sosyal medyanin uyuŞturucu ve uyarici maddelere ve

94
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ BAĞIMLILIK VE ADLİ BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BAĞIMLILIK ANABİLİM DALI SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE BAĞIMLILIĞA YÖNELİK GÖRÜŞE ETKİSİ Asena Merve TÜRKMEN BAĞIMLILIK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ TEZ DANIŞMANLARI Prof. Dr. Necmi ÇEKİN Doç. Dr. Gonca POLAT Adana-2019

Upload: others

Post on 26-Oct-2021

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

i

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ BAĞIMLILIK VE ADLİ BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BAĞIMLILIK ANABİLİM DALI

SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE BAĞIMLILIĞA YÖNELİK GÖRÜŞE

ETKİSİ

Asena Merve TÜRKMEN

BAĞIMLILIK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ DANIŞMANLARI Prof. Dr. Necmi ÇEKİN Doç. Dr. Gonca POLAT

Adana-2019

Page 2: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

i

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ BAĞIMLILIK VE ADLİ BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BAĞIMLILIK ANABİLİM DALI

SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE BAĞIMLILIĞA YÖNELİK GÖRÜŞE

ETKİSİ

Asena Merve TÜRKMEN

BAĞIMLILIK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ DANIŞMANLARI Prof. Dr. Necmi ÇEKİN Doç. Dr. Gonca POLAT

Bu tez Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından SYL-2018-11018 No’lu proje ile desteklenmiştir.

Adana-2019

Page 3: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

ii

KABUL VE ONAY

Page 4: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

iii

ETİK BEYANI

Page 5: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

iv

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans eğitimim boyunca yardımlarını ve desteğini esirgemeyen, her türlü

hatamı anlayışla ve sabırla karşılayan değerli danışmanım Prof. Dr. Necmi ÇEKİN’e,

Eğitim hayatımın lisans döneminde ve yüksek lisans döneminde öğrencisi

olmaktan mutluluk duyduğum, desteğini, yardımını ve motive edici tavrını hep arkamda

hissettiğim 2. danışmanım Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal

Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gonca POLAT’a,

Tez yazım sürecinde her daim destek veren hocalarım Ankara Üniversitesi Sağlık

Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Araştırma Görevlisi Erdinç KALAYCI’ya ve

Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim

Dalı Araştırma Görevlisi Yiğit İLTAŞ’a,

SYL-2018-11018 no’lu proje aracılığıyla bu çalışmaya destek veren Bilimsel

Araştırma Projeleri Birimi’ne,

Çalışmaya katkılarından dolayı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

Rektörlüğü’ne ve çalışmaya katılan 1. sınıf öğrencilerine,

Kendi başarılarıyla bana örnek olan, her zaman sevgilerini üzerimde hissettiğim

ablalarım Arş. Gör. Ayten Kübra YAGIZ ve Dr. Ayça Esra TÜRKMEN’e

Hayatımdaki her alanda olduğu gibi eğitim hayatımda da her türlü kararımı maddi

ve manevi olarak destekleyen sevgili anne ve babam, Hilal TÜRKMEN ve Hasan

Hüseyin TÜRKMEN’e teşekkür ederim.

Page 6: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

v

İÇİNDEKİLER

Sayfa No:

KABUL VE ONAY ......................................................................................................... ii 

ETİK BEYANI ............................................................................................................... iii 

TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iv 

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... v 

ŞEKİLLER DİZİNİ ...................................................................................................... vii 

TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................... viii 

SİMGELERE VE KISALTMALAR ........................................................................... ix 

ÖZET ............................................................................................................................... x 

ABSTRACT .................................................................................................................... xi 

1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 

2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 3 

2.1. Bağımlılık .............................................................................................................. 3 

2.2. Madde Bağımlılığı ................................................................................................. 4 

2.2.1. Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar ................................................................ 6 

2.2.2. Madde Bağımlılığının Risk Faktörleri ......................................................... 9 

2.2.2.1. Yaş ................................................................................................. 12 

2.2.2.2. Eğitim ............................................................................................ 13 

2.2.2.3. Cinsiyet ......................................................................................... 13 

2.2.2.4. Medeni Durum .............................................................................. 14 

2.2.2.5. Mesleki Durum .............................................................................. 14 

2.2.2.6. Yaşanılan Yer ................................................................................ 15 

2.2.2.7. Gelişim Dönemleri ........................................................................ 16 

2.2.2.8. Arkadaş Çevresi ve Grup Faktörü ................................................. 16 

2.2.2.9. Din ................................................................................................. 17 

2.2.2.10. Aile .............................................................................................. 18 

2.2.2.11. Sosyal Medya .............................................................................. 19 

2.2.3. İnternet ....................................................................................................... 19 

2.2.4. Geleneksel ve Yeni Medya Farkı ............................................................... 21 

2.2.5. Sosyal medya ............................................................................................. 22 

Page 7: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

vi

3. GEREÇ ve YÖNTEM .............................................................................................. 30 

4. BULGULAR .............................................................................................................. 31 

4.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular ....................... 31 

4.2. Katılımcıların Sosyal Medyaya ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik

Görüş İfadelerine Verdikleri Cevapların Frekansları. ......................................... 34 

4.3. Demografik Özellikler ve Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları İlişkisi

Üzerine Bulgular .................................................................................................. 36 

4.4. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanma Durumları ve

Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine

Yönelik Bulgular .................................................................................................. 46 

4.5. Spearman Korelasyon Testi ................................................................................. 50 

5. TARTIŞMA ............................................................................................................... 55 

6. SONUÇ ve ÖNERİLER ........................................................................................... 65 

KAYNAKLAR .............................................................................................................. 67 

EKLER .......................................................................................................................... 73 

EK-1: Etik Kurul İzni ................................................................................................. 73 

EK-2: Araştırma Kurulu Onay Yazısı ........................................................................ 74 

EK-3: Tez Başlığı Değişikliği Kabul Yazısı ............................................................... 75 

EK-4: Anket Soru Kâğıdı ........................................................................................... 76 

ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 82 

Page 8: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

vii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil No: Sayfa No:

Şekil 1. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu Yıllara ve Maddelere Göre Şüpheli Sayısı. .............................. 6 

Şekil 2. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu - 2017 Yılı Madde Kullanımına Başlama Yaşları. ................. 12 

Şekil 3. Belirli Sosyal Medya Araçlarının Kuruluş Tarihleri. ................................................................... 25 

Şekil 4. 2018 Yılı Facebook Kullanıcıları Yaş Dağılımı. .......................................................................... 28 

Page 9: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

viii

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo No: Sayfa No:

Tablo 1. Çalışmaya Katılanların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı. ........................................................... 31 

Tablo 2. Çalışmaya Katılanların Yaş Dağılımı. .................................................................................... 31 

Tablo 3. Çalışmaya Katılanların Baba Eğitim Seviyeleri Dağılımı. ...................................................... 31 

Tablo 4. Çalışmaya Katılanların Anne Eğitim Seviyeleri Dağılımı. ..................................................... 32 

Tablo 5. Çalışmaya Katılanların Anne-Baba Birliktelik Durum Dağılımı. ........................................... 32 

Tablo 6. Çalışmaya Katılanların Yaşadıkları Yerlerin Dağılımı. .......................................................... 33 

Tablo 7. Çalışmaya Katılanların Yaşamlarının Çoğunluğunu Geçirdikleri Yerlerin Dağılımı. ............ 33 

Tablo 8. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Ortalama Aylık Gelir Dağılımı .......................... 33 

Tablo 9. Çalışmaya Katılanların Ortalama Aylık Gelir Dağılımı. ......................................................... 34 

Tablo 10. Katılımcıların Sosyal Medya İle İlgili Görüşleri ..................................................................... 34 

Tablo 11. Katılımcıların Uyuşturucu Ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşleri. ................................... 35 

Tablo 12. Katılımcıların sosyal medya kullanma durumları ile demografik özelliklerinin ilişkisine yönelik bulguları. ..................................................................................................... 36 

Tablo 13. Cinsiyet ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular. ......................................... 38 

Tablo 14. Yaş ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular. ................................................ 40 

Tablo 15. Katılımcıların Babalarının Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini Arasındaki ilişkiye Yönelik Bulgular. ..................................................................................... 42 

Tablo 16. Katılımcıların Annelerinin Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulgular. .................................................................................... 43 

Tablo 17. Katılımcıların Yaşadıkları Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerinin Etkileşimine İlişkin Bulgular. ...................................................................................................................... 43 

Tablo 18. Yaşamlarını Çoğunlukla Geçirdikleri Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerine ilişkin Bulgular. ....................................................................................................................... 44 

Tablo 19. Aile Ortalama Aylık Geliri ile Kişilerin Sosyal Medyaya Yönelik Görüşleri Üzerine Bulgular. .................................................................................................................................. 45 

Tablo 20. Kişilerin ortalama aylık gelirleri ile sosyal medyaya yönelik görüşlerine ilişkin bulgular. .................................................................................................................................. 45 

Tablo 21. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanıma Durumları ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine Yönelik Bulgular. .................... 46 

Tablo 22. İnstagram Kullanım Sıklığı ile Uyuşturucu Ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular ....................................................................................................... 48 

Tablo 23. Youtube Kullanımı Sıklığı ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular ....................................................................................................................... 49 

Page 10: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

ix

SİMGELERE VE KISALTMALAR

AMATEM : Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi

BADEM : Sancaktepe Bağımlılık Danışma ve Eğitim Merkezi

BBS : Bulletin Board System (Bülten Tahtası Sistemi)

ÇEMATEM : Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi

GADEM : Gençlik ve Aile Destek Merkezi

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

TDK : Türk Dil Kurumu

TUBİM : Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi

YEDAM : Yeşilay Danışmanlık Merkezi

Page 11: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

x

ÖZET

Sosyal Medyanın Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere ve Bağımlılığa Yönelik Görüşe Etkisi

Bağımlılık problemi biyopsikososyal bir sorun olması sebebi ile farklı

açılardan incelenmeyi gerektirmektedir. Sorunun çevresel temellerine odaklanıldığında ise farklı sistemler ile kişi arasındaki etkileşim üzerinde durulmaktadır. Kişiler arası iletişim, kişinin içerisinde bulunduğu gelişim dönemi veya psikolojik konumu gibi faktörlerden de etkilenmektedir.

Günümüzde insanların iletişim içerisinde olduğu sistemler fiziksel çevreleriyle sınırlı kalmamaktadır. Gelişen iletişim teknolojileri sonucunda insanlar kendilerine sanal bir dünya yaratır hale gelmişlerdir. Bu sebeple bağımlığın çevresel ve bireysel temellerine odaklanırken sosyal medya faktörünün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu çalışma sosyal medya kullanımı ile uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşlerin arasındaki ilişkinin incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışma örneklemini Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 1. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma verileri Spss 25.0 paket programı ile analizi edilmiştir.

Araştırma sonucunda farklı demografik özelliklerin sosyal medya kullanım alışkanlıkları üzerinde etkili olduğu öğrenilmiştir. Katılımcıların cinsiyetleri ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik görüşlerin incelenmesi neticesinde erkeklerin kadınlara göre daha büyük risk faktörü altında olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca yaş faktörünün de karşılaşma ve özenme anlamında etkili olduğu belirlenmiştir. Sosyal medyada geçirilen sürenin uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı üzerinde anlamlı bir etki olmamasına karşın YouTube ve Twitter kullanımının kimi görüşleri etkilediği ortaya çıkarılmıştır. Aynı zamanda sosyal medya platformlarında uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlarla karşılaşmanın kişi görüşleri üzerinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.

Sonuç olarak, madde bağımlılığı ile mücadele alanında çalışan meslek uzmanlarının kişiler arası iletişimde sosyal medya faktörünün etkileri konusunda bilgilendirilmesi ile koruyucu, önleyici ve tedavi edici çalışmalarda ve sosyal uyum sürecinde danışanlara yol göstermeleri konusunda yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Bağımlılık, Sosyal Medya, Uyuşturucu, Madde Kullanımı

Page 12: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

xi

ABSTRACT

The Effects of Social Media on Opinions About Drugs, Stimulants and Addiction The addiction problem is a biopsychosocial problem and therefore it needs to

be examined from different angles. When the environmental foundations of the problem are focused on, the interaction between different systems and people is emphasized. Interpersonal communication is also influenced by factors such as the individual's developmental period or psychological state.

Today, the systems in which people communicate with are not limited to their physical environment. As a result of emerging communication technologies, people have created a virtual world for themselves. Therefore, while focusing on the environmental and individual foundations of addiction, the social media factor should be taken into consideration. The aim of this study is to examine the relationship between social media use and opinions about drugs, stimulants and addiction. The sample of the study consists of freshmen at Niğde Ömer Halisdemir University. The data were analyzed with Spss 25.0 package program.

As a result of the research, it was learned that different demographic characteristics had an effect on social media usage habits. Outcome of examining the opinions of the participants regarding the encountering with drugs and stimulants on social media platforms according to their gender, it was observed that men are under a greater risk than women. In addition, age factor was found to be effective in terms of encounter and emulate. Although the time spent on social media did not have a significant effect on drug and stimulant use, it was found out that the use of YouTube and Twitter affected some opinions. At the same time, it was observed that the posts of drug and stimulant content on social media platforms had an effect on the opinions of the people.

In conclusion, it is thought that informing experts working in the field of fight against drug addiction about the effects of social media factor in interpersonal communication, and assisting clients in preventive, preventive and therapeutic studies and social adaptation process. Key Words: Addiction, Social Media, Drug, Substance Use

Page 13: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

1

1. GİRİŞ

Bağımlılık; bir kişiye, duruma ya da maddeye yönelik bağlanma hali ve bağımlı

kişinin sosyal ve mesleki hayattaki işlevselliğini negatif yönde etkilemesi durumudur

(1,2). Madde bağımlılığı dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yayılmakta olan

önemli bir toplumsal sorundur. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme

Merkezi (TUBİM) verilerine göre bağımlılık ile mücadelede sarf edilen yıllık

harcamalar giderek artmaktadır (3). Toplum sağlığına olumsuz etkisi kadar ülke

ekonomisinde de etkili bir faktör olan madde bağımlılığı çözülmesi gereken ulusal ve

uluslararası bir problemdir. Madde bağımlılığı problemine çözüm ararken doğasına ve

oluşum sürecine bakıldığında, yapısı gereği biyopsikososyal bir sorun olduğu

görülmektedir. Nedenleri araştırıldığı zaman fizyolojik, psikolojik ve çevresel

etkenlerin tek başlarına veya birbirlerini tetikleyerek ilerlediği gözlenmektedir (4,5).

Çoğu vakada ise tek bir risk faktörünün varlığından bahsetmek zordur. Genellikle

birden fazla risk faktörü bir arada bulunmaktadır. Bu risk faktörleri; aile yaşantısından

arkadaş çevresine, kişinin duygusal konumundan mesleki yaşantısına kadar farklı

başlıklarla tanımlanmaktadır. Ancak çevresel faktörler başta olmak üzere, birçok risk

faktörü kişinin etkileşim içinde olduğu sistemlerle alakalıdır. Bu nokta da iletişim

faktörü önem kazanmaktadır. Kişinin ailesiyle, arkadaşlarıyla ve toplumla kurduğu

ilişki birincil risk faktörlerinden biri haline gelebilmektedir (6,7). Bu sebeple

günümüzde başkalaşım geçiren iletişim faktörünün araştırılması diğer risk faktörlerinin

incelenmesi kadar önemli bir hale gelmiştir.

Günümüzde gelişen iletişim teknolojileri ile hem iletişim kavramı hem de kişiler

arası ilişkiler yeni bir boyut kazanmıştır. Taşınabilir hale gelen cihazlarla birlikte

internette yer ve zaman engeli olmaksızın erişim olanağının sağlanması sonucu ortaya

çıkan sosyal medya kavramı, kişiler arası iletişimdeki kalıpları değiştirmiştir (8).

Bireyler, artık çevreleriyle istedikleri zaman, istedikleri yerde iletişime geçer hale

geldikleri gibi yeni insanlarla tanışabilir ve sosyal çevrelerini genişletir hale

gelmişlerdir. Bu durum, sosyalleşme ve bilgi edinme açısından yeni bir çağ açmış olsa

da sosyal medya ve Web 2.0 aracılığı ile çift yönlü iletişimin başlamasıyla birlikte bir

kontrol mekanizmasının geliştirilmesi de eskiye göre zorlaşmıştır(9).

Page 14: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

2

Değişen iletişim şekilleri kişi yaşantısı üzerinde etkili olmaktadır. Madde

bağımlılığı problemi de kişiler arası iletişimden etkilenen bir sorun olması sebebiyle

sorunun kaynağını araştırırken değişen iletişim araçlarının araştırılması da bir gereklilik

haline gelmiştir. Bu sebeple gelişen ve değişen, engellerin ortadan kaldırıldığı çevrimiçi

dünyanın uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşe etkisi

araştırılmıştır. Araştırma sonucunda problemin varlığını ortaya koyarak çözümün

parçası olmak hedeflenmektedir.

Çalışma Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 1. Sınıf öğrencilerinin katkılarıyla

gerçekleştirilmiştir. Araştırma aracı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ana

kampüsünde uygulama izni alınan fakülte ve yüksekokul öğrencilerine uygulanmıştır.

Çalışmada kişilerin sosyal medya kullanım alışkanlıkları ile uyuşturucu-uyarıcı

maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşlerini değerlendirmek amacıyla hazırlanmış

anket soru kâğıdı ölçme aracı uygulanarak kişilerin sosyal medya kullanım durumu ve

alışkanlıkları ile bağımlılığa yönelik görüşleri arasında anlamlı bir ilişkinin olup

olmadığını belirlemek hedeflenmiştir.

Page 15: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

3

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Bağımlılık

Bağımlılık kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından “bağımlı olma durumu, tabiiyet”

olarak tanımlanmaktadır (1). Günümüze kadar yapılan çalışmalarda ise bağımlılık pek

çok şekilde tanımlanmıştır. Genel anlamıyla bağımlılık; bir maddeye, duruma ya da

kişiye duyulan önlenemez arzu; bir diğer ifade ile daha güçlü bir iradenin himayesi

altına girme halidir. Kişinin fiziksel, ruhsal ya da sosyal durumunun zarar görmesine

rağmen girdiği himayeden çıkamaması ve devam ettirmesi durumudur (2). Bir başka

açıklama ise, bağımlılığın kaynağı ile kişinin kendisini bir sanma durumudur.

Bağımlılık kaynağının kullanılması halinde kişinin hissettiği geçici iyilik halinden

doğan, bağımlılık kaynağı ile var olma düşüncesidir (10). Köknel (1988) ise bağımlılığı,

alışkanlık kavramı üzerinden açıklamıştır. Bu açıklamaya göre sahip olunan alışkanlık

kişinin sosyal yaşamında ve iş yaşantısında olumsuzluklar yaşamasına neden oluyor,

kişinin günlük yaşantısında sürdürdüğü etkinliklerin önüne geçiyor ve bu alışkanlığı

bırakmaya çalışılması ruhsal ve fiziksel rahatsızlığa sebep oluyorsa bağımlılıktan söz

etmek mümkündür (11). Genel şekliyle bakıldığında bağımlılık hali bağımlı olunan

madde, durum ya da kişi ile bağımlı arasındaki ilişki ile ilgilidir. Ancak bazı madde ve

durumlar bağımlılık oluşturmaya diğerlerinde daha yatkındır. Bu sebeple bağımlılık

çalışmaları belli başlı başlıklar altında toplanmıştır.

Bağımlılık sadece bir maddeye yönelik oluşan bir durum değildir. Literatürde pek

çok bağımlılık türleri bulunmaktadır. Bunlara;

Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı,

Tütün bağımlılığı,

Alkol bağımlılığı,

İnternet bağımlılığı,

Alış-veriş bağımlılığı,

Teknoloji bağımlılığı,

Seks bağımlılığı,

Oyun bağımlılığı,

Page 16: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

4

Yeme-içme bağımlılığı,

İlişki bağımlılığı ve

Kumar bağımlılığı örnek verilebilmektedir(12).

Bu çalışma kapsamında uyuşturucu ve uyarıcı madde başlığına odaklanılmıştır.

Çalışmanın ileriki bölümlerinde uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı daha ayrıntılı

bir şekilde açıklanacaktır.

Bağımlılık, bireysel bir sorun olmanın yanında toplumsal boyutta da farklı

sorunlara sebep olmaktadır. Sağlık, ekonomik ve adli alanlar bağımlılık probleminin

doğrudan etki ettiği alanlardan bazılarıdır (13). Öyle ki bağımlılık sorunu ulusal bir

sorun olmaktan çıkıp uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Uyuşturucu ticaretindeki

yüksek kar payı ve terör örgütlerinin uyuşturucuyu gelir kaynağı olarak kullanması

sorunun etkisini oldukça arttırmıştır (14). Bu sebeple ülkeler ulusal politikalara ek

olarak uluslararası politikalara da ihtiyaç duymaktadırlar. Türkiye de bu süreçte

bağımlılık ile mücadeleyi farklı perspektiflerden değerlendirerek bölgesel, ulusal ve

uluslararası düzeyde çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bağımlılığın bir sonucu olarak

ortaya çıkan problemler aynı zamanda bağımlılık probleminin büyümesinde de etkili

olabilmektedir. Problemin uluslararası bir hal almasına sebep olan etkenlere ek olarak

günümüzdeki teknolojik gelişmeler de uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığının

yaygınlaşmasına ve artmasına sebep olmuştur (15).

2.2. Madde Bağımlılığı

Amerikan Psikiyatri Birliği, DSM-5’te (16) bağımlılık yapan maddeleri 11 gruba

ayırmıştır. Bunlar (çoğul madde kullanımı ve bilinmeyen maddeler de eklenince

sıralama sayısı 13’e çıkmıştır);

1) Alkol,

2) Amfetamin ve benzer etkili sempatomimetikler,

3) Kafein,

4) Kannabis,

5) Kokain,

6) Hallüsinojenler,

Page 17: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

5

7) İnhalanlar,

8) Nikotin,

9) Opiyatlar,

10) Fensiklidin ve benzer etkili sempatomimetikler

11) Sedatifler, hiptonikler ve anksiyolitikler,

12) Çoğul madde,

13) Diğer ve bilinmeyen maddeler.

Kafein, alkol ve nikotin kullanımının yasal olması sebebiyle ülkemizde kullanım

sıklıkları diğer maddelere oranla daha yüksektir. Bu sebeple çalışmanın sağlıklı

yürütülebilmesi için kafein, nikotin ve alkol çalışma kapsamına dâhil edilmemiştir.

Yeşilay madde bağımlılığını, fiziksel ve ruhsal bağımlılık olarak ayrı ayrı ele

almıştır. Fiziksel bağımlılığı kişinin maddeye karşı geliştirdiği adaptasyon sonucu

maddeye duyulan fizyolojik istek, ruhsal bağımlılığı ise kişinin ihtiyaçlarını tatmin

amacıyla maddeye olan düşkünlük olarak açıklamıştır (17). Madde bağımlılığı da

bağımlılık tanımı çerçevesinde bağımlılık yapıcı maddelere yönelik bir şekilde

tanımlanmıştır. Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadele Ulusal Politika

ve Strateji Belgesi’nin Uygulanması için eylem planında madde bağımlılığı, maddelerin

gösterdikleri etkiye veya etkileri elde etmek amacıyla fiziksel, sosyal ve

psikolojik problemlerle başa çıkmak için kullanılması ve bu kullanımın istemli veya

istemsiz bir şekilde devam ettirilmesi durumudur. Madde bağımlılığının ayırıcı

özelliklerinden birisi fiziki bağımlılığın ortaya çıkması ve kişinin maddeye tolerans

geliştirilmesidir (10). Ulukoca (2013) ise madde bağımlılığını; kullanılan maddeye

devamlı bir şekilde psikolojik ve fiziksel bağımlılık oluşması sonucu kişinin sosyal ve

mesleki işlevselliğinin bozulması sonucu ortaya çıkan madde kullanım rahatsızlığı

olarak tanımlamaktadır (18).

Dünya genelinde uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanım sıklığına bakıldığında

Birleşmiş Milletler Dünya Uyuşturucu Raporu (United Nations World Drug Report)

2018’e göre; 2016 yılında 15-64 yaş aralığındaki insanların ortalama %5.6’sı (275

milyon) en az 1 defa uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmışlardır (19). 2018 yılı

Avrupa Uyuşturucu Raporu’na göre ise; 15-64 yaş arası bireylerin dörtte birinden

fazlası en az bir defa uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmıştır (20). 2018 Türkiye

Page 18: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

6

Uyuşturucu Raporu’nda ise madde kullanımlarını tespit etmek amacıyla uyuşturucu ve

uyarıcı maddelerle ilişkili suç kayıtları üzerinden veriler elde edilmiştir. Elde edilen

verilere göre 2017 yılında 118.482 tane uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle bağlantılı adli

olay meydana gelmiştir. Bu olaylar neticesinde 170.175 şahıs şüpheli olarak

yakalanmıştır (3). Aynı rapora göre, yıllara ve maddelere göre yakalanan şüpheli

sayıları Şekil 1’deki gibidir:

Şekil 1. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu Yıllara ve Maddelere Göre Şüpheli Sayısı.

2.2.1. Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kötüye kullanımı ve bağımlılığıyla ilgili koruyucu

ve önleyici çalışmalar, ülkemizde farklı kurum ve kuruluş tarafından yürütülmektedir.

Bağımlılık ve madde kötüye kullanımının sebepleri ve sonuçlarının çok çeşitli olması

sebebiyle yapılan önleyici ve koruyucu çalışmaların da çeşitlilikte olması ve devlet

politikası boyutunda düzenlenmesi gerekmektedir (21). Ulusal ve uluslararası anlamda

yürütülen politikalar ile ilgili çalışmalar Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı

İzleme Merkezi (TUBİM) tarafından yürütülmektedir (22). Aynı zamanda TUBİM

Türkiye’deki uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik yürütülen kamu çalışmalarında

19.395

74.215

5.145 9.935

2.094

11.122

34.107

12.091

54.788

2.201 8.777

685 5.284

20.670

19.650

53.018

1.500 7.965

610 2.977

15.948

2017 2016 2015

Page 19: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

7

harcama verilerini de raporlamaktadır. TUBİM verilerine göre, 2017 yılında kamu

kuruluşları uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle mücadele sürecinde 936,194 milyon Türk

Lirası harcama yapmıştır. Bu rakam bir önceki yıla oranda %29,7 artış göstermiştir (3).

Koruyucu ve önleyici çalışmalar etkililiği için işbirliği içinde çalışmak bir

gerekliliktir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında Uyuşturucu ile

Mücadele Yüksek Kurulu ve Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Kurulu oluşturulmuştur.

İlgili kurulların koordinasyonunu Sağlık Bakanlığı sağlamaktadır. İllerde ise Sağlık

Müdürlükleri görevlendirilmiştir. 2017 yılında bağımlılık yapıcı madde çeşitlenmesinin

artmasıyla kurulların genişletilme kararı alınmış ve Bağımlılık ile Mücadele Yüksek

Kurulu oluşturulmuştur. Aynı zamanda ek bir genelgeyle alt ve teknik kurulları ile

geçici ve kalıcı çalışma grupları oluşturulabileceği kararı alınmıştır. Bu kapsamda

Bağımlılıkla Mücadele Kurulu ve Bağımlılıkla Mücadele Teknik Çalışma Grupları

kurulmuştur. Bu çalışma grupları;

Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Çalışma Grubu,

Alkol Bağımlılığı ile Mücadele Teknik Çalışma Grubu,

Tütün Bağımlılığı ile Mücadele Teknik Çalışma Grubu,

Bağımlılık ile Mücadele iletişim Teknik Çalışma Grubu’dur (3).

Türkiye’nin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik politika ve stratejilerinin

belirlendiği Strateji Belgesi ve Eylem Planlarının yeni kurulan kurul tarafından

güncellenme kararı alınmıştır. 2018 yılından başlayarak oluşturulan Strateji Belgesi ve

Eylem Planı ile 2024 yılına kadar uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle mücadele

politikaları ve stratejileri belirlenmiştir (3).

2018-2023 Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı

kapsamında genel hatlarıyla; arz-talep sürecini engelleyerek uyuşturucu ve uyarıcı

maddelerin üretimini, kaçakçılığı ve satışının önlenmesi; koruyucu-önleyici çalışmalar,

tedavi ve iyileştirme çalışmaları ve sosyal uyum hizmetleri sunmak ve sürecin

koordinasyonu, izlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgilidir (23).

İçişleri Bakanlığı ise bağımlılıkla mücadeleyle ilgili yasal düzenlemeleri 3 kanun

altında toplamıştır. Bu kanunlar;

Page 20: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

8

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu,

2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Kanunu,

3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun’dur (3).

Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle mücadelede görev alan bir diğer kuruluş ise

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’dır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler

Bakanlığı bağımlılıkla mücadele sürecinde birey ve toplum düzeyinde sosyal politikalar

geliştirmekte ve uygulamaktadır. Madde bağımlılığına yönelik koruyucu ve önleyici

çalışmalarda pek çok disiplinden yararlanılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de sosyal

hizmettir. Madde bağımlılığına yönelik yapılan çalışmalarda sosyal çevreye

odaklanmak gereksinim duyulan bir noktadır. Sosyal çevrenin madde bağımlılığı için

bir risk faktörü oluşturmasının yanında madde bağımlısı bireyin tedavi sürecinde ve

kaçınılan “relaps” sürecinde risk faktörü oluşturan sosyal çevreden uzaklaştırılması ya

da tehlikeli sosyal çevrenin yeniden şekillendirilmesi uygulanan müdahalenin bir

parçası olmalıdır (24). Bu aşamada sosyal hizmet mesleği “çevresi içinde birey”

yaklaşımı ve birey- aile- grup-toplum müdahale düzeyleri ile ihtiyaç duyulan müdahale

yönetimine kaynak oluşturmaktadır.

Bağımlılıkla mücadelede görev alan bir diğer kamu kuruluşu ise Milli Eğitim

Bakanlığı (MEB)’dır. Okullarda görev alan okul psikolojik danışmanları tarafından

koruyucu ve önleyici çalışmalar yürütülmekte ve MEB, “Madde Bağımlılığı ile

Mücadele Anne-Baba, Öğretmen, Eğitim Yöneticisi ve Rehber Öğretmen(Psikolojik

Danışman) El kitapları” ile mücadeleye destek vermektedir (25).

Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi

(AMATEM) ise ayakta ve yatarak tedavi ve iyileştirme hizmeti sunmaktadır. Tedavi

bireyin fizyolojik, psikolojik ve çevresel desteğini de kapsamaktadır (26). Çocuk ve

Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) ise 18 yaş altı bireylere ayakta

ve yatarak tedavi ve iyileştirme hizmetleri sunmaktadır. AMATEM’den farklı olarak

çocukların gelişim dönemlerine ve kişilik özelliklerine uygun tedavi biçimleri

kullanmaktadır (27).

Kamu kurum ve kuruluşlarından farklı olarak pek çok sivil toplum kuruluşu da

uyuşturucu ve uyarıcı madde ile mücadelede görev almaktadır. Bu sivil toplum

kuruluşlarına; Yeşilay, Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), Gençlik ve Aile

Page 21: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

9

Destek Merkezi (GADEM), Sancaktepe Bağımlılık Danışma ve Eğitim Merkezi

(BADEM) örnek gösterilebilir. Bu kuruluşlar toplumun farklı kesimlerine farklı

uygulamalarla ulaşarak bağımlılık ile mücadele etmeyi amaçlamaktadırlar.

2.2.2. Madde Bağımlılığının Risk Faktörleri

Risk kavramı, bireysel gelişim sürecinde sosyal ve psikolojik durumu olumsuz

etkileyebilecek durumların tamamı için kullanılır. Özellikle gelişim döneminde olan

bireylerin – gençlerin ve çocukların ileride ki yaşamlarında sorunlu bir birey haline

gelmelerini engelleyebilecek davranışlar ve durumlardır (28). Risk faktörleri kişilerin

iyilik halleriyle doğrudan etkileşim içerisindedir, ancak bireylerin risk faktörlerine

maruz kaldıkları yaş, kültür ve cinsiyet gibi değişkenler ile risk faktörünün birey

üzerindeki etkisi arasında bağlantı vardır (29,30). Bu sebeple kişilerin iyilik halleri ile

sebep-sonuç düzeyinde bağdaşan madde bağımlılığı problemi için bireylerin içerisinde

bulundukları risk faktörlerinin incelenmesi koruyucu ve önleyici çalışmalar için bir

gerekliliktir.

Madde bağımlılığı kronik bir hastalıktır ve bu hastalık tek bir sebebe

dayanmamaktadır (4,31). Fizyolojik, psikolojik ve çevresel etkenlerin madde

bağımlılığının değişkenlerinden olması, madde bağımlılığının biyopsikososyal model

ile açıklanmasını gerektirmektedir. Biyopsikososyal modele göre bağımlılık ile

mücadelenin başarılı bir şekilde yürütülmesi için bağımlılığın biyolojik, psikolojik ve

sosyal yönleriyle bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir (32). Bağımlılığın farklı

sebeplerine odaklanıldığı kadar farklı çıktılarına da odaklanmak gerekmektedir.

Bağımlılık bireysel bir sorun olduğu kadar toplumsal bir sorundur. Bireysel boyutta

karşılaşılan problemler, toplumsal yaşantıya etkili olurken – toplum sağlığını etkilemesi,

suça sürüklemesi– (33) toplumdaki sorunlar da bireysel bağımlılığın bir sebebi olarak

karşımıza çıkabilmektedir. Bağımlılığın yaygınlığı, sıklığı, türleri ve sebeplerine

yönelik birçok çalışma yapılmıştır. Ancak bağımlılık araştırmalarında birçok problem

ile karşılaşılmaktadır. Bu problemlerin başında madde kullanımının yasadışı olması

gelmektedir. Araştırmaların konusu olan insanlar madde bağımlılığını veya kötüye

kullanımını gizleyebilmekte ya da sorulan sorularda gerçeklikten

uzaklaşabilmektedirler. Bir diğer yandan ise madde kullanım davranışı toplumlarda

bölgesel düzeyde farklılık gösterebilmektedir. Bu bölgesel farklılıklarda elde edilen

Page 22: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

10

genel verilerin sağlıksız sonuçlar vermesine sebep olabilmektedir. Bir başka engel ise

bağımlılığın büyüyen ve yaşayan bir problem olmasıdır. Yeni bir maddenin pazara

sürülmesi ya da popülerite kazanması, literatüre kazandırılması gereken eksik bir

değişken olarak karışımıza çıkabilmektedir. Bu etkenler sebebiyle literatürde karşımıza

çıkan değişkenler farklılık gösterebilmektedir (34). Bu sebepler doğrultusunda

literatürde elde edilen veriler değişkenlik gösterirken belli başlı noktalar ise var olan

engellere rağmen ortak paydada buluşmaktadır.

Literatürde risk faktörleri üzerine yapılan çalışmalarda risk faktörlerinin farklı

boyutlarda gruplandırıldığı görülmektedir. Risk faktörleri; bireysel, aile ve çevresel

boyutta sınıflandırılabilmektedir(35);

Bireysel boyuttaki risk faktörleri üzerinde durulduğunda, kişisel gelişim

dönemleri ile karşılaşılan risk faktörlerinin çeşitleri ve etkileri arasındaki bağlantıdan

söz etmek gerekmektedir. Madde kullanım davranışı literatüre göre sıklıkla ergenlik

döneminde sergilenmeye başlamaktadır (7). Bu sebeple, bu dönemin özelliklerine göre,

bu dönemde bireylerin kendini kanıtlama davranışı, asilik, tehlikeli durumları

deneyimleme, düzene başkaldırı, yetişkinliği kanıtlama çabası, risk almaktan zevk alma,

özgür olma isteği, bireyselliği kanıtlama gibi davranışların oluşturduğu risklerden

bahsetmek mümkündür (28,36,37). Aynı zamanda burada söz ettiğimiz risk faktörleri

madde kullanımı için risk faktörü olmakla birlikte, madde kullanımı da başlı başına

kişinin iyilik hali için bir risk faktörüdür. Ergenlik döneminden bağımsız bir şekilde

bakıldığında ise bireylerin sahip olabileceği diğer bireysel düzeydeki kişinin iyilik

halini etkileyen risk faktörlerine; öz güven eksikliği, öz denetim/kontrol eksikliği,

saldırganlık, depresyon, yalnızlık, umutsuzluk ve travmatik geçmiş yaşantıyı örnek

göstermek mümkündür (28). Aynı zamanda belirli yaşam becerilerinden yoksun olmak

da bireyler için risk faktörü oluşturmaktadır. Eksikliğinde risk faktörü haline gelen

yaşam becerilerine örnek olarak; stresle başa çıkma, dürtü kontrolü, problem çözme

becerisi, öfke kontrolü, sosyal çevre baskısı ile başa çıkma ilk akla gelenlerdir (6).

Ailesel düzeyde oluşan risk faktörlerinin başında, ailede madde kullanım

davranışının sergilenmesi ya da hane içerisinde madde bulundurulması gelmektedir.

Sosyal öğrenmeye bağlı olarak aile içerisinde madde kullanan bireyi rol model olarak

alan bireylerin madde kullanımına yatkınlıkları da artmaktadır. Buna ek olarak ailede

kalıtımsal yatkınlık olması, ebeveynlerin çocuğa ya da gence yönelik tutumları da risk

Page 23: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

11

faktörü haline gelebilmektedir. Aile birlikte işleyen bir mekanizmadır. Parçalarda

oluşan bir bozukluk bütünü etkilemektedir (38). Ailenin çocuğa ya da gence yönelik

olumsuz baskısı ya da ilgisizliği, tutarsız tutumları, hatalı bir denetim mekanizması

kurmaları ya da denetim mekanizmasının eksikliği, aile içerisinde çıkan çatışmaların

doğru bir şekilde çözümlendirilmemesi, aile içi şiddetin varlığı, aile yaşantısında

rutinlerin ve düzenin eksikliği, aile içi istismar ve ihmal, ebeveynlerin düşük eğitim

seviyelerine sahip olması, parçalanmış aile ve anne baba arasındaki çatışmalar kişilerin

madde kullanımına karşı sahip olabileceği risk faktörleri arasında gösterilmektedir

(28,39).

Çevresel risk faktörleri ise akran grubu ve toplumsal boyut olarak iki gruba

ayrılabilmektedir. Akran çevresine bakıldığında madde kullanım davranışının genellikle

ergenlik döneminde sergilendiği ve madde kullanımına yatkınlığı arttıran en büyük risk

faktörünün akran çevresi olduğu bilinmektedir (7,11,36). Bu sebeple akran çevresinin

madde kullanımı üzerindeki etkisini doğru bir şekilde belirleyebilmek için ergenlik

dönemi özellikleri çerçevesinde bireyin çevresi ile ilişkisine odaklanmak gerekmektedir.

Bu bilgiler ışığında bakıldığında; akran çevresinden kaynaklanan risk faktörlerine bir

gruba ait olma çabası, akran grubunda ve arkadaş çevresinde madde kullanan bireyin

varlığı, içinde bulunulan grubun bireye baskı uygulaması, madde kullanılan bir grubun

parçası olma çabası, akranlarla bağ kurma çabası, kendini kanıtlama düşüncesi, grubun

ve akranların suça eğilimi ve sosyal yalnızlaşma risk faktörü olabilmektedir (11,36,40).

Toplumsal düzeyde risk faktörlerine bakıldığında ise toplum yapısından

kaynaklanan bazı risk faktörleri bireyin hayatında etkili olabilmektedir. Gelenek-

görenekler, yaşanılan çevreye güvensizlik, din, maddeye erişilebilirlik, madde

kullanımına izin veren toplumsal yapı, toplumsal yapının oluşturduğu risk faktörleri

arasında sayılırken devlet politikaları da farklı risk faktörleri haline gelebilmektedir

(36,39). Devlet politikalarının madde kullanımıyla ilgili yasal boşluklara sahip olması,

madde kullanımıyla ilgili yeterli koruyucu ve önleyici çalışmaların olmaması, kişilerin

kamu kurumlara karşı güvensizliği, hizmet veren kurumların yapısı gibi etkenler risk

faktörü oluşturabilmektedir (28).

Türkiye’de madde bağımlılığına yönelik yapılan çalışmalar sonucunda ortaya

çıkan başlıca risk faktörleri aşağıda verilmiştir.

Page 24: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

12

2.2.2.1. Yaş

Literatürde madde kullanım yaşıyla ilgili farklı yaş aralıkları verilmektedir. Bu

farklılığın sebeplerinden birisi literatürde bulunan fikir çatışmasıdır. Kimi çalışmalarda

maddenin kullanıldığı ilk yaş, madde kullanım yaşı kabul edilirken kimi çalışmalarda

ise düzenli madde kullanımının başladığı yaş kabul edilmektedir (13). Veri farklılığına

örnek vermek gerekirse; yapılan bir araştırmada madde kullanan bireylerin %31’inin 15

yaş öncesi madde kullanımına başladığını belirtirken (41) başka bir çalışmada yaş

sınırının 10.84’e kadar düştüğünden bahsedilmektedir (42). 1998 yılında yapılan

araştırmaya göre ise AMATEM verilerinin incelenmesi sonucu maddeye başlama

yaşlarının genellikle 15-25 yaşlar arasında yoğunlaştığı görülmektedir (44). 2018

Türkiye Uyuşturucu Raporuna göre ise; 2017 yılında yataklı serviste tedavi gören

hastaların ilk madde kullanım yaş ortalamasına bakıldığında ise elde edilen sonuç 21,1

olmuştur. Aynı rapora göre, son 4 yılda ilk madde kullanımı yaş ortalamaları

verildiğinde 2014 yılında bu rakamın 20,91, 2015 yılında 20,96 ve 2016 yılında ise

20,95 olduğu görülmektedir. 2017 yılında ise kullanıcıların %9,57’sinin 15 yaş

öncesinde madde kullanımına başladıkları tespit edilmiştir (3). 2017 yılı madde

kullanım yaşları Şekil 2’de gösterildiği gibidir.

Şekil 2. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu - 2017 Yılı Madde Kullanımına Başlama Yaşları.

Sonuç olarak, farklı çalışmalardan farklı veriler elde edilse de geç çocukluk ve

ergenlik döneminde madde kullanımına yönelen birey sayısı göz ardı edilemeyecek

kadar yüksektir. Madde kullanımına yoğunluklu olarak bu yaşlarda başlanılması

0 5 10 15 20 25 30 35 40

15 altı

15‐19

20‐24

25‐29

30‐34

40‐44

Diğer

Yaş 

Page 25: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

13

sebebiyle araştırmaların konusunu da genellikle ergen ya da genç yetişkin bireyler

oluşturmaktadır.

2.2.2.2. Eğitim

Literatürde bulunan çalışmalarda en çok vurgulanan risk faktörlerinden birisi de

kişinin eğitim düzeyidir. Yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen verilere göre bireyin

eğitim düzeyi ve madde kullanımı arasında negatif ilişki olduğu gözlemlenmektedir.

Risk faktörü oluşturma noktasında eğitim faktörü sadece birey ile ilgili değildir. Bireyin

ebeveynlerinin de eğitim seviyeleri ile madde kullanımı arasında negatif bir ilişki

bulunmaktadır (13). Ulukoca’nın 2013 yılında yaptığı bir çalışmada, yüksekokul

mezunu annelerin çocuklarının, okur-yazar olmayan ve okur-yazar olan annelerin

çocuklarına göre madde kullanma risklerinin 3.3 kat daha az olduğu tespit edilmiştir

(18).

2013 yılında opiyat kullanım öyküsü bulunan 84 hasta üzerinde yapılan bir

araştırma sonucunda; 9 yıldan az eğitim alan bireyler genelin % 73,8’ini oluştururken

eğitimini terk eden bireylerin yüzdesi ise 60,7’dir (44). 2018 Türkiye Uyuşturucu

Raporu’na göre ise; 2017 yılında tedavi gören hastaların %86’sının 1 ila 8 yıl arası

eğitim aldığı, % 10.62’sinin 9-12 yıl eğitim aldığı ve %0,82’sinin ise hiç eğitim

almadığı tespit edilmiştir (3).

Eğitim hayatının uzunluğundan farklı olarak, eğitim ile alakalı bir başka risk

faktörü ise bireyin eğitim hayatındaki başarısıdır. 2011 yılında 3500 tane 10. sınıf

öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmada okul başarısı ile madde kullanımı arasında

ilişki olduğu gözlemlenmiştir (45). 2009 yılında üniversite öğrencileri üzerinde yapılan

bir çalışmada ise, eğitim yaşantısında düşük başarının yaşam boyu en az 1 defa madde

kullanımı için risk faktörü oluşturduğu tespit edilmiştir (46).

2.2.2.3. Cinsiyet

Literatürde ulaşılan çalışmaların çoğunluğunda fikir birliğine varılarak erkeklerin

kadınlara oranla bağımlılığa yönelik daha büyük risk faktörleri taşıdığı tespit edilmiştir.

2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu’na göre, 2017 yılında yatarak tedavi alan bireylerin

%95,67’si erkekken, %4,33’ü ise kadındır (3). Günümüze kadar tedavi alan hastalar

üzerinde yapılan çalışmalarda elde edilen veriler de benzer rakamlardır. 2006 yılında

Gaziantep Üniversitesi’nde 126 hasta ile yapılan bir çalışma sonucunda katılımcıların

Page 26: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

14

%96,8’inin erkek, %3,2’sinin kadın (47); 2008 yılında 108 çocuk ve ergen hasta

üzerinde yapılan çalışmaların katılımcılarının hepsi erkektir (48). 2013 yılında Akdeniz

Üniversitesinde yatarak ve ayakta tedavi gören opiyat tanısı almış 84 hasta üzerinde

yapılan çalışmanın katılımcılarının ise; %71,4’ü erkek, %28,6’sı kadındır (44). Bu

farkın kadınların madde kullanımına yönelik daha az risk faktörü taşımasından mı yoksa

tedaviye farklı değişkenler sebebiyle başvurmadıklarından mı kaynaklandığı tartışmalı

bir konudur (47).

2.2.2.4. Medeni Durum

Literatürde bekâr bireylerin evli bireylere oranla daha fazla madde kullanım

riskine açık olduğu ifade edilmektedir. Ege Üniversitesi Bağımlılık Tedavi Birimine 12

ay boyunca gönderilen vakalar üzerine yapılan bir çalışmada katılımcıların %49,2’si

bekârdır (13). 2011 yılında denetimli serbestlik polikliniğine başvuran 215 hasta üzerine

yapılan bir çalışmada ise; kişilerin %54’ünün bekâr, %36,7’sinin evli ve %9,3’ünün

boşanmış olduğu tespit edilmiştir (49). 84 hasta üzerinde yapılan farklı bir çalışmada ise

katılımcıların %85,7’si bekâr, % 14,3’ü evlidir (44).

Literatürdeki çalışmalar madde kullanımı tanısı almış bireyler üzerinde

yapılmıştır. Medeni durumun risk faktörü oluşturup oluşturmadığı araştırılırken kişilerin

madde kullanımına başladıkları dönemde evli, bekâr ya da boşanmış olup olmadığına

yönelik bir çalışma yapılmamıştır. Bu sebeple elde edilen veriler bağımlı kişilerin

medeni durumu hakkında bize bilgi vermektedir. Medeni durumlarının madde

bağımlılığına risk faktörü oluşturup oluşturmadığı konusunda anlamlı bir bağlantı

kurulması olanaksızdır.

2.2.2.5. Mesleki Durum

Madde bağımlılığı risk faktörleri arasında mesleki durum önemli bir risk

faktörüdür. Kişinin bir mesleğinin olup olmaması ya da sahip olduğu mesleğin ne

olduğu madde kullanımı için risk faktörü oluşturabilmektedir. Bireyin yaratıcılığı

geliştirdiği düşüncesiyle mesleki fayda sağlamak amacıyla madde kullanımına

yönelmesi bu duruma örnek verilebilmektedir (50). Bu konuda verilebilecek bir diğer

örnek ise, 2008 yılında Emeç ve Gülay tarafından Devlet İstatistik Enstitüsü Hane Halkı

Anketi’nden elde edilen verilerle yaptıkları çalışmada tespit edilen mesleki

Page 27: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

15

farklılıklardır. Bu mesleki farklılıklara göre; hayvancılık, ormancılık, avcılık, tarım ve

su ürünleri alanında çalışan bireylerin; nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar, kanun

yürütücüleri, müşteri hizmetleri, hizmet ve satış elemanlarına göre daha fazla alkol satın

almaktadır tespit edilmiştir(51).

Bireyin bir mesleğinin olup olmaması ise meslek farklılıklarına göre daha fazla

göz önünde bulundurulan bir risk faktörüdür. 215 hasta ile yapılan bir çalışmada,

katılımcıların %40’ının düzenli bir işinin olmadığı tespit edilmiştir. Aynı çalışmada

katılımcıların %60’ının herhangi bir sigortasının olmadığı da yapılan çıkarımlardan

birisidir (49). 30’u alkol bağımlılığı, 32’si alkol dışı madde kullanım tanısı almış toplam

62 hasta üzerine yapılan bir çalışmada ise, katılımcıların %70’inin düzenli bir işe sahip

olmadığı öğrenilmiştir (52).

Mesleki risk faktöründe dikkat çeken bir başka ayrıntı ise alkol kullanımı ve alkol

dışı madde kullanımı arasındaki farklılıklardır. Literatürde elde edilen verilere göre

alkol dışı madde kullanımında mesleki yaşantının olup olmaması daha anlamlı bir fark

yaratmaktadır (47). Örnek vermek gerekirse; alkol kullanımı üzerine AMATEM verileri

incelenerek 1983-1995 yılları arasında yapılan bir çalışmada elde edilen verilerde

katılımcıların %13-38’inin meslek sahibi olmadığı tespit edilmiştir (43). Elde edilen

verilerde çalışmayan bireylerin oranlarının düşüklüğü araştırmanın alkol kullanımı

üzerine yapılmasıyla ilişkilendirilebilmektedir.

2.2.2.6. Yaşanılan Yer

Kişilerin yaşam alanları arasında en büyük riski taşıyan mekân sokaklardır.

Literatürde bulunan çalışmalarda elde edilen verilere göre, sokakta yaşayan bireylerin

madde kullanım riskleri diğer bireylere göre daha yüksektir. Özellikle sokakta yaşayan

çocuklara bakıldığında, madde kullanım riski başlı başına bir problem haline

gelmektedir (53). Tedavi almakta olan 194 ergen üzerine yapılan bir çalışmada, sokakta

yaşayan çocukların %78’inin madde kullandığı öğrenilmiştir (54).

Farklı yaşam alanlarına bakıldığında ise; genel olarak kentte yaşamanın bir risk

faktörü oluşturduğu, 2006 yılında Yüncü ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışma

ile de pekiştirilmiştir. Çalışmaya göre katılımcıların %81,7’si kentte yaşamaktadırlar

(48). Dicle Üniversitesinde yapılan bir araştırmada öğrenci evinde yaşayanların, akraba

yanında yaşayanlara ya da öğrenci yurtlarında kalanlara oranla istatistiksel düzeyde

Page 28: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

16

anlamlı şekilde daha yüksek oranda uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri yaşam boyu en az

1 defa deneme öyküleri bulunduğu belirlenmiştir (46).

2.2.2.7. Gelişim Dönemleri

Bireylerin madde kullanımına başladığı en yoğun yaş aralığı geç çocukluk ve

ergenlik dönemleridir (7). Bu dönemlerde bireyler belli başlı gelişim dönemlerini

atlatmakta ve bazen bu dönemlerde karşılaştıkları problemlerin çözümünü madde

kullanımında aramaktadırlar (13,18,36). Yetişkinliğe geçişin önemli süreçlerinden olan

bu döneme başkalaşım, fırtına, farklılaşma veya gerginlik dönemi de denilebilmektedir.

Bu dönem doğası gereği belirli özelikleri de beraberinde getirmektedir. Bu dönemdeki

bireyler toplum içerisinde ilgi çekerek sivrilmeye çalışmakta ve içerisinde bulundukları

dönem sebebiyle değişken duygulara sahip olup, kişisel ilişkilerine zarar verebilmekte

ve hızlı bir şekilde duygusal geçişler yaşayıp diğer insanlardan da etkilenmektedirler

(36). Bu dönemdeki bireyler toplum içerisindeki rollerini aramakta ve ileride olmak

istedikleri insan modelini kendilerine rol model olarak belirlemektedirler. Rol model

olarak belirledikleri kişi genellikle toplum içerisinde göz önünde bulunan ve saygı

gören bir kişidir (36,39). Aynı zamanda bu dönemde karşılaşılabilecek riskli

davranışlar, suça ve kavgaya karışma gibi şiddete yönelimli davranışlar, erken yaşta

cinsel ilişki, okul hayatındaki başarısızlık, sokak yaşamı gibi davranışları ile uyuşturucu

ve uyarıcı madde kullanımı arasında ilişki gözlenmiştir (55,56).

2.2.2.8. Arkadaş Çevresi ve Grup Faktörü

Arkadaş çevresi madde kullanımı risk faktörlerinin başında gelmektedir. Madde

kullanımında merak, rol model eksikliği ve grup etkisi önemli risk faktörlerindendir

(13,18,36).

Son çocukluk döneminde bireyler özgürlüklerini kazanarak kendi gruplarını

kurmak istemektedirler. Bu dönemde benzer ilgileri paylaştıkları insanlarla vakit

geçirerek bir grubun parçası olmaya ihtiyaç duyarlar. Bu amaçlarla kurulan grupların

genelde hedefi hoş vakit geçirerek evin sıkıcı ortamından kaçmaktır. Grup ilişkisi

güçlendikçe grubun kendi norm, değer ve kuralları oluşmaya başlar, bu kurallar grup

üyeleri için uygulanması zorunlu şeylerdir. Aksi takdirde üye gruptan dışlanma

tehlikesiyle karşılaşır. Son çocukluk döneminde kurulan ve oluşan bu grup zaman

Page 29: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

17

geçtikçe kurallarını bireylerin kişisel yaşantılarında da göstermeye başlar. Bu kurallar

çerçevesinde sosyalleşmeye alışan bireyler gündelik yaşantılarında da bu kurallara

uymaya başlarlar (14,40).

Benimsedikleri kurallar ve davranışlar arasında madde kullanımı var ise bireyler

bağımlılık geliştirebilir ve davranışı sergilemek istemedikleri durumlarda grup ve akran

baskısı altında kalabilirler (36).

102 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada katılımcılar arasında madde

kullananların %31,2’sinin arkadaş çevreleri sebebiyle uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanımına yöneldikleri, %25’inin ise özenti-yanlış rol model seçimi sebebiyle

yöneldikleri saptanmıştır. Aynı çalışmada madde kullanan katılımcıların %47,1’inin

arkadaş çevrelerinde madde kullanan bireyler olduğu, %14,7’sinin ise duygusal ilişki

içinde oldukları bireylerin madde kullandıkları tespit edilmiştir (57). Uçucu madde

(inhalan) bağımlısı gençlerin üzerinde yapılan bir araştırmaya göre ise madde

kullanımına başlama sebebi %48 oranla arkadaş çevresi olarak görülmektedir. Sigara

kullanımı hakkında lise öğrencileri üzerine yapılan farklı bir çalışmada ise sigara

başlama nedenlerinin %33.3’ünün arkadaş çevresi olduğu öğrenilmiştir (58). 2005’te

yapılan bir çalışmada ise arkadaş çevresinin madde kullanımı üzerindeki negatif

etkisinin özellikle güvensiz ve kaotik yapıdaki toplumlarda kendisini daha yoğun bir

şekilde gösterdiğini ifade etmektedir (37).

2.2.2.9. Din

Yapılan çalışmalarda bir dini inanışa sahip olmamanın madde kullanımı için risk

oluşturduğu savunulmaktadır. Bu çalışmalara örnek vermek gerekirse; Dicle

Üniversitesinde 2009 yılında yapılan bir çalışmaya göre bir dini inanışa sahip olmamak

yaşam boyu en az 1 kez madde kullanımı açısından risk faktörü oluşturmaktadır (46).

2016’da yapılan bir çalışmada ise madde bağımlılığı ile mücadelede din olgusunun sivil

toplum kuruluşu temelli etkisi araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre din kavramı

“sosyal kontrol” ve “sosyal öğrenme” kuramlarına göre kişi davranışları üzerinde

etkilidir. “Allah korkusu”, “cehennem” ve “cennet” gibi yordayıcılar madde bağımlılığı

üzerinde koruyucu etki yaratmaktadır (59).

Başkurt’un 2003’te yaptığı bir çalışmada ise dinlerin madde kullanımına

yaklaşımından bahsedilerek İslam dini örneği çerçevesinde kişilerin dini inanışları

Page 30: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

18

çevresinde madde kullanımı açısından pozitif etki oluşturdukları belirtilmektedir (36).

Başkurt çalışmasında “hamr” kavramından bahsetmiştir. Hamr kavramı İslam dininde

kullanımı yasaklanan maddeleri kapsamaktadır. Kelime anlamı örtmek olan “Hamr”

bilinci, aklı dolayısıyla karar verme yeteneğini örtmeyi kapsamaktadır. Bu açıdan İslam

dini bilinci etkileyen maddelerin kullanılmasını inanlara yasaklamıştır. İslam dini gibi

hemen hemen bilinen bütün dinler vücut sağlığını göz önünde bulundurarak vücuda

zararla maddeleri inananlarına yasaklamışlardır ve İslam dini örneğinde olduğu gibi

diğer dinlerin inananları da inançları doğrultusunda yaşamlarına yön vermektedir. Bu

sebeple belirli bir dini inanışa sahip olmak madde kullanımı açısından koruyucu etkiye

sahiptir. Ancak farklı bir bakış açısından bakıldığı zaman ise kişinin inandığı dinin

madde kullanımına yönelik negatif bir bakış açısının olmaması da kişilerin maddelere

yönelik görüşü için risk faktörü oluşturmaktadır (28). Bu sebeple dini inancın madde

bağımlılığı için bir risk faktörü mü yoksa koruyucu bir faktör mü olduğu tabii olunan

dinin madde kullanımına bakış açısına göre değişmektedir.

2.2.2.10. Aile

Bireyin aile yaşantısında karşılaşabileceği zorluklar madde kullanımı için risk

faktörü oluşturabilmektedir. Özellikle ergenlik döneminde aile içinde oluşabilecek

değişiklikler riskli davranışlar sergilenmesine sebebiyet verebilmektedir (60). Bu

dönemde bireyin aile yaşantısında karşılaşabileceği sorunlara; aile bütünlüğünün

parçalanması, aile içinde olumsuz iletişim tarzı ve madde bağımlılığıyla doğrudan ilişki

içerisinde bulunan risk ise aile içerisinde madde kullanan ya da kullanmış bireyin

bulunmasıdır (39). Bu dönemde bireyin ailesi ile iletişim şekli de madde bağımlılığı

için risk faktörü haline gelebilmektedir. 1999’da yapılan bir araştırmaya göre ise

ebeveynlerin çocuğa yönelik ilgisiz ya da fazla otoriter tavrı da madde kullanımı için

risk faktörü oluşturabilmektedir. Aynı araştırmada anne-babanın sevgilerini bir ödül

olarak şartlı bir şekilde çocuğa sunmaları da risk arttıran bir faktör olduğunu öne

sürmektedir (33).

2018’de yapılan bir araştırmaya göre aile yapısının ve aileye bağlanma stilinin

uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı ile anlamlı bir ilişkisi vardır (60). Dicle

Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre ise sorunlarını aile dışından kişilerle

paylaşanlar, aile bireyleriyle paylaşan katılımcılara göre; parçalanmış aileye sahip

Page 31: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

19

katılımcılar anne-babası birlikte yaşan katılımcılara göre daha yüksek risk altındadır

(46). Opiyat kullanıcıları üzerinde yapılan bir çalışmada ise madde kullanan bireylerin

çoğunda aile içi şiddet öyküsü ve parçalanmış aile yapısı görülmüştür (46).

2.2.2.11. Sosyal Medya

Madde bağımlılığı açısından en büyük risk grubuna giren gençleri cezbeden

sosyal medyanın kişiler arası iletişim, kişi hayatı ve toplumsal yaşam üzerindeki etkisi

ileriki bölümlerde daha ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır.

2.2.3. İnternet

İnternet kavramının tanımını yüzeysel bir şekilde yapmak gerekirse; bilgisayar

sistemlerinin birbirine bağlanması ile sağlanan, dünya çapına yayılmış bir iletişim

sistemidir (61). Karaçor (2007) ise, interneti teknolojik ve toplumsal düzeyde sürekli

değişen ve güncelliğini koruyan bir iletişim aracı olarak ifade etmiştir (62). İnternet,

yeni medyanın getirdiği farklılıkların yanında geleneksel medyanın sahip olduğu her

türlü medya aracını da içerisinde bulundurmaktadır (63). İnternetin özelliklerini ise Aziz

(2008) aşağıdaki gibi özetlemiştir;

İletişim teknolojilerinin bütünün birleşimidir,

Geleneksel iletişim araçlarının sahip olduğu; fotoğraf, bilgi saklama, video, kitap,

telefon, kitle iletişim araçları vb. bütün teknikleri kullanır,

Medyanın tüm görevlerini yerine getirir,

Ticari olanakları sunar,

İkili ( interaktif) iletişimi mümkün kılar (64).

Şeker (2005) ise, internetin bir başka boyutuna dikkat çekmektedir. İnternet diğer

medya araçları aksine tek bir kaynağa sahip değildir. Kişi, kurum, kuruluş ya da bir

ülkeye ait değildir. İnternete erişim sağlayan herkesin ortak bir çıktısıdır (65).

Türkiye’de ve Dünya’da internetin geçmişine bakıldığında; 20-25 yıllık bir

tarihsel süreçten bahsedilse de, oluşan etkinin yoğunluğu ve hızı, internetin ve etki

alanların incelenmesine değer büyüklüktedir. Tabi ki bu etkinin büyüklüğü sadece

internet alanındaki gelişmelerden kaynaklanmamaktadır. İletişim teknolojilerinde

Page 32: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

20

meydana gelen yenilikler neticesinde internet kullanımını kolaylaştıran cihazların ve

yazılımların geliştirilmesi de kullanım yaygınlığı üzerinde etkili olurken, pazarda

bulunan cihaz çeşitlerinde artış olması ve her türlü gelir grubuna, alım gücüne hitap

eden çeşitli cihazların bulunması internet kullanımına etki eden farklı bir değişkendir

(66). Souther (1999) iletişim teknolojilerine etki eden dijitalleşme ve teknik ilerlemeler

konusunda birkaç noktanın üzerinde durmaktadır. Bu noktalar;

Bilgisayar kapasitesi, bilgi depolama imkânı ve düzeltme sistemlerinin geçmişe

oranla çok hızlı gelişmeler göstermesi ve halen gelişimin devam etmesi,

Telekom giderlerinin azalmasının yanında bilgisayar ekipmanlarının ucuzlaması

ve dijital değişim imkânının artması,

İletişim teknolojilerinin sağladığı servis hızlarının sürekli artması ve

geliştirilmesi,

İnternetin başlı başına sağladığı bilgiye ulaşma ve yeni iletişim teknolojilerine

sağladığı değişimin dijitalleşme hızını arttırmasıdır (67).

İnternetin bu yayılma hızıyla sağladığı yenilikler iş ve sosyal yaşamda bir iletişim

devrimi yaşatmıştır (68). Türk toplumun interneti tanıması ve yaşamlarının bir parçası

haline getirmesi 1990’lı yılların son dönemlerinde hız kazanmaya başlamıştır. 1996-98

yılları arasında internet hızının artması ve bilgisayar fiyatlarının ucuzlamasıyla birlikte

Türkiye’de ortalama üstü gelir seviyesine sahip bir aile için internet ve bilgisayar

yaşamın bir parçası haline gelmiştir. O dönemde internet ve bilgisayar almaya

ekonomik seviyesi yetmeyenler ise - özellikle gençler- internet kafelerde sanal dünya ile

iletişime geçmekteydiler. Ancak her ne kadar sanal dünyanın kapıları internet kafelerle

açılmaktaysa da aynı mekânlarda oyun oynanması sebebiyle bir yandan da lokal

sosyalleşmenin yaşandığı alanlardı. Bu sebeple yarı-sanal sosyalleşme gerçekleştiğini

ve sanal dünyanın gerçek hayata taşınmasında bir basamak olduğunu söylemek

mümkündür (66).

Bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, internetin ve teknolojik araçların

kullanımının yaygınlaşması sonucu dünya köklü bir değişme uğramıştır. Kişiler arası

iletişim ve toplumlar, bireyler ve kültürler üzerinde inkâr edilemez bir etkiye sahip olan

medya gelişen teknolojik değişimlerden etkilenerek yeni bir döneme adım atmıştır.

Page 33: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

21

2.2.4. Geleneksel ve Yeni Medya Farkı

İnsanlık, tarih boyunca daha hızlı ve taşınabilir iletme yollarını araştırmıştır. Bilgi

ilk olarak duvarlara çizilen resimlerden kil tabletlere, kil tabletlerden papirüse ve

kâğıda, kâğıttan da dijital ortama aktarılmıştır. Günümüzde de bilgiyi en kolay ve hızlı

şekilde iletmek için çalışmalara halen devam edilmektedir. Medya da bu konuda payına

düşen dönüşümü yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bu sebeple medya kavramı

ikiye bölünmüştür; geleneksel medya ve yeni medya (69).

Geleneksel medya kavramı; gazete, televizyon, radyo gibi tek yönlü iletişim

olanağı sunan medya araçlarını tanımlamaktadır (70). Sütçü’ye (2012) göre ise

geleneksel medya kavramı her dönemde farklı anlamlara gelmektedir. İletişim

teknolojilerindeki son gelişmeler olmadan önce kitap, televizyona göre geleneksel

medya aracı olarak kabul edilmekteydi. Bir başka deyişle iletişim şekillerinin

başkalaşım geçirmesiyle ortaya çıkan yeni tür, yeni medya halini alırken alışılmış olan

ise geleneksel medyaya dönüşmektedir (71).

Yeni medya kavramı ise genel hatları ile günümüzde var olan yeni iletişim

teknolojilerinin tamamıdır. Yeni medya kavramı ilk defa 1970’lerde çeşitli

araştırmacılar tarafından ortaya atılmış olsa da günümüzdeki anlamını, tam olarak

1990’lı yıllarda bilgi ve iletişim teknolojileriyle birleşmesi ve gelişmesiyle almıştır.

Dilmen’e (2007) göre yeni medya yazınsal, görsel ve işitsel ortamları bir araya topladığı

için bilinen bütün iletişim ortamlarının bir araya getirilmesi özelliğiyle var olmaktadır

(72).

Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran özellikler çok yönlüdür. Bu

özelliklerin başında yeni medya kullanıcılarının geleneksel medya kullanıcılarına oranla

daha fazla seçeneğe sahip olması gelmektedir (73). Yeni medya araçlarında kullanıcılar

içerik oluşturma imkânına sahip olmuşlardır. Artık kullanıcılar dinleyici ve okuyucu

olmaktan çıkıp aynı zamanda yaratıcı olmuşlardır (74). Yeni medya araçlarının

geleneksel medya araçlarına tercih edilmesinin en büyük sebeplerinden birisi de budur.

Kullanıcıların yeni medya üzerindeki kontrolünden sonra gelen en büyük ikinci özellik

ise geleneksel medya araçlarının aksine yeni medya araçlarının çift taraflı bir iletişim

olanağı sunmasıdır (75). Medya artık kullanıcılar için bir bilgi edinme alanı olmaktan

çıkıp sosyalleşmek için yeni bir kaynağa dönüşmüştür (74). Aynı zamanda günümüzde

gelişimlerini hızla devam ettirmekte olan iletişim teknolojileri bünyesinde hayatımıza

Page 34: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

22

dâhil olan akıllı telefonlar, dizüstü bilgisayar ve tablet gibi araçlarla yeni medya araçları

iletişimin hızını da arttırmaktadır. Bu yenilikler de geleneksel medyanın iletişim,

eğlence ve eğitim gibi amaçlarına eklenen işbirliği işlevi ile beraber yeni medyanın

oluşumuna ve yayılımına katkı sağlamaktadır (76). Yeni medyanın çoklu kullanım ve

sürekli güncellenme olanağı da yeni medyanın sürekli güncel kalmasını sağlamaktadır

(74). Yeni medya araçlarının sağladığı eş zamanlı iletişim imkânı ve görece ucuz olması

bilginin yayılmasında avantaj sağlamaktadır (71). Yeni medya araçları sahip olduğu

özellikler sebebiyle geleneksel medyanın aşamadığı engelleri aşmıştır. İnsanlar

arasındaki mekân ve zaman sınırını ortadan kaldırmış ve kitleleri bir araya getirmiştir

(74). Geleneksel medyanın sunduğu monolog tarzında iletişim olanaklarının aksine yeni

medyanın alternatif olarak ortaya koyduğu diyalog tarzı iletişim, medya kullanıcılarının

da dikkatini çekmiştir. Geleneksel medya “birden çoğa” (one-to-many) modeliyle

işlerken, yeni medya “birçoktan birçoğa” (many-to-many) modeliyle işlemektedir (77).

Tarih boyunca iletişime geçmenin daha kolay yollarını arayan insanlık, yeni

medyanın ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla ortaya çıkan; sınırların

olmadığı, geri bildirim imkânı olan ve hızının saliselere kadar düştüğü yeni bir sanal

ortamı kullanma fırsatını kaçırmamıştır. Bu sebeple radyo ve televizyon gibi geleneksel

medya araçlarının aksine yeni medya araçlarının yayılımı çok daha hızlı olmuştur.

Radyonun 50 milyon kullanıcıya ulaşması 38 yıl sürerken televizyon kullanıcısı bu

sayıya 13 yılda ulaşmıştır. İnternet kullanımı ise 50 milyon kullanıcıya 5 yıl içerisinde

sahip olmuştur (9). Kısacası; yeni medya araçları insanlara pek çok farklı seçenekle,

eskiye oranla çok daha hızlı, kontrolün kullanıcılarda olduğu, çift yönlü ve eş zamanlı

bir iletişim ortamı sağlamıştır.

2.2.5. Sosyal Medya

Günümüzde iletişimin temel yapı taşlarından biri haline gelen sosyal medya,

sosyal araştırmalar içerisinde de kendine yeni bir yer edinmektedir. İnsanların bilgi

edinmek, eğlenmek ve iyi vakit geçirmekten daha farklı amaçlarla kullanabildikleri

sosyal medya araçları kişilerin; kiminle evlenecekleri, nerede eğitim görecekleri, nerede

çalışacakları, ne yiyecekleri ve ne giyecekleri gibi her türlü konu ve alanda hayatlarına

etki eder hale gelmiştir (74). Sosyal medyanın kişilerarası iletişime olan etkisi sadece

bireyle sınırlı kalmamakta; gruplar, toplum ve kültür üzerindeki yansımaları da

Page 35: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

23

gözlemlenmektedir. Facebook, Twitter gibi sosyal ağ siteleri kişiler arası iletişimi

etkilemenin yanında toplumsal birlikteliğin de sağlandığı platformlar haline gelmiştir.

Böylece insanlar bireysel düşünceleri, politik duruşları ya da sosyal yaşantı hakkındaki

hisleri gibi her türlü alanda kendilerini ifade edebilecekleri bir sanal dünyaya erişim

sağlamıştır. İnsanlar sosyal medya aracılığı ile sanal bir dünya oluşturarak

gereksinimlerini karşılamaya çalışmakta ve problemlerine çözüm arar hale gelmektedir.

Bu sebeple de “sanal gerçeklik” içerisinde geçirdikleri süre gün geçtikçe artmaya devam

etmektedir (74).

Sosyal medya fikrini mümkün kılan değişim Web 1.0‘ın Web 2.0 a dönüşümüyle

gerçekleşmiş olarak kabul edilmektedir. Web 1.0‘daki belirli kişilerce oluşturulan

çevrim içi materyallerin Web 2.0’a geçişle birlikte herkesin katkı sağlayabileceği ve

kaynak oluşturabileceği web sayfalarının dönüşümüne olanak sağlamıştır (78).

1970’lerde başlayan ve 1990’lı yıllardan itibaren hızla gelişmekte olan ve yaygınlık

hızının giderek artığı yeni iletişim teknolojileri bir diğer adıyla yeni medya, insanlara

fikirlerini, yaşantılarını ve yarattıkları içerikleri diğer insanlarla ve dünyayla paylaşma

olanağı vermektedir (74). 2000’li yıllarda işlerlik kazanan sanal ortam paylaşmanın ve

paylaşılanları tartışmanın temel alındığı bir ortam olması sebebiyle sosyal medya olarak

adlandırılmaktadır. Sosyal medya; kullanıcı odaklı olması, bireyleri ve kitleleri bir araya

getirmesi yönüyle etkileşim ve iletişim alanında önem taşımaktadır. Sosyal medya;

sürekli güncellenme, anında paylaşıma, anında erişime ve çoklu kullanıma olanak

sağlaması sebebiyle her kesimden bireyin ilgisini çekmektedir. Aynı zamanda sosyal

medya yazınsal paylaşımların yanı sıra fotoğraf ve video gibi görsel paylaşımları da

içermektedir (79).

Akar (2010) sosyal medya araçlarını bloglar, mikrobloglar, wikiler, sosyal

işaretleme siteleri, sosyal ağlar, medya paylaşım siteleri ve sanal dünyalar olarak

sınıflandırmıştır (80).

Bloglar; profesyonel bilgi ve yetenek gerektirmeksizin yaratıcıların istedikleri

şeyleri yazınsal ya da görsel bir şekilde dünya ile paylaşmasına olanak sunan günlük

benzeri kişisel ya da halka açık web siteleridir (72).

Mikro bloglar ise; kişilerin hayatıyla ilgili kısa bilgileri güncel bir şekilde

paylaşmak istediği kesimlerle paylaşmasına olanak veren, anlık mesaj, e-posta gibi

Page 36: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

24

olanakları da sunan web siteleridir. Mikrobloglar arasında en yoğun kullanılanı

Twitter’dır (81).

Wikiler ise; kullanıcıların var olan bilgiler üzerine ekleme/düzeltme yapabildikleri

ve yeni içerik oluşturabildikleri web siteleridir. İşbirliği içerisinde oluşturma imkânı

sunan wikiler, içeriği oluşturanların tercihine göre topluma açık ya da kişisel kullanıma

özel olabilmektedir. “Wiki” kelimesi ise Hawaii dilinde “çabuk” anlamına gelen “wiki-

wiki” kalıbından gelmektedir. En ünlü wiki ise Wikipedia’dır (82).

Sosyal işaretleme siteleri kullanıcıların yararlı buldukları web sitelerini insanlarla

paylaşmak adına bir araya getirdikleri sitelerdir. Sosyal işaretleme sitelerine ise

Del.icio.us ve Stumble Upon örnek verilebilir (83).

Sosyal ağlar kişilerin farklı ağlar üzerinden kişisel çevreleri, ilgi alanları, mesleki

yaşam, vb.- üzerinden bağlantı kurdukları insanlarla iletişime geçtikleri sitelerdir.

Sosyal ağların en yoğun kullanılan örnekleri; Facebook, MySpace ve LinkdIn’dir (84).

Medya paylaşım siteleri ise, insanlara sosyal medya üzerinden ses, görüntü,

uygulamalar, oyunlar gibi farklı medya türlerinin paylaşıldığı ortamlardır. YouTube gibi

siteler video paylaşımlarına mekân oluştururken, Flicker gibi siteler resim paylaşımı

üzerine kurulmuştur. Bu siteler kullanıcılarına paylaşım yapmanın yanında yapılan

paylaşımlara yorum yapma ve tartışma olanaklarını da sunmaktadır (80). Sosyal medya

son yıllarda popülerliğini kazanmış ve kullanım sıklığını arttırmış olsa da fikrin doğuşu

1978 yılında BBS (Bulletin Board System) isimli yazılımın hayata geçmesiyle ile

başlamıştır. BBS aynı zamanda belge gönderme ve mesaj atma özelliği ile sosyal

ağların iletişim kurma amacını hayata geçirmenin ilk adımını atmıştır (85). Literatürde

günümüzde ki sosyal ağların ilk örneği olarak Sixdegrees sitesi kabul edilmektedir (86).

Sixdegrees sitesi sosyal ağların ortaya çıkışında ve hala günümüzde amacını taşıyan

arkadaşlarla iletişim kurma ve yeni insanlarla tanışma düşüncesine atıf yaparak adını

Ayrımın Altı Derecesi (Six Degrees of Seperation) teorisinden almaktadır. Bu teori

dünyadaki her kişinin arasında iletişim ağı kurulması için en fazla 6 kişi gerektiğini

savunmaktadır. Bu düşünce günümüzde sosyal medyanın geldiği noktayı oldukça iyi bir

şekilde temsil etmektedir (87). SixDegrees sitesi kullanıma açık olduğu 1997 – 2001

yılları arasında; arkadaş listesi oluşturma ve mesaj atma özelliklerini barındırmaktadır.

90’lı yıllarda ve sonrasında pek çok sosyal ağ sitesi kullanıma açılmış ve kısa sürede

pek çok kullanıcıya hizmet verir hale gelmiştir (85). Bu dönemde kullanıma açılan bazı

sosyal ağlar Şekil 3’te kronolojik sırasıyla verilmiştir.

Page 37: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

25

Şekil 3. Belirli Sosyal Medya Araçlarının Kuruluş Tarihleri.

Page 38: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

26

1990 yılında getirilen bir başka yenilik ise ilk arama motorunun (Archie

“Archive”) kullanıma açılmasıdır. Günümüzde hala aktif şekilde kullanılan “Google”

arama motoru ise 2000 yılında hizmete açılmıştır (88). Google arama motorunun

kullanıma açılması sosyal ağlar ve sosyal medya için bir devrim niteliği taşımaktadır.

Çünkü öncesinde kişiselleştirilmiş bir sitenin yaygınlaşması yine gerçek hayatta

konuşulması ile ilgiliydi. Sanal ortamda kazanılan popülerlik tam olarak sanal hale

gelememekte, yarı- sanal kalmaktaydı. İnsanlar lokal sosyal çevrelerinde bir sitenin adı

geçerse haberdar olmaktaydılar. Google öncesinde ise kurulan arama motorları kişiler

arasında tam yaygınlık sağlayamamıştı, ancak Google’ın kurulması ile birlikte hızlı bir

şekilde yayılması kurulan ve var olan kişiselleştirilmiş sitelerin popülerliğini ve

varlığını doğrudan ilgilendirir hale gelmişti. Artık bir site var olmak ve tanınmak

istiyorsa Google’a tanımlanmış olmalıydı. Bu sebepler ışığında Google’ın kurulumu

sanal dünyanın gelişiminde ve sosyal medyanın günümüzdeki halini almasında büyük

önem taşımaktadır (66). Kullanıma açılan sosyal ağlar kullanıcılara web site ve blog

oluşturma, düşüncelerini ve deneyimlerini paylaşma, içerik ve fotoğraf paylaşma imkânı

sağlamaktaydı. İletişimde sınırları kaldıran ve insanların ilgisini çeken bu gelişmeler,

teknolojik aletlerin insanlar arasında yaygınlaşması ve kullanım sıklıklarının artmasıyla

sosyal ağları kullanan kullanıcı sayısında da hızlı artışlar olmuştur (89). 2003 yılında

kurulan ve hala popülerliğini koruyan Linkedln gibi sosyal ağlar ise sosyal medyanın

profesyonel yaşantıda da iletişime katkı sağlayabileceğini kanıtlamıştır (85). Bu siteler

ortak ilgi alanlarını veya benzer geçmişi paylaşan insanların iletişime geçmesine,

hazırlanan ve dünya ile paylaşılan profiller aracılığıyla birbirlerini bulmalarına ve bir

arkadaş listesi oluşturmalarına olanak vermektedir (90).

Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler neticesinde insan hayatı farklı boyutlarda

değişime uğramıştır. Bireysel alışkanlıklar, yaşam biçimleri, eğitim, çalışma hayatı ve

kültür gibi pek çok payda da etkisini gösteren bilişim teknolojileri (61) aynı zamanda

bireysel boyutta da etkilidirler. Bilişim teknolojilerine getirilen yenilikler neticesinde

insanlar için iletişim kavramı da yeni bir boyut kazanmıştır. Kişiler arası iletişimin sanal

ortama taşınması neticesinde kişiler arası ilişkiler de olumlu ve olumsuz anlamda

değişime uğramışlardır. Bilişim teknolojilerinin en aktif kullanılan öğelerinden olan

sosyal medya, kişiler arası iletişimde zaman ve mekân engelini ortadan kaldırarak

oluşan değişimin etkililiğini arttırmıştır. Medya bu açıdan kimi araştırmacılara göre

Page 39: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

27

farklı kesimler arasındaki bilgi eksikliğini eşitleyerek toplumsal bir denge mekanizması

kurmaktadır (62). Ancak kimi araştırmacılara göre ise bu düşünce toplumsal gerçekliği

yansıtmamaktadır. McQuail bu konu üzerine “medya bir taraftan bazı açıkları

kapatırken, öte yandan var olan gediklere birçok yenilerini ekler.” yorumunu

getirmektedir (91).

Bir alanda ortaya oraya çıkan yeniliğin diğer alanlara etkisi olduğu gibi, medya

kavramının da geçirdiği yeniliğin birçok başka alana etkisi olmuştur. İletişim

teknolojileri; tüketim alışkanlıkları, toplumsal gelişim, kişilerarası iletişim gibi

alanlarda yeniliklerin ve dönüşümün ateşleyicisi olmuştur (76). İletişimin geçirdiği

değişime örnek olarak kişilerin iletişim kurarken kullandıkları dildeki değişim

gösterilebilir. Geçmişte “:-)” (gülen surat), “:’)” (ağlayan surat) gibi simgeler anlamsız

kalırken günümüzde kişilerin duygularını ifade etme biçimleri haline gelmiştir. Bir

diğer şekilde, çevrimiçi iletişimi kolaylaştırmak adına hayatımıza kısaltmalar girmiştir.

“BRB (be right back – hemen dönecek), LOL (laugh out loud – yüksek sesle gülmek),

ASAP ( as soon as possible – en kısa sürede)” gibi kısaltmalar bunlara örnek olarak

gösterilebilmektedir (77). Yeni model iletişimin toplumsal boyuttaki etkilerine örnek

olarak ise Twitter Devrimi gösterilebilmektedir. 2009 yılında İran başkanlık seçimlerine

yönelik oluşan, “Yeşil Devrim” olarak da adlandırılan olaylar sırasında protestocuları

kontrol altında tutmak için getirilen medya sansürü sonunda protestocular birbirleriyle

iletişim kurmak için sosyal medyaya yönelmişlerdir. Bu süreçte protestocuların sosyal

medyayı kullanım yoğunlukları ve sosyal medyaya olan güvenleri sebebiyle olay

“Twitter Devrimi” olarak adlandırılmıştır. Benzer bir şekilde 2008’de gerçekleşen

Bombay saldırılarında ise saldırılarla ilgili bilgilerin öncelikle sosyal medyadan

paylaşılması ve halkın haber alma ajansı olarak sosyal medya araçlarını kullanması

gösterilebilir. Ancak bu olay birçok açıdan “yurttaş gazeteciler” ve etik konusunun

tartışılmasına sebep olmuştur. Kriz anlarında doğruluğu sağlanmamış bilgilerin

paylaşılması veya güvenlik güçlerinin stratejilerini içeren bilgilerin halka açılmasının

toplumsal güvenlik anlamında yarattığı problemler tartışılmıştır (92).

2018 verilerine göre, dünya genelinde 4.021 milyar internet, 3.196 milyar sosyal

medya kullanıcısı bulunmaktadır, ülkemizde ise internet kullanıcı sayısı 54.33 milyon,

sosyal medya kullanıcı sayısı 51 milyona ulaşmıştır. Ülkemizde toplumun %73

(56.05)’ü mobil cihazları kullanmaktadır (8). Taşınabilir iletişim teknolojileri sayesinde

Page 40: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

28

insanlar istedikleri an, istedikleri yerde her türlü bilgiye çevrimiçi bir şekilde

ulaşabilmekte ve istedikleri bilgileri de dünya ile paylaşabilmektedirler (93). İletişim

teknolojileri getirdiği yenilikler ile insanlar arasında iletişimi şekillendirip hızlandırsa

da bazı araştırmacılar aynı zamanda bu iletişim tarzının kişileri yalnızlaştırdığını

savunmaktadır. Kişiler fiziksel dünya ile iletişime girmeden belirli aktiviteleri yapma

olanağına sahip olmuşlardır. İnternet üzerinden alışveriş, online bankacılık ya da farklı

eğitim seçenekleri fiziksel mekanların önemini azaltır hale getirmiştir (94). Bu

özellikler, gençlerin sosyal paylaşım ağlarında geçirdikleri süre kişisel ve ailesel

ilişkilerine zarar verir hale gelmiştir. Sanal ortamda geçirilen süredeki artış sadece

gençlere özel değildir. Her yaş grubundan birey gelişen iletişim teknolojileri aracılığı ile

mekân ve zaman fark etmeksizin sanal olarak aktif hale gelmekte ve gerçek dünyadan

uzaklaşmaktadır. Bu yalnızlaşma, bireylerin içerisinde bulundukları kültüre, topluma ve

gruba yabancılaşmalarına da sebep olmaktadır. İnsanlar sanal dünyada vakit geçirerek

kültürel paylaşımlarda bulunmakta ve evrensel bir kültüre asimile olarak içerisinde

yaşadıkları toplumsal ve kültürel değerlere yabancılaşmaktadırlar (93).

2018 verilerine göre ülkemizde en aktif kullanılan sosyal medya siteleri sırasıyla;

YouTube, Facebook, Instagram, Twitter ve Google+’tır. Facebook üzerine yapılan bir

araştırma sonucunda kullanıcı yaşlarının profilleri sıralandığında 25 yaş altı

kullanıcıların Facebook kullanıcılarının % 62’sini oluşturduğu görülmektedir (8). 2018

yılı kullanım sıklıkları Şekil 4’te verilmiştir.

Şekil 4. 2018 Yılı Facebook Kullanıcıları Yaş Dağılımı.

3300000

13000000

15000000

10000000

5500000

2400000

1100000

0 5000000 10000000 15000000 20000000

13‐17

18‐24

25‐34

35‐44

45‐54

55‐64

65+

Page 41: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

29

Gençlerin aktif bir şekilde zaman geçirdiği sosyal medya, bireylerin kişilikleri

üzerinde de etkili olmaktadır. Kimlik inşası sırasında değişen ortamlar, iletişime geçilen

gruplar ve kişiler, kimliğin yeniden şekillenmesi üzerinde etkilidir. Kimlik oluşumu

durağan bir süreç değildir (95). İletişim teknolojilerin bir getirisi olan sosyal medya

sosyalleşmesi, kontrol mekanizması toplumsal boyuta çekilmekte (93) ve sanal kişiler

arası iletişimin bir sonucu olarak sanallaşan kimlikler ortaya çıkmaktadır. Bunlara ek

olarak 2018 yılı verilerine göre ülkemizde bireyler günlük olarak sosyal medyada

ortalama 2 saat 48 dakika harcamaktadır (8). Bireylerin sınırsız sayıda içeriğe erişim

sağlayabildikleri bu ortamda algı şekilleri değişmekte ve topluma ya da bir gruba kabul

görmek için hangi kimliğe bürünmeleri gerektiğine, sosyal medyada maruz kaldıkları

paylaşımlar aracılığı ile karar verebilmektedirler (95).

Page 42: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

30

3. GEREÇ ve YÖNTEM

Bu çalışmanın evrenini 2018-2019 Güz Döneminde, Niğde Ömer Halisdemir

Üniversitesi’ne başlayan 1. Sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Evren sayısı 4631’dir

(96). Evren sayısının %10’unu büyüklüğünde örneklem sayısına ulaşmak amacıyla 460

öğrenciye uygulanmış olup analiz için geçerliliği olmayan anketlerin çıkarılması ile

420’ye düşmüştür. Örneklem evren içerisinde rastgele örnekleme modeli ile seçilmiştir.

Üniversite ana kampüsünde 15 Ekim- 5 Kasım 2018 tarihleri arasında 1. Sınıf

öğrencilerine soru kâğıdı uygulanmıştır.

Anket soru kağıdı literatür bilgisi ve benzer çalışmalarda kullanılan soru

kağıtlarından yararlanılarak çalışmanın amacına uygun şekilde oluşturulmuştur. Soru

kâğıdı; demografik özellikler, uyuşturucu madde kullanım durumu, sosyal medya

kullanım alışkanlıkları, uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik

görüşler ve uyuşturucu ve uyarıcı bağımlılığına yönelik görüşler ile ilgili sorulardan

oluşmaktadır. Demografik özellikler, uyuşturucu madde kullanım durumu, sosyal

medya kullanım alışkanlıkları sorularının cevapları analiz sürecinde cevap sıralarına

göre 1,2,3,4… şekilde numaralandırılmıştır. Sosyal medya paylaşımlarına yönelik görüş

ifadeleri ise 5’li likert tipinde “1” çok sık, “5” hiç olmak üzere; uyuşturucu ve uyarıcı

madde bağımlılığına yönelik görüş soruları ise “1” kesinlikle katılıyorum, “5” kesinlikle

katılmıyorum” olmak üzere analiz sürecinde puanlandırılmış ve kategorilenmiştir.

Anket soru kâğıdı toplam 48 sorudan oluşmaktadır.

Anket soru kâğıdı aracılığı ile elde edilen veriler SPSS 25.0 (Statistical Package

for Social Science) aracılığı ile analiz edilmiştir (97). Analizler Mann-Whitney U Testi,

Kruskal-Wallis H Testi, Ki-Kare Testi ve Spearman Korelasyon Testi ile uygulanmıştır.

Page 43: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

31

4. BULGULAR

4.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular

Çalışmamıza katılanların cinsiyetlerine göre dağılımı Tablo 1’de görülmektedir.

Katılımcıların % 52,6’ü kadınlardan, % 47,4’sı erkeklerden oluşmaktadır.

Tablo 1. Çalışmaya Katılanların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı.

Cinsiyet Sayı %

Kadın 221 52,6

Erkek 199 47,4

Toplam 420 100

Çalışmaya katılanların yaş dağılımı Tablo 2’de gösterildiği gibidir. Katılımcılar

17-22 yaş aralığında yoğunluk göstermektedirler.

Tablo 2. Çalışmaya Katılanların Yaş Dağılımı.

Yaş Sayı %

17 -19 yaş 210 50,0 20-22 yaş 180 42,9 23 yaş ve üstü 30 7,1 Toplam 420 100

Çalışmaya katılanların babalarının eğitim durumları Tablo 3’te gösterilmiştir.

Bulgular sonucunda katılımcıların babalarının % 1,9’u okur-yazar değildir. Diğer

katılımcıların babalarının % 39,5’sı ilkokul, %26,2’i ortaokul, %20,5’sı lise ve %11,9’i

üniversite mezunudur.

Tablo 3. Çalışmaya Katılanların Baba Eğitim Seviyeleri Dağılımı.

Baba Eğitim Durumu Sayı % Okur-yazar değil 8 1,9 İlkokul 166 39,5 Ortaokul 110 26,2 Lise 86 20,5 Üniversite 50 11,9 Toplam 420 100

Page 44: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

32

Çalışmaya katılanların annelerinin eğitim durumları Tablo 4’te gösterilmiştir.

Bulgular sonucunda katılımcıların annelerinin % 10,3’u okur-yazar değildir. Diğer

katılımcıların annelerinin % 48,8’sı ilkokul, %23,1’i ortaokul, %15,5’sı lise ve %2,4’i

üniversite mezunudur.

Tablo 4. Çalışmaya Katılanların Anne Eğitim Seviyeleri Dağılımı.

Anne Eğitim Durumu Sayı %

Okur-yazar değil 43 10,3 İlkokul 205 48,8 Ortaokul 97 23,1 Lise 65 15,5 Üniversite 10 2,4 Toplam 420 100

Çalışmaya katılanların anne-baba birliktelik durumu Hata! Başvuru kaynağı

bulunamadı.’te gösterildiği gibidir. Katılımcıların büyük çoğunluğunun anne-

babalarının birlikte yaşadığı görülmektedir.

Tablo 5. Çalışmaya Katılanların Anne-Baba Birliktelik Durum Dağılımı.

Anne-Baba Birliktelik Durumu Sayı %

Anne-baba birlikte yaşıyor. 363 86,4 Anne-baba ayrı yaşıyor. 29 6,9 Anne vefat etti, baba yaşıyor. 5 1,2 Baba vefat etti, anne yaşıyor. 22 5,2 Anne-baba vefat etti 1 0,2 Toplam 420 100

Çalışmaya katılanların yaşadıkları yerlere ilişkin bulgular Tablo 6’da

gösterilmiştir. Katılımcılar sırasıyla % 51,4 oranında öğrenci yurdunda, %31,7 oranında

aile yanında, %9,5 oranında öğrenci evinde, %3,3 oranında akraba yanında, %2,4

oranında yalnız ve %1,7 oranında başka bir ailenin yanında yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Page 45: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

33

Tablo 6. Çalışmaya Katılanların Yaşadıkları Yerlerin Dağılımı.

Yaşanılan Yer Sayı %

Ailemle birlikte yaşıyorum. 133 31,7 Öğrenci yurdunda yaşıyorum. 216 51,4 Başka bir aile yanında yaşıyorum 7 1,7 Öğrenci evinde yaşıyorum. 40 9,5 Akraba yanında yaşıyorum. 14 3,3 Tek yaşıyorum. 10 2,4 Toplam 420 100

Çalışmaya katılanların yaşamlarının çoğunluğunu geçirdikleri yerlere ilişkin

bulgular Tablo 7Hata! Başvuru kaynağı bulunamadı.’de belirtilmiştir. Katılımcılar

yaşamlarının çoğunu sırasıyla %56,7 oranında şehirde %21,9 oranında ilçede, %16,6

oranında köyde, %4,8 oranında kasabada geçirdiklerini ifade etmişlerdir.

Tablo 7. Çalışmaya Katılanların Yaşamlarının Çoğunluğunu Geçirdikleri Yerlerin Dağılımı.

Yaşamının Çoğunluğunun Geçtiği Yer Sayı %

Köy 70 16,7 Kasaba 20 4,8 İlçe 92 21,9 Şehir 238 56,7 Toplam 420 100

Çalışmaya katılanların ailelerin ortalama aylık gelirlerine ilişkin bulgular Hata!

Başvuru kaynağı bulunamadı.Tablo 8’de belirtilmiştir. Katılımcıların ailelerin

ortalama aylık gelirlerinin %78,3 oranla 0-4000 TL arasında olduğu görülmektedir.

Tablo 8. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Ortalama Aylık Gelir Dağılımı

Aile Ortalama Aylık Geliri Sayı %

0-1000 TL 79 18,8 1001-2000 TL 168 40,0 2001-3000 TL 71 16,9 3001-4000 TL 53 12,6 4001-5000 TL 28 6,7 5001 TL ve Üstü 21 5,0 Toplam 420 100

Page 46: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

34

Çalışmaya katılanların ortalama aylık gelirlerine ilişkin bulgular Tablo 9’da

verilmiştir. Katılımcıların ortalama aylık gelirlerinin %77,9 oranla 0-600 TL arasında

olduğu görülmektedir.

Tablo 9. Çalışmaya Katılanların Ortalama Aylık Gelir Dağılımı.

Kişinin Ortalama Aylık Geliri Sayı %

0-300 TL 191 45,5 301-600 TL 136 32,4 601-900 TL 33 7,9 901-1200 TL 33 7,9 1201 TL ve Üstü 27 6,4 Toplam 420 100

4.2. Katılımcıların Sosyal Medyaya ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere

Yönelik Görüş İfadelerine Verdikleri Cevapların Frekansları.

Sosyal medya platformlarını kullandıklarını ifade eden katılımcıların sosyal

medyada karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile ilgili görüş

ifadelerine verdikleri cevaplar Tablo 10’da verilmiştir.

Tablo 10. Katılımcıların Sosyal Medya İle İlgili Görüşleri

Sosyal Medyaya

Yönelik Görüş

İfadeleri

Çok Sık Sıkça Bazen Nadiren Hiç Toplam

N % N % N % N % N % N %

15. Madde 47 12,3 50 13,1 144 37,8 72 18,9 68 17,8 381 100

16. Madde 18 4,7 26 6,9 54 14,2 37 9,8 244 64,4 379 100

17. Madde 30 8,0 23 6,1 61 16,2 50 13,3 213 56,5 377 100

18. Madde 13 3,4 12 3,2 28 7,4 48 12,6 279 73,4 380 100

19. Madde 14 3,7 15 4,0 17 4,5 31 8,2 302 79,7 379 100

20. Madde 29 7,7 47 12,5 74 19,6 112 29,7 115 30,5 377 100

21. Madde 22 5,9 34 9,0 69 18,4 76 20,2 175 46,5 376 100

22. Madde 10 2,6 8 2,1 8 2,1 16 4,2 338 88,9 380 100

23. Madde 53 14,1 22 5,8 44 11,7 40 10,6 218 57,8 377 100

24. Madde 104 27,2 52 13,6 71 18,5 57 14,9 99 25,8 383 100

25. Madde 116 30,4 47 12,3 47 12,3 57 14,9 115 30,1 382 100

Page 47: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

35

Katılımcıların uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüş

ifadelerine verdikleri cevaplar Tablo 11’deki gibidir.

Tablo 11. Katılımcıların Uyuşturucu Ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşleri.

Uyuşturucu ve

Uyarıcı

Maddelere

Yönelik Görüş

İfadeleri

Kes

inli

kle

Kat

ılıyo

rum

Kat

ılıyo

rum

Ne

Kat

ılıyo

rum

Ne

Kat

ılm

ıyor

um

Kat

ılmıy

oru

m

Kes

inli

kle

Kat

ılmıy

oru

m

Top

lam

N % N % N % N % N % N %

26. Madde 162 38,7 108 25,8 61 14,5 39 9,33 48 11,48 418 100

27. Madde 103 24,5 96 22,8 73 17,3 50 11,9 98 23,33 420 100

28. Madde 36 8,57 9 2,14 22 5,24 57 13,5 296 70,48 420 100

29. Madde 23 5,46 20 4,75 0 0,00 38 9,03 340 80,76 420 100

30. Madde 5 1,19 3 0,72 14 3,34 29 6,92 368 87,83 419 100

31. Madde 25 6,02 13 3,13 38 9,16 61 14,7 278 66,99 415 100

32. Madde 19 4,56 6 1,44 20 4,80 39 9,35 333 79,86 417 100

33. Madde 14 3,36 9 2,16 21 5,04 40 9,59 333 79,86 417 100

34. Madde 31 7,43 21 5,04 53 12,7 48 11,5 364 87,29 417 100

35. Madde 32 7,73 19 4,59 46 11,1 46 11,1 271 65,46 414 100

36. Madde 19 46,9 47 11,4 31 7,54 29 7,06 111 27,01 411 100

37. Madde 87 20,9 55 13,2 54 13,0 49 11,8 170 40,96 415 100

38 Madde 24 57,2 59 14,0 47 11,2 12 2,86 61 14,56 419 100

39. Madde 36 8,59 15 3,58 38 9,07 51 12,1 279 66,59 419 100

40. Madde 58 13,9 19 4,58 39 9,40 43 10,3 256 61,69 415 100

41. Madde 302 71,9 50 11,9 25 5,95 7 1,67 36 8,57 420 100

42. Madde 302 72,0 48 11,4 22 5,25 13 3,10 34 8,11 419 100

43. Madde 261 62,7 63 15,1 39 9,38 14 3,37 39 9,38 416 100

44. Madde 260 62,2 74 17,7 38 9,09 7 1,67 39 9,33 418 100

45. Madde 233 55,8 56 13,4 48 11,5 22 5,28 58 13,91 417 100

46. Madde 183 43,8 74 17,7 91 21,8 19 4,56 50 11,99 417 100

47. Madde 265 63,1 63 15,0 18 4,29 22 5,24 52 12,38 420 100

48. Madde 283 67,5 55 13,1 29 6,92 16 3,82 36 8,59 419 100

Page 48: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

36

4.3. Demografik Özellikler ve Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları İlişkisi

Üzerine Bulgular

Katılımcıların demografik özellikleri ile sosyal medya kullanım durumları

arasındaki farklılığı belirlemek amacıyla Ki-Kare Testi uygulanmıştır. Bulgulara ilişkin

bilgiler Tablo 12’de verilmiştir. Test sonuçlarına göre 0,05 düzeyinde istatistiksel

oranda anlamlı olan demografik özelliklerin sosyal medya kullanım durumu ile ilişkili

olup olmadığı incelenmiştir. Test sonuçlarına göre, öğrencilerin yaşları ve aylık

ortalama gelirleri ile sosyal medya platformlarını kullanım durumları arasında

istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. (p<0,05) Test sonucuna göre cinsiyet,

anne-baba eğitim durumu, ailenin birliktelik durumu, yaşanılan ortam, yaşamın

çoğunluğunun geçtiği yer ve aile ortalama aylık geliri ile sosyal medya platformlarının

kullanım durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktur. (p>0,05)

Tablo 12. Katılımcıların sosyal medya kullanma durumları ile demografik özelliklerinin ilişkisine yönelik

bulguları.

Sosyal medya platformlarını kullanım durumu

Evet Hayır Toplam X² p

Sayı % Sayı % Sayı %

Cinsiyet

Kadın 195 51,0 24 66,7 219 52,4

3,218 0,073 Erkek 187 49,0 12 33,3 199 47,6

Toplam 384 100 36 100 420 100

Yaş

17-19 yaş 184 48,3 26 72,2 210 50,4

7,615 0,022 20-22 yaş 169 44,4 9 25,0 178 42,7

23 ve üstü 28 7,3 1 2,8 29 7,0

Toplam 383 100 36 100 417 100

Baba eğitim

durumu

Okur-yazar değil 6 1,6 0 0 6 1,4

6,156 0,188

İlkokul 146 38,4 19 52,8 165 39,7

Ortaokul 99 26,1 11 30,6 110 26,4

Lise 80 21,1 5 13,9 85 20,6

Üniversite 49 12,9 1 2,8 50 12,0

Toplam 380 100 36 100 416 100

Anne eğitim

durumu

Okur-yazar değil 33 8,7 5 13,9 38 9,2

2,006 0,735

İlkokul 187 49,5 18 50 205 49,5

Ortaokul 88 23,3 8 22,2 96 23,2

Lise 60 15,9 5 13,9 65 15,7

Üniversite 10 2,6 0 0 10 2,4

Toplam 378 100 36 100 414 100

Page 49: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

37

Tablo 12. devamı

Anne-baba birliktelik durumu

Birlikte yaşıyor. 331 86,6 32 88,9 363 86,8

0,144 0,704 Ayrı yaşıyor. 51 13,4 4 11,1 55 13,2

Toplam 382 100 36 100 418 100

Yaşam yeri

Ailem ile birlikte kalıyorum

119 31,2 14 38,9 133 31,8

0,908 0,341 Ailemden ayrı yaşıyorum.

263 92,3 22 7,7 285 68,2

Toplam 382 100 36 100 418 100

Yaşamın büyük çoğunluğunun geçtiği yer

Köy 60 15,7 9 25,0 69 16,5

3,957 0,412

Kasaba 18 4,7 2 5,6 20 4,8

İlçe 85 22,3 6 16,7 91 21,8

Şehir 218 56,2 19 52,8 237 56,8

Toplam 381 100 36 100 417 100

Aile ortalama aylık geliri

0-1000 TL 65 17,2 6 17,6 71 17,1

4,188 0,523

1001-2000 TL 151 39,9 17 50 168 40,8

2001-3000 TL 64 16,9 7 20,6 71 17,2

3001-4000 TL 50 13,2 3 8,8 53 12,9

4001-5000 TL 27 7,1 1 2,9 28 6,8

5001 TL ve üstü 21 5,6 0 0 21 5,1

Toplam 378 100 34 100 412 100

Kişinin ortalama aylık geliri

0-900 TL 319 84,4 34 97,1 353 85,5

4,195 0,041 901 TL ve üstü 59 15,6 1 2,9 60 14,5

Toplam 378 100 35 100 413 100

Katılımcıların cinsiyetleri ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları

uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri üzerine uygulanan

Mann-Whitney U testi bulgular Tablo 13’deki gibidir. Test sonucuna göre p değeri

0,05’ten küçük olan ifadeler ile cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık vardır. Bu bilgiler

ışığında;

“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.” ifadesine verilen cevaplar

cinsiyete göre istatistiksel oranda farklılık göstermektedir. (p<0,05) Kadınlar, erkeklere

göre bu ifadeye daha olumsuz bir eğilim göstermişlerdir.

“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan

maddeyi merak etmeme neden oluyor.” İfadesine verilen cevaplar cinsiyete göre

istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklıdır. (p<0,05) Ortalamalar

Page 50: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

38

değerlendirildiğinde erkeklerin kadınlara göre belirtilen ifadeye katılım oranları

artmaktadır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin

doğruluğuna güveniyorum.” ifadesi cinsiyete göre istatistiksel oranda anlamlı olarak

farklılaşmaktadır. (p<0,05) Ortalamalar değerlendirildiğinde erkeklerin kadınlara göre

belirtilen ifadeye katılım oranları artmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesine verilen cevaplar arasında

cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık vardır. (p<0,05) Ortalamalar

değerlendirildiğinde erkeklerin kadınlara göre belirtilen ifadeye katılım oranları

artmaktadır.

Tablo 13. Cinsiyet ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri Cinsiyet Sayı Ortalama±S.d P

Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.

Erkek 187 2,98±1,25

0,007Kadın 194 3,33±1,17

Toplam 381 3,16±1,12

Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.

Erkek 186 4,10±1,24

0,060Kadın 193 4,32±1,15

Toplam 379 4,22±1,20

Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.

Erkek 186 4,03±1,26

0,539Kadın 191 4,05±1,33

Toplam 377 4,04±1,29

Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.

Erkek 187 4,41±1,10

0,244Kadın 193 4,57±0,88

Toplam 380 4,49±1,00

Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.

Erkek 186 4,41±1,12

0,002Kadın 193 4,69±0,88

Toplam 379 4,55±1,01

Page 51: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

39

Tablo 13. devamı

Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı

madde kullanımını veya etkisini içeren

paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.

Erkek 186 3,52±1,31

0,233Kadın 191 3,71±1,17

Toplam 377 3,62±1,24

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı

madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin

doğruluğuna güveniyorum.

Erkek 186 1,29±0,97

0,014Kadın 190 4,08±1,16

Toplam 376 3,93±1,24

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken

fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu

düşünüyorum.

Erkek 188 4,62±0,97

0,002Kadın 192 4,86±0,61

Toplam 380 4,74±0,82

Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve

uyarıcı maddelere erişim

sağlayabileceğime inanıyorum.

Erkek 186 3,85±1,50

0,367Kadın 191 3,97±1,46

Toplam 377 3,91±1,48

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı

madde kullanımı ve etkisini içeren

fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım

yapan insanların dikkat çekmeye

çalıştığını düşünüyorum.

Erkek 189 3,01±1,59

0,757Kadın 194 2,97±1,51

Toplam 383 2,99±1,55

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı

madde kullanımı ya da etkisini içeren

paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı

takipten/arkadaşlıktan

çıkarıyorum/engelliyorum.

Erkek 189 3,05±1,63

0,783Kadın 193 3,00±1,65

Toplam 382 3,02±1,64

Katılımcıların yaşları ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları uyuşturucu

ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri üzerine uygulanan Kruskal-

Wallis H Testi bulguları Tablo 14’deki gibidir. Test sonucuna göre p değeri 0,05’ten

küçük olan ifadelere verilen cevaplarda katılımcıların yaşları düzeyinde anlamlı bir

farklılık vardır. Bu bilgiler ışığında;

“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.” ifadesine verilen cevaplar

Page 52: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

40

katılımcı yaşlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık sergilemektedir.

(p<0,05)

“Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da

etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.” İfadesine

verilen cevaplar öğrencilerin yaşlarına göre istatistiksel düzeyde anlamlı bir şekilde

farklılık göstermektedir. (p<0,05)

“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren

paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadesine verilen cevaplar katılımcı yaşlarına göre

istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermektedir. (p<0,05)

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesine verilen cevapların

katılımcı yaşları düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmaktadır. (p<0,05)

Tablo 14. Yaş ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlere İlişkin Bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri

Yaş Sayı Ortalama±S.d. P

Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.

17-19 yaş 182 3,34±1,19

0,022 20-22 yaş 168 2,98±1,25

23 yaş ve üstü 28 3,07±1,21

Toplam 378 3,16±1,22

Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.

17-19 yaş 181 4,34±1,13

0,094 20-22 yaş 167 4,12±1,21

23 yaş ve üstü 28 3,92±1,51

Toplam 376 4,22±1,20

Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.

17-19 yaş 180 4,17±1,27

0,084 20-22 yaş 166 3,92±1,32

23 yaş ve üstü 28 3,92±,30

Toplam 374 4,04±1,29

Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.

17-19 yaş 182 4,68±0,70

0,007 20-22 yaş 167 4,32±1,16

23 yaş ve üstü 28 4,21±,31

Toplam 377 4,49±1,00

Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.

17-19 yaş 181 4,64±,90

0,201 20-22 yaş 167 4,46±1,12

23 yaş ve üstü 28 4,57±,92

Toplam 376 4,55±1,01

Page 53: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

41

Tablo 14. devamı

Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.

17-19 yaş 181 3,82±1,14

0,011 20-22 yaş 166 3,45±1,27

23 yaş ve üstü 27 3,25±1,50

Toplam 374 3,62±1,24

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.

17-19 yaş 181 4,07±1,17

0,094 20-22 yaş 164 3,77±1,30

23 yaş ve üstü 28 3,89±,22

Toplam 373 3,93±1,24

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.

17-19 yaş 183 4,89±0,54

0,000 20-22 yaş 166 4,65±0,93

23 yaş ve üstü 28 4,32±,33

Toplam 377 4,74±0,82

Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim sağlayabileceğime inanıyorum.

17-19 yaş 181 4,04±1,41

0,172 20-22 yaş 165 3,76±1,52

23 yaş ve üstü 28 3,89±1,64

Toplam 374 3,91±1,48

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.

17-19 yaş 185 3,02±1,52

0,691 20-22 yaş 167 2,92±1,58

23 yaş ve üstü 28 3,17±1,65

Toplam 380 2,99±1,64

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/engelliyorum.

17-19 yaş 185 3±1,66

0,078

20-22 yaş 166 2,95±1,60

23 yaş ve üstü 28 3,71±1,60

Toplam 379 3,02±1,64

Katılımcıların babalarının eğitim durumu ve sosyal medya platformlarında

karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri

üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 15’deki gibidir. Test

sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadelere verilen cevaplar üzerinde

katılımcıların babalarının eğitim düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık

oluşturmaktadır. Bu bilgiler ışığında;

“Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren

fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak

uyandırıyor.” ve “sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan

Page 54: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

42

bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.” ifadelerine verilen cevaplar, katılımcıların

babalarının eğitim düzeyleri ile birlikte istatistiksel oranda farklılaşmaktadır. (p<0,05)

Tablo 15. Katılımcıların Babalarının Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini

Arasındaki ilişkiye Yönelik Bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri

Baba Öğrenim Durumu

Sayı Ortalama±S.d. p

Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.

Okur-yazar değil 6 5,00±0,00

0,014

İlkokul 144 4,22±1,17

Ortaokul 98 4,24±1,26

Lise 80 3,96±1,26

Üniversite 47 4,51±1,01

Toplam 377 4,22±1,20

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.

Okur-yazar değil 5 3,40±1,34

0,003

İlkokul 145 3,94±1,23

Ortaokul 99 4,19±1,16

Lise 77 3,53±1,30

Üniversite 46 4,00±1,17

Toplam 372 3,93±1,24

Katılımcıların annelerinin eğitim durumu ve sosyal medya platformlarında

karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri

üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 16’daki gibidir. Test

sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadelere verilen cevaplar üzerinde

katılımcıların annelerinin eğitim düzeyleri istatistiksel oranda anlamlı bir farklılığa

sebep olmaktadır. Bu bilgiler ışığında;

“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren

paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ve ”sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların

dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.” ifadelerine verilen cevaplar üzerinde

katılımcıların annelerinin eğitim düzeyleri farklılığa neden olduğu görülmüştür.

(p<0,05)

Anne-baba birlikteliği ile katılımcıların sosyal medya platformlarına yönelik

görüşlerine ilişkin yapılan Kruskal- Wallis Testi sonucunda anne-baba birlikteliğinin

sosyal medyaya yönelik görüşler üzerinde bir etkisinin olmadığı öğrenilmiştir

Page 55: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

43

Tablo 16. Katılımcıların Annelerinin Eğitim Durumları İle Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerini

Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri

Anne Öğrenim Durumu

Sayı Ortalama±S.d.

p

Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.

Okur-yazar değil 31 3,90±1,16 ,001 İlkokul 186 3,83±1,17 Ortaokul 87 3,40±1,30 Lise 58 1,13±1,27 Üniversite 9 3,88±0,92 Toplam 371 3,62±1,24

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.

Okur-yazar değil 33 3,42±1,56 0,043 İlkokul 185 2,93±1,52 Ortaokul 88 3,22±1,54 Lise 59 2,54±1,55 Üniversite 10 3,20±1,68 Toplam 377 2,99±155

Katılımcıların yaşadıkları yer ile sosyal medyaya ilişkin görüşleri arasındaki

ilişkinin ölçülmesi amacıyla ilgili verilere Kruskal-Wallis H Testi uygulanmıştır. Tez

sonuçları Tablo 17’deki gibidir. Elde edilen bulgulara göre;

“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan

maddeyi merak etmeme neden oluyor.” ve “uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken

fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu

düşünüyorum.” ifadeleri ile katılımcıların yaşadıkları yerler arasından istatistiksel

olarak anlamlı bir etkileşim vardır. (p<0,05)

Tablo 17. Katılımcıların Yaşadıkları Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerinin Etkileşimine İlişkin

Bulgular.

Sosyal Medyaya

Yönelik Görüş İfadeleri Yaşanılan yer Sayı Ortalama±S.d. P

Uyuşturucu ve uyarıcı

madde kullanırken

fotoğrafını ya da

videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli

olduğunu düşünüyorum.

Ailemle birlikte kalıyorum. 118 4,66±0,96

0,004

Öğrenci yurdunda kalıyorum. 195 4,86±0,59

Başka bir aile yanında kalıyorum. 5 5,00±0,00

Öğrenci evinde kalıyorum. 39 4,46±1,16

Akraba yanında kalıyorum. 13 4,76±0,59

Tek yaşıyorum. 8 4,25±138

Toplam 378 4,74±0,82

Page 56: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

44

Katılımcıların yaşamlarının çoğunluğunu geçirdikleri yer ile sosyal medyaya

ilişkin görüşleri arasındaki etkileşimin ölçülmesi Kruskal-Wallis H Testi uygulanmıştır.

Test sonuçları Tablo 18’deki gibidir. Elde edilen bulgulara göre;

“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”

“Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve

uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.”

“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren

paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadeleri ile yaşamın çoğunluğunun geçtiği yer ile

istatistiksel anlamda ilişkilidir. (p<0,05)

Tablo 18. Yaşamlarını Çoğunlukla Geçirdikleri Yer ile Sosyal Medya'ya Yönelik Görüşlerine ilişkin

Bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik Görüş İfadeleri

Yaşantının Büyük Çoğunluğunun

Geçtiği Yer Sayı Ortalama±S.d. p

Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.

Köy 59 3,40±1,20

,000 Kasaba 18 3,72±0,75 İlçe 85 3,19±1,23 Şehir 217 3,04±1,25 Toplam 379 3,16±1,22

Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.

Köy 56 4,14±131

,022 Kasaba 18 4,33±1,08 İlçe 83 4,13±1,19 Şehir 217 3,95±1,34 Toplam 374 4,04±1,29

Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.

Köy 58 3,77±1,24

,012 Kasaba 18 4,11±0,67 İlçe 82 3,75±1,15 Şehir 216 4,48±130 Toplam 374 3,62±1,24

Katılımcıların ailelerin ortalama aylık gelirleri ile sosyal medya platformlarında

karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri

üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 19’daki gibidir. Test

sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler ile katılımcıların ortalama aylık

gelirleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu bilgiler ışığında;

Page 57: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

45

“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan

maddeyi merak etmeme neden oluyor.” İfadesi katılımcıların ailelerinin aylık ortalama

gelirinden istatistiksel olarak etkilenmektedir (p<0.05).

Tablo 19. Aile Ortalama Aylık Geliri ile Kişilerin Sosyal Medyaya Yönelik Görüşleri Üzerine Bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik

Görüş İfadeleri Aile aylık geliri Sayı Ortalama±S.d. p

Tanınmış kişileri uyuşturucu

ve uyarıcı madde kullanırken

görmek, kullanılan maddeyi

merak etmeme neden oluyor.

0-1000 TL 63 4,69±0,85

0,028

1001-2000 TL 150 4,52±1,06

2001-3000 TL 64 4,76±0,64

3001-4000 TL 51 4,40±1,26

4001-5000 TL 27 4,07±1,35

5001 TL ve üstü 20 4,85±0,48

Toplam 375 4,55±1,01

Katılımcıların ortalama aylık gelirleri ile sosyal medya platformlarında

karşılaştıkları uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlara yönelik görüşleri

üzerine uygulanan Kruskal-Wallis H Testi bulguları Tablo 20’deki gibidir. Test

sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler ile katılımcıların ortalama aylık

gelirleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu bilgiler ışığında; kişilerin aylık gelirin

“uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesi üzerinde etkisi vardır.

(p<0.05)

Tablo 20. Kişilerin ortalama aylık gelirleri ile sosyal medyaya yönelik görüşlerine ilişkin bulgular.

Sosyal Medyaya Yönelik

Görüş İfadeleri Kişi Aylık Geliri Sayı Ortalama±S.d. p

Uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanırken fotoğrafını ya da

videosunu paylaşan insanların

daha eğlenceli olduğunu

düşünüyorum.

0-300 TL 163 4,75±0,83

0,034

301-600 TL 126 4,77±0,73

601-900 TL 27 5,00±0,00

901-1200 TL 34 4,63±0,99

1201 TL ve üstü 26 4,36±1,25

Toplam 376 4,74±0,82

Page 58: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

46

4.4. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanma Durumları ve

Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine

Yönelik Bulgular

Katılımcıların sosyal medya kullanıp, kullanmadıklarının uyuşturucu ve uyarıcı

maddelere yönelik görüşleri üzerinde etkisi olup olmadığını belirlemek için Mann-

Whitney U testi yapılmıştır. Test sonucuna göre p değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler

üzerinde sosyal medya platformlarını kullanmanın etkisi olduğu öğrenilmiştir. Analize

yönelik bilgiler Tablo 21’de verilmiştir. İstatistiksel düzeyde sosyal medya

kullanımından etkilenen ifadeler aşağıda verilmiştir.

Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı

düşünüyorum.

Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel

olacağımı düşünüyorum.

Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.

İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi düşünüyorum.

Tablo 21. Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanıma Durumları ve Uyuşturucu ve Uyarıcı

Madde Bağımlılığına İlişkin Görüşlerinin İlişkisine Yönelik Bulgular.

Katılımcıların Uyuşturucu Ve

Uyarıcı Maddelere Yönelik

Görüşleri

Sosyal Medya

Platformlarını

Kullanma Durumu

Sayı Ortalama

±S.d. p

Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin

belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli

olmadığı düşünüyorum.

Evet 382 4,30±1,26

0,049 Hayır 36 4,77±0,54

Toplam 418 4,34±1,22

Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri

kullansam da zarar verici boyutuna

engel olacağımı düşünüyorum.

Evet 376 4,28±1,18

0,008 Hayır 36 3,44±1,77

Toplam 412 4,21±1,26

Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri

kullanan bir insanla yakınlık

kurmak istemem.

Evet 373 4,48±1,69

0,004 Hayır 36 4,38±1,71

Toplam 409 2,56±1,71

İstediğim zaman uyuşturucu ve

uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi

düşünüyorum.

Evet 378 3,38±1,61

0,032 Hayır 35 3,94±1,34

Toplam 413 3,39±160

Page 59: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

47

Yapılan Kruskal-Wallis H Testine göre sosyal medya platformlarını kullanım

sıklığının uyuşturucu ve uyarıcı maddeler yönelik görüş üzerinde farklılık

oluşturmamaktadır. Ancak belirli sosyal medya platformlarında geçirilen süre, görüşler

üzerinde etkilidir.

İnstagram sitesi üzerinde geçirilen vaktin uyuşturucu ve uyarıcı madde

bağımlılığına etkisini ölçmek için Kruskal-Wallis Testi uygulanmıştır. Test sonucunda p

değeri 0,05’ten küçük olan ifadeler etki altında olarak kabul edilmiştir. Test sonucuna

ilişkin bilgiler Tablo 22’de verilmiştir. Eldi edilen bulgulara göre;

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”

“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanabileceklerini düşünüyorum.”

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı

düşünüyorum.”

“Eğer fırsat bulursam uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini denerim.”

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel

olacağımı düşünüyorum.” ifadeleri Instagram’da geçirilen süreden

etkilenmektedir(p<0,05).

Page 60: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

48

Tablo 22. İnstagram Kullanım Sıklığı ile Uyuşturucu Ve Uyarıcı Madde Bağımlılığına Yönelik Görüşlere

İlişkin Bulgular

Sosyal Medyaya Yönelik

Görüş İfadeleri

İnstagram

Kullanım Süreleri Sayı Ortalama±S.d. p

Uyuşturucu ve uyarıcı

maddelere kolaylıkla

ulaşılabildiğini

düşünüyorum.

0-1 saat 69 2,89±1,59

0,002

2-3 saat 123 2,26±1,29

4-5 saat 64 2,46±1,33

5 saatten daha fazla 97 2,00±1,24

Toplam 353 2,29±1,36

İnsanlar problemlerinden

uzaklaşmak için

uyuşturucu ve uyarıcı

madde

kullanabileceklerini

düşünüyorum

0-1 saat 69 3,40±1,47

0,002

2-3 saat 124 2,67±1,46

4-5 saat 64 3,07±1,46

5 saatten daha fazla 97 2,52±1,44

Toplam 354 2,87±1,49

Uyuşturucu ve uyarıcı

maddelerin belirtildiği

kadar zararlı ve tehlikeli

olmadığı düşünüyorum.

0-1 saat 69 4,67±0,92

0,002

2-3 saat 124 4,25±1,26

4-5 saat 64 4,43±1,12

5 saatten daha fazla 96 3,94±1,53

Toplam 353 3,34±1,22

Eğer fırsat bulursam

uyuşturucu ve uyarıcı

maddelerden birini

denerim.

0-1 saat 69 4,68±97

0,050

2-3 saat 124 4,55±1,03

4-5 saat 64 4,62±95

5 saatten daha fazla 97 4,20±1,45

Toplam 354 4,54±1,09

Uyuşturucu ve uyarıcı

maddeleri kullansam da

zarar verici boyutuna

engel olacağımı

düşünüyorum.

0-1 saat 69 4,58±1,01

0,021

2-3 saat 121 4,14±1,24

4-5 saat 64 4,26±1,15

5 saatten daha fazla 93 4,21±1,24

Toplam 347 4,21±1,26

Page 61: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

49

YouTube sitesinde geçirilen vaktin uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığına

etkisini ölçmek için Kruskal-Wallis Testi uygulanmıştır. Test sonucunda p değeri

0,05’ten küçük olan ifadeler etki altında olarak kabul edilmiştir. Teste ilişkin bilgiler

Tablo 23’te verilmiştir. Bu bilgiler ışığında;

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”

“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanabileceklerini düşünüyorum.”

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında

daha popüler olacağımı düşünüyorum.”

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi

düşünüyorum.” İfadeleri YouTube’da geçirilen süreden etkilenmektedir(p<0,05).

Tablo 23. Youtube Kullanımı Sıklığı ve Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüşlere İlişkin

Bulgular

Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere Yönelik Görüş

İfadeleri

YouTube Kullanım Süreleri

Sayı Ortalama±S.d. p

Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabilindiğini düşünüyorum.

0-1 saat 113 2,49±1,48

0,039

2-3 saat 100 2,25±1,38

4-5 saat 48 2,38±1,24

5 saatten daha fazla 45 2,82±1,15

Toplam 306 2,29±1,36

İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanabileceklerini düşünüyorum

0-1 saat 113 3,00±1,49

0,045

2-3 saat 100 2,97±1,48

4-5 saat 48 2,78±1,33

5 saatten daha fazla 45 2,35±1,55

Toplam 306 2,87±1,49

Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında daha popüler olacağımı düşünüyorum.

0-1 saat 113 4,82±0,50

0,029

2-3 saat 98 4,86±0,54

4-5 saat 48 4,74±0,79

5 saatten daha fazla 45 4,22±1,17

Toplam 304 4,79±0,64

Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi düşünüyorum.

0-1 saat 113 4,34±1,13

0,044

2-3 saat 100 4,32±1,16

4-5 saat 46 4,51±0,81

5 saatten daha fazla 45 3,73±1,52

Toplam 304 4,17±1,26

Page 62: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

50

4.5. Spearman Korelasyon Testi

Anket içerisinden sosyal medya kullanım alışkanlıklarına yönelik sorularla sosyal

medya ve uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ve bağımlılığa yönelik görüşleri içeren

sorular arasında Spearman Korelasyon Testi yapılmıştır. Test sonucunda korelasyon

katsayısı 0,2’den yüksek olanlar ilişkinin varlığını, derecesini ve yönünü kesin bir

şekilde kanıtladığı için değerlendirmeye alınmıştır. Seçilen ifadeler aşağıdadır.

Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.

Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını içeren paylaşımlarla

karşılaşabiliyorum.

Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren

paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan

çıkarıyorum/engelliyorum.

“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da

etkisi altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım. “ ifadesi ile

istatistiksel düzeyde anlamlılık sağlayan ifadeler korelasyon katsayıları ile birlikte

aşağıda belirtildiği gibidir.

“Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığın uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren

fotoğraflar, videolar, ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak

uyandırıyor.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,470’tir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre ifadeler arasında orta düzeyde pozitif yönlü

ilişki vardır.

“Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve

uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.” İfadesi ile aralarındaki

korelasyon katsayısı 0,387’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre

aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da

etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.” İfadesi

Page 63: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

51

ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,327’dir (p<0,01). Katsayı derecesine göre

aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan

maddeyi merak etmeme neden oluyor.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon

katsayısı 0,247’dir (p<0,01). Katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren

paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

0,584’tür (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında orta düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin

doğruluğuna güveniyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,316’dır

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki

korelasyon katsayısı 0,236’dır (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre

aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim

sağlayabileceğime inanıyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

0,303’tür (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren

fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye

çalıştığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,207’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren

paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan

çıkarıyorum/engelliyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,286’dır

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

Page 64: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

52

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,209’dur (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki

vardır.

“Bireylerin önemli günlerde (doğum günü, parti, yılbaşı,v.b.) uyuşturucu ve

uyarıcı maddeleri kullanmalarında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.” İfadesi

ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,242’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı

derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,315’tir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki

vardır.

“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini

içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadesi ile istatistiksel düzeyde anlamlılık

sağlayan ifadeler korelasyon katsayıları ile birlikte aşağıda belirtildiği gibidir.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin

doğruluğuna güveniyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,328’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki

korelasyon katsayısı 0,299’dur (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre

aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim

sağlayabileceğime inanıyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

0,452’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında orta düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren

fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye

çalıştığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,350’dir

Page 65: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

53

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”

İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,296’dır (p<0,01). Korelasyon

katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanabileceklerini düşünüyorum” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

0,255’tir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,368’dir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki

vardır.

“Zararlı olmayan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler olduğunu düşünüyorum.”

İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,287’dir (p<0,01). Korelasyon

katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini

içeren paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan

çıkarıyorum/ engelliyorum.” ifadesi ile istatistiksel düzeyde anlamlılık sağlayan

ifadeler korelasyon katsayıları ile birlikte aşağıda belirtildiği gibidir.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren

fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye

çalıştığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,297’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.”

İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,223’tür (p<0,01). Korelasyon

katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ciddi sağlık sorunlarını hatta ölüme

yol açabileceğini düşünüyorum.” ifadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

Page 66: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

54

0,247’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının bireye, aileye ve topluma zarar

verdiğini düşünüyorum.” ifadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına başlandıktan sonra tekrar bırakmanın

çok zor olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

0,241’dir(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde

pozitif yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı olan bireylerin düzenli bir çalışma

yaşantılarının olmadığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon

katsayısı 0,262’dir(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf

düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılan ortamlarda bulunmak beni rahatsız

eder.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,254’tür(p<0,01). Korelasyon

katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

“Uyuşturucu maddelerin bilinenden daha tehlikeli ve zararlı olduklarını

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir(p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki

vardır.

Page 67: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

55

5. TARTIŞMA

Bu bölümde yapılan araştırma sürecinde elde edilen bulgular literatür kapsamında

tartışılmıştır. Araştırma Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 1. Sınıf öğrencilerinin

katkıları ile yürütülmüştür. Araştırma sürecinde hazırlanan; demografik özellikler,

sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik görüş

ifadelerini içeren anket soruları hazırlanarak, belirlenen örnekleme uygulanmıştır. Elde

edilen veriler Spss 25.0 paket programında analiz edilmiştir.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde alanında araştırma yapmak birçok engelle

karşılaşılmasına sebep olmaktadır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının

ülkemizde yasak olması ve toplumun genelince olumsuz bir davranış olarak algılanması

sebebiyle katılımcılara ulaşmak ve ulaşılan katılımcılardan doğru verileri almak zorlu

bir süreçtir. Aynı zamanda bağımlılık probleminin biyopsikososyal bir sorun olması

sebebiyle bir olgunun etkenleri birden fazla değişkene bağlıdır ve etkili değişkenlerin

bölgesel farklılıklara göre değişim göstermesi, bu değişkenlerin belirlenmesi ve

etkilerinin tespiti için engel oluşturmaktadır (32,43).

Çalışma katılımcılarının %52,6’ü kadın, %47,4’sı erkektir. Araştırma sürecinde

erkek katılımcıların soru kâğıdını cevaplarken kadın katılımcılara göre daha rahat

oldukları gözlemlenmiştir. Literatürdeki pek çok çalışmada da madde bağımlılığına

yönelik çalışmalarda erkeklerin kadınlara oranla daha çok katılım sağladıkları

görülmektedir (44,47,49). Cinsiyetin sosyal medya kullanma durumuna etkisine

bakıldığı zaman ise anlamlı bir ilişki gözlemlenememiştir. Alemdaroğlu ve Demirtaş ile

Polat ise çalışmalarında erkeklerin kadınlara göre internet kullanımında daha aktif

oldukları ifade etmektedir (98,99). Cinsiyetler arasındaki bu farklılığın çalışmaya

katılan örneklem özelliklerinin ve çalışma yıllarının farklı olmasından kaynaklandığı

düşünülmektedir.

Sosyal medya platformlarında uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlarla

ilgili görüşler arasında cinsiyetin;

“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”(p<0,01),

“Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan

maddeyi merak etmeme neden oluyor.”(p<0,01),

Page 68: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

56

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin

doğruluğuna güveniyorum.”(p<0,05)

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.”(p<0,01) ifadeleri üzerinde etkisi

olduğu görülmektedir. Kadınların ve erkeklerin ortalama sıralarına bakıldığı zaman

erkeklerin kadınlara göre ifadelere daha olumlu bir eğilimleri bulunmaktadır.

Literatürde ulaşılan çalışmalarda da erkeklerin kadınlara göre daha çok risk altında

olduğu ifade edilmektedir (18). Bu sebeple elde edilen bulgular literatür bilgisi ile

bağdaşmaktadır.

Katılımcıların yaşlarına yönelik bulgulara göre ise, katılımcılar 17-22 yaş

aralığında (%92,9) yoğunlaşmaktadır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre

katılımcıların yaşlarının sosyal medya platformlarını kullanma durumları üzerinde etkisi

bulunmaktadır. Aynı zamanda araştırma bulgularına göre katılımcı yaşlarının sosyal

medyada karşılaşılan uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik görüş

ifadelerine verilen cevaplar üzerinde farklılaşmaya neden olduğu belirlenmiştir.

Aziz ve Gürgen’in çalışmalarına göre uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına

başlamak belirli yaş aralıklarında yoğunluk gösterebilmektedir (42). Uyuşturucu ve

uyarıcı maddelerde olduğu gibi sosyal medya kullanımında da yaş faktörünün etkili

olması sosyal medyanın görüş üzerindeki etkililiği ile de alakalıdır. İnsanlar belirli yaş

aralıklarında dış faktörlerden etkilenmeye daha açıklardır (30). Ve bu aralıklarda

etkileşim kurdukları bir diğer sistemin – sanal dünyanın oluşturacağı etki de

yoğunluğunu arttıracaktır.

Katılımcılar “sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken

ya da etki altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.” ifadesine %12,3’ü “çok

sık”, %13,1’i “sıkça” ve %37,8’i “bazen” cevabını vermiştir. Katılımcıların sadece

%17,8’i “hiç” cevabını vererek uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altındayken çekilmiş fotoğraf ya da videoyla karşılaşmadığını belirtmiştir. Çalışmanın

yapılma nedeni açısından önemli olan bu bulgu kişilerin sosyal medya üzerinden

uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlarla karşılaştıkları ve sanal dünyada

uyuşturucu ve uyarıcı madde içeriği ile etkileşime geçtiklerini göstermektedir.

Yapılan Kruskal-Wallis analizine göre ise kişinin yaşı “ben aramasam da

uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla

Page 69: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

57

karşılaşabiliyorum.” ifadesine verdikleri cevaplar üzerinde etkilidir ve bu ifadeye

katılımcıların sadece %30,5’i “hiç” cevabını vermiştir. Sosyal medyada vakit geçiren

bireylerin büyük bir çoğunluğu kendi istekleri dâhilinde ya da haricinde uyuşturucu ve

uyarıcı madde içerikli paylaşımlarla karşılaşmaktadırlar. Literatürde ise kişinin sosyal

medya ile etkileşim içerisinde bulunduğu süreçte kişilik yapısının etkilendiği (95) ve bu

süreçte uyuşturucu ve uyarıcı madde konulu paylaşımlar ile karşılaşabildiği

öğrenilmiştir. Bu sebeple sosyal medya üzerinde paylaşılan uyuşturucu ve uyarıcı

içerikli paylaşımlar kişiler üzerinde bir etki sağlamaktadır. Bunlara ek olarak kişinin

yaşına göre “uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu

paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesine verilen cevaplar

istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır (p<0,01). Literatürde belli

gelişimsel dönemlerde akran etkisinde kalma, bir grubun parçası olma ihtiyacı ve yanlış

rol model seçiminin kişi üzerindeki uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı açısından

risk faktörü oluşturduğu belirtilmektedir (11,39). Sosyal medya aracılığı ile kurulan

sanal dünyada karşılaşılan paylaşımlar ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan

insanlarla iletişime geçen bireylerin yaşlarına göre uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanan insanlara yönelik algıları değişebilmektedir.

Literatürde ebeveynlerin eğitim seviyesinin uyuşturucu ve uyarıcı madde

bağımlılığı açısından risk faktörü oluşturduğu ifade edilmektedir (13,18). Araştırma

kapsamında anne-baba eğitim seviyesinin kişinin sosyal medya platformlarında

karşılaştığı uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik düşüncelerini

etkileyip etkilemediğini öğrenmek amacıyla Kruskal-Wallis H Testi uygulanmıştır. Test

sonucunda baba eğitim seviyesinin, “sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu

ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan

madde ile ilgili merak uyandırıyor.” ve “sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde

ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.” ifadelerine verilen cevapları

sırasıyla p<0,05 ve p<0,01 seviyesinde farklılaştırdığı öğrenilmiştir. Anne eğitim

seviyesinin ise “ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya

etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ve ”Sosyal medyada uyuşturucu ve

uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım

yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.” ifadelerine verilen cevapları

sırasıyla p<0,05 ve p<0,01 seviyesinde farklılaştırdığı görülmüştür. Literatürde de elde

Page 70: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

58

edilen bulgulara paralel bir şekilde ailenin eğitim seviyesinin kişi üzerinde risk faktörü

oluşturabileceğinden bahsedilmektedir (13). Aynı şekilde araştırma bulgularına göre

sosyal medya üzerinde karşılaşılan paylaşımlara güven ve merak, uyuşturucu ve uyarıcı

madde bağımlılığı ile birebir ilişkili risk faktörlerini etkilemektedir.

Elde edilen bulgularda anne-baba birlikteliği ile sosyal medyada karşılaşılan

uyuşturucu ve uyarıcı madde içeriklerine yönelik paylaşımlara yönelik ifadeler üzerinde

bir farklılaşma gözlemlenememiştir. Yapılan literatür araştırması sırasında karşılaşılan

kaynaklarda da buna yönelik bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak literatürde parçalanmış

ailenin uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına risk faktörü oluşturduğu

belirtilmektedir (39,60). Ailenin sosyal medya üzerinde karşılaşılan paylaşımlara

yönelik belirli bir etkisinin olmamasının sebebi aile birlikteliğinin sosyal medya

kullanım alışkanlıklarına etkisinin olmamasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

Kişilerin yaşadıkları yerin “tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.”(p<0,05) ve

”uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.”(p<0,01) ifadelerine verilen cevaplar

üzerinde farklılık yarattığı öğrenilmiştir. Literatürde yapılan araştırmalarda da yaşanılan

yerin ve kiminle yaşandığının uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı kapsamında risk

faktörü oluşturabileceği öne sürülmektedir (6). Aynı şekilde kişilerin yaşamlarının

çoğunluğunu geçirdikleri yer de “sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı

madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”

(p<0,001), “tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek,

kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.”(p<0,05) ve “uyuşturucu ve uyarıcı

madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli

olduğunu düşünüyorum.”(p<0,05) ifadeleri üzerinde etkilidir. Kişilerin yaşadıkları

yerde olduğu gibi içinde yaşadıkları toplumun algısı da kişinin çevresindeki olayları ve

bireyleri değerlendirmesini etkilemektedir. Bireyin etkileşim içerisinde olduğu toplum,

kültür ve değerlerin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik tutumuna etkisi literatürde

de belirtilmektedir (36,39). Sosyal medya aracılığı ile iletişimin zaman ve mekân

sınırının kalkması kişilerin sadece fiziksel çevreleriyle değil sanal çevreleriyle de

iletişime geçebildikleri anlamına gelmektedir. Bireyler artık mahallelerinde, okullarında

ya da iş yerlerinde karşılaşabilecekleri riskli gruplara değil dünyanın her yerindeki riskli

Page 71: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

59

etkilere maruz kalabilir hale gelmişlerdir. Kişilerin yaşadıkları yerin ve etkileşime

geçtiği kişilerin gerçek dünyada olduğu gibi sanal dünyada da karşılaştıkları kişileri

algılamaları üzerinde etkili olduğu öğrenilmiştir.

Kişilerin ailelerinin ortalama aylık gelirinin, ”tanınmış kişileri uyuşturucu ve

uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.”

İfadesi üzerinde istatistiksel anlamda farlılıklara sebep olduğu öğrenilmiştir. Kişilerin

ortalama aylık gelirinin “uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da

videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” ifadesi üzerinde

istatistiksel anlamda farlılıklara sebep olduğu öğrenilmiştir. Literatürde ekonomik

gelirin bağımlılık çalışmalarında kullanılan uyuşturucu ve uyarıcı madde türüne etkisine

odaklanılmaktadır (2). Elde edilen bu bulguların ailenin ortalama aylık gelirinin sosyal

medya kullanım sıklığı üzerinde p<0,001 düzeyinde, kişilerin ortalama aylık gelirinin

ise sosyal medya kullanma durumu üzerinde p<0,01 düzeyinde etki oluşturmasından

kaynaklandığı düşünülmektedir. Literatürde yapılan bir araştırmaya göre ise sosyal

medya platformlarının kullanımı ile gelir arasında doğrudan bir ilişki vardır (100).

Katılımcıların sosyal medya platformlarını kullanma durumlarına göre uyuşturucu

ve uyarıcı madde bağımlılığına yönelik görüşleri üzerinde etkili olup olmadığı ölçmek

için Mann-Whitney U testi uygulanmıştır. Uygulanan test sonucunda sosyal medya

platformlarını kullanmanın, “uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı

ve tehlikeli olmadığı düşünüyorum” ifadesi üzerinde p<0,05 düzeyinde etkili olduğu

gözlemlenmiştir. “sosyal medya platformlarını kullanıyor musunuz?” sorusuna “evet”

ve “hayır” cevabını verenlerin ortalamalarına bakıldığı zaman “evet” cevabını

verenlerin “hayır” cevabını verenlere göre ifadeye daha olumlu bir eğilim sergiledikleri

öğrenilmiştir. Sosyal medya kullanımının uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin etkileri

üzerine etkisi olumsuz yönde olmuştur.

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel

olacağımı düşünüyorum.” ifadesinin sosyal medya platformlarını kullananlarla

kullanmayanlar arasında p<0,01 düzeyinde anlamlı bir farklılık olduğu ve “evet”

cevabını verenlerin “hayır” cevabını verenlere göre daha negatif bir eğilim sergiledikleri

öğrenilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda sosyal medya kullanan kişilerin

uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin düşünülenden daha zararsız olduklarına sosyal medya

kullanmayanlara göre daha çok inansa da madde kötüye kullanımının bağımlılık

Page 72: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

60

seviyesine geçmeden engellenebileceğini kullanmayanlara göre daha az inanmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.”

ifadesi ile sosyal medya platformlarını kullanma duruma arasında p<0,01 düzeyinde

anlamlı bir farklılık vardır ve “evet” cevabını verenlerin “hayır” cevabını verenlere göre

daha olumlu bir eğilim göstermektedir. Daha önceki verilerle karşılaştırıldığında sosyal

medya kullananların, kullanmayanlara göre uyuşturucu ve uyarıcı maddeler yönelik

daha olumlu bir tepkileri olduğu ancak bağımlı kişilere karşı daha olumsuz bir etkileri

olduğu görülmektedir. “İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere

ulaşabileceğimi düşünüyorum.” ifadesi ile sosyal medya platformlarını kullanma

duruma arasında p<0,05 düzeyinde anlamlı bir farklılık vardır. “Evet” cevabını veren

katılımcılar, “hayır” cevabını veren katılımcılara göre daha olumlu bir eğilim

göstermektedirler. Sosyal medya kullanıcıları uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri daha

erişilebilir bir noktada görmektedirler. Bunun sebebi sosyal medya üzerinden

karşılaştıkları madde kullanıcılarının üzerlerinde oluşturdukları etkiden

kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

Elde edilen bulgulara göre sosyal medya platformlarında geçirilen sürenin

uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik görüşler üzerine bir etkisi yoktur. Ancak

belirlenen 5 sosyal medya platformunun kullanım sürelerine göre Kruskal-Wallis H

Testi uygulandığında Instagram ve YouTube ortalama kullanım sürelerinin belirli

görüşler üzerinde farklılık yarattığı öğrenilmiştir. Test bulgularına göre Instagram

kullanımı;

“uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”,

“uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı

düşünüyorum.”,

“insanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanabileceklerini düşünüyorum.”,

“uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel

olacağımı düşünüyorum.” ifadeleri üzerinde p<0,01 düzeyinde,

“eğer fırsat bulursam uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini denerim.” ifadesi

ile p<0,05 düzeyinde farklılık sağlamaktadır.

YouTube kullanım süreleri ise;

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.”,

Page 73: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

61

“İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanabileceklerini düşünüyorum.”,

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında

daha popüler olacağımı düşünüyorum.”,

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi

düşünüyorum.” ifadeleri üzerinde p<0,05 düzeyinde farklılık sağlamaktadır. Elde

edilen bu veriler sosyal medya platformlarının kullanıcı kitlelerine göre kişiler üzerinde

farklı etkiler bıraktığını düşündürmektedir. Literatürde buna yönelik bir çalışmayla

karşılaşılmasa da İnstagram ve Youtube platformlarının; Facebook, Twitter ve Tumblr

platformuna göre daha farklı bir kitleye hitap ettiği ya da daha görsel içerikler üzerinde

odaklandığı için farklı etkiler bıraktığı tahmin edilmektedir.

Çalışma kapsamında sosyal medya platformlarını kullanırken karşılaşılan

uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımların, uyuşturucu ve uyarıcı madde

bağımlılığına yönelik görüşler üzerindeki etkisini belirlemek amacı ile sosyal medya

platformlarında ilgili içeriklere karşılaşma ve karşılaşılması halinde kaynak ile

iletişimin koparılıp koparılmadığını sorgulayan 3 ifade Spearman Korelasyonu ile

incelenmiştir ve anlamlı ilişki çıkan ifadeler yorumlanmıştır.

“Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi

altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım. “ ifadesi ile;

“sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin

doğruluğuna güveniyorum.” ifadesi arasındaki korelasyon katsayısı 0,316’dır (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlarla karşılaşma oranı arttıkça, karşılaşılan

bilgilere olan güven de artmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan

insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon

katsayısı 0,236’dır (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf

düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile

karşılaşıldıkça, madde kullanan insanlara olan özen artmaktadır.

“Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim

sağlayabileceğime inanıyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,303’tür

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü

Page 74: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

62

ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça,

maddelere yönelik ulaşılabilirlik düşüncesi artmaktadır.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren

fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,207’dir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, madde kullanan

madde kullanıcılarına yönelik olumsuz düşünce artmaktadır. Katılımcıların

kullanıcıların hem daha eğlenceli hem de dikkat çekmeye çalışan insanlar olarak

görmelerinin sebebinin karşılaşılan paylaşımların içeriklerinden kaynaklanıyor

olabileceği düşünülmektedir.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren

paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan

çıkarıyorum/engelliyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,286’dır

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü

ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, madde

kullanıcılar ile ilişkilerini kesme sıklıkları artmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,209’dur (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, maddelere yönelik

düşünceleri riskli anlamda pozitifleşmektedir.

“Bireylerin önemli günlerde (doğum günü, parti, yılbaşı, v.b.) uyuşturucu ve

uyarıcı maddeleri kullanmalarında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.” İfadesi ile

aralarındaki korelasyon katsayısı 0,242’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine

göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde

içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, madde kullanımının risklerine yönelik düşünceleri

riskli anlamda olumlu yönde değişmektedir.

“İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,315’tir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren paylaşımlar ile karşılaşıldıkça, sosyal medya

Page 75: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

63

üzerinde olduğu gibi gerçek hayatta da uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik

ulaşılabilirlik düşüncesi artmaktadır.

“Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren

paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.” ifadesi ile istatistiksel anlamda ilişkili görüş ifadeleri

ve ifadelerin yönleri, “sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde

kullanırken ya da etkisi altındayken çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.”

ifadesi ile aynıdır. Kişilerin karşılaştıkları içerikler kendi istekleri dâhilinde ya da

haricinde olsun kişiler üzerinde aynı etkiyi bırakmaktadır. Bu sebeple içeriklerin

kaynaklarına yönelik kişilerin tepkileri önemli bir hal almaktadır. İçeriği paylaşan

kaynak ile ilişkinin sonlandırılması halinde kişilerin görüşlerinin nasıl etkilendiği ise

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren paylaşım

yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/ engelliyorum.”

ifadesi ile değerlendirilmiştir.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren

paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/

engelliyorum.” ifadesi ile istatistiksel düzeyde anlamlılık sağlayan ifadeler korelasyon

katsayıları ile birlikte aşağıda belirtildiği gibidir.

“Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren

fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,297’dir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki kesildikçe, madde

kullanıcılarının dikkat çekmeye çalıştıkları düşüncesi azalmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ciddi sağlık sorunlarını hatta ölüme

yol açabileceğini düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,247’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü

ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki

kesildikçe, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin zararlarına yönelik düşünce olumlu yönde

eğilim göstermektedir.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının bireye, aileye ve topluma zarar

verdiğini düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü

Page 76: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

64

ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki

kesildikçe, uyuşturucu ve uyarıcı bağımlılığının zararlarına yönelik düşünceler olumlu

yönde eğilim göstermektedir.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına başlandıktan sonra tekrar bırakmanın

çok zor olduğunu düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,241’dir

(p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü

ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki

kesildikçe, bağımlılığın kişi üzerine etkisine yönelik düşünce pozitif yönde artmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı olan bireylerin düzenli bir çalışma

yaşantılarının olmadığını düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı

0,262’dir (p<0,01). Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif

yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki

kesildikçe, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kişinin işlevselliği üzerine etkilerine

yönelik görüşler pozitif yönde artmaktadır.

“Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılan ortamlarda bulunmak beni rahatsız

eder.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,254’tür (p<0,01). Korelasyon

katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır. Uyuşturucu

ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki kesildikçe, riskli ortamlarda

bulunma isteği pozitif yönde azalmaktadır.

“Uyuşturucu maddelerin bilinenden daha tehlikeli ve zararlı olduklarını

düşünüyorum.” İfadesi ile aralarındaki korelasyon katsayısı 0,280’dir (p<0,01).

Korelasyon katsayı derecesine göre aralarında zayıf düzeyde pozitif yönlü ilişki vardır.

Uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşım kaynakları ile ilişki kesildikçe,

uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin etkilerine yönelik düşünceler olumlu anlamda eğilim

göstermektedir.

Yapılan korelasyon analizi sonucunda uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli

paylaşımlarla isteyerek ya da istemeyerek karşılaşmanın maddelere ve bağımlılığa

yönelik görüş üzerinde risk faktörü oluşturduğu, karşılaşılan kaynaklarla iletişimin

kesilmesi durumunda ise risk faktörü oluşturan görüşlere katılımın azaldığı

gözlemlenmiştir.

Page 77: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

65

6. SONUÇ ve ÖNERİLER

1. Bu çalışmanın amacı üniversite 1. sınıf öğrencilerinde sosyal medya kullanım

alışkanlıklarının uyuşturucu ve uyarıcı madde ve bağımlılığa yönelik görüşler

üzerinde etkisini belirleyerek, değişen iletişim alışkanlıklarının madde bağımlılığı

sorunu üzerindeki payını belirlemektir.

2. Çalışma Niğde Ömer Halisdemir Üniversite 1. Sınıf öğrencileri arasından rastgele

seçilen 422 öğrencinin katılımıyla yapılmıştır.

3. Araştırma literatürün incelenmesi sonucunda hazırlanan demografik özellikler,

sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve uyuşturucu ve uyarıcı madde

bağımlılığına yönelik sorular içeren bir anket soru kâğıdı aracılığı ile

yürütülmüştür.

4. Katılımcıların %52,4’ünün kadın, %47,6’sının erkek olup; katılımcıların cinsiyet

dağılımı normaldir ve yaş aralıkları yoğunlukla 18-22 (%92,9) arasında

toplanmıştır.

5. Sosyal medya kullanma durumlarının demografik özelliklerden etkilenip

etkilenmediğini belirlemek için yapılan analizde yaş, baba eğitim durumu, kişinin

aylık geliri etkili bulunmuştur.

6. Katılımcıların cinsiyetleri ve sosyal medya platformlarında karşılaştıkları

uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlara yönelik görüşler neticesinde

erkeklerin kadınlara göre daha büyük risk faktörü altında olduğu öğrenilmiştir.

7. Katılımcıların yaşları ile paylaşımlara yönelik görüşler üzerine yapılan

incelemede ise yaş faktörünün paylaşımlar ile karşılaşma ve özenme anlamında

etkili olduğu öğrenilmiştir.

8. Katılımcıların anne-baba eğitim durumlarının ise merak ve güvenilirlik açısından

görüşler üzerinde etkili olduğu öğrenilmiştir.

9. Kişilerin yaşadıkları yerlerin ve yaşamlarının çoğunluğunun geçtiği yerlerin

paylaşımlara yönelik görüşleri üzerinde etkili olduğu, gerçek dünyada içerisinde

bulunulan çevrenin sanal dünyada ki görüşler üzerinde etkili olduğu

belirlenmiştir.

10. Kişilerin ve ailelerinin ortalama aylık gelirlerinin merak ve özendirme boyutunda

görüşleri üzerinde etkisi olduğu öğrenilmiştir.

Page 78: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

66

11. Katılımcıların sosyal medya kullanma maddelerin içeriği, etkileri, bağımlı kişiler

ve maddenin ulaşılabilirliği üzerine etkili olduğu öğrenilmiştir.

12. Sosyal medya kullanım sıklıkları üzerine yapılan incelemede sosyal medya

platformlarında geçirilen sürenin anlamlı olarak görüşler üzerinde etkili olmadığı

ancak belirli sosyal medya platformlarının belirli görüşleri etkilediği

öğrenilmiştir.

13. Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımlar ile karşılaşma

durumunun isteğe bağlı olup olmaması, uyuşturucu ve uyarıcı madde

bağımlılığına yönelik görüşleri benzer şekilde etkileyerek risk faktörü

oluşturmaktadır.

14. Kişilerin uyuşturucu ve uyarıcı madde içerikli paylaşımların kaynağı ile ilişkisini

kesmesi ile ilişkili ifadeler incelenmiştir. Sonuçlar genel anlamda olumlu yönde

olsa da çelişkili sonuçların ortaya çıktığı görülmüştür. Bu nokta da kişilerin

fiziksel ve sanal dünyada kurdukları ilişkiler üzerine derinlemesine yapılacak bir

çalışma ile çelişkinin sebebinin öğrenileceği düşünülmektedir.

15. Bağımlılık ile mücadele sürecinde aileleri, eğitmenleri ve kişileri; akran çevresi,

toplum ve sosyal çevre konusunda incelerken ve bilgilendirirken, risk altındaki

grubun veya kişinin parçası olabileceği sanal dünyanın da değerlendirme ve

bilgilendirme sürecine dâhil edilmesi gerektiği önerilmektedir.

16. Madde bağımlılığı ile mücadele alanında çalışan meslek uzmanlarının kişiler arası

iletişimde sosyal medya faktörünün etkileri konusunda bilgilendirilmesi ile

koruyucu, önleyici ve tedavi edici çalışmalarda ve sosyal uyum sürecinde

danışanlara yol göstermeleri konusunda yardımcı olacağı düşünülmektedir.

Page 79: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

67

KAYNAKLAR

1. TDK. Bağımlılık. Erişim: (http://sozluk.gov.tr/) Erişim tarihi: 10.02.2019

2. Uzbay T. Madde bağımlılığı. Meslek İçi Eğitim Dergisi, 2009; 21:5-15.

3. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu. Ankara, 2018.

4. Uğurlu TT, Şengül CB ve Şengül C. Bağımlılık psikofarmakolojisi. Psikiyatrife Güncel Yaklaşımlar, 2012; 4(1): 37-50.

5. Polat G. Madde bağımlılığı tedavisinde sosyal hizmet mesleği. Okmeydanı Tıp Dergisi, 2014; 30(2):143-148.

6. Bahar A. Uyuşturucu madde kullanımının nedenleri ve bağımlılık oluşum sürecinde iletişimsel yaklaşımların rolü ve önemi: polis kayıtları üzerinden olgusal bir araştırma. Istanbul University Journal of Communication Sciences, 2018; 55:1-36.

7. Kulaksızoğlu A. Ergenlik Psikolojisi. 3. Baskı, İstanbul:Remzi Kitapevi, 1999.

8. Kemp S. 2018 digital yearbook: global overview. Erişim: (https://www.slideshare.net/wearesocial/2018-digital-yearbook-86862930?qid=ff74b800-a7ff-4da4-8746-d1f334113d16&v=&b=&from_search=1) 2018. Erişim tarihi: 10.10.2018

9. Bell H ve Tang NKH. The effectiveness of commercial internet web sites: user's perspective. Internet Research, 1998; 8(3):219-228.

10. Babaoğlu AN. Uyuşturucu ve Tarihi. 1. Baskı, Ankara: Kaynak Yayınları, 1997.

11. Köknel Ö. Bağımlılık- Alkol ve Madde Bağımlılığı, İstanbul: Altın Kitap Yayınevi, 1998.

12. Npistanbul. Bağımlılık türleri. Erişim: (https://npistanbul.com/amatem/bagimlilik-turleri.) Erişim tarihi: 03.11.2018

13. Öztürk YE, Kırlıoğlu M ve Kıraç R. Alkol ve madde bağımlılığında risk faktörleri. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 2015; 18(2):97-118.

14. Kutlu Ö, Örselli E ve Babahanoğlu V. Türkiye’de gençlerin uyuşturucu madde politikaları hakkında düşünceleri. Gençlik Araştırmaları Dergisi, 2017; 5(1):125-149.

15. T.C. Dışişleri Bakanlığı. Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadelesi. Erişim: (http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-uyusturucu-ile-mucadelesi.tr.mfa.) Erişim tarihi: 24.04.2019

16. American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (DSM-5). American Psychiatric Pub, 2013

17. Yeşilay. Bağımlılık nedir. Erişim: (https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/bagimlilik-nedir.) Erişim tarihi: 10.02.2019

18. Ulukoca N, Gökgöz Ş ve Karakoç A. Kırklareli üniversitesi öğrencileri arasında sigara, alkol ve madde kullanım sıklığı. Fırat Tıp Dergisi, 2013; 18(4):230-234.

19. United Nations Office on Drugs and Crime. World drug report 2018: executive summary. United Nations: Austria, 2018.

Page 80: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

68

20. European Monitoring Centre fro Drugs and Drug Addiction. European drug report: trends and developments. Luxembourg:European Union, 2018.

21. Acar H. Türkiye'nin ulusal gençlik politikası nasıl yapılandırılmalıdır. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 2008; 5(1):1-20.

22. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. Hakkımızda. Erişim: (http://www.narkotik.pol.tr/narkotik-suclarla-mucadele-daire-baskanligi-hakkinda#.) Erişim tarihi: 25.09.2018.

23. Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu. 2018-2013 Türkiye uyuşturucu ile mücadele ulusal strateji belgesi ve eylem planı. Ankara:Artı6 Medya Tanıtım Matbaa, 2018.

24. Ramo D. Developmental models of substance abuse relapse. Doctoral Dissertation, San Diego, State University, San Diego, 2008.

25. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Madde Bağımlılığı ile Mücadele Öğretmen Eğitimi El Kitabı. Ankara: Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü, 2012.

26. Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi. Amatem nedir?. Erişim: (https://samsunrshh.saglik.gov.tr/TR,221096/amatem-nedir-.html.) Erişim tarihi: 01.05.2019

27. İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Çematem Polikliniği. Erişim: (https://erenkoyruhsinireah.saglik.gov.tr/TR,87316/cematem-poliklinigi.html.) Erişim tarihi: 04.27.2019

28. Özbay Y, Yılmaz S, Büyüköztürk Ş, Aliyev R, Tomar İH, Eşici H, Yancar C ve Akyılmaz FD. Madde bağımlılığı: temiz bir yaşam için bireyin güçlendirilmesi. Addicta: The Turkish Journal on Addiction, 2018; 5:81-130.

29. Beauvis F, Chaves EL, Oetting ER, Deffenbacher JL ve Cornell GR. Drug use, violence and victimization among white American, Mexican American, and American Indian dropouts, students with academic problems, and students in good academic standing. Journal of Counseling Psychology, 1996; 43(3):292-299.

30. Moon D, Hetch ML, Jackson KM ve Spellers RE. Ethnic and gender differences and similarities in adolescent drug use and refusals of drug offers. Substance Use and Misuse, 1999; 34(8):1059-1083.

31. Kalyoncu A. Plastik Düşler. 1: Basım, İstanbul: Kapitla Yayınları, 2010.

32. Fisher GL ve Roget NA. Encyclopedia of Substance Abuse Prevention, Treatmen, & Recovery, USA:Sage Publications, 2009:The Biopsychosocial Model

33. Erci B. Lise öğrencilerinde madde bağımlılığı ve etkileyen ailesel faktörler. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokul Dergisi, 1999; 2(1):83-94.

34. Ögel K. Madde kullanım bozuklukları epidemiyolojisi. Türkiye Klinikleri J Int Med Sci, 2005; 1(47):61-64.

35. Griffin KW ve Botvin GJ. Evidence-based interventions for preventing sunstance usa disorders in adolescents. Chinld Adolesc Psychiatr Clin N Am, 2010; 19(3):505-526.

36. Başkurt İ. Gençlik, madde bağımlılığı ve korunma yolları. İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2003; 8: 73-114.

37. Alikaşifoğlu M ve Ercan O. Ergenlerde madde kullanımı. Türk Pediatri Arşivi, 2002; 37:66-73.

Page 81: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

69

38. Minuchin S. Families and Family Therapy, USA: Harvard University Press, 1974.

39. Avcı M. Ergenlikte toplumsal uyum sorunları. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2006; 7:39-64.

40. Yeşilay, Uyuşturucu Özgürlüğün Sonu, İstanbul: Kültür Sanat Basımevi, 2016.

41. Bağımlılıkla Mücadele Merkezi. Madde bağımlılığı ile mücadele.. Erişim: (https://www.avrasya.edu.tr/wp-content/uploads/sites/80/2016/02/Madde-Ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ile-M%C3%BCcadele.pdf.) 2016. Erişim tarihi: 10.02.2019

42. Aziz Y ve Gürgen F. Güneydoğu anadolu bölgesinde ergenlerde uçucu madde kullanım özellikleri. Bağımlılık Dergisi, 2004; 5(2):28-34.

43. Türkcan A. Türkiye'de madde kullananların profili: Hastane verilerinin incelenmesi. Düşünen Adam, 1998; 5(1):29-34.

44. Nebioğlu M, Yalnız H, Güven FM ve Geçici Ö. Opiyat bağımlılarında diğer maddelerin kullanımı ve sosyodemografik özellikler ile ilişkisi. TAF Preventive Medicine Bulletin, 2013; 12(1):35-42.

45. Önal A, Ögel K ve Eke C. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtileri bulunan öğrencilerde madde kullanımı ve aile özellikleri üstüne kitlesel bir çalışma. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2011; 21(3):225-231.

46. Yalçın M, Eşsizoğlu A, Akkoç H, Yaşan A ve Gürgen F. Dicle üniversitesi öğrencilerinde madde kullanımını belirleyen risk faktörleri. Klinik Psikiyatri,2009; 12:125-133.

47. Bulut M, Savaş HA, Cansel N, Selek S, Kap Ö, Yumru M ve Vırıt O. Gaziantep üniversitesi alkol ve madde kullanım bozuklukları birimine başvuran hastaların sosyodemografik özellikleri. Bağımlılık Dergisi, 2006; 7(2):65-70.

48. Yüncü Z, Aydın C, Coşkunol H, Altıntoprak E ve Bayram AT. Çocuk ve ergenlere yönelik bir bağımlılık merkezine iki yıl süresince başvuran olguların sosyodemografik değerlendirilmesi. Bağımlılık Dergisi, 2006; 47(4):225-234.

49. Zorlu N, Türk H, Manavgat Aİ, Karadaş B ve Gülseren Ş. Denetimli serbestlik uygulaması kapsamında başvuran hastalarda sosyodemografik, klinik özelliklerin ve alkol kullanım bozukluğu sıklığının geriye dönük değerlendirmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2011; 12:253-257.

50. Karaçam Ö. Madde bağımlılığı san'ata katkıda bulunabilir mi?. New/Yeni Symposium Journal, 2010; 48(3):163-165.

51. Emeç H ve Gülay E. Alkol tüketimi ve sosyo-demografik değişkenlerin alkol tüketimi üzerine etkisi. Ekonomik Yaklaşım, 2008; 19(68):115-134.

52. Evren C ve Ögel K. Alkol ve madde bağımlılarında dissosyatif belirtiler ve çocukluk çağı travması, depresyon, anksiyete ve alkol/madde kullanımı ile ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2003; 4:30-37.

53. Ögel K, Taner S, Eke C ve Bilge E. İstanbul'da öğrencilerinde riskli davranışlar araştırması. İstanbul:Yeniden Yayın No:6, 2005.

54. Aksoy A ve Ögel K. Sokakta yaşayan çocuklarda kendine zarar verme davranışı ve madde kullanımı. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2005; 6:163-169.

Page 82: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

70

55. Erdem G, Eke C, Ögel K ve Taner S. Lise öğrencilerinde arkadaş özellikleri ve madde kullanımı. Bağımlılık Dergisi, 2006; 7(3):111-116.

56. Lindberg L, Boggers S ve Williams S. Multiple threats: the co-occurence of teen health risk behaviors. Urban Institution, 2000: Vol.January,21.

57. Taşçı Z, Atan Ş, Durmaz N, Erkuş H ve Sevil Ü. Kız meslek lisesi öğrencilerinde madde kullanma durumları. Bağımlılık Dergisi, 2005; 6(3):122-128.

58. Gümüş İ, Kurt M, Ermurat DG ve Feyatörbay E. Lise öğrencilerinin madde bağımlılığı konusunda bilgi, tutum ve davranış düzeylerinin belirlenmesi ( erzurum örneği). Ekev Akademi Dergisi, 2011; 48:312-334.

59. Kızmaz Z ve Çevik M. Madde bağımlılığıyla mücadelede inanç odaklı yaklaşım: kardelen rehabilitasyon merkezi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016; 26(2):313-335.

60. Bülbül K ve Odacı H. Lise öğrencilerinde umutsuzluk, bağlanma stili ve aile yapısının madde kullanma eğilimini yordama gücü. Klinik Psikiyatri, 2018; 21:360-369.

61. Vural BA. Bilgi İletişim Teknolojileri ve Yansımaları. Ankara: Nobel Yayınları, 2006:190.

62. Karaçor S. Reklam İletişimi İnternet ve Gazete Reklamlarının Etkilerine Yönelik Bir Araştırma. 1. Baskı, Konya: Çizgi Kitapevi Yayınları, 2007:47.

63. Gülerarslan A. İzleyici Reklamla Ne Yapar İnternet Reklamlarına Yönelik Kullanım ve Motivasyonlar. 1. Baskı, Konya: Tablet Kitapevi, 2011:166.

64. Aziz A. İletişime Giriş. 5. Baskı, İstanbul: Aksu Kitapevi, 2008:71-73.

65. Şeker TB. İnternet ve Bilgi Açığı. 1. Baskı, Konya: Çizgi Kitapevi, 2005:67.

66. Irak D ve Yazıcıoğlu O. Türkiye ve Sosyal Medya. 2. Baskı, İstanbul: Okuyan Us, 2012: Türkiye’de Sosyal Medyanın Tarihi.

67. Souter D. The role of information and communication technologies in democratic development. Camford, 1999; 1(5):405-417.

68. Neumann M, O'Murchu I, Breslin J, Decker S, Hogan D ve MacDonaill C. Semantic social network protal for collaborative online communities. European Industrial Training, 2005; 29(6):472-487.

69. Yengin D. Yeni Medya ve.... 1. Basım, İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınevi, 2012.

70. Sayımer İ. Sanal Ortamda Halkla İlişkiler. Beta Yayınları: İstanbul, 2008.

71. Sütçü CS. Sosyal Medya'ya Girilmeden Önce Bilinmesi Gerekenler. Yengin D. Yeni Medya ve..., İstanbul: Anahtar Kitaplar Yayınevi, 2012:84-89.

72. Dilmen NE. Yeni medya kavramı çerçevesinde internet günlükleri-bloglar ve gazeteciliğe yansımaları. Marmara İletişim Dergisi, 2007; 12:113-122.

73. Pavlik JV. New Media Technology: Cultural and Commercial Perspectives. USA: Allyn and Bacon, 1996.

74. Vural BA ve Bat M. Yeni bir iletişim ortamı olarak sosyal medya: ege üniversitesi iletişim fakültesine yönelik bir çalışma. Journal of Yasar University, 2010; 20(5):3348‐3382.

Page 83: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

71

75. Karahisar T. Dijital nesil, dijital iletişim ve dijitalleşen (!) Türkçe. Online Academic Journal of Information Technology(Electronic Journal), 2013; 4(12):71-83.

76. Peltekoğlu FB. Sosyal Medya Sosyal Değişim. Özgen E ve Kara T. Sosyal Medya Akademi, İstanbul: Beta Yayınları, 2012:4.

77. Çakır H ve Topçu H. Bir iletişim dili olarak internet. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2005; 19:71-96.

78. Bozarth J. Social Media for Trainers. San Francisco: Pfeiffer Publish, 2012.

79. Özgen E ve Kara T. Sosyal Medya Akademi. 1. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2012.

80. Akar E. Sosyal Medya Pazarlaması: Sosyal Webde Pazarlama Stratejileri, Ankara: Elif Yayınevi, 2010.

81. Aslan P. Halkla İlişkilerde Yeni Eğilimler: Sosyal Medya. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2011.

82. Parker KR ve Chao JT. Wiki as a teaching tool. Interdisciplinary Journal of Knowledge and Learning Objects, 2007; 3:57-72.

83. Bothma T, Cosijn E, Fourie I ve Cecilia P. Navigating Information Literacy: Your Information Society Survival Toolkit. 3. Baskı, Capetown: Pearson Education, 2011.

84. Öztürk MF ve Talas M. Sosyal medya ve eğitim etkileşimi. Journal of World of Turks, 2015; 7(1):101-120.

85. Edosomwan SO, Prakasan SK, Kouame D, Watson J ve Seymour T. The history of social media and its impact of business. The Journal of Applied Management & Entrepreneurship, 2011; 16(3):79-91.

86. Boyd DM ve Ellison NB. Social network sites: definition, history and scholarship. Journal of Computer-Mediated Communication, 2008; 13:210-230.

87. Travers J ve Milgram S. An experiment study of small world problem. Sciometry, 1969; 32(4):425-443.

88. Seymour T, Frantsvog D ve Kumar S. History of Search Engines. International Journal of Management & Information Systems, 2011; 15(4):47-58.

89. Solmaz B, Tekin G, Herzem Z ve Demir M. İnternet ve sosyal medya kullanımı üzerine bir uygulama. Selçuk İletişim, 2013; 7(4):23-32.

90. Wang SS, Moon SI, Kwon KH, Evans CA ve Stefanone MA. Face off: implications of visual cues on initiating friendship on facebook. Computer in Human Behavior, 2010; 26:226-234.

91. Trenaman J M ve McQuail D. Television and the Political Image. London: Methuen, 1961.

92. Telli A. Mısır devrimi'nde sosyal medyanın rolü. Bilgi Strateji, 2012; 4(7):65-91.

93. Karagülle AE ve Çaycı B. Ağ toplumunda sosyalleşme ve yabancılaşma. The Turkish Online Journal of Desing, Art and Communication – TOJDAC( Electronic Journal), 2014; 4(1):1-9.

94. Yılmaz G. «Kapitelizmde zaman-mekân sıkışması. Çalışma ve Toplum, 2008; 2(17):155-172.

95. Acun R. Her dem yeniden doğmak: online sosyal ağlar ve kimlik. Milli Folklor, 2011; 89:66-77.

Page 84: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

72

96. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi. Öğrenci sayıları. Erişim: (http://www.ohu.edu.tr/oidb/sayfa/ogrenci-sayilari.) Erişim tarihi: 24.11.2018.

97. SPSS Inc. SPSS for Windows. Version 25.0, Chicago: SPSS Inc., 2017

98. Alemdaroğlu A ve Demirtaş N. Mynet'te erkeklik halleri. Toplum ve Bilim, 2004; 101:206-225.

99. Polat N. Sanal dünyada duygusal doyum. İletişim, 2002; 16:93-117.

100. Doğan S ve Türkmen HH. Üniversite tanıtım araçlarının adayların tercihlerine etkisini ölçmeye yönelik bir araştırma: niğde ömer halidemir üniversitesi örneği. Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018; 11(1):49-64.

Page 85: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

73

EKLER

EK-1: Etik Kurul İzni

Page 86: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

74

EK-2: Araştırma Kurulu Onay Yazısı

Page 87: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

75

EK-3: Tez Başlığı Değişikliği Kabul Yazısı

Page 88: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

76

EK-4: Anket Soru Kâğıdı

Sosyal Medyanın Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelere ve Bağımlılığa Yönelik Görüşe

Etkisi

AÇIKLAMA: Bu anket; sosyal medyanın, uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ve bağımlılık

konusunda etkilerini ölçmek amacında olan akademik bir çalışma için hazırlanmıştır.

Araştırmamız öğretimsel bir çalışma olup vereceğiniz cevaplar araştırmamızın

geçerliliğini etkileyecektir. Bu ankette kimlik bilgileriniz alınmayacaktır. Verdiğiniz

kişisel bilgilerinizin başka hiçbir kişi, kurum ve kuruluşla paylaşılmayacağını taahhüt

ederim.

Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.

Asena Merve TÜRKMEN

Çukurova Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler

Enstitüsü, Bağımlılık ABD

Yüksek Lisans Öğrencisi

1-Cinsiyetiniz: Erkek ( ) Kadın( ) Diğer ( )

2-Yaşınız: 17- 19 yaş( ) 20-22 yaş( ) 23 ve üstü( )

3-Babanızın öğrenim durumu:

a)Okur-yazar değil ( ) b)İlkokul ( ) c)Ortaokul ( ) d)Lise ( ) e)Üniversite ( )

4-Annenizin öğrenim durumu:

a)Okur-yazar değil ( ) b)İlkokul ( ) c)Ortaokul ( ) d)Lise ( ) e)Üniversite ( )

5- Aşağıdakilerden hangisi ailenizi tanımlamaktadır?

a) ( ) Anne-baba birlikte yasıyor.

b) ( ) Anne-baba ayrı yaşıyor.

c) ( ) Anne vefat etti, baba yasıyor.

B ( ) Baba vefat etti, anne yasıyor.

d) ( ) Anne-baba vefat etti.

6- Aşağıdakilerden hangisi sizin durumunuzu tanımlamaktadır?

a) ( ) Ailemle birlikte kalıyorum.

b) ( ) Öğrenci yurdu kalıyorum.

Page 89: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

77

c) ( ) Başka bir aile yanında kalıyorum.

d) ( ) Öğrenci evinde kalıyorum.

e) ( ) Akraba yanında kalıyorum.

f) ( ) Tek yaşıyorum.

g) ( ) Diğer (Belirtiniz)……………………………….

7- Yaşantınızın büyük çoğunluğunu aşağıdakilerden hangisinde geçirdiniz?

a) Köy

b) Kasaba

c) İlçe

d) Şehir

e) Diğer (Belirtiniz)………………

8- Aşağıdakilerden hangisi ailenizin ortalama aylık gelirini kapsamaktadır?

a) ( )0 - 1000 TL

b) ( )1001- 2000 TL

c) ( )2001- 3000 TL

d) ( )3001- 4000 TL

e) ( ) 4001- 5000 TL

f) ( )5001 ve üstü

9- Aşağıdakilerden hangisi sizin ortalama aylık gelirinizi kapsamaktadır.

a) ( ) 0-300 TL

b) ( ) 301- 600 TL

c) ( ) 601- 900 TL

d) ( ) 901- 1200 TL

e) ( ) 1201 ve üstü

10- Daha önce uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden herhangi birini denediniz mi?

Cevabınız evet ise türünü/türlerini belirtiniz.

a) ( ) Evet ………………………….

b) ( ) Hayır

Page 90: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

78

11- Sosyal Medya Platformlarını Kullanıyor musunuz?

a) ( ) Evet

b) ( ) Hayır

Cevabınız “Hayır” ise 28. sorudan devam ediniz.

12-Sosyal Medyanızı ne sıklıkla kullanıyorsunuz;

a) ( ) Her gün

b) ( ) Haftada en az 3 gün

c) ( ) Haftada en az 1 gün

d) ( ) Ayda 1 defa

13-Sosyal medya hesaplarında ortalama gün içerisinde ne kadar vakit

geçiriyorsunuz? Aşağıdakilerden size uygun olanları (X) işareti ile işaretleyiniz

Sosyal Medya Aracı 0-1 saat 2-3 saat 4-5 saat 5 saatten daha

Facebook Twitter İnstagram Youtube Tumblr Diğer(Belirtiniz)…………………..

14-İlk defa kaç yaşında uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını ya da etkisini

içeren bir paylaşım gördünüz?

a) 10 ve altı

b) 11-15

c) 16-20

d) 21 ve üzeri

Page 91: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

79

Aşağıdakilerden size uygun olanları (X) işareti ile işaretleyiniz

Çok

Sık

Sık

ça

Baz

en

Nad

iren

Hiç

15 Sosyal medya aracılığı ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altında çekilmiş fotoğraf ya da video ile karşılaştım.

16 Sosyal medya aracılığı ile karşılaştığım uyuşturucu ve uyarıcı madde içeren fotoğraflar, videolar ya da yazınsal paylaşımlar kullanılan madde ile ilgili merak uyandırıyor.

17 Fotoğraflarda, videolarda ya da yazınsal paylaşımlarda gördüğüm uyuşturucu ve uyarıcı maddeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.

18 Arkadaşlarımın sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken ya da etkisi altındayken fotoğraf veya video paylaşımı yaptıklarını görüyorum.

19 Tanınmış kişileri uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken görmek, kullanılan maddeyi merak etmeme neden oluyor.

20 Ben aramasam da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını veya etkisini içeren paylaşımlarla karşılaşabiliyorum.

21 Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde ile ilgili paylaşılan bilgilerin doğruluğuna güveniyorum.

22 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanırken fotoğrafını ya da videosunu paylaşan insanların daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.

23 Sosyal medya üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişim sağlayabileceğime inanıyorum.

24 Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ve etkisini içeren fotoğraf, video ya da yazınsal paylaşım yapan insanların dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorum.

25 Sosyal medyada uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı ya da etkisini içeren paylaşım yapan insanları/arkadaşlarımı takipten/arkadaşlıktan çıkarıyorum/engelliyorum.

Page 92: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

80

Aşağıdakilerden size uygun olanları (X) işareti ile işaretleyiniz

Kes

inli

kle

K

atıl

ıyor

um

Kat

ılıy

orum

Ne

Kat

ılıy

oru

m

Ne

Kat

ılm

ıyor

um

Kat

ılm

ıyor

um

Kes

inli

kle

K

atıl

mıy

oru

m

26 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere kolaylıkla ulaşılabildiğini düşünüyorum.

27 İnsanlar problemlerinden uzaklaşmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanabileceklerini düşünüyorum

28 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin belirtildiği kadar zararlı ve tehlikeli olmadığı düşünüyorum.

29 Eğer fırsat bulursam uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini denerim.

30 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden birini kullandığımda arkadaşlarım arasında daha popüler olacağımı düşünüyorum.

31 İnsanların mutsuz oldukları zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanmalarında sorun olmadığını düşünüyorum.

32 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere erişimim olsa daha mutlu bir insan olacağımı düşünüyorum.

33 Bireylerin önemli günlerde (doğum günü, parti, yılbaşı, v.b.) uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanmalarında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.

34 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da istediğim zaman bırakabileceğimi düşünüyorum.

35 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullansam da zarar verici boyutuna engel olacağımı düşünüyorum.

36 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan bir insanla yakınlık kurmak istemem.

37 İstediğim zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşabileceğimi düşünüyorum.

Page 93: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

81

38 Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan insanların topluma zarar verdiğini düşünüyorum.

39 Zararlı olmayan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler olduğunu düşünüyorum.

40 Uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelik getirilen yasakların kişi haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum.

41 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ciddi sağlık sorunlarını hatta ölüme yol açabileceğini düşünüyorum.

42 Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının bireye, aileye ve topluma zarar verdiğini düşünüyorum.

43 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına başlandıktan sonra tekrar bırakmanın çok zor olduğunu düşünüyorum.

44 Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığı olan bireylerin düzenli bir çalışma yaşantılarının olmadığını düşünüyorum.

45 Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlısı olan bireylerin mutlu olduklarına inanmıyorum.

46 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan bireylerin toplum tarafından dışlandığını düşünüyorum.

47 Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılan ortamlarda bulunmak beni rahatsız eder.

48 Uyuşturucu maddelerin bilinenden daha tehlikeli ve zararlı olduklarını düşünüyorum.

Page 94: SOSYAL MEDYANIN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERE VE

82

ÖZGEÇMİŞ

Asena Merve TÜRKMEN, 1995 yılında Niğde’de doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise

eğitimini Niğde’de tamamladıktan sonra 2017 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal

Hizmet bölümünden mezun olmuştur. Lisans eğitimi sürecinde Sosyal Hizmet

Merkezinde, TEGV’de, huzurevinde ve farklı LGBT+ organizasyonlarında staj yaparak

farklı dezavantajlı gruplar ile çalışmıştır. Ankara Üniversitesindeki eğitimi sürecinde bir

dönem süresi ile Ljubljana Üniversitesinde Erasmus kapsamında eğitim görmüştür.

2017 yılında Çukurova Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Bağımlılık

Anabilim Dalında lisansüstü eğitimine başlamıştır.