tarİhİ anitsal bİr kapida koruma · oluşmaktadır. yapının çatısı ahşap taşıyıcı...

10
TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA ÖNERİLERİ PROTECTION PROPOSALS FOR A HISTORICAL MONUMENTAL GATE Barış SAYIN 1 , Ayşen ŞOLT 2 , Cemil AKÇAY 3 , Barış YILDIZLAR 4 , T. Serhat BOZKURT 5 ÖZET Kültürel mirasın önemli argümanlarından biri olarak kabul edilen tarihi anıtsal yapılarda, zaman içerisinde iklim ve kullanım koşullarına bağlı olarak yapısal malzemelerdeki bozulma ve dayanıklılıktaki azalma, esaslı onarımlar gerektirmeden korunabilmektedir. Söz konusu yapıların korunması amacıyla özgün malzeme karakteristiklerinin analizi ve uygun onarım tekniklerinin belirlenmesinde göz önüne alınacak kriterler, koruma uygulamalarında ön koşul olarak kabul edilmektedir. Anılan kriterlerin belirlenmesi sürecinde, gözlemsel inceleme ve laboratuvar analizleri önemli parametreler olarak değerlendirilmektedir. Koruma gerçekleştirilecek eserde, söz konusu parametreler değerlendirilmeden yapılan uygulamalar, eserin tarihsel doku içindeki kimliğine ve bütünlüğüne zarar vererek özgünlüğünü zedeleyebilmektedir. Bu nedenle, anıtsal yapıların gerek malzeme seçimi gerekse uygulama detaylarını içeren koruma yaklaşımında, mevcut durum tespitinin yanı sıra müdahale kararları alınırken disiplinler arası çalışma gözetilmelidir. Söz konusu yaklaşımın yanı sıra, koruma bilincinin gelişmesiyle tarihi yapıların gelecek koşullara aktarılması mümkün olabilecektir. Sunulan çalışma, İstanbul Üniversitesi’nin merkez yerleşkesinin anıtsal kemerli, birbirine bitişik üç parçadan meydana gelen ana giriş kapısı üzerine gerçekleştirilen koruma önerilerini içermektedir. Çalışma kapsamında, incelenen yapıyla ilgili analiz sonuçları kapsamında, müdahale kararları ve teknikleri belirlenerek uygulama detayları sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Anıtsal kapı, Koruma, Restorasyon, Konservasyon ABSTRACT Historical monumental structures, accepted as the most important argument of the cultural heritage, can be preserved without extensive repair the deterioration of the structural materials and the decrease in durability depending on the climate and usage conditions over time. This approach leads to the development of conservation consciousness, the transfer of historical structures to future conditions and the contribution to the country's economy. The criteria, considered in determining of the analysis of original material characteristics and appropriate repair techniques in order to preserv historical monumental structures, are accepted as prerequisites for protection applications. In the stage of determining the criteria, observational and laboratory analyzes are taken into consideration as important parameters. In the maintenance and repair of the structure, the applications performed without evaluating the parameters can damage the authenticity of the structure by damaging its identity and integrity in the historical value. Accordingly, intervention decisions should be taken based on interdisciplinary study in addition to the current situation of the monumental structures in conservation approach that includes the selection of materials and application details. The present study consists of the protection proposals for the main entrance to the central campus of Istanbul University. Within the scope of the study, application details related to intervention decisions and techniques of the examined gate are presented. Keywords: Monumental gate, Protection, Restoration, Conservation 1 Yard. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul, [email protected] 2 Y. İç Mimar, İstanbul Üniversitesi, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı, İstanbul, a[email protected] 3 Yard. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul, cakcay @istanbul.edu.tr 4 Yard. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul, [email protected] 5 Y. Mimar, İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, İstanbul, [email protected] Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017 513

Upload: others

Post on 04-Aug-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA ÖNERİLERİ

PROTECTION PROPOSALS FOR A HISTORICAL MONUMENTAL GATE Barış SAYIN1, Ayşen ŞOLT2, Cemil AKÇAY3, Barış YILDIZLAR4, T. Serhat BOZKURT5

ÖZET Kültürel mirasın önemli argümanlarından biri olarak kabul edilen tarihi anıtsal yapılarda, zaman içerisinde iklim ve kullanım koşullarına bağlı olarak yapısal malzemelerdeki bozulma ve dayanıklılıktaki azalma, esaslı onarımlar gerektirmeden korunabilmektedir. Söz konusu yapıların korunması amacıyla özgün malzeme karakteristiklerinin analizi ve uygun onarım tekniklerinin belirlenmesinde göz önüne alınacak kriterler, koruma uygulamalarında ön koşul olarak kabul edilmektedir. Anılan kriterlerin belirlenmesi sürecinde, gözlemsel inceleme ve laboratuvar analizleri önemli parametreler olarak değerlendirilmektedir. Koruma gerçekleştirilecek eserde, söz konusu parametreler değerlendirilmeden yapılan uygulamalar, eserin tarihsel doku içindeki kimliğine ve bütünlüğüne zarar vererek özgünlüğünü zedeleyebilmektedir. Bu nedenle, anıtsal yapıların gerek malzeme seçimi gerekse uygulama detaylarını içeren koruma yaklaşımında, mevcut durum tespitinin yanı sıra müdahale kararları alınırken disiplinler arası çalışma gözetilmelidir. Söz konusu yaklaşımın yanı sıra, koruma bilincinin gelişmesiyle tarihi yapıların gelecek koşullara aktarılması mümkün olabilecektir. Sunulan çalışma, İstanbul Üniversitesi’nin merkez yerleşkesinin anıtsal kemerli, birbirine bitişik üç parçadan meydana gelen ana giriş kapısı üzerine gerçekleştirilen koruma önerilerini içermektedir. Çalışma kapsamında, incelenen yapıyla ilgili analiz sonuçları kapsamında, müdahale kararları ve teknikleri belirlenerek uygulama detayları sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Anıtsal kapı, Koruma, Restorasyon, Konservasyon

ABSTRACT Historical monumental structures, accepted as the most important argument of the cultural heritage, can be preserved without extensive repair the deterioration of the structural materials and the decrease in durability depending on the climate and usage conditions over time. This approach leads to the development of conservation consciousness, the transfer of historical structures to future conditions and the contribution to the country's economy. The criteria, considered in determining of the analysis of original material characteristics and appropriate repair techniques in order to preserv historical monumental structures, are accepted as prerequisites for protection applications. In the stage of determining the criteria, observational and laboratory analyzes are taken into consideration as important parameters. In the maintenance and repair of the structure, the applications performed without evaluating the parameters can damage the authenticity of the structure by damaging its identity and integrity in the historical value. Accordingly, intervention decisions should be taken based on interdisciplinary study in addition to the current situation of the monumental structures in conservation approach that includes the selection of materials and application details. The present study consists of the protection proposals for the main entrance to the central campus of Istanbul University. Within the scope of the study, application details related to intervention decisions and techniques of the examined gate are presented.

Keywords: Monumental gate, Protection, Restoration, Conservation

1 Yard. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul, [email protected] 2 Y. İç Mimar, İstanbul Üniversitesi, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı, İstanbul, [email protected] 3 Yard. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul, cakcay @istanbul.edu.tr 4 Yard. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul, [email protected] 5 Y. Mimar, İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, İstanbul, [email protected]

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

513

Page 2: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

GİRİŞ Osmanlı mimarlığının Batı etkisine açılması 18. yüzyıl başlarında gerçekleşmiş ve daha sonra süreklilik kazanmıştır. 18. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı yapılarına uyarlanan Barok ve Rokoko, zamanla deneme niteliğinin ötesinde, Osmanlı mimarlığının önde gelen ifade biçimlerini oluşturmuştur. 19. yüzyıla gelindiğinde ise mimarlıkta Batı etkisinin 18. yüzyılda olduğu gibi belli başlı birkaç üslupla sınırlı kalmaktan çıktığı görülmektedir. 19. yüzyılda Batı etkisi iyice yoğunluk kazanmış ve beraberinde biçim çeşitliliğini de getirmiştir. 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan Nizam-ı Cedid döneminde başlayan köklü Batılılaşma hareketi, Kabakçı isyanıyla kesintiye uğramakla birlikte Tanzimat’a kadar sürmüş, mimaride daha önceki dönemlerden farklı bir yapım programı ve tipolojiye gidilmesini sağlamıştır. Tanzimat döneminde yeni yapı türlerinin ortaya çıkmasıyla yapım faaliyeti önem ve hız kazanmıştır. İhtiyaç duyulan yeni yapılar, –askeri, resmi, dini, sivil, eğitim, sağlık ve sanayi yapıları– Batı’nın sunduğu yeni biçimler için gerekli uygulama ortamını oluşturmuştur. Bu durum bir yüzyıl boyunca geçerliliğini korumuş ve Osmanlı mimarlığında Batının etkisi giderek ağırlık kazanmıştır. Batılı görünümde, yapım faaliyetini yüz yıl boyunca yönlendiren Balyan ailesi ve özellikle 19. yüzyıl sonunda uygulama olanağı bulan levanten ve yabancı mimarlar önemli rol üstlenmiştir (Saner, 1998).

Batı kaynaklı ve Batılı olan biçimlerin genel çizgiyi belirlediği 19. yüzyıl Osmanlı mimarlığında, yüzyılın ikinci yarısının başından itibaren ise, yine Batı’dan kaynaklanmakla birlikte bu çizginin dışına düşen “oryantalizm” akımıyla karşılaşılmaktadır. Oryantalizm akımı, Batı’nın 19. yüzyılda tüm biçim ve üsluplara açık yaklaşımı içinde, tasarımcılara Uzakdoğu ile Doğu ve Batı İslam ülkeleri mi-marlıklarına ait biçimleri de malzeme olarak sunmuştur. İslam bileşenli Oryantalizm, Avrupa’da ilk örneklerinin görülmesinden yaklaşık yarım yüzyıl sonra Osmanlı mimarlığına da yansımıştır. Bu akım çerçevesinde tasarlanan bir dizi yapı, hem Batı, hem Osmanlı mimarlığına yabancı biçimleri içermesi açısından dikkat çekmektedir. Söz konusu yabancı biçimlerin Osmanlı mimarlığı dışındaki bazı İslam ülkeleri mimarlıklarına bağlanabilmesi ve bunun Batı’da mevcut olan aynı anlamdaki bir uygulamaya paralellik göstermesi nedeniyle de bu yapılar “oryantalist” olarak nitelendirilmiştir. 19. yüzyıldan itibaren Barok ve Rokoko, Osmanlı mimarisinde önde gelen üsluplar haline gelmiştir. Ayrıca 19. yüzyılda mimarlık sadece Barok ve Rokoko üsluplarıyla sınırlı kalmamıştır. Neo-Rönesans, Ampir, Oryantalizm, Neo-Gotik ve Art Nouveau gibi üsluplar Osmanlı mimarlığı içinde kimi zaman tek başına, kimi zaman eklektik bir anlayışta ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın başlarında ise I. Ulusal Mimarlık akımıyla karşılaşılmaktadır.

Çalışmada incelenen İstanbul Üniversitesi ana giriş kapısı (Seraskerlik Kapısı) İstanbul ili, Fatih ilçesi, Süleymaniye Mahallesi, Beyazıt Meydanı, 104 Pafta, 618 ada, 19 parselde kamu mülkiyetinde bulunmakta, tescilli olarak Süleymaniye sit alanında kalmakta ve 19. yüzyıl oryantalist mimari üslup özelliklerini taşımaktadır. Anılan yapı; kargir, serbest nizamda olup, parselin güney ucunda biçimlenmiştir. Üç açıklıklı Roma zafer takı şeklindeki kapının iki tarafında dendanlı iki katlı kuleler bulunmakta olup, kapı açıklıklarını oluşturan ve birer sütuna oturan kemerlerden iki yandakiler basık, daha geniş iken, yüksek tutulmuş olan ortadaki ise at nalı biçimindedir (Çelik, 2007). 19 parselin içinde kalan diğer yapılar Rektörlük Binası, Hukuk Fakültesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Hukuk Kütüphanesi, İktisat Kütüphanesi, Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Enstitüsü ve Profesörler Evi olarak konumlanmaktadır. Sunulan çalışmada, ana giriş kapısı ile ilgili olarak görsel inceleme, yapısal durum tespiti ve malzeme analizleri kapsamında koruma önerileri verilmiştir. Çalışmada, İTÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Malzeme Laboratuvarı’nda Prof. Dr. N. Arıoğlu, Prof. Dr. E. Gürdal ve Dr. Seden Acun Özgünler tarafından hazırlanan malzeme raporunun yanı sıra, Sanat tarihi araştırma raporu da kullanılmıştır. 2014 yılı içerisinde tamamlanan uygulamanın denetimi, İ.Ü Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı’nca gerçekleştirilmiştir.

ANA GİRİŞ KAPISININ YAPISAL DURUMU Ana taşıyıcı sistemi yığma-kargir olan inceleme konusu yapı; zemin kat, iki normal kat ve asma kattan oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki temel sistemi hakkında herhangi bir bilgi ve tespit olmamakla birlikte temel

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

514

Page 3: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

türünün, duvar altı betonarme hatıl veya taş temel olduğu öngörülmektedir. Mevcut durumda yapının zemin katı ve normal katları ofis amaçlı olarak kullanılırken, çatı katı kullanılmamaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir. Yapı cephesindeki görsel incelemede yıpranma ve malzeme özelliklerine bağlı yaşlanmalar söz konusudur. Belirli bölgelerde taşlarda, lokal olarak yüzey erozyonu tespit edilmiş, taşın bağlayıcı harcı yer yer parçalanmıştır. Sütunlarda bağlayıcı olarak kullanılan çelik kelepçelerde paslanma görülmüştür. Ahşap çatı, alt ve üst başlık yastık kirişlerinde çürüme, dikme ve diyagonal birleşimlerinde ayrılma ve kopma sonucu kesit zayıflamaları vardır. Ahşap çatı altına sonradan yapılmış olan çelik takviyede gözle görülür sehim mevcuttur (Keyif, 2011).

Şekil 1. Beyazıt meydanı ve yerleşke içinden giriş kapısının görünüşleri (a) Güney cephesi, (b) Kuzey cephesi Yapının mevcut statik durumunu belirlemek amacıyla, üç boyutlu sonlu elemanlar yazılımı (ETABS, 2010) kullanılmış ve modellemede dörtgen solid elemanlar tercih edilmiştir. Modeldeki taş malzemesine ait değer atamaları, malzeme raporu (Arıoğlu vd., 2010) esas alınarak yapılmıştır. Duvar basınç dayanımı, laboratuvar sonuçlarına göre 20 MPa olarak tespit edilmiştir. Duvar basınç emniyet gerilmesi, Deprem Yönetmeliği’nde (TDY-2007) belirtilen hususlara göre hesaplanmıştır.

Yapının ahşap çatı taşıyıcı makası için düzlem çerçeve modeli oluşturulmuştur. Çatı modelinde zati yük olarak kurşun kaplama ve ahşap kaplama ağırlıkları alınmıştır. Kar ve rüzgar yükleri için yapının bulunduğu bölgeye göre ilgili yük değerleri alınarak (TS498, 1997) çatı makası ana taşıyıcısı ve düğüm noktası tahkikleri yapılmıştır.

Yapının mevcut durumdaki tahmin edilen temel sisteminin duvarlar altında betonarme hatıl veya taş temel şeklinde olduğu öngörüsünden hareketle yapının mimaride belirtilen kat adetleri ve duvar kalınlıkları dikkate alınarak, mevcut yapı modeli oluşturulmuş ve bu modelden yaklaşık yapı ağırlığı 38390 kN. olarak tespit edilmiştir. Servis yükleri ile beraber, öngörülen temel kesitinin bu yükleri güvenli bir şekilde zemine aktarması gerekmektedir. Bu amaçla, yapının yaklaşık temel alanı (172 m²) esas alınarak temelde oluşacak zemin gerilmesi 223 kN/m² olarak hesaplanmıştır. Yapının bulunduğu alanda yapılan zemin etüdüne göre zemin emniyet gerilmesi değeri 150 kN/m²’dir. Zemin etüt raporunda belirtildiği üzere mevcut yapı temel kotundan ilk taşıyıcı zemine kadar 4 m. dolgu tabakası bulunmaktadır (Zemin Raporu, 2010).

MALZEME VE BOZULMALAR

Yapıda genel olarak dört farklı türde doğal taş kullanılmıştır. Yapının beden duvarları ve dendanları ince ve bol kavkılı kireçtaşı; ön cephedeki (doğu) sütunlar yeşil renkli serpantin breşi olup arka cephedeki (batı) sütunlar kırmızı-pembe renkli yoğun kireçtaşıdır. Sütun kaidelerinde ve sütun arkası kaplamalarda gri damarlı Marmara mermeri, kemerlerde ise turuncu-pembe ve kırmızı renkli yoğun kireçtaşı türü taşların kullanıldığı görülmüştür (Arıoğlu vd., 2010). İnceleme konusu yapıda önemli oranda kullanılmış olan kireç taşı (küfeki taşı) yapı malzemesinde yoğun ayrışma ve hasarın oluştuğu gözlenmektedir. Kireç taşı yapı malzemesinde görülen başlıca ayrışma türleri; ayrışma süreci devam eden yüzey erozyonu ve yapraklanma biçiminde görülen yüzey kavlanmasıdır. Yapıdaki genel kirlilik karakterinin, kalsiyum sülfat kökenli, alçı taşı kabuk oluşumu adı da verilen koyu renkli kirlilik türü

(a) (b)

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

515

Page 4: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

olduğu belirtilebilir. Genel itibariyle hava kirliliği kaynaklı bir kirlilik türü olan alçı taşı kabuk oluşumu, ağırlıklı olarak saçak ve kubbe altları gibi yağmur etkisinden uzak alanlarda daha yoğun olarak gözlenmektedir (Gürdal, 2013). Atmosfere karışan bitümlü karbon zerreleri, kömür ve mazot yanmalarından ileri gelen hava kirliliği yapıdaki taşların yüzeyinde siyah kir tabakası formunda yapışarak birikmiştir. Taş bünyesindeki su ve buhar hareketleri bu kir oluşumunun altında kalarak kimyasal tepkimelere yol açmış ve bu şekilde oluşan tuzların hacim artışı sonucu taşın bağlayıcısı yer yer parçalanmış, agregaları serbest kalarak kabuklanmaya neden olmuştur. Yapının kalker kökenli olan beden duvarlarında yapraklanma, yer yer tozuma ve bezemelerde de doku kaybı belirgin olup kuzeye bakan yüzeylerde özellikle sütun başlarının bezemelerinin arkasındaki boşluklarda kirlilik görülmektedir. Benzer şekilde kemerin iç kısmındaki kireçtaşlarında kirlilik daha yoğundur. Saçak silmelerinde ve kemer üstündeki bezemelerde kullanılan taşlarda yüzey erozyonu derin olup, desenlerin formları bozulmuştur.

Cephelerde görülen diğer bir kirlilik ve hasar oluşturucu etmen de eski onarımlarda kullanılmış olan portland çimentolu derz ve plastik onarım uygulamalarıdır. Bu tür harçlar ile yapılmış olan uygulamaların çevresinde yapı derzlerinde ve yüzeylerde plastik onarım olarak yapılmış olan portland çimentolu harç ve sıvalar, çeşitli tuzlar içermesi, nem ve su tutma özelliği, buharlaşma düzensizliği yaratması vb. sebeplerden dolayı özgün taşlarda ayrışma ve hasarların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Cephede yer alan kitabelerdeki altın varak ve kitabenin zemin boyasında hasarların oluştuğu görülmektedir. Altın varak süslemede dökülme, kabarmalar ve çatlaklar bulunmaktadır. Yapının kuzey cephesindeki varak ve boyaların daha hasarlı durumda olduğu görülmektedir. Kitabeler üstünde portland çimentolu eski plastik onarımlar bulunmaktadır. Yapının dış cepheye bakan ahşap doğramalarında yer yer çürümeler ve işlev kayıplarının olduğu görülmektedir. Ön ve arka cephede bulunan sütunların kaidelerine, önceki onarımlarda yerleştirilmiş olan demir bileziklerin korozyona uğradığı ve işlevini kaybettiği görülmektedir. Anılan demir bileziklerden kaynaklanan korozyon akıntılarının da mermer yüzeylere işlediği görülmektedir. Yapıda tespit edilen bozulma türleri Şekil 2-9’da görülmektedir (Arıoğlu vd., 2010).

Şekil 2. Kemer üstündeki dekorlu kireçtaşlarında yüzey erozyonu (a,b)

Şekil 3. Kemerlerde kullanılan farklı renkteki hasarlı doğal taşlar (a-c)

(a) (b) (c)

(a) (b)

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

516

Page 5: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

Şekil 4. Mermer sütunlar ve başlıklarındaki kirlilik (a,b)

Şekil 5. Batı cephesindeki pembe renkli sütunlarda görülen bozulmalar (a-c)

Şekil 6. Kemer içindeki taş yüzeylerde kirlilik nedeniyle oluşan kararma (a-c)

Şekil 7. Kule kaplama taşlarında görülen kararma ve erozyonlar (a) Kuzey cephesi, (b,c) Batı cephesi

(a) (b)

(a) (b) (c)

(a) (b) (c)

(a) (b) (c)

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

517

Page 6: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

Şekil 8. Saçak silmelerindeki taşlarda görülen kirlilik ve erozyon (a,b)

Şekil 9. Onarım görmüş kurşun kaplı çatı ve dendanlar (a,b)

SAHA ÇALIŞMASI VE LABORATUVAR TESTLERİ İstanbul Üniversitesi giriş kapısının meydana göre sağ yan kulesinin ikinci katın dış duvarından 10 cm çapında karot numune ile zemin katın iç duvarından 3 cm çapında karot numune alınmıştır (Şekil 10). Zemin katın iç duvarından alınan karot kullanılarak iç ince sıva, kaba sıva ve tuğla örnekleri elde edilirken, ikinci katın dış duvarından alınan karot, yapının beden duvarlarında kullanılmış olan kireçtaşı bloklarının karakterizasyonu amacıyla ve yaygın bozulma türünün görüldüğü yer olması itibariyle seçilmiştir.

Harç ve sıva örneklerinin bağlayıcı ve agrega türlerini, oranlarını ve karakteristik özelliklerini belirlemeye yönelik olarak görsel analiz, asit kaybı, kızdırma kaybı analizleri ile asit kaybı analizi sonunda kalan agregaların elek analizleri ve fiziksel özellik tayini deneyleri yapılmıştır. Bunun yanı sıra, yapıdan alınan taş ve tuğla örneklerinde kızdırma kaybı ile fiziksel ve mekanik özellik deneyleri yapılmıştır (Arıoğlu vd., 2010). Yapılan test ve analizlerin detaylandırılması sunulan çalışmanın kapsamına alınmamıştır

Şekil 10. Karot alınan lokasyonlar (a) Zemin katın iç duvarı, (b) İkinci kat dış duvarı (a) (b)

(a) (b)

(a) (b)

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

518

Page 7: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

YAPISAL AÇIDAN DEĞERLENDİRME Yapının taşıyıcı duvarlarında oluşan basınç gerilmesi ortalamasının (2.15 MPa) emniyet gerilmesinden düşük değere sahip olmasından dolayı taşıyıcı duvarların, basınç gerilmeleri açısından bir sorun teşkil etmediği saptanmıştır (Keyif, 2011). Yapıda oluşan kayma gerilmelerinin ortalamasının (0.23 MPa), kayma emniyet gerilmesinden yüksek değerde olduğu taşıyıcı duvarlar mevcut olmasına karşın yapının bütünü göz önüne alındığında ihmal edilecek seviyede olduğu ve yapısal güvenlik açısından bir sorun teşkil etmeyeceği belirlenmiştir.

Yapıda kısa doğrultuda yapılan devrilme tahkikinde, yapının boş durumda (sadece zati yükleme) ve dolu durumda (zati ve hareketli yükleme) iken deprem kuvvetleri ilgili kat diyaframlarına etkitilmiş, dönme noktasına göre moment değeri bulunmuştur. Bulunan değer, yapı ağırlığından dolayı devrilmeye karşı koyan kuvvetin aynı noktada oluşturduğu moment ile karşılaştırılmıştır. Sadece zati yüklemede “devrilmeye karşı moment/deviren moment” oranı 1.45, zati ve hareketli yüklemede aynı oran 1.48 olarak hesaplanmıştır. Bu değerler yapının devrilme açısından yeterli dayanıma sahip olduğunu göstermektedir.

Yapıda 1-5 mm. mertebesindeki kılcal çatlaklar, temizlendikten sonra özgün malzemeye uygun bağlayıcılar ile doldurulabilir. Kullanılan bağlayıcı için tek koşul yapıdaki mevcut bağlayıcılardan daha düşük yapışma özelliği olmamasıdır. Hasar görmüş, değiştirilmesi gereken taş duvar elemanları var ise, özgün malzeme ile aynı boyutlarda onarımı yapılmalı, bağlayıcı olarak yeterli dayanımda harç kullanılmalıdır.

Mevcut ahşap çatıda dış cephe hattındaki yastık kirişleri ile bunlara bağlanan alt ve üst başlıklarda su ve nemden oluşan bozulmalar mevcuttur. Ahşap çatının incelenmesinde, ahşap tavan kaplamasında tespit edilen deformasyonların sebebi alt başlıkların dikmeler ile bağlantı noktalarındaki ayrılmalardır. Bu ayrılma sebebi ile alt başlık ciddi oranda sehim yapmıştır. Çatı kaplaması ve alt tavan kaplaması söküldükten sonra yapılacak detaylı incelemeye bağlı olarak tüm ahşap taşıyıcıların sökülerek çatının yenilenmesi en uygun çözüm olabilir.

Yapıda kullanılan çelik elemanlarda paslanma durumunda, ilgili elemanlar uygun yöntemle yenisi ile değiştirilmeli, değiştirilemiyorsa temizlenmeli ve uygun görülen pas önleyici boya ile korunmalıdır. Değiştirme veya onarım sırasında mevcut taş malzemeye zarar verilmemelidir.

Zemin raporunda belirtilen 4 m.’lik dolgu tabakasının iyileştirilmesi için dolgu tabakası altındaki ilk taşıyıcı katmanın emniyetli taşıma kapasitesine ulaşılması gerekmektedir. Yapı toplam ağırlığının (∼40000 kN) ilk taşıyıcı katmanın emniyetli zemin gerilmesi değerine (150 kN/m²) oranlanması sonucu, 265 m²’lik temel yüzey alanının gerekli olduğu saptanmıştır. 0.00 kotundaki duvar planına bağlı belirlenen taban alanı yaklaşık 175 m² ve mevcut temel yüzey alanı dikkate alındığında, temel yüzey alanının büyütülmesi gerekmektedir. Büyütme işlemi duvar altındaki sürekli temellerin genişlikleri artırılarak yapılmalıdır. Arttırılan temel genişliği orta akslardaki duvar altlarında her iki yöne simetri, kenar temellerde 1/3 oranında yapı dışına, 2/3 oranında yapı içine büyütülerek sağlanmalıdır.

KORUMA ÖNERİLERİ

Yapının tüm kalker kökenli taşlarında aşırı derecede kirlilik tespit edilmiş, özellikle kirliliğin yoğun olduğu iç bahçeye bakan yüzeylerde siyah renkli kir tabakası daha fazla olduğu görülmektedir. Bu nedenle koruma önlemleri kapsamında cephe temizliği öncelikli olarak ele alınmalıdır. Yüzey erozyonlarının çok olduğu dekorların silikon kalıplarının alınması ve plastik onarım ile bütünleme yapılması gereklidir. Tüm beden duvarlarındaki kirlilik temizlendikten sonra sağlamlaştırıcı ve koruyucu nitelikli kimyasallarla koruma uygulaması yapılması önerilmektedir (Arıoğlu vd., 2010). Mevcut kirliliğin temizliğinde kullanılacak mekanik temizlik yöntemi olarak kontrollü kumlama yöntemi tercih edilmelidir. Düşük sertlik derecelerindeki granüler kullanılarak 0.3-3.0 bar basınç aralığında kontrollü kumlama uygulaması yapılmalıdır. Az gözenekli taşlardaki demir ve bakır

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

519

Page 8: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

kaynaklı korozyon kirliliklerinin temizliğinde ise EDTA, CMC, amonyum karbonat, amonyum bikarbonat gibi karışımlar içeren tampon çözeltiler ile kimyasal temizlik uygulaması bölgesel olarak uygulanabilir. Yapının kuzey cephesinde görülen biyolojik oluşumların canlılığının sona erdirilmesinde %2’lik preventol R80 vb. biyosit malzemeler kullanılmalıdır (Gürdal, 2013).

Cephelerde görülen önceki dönemlere ait portland çimentolu onarımların uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu kapsamda, yapı derzlerinde ve yüzeylerde plastik onarım olarak yapılmış olan eski çimentolu harç ve sıvaların ayrışma ve hasarlara neden olmasından dolayı yapıdan uzaklaştırılması için ince keski murç dişçi motoru vb. mekanik el aletleri kullanılarak yapılmalı, yüzeyde tutunmuş olan çimento şerbetleri de kontrollü kumlama yöntemi ile temizlenmelidir.

Ayrışmaya maruz kalan taşlarda sağlamlaştırma çalışması yapılmalıdır. Bu itibarla, yapraklanma biçimi ayrışmalarda kavlanan taş yüzeyinin tekrar taşlara sabitlenmesi için mikroenjeksiyon yöntemi kullanılmalıdır. Bu yöntemde kireç bağlayıcılı enjeksiyon harçları ve akrilik reçineler kullanılabilir. Yüzey erozyonu görülen taş yüzeylerinde ise düşük derişimlerdeki akrilik reçineler ile lokal yüzey sağlamlaştırmaları yapılmalıdır. Yüzey sağlamlaştırma çalışmasında %2, %3 ve %5 derişimdeki metil akrilat etil metakrilat (paraloid b72 vb.) malzemeler ile kontrollü olarak sağlamlaştırma çalışması yapılmalıdır. Kontrollü kumlama çalışması öncesinde motifli yüzeylerde bön sağlamlaştırma uygulaması ile hasar oluşumunun önüne geçilmesi gerekmektedir. Yüzeylerde yapılacak tüm çalışmalar sonrasında (temizlik, sağlamlaştırma, onarım vb.) yüzeylerde su itici özellikteki silan solaksan malzemelerin uygulanması gerekmektedir.

Kitabelerde yer alan altın varak ve boyaların temizlenerek yenilenmesi sürecinde, kitabe zemin boyasında renk solması, dökülme vb. sorunların oluşmaması için silikat esaslı boya kullanılması önerilmektedir. Yeni yapılacak altın varak uygulamasında ise 6-8 sa. bal miksiyon kullanılması uygundur. Yapı arka cephesinde yer alan gençliğe hitabenin duvara tutunma durumu değerlendirilerek yerinde veya yerinden alınarak temizliğinin yapılması gerekmektedir. Harf yüzeylerindeki bakır korozyonu ve kirlilik, metal yüzeyine zarar verilmeden hassas bir şekilde mekanik ve/veya kimyasal temizlik yöntemleri ile temizlenmelidir. Akabinde temizlenen yazı yüzeyleri laklanarak (%10-15 derişimde metil akrilat, etil metakrilat malzemeler, metal verniği vb. akrilik reçinelerle) koruma altına alınmalıdır. Yazıdaki eksik kısımların ise yeniden imal edilerek tamamlanması gerekmektedir. Ön ve arka cephede bulunan sütunların kaidelerine, önceki onarımlarda yerleştirilmiş ve işlevlerini kaybetmiş olan demir bileziklerin yeniden tasarlanarak paslanmaz çelik malzeme ile değiştirilmesi gerekmektedir. Hazırlanacak bu bilezikler ve mermer kaide arasında levha kurşun kullanılarak tampon yapılması gerekmektedir. Sütun kaidelerindeki derin çatlakların ise enjeksiyon yöntemi ile sağlamlaştırılması gerekmektedir.

Yapıdaki pencere doğramalarının genel olarak hasarlı durumda olduğu göz önüne alınarak değiştirilmesi gerekebilir. Yeniden imal edilecek doğramaların orjinal şekil ve ölçüleri esas alınarak sert ağaçtan imal edilmeleri gerekmektedir. Bunun yanısıra, ısı kaybının önüne kaybının önüne geçilebilmesi için çift cam kullanılabilir. Yapıya ait pencere korkulukları, demir parmaklıklı kapı girişlerinin üzerinde korozyon oluşumları ve tekrar boyamalardan dolayı boya tabakalarının oluştuğu görülmektedir. Mevcut demir aksam yüzeylerinin temizlenmesinde kontrollü kumlama yöntemi kullanılmalıdır. Temizlik çalışması sonrasında tekrar korozyon oluşumuna izin verilmeden yüzeylerde konservasyon uygulamasının yapılması gerekmektedir. Demir malzemede yüzey koruyucu olarak zinga ya da tannik asit uygulaması yapılmalıdır. Yüzey ek olarak laklanmalı ya da konservasyon çalışması sonrasında koruyucu boya uygulaması yapılmalıdır. Eksik parçalar tespit edilerek orjinal ölçü ve boyutlardaki demir malzeme ile tamamlanmalı, çalışmayan elemanlar kullanılabilir hale getirilmelidir. Yapının kurşun altı malzemelerinde kurt ve böcek oluşumları tespit edildiğinden, bu alanlarda fümigasyon ve/veya pestisit malzemeler ile ilaçlama yapılması gerekmektedir (Gürdal, 2013).

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

520

Page 9: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki

SONUÇLAR Beyazıt Meydanı’nın kuzey sınırında yer alan İstanbul Üniversitesi ana giriş kapısının incelendiği çalışmada; görsel inceleme, yapısal durum tespiti ve malzeme analizleri kapsamında koruma uygulama önerileri verilmiştir. Sunulan çalışmanın, tarihi öneme sahip yapıların korunmasında ve restorasyon sürecinin yönetilmesinde, inşaat mühendisliğinin yapı ve malzeme alanları ile mimarlığın restorasyon ve konservasyon alanlarının birlikte rol aldığı bir uygulama olması açısından örnek olacağı öngörülmektedir. Halihazırda restorasyon süreci tamamlanan yapının, gelecek nesillere aktarılmasında, çalışma kapsamında sunulan restorasyon uygulaması önemli bir rol üstlenmiştir. Bu kapsamda, tarihi değere haiz yapıların korunması sürecinde, görsel inceleme, yapısal durum tespiti, saha çalışması, laboratuvar test sonuçları birlikte değerlendirilerek, müdahale kararları alınmalı ve koruma uygulamaları yapılmalıdır. Teşekkür Yazarlar, çalışma kapsamında incelenen tarihi kapıya ait malzeme raporunu hazırlayan Prof. Dr. N. Arıoğlu, Prof. Dr. E. Gürdal ve Dr. S.A. Özgünler ile, anılan işin kontrolü olan İ.Ü. Yapı İşleri & Teknik Daire Başkanlığı ve Yüklenici firma Şirin Akıncı Mimarlık’a teşekkür eder.

REFERANSLAR Arıoğlu N, Gürdal E, Acun Özgünler S (2010) İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü Giriş Kapısı

Malzeme Raporu, Rapor no: Mi.2010/94, İTÜ Mimarlık Fakültesi, Yapı Malzemesi Laboratuvarı, İstanbul

Çelik G (2007) İstanbul Tarihi Yarımadası’nda Tanzimat Dönemi İdari Yapıları, İTÜ, FBE, Doktora Tezi ETABS (2010) Extended 3D Analysis of Building Systems, Computer and Structures, Inc. CA 94704,

Nonlinear Version, University Avenue Berkeley Gürdal E (2013) İstanbul Üniversitesi Ana Giriş Kapısı Restorasyon Çalışmaları Koruma Uygulama

Öneri Raporu, İstanbul Keyif M (2011) İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü Ana Giriş Kapısı yapısının statik inceleme ve

değerlendirme raporu Saner T (1998) 19.yüzyıl İstanbul Mimarlığı’nda Oryantalizm, Pera Turizm Yayınları İstanbul TS 498 (1997) Yapı Elemanlarının Boyutlandırılmasında Alınacak Yüklerin Hesap Değerleri Türk

Standartları Enstitüsü, Ankara TDY 2007 (2007) Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik, Bayındırlık ve

İskan Bakanlığı, Ankara Zemin Raporu (2010) İstanbul ili, Fatih ilçesi, Süleymaniye Mahallesi, İstanbul Üniversitesi Beyazıd

Kampüsü, Tarihi Kapısı, 618 Ada, 19 Parsel Sondaja Dayalı Zemin ve Temel Etüd Raporu, Güzey Müh. Ltd. Şti

Uluslararası Katılımlı 6. Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu / 2-3-4 Kasım 2017

521

Page 10: TARİHİ ANITSAL BİR KAPIDA KORUMA · oluşmaktadır. Yapının çatısı ahşap taşıyıcı sistem olarak teşkil edilmiştir (Şekil 1). Söz konusu yapının mevcut durumdaki