sağlıklı yaşam bülten - 4

8
S4’DE PERİKARDİT (KALP ZARI İLTİHABI) S5’DE MEMEDEKİ KİTLELER HER ZAMAN TEHLİKELİ MİDİR? Mart - Nisan 2011 / Sayı: 04 / ücretsizdir Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık Bülteni SAĞLIKLI YAŞAM S2’DE S6’DA 14 MART TIP BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN... Özel Yaşam Hastanesi olarak , 03 – 05 Mart 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen 3. Anfaş Hetex 2011 Sağlık Turizmi, Spa Wellness, Talasso, Termal ve Medikal Turizm Fuarı’na katıldık. GLOKOM NEDİR? DOĞUMA HAZIRLIK HETEX FUARI’NA KATILDIK Uzun ve yorucu bir gebelik döneminizden sonra şirininizi kucağınıza alma zamanı geldi, yani “evet !” doğumunuz baş- ladı.

Upload: yasamhastaneleri

Post on 01-Mar-2016

229 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Yaşam hastaneler grubu tarafından yayınlanan Sağlıklı Yaşam Bültenidir.

TRANSCRIPT

Page 1: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

S4’DE

PERİKARDİT (KALP ZARI İLTİHABI)

S5’DE

MEMEDEKİ KİTLELER HER ZAMAN TEHLİKELİ MİDİR?

Mart - Nisan 2011 / Sayı: 04 / ücretsizdir

Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık BülteniSAĞLIKLI YAŞAM

S2’DE

S6’DA

14 MART TIP BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...

Özel Yaşam Hastanesi olarak , 03 – 05 Mart 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen 3. Anfaş Hetex 2011 Sağlık Turizmi, Spa Wellness, Talasso, Termal ve Medikal Turizm Fuarı’na katıldık.

GLOKOM NEDİR?

DOĞUMA HAZIRLIK

HETEX FUARI’NA KATILDIK

Uzun ve yorucu bir gebelik döneminizden sonra şirininizi kucağınıza alma zamanı geldi, yani “evet !” doğumunuz baş-ladı.

Page 2: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

2

Glokom herkeste olabilir. Glokoma bağlı görme kay-bını engellemenin tek yolu erken tanıdır. Görme ala-nında glokoma bağlı belirgin hasar olmadıkça hasta bu kayıpların farkına varamaz. Bu nedenle düzenli ara-lıklarla göz muayenelerinin ve görme alanı gibi ileri tetkiklerin yapılması önemlidir.

Sıklıkla 40 yaş üzerinde oluşan glokom genellikle yıl-lar içinde çok sinsi ilerler. Bu glokom tipi en sık gö-rülen glokom tipi olup “Primer Açık Açılı Glokom” olarak adlandırılır.

Glokom TeşhisiGlokom hastalığının ilerleme süreci içinde kişilerin bir bölümünde hastalığa ait her hangi bir belirti görülmez. Glokom birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edile-bilir. Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanı önemlidir. Normal göz muayenesi sırasında tespit edilen anormal göz içi ba-sıncı hastanın ilk belirtisi olabilir. Göz doktoru tarafın-dan düzenli aralıklarla yapılan muayeneler glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur.

Diğer bir glokom türü ise yine ileri yaşlarda ani olarak krizle ortaya çıkan dar açılı glokomdur. Şiddetli göz ağrısı, görme azalması, gözde kızarıklık ve bulantı, kusma ile karakterize bir tablodur. Acil tedavisi gerek-lidir. Bebeklikte ve çocukluk çağında izlenen glokom türlerinde ise gözde sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve gözde büyüme izlenir.

Normalde bazı göz dokularının beslenmesi için göz içerisinde bir sıvı yapılır ve bu göz içi sıvısı trabekü-ler ağ ismi verilen kanallarla gözü terk eder. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalama-ması ve buna bağlı olarak göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar verir ve sinir ölümüne neden olur. Nadiren bazı hastalarda ise göz içi basıncı normal olduğu halde gör-me sinirindeki kan akımının bozuk olması nedeniyle görme siniri aynı şekilde tahrip olur ve bu tipe normal basınçlı glokom denir. Görme sinirindeki hücreler öl-düğü zaman da kalıcı görme kaybı ortaya çıkar.

GLOKOM NEDİR?

Glokom tedavisi sırasında göz damlalarının değiştirilmesine neden olabilecek bazı faktörler şunlardır:1. Etkinlik - Göz damlası, göz içi basıncını yeterli derecede kontrol edemiyorsa

2. Medikal yan etkiler - Göz damlalarının kötü yönde etkileyebileceği başka bir hastalığınız varsa veya göz-de alerjik veya başka reaksiyonlara yol açıyorsa..

Glokom tedavisinde izlemeniz gereken basit kurallar vardır:1. İlaçlar önerildiği şekilde kullanılmalıdır. İlaçlar her gün aynı saatte alınmalıdır. Ancak bu şekilde göz damlalarının daha etkili olması sağlanabilir.

2. Günlük hayatı etkileyen herhangi bir yan etki göz doktoruna bildirilmelidir.

3. Kontrol randevularına uyulmalıdır.

4. Göz doktoru dışında başka bir doktora muayene olunduğunda glokom hastalığı varlığı bildirilmelidir.

5. Glokom kalıtsal olabileceği için ailedeki bütün bireyler düzenli olarak göz muayenesi olmaları için uya-rılmalıdır. Glokom tedavisinde hastanın rolü çok önemlidir. Glokom kronik bir hastalık olduğundan tedavi ömür boyu sürer ve kararlılık ister. Çok değerli olan görme yeteneğinin korunması ise bu kararlılığa bağlıdır.

Göz tansiyonu adıyla da bilinen glokom milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilir. Glokomda göz içindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirlerine zarar verecek düzeyde yüksektir. Op. Dr. Selda ŞİMŞEK KIVRAKDAL

Özel Antalya Yaşam HastanesiGöz Hastalıkları Uzmanı

Glokom dikkatli bir göz muayenesi ile teşhis edi-lir. Göz muayenesinde tonometre adı verilen bir aletle göz içi basıncı ölçülür. Göz dibi muayenesi yapılarak göz sinirinin durumu incelenir. Gerekli görülürse görme alanında kayıp olup olmadığını belirlemek için görme alanı testi yapılır. Görme si-niri ve sinir lifi tabakasını inceleyen birtakım ileri yöntemler de uygulanabilir.

Glokom dünyada milyonlarca kişide görülen ve her insanda ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Bununla birlikte bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma ris-kini artırabilir.

Glokom riskini artıran faktörler ise; ilerleyen yaş,

ailede glokom öyküsü (genetik yatkınlık), sigara, şeker hastalığı, yüksek kan basıncı, uzun süreli kortizon tedavisi ve göz yaralanmaları.

Glokom tedavisi tüm hayat boyunca sürekli olarak devam etmelidir. Açık açılı glokom öncelikle göz içi basıncını düşüren çeşitli damlalarla tedavi edi-lir. Damlaların kullanımına rağmen göz içi basıncı düşürülemezse cerrahi ve lazer girişimleri de uygu-lanabilir. Bu tedavilerin amacı hastanın kalan gör-mesini korumak olup, bu tedavi görmeyi arttırmaz. Göz damlalarının her gün kullanılması zorunludur. Glokom ilerleyici bir hastalık olması sebebiyle göz damlaları değiştirilebilir ve ilave damla kullanıl-ması gerekebilir.

Page 3: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

3

“DOKTORLARIMIZDAN YAŞAM HİKAYELERİ”

Dr. Tülin ÖZKANÖzel Kemer –Antalya Yaşam Hastaneleri

Öykümüzün kahramanı şirin yeşil bir Karadeniz şehrinin ileri gelen ailelerinden birisine mensup Hanife Hanım. Ama hiç kimse gerçek adını bilmezdi. Hanımefendiliği ve becerikliliği nedeniyle yakın çevresi ona Hatun

Hanım ismini vermişti.

Tüm sevenlerinin Hatun Halası olan kahramanımız evlenme çağı geldiğinde, taliplerinden birisi ile evlendirilmişti. Çok beyefendi bir kişi olmasına karşın, alkol sorunu olan damat ile pek mutlu olmayan bir evliliği vardı. Doğan çocukları ise bir iki gün yaşadıktan sonra ölüyorlardı. Hatun Hala tüm bu yaşadıklarına rağmen şikâyet etmiyordu, her şeyin kaderden geldiğini kabullenmişti. Bu arada içkinin dozunu giderek artıran eşi siroz nedeniyle öldüğünde baba evine geri dönmüştü. İkinci kez evlenmeyi söz konusu bile ettirmiyordu.

Baba evinde abisinin çocuklarının sevgi çemberinde, huzur içinde geçen yıllarla Hatun Hala yaşlanmıştı. Yaşlılık ona neredeyse ilahi bir saygınlık, nurlu bir ifade vermişti. İşte bu günlerde idealist bir öğretmen olan güzeller güzeli yeğeninin bir kızı olmuştu. Bebek çok erken doğduğu için yaşaması bir mucize gibi görünüyordu. Hatun Hala kendi bebekleri gibi bu bebeğin de ölmesinden çok korkuyordu. Minik bebek ve annesinin etrafında pervane oluyordu. Genç annenin doğum izni bittiğinde bebeğini ancak halasına emanet edebilirdi. Hatun Hala böyle bir teklifi nasıl reddedebilirdi ki?

Minik kızın hayatı bu büyük şansla şekillenmeye başlamıştı. Hatun Hala kaybettiği bütün bebeklerin sevgisini bu minik kıza aktarıyordu. Minik kız ise aileden ve haladan gördüğü bu sevgi seli karşısında serpilip büyüyordu.

Küçük kız ile Hatun Hala arasındaki inanılmaz sevgi bağı herkesi duygulandırıyordu. Hatun Hala küçük kıza “Meleğim” diyordu, küçük kız ise ona “seni gökteki yıldızların sayısından bile daha çok seviyorum” diyordu. Halası elinden tutuyorsa hiç ağlamadan aşı oluyor, karanlıktan bile korkmuyordu. O üzülmesin diye yaramazlık yapmıyor, derslerine çok çalışıyordu. Küçük kız halasının sevgisini sadece ondan dört yıl sonra doğan erkek kardeşi ile paylaşıyordu. Çünkü halası ona “sen benim ilk göz ağrımsın” demişti ve bu söz çok hoşuna gitmişti. Ayrıca kardeşini o da çok seviyordu.

Küçük kızın ilkokulu bitireceği yıl Hatun Hala hasta oldu. Halsizdi, iştahsızdı, midesi ağrıyordu. Hemen doktora götürdüler. Döndüklerinde herkes biraz durgundu. Kimse küçük kızın sorularına cevap vermiyordu. Hasta halasının yatağının yanından hiç ayrılmayan küçük kız onun yüzünü, gözünü, saçlarını öpüyordu. Böylece halasını iyileştirebileceğini düşünüyordu.

Birkaç ay sonra küçük kız okulda iken Hatun Hala son nefesini verdi. Ölmeden hemen önce küçük kızın annesi olan yeğeninin ellerinden tutarak “Çocuklarım size emanet, onları incitirseniz hakkımı helal etmem” demişti. Küçük kız Halasının öldüğünü duyunca kaskatı kesildi, ağlayamadı bile. Hatta halasına çok darıldı. Madem bırakıp gidecekti neden kendini bu kadar çok sevdirdi sorusuna cevap bulamıyordu.

Bir gece rüyasında Halasını kucağında bir bebekle çok mutlu bir şekilde gördü. Küçük kıza “Sen benim ilk göz ağrımsın meleğim, seni çok seviyorum” diyordu. Küçük kız uyandığında ağlıyordu. Ama içi ferahlamıştı. Hatun Halası onu hala çok seviyordu. O geceden sonra tüm yaşamı boyunca halasına layık olmak için çalıştı, çabaladı. Duyduğuma göre o küçük kız büyümüş, üniversiteyi bitirmiş, evlenmiş, çocukları olmuş, mutlu bir evliliği varmış. Yani halasının hayır dualarının hepsi kabul olmuş.

İşte kadın olmak; kendisi doğurmasa bile bir bebeği çok sevmek, ölürken bile onu düşünmek ve ANNE olabilmektir.

Kocaman Kalpli Zarif Kadın

Uzm. Dr. Aslıhan SEVERÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

FİBROMYALJİ İLE YAŞAMAK

Fibromiyalji (fibro- ) bağ doku ve (myo) kas dokusunun (-alji) ağrısı demektir. Yakın zamana dek yaygın ağrılı hastalar için kullanılan bir terim iken günümüzde ayrı bir sendrom olarak düşünülmektedir. Yorgunluk, uyku bozuklukları, hafıza prob-lemlerinin de eşlik ettiği yaygın ağrılı bir kas iskelet sistemi sendromudur. Özellikle bir fiziksel travma, enfeksiyon, ame-liyat veya psikososyal travmaları takiben semptomlar belirgin-leşir.

Vücudun sağ, sol veya üst, alt yarısında belirgin olabildiği gibi tüm vücutta da olabilir.Tanı 3 aydan uzun süren gezici ve yaygın ağrı ile birlikte tetik nokta denilen hassas ağrılı ve şiş olabilen bölgelerin var-lığı ve bunların 18 üzerinden 11 ve üzeri olması ile klinik olarak tanı konulur. Tanı konulmadan önce mutlaka kan sayımı ve tiroid fonksi-yon testlerine bakılmalıdır.

Tetik noktalar: kafa arkasında, skapula osta kesimde, omuz üzerinde, boyunda, göğüs kafesi ön üst bölümde, dirseklerde, kalçada, belde ve dizlerde bulunmaktadır. Bu rahatsızlıkta sadece ağrı değil ağrıya ce-vabın da önemli olduğunu biliyoruz. Tetik noktalardaki veya vücudun belirli bölgelerindeki aşırı hassasiyet nöropatik tarzda olabilmekte-dir. Tetik noktayı çözmek, hastalığı çözmek ile aynı anlamda değildir. Ancak klinik tedaviye cevap, tetik nokta sayısı ile yapılmaktadır. Bu tetik noktaların mikroskobik yapıları da elektro kimyasal yapılarının da değişmiş olduğu tespit edilmiştir. Hastalık sebebi ve patofizyolojisine yönelik araştırmalar devam et-mektedir. Hastalık disabilite ve fonksiyon kayıplarına yol açmamakta-dır ancak günlük yaşam kalitesini düşürmektedir. Hastalığın tanımlan-maması ise genellikle depresyona yol açmaktadır.

Kimlerde sık görülür?Hastaların %75 i kadındır. 10-55 yaş aralığında görülebilir. Fibromi-yalji hastasında sıklıkla uyku bozuklukları, anksiyete ve depresyon, tiroid bozuklukları, romatizmal hastalıklar ve gastrointestinal disfonk-siyonlar görülmektedir. Dolayısıyla sebebi bulunamayan karın ağrısı veya düzelmeyen uyku sorunları veya anksiyete düzeyi yüksek insan-larda bu hastalık akla gelmelidir.

Beraberinde uyku bozuklukları özellikle uyku apnesi ve huzursuz ba-cak sendromu da görülebilmektedir. Gece uykuları sıklıkla ağrı nede-niyle bölünür ve dinlendirici bir uyku olmaz, sonuçta da sabahları çok yorgun uyanılır.

Endometriozis, hipotiroidizm, romatoid artrit, inflamatuvar barsak hastalıkları gibi hastalıklarda sık görüldüğü için bu hastalıklara yö-nelik tedavi sonrasında dahi ağrı, yorgunluk, uyku bozukluları devam eden hastalarda fibromyalji yönünden bakılmalıdır.

Fibromyaljide Tedavi:Tedavide medikal tedavilerin yanı sıra fizik tedavi yöntemleri özellik-le hidroterapi, elektroterapi, masaj, egzersiz çok faydalı olmaktadır. Fibromiyalji hastası için terapotik egzersizler neredeyse ömür boyu reçetelendirilebilir. Sıcak ve su bu hastalara önerdiğimiz 2 önemli un-sur dolayısı ile kaplıca veya ısıtılmış hidroterapi ile tedavide büyük başarı elde edebiliyoruz.

Stresten uzak durulması, yeterli ve hergün aynı periyotta uyku düzeni, düzenli ve hayat boyu reçetelendirilen egzersizler, sağlıklı ve vitamin takviyeli beslenme özellikle önerilmektedir.

Tedavisinde multidisipliner yaklaşım gerekebilmektedir. Tanısının konulması kritik öneme sahiptir. Bilgilenme ve uygun tedaviler ile fib-romiyalji ile yaşamak mümkündür.

Page 4: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

4

Kalp; perikardiyum olarak adlandırılan yumuşak, ince, iki katmanlı bir keseyle çevrilidir. Bu zar iltihaplandığında perikardit meydana gelir. Çoğunlukla iltihaplanma, viral (virüsün yol açtığı) bir enfeksiyondan kaynaklanır fakat diğer mikroorganizmalar da (tüberküloz bakterileri gibi) perikardiyumu enfekte edebilir. Lupus gibi bir bağ doku hastalığından kaynaklanan iltihaplanma da perikardite neden olabilir.

Perikardit, bir kalp krizinin ya da kronik böbrek yetmezliğinin, kalp ameliyatının ya da göğüs ameliyatının bir yan etkisi de olabilir. Son olarak,

perikardiyal iltihaplanma, perikardiyum tümörler özellikle lenfomlar ya da meme veya akciğer kanserinden kaynaklanan tümörler tarafından istila edildiğinde ve tümörler için yapılan radyasyon tedavisinden kaynaklanabilir.

Perikardiyum iltihaplandığında, perikardiyal tabakalar birbirine sürtünerek bir friksiyona (sürtünmeye) neden olur. Bazen iltihaplanma perikardiyumda aşırı sıvının toplanmasına neden olur; bu durum perikardiyal efüzyon (sıvı) olarak adlandırılır. Perikarditin kronik bir şekli olan konstriktif perikarditte, uzun süren iltihaplanma perikardiyumda yaralı dokunun birikmesine yol açar.

BelirtilerPerikarditin başlıca belirtisi, iltihaplanmış dokunun kalbe ya da akciğerlere sürtünmesinden kaynaklanan keskin bir göğüs ağrısıdır. Ağrı, boyun ve omuzlarda da görülebilir. Ağrı genellikle anjina (kalp damar ağrısı) ya da bir kalp krizinden ayırt edilir çünkü öksürme ya da nefes almayla kötüleşir. Aynı zamanda, anjinadan farklı olarak, oturma ya da öne doğru eğilme (uzanma) gibi duruşunuzu değiştirdiğinizde hafifleyebilir.

Ateş, üşüme ve halsizlik de yaygındır. Doktorunuz bir stetoskopla göğsünüzü dinlerken, bir “sürtünme sesi” duyabilir. Geniş bir perikardiyal sıvı ya da konstriktif (katılaşmış) perikardit, kalp odacıklarının normal olarak kanla dolmasını engelleyerek kalp yetmezliğine ya da şoka neden olabilir. Viral (virüsün yol açtığı) perikardit ya da bir kalp krizi ya da kalp ameliyatı ile ilgili bir perikardit genellikle bir ya da iki hafta içinde çözülür.

Perikardite bakteriyel bir enfeksiyon (özellikle tüberküloz) ya da tümörler neden olduğunda, belirtiler sıklıkla giderek şiddetlenir. Lupus gibi enflamatuar (iltihaplı) bir hastalıktan kaynaklanan perikardit, nükseden göğüs ağrısına neden olarak bir görünüp bir kaybolabilir.

Tedavi SeçenekleriBelirtileriniz ve fiziksel bir muayenenin sonuçları, teşhis için güçlü ipuçları sağlayabilir. Bir elektrokardiyogram (EKG) perikardit olabileceğini akla getiren değişiklikleri gösterebilir fakat en iyi tanısal test

bir ekokardiyogramdır (EKO). Hastalığın kaynağı bariz değilse, daha yoğun testlerden geçmeniz gerekebilir. Nadir vakalarda, doktorunuz kalbinizin çevresinden bir sıvı örneği almak için bir iğne kullanmak zorunda kalabilir.

Alınan sıvı, analiz için laboratuara gönderilir. Perikardit tedavisi, altta yatan soruna bağlıdır. Neden, viral virüsün yol açtığı bir enfeksiyonsa, tek tedavi ağrıyı kontrol etmek için iltihap önleyici (antienflamatuar) ilaçlar olabilir. Bakteriyal enfeksiyonlar antibiyotik gerektirir. Neden, böbrek yetmezliğiyse, acil diyaliz gerekir.

Perikardiyal kesedeki sıvı hacmi, kalp fonksiyonunu engelleyecek derecede artarsa, bu acil bir durumdur. Bir iğneyle sıvı alınarak basınç geçici olarak hafifletilebilir. Sıvıyı boşaltmak ya da yaralı dokuyu keserek almak için kalp ameliyatı gerekebilir.

En k›sa zamanda kanaman›n durmas›n› sağlay›n. Kanama geçici olarak kendiliğinden durabilir ancak yine de ilkyard›m yap›lmal›d›r. Kanayan yer üzerine tampon (gazl› bez) koyup bast›r›n, bandaj yap›n. P›ht›lar› kald›rmay›n. Buz uygulay›n (damarlar› büzeceğinden kanamay› azalt›r). Kol ve bacak kan›yorsa, kanayan bölgeyi mümkün olduğu kadar kalp seviyesinden yukar› kald›r›n. Kanayan yaran›n içinde yabanc› cisim varsa (b›çak, tahta parças› v.b.) ç›karmay›n. K›r›k kemik uçlar› gözüküyorsa içeri ittirmeyin. Kanama durmuyorsa ana damar geçen yere yumruk veya parmakla bas›nç yap›n. Yine de kanama durmuyorsa sarg› yap›n. Şoka karş› önlem al›n. Burundan ya da kulaktan kan, beyin omurilik s›v›s› gelmesi durumunda kafa k›r›ğ› varm›ş gibi hareket edin. Denize dalmalarda, boyun omurlar›n›n yaralanm›ş olabileceğini düşünün.

ilk yardım - kanama

Uzm. Dr. Ahmet Oğuz BAKTIRÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Kardiyoloji Uzmanı

PERİKARDİT (KALP ZARI İLTİHABI)

Keskin göğüs ağrısı, boyun ve omuzlarda gelişen ağrı, ateş, üşüme ve halsizlik, öksür-me ya da nefes almayla artan ağrılar aynı zamanda oturma ya da öne doğru eğilme (uzanma) gibi duruş şekli değiştiğinde hafif-leyen ağrıların nedeni perikardit (kalp zarı iltihabı) olabilir.

Page 5: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

5

Op. Dr. Süleyman AKILLIÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Genel Cerrahi / Çocuk Cerrahisi Uzmanı

MEMEDEKİ KİTLELER HER ZAMAN TEHLİKELİ MİDİR?

Hastaların büyük çoğunluğu bu kitleleri ağrı ile fark ederler. Yapılan çalışmalar kadınların % 60’ının hayatının bir döneminde meme ağrısı olduğunu göstermiştir. Ağrı en sık doktora başvurma sebebi olsa da genellikle iyi huylu kitleler ağrı ile belirti verir. O nedenle her ağrıyı kötüye yorumlamamak gereklidir. Sadece kitleler değil stres, sigara, kahve tüketimi de meme ağrısına neden olabilir. O nedenle önce ağrının kaynağı aydınlatılmadır. Adet dönemlerinde olan ve kendiliğinden geçen ağrılar genellikle hastalık olarak kabul edilmez ancak birkaç adet döneminden sonra hala devam ediyorsa ve yaşamı engelliyorsa tedavi edilmelidir.

En sık görülen kitleler kistlerdir. Eskiden “fibrokistik hastalık” denirken artık bunun çok sık olduğu görülmüş ve “fibrokistik değişiklik” olarak adlandırılmıştır. Bunu iyi huylu süt bezeleri olarak adlandırdığımız (fibroadenomlar) takip ederler. Bu tür kitleler genelde memenin normal gelişim sürecinde maruz kaldığı hormonal uyarılara bağlı olarak gelişir o nedenle doğum kontrol hapı kullanan bayanlarda sıklığı biraz daha fazladır. Yakın akrabasında benzer kitleler olan

Memede ortaya çıkan kitlelerde hemen paniğe kapılmaya gerek yoktur. Her ne kadar ergenliğin başından itibaren kadınlarda çok sık rastlanılan bir sorun olsa da genellikle iyi huylu kitleler olduklarından pek sorun yaratmazlar. Bu tür kitleler fark edildiği zaman vakit kaybetmeden bir Genel Cerrahi uzmanına başvurmak ve muayene olmak en doğru seçenektir.

kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.

Sanılanın aksine bu tür iyi huylu kitleleri en iyi tarama yöntemi ise ultrasonografidir. Hastalarımızın çoğu mamografi yaptırmak istese de iyi huylu kistik kitleleri özellikle genç bayanlarda göstermede mamografinin yararlılığı kısıtlıdır. Ancak ciddi şüphe duyulan durumlarda doktorunuzun da gerekli görmesi halinde mamografi de çekilebilir.

Memede kitle fark edersek ne yapmalıyız? Öncelikle bir Genel Cerrahi uzmanına başvurmak ve onun önerileri doğrultusunda hareket etmek en doğru yol olacaktır. Hareketli ve düzgün kitleler özellikle genç bayanlarda kitlenin iyi huylu olduğunun göstergesidir. Son yıllarda kendi kendine muayene yerine hastaların doktor kontrolünde olması daha çok önerilir olmuştur. Unutulmamalıdır ki meme kanseri sıklığı son yıllarda artmıştır ve pek çok hasta erken tanı ve tedavi ile başarılı bir şekilde tedavi olabilmiştir. Yapmanız gereken doktorunuza çekinmeden ilk fırsatta başvurmak olacaktır.

Page 6: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

6

Op. Dr. Güray ÜNLÜÖzel Antalya Yaşam Hastanesi

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

DOĞUMA HAZIRLIKUzun ve yorucu bir gebelik döneminizden sonra şirininizi kucağınıza alma zamanı geldi, yani “evet !” doğumunuz başladı.

Bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için bazı durumlara dikkat gerekiyor:• Gebelik öncesi bakımınızın iyi olması (birtakım hastalıklarınız, kansızlığınız, vitamin desteğiniz, olası ilaç etkileriniz gibi),

• Beklenmeyen kanama, erken su gelmeleri, başlayan fakat sürekli ve rahatlamayan ağrılarınızın olması durumunda erken başvurunuz,

• Gebelik takiplerinizin usulünce yapılması,

• Bebeğe ve size ait sezeryan gerekliliklerinin araştırılması,

• Bebek hareketleri ve önemli belirtilere karşı doktorunuzu zamanında uyarmanız ( normal ve anormal belirtiler konusunda daha önceden bilgilenmiş olmanız zorunlu),

• Doğum öncesi, çatı yapısı diye bilinen kemik yapınızın değerlendirilmiş olması (çok ama çok önemli),

• Stresinizi mümkün olduğunca azaltmış olmanız.

Doğum normal ya da sezeryan olsun, sonu iyi bitmesi gereken bir süreç. Bu süreçte sizin desteğiniz ve cesaretiniz, bizimse bilgimiz ve dikkatimiz önemlidir.

Doğum, sancılı; fakat kadının annelik gibi, güven verici ve gururlu bir sürece adım attığı andır. Anne

adaylarının, doğuma hazırlık sürecinin sağlıklı ilerlemesi ve doğum korkusunu atlatabilmeleri için bazı durumlara dikkat etmeleri gerekiyor.

Öncelikle niyetimiz eğer normal doğumsa, tüm süreç birkaç saat ile bir gün arası sürebiliyor.

Eğer sezeryan doğum düşünülüyorsa yaklaşık 15 dakikada işlem gerçekleştirilip, 1-2 gün kadar

hastanede misafir ediyoruz.

Doğuma hazırlık süreci diye düşünebileceğimiz evrede, vajende ıslaklık artıp hormonal etkenlerle ve sonradan da rahim ağzı sıvısı ve bebeğin suyu ile yumuşama devam ediyor. Rahim ağzınızdaki ve vajendeki bu değişime ‘olgunlaşma’ diyoruz. (Yani tam anlamıyla yumuşama, ıslanma,

rahim ağzının incelmesi, hafif açılması, vajenin yumuşayarak esnemesi, kanlanmasının artması, renginin değişmesi gibi tüm değişikler...)

Olgunlaşma döneminde ve öncesindeki birkaç günlük evrede

hafif ağrılarınız başlayabiliyor. Bu belinizde, özellikle sağ bel yarınızda

daha çok hissedilen, sanki böbrek ağrısı gibi olan, yanma tarzında veya aşırı

yorgunluktaki gibi bir bel ağrısı olur. Zamanla sanki gaz ağrısı ya da adet ağrısı gibi hissedilen

rahim ağrıları da eklenir. Doğumdan önce birkaç gün böyle geçer. Bu hazırlık ağrıları, daha çok akşamları hissedilir ve genelde gündüzleri pek rahatsız etmez.

Her zaman olan akıntınızın biraz sulandığını, çok olmamakla beraber külotunuzu ıslattığını hissederseniz.

Eğer ilk doğumsa rahim ağzının incelmesi daha erken, açılması biraz daha geç olacaktır. Eğer daha önce doğum yapmışsanız incelme ve açılma birlikte başlar ve tabii ki doğum süreci daha kısa sürer.

Bir zaman gelir ve ağrılar biraz daha şiddetli, biraz daha düzenli ve sık hale gelir. Artık doğum eyleminiz başlamıştır. Hastaneye başvuru zamanı gelmiştir. Özellikle ilk doğumunu yapacak olan hastalarda doğuma çok erken başvurma gibi bir durum yaşıyoruz. Ağrılarınızın tam oturması için, bir müddet daha evinizde istirahate gönderdiğimiz olabiliyor. Ağrılar 2-3 dakikada bir gelip, 60-70 saniye kadar sürerse doğum eylemi tam olarak yerleşmiş oluyor.

Özellikle 6-7 cm.lik açılmadan sonra, ağrılarınız biraz daha şiddetli gelebilir. Bizim “akselerasyon fazı” dediğimiz zamandır. Bebek artık giderek yerleşir, gerekli dönüşlerini yapar, tam açıklık dediğimiz evreye ulaşır. Bebek dışkı kanalınıza bası yaptığı için, sanki tuvalet ihtiyacınız var gibi hissedersiniz ve tabii ki bu sizi ıkınmaya sevk eder.

Derken bebeğinizin başı gözükür ve son bir sizin ve bizim gayretimizle doğum gerçekleşir!

Artık yaşantınızda, gülücükleriyle hayatınızı güzelleştiren bir bebeğiniz var…

Page 7: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

7

14 MART TIP BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...

Page 8: Sağlıklı Yaşam Bülten - 4

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N M A R T - N İ S A N 2 0 1 1

8

İmtiyaz SahibiÖzel Antalya Yaşam Hastanesi adına Dr. Cemal ÖZKAN

Yazı İşleri SorumlusuAyşe TUNÇHalkla İlişkiler Müdürü

Bültende yer alan yazı ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.

Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık BülteniSAĞLIKLI YAŞAM

Tasarım: Yediiletişim0242 324 79 77

Deniz Eren GÖKÇİMEN Doğum Tarihi : 25.12.2010Anne Adı : EkaterinaBaba Adı : Civan ErmanCinsiyet : ErkekBoy : 52 cmKilo : 3,450 gr

İlayda ÖZÇELEBİDoğum Tarihi : 11.10.2010Anne Adı : FulyaBaba Adı : AkınCinsiyet : KızBoy : 50 cmKilo : 3,440 gr

Kaan ZABUNDoğum Tarihi : 10.10.2010Anne Adı : ElaBaba Adı : KadirCinsiyet : ErkekBoy : 49 cmKilo : 2,830 gr

Ayberk ÖZGÜMÜŞDoğum Tarihi : 22.12.2010Anne Adı : ŞerifeBaba Adı : AbdurrahimCinsiyet : ErkekBoy : 51 cmKilo : 3,430 gr

Mehmet Faruk KÖÇ Doğum Tarihi : 12.02.2011 Anne Adı : ÜmmüBaba Adı : EkremCinsiyet : ErkekBoy : 48 cmKilo : 3,580 gr

Poyraz ŞAHİNDoğum Tarihi : 21.12.2010Anne Adı : Hatice GülBaba Adı : AliCinsiyet : ErkekBoy : 51 cmKilo : 4,100 gr

Tesekkür mektupları.

Baskı: Kutlu Avcı Ofset0242 346 85 85