sayed temmuz 2012 sayı:52

68
SAGLIK YÖNETIMI ve EGITIMI DERGISI YIL:5 SAYI:52 TEMMUZ 2012 İNTERNET NE KADAR SAĞLIKLI? YELİZ SOYDAN Sağlık Sektöründe İnternet Etkin Bir Şekilde Kullanılıyor OP. DR. AYŞE DUMAN Her Şeyi Google’a Soruyoruz CEYHUN YILMAZ Kendimi Radyocu Olarak Tanımlamıyorum

Upload: bilal-akguel

Post on 13-Mar-2016

223 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TRANSCRIPT

Page 1: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

Y IL:5 SAY I:52 T EMMUZ 2012

İNTERNETNE KADAR SAĞLIKLI?

YELİZ SOYDANSağlık Sektöründe İnternet Etkin Bir Şekilde Kullanılıyor

OP. DR. AYŞE DUMANHer Şeyi Google’a Soruyoruz

CEYHUN YILMAZKendimi Radyocu Olarak Tanımlamıyorum

Page 2: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

Page 3: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

Page 4: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

www.hohenstein.com.trwww.quality-laundry.com

HoHenstein istanbulTekstil Analiz ve Kontrol Hizmetleri Ltd. Şti.Osmanağa Mah. Gaziosmanpaşa Sk. No:12Kadıköy- Istanbul

Phone: +90 216 338 03 63 – 65E-Mail: [email protected]

Biz hastalarınızın kendilerini güvende hissetmelerini sağlayabiliriz!

Çamaşırların dünya standartlarına uygun, hijyenik bir şekilde yıkanması ve hazırlanması, hastanelerde bulaşıcı hastalıklardan korunmak açısından son derece önemli ve önceliklidir.

RAL-GZ 992’ye göre sertifikalandırılmış çamaşırhaneler ile işbirliği, hijyen ve kalitenizi garanti eder. Hastanede Onaylı Hijyen Yönetimi sayesinde kontrollü hijyen ve kalite sağlanmaktadır.

Bu konuda taleplerinizi alabiliriz.

GERÇEKTEN HİJYENİK Mİ?

Page 5: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 3

nternet hayatımızın vazgeçil-mezi haline geldi. Telefonları-mızdan on dakika süren

toplu taşıma yolculuğumuzda bile internete bağlanıp çeşitli sosyal medyaları takip eder olduk. İnternet sağlık sektöründe de etkin bir şekilde kullanılıyor. İnternet üzerinden randevu alabiliyor, laboratuvar sonuçlarına bakabiliyor, tedavi olduğumuz doktorumuzu seçebiliyoruz. Hatta ABD’de doktorların yüzde 39’u muayene ve tetkik gerektirmeyen durumlarda hastaları ile iletişimi internet üzerinden sağlıyor. Bu kadar kolaylık ve avantajın yanında dezavantajlar da var tabii. İspanya Miguel Hernandez Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre; her üç doktordan biri internetteki sağlık bilgileri yüzünden güvenilirlilikleri-nin azaldığını düşünüyor. Çünkü hastalığını internette araştıran hastaların karşısına ilgili ilgisiz birçok sonuç çıkıyor. Dahası özellikle kadın hastalar sormaya çekindiği şeyleri internetten

bulabiliyor ya da doktora sor sitelerinde dertlerine derman arıyorlar.

Tüm bu bilgi kirliliğinin içinde yanlış izlenimlerin ve korkuların oluşması insanları hastalık hastası bile yapıyor. Toplumu ilgilendiren bu konuya SAYED dergisi olarak ışık tutmak istedik. Memorial Sağlık Grubu iletişim koordinatörü Yeliz Soydan sağlık sektöründe internetin nasıl kullanıldığına dair bir yazı hazırladı. Op. Dr. Ayşe Duman ise kadınların sormaya çekindikleri hastalıklarını internetten araştırması-nın zararlarına yönelik bir makale hazırladı.

Bu ay Büyüteç altına aldığımız konu “İlaç Sektörü”. İlaç sektörünün önde gelen temsilcileriyle sektörün bugününü ve geleceğini konuştuk. Hastane yöneticilerinin dikkatini çekecek makalelere de yer verdik. Bu ay ünlü konuğumuz sağlık alanında sosyal sorumluluk projelerinde gördüğümüz Ceyhun Yılmaz.

YIL 5 • SAYI 52 • TEMMUZ 2012www.sayeddergisi.org

YÖNETİM

Sahibi ve Yayın YönetmeniFEYZULLAH AKBEN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSARE KUŞ

[email protected]

EditörSU ÖZGÜR

Yazı İşleriSERRA KUL - ÖMER DURAK

AYŞE YILMAZTÜRKGÜNEŞ KAZDAĞLI

Görsel YönetmenBİLAL AKGÜL

Fotoğraf EditörüAHMET FERHAT AKBEN

ReklamDİDEM GÜLKAÇ[email protected]

Abone ve DağıtımSONGÜL KARADENİZ

[email protected]

Halkla İlişkilerYASEMİN KERİMİ

Yapım

Yönetim AdresiKore Şehitleri Cad. Yonca Apt. A Blok No: 1/5

Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBULTel: 0 212 272 61 06 Faks: 0 212 272 61 07

www.ajansfa.com / [email protected]

BaskıŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBULTel: 0 212 289 24 24

Yayın TürüYaygın Süreli Yayın

SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir.

Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

İMerhaba...

TEMMUZ 2012 3

Sare Kuş

Page 6: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 7: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 5

BaşkandanDeğerli SAYED okurları;

Rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazan-ı Şerif ’i huşu ile idrak etmenin şükür ve

mutluluğunu yaşıyoruz. On bir ayın sultanını layıkıyla yaşayıp uğurlayanlardan olalım inşallah. Sizler dergimizin sayfalarında keyifle dolaşırken Ramazan Bayramı’nı da idrak etmiş olacağız. Bu vesileyle sizlerin ve sevdiklerinizin Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.

4. Ulusal Sağlık Kurultayı için yaptığımız çalışmalarda artık sona gelindi. Kurultay’da bilgi ve tecrübeleriyle bize güç katacak Kurum Başkanları ve üst düzey yöneticilere davetiye mektuplarına daha önce göndermiştik. Temmuz ayı içerisinde ilgili bürokratları yeniden ziyaret ederek gerekli görüşmeleri tamamladık.

“Geleneksel SAYED Yılın Yöneticisi Ödülleri” ile bu yıl da karşınızdayız. Bilindiği üzere Bakanlığımız yeni bir yapılanmaya gitti. Bu yapılanmada yönetici

tanımları da değişti. Yılın Yönetici Ödülleri için ilgili zaman dilimi, 2010 Ekim – 2012 Ekim tarihleridir. SAYED olarak, 4. Ulusal Sağlık Kurultayı için 663 Sayılı KHK öncesindeki yönetici tanımlarını ödül kategorisinde değerlendirmeyi uygun gördük. Genel Sekreter, Halk Sağlığı İl Müdürü, Tıbbi Hizmetler Direktörü ve Hasta Bakım Hizmetleri Direktörü gibi unvanlara sahip çalışanlarımızı gelecek dönemlerde ödül kategorisine dâhil edeceğiz.

Yine geçtiğimiz yıllardan farklı olarak internetten oylama yapılmasını kaldırdık. Bu konuda birçok geri bildirim aldık. Yeni kriterlerle daha objektif olacağını düşünüyoruz. Başvuru formlarına www.sayed.org.tr ve www.sayedkurultayi.org internet sitelerinden erişebilirsiniz. Katılım şartları ve değerlendirme esasları da formlarda belirtilmiştir.

Selam ve sağlıcakla…

SAYED Yönetim Kurulu Başkanı

Page 8: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

40 Kurumsal Kaynak Planlanması Çözümleri Avantaj Sağlıyor

Yeni Ürünler44

30 İlaç SektörüBüyüteç Altında

24Hastanelerde Teknoloji Finansmanının Sürdürülebilirliliği Öncelikli Konular Arasında

52 TEM

MU

Z

08 Spot Haberler

14Yeliz Soydan:Sağlık Sektöründe İnternet Etkin Bir Şekilde Kullanılıyor

18 Her Şeyi Google’a Soruyoruz

14 18 20

24

Starvasyon Diyetler Sağlığımızla Oynuyor20

Page 9: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

Kitap Kritik:Yorum ve Aşırı YorumŞemspareMesnevi Terapi22/11/63

60

54 Nissan Juke46 Açık Satılan Bal Almayın

48 Baş Ağrınızın Sebebi Çene Eklemi Rahatsızlığından Olabilir

50 Ramazan’da Dikkat Edilmesi Gereken Sekiz Şey

56 Röportaj: Ceyhun Yılmaz

Film Kritik:Arirang6253 Hayatın İçinden:

Gülümseyin!

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına

Yayın Kurulu BaşkanıProf. Dr. Hayreddin YEKELER(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)Dr. Osman ACARFatma AKTAŞ Aygül BULUT Arif ÇETİNZafer DERELİProf. Dr. Metin DOĞANHülya ERBABA Prof. Dr. Fazlı ERDOĞANOpr. Dr. Ali Güven FİNCANProf. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLUDr. Mustafa KIRLANGIÇ Dr. Kemal KİRAZ Veysel ÖZGEN Nebi ŞAHİNLİ Yücel ŞİRİN Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

Danışma KuruluYrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOYProf. Dr. Selami AKKUŞProf. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDINProf. Dr. Metin AYDINProf. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLIProf. Dr. Sait BİLGİÇProf. Dr. Murat BOZKURTProf. Dr. Engin BOZKURTProf. Dr. Alper CİHANDoç. Dr. Kerim ÇAĞLIProf. Dr. Bekir ÇAKIRProf. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜDoç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLUProf. Dr. Ali DEMİRProf. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZProf. Dr. Orhan DENİZProf. Dr. Osman Nuri DİLEKProf. Dr. Ali İhsan DOKUCUUzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİLProf. Dr. Levent ELBEYLİProf. Dr. Cevdet ERDÖLProf. Dr. Canan HASANOĞLUDoç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLUProf. Dr. Abdullah İĞCİDoç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLUProf. Dr. Mehmet İŞLERProf. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLUProf. Dr. Murat KARAŞENYrd. Doç. Dr. Esra KESKİNProf. Dr. Muzaffer KİRİŞProf. Dr. Akın MARŞAPProf. Dr. Muzaffer METİNTAŞProf. Dr. Semih ÖNCELProf. Dr. Mustafa ÖZMENProf. Dr. Mustafa PAÇDoç. Dr. Sadrettin PENÇEProf. Dr. Mustafa SOLAKProf. Dr. Yunus SÖYLETProf. Dr. Haydar SURProf. Dr. Erol ŞENERProf. Dr. Mehmet Akın TAŞYARANProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLUProf. Dr. Bahattin TUNÇProf. Dr. Necdet ÜNÜVARProf. Dr. Yavuz YILMAZ

* İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

Reklam Sayfaları: Novatek ⁄ Sesa Elektronik 1 ⁄ Hohenstein 2 ⁄ Yeşil Vadi Arsa Ofisi 4 ⁄ Çapa Medikal 9Kurt&Kurt 11 ⁄ Fujifilm 13 ⁄ Fiksmed 17 ⁄ İncekaralar 23 ⁄ Tasarımmed 29 ⁄ Duman Çelik Eşya 33

Promed 39 ⁄ Atasam 43 ⁄ Lösev 59 ⁄ 5. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi 61 ⁄ Mespa 63Kompozit 64-65 ⁄ SAYED 2012 4. Ulusal Sağlık Kurultayı 66

30

40 54 56

İlaç SektörüBüyüteç Altında

Page 10: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 20128

taşımak istedik. ORTHOFIX Fıksatorün patentini almış ve öncü bir firma olduğu için, fıksatörlerin nasıl kullanıldığını ve fıksatör üzerinde şu an ki mevcut kavramların neler olduğunu, yaklaşımları ve bunların nedenlerini konunun uzmanları tarafından tartışılmasını istedik. Bu çerçevede İtalya’dan gelen uzman hocalar ile Türkiye’deki hocalar bir araya geldi. Kursumuz iki aşamalı olarak gerçekleşti. Sadece workshop üzerine kurulmuş bir kurs olmadı. İlk aşama bilgilendirme ağırlıklı oldu, doktorlar sunumlarını yaptılar, vakaları tartıştılar. İkinci aşamada ise ürünlerle ilgili uygulamalar katılımcılarla paylaşıldı.”

Bu arada söz konusu kursun devamlılığını sağlamak ve her yıl farklı boyutlarda gerçekleştirmek istediklerini de ifade eden Sanem Birgen, “Örneğin üniversite ve başka hastanelerin de desteğini alarak, onların da katılımlarıyla kurs kapsamını büyütmeyi ve komşu ülkelerden de doktorları davet etmeyi düşünüyoruz. Her sene farklı konular üzerinde hem ORTHOFIX Fiksatör kursu hem de ORTHOFIX Intrameduller Çivileme Kursu düzenlemeyi planlıyoruz. Bu ilk kursumuz olmasına rağmen katılım oldukça iyiydi. Hocalarımızdan da güzel geri dönüşler aldık, çok beğendiklerini söylediler” dedi.

Öte yandan düzenlenen Eksternal Fıksatör Kursu’nda yeni “Galaxy Eksternal Fıksasyon” sisteminin de tanıtımı yapıldı. Sistem ORTHOFIX’in, hem üst ekstremite, hem de alt ekstremitede uygulanabilen yeni tübüler sistemi olarak anlatıldı. Bunun dışında Hybrid Halkalı Sistem uygulaması ile ‘Gelişmiş LRS’ olarak ifade edilen çok farklı klempleri ile deformite, kemik kayıplarında, kemik transportu gibi farklı endikasyonlarda kullanılan sistem uygulamaları da gerçekleştirildi.

SPOT HABERLER

Fiksmed 1.OrthofixKursunu Gerçekleştirdi Türkiye’de ilk kez ORTHOFIX Eksternal Fıksator kursu düzenlendi. Kursu ORTHOFIX Türkiye Distribütörü Fiksmed organize etti. Ankara’da yoğun katılımla gerçekleştirilen kursa ortopedi cerrahları katıldı. İki aşamalı düzenlenen Eksternal Fıksator kursunda sunumlardan sonra uygulamalar gerçekleştirildi. Fiksmed Dış İlişkiler ve İthalat Koordinatörü Sanem Birgen, yoğun talep üzerine böyle bir kursu gerçekleştirdiklerini ifade etti ve önümüzdeki yıllarda kursun kapsamını daha da genişleteceklerini söyledi. Birgen, konuyla ilgili şu bilgileri verdi; “Biz ORTHOFIX’in Türkiye distribütörüyüz. ORTHOFIX Verona’da 1980 yılında dünyada ilk kez ‘Dinamik Aksiyel Eksternal Fiksatör’ buluşunu yaparak, ortopedi üzerine kurulmuş ve daha sonra 1992 yılında Amerika’da halka açılarak dünya markası olmuş uluslararası bir şirket. ORTHOFIX, aynı zamanda eğitime çok önem veriyor ve her ay farklı ülkelerde ve değişen konsepte doktorlara yönelik kurslar gerçekleştiriyor. Biz de Fiksmed olarak aynı konsepti Türkiye’ye

Page 11: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 12: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201210

ve şunları söyledi: “Bu yıl KOSGEB ile işbirliği içerisinde SİSOFT da dahil olmak üzere onun üzerinde teknoloji ve yazılım firmasını Amerika’da ağırlayacağız. Bu alanda önemli Amerika firmalarıyla Türk firmalarını bir araya getireceğiz. Bugüne kadar birçok başarıya imza atan SİSOFT’un Amerika’da da kesinlikle başarılı olacağına inanıyoruz. Biz tüm networkumuz ve tecrübelerimizle yanlarındayız.”

SPOT HABERLER

SİSOFT Amerikan Türk Ticaret Odası’nın Yeni Üyesi Sisoft Sağlık Bilgi Sistemleri (SİSOFT) Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM)’nin yeni üyeleri arasına katıldı. Böylelikle, Türkiye, Azerbaycan ve Kıbrıs başta olmak üzere bölgesinde yüzün üzerinde büyük hastanede yazılımları kullanılan, 120 çalışanı ile uluslararası bir çok yazılım ödülüne layık görülen SİSOFT, Amerika pazarında da yer almak için önemli bir adım daha atmış oldu.

SİSOFT’un Kurucu Genel Müdürü Ömer Siso, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunmak için hedeflerinin odağına uluslararası alanda faaliyet göstermeyi konumlandırdıklarını söyledi. 2010 yılının son yarısında uluslararası rekabeti artırmak, yazılımlarını farklı coğrafyadaki ülkelerin hizmetine çok geniş bir yelpazede sunmak için geniş çaplı bir atılım başlattıklarını anlatan Ömer Siso, “Bu bağlamda, uluslararası arenada rol alan ABD kökenli kardeş şirketimiz Sisoft Healtcare Information System ile Türkiye, KKTC ve Azerbaycan ile sınırlı pazarımızı, özellikle yakın coğrafyamız başta olmak üzere tüm ülkelere yaymayı planlıyoruz. Amerikan pazarına özel ürünler üzerinde iki senedir çalışmalar yapıyoruz. New York’ta bir ofisimiz var. Bu pazara güvenimiz tam. Yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.

Amerikan Türk Ticaret Odası Başkanı Prof. Dr. İhsan Işık da ATCOM’un yeni üyelerle küresel bir ticaret odası haline geldiğini belirtti

Kansere Karşı Süperbrokoliİngiltere’deki John Innes Merkezi ve Norwich Gıda Araştırmaları Enstitüsü’nden bilimadamları brokolinin içindeki, sağlığa yararlı olduğu bilinen doğal maddeleri artırmayı başardı.

1983’te doğal olarak yüksek seviyede glükofaranin maddesini içeren yabani brokolinin bulunmasından yola çıkan bilimadamları, normal brokoliye benzeyen, ancak bu maddeyi 2-3 kat fazla içeren “süperbrokoli”ye “Beneforte” adını verdi.

Araştırmacılar “Beneforte”nin sülforafan seviyesini normal brokoliden 2-4 kat artırdığını belirtti. İngiltere’de satışa sunulmaya başlayan bu brokolinin suda az haşlanarak ya da hafif ateşte az pişirilerek yenmesi tavsiye ediliyor.

Glükofaranin, brokoli ve aynı gruptaki sebzelerde bulunan sülforafan maddesini, bağırsak florasıyla birleştiğinde aktif hale getirme özelliğine sahip. Daha önce yapılan birçok araştırma sülforafanın kronik iltihapları azalttığını ve bazı kanser türleriyle savaştığını göstermişti.

Page 13: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 14: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201212

Foton Sayma Teknolojisine Sahip MicroDose Türkiye’deİncekaralar, temsilciliğini yürüttüğü Philips’in yeni teknolojilerle donatılan dijital mamografi sistemi MicroDose’u sağlık kurumlarının kullanımına sundu. MicroDose, Dünyada Tek Foton Sayma Teknolojisi’ne sahip Dijital Mamografi Sistemi . Foton Sayma, daha önce X-Işın spektrofotometreleri için kullanılan teknolojinin mamografi sistemine uyarlanmış biçimi.

Foton Sayma yönteminde, X-Işını fotonlarının her biri sayılarak dijital sinyallere dönüştürülüp görüntü haline getiriliyor. Philips MicroDose Mamografi sisteminde diğer dijital mamografilerde olduğu gibi Tüp, Kolimatör, Baskı Plakası ve Dijital dedektör bulunmuyor. Ayrıca, tüp önünde, dedektör üzerinde ve şutlama esnasında birbirleriyle senkronize hareket eden iki adet kolimatör ve dedektörde klasik sintilatör yerine foton sayıcı olarak ASIC (Application Specific Integrated Circuit) devresi yer alıyor.

Bilindiği gibi klasik mamografilerde baskı plakası ile meme sıkıştırılması yapılmasının ardından şutlamaya geçildiğinde X-Işını tüp penceresinden tek noktadan kolimatör yapraklarından geçtikten sonra piramit şeklinde memeye doğru yönlendirilir ve meme dokusundan geçen ışınlar dedektör tarafından algılanır. Microdose sisteminde ise tüp önündeki ve dedektör üzerindeki kolimatör ince bir yarığa sahip ve sadece güçlü (primer) X-Işınlarının geçebildiği bu kolimatör aynı röntgenlerdeki lineer tomografilerde veya standart CT’lerde olduğu gibi tarayarak hareket ediyor. Aynı işlem senkronize olarak hareket eden ikinci kolimatör için de geçerli.

SPOT HABERLER

FUJIFILM Filmat’ı Satın AldıFUJIFILM artık Türkiye’de. Türkiye’nin yıllık büyüme potansiyelini gören FUJIFILM Corporation, Türkiye’de dijital kamera, fotoğraf baskı ürünleri, medikal ve grafik sistemleri dağıtıcısı olan Filmat Dış Ticaret A.Ş.’nin tüm hisselerini satın aldığını düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Basın toplantısında konuşan FUJIFILM Dış Ticaret A.Ş. Türkiye Başkanı Jun Higuchi, Türkiye’de, global strateji olarak belirlenen, dijital kamera, fotoğraf baskı ürünleri, medikal ve grafik sistemlerinde hızlı bir büyümeyi gerçekleştirmeyi hedeflediklerini söyledi

Grafik ve Medikal Sistemler Genel Müdürü Cengiz Metin ise FUJIFILM’in Vizyon 80 olarak adlandırılan büyüme politikasında belli iş alanlarına ağırlık verildiğini ve bu alanlar arasında medikal pazarın da yer aldığını açıkladı. Metin, “FUJIFILM’in, medikal çözümlerdeki dijitalleşme sayesinde geliştirdiği ürünlerle, Türkiye’deki hastaların hizmet kalitesini arttırmak yönünde farklılık yaratacağına inanıyoruz” dedi. FUJIFILM’in iş alanları arasında medikal çözümlerin de yer aldığı Bilgi Çözümlerinin, 8.9 milyar Avro ile global olarak toplam gelirin yüzde 40’ını oluşturduğu belirtildi. Kurumsal Planlama Genel Müdürü Shinichiro Takeuchi de, FUJIFILM’ın 2011 mali yılında global cirosunun yaklaşık 22 Milyar Avro olduğunu kaydetti ve yeni ürünlerle Türkiye pazarında fark yaratmayı planladıklarını söyledi. Bu arada, FUJIFILM Dış Ticaret A.Ş’nin Türkiye’deki hedefi ise 51 milyon Avro olan satış gelirini 3 yıl içerisinde yüzde 100 büyüme ve yüzde 5 net kar elde ederek 100 milyon Avro’ya çıkarmak.

Page 15: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

C M Y CM MY CY CMY K

Page 16: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201214

Son yıllarda hızla gelişen teknolo-ji ile internet, mobil iletişim ve

sosyal medya gündelik hayatın vaz-geçilmez parçası oldu. Özellikle akıllı cep telefonları ve tablet bilgisayarların yaygınlaşması sonucu, bilginin her an her yerden ulaşılabilir olması, dünya-da büyük bir değişim başlattı. Bilgiye kısıtlı kaynaklarla erişim yapılabildiği dönemden, sürekli bilgiye erişim ve paylaşımın çoklu iletişim kanalları ara-cılığıyla yapılabiliyor olması toplumsal davranış modellerini etkileyerek, ileti-şim yöntemlerini değiştirdi. Bu geliş-meler tüm sektörleri olduğu gibi sağlık sektörü de derinden etkiledi, iletişim modellerini geliştirdi.

Geleneksel mecraları kullanarak sağ-lık sorunları ile ilgili araştırma yapan, hastane ve doktorunu daha çok tavsiye ile seçen hasta ve hasta yakınları inter-netten tüm hastane ve doktorlara ula-

şabilir, tanı tedavi yöntemleri ile ilgili bilgilere tek bir tıkla ulaşabilir oldular. Aynı şekilde uzmanlık alanındaki ge-lişmeleri kongreler ve basılı yayınlar aracılığıyla izleyen doktorlar, hemşire-ler ve sağlık profesyonelleri, dünyadaki tüm yeniliklere ve ihtiyaçları olan tüm bilgilere online ulaşabilir hale geldiler.

Hastaneler önce web siteleri ile tedavi hizmetleri ve kurumsal bilgilerini ka-muoyu ile paylaşmaya başlayıp, sonra-sında online randevu sistemi, labora-tuvar, görüntüleme sonuçlarına erişim gibi hizmetleri hastalarına sunmaya başladılar. Sosyal medya kullanımın yaygınlaşması ile birlikte hastaların ih-tiyaç ve beklentilerine göre sağlık bilgi-lendirmeleri, güncel bilgi paylaşımları yaparak gruplar oluşturmaya başlayan hastaneler, son olarak iphone, ipad uy-gulamaları ile hastaları ile mobil ileti-şime geçtiler.

YELİZ SOYDANMEMORIAL SAĞLIK GRUBUİLETİŞİM KOORDİNATÖRÜ

Sağlık Sektöründe İnternet Etkin

Bir Şekilde Kullanılıyor

Page 17: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 15

Önerilerini rahatça paylaştığı internet ve sosyal medya pek çok

tehlikeyi de beraberinde getiriyor.

Ülkemizde dünya ile eş zamanlı ya-pılan bu çalışmalar sayesinde bugün kamu, özel ve üniversite hastaneleri ge-lişen teknolojiyi etkin şekilde kullana-rak hem tanıtımlarını yapıyor hem de hastalarını bilgilendirmeye çalışıyorlar. Hastalar ise web sayfaları, bloglar, fa-cebook ve twitter gibi sosyal ağlar ara-cılığıyla araştırma yaparak, sunulan bu hizmetlerden faydalandıkları gibi yine aynı mecraları kullanarak şikayet ve memnuniyetlerini de paylaşabiliyorlar. Hastaneler tüm iletişim yöntemlerini kullanarak bir yandan hizmete erişimi kolaylaştırmaya çalıştığı gibi bir yan-dan da hasta ve hasta yakınlarından gelen bu tip paylaşımları dikkatle de-ğerlendirerek, duyarlı ve dikkatli hare-ket ediyorlar.

Dünyada İnternet ve Sağlık

•ABD’de internet kullanıcılarının%61’i sağlıkla ilgili bilgileri internet-ten araştırıyor.

•ABD’de internet kullanıcılarının%38’i egzersiz ve fitness çalışmalarını internetten takip ediyor.

•ABD’dedoktorların%39’umuaye-ne ve tetkik gerektirmeyen durum-larda hastaları ile iletişimi internet üzerinden sağlıyor.

• İspanya Miguel HernandezÜniversitesi’nin yaptığı bir araştır-mayagörehastaların%90’ıgideceğidoktoru önceden internetten araştı-rıyor.

•ABD’desosyalmedyadasağlıklailgi-libilgiaraştıranların%32’sibuveri-lere “çok güveniyor”.

•ABD’de yapılan bir araştırmada in-ternet kullanıcılarının% 59’u yenihastalık belirtilerini internette araş-tırıyor.

Türkiye’de İnternet ve Sağlık

Ağustos 2011’de 12 ilde yapılan sağlık araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de hastaların sağlık konusunda bilgi al-mak için:

•Websitelerinikullanmaoranı%21,

• Sosyalağlarabaşvurmaoranı%3,

•Bloglarvesohbetplatformlarınıkul-lanmaoranıise%2.

•Türkiye’de ‘hastane’kelimesinin ay-lık aranma sayısı 11 milyon, ‘doktor’ kelimesinin aranma sayısı 3 milyon, ‘tedavi’ kelimesinin aranma sayısı da yine 3 milyon civarında.

•Ülkemizde doktorlara ve konununuzmanlarına soru sorulmasına im-kan veren portallar en çok kullanı-lanlar arasında. Türkiye’deki bu tip sitelerin 1 milyona yakın üyesi var.

Internet ve Sosyal Medya Kullanı-mında Dikkat Edilmesi Gerekenler

• İletişimsüreklivetutarlıolmalı.

• Sağlıksektörüneyönelikiletişimkı-sıtlarına göre iletişim yöntemleri be-lirlenmeli.

•Tıbbi deontoloji, hasta hakları veetik kurallara çok dikkat edilmeli.

•Bilgilersürekligünceltutulmalı,ya-pılan güncellemelerin tarihleri belir-tilmeli.

•Hasta,hastayakınıvesağlıkprofes-yonellerinin ihtiyaçlarına yönelik ça-lışmalar yapılmalı.

•Mesleki yetkinliği olan kişilerdenoluşan bir iletişim ekibi kurulmalı ya da profesyonel sağlık iletişimi ajans-larından destek alınmalı.

Internet, mobil iletişim ve sosyal med-ya sadece hasta ve hasta yakınları ile iletişim kurmak için değil, sağlık sek-

Page 18: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201216

törünün pek çok alanında da etkin şekilde kullanılıyor. Dünyada pek çok hastane yeni teknikleri ya da özellikli operasyonları internet ve sosyal med-ya aracılığıyla sağlık profesyonelleri ile paylaşıyor. Doktorların hastalarını takip ettikleri sistemlerden, PACS sis-temi gibi farklı illerde bulunan dok-torların aynı hastaya eş zamanlı yaptığı konsültasyona kadar, internet tabanlı teknolojiler kullanılarak gerçekleştiri-len pek çok uygulama mevcut. Diya-bet gibi kronik hastalıkların düzenli takiplerinin yapıldığı, hamilelik süre-since anne adayını bilgilendiren ya da diyet uygulayan hastanın hangi öğün-de hangi besini tüketmesi gerektiğini hatırlatan özel yazılımlar sayesinde hastaların hayatları kolaylaştırılmaya çalışılıyor. Yakın zamanda uygulamaya geçen e-reçete, akıllı hasta kartları gibi projeler ise daha pek çok yeni uygula-manın hayatımıza gireceğinin en bü-yük göstergesi.

Hastalar Kaynağı Belirsiz Bilgileri Kullanıyor

İnternet üzerinde bilgiye erişmek ya da dilediğiniz bilgiyi paylaşabilmek ke-sinlikle inanılmaz bir kolaylık. Ancak kaynağı belli olmayan sağlık bilgile-rinin çığ gibi arttığı, hastaların kendi deneyim ve önerilerini rahatça paylaş-tığı internet ve sosyal medya pek çok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Bu kaynağı belli olmayan bilgileri oku-yarak gelen hastalar hem doktorların hem de hastanelerin yükünü daha da artırıyor. Doktorların ve hastanelerin hastalarına; kaynağı belirsiz bilgile-ri kullanmamalarını, tedavinin kişiye özel olduğunun unutulmaması gerek-

tiğini anlatması, bu anlamda bilinçlen-dirmesi gerekiyor. Ayrıca onların doğ-ru bilgiye erişebilmesi için hastanelerin web sayfalarını güncel tutması ve dok-torlarında hastalarının internette yanıt aradıkları sorularına kendi web siteleri aracılığıyla ışık tutması da bu anlamda çok önemli.

Günümüzde internet, sosyal medya ve mobil iletişim alanında teknolojik değişimleri kullanarak sundukları hiz-metleri geliştiren sağlık kurumları ve doktorlar, kullanmayanlara göre hasta ve hasta yakınları ile iletişimde daha başarılı ve önde oluyor. Bu nedenle sağlık sektörünün tüm paydaşlarının ve sağlık profesyonellerinin bu hızlı değişimi dikkatle takip etmesi ve dün-yadaki gelişmelere paralel olarak hasta-larına sundukları hizmetleri yenilemesi gerekiyor.

KaynaklarSonnenberg, F.A. “Health Information on the Internet: Op-portunities and Pitfalls.” Archives of Internal Medicine

ERA Research & Consultancy

adwords.google.com

Ülkemizde doktorlara ve konunun

uzmanlarına soru sorulmasına imkan

veren portallar en çok kullanılanlar arasında.

Page 19: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 20: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201218

Günümüz insanı sorunlarının çö-zümü için bir bilene sormanın

yerini “google” a sormayı tercih ediyor. Sorunları tek bir pencereden değerlen-dirip hedefe sağlıksız, sadece fizik ve laboratuar bulgularını girerek inter-nette cevap aramak, insanı doğru anla-mamaktan kaynaklanmaktadır. Bir an evvel cevaba ulaşma telaşıyla yapılan bu yanlış başvurular, bazen kimseye açıklanmayan sırların ve sıkıntıların çözümlerini bulmak için yapılmakta-dır. Özellikle kadınlar kimseye açama-dıkları cinsel sorunlarını (vajinismus, cinsel isteksizlikler, Anorgazm vb. ) bilgisayar başında çözmeye çalışmak-talar.

Sanal ortamda birçok kişiye ve birçok hikayeye rastlamak mümkün. Kişinin konuyla ilgili sıkıntısı olduğuna göre hangi hikayenin ya da hangi yöntemin kendisine uyacağını bilmesi müm-kün olmamaktadır. Bir de rastladığı ve okuduğu hikayeler hayal kırıklığı ile bittiyse, çare ararken umutsuzluğu

artmakta sorununun çözümsüz olacağı inancını geliştirmektedir.

Sorunların Kaynağı Farklı Olabilir

İnternet ortamında rastladığı tedavi yöntemleri kendisine çok itici gelerek tedaviden vazgeçen birçok vajinismus sıkıntısı olan kadın gördüm. Tıbbi yaklaşımda birçok kural vardır. Her-kesin sorunu temel şikayetleri aynı görünse bile sorunun kaynağı parmak izleri gibi birbirinden ayrıdır. Zira in-san bedeni dışında ruhu, zihni, enerji bedeni olan bir varlıktır.

Doğum korkusu olan bir anne adayı korkularının kaynağını kendisi bile bilmiyorken “google” ın bilmesi ve yönlendirmesi mucize olur. Yine kim-seye açamadığı, kendisinin bile çoğu zaman bilemediği ilk gece korkuları için “google” dan medet ummak doğ-ru bir tercih değildir. Sanal ortamda çare aramak komşudan ilaç sormanın yerini almıştır. Teknolojinin ilerleme-siyle tüm bilgiye kolaylıkla ulaşabilme-

yazı ,OP. DR. AYŞE DUMANKADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI

Sanal ortamda çare aramak komşudan ilaç sormanın yerini almıştır.

Her Şeyi Google’a Soruyoruz

Page 21: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 19

Farklı eğitim, kültür algı, anlayış, değer

yargıları olan kadınların aynı platformda

birbirlerini destek olmalarını beklemek

gerçekçi değildir.

Yazılı iletişimde vurguların, duygu durumlarının ifade edilebilmesi müm-kün değildir. Noktalama işaretlerinin doğru kullanılmamasının tüm ifadeyi, anlamı değiştirdiğini de göz önüne al-dığımızda insanların internet ortamla-rında birbirlerini doğru anlayabilme-lerinin ve birbirlerine doğru rehberlik yapabilmelerinin şansa kaldığını apa-çık bize göstermektedir.

Farklı eğitim, kültür algı, anlayış, de-ğer yargıları olan kadınların aynı plat-formda birbirlerini destek olmalarını beklemek gerçekçi de değildir. Birisine rehberlik yaparken onun alış kapasite-sine ve değerlerine göre rehberlik yap-

mak ideal olandır. Kişinin kendisine rehber kabul ettiği kişiye güvenmesi de ayrıca önemlidir. Bu şartların sağla-namadığı sanal ortam paylaşımlarında kafa karışıklıkları, bilgi kirliliği, yanlış yönlendirme yoğun olarak yaşanmak-tadır.

Sanal ortamda doğumun ne kadar ağ-rılı, sancılı, kanamalı olduğunu anla-tan anne ile karşılaşan anne adayının doğumdan korkması beklenen bir durumdur. Fakat bu arada o doğum-da neler yaşandığını, niçin ağrı oldu-ğunu, kanama nedeninin ne olduğunu bilmemesine rağmen oluşan doğum korkusu, rahat ve keyifli olabilecek bir doğumu engeller ve hatta gereksiz yere anne adayı sezaryen ile doğumu tercih edebilir.

Her şeye kolayca oturduğumuz yerden ve hızlı ulaşmayı marifet saydığımız günümüzde, bu amaçla kullanılan soh-bet sitelerindeki iletişim kazalarından dolayı ağır yaralılar oluşmaktadır. Der-dimize gerçekten çare arıyorsak bunun için emek ve çaba sarf ederek doğru adreslere ulaşmamız gerektiği bilinci ile hareket etmek zorundayız.

yi getirmiş fakat hiç kimseyi doğru ve uygulamalı bir bilgeliğe taşımamıştır. Hele de insanı zihin, ruh ve beden bü-tünlüğü içinde ele almaktan vazgeçirip sanal ortamlarda beden üzerinden de-ğişimi, çözümü hedeflemek teknoloji çağının en büyük yanlışlarındandır.

Sohbet Sitelerinin Zararları

Sanal ortamlarda özellikle kimseye açamadığı sorununa çözüm aramaya çalışan bu konu ile ilgili sohbet siteleri-ne giren kadınların farklı özel hayatları öğrenmiş olmaları başka sorunları da beraberinde getirmektedir. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür gerçeği ile kendi hayatının hatta eşinin ne ka-dar kötü olduğunu, başkalarında nasıl eşler olduğu düşüncesiyle halledilebi-lecek sorunları daha da çözümsüz hale gelmektedir. Özellikle tüm sorunların çözümünü karşı taraftan bekleyen, hep kendisinin iyi hissettirilmeye ihtiyacı olduğunu düşünen kadınlarımız için fayda yerine zarar vermektedir. Geç-mişte bilge kişilerden oluşan istişare heyetlerinin yerini kendi keline mer-hemi olmayan sanal bilgelerin almış olması rahatsız edici bir durumdur.

Page 22: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201220

Ünlülerin toplum tarafından ör-nek alındığını bilmesi ve sürekli

olarak ekranlarda olmaları dış görü-nümlerine biraz daha önem vermele-rini gerektiriyor olabilir. Doğru ya da yanlış, tartışılır. Ancak, kişi işini layı-kıyla yapıyorsa fiziksel görünüm pek de önemli olmamalı. Nice sanatçı, müzisyen, oyuncu fazla kilolarından şikayetçi. Bu durumun farkında ol-malarına rağmen sorunun üzerine gi-derler veya gitmezler, kilo verirler veya vermezler. Bu durum tamamen kişinin kendi sağlığı ile ilgili bir olaydır ve hiç-bir zaman için mesleklerinin önüne geçmemelidir. Bu uğurda kısa süreli diyetler yaparak sağlığını hiçe sayan ünlüler topluma da kötü örnek olarak Goethe’nin sözünü doğrulamaktadır. “İnsanlar para kazanmak için sağlıkla-rını kaybederler, sonra ise sağlıklarını geri alabilmek için kazandıkları parala-rını harcarlar.”

Şişmanlık Nedir, Nedenleri ve Komp-likasyonları Nelerdir?

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık ra-porunda şişmanlık, vücutta fazla mik-tarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmakta-dır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağ-lı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam ka-litesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında ilk akla ge-lenler; kalp - damar hastalıkları, hiper-tansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaci-ğer yağlanması, safra kesesi hastalıkla-rı, eklem hastalıkları, adet düzensizlik-leri, kısırlık şeklinde sıralanabilir.

M. TURGAY KÖSEUZMAN DİYETİSYEN

Starvasyon Diyetler Sağlığımızla Oynuyor

Page 23: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 21

Kimse 10 senede aldığı kiloları 10 günde

vermeye kalkışmamalı, sabırla tedavinin üzerine

gitmelidir.

Kişiye Özel Tedavinin Önemi

Multifaktöriyel bir hastalık olan şiş-manlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halin-de tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.

Öte yandan her gün gazete, dergi, te-levizyon gibi kitle iletişim araçlarında onlarca şok diyetler ile karşılaşılmak-tadır. Genel ilkeleri benzer olmakla birlikte, diyet mutlaka kişiye özel ola-rak hazırlanmalıdır. Çünkü herkesin metabolizması birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi gibi. Kişiye özel diyet listeleri diyetisyenler tarafından hazır-lanmalıdır. Diyetisyenler aldıkları eğiti-min gereği olarak beslenme programını kişiye göre ayarlayabilen, aynı zamanda zayıflama diyetlerini yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı sağlayabilecek şekil-de düzenleyebilen kişilerdir.

Şişmanlık Tedavisi ve Starvasyon Diyetler

Zayıflama diyetlerinde temel ilke, bir yandan alınan enerjinin sınırlandırıl-ması ile besin gereksinimlerinin karşı-lanması, diğer yandan fiziksel aktivite ile enerji harcanmasının artırılmasıdır. Günlük enerji alımının kısıtlanması, obezitenin tedavisinde en uygun yön-temlerden birisidir. Ancak bu amaçla kontrolsüz olarak kullanılan ve kısa sürede hızlı ağırlık kaybını hedefleyen çok düşük kalorili ve bilimsel olmayan diyetler çeşitli komplikasyonlara ne-den olmaktadır.

Ağırlık kaybının geçmişine bakıldı-ğında; midede hacim oluşturan posa tabletlerinin sindirim sisteminde tı-kanmalara, kafein ve amfetaminlerin bağımlılığa, çok düşük kalorili diyetle-rin ve sindirim sistemine yapılan cerra-hi müdahalelerin besin öğesi yetersiz-liklerine, protein diyetlerinin böbrek ve kalp problemlerine, kalp yetmezliği sonucu ölümlere neden olduğu görül-mektedir.

“İsveç Diyeti, Bridget Jones Diyeti, Hollywood Diyeti, Beverly Hills Di-yeti, Manken Diyeti, Lahana Çorbası Diyeti, Burçlara Göre Diyet, Sarı Kır-mızı Diyet, Kan Grubu Diyeti, Ameri-kan Kalp Vakfı Diyeti, Atkins Diyeti, Acil Diyet, Son Şans Diyeti” ve daha yüzlerce garip isimli veya isimsiz diyet. Peki, bu kadar çok diyet listesi ortalar-da dolaşırken neden hâlâ insanların kilo problemi var? Çünkü bu tip diyetlerin çoğu başlangıçta hızlı kilo kaybı sağlasa

Page 24: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201222

da, kısa bir süre sonra bu kilolar fazla-sıyla geri alınmaktadır. Vücut ağırlığı-nın hızlı kaybı; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal metabolizma hızının azalmasına, kaybedilen ağırlı-ğın korunmamasına, bazı minerallerin düzeylerinin düşmesine neden olmak-ta ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermenin ve metabolizmanın bozulmasını sağlaya-rak ömrü kısaltmanın yanı sıra, kişi-nin ben bu işi başaramıyorum diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden ol-maktadır.

Hatalı Diyetin Diyetini Ödemeyin!

Gerçek ağırlık kaybı vücuttaki yağ kit-lesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sağlık açısından risklidir hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Ağır-lık kaybının hızlı olması öncelikle su, sonrasında kas kitlesindeki azalma ile ilişkilidir. Dengeli diyetlerde yağ, çok düşük oranlarda karbonhidrat içeren (ketojenik) diyetlerde su ve açlık ha-linde kas kaybı olmaktadır.

Zayıflama alanı çok geniş bir yelpazede iş olanağı sağlamaktadır. Diyet / light

ürünlerden zayıflama ilaçlarına, ak-tarlarda bulunan karışımlardan ame-liyatlara, spor aletlerinden zayıflama çaylarına kadar çok geniş bir pazar söz konusudur. Kimisi çıkıp tek tip diyet-ler, protein ağırlıklı formülalar, bitkisel tabletler, %100 doğal ürünler öner-mekte; kimisi de bazı iğneler ile kişileri zayıflattığını iddia etmektedir.

Doğru Hedef Belirleyin

Dünya Sağlık Örgütü aylık ağırlık kay-bını 2 – 4 kg arasında olması gerektiği-ni vurgulamaktadır. Kişi çok şişmansa, ameliyata hazırlanacaksa, kişide kiloya bağlı olarak herhangi bir sağlık proble-mi oluşmuş veya oluşma sürecinde ise, doktor ve diyetisyen gözetiminde ayda

6 kg verdirilebilir. Daha fazla ağırlık kaybının faydadan çok zarar vereceği asla unutulmaması gereken, çok ciddi bir konudur. Kimse 10 senede aldığı kiloları 10 günde vermeye kalkışma-malı, sabırla tedavinin üzerine gitme-lidir. Zayıflamanın temelinde eğitim yer almaktadır. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog kontrolünde yapılacak klinik muayenenin ardından elde edi-len kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde tıbbi beslen-me tedavisine alınmalıdır. Egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin yerleş-tirilmesi ile hedefe ulaşılmalı ve kişi koruma programına alınmalıdır. Üç ay süresinde diyet, egzersiz ve davranış de-ğişikliği tedavisi uygulanmadan kimse-ye ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.

Sonuç olarak; zayıflama programı ki-şiye özel, bireyin benimseyip, yaşam tarzı haline getirerek uygulayabileceği, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek başı-na diyet tedavisi yeterli olmamakta, be-raberinde egzersiz programı ve davranış değişikliği tedavisi de gerekmektedir.

Daha fazla ağırlık kaybının faydadan çok zarar vereceği

asla unutulmaması gereken, çok ciddi bir

konudur.

Page 25: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

Pipetlemede yeni standart…

• Fizyo ergonomi konsepti

• Pipet ucu atma düğmesi

• Otoklavlanabilme özelliği

• Hızlı bağlantı klipsi

• Yaylı uç tutucu

• Geliştirilmiş hacim göstergesi

• Çalışılan kanal sayısını azaltma imkanı

Doğru şeyi yaptığını bilmek mükemmel bir duygudur. Dünyanın en gelişmiş pipeti ile çalışıyor olmak da...

Eppendorf Research® plus

Page 26: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201224

Hastaneler genel olarak birçok sistematik problemi bünyesin-

de barındırmaktadır. Hem finansman hem de hizmet sunumu açısından yüksek düzeyde bölünmüşlük, makro ve mikro düzeydeki zayıf yönetim ka-pasitesi, tedavi edici sağlık hizmetleri-nin ağırlıkta olması, buna karşılık tıp teknolojisinin hızla değişimi başlıca sorunlardandır. Teknoloji ve tıbbi ci-hazların dengesiz dağılımı, zayıf fi-nansman kaynakları, sağlık hizmetleri-ne erişim ve kullanım sorunu, yetersiz kullanılan imkânlar, verimsiz kurum-lar ve gereksiz tıbbi donanım ile hasta-neler arası farklılıklar da bu problemler arasında sayılabilir.

Teknolojinin hızla değişmesi, artan maliyetler, hastaların artan şikâyetleri ve iyi bakım isteklerinin yaygınlaşma-sı sağlık hizmetlerinin daha teknoloji yoğun bir yapıya bürünmesine neden olmuştur. Sağlık sektöründe sunulan hizmet % 100 güvenilirliliğe sahipolmalıdır. Bunun anlamı, bu sektör-de sunulan hizmetin diğer hizmetlere oranla daha modern teknolojide ol-ması gerektiğidir. Tıbbi keşiflerin hı-zındaki olağanüstü bu artışla birlikte, yoğun bakım üniteleri, böbrek nakli,

göz cerrahisi ve kalp kapakçıklarının değiştirilmesi gibi ilk yüksek teknolo-jiye dayalı tedavi yöntemlerinin devre-ye girmesi ile birlikte tıbbi hizmetlerin yapısındaki dönüşüm hız kazanmıştır. Tıp bilimi ve teknolojisinin birbirle-rini etkileyerek sürekli gelişmesi aynı zamanda sağlık sektöründe hizmet kullanım talebini ve sağlık harcamala-rını da hızla arttırmıştır. Verilen sağlık hizmetinin giderek daha yüksek mali-yete sahip olduğu ve tüm harcamala-rın yükseldiği koşullarda, hastanele-rin karlılığının düşmesi ciddi finansal sorunlara yol açabileceği için, gelişen tıbbi teknoloji ürünlerine yapılacak olan yatırımlara kaynak yaratılması ve karlılığının devam etmesi büyük önem taşımaktadır.

Hastaneler açısından, mevcut teknolo-jinin etkin kullanımı, gelecek yıllarda da verimli kullanılabilecek biçimde korunmasını uygun değer düzeyde sağlamak için hastanenin gelecek bek-lentilerine göre, teknoloji üretmesi, sürekliliği sağlaması, likidite düzeyinin yüksek olması, fırsatlardan yararlana-bilmesi ve hastanenin gelecekte verim-liliğini azaltmaması gerekmektedir.

yazı ,SERAP İNTAŞİSTİNYE DEVLET HASTANESİBAŞHEMŞİRE YARDIMCISI

Tıbbi teknolojide yaşanan gelişmelere paralel olarak hastanelerde tıbbi teknoloji ve ürünleri daha yoğun kullanılır hale gelmiştir.

Hastanelerde Teknoloji Finansmanının

Sürdürülebilirliliği Öncelikli Konular Arasında

Page 27: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 25

Yeni teknoloji maliyetlerinin yüksek

olması, yatırım öncesinde finansman sorunlarını gündeme

getirmektedir.

önemli olan var olan teknolojik yapı-nın duranlığının korunması değil yeni teknolojiyi üreterek ya da transfer ede-rek, özümsenip kullanılması dağıtıl-ması geliştirilmesi ve hastaneye fayda olarak dönmesidir.

Teknolojiyi ana rekabet unsuru olarak ekonomik değere çevirebilme, gelece-ğin teknolojilerine yatırım yapabilme, yeni gereksinimleri karşılamak üzere teknoloji geliştirebilme veya uyarlaya-bilme, ürettiği ürün ve hizmetler ile teknolojiyi daha iyi buluşturabilme ve bütün bunları rakiplerinden daha

düşük maliyetle ve daha kısa sürede yapabilme becerileri de hastanelerin teknoloji hâkimiyetini sağlayacaktır. Ayrıca sağlık hizmetleri talebinin de, teknoloji yoğun hastanelere kayması, hastaneleri modern teknoloji temini-ne ve teknolojinin sürdürülebilirliliği, hastanenin kârlılığını arttırmak için yönetsel bir dizi sorunları çözme ara-yışına itmiştir. Bununla birlikte, yeni teknoloji maliyetlerinin yüksek olması, yatırım öncesinde finansman sorunla-rını gündeme getirmektedir. Hastane-ler bir yandan sınırlı olan kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirebilmeli, öte yandan da hizmet sunumuna en iyi şekilde devam edebilmeli, kârlılığını arttırabilmeli, rekabet avantajı sağlaya-bilmeli ve hedeflerine ulaşabilmelidir. Bu ise, diğer tüm hastanelerde olduğu gibi sağlık alanında da finansal analiz-lere yer verilmesi, yatırımın ve dolayı-sıyla kurumun karlılığının göz önünde bulundurulması koşuluyla mümkün olmaktadır.

Bu gereklilik ise teknoloji finansmanı-nın sürdürülebilirliği ölçümünü bera-berinde getirmektedir. Ölçemediğimiz şeyin sürdürülebilirliliği mümkün ol-madığından, teknoloji finansmanının sürdürülebilirliliği hastaneler ve sağlık hizmetleri sektörü açısından en önce-likli konuların başında gelmektedir. Ölçüm konusu ise, hastanelerde en az anlaşılan konu olması teknolojinin yo-ğun ve karmaşık yapıda olması sağlık sektöründe ölçüm işlemini zorlaştır-maktadır.

Tıbbi teknolojide yaşanan gelişmelere paralel olarak hastanelerde tıbbi tekno-loji ve ürünleri daha yoğun kullanılır hale gelmiştir. Hastanelerde kendi ya-pılarında bir işletme gibi düşünülmek-tedir. Tüm işletmeler için geçerlilik gösteren amaçlar; kârlılık, sosyal so-rumluluk ve süreklilik olarak hastane-ler için de sıralanmaktadır. Bütün bu amaçların yerine getirilmesi ise tekno-lojik üstünlüğün sağlanması ve sürdü-rülmesi ile doğrudan ilgilidir. Burada

Page 28: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201226

Hastanelerde tıbbi teknolojilerinin etkilerinin değerlendirileceği bir birimin kurulması büyük yarar sağlayacaktır.

yalnızca hekimler tarafından değil konu ile ilgili olabilecek, mühen-dis, işletmeci vb. bir grup tarafından karar verilmeli, bu kararın verilme-si sürecinde yatırımdan beklenen sonuçlar, yatırımın yerindeliği ve kârlılığı ölçülebilir parametrelerle değerlendirilmelidir. Sağlık sektö-ründe sunulan hizmetlerin standart olmaması nedeni ile kapasite hesap-larında ölçek (hasta, tetkik, kesit vb) olarak hangi parametrenin kullanı-lacağına belirlenirken farklı alanlar-daki uzmanların (doktor, teknisyen, biyomedikal mühendis, fizikçi vb) görüşlerinden yararlanılmalıdır.

•Hastanelerde tıbbi teknolojilerininetkilerinin değerlendirileceği bir bi-rimin kurulması büyük yarar sağla-yacaktır. Araştırma yapılan hastane-

lerde biyomedikal klinik hizmetleri biriminin bu veriler doğrultusunda yeteri kadar önem verilmediği ve bi-rimlerin hastane bünyesinde henüz oluşturulmadığı gözlemlenmiştir.

• Yatırımın finansal açıdan gerekliliğideğerlendirildikten sonra, yatırımın geri dönüşünü (kârlılığı) hesaplamak üzere, geri ödeme süresi, net şimdi-ki değer ve nakit akım (iç karlılık yöntemi) analizleri gibi analizlerin yapılması ile yatırımın karlılığı be-lirlenmelidir. Tüm bunların ışığında, hastanelerin finansal performansları üzerine önemli etkiye sahip olan ça-lışma sermayesi yönetiminin etkinli-ği önem kazanmaktadır.

•Bütün işletmeler gibi kamu hasta-nelerinin de çalışma sermayesi yö-netimlerinin etkin olması, gerek

Teknoloji Finansmanının Sürdürüle-bilirliliği

Hastanelerin araştırma içinde tartı-şılan nedenlerden dolayı teknoloji yoğun kuruluşlar olduğu göz önüne alınacak olursa, ülkemizdeki hastane-lerin maliyetli bir iş alanı olması, sü-rekli ve yüksek yatırımlar gerektirme-si, bu tip hastanelerin devamlı olarak finansal performansının ölçülmesini, gerekli kılmaktadır. Ölçemediğimiz şeyin sürdürülebilirliliği mümkün ol-madığından, teknoloji finansmanının sürdürülebilirliliği hastaneler ve sağlık hizmetleri sektörü açısından en önce-likli konuların başında gelmektedir. Çünkü sürekli analizler hastanelere, sürekli hazır halde bulunma, fırsatlar karşısında erken müdahale yapabilme ve gelecekte de teknolojinin finansma-nının sürdürülebilirliliğini mümkün kılacaktır. Yaptığımız araştırmada, in-celenen bulgulardan ve değerlendirme-lerden elde edilen sonuçlar ve öneriler şöylece sıralanabilir:

•Araştırmayapılanİstanbul ilikamuözel sektör hastanelerinin, modern teknolojiye sahip olduklarını tekno-loji ediniminde kiralama, satın alma tercihlerinin hastanelerin kamu, özel statüsüne göre ve finansal likidite-sine göre farklılıklar gösterdiği so-nucuna varılmıştır. Ülkemizin tıbbi cihaz ve ürünler konusundaki zaafı hem çok büyük bir sağlık riski oluş-turabilmekte, hem de denetimsizlik nedeniyle ülkemize giren kalitesiz ve sertifikasız cihazlar finansal darbo-ğazlara sebep olmaktadır.

•Teknolojiyatırımıyapılacağı zaman

Page 29: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 27

Hastanelerin dış çevre üzerindeki kontrolleri

kısıtlı olmakla birlikte, hastane yöneticileri

faaliyette bulundukları dış çevredeki değişimleri

devamlı izlemelidirler.

•Kamuhastanelerinindönersermayeve SGK payları ile finansman sıkıntı-sı çekmediği halde özel hastanelerin SGK paylarının sabit ve düşük oran-larda kalması sebebi ile maliyetlerini bile karşılamakta sıkıntı çektikleri, literatür de anlatıldığı gibi paralellik göstermektedir. Rekabet ortamında-ki özel hastaneler bir taraftan tekno-loji yenileme yatırımları yapmaya itilirken diğer taraftan artan maliyet-leri karşılamakta zorlanmaktadırlar. Bu da kamu özel sektör arasında fi-nansman kaynak dağılımının adalet-siz olduğunu göstermektedir.

•Ayrıca, genel sağlık sigortası ve ta-mamlayıcı sağlık sigortasının başla-ması ile Türkiye’de sağlık sigortası

hizmeti veren sigorta şirketlerinin öneminin artacağı bilinmektedir. Si-gorta şirketleri kamu yükünü azaltır-ken özel hastanelerde de finansman kolaylığı sağlayacaktır.

•Hastanelerdetıbbicihazteminindeamortisman değerlemelerini dikkate alma konusunda hassasiyet söz ko-nusudur. Ancak modern finansman tekniklerinden yeterince yararlanıl-mamaktadır. Harcama kalemlerinin kontrolünün yapılması, teknoloji sürdürülebilirliğinde, açık otofinans-man gizli otofinansman ve diğer finansman kaynaklarının hastane yapısına uygun olarak değerlendi-rilmesinin sürdürülebilirlik kavramı için büyük önem arz etmektedir. Ül-kemizdeki hastane işletmeciliğinin maliyetli bir iş alanı olması, sürekli ve yüksek yatırımlar gerektirmesi, bu tip hastane işletmelerin teknolojile-rini sürdürülebilirliğinde finansman kaynağı olarak sürekli hazır halde olmalarını ve sektörde öncü kabili-yetinde bulunmalarını gerektirmek-tedir.

•Hastanelerin,teknolojideğişimsüre-cinin devam ettiği gerçeğini benim-sediği, finansal performanslarını ve kârlılıkları artırmalarında etkili olan, aktiflerinin büyük bir kısmını oluş-turan çalışma sermayesi unsurlarının etkin şekilde yönetmeyi hedefledik-leri gözlemlenmiştir. Öz kaynakların yabancı kaynaklara eşit olarak dağı-tılmasıyla uygun değer kaynak dağılı-mının sağlanamama sebebi ise, kamu ve özel hastanelerin statü farkından

finansal kârlılık açısından gerekse mali yükümlülükleri karşılama ve fa-aliyetlere devam edebilme açısından önemlidir. Çalışmamızda çalışma sermayesinin yeterli olduğu sonucu çıkmakla birlikte hastanelerde oran analizleri yapılmadığı için likidite yapıları açısından hastanelerin cari oranlarının yeterli olduğunu söyle-mek mümkün değildir.

•Hastanelerde teknolojinin finanseedilmesi her ülkenin politik duru-muna göre farklılık göstermektedir. Araştırmamızda hastanelerin tekno-lojik yapının finansmanında özellik-le kamu ve özel hastaneler arasında önemli farklılıkların olduğu ortaya çıkmıştır.

Page 30: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201228

Hastanelerde teknolojinin finanse edilmesi her ülkenin politik durumuna göre farklılık göstermektedir.

tanelerde etkili bir tahsilât sistemi kurulmalı ve borç-alacak dengesinin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasına çalışılmalıdır. Bu denge noktası has-tanenin finansal yükümlülüklerini ve nakit ihtiyacını tatmin eden bir nokta olarak seçilmelidir.

•Hastanelerin dış çevre üzerindekikontrolleri kısıtlı olmakla birlikte, hastane yöneticileri faaliyette bu-lundukları dış çevredeki değişimleri devamlı izlemelidirler. Çünkü bu de-ğişimlere uyum sağlama kapasiteleri hastanelerin finansal durumu için de olumlu sonuçlar doğurabilmektedir.

•Hastanelerdedahafazlafinansalora-nın dikkate alınarak yapılan finansal performans analizi, finansal başa-rısızlığa uğraması muhtemel hasta-nelerde finansal yönetim açısından daha yüksek başarı sağlayabilir.

• Sağlıkfinansmanıiçinmakrotemel-li sonuçlar, sağlık statüsünü yükselt-mek, fonların harekete geçirilmesini sağlamak, riske karşı sigorta ettir-mek, harcama gücünü zenginden fakire ve sağlıklı olandan hasta olana doğru yeniden dağıtmak, kapsamı genişletmek ve kaynakların buluna-bilirliliğini artırmak için yapılan ça-lışmalara hız kazandırmaktır.

• Sağlıkfinansmanıiçinmikrotemellisonuçlar, hastanelerde, sağlık hiz-metlerinin üretimi ve pazarlaması için ihtiyaç duyulan fonların sağlan-ması, bu fonların yatırımlara yönlen-

dirilmesi ve oluşan gelir veya karların dağıtımı ile ilgili bir dizi karar ve iş-lemi içeren faaliyet kararlarının alın-masında, analiz ve ölçümler ile gele-cekteki faaliyetlerinde düşünülerek değerlendirilmesi, planlı ve denetim altında yapılması öncelikli konuları oluşturmaktadır.

İstanbul ili 100-200 yatak kapasite-li hastanelerin teknolojik yapılarının modern teknolojik donanıma uygun olduğu, teknolojinin sürdürülmesine yönelik yenileme yatırımlarının ya-pıldığı ancak kamu hastaneler ile özel hastaneler arasında finansal kaynak dağılımının özel hastanelerin aleyhin-de ciddi sıkıntılara sebep olduğu, tek-noloji finansmanına kaynak ayırmakta sıkıntı çektikleri gözlemlenmiştir. Has-tanelerde teknolojik yapının sürdürü-lebilirliliğinin finansmanında, tekno-loji denetim mekanizmasının, sağlık hizmetleri finansman kaynaklarının; kamu, üniversite, özel sağlık hastaneler açısından uygulanan politikaların ve borçlanma, otofinasman, aşınma payı ile modern finansman kaynaklarının yeniden değerlendirilmesi gerekmek-tedir.

KaynaklarBENGSHIR, Türksel Kaya (1996), Bilgi teknolojileri ve Ör-gütsel Değişim, TODAİE, AnkaraBERKOWITZ,EricN.veHILLESTAD,StevenG.(2004),Health Care Market Strategy (From Planning to Action), Jo-nes and Barlett Publishers, 3rd EditionDE CASSAS, Susana Isabel and Curt (1994), Health Care in Latin America, Health and Development, Routledge, London New YorkFOLLAND, Sherman vd. (2001), The Economics of Health and Health Care, Upper Saddle River, New Jersey

kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Hastanelerde finansal performansı önemli derecede etkileyen likidite eksikliğinin dezavantajlarını ortadan kaldıracak alternatif stratejiler geliş-tirilmelidir ve hastaneler daha likit pozisyonda olmalıdır. Hastanelerde karar vericileri finansal durum hak-kında uyaran belli finansal göster-gelerin belirlenmesi ve uygulamaya konulması gerekmektedir.

• Yüksek düzeyde maliyet gerektirenteknolojik altyapı veya bina yatı-rımlarının giderleri gelirlerle finanse edilmelidir. Bu tip yatırımlar tama-men borçla finanse edilmemelidir. Ve buradan hareketle öz kaynak ya-bancı kaynak dengesi hastane lehine uygun olacak şekilde oluşturulmalı-dır.

•Araştırma yapılan hastanelerde bü-yük oranda yenileme, modernizas-yon yatırımı yapılmaktadır. Ancak yenileme yatırımları ciddi finans-man sıkıntılarına da sebep olabile-ceğinden, hastane yöneticileri ya-tırımın kârlılığını ve gelecekte de verimliliğe katkı sağlayacağını göz önünde bulundurarak karar vermeli-dirler. Gereksiz harcamaların azaltıl-ması, rekabet ortamının kontrolü ve teknolojinin etkin kullanımı amaçlı olarak teknoloji ediniminde mutlaka bir denetim mekanizması ya da ku-rumunun oluşturulması gerekmek-tedir. Eldeki varlıklar daha verimli şekilde kullanılmalı ve bu varlıkların hastaneye pozitif katkıda bulunması sağlanmalıdır.

•Araştırma yapılan hastanelerde ya-bancı kaynaklardan yeteri kadar ya-rarlanmadığı gözlemlenmiştir. Has-

Page 31: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 32: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201230

İlaç SektörüBüyüteç Altında

Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile ilaç sektörü tam bir değişim süreci ya-

şadı ve yaşamaya devam ediyor. Fiyat düşüşleri, yeni yasal düzenlemeler, yerli üretimin teşvik edilmesi bu sürece dam-gasını vuran gelişmeler oldu. Bütün bu gelişmeleri, sektörün büyüklüğünü,

geleceğini, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini İlaç ve Eczacılık Kurumu Derneği, Novartis ve Bilim İlaç yetki-lileri ile görüştük. Yaşanan sorunlarla birlikte önemli fırsatları da içerisinde barındıran ilaç sektörü bu ayki ‘Büyü-teç’ konumuzu oluşturdu.

hazırlayan,GÜNEŞ KAZDAĞ[email protected]

Page 33: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 31

İlaç Sektöründe Radikal Değişimler Yaşandı

ECZ. HÜSEYİN KENAN AKTANİLAÇ VE ECZACILIK KURUMU DERNEĞİ (İVEK) YÖNETİM KURULU BAŞKANI

İlaç ve Eczacılık Kurumu Derneği (İVEK) Yönetim Kurulu Başkanı

Ecz. Hüseyin Kenan Aktan, son on yılı ilaç sektöründe en radikal deği-şimlerin yaşandığı bir dönem olarak değerlendirdi. Yaşanan gelişmeler-le Türkiye’nin yakın zamanda yeni ürünlerin geliştirilip, dünya pazarla-rına da sunulduğu çok farklı ve güzel bir ülke olacağı görüşünü de paylaşan Aktan, yaşanan değişim, sorunlar ve ilaç sektörünün geleceğine ilişkin so-rularımızı yanıtladı.

Öncelikle Derneğiniz ve çalışmala-rı hakkında bilgi verir misiniz?

İVEK Derneği olarak misyonumuz, sektörümüzün akademik birikimi ve mesleki tecrübelerinden aldığı güçle, bilim çevreleri ve sivil toplum ku-ruluşlarıyla iş birliği içinde, Avrupa Birliği normlarını esas alan, ilaç, ec-zacılık ve diğer sağlık mesleklerini en ileri seviyeye taşınabilecek projeler üreten akademik bir kurum olmayı hedeflemektedir. Akademisyenlik ve akademik çalışmalar üzerine yoğun-laşan bir dernek olarak faaliyetlerimi-zi yürütmekteyiz.

Türkiye ilaç sektörünün büyüklü-ğü ve büyüme hızı ne kadar?

İlaç toplam harcamalarından yola çıkarsak devletin toplam alımı yak-laşık 16,5 milyar TL’dir. 2011 veri-lerine göre pazarın total büyüklüğü ise 21 milyar TL civarındadır. Ayrıca Türkiye’de şu an toplam firma sayısı 182’dir. Yabancı firma sayısı 48, yerli firma sayısı ise 134’tür. 42 adet ilaç üretim yeri, 11 adet ise hammadde üretim yeri mevcuttur. Son dönem-lerin ilaç sanayi açısından en önemli açılımı, sermaye hareketlerinde çok uluslu şirket yapılanmalarının özel-

likle birleşme ve devirlerle yaygınlaş-ma ve ulusal ölçekli olan ilaç üretim sermayesinin el değişim sürecinin aşı-rı ivmelenmesidir.

Son 10 yıl, Türkiye için ilaç sektö-ründe belki de en radikal değişim-lerin yaşandığı dönem oldu. İlaç sektöründeki değişimlerin yanı sıra sağlık hizmetleri alanında da reform niteliği taşıyan yenilikler gündeme geldi. Değişen satış, tanıtım koşulları, yeni regülâsyonlar, paydaşların önem derecelerinin değişmesi, haliyle farklı gereksinimleri de beraberinde getirdi. Bütün bunlarla birlikte devletin tüm alım kısıtlamalarına rağmen sektörün yıllık büyüme hızı 7 ila 9 civarında-dır.

Yeni yasal düzenlemelerle birlikte yerli ilaç üretimini değerlendirir misiniz? Teşvikleri de içerisine alan bu düzenlemeler ilaç sektörünü na-sıl etkiliyor?Son değişiklikler ilaç sektörünü tabiri caiz ise deleme (fırıldak) gibi döndür-dü. Şartların zorlaşmasını gören bazı ilaç firmaları acele davranarak ya-bancı yatırımcılara satıldılar. Ayakta kalanlar ise konumunu muhafazaya çalışıyor. Altyapısı ve öngörüsü iyi olan firmalar farklı ürün üretimine yöneldiler. Biyoteknolojik ürünlere yatırım başladı. Yukarıdaki gelişme-ler olumsuz gibi gözükse de firmalar farkında mı bilemem bizim ilaç üre-timi yapan yerli firmalarımız özellikle kaliteli ürünü uygun fiyata üreten ve satabilecek konumda olan bir bölge ülkesi haline geldiğimizi görecekler-dir. Bu durum ülke olarak ve firma-lar için orta ve uzun vadede büyük avantaj oluşturmaktadır. Gelecekte dünyaya çok kaliteli ve uygun fiyatlı ilaç satışı yapılacaktır.

Ülkemiz yakın zamanda yeni ürünlerin geliştirilip, dünya pazarlarına da sunulduğu çok farklı ve güzel bir ülke olacaktır.

Page 34: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201232

BÜYÜTEÇ

Ayrıca bu dönemde hızla değişen ekonomik koşullar, yeni yasa ve dü-zenlemelerin birbiri ardına yürürlü-ğe girmesi sektördeki tüm paydaş-ları etkileyip, değişime zorlamıştır. Yıllarca tartışılan Sosyal Güvenlik Kurumlarının tek bir çatı altında toplanarak Genel Sağlık Sigortasının kurulması, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devri, birinci basamak sağlık hizmetlerinin aile hekimliği çerçevesinde geliştirilmesi gibi ko-nuları kapsayan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başlatılması bu dönem-de gerçekleşti. Bu değişim sektörü ve devletin sağlık giderlerini ciddi anlamda etkilemiştir. İlaç şirketle-ri, önümüzdeki dönemde en başta işe alımda titiz davranarak en iyileri seçecek, sonrasında performans yö-netimi araçlarıyla çalışanlarının ge-lişimini planlayacak, eğitimlerle bu planları destekleyecek, ödüllendirme ve performans değerlendirme sis-temleri ile hem iyi çalışanları şirkette tutacak hem de üstün performansı sürekli kılacaktır. Yeni yasalarla gelen yeni teşvikler de işe farklı bir boyut kazandıracaktır. Ülkemiz yakın za-manda yeni ürünlerin geliştirilip, dünya pazarlarına da sunulduğu çok farklı ve güzel bir ülke olacaktır. Ön-görüsü yüksek ve sabırlı olan firmalar kazanacaktır.

Bu anlattıklarınızdan yola çıkarak, ilaç üretimi konusunda Türkiye bölgesinde önemli bir güç olabilir mi?Ülkemiz bölgede ve dünyada çok önemli bir güç olacaktır. Türkiye pek çok açıdan ilerlemeye müsait bir ülkedir. Bu iş için gereken şey çalışa-cak yeterli sayıda eğitilmiş personeli yetiştirmektedir. Eczacıların da özel-likle bu alana rağbet etmesini müte-akip sektörün de canlanması ve iler-lemesi mümkündür. Yerli ve patentli

ilaç üretimine ve bunun için gerekli olan AR-GE çalışmalarına yönelindi-ği takdirde ciddi bir ilaç üreticisi ve yerli müstahzar sahibi olacaktır.

Yabancı ilaç şirketlerinin artan ya-tırımlarını nasıl değerlendiriyorsu-nuz?Dünyadaki gelişmelere paralel olarak yerli ilaç endüstrisinin orta vadede yabancı ortaklıklara ve iş birlikleri-ne yönelme eğilimi son yıllarda hız-lanmakta olup bu eğilim, ulusal fir-maların yabancı sermayeli firmaları satın almasından çok satılmaları ve devrolmaları biçiminde seyretmekte-dir. Sektör firmaları arasından ulusla-rarası düzeyde birleşme ve devralma süreçlerinde yer alma ortalama yüzde yedi oranında gerçekleşmiştir.

Türk ilaç pazarına yeni katılan yaban-cı ilaç firmalarının işe alım anlamın-da bir hareketlilik sağladığı gözleni-yor. Mevcut ilaç şirketlerinden, bu firmalar tarafından yapılan transfer-ler sonucunda birçok yeni mezun ilaç endüstrisine katılma imkânı bulmuş-

tur. Mevcut durumda, sözleşmeli ola-rak çalışanların da dâhil edilmesiyle toplam ilaç profesyoneli sayısının 25.000 civarında olduğu söylenebilir.

İlaç sektöründe yaşanan en önemli sorunlar ve bu sorunların çözümü hakkında bilgi verir misiniz?

Türkiye’deki ilaç firmalarının çoğu genelde küçük ya da orta boyutlu, yeni ilaç geliştiremeyen, jenerik ilaç satışında yoğunlaşan tipik ulusal kuruluşlardır. Bir kısım firmalar ise

İlaç sektöründeki en önemli sorun

yeni molekül araştırmalarının yetersiz olması,

var olanın ise gerektiği düzeyde

yürütülememesidir.

Page 35: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 36: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201234

BÜYÜTEÇ

jenerik ilaçlarda AR-GE çalışması yapabilen, ulusal ve uluslararası bo-yutlarda üretim ve satış kapasitesine sahip firmalardır. Durum böyle olun-ca ilaç sektöründeki en önemli sorun yeni molekül araştırmalarının yeter-siz olması, var olanın ise gerektiği dü-zeyde yürütülememesidir. Sektördeki yöneticilerin AR-GE çalışmalarını daha fazla önemsemesi ve bu mis-yonla hareket etmesi şarttır. Geleceğe yönelik uzun plan yapabilen firmalar kazançlı çıkacaktır.

İlaç sektörünün geleceği ve biyo-teknolojik ilaç konusundaki görüş-lerinizi alabilir miyiz?

Türkiye ilaç sektöründe üretim stan-dartlarının gelişmişlik düzeyi, klasik üretim sistemleri ve teknolojisi ölçe-ğindedir. Biyoteknolojik üretim yön-temleri henüz kurulu kapasite yatırı-mına dönüştürülmemiştir. Sektörde bu türden ilaç üreten firma olmama-sına karşın, ürün ithalatı yüksek dü-zeylere ulaşmaktadır.

Dünya açısından bakarsak biyotek-nolojik ilaçlar hızla diğer ilaçların ye-rini almaktadır. Dünyada bu işe ciddi bir eğilim vardır. Biyoteknolojik sis-temler tedavide spesifikliğin önünü açmaktadır. Diğer yöntemlere göre daha akılcı olan bu yöntemden biha-ber kalan bütün ilaç endüstrileri, ne yazık ki birkaç yıl içinde ya kendini yenileyecek ya da bir şekilde piyasa-nın oldukça gerisinde kalacaktır.

Sektörün paydaşları arasında yer alan SGK, eczaneler ve ilaç şirket-leri arasındaki ilişkide yaşanan so-runlar var mı? Varsa bu sorunlara ilişkin çözüm önerileriniz neler?Devlet en güçlü alıcıdır. Bu böyle ol-duğu müddetçe sektörün bileşenleri arasındaki sıkıntılar bitmeyecektir. Yeni sorunlar ve yeni çözümler gün-demde olacaktır. Eczaneler yeni yasa ile tedricen sınırlandırılıyor. Bu güzel bir gelişme ancak kısa vadede sorun-ların çözümüne katkısı olamayacak. İlaç firmaları kendi aralarında uyum sağlayamadılar. Eczacılar ilaç firmala-

rı ile birlikte hareket edemedi. Devlet büyük oyuncu olduğundan ilaç fir-malarının ve eczacıların bu hatalarını pahalıya ödetti. Şu anda eczanelerin çoğu zor durumda ve yerli ilaç sana-yinin birçoğu yabancılara satıldı. Bir kısımda tabiri caizse can çekişiyor. Uzun sürtüşmelerden sonra eczane ve ilaç firmalarının mağduriyetlerini ar-tık devlet de anlamış durumda. Bun-dan sonraki süreçlerin daha olumlu olacağını düşünüyorum. Bazılarımız devletle mücadeleye kalkıştılar. Dev-letle asla mücadele edilmez. Ancak akıllı müzakereler yapılarak mağ-duriyetler anlatılırsa sorunlar daha rahat çözülür. Nihayetinde devlet eczaneler ve ilaç firmaları batsın diye düşünmez. Bu hususta sanayi ve ilaç firmalarını temsil eden sivil toplum kuruluşlarına, TEB ve ecza odaları-na büyük sorumluluk düşmektedir. Geçmiş dönemde iyi bir sınav ver-mediler. Umulur ki gelecek dönemde ülke ve sektör menfaatlerini bir arar-da düşünerek çözümler üretirler.

Türk ilaç sektörü ihracata yönelmeli

ve özellikle bölgesel pazarlarda büyük

oyuncu olma hedefi ile çalışmalıdır.

Sağlık Bakanlığı bilindiği gibi Sağ-lıkta Dönüşüm Projesi kapsamın-

da ilaç konusunda da çok ciddi yeni düzenlemelere gitti ve ilaç konusunu bu dönüşümün bir parçası haline ge-tirdi. Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş, içerisinde bulunduğumuz yılları Türk ilaç sektörü için çok zor ve aynı zamanda sektörün yeniden şekillenmesinde kritik dönemler ola-rak değerlendirdi ve şunları söyledi: “Regülasyonlardaki değişiklikler, resmi otoritenin ilaç harcamalarını azaltmak amacıyla bütçe kısıtlama

uygulamasına geçmesi sonucunda ilaç fiyatlarında son iki yıl içinde yüksek oranda düşüş ve iskonto artışı gerçekleşti. Bu durum Türk ilaç sek-töründe bulunan 300‘den fazla firma için zor bir ortam yarattı, neredey-se karlılıklarını bitirdi ve firmaların kendilerini tekrar gözden geçirmesini gerektirdi. İlaç sektörü oldukça dina-mik bir sektör olduğu için değişimi öngörmek ve yönetmek, yeni ve de-ğer katan ürüne hızla ulaşmak, ürün dağılım ve performansını iyi analiz ederek etkin bir yönetim anlayışı ge-

Orta Vadede Türk İlaç Sektörü İhracata Yönelmeli

Page 37: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 35

DR. ERHAN BAŞBİLİM İLAÇ GENEL MÜDÜRÜ

liştirmek bizim sektörümüzde daha da kritik önem kazanıyor. Bundan sonraki dönemde ilaç firmaları sür-dürülebilir büyümeyi sağlayabilmeli ve sağlıklı bir şekilde büyümek üze-re verimliliklerini artırmalı. Ayrıca globalleşmek ve ihracat rakamlarını büyütmek de önemli hedefler ara-sında yer almalı. Bu alanda rekabet, yeni ürüne hızla sahip olabilmek ve fiyat konusunda rekabetçi olabilmek konularına odaklanıyor. Bu alan-da başarılı olabilmek için çok çeşitli stratejilere (geriye doğru entegrasyon gibi) ihtiyaç bulunmakta ve otorite-nin ilaç sektörüne vereceği teşvikle-rin önemi çok artmakta. Orta vadede Türk ilaç sektörü ihracata yönelmeli ve özellikle bölgesel pazarlarda büyük oyuncu olma hedefi ile çalışmalıdır. Devletin özellikle ihracat ve Ar-Ge konularında teşvikler vermesi, yetiş-miş eleman bulma güçlüğüne yönelik çözüm geliştirilmesi ve Ar-Ge‘de tek-nolojinin artırılması, biyoteknolojik ve biyobenzer ilaçların ülkemizde ge-liştirilmesi, ülkemizin bir Ar-Ge üssü olması konularına odaklanması Türk ilaç sektörünün sağlıklı olarak büyü-mesine büyük bir katkı getirecektir.”

Sağlık Bakanlığı’nın gerçekleştir-diği önemli regülasyonlardan biri de ilaç firmalarının ithal ilaç yerine Türkiye’de üretim yapmalarını teşvik etmesi. Yaklaşık 60 yıldır çalışma-larını sürdüren ve yüzde yüz ulusal bir şirket olan Bilim İlaç, bu uygu-lamanın Türk ilaç sanayinin geliş-mesine önemli katkılar sağlayacağı görüşünde. Dr. Erhan Baş, yaşanan gelişmelerle artık Türk ilaç üreticile-rinin özellikle bölgesel pazarlarda ra-hatlıkla yer alabildiklerini ve ihracat yapabildiklerini, ayrıca uluslararası firmaların ürünlerini de sadece ülke-mize yönelik değil, diğer ülkeler için de üretebildiklerini söyledi. Bu uy-

gulama sadece ilaç sektörü için değil, sağlanan istihdamın ve ülkeye sağ-ladığı katma değerin yanında, diğer yardımcı sektörlerin (matbaalar, şişe, folyo gibi ambalaj malzemeleri üreten firmalar, lojistik firmaları) gelişmesi-ne de katkı sağlıyor.

Akılcı İlacı Desteklemek İlaç Sana-yinin Büyümesini Katkı Sağlayacak

Daha önce de söz ettiğimiz gibi Sağ-lık Bakanlığı sadece yerli ilaç üreti-minin teşvik edilmesi değil, fiyatın düşürülmesinden yapısal düzenleme-lere kadar bir dizi farklı uygulamalara imza attı. “Bakanlığın ilaç konusunda düzenlemelerini nasıl değerlendiri-yorsunuz? Bu konuda yaşanan sıkın-tılar var mı?” sorularını bu çerçevede Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş şöyle yanıtladı.

“Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemeleri-ne çok olumlu bakıyorum. Özellikle SSK’ların devlet hastanelerine dö-nüştürülmesi ve hastaların ilaçlarını serbest eczanelerden alabilme şansla-rının olması, yeşil kart uygulamaları, hastaların doktora erişiminin son yıl-larda çok kolaylaşması, hastalıkların tanısının hızla konulmasını sağlayan ekipmanların artması, özel hastanele-rin sosyal güvenlik şemsiyesi altında-ki hastalara da bakmaları çok faydalı ve memnuniyeti artıran gelişmeler. Tabii ki bu çalışmalar ilaç sektörünü de pozitif etkilemektedir. Özellikle sağlık politikasının ortaya konması firmaların stratejik planlarını yapma-larına katkı getirmekte ve firmaların önlerini görmelerini sağlamaktadır. Erken tanı ve tedaviyi sağlamak üze-re; ilk değerlendirmeyi yapan, birinci basamakta verilmesi gereken tüm ko-ruyucu sağlık hizmetlerini sunan Aile Hekimliği uygulamasını çok önemsi-yorum. Bilim İlaç olarak sektörün di-namiklerini yakından takip ediyoruz.

Fiyat düşüşleri ve iskonto artışları sektördeki tüm paydaşları geleceğe dönük yatırım açısından zorluyor.

Page 38: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201236

BÜYÜTEÇ

Firma olarak portföyümüzde birinci basamak tedaviye uygun birçok ürü-nümüz var. Sağlık Bakanlığı’nın ilaç tanıtımına getirdiği kısıtlamalar ve yeni tanıtım ilkeleri de son dönem-de gündemde yer alan konulardan oldu. Sektörde oyuncuların fazla olması tanıtım faaliyetlerinde zama-nın iyi planlanması ve değerlendi-rilmesi zorunluluğunu getiriyor. Bu kapsamda medikal bilgi düzeyinin yüksek olması, zaman planının iyi oluşturulması etik ve tanıtım ilke-lerine uygun tanıtım yapmak kritik hale geliyor. Tanıtım faaliyetlerinde bilimsel toplantıların ve eğitimlerin artırılması, inovatif tabanlı teknolo-jinin yakından takip edilerek farklı tanıtım materyallerinin iyi kullanıl-ması günümüzün getirdiği zorun-luluklardan. Öte yandan Türk İlaç sektöründe son birkaç yıldan bu yana büyük değişimler yaşanıyor. Fiyat düşüşleri ve iskonto artışları sektör-deki tüm paydaşları geleceğe dönük yatırım açısından zorluyor. Bu geliş-meler ışığında birçok firma küçülme, yeni ilaç sayılarını azaltma, istihdamı sınırlama gibi önlemler almak ve ya-tırımlarını durdurmak zorunda kaldı. Beklentim Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatlarındaki düşüşü önleyerek ve akılcı ilaç kullanımını destekleyerek ilaç sanayinin sağlıklı büyümesine katkı getirmesidir.”

Büyüme Biyoteknolojik İlaç Paza-rında YaşanacakBir firmanın sağlıklı büyümesi, reka-betçi olması ve global pazarlarda var olabilmesi ancak yeni ve değer katan ürünlere en kısa sürede ulaşabilmesi ile mümkün. Biyoteknoloji tüm dün-yada çok hızlı bir gelişme gösteriyor. “Orta ve uzun vadede büyüme biyo-teknolojik ilaç pazarında yaşanacak” görüşünü dile getiren Dr. Erhan Baş, özellikle kronik hastalıklar ve kan-

ser hastalıklarında biyoteknolojik ürünlerin hızla pazara sunulduğunu söyledi. Aynı zamanda bu ürünlerin biyobenzerlerinin de değişik ülkeler-deki birçok firma tarafından hazır-landığını belirten Baş, “Her geçen gün ağırlığı daha fazla hissedilen ve kullanıcı sayısı artan biyobenzer ve nanoteknoloji ürünlere yönelik ça-lışmaları Bilim İlaç olarak yakından takip ediyoruz. Bu yeni teknolojile-rin Bilim İlaç bünyesine nasıl ve ne zaman adapte edilmesi gerekliliği uzmanlarımız tarafından değerlen-diriliyor ve uygulanıyor. Şu anda Türkiye’nin en büyük Ar-Ge merke-zini kurmuş durumdayız. 4 bin 500 metrekare laboratuar alanına sahip Ar-Ge Merkezimizde 110 bilim insa-nı çalışıyor ve ileri teknolojiye sahip 220 adet makine, cihaz ve ekipmanla donatılmış durumda. Orta ve uzun vadede; biyobenzer ilaçlara odakla-nan ve değer katan eşdeğer ilaçlara yönlenen çalışmalar gerçekleştirmeyi ve ihracatımızı artırmayı hedefliyo-ruz.” dedi.

Son Beş Yılın En Hızlı Büyüyen İlaç Şirketi

1953 yılında çalışmalarına başlayan Bilim İlaç’ın Türk ilaç pazarında şu anda 300’ü aşkın firma içinde üçün-cü sırada yer aldığı ve büyümesini sağlıklı bir şekilde sürdürdüğü belir-tildi. Son beş yılın en fazla büyüyen ilaç şirketi olduklarını da kaydeden Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş, istikrarlı ve dengeli büyümeyi sürekli gelişmeye açık olmakla, “öğ-renen bir organizasyon” kurmakla ve “başarı odaklılık” değerleriyle sağla-dıklarını ifade etti.

Bilim İlaç, üretimini iki ayrı tesiste gerçekleştiriyor. Almanya Sağlık Ba-kanlığı onaylı Bilim Çerkezköy tesisi, Türkiye’nin en önemli Penisilin üre-

tim tesislerinden biri. İngiltere Sağlık Bakanlığı onaylı Bilim Gebze tesisi ise Türkiye’nin en büyük, yeni ve çevreye en duyarlı ilaç üretim tesisle-rinden. Bilim İlaç, sadece yurt içinde değil, yurt dışı pazarlarında da etkin olmak amacıyla çıktığı yolda bugün elli ülkeye ihracat yapıyor. Moldova, Gürcistan, Ukrayna ve Arnavutluk’ta ofisleri bulunan şirketin ihracat-ta önemli bir sıçrama yakaladığı ve bu alanda elde ettiği gelirleri her yıl ikiye katlayarak ilerlediği ifade edil-di. Ayrıca Batı Avrupa’da ilaçlarını ruhsatlandırma çalışmalarının devam ettiği ve ABD’ye de ilaç ihraç etme konusunun stratejik planları içinde yer aldığı öğrenildi.

Page 39: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 37

Hasta Memnuniyeti Arttı

GÜLDEM BERKMANNOVARTIS ÜLKE BAŞKANI

Novartis Ülke Başkanı Güldem Berkman, Sağlık Bakanlığı’nın

hayata geçirdiği Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin çok başarılı bir çalışma olduğunu ve bu proje ile hastaların doktora ve ilaca erişiminin büyük ölçüde kolaylaştığını söyledi. Bu ça-lışmaların sonucu olarak sağlık hiz-metlerinden duyulan memnuniyet oranının 2003’te 40 iken, 2010’da yüzde 73’e ulaştığı belirtildi. Yürütü-len tüm bu hizmetlerin sağlık harca-maları üzerinde bir takım etkileri ol-duğunu kaydeden Berkman, konuyla ilgili şu bilgileri verdi.

“Sağlık hizmetlerinden faydalan-ma kapsamının hızla genişletilmesi, daha önce hasta başına yılda 2 olan doktor ziyaretlerinin 7’ye çıkması ve yaşlanan nüfusla birlikte artan kronik rahatsızlıklar Türkiye’de sağlık harca-ma bütçesinin hızla artmasına neden oldu. 2008’de başlayan global eko-nomik krizin etkisiyle makro ekono-mik dengelerde oluşan değişim tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösterdi. Bu süreçte hazırla-nan Orta Vadeli Ekonomik Program kapsamında tüm sağlık harcamaları için global bütçe uygulamasına geçi-lirken kamu ilaç harcamaları için de global bütçe uygulandı; ancak bütçe aşıldı, oluşan açık fiyat indirimleri ve iskonto artışlarıyla kontrol edildi. İskonto artışları, ilaç şirketleri arasın-daki büyüme ve bütçe aşımına katkı farklılıkları göz önüne alınmaksızın, tüm sektöre aynı oranda yansıtıldı. 2009 yılının sonunda uygulamaya giren Global Bütçe ile 2010, 2011 ve 2012 için sırasıyla ilaç harcama büt-çesi 14.60, 15.56, ve 16.67 milyon TL olarak belirlendi. Şu anda gelinen noktada ilaç fiyatlarındaki ilave indi-

rim yüzde 41 seviyesine ulaştı. Bu dö-nemde ilaç fiyatları, kur uygulaması nedeniyle ciddi şekilde olumsuz yön-de etkilendi.”

Bilindiği gibi, ülkemizde beşeri ilaç-ların fiyatlandırılması 2004 yılından beri uluslararası referans fiyatlandır-ma sistemi uygulanarak belirleniyor. Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan başta olmak üzere para birimi Avro olan beş referans ülkede ve ürününün imal ve ithal edildiği ülkede ruhsatlı ve piyasada satışı olan ürünün “en düşük depocuya satış fi-yatı” referans fiyat olarak tespit edili-yor. Referans fiyat para birimi olarak Avro kullanılıyor ve ürünün Türki-ye’deki depocuya satış fiyatı hesapla-nırken Bakanlıkça belirlenen dönem-sel Avro kuru üzerinden Türk Lirasına dönüşümü yapılıyor. Novartis Ülke Başkanı Güldem Berkman, 1.95’te sabitlenen Avro kurunun bugün 2.5 seviyesine ulaşmasından kaynaklanan yüzde 26,4 civarında bir kayıp yaşan-dığını ve yapılan tüm uygulamaların ilaç fiyatları üzerindeki toplam etki-sinin ise yüzde 60’a eriştiğini, hatta kimi durumda bunu aştığını söyledi.

Ancak özellikle yeni tedavilerin hasta-lara sunulabilmesi için inovatif ürün-lerin güncel kur üzerinden fiyatlan-dırılarak hastaların yenilikçi ürünlere tüm dünya ile paralel zamanda eriş-mesini sağlanması gerektiği de ortak görüş olarak belirtiliyor. Berkman, kur ile ilgili bir diğer önemli nokta-nın, ülkemizde imal edilen ürünlerin fiyatlandırılmasında 90 günlük orta-lamanın alındığı kur bandı uygula-masının yerine kurun güncel haliyle kullanımının ilaç üretimini destekle-yeceğini de ifade etti.

Tüm paydaşlarımızla el ele vererek sorunların çözülebileceğine inanıyoruz.

Page 40: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201238

BÜYÜTEÇ

Gelecekte Kişiye Özel İlaç ve Teda-viler ArtacakNovartis Ülke Başkanı Güldem Berkman, geleceğe ilişkin soruları-mızı da yanıtladı. Berkman konuyla ilgili şunları söyledi: “Geçen on yılda birçok teknolojik gelişmeye kıyasla sağlık alanında atılan adımların çok daha hızlı ilerlediğini görülmektedir. Bunlardan biri olan biyoteknolojik ilaçlar, kimyasal bileşimler yerine biyolojik yöntemlerle, organizma-lardan ve canlı sistemlerden üreti-len ürünlerdir. Gelecekte bu alanda önemli bir büyüme olacağına inanı-yoruz. Bilim adamalarının odağın-daki diğer bir konu ise kişiye özel ilaç ve tedavilerdir. Kişiye özel tedavi hizmetleri yaklaşımı, yeni moleküler verileri ve teşhis yöntemlerini kulla-narak ilaçları özel olarak üretmek ve hastalıkları daha iyi yönetebilmektir. Aynı hastalığın teşhisi konulmuş iki hasta, aynı ilaca farklı tepkiler göste-rebilir. Bir hasta uygulanan tedaviden fayda görürken, bir diğeri beklenen klinik sonuçlar yerine ilacın isten-meyen yan etkilerine maruz kalabilir. Bu değişkenliğin bir kısmı hastalar arasındaki genetik ve diğer bazı bi-yolojik farklılıklardan kaynaklanabil-mektedir. Kişiye özel tedavi altında yatan düşünce de, bu farklılıkları gen haritası sayesinde moleküler düzeyde değerlendirerek belirli hasta grupları-nın ihtiyaçlarına uygun, özel tedavi yöntemleri geliştirmektir.”

İlaç Sektörü İhracat ŞampiyonuNovartis, 140 ülkede yaklaşık 124 bin çalışanıyla hastalara en iyi teda-vileri sunmak amacıyla çalışan, sağ-lık alanında öncü şirketlerden biri. Türkiye’de ise Novartis, 1956 yılın-dan bu yana 4 üretim tesisi ve yakla-şık 2 bin 200 çalışanıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Novartis Ülke Müdü-rü Güldem Berkman, son 7 yıldır

Türkiye’nin ilaç sektörü ihracat şam-piyonu olarak aralarında İsviçre’nin de bulunduğu yaklaşık 100 ülkeye ihracat yaptıklarını belirtti ve şu me-sajı verdi: “Şunu kabul etmeliyiz ki, ilaç sektörü yaşanan sıkıntılar nede-niyle ciddi bir darboğazdan geçiyor. Ancak, tüm paydaşlarımızla el ele vererek sorunların çözülebileceğine inanıyoruz. Sonuçta yaptığımız işin nihai amacı, hastalarımıza doğru te-davileri doğru zamanda sunabilmek. Türkiye, Novartis’in her zaman inan-dığı, öncelik verdiği ve yatırım yaptı-ğı ülkeler arasında yerini almıştır. Biz de Novartis Türkiye olarak Novartis grubu içinde yaptığımız çalışmalar ve yeni yatırımları ülkemize çekmek için büyük gayretlerimizle Türkiye’nin öne çıkmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bundan sonra da çalışmaya devam edeceğiz.”

Bu arada Ar-Ge’ye ve inovasyona önem veren şirketlerden biri olan Novartis, 2011’de gelirinin beşte bi-rini (yaklaşık 9,1 milyar ABD Dola-rı) araştırma-geliştirmeye ayırdı. Şu

Geçen on yılda birçok teknolojik gelişmeye

kıyasla sağlık alanında atılan adımların çok

daha hızlı ilerlediğini görülmektedir.

anda Novartis’in araştırmaları devam eden 130 molekül ile geniş ve zen-gin bir yeni ürün yelpazesine sahip olduğu da öğrenildi. Kardiyovaskü-ler hastalıklar, solunum, romatoloji, metabolizma hastalıkları, immuno-loji, enfeksiyöz hastalıklar, merkezi sinir sistemi, oftalmoloji, onkoloji ve hematoloji alanlarında çalışmala-rı devam ediyor. Şirket, yürütmekte olduğu Ar-Ge faaliyetleri ile değişen hasta ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedefliyor. Ayrıca, Novartis’in 2009 ve 2010’da Amerika ve Avrupa’da en fazla yeni ilaç ruhsatı alan ilaç şirketi olarak Ar-Ge çalışmalarında ki başarı oranını da böylelikle ortaya koyduğu belirtildi.

Page 41: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 42: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201240

Kâr amacı olmayan kamu sağlık işletmeleri, toplumun tamamına

veya bir kesimine sosyal fayda sağla-mayı esas almaktadır. Sağlık işletme-leri, eğer profesyonelce yönetilirlerse, kaynak kullanım verimliliği artacak, hizmet alanların memnuniyeti sağla-nacak, bunun sonucunda beklenen sosyal fayda sağlanmış olacak ve finan-sal olarak başarılı olan işletme varlığını sürdürülebilecektir.

Teknolojik gelişmelerin ve sağlık ala-nındaki yeniliklerin, sosyal güvenlik sisteminde yapılan düzenlemelerin ve Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmala-rın da etkisi ile Türkiye’de sağlık işlet-meleri son yıllarda önemli gelişmeler göstermiştir. Emek ve teknoloji yoğun sağlık işletmeleri temel işletmecilik bilgilerinin yanı sıra hastanelerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek yetenekte kapsamlı bir ERP (Enterprise Resource Planning/ kurumsal kaynak planlama-sı) yazılım ile donatılması büyük önem arz etmektedir. Kurumsal kaynak plan-

laması sistemleri, bir işletmenin tüm veri ve işlemlerini bir araya getirmeye veya bir araya getirilmesine yardımcı olmaya çalışan ve genelde kullanımı kolay olan sistemlerdir. Klasik bir KKP yazılımı işlem yapabilmek için bilgisa-yarın çeşitli yazılım ve donanımlarını kullanır. KKP sistemleri temel olarak değişik verilerin saklanabildiği bütün-leşik bir veritabanı kullanırlar. Kısaca kurumsal kaynak planlaması anlam olarak, işletmenin tüm kaynaklarının birleştirilip, verimli olarak kullanılma-sı için tasarlanmış sistemlere denmek-tedir. ERP, kısaca tanımlanacak olursa, kurumların tedarikten, dağıtıma kadar tüm is süreçlerini bütünleşik bir veri/bilgi yönetim sistemi desteğiyle yö-netmesini sağlayan geniş kapsamlı ve modüler yapıya sahip bir yazılım pa-ketidir. Türkiye’de ERP uygulamala-rında işletmelerin, ERP sayesinde stok seviyelerinde ve işletme maliyetlerinde azalma olduğu, daha doğru kararlar verildiği ve ERP’nin müşteri bağlılığı-

yazı ,TÜLÜN SAYITAİSTİNYE DEVLET HASTANESİBAŞHEMŞİRE YARDIMCISI

Kurumsal kaynak planlaması işletmenin tüm kaynaklarının birleştirilip, verimli olarak kullanılması için tasarlanmış sistemlere denmektedir.

Kurumsal Kaynak Planlanması

Çözümleri Avantaj Sağlıyor

Page 43: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 41

Hastaneler bir yandan yönetim işlevlerinde,

diğer yandan tıbbi bilgi saklama ve derleme

amacına yönelik olarak bilgi sistemleri desteğine

zorunlu ihtiyaç duymaktadırlar.

denle veri tabanında yer alan tüm ve-rilerin gerektiğinde kullanılmak üzere başka bir veri tabanına idarece öngörü-len içerik ve kapsamda aktarılması, ih-tiyaç duyulacak başka verilerin Merke-zi Hastane Randevu Sistemi (MHRS), Kimlik Paylaşım Sistemi (KPS), Çekir-dek Kaynak Yönetim Sistemi (ÇKYS), elektronik faturalama süreçleri (ME-DULA), diğer sistemlerden hastane

sistemine elektronik olarak aktarılma-sı, sisteme veri aktarabilecek kurumda aktif çalışan cihazların sistemle en-tegrasyonu, üretilen sağlık verilerinin Sağlık-Net projesi kapsamında Ba-kanlık Veri Merkezine gönderilmesi, hastanelerde çalışmakta olan Labora-tuar Bilgi Yönetim Sistemi (LBYS), Görüntü Arşiv ve İletişim Sistemleri (PACS) gibi sistemlerle entegrasyonu, hastane içi yönetim, karar destek ve iş akış süreçlerinin iyileştirilmesi, kaynak yönetimi ve tasarrufu sağlanması gibi beklentiler de cevap verecektir. Uygun otomasyonun kurulduğu hastanelerde stok yönetiminde zaman ve kullanılan malzemelerde önemli oranda tasarruf sağlanarak, giderler azaltılmaktadır.

HBYS’nin faydalarından genellikle maddi kazanç kısmı ön plana çıkmış olarak gözükmüş olsa bile son dö-nemde, bu sistemlerden elde edilecek düzgün ve güvenli verilerin, istatistiki bilgilerin faydası daha çok ön plana çıkmaya başlamış ve bu bilgilerin has-

na olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Hastanelerinde artık sağlık işletmesi olarak rekabet piyasalarında yer alması gereği, kurumsal kaynak planlaması-nın kapsayacak nitelikte, etkin bir has-tane bilgi sistemine sahip olmak iste-meleri yöneticilerin en doğal hakkıdır.

İşletmelerde bilginin elde edilmesi, saklanması, paylaşılması ve kullanıl-masına, diğer bir deyişle bilgi yöneti-minin etkin ve başarılı bir şekilde ger-çekleşmesine aracı olan bilgi yönetim sistemi hastanelerimiz de mevcut adıy-la hastane bilgi yönetim sistemi olarak yapılandırılmıştır.

Birçok Beklentiye Cevap Vermektedir

Son yıllardaki sağlık bilişimindeki ge-lişmeler çerçevesinde, Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri (HBYS) sadece hastane içi süreçleri etkileyen ve bu süreçlerden etkilenen bir yapı olmayıp diğer sistemlere de veri alışverişi yapa-bilen sistemlere dönüşmüştür. Bu ne-

Page 44: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201242

iletişimi sağlarsak diğer kurumlar arasındaki bilgi akışı ile iletişime ko-lay ulaşabilir olmamız ve işletmeler için uygulanan ERP çözümlerinin de gözden geçirilmesiyle sağlığın yeni-den yapılandırılmasına katkı sağlamış oluruz.

tane yönetiminden başlayarak ulusal sağlık politikalarını geliştirmeye kadar birçok aşamada etkili ve verimli bir şekilde kullanılabileceği gerçeği artık kabul edilmiş durumdadır. Artık esas amaç ham verinin, kullanıma hazır bil-giye dönüştürülebilmesi olmuştur.

E-Sağlığın temeli olan Sağlık Bili-şimi alanında ulusal ve uluslararası standartların belirlenip uygulamaya konduğunu, başta hastanemiz olmak üzere tüm sağlık kurumlarının bili-şim altyapılarının güçlendirildiğini ve uygulamaya geçiş sürecine hazır hale getirildiğini gün geçtikçe artan, deği-şen ve gelişen bilgiyi saklama ve yayma konusunda önemli bir araç olan etkin bir HBYS’nin kurumlara sağladığı faydalar bugün ortadadır. Hastaneler bir yandan yönetim işlevlerinde, diğer yandan tıbbi bilgi saklama ve derleme amacına yönelik olarak bilgi sistemleri desteğine zorunlu ihtiyaç duymakta-dırlar.

Hastanenin bütün birimlerini ve fonk-siyonlarını, tek bir sistem içinde birleş-tirip birbirinden farklı olan çok sayıda birimin, aynı yazılım sistemi içinde bir araya getirilmesi ve aynı veritabanını paylaşması ile kurumsal kaynak plan-lanması çözümleri bu aşamada sağlık işletmeleri yöneticileri için artan reka-bet ortamında büyük avantajlar sağla-yacaktır.

Sağlık sektörü çalışanları olarak, has-tanelerimizde iyi bir entegre HBYS

Uygun otomasyonun kurulduğu hastanelerde stok yönetiminde zaman ve kullanılan malzemelerde önemli oranda tasarruf sağlanarak, giderler azaltılmaktadır.

Kaynaklar1. ÖMÜRBEK, Nuri ve ALTIN (2009), “Sağlık Bilişim Sistemlerinin Uygulanmasına İlişkin Bir Araştırma: İzmir Örneği”,Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:19, ss.211-232

2. ÖZSARI, Haluk (1998), “Sağlık Projeleri ve Sağlık Enfor-masyon Sistemleri Çalışmaları Hakkında Genel Bilgi Notu”, Modern Hastane Yönetimi Dergisi, Cilt 2, Sayı6, Ağustos-Ey-lül 1998, s.15

3. “Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri Alım Klavuzu”, http://www.bilgiformu.net/tag/hastane-bilgi-yonetim-sistemleri-alim-kilavuzu-5-1 (04.05.2012)

Page 45: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 46: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201244

YENİ ÜRÜNLER

Microsoft Yeni Tabletlerini TanıttıMicrosoft, beklenen açıklamayı yaptı ve Surface adıylaikifarklıWindows8kullanantabletmodelinitanıttı. Surface tabletlerinin sonbaharda çıkması bekleniyor. Tanıtımı yapılan tabletlerden biri WindowsRT,diğeriiseWindows8Prokullanıyor.10,6 inçlik ekranla ön ve arka kameralara sahip çoklu dokunmatik ekranlı tabletlerde, modeline göre Micro SD kartı, USB yuvası, mini DisplayPort ve video çıkışı bulunuyor. 9,3 mm ve 13,5 mm inceliğinde olan yeni cihazların ağırlığı 676 ve 903 gram.

31.5W-hpilkullanılanWindowsRTmodelindeMicroSD, USB 2.0, Micro HD Video arabirimleri bulunuyor. Depolama birimi olaraksa 32 ve 64 GB’lık iki farklı model olarak piyasaya sunulacağı kaydedildi. .PC’de yapabileceğimiz işleri tam anlamıylayapabileceğimizWindows8Proişletimsistemli model yukarıda da belirttiğimiz gibi 10.6 inç ClearType HD ekrana sahip.Söz konusu ürün de 64 GB ve 128 GB olmak üzere de iki farklı depolama boyutuyla satışa çıkması bekleniyor.

Yeni USB’lerle Hızlı Veri Aktarımı SanDisk Corporation hızlı aktarım, maksimum depolama kapasitesi ve şık tasarıma sahip yeni USB flash sürücülerini tanıttı. USB 3.0 özellikli SanDisk Extreme USB flash sürücü, maksimum 190 MB/s hızla oldukça büyük dosyaları 10 kata kadar daha hızlı bir şekilde aktarıyor, depoluyor ve paylaşabiliyor. Yeni USB flash sürücü 3 GB gibi büyük dosyaları 20 saniyede ve 40 GB büyüklüğünde dosyaları dört dakikada aktarabiliyor. 128 GB Cruzer GlideUSB flash sürücü ise SanDisk’in şimdiye kadarki en yüksek kapasiteli USB sürücüsü ve fotoğraf, video, müzik ve diğer dosyalar için güvenilir, güvenli ve taşınabilir depolama sağlıyor. Sürücünün, depolama alanı 128 GB ile sınırlı ultra ince dizüstü bilgisayarları kullananlar için ideal bir ürün olduğu ileri sürüldü. Bu tür bir konfigürasyonda Cruzer Glide USB, rahat ve taşınabilir bir çözümle tüketicinin depolama alanı imkanlarını iki katına çıkarıyor. İki yıllık sınırlı garanti verilen Cruzer Glide USB flash sürücüye, 4 GB - 64 GB arası kapasitelerle ulaşılabiliyor.

Page 47: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 45

hazırlayan: GÜNEŞ KAZDAĞLI

Fotokopide Bol Çözümlü Yeni ÜrünlerJapon Kyocera Document Solutions’ın Türkiye yetkili dağıtıcısı olan Bilgitaş, FS-C2026MFP+ ve FS-C2126MFP+ A4 çok fonksiyonlu renkli fotokopi modellerini pazara sundu. Dakikada 26 sayfa A4 renkli hızına sahip FS-C2026MFP+ ve FS-C2126MFP+ ürünleri standart olarak fotokopi, ağ yazıcı, ağ tarayıcı ve otomatik doküman besleme özelliklerine sahip. Ayrıca taranan dokümanlar PDF, PDF/A, JPEG, TIFF, XPS gibi farklı formatlarda sayısal dosyalara dönüştürülebiliyor. Doküman maliyetlerini azalttığı belirtilen cihazların, ECOSYS teknolojisiyle verimlilik artışı sağladığı da kaydedildi.

Televizyondan Fazlası Terranova 3D Smart LED TVVestel Terranova LED TV serisine Smart TV ve 3D özelliklerine sahip Terranova 3D Smart LED TV’yi ekledi. Yetkililer, 42 ve 47 inç ekran seçeneklerine sahip Vestel Terranova 3D Smart LED TV’nin, internet ve televizyon içeriğini bir araya getirerek ve klasik yayınları 3D’ye çevirerek televizyon izleme alışkanlığına yeni boyutlar kazandırdığını ifade ediyorlar.

Vestel Terranova 3D Smart LED TV ile yapabilecekleriniz şöyle sıralanıyor; klavye ve mouse’a ihtiyaç duymadan tek bir tuşla, binlerce filme, normal yayın akışı sırasında kaçırılan diziye, milyonlarca farklı videoya ulaşabiliyorsunuz, sunulan geniş müzik arşivinden istediğiniz müzik türünü dinleyebiliyorsunuz, güncel haberleri, hava ve para durumlarını takip edebiliyor, online bankacılık işlemlerini yapabiliyorsunuz. Farklı kanallardan alışveriş ve fırsat sitelerine kadar 50’den fazla yerel içerik sağlayıcıyı Vestel Smart TV portalinde buluşturan televizyon, Facebook ve Twitter gibi sosyal mecralara Türkçe erişimi de mümkün kılıyor.

Page 48: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201246

Balın sayfalarca uzayan faydalarını okuyoruz. Kahvaltı soframızda

mutlaka yer veriyoruz. Ama her şey-de olduğu gibi bu doğa harikasının da taklidini yapmayı başardılar. Üstelik ister petek, ister süzme olsun, haki-ki balı sahtesinden ayırmak mümkün değil. Peki uzmanlar bu konuda ne di-yor? Hakiki bal almak için nelere dik-kat etmemiz gerekiyor?

Türkiye’de bal ihracat analizleri ile ilgi-li olarak Ekonomi Bakanlığı tarafından “Doğal Arı Belgesi” düzenlemek üzere yetkilendirilmiş sadece iki laboratuvar-dan biri olan SGS Gıda Laboratuvarla-rı Teknik Müdürü Tuncay Çınar balla ilgili sorularımızı yanıtladı.

1. Hakiki bal nasıl anlaşılır?

İster petek, ister süzme olsun, hakiki balı sahtesinden ayırmak, uzmanlar için bile son derece zordur. Kıvamına ya da rengine bakarak, koklayarak, hatta tadarak balın gerçeğini sahtesin-

den ayırt etmek neredeyse olanaksız-dır. En doğru, sağlıklı ve güvenilir yol, laboratuvar analizidir. İleri teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda, dene-yimli uzmanlarca yapılan analizler, ha-kiki balın sahtesinden ayırt edilmesini sağlar. Bu olanaklar ile donatılmış bir laboratuvarla iş birliği içerisinde olan markanın tercih edilmesini ve tüketil-mesini öneriyorum.

Ayrıca balın petek halinde olması, ha-kiki bal olduğunu kanıtlamaz. Kovan yakınına konan şeker şurubu ve ben-zeri maddelerin arılar tarafından bala dönüştürülmesi ile de petek bal elde edilebilir. Bu tür petek ballar çiçekle-rin, bitkilerin, doğanın tadını ve şifa-sını içermezler. Bal üretiminde katkı maddesi kullanımı laboratuvarlarda analiz yapılarak tespit edilebilir.

2. Bal için sağlık açısından kritik olan analiz hangisidir?

Balda gerek mikrobiyolik gerekse zirai

Açık Satılan Bal Almayın

haber, AYŞE YILMAZTÜRK

Kıvamına ya da rengine bakarak, koklayarak, hatta tadarak balın gerçeğini sahtesinden ayırt etmek neredeyse olanaksızdır.

Page 49: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 47

Balın petek halinde olması, hakiki bal

olduğunu kanıtlamaz.

dan ve her türlü riski barındırdığından açık bal satın almaktan kesinlikle kaçı-nılması gerekir.

5. Üreticiden satın aldığı balı kendi markası ile satan firmaların, tüketici nezdinde marka değerini koruması adına firmalara ne tavsiye edersiniz?

Bal gibi saf ve sağlık deposu olan bir ürünün kovandan çıktığı gibi doğal, hijyenik, denetimli koşullarda; ileri teknoloji ile üretilmiş ve tam donanım-lı laboratuvarlarda analizleri yapılarak kalitesi onaylanmış şekilde tüketiciye ulaşması gerekir. Böylece firmalar tü-keticiye her zaman iyi standartlarda bal sunabilir ve marka değerini koruyabi-lir.

4. Tüketici bal alırken nelere dikkat etmelidir?

Ambalajının üstünde markası, etiketi, üretici izin numarası, üretim ve son kullanma tarihi olan sağlam ambalajlı ürünlerin alınmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

Aynı zamanda Tarım Bakanlığı sertifi-kasına da bakmak önemli. Tezgâhlarda açık satılan ballar kontrollü olmadığın-

ilaç ve antibiyotik kalıntısı analizleri yapılır. Balda arı hastalıkları ve zarar-lılarıyla mücadelede zirai ilaçların ve veteriner ilaçlarının kullanımı netice-sinde kalıntı oluşur. Bu kalıntılar uzun dönemde insan vücudunda birikince sağılığı tehdit eder hale gelir. Ayrıca balın içerisinde bulunmaması gere-ken ve hile amaçlı konulan kimyasal ve suni bileşenler (ticari glikoz, nişasta vb.) ise insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.

Zararlı bakterilerin (Salmonella, E.coli vb.) mikrobiyolojik açıdan analizi ile sağlık risklerinin önlenmesi gerekir. Bu yüzden, üretilen her parti ürün, piyasaya sunulmadan önce Türk Gıda Kodeksi’ne uygunluk açısından mutla-ka analiz edilmelidir.

3. Hakiki balın besin değerleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Genel olarak ballar toplandığı bitki kaynaklarına göre farklı aroma, tat, renk, yoğunluk ve kristal özelliğe sa-hiptir. Balın temel bileşimi früktoz, glikoz, sakkaroz ve maltoz şekerle-rinden oluşan karbonhidrattır. Balın bileşimini etkileyen en önemli faktör ise nektarın (bal özlerinin) toplandığı bitkinin türüdür.

Hakiki balı oluşturan bileşenler:

Su: Olgunlaşmış ballar yüzde 20’den daha az su içerir.

Karbonhidrat: Balda früktoz, glikoz, sakkaroz ve maltoz şekerleri bulunur.

Mineral Maddeler: Balda bulunan en önemli minareler potasyum, fosfor ve kalsiyumdur.

Amino Asitler: Balda yaklaşık on yedi amino asit bulunur.

Diğer asitler: Balda, bala has kokuyu veren yaklaşık on üç organik asit bu-lunur.

Enzimler: Balda en çok bulunan en-zimler diastaz, invertaz ve katalazdır.

Vitaminler: Balda B grubu vitaminler ile C, E ve K vitaminleri bulunur.

Page 50: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201248

Çene eklemi rahatsızlığının semp-tomları, teşhis ve tedavi yöntem-

leri hakkında bilgi veren Diş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, çene eklemi rahatsızlığı çeken birçok kişi-nin, hangi doktora başvuracağını bil-mediğini, bu rahatsızlık için KBB uz-manları, çene cerrahları hatta nöroloji uzmanlarının kapısını çalan hastalar olduğunu söyledi.

Çene rahatsızlığı konusunun, eklem uzmanı diş hekimlerinin branşı oldu-ğunu belirten Kışlaoğlu, doğru teşhis sonrasında sorunun, çeşitli tedavi yön-temleriyle çözülebildiğini ifade etti. Çağdaş Kışlaoğlu, çene eklemi rahat-sızlığının hangi semptomlarla kendini gösterdiği, nasıl bir tedavi yöntemi izlenmesi gerektiği konusunda merak edilen soruları yanıtladı.

Çene eklemi rahatsızlığının, çene ek-

lemlerinin “tam açılmama”, “hiç açıl-mama” yahut “çene açıldıkça yerinden çıkma” gibi fonksiyon bozukluklarını kapsayan bir rahatsızlık olduğunu be-lirten Kışlaoğlu, bu rahatsızlığın daha çok genç ve orta yaşlarda görüldüğüne dikkat çekti.

Semtomları Nelerdir?

Diş Hekimi Kışlaoğlu, bu rahatsızlı-ğın; baş, kulak, çene-yüz ağrıları, kulak çınlaması, çene ekleminden ses gelme-si, ağız açmada kısıtlılık, ağrı veya kay-malar şeklinde semptomlarla kendini gösterdiğini belirtti. Kışlaoğlu, kimi kez klinik belirti vermeden yıllarca de-vam eden, kimi kez de insanları adeta canından bezdiren bir rahatsızlık ola-rak süren çene eklemi rahatsızlığının nedenlerini kısaca şöyle anlattı: “Çene eklemi rahatsızlığının oluşmasında bir-çok neden vardır. Farkında olmadan

haber, AYŞE YILMAZTÜRK

Diş hekimi tarafından yapılan detaylı muayeneniz, sadece çene eklemi rahatsızlığıyla ilgili değil bütün genel sağlığınızla ilgilidir.

Baş Ağrınızın Sebebi Çene Eklemi Rahatsızlığından Olabilir

Page 51: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 49

Çene eklemi rahatsızlığının

nedenlerin anlaşılmasına yardım eden diş hekimi muayenesi, tedavinin ilk aşamasını oluşturuyor.

Doktorunuz çene eklemlerinizi çene yüz kaslarınızı parmak uçlarıyla palpe ederek ağrı olup olmadığını, ağzınızı açıp kapatarak çene eklemlerinizde ağrı olup olmadığını ve çene eklemleriniz-den ses gelip gelmediğini ve alt çeneni-zi açıp kapatma sırasında kayma yapıp yapmadığını ve maksimum ağız açıklı-ğınızı ölçerek muayenenizi tamamlar.”

Tedavide Nasıl Bir Yöntem Uygulanır?

“Çene ekleminizdeki problemlerin düzeltilmesi için tek bir tedavi şekli yoktur.” diyen Çağdaş Kışlaoğlu, çene-yüz kaslarındaki spazmın azaltılması, optimum bir kapanışın sağlanması veya çene eklemlerinin aşırı yüklerden kurtulması gibi çeşitli tedavi şekilleriy-le çene-yüz bölgesinde uyum sağlana-bildiğini ifade etti. Okluzyon uyumu (kapanış) tam olmayan dolgu, protez ve kuron köprülerin de ayrıca gözden geçirileceğini kaydeden Kışlaoğlu, ka-panış hattını dengelemek ve aşırı çiğ-neme basınçlarını önlemek için özel bir aparat olan gece plağı yapılabilece-ğini de belirtti.

sadece çene eklemi rahatsızlığıyla ilgili değil bütün genel sağlığınızla ilgilidir” diyen Kışlaoğlu, bu muayenede, stres altında olup olmadığınız, dişlerinizi sıkıp sıkmadığınız, dişlerinizi gıcırda-tıp gıcırdatmadığınız, ailenizde çene eklemiyle ilgili şikâyetlerinizin olup olmadığına dair sorular sorulduğunu anlattı. Alınan cevaplar ve muayene sonuçlarıyla rahatsızlığın nedenlerinin anlaşılmaya çalışıldığını söyleyen Diş Hekimi Kışlaoğlu, şöyle devam etti: “Yine muayene sırasında kaslarınızı et-kileyecek sinir sistemi veya ortopedik bir bozukluk olup olmadığı, çene-yüz ve boyun kaslarınızın uyum içinde ça-lışıp çalışmadığı anlaşılmaya çalışılır.

çene ekleminize ve yüz kaslarınıza aşırı yüklenmeye sebep olabilecek şekilde dişlerinizi sıkıyor veya gıcırdatıyor ola-bilirsiniz. Çene eklemi rahatsızlığına sebep olabilecek fizyolojik olmayan bir diş kapanışına sahip olabilir veya daha önceleri çene yüz bölgesinde bir trav-maya maruz kalmış olabilirsiniz.”

Çağdaş Kışlaoğlu, aşağıdaki sorulara cevap vererek çene eklemi rahatsızlığı-nı test edebileceğinizi belirtti.

Çene Eklemi İçin Basit Test

Diş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, aşağıdaki soruların üç veya daha fazlasına evet diyorsanız çene ek-lemi sorununuz olabileceğini ve böyle bir durumda mutlaka bir diş hekimine başvurmanızı tavsiye etti.

- Ağzınızı açtığınızda çene eklemleri-nizden ses geliyor mu?

- Ağzınızı açıp kapamada, yemek ye-mede veya esnemede zorluk çekiyor musunuz?

- Bazen çenenizin kilitlendiğini hisse-diyor musunuz?

- Sabahları uyandığınızda çene-yüz kaslarında ağrı hissediyor musunuz?

- Ağzınızı kapattığınızda dişleriniz birbirine temas ediyor mu?

- Eksik dişleriniz fazla mı?

- Zaman zaman kapanışınızın değişti-ğini hissediyor musunuz?

- Çiğneme sırasında zorluk çekiyor musunuz?

Çene Eklemi Rahatsızlığı Nasıl Teşhis Edilir?

Diş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, çene eklemi rahatsızlığınız olduğu teşhis edildikten sonra nasıl bir tedavi yöntemi uygulanması gerektiği konusuna da değindi. Kışlaoğlu, çene eklemi rahatsızlığının nedenlerin an-laşılmasına yardım eden diş hekimi muayenesinin, tedavinin ilk aşamasını oluşturduğunu söyledi. “Diş hekimi tarafından yapılan detaylı muayeneniz,

Page 52: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201250

Ramazan ayıyla birlikte beslenme alışkanlıklarımız tümüyle de-

ğişiyor. Kilo alımı, kilo kaybı, mide sorunları, hazımsızlık, kabızlık, hiper-tansiyon ve kalp krizleri Ramazan ayı boyunca en sık karşılaşılan sağlık prob-lemleri arasında yer alıyor. Bu sıkıntı-larla karşılaşmamak için beslenmeniz-de yapacağınız olumlu değişiklikler orucunuzu da rahat şekilde tutmanızı sağlıyor. Ramazan boyunca sağlığınızı ve kilonuzu korumak için sahura kalk-malısınız ve iftardan sahura kadar dört öğün yapmalısınız. Gün boyu sizi tok tutması için kan şekerinizi kontrol al-tına almak için iftar ve sahurda besin seçimlerine dikkat etmelisiniz. Acıba-dem Kozyatağı Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Küçük, yaz sıcağın-da ramazanı sağlıklı geçirmek için özel önerilerde bulunuyor.

Sahura Mutlaka Kalkın

Sahura kalktığınızda uykunuzun bö-lünmesinden şikayet ediyorsanız ak-

şamları bir saat erken yatın. Çünkü sahura kalkmadığınız takdirde gün içerisinde çok daha fazla sağlık sorunu yaşıyorsunuz. Sahur yapılmadan oruç tutulduğu takdirde aç kalma süresi ar-tıyor, metabolik hız düşüyor, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatte azal-malar görülebiliyor. Uzun süreli açlık sonrası; iftarda aşırı besin tüketimini ve gün içerisinde kan şekerinin düşme-sini engellemek için sahurda sindirimi yavaş besin değeri yüksek gıdaları tü-ketin.

Sahur Sofranızda Meyve ve Komposto Mutlaka Olsun

Sahurda çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçının. Bunların ye-rine hazmı kolay, mide - bağırsak siste-minde uzun süre kalabilecek lif içeren sebze, meyve ve tam tahıllı besinleri tercih edin. Gün boyu kan şekerinin düşmesini engellemek, mide boşalma-sını geciktirmek sahurda protein açı-sından zengin beslenmekle mümkün.

haber, SU ÖZGÜR

Sahur yapılmadan oruç tutulduğu takdirde aç kalma süresi artıyor, metabolik hız düşüyor, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatte azalmalar görülebiliyor.

Ramazan’da Dikkat Edilmesi Gereken

Sekiz Şey

Page 53: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 51

Özellikle mevsim meyvelerinden yapılan

sütlü tatlılar ya da dondurma sizin için

daha hafif ve sağlıklı bir seçim oluyor.

ve iftardan oluşan iki ana öğüne düşü-yor. İftardan uykuya gidene kadar ki zaman dilimine iki ara öğün ekleyin. Bu şekilde yaşanabilecek olumsuzluk-ları ve metabolizma hızınızın düşmesi-ni engellemiş oluyorsunuz.

Yoğurt ve Ayran İftar Sofranızın Olmazsa Olmazları Olsun

Orucunuzu su ve hurmayla açtıktan sonra çorba ve salata gibi hafif besin-lerle iftara devam edin. Ana yemeğe

geçmeden önce 5-10 dakika kadar ara vermeniz midenizi rahatlatıyor ve daha az yemenizi sağlıyor. Aradan sonra ana yemeğinizde etli veya etsiz sebze veya ızgara et yemeği ile az miktarda pilav/makarna /bulgur pilavı tercih edebilir-siniz. Bunların yanında hem protein hem kalsiyum açısından zengin olan yoğurt veya ayran tüketmeyi de unut-mayın.

Yaz Meyvelerinden Yapılan Tatlıları Tercih Edin

Yemekten 1-2 saat sonra meyve veya tatlı yiyebilirsiniz. Fakat tercih ede-ceğiniz tatlının şerbetli hamurlu ve kızartılan tatlılar olmamasına dikkat edin. Özellikle mevsim meyvelerinden yapılan sütlü tatlılar ya da dondurma sizin için daha hafif ve sağlıklı bir se-çim oluyor.

İftar ve Sahur Arasında On Bardak Su İçin

Bu nedenle sahurda yağlı ve kalorili ağır yemekler yerine daha hafif kahval-tılıkları yiyin. Sahur için en ideal be-sinler, zeytin, peynir, yumurta, kepek ekmeği, çiğ sebzeler, süt, yoğurt, mey-ve veya meyve kompostoları.

Çok Zamanda Az Yemek Yiyin

Gün boyu aç kalan mideye, iftarda birden yüklenilmesi, birçok sağlık sorununa neden olacağı gibi kalbin yükünü de artırıyor. Dolayısıyla kalp krizi, yüksek tansiyon, beyin kanama-sı ve felç gibi hastalık riskleri doğuyor. Uzun süre aç kalan mideye bir anda yüklenmeyin. Az az ve sık sık beslenin. Yemek yerken acele etmeyin. Çok za-manda az yemek yiyin.

İftarla Sahur Arasında İki Ara Öğün Yapın

Normal zamanda 5 veya 6 öğün olan beslenme sayısı ramazan ayında sahur

Page 54: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201252

İftardan sahura kadar en az 8-10 bardak su

tüketin.

Ramazan ayı yılın en sıcak günlerine denk geliyor. Yaz aylarında terlemenin çok olması sıvı kaybını da artırıyor. Bu nedenle özellikle bu dönemlerde su tü-ketimine ağırlık verin. Gün içindeki su kaybı karşılanmadığında vücutta hal-sizlik, işte verimsizlik, konsantrasyon güçlüğü, uyuklama, hazımsızlık, tansi-yon düşmesi gibi sorunlar yaşanabili-yor. Su kaybının önlenmesi için özel-likle sahurda sıvı alımına önem verin. İftar ve sahur arasındaki zamanı sıvı açısından düzgün bir şekilde kullanın. Sıvı kaybını karşılamak için su dışında ev yapımı az şekerli limonatalar, ay-ran, meyve kompostoları tercih edin. Ramazan boyunca 2 litre su tüketimin altına düşmeyin. İftardan sahura kadar en az 8-10 bardak su tüketin. Fakat çay ve kahve gibi içeceklerle sıvı ihtiyacı-nın karşılanmadığını unutmayın.

Yağlı ve Tuzlu Gıdalar Vücuttaki Ödemi Artırıyor

İftar ve sahur arasındaki saatlerde bes-lenmenize önem vermeniz oruç tuttu-ğunuz saatleri daha rahat geçirmenizi sağlıyor. Bu nedenle yağlı ve tuzlu gı-daları asla tüketmeyin. Çünkü bu gı-dalar gün içinde daha çok susamanıza ve su tüketemediğimiz için de yüksek tansiyon ve ödem gibi sağlık sorunla-rının ortaya çıkmasına neden oluyor. Karbonhidrat açısından zengin hamur tatlıları, kurabiyeler, yağlı hamur iş-leri boş enerji almanıza neden oluyor ve sizi kısa sürede acıktırıyor. İftar ve sahurda tuz içeriği yüksek olan turşu, salamura, yağ ve tuz oranı yüksek olan pastırma, sucuk gibi besinler, şeker oranı ve kalorisi yüksek olan kurabi-yeler, hamur tatlıları gibi besinlerden mutlaka uzak durun.

Page 55: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 53

Sonsuzluğun Sahibi’ne şükürler ol-sun ki yine sizlerle birlikteyiz. Yaz

sıcağının bastırdığı bugünlerde mü-barek Ramazan ayı ile gönüllerimizi serinletiyoruz. Rahmet ve bereket yağ-murunda sırılsıklam olmanızı, sonra-sında Ramazan Bayramı’nı aileniz ve sevdiklerinizle birlikte bahar havasında geçirmenizi dilerim.

Bu ayki satırlarıma bir soru ile başla-mak istiyorum. İçten bir gülümsemey-le karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz?

Bana sorarsanız, kendimi anestezi uy-gulanmış gibi hissediyorum. Hele kar-şıdaki insan, değer verdiğim ve de aynı şekilde değer görmeyi beklediğim biri-siyse değmeyin keyfime. Şimdi sizlerle güneşin doğuşundan batışına kadar tura çıkalım.

Sabah kalktınız, karşınızda eşiniz, ço-cuklarınız, ya da anne ve babanız. Diş-lerim kötü görünür diye korkmayın! Gülümseyin… Karşınızda diş macu-nu reklamı çeken birisi yok. Size en yakın insanlar var, aileniz var. İnanın onlardan da aynı karşılığı göreceksiniz. Onlar nasıl mutlu oluyorsa, sizde aynı şekilde güne mutlu başlayacaksınız.

Trafiktesiniz ve çevrenizdeki araçlar kuralları ihlal ediyor olabilir. Gülüm-seyin! Karşıdan karşıya geçen dalgın birisi ani fren yapmanıza sebep olabi-lir. Gülümseyin! O hatasını anlayacak ve sizin ne kadar anlayışlı birisi oldu-ğunuzu düşünecektir.

İşyerinizde çalışma arkadaşlarınıza, hastalarınıza gülümseyin. Korkmayın! Sermayenizden bir şey eksilmez. Eğer

yönetici pozisyonunda iseniz, birlik-te çalıştığınız arkadaşlarınıza teşekkür edin ve gülümsemeyi unutmayın. Ha-talarında bile onları gülümseyerek ikaz edin. İçten bir tebessüm, onların daha dikkatli olmaya itecektir.

Geldik en önemli noktaya. Mesai bi-timi yaklaşmış ya da işlerinizi tamam-layamadığınız için hâlâ işyerindesiniz. Paydos saatinin üzerinden 3-4 saat geçmiş, yoğun tempo sizi iyice bunalt-mış ve günün yorgunluğu üzerinize çökmüş. Belki öğle yemeği fırsatı bile bulamadınız. Mesaiyi bitirmenin, dı-şarıdaki ve evdeki sorumluluk alanına yol almanın zamanı.

Aynı şekilde sizi bekleyen diğer mesai arkadaşlarınız, nöbetçiler... Vedalaşır-ken onların elini sıkmanız, bu saate kadar bekledikleri için teşekkür etme-niz ve mutlaka gülümsemeniz paha biçilmez. İnanın o insanların tüm yor-gunluğunu alıyorsunuz. Empati yapın. Aynı şekilde size davranılsa ne hisse-dersiniz?

Bazen çevrenizdekilere yapacağınız küçük jestler onlar için çok önemli olabilir. Lütfen bu konuda sınır tanı-mayalım.

Artık uyku vakti. Yine gülümseyin. Bu defa O’na gülümseyin. Sağlıklı bir şe-kilde gün geçirdiğiniz şükredin ve yine gülümseyin. Sabaha daha zinde kalka-caksınız.

Unutmayalım, içten bir gülümseme, insanlar arasındaki en kısa mesafedir.

yazı ,GÖKHAN ÜMİT LALELİ

Gülümseyin!

Page 56: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201254

Nissan yapılan araştırmalara göre otomobil kategorisinde dünyanın en değerli 6. otomobil markası durumunda ve 2011 yılında bir önceki yıla göre %17’lik artışla marka değerini en çok yükselten marka. Son yıllarda yaptığı yeni model yatırımların yanında, inovasyon ve çevre adına yaptıkları da marka değerinin yükselmesinde oldukça etkili oldu. Ama asıl başarıyı farklılaşma üzerine kurduğu cesur ve sıra dışı tasarım anlayışı ile yakaladı.

Nissan’ın marka vizyonunu ortaya koyan çok net bir sloganı var... “SHIFT_the way you move”. Nissan, tüketicilerin

ihtiyaçlarını karşılamanın ötesine geçerek, beklentiler üzerinde çalışıyor. Tasarım konusunda cesur bir anlayış tercih ediyor. Buna göre Nissan’ın tasarımları, alışılagelmiş otomobil anlayışının çok daha dışına çıkan ve tüketiciyle bire bir ilişki kurabilen araçlar yaratmaya yönelmiş durumda. Farklı müşteri profillerine seslenen araçları ile yeni, cesur ve akıl dolu tasarımlarıyla ne istediğini bilen kişiler tarafından çok geçmeden hak ettiği ilgiyi gördü.

Nissan Juke

Sıra Dışı Formuyla Alışkanlıklarınızı Değiştirecek

TEMMUZ 201254

Page 57: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 55

TasarımSıra dışı bir formla birleştiren Nissan Juke, yollarda görmeye alıştığı-mız birçok otomobilden oldukça farklı. Hatta bugüne kadar üretilen hiçbir otomobile benzemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Juke’un gerçekten başarılı bir model olduğu ve beklentileri fazlasıyla karşı-ladığını görüyoruz. Burada tasarım ekibinin radikal tasarım anlayışı yanında tüketicilerin iç görülerine saklanmış detayları yakalaması ve zekice fonksiyonelliği hayata geçirmesine bağlayabiliriz.

Nissan yöneticileri, Juke’u tasarlarken üç unsura önem verdiklerini dile getiriyor; Orijinallik, varlığını hissettirme ve robiotic. Bunlar içerisinde özellikle “orijinallik” kelimesinin altını çiziyor ve klasik açıklamayı bir adım öteye götürerek Juke’daki orijinalliği “gelecekte üretilecek hiçbir otomobilin de ona benzemeye cesaret edememesi” olarak tanımlıyor.

Cesur tasarımlar ve yeniliklerin bu kadar hızlı kabul görmesi tabii ki zor bu nedenle satış rakamlarına bakıldığında seveni olduğu kadar sevmeyeni de olan bir otomobil. Özelikle kullanım alışkanlıkları, yaşanılan sosyal çevre ve ikinci elde değer kayıpları Juke’un Türkiye pazarındaki en önemli dezavantajları olarak görülüyor. Her şeye rağ-men Juke fark yaratan sıra dışı tasarımı, kendinizi özel hissetmenizi sağlayacak imajı ve tercihlerinizle farklılaştığınızı hissettiren sahip olma duygusu ile sizin için çok iyi bir alternatif olabilir.

İç DizaynJuke, sürücü ve yolcularına eşsiz bir iç kabin sunuyor. Konfor veren sportif tasarım anlayışı beklentilerinizden fazlasını vererek, içinizdeki enerjiyi ortaya çıkartıyor. Juke’un dashboard tasarımı spor otomobil kullanma zevkini size gündelik hayatta yaşatıyor. Spor direksiyon, led ışıklandırmalı gösterge paneli ve merkezi konsol ünitesi sportif koltuklarla birleşerek sizi haylazlığa teşvik ediyor.

Juke’ un orta konsolu adeta bir motosikleti andıran tasarım anla-yışıyla onu eşsiz kılıyor. Kırmızı veya siyah renklere sahip metalik kaplama Juke’ un sportif ruhunu ön plana çıkartıyor. Araç üzerindeki kontrolü artırmak için spor kullanım ve ergonomik tasarım sağlayan yüksek sürüş pozisyonu trafikte daha emniyetli yolculuk yapılmasını sağlıyor.

Motor117HP güç üreten yakıt ekonomi ve performansıyla içinizdeki eğlenceyi ortaya çıkartacak bu motorda düz ve X-TRONIC CVT vites seçenekleri bulunuyor.

Konfor / Yol TutuşYeni Nissan Juke’ta bulunan Nissan Dynamic Control System ile sürüş esnasında tam istediğiniz kullanım tarzı için SPORT/NORMAL/ECO ol-mak üzere üç farklı sürüş modundan birini seçebilir ya da klima ayar-larını merkez konsoldaki LED ekran üzerinden kolayca yapabilirsiniz. DRIVE ve ECO INFO ile yakıt tüketimi verilerinden G-Force verilerine kadar birçok veriye gerçek zamanlı ulaşabilirsiniz.

GüvenlikYeni Nissan Juke eğlenceyi sever ama güvenlik her zaman önde gelir. Daha iyi görüş hakimiyeti elde etmek için tasarlanan yüksek sürüş pozisyonu Juke’un güvenlik anlayışı içinde yer alıyor. ABS, EBD ve Brake Assist, Elektronik Denge Programı(ESP), sürücü, yolcu, yan ve perde hava yastıkları gibi aktif ve pasif güvenlik ekipmanları Juke’un donanımlarından sadece birkaçı.

hazırlayan: FEYZA GÜLEÇ ŞAHİNfeyza@otoalsat .com

TEMMUZ 2012 55

Page 58: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201256

Radyoculuk kariyerinize nasıl başladınız?

Kendimi radyocu olarak tanımlamayı doğru bulmuyorum. On iki yıldır tele-vizyon ve sahnede var olduğum kadar duysal iletişimde de varım. Televizyon-dan dört yıl sonra Best FM’de başladı. Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim beni radyomuza önermişti. Beni buldu, yetiştirdi ve kendisi gönderdi.

Televizyon muhabirliği yaptığınız dönemlerde neden ekran yüzü olmak varken siz bu mecrayı tercih ettiniz?

Aslında işin doğrusu televizyon haya-tım daha önce başladı. Radyoyu da hiç bırakmadığım için bu yanlış algı bir kaç kere daha karşıma çıktı. 2013 yı-lında ara vermeyi düşündüğümüz rad-yo yayınları çok derin ve içten bir kitle ile buluşmamızı sağladı.

Yazarlık, tiyatro, gazetecilik, televizyon programcılığı, stand- up gibi birçok alanda üstün başarılara imza attınız bunca yetenekleriniz arasında kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Nasıl anılmak istersiniz?

Sorudaki iltifatlar için teşekkür ede-rim. Bir komedyenim ve bu komediyi sahneden, televizyondan, radyodan, internetten sergilemeye çalıştım. İlk vazifemiz anlama oldu; memlekette ve dünyada olanları, tarihi, bugünü anla-mak ve anlatmak. Komedi aslında bu anlatma şekillerinden sadece biri. Ede-biyatın büyüsünü keşfettiğimde de çok okuyup yazmaya çalıştım.

Son kitabınız hayırlı olsun içeriğinden söz eder misiniz?

Son kitabım 2011 Şubatta çıktı. Yine

röpor ta j : ZEYNEP AĞAÇYETİŞTİREN

Ceyhun YılmazKendimi Radyocu Olarak Tanımlamıyorum

Sağlık alanında sosyal sorumluluk projelerinin öncüsü olarak görmeye alıştığımız Ceyhun Yılmaz son günlerin en çok konuşulan isimlerinden oldu. Omurilik Felçlileri Derneği yararına stand up Show gösterisiyle büyük beğeni kazanan sanatçı, başarı çıtasını yükseltmeye devam ediyor. 2001 yılından itibaren yazdığı tüm kitap gelirlerini LÖSEV, Türk Böbrek Vakfı, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağışlayan Showman 2013 yılında çıkacak yeni şiir kitabının bütün telif gelirlerini Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne bırakacağını açıkladı. Sohbetimiz esnasında her fırsatta radyocu olarak tanımlanmayı reddeden Ceyhun Yılmaz doktorlara gereken saygı gösterilmediğinden yakınarak “Vatandaşım hemşehrim kardeşim adına ben sizden özür diliyorum” dedi. Best FM stüdyolarından doktorlara seslenen sanatçı SAYED okurları için çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Page 59: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 2012 57TEMMUZ 2012 57

Page 60: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201258

kitabım ise 2013 Şubatta çıkacak yine şiir kitabı. İnşallah sözlerin dansını yine o güzel okuyucularla birlikte mü-ziksiz hissedeceğiz.

Hep şiir kitapları yazdınız roman yazmayı hiç düşündünüz mü?

Evet bir hazırlığım da var bununla il-gili.

Ceyhun’u ağlatan şey ne oldu?

Elbette annem. Bir gün gitti ve ağla-dım, ağlamak maharet veya meziyet değil. Anlamanın bir şeklidir ağlamak. Anlamadıklarınız varsa hâlâ boşa ak-mış gözyaşları. Annem bizi ağlattı ama çok şey de anlattı. Hatta ablam ile bana “Bundan sonra gereksiz hiç bir şeye üzülmeyeceksiniz” dedi ve bizi boş dertlerden kurtardı.

Aydın Üniversitesi’nde hocalık yaptığınızı öğrendik derslerde nasıl bir hocasınız onlara en çok neyi empoze ediyorsunuz?

Esasında daha başlamadık konferans-larım ve üniversiteyi ziyaretlerim oldu ama derslere bu sene başlıyoruz. De-ğerli dostum Fatih Aydın ve Öğretim Görevlileri dostlarım kurumun ismi gibi aydınlık bakıyorlar. Benim gibi isimlere imkan verip kapılarını açıyor-lar. Biz de anladıklarımızı aktarabiliyo-ruz gençlere.

Dizilerin ve sinema setlerinin aranan yüzü oldunuz. Önümüzde ki günlerde sizi nasıl bir televizyon projesinde izleyeceğiz?

Oyunculuk mesleğinde hep misa-fir oldum haddimin de bu olduğunu düşünüyorum. Konuk olarak devam edecek. Hayat boyu bu mesleğin yakı-nında duracağım. Ama oyuncu zanne-

dilmekten rahatsızım. Hele ki gerçek oyuncuların yüzüne bakarken.

Sosyal sorumluluk projelerinin en çok görüldüğü bir radyo kanalındasınız. Best FM ailesinde olmak size neyi öğretti?

Best FM her şeyden önce bana haya-tı, iyi bir insan olmayı bilgili olmanın gerekliliğini öğretti. Güzel bir röportaj yapmayı düşünüyorum 2013’te veda ederken. Orada duygularımı daha ge-niş açıklayacağım.

Hep komik adam nasıl bu kadar duygusal şiirler yazar?

Hayatta gün de var gece de.

Sağlık alanında hangi projeleriniz oldu ileride neler yapmayı hedefliyorsunuz?

Türk Böbrek Vakfı, LOSEV, Türk Omurilik Felçlileri Derneği veya gör-düğünüz herhangi bir şeker hastası ne yaptığımı veya hedefimi anlatabilir size.

Sosyal medya ile ne kadar ilgilisiniz?

Hiç alakam yok desem yalan olur. Fa-cebook, Twitter hayatımın bir parçası haline geldi özellikle yayınlarımızda bu böyle. İnterneti çok kullanırım. MSN’den özlediğim, konuşamadığım, görüşemediğim arkadaşlarım varsa özel randevu ile girer yazışırım.

İzleyici gözüyle baktığınızda sizde iz bırakan dizi veya filmler hangileridir?

Bizler Perihan Abla, Kara Şimşek, Bi-zimkiler ile dizi hayatına başladık. Sonra Oğlum Adam Olacak dizisi güzel oyuncularla keyif vermişti. Zeki Alasya, Metin Akpınar’ın oynadığı tüm dizileri. Ekmek Teknesi, Hayat Bilgisi, Eşref Saati hatırladıklarım ara-sındalar.

Uzun süredir medya camiasında kalıcı olan isimlerdensiniz bunu nasıl başardınız nelere dikkat edersiniz?

Tüm medeniyetlerden büyük hürmet gören meslek öğretmenlik ve tıp doktorluğudur.

Durmadım. Oldum sanmadım. Hâlâ çalıştığıma emin olabilirsiniz. Ne diyor Hayyam “Kifayet etme bulduğunla, bir sır daha var bütün çözdüklerimizden başka.’’

Bunca yıllık radyoculuk hayatınızda unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

En güzel anım hem radyoda hem tele-vizyondaki ikinci programımda elekt-rik kesilmişti ve devreye giren o pek havalı sistem bozulmuştu. Çok üzül-müştüm ama ne der tiyatro “Trajedi artı zaman eşittir komedi.”

Genel olarak toparlarsak ufukta ne gibi projeler var?

Ufukta kimsenin para harcamadan eğ-leneceği yeni bir iletişim şekli var bek-leyiniz.

Hastanelerde başınıza gelen ilginç olaylar oldu mu?

Ameliyattan önce anestezi uzmanı doktor dostumuzu sorularımla bayılt-mıştım.

Doktorlara özel mesajlarınızı alabilir miyiz?

Tüm medeniyetlerden büyük hürmet gören meslek öğretmenlik ve tıp dok-torluğudur. Size gereken saygı göste-rilmediği için vatandaşım, hemşehrim kardeşim adına ben sizden özür diliyo-rum. Benimle röportaj yapma fikrini kalbinde taşıyanlara emeği geçenlere ve okuyanlara teşekkür ederim.

Page 61: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 62: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201260

Gülün Adı kitabıyla geniş kitlelerde huzursuz bir tedirginliğin imarı olan Eco, kitapları kendisine sorulduğunda aynı tedirginliği hiç taşımamaktadır. Focoult’un Sarkacı ile Türkiye’de de birçok okura ulaşan Eco, Yanlış Okumalar, Yorum ve Aşırı Yorum’la bambaşka noktalara dikkat çekmektedir. Umberto Eco’nun İtalya’da bir konferansta yaptığı konuşmalardan oluşan eser aynı zamanda Eco’nun fikirlerine karşı çıkanların görüşlerini de içerisinde barındırmaktadır.

Özellikle günümüzde bilginin internet ve diğer ağlar üzerinden hızlı yayılmasının doğal bir sonucu olarak “yanlış” iletilerle muhatap olmaktayız. Farklı yer ve zamanlarda farklı bilgi birikimlerine ulaşabildiğimiz sanal dünya bize bilgiyi sunmakla birlikte büyük bir kaosu da cazip kılmaktadır. Bu kaos ki; Mevlana C. Rumi’ye ait bir sözü internet üzerinde Ece

Ayhan imzası ile karşımıza çıkarmakta, adeta bilgimizi sınamaktadır.

Umbrto Eco, Yorum ve Aşırı Yorum’da bu kaosa dikkat çekmekle birlikte aynı zamanda eserlerin okuyucu tarafından anlaşıldığı gibi sunulduğunu da söylemektedir. Eserin kendinden menkul kıymetinin bir kenara bırakılarak ve hatta yazarın anlatmak istediği ana temadan uzaklaşarak okuyucu esere yeni bir yorum kazandırmakta ve kazandırdığı yorum üzerinden eserin yazarı ile birebir muhatap olabilmektedir. İletişim hızlanması ile birlikte ise her okuyucu fikirlerini blog sayfalarından sunulabilmekte, böylece fikirler artmaktadır. Özellikle akademik yayınlar üzerinden yapılan bu konuşmalarda Eco, sunduğu fikirlerini kitabın adeta tamamlayıcısı olan Yanlış Okumalar ile de pekiştirmiştir.

yorum: İLKAY YAPRAK

KİTAP KRİTİK

Yorum ve Aşırı YorumYazar: Umberto EcoSayfa Sayısı: 170Yayınevi: Can Yayınları

Mesnevi Terapi 22/11/63ŞemspareYazar: Nevzat TarhanSayfa Sayısı: 240Yayınevi: Timaş

Yazar: Stephen KingSayfa Sayısı: 816Yayınevi: Altın Kitaplar

Yazar: Elif ŞafakSayfa Sayısı: 252Yayınevi: Doğan Kitap

TEMMUZ 201260

Yorum ve Aşırı Yorum

Page 63: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

DÜZENLEYEN

SAĞLIK TURİZMİ DERNEĞİASSOCIATION OF HEALTH TOURISM

KATKILARIYLA

17-20 KASIM 2012Congresium (ATO Kongre Merkezi)

ANKARA

(www.saglikturizmi.org.tr)www.saglikturizmikongresi.org - www.healthtourismcongress.org

DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN:

DÜNYA SAĞLIK TURİZMİ TEMSİLCİLERİ ANKARA’DA BULUŞUYOR

Page 64: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

TEMMUZ 201262

Güney Kore Yapımlı Bir Belgesel

Arirang

Kara Şövalye Yükseliyor Olmak İstediğim Yer VahşilerTür: Aksiyon, Dram, GerilimYönetmen: Christopher NolanOyuncular: Christian Bale, Anne Hathaway, Tom Hardy

Tür: Dram, RomantikYönetmen: Paolo SorrentinoOyuncular: Sean Penn, Frances McDormand, Judd Hirsch

Tür: Dram, GerilimYönetmen: Oliver StoneOyuncular: Taylor Kitsch, Blake Lively, John Travolta

Yönetmen: Kim Ku DukYapım Yılı: 2011Tür: Dram, BelgeselOyuncular: Kim Ku Duk

Güney Kore sineması denince ilk akla gelen yönetmenlerin başını şüphesiz Kim Ku Duk çekiyor. Dünyanın dört bir yanından hayran kitlesine sahip olan Duk’un doğal olarak sevenleri kadar sevmeyenleri de var. Ülkemizde daha çok 2003 yılları ile tanındı. Sinematografik takılanların kaçırmadığı bir anlayışı var. Sinemanın sadece eğlence kısmında olanlar için ise bir çeşit ızdırap onun filmleri. Özellikle “İlkbahar, yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar” filmi ile yakaladığı ivmeyi “Fedakar kız, Boş Ev, Yay, Zaman, Nefes ve Rüya” ile sürdürmesini bildi. Bu filmler aynı zamanda tüm festivallerin de kapılarını açan birer başyapıtı niteliğinde. Hemen her yıl bir film çeken yönetmen, son filmi Rüya’dan (Dream, 2008) sonra üç yıl ara ile herhangi bir film yapmadı. Bu hem

sevenler hem de kendisi için şoke edici bir durum olarak anıldı. Ve nihayet kendisi 2011 yılında “Arirang” adlı bir belgesel-dram ile çıktı ortaya. Meğersem bu zaman aralığında yalnız bir yaşamı tercih etmiş. Bir dağın yamacında bir köye çekilmiş. Ve kendini, neden üç yıldır film yapamadığını belgesel yapmış. Kendisi ile röportajdan oluşan bir yapım bu. Sinemaseverler için sürprizlerle dolu bir deneme bu belgesel. Kim Ku Duk sinemaya bakışını, tarzını, oyuncu-kamera ilişkisini ve bu sanata olan bakışını sorgulayıp bir bir fikir belirtip sertçe eleştiriler yapıyor. Aynı zamanda Kore’ye de çok kızgın: “Ben anlamıyorum onları, her filmim onlara eleştiri ama hiç izlemeden dünyada ödül aldığı için onlar da ödül verip duruyor” Kim Ku Duk severler bu belgeseli kaçırmasın derim…

yorum: ETHEM METE

FİLM KRİTİK

TEMMUZ 201262

Page 65: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52
Page 66: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

• Hastayı yataktan kaldırmadan, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası kullanıma uygun çok fonksiyonlu SDL (sancı-doğum-lohusa) karyolası

• Elektrikli motorlar ile pratik kullanım

• Sırt, yükseklik, trendelenburg, ayakucu ve bacak destek ayarları

• Fonksiyonel korkuluktan kumanda sistemi

• Çıkartılabilir ABS plastik başucu paneli

• Katlanabilir-gizlenebilir ABS plastik yan korkuluk

• Mobilite; merkezi kilitleme sistemli 4 adet tekerlek

• Ayarlanabilir ve gizlenebilir ayakucu bölümü

• Ayarlanabilir jinekolojik bacak destekleri

• Karyola yan taraflarında ıkınma-tutunma barları

• Demonte özellikli atık küveti

• Kolay temizlenebilir ve çıkartılabilir yatma yüzeyi

• Manuel CPR (kalp masaj pozisyonuna hızlı geçiş)

• Yüksek stabilite, dayanıklılık

Sancı, doğum velohusa karyolası

Konfor, Ergonomi ve Hız Bir Arada

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]

SDL/LDR

Page 67: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

BariatrikMobil veTavan StatifliLift Sistemleri

300kg/600kg güvenli taşıma kapasitesi

Bariatrik HASTA KARYOLASI

Carisma 300 SerisiKOMPOZİT GROUP OF COMPANIES

Tel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61www.kompozitturkiye.com [email protected]

Page 68: SAYED Temmuz 2012 Sayı:52

Sağlık Bakanlığı’nınYeni Teşkilatlanma Yapısı ve İşleyişi

En Ayrıntılı Şekilde Bu Kurultay’da.