sakarya Ünİversİtesİ esentepe kampÜsÜ m3 bİnasi gÜneŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. bu...

29
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMİ KURULUMU PROJESİ Ayçanur Bilik, Ceyda Pulcu, Burak Yalçın, Füsun Boysan, Çiğdem Özer *Sakarya Üniversitesi , Mühendislik Fakültesi , Çevre Mühendisliği – Sakarya Güneş enerjisi; sürekli ve yenilenebilir, doğaya zararlı gaz ve atık bırakmadığından temiz bir enerji kaynağıdır. Güneş enerjisi sistemlerinin; çevreye yapacağı olumlu etki, yerel olarak uygulanabilmesi, dışa bağımlılığı azaltması, işletiminin kolay olması, karmaşık bir teknoloji gerektirmemesi ve işletme masraflarının az olması gibi üstünlükleri sebebiyle geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiği düşünülmektedir. Bu çalışmada fotovoltaik olay ve güneş pillerinin özellikleri incelenerek güneş enerjisi hakkındaki istatistiksel bilgiler değerlendirildi. Güneş pilleriyle güneş enerjisini elektriğe çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına yerleştirilmesi planlanan güneş panelleri hesaplandı ve bir maliyet raporu hazırlandı. Oluşturduğumuz sistemin kurulum maliyeti 102.660,00 Euro, binada tüketilen elektriğin birim fiyatı 2.436,10 TL’dir. Bu durumda sistemin kendini 12 yılda amortisman etmesi beklenmektedir. İlerleyen yıllarda konvansiyonel enerji kaynaklarının tükenmesine bağlı olarak, bu kaynaklara dayalı enerji üretim maliyetleri artacağından buna paralel olarak güneş enerjisi sistemlerinin yatırım maliyetlerinin düşeceği tahmin edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Güneş Enerjisi, Güneş Pilleri, Fotovoltaik panel, Fotovoltaik dönüşüm.

Upload: others

Post on 27-Oct-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ENERJİSİ

SİSTEMİ KURULUMU PROJESİ

Ayçanur Bilik, Ceyda Pulcu, Burak Yalçın, Füsun Boysan, Çiğdem Özer

*Sakarya Üniversitesi , Mühendislik Fakültesi , Çevre Mühendisliği – Sakarya

Güneş enerjisi; sürekli ve yenilenebilir, doğaya zararlı gaz ve atık bırakmadığından temiz bir

enerji kaynağıdır. Güneş enerjisi sistemlerinin; çevreye yapacağı olumlu etki, yerel olarak

uygulanabilmesi, dışa bağımlılığı azaltması, işletiminin kolay olması, karmaşık bir teknoloji

gerektirmemesi ve işletme masraflarının az olması gibi üstünlükleri sebebiyle geliştirilmesi ve

yaygınlaştırılması gerektiği düşünülmektedir.

Bu çalışmada fotovoltaik olay ve güneş pillerinin özellikleri incelenerek güneş enerjisi

hakkındaki istatistiksel bilgiler değerlendirildi. Güneş pilleriyle güneş enerjisini elektriğe

çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak

çatısına yerleştirilmesi planlanan güneş panelleri hesaplandı ve bir maliyet raporu hazırlandı.

Oluşturduğumuz sistemin kurulum maliyeti 102.660,00 Euro, binada tüketilen elektriğin

birim fiyatı 2.436,10 TL’dir. Bu durumda sistemin kendini 12 yılda amortisman etmesi

beklenmektedir.

İlerleyen yıllarda konvansiyonel enerji kaynaklarının tükenmesine bağlı olarak, bu kaynaklara

dayalı enerji üretim maliyetleri artacağından buna paralel olarak güneş enerjisi sistemlerinin

yatırım maliyetlerinin düşeceği tahmin edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Güneş Enerjisi, Güneş Pilleri, Fotovoltaik panel,

Fotovoltaik dönüşüm.

Page 2: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ’NDEKİ TEHLİKELİ ATIKLARIN

BERTARAFI İÇİN ENTEGRE ATIK YÖNETİMİ OLUŞTURULMASI

Tuğçe Memiş , Nazlıhan Demirhan , Burak Kurupınar

*Sakarya Üniversitesi , Mühendislik Fakültesi , Çevre Mühendisliği

Tehlikeli atıklar özellikleri ve içerdikleri maddelerden dolayı taşınmalarında, bertaraflarında

ve depolanmalarında özen isteyen atıklardır. Tehlikeli atık yönetiminin amacı, tehlikeli

atıkların insan ve çevre sağlığına zarar vermeden doğrudan ya da dolaylı biçimde alıcı ortama

verilmesini, depolanmasını, taşınmasını engellemek, uygun bir şekilde bertarafını sağlamak

ve üretimini en aza indirmektir. Tehlikeli atıkların kaynağında özelliğine göre ayrılması,

toplanması, geçici depolanması, geri kazanılması, taşınması, bertaraf ve bertaraf işlemleri

sonrası kontrolü ve benzeri işlemlerinin hepsi tehlikeli atık yönetimi olarak adlandırılmaktadır

(Aydoğdu, 2008).

Bu çalışmada Çevre Mühendisliği lisans öğrencileri olarak Sakarya Üniversitesi Esentepe

Kampüsü sınırları içerisinde eğitim, öğretim, üretim, araştırma ve hizmet birimlerinde yapılan

araştırma ve uygulama faaliyetleri sonucunda meydana gelen bir kısım tehlikeli kimyasal

atıkların üretiminden nihai bertarafına kadar olan süreç boyunca insan ve çevre sağlığına zarar

vermeyecek şekilde ayrı toplanmasının, güvenli bir şekilde geçici depolanmasının, uygun

taşınmasının ve nihai bertarafının sağlanmasını düzenlemek amacıyla ‟Entegre Atık

Yönetimi’’ projesi oluşturulmuştur. Zaten lokal bazda devam eden tehlikeli atıkların bertarafı

ile ilgili çalışmaların bütünsel bir kimlik kazandırılması, lokal atık bertaraf girişimlerinin

entegre atık yönetim sisteminin altına alınması ve kurumsallaştırılmasını hedefledik.

Page 3: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

İSTANBUL’UN YOK OLAN SU HAVZALARININ İSTANBUL’A SU SAĞLAYAN

DİĞER İLLERDEKİ SU HAVZALARINA ETKİSİ

Ece YAVUZSOY*

*Marmara Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü

Türkiye’nin en yoğun nüfusuna sahip İstanbul ili; artan nüfus, aşırı yapılaşma, orman

alanlarının tahribatı ve sulak alanlar ile su havzalarının yeterli korunamaması nedeniyle büyük

bir su krizi tehditi altında. Gitgide kirlenen, alanı daralan ve nüfusun talebini karşılayamayan

İstanbul suyu, şehre yakın civar illerden getirilen konuk su ile desteklenmeye çalışılmakta; bu

durum civar illerin su havzalarında çeşitli ekolojik sorunlara sebebiyet vermektedir.

Bu çalışmada İstanbul’daki mevcut su havzalarının tahribat boyutu incelenecek, tahribata

neden olan olgular araştırılacak ve İstanbul’daki durumun civar illere olan etkisi

tartışılacaktır. Çalışmanın amacı; İstanbul’daki su sorununa dikkat çekmek ve Çevre

Mühendisi gözü ile sunulacak olan çözüm önerilerini tartışmaya açmaktır. Çalışmanın sonuç

kısmında ise mevcut durum mühendislik ve etik çerçevesinde yorumlanacak, çözüm önerileri

sunulmaya çalışılacaktır. Çalışma konuyla ilgili akademik çalışmaların taranması ve

yorumlanması şeklinde ilerleyecek olup konu temel olarak; İstanbul’daki Su Havzaları,

İstanbul’a Su Sağlayan Su Havzaları, Havzalardaki Tahribat Boyutu ve Nedenleri,

Havzalardaki Durumun ve Havzalardan Su Taşınımının İlgili Yönetmeliklerce İncelenmesi,

Mühendislik ve Etik Düzleminde İstanbul’un Su Havzalarına Genel Bir Bakış başlıklarıyla

incelenecektir.

Page 4: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

TARIM İLAÇLARININ EKOLOJİK ETKİSİ

Onur KÜÇÜK*

*İstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü

Tarım ilaçlarının çevreye vermiş olduğu zarar birçok bilim insanı tarafından incelenmiş

olmasına karşın mevcut durumda konuya ilişkin yeterli önlemin alınmadığı bilinmektedir.

Toprak yapısının bozulması, alandaki ekosistemin zarar görmesi, tarım alanının niteliğini

yitirmesi gibi örnekler, tarım ilaçlarının başlıca etkileri olarak gösterilebilir.

Bu çalışma üç bölüm halinde yürütülecek olup, bölümler ve alt başlıkları olarak

tasarlanmıştır. Tarım ilaçlarının tanımı ve gruplandırılması, toksikolojik sınıflandırılması,

Türkiye’de pestisit kalıntısı ilk ele alınacak konulardır. Asıl çalışma konusu; tarım ilaçlarının

kullanımı ve ekolojik etkileridir. Bitki, toprak ve atmosferin farklı davranış yapıları, insan ve

ekolojik etkileri ile değerlendirilecektir. Özellikle Isparta ilinde üretimi yoğun olan elmada

tarımsal ilaç kullanımı ve ekonomik analizi hakkında inceleme sonuçları sunulacaktır.

Page 5: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Kutu Denizanası (Chironex fleckeri) ve Türkiye Sularına Adaptasyon Olasılığı

Nilay Elmacıoğlu*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Chironex fleckeri, saydamlığı nedeniyle zor fark edilen, Dünya üzerindeki en zehirli

hayvanlardan olup normal bir denizanasının sahip olduğu zehrin 350 katını bünyesinde

barındıran, kutu denizanası olarak tanınan ve temas halinde ani ölüme sebebiyet veren bir

denizanası türüdür. Genellikle Hint Okyanusu’nda Yeni Gine, Vietnam, Filipinler ve özellikle

Avustralya sahillerinde yaşamaktadır. 2011 yılında Yunanistan sularında tespit edilmiş ve

Türkiye sularının tehdit altında olduğu olasılığı değerlendirilmiştir. Bu canlının zehri, yaşam

alanları ve zararları hakkında birçok araştırma yapılmakla birlikte, Türkiye sularına

adaptasyonu konusunda henüz bir çalışma bulunmamaktadır.

Bu çalışmada, Chironex fleckeri’nin doğal yaşam alanı olan Hint Okyanusu ile Avustralya

sahil sularının özellikleri araştırılmış, Türkiye sularının fiziksel ve kimyasal özellikleriyle

karşılaştırılmıştır. Bu bilgiler doğrultusunda Chironex fleckeri’nin Türkiye sularına adapte

olabilirliği ve oluşturacağı olası olumsuzluklar incelenmiş, Akdeniz ve Ege Denizi’nin tehlike

olasılıkları yorumlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Chironex fleckeri, Kutu Denizanası, Akdeniz, Ege, Türkiye Suları.

Page 6: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

ENERJİ ORMANCILIĞI

Damla Bayat*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında, depolanabilir oluşu sebebiyle kesintisiz enerji

sağlayabilen biyokütle enerjisinin, en yüksek potansiyele sahip kolu enerji ormanlarıdır.

Enerji ormancılığı kavak, söğüt gibi hızlı büyüme özelliğine sahip ağaç türlerinin tarım

benzeri bir uygulamayla işletilmesidir. Bu uygulamayla işletilen ormanlar sadece enerji

hammaddesi olarak kullanılmak üzere yetiştirilmiş sık dikim aralıklarına sahip kesilebilir

ağaçlardan oluşmaktadır. Ülkemizde hızlı büyüme özelliği gösteren ağaçların yetişmesi için

gerekli çevre koşullarının ve habitatların bulunmasına karşın, bu alandaki gerekli yatırımların

yapılamaması ve işletme sistemlerinin gerekli şekilde uygulanamaması sebebiyle, enerji

ormancılığı, verimsiz ormanları ve baltalık alanları iyileştirme çalışmalarıyla sınırlı kalmakta

ve küçük çapta odun enerjisinden faydalanılmaktadır.

Bu çalışmada, ağaçların verimsiz alanlardan doğrudan kesiminin odun enerjisi eldesinde

sınırlı kalmasına karşın, doğru işletme şartlarında kesilebilir alanlar oluşturulduğunda elde

edilecek yenilenebilir enerjinin ciddi bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koymak ve enerji

ormancılığının doğru tanımını anlaşılabilir kılmak amaçlanmıştır.

Anahtar kelimeler: Biyokütle, Yenilenebilir, Enerji, Orman, Kesilebilirlik

Page 7: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Çevre Performans İndeksi ile Mutlu Ülkeler Sıralaması

Rumeysa Acar

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Bu çalışmada Yale Üniversitesi'nin çevre performans indeksi (EPI)'ye bağlı olarak ülkelerin

çevreye verdikleri değerden, o ülkelerin mutlu veya mutsuz olduğu çıkarımında bulunabilmek

amaçlanmıştır. Bu çalışma EPI'nin 20 göstergeyle hesaplandığı milli performansları 4 ana

başlık olarak incelemiştir. Bunlar; hava kalitesi, ormanlar, su kaynakları, biyoçeşitlilik-yaşam

olarak ele alınmıştır.

Araştırma için İsviçre, Türkiye, Suriye başta olmak üzere seçilen ülkelerin EPI'nin çevre

performans puanlarıyla değerlendirilmesi, belirlenen 4 ana başlıktaki çevre parametrelerinin

kullanımı, ekosistem sağlığı, insan hayatına etkisi vb. etkileri ile kıyaslanmıştır.

Sonuç olarak, EPI'nın istatiksel veri sonuçlarının belirtilen ülkelerle kıyaslanarak sağlıklı

yaşam beklentisi, yaşam standartları, ülkenin huzur ve refahı o ülkenin mutludur veya

mutsuzdur yorumu yapılmasında yeterli olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çevre, çevre performans indeksi (EPI), Mutlu ülkeler

Page 8: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

KATİL YOSUN (Caulerpa taxifolia)

Gamze Şeyma Arslan*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Caulerpa taxifolia, parlak yeşil rengiyle ve bulunduğu ortamı kaplama özelliğiyle öncelikle

Stuttgart hayvanat bahçesinde süs ve dekorasyon amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Ancak

1984 yılında, Monako Okyanus Araştırmaları Merkezi'nde kullanıldığı zamanlarda akvaryum

suyu yanlışlıkla denize deşarj edilmiştir. Boyu 5- 65 cm'dir , Her türlü zeminde ve denizlerin

3 ile 40 metre derinliklerinde, 7°C de 1 günde, 10°C de 3 ayda ve 15°C de ise rahatça

çoğalabilir.

İlk zamanlarda masum görünen bu yosunun düşmanı olmadığı için yayılmaya devam etmiş

ve Akdeniz'de istilacı tür olmuştur. Denizel ekosistemi tehdit eden bu yosun türü, Akdeniz'de

halen yayılmaya devam etmektedir. Bu tür ile beslenen yumuşakça türü (Sacoglossa)

bulunmaktadır. Bu yumuşakça türü Caulerpa taxifolia türünü dengede tutmaktadır. Ancak

Akdeniz'de bu tür bulunmadığı için Caulerpa taxifolia yayılımına devam etmektedir. Yayılım

o kadar büyüktür ki Caulerpa taxifolia’yı etkileyecek sayıda canlı bulunmamaktadır.

Türkiye'de Caulerpa taxifolia, 1999 yılında görülmüş olup farklı araştırmalar yapılmıştır.

Türk Deniz Araştırma Vakfı, "Türkiye Denizlerine Giren Yabancı Türler İçin Bizimle İşbirliği

Yapın" sloganı ile bu türe rastlandığı zaman yapılması gereken işlemleri anlatmış, haklın

bilinçlenmesine destek olmuştur.

Anahtar Kelimeler : Katil Yosun, Caulerpa taxifolia, Denizel Ekosistem, Akdeniz.

Page 9: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

KAYBOLAN DEĞER : EBER

Kevser Bağlar*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Dünya nüfusuna paralel olarak kullanılabilir su ihtiyacının artması, temiz ve kullanılabilir su

kaynaklarının azalmasına neden olmuş, su kirliliği ve çevre sorunları riskini oluşturmuştur.

Biyolojik çeşitliliği ve sağladığı ekonomik imkanlarıyla bilinen Türkiye'nin 12. büyük gölü

Eber, su kaynaklarının azalması, çevredeki fabrika ve tüm kanalizasyon atıklarının deşarj

edilmesi, aşırı derecede ve bilinçsiz kullanılmasıyla kirlenmektedir. Konya Kültür ve Tabiat

Varlıkların Koruma Kurulunun 22.6.1992 gün ve 1359 sayılı kararıyla 1.derece Doğal Sit

Alanı ilan edilen ve Ramsar Sözleşmesi’ne göre korunması gereken A sınıfı sulak alanı olarak

kabul edilen göl; doğal güzelliklerini yitirmeye devam etmektedir. Göldeki kirlilik ve azalma

canlı hayatını tehdit ettiği gibi önemli bir su kaynağı olan yeraltı suları için de tehlike

oluşturmaktadır. Su kirliliğinin önüne geçmek ve yanlış su politikaları nedeniyle kuruyan,

kurumakta olan göller için bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Bu çalışmada, tektonik orjinli Eber Gölü’nün kirliliğine neden olan etkenler ve etkenlerin

canlılar üzerine etkisinden bahsedilmiştir.

Anahtar kelimeler: Ekosistem, Eber Gölü, Biyolojik Çeşitlilik, Su Kirliliği.

Page 10: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

HEDEF DIŞI AVCILIK

Melda Evrim Tablı*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Sucul ortamlarda yapılan avcılıklarda takılan, kopan veya kaybedilen av araçları suda

avlanmaya devam edip sucul organizmaların ölümüne yol açmaktadır. Ölen bu canlılar yem

etkisi yaparak etraftaki diğer hedef dışı türleri de ağa doğru çekerler. Bu durum av araçları

suda parçalanıp, bozulup yok oluncaya kadar devam eder.

Yapıldığı malzemeye göre uzun yıllar boyunca suda bozulmadan kalabilen av araçları sucul

ortamı olumsuz etkiler. Balıkçılığın en önemli sorunlarından biri olan “hayalet avcılık”

balıklar kadar su kuşları, deniz memelileri ve kaplumbağalar gibi deniz canlılarının da

ölümüne sebep olur.

Ülkemizde de, özellikle Akdeniz ve Ege Bölgesinde, hayalet avcılık halen bir sorun olup ilgili

çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmada, balıkçılığı, deniz ekosistemini, sucul

organizmaları tehdit eden hayalet avcılığın nedenleri, dünyada ve ülkemizdeki durumu

incelenmiş, önlenmesi için yapılması gerekenler ele alınmıştır.

Page 11: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

TEKSTİL FABRİKALARI (mı?) ve BOYAR Madde (mi?)

(Endüstriyel atıksular sonucu açığa çıkan boyar maddelerin sucul ortama etkisi)

Damla ÖZAKTAÇ*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Boyar madde içeren endüstriyel (tekstil, deri ,kağıt vs.) atıksuların renkli olarak veya belirli

oranlara kadar renksizleştirilmeden alıcı ortama deşarj edilmesi mümkün olmamaktadır. Alıcı

ortamına verilen bu sulardaki boyar maddeler kirlilik yükünün küçük bir kısmını

oluşturmaktadır, ancak düşük konsantrasyonlarda bile sucul ortama, çevreye ve insan

sağlığına etkisi yadsınamayacak derecede büyüktür.

Günümüzde boyar maddeler genellikle fiziksel ve kimyasal yöntemler vasıtasıyla

arıtılmaktadır. Bu yöntemlerin maliyeti yüksek olmakla birlikte prosesler sonucu açığa çıkan

maddelerin de bertarafı problemlere neden olmaktadır. Bu sebeplerden dolayı endüstriyel

atıksuların biyosorbsiyon yöntemiyle arıtılması daha uygun olmaktadır. Sucul ortamda

fotosentetik aktiviteyi olumsuz yönde etkilemesi, insanlar için kanserojen olması, çevrede

biyoakümülasyon oluşturması ile son derece tehlikeli olan boyar maddelerin, kimyasal

kullanmadan, son derece ekonomik ve sağlığa zararsız, tehlike arz edecek son ürün

oluşturmaması ile bilinen bakterilerin biyodegredasyonu ile atıksulardaki bu sorun ortadan

kalkacaktır.

Page 12: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Endüstri 4.0

Beyza Elönü*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Endüstri 4.0, teknoloji ve sanayinin maksimum uyumunu vizyonu haline getiren geleneksel

sanayileşme anlayışını bilgisayarlaşma yönünde ve yüksek teknoloji kullanarak geliştirmeyi

hedefleyen bir projedir. Artan dünya nüfusu ile orantılı olarak artan ihtiyaçları ve gün

geçtikçe tükenen kaynakları göz önünde bulundurarak suyu, toprağı, havayı kirletmeden;

minimum enerjiyle maksimum işin ortaya konulmasının yani verimliliğin hedeflendiği bu

projeye uyum süreci Türkiye için değerlendirilecektir.

Gelişimin, değişimin, ilerlemenin ve teknolojinin yani üretimin dördüncü devri : Endüstri 4.0.

Peki daha çok üretmek ve daha çok tüketmek daha çok atık demekse oluşan bu atıklar nasıl

değerlendirilecek? Burada devreye giren kavram sürdürülebilirliktir. Oluşan atığın, atık

olmaktan çıkarılıp ham maddeye dönüşümü ya da üretim esnasında yapılan küçük hamleler

ile yılda tonlarca suyun israfını, karbon salınımını ve enerji kaybını azaltacak temiz üretim

(eko-verimlilik) anlayışı bu devrimin kilometre taşıdır.

Sürdürülebilirliğin en karlı ve en verimli çalışması endüstriyel simbiyozdur. Endüstriyel

simbiyoz tercihen fiziksel olarak birbirine yakın ancak bağımsız olarak çalışan iki ya da daha

fazla ekonomik işletmenin bir araya gelerek çevresel performansı ve rekabet gücünü arttıracak

ortaklık kurulmasıdır. Türkiye'de ilk örneği Ocak 2011 tarihinde İskenderun Körfezi üzerinde

uygulamaya konulmuştur. Bu uygulama ile bölgede faaliyet gösteren işletmeler arasındaki

ortaklık sonucunda kirletici emisyonlarda, su ve enerji tüketiminde azalış elde edilerek

Endüstri 4.0’ın en büyük getirisi olan ekoverimliliğin Türkiye çapında yeterli düzeye

ulaşabileceği ve bu devrime uyum süreci içinde yapılan ve yapılması planlanan çalışmalar ile

ekonomik kalkınma ve ekolojik iyileşme sonuçlarına varılacağı öngörülmüştür.

Page 13: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Havai Fişekler ve Olumsuz Etkileri

Gökçe Fidancı*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Havai fişek, nitrat ve odun katılımıyla yapılan gökyüzünde renkli basit gösterilerde kullanılan

kutlama aracıdır. Havai fişekler el yapımı kapsülleri patlama ve sesleri çıkartan kimyasal

maddelerden oluşan tozları içermektedir. Bunların içindeki farklı metaller ise renklerini

belirlemektedir. Havai fişek gösterileri özel günlerde önemli bir faktördür ve izleyen binlerce

insanı aynı anda etkiler. Havai fişek gösterileri; özel günlerde, yeni yıl kutlamalarında,

şenliklere, törenlerde tercih edilmesi yanında, çoğu ülkede sadece havai fişekler için gösteri

günleri ilan edilmiştir. Bu ülkelerde havai fişek gösterilerinin uzman lisanslı ve eğitimli

kadrolar tarafından yapıldığını bilinmektedir. Ülkemizde de, havai fişek gösterileri eğitimli ve

İçişleri Bakanlığı tarafından ehliyetli personel tarafından gerçekleştirilmesi gereklidir.

Havai fişeklerin patlama esnasında yarattıkları gürültü impulsu 130 dB den daha fazla

olabilmekte, gösterinin yapıldığı alanın yakınlarında ise 190 dB ‘ e kadar değerler

ölçülebilmektedir. Hatta patlamadan dolayı travmalar ve kulak zarında sorunlara

rastlanmaktadır. Havada uçuşan partiküllerin göze girmesi sunucu ise göz bebeğinde kalıcı

hasarlar oluşabilmektedir. Sonuç olarak kısa süreli görsel zevk sağlayan havai fişeklerin

dezavantajları da vardır. En sıklıkla havai fişek gösterilerinden hayvanlar etkilenmektedir.

Havai fişekler evcil ya da vahşi hayvanlarda korkuya ve özellikle kuşlarda panik halinde

kaçarken çarpışarak ölümlere neden olmaktadır. Hatta bazı hayvanların üreme ve yaşama

sistemlerini de etkileyebilmektedir. Sıralanan sebeplerden dolayı havai fişek gösterilerinin,

sadece özel izinlerin alındığı günlerde ve kurallar çerçevesinde yapılması gerektiği Avrupa

Ülkelerince kabul görmüştür. Bu çalışma ile Ülkemizde bu uygulamalar hususunda dikkat

edilmesi gereken detaylar hakkında yorumlar yapılmıştır.

Page 14: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

KİMYASAL GÜBRELERİN ÇEVRE KİRLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Burçin Yıldırım*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Nüfus artışıyla birlikte tarıma duyulan ihtiyaç artmaktadır. Tarımda bitki gelişimini sağlamak,

toprakta verimi arttırmak, kaliteli ürün elde etmek amacıyla kimyasal gübre kullanımına

başvurulmaktadır. Ülkemiz de 1990 yılında 4.999.407 ton, 2007 yılında 5.148.059 ton

kimyasal gübre kullanılmıştır. Kullanılan gübre miktarları ve türleri yıllara göre

değişmektedir. Gereğinden fazla kullanılan suni gübreler hava, su, toprak kirliliğine neden

olmaktadır. Sodyum, potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, çinko, mangan gibi besin

maddelerini içeren kimyasal gübreler toprağı verimsizleştirmekte, toprak yapısını bozmakta,

toprakta ağır metal birikimine neden olmakta, toprak kirliliğine yol açmaktadır. Azot ve

fosforlu gübreler yıkama ve yağmur sularıyla yer üstü sularına ulaşarak ötrofikasyona ve

nitrat birikimine neden olmaktadır. Kullanılan nitratlı gübreler toprak derinliklerine sızarak

kuyu sularında kirlenmeye yol açmaktadır. Azot ve kükürt içeren gübrelerden havaya karışan

azot oksit ve amonyak gazları; ozon tabakasının incelmesine, sera gazı oluşumu ile hava

kirliliğine neden olmaktadır. Azotlu gübrelerin %50’ si bitkiler tarafından kullanıldığı, %2-20

‘ sinin buharlaşma yoluyla kaybedildiği, %15-25 ‘ inin topraktaki organik bileşikler ile

birleştiği ve geri kalan % 2-10 ‘ luk kısmının yüzey ve yer altı sularına karıştığı ifade

edilmektedir. Verimsizleşen topraklar için ilaç kullanımında artış meydana gelmektedir. Bu

durum canlılarda sağlık problemlerine neden olmakta ve canlılara dışardan müdahale yetersiz

olduğu için genleriyle oynanarak biyolojik çeşitlilikte sorunlara yol açmaktadır. GDO’lu

ürünlere yönelme ve ekolojik denge bozulmasına neden olmaktadır.

Page 15: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Uçakların Egzoz Emisyonları

İrem Gül Özkan*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Uçakların ulaşımı kolaylaştırması her geçen gün kullanımı arttırmış ve havacılık sektörünün

büyümesini sağlamıştır. 1992 yılından 2005 yılına kadar yolcuların kat ettiği kilometre yılda

%5,2 artmıştır. Bu büyüme ile birlikte yakıt tüketimi dolayısı ile yanma sonucunda oluşan

egzoz emisyonları artmıştır. Bu da iniş ve kalkış faaliyetlerinin şehirler üzerinde yapılması

nedeniyle insan sağlığına, ekosistem kalitesine, doğal kaynaklara olan etkileri arttırmıştır ve

arttıracağı düşünülmektedir.

Uçaklarda yakıt olarak kullanılan kerosenin yanması sonucunda oluşan egzoz emisyonları,

uçuşlarını troposfer ve stratosfer arasında gerçekleştirdiğinden küresel ısınmayı da etkiler.

Ayrıca uçak motorlarının ısı, gürültü, gaz ve partikül madde yayması, iklim değişikliğine ve

küresel karartmaya etki eder. Otomobillerin, yakıt tasarruflu turbofan ve turboprop motorların

emisyonlarının azaltılmasına rağmen son yıllarda hava ulaşımındaki hızlı büyüme, toplam

kirlilik içinde havacılığın katkısını arttırmıştır.

Bu çalışmada, uçakların atmosfere verdiği yakıt kaynaklı kirleticilerin (CO2, H2O, NOX, SOX,

CO, NMHC, diğer gazlar ve partiküller) etkileri, bu etkilerin en aza indirilmesi için yapılanlar

ve gelecekte bizi neler beklediği hakkındaki öngörüler üzerinde durulmuştur.

Emisyonlar, etkilerinin azaltılması amacı ile yönetmelikler tarafından kontrol altına alınmış ve

standartlar getirilmiştir. Havacılık sektörü ulusal ve uluslararası kurumların da etkisi ile

giderek çevreye daha duyarlı hale gelmiştir. Hava aracı üreticilerinin ve ülkelerin bu konudaki

çalışmaları sürmektedir.

Anahtar Kelimeler: Uçakların egzoz emisyonları, çevresel etki, küresel ısınma

Page 16: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Deniz Taşıtlarından Kaynaklı Petrol ve Bentik Canlılar

Gülşen Tuncer*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Petrol ve türevleri günümüzde fazlaca kullanım alanına sahip içeriğinde pek çok farklı bileşik

bulunan hidrokarbondur. Petrolün çıkarıldığı ve kullanıldığı yerlerin farklı olması sebebiyle

taşınması gereken bir yakıttır. Petrolün taşınmasında deniz yollarının da kullanılması,

beraberinde birçok sorunu getirmiştir. Petrolün taşınırken ve kullanılırken; sızıntı, gemilerde

sintine ve balast sularının denizlere bırakılması, tanker kazaları sonucu denize yayılması gibi

sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda İstanbul Boğazı gibi eşsiz bir ekosistem üzerinden

geçen taşıtların beraberinde getirdiği riskleri göz önünde bulundurarak deniz canlılarının ne

gibi durumlarla karşılaşacağı göz önüne alınmıştır. İstanbul Boğazı Karadenizden gelen akışla

birçok balığın göç yolunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla burada meydana gelecek bir petrol

kazası veya sızıntı ekolojik denge üzerinde büyük bir rol oynayacaktır. Canlılar üzerinde akut

ve kronik etkiler gösterecektir.

Bu derleme kapsamında denizlerde petrol taşımacılığının yarattığı kirliliğin denizde yaşayan

organizmalar ve bentik canlılar üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Meydana

gelmiş büyük petrol kazalarının sonuçları da ayrıca değerlendirilmiştir.

Anahtar Sözcükler: petrol kirliliği, bentik canlılar, toksisite, biyoakümülasyon.

Page 17: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Sürdürülebilir – Yenilenebilir Yeşil Binalar

Duygu Yıldırım*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Sanayi devrimiyle başlayan endüstriyelleşme ile çevre kirliliği ve diğer sorunlar gün geçtikçe

daha da önemli hale getirmiştir. Bu amaçla artık günümüzde enerji kaynaklarının; çevreyi

koruyarak, ekonomik büyüme, refah seviyesinin ve kalitesinin iyileştirilmesine katkı

sağlayarak bilinçli bir şekilde kullanılması hedeflenmiştir. Bu hedeften yola çıkılarak;

sürdürülebilirlik, sürekli var olma anlamına gelmektedir. Yani enerji kaynaklarının ve

çevrenin ögelerinin daima sağlıklı olarak var olabilmesidir. Bu yüzden sürdürülebilir yaşam

için yenilenebilir enerji olmazsa olmazdır. Hem tekrar kullanılabilir hem de çevreye zarar

vermez.

Daha sürdürülebilir yaşam için binalarda evrimleşme sürecinin başlamasının amacında

yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılarak binalarda kullanılmasıyla birlikte akıllı bina

yeşil bina çevre dostu bina gibi kavramlar hayatımıza girmiştir. Akıllı binalar denilince akla

en başta enerji verimliliği enerjinin daha az kullanılarak aynı işi yapması gelir. Harcanan

enerji önlenerek ve yenilenebilir sistemler (solar sistem vb.) kullanılarak binanın kendi

kendine yetebilmesi amaçlanır. Bina içerisindeki sistemlerle hem rahat ve kolay yaşama

imkânı vererek sürdürülebilirlik kapsamında yaşam standartlarını yükseltirken hem de çevre

dostu sistemler geliştirilerek çevre sorunlarına karşı büyük bir önlem alınmaktadır.

Bu çalışmada sürdürülebilirlik kapsamında yenilenebilir enerji sistemlerinin uygulanmasına

ilişkin akıllı bina tasarım ve uygulamaları konuları ele alınmış olup daha çok çevre dostu

yenilenebilir enerji kullanımı üzerinde durulmuştur.

Page 18: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Deniz Deşarjlarının Deniz Memelilerine Etkisi

Fidan Şaş*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Denize deşarj edilen suyun içerisinde ekolojik dengeyi bozan kirletici unsurlara

rastlanmaktadır. Bunlar; pestisitler, inorganik tuzlar, ağır metaller ve atık ısı olarak bilinen

maddelerden oluşmaktadır. Deşarj suyu yoluyla ekosistemlere katılan kirleticiler suyun

kalitesini bozmaktadır. Ancak daha etkili olan kirleticiler tüm besin zincirindeki yapıları

etkilemekte ve birikim oluşturabilmektedir.

Deniz memelileri dünya çapında bir kirlenme ortaya çıkaran organoklorinleri yüksek

konsantrasyonlarda alan hayvan gruplarıdır, ayrıca toksisiteye karşı savunmasız bir

metabolizmaya sahiptirler. Bu toksisitenin kaynağı insanlar olduğu yapılan araştırmalar

sonucu saptanmıştır. Deniz memelileri besin zincirinin en üst basamağında olduğundan dolayı

en yüksek poliklorlu bifenil ile 10 türün dokuz (PCB) düzeyleri deniz memelilerinde

mevcuttur. PCB organizmalarda, 10 klor atomu ile yer değiştirebilme özelliğine sahiptir

ayrıca kullanım alanının geniş ve kalıcı olmasından dolayı çevrede yaygın bir dağılım

göstermektedirler. Deniz memelilerinde görülen kanser ve karaciğer hastalıkları insanlara

yadsınamaz bir mesaj göndermektedir. Bize geleceğimizi göstermektedir.

Page 19: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

DENİZEL EKOSİSTEMLERDE ETKİN BİR INDEX : TRIX

Nazlı Buran*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Su kaynaklarında, gıda eldesi veya farklı amaçlar için yapılan Balık Yetiştiriciliği son

dönemde gelişim gösteren bir sektördür. Faaliyet gösteren balık çiftlikleri, kullanılan

yemlerden kaynaklanan hastalıklara, kafes alanlarında gözle görülür kirliliğe yol açar. Ortama

bırakılan kimyasal ve organik atıklar ise ötrofikasyona sebep olmaktadır. Oluşan ortamsal

hasarın tespiti, kötüleşen su kalitesi ve organik madde varlığının takibi için trofik indeks olan

TRIX parametresinden yararlanılır. TRIX indeksi içeriğinde çözünmüş oksijen, çözünmüş

inorganik azot, toplam fosfor ve klorofil-a ölçümleri bulunur. Oligotrofik aktivite takibinde

yararlanılan indeksin heterotrofi ve miksotrofi için duyarlılığı bulunmamaktadır. TRIX >4

mezotrofik özellikten ötrofik duruma geçişin oluşmaya başladığını, TRIX<2 oligotrofik

özellik olduğunu işaret etmektedir.

Page 20: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Küresel Isınmayla Gelmesi Beklenen Felaketler- 6 Derece

Handan Erdoğan*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Son yıllara bağlı olarak artan fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımının değişmesi,

ormanların yok edilmesi, daha çok enerji üretmek için farklı yöntemler arandıkça sera gazları

emisyonunu artmakta ve etkileri kuvvetlenmektedir. Atmosferdeki sera gazlarının artması

küresel ısınmaya sebep olmakta ve bunun sonucunda iklim değişikliği oluşmaktadır.

Dünyanın 2 derece ve 6 derece ısınması sonucu çeşitli yeni global iklim değişiklikleri senaryo

çalışmaları yürütülmektedir. Gelecekte karşılaşılacak iklim problemlerinin nelere sebep

olabileceği, yaşam standartlarını ne şekilde etkileyeceği, nelerin değiştirilmesi gerektiği

konusunda halk bilinçlendirilip araştırmacıların bu konu hakkında yoğunlaşmaları, daha

kaliteli yaşama olanak sağlaması amacıyla insanlara bu realitenin aktarılması gerekmektedir.

Küresel ısınma ve küresel iklim değişiklikleri sorunları dünyanın geleceği açısından risk

taşıyan, şimdiden önlem alınmasını gerektiren ve çözüm bekleyen uluslararası ciddi

problemler arasında önemli bir yer tutmaya devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Küresel ısınma, sera gazları, 6 derece, iklim değişikliği

Page 21: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

TÜKENMEYEN ENERJİ : GÜNEŞ

Bahri Ocak*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Enerji kaynaklarının tümünün bir sonu olduğu bilinmektedir. Ancak güneş enerjisi bunlardan

farklı olmakla beraber yeryüzünde hayat olduğu sürece sonsuz potansiyele sahip tek enerji

kaynağıdır. Bu kaynağın sınırsız oluşu, tüm ekosistemler için vazgeçilmez oluşu ve de

maliyetsiz bir kaynak olması çekici kılan özellikleridir. Tabi ki her enerji kaynağının

ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılabilmesi adına birtakım araçlara gereksinim duyulmaktadır.

Maliyeti olmayan ve sınırsız enerji kaynağı olan güneşten faydalanabilme doğrultusunda

güneş panelleri için bir defaya mahsus yatırım yapmak yeterli olmaktadır. Paneller,

mevsimlere bağlı olmakla beraber farklı açılarla güneşe doğru yönlendirilerek her mevsimde

verim alınması mümkün olmaktadır. Güneş panellerinin çıkışına takılan özel güneş

regülatörleri ile 12 ay boyunca en optimal koşullarda akü şarjı yapılmaktadır. Akülerde

depolanan enerji yüksek verimli tam sinüs DC-AC çeviriciler ile 220 V AC akıma

çevrilebilmektir.

Güneş enerjisi ile elde edilen elektrik sayesinde zamanla tükenmekte olan fosil enerji

kaynaklarının kullanımı azalacak, barajlar ve müteakibinde nükleer enerji santrallerinin arzı

azaltılacak, ülke ekonomisine katkıda bulunulacak ve doğal kaynaklardan daha fazla istifade

edilerek ülke ekonomisinde büyük rol oynayacaktır.

Page 22: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

Utilization and Management of Poultry Slaughterhouse Wastes with New Methods

Ömer Faruk Sarı, Saim Özdemir

*Sakarya University, Environmental Engineering Dept., Sakarya

Slaughterhouse wastes from poultry processing includes water and organic solid by-products.

Poultry carcass yields are typically about 70 - 75 percent of the live bird weight, the rest is

accepted as inedible waste. The quantity of potentially sellable solid waste depends on the

efficiency of the processing methods and the health of the birds prior to processing. Birds

blood, feathers, head, feet and inedible viscera and in some cases treated solids make up the

slaughterhouse solids in poultry industry. The treatment of solid waste should aim to produce

value-added sellable by-products, such as pet, animal or aquaculture feed components, energy

through biogas production and agricultural fertilizer. Rendering at specified temperatures and

pressures are widespread processing and well established method throughout the country to

produce sellable products in the form of protein-rich meals such as i) poultry powder, ii)

feather powder and iii) fat. The utilization of slaughterhouse solid by-products for animal feed

is becoming restricted in national and international scale for poultry industry. There has been

increasing stress to find alternative areas demanding nutrient rich solid by products. As a

result best management of the process, high-quality inedible viscera wastes could be used for

intensive fish culture in some regions. Feather powder needs further processing to find

possible feed additive either for fish or other animal meal. Anaerobic digestion, the biological

degradation of organic matter into methane under anaerobic conditions is an alternative that

provides an opportunity for energy recovery and, depending on the type of anaerobic

digestion employed, for reducing pathogenic microorganism in the solid substrate digested.

Keywords: Poultry, Slaughterhouse, management, utilization

Page 23: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

ASSESMENT OF SEWAGE SLUDGE COMPOST PRODUCTION BY USING

ECOTECHNOLOGY

İhsan Yüce, Hasan Recep Şahin, Emirhan Balkaya, Saim Özdemir

*Sakarya University, Environmental Engineering Dept., Sakarya

Due to the increased quantities of residual sewage sludge from waste water treatment plants,

their safe disposal is one of the major environmental concerns throughout the world. Compost

produced from sewage sludge that have proved heavy metals within limits; provide multiple

environmental benefits such as soil enrichment with organic matter, organic carbon and plant

nutrition as well as reduces the municipal waste accumulation. Despite its importance, the

compostability of sewage sludge is constrained by structural problems related to the high

water retention and low porosity leading to aeration problems, exposing anaerobic conditions

and difficulty in increasing pile temperatures. Sludge composting process requires huge

amount of bulking materials to absorb high water and consumes energy for frequent mixing to

assure optimum conditions for microbial biodegradation, make composting comparatively

expensive alternative for municipal sewage sludge management. Due to relatively low energy

requirement and less maintenance cost vermicomposting practice has an important role in the

sustainable management of organic wastes, however vermicomposting application needs

longer time to convert waste into a valuable compost. In order to optimize composting period

without losing worm compost advantages, scavenger organism other than earth worm could

be used to increase the composting efficiency. The omnivore insect Gryllotalpa gryllotalpa is

a burrowing insect and feeds on variety of organism while excavating especially in organic

material rich soil. Being the known as devastating plant pest mole cricket would be

beneficially exploit for its tunneling to aerate and mix sludge compost. It is expected that

mobility of mole cricket within compost pile would be improve the composting process and

the biotransformation of the organic matter due to its ability to increase the aeration and

promote biodegradability. Faster composting of sewage sludge would be advantageous since

the waste biomass conversion to valuable nutrient rich compost at a lower cost that of worm

compost technology. This article aimed to verify the efficient use of mole cricket for

Page 24: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

composting sewage sludge in comparison with vermicomposting and conventional aerobic

compost process on the basis of final compost characteristics.

Page 25: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

KOMPOZİSYONU BOZAN TERMİNALLER

Beyza Nur Yılmaz*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

LNG Terminali; iskele (liman), depolama tankları, proses, gazlaştırma ve kompresör üniteleri,

yardımcı tesisler ve hizmet binalarından oluşmaktadır. LNG; İngilizce “Liquified Natural

Gas” kelimelerinin kısaltması olup, sıvılaştırılmış doğal gaz anlamına gelmektedir. Doğal gaz,

atmosfer basıncında, -161,5°C ye kadar soğutulduğunda yoğunlaşarak sıvı faza geçmektedir.

Doğal gazın hacmi, gaz fazından sıvı faza geçerken yaklaşık 600 kat küçülmektedir. LNG,

normal atmosfer basıncının biraz üzerindeki basınçlarda çalışan yalıtılmış tanklar içinde

depolanıp nakledilmektedir. Isıl işlem yapan bu tip tesislerde atık ısı deşarj ile

uzaklaştırılmaktadır. Uygulanan deşarjların deniz kompozisyonuna olan etkileri

belirlenebilmektedir. Bu deşarjlar sonrasında alıcı ortamdaki canlıların metabolik faaliyetleri

etkilenmekte ve deniz kompozisyonunda -pH,sıcaklık,tuzluluk vs.- değişmeler olmaktadır.Bu

etkiler yasal standartlarla incelenmekte ve deşarjlar yasal uygulamalarla denetlenmektedir.

Halen ülkemizde Cezayir ve Nijerya'dan uzun dönemli alım-satım anlaşmalarıyla tedarik

edilen LNG ile spot piyasadan alınan LNG'nin depolanması, gazlaştırılması ve ana iletim

hattına gönderilmesinde kullanılmakta olan iki adet LNG depolama ve gazlaştırma terminali

mevcut bulunmaktadır. Marmara Ereğlisi LNG Terminali'nin yapımına Cezayir'le yapılan

alım anlaşması sonrasında başlanmış olup terminal 1994 yılında devreye girmiştir.

Bu çalışmada da, Marmara Ereğlisi LNG Terminali tarafından yapılan deşarjlar sonucunda

deniz kompozisyonuna olan etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonunda LNG

terminallerin deniz kompozisyonuna olan etkileri gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Isıl deşarj, LNG Terminalleri, Deniz kompozisyonu

Page 26: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAVRAMININ KÜRESEL ve BİREYSEL ÖLÇEKTE

DEĞERLENDİRİLMESİ

Ahmet Tahir Soysal*

*İstanbul Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar, ISTANBUL

Sürdürülebilir kalkınma kavramı 1980’li yıllarda ortaya çıkmış olup, günümüzdeki

ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama haklarını ellerinden

almadan gelişmeyi ifade eder. Kavram olarak ele alındığında uygulanması gerekenin de bu

olduğu açıkça görülmektedir. Ancak sürdürülebilir kalkınma kavramı, günden güne artan

dünya nüfusu ve toplumların tüketim alışkanlıklarının sonucu olarak, gerektiği şekilde

uygulanamamaktadır.

Ülkelerin sürdürülebilir kalkınmaya bakış açısı sahip oldukları teknoloji ve refah seviyelerine

göre değişkenlik göstermektedir. Gelişmiş ülkeler, sınırları içerisinde atık üretmemekte veya

oluşan atıkların yönetimi için gerekenleri yerine getirebilmektedir. Gelişmekte olan ve az

gelişmiş ülkeler ise aynı hassasiyeti gösterememektedirler. Bu bilgiler göz önünde

bulundurulduğunda sürdürülebilir kalkınmanın her yerde uygulanabildiğinden bahsetmek

oldukça zordur. Sürdürülebilir kalkınmanın doğru şekilde uygulanabilmesi için küresel

ölçekte değerlendirilmesi ve ülkelerin iş birliği içerisinde çalışması daha uygun olacaktır.

Bütün bunların yanı sıra çevrenin korunması için toplumların alışkanlıkları da göz önünde

bulundurulmalıdır. Günümüz dünyasında internetin sağladığı imkanlar sayesinde

bireyler geniş kitlelere ulaşabilmektedir. Bunun sonucu olarak bireysel faaliyetler geniş

kitlelere ilham kaynağı olabilmekte ve toplumların gelişmesine katkı

sağlayabilmektedir. Toplumu oluşturan bireyler olarak biz, sürdürülebilirlik kavramı da göz

önünde bulundurularak çevrenin korunması için, insanlık tarihinde hiç olmadığımız kadar

sesimizi duyurma imkanına sahibiz.

Bu çalışmada bahsedilmiş olan kavramlar örnekler verilerek açıklanmakta, bireysel

faaliyetlerin toplum üzerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. Çalışmanın amacı günlük

alışkanlıklarımızın çevre üzerindeki etkilerine dikkat çekilerek, sürdürülebilir

Page 27: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

kalkınma çerçevesinde gelecek kuşaklara daha temiz bir çevre bırakmak için bireylerin

yapabilecekleri faaliyetler ile ilgili öneriler sunmaktır.

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Kalkınma

Page 28: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

KOKUNUN BİOFİLTRE YÖNTEMİYLE GİDERİMİ

Buse Bardakcı, Gamze Ekici, Saim Özdemir

*Sakarya Üniversitesi , Mühendislik Fakültesi , Çevre Mühendisliği – Sakarya

Atıksu Arıtma Tesislerinde görülen kokunun kaynağı, atıksu ile beraber gelen kimyasallar ya

da organik maddenin ayrışması sonucu oluşan gazlardır. Atıksulardan kaynaklanan koku

sebebi olan gazların en önemlileri hidrojen sülfür, amonyak, merkaptanlar gibi kimyasallardır.

Atıksu arıtma tesislerinde kanalizasyon içinde mikrobiyolojik faaliyetlerle oluşan H2S

(Hidrojen Sülfür), merkaptan/disülfür gibi organik sülfür bileşiklerinin her üçü de çok düşük

konsantrasyonda bile yüksek koku etkisine sahiptir ve protein parçalanmaları sonucu çıkan

amonyak kokunun baş nedenidir. Özellikle H2S’in ölümcül etkisinden dolayı koku

kaynağından (özellikle terfi istasyonları, giriş yapıları, ızgara ve kum tutucu üniteleri ve

çamur sistemleri vb) doğru şekilde yeterli kapasitede çekilerek koku arıtma sistemlerinde

arıtıldıktan sonra atmosfere verilmesi büyük önem taşır. Bu çalışmada koku yöntemleri ve en

önemlisi biofiltre ile koku giderimi çalışılmıştır. Kaynağı organik olan koku üreten bileşenleri

için, koku emisyonları limit değerlerini sağlayabilecek, yapım ve işletimi kolay biyofiltre

tasarlanmıştır.

Page 29: SAKARYA ÜNİVERSİTESİ ESENTEPE KAMPÜSÜ M3 BİNASI GÜNEŞ ... · çevrilmesi amaçlandı. Bu doğrultuda M3 binasının; elektrik tüketimini, alanını hesaplayarak çatısına

ORGANİK ATIKLARDAN SENTETİK YAKIT ELDESİ

Nazlıcan Karabağ*

* İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü, ISTANBUL

Dünyada nüfusun artması, sanayi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte enerji kullanımı ve atık

miktarı da hızla artmaktadır. Enerji tüketiminin ve atıkların kontrol altına alınması

sürdürülebilir gelecek için oldukça önemlidir.

Ceviz kabuğu ve servi kozalağı yüksek karbon içeriğine ve yakıt kaynağı olarak

kullanılabilecek ısıl değere sahip organik atıklardır. Bu çalışma İstanbul Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Laboratuvarı’nda organik atıkların

pirolizi ve gazlaştırılması ile sentetik gaz elde etme konusunu esas alarak oluşturulmuş bir

çalışmadır. Bu çalışmanın amacı ceviz kabuğu ve servi kozalağı numunelerini piroliz ve

gazlaştırma proseslerine tabi tutarak enerji geri dönüşümü sağlamaktır. Ceviz kabuğu ve servi

kozalağı numuneleri farklı sürelerde piroliz ve gazlaştırma proseslerine tabi tutulmuş, bu

işlemler sonucu sentetik gaz elde edilmiştir. Farklı sürelerin ve iki farklı numunenin oluşan

sentetik gazın verimliliğini nasıl etkilediği araştırılmıştır. Elde edilen sentetik gazın biyoyakıt

olarak doğalgaz hatlarına verilebilir ve elektrik enerjisinde kullanılabilir olduğu görülmüştür.

Bu deneysel çalışma pilot ölçekli çalışmalar için yeni veriler sağlanması açısından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Piroliz, Gazlaştırma, Organik Atıklar