tc2

11
1/11 2.İçten Yanmalı Motorlar Tarafından Atmosfere Atılan Kirleticiler 2.1 Kirleticilerin Tanımı Kirletici terimi normalde, insanlar, hayvanlar, bitkiler ya da yapı malzemeleri üzerinde ölçülebilir etkiye sahip yeterli konsantrasyonda çevreye at ılan herhangi bir madde için kullanılı r. Bu nedenle, hava kirleticiler tüm doğal ve yapay, havayla taşınan, gazlar, katı partiküller, sıvı damlacıkları ve bu farklı öğelerin karışımları gibi maddeleri kapsar. Kirleticiler iki temel sınıfta ele alınabilirler: § Belli kaynaklar tarafından direkt olarak çevreye at ılan birincil kirleticiler § Çeşitli birincil kirleticilerin aralarındaki etkileşimle ya da kirleticiler ve atmosferin normal öğeleri arasında fotokimyasal etkinleşmeyle ya da fotokimyasal etkinleşme olmadan oluşan reaksiyonlar sonucu atmosferde oluşan, ikincil kirleticiler. 2.1.1 Birincil Kirleticiler Aşağıdaki maddeler hava kirleticileri olarak ele alınabilir; § Karbon bileşikleri § Azot bileşikleri § Organik bileşikler (uçucu, tahri ş edici veya kötü kokulu) § Sülfür bileşikleri § Halojen bileşikler § Metalik bileşikler § İnce parçacıklar (f 100 μm) § Kaba taneli parçacıklar (f>100 μm) Su buharı , çoğu yakı t ın son yanma ürünü olmasına rağmen Dünya kabuğunun temel bir öğesi olduğu için, bir kirletici olarak ele alınmaz.

Upload: dromaki

Post on 24-Jan-2016

212 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

TC2

TRANSCRIPT

Page 1: TC2

1/11

2.İçten Yanmalı Motorlar Tarafından Atmosfere Atılan Kirleticiler

2.1 Kirleticilerin Tanımı

Kirletici terimi normalde, insanlar, hayvanlar, bitkiler ya da yapı malzemeleri üzerinde ölçülebilir etkiye sahip yeterli konsantrasyonda çevreye atılan herhangi bir madde için kullanılır.

Bu nedenle, hava kirleticiler tüm doğal ve yapay, havayla taşınan, gazlar, katı partiküller, sıvı damlacıkları ve bu farklı öğelerin karışımları gibi maddeleri kapsar.

Kirleticiler iki temel sınıfta ele alınabilirler:

§ Belli kaynaklar tarafından direkt olarak çevreye atılan birincil kirleticiler

§ Çeşitli birincil kirleticilerin aralarındaki etkileşimle ya da kirleticiler ve atmosferin normal öğeleri arasında fotokimyasal etkinleşmeyle ya da fotokimyasal etkinleşme olmadan oluşan reaksiyonlar sonucu atmosferde oluşan, ikincil kirleticiler.

2.1.1 Birincil Kirleticiler

Aşağıdaki maddeler hava kirleticileri olarak ele alınabilir;

§ Karbon bileşikleri

§ Azot bileşikleri

§ Organik bileşikler (uçucu, tahriş edici veya kötü kokulu)

§ Sülfür bileşikleri

§ Halojen bileşikler

§ Metalik bileşikler

§ İnce parçacıklar (φ⟨100 µm)

§ Kaba taneli parçacıklar (φ>100 µm)

Su buharı, çoğu yakıtın son yanma ürünü olmasına rağmen Dünya kabuğunun temel bir öğesi olduğu için, bir kirletici olarak ele alınmaz.

Page 2: TC2

2/11

2.2 Karbon Bileşikleri

Karbon bileşiklerinden kast edilen karbon temelli gazlardır. Bunlar aslında Karbon monoksit (CO) ve karbondioksit (CO2) dir.

2.2.1 Karbondioksit

Karbondioksit, solunum yapan metabolizma (oksijen ihtiyacı olan her canlı türü) ürünü ve içinde karbon içeren her yakıtın (biokütle, odun, kömür ve çeşitleri, yağ ve petrol türevleri gibi) normal son yanma ürünüdür.

2.2.2 Karbon monoksit (CO)

Yoğunluğu havaya yakın bir gaz olan CO renksiz, kokusuz ve oldukça zehirli bir gazdır. Karbon monoksitin temel oluşum mekanizması aşırı zengin yanma şartlardır.

Sabit hava/yakıt karışım oranıyla çalışan stasyoner kaynaklar, değişik ve zengin karışımlarla çalışan benzin motorlarına göre atmosfere daha az CO atarlar.

Hidroksil OH* radikalleri NO’ya gereksinim gösteren bir mekanizmayla CO’yu CO2’ye okside ederler.

CO + OH* => CO2 + H*

H* + O2 => HO2*

HO2* + NO => OH* +NO2

CO genelde, benzinli motorlarda ve rölanti şartlarının yoğun olarak kullanıldığı şehir içi trafiğinde oluşur.

2.3 Azot Bileşikleri

2.3.1 Azot oksit (NO) ve azot peroksit (NO2)

Atmosferde bulunan azot türevlerinin büyük bir kısmını NO ve NO2 oluşturduğu için (95%), NO ve NO2 genellikle NOx olarak ifade edilirler. NO toprakta bakteri aktivasyonu sonucu oluşan doğal bir emisyondur.

Atmosfere atılan yıllık NOx miktarının yaklaşık 68% doğal kaynaklı, 32% insan kaynaklıdır.

22% Biokütle yakılması

15% Bakteriler

15% Yıldırım

4% Azotlu Gübre

10% Amonyak oksidasyonu

1% Okyanuslar

1% Stratosferde N2O oksidasyonu

Page 3: TC2

3/11

Önemli miktarda azot oksit emisyonu oluşturan kaynaklar ise çelik endüstrisinde ve cam işlemede kullanılan fosil yakıtlar, kimya endüstrisinde kullanılan nitrik asit ve trafikteki otomobiller (%70-80) dir. Şekil 2.1

Şekil 2.1 Trafikten kaynaklanan kirleticiler ve oranları.

En yüksek azotoksit emisyon artışı kuzey yarımkürede görülmektedir. Bunun nedeni buradaki insan popülasyonunun yoğunluğudur.

2.3.2 Nitrik Asit

Diesel egzoz emisyon ölçüm sonuçları ile NOx lerin oksidasyonu sonucu atmosferde oluşan HNO3 kıyaslandığında diesel motorlarda yanma sonucu oluşan HNO3 önemsizdir.

2.3.3 Diazotoksit

N2O gazı büyük bir kararlılığa sahiptir [ömrü yaklaşık 125 yıl]. N2O aynı zamanda azot içeren yakıtların yanması sırasında ortaya çıkar. Diazotoksit düşük reaktivitesinden dolayı troposferde aktif olmayan bir kirleticidir, fakat strosferik ozon tabakasına etki eder.

2.3.4 Amonyak

Atmosferik amonyak azot oksidin dolaylı kaynağıdır. Amonyaklı gübrelerden uçan kısmın yanı sıra bakteriler insan ve hayvan üresinden de amonyak oluşturur. Otomobiller normalde sadece NOx azaltıcı sistemleri sağlıklı çalışmadığı zaman amonyak yayarlar.

Page 4: TC2

4/11

2.4 Organik Bileşikler

Hava kirliliğinde adı geçen organik maddeler genelde uçucu bileşiklerdir. Bunun nedeni katı aerosoller ve ağır likit bileşenlerin atmosferde çok az bulunmasıdır.

2.4.1 Uçucu Organik Bileşikler ve Buharlaşma Kayıpları

Bu kategori geniş bir ürün yelpazesini kapsar. Bu konuda Amerika’da EPA (Environmental Protection Agency) ‘nın tanımlaması şöyledir:

“Bir maddenin Uçucu Organik Bileşik (VOC) olarak tanımlanabilmesi için, atmosfere salındığı zaman orda bir fotokimyasal reaksiyona katılacak kadar kalabilmesi gerekir. Uçucu ve uçucu olmayan maddeler arasında kesin bir çizgi olmasa da, belli bir sıcaklıkta buharlaşan maddeler VOC olarak anılır. Hemen hemen VOC olarak anılan bütün maddeler standart şartlar altında (20 derece ve 1 atm) buhar basıncı >0,1 mmHg’dır.”

Hidrokarbonların tanımı ise VOC’ ler den biraz farklıdır. Bunlar genelde organik bileşiklerdir ve FID (Flame Ionization Detector) metoduna göre ölçümleri yapılır. Farklı bileşiklerin emisyon parametrelerinin halen sadece küçük bir kısmı anlaşılabilmiştir.

§ Yağ endüstrisi (rafine edici ve dağıtım)

§ Mobil kaynaklar (otomobil, havacılık, demiryolu)

§ Endüstriyel solventler (plastik, lastik, boyalar, yapıştırıcılar, alkolik fermantasyon)

2.4.2 Hidrokarbonlar

Tablo 2.1, 2.2, 2.3 de tipik egzoz kompozisyonu, yakıt tankından kaçan buharın kimyasal bileşimi verilmiştir

Tablo 2.1 Tipik benzinli bir aracın egzoz gazı içeriği

Kimyasal Bileşim % Ağırlık

C2 alkanlar

C5 alkanlar

C6 alkanlar

Toplam alkanlar

1,2

7,5

4,6

13,3

C2 alkenler

C3 alkenler

C4 alkenler

Toplam alkenler

10.0

6,0

1,5

17.5

Page 5: TC2

5/11

C6 aromatikleri

C7 aromatikleri

C8 aromatikleri

C9 aromatikleri

Toplam aromatikler

8.8

16.5

19.3

10.8

55.2

Diğer 14.0 Toplam 100.0

Tablo 2.2 Diesel egzozundaki VOC kompozisyonu

Toplam Hidrokarbon

(mol %) Ralanti Tam Yük

Bileşik

C2 to C5

C6 to C11

C12 toC18

32

14

35

10

44

2

38

15

Toplam 100 100

Tablo 2.3 Benzin atıklarındaki hidrokarbon kompozisyonu.

Hidrokarbon % Ağırlık

C4+ alkanlar 89.2

C3+ alkenler 6.9

Aromatikler

• benzen 1.1

• toluen 2.0

• ksilen 0.8

Toplam 100.0

Page 6: TC2

6/11

Benzen

Benzen, toksiditesine ve karsinogenic etkisine bağlı olarak hidrokarbonlar arasında özel bir yer tutmaktadır. Benzen, diğer sanayi faaliyetleri sonucu yayılsa da atmosferdeki benzenin % 80-85’inin otomobilden geldiği tahmin edilmektedir. Yoğun trafikte, 20-30 µg /m3 benzen havada bulunabilir. Hacimle % 5 maksimum içerik ve ağırlıkla % 2-3 ortalama değer sınırlamasına rağmen, bu önlem sadece yayılan miktarları kısmen azaltır. Tüm aromatikler, egzozda benzen oluştururken diğer hidrokarbonların, alkollerin ve kurşunun bir etkisi yoktur.

2.4.3 Polinükleer Aromatik Hidrokarbonlar (PAH)

PAH iki veya daha fazla benzen veya siklopentane halkalı aromatik hidrokarbonlardır. Birçok PAH, kısmen indirgeyici bir atmosferde organik maddenin ve karbonların bileşiklerinin tam olmayan yanmasını içeren yüksek sıcaklıktaki reaksiyonlar içinde oluşur. PAH, sigara dumanında, ölü yaprakların yanmasından sonuçlanan atıklarda, odun dumanında ve kömür yanmasında ve özellikle barbekü yapılan ızgara yiyeceklerde (etler vs) bulunur. Birçok PAH, farklı karbon içeren yakıtların (kömür, fuel-oil, Diesel motorlar) yanması sonucu oluşan karbon partiküllerinde adsorbe edilmiş olarak bulunur. Benzin motoru egzoz gazlarında en düşük moleküler ağırlıklı PAH ( 3 ve 4 halkalı) bulunur. Diesel emisyonlarında ,hafif PAH’ın büyük kısmı, daha yüksek moleküler ağırlıklı PAH ( 5 veya daha fazla halkalı) ile birleşen partiküller de adsorbe edilir.

Kentsel yerleşime bağlı olarak ölçülen PAH’ın % 35- 100 arasındaki değerinin, otomotiv trafiğinden oluştuğu tahmin edilmektedir. Otomotiv sanayinde PAH asıl olarak Diesel motorlar ile yayılır. Diesel motorlardan farklı olarak benzin ve turbo-jet motorlar daha hafif PAH yayarlar.

Nitro-PAH gibi çevrede bulunan PAH türevleri, daha düşük konsantrasyonlarda mevcut olsalar da daha zararlı olarak kabul edilirler. Bunların yanma odalarında mı oluştukları, PAH’ın NO2 ile reaksiyonu ile mi yoksa atmosferde NO2, HNO3 ve O3 ile olan reaksiyon sonucu mu oluştukları kesin değildir.

2.4.4 Karboksil Maddeleri

Karboksil maddeler, moleküllerinde (aldehitler ve ketonlar) karboksil grubu - CO- içeren maddelerdir. Ketonlar, egzoz gazlarında bulunmazlar. Bunların atmosferdeki varlığı asıl olarak solvent olarak kullanımlarına bağlıdır. Bunun tersine, aldehitler, karbon bileşiklerinin tam olmayan yanmasından (odun, kömür, gaz, benzin, Diesel vs). kaynaklanan ürünlerdir. Otomotiv egzozlarında, elektrik santrallerinde ve kazan dairelerinde, çöp yakma fırınlarından olan atıklarda ve sigara dumanında bulunurlar.

Ana aldehit, formaldehit HCHO ‘dur (en çok havada bulunur) ; hidroksil radikal ve metan arasındaki reaksiyon ile atmosferde oluşur. Bunu sentez aracı olarak kullanan uzman kimyasal tesislerin atıklarında ve birçok geniş ölçüde tüketilen ürünlerde bulunur.

Hafif aldehitlerin tahriş edici etkisi vardır. Moleküler ağırlık arttıkça, koku etkisi ağır basar. Tablo 2.4, farklı yerlerde bulunan formaldehit konsantrasyonları ile ilgili bir fikir vermektedir. Bu tablo, otomotiv trafiğinin, kentsel kesimlerde bulunan rakamlarda büyük bir payının olduğunu göstermektedir. Formaldehit aynı zamanda doğal gaz, kömür ve yakıt gibi ürünlerin yanma gazlarında ve çeşitli sanayilerin atıklarında bulunur Formaldehit aynı zamanda kapalı yer kirliliğinde önemli bir faktördür. Belirli bir alanda yayılan toplam aldehit veya HCHO miktarlarını tahmin etmek güçtür.

Page 7: TC2

7/11

Tablo 2.4 Farklı yerlerde havadaki HCHO konsantrasyonları.

Bölge [HCHO] ppb

Okyanuslarda

Kırsal alanlar

Şehir içi:

§ Normal trafik

§ Yoğun trafik

§ Los Angeles

Temiz havalı yerlerde

Ev ve ofislerde

5’e kadar

12’ye kadar

16’ya kadar

56 ‘ya kadar

165’e kadar

0,4 ila 3,8 arası

8,3 ila 833 arası

2.4.5 Organik Asitler

Organik asitler, formik ve asetik asit gibi havada bulunan daha hafif maddelerdir. Genellikle otomobil egzozlarından yayılmazlar ancak egzoz gazlarından yayılan aldehitlerden ortaya çıkarlar. Formik asit, toksid içeriğinden dolayı asıl olarak gözlemlenen asittir.

2.5 Kükürtlü maddeler 2.5.1 Kükürt dioksit SO2, atmosfere yayılan ana kükürt ve asit yağmurlarına neden olan temel faktördür. Kükürt ürünü SO2 emisyonu içeren ürünlerin tüm yanma prosesleri atmosferde bulunan SO2 nin başlıca kaynağıdır. Fosil yakıtlar arasında kömür yüksek kükürt oranı ile önemli bir yer tutmaktadır.

Tablo 2.5 Farklı yakıtların kükürt içeriği

Yakıt Kükürt (% ağırlık)

Kömür Linyit Kok Odun ve odun kömürü Fuel-oil Diesel Benzin

Ortalama1 max. 4 1 4 0 3

0,3 0,08

Ham petrolde mevcut olan kükürt ün % 10 kadarı damıtılmış ürünlerde bulunur. Aynı oran atmosfere SO2 şeklinde yayılır ve bunun önemli kısmına ( % 41) ağır yakıtlar neden olur.

Page 8: TC2

8/11

Taşımacılığın neden olduğu SO2 ye, asıl olarak Diesel motorları veya kükürt içeren ev ısıtmasında kullanılan Diesel yakıtı neden olmaktadır. 2.5.2 Kükürt trioksit ve Sülfirikasit SO2, toksit özelliği dışında, atmosferik etkileşimlerde sonucu SO3 ve H2SO4’e dönüşmesinden dolayı zararlıdır. Genelde kükürttrioksit ve sülfirikasit yayılımı azdır, çünkü bunların suda yüksek çözünürlülüğü atmosferik difüzyonlarını sınırlar. Bu maddeler kimyasal sanayi atıklarında bulunurlar (sülfirik asit ve gübreler, vs). Taşımacılıkta, katalitik konvertörler- özellikle belirli katalistleri ve havayla çalışan oksidasyon reaktörleri atmosfere dağılmadan önce SO2’nin SO3’e dönüşmesini sağlar.

2.5.3 Hidrojensülfür ve Sülfitler İndirgenen kükürt maddelerinin ( H2S , veya R-SH thiols ve R-S-R disülfitler) atmosferik emisyonları, kükürdün yanmasına bağlı olanlardan kıyaslanamaz şekilde daha düşüktür. Bu emisyonlara petrol rafinerileri, doğal gaz üretimi, kağıt fabrikaları, viskoz fabrikaları v.b. belirli sanayiler neden olmaktadır. Bu sanayi kaynaklarına, tarımsal emisyonlar, deniz ve kara biyosfer emisyonları da eklenir. Taşımacılık sektörü bu maddeleri nadiren yaymaktadır. Motor yakıtları, kükürt ürünlerinin yayılmasını önlemek için yeterli miktarda kükürt giderme işlemine tabi tutulurlar.

2.6 Halojene Edilmiş Maddeler Halojene edilmiş organik maddeler yanında halojene edilmiş maddeler asıl olarak hidroklorik, hidrobromik ve hidroflorik asitlerdir. Kimyasal sanayi emisyonları dışında HCl, klorine edilmiş plastikleri pirolize eden ( PVC polivinilklorit vs) çöp fırınlarından yayılır.

Otomotiv trafiği asıl olarak, egzoz gaz sıcaklığında uçucu olan halojenitleri, kurşun bromitleri ve kloritleri yayar. HBr ve HCl daha sonra ,bu tuzların hidrolizi ile atmosferde üretilir. Bu asitler, HCI ve HBr genellikle gaz halinde kalmaz ancak atmosferik tozda adsorbe edilir. Atmosferde bulunan tüm bromin, otomotiv trafiği sonucunda oluşur. Ölçülen Br/Cl oranı, atmosferik klorine otomotivin katkısını belirlemeye yarar. Atmosferik klorinin geri kalanı, sanayi kaynaklarından üretilir. 2.7 Metalik Maddeler Ağır metaller, zararlı etkilerine bağlı olarak hava kirliliğine neden olan demir, kurşun, alüminyum gibi ana metalik maddelerdir.

Metal kirleticilerin ana kaynakları aşağıda belirtilmiştir: • Toprak erozyonu ve korozyon. • Kömür, akar yakıt ve şehre ait atıkların yakılması. • Araç emisyonları. 2.7.1 Kurşun Arsenik ile beraber kurşun en aktif zehirli elementlerden birisidir. Zehirlenmeler, kurşunun gıda maddelerinde, içeceklerde ve içme suyu vasıtasıyla sindirim organlarına geçmesinden doğmaktadır. Kurşun solunum yoluyla da vücuda girer. (Kurşun içeren boyalar, anti-pas boyaları, egzozlardan yayılan kurşun bileşikleri vs.)

Page 9: TC2

9/11

Havadan gelen bu maddeler genellikle kurşun alkilleri ihtiva eden benzinle çalışan araçların egzoz gazlarından kaynaklanmaktadır. Şehirlerde, atmosferik kurşunun %90 oranı benzinden gelmektedir ve kurşun, 0.4 g Pb/litre ihtiva eden benzin ile çalışan araçlar tarafından dışarıya verilen partikül bileşiminin %25 oranına tekabül etmektedir. 2.7.2 Kadmiyum ve Çinko Kadmiyum elementi en zehirli metallerden biridir. Tütün yakılması, içkiler, gıda maddeleri, kadmiyum elementinin sindirim organlarına girmesi ile ilgili en önemli kaynaklardır. Kadmiyum atmosfere belirli endüstriler ve ev atıklarının yakılması vasıtasıyla yayılır. Diğer taraftan motor yakıtlarının yanması bir kadmiyum kaynağını teşkil etmez, ancak kadmiyum yağlama maddelerindeki çinko esaslı katkı maddelerinde bulunabilir. Kadmiyum ayrıca, kadmiyum naftalin ve octoate katkı maddelerini ihtiva eden araba lastiklerinin aşınmasından dolayı yayılır.

Çinko, kadmiyum elementinden daha az kirletici elementtir. Kadmiyum gibi çinko esas olarak atık yakılmasından meydana gelmektedir. Çinkonun otomotiv kaynaklı olarak atmosfere atılmasına yağlayıcı maddelerde kullanılan, çinkodifosfat esaslı katkı maddeleri neden olmaktadır. Katalitik dönüştürücüleri olmayan araçlarda 0.12 litre/1000 km mertebesinde bir yağ tüketimi için, 0.15 mg/km çinkonun dışarıya atılmasına neden olduğu belirlenmiştir.

2.7.3 Manganez Ortam konsantrasyonlarında manganez zehirli bir element olarak düşünülmez. Ortamda bulunan konsantrasyonlar genellikle toprak erozyonundan kaynaklanmaktadır. Manganez 1975 ve 1978 yılları arasında kurşunun yerine katkı maddesi olarak kullanılmış ve bu sürede otomotiv egzozları vasıtasıyla dışarıya atılmıştır. Metilsiklopentadinil manganez trikarbonil (MMT) şeklinde olan bu katkı maddesi 0.03 g/litre oranında benzinlere katılmıştır. Katalitik dönüştürücülerinin tıkanması riski ve ekonomikliği (maliyet/kar oranı), insan sağlığına tehlikeli olmaktan ziyade bu maddenin katkı maddesi olarak ortadan kaldırılmasına yol açmıştır. 2.8 Partiküller Genel olarak, “partikül“ kelimesinin anlamı atomize edilmiş katı maddelerin, sıvıların, tozların veya damlacıkların havaya yayılmaları vasıtasıyla meydana gelen aerosollar için kullanılmaktadır. Bundan dolayı, toz, is ve ince parçacıklar bu gruba dahil edilmektedir.

Atmosferde asılı kalan partiküller bir çok fiziksel işlemler vasıtasıyla (örneğin doymuş buharların kondenzasyonu, kayalar da dahil olmak üzere malzemelerin mekanik erozyonundan vs.) ve kimyasal işlemlerden kaynaklanmaktadır. Bu maddeler, yakma, endüstriyel işlemler dahil olmak üzere atmosfere bir çok kaynaklardan yayılmakta olup (çelik ve demir fabrikaları, çimento fabrikaları vs.) volkanik patlamalar, orman yangınları ve şiddetli rüzgar gibi doğal olaylarda partikül oluşumuna katkıda bulunmaktadır.

Kuzey yarımkürede biriken tozun 5 ile 8 Mt’nin yarısının Sahra çölünden geldiği tahmin edilmektedir. Bütün dünya çapındaki atmosfere atılan yıllık partiküler 2.6 Gt olarak tahmin edilmektedir ve bunun %89 oranı doğal menşeli olup, %11 oranı antropojenik menşeli olduğu anlaşılmıştır.

Page 10: TC2

10/11

“Asılı partiküller” deyimi, çapı 10 µm’den daha küçük toza işaret etmektedir. Daha büyük partiküller emisyon kaynağına yakın bölgelere çok çabuk şekilde geri düşme eğilimine sahiptirler. Asılı olan partiküller aşağıdaki hususları etkilemiş olduklarından dolayı önemlidirler: • Sağlık, akciğer sistemine derin olarak nüfuz ettiklerinden dolayı bu etkiye sahiptirler • Çevre, binaların ve anıtların temel toprağına katkıda bulunduklarından dolayı • Atmosferik görünürlük ve iklim, güneş ışığının yayılmasını artırmak (soğutucu bir eğilim)

siyah partiküller olarak bu radyasyonun emilmesi vasıtasıyla (ısıtma eğilimi) 2.8.1 Mineral Partiküller Doğal menşeli olan toza ilaveten, (örneğin rüzgardan dolayı kayaların erozyonu) birçok mineral partikülleri endüstri ve tarım tarafından meydana getirilmektedir. Çimento fabrikaları, gübre endüstrisi, demir ve çelik fabrikaları, kömür işletmeleri, kazanlardan meydana gelen küller, elektrik güç santralleri, toprak işlemleri ve hasatlar gibi işlemleri bunlara örnek verebiliriz.

Otomotiv mineral partiküllerin diğer bir kaynağı da belirli miktarda asbest miktarını ihtiva eden fren ve debriyaj balatalarının aşırmasından dolayı meydana gelmektedir. Balatalardaki asbest (amyant) bir bölümünün elyaflı olmayan parçacıklara dönüştürülmesine rağmen kullanımı kısmen devam etmektedir.

Ayrıca metalik oksitlerde araç egzozlarından dışarı atılabilir. Bunlar katalist dönüştürücülerin eskimesinden dolayı meydana gelen yağlayıcı katkı maddeleri ve alüminyum oksitlerden elde edilen kalsiyum oksitlerdir.

2.8.2 Organik Partiküller Bu partiküller motorların aşırı derecede zengin karışımla çalıştırılması sonucu yakıtların tamamlanmamış yanmasından dolayı meydana gelir. Klasik yanma için odunun yanmasındaki oksijen eksikliği verilebilir. Bu gibi emisyonlar çoğunluklu olarak Diesel motorları tarafından üretilir.

Partikül emisyonları büyük ölçüde Diesel motorlarının çeşidine (direkt enjeksiyon veya ön yanma odalı, CR) ve çalışma şartlarına bağlıdır. Diesel motorlarından dışarı atılan partiküller yaklaşık 0.3 µm büyüklüğünde küçük tane ebadına sahiptir. Bu büyüklükteki partiküller solunum sistemine derinlemesine girebilir ve karbon partiküllerine emilmiş olan PAH ve nitro-PAH gibi bileşimlerinden dolayı büyük zarar verebilirler.

2.9 Koku Kötü kokulu maddeler genellikle bir sağlık problemi yaratmazlar, çünkü tehlike seviyelerinin çoğu kez altında olan konsantrasyonlarda koku normal olarak bulunabilir. Bazı maddelerin kokusunu alan kişilerin davranış ve durumlarında olumsuz etkiler görülebilir. (Saldırganlık durumu, dikkatin kaybedilmesi vs.) Bu kaynaklar arasında aşağıdakiler bulunmaktadır: • Tarımsal işlemler: Hayvancılık, Domuz ağılları • Gıda maddesi endüstrileri, örneğin kahve kavurma tesisleri, çikolata tesisleri, bira

mayalama ve üretme tesisleri, şeker rafine tesisleri vs. • Endüstriyel işlemler: örneğin; Petrol rafinerileri, petro-kimyasal maddeler, kimya

endüstrisi vs.

Page 11: TC2

11/11

• Atık işleme tesisleri: geri kazanma tesisleri, su arıtma istasyon ve tesisleri, ev atıklarını yakma fırınları vs.

• Yanma işlemleri: Kok fırınları, Diesel motorlarında yanma CO ve PAH konsantrasyonundaki artış tarafından doğrudan uyarılmasalar da, insanlar için Diesel egzozundaki görünür duman, kirliliğin hissedilmesi için yeterli bir faktördür.

Kötü koku kavramı duyguların kötü hissetmesi ile tamamen ilgili olmayıp ayrıca esas olarak gözün, burunun ve boğazın tahriş edilmesi ile de ilgilidir. Bu etki aldehitler, formaldehitler akrolein gibi tahriş edici bileşimlerin egzoz gazlarında mevcut olmasından kaynaklanmaktadır.