tmmob ‹nfiaat mÜhend‹sler‹ odasi ‹stanbul fiubes‹ · lat bize realizm nedir, idealizm...

37
TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ 9 Nisan 2005 Cumartesi Mustafa Ürgüplü E¤itim Salonu/Harbiye Konuflmac›: Prof. Dr. AHMET ‹NAM (ODTÜ Felsefe Bölümü Ö¤retim Üyesi) HAYAT VE FELSEFE

Upload: others

Post on 28-May-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

TMMOB‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI

‹STANBUL fiUBES‹

9 Nisan 2005 CumartesiMustafa Ürgüplü E¤itim Salonu/Harbiye

Konuflmac›:

Prof. Dr. AHMET ‹NAM

(ODTÜ Felsefe Bölümü Ö¤retim Üyesi)

HAYAT VE FELSEFE

Page 2: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

CEMAL GÖKÇE (‹MO ‹stanbul fiubesi Baflkan›)- Bu söylefli-mizde konu¤umuz ODTÜ Felsefe Bölümü Ö¤retim ÜyelerindenSay›n Ahmet ‹nam. Kendileri bize Hayat ve Felsefe konusunda de-¤erli görüfllerini sunacaklar.Buyurun Say›n Hocam.

AHMET ‹NAM (ODTÜ Felsefe Bölü-

mü Ö¤retim Üyesi) - Teflekkür ederim. Felsefe hayat›m›zda hep bir yama gibikal›r, bir lüks gibi kal›r. Ben bak›yorum,birçok ö¤rencim var benim, çünkü üni-versite d›fl›nda da de¤iflik kurslar yap›yo-ruz onlarla.Yafll› bafll› insanlar oluyor

“ben felsefe okuyaca¤›m. Emekli oldum, yafl›m 70. Bak›yoruz ölü-me yaklaflt›k, nereden geldik, nereye gidiyoruz, flunu bir çözelimyahu. Böyle felsefe denilen bir fley varm›fl. Bir okuyorum, iki daki-kada hallederim” diyor. Mühendis ya hemen halledecek, yani “bu-nun bir formülü filan yok mu? fiöyle ver bize onun formülünü, an-lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, herfelsefecinin görüfllerini s›rala, bir paragraf özetle, oh ben o felsefe-yi ö¤reneyim, öbür dünyaya felsefe ö¤renmifl olarak gideyim, bir dekonuflulurken tabii bofl, havada kalmayay›m. Ulan herkes felsefekonufluyor, biz aptal m›y›z, bu kadar sene mühendislik okumufluz,herhalde biz de konuflaca¤›z. Hah, flöyle bir flekilde biz de konufla-l›m, felsefi laflar att›ral›m ortaya” gibi böyle ihtiyaçlar› var. Adam›nevine gidiyorsunuz, kütüphanesine bir sürü “Sofi’nin Dünyas›”“Nietzsche A¤lad›¤›nda” filan gibi kitaplar dizmifl. “Siz beni mü-hendis zannediyorsunuz, ama bak ben ne kadar genifl ufuklu ve kül-türlü biriyim. Bak, felsefe de okuyorum” demek istiyor. Felsefeyleböyle bir ilgi olamaz. Çünkü felsefeyle ilgi hikmetten geçen bir fley-dir. Hikmet denilen bilgi ve yaflant› birikiminin, bilgelik denilen fle-yin, bilge olman›n, ne oldu¤unu anlayamad›¤›n›z sürece, -köken

7

Page 3: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

olarak söylüyorum- felsefenin ç›k›fl› itibariyle, has felsefe dedi¤i-miz, kayna¤›ndaki felsefeyi anlamak imkân›m›z hiç olmaz. “90 da-kikada felsefe”, “herkes için felsefe”, “yolda yürürken felsefe” filangibi felsefe sat›fllar› bu ara epeyi yükselmifltir, çünkü entel olmak ih-tiyac› var insanlarda ve az›c›k Sokrat, Platon, Hegel att›ral›m, post-modernist filan ne biliyorsak bir fleyler diye düflünülüyor ve bununticaretini yapanlar da var. ‹flte Sofi’nin Dünyas› dünya kadar sat›-yor. Baflka kitaplar, felsefe psikoloji, böyle hayat›n anlam› falan fi-lan o tip muamma dolu romanlar hikâyeler epeyi sat›yor.

Demek ki insanlar›n 21. Yüzy›lda hayat›n anlam› konusunda büyükproblemleri var. Demek ki, okulda ald›klar› teknik e¤itim -her nemeslekte olurlarsa olsunlar- gelenekten gelen dini e¤itim, insanlararas›nda edindikleri, yaflama e¤itimi diyelim buna, yetmiyor, birfleyler ar›yorlar. Bu yaln›z bizim Türkiye’de olan bir fley de¤il bili-yorsunuz; Avrupa’da da, Amerika’da da teknik ad›yla TC denilentopluluklar var. Buna mesela Türkçe’de Terapatik Cemaat diyebili-riz, Bat› dillerinde Terapathic, Community deniliyor. TerapathicCommunity’ler mesela ‹skandinav ülkelerinde, Hollanda’da, Belçi-ka’da, Almanya’da var. Orada insanlar gruptur. Diyelim ki flehir d›-fl›nda bir yer, bir çiftlik kiralanm›fl, orada 30-40 kifli oturup konuflu-yorlar, muhabbet ediyorlar. Zaman zaman bu tarikat ölçüsüne vara-biliyor falan, ama insanlar›n yaflad›klar› problemler, travmalar vestresler, o streslerin sonucunda göçmeler, psikolojik çöküntüler içinbu tip yerlere ihtiyaçlar› var, bir fleylere ba¤lanmak ve s›¤›nmak is-tiyorlar.

Mesela, ö¤rencilerime her s›n›fta soruyorum: “‹çinizde kaç kifli an-tidepresan kullan›yor?” diye. Afla¤› yukar› yar› yar›ya gözüküyor.Gencecik çocuklar antidepresan kullan›yor. Mesela, bizim zaman›-m›zda pek olmazd›, birkaç kifli olurdu, hiç bilmezdik öyle bir fley.Bu neyi gösteriyor? Bizim yetifltirdi¤imiz çocuklar onlar. Biz dedi-¤imiz benim yafl›mda olanlar, “68 Kufla¤›” denilen kuflaktan sözediyorum. Biz onlar› yetifltirdik bir biçimde, yani ekran çocuklar›

8

Page 4: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

haline getirdik. ‹ki anlam›yla, bir televizyon, bir de bilgisayar. Bu-rada yaln›z ekranla paylaflmay› bilen, ama arkadafl›yla, sevgilisiyle,anas›yla, babas›yla birlikte yaflamay›, paylaflmay›, duygular›n› aç-may›, kendini ifade etmeyi baflaramayan, ama sürekli olarak baflar›-ya güdülenmifl kifliler.

Mesela, bizim üniversitemizde seçme ö¤renciler geliyor. Asl›ndaüniversitenin kalitesi düflmektedir. Ona ra¤men bir fley zannedip ge-liyorlar ve hepsi zeki, parlak çocuklard›r ve sürekli olarak küçükyafllardan beri yar›flma s›navlar›na sokuluyor ve “sen baflaracaks›n,sen ak›ll›s›n, sen yak›fl›kl›s›n, sen güzelsin, sen dünyan›n en büyü-¤üsün” deniliyor ve bu çocuklar en ufak baflar›s›zl›kta hemen göçü-yorlar. Çünkü, baflarman›n, mutlu olman›n niçin hayatta yaflamaktaoldu¤unun, cevab›n› çok iyi bilmiyorlar; mutsuz insanlar doldur-maktad›r, ülkemizi ve dünyay› arkadafllar. Belki flu anda çok net far-k›nda de¤iliz. Her dönemin, her kufla¤›n mutsuzlar› vard›r elbette,ama bana öyle geliyor ki, bu 21. Yüzy›l giderek -Türkiye için konu-flursak- 1980 sonras› ve ondan sonraki 1990, 2000 ve onun ard›ndangelen kuflaklar›n mutlulukla ilgili a¤›r sorunlar› vard›r.

Bütün bunlar› bilgelik kavram›n› aç›klamak için örnekledim. Çünküfelsefe her kültürde yok. Her kültürün bilgeli¤i vard›r. K›z›lderililerinde,Eskimolar›n da, bir bilgeli¤i vard›r, hikmeti vard›r, K›z›lderililer dehangi otlarla, hangi hastal›¤› tedavi edeceklerini bilirler. Çok say›daot biliyorlar, çok say›da hastal›k için, inan›lmaz bir bilgelik gelifltir-mifller. Psikolojik sorunlar› oldu¤u zaman ne yapacaklar›n›, büyüksosyolojik travmalar geçirdikleri zaman nas›l direneceklerini hep ata-lar›ndan ö¤renmifller ve bu bilgiler gelenekten gele gele insanlara biryaflam bilgisi olarak aktar›lm›fl ve onunla yaflay›p gitmifller.

Bu anlamda Mezopotamya’da, Eski M›s›r’da bilgelik vard›, felsefeyoktu. Bugün “do¤u felsefesi” diye ad›n› and›¤›m›z felsefe asl›ndado¤u hikmetidir. Yani Hint felsefesi, Çin felsefesi gibi sözlerdekifelsefe terimi bilgeli¤i ifade etmektedir, dünya görüflünü ifade et-

9

Page 5: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

mektedir. Mesela, benim felsefem bu konuda fludur diyoruz ya, as-l›nda flunu kastediyoruz: Görüflüm, dünya görüflüm, bak›fl tarz›mbudur demek istiyoruz.

Teknik anlamdaki felsefe sözcü¤ü tarih olarak yokland›¤›nda eskiYunan kültüründe ortaya ç›km›flt›r ve bütün dünya dillerine afla¤›yukar› hemen hemen eski Yunanca’dan gelmifltir. Felsefe sözcü¤übize Yunanca’dan Arapça’ya, Arapça’dan Türkçe’ye geçmifltir. Söz-cü¤ün kökeni etimolojik olarak bakt›¤›m›zda filyasofyad›r. Filyadostluk demek, filos “dost, arkadafl” demek. “Filya” insanlar aras›n-daki bir sevgi tarz›d›r. 4-5 ayr› sözcük vard›r, Eski Yunanca’da dost-lu¤u anlatan. Filya özel bir dostluktur, H›ristiyanlar›n “Charity” de-dikleri fleydir, yani dayan›flmaya, el ele tutuflmaya, muhabbete yö-nelik bir arkadafll›k, dostluk anlam›ndad›r. Demek ki filya sofya bil-gelik sevgisi, bilgelik dostlu¤u, bilgelik yarenli¤i demektir.

Bak›n, dikkat edin kelimenin kendisine, felsefe bilgelik de¤il. Herkültürde var bilgelik, fakat her kültürde felsefe yok. Demek ki, fel-sefe özel bir bilgelik tarz›d›r. Yunanlar buna “bilgelik sevgisi” de-mifller. Yani bilgeli¤i seven kifli filosofos, yani felsefeci, filya’y›Araplar, fel yapm›fllar, sofya’y› da “sefe”, olmufl felsefe; filozoflarada felâsefefelâsefe demifller, filozofa feylesof. Peki, felsefeci ne düflün-müfl, felsefeye bilgelik sevgisi derken? Bilge olmad›¤›n› düflünmüflbir defa. Ben bilge de¤ilim, bilgeli¤i sevenim, bilgelik yolunda yü-rüyenim. Bilge nihayetinde her fleyi bilir, çözer. Örne¤in bilgeye git-ti¤iniz zaman, önünüzde iki gelin aday›n›z var, erkekseniz, örne¤in,“Hatice’yle mi, Leyla’yla m› evleneyim?” diye soruyorsunuz. Bilgeönce bunlar›n özelliklerini sizden al›r veya biliyorsa “Hatice evla-d›m” der ve böylelikle neticeye hemen çabucak gidilebilir. Çünkübilge tart›flmaz, bilge bilir.

Ayn› soruyu felsefeciye sordu¤unuz zaman bafl›n›za bir sürü ifl aç-m›fl olabilirsiniz, sorup soraca¤›n›za piflman olabilirsiniz. Çünküfelsefeciden bu tip reçeteler beklemek, felsefeyi anlamamak anlam›-

10

Page 6: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

na gelir. Belki size sorabilece¤i fley, “evlilik ne demek?” olacakt›r.“Sen kimsin, önce kendini tan›, sonra evlili¤i biraz düflün, sorgula,arkas›ndan Hatice ve Leyla’y› gözden geçir. ‘Kad›n olmak ne de-mektir’, ‘erkek olmak ne demektir’, ‘evlilik ne demektir?’ gibi so-rularla rahats›z edebilir sizi. Zaten kafan›zda yaflamla ilgili bir sürüpratik sorun varken, bir de felsefe denilen alandan çok tuhaf ve ço-¤umuza gereksiz gibi görünen bir sürü sorun daha üstümüze y›¤›-labilir.

Bizim insan›m›z›n yaflam birikiminde, bizim hikmetimizde, bilgeli-¤imizde, pratik çözümler yayg›nd›r. Avrupa’ya giden insan›m›z› gö-rüyorsunuz, hemen pratik çözümler bulur. Öyle fazla kar›flt›rmaz,iflin kestirme ve kolay yollar›n›, hemen çözülecek yanlar›n› bulabi-lir. O bak›mdan biz, hikmet olarak mühendisli¤e çok yak›n›zd›r, ya-ni mühendis kültürüzdür asl›nda. O bak›mdan askerlikte bir za-manlar belki baflar›l› olmam›z›n, yönetim iflinde baflar›l› olmam›z›nard›nda böyle bir fley vard›r. Çok fazla sorgulamay›z. Yapt›¤›m›zsorgulamalar hep çözüme yöneliktir, cevaba yöneliktir.

Oysa felsefe iflte bu noktada ayr›l›yor. Yani eski Yunan kültürü içe-risinde kendisine filozof diyen insanlar ç›km›fl; ne zaman? MilattanÖnce 500’lü y›llarda örne¤in, 400’lü y›llarda felsefenin doru¤a ç›k-t›¤›n› özellikle Athena Kenti’nde büyük filozoflar yaflam›fl, ama on-dan önce bizim Ege k›y›lar›nda ‹yonya filozoflar› dedi¤imiz Tha-les’ten bafllayan Anaksimanderos, Anaksimenes, Herakleitos gibi fi-lozoflar var.

Felsefenin tarihi çok eskiye gitmiyor. Yani ne anlamda? Bilgeli¤intarihi çok eskiye gidebilir, 5000, 6000, belki 3000, ama felsefeyi buanlamda Yunan kaynakl›, Yunan orijinli sayarsan›z -bu da tabii çoktart›flmal›d›r, itiraz eden arkadafllar olabilir aran›zda- afla¤› yukar›2500 y›ll›k bir geçmifli vard›r.

11

Page 7: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Nas›l bir insan tipi görüyoruz felsefeyi bafllatan, onu iflleyen bu kül-türde? Bu insan tipi egemen görüfllerin d›fl›nda olan bir insan bir de-fa. Demek ki, felsefeyle ifltigal ediyor olmak, felsefeyle ilgileniyor,u¤rafl›yor olmak demek, yaflad›¤› yaflam› ve o yaflam›n herkes tara-f›ndan kabul görmüfl de¤erlerini sorguluyor olmak demektir.

Diyeceksiniz ki “sa¤l›kl›, normal bir insan›n ne ihtiyac› var, yaflamailiflkin sorunlar›n d›fl›nda, anlam sorgulamalar›na ?” Durup durur-ken “Yahu, nereden geldik, nereye gidiyoruz? Acaba herkesin “iyi”dedi¤i fley “iyi” midir? “Kötü” nedir, “iyi” nedir? Hangi de¤erleregöre yaflamam gerekir?” gibi sorularla bafl›m› neden a¤r›tay›m ki ?‹fller t›k›r›nda gidiyorsa, para kazan›yorsam, mutluysam, sa¤l›kl›y-sam, her türlü yaflam›m -cinsel yaflam›m da dahil olmak üzere- ye-rindeyse ve sorunum yoksa, g›c›k, kompleksli bir adam de¤ilsem,rahatsam, kendimle bar›fl›ksam, ne diye felsefe diye bir dert edine-yim ki? Her fley bir güzel gidiyor. Her fley ola¤an ak›fl› içinde gider-ken ve biz o ola¤an ak›fl› kabul etmiflken felsefeye ne gerek var? Busoruyu 20. Yüzy›lda Wittgenstein sormufltur. Bir baflka türlü sormufltabii. Ben biraz karikatürize ederek anlat›yorum.

Hakikaten do¤al, ola¤an yaflam içinde felsefeye yer yoktur. Onuniçin birçok insan›n ilgi alan› içinde de¤ildir, ama ilgi alan› içerisin-de olmak da yine ola¤an yaflam içinde bir statü elde etmek içindir.“Ben 100 m kofluyorum veya maraton konufluyorum, keman çalma-y› bilirim” gibi “ben felsefeden de anlad›m” diyebilmek için ilgile-nebilirler bir hobi olarak.

Gerçekten felsefeyi dert edinen bir insan›n yaflamla iliflkisinde birtav›r de¤iflikli¤i laz›md›r. Hayata karfl› duruflunda bir farkl›l›k olma-s› laz›md›r. Bunu nereden ç›kar›yorum? Bak›n, bunu yine felsefey-le ilgili bütün sorular›n yan›t›n› felsefenin ortaya ç›kt›¤› kayna¤adönerek çözmeye çal›fl›yorum, Eski Yunan’daki felsefe yaflam›n›anlamaya çabal›yorum. Orada ne yap›yorlard› felsefe ad›na? Benimbu tip sorulara yan›t ararken kendime örnek olarak seçti¤im kifli,özellikle Sokrates’tir.

12

Page 8: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

13

Sokrates ne yapard›? -Yani kendime pirolarak onu kabul etti¤im için- Sokratesüstad›m, pirim ne yapard› diye düflünü-yorum. Sokrates matrak bir adam. EskiYunan’da tabii felsefe Sokrates’le baflla-m›yor, ama Sokrates’le bafllayan bir fleyde var. Felsefe Thales’le bafllat›l›r. Tha-

les bildi¤iniz gibi Thales theoremi var. Matematikte; onun bir ast-ronom oldu¤u söylenilir. Gerçi bu ne kadar yerindedir; bilim tarih-çilerinin tart›flmalar› var bu konuda. ‹lk günefl tutulmas›n› öncedenkestirmifl filan derler. Bir mühendis oldu¤u anlafl›l›yor. ‹lk filozofayn› zamanda mühendisti. O bak›mdan köken olarak gitti¤imizdehiç de mühendisli¤e uzak de¤il demek ki felsefe diye düflünebiliriz.

Thales neden filozof? O zamana dek al›fl›lmam›fl birtak›m sözlersöylüyor. Bir defa kafas›na bir fley takm›fl. Takt›¤› sorunun yan›t›emprik olarak, yani deneylerle ve hesap yaparak bulunabilecek biryan›t de¤il.

“Her fleyin asl› esas› nedir? Her fleyin kendisinden ç›kt›¤› ilk ilke,ilk kaynak, ilk madde nedir?” diye bir soru soruyor. Buna biz felse-fede Arkhe problemi diyoruz. Arhe sözü eski Yunanca’da ilke, te-mel anlam›na geliyor. Örne¤in, arkeoloji sözünde arkhe’dir, bu.Monarfli sözündeki “arfli” sözcü¤ü ayn› fleydir. Anarfli sözcü¤ünde-ki “arfli” sözcü¤ünün asl› arkhe’dir, Frans›zlar “archie” (arfli) hali-ne getirmifller. Yönetim biçimi, ilke, temel gibi birçok karfl›l›¤› var.Bafllang›ç noktas› olarak böyle bir soru soruyor. Bu soru felsefi birsoru; neden? Çünkü laboratuarda çal›flarak veya matematiksel he-saplamalar yoluyla ya da din kitaplar›na müracaat edilerek çözüle-mez. Zaten din kitaplar›na baflvurup cevap ararsan›z bu soruyu sor-man›z›n anlam› yoktur, çünkü zaten din kitaplar›nda, Eski Yunanmitolojisinde bütün bunlar›n cevab› var. “Önce Khaos vard›, Kha-os’un arkas›ndan Gaia geldi” gibi, bir anlat›mla mitoloji bunu anla-t›yor.

Page 9: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Her fleyi aç›kl›yor mitoloji, siz eski Yunan’da yaflayan bir insan ola-rak, Thales’in sordu¤u bütün sorular›n yan›t›n› mitolojide, gelenek-te yani hikmette buluyorsunuz. Hikmet hepsinin cevab›n› veriyor.

Bugünkü insanlar için de öyledir. Dindarsan›z din birçok fleyin ce-vab›n› verebilir yahut dinle birlikte bilimde arayabilirsiniz cevab›n›veya hangi ideolojiye mensupsan›z belki ideolojik inançlar›n›zdanonu ç›karabilirsiniz, ama yan›t› bulmufl bir insan böyle bir soruyusormaz. Demek ki soru egemen görüfllerin, kabul edilmifl görüflle-rin, gelene¤in sorgulanmas›yla ilgilidir.

Arkadafllar! Felsefe burada bafll›yor. Yerli yerine oturmufl, kabulgörmüfl, günlük hayatta iflimize yarayan, günlük hayatta ço¤u kezsormay› akl›m›zdan bile geçirmedi¤imiz fleylerin sorgulanmas›ylabafll›yor. Sonra Sokrates -yani arada birçok felsefeci var- daha çokahlak sorular›n› gündeme getirmifltir. “‹yi nedir?” gibi bir fley sor-mufltur. ‹yinin ne oldu¤unu herkes biliyordu, herkesin bildi¤i fleyine diye sorgulars›n? ‹flte herkesin bildi¤i, herkesin anlad›¤›, herke-sin emin oldu¤unu sand›¤› fleyleri sorgulad›¤›nda felsefi yola girmifloluyorsun.

Bizim hikmetimizde bu pek hofl karfl›lanmaz. Çünkü günlük yaflay›-fl›m›zda düflünme eylemi de hofl karfl›lanmaz. Çünkü düflünmek“Karadeniz’de gemiler bat›nca” yap›l›r ,“kara kara” bir özellik ka-zanan bir fleydir düflünme. Bafl›m›za bir ifl gelince düflünürüz. De-mek ki bizim insan›m›z keyifli oldu¤u an düflünmüyor. Yani düflü-nüyorsa, bir arkadafl›m›z› düflünüyor gördü¤ümüzde “Ne düflünü-yorsun yahu? Bir derdin mi var?” deriz. Demek ki düflünebilmemiziçin derdimizin olmas› laz›m. Keyfiniz yerindeyse düflünmeyeceksi-niz. Oysa felsefe öyle matrak bir fley ki, ancak insan›n keyfi oluncagerçeklefltirilebilir. O yüzden belki bizim hikmetimizde biraz tuhafbir yerde duruyor. Felsefe keyif iflidir, öyle s›karak, istemeye iste-meye olacak bir fley de¤il. Hakikaten hayat›m›zdaki sorunlar›, pra-tik yaflam sorunlar›n› bir ölçüde paranteze alabilmeniz ve oradaki

14

Page 10: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

sorunlara belli bir mesafede kal›p bakabilmeniz gerekiyor ki, o so-runlar› felsefe alan›n›n içerisinde görebilesiniz. Bu da eski Yunan’da nas›l gerçekleflti? Arkadafllar, eski Yunan’da bubir yaflam biçimiydi. Felsefe bir yaflam biçimidir. Bu da anlafl›lm›-yor, zannediliyor ki, felsefe bir tekniktir. Felsefe bir hayat tarz›d›r,bir tav›rd›r hayata karfl›. O tavr› edinemedi¤iniz sürece, o tutumugerçeklefltiremedi¤iniz sürece, felsefece sorular soramazs›n›z, dola-y›s›yla felsefenin içine de giremezsiniz, hep uza¤›nda kal›rs›n›z, hepamatör kal›rs›n›z, hep ç›rak kal›rs›n›z. Kötü bir fley mi? Yok, yanihiç ilgilenmemektense bu flekilde ilgilenmek de iyi bir fleydir. Amailgilenirken bunun fark›na varmak laz›m. Felsefe yolunda yürümek,derdi olan insanlar›n iflidir. Felsefe sorunlar›na ba¤lanabilen insan-lar›n iflidir. Bat› dillerinde mesela “engagement” diyoruz, Frans›zcave ‹ngilizce’de “commitment” diyoruz. Kendinizi hasretmeniz la-z›m, kendinizi adaman›z, o soruna ba¤lanman›z laz›m.

Bu da neyi gösteriyor? Felsefe ancak samimi insanlar›n yapabilece-¤i bir fleydir. Felsefeyle u¤rafl›yor taklidi yapamazs›n›z. Numara ya-pabilirsiniz tabii. Ne bileyim sevgilinize belki hofl görünmek içinde¤il mi? “Yahu, bak, ben neler biliyorum, söyleyeyim mi sana Tha-les ne demifl?” Kendinizi bir entel pozisyonda göstermeye çal›fl›r-s›n›z, ama k›sa bir süre sonra foyan›z meydana ç›kar. Sahici iliflkihalinde misiniz, de¤il misiniz felsefeyle? Oradaki sahicilik dürüst-lükle ilgilidir. Yani dürüst olmayan insanlar›n u¤raflaca¤› bir alande¤il. Kendini kand›ran, kendine savunma mekanizmalar›, k›v›rtmabiçimleri arayarak, “yahu, flu felsefeciler nas›l k›v›rt›yor, bir ö¤rene-yim bakay›m, ben de ona göre k›v›rtay›m” düflüncesinde olanlar›nifli de¤il. Veya felsefeyi retorik sanarak, tart›flmalarda üstün gelmek,laf salatas› veya cambazl›¤› yap›p, “oh iflte adam› böyle yeneriz.Herhalde felsefe okuduk, felsefe okumasak a¤z›m›z laf yapmazd›”demek felsefeye giden uygun bir yol de¤ildir. Bak›n, Eski Yunan’daüç tip insan vard› en az›ndan. Soylu erkeklerden söz ediyorum. Me-

15

Page 11: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

sela Athena’da kad›nlar ve çocuklar meydanlarda felsefe yapam›-yorlard›. Belki hane içinde yap›yorlard›, ama onu bilemiyoruz.

Platon’un okulunda kad›nlar›n oldu¤u söylenir. Safo gibi meselamüthifl flairler ç›karm›flt›r, Athena gibi bir Tanr›çalar› vard›r, dehfletbir Tanr›çad›r Athena. Athena hem k›l›çl› bir Tanr›çad›r. Savaflta yi-¤ittir ve müthifl ak›ll›d›r. Çok matrak, yani böyle bir erkek egemenkültürdeki tanr›çan›n böyle bir figür tafl›mas› hakikaten tam Jung’un,Freud’un alan›na giren çok ilginç bir fley olabilir.

Üç tip insandan bahsettik. Birincisi sofos olanlar, yani bilgeler. On-lara soru soruluyor, fikir dan›fl›l›yor, onlar bizi irflad ediyorlar. ‹kin-cisi, sofistler. Sofistler çok de¤erli insanlard›r. Basmakal›p felsefetarihlerinde, sofistler küçümsenir. Çünkü sofistler tart›flmay› seven,bilgilerini ve tart›flma yeteneklerini parayla satan, hangi taraf paraveriyorsa ve neyi savunmak istiyorsa onu savunabilen müthifl dü-flünce cambaz› insanlard›.

fiöyle bir görünüfl düflünelim: Atina sokaklar›nda, diyelim ki bira¤ustos akflam› oturuyorsunuz evinizde, yoldan biri geçiyor, hafifk›rlaflm›fl saçlar› ve belki de ayn› flekilde k›rlaflm›fl sakallar›yla biradam, “Haydi sofist geldi” diyor ve geçiyor. Siz “Sofist amca, yahubenim flöyle flöyle bir problemim var, yar›n mahkemem var” diyor-sunuz. Çünkü “eski Yunan’da niye felsefe ç›km›flt›r? diye sordu¤u-muzda, yan›tlardan biri flu olabilir: Devaml› dalafl›yorlar bu insanlarbirbirleriyle. Akdeniz insanlar›d›r ve ha bre kavga ediyorlar. Yerindeduramayan, çok duygusal ve geveze insanlard›r. Felsefe geveze kül-türlerden ç›kar; susarsan›z olmuyor. “Sükut gümüflse, söz alt›nd›r”oluyor orada. Çok konufluyorlar, çünkü çok konuflmazsan orada dü-flüncelerin kristalleflmesi zor. Hani, bizde “geyik muhabbeti” diye birfley var. Geyik muhabbetini küçümsememek laz›m. Gerçi onun, bo-flalmaya yarayan psikolojik bir yap›s› yok de¤il, yine de, insanlararas›nda bir çeflit iletiflim olana¤› kuran özellikler tafl›yor; çok konu-flan kültürlerde bu tip tart›flma adâb› yeflerebiliyor bir ölçüde.

16

Page 12: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Mesâla, Eski M›s›r’da rahipler vard› ve rahipler her sorunun ceva-b›n› biliyorlard› ve tart›flm›yorlard›. Eski Yunan’da yine ruhban s›-n›f› vard›r, ama ruhban s›n›f› güçlü de¤ildir. Onlar tap›nakta durur-lar, bunlar›n bir k›sm› kad›n rahibelerdir, bilicilerdir daha do¤rusu.Onlara sorars›n›z, “Yar›n ne olacak? Benim tarla iflim ne olacak ve-ya çocu¤um erkek mi k›z m› do¤acak veya Perslerle yapt›¤›m›z sa-vafl›n sonucu ne olacak?” gibi sorulara cevap verebiliyorlar, ama ha-yata çok müdahil de¤iller. Hiç de¤iller de¤il, çünkü Sokrat’› biliyor-sunuz ölüme mahkûm etmifllerdir, tanr›lara sayg›s›zl›k yapt› diye.Yine de Athena kentinin “agora”s›nda, meydan›nda genç-yafll› birsürü insan›n tart›flt›¤›n›, konufltu¤unu, hatta günlerce konufltu¤unubiliyoruz. Sokrat evinden ç›kt›¤› zaman bir ay eve gelmezmifl.“Agora”da yat›p kalk›yor, o kadar heyecanl› tart›flmalar oluyor ki,sabahlara kadar sürüyor. Nas›l tart›fl›yorlar? Sabah kalkt›klar› za-man spor yap›yorlar, bir defa hepsi bedenlerine çok dikkat ediyor-lar. Platon demek, genifl omuzlu demektir sözcük olarak. Platon ha-kikaten böyle s›r›m gibi bir insanm›fl. Sokrat öyle de¤il, çarp›k çur-puk biri ama, onun da bedeninin çok sa¤lam oldu¤unu biliyoruz.Mesela savafllarda, karda-k›flta kilometrelerce ç›plak ayakla yürür-müfl. Müthifl içki içiyorlar. ‹çki içip s›zmamak da bir erdem say›l›-yor. “Ulan, o kadar içti, helal olsun bak, hiçbir fley olmad›” denilir-mifl. Mesela Sokrat için öyle derler “kova kova flarap içerdi ve son-ra bütün içenleri tek tek evine b›rak›rd›. Kendisi de hiçbir fley olma-m›fl gibi devam ederdi” Demek ki, felsefe etkinli¤inin içinde flarapda var. Felsefe etkinli¤inin içinde daha kötü fleyler de vard›r bir ah-lak anlay›fl›na göre. Felsefeciler o dönemde hep homoseksüeldi. Ya-ni argo deyimle “ibneler” de vard›. Be¤enin be¤enmeyin bunu sak-laman›n anlam› yok. Çünkü o zamanki kültür içerisinde, soylu er-kek kültürü içinde bu özellik vard›r.

“fiölen” diyalogunu okuman›z› isterim. Felsefeye girifl kitab› olabi-lecek çok önemli bir kitapt›r. Türkçe’mize Azra ERHAT kazand›r-m›flt›r. De¤iflik çeviriler var, ama benim önerim, Azra Erhat’›n Türk-çe’siyle okuyun, tabii A. Kadir’le birlikte çevirmifller. Çok güzel bir

17

Page 13: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Türkçe’yle çevrilmifl, asl›ndan çevrilmifltir. Di¤er Platon diyalogla-r› hep Frans›zca’dan, ‹ngilizce’den filan çevrilmifltir, ama Azra Er-hat, A. Kadir gibi bir flairin yard›m›yla da çok güzel bir Türkçe’yleçevirmifltir. Orada, göreceksiniz, soylu erkeklerin birbirleriyle olaniliflkilerini. Çünkü fiölen diyalogunda sevgi konuflulur ve felsefeyiorada Sokrat’›n anlatmas›na dikkat etmenizi tavsiye ederim.

Tekrar dönersek, sofistler vard›r dedik. Sofistler eski Yunan kültürü-nün önemli parçalar›yd›. Bunlar kent kent dolafl›yorlard› ve oradaö¤retmenlik yap›yorlard›, insanlar›n entelektüel ve flimdiki deyimlemesela hukuki problemlerini de çözüyorlard›. Çünkü o dönem insa-n›nda retor olmak, hatip olmak, retorik bilgisine sahip olmak önem-li bir erdemdi. A¤z›n›z iyi laf yap›yorsa, karfl› taraf› ikna edebiliyor-san›z, toplumsal statünüz, konumunuz yüksek olurdu. Bunun de¤i-flik nedenleri var. Devaml› dalaflt›klar› için s›k s›k mahkemeye dü-flüyorlard›. Athena kent devletinin bir zaman demokrasiyle yönetil-di¤ini, tart›flmalar›n çok yap›ld›¤›n› biliyoruz, zaman zaman yöne-tim yerlerinde, Senatoda, Mecliste, karfl› taraf› ikna etme gücünüzoluyordu, o bak›mdan sofistler önemliydi.

Filosofos ne sofisttir ne sofos’tur, ikisi aras›ndad›r. Ne parayla tar-t›flma bilgisini veya yaflam bilgisini, do¤a bilgisini satar ne her fleyibilen bilge konumundad›r. Sofist de¤ildir, çünkü kendine özgü birbak›fl› vard›r, ilkeleri vard›r. Her fleyi savunmaz, belli fleyler savu-nur. Halbuki sofist kayabiliyor, görüfllerini de¤ifltirebiliyor çok ko-layca. Sofos yani, bilge kiflinin net görüflleri var, çözümleri var. Oy-sa filosofos arayan bir kiflidir, araflt›ran bir kiflidir, her dem araflt›r›-c›d›r. Hiçbir zaman “buldum” diyemez. Yani tasavvufta vard›r ya“pifltim elhamdülillah” yoktur, felsefede “flifltim elhamdülillah” var-d›r; çünkü ö¤rendikçe, çözümleri gördükçe, o çözümler içerisindeyeni çözümsüzlükler buluyorsunuz. (Ç›k›fls›zl›klar, aporialar ço¤a-

l›yor.) Dolay›s›yla felsefenin yoluna yine eski Yunanca’daki bir de-yimle aporia denilebiliyor. Aporia’y› Bat› dillerinde sorunsal filan

18

Page 14: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

diye çeviriyorlar, mesela Frans›zca’da “problématique” gibi. Aporia

yolun yoklu¤u demek, yani gidecek yol yok, t›kan›p kal›yorsunuz. Felsefe tam buradad›r iflte. Felsefe bir anlam›yla müthifl bir çaresiz-li¤in fark›ndal›¤›d›r. Her türlü çarenin asl›nda bir çaresizlik içerdi-¤ini görebilmektir. Göremiyorsan›z teknik insans›n›zd›r, cerrahs›-n›zd›r, hekimsinizdir, iflletmecisinizdir, mühendissinizdir, problemi-nizi çözüyorsunuzdur. Ama yaflam dedi¤imiz fley, her çözümün ar-kas›nda bir çözümsüzlü¤ün oldu¤u bir serüvendir diye görülüyor.Tabii bu tuhaf bir durum, yani her insan›n kald›ramayaca¤› apori-

alar görebilmek yaflarken, onlar›n çözümünün ard›na düflebilmek.Felsefi sorun biraz budur. Felsefi yaflam biraz budur, ama tamamenflaflk›n flabalak olmak anlam›na da gelmiyor.

Bunu nereden biliyoruz? Sokrates’in görüflleri var. Sokrates her gö-rüfle evet diyen biri de¤ildir. Sokrates’in özelli¤i fluydu gençlik y›l-lar›nda: Kim Atina’da bir fleyi biliyorum derse onun yan›na gidiyor-du. “Bak, sen bu konuyu biliyormuflsun, haydi bana bir anlat” derdive adam bafllard› anlatmaya. Anlat›rken de “uf, ne kadar müthifl bil-giler, bunlar› nas›l ö¤rendin, sana hayran›m” der ve adam›n giderekaç›lmas›na yard›mc› olurdu. Aç›ld›kça tabii çok aç›k vermeye bafl-lard› karfl›s›ndaki; konuflmalar› bir noktaya geldi¤i zaman, hemeniflin içine girip, o “bildim” dedi¤i fleyleri asl›nda hiç bilmedi¤ini, obildi¤ini sand›¤› fleylerin dayana¤›n›n ne kadar bofllukta oldu¤unuona göstermeye çal›fl›rd›. Böyle tuhaf bir insand› Sokrates, bilenler-le u¤rafl›rd›, bilme iddias›nda olanlarla u¤rafl›rd›. Çünkü belki de te-mel kayg›s›, bilginin, biliyorum sav› ileri süren insanlar›n bu bilgisav›n›, bilgi iddias›n› desteklemelerini istemesiydi. Bilmek, hesab›-n› verdi¤imiz bilgiler için kullanabilece¤imiz bir sözdür. Biliyorumdiyorsan›z, neye dayanarak bildi¤inizi söyleyebilmeniz laz›md›r.Kulaktan, kitaplardan, neyin neyle ilgisi oldu¤unu bilemedi¤iniz üs-tünkörü, yüzeysel malumata bilgi diyemeyiz iddias› vard›. Eski Yu-nanca’da bununla ilgili ayr›mlar yap›l›r. Yani bilgi her türlü malu-mat›n ad› de¤ildir. Ancak hesab›n› verebildi¤imiz do¤ru iddialarabilgi diyebiliriz.

19

Page 15: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Dolay›s›yla felsefi etkinlik bafltan beri bir yaflam sorgulamas›yd›.Yaflam› ne diye sorguluyorduk? Yaflam› daha az problemli, daha ya-flan›r hale getirmek için sorguluyorduk. Bunu Platon’dan ö¤reniyo-ruz. Platon iyi nedir, do¤ru nedir, bilgi nedir, hep bunlar› sordu. Ne-den sordu? Hakikati araflt›rd›¤›n› söylüyordu, hakikati bulaca¤›m veinsanlar›n yalandan uzak, hakikati yakalayabildikleri bir yaflamoluflturmaya çal›flaca¤›m. Öyle bir hakikati arad›¤›m›z bir yaflam,bize mutluluk verecek, bizi güzellefltirecek bir yaflamd›r. Fakat buyaflam›n yaflad›¤›m›z› sand›¤›m›z, görünen yaflam içerisinde olama-yaca¤›n› da iddia etmifltir.

Felsefenin hayatla olan ilgisini anlamak için Platon örne¤ini veriyo-rum. Yaflad›¤›m›z dünyayla ideal dünya aras›nda ayr›m yapm›flt›r.Bu düflünce tarihinde çok önemli bir ayr›md›r. Mükemmelliklerin,yetkinliklerin, ideallerin dünyas›na “idealar dünyas›” demifltir. Ya-flad›¤›m›z dünyaya da “fenomenler dünyas›” demifltir.

Eski Yunanca’da “faynomena” sözcü¤ü “görünenler” demektir. Bizona bizim hikmetimizde, bizim dilde “zahiri âlem” diyoruz. Eskileröyle derlerdi, bir zahiri, görünen âlem vard›r, bir de görünmeyenidealar âlemi vard›r. ‹dealar âleminde, o mükemmelliklerin oldu¤uâlemde, “güzel” oradad›r, “iyi” oradad›r, “do¤ru” oradad›r. Bütünmükemmellikler o dünyadad›r. Biz bu dünyada o dünyadan ne ka-

20

Page 16: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

dar pay al›rsak o kadar mükemmele yak›n oluruz. ‹yi ideas›ndan payald›kça iyi bir insan oluruz, alamad›kça kötü oluruz. kötü insan de-mek, iyi ideas›ndan nasibini alamam›fl demektir. Ne kadar idealara yaklafl›rsak o kadar yetkin, mükemmel, olgun vebilge insan oluruz. Bu da derece derece, aflama aflama olacak birfleydir.

Bu dünyada, zahiri âlemde, yaflad›¤›m›z sürece idealara tam erifl-mek imkân›m›z yoktur. Çünkü idealar âlemi, zaman›n akmad›¤›, de-¤iflmenin olmad›¤› bir âlemdir. Bat›l› bir sözcükle dile getirirsek,“temporal” bir âlem de¤ildir, zaman ak›fl› yoktur. Eskiler zahiriâlem için “kevn-ü fesâd âlem” derlerdi.

Kevn yarad›l›fl, genesis demek. Fesad da yok olufl, corruption.“Generation, corruption”, varolufl ve çöküfl, yok olufl. Kevn-ü fesadâlemdir, bu âlem. Çünkü bu âlemde, do¤uyoruz ve ölüyoruz. Yaflla-n›yoruz, bir sürü çirkinlik var, yalan var, dolan var, zulüm var, ber-bat bir âlem. Ama, Platon “dünyay› bu kadar sanmay›n, bir de öbürtaraf var” diyor. Öbür taraf dinlerin söyledi¤i öldükten sonra gide-ce¤imiz taraf de¤il, gidece¤imiz yer de¤il, ama geldi¤imiz yer. Ora-dan geldik, biz asl›nda mükemmel bir dünyadan geldik. Biliyorsu-nuz, de¤iflik hikmetlerde de var, do¤u hikmetinde de var, bu görüfl.H›ristiyanl›k bunu sonradan alm›flt›r. Biliyorsunuz biz cennette ya-fl›yorduk Adem’le Havva, oradayd›. Sonradan bilgi a¤ac›n›n yasakmeyvesi yendi ve düfltük. Buras› düflük dünya demek. Dünya böy-le aya¤›m›z›n alt›nda duran bir fleydi, dûn bir fleydir, alçak bir fley-dir. Halbuki biz yukar›lardayd›k, idealar âleminde yafl›yorduk, son-ra bir halt iflledik ve afla¤› düfltük ve Tanr›n›n izniyle yine tekrar yu-kar› bir gün ç›kaca¤›z diye düflünülüyor.

Platon idealar dünyas›na tam de¤ilse bile, biraz ç›kabilece¤imizi dü-flünüyor. Bu nas›l olacak? ‹flte felsefe burada bize yard›mc›d›r. Benbiraz karikatürize ederek tamamlayaca¤›m sözlerimi, sonra sizinelefltirilerinize ve sorular›n›za b›rakaca¤›m, konuflmay›. Trampolin

diyoruz de¤il mi biz ona?

21

Page 17: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Hani böyle s›çr›yorsunuz gergin bir sa¤lam kumafl üzerinde. Asl›n-da felsefe bir çeflit trampolindir. Çünkü bu dûn olan, afla¤› olandünyadan yukar› ç›kmak için aya¤›m›z› vurup f›rlad›¤›m›z bir fley-dir. F›rlarsan›z, az›c›k idealar âlemini görüp, yerçekimi oldu¤u içinpat diye afla¤› düflersiniz.

‹yi bir matematikçi, matematiksel nesneleri idealar dünyas›nda gö-rüyor. Üçgeni görüyor, logoritmay› görüyor, daha baflka transandan-tal say›lar› görüyor, “pi”yi görüyor, “e” yi de, dolay›s›yla o matema-ti¤ini yapabiliyor. Çünkü idealar dünyas›yla iliflkisi var, matematik-sel nesneler idealar dünyas›ndad›r. Zaman geçmez onlar›n üzerin-den. 3 say›s› mesela yafllanmaz, üçgen ölmez, hep orada dururlar veidealar dünyas›nda dururlar.

Biz idealar dünyas›n› görebiliriz. Bilim yoluyla görebiliriz. TabiiPlaton zaman›nda böyle ayr›mlar yoktu, o felsefe diyordu. Felsefeyoluyla görmek imkân›m›z vard›r. Biz, ölümlü varl›klar›z, fakat ide-alar› görebilmek gücümüz oldu¤u için, idealarla irtibat kurabildi¤i-miz için, idealar da ölümsüz oldu¤u için ölümsüzlü¤ü bu anlamdakavrayabilecek insanlar›z. iflte felsefe Platon’un gözünde o anlam-da, ölümsüzlü¤e ulaflma çabas›. Biz her birimiz, tek tek insan tekle-ri, bireyleri olarak ölümlü olmakla birlikte, idealarla girdi¤imiz ilifl-kiler sayesinde bu ölümlülü¤ü ölümsüzlü¤e dönüfltürüyoruz.

Platon’un 2500 y›ldan beri yafl›yor olmas› bunun da bir kan›t›d›r.Ama diyebilirsiniz ki, gün gelir güneflin enerjisi tükenir de, art›k nekadar ölümsüz oluruz, onu bilemiyorum. Ama öldü¤ünüz zaman öl-müyorsunuz hiç de¤ilse, bir süre daha yaflayabiliyorsunuz. Bu ide-alar›n gücünden gelir diyor.

Öyleyse özetlersek, felsefe fiölen diyalogunda anlat›ld›¤› özellikle-riyle çarp›c›. Okudu¤unuz zaman da göreceksiniz, orada çok ilginçbir fley var. Yine feminist felsefeden bakarak söyleyebiliriz, sevgi-nin ne oldu¤unu tart›fl›rlar o diyalogda. Sevginin ne oldu¤unu Sok-rates’e Diyotima isimli bir kad›n bilge anlat›r. Hatta Sokrates’i

22

Page 18: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

azarlar. “Mankafa Sokrates akl›n alm›yor mu bunlar›?” biçimindeSokrates’le bir tek Diyotima böyle konuflmufltur. Diyaloglar›na ba-k›n. Herkes sayg›l›d›r, ama bu kad›n bilge Sokrates’e flunu anlatma-ya çal›fl›r: Sevgi dedi¤imiz fley sadece bedenimizle s›n›rl› olan bizölümlülerin yaflad›¤› bir fley de¤ildir.

Sevgi ölümsüzlü¤e giden sürekli do¤urmalarla gerçekleflir der. Do-¤urma nedir? Burada do¤urmadan kas›t, fizyolojik anlamda de¤il,düflünce do¤urmas›d›r. Onun için Sokrates kendine “ben ebeyim”der. Çünkü, insanlar›n idealar dünyas›nda yaflarken zaten kafalar›n-da olan› do¤urttu¤unu söyler. Hakikaten ebeymifl annesi ve “ben deannemin vazifesini yap›yorum, düflünce do¤urtuyorum” diyor.

Ölümsüzlük nereden geliyor? Sürekli düflünceler do¤urmaktan geli-yor. Bugün, bu gezegende ölümsüzlü¤e giden bir serüven varsa, in-san denilen türün teknoloji yoluyla, bilim yoluyla, sanat yoluyla,felsefe yoluyla düflünceler üretmesidir.

Bu ne kadar sürer bilemiyorum. Belki bir gün o da bitecek veya gü-nefl sistemi iflas etti¤i zaman belki baflka sistemlere gitmek imkân›-m›z da olacak. Diyotima’ya inan›rsak insan ölmeyecektir. Her biri-miz ölece¤iz, ama her birimizin kafas›nda idealar oldu¤u için ve oidealar› bizden sonraki kuflaklara tafl›d›¤›m›z için, biz ölsek de o fi-kirler ölümsüz oldu¤u için fikirler insan›, insanl›¤› tafl›yacak ve in-san bu evrende, kainatta varl›¤›n› sonsuza dek sürdürecektir. Felse-fe de bunu anlamak ve bu yolda yürümektir. Bunu yorumlarsak, ozaman felsefe sözü bütün bilimleri, hatta teknolojiyi de kapsayan birfleydir.

Dolay›s›yla diyebiliriz ki, bu sonsuzlu¤a yürüme aflk›n› içinde du-yan, bu aflk›, bu coflkuyu bu Eros’u sonsuzlu¤un ard›na düfler. Diyo-

tima Eros’tan söz eder. Eros bugün çamafl›r markas› olmufltur vecinsellik anlam›na geliyor, ama eski Yunan’da da o anlamlar› vard›.Bir sevgi Tanr›s›yd›. Eros o diyalogda büyük bir yaflam coflkusu veenerjisi olarak anlat›l›r. O Eros içinizde yoksa, yani heyecan, flevk,

23

Page 19: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

aflk yoksa idealar dünyas›yla iliflki kuramazs›n›z. Bizim çocuklar›nkula¤›na küpe olsun. ‹çi geçmifl, y›lg›n, bayg›n, vazgeçen, “Allah, ya-r›n matematik var, üf” demek, iflte Eros yok adamda, Erosu gitmifl.Bilim erotik bir etkinliktir, felsefe erotik bir etkinliktir dedi¤im za-man arkadafllar, “60’a geldin haydi, teneflir paklayacak” diyorlar, amaalakas› yok. Coflku, heyecan çok önemlidir. Bütün teknoloji alan›ndaolsun, bilim alan›nda olsun, sanat alan›nda olsun, bütün yarat›c› in-sanlarda müthifl bir erotik enerji vard›r. Bunu vermek laz›m, yani bil-mek, sormak, felsefe, bunlar çat›k kafll› içi geçmifl ihtiyarlar›n art›khayattan kopmufl, “ulan, unumuzu eledik, ele¤imizi duvara ast›k”fleklinde de¤il, hay›r ununu elersen hiç gelme. “Unumuzu daha ele-medik Allah’a flükür ölmedik, daha un var eleyecek” diyeceksiniz veiçinizde ne kadar Eros kald›ysa o kadar Erosla bu ifli halletmeye ça-l›flacaks›n›z ve gençlere de içlerindeki Erosu yaln›z diskolara giderekenerjinizi tüketmeyin. Diskoya da gidin tabii, ama bu diskoya sizi gö-türen enerjiyle bu enerji ayn› kaynakl› yahu.

Dolay›s›yla çok heyecanl› bir fleydir bak, matematik böyle heyecan-l›d›r, fizik böyle coflkuludur, felsefe böyle bir fleydir, böyle içi geçmiflihtiyarlar›n g›c›k, hayat› yaflayamayan böyle tuhaf insanlar›n u¤rafl-t›klar› çat›k kafll› bir fley de¤ildir; p›r›l p›r›l bir fleydir yahu. Yani böy-le kalk›p göbek atabilece¤iniz, oynayabilece¤iniz fleydir.

Nietzsche onu diyor. Yani düflünen insan, düflünceyle dans edebileninsand›r diyor. Yaln›z düflünceyle de¤il, yani sevgilinizle de dansederken matematik, felsefe, bilim yapabilirsiniz. O ayr› bir fley de¤ilki. Yani diskoyu s›n›f›n içine sokmak laz›m. Böyle göbek ata ata ma-tematik ö¤renmek fena bir fley de olmayabilir. Halbuki göbek atma-yal›m, laubalili¤in lüzumu yok. Burada matematik yap›yoruz, kaflla-r›m›z› çatal›m, ›st›raptan geberelim. Matematik öyle ›st›raptan gebe-receksin ki ö¤renesin. ‹çimizdeki az›c›k Erosu da öldürüyor bu ihti-yar hocalar yahu. Yani bunlara böyle bir yerlerden Eros olacak. Yaniaz›c›k benzin koyar gibi herifin az›c›k kafas›na Eros koyal›m yahu. Evet, bir arkadafl›n itiraz› vard›, sizden bafllayal›m buyurun.

24

Page 20: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

HAKKI EKfi‹- Ege’nin Bat› sahillerindeki kentlerin yafl› Atina’danyafll›d›r ve ilk kentlerin ismi Atina dahil kad›n ismidir. Bunlar›n ana-erkil toplum zaman›nda kurulmaya bafllad›klar›n› gösterir. Yoksayani kad›nlar›n iktidar›ndan sonra kurulmufl de¤ildir Atina.

AHMET ‹NAM- Evet, Atina da oradan geliyor.

Yok, ben görünüflte böyle çok erkek egemen bir kültür gibi gözükü-yor. Hakikaten mesela fiölen’i okudu¤unuz zaman falan görüyorsu-nuz. Aristo’yu okudu¤unuz zaman görüyorsunuz. Yani kad›nlar›nköpek kadar de¤eri yok.

HAKKI EKfi‹- Çünkü Eflatun bile kad›nlar için flunu söylemiflti:“Kad›nlar bu dünyada yaramazl›k yapm›fl, h›rs›zl›k, u¤ursuzlukyapm›fl, ölen erkeklerin sonradan kad›n olarak dünyaya geldikleri-ni” söylemifltir.

AHMET ‹NAM- Devlet diyalogunda fena de¤ildir kad›nlara tavr›.Yani öyle bir fley yoktur. Yani öyle bir önyarg› var tabii. Tabii insanfluna üzülüyor. Yani 2500 y›ll›k felsefe serüven maço bir serüvendir;maçodur felsefe. fiimdi feminist felsefe gibi laflarla çok büyük ka-d›n düflünür yok. Çünkü iflbölümü, yaflam biçimi, kad›nlar› bir bi-çimde o alan›n d›fl›na atm›flt›r. Fakat bundan sonra herhalde ifl de¤i-flecek. Kad›nlar›n da kendilerini gösterebilecekleri bir alan olacak.Tabii felsefenin de nas›l bir serüven izleyece¤ini de kestirmek zor-dur, belki ortadan da kalkabilir. Benim anlatt›¤›m anlamda felsefebelki de çok modas› geçmifl, bu yaflamda çok da yer bulamayan tu-haf bir fley de olabilir.

Neden bu kayg›y› tafl›yorum biliyor musunuz? Felsefe, bugün dünya-da üniversiteler içinde yap›l›yor. Liselere falan da konuluyor, amaüniversiteler içerisinde bir bölüm olarak var, o da üniversitenin di¤erbölümlerine uymak için teknik bir hale gelmifltir, meslek olmufltur.Halbuki eski Yunan’da felsefe meslek de¤ildir, felsefe meslek ola-maz. Hatta ben tersini de söylüyorum, meslek olarak ben de felsefe-ci -yani camc›, boyac› filan gibi- oluyorsun, ama bu felsefeyi yaflad›-

25

Page 21: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

¤›n, filozof oldu¤un anlam›na gelmiyor. Onun için teknik anlamdafelsefeyle iliflkiye geçiyor olmak bir marifet de¤ildir. Onu demek is-tiyorum. Çünkü hikmeti anlamak ve hikmeti yaflayabilmek laz›md›r.

Bizim dilimizde o ayr›m› yapabiliyoruz, Bat› dillerinde zor. Yani fi-lozof ve felsefeci ayr›m› yapabiliyoruz. Felsefeci daha çok teknikdüzeyde mesle¤i olan kiflidir. Ama filozof yaflayan insand›r düflünce-sidir. Onun için felsefe okumas›na filan da gerek yok ki. Yani peka-la bir ayakkab› boyac›s›, bir kundurac›, yani ilkokulu bile okumam›flbir saz flaire pekala filozof olabilir. Yani asl›nda hakim, hikmet sahi-bi olur bir anlamda, ama yine de felsefeyle birçok teknik e¤itim al-m›fl felsefeciden daha derinlemesine iliflkiye geçebilir diye düflünü-yorum.

Buyurun efendim.

MURAT GÖKDEM‹R- Hocam, kad›na verilen de¤erden söz edil-di. Düflünün 2500 y›l önce teknoloji geliflmemifl, o günkü koflullar,felsefenin zaten yaflam›n kendisinin içinden ç›kan bir ö¤e oldu¤unusöylüyoruz. Bunu belki bir flekilde do¤al karfl›lamak gerekiyor.

Belki ben atlad›m, bilemiyorum, ama bir sorum var: ‘Eski Yunan’daüç tip insan vard›r, dediniz. Birisi sofos, biri sofistler, üçüncüyü an-layamad›m.

AHMET ‹NAM- Filosofos.

MURAT GÖKDEM‹R- Teflekkür ettim.

AHMET ‹NAM- Filo oradaki alçak gönüllü¤ü gösteriyor. “Sen bilgemisin?” diyorlar. Felsefeci “hay›r, ben bilgeli¤i severim” diyor. Yani“severim” demek “onun yolunday›m, olmaya çal›fl›yorum. Olmakta-y›m, ama olmad›m henüz. Ölünceye dek de tam olamayaca¤›m” de-mektir. Oradaki bir tevazuu gösteren, alçak gönüllülü¤ü, haddini bil-meyi gösteren bir fley. Çünkü her hikmette, geliflmifl kültürlerin hikme-

26

Page 22: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

tinde “kendini bil” vard›r. Eski Yunan’da da vard› zaten.Delfi Tap›na¤›’nda yazar: Gnothi sauton. ‹ki fley var eski Yu-nan’da, bir tanesi eski Yunan kültürünü karakterize edebilecek, birtanesi “kendini tan›, kendini bil”, ikincisi de “ölçüyü kaç›rma” “me-den agan”. Zoon politikon ise hayvan demek. Yani insan politikhayvand›r oluyor. Zoon politikon, “insan politik hayvand›r” demek,çünkü zoon “hayvan” demektir. O anlamda yorumluyorum ve bafl-ka bir anlam› da yok. Zoon “canl›” demek, politik de “toplumsal”Aristo’nun tan›m› bu.

HAKKI EKfi‹- Z harfi Yunanca’da s›f›rlama demek oluyor.

AHMET ‹NAM- Hay›r hay›r, zea ve zoo yaflam demektir.

‹ki sözcük vard›r eski Yunanca’da. Biri “biyo”dur, öbürü “z” ilegösterilen “zea, zoo” gibi filan ikisi de Bat› dillerine geçmifltir; bafl-ka bir sözcük de yoktur yani.

SALONDAN- Say›n ‹nam, özellikle verdi¤iniz derin bilgiler içinçok teflekkür ediyorum. Lise son s›n›fta ald›¤›m›z bu felsefe bilgi-sinden iki kelime hat›rl›yorum. Zannediyorum ki mant›k do¤ru, fel-sefe de do¤runun anahtar›.

Toplum üzerindeki, yaflant› üzerindeki birkaç hikmetle bunu pekifl-tirece¤im. Yani bunu Anadolu’da çok cahil kad›nlar bile “feli bo-zuk” derler, yani düflünce sistemi bozuk.

Ondan sonra Behlül-i dânâ’dan bir örnek vereyim. Camide a¤abeyiçok zengin Harun Reflit namaz k›ld›r›rken oynamaya bafll›yor, dansediyor. Tabii namaz bittikten sonra “deli, ne yap›yorsun? Seni anne-me flikâyet edece¤im” diyor. Gidiyor eve ve annesine “Anne, bu bennamaz k›ld›r›rken bu oynad›” diyor. Behlül-i dânâ da “Anne, o o¤-luna dü¤ün yapt›, ben de oynad›m” diyor. Yani flimdi o Behlül-i dâ-nâ’n›n onun beynini okumas›, biyoenerji, bilgeli¤in orada tahakkuketmesi, insan yaflant›s›ndaki hikmetlerden biridir.

27

Page 23: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Di¤er taraftan flu anda bizim de içinde bulundu¤umuz bilimsel ça-l›flmalar›n yahut da geçmifl filozoflar›n, bilginlerin hayatlar›n› ince-lerken, do¤ru mu yapm›fllar, yanl›fl m› yapm›fllar? Yani Sokrat’›n gü-cüne bizim beynimiz yetmiyor mu? Sokrat nas›l düflünüyor, biz nas›ldüflünüyoruz? O mu do¤ru, biz mi do¤ru? Her gün yaflant›m›zda ye-ni yeni ilerlemeler kaydediyoruz, yakal›yoruz burada. Ama onlar› si-lemiyoruz, çünkü yanl›fl da olsa temelini atm›fllar, biz düzeltiyoruz.

Teflekkür ederim.

AHMET ‹NAM- Sa¤ olun. Buyurun efendim.

DO⁄AN SORGUÇ- Efendim, sizi yaz›lar›n›zdan takip ediyorum.Hem bu konuflman›z dolay›s›yla hem de “Atatürk Çocuk” yaz›n›z›büyük bir hayranl›kla okumufl oldu¤umu ve ondan dolay› da teflek-kür borçlu oldu¤umu ifade etmek istiyorum.

Ben de üniversite hocas›y›m. Acaba, sizin felsefeyle ilgili olarak buson ifade etti¤iniz fleyler, Naz›m Hikmet’in “Yaflama Dair” olan fli-irinde çok güzel bir flekilde dile gelmiyor mu?

Bir Frans›z televizyon kanal›nda bir Frans›z filozofunu izledim. Di-yordu ki “insan yaflam› ne kadar dolu yaflarsa o kadar filozof olur”diyordu. Yani “bir filozof yaflam› dolu dolu yaflamal›d›r” diyordu.Bizim de rahmetli dostumuz Nermin Uygur’dan böyle fleyleri çokdinlemifltim. “Bu daha ziyade Frans›zlara has bir felsefe düflünce-sidir, Almanlar›nki biraz karanl›k baflka bir âlemdir” diyordu. On-lardan da zevk alm›yoruz, ama onlar iflte belki bu ilk söyledi¤inizkavramlar üzerinde çok duruyorlard›.Evet, teflekkür borçluyuz size, sa¤ olun.

AHMET ‹NAM- Teflekkür ederim.

Hemen bir yorum yapay›m sizin yorumlar›n›z üzerine. Her kültürünhikmeti felsefeyle özel bir iliflki kurmufltur. Yani sizin de buyurdu-

28

Page 24: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

¤unuz gibi Frans›zlar›n felsefe yapma tarz›yla Almanlar›n, ‹ngiliz-lerin, Amerikal›lar›n felsefe yapma tarz› farkl› oluyor. Yani tabiihepsi evrensel, ortak bir terminoloji üzerinde çal›fl›yorlar, ama üslupfark› var ve kendi kültürlerinden ç›karak yap›yorlar. Benim size an-latmaya çal›flt›¤›m, burada dile getirdi¤im felsefe anlay›fl› iki büyükkifli üzerine kuruludur. Çünkü ben de bir görüfl belirttim. Bir baflka felsefeci arkadafl konuflsayd›, baflka türlü anlatacakt›. Bensadece kendi görüflümü sundum ve felsefe budur iddias›nda da bu-lunamam. Ben böyle anl›yorum diyebilirim.

Birincisi, Sokrates beni çok etkilemifltir. ‹kincisi Nitezsche’dir. Me-sela, sizin söyledi¤iniz gibi Nitezsche gerçekten belki kendisi hastaoldu¤u için ve yaflam› doya doya yaflayamad›¤› için -56 yafl›nda öl-müfltür- ölmeden 10 sene ölmüfltür diyebiliriz. Bütün entelektüelfaaliyeti durdu. Yaflayan›n felsefe yapabilece¤ini ve felsefenin ya-flamla çok ilgili oldu¤unu söylerdi.

Mesela, size önerebilece¤im çok güzel bir Türkçe’yle Ecce Homo

“‹flte ‹nsan” Nietzsche’ye girifl kitab› olarak bakabilirsiniz, müthiflbir kitapt›r. Nietzsche orada kendini ve yazd›¤› eserleri anlat›r. Can

ALKOR’un çevirisini öneririm. Can Alkor da bir mühendistir. Hat-ta o çevirisinden dolay› Türk Dil Kurumu ödülü alm›flt›. Orada il-ginç fleyler söyler. Yaflamak çok somut bir fleydir, yani yaflamakböyle kafam›zda idealize etti¤imiz, ne idü¤ü belirsiz büyüsel birkavram de¤ildir. Hatta Nietzsche bunu iyi anlatabilmek için ilginçörnekler verir, der ki “insan yedi¤idir” yani ne yemek yiyorsa öyledüflünür. Almanlar patates yer, onun için patates gibi düflünür. YaniAlman olmaktan nefret eder adam. Yani “Ben Alman de¤ilim, Po-lonyal›y›m” filan der. Çünkü Alman olman›n, o ça¤›ndaki Almanruhunda afl›r› soyutlama ve yaflamdan korkma tutumu vard›r.

Niçindir felsefe? Felsefe hayat içindir tabii. Yani o kadar fleyi ne di-ye okuyoruz? Yaflamla baflka türlü iliflkiye geçemiyorsak, o kadar›v›r z›v›r›n ne anlam› var? Felsefe bir entelektüel oyun de¤ildir. Bir-

29

Page 25: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

tak›m tuhaf insanlar›n, tak›nakl› insanlar›n kendine dert edindikleribirtak›m obsesiyonlardan oluflmufl tuhaf bir etkinlik de¤ildir. Yafla-m› daha iyi kavramak, yaflam› doya doya yaflamak, insanlar› seve-bilmek, hakikaten anlayarak sevebilmek için gerekli olan müthifl birfleydir. Afflar Timuçin’in sözüdür, bir yaflama sevincidir felsefe, se-vinçtir. O sevinci içinizde duymuyorsan›z, felsefeyle iliflkiye geç-meniz zor. Yani böyle a¤›r bir melankoli, bir b›kk›nl›k, y›lg›nl›k de-¤ildir. Ama hayatta felsefeyle iliflkiye geçen insanlar›n ac› çekmifl,hasta insanlar oldu¤unu da görüyoruz. Nitezsche gibi mesela. ‹nsan-lar ac›lar› s›ras›nda büyük coflku duyduklar› zaman felsefeyle ilgikurabiliyorlar. Yani mustarip insanlar felsefede yok mu? Var, fakat›st›raplar›n›n aras›nda coflkulu anlar›nda felsefi düflüncelerle iliflki-ye geçebiliyorlar. Onu unutmayal›m, çok büyük bir coflku iflidir fel-sefe diye düflünüyorum.

Öbür türlü e¤er coflkunuz tükenmiflse kuru felsefe yap›yorsunuz.Kuru filozoflar da vard›r ve onlar ince meseleler üzerinde ince dü-flünürler, sayfalarca yazarlar. O da bir tarzd›r, hiçbir zaman küçüm-semiyorum. Zaman zaman benim de bulaflt›¤›m felsefe yapmak bi-çimidir.

Ama bir de yaflamla iç içe olan, yaflama felsefesi diyebilece¤imiz,mesela Almanca’da Neibens filozofi diyoruz. Hakikaten çok somutbir yaflam felsefesi vard›r. Yaflam› sorgulayan, alternatifleri görme-ye çal›flan bir felsefe vard›r. Çünkü bak›n, ne var burada? Hayat bukadar de¤il, yaflam bu kadar de¤il demek felsefeyle u¤raflmak. Ya-flam bana kitaplarda anlat›ld›¤› kadar de¤il. Ders kitaplar›n›n yazd›-¤› kadar de¤il, hocalar›n anlatt›klar› kadar de¤il, benim sand›¤›mkadar da de¤il. Çünkü ben “daha ne var?” diye peflindeyim bunun.

“Henüz de¤il” felsefesi vard›r, Ernst Bloch diye çok etkisinde kal-d›¤›m bir düflünürün gelifltirdi¤i. Bizim Marksistler maalesef onubilmezler, asl›nda Marksist literatürde de yeri olan biridir. Ernst

Bloch umut felsefesi diyebilece¤imiz bir felsefenin temsilcisidir.

30

Page 26: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

“Daha de¤il” o felsefenin temel ilkesi. Henüz de¤il, daha de¤il, ya-ni can›m ç›kmad›ysa hâlâ umut vard›r, hâlâ bir fley yapabilirim, hâ-lâ farkl› anlayabilirim, hâlâ sürprizlerle karfl›laflabilirim. Bu çokmüthifl bir fley, yani bu umut, insan› ba¤layacak yaflama ve yaflam›aflmas›na yard›mc› olacak bir fleydir.

Dolay›s›yla “daha de¤il” düflüncesinde olanlar, ‹ngilizce’de “not

yet” diyoruz, Almanca’da “noch nicht” diyoruz, “henüz de¤il, bi-raz sonra”. Biraz sonra, bizim gibi kültürlerin çok çabuk karamsar-l›¤a ve y›lg›nl›¤a düflen kültürlerin edinmesi gereken bir ilkedir. Ya-ni biz gençlere bunu vermekle yükümlüyüz diye düflünüyorum. Hat-ta benden belki 70 defa duymufl olanlar vard›r, ama 71 inci defa söy-leyeyim, umutsuzluk ve dolay›s›yla onun sonucu olan mutsuzlukahlaks›zl›kt›r.

Mutsuz ve umutsuz olmaya hakk›m›z yoktur. Bunu deyince diyor-lar ki “Öyle fley olur mu yahu? Düflün düflün mutsuz oluyoruz tabii.Dünyada bir sürü haks›zl›k var. Ancak salaklar mutlu olur. Düflüne-miyor ya, düflünemedi¤i ve bilgisiz oldu¤u için devaml› s›r›t›yor.Biraz bilgili, biraz düflününce ›st›raptan gebermen laz›m. Halbukitersi, madem ki akl›n eriyor, o zaman y›lg›n olma. Çünkü neden?Y›lg›n oldu¤un zaman verebilece¤ini veremiyorsun, vazgeçiyorsun,kaç›yorsun, korkuyorsun. Ne kadar büyük bir ahlaks›zl›kt›r.

‹nsan›n tam kapasite çal›flmamas› ve tembellik de ahlaks›zl›kt›r.Tembellik için, biz “ne güzel, çal›flm›yor herif be, tembel be” diyo-ruz. Ders anlam›nda demiyorum, ders çal›flmazs›n da keman çalabi-lirsin, ne bileyim baflka bir fley yapabilirsin, spor yapabilirsin. Amasendeki kapasiteyi, sana verilmifl olanlar›, olanaklar› maksimize et-mek, olanaklar›n› elden geldi¤ince gerçeklefltirmekle yükümlüsün.Yani ben bir ahlak kitab› yazsayd›m, ilk ahlak ilkesi budur derdim.Yani zina yapmay›n, yalan söylemeyin falan filandan önce insanolarak olanaklar›n› elden geldi¤ince gerçeklefltir. Tabii h›rs›zl›k ya-pacaksan iyi h›rs›z ol, hortumcu ol anlam›nda demiyorum. ‹nsan gi-

31

Page 27: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

bi insan olmak olanaklar›ndan söz ediyorum. Platoncu anlamda, po-zitif anlamda anl›yorum. Çünkü h›rs›z olanaklardan yoksun biridir.Kötülük ideas›ndan pay ald›¤› için de¤il, çünkü kötülük diye biridea yoktur, hep iyi olan vard›r.

Olanaklar hep iyiye do¤rudur. Çünkü, bunu içimizde biyolog olan-lar, moleküler biyoloji veya genetik veya insanlarla ilgili konulardaçal›flanlar varsa bilirler, bütün canl›larda hayat› gelifltirmek özelli¤ivard›r. Hayat› gelifltirmek (enhancement), yaflad›¤›m›z hayat› dahaüst yerlere götürmek, aflmak, kendimizi aflmak çabas› bütün canl›-larda olan bir fley ve onun peflindeyiz. Darwin bunu baflka türlü ifa-de etmifl. Mücadele var, zay›f olanlar eleniyor, güçlü olanlar kal›yorfilan diye bir ay›klanma var. O yaflam, sürekli olarak geliflen, gelifl-tirilmesi gereken bir fleydir. Bizim yaflama evet demeyi ö¤renmemizlaz›m. Kültür olarak maalesef hay›r diyerek bunu yaflamdan korka-rak yaflamaya çal›fl›yoruz.

Nitezsche’nin bize söyledi¤i fley o, yaflamak bir risktir, tehlikeli birfleydir. Neden? Sürü halinde yaflarken sürünün ortalar›nda yer al-mak; yani bir kaplan veya y›rt›c› bir hayvan sald›r›rsa kenardakilergitsin, ortada biz kalal›m fleklinde. Ortada kalmak demek, bir üni-versite diplomas› almak, köfleyi dönmek, ifl kurmak sürünün giderekortalar›nda yer almaya bafll›yorsun, art›k seni kimse kolay kolayy›km›yor. Ama sürü, çünkü sürü olarak kald›¤›n zaman o sürüyü ge-lifltirecek, yönlendirecek bireyler, güçlü bireyler ç›kmad›¤› zamansürü de zaman içerisinde gücünü yitiriyor, eski deyimle tefessühediyor, kokufluyor. Onun için canl›, yeni ve taze bireylere ihtiyaçvar. ‹flte felsefe her dem taze kalmak iflidir. Felsefeyle u¤rafl›yorsa-n›z biyolojik olarak elbette yafllan›rs›n›z, ama biyolojik olanaklar›-n›z yerindeyse, beyin yap›n›z, nörolojik sisteminiz, kas yap›n›z ye-rindeyse her zaman gençsinizdir. Genç kalmay› ö¤renmektir felse-fe. Çünkü hayata hep yeniden bakmaya çal›fl›yorsunuz. Eskimifl, ko-kuflmufl olanlar› ay›klayabiliyorsunuz. Yeniyi merak ediyorsunuz,taze olan›n, canl› olan›n peflinden gidiyorsunuz.

32

Page 28: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Bir Alman düflünürün flöyle bir sözü vard›r: “En derin olan› düflü-nen, en canl› olan› sever”. Galiba bu bir Alman flairi Hölderlin’in sö-zü. En derin olan› düflünen, en canl› olan› sever, çünkü derin düflün-dükçe hayat›n ne kadar müthifl bir fley oldu¤unu anl›yorsunuz. De-rin düflünmek çok soyut formüllerle, anlafl›lmaz laflarla düflünmekdemek de¤ildir. Çok basit düflünmek demektir. Einstein gibi bir de-rin düflünürün asl›nda düflüncelerinin sonunda ne kadar basit bir fleysöyledi¤ini görüyorsunuz. Çok derin düflündü¤ü için basit söyle-mifltir.

Edebiyattan örnek: Çok derin düflündü¤ü için, çok basit söyleyenbizim Yunus’tur. Ne kadar kolay söyleyiverir o kadar derin fleyleri.Çünkü çok derin düflünmüfltür de ondan. S›¤ düflünenler çok kar›fl›ksöylerler, anlafl›lmaz flekilde konuflurlar. Derinlik insan› basitli¤egötürebiliyor. Daha do¤rusu basitlik adilik anlam›nda de¤il, sadelik,yal›nl›k anlam›nda.

Buyurun efendim.

FAHR‹ C‹NG‹RT- Efendim, felsefeye önemli flekilde ismini koy-mufl bilgelerin, düflünürlerin genel olarak u¤raflt›klar› konu bilimdir.Bilim deyince baflka bir fley yapmaya bafllad› bilim. Kendisine yenibir felsefe türü izah etmeye bafllad›. Buna mant›¤› felsefenin alt›ndançekti¤i bir bilim dal› olarak getirdi; psikolojiyi çekti bir bilim dal›olarak getirdi; do¤al bilimleri çekti, bir bilim dal› olarak getirdi.

Yine geçmiflte görüyoruz ki, iyi bilim insanlar›, yani düflünür diyeisimlendirdi¤imiz bilim insanlar› genel olarak felsefeyi de iyi bilenkiflilerden oldu¤u görülüyor.

AHMET ‹NAM- Evet, Newton, Einstein gibi.

FAHR‹ C‹NG‹RT (Devamla)- Evet, Einstein, Newton bunlara enönemli örneklerdir.

33

Page 29: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

21. Yüzy›la girdi¤imiz flu dönemde ve 21. Yüzy›lda bilim ve felse-fe aç›s›ndan konuyu düflündü¤ümüzde konuyu nas›l alg›layaca¤›z,nas›l düflünece¤iz? Yeni bilim insanlar› nas›l oluflacak? Bunun mut-laka çok ayr›nt›l› bir biçimde düflünülüp, gündeme getirilip sorgu-lanmas› gerekli en önemli konulardan biri oldu¤unu düflünüyorum.

‹kinci olarak bir baflka hususu söylüyorum: Çok güzel bir yaz›n›z›okumufltum, bir okura cevap niteli¤inde yaz›yd›. fiöyle söylüyordu-nuz: Bilimi aflkla özdefllefltiriyorsunuz, hakikati de sevgiyle özdefl-lefltiriyorsunuz. Bugünkü söylemlerinizde bu hususu tekrar gördüm,onun için de paylaflmak istedim. Siz belki onun derinli¤ini tekrarvurgulars›n›z diye.

Teflekkür ediyorum efendim.

AHMET ‹NAM- Sa¤ olun.

Bilimle ilgili bir fley söylemek istiyorum. Arkadafllar, 21. Yüzy›ldabilimin karfl›laflt›¤› birkaç problem var. Tabii bu ayr› bir konuflma,belki günlerce, aylarca sürecek bir dizi konuflmay› gerektiriyor, amaakl›ma gelmiflken birkaç ipucu söyleyeyim: Bilimle ilgili iki temelproblemden söz edeyim bu k›sa zamanda.

Biri bilimin giderek teknik hale gelmesi, ne yapt›¤›n› bu tekniklefl-me ve darlaflma içinde unutmas› konusu vard›r. Çünkü büyük kala-bal›klar halinde, ekipler halinde bilim yap›l›yor. Bilimin gündemide maalesef bilim insanlar›n›n -bilimciler diyelim- bilimcilerin elin-de de¤ildir. Çünkü bir ilaç firmas›n›n koydu¤u para, flu ilac› yapa-bilmek için böyle bir moleküler biyolojide bir araflt›rma yap, genle-rin formülünü bulmaya çal›fl filan gibi, bilim insan›n›n hakikati ara-mak aflk› ortadan giderek kalkmaktad›r.

Dar görüfllü, iflini iyi yapmaya çal›flan bir flirket çal›flan› gibi, ifl in-san› gibi bir fley olmufltur. Patronlar› vard›r, “flu problemi çöz” di-

34

Page 30: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

yordur, ama onu çözüyordur. Ama o problemi neden çözüyordur?Çünkü maafl veriyorlar bana ve iyi para verdikleri için ben de bura-da çal›fl›yorum diyordur. Yani ne yapt›¤›n›n bilincinde olmayan,gündemi bilmeyen, bilimin gündeminden, genel olarak yap›lanlar-dan habersiz, hakikat aflk›n› kaybetmifl, teknisyen uyan›k, zeki in-sanlar bilime egemen. Yani bilim art›k zekâyla yap›l›r bir fley ol-mufltur, kurnazl›kla yap›lan bir fley olmufltur.

Felsefe de öyledir. Kurnazl›k -‹ngilizce’de “cleverness” diyoruz,Almanca’da “klugheit” diyoruz- gerekir tabii. Gerçi 19. Yüzy›ldahiç kurnaz olmayan âlimler vard›, laboratuvardan ç›k›yor, evini bu-lam›yor.

fiimdi öyle bir alim kalmad› ki, hepsi f›rlama, elinde çantayla he-men bir proje kapal›m, oradan mal› götürelim diyorlar. Bak›yorsu-nuz, daha 30-35 yafl›nda yak›fl›kl› bir adam, sporcu, teni günefl ya-n›¤›, uzun boylu, falan. Ulan bu adam kim? “Bir flirkette sat›c› m›-d›r acaba ?” diyorsunuz, “Profesör bilmem kim” diyorlar. Adam ga-yet uyan›k, görünüflü olarak gayet parlak. “Hemen flu projeyi halle-deyim, arkas›ndan tenis oynamaya gidece¤im arkadafllarla” der gi-bi. Adam›n hakikat› arama gibi bir sorunu yok. Hiçbir heyecan› yok,sadece, “iflimi iyi yapar›m” diyor ve ruh kalmam›fl; çok ilginç birfley. F›rsatç›, iyi kolluyor, nerede aç›k var, nerede ne yakalar›m fa-lan filan…

“Bilim aflk›” filan denilince de, çok tuhaf karfl›lan›yor. Bir gün birüniversitenin birinde, iyi biyologlar›n oldu¤u biyoloji bölümünde,konuflma yap›yordum. “Bilim aflkt›r” filan deyince bir hoca çok k›z-d›, kalkt› aya¤a, “ne demek yahu böyle eski laflarla konufluyorsunaflk filan gibi. Biz burada ifl yap›yoruz. Duygusal birtak›m salya sü-mük fleyleri koyman›n ne anlam› var? ‹flini iyi yapars›n. Benim afl-k›ma bilmem neyime ne kar›fl›yorsun? Var veya yok, sana ne? ‹flimiiyi yap›yor muyum sen ona bak. Çocuklara da böyle fleyler söyle-me” dedi, vurdu kap›y› gitti. Tuhaf bir fley, flaflt›m kald›m. “‹yi, o za-

35

Page 31: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

man kim fazla para verirse o parayla çal›fl›n. Nerede fazla para bu-lursan›z orada çal›fl›n. Hiçbir fleyi de merak etmeyin. Her meseleyibir “puzzle” çözüyormufl gibi çözün, bir bilmece gibi anlay›n, soru-nun ruhunu duymay›n. Böyle içinizden hiçbir fley duymay›n” de-dim. Bir ö¤renci de “bilmiyorum ben, çok baflar›l› bir araflt›rmac›-y›m, ama öyle sizin dedi¤iniz gibi aflk filan duymuyorum” dedi.Olabilir can›m, muhakkak aflk duyulacak diye bir fley yok. Sonraben kim oluyorum öyle hariçten gazel atan, aflk duyacaks›n›z diye.Duymuyorsa duymuyordur adam. Yani orada böyle “apathie” sahi-bi insanlar vard›.

Eski Yunanca’da biz ona “pathos” diyoruz. Yani isterseniz bunaTürkçe’de duygu dünyas› diyelim, onu yaflam›yor. Yaflamayabiliriyi ifl ç›kart›yorsa. Fakat benim flöyle bir iddiam var, bilmiyorum nedersiniz? Asl›nda benim de¤il, baflkalar›n›n düflüncelerini söylüyo-rum, bilimsel bilginin ancak bir k›sm› kitaplarla ö¤renilebilir, ders-hanede ö¤renilebilir, ama öyle bilgiler vard›r ki, bunlar ancak bileninsanlarla birlikte yaflayarak, iflbafl›nda ö¤renilir. Bunlara “örtük bil-gi” diyoruz.

Örtük bilgiye bir örnek vereyim: Mesela, matematikçisiniz. Mate-matik laboratuvar istemez, çok fazla kitap okumakla da ilgili de¤il-dir. O çözece¤iniz problemi anlayacak kadar, onun geçmiflini bilecekkadar bilginiz varsa o da yeter. O zaman bir matematikçi odas›ndaoturup k⤛t kalemle problemleri çözebilir. Düflünecek kendisi, gidipbir yerlerde araflt›rma yapmas›na gerek yoktur. Halbuki böyle olmu-yor. Çünkü matematikçilerin problem çözebilmeleri için uygun at-mosferlerde yaflamalar› laz›md›r. Bilim bir atmosfer iflidir. Herkesinodas›na kapan›p kimseye bir fley göstermeden kendi kendine çal›fl-mas›yla olmuyor. Tart›flmak laz›m, konuflmak laz›m, birlikte yemekyemek, ne bileyim günlerce yürüyüfllere ç›kmak gerekir. Çünkü benhat›rl›yorum hocalar›mdan kütüphane okusam edinemeyece¤im birbilgiyi bir dakikal›k konuflmada “A, bu buymufl” diyorum, ö¤reniyo-rum. Hoca onu söyleyiveriyor size. Herhangi bir fleyi anlat›rken, bir

36

Page 32: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

f›kra anlat›rken veya çay içerken filan ö¤reniveriyorsunuz. Onun için usta-ç›rak iliflkileri eskiden öyle yetifltirilmifltir. fiimdi us-ta-ç›rak iliflkileri korkar›m, yüz yüze iliflkiler dönemi giderek kapa-n›yor. Bu çok tehlikeli bir fley, yani internetten, fluradan buradan, ki-taplardan ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Oysa insanlar aras› iliflkilerle ö¤-renilebilir baz› bilgiler diye düflünüyorum. Hava yaratarak, havaiçinde ö¤renilir.

Bir arkadafl anlatm›flt›, “Oxford’a gitti¤iniz zaman koridor matema-tik kokuyor” demiflti. Matemati¤in bir kokusu var. O kokuyu al›ncamatematik alan›nda Türkiye’de yapamad›¤›n fleyleri yapabiliyorsun.Yani hocalar›n pipo içti¤i, puro içti¤i mekânlara gidiyorsun, oralar-da onlarla befl dakikal›k sohbette edinece¤in tav›r senin yarat›c›l›¤›-na müthifl katk›da bulunabiliyor. Bunu da unutmamak laz›m, yaniçok mekanik bir fley de¤ildir, bilgi edinmek. ‹nsanlar aras› iliflkiler-le yaflanan bir fleydir. Yani mühendis bunu daha iyi bilir çünkü. Mü-hendis iflbafl›nda bir sürü problemler göre göre ö¤reniyor baz› fleyle-ri. Kitaplardan ö¤renerek mühendis olunabilir mi? Mümkün de¤il .

Buyurun.

BARIfi TAfiÇIO⁄LU- Hocam, toplumumuzda Uzakdo¤u felsefe-lerinde karfl› büyük bir e¤ilim ve merak var; bunu gözlemliyoruz.Küçümsemek için söylemiyorum, Ankara’dan ‹stanbul’daki day›s›-na flifa gönderenler var, aiki felsefesi var. Bu konuda çok k›sa ola-rak düflüncelerinizi alabilir miyim?

Teflekkür ederim.

AHMET ‹NAM- Ben yine unuttum, bu laf kalabal›¤›na gitti. Bili-min iki büyük sorunu oldu¤undan söz etmifltim. Biri, bilim adam›çok teknik hale geldi, ne yapt›¤›n› bilemiyor, gündemi ayarlayam›-yor. ‹kincisi, özellikle genetik çal›flmalarda, genom incelemelerindeetik problemler var. Bilim eti¤i çok dikkat etmemiz gereken, gele-ce¤in insan› için çok dikkat edilmesi gereken bir nokta ve ahlak ça-l›flmalar›na çok dikkat etmek laz›m.

37

Page 33: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Bilimin insan için oldu¤u bilinmelidir. Çünkü bilim giderek ekip vepara ifli oluyor. ‹nsanlar 19. Yüzy›lda bilgilerini birbiriyle hemenpaylafl›rlard›, ama flimdi bilgi para oldu¤u için saklan›yor ve siz do-lay›s›yla bilgiye ulaflam›yorsunuz. fiirketler aras›nda bir yar›flma ha-line gelmifl ve üniversite bilim tüccarlar› taraf›ndan ele geçirilmifl-tir. Bilim tüccarl›¤›n›n ileride bafl›m›za büyük ifller açmak olas›l›¤›var; buna dikkat etmek laz›m. Elbette bilim de¤iflecek. 19. Yüzy›lbiliminde kald›m ben belki, ama tüccarl›k da bir ölçüde anlafl›labi-lir, bu ifle para yat›ran insanlar olabilir, ama ahlak› kaybetmemesigerekir diye düflünüyorum.

Hemen sizin sordu¤unuz NLP tekni¤i ve daha baflka teknikler, hat-ta kendilerine felsefe ad›n› veren bu tip terapiye yönelik içinde giz-li de olsa büyücülük bar›nd›ran ö¤retiler var. Kendileri felsefeyi dekullan›yorlar. Bunlar›n hiçbirine itibar etmemek gerekti¤ini düflünü-yorum. Hepsini bildi¤im için söylemiyorum, belki içlerinde anlam-l› olanlar› vard›r, ama felsefi aray›fl bireyseldir unutmay›n.

Cümbür cemaat felsefe yap›lmaz, sürü ifli de¤ildir ve birilerinin eli-ne dokunmakla bilmem neyle falan filan de¤il, felsefe bu tip fleyler-den hep kuflku duyar, ama bilimsel bir yönü varsa -biyo enerjidir,bilmem nedir- ona sayg› duyar›m tabii, onu bilmiyorum. Ama ifliböyle büyüsel, falc›l›k deneylerle ve ak›lla tart›fl›lmayan gizli tarikatfleyh-mürit iliflkilerine filan döktü¤ünüzde orada felsefenin yerininolmad›¤›n› düflünüyorum.

Çünkü felsefe her fleyhten kuflku duyar. Sokrates öyle de¤il miydi?Kim biliyorum derse Sokrat gidip o adama çat›yordu. Yani kafl›nanbir adamd›r Sokrat, fleyhle yapamaz ki, gider fleyhle tart›fl›r. fieyhinkirli çamafl›rlar›n› göstermeye çal›fl›r. “Yahu, kendine fleyh diyor-sun, ama nereden ç›kt› bu fleyhlik?” diye sorgular ve fleyhle dalafl›rtabii. Büyük olas›l›kla da o cemaatten kovulur. Onun için felsefeninfleytanla münasebeti vard›r, fleytani bir ifltir. O yüzden her insan ta-hammül edemiyor. Devaml› sorgulamak durumunda oldu¤umuz

38

Page 34: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

için siz erken cevaplar ar›yorsan›z cevap her yerde vard›r. ‹flte bu tiptekniklerde var.

Çünkü ça¤›m›z insan› teknik ö¤renmek istiyor. “Yahu hoca, palav-ray› b›rak da bize bunun tekni¤ini ö¤ret be. O kadar kitap okuyaca-¤›z, ›st›rap çekece¤iz, ne gerek var? fiunun bir tekni¤i vard›r; dansö¤renir gibi veya bir aleti çal›flt›rmay› ö¤renir gibi flunu da ö¤rene-lim de rahat edelim” beklentisi var. Bunun felsefi tavra ayk›r› birfley oldu¤unu düflünüyorum.

Felsefe bir bafl›na olabilen insanlar›n yürüyebilece¤i bir yoldur. Birbafl›na olam›yorsan›z -yaln›z demiyorum bak›n- yaln›zl›k kötü birfleydir, çünkü yaln›zl›k paylaflamamaktan kaynaklan›r. Bir bafl›naolabilmek, kendi kula¤›yla duyup kendi gözüyle görmeye çal›flmak,otonom, kendi bafl›na karar verebilecek insan olmak gerekir. Ben birbafl›may›m, sevgilim bir bafl›na, ikimiz iki bafl›nay›z ve ne güzel ko-nuflarak, tart›flarak geliflmeye çal›fl›yoruz.

Eskiden agorada Athena’da böyleydi. Bireylerin, bir bafl›na olabile-cek bireylerin tart›flmas›yla düflünceler bir yere gelebilirdi. Yoksabir taraf bir taraf› telkin alt›nda tutup eziyorsa, fikirlerini onun kafa-s›na zorla geçiriyor, dayat›yorsa, orada felsefi bir atmosferin olma-d›¤›n› söyleyebiliriz. Bu iflte hac› hoca nefesi, yahut teknik, sözdebiyolojik medikal, linguistik bilimsel tekniklerin de çok faydas›n›nolmayaca¤› görüflündeyim. Ama önyarg›l› olabilirim, bu tekniklerikullananlardan da özür diliyorum, kullanmaya devam etsinler; amabu rezervasyonlarla. Buna dikkat ederek, ne tekni¤i kullan›yorlarsakullanmaya devam edebilirler; yeter ki bilinçli olsunlar derim.Buyurun.

HÜSEY‹N KABAHASANO⁄LU- Say›n dinleyicilerden bir fleyrica edece¤im. Ahmet ‹nam, benim ÖDTÜ’den arkadafl›m, 40 senesonra bir araya geldik. Ahmet Hocam biraz evvel “Oxford’un içinegirdi¤in zaman matematik kokuyor” demiflti. O gün biz kalkulisten

39

Page 35: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

final imtihan›na girece¤iz. Yaflar, sen, ben ve birkaç arkadafl Mimar-l›k Bölümünün karfl›s›ndaki kütüphanede ders çal›flt›k, saat 16.00-16.30 oldu, ben yurtta kald›¤›m için “ben yurda gidece¤im” dedim.Ahmet de o zaman “Yaflar haydi seninle tabiata ç›kal›m” demifltin.Yani insanlar›n baz› noktalardaki fikirleri daha gençliklerinde ken-dine yön veriyor. Özellikle onu belirtmek istedim.

AHMET ‹NAM- Ben anamdan filozof do¤dum zaten. (Gülüflme-ler) Do¤ar do¤maz felsefe yapmaya bafllam›fl›m.

HÜSEY‹N KABAHASANO⁄LU (Devamla)- Bir de sofistlerle il-gili ufak bir f›kra var, onu anlatay›m. Say›n Hocam›n da bahsetti¤igibi biliyorsunuz sofistler Atina’n›n çeflitli sokaklar›nda geziyor vezeki çocuklar ar›yorlar. Bu arada onlar›n gayesi de o çocuklar› iyibir hatip olarak yetifltirmek, iyi bir avukat yapmak ve o sayede depara kazanmak. Davran›fllar›ndan ileride istikbal vaat etti¤ini tah-min etti¤i birine yaklafl›yor, diyor ki “Sen çok zeki bir çocu¤a ben-ziyorsun, ben seni e¤iteyim, sofist yapay›m, avukat yapay›m” Ço-cuk da diyor ki, “ama benim hiç param yok”. Sofist “önemli de¤il,sen dava kazand›¤›n zaman o paray› bana verirsin” diyor. Çocu¤unailesine gidiyorlar, sofist kendini tarif ediyor, aile de kabul ediyor.Bir müddet sonra çocuk hakikaten çok iyi bir avukat oluyor ve da-valar› kazanmaya bafll›yor. Bu arada sofist de bekliyor ki, para banagelsin. Bir bekliyor, iki bekliyor, üç bekliyor, para gelmeyince, ya-kal›yor bir gün, kenara çekiyor “seninle biz bir pazarl›k yapm›flt›k.sen davay› kazand›¤›n zaman para verecektin, oysa hiç para vermi-yorsun” diyor. Çocuk “hocam, biz seninle davay› kazanmak üzerekonufltuk” diyor. Sofist “ama ben seni mahkemeye verece¤im, ka-r›flmam bak, bunun sonu kötüye gidecek” diyor. Çocuk “hocam, be-ni mahkemeye filan verme, e¤er beni mahkemeye verir ve mahke-meyi kazan›rsam kazand›¤›m davadan dolay› sana bu paray› verece-¤im, ama e¤er kaybedersem kaybetti¤im davaya karfl›l›k sana paraverecek de¤ilim” diyor.

40

Page 36: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

Teflekkür ederim.

AHMET ‹NAM- Evet, müthifl bir fley. ‹flte tam bir sofist mant›¤›örne¤i.

CEMAL GÖKÇE- Baflka sorusu olan var m›? Hocam, sizin söyle-yecekleriniz var m›?

AHMET ‹NAM- Teflekkür ederim, hay›r.

CEMAL GÖKÇE- De¤erli arkadafllar›m,Ahmet ‹nam Hocam, sözlerimin bafl›nda söy-lemeyi unuttum, ayn› zamanda elektrik mü-hendisidir. Yani elektrik mühendisi olduktansonra felsefeci olmufl. Zaten bu nedenledir ki,anlatt›¤› konularda bu kadar rahat ve anlafl›la-bilir oluyor. Anlafl›labilir olmas›nda mühendisolmas›n›n pay› var bence.

K›sa bir süre önce STFA’n›n kurucular›ndan, bizim büyüklerimiz-den, ülkemizin önemli mühendislerinden, hatta dünyan›n önemlimühendislerinden Feyzi Akkaya’y› yak›n bir geçmiflte kaybettik.

Burada O’nun yapt›klar›yla ilgili bir söylefli düzenlemifltik. Yak›narkadafllar› O’nu bize tan›ts›nlar diye. Ben de o arada çeflitli kitap-lar›na göz atm›flt›m, nas›l yaflam›fllar, nas›l çal›flm›fllar diye.STFA’n›n kurucular›ndan biri olan Feyzi Akkaya, yak›n arkadafl›Sezai Türkefl’i anlat›rken, diyor ki “Sezai Türkefl, 30 kelimeyle an-lat›lacak bir konuyu iflçiye 3 kelimeyle anlat›r ve onlarda bir fley an-lamazd›” diyor. (Gülüflmeler)

Arkadafllar, 30 kelimeyle anlat›lacak fleyi Say›n ‹nam Hocam, 30kelimeyle anlatt›, bunda da felsefeci mühendis olmas›n›n pay› var.Ankara’dan kalkt›lar buraya kadar geldiler, kendilerine çok teflek-kür ediyorum. Bu söylefliyi ve ‹stanbul’a gelifl zahmetini de unut-

41

Page 37: TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI ‹STANBUL fiUBES‹ · lat bize realizm nedir, idealizm nedir, postmodernizm ak›mlar›, her felsefecinin görüfllerini s›rala, bir

mamas› için, bugünün an›s›na kendilerine küçücük bir plaketimizvar, Rezan Han›m takdim edecekler.

AHMET ‹NAM- Sa¤ olun efendim.

CEMAL GÖKÇE- Sizlere de kat›lman›zdan ve katk›lar›n›zdan do-lay› teflekkür ediyorum arkadafllar.

42