdan kısa bir yürüyüş sonrası Kuzalan Şelalesi… Yol boyunca izlenebilen görkemli şelale; görenleri kendisine hayran bırakmaktadır.

YEŞİL DÜNYA 53SAKLI KÖŞELER

Page 56: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

kısa bir yürüyüş sonrası Kuzalan Şelalesi… Yol boyunca izlenebilen görkemli şelale; görenleri kendisi-ne hayran bırakmaktadır. Kuzalan Tabiat Parkı’nın içerisinde bulu-nan ve görsel bir şölen sunan şela-leyi daha bir yakından seyretmek için Doğa Koruma ve Milli Parklar 12. Bölge Müdürlüğünce yapılan düzenlenme sonrası bir seyir terası kurulmuş. Şelale karşısına kurulan bu seyir terası harika bir manzara-ya sahip. Ortalama 800 m rakımda bulunan şelalenin yüksekliği yak-laşık 20 metredir. Kuzalan Şelale-si, kış aylarında ve özellikle mayıs

ayına kadar bol su akması ile eşsiz bir görüntü oluşturmaktadır. Şe-lalenin etrafında münferit halde veya gruplar halinde şimşir ağaç-ları mevcuttur. Ayrıca şelalenin üst kenarından dışa doğru gelişen traverten saçaklarının altında olu-şan yosun tutmuş boşluklar nadir bir hava katıyor. Bir traverten ma-ğarası, Kuzalan Şelalesi’nin altında bulunuyor. Giresun’un doğal gü-zelliklerinden biri olan bu şelale-nin tesisleşme yönünde çevre dü-zenlemesi yapılmış.

İnsanı büyüleyen bu doğal gü-zelliğin sunduğu sakinliği bırakıp kolayca ayrılmak istemezsiniz. Ama az ötede mutlaka görmeniz gereken doğa harikası bir yer daha var: Mavi Göl…

Buraya ise şelaleden 100 m yu-karda düzenlenmiş patika bir yol ile ulaşıyorsunuz. Mavi Göl, tur-kuaz rengi ile oluşan eşsiz görün-tüsüyle görenleri hayran bırakıyor. Gölün, Doğu Karadeniz Bölgesi’n-de sodalı suyun dere halinde aktığı tek yer özelliğine sahip… Büyüklü küçüklü 5 gölden oluşan, halk ara-sında ‘Sodalı Göl’ diye adlandırılan Mavi Göl’ün suyu, kireç taşları ve sodalı suyun etkisiyle turkuaz ren-gi alıyor. Mavi Göl’ü görünce sanki uzun yıllar özlediğimiz biri vardı karşımızda. Yine burada bulunan

Subasar Ormanı

YEŞİL DÜNYA54 SAKLI KÖŞELER

Page 57: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

seyir terasında molada kısa bir süre sonra ruhunuzun, gölün turkuaz renginde durulduğu ve yıkandığı-nı, rahatladığınızı ve içinizin huzur dolduğunu hissedeceksiniz. Suyun rengi, akışı resmen karşı durulmaz bir şekilde efsunluyor insanı. Mavi Göl, doğa turizmi alanında o kadar öne çıkar ki, tanıtım videosu İstan-bul’da tüm toplu taşıma araçların-da bir günde 18 Defa gösterilerek, 3.8 milyon kişiye ulaşmış! Sanmı-yoruz ki ülkemizde misli menendi daha olsun Mavi Göl’ün… (Evliya Çelebi’ye selamımız olsun!)

Tabiat parkımızda öne çıkan ve en çok ziyaret edilen bu iki doğal güzelliği gördükten sonra sıra asıl görmemiz gereken bölüme geçi-yoruz. Mihmandarımız Giresun Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünden Peyzaj Mimarı Zerrin Akbay ile Metin Koç, öğlen saatleri olmasına karşın bizi uyarı-yorlar: “Karanlık çökmeden turu-muza başlayalım.” şaşırdık. Topu topu 3 bin metrelik orman içi bir patika/yol yürüyeceğiz. Ne var ki!

Meğer dedikleri kadar varmış! Pamukkale’yi aratmayan traver-tenlerin bulunduğu en üst nokta-dan aşağıya doğru inen kayrak taş-

lardan örülmüş patikadan inerken insanı şaşırtan görüntüler çıkıyor karşımıza. “Ülkemizde dağınık halde görülen birçok doğa harika-sı unsuru bir arada görebileceği-miz bu tabiat parkında mağaralar, travertenler, subasar ormanları, birden fazla şelale ve çağlayan, so-dalı sular (kızıl su ve şifalı sodalı), tarihi değirmen ve birden fazla yü-rüyüş rotası ile farklı bir ambiyans meydana getiriyor.” 500 hektarlık bir alanda yukarıda saydığımız

Şimşir Ormanı

Traverten

YEŞİL DÜNYA 55SAKLI KÖŞELER

Page 58: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

özelliklerin tümünün bir arada ve aynı anda görülmesi Kuzalan Ta-biat Parkı’nı eşsiz yapmaya yetiyor bizce… Tabiat parkının kendine has doğal güzellikleri bulunmak-ta… Bölgede çıkan kalkerli sular yaklaşık 800 m boyunca vadi oluş-turmuş, vadi boyunca beyaz kalker aynı Pamukkale’deki gibi oluşum-lar yapmıştır. Taşpınar deresi ve Harmanların deresiyle birleşen bu sular hat boyunca 5 adet şelale, 1 adet de mağara bulunmaktadır.

Bu mağaranın içerisinde sarkıt ve dikit oluşumları görülmeye değer. Mağara incileri toplayabilirsiniz. Mağaranın kuzeyinde bulunan değirmenin olduğu alanda eşsiz görünümde bir şelale bulunmak-tadır. Kalkerli suların gözelerinin bulunduğu mevkide anıt ağaç özel-liği gösteren Kayın, Göknar ve La-din ağaçları bulunmaktadır. Var da var! Hangi birisini sayalım.

Turu tamamlayıp aşağıya, yola doğru indiğimizde farklı bir geze-genden çıkmışa döndük. Her şey olağanüstüydü. Bir ‘orman banyo-sun’dan çıkmış gibiydik adeta.

Şehrin tozu, dumanı, trafiği derken betonların arasında do-ğadan uzak ve yapay parklar, bir ağaç görsek sevinir hale geldiğimiz sınırlı kent hayatımızda Kuzalanı mutlaka görmenizi öneririz. Ül-kemizde birbirinden güzel birçok türlü Tabiat Parkı var kuşkusuz. Ama bunların çoğu salt tek bir ‘özellikleriyle’ öne çıkmaktadır. Oysa Kuzalan Tabiat Parkı bünye-sinde barındırdığı birçok özelliğiy-le başka ama bambaşka türlü…

Kuzalan Tabiat Parkımızda gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı şimdi siz ‘duydunuz mu’?

Demirli Su

YEŞİL DÜNYA56 SAKLI KÖŞELER

Page 59: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

KUZALAN TABİAT PARKI GENEL BİLGİLERİ• 09.05.2013 tarihinde Tabiat Par-

kı olarak ilan edilmiştir.• Giresun ili Dereli ilçesi sınırları

içinde yer alır, ilçe merkezinden 13 km’lik asfalt yol ile alana ula-şım sağlanabilir.

• Tabiat Parkı 500,8 ha. alanı kapsar. Alan orman ekosistemi, akarsu ekosistemi, şelale eko-sistemi, mağara ekosistemi, göl ekosistemi ve kaya ekosistemle-rini bünyesinde barındırır.

• Alan Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Karışık İbreli ve Yapraklı Orman örtüsüne sahiptir. Orman örtü-sünü Doğu Ladini, Doğu Kayını, Gürgen, Meşe, Göknar ağırlıklı olmak üzere Kestane, Akasya, Akçaağaç, Çınar, Karaağaç, Ka-vak, Söğüt gibi zengin tür çe-şitliliği sağlar. Tabiat parkında 60 farklı familyaya ait 129 bitki türü ve 154 omurgalı hayvan tü-rünün varlığı tesbit edilmiştir.

• Alanda anıtsal niteliği olan Doğu Ladinleri, Doğu Kayınları, Gök-nar ve Porsuk ağaçları bulun-maktadır.

• Alandaki en görkemli şelale Gi-resun - Şebinkarahisar Karayolu üzerinde bulunan Aksu Çayı’na dökülen Kuzalan Şelalesi’dir. Şelale yaklaşık 20 metre düşüşe sahiptir.

• Yine Şebinkarahisar – Giresun Karayolu kenarından akan Gök-su Deresi Karadeniz Bölgesi’nin bilinen tek sodalı deresidir. Bu dere üzerinde farklı büyüklük-lerde çanak şeklini almış beş adet göl bulunmaktadır. Karla-rın eridiği Mayıs ayından sonra yeşilden maviye renk değiştiren bu göller Temmuz ayından itiba-ren turkuaz rengine bürünmek-tedir.

• Alan içerisinden geçen Harman-lar ve Taşpınar Dereleri üzerinde büyüklü küçüklü altı adet şelale bulunmaktadır. Bu şelalelerin aktıkları noktalarda birçok farklı yapıda traverten oluşumları bu-lunmaktadır.

• Bu derelerin oluşturduğu gü-zergâh üzerinde sarkıtlardan oluşan mağara oluşumları yer almaktadır.

• Alan içerisinde çok sayıda yer-den kaynayan mineralli, demirli, kükürtlü su gözeleri bulunmak-tadır.

• Alanda üç ayrı bölgede saf şimşir meşçereleri ve subasar ormanla-rı bulunmaktadır.

• Traverten oluşumlarının baş-ladığı noktadan itibaren yoğun orman dokusu içerisinde yer alan 2000 m’lik bir yürüyüş par-kuruyla alandaki tüm bu zengin-likler görülebilmektedir. Tüm bu kaynak değerlerinin çeşitliliği ile alan milli park olmaya değer en-der bir tabiat Parkıdır.

• Alan içerisinde bir adet kır kah-vesi, tanıtım birimi ve ziyaret-çilerin günübirlik kullanıma yönelik kamelyalar, çocuk oyun alanları, piknik üniteleri ve oto-park alanları bulunmaktadır.

• Alanda doğa yürüyüşü, foto sa-fari, yaban hayatı gözlemcili-ği, oryantiring, tabiat eğitimi, bilimsel araştırmalar, botanik turizmi, gastronomi, manzara seyri, günübirlik rekreasyon faa-liyetleri yapılabilecek etkinlikler arasında sayılabilir.

YEŞİL DÜNYA 57SAKLI KÖŞELER

Page 60: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ÜLKEMİZDEKİ SIRTLANLARIN AFRİKA’DAKİ SIRTLANLARDAN FARKI BENEKLİ DEĞİL ÇİZGİLİ OLMALARIDIR. GENELDE GECELERİ TEK BAŞLARINA DIŞARI ÇIKAR, LEŞLER-LE, İNCİR, KARPUZ, KAVUN GİBİ GENİŞ BİR YEMEK MENÜSÜYLE BESLENİRLER. BUGÜN HÂLÂ YERYÜZÜNÜ TERK ETMEMELERİNİN, HAYATTA KALMALARININ EN BÜYÜK NEDEN-LERİNDEN BİRİSİ BUDUR.

Çizgili Sırtlan

Ülkemizdeki sırtlanların Afrika belgesellerindeki sırtlanlardan far-kı benekli değil çizgili olmalarıdır. Genelde geceleri tek başlarına dı-şarı çıkar, leşlerle (ölü hayvanlar), incir, karpuz, kavun gibi geniş bir yemek menüsüyle beslenirler.

Bugün hâlâ yeryüzünü terk et-memelerinin, hayatta kalmaları-nın en büyük nedenlerinden birisi budur. Leşlerle beslendiği için ölü hayvanlarda meydana gelen mik-ropları da önlerler. Aslında doğa-nın çöpçüleri, temizleyicisidirler. Bu sebep ile bazı bulaşıcı hastalık-ların yayılmasını ve başka canlılara bulaşmasını önlemiş olurlar.

Çizgili Sırtlan, Hatay Kırıkhan kırsalında fotoğraflanmıştır. Ya-şadığı alanda ülkemiz için önemli olan endemik türlerden olan Hatay Dağ Ceylanı’nın yaşam alanıdır… Ayrıca bölgede Tilki, Kurt, Yaban Domuzu, Oklu Kirpi, Uzun Kulaklı Çöl Kirpisi Yaban Kedisi gibi nadir türlerde bulunmaktadır. Kuş çe-şitliği olarak da Kızıl Şahin, Kınalı Keklik, Yılan Kartalı, Kerkenez, kış aylarında Tahtalı gözlemlediğim bazı türlerdir…

İdris ÖLMEZ Yaban Hayatı Uzmanı

YEŞİL DÜNYA58 ARAŞTIRMA

Page 61: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

TanımıKingdom: Animalia Phylum: Chordata Subphylum: Vertebrata Class: Mammalia Order: Carnivora Suborder: Feliformia Family: Hyaenidae Genus: Hyaena Species: Hyaena hyaena Subspecies: Hyaena hyaena syria-cus

Çizgili Sırtlan, kirli açık sarı-be-yaz üzerine değişen enlerde siyah şeritleriyle kolaylıkla tanınabilir. Ensesinden beline kadar sert ve dik kıllardan oluşan bir yele bu-lunur. Yele kıllarının ucu siyahtır. Kulak kenarı ve içi beyaz, boyun ve çene altı siyahtır. Ön ve arka ayak-ları 4 parmaklıdır ve ön bacaklar arka bacaklara oranla daha uzun-dur. Kafa iri ve kulaklar büyüktür. Başın küt bir görünümü vardır. (Turan, 1984)

Sırtta bulunan yele istenildi-ği zaman (kavga, heyecan, korku anlarında) dikleşir ve bireyin ol-duğundan %38 daha büyük görün-mesini sağlar.

Sanıldığının aksine köpekgiller değil kedigiller daha yakın akraba-dırlar.

Habitatı Steplerde, yarı çöllerde, kaya-

lıklı ve seyrek ağaçlıklı yamaçlarda ek olarak Anadolu’da maki ve or-manlık alanlarda da yaşar. Kaya-lıklar, çatlak ve gedikler ve derin vadilerde yuvalanır. Afrika’da daha güçlü kuzeniyle aynı ortamda bu-lunduğu bölgelerde rekabetten do-layı açıklık bölgelerde bulunmaz.

Yayılışı ve Yerel AdlarYurdumuzda Marmara’nın gü-

neyi, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu illerimizde yayılış gösterir. Ça-nakkale, Bursa, Balıkesir, Kütah-ya, Afyon, İzmir, Denizli, Aydın,

Çizgili Sırtlan, kirli açık sarı-beyaz üzerine değişen enlerde siyah şeritleriyle kolaylıkla tanınabilir. Ensesinden beline kadar sert ve dik kıllardan oluşan bir yele bulunur. Yele kıllarının ucu siyahtır. Kulak kenarı ve içi beyaz, boyun ve çene altı siyahtır. Ön ve arka ayakları 4 parmaklıdır ve ön bacaklar arka bacaklara oranla daha uzundur. Kafa iri ve kulaklar büyüktür. Başın küt bir görünümü vardır.

YEŞİL DÜNYA 59ARAŞTIRMA

Page 62: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Muğla, Antalya, Burdur, Mersin, Adana, Niğde, Hatay, Kahraman-maraş, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Adıyaman, Batman, Siirt, Şırnak ve Hakkâri illerinde yaşa-mıştır. Bu illerin çoğundan 1980 sonrası kayıt mevcut olup 2000 sonrası kayıtlar belirli iller için geçerlidir. İç bölgelerdeki illerden (Kütahya, Afyon) uzun süredir ka-yıt yoktur.

BeslenmeDiğer yırtıcıların avladığı hay-

vanların kalıntıları, leşler, hasta, sakat, zayıf düşmüş hayvanlar, böcekler, yakalayabildiği küçük memeliler, kavun, karpuz ve üzüm gibi meyveler, bazı sebzeler, yaba-ni yemişlerle beslenebilir. Yaşam alanı içerisinde bulunan çöplük alanlarını da ziyaret eder.

BiyolojisiYıl boyu üreyebilir. Üreme 2-3

yaşından itibaren gerçekleşir. 88-92 günlük hamilelikten sonra si-yah renkli 1-6 yavru dünyaya gelir. Kızgınlık 1 gün sürer ve çiftleşme 15-20 dakikalık periyotlarla tüm gün devam eder. Yavrular 1 aylık

olduktan sonra anne ine yiyecek taşımaya başlar ve yaklaşık 1 yıl yavrulara bakıcılık yapar. Emzirme 1 yıl kadar sürebilir ancak genel-de 4. aya kadar düzenlidir. Çizgili sırtlanlar yaklaşık 15 yıl yaşar. Sert alan korumacı bir tür değildir.

GöçüYerel ve bölgeseldir göç etmez.

PopülasyonuTürkiye popülasyonunun du-

rumu tam olarak bilinmemekle beraber besin bulabildiği ve insan etkisinden kaçabildiği noktasal bölgelerde (ıssız vadiler, zeytinlik-ler gibi az kullanılan tarım alan-larının doğal alanlarla birleştiği bölgeler, bazı uygun olmayan or-manlık alanlar) küçük popülasyon-lar şeklinde barınabilmektedir.

DavranışlarıYalnız bir hayat yaşadığı dü-

şüncesinin aksine Çizgili Sırtlan-lar, yalnız dolaşıp yuvalanma böl-gesinde sosyal bağlar oluşturan ve küçük gruplar halinde yaşayan bir türdür. Nadiren grup halinde dolaştığı görülür. (Antakya, Kü-

Sırtta bulunan yele istenildiği zaman (kavga, heyecan, korku anlarında) dikleşir ve bireyin olduğundan %38 daha büyük görünmesini sağlar. Sanıldığının aksine köpekgiller değil kedigiller daha yakın akrabadırlar.

YEŞİL DÜNYA60 ARAŞTIRMA

Page 63: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

çük Dalyan köyünde ahıra girmeye çalışan 6 bireylik bir gruptan 2’si vurulmuştu). Genç bireyler yav-ruların büyümesinde yardımcı rol oynarlar.

Çizgili Sırtlanlarda anal bezler ve salgılar çok önemlidir. Karşı-laşmalar önce burun sonra anal bezlerin koklanması şeklinde ri-tüelleşmiştir. Gençler erişkinlere boyun eğer şekilde kendilerini su-narlar. Erişkinler arasındaki kav-galar bireylerin birbirlerinin yanak ve çenelerini ısırmaya çalışması şeklinde olur ve kaybeden birey arka kısmını baskın bireye çevire-rek anal bezleri sunar. Patikaların düzenli beslenme alanlarının ve yuvaların işaretlenmesi yine bu bezlerle gerçekleşir. Kendilerinden büyük (Aslan, Kaplan) yırtıcılar-dan uzak durmayı tercih ederler (~50m). Pars ve Çita gibi yırtıcıları leşten uzaklaştırabilirler ve leş ba-şında birden fazla birey görülebilir. Benekli sırtlanlardan uzak durma-yı tercih ederler ve leşi teslim eder-ler. (Animal Diversity Web)

Yerel AdlarAndık, Yeleli Kurt, Ala Canavar,

Sırtlan, Zırtlan, Öcü, Heftar (Gü-neydoğu), Dab’a (Hatay)

Ses-ÖtüşüBenekli kuzenlerinin aksine

sesle iletişim azdır. Hafif hırlama ve diğer sesler tür içi karşılaşma-larda çıkarılır.

Kaynaklar• Turan N., 1984. Türkiye’nin Av ve

Yaban Hayvanları, Memeliler • Animal Diversity Web • animaldiversity.ummz.umich.edu/

site/accounts/information/Hyaena_hyaena.html Kasparek M., Kasparek A., Gözcelioğlu B., Çolak E., Yiğit N., 2004. On the status and distribution of Striped Hyaena, Hyaena hyaena, in Turkey. Zoology in the Middle East 33, 2004: 93–108

YEŞİL DÜNYA 61ARAŞTIRMA

Page 64: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI VE ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 11 MİLYON FİDANI TOP-RAKLA BULUŞTURUYOR. 11 KASIM 2019’DA SAAT 11:11’DE, 81 İLDE 11 MİLYON FİDAN DİKİ-LECEK VE TÜRKİYE GUINNESS REKORLAR KİTABI’NA ADAY OLACAK.

Saatlerinizi “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, Rekora Koşuyoruz

YEŞİL DÜNYA62 MANŞET

Page 65: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Tarım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün bir-likte yürütmüş olduğu çalışmalar neticesinde gerçekleşecek olan 11 milyon fidanın aynı anda toprakla buluşacağı etkinlikle ilgili Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’den bir açıklama geldi.

Pakdemirli açıklamasında; 11 Kasım saat 11:11’de yapılacak olan rekor fidan dikimi etkinliğinde, 1 milyon kişinin 2023 farklı lokas-yonda 11 milyon fidanı toprakla buluşturacağını belirtti.

Yapılacak olan etkinliğin, yanan alanlarla, köy okulları ve köy yolla-rı başta olmak üzere okul bahçe-lerinden yol kenarlarına, kamusal alanlardan bozuk orman sahaları-na, askeri birliklerden ibadethane ve sağlık ocağı bahçelerine kadar ağaçlandırma çalışması yapılabi-

lecek bütün potansiyel alanlarda gerçekleştirileceğini ifade etti.

Bakan Pakdemirli, “11 Kasım saat 11:11’de yapacağımız etkin-likte yaklaşık 1 milyon vatan-daşın fidan dikimine katılımını bekliyoruz. Öğrencilerden askeri birliklere, sivil toplum örgütlerin-den kamu kurum ve kuruluşlarına, esnaftan işçilere kadar toplumu-muzun bütün kesimlerinden va-tandaşlarımızın katkılarıyla 81 ili-mizde, 2023 farklı lokasyonda aynı anda vereceğimiz startla 3 saatlik bir zaman diliminde 11 milyon fidanı toprakla buluşturacağız.” dedi.

Ayrıca etkinliğin, Orman Genel Müdürlüğü taşra birimlerinin ko-ordinasyonunda yürütüleceği bil-gisini veren Pakdemirli, çalışmala-rın, valilikler, il milli eğitim, sağlık

YEŞİL DÜNYA 63MANŞET

Page 66: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ve emniyet müdürlükleri, askeri birlikler ve belediyelerle iş birliği içinde gerçekleştirilmesinin plan-landığını da ifade etti. Etkinlikle ülke genelinde yürütülen ağaç-landırma çalışmalarının dünyaya duyurulmasını hedeflediklerini belirtti.

Orman ve Tarım Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün resmî sitesinde ise konuyla ilgili yapılan açıklama şu şekilde;

Saatlerimizi 11 Kasım 2019 Saat 11:11’e Ayarladık.

“Ülkemizde ağaç ve orman sevgisini geliştirmek, toplumun bütün kesimlerinin çevreye olan duyarlılıklarına katkı sağlamak, özellikle son aylarda çıkan orman yangınları neticesinde zarar gö-ren alanların yeniden ağaçlandır-ma konusunda vatandaşlarımızın yoğun taleplerine karşılık vermek ve toplumda çevre konusunda far-

kındalığı artırmak, Ülke genelinde yürüttüğümüz ağaçlandırma ça-lışmalarını Dünya’ya duyurmak, dikkatleri ülkemizin bu konuda yürüttüğü başarılı çalışmalara çek-mek ve yapacağımız başvuru ile Guinness Rekorlar Kitabı’na gir-mek maksadı ile;

Öğrencilerden, askeri birlik-lere, sivil toplum örgütlerinden kamu kurum ve kuruluşlarına, esnafından işçisine, kısaca 7’den 77’ye toplumun bütün kesimlerin-den katılacak vatandaşlarımızın katkılarıyla 11 Kasım 2019 günü saat 11:11’de 81 ilimizde 2023 farklı lokasyonda aynı anda vere-ceğimiz startla 3 saatlik bir zaman dilimi içerisinde ülke genelinde 11 milyon adet fidanı toprakla buluş-turacağız.

11 Kasım 2019 günü Genel Müdürlüğümüz taşra birimlerinin koordinasyonunda yürütülecek

YEŞİL DÜNYA64 MANŞET

Page 67: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

olup çalışmaların, valilikler, il milli eğitim müdürlükleri, askeri birlik-ler, il sağlık müdürlükleri, il em-niyet müdürlükleri, belediyeler ve köy muhtarlıkları ile işbirliği içeri-sinde gerçekleştirilecektir.

Etkinlik, yanan alanlarla birlik-te, köy okulları ve köy yolları başta olmak üzere okul bahçelerinden yol kenarlarına, kamusal alanlar-dan bozuk orman alanlarına, aske-

ri birliklerden ibadethane ve sağ-lık ocağı bahçelerine kadar kısaca ağaçlandırma çalışması yapılabi-lecek bütün potansiyel alanlarda gerçekleştirilecektir.

Aynı anda tüm Türkiye’de ger-çekleştirilecek; yeşilin her tonuyla toprağa hayat, canlılara nefes ola-cak bu anlamlı çevre seferberliğine tüm vatandaşlarımız davetlidir.”

YEŞİL DÜNYA 65MANŞET

Page 68: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

BU DEFA PORTRELER KÖŞEMİZDE MUHTEREM OKUTUR’U AĞIRLADIK. 30 YIL BOYUN-CA TÜRKİYE’NİN BİRÇOK BÖLGESİNDE AŞKLA ÇALIŞAN BİR PORTRE ÇIKTI KARŞIMIZA. GİTTİĞİ HER YERDE SORUN ÇÖZME YETENEĞİ İLE KARŞILAŞTIĞI HER ZORLUĞUN ÜSTE-SİNDEN GELMİŞ, KİMSEDEN BEKLENTİSİ OLMADAN ÜZERİNE DÜŞEN VAZİFESİNİ CAN-I GÖNÜLDEN YERİNE GETİRMİŞ. GİTTİ HER YERİ AĞAÇLARLA BEZEMEYİ KENDİNE EN BÜYÜK VAZİFE BİLMİŞ BİR MESLEK AŞIĞI O. MİLYONLARCA FİDANIN YETİŞTİRİLMESİNE VE AĞAÇLAMA SAHALARINA DİKİLMESİNE NEZARET EDEREK BİRÇOK SAHANIN ORMAN HALİNE GELMESİNE ÖNCÜLÜK ETMİŞ.

“Hâlâ Gördüğüm Her Boşluğa Fidan Dikesim Geliyor”

Muhterem Okutur İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’n-den 1951’de mezun olmuş ve Kah-ramanmaraş Orman İşletme Mer-kez Mühendisi olarak başlamış. 2 sene Maraş’ta Orman İşletmesinin her bölümünde çalıştıktan sonra Ağaçlandırma ve Fidanlık Bölü-mü’nü seçmiş çünkü daha faydalı olacağıma inanmış.

Okutur’a göre mesleğinin en önemli yanı tohumdan fidan ye-tiştirip, ağaçlama yapmak; uzun ve meşakkatli bir iş olması. Mes-leğinin kendisine heyecan veriyor olmasıymış. Onun için orman ül-kenin en önemli varlığı. “Zamanı-mızın gençliği de bunu farkında değil maalesef.” diyerek hüzünleni-yor. “Büyütüp kollamak gözetmek gerek.” diye de ekliyor sözlerine.

Ormanların insanlık için neyi temsil etiğini ve neden önemli olduğunu konuştuğumuz zaman verdiği cevap da çok derin bir an-

lam taşıyor, şöyle diyor asırlık çı-nar; Hayattır, candır. Daha ne ol-sun. Hayat olmadan can olmadan neyin anlamı var ki? Bu yüzden koruyup gözetmek emek vermek gerek.

Ormana ağaca doğaya âşık olan Muhterem Okutur’la konuşmamı-zın akışı mesleğine yapmış olduğu en önemli katkısının ne olduğuna gelince şöyle bir ifade kullanıyor kendisi; bu zorlu bürokrasi engel-lerinin kaldırılmasında yardımcı olmak olarak ifade ediyor. Mesela fidanlık müdürlerine ita amirlik-lerinin verilmesi gibi. Bunlar hep uzun meşakkatli işler oldu ama ba-şardık. İnsan azmedince mutlaka sonuç alıyor.

Orman Genel Müdürlüğü’nün ağaçlandırma konusunda yapmış olduğu çalışmalardan açılıyor söz ve kendisinden sahada aktif olarak çalıştığı zamanları anlatmasını is-tiyoruz, o dönemlerde ağaçlandır-

Aykut İNCE Orman Endüstri Mühendisi

YEŞİL DÜNYA66 PORTRE

Page 69: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Muhterem OKUTUR

maların nasıl yapıldığını anlatıyor bize; 1950’li yıllarda Orman Genel Müdürlüğü’nde bir ağaçlandırma hevesi başladı. Dediler ki Türki-ye’de ağaçlandırma yapalım, ben de bir tane genç mühendislerden gönderelim.

Genel Müdürlükte bir heves de-diğim gibi yenilik Amerika’ya birer sene staja gönderdiler Amerika’da öğrenin gelin onlar ne yapıyor-larsa biz de ona göre Türkiye’de ağaçlandırmaya yön verelim. Daha ziyade suni ağaçlandırma yapalım diye adamlar Amerika’ya gitti daha sonra Türkiye’ye geldiler. Onlar da gelince 9. Şube diye bir şube kurul-du. Ağaçlandırma şubesi doğrudan doğruya Talat Eren başına getiril-di. Bir kısmı İtalya’da ihtisas yaptı, bir kısmı Amerika’da böylece Tür-kiye bir ağaçlandırma seferberliği-ne girdi. O zaman fidana çok ihti-yaç var tabii.

Öylesine doğa aşığı bir insan var ki karşımızda kendisi “Bölge Şefliği” yapmak istememiş “Neden böyle bir makamı reddettiniz?” dediğimizde bakın nasıl anlatıyor bunun nedenini; 1954 yılı seçimin-den sonra tayinim çıktı. O dönem Maraş’ta çalışıyorum. İşletme Mü-dürü izin alır gider seçim zamanı. İşletme Müdür Muavini evlenme-yi bahane etti, o da izin aldı gitti. Merkezde mühendis ben kaldım. İşletmeye vekalet etmek mecbu-riyetinde kaldım, Maraş’ın seçim zamanında. O seçimi atlat da dedi rahmetli Başmüdürümüz Mücahit Şaylan bana söz verdi. Ben dedim “Ben Bölge Şefliği yapamam.” de-dim. O da bana “Neden?” dedi. Ben de anlattım; Kesilmiş bir ağaç gördüğümde oturup ağlayasım ge-liyor. Sahip olamıyorum. Bölge Şefi bütün ağaçlara sahip olabilir mi? Yoldan geçerim güzel bir ağaç he-

YEŞİL DÜNYA 67PORTRE

Page 70: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

men bir parça bez alır, bağlardım ki burayı ziyaret görsünler, ağacı kes-mesinler, yani böyle ormanı gezer-ken dikkatimi çeker o güzel ağacı aman keserler diye bez bağlardım. Bu yaşa geldim hâlâ gördüğüm her boşluğa fidan dikesim geliyor…

Yine o dönem bölge şefliğini de vekaleten idare ediyorum. Maraş Eloğlu Bölge Şefliği var. Maraş’a en yakın 20 km yol üzeri daha zi-yade gelişmemiş köy vaziyetinde, köy halinde o bölge, şefliğine ve-kaleten beni oraya gönderdi yine merkezden işlerim bittikten sonra. Ben Bölge Şefliği yapamam dedim. Mücahit Şaylan de beni severdi, kendisine dedim ki “Ben fidanlığa geçeceğim, başka çare yok ben fi-danlıkta çalışacağım.” Bana “Peki, söz veriyorum, seçim bitsin, he-men.” dedi. Tayinimde çıktığı hal-de dedi ki “Otur, burada kal, bek-le.” İşletmeye sahip çıktık.

Ondan sonra beni Bedirge’ye gönderdiler. 1954 yılı seçim bitti, akabinde. Bölgeyi teslim edecek kimse yok daha. Duydum ki benim sınıf arkadaşım Rasim Bolca var, İstanbul’da Bölge Müdürlüğü yap-tı. Eloğlu’nu çekmiş kurada. “Yahu hiç durma gel.” dedim. “Niye?”

dedi. Ben de anlattım buraları ona “Maraş’a 20 km mesafede, yol üze-ri asfalt Bölge Şefliği’de yol kena-rında. İnsanları iyidir. Küçük bir yer …” şöyle iyi böyle iyi derken iyice övdüm çocuğa, kendisi de hala söyler.

Bedirge’den bahsederken göz-lerinden sevinç akıyor adete. Bu-raya emeği ve sevgisi başka belli. Bedirge’ye gittikten sonra müdür olmuş, bakın bu dönemle ilgili ne-ler anlatıyor bizlere;

6 ay sonra müdür oldum. Zaten ben müdürlük filan düşündüğüm mü var ben çalışıyorum boyuna… Külüstür kamyonlarla kamyonlar bozulur nasıl edeceğimi şaşırırım. Antakya uzak 1 cıvata için 20 km Antakya’ya git gel olur. O sırada Kayseri Fidanlığını lağv ettiler. Kayseri’de bir fidanlık vardı hiç ça-lışmıyordu yani, zaten toprağı da müsait değilmiş, zamanında kur-muşlar ama Kayseri fidanlığının makinistini kadrosunu olduğu gibi bize aktardılar. İyi bir usta vardı. O da geldi, hevesliydi. Gel buraya atölye kuralım dedi. Burada her şeyi kendimiz yapalım dedi. Bir tek bir cıvata lazım olsa 20 km gi-dip gelmezsek çalışmaz kamyon. Oraya tamirhane şeklinde bir şey kurduk.

Bedirge’de yalnız okaliptus üre-tilirdi bir de halk da Sulfata ağacı derlerdi. İskenderun tarafından gelir sulfata ağacı isterlerdi. Sulfa-ta yani sıtma ağacı manasına gelir. Onların ihtiyacını karşılayacak ka-dar da fidan yetiştiririm parasıyla gelir alır götürürler, öyle bir talep oldu ki, onlar da yanlış yola girdi, o zamanki Ziraatçıların tesiri. Biri mesela portakal bahçesi dikecek etrafına okaliptus diker. Artık fi-danları sıraya girerler 10.000 yetiş-tiririm yetmez 20.000’e çıkartırım fidan üretimini yetiştiremiyoruz.

Onun döneminde kendisinin ve işçilerin ne gibi şartlarda ça-

Bedirge Serinyol Fidanlığı1961

YEŞİL DÜNYA68 PORTRE

Page 71: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

lıştıklarını soruyoruz kendisine. Okutur’un mesleği için yapamaya-cağı şey yok gibi o kadar çok gayret etmiş ve fedakarlıklarda bulunmuş ki etrafındaki herkes buna saygı duymuş ve onlarda gayret etmiş. Bakın o günleri nasıl anlatıyor;

İşçilerimizin hepsi Serinyol’dan (Bedirge) gidip geliyordu. Yaya olarak mevsimlik işçilerdi. Kadro vermezlerdi. Ben de işçileri çoğalt-tım. Günde 400 -500 işçi gelirdi. Ekim sahaları süzeklerle sulanır. Teneke süzeklerle sulanır. Teneke doldurulur onlarla sulanır. Herke-sin yapacağı iş belli. Bir kişinin kaç m2’yi sulayacağı ona göre taksim ederim. Herkes geldiğinde işini bi-lir. Fidanları biz öyle yetiştirmeye çalıştık. Fidanlıkta çalışma öyle sonra bir duyduk ki sulama için Amerika’da yağmurlama tesisatı varmış. Benimde baştan beri sula-ma sistemlerine karşı hevesim var. Türkiye’de ithal etmek mümkün değil. Ne yapalım diye düşünüyo-rum . Türkiye’de yapalım dedim. Nasıl yapacağız peki? Bir tane bir yerden buldum getirdim . Al-manya’da çalışmış tornacım var-dı. Kardeşi Almanya’da çalışmış kendi de Antakya’da tornacılar. Dedim ki “sen şunlardan yapsana Ali Rıza.” O usta ve kardeşi –kafa-ları çalışır –örnek sprinkin aynısı yapmaya başladılar . Sprink ya-pıyoruz , Türkiye’de sprinkleri o ustaya yaptırdım . Sprinki getirip tecrübe edineceksin çalışacak, kaç m attığını. 5 m su atıyor ya 5m her yerde su vermesi lazım. Boş kutuları etrafa dizerdim me-sela 1 saat çalıştı ya o kovada biri-ken suyu ölçtük.

Yani püskürtecin Fiskiyenin etrafına kovalar dizdik hepsinin aynı miktarda su gidip gitmedi-ğine baktık. Onları ölçüp kontrol ettik. Böylece adam hakikaten aynısını yapmaya başladı. Artık sprink Türkiye’de yapılıyor.

Bir örnek verdim. Usta da onu geliştirdi. Bu sefer sprinkin üze-rinden okudum ki sprinklere en az 2 atmosfer (atm ) su lazım onun normal dönmesi için. Düşündük ne yapmak lazım diye, bir firmanın santrifüjü var. O santrifüj ancak tazyikli yapabiliyor. Türkiye’deki diğer santrifüjler o tazyiki vermi-yor . O ürünü gitti arkadaşımız buldu geldi, parçaladı, döktü yaptı. Onun aynısını yaptı.

İmkanların ne olduğu onun için adeta bir detay. Düşünün ça-lışmak için gittiğiniz yerde elektrik bile yok siz olsanız ne yapardınız? Zamanı ve mekânı iyi düşünün de-rim. Bakın o ne yapmış?

Çalışma alanlarına gittiğimde elektrik yok daha, fidanlığa gel-dim elektrik yok. Fidanlıkta elekt-rik yok. Su için kuyu eşersin o tek motorlu -benzinli- pompalar var, çalıştırırsın, kolla çevirirsin çalı-şır. İşini görür ama iki de bir arı-za yapar. Usandım. Kuyu eştiririm kuyu derine çıkar mesela 3m aşa-ğı inmelisin ki ancak suyu çeke-bilesin onunla. 7m’lik aşağıdan çekmez. Su seviyesi de aşağıda. Onları büyük havuzlu kuyular aç-tırdım kuyunun içine tekrar onları

indirtirim. Su basacak da yukarı o tamirhanenin arka tarafına da bir su deposu yaptırdım. Oradan su deposuna dolacak da o su depo-sundan evlere su gelecek sistem böyle. Bunu da o şekilde yaptım. Velhasıl-ı kelam adam santrifüjülü yaptı. Santrifüjü tamamen sıfırdan döktü, yaptı. Dökümünü de kendi yaptı. Gayet güzel yaptı hakikaten. Hemen ilk santrifüjü ben aldım.

Bu defa da santrifüjü besle-yecek su lazım. Besleyecek suyu da köylülerle ilişkili bir dere var o dereden özel kanalla bize gelir su. Artık su kıymetli, köylülerle da-valıyız köylüler suyumu çalarlar, bilmem neler ederler. Her gün 2-3 tane adam koymalıyım onun ba-şına suyu çaldırmamak için. 1 km mesafe vardı.

O su kanalını da kendimiz yap-tırmıştık. Ezelden beri devletin malı açmışız bizim olmuş. Arık işte, açık kanaldan gelir. Su gelir eee bunu biriktirmek lazım. Ne yapalım havuz yapalım diye dü-şündüm. Büyük bir havuz yapalım ki su biriksin. Santrifüjü de onun önüne koyalım onun yanında bas-sın suyu. Bu sefer pink boru lazım o suyu taa aşağıdaki sahaya götür-

Bedirge Serinyol Fidanlığı, 1961

YEŞİL DÜNYA 69PORTRE

Page 72: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

mek için ne yapalım? Kalktım Ka-rabük’e gittim Karabük’te her şey karaborsa sanki, Devlete satmaz-lar ya zorla 1 kamyon boru aldım.

Gittim fabrikadan aldım. Ba-şında durdum taa ki kamyona yük-lettim. Piyasadan kamyon tuttuk onu aldım Bedirge’ye getirdim.

Tohum meselesi günümüzde üzerinde en çok tartışılan mese-lelerden biri. Bedirge’ye diktiği tohumları nerden bulduğunu so-ruyoruz kendisine; Tohum önemli bir mesele, önceleri rastgele yer-lerden tohum topluyorduk, sonra-dan dediler ki Elit Tohumlar olsun, Elit ağaçtan olsun. Nerde var diye araştırdım. Silifke’de bir orman var dediler, yol kenarında bilmem ne ormanı. İşte oradan toplanır bir kısmı gelir. Ondan sonra baktık ki Yayladağı’ndaki ormanlar gayet gü-zel. Yayladağı’nda bir meşçere var. Kalem gibi ağaçlar, gayet düzgün. Ondan sonra dedim ki tohumları ben toplayacağım. Köylüler ağaca çıkmayı öğrenememişler ki, tohum toplamasını bilmezler. Burdan adam götürdüm. Onlara kancalar yaptırdım, kozalakları düşürtürür düşürtürür, toplatır getiririm. Ko-zalaklar gelir. Fidanlıkta pist yap-

tırdım, üstüne beton döktürdüm. Onun üzerine tohumları yayarım güneşte açılacak kozalaklar. Açıl-ması için orada sulanması lazım ki daha çabuk açılsın. Özel olarak fidanlıkta bir sergen yer yaptırdım, o sergen yerinde tohum ihtiyacı-mız kendim temin ettim.

Bir sorunla karşılaşmak onun için olağan bir iş gibi bakın kar-şılaştığı yeni bir soruna nasıl bir çözüm getiriyor Okutur; Tohum bozulurmuş ne yapmak lazım el-bette soğuk hava deposu lazım. Ben yaptırırım dedim. Diğer fidan-lıklarda var, bende niye yok. Eski-şehir Fidanlığı’nda varmış, bende de olacak. Kalktım buraya soğuk hava deposu yaptırdım. Bunun içindeki aletleri nerde, bulurum dedim. Kalktım İstanbul’a gittim, bir mühendis buldum. O da iyi ni-yetli bir adamdı. 10 gün kadar kal-dım, uğraştı, makinaları aldı.

Makinaları getirip kurdular, Bedirge’ye soğuk hava deposu yap-tırdım, dediler ki soğuk hava de-posunda, fidanlar 15 günde bir sö-külebilir, sökülen fidanlar da orda muhafaza edilebilir. Baya büyük bir şey yaptırdık, 1 oda büyüklü-ğünde.

Tohumu yazın depoya alıyor-duk. Zaten 10-20 çuval oluyordu. Diğer tarafa da ranzalar yapmıştık. Ranzalara fidanları, çıplak köklü fi-danları soğuk hava deposunda bek-lettik. Baktık ki işe yaramıyor, bu şekilde olmuyordu. Kafa yormaya başladım. Fidanlar demet yapılır. Demet şeklindeyken de ısınır. Yok olmada bu şekilde. Evvelden bize derler ki Amerika’dan öğrenmişler ya işçilerin başına bir torba asarlar, o torbaların içine koyarlar fidanla-rı, ordan fidanları çıkarır dikerler. Bu da olmaz dedim. Kutuya çeke-ceğim dedim. Kutu yaptırdım. Kul-lanmaya başladık, kutunun özelliği menteşe yerine lastik kullandım. Menteşe suda paslanır açılmaz, lastikler kestirdim onu yaptırdım ipini ters bağladım. Her kutuya 200 fidan konulur. Adam bir ye-rinden fidanı alır ipinden tutup kaldırınca kapak otomatik olarak kapanır. Öyle işçiye güvenmem. Ucundan tutup kaldırınca kapak kapanıyordu. O fidan kutusunu yaptırdım yani. Bundan sonra ar-tık demet fidan göndermek yok dedim. Neden bu kadar emek sarf ediliyor metre karesine şu kadar para verip arazi hazırlıyorsunuz, efendim ben fidan yetiştiriyorum, dikiyorsun. Fidan yolda ölüyor. Ölmüş fidan dikiyorsun. Ondan sonra kuruyor. Bir sene kaybedi-yorsun. O yere yeniden fidan dik-mek de zor. Bir sene sonra diktiğin fidanda büyümez. Bu seferde böyle bir sorun çıktı karşımıza.

Ben araştırmacılara daima önem veririm, bir gün fakülteden adamlar geldi. Dedim ki benim ma-ruzatım şu. Şu fidanı buraya dik-mişim gelecek yıl yerine tamamla-ma yapmışım ama büyümüyor. Bu neden? Kafa yordular profesörler, dediler ki bir senede toprak bünye-si bozuluyor, tozdan dolayı araya toz giriyor, bu yapı bozuluyor. Ya orayı yeniden işleyip eskiden hiç-

Bedirge Serinyol Fidanlığı, 1961

YEŞİL DÜNYA70 PORTRE

Page 73: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

bir şey yok gibi yapacaksın, yoksa olmaz dediler. Hakikaten de dedik-leri gibi bunun çaresini de bulmuş olduk. Onun için ne yapmak lazım; sağlam fidan dikmek lazım. Fidan-lıktan sökülecek, söküm ile dikim arası mümkün olduğu kadar kısa olacak ve fidan ölmeden dikilecek.

Uzak yerlere nasıl transfer edeceğimizi de çözmemiz gerekti tabii. Demet halinde gelip bizden alırlardı fidanları. Olmaz dedim herkes kutu yaptıracak. 200-300 tane kutu yaptıracaksınız. Kaç iş-çin varsa, mesela; 100 işçin var iki işçiye bir kutu yeterli. Mesela sahada 100 tane fidan kutun ola-cak, 100 tane kutun yolda olacak, 100 tane de bana vereceksiniz. De-

mek ki 300 kutu lazım olacak bu durumda. Ona göre kutu yaptırt-tım çocuklara. Olmadı, dedim ki fidanlığa birde hızar alayım dedik. Bedirge Fidanlığı’na bir de hızar al-dım, bu sefer kutuyu oradan imal etmeye başladım.

Karşılaştığı her soruna çözüm üretmiş olan bu asırlık çınara “Bunu nasıl ve neden yaptınız?” dediğimizde aldığımız cevap ise altın bir nasihat oluyor bizlere; “İşinizi severek yaparsanız sorun-lar insanı yıldırmaz. Aklınız daima çözüm üretmeye çalışır. İnsanın doğası budur. Ben mesleğimi çok seviyordum. Ağaçları da öyle. Bu yüzden hiç kimseden bir şey bekle-medim. Elimdeki imkanları birbi-rine denkleyerek çözüm ürettim.”

Hatay Serinyol’da görev yapı-yor bir dönem. Tabi kendisi oraya gittiğinde yine imkanlar kısıtlı ve elektrik yok. Ne mi yapıyor ken-disinden dinleyelim; “Orada izoe-lektiriğe bağlı hat İskenderun’dan geçer. Yüksek gerilim hattı var, 30.000 watt. O bizim fidanlığın içinden geçer. İskenderun’a gider. Yazdık, vermiyorlar, elektrik yok biz hattı deldirtmeyiz dediler. Na-sıl yapacağız? Trafo getirteceğiz, her şeyi aldıracağım ama hattı del-dirmeyiz diye tutturdular. Deldir-meyiz diyende özel şirket yani.

Bir gün Abdulkadir Çinçin diye bir müdürü vardı oranın. İl mü-dürü. Fidanlığa geldi, fidan sordu. Fidan yok dedim. Nasıl yok dedi. Yok, vermem dedim. Niye dedi. Şu hat geçiyor elektrik vermiyorsunuz ben niye fidan vereyim dedim. Söz verdi, ben başındayım sen yaz ben müsaade edeceğim dedi. Ondan bir yazı aldım, trafo kurulmasında mahsur yok diye bir yazı verdi.

Müsaade aldım. Trafo alaca-ğım ama şimdi de Türkiye’de trafo yok. İthalde yasak. Tanıdığım bir mühendis vardı, ben yaptırırım bunu dedi. Nasıl yaptıracaksın

Bedirge Serinyol Fidanlığı1961

YEŞİL DÜNYA 71PORTRE

Page 74: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

dedim. Almanya’dan gelen, merdi-ven altı çalışan 2 tane işçi var, bu adamlar çok güzel trafo yapıyorlar dedi. Yapsınlar dedim. 50 kalaylık 30.000 wattan 220’ye düşürecek bir trafo lazım. Yapabilirler mi? Yaparlar ama dedim. Ben olmadan evvel götürür teknik üniversiteden kontrol ettiririm dedim. Onlar ra-por vermeden satın almam dedim. Tamam dedi. Bir gün haber geldi ki trafonuz hazır dediler kaç bin lira dedim. 7 bin lira dediler. Tamam, o zamanki paraydı. Bende kalktım İstanbul’a gittim. Ankara’dan mü-saade ettiler. Arabayla gittim.

Gittik oraya adam trafoyu yap-mış. Teknik üniversiteye götür-dük. Teknik üniversite de kont-role girecek. En az 50.000 woltta tahammül etmesi lazımmış. Tek-nik üniversitede makina bağlandı

test edildi. Patlarsa bütün emekler boşa gidecek. Bekledik, kaideye göre teknik üniversite tamam bu uygundur diye rapor verdi. Trafo-yu aldım geldim. Kulesini yaptır-dım, elektriği yaptırdım. Çinçin’in de sözü üzerine elektriği bağlat-tım. Herkes şaşırdı. Dağ başında elektrik yanıyor. Reyhanlı’dan gö-rülüyordu, elektrik yandığı. Elekt-rik direkleri diktirdim onlara hat yapılacak. Kime yaptıracağım. Çin-çin’lerin ustası vardı, dedim ki gel bunları sen yap o da güzelce yaptı. Evlerin tesisatları döşendi. Evlerin elektriğini hep onlara yaptırdım.”

Bir dönem Adana’da bulunuyor ve elbette orada da Bucak Fidan-lığı’nın kurulmasına büyük katkı sağlıyor. Ülkemizin çeşitli yerle-rinde yapmış olduğu o denli büyük ve güzel işler var ki konu Antal-

ya’dan açıldığında ise bakın neler anlatıyor; “Benden önce Antal-ya’da fidan dikerler, kendi haline bırakırlarmış. Baktım ki fidanlar dikilmiş, şubat ayında iki karış ot var. “Neden bu otlar duruyor?” de-dim. “Ot mücadelesi Mayıs ayında olur…” dediler. Mayıs ayında ot iyi-ce büyüyor, fidanı boğuyor, zarar verdikten sonra ne gereği var. Ben Ocak ayında çaba yaptırdım. Kum-luca’da. Fidanlar gelişmeye başladı. Fidan boğulduktan sonra çapa mı olur? Bunlar bekler ki son yağ-murlar dursun da Haziran ayında Mayıs ayı sonunda çapa yapsınlar. Ot boğulduktan sonra çapa mı ya-pılır? Sistemi değiştirdim. Orda Kumluca tarafında büyük sahalar-da ağaçlandırma yaptırdım. En çok orda yangın çıkardı zaten. Köylü-ler orayı yakarlardı. Meğer tarla açmak için yakarlarmış. Ben de bunun önüne geçmek için hemen yangın sahasına boş alanlara dikim yaptırırdım, mecburen dururlardı.

Antalya’da bir de fidan dikim siteminde sorunlar vardı onlara da müdahale edip çare bulmak yine bana düştü. Fidan dikimlerin-de çok geç kalınıyor ve neredeyse fidan kuruduktan sonra dikim yapılıyordu. Dikilenlerin çoğu ku-rumuş, öyle başarılı bir ağaçlandır-ma da yoktu yani. Her yeri gezdim beğenmedim. Dedim ki “Bundan sonra fidanı dikeceğiz bir ay sonra otlar çıkınca hemen çapaya girece-ğiz.” O şekilde çapa yapma sistemi-ni getirdim.

Geniş sahalarda ağaçlandırma-lara başladım Burdur’da. Zeytin-köy Fidanlığı vardı. Bir merkezi var, Başmüdürlük merkezinde kü-çük bir yer çoğunlukla çiçek filan yetiştirilirdi. Zeytinköyü Fidanlı-ğı’na önem verdim. Yağmurlama tesisi yaptırdım, fidanlığın kapasi-tesini artırdım.

Orda sadece Kızılçam yetişti-riyorduk. Zaten Karaçam engin

Antakya (1900 - 2016)

YEŞİL DÜNYA72 PORTRE

Page 75: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

yerde yetişmez. Ağaçlandırma ça-lışmalarına başladık. Önemli olan ağaçlandırma yaptıktan sonra ba-kım yapmak, bir de toprağı iyi iş-lemek. Kaide şu; toprak ilkbaharda işlediysen sonbaharda fidan diki-mi kalırsa o topraktan randıman alınmıyor. Fakülteden profesör ve asistanlar gelmişti onlara sormuş-tum, onlar da demişti ki; toprağın bünyesi hemen bozulur rüzgâr-dan, oraya toz girer, bünyesi çabuk bozulur. Toprak işlenmemiş hale gelir. Ben onun için beklerim, son-bahardan evvel araziyi işletirim ve akabinde dikim yaptırırım. O sis-temi getirdim: Toprağı geç işleyip akabinde fidan dikmek. Fidan di-kiminde; fidan ölmeden dikilmeli, fidanın sökümü ile dikimi arasında geçen her saat fidanın ölümüne sebep oluyor. En erken söktüğünü en erken dikmelisin ki fidan tut-sun, gelişsin. Fidan tutar, gelişmez neden; çünkü köklerinin çoğunu kaybetmiştir. İnce köklerini kay-betmeden hemen dikilirse canlılı-ğını muhafaza ettiğin sürece fidan tutma nispeti daima artar. Söküm

ile dikim arasındaki zamanı kısal-tacaksın. Toprak bünyesi bozulma-dan fidan dikeceksin. Sonra ben fidan dikiminde çukurda kenar dikimi sistemini getirdim. Çukuru eşeceksin bir kenarı düzgün kala-cak o kenara fidanı çıkarır, şöyle bir sallar kendi yapıştırır, kök bo-ğazı itibariyle, toprak seviyesinde kenara dikilir. Kökler serbest ka-lacak şekilde oraya toprak eklenir ondan sonra iyice basılır, fidan sıkıştırılır. Çukurda kenar dikimi sistemiydi. Bu sistemi ben kendim buldum.”

Hiçbir zaman köşesine çekil-meye niyeti olmayan asırlık çınar hala faal bir şekilde çalışıyor. Hal-i hazırda Ağaç Yetiştirme ve Koru-ma Derneği’nin başkanlığını yü-rütüyor. Dernekte bugüne kadar neler yaptığını anlatıyor;

“1958 yılında 12,5 Dekarlık bir sahayı derneğe aldırdım. Burasını fidanlık olarak kullanılacak hale getirdim. Yetiştirilen fidanlardan derneğin hissesini ayrıca kıymet-lendirmek suretiyle derneğin he-sabında para biriktirdim.

2007 yılında Gaziantep Büyük-

şehir Belediyesi ile 100. Yıl Parkı içinde kalan bu sahayı 2 dekarı derneğe kalmak üzere 11,5 dekar-lık yeni bir sahayla takas ettik. Bu sahada yıllık 500.000 Adet tüplü fidan yetiştirilecek şekilde daha düzenli bir fidanlık kurduk. Eski fidanlık sahasından aldığımız 2 dekarlık sahada 700 m2’lik bir in-şaat başlattık. Burada dernek ida-re merkezi, kafeterya ve en büyük bölümünde ağaçlandırma ve eroz-yon kontrolu hususunda bilhassa öğrencilere eğitim vermek üzere bir salon tesis ettik. İnşaatımız bitmek üzere.

Gaziantep’te 1954 yılında Dü-lükbaba Mevkiinde Orman Dışı Ağaçlandırma çalışmasına baş-ladım. Türkiye’de ilk defa tohum ekimi ile ağaçlandırmayı başlatmış oldum. 2500 dekarlık sahada bu çalışmaları yaparken her gün işçi-lerin başında bizzat bulunurdum. Kara sabanla araziyi tesviye eğri-lerine paralel olarak şeritler halin-de sürdürür, işçiler de düzeltir bir sıra kızılçam tohumu, bir sıra meşe tohumu ektirdim ve sahayı ik-mal ettim. Taşlık kısmına Antalya

Dülükbaba,Antep

Dülükbaba, Antep

YEŞİL DÜNYA 73PORTRE

Page 76: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Kaş’tan temin ettiğim diş badem-leri getirterek diktirdim.

1959 yılından sonra sahanın geri kalan kısmının mülkiyet prob-lemlerini büyük bir mücadele neti-cesi çözdükten sonra yaklaşık 4300 Dekarlık alanın, Serinyol (Bedirge) Fidanlığı’nda yetiştirdiğim kaliteli çıplak köklü fidanlarla ağaçlandır-masını ikmal ettim.

1960 yılında Gaziantep’te İl Ormanı olarak Yelligedik Mev-kiinde 4600 dekarlık bir sahayı ağaçlandırdım. Bu sahanın bir kıs-mı sonradan Gaziantep Üniversi-tesi’ne, diğer kısmı da Hayvanat Bahçesi olarak kullanılmak üzere Gaziantep Büyükşehir Belediye-si’ne devredildi.

1964 yılından sonra Ağaçlan-dırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Erikçe Bölgesi’nde, bir kısmını istimlak ettirmek suretiyle bu sahaların da ağaçlandırma çalışmalarını başlat-tım.

1985 yılında Burç bölgesinde 2700 dekarlık bir alanda ağaçlan-dırma çalışmasını tesis ettik.

1986 yılında Nizip Fırat Neh-ri sahilinde ilk defa ağaçlandırma

çalışmalarını başlattık. Köylünün muhalefeti yüzünden çalışmaları bıraktık. Daha sonra 2004 yılında tekrar calışmalar başlatılarak 5550 dekarlık sahanın ağaçlandırma ve erozyon kontrolu çalışması ikmal edildi. Bu çalışmalar sonucunda; Gaziantep ilinde 1952 yılından başlayarak 2008 yılı sonuna ka-dar toplam 295.610 dekarlık bir alanda ağaçlandırma ve erozyon kontrolu çalışmaları yapılmış olup çalışmalar halen devam diyor. Bü-tün bu fidanlık ve ağaçlandırma çalışmalarında şahsen ve Gazian-tep Ağaç Yetiştirme ve Koruma Derneği olarak her türlü yardımlar yapılmıştır. Her yıl kutlanan Ağaç Bayramlarının organizasyonuna katkılarımız olmuştur ve bundan sonra da bu katkılarımız devam edecek.

Benim en büyük gayem bir yere bir fidan dikilmesidir. Bunun için korunmasını ve yetiştirilmesini garanti gördüğüm yerlere her türlü fidan yardımı yapmak ve karşılaş-tıkları müşkülatları halletmek de amacımdır.”

Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalardan açılıyor söz. Çalış-

maları nasıl bulduğunu soruyoruz; “Ağaçlama çalışmalarında daha ileri durumlara gelmesi gerekti-ğini düşünüyorum. Mesela orga-nik tiplerde fidan yetiştirip daha emniyetli ve kaliteli ağaçlandırma yapmak benim en büyük hayalle-rimden biridir. Çünkü dünya bu yolla ilerlemektedir.”

Orman varlığımızı korumak ve geliştirmek içinse tavsiyeleri var; “Okullarda ağaç sevgisinin önemi-ni öğretip, ağaç bayramlarını gör-sel şölen haline getirmek faydalı olur. Ayrıca orman dışı yapılacak ağaçlandırma için saha bulunmak-ta valilerin istekli ve gayretli ol-ması hepimizin yararınadır. Ağaç-lanma arazi işlemesinde makine kullanılması yani insan gücüne katkı olarak teknolojiden fayda-lanmak yararlı olur. Bir de dikilen fidanların ilk iki sene bakımına özen gösterilmesi gerekir.”

Mesleği ilgili genç nesle tav-siyeleri var elbette kısa ve net bir şekilde şunu ifade ediyor; “İşlerin severek yapsınlar. Dünya bizim de-ğil unutmasınlar yeter. Yeter ki siz sevin ve sahiplenin.”

Bu güzel sohbet bizlerin ufku-nu açtı ve heyecanını artırdı. Uma-rız ki bu satırları okuyan herkes asırlık çınar olan Muhterem Oku-tur’dan ilham alacaktır.

MESLEĞE YAPMIŞ OLDUĞU KATKILAR

KahramanmaraşFidanlık, Kırkgöz Orman Dışı

Ağaçlandırma Sahası’nı yaptım. Ahırdağı Ağaçlandırma Çalışma-ları’nı başlattım. Kapıçam Orman İçi Ağaçlandırma Sahası’nda çalış-tım. Tekir Orman Fidanlığı’nı te-sis ettim. Pazarcık Ziyaret Tepesi Ağaçlandırması’nı yaptım. Afşin Eshab-ı Keyf etrafına ilk fidanı diktim.

Alıçlıtepe, Bakras

YEŞİL DÜNYA74 PORTRE

Page 77: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

HataySerinyol (Bedirge) Orman Fi-

danlığı’nın her türlü elektrik, su, bina tesislerini yaptım. Fidanlığın arazisini islah ettirdim. Yıllık fidan kapasitesini 7.000.000 adet fida-na kadar çıkarttım. Fidanlık çalış-malarında fidan ambalaj ve nakil işlerinde kutu sistemini getirdim. Çıplak köklü fidanların dikiminde % 95 nispetinde tutma sağladım. Antakya Habip Nacar Dağı Ağaç-landırması’nı yaptım. Kırıkhan Mesire Ormanı Ağaçlandırması’nı yaptım. Ovada Hacer Asli ve Top-luca Okaliptüs ağaçlandırması ile diğer orman içi ağaçlandırmaları-na devam ettim.

Osmaniye Buradaki orman fidanlığının

kuruluşunu başlattım. Adana Karataş Plaj mintikasın-

da ve Akyatan Kumluk Ağaçlandır-ma sahasında orman dışı ve Kum-luk ağaçlandırmasını yaptırdım. Pos Bölgesi ağaçlandırmaları için

Gıcak Orman Fidanlığı’nı kurdum. Feke de Süphan Dere Fidanlığı’nı kurdum.

ŞanlıurfaIlk defa Atatürk Barajı civa-

rında ağaçlandırma çalışmalarını başlattım. Peygamber Sırtı bölge-sindeki mesire ormanını başlat-tım. Birecik Orman Fidanlığı’nı kurdum. Ceylanpınar Çiftliği’nde yapılan ağaçlandırma çalışmaları-na fidan yardımı yaptım ve bizzat ilgilendim.

Antalya1971 yılından 1978 yılına ka-

dar Antalya Orman Ağaçlandır-ma Bölge Müdürü olarak çalıştım. Antalya, Burdur, Isparta, Uşak, Denizli illerinde orman içi ağaç-landırma çalışmalarını yaptırdım. Ağaçlandırma çalışmalarında ma-kineli (dozer) çalışmayı başlattım. Orman fidanlıklarında yetiştirilen fidanların ambalaj ve nakillerinde yeni usuller getirdim. Kadriye - Be-

lek sahasında fıstık çamı ve keçi boynuzu ağaçlandırmalarını de-vam ettirdim. 1978 yılında kendi isteğimle Bakanlık Müşavirliğin-den emekli oldum.

KilisGöz Hastanesi Tepesi’nde ağaç-

landırma yaptırdım. Martavan Or-man İçi Ağaçlandırma Çalışması’nı başlattım.

Gaziantep1953 yılında Gaziantep etrafın-

da tamamen çıplak olan sahalarda ağaçlandırma çalışmalarına yar-dımcı olmak için Ağaç Yetiştirme ve Koruma Derneği’nin kuruluş çalışmalarına katıldım. 1978 yılın-dan sonra emekli olarak Gazian-tep’e yerleştim ve bu dernekte ak-tif olarak görev almaya başladım. 2004 yılından beri Ağaç Yetiştirme ve Koruma Derneği’nin başkanlı-ğını yürütmekteyim.

YEŞİL DÜNYA 75PORTRE

Page 78: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI, 17 EYLÜL - 2 EKİM 2019 TARİHLERİ ARASINDA YURT DI-ŞINDA GENİŞ KAPSAMLI ÇALIŞMALARDA BULUNDU. BODAR (BOZUK ORMANLARIN VE DİĞER ALANLARIN RESTORASYONU) PROJESİ KAPSAMINDA ODA HEYETİ TÜM TOPLAN-TILARA EKSİKSİZ KATILIM SAĞLADI.

Orman Mühendisleri Odası Yurt Dışında “Bodar Projesi” Toplantılarına Katıldı

Orman Mühendisleri Odası Heyeti BODAR (Bozuk Ormanla-rın ve Diğer Alanların Restoras-yonu) Projesi kapsamında Azer-baycan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan’da gerçekleşen toplan-tılara katıldı.

Proje toplantılarının ilki 17-20 Eylül tarihlerinde Azerbaycan’da başlarken, 23-24 Eylül Özbekistan ve 26-28 Eylül tarihlerinde Kırgı-

zistan’da devam ettti. 30 Eylül - 2 Ekim tarihlerinde Kazakistan top-lantısı ile de son buldu.

Genel Başkan Hasan Türkyıl-maz, Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Balcı ve Dış İlişkiler Danışmanı İs-mail Belen’den oluşan oda heyeti tarafından öncelikle ilgili ülkelerin kamu kurum ve kuruluşları ile si-vil toplum kuruluşlarına üst düzey ziyaretlerde bulunuldular. Orman

Çalıştay

YEŞİL DÜNYA76 ODA FAALİYETLERİ

Page 79: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

Mühendisleri Odası ile yapılacak olan ortak faaliyetler kapsamında sözleşme ve protokoller imzalandı.

Yapılan ziyaretlerin ardından ise tüm çalıştay ve toplantılara ek-siksiz olarak katılım sağlandı. Bo-zuk Ormanların ve Diğer Alanların Restorasyonu Projesi kapsamında pilot olarak belirlenen sahalar ara-zide incelendi.

Ayrıca Azerbaycan T.C. Bakü Büyükelçisi Sn. Erkan Özoral ve Kırgızistan T.C. Bişkek Büyükelçisi Sn. Cengiz Kamil Fırat ziyaret edi-lerek, Orman Mühendisleri Odası Heyeti’nin ülkelerde bulunuş gaye-leri hakkında bilgi verildi.

2 Ekim 2019 tarihinde Kaza-kistan’da FAO yetkilileri ile yapılan genel durum değerlendirme top-lantısının ardından ise oda heyeti ülkemize dönüş yaptı.

Azerbaycan EKO_İŞ Sendika Ziyareti

Saha İncelemesi

Ekoloji ve Tabii Servetler Bakan Muxtar Babayev

YEŞİL DÜNYA 77ODA FAALİYETLERİ

Page 80: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA78 ODA FAALİYETLERİ

OMO’nun ve Şubelerinin Gerçekleştirmiş Olduğu Faaliyetler

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi öğ-rencileri, yeni mezun meslektaşla-rımız ve danışman mühendisler ile bir araya geldiler.

Odamız Yönetim Kurulu Üye-lerimizden Mehmet Üstünyer, Öz-gür Balcı ve Odamız Bursa Şubesi Yönetimi, Bursa Teknik Üniversi-tesi Orman Fakültesi Mezuniyet Programına katılarak mezun olan genç meslektaşlarımızın heyecanı-na ortak oldular.

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi De-kanı ve Denetleme Kurulu Üyemiz Prof. Dr. Yılmaz Çatal’ı Batı Akde-niz Şube Yönetimimiz ile birlikte makamında ziyaret ettiler.

Page 81: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA 79ODA FAALİYETLERİ

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz, II. Başkanımız Ahmet Kara ve YKÜ Tarım ve Orman Bakanlığı Tarafından Düzenlenen 15 Tem-muz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Konferansı’na katılım sağladılar.

Orman Endüstri Mühendisleri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendis-leri Çalışma Grubumuz Odamız Genel Merkezindeki değerlendir-me toplantısında bir araya geldiler.

Odamız II. Başkanı Ahmet Kara ve Şube Başkanı Hidayet Sarı, Hak-kâri, Van ve Şırnak’a ziyaretlerde bulunarak meslek mensuplarımız ile bir araya geldiler.

Page 82: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA80 ODA FAALİYETLERİ

Genel Başkanımız Mesleki De-neyim Kazanma Çalışmaları ve Uyum Eğitimi için Bursa Şubemiz-deydi.

Genel Başkanımız Hasan Türkyılmaz TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu Yeni Gün Programı’na katılarak mesleğimiz ve meslek mensuplarımız ile ilgili açıklama-larda bulundu.

Genel Başkanımız, Orman Ge-nel Müdürümüz Bekir Karacabey’i ziyarette bulunup, ‘Yeşil Dünya Dergimizi’ ve ‘Orman Endüstri Mühendisleri ve Ağaç İşleri En-düstri Mühendislerinin Yetki ve Görevleri ile Karşılaşılan Problem-ler ve Çözüm Önerileri Çalıştayı’ raporunu takdim ederek, gündemi değerlendirdiler.

Page 83: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA 81ODA FAALİYETLERİ

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz ve II. Başkanımız Ahmet Kara “Kastamonu Entegre 50. Yıl Buluşması” için Kastamonu‘da Or-mancılık Endüstri Paneline katılım sağladılar.

Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, 1200 mühen-dis alımı konusundaki katkıları için Orman Genel Müdürümüz Be-kir Karacabey’e teşekkür ziyaretin-de bulundular.

Odamız II. Başkanı Ahmet Kara ve Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Güler, İzmir Karabağlar yangının-da uyguladığı ‘Karşı Ateş Yönetimi’ ile yangının yerleşim yerlerine sıç-ramasını önleyen değerli meslek-taşımız OGM Orman Yangınlarını Önleme Şube Müdürü Özkan Öz-bedel’e teşekkür ziyaretinde bu-lundular.

Page 84: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA82 ODA FAALİYETLERİ

Odamız ve Yeşil Türkiye Or-mancılar Derneği arasında işbirliği protokolü odamız Genel Başkanı Hasan Türkyılmaz ve Genel Baş-kan Mahmut Aydın ile birlikte im-zalandı.

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz, II. Başkanımız Ahmet Kara, YKÜ Mesut Güler ve Özgür Balcı ile birlikte DKMP Genel Mü-dürü İsmail Üzmez’e hayırlı olsun ziyaretinde bulundular.

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz, YKÜ Mehmet Üstünyer ve Özgür Balcı ile birlikte Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdü-rü Nurettin Taş’a hayırlı olsun zi-yaretinde bulundular.

Page 85: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA 83ODA FAALİYETLERİ

19-22 Eylül Tarihlerinde Ger-çekleştirilen “Sakarya Peyzaj ve Süs Bitkiciliği Festivali”nde Or-man Mühendisleri Odası olarak bizde yerimizi aldık.

Genel Başkanımız Hasan Türk-yılmaz, BODAR Projesi İle İlgili toplantılara katılmak üzere gittiği Azerbaycan’daki Bakü Büyükelçi-miz Sn. Erkan Özoral’ı ziyaret et-tiler.

Odamız ve Esri Türkiye arasın-da Coğrafi Bilgi Sistemleri kapsa-mında ArcGIS eğitimlerinin ger-çekleştirilmesi ile ilgili protokol imzalandı.

Page 86: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

YEŞİL DÜNYA84 ODA FAALİYETLERİ

BODAR Projesi Kapsamında 26-28 Eylül tarih-lerinde Kırgizistan’da bulunan Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz arazi çalışmalarına ka-tıldılar.

Odamız II. Başkanı Ahmet Kara ve Şube Başka-nı Hidayet Sarı Diyarbakır, Mardin ve Batman’daki meslektaşlarımızı ziyaret ettiler.

Genel Başkanımız Hasan Türkyılmaz; Cumhur-başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla TİGEM’in 69. Geleneksel Hasat Bayramı etkinliğine katıldı.

Odamız Yönetim Kurulu Üyelerimizden Mehmet Üstünyer, Özgür Balcı ve Bursa Şubemiz Yönetim Kurulundan Nejdet Atay, Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Yılmaz ve yönetim kadrosu ziyaretinde bulundular.

Page 87: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

www.ormuh.org.tr

MERKEZBeştepeler Mahallesi 31. Sokak No:3 Yenimahalle/ANKARA+90 312 215 00 33 - [email protected]

AMASYAEllibeşevler Mahallesi Mehmet Varinli Caddesiİhlas Apt. No:117/3 AMASYA+90 358 212 18 [email protected]

BATI AKDENİZMeltem Mahallesi 3818. Sokak Anadolu Apt. No 4 D. 4 ANTALYA+90 242 237 76 [email protected]

BATI KARADENİZTopçuoğlu Mah. Cumhuriyet Cad. No:10/6 KASTAMONU+90 366 220 04 [email protected]

BURSAOdunluk Mahallesi Kale Caddesi No:6 Kat:1 B Blok Akademik Odalar Yerleşkesi BAOB - Nilüfer/BURSA+90 224 450 00 [email protected]

DENİZLİMehmetçik MahallesiDoğan Demircioğlu Caddesi Ölmez Apt. No:12 Kat:1 DENİZLİ+90 258 213 57 [email protected]

DOĞU AKDENİZReşatbey Mahallesi 62007. SokakSevilir Apt. Kat:3 No:12 SEYHAN / ADANA+90 322 459 01 [email protected]

DOĞU KARADENİZCumhuriyet Mahallesi Kasım Sokak No:11 Kat:3 TRABZON (Cudibey İlköğretim Okulu Karşısı)+90 462 326 39 [email protected] [email protected]

ELAZIĞOrman Bölge Müdürlüğü ELAZIĞ+90 424 241 11 13 +90 532 562 17 [email protected]

ERZURUMTerminal MahallesiSomunoğlu Sokkak Akyol Konut-2 No:6/A Zemin Kat No:4 Yakutiye - ERZURUM+90 442 235 61 [email protected]

İSTANBULBüyükdere Caddesi Nadide Apartmanı No:73 Kat:6 Daire:11 Mecidiyeköy-İSTANBUL+90 212 299 11 [email protected]

İZMİR1755 Sokak. No:6 D:1 Karşıyaka - İZMİR+90 232 364 19 [email protected]@gmail.com

SAKARYAGüllük Mahallesi Adnan Menderes Caddesi No:177/1 Adapazarı/SAKARYA+90 264 276 33 [email protected]@hotmail.com

ŞUBELER

Page 88: Saatler˜n˜z˜ “11 Kasım Saat 11:11’e” Ayarlayın, REKORA ... · saatler˜n˜z˜ “11 kasım saat 11:11’e” ayarlayın, rekora koŞuyoruz röportaj: ender saraÇ “doĞa

www.ormuh.org.tr

/TmmobOrmuh