sibel cesur akyunak -...
TRANSCRIPT
Psikolog – Psikoterapist
Aile Danışmanı
Sibel CESUR AKYUNAK
BOŞANMA VE SEBEPLERİ Boşanma; yasal olarak oluşturulan evlilik akdinin yine
yasal olarak bitirilmesi durumu olarak tanımlanabilir.
Türk Medeni Kanuna göre boşanma nedenleri;
Zina
Cana kast ve kötü müdahale
Suç ve onur kırıcı davranışlar
Terk
Ruh hastalığı
Sürekli ve şiddetli geçimsizlik
Boşanmanın Aşamaları (Bohannon, 1970) Boşanmaya giden süreci değerlendiren farklı yaklaşımlar
söz konusudur. Bu değerlendirmelerden en yaygın kabul gören yaklaşım Bohannon’un altı aşamalı yaklaşımıdır.1. Eşlerin birine yabancılaşması ile ortaya çıkan duygusal
boşanma2. Hukuki sorunlarla birlikte yasal boşanma3. Ayrılma sonu para ve mal sorunlarıyla ilgili ekonomik
boşanma4. Anne ve baba olarak çocukların velayetin ile ilgili olarak aile
boşanması5. Sosyal faaliyetlerde meydana gelen değişiklik nedeni ile
sosyal boşanma6. Tarafların yeniden bir yaşam kurmaya başlaması ile birlikte
psikolojik boşanma.
Boşanmanın Eşlere Göre aşamaları Ayrılık Öncesi Aşamaları
1. Düş kırıklığı
2. Aşınma
3. Kopukluk
Ayrılık Sonrası Aşamalar
1. Yas
2. İkinci ergenlik
Boşanmanın Çocuklar Göre Aşamaları Boşanma sürecinde çocuklarında gösterdiği tepkiler
bir süreç içerisinde aşamalandırılabilir.
1. İnkar
2. Kızma
3. Birleştirme çabaları
4. Depresyon ve Çöküntü
5. Kabullenme
BOŞANMA
Boşanma Sonrası Çocukların Karşılaşacağı Sorunlar Boşanma çocukların sahip olduğu iyi kötü bir sistemin
ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Bu nedenle çocuklar boşanma sonrası bazı sorunlar yaşarlar. Bu sorunlar şunlardır;
1. Bakım ve korunma
2. Yeni aile yapısına uyum
3. Arkadaşları ile ilişkiler
4. Okul sorunları
5. Üvey anne-baba sorunları
6. Geleceğe yönelik sorunlar
Boşanma Sonrası Olumsuz Anne-Baba Tepkileri ve Çocuk Ayrılan eşlerin çocuklarına yönelik gösterdikleri bazı tutum
ve davranışlar çocukların gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu davranış ve tutumları burada incelemek yerinde olacaktır.1. Anne babaların birbirlerini çocuk aracılığıyla suçlamaları.
2. Çocuğu anne ya da babanın intikam alma aracı olarak kullanmaları.
3. Çocukların bir evi sahiplenmelerini engelleyici tutum, davranış ve tavırlar
4. Rüşvet
5. Tehdit
6. Aşırı korumacılık (vicdan)
Tek-Ebeveynli Aileler Boşanman eşlerin eğer bir çocukları var ise boşanma
sürecinin sonunda tek-ebeveynli aileler oluşmaktadır.
Tek ebeveynli aileler büyük ölçüde farklılık göstermektedirler.
İster planlı olsun ister plansız bu aileler de bir oluşum süreci içerisindedir.
Tek ebeveynli aileler koşullar ne olursa olsun hiçbir zaman sağlıklı bir şekilde işlemez. Bu terapilerde ve danışmanlık sürecinde mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Danışma ve terapi sürecinde göz önünde bulundurulması gereken diğer bir değişkende bu ailelerin gelişimi incelenirken zaman olgusunun son derece esnek olduğu unutulmamalıdır.
Ailenin gelişiminden iki yıl sonra (idealleştirmenin aksine) gerçekliğin kendini dayatması bütün ailelerde rastlanan önemli bir olgudur.
Tek-Ebeveynli Aile Türleri Aile danışmanlığı alanında en sık rastlanan tek
ebeveynli aile tipi dört tanedir.
1. Boşanma
2. Ölüm
3. Tercih
4. Geçici
Tek ebeveynli ailelerin gelişiminde belirli dönemlerden bahsetmek mümkündür. Ancak bu dönemler tercih sonu oluşan veya geçici nedenlerle meydana gelen ailelerde biraz daha belirsizdir.
Boşanma Sonucu Oluşan Tek Ebeveynli Aileler Her ne kadar Türk Medeni Kanunu boşanma
nedenlerini belirlese de bu nedenler eşler arasındaki sorunların sadece bir sonucudur.
Örneğin şiddetli geçimsizliğin nedenleri boşanma evresine gelmiş çiftlerde inanılmaz derece de farklılık gösterebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki nedeni ne olursa olsun boşanma ailenin şeklini değiştirse de, özellikle çocuklu evliliklerde, aile yaşamını sonu erdirmez.
En azından eşlerden biri çocuğun bakımı ve gelişimi ile ilgilenmek zorunda kalır.
Çocuksuz çiftlerin boşanmaları eninde sonunda bu çiftlerin kendilerine ait bir yaşamı tekrar yapılandırmalarına izin verecek şekilde gelişim gösterir. Ancak çocuklu çiftlerin boşanmaları sadece çiftlerin çift olmaktan vazgeçmeleri anlamına gelmektedir.
Boşanan çiftler yeni evlilik bağları kursalar da ilk evliliklerinden kalan ebeveynlik bağları devam eder.
Ebeveyn çocuğu ile görüşmeyi ret etse bile fiziksel olarak var olmayan ama psikolojik olarak var olan çocuk bireyin yaşamında bir etken olarak varlığını sürdürür.
Boşanma sürecini sadece uyumsuz çiftlerin ayrılması olarak değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir.
Boşanma, özellikle bizim gibi geniş aile bağlarının yoğun bir şekilde devam ettiği kültürlerde, tüm aile sisteminin yapısal ve işlevsel olarak değişmesi anlamına gelmektedir.
Boşanma süreci sonucunda çekirdek aile olarak tanımlanan aile iki alt sisteme bölünmektedir.
İlk alt sistem çocuğun beraber yaşadığı ebeveyni ve onun eski eşi ve çocuğun oluşturduğu ilişki ağıdır.
İkinci alt sistem ise velayeti elinde bulundurmaya eş ve bu eşin eski eşi ile çocuğu arasındaki ilişki ağıdır.
Boşanma sonucu oluşan tek ebeveynli aileler, ebeveyn-çocuk ilişkisinde stres ve ödüllü deneyimlemektedirler.
Yapılan araştırmalar boşanma sonucu oluşan tek ebeveynli ailelerin ilk üç yılının çok fazla stresli olduğunu göstermektedir.
Çocuğu yanında bulunduran ebeveyn için bu dönemde en önemli stres kaynağı maddi kaynakların ve sosyal ağların yeniden yapılandırılmasıdır.
Çocuğu yanında bulundurmayan ebeveyn için ise en önemli stres kaynağı çocuğu ile yeni koşullar altında iletişim kurma ve sosyal ağlarını yeniden yapılandırmaktır.
Her iki ebeveynde bu süreçte başarılı olurlarsa olumlu yaşam deneyimleri kazanmaktadırlar.
Ancak her iki ebeveynde yaratıcı problem çözme becerileri oluşturma ve gözden geçirilmiş öz-güvenin elde edilmesi konusunda ciddi çaba harcamak zorundadır.
Boşanma süreci, gereksinim duyulan tutum ve gelişimsel konular Boşanma sürecini üç aşamada değerlendirirsek her
aşamada ebeveynin gereksinim duyduğu bir tutumun ve bu tutum ve aşamaya bağlı olarak ortaya çıkan bir gelişimin olması gerekmektedir. Bunları burada incelemek yerinde olacaktır.
Boşanma sürecinin ilk aşaması boşanma kararının alınması aşamasıdır. Bu aşamada ebeveynin sahip olması gereken tutum ise evlilik ilişkisindeki gerginliğin ve sorunların ilişkiyi sürdürmeyi olanaklı kılacak olumlu bir şekilde çözümlenemeyeceğini kabul etmektedir. Bu tutum gelişimsel alanda bu tutuma sahip olan bireyi “evlilikteki başarısızlıkta kendi payı kabul etmeye” zorlar.
Boşanma sürecinin ikinci aşaması “aile sistemini ayırmayı planlamadır”. Bu aşamada ebeveynin gereksinim duyduğu tutum “sistemin tüm öğeleri için uygulanabilir düzenlemeleri destekleme”dir.
Bu aşama ebeveynin kendini geliştirmesi gereken konular ise velayet, ziyaret etme ve mali problemlerle ilgili işbirliği içinde çalışmayı ve boşanma için geniş aile ile uğraşmayı gerektirir.
Boşanma sürecinin son aşaması ise ayrılmadır.
Bu aşamada ebeveynin gerek duyduğu tutum “işbirliği içinde ebeveynlik ilişkisini gönüllü olarak devam etme ve çocukların mali giderlerine ortak olmadır.
Bu aşamadaki gelişimsel konular ise aile bütünlüğünün kaybolmasının yasını tutma, ayrı yaşamaya alışma, mali durumu yeniden yapılandırma, ebeveyn-çocuk ilişkisini yeniden yapılandırma, geniş aile ile olan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi, eşin geniş ailesi ile olan ilişkilerin sürdürülmesi.
Boşanma sonrası süreçte çocuğun velayetini elinde bulunduran ebeveynin gereksinim duyduğu tutum “mali sorumlulukları gönüllü olarak sürdürme, eski eşle ebeveynlik temelinde iletişimi devam ettirme, çocukların eski eş ve onun geniş ailesi ile ilişkilerini devam ettirmelerini destekleme”dir.
Bu aşamadaki gelişimsel konular eski eş ve ailesi ile çocukların ziyaretlerinin düzenlenmesi, kişinin kendi mali kaynaklarını yeniden yapılandırması, kişinin kendi sosyal destek ağını yeniden yapılandırması.
Boşanma sonrası süreçte çocuğun bakımını üstlenmeyen ebeveynin gereksinim duyduğu tutum “eski eşle ebeveynliğe ilişkin teması istekli olarak devam ettirme ve çocuklarla diğer ebeveynin ilişkisini destekleme”dir.
Bu aşamadaki gelişimsel konular ise “çocuklarla etkili ebeveynlik ilişkilerin devam ettirilmesi için yolların bulunması” “eski eşe ve çocuklara karşı mali sorumlulukların yerine getirilmesi” ve “kişinin kendi sosyal ağının yeniden yapılandırılması”dır.
Boşanma Sonrası Tek-Ebeveynli Ailelere Danışmanlık Boşanma sonrası tek ebeveynli ailelere verilen
danışmanlık hizmeti sonucunda bu ailelerde bazı olumlu gelişmelerin olduğu rapor edilmiştir.
Bu gelişmelerin dört tanesi burada ifade edilmiştir
Terapötik müdahalelerin sonucunda tek ebeveynli aileler daha özgüvenli olduklarını ve kendilerini daha yeterli hissettiklerini belirtmişlerdir. Tek-ebeveynli aileler genellikle boşanma sonrasında kendilerine saygılarını yitirmekte ve bağımlılık, çaresizlik ve umutsuzluk gibi duygusal tepkiler vermektedirler.
Danışma sürecinin ikinci olumlu sonucu ve aynı zamanda da amacı tek ebeveynli ailenin alt birimlerinde açık ve işlevsel sınırların oluşturulmasına yardım etmektir. Tek ebeveynli aileler kuşaklar arası ittifak tuzağına sıklıkla düşmektedirler.
Eğer tek ebeveynli ailelerde sınırlar açık ve işlevsel bir şekilde tanımlanmaz ve iç-içe geçmişlik söz konusu olursa genellikle büyük çocuk “ebeveynleştirilir”. Ebeveynleşen çocuklar yetersiz bilgi, tecrübe, olgunlaşma ve bilişsel gelişimlerine rağmen çocukluklarını bırakıp ailenin sorunların çözümüne ortak olurlar.
Üçüncü kazanım tekrar evlenme ile ilgilidir. Tekrar evlenme genellikle sorunları çözümünden daha çok içinden çıkılmaz hale gelmesine katkı sağlamaktadır.
Son olarak danışma süreci tek-ebeveynli ailenin kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmasına yardımcı olmaktadır.
Boşanma Terapisi, Arabuluculuk ve Anlaşma “Mutlu aşk yoktur”
Mutlu evlik?
Kavramsal ağacın yanlış yapılandırılması
Mutluluk?
Çatışmanın olmadığı evlilik söz konusu değildir.
Günlük hayatın stresi,
Aileyi oluşturan bireylerin değerleri ve düşünceleri
Farklı kültürel temelden gelen bireylerin aynı mekan, zaman ve geleceği paylaşmaları
Güç ilişkileri
Çocuk yetiştirme ve beklentiler
Cinsellik
Üst ebeveynlerin beklentileri
Bu değişkenler ve bunları benzeri bir çok farklılık eşlerin kimi zaman fikir ayrılıklarına, tartışmalara ve hatta eşlerin ayrılmaya yönelik eğilim göstermelerine neden olmaktadır.
Ailede çatışmanın ortaya çıkması bütün aile sistemini ve ailenin bütün üyelerini olumsuz yönde etkiler.
Ailenin genel ve aile üyelerinin kendi aralarındaki uyum bozulur.
Özellikle çocuklar çok ciddi uyum sorunları yaşarlar.
Eğer çocuklar süreçten ciddi bir şekilde zarar görüyor iseler boşanmak çiftlerin alabileceği en doğru karar olabilir.
Yapılan araştırmalar çocukların boşanma sonrası yaşananlardan daha çok boşanma sürecinde yaşananlardan olumsuz etkilendiklerini göstermektedir.
Evlilikte yaşanan sorunların boyutları ve istatistiksel oranları incelendiğinde aslında bu kadar az sayıda kişinin bu sorunların çözümü için yardım aramaları son derece şaşırtıcıdır.
Boşanmak isteyen bireylerin sadece dörtte biri bu şekilde yardım aramaktadırlar.
Genellikle yardım sorun çıktıktan altı ay sonra aranmaya başlanmaktadır.
Aile danışmanlığı sürecine başvuru gerçekleştiren kişilerin sosyo-ekonomik statüleri de şaşırtıcıdır.
Boşanma nedenleri çok fazla çeşitlilik göstermektedir.
Ancak bu sorunlar uzun süre de oluşmak ve kişiler arası ilişkiyi sonlandırmayı isteyecek kadar şiddetli ve rahatsız edicidir.
Evlilik stresi
Kaygı bozuklukları
Depresyon
Maddeyi kötüye kullanma
Sağlık sorunlarına neden olabilecek kadar ağır bir hale gelebilir.
Başvuru gerçekleştiren bireyler genellikle spesifik bir sorundan söz etmezler. Şikayetlerini genellikle ilişki ve iletişim sorunları olarak tanımlarlar.
Danışmanların titizlikle yapması gereken verilen yardımların bir ilişkiyi iyileştirip iyileştirmeyeceği konusunda bir karar vermek ve dolası ile ilişkiye mi yoksa ilişkinin sonlandırılmasına mı yardım edeceklerine karar vermelidirler.
Ayrılmak isteyen çiftlere iki şekilde yardım verilebilmektedir. Bunlar;
Boşanma terapisi
Arabuluculuk
Boşanma Terapisi Boşanma terapisi, çiftlere yapılan psikolojik yardım
çeşitlerinden biridir ve çiftlere fiziksel, psikolojik ve yasal olarak ayrılmalarına yardım etmeyi ifade eder.
Boşanma terapisinin amaçları şunlardır.
Evliliğin sonu erdiğini kabul etme
Boşanılan kişi ile boşanma sonunda sağlıklı bir şekilde ilişki kurabilme
Duygusal destek bularak uygun düzeyde duygusal uyum sağlama
Dinsel ve tinsel kaygı ve huzursuzlukla baş etme
Sonlanmakta olan evlilikte kendi payını farkına varma ve kabul etme
Varsa, söz konusu evlilikten olan çocukların yaşayacakları “kayıp” duygusuna uyum sağlamalarına yardım etme
Boşanmanın neden olduğu kriz durumundan yararlanarak bunu kendi hakkında farkındalık kazanma ve gelişimi için fırsat olarak görme
Makul ve kabul edilebilir bir yasal anlaşmaya varma
Yeni sağlıklı alışkanlıklar geliştirme
Boşanmayı düşünen çiftlerle çalışan evlilik danışmanları hem kuramsal hem de kuramsal olmayan çeşitli teknikler kullanırlar.
Kişilerin içinde büyüdükleri aileden kaynaklanan ve hala çözülmemiş olan sorunları ele almak
Duygular bireylerin değerlerini yansıttığından, diyologlarda duygulara yönelik dinleme yapmak
“Sen” sözcüğünün karşıdakinde savunmacılığa yol açan suçlayıcı bir ifade olduğundan bu ifadeye moratoryum uygulama
Çift ilişkilerine ilişkin sorun yaratan durumlara zaman ayırmalı
Çatışma durumunda bile eşin sözünü kesmeden dinleme
Geçmişin çözümlenmemiş sorunlarını gündeme geldiğinde top yekün içini boşaltma şeklinde ele alınmasına engel olmak
“Ben” dili kullanılarak ifade edilen duygu ve düşüncelerin sahiplenilmesi
Öneri getirmek ve fiziksel etkinliklerden kaçınmak
Gereksinim halinde çözümü ertelemek
Arabuluculuk Arabuluculuk, çiftlerle ya da ailelerde anlaşmazlıkları
barışçıl bir şekilde çözümlemelerine yardım etme sürecidir.
Psikolojik desteği içermeyen bir süreçtir.
Arabulucu olarak aile danışmanları özel eğitim almış, yasal konulara hakim, tarafsız ve nötr bir kişi olarak anlaşmazlığı olan bireylere hizmet sunar.
Arabuluculukta temel amaç; anlaşmazlığı olan kişilerin seçenekler hakkında bilgi kazanıp alacakları kararlarda fikir birliği sağlamaları ve eldeki farklılıkları adil ve pratik bir şekilde çözüme kavuşturmalarıdır.
Arabuluculuk çatışmaların sadece sonlandırılmasını değil aynı zamanda çözümlenmesini de amaçlar.
Arabuluculuk çift/aile ve çocuklarla ilişkili hızlıca bilgi almak ile başlar.
Bu yapılırken aile bireyleri arabulucu kişiye mal varlıklarını, gelirlerini, borçlarını ve amaçlarını söyleyebilirler.
En önemli sorunlar öncelik sırasına konulur.
Gerek görülürse arabulucular başka uzmanların görüşlerini de alabilir.
Karar almak sadece arabulucu ve anlaşmazlığı olan kişilerin sorumluluğundadır.
Boşanma süreçlerine kıyasla, arabuluculuk daha pratik, kısa süren, daha ucuz ve az stresli, daha barışçıl ve üretkendir.
Böylesi bir yol danışanların özellerinin kamusal alanda açık edilmesini engelleyen bir süreçtir.
Arabuluculuk sürecinin belirli bir zaman içinde bitmesi ve sonucun yazılı bir sözleşme haline getirilmesi gerekir.
Bu süreç içinde önemli olan şey danışmaların aile üyelerine müzakere etmeyi ve adil bir anlaşma noktasına varmayı öğrenmelerine rehberlik etmektir.
Arabuluculuk avukatlıkla ilişkili değildir.
Eski Eş Sendromu Bağı koparamamak
Serbest olamamak
Eski eşe sendromunun varlığını belirmek amacıyla bazı soruların sorulması yerinde olacaktır.
Yaşamınızın herhangi bir alanında onun tarafından kontrol edildiğinizi hissediyor musunuz?
Kendinizi, çevrenizdekilere ondan söz ederken yakalıyor musunuz?
Onun hala size acı ve zarar verme gücü var mı?
Ona hala aşık mısınız?
Onunla ilgili herhangi bir fanteziniz var mı?
Pişman mısınız?
Eski eş sendromundan kurtulmanın ilk aşaması eski eşe ne tür bir bağın olduğunun bulunmasıdır.
Bu bağ bulunduktan sonra duygusal ve davranışsal boyutta bireyin iyileşmesini önleyen ve acı çekmenize neden olan engellere yönenilmelidir.
Bağ Çeşitleri Sevgi Yalnızlık Suçluluk Duygusu Sempati Kendine acıma Öfke Korku
Sevgi Resmini taşıyor musunuz?
Hala sizin kahramanınız mı?
Kendine Acıma Hayatınızın anlamını kaybettiğinizi düşünüyor
musunuz?
Onun sizin için düşündükleri sizin için önemli mi?
(Karşı taraf adına düşünmeyi engelllemek)
Öfke Ona kin duyuyor musunuz?
Ona kötü şeyler olduğunun hayalini kuruyor musunuz?
Engelleri Ortadan Kaldırmak İlişkiye yönelik bakış açısını değiştirmek
Yeni bir ilişki kurmak
Profesyonel Model Duygusal ilişki yok
Subjektiflik yok
Açık ve etkili iletişim
Eski Eşle İlişkinin 3 Temel Prensibi Saygı istemek/beklemek
Korunmuş bireysellik
Sınırları belirleyen kuralların olması
Eski Eş Sendromundan Kurtulmayı Zorlaştıran Mitler Onsuz eksiğim
Beni hala seviyor
Bana geri dönünce
Başka birisini asla sevemez
Evliliğimiz o kadar da kötü değildi.
Ben ona iyi davranırsam o da bana iyi davranır.
Hala arkadaş olabiliriz.
Sorumluluğum geri yaptığım şeyleri anlar.
Her zaman benim yanımda olur.
Kurtulma Yolları Randevu ile görüşmek
Sosyal ve cinsel konularda konuşmamak
Fiziksel temasta bulunmamak ve cinsellik yaşamamak
Ne kadar yalnız hissedilirse hissedilsin aramamak
Ortak tatil yapmamak
Ulaşılabilirliği sınırlamak