sosyal medyanin uyuŞturucu ve uyarici maddelere ve
TRANSCRIPT
i
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ BAĞIMLILIK VE ADLİ BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BAĞIMLILIK ANABİLİM DALI
SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE BAĞIMLILIĞA YÖNELİK GÖRÜŞE
ETKİSİ
Asena Merve TÜRKMEN
BAĞIMLILIK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ
TEZ DANIŞMANLARI Prof. Dr. Necmi ÇEKİN Doç. Dr. Gonca POLAT
Adana-2019
i
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ BAĞIMLILIK VE ADLİ BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BAĞIMLILIK ANABİLİM DALI
SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE BAĞIMLILIĞA YÖNELİK GÖRÜŞE
ETKİSİ
Asena Merve TÜRKMEN
BAĞIMLILIK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ
TEZ DANIŞMANLARI Prof. Dr. Necmi ÇEKİN Doç. Dr. Gonca POLAT
Bu tez Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından SYL-2018-11018 No’lu proje ile desteklenmiştir.
Adana-2019
ii
KABUL VE ONAY
iii
ETİK BEYANI
iv
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans eğitimim boyunca yardımlarını ve desteğini esirgemeyen, her türlü
hatamı anlayışla ve sabırla karşılayan değerli danışmanım Prof. Dr. Necmi ÇEKİN’e,
Eğitim hayatımın lisans döneminde ve yüksek lisans döneminde öğrencisi
olmaktan mutluluk duyduğum, desteğini, yardımını ve motive edici tavrını hep arkamda
hissettiğim 2. danışmanım Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal
Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gonca POLAT’a,
Tez yazım sürecinde her daim destek veren hocalarım Ankara Üniversitesi Sağlık
Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Araştırma Görevlisi Erdinç KALAYCI’ya ve
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim
Dalı Araştırma Görevlisi Yiğit İLTAŞ’a,
SYL-2018-11018 no’lu proje aracılığıyla bu çalışmaya destek veren Bilimsel
Araştırma Projeleri Birimi’ne,
Çalışmaya katkılarından dolayı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi
Rektörlüğü’ne ve çalışmaya katılan 1. sınıf öğrencilerine,
Kendi başarılarıyla bana örnek olan, her zaman sevgilerini üzerimde hissettiğim
ablalarım Arş. Gör. Ayten Kübra YAGIZ ve Dr. Ayça Esra TÜRKMEN’e
Hayatımdaki her alanda olduğu gibi eğitim hayatımda da her türlü kararımı maddi
ve manevi olarak destekleyen sevgili anne ve babam, Hilal TÜRKMEN ve Hasan
Hüseyin TÜRKMEN’e teşekkür ederim.
v
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
KABUL VE ONAY ......................................................................................................... ii
ETİK BEYANI ............................................................................................................... iii
TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iv
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... v
ŞEKİLLER DİZİNİ ...................................................................................................... vii
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................... viii
SİMGELERE VE KISALTMALAR ........................................................................... ix
ÖZET ............................................................................................................................... x
ABSTRACT .................................................................................................................... xi
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 3
2.1. Bağımlılık .............................................................................................................. 3
2.2. Madde Bağımlılığı ................................................................................................. 4
2.2.1. Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar ................................................................ 6
2.2.2. Madde Bağımlılığının Risk Faktörleri ......................................................... 9
2.2.2.1. Yaş ................................................................................................. 12
2.2.2.2. Eğitim ............................................................................................ 13
2.2.2.3. Cinsiyet ......................................................................................... 13
2.2.2.4. Medeni Durum .............................................................................. 14
2.2.2.5. Mesleki Durum .............................................................................. 14
2.2.2.6. Yaşanılan Yer ................................................................................ 15
2.2.2.7. Gelişim Dönemleri ........................................................................ 16
2.2.2.8. Arkadaş Çevresi ve Grup Faktörü ................................................. 16
2.2.2.9. Din ................................................................................................. 17
2.2.2.10. Aile .............................................................................................. 18
2.2.2.11. Sosyal Medya .............................................................................. 19
2.2.3. İnternet ....................................................................................................... 19
2.2.4. Geleneksel ve Yeni Medya Farkı ............................................................... 21
2.2.5. Sosyal medya ............................................................................................. 22
vi
3. GEREÇ ve YÖNTEM .............................................................................................. 30
4. BULGULAR .............................................................................................................. 31
4.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular ....................... 31
4.2. Katılımcıların Sosyal Medyaya ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik
Görüş İfadelerine Verdikleri Cevapların Frekansları. ......................................... 34
4.3. Demografik Özellikler ve Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları İlişkisi
Üzerine Bulgular .................................................................................................. 36
4.4. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanma Durumları ve
Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine
Yönelik Bulgular .................................................................................................. 46
4.5. Spearman Korelasyon Testi ................................................................................. 50
5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 55
6. SONUÇ ve ÖNERİLER ........................................................................................... 65
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 67
EKLER .......................................................................................................................... 73
EK-1: Etik Kurul İzni ................................................................................................. 73
EK-2: Araştırma Kurulu Onay Yazısı ........................................................................ 74
EK-3: Tez Başlığı Değişikliği Kabul Yazısı ............................................................... 75
EK-4: Anket Soru Kâğıdı ........................................................................................... 76
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 82
vii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil No: Sayfa No:
Şekil 1. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu Yıllara ve Maddelere Göre Şüpheli Sayısı. .............................. 6
Şekil 2. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu - 2017 Yılı Madde Kullanımına Başlama Yaşları. ................. 12
Şekil 3. Belirli Sosyal Medya Araçlarının Kuruluş Tarihleri. ................................................................... 25
Şekil 4. 2018 Yılı Facebook Kullanıcıları Yaş Dağılımı. .......................................................................... 28
viii
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo No: Sayfa No:
Tablo 1. Çalışmaya Katılanların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı. ........................................................... 31
Tablo 2. Çalışmaya Katılanların Yaş Dağılımı. .................................................................................... 31
Tablo 3. Çalışmaya Katılanların Baba Eğitim Seviyeleri Dağılımı. ...................................................... 31
Tablo 4. Çalışmaya Katılanların Anne Eğitim Seviyeleri Dağılımı. ..................................................... 32
Tablo 5. Çalışmaya Katılanların Anne-Baba Birliktelik Durum Dağılımı. ........................................... 32
Tablo 6. Çalışmaya Katılanların Yaşadıkları Yerlerin Dağılımı. .......................................................... 33
Tablo 7. Çalışmaya Katılanların Yaşamlarının Çoğunluğunu Geçirdikleri Yerlerin Dağılımı. ............ 33
Tablo 8. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Ortalama Aylık Gelir Dağılımı .......................... 33
Tablo 9. Çalışmaya Katılanların Ortalama Aylık Gelir Dağılımı. ......................................................... 34
Tablo 10. Katılımcıların Sosyal Medya İle İlgili Görüşleri ..................................................................... 34
Tablo 11. Katılımcıların Uyuşturucu Ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşleri. ................................... 35
Tablo 12. Katılımcıların sosyal medya kullanma durumları ile demografik özelliklerinin ilişkisine yönelik bulguları. ..................................................................................................... 36
Tablo 13. Cinsiyet ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular. ......................................... 38
Tablo 14. Yaş ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular. ................................................ 40
Tablo 15. Katılımcıların Babalarının Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini Arasındaki ilişkiye Yönelik Bulgular. ..................................................................................... 42
Tablo 16. Katılımcıların Annelerinin Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulgular. .................................................................................... 43
Tablo 17. Katılımcıların Yaşadıkları Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerinin Etkileşimine İlişkin Bulgular. ...................................................................................................................... 43
Tablo 18. Yaşamlarını Çoğunlukla Geçirdikleri Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerine ilişkin Bulgular. ....................................................................................................................... 44
Tablo 19. Aile Ortalama Aylık Geliri ile Kişilerin Sosyal Medyaya Yönelik Görüşleri Üzerine Bulgular. .................................................................................................................................. 45
Tablo 20. Kişilerin ortalama aylık gelirleri ile sosyal medyaya yönelik görüşlerine ilişkin bulgular. .................................................................................................................................. 45
Tablo 21. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanıma Durumları ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine Yönelik Bulgular. .................... 46
Tablo 22. İnstagram Kullanım Sıklığı ile Uyuşturucu Ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular ....................................................................................................... 48
Tablo 23. Youtube Kullanımı Sıklığı ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular ....................................................................................................................... 49
ix
SİMGELERE VE KISALTMALAR
AMATEM : Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi
BADEM : Sancaktepe Bağımlılık Danışma ve Eğitim Merkezi
BBS : Bulletin Board System (Bülten Tahtası Sistemi)
ÇEMATEM : Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi
GADEM : Gençlik ve Aile Destek Merkezi
MEB : Milli Eğitim Bakanlığı
TDK : Türk Dil Kurumu
TUBİM : Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi
YEDAM : Yeşilay Danışmanlık Merkezi
x
ÖZET
Sosyal Medyanın Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere ve Bağımlılığa Yönelik Görüşe Etkisi
Bağımlılık problemi biyopsikososyal bir sorun olması sebebi ile farklı
açılardan incelenmeyi gerektirmektedir. Sorunun çevresel temellerine odaklanıldığında ise farklı sistemler ile kişi arasındaki etkileşim üzerinde durulmaktadır. Kişiler arası iletişim, kişinin içerisinde bulunduğu gelişim dönemi veya psikolojik konumu gibi faktörlerden de etkilenmektedir.
Günümüzde insanların iletişim içerisinde olduğu sistemler fiziksel çevreleriyle sınırlı kalmamaktadır. Gelişen iletişim teknolojileri sonucunda insanlar kendilerine sanal bir dünya yaratır hale gelmişlerdir. Bu sebeple bağımlığın çevresel ve bireysel temellerine odaklanırken sosyal medya faktörünün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu çalışma sosyal medya kullanımı ile uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşlerin arasındaki ilişkinin incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışma örneklemini Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 1. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma verileri Spss 25.0 paket programı ile analizi edilmiştir.
Araştırma sonucunda farklı demografik özelliklerin sosyal medya kullanım alışkanlıkları üzerinde etkili olduğu öğrenilmiştir. Katılımcıların cinsiyetleri ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik görüşlerin incelenmesi neticesinde erkeklerin kadınlara göre daha büyük risk faktörü altında olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca yaş faktörünün de karşılaşma ve özenme anlamında etkili olduğu belirlenmiştir. Sosyal medyada geçirilen sürenin uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı üzerinde anlamlı bir etki olmamasına karşın YouTube ve Twitter kullanımının kimi görüşleri etkilediği ortaya çıkarılmıştır. Aynı zamanda sosyal medya platformlarında uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlarla karşılaşmanın kişi görüşleri üzerinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak, madde bağımlılığı ile mücadele alanında çalışan meslek uzmanlarının kişiler arası iletişimde sosyal medya faktörünün etkileri konusunda bilgilendirilmesi ile koruyucu, önleyici ve tedavi edici çalışmalarda ve sosyal uyum sürecinde danışanlara yol göstermeleri konusunda yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Bağımlılık, Sosyal Medya, Uyuşturucu, Madde Kullanımı
xi
ABSTRACT
The Effects of Social Media on Opinions About Drugs, Stimulants and Addiction The addiction problem is a biopsychosocial problem and therefore it needs to
be examined from different angles. When the environmental foundations of the problem are focused on, the interaction between different systems and people is emphasized. Interpersonal communication is also influenced by factors such as the individual's developmental period or psychological state.
Today, the systems in which people communicate with are not limited to their physical environment. As a result of emerging communication technologies, people have created a virtual world for themselves. Therefore, while focusing on the environmental and individual foundations of addiction, the social media factor should be taken into consideration. The aim of this study is to examine the relationship between social media use and opinions about drugs, stimulants and addiction. The sample of the study consists of freshmen at Niğde Ömer Halisdemir University. The data were analyzed with Spss 25.0 package program.
As a result of the research, it was learned that different demographic characteristics had an effect on social media usage habits. Outcome of examining the opinions of the participants regarding the encountering with drugs and stimulants on social media platforms according to their gender, it was observed that men are under a greater risk than women. In addition, age factor was found to be effective in terms of encounter and emulate. Although the time spent on social media did not have a significant effect on drug and stimulant use, it was found out that the use of YouTube and Twitter affected some opinions. At the same time, it was observed that the posts of drug and stimulant content on social media platforms had an effect on the opinions of the people.
In conclusion, it is thought that informing experts working in the field of fight against drug addiction about the effects of social media factor in interpersonal communication, and assisting clients in preventive, preventive and therapeutic studies and social adaptation process. Key Words: Addiction, Social Media, Drug, Substance Use
1
1. GİRİŞ
Bağımlılık; bir kişiye, duruma ya da maddeye yönelik bağlanma hali ve bağımlı
kişinin sosyal ve mesleki hayattaki işlevselliğini negatif yönde etkilemesi durumudur
(1,2). Madde bağımlılığı dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yayılmakta olan
önemli bir toplumsal sorundur. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme
Merkezi (TUBİM) verilerine göre bağımlılık ile mücadelede sarf edilen yıllık
harcamalar giderek artmaktadır (3). Toplum sağlığına olumsuz etkisi kadar ülke
ekonomisinde de etkili bir faktör olan madde bağımlılığı çözülmesi gereken ulusal ve
uluslararası bir problemdir. Madde bağımlılığı problemine çözüm ararken doğasına ve
oluşum sürecine bakıldığında, yapısı gereği biyopsikososyal bir sorun olduğu
görülmektedir. Nedenleri araştırıldığı zaman fizyolojik, psikolojik ve çevresel
etkenlerin tek başlarına veya birbirlerini tetikleyerek ilerlediği gözlenmektedir (4,5).
Çoğu vakada ise tek bir risk faktörünün varlığından bahsetmek zordur. Genellikle
birden fazla risk faktörü bir arada bulunmaktadır. Bu risk faktörleri; aile yaşantısından
arkadaş çevresine, kişinin duygusal konumundan mesleki yaşantısına kadar farklı
başlıklarla tanımlanmaktadır. Ancak çevresel faktörler başta olmak üzere, birçok risk
faktörü kişinin etkileşim içinde olduğu sistemlerle alakalıdır. Bu nokta da iletişim
faktörü önem kazanmaktadır. Kişinin ailesiyle, arkadaşlarıyla ve toplumla kurduğu
ilişki birincil risk faktörlerinden biri haline gelebilmektedir (6,7). Bu sebeple
günümüzde başkalaşım geçiren iletişim faktörünün araştırılması diğer risk faktörlerinin
incelenmesi kadar önemli bir hale gelmiştir.
Günümüzde gelişen iletişim teknolojileri ile hem iletişim kavramı hem de kişiler
arası ilişkiler yeni bir boyut kazanmıştır. Taşınabilir hale gelen cihazlarla birlikte
internette yer ve zaman engeli olmaksızın erişim olanağının sağlanması sonucu ortaya
çıkan sosyal medya kavramı, kişiler arası iletişimdeki kalıpları değiştirmiştir (8).
Bireyler, artık çevreleriyle istedikleri zaman, istedikleri yerde iletişime geçer hale
geldikleri gibi yeni insanlarla tanışabilir ve sosyal çevrelerini genişletir hale
gelmişlerdir. Bu durum, sosyalleşme ve bilgi edinme açısından yeni bir çağ açmış olsa
da sosyal medya ve Web 2.0 aracılığı ile çift yönlü iletişimin başlamasıyla birlikte bir
kontrol mekanizmasının geliştirilmesi de eskiye göre zorlaşmıştır(9).
2
Değişen iletişim şekilleri kişi yaşantısı üzerinde etkili olmaktadır. Madde
bağımlılığı problemi de kişiler arası iletişimden etkilenen bir sorun olması sebebiyle
sorunun kaynağını araştırırken değişen iletişim araçlarının araştırılması da bir gereklilik
haline gelmiştir. Bu sebeple gelişen ve değişen, engellerin ortadan kaldırıldığı çevrimiçi
dünyanın uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşe etkisi
araştırılmıştır. Araştırma sonucunda problemin varlığını ortaya koyarak çözümün
parçası olmak hedeflenmektedir.
Çalışma Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 1. Sınıf öğrencilerinin katkılarıyla
gerçekleştirilmiştir. Araştırma aracı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ana
kampüsünde uygulama izni alınan fakülte ve yüksekokul öğrencilerine uygulanmıştır.
Çalışmada kişilerin sosyal medya kullanım alışkanlıkları ile uyuşturucu-uyarıcı
maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşlerini değerlendirmek amacıyla hazırlanmış
anket soru kâğıdı ölçme aracı uygulanarak kişilerin sosyal medya kullanım durumu ve
alışkanlıkları ile bağımlılığa yönelik görüşleri arasında anlamlı bir ilişkinin olup
olmadığını belirlemek hedeflenmiştir.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Bağımlılık
Bağımlılık kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından “bağımlı olma durumu, tabiiyet”
olarak tanımlanmaktadır (1). Günümüze kadar yapılan çalışmalarda ise bağımlılık pek
çok şekilde tanımlanmıştır. Genel anlamıyla bağımlılık; bir maddeye, duruma ya da
kişiye duyulan önlenemez arzu; bir diğer ifade ile daha güçlü bir iradenin himayesi
altına girme halidir. Kişinin fiziksel, ruhsal ya da sosyal durumunun zarar görmesine
rağmen girdiği himayeden çıkamaması ve devam ettirmesi durumudur (2). Bir başka
açıklama ise, bağımlılığın kaynağı ile kişinin kendisini bir sanma durumudur.
Bağımlılık kaynağının kullanılması halinde kişinin hissettiği geçici iyilik halinden
doğan, bağımlılık kaynağı ile var olma düşüncesidir (10). Köknel (1988) ise bağımlılığı,
alışkanlık kavramı üzerinden açıklamıştır. Bu açıklamaya göre sahip olunan alışkanlık
kişinin sosyal yaşamında ve iş yaşantısında olumsuzluklar yaşamasına neden oluyor,
kişinin günlük yaşantısında sürdürdüğü etkinliklerin önüne geçiyor ve bu alışkanlığı
bırakmaya çalışılması ruhsal ve fiziksel rahatsızlığa sebep oluyorsa bağımlılıktan söz
etmek mümkündür (11). Genel şekliyle bakıldığında bağımlılık hali bağımlı olunan
madde, durum ya da kişi ile bağımlı arasındaki ilişki ile ilgilidir. Ancak bazı madde ve
durumlar bağımlılık oluşturmaya diğerlerinde daha yatkındır. Bu sebeple bağımlılık
çalışmaları belli başlı başlıklar altında toplanmıştır.
Bağımlılık sadece bir maddeye yönelik oluşan bir durum değildir. Literatürde pek
çok bağımlılık türleri bulunmaktadır. Bunlara;
Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı,
Tütün bağımlılığı,
Alkol bağımlılığı,
İnternet bağımlılığı,
Alış-veriş bağımlılığı,
Teknoloji bağımlılığı,
Seks bağımlılığı,
Oyun bağımlılığı,
4
Yeme-içme bağımlılığı,
İlişki bağımlılığı ve
Kumar bağımlılığı örnek verilebilmektedir(12).
Bu çalışma kapsamında uyuşturucu ve uyarıcı madde başlığına odaklanılmıştır.
Çalışmanın ileriki bölümlerinde uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı daha ayrıntılı
bir şekilde açıklanacaktır.
Bağımlılık, bireysel bir sorun olmanın yanında toplumsal boyutta da farklı
sorunlara sebep olmaktadır. Sağlık, ekonomik ve adli alanlar bağımlılık probleminin
doğrudan etki ettiği alanlardan bazılarıdır (13). Öyle ki bağımlılık sorunu ulusal bir
sorun olmaktan çıkıp uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Uyuşturucu ticaretindeki
yüksek kar payı ve terör örgütlerinin uyuşturucuyu gelir kaynağı olarak kullanması
sorunun etkisini oldukça arttırmıştır (14). Bu sebeple ülkeler ulusal politikalara ek
olarak uluslararası politikalara da ihtiyaç duymaktadırlar. Türkiye de bu süreçte
bağımlılık ile mücadeleyi farklı perspektiflerden değerlendirerek bölgesel, ulusal ve
uluslararası düzeyde çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bağımlılığın bir sonucu olarak
ortaya çıkan problemler aynı zamanda bağımlılık probleminin büyümesinde de etkili
olabilmektedir. Problemin uluslararası bir hal almasına sebep olan etkenlere ek olarak
günümüzdeki teknolojik gelişmeler de uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığının
yaygınlaşmasına ve artmasına sebep olmuştur (15).
2.2. Madde Bağımlılığı
Amerikan Psikiyatri Birliği, DSM-5’te (16) bağımlılık yapan maddeleri 11 gruba
ayırmıştır. Bunlar (çoğul madde kullanımı ve bilinmeyen maddeler de eklenince
sıralama sayısı 13’e çıkmıştır);
1) Alkol,
2) Amfetamin ve benzer etkili sempatomimetikler,
3) Kafein,
4) Kannabis,
5) Kokain,
6) Hallüsinojenler,
5
7) İnhalanlar,
8) Nikotin,
9) Opiyatlar,
10) Fensiklidin ve benzer etkili sempatomimetikler
11) Sedatifler, hiptonikler ve anksiyolitikler,
12) Çoğul madde,
13) Diğer ve bilinmeyen maddeler.
Kafein, alkol ve nikotin kullanımının yasal olması sebebiyle ülkemizde kullanım
sıklıkları diğer maddelere oranla daha yüksektir. Bu sebeple çalışmanın sağlıklı
yürütülebilmesi için kafein, nikotin ve alkol çalışma kapsamına dâhil edilmemiştir.
Yeşilay madde bağımlılığını, fiziksel ve ruhsal bağımlılık olarak ayrı ayrı ele
almıştır. Fiziksel bağımlılığı kişinin maddeye karşı geliştirdiği adaptasyon sonucu
maddeye duyulan fizyolojik istek, ruhsal bağımlılığı ise kişinin ihtiyaçlarını tatmin
amacıyla maddeye olan düşkünlük olarak açıklamıştır (17). Madde bağımlılığı da
bağımlılık tanımı çerçevesinde bağımlılık yapıcı maddelere yönelik bir şekilde
tanımlanmıştır. Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadele Ulusal Politika
ve Strateji Belgesi’nin Uygulanması için eylem planında madde bağımlılığı, maddelerin
gösterdikleri etkiye veya etkileri elde etmek amacıyla fiziksel, sosyal ve
psikolojik problemlerle başa çıkmak için kullanılması ve bu kullanımın istemli veya
istemsiz bir şekilde devam ettirilmesi durumudur. Madde bağımlılığının ayırıcı
özelliklerinden birisi fiziki bağımlılığın ortaya çıkması ve kişinin maddeye tolerans
geliştirilmesidir (10). Ulukoca (2013) ise madde bağımlılığını; kullanılan maddeye
devamlı bir şekilde psikolojik ve fiziksel bağımlılık oluşması sonucu kişinin sosyal ve
mesleki işlevselliğinin bozulması sonucu ortaya çıkan madde kullanım rahatsızlığı
olarak tanımlamaktadır (18).
Dünya genelinde uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanım sıklığına bakıldığında
Birleşmiş Milletler Dünya Uyuşturucu Raporu (United Nations World Drug Report)
2018’e göre; 2016 yılında 15-64 yaş aralığındaki insanların ortalama %5.6’sı (275
milyon) en az 1 defa uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmışlardır (19). 2018 yılı
Avrupa Uyuşturucu Raporu’na göre ise; 15-64 yaş arası bireylerin dörtte birinden
fazlası en az bir defa uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmıştır (20). 2018 Türkiye
6
Uyuşturucu Raporu’nda ise madde kullanımlarını tespit etmek amacıyla uyuşturucu ve
uyarıcı maddelerle ilişkili suç kayıtları üzerinden veriler elde edilmiştir. Elde edilen
verilere göre 2017 yılında 118.482 tane uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle bağlantılı adli
olay meydana gelmiştir. Bu olaylar neticesinde 170.175 şahıs şüpheli olarak
yakalanmıştır (3). Aynı rapora göre, yıllara ve maddelere göre yakalanan şüpheli
sayıları Şekil 1’deki gibidir:
Şekil 1. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu Yıllara ve Maddelere Göre Şüpheli Sayısı.
2.2.1. Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar
Uyuşturucu ve uyarıcı madde kötüye kullanımı ve bağımlılığıyla ilgili koruyucu
ve önleyici çalışmalar, ülkemizde farklı kurum ve kuruluş tarafından yürütülmektedir.
Bağımlılık ve madde kötüye kullanımının sebepleri ve sonuçlarının çok çeşitli olması
sebebiyle yapılan önleyici ve koruyucu çalışmaların da çeşitlilikte olması ve devlet
politikası boyutunda düzenlenmesi gerekmektedir (21). Ulusal ve uluslararası anlamda
yürütülen politikalar ile ilgili çalışmalar Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı
İzleme Merkezi (TUBİM) tarafından yürütülmektedir (22). Aynı zamanda TUBİM
Türkiye’deki uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik yürütülen kamu çalışmalarında
19.395
74.215
5.145 9.935
2.094
11.122
34.107
12.091
54.788
2.201 8.777
685 5.284
20.670
19.650
53.018
1.500 7.965
610 2.977
15.948
2017 2016 2015
7
harcama verilerini de raporlamaktadır. TUBİM verilerine göre, 2017 yılında kamu
kuruluşları uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle mücadele sürecinde 936,194 milyon Türk
Lirası harcama yapmıştır. Bu rakam bir önceki yıla oranda %29,7 artış göstermiştir (3).
Koruyucu ve önleyici çalışmalar etkililiği için işbirliği içinde çalışmak bir
gerekliliktir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında Uyuşturucu ile
Mücadele Yüksek Kurulu ve Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Kurulu oluşturulmuştur.
İlgili kurulların koordinasyonunu Sağlık Bakanlığı sağlamaktadır. İllerde ise Sağlık
Müdürlükleri görevlendirilmiştir. 2017 yılında bağımlılık yapıcı madde çeşitlenmesinin
artmasıyla kurulların genişletilme kararı alınmış ve Bağımlılık ile Mücadele Yüksek
Kurulu oluşturulmuştur. Aynı zamanda ek bir genelgeyle alt ve teknik kurulları ile
geçici ve kalıcı çalışma grupları oluşturulabileceği kararı alınmıştır. Bu kapsamda
Bağımlılıkla Mücadele Kurulu ve Bağımlılıkla Mücadele Teknik Çalışma Grupları
kurulmuştur. Bu çalışma grupları;
Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Çalışma Grubu,
Alkol Bağımlılığı ile Mücadele Teknik Çalışma Grubu,
Tütün Bağımlılığı ile Mücadele Teknik Çalışma Grubu,
Bağımlılık ile Mücadele iletişim Teknik Çalışma Grubu’dur (3).
Türkiye’nin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik politika ve stratejilerinin
belirlendiği Strateji Belgesi ve Eylem Planlarının yeni kurulan kurul tarafından
güncellenme kararı alınmıştır. 2018 yılından başlayarak oluşturulan Strateji Belgesi ve
Eylem Planı ile 2024 yılına kadar uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle mücadele
politikaları ve stratejileri belirlenmiştir (3).
2018-2023 Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı
kapsamında genel hatlarıyla; arz-talep sürecini engelleyerek uyuşturucu ve uyarıcı
maddelerin üretimini, kaçakçılığı ve satışının önlenmesi; koruyucu-önleyici çalışmalar,
tedavi ve iyileştirme çalışmaları ve sosyal uyum hizmetleri sunmak ve sürecin
koordinasyonu, izlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgilidir (23).
İçişleri Bakanlığı ise bağımlılıkla mücadeleyle ilgili yasal düzenlemeleri 3 kanun
altında toplamıştır. Bu kanunlar;
8
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu,
2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Kanunu,
3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun’dur (3).
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle mücadelede görev alan bir diğer kuruluş ise
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’dır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bağımlılıkla mücadele sürecinde birey ve toplum düzeyinde sosyal politikalar
geliştirmekte ve uygulamaktadır. Madde bağımlılığına yönelik koruyucu ve önleyici
çalışmalarda pek çok disiplinden yararlanılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de sosyal
hizmettir. Madde bağımlılığına yönelik yapılan çalışmalarda sosyal çevreye
odaklanmak gereksinim duyulan bir noktadır. Sosyal çevrenin madde bağımlılığı için
bir risk faktörü oluşturmasının yanında madde bağımlısı bireyin tedavi sürecinde ve
kaçınılan “relaps” sürecinde risk faktörü oluşturan sosyal çevreden uzaklaştırılması ya
da tehlikeli sosyal çevrenin yeniden şekillendirilmesi uygulanan müdahalenin bir
parçası olmalıdır (24). Bu aşamada sosyal hizmet mesleği “çevresi içinde birey”
yaklaşımı ve birey- aile- grup-toplum müdahale düzeyleri ile ihtiyaç duyulan müdahale
yönetimine kaynak oluşturmaktadır.
Bağımlılıkla mücadelede görev alan bir diğer kamu kuruluşu ise Milli Eğitim
Bakanlığı (MEB)’dır. Okullarda görev alan okul psikolojik danışmanları tarafından
koruyucu ve önleyici çalışmalar yürütülmekte ve MEB, “Madde Bağımlılığı ile
Mücadele Anne-Baba, Öğretmen, Eğitim Yöneticisi ve Rehber Öğretmen(Psikolojik
Danışman) El kitapları” ile mücadeleye destek vermektedir (25).
Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi
(AMATEM) ise ayakta ve yatarak tedavi ve iyileştirme hizmeti sunmaktadır. Tedavi
bireyin fizyolojik, psikolojik ve çevresel desteğini de kapsamaktadır (26). Çocuk ve
Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) ise 18 yaş altı bireylere ayakta
ve yatarak tedavi ve iyileştirme hizmetleri sunmaktadır. AMATEM’den farklı olarak
çocukların gelişim dönemlerine ve kişilik özelliklerine uygun tedavi biçimleri
kullanmaktadır (27).
Kamu kurum ve kuruluşlarından farklı olarak pek çok sivil toplum kuruluşu da
uyuşturucu ve uyarıcı madde ile mücadelede görev almaktadır. Bu sivil toplum
kuruluşlarına; Yeşilay, Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), Gençlik ve Aile
9
Destek Merkezi (GADEM), Sancaktepe Bağımlılık Danışma ve Eğitim Merkezi
(BADEM) örnek gösterilebilir. Bu kuruluşlar toplumun farklı kesimlerine farklı
uygulamalarla ulaşarak bağımlılık ile mücadele etmeyi amaçlamaktadırlar.
2.2.2. Madde Bağımlılığının Risk Faktörleri
Risk kavramı, bireysel gelişim sürecinde sosyal ve psikolojik durumu olumsuz
etkileyebilecek durumların tamamı için kullanılır. Özellikle gelişim döneminde olan
bireylerin – gençlerin ve çocukların ileride ki yaşamlarında sorunlu bir birey haline
gelmelerini engelleyebilecek davranışlar ve durumlardır (28). Risk faktörleri kişilerin
iyilik halleriyle doğrudan etkileşim içerisindedir, ancak bireylerin risk faktörlerine
maruz kaldıkları yaş, kültür ve cinsiyet gibi değişkenler ile risk faktörünün birey
üzerindeki etkisi arasında bağlantı vardır (29,30). Bu sebeple kişilerin iyilik halleri ile
sebep-sonuç düzeyinde bağdaşan madde bağımlılığı problemi için bireylerin içerisinde
bulundukları risk faktörlerinin incelenmesi koruyucu ve önleyici çalışmalar için bir
gerekliliktir.
Madde bağımlılığı kronik bir hastalıktır ve bu hastalık tek bir sebebe
dayanmamaktadır (4,31). Fizyolojik, psikolojik ve çevresel etkenlerin madde
bağımlılığının değişkenlerinden olması, madde bağımlılığının biyopsikososyal model
ile açıklanmasını gerektirmektedir. Biyopsikososyal modele göre bağımlılık ile
mücadelenin başarılı bir şekilde yürütülmesi için bağımlılığın biyolojik, psikolojik ve
sosyal yönleriyle bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir (32). Bağımlılığın farklı
sebeplerine odaklanıldığı kadar farklı çıktılarına da odaklanmak gerekmektedir.
Bağımlılık bireysel bir sorun olduğu kadar toplumsal bir sorundur. Bireysel boyutta
karşılaşılan problemler, toplumsal yaşantıya etkili olurken – toplum sağlığını etkilemesi,
suça sürüklemesi– (33) toplumdaki sorunlar da bireysel bağımlılığın bir sebebi olarak
karşımıza çıkabilmektedir. Bağımlılığın yaygınlığı, sıklığı, türleri ve sebeplerine
yönelik birçok çalışma yapılmıştır. Ancak bağımlılık araştırmalarında birçok problem
ile karşılaşılmaktadır. Bu problemlerin başında madde kullanımının yasadışı olması
gelmektedir. Araştırmaların konusu olan insanlar madde bağımlılığını veya kötüye
kullanımını gizleyebilmekte ya da sorulan sorularda gerçeklikten
uzaklaşabilmektedirler. Bir diğer yandan ise madde kullanım davranışı toplumlarda
bölgesel düzeyde farklılık gösterebilmektedir. Bu bölgesel farklılıklarda elde edilen
10
genel verilerin sağlıksız sonuçlar vermesine sebep olabilmektedir. Bir başka engel ise
bağımlılığın büyüyen ve yaşayan bir problem olmasıdır. Yeni bir maddenin pazara
sürülmesi ya da popülerite kazanması, literatüre kazandırılması gereken eksik bir
değişken olarak karışımıza çıkabilmektedir. Bu etkenler sebebiyle literatürde karşımıza
çıkan değişkenler farklılık gösterebilmektedir (34). Bu sebepler doğrultusunda
literatürde elde edilen veriler değişkenlik gösterirken belli başlı noktalar ise var olan
engellere rağmen ortak paydada buluşmaktadır.
Literatürde risk faktörleri üzerine yapılan çalışmalarda risk faktörlerinin farklı
boyutlarda gruplandırıldığı görülmektedir. Risk faktörleri; bireysel, aile ve çevresel
boyutta sınıflandırılabilmektedir(35);
Bireysel boyuttaki risk faktörleri üzerinde durulduğunda, kişisel gelişim
dönemleri ile karşılaşılan risk faktörlerinin çeşitleri ve etkileri arasındaki bağlantıdan
söz etmek gerekmektedir. Madde kullanım davranışı literatüre göre sıklıkla ergenlik
döneminde sergilenmeye başlamaktadır (7). Bu sebeple, bu dönemin özelliklerine göre,
bu dönemde bireylerin kendini kanıtlama davranışı, asilik, tehlikeli durumları
deneyimleme, düzene başkaldırı, yetişkinliği kanıtlama çabası, risk almaktan zevk alma,
özgür olma isteği, bireyselliği kanıtlama gibi davranışların oluşturduğu risklerden
bahsetmek mümkündür (28,36,37). Aynı zamanda burada söz ettiğimiz risk faktörleri
madde kullanımı için risk faktörü olmakla birlikte, madde kullanımı da başlı başına
kişinin iyilik hali için bir risk faktörüdür. Ergenlik döneminden bağımsız bir şekilde
bakıldığında ise bireylerin sahip olabileceği diğer bireysel düzeydeki kişinin iyilik
halini etkileyen risk faktörlerine; öz güven eksikliği, öz denetim/kontrol eksikliği,
saldırganlık, depresyon, yalnızlık, umutsuzluk ve travmatik geçmiş yaşantıyı örnek
göstermek mümkündür (28). Aynı zamanda belirli yaşam becerilerinden yoksun olmak
da bireyler için risk faktörü oluşturmaktadır. Eksikliğinde risk faktörü haline gelen
yaşam becerilerine örnek olarak; stresle başa çıkma, dürtü kontrolü, problem çözme
becerisi, öfke kontrolü, sosyal çevre baskısı ile başa çıkma ilk akla gelenlerdir (6).
Ailesel düzeyde oluşan risk faktörlerinin başında, ailede madde kullanım
davranışının sergilenmesi ya da hane içerisinde madde bulundurulması gelmektedir.
Sosyal öğrenmeye bağlı olarak aile içerisinde madde kullanan bireyi rol model olarak
alan bireylerin madde kullanımına yatkınlıkları da artmaktadır. Buna ek olarak ailede
kalıtımsal yatkınlık olması, ebeveynlerin çocuğa ya da gence yönelik tutumları da risk
11
faktörü haline gelebilmektedir. Aile birlikte işleyen bir mekanizmadır. Parçalarda
oluşan bir bozukluk bütünü etkilemektedir (38). Ailenin çocuğa ya da gence yönelik
olumsuz baskısı ya da ilgisizliği, tutarsız tutumları, hatalı bir denetim mekanizması
kurmaları ya da denetim mekanizmasının eksikliği, aile içerisinde çıkan çatışmaların
doğru bir şekilde çözümlendirilmemesi, aile içi şiddetin varlığı, aile yaşantısında
rutinlerin ve düzenin eksikliği, aile içi istismar ve ihmal, ebeveynlerin düşük eğitim
seviyelerine sahip olması, parçalanmış aile ve anne baba arasındaki çatışmalar kişilerin
madde kullanımına karşı sahip olabileceği risk faktörleri arasında gösterilmektedir
(28,39).
Çevresel risk faktörleri ise akran grubu ve toplumsal boyut olarak iki gruba
ayrılabilmektedir. Akran çevresine bakıldığında madde kullanım davranışının genellikle
ergenlik döneminde sergilendiği ve madde kullanımına yatkınlığı arttıran en büyük risk
faktörünün akran çevresi olduğu bilinmektedir (7,11,36). Bu sebeple akran çevresinin
madde kullanımı üzerindeki etkisini doğru bir şekilde belirleyebilmek için ergenlik
dönemi özellikleri çerçevesinde bireyin çevresi ile ilişkisine odaklanmak gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında bakıldığında; akran çevresinden kaynaklanan risk faktörlerine bir
gruba ait olma çabası, akran grubunda ve arkadaş çevresinde madde kullanan bireyin
varlığı, içinde bulunulan grubun bireye baskı uygulaması, madde kullanılan bir grubun
parçası olma çabası, akranlarla bağ kurma çabası, kendini kanıtlama düşüncesi, grubun
ve akranların suça eğilimi ve sosyal yalnızlaşma risk faktörü olabilmektedir (11,36,40).
Toplumsal düzeyde risk faktörlerine bakıldığında ise toplum yapısından
kaynaklanan bazı risk faktörleri bireyin hayatında etkili olabilmektedir. Gelenek-
görenekler, yaşanılan çevreye güvensizlik, din, maddeye erişilebilirlik, madde
kullanımına izin veren toplumsal yapı, toplumsal yapının oluşturduğu risk faktörleri
arasında sayılırken devlet politikaları da farklı risk faktörleri haline gelebilmektedir
(36,39). Devlet politikalarının madde kullanımıyla ilgili yasal boşluklara sahip olması,
madde kullanımıyla ilgili yeterli koruyucu ve önleyici çalışmaların olmaması, kişilerin
kamu kurumlara karşı güvensizliği, hizmet veren kurumların yapısı gibi etkenler risk
faktörü oluşturabilmektedir (28).
Türkiye’de madde bağımlılığına yönelik yapılan çalışmalar sonucunda ortaya
çıkan başlıca risk faktörleri aşağıda verilmiştir.
12
2.2.2.1. Yaş
Literatürde madde kullanım yaşıyla ilgili farklı yaş aralıkları verilmektedir. Bu
farklılığın sebeplerinden birisi literatürde bulunan fikir çatışmasıdır. Kimi çalışmalarda
maddenin kullanıldığı ilk yaş, madde kullanım yaşı kabul edilirken kimi çalışmalarda
ise düzenli madde kullanımının başladığı yaş kabul edilmektedir (13). Veri farklılığına
örnek vermek gerekirse; yapılan bir araştırmada madde kullanan bireylerin %31’inin 15
yaş öncesi madde kullanımına başladığını belirtirken (41) başka bir çalışmada yaş
sınırının 10.84’e kadar düştüğünden bahsedilmektedir (42). 1998 yılında yapılan
araştırmaya göre ise AMATEM verilerinin incelenmesi sonucu maddeye başlama
yaşlarının genellikle 15-25 yaşlar arasında yoğunlaştığı görülmektedir (44). 2018
Türkiye Uyuşturucu Raporuna göre ise; 2017 yılında yataklı serviste tedavi gören
hastaların ilk madde kullanım yaş ortalamasına bakıldığında ise elde edilen sonuç 21,1
olmuştur. Aynı rapora göre, son 4 yılda ilk madde kullanımı yaş ortalamaları
verildiğinde 2014 yılında bu rakamın 20,91, 2015 yılında 20,96 ve 2016 yılında ise
20,95 olduğu görülmektedir. 2017 yılında ise kullanıcıların %9,57’sinin 15 yaş
öncesinde madde kullanımına başladıkları tespit edilmiştir (3). 2017 yılı madde
kullanım yaşları Şekil 2’de gösterildiği gibidir.
Şekil 2. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu - 2017 Yılı Madde Kullanımına Başlama Yaşları.
Sonuç olarak, farklı çalışmalardan farklı veriler elde edilse de geç çocukluk ve
ergenlik döneminde madde kullanımına yönelen birey sayısı göz ardı edilemeyecek
kadar yüksektir. Madde kullanımına yoğunluklu olarak bu yaşlarda başlanılması
0 5 10 15 20 25 30 35 40
15 altı
15‐19
20‐24
25‐29
30‐34
40‐44
Diğer
%
Yaş
13
sebebiyle araştırmaların konusunu da genellikle ergen ya da genç yetişkin bireyler
oluşturmaktadır.
2.2.2.2. Eğitim
Literatürde bulunan çalışmalarda en çok vurgulanan risk faktörlerinden birisi de
kişinin eğitim düzeyidir. Yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen verilere göre bireyin
eğitim düzeyi ve madde kullanımı arasında negatif ilişki olduğu gözlemlenmektedir.
Risk faktörü oluşturma noktasında eğitim faktörü sadece birey ile ilgili değildir. Bireyin
ebeveynlerinin de eğitim seviyeleri ile madde kullanımı arasında negatif bir ilişki
bulunmaktadır (13). Ulukoca’nın 2013 yılında yaptığı bir çalışmada, yüksekokul
mezunu annelerin çocuklarının, okur-yazar olmayan ve okur-yazar olan annelerin
çocuklarına göre madde kullanma risklerinin 3.3 kat daha az olduğu tespit edilmiştir
(18).
2013 yılında opiyat kullanım öyküsü bulunan 84 hasta üzerinde yapılan bir
araştırma sonucunda; 9 yıldan az eğitim alan bireyler genelin % 73,8’ini oluştururken
eğitimini terk eden bireylerin yüzdesi ise 60,7’dir (44). 2018 Türkiye Uyuşturucu
Raporu’na göre ise; 2017 yılında tedavi gören hastaların %86’sının 1 ila 8 yıl arası
eğitim aldığı, % 10.62’sinin 9-12 yıl eğitim aldığı ve %0,82’sinin ise hiç eğitim
almadığı tespit edilmiştir (3).
Eğitim hayatının uzunluğundan farklı olarak, eğitim ile alakalı bir başka risk
faktörü ise bireyin eğitim hayatındaki başarısıdır. 2011 yılında 3500 tane 10. sınıf
öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmada okul başarısı ile madde kullanımı arasında
ilişki olduğu gözlemlenmiştir (45). 2009 yılında üniversite öğrencileri üzerinde yapılan
bir çalışmada ise, eğitim yaşantısında düşük başarının yaşam boyu en az 1 defa madde
kullanımı için risk faktörü oluşturduğu tespit edilmiştir (46).
2.2.2.3. Cinsiyet
Literatürde ulaşılan çalışmaların çoğunluğunda fikir birliğine varılarak erkeklerin
kadınlara oranla bağımlılığa yönelik daha büyük risk faktörleri taşıdığı tespit edilmiştir.
2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu’na göre, 2017 yılında yatarak tedavi alan bireylerin
%95,67’si erkekken, %4,33’ü ise kadındır (3). Günümüze kadar tedavi alan hastalar
üzerinde yapılan çalışmalarda elde edilen veriler de benzer rakamlardır. 2006 yılında
Gaziantep Üniversitesi’nde 126 hasta ile yapılan bir çalışma sonucunda katılımcıların
14
%96,8’inin erkek, %3,2’sinin kadın (47); 2008 yılında 108 çocuk ve ergen hasta
üzerinde yapılan çalışmaların katılımcılarının hepsi erkektir (48). 2013 yılında Akdeniz
Üniversitesinde yatarak ve ayakta tedavi gören opiyat tanısı almış 84 hasta üzerinde
yapılan çalışmanın katılımcılarının ise; %71,4’ü erkek, %28,6’sı kadındır (44). Bu
farkın kadınların madde kullanımına yönelik daha az risk faktörü taşımasından mı yoksa
tedaviye farklı değişkenler sebebiyle başvurmadıklarından mı kaynaklandığı tartışmalı
bir konudur (47).
2.2.2.4. Medeni Durum
Literatürde bekâr bireylerin evli bireylere oranla daha fazla madde kullanım
riskine açık olduğu ifade edilmektedir. Ege Üniversitesi Bağımlılık Tedavi Birimine 12
ay boyunca gönderilen vakalar üzerine yapılan bir çalışmada katılımcıların %49,2’si
bekârdır (13). 2011 yılında denetimli serbestlik polikliniğine başvuran 215 hasta üzerine
yapılan bir çalışmada ise; kişilerin %54’ünün bekâr, %36,7’sinin evli ve %9,3’ünün
boşanmış olduğu tespit edilmiştir (49). 84 hasta üzerinde yapılan farklı bir çalışmada ise
katılımcıların %85,7’si bekâr, % 14,3’ü evlidir (44).
Literatürdeki çalışmalar madde kullanımı tanısı almış bireyler üzerinde
yapılmıştır. Medeni durumun risk faktörü oluşturup oluşturmadığı araştırılırken kişilerin
madde kullanımına başladıkları dönemde evli, bekâr ya da boşanmış olup olmadığına
yönelik bir çalışma yapılmamıştır. Bu sebeple elde edilen veriler bağımlı kişilerin
medeni durumu hakkında bize bilgi vermektedir. Medeni durumlarının madde
bağımlılığına risk faktörü oluşturup oluşturmadığı konusunda anlamlı bir bağlantı
kurulması olanaksızdır.
2.2.2.5. Mesleki Durum
Madde bağımlılığı risk faktörleri arasında mesleki durum önemli bir risk
faktörüdür. Kişinin bir mesleğinin olup olmaması ya da sahip olduğu mesleğin ne
olduğu madde kullanımı için risk faktörü oluşturabilmektedir. Bireyin yaratıcılığı
geliştirdiği düşüncesiyle mesleki fayda sağlamak amacıyla madde kullanımına
yönelmesi bu duruma örnek verilebilmektedir (50). Bu konuda verilebilecek bir diğer
örnek ise, 2008 yılında Emeç ve Gülay tarafından Devlet İstatistik Enstitüsü Hane Halkı
Anketi’nden elde edilen verilerle yaptıkları çalışmada tespit edilen mesleki
15
farklılıklardır. Bu mesleki farklılıklara göre; hayvancılık, ormancılık, avcılık, tarım ve
su ürünleri alanında çalışan bireylerin; nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar, kanun
yürütücüleri, müşteri hizmetleri, hizmet ve satış elemanlarına göre daha fazla alkol satın
almaktadır tespit edilmiştir(51).
Bireyin bir mesleğinin olup olmaması ise meslek farklılıklarına göre daha fazla
göz önünde bulundurulan bir risk faktörüdür. 215 hasta ile yapılan bir çalışmada,
katılımcıların %40’ının düzenli bir işinin olmadığı tespit edilmiştir. Aynı çalışmada
katılımcıların %60’ının herhangi bir sigortasının olmadığı da yapılan çıkarımlardan
birisidir (49). 30’u alkol bağımlılığı, 32’si alkol dışı madde kullanım tanısı almış toplam
62 hasta üzerine yapılan bir çalışmada ise, katılımcıların %70’inin düzenli bir işe sahip
olmadığı öğrenilmiştir (52).
Mesleki risk faktöründe dikkat çeken bir başka ayrıntı ise alkol kullanımı ve alkol
dışı madde kullanımı arasındaki farklılıklardır. Literatürde elde edilen verilere göre
alkol dışı madde kullanımında mesleki yaşantının olup olmaması daha anlamlı bir fark
yaratmaktadır (47). Örnek vermek gerekirse; alkol kullanımı üzerine AMATEM verileri
incelenerek 1983-1995 yılları arasında yapılan bir çalışmada elde edilen verilerde
katılımcıların %13-38’inin meslek sahibi olmadığı tespit edilmiştir (43). Elde edilen
verilerde çalışmayan bireylerin oranlarının düşüklüğü araştırmanın alkol kullanımı
üzerine yapılmasıyla ilişkilendirilebilmektedir.
2.2.2.6. Yaşanılan Yer
Kişilerin yaşam alanları arasında en büyük riski taşıyan mekân sokaklardır.
Literatürde bulunan çalışmalarda elde edilen verilere göre, sokakta yaşayan bireylerin
madde kullanım riskleri diğer bireylere göre daha yüksektir. Özellikle sokakta yaşayan
çocuklara bakıldığında, madde kullanım riski başlı başına bir problem haline
gelmektedir (53). Tedavi almakta olan 194 ergen üzerine yapılan bir çalışmada, sokakta
yaşayan çocukların %78’inin madde kullandığı öğrenilmiştir (54).
Farklı yaşam alanlarına bakıldığında ise; genel olarak kentte yaşamanın bir risk
faktörü oluşturduğu, 2006 yılında Yüncü ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışma
ile de pekiştirilmiştir. Çalışmaya göre katılımcıların %81,7’si kentte yaşamaktadırlar
(48). Dicle Üniversitesinde yapılan bir araştırmada öğrenci evinde yaşayanların, akraba
yanında yaşayanlara ya da öğrenci yurtlarında kalanlara oranla istatistiksel düzeyde
16
anlamlı şekilde daha yüksek oranda uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri yaşam boyu en az
1 defa deneme öyküleri bulunduğu belirlenmiştir (46).
2.2.2.7. Gelişim Dönemleri
Bireylerin madde kullanımına başladığı en yoğun yaş aralığı geç çocukluk ve
ergenlik dönemleridir (7). Bu dönemlerde bireyler belli başlı gelişim dönemlerini
atlatmakta ve bazen bu dönemlerde karşılaştıkları problemlerin çözümünü madde
kullanımında aramaktadırlar (13,18,36). Yetişkinliğe geçişin önemli süreçlerinden olan
bu döneme başkalaşım, fırtına, farklılaşma veya gerginlik dönemi de denilebilmektedir.
Bu dönem doğası gereği belirli özelikleri de beraberinde getirmektedir. Bu dönemdeki
bireyler toplum içerisinde ilgi çekerek sivrilmeye çalışmakta ve içerisinde bulundukları
dönem sebebiyle değişken duygulara sahip olup, kişisel ilişkilerine zarar verebilmekte
ve hızlı bir şekilde duygusal geçişler yaşayıp diğer insanlardan da etkilenmektedirler
(36). Bu dönemdeki bireyler toplum içerisindeki rollerini aramakta ve ileride olmak
istedikleri insan modelini kendilerine rol model olarak belirlemektedirler. Rol model
olarak belirledikleri kişi genellikle toplum içerisinde göz önünde bulunan ve saygı
gören bir kişidir (36,39). Aynı zamanda bu dönemde karşılaşılabilecek riskli
davranışlar, suça ve kavgaya karışma gibi şiddete yönelimli davranışlar, erken yaşta
cinsel ilişki, okul hayatındaki başarısızlık, sokak yaşamı gibi davranışları ile uyuşturucu
ve uyarıcı madde kullanımı arasında ilişki gözlenmiştir (55,56).
2.2.2.8. Arkadaş Çevresi ve Grup Faktörü
Arkadaş çevresi madde kullanımı risk faktörlerinin başında gelmektedir. Madde
kullanımında merak, rol model eksikliği ve grup etkisi önemli risk faktörlerindendir
(13,18,36).
Son çocukluk döneminde bireyler özgürlüklerini kazanarak kendi gruplarını
kurmak istemektedirler. Bu dönemde benzer ilgileri paylaştıkları insanlarla vakit
geçirerek bir grubun parçası olmaya ihtiyaç duyarlar. Bu amaçlarla kurulan grupların
genelde hedefi hoş vakit geçirerek evin sıkıcı ortamından kaçmaktır. Grup ilişkisi
güçlendikçe grubun kendi norm, değer ve kuralları oluşmaya başlar, bu kurallar grup
üyeleri için uygulanması zorunlu şeylerdir. Aksi takdirde üye gruptan dışlanma
tehlikesiyle karşılaşır. Son çocukluk döneminde kurulan ve oluşan bu grup zaman
17
geçtikçe kurallarını bireylerin kişisel yaşantılarında da göstermeye başlar. Bu kurallar
çerçevesinde sosyalleşmeye alışan bireyler gündelik yaşantılarında da bu kurallara
uymaya başlarlar (14,40).
Benimsedikleri kurallar ve davranışlar arasında madde kullanımı var ise bireyler
bağımlılık geliştirebilir ve davranışı sergilemek istemedikleri durumlarda grup ve akran
baskısı altında kalabilirler (36).
102 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada katılımcılar arasında madde
kullananların %31,2’sinin arkadaş çevreleri sebebiyle uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanımına yöneldikleri, %25’inin ise özenti-yanlış rol model seçimi sebebiyle
yöneldikleri saptanmıştır. Aynı çalışmada madde kullanan katılımcıların %47,1’inin
arkadaş çevrelerinde madde kullanan bireyler olduğu, %14,7’sinin ise duygusal ilişki
içinde oldukları bireylerin madde kullandıkları tespit edilmiştir (57). Uçucu madde
(inhalan) bağımlısı gençlerin üzerinde yapılan bir araştırmaya göre ise madde
kullanımına başlama sebebi %48 oranla arkadaş çevresi olarak görülmektedir. Sigara
kullanımı hakkında lise öğrencileri üzerine yapılan farklı bir çalışmada ise sigara
başlama nedenlerinin %33.3’ünün arkadaş çevresi olduğu öğrenilmiştir (58). 2005’te
yapılan bir çalışmada ise arkadaş çevresinin madde kullanımı üzerindeki negatif
etkisinin özellikle güvensiz ve kaotik yapıdaki toplumlarda kendisini daha yoğun bir
şekilde gösterdiğini ifade etmektedir (37).
2.2.2.9. Din
Yapılan çalışmalarda bir dini inanışa sahip olmamanın madde kullanımı için risk
oluşturduğu savunulmaktadır. Bu çalışmalara örnek vermek gerekirse; Dicle
Üniversitesinde 2009 yılında yapılan bir çalışmaya göre bir dini inanışa sahip olmamak
yaşam boyu en az 1 kez madde kullanımı açısından risk faktörü oluşturmaktadır (46).
2016’da yapılan bir çalışmada ise madde bağımlılığı ile mücadelede din olgusunun sivil
toplum kuruluşu temelli etkisi araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre din kavramı
“sosyal kontrol” ve “sosyal öğrenme” kuramlarına göre kişi davranışları üzerinde
etkilidir. “Allah korkusu”, “cehennem” ve “cennet” gibi yordayıcılar madde bağımlılığı
üzerinde koruyucu etki yaratmaktadır (59).
Başkurt’un 2003’te yaptığı bir çalışmada ise dinlerin madde kullanımına
yaklaşımından bahsedilerek İslam dini örneği çerçevesinde kişilerin dini inanışları
18
çevresinde madde kullanımı açısından pozitif etki oluşturdukları belirtilmektedir (36).
Başkurt çalışmasında “hamr” kavramından bahsetmiştir. Hamr kavramı İslam dininde
kullanımı yasaklanan maddeleri kapsamaktadır. Kelime anlamı örtmek olan “Hamr”
bilinci, aklı dolayısıyla karar verme yeteneğini örtmeyi kapsamaktadır. Bu açıdan İslam
dini bilinci etkileyen maddelerin kullanılmasını inanlara yasaklamıştır. İslam dini gibi
hemen hemen bilinen bütün dinler vücut sağlığını göz önünde bulundurarak vücuda
zararla maddeleri inananlarına yasaklamışlardır ve İslam dini örneğinde olduğu gibi
diğer dinlerin inananları da inançları doğrultusunda yaşamlarına yön vermektedir. Bu
sebeple belirli bir dini inanışa sahip olmak madde kullanımı açısından koruyucu etkiye
sahiptir. Ancak farklı bir bakış açısından bakıldığı zaman ise kişinin inandığı dinin
madde kullanımına yönelik negatif bir bakış açısının olmaması da kişilerin maddelere
yönelik görüşü için risk faktörü oluşturmaktadır (28). Bu sebeple dini inancın madde
bağımlılığı için bir risk faktörü mü yoksa koruyucu bir faktör mü olduğu tabii olunan
dinin madde kullanımına bakış açısına göre değişmektedir.
2.2.2.10. Aile
Bireyin aile yaşantısında karşılaşabileceği zorluklar madde kullanımı için risk
faktörü oluşturabilmektedir. Özellikle ergenlik döneminde aile içinde oluşabilecek
değişiklikler riskli davranışlar sergilenmesine sebebiyet verebilmektedir (60). Bu
dönemde bireyin aile yaşantısında karşılaşabileceği sorunlara; aile bütünlüğünün
parçalanması, aile içinde olumsuz iletişim tarzı ve madde bağımlılığıyla doğrudan ilişki
içerisinde bulunan risk ise aile içerisinde madde kullanan ya da kullanmış bireyin
bulunmasıdır (39). Bu dönemde bireyin ailesi ile iletişim şekli de madde bağımlılığı
için risk faktörü haline gelebilmektedir. 1999’da yapılan bir araştırmaya göre ise
ebeveynlerin çocuğa yönelik ilgisiz ya da fazla otoriter tavrı da madde kullanımı için
risk faktörü oluşturabilmektedir. Aynı araştırmada anne-babanın sevgilerini bir ödül
olarak şartlı bir şekilde çocuğa sunmaları da risk arttıran bir faktör olduğunu öne
sürmektedir (33).
2018’de yapılan bir araştırmaya göre aile yapısının ve aileye bağlanma stilinin
uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı ile anlamlı bir ilişkisi vardır (60). Dicle
Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre ise sorunlarını aile dışından kişilerle
paylaşanlar, aile bireyleriyle paylaşan katılımcılara göre; parçalanmış aileye sahip
19
katılımcılar anne-babası birlikte yaşan katılımcılara göre daha yüksek risk altındadır
(46). Opiyat kullanıcıları üzerinde yapılan bir çalışmada ise madde kullanan bireylerin
çoğunda aile içi şiddet öyküsü ve parçalanmış aile yapısı görülmüştür (46).
2.2.2.11. Sosyal Medya
Madde bağımlılığı açısından en büyük risk grubuna giren gençleri cezbeden
sosyal medyanın kişiler arası iletişim, kişi hayatı ve toplumsal yaşam üzerindeki etkisi
ileriki bölümlerde daha ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır.
2.2.3. İnternet
İnternet kavramının tanımını yüzeysel bir şekilde yapmak gerekirse; bilgisayar
sistemlerinin birbirine bağlanması ile sağlanan, dünya çapına yayılmış bir iletişim
sistemidir (61). Karaçor (2007) ise, interneti teknolojik ve toplumsal düzeyde sürekli
değişen ve güncelliğini koruyan bir iletişim aracı olarak ifade etmiştir (62). İnternet,
yeni medyanın getirdiği farklılıkların yanında geleneksel medyanın sahip olduğu her
türlü medya aracını da içerisinde bulundurmaktadır (63). İnternetin özelliklerini ise Aziz
(2008) aşağıdaki gibi özetlemiştir;
İletişim teknolojilerinin bütünün birleşimidir,
Geleneksel iletişim araçlarının sahip olduğu; fotoğraf, bilgi saklama, video, kitap,
telefon, kitle iletişim araçları vb. bütün teknikleri kullanır,
Medyanın tüm görevlerini yerine getirir,
Ticari olanakları sunar,
İkili ( interaktif) iletişimi mümkün kılar (64).
Şeker (2005) ise, internetin bir başka boyutuna dikkat çekmektedir. İnternet diğer
medya araçları aksine tek bir kaynağa sahip değildir. Kişi, kurum, kuruluş ya da bir
ülkeye ait değildir. İnternete erişim sağlayan herkesin ortak bir çıktısıdır (65).
Türkiye’de ve Dünya’da internetin geçmişine bakıldığında; 20-25 yıllık bir
tarihsel süreçten bahsedilse de, oluşan etkinin yoğunluğu ve hızı, internetin ve etki
alanların incelenmesine değer büyüklüktedir. Tabi ki bu etkinin büyüklüğü sadece
internet alanındaki gelişmelerden kaynaklanmamaktadır. İletişim teknolojilerinde
20
meydana gelen yenilikler neticesinde internet kullanımını kolaylaştıran cihazların ve
yazılımların geliştirilmesi de kullanım yaygınlığı üzerinde etkili olurken, pazarda
bulunan cihaz çeşitlerinde artış olması ve her türlü gelir grubuna, alım gücüne hitap
eden çeşitli cihazların bulunması internet kullanımına etki eden farklı bir değişkendir
(66). Souther (1999) iletişim teknolojilerine etki eden dijitalleşme ve teknik ilerlemeler
konusunda birkaç noktanın üzerinde durmaktadır. Bu noktalar;
Bilgisayar kapasitesi, bilgi depolama imkânı ve düzeltme sistemlerinin geçmişe
oranla çok hızlı gelişmeler göstermesi ve halen gelişimin devam etmesi,
Telekom giderlerinin azalmasının yanında bilgisayar ekipmanlarının ucuzlaması
ve dijital değişim imkânının artması,
İletişim teknolojilerinin sağladığı servis hızlarının sürekli artması ve
geliştirilmesi,
İnternetin başlı başına sağladığı bilgiye ulaşma ve yeni iletişim teknolojilerine
sağladığı değişimin dijitalleşme hızını arttırmasıdır (67).
İnternetin bu yayılma hızıyla sağladığı yenilikler iş ve sosyal yaşamda bir iletişim
devrimi yaşatmıştır (68). Türk toplumun interneti tanıması ve yaşamlarının bir parçası
haline getirmesi 1990’lı yılların son dönemlerinde hız kazanmaya başlamıştır. 1996-98
yılları arasında internet hızının artması ve bilgisayar fiyatlarının ucuzlamasıyla birlikte
Türkiye’de ortalama üstü gelir seviyesine sahip bir aile için internet ve bilgisayar
yaşamın bir parçası haline gelmiştir. O dönemde internet ve bilgisayar almaya
ekonomik seviyesi yetmeyenler ise - özellikle gençler- internet kafelerde sanal dünya ile
iletişime geçmekteydiler. Ancak her ne kadar sanal dünyanın kapıları internet kafelerle
açılmaktaysa da aynı mekânlarda oyun oynanması sebebiyle bir yandan da lokal
sosyalleşmenin yaşandığı alanlardı. Bu sebeple yarı-sanal sosyalleşme gerçekleştiğini
ve sanal dünyanın gerçek hayata taşınmasında bir basamak olduğunu söylemek
mümkündür (66).
Bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, internetin ve teknolojik araçların
kullanımının yaygınlaşması sonucu dünya köklü bir değişme uğramıştır. Kişiler arası
iletişim ve toplumlar, bireyler ve kültürler üzerinde inkâr edilemez bir etkiye sahip olan
medya gelişen teknolojik değişimlerden etkilenerek yeni bir döneme adım atmıştır.
21
2.2.4. Geleneksel ve Yeni Medya Farkı
İnsanlık, tarih boyunca daha hızlı ve taşınabilir iletme yollarını araştırmıştır. Bilgi
ilk olarak duvarlara çizilen resimlerden kil tabletlere, kil tabletlerden papirüse ve
kâğıda, kâğıttan da dijital ortama aktarılmıştır. Günümüzde de bilgiyi en kolay ve hızlı
şekilde iletmek için çalışmalara halen devam edilmektedir. Medya da bu konuda payına
düşen dönüşümü yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bu sebeple medya kavramı
ikiye bölünmüştür; geleneksel medya ve yeni medya (69).
Geleneksel medya kavramı; gazete, televizyon, radyo gibi tek yönlü iletişim
olanağı sunan medya araçlarını tanımlamaktadır (70). Sütçü’ye (2012) göre ise
geleneksel medya kavramı her dönemde farklı anlamlara gelmektedir. İletişim
teknolojilerindeki son gelişmeler olmadan önce kitap, televizyona göre geleneksel
medya aracı olarak kabul edilmekteydi. Bir başka deyişle iletişim şekillerinin
başkalaşım geçirmesiyle ortaya çıkan yeni tür, yeni medya halini alırken alışılmış olan
ise geleneksel medyaya dönüşmektedir (71).
Yeni medya kavramı ise genel hatları ile günümüzde var olan yeni iletişim
teknolojilerinin tamamıdır. Yeni medya kavramı ilk defa 1970’lerde çeşitli
araştırmacılar tarafından ortaya atılmış olsa da günümüzdeki anlamını, tam olarak
1990’lı yıllarda bilgi ve iletişim teknolojileriyle birleşmesi ve gelişmesiyle almıştır.
Dilmen’e (2007) göre yeni medya yazınsal, görsel ve işitsel ortamları bir araya topladığı
için bilinen bütün iletişim ortamlarının bir araya getirilmesi özelliğiyle var olmaktadır
(72).
Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran özellikler çok yönlüdür. Bu
özelliklerin başında yeni medya kullanıcılarının geleneksel medya kullanıcılarına oranla
daha fazla seçeneğe sahip olması gelmektedir (73). Yeni medya araçlarında kullanıcılar
içerik oluşturma imkânına sahip olmuşlardır. Artık kullanıcılar dinleyici ve okuyucu
olmaktan çıkıp aynı zamanda yaratıcı olmuşlardır (74). Yeni medya araçlarının
geleneksel medya araçlarına tercih edilmesinin en büyük sebeplerinden birisi de budur.
Kullanıcıların yeni medya üzerindeki kontrolünden sonra gelen en büyük ikinci özellik
ise geleneksel medya araçlarının aksine yeni medya araçlarının çift taraflı bir iletişim
olanağı sunmasıdır (75). Medya artık kullanıcılar için bir bilgi edinme alanı olmaktan
çıkıp sosyalleşmek için yeni bir kaynağa dönüşmüştür (74). Aynı zamanda günümüzde
gelişimlerini hızla devam ettirmekte olan iletişim teknolojileri bünyesinde hayatımıza
22
dâhil olan akıllı telefonlar, dizüstü bilgisayar ve tablet gibi araçlarla yeni medya araçları
iletişimin hızını da arttırmaktadır. Bu yenilikler de geleneksel medyanın iletişim,
eğlence ve eğitim gibi amaçlarına eklenen işbirliği işlevi ile beraber yeni medyanın
oluşumuna ve yayılımına katkı sağlamaktadır (76). Yeni medyanın çoklu kullanım ve
sürekli güncellenme olanağı da yeni medyanın sürekli güncel kalmasını sağlamaktadır
(74). Yeni medya araçlarının sağladığı eş zamanlı iletişim imkânı ve görece ucuz olması
bilginin yayılmasında avantaj sağlamaktadır (71). Yeni medya araçları sahip olduğu
özellikler sebebiyle geleneksel medyanın aşamadığı engelleri aşmıştır. İnsanlar
arasındaki mekân ve zaman sınırını ortadan kaldırmış ve kitleleri bir araya getirmiştir
(74). Geleneksel medyanın sunduğu monolog tarzında iletişim olanaklarının aksine yeni
medyanın alternatif olarak ortaya koyduğu diyalog tarzı iletişim, medya kullanıcılarının
da dikkatini çekmiştir. Geleneksel medya “birden çoğa” (one-to-many) modeliyle
işlerken, yeni medya “birçoktan birçoğa” (many-to-many) modeliyle işlemektedir (77).
Tarih boyunca iletişime geçmenin daha kolay yollarını arayan insanlık, yeni
medyanın ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla ortaya çıkan; sınırların
olmadığı, geri bildirim imkânı olan ve hızının saliselere kadar düştüğü yeni bir sanal
ortamı kullanma fırsatını kaçırmamıştır. Bu sebeple radyo ve televizyon gibi geleneksel
medya araçlarının aksine yeni medya araçlarının yayılımı çok daha hızlı olmuştur.
Radyonun 50 milyon kullanıcıya ulaşması 38 yıl sürerken televizyon kullanıcısı bu
sayıya 13 yılda ulaşmıştır. İnternet kullanımı ise 50 milyon kullanıcıya 5 yıl içerisinde
sahip olmuştur (9). Kısacası; yeni medya araçları insanlara pek çok farklı seçenekle,
eskiye oranla çok daha hızlı, kontrolün kullanıcılarda olduğu, çift yönlü ve eş zamanlı
bir iletişim ortamı sağlamıştır.
2.2.5. Sosyal Medya
Günümüzde iletişimin temel yapı taşlarından biri haline gelen sosyal medya,
sosyal araştırmalar içerisinde de kendine yeni bir yer edinmektedir. İnsanların bilgi
edinmek, eğlenmek ve iyi vakit geçirmekten daha farklı amaçlarla kullanabildikleri
sosyal medya araçları kişilerin; kiminle evlenecekleri, nerede eğitim görecekleri, nerede
çalışacakları, ne yiyecekleri ve ne giyecekleri gibi her türlü konu ve alanda hayatlarına
etki eder hale gelmiştir (74). Sosyal medyanın kişilerarası iletişime olan etkisi sadece
bireyle sınırlı kalmamakta; gruplar, toplum ve kültür üzerindeki yansımaları da
23
gözlemlenmektedir. Facebook, Twitter gibi sosyal ağ siteleri kişiler arası iletişimi
etkilemenin yanında toplumsal birlikteliğin de sağlandığı platformlar haline gelmiştir.
Böylece insanlar bireysel düşünceleri, politik duruşları ya da sosyal yaşantı hakkındaki
hisleri gibi her türlü alanda kendilerini ifade edebilecekleri bir sanal dünyaya erişim
sağlamıştır. İnsanlar sosyal medya aracılığı ile sanal bir dünya oluşturarak
gereksinimlerini karşılamaya çalışmakta ve problemlerine çözüm arar hale gelmektedir.
Bu sebeple de “sanal gerçeklik” içerisinde geçirdikleri süre gün geçtikçe artmaya devam
etmektedir (74).
Sosyal medya fikrini mümkün kılan değişim Web 1.0‘ın Web 2.0 a dönüşümüyle
gerçekleşmiş olarak kabul edilmektedir. Web 1.0‘daki belirli kişilerce oluşturulan
çevrim içi materyallerin Web 2.0’a geçişle birlikte herkesin katkı sağlayabileceği ve
kaynak oluşturabileceği web sayfalarının dönüşümüne olanak sağlamıştır (78).
1970’lerde başlayan ve 1990’lı yıllardan itibaren hızla gelişmekte olan ve yaygınlık
hızının giderek artığı yeni iletişim teknolojileri bir diğer adıyla yeni medya, insanlara
fikirlerini, yaşantılarını ve yarattıkları içerikleri diğer insanlarla ve dünyayla paylaşma
olanağı vermektedir (74). 2000’li yıllarda işlerlik kazanan sanal ortam paylaşmanın ve
paylaşılanları tartışmanın temel alındığı bir ortam olması sebebiyle sosyal medya olarak
adlandırılmaktadır. Sosyal medya; kullanıcı odaklı olması, bireyleri ve kitleleri bir araya
getirmesi yönüyle etkileşim ve iletişim alanında önem taşımaktadır. Sosyal medya;
sürekli güncellenme, anında paylaşıma, anında erişime ve çoklu kullanıma olanak
sağlaması sebebiyle her kesimden bireyin ilgisini çekmektedir. Aynı zamanda sosyal
medya yazınsal paylaşımların yanı sıra fotoğraf ve video gibi görsel paylaşımları da
içermektedir (79).
Akar (2010) sosyal medya araçlarını bloglar, mikrobloglar, wikiler, sosyal
işaretleme siteleri, sosyal ağlar, medya paylaşım siteleri ve sanal dünyalar olarak
sınıflandırmıştır (80).
Bloglar; profesyonel bilgi ve yetenek gerektirmeksizin yaratıcıların istedikleri
şeyleri yazınsal ya da görsel bir şekilde dünya ile paylaşmasına olanak sunan günlük
benzeri kişisel ya da halka açık web siteleridir (72).
Mikro bloglar ise; kişilerin hayatıyla ilgili kısa bilgileri güncel bir şekilde
paylaşmak istediği kesimlerle paylaşmasına olanak veren, anlık mesaj, e-posta gibi
24
olanakları da sunan web siteleridir. Mikrobloglar arasında en yoğun kullanılanı
Twitter’dır (81).
Wikiler ise; kullanıcıların var olan bilgiler üzerine ekleme/düzeltme yapabildikleri
ve yeni içerik oluşturabildikleri web siteleridir. İşbirliği içerisinde oluşturma imkânı
sunan wikiler, içeriği oluşturanların tercihine göre topluma açık ya da kişisel kullanıma
özel olabilmektedir. “Wiki” kelimesi ise Hawaii dilinde “çabuk” anlamına gelen “wiki-
wiki” kalıbından gelmektedir. En ünlü wiki ise Wikipedia’dır (82).
Sosyal işaretleme siteleri kullanıcıların yararlı buldukları web sitelerini insanlarla
paylaşmak adına bir araya getirdikleri sitelerdir. Sosyal işaretleme sitelerine ise
Del.icio.us ve Stumble Upon örnek verilebilir (83).
Sosyal ağlar kişilerin farklı ağlar üzerinden kişisel çevreleri, ilgi alanları, mesleki
yaşam, vb.- üzerinden bağlantı kurdukları insanlarla iletişime geçtikleri sitelerdir.
Sosyal ağların en yoğun kullanılan örnekleri; Facebook, MySpace ve LinkdIn’dir (84).
Medya paylaşım siteleri ise, insanlara sosyal medya üzerinden ses, görüntü,
uygulamalar, oyunlar gibi farklı medya türlerinin paylaşıldığı ortamlardır. YouTube gibi
siteler video paylaşımlarına mekân oluştururken, Flicker gibi siteler resim paylaşımı
üzerine kurulmuştur. Bu siteler kullanıcılarına paylaşım yapmanın yanında yapılan
paylaşımlara yorum yapma ve tartışma olanaklarını da sunmaktadır (80). Sosyal medya
son yıllarda popülerliğini kazanmış ve kullanım sıklığını arttırmış olsa da fikrin doğuşu
1978 yılında BBS (Bulletin Board System) isimli yazılımın hayata geçmesiyle ile
başlamıştır. BBS aynı zamanda belge gönderme ve mesaj atma özelliği ile sosyal
ağların iletişim kurma amacını hayata geçirmenin ilk adımını atmıştır (85). Literatürde
günümüzde ki sosyal ağların ilk örneği olarak Sixdegrees sitesi kabul edilmektedir (86).
Sixdegrees sitesi sosyal ağların ortaya çıkışında ve hala günümüzde amacını taşıyan
arkadaşlarla iletişim kurma ve yeni insanlarla tanışma düşüncesine atıf yaparak adını
Ayrımın Altı Derecesi (Six Degrees of Seperation) teorisinden almaktadır. Bu teori
dünyadaki her kişinin arasında iletişim ağı kurulması için en fazla 6 kişi gerektiğini
savunmaktadır. Bu düşünce günümüzde sosyal medyanın geldiği noktayı oldukça iyi bir
şekilde temsil etmektedir (87). SixDegrees sitesi kullanıma açık olduğu 1997 – 2001
yılları arasında; arkadaş listesi oluşturma ve mesaj atma özelliklerini barındırmaktadır.
90’lı yıllarda ve sonrasında pek çok sosyal ağ sitesi kullanıma açılmış ve kısa sürede
pek çok kullanıcıya hizmet verir hale gelmiştir (85). Bu dönemde kullanıma açılan bazı
sosyal ağlar Şekil 3’te kronolojik sırasıyla verilmiştir.
25
Şekil 3. Belirli Sosyal Medya Araçlarının Kuruluş Tarihleri.
26
1990 yılında getirilen bir başka yenilik ise ilk arama motorunun (Archie
“Archive”) kullanıma açılmasıdır. Günümüzde hala aktif şekilde kullanılan “Google”
arama motoru ise 2000 yılında hizmete açılmıştır (88). Google arama motorunun
kullanıma açılması sosyal ağlar ve sosyal medya için bir devrim niteliği taşımaktadır.
Çünkü öncesinde kişiselleştirilmiş bir sitenin yaygınlaşması yine gerçek hayatta
konuşulması ile ilgiliydi. Sanal ortamda kazanılan popülerlik tam olarak sanal hale
gelememekte, yarı- sanal kalmaktaydı. İnsanlar lokal sosyal çevrelerinde bir sitenin adı
geçerse haberdar olmaktaydılar. Google öncesinde ise kurulan arama motorları kişiler
arasında tam yaygınlık sağlayamamıştı, ancak Google’ın kurulması ile birlikte hızlı bir
şekilde yayılması kurulan ve var olan kişiselleştirilmiş sitelerin popülerliğini ve
varlığını doğrudan ilgilendirir hale gelmişti. Artık bir site var olmak ve tanınmak
istiyorsa Google’a tanımlanmış olmalıydı. Bu sebepler ışığında Google’ın kurulumu
sanal dünyanın gelişiminde ve sosyal medyanın günümüzdeki halini almasında büyük
önem taşımaktadır (66). Kullanıma açılan sosyal ağlar kullanıcılara web site ve blog
oluşturma, düşüncelerini ve deneyimlerini paylaşma, içerik ve fotoğraf paylaşma imkânı
sağlamaktaydı. İletişimde sınırları kaldıran ve insanların ilgisini çeken bu gelişmeler,
teknolojik aletlerin insanlar arasında yaygınlaşması ve kullanım sıklıklarının artmasıyla
sosyal ağları kullanan kullanıcı sayısında da hızlı artışlar olmuştur (89). 2003 yılında
kurulan ve hala popülerliğini koruyan Linkedln gibi sosyal ağlar ise sosyal medyanın
profesyonel yaşantıda da iletişime katkı sağlayabileceğini kanıtlamıştır (85). Bu siteler
ortak ilgi alanlarını veya benzer geçmişi paylaşan insanların iletişime geçmesine,
hazırlanan ve dünya ile paylaşılan profiller aracılığıyla birbirlerini bulmalarına ve bir
arkadaş listesi oluşturmalarına olanak vermektedir (90).
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler neticesinde insan hayatı farklı boyutlarda
değişime uğramıştır. Bireysel alışkanlıklar, yaşam biçimleri, eğitim, çalışma hayatı ve
kültür gibi pek çok payda da etkisini gösteren bilişim teknolojileri (61) aynı zamanda
bireysel boyutta da etkilidirler. Bilişim teknolojilerine getirilen yenilikler neticesinde
insanlar için iletişim kavramı da yeni bir boyut kazanmıştır. Kişiler arası iletişimin sanal
ortama taşınması neticesinde kişiler arası ilişkiler de olumlu ve olumsuz anlamda
değişime uğramışlardır. Bilişim teknolojilerinin en aktif kullanılan öğelerinden olan
sosyal medya, kişiler arası iletişimde zaman ve mekân engelini ortadan kaldırarak
oluşan değişimin etkililiğini arttırmıştır. Medya bu açıdan kimi araştırmacılara göre
27
farklı kesimler arasındaki bilgi eksikliğini eşitleyerek toplumsal bir denge mekanizması
kurmaktadır (62). Ancak kimi araştırmacılara göre ise bu düşünce toplumsal gerçekliği
yansıtmamaktadır. McQuail bu konu üzerine “medya bir taraftan bazı açıkları
kapatırken, öte yandan var olan gediklere birçok yenilerini ekler.” yorumunu
getirmektedir (91).
Bir alanda ortaya oraya çıkan yeniliğin diğer alanlara etkisi olduğu gibi, medya
kavramının da geçirdiği yeniliğin birçok başka alana etkisi olmuştur. İletişim
teknolojileri; tüketim alışkanlıkları, toplumsal gelişim, kişilerarası iletişim gibi
alanlarda yeniliklerin ve dönüşümün ateşleyicisi olmuştur (76). İletişimin geçirdiği
değişime örnek olarak kişilerin iletişim kurarken kullandıkları dildeki değişim
gösterilebilir. Geçmişte “:-)” (gülen surat), “:’)” (ağlayan surat) gibi simgeler anlamsız
kalırken günümüzde kişilerin duygularını ifade etme biçimleri haline gelmiştir. Bir
diğer şekilde, çevrimiçi iletişimi kolaylaştırmak adına hayatımıza kısaltmalar girmiştir.
“BRB (be right back – hemen dönecek), LOL (laugh out loud – yüksek sesle gülmek),
ASAP ( as soon as possible – en kısa sürede)” gibi kısaltmalar bunlara örnek olarak
gösterilebilmektedir (77). Yeni model iletişimin toplumsal boyuttaki etkilerine örnek
olarak ise Twitter Devrimi gösterilebilmektedir. 2009 yılında İran başkanlık seçimlerine
yönelik oluşan, “Yeşil Devrim” olarak da adlandırılan olaylar sırasında protestocuları
kontrol altında tutmak için getirilen medya sansürü sonunda protestocular birbirleriyle
iletişim kurmak için sosyal medyaya yönelmişlerdir. Bu süreçte protestocuların sosyal
medyayı kullanım yoğunlukları ve sosyal medyaya olan güvenleri sebebiyle olay
“Twitter Devrimi” olarak adlandırılmıştır. Benzer bir şekilde 2008’de gerçekleşen
Bombay saldırılarında ise saldırılarla ilgili bilgilerin öncelikle sosyal medyadan
paylaşılması ve halkın haber alma ajansı olarak sosyal medya araçlarını kullanması
gösterilebilir. Ancak bu olay birçok açıdan “yurttaş gazeteciler” ve etik konusunun
tartışılmasına sebep olmuştur. Kriz anlarında doğruluğu sağlanmamış bilgilerin
paylaşılması veya güvenlik güçlerinin stratejilerini içeren bilgilerin halka açılmasının
toplumsal güvenlik anlamında yarattığı problemler tartışılmıştır (92).
2018 verilerine göre, dünya genelinde 4.021 milyar internet, 3.196 milyar sosyal
medya kullanıcısı bulunmaktadır, ülkemizde ise internet kullanıcı sayısı 54.33 milyon,
sosyal medya kullanıcı sayısı 51 milyona ulaşmıştır. Ülkemizde toplumun %73
(56.05)’ü mobil cihazları kullanmaktadır (8). Taşınabilir iletişim teknolojileri sayesinde
28
insanlar istedikleri an, istedikleri yerde her türlü bilgiye çevrimiçi bir şekilde
ulaşabilmekte ve istedikleri bilgileri de dünya ile paylaşabilmektedirler (93). İletişim
teknolojileri getirdiği yenilikler ile insanlar arasında iletişimi şekillendirip hızlandırsa
da bazı araştırmacılar aynı zamanda bu iletişim tarzının kişileri yalnızlaştırdığını
savunmaktadır. Kişiler fiziksel dünya ile iletişime girmeden belirli aktiviteleri yapma
olanağına sahip olmuşlardır. İnternet üzerinden alışveriş, online bankacılık ya da farklı
eğitim seçenekleri fiziksel mekanların önemini azaltır hale getirmiştir (94). Bu
özellikler, gençlerin sosyal paylaşım ağlarında geçirdikleri süre kişisel ve ailesel
ilişkilerine zarar verir hale gelmiştir. Sanal ortamda geçirilen süredeki artış sadece
gençlere özel değildir. Her yaş grubundan birey gelişen iletişim teknolojileri aracılığı ile
mekân ve zaman fark etmeksizin sanal olarak aktif hale gelmekte ve gerçek dünyadan
uzaklaşmaktadır. Bu yalnızlaşma, bireylerin içerisinde bulundukları kültüre, topluma ve
gruba yabancılaşmalarına da sebep olmaktadır. İnsanlar sanal dünyada vakit geçirerek
kültürel paylaşımlarda bulunmakta ve evrensel bir kültüre asimile olarak içerisinde
yaşadıkları toplumsal ve kültürel değerlere yabancılaşmaktadırlar (93).
2018 verilerine göre ülkemizde en aktif kullanılan sosyal medya siteleri sırasıyla;
YouTube, Facebook, Instagram, Twitter ve Google+’tır. Facebook üzerine yapılan bir
araştırma sonucunda kullanıcı yaşlarının profilleri sıralandığında 25 yaş altı
kullanıcıların Facebook kullanıcılarının % 62’sini oluşturduğu görülmektedir (8). 2018
yılı kullanım sıklıkları Şekil 4’te verilmiştir.
Şekil 4. 2018 Yılı Facebook Kullanıcıları Yaş Dağılımı.
3300000
13000000
15000000
10000000
5500000
2400000
1100000
0 5000000 10000000 15000000 20000000
13‐17
18‐24
25‐34
35‐44
45‐54
55‐64
65+
29
Gençlerin aktif bir şekilde zaman geçirdiği sosyal medya, bireylerin kişilikleri
üzerinde de etkili olmaktadır. Kimlik inşası sırasında değişen ortamlar, iletişime geçilen
gruplar ve kişiler, kimliğin yeniden şekillenmesi üzerinde etkilidir. Kimlik oluşumu
durağan bir süreç değildir (95). İletişim teknolojilerin bir getirisi olan sosyal medya
sosyalleşmesi, kontrol mekanizması toplumsal boyuta çekilmekte (93) ve sanal kişiler
arası iletişimin bir sonucu olarak sanallaşan kimlikler ortaya çıkmaktadır. Bunlara ek
olarak 2018 yılı verilerine göre ülkemizde bireyler günlük olarak sosyal medyada
ortalama 2 saat 48 dakika harcamaktadır (8). Bireylerin sınırsız sayıda içeriğe erişim
sağlayabildikleri bu ortamda algı şekilleri değişmekte ve topluma ya da bir gruba kabul
görmek için hangi kimliğe bürünmeleri gerektiğine, sosyal medyada maruz kaldıkları
paylaşımlar aracılığı ile karar verebilmektedirler (95).
30
3. GEREÇ ve YÖNTEM
Bu çalışmanın evrenini 2018-2019 Güz Döneminde, Niğde Ömer Halisdemir
Üniversitesi’ne başlayan 1. Sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Evren sayısı 4631’dir
(96). Evren sayısının %10’unu büyüklüğünde örneklem sayısına ulaşmak amacıyla 460
öğrenciye uygulanmış olup analiz için geçerliliği olmayan anketlerin çıkarılması ile
420’ye düşmüştür. Örneklem evren içerisinde rastgele örnekleme modeli ile seçilmiştir.
Üniversite ana kampüsünde 15 Ekim- 5 Kasım 2018 tarihleri arasında 1. Sınıf
öğrencilerine soru kâğıdı uygulanmıştır.
Anket soru kağıdı literatür bilgisi ve benzer çalışmalarda kullanılan soru
kağıtlarından yararlanılarak çalışmanın amacına uygun şekilde oluşturulmuştur. Soru
kâğıdı; demografik özellikler, uyuşturucu madde kullanım durumu, sosyal medya
kullanım alışkanlıkları, uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik
görüşler ve uyuşturucu ve uyarıcı bağımlılığına yönelik görüşler ile ilgili sorulardan
oluşmaktadır. Demografik özellikler, uyuşturucu madde kullanım durumu, sosyal
medya kullanım alışkanlıkları sorularının cevapları analiz sürecinde cevap sıralarına
göre 1,2,3,4… şekilde numaralandırılmıştır. Sosyal medya paylaşımlarına yönelik görüş
ifadeleri ise 5’li likert tipinde “1” çok sık, “5” hiç olmak üzere; uyuşturucu ve uyarıcı
madde bağımlılığına yönelik görüş soruları ise “1” kesinlikle katılıyorum, “5” kesinlikle
katılmıyorum” olmak üzere analiz sürecinde puanlandırılmış ve kategorilenmiştir.
Anket soru kâğıdı toplam 48 sorudan oluşmaktadır.
Anket soru kâğıdı aracılığı ile elde edilen veriler SPSS 25.0 (Statistical Package
for Social Science) aracılığı ile analiz edilmiştir (97). Analizler Mann-Whitney U Testi,
Kruskal-Wallis H Testi, Ki-Kare Testi ve Spearman Korelasyon Testi ile uygulanmıştır.
31
4. BULGULAR
4.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular
Çalışmamıza katılanların cinsiyetlerine göre dağılımı Tablo 1’de görülmektedir.
Katılımcıların % 52,6’ü kadınlardan, % 47,4’sı erkeklerden oluşmaktadır.
Tablo 1. Çalışmaya Katılanların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı.
Cinsiyet Sayı %
Kadın 221 52,6
Erkek 199 47,4
Toplam 420 100
Çalışmaya katılanların yaş dağılımı Tablo 2’de gösterildiği gibidir. Katılımcılar
17-22 yaş aralığında yoğunluk göstermektedirler.
Tablo 2. Çalışmaya Katılanların Yaş Dağılımı.
Yaş Sayı %
17 -19 yaş 210 50,0 20-22 yaş 180 42,9 23 yaş ve üstü 30 7,1 Toplam 420 100
Çalışmaya katılanların babalarının eğitim durumları Tablo 3’te gösterilmiştir.
Bulgular sonucunda katılımcıların babalarının % 1,9’u okur-yazar değildir. Diğer
katılımcıların babalarının % 39,5’sı ilkokul, %26,2’i ortaokul, %20,5’sı lise ve %11,9’i
üniversite mezunudur.
Tablo 3. Çalışmaya Katılanların Baba Eğitim Seviyeleri Dağılımı.
Baba Eğitim Durumu Sayı % Okur-yazar değil 8 1,9 İlkokul 166 39,5 Ortaokul 110 26,2 Lise 86 20,5 Üniversite 50 11,9 Toplam 420 100
32
Çalışmaya katılanların annelerinin eğitim durumları Tablo 4’te gösterilmiştir.
Bulgular sonucunda katılımcıların annelerinin % 10,3’u okur-yazar değildir. Diğer
katılımcıların annelerinin % 48,8’sı ilkokul, %23,1’i ortaokul, %15,5’sı lise ve %2,4’i
üniversite mezunudur.
Tablo 4. Çalışmaya Katılanların Anne Eğitim Seviyeleri Dağılımı.
Anne Eğitim Durumu Sayı %
Okur-yazar değil 43 10,3 İlkokul 205 48,8 Ortaokul 97 23,1 Lise 65 15,5 Üniversite 10 2,4 Toplam 420 100
Çalışmaya katılanların anne-baba birliktelik durumu Hata! Başvuru kaynağı
bulunamadı.’te gösterildiği gibidir. Katılımcıların büyük çoğunluğunun anne-
babalarının birlikte yaşadığı görülmektedir.
Tablo 5. Çalışmaya Katılanların Anne-Baba Birliktelik Durum Dağılımı.
Anne-Baba Birliktelik Durumu Sayı %
Anne-baba birlikte yaşıyor. 363 86,4 Anne-baba ayrı yaşıyor. 29 6,9 Anne vefat etti, baba yaşıyor. 5 1,2 Baba vefat etti, anne yaşıyor. 22 5,2 Anne-baba vefat etti 1 0,2 Toplam 420 100
Çalışmaya katılanların yaşadıkları yerlere ilişkin bulgular Tablo 6’da
gösterilmiştir. Katılımcılar sırasıyla % 51,4 oranında öğrenci yurdunda, %31,7 oranında
aile yanında, %9,5 oranında öğrenci evinde, %3,3 oranında akraba yanında, %2,4
oranında yalnız ve %1,7 oranında başka bir ailenin yanında yaşadıklarını belirtmişlerdir.
33
Tablo 6. Çalışmaya Katılanların Yaşadıkları Yerlerin Dağılımı.
Yaşanılan Yer Sayı %
Ailemle birlikte yaşıyorum. 133 31,7 Öğrenci yurdunda yaşıyorum. 216 51,4 Başka bir aile yanında yaşıyorum 7 1,7 Öğrenci evinde yaşıyorum. 40 9,5 Akraba yanında yaşıyorum. 14 3,3 Tek yaşıyorum. 10 2,4 Toplam 420 100
Çalışmaya katılanların yaşamlarının çoğunluğunu geçirdikleri yerlere ilişkin
bulgular Tablo 7Hata! Başvuru kaynağı bulunamadı.’de belirtilmiştir. Katılımcılar
yaşamlarının çoğunu sırasıyla %56,7 oranında şehirde %21,9 oranında ilçede, %16,6
oranında köyde, %4,8 oranında kasabada geçirdiklerini ifade etmişlerdir.
Tablo 7. Çalışmaya Katılanların Yaşamlarının Çoğunluğunu Geçirdikleri Yerlerin Dağılımı.
Yaşamının Çoğunluğunun Geçtiği Yer Sayı %
Köy 70 16,7 Kasaba 20 4,8 İlçe 92 21,9 Şehir 238 56,7 Toplam 420 100
Çalışmaya katılanların ailelerin ortalama aylık gelirlerine ilişkin bulgular Hata!
Başvuru kaynağı bulunamadı.Tablo 8’de belirtilmiştir. Katılımcıların ailelerin
ortalama aylık gelirlerinin %78,3 oranla 0-4000 TL arasında olduğu görülmektedir.
Tablo 8. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Ortalama Aylık Gelir Dağılımı
Aile Ortalama Aylık Geliri Sayı %
0-1000 TL 79 18,8 1001-2000 TL 168 40,0 2001-3000 TL 71 16,9 3001-4000 TL 53 12,6 4001-5000 TL 28 6,7 5001 TL ve Üstü 21 5,0 Toplam 420 100
34
Çalışmaya katılanların ortalama aylık gelirlerine ilişkin bulgular Tablo 9’da
verilmiştir. Katılımcıların ortalama aylık gelirlerinin %77,9 oranla 0-600 TL arasında
olduğu görülmektedir.
Tablo 9. Çalışmaya Katılanların Ortalama Aylık Gelir Dağılımı.
Kişinin Ortalama Aylık Geliri Sayı %
0-300 TL 191 45,5 301-600 TL 136 32,4 601-900 TL 33 7,9 901-1200 TL 33 7,9 1201 TL ve Üstü 27 6,4 Toplam 420 100
4.2. Katılımcıların Sosyal Medyaya ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere
Yönelik Görüş İfadelerine Verdikleri Cevapların Frekansları.
Sosyal medya platformlarını kullandıklarını ifade eden katılımcıların sosyal
medyada karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile ilgili görüş
ifadelerine verdikleri cevaplar Tablo 10’da verilmiştir.
Tablo 10. Katılımcıların Sosyal Medya İle İlgili Görüşleri
Sosyal Medyaya
Yönelik Görüş
İfadeleri
Çok Sık Sıkça Bazen Nadiren Hiç Toplam
N % N % N % N % N % N %
15. Madde 47 12,3 50 13,1 144 37,8 72 18,9 68 17,8 381 100
16. Madde 18 4,7 26 6,9 54 14,2 37 9,8 244 64,4 379 100
17. Madde 30 8,0 23 6,1 61 16,2 50 13,3 213 56,5 377 100
18. Madde 13 3,4 12 3,2 28 7,4 48 12,6 279 73,4 380 100
19. Madde 14 3,7 15 4,0 17 4,5 31 8,2 302 79,7 379 100
20. Madde 29 7,7 47 12,5 74 19,6 112 29,7 115 30,5 377 100
21. Madde 22 5,9 34 9,0 69 18,4 76 20,2 175 46,5 376 100
22. Madde 10 2,6 8 2,1 8 2,1 16 4,2 338 88,9 380 100
23. Madde 53 14,1 22 5,8 44 11,7 40 10,6 218 57,8 377 100
24. Madde 104 27,2 52 13,6 71 18,5 57 14,9 99 25,8 383 100
25. Madde 116 30,4 47 12,3 47 12,3 57 14,9 115 30,1 382 100
35
Katılımcıların uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüş
ifadelerine verdikleri cevaplar Tablo 11’deki gibidir.
Tablo 11. Katılımcıların Uyuşturucu Ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşleri.
Uyuşturucu ve
Uyarıcı
Maddelere
Yönelik Görüş
İfadeleri
Kes
inli
kle
Kat
ılıyo
rum
Kat
ılıyo
rum
Ne
Kat
ılıyo
rum
Ne
Kat
ılm
ıyor
um
Kat
ılmıy
oru
m
Kes
inli
kle
Kat
ılmıy
oru
m
Top
lam
N % N % N % N % N % N %
26. Madde 162 38,7 108 25,8 61 14,5 39 9,33 48 11,48 418 100
27. Madde 103 24,5 96 22,8 73 17,3 50 11,9 98 23,33 420 100
28. Madde 36 8,57 9 2,14 22 5,24 57 13,5 296 70,48 420 100
29. Madde 23 5,46 20 4,75 0 0,00 38 9,03 340 80,76 420 100
30. Madde 5 1,19 3 0,72 14 3,34 29 6,92 368 87,83 419 100
31. Madde 25 6,02 13 3,13 38 9,16 61 14,7 278 66,99 415 100
32. Madde 19 4,56 6 1,44 20 4,80 39 9,35 333 79,86 417 100
33. Madde 14 3,36 9 2,16 21 5,04 40 9,59 333 79,86 417 100
34. Madde 31 7,43 21 5,04 53 12,7 48 11,5 364 87,29 417 100
35. Madde 32 7,73 19 4,59 46 11,1 46 11,1 271 65,46 414 100
36. Madde 19 46,9 47 11,4 31 7,54 29 7,06 111 27,01 411 100
37. Madde 87 20,9 55 13,2 54 13,0 49 11,8 170 40,96 415 100
38 Madde 24 57,2 59 14,0 47 11,2 12 2,86 61 14,56 419 100
39. Madde 36 8,59 15 3,58 38 9,07 51 12,1 279 66,59 419 100
40. Madde 58 13,9 19 4,58 39 9,40 43 10,3 256 61,69 415 100
41. Madde 302 71,9 50 11,9 25 5,95 7 1,67 36 8,57 420 100
42. Madde 302 72,0 48 11,4 22 5,25 13 3,10 34 8,11 419 100
43. Madde 261 62,7 63 15,1 39 9,38 14 3,37 39 9,38 416 100
44. Madde 260 62,2 74 17,7 38 9,09 7 1,67 39 9,33 418 100
45. Madde 233 55,8 56 13,4 48 11,5 22 5,28 58 13,91 417 100
46. Madde 183 43,8 74 17,7 91 21,8 19 4,56 50 11,99 417 100
47. Madde 265 63,1 63 15,0 18 4,29 22 5,24 52 12,38 420 100
48. Madde 283 67,5 55 13,1 29 6,92 16 3,82 36 8,59 419 100
36
4.3. Demografik Özellikler ve Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları İlişkisi
Üzerine Bulgular
Katılımcıların demografik özellikleri ile sosyal medya kullanım durumları
arasındaki farklılığı belirlemek amacıyla Ki-Kare Testi uygulanmıştır. Bulgulara ilişkin
bilgiler Tablo 12’de verilmiştir. Test sonuçlarına göre 0,05 düzeyinde istatistiksel
oranda anlamlı olan demografik özelliklerin sosyal medya kullanım durumu ile ilişkili
olup olmadığı incelenmiştir. Test sonuçlarına göre, öğrencilerin yaşları ve aylık
ortalama gelirleri ile sosyal medya platformlarını kullanım durumları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. (p<0,05) Test sonucuna göre cinsiyet,
anne-baba eğitim durumu, ailenin birliktelik durumu, yaşanılan ortam, yaşamın
çoğunluğunun geçtiği yer ve aile ortalama aylık geliri ile sosyal medya platformlarının
kullanım durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktur. (p>0,05)
Tablo 12. Katılımcıların sosyal medya kullanma durumları ile demografik özelliklerinin ilişkisine yönelik
bulguları.
Sosyal medya platformlarını kullanım durumu
Evet Hayır Toplam X² p
Sayı % Sayı % Sayı %
Cinsiyet
Kadın 195 51,0 24 66,7 219 52,4
3,218 0,073 Erkek 187 49,0 12 33,3 199 47,6
Toplam 384 100 36 100 420 100
Yaş
17-19 yaş 184 48,3 26 72,2 210 50,4
7,615 0,022 20-22 yaş 169 44,4 9 25,0 178 42,7
23 ve üstü 28 7,3 1 2,8 29 7,0
Toplam 383 100 36 100 417 100
Baba eğitim
durumu
Okur-yazar değil 6 1,6 0 0 6 1,4
6,156 0,188
İlkokul 146 38,4 19 52,8 165 39,7
Ortaokul 99 26,1 11 30,6 110 26,4
Lise 80 21,1 5 13,9 85 20,6
Üniversite 49 12,9 1 2,8 50 12,0
Toplam 380 100 36 100 416 100
Anne eğitim
durumu
Okur-yazar değil 33 8,7 5 13,9 38 9,2
2,006 0,735
İlkokul 187 49,5 18 50 205 49,5
Ortaokul 88 23,3 8 22,2 96 23,2
Lise 60 15,9 5 13,9 65 15,7
Üniversite 10 2,6 0 0 10 2,4
Toplam 378 100 36 100 414 100
37
Tablo 12. devamı
Anne-baba birliktelik durumu
Birlikte yaşıyor. 331 86,6 32 88,9 363 86,8
0,144 0,704 Ayrı yaşıyor. 51 13,4 4 11,1 55 13,2
Toplam 382 100 36 100 418 100
Yaşam yeri
Ailem ile birlikte kalıyorum
119 31,2 14 38,9 133 31,8
0,908 0,341 Ailemden ayrı yaşıyorum.
263 92,3 22 7,7 285 68,2
Toplam 382 100 36 100 418 100
Yaşamın büyük çoğunluğunun geçtiği yer
Köy 60 15,7 9 25,0 69 16,5
3,957 0,412
Kasaba 18 4,7 2 5,6 20 4,8
İlçe 85 22,3 6 16,7 91 21,8
Şehir 218 56,2 19 52,8 237 56,8
Toplam 381 100 36 100 417 100
Aile ortalama aylık geliri
0-1000 TL 65 17,2 6 17,6 71 17,1
4,188 0,523
1001-2000 TL 151 39,9 17 50 168 40,8
2001-3000 TL 64 16,9 7 20,6 71 17,2
3001-4000 TL 50 13,2 3 8,8 53 12,9
4001-5000 TL 27 7,1 1 2,9 28 6,8
5001 TL ve üstü 21 5,6 0 0 21 5,1
Toplam 378 100 34 100 412 100
Kişinin ortalama aylık geliri
0-900 TL 319 84,4 34 97,1 353 85,5
4,195 0,041 901 TL ve üstü 59 15,6 1 2,9 60 14,5
Toplam 378 100 35 100 413 100
Katılımcıların cinsiyetleri ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları
uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri üzerine uygulanan
Mann-Whitney U testi bulgular Tablo 13’deki gibidir. Test sonucuna göre p değeri
0,05’ten küçük olan ifadeler ile cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık vardır. Bu bilgiler
ışığında;
“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.” ifadesine verilen cevaplar
cinsiyete göre istatistiksel oranda farklılık göstermektedir. (p<0,05) Kadınlar, erkeklere
göre bu ifadeye daha olumsuz bir eğilim göstermişlerdir.
“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan
maddeyi merak etmeme neden oluyor.” İfadesine verilen cevaplar cinsiyete göre
istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklıdır. (p<0,05) Ortalamalar
38
değerlendirildiğinde erkeklerin kadınlara göre belirtilen ifadeye katılım oranları
artmaktadır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin
doğruluğuna güveniyorum.” ifadesi cinsiyete göre istatistiksel oranda anlamlı olarak
farklılaşmaktadır. (p<0,05) Ortalamalar değerlendirildiğinde erkeklerin kadınlara göre
belirtilen ifadeye katılım oranları artmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesine verilen cevaplar arasında
cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık vardır. (p<0,05) Ortalamalar
değerlendirildiğinde erkeklerin kadınlara göre belirtilen ifadeye katılım oranları
artmaktadır.
Tablo 13. Cinsiyet ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri Cinsiyet Sayı Ortalama±S.d P
Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.
Erkek 187 2,98±1,25
0,007Kadın 194 3,33±1,17
Toplam 381 3,16±1,12
Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.
Erkek 186 4,10±1,24
0,060Kadın 193 4,32±1,15
Toplam 379 4,22±1,20
Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.
Erkek 186 4,03±1,26
0,539Kadın 191 4,05±1,33
Toplam 377 4,04±1,29
Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.
Erkek 187 4,41±1,10
0,244Kadın 193 4,57±0,88
Toplam 380 4,49±1,00
Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.
Erkek 186 4,41±1,12
0,002Kadın 193 4,69±0,88
Toplam 379 4,55±1,01
39
Tablo 13. devamı
Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı
madde kullanımını veya etkisini içeren
paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.
Erkek 186 3,52±1,31
0,233Kadın 191 3,71±1,17
Toplam 377 3,62±1,24
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı
madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin
doğruluğuna güveniyorum.
Erkek 186 1,29±0,97
0,014Kadın 190 4,08±1,16
Toplam 376 3,93±1,24
Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken
fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu
düşünüyorum.
Erkek 188 4,62±0,97
0,002Kadın 192 4,86±0,61
Toplam 380 4,74±0,82
Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve
uyarıcı maddelere erişim
sağlayabileceğime inanıyorum.
Erkek 186 3,85±1,50
0,367Kadın 191 3,97±1,46
Toplam 377 3,91±1,48
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı
madde kullanımı ve etkisini içeren
fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım
yapan insanların dikkat çekmeye
çalıştığını düşünüyorum.
Erkek 189 3,01±1,59
0,757Kadın 194 2,97±1,51
Toplam 383 2,99±1,55
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı
madde kullanımı ya da etkisini içeren
paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı
takipten/arkadaşlıktan
çıkarıyorum/engelliyorum.
Erkek 189 3,05±1,63
0,783Kadın 193 3,00±1,65
Toplam 382 3,02±1,64
Katılımcıların yaşları ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları uyuşturucu
ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri üzerine uygulanan Kruskal-
Wallis H Testi bulguları Tablo 14’deki gibidir. Test sonucuna göre p değeri 0,05’ten
küçük olan ifadelere verilen cevaplarda katılımcıların yaşları düzeyinde anlamlı bir
farklılık vardır. Bu bilgiler ışığında;
“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.” ifadesine verilen cevaplar
40
katılımcı yaşlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık sergilemektedir.
(p<0,05)
“Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da
etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.” İfadesine
verilen cevaplar öğrencilerin yaşlarına göre istatistiksel düzeyde anlamlı bir şekilde
farklılık göstermektedir. (p<0,05)
“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren
paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadesine verilen cevaplar katılımcı yaşlarına göre
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermektedir. (p<0,05)
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesine verilen cevapların
katılımcı yaşları düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmaktadır. (p<0,05)
Tablo 14. Yaş ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri
Yaş Sayı Ortalama±S.d. P
Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.
17-19 yaş 182 3,34±1,19
0,022 20-22 yaş 168 2,98±1,25
23 yaş ve üstü 28 3,07±1,21
Toplam 378 3,16±1,22
Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.
17-19 yaş 181 4,34±1,13
0,094 20-22 yaş 167 4,12±1,21
23 yaş ve üstü 28 3,92±1,51
Toplam 376 4,22±1,20
Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.
17-19 yaş 180 4,17±1,27
0,084 20-22 yaş 166 3,92±1,32
23 yaş ve üstü 28 3,92±,30
Toplam 374 4,04±1,29
Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.
17-19 yaş 182 4,68±0,70
0,007 20-22 yaş 167 4,32±1,16
23 yaş ve üstü 28 4,21±,31
Toplam 377 4,49±1,00
Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.
17-19 yaş 181 4,64±,90
0,201 20-22 yaş 167 4,46±1,12
23 yaş ve üstü 28 4,57±,92
Toplam 376 4,55±1,01
41
Tablo 14. devamı
Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.
17-19 yaş 181 3,82±1,14
0,011 20-22 yaş 166 3,45±1,27
23 yaş ve üstü 27 3,25±1,50
Toplam 374 3,62±1,24
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.
17-19 yaş 181 4,07±1,17
0,094 20-22 yaş 164 3,77±1,30
23 yaş ve üstü 28 3,89±,22
Toplam 373 3,93±1,24
Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.
17-19 yaş 183 4,89±0,54
0,000 20-22 yaş 166 4,65±0,93
23 yaş ve üstü 28 4,32±,33
Toplam 377 4,74±0,82
Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim sağlayabileceğime inanıyorum.
17-19 yaş 181 4,04±1,41
0,172 20-22 yaş 165 3,76±1,52
23 yaş ve üstü 28 3,89±1,64
Toplam 374 3,91±1,48
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.
17-19 yaş 185 3,02±1,52
0,691 20-22 yaş 167 2,92±1,58
23 yaş ve üstü 28 3,17±1,65
Toplam 380 2,99±1,64
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/engelliyorum.
17-19 yaş 185 3±1,66
0,078
20-22 yaş 166 2,95±1,60
23 yaş ve üstü 28 3,71±1,60
Toplam 379 3,02±1,64
Katılımcıların babalarının eğitim durumu ve sosyal medya platformlarında
karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri
üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 15’deki gibidir. Test
sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadelere verilen cevaplar üzerinde
katılımcıların babalarının eğitim düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
oluşturmaktadır. Bu bilgiler ışığında;
“Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren
fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak
uyandırıyor.” ve “sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan
42
bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.” ifadelerine verilen cevaplar, katılımcıların
babalarının eğitim düzeyleri ile birlikte istatistiksel oranda farklılaşmaktadır. (p<0,05)
Tablo 15. Katılımcıların Babalarının Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini
Arasındaki ilişkiye Yönelik Bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri
Baba Öğrenim Durumu
Sayı Ortalama±S.d. p
Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.
Okur-yazar değil 6 5,00±0,00
0,014
İlkokul 144 4,22±1,17
Ortaokul 98 4,24±1,26
Lise 80 3,96±1,26
Üniversite 47 4,51±1,01
Toplam 377 4,22±1,20
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.
Okur-yazar değil 5 3,40±1,34
0,003
İlkokul 145 3,94±1,23
Ortaokul 99 4,19±1,16
Lise 77 3,53±1,30
Üniversite 46 4,00±1,17
Toplam 372 3,93±1,24
Katılımcıların annelerinin eğitim durumu ve sosyal medya platformlarında
karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri
üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 16’daki gibidir. Test
sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadelere verilen cevaplar üzerinde
katılımcıların annelerinin eğitim düzeyleri istatistiksel oranda anlamlı bir farklılığa
sebep olmaktadır. Bu bilgiler ışığında;
“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren
paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ve ”sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların
dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.” ifadelerine verilen cevaplar üzerinde
katılımcıların annelerinin eğitim düzeyleri farklılığa neden olduğu görülmüştür.
(p<0,05)
Anne-baba birlikteliği ile katılımcıların sosyal medya platformlarına yönelik
görüşlerine ilişkin yapılan Kruskal- Wallis Testi sonucunda anne-baba birlikteliğinin
sosyal medyaya yönelik görüşler üzerinde bir etkisinin olmadığı öğrenilmiştir
43
Tablo 16. Katılımcıların Annelerinin Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini
Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri
Anne Öğrenim Durumu
Sayı Ortalama±S.d.
p
Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.
Okur-yazar değil 31 3,90±1,16 ,001 İlkokul 186 3,83±1,17 Ortaokul 87 3,40±1,30 Lise 58 1,13±1,27 Üniversite 9 3,88±0,92 Toplam 371 3,62±1,24
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.
Okur-yazar değil 33 3,42±1,56 0,043 İlkokul 185 2,93±1,52 Ortaokul 88 3,22±1,54 Lise 59 2,54±1,55 Üniversite 10 3,20±1,68 Toplam 377 2,99±155
Katılımcıların yaşadıkları yer ile sosyal medyaya ilişkin görüşleri arasındaki
ilişkinin ölçülmesi amacıyla ilgili verilere Kruskal-Wallis H Testi uygulanmıştır. Tez
sonuçları Tablo 17’deki gibidir. Elde edilen bulgulara göre;
“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan
maddeyi merak etmeme neden oluyor.” ve “uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken
fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu
düşünüyorum.” ifadeleri ile katılımcıların yaşadıkları yerler arasından istatistiksel
olarak anlamlı bir etkileşim vardır. (p<0,05)
Tablo 17. Katılımcıların Yaşadıkları Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerinin Etkileşimine İlişkin
Bulgular.
Sosyal Medyaya
Yönelik Görüş İfadeleri Yaşanılan yer Sayı Ortalama±S.d. P
Uyuşturucu ve uyarıcı
madde kullanırken
fotoğrafını ya da
videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli
olduğunu düşünüyorum.
Ailemle birlikte kalıyorum. 118 4,66±0,96
0,004
Öğrenci yurdunda kalıyorum. 195 4,86±0,59
Başka bir aile yanında kalıyorum. 5 5,00±0,00
Öğrenci evinde kalıyorum. 39 4,46±1,16
Akraba yanında kalıyorum. 13 4,76±0,59
Tek yaşıyorum. 8 4,25±138
Toplam 378 4,74±0,82
44
Katılımcıların yaşamlarının çoğunluğunu geçirdikleri yer ile sosyal medyaya
ilişkin görüşleri arasındaki etkileşimin ölçülmesi Kruskal-Wallis H Testi uygulanmıştır.
Test sonuçları Tablo 18’deki gibidir. Elde edilen bulgulara göre;
“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”
“Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve
uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.”
“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren
paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadeleri ile yaşamın çoğunluğunun geçtiği yer ile
istatistiksel anlamda ilişkilidir. (p<0,05)
Tablo 18. Yaşamlarını Çoğunlukla Geçirdikleri Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerine ilişkin
Bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri
Yaşantının Büyük Çoğunluğunun
Geçtiği Yer Sayı Ortalama±S.d. p
Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.
Köy 59 3,40±1,20
,000 Kasaba 18 3,72±0,75 İlçe 85 3,19±1,23 Şehir 217 3,04±1,25 Toplam 379 3,16±1,22
Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.
Köy 56 4,14±131
,022 Kasaba 18 4,33±1,08 İlçe 83 4,13±1,19 Şehir 217 3,95±1,34 Toplam 374 4,04±1,29
Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.
Köy 58 3,77±1,24
,012 Kasaba 18 4,11±0,67 İlçe 82 3,75±1,15 Şehir 216 4,48±130 Toplam 374 3,62±1,24
Katılımcıların ailelerin ortalama aylık gelirleri ile sosyal medya platformlarında
karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri
üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 19’daki gibidir. Test
sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler ile katılımcıların ortalama aylık
gelirleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu bilgiler ışığında;
45
“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan
maddeyi merak etmeme neden oluyor.” İfadesi katılımcıların ailelerinin aylık ortalama
gelirinden istatistiksel olarak etkilenmektedir (p<0.05).
Tablo 19. Aile Ortalama Aylık Geliri ile Kişilerin Sosyal Medyaya Yönelik Görüşleri Üzerine Bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik
Görüş İfadeleri Aile aylık geliri Sayı Ortalama±S.d. p
Tanınmış kişileri uyuşturucu
ve uyarıcı madde kullanırken
görmek, kullanılan maddeyi
merak etmeme neden oluyor.
0-1000 TL 63 4,69±0,85
0,028
1001-2000 TL 150 4,52±1,06
2001-3000 TL 64 4,76±0,64
3001-4000 TL 51 4,40±1,26
4001-5000 TL 27 4,07±1,35
5001 TL ve üstü 20 4,85±0,48
Toplam 375 4,55±1,01
Katılımcıların ortalama aylık gelirleri ile sosyal medya platformlarında
karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri
üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 20’deki gibidir. Test
sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler ile katılımcıların ortalama aylık
gelirleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu bilgiler ışığında; kişilerin aylık gelirin
“uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesi üzerinde etkisi vardır.
(p<0.05)
Tablo 20. Kişilerin ortalama aylık gelirleri ile sosyal medyaya yönelik görüşlerine ilişkin bulgular.
Sosyal Medyaya Yönelik
Görüş İfadeleri Kişi Aylık Geliri Sayı Ortalama±S.d. p
Uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanırken fotoğrafını ya da
videosunu paylaşan insanların
daha eğlenceli olduğunu
düşünüyorum.
0-300 TL 163 4,75±0,83
0,034
301-600 TL 126 4,77±0,73
601-900 TL 27 5,00±0,00
901-1200 TL 34 4,63±0,99
1201 TL ve üstü 26 4,36±1,25
Toplam 376 4,74±0,82
46
4.4. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanma Durumları ve
Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine
Yönelik Bulgular
Katılımcıların sosyal medya kullanıp, kullanmadıklarının uyuşturucu ve uyarıcı
maddelere yönelik görüşleri üzerinde etkisi olup olmadığını belirlemek için Mann-
Whitney U testi yapılmıştır. Test sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler
üzerinde sosyal medya platformlarını kullanmanın etkisi olduğu öğrenilmiştir. Analize
yönelik bilgiler Tablo 21’de verilmiştir. İstatistiksel düzeyde sosyal medya
kullanımından etkilenen ifadeler aşağıda verilmiştir.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı
düşünüyorum.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel
olacağımı düşünüyorum.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.
İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi düşünüyorum.
Tablo 21. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanıma Durumları ve Uyuşturucu ve Uyarıcı
Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine Yönelik Bulgular.
Katılımcıların Uyuşturucu Ve
Uyarıcı Maddelere Yönelik
Görüşleri
Sosyal Medya
Platformlarını
Kullanma Durumu
Sayı Ortalama
±S.d. p
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin
belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli
olmadığı düşünüyorum.
Evet 382 4,30±1,26
0,049 Hayır 36 4,77±0,54
Toplam 418 4,34±1,22
Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri
kullansam da zarar verici boyutuna
engel olacağımı düşünüyorum.
Evet 376 4,28±1,18
0,008 Hayır 36 3,44±1,77
Toplam 412 4,21±1,26
Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri
kullanan bir insanla yakınlık
kurmak istemem.
Evet 373 4,48±1,69
0,004 Hayır 36 4,38±1,71
Toplam 409 2,56±1,71
İstediğim zaman uyuşturucu ve
uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi
düşünüyorum.
Evet 378 3,38±1,61
0,032 Hayır 35 3,94±1,34
Toplam 413 3,39±160
47
Yapılan Kruskal-Wallis H Testine göre sosyal medya platformlarını kullanım
sıklığının uyuşturucu ve uyarıcı maddeler yönelik görüş üzerinde farklılık
oluşturmamaktadır. Ancak belirli sosyal medya platformlarında geçirilen süre, görüşler
üzerinde etkilidir.
İnstagram sitesi üzerinde geçirilen vaktin uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılığına etkisini ölçmek için Kruskal-Wallis Testi uygulanmıştır. Test sonucunda p
değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler etki altında olarak kabul edilmiştir. Test sonucuna
ilişkin bilgiler Tablo 22’de verilmiştir. Eldi edilen bulgulara göre;
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”
“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanabileceklerini düşünüyorum.”
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı
düşünüyorum.”
“Eğer fırsat bulursam uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini denerim.”
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel
olacağımı düşünüyorum.” ifadeleri Instagram’da geçirilen süreden
etkilenmektedir(p<0,05).
48
Tablo 22. İnstagram Kullanım Sıklığı ile Uyuşturucu Ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına Yönelik Görüşlere
İlişkin Bulgular
Sosyal Medyaya Yönelik
Görüş İfadeleri
Kullanım Süreleri Sayı Ortalama±S.d. p
Uyuşturucu ve uyarıcı
maddelere kolaylıkla
ulaşılabildiğini
düşünüyorum.
0-1 saat 69 2,89±1,59
0,002
2-3 saat 123 2,26±1,29
4-5 saat 64 2,46±1,33
5 saatten daha fazla 97 2,00±1,24
Toplam 353 2,29±1,36
İnsanlar problemlerinden
uzaklaşmak için
uyuşturucu ve uyarıcı
madde
kullanabileceklerini
düşünüyorum
0-1 saat 69 3,40±1,47
0,002
2-3 saat 124 2,67±1,46
4-5 saat 64 3,07±1,46
5 saatten daha fazla 97 2,52±1,44
Toplam 354 2,87±1,49
Uyuşturucu ve uyarıcı
maddelerin belirtildiği
kadar zararlı ve tehlikeli
olmadığı düşünüyorum.
0-1 saat 69 4,67±0,92
0,002
2-3 saat 124 4,25±1,26
4-5 saat 64 4,43±1,12
5 saatten daha fazla 96 3,94±1,53
Toplam 353 3,34±1,22
Eğer fırsat bulursam
uyuşturucu ve uyarıcı
maddelerden birini
denerim.
0-1 saat 69 4,68±97
0,050
2-3 saat 124 4,55±1,03
4-5 saat 64 4,62±95
5 saatten daha fazla 97 4,20±1,45
Toplam 354 4,54±1,09
Uyuşturucu ve uyarıcı
maddeleri kullansam da
zarar verici boyutuna
engel olacağımı
düşünüyorum.
0-1 saat 69 4,58±1,01
0,021
2-3 saat 121 4,14±1,24
4-5 saat 64 4,26±1,15
5 saatten daha fazla 93 4,21±1,24
Toplam 347 4,21±1,26
49
YouTube sitesinde geçirilen vaktin uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığına
etkisini ölçmek için Kruskal-Wallis Testi uygulanmıştır. Test sonucunda p değeri
0,05’ten küçük olan ifadeler etki altında olarak kabul edilmiştir. Teste ilişkin bilgiler
Tablo 23’te verilmiştir. Bu bilgiler ışığında;
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”
“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanabileceklerini düşünüyorum.”
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında
daha popüler olacağımı düşünüyorum.”
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi
düşünüyorum.” İfadeleri YouTube’da geçirilen süreden etkilenmektedir(p<0,05).
Tablo 23. Youtube Kullanımı Sıklığı ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşlere İlişkin
Bulgular
Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüş
İfadeleri
YouTube Kullanım Süreleri
Sayı Ortalama±S.d. p
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabilindiğini düşünüyorum.
0-1 saat 113 2,49±1,48
0,039
2-3 saat 100 2,25±1,38
4-5 saat 48 2,38±1,24
5 saatten daha fazla 45 2,82±1,15
Toplam 306 2,29±1,36
İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanabileceklerini düşünüyorum
0-1 saat 113 3,00±1,49
0,045
2-3 saat 100 2,97±1,48
4-5 saat 48 2,78±1,33
5 saatten daha fazla 45 2,35±1,55
Toplam 306 2,87±1,49
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında daha popüler olacağımı düşünüyorum.
0-1 saat 113 4,82±0,50
0,029
2-3 saat 98 4,86±0,54
4-5 saat 48 4,74±0,79
5 saatten daha fazla 45 4,22±1,17
Toplam 304 4,79±0,64
Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi düşünüyorum.
0-1 saat 113 4,34±1,13
0,044
2-3 saat 100 4,32±1,16
4-5 saat 46 4,51±0,81
5 saatten daha fazla 45 3,73±1,52
Toplam 304 4,17±1,26
50
4.5. Spearman Korelasyon Testi
Anket içerisinden sosyal medya kullanım alışkanlıklarına yönelik sorularla sosyal
medya ve uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşleri içeren
sorular arasında Spearman Korelasyon Testi yapılmıştır. Test sonucunda korelasyon
katsayısı 0,2’den yüksek olanlar ilişkinin varlığını, derecesini ve yönünü kesin bir
şekilde kanıtladığı için değerlendirmeye alınmıştır. Seçilen ifadeler aşağıdadır.
Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.
Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını içeren paylaşımlarla
karşılaşabiliyorum.
Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren
paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan
çıkarıyorum/engelliyorum.
“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da
etkisi altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım. “ ifadesi ile
istatistiksel düzeyde anlamlılık sağlayan ifadeler korelasyon katsayıları ile birlikte
aşağıda belirtildiği gibidir.
“Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığın uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren
fotoğraflar, videolar, ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak
uyandırıyor.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,470’tir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre ifadeler arasında orta düzeyde pozitif yönlü
ilişki vardır.
“Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve
uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.” İfadesi ile aralarındaki
korelasyon katsayısı 0,387’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre
aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da
etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.” İfadesi
51
ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,327’dir (p<0,01). Katsayı derecesine göre
aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan
maddeyi merak etmeme neden oluyor.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon
katsayısı 0,247’dir (p<0,01). Katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren
paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
0,584’tür (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında orta düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin
doğruluğuna güveniyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,316’dır
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki
korelasyon katsayısı 0,236’dır (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre
aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim
sağlayabileceğime inanıyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
0,303’tür (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren
fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye
çalıştığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,207’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren
paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan
çıkarıyorum/engelliyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,286’dır
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
52
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,209’dur (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki
vardır.
“Bireylerin önemli günlerde (doğum günü, parti, yılbaşı,v.b.) uyuşturucu ve
uyarıcı maddeleri kullanmalarında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.” İfadesi
ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,242’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı
derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,315’tir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki
vardır.
“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini
içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadesi ile istatistiksel düzeyde anlamlılık
sağlayan ifadeler korelasyon katsayıları ile birlikte aşağıda belirtildiği gibidir.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin
doğruluğuna güveniyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,328’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki
korelasyon katsayısı 0,299’dur (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre
aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim
sağlayabileceğime inanıyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
0,452’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında orta düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren
fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye
çalıştığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,350’dir
53
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”
İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,296’dır (p<0,01). Korelasyon
katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanabileceklerini düşünüyorum” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
0,255’tir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,368’dir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki
vardır.
“Zararlı olmayan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler olduğunu düşünüyorum.”
İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,287’dir (p<0,01). Korelasyon
katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini
içeren paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan
çıkarıyorum/ engelliyorum.” ifadesi ile istatistiksel düzeyde anlamlılık sağlayan
ifadeler korelasyon katsayıları ile birlikte aşağıda belirtildiği gibidir.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren
fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye
çalıştığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,297’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.”
İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,223’tür (p<0,01). Korelasyon
katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ciddi sağlık sorunlarını hatta ölüme
yol açabileceğini düşünüyorum.” ifadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
54
0,247’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının bireye, aileye ve topluma zarar
verdiğini düşünüyorum.” ifadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına başlandıktan sonra tekrar bırakmanın
çok zor olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
0,241’dir(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde
pozitif yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı olan bireylerin düzenli bir çalışma
yaşantılarının olmadığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon
katsayısı 0,262’dir(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf
düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılan ortamlarda bulunmak beni rahatsız
eder.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,254’tür(p<0,01). Korelasyon
katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
“Uyuşturucu maddelerin bilinenden daha tehlikeli ve zararlı olduklarını
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir(p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki
vardır.
55
5. TARTIŞMA
Bu bölümde yapılan araştırma sürecinde elde edilen bulgular literatür kapsamında
tartışılmıştır. Araştırma Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 1. Sınıf öğrencilerinin
katkıları ile yürütülmüştür. Araştırma sürecinde hazırlanan; demografik özellikler,
sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik görüş
ifadelerini içeren anket soruları hazırlanarak, belirlenen örnekleme uygulanmıştır. Elde
edilen veriler Spss 25.0 paket programında analiz edilmiştir.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde alanında araştırma yapmak birçok engelle
karşılaşılmasına sebep olmaktadır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının
ülkemizde yasak olması ve toplumun genelince olumsuz bir davranış olarak algılanması
sebebiyle katılımcılara ulaşmak ve ulaşılan katılımcılardan doğru verileri almak zorlu
bir süreçtir. Aynı zamanda bağımlılık probleminin biyopsikososyal bir sorun olması
sebebiyle bir olgunun etkenleri birden fazla değişkene bağlıdır ve etkili değişkenlerin
bölgesel farklılıklara göre değişim göstermesi, bu değişkenlerin belirlenmesi ve
etkilerinin tespiti için engel oluşturmaktadır (32,43).
Çalışma katılımcılarının %52,6’ü kadın, %47,4’sı erkektir. Araştırma sürecinde
erkek katılımcıların soru kâğıdını cevaplarken kadın katılımcılara göre daha rahat
oldukları gözlemlenmiştir. Literatürdeki pek çok çalışmada da madde bağımlılığına
yönelik çalışmalarda erkeklerin kadınlara oranla daha çok katılım sağladıkları
görülmektedir (44,47,49). Cinsiyetin sosyal medya kullanma durumuna etkisine
bakıldığı zaman ise anlamlı bir ilişki gözlemlenememiştir. Alemdaroğlu ve Demirtaş ile
Polat ise çalışmalarında erkeklerin kadınlara göre internet kullanımında daha aktif
oldukları ifade etmektedir (98,99). Cinsiyetler arasındaki bu farklılığın çalışmaya
katılan örneklem özelliklerinin ve çalışma yıllarının farklı olmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir.
Sosyal medya platformlarında uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlarla
ilgili görüşler arasında cinsiyetin;
“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”(p<0,01),
“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan
maddeyi merak etmeme neden oluyor.”(p<0,01),
56
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin
doğruluğuna güveniyorum.”(p<0,05)
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.”(p<0,01) ifadeleri üzerinde etkisi
olduğu görülmektedir. Kadınların ve erkeklerin ortalama sıralarına bakıldığı zaman
erkeklerin kadınlara göre ifadelere daha olumlu bir eğilimleri bulunmaktadır.
Literatürde ulaşılan çalışmalarda da erkeklerin kadınlara göre daha çok risk altında
olduğu ifade edilmektedir (18). Bu sebeple elde edilen bulgular literatür bilgisi ile
bağdaşmaktadır.
Katılımcıların yaşlarına yönelik bulgulara göre ise, katılımcılar 17-22 yaş
aralığında (%92,9) yoğunlaşmaktadır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre
katılımcıların yaşlarının sosyal medya platformlarını kullanma durumları üzerinde etkisi
bulunmaktadır. Aynı zamanda araştırma bulgularına göre katılımcı yaşlarının sosyal
medyada karşılaşılan uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik görüş
ifadelerine verilen cevaplar üzerinde farklılaşmaya neden olduğu belirlenmiştir.
Aziz ve Gürgen’in çalışmalarına göre uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına
başlamak belirli yaş aralıklarında yoğunluk gösterebilmektedir (42). Uyuşturucu ve
uyarıcı maddelerde olduğu gibi sosyal medya kullanımında da yaş faktörünün etkili
olması sosyal medyanın görüş üzerindeki etkililiği ile de alakalıdır. İnsanlar belirli yaş
aralıklarında dış faktörlerden etkilenmeye daha açıklardır (30). Ve bu aralıklarda
etkileşim kurdukları bir diğer sistemin – sanal dünyanın oluşturacağı etki de
yoğunluğunu arttıracaktır.
Katılımcılar “sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken
ya da etki altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.” ifadesine %12,3’ü “çok
sık”, %13,1’i “sıkça” ve %37,8’i “bazen” cevabını vermiştir. Katılımcıların sadece
%17,8’i “hiç” cevabını vererek uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altındayken çekilmiş fotoğraf ya da videoyla karşılaşmadığını belirtmiştir. Çalışmanın
yapılma nedeni açısından önemli olan bu bulgu kişilerin sosyal medya üzerinden
uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlarla karşılaştıkları ve sanal dünyada
uyuşturucu ve uyarıcı madde içeriği ile etkileşime geçtiklerini göstermektedir.
Yapılan Kruskal-Wallis analizine göre ise kişinin yaşı “ben aramasam da
uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla
57
karşılaşabiliyorum.” ifadesine verdikleri cevaplar üzerinde etkilidir ve bu ifadeye
katılımcıların sadece %30,5’i “hiç” cevabını vermiştir. Sosyal medyada vakit geçiren
bireylerin büyük bir çoğunluğu kendi istekleri dâhilinde ya da haricinde uyuşturucu ve
uyarıcı madde içerikli paylaşımlarla karşılaşmaktadırlar. Literatürde ise kişinin sosyal
medya ile etkileşim içerisinde bulunduğu süreçte kişilik yapısının etkilendiği (95) ve bu
süreçte uyuşturucu ve uyarıcı madde konulu paylaşımlar ile karşılaşabildiği
öğrenilmiştir. Bu sebeple sosyal medya üzerinde paylaşılan uyuşturucu ve uyarıcı
içerikli paylaşımlar kişiler üzerinde bir etki sağlamaktadır. Bunlara ek olarak kişinin
yaşına göre “uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu
paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesine verilen cevaplar
istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır (p<0,01). Literatürde belli
gelişimsel dönemlerde akran etkisinde kalma, bir grubun parçası olma ihtiyacı ve yanlış
rol model seçiminin kişi üzerindeki uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı açısından
risk faktörü oluşturduğu belirtilmektedir (11,39). Sosyal medya aracılığı ile kurulan
sanal dünyada karşılaşılan paylaşımlar ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan
insanlarla iletişime geçen bireylerin yaşlarına göre uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanan insanlara yönelik algıları değişebilmektedir.
Literatürde ebeveynlerin eğitim seviyesinin uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılığı açısından risk faktörü oluşturduğu ifade edilmektedir (13,18). Araştırma
kapsamında anne-baba eğitim seviyesinin kişinin sosyal medya platformlarında
karşılaştığı uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik düşüncelerini
etkileyip etkilemediğini öğrenmek amacıyla Kruskal-Wallis H Testi uygulanmıştır. Test
sonucunda baba eğitim seviyesinin, “sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu
ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan
madde ile ilgili merak uyandırıyor.” ve “sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde
ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.” ifadelerine verilen cevapları
sırasıyla p<0,05 ve p<0,01 seviyesinde farklılaştırdığı öğrenilmiştir. Anne eğitim
seviyesinin ise “ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya
etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ve ”Sosyal medyada uyuşturucu ve
uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım
yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.” ifadelerine verilen cevapları
sırasıyla p<0,05 ve p<0,01 seviyesinde farklılaştırdığı görülmüştür. Literatürde de elde
58
edilen bulgulara paralel bir şekilde ailenin eğitim seviyesinin kişi üzerinde risk faktörü
oluşturabileceğinden bahsedilmektedir (13). Aynı şekilde araştırma bulgularına göre
sosyal medya üzerinde karşılaşılan paylaşımlara güven ve merak, uyuşturucu ve uyarıcı
madde bağımlılığı ile birebir ilişkili risk faktörlerini etkilemektedir.
Elde edilen bulgularda anne-baba birlikteliği ile sosyal medyada karşılaşılan
uyuşturucu ve uyarıcı madde içeriklerine yönelik paylaşımlara yönelik ifadeler üzerinde
bir farklılaşma gözlemlenememiştir. Yapılan literatür araştırması sırasında karşılaşılan
kaynaklarda da buna yönelik bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak literatürde parçalanmış
ailenin uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına risk faktörü oluşturduğu
belirtilmektedir (39,60). Ailenin sosyal medya üzerinde karşılaşılan paylaşımlara
yönelik belirli bir etkisinin olmamasının sebebi aile birlikteliğinin sosyal medya
kullanım alışkanlıklarına etkisinin olmamasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Kişilerin yaşadıkları yerin “tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.”(p<0,05) ve
”uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.”(p<0,01) ifadelerine verilen cevaplar
üzerinde farklılık yarattığı öğrenilmiştir. Literatürde yapılan araştırmalarda da yaşanılan
yerin ve kiminle yaşandığının uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı kapsamında risk
faktörü oluşturabileceği öne sürülmektedir (6). Aynı şekilde kişilerin yaşamlarının
çoğunluğunu geçirdikleri yer de “sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı
madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”
(p<0,001), “tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek,
kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.”(p<0,05) ve “uyuşturucu ve uyarıcı
madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli
olduğunu düşünüyorum.”(p<0,05) ifadeleri üzerinde etkilidir. Kişilerin yaşadıkları
yerde olduğu gibi içinde yaşadıkları toplumun algısı da kişinin çevresindeki olayları ve
bireyleri değerlendirmesini etkilemektedir. Bireyin etkileşim içerisinde olduğu toplum,
kültür ve değerlerin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik tutumuna etkisi literatürde
de belirtilmektedir (36,39). Sosyal medya aracılığı ile iletişimin zaman ve mekân
sınırının kalkması kişilerin sadece fiziksel çevreleriyle değil sanal çevreleriyle de
iletişime geçebildikleri anlamına gelmektedir. Bireyler artık mahallelerinde, okullarında
ya da iş yerlerinde karşılaşabilecekleri riskli gruplara değil dünyanın her yerindeki riskli
59
etkilere maruz kalabilir hale gelmişlerdir. Kişilerin yaşadıkları yerin ve etkileşime
geçtiği kişilerin gerçek dünyada olduğu gibi sanal dünyada da karşılaştıkları kişileri
algılamaları üzerinde etkili olduğu öğrenilmiştir.
Kişilerin ailelerinin ortalama aylık gelirinin, ”tanınmış kişileri uyuşturucu ve
uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.”
İfadesi üzerinde istatistiksel anlamda farlılıklara sebep olduğu öğrenilmiştir. Kişilerin
ortalama aylık gelirinin “uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da
videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesi üzerinde
istatistiksel anlamda farlılıklara sebep olduğu öğrenilmiştir. Literatürde ekonomik
gelirin bağımlılık çalışmalarında kullanılan uyuşturucu ve uyarıcı madde türüne etkisine
odaklanılmaktadır (2). Elde edilen bu bulguların ailenin ortalama aylık gelirinin sosyal
medya kullanım sıklığı üzerinde p<0,001 düzeyinde, kişilerin ortalama aylık gelirinin
ise sosyal medya kullanma durumu üzerinde p<0,01 düzeyinde etki oluşturmasından
kaynaklandığı düşünülmektedir. Literatürde yapılan bir araştırmaya göre ise sosyal
medya platformlarının kullanımı ile gelir arasında doğrudan bir ilişki vardır (100).
Katılımcıların sosyal medya platformlarını kullanma durumlarına göre uyuşturucu
ve uyarıcı madde bağımlılığına yönelik görüşleri üzerinde etkili olup olmadığı ölçmek
için Mann-Whitney U testi uygulanmıştır. Uygulanan test sonucunda sosyal medya
platformlarını kullanmanın, “uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı
ve tehlikeli olmadığı düşünüyorum” ifadesi üzerinde p<0,05 düzeyinde etkili olduğu
gözlemlenmiştir. “sosyal medya platformlarını kullanıyor musunuz?” sorusuna “evet”
ve “hayır” cevabını verenlerin ortalamalarına bakıldığı zaman “evet” cevabını
verenlerin “hayır” cevabını verenlere göre ifadeye daha olumlu bir eğilim sergiledikleri
öğrenilmiştir. Sosyal medya kullanımının uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin etkileri
üzerine etkisi olumsuz yönde olmuştur.
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel
olacağımı düşünüyorum.” ifadesinin sosyal medya platformlarını kullananlarla
kullanmayanlar arasında p<0,01 düzeyinde anlamlı bir farklılık olduğu ve “evet”
cevabını verenlerin “hayır” cevabını verenlere göre daha negatif bir eğilim sergiledikleri
öğrenilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda sosyal medya kullanan kişilerin
uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin düşünülenden daha zararsız olduklarına sosyal medya
kullanmayanlara göre daha çok inansa da madde kötüye kullanımının bağımlılık
60
seviyesine geçmeden engellenebileceğini kullanmayanlara göre daha az inanmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.”
ifadesi ile sosyal medya platformlarını kullanma duruma arasında p<0,01 düzeyinde
anlamlı bir farklılık vardır ve “evet” cevabını verenlerin “hayır” cevabını verenlere göre
daha olumlu bir eğilim göstermektedir. Daha önceki verilerle karşılaştırıldığında sosyal
medya kullananların, kullanmayanlara göre uyuşturucu ve uyarıcı maddeler yönelik
daha olumlu bir tepkileri olduğu ancak bağımlı kişilere karşı daha olumsuz bir etkileri
olduğu görülmektedir. “İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere
ulaşabileceğimi düşünüyorum.” ifadesi ile sosyal medya platformlarını kullanma
duruma arasında p<0,05 düzeyinde anlamlı bir farklılık vardır. “Evet” cevabını veren
katılımcılar, “hayır” cevabını veren katılımcılara göre daha olumlu bir eğilim
göstermektedirler. Sosyal medya kullanıcıları uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri daha
erişilebilir bir noktada görmektedirler. Bunun sebebi sosyal medya üzerinden
karşılaştıkları madde kullanıcılarının üzerlerinde oluşturdukları etkiden
kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Elde edilen bulgulara göre sosyal medya platformlarında geçirilen sürenin
uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik görüşler üzerine bir etkisi yoktur. Ancak
belirlenen 5 sosyal medya platformunun kullanım sürelerine göre Kruskal-Wallis H
Testi uygulandığında Instagram ve YouTube ortalama kullanım sürelerinin belirli
görüşler üzerinde farklılık yarattığı öğrenilmiştir. Test bulgularına göre Instagram
kullanımı;
“uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”,
“uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı
düşünüyorum.”,
“insanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanabileceklerini düşünüyorum.”,
“uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel
olacağımı düşünüyorum.” ifadeleri üzerinde p<0,01 düzeyinde,
“eğer fırsat bulursam uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini denerim.” ifadesi
ile p<0,05 düzeyinde farklılık sağlamaktadır.
YouTube kullanım süreleri ise;
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”,
61
“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanabileceklerini düşünüyorum.”,
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında
daha popüler olacağımı düşünüyorum.”,
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi
düşünüyorum.” ifadeleri üzerinde p<0,05 düzeyinde farklılık sağlamaktadır. Elde
edilen bu veriler sosyal medya platformlarının kullanıcı kitlelerine göre kişiler üzerinde
farklı etkiler bıraktığını düşündürmektedir. Literatürde buna yönelik bir çalışmayla
karşılaşılmasa da İnstagram ve Youtube platformlarının; Facebook, Twitter ve Tumblr
platformuna göre daha farklı bir kitleye hitap ettiği ya da daha görsel içerikler üzerinde
odaklandığı için farklı etkiler bıraktığı tahmin edilmektedir.
Çalışma kapsamında sosyal medya platformlarını kullanırken karşılaşılan
uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımların, uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılığına yönelik görüşler üzerindeki etkisini belirlemek amacı ile sosyal medya
platformlarında ilgili içeriklere karşılaşma ve karşılaşılması halinde kaynak ile
iletişimin koparılıp koparılmadığını sorgulayan 3 ifade Spearman Korelasyonu ile
incelenmiştir ve anlamlı ilişki çıkan ifadeler yorumlanmıştır.
“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi
altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım. “ ifadesi ile;
“sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin
doğruluğuna güveniyorum.” ifadesi arasındaki korelasyon katsayısı 0,316’dır (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlarla karşılaşma oranı arttıkça, karşılaşılan
bilgilere olan güven de artmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan
insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon
katsayısı 0,236’dır (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf
düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile
karşılaşıldıkça, madde kullanan insanlara olan özen artmaktadır.
“Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim
sağlayabileceğime inanıyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,303’tür
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü
62
ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça,
maddelere yönelik ulaşılabilirlik düşüncesi artmaktadır.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren
fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,207’dir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, madde kullanan
madde kullanıcılarına yönelik olumsuz düşünce artmaktadır. Katılımcıların
kullanıcıların hem daha eğlenceli hem de dikkat çekmeye çalışan insanlar olarak
görmelerinin sebebinin karşılaşılan paylaşımların içeriklerinden kaynaklanıyor
olabileceği düşünülmektedir.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren
paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan
çıkarıyorum/engelliyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,286’dır
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü
ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, madde
kullanıcılar ile ilişkilerini kesme sıklıkları artmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,209’dur (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, maddelere yönelik
düşünceleri riskli anlamda pozitifleşmektedir.
“Bireylerin önemli günlerde (doğum günü, parti, yılbaşı, v.b.) uyuşturucu ve
uyarıcı maddeleri kullanmalarında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.” İfadesi ile
aralarındaki korelasyon katsayısı 0,242’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine
göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde
içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, madde kullanımının risklerine yönelik düşünceleri
riskli anlamda olumlu yönde değişmektedir.
“İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,315’tir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, sosyal medya
63
üzerinde olduğu gibi gerçek hayatta da uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik
ulaşılabilirlik düşüncesi artmaktadır.
“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren
paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadesi ile istatistiksel anlamda ilişkili görüş ifadeleri
ve ifadelerin yönleri, “sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanırken ya da etkisi altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”
ifadesi ile aynıdır. Kişilerin karşılaştıkları içerikler kendi istekleri dâhilinde ya da
haricinde olsun kişiler üzerinde aynı etkiyi bırakmaktadır. Bu sebeple içeriklerin
kaynaklarına yönelik kişilerin tepkileri önemli bir hal almaktadır. İçeriği paylaşan
kaynak ile ilişkinin sonlandırılması halinde kişilerin görüşlerinin nasıl etkilendiği ise
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren paylaşım
yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/ engelliyorum.”
ifadesi ile değerlendirilmiştir.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren
paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/
engelliyorum.” ifadesi ile istatistiksel düzeyde anlamlılık sağlayan ifadeler korelasyon
katsayıları ile birlikte aşağıda belirtildiği gibidir.
“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren
fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,297’dir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki kesildikçe, madde
kullanıcılarının dikkat çekmeye çalıştıkları düşüncesi azalmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ciddi sağlık sorunlarını hatta ölüme
yol açabileceğini düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,247’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü
ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki
kesildikçe, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin zararlarına yönelik düşünce olumlu yönde
eğilim göstermektedir.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının bireye, aileye ve topluma zarar
verdiğini düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü
64
ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki
kesildikçe, uyuşturucu ve uyarıcı bağımlılığının zararlarına yönelik düşünceler olumlu
yönde eğilim göstermektedir.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına başlandıktan sonra tekrar bırakmanın
çok zor olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,241’dir
(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü
ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki
kesildikçe, bağımlılığın kişi üzerine etkisine yönelik düşünce pozitif yönde artmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı olan bireylerin düzenli bir çalışma
yaşantılarının olmadığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı
0,262’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif
yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki
kesildikçe, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kişinin işlevselliği üzerine etkilerine
yönelik görüşler pozitif yönde artmaktadır.
“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılan ortamlarda bulunmak beni rahatsız
eder.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,254’tür (p<0,01). Korelasyon
katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu
ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki kesildikçe, riskli ortamlarda
bulunma isteği pozitif yönde azalmaktadır.
“Uyuşturucu maddelerin bilinenden daha tehlikeli ve zararlı olduklarını
düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir (p<0,01).
Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki kesildikçe,
uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin etkilerine yönelik düşünceler olumlu anlamda eğilim
göstermektedir.
Yapılan korelasyon analizi sonucunda uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli
paylaşımlarla isteyerek ya da istemeyerek karşılaşmanın maddelere ve bağımlılığa
yönelik görüş üzerinde risk faktörü oluşturduğu, karşılaşılan kaynaklarla iletişimin
kesilmesi durumunda ise risk faktörü oluşturan görüşlere katılımın azaldığı
gözlemlenmiştir.
65
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
1. Bu çalışmanın amacı üniversite 1. sınıf öğrencilerinde sosyal medya kullanım
alışkanlıklarının uyuşturucu ve uyarıcı madde ve bağımlılığa yönelik görüşler
üzerinde etkisini belirleyerek, değişen iletişim alışkanlıklarının madde bağımlılığı
sorunu üzerindeki payını belirlemektir.
2. Çalışma Niğde Ömer Halisdemir Üniversite 1. Sınıf öğrencileri arasından rastgele
seçilen 422 öğrencinin katılımıyla yapılmıştır.
3. Araştırma literatürün incelenmesi sonucunda hazırlanan demografik özellikler,
sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılığına yönelik sorular içeren bir anket soru kâğıdı aracılığı ile
yürütülmüştür.
4. Katılımcıların %52,4’ünün kadın, %47,6’sının erkek olup; katılımcıların cinsiyet
dağılımı normaldir ve yaş aralıkları yoğunlukla 18-22 (%92,9) arasında
toplanmıştır.
5. Sosyal medya kullanma durumlarının demografik özelliklerden etkilenip
etkilenmediğini belirlemek için yapılan analizde yaş, baba eğitim durumu, kişinin
aylık geliri etkili bulunmuştur.
6. Katılımcıların cinsiyetleri ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları
uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik görüşler neticesinde
erkeklerin kadınlara göre daha büyük risk faktörü altında olduğu öğrenilmiştir.
7. Katılımcıların yaşları ile paylaşımlara yönelik görüşler üzerine yapılan
incelemede ise yaş faktörünün paylaşımlar ile karşılaşma ve özenme anlamında
etkili olduğu öğrenilmiştir.
8. Katılımcıların anne-baba eğitim durumlarının ise merak ve güvenilirlik açısından
görüşler üzerinde etkili olduğu öğrenilmiştir.
9. Kişilerin yaşadıkları yerlerin ve yaşamlarının çoğunluğunun geçtiği yerlerin
paylaşımlara yönelik görüşleri üzerinde etkili olduğu, gerçek dünyada içerisinde
bulunulan çevrenin sanal dünyada ki görüşler üzerinde etkili olduğu
belirlenmiştir.
10. Kişilerin ve ailelerinin ortalama aylık gelirlerinin merak ve özendirme boyutunda
görüşleri üzerinde etkisi olduğu öğrenilmiştir.
66
11. Katılımcıların sosyal medya kullanma maddelerin içeriği, etkileri, bağımlı kişiler
ve maddenin ulaşılabilirliği üzerine etkili olduğu öğrenilmiştir.
12. Sosyal medya kullanım sıklıkları üzerine yapılan incelemede sosyal medya
platformlarında geçirilen sürenin anlamlı olarak görüşler üzerinde etkili olmadığı
ancak belirli sosyal medya platformlarının belirli görüşleri etkilediği
öğrenilmiştir.
13. Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlar ile karşılaşma
durumunun isteğe bağlı olup olmaması, uyuşturucu ve uyarıcı madde
bağımlılığına yönelik görüşleri benzer şekilde etkileyerek risk faktörü
oluşturmaktadır.
14. Kişilerin uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımların kaynağı ile ilişkisini
kesmesi ile ilişkili ifadeler incelenmiştir. Sonuçlar genel anlamda olumlu yönde
olsa da çelişkili sonuçların ortaya çıktığı görülmüştür. Bu nokta da kişilerin
fiziksel ve sanal dünyada kurdukları ilişkiler üzerine derinlemesine yapılacak bir
çalışma ile çelişkinin sebebinin öğrenileceği düşünülmektedir.
15. Bağımlılık ile mücadele sürecinde aileleri, eğitmenleri ve kişileri; akran çevresi,
toplum ve sosyal çevre konusunda incelerken ve bilgilendirirken, risk altındaki
grubun veya kişinin parçası olabileceği sanal dünyanın da değerlendirme ve
bilgilendirme sürecine dâhil edilmesi gerektiği önerilmektedir.
16. Madde bağımlılığı ile mücadele alanında çalışan meslek uzmanlarının kişiler arası
iletişimde sosyal medya faktörünün etkileri konusunda bilgilendirilmesi ile
koruyucu, önleyici ve tedavi edici çalışmalarda ve sosyal uyum sürecinde
danışanlara yol göstermeleri konusunda yardımcı olacağı düşünülmektedir.
67
KAYNAKLAR
1. TDK. Bağımlılık. Erişim: (http://sozluk.gov.tr/) Erişim tarihi: 10.02.2019
2. Uzbay T. Madde bağımlılığı. Meslek İçi Eğitim Dergisi, 2009; 21:5-15.
3. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu. Ankara, 2018.
4. Uğurlu TT, Şengül CB ve Şengül C. Bağımlılık psikofarmakolojisi. Psikiyatrife Güncel Yaklaşımlar, 2012; 4(1): 37-50.
5. Polat G. Madde bağımlılığı tedavisinde sosyal hizmet mesleği. Okmeydanı Tıp Dergisi, 2014; 30(2):143-148.
6. Bahar A. Uyuşturucu madde kullanımının nedenleri ve bağımlılık oluşum sürecinde iletişimsel yaklaşımların rolü ve önemi: polis kayıtları üzerinden olgusal bir araştırma. Istanbul University Journal of Communication Sciences, 2018; 55:1-36.
7. Kulaksızoğlu A. Ergenlik Psikolojisi. 3. Baskı, İstanbul:Remzi Kitapevi, 1999.
8. Kemp S. 2018 digital yearbook: global overview. Erişim: (https://www.slideshare.net/wearesocial/2018-digital-yearbook-86862930?qid=ff74b800-a7ff-4da4-8746-d1f334113d16&v=&b=&from_search=1) 2018. Erişim tarihi: 10.10.2018
9. Bell H ve Tang NKH. The effectiveness of commercial internet web sites: user's perspective. Internet Research, 1998; 8(3):219-228.
10. Babaoğlu AN. Uyuşturucu ve Tarihi. 1. Baskı, Ankara: Kaynak Yayınları, 1997.
11. Köknel Ö. Bağımlılık- Alkol ve Madde Bağımlılığı, İstanbul: Altın Kitap Yayınevi, 1998.
12. Npistanbul. Bağımlılık türleri. Erişim: (https://npistanbul.com/amatem/bagimlilik-turleri.) Erişim tarihi: 03.11.2018
13. Öztürk YE, Kırlıoğlu M ve Kıraç R. Alkol ve madde bağımlılığında risk faktörleri. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 2015; 18(2):97-118.
14. Kutlu Ö, Örselli E ve Babahanoğlu V. Türkiye’de gençlerin uyuşturucu madde politikaları hakkında düşünceleri. Gençlik Araştırmaları Dergisi, 2017; 5(1):125-149.
15. T.C. Dışişleri Bakanlığı. Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadelesi. Erişim: (http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-uyusturucu-ile-mucadelesi.tr.mfa.) Erişim tarihi: 24.04.2019
16. American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (DSM-5). American Psychiatric Pub, 2013
17. Yeşilay. Bağımlılık nedir. Erişim: (https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/bagimlilik-nedir.) Erişim tarihi: 10.02.2019
18. Ulukoca N, Gökgöz Ş ve Karakoç A. Kırklareli üniversitesi öğrencileri arasında sigara, alkol ve madde kullanım sıklığı. Fırat Tıp Dergisi, 2013; 18(4):230-234.
19. United Nations Office on Drugs and Crime. World drug report 2018: executive summary. United Nations: Austria, 2018.
68
20. European Monitoring Centre fro Drugs and Drug Addiction. European drug report: trends and developments. Luxembourg:European Union, 2018.
21. Acar H. Türkiye'nin ulusal gençlik politikası nasıl yapılandırılmalıdır. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 2008; 5(1):1-20.
22. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. Hakkımızda. Erişim: (http://www.narkotik.pol.tr/narkotik-suclarla-mucadele-daire-baskanligi-hakkinda#.) Erişim tarihi: 25.09.2018.
23. Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu. 2018-2013 Türkiye uyuşturucu ile mücadele ulusal strateji belgesi ve eylem planı. Ankara:Artı6 Medya Tanıtım Matbaa, 2018.
24. Ramo D. Developmental models of substance abuse relapse. Doctoral Dissertation, San Diego, State University, San Diego, 2008.
25. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Madde Bağımlılığı ile Mücadele Öğretmen Eğitimi El Kitabı. Ankara: Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü, 2012.
26. Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi. Amatem nedir?. Erişim: (https://samsunrshh.saglik.gov.tr/TR,221096/amatem-nedir-.html.) Erişim tarihi: 01.05.2019
27. İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Çematem Polikliniği. Erişim: (https://erenkoyruhsinireah.saglik.gov.tr/TR,87316/cematem-poliklinigi.html.) Erişim tarihi: 04.27.2019
28. Özbay Y, Yılmaz S, Büyüköztürk Ş, Aliyev R, Tomar İH, Eşici H, Yancar C ve Akyılmaz FD. Madde bağımlılığı: temiz bir yaşam için bireyin güçlendirilmesi. Addicta: The Turkish Journal on Addiction, 2018; 5:81-130.
29. Beauvis F, Chaves EL, Oetting ER, Deffenbacher JL ve Cornell GR. Drug use, violence and victimization among white American, Mexican American, and American Indian dropouts, students with academic problems, and students in good academic standing. Journal of Counseling Psychology, 1996; 43(3):292-299.
30. Moon D, Hetch ML, Jackson KM ve Spellers RE. Ethnic and gender differences and similarities in adolescent drug use and refusals of drug offers. Substance Use and Misuse, 1999; 34(8):1059-1083.
31. Kalyoncu A. Plastik Düşler. 1: Basım, İstanbul: Kapitla Yayınları, 2010.
32. Fisher GL ve Roget NA. Encyclopedia of Substance Abuse Prevention, Treatmen, & Recovery, USA:Sage Publications, 2009:The Biopsychosocial Model
33. Erci B. Lise öğrencilerinde madde bağımlılığı ve etkileyen ailesel faktörler. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokul Dergisi, 1999; 2(1):83-94.
34. Ögel K. Madde kullanım bozuklukları epidemiyolojisi. Türkiye Klinikleri J Int Med Sci, 2005; 1(47):61-64.
35. Griffin KW ve Botvin GJ. Evidence-based interventions for preventing sunstance usa disorders in adolescents. Chinld Adolesc Psychiatr Clin N Am, 2010; 19(3):505-526.
36. Başkurt İ. Gençlik, madde bağımlılığı ve korunma yolları. İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2003; 8: 73-114.
37. Alikaşifoğlu M ve Ercan O. Ergenlerde madde kullanımı. Türk Pediatri Arşivi, 2002; 37:66-73.
69
38. Minuchin S. Families and Family Therapy, USA: Harvard University Press, 1974.
39. Avcı M. Ergenlikte toplumsal uyum sorunları. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2006; 7:39-64.
40. Yeşilay, Uyuşturucu Özgürlüğün Sonu, İstanbul: Kültür Sanat Basımevi, 2016.
41. Bağımlılıkla Mücadele Merkezi. Madde bağımlılığı ile mücadele.. Erişim: (https://www.avrasya.edu.tr/wp-content/uploads/sites/80/2016/02/Madde-Ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ile-M%C3%BCcadele.pdf.) 2016. Erişim tarihi: 10.02.2019
42. Aziz Y ve Gürgen F. Güneydoğu anadolu bölgesinde ergenlerde uçucu madde kullanım özellikleri. Bağımlılık Dergisi, 2004; 5(2):28-34.
43. Türkcan A. Türkiye'de madde kullananların profili: Hastane verilerinin incelenmesi. Düşünen Adam, 1998; 5(1):29-34.
44. Nebioğlu M, Yalnız H, Güven FM ve Geçici Ö. Opiyat bağımlılarında diğer maddelerin kullanımı ve sosyodemografik özellikler ile ilişkisi. TAF Preventive Medicine Bulletin, 2013; 12(1):35-42.
45. Önal A, Ögel K ve Eke C. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtileri bulunan öğrencilerde madde kullanımı ve aile özellikleri üstüne kitlesel bir çalışma. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2011; 21(3):225-231.
46. Yalçın M, Eşsizoğlu A, Akkoç H, Yaşan A ve Gürgen F. Dicle üniversitesi öğrencilerinde madde kullanımını belirleyen risk faktörleri. Klinik Psikiyatri,2009; 12:125-133.
47. Bulut M, Savaş HA, Cansel N, Selek S, Kap Ö, Yumru M ve Vırıt O. Gaziantep üniversitesi alkol ve madde kullanım bozuklukları birimine başvuran hastaların sosyodemografik özellikleri. Bağımlılık Dergisi, 2006; 7(2):65-70.
48. Yüncü Z, Aydın C, Coşkunol H, Altıntoprak E ve Bayram AT. Çocuk ve ergenlere yönelik bir bağımlılık merkezine iki yıl süresince başvuran olguların sosyodemografik değerlendirilmesi. Bağımlılık Dergisi, 2006; 47(4):225-234.
49. Zorlu N, Türk H, Manavgat Aİ, Karadaş B ve Gülseren Ş. Denetimli serbestlik uygulaması kapsamında başvuran hastalarda sosyodemografik, klinik özelliklerin ve alkol kullanım bozukluğu sıklığının geriye dönük değerlendirmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2011; 12:253-257.
50. Karaçam Ö. Madde bağımlılığı san'ata katkıda bulunabilir mi?. New/Yeni Symposium Journal, 2010; 48(3):163-165.
51. Emeç H ve Gülay E. Alkol tüketimi ve sosyo-demografik değişkenlerin alkol tüketimi üzerine etkisi. Ekonomik Yaklaşım, 2008; 19(68):115-134.
52. Evren C ve Ögel K. Alkol ve madde bağımlılarında dissosyatif belirtiler ve çocukluk çağı travması, depresyon, anksiyete ve alkol/madde kullanımı ile ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2003; 4:30-37.
53. Ögel K, Taner S, Eke C ve Bilge E. İstanbul'da öğrencilerinde riskli davranışlar araştırması. İstanbul:Yeniden Yayın No:6, 2005.
54. Aksoy A ve Ögel K. Sokakta yaşayan çocuklarda kendine zarar verme davranışı ve madde kullanımı. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2005; 6:163-169.
70
55. Erdem G, Eke C, Ögel K ve Taner S. Lise öğrencilerinde arkadaş özellikleri ve madde kullanımı. Bağımlılık Dergisi, 2006; 7(3):111-116.
56. Lindberg L, Boggers S ve Williams S. Multiple threats: the co-occurence of teen health risk behaviors. Urban Institution, 2000: Vol.January,21.
57. Taşçı Z, Atan Ş, Durmaz N, Erkuş H ve Sevil Ü. Kız meslek lisesi öğrencilerinde madde kullanma durumları. Bağımlılık Dergisi, 2005; 6(3):122-128.
58. Gümüş İ, Kurt M, Ermurat DG ve Feyatörbay E. Lise öğrencilerinin madde bağımlılığı konusunda bilgi, tutum ve davranış düzeylerinin belirlenmesi ( erzurum örneği). Ekev Akademi Dergisi, 2011; 48:312-334.
59. Kızmaz Z ve Çevik M. Madde bağımlılığıyla mücadelede inanç odaklı yaklaşım: kardelen rehabilitasyon merkezi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016; 26(2):313-335.
60. Bülbül K ve Odacı H. Lise öğrencilerinde umutsuzluk, bağlanma stili ve aile yapısının madde kullanma eğilimini yordama gücü. Klinik Psikiyatri, 2018; 21:360-369.
61. Vural BA. Bilgi İletişim Teknolojileri ve Yansımaları. Ankara: Nobel Yayınları, 2006:190.
62. Karaçor S. Reklam İletişimi İnternet ve Gazete Reklamlarının Etkilerine Yönelik Bir Araştırma. 1. Baskı, Konya: Çizgi Kitapevi Yayınları, 2007:47.
63. Gülerarslan A. İzleyici Reklamla Ne Yapar İnternet Reklamlarına Yönelik Kullanım ve Motivasyonlar. 1. Baskı, Konya: Tablet Kitapevi, 2011:166.
64. Aziz A. İletişime Giriş. 5. Baskı, İstanbul: Aksu Kitapevi, 2008:71-73.
65. Şeker TB. İnternet ve Bilgi Açığı. 1. Baskı, Konya: Çizgi Kitapevi, 2005:67.
66. Irak D ve Yazıcıoğlu O. Türkiye ve Sosyal Medya. 2. Baskı, İstanbul: Okuyan Us, 2012: Türkiye’de Sosyal Medyanın Tarihi.
67. Souter D. The role of information and communication technologies in democratic development. Camford, 1999; 1(5):405-417.
68. Neumann M, O'Murchu I, Breslin J, Decker S, Hogan D ve MacDonaill C. Semantic social network protal for collaborative online communities. European Industrial Training, 2005; 29(6):472-487.
69. Yengin D. Yeni Medya ve.... 1. Basım, İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınevi, 2012.
70. Sayımer İ. Sanal Ortamda Halkla İlişkiler. Beta Yayınları: İstanbul, 2008.
71. Sütçü CS. Sosyal Medya'ya Girilmeden Önce Bilinmesi Gerekenler. Yengin D. Yeni Medya ve..., İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınevi, 2012:84-89.
72. Dilmen NE. Yeni medya kavramı çerçevesinde internet günlükleri-bloglar ve gazeteciliğe yansımaları. Marmara İletişim Dergisi, 2007; 12:113-122.
73. Pavlik JV. New Media Technology: Cultural and Commercial Perspectives. USA: Allyn and Bacon, 1996.
74. Vural BA ve Bat M. Yeni bir iletişim ortamı olarak sosyal medya: ege üniversitesi iletişim fakültesine yönelik bir çalışma. Journal of Yasar University, 2010; 20(5):3348‐3382.
71
75. Karahisar T. Dijital nesil, dijital iletişim ve dijitalleşen (!) Türkçe. Online Academic Journal of Information Technology(Electronic Journal), 2013; 4(12):71-83.
76. Peltekoğlu FB. Sosyal Medya Sosyal Değişim. Özgen E ve Kara T. Sosyal Medya Akademi, İstanbul: Beta Yayınları, 2012:4.
77. Çakır H ve Topçu H. Bir iletişim dili olarak internet. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2005; 19:71-96.
78. Bozarth J. Social Media for Trainers. San Francisco: Pfeiffer Publish, 2012.
79. Özgen E ve Kara T. Sosyal Medya Akademi. 1. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2012.
80. Akar E. Sosyal Medya Pazarlaması: Sosyal Webde Pazarlama Stratejileri, Ankara: Elif Yayınevi, 2010.
81. Aslan P. Halkla İlişkilerde Yeni Eğilimler: Sosyal Medya. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2011.
82. Parker KR ve Chao JT. Wiki as a teaching tool. Interdisciplinary Journal of Knowledge and Learning Objects, 2007; 3:57-72.
83. Bothma T, Cosijn E, Fourie I ve Cecilia P. Navigating Information Literacy: Your Information Society Survival Toolkit. 3. Baskı, Capetown: Pearson Education, 2011.
84. Öztürk MF ve Talas M. Sosyal medya ve eğitim etkileşimi. Journal of World of Turks, 2015; 7(1):101-120.
85. Edosomwan SO, Prakasan SK, Kouame D, Watson J ve Seymour T. The history of social media and its impact of business. The Journal of Applied Management & Entrepreneurship, 2011; 16(3):79-91.
86. Boyd DM ve Ellison NB. Social network sites: definition, history and scholarship. Journal of Computer-Mediated Communication, 2008; 13:210-230.
87. Travers J ve Milgram S. An experiment study of small world problem. Sciometry, 1969; 32(4):425-443.
88. Seymour T, Frantsvog D ve Kumar S. History of Search Engines. International Journal of Management & Information Systems, 2011; 15(4):47-58.
89. Solmaz B, Tekin G, Herzem Z ve Demir M. İnternet ve sosyal medya kullanımı üzerine bir uygulama. Selçuk İletişim, 2013; 7(4):23-32.
90. Wang SS, Moon SI, Kwon KH, Evans CA ve Stefanone MA. Face off: implications of visual cues on initiating friendship on facebook. Computer in Human Behavior, 2010; 26:226-234.
91. Trenaman J M ve McQuail D. Television and the Political Image. London: Methuen, 1961.
92. Telli A. Mısır devrimi'nde sosyal medyanın rolü. Bilgi Strateji, 2012; 4(7):65-91.
93. Karagülle AE ve Çaycı B. Ağ toplumunda sosyalleşme ve yabancılaşma. The Turkish Online Journal of Desing, Art and Communication – TOJDAC( Electronic Journal), 2014; 4(1):1-9.
94. Yılmaz G. «Kapitelizmde zaman-mekân sıkışması. Çalışma ve Toplum, 2008; 2(17):155-172.
95. Acun R. Her dem yeniden doğmak: online sosyal ağlar ve kimlik. Milli Folklor, 2011; 89:66-77.
72
96. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi. Öğrenci sayıları. Erişim: (http://www.ohu.edu.tr/oidb/sayfa/ogrenci-sayilari.) Erişim tarihi: 24.11.2018.
97. SPSS Inc. SPSS for Windows. Version 25.0, Chicago: SPSS Inc., 2017
98. Alemdaroğlu A ve Demirtaş N. Mynet'te erkeklik halleri. Toplum ve Bilim, 2004; 101:206-225.
99. Polat N. Sanal dünyada duygusal doyum. İletişim, 2002; 16:93-117.
100. Doğan S ve Türkmen HH. Üniversite tanıtım araçlarının adayların tercihlerine etkisini ölçmeye yönelik bir araştırma: niğde ömer halidemir üniversitesi örneği. Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018; 11(1):49-64.
73
EKLER
EK-1: Etik Kurul İzni
74
EK-2: Araştırma Kurulu Onay Yazısı
75
EK-3: Tez Başlığı Değişikliği Kabul Yazısı
76
EK-4: Anket Soru Kâğıdı
Sosyal Medyanın Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere ve Bağımlılığa Yönelik Görüşe
Etkisi
AÇIKLAMA: Bu anket; sosyal medyanın, uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ve bağımlılık
konusunda etkilerini ölçmek amacında olan akademik bir çalışma için hazırlanmıştır.
Araştırmamız öğretimsel bir çalışma olup vereceğiniz cevaplar araştırmamızın
geçerliliğini etkileyecektir. Bu ankette kimlik bilgileriniz alınmayacaktır. Verdiğiniz
kişisel bilgilerinizin başka hiçbir kişi, kurum ve kuruluşla paylaşılmayacağını taahhüt
ederim.
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.
Asena Merve TÜRKMEN
Çukurova Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler
Enstitüsü, Bağımlılık ABD
Yüksek Lisans Öğrencisi
1-Cinsiyetiniz: Erkek ( ) Kadın( ) Diğer ( )
2-Yaşınız: 17- 19 yaş( ) 20-22 yaş( ) 23 ve üstü( )
3-Babanızın öğrenim durumu:
a)Okur-yazar değil ( ) b)İlkokul ( ) c)Ortaokul ( ) d)Lise ( ) e)Üniversite ( )
4-Annenizin öğrenim durumu:
a)Okur-yazar değil ( ) b)İlkokul ( ) c)Ortaokul ( ) d)Lise ( ) e)Üniversite ( )
5- Aşağıdakilerden hangisi ailenizi tanımlamaktadır?
a) ( ) Anne-baba birlikte yasıyor.
b) ( ) Anne-baba ayrı yaşıyor.
c) ( ) Anne vefat etti, baba yasıyor.
B ( ) Baba vefat etti, anne yasıyor.
d) ( ) Anne-baba vefat etti.
6- Aşağıdakilerden hangisi sizin durumunuzu tanımlamaktadır?
a) ( ) Ailemle birlikte kalıyorum.
b) ( ) Öğrenci yurdu kalıyorum.
77
c) ( ) Başka bir aile yanında kalıyorum.
d) ( ) Öğrenci evinde kalıyorum.
e) ( ) Akraba yanında kalıyorum.
f) ( ) Tek yaşıyorum.
g) ( ) Diğer (Belirtiniz)……………………………….
7- Yaşantınızın büyük çoğunluğunu aşağıdakilerden hangisinde geçirdiniz?
a) Köy
b) Kasaba
c) İlçe
d) Şehir
e) Diğer (Belirtiniz)………………
8- Aşağıdakilerden hangisi ailenizin ortalama aylık gelirini kapsamaktadır?
a) ( )0 - 1000 TL
b) ( )1001- 2000 TL
c) ( )2001- 3000 TL
d) ( )3001- 4000 TL
e) ( ) 4001- 5000 TL
f) ( )5001 ve üstü
9- Aşağıdakilerden hangisi sizin ortalama aylık gelirinizi kapsamaktadır.
a) ( ) 0-300 TL
b) ( ) 301- 600 TL
c) ( ) 601- 900 TL
d) ( ) 901- 1200 TL
e) ( ) 1201 ve üstü
10- Daha önce uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden herhangi birini denediniz mi?
Cevabınız evet ise türünü/türlerini belirtiniz.
a) ( ) Evet ………………………….
b) ( ) Hayır
78
11- Sosyal Medya Platformlarını Kullanıyor musunuz?
a) ( ) Evet
b) ( ) Hayır
Cevabınız “Hayır” ise 28. sorudan devam ediniz.
12-Sosyal Medyanızı ne sıklıkla kullanıyorsunuz;
a) ( ) Her gün
b) ( ) Haftada en az 3 gün
c) ( ) Haftada en az 1 gün
d) ( ) Ayda 1 defa
13-Sosyal medya hesaplarında ortalama gün içerisinde ne kadar vakit
geçiriyorsunuz? Aşağıdakilerden size uygun olanları (X) işareti ile işaretleyiniz
Sosyal Medya Aracı 0-1 saat 2-3 saat 4-5 saat 5 saatten daha
Facebook Twitter İnstagram Youtube Tumblr Diğer(Belirtiniz)…………………..
14-İlk defa kaç yaşında uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını ya da etkisini
içeren bir paylaşım gördünüz?
a) 10 ve altı
b) 11-15
c) 16-20
d) 21 ve üzeri
79
Aşağıdakilerden size uygun olanları (X) işareti ile işaretleyiniz
Çok
Sık
Sık
ça
Baz
en
Nad
iren
Hiç
15 Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.
16 Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.
17 Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.
18 Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.
19 Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.
20 Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.
21 Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.
22 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.
23 Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim sağlayabileceğime inanıyorum.
24 Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.
25 Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/engelliyorum.
80
Aşağıdakilerden size uygun olanları (X) işareti ile işaretleyiniz
Kes
inli
kle
K
atıl
ıyor
um
Kat
ılıy
orum
Ne
Kat
ılıy
oru
m
Ne
Kat
ılm
ıyor
um
Kat
ılm
ıyor
um
Kes
inli
kle
K
atıl
mıy
oru
m
26 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.
27 İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanabileceklerini düşünüyorum
28 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı düşünüyorum.
29 Eğer fırsat bulursam uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini denerim.
30 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında daha popüler olacağımı düşünüyorum.
31 İnsanların mutsuz oldukları zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanmalarında sorun olmadığını düşünüyorum.
32 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişimim olsa daha mutlu bir insan olacağımı düşünüyorum.
33 Bireylerin önemli günlerde (doğum günü, parti, yılbaşı, v.b.) uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanmalarında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.
34 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi düşünüyorum.
35 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel olacağımı düşünüyorum.
36 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.
37 İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi düşünüyorum.
81
38 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan insanların topluma zarar verdiğini düşünüyorum.
39 Zararlı olmayan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler olduğunu düşünüyorum.
40 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik getirilen yasakların kişi haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum.
41 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ciddi sağlık sorunlarını hatta ölüme yol açabileceğini düşünüyorum.
42 Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının bireye, aileye ve topluma zarar verdiğini düşünüyorum.
43 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına başlandıktan sonra tekrar bırakmanın çok zor olduğunu düşünüyorum.
44 Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı olan bireylerin düzenli bir çalışma yaşantılarının olmadığını düşünüyorum.
45 Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlısı olan bireylerin mutlu olduklarına inanmıyorum.
46 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan bireylerin toplum tarafından dışlandığını düşünüyorum.
47 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılan ortamlarda bulunmak beni rahatsız eder.
48 Uyuşturucu maddelerin bilinenden daha tehlikeli ve zararlı olduklarını düşünüyorum.
82
ÖZGEÇMİŞ
Asena Merve TÜRKMEN, 1995 yılında Niğde’de doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise
eğitimini Niğde’de tamamladıktan sonra 2017 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal
Hizmet bölümünden mezun olmuştur. Lisans eğitimi sürecinde Sosyal Hizmet
Merkezinde, TEGV’de, huzurevinde ve farklı LGBT+ organizasyonlarında staj yaparak
farklı dezavantajlı gruplar ile çalışmıştır. Ankara Üniversitesindeki eğitimi sürecinde bir
dönem süresi ile Ljubljana Üniversitesinde Erasmus kapsamında eğitim görmüştür.
2017 yılında Çukurova Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Bağımlılık
Anabilim Dalında lisansüstü eğitimine başlamıştır.