tÜrk-İslam turisamveri.org › pdfdrg › d209922 › 2010_yilmazs.pdftÜrk-İslam kÜltÜr ve...
TRANSCRIPT
TÜRK-İSLAM KÜL TUR
VE MEDENiYETiNDE
TARSUS
T.C.
BAŞBAKANLIK TANITIM FONU
KATKILARIYLA
28-30 MAYIS 2010
- BİLDİRİ ve MÜZAKERELER-
Editörler
Prof. Dr. A6dulkadir EVGİN
Doç. Dr. Mulı:ammet YILMAZ
_poç. Dr. Fatih Yahya AYAZ
Doç. Dr. Asım YAPlCI
~ TÜRKİYE DİYANET V AKFI TARSUS ŞUBESİ
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
DÜZENLEME KURULU
Dr. Mehmet GÖDEK.MERDAN (Tarsus Kaymakamı)
Niyazi ERSOY (Mersin İl Müftüsü)
Abdülkerim AKBABA (Tarsus Müftiİ;Ü)
Prof. Dr. Ali Osman ATEŞ (Çukurova ü. ilahiyat F;ooutesi Dekanı) Prof. Dr. Bünyamin ERUL (Ankara ü. ilahiyat Fakültesi)
Prof. Dr. Hüsnü Ezber BODUR (K. S. Ü. İlahiyat Fakültesi)
Prof. Dr. Abdulkadir EVGİN (K. S. Ü. ilahiyat Fakültesi, Baş~n)
Doç. Dr. Muhammet Yll..MAZ (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)
Doç. Dr. Fatih YnhyaAYAZ (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)
Yrd. Doç. Dr. Gözde RAMAZANOGLU (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)
Yrd. Doç. Dr. Hayri KAPLAN (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)
Yrd. Doç. Dr. İzzet SARGIN (K. S. Ü. ilahiyat Fakültesi)
Dr. Yasin Yll..MAZ (Araştırmacı-Yazar)
Sekreterya: .
Doç. Dr. Abdulkadir EVGİN (K. S. Ü.İlahiyat Fakültesi, Kahramanmaraş.
Tel: O 537 644 78 21)
Doç. Dr.1:fuhammet Yll..MAZ (Ç. Ü. ilahiyat Fakültesi, Balcalı! Adana.
Tel: O 530 886 60 39 )
İrfan ATIM (Tarsus Vaizi, Tarsus. Tel: 0505 726 69 91)
Sempozyum Yazışma Adresi: Tarsus Müftülüğü, Ulu Cami Yanı, TARSUS
Tel: O 324 614 04 79-81 '
Elektronik posta adresi: tarsussempozyuı[email protected]
SMS: AbdülkerimAKBABA, Tarsus Müftüsü: tel: O 534.960 75 76
ISBN: 978-975-95480-3-2 ... ·~ :
Baskı:
Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılı.k Ticaret İşletmesi-ANKARA
Tel: 0312 354 91 31
. . . . -..... · ~
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
TARSUS'UN MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN FETHi
Yrd. Doç. Dr. Saim YILMAZ•
Giriş
Adana ovasının güney batısında, Toros dağlannın güneyinde yer alan Tarsus, İslam tarihi
kaynaklarında Nebrü Berdan, günümüzde Karasu olarak bilinen ve bu gün şehrin kenarından
geçmekte olan Kdynos (Cydnos) nehri üzerine kurulmuştur. Gözlükule'de yapılan arkeolojik kazılar
neticesinde Eski çağlar' dan itibaren mevcut olduğu tahmin edilen şehrin, kim tarafından ve ne zaman
kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.' Coğrafi konumunun sunduğu üç özellik, Tarsus'un daima
önemli ve stratejik bir konuma sahip olmasını sağlamıştır. Kuşkusuz sahip olduğu bu özelliklerden
ikisini tam ortasından geçmekte olan ve tahminen onuncu asra kadar Akdeniz'e uzanan Kdynos
nehrine borçludur. Nehir, sürekli suladığı bu toprakları sadece verimli bir tarım arazisine
dönüştürmekle kalmamış, aynı zamanda Akdeniz'e ulaştığı noktada oluşturduğu Rhegma gölü
sayesinde şehrin önemli bir liman kenti haline gelmesini de sağlamıştır. Güneyden Anadolu içlerine
geçişte kilit bir noktada bulunması, şehrin üçüncü önemli özelliğini teşkil eder.2
Tarsus'un stratejik konumu zaman içerisinde sürekli el değiştirmesine neden olmuştur.
Asurlulardan sonra Yunan, Fenike, Pers, Mısır ve Roma hak:imiyetine giren Tarsus, Kilikya'nın bir
Roma vilayeti haline gelmesiyle birlikte bu bölgenin merkezi haline geldi.3 Son olarak Bizans idaresi
altına giren Tarsus, İslamiyet'in yayıldığı ilk yıllarda tüm Anadolu toprakları gibi Sasaniler'in
saldırılarına maruz kaldı. Bu dönemde iktidarda bulunan Bizans imparatoru Herakleios (610-641),
Sasaruler'in ana ordusunu 627 yılı sonunda Nineva'da (Ninova) kesin bir şekilde mağlup etti. Bu
savaşın ardından imzalanan antlaşma neticesinde Tarsus dahil Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır
yeniden Bizans İmparatorluğu'na bırakıldı.4 Sasam işgalinden kurtarılan eyaletlerde askeri ve
ekonomik düzenlemeler yapmak üzere devletin doğu topraklarında bulunan Herakleios, bu sırada
başlayan ve büyük bir hızla ilerleyen İslam fetihleri karşısında aynı başarıyı gösteremedi. Ridde
savaşlarından sonra Hz. Ebu Bekir .Çll-13/632-634) tarafından Bizans toprakları üzerine başlatılan
fetih seferleri Hz. Ömer (13-23/634-644) döneminde de artarak devam etti. Ürdün ve Filistin
Sakarya ü. Dalıiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. 1 Geniş bilgi için bk. Besim Darkot, "Tarsus", İA, XII/I (İstanbul 1993), s. 19; C. E. Bosworth, "Tarsüs", EP,
X (Leiden 1998), s. 306. W. M. Ram.say, Tarsus (Aziz Pavlus'un Kenti) (tre. Levent Zoroğlu), Ankara 2000, s. 13-14; C. E. Bosworth, "The City of Tarsus and The A!"ab-Byzantine Frontiers in Early and Middle Abbasid Times", Oriens, 33 (1992), s. 268.
3 Besim Darkot, 'Tarsus", s. 19; Abdullah Poş, "Osmanlı Döneminde Tarsus (1516-1923)", ç. ü. İlahiyat Fakültesi Dergis_i, Cilt 5, Sayı 1, Oc~-Haziran 2005, s. 246.
4 • • Işm Demirkent, "Herakleios", DIA, x:xvn (Istanbul 1998), s. 211.
29
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
topraklarının büytik bir kısmının ele geçirilmesinin ardından Yermlik Savaşıyla birlikte Suriye bölgesi
de Müslümanların eline geçmiş oldu (15/636). Bu savaşları cephe gerisinden yöneten Herakleios ise
Müslümanların elde etmiş olduğu bu kesin galibiyetin ardından İstanbul'a dönmek zorunda kaldı.
Y ermük zaferinin ardından Anadolu topraklanna da seferler düzenlemeye başlayan
Müslümanlar, Tarsus'a ilk seferlerini Hz. Ömer döneminde gerçekleştirmişlerdir. Ancak şehrin
Müslümanlar tarafından fetbedilmesi ve sonrasında imar ·ve iskanı çok daha ileri tarihlerde
gerçekleşebilmiştir. "Tarsus 'un lvfüslümanlar Tarafindan Fethi"'ni ele alan bu çalışmada şehrin
fethiyle alakalı İslam tarihi kaynaklannda yer alan farklı rivayetler tartışılarak şehirde gerçekleştirilen !
ilk imar ve iskfuı faaliyetleri ele alınmıştır.
Tarsus,un Fethi, imar ve İskanı
Müslümanların Tarsus'a ilk gelişi hakkında, tespit edebildiğimiz kadarıyla döneme yakın
kaynaklar arasında doğrudan bilgi veren tek müellif Belazun'dir (ö. 279/982). Ne var ki, eserinde
konuyla ilgili üç farklı rivayete yer veren Belazüri, olayın gerçekleşme tarihi hakkında herhangi bir
bilgi zikretmemektedir. Ebü'l-Hattab el-Ezdj'den naklen zikredilen birinci rivayetteki anlatıma göre
yaz seferine çıkan Ebu .Ubeyde b. Cerrah (ö. 18/639) İskenderun-Antakya yolu üzerindeki Amanos
dağlannda yer alan ve bugün Belen diye bilinen Bağras geçidini5 geçerek Misis'e, oradan da Tarsus'a
gelmiştir. Ancak Ebu Ubeyde'nin bölgeye ulaşmasından önce Tarsus ve çevresindeki kalelerde
yaşayan halk yerlerinden göç etmişti. Bunun üzerine yoluna devam eden Ebu Ubeyde, bu seferinde
kaynaklardan yerini tam olarak tespit edemediğimiz Zende'ye kadar ilerlemiştir.6 Ebü'İ~Hattab el-Ezdi
dışındaki diğer ravilerin görüşüne yer verilen ikinci rivayette ise Bağras geçidini geçerek Zende'ye
kadar ulaşan ilk kişinin Ebu Ubeyde tarafından görevlendirilen Meysere b. Mesrü.k el-Absi olduğu
kaydedilmektedir. Beraberindeki orduyla birlikte Bağras geçidini geçen Meysere b. Mesrü.k, Bizans
imparatoru Herakleios'a yetişrnek üzere yola çıkmış bir grup Rumla karşılaşmıştır. Aralannda Gassan,
Tenü.h ve İyad kabilelerinden bazı Arapların da bulunduğu Rumlarla çarpışmaya giren Meysere ·b.
Mesrü.k bunlardan pek çoğunu öldürmeye muvaffak olmuştur. Rivayetin devamında bu sırada
Antakya'da bulunan Ebu Ubeyde tarafından da!J.a sonra gönderilen Malik el-Eşter en-Nehal'nin de
beraberindeki askerlerle birlikte Meysere b. Mesrü.k'un yanına· geldiği belirtilmekteyse de bu yardımcı
kuvvetin Rumiarta yapılan çarpışmadan önce mi yoksa sonra mı geldiği hakkında herhangi bir açıklık
bulunmamaktadır. 7 Diğerlerinden daha kısa olan'· üçüncü rivayette ise Bağras geçidini geçen ilk
5 YusufHalaçoğlu, "Bağras", DİA, IV (İstanbul 1991), s. 450. 6 Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Fütuhu '1-büldCin (tre. Mustafa Fayda), Ankara 1987, s. 235. 7 Belazürl, Fütfth, s. 235.
30
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
kişinin, Ebu Ubeyde tarafindan son Gassaru hükümdan Cebele b. Eyhem'in8 meselesini halletmekle
görevlendirilen Umeyr b. Sa'd el-Ensan olduğu kaydedilmektedir.9
Belazüri'nin eserinde yer alan bu rivayetlerde herhangi bir tarih zikredilmemektedir. Daha da
önemlisi burada zikredilen seferler neticesinde Tarsus'un Müslümanlar tarafından kesin olarak
fethedildiğini gösteren herhangi bir ifadeye de rastlanmamaktadır. Ancak söz konusu rivayetleri ve
Caetani'nin bu rivayetler üzerinde yapmış olduğu yorumu esas aldığı anlaşılan İslam Ansiklopedisi
Tarsus maddesi yazarı Besim Darkot, Tarsus'un Ebu Ubeyde veya onun kumandanlanndan Meysere
b. Mesrfrk tarafından 16 ( 63 7) yılında fetJ:ıedildiğini ileri sürmektedir. 10
Belazüri'nin eserinin bir başka yerinde nakledilen rivayetten anlaşıldığı kadarıyla yukarıda
sunulan rivayetlerden üçüncüsünün doğru olma ihtimali bir hayli zayıf görünmektedir. Daha doğru bir
ifadeyle, bu rivayetin, Umeyr b. Sa'd el-Ensan tarafından daha geç bir tarihte gerçekleştirilen bir yaz
· seferine işaret ettiği anlaşılmaktadır. Söz konusu rivayette açık bir şekilde Hz. Ömer'in 21 (642)
yılında Umeyr b. Sa'd'ı Rum ülkesine (Anadolu) yaz seferine görevlendirdiği ve bunun Anadolu
topraklarına düzenlenen ilk yaz seferi olduğu kaydedilmektedir. 11
Yukarıda zikredilen birinci ve ikinci rivayet arasında eldeki veriler ışığında kesin bir tercihte
bulunmak oldukça zor görünmektedir. Bununla birlikte Tarsus'a ulaşan ilk komutanın Ebu Ubeyde
olduğunu bildiren birinci rivayete eserinde yer vermeyen İbnü'l-Esir (ö. 63011232), bu komutanın
Meysere b. Mesrfrk olduğuna işaret eden ikinci rivayeti 15 (636-637) yılı olayları arasında
"Kınnesri.n'in Fethi ve Herakleios'un İstanbul'a Ulaşması" konusunun ardından "Halep, Antakya ve
Avasım Bölgesinden Ele Geçirilen Diğer Yerler" başlığı altında zikretmektedir.12 Buradan hareketle
Anadolu topraklarına ilk defa düzenlenen ve Tarsus'a kadar ulaşan bu seferin, 15 yılında
Herakleios'un Yermük Savaşı sonrasında İstanbul'a dönmesinin ardından Kınnesrin ve Antakya'da
gerçekleştirilen fetihlerle eş zamanlı olarak Ebu Ubeyde'nin komutanı Meysere b. Mesrfrk tarafından
düzenlendiğini kabul etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Yine bu seferin, iddia edilenin aksine
bir fetih seferi olmadığı, Herakleios 'un ardından veya ona yetişrnek üzere yola çıkmış bulunan
Rumları izlemek üzere düzenlenen--bir takip seferi olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan bu tespitin,
8 Bilgi için bk. Mustafa Fayda, "Cebele b. Eyhem", VII, DİA (İstanbull993), s. 184-185.
9 Belazüıi, Fütilh, s. 235. 10 Besiın Darkqt, "Tars!JS", s. 19. Caetani'nin bu iddiası için aynca bk. E. Honigmann, "Misis", İA, VIli
(İstanbul 1993), s. 364. ıı B elazüıi, Fütilh, s. 194-195: Ayrica bk. Mustafa Fayda, "Cebele b. Eyhem", s. 184-185. 12
Ali b. Muhammed b. Esir, el-Kamil fi't-tiirfh (nşr. C. J. Tornberg), I-XIII, Beyrut 139911979, ll, 494-497.
Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirilen bu fetihlerin anlatımı için aynca bk. Fred McGraw Donner, The Early Islamic Conqu~ts, New Jersey 1981·, s. 148-151.
31
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
tarihçiler tarafından bazı yönleriyle eleştirilmekte olan13 Belazüri'den daha önce yaşamış Ebu İsmail
el-Ezdl'nin (ö. 231/846) anlatım.ıyla da uyum sağladığının altını çizmemiz gerekir. Söz konusu eserde
Tarsus'tan hiç bahsedilmese de Anadolu topraklarına düzenlenen bu ilk sefer genişçe anlatılmakta ve
buraya geçen ilk komutanın Meysere b. Mesrfık olduğu kaydedilmektedir.14
Y ermük Savaşı 'nda alınan mağlubiyetiti; ardından Suriye topraklarının kesin olarak elden
çıktığını anlayan Herakleios; Antakya'dan ayrılmadan önce yaptığı konuşmada adeta bu topraklarta
kesin olarak vedalaşmıştır. Bun~a birlikte bazı tedbirler almaktan da geri kalmayan Herakleios,
İskenderun-Tarsus arasmda bulunan kalelerde yaşayan halkı yanında götürürken, yapnnş olduğu
tahribatla buraları yaşamaya elverişsiz hale getirmiştir. Kuşkusuz o, almış olduğu bu tedbirle,
Müslüman askerlerin meskfın r;nahallerden geçerek Anadolu topraklarına rahat bir şekilde girmelerini
engellerneyi hedeflemekteydi. Söz konusu rivayetlerden hareketle bu bölgenin bir takım tabii engeller
oluşturulmak suretiyle tamamen savunmasız bırakıldığını ve Müslümanlara terk edildiğini düşünmek
pek doğru görünmemektedir. Nitekim rivayetin devamında daha sonra bu bölgeye gelen Müslüman
askerlerin halktan kimselerle karşılaşmasalar da, kendileri için tuzak hazırlayan ve karşı koyan
Rumlar la mücadele etmek zorunda kaldıkları açık bir şekilde kaydedilmektedir. 15 Belazüri'nin konuya
dair zilcrettiği ri vayetin ·baş tarafında verdiği bilgilerden bu hususu daha da netleştirmek mümkündür.
Müellif, öncelikle Hz. Ömer, Hz. Osman (23-35/644-656) ve daha sonraki devirlerde Müslümanların
Şam sınırlarının Antakya ile Harunürreşıd'in (1 70-193/786-809) Avasım16 olarak belirlediği şehirlerde
son bulduğunun altını çizer. Ardından kendi zamanında Tarsus'un arkasında savaşan. Müslünianlann
söz konusu dönemde Tarsus ile İskenderun arasi.Q.da savaştığını ve buralarda Rumların kaleleri ve . ·,
cephaneliklerinin bulunduğunu belirtir. Korkudan zaman zaman Bizans topraklanna sığınan Rumlann,
bazen de Müslümanlada savaşmak için geriye döndükleri ve kalelere yerleştikleri kaydedilmektedir. 17
İslam tarihi kaynaklannda yer alan bu rivayetler karşısında suskun kalan Bizanslı tarihçi Theophanes,
13 Mustafa Fayda, Allah 'ın Kılıcı Halid b. Velid, İstanbul1990, s. 418. 14 Ebu İsmail Muhammed b. Abdiilah el-Ezdi, Kitabü Fütılhü'ş-Şam (tah. Ensign W. N. Lees), Calcutta 1854, s.
214-218. Ayrıca bk. Osman Aydınlı, Ümmetin Emini EbU Ubeyde, İstanbul1997, 193-195. 15 Belazü.ri, Fütfth, s. 195, 234; Muhammed b. Cerir et-Tabeô, Tiırfhu'r-n1sül ve'l-müluk (nşr. Muh3.I!JIIled b.
Ebü'l-Fazl), I-XI, Kahire 1990, III; 603. Ayrıca bk. Emst Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı (tre. Pikret Işıltan), İstanbull970, s. 37.
16 Harunürreşid 'in 170 (786-787) yılında Avasım olarak belirlediği bölge Antakya' dan güneybatıda Asi nehrirıin denize döküldüğü yere, güneydoğuda Halep, Menbic ve bunun kuzeyinde Bizans sınırına kadar
uzanan araziyi içine almaktaydı. İbn Hurdazbih, Avasım şehirlerini Kurfis, Cfune, Menbic, Antakiyye, T'ızin, Bfika, Balis ve Rusafetü Hişam olarak kaydeder. Geniş bilgi için bk. Ebü'l-Kasım Ubeydtİllah b. Ahmed b.
Hurdazbib, el-Mesalik ve'l-memalik (nşr. De Goeje), Leiden 1889, s. 75; Hakkı Dursun Yı;tdız, "Avasım", DİA, IV (İstanbul1991), s. 111-112.
17 Belazü.ri, Fütfth, s. 234.
32
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS
söz konusu bölgenin Emevı Halifesi Abdülmelik b. Mervan (65-86/685-705) dönemine kadar gayn
meskfin bir mahal olarak kaldığını belirtmek! e do lay lı da olsa verilen bu bilgileri teyit eder. 18
İslam tarihi kaynaklarında Tarsus'un fethiyle alakah biri Ya'kfıbi'ye (ö. 294/897) diğeri
muabhar tarihçilerden İbnü'l-Esir'e ait olmak üzere iki farklı rivayet yer almaktadır. Bunlardan
Ya'kUbl'nin eserinde yer alan ve zayıf olduğu belirtilen birinci rivayete göre Tarsus, Cünade b. Ebi
Ümeyye el-Ezdi tarafından 53 (672-673) yılında fethedilmiştir. 19 Ancak başta Taberi olmak üzere
diğer İslam tarihçilerine göre Cünade b. Ebi Ümeyye 53 yılında Rodos adasını fethetmiştir.20 Bizanslı
tarihçi Theophanes'in eserinde yer alan .bir bilgi İslam tarihçileri arasındaki bu ihtilafı çözümlemede
yardımcı olacak gibidir. Buna göre Müslümanlara ait büyük bir donanma 53 yılına denk gelen 672
yılmda Kilikya'ya denizden bir saldırı düzenlemiştir?1 Bu durumda Ya'k:Ubi'nin eserinde yer alan bu
fetih rivayetinin Bizaosb tarihçi Theophaoes tarafından bildirilen denizden yapılan saldırı ile alakah
olduğunu düşünmek mümkündür. Bununla birlikte, bahsedilen sefer ile Tarsus'un nihai anlamda
Müslümanların eline geçtiğini söylemek için yapılan bu izahın yeterli olmadığı açıktır.
İkinci rivayet muahhar kaynaldardan İbnü'l-Esir'e aittir. Buna göre Tarsus'a yakın bir yer olan
Sebastıye,22 yerini tam olarak tespit edemediğimiz Merzübanin ve Tarsus 93 (711-712) yılında Abbas
b. Velid tarafından fethedilmiştir.23 Söz konusu rivayetin döneme daha yakın kaynaklarda yer
almaması ilk bakışta kuşku uyandırabilmektedir. Bununla birlikte Sebastıye'nin 93 yılında Abbas b.
Velid tarafından fethedildiğini doğrulayao Taberi/4 bir yıl önceki anlatımında ise yer ismi
zikretmeksizin Rum topraklanndan üç kalenin fethedildiğini bildirir. Kanaatimizce bu haberler İbnü'l
Esir'in eserinde yer alan rivayeti bir anlamda teyit eder. Yalnız ona göre bu fetihler Mesleme b.
Abdülmelik tarafından gerçekleştirilmiştir. Hatta bu fetihler sonrasında Misis civarında yer alan
18 Th eophanes, The Chronicle ofTheophanes Confessor (Trans. Cyril Mango-Roger Scott), New York 1997, s.
506 19 Ahmed b. İshak b. Ca'fer el-Ya'kiibi, Ttirfhu'l-Ya'kUbf (tah. Halil el-Mansfir), I-II, Beyrut 1419/1999, II,
167. Aynca bk. Cümeyl Abdullah el-Mısri, "Tarasfis: Safhatlin min cihiidi'l-Müslim.in fi's-Sugilr'',
Mecelletü'l-Camiatü'l-İslamiyye bi Medineti'l-Miinevvere, Cilt:20, Sayı: 77-78, (Medine 1408), s. 107. 20 Taberi, Tarih, V, 277; İbnü'l-Esir, el-Kamil, ID, 493. Belii.züıi, Rodos adasının Cüniide b. Ebi Ümeyye el
Ezcü tarafından fethedild.iğini bildirmekle birlikte bu fetbin 52 yılında gerçekleştiğini kaydeder (Fiitılh, s.
338). 21 Theophanes, The Chronicle ofTheoplıanes, s. 493. 22 Bk. İbn Hurdiizbih, el-Mesatik. ve'l-menıalik, s. 117; Yiikilt el-Hamevi, Mu'cemü'l-büldan, I-V, Beyrut
1977/1397, m, 184. 23 o
Ibnü'l-Esir, el-~amil, IV, 578. . 24
Muhtemelen bir sehiv eseri metinde Sebastıye yerine Semastıye yazılmıştır. Bk. Taben, Tarih, VI, 469.
33
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
Silsene25 halkı Anadolu içlerine doğru göç etmek zorunda kalmıştır.26 Bunun da ötesinde Antakya
Tarsus arasında kalan bölgede cereyan eden olaylar Tarsus'un 93 yılmda fethedildiğini bildiren ikinci
ri vayeti açık bir şekilde teyit eder. Nitekim birinci rivayetin sahibi Ya 'kılbi'nin bildirdiğine göre
Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan zamanında İslam dünyasındaki iç kanşıklıklan fırsat bilen
Bizans imparatoru IV. Konstantinos 65 (684-685)':Yılında düzenlediği saldın sonrasında Misis:e kadar
gelebilmiştir. Onun bölgedeki bu iledeyişi ancak iki taraf arasında sağlanan antlaşma neticesinde
durdurulabilmiştir.27 Misis şehrinin, yeniden Müslümanların ele geçmesi Halife Abdülmelik'in oğlu
Abdullah'ın 84 (703) yılında düzenlediği sefer sonrasında sağlanabilmiştir. Bu seferi diğerlerinden
ayıran en önemli özellik, Müslümanların ilk defa burada yerleşmek adına28 bazı faaliyetlerde
bulunmuş olmalandır. Misis şehrini ele geçiren Abdullah b. Abdülmelik, şehrin iç kalesini eski
temelleri üzerine yeniden inşa ederek: buraya üç yüz muharip yerleştirmiş ve Tellühısn'da bir de cami
yaptırmıştır. Bu şehri artık kesin olarak ellerinde tutmak istedikleri anlaşılan Müslümanlar, özellikle
kış aylarında olmak üzere Antakya'dan getirdikleri 1500-2000 kişilik bir birliği burada bulundllf!llayı
da ihmal etmemişlerdir.29
Bölgede yaşanan bir başka önemli gelişme, 86 (705) yılında Bizans cephesine tayin edilen
Mesleme b. Abdülmelik'in zorlu mücadeleler neticesinde Ceracime halkına karşı üstünlük elde ederek
Amanos bölgesinin kesin olarak Müslümanların ellerine geçmesini sağlaması olmuştur. Bu
mücadeleler neticesinde Anadolu içlerine kaçan Ceracime halkı, Bizans imparatoru II. Iustinianos
tarafından Antalya ve çevresine yerleştirilmiştir. Bizans imparatorluğuyla işbirliği halinde olan ve
düzenledikleri saldınlar la Müslümanların Antakya-Tarsus arasında yerleşmesine fırsat vermeyen
Ceracime halkının bölgedeki etkinliğinin kınlmasıyla birlikte yem bir satha başlamış oldu.30 Bundan
sonraki aşamada Mesleme b. Abdülmelik ve onun komutanlan tarafindan Antakya ve Tarsus'a çok
yakın bir yerleşim yeri olan Misis çevresindeki kaleler tek tek ele geçirilecek buralara askerler
yerleştirilmiştir. Bu seyri Belılzüri'nin eserinden açık bir şekilde takip etmek mümkündür.31 Burada
bizim açımızdan önemli olan husus İbnü'l-Esir'in Tarsus'un fethiyle alakalı zilcretmiş olduğu 93 yılı
bu zaman dilimine tesadüf etmektedir ki, bu da bölgede cereyan eden olayların akışına tam bir
uygunluk arz eder.
25 Bk. Tabeıl, T6rfh, VI, 429. 26 Tabeıl, Ttlrfh, VI, 468. 27 Ya'kiibi, Ttinn, IT, 188. Aynca bk. E. Honıgmann, "Misis", s. 364; Işm Demirkent, ''Misis", DİA, XXX
(İstanbul 2005), s. 178. 28 İbnü'l-Esir, el-Kamil, IV, 500. 29 Belazüri, Fütüh, s. 236; Ya'kiibi, Tt1rfh, II, 197; Tabeıl, Tarfh, VI, 385; İbnü'l-Esir, el-Kamil, IV, 500. 30 M. Fayda, "Cer§cime", DİA, v:n (İstanbul 1993), s. 389. Aynca bk. Honigmann, Bizans Devletinin Doğu
Sınırı, s. 38; Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi (tre. Pikret Işıltan), Ankara 1991, s. 122-123. 31 Belazüri, Fütüh, s. 228-230, 236-246.
34
TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
Emevi halifesi Velid b. Abdülmelik (86-96/705-715) zamanında fetbedilen Tarsus'un
Müslümanlar tarafından imar ve iskatı edilmesi ancak Abbasiler döneminde gerçekleşebilmiştir. Böyle
bir gecikmenin yaşanınasında devam eden Rum saldırılannın etkili olduğu açıktır. Nitekim Misis
kalesinin sürekli Rumlar tarafından muhasara edilmesine kızan Emevi halifesi Ömer b. Alıdülaziz (99-
101/717-720), Misis ile Antakya arasında bulunan kaleleri yıktırmak istemiştir. Ancak bu kalelerio
yıkılınası halinde Antakya dışında düşmana karşı koyacak bir engelin kalmayacağının bildirilmesi
üzerine bu kararından vazgeçmiş, hatta Keferbeyya adı verilen mevkide bir cami ile bir sarnıç
yaptırmıştır.32 Ondan sonra gelen halif~ler zamanında da Tarsus'a yakın bölgedeki imar ve iskan
faaliyetleri devam etmiş, 141 (758-759) veya 142 (759-760) yılında Misis ile Tarsus arasında yer alan
Ezene (Adana) şehri kurulmuştur.33 Tarsus'un imar ve iskall edilmesi ise ilk defa Abbasi halifesi
Mehdi (158-169/775-785) zamanında gündeme gelmiştir. 162 (778-779) yılında Bizans topraklan
üzerine sefere çıkan Hasan b. Kahta be et-Tai sefer öncesinde veya diğer bir ri vayete göre sefer
sonrasında Tarsus'ta dolaşarak incelemelerde bulunmuştur. Sefer dönüşünde Tarsus kalesinin
sağlamlaştınlması ve buraya asker yerleştirilmesinin sağlayacağı faydalan anlatarak bu konuda Halife
Mehdi'yi teşvik etmiştir. Hasan b. Kahtabe'yi haklı bulan Halife Mehdi, Tarsus'un imar ve iskatı
edilmesini, ancak bu işe Maraş'a yakın bir yerde bulunan Hades'ten34 başlanmasını emretmiştir.35
Halife Mehdi'nin bu emrine rağmen oğlu Harunürreşid'in tahta çıkmasına kadar Tarsus'un
imanna başlanamadığı anlaşılmaktadır. Halife Harunürreşid zamanında Rumların burayı ele geçirmek
ve asker yerleştirmek istedikleri haberinin yayılması üzerine Tarsus'un iman yeniden gündeme
gelmiştir. Bunun üzerine halife 171 (787 -788) yılında Bizans topraklan üzerine sefere çıkardığı
komutanı Herseme b. A'yan'a aynı zamanda Tarsus'un imar edilmesi ve buraya asker yerleştirilmesi
emrini vermiştir. Herseme b. A 'yan adına bu işle görevlendirilen Ebu Süleym Ferec el-Hadim,
öncelikle Horasanlılardan oluşan üç bin kişilik bir birliği Bağdat'tan Tarsus'a gitmek üzere yola
çıkardı. Ardından bini Misis'ten bini Antakya'dan olmak üzere iki bin kişilik ikinci bir birlik daha
buraya sevk edildi. Tarsus kalesi ve camisi inşasının tamamlanmasının ardından bu birlikler şehre
yerleştirilmişlerdir (172 yılı Rebiülahir/Eylül-Ekim 788). Ayrıca bu ilk iskan esnasında parsellere
ayrılan şehir topraklan Tarsus halkına ikta olarak dağıtılmıştır.36 Bundan sonraki süreçte Müslümanlar
hakimiyetleri altına aldıklan Tarsus'a yerleşmeye devam etmişlerdir. Ancak Rumlada cereyan eden
mücadeleler sebebiyle Tarsus'taki hakimiyetin belli dönemlerde el değiştirdiği de belirtilmelidir.
Sonuç
32 Bel§züri, Fütüh, s. 236-237, 239 ..
33 Bel§züri, Fütüh, s. 241. 34 İbn Hurdazbih, el-Mesôlik ve '1-memôlik, s. 97; YakUt el-Hamev1, Mu 'cemü '1-büldôn, II, 227-229. 35 Bel§züri, Fütüh,, s. 241-242; Yakiit e)-Hamevi, Mu 'cemü 'l-Büldôn, II, 227-228. 36 Bel§züri, Fütüh, s. 242-243. Ayrıca bk. İbnü'l-Adim, Buğyetii 't-taleb, I, 185-186.
35
TÜRK-İSLAMKÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS
Hz. Ebu Bekir ve Hz Ömer dönemlerinde art arda gerçddeştirilen fetihler sayesinde Ürdün ve
Filistin 'in büyük bir kısmını ele geçirmiş bulunan İslam ordulan Yermük Savaşı neticesinde Suriye
topraklarını da hakimiyetleri altına aldılar. Bu kesin galibiyetin ardından bir taraftan Kınnesrin ve·
Antakya bölgelerinde tam bir hakimiyet sağlama mücadelesi verirken, diğer taraftan da Anadolu
topraklarına seferler düzenlemeye başladılar. Anadolu toprakları üzerine düzenlenen ilk sefer,
kuvvetle muhtemeldir ki 15 (636-637) yılında Ebu Ubeyde'nin komutanlarından Meysere b. Mesrfık.
koroutasında Tarsus üzerine gerçe~eştirilmiştir. Bu seferin amacı, Yermük Savaşı 'nda uğradığı kesin
yenilginin ardından Antakya'dan İstanbul'a dönmekte olan Bizans imparatoru Herakleios'u veya ona
yetişrnek üzere yola çıkmış Rumlan takip olmalıdır.
Herakleios'un İstanbul'a dönerken verdiği emir doğrultusunda halkı göç ettirilen ve yaşamaya
elverişsiz bale getirilen Antakya-Tarsus arasında kalan bölgede Müslümanların hakimiyet sağlamaları
bir hayli zor olmuştur. Bizans imparatoru IV. Konstantinos'un Tarsus'u geçerek Misis'e kadar ulaşan
65 (684-685) yılındaki seferinin durdurulmasının ve Bizans Devleti ile işbirliği yapan bu bölgede
meskUn Ceracime halkının direncinin kırılmasınm ardından 84 (703) yılında Misis, 93 (711-712)
yılında ise Tarsus Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Tarsus'un imar ve İskan edilmesi ilk defa
Halife Mehd1 zamanında gündeme gelmişse de bu · gerçekleşmemiştir. 172 (788) yılında Halife
Harfinürreşid'in emriyle Tarsus kalesinin ve camisinin inşası tamamlanarak buraya beş bin kişilik bir
askeri birlik yerleştirilmiştir. Bu tarihten itibaren Tarsus, Müslümanların tam anlamıyla hakimiyet
sağladıkları ve yerleşmeye başladıkları bir şehir haline gelmiştir. Ancak daha sonraki dönemlerde
Müslümanlarla Rumlar arasında cereyan mücadeleler doğrultusunda zaman zaman el değiştirdiğini de
belirtmek gerekir.
*** Oturum Başkanı Prof. Dr. Mustafa Fayda:
Bu güzel tebliğinden dolayı Yrd. Doç. Dr. Saim Yılmaz'a teşekkür ediyorum.
Efendim bu dönemden sonra Harun ReŞid'in oğlu Me'mfin iktidardadır. Şimdi Tarsus'ta
medfun olan Me'mfin ile ilgili Doç. Dr. Hasan Ayık Bey "Bir Kültür Değişimi Örneği Olarak Halife
Me 'miin Dönemi ve Tarsus" konusunu sizlere takdim edeceklerdir.
Buyurun Hocam.
36