t. c. ankara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ...

132
T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI BATI’DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR VE TÜRKİYE’DEKİ FAALİYETLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ İlknur UĞURLU ANKARA-2011

Upload: others

Post on 05-Sep-2019

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

T. C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

BATI’DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR VE TÜRKİYE’DEKİ

FAALİYETLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İlknur UĞURLU

ANKARA-2011

Page 2: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

T. C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

BATI’DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR VE TÜRKİYE’DEKİ

FAALİYETLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan:

İlknur UĞURLU

Tez Danışmanı:

Prof. Dr. Ahmet Hikmet EROĞLU

ANKARA-2011

Page 3: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

T. C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

BATI’DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR VE TÜRKİYE’DEKİ

FAALİYETLERİ

Yüksek Lisans Tezi

İlknur UĞURLU

Tez Danışmanı :

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

.................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

Tez Sınavı Tarihi ..................................

Page 4: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış

ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin

gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı

ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.(……/……/2011)

Tezi Hazırlayan Öğrencinin

Adı ve Soyadı

………………………………………

İmzası

………………………………………

Page 5: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER........................................................................................................I

ÖNSÖZ.....…….…...………....……………...……………………………….......IV

KISALTMALAR..................................................................................................VI

GİRİŞ...........................................................................................................................1

A) ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ...…….……….…………..….................1

B) ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ……........………….…..…………...…................2

I. BÖLÜM

DOĞU KÖKENLİ DİNLERE AİT TEMEL KAVRAMLAR................................3

A) DHARMA...............................................................................................................4

B) MAYA-AVİDYA....................................................................................................8

C) KARMA.................................................................................................................10

D) SAMSARA-TENASÜH........................................................................................15

E) MOKŞA-NİRVANA.............................................................................................17

F) MEDİTASYON.....................................................................................................21

G) YOGA....................................................................................................................23

H) TAO…...……………………………………......……………………............…..30

2. BÖLÜM

BATI'DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR VE TÜRKİYE'DEKİ

FAALİYETLERİ......................................................................................................35

A) BATI'DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR……...................................36

I

Page 6: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

1. REİKİ......................................................................................................................36

a) Reiki Kavramı ve Tarihçesi........................................................................36

b) Mikao Usui ve Usui Reiki..........................................................................39

c) Usui'nin Reiki Öğretisi................................................................................44

d) Reiki Eğitimi..............................................................................................47

e) Reiki Uygulaması…………………………………………………………49

f) Usui Reiki Dışındaki Reiki Sistemleri……………………………………50

g) Türkiye’de Reiki…………………………………………….……………52

2. TRANSANDANTAL MEDİTASYON..................................................................56

a) Maharishi Mahesh Yogi ve Transandantal Meditasyon'un Tarihi

Gelişimi.......................................................................................................................56

b) Maharishi Öğretisi ve Transandantal Meditasyon Tekniği........................67

c) Türkiye'de TM............................................................................................74

3. NEO-SANNYAS (OSHO).....................................................................................76

a) Shree Rajneesh (Osho) ve Neo-sannyas Hareketinin ortaya çıkışı.............76

b) Osho Öğretisi ve Meditasyon.....................................................................80

c) Neo-Sannyas'ın Türkiye'deki Faaliyetleri...................................................85

4. SAHAJA YOGA.....................................................................................................88

a) Kurucusu Shri Mataji Nirmala Devi ve Tarihi Gelişimi.............................88

b) Sahaja Yoga Öğretisi ve Uygulaması.........................................................92

c) Türkiye'deki Faaliyetleri.............................................................................93

5. FENG SHUİ............................................................................................................94

a) Feng Shui Kavramı ve Tarihsel Gelişimi....................................................95

II

Page 7: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

b) Feng Shui'nin Temel Kavramları................................................................96

c) Feng Shui Ekolleri......................................................................................98

d) Türkiye'de Feng Shui................................................................................100

B) BATI'DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ HAREKETLERİN ORTAK

ÖZELLİKLERİ VE YAYILMASINI KOLAYLAŞTIRAN ETKENLER.......102

SONUÇ....................................................................................................................110

KAYNAKÇA...........................................................................................................113

ÖZET.......................................................................................................................121

ABSTRACT.............................................................................................................122

III

Page 8: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ÖNSÖZ

Günümüzde tüm dünyada şifacılık, medyumluk, ruhçuluk ve gizcilik

kavramları çerçevesinde faaliyetlerini yürüten, sağlıklı yaşam, mutluluk, başarı gibi

söylemlerle çağımızın modern insanına sunulmakta olan, özde Doğu Dinlerine

dayanmakla birlikte, kendilerini din ve inanç sistemi olarak tanımlamaktan kaçınan

birçok akım bulunmaktadır. Batı’da yeni dinî hareketler adıyla anılan bu akımlar,

tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kitleler arasında hızla yayılmaktadır.

Faaliyetlerini düzenledikleri kurslar, seminerler, toplantılar, muhtelif yayınlar ve

internet aracılığıyla yürüten bu akımların önde gelenlerinin tespiti, Doğu dinleri ile

olan alakalarının bilimsel metodlarla ortaya konulması araştırmamızın temel

amacıdır.

Başlıcaları olarak Reiki, Transandantal Meditasyon, Osho, Sahaja Yoga ve

Feng Shui akımlarını tespit ettiğimiz kitleleri peşinden sürükleyen grupların

Türkiye’deki faaliyetleri, toplum üzerinde oldukça büyük etkileri ve yürütülen

faaliyetlerin misyonerlik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği

tezimizin ana problemini teşkil etmektedir. Bu akımların özellikleri yanında,

Türkiye’de yayılma sebepleri de tezimizde incelenen unsurlar arasındadır.

Batı'dan gelen Doğu Kökenli Hareketler ve Türkiye'deki Faaliyetleri ele alan

çalışmamız giriş, iki bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır.

Tezimizin giriş kısmında araştırmanın amacı, önemi ve yöntemine yer

verilmiştir. Doğu kökenli hareketlerden araştırmamıza konu olanlar ve araştırma

konumuzun sınırları belirtilmiştir.

IV

Page 9: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Birinci Bölüm'de araştırmamıza konu olan hareketlerin öğretilerinin ve bu

hareketlerin Doğu dinleri ile ilişkisinin anlaşılması için açıklanması zarurî olan Doğu

dinlerine ait kavramlar incelenmiştir. Bu kavramların Doğu kökenli hareketler ile

ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda arz ettikleri önem üzerinde durulmuştur.

İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli Hareketleri ortaya çıkış

tarihleri ve birbirleri ile ilişkileri göz önünde bulundurularak sırasıyla Reiki,

Transandantal Meditasyon, Osho, Sahaja Yoga ve Feng Shui akımlarının tarihçeleri,

öğretileri ve Türkiye'deki faaliyetleri ele alınmıştır. Bununla birlikte Batı'dan Gelen

Doğu Kökenli Hareketler'in ortak özellikleri, Türkiye'deki hedef kitlesi ve

yayılmasını kolaylaştıran etkenler incelenmiştir.

Sonuç bölümünde ise çalışamızda ulaşılan sonuçlar özet halinde sunulmuştur.

Bu tezin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen, kıymetli mesailerini

ayırarak, yol gösteren saygıdeğer hocam Prof. Dr. Ahmet Hikmet EROĞLU‘na,

eğitim hayatım boyunca maddi-manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen

aileme en içten teşekkür duygularımı arz ederim.

İlknur UĞURLU

ANKARA 2011

V

Page 10: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

KISALTMALAR

bkz. :bakınız

Çev. :Çeviri

çy :Çeviren Yok

Der. :Derneği

Dib :Diyanet İşleri Başkanlığı

Ed. :Editör

Edi. :Edition

ER :Encyclopedia of Religion

M.S :milattan sonra

SDÜİFD :Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

TM :Transandantal Meditasyon

yay. :Yayınları

yy. :yüzyıl

VB ve YS :Varlık Bilimi ve Yaşam Sanatı

VI

Page 11: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

GİRİŞ

A) ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ

Türkiye’de doğrudan Doğu dinlerini yaymaya çalışan kuruluşların sayısı

oldukça azdır. Ancak Doğu dinlerinin düşünce sistemi ve bu dinlere ait kavramları

çeşitli yollarla halk arasında yaymaya çalışan bir çok akım mevcuttur. Bu akımların

kendilerinin bir dine mensup olmadıklarını söyleyerek, Türkiye’de ve dünyada bir

çok kişiye ulaştıkları ve hızla yayıldıkları gözlenmektedir. Manevi anlamda arayış

içinde olan kimselere hitap eden bu gruplar, geleneksel kültüre karşı bir tehdit

oluşturmakta ve toplumları dönüştürmektedir. Batı’dan gelen Doğu kökenli

akımların Türkiye’de hızla yayılması, Doğu dinlerine ait bir çok kavramın

kültürümüze yerleştirilmeye çalışılması, toplumumuzda bu akımlar konusundaki

bilgi eksikliği bu akımların faaliyetlerinin bilimsel olarak incelenmesini zorunlu

kılmıştır.

Tezimizde özde Hinduizm, Budizm, Caynizm, Taoizm, Konfüçyanizm ve

Şintoizm olarak belirlediğimiz Doğu dinleri kökenli olmakla birlikte, 50'li yıllarda

Amerika'da yeniden doğmuş ve tüm dünyayı etkisi altına almış hareketlerin önde

gelenlerinin tespiti, öğreti ve tarihçelerinin açıklanması ve bu grupların Doğu dinleri

ile olan ilişkisinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Doğu kökenli akımların öğreti

ve faaliyetlerinin incelenmesi yanında Amerika ile birlikte İngiltere, Hollanda ve

Almanya başta olmak üzere Avrupa'da geniş bir taraftar kitlesine sahip olduktan

sonra bu ülkeler kanalıyla ülkemize sirayet etmiş olan akımların Türkiye'deki

faaliyetleri hakkında bilgi vermek ve kitlelerin bu akımlara yönelme sebeplerini

ortaya koymak araştırmamızın amaçları arasındadır.

1

Page 12: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

B) ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Doğu dinleri kaynaklı olmakla birlikte, Batı dünyasında kabul görmüş ve

misyonerlik faaliyetleri ile tüm dünyaya yayılmış olan yeni dinî akımların sayıları

oldukça fazla olmakla birlikte, bu akımların bir kısmının diğerlerine göre Türkiye'de

daha etkin olduğu görülmektedir. Batı dünyasında faaliyet gösteren Doğu kökenli

akımlardan Türkiye'de faaliyet gösterenlerin tespiti araştırmamızın ilk aşamasını

teşkil etmiştir. Reiki, Transandantal Meditasyon, Sahaja Yoga, Osho ve Feng Shui

akımları tezimizin temel konuları olarak belirlenmiştir. Batı’da etkili olmakla birlikte

Türkiye’de faaliyet göstermeyen hareketler ve Doğu dinlerine ait öğeler taşımakla

birlikte Doğu dinleri kökenli olmayan gruplar tezimizde incelenmemiştir.

Araştırmamıza konu olan akımların tespitinden sonra, başta söz konusu

hareketleri kurucuları tarafından ortaya konulan eserler olmak üzere bahsi geçen

grupların internet siteleri ve bu gruplara ait yayınevlerinin yayınları incelenmiştir.

Mezkûr gruplar hakkında çıkmış haberler ve bu gruplar arasında bulunmuş kişilerin

ifadelerinden yararlanılmıştır.

Araştırmamıza konu olan Doğu kökenli akımların temel öğreti ve faaliyetleri

hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, bu akımların öğretilerinin temelinde yer alan

Doğu dinlerine ait kavramlar tespit edilmiş, söz konusu kavramlar Doğu dinleri ile

ilgili yerli yabancı kaynaklardan faydalanılarak incelenmiş, Doğu kökenli akımlar ile

ilişkileri araştırılmıştır.

Araştırmamızda ulaştığımız veriler tarafsız bir şekilde dinler tarihi biliminin

metoduna uygun olarak niteleyici metotla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bununla

birlikte sebep sonuç ilişkileri gözetilerek bazı değerlendirmelere yer verilmiş, gerekli

yerlerde karşılaştırmalara gidilmiştir.

2

Page 13: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

I. BÖLÜM

DOĞU KÖKENLİ DİNLERE AİT TEMEL KAVRAMLAR

Doğu kökenli akımlar ve faaliyetleri incelendiğinde, her ne kadar dinden

bağımsız oluşumlar olduklarını iddia etseler de öğretilerinin temelinde Doğu

dinlerinin bulunduğu açıkça görülmektedir. Bu akımlar öğretilerini yayarken

özellikle Doğu dinlerine ait kavramlara vurgu yapmaktadırlar. Faaliyetleri sayesinde

dharma, karma, tenasüh, avatara gibi Doğu dinlerine ait temel kavramlar kitleler

tarafından benimsenmiş, günlük dilde dahi kullanılan terimler haline gelmiştir. Bu

durum Doğu dinlerine ait kavramların incelenmesini bu akımların anlaşılması

açısından zorunlu kılmaktadır.

Şüphesiz ki Doğu dinlerine ait kavramların tümünün çalışmamızda

incelenmesi mümkün değildir. Çalışmamızda tezimizin amacına uygun olarak bu

kavramlardan özellikle tezimize konu olan akımlara önemli anlamda tesir etmiş

olanlar yer alacaktır. Kavramların incelenmesinde Doğu kökenli akımlar ile olan

ilişkilerinin derecesine göre bir sıralamaya gittik. İlk etapta yer verdiğimiz kavramlar

özellikle bu akımların genelinde etkisi olan ve akımların anlaşılması için birinci

derecede öneme sahip olan kavramlardır. Diğer yandan temel kavram olarak

belirlediğimiz kavramlar, Doğu dinlerine ait diğer kavramlardan bağımsız

düşünülemeyeceğinden dolayı, ikinci derecede önemli olarak gördüğümüz

kavramları ayrı başlıklar yerine, çalışmamız içersinde, diğer kavramlar ve Doğu

kökenli akımlar ile ilgili üstlendikleri rolü aktarırken izah etmeyi uygun bulduk.

Doğu dinleri kavramının Hint dinleri, Çin dinleri ve Uzak Doğu dinlerini

kapsayan geniş bir alan olması sebebiyle, öncelikle konumuz olan akımların

3

Page 14: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

temelinde diğerlerine nispeten daha baskın bir rol icra eden Hint dinlerine ait

kavramlara öncelik verdik. Kavramların incelenmesinde dikkat ettiğimiz başka bir

husus ise, kavramların birbiri ile olan ilişkisi olmuştur. Aralarında sebep- sonuç gibi

ilişkiler bulunan kavramların sıralanmasında bu husus dikkate alınmıştır. Bu

bağlamda Dharma, Maya-Avidya, Karma, Samsara-Tenasüh, Mokşa-Nirvana,

Meditasyon, Yoga ve Tao Kavramları çalışmamızda incelenecektir.

A) DHARMA

Dharma kavramı Hint kökenli akımların öğretilerinin temelinde önemli bir

yer tutan, sıklıkla üzerinde durulan bir kavramdır. Doğu kökenli akımların

öğretilerinin ve pratiklerinin anlaşılabilmesi için Dharma kavramının anlaşılması

zaruridir. Dharma terimi "din" kelimesinin Sanskritçe karşılığı kabul edilmekle

birlikte, on beş farklı anlamının bulunması1, bu kavramın anlaşılmasını oldukça

zorlaştırmaktadır.

Dharma, "desteklemek, beslemek ve bir arada tutmak" gibi manalara gelen

Sanskritçe dhr kökünden türeyen bir kavramdır. Kelime olarak "din, şeriat, örf-adet,

fazilet, görev-sorumluluk, hakikat, ilahi adalet, kendini Tanrı'ya adama, ahlak, bir

şeyin doğası veya karakteri, temel niteliği veya özü, uygunluk, kurban töreni, iyi

arkadaş, fedakarlık, davranış ve tarz" anlamlarına gelmektedir.2 Dharma, genelde

din kelimesinin karşılığı olarak kullanılmakla birlikte, Hindu düşünürler,

Avrupalıların kullandığı anlamda din kelimesinin Sanskritçe karşılığının, mezhep-

fırka anlamına gelen Sampradaya olduğunu, Hinduizm dışındaki dinlerin, bir din

olarak görülemeyeceği "Dharma" ile kıyaslanamayacağını ve ancak birer mezhep

olarak görülebileceğini ileri sürmektedirler. Hinduların dinlerini tanımlamak için

1 Ali İhsan Yitik, Hint Dinleri, İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, İzmir 2005, 133.2 Yitik, 132.

4

Page 15: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

kullandıkları Sanatana Dharma ya da Dharma kelimesinin bu açıdan Avrupalıların

din kelimesinden çok daha geniş bir anlama sahip olduğunu belirtmektedirler.

Dharma dinlerden bir dini değil, tüm dünyaya yayılmış olan evrensel tek hakikati ve

doğal din'i ifade etmektedir.3

Hinduizm'in Dharma anlayışı esas alınarak, dharma kavramı üç temel anlam

üzerinde açıklanmaktadır:

a) Dharma, âlemin özünde olan, âlemdeki dengeyi varlıklar arasındaki ilişkiyi

sağlayan ezeli-ebedi prensiptir. Bu prensip kesinlikle korunmalıdır, dharmanın

bozulması beraberinde helakı getirir. Bhagavat Gitaya'4 göre bu düzen bozulduğu

takdirde Vişnu'nun kötülüğü mağlup etmek için cisimleşeceğine ve dünyaya

geleceğine inanılır.5 Bu inanışa göre, Tanrı Vişnu, her düzensizlik döneminde

insanları kurtarmak için farklı bir kılık ve ad ile cisimleşerek dünyaya inecektir.

Avatara adı verilen bu iniş daha önce dokuz kez gerçekleşmiştir.6 Bu anlamıyla

kozmik ve ahlaki bir yasayı ifade eden dharma, karma, samsara, mokşa7, 3 Yitik, 145-146.4 Sanskritçe. “ulular şarkısı” anlamına gelen Bhagavat Gita, Hinduizm’in kutsal literatürü içerisinde Hindin en büyük klâsik destanı olan “Mahâbhârata”yı bütünleyen bir manzume şeklinde yer alan 700 beyitlik bir metindir. Hint literatüründe, Yeni Ahit'in Hıristiyanlıktaki önemine benzer bir yere sahip olan bu metin, kurtuluş için dünyadan el etek çekmenin, sadece metafizik alanda kurtuluşu aramanın doğru yol olmadığını vurgulamaktadır. Bkz. Mehmet Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Nüve Kültür Merkezi, Konya 2005, 107.5 Yitik, 133-134. 6 Avatara (avatar), Hinduizm’e göre tanrısal varlıkların özellikle Tanrı Vişnu'nun cisimlenerek dünyaya inmesini ifade eden, "inen" anlamında Sanskritçe bir kelimedir. Vişnu'nun insanları kurtarmak için daha önce dokuz kez dünyaya indiğine inanılmaktadır. Vişnu'nun en önemli iki "avatara"sı Rama ve Krişna olarak kabul edilmektedir. Dokuzuncu ve son inişinde tam yetkinliğe ulaşamamış Vişnu'nun "avatar" ismi ile onuncu kez yer yüzüne ineceği ve düzensizliği tamamen ortadan kaldıracağına inanılmaktadır. Vişnu'nun 22 kez bedenlendiğini iddia edenler olduğu gibi kimilerine göre ise Vişnu sayısız kez dünyaya gelmiştir. Herhangi bir mezhep kurucusu Vişnu'nun avatarı olabilir. Hindular, diğer din kurucularını da (Zerdüşt, İsa, Hz. Muhammed v.s.) Vişnu'nun bedenleşmesi olarak telakki etmektedir. Bazıları Vişnu'nun, Buda şeklinde, mü’minleri sapık bir doktrinle denemek için yeryüzüne inmiş biri olduğunu kabul etmektedir. Tanrılar gibi yüksek ruhların da insanlara yol göstermek için hulul (inkarnasyon) yoluyla yer yüzüne gelerek yeni bir bedene girebileceğine inanılmaktadır. Doğu kökenli akımların kurucuları, daha önce yer yüzüne gelmiş ulvi kişilerin inkarnasyonları olarak görülmektedir. Bkz. Aydın, 69.; Orhan Hançerlioğlu, İnanç Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 2000, 66.; Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ankara 2002, 101. Doğu kökenli akımların mensupları arasında hareketin liderini tanrının avatarı olarak görme inancının var olduğu görülmektedir.7 Bu kavramlar ileride ayrıca işlenecektir.

5

Page 16: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

kavramlarıyla yakından alakalıdır. Evrendeki tüm düzeni ifade etmesi yönüyle

dharma, âlemdeki döngüyü ve bu döngüyü düzenleyen prensip olarak karma ile

samsarayı ve bu döngüden kurtuluşu ifade eden mokşayı kapsamaktadır.

b) Karma, samsara ve mokşa ile bağlantılı olarak dharmanın yüklendiği diğer

bir anlam da insanların insanlar ve diğer canlılar ile ilişkilerini düzenleyen ve Tanrı

ile bir olduklarını idrak etmeleri amacıyla konulmuş kurallar bütünüdür. Tanrı

Brahma'dan sudur eden âlemin doğasına uygun olarak yaşamak ve âlemdeki ahengin

devam etmesi için konulan kurallar bütünü "dharma" olarak adlandırılmaktadır.

Birey bedensel, zihinsel ve akli olarak kendini aşarak ruhsal gelişimin zirvesine

ulaşır ve Tanrı'yı idrak eder. Bu gelişim meditasyon ve yoga uygulamaları gibi

pratiklerle gerçekleşebilmekte ve kişi tanrılık seviyesine ulaşabilmektedir.8 Her ne

kadar Batılılar tarafından kabul görecek seküler ve bilimsel bir dil ile öğretilerini

izah etseler de genelde tüm Doğu kökenli akımlar Hinduizm’in kökeninde yer alan

bu temel amacı gerçekleştirmeyi, kişilerin bedensel ve zihinsel olarak bu amaç için

kendilerini geliştirerek tanrılık bilincine ulaşmalarını hedeflemektedir.

c) Bireyin içinde bulunduğu sosyal statü ve içinde bulunduğu duruma uygun

olarak davranması dharmanın yaygın olarak kullanıldığı anlamlardan biridir. Bu

anlamıyla Dharma bireyin toplumsal, ahlaki ve kanuni sorumluluklarını ifade eder.

Bu sorumluluklar kişinin mensup olduğu kasttan dolayı yüklendiği sorumluluklar

olabileceği gibi; herkes tarafından yerine getirilmesi gereken hiçbir canlıyı

yaralamama-öldürmeme (ahimsa), doğruluktan ayrılmama (satya), hırsızlıktan

kaçınma (asteya), zinaya yaklaşmama (brahmacharya) ve dünya malına tamah

göstermeme (aparigraha) gibi evrensel ahlaki kurallar da olabilir. Manu

8 Yitik, 133-137.

6

Page 17: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Kanunnamesi'nde9 bildirildiğine göre, sosyal ve ahlaki görevler anlamında

dharmanın kaynağı Vedalar10, Vedaları bilenlerin örfü, faziletli kimselerin eylemleri

ve onların hoşnut olduğu davranışlardır.11

Dharma Hindular için önemli olan hayatın dört amacından bir tanesidir. Bu

dört amaç dharma, artha, kama ve mokşadır. Dharma, insanlar için Tanrı tarafından

belirlenmiş görevleri ve ahlak kurallarını ifade ederken, Artha, dharmaya uygun

olarak maddi kazanç elde etmek, kama, bütün dünyevi zevklerin meşru olarak tatmin

edilmesi anlamına gelmekte, Mokşa ise insanın dünyevi arzulara kölelikten,

dolayısıyla da doğum-ölüm çemberinden kurtularak sonsuz mutluluğa ermeyi ifade

etmektedir. Kurtuluşa erilmesi dharmanın uygulanmasına bağlıdır. Kişi dharmaya

uygun bir şekilde hayatın dört aşamasının gereklerini yapmalıdır. Bu aşamaların her

birinin kendine özgü sorumlulukları vardır. Bunlara “ashrama-dharma”

denilmektedir. Bu aşamaların ilki, brahmacarya olarak adlandırılan öğrencilik

devresidir. Bu dönemde kişi, evinden ayrılarak kendini tamamen kutsal metinleri

9 Hindular tarafından ilk insan olarak kabul edilen Manu, sosyal düzenin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Bu sıfatla ona bir çok söz atfedilmektedir. M.Ö. II. asrın tarihini taşıyan Manu kanunları adı altında toplanmış, Manu'nun sözleri ve koyduğu esaslar, Dharma konusunda tartışmasız bir otoritedir. (Aydın, 471.)10 Veda veya Vedalar, Sanskritçe'nin eski bir versiyonu ile kaleme alınan dinî metinler bütününü belirtmektedir. Veda kelimesi, “bilmek” anlamına gelir. Hinduizm ve Brahmanizm konusunda en eski kaynaklardır. Hindu metinlerinin şruti kısmında yer alırlar. Bu metinlerin oluşumu M.Ö. XVIII. yüzyıldan VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Hindulara göre Veda'lar vahy ürünüdür, Veda olarak adlandırılan bu dört metin Tanrı Brahma'dan sudur etmiş ve Rişi'ler tarafından kaleme alınmıştır. Vedalar özel anlamda Rig-Veda, Yajur Veda, Sama Veda ve Atharva Veda'yı ifade ettiği gibi, genel anlamda Vedalar'ın yorumlarını içeren Brahmanalar, Aranyakalar ve Hinduizm açısından büyük bir öneme sahip Upanişadlar’ı da içeren Vedik Literatürün tamamını da karşılamaktadır. Bir çok Hindu için Veda'ların otoritesi çok büyüktür. Bugün toplum hayatının ve dinin belli başlı prensiplerinde Vedalar'ın izleri hâlâ görülmektedir. Bununla birlikte bugünkü Hinduizm'le örtüşmeyen noktalar da vardır. Ahimsa prensibi ile Vedalar'ın kanlı kurban ritüeli buna örnek olarak gösterilebilir. Vedalar, Hinduizm'in ilk metinleri olması; karma, samsara, atman, brahman ve kurtuluş gibi Hinduizm'in temel kavramlarını içermesi açısından, Hinduizm ile ilgili ana kaynaklar olarak görülmeleri yanında Hinduizm kökenli yeni dini akımların öğretilerinin temelini teşkil etmeleri açısından bu akımların anlaşılması için oldukça önemlidirler. (Aydın, 783.; Hançerlioğlu, 540.; The Penguin Dictionary of Religions (Ed. Jhon R. Hinnnels), Penguin Publishing, London, 1997, 547.; Yitik, 19.) Vedalarla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Kürşat Demirci, Hinduizm’in Kutsal Metinleri Vedalar, İşaret Yay., İstanbul 1991.11 Yitik, 137-138.

7

Page 18: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

öğrenmeye verir ve kendini topluma hizmet etmek için hazırlar. İkinci aşama olan

grhasthya, kişinin evlenerek yaşadığı topluma karşı vazifesini yerine getirmesidir. Bu

dönemde kişinin beş önemli görevi vardır: Bu görevler, Veda öğretilerini çalışmak,

tanrılara ibadet etmek, ölmüş atalarının ruhlarına yiyecek ve içecek sunmak, evcil

hayvanlara iyi muamele etmek ve düşkünlere misafirlere iyi davranmaktır. Üçüncü

aşama vanaprastha, ormana, uzlete çekilme devresidir. Bu dönemde kişi ailesinden

ayrılarak bir ormanda veya sessiz bir yerde kutsal metinleri çalışır ve meditasyonla

vakit geçirir. Dördüncü ve son aşama ise sannyasa, yani dünyadan tamamen el etek

çekme aşamasıdır. Kişinin dharmasına uygun olarak yerine getirdiği eylemler olumlu

karmalara neden olacak, bu ise kurtuluşu sağlayacaktır.12

Budizm'de de temel kavram olan Dharma, hem Buda’nın öğretilerini hem de

varlığı şartlandıran kuvvetleri ifade eder. Budizm'e göre dharma, Nirvanaya

ulaşmaktır.13

Caynizm’de ise Dharma, dinamizm cevheri ve hareket unsuru anlamlarına

gelir.14 Caynizm'de var oluşun altı unsurundan biri olan, madde ve ruh atomlarının

hareketine imkân veren prensibi ifade eder.15

Farklılıklar olmakla birlikte Hint kökenli dinler için temel bir kavram olan

dharma doğu kökenli akımların öğretilerinde önemli bir yer teşkil etmesi sebebiyle,

bu akımların anlaşılmasında önemli rol üstlenen bir kavramdır.

B) MAYA-AVİDYA

Maya kavramı evrenin yaratıcı gücünün ortaya çıkardığı hayal ürünü bir

görüntüyü ifade etmektedir. Veda'da “maya”, Tanrı Varuna'nın bir sıfatıdır. Bu sıfat 12 Yitik, 18; Ali İhsan Yitik, Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, Ruh Madde Yayınları, İstanbul 1996, 26-27. 13 Aydın, 162.14 Aydın, 162.15 Yitik, Hint Dinleri, 140.

8

Page 19: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

sayesinde Tanrı Varuna, karşısında çok kuvvetli bir rakip olduğuna inanan, şaşkına

dönmüş düşman askerini felce uğratarak kendi inananlarına zafer ihsan etmiştir.

Maya bu yönüyle geçici bir takım görüntüler meydana getiren sihirsel bir iktidarın

tezahürüdür. Nazari anlamda (Upanişadlarda) ve klasik Sanskritçe'de kullanıldığı

andan itibaren bu kelime, kozmik hayal anlamına gelmeye başlamıştır.16 Kelime

olarak illizyon ve gerçekliği olmayan bir şeyin gerçek gibi algılanması anlamlarına

gelmektedir. Terim olarak kişinin gerçeği kavrayarak kurtuluşa ermesini engelleyen

unsuru ifade etmektedir.17

Maya bir halisünasyon veya gerçekten tam anlamıyla ayrı bir kavram değil,

gerçeğin farklı anlaşılmasını sağlayan yanlış bir görüntüdür. Bu görüntü, ne

Brahman18'ın kendisidir, ne de Brahman'dan ayrıdır. Brahma'dan çıkması, Tanrı

tarafından oluşturulmuş olması yönüyle, gerçeğin ürünüdür ve Tanrı'nın gücünün

eseridir.19 Hinduizm’in Advaita Vedanta20 ekolüne göre maya, aslında bir olan 16 Aydın, 476; Hançerlioğlu, 309.17 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 34.18 Sanskritçe büyümek, çoğalmak anlamındaki "brih" kökünden türeyen Brahman, Hinduizm'de âleme hakim olan yüce ruhu, gücü ifade etmektedir. Brahman'ın insana, evrene her şeye hakim olan bir prensip olduğu kabul edilir. Brahman her şeyin özünde olan mutlak gerçekliktir. Atman kavramı ile birlikte Hindu düşüncesinin temel kavramlarındandır. Brahman evrenin tanrısal yönünü belirtirken, Sanskritçe. “nefes”, “ruh” anlamlarına gelen Atman, Hint felsefesinde bireysel ruhu ifade etmek için kullanılır. Hint felsefesine göre her canlıda değişmeyen, ölümsüz, canlının özünü oluşturan ve bedenin ölümüyle karma-samsara prensibine bağlı olarak beden değiştirecek bir ruh vardır. Atman (ferdi benlik) olarak adlandırılan bu öz, Upanişadlarla birlikte Brahman (yüce benlik) ile özleştirilmiş, bu iki kavramın birliği üzerinde durulmuştur. Upanişadlar’a göre Atman ve Brahman özdeştir, ikisi de aynı hakikati ifade etmektedir. Atman evreni kuşatan Brahman'ın kişideki tezahürüdür. Atman-Brahman özdeşliği "Tat twam asi" , "Sen O'sun" mısrası ile ifade edilmektedir. Bu hakikatin idrak edilememesi en büyük cehalet ve kişinin kurtuluşu önündeki en büyük engel olarak görülmektedir. (Aydın, 69, 113; Gündüz, 70; Hançerlioğlu, 62, 89; The Penguin Dictionary of Religions, 55; Thomas A. Robinson- Hillary Rodrigues, World Religions, SCM Press, London 2006, 2/172, 179.)19 Hançerlioğlu, 309; The Penguin Dictionary of Religions, 306.20 Advaita Vedanta, Hinduizm'in altı büyük mezhebinden birisi olan Vedanta ekolünün en bilinen koludur. Vedanta Vedaların tamamlanması anlamına gelmekte, Veda literatürünün son bölümü olarak görülen Upanişadlar'ı ve Bhagavat Gita'yı temel almaktadır. Kelime olarak "ikiliğin yokluğu" anlamına gelen advaita düşüncesi, Brahman ile Atman'ın bir olduğunu ileri süren bir teklik anlayışına sahiptir. Bu ekolle ilgili yedinci yüzyılda bilinen ilk yazar Gaudapada olmasına rağmen, Vedanta ekolü, atman ile brahmanın birliği fikri ile katı bir monizm anlayışını ortaya koyan Advaita öğretisinden dolayı Hindu bir reformist olan Şankara ile anılmaktadır. Şankara'nın maya ve kurtuluş düşüncesi Hindu kurtuluş felsefeleri arasında önemli bir yer tutmaktadır. Şankara'nın kurtuluş hakkındaki fikirleri ve Doğu Kökenli akımlar üzerindeki etkilerine ileride tekrar yer verilecektir. Advaita Vedanta ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Hançerlioğlu, 13.; The Penguin Dictionary of

9

Page 20: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Brahman (yüce benlik) ve Atman (ferdi benlik)'ın ayrı olarak algılanması

yanılgısıdır. Yüce benlik ve ferdi benlik hakikatte birdir. Advaita ekolüne göre bu

dünya ne gerçektir ne de gerçekten bağımsızdır. Dünya mutlak bir gerçekliğe sahip

değil, göreceli bir gerçekliğe sahiptir, Brahman idrak edilmedikçe gerçeklik

kavranamayacaktır.21

Maya, gerçekliğin bilinmemesi anlamında kullanıldığında "avidya" terimi ile

hemen hemen eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Görünen dünyanın gerçek olarak

kabul edilmesi, tek ve yegâne Tanrı'nın unutulması hayattaki tüm ızdırabın sebebi ve

kişinin kurtuluşu önündeki en büyük engeldir.

Budizm'de avidya, nedensellik çemberinin ilk halkasıdır, Caynizm'de ise jiva

(madde) atomlarının ilk hareketidir. Harekete geçen madde atomları, pudgala (ruh)

atomlarına karışarak hayatı başlatmıştır. Bu yönüyle Budizm ve Caynizm açısından

bakıldığında da avidyanın âlemdeki tüm hareketin yani Hint kökenli dinlere göre tüm

acı ve ızdırabın kaynağı olarak görülmektedir. Avidya Hint dinlerinde hayat algısının

temelini teşkil eden karma ve samsara çarkını harekete geçiren unsur olması yönüyle

büyük bir öneme sahiptir.22

C) KARMA

Karma terimi ilk kez 18.yy'da Batılı Hint Araştırmacıları tarafından bir terim

olarak kullanılmış, zamanla günlük dilde yerini bulmuştur. Karma kavramı

kültürümüzdeki "Ne ekersen, onu biçersin!" deyişiyle benzerlik göstermesi

sebebiyle, dilimizde yaygın bir şekilde Hint dinlerindeki anlamından sıyrılmış olarak

kullanılmaya başlanmıştır.Religions, 2, 548.; Alf Hittebeitel, "Hinduism", Encyclopedia of Religion, Ed. Mircea Eliade, 1987, 6/353. 21 Teun Goudriaan, "Maya", The Enclyclopedia of Religion (I. Edi., Ed. Mircea Eliade,), Macmillan Publishing, Newyork 1987, 9/297-298.; Alf Hittebeitel, "Hinduism", ER 6/253.22 Yitik, Hint Dinleri, 7-8; Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 34-36.

10

Page 21: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Karma kelimesi Sanskritçe, yapmak, sebep olmak, meydana getirmek gibi

anlamlara gelen “kr” fiil kökünden türetilmiş bir isimdir. İyi ya da kötü her türlü iradi

eylemi ve bu eylemlerin zorunlu olarak ortaya çıkan sonuçları ile ilgili evrensel bir

prensibi ifade etmektedir.23

Doğu kökenli dinlerin hemen hepsinde temel bir kavram olan karma

Hinduizm göz önünde bulundurulduğunda üç ana anlama sahiptir. İlk anlamıyla

karma iradi olarak yapılan her türlü işi ifade etmektedir. Veda İlahileri'nde ve

Brahmanalar'da dini ve ahlaki öneme sahip kurban, adak ve riyazet gibi kurtuluşu

kazandıracak işlerin karşılığı olarak kullanılmıştır. Upanişadlar'da ise kişiyi manevi

yönden geliştirecek dini ibadetler anlamında kullanılmış ve kişinin geleceğini

belirleyen ve samsara çarkını döndüren yegâne amil olarak nitelendirilmiştir.

İkinci anlamıyla ise yapılan iradi işlerin sonucunda ortaya çıkan manevi güç

ve bu gücün kişi üzerinde bıraktığı etki anlaşılmaktadır.24

Bu iki anlamından sonra karmanın en yaygın olarak üstlendiği anlam, bir

inanç olarak ifade ettiği anlamdır. Buna göre karma, iradi fiiller ile sonuçları

arasındaki ilişkiyi düzenleyen ve evrendeki adaleti sağlayan prensiptir. Karma

inancına göre iyi ya da kötü her fiilin bir sonucu mutlaka olacaktır. Bu inanca göre

kişinin yaşadıkları bundan önce yaptıklarının eseridir, gelecekte yaşayacakları ise

bugün yaptıklarının eseri olacaktır. Dolayısıyla âlemde adaletsizlik diye bir şey

yoktur, herkes ektiğini biçmektedir.25

Mezhepler arasında farklılıklar bulunsa da Hint literatüründe ortaya

çıkaracakları sonuçlara göre fiillerin sanchita karma, prarabdha karma, kriyaman

karma ve agama karma şeklinde tasnif edildiği görülmektedir. Sanchita karma hâli

23 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 41.24 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 41-42.25 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 43, 51-58.

11

Page 22: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

hazırda sahip olduğumuz karmik birikimi, prarabdha karma sonuçları şu anda

yaşanan karmik birikimi, kriyaman karma şu anda karmamıza eklenmekte olan

fiillerimizi, agama karma ise fiillerimiz neticesinde değil, bir fiili yapmaya yönelik

niyetlerimiz sebebiyle oluşan karmadır. Karmanın ortaya çıkardığı sonuç mevcut

yaşantıda ortaya çıkabileceği gibi gelecek yaşantılarda da ortaya çıkabilmektedir.26

Karma inancının kökenine bakıldığında ise, bu inanca Hint literatürünün ilk

metinleri olan Vedalar ve Brahmanalar'da açık bir şekilde rastlanmamakla birlikte,

ilk olarak M.Ö. 800- 400 yılları arasında oluştukları düşünülen Chandogya,

Brihadaranyaka ve Kanda Upanishadlar'da açık bir şekilde ifade edildiği

görülmektedir.27

Upanişadlar'da açıkça ifadesini bulan karma inancının ortaya çıkışı ile ilgili

bir çok farklı görüş ortaya çıkmıştır. Bu inancın M.Ö. 2000'li yıllarda Doğu Avrupa

steplerinden bölgeye gelerek yerli Dravidyen halkı etkisi altına alan Ariler'e mi;

yoksa yerli halkın inançlarına mı dayandığı tartışılmıştır. Karma inancının

muhtemelen Ariler tarafından oluşturulmuş Vedalar kaynaklı olduğunu söyleyenler

yanında, yerli halkın inançlarının etkilerini taşıyan Upanişadlar kökenli olduğunu

iddia edenler olmuştur. Bir takım araştırmacılara göre bu inanç Upanişadlar'la birden

bire ortaya çıkmış bir inanç değildir ve kaynağını Vedalar'dan almıştır. Bu görüş

Vedalar'da Tanrılar için yer alan "iyi kötü fiilleri gören, iyi amellerin koruyucusu"

gibi sıfatları temel almaktadır. Diğer yandan Vedalar'da karmanın gereği olan tekrar

tekrar dünyaya gelme gibi bir inancın olmadığı, iyilik ve kötülük yapanlar için

amelleri neticesinde dünya hayatından sonra ebedi cennet ve cehennem

kavramlarının olduğu görülmektedir. Vedalar’da cennet, candra-loka veya svarga

26 Linda Johnsen, The Complete Idiot's Guide to Hinduism, Alpha Books, Newyork 2002, 92.27 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 58.

12

Page 23: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

adında sonsuza kadar kalınacak her türlü arzunun yerine getirildiği bir yer olarak

anlatılmaktadır. Vedalara göre gerçek bilgiye ulaşan iyi kişiler, svarga veya candra-

loka adlandırılan cennette tanrılarla birlikte yaşayacaklardır. Kişinin cennete

gidebilmesi, dünyada iken yaptığı iyi işlere bağlıdır, kişi iyilikler diyarına

gidebilmek için kurban ibadetlerini yerine getirmiş, kötü fiillerden sakınmış

olmalıdır. Hırsızlık, soygun, dini törenlerde kusur gibi kötü fiillere sahip olanlar ise

"dipsiz çukur, en düşük, karanlık" olarak tasvir edilen eziyet yurdu narako-lokada

ceza göreceklerdir. Görüldüğü gibi Vedalar'da karma inancından farklı olarak bir

dünya dışında görülen ceza ve mükâfata dayalı bir ahiret anlayışı hâkimdir.

Dolayısıyla bu durum, karmanın Vedalar ve Vedalar'ı ortaya koyan Arilere değil,

Upanişadlar'da kendine yer bulan yerli halkın inançlarına dayandığı tezini

kuvvetlendirmektedir. Bu görüşe göre yerli halkın karma inancı Arilerin etkisi

altında oluşan Vedalar'da değil, Upanişadlar'da açıkça ifade edilmektedir.

Vedalar ve Upanişadlarda ortak olan ruhun ölümsüz olduğu, kişinin yaptığı

işlerden sorumlu olduğu ve yaşadığı hayat dışında eylemlerinin sonucunu

göreceğidir.28

Budizm'de ise karma, iradi her türlü fiili içerisine alırken, fiilden çok fiili

ortaya çıkaran iradeyi, fiile sebep olan arzu ve isteği vurgulamaktadır.Budistlere

göre, her şeyi idare eden yegâne kuvvet karmadır.29

Caynizm'de ise Budizm ve Hinduizm'den farklı olarak pudgala atomlarına

jivayla temasları sonrasında verilen isimdir. Karma Caynizm'de pudgala atomlarının

jiva ile birleşerek, jivayı kirletmeleri, asli özelliklerini yok etmelerini ifade eden

olumsuz bir anlamı içermektedir.30

28 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 59-68, 78.29 İlhan Güngören, Buda ve Öğretisi, Yol Yayınları, İstanbul 1994, 102-104.30 Pravin K. Shah, Jainism Religion of Compassion and Ecology, Yay. y., North Carolina 2004, 14.

13

Page 24: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Hinduizm, Budizm ve Caynizm'de kişinin eylemlerinin sonucunu

eylemlerinin niteliğine bağlı bir şekilde göreceğini öngören karma inancı, kişinin

eylemlerinin sonucunu dünya ya da dünya dışında bir âlemde görüp görmemesi

konusunda ittifak halinde olmasa da, ortak bir prensip olarak kabul edilmektedir. Bu

ortak inanç üç din ve mezhepler arasında bazı noktalarda farklılıklar göstermektedir.

Hinduizm ve Caynizm'de karmik birikimin ruh ile taşındığına inanılırken, manevi bir

cevheri, ruh inancını kabul etmeyen Budizm’de aktarılanın ne olduğu, ruh olmadan

karmik birikimin nasıl aktarıldığı gibi sorular net olarak cevabını bulamamaktadır.

Yine karmik birikimlerin nasıl yok olacağı konusunda Hint kökenli dinler arasında

farklı görüşler söz konusudur. Karmik birikimi Hinduizm ve Caynizm'de bu katı bir

riyazetle mümkündür. Hindular tarafından kutsal yerleri ziyaret, bağışda bulunmak,

insanlara hizmet etmek, nefes egzersizleri, meditasyon, dua, tanrıya bağlılık ve

teslimiyet gibi faaliyetler kötü karmanın izale edilmesi için yollar olarak

gösterilmektedir. Ancak Vedanta ekolü gibi bir takım ekollerde, karmik birikimin

neticelerinin alınması yalnızca Tanrı'nın inayeti ile ilişkilendirilmiştir, kişinin sadece

kendi fiilleri ile kurtulması mümkün değildir. Diğer yandan Hinduizm'in bazı

ekolleri, Caynizm ve Budizm'de ise karma inancı Tanrı'nın inayetinden tamemen

bağımsız olarak görülmüştür.31 Budizm'e göre karma Tanrı'nın da uyması gereken bir

prensiptir ve karmadan kurtulmak için Tanrı'nın inayetine sığınmak, Tanrı'ya kurban

adamak yararsızdır.32

Oluşan karmik birikimlerin bir hayatta giderilemeyeceği inancı, karmik

birikim giderilene kadar "yeniden doğum" Hint literatüründeki adıyla samsara

inancını doğurmuştur. Ruh karmik birikiminden kurtulana kadar samsara çarkına

31 Johnsen 94-96; Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 176-180.32 Güngören, 103-104.

14

Page 25: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

mahkûmdur. Karma inancıyla samsara bir inanç gibi görülmektedir. Karma-samsara

şeklinde tabir edilen bu inanca sahip olmak Hint dinine mensup olmanın bir

şartıdır.33 Karma inancına yer verdikten sonra, karma inancından ayrı

düşünülemeyecek samsara inancını işleyeceğiz.

D) SAMSARA-TENASÜH

Ruhun karmik birikiminden kurtulması için karma prensibi çerçevesinde

yeniden başka bir bedende dünyaya gelmesini ifade eden samsara kelimesi ilk olarak

Upanişadlarda görülmektedir. Fakat hangi kelimeden geldiği belirtilmemektedir.34

Samsara kavramı Türkçe'de genelde Tenasüh kelimesiyle ifade edilmektedir.

Tenasüh kelimesi Arapça n s h fiilinden türeyen, birbirini izale ile müteakip olmak,

bir şeyin başka bir şeyi kaldırarak yerine geçmesi anlamlarına gelen bir mastardır.

Terim olarak ise insanda bulunan manevi özün, ölümden sonra tekrar bu dünyada

canlı ya da cansız bir başka bedene geçmesini ifade etmektedir.35

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Vedalar'da ölümsüz ruhun tekrar yeryüzünde

yeni bir bedene girmesi görülmemektedir. Vedalar'ın kişilerin fiillerine göre, başka

bir âlemde ceza ya da mükafat göreceği, svarga veya candra-loka olarak adlandırılan

iyilikler diyarında ya da işkence ve eziyet yurdu nara-lokada hayatını sürdüreceği

inancı, Brahmanalar ve Upanişadlarla birlikte svarga ve nara-loka anlayışının yanı

sıra, ruhların tekâmüllerini tamamlayabilmeleri için tekrar yeryüzüne gelecekleri

inancı ortaya çıkmıştır. Diğer yandan bazı araştırmacılar samsara inancını

Upanişadlar'da ortaya çıkan bir inanç olarak değil, Vedalar'dan kaynağını alan, süreç

içerisinde gelişerek Upanişadlar'da tamamlanmış bir inanç olarak görmektedirler.36

33 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 36.34 Aydın, 666.35 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 68-69.36 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 76-81.

15

Page 26: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Upanişad metinlerinin ortaya koyduğu karma-tenasüh inancına göre, ruh

ebedi kurtuluşu gerçekleştirene kadar yeniden doğmaya mahkûmdur. Bu bedenlenme

insan şeklinde olabileceği gibi hayvan ya da bitki şeklinde de olabilmektedir.

Upanişadlar'da kişinin karmik birikimine göre yeniden bedenleneceği şu şekilde

ifade edilmiştir:

"Burada iyi, güzel amel işleyen kimseler, bir brahmana, ksatriya ve vaisya

rahmine girerek, iyi bir rahme girecektir. Buna karşılık, kötü amel işleyenler ise bir

köpek, sürüngen veya paryanın rahmine girerek, kötü bir rahme girmiş olacaktır."37

Samsara çarkı içerisinde insan olarak bedenlenmek çok büyük bir lütuf olarak

görülmektedir. İrade sahibi olan insanoğlu, doğanın dikte ettiği şekilde yaşayan

hayvan ve bitkilere göre ruhsal gelişime dolayısıyla Brahma'yı kavramaya daha

yakındır. Hindular tarafından insan olmanın avantajını kullanmayarak hayvan gibi

bir hayat süren insanların, sonraki hayatlarında hayvan olarak dünyaya gelecekleri

ileri sürülmektedir. Kötü karma sahibi olan insanlar, böcek veya sinek olarak

dirileceklerdir.38 Brahma'yı kavrayanlar ebedi olarak kurtulurken, bu seviyeye

gelemeyenler işlerine göre ya hemen dünyaya geri dönecekler, ya da farklı âlemlere

gittikten sonra tekrar dünyaya döneceklerdir. Upanişadlar’a göre Brahma’yı

kavrayana kadar yapılacak her iş, yeniden doğuşun nedenidir. Kişinin Brahma'ya

ulaşmasını engelleyen en önemli etken ise cehalet yani yukarıda izah ettiğimiz Hint

dini sistemlerinin temel dünya görüşü olan maya-avidya yanılgılarıdır.

Doğu kökenli dinlerin en büyük gayesi, kişinin kendini geliştirerek avidyadan

kurtulmasıdır. Bu durum kurtuluş fenomeninin doğu dinleri açısından çok önemli bir

yere sahip olmasına ve kurtuluş ile ilgili bir çok görüş ve kavram ortaya çıkmasına 37 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 86.38 Johnsen, 91.

16

Page 27: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

neden olmuştur. Doğu kökenli akımların öğretilerini doğu dinlerinin kurtuluş

anlayışlarının üzerine bina etmeleri Hint kökenli dinlerin kurtuluş anlayışlarını temsil

eden Mokşa ve Nirvana kavramlarının çalışmamızda incelenmesini zorunlu

kılmaktadır.

E) MOKŞA-NİRVANA

Hint Kökenli dinlerde karma-tenasüh anlayışının ortaya çıkardığı karamsar

bakış açısı tamamen çözümsüz görülmemiştir. Yeniden bedenlenme çemberinden

kurtulmanın imkânı kabul edilmiş ve kurtuluş ile ilgili teoriler aktarılmıştır. Bu

çemberden kurtulmayı ifade eden çeşitli kavramlar kurtuluş fenomeninin temelini

teşkil etmektedir. Günümüzde Hinduizm’de kurtuluşu ifade etmek için özgürlük,

kurtuluş gibi anlamlara gelen “mokşa” kelimesi, Budizm'de ise nirvana kavramı

kullanılmaktadır. Bu dinlerde kurtuluşla ilgili bir çok terim kullanılmasına rağmen

mokşa ve nirvana kelimelerine daha yaygın bir şekilde yer verildiği görülmektedir.

Hinduizm'de kurtuluşu ifade eden Mokşa kelimesi, Sanskritçe eril bir isim

olup, “muk” kökünden türetilmiştir. Mukti kelimesi de mokşa ile aynı anlamda

kullanılmaktadır ve onun dişil versiyonudur. Mahabbarata destanında mokşa tabiri

kullanılmazken, kök olarak muk tabiri kullanılmıştır. Chandogya Upanişad'da

vimokşa ve nirvimokşa terimleri yer almaktadır. Mokşa ve mukti her ikisi de “serbest

bırakmak”, “özgürleşmek”, “kurtulmak”, “bağımsızlık”, “özgürlük”, “kurtuluş”

gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise mokşa, bütün Hint kökenli dinlerde

ortak olarak inanılan, acı ve ıstırap dolu, sürekli doğum ve ölüm çemberinden

(samsara) kurtulmayı ifade eder.39

Hint dini düşüncesinde ilk olarak en eski Upanişad’da ve erken dönem

39 A. M. Esnoul, “Mokşa” The Encyclopedia of Religions, (I. Edi., Ed. Mircea Eliade), Macmillan Publishing, Newyork 1987, 10/28; The Penguin Dictionary of Religions, 320.

17

Page 28: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Budizm’de görülen mokşa fikri, Veda literatüründe ve Brahmanalar’da yer

bulmamıştır. Daha önce belirttiğimiz gibi Veda metinleri yeniden doğum çarkı ve bu

çarktan kurtulmaktan değil, dünyada dharmaya uygun bir yaşam sürmeyi ve

neticesinde ulaşılacak ahiret inancını anlatmaktadır. Upanişadlar'da karma- tenasüh

inancının yerleşmesi sonucu, samsara çarkından kurtuluş fikri ortaya çıkmıştır.

Mokşa terimi Hint dini düşüncesinde sadece samsara çarkından kurtuluşu

ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda bir Hindu için, hayatın dört gayesinden biri,

hayatın en yüksek gayesi anlamına gelir.40

Hint kökenli dinler açısından büyük bir öneme sahip olan kurtuluş

fenomeninin tam olarak ne olduğu ve bu hedefe nasıl ulaşılacağı konusunda Hint

kökenli dinler ve bu dinlerin mezhepleri arasında farklı görüşler ortaya çıktığı

görülmektedir. Hinduizm ve Sihizm’e göre kurtuluş, Tanrının idrak edilmesidir.

Hinduizm içerisinde kurtuluş fenomeni ile ilgili altı felsefi ekol ortaya çıkmıştır.

Bunlar Mimamsa, Vedanta, Nyaya, Vaisesika, Samkhya ve Yoga ekolleridir.

Mimamsa ve Vedanta ekolleri birbirlerine yakın görüşlere sahiptir, Vedalar'ın

hakikatin kaynağı olduğuna vurgu yapar, Upanişadlar’ın kurtuluş için önemini öne

çıkarırlar. Vedanta ekolünün Upanişadlar kaynaklı görüşüne göre, kurtuluş ferdi

ruhla evrensel ruhun birliğinin bilinmesidir.41 Vedanta ekolünün içerisinden çıkan

Ramanuja isimli bir reformist tarafından bu görüş eleştirilmiştir. Ramanuja'ya göre

Vedanta’nın ileri sürdüğü atman ve brahmanın birliğine dayanan monist görüş doğru

değildir. Onun kaynağını Bhagavat Gita'dan alan teistik görüşüne göre, âlem bir olan

Tanrı tarafından yaratılmıştır ve âlem ile tanrı ayrıdır. Kurtuluş için Atman ve

Brahman'ı bir "bilmek" değil aslında Tek ve Yaratıcı olan Tanrı'yı sevmek, inayetine

40 Esnoul, ER, X/28; The Penguin Dictionary of Religions, 320; Yitik, Hint Dinleri, 18. 41 Yitik, Hint Dinleri, 10.

18

Page 29: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

sığınarak ona ibadet etmek gereklidir. Bhakti anlayışı olarak adlandırılan bu düşünce

Hindular arasında önemli ölçüde kabul görmüştür.42

Samkhya ve Yoga ekolleri ise kutsal metinlerin önemini kabul etmekle

birlikte, kurtuluş için kişinin kendi gayretinin esas olduğunu vurgular. Her ikisi de

ruh-madde ayrılığına dayanan düalist sistemlerdir. Ateist bir öğreti olması sebebiyle

Caynizm'in temeli olduğu düşünülen Samkhya ekolü, madde ile birleşince özelliğini

kaybeden ruhun tekrar asli formunu kazanmasını kurtuluş olarak görür. Samkhya'nın

aksine teistik olan, Yoga ekolü ise bir çok yöntem sunmakla birlikte genel olarak

karma-yoga, jnana-yoga, ve bhakti-yoga yöntemlerinin öne çıktığı görülmektedir.43

Budizm'de ise samsara çarkından kurtuluş nirvana terimi ile ifade edilmiştir.

Sanskritçe “nirvana”, Pali Dilinde nibbana olarak ifade edilen bu kavram, kelime

olarak "ateşin sönmesi, sönmek, soğumak, sakinleşmek" gibi anlamlara gelmektedir.

Nirvana, aydınlanma ve sonsuz mutluluk hali olarak ifade edilmektedir.44 Ancak

Budizm'in Tanrı ve ruh konusundaki kapalı görüşü bu kavramın anlaşılmasını

zorlaştırmaktadır. Temelde tanrı kavramına sahip olmayan Budizm nirvana olarak

adlandırılan kurtuluş anlayışı ile Tanrı'ya ulaşmayı kastetmemektedir. Nirvanaya

verilen genel anlam, acıdan arınmış, yücelmiş ruh manalarının aksine ruh anlayışı

olmayan Budizm için, ruhun en üst seviyeye yükselmesi söz konusu olamaz.45 Genel

olarak ifade edilecek olursa nirvana, kişinin ızdırap çekmesine samsara çarkına

mahkûm olmasına neden olan arzularından sıyrılarak, samsara döngüsünün son

bulmasıdır.46

42 Ensoul, ER, X/29.; Aydın, 633.; Ashok Kumar Malhotra, Instant Nirvana, Oneonta Philosophy Studies, Newyork 1999, 17-18.43 "Samkhya and Yoga", Indian Religions, (Ed. Peter Heehs), Hurst & Company, London 2002, Part 5.44 Thomas P. Kasulis, “Nirvana”, The Enclyclopedia of Religion (I. Edition., Ed. Mircea Eliade,), Macmillan Publishing, Newyork 1987, X/448.; Hançerlioğlu, 367.45 The Penguin Dictionary of Religions, 352.46 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yay., Ankara 1998, 286.

19

Page 30: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Nirvana Budizm’e ait bir terim olmakla birlikte Mahabharata Destanı ve

Bhagavat Gita gibi Hindu kutsal metinlerinde de kullanıldığı görülmektedir. Burada

nirvana tanrısal âlemle birlik içindeki kurtulmuş ruhların mekânı anlamını ifade

etmektedir.47

Caynizm'e göre ise nihai kurtuluş, jiva ve pudgala atomlarının tamamen

birbirinden ayrılması, jivanın asli formunu kazanmasıdır.48

Hint Kökenli dinlerde aydınlanma hayatta iken gerçekleşecek bir olaydır. Bu

anlamda Hinduizm, samsara çarkından kurtulanları jivanmukti, Caynizm kevalin

(eren), Budizm ise bodhisattva kavramıyla ifade etmektedir.49 Bu kavramlar bu

dünyada aydınlanmış samsara çarkından kurtulmuş, kişileri ifade etmektedir. Doğu

kökenli dinlere göre, aydınlanmış kişilerin henüz aydınlanmamış kişilere yardım

edebilecekleri ileri sürülmektedir. Söz gelimi Bodhisatvaların aydınlıktan sonra

henüz aydınlanmamış kişilere yol göstermek için bu dünyayı terk etmediklerine

inanılmaktadır. Ancak günümüzde kabul gören bu görüşün Hint metinlerinde kökeni

yoktur.50

Doğu kökenli akımların kurucularının kendileri ve taraftarları tarafından bu

terimlerle nitelendirilmeleri, kendilerini diğer bireylerin aydınlanması için çaba

harcayan, aydınlanmış kişiler olarak tanıtmaları bu akımların temel

özelliklerindendir. Bu akımlar incelendiğinden hemen hemen hepsinin kurucusunun

yaşadığı bir aydınlanma olayı üzerine bina edildiği görülmektedir. Aynı zamanda

taraftarların nihai kurtuluşa, mutluluğa erebilmeleri için gösterdikleri Hint dinleri

kökenli yöntemler öğretilerinin temelini oluşturmaktadır.

47 Gündüz, 286.48 Yitik, Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, 38.49 Yitik, Hint Dinleri, 10, 365.50 The Penguin Dictionary of Religions, 77.

20

Page 31: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Kurtuluşu temel bir hedef olarak kabul eden Doğu kökenli dinler, kurtuluşa

ulaşmak için bir çok yol önermektedir. Kurtuluş yöntemleri arasında farklılıklar olsa

da, genel olarak yöntemlerin temelini riyazet hayatı, yoga ve meditasyon

uygulamaları teşkil etmektedir.

F) MEDİTASYON

Meditasyon sözcük anlamıyla bir çok Batı dilinde "derin düşünme" anlamına

gelir. Bir teknik olarak kişinin iç huzur, sükûnet, üstün bilinç halleri elde etmesini ve

hakikate ulaşmasını sağlayan, zihni ve bedeni kontrol etme tekniklerine verilen

isimdir. Tarihi açıdan bakıldığında meditasyonun geçmişinin binlerce yıl öncesine

gittiği ve bir çok dinde meditasyon sayılabilecek uygulamalar olduğu

görülmektedir.51 Son yıllarda ise meditasyonun dinlerin gölgesinde kalmaması

gerektiği, bu faaliyetin dinlerden bağımsız olarak, tüm insanların mutluluğu için

yapılacak bir uygulama olduğu ileri sürülmekte, meditasyon uygulamalarına yer

veren bir çok akım, bilimsel verileri de kullanarak insanların meditasyona

yönelmesini sağlamaktadır.

Hint kaynaklı bir uygulama olarak ele alındığında meditasyonun insanın

sezgilerini arttırarak, evrensel ruhla ve tanrıyla bir olmasını amaçladığı

görülmektedir.52 Bir çok farklı türü olmakla birlikte meditasyon denince genel olarak,

derin düşünme ve yoğunlaşma yöntemleri öne sürülmektedir. TM (Transcendental

Mediation) ve Osho gibi akımlar ise bu iki ana yönteme alternatif meditasyon

yöntemleri geliştirdikleri iddiasındadırlar. Derin düşünme dikkatin iç ve dış

nesnelere yöneltilmesi, yoğunlaşma ise dikkati nesnenin yaşantısı üzerine

51 Frederic B. Underwood, "Meditation", Enyclopedia of Religions, Newyork, 1987, 9/325-331.52 Swami Sivananda SARASVATİ, Meditasyon, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1990, 13-20.

21

Page 32: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

odaklamayı ifade etmektedir.53 Bu şekilde insan zihni kontrol altına alınarak

dinginliğe ulaşacaktır. Nesneler dışında kavramlar, mantralar, şarkılar, kutsal

metinler üzerine meditasyon yapılabilmektedir. Sanskritçe düşünmek anlamındaki

“man” kökünden türeyen mantra kelimesi, düşünme vasıtası anlamına gelmekte ve

genellikle Sanskritçe olan zihni uyaran sesleri ifade etmek için kullanılmaktadır.

Mantra olarak en yaygın kullanılan kelime "OM" kelimesidir. Om kelimesi bütün

Vedalar'ın özeti olarak görülmektedir. Om sesinin kâinatın bütünü ve bu hecenin

gerçekte Brahman'ın kendisi olduğu kabul edilmektedir. Mantralar om kelimesinde

olduğu gibi kutsal bir sözün özeti olabileceği gibi, hiç bir anlama gelmeyen kelimeler

de olabilir. Mantralar sözcük biçimine girmiş tanrı olarak kabul edilmektedir. Kişinin

dinginliğe ulaşabilmesi için uygun mantrayı seçmesi çok önemlidir.54

Meditasyon ile ilgili yazılan eserlerde meditasyonun hangi saatlerde, nasıl

yapılması gerektiği üzerinde durulan konulardandır. Genellikle meditasyon için

sabah ve akşam vakitleri önerilmektedir.55 Meditasyonun nasıl yapılacağı bedenin

hangi pozisyonda olacağı ile ilgili bir çok farklı görüş bulunmaktadır. Kimi yazarlar

duruşun son derece önemli olduğunu söylerken56, meditasyona yer veren yeni

akımlar belirtilen tekniklerin Hindular için olduğunu ve tarihte kaldığını

vurgulamaktadır.57

Yazılan eserlerde meditasyon sırasında dikkat edilmesi gereken hususların

yanında, meditasyon yapacak kişinin başarıya ulaşabilmesi için günlük hayatta bir

takım hususlara dikkat etmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu hususlardan en

53 Harold H. Bloomfield, Michael Peter Cain, Denis T. Jaffe, Robert B. Kory, Transandantal Meditasyon, Çev. Nahit Oralbi, İnkılap Yayınları, İstanbul, 1990, 39.54 Aydın, 470, 564.; Hançerlioğlu, 302.; Sanjukta Gupta, "Mantra", ER, Macmillan Publishing Newyork 1987, 9/176.; Sarasvati, 105- 133.55 Sarasvati, 20-21.56 Yosutani Roshi, Meditasyon ve Zazen, (Çev. İlhan Güngören), Yol Yayınları, İstanbul 1992, 159.57 Bu akımlar ve meditasyon ile ilgili görüşler hakkında ayrıntılı bilgi ileride verilecektir.

22

Page 33: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

önemlisi kişinin beslenmesine dikkat etmesidir, hayvani gıdalardan kaçınmak, zaman

zaman oruç tutmak meditasyonun başarıya ulaşması için en önemli unsurlar arasında

sıralanmaktadır.58 Bununla birlikte, dedikodu, kibir, önyargı, ümitsizlik, dünyaya

aşırı düşkünlük, iki yüzlülük gibi huy ve davranışların meditasyon sürecini olumsuz

etkileyeceği aktarılmaktadır.59

Yaygın kanıya göre, meditasyon öğrenilmesi son derece zor bir iştir. Bu

sebeple meditasyon manevi bir önder ya da guru rehberliğinde öğrenilir.

Meditasyonun kitleler arasında ilgi bulması ile bu husus bir çok kişi tarafından

suiistimal edilmiştir. Meditasyon konusunda bazı kimseler bu işi bir ticaret haline

dönüştürerek meditasyon öğrenmek isteyenlerden menfaat sağlamaktadırlar.

Meditasyon eğitiminde gerçekten bir lidere gerek olup olmadığı, bu eğitim için bir

ücret alınıp alınmayacağı tartışmalı konulardan biri olmuştur.60

Son dönemde yeni dini akımlar öğretileri ile klasik anlamda meditasyon

hakkında ortaya konulmuş bilgilere farklı yaklaşımlar getirmiş ve meditasyon ile

ilgili olarak yeni prensipler ortaya koymuşlardır. Bu durum birbirinden farklı bir çok

meditasyon şeklinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Meditasyon'un yakından ilişkili olduğu bir diğer kavramda yoga kavramıdır.

Yoga meditasyon faaliyetinin sistemleştirilmiş bir hali olarak görülmektedir.

G) YOGA

Yoga, karma ve reenkarnasyon gibi Batı dillerinin sözlüklerinde yerini almış,

nadir Hint kökenli kelimelerden biridir. Genelde fiziksel egzersiz ve nefes kontrol

yöntemlerini ifade eden bu kavram, Hint Literatüründe Batı'da anlaşıldığından çok 58 Ayrıntılı bilgi için bkz. Avadhutika Anandamitra Acarya, Meditasyon ve Vejeteryan Beslenme, Çev. Zafer Bozkaya, Lotus Yayınları, Ankara 1991, Avadhutika Anandamitra ACARYA, Meditasyon ve Kozmik Bilinç, Çev. Zafer Bozkaya, Lotus Yayınları, Ankara 1989, 59.59 Sarasvati, 158-199.60 Bkz. Roshi, 9-10.

23

Page 34: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

daha derin bir anlama sahiptir. Yoga Sanskritçe "birleştirmek, bağlamak" anlamına

gelen “yuj” veya “joug” kökünden türemiştir. Terim olarak Tanrı ya da "evrensel

ben" ile birliği sağlamak için uygulanan bir tekniği ve kurtuluşa yoga olarak tabir

edilen pratikler yoluyla ulaşılacağını öngören, Hinduizm’in darsana olarak

adlandırılan altı büyük felsefi öğretisinden birini ifade etmektedir.61

Bir teknik olarak bakıldığında yoganın binlerce yıllık tarihi olduğu iddia

edilmektedir. Max Müller gibi araştırmacılar, bu tekniği 6000 yıl öncesine kadar

götürmektedirler.62 Brahmanalar'da ve Upanişadlar'da kişinin kendini kontrol etmesi

ve üstün bir bilinç durumunu deneyimleyebilmesi için bir takım teknikler

önerilmiştir. İlk Upanişad olan Brhadaranyaka Upanişad'da kişinin konsantre olarak

atmanı idrak edebileceği anlatılmıştır. Kelime olarak yoga ise ilk kez, kişinin

duygularını kontrol etmesi ve zihinsel aktivitesini durdurarak yüceleceğini anlatan

Katha Upanişad'da geçmektedir. Naçitekas ve Ölüm'ün hikâyesine yer

verilmektedir. Hikâyede Naçiketas adında birine Ölüm'ün ders verdiği görülür. Ölüm

tanrısı Yama, Naçiketas’a anlaşılması zor olan ruhun ölümsüzlüğü ve onun Tanrı'dan

gelen yönü hakkında bilgi verir. Upanişadlar’da Naçiketas adındaki bu kişinin aldığı

bilgilerden sonra hayatın ne kadar uzun sürerse sürsün, geçici olduğunu ve

kurtuluşun insanın nefsini dizginlemesi ile olacağını anlamıştır. Bu şekilde

Upanişadlar’da kurtulan kişi örneği verilerek başka kimselerin de bu şekilde

kurtulacağı öne sürülür. Benzer bir şekilde Stevastara Upanişad, kişinin nefesini

kontrol etmesi gerektiğini, zihnini ve bedenini bir seyisin atını dizginlediği gibi

dizginlemesi gerektiğini söylemektedir. Maitrayaniya ya da Maitri Upanişad ise Kral

Brhadtratha'nın 1000 yıl yaptığı fiziksel egzersizlerden sonra, aydınlanmaya

61 Mircea Eliade, "Yoga", Enclyclopedia of Religion (I. Edition., Ed. Mircea Eliade,), Macmillan Publishing, Newyork 1987, XV/519.; Gündüz, 398.; Hançerlioğlu, 562.; 62 Müheyya İzer, Çağdaş Yoga, Dharma Yay, İstanbul 2003, 21.

24

Page 35: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ulaştığını aktarmaktadır. Kral aydınlanmış bir kişi tarafından ziyaret edilmiş,

kendisine karmaya neden olan benlik ile, öz benlik arasındaki fark öğretilmiştir.

Kâhin ona, yoganın altı prensibini öğretmiştir. Bunlar: Pranayama (nefes kontrolü),

Pratyahara (duyguların geri çekilmesi), dhyana (meditasyon), dhrana

(konsantrasyon), tarka (sorma-sorgulama) ve samadhi (bir şey üzerinde

yoğunlaşma)63 dır. Bu prensipler daha sonra Patanjali tarafından geliştirilecek sekiz

prensipli yoga sisteminin temeli olarak görülebilir. Kutsal metinlerde yogaya

bakıldığında, Katha ve Svetasvatara Upanişadlar arasında geçen yüzyıllarda yoga

öğretisinin geliştiği görülmektedir.

Mahabbarata ve Bhagavat Gita metinlerinde yogayı görmek mümkündür.

Vedaların kurtuluş için şart koştuğu ritüelleri, Upanişadlar’ın kurtuluşu sırf metafizik

alanda arayan anlayışını ve yoga sistemlerinin öngördüğü riyazetçi yaşantıyı ayrı ayrı

kurtuluş yolları olarak reddeden Bhagavat Gita, bu yöntemlerin hepsini kendi

yöntemi içinde eritmiş, kurtuluş için Tanrı'nın inayetine sığınarak dindarca yaşamayı

ve yoga metodunu önermiştir.64 Bhagavat Gita, Jnana (bilgi), Karma (çalışma),

Bhakti (aşk-tapınma) yoga sistemlerini öğreten yogaya mahsus bir bölüme sahiptir.

Bhagavat Gita'ya göre yoga farklı şekiller alabilir önemli olan Tanrı'nın yardımını

dileyerek, yoga yoluna devam etmektir. Bhagavat Gita'nın üç yoga çeşidine, mantra-

yoga, laya-yoga, hatha yoga ve Patanjali tarafından raja-yoga eklenmiştir.65

Bu tarihi gelişim içerisinde yogayı sistemleştiren Patanjali olmuştur. Patanjali

hakkında neredeyse hiç bir bilgi yoktur. M.S 2. yy ile 5. yy arasında oluşmuş

olabileceği düşünülen eseri Yoga-Sutra'da binlerce yıldır uygulanmakta olan yoganın

esaslarını ortaya koymuştur. Acemiler tarafından anlaşılması zor olan Yoga-Sutra'ya

63 Gavin Flood, An Introduction to Hinduism, Cambridge University Press, 1996. 95.64 Aydın, 107.; Malhotra, 15.65 Aydın, 107.; Flood, 95-96.

25

Page 36: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ileriki dönemlerde tefsirler yazılmıştır. Yoga Sutra yogayı Batı dünyasına açan

Vivekananda tarafından tercüme edilip tefsir edilmiştir. Eserinde onun yoga

sisteminin temelini Tanrı İşvara'ya yoğunlaşmak teşkil eder. Patanjali bu eserinde

yoga için sekiz prensip ortaya koymuştur.66

Patanjali'nin Sekiz İlkesi:

1-Yama: Canlı varlıkları öldürmemek (ahimsâ), doğru söylemek, çalmamak,

perhize riayet etmek, bağış almamak.

2- Niyama: Temizlik, kanaat, zahitlik, veda etüdü, Rabb üzerinde zihinsel

uygulama.

3-Asana: İstikrarlı olması gereken beden duruşları ile ilgili ve sağlığa iyi

gelen şeyler.

4-Pranayama: Nefesi kontrol disiplini. Bu, nefes alıp verme ritmini tedrici

şekilde yavaşlatmaktan ibarettir. Kısaca, nefes alıp vermeyi daha derinleştirmektir.

Diğer yandan nefes tutmada bunun içindedir.

5-Pratyahara: Dış uyarılara karşı, spritüel bir bağımsızlık elde etme.

6-Dharana: Bir obje üzerine yoğunlaşmak

7-Dhyana: Yoğunlaşılan obje üzerinde konsantrasyon sağlamak

8-Enstatis: Yoğunlaşılan nesneden uzaklaşarak, gerçek varlığı algılamak,

derin bir konsantrasyon.67

Bu sekiz prensip birbiri ile bağlantılıdır ve başarıya ulaşmak için bütün

olarak uygulanması şarttır. Bu sekiz ilke yürek atışlarını durdurabilecek, soluğunu

dakikalarca tutabilecek kadar bedenine hâkim olmayı hedeflemektedir. İlkelerin

birincil amacı ahlaksal yönden kendini tutarak tanrı ile birleşmektir.68 Bu disiplini

66 "The Yoga of Patanjali", Indian Religions, 520, The Penguin Dictionary of Religions, 567.67 Aydın, 827.; Eliade, ER, XV/520-521. 68 Hançerlioğlu, 562-563.

26

Page 37: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

tamamıyla öğrenip yoga'yı tam anlamıyla gerçekleştirenler ateşte yanmamak,

nesneleri dokunmadan hareket ettirmek gibi olağan üstü haller gösterebilirler. Ancak

Pajantali'den beri yogiler, kişinin yaşadığı mistik deneyin sonunda gösterdiği

olağanüstü olayların bir kıymeti olmadığı, esas önemli olanın kişinin Tanrı ile

birleşmesi olduğunu vurgulamışlardır.69 Yogayı gerçek anlamıyla gerçekleştirmiş bir

kişi her şeyde kendini, kendinde de her şeyi görür.70

Hindu düşünürler tarafından ne kadar insan türü varsa o kadar yoga türü

bulmanın mümkün olduğu ileri sürülmektedir. Bununla birlikte tarih içerisinde bir

çok yoga yöntemi diğerlerine göre öne çıkmıştır. Karma Yoga, Jnana Yoga, Bhakti

Yoga, Raja Yoga olarak dört klasik yoga türüyle birlikte en bilinenleri şunlardır:

a) Karma Yoga:

Eylem yogası denilebilecek bu yogada esas olan her fiilin Tanrı'ya odaklı bir

zihinle yapılmasıdır. İbadet ve tefekkür gibi dini davranışlar, insanlığın iyiliği ya da

tanrı aşkı için adak olarak yapılır. Eylemler arzulardan arındırılarak, kurtuluş için bir

kurban haline getirilir. Böylece tanrı bilinci içinde yapılan işlerin olumsuz karmik

birikim oluşturmayacağına inanılır. Ashramlarda kişiler gönüllü olarak diğer

insanlara hizmet ederek, karma yoga yoluyla Tanrı'ya yakınlaşmaya ve kurtuluşa

ermeyi hedeflerler.71

b) Bhakti Yoga:

Bhakti Yoga, sevme, tapma veya bağlanma yogası demektir. Kurtuluşun Tek

Tanrı'yı sevmek ve onun inayetine sığınarak ibadet etmek olduğunu ileri süren,

Bhakti yoga öğreticisi ünlü Ramanuja, gerçek anlamda tanrı sevgisinin gelişmesi için

zorunlu olan hazırlıkları yedi maddede toplayarak bunları uygulayan kişinin tanrı

69 Robinson-Rodrigues, 2/54.70 Asha Singh, "Yoga", Encylopedia of India, Rima Publishing House, New Delhi 1994, 466.71 Robinson-Rodrigues, 174.

27

Page 38: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

sevgisine ulaşacağını belirtir. Bunlar: 1) Beslenmeye dikkat etme: Bitkisel diyet

tercih edilir. 2) Maddi istekleri dizginleme. 3) Tanrıya tapınan kişi ibadetlerden

yorulmamalı ve sebatkâr olmalıdır. 4) Diğergamlık. 5) Ruh temizliği. 6) Korkaklığı

yenme. 7) Aşırı sevinçten korunma.

Bhakti yoga'da mantra denilen manevi kudretle yüklü olduğuna inanılan

sözler, dualar, şarkılar sürekli olarak tekrarlanarak Tanrı aşkı canlı tutulur.72

c) Jnana (Bilgi) Yoga:

Bilgi ve bilgelik yogasıdır. Atman-Brahman birliğini bilerek kurtuluşa erme

esasına dayanır. Jnana yoga düşünme, tefekküre dalma ve bazı eğilimlerden

vazgeçme suretiyle uygulanır. “Doğumdan, ölümden…..kurtulmuş olan, evrenin oluş

nedeni….Brahmasın sen….sonsuz ve değişmez Brahmasın sen” sözleriyle

Brahman'ın yegâne gerçek olduğu vurgulanır.

Jnana Yoga’nın, Ben (atman)’i tanıma yogası olduğuna inanılmaktadır. Jnana

yoganın en ünlü ustası Hindu filozof Şankara’dır. Bunun ifadelerine göre de "Ben"

asla ölmez. O, doğmamış ve değişmez nitelikte olduğundan ilkel beden öldüğü

zaman ölmez. Ben’in üstün niteliği ve Brahman ile birleşmesi, yoganın hedefini

oluşturur. Vedanta, Dhayana Yoga olarak da bilinen Jnana Yoga, meditasyon

yogasını çağrıştırır. Bugün Batı'da uygulanan yoga biçimlerinden biridir.73 Jnana

Yoga farklı bir elbise giymiş şekliyle Maharishi tarafından Transandantal

Meditasyon adı altında Batılılara sunulmuştur.

d) Raja Yoga: Raja Yoga’nın kurucusu Patanjali’dir. Astanga Yoga da denir.

Muhteşem yol anlamındadır. Raja Yoga Patanjali'nin Yoga-Sutra eserinde

açıklanmıştır. Devamlı surette çalışma ve her şeyden kopmuş duruma gelme ile

72 Nasuh Günay, "Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri", Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Yıl: 2007/2, Sayı: 19, 74.73 Günay, 75.

28

Page 39: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

başarıya ulaşılacağı üzerinde durur. Yukarıda zikrettiğimiz gibi Raja Yoga'nın sekiz

prensibi vardır.74

e) Hatha Yoga: Bu yoga çeşidi, bir tür beden eğitimi mahiyetindedir. Batı'da

bir spor şeklinde görülerek hızla yayılan bir yoga çeşididir. Hatta Yoga’da uygulanan

Egzersizlerin spritüel olmayıp tamamen dünyevi olduğu iddia edilmiştir. Diğer

yöntemlere göre daha yeni sayılan Hatha Yoga, Batılılar için en uygun yöntem olarak

gösterilmektedir. Türkiye'de de yoga ile ilgili kitaplarda genelde bu yöntem

anlatılmaktadır. Hatha Yoga'nın esaslarının anlatıldığı temel eser, Hatha Yoganın

kurucusu olarak kabul edilen, Goroksanatha tarafından yazılmış, Hatha Yoga

Pradpika eseridir. Hatha Yoga, nefes ve duruşa dayanan bir yoga türüdür.

Pradpika'da on beş duruş biçimi sunulmuştur.75 Her duruşun (asananın) bir adı vardır.

Duruşlar bilhassa özel bir nefes alma şekline sıkıca bağlıdır. Duruşlar sırasında

hareketsiz kalmak oldukça önemlidir.76 Bir sağlıklı yaşam biçimi şeklinde sunulsa da,

bu yöntemin esasından diğer yoga sistemlerinden daha katı bir ruhsal öğreti olduğu,

yapılan bedeni egzersizlerin ruhsal gelişime hazırlık olduğu bilinmektedir.

f) Kundalini-Yoga:

Kundalini Yoga, Hatha yoganın bölümlerinden biri olarak da kabul edilir.

Kundalini (uyuyan yılan) omuriliğin en alt kısmında olan sakrumda uyur konumda

bulunan enerjidir. Amaç bu uyuyan enerjiyi uyandırmaktır. Bu yoga çeşidinde

kundalini uyandırılarak taç çakraya kadar yükselmesi sağlanır ve böylece meditasyon

gerçekleşir. Kundalini gücünü (uyuyan yılanı) uyandırmaya ağırlık verir. Bu amaçla

bedensel pozisyonlardan ve mantralardan yararlanır. Son yıllarda Türkiye'de de

74 Günay, 76.; Klasik dört yoga yöntemi ile ilgili ayrıntılı bilgi için, Swami Nikhilananda, Hinduizm, Ruh ve Madde Yayınları, (Çev. Aslı Özer), İstanbul 2003.75 Esra Bilal-Lütfü Bozkurt, Yeni Başlayanlar İçin Yoga ve Meditasyon, Okyanus, İstanbul 1999, 8.76 Hatha Yoga ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. İzer, 2003.

29

Page 40: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

uygulanmaya başlanmıştır.77

H) TAO

Doğu Kökenli akımlarda, Hint dinleri yanında Çin dinlerinin de etkileri

görülmektedir. Bu anlamda çalışmamızın konusunu teşkil eden akımlara etkisi

açısından Çin dinlerine ait en önemli kavram Tao kavramıdır.

Hem Konfüçyüsçü hem de Taoist düşüncede temel kavram olan Tao, kelime

olarak yol, iz, mevsim, akıl, söz (kelam), sebep gibi manalara gelir.78 İlk Chou

Hanedanlığı bronz kitabelerinde “yol” anlamında ve özel isim olarak kullanılmıştır.

Tao teriminin Konfüçyüs öncesi dönemde "yol, yön, hareket etme, yol gösterme,

söyleme, bir faaliyet yönü" gibi anlamları ifade ettiği görülmektedir. Konfüçyüs’ün

konuşmalarına "bir bireyin, bir idarecinin gitmesi gereken yol" , “mükemmel dindar

insanın yolu” şeklinde kullanılmıştır..79

İlk defa metafizik anlamda Tao’yu kullanan Lao Tzu olmuştur. Önceleri yol

manasına gelen bu kelime, Lao Tzu ile birlikte, "âlemin nizamı, usul, metafizik ilke,

ahlaki prensip, evrenin izlediği yol, süreç, doğanın düzeni, evrenin özünü yansıtan

öğe, her nesnenin dâhil olduğu süreç, yaratıcı prensip, bütün varlıkların anası, her

şeyin kendinden çıktığı varlık" gibi kapsamı geniş, anlaşılması zor, her şeyin

üzerinde temel bir kavram olarak kullanılmıştır. Bir çok anlamı ihtiva eden Tao

kavramı, üç ana anlam etrafında toplanarak incelenebilir: a-nihai gerçeklik, b-evrenin

düzeni, c-kişinin izlemesi gereken yol.

77 Günay, 75-76.78 Hançerlioğlu, 492.; Felicien Challaye, Dinler Tarihi, Varlık Yayınları, İstanbul 1960, s.116; Hume, Robert E., The World’s Living Religions, Charles Scribner’s Sons, Newyork 1950, s.138, Tao kavramı bazı İncil çevirilerinde Yuhanna İncili’nin ilk cümlesi olan “başlangıçta söz vardı” ifadesinde söz kelimesinin tam karşılığı olarak yer almıştır. İngilizce çeviriler şu şekilde yapılmıştır. “In the beginning was the Tao, and The Tao was with God, and the Tao was God.” 79 Ahmet Güç, “Taoizm”, Yaşayan Dünya Dinleri (Ed. Şinasi Gündüz), Dib. Yay., Ankara 2007, 404-406.

30

Page 41: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

a) Nihai Gerçek Olarak Tao:

Nihai gerçek olarak Tao, yaratıcı prensibi ifade etmektedir. Tao, âlemin var

olmasından önce de mevcuttur, o her şeyin temelidir, her şeyi o üretir ve besleyip

büyütür, bu yüzden zaman zaman anne diye adlandırılmıştır. Tao’dan Bir, Bir’den iki

(Yin ve Yang), bu ikisinden de nefes meydana gelmiş, nefesten de kâinat meydana

gelmiştir.80 Her şey Tao vasıtasıyla meydana getirilir. O varlığın değişen çokluğunun

temelini teşkil eden değişmez birliktir. Her şeyin temelinde ve gerisinde olan

Tao’dur. Tao ezeli ve ebedi, kendiliğinden var olan, her yerde hazır ve nazır, sessiz,

isimsiz, cisimsiz ve değişmezdir. O, sınırsız, gözle görülemez, işitilemez,

dokunulamaz ve anlaşılamazdır. O'nun Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çünkü o

mükemmeldir.81

Lao Tzu’ya göre Tao anlaşılmaz, bilinmez bir kavramdır. Ona göre Tao’yu

bilenler söylemez, söyleyenler de bilmez. Ona göre kendisinden bahsedilen Tao

ebedi Tao değildir. Gerçek Tao anlaşılmaz, bilinemez ve isimlendirilemez. Lao Tzu

Tao’yu ve bu gerçeğe ne diyeceğini bilmediğini şöyle ifade etmektedir:

Gök ve yerden önce, mükemmel, sakin, duran, maddi olmayan bir

varlık vardır. Bu varlık kendiliğinden vardır. Değişmez, hiçbir şey kendine

karşı duramaz, o her yerde uzanır. Ona Kâinatın annesi olarak bakılabilir.

Onun nasıl adlandırılacağını bilmiyorum ona Tao diyorum. Ona tam bir ad

vermek için kendimi zorlayarak, büyüklük diyorum. Sonsuz nihayetsiz olan

şeye büyük diyorum. Fevkalade uzak olan şeye sonsuz, nihayetsiz diyorum…82

Lao Tzu Tao ile ilgili her şeyi öğrenmeden Tao’nun ne olduğunu hiçbir

80 Tümer-Küçük, 69.81 Güç, 404-405.82 Tao te King, 14.

31

Page 42: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

zaman anlayamayacağımızı söyler.83

Kimi araştırmacılar bu deyimin ilkellerin mana kavramı ile eşdeğer olduğunu

ileri sürmüştür. Bir başka açıdan ise Herakleitos’un Logos kavramı ile

özdeşleştirilmiştir.84

Tao ve Tanrı

Lao Tzu, Taonun yaratıcı prensip olduğunu söylemek, Tanrıya ait bir çok

sıfatı Tao’ya atfetmekle birlikte onun tanrı olduğunu düşünmemektedir, onun Tao

anlayışının müşahhas bir varlığa işaret etmediği görülmektedir. Lao Tzu’nun kendi

Tao hakkında “ona tanrı diyemiyorum, o tanrıdan da öncedir”85 demesi, Tao’ya

tanrıdan daha büyük bir önem atfettiği düşüncesini uyandırmaktadır. Diğer yandan

bazı araştırmacılar, Lao Tzu’nun tanrı inancı olmadığını bildirmektedir.86 Tao ve tien

ilişkisi Lao Tzu’nun eserinde çok net açıklanmamıştır. Tien kelimesini gök

manasında alan Schimmel eserinde Tao’nun gökten de üstün bir varlık olarak

alınması gerektiğini ileri sürmektedir.87

Tao’nun her şeyin içerisinde olması, Taoizm’in panteist bir akım olduğu

yönündeki fikirleri ortaya çıkarmıştır. Bu düşüncede Hıristiyanlığın logos

anlayışından kaynaklanan bir bakış açısıyla Tao’nun tanrı olarak

değerlendirilmesinin etkisi olduğu da söylenebilir.

b) Evrenin Düzeni anlamında Tao

Tao aynı zamanda gök ve yerin şu anda kendisinde yaşadığı yoldur. Taoist

kişi, Tao’yu araştırıp, bu düzene uyum içerisinde yaşamalıdır. İnsan akışa aykırı 83 Büyük Dinler ve Mezhepler Ansiklopedisi, Tan Matbaası, İstanbul 1964, 142.84 Hançerlioğlu, 492.85 Büyük Dinler ve Mezhepler Ansiklopedisi, 14786 Hilmi Ömer Budda, Dinler Tarihi,Vakıt Kütüphane,. İstanbul 1935, 365, Ömer Rıza Doğrul, Yeryüzündeki Dinler Tarihi, İnkılap Yay., İstanbul 1947, 177.87 Annemarie Schimmel, Dinler Tarihi, Kırkambar, İstanbul 1999, 25.

32

Page 43: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

hiçbir şey yapmayarak Tao’ya uymalıdır.88 Tao’nun tabiattaki yansımasını huzur

içinde kendimizi bırakarak anlayabilir, ona uygun bir hayat sürerek, Tao’yla bir

olabiliriz. Lao Tzu’ya göre Tao ile bir olan kişi ölümsüzlüğe, mutluluğa kavuşur.89

Hükümdar bile bu işlememe sayesinde devletini en mükemmel surette idare eder

Çünkü memlekette ne kadar fazla şey men edilirse millet o kadar fakir olur. Ne kadar

çok kanun ve emir bildirilirse o kadar harami ve hırsız zuhur eder.90 Taoist felsefe bu

anlamda anarşist olarak nitelendirilebilir, her zaman doğal akışa uymayı öğütleyen

bu felsefe, kanunların gereksiz olduğunu ve insanoğlunun fıtratına uygun yaşamasını

engellediğini, mutluluktan uzaklaştırdığını ileri sürmektedir.

Lao Tzu Kişinin âlemin nizamı olan Tao’ya uyması konusunda bilgiyi menfi

bir şekilde zikretmektedir. Taoizm’e göre Tao’ya uygun yol seziş ile mümkündür.91

Tao te King’te bilgeliği arayan kişinin bilgiye dayalı çalışmaları bırakması,

çabalamaya son vermesi gerektiği ifade edilmiştir.92 Lao Tzu aynı şekilde, ibadetlerin

de gereksiz olduğunu düşünmektedir.93 Ona göre bilgeliğe ulaşmak bilgi edinmek

için çabalamak veya ibadet yoluyla olamaz.

c) Kişinin Takip Etmesi Gereken Yol olarak Tao

Lao Tzu’ya göre insana yeryüzünde nasıl yaşaması gerektiğini bildiren

Tao’dur. Tao’ya uymak insan için en büyük erdemdir.94 İnsanın uyması gereken bu

yol te kavramı ile açıklanabilir. Bu yolun özünü alçak gönüllük ve sadelik teşkil

etmektedir. Uyulması gereken bir yoldan bahsetmekle birlikte, Taoizm bu yolun

kurallarını belirlemez ve Taoist kişiyi belli kaidelerle sınırlamaz, o bu yolun çaba

88 Güç, 405.89 Hans J. Störig, İlk Çağ Felsefesi, Yol Yayınları, Çev. Ömer Cemal Güngören, Ankara 2000, 147.90 Schimmel, 27.91 Challaye, 117.92 Tao Te King/ 20.93 Doğrul, 173.94 Doğrul, 173.

33

Page 44: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

göstererek değil doğal akışa kendini bırakarak uyulan bir yol olduğunu ileri sürer.95

Taoizm’de diğerlerinden farklı olarak bir takım ritüeller ve atalara hediyeler sunma

gibi unsurlar yer almamaktadır.96

Taoizm’in temelini teşkil eden Tao kavramı, tam olarak anlaşılması mümkün

olmayan fakat son derece önemli, kişinin mutluluğu için ulaşması şart olan bir

kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Tao kavramının Tanrı inancı ile olan ilişkisi

acık bir şekilde ortaya konulamamıştır. Taoizm’in temel eseri olan Tao te King’in

birbirlerinden çok farklı birçok çevirisinin bulunması97, hem Tao kavramının

kendisinden kaynaklanan bir sonuç hem de kavramın anlaşılmasını daha da zor hale

getiren bir durumdur.

Tao'nun içerdiği ezeli ve ebedi hakikat, alemin nizamı, evrenin düzeni,

kişilerin uyması gereken yol anlamları göz önüne alındığında bazı açılardan farklılık

gösterse de Hinduizm'in Dharma kavramı ile aynı anlamları ifade ettiğini söylemek

mümkündür.

Tüm bunlar göz önüne alındığında Tao kavramının içerdiği tüm anlam

karmaşasına rağmen, tanrıdan daha üstün bir güç ve tüm âlemi düzenleyen bir

prensip olduğu anlaşılacaktır. Görüldüğü gibi Feng Shui gibi Tao kavramını temel

alarak, mimari düzenleme ve dekorasyon faaliyeti yaptıklarını ileri süren akımların,

aslında hayatı, dinî anlamından arındırılamayacak Tao kavramına uygun bir şekilde

düzenleyen, Taoizm'in bir nevi uygulaması oldukları görülecektir.

95 Fritjof Cappa, Fiziğin Taosu, Çev. Kaan H. Ökten, Arıtan Yay., İstanbul 1999, 16396 Bununla birlikte Taoizm insanın doğal akışa uyum sağlamasına yardımcı olacak bir takım fiziksel hareketleri de içermektedir.97 Farklı çeviriler için bkz. P.T. Raju, W. Chan, J. Kitagawa, İ. Faruki, Asya Dinleri, Çev. Abdullah Davudoğlu, İnkılap Yay., İstanbul 2002, 322-331.; Taoizm(Tao te Ching), Çev. Muhaddere N. Özerdim, Meb, Ankara 1963.

34

Page 45: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

II. BÖLÜM

BATI'DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR

Türkiye'de doğrudan Doğu dinlerini yaymaya çalışan hareketler olmamakla

birlikte, Doğu kökenli olan bir takım akımlara mensup grupların alternatif tıp,

medyumluk, kişisel gelişim adı altında faaliyet yürüttükleri, faaliyetleri ile Doğu

kökenli dinlerin öğretilerinin yayılmasını sağladıkları görülmektedir.

20. yy'da kentleşme ve kiliseden uzaklaşma ile manevi anlamda boşluk içine

düşmüş olan Batılılara yönelik olarak faaliyetlerine başlamış olan akımlar, Batılıların

büyük ilgisiyle karşılanmış ve 70'li yıllarla birlikte Batı’dan tüm dünyaya

yayılmışlardır. Bu akımların faaliyet gösterdikleri ülkeler arasında Türkiye'de

bulunmaktadır.

Batı dünyasında sayıları oldukça fazla olan söz konusu akımlardan bir kısmı

diğerlerine göre daha fazla ön plana çıkmaktadır. Biz de araştırmamızda bu noktadan

hareketle sayıları çok fazla olan bu akımlardan Türkiye'de faaliyetleri olanları

incelemeyi uygun bulduk. Söz konusu Batılı akımlardan bir kısmı Türkiye'de hiç

faaliyet göstermemekle birlikte, bir kısmının toplum üzerinde oldukça etkin olduğu

görülmektedir. Batı'dan gelen Doğu kökenli akımlar arasında faaliyetleri açısından

Reiki, Transandantal Meditasyon, Osho, Sahaja Yoga ve Feng Shui'nin öne çıktığını

tespit ettik.

Çalışmamızda araştırmamıza konu olan akımların incelenmesinde, ortaya

çıkış tarihlerini ve birbirleri ile ilişkilerini esas alarak bir sıralamaya gittik. Bu

anlamda tarihi seyir olarak Batı dünyasına ilk açılmış olan Reiki'ye öncelik verdik.

Bundan sonraki akımları da tarihi seyir içerisinde işlemeye gayret ettik.

35

Page 46: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

A. BATI'DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLAR

1. REİKİ

Evrensel yaşam enerjisi anlamına gelen Reiki, bir şifacılık yöntemi olarak

özellikle büyük şehirlerde, kentli nüfus arasında yayılmakta olan akımlardan biridir.

Yirminci yüzyılda Japonya'da ortaya çıkan bu akım, Reiki adı verilen evrensel yaşam

enerjisini yönlendirerek canlı ve cansız varlıklara şifa verme tekniği üzerine

kuruludur.

Japonya'dan sonra Amerika'da tanınan Reiki, bir alternatif tıp tekniği olarak

tüm dünyaya yayılmıştır. Son yıllarda Türkiye'de de çeşitli dernekler vasıtasıyla

tanıtılan Reiki gelir seviyesi ortalamanın üstünde, iyi eğitimli kentli nüfus arasında

benimsenmiştir.

a) Reiki Kavramı ve Tarihçesi

Reiki, Kanji Japoncasında "evren" anlamındaki "Rei" ve "ruh", "yaşam gücü

enerjisi" anlamındaki "Ki" kelimelerinden meydana gelen bir tamlamadır. Genel

olarak "evrensel yaşam enerjisi" şeklinde tercüme edilmektedir.98 Günümüzde Doğu

kökenli, birçok farklı türü olan bir şifacılık tekniğinin adı olarak kullanılır hale

gelmiştir.

"Reiki" kelimesine yazıda ilk kez M.Ö 300'de Mencius tarafından yer

verilmiştir. Mencius'a göre Ki, "en yüksek, en büyük güç, doğanın temelini oluşturan

can"dır. "Rei-ki" kelimesi Japonca yazımı göz önünde bulundurularak incelendiğinde

98 http://www.reiki.com.tr/reikinedir.html, (26.05.2010.)

36

Page 47: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

"Ki" sözcüğünün maneviyat, ruh, kalp, niyet, ruh hali anlamlarına geldiği, yazım

karakterinin Çin'in en yaşamsal gıdasını ifade eden "pirinç" kelimesinin yazım

karakterini de içinde bulundurduğu, dolayısıyla "yaşam için en temel enerji"

anlamını taşıdığı görülmektedir. Japonca'da "Ki" olarak ifade edilen yaşam

enerjisinin her toplumda kabul edildiği ve farklı şekilde ifadesini bulduğu ileri

sürülmektedir. Söz gelimi, yaşam enerjisini anlatmak için Çinliler Chi, Hintliler

Prana, Kuhunaslar Mana, Kabalacılar Jesodu kullanmışlardır. Türkçe'de ise "Ki"

tabirinin ruh, öz ya da can şeklinde ifade edildiği görülmektedir.99 Müslüman

kültürde bir takım araştırmacılar Ki'nin Allah'ı Teala'nın insana üflediği nefes100den

gelen enerjiyi ifade ettiğini ileri sürmüşlerdir.101

"Rei" ise gizli, gizli güç gibi anlamlara gelmektedir.102 Ki insan bedeninde,

yedi formda dolaşım yapar: Kekki, Shioke, Mizuke, Kuki, Denki, Jiki ve Reiki. Ki

enerjisini yönlendiren organize eden Reiki'dir.103

Reiki temelde Ki'den daha öte bir şifa enerjisidir ve Tanrı, Yüksek Varlık,

Büyük Ruh, Buda, Krişna, Evren olarak adlandırılan yüksek güç tarafından

yönlendirilmektedir.104

Farklı bir açıklamaya göre ise Reiki büyük evreni doğuran, tüm canlıları

yaratan, evrendeki düzeni sağlayan bir güçtür.105 Bu yönüyle Reiki bazı

araştırmacılar tarafından Tao kavramı ile özdeş kabul edilmektedir.106

Bir teknik olarak Reiki, Ki'yi olumlu bir şekilde insan bedenine yönlendirerek 99 Nazmi Musal, Reiki El Kitabı, Akis Kitap, İstanbul 2005, 14.; Walter Lübeck, Frank Arjava Petter, William Lee Rand, Tüm Yönleriyle Reiki, Çev. Esin Akan, Ege Meta Yayıncılık, İzmir 2003, 49-54.100 Hicr, 28-29.101 Musal, 14.102 Lübeck-Petter-Rand, 49-54.103 Bkz. Lübeck-Petter-Land, 57-64. 104 Lübeck-Petter-Land, 73.105 Hiroshi D, Reiki’nin Temelleri, Çev. Tufan Göbekcin, Ege Meta yay., İzmir, 2005 s.35.106 Don Beckett, Usui Reiki, Çev. Saffet Güler-Zeyneb Belbez, Koşulsuz Sevgi Yayınları, İzmir 2007, 118.

37

Page 48: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

şifa vermeyi amaçlar. 20 yy'da Mikao Usui tarafından ortaya konulan bu sistemin,

5000 yıl önce Tibet'te bir şifa verme tekniği olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Bazı araştırmacılar Reiki'nin kökenini Mu ve Atlantis medeniyetlerine

dayandırmaktadırlar. Bu teknik nesilden nesile sözlü olarak aktarılmıştır.107

1920’lerin Japonyası spritüel cemiyetler ve çeşitli şifacılık yöntemleri ile

dolup taşmakta idi. Bu faaliyetlerden birçoğunun da içerisinde Rei sözcüğünü

içerdiği bir ortamda108, Mikao Usui, kendi sistemini kurmuş ve Reiki'yi yeniden

ortaya çıkaran kişi olarak kabul edilmiştir. Bazıları onun esas öğretiyi M.S. 8. yy'da

ortaya koyan Budist rahip Kukai'nin bir reenkarnasyonu olduğuna inanmaktadır.109

Usui'nin sistemine Reiki isminin kendisi tarafından mı, yoksa öğrencileri tarafından

verildiği tartışmalı olmakla birlikte, Usui'nin sisteminin şifacılık yönünün daha

sonradan ön plana geçtiği, Usui'nin sisteminin "kişisel mükemmellik" üzerine kurulu

olduğu ve öğrencilerinden hayat boyu bağlılık beklenen bir yol olduğu

bilinmektedir.110 Walter Lübeck gibi araştırmacılar, günümüzde Reiki'nin Dharma

aktarımının eksik olduğunu belirtmekte, Dharmasız bir Reiki'yi, tırnaksız kaplana

benzetmektedirler. Onlara göre Reiki'nin dini bir deneyimden doğmuş, kişinin

kendisini bulmasını sağlayan ruhsal bir öğreti olduğu göz ardı edilmektedir.

Aydınlanmaya kavuşabilmek için Budist gelenekte 2500 yıldır Dharma adı altında

ustadan öğrenciye aktarılmış olan Buda'nın öğretilerinin uygulanması şarttır.

Günümüzde Dharma aktarımının ve uygulamasının göz ardı edilmesi Reiki

eğitiminin en can alıcı kısmının eksik kalmasına neden olmaktadır. Reiki'nin eksik

kalmaması için Dr. Usui’nin Dharma adına geride bıraktığı prensiplere riayet 107 http://www.reikievi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=110&Itemid=44 (26.05.2010)108 Beckett, 10.109Paula Horan, Evrensel Yaşam Enerjisi Reiki, Çev.Nur Yener, Okyanus Yayınları, İstanbul 2007, 24.110 Beckett, s.25.

38

Page 49: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

edilmelidir.111

Usui tarafından yeniden keşfedilmiş bu sistem II. Dünya Savaşı öncesine

kadar Japonya dışına çıkmamış, Usui'nin Hayashi isimli bir öğrencisinin, Amerikalı

Bayan Takata'ya, Reiki öğretmesi ile önce Amerika'ya daha sonra Takata'nın

öğrencileri tarafından kurulan Reiki Alliance ile çoğalan farklı Reiki anlayışları ve

uygulamaları ile tüm dünyaya yayılmıştır.112 Bu yayılma sırasında Reiki'nin gördüğü

ilgi daha fazla kişi tarafından uygulanılmasını sağlamakla birlikte aynı zamanda

aslından uzaklaşmasına ve Reiki'nin felsefesi ve temeli ile ilgili birbiri ile çelişen

birçok bilginin ortaya çıkmasına neden olmuştur.113

Reiki birçok ülkeye yayılmışken, Japonya'da son yıllara kadar unutulmaya

yüz tutmuş, 90'lı yıllarda Batı Reiki’si yabancılar tarafından Japonlara

sunulmuştur.114

Günümüzde Reiki özellikle büyük şehirlerde, ekonomik durumu genellikle iyi

olan kentli nüfus arasında her türlü hastalığın tedavisi için kullanılabilecek bir

şifacılık yöntemi olarak görülmekte ve yayılmaktadır. Reiki adı altında uygulanan

birçok teknik olmakla birlikte, genel olarak Reiki ile ilgili çalışmaların temelinin

kurucusunun ismiyle anılan, Usui Reiki teşkil eder.

b) Mikao Usui ve Usui Reiki

Reiki'yi anlayabilmek için Reiki'yi yeniden keşfederek bir sistem olarak

ortaya koymuş olan Dr. Usui'nin hayatı hakkında bilgiye sahip olmak gerekir.

Özellikle Amerika ve diğer ülkelerde Reiki'nin yayılması ile Usui Sensei'nin hayatı

111 Lübeck-Petter-Land, 100.112 Beckett, s.19-23.113 Horan, 12.114 Beckett, s.27.

39

Page 50: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

hakkında birçok hikaye üretilmiştir. Gün geçtikçe öne sürülen bilgiler birbiri ile

çelişir mahiyettedir. Yakın zamana kadar Mikao Usui'nin hayatı ile ilgili bilinenler,

Usui'nin öğrencisi Hayashi'den Reiki'yi öğrenmiş olan Bayan Takata'nın bildirdikleri

ile sınırlı kalmıştır. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise bilinenlerin büyük oranda

gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştur. Takata'nın bildirdikleri, önceleri kabul

gören fakat son yıllarda Usui'nin hala hayatta olan Japonya'daki öğrencilerinin

bildirdikleri115 göz önünde bulundurulduğunda hatalı olabileceği iddia edilen,

Tokyo'da Bodhi Tapınağında bulunan Usui'nin mezar taşının116 okunması ile gözden

geçirilmeye başlanmıştır.117 Bu mezar taşının 1927 Şubat'ında Usui'nin ölümünü

takip eden sene içinde 2000 öğrencisi tarafından hazırlandığı iddia edilmektedir.

Yazıta göre Usui'nin, esas adı Gyohan'dır. Babası Uzaemon askeri komutan olup,

samuray kökenli bir aileye mensuptur. Usui 15 Ağustos 1865 yılında doğmuş, 4

yaşında bir manastırda Budizm öğrenimi görmeye başlamıştır. Chi Kung'un118 bir

Japon biçimini ve diğer doğu tabanlı şifa sistemlerini öğrendiği sanılmaktadır.

Amerika, Çin, Tibet'te eğitim görmüştür. Chicago'da 7 yıl Teoloji eğitimi almış,

Çince ve Sanskritçe öğrenerek eski Çin ve Hint yazıtlarını incelemiştir.119

Kaynaklarda bürokrasi sınıfından olduğu söylenen Usui, sekreterlik ve

tüccarlık gibi işlerden sonra mesleğini ve ailesini terk ederek ruhsal alana yönelmiş,

Şinto rahibi olarak Japonya'yı dolaşmış ve hastalara şifa dağıtmıştır. Şinto

rahipliğinden sonra hayatının bir döneminde Budist rahipliği de yapmıştır. Usui'nin

Şinto ve Budist olarak tanıtılması Japonya'da dinler arasındaki sınırların muğlak

115 Ayrıntılı bilgi için bkz. Beckett, 13-14, 33-35.116 Yazıtın ingilizce çevirisi için bkz. http://www.ascensionreiki.com/Usui%20Reiki%20Hikkei.pdf117 Walter Lübeck, Reiki Kalbin Yolu, Omega Yayınları, İstanbul 2006, s.24.118 Chi kung : Belirli fiziksel duruşlar ve beden hareketleri ve/veya hayalle birleştirilen nefes tekniklerini kullanarak bedenin enerji dengesini düzenleyen Çin tıbbının ve savaş sanatlarının bir parçası olan egzersizlerin genel adı. (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87igong)119 http://www.reikimaster4.com/tarih.php (26.05.2010)

40

Page 51: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

olmasından ileri gelmektedir. Japon kültürüne göre bir kimsenin hem Şinto hem de

Budist rahipliği yapması olası bir durumdur.120

Usui şifa ile ilgili Budist eserlerini derinlemesine incelemiştir.

Araştırmalarında Buda'nın öğrencilerinden birine ait şifa ile ilgili yazıtlara ulaşmıştır.

Başkalarını tedavi edebilmek için yaşam enerjisini toplamaya gerek olmadan,

evrendeki yaşam enerjisinin kişiye yönlendirilerek iyileştirmeyi sağlayan bir metod

dikkatini çekmiştir. Bu bilgileri aldıktan sonra, bilgileri uygulayabilmek için bir

meditasyon sürecine girmiştir.121

Usui'nin Reiki ile ilgili bilgilere ulaşmasına dair bilinen hikaye'ye göre Usui,

Kyoto'da bulunan Doshisha adlı bir Hıristiyan Üniversitesinde 1900'lu yılların

başlarında ders vermekteyken, öğrencileri bir gün ona, Hz. İsa’nın İncil'de anlatıldığı

gibi hastaları iyileştirdiğine inanıp inanmadığını sormuşlar ve Dr. Usui inandığını

söylediğinde öğrencileri ondan benzer bir iyileştirmeyi göstermesini istemişlerdir.

Bunun üzerine nasıl şifa verebileceğini öğrenmek üzere bir arayışa girmiş, Hıristiyan

ve Budist din adamları ile görüşmüş, eski metinleri incelemiş, sorularına kesin

cevaplar bulamayınca122 Japonya'da Kyoto yakınlarında kutsal kabul edilen Kurama

Dağına çıkmıştır. Zirvede yirmi bir günlük bir oruç ve meditasyon süreci geçirmiş,

neticesinde Transandantal Buda Dainichi Nyorei ile buluşmuş, şifa yeteneğine

kavuşarak aydınlanmış ve insanlara yardım etmek için dünyada kalmayı tercih

etmiştir.123

Reiki’nin ortaya çıkışı ile ilgili en çok bilenen hikaye bu olmasına rağmen,

son zamanlarda ortaya çıkan bilgiler bu hikayenin doğru olmadığını göstermektedir.

120 Lübeck, 27.121 Lübeck, 27.122 Tacettin Ocak, Reiki Diye Birşey, Medya Vega, İzmir 2008, 21-22.123 Lübeck, 27.

41

Page 52: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Usui ne bir Hıristiyandır ne de böyle bir üniversitede bulunmuştur.124 Böyle bir

hikayenin dönemin şartlarında Japonya ile Amerika arasında süren gerginlikten

dolayı bir Japon sistemi olan Reiki’nin, Amerika'da kolayca yayılamayacağından

dolayı Reiki'yi cazip göstermek, Hıristiyan toplum arasında kabulünü kolaylaştırmak

için ileri sürülmüş olması muhtemeldir.125 Farklı anlatımlarda ise Usui'nin geçirdiği

bir hastalık sonucu Reiki bilgisine ulaştığı ve kendini iyileştirdiği aktarılmaktadır.126

Yirmi bir günlük inziva ile ilgili bilgiler genel olarak kabul görmekle birlikte,

Usui ile birlikte çalışmış iki rahibenin yazdıkları Usui'nin bu tarihte yolculukta

olduğunu haber vermektedir. Ayrıca rahibelerin anlattıklarına göre Usui bu tekniği

daha önceleri de uygulamakta idi.127

Genel kabule göre 1921-1922 yılında Usui'nin Tokyo Aoyama-Harajuku'da

"Reiki Ryoho Gakkai'"yi kurduğu düşünülmekteydi. Buna göre "Usui Reiki Ryoho

Society"'de bedensel ve ruhsal rahatsızlığı olan insanları tedavi etmeye ve bu konuda

dersler vermeye başlamıştır. 1923 Eylül'ünde Tokyo'ya büyük zarar veren, Kanto

depreminden sonra oluşan yangınlarda yaralanan binlerce kişiye şifa vermişti. Dr.

Usui bu şifa yöntemlerini yalnızca uygulamakla kalmamış, birçok kişiye de

öğretmiştir. 1925 Şubat ayında çalışmalarını daha da genişletmiş ve Nakano'ya

taşınmıştır. Yeni klinikler kurmuş, ülkesinin diğer bölgelerine giderek Reiki

sistemini tanıtmış ve uygulamıştır.128

Ancak diğer kaynaklar Usui'nin kendi sisteminden Reiki olarak

bahsetmediğini, Reiki Ryoho isminin Usui'nin vefatından sonra kullanılmaya

başlandığını, Usui'nin henüz hayattayken bir eğitim merkezi kurmuş olabileceğini,

124 Lübeck, 27.125 Beckett , 21.126 www.asunam.com/life of mikao usui.htm (30.05.2011)127 Beckett, 5-7, 33-34.128 Lübeck, 28-29.

42

Page 53: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ancak Gakkai'nin vefatından sonra öğrencileri tarafından kurulmuş ve sistemine

Reiki isminin daha sonradan burada verilmiş olduğunu bildirmektedirler. Usui kendi

sistemini Reiki olarak adlandırmamakla birlikte 1906 yılında yazdığı bir yazıda

"Reiki" kavramına yer verdiği ileri sürülmektedir.129

Kure, Hiroshima, Sakga, Fukuyama'ya gitmiş oralarda da çalışmalar

yapmıştır. Usui, bu seyahatlerinden biri esnasında, 9 Mart 1926 tarihinde, 62 yaşında

Fukuyama'da yaşama veda etmiştir.130

O'nun 2000 öğrenciyi uygulamacı ve Chujiro Hayashi'de dâhil olmak üzere

on altı öğrenciyi usta seviyesinde yetiştirdiği kabul edilmektedir.131

Usui'den sonra Reiki dört ana kola yayılmıştır:

a) Usui'nin öğrencisi Hayashi'den eğitim almış olan Takata'nın yetiştirdiği

yirmi iki öğrenci132 vasıtasıyla devam ettirilen geleneksel Reiki. Hıristiyan

bir tıp doktoru olan Chujiro Hayashi, hastalıkları iyileştirmek üzere,

Usui'nin vefatından önceki sene, Reiki'yi öğrenmiş, Usui'nin vefatından

sonra Reiki merkezinin başına geçmiş ve kendi sistemi ile Reiki

öğretmeye başlamıştır. Reiki'nin dünya'ya yayılmasını sağlayan kişi

Hayashi'nin tedavi ettiği ve Reiki sistemini öğrettiği Amerikalı Hawayo

Takata'dır. Rahatsızlıklarından dolayı ameliyat olmak için Japonya'ya

giden Takata, sezgisel bir işaretle ameliyat olmaktan vazgeçmiş ve

Hayashi'nin Reiki'si sayesinde iyileşmiştir. İyileşmesinden sonra

Hayashi'den Reiki eğitimi alarak Reiki ustası olmuş ve 70'li yıllardan

sonra Amerika'yı dolaşarak Reiki'yi anlatmış ve 22 Reiki üstadı 129 Beckett, 5-6.130 http://petekkitamura.com/usuireikienerjisistemi.html (26.05.2010)131 http://petekkitamura.com/usuireikienerjisistemi.html (26.05.2010)132 Horst H.Günter, Angelika Marche, Reiki ve Dynamic Rebirthing, Çev. Leyla Bosuter, Remzi Yayınları., İstanbul 2005, 30.

43

Page 54: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

yetiştirmiştir.133

b) Hayashi'nin öğrencisi Zen rahibi Sensei Takeuchi vasıtasıyla Usui'ye

kadar giden kol.

c) Reiki International olarak isimlendirilen Usui'nin kendi notlarına ve

şifacılıkla ilgili Budist yazılarına dayanan kol.

d) Usui Reiki Ryoho Gakkai teşkilatı vasıtasıyla gelen kol. Daha önce

belirttiğimiz gibi, Gakkai'nin bizzat Usui tarafından kurulduğunu ileri

sürenler varsa da Usui'nin son öğrencilerinden olan üç deniz subayı

tarafından kurulmuş olması muhtemeldir. Bu subayların Reiki konusunda

yeterlilikleri tartışmalıdır, Usui'nin ölümüne yakın bir zamanda Usui'den

eğitim aldıkları bilinen bu kişilerin, Reiki'nin tüm eğitim seviyelerini

tamamlayıp tamamlamadıkları bilinmemektedir. Bu grubun

kurucularından olan Hayashi bir süre sonra gruptan ayrılmıştır. Bilinen

tek şey Gakkai'nin faaliyetlerini büyük bir gizlilik içinde yürüttüğü,

dışarıdan üye alınmadığı ve diğer Reiki kuruluşları ile de

ilgilenmedikleridir.134

c) Usui'nin Reiki Öğretisi

Dr. Usui öğretisinden "kişisel mükemmeliğe ulaşmak için bir yol" şeklinde

bahsetmektedir. Usui, "rei" sözcüğü ile adlandırılan birçok ruhsal metodlar ve

şifacılık tekniklerinin var olduğu bir ortamda yöntemini Reiki ismiyle adlandırmayı

tercih etmemiş, ortaya çıkardığı yöntemi "benim yöntemim" şeklinde anlatmıştır.

Onun yöntemi için Reiki kelimesini kullanmamasının, yönteminin Reiki ismini 133 Beckett, 18-21.134 Beckett, 14-25.; Usui'den sonra Gakkai'ye başkanlık etmiş kişiler için bkz. Lübeck-Petter-Rand, 21.

44

Page 55: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

vermeye gerek duyulmayacak kadar açık bir şekilde Reiki kavramı ile bağlantılı

olmasından kaynaklandığı ileri sürülmektedir.135

Elde edilen bilgiler Dr. Usui'nin yöntemini bir şifacılık tekniği olarak

tasarlamadığını, gösterilen şifa etkilerinin kişisel mükemmelliğe giden yolda

kastedilen mesafenin doğal bir sonucu olduğunu ortaya koymaktadır.136 Dr. Usui'nin

kişisel mükemmelliği gerçekleştirmek için ortaya koyduğu ruhsal yolun esasları,

Usui'nin öğrencileri için hazırladığı bir kılavuzda belirtilmiş ve öğretisinin temelleri

beş Reiki prensibinde özetlenmiştir. Bu metinler Reiki uygulayıcıları tarafından

Reiki öğretisinin Dharma kısmı olarak kabul görmektedir.137

Usui öğretisini öğrencileri ile paylaşmak için Reiki Ryoho (tedavi) Hikkei

(kılavuzu)'nu yazmıştır.138 Bu kılavuz Usui'nin ruh ve beden sağlığı ile ilgili

tavsiyelerini, bireyler ve toplum için ahlakî öğretilerini, Usui'nin şifa sitemine dair

tıbbi bilgileri, tedavi tekniklerini ve "Gyosei" denen Meiji İmparatoru'nun öğretici

şiirlerini içerir. Bu kitapçık Reiki'nin ruhsal bir öğreti olma özelliğini ortaya koyması

bakımından önemlidir, sadece tıp bilgilerini değil Usui tarafından sürekli

tekrarlanması istenen öğretici şiirleri içermesi dikkat çekicidir. Yüz yirmi beş kıtadan

oluşan Gyosei olarak adlandırılan Meiji İmparatoru'nun Şiirleri dünyaya ahlaki

açıdan yol göstermek için yazılmıştır.139 Usui öğrencilerinden bu şiirleri

öğrenmelerini anlamaya çalışmalarını istemiş ve her toplantının başında şiirleri

topluca okumuşlardır.140

135 Beckett, 11-12.136 Beckett, 12.137 Lübeck , 101.138 Reiki Ryoho Hikkei'nin bir ingilizce tercümesine http://www.threshold.ca/reiki/Handouts/Threshold-Reiki--Reiki-Ryoho-Hikkei.pdf (26.05.2010) adresinden ulaşılabilir. Bu metin Reiki el Kitabı adı altında Frank Arjava Petter tarafından da tercüme edilerek basılmıştır. 139 Meiji İmparatoru'nun şiirleri için bkz. Lübeck-Petter-Rand, 290.140 http://www.haberkâlemi.com/yazar.asp?yaziID=478 (30.05.2011)

45

Page 56: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Usui'nin üzerinde durduğu ve tekrarlanmasını istediği bir başka metin de Usui

tarafından ortaya koyulan Reiki'nin Beş Prensibi'dir. Bu prensipler Reiki sisteminin

ruhsal özelliğinin en önemli unsurudur. Usui Reiki'ye göre bu prensipler her gün

tekrarlanmalı ve yaşama geçirilmelidir.

"Kyo dake wa (yalnızca bugün için)...

Okuru-na (kızgın olma)

Shinpai suna (tasalanma)

Kansha shite (Minnettar ol)

Goo hage me (İşine gayretle sarıl)

Hito ni shinsetsu ni (insanlara nazik davran)"141

Reiki sistemi, Dr. Usui'nin öğrettiği beş prensibin yanı sıra üç temel taşa

dayanmaktadır. Bunlar; Gassho, Reiji-Ho ve Chiryo olarak adlandırılırlar:

Gassho: Kelime anlamı olarak Gassho, "iki elin bir araya gelmesi" demektir

ve Dr. Usui, Gassho Meditasyonu adı altında bir meditasyon öğretmekteydi. Bu

meditasyon O'nun Reiki toplantılarının başında uygulanmaktaydı. Hindistan'da

Gassho, Namaste ile eş anlamlıdır ve bu da "içindeki kutsal varlığı selamlıyorum"

anlamına gelmektedir.

Reiji - Ho: Gassho meditasyonundan sonra, Reiki enerjisinin vücudumuza

girmesine niyet etmektir. Reiki taç çakra142dan insan vücuduna girer.141 Beckett, 38.142 Çakra Sanskritçe'de tekerlek anlamına gelmektedir. İnsanda bulunan bu enerji merkezleri girdap şeklinde dönen enerji alanından oluştuğu için onlara bu isim verilmiştir. Çakralar tarafından emilen yaşam enerjisi tüm vücuda dağılır ve bedenin yaşamını devam ettirmesini sağlar. 7 ana çakra vardır: 1- Taç Çakra: Vücutta kafanın üstünde en yüksek noktada bulunur. Tepe şakra vücutta beyin, sinir sistemi ve epifiz bezini etkiler. 2-Kök Çakra (muladhara): Bu çakra kuyruk sokumu kemiğinin sonunda yer alır, fiziksel bedenin enerji kaynağıdır ve kişinin dünya ile bağlantısını simgeler. Bacaklar, ayaklar, kemikler, omurga ve sinir sistemini kök çakra idare eder. 3-Sakral Çakra (sıvadistana): Göbeğin iki parmak altında bulunur, böbrekler, dolaşı sistemi ve üreme organları ile alakalıdır. 4- Solar Pleksus Çakrası (manipura): Göbeğin iki parmak üzerinde bulunur, vücutta karaciğer, pankreas, dalak ve onikiparmak bağırsaklarıyla bağlantılıdır. 5-Kalp Çakrası (anahata):

46

Page 57: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Chiryo: Chiryo "Tedavi" anlamına gelmektedir. Tedaviyi veren elini hastanın

taç çakrası üzerine koyar, ani bir istek ya da ilham gelene kadar bekler ve eli buna

göre hareket eder.143

d) Reiki Eğitimi

İsteyen herkes Reiki'yi öğrenebilir, ancak öğrenebilmek için bir öğreticiye

ihtiyacı vardır. Reiki eğitimi el alma yöntemi ile ilerlemektedir. Reiki eğitimi üç

aşamadan oluşur. Reiki eğitimi tamamlandığı zaman kişi üzerinde tam bir şifa ve

ruhsal gelişim sistemi oluşur. Eğitime devam etmek veya istediği noktada bırakmak

kişinin kendi tercihidir. Ancak temel eğitimden sonra öğrencinin Reiki Master'i

olabilmesi için karar öğretmene aittir.144 Reiki eğitimi ile ilgili farklı metotlar ortaya

konulmuş olsa da Reiki eğitimi genel olarak üç aşamadan oluşur:

Birinci Aşama Reiki Eğitimi Japonya'da Sho Den diye adlandırılmakta ve

Reiki eğitiminin temelini teşkil etmektedir. Temel olarak dokunarak şifanın

öğretildiği aşamadır. Öğrenciler bu aşamada kendilerine, başkalarına, hayvan ve

bitkilere enerji vermeyi öğrenirler. Birinci aşama eğitimi öğrenciye Reiki enerjisinin

aktarılması ile başlar. Kişinin kendisine ve bir başkasına Reiki uygulayabilmesi için

gereken standart el pozisyonları, Reiki prensipleri ve Reiki tarihçesi öğretilir.145 Bu

aşamayı tamamlayanlar hayat boyu kullanabilecekleri bir tekniğe sahip olurlar.

Vücutta göğsün tam ortasında kalbin hizasında yer alır. Bu çakra direk duygularla ilgilidir, kalp, ciğerler, kan dolaşımı ve timus bezi ile ilişkilidir. 6-Boğaz Çakrası (vishoudha) :Vücuttaki yeri boyun ve boğaz arasındaki çukurdadır. Konuşma yeteneğimizi, ses tellerimizi, dürüstlüğü, düşüncelerimizi ve duygularımızı doğru ve açık olarak anlatma yeteneğimizi bu çakra simgeler, ense, boğaz ve tiroid bezi ile alakalıdır. 7. Alın Çakrası (ajna-çakra): Vücutta alnın ortasında iki kaşın arasında yer alır. Bu çakraya üçüncü göz çakrası da denir. Gözler, beyin ve hipofiz bezini etkiler. (http://www.reikiturk.com/chakra-ne-demektir.html (26.05.2010), İzer, 26-27.)143 http://www.reikilink.com/reikitemel.htm (26.05.2010)144 http://www.reikiturk.com/usui-reiki-egitimi.html, (26.05.2010)145 http://www.reikiturk.com/usui-reiki-egitimi.html (26.05.2010)

47

Page 58: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Birinci derece eğitimi en az iki günde tamamlanabilecek bir sistemdir.146

En az üç ay birinci aşamanın uygulamasından sonra Reiki'yi tamamen

anlamak için çok önemli olan ikinci aşama Oku-Den'e geçilir.147 Reiki-2 Eğitimi

kişinin şifa için aktardığı enerjiyi artırır ve öğrenciler uzaktan şifa gönderme

yöntemlerini öğrenirler. Ek yöntemlerin kullanıldığı ikinci aşamada, öğrenciye Reiki

sembolleri ezberletilir ve yazımları öğretilir. Reiki sembolleri üç tanedir: güç

sembolü, mental sembolü ve uzaklık sembolü.148 İlk sembol, güç olarak adlandırılan

Cho Ku Rei'dir. "Tanrı'nın, evrenin gücünü buraya yönelt" anlamını taşır.

İkinci sembol, Sei He Ki olarak adlandırılan mental sembolüdür. Bu sembol,

ruhsal, duygusal ve zihinsel şifa verir. Beynin içindeki enerjiyi dengeler. Üçüncü

sembol Reiki'nin uzaktan şifa, uzaklık sembolü Hon Sha Ze Sho Nen'dir. Bu sembol

uzaktaki bir kişiye, geçmiş veya gelecek zamana şifa enerjisi göndermeyi sağlar.

Bu sembollerin çizilmesi veya akılda canlandırılması kişinin enerji ile daha

güçlü bağlantısını sağlar. Reiki sembolleri geleneksel uygulamalarında kutsal sayılır

ve Reiki geleneğinin bir parçası olarak gizli tutulur. Sadece ikinci aşama

öğrencilerine verilir. Aslında sembollerin bir gizli gücü yoktur. Sadece Reiki

enerjisine odaklanmak için kullanılan araçlardır. Sembollerin aralarında ufak tefek

farklılıkları barındıran versiyonları mevcuttur. Enerji akışının yöneltilmek istendiği

mekanlara, hastalar üzerine çizilebilir. Her sembol çizildikten sonra üç kez mantrası

(ismi) söylenerek etkisi açığa çıkarılır.

Son aşama olan Shinpi-Den ise gizem, sır öğretisidir. Reiki öğreticisi olmak

ve sistemi öğretmeye başlamak için bir adımdır. Bu aşamaya gelmeden önce Reiki

konusunda oldukça tecrübe kazanmış olmak ve yüzlerce kişiye Reiki yapmış olmak 146 Horan, 28.147 Horan, 28.148 http://www.reikiturk.com/usui-reiki-egitimi.html (26.05.2010)

48

Page 59: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

gerekir. Bu aşamada diğer üç sembolün tamamlayıcısı niteliğindeki Usta sembolü ve

geleneksel Usui Usta sembolünden başka Tibet usta sembolü ve Raku sembolü de

öğretilir.149

Gün geçtikçe Reiki eğitiminde yeni dereceler ortaya çıkmaktadır, kimi

öğreticiler üçüncü dereceyi 3a, 3b şeklinde ayırırken150, kimi öğreticiler ise üçüncü

dereceden sonra 4. seviye eğitimleri vermektedirler.151

e) Reiki Uygulaması

Çeşitli kaynaklarda Reiki'nin nasıl uygulanacağı konusunda birçok bilgi

bulmak mümkündür. Reiki uygulamaları arasında ufak farklılıklar olsa da Reiki

sistemi temel olarak ellerin, çakra olarak adlandırılan yedi ana enerji merkezi

üzerinde gezdirilmesi ve yaşam enerjisinin taç çakradan vücuda girerek, çakralara

bağlı olan meridyenlerdeki tıkanıklıkları açarak hastalıkları tedavi etmesi üzerine

kuruludur. Doğu tıbbına göre insan vücudunda 7 ana çakra vardır ve tüm organlar

meridyen denen enerji kanallarıyla bu çakralara bağlıdır. Enerji kanallarındaki

tıkanıklıklar hastalıklara neden olur. Reiki uygulamasının amacı tüm evrende var

olan Reiki enerjisini bu kanallara yönlendirerek tıkanıklıkları yani hastalıkları

gidermektir. Bu işlemde Reiki verenin görevi yalnızca Reiki'ye kanallık etmektir.

Reiki veren kişi kendi enerjisini değil, evrende var olan enerjiyi kullanır. Kişi Reiki

ile yanında bulunan bir hastaya şifa verebileceği gibi, uzaktaki birine de enerji

gönderebilir.

Her bir Reiki seansı yaklaşık 20 dk. sürer. İşlem sırasında hasta oturur ya da

149 http://petekkitamura.com/usuireikienerjisistemi.html (26.05.2010)150 Horan, s.28.151 Beckett, 29

49

Page 60: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

yatar pozisyonda olabilir. Eller taç çakradan başlanarak ayaklara kadar sırasıyla

gözler, şakaklar, kulaklar, baş, boğaz, karaciğer, mide, kalp, ense, kalça, bel, dizler

ve ayaklar üzerine konarak tüm vücuda enerji verilir. Bazen tüm Reiki uygulaması

yerine sadece sorunlu organa enerji verilerek kısmi uygulama tercih edilebilir.

Kişi başkalarına Reiki verebileceği gibi aynı işlemi kendi üzerinde de

yapabilir. Ayrıca Reiki'nin sadece insanlar için değil, hayvanlar, bitkiler hatta

bozulan aletler üzerinde de etkili olduğu kabul edilmektedir.

Reiki göndermek için hedef seçilen varlığa temas edilmesi şart değildir.

Dokunma olmadan da Ki'yi yönlendirmeye niyet ederek, istenirse o varlığın ismi

avuç içine yazılarak uzaktaki bir insana, ya da bir varlığa enerji gönderilebilir. Daha

ötesi Reiki ustaları geçmişe, geleceğe ve olaylara da Reiki gönderilerek olumlu

etkiler ortaya çıkarılabileceğine inanırlar.

Reiki'den fayda görmek için Reiki uygulanan kişinin inanması şart değildir.

Çünkü Reiki enerjisi bu kişinin niyetinden bağımsız olarak akan bir enerjidir.

Bununla birlikte Reiki ustaları insanın kaderini değiştirmek olacağı için, izin

alınmadan kimseye Reiki uygulanmaması gerektiğini vurgularlar.152

f) Usui Reiki Dışındaki Reiki Sistemleri

Zaman içerisinde Dr. Usui'ye dayandırılan Reiki yöntemi dışında Reiki

öğreticisi Beckett'in tabiriyle sayıları dondurma çeşitlerinden daha hızlı bir şekilde

artmakta olan birçok yeni Reiki yöntemi ortaya çıkmıştır.153

Usui Reiki dışındaki sistemlerin uygulayıcıları günümüz dünyasının Usui

Reiki'nin ortaya çıktığı dönemden çok farklı olduğunu ve modern insanın hızla 152 Ocak, 27-89.153 Beckett, vii.

50

Page 61: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

değişen ihtiyaçlarının karşılanması için yeni sistemler ortaya konulmasının

gerektiğini ileri sürmektedirler. Onlara göre enerjinin tek çeşidi olmadığı için enerjiyi

yönlendirerek tedavi etme yöntemi olan Reiki'nin de tek çeşidi olmamalıdır.154

Reiki adı altında birçok sistemin ortaya çıkması Reiki ustası denen kişiler

arasında ayrılıklar çıkmasına ve birbirlerini şarlatanlıkla suçlamalarına kadar

gitmiştir. Söz gelimi Paula Horan gibi Reiki öğreticileri, Reiki'nin gördüğü ilgiden

dolayı zaman içerisinde ticari meta haline dönüştüğünü, bir pazarlama sahtekarlığı

olarak Reiki'nin aslında olmayan sembollerin Reiki'ye eklendiğini ve Reiki ile

alakası olmayan sistemlerin Reiki adı altında pazarlandığını ileri sürmektedirler.

Onlara göre Reiki'nin doğru uygulanabilmesi için Dr. Usui'ye dayanan bir silsileden

gelen bir öğreticiden kadim Reiki teknikleri öğrenilmelidir.155 Öğreticiler arasında

çıkan görüş ayrılıkları ile birlikte her geçen gün artmakta olan Reiki sistemlerinden

Türkiye'de uygulanmakta olanlardan bazıları şunlardır:

Karuna Reiki: "Karuna" acımak ve merhamet göstermek anlamlarına gelir.

Hinduizm, Budizm ve Zen felsefesinde yer alan bir kavramdır. William L. Rand

tarafından geliştirilmiştir. William L. Rand Karuna Reiki' ye ait olan sembolleri

meditasyon yaparken görmüş ve diğer öğreticilerle müzakere etmiştir. Pek çok

öğrenci Karuna Reiki sembollerinin, Usui Reiki sembollerinden daha yüksek bir

güce sahip olduğunu görmüştür. Karuna Reiki enerjisi Usui Reiki’sine oranla çok

daha belirgin hissedilirken aynı zamanda bireyin bedeninde de çalışmaktadır.156

Kundalini Reiki: "Kundalini" kelime anlamı olarak, Hintlilere göre omurga

dibinde kendi etrafında kıvrılmış bir yılan gibi görünen güçtür. Bu gücün çeşitli

hareketler sonucunda uyarılması bedendeki yedi çakra boyunca yukarı çıkmasına ve 154 Petek Kitamura, Şifa Kaynağı Reiki, Mozaik, İstanbul 2004, 87-131.155 Horan, 22.156 http://www.reikimaster4.com/karuna.php (30.05.2011); Kitamura, 101-105.

51

Page 62: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

bu çakraların sırayla çalışmasına neden olur. Kundalini Reiki Danimarkalı bir

meditasyon öğreticisi olan Mr. Ole Gabrielsen tarafından dünyaya tanıtılmıştır.157

Lightarian Reiki: Yüksek katlardaki Master Buda’nın ruhunun ilham

vermesi ve öğretisi ile ortaya çıkan Lightarian Reiki şu anda mevcut enerji sistemleri

içindeki en güçlü ve etkili şifa verici tekniklerden biridir. Uygulayıcı Buda'nın ruhu

ile irtibata geçerek bu enerjiyi yönlendirir.158

Sekhem Reiki: Sekhem çok eski Mısır tapınaklarından alınmış "güç",

"kuvvet", "kudret" anlamında bir terimdir. Sekhem Amerikalı Reiki öğreticisi Patrick

Zeigler tarafından yeniden ortaya çıkarılmıştır. Reiki ve diğer enerjilerden onu farklı

kılan uygulandığı sırada insanı çevreleyen gücün ve etki süresinin çok daha fazla

olmasıdır.159

g) Türkiye'de Reiki

Türkiye Reiki ile 1996-97 yıllarında, Türkiye'ye Reiki eğitimi vermek için

gelen iki yabancı öğretmen aracılığı ile tanışmıştır.160 Bu tarihten sonra Reiki yazılı

ve görsel medya aracılığı ile tanıtılmış, bir şifacılık tekniği olarak popülarite

kazanmıştır. Şifacılık iddiası ile başta özellikle doktorlar tarafından tepkiyle

karşılanan Reiki, kaynağını Doğu dinlerinden aldığı için önceleri Türk halkı

tarafından şüphe ile karşılanmıştır. Reiki ile uğraşanlar Reiki'nin dinden bağımsız bir

faaliyet olduğunu, Türk Kültürü'ne ve İslam'a aykırı bir yönünün bulunmadığını

ısrarla savunmuşlardır. Öyle ki aralarından Hz. Muhammed (s.a.v)'e atfedilen "İlim

Çin'de de olsa gidiniz." hadisi ile kastedilenin Reiki olduğunu, Mustafa Kemal

157 http://www.reikimaster4.com/kundalinreiki.php (30.05.2011); Kitamura, 87-100.158 http://www.petekkitamura.com/karunalightarianseichim.html (26.05.2010); Kitamura, 127-134.159 http://www.petekkitamura.com/karunalightarianseichim.html (26.05.2010); Kitamura, 107-117.160 Ocak, 16.

52

Page 63: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Atatürk'ün "Sahip olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur." sözündeki

kudretin Reiki'ye konu olan ruhsal gücü ifade ettiğini ileri sürenler olmuştur.161

Kur'an-ı Kerim'de anlatılan Allah-ü Teala'nın Adem'e ruhundan üflemesinin,

insanoğluna verilen yaşam gücü olduğundan hareketle Reiki kavramının İslam'da da

karşılığının olduğu iddia edilmiştir. Yanı sıra Reiki'nin Tanrı'nın insanlara bir lütfu

olduğunu ve her inançtan insanı, Tanrı'ya daha fazla yaklaştıracağını, inancını

kuvvetlendireceğini öne sürmüşlerdir.162

Reiki'nin bir din veya tarikat olmadığının, bir şifacılık yöntemi olduğunun

ısrarla vurgulanmasına rağmen, bizzat sistemin kurucusu Mikao Usui'nin Reiki'yi

ruhsal bir yol, kişiyi mükemmelleştiren bir öğreti olduğunu söylemesi, bu sistemin

şifacılıktan çok dinî bir öğreti olduğunu ortaya koymaktadır.

Usui'nin Budizm'e bağlı bir ailede yetiştiği, bir Budist manastırında eğitim

gördüğü, Şinto ve Budist rahipliği yaptığı, hayatının büyük bir kısmını Budizm'in

kutsal metinlerini araştırarak geçirdiği, Reiki sisteminin de Usui'nin dinî araştırmaları

ve aydınlanma gibi dini bir deneyimden doğduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Usui'nin Kurama Dağında yaşadıklarının ve Budist inancının sistemi üzerinde büyük

etkileri olduğu Reiki araştırmacıları tarafından kabul görmüştür.163 Bir kısım Reiki

ustaları Reiki'nin bu yönüyle dinden ayrı düşünülemeyeceğini, ruhsal bir öğreti

olduğunu söylerler.164 Daha önce belirttiğimiz gibi Lübeck gibi araştırmacılar, Batı'da

Reiki'nin eksik tanıtıldığını Dharma'sız bir Reiki'nin düşünülemeyeceğini

söylemektedirler.165

Diğer yandan Reiki uygulayıcılarının Reiki'nin tüm evreni kuşatan yüce

161 Ocak, 17.162 Musal, 13.163 Kitamura, 130.164 Lübeck-Petter-Rand, 99.165 Lübeck-Petter-Rand, 100.

53

Page 64: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

katlardan gelen bir enerji olduğunu söylemeleri, yazılarında sık sık, bu enerjinin

kaynağı ile ilgili olarak "Evren" ile "Tanrı" kelimeleri birbirinin karşılığı olarak

zikretmeleri, her insanın tanrısal bir varlık olduğunu, aşkın olan varlıkla bir olmaktan

söz etmeleri, Hint dinlerinin panteist tanrı anlayışlarını çağrıştırmaktadır.

Reiki sonunda kişinin Ruhsal gelişimini tamamlayarak mükemmeliğe

erebileceğinin, evrenle bir olacağının vurgulanması, Doğu dinlerinin Bodhisattva ve

Nirvana anlayışları ile örtüşmektedir. Mikao Usui'nin de yer yer bir Bodhisattva

olarak gösterilmesi ve bazı araştırmacıların Reiki konusunda bilgi almak, ve

uygulama sırasında enerji akışı için onunla Usui'nin ruhu ile irtibat kurduklarını

söylemeleri bu öğretinin doğu dinlerinin varlık ve ruh anlayışıyla ne kadar bağlantılı

olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Reiki uygulayıcıları belli metinleri ve mantraları sürekli tekrarlayarak

vird edinmeleri, Reiki uygulamaları ile birlikte meditasyon uygulamalarında

bulunmaları uygulamayı bir ibadet şeklinde göstermektedir.

Reiki'nin dinî bir öğreti olup olmadığı tartışmaları sürerken, Reiki Türkiye'ye

girdiği günden beri daha fazla ilgi çekmeye ve özellikle refah seviyesi yüksek kentli

nüfus arasında hızla yayılmaya devam etmiştir. Bu ilgiye sebep olarak, yazılı-görsel

basın ve özellikle internet vasıtası ile sürdürülen tanıtım faaliyetleri gösterilebilir.

Reiki ile ilgili olarak yerli yabancı birçok eser basılmış, onlarca Türkçe site Reiki

öğrenmek isteyen kimselerin emrine sunulmuştur.166

Yapılan yayınlarla Reiki ile ilgili bilgiler vermenin yanında, Reiki öğrenmek

isteyenlere kurulan dernekler ve internet siteleri vasıtası ile şifa seansları 166 Bu siteler arasında şunlar sayılabilir: http://www.petekkitamura.com/, http://www.reikimaster4.com/, http://www.reikievi.com/ http://www.reiki.com.tr/, http://www.reikilink.com/, http://www.reikiturk.com/, http://www.reikiturkey.com/, http://www.reiki-sevgiyolu.com/, http://www.reiki.gen.tr/, http://www.turgayreiki.com/, http://www.gulumomay.com/

54

Page 65: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

düzenlenmekte, Reiki öğrenmek isteyenlere Reiki seminerleri verilmektedir.

Yürütülen faaliyetler çoğunlukla kişisel gelişim adı altında yürütülmektedir. Reiki ile

ilgili faaliyetler yürütülen dernekler ve kuruluşlar arasında en önemlileri olarak,

İsuder Derneği167, Merkez Bilgi Alanı Vakfı168, SCS Maha Mantra Merkezi169, Bilgi

Paylaşım Derneği170 ve Reiki Doğal Yaşam Merkezi171 sayılabilir. Merkezlerde

genel olarak ruhsal olarak yücelme, stres ve hastalıklara karşı mücadele etme yolları

gösterilmekte, meditasyon ve mantra uygulamaları yapılmaktadır.

Türkiye’de kurumlaşan bu Reiki merkezlerinin yanı sıra bireysel olarak

hiçbir derneğe bağlı kalmaksızın Reiki eğitmenliği yapan kişiler de vardır. Bunlardan

bazıları şu kimselerdir: Petek Kitamura172, Tacettin Ocak173, Nazmi Musal, Esin

Uzer174, Mine Dural, Dr. Tülay Özkılıç, Gülden Serin, Nevcivan Özel, Sabire

Sakallıoğlu, Turgay Köyağasıoğlu, Arzu Yoldemir, Yeşim İdil, Aslı İlgen175, Tuğrul

Kaynak... Bu isimlerden başka daha pek çok kimse Reiki uygulamalarında

bulunmaktadır.

Reiki ile ilgili faaliyet gösterenler, Reiki ile birlikte, Feng Shui, I ching176,

Yoga gibi alanlarda da faaliyetler göstermektedirler.

167 http://www.isuder.org/ (30.05.2011)168 www.mbavakfi.org.tr/reikihuzurvadisi.html (30.05.2011)169 http://www.yogamahamantra.com/yoga-reiki-meditasyon/ (30.05.2011)170 http://www.bilgipaylasim.org/ (30.05.2011)171 http://www.reikievi.com/ana/index.php?option=com_content&view=article&id=22&Itemid=2 (26.05.2011)172Türkiye'de Reiki ile ilgili ilk eserleri verenlerden biridir, Japonya'da ve Türkiye'de yaşamaktadır.173"Reiki diye bişey" adlı kitabı Reiki ile ilgili önemli kaynaklardan biri sayılabilir. 1997'den beri Reiki ile uğraşmaktadır. (http://www.pusulasanat.com/tacettin_ocak.htm)174 http://esinuzer.com/ (30.05.2011)175 http://www.morinci.com.tr/asl%C4%B1-ilgen-reiki-master.html (30.05.2011)176 I ching kelime anlamı olarak bakıldığında “değişim kitabı, değişimler kitabı” anlamına gelmektedir. Belli hesaplamalarla, gelecekle ilgili konularda bilgi edinmek için kullanılır. Çin falı adı da verilmektedir. (http://www.ichingturkiye.com/index.php?option=com_content&view=article&id=47:i-ching-nedir&catid=25:proje&Itemid=64 30.05.2011)

55

Page 66: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

2. TRANSANDANTAL MEDİTASYON (TM)

Maharishi Mahesh Yogi'nin öğretisi üzerine kurulmuş olan Transandantal

Meditasyon (TM) öğretisi Hinduizm'in Batılılar için basitleştirerek sunulmuş

şeklidir.177 Antik Veda bilimi ile modern kişisel gelişim yöntemlerinin birleştirilmiş

hali olan bu teknik, taraftarlarınca ruhu düşünce sürecinin başına götürerek burada

bilince dönüştüren, yaratıcılık, zeka ve enerjiyi geliştirip arttıran ve böylece hayatta

sağlık ve mutluluk getiren dinden bağımsız bir teknik olarak tanımlanmaktadır.178

a) Maharishi Mahesh Yogi ve Transandantal Meditasyon'un Tarihi

Gelişimi

Maharishi Mahesh Yogi ismi dinî bir üstünlük ve makam unvanıdır.

Maharishi "Büyük Önder", "Büyük Kahin" anlamına gelmektedir. Yogi ise

Hinduizm'de yoga yapan anlamında bir unvandır. Esas ismi Mahesh Prasad Varma

olan, Maharishi 1918'de Hindistan'ın merkezinde bulunan Jubblepore'de doğmuştur.

Babası bir orman bekçisi olan Maharishi, geleneksel Hindu kültürüne bağlı olarak

yetişmiştir. Yüksek öğrenimini 1942'de Allahabad Üniversitesi Fizik bölümünde

tamamlamıştır.179 Daha sonra Swami Brahmananda Saraswati isimli bir Hindu kesiş

ile tanışmış ve ona mürid olmuştur. Onun yanında üç yıl kalmış, ondan Veda

bilgeliğini öğrenmiş kısa bir sürede Varlık Biliminde ustalaşmış, "Maharishi" (yüce

bir Rishi) mertebesine, yani bu bilgeliği başkalarına da öğretebilecek bir düzeye

177 Ali Köse, Milenyum Tarikatları, Timaş Yay. İstanbul 2001, 167.178 Ali İhsan Yitik, "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler", Dinler Tarihi Araştırmaları-V, Dinler Tarihi Der. Yay., Ankara 2005, 95.179 Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Fakülte Yayınevi, Isparta 2000, 165.

56

Page 67: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ulaşmıştır.180 Maharishi öğretisini hocasından öğrendikleri üzerine bina etmiştir.

Maharishi'nin öğretisini anlayabilmek için hocası Swami Brahmananda Sarasvati'nin

hayatı ve görüşleri üzerinde durmak gerekir.

Swami Brahmananda Saraswati (1869-1953) genelde Guru Dev diye

tanınmaktadır. Rivayetlere göre Guru Dev bilginin aydınlığını arama yolunda dokuz

yaşındayken evinden ayrılmıştır. Beş yıl sonra idealleri konusunda tavizsiz yaşayan

Swami Krishanande Saraswati adlı bir öğretmenle tanışmıştır. Guru Dev'in birkaç yıl

bu öğretmenden ders aldıktan sonra, benliğinin tüm bilincine vardığı, daha sonra da

Himalayalar'da ve Orta Hindistan'ın balta girmemiş ormanlarında yalnız bir şekilde

yaşadığı söylenmektedir.181

Swami Brahmananda 2500 yıl önce yaşamış, Hint Reformcusu Şankara isimli

bir liderin öğretisine bağlı idi.182 Şankara, Hinduizm'in altı büyük mezhebinden birisi

olan monist Vedanta ekolünün en bilinen kolu olan Advaita Vedanta sisteminin en

önemli temsilcisidir. Kelime olarak "ikiliğin yokluğu" anlamına gelen advaita,

Brahman ile Atman'ın bir olduğunu ileri süren bir teklik anlayışı ifade etmektedir.183

Kaynaklara göre Maharishi tekniğinin temelinde Guru Dev'den aldığı Şankara'nın

monist öğretisi yatmaktadır. Şankara'nın, Atman-Brahman'ın birliği anlayışı, maya

ve kurtuluş düşüncesi Maharishi'nin öğretisinin temelini teşkil etmiştir.184

Şankara, Hindistan'da dört büyük manastır kurmuştur.185 Bu manastırlardan

Jyotir Math manastırı, 150 sene boyunca işlevsiz kalmış, 20. yy'da Guru Dev'den 180 Maharishi Mahesh Yogi, Varlık Bilimi ve Yaşama Sanatı, Sistem Yayıncılık, (Sungur Pamir, Serhan Akkuş), İstanbul 1999, xii.181 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 50.182 Mehmet Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, NKM, Konya 2010, 133.183 Advaita Vedanta ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Hançerlioğlu, 13.; The Penguin Dictionary of Religions, 2, 548.; Alf Hittebeitel, "Hinduism", ER, 6/353.184 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 133.185 Maharishi Mahesh Yogi, Bhagavad-Gita 1. ve 6. Bölümlerin Yeni Bir Çevirisi ve Yorumu, Çev. M.Serhan Akkuş-Cihan Bakkalcıoğlu, Sistem Yayıncılık, İstanbul 2003, 11.

57

Page 68: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

manastırın başına geçmesi istenmiştir. Israrlardan sonra bu teklifi kabul eden Guru

Dev, manastırın başına geçerek, bu manastırları yönetenlere verilen,

"Shankaracharya" unvanını almıştır.

Guru Dev'den Vedalar'da açıklanan en eski meditasyon yolunu öğrenmiş olan

Maharishi, kişisel gelişiminin Guru Dev'in sonsuz ve kusursuz yapısından aldığı

ilhamdan ve parlak ışıktan kaynaklandığını belirtmektedir. Guru Dev'in, ölümünden

kısa bir müddet önce, kendisine aktardığı ve herkese ulaştırmasını öğütlediği186 bilinç

geliştirme yöntemini herkese ulaştırabilme gayesini yerine getirmek için Uttar

Kashi'de iki yıl inziva hayatı yaşamıştır.187

İki yıllık sessizlikten sonra 1956'da Hindistan'ın Güneyi'ne yolculuk yapmaya

karar vermiştir. Kendisinden konferans vermesini talep eden bir kütüphaneci

vesilesiyle, değişik kentlerde konferanslar vermiştir.188

1956-1975 yılları arası Maharishi öğretisi açısından Aydınlanma çağının

şafağını belirleyen olayların ard arda gelişi olarak kabul edilmektedir. TM

faaliyetinin ortaya koyduğu eserlerden hareketle tarihi seyir şu şekilde verilebilir:

1957-1967: Maharishi bilinç alanında bilimsel araştırmaları başlatmış ve yedi

bilinç haline ışık tutmuştur.

Maharishi 1958'de Guru Dev'in 89. doğum gününü kutlamak üzere, Madras'a

gelip bin kadar dinleyiciye seslenmiştir. Bu konferansta Guru Dev'e övgüde

bulunmuş ve TM'nin yararlarını dünyaya yayacak bir planı açıklamıştır. Konferansı

dinleyenler çok etkilenmişlerdir. Ertesi akşam yine tüm insanlığın aydınlığa kavuşma

olanağını açıklamıştır. Yüzlerce kişiye tekniği öğretmiştir. Buradan sonra öğretisini

186 James Hewitt, Meditasyon, Çev. Rezan Süer, Akaşa Yayınları, İstanbul 2000, 157.187 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 50-51.188 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 51.

58

Page 69: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

yaymak için Burma, Kuala Lumpur, Singapur, Hong-Kong, Hawai Adaları, San

Fransisco ve Avrupa'nın önemli şehirlerine gezilerde bulunmuştur.189

Maharishi Mahesh Yogi'nin Batı'ya ilk seyahati 1959 yılında Hindistan'dan

Amerika'ya yaptığı yolculuktur. Maharishi Amerika'da Olson ailesinin yanına

yerleşmiş ilk faaliyetlerini buradan yürütmüştür. Amerika'ya geldikten sonra değişik

şehirlerde Ruhsal Yenilenme Hareketi'ni kurmuş, birçok organizasyonlar

düzenleyerek TM'nin yayılmasını sağlamıştır.190

Maharishi Amerika'dan sonra Avrupa'ya geçmiş, dünyanın birçok yerini

dolaşmıştır. 1960 yılında Londra'da dünyayı ruhsal yönden güçlendirmek için üç

yıllık bir plan açıklamıştır.191 Bu süre içerisinde TM'yi tüm dünyaya yayması için

öğretmenler yetiştirmeye karar vermiştir. 1961'de Hindistan'da Rishikesh'te ilk TM

öğretmen yetiştirme kursu açılmış, ilk kurstan 16 kişi öğretmen olarak mezun

olmuştur.192

Maharishi, 1963 yılında Varlık Bilimi ve Yaşama Sanatı adlı kitabını yazmış

felsefesini anlatmıştır. 1965 yılında ise Bhagavat Gita'nın ilk altı bölümünün

yorumunu tamamlamıştır.193

Maharishi 1966 yılında Allahabad'ta, Uluslararası Meditasyon Akademisi'nin

Shankaracharya Nagar'daki açılışını yapmıştır. Daha sonra Almanya Bremen'de ilk

Avrupa Meditasyon Akademisi açılmıştır.194

60'lı yıllarda, Maharishi ve öğretisi Science ve Scientific American gibi

birçok dergide yer bulmuş, Beatles, Rolling Stones grupları ile Jane Fonda ve Mia

189 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 51-52.190 Maharishi'nin Amerika seyahati ve oradaki faaliyetleri ile iligi ayrıntılı bilgi için bkz. Helena-Ronald Olson, Milenyumun Bilgesi, Çev. Mehmet Çatak, Kozmik Kitaplar, İstanbul 2008.191 Maharishi, VB ve YS, 360.192 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 52.193 Maharishi, VB ve YS, 3.194 Maharishi, VB ve YS, 362.

59

Page 70: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Farrow gibi ünlü kişiler Maharishi'nin müridi olmuşlardır.195

1968 yılı Öğrenciler Yılı olarak kutlanmış, TM öğrencilerinin kurduğu

dernekler pek çok ülkede faaliyete başlamıştır.196 Maharishi'nin ve öğrencilerinin

yürüttükleri faaliyetler sonunda 1970 sonlarında 35.000 kadar Amerikalı TM

öğrenmiştir. Üç yıl sonra bu rakam on katına ulaşmıştır.197 Yeni düzenlenen kurslarla

birlikte 1994 yılına gelindiğinde ise TM öğretmenlerinin sayısı tüm dünyada 40.000

civarına ulaşmıştır. Bu öğretmenler milyonlarca insana TM öğretmişlerdir.198

1970: Maharishi'nin Transandantal Meditasyon programının yararlarını

kanıtlayan "Daha Yüksek Bilinç Hallerinin Fizyolojideki Karşılıklarının

Tanımlanması" adlı ilk bilimsel araştırma yayınlanmıştır.

1971 yılında Maharishi daha yüksek bilinç hallerinin geliştirilmesin bilimsel

teorisi olarak Yaratıcı Zeka Bilimi'ni geliştirmiştir. Amerika'da Uluslararası

Maharishi Üniversitesi kurulmuştur. Bu üniversite anaokulundan doktora düzeyine

kadar eğitim sunmaktadır. 2000 Yaratıcı Zeka Bilimi öğretmeni yetiştirdikten sonra

1972'de İspanya'da Maharishi'nin insanlığın tüm sorunlarını çözmek üzere ortaya

koyduğu Dünya Planı açıklanmıştır.199

1975 Bir toplumda yaşayanların sadece yüzde birinin TM uygulaması ile,

toplumda huzursuzluğun kalmayacağını iddia eden Maharishi tarafından

"Aydınlanma Çağı Şafağı" olarak ilan edilmiştir. Maharishi'ye göre TM’nin

toplumsal hayatta etkilerini göstermeye başlaması ile Dünya Planı başarıya

ulaşmasının ilk adımları atılmış, TM etkisi Aydınlanma Çağını başlatmıştır. Aynı

tarihte insan bilincinin gizli kalmış olanaklarının tüm alanlarını incelemek için

195 Köse, 168.196 Maharishi, VB ve YS, 362.197 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 52-53.198 Maharishi, VB ve YS, xv.199 Maharishi, VB ve YS, 363.

60

Page 71: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

İsviçre'nin Seelisberg kasabasında, Maharishi Avrupa Araştırma Üniversitesi

(MERU) kurulmuştur.200

Öngörülen evrensel yararların hiç birisinin gerçekleşmemesi hareketin 1976

yılından itibaren nispeten gücünü kaybetmeye başlamasına neden olmuştur.201

1976 yılında Maharishi, Aydınlanma Çağı Dünya Hükümetini kurmuştur.

Dünya hükümeti dini ya da politik bir kavram olmayıp, yüz yirmi ülkenin insanlarını

kapsayan bilinç alanındaki bir hükümranlığı ifade etmektedir. Dünya Hükümetine

yöneticiler yetiştirmek için TM-Sidhi programı kurulmuştur. Bu programın temelinde

Maharishi'nin Patanjali'nin Yoga Sutralarını araştırırken, bulduğu yoga uçuşu tekniği

yer almaktadır. Bu program ile kişi, transandantal bilinci deneyimlerken, doğanın

zekasının tam potansiyelinden yararlanabiliyor, evrenle uyum içinde düşünme ve

hareket etme alışkanlığı edinebiliyor, yoga uçuşunu gerçekleştirerek yerden

havalanabiliyordu. Maharishi'ye göre 7000 kişinin yoga uçuşunu gerçekleştirmesi

tüm dünyaya huzur getirecektir.202

1977'de Maharishi TM-Sidhi Programlarının her ülke için yararlı olduğunu

tespit etmiş, 108 ülkede İdeal Toplum kampanyasını başlatmış ve buralarda TM-

Sidhi Programlarını öğretmiştir.203 Maharishi'nin bu programla insanlara havada

uçmayı, eşyaları havalandırmayı, gözden kaybolmayı öğretmesi, baştan beri bilimsel

bir yöntem olarak sunulan tekniğe güvenin azalmasına neden olmuştur.204

80'lerin başına kadar 1,5 milyon kişi Transandantal Meditasyonu

denemiştir.205

200 Maharishi, VB ve YS, 364-365.201 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 131.202 Maharishi, VB ve YS, xxii-xxiv, 365-366.203 Maharishi, VB ve YS, 367.204 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 131.205 Carl Olson, "Transcendental Meditation", Encyclopedia of Religion, Macmillan Publishing, New York 2005, 9290.

61

Page 72: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Maharishi 1981'de 3000 aydınlanma çağı yöneticisinin katılımıyla Veda

metinlerini, evrendeki tüm bilginin ve tüm faaliyetin kaynağı olan bilimsel metin

olarak ilan etmiş, Veda Bilimi ve Teknolojisi şeklinde düzenlemiştir.206

1982'de İngiltere'de Maharishi Doğal Yasa Üniversitesi açılmıştır.207

1983'de Maharishi TM Hareketi'nin Gümüş yılını kutlamıştır. 7000

aydınlanma Çağı yöneticisinin katılımıyla ABD'de Birinci Dünya Barışı Toplantısı

gerçekleştirilmiş, 7000 kişinin Yoga Uçuşu gerçekleştirmesiyle tüm dünyaya huzur

getirecek Küresel Maharishi Etkisi yaratılmıştır. TM hareketine göre soğuk savaşın

durması bu tekniği uygulayanların artması sayesinde olmuştur.208

1985 yılında Maharishi, dünyayı hastalıklardan ve sorunlardan kurtarmak için

Maharishi Ayurveda Koruyucu Sağlık Merkezleri'nin kurulmasını teşvik etmiştir.

"Yaşam bilimi" anlamına gelen Ayurveda Hindistan'da 5000 yıl önce yeryüzünde

sağlığın gittikçe bozulmasına çare bulmak için meditasyon yapan rishilere ilham

edildiği ileri sürülen bir tekniktir. Vücudun dengesinin devam ettirilmesi ve vücuttaki

dengesizliklerin nabız teşhisi ile hastalıklar oluşmadan tespit edilip tedavi edilmesine

dayanan Ayurveda, binlerce yıl sonra Maharishi tarafından tekrar canlandırılmış, bu

yüzden Maharishi Ayurveda (MAV) olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Ayurveda

başta TM gibi zihinsel teknikler, egzersiz, diyet, masaj, müzik ve koku tedavileri gibi

uygulamalarla vücudun dengesini koruyarak, hastalıkları önlemeyi amaçlamaktadır.

Maharishi'ye göre TM ile Ayurveda birlikte uygulanırsa hastalıklar yok olacaktır.209

Aynı yıl Veda bilimi ve teknolojilerini öğretmek için Maharishi Veda Üniversitesi

Washington'da açılmıştır.210

206 http://www.alltm.org/Maharishi/Maharishi_year3.html (30.07.2011)207 Helena Olson, 277.208 Maharishi, VB ve YS, xxv.209 Hari Sharma-Christopher Clark, Çağdaş Ayurveda, Çev.Erk Özkaya, Sistem Yayıncılık, İstanbul 1999, 3-4.; Vesile Bolaç, Strese En Kolay Çözüm, Sistem Yayıncılık, İstanbul 1995, 47-48. 210 Helena Olson, 277.

62

Page 73: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

1986: Maharishi Ayurveda ile hastalıklardan arınmış bir toplum yaratmak

için Mükemmel Sağlık Dünya Planı'nı başlatmıştır. Hindistan'da 7000 Veda Bilim

Adamı yetiştirilmesini gerektiren Dünya Barışını Yaratma Programını başlatmıştır.

1987: 52 ülkede 200 şehirde Dünya Barışı Küresel Müzik Festivalleri

düzenlenmiştir.

1988: Tüm insanlığı içten ve dıştan yeniden yapılandırmayı hedefleyen

Maharishi, "Yeryüzünde Cenneti Yaratma"nın ana planını açıklamıştır.211 İç yaşamın

yüceltilmesi ve dış yaşamın yüceltilmesi olarak iki bölümden oluşan bu plana göre,

iç yaşamda bireyler TM yoluyla huzur ve mutluluğa ulaşacaklar, dış yaşamda ise

cennete yaşadıklarını düşündürecek bir yaşama kavuşacaklardı. Dış yaşamda ideal

köyler, kasabalar, şehirler kurmak; her ülkede vedasal tarım ile yeterli oranda sağlıklı

gıdalar üretmek, fakirliğin yeryüzünden silinmesi, tüm dünyada kırsal gelişim ve

kentsel yenilenmenin başarılması, ekonomik dengenin kurulması, Veda'lara dayalı

ideal eğitimin başarılması, ayurveda ile mükemmel sağlığın elde edilmesi, her

ülkenin yenilmez savunmaya ulaşması ve mükemmel yönetimler kurulması

yeryüzünde cenneti yaratma teorisinin ana hedefleri idi. Bu plan ile tüm dünya

Vedalar'a dayalı olarak yeniden düzenlenecekti. Hareketin bundan sonraki tüm

faaliyetleri bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olmuştur.212

1990 yılında Maharishi Hollanda'ya yerleşmiş, bu tarihten itibaren hareketin

merkezi burası olmuş, Maharishi, vefatına kadar burada yaşamıştır.213

1992: Maharishi'nin ilhamıyla yeni bir siyasi parti, Doğal Yasa Partisi

kurulmuş ve hızla dünyanın her tarafında yaygınlaştırılmıştır.

1993: Maharishi insanlığın uygulaması gereken Doğal Yasanın Vedalar'da

211 Maharishi, VB ve YS, 374.212 Maharishi, VB ve YS, 356-357.213 Köse, 169.

63

Page 74: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

olduğunu ileri sürerek Ram Raj olarak adlandırdığı her ülke için mükemmel yönetim

biçimini açıklamıştır. "Her hükümet için bir grup" adıyla her ülkede Veda bilim

adamları ve yoga uçucuları grubunun kurulmasını tavsiye etmiştir. Yogi Uçuşu

uygulayanların oluşturduğu bir grubun yaşatılmasıyla Doğal Yasanın desteğinin

kazanılmasına dayanan Maharishi'nin Mutlak Hükümet Teorisi ve Hükümet için bir

Grup formülü, siyasi açıdan Mozambik'te, bilimsel açıdan da Amerika'nın

başkentinde bir toplantıda kanıtlanmıştır.214

1994: Maharishi sağlık ve savunma alanlarında korunma programlarını

başlatmıştır. Her ulusun ordusunda Yogi Uçuşu uzmanlarından oluşacak Önlem

Kanadı'nın kurulmasını önermiştir. Her ülkede Yoga Uçuşunu uygulayanlar

sayesinde düşmanın oluşması önlenmiş olacak, böylece bir önlem kanadı şeklinde

işlev gören yoga uçucuları vasıtasıyla, ulusal yaşamın sağlığına kavuşması ve ulusun

yenilmez bir savunma kalkanıyla korunması sağlanacaktır.215

1995: Maharishi Amerika'da, Japonya'da, Hollanda'da ve Rusya'da Maharishi

Yönetim Üniversitesini kurmuş, "Şirketlerin Yeniden Canlandırılması Programı"nı

başlatmıştır. Hindistan'da, Madhya Pradeş Eyalet Meclisi, Maharishi Veda

Üniversitesi demek olan, MAHARISHI MAHESH YOGI VEDİK

VİŞVAVİDYALAYA'nın Madhya Pradeş'te kurulmasıyla ilgili bir kanunu oy

birliğiyle kabul etmiştir. Bu üniversite Veda ve Veda Metinlerinde bulunduğu iddia

edilen Doğal Yasa'yı incelemektedir.216

1996: Maharishi, Doğal Yasayla Küresel Yönetimi kurmaya yönelik bir

programı başlattı. Maharishi kendini sorumlu hisseden bütün dünya vatandaşlarını,

Halkların Birleşmiş Milletlerine katılmaları, dünyadaki tüm ülkelere yenilmezlik ve

214 Helena Olson, 278.; http://www.maharishiinstituteofmanagement.com/machiev.jsp (30.07.2011)215 Helena Olson, 279.216 http://www.webnaturel.com/index.asp?alt_cat_id=102&cat_id=4&ayrintiid=697 (17.05.2011)

64

Page 75: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

kendine yeterlilik getirmeleri çağrısında bulundu. Doğal Yasayla Küresel Yönetim

1997 yılında Maharishi tarafından yerkürenin her tarafındaki 12 Zaman Kuşağı

Başkentleriyle birlikte kurulmuştur. Aynı yıl Dünyayı Veda Yapı İlkeleri'ne göre

yeniden inşa etmek üzere, Maharishi Küresel İnşaat Şirketleri birçok ülkede

kurulmuştur. Yine Maharishi Küresel Gelişme Fonu, tüm dünyanın yeniden

yapılanmasına gerekli para desteğini sağlamak üzere kurulmuştur.217

1998: Veda Metinlerinin tamamının her insanın fizyolojisinde yer aldığını

keşfetmesi nedeniyle, Prof. Dr. Tony Nader ağırlığınca altınla ödüllendirilmiştir.218

Kanal Maharishi 57 ülkeye yayın yapmaya başlamıştır. Sekiz uydudan dünyanın her

tarafına yayın yapan Maharishi Açık Üniversitesi kurulmuştur.219

2000: Maharishi 2000 Haziran ayından itibaren, Guru Dev'e ithaf ettiği Altın

Jübile Kutlamalarını (Svarna Jayanti) başlatmıştır.

Maharishi, sınırları olmayan bir ulus olan Dünya Barışı Küresel Ülkesini,

dünyanın her tarafındaki barışsever insanların yurdu olmak üzere kurmuştur. Dünya

Barışı Küresel Ülkesinin ilk hükümdarı Raja Nader Raam'dır.

Maharishi Fakirliğin ortadan Kaldırılması Programı dünyanın en fakir 33 ülkesinde

uygulanmak üzere planlanmıştır. Bu programa göre fakir ülkelerdeki tarım alanları

ve mevcut iş gücü değerlendirilerek Veda Organik Tarımına göre yetiştirilecek tarım

ürünleri, gelişmiş ülkelerde satılacak, hem dünyaya saf besinler sunulacak, hem de

fakirliğe son verilecektir. Dünyanın her tarafında gelenekleri ve doğa yasalarıyla

uyumu geliştirmek için, Geleneksel Krallıkların Dünya Federasyonu kurulmuştur.220

2001: Dünya Barışı Küresel Ülkesinin Hükümdarı Raja Nader Raam'ın

217 http://www.webnaturel.com/index.asp?alt_cat_id=102&cat_id=4&ayrintiid=697 (17.05.2011)218 http://www.webnaturel.com/index.asp?alt_cat_id=102&cat_id=4&ayrintiid=697 (17.05.2011)219 http://www.alltm.org/Maharishi/Maharishi_year5.html (17.05.2011)220 http://www.webnaturel.com/index.asp?alt_cat_id=102&cat_id=4&ayrintiid=697 (17.05.2011)

65

Page 76: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

hükümetinde yer alan 40 bakan törenle görevlerine başlamıştır.

Maharishi, dünyada tırmanan şiddet eğilimlerini, terörü ve savaş tehlikesini ortadan

kaldırarak, dünya barışını devamlı kılmak için, Hindistan'da, Ganj nehri kıyılarında

Yogi Uçuşunu uygulayan 40.000 kişiden oluşacak bir grubun en kısa zamanda

kurulması çağrısında bulunmuştur.221

2002 yılında ise Dünya Barışı Küresel Ülkesinin para birimi olan Raam

Mudra, Amerika’daki Maharishi Veda Kentinde kullanılmaya başlanmıştır.222

Hareketin lideri Maharishi, 2008 yılında Hollanda'da hayatını kaybetmiş ve

hareketin liderliğini Maharaja Nadir Raam üstlenmiştir.223

Maharishi sistemini tüm dünyaya kişiyi ruh ve beden sağlığına ulaştıracak,

başarıyı arttıracak bir sistem olarak tanıtmış ve faaliyetlerini özellikle eğitim, bilim

ve sağlık alanında yürütmüştür. Maharishi'nin dünyadaki çalışmalarının hemen

hemen tümü Veda geleneğinden aldığı bilgileri bilimsel olarak dünyaya sunmak

üzerine olmuştur. Maharishi'nin fizik alanında aldığı eğitim, meditasyon yöntemini

ve kurucusu olduğu akımı bilimsel bir gerçeklik olarak batı dünyasına sunmasını

kolaylaştırmıştır. Sistemin bilimsel bir yolla sunulması bilime önem veren Batı

dünyasında kabulünü kolaylaştırmakla birlikte, sisteme meşruluk kazandırmıştır.224

Yürütülen faaliyetler sayesinde milyonlarca kişinin TM öğrendiği var

sayılmaktadır. TM bugün Kuzey Amerika'da; New York, Washington, California,

Massachusetss, Michigan, LosAngeles, Pasadena, Güney Amerika'da Brezilya,

Uruguay, Avrupa'da, İngiltere, Belçika, Danimarka, Norveç, Finlandiya, Hollanda,

İtalya, Fransa, Almanya, Portekiz ve Avusturya'da, Afrika ve Orta Doğu'da Lübnan

221 http://www.webnaturel.com/index.asp?alt_cat_id=102&cat_id=4&ayrintiid=697 (17.05.2011)222 http://www.maharishiinstituteofmanagement.com/machiev.jsp (17.05.2011)223 Köse, 169.224 Carl Olson, 9289.

66

Page 77: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ve İsrail'de; Asya'da Hong Kong, Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya ve Hindistan'da

faaliyetlerini yürütmeye devam etmektedir.225 TM, Uluslararası Öğrenci Meditasyon

Derneği. (SİMS), ve onun şubeleri olan Uluslararası Meditasyon Derneği, Amerika

Yaratıcı Zeka Vakfı (AFSCI), Ruhsal Yenilenme Hareketi (SRM) ve Maharishi

Uluslararası Üniversitesi (MIU) tarafından düzenli konferanslar verilerek

tanıtılmaktadır.226

b) Maharishi Öğretisi ve Transandantal Meditasyon Tekniği

TM kaynağını daha önce de belirttiğimiz gibi Şankara'nın Advaita

felsefesinden ve Advaita Vedanta özellikle vurgu yaptığı Upanişadlar ve Bhagavat

Gita'dan almaktadır. Bu yönüyle bazı araştırmacılar TM öğretisini Advaita

Vedanta'nın değişik bir elbise giymiş şekli olarak nitelendirirler.227 TM'nin kaynağı

olan Şankara'nın monist advaita felsefesine göre bir tek Gerçek olan Atman-Brahman

birliğidir. O, herşeydir, Atman ile Brahman birdir. Panteist bir Tanrı anlayışını ifade

eden bu felsefe TM’nin temelini teşkil etmektedir.228 TM öğretisi Şankara'nın Atman-

Brahman birliğinin idrak edilememesini en büyük cehalet olarak gören ve kurtuluşu

Atman-Brahman birliğinin idrak edilmesine bağlayan anlayışı üzerine kuruludur.

Hindistan kökenli öğretileri ve teknikleri kullanmasına rağmen ne Maharishi

ne de onun taraftarları TM’nin bir din olduğunu söylemektedirler. Onlara göre TM

bilimsel bir tekniktir, din dışı bir niteliğe sahiptir. Maharishi'ye göre dinler acınacak

haldedir ve ruhları kaybolmuştur. TM her dinden insana manevi açıdan huzur

getirecektir. Maharishi, Varlık Bilimi ve Yaşama Sanatı ve Bhagavat Yorumunda

225 Maharishi, VB ve YS, 396-398.226 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 45.227 The Penguin Dictionary of Religions, 2.228 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 133.

67

Page 78: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

yeni bir sistem olarak sunduğu öğretisinin inanç esaslarını açıklamıştır. Bu kitaplar,

TM hareketi için kutsal sayılmakta ve hareketin temel öğretisini ortaya

koymaktadırlar.

TM tekniğinin yegane hedefi Vedanta ekolünün kurtuluş anlayışını temel alan

Atman-Brahman birliğinin idrak edilmesinin meditasyon yoluyla

gerçekleştirilmesidir. Maharishi'nin TM tekniğinin temelini ferdi ruhla hakikatte bir

olan Tanrı'nın idraki yani aşkın olanın deneyimlenmesi ve evrenle bir olma meselesi

teşkil eder.

Maharishi'ye göre Tanrı'nın kişisel ve kişisel olmayan iki yönü vardır.

Tanrı'nın kişisel olmayan yönü şekilsiz ve en yücedir. O herhangi bir sıfata, niteliğe

ve özelliğe sahip değildir. Yaratılıştaki her şey, her an her yerdeki Tanrı'nın

tecellisidir.229 Dünya faal haldeki Tanrı'dır.230 O her şey'dir, her şey olduğu için hiç bir

şey yapamaz ve bilemez, O yapmanın da bilmenin de ötesindedir. O her an, her

yerdedir.231

Maharishi, Tanrı'nın kişisel yönünü açıklarken onun cinsiyetsiz olmadığını

bazılarına göre O'nun hem erkek hem dişi, bazılarına göre ise yalnız erkek veya

yalnız dişi olduğunu vurgular, cinsiyetsizliğin kişisel olmayan Tanrı'ya ait olduğunu

söyler.232 Bütün evren O'nun tarafından yönetilir. Kişisel Tanrı'nın idraki zorunlu

olarak insan algısı düzeyinde, duyusal deneyim düzeyinde gerçekleşir. Kişisel

olmayan Tanrı'nın idraki ise bilincin bir üst düzey olan transandantal düzeyinde

gerçekleşir.233

Maharishi'ye göre bilincin yedi durumu vardır, uyanıklık (Jagrat Çetena),

229 Maharishi, VB ve YS, 290.230 Maharishi, VB ve YS, 266.231 Maharishi, VB ve YS, 6.232 Maharishi, VB ve YS, 295.233 Maharishi, VB ve YS, 299.

68

Page 79: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

rüya (Swapn Çetana), Transandantal bilinç (Turiya Çetena) , Kozmik Bilinç

(Turiyatit Çetana), Tanrı Bilinci (Bhagavat Çetena), Birlik Bilinci (Brahmi Çetena).

Maharishi uyanıklık, rüya ve uyku bilinç düzeylerinin üstünde Transandantal Bilinç

düzeyiyle, Tanrı'nın deneyimlenebileceğini ileri sürmektedir. Bu görüşü Hint

Felsefesinin Brahma ile bir olma anlayışına dayanmaktadır.234 Kişi Kozmik Bilinç’te

Saf Varlığa ulaşacaktır. Günde iki kez Transandantal Meditasyon yaparak bu elde

edilebilir.235 Tekniğe "öteye geçiş" anlamında "transandantal" adının verilmesi de

uygulayıcılarının alışık oldukları uyanık yaşantı düzeyinden öteye çok derin bir

bilinç boyutuna geçerek, uyanıklıkları iki kat arttığı içindir. TM ile kişi aslında bu hal

zihnin esas hali olduğunu anlayacaktır. Gözün kendi kendini görememesi gibi kişi de

esas şuur hali olan bu hali unutmaktadır.

Sabah ve akşamüstü saatlerinde olmak üzere günde iki defa yaklaşık yirmişer

dakika süren meditasyon, gözler kapalı halde rahat bir şekilde oturarak yapılan

zihinsel bir aktivitedir. Bu aktivite sonunda insanda birçok fizyolojik değişmeler

olmaktadır.236 TM hareketi meditasyon tekniğinin birey fizyolojisi üzerindeki

olumlu etkilerinin bilimsel olarak ortaya konulması için büyük çabalar göstermiş,

elde edilen sonuçları ciltlerce kitap şeklinde basmıştır.237 Bu yönüyle hareketin dini

değil, bilimsel bir teknik olduğuna dikkati çekmeye çalışmıştır.

TM’de başlangıç eğitimini geçen her bir bireye seçilmiş olduğunu ifade eden

bir mantra verilir. TM hareketine göre verilen her mantra kişiye özeldir ve gizli

tutulması gerekir. Bu mantraların belirgin bir anlamları yoktur, sadece ses

titreşimleridirler. TM öğrenebilmek sadece mantrayı değil, mantranın nasıl 234 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 149.235 Maharishi, VB ve YS, xvii.236 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 29, 31.237Ayrıntılı bilgi için bkz. Bloomfield, 129-130; Scientific Research On Maharishi's Transcendental Meditation And Tm-Sidhi Program, Ed. David W. ORMEJOHNSON, John T. FARROW Maharishi Eurepean Research, Volume 1, 1977.

69

Page 80: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

kullanılması gerektiğini de içermektedir.238 Oysa verilen mantralar incelendiğinde,

TM mensuplarının söylediklerinin aksine, bu mantraların Hint kutsal metinlerinden

alınmış tanrı isimleri olduğu göze çarpmaktadır.239 Meditasyon ile ilgili yazılan

eserlerde TM'nin, mantra meditasyonunun Batılılara pazarlanmak için üretilmiş bir

biçimi olduğu240 ve on dakikalık bir konuşmadan sonra kişiye kendisi için en uygun

olduğu söylenen bir mantranın para karşılığında verilmesinin sahtekarlık olduğu

vurgulanmaktadır.241

TM diğer meditasyonlardan farklı olarak çok kısa sürede netice alınan bir

teknik olduğunu ileri sürmektedir. Yoga ve Zen uygulayıcılarında 15 yılda ortaya

çıkan gelişmelerin, TM ile daha ilk meditasyonda ortaya çıktığı söylenmektedir.242

Dikkatle incelendiğinde Maharishi tarafından bulunduğu iddia edilen ve

Maharishi adına tescillenmiş bir marka olan TM'nin aslında, Şankara felsefesini

temel alan ve Şankara'nın en ünlü uygulayıcılarından olduğu Atman-Brahman

birliğinin bilinmesiyle kurtuluşa ulaşmayı öngören klasik Jnana Yoga metodunun

kolaylaştırılmış halinden farklı bir şey olmadığı görülmektedir.

İsteyen herkes TM'yi kolayca öğrenebilmektedir, ancak TM'nin öğrenilmesi

için bir öğreticiye başvurmak şarttır, bu yöntemi tek başına öğrenmek mümkün

değildir.243 Transandantal Meditasyon Programı TM merkezlerinde yedi aşamalık bir

öğretimle verilir, bu yedi aşama TM Türkiye internet sitesinde244 şu şekildedir:

1. Adım: Tanıtım konferansı-Transandantal Meditasyon programının

sağladığı olanaklara bakış-zihnin gizil gücünü, sağlığı ve sosyal ilişkileri geliştirme

238 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 36-37.239 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 139. 240 Roshi, 59.241 Lawrence Leshan, Meditasyon ama Nasıl?, Çev. Nilay Akdoğan, Ötesi Yayıncılık, İstanbul 2000, 181.242 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 40.243 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 46.244 http://www.maharishi.org.tr/ (30.05.2011)

70

Page 81: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ve dünya barışını destekleme (1 saat)

2. Adım: Hazırlık Konferansı- TM tekniğinin iç yapısı- nasıl sonuç veriyor,

niçin öğrenmesi kolay ve uygulaması çabasızdır, diğer meditasyon yöntemlerinden

farkı nedir ve TM tekniğinin kaynağı nedir.(45 dakika)

3. Adım: Kişisel Görüşme-Hazırlık konferansından sonra yetkili bir TM

öğretmeni ile kişisel, kısa bir görüşme. (10 dakika)

4. Adım: (Ardı ardına dört gün içinde tamamlanan dört öğreti adımının

başlangıcı)

Kişisel öğreti-Yetkili bir TM öğretmeninden doğrudan TM tekniğini

öğrenme. (1 saat)

5. Adım: İlk kontrol günü (grup toplantısı)-Uygulamanın doğruluğunun

kontrol edilmesi ve talimatların devamı. (1,5 saat)

6. Adım: İkinci kontrol günü (grup toplantısı)-Kişisel deneyimlere dayanarak

TM tekniğinin işleyişini anlamak. (1,5 saat)

7. Adım:Üçüncü kontrol günü (grup toplantısı)- İnsanın gelişmesindeki daha

yüksek aşamalarının anlaşılması. (1,5 saat)

İlk öğrenim gününe gelecek kişiden birkaç taze çiçek ve meyveyle, temiz

beyaz bir mendil getirmesi istenir. Bunlar geleneksel olarak icra edilecek olan

törende kullanır. TM'ciler törenin dinsel olmadığını iddia etseler de bu toplantılarda

yapılanlar Hindu ritüelleriyle birebir örtüşmektedir. Toplantılarda puja adı verilen

Hinduizm’e ait ilahiler okunmakta ve Guru Dev'in heykeli önüne, çiçekler, meyveler

ve pirinç gibi gıdalar bırakılmaktadır. Toplantılarda Hindu Tanrıları olan Şiva Vişnu

ve Brahma'nın isimleri zikredilmektedir. Beşinci adımdan itibaren TM tekniğinde

kişisel öğretimi denetleyen üç günlük kontrol seminerleriyle devam edilir. Bundan

71

Page 82: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

sonra aylık periodlarla denetlemeler devam eder.245

TM eğitimi için belirlenen ücretler şu şekildedir: Yetişkin ücreti : 885 TL

Öğrenci: 442,50 TL 10 yaşından küçük çocuklar (anne veya baba ile birlikte

öğrenmeli) 221,25 TL .246

Daha ileri derecede eğitim almak isteyenler TM-Sidhi kursuna devam

edebilmektedirler.247

Transandantal Meditasyon tekniğinin yedi alanda hedefleri vardır: Ferdi

hayat, politik hayat, eğitim hayatı, toplum hayatı, çevre hayatı, ekonomi hayatı ve

spritüel hayat.248

Yapılan araştırmalar ile TM'nin ferdi ve sosyal hayatta insanlara kattıkları

ispatlanmaya çalışılmıştır. Araştırmalara göre, TM ruh ve beden sağlığına ölçülebilir

derecede olumlu katkılar yapmakta, psikolojik ve fizyolojik hastalıkları önlemekte ve

hastalığı tedavi sürecinde yararlar sağlamaktadır. Onlara göre TM uygulayan kişiler,

eğitim, ve iş hayatında çok daha başarılı olmaktadır. Bu yüzden TM eğitimleri

okullarda ve şirketlerde uygulanmalıdır. Ceza evlerinde yapılan araştırmaların,

TM'nin mahkumlar üzerinde de oldukça olumlu etkileri olduğunu, TM yapan

insanların artması ile suç oranında ciddi bir azalma olacağını ortaya koyduğunu

gösterdiğini belirtmektedir. TM'nin aynı zamanda uyuşturucu bağımlılığını azalttığı,

uyuşturucu kullananların büyük bir kısmının TM'den sonra uyuşturucu madde

kullanmayı bıraktıkları ileri sürülmektedir. TM'nin etkileri geniş çapta tüm dünya

barışı için çok önemlidir, dünya nüfusunun çok küçük bir kısmının bile TM yapması

tüm dünyaya barışı hakim kılacaktır. Dünya nüfusunun sadece yüzde birinin TM

245 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 138,144.; Bloomfield,46-47.246 http://www.maharishi.org.tr/nasil-ogrenebilirsiniz/ (30.05.2011)247Robert Roth, Maharishi Mahesh Yogi’nin TM Transandantal Meditasyon Tekniği, Çev. Deniz Yılmaz Sistem Yayıncılık, İstanbul 1997, 15-16.248 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 136.

72

Page 83: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

uygulaması sosyal hayatta büyük bir inkişaf yaratacak, herkesin TM uygulaması ise

tüm sosyal problemleri ortadan kaldıracaktır.249

TM'nin sosyal etkileri, iki yoldan olmaktadır: Meditasyon yapanlar

çevrelerindekileri esinlendirmektedirler, meditasyon yapmayanlar ise meditasyon

yapanlardaki olumlu değişmeleri gözleyerek meditasyon yapmaya

başlamaktadırlar.250

Yosutani Roshi, TM'nin etkileri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar

hakkında, Maharishi'nin Batılılar için geliştirdiği bir mantra meditasyonu olan TM'yi

bilimsel bir dille daha güvenilir hale getirmeye çalıştığını, ilk yapılan araştırmaların

iyimser sonuç verdiğini, beyin dalgalarının ritmi, kan şekeri, nabız ve nefes gibi

fizyolojik bulguların istatistik diyagramlarla birleştirilerek başarılı bir reklam

kampanyası yapıldığını söylüyor. İlk yapılan araştırmalardan sonra tarafsız olarak

yapılmış araştırmalar, ortaya çıkan olumlu etkilerin, TM'ye özgü bir etki olmadığını,

dinlenmişlik halinde ortaya çıkan bulgular olduğunu ortaya koymuştur.251

1974 yılında Psychology Today dergisinde TM'nin olumsuz etkileri üzerine

yayınlanan bir makale sonrasında makalenin yazarı Leon S. Otis, TM'nin olumsuz

etkilerinden yakınan bir çok kişiden mektup almış ve bu konuda kapsamlı bir

araştırma başlatmıştır. Otis, araştırmalarında TM'nin ileri sürülen olumlu etkileri ile

karşılaşmamış, aksine gözlemlediği tek şey TM yapanların diğerlerine göre uyku ile

uyanıklık arasında gidip geldikleri olmuştur. Araştırmaları neticesinde

uygulayıcıların bir kısmında giderek artan topluma uyumsuzluk, kaygı, can sıkıntısı,

zihinde dağınıklık, kuşkuculuk ve içe kapanma gibi haller görüldüğünü tespit

etmiştir. TM'ye devam edilmesi halinde ise bu şikayetler azalmamakta aksine daha

249 Ayrıntılı bilgi için bkz. Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 110-270.250 Bloomfield-Cain-Jaffe-Kory, 212.251 Roshi, 74-75.

73

Page 84: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

fazla artmaktadır.252

c) Türkiye'de TM

Türkiye'ye ilk kez 1966 yılında seyahat yapan Maharishi, İstanbul'da verdiği

konferanslar ve yönettiği TM kurslarıyla 200 kadar kişiye TM tekniğini öğretmeye

çalışmıştır.253 Öğrencileri vasıtasıyla TM merkezi kurulmuş, TM merkezleri veya

diğer adıyla Maharishi Birleşik Alan Teknolojisi dernekleri Türkiye'de 1966 yılından

beri faaliyettedir. Bugün İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Eskişehir’de

şubeleri bulunan TM merkezlerine yılda toplam on-on beş bin kişinin devam ettiği

tahmin edilmektedir. Bunlar 1966-1990 yılları arasında Dr. Mahmut Görkey'in

yönetiminde faaliyetlerini sürdürmüşler, şimdi ise yönetim Vesile ve Albert Baruh

çiftine geçmiştir.

Vesile Baruh 1955 yılında Adapazarı'nda doğmuştur. Devlet Güzel Sanatlar

Akademisi, endüstri tasarımı bölümü mezunudur ve 1982 yılından beri TM

uzmanlığı yapmaktadır. Hollanda, İsviçre ve Hindistan'da pek çok kursa katılmış ve

1999'dan beri Sthapatya Veda (doğaya uygun mimarlık) danışmanlığı da

vermektedir. Eşi Albert Baruh ise 1954, İstanbul doğumlu, Galatasaray Lisesi ve

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakültesi mezunudur. 1982'den beri TM

öğretmenliğini devam ettirmektedir. 1990'dan itibaren Maharishi Jyotish unvanıyla

Veda astrolojisi konusunda kurslarını sürdürmektedir. Bu çift Türkiye'de olduğu gibi

Orta Asya'da da Maharishi Veda biliminin tanınması için misyonlarına devam

etmektedirler.254

252 Roshi, 80-81.253 http://www.icselguc.com/biyografi/maharishi-mahesh-yogi-424/ (26.05.2011)254 Yitik, "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler", 96.

74

Page 85: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Transandantal Meditasyon Derneği Amerika'daki Uluslararası Maharishi

Üniversitesi ile bağlantılı bir şekilde çalışmaktadır. Kayıtlı yirmi bin üyesi olduğu

ileri sürülen dernek, tanıtım toplantıları ve online reklamlar ile TM faaliyetini

tanıtmaktadır.

Transandantal Meditasyon hareketi aynı zamanda basılı yayınlarla

Maharishi'nin fikirlerini yaymaktadır. Sistem Yayıncılık Transandantal Maharishi'nin

Transandantal Meditasyon, Varlık Bilimi ve Yaşama Sanatı ve Bhagavat-Gita adlı

kitaplarının tercümelerini yayınlamıştır. Robert Roth-Transandantal Meditasyon ve

Hari Sharma-Çağdaş Ayurveda gibi eserler de TM'nin Türkiye'de tanınmasına

katkıda bulunmuştur.

Rahmi Koç, Ender Saraç gibi ünlü isimlerin TM hakkında olumlu söylemleri

bu hareketin daha da büyümesine yol açmıştır, bir çok ünlü isim TM faaliyetiyle

ilgilenmiştir. Bunlardan biri olan tiyatro ve sinema sanatçısı Merih Akalın, TM

hareketinin tüm eğitim kurslarından (Veda Bilimi, Yaratıcı Zeka Bilimi, Ayurvedik

Nabız Okuma, Maharishi Jyotish I-II, Tam Bilgi, Mükemmel İnsan) eğitim almıştır.

Halen MBAT (Maharishi Transandantal Meditasyon Derneği), Astrobil (Astroloji

Birliği Derneği, yönetim kurulu üyesi), ve CASOD (Çağdaş Sinema Oyuncuları

Derneği) ve Arkeolojiyi Sevenler Derneğinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Açtığı

kurslar ile TM programlarına ait sertifikalar vermekte ve Vedik astroloji, Ayurveda

ve meditasyon ile ilgili bilgileri internet sitesinde yayınlamaktadır.255

255 Bkz. http://www.dirah.org/turkiye.htm, 24.05.2011.

75

Page 86: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

3. NEO-SANNYAS (OSHO)

Rajneesh adıyla da bilinen Neo-Sannyas hareketi, Bhagwan Shree Rajneesh

ismiyle anılan bir Hintli felsefe profesörü tarafından kurulmuştur.256 Hareket eski

Sannyas'lara referansla Yeni-Sannyas ismiyle adlandırılmıştır. İlk olarak riyazet

hayatını tercih eden ileri yaşta dindar Hindular tarafından izlenen bu hareket,

zamanla aslından uzaklaşmış, tüm dünyada tanınmasıyla temelini Rajneesh'in hayat

hakkındaki fikirlerinin teşkil ettiği, meditasyonu temel alan felsefi bir ekole

dönüşmüştür.257 Özellikle son yıllarda yeniden gündeme gelen Shree Rajneesh ve

hareketi "Osho" olarak anılmaya başlanmıştır.

a) Shree Rajneesh (Osho) ve Neo Sannyas Hareketi'nin Ortaya Çıkışı

Shree Rajneesh, 11 Aralık 1931'de Hindistan'ın en fakir bölgelerinden birisi

olan Madhya Pradesh'in Kuchwada Köyü'nde beş kız, yedi erkek çocuklu bir ailenin

en büyük çocuğu olarak doğmuştur. Ailesi tarafından kendisine Rajneesh Chandra

Mohan adı verilmiştir. Çocukluğunu büyük baba ve büyük annesinin yanında geçiren

Rajneesh dedesinin ölümünden sonra, ölüm ve ölümsüzlük üzerine düşünmeye

başlamıştır.

Felsefe ve psikoloji üzerine yüksek tahsil gören Rajneesh resim ve

fotoğrafçılık sanatlarıyla da ilgileniyor, aynı zamanda bir gazetede yazarlık

yapıyordu.258 21 yaşında aydınlandıktan sonra, birkaç yıl Jabalpur Üniversitesi'nde

felsefe dersleri vermiş, Hindistan'ın değişik yerlerinde konuşmalar yapmış,

256 Köse, 171.257 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 101.258 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 104.

76

Page 87: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

fikirleriyle tepki çekmiş, dinî liderlerle halk önünde büyük tartışmalara girmiştir.259

Yaptığı seyahatlerin felsefesini yaymada yeterli olmadığını gören Rajneesh,

bir grup öğrenci ile Bombay'a yerleşmiştir. 1974 yılında ise Pouna kentinde kişisel

gelişim ve meditasyon tekniklerinin öğretildiği bir ashram260 (manastır) açmıştır.

Batılılar arasında da taraftar bulan, Bhagwan (Tanrı) ismiyle anılmaya başlanan,

Rajneesh'in müritlerinin sayısı binlerle ifade edilmeye başlanmıştır. Ashram'da

devamlı olarak üç yüz kadar kişi kalıyor, hayatlarını belli kurallara göre devam

ettiriyorlardı. Burada müritlerden Rajneesh'e kayıtsız şartsız itaat etmeleri isteniyor,

müritler hem fizyolojik hem duygusal, hem de dini açıdan tatmin edildikleri bir

disiplin altına giriyorlardı. Ashram'da kalmayan yedi-sekiz bin Batılı mürit ise Poona

yakınlarında bir yere yerleşmiş, gayri meşru işlerle geçimlerini sağlıyor, Ashram'ı

ziyaret ediyorlardı.261 Rajneesh Ashram’da insanların dış etkilerden korunarak,

sadece Buda olmaya yoğunlaşacakları ve yeni bir çağ başlatacak yeni bir insan tipini

ortaya çıkaracağı bir ortam oluşturmayı hedeflemiştir.262 Pouna'ya giden Batılıların

bazıları olumlu yönde etkilenirken, bazıları da meditasyon ve terapi kurslarından

kaynaklanan fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklardan, gayri meşru ilişkilerden ve

uyuşturucu kaçakçılığından şikayet etmekte idi.263 Bazı müritlerin psikolojik ve

cinsel şiddete maruz kaldıkları için Ashram'dan kaçtıkları ve Ashram'dan dönen

müritlerin mesleklerinden, sosyal çevrelerinden ve ailelerinden koptukları

aktarılmakta idi.264

Ashram'ın en önemli müritleri, 1970'lerin başında Neo-Sannyas'ı kabul etmiş

olan, batıdaki terapi tekniklerin başarısız olduğuna kanaat getirmiş terapistler idi. 259 Osho, Meditasyon, Çev. Engin Sunar, Omega Yayınevi, İstanbul 2008, 480.260 Ashram korunma, sığınma anlamına gelmektedir. (Aydın, Dinler Sözlüğü, 113)261 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 105.262 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 112.263 Köse, 172.264 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 121.

77

Page 88: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Ashram adeta bu kimselerin akınına uğramıştı. Bu terapistler Rajneesh ile birlikte

meditasyon konusunda çalışmış ve Rajneesh'in tekniğini Batı'ya, açtıkları

meditasyon merkezleri ile taşımışlardır.265

Neo-Sannyas hareketinin Hindistan dışında ilk olarak yerleştiği yer ABD idi.

Rajneesh 1981 yılında müritleriyle birlikte ABD'ye göçmüştü. Oregon'da 64.000

dönümlük arazide yeni bir yerleşim yeri kurularak, müritlerin belediye seçimlerini

kazanarak Rajneeshpuram olarak adlandırdıkları kasaba meydana getirildi. Kasabada

ütopyalara dayanan kominal bir hayat yaşanıyor, cinsel ilişkilerde her türlü serbestlik

mazur görülüyor, kürtaj konusunda sınır tanınmıyordu.266 Rajneeshpuram'daki

meditasyon ve tedavi programları Rajneesh Uluslararası Meditasyon Üniversitesi

tarafından sürdürülmüş, geliştirilen programlara bir çok kişi katılmıştır.267

Rajneeshpuram'da kalan müritler Avrupa, Güney Amerika ve Uzak Doğu'dan gelen

asgari üniversite mezunu varlıklı kişilerden oluşmakta ve Rajneesh bu müritler

tarafından tanrı gibi görülmekte idi.268

Osho hareketi ABD ile birlikte dünya genelinde 300 meditasyon merkezi ile

faaliyetlerini sürdürmekte idi. Bu merkezler Rajneesh öğretisinin propagandasını

yapmakta, harekete yeni üyeler katmakta idi.269 Bu merkezlerde yürütülen

meditasyon kurslarından alınan ücretler, hareketin oldukça büyük maddi güce

ulaşmasını sağlamıştır. Hareketin lideri sahip olduğu 93 Rolls-Royce ile oldukça

gündemde kalmıştır. Hareket meditasyon merkezleri yanında dağıttığı kitaplar ve el

ilanları ile yeni üyeler kazanmıştır.270

Birkaç yıl sonra Rajneeshpuram, içerisinde yaşananlardan dolayı Hıristiyan 265 Osho, 481.266 Köse, 172.267 Osho, 482.268 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 125.269 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 112.270 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 126, 112.

78

Page 89: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

dünyasından ve çevreden bir çok tepki almaya başlamış, hareket mensupları arasında

da karışıklıklar çıkmış, gruba ABD'de bir çok dava açılmıştır. Osho takipçilerinin

anlatımıyla bu yıllarda Rajneesh'in özel kalemi, tepkilere karşı durabilmek için

Rajneesh'in sosyal hayattan çekildiği bir dönemde, adeta sıkı yönetim ilan etmiş ve

çevre halkı ve Rajneeshpuram sakinlerine karşı bir çok zorbalığa imza atmıştır. Bu

dönemde kasaba otomatik silahlı, bölge halkını rahatsız eden bir çok muhafızla

çevrili idi.271

Olaylar sonucunda 1985 yılında Rajneeshpuram kasabası dağılmış ve

ABD'den gizlice ayrılmaya çalışan Rajneesh yakalanmış, bir süre hapsedildikten

sonra göçmen kanununa muhalefet suçundan ABD'den sınır dışı edilmiştir. Başka

ülkelerden kabul göremeyen Rajneesh 1986'da Hindistan'a geri dönmüş, adını Osho

Rajneesh olarak değiştirmiştir.272

1987 Ocak ayından itibaren Pouna'da faaliyetlerine devam etmiştir. Özellikle

Japonya'dan olmak üzere Doğu'dan gelen bir çok mürit eski müritlere katılmıştır.

1987-88 yıllarında Rajneesh hareketinin temeli olan meditasyon ile ilgili bir çok yeni

tür geliştirmiştir. ABD'den ayrıldığından beri sağlık durumu düzelmeyen, Rajneesh

19 Ocak 1990 yılında ise sebebi bilinmeyen bir şekilde ölmüştür. Müritleri onun göz

altındayken ABD tarafından zehirlenmiş olduğunu iddia etmektedirler. Bu dönemde

müritlerinin sayısının 20.000'i bulduğu tahmin edilmektedir.273

Osho, Sunday Times tarafından 20.yy'ın 1000 önemli isminden biri,

Amerikalı yazar Tom Robbins tarafından da "İsa'dan sonra gelen en tehlikeli adam,"

olarak nitelendirilmiştir.274

271 Osho, 482-483., Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 127.272 Köse, 172.273 Osho, 483-484.274 Osho, kapak.

79

Page 90: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Grubun faaliyetleri Rajneesh'in ölümünden sonra Pouna'daki Ashram'da

devam etmiştir ve hala taraftar bulmaktadır. Öğretisi farklı isimlerle yeniden

gündeme gelmektedir. Günümüzde Neo Sannyas ve Rajneesh yerine yaygın olarak

Osho ismi kullanılarak faaliyetlerine devam etmektedirler. Bu ismin kullanılması

dünya çapında kötü bir şöhrete sahip olan Rajneesh hareketinin yeni bir sunumu

olarak görülmektedir.275 Paul Lowe's International Academy of Meditation ve

Huaniversity gibi kuruluşlar Batı'da Rajneesh felsefesini yaymaya çalışan gruplar

arasındadır.276 Osho.com, Oshoworld.com, Sannyas.com, gibi internet siteleri ile

Osho'nun fikirleri yayılmakta, video paylaşım siteleri vasıtasıyla konuşmaları

insanlara sunulmaktadır.

b) Osho Öğretisi ve Meditasyon

Osho öğretisi ilgili olarak, kendisinin "Zorba Buda" olarak isimlendirdiği

yeni bir insan türünün doğumu için koşulları hazırlamaya yardımcı olduğunu

belirtmektedir. Ona göre bu insan hem dünya nimetlerine düşkün olacak hem de

Buda gibi arınmış olacaktı. Öğretisi ile hem Doğu'nun bilgeliğini, hem Batı'nın

teknolojisini bir araya getireceğini ileri sürmektedir. Hiçbir kitap yazmamış olan

Rajneesh'in öğretisini anlamak için temel kaynağı, Rajneesh'in 35 yıl boyunca

hayatın her alanıyla ilgili yaptığı konuşmaların derlemeleri oluşturur.

Neo-Sannyas hareketi, geleneksel Hindu-Sannyas'dan bazı unsurları

bünyesinde barındırmaktadır. Müritler turuncu renkte elbise giyer, 108 inci taneli bir

kolye takarlar. Bununla birlikte, riyazet hayatını öngören geleneksel sannyasın aksine

Neo-Sannyas insanlara nefsani arzularını tatminde sınırsız bir hürriyet

275 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 126.276 Köse, 173.

80

Page 91: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

tanımaktadır.277

Harekete girmenin temel şartı Rajneesh'e bağlılıktır. Osho'ya göre insan

doğru yolu sadece bir guru yardımıyla bulabilir ona göre guru şahsın yeniden

doğumunu sağlayacak bir ebedir ve koşulsuz olarak itaat edilmesi gerekir, tohumdan

ağaca kitabında bu şu şekilde ifade edilmiştir:

"Ermiş sadece bir ebedir. Sana yeni bir doğumdan geçmen, yeniden

doğman için yardımcı olur. Ve bir ermiş ile mürit arasındaki ilişki nedir?

Müridin güvenmesi gerekir; kuşku duyamaz. Eğer kuşku duyacak olursa

kendini ortaya koyamaz..."

"Bir ermişle birlikteyken zırhı tamamen bırakmak zorundasın; bu

kesinlikle şarttır..."

Önemli olan anlattıkları değil, Rajneesh'in şahsıdır. Öğretisi ile ilgili

söyledikleri farklılık göstermektedir. Rajneesh'in konuşmaları incelendiğinde birbiri

ile çelişen bir çok nokta görülmektedir. Hareketin mensupları bu durumu

önemsemezler. Osho zıtların insanı doğruya götüreceğini iddia etmektedir.278

Osho'nun öğretisinde insanlara net bir şekilde neyin doğru, neyin yanlış

olduğunu öğütlenmek yerine, insanların serbestlik içerisinde kendilerini

keşfetmelerini, kendilerini sınırlamamalarını öğütlenmektedir. Günahın da insan

doğasında yer aldığını ileri sürerek her türlü faaliyeti serbest bırakmıştır. O insanları

bir dine inanmaya çağırmadığını, dini değil nasıl dindar olacağını öğrettiğini, dinlerin

eskidiğini ve kişinin temel amacının kendini keşfetmek olması gerektiğini

vurgulamıştır. “Benim tüm çabam, dinsiz bir din yaratmaktır. Tanrı’yı merkez

alan dinlere ne olduğunu gördük…” “Ben tamamen yepyeni bir dinsel

277 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 102.278 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 118.

81

Page 92: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

bilinçliliğin başlangıcıyım.” sözleriyle öğretisinin amacını ortaya koymuştur.

Esasında "kişinin kendini keşfetmesi" kavramı dışında Osho'nun söyledikleri

açık bir şekilde ortaya konulabilecek, net bilgiler ve kurallar içermez. Tam aksine bu

kapalılık onun sisteminin temelini teşkil etmektedir. Onun tüm konuşmalarına bu

kapalılık hakimdir.

Ona göre Tanrı âlemden ayrı, yaratıcı bir güç değildir, âlemin ile birdir,

aslında her şey birdir ve bir tek Tanrı vardır. İnsan kendini keşfederek benliğini

aradan çıkararak birliği deneyimleyebilir. Onun temel hedefi kişinin kendini

keşfetmesi ise ancak meditasyon ile olacaktır. Osho'nun serbestlik anlayışı bu

noktada da kendini göstermektedir. Meditasyon-İlk ve Son Özgürlük kitabında,

meditasyon için kurallara ihtiyaç olmadığını, meditasyonun yanlış öğretildiğini, belli

vücut hareketlerine bağlı olmadığını, meditasyonun bilinenin aksine yoğunlaşma

değil, kişinin serbest kalması olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre daha önceki

teknikler Doğulular için geliştirilmiştir, batıya yönelik meditasyon ise kendisi

tarafından geliştirilmiştir. Bugün hız çağında Batılıların oturarak kurallar

çerçevesinde meditasyon yapamayacağını vurgulayarak dinamik meditasyon

kavramını ortaya atmıştır. “Osho Aktif Meditasyonları” insanın normal hayatta

olmadığı kadar aktif olarak, modern hayattan dolayı içinde birikenleri atıp, sonra

oturup kendisini izleyerek sakinleşmesini yöntem olarak benimsemektedir.279 Osho

meditasyon merkezlerinde farklı "aktif meditasyon" çeşitleri uygulanmaktadır:

Dinamik Meditasyon: Beş aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada hızlı bir

şekilde Osho'nun geliştirdiği teknikle derin nefes alınır, vücuttaki gerilimler ortaya

çıkar. İkinci aşamada beden hareketleri tamamen serbest bırakılır, gerilim boşaltılır,

279 http://www.elmasterapi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=18&Itemid=61 (15.05.2011)

82

Page 93: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Üçüncü aşamada ayakta kollar olabildiğince yukarı kaldırılmış bir şekilde "hu, hu,

hu" mantrası zıplanarak söylenir. Osho'ya göre günümüz insanı kalbe seslenen "om"

hecesi yerine, "hu" mantrasını söylemelidir. Günümüz insanının "Om" hecesini

kullanması içeride hiç bir şey kalmadığı için açılmayacak kalp kapısını boşu boşuna

çalmak olacaktır.Dördüncü aşamada vücut on beş dakika dingin bir şekilde bırakılır.

Son aşamada ise dans ederek meditasyon kutlanır.280

Kundalini Meditasyonu: Bir saat sürer ve üçü müzikli ve sonuncusu

müziksiz dört aşaması vardır. Müzik Osho’nun doğrudan rehberliği eşliğinde

özellikle bu meditasyon için bestelenmiştir. İlk iki aşamada gözler açık yahut kapalı

olabilir. Ancak açık olursa gözlerin herhangi bir şey üzerine odaklanmamış olması

gereklidir. İlk iki aşamada sallanarak ve dans ederek vücut hareketli hale getirilir,

son iki aşamada ise, vücut sakin olarak bırakılır. Bu meditasyon genellikle günün

stresinden kurtulmak için öğleden sonra, akşama doğru yapılır.

Çakra Nefes Meditasyonu: Bu meditasyon yedi çakranın her birini tecrübe

etmek ve derin nefes alış verişi ve beden hareketlerini kullanarak müzikli sesler

eşliğinde çakraları canlandırmak üzerine kuruludur. Çakralarla ilgili farkındalık

getirerek onların açılmasına yardım eder. Meditasyonun sabah erken saatlerde yahut

akşamüzeri aç karına yapılması gerekir.281

Nadabrahma Meditasyonu: Nadabrahma meditasyonu bir saat sürer ve üç

aşaması vardır. Günün herhangi bir saatinde tek başına yahut başkalarıyla yapılabilir. 280 Malhotra, 58.281 http://www.elmasterapi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=18&Itemid=61 (15.05.2011)

83

Page 94: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Bu tüm bedende şifa veren bir titreşim yaratan ve enerjiyi göbekte merkezleyen el

hareketleri yapılan eski bir Tibet “hmmmm” sesi çıkartarak uygulanan bir

tekniktir.282

Nataraj Meditasyonu: Dans edilerek yapılan bu meditasyon üç aşamadan

oluşur.283

Yeniden Doğuş Meditasyonu: İnsanın bir çocuk gibi davranarak, bir çocuk

gibi masum olmasını hedefleyen meditasyon tipidir.284

Mistik Gül Meditasyonu: Kahkaha atarak ve ağlayarak arınmayı amaçlayan

bu yöntem 21 gün sürmektedir.285

Bu meditasyon türleri dışında Devavani Meditasyonu, Groushankar

Meditasyonu, Boyutsuzluk Meditasyonu, Dua Meditasyonu meditasyonları da Osho

meditasyon türleri arasında yer almaktadır.286 Osho meditasyonunun diğer

meditasyonlardan farklı yönü meditasyonun sakinleşerek değil, insandaki enerji

fazlasının atılmasını sağlamak ve bu atımın manevi gelişime katkıda bulunması için

hareketli bir şekilde, bizzat Osho'nun liderliğinde bestelenmiş müzikler eşliğinde

yapılmasıdır.287

Rajneesh müritlerine dini pratikler konusunda hiç bir şey söylememiştir.

Fakat Osho'nun konuşmalarının müritler tarafından okunması bir nevi ibadet olarak

değerlendirilmektedir. Ritüel olarak ise kutlanan üç gün ön plana çıkmaktadır:

282 Osho, 265-266.283 Osho, 113-114.284 Osho, 107-110.285 Osho, 95-101.286 http://amritsangeet.com/osho-meditasyon/ (15.05.2011)287 http://www.elmasterapi.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=43&Itemid=68 (15.05.2011)

84

Page 95: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Rajneesh'in doğum günü(11 Aralık), 21 Mart Aydınlanma bayramı ve Temmuz

ayında Dolunay Bayramı.288 Meditasyon uygulamaları da bir ibadet tarzında icra

edilmektedir, Hindu Yogasıyla sıkı bir ilişkisi olan bu uygulamalar, Hindu Yogasının

uygulanabilir hale getirilerek Batı’ya sunulmasıdır.

c) Neo-Sannyas'ın Türkiye'deki Faaliyetleri

Neo- Sannyas hareketi Türkiye'de Osho ismi ile bilinmektedir, bir filozof

olarak görülen Osho'nun sözleri özellikle gençler arasında ilgi görmektedir.

Hareketin farklı bir isimle sunulması Türk medyasında da olumsuz bir şöhrete sahip

olmuş Neo-Sannyas hareketinden farklı bir oluşum olarak yeniden ilgi çekmesinde

etkili olmuştur. 2001 yılından itibaren Osho'nun konuşmalarını içeren bir çok kitap

Türkçe'ye tercüme edilerek, Okyanus, Omega, Ganj yayınevleri tarafından

basılmıştır: Ayaksız Yürümek Kanatsız Uçmak, Ölmeden Önce Ölünüz, Altın

Gelecek, Ben Kapıyım, Ego, Gizemli Sırlar, Tohumdan Ağaca, Tantra,

Meditasyon'un Kehaneti, Provokatör Mistik, Sırlar Kitabı, Yoga-Bireyin Doğuşu,

Yoga-Zamanın Mekanın ve Arzunun Ötesinde, Osho Zen Tarot ... Bu kitaplarla

birlikte Osho'nun öğretisini anlatan daha onlarca kitap kişisel gelişim adı altında

basılmakta ve ilgi görmektedir. Osho'nun kaynağını Hint dinlerinden alan felsefesi,

kişiye kendini keşfetme yollarını göstermeyi hedefleyen bu kitaplarla Türk halkı ile

buluşmaktadır.

Osho'nun kendini keşfettirme hedefi Türkiye'de açılmış olan meditasyon

merkezlerinde gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Merkezlerde ücret karşılığında

terapi ve meditasyon seansları düzenlenmekte, grup çalışmaları yapılmakta, çeşitli

seminerler verilmektedir. “Kendini tanı” anlamına gelen KUN adındaki bir merkez 288 Aydın, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, 120.

85

Page 96: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Beyoğlu/İstanbul-Tünel’de hizmet vermekte, dünyanın pek çok ülkesinden gelen

hepsi Hindistan Pouna’daki uluslararası terapistleri olan grup liderliği eşliğinde

Dinamik ve Kundalini Meditasyonları ve grup çalışmaları yapılmaktadır.289 İstanbul

dışında Türkiye'nin her yerinde bir kaç günlük meditasyon ve terapi kampları

düzenlenmektedir. Genellikle kişisel gelişim merkezi adı altında faaliyet gösteren

kuruluşlar faaliyetlerini internet vasıtası ile duyurmaktadırlar. Düzenlenen

meditasyon kampları, facebook grupları, oshoturk.com, oshoturkiye.com,

elmasterapi.com, anahtarakademi.com.tr, amritsangeet.com gibi Osho felsefesi

hakkında bilgi veren siteler vasıtasıyla ilan edilmektedir. Osho meditasyon eğitimi

konusunda öne çıkan isimler Mareechi Asu ve Amrit Sangeet'dir.

Mareechi Asu Osho’nun meditasyon ve masaj yöntemlerini İran, Kanada,

Almanya, İngiltere, Arjantin, Afrika ve Avustralya gibi çeşitli ülkelerin yoga

merkezlerinde ders olarak vermiştir. Ayrıca meditasyon için ritim müzikleri ve kendi

adıyla çıkardığı kitapları mevcuttur. Mevlana ve Osho’nun felsefesini anlatan bir çok

konferans vermiştir.290

Amrit Sangeet, “Ebedi Müzik” anlamına gelen bir Sanskritçe isimdir. Esas

ismi Erdoğan Şemsiyeci olan Sangeet 1969 İstanbul doğumludur. İlk ve orta

eğitimini İstanbul'da tamamlamıştır. 1994 yılında ODTÜ Psikolojik Danışmanlık

Bölümünü bitirmiştir. 1999 yılında Hindistan'a 6 aylık bir seyahat yapmıştır. 2001

yılındaki Hindistan gezisinde Osho Uluslararası Meditasyon Beldesi’nde altı ay

kadar kalmış ve uzun süreli meditasyonlar ve grup terapi çalışmalarında bulunmuş,

geleneksel Usui Reiki öğrenmiştir. Türkiye’ye dönüşünden itibaren çeşitli

meditasyon kursları ve Reiki çalışmaları sunmaya başlamıştır. 2003 yılında kurulmuş

289 http://edebiyatgalerisi.net/edebiyat/turk-edebiyati/atasozleri-ve-deyimler/ozlu-sozler/osho-yasadigi-zaman-demis-ki.html (15.05.2011)290 www.anahtarakademi.com (15.05.2011)

86

Page 97: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

olan GANJ Yayınları’nın kurucularındandır. 16′sı OSHO’nun olmak üzere toplam 18

kitap çevirmiştir. Halen kurucusu olduğu Elmas Terapi'de ve çeşitli şehirlerde

Psikolojik Danışmanlık ve terapistliğin yanı sıra meditasyon kursları

düzenlemektedir.291

Çeşitli yayınlar ile Pouna'daki merkez kampın reklamı yapılmakta, maddi

durumu iyi insanlar için, kişisel gelişim eğitimi, spor ve eğlence hizmetlerinin

verildiği, çok iyi konaklama ve beslenme imkanlarını bulunduğu lüks bir tatil köyü

profili çizilerek, kişiler hem tatil yapmaya hem de arınmaya çağrılmaktadır. Özellikle

sosyete arasında Pouna'daki meditasyon merkezine giderek arınmaya çalışmak bir

moda haline dönüşmüştür. Bir çok ünlü isim binlerce avro vererek gruplar halinde,

Hindistan'da düzenlenen meditasyon kampına katılmaktadır.292

Görüldüğü gibi Rajneesh hareketi, Türkiye'de farklı bir isimle yeniden

piyasaya sürülmekte ve Osho'yu bir filozof olarak gören bir çok taraftar

toplamaktadır. Bu akım dini bir öğreti olarak benimsenmemesine rağmen, Osho'nun

bir filozofun özlü sözleri şeklinde paylaşılan fikirleri, insanlara Hint dinleri kökenli

yeni bir din kurmayı hedefleyen bir öğretiyi empoze etmektedir. Osho'nun dinler

hakkında söyledikleri ve yeni bir din kurma amacı oldukça açıktır. Kişisel gelişim

adı altında basılmış çok çeşitli konular hakkında Osho'nun fikirlerini içeren onlarca

kitap ile toplumun düşünce yapısı değiştirilmektedir.

Osho'nun oluşturmak istediği "Zorba Buda" olarak tanımladığı insan tipi, tüm

ahlaki değerleri altüst edecek niteliktedir. Amerika ve diğer Batı ülkelerinden

kovulmuş olan bu öğreti farklı bir vitrinle insanlara sunularak yeni taraftarlar

toplamaya çalışmaktadır

291 http://www.elmasterapi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=52&Itemid=54, (15.05.2011)292 http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/13/gny/mag102-20050113-200.html (15.05.2011)

87

Page 98: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

. 4. SAHAJA YOGA

Shri Mataji Nirmala Devi tarafından kurulan Sahaja Yoga, Aydınlanma

(Kundalini uyanışı) deneyimine dayanan özel bir meditasyon tekniğidir.293 Harekete

Shri Mataji'nin aydınlanma deneyimine istinaden Sahaja (kendiliğinden) Yoga (ruh

ile birleşme) adı verilmiştir.294 Visha Nirmala-Dharma adıyla tüm dünyada yayılan

hareketin dünyada 80 merkezi vardır. Türkiye'de de son yıllarda özellikle büyük

kentlerde gençler arasında yayılmaktadır.

a) Kurucusu Shri Mataji Nirmala Devi ve Tarihi Gelişimi

Sahaja Yoga hareketinin kurucusu Shri Mataji Nirmala Devi, 1923’te

Hindistan’ın Maharashtra Eyaleti’nde, Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya

gelmiştir. Babası ve annesi, Prasad ve Cornelia Salve, Shalivahana Kraliyet

Hanedanı'nın soyundandılar. Esas ismi "Tertemiz, Kusursuz" anlamına gelen

Nirmala 'dır. Daha sonraları, "doğuştan aydınlanmış olan" anlamına gelen Shri

Mataji Nirmala Devi ismiyle bilinmeye başlanmıştır.295

Ailesi, İngiliz egemenliği altında olan Hindistan'ın Bağımsızlık

mücadelesinde önemli bir rol oynamıştır. Mahatma Gandhi'nin yakın arkadaşı olan

babası, Hindistan'ın Seçmen Topluluğu'nun bir üyesiydi. Ünlü bir bilgindi, 14 ayrı dil

biliyordu, ve Kur'an'ı ilk defa Marathi diline çeviren kişiydi. Annesi, Hindistan'da

Matematik dalında Şeref Payesi kazanan ilk kadındır.

Ailesi ile birlikte Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinde önemli rol almış,

anne babası 1928 yılından itibaren sık sık hapisle cezalandırılmışlardır. Gandi'nin

293 http://www.sahajayogaportal.org/sahaja-yoga.html (30.03.2011)294 http://www.sahajayogaportal.org/shri-mataji-nirmala-devi.html (30.03.2011)295 http://www.sahajayogaportal.org/shri-mataji-nirmala-devi.html (30.03.2011)

88

Page 99: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

özgürlük hareketinde gençlik lideri olarak yer alan Shri Mataji de 1942 yılında

tutuklanmış ve hapse atılmıştır.296

Shri Mataji çocukluğunda ailesi ile birlikte Gandhi'nin ashramında kalmış,

Hinduizm'e sıkı bir şekilde bağlı olan Gandhi'den dinî bir eğitim almıştır. Gandhi

1948'de vurulmadan bir gün önce Shri Mataji'ye ruhsal yola yönelmesini tavsiye

etmiştir.297

Shri Mataji gençliğinde sahte guruların toplumlara verdiği zarar ile ilgili

endişe duymuştur. Ruhsal yolda ilerlemek için Shree Rajneesh'in kamplarından

birine katılmıştır. 1970 yılı 3-5 Mayıs arası Nagol'da düzenlenen kampta Rajneesh'in

insanları maneviyat adına etkisi altına aldığını ve sömürdüğünü görmüştür. Rajneesh,

kampta dinamik meditasyon ve kundalini üzerinde durmuş, "sahaja yoga"

(kendiliğinden aydınlanma) ile ilgili bilgi vermiştir. Rajneesh'in kampta

"kendiliğinden aydınlanma" hakkında bilgi vermesi bir öğreti ve teknik olarak Shri

Mataji'ye nispet edilen bu yöntemin tabir olarak daha önce de bilindiğini

göstermektedir.298

Rajneesh'e göre en zor yöntem olarak görülen "kendiliğinden aydınlanma"

Shri Mataji, tarafından henüz Nargol'de iken gerçekleştirilmiştir. Shri Mataji, 5

Mayıs 1970’de, ıssız bir kumsalda (Bombay’den 150 km uzaklıkta), kundalini

enerjisinin, serinletici ve rahatlatıcı kırmızı bir ışık şeklinde yükseldiğini görmüş299,

tanrısal ruhani bir olayın tüm benliğini doldurduğunu ilan etmiştir. Binlerce kişinin

bir anda aydınlanmış olarak ruhlarıyla bağlantıya girebileceğini ve böylece kendi 296 http://www.shrimataji.net/albums/biography/ShriMatajiNirmalaDevi-SelectedBiography_files/frame.htm (30.07.2011)297 http://www.shrimataji.net/albums/biography/ShriMatajiNirmalaDevi-SelectedBiography_files/frame.htm (30.07.2011)298 http://en.wikipedia.org/wiki/Nirmala_Srivastava#Sahaja_Yoga (30.07.2011)299 http://www.shrimataji.net/albums/biography/ShriMatajiNirmalaDevi-SelectedBiography_files/frame.htm (30.07.2011)

89

Page 100: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

içsel değişimlerini gerçekleştirebileceğini, tarihi bir yöntem keşfettiğini söylemiştir.

Böylece Sahaja (Kendiliğinden) Yoga (Ruh ile birleşme) doğmuştur. Shri Mataji,

ruhani gücü uyandırma deneyini gerçekleştirmiş kendisine yakın olanlarda metodu

denemiş ve onların fiziksel, zihinsel ve ruhani değişimlerini gözlemledikten sonra

zamanla, sadece bu olayın, tüm insanlığın sorunlarını çözebileceğine inanarak onu

kitlesel olarak yaymaya karar vermiştir.300

Shri Mataji ilk olarak tekniği, Bombay ve Delhi'de ev toplantılarında bir avuç

insana anlatmıştır. Sahaja Yoga öğrenenlerin sayısı yüzü bulduğunda ise Bombay ve

Delhi'de ilk Sahaja Yoga merkezleri açılmaya başlanmıştır.301

1970'den itibaren, Shri Mataji Nirmala Devi yoğun bir program içinde girmiş

ve Sahaja Yoga meditasyon tekniklerini öğretmek için dünyanın dört bir yanına

seyahat etmeye başlamıştır. Shri Mataji, Eski Sovyetler Birliği'nin resmi misafiri

olarak, 100.000 kişiden fazla insana Sahaja Yoga'yı öğretmiş, eski doğu bloğu

ülkelerinde her seferinde 10.000 ile 20.000 arasında kişinin katıldığı toplantılarda

konuşmalar yapmıştır.302

Hareketin mensupları tarafından Lahore'daki Hıristiyan Tıp Fakültesinde tıp

ve psikoloji eğitimi almış olan Shri Mataji'nin insan sinir sisteminin ve onun enerjik

karşılıklarının mutlak bilgisi ile doğduğu ve bu konularla ilgili bilimsel kelimeleri

öğrenmek için üniversite tahsili yaptığına inanılmaktadır. Shri Mataji 1993 yılında,

akademi tarihinde içlerinde Einstein'ın da bulunduğu sadece 12 kişiye verilen

Petrovskaya Sanat ve Bilim Akademisi Şeref Üyeliğine layık görülmüştür. Aynı sene

içinde, St. Petersburg'daki "Tıp ve Aydınlanma" adlı uluslararası konferansın

300 http://www.sahajayogaportal.org/shri-mataji-nirmala-devi.html (30.03.2011)301 http://www.shrimataji.net/albums/biography/ShriMatajiNirmalaDevi-SelectedBiography_files/frame.htm (30.07.2011)302 http://cameroun.sahajafrica.net/page_shri_mat_ang.htm (30.07.2011)

90

Page 101: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

açılışını Shri Mataji yapmıştır.303

1994 yılında, Brezilya'nın başkentinin belediye başkanı Shri Mataji'yi

havaalanında karşılamış, kendisine şehrin anahtarını takdim etmiş ve Shri Mataji'nin

Brezilyadaki faaliyetlerine mâli destek sağlamıştır.304

1995'te Hindistan Hükümeti, Shri Mataji'ye tüm ülkede gösterilen birer

saatlik bir televizyon serisi vermiştir. Aynı yıl içinde, Shri Mataji Çin Devleti'nin

resmi davetlisi olmuş ve Beijing'deki Uluslararası Kadın Konferansına konuşmacı

olarak katılmıştır. 1995 yılında da Romen Ekoloji Üniversitesi tarafından, kendisine

"Kavram ve Parapsikoloji Bilimleri Şeref Doktorası" verilmiştir.

Kuzey Amerika'da bir çok şehrin belediye başkanları tarafından (Yonkers,

NY, 1994 & 1996, Los Angeles, 1993 & 1994, Columbia, 1994, Cincinnati 1992,

Philadelphia 1993, Berkeley, 1997) tanınmış ve bizzat karşılanmıştır. Kendisine

1997 yılında, kongre tarafından önerilen ve Birleşik Devletler tarafından sunulan bir

Beyanname verilmiştir. Shri Mataji, 1986 yılında İtalyan Hükümeti tarafından "Yılın

Kişiliği" seçilmiştir.305

Shri Mataji, son 25 yıl içinde en acil dünya sorunlarını çözmek amacıyla bir

çok organizasyon kurmuştur. Bombay'de Sahaja Yoga metotları ile, dünyanın dört

bir yanındaki hastalara kendilerini tedavi etme olanağı veren, uluslararası bir hastane

ve kanser merkezi kurmuş, kanser, epilepsi gibi bir çok hastalığın tedavisinde başarılı

sonuçlar elde etmiştir. Klasik müziğin gelişmesine yardımcı olmak amacıyla,

Nagpur'da kurduğu uluslararası okul ve Delhi'de yoksul ve kimsesizlere barınak

sağlamak amacıyla kurduğu hayır kurumu kişilere Sahaja Yoga öğretimi verilen

303 http://www.sahajayogaportal.org/shri-mataji-nirmala-devi.html (30.03.2011)304 http://cameroun.sahajafrica.net/page_shri_mat_ang.htm (30.07.2011)305 http://cameroun.sahajafrica.net/page_shri_mat_ang.htm (30.07.2011)

91

Page 102: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

kuruluşlardandır.306

Shri Mataji gittiği yerlerde kendini, İsa, Meryem, Muhammed, Ali, Fatma,

Guru Nanak, Mahavira, Krişna ve Rama'nın inkarnasyonu olarak tanıttığı ileri

sürülmüştür.307

Shri Mataji, 23 Şubat 2011'de 88 yaşında İtalya'nın yerel yönetim tarafından

kendisine fahri vatandaşlık verilen Cabella kasabasında vefat etmiştir.308

b) Sahaja Yoga Öğretisi ve Uygulaması

Sahaja Yoga herkesin yapabileceği bir uygulama olduğunu ileri sürmektedir.

Öğretiye göre Shri Mataji'nin Ana Tanrıça'nın inkarnasyonu olduğuna inanılmakta,309

Shri Mataji'nin resmine bakarak insandaki kundalini enerjisini açığa çıkararak,

mutluluk ve sağlığın elde edilebileceği ileri sürülmektedir. Bu işlem bilgisayar

başında dahi yapılabilir. Sahaja Yoga uygulaması internet sitelerinde denemek

isteyenler için sunulmuştur.310

Sahaja Yoga'da kişi Shri Mataji'nin resmi karşısında eller yukarı açık bir

şekilde bağdaş kurar, sağ ve sol elini vücudunun üzerinde gezdirdikten sonra iki elini

başının üzerinde birleştirir, eğer bir sakinlik hissediyorsa bu onun aydınlandığına

işarettir bu şekilde kişi huzura erecektir.311

Kıdemli üyeler haftalık Puja denilen toplantıya zorunlu olarak katılır ve Shri

306 http://www.sahajayogaportal.org/shri-mataji-nirmala-devi.html (30.03.2011)307 Yitik, "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler" 94.308 Kerim Kul, "Shri Mataji Öldü" http://www.sabah.com.tr/Dunya/2011/02/24/shri_mataji_oldu, (24.02.2011)309 Yitik, "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler", 94.310 http://www.sahajayogaturkey.f2s.com/aydinlanma.html (30.03.2011)311http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=sahaja+yoga&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=2 (30.03.2011)

92

Page 103: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Mataji'nin resmini yıkayarak, meditasyon yapar ve birlikte yenen yemek eşliğinde

toplantıyı sonlandırırlar.312

c) Türkiye'deki Faaliyetleri

Sahaja Yoga hareketi tüm dünyada internet siteleri ve videolar vasıtasıyla

tanıtımını yapmaktadır. Açtıkları merkezler ile Sahaja Yoga sistemini daha fazla

insana ulaştırmayı amaçlarlar. Hareket tamamen ücretsiz ve herkese açık olduğunu

iddia etmektedir. Sahaja Yoga'nın Türkiye'de İstanbul, İzmir, Adana, Ankara,

Antalya, Balıkesir, Batman, Bolu, Bursa, Bodrum, Denizli, Eskişehir, Kuşadası,

Malatya, Mardin, Marmaris, Mersin, Urfa ve Yalova'da Sahaja Yoga merkezleri

bulunmaktadır. Meditasyon dersleri ücretsiz olarak verilir. Ücretsiz yoga derslerinin

yanında sigara ve alkolü bırakma seminerleri verilir.313 Shri Mataji'nin görüşleri

anlatılır ve Sahaja Yoga uygulamaları yapılır. Özellikle gençlere yönelik toplantılar,

elit semtlerdeki toplantı salonlarında, otellerde ve kültür merkezlerinde

gerçekleştirilmektedir. Herkese açık toplantıların yanında, kıdemli üyeler için gizli

toplantılar da yapıldığı bilinmektedir. Binlerce kişinin katıldığı uluslararası kapalı

toplantılar gerçekleştirilmektedir.314

Sahaja Yoga ısrarla bir din olmadığı iddia edilmesine rağmen, toplantılarında

gerçekleşenler, bunun tam aksi doğrultudadır. Seanslarda katılımcılar Hint Müzikleri

eşliğinde, Shri Mataji'nin dev posterleri karşısında meditasyon yapmakta, Shri

Mataji'ye secde etmektedirler. Müritlerden ileri seviyede olanlar Shri Mataji'nin

ayaklarını yıkamaya hak kazanmaktadır. Takipçileri Shri Mataji'yi peygamber olarak

312 Yitik, "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler", 93.313 http://www.sahajayogaportal.org/ (30.03.2011)314 http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/04/20/115073.asp

93

Page 104: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

görmekte, Mataji ise kendisinin yarım kalan Kur'an-ı Kerim'i tamamlamak için

geldiğini iddia etmektedir.315 Toplantılar sonunda katılımcıların telefon numaraları ve

adresleri alınmaktadır. Bu da Sahaja Yoga'nın bir misyon faaliyeti olduğunu ortaya

koymaktadır.

Sahaja Yoga hareketi kimseden maddi destek almadığını ısrarla vurgulasa da,

kıdemli üyelerden 400 dolar bağış alındığı ileri sürülmektedir.316

Faaliyetlerinden de anlaşıldığı gibi Sahaja Yoga dinden bağımsız bir faaliyet

değil, Hinduizm'in farklı bir biçiminin insanlara sunuluş şeklidir. Hareketin

temelinde yatan kundalini, yoga, meditasyon gibi kavramlar tamamen Hint kökenli

bir akım olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca müritleri tarafından Shri Mataji'ye

atfedilen önem onun sıradan bir insan değil, insanüstü bir varlık olarak görüldüğünün

bir kanıtıdır.

5. FENG SHUİ

20. yy'da Batı dünyasının tanıştığı Doğulu akımlardan biri de Feng Shui

hareketi olmuştur. Çin kaynaklı olan bu hareket evrenin olumlu ve olumsuz

enerjilerle çevrili olduğu inancına dayanmaktadır. Olumlu ve olumsuz enerjilerin

Tao'ya uygun bir şekilde düzenlenmesiyle başarı ve mutluluğun elde edileceğini

öngören bu öğreti hayatın ve mekanların düzenlenmesiyle ilgili bir takım kurallardan

oluşmaktadır.

315 http://www.hurriyetport.com/magazin/sosyete-tarikatinda-ilginc-olaylar-sosyete-shri-mataji-yi-peygamber-saniyor. (30.05.2011)316 http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=sahaja+yoga&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=2 (30.05.2011)

94

Page 105: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

a) Feng Shui Kavramı ve Tarihsel Gelişimi

Feng Shui kavramı Çince'de doğayı etkileyen iki güç: rüzgar anlamına gelen

Feng ve su anlamına gelen Shui kelimelerinden meydana gelmiştir.317 Bugün çevre

ve yaşam düzenleme sanatı olarak bilinen bu yöntem, üç bin yıl önce Çinlilerin

tarlaları, evleri ve hatta mezar yerleri için en uygun yeri bulmak amacıyla

gösterdikleri faaliyetlere dayandırılmaktadır. O dönemde Feng Shui uzmanları

tarafından seçilmiş bir evde yaşamanın aileye mutluluk getireceğine, geride kalanları

tarafından Feng Shui prensiplerine uygun bir yere gömülmüş bir atanın, hayattaki

yakınlarına daha fazla yardımcı olacağına inanılırdı.318

Feng Shui temelini Tao dininin esaslarından alır.319 Feng Shui'de esas amaç

çevreyi tüm evrende bulunan Chi (Japonca ki) enerjisinin akışına uygun olarak

düzenlemektir. Dünyanın görünmez uğurlu/olumlu ve uğursuz/olumsuz olmak üzere

güçlü bir enerji ile çevrili olduğu kabul edilmektedir.

Chi ile birlikte bu felsefenin temelini teşkil eden diğer prensip, Yin ve Yang

prensibidir. Chi ile Yin ve Yang'ın birleşmesini sağlayan Tao prensibine uygun bir

şekilde yaşamı ve çevreyi düzenlemek Feng Shui'nin temel amacıdır. Taoizm’in

doğru bir ölçüyle Yin ve Yang'ı birleştirerek uyum ve dengeyi arayan karakteri Feng

Shui'yi var etmektedir.320

Yüzyıllardır Çin'de gizlice uygulanan Feng Shui sistemi, bu sistemi bilen bazı

ustaların Malezya ve Hong Kong gibi ülkelere göçmesi ile Çin dışına çıkmış ve 20.

yy.'da batıda yeniden gündeme gelmiştir. Bugün dünyanın her yerinde Feng Shui

okulları açılmakta ve Feng Shui seminerleri verilmektedir.321

317 Miraç Atuna, Feng Shui, Ötesi Yayıncılık, İstanbul 1999, 16.318 Kirsten M. Lagatree, Feng Shui, Akaşa, Çev. Semra Ayanbaşı, İstanbul 2003, 24.319 Atuna, 24.320 Lagatree, 27-29.321 Atuna, 11.

95

Page 106: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Bugün Batı'da düzenleme sanatı olarak kabul gören Feng Shui, Çin ve

Japonya'da askerlik ve iş alanlarında zamanlama sanatı olarak kullanıldığı gibi tarih

boyunca hayatın fiziksel ve içsel her alanını düzenlemede kullanılmıştır.322

Günümüzde Batı'da düzenleme sanatı olarak oldukça büyük bir ilgi ile karşılanan bu

sistem, kavramlar ve semboller ile tüm hayatı Tao'ya uygun bir şekilde düzenlemeyi

ve yapılan değişiklikler ile kaderi olumlu bir şekilde değiştirmeyi hedeflemektedir.

b) Feng Shui'nin Temel Kavramları

Feng Shui kavramlar üzerinde kurulmuş bir öğretidir. Feng Shui hareketi Çin

kültürüne ait bir çok kavramı bünyesinde barındırır. Bunlardan Chi kelimesi Feng

Shui'de her yerde bulunan kozmik enerjiyi ifade etmektedir. Eskiden Çin'de her

tepenin arkasında yeşil bir ejderhanın bulunduğu, bu ejderhanın yerleşilecek yere

nefesini üfleyerek Chi'yi yarattığı düşünülmüş ve Chi kelimesi Çin kültüründe

sembolik olarak "ejderhanın evrensel nefesi" anlamında kullanılmıştır. Chi'nin

rahatça aktığı ortamların sağlık, şans ve mutluluk getirdiği, Sha Chi olarak tabir

edilen, batıdan geldiğine inanılan kötü Chi'nin ise uğursuzluk, şanssızlık, mutsuzluk

getirdiği kabul edilmektedir. Yaşanılan ortamların Chi'nin akışına imkan verecek

şekilde dizayn edilmesi, iyi Chi'nin neticesinde mutluluğun, huzurun ortaya çıkışına,

Chi'nin akışını engelleyecek biçimde düzenlenmiş mekanların, kötü enerjiyi ortaya

çıkararak mutsuzluğa, başarısızlığa, hastalıklara neden olduğuna inanılır. Feng Shui,

kötü Chi'yi defedip, iyi chi'yi hakim kılmayı amaçlamaktadır.323

Yin ve Yang kavramları da Feng Shui'nin temel kavramlarındandır. Yin ve

Yang kavramları Taoist felsefede birbirine zıt ancak birbirlerini tamamlayan iki ana

322 Aydın Arıtan, Feng Shui, Arıtan Yayınevi, İstanbul 1998, 12.323 Atuna, 23.

96

Page 107: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

unsurdur. Aynı dairenin içinde beyaz ve siyah; siyahın içinde beyaz, beyazın içinde

siyah şekliyle, zıtlıkların uyumunu ifade eder. Feng Shui felsefesinde varlık Yin ve

Yang olmak üzere sınıflandırılmıştır.324 Sözgelimi karanlık Yin, aydınlık Yang’dır.

Zıt iki varlığı temsil etseler de Yin ve Yang birbirini tamamlayan, var olmak için

birbirlerine muhtaç olan kavramlardır. Yin ve Yang'ı dengesi evrenin düzenini, iki

unsur arasındaki uyumsuzluk düzensizliği meydana getirir. Bu iki unsurun uyumuna

uygun yaşamak Feng Shui'nin temelidir.325

Çin felsefesinde önemli bir yer tutan "Beş Element (Wu Hsing)" de Feng

Shui açısından önemli bir unsurdur. Toprak, ağaç, ateş, metal ve sudan oluşan beş

elemente dair belgelere M.S. 4 yy.'da rastlanmaktadır. Bu beş element Çin

felsefesinde insanlar da dahil tüm maddenin temeli sayılmaktadır. Her bir element

Chi'nin bir farklı formudur ve Yin- Yang prensibi içerisinde döngü halindedirler.

Feng Shui açısından, bu döngü yaratıcı ve yıpratıcı olarak iki şekilde gerçekleşebilir.

Örneğin ateş ile toprak arasındaki ilişki olumlu iken, ateşin metali eritme özelliği

sebebiyle ateş ile metal arasındaki ilişki yıpratıcı etki oluşturmaktadır. Feng Shui'ye

göre her pusula yönü bir element ile ilişkilidir. Yine her element, Çin mitolojisinde

yer alan bir hayvan ile ilişkilidir. Elementler, yönler ve hayvan sembolleri arasındaki

bu ilişki, kişilerin karakterlerini ve yaşantılarını doğrudan etkilemektedir. Feng Shui

bu ilişkinin doğru bir şekilde kurulmasını temel alır.326

Ayrıca Feng Shui sembolizminde dört ana yön, dört kutsal hayvan olan Yeşil

ejderha, beyaz kaplan, kırmızı ateş kuşu ve beyaz kaplan ile özdeşleştirilmiştir.

Evlerin bu dört hayvanın enerjisiyle çevrili olduğuna inanılır. Yaşam enerjisinin şans

ve mutluluk getirmesi için evler bu dört hayvanın sembolik anlamları düşünülerek

324 Varlıkların Yin-Yang'a göre sınıflandırılması için bkz. Atuna, 25.325 Atuna, 23-28.326 Ayrıntılı bilgi için bkz. Atuna, 29-38, Arıtan, 15-25, Lagatree, 38-40.

97

Page 108: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

yerleştirilmelidir. Hayvanlar arasındaki güç dengesinin bozulması insan yaşamını

olumsuz etkiler.327

Feng Shui faaliyetinde önemli bir yer tutan unsurlardan biri de sayılardır. Çin

felsefesine göre sayılar eşit yaratılmamıştır. Bazı sayılar uğurlu kabul edilir. Hayatı

düzenlemede sayıların bu özelliğinden yararlanılır. Sayılar bazı kelimelerle

sesteştirler, sözcüklerin anlamları ile ilişkilendirilirler. Söz gelimi dört sayısı ölüm

kelimesi ile sesteş olduğu için uğursuz kabul edilirken, altı sayısı uzun ömürlü bir

hayvan olan geyik ile sesteş olduğu için uğurlu sayılır.328

Yüz yıllardır kullanılmakta olan Çin takvimi de Feng Shui hesaplamalarında

önemli bir öğedir. Taocu rahipler, on iki yıllık dönüşümlü bir takvim geliştirmişler

ve yılları özelliklerini inceledikleri hayvanlarla ilişkilendirmişlerdir. İnsanların

fiziksel ve manevi özelliklerinin doğdukları yılla ilişkilendirildiği bu sisteme göre

her insan doğduğu yılla ilgili hayvanın özelliği taşımaktadır ve bu yılla alakalı

elementle alakalı bir karaktere sahiptir.329

Feng Shui'ye göre bu temel kavramlar yanında Chi'nin akışının olumlu bir

şekilde devamını sağlamak için renkler, ses, ışık, mekanik araçların, bitki ve

hayvanların evlerde bulundurulması gibi unsurlar da göz önünde

bulundurulmalıdır.330

c) Feng Shui Ekolleri

Feng Shui'nin üç bin yıllık tarihinde birbirinden tamamen ayrı olmasa da

temel olarak üç farklı ekol ortaya çıkmıştır.331 Hesaplama sistemlerinde farklılıklar

327 Ayrıntılı bilgi için bkz. Atuna, 49-50.328 Lagatree, 43- 44.329 Ayrıntılı bilgi için bkz. Atuna, 107.330 Bkz. Atuna, 52-61.331 Atuna, 17.

98

Page 109: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

gösteren bu ekoller, Lo P'an Ekolü, Bagua Ekolü ve Yin-Yang Ekollüleridir.

Sırasıyla bu ekoller hakkında bilgi vereceğiz.

Lo P'an(Pusula) Ekolü: Evler ve mezarlar için uygun yeri tespit etmeye

yarayan bu yöntem, her halkanın farklı bilgileri içerdiği altmış dört halkalı Lo p'an

adı verilen bir pusulanın kullanımına dayanan geleneksel bir yoldur. Geleneksel Lo

p'an pusulasından bugün yararlanılamadığı için günümüzde standart pusula Feng

Shui için kullanılmaktadır.332

Bagua(Yön) Ekolü: Evleri dört ana ve dört ara yöne göre biçimlendirmeyi

temel alan sekizgen Ba Gua sembolü bu yöntemin temelini teşkil eder. Dört ana yön,

ateş, metal, su ve ağacı ; sembolün merkezi ise toprağı temsil eder. Ba Gua

sembolünde sekizgenin tepesinde Çinlilerin oldukça önem verdikleri güney

bulunmaktadır, sekiz yönün her biri kendine ait bir sayı ve rengi içermekle birlikte, o

evde yaşayanların bilgi, iş, aile, sağlık, ün, zenginlik durumlarını belirledikleri kabul

edilmektedir.333

Yin Yang Ekolü: Enerji akışının şekil ve yapılar açısından incelenmesini

esas alan bu sistem Yin-Yang dengesinin analizine dayanır, Yin-Yang dengesi

sağlanarak uyum meydana getirmeye çalışılır.334

Feng Shui'de en etkili yöntem olarak bu üç yöntemin birleştirilerek

kullanıldığı bir sistem görülür.335

Kaynaklar bu yöntemler ile kişilerin yaşadığı ortamları düzenleyerek nasıl

daha mutlu olacağını ayrıntıları ile aktarmaktadırlar. Bu sistemi herkesin

öğrenebileceği ancak netice alabilmek için Feng Shui'ye inanmanın ve sabırla

332 Atuna, 18, 19.333 Lagatree, 29. Ayrıntılı bilgi için bkz. Lagatree, 35-44, Karen Kingston, Yaşamımızda Feng Shui, Çev. Seda Toksoy, Ötesi Yayıncılık, İstanbul 2000, 52-60.334 Atuna, 19.335 Atuna, 19.

99

Page 110: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

beklemenin şart olduğu özellikle vurgulanmaktadır.

d) Türkiye'de Feng Shui

Batı'da olduğu gibi Türkiye'de de son yıllarda Feng Shui bir düzenleme sanatı

olarak ilgi görmektedir. Feng Shui ile ilgili batıda yazılmış bir çok eser tercüme

edilmiştir. Basılı eserler yanında sanal âlemde bir çok site Feng Shui hakkında

insanlara bilgiler vermekte, insanlara mekanlarını ve yaşamlarını Feng Shui

prensiplerine göre düzenleyerek nasıl daha mutlu, daha sağlıklı ve daha zengin

olacakları öğretilmektedir.

İnternet siteleri vasıtalarıyla Feng Shui danışmanlığı verilmektedir. Yeni bir

mekana taşınırken, yaşanılan ortamda tadilat yapılırken, binaların yapım aşamasında

Feng Shui danışmanlığının huzurlu bir yaşam getireceği internet sitelerinde

duyurulmaktadır. Bunun yanında Feng Shui'yi öğrenmek isteyenler için Feng Shui

seminerleri düzenlenmektedir. Feng Shui temel ilkeleri ve Feng Shui danışmanlığı

hakkında yayın yapan bir çok internet sitesi mevcuttur.336

Feng Shui danışmanlığı denince akla ilk gelen isimler, Ferda Ünsal, Işıl G.

Gaffar, Esra Koyuncu, Nur Taluy olarak sayılabilir. Bir kısmı mimar kişiliğiyle

faaliyetlerini sürdüren Feng Shui uzmanları görsel medyada katıldıkları programlar

aracılığı ile Feng Shui ile ilgili çalışmalarını aktarmaktadırlar.

Günümüzde bir yerleştirme sanatı olarak kabul gören Feng Shui sistemi

Türkiye'de dini bir akım şeklinde sunulmasa da, daha önce de belirttiğimiz gibi

temelini tamamen bir Çin dini olan Taoizm'den almaktadır. Feng Shui sisteminin

temelinin Tao, Yin-Yang gibi kavramlara dayanması sebebiyle dinden ayrı

336 http://www.fengshui-tr.com/, http://www.fengshuianaliz.com/, http://www.fengshuiankara.com/http://www.fengshui.com/index.html, http://www.esrakoyuncu.com/, http://fengshuiokulu.com/ http://www.yasamenerjisi.com/fsuygulama.htm

100

Page 111: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

düşünülemez. Feng Shui ile ilgili eserlerde de belirtildiği gibi Feng Shui'nin

uygulanarak sonuç alınması, Feng Shui'ye inanmaya bağlıdır, bu yönüyle Feng

Shui'nin inançtan bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Kaynağında

Taoizm'in bulunduğu açıkça belirtilen bu sistemin, semboller, ve Yin Yang düalizmi

üzerine kurulmuş yaşam anlayışı şüphesiz kültürümüz ve İslam dini ile

bağdaşmamaktadır. Taoist esaslara göre insanların önce düşünce yapısını ve yaşam

alanlarını şekillendiren, hayatı semboller ve sebepler üzerine bina eden, iyiliğin-

kötülüğün, kaderin insan faaliyetleri ile değişebileceğini öngören bu öğreti İslamî

kader anlayışı ile örtüşmemektedir.

Görüldüğü gibi Feng Shui bir faaliyetin icrası Taoist öğretiyi kabul etmekten

geçmektedir.

101

Page 112: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

B. BATI'DAN GELEN DOĞU KÖKENLİ AKIMLARIN ORTAK

ÖZELLİKLERİ VE YAYILMASINI KOLAYLAŞTIRAN ETKENLER

Batı'dan gelen Doğu kökenli akımlar, her biri birbirinden farklı kendine özgü

bir takım özellikler içermekle birlikte, bir çok ortak özelliğe sahip oldukları

görülmektedir. Araştırmamıza konu olan Doğu kökenli akımların ortak özelliklerini

şu şekilde belirtmek mümkündür:

1- Doğu kökenli akımlar farklı dini inanç ve çeşitli anlayışları uzlaştırarak

insanlığın kurtuluşu için yeni bir öğreti oluşturmayı hedefleyen eklektik bir yapıya

sahiptirler.337 Öğretilerinde Hinduizm, Budizm, Taoizm, Hıristiyanlık, Sufizm,

Yunan ve Yahudi geleneğinden unsurları birlikte kullanmaktadırlar. Faaliyetleri

genel olarak alternatif tıp üzerinde yoğunlaşmakla birlikte astroloji, simya, büyü,

medyumluk gibi bir çok öğeyi bünyelerinde barındırmaktadırlar.338

2- Mevcut dinî inanç ve uygulamaların işlevlerini yitirdikleri, günümüzün

modern insanına mutluluk getirmedikleri iddiasındadırlar. Geleneksel dinlerin

kurtuluş anlayışı ve yönteminin, ritüel ve ibadetlerinin çağımız insanına yarar

sağlamayacağını ileri sürmektedirler. Bu hareketlerin kurucularına göre geleneksel

dinlerin ritüelleri ya tamamen geçerliliğini yitirmiştir ya da zaman içerisinde insanlar

tarafından amacından uzaklaştırıldığı için yeniden yorumlanmalıdır.

3- En önemli ortak inanç noktalarından birisi insanlığın yeni bir bilinç

evresine girdiği ve köklü bir manevi değişim yaşandığı iddiasıdır. Doğu kökenli

hareketlerin öğretilerine göre 20. ve 21. yüzyıl dünya insanlığının toplu olarak büyük

337 Ali Rafet Özkan, Kıyamet Tarikatları (Yeni Dini Hareketler), Kültür Sanat Yayınları., İstanbul, 2006, 51-52.338 Köse, 160.

102

Page 113: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ve köklü değişimler yaşayacağı bir dönem olma özelliği taşımaktadır. Öğretilerini

"aydınlanma çağı" olarak tabir ettikleri bu döneme özgü insanlar var etmek üzerine

kurmuşlardır. Bu çağın insanının artık geleneksel dinlere ihtiyacı yoktur.

Aydınlanma çağının insanlığı her yönden mükemmmeliğe kavuşmuş, özgür

bireylerden oluşacaktır.

4- Bu hareketlerin mensupları, ısrarla dinî içerikli bir öğreti olmadıklarını

vurgulamakta ve öğretilerini sunarken din dışı bir dil kullanmaya özen

göstermektedirler. Din dışı bir dil kullanmanın yanında, öğretilerini özellikle bilimsel

bir dil kullanarak izah etmektedirler. Faaliyetlerinin önemli bir kısmını öğreti ve

tekniklerini bilimsel temellere dayandırma teşkil eder.

5- Öğretilerinin herkese açık olduğunu, isteyen herkesin harekete mensup

olabileceğini ileri sürmektedirler. Öğreti ve tekniklerinin herkesin anlayabileceği

kolaylıkta olmasını vurgulamalarına karşın, kullandıkları dilin esasında netlikten

uzak, anlaşılması zor olan bir çok kavrama yer vermesi dikkat çekicidir. Öğretilerinin

eğitiminde inisiasyona önem verirler. Öğretilerinin ancak doğru bir öğretici ile

öğrenilebileceğini ısrarlar vurgularlar. Öğretici olabilmek için, hareket içerisinde

yetkinliği onaylanmış bir kişi tarafından yetiştirilmiş olmak gereklidir. Bir kişi Doğu

dinleri ve Doğu kökenli akımların teknikleri hakkında ne kadar bilgisi sahibi olursa

olsun, öğretici olabilmek için hareket mensuplarından yetki almak zorundadır.339

Bununla birlikte öğretilerini öğrenebilmek, hareketin mensubu olmak için genelde

bir bedel ödenmesi gerektiğini söylerler. Bu bedel düzenledikleri kurs ya da

kamplara katılmak için ödenen ücretler olabileceği gibi, harekete çeşitli yönlerden

hizmet etmek de olabilmektedir.

339 Malhotra, 107-112.

103

Page 114: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

6- Yeni dini hareketlerin pek çoğunda “her şeyi yaratan müşahhas bir tanrı”

inancı yoktur. Müşahhas bir Tanrı yerine tüm âlemde var olan kozmik bir güç kabul

edilmektedir. Doğu Kökenli hareketlerin kaynağını Doğu dinlerinden alan panteist

anlayışına göre tanrı ile âlem birdir ve tanrı insanlar tarafından deneyimlenebilir.

Tüm bu akımlar, insanlara potansiyellerini geliştirerek, evrende var olan kozmik

gücü deneyimlemeleri böylece daha huzurlu ve mutlu olmalarının yollarını

gösterdikleri iddiasındadırlar. Uyguladıkları yoga, meditasyon gibi metodlarla

potansiyellerini tam olarak gerçekleştiren insanların kurtuluşa ereceklerini ileri

sürmektedirler.

7- Ruh ve maddenin bütünlüğüne inanırlar. Ruhun mevcut hayatta ya da daha

sonraki hayatlarda evrim geçirerek yüceleceğine, tanrılık seviyesine

yükselebileceğini ileri sürerler. Doğu dinlerinin karma-reenkarnasyon inancını

Batı'nın evrim felsefesi ile ilişkilendirmeleri Batı dünyasında kabullerini

kolaylaştırmıştır.340

8- Doğu kökenli akımlar karizmatik bir liderin önderliğinde hareket ederler.

Karizmatik lider öğretinin temelini teşkil etmektedir. Genellikle hareketin mensupları

liderlerine insanüstü bir varlık gözüyle bakmaktadırlar. Liderler girdikleri toplumlara

göre kendilerini tanrı ya da peygamber olarak ilan edebilmektedirler. Reenkarnasyon

inancını temel inanç olarak kabul eden bu öğretiler, liderlerini İsa, Muhammed, Ali,

Buda gibi daha önce yaşamış insanlara yol göstermiş kimselerin inkarnasyonu olarak

göstermektedirler. Kurtuluşa erebilmek için liderin yol göstericiliğine tamamen

teslim olmak gerektiği kabul edilmektedir.

- Her ne kadar din dışı olduklarını iddia etseler de bu akımların, Doğu

340 Julius Evola, Çağdaş Ruhçuluğun Maske ve Yüzleri, çy, İnsan Yayınları, İstanbul 1996, 79-83.

104

Page 115: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

dinlerine ait kutsal metinlerin otoritesini kabul ettikleri görülmektedir. Söz gelimi

Reiki, Budist metinleri, TM, Sahaja Yoga, Osho hareketleri başta Bhagavat-Gita ve

Vedalar olmak üzere Hindu metinlerini, Feng Shui ise Taoist metinleri öğretisinin

temeline oturtmuştur. Bununla birlikte söz konusu hareketler yayıldıkları ülkelerde

semavi dinlerin kutsal kitaplarının kısmen doğruluğunu kabul etmiş, ancak kurtuluş

için yeterli olmadıklarını ileri sürmüşlerdir.

9- Mensuplarına ebedi barışın, gerçek hayatın hüküm sürdüğü, insanların

eksikliklerinden arındığı bir "dünya cenneti" vaat etmektedirler. Onlara göre cennet

de cehennem de bu dünyada yaşanmaktadır. İlahi dinlerin ahiret, cennet, cehennem,

öbür dünya vb. kavramlarını reddederler. Kullandıkları kurtuluş, huzur, mutluluk

kavramları bu dünya için geçerli olan kavramlardır.

10- Söz konusu hareketler yeni üyelere eski üyeler vasıtasıyla

ulaşmaktadırlar. Hareketin mensupları harekete yeni üyeler katılması için gayret

göstermekte ve hareketin tanıtımını yapmaktadırlar. Yeni üyeler genellikle harekete

uygun kimseler arasından seçilmektedir.341

Doğu Kökenli hareketlerin, karizmatik bir lider anlayışına sahip olmaları,

kutsal metinleri öğretilerinin temeli olarak kabul etmeleri, mensuplarına cennet vaat

etmeleri ve mensuplarına hareketi yaymalarını öğütlemeleri, bazı Batılı

araştırmacılar tarafından bu hareketlerin tamamen "misyoner karakterli din" özelliği

gösterdiğinin kanıtı olarak kabul edilmiştir. Buna göre bu hareketlerle ilgili

zikredilen özellikler, bir dinin sahip olduğu özelliklerden başka bir şey değildir.342

11- Bu hareketlerin misyonerlik kapsamında değerlendirilmesini gerektiren

özelliklerinden biri de yayılırken kullandıkları metodlardır. Öğretilerini açıklarken

341 Yitik, "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler", 101.342 Malhotra, 45-48.

105

Page 116: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

kullandıkları kapalı dil, özellikle din dışı olduklarını vurgulamakla birlikte, insanlara

Doğu dinlerini telkin etmek için seküler ve bilimsel bir dil seçmiş olmaları,

kullandıkları dili girdikleri kültürün öğelerine göre şekillendirmiş olmaları

misyonerliğin en belirgin özelliklerindendir. Sağlıklı yaşam için yoga ve meditasyon

dersleri adı altında Hinduizm eğitimi verdikleri, yoga ve meditasyon üzerinden

Hinduizm'in temel ilke ve kavramlarının hareketin mensuplarına benimsetildiği

görülmektedir.343

Doğu kökenli hareketler öğretilerini girdikleri toplumların kültürüne ait

öğelerle izah etmeyi bir yayılma yöntemi olarak benimsemişlerdir. Bu hareketler Batı

dünyasında Hıristiyan sembolizmini öğretileri ile özdeşleştirirken, Anadolu'da

öğretilerini sufilik ve dervişlik gibi kavramları kullanarak kabul ettirmeye

çalışmışlardır. Özellikle uyguladıkları alternatif tıp tekniklerini, Anadolu'daki

şifacılık geleneğiyle izah ederek kabul edilmesini sağlamışlardır.

12- Özellikle gelişmekte olan çok kültürlü toplumlarda, kriz dönemlerinde

ortaya çıkmışlardır. Söz gelimi mezkûr hareketler ilk olarak Vietnam Savaşı ve 60'lı

yılların uyuşturucu kültürüyle yüz yüze kalmış olan Amerika'da taraftar bulmuştur.

20. yy 'da yayılan ateizm dalgasıyla birlikte, kilisenin etkisini yitirmesi ile manevi

anlamda bir boşluğa düşmüş, manevi değerleri tanımayan "hasta" olarak tabir edilen

Amerikan toplumunun içine düştüğü sıkıntı, Doğu kökenli yeni dinî hareketlerin

ortaya çıkmasında büyük bir rol oynamıştır.344

Hedef kitlelerine bakıldığında Doğu kökenli hareketlerin genelde gençlere

yönelik faaliyetler yürüttükleri görülmektedir. Manevi kimlik arayışı içerisinde olan

gençler hareketin hedefi olmaktadır. Uyguladıkları tekniklerle eğitim ve iş hayatında

343 Günay, 54.344 Malhotra, 49-51.

106

Page 117: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

başarıya ulaşmayı vaat eden Doğu kökenli akımları, üniversite öğrencileri başta

olmak üzere hayata hazırlanan gençler tarafından ilgi görmektedir. TM gibi

hareketler özellikle tekniklerinin eğitim hayatında başarı getireceğini vurgulamakta

yeni üyeler kazanmaya çalışmaktadırlar. Sahaja Yoga gibi akımları ise öğretilerini

gençlik döneminde geçirilen buhranlara bir kurtuluş olarak sundukları gençlere özel

toplantılar düzenlemektedirler. Söz konusu akımlardan Osho akımının da yapılan

yayınlar ve internet grupları ile, bireyin özgürlüğü anlayışına dayalı öğretisinin

felsefi bir düşünce olarak gençler arasında yayıldığı görülmektedir.

Doğu kökenli akımların hedef kitlesi içerisinde yer alanlar kimseler genellikle

gelir düzeyleri Türkiye ortalamasının üzerinde olan kimselerdir. Hareketlere dahil

olmak seminer ve kamplara katılabilmek için oldukça yüksek sayılabilecek ücretler

talep ettikleri dikkat çekmektedir. Manevi arayış içerisinde olan "sosyete" olarak

adlandırılabilecek kesim arasında düzenlenen kamplar ve toplantılar ile hareketlere

yeni mensuplar kazandırılmaktadır. Bir çok ünlü ismin manevi duygularını tatmin

için söz konusu faaliyetlere katıldığı basına yansımaktadır. Bunun yanında

hareketlerin maddi yardıma ihtiyacı olan kimseleri de hedef olarak seçtikleri

görülmektedir.

Orta yaş ve üzerindeki ev hanımları ise özellikle Reiki gibi şifacılıkla ilgili

akımların hedefinde yer alan gruplardır.

Doğu kökenli yeni dinî hareketler her tahsil düzeyinden insana hitap etmekle

birlikte kullandıkları bilimsel dil ve ortaya koydukları bilimsel yayınlarla yüksek

tahsilli kimselere hitap etmektedirler.

Doğu kökenli akımların toplum arası taraftar bulma sebeplerini ise şu şekilde

sıralamak mümkündür:

107

Page 118: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

a) İnsanoğlunun doğasında bulunan gizemli, büyüsel ve doğaüstü konulara

karşı ilgisi

b) Sanayi devrimi sonrasında kentleşme ile birlikte yaşam tarzı değişen ve

bireyselciliğin artması ile yalnızlaşan modern çağ insanının mutsuzluk duygusu,

huzur arayışı içerisine girmesi

c) Şehirleşme ve modernleşme neticesinde ortaya çıkan kültür arayışı

d) Endüstrileşme ve kentleşme ile birlikte ortaya çıkan sorunlara, modern

insanın isteklerine dinlerin cevap verememesi, çağa göre kurum ve öğretilerini

gözden geçirmemeleri, Batı'da kilisenin mevcut sorunlara rasyonel çözümler

üretememesi ile insanların yeni arayışlar içerisine girmesi345

e) Ateizm akımının etkisi ile insanların kiliseden uzaklaşması ile manevi ve

ahlaki değerlerini kaybetmeleri, manevi anlamda oluşan boşluğun Doğu kökenli

hareketler tarafından doldurulmaya çalışılması

f) Batı dünyasında İslam'ın terör ile özdeşleştirilmesi sonucunda insanların

İslam'dan uzaklaşmaları, Türkiye'de ise dinî yaşama gayreti içinde olan kimselerin

gerici olarak nitelendirilmesinden dolayı bir takım kimselerin "irticacı" olarak

vasıflandırılmak korkusuyla, manevi duygunlarını tatmin için İslam yerine "sosyete

dini" olarak tabir edilen akımlara yönelmeleri

g) Geleneksel dinlerin modern insanın bireyci, faydacı ve özgürlükçü

yapısına hitap etmemesi, bununla birlikte Doğu kökenli yeni dini hareketlerin bireyi

tanrılık seviyesine yükseltecek kadar bireyi ön plana çıkarmaları,

h) Modern insanın her işinde dünyevi faydayı gözeten anlayışlarıyla

geleneksel dinlerin öldükten sonra mükafat-ceza görme, cennet ve cehennem

345 Özkan, 32.

108

Page 119: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

inanışları bağdaşmaması, Doğu kökenli akımların mensuplarına bu dünyada iken çok

kısa sürede mutluluk, huzur ve başarıya ulaşmayı vaat etmeleri, cennet-cehennem

inancı yerine tenasüh anlayışları ile bireye mevcut hayattan başka hayatlarda

yücelme şansı tanımaları

i) Geleneksel dinlerin bireyin yaşantısı ile ilgili emir ve yasaklar koyan

yapısının, günümüz insanının özgür olma anlayışı ile örtüşmemesi ve Doğu kökenli

akımların kurtuluş için sadece zihinsel teknikler ile benliğin idrak edilmesinin yeterli

olduğunu ileri sürmeleri

j) Toplumun kendi dinleri ve Doğu kökenli hareketler hakkında yeterince

bilgiye sahip olmaması, İslamiyet’in Doğu kökenli hareketlerin öğretilerine karşı

tutumunun bilinmemesi

Tüm bu saydığımız sebeplerden dolayı Doğu kökenli akımlar her geçen gün

daha fazla yayılmaktadırlar.

109

Page 120: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

SONUÇ

Sanayileşme ve şehirleşme ile birlikte ortaya çıkan yeni hayat tarzı ve dinlerin

modern çağın ihtiyaçlarına cevap verememesi gibi nedenlerden dolayı modern çağın

insanında oluşan maneviyat boşluğu, Batılı toplumların hakikati Doğu felsefelerinde

aramasına neden olmuştur. 20. yy'dan itibaren özde Doğu kökenli olan bir çok akım

Batı'da yeniden doğmuş ve bir çok kimse tarafından çağımızın sorunlarının çözümü

olarak kabul görmüştür. 60'lı yıllarda özellikle Amerikan toplumunda çok sayıda

taraftar toplayan bu oluşumlar, 70'li yıllarla birlikte tüm dünyaya yayılmıştır.

Tüm dünyada yayılmış olan Doğu kökenli hareketler, son yıllarda Türkiye'de

de bir çok taraftar bulmuşlardır. Araştırmamızda önde gelenlerini Reiki,

Transandantal Meditasyon, Osho, Sahaja Yoga ve Feng Shui olarak tespit ettiğimiz

Doğu kökenli akımlar, Türkiye'de faaliyetlerini, alternatif tıp, medyumluk, kişisel

gelişim kavramları adı altında yürütmektedirler.

Araştırmamız neticesinde din dışı oluşumlar olduklarını ısrarla vurgulayan

Doğu kökenli akımların öğretileri ve tarihçeleri incelendiğinde iddia edilenin aksine,

Doğu dinlerinden bağımsız düşünülemeyecekleri, Doğu dinlerine ait kavramlar

üzerine kurulmuş, Doğu dinlerinin Batılı insanlara farklı bir elbiseyle sunulmuş

biçimleri olduğu görülmüştür. Doğu kökenli hareketler binlerce yıllık Doğu

dinlerinin öğretilerini farklı biçimlerde günümüz insanına sunmakta ve bu yönleriyle

dinden bağımsız hareketler olarak değil, Doğu dinlerinin farklı kolları olarak

düşünülmeleri gerekmektedir.

Üzerinde durulması gereken bir başka husus ise Doğu kökenli akımların

faaliyetlerinin misyonerlik çerçevesinde değerlendirilip, değerlendirilemeyeceği

110

Page 121: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

konusudur. Söz konusu akımların yeni üyeler kazanmak için uyguladıkları yöntemler

ve kullandıkları dil, misyonerlik özelliğe sahip olduklarını açıkça göstermektedir.

Doğu kökenli akımların temel amacı öğretilerini Doğu kökenli dinlerden bağımsız

göstererek, Batılı insana din dilinden farklı ifadelerle Doğu dinlerinin temel

öğretilerini benimsetmektir. Karma, samsara, tenasüh, nirvana, yoga, meditasyon

gibi kavramların bir çok insan tarafından günlük dilde kullanılır hale gelmesi, Doğu

dinlerinin farklı bir üslupla günümüz insanına sunulmasının bir neticesidir. Bir çok

kişi yürütülen gizli misyonerlik metodu neticesinde, din değiştirmeden Doğu

dinlerine ait akideleri benimsemişlerdir.

Doğu kökenli hareketler yeni bir dünya ve yeni bir insan modelini

hedeflediklerini açıkça belirtmektedirler. Ortaya çıkacak yeni insan topluluğu mevcut

milli, manevi ve değerlerden uzak bireylerden oluşacaktır. Bu yeni insan anlayışı ile

toplumların milli kültürlerinden sıyrılması öngörülmektedir.

Araştırmamıza konu olan akımların hedef olarak özellikle genç kimseleri

seçtikleri görülmektedir. Yürüttükleri faaliyetler özellikle yüksek tahsilli kimselere

yöneliktir. Hareketin mensuplarının büyük çoğunluğunu, gelir seviyesi yüksek kentli

nüfus oluşturmaktadır. Faaliyetlerinin hedef kitlesinin özellikle gençler olduğu

düşünüldüğünde, hedefledikleri milli ve manevi değerleri kabul etmeyen insan türü

anlayışının ne denli tehlikeli olduğu görülmektedir.

Günümüz insanının Doğu kökenli akımlar konusundaki bilgisizliği, milli ve

manevi değerlerden hızla uzaklaşılması söz konusu akımların Türkiye'de de giderek

yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Dinî duygulardan uzaklaşma ile manevi bir boşluk

içine düşen günümüz insanı, bu boşluğu insanlara huzur, mutluluk ve başarı vaat

eden Doğu kökenli hareketlere yönelerek doldurmaya çalışmaktadır.

111

Page 122: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Çağımızın getirdiği bireyselcilik ve özgürlük anlayışlarının bireylerin, emir

ve yasaklara uymanın zorunlu olduğu geleneksel dinler yerine, bireyin sınırsız

özgürlüğüne vurgu yapan Doğu kökenli akımlara yönelmesinin önemli

nedenlerinden biridir.

Doğu kökenli akımlara karşı milli kültürlerin korunabilmesi ancak

toplumların bu akımlar hakkında daha fazla bilgiye sahip olmasıyla mümkün

olacaktır. Doğu kökenli akımların öğretileri ve yöntemleri konusunda toplumlar

bilinçlendirilmelidir.

Doğu kökenli akımlar konusunda toplumun bilinçlendirilmesi yanında, dinî

müesseselerin ve söylemlerin modern çağın insanlarına cevap verebilecek hale

getirilmesi gereklidir.

112

Page 123: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

KAYNAKÇA

ACARYA, Avadhutika Anadamitra, Meditasyon ve Kozmik Bilinç, Çev.

Zafer Bozkaya, Lotus Yayınları, Ankara 1990.

ACARYA, Avadhutika Anadamitra, Meditasyon ve Vejetaryen Beslenme,

Çev. Zafer Bozkaya, Lotus Yayınları, Ankara 1991.

ARITAN, Aydın, Feng Shui, Arıtan Yayınevi, İstanbul 1998.

ATUNA Miraç, Feng Shui, Ötesi Yayıncılık, İstanbul 1999.

AYDIN, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Din Bilimleri Yayınları,

Konya 2005.

AYDIN, Mehmet, Türkiye'ye Yönelik Batı Kökenli Hareketler, NKM, Konya

2010.

BECKETT, Don Usui, Reiki, Çev. Saffet Güler-Zeyneb Belbez, Koşulsuz

Sevgi Yayınları, İzmir 2007.

BİLAL Esra-BOZKURT Lütfü, Yeni Başlayanlar İçin Yoga ve Meditasyon,

Okyanus, İstanbul 1999.

BLOOMFIELD, Harold H., CAN Michael Peter, JAFFE Denis T., KORY,

Transandantal Meditasyon, Çev. Nahit Oralbi, İnkılap Yayınları, İstanbul 1990.

BOLAÇ, Vesile, Strese En Kolay Çözüm, Sistem Yayıncılık, İstanbul 1995.

BUDDA, Hilmi Ömer, Dinler Tarihi, Vakıt Kütüphane, İstanbul 1935.

Büyük Dinler ve Mezhepler Ansiklopedisi, Tan Matbaası, İstanbul 1964.

CAPPA, Fritjof, Fiziğin Taosu, Çev. Kaan H. Ökten, Arıtan Yay., İstanbul

1999.

113

Page 124: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

DALAI LAMA, Mutluluk Sanatı: Yasamak İçin Bir El Kitabi, Çev. Güneş

Tokça, Dharma Yayınları, İstanbul 2000.

DOĞRUL, Ömer Rıza, Yeryüzündeki Dinler Tarihi, İnkılap Yay., İstanbul

1947.

ELİADE, Mircea, "Yoga", Enclyclopedia of Religion-XV, Macmillan

Publishing, Newyork 1987.

ESNOUL, A. M. , “Mokşa” The Encyclopedia of Religions-10 (Ed. Mircea

Eliade), Macmillan Publishing, Newyork 1987.

EVOLA, Julius, Çağdaş Ruhçuluğun Maske ve Yüzleri, İnsan Yayınları,

İstanbul 1996.

FLOOD, Gavin, An İntroduction to Hinduism, Cambridge University Press,

1996.

FROMM, Erich Psikanaliz Ve Zen Budizm, Çev: İlhan Güngören, Yol

Yayınları, İstanbul 1997.

GOUDRIAAN, Teun, "Maya", The Enclyclopedia of Religion-9 (Ed. Mircea

Eliade), Macmillan Publishing, Newyork 1987.

GUPTA, Sanjukta, "Mantra", The Enclyclopedia of Religion-9, Macmillan

Publishing Newyork 1987.

GÜÇ, Ahmet, “Taoizm”, Yaşayan Dünya Dinleri (ed. Şinasi Gündüz), Dib.

Yay., Ankara 2007.

GÜNAY, Nasuh "Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri", Süleyman Demirel

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Yıl: 2007/2, Sayı: 19

GÜNDÜZ, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yay., Ankara 1998.

114

Page 125: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

GÜNTER, Horst H., MARCHE Angelika, Reiki ve Dynamic Rebirthing,

Çev. Leyla Bosuter, Remzi Yayınları, İstanbul 2005.

HANÇERLİOĞLU, Orhan, İnanç Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 2000.

HEWITT, James, Meditasyon, Çev. Rezan Süer, Akaşa Yayınları, İstanbul

2000.

HIROSHI, D, Reiki’nin Temelleri, Çev. Tufan Göbekcin, Ege Meta Yay.,

İzmir, 2005.

HITTEBEITEL, Alf, "Hinduism", Encyclopedia of Religion-6 (Ed. Mircea

Eliade) 1987.

HORAN, Paula, Evrensel Yaşam Enerjisi Reiki, Çev. Nur Yener, Okyanus

Yayınları, İstanbul 2007.

Indian Religions, (Ed. Peter Heehs), Hurst & Company, London 2002.

İZER, Müheyya, Çağdaş Yoga, Dharma Yay., İstanbul 2003.

JOHNSEN, Linda, The Complete Idiot's Guide to Hinduism, Alpha Books,

Newyork 2002.

KASULIS, Thomas P., “Nirvana”, The Enclyclopedia of Religion (Ed.

Mircea Eliade), Macmillan Publishing, Newyork 1987.

KINGSTON, Karen, Yaşamımızda Feng Shui, Çev. Seda Toksoy, Ötesi

Yayıncılık, İstanbul 2000.

KRIŞNAMUTRİ, Yaşam Kitabı, Çev. Günseli Aksoy, Sistem Yayıncılık,

İstanbul 2007.

KİTAMURA, Petek, Şifa Kaynağı Reiki, Mozaik Yayınları, İstanbul 2004.

KÖSE Ali, Milenyum Tarikatları, Timaş Yay. İstanbul 2001.

115

Page 126: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

KUL, Kerim, "Shri Mataji Öldü"

http://www.sabah.com.tr/Dunya/2011/02/24/shri_mataji_oldu, (24.02.2011)

LAGATREE, Kirsten M., Feng Shui, Akaşa, Çev. Semra Ayanbaşı, İstanbul

2003.

LESHAN, Lawrence, Meditasyon ama Nasıl?, Çev. Nilay Akdoğan, Ötesi

Yayıncılık, İstanbul 2000.

LUBECK, Walter; PETTER, Frank Arjava; RAND, William Lee, Tüm

Yönleriyle Reiki, Çev. Esin Akan, Ege Meta Yayıncılık, İzmir 2003.

LUBECK, Walter, Reiki Kalbin Yolu, Omega Yayınları, İstanbul 2006.

MAHARISHI MAHESH YOGI, Bhagavat Gita 1. ve 6. Bölümlerin Yeni

Bir Çevirisi ve Yorumu, Çev. M.Serhan Akkuş-Cihan Bakkalcıoğlu, Sistem

Yayıncılık, İstanbul 2003.

MAHARISHI MAHESH YOGI, Varlık Bilimi ve Yaşama Sanatı, Sistem

Yayıncılık, (Sungur Pamir, Serhan Akkuş), İstanbul 1999.

MALHOTRA Ashok Kumar , Instant Nirvana, Oneonta Philosophy Studies,

Newyork 1999.

MUSAL Nazmi, Reiki El Kitabı, Akis Kitap, İstanbul 2005.

NIKHILANANDA, Swami, Hinduizm, Ruh ve Madde Yayınları, Çev. Aslı

Özer, İstanbul 2003.

OCAK, Tacettin, Reiki Diye Birşey, Medya Vega, İzmir 2008.

OLSON, Helena-Ronald, Milenyumun Bilgesi, Çev. Mehmet Çatak, Kozmik

Kitaplar, İstanbul 2008.

OLSON, Carl, "Transcendental Meditation", Encyclopedia of Religion,

116

Page 127: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Macmillan Publishing, New York 2005.

OSHO, Meditasyon, Çev. Engin Sunar, Omega Yayınevi, İstanbul 2008.

ÖZKAN, Ali Rafet, Kıyamet Tarikatları (Yeni Dini Hareketler), Kültür Sanat

Yayınları., İstanbul 2006.

RAJU, P.T.; CHAN, Wing-tsit; KITAGAWA, FARUKİ, Asya Dinleri,

İnkılap Kitabevi, Çev. Abdullah Davudoğlu, İstanbul 2002.

ROBINSON-RODRIGUES, Thomas A.-Hillary, World Religions, SCM

Press, London 2006.

ROSHI, Yosutani, Meditasyon ve Zazen, Çev. İhsan Güngören, Yol

Yayınları, İstanbul 1992.

ROTH, Robert, TM Transandantal Meditasyon Tekniği, çev. Deniz Yılmaz,

İstanbul 1997

RUIZ, Don Micheal, Bilginin Sesi, Çev. Semra Ayanbaşı, Akaşa, İstanbul

2005.

SARASVATI, Swami Sivananda , Meditasyon, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve

Madde Yayınları, İstanbul, 1990

SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Bayram

Yayınları, İstanbul 1983.

Scientific Research On Maharishi's Transcendental Meditation And Tm-Sidhi

Program, Ed. David W. ORMEJOHNSON, John T. FARROW Maharishi

Eurepean Research, Volume 1.

SCHIMMEL, Annemarie, Dinler Tarihi, Kırkambar, İstanbul 1999.

SHAH, Pravin K., Jainism Religion of Compassion and Ecology, North

117

Page 128: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

Carolina 2004.

SHARMA, Hari-CLARK Christopher, Çağdaş Ayurveda, Çev.Erk Özkaya,

Sistem Yayıncılık, İstanbul 1999.

SINGH, Asha "Yoga", Encylopedia of India, Rima Publishing House, New

Delhi, 1994.

STÖRIG, Hans J., İlk Çağ Felsefesi, Yol Yayınları, Çev. Ömer Cemal

Güngören, Ankara 2000.

Taoizm (Tao te Ching), Çev. Muhaddere N. Özerdim, Meb, Ankara 1963.

TÜMER, Günay- KÜÇÜK, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları,

Ankara 2002.

The Penguin Dictionary of Religions (Ed. Jhon R. Hinnnels), Penguin

Publishing, London 1997.

UNDERWOOD, Frederic B. , "Meditation", Enyclopedia of Religions,

Newyork, 1986.

WILSON, Bryan, Dini Mezhepler Sosyolojik Bir Araştırma, Çev. Ali İhsan

Yitik-Bülent Ünal, İz Yayıncılık, İstanbul 2004.

YİTİK, Ali İhsan, Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, Ruh

Madde Yayınları, İstanbul 1996.

YİTİK, Ali İhsan, Hint Dinleri, İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, İzmir 2005.

YİTİK, Ali İhsan “Hint Menşe’li İnançların Türkiye’deki Faaliyetleri”,

Türkiye’deki Misyonerlik Faaliyetleri Tartışmalı İlmi Toplantı, Ed. Ömer Faruk

HARMAN, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005.

YİTİK, Ali İhsan "Misyonerlik ve Yeni Dini Hareketler", Dinler Tarihi

Araştırmaları-V, Dinler Tarihi Der. Yay., Ankara 2005.

118

Page 129: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

İnternet Siteleri:

http://www.dirah.org/turkiye.htm 24.05.2011

http://www.elmasterapi.com/index.php 15.05.2011

http://amritsangeet.com/osho-meditasyon/ 15.05.2011

www.anahtarakademi.com, 15.05.2011

http://www.sahajayogaportal.org/sahaja-yoga.html 30.03.2011

http://www.shrimataji.net/albums/biography/ShriMatajiNirmalaDevi-

SelectedBiography_files/frame.htm 30.07.2011

http://cameroun.sahajafrica.net/page_shri_mat_ang.htm 30.07.2011

http://www.fengshui-tr.com/ 17.05.2011

http://www.fengshuianaliz.com/ 17.05.2011

http://www.fengshuiankara.com/ 17.05.2011

http://www.fengshui.com/index.html 17.05.2011

http://www.esrakoyuncu.com/ 17.05.2011

http://fengshuiokulu.com/ 17.05.2011

http://www.yasamenerjisi.com/fsuygulama.htm 30.05.2011

http://www.maharishi.org.tr/ 30.05.2011

http://www.icselguc.com/biyografi/maharishi-mahesh-yogi-424/ 26.05.2011

http://www.alltm.org/Maharishi/Maharishi_year3.html 30.07.2011

http://www.maharishiinstituteofmanagement.com/machiev.jsp 30.07.2011

http://www.maharishiinstituteofmanagement.com/machiev.jsp 17.05.2011

http://www.sahajayogaturkey.f2s.com/aydinlanma.html 30.03.2011

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/04/20/115073.asp

http://www.ascensionreiki.com/Usui%20Reiki%20Hikkei.pdf

119

Page 130: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

http://www.reikimaster4.com/tarih.php 26.05.2010

www.asunam.com/life of mikao usui.htm 30.05.2011

http://petekkitamura.com/usuireikienerjisistemi.html 26.05.2010

http://www.threshold.ca/reiki/Handouts/Threshold-Reiki--Reiki-Ryoho-

Hikkei.pdf 26.05.2010

http://www.haberkâlemi.com/yazar.asp?yaziID=478 30.05.2011

http://www.reiki.com.tr/reikinedir.html 26.05.2010.

http://www.reikievi.com/index.php 26.05.2010

http://www.reikiturk.com/chakra-ne-demektir.html 26.05.2010

http://www.reikilink.com/reikitemel.htm 26.05.2010

http://www.reikiturk.com/usui-reiki-egitimi.html, 26.05.2010

http://www.reikimaster4.com/karuna.php. 30.05.2011

http://www.petekkitamura.com/karunalightarianseichim.html 26.05.2010

http://www.isuder.org/ 30.05.2011

www.mbavakfi.org.tr/reikihuzurvadisi.html 30.05.2011

http://www.yogamahamantra.com/yoga-reiki-meditasyon/ 30.05.2011

http://www.bilgipaylasim.org/ 30.05.2011

120

Page 131: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ÖZET

Batı'dan Gelen Doğu Kökenli Akımlar ve Türkiye'deki Faaliyetleri

İlknur Uğurlu

Türkiye'de son yıllarda dinden bağımsız olduklarını iddia etmekle birlikte

özde Doğu dinleri kökenli olan, Doğu dinlerinin düşünce sistemi ve bu dinlere ait

kavramları çeşitli yollarla halk arasında yaymaya çalışan bir çok akım ortaya

çıkmıştır. Türkiye'ye Batılı ülkelerden gelmiş olan Doğu kökenli akımlar toplumda

hızla yayılmakta ve Doğu dinlerine ait bir çok kavram kültürümüze yerleştirilmeye

çalışılmaktadır. Doğu kökenli akımlar hakkında Türkiye'de geniş bir çalışma

yapılmamış olması bizi bu çalışmayı yapmaya sevk etmiştir.

Çalışmamızın temel amacı Batı'dan gelen Doğu kökenli Reiki, Transandantal

Meditasyon, Osho, Sahaja Yoga ve Feng Shui akımlarının öğretilerini, tarihsel

gelişimlerini, tekniklerini ve genel özelliklerini ortaya koymaktır. Diğer bir amacımız

ise bu akımların Türkiye'deki faaliyetlerinin tespiti olmuştur. Ayrıca tezimizde Doğu

kökenli akımların Türkiye'de yayılmasını sağlayan nedenler değerlendirilmiştir.

Tezimizde Doğu dinleri ve Doğu kökenli akımlar arasındaki ilişki üzerinde

durulmuş, bu bağlamda Doğu kökenli akımları anlamak için bilinmesi zaruri olan

terimler açıklanmıştır. Yanı sıra bu akımların Batı'dan alınmış akımlar olmaları

nedeniyle misyonerlik çerçevesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği

incelenmiştir.

Çalışmamızın sonucu olarak Batı'dan gelen Doğu kökenli akımların

iddialarının aksine dinden bağımsız akımlar olmadıkları ve misyonerlik çerçevesinde

değerlendirilmeleri gerektiği ortaya konulmuştur.

Araştırmamızın bundan sonra bu alanda yapılacak çalışmalara katkı

sağlayacağını umuyoruz.

121

Page 132: T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/24469/ilknuruğurlu_08912612_tez.pdf · İkinci Bölüm'de Batı'dan Gelen Doğu Kökenli

ABSTRACT

Eastern Movements Coming From The West and Their Activities in Turkey

İlknur Uğurlu

In recent years, a lot of movements which are originated in East and trying to

spread doctrines and terms of Eastern religions in the society by several methods

have arisen in Turkey, claming that they are secular movements. These Eastern

movements which have come to Turkey from Western countries are growing up in

the society rapidly and the terms that belong to Eastern religions are embeded into

Turkish culture. Absence of any study examining Eastern movements

comprehensively in our country was oriented us to make this research.

The purpose of this study was to investigate the doctrines, historical

developments, techniques and general features of Eastern movements coming from

the West: Reiki, Transcendental Meditation, Osho (Neo-Sannyas), Sahaja Yoga and

Feng Shui. Another aim was to find out their activities in Turkey. Besides, the

reasons that make the movements grow up in Turkey were examined in the study.

The thesis focused on the relationship between Eastern religions and the

Eastern movements. For this reason, we inspected the central terms of Eastern

religions, which are to be known to understand Eastern movements. We also

examined whether these movements ought be regarded as missionary movements

because of the fact that they were imported from Western countries or not.

The results indicated that these movements are not unrelated to Eastern

religions and they are not secular movements as they claim. The study also revealed

that these movements ought be regarded as missionary movements.

We hope that our research will be beneficial for further studies.

122