tÜrkİye cumhurİyetİ Çukurova Ünİversİtesİ sosyal … · Ömer nasuhi bilmen’s work,...

135
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI ÖMER NASUHİ BİLMEN’İN BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ ADLI ESERİNDE GEÇEN HADİSLERİN TAHRİCİ VE DEĞENLENDİRİLMESİ Mehmet Emin ASLAN YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA / 2011

Upload: others

Post on 20-Oct-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • TÜRKİYE CUMHURİYETİ

    ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

    SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

    TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

    ÖMER NASUHİ BİLMEN’İN BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ ADLI ESERİNDE

    GEÇEN HADİSLERİN TAHRİCİ VE DEĞENLENDİRİLMESİ

    Mehmet Emin ASLAN

    YÜKSEK LİSANS TEZİ

    ADANA / 2011

  • TÜRKİYE CUMHURİYETİ

    ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

    SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

    TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

    ÖMER NASUHİ BİLMEN’İN BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ ADLI ESERİNDE

    GEÇEN HADİSLERİN TAHRİCİ VE DEĞENLENDİRİLMESİ

    Mehmet Emin ASLAN

    YÜKSEK LİSANS TEZİ

    Danışman: Doç. Dr. Muhammet YILMAZ

    ADANA / 2011

  • Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne

    Bu çalışma, jürimiz tarafından Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalında

    YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

    Başkan: Doç. Dr. Muhammet YILMAZ

    (Danışman)

    Üye : Prof. Dr. Ali Osman ATEŞ

    Üye : Doç. Dr. Asım YAPICI

    ONAY:

    Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.

    ...../..../2011

    Prof. Dr. Azmi YALÇIN

    Enstitü Müdürü

    Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil

    ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri

    Kanunu’ndaki hükümlere tâbidir.

  • iii

    ÖZET

    ÖMER NASUHİ BİLMEN’İN BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ ADLI ESERİNDE GEÇEN

    HADİSLERİN TAHRİCİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

    Mehmet Emin ASLAN

    Yüksek Lisans Tezi, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı

    Danışman: Doç. Dr. Muhammet YILMAZ

    Eylül 2011, 126 Sayfa

    Ülkemizde son yüzyılda yetişmiş en büyük âlimlerden biri olan Ömer Nasuhi

    Bilmen’in, Büyük İslam İlmihali adlı eserinde geçen hadislerin tahrîci ve değerlendirilmesi

    adlı çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır.

    Birinci bölümde Ömer Nasuhi Bilmen’in hayatı, ilmî kişiliği, eserleri ve Büyük İslam

    İlmihali adlı eseri hakkında bilgi verilmiştir.

    İkinci bölümde ise Büyük İslam İlmihali’nde yer alan hadislerin temel hadis

    kaynaklarındaki yerleri tespit edilerek sıhhat durumlarına ilişkin bazı değerlendirmeler

    yapılmıştır.

    .

    Anahtar Kelimeler: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Hadis, Tahrîc, İsnad

  • iv

    ABSTRACT

    ANALYZING AND EVALUATING OF THE HADITHS WHICH TAKE PLACE IN

    THE ÖMER NASUHI BILMEN’S WORK CALLED LARGE ISLAMIC CATECHISM

    Mehmet Emin ASLAN

    Master Thesis, Department of Basic Islamic Sciences

    Advisor: Assoc. Prof. Dr. Muhammet YILMAZ

    September 2011, 126 Pages

    Our work in analyzing and evaluating of the hadits’ in Great Islamic Catechism which

    take place in one of the great scholars who has grown up in the last century in our country

    Ömer Nasuhi Bilmen’s work, consist of two parts.

    In the first part, it gives information about Ömer Nasuhi Bilmen’s life, scholarship, his

    Works and the Great Islamic Catechism.

    In the second part, the hadits’ related to their health conditions which take place in

    Great Islamic Catechism, some evaluations have been done by identfying the importance of

    their resources.

    Keywords: Ömer Nasuhi Bilmen, Large Islamic Catechism, Hadiths, Takhric, Chain.

  • v

    ÖNSÖZ

    Kısaca “hal ilmi”, “davranış bilgisi” gibi anlamlara gelen “ilmihal” terimi, kişinin

    kendisini ilgilendiren konular hakkında bilgi sahibi olması demektir. İlmihal türü eserler

    İslam dininin dört temel unsuru olan itikat, ibadet, ahlâk ve muamelât konuları hakkında

    okuyucuya bilgiler sunan geniş kapsamlı eserlerdir. Kendisini ilgilendiren durumlar hakkında

    bilgi sahibi olması dini bir zorunluluk olan bir müslümanın, dinî konularda çoğunlukla bir

    ilmihal kitabına müracaat ettiği görülür. Bu nedenle ilmihaller müslümanların hayatında

    önemli bir yer teşkil eder. Başka bir ifadeyle ilmihaller müslümanların temel başvuru

    kaynaklarıdır.

    Bir müslüman mükellef olduktan sonra ölümüne kadar ki hayatının her evresinde

    ilmihal bilgilerine ihtiyaç duyar. İslam dininin emrettiği şekilde hayatını idame ettirmek

    isteyen bir müslümanın başvuru kaynağı olarak kullanacağı bir eserdeki bilgilerin

    doğruluğundan emin olması gerekir. Özellikle Hz. Peygamber’e atfedilen sözlerin kaynağının

    bilinmesi, sıhhat durumunun da ortaya konulması son derece önemlidir.

    İlmihal türünde eser veren âlimler arasında eski Diyanet İşleri Başkanlarımızdan ve

    İstanbul Müftülüğü de yapmış olan merhum Ömer Nasuhi Bilmen’in ayrı bir yeri vardır.

    Ülkemizin son yüzyılda yetiştirdiği en önemli âlimlerden biri olan Ömer Nasuhi Bilmen

    birçok alanda değerli eserler vermiştir. Bu eserler arasında en çok rağbet görenlerin başında

    ise hiç şüphesiz Büyük İslam İlmihali adlı eseri gelmektedir.

    Bu değerli eserde “hadis” olarak ifade edilen rivayetlerin kaynak ve sıhhatinin tespit

    edilerek okuyuculara sunulmasını hedeflediğimiz bu çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır.

    Birinci bölümde Ömer Nasuhi Bilmen’in hayatı, ilmî kişiliği, eserleri ve Büyük İslam

    İlmihali adlı eseri hakkında bilgi vermeye çalıştık.

    İkinci bölümde ise Büyük İslam İlmihali’nde yer alan hadislerin temel hadis

    kaynaklarındaki yerleri tespit edilerek sıhhat durumlarına ilişkin değerlendirmelere yer

    verdik.

    Burada bu çalışma boyunca benden yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr.

    Muhammet YILMAZ’a, tenkit ve tavsiyeleriyle çalışmama katkı sağlayan Doç. Dr. Bekir

    TATLI’ya, beni bu konuyu çalışmaya teşvik eden Sayın Cihangir IŞIK Bey’e ayrıca

    yardımını gördüğüm tüm hocalarıma ve tezin yazılmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma

    teşekkür ederim.

    Mehmet Emin ASLAN

  • vi

    İÇİNDEKİLER

    Sayfa

    ÖZET .................................................................................................................................. iii

    ABSTRACT ......................................................................................................................... iv

    ÖNSÖZ ............................................................................................................................... vii

    KISALTMALAR LİSTESİ ...............................................................................................viii

    BİRİNCİ BÖLÜM

    GİRİŞ

    1.1. Çalışmanın Konusu, Sınırı, Amaç ve Yöntemi ................................................................. 1

    1.1.1. Çalışmanın Konusu ve Sınırı ................................................................................. 1

    1.1.2. Çalışmanın Amacı ................................................................................................. 1

    1.1.3. Çalışmanın Yöntemi ............................................................................................. 1

    1.2. Ömer Nasuhi Bilmen’nin Hayatı ve İlmî Kişiliği ............................................................. 3

    1.2.1. Hayatı ................................................................................................................... 3

    1.2.2. İlmî, Edebî ve Şahsî Kişiliği .................................................................................. 5

    1.3. Ömer Nasuhi Bilmen’in Eserleri ...................................................................................... 6

    1.3.1. Fıkıh ve İslam Hukukuyla İlgili Çalışmaları .......................................................... 6

    1.3.2. Tefsirle İlgili Çalışmaları ...................................................................................... 6

    1.3.3. Kelâmla İlgili Çalışmaları ..................................................................................... 8

    1.3.4. Felsefe ve Ahlâkla İlgili Eserleri ........................................................................... 8

    1.3.5. Diğer Çalışmaları .................................................................................................. 9

    1.4. Büyük İslam İlmihali ....................................................................................................... 9

    1.5. Büyük İslam İlmihali’nin Kaynakları ............................................................................. 11

    İKİNCİ BÖLÜM

    BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ’NDE GEÇEN HADİSLERİN

    TAHRÎC VE DEĞERLENDİRİLMESİ

    2.1. İtikat Bölümünde Geçen Hadisler .................................................................................. 12

    2.2. Tahâret Bölümünde Geçen Hadisler .............................................................................. 16

    2.3. Namaz Bölümünde Geçen Hadisler ............................................................................... 22

  • vii

    2.4. Oruç Bölümünde Geçen Hadisler .................................................................................. 43

    2.5. Zekât Bölümünde Geçen Hadisler ................................................................................. 45

    2.6. Hac ve Umre Bölümünde Geçen Hadisler ...................................................................... 46

    2.7. Kerahîyet ve İstîhsan Bölümünde Geçen Hadisler ......................................................... 47

    2.8. Ahlâk Bölümünde Geçen Hadisler ................................................................................. 59

    2.9. Siyer-i Enbiyâ Bölümünde Geçen Hadisler .................................................................... 96

    SONUÇ ............................................................................................................................. 117

    KAYNAKÇA .................................................................................................................... 120

    ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................... .126

  • viii

    KISALTMALAR LİSTESİ

    AÜİF : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

    age : Adı Geçen Eser

    as : Aleyhi’s-Selam

    b. : Bin/İbn

    bs. : Baskı/Basım

    c. : Cilt

    cc : Celle Celâluhû

    çvr. : Çeviri/Çeviren

    DİA : Türkiye Diyânet Vakfı İslam Ansiklopedisi

    DEÜİF : Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

    h. : Hicri

    Hz. : Hazreti

    İAD : İlmi Araştırma Dergisi

    ra : Radıyallahu anh

    sav : Sallallahu Aleyhi ve sellem

    s : Sayfa

    thk : Tahkik eden

    trc : Tercüme eden

    thç : Tahrîc eden

    trs : Tarihsiz

    v : Vefatı

    vb : Ve benzeri

    yay : Yayın/Yayınevi/Yayıncılık

  • 1

    BİRİNCİ BÖLÜM

    GİRİŞ

    1.1. Çalışmanın Konusu, Sınırı, Amaç ve Yöntemi

    1.1.1. Çalışmanın Konusu ve Sınırı

    Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali adlı eserindeki hadislerin tahrîc ve

    değerlendirmesini yaptığımız bu çalışmamız toplam iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde

    eserin yazarı olan Ömer Nasuhi Bilmen’in hayatı, ilmî kişiliği ve eserleri ele alınmıştır.

    Çalışmamızın konusunu, Büyük İslam İlmihali’nde yer alan hadislerin tahrîc ve

    değerlendirilmesi oluşturduğu için birinci bölümün hacmini sınırlı tutmaya çalıştık. İkinci

    bölümde ise eserde yer alan hadislerin muteber hadis kaynaklarındaki yerleri tespit edilerek

    bu hadisler için yapılmış değerlendirmelere yer verilmiştir.

    Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen’in daha önceleri fasikül

    şeklinde hazırladığı küçük risaleleri bir araya getirmesinden oluşmuş bir kitap olmasından

    dolayı muhtevası oldukça geniştir. Eser’in İbadet ve muamelatla ilgili kısımları, eserin

    muhtevasının büyük bir kısmını teşkil etmektedir. Ancak çalışmamızın konusu oluşturan

    hadislerin ekserisi “Ahlâk ve Siyer” kısmında yer almaktadır. Bundan dolayı itikad, ibadet ve

    muamelat ile ilgili kısımlar çalışmamızda daha az yer almıştır.

    1.1.2. Çalışmanın Amacı

    Biz bu çalışmamızda ülkemizde ilmihal denince ilk akla gelen eserlerden biri olan

    Büyük İslam İlmihali adlı eserde hadis diye yer alan ifadelerin gerçekte Hz. Peygamber’in

    sözü, fiili ya da uygulaması olup olmadığını tespit etmeyi amaçladık. Böylelikle bu eserdeki

    dini bilgilere yönelik sünnet referanslarının kaynaklarını ortaya koymuş olduk. Bunu

    yaparken de hadis usûlü yöntemlerinden faydalandık.

    1.1.3. Çalışmanın Yöntemi

    Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali adlı eserini on başlık altında

    oluşturmuştur. Bunlar İtikat, Tahâret, Namaz, Oruç, Zekât, Hac, Kurban, Kerahîyet-İstîhsan,

  • 2

    İslam Ahlâkı ve Siyer-i Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatları ve Ahlâkı) isimli bölümlerdir. Biz

    de hadislerin tahrîc ve değerlendirmesi yaparken eserin orijinal haline bağlı kaldık ve

    hadisleri geçtiği konu başlığı altında verdik. Eserde 89 hadisin yer aldığı konu başlıkları

    olduğu gibi, herhangi bir hadisin yer almadığı konu başlıkları da bulunmaktadır. Nitekim

    Büyük İslam İlmihali’nde müstakil bir konu başlığı olan “Kurbanlar, Kesilen Hayvanlar ve

    Avlar” bölümünde herhangi bir hadis tespit edemediğimiz için bu konu başlığına hiç yer

    vermedik. Hadislerin konulara göre dağılımı şöyledir: İtikat bölümü 8 Hadis, tahâret bölümü

    9 hadis, namaz bölümü 42 hadis, oruç bölümü 3 hadis, zekât bölümü 2 hadis, hac bölümü 4

    hadis, kerahîyet-istîhsan bölümü 30 hadis, İslam ahlâkı bölümü 89 hadis ve siyer-i enbiyâ

    bölümü 44 hadis içermektedir.

    Çalışmamızda hadislerin geçtiği kaynakları araştırırken, öncelikle Kütüb-i Tis’a olarak

    bilinen hadis kitaplarında yer alıp almadığına baktık. Kütüb-i Tis’a dışındaki eserleri ise

    kronolojik bir sıraya (Hadis imamlarının ölüm tarihlerine) göre verdik.

    Ele aldığımız bir hadis, Buharî ve Müslim gibi ilk dönem eserlerinde yer alıyor ve

    sıhhati konusunda ittifak söz konusu ise, bu tür hadislerin daha sonraki kaynaklardaki

    yerlerine işaret etmedik. Ancak sonraki eserlerde rivayet farklılıkları var ise bunları da

    belirtmeye çalıştık.

    Büyük İslam İlmihali’nde yer alan bazı hadisler, birçok yerde tekrar edilmiştir. Biz

    hadisi ilk geçtiği yerde ele aldık. Bunun yanı sıra İlmihal’de ayrı ayrı veya parça parça

    verildiği halde kaynaklarda bir bütün olarak nakledilen hadisleri birlikte ele almaya çalıştık.

    Günümüz hadis âlimlerinden Nâsıruddîn el-Elbânî, Şuayb el-Arnavûd ve Hüseyin

    Selim Esed’in hadislerin sıhhatiyle ilgili “sahîh”, “hasen”, “zayıf” ve “mevzû” şeklindeki

    değerlendirmelerine yer verdik. Çalışmanın hacmini artıracağı için bu hadisçilerin uzun uzun

    izahlarına yer vermedik.

    Ömer Nasuhi Bilmen, eserinde delil olarak kullandığı hadislerin bir kısmının Arapça

    lafızlarını verirken, diğer kısmının ise sadece Türkçe tercümesini vermiştir. Arapça metinleri

    verilmeden nakledilen rivayetlerden ulaşabildiklerimizi metinde vermeye çalıştık.

    Büyük İslam İlmihali üzerine günümüze kadar onlarca sadeleştirme çalışmaları

    yapılmıştır. Biz bu çalışmalar arasında mümkün olduğu kadar günümüz Türkçesine en yakın

    nüshasını kaynak olarak kullanmaya çalıştık. Çalışmamıza aldığımız hadisler, kaynak olarak

    kullanmış olduğumuz nüshadan olduğu gibi alınmış olup hadisler üzerinde herhangi düzeltme

    çalışması yapılmamıştır. Bundan dolayı bazı hadisler ile Arapça metinleri arasında anlam

    bakımından bazı eksiklikler, fazlalıklar veya uyumsuzluklar olabilir.

  • 3

    Biz bu çalışmada “hadis” olarak ifade edilen rivayetleri ele aldığımız için

    “denilmiştir” ifadesi kullanılarak nakledilen atasözü, vecize gibi söylemleri araştırmamıza

    dahil etmedik. Yine bu çalışmada dua niteliğinde olan ifadelerin de kaynaklarını araştırmadık.

    Buna karşın eserde nakledilen bazı sahabe sözlerini (mevkuf hadisleri) de araştırmaya dahil

    ettik. Eserde yer alan 231 hadisten 8 hadis, mevkuf hadistir.

    Kaynaklarını tespit ettiğimiz hadislerin senedlerine yer vermedik. Ancak çoğunlukla

    hadisi Hz. Peygamber’den rivayet eden sahâbî ravinin ismini zikretmekle yetindik.

    Araştırdığımız kadarıyla konumuzla ilgili ülkemizde lisansüstü bir çalışma yapılmamış

    olmakla birlikte lisans düzeyinde yapılan iki çalışma bulunmaktadır.1 İlmihal’de sadece

    Arapça metni verilen hadislerin tahrîcinin yapıldığı bu çalışmaları da incelediğimizi burada

    belirtmek isteriz.

    1.2. Ömer Nasuhi Bilmen’nin Hayatı ve İlmî Kişiliği

    1.2.1. Hayatı

    Kültürlü, âlim ve seyyid bir ailenin çocuğu olan Ömer Nasuhi Bilmen, Erzurum’un

    Ilıca ilçesine bağlı Salasar köyünde doğmuştur. Kaynaklarda genellikle 1884 olan doğum

    tarihi bazı kaynaklarda 1882 veya 1883 olarak da nakledilmiştir. Babası Hacı Ahmet Efendi,

    annesi Muhibbe Hanım’dır. Ömer Nasuhi Bilmen’in babasının hangi yıl vefat ettiği hakkında

    kesin bir bilgiye sahip olmamakla birlikte hac vazifesini ifa ederken Mekke’de vefat ettiği

    bilinmektedir.2 Küçük yaşta iken babasının vefatı üzerine amcası Ahmediye Medresesi

    müderrisi Abdurrezzâk Efendi’nin himayesinde yetişmiştir. Bu dönemde hocalığını amcası ile

    aynı zamanda amcasının yakın bir arkadaşı olan o zamanın Erzurum Müftüsü Narmanlızâde

    Hüseyin Haki Efendi yapmıştır. Bilmen hocalarından Kelâm, Farsça ve Arapça dersleri

    almıştır. Bilmen 20’li yaşalarının başlarında ders aldığı iki hocasının kısa aralıklarla

    vefatlarından sonra annesini ve kardeşini Erzurum’da bırakarak İstanbul’a yerleşmiştir.3

    1 Nazife Avcı, Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’ndeki Hadislerin Tespit ve Tahrîci, (Basılmamış

    Lisans Tezi), DEÜİF, İzmir, 1998; Nihat Koçak, Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali’ndeki Hadislerin

    Tahrîci (Basılmamış Lisans Tezi), AÜİF, Ankara, 1989. 2 Yaran, Rahmi, “Bilmen md”, DİA, VI, 162, İstanbul, 1992; Yavuz, Hulusi, "Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen'in İlim ve Kültür Tarihimizdeki Yeri ve Te'siri", Siyaset ve Kültür Tarihi Açısından Osmanlı Devleti ve İslâm, s. 208, İstanbul, 1991. 3 DİA, VI, 162; Yavuz, age, s. 208; Ahmed Selim Bilmen, Ömer Nasuhi Bilmen: Hayatı - Eserleri - Anılar, s. 14, İstanbul, 1975; Vakkasoğlu, Vehbi, Osmanlıdan Cumhuriyete İslâm Âlimleri, s. 79, Cihan Yayınları, İstanbul, 1987.

  • 4

    İstanbul’da Tokatlı Şakir Efendi ve Yusuf Talat Efendi’den dersler almıştır. Bilmen

    1326 (1908)’da sınavla girdiği Medresesetü’l-Kuzat’ı (Hukuk Fakültesi) birincilikle bitirip

    aynı yıl (1911) Ruûs sınavını kazanarak henüz 28 yaşındayken “Dersiâm” (profesör) ünvanı

    almıştır. Bir müddet Fatih Camisi’nde dersler vermiştir. 11 Temmuz 1329 (1911)’da

    Fetvahane-i Âli Müsevvit Mülazımlığı’na atanan Ömer Nasuhi Bilmen, bu ilk görevini alması

    münasebetiyle yıllarca ilim sevdasıyla ayrı kaldığı annesini ve kardeşini İstanbul’a getirmiş ve

    aynı yıl evlenmiştir. Birinci dünya savaşı yıllarında Mahkeme-i Temyiz Şer’iyye Dairesi

    Hey’eti Telifiye azalığına tayin edilmesi sebebiyle askerlikten muaf tutulmuştur. Ömer

    Nasuhi Bilmen, Dârüşşafaka Lisesi'nde onbeş yıla yakın kelâm, siyer ve akaid, yirmi yıla

    yakın felsefî ahlâk ve yurt bilgisi dersleri okutmuştur. İstanbul İmam-Hatip Okulu'nda ve

    Yüksek İslâm Enstitüsü'nde fıkıh, usûl-i fıkıh ve kelâm dersleri vermiştir. 1

    Ömer Nasuhi Bilmen birçok farklı memuriyet görevinde2 bulunduktan sonra 1943

    yılında seçimle İstanbul Müftüsü olmuştur. Bu görevi tam 17 yıl sürdürmüştür. 1960

    ihtilalinden sonra 5. Diyanet İşleri Reis’i olarak tayin edilmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen kişisel

    nedenlerden dolayı ertesi sene bu görevinden ayrılarak emekliliğe ayrılmıştır. Emekli

    olduktan sonra bir müddet İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Kelâm dersleri vermiştir.3

    Ömer Nasuhi Bilmen üç kez evlenmiştir. İlk iki hanımı dayısının kızlarıdır. İlk

    hanımı Vasfiye hanımla birinci dünya savaşı başlamadan Erzurum’da evlenmiştir. İkinci

    hanımı Sıdıka Hanım ise Selahaddin adında bir oğlunu da geride bırakarak Çanakkale’de şehit

    olan, ağabeyinin dul hanımıdır. İkinci hanımından Sıdkı ve Avni isminde iki oğlu dünyaya

    gelmiştir. Son eşi Hanife hanımdan da Ahmed Selim adında bir oğlu olmuştur. 4

    Ömer Nasuhi Bilmen 6 Nisan 1961’de emekliye ayrıldıktan sonra da ilmî

    çalışmalarını devam ettirir ve sekiz ciltlik tefsirini bu dönemde yazmıştır. Emekli olduktan

    sonra günlerini ilim, ibadet ve taatle geçiren yazar 12 Ekim 1971’de İstanbul-Fatih’teki

    evinde 87 yaşında vefat etmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen, İstanbul Edirnekapı Sakızağacı

    Şehitliği’ndeki aile kabristanında medfundur.5

    1 DİA, VI, 162, Yavuz, age, s. 210; Ahmed Selim Bilmen, age, s. 15-18; Vakkasoğlu, Vehbi, Osmanlıdan Cumhuriyete İslâm Âlimleri, Cihan Yayınları, s. 80, İstanbul, 1987. 2 Yaptığı bazı memurluklar şunlardır: Fetvahane-i Âli Müsevvit Mülazımlığı, Heyet-i Te’lifiye üyeliği, Fatih Bahr’i Siyah Dershanesi Farsça Muallimliği, Darü’l-Hilafeti’l-Âliyye Medresesi Kısm-ı Âli Fıkıh Müderrisliği, Mahkeme-i Temyiz-i Şer’iyye Dairesi terekeye müteallık İ’lamatı Telhis Mümeyyizliği, Meclis-i Tedkikat-ı Şer’iyye üyeliği, Sahn Medresesi Kelam Müderrisliği, İstanbul Müftülüğü Müsevvidliği (muavinliği). 3 Vakkasoğlu, age, s. 80-86. 4 DİA, VI, 162; Yavuz, age, s. 210-216. 5 Vakkasoğlu, age, s. 80-86; DİA, VI, 162; Yavuz, age, s. 210-216.

  • 5

    1.2.2. İlmî, Edebî ve Şahsî Kişiliği

    Ömer Nasuhi Bilmen bütün hayatını ilme adamış, sürekli okumuş, düşünmüş ve

    yazmakla meşgul olmuştur. Dört yaşından itibaren Kur’ân-ı Kerîm’le haşir-neşir olan Ömer

    Nasuhi Bilmen ömrünün sonuna kadar her gün bir cüz Kur’ân-ı Kerîm okumuştur.

    Mülayim bir mizaca sahip olan Ömer Nasuhi Bilmen, gerek ilmî faaliyetleri ve ahlâkî

    yaşantısı, gerekse samimi dindarlığı ve politikadan uzak durmasından dolayı çok sevilen ve

    kendisine saygı duyulan son derece hoşgörülü bir insan olmuştur. 60 yıllık öğretmenlik hayatı

    boyunca kimseyi sınıfta bırakmadığı gibi hiç kimseye de zayıf not vermemiştir. Bundan

    dolayı da ismi Şeker Muallim’e çıkmıştır. Arapça ve Farsça’ya tam vukufiyeti olmakla birlikte

    Fransızca’yı da tercüme yapacak kadar iyi derecede konuşmuştur. Ömer Nasuhi Bilmen siyasi

    idarenin dine baskısının arttığı dönemleri insanlara faydalı eserler vermeye çalışarak

    değerlendirmiştir. O mümkün olduğu kadar siyasetten uzak durmaya çalışmıştır. İstanbul

    müftülüğüne tayin edildiği tarihten itibaren vefat edinceye kadar gerek ilmî ve ahlâki otoritesi,

    gerekse samimi dindarlığı ve tevazuu ile dini konularda Türkiye‘de müslüman halkın başlıca

    güven kaynağı olmuştur. İnançta, ibadette ve ahlâkta Ehl-i Sünnet mezhebini şahsında tam bir

    liyakatla temsil ettiği için herkesin sevgi ve saygısını kazanmıştır. Şüphesiz bunda yaşadığı

    sürece aktif politikanın dışında kalması da önemli bir rol oynamıştır.1

    Memuriyeti esnasında beş yıl süreyle görev yaptığı Hey’et-i Te’lifiye üyeliği Ömer

    Nasuhi Bilmen’e hukuk alanında büyük katkı sağlamış, burada elde etmiş olduğu altyapıyı

    Hukûk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhîyye Kâmusu adlı eserini oluştururken kullanmıştır.2

    Onu yakından tanıyanların şahitliğine göre Ömer Nasuhi Bilmen çok fazla kitap satın

    almaz kitap ihtiyacını kütüphanelerden gideririr sürekli yazmakla meşgul olurmuş. Küçük

    yaşta öğrendiği ciltçilik sanatı sayesinde emanet olarak aldığı kitapları kendisi tekrar yazarak

    ciltleyip kütüphanesine eklermiş.3

    Bilmen sevgi dolu ve şefkatli bir mizaca sahipti. Onu tanıyanların neredeyse tamamı

    tarafından sevilirdi. Son derece saygılı bir kişiliği vardı. Yürümeyi, cami ve kabristanları

    ziyaret etmeyi severdi. Sağlıklı bir insandı. Bunun yanında son derce yardımsever bir

    insandı.4

    1 DİA, VI, 162; Vakkasoğlu, age, s. 74-86; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 15-16. 2 DİA, VI, 162. 3 Yavuz, age, s. 217; Vakkasoğlu, age, s. 80. 4 DİA, VI, 162; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 15-16.

  • 6

    Eserlerinde kullandığı dil, günümüzde çok ağır gibi görünse de yaşadığı dönem

    düşünüldüğünde son derece akıcıdır. Kullandığı üslûpta şairliğinin etkisi vardır. Ömer Nasuhi

    Bilmen’in yazmış olduğu şiirlerin neredeyse tamamı dini mahiyettedir.

    1.3. Ömer Nasuhi Bilmen’in Eserleri

    Hayatının büyük bir kısmını telifle geçiren ve temel İslâmî ilimler alanında çok

    sayıda eser veren Ömer Nasuhi Bilmen'in başlıca eserleri şunlardır:

    1.3.1. Fıkıh ve İslam Hukukuyla İlgili Çalışmaları

    Hukûk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıhhiyye Kâmusu: Eser sekiz cilt ve otuz kitaptan

    (ana başlıktan) oluşmuştur. Mezhepler arası mukayeseli sistematik bir İslâm hukuku kitabı

    olup Latin harflerinin kabulünden sonra Türkiye'de İslâm hukuku alanında kaleme alınmış ilk

    ve en muhtevalı eserdir. Bu eser hazırlanana kadar İslam hukukunu bütünüyle inceleyen

    Türkçe bir eser yazılmamıştır. Bu bakımdan çok önemli bir eserdir. İlk olarak İstanbul

    Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından bastırılmıştır. Bu kitap yayımlandığı zaman

    akademik çevrelerde büyük bir yankı uyandırmıştı. Hukûk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıhhiyye

    Kâmusu sadece bir sözlük değildir aynı zamanda İslam hukukunun birçok konusunu inceleyip

    ayrıntılı bir şekilde açıklayan bir Fıkhî eserdir. Böyle bir eserin meydana gelmesinin en

    önemli sebebi dilimizde İslâm hukukunun bütün bölümlerini içine alacak çapta bir eserin

    bulunmayışıdır bu bakımdan eser büyük bir boşluğu doldurmuştur. 1

    Büyük İslâm İlmihali: Burada incelemesini yaptığımız bu eseri aşağıda müstakil bir

    başlık altında geniş bir şekilde inceleyeceğiz.

    Dini Bilgiler (Ankara 1959): Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çeşitli görevler için

    yapılan imtihanlara girecek kimseler için sorulu cevaplı olarak hazırlanmış bir eser olup tefsir,

    hadis, kelâm, usûl-ü fıkıh, vakıf, ferâiz ve siyer konularını ele almaktadır. Eserin daha sonra

    da birçok baskısı yapılmıştır.2

    1.3.2. Tefsirle İlgili Çalışmaları

    Kur’ân-ı Kerîm'in Türkçe Meâl-i Âlîsi ve Tefsiri: Ömer Nasuhi Bilmen’in Tefsir

    alanındaki en önemli ve kapsamlı çalışmasıdır. Eser sekiz ciltten oluşur. Eserde önce sûreler

    1 DİA, VI, 162; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 16; Yavuz, age, s. 218. 2 DİA, VI, 162; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 54.

  • 7

    ve muhtevaları hakkında kısa bilgi verildikten sonra âyetlerin meali yer almakta, ardından her

    âyetin sade bir üslûpla izah ve tefsiri yapılmaktadır. Ömer Nasuhi Bilmen bu kıymetli eserini

    80 yaşında yazmaya başladığı bu eseri dört yılda tamamlamıştır. 1994 yılı itibariyle eser iki

    yüz bin takımdan fazla basılmıştır.1 Bu eserle ilgili olarak yapılmış bir Yüksek Lisans tezi de

    bulunmaktadır.2

    Usûlu’t-Tefsir ve Tabakâtü’l-Müfessirîn: Eser, Büyük Tefsir Tarihi olarak da

    bilinmektedir. İki kısımdan oluşan eserin birinci kısmı Usûlu’t-Tefsir’e, ikinci kısmı ise tefsir

    tarihine ayrılmıştır. İlk cildi 1955, ikinci cildi ise 1974 yılında yayınlanmıştır. Birinci bölüm

    olan Usûlu’t-Tefsir kısmında Kur’ân-ı Kerîm’in Tefsirine ve özet dini bilgilere yer verilmiştir.

    Tabakâtü’l-Müfessirin’de Müfessirleri tabiinden itibaren 14 tabakaya (14 asra) ayırarak

    incelemiştir. İlk tabakada "mümtaz tabaka" olarak anlandırılan 15 sahâbe ele alınmştır. Ömer

    Nasuhi Bilmen burada tefsirleri kısaca tanıttıktan sonra metodları hakkında bilgiler vermiştir.

    Müfessirlerin menfi ve müsbet yönlerini belirtmiştir. II. cildin sonunda 663 tefsir kitabıyla

    bunların müelliflerini ihtiva eden alfabetik bir liste vardır. Bunu 46 tefsire ait ek bir liste takip

    etmekte, daha sonra da Kur’ân-ı Kerîm’le ilgili çeşitli ilimlere dair 489 kitabı ve bunların

    müelliflerini kapsayan bir liste yer almaktadır. 3

    Kur’ân-ı Kerîm'den Dersler ve Öğütler: Harf inkilabından önce Osmanlıca olarak

    Nesayih-i Kur’âniyye olarak basılan bu eser harf inkilabından sonra Kur’ân-ı Kerîm'den

    Dersler ve Öğütler ismini almıştır. Bilmen’in Ramazan ayında Fatih, Beyazıt, Süleymaniye

    ve Ayasofya camilerinde verilmiş olan otuz adet vaazın özetinden ibaret olan bu eser 1347

    (1928) yılında İstanbul’da Nesayih-i Kur’âniyye adı ile neşredilmiştir. Diyanete, ahlâka,

    sosyal ve iktisadî hayata dair birçok mütalaaları içerdiğinden Bilmen’in de müsaadesiyle 1959

    yılında İstanbul’da “Kur’ân-ı Kerîm’den Dersler ve Öğütler” adı ile tekrar basılmıştır.4

    Sûre-i Fethin Türkçe Tefsiri: İstanbul’un fethinin 500. Yıldönümü münasebetiyle

    yazılmış bir eserdir. Bilmen’in ilk tefsir çalışmasıdır. Fatih Sultan Mehmed’e olan büyük

    muhabbeti nedeniyle bu esere Fatih ile ilgili bir bölüm de eklenmiştir. Eser üç kısımdan

    oluşmaktadır (aslında bu üç bölüm biribirinden bağımsız üç farklı eser olarak görülebilir). Bu

    üç kısımda kendi arasında bölümlere ayrılmıştır. İlk kısımda Fetih sûresinin tefsiri yapılmıştır.

    Bilmen, Fetih sûresinin tefsiri kısmında âyetlerin sırayla tek tek mealini verdikten sonra

    âyetlerin geniş şekilde tefsirini yapar. İkinci kısım İ'tilâ-yı İslâm adında Dinler Tarihi tarzında

    1 Vakkasoğlu, age, s. 89; DİA, VI, 162. 2 Adı geçen çalışma: Bektaş, Günay, Ömer Nasuhi Bilmen ve Tefsiri (Basılmamış Yüksek Lisans tezi), Selçuk Üniversitesi, Konya, 2001. 3 DİA, VI, 162. 4 Yavuz, age, s. 211-212.

  • 8

    hazırlanmış bir çalışmadır. Burada üç semavi din (İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik) ile

    dört beşeri dinin (Zerdüştlük, Brahmanizm, Konfüçyanizm ve Budizm) incelemesi yapılır. Bu

    bölümde dinleri İlahi, Batıl ve Muharref olarak sınıflandırır. Üçüncü kısımda ise İstanbul

    Tarihçesi (kuruluşu, eski isimleri, semtleri ile fiziki ve coğrafi özellikleri hakkında bilgiler

    verilir.) ile Fatih Sultan Mehmet (duğumu, ebeveynleri, yöneticiliği, vefatı vb. konular)

    anlatılır.1

    1.3.3. Kelâmla İlgili Çalışmaları

    Muvazzah İlm-i Kelâm: (İstanbul 1955) Ömer Nasuhi Bilmen’nin Osmanlıca olarak

    basılan ilk eseridir. Geniş bir girişle altı bölüm ve sonuç kısmından oluşan ve yeni İlm-i

    kelâm çığırında yazılmış olan eserde başlıca itikadî ve kelâmî konular yanında İslâm

    inançlarına ters düşen bazı modern felsefî akımlar da tenkit edilmeye çalışılmıştır. Eserin altı

    bölümünde İslam inanç esalarının her bir bölümü ayrı ayrı ele alınmıştır. Bilmen, bu eserini

    vaktiyle liselerde okuttuğu kelâm dersi müfredatına göre hazırlamıştır.2

    Mülehhas İlm-i Tevhîd, Akaid-i İslâmiyye (İstanbul 1962, 1973): Ömer Nasuhi

    Bilmen İslam inancının önemli konularını içeren bu eserini camilerde ve Yüksek İslam

    Ensitüleri’nde kaynak olarak okutulması amacıyla kaleme almıştır. İslam akaidine dair

    konuları inceler. 3

    Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikatları. Eser üç bölümden

    oluşmaktadır. İlk bölümde Hz. Peygamber ile sahâbeler anlatılmış. İkinci kısımda Muâviye,

    Ebû Süfyan ve Yezid ile ilgili 41 adet soruya cevap verilmiş son bölümde ise Muâviye

    hakkındaki islam büyüklerinin eserlerindeki yorumları bulunmaktadır.4

    1.3.4. Felsefe ve Ahlâkla İlgili Eserleri

    Yüksek İslâm Ahlâkı: (İstanbul 1949, 1964) Ahlâki konuları ihtiva eden ve Bilmen

    Basımevi tarafından basımı yapılan bu eser 127 sayfadan müteşekkildir.5

    Dîni ve Felsefî Ahlâk Lûgatçesi: Dini ve Felsefi ahlâk ile ilgili çok kullanılan 770

    adet kelimeyi içeren bu eserde öncelikle kelimelerin anlamları verilmiş daha sonra ise ıstılâhî

    1 Vakkasoğlu, age, s. 85. 2 DİA, VI, 162; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 27. 3 DİA, VI, 162; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 53. 4 DİA, VI, 162. 5 DİA, VI, 162.

  • 9

    manalarına yer verilmiştir. Bunun yanı sıra bu kelimelerle ilgili bir iki vecizeye de yer

    verilmiştir.1

    1.3.5. Diğer Çalışmaları

    Hikmet Goncaları. Ömer Nasuhi Bilmen’in başta Buhârî ve Müslim olmak üzere

    Ebû Dâvûd, Tirimzi, Ahmed b. Hanbel, Suyûtî ve Münâvî’nin eserlerinden derlediği 500 adet

    hadisin tercüme ve izahını yapmış olduğu eseridir. Bilmen İtikad, ibadet, ahlâk ve sosyal

    konularda dikkatini çeken hadisi şeriflerin açıklamasını ve yorumunu yapmış, hikmetlerini

    ortaya koymaya çalışmıştır. 1974’de İstanbul’da kitap olarak Bilmen Yayınevi tarafından

    basımı yapılmıştır.2

    İki Şükûfe-i Taaşşuk: İki aşk çiçeği anlamına gelen ve gençlik yıllarında yazdığı bir

    romandır. Ömer Nasuhi Bilmen’in çok sevdiği ve yakınlarına defalarca okuduğu bu roman

    devrin özelliklerini temiz bir aşkla ifade etmektedir. Vefatından sonra oğlu tarafından

    neşredilmiştir.3

    Nüzhetü'l-ervah: Gençlik yıllarında 1322'de (1904) Farsça olarak yazıp Türkçe'ye

    çevirdiği bir divançesidir.4

    Bir Amerikalı’nın Suallerine Cevaplar: Bir Amerikalı’nın 23 adet sorusuna verilen

    cevapları içermektedir.

    Ömer Nasuhi Bilmen'in yukarıda ismi zikredilen eserler dışında risale tarzında

    yazılmış birçok eseri mevcuttur. Bu eserler hiç basılmadığından veya yukarıda isimleri

    zikredilen müstakil eserlere dercedildiklerinden ayrıca burada zikretme gereği duymadık.

    Örneğin öğretmenlik yaptığı dönemde kendisi tarafından hazırlanan ders notları veya vaaz

    şeklinde hazırlanmış birtakım fasikülleri vardır. Bunların yanı sıra Ömer Nasuhi Bilmen'in

    Beyânülhak, Sırât-ı Müstakim ve Sebilürreşâd mecmualarında yayınlanmış çeşitli makaleleri

    de mevcutttur.5

    1.4. Büyük İslam İlmihali

    İçinde yer alan hadislerin tahrîcini yaptığımız bu eser Ömer Nasuhi Bilmen’in en çok

    bilinen ve itibar gören eserlerinin başında yer alır. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali

    1 Yavuz, age, s. 212; DİA, VI, 163. 2 DİA, VI, 162; Bilmen, Ahmet Selim, age, s. 52; Yavuz, age, s. 212. 3 Yavuz, age, s. 212; Ahmed Selim Bilmen, age, s. 25. 4 DİA, VI, 162. 5 İAD, sayı:3, s. 46; DİA, VI, 162.

  • 10

    adını verdiği bu eserini 1947-1948 yılları arasında yayınlamıştır. Yayınlanma amacı ise

    yazarın kendi dönemine kadar yazılmış olan ilmihallerden Müslümanların daha anlaşılır ve

    kolay şekilde istifade etmesini sağlamak olmuştur. İlk yayınlandığı dönem fasikül şeklinde

    (her bir bölümü ayrı bir kitap şaklinde) yayınlanan bu eser daha sonra müstakil bir kitap

    olarak basılmıştır. Eser on bölümden teşekkül etmiştir. Bu bölümler şunlardır: İtikad, Tahâret

    Namaz, Oruç, Zekât, Hac, Kurban ve Av, Kerahîyet ve İstîhsan, İslam Ahlâkı, Siyer-i Nebi.

    İtikad konusunda özet bilgilerle başlayan bu eserde, ibadetlerle ilgili konulara geniş yer

    verilmiş ve dinî hükümler detaylı ve doyurucu olarak açıklamıştır. Eserin son kısmı islam

    ahlâkı ile Kur’an’da ismi geçen peygamberlerin ve Peygamber Efendimizin (sav) hayatlarına

    ayrılmıştır.1

    Sahasında yazılan ilk eser olma ve dilinin ağır olması gibi birtakım özellikleri vardır.

    Eserde yer alan Osmanlıca kelimelerin çok, dilinin ağır ve dini konulardaki terimlerin

    anlaşılmasının güç olması gibi zorluklar göz önüne alınarak eserin 1986 yılı baskısına Ahmet

    Selim Bilmen tarafından bir lugatçe eklenmiştir. Ancak bu durum okuyucuya beklenen

    kolaylığı sağlayamamış bunun üzerine eser üzerinde birçok sadeleştirme çalışmaları

    yapılmıştır. Eserde konular madde madde şeklinde incelenmiştir. Bu değerli eser, Türkiye'de

    uzun yıllar ele alınmayan pek çok konuyu açıklayarak, halkın dini bilgilerle ilgili ihtiyacının

    giderilmesinde önemli bir boşluğu doldurmuştur. 2002 yılında Çelik Kitabevi tarafından

    yapılan baskısının önsözünde o güne kadar yaklaşık 2,5 milyon baskısının yapıldığı

    bildirilmiştir.2

    Ömer Nasuhi Bilmen, eserin önsözünde bu eseri kendisine gelen talep üzerine

    yazdığını belirtmiştir. Ayrıca eseri hazırlarken en muteber, en kıymetli dini eserlere müracaat

    ettiğini de eklemiştir. Eser kendisinden sonra yazılmış eserlere kaynaklık etmesi bakımından

    son derece önemlidir. Eser genel itibariyle Hanefi mezhebinin görüşleri etrafında

    oluşturulmuş bunun yanı sıra ihtiyaca göre diğer mezheplerin uygulamaları da belirtilmiştir.

    Ömer Nasuhi Bilmen, çalışmamızın konusunu oluşturan bu eserindeki hadislerin hiçbirinin

    kaynağını belirtmemiştir. Bir hadis naklederken “bir hadisi şerifte buyuruldu ki” diyerek o

    hadisi nakletmiştir. Birkaç ravi dışında hadislerin ravilerinin ismini de zikretmemiştir. Aynı

    şekilde âyetlerin de kaynağı gösterilmeden nakledilmiştir.

    Büyük İslam İlmihali bölümlerden, bölümler ise maddelerden oluşmuştur. İlk bölüm

    olan İtikad bölümünde 76, Tahâret bölümünde 229, Namaz bölümünde 630, Oruç bölümünde

    282, Zekât bölümünde 128, Hac bölümünde 121, Kurban bölümünde 88, Kerahiyet ve

    1 İAD, sayı: 3, s. 46; Yavuz, age, s. 212; DİA, VI, 162; Bilmen, age, s. 8. 2 İAD, sayı: 3, s. 46; Yavuz, age, s. 212; DİA, VI, 162; Bilmen, age, s. 8.

  • 11

    İstihsan bölümünde 184, Ahlâk bölümünde 96 ve son bölüm olan Siyer bölümünde 196

    madde yer almaktadır. On bölümden oluşan bu değerli eser toplam 2030 maddeden

    müteşekkildir.

    1.5. Büyük İslam İlmihali’nin Kaynakları

    Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali’nin sonunda bu eseri hazırlarken aşağıda

    ismi geçen eserleri kaynak olarak kullandığını belirtmiştir. Bilmen’in kısaca ismini verdiği bu

    eserlerden bazılarının hiç aşina olmadığımız eserlerden oluşmasından dolayı bu eserleri

    İlmihal’de geçtiği şekliyle buraya ekledik.

    1. Kur’ân-ı Kerîm. 24. el-Fetâva’l-Hindiyye.

    2. Sahîh-i Buhârî. 25. Feyziyye

    3. Sahîh-i Müslim. 26. Behçe

    4. el-Camiu’s-sağîr. 27. Netice

    5. Kitâbü’t-terğîb ve’t-terhîb. 28. Ali Efendi

    6. Şemâil-i Tirmizî. 29. Abdürrahim Fetvaları

    7. Şifâ-i Şerif 30. Mecmûâtu’l-Cedide

    8. Mevâhib-i Ledünniye. 31. Muhtasar-ı Ebû’z-Ziya

    9. Akâid-i Nesefiye. 32. Şerh-u Ebi’l-Berekât.

    10. Şerhu’l-Mekâsıd. 33. Haşiyet-u Dusukî

    11. Şerhu’l-Mevâkıf. 34. Kitabü’l-ümm.

    12. el-Mebsût Serahsî 35. Tuhfetü’l-muhtaç.

    13. el-Bedaî. 36. Neylü’l-Meârib.

    14. el-Hidâye. 37. Keşşafü’l-kına.

    15. el-Bahrürrâik. 38. Kitabü’l-Muhalla.

    16. ed-Dürer ve’l-Gurer. 39. Bidayetü’l-müctehid Nihayetü’l-muktasıd.

    17. el-Multeka’l-ebhur. 40. Siyer-i Halebî.

    18. Haleb-i sağir. 41. el-Mizânü’l-kübra.

    19. el-Merâkı’l-felâh. 42. İhyaü’l-ulum.

    20. Haşiye-i Tahtavî 43. Tarikat-ı Muhammediyye.

    21. ed-Dürrü’l-muhtar. 44. Şerh-u Şir’atü’l-İslâm.

    22. Reddu’l-muhtar. 45. Siyer-i ibn-i Hişam.

    23. Tarih-i İbn-i Esîr 46. Mecmûatu’r-resâil-i İbn-i Abidîn.

  • 12

    İKİNCİ BÖLÜM

    BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ’NDE GEÇEN HADİSLERİN

    TAHRÎC VE DEĞERLENDİRİLMESİ

    .

    2.1. İtikat Bölümünde Geçen Hadisler

    Ömer Nasuhi Bilmen on bölümden müteşekkil Büyük İslam İlmihali’nin ilk bölümünü

    “itikat” konusuna ayırmış ve bu başlık altında hadis olduğunu belirttiği aşağıdaki rivayetlere

    yer vermiştir.

    بني اإلسالم على خمس: شھادة أن ال إلھ إال اهللا وأن محمدا رسول اهللا، وإقام الصالة،

    وإیتاء الزكاة، والحج، وصوم رمضان1) “İslam dini beş şey üzerine kurulmuştur. Şehadet sözünü getirmek (Eşhedü enlâ ilahe

    illallah ve Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah, demek) namaz kılmak, zekât vermek,

    ramazan ayı oruç tutmak ve hac etmek.”1

    İslam’ın şartları olarak bildiğimiz, başka bir ifadeyle İslam dinindeki temel ibadetleri

    açıklayan bu hadis neredeyse bütün muteber hadis kaynaklarında mevcuttur. Hadisi Buhârî,

    Müslim, Tirmizî, Nesâî, Ahmed b. Hanbel, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân, Ebû Ya’lâ, Taberânî ve

    Beyhâkî gibi çok sayıda hadis âlimi nakletmiştir.2 Hadis genel itibariyle İbn Ömer’den rivayet

    edilmiştir. Sadece Şu’abü’l-İman’da İbn Zeyd’den, el-Mucemü-l Kebir’de ise Cerir’den

    rivayet edilmiştir. Tirmizî, bu hadisin “hasen sahîh” olduğunu belirtirken Şuayb el-Arnavûd,

    Buhârî ve Müslim’in şartlarına uymasından dolayı isnadının sahîh olduğunu söylemiştir.3

    Hüseyin Selim Esed ise bu hadisin isnadının sahîh olduğunu vurgulamıştır.4 Elbânî de

    müttefekun aleyh olan bu hadisin sahîh olduğunu dile getirmiştir.5

    1 Bilmen, age, s. 12. 2 Buhârî, İman, 1 (hadis no: 7); Müslim, İman, 19 (hadis no: 16); Tirmizî, İman, 3 (hadis no: 2609); Nesâî, İman, 13 (hadis no: 4915); Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 120 (hadis no: 6015); İbn Huzeyme, Sahih, I, 159 (hadis no: 309); İbn Hıbbân, Sahih, I, 374 (hadis no: 158); Ebû Ya’lâ, Müsned, X, 164 (hadis no: 5788); Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, II, 326 (hadis no: 2364, 2365), II, 327 (hadis no: 2369); Beyhâkî, es-Sünenü’s-Süğra, I, 210 (hadis no: 190, es-Sünenü’l-Kübrâ, IV, 81 (hadis no: 7013, Şu’abü’l-İmân, III, 185 (hadis no: 3291). 3 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 120 (hadis no: 6015). 4 Ebû Ya’lâ, Müsned, X, 164 (hadis no: 5788). 5 Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-Terhîb, I, 84 (hadis no: 350).

  • 13

    ال عبادة كالتفكر2)“Düşünce gibi bir ibadet yoktur."1

    İslam dininin akıl ve düşünceye verdiği önemi göstermek için İlmihal’de nakledilen bu

    hadis neredeyse bütün tefsir kitaplarında Âl-i İmrân sûresinin 191. âyetinin tefsirinde

    kullanılmıştır. İlgili âyetinin meali şöyledir: Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları

    üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin

    düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi

    cehennem azabından koru!2

    Bu hadise torunu Hz. Hasan’a Peygamber Efendimizin öğütlerini bildiren uzunca bir

    hadisin içindeki bir cümlecik olarak rastladık. Taberânî ve Beyhâkî, Hz Ali’den rivâyetle

    naklettikleri bu hadisin senedinin kuvvetli olmadığını belirtmişlerdir.3 Nâsiruddin el-Elbânî de

    hadisin metninin zayıf olduğunu dile getirmiştir.4

    ویل لمن قرأ ھذه االیة ثم لم یتفكر فیھا3)“Yazıklar olsun o kimseye ki bu âyeti okumuş da, üzerinde düşünmemiştir.”5

    Allah’ın azameti karşısında insanların tefekkürde bulunmasının gerekliliğini

    göstermek için nakledilen bu hadis Âl-i İmrân sûresi 190. âyetinin tefsirine delil olarak

    yazılmış ve neredeyse bütün tefsir kitaplarının bu âyeti tefsirinde kullanılmıştır. Bahsi geçen

    âyet şöyledir: “Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca

    gelişinde, akl-ı selîm sahipleri için (Allâh’ın birliğini gösteren) kesin deliller vardır”.6 İbn

    Hıbbân bu hadisi Atâ’dan rivayetle Sahîh’inde nakletmiştir.7 Aynı hadisi, Deylemî, Irakî ve

    Müttakî Ubeyd b. Umeyr’den rivayet etmişlerdir. 8 Şuayb el-Arnavûd9 bu hadisin Buhârî ve

    Müslim’in şartlarına uymasından dolayı sahîh, Elbânî10 ise hasen olduğunu belirtmiştir.

    1 Bilmen, age, s. 14. 2 Âl-i İmrân, III, 191. 3 Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, III, 68 (hadis no: 2688); Beyhakî, Şu’abü’l-İmân, IV, 157 (hadis no: 4647). 4 Elbânî, Silsiletul-Ehâdîsi’d-Daîfe vel-Mevdû’a, XI, 713 (hadis no: 5428). 5 Bilmen, age, s. 15. 6 Âl-i İmrân, III, 190. 7 İbn Hıbbân, Sahih, II, 386 (hadis no: 620). 8 Deylemî, Firdevs, IV, 400 (hadis no: 7158); Irakî, el-Muğnî; II, 1195 (hadis no: 4332); Müttakî, Kenzü’l-Ummal, I, 570 (hadis no: 2575). 9 İbn Hıbbân, Sahih, II, 386 (hadis no: 620). 10 Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-Terhîb, II, 88 (hadis no: 1468).

  • 14

    إن أمتي ال تجتمع على ضاللة4) "Ümmetim (sapıklık) üzerinde toplanmaz."1

    Ömer Nasuhi Bilmen’in İslam Hukuku’ndaki şer’i delillerden biri olan İcma’nın

    önemine vurgu yapmak maksadıyla İlmihal’de naklettiği bu hadisi İbn Mâce Enes b.

    Mâlik’ten rivayet etmiştir. Hadis İbn Mâce’de şu şekilde yer almaktadır: “Benim ümmetim

    dalalet uzerinde süphesiz toplanmaz (birleşmez). Bu itibarla siz (ümmetim arasında) bir

    ihtilaf gördüğünüz zaman büyük müslüman topluluğundan ayrılmayınız"2 Bu hadisi Taberânî,

    Heysemî ve Deylemî de eserlerinde nakletmişlerdir.3 Heysemî Taberânî’nin ravilerinin sika

    olduğunu da dile getirmiştir. Elbânî hadisin zayıf olduğunu vurgulamıştır.4

    ما رآه المؤمنون حسنا فھو عند اهللا حسن5) "Müslümanların güzel gördüğü bir şey, Allah yanında da güzeldir."5

    Büyük İslam İlmihali’nde Hz. Peygamber’in sözü olarak nakledilen bu rivayet hadis

    kitaplarında Abdullah b. Mes’ûd’un sözü (Mevkuf hadis) olarak geçmektedir. Ahmed b.

    Hanbel, Taberânî, Tayâlisî, Hâkim ve Heysemî gibi âlimler de bu rivayeti Abdullah b.

    Mes’ûd’un sözü olarak naketmişlerdir.6 Şuayb el-Arnavûd7 bu rivayetin isnadının, Nâsiruddin

    el-Elbânî8 ise metninin hasen olduğunu belirtmiştir.

    وقد بعث رسول اهللا صلى اهللا علیھ وسلم معاذ بن جبل إلى الیمن فقال : كیف تصنع

    ض لك قضاء؟ قال : أقضي بما في كتاب اهللا . قال : فإن لم یكن في كتاب اهللا؟ قال : إن عر

    فبسنة رسول اهللا صلى اهللا علیھ وسلم . قال : فإن لم یكن في سنة رسول اهللا صلى اهللا علیھ

    وسلم ؟ قال : أجتھد رأیي ال آلو . قال : وضرب رسول اهللا صلى اهللا علیھ وسلم صدري ثم

    هللا الذي وفق رسول رسول اهللا صلى اهللا علیھ وسلم لما ُیرضي رسول اهللا صلى قال : الحمد

    اهللا علیھ وسلم

    1 Bilmen, age, s. 39. 2 İbn Mâce, Fiten, 8 (hadis no: 3950). 3 Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, XII, 342 (hadis no: 13623); Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, V, 393 (hadis no: 9100); Deylemî, Firdevs, I, 41 (hadis no: 1662). 4 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, VIII, 450 (hadis no: 3950). 5 Bilmen, age, s. 39. 6 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 379 (hadis no: 3600); Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, IX, 112 (hadis no: 8583, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 58 (hadis no: 3602); Tayâlisî, Müsned, I, 33 (hadis no: 46); Hâkim, el-Müstedrek, III, 83 (hadis no: 4465); Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, I, 428 (hadis no: 832). 7 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 379 (hadis no: 3600). 8 Elbânî, Silsiletu’l-Ehâdîsi’d-Daîfe ve’l-Mevdû’a, II, 17 (hadis no: 533).

  • 15

    6) Peygamberimiz Ashab-ı Kiram’dan Muâz b. Cebel’i (ra) (Yemen’e) kadı tayin

    etmişti. Peygamberimiz ona: "Ey Muâz, ne ile hükmedeceksin?" diye sorunca: "Kitap ile

    hükmedeceğim, onda bulamazsam sünnet ile hükmedeceğim, onda da bulamazsam ictihadımla

    hükmedeceğim." cevabını vermişti. Peygamber Efendimiz de bu cevap üzerine: "Yüce Allah'a

    hamd olsun ki; peygamberinin görevlendirdiği elçisini, peygamberinin razı olduğu şeye

    kavuşturmuştur."1

    İlmihal’de Hz. Peygamber’in dini konularda yeterliliği olan kimseleri ictihad yapma

    konusunda teşvik ettiğini göstermek maksadıyla nakledilen bu hadis birçok muteber hadis

    eserinde geçmektedir. Dârimî, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve İbn Ebî

    Şeybe hadisi Muâz b. Cebel’den rivayet etmişlerdir.2 Hüseyin Selim Esed,3 Şuayb el-

    Arnavûd4 ve Elbânî5 bu hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir.

    اختالف أمتي رحمة7) “Ümmetimin arasında bulunan görüş ayrılıkları bir rahmettir.”6

    Müctehidlerin fer’i konularda görüş ayrılıklarının olmasının müslümanlar için bir

    rahmet vesile olduğuna vurgu yapmak için İlmihal’de nakledilen bu hadise ilk dönem büyük

    hadis mecmualarında rastlayamadık. Bununla birlikte birçok tefsir ve fıkıh eseri ile sonraki

    dönem hadis eserinde kaynak belirtilmeden kullanıldığına şahit olduk. Hadis Suyûtî’nin el-

    Camiu’s-Sağîr’inde ravi belirtilmeden rivayet edilmiştir.7 Bu konuyla ilgili olarak Deylemî

    Firdevs’te İbn Abbas’tan bir hadis rivayet etmiştir. Fakat burada yer alan hadisin metninde

    ifedesi kullanılmıştır.8 Nâsiruddin el Elbânî, hem İlmihal’de أصحابي لكم ifadesi yerine أمتيhem de Deylemî de geçen hadisin uydurma olduğunu belirtmiştir.9

    1 Bilmen, age, s. 39. 2 Dârimî, Mukaddime, 20 (hadis no: 170); Ebû Dâvûd, Akdiye, 11 (hadis no: 3592); Tirmizî, Ahkam, 3 (hadis no: 1327); Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 230 (hadis no: 22060); Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, XX, 170 (hadis no: 17119); İbn Ebî Şeybe, Musannef, X, 177 (hadis no: 29710). 3 Dârimî, I, 72 (hadis no: 170). 4 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 230 (hadis no: 22060). 5 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni’t-Tirmizî, III, 327 (hadis no: 1327). 6 Bilmen, age, s. 40. 7 Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 21 (hadis no: 288). 8 Deylemî, Firdevs, IV, 160 (hadis no: 6497). 9 Elbânî, Silsiletul-Ehâdîsi’d-Daîfe vel-Mevdû’a, I, 141 (hadis no: 57); I, 46 (hadis no: 59).

  • 16

    أجرأكم على الفتیا أجرأكم على النار8) "Sizin ateşe atılmaya en cesaretliniz fetvaya (dini meselelerde) cevap vermeye en çok

    cesaret göstereninizdir."1

    İctihad için yeterli ehliyete sahip olmayan kimselerin şer’i meselelerde hüküm

    vermelerinin doğru olmadığını göstermek için nakledilen bu hadise ilk dönem hadis

    kaynakları arasında sadece Dârimî’nin Sünen’inde rastlayabildik. Dârimî, hadisi Ubeydullah

    b. Ebî Ca'fer'den rivayet etmiştir. Dârimî bu hadisin mürsel olduğunu çünkü Ubeydullah b.

    Ebî Ca'fer'in tabiûndan olduğunu bildirmektedir. Bu eserin tahkikini yapan Hüseyin Selim

    Esed bu hadisin mu’dal olduğunu dile getirmiştir.2 Suyûtî el-Camiu’s-Sağîr’inde hadisin

    Dârimî’de mürsel olarak nakledilen bir hadis olduğu bildirilmiştir.3 Elbânî, ise zayıf olduğunu

    vurgulamıştır.4

    2.2. Tahâret Bölümünde Geçen Hadisler

    Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali’nin ikinci bölümünü “tahâretler ve sular”

    olarak ele almıştır. Bu başlık altında İlmihali’de hadis olduğu belirtilen toplam 9 rivayet yer

    almaktadır.

    النظافة من اإلیمان1) "Temizlik imandandır."5

    Temizlik denince akla ilk gelen hadislerin başında yer alan hadise İlmihal’de geçen

    şekliyle elimizdeki mevcut hadis kaynaklarında rastlayamadık. Buna karşın bu hadisi anlam

    yönünden destekleyen birçok hadis mevcuttur. Örneğin الطُُّھوُر َشْطُر اْلِإیَماِن veya النظافة

    hadisleri İlmihal’de geçen “Temizlik imandandır” hadisiyle mana olarak نصف اإلیمان

    benzerlik arzetmektedir. الطُُّھوُر َشْطُر اْلِإیَماِن ve النظافة نصف اإلیمان hadisleri birçok kaynakta yer almaktadır. Müslim hadisi Ebû Mâlik el-Eşari'den rivayet etmiştir. Müslim’de

    geçen hadisin tam metni şöyledir: “Temizlik imanın yarısıdır. "Elhamdulillah" mizanı

    doldurur. "La ilahe îllellahu vallahu ekber" göklerle yerin arasını doldurur. Namaz nurdur,

    sadaka ayırdedici delildir, abdest ışıktır, Kur’ân ise lehine veya aleyhine delildir. Her insan

    1 Bilmen, age, s. 41. 2 Darimî, Mukaddime, 20 (hadis no: 159). 3 Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 16 (hadis no: 183). 4 Elbânî, Silsiletul-Ehâdîsi’d-Daîfe vel-Mevdû’a, IV, 294 (hadis no: 1814). 5 Bilmen, age, s. 45-434.

  • 17

    sabahleyin yola çıkar da nefsini satar. Böylece o, onu ya âzâd eder, ya da helak eder.”1 Aynı

    hadisi Dârimî, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, İbn Ebî Şeybe, Taberânî ve Beyhâkî de Ebû

    Mâlik el-Eşari tarikiyle rivayet etmişlerdir.2 Elbânî, Ebû Mâlik el-Eşari'den rivayet olunan hadisinin sahîh olduğunu nakletmiştir.3 Hüseyin Selim Esed, Dârimî’de الطُُّھوُر َشْطُر اْلِإیَماِنnakledilen hadisin isnadının sahîh olduğunu belirtmiştir.4

    مفتاح الصالة الطھور2) "Namazın anahtarı temizliktir."5

    İslam dininin temizliğe verdiği önemi göstermek ve temizliğin faziletine vurgu

    yapmak amacıyla İlmihal’de nakledilen bu hadis genel olarak Hz. Ali ve Ebû Saîd el-

    Hudrî’den rivayet edilmiştir. Hadis Ebû Dâvûd’da hem tahâret hem de salât bölümlerinde Hz.

    Ali’den rivayetle şu şekilde yer almaktadır: "Namazın anahtarı tahârettir, tahrîmi (girişi)

    tekbîrdir, tahlili (çıkışı) selâm vermektir."6 İbn Mâce bu hadisi Ebû Saîd el-Hudrî’den rivayet

    etmiştir.7 Dârimî’de bu hadis Hz. Ali’den rivayetle yer almıştır. Hüseyin Selim Esed, bu

    hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.8 Tirmizî de bu hadisi Hz. Ali’den rivayet etmiştir.

    Tirmizî’de yer alan metin şöyledir: “Namazın anahtarı temizlik, namaz içinde yapılması yasak

    olan şeyleri haram kılan şey ise, tekbir getirmektir. O şeyleri helal kılan ise selam vermektir.”

    Tirmizî bu hadis için:” Bu hadis bu konuda rivayet edilenlerin en sahîh ve en güzel olanıdır.

    Abdullah b. Muhammed b. Akil; doğru, dürüst kişilerdendir. Fakat hafızası konusunda tenkit

    edilmiştir.” ifadesini kullanmıştır.9 Ahmed b. Hanbel de Müsned’inde bu hadisi Muhammed

    b. Hanefi'den rivayet etmiştir. Şuayb el-Arnavûd burada geçen hadisin sahîh liğayrihi

    isnadının ise hasen olduğunu belirtmiştir.10 Taberânî bu hadisi el-Mu'cemü’l-Evsat’ta

    Abdullah İbn Zeyd’den, el-Mu'cemü’l-Kebir’de ise İbn Abbas’tan rivayet etmiştir.11 Elbânî,

    1 Müslim, Tahâret, 1 (hadis no: 223). 2 Darimî, Tahâret, 2 (hadis no: 653); İbn Mâce, Tahâret, 4 (hadis no: 280); Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 344 (hadis no: 22960); İbn Ebî Şeybe, Musannef: I, 6 (hadis no: 37); Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, III, 284 (hadis no: 3425); Beyhakî, Şu’abü’l-İmân, I, 45 (hadis no: 12). 3 Elbânî, el-Câmiu’s-Sağîr ve Ziyâdetüh, I, 741 (hadis no: 7404). 4 Dârimî, I, 174 (hadis no:653). 5 Bilmen, age, s. 45. 6 Ebû Dâvûd, Tahâret, 31 (hadis no: 61); Salât, 74 (hadis no: 618). 7 İbn Mâce, Tahâret, 3 (hadis no: 276). 8 Dârimî, Tahâret, 22 (hadis no: 693). 9 Tirmizî, Tahâret, 3 (hadis no: 3). 10 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 123 (hadis no: 1006). 11 Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, XI, 163 (hadis no: 11369); el-Mu’cemü’l-Evsat, VII, 167 (hadis no: 7175).

  • 18

    Hz. Ali kanalıyla nakledilen hadisin sahîh, Ebû Sa’id kanalıyla nakledilen hadisin ise zayıf

    olduğunu dile getirmiştir.1

    دم على الطھارة یوسع علیك الرزق3) "Temizliğe devam et ki rızkına genişlik verilsin."2

    Yine İslam dininin temizliğe verdiği önemi belirtmek maksadıyla İlmihal’de

    nakledilen bu hadis, Münâvî’nin Feyzül-Kadir’inde uzunca bir hadisin içinde bir cümle olarak

    yer alır.3 Müttakî de bu hadisi nakletmiştir.4 Hadisin sıhhati konusunda elimizdeki kaynaklar

    çerçervesinde bir değerlendirmeye ulaşamadık.

    استنزھوا من البول فإن عامة عذاب القبر منھ4) "İdrardan çok korununuz. Çünkü kabrin bütün azabı ondandır."5

    İstibra ve İstinca’nın temizlikteki önemine vurgu yapmak maksadıyla nakledilen bu

    hadisi Dârekutnî, Ebû Hureyre’den rivayet etmiştir.6 İbn Mâce de bu konuyla ilgili bir hadisi

    yine Ebû Hureyre’den rivayet etmiştir. İbn Mâce’de yer alan hadisin metni şöyledir: أكثر

    Kabir azabının ekserisi sidik(ten sakınmamak)tan dolayıdır.7 Hadisi“ عذاب القبر من البولAhmed b. Hanbel, İbn Ebî Şeybe, İbnü’l-Mukrî, Bezzâr ve Müttakî Ebû Hureyre’den rivayet

    etmişlerdir.8 Şuayb el-Arnavûd, Müsned-i Ahmed b. Hanbel’de nakledilen hadisin isnadının

    sahîh olduğunu vurgulamıştır.9 Elbânî de hadisin sahîh olduğunu belirtmiştir.10

    اللھم إني أعوذ بك من الُخبِث والخبائث5) "Allah’ım! Pislikten ve pis olmaktan sana sığınırım."11

    Büyük İslam İlmihali’nde bir önceki hadisle birlikte İstibra ve İstinca’nın önemine

    vurgu yapmak için nakledilen bu hadis neredeyse bütün muteber hadis kaynaklarında yer alan

    1 Elbânî, el-Câmiu’s-Sağîr ve Ziyâdetüh, I, 1083 (hadis no: 10825), I, 1205 (hadis no: 12045). 2 Bilmen, age, s. 45. 3 Münâvî, Feyzül-Kadir, IV, 361 (hadis no: 5283). 4 Müttakî, Kenzü’l-Ummal, XVI, 129 (hadis no: 44154). 5 Bilmen, age, s. 67. 6 Dârekutnî, Sünen, I, 128 (hadis no: 7). 7 İbn Mâce, Tahâret, 26 (hadis no: 348). 8 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 389 (hadis no: 9047); İbn Ebî Şeybe, Musannef, I, 122 (hadis no: 1315); İbnü’l-Mukrî, Mu’cem, III, 247 (hadis no: 1176); Bezzâr, Müsned, II, 204 (hadis no: 5208); Müttakî, Kenzü’l-Ummal, IX, 347 (hadis no: 26375). 9 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 389 (hadis no: 9047). 10 Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-Terhîb, I, 38 (hadis no: 159). 11 Bilmen, age, s. 67.

  • 19

    müttefekun aleyh bir hadistir. Hadis genel itibariyle Enes b. Mâlik ve Zeyd b. Erkam’dan

    rivayet edilmiştir. Buhârî, Müslim, Dârimî, İbn Mâce, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, Ahmed b.

    Hanbel, Ebû Ya’lâ, İbn Huzeyme, Taberânî ve Beyhâkî bu hadisi eserlerinde rivayet

    etmişlerdir.1 Tirmizî bu hadis için “hasen sahîh” ifadesini kullanmıştır. Hüseyin Selim Esed2

    Müsnedü Ebî Ya’lâ’da nakledilen bu hadisin isnadının hasen, Elbânî3 ve Şuayb El-Arnavûd4

    ise sahîh olduğunu belirtmiştir.

    أمر وصلى كما أمر غفر لھ ما تقدم من ذنبھمن توضأ كما 6) "Her kim emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu şekilde namaz kılarsa, geçmiş

    günahları bağışlanır."5

    Abdestin önemini belirtmek için İlmihal’de nakledilen bu hadisi Dârimî, İbn Mâce,

    Nesâî, Ahmed b. Hanbel, İbn Hıbbân ve Taberânî, Asım b. Süfyan es-Sekafi’den rivayet

    etmişlerdir.6 Nesâî’de ise hadis uzunca bir hadisin içinde bir parça olarak geçmektedir.

    Nesâî’de geçen hadisin metni şöyledir: Asım b. Süfyan es Sekafî (ra)’den aktarılmıştır:

    “Onlar Selasil savaşına katılmışlardı, savaş onları bazı şeylerden alıkoymuştu. Savaştılar

    sonra Muâviye’nin yanına döndüler. Muâviye’nin yanında Ebû Eyyûb ve Ukbe ibn Âmir

    vardı. Asım dedi ki: “Ey Ebû Eyyûb, bu savaş bu yıl bizi pek çok şeyden alıkoymuştur.

    Halbuki bize Rasûlullah (sav) den: ”Kim şu dört mescidde (Mekke, Medine, Kudüs ve Kuba)

    namaz kılarsa günahları affolunur” diye duymuştuk. Bunun üzerine Eyyûb; ey kardeşimin

    oğlu, bundan daha kolayını sana haber vereyim mi? Rasûlullah (sav)’in şöyle buyurduğunu

    duydum: “Her kim emrolunduğu şekilde güzelce abdest alır ve emrolunduğu şekilde namazını

    kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.” Öyle değil mi ey Ukbe? Ukbe ibn Âmir de: “Evet

    öyledir” dedi. Şuayb el-Arnavûd7 bu merfu hadisin sahîh liğayrihi, isnadının ise hasen,

    1 Buhârî, Vudu’, 9 (hadis no: 139), el-Edebü’l-Müfred, I, 240 (hadis no: 692); Müslim, Hayz, 122 (hadis no: 375); Dârimî, Tahâret, 10 (hadis no: 675); İbn Mâce, Tahâret, 9 (hadis no: 296); Ebû Dâvûd, Tahâret, 3 (hadis no: 4); Tirmizî, Tahâret, 4 (hadis no: 6); Nesâî, Tahâret, 18 (hadis no: 19, es-Sünenü’l-Kübrâ, I, 63 (hadis no: 9902); Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 99 (hadis no: 11965); Ebû Ya’lâ, Müsned, VII, 10 (hadis no: 3902); İbn Huzeyme, Sahih, I, 38 (hadis no: 69); Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, V, 208 (hadis no: 5114); el-Mu'cemü’l-Evsat, III, 161 (hadis no: 2803); Beyhâkî, es-Sünenü’s-Süğra, I, 59 (hadis no: 56). 2 Ebû Ya’lâ, Müsned, VII, 10 (hadis no: 3902). 3 Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, I, 240 (hadis no: 692). 4 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 99 (hadis no: 11965). 5 Bilmen, age, s. 75. 6 Dârimi, Tahâret, 45 (hadis no: 723); İbn Mâce, İkametü’s-Salât, 193 (hadis no: 1396); Nesâî, Tahâret, 108 (hadis no: 144); Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 423 (hadis no: 23643); İbn Hıbbân, Sahih, III, 318 (hadis no: 1042); Taberânî, el-Mucemü’l-Kebir, IV, 156 (hadis no: 3994). 7 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 423 (hadis no: 23643).

  • 20

    Elbânî1 sahîh, Hüseyin Selim Esed2 ise Müsnedü Ebî Ya’lâ’da nakledilen hadisin isnadının

    ceyyid olduğunu belirtmiştir.

    السواك مطھرة للفم مرضاة للرب7) "Misvak ağzı temizleyici ve Rabbin rızasını kazandırıcıdır."3

    İslam dininin ağız ve diş temizliğine verdiği öneme vurgu yapmak amacıyla

    İlmihal’de nakledilen bu hadis farklı şekil ve tariklerle nakledilmiştir. Hadisi Dârimî, İbn

    Mâce, Nesâî, Ahmed b. Hanbel, İbn Hıbbân, Taberânî ve Beyhâkî eserlerinde

    nakletmişlerdir.4 İbn Mâce’de geçen hadisin tam metni şöyledir: “Misvaklenin. Çünkü misvak

    ağzı temiz tutmaya yarar, Rabbın razı olmasına sebep olur. Cibril bana her gelişinde misvakı

    tavsiye etti. Öyleki bana ve ümmetime farz olacağından gerçekten korktum. Ümmetime

    meşakkat vermekten korkum olmasaydı, misvakı onlar için farz kılardım. Ben misvaki o kadar

    çok kullanırım ki; öndeki dişlerimi köklerinden oynatacağımdan (veya) öndeki dişlerimin et-

    lerini köklerinden gidereceğimden korktum.” Nesâî’de geçen hadisin metni ise şöyledir:

    “Misvak, ağız ve diş sağlığı için temizleyici bir malzemedir. Ayrıca misvak kullanma işi;

    Rabbimizin rızasını kazandıracak işlerdendir.” el-Arnavûd, Müsned’de yer alan her iki

    hadisin de sahîh liğayrihi olduğunu bildirmiştir.5 Hüseyin Selim Esed, Dârimî’nin naklettiği

    hadisin isnadının ravilerinden İbrahim b. İsmail’den dolayı zayıf, buna rağmen hadisin sahîh

    olduğunu dile getirmiştir.6 Elbânî ise Nesâî ve İbn Mâce tarafından nakledilen hadislerin sahîh

    olduğunu belirtmiştir.7

    وال ان أشق على أمتي ألمرتھم بالسواك عند كل ُوُضوٍءل8) "Eğer ümmetime güçlük vermeyecek olsaydım, her abdest için misvak kullanmalarını

    onlara emrederdim."8

    Peygamber Efendimizin misvak kullanma konusunda ne kadar duyarlı olduğunu

    gösternek için Bilmen’in eserinde nakletmiş olduğu bu hadis, müttefekun aleyh bir hadistir. 1 Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-Terhîb, I, 94 (hadis no: 396). 2 Dârimi, I, 197 (hadis no: 717). 3 Bilmen, age, s. 77. 4 Dârimî, Tahâret, 19 (hadis no: 690); İbn Mâce, Tahâret, 7 (hadis no: 289); Nesâî, Tahâret, 5 (hadis no: 5); Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 3 (hadis no: 7); VI, 124 (hadis no: 24969); İbn Hıbbân, Sahih, III, 348 (hadis no: 1067); Taberânî, el-Mucemü’l-Evsat, I, 91 (hadis no: 276); Beyhâkî, es-Sünenü’l-Kübrâ, I, 34 (hadis no: 138); es-Sünenü’s-Süğra, I, 75 (hadis no: 79); Şu’abü’l-İmân, II, 382 (hadis no: 2118). 5 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 3 (hadis no: 7); VI, 124 (hadis no: 24969). 6 Dârimî, I, 184 (hadis no: 684) 7 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni’n-Nesâî, I, 149 (hadis no: 5); Sahihu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, I, 361 (hadis no: 289). 8 Bilmen, age, s. 77.

  • 21

    Hadis bütün muteber hadis kaynaklarında Ebû Hureyre’den rivayetle yer almıştır. Aynı

    zamanda bazı kaynaklarda bir önceki hadisle beraber yer alır. Buhârî, Müslim, Dârimî, İbn

    Mâce, Tirmizî, Nesâî, İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya’lâ ve İbn Hıbbân hadisi

    eserlerinde nakletmişlerdir.1 Tirmizî bu hadisin sahîh olduğunu rivayet etmiştir. Ebû Dâvûd

    da hadisi yukarıdaki metinden biraz farklı olarak Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den nakletmiştir.

    Ebû Dâvûd’da geçen hadisin metni şöyledir: "Mü'minlere sıkıntı vermeyecek olsaydım, her

    namaz (başın)da misvak kullanmalarını emrederdim”.2 Taberânî el-Mucemü’l-Evsat’ta bu

    hadisi Ebû Hureyre’den el-Mucemü’l-Kebir’de ise iki farklı rivayetle İbn Abbas ve İbn

    Ömer’den nakletmiştir.3 Şuayb el-Arnavûd Ahmed b. Hanbel’de nakledilen hadisin Buhârî ve

    Müslim’in şartlarına uymasından dolayı isnadının sahîh olduğunu dile getirmiştir.4 Hüseyin

    Selim Esed, bu hadisin isnadının sahîh olduğunu vurgulamıştır.5 Elbânî; Tirmizî, Nesâî, İbn

    Mâce ve Ebû Dâvûd’dan nakledilen hadislerin sahîh olduğunu belirtmiştir.6

    ما منكم من أحد یتوضأ فیسبغ الوضوء ثم یقول أشھد ان ال إلھ اال اهللا وحده ال شریك

    لھ وان محمدا عبده ورسولھ اال فتحت لھ أبواب الجنة الثمانیة یدخل من أیھا شاء9) "Sizden biri, abdest alır da abdestini noksansız olarak tamamlar ve sonra: "Şahitlik ederim

    ki, Yüce Allah’tan başka ibadet edilecek varlık yoktur; Hz. Muhammed de onun kulu ve

    Resûlüdür" derse, ona cennetin sekiz kapısı açılır. Artık dilediği kapıdan cennete girer."7

    İlmihal’de abdest aldıktan sonra kelime-i şehadet getirmenin faziletini belirtmek için

    nakledilmiş olan bu hadisi Müslim ve Ebû Dâvûd, Ukbe ibn Âmir’den rivayet etmişlerdir.8

    Tirmizî, Nesâî, Ahmed b. Hanbel ve İbn Huzeyme ise Ömer b. Hattâb’dan nakletmişlerdir.9

    1 Buhârî, Cuma, 8 (hadis no:838); Savm, 27 (hadis no: 1797); Müslim, Tahâret, 42 (hadis no: 252); Dârimi, Tahâret, 18 (hadis no:689); İbn Mâce, Tahâret, 7 (hadis no: 287); Tirmizî, Tahâret, 18 (hadis no: 22); Nesâî, Tahâret, 5 (hadis no: 7); İmam Mâlik, Muvatta’, Tahâret, 32 (hadis no: 115); Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 245 (hadis no: 7335); II, 287 (hadis no: 7840); II, 287 (hadis no: 9168), II, 429 (hadis no: 9544, II, 530 (hadis no: 10880); Ebû Ya’lâ, Müsned, XI, 150 (hadis no: 6270); İbn Hıbbân, Sahih, III, 350 (hadis no: 1068). 2 Ebû Dâvud, Tahâret, 25 (hadis no: 47). 3 Taberânî, el-Mucemü’l-Evsat, VII, 253 (hadis no: 7424); el-Mucemü’l-Kebir, XII, 375 (hadis no: 13423); XI, 87 (hadis no: 11133). 4 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 245 (hadis no: 7335); II, 287 (hadis no: 7840); II, 287 (hadis no: 9168); II, 429 (hadis no: 9544); II, 530 (hadis no: 10880). 5 Ebû Ya’le, Müsned, XI, 150 (hadis no: 6270). 6 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni’t-Tirmizî, I, 23 (hadis no: 23); Sahîhu ve Daîfu Süneni’n-Nesâî, I, 151 (hadis no: 7); Sahihu ve Daîfu Süneni Ebî Dâvûd, I, 125 (hadis no: 47); Sahihu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, I, 359 (hadis no: 287). 7 Bilmen, age, s. 79. 8 Müslim, Tahâret, 17 (hadis no: 234); Ebû Dâvud, Tahâret, 65 (hadis no: 169). 9 Tirmizî, Tahâret, 41 (hadis no: 55); Nesâî, Tahâret, 110 (hadis no: 148); Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 153 (hadis no: 17431); İbn Huzeyme, Sahih, I, 111 (hadis no: 222).

  • 22

    İbn Mâce bu hadisi diğer hadis imamlarından farklı olarak Enes b. Mâlik’ten nakletmiştir.1

    Şuayb el-Arnavûd, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde nakledilen hadisin sahîh olduğunu

    vurgulamıştır.2 Elbânî de Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve Ebû Dâvûd’dan nakledilen bu hadisin

    sahîh olduğunu belirtmiştir.3

    2.3. Namaz Bölümünde Geçen Hadisler

    Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali’nin üçüncü bölümünü “namaz” konusuna

    ayırmış ve bu başlık altında hadis olduğunu belirttiği aşağıdaki rivayetlere yer vermiştir.

    الصالة عماد الدین1) “Namaz, dinin direğidir.”4

    Namazın ehemmiyet ve faziletine vurgu yapmak amacıyla Bilmen’in İlmihal’de

    nakletmiş olduğu bu hadisi Beyhâkî, Hz Ömer’den; Deylemî ise Hz Ali’den rivayet etmiştir.5

    Suyûtî ve Müttakî de bu hadisi eserlerinde nakletmişlerdir.6 Elbânî bu hadisin zayıf olduğunu

    belirtmiştir.7

    صالة الرجل نور في قلبھ فمن شاء منكم فلینور قلبھ2) “Namaz, kişinin kalbinde bir nurdur, artık sizden içini aydınlatmak dileyen, kalbindeki

    nurunu artırmaya çalışsın.”8

    Bir önceki hadisle birlikte namazın önem ve faziletine vurgu yapmak için İlmihal’de

    nakledilmiş olan bu hadisi Deylemî ve Müttakî Ebû Hureyre’den rivayet etmiştir.9 Elimizdeki

    kaynaklar çerçevesinde bu hadisle ilgili bir değerlendirmeye ulaşamadık.

    1 İbn Mâce, Tahâret, 60 (hadis no: 469). 2 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 153 (hadis no: 17431). 3 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni’t-Tirmizî, I, 55 (hadis no: 55; Sahîhu ve Daîfu Süneni’n-Nesâî, I, 292 (hadis no: 148; Sahihu ve Daîfu Süneni Ebî Dâvûd, I, 247 (hadis no: 169); Sahihu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, II, 42 (hadis no: 470). 4 Bilmen, age, s. 103. 5 Beyhâkî, Şu’abü’l-İmân, III, 39 (hadis no: 2807); Deylemî, Firdevs, II, 404 (hadis no: 3795). 6 Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 64 (hadis no: 5185); Müttakî, Kenzü’l-Ummal, VII, 284 (hadis no: 18891, VIII, 4 (hadis no: 21618). 7 Elbânî, el-Câmiu’s-Sağîr ve Ziyâdetüh, I, 801 (hadis no: 8005); Silsiletü’l-Ehadîsi’d-Daîfe, VIII, 276 (hadis no: 3805). 8 Bilmen, age, s. 103. 9 Deylemî, Firdevs, II, 388 (hadis no: 3723); Müttakî, Kenzü’l-Ummal, VII, 300 (hadis no: 18973).

  • 23

    أقرب ما یكون العبد من ربھ وھو ساجد ، فأكثروا الدعاء3) “Kulun Rabbine en yakın olduğu hal, secdeye varmış olduğu haldir. Artık secdede duayı

    çokça yapınız."1

    Secdenin namazın en önemli rükunlarından biri olduğuna dikkat çekmek maksadıyla

    İlmihal’de nakledilen bu hadisi Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî, Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya’lâ ve

    İbn Hıbbân, Ebû Hureyre’den rivayet etmişlerdir. 2 Şuayb el-Arnavûd bu hadisin isnadının

    sahîh, ravilerinin sika olduğunu vurgulamıştır.3 Hüseyin Selim Esed de bu hadisin isnadının

    sahîh olduğunu nakletmiştir.4 Elbânî ise bu hadisin sahîh olduğunu belirtmiştir.5

    اللھم صل على سیدنا محمد وعلى آل سیدنا محمد كما صلیت على سیدنا إبراھیم

    وعلى آل سیدنا إبراھیم وبارك على سیدنا محمد وعلى آل سیدنا محمد كما باركت على سیدنا

    إبراھیم وعلى آل سیدنا إبراھیم في العالمین إنك حمید مجید4) “Ey Allah'ım! Efendimiz, büyüğümüz velinimetimiz Muhammed'e ve Efendimiz Hz.

    Muhammed'in aile efradına rahmet et! Onların şeref ve değerini yücelt! Hz. İbrahim'e ve Hz.

    İbrahim'in aile efradına rahmet ettiğin gibi! Şüphe yok ki, Sen Hamid'sin (bütün hamd-ü

    sena) Mecid'sin bütün azamet ve celal sana mahsustur. Ve Efendimiz Hz. Muhammed'i ve

    Efendimiz Muhammed'in aile efradını mübarek kıl, onların feyiz ve bereketini daima artır. Hz.

    İbrahim'i ve Hz. İbrahim'in aile efradını mübarek kıldığın gibi! Şüphe yok ki, Sen Hamid'sin

    (bütün hamd-ü sena) Mecid'sin (bütün azamet ve celal) sana mahsustur.”6

    Salavat duaları olarak bildiğimiz ve namazda son oturuşlarda tahiyyat duasından sonra

    okunan bu dua çeşitli şekillerde nerdeyse bütün hadis mecmualarında Ka'b b. Ücre’dan

    rivayetle yer alır. Müslim, İbn Mâce, Tirmizî ve Nesâî, hadisi eserlerinde nakletmişlerdir.7

    Tirmizî bu hadisin hasen sahîh olduğunu vurgulamıştır. Elbânî; Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve

    Ebû Dâvûd’da nakledilen bu hadisin sahîh olduğunu belirtmiştir.8

    1 Bilmen, age, s. 124. 2 Müslim, Salât, 215 (hadis no: 482); Ebû Dâvûd, Salât, 152, (hadis no: 875); Nesâî, Tatbîk, 78 (hadis no: 1125); Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 421 (hadis no: 9442); Ebû Ya’lâ, Müsned, XII, 12 (hadis no: 6658); İbn Hıbbân, Sahih, V, 254 (hadis no: 1928). 3 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 421 (hadis no: 9442). 4 Ebû Ya’lâ, Müsned, XII, 12 (hadis no: 6658). 5 Elbânî, el-Câmiu’s-Sağîr ve Ziyâdetüh, I, 206 (hadis no: 2055). 6 Bilmen, age, s. 130. 7 Müslim: Salât, 65-66 (hadis no: 405-406); İbn Mâce, İkametü’s-Salât, 25 (hadis no: 904); Tirmizî, Vitr, 20 (hadis no: 483); Nesâî, Sehv, 51 (hadis no: 1270-1275). 8 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni’t-Tirmizî, I, 483 (hadis no: 483); Sahîhu ve Daîfu Süneni’n-Nesâî, III, 431 (hadis no: 1287); Sahihu ve Daîfu Süneni Ebî Dâvûd, II, 476 (hadis no: 976); Sahihu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, I, 46 (hadis no: 904).

  • 24

    ال صالة إال بحضور القلب5) “Namaz, ancak kalp huzuru iledir.”1

    Namaz kılan kimsenin bütün duygu ve düşünceleriyle namaza yönelmesinin

    gerekliliğini belirtmek için nakledilen bu hadise İlmihal’de geçen şekliyle kaynaklarımızda

    rastlayamadık. Ancak mana itibariyle benzer anlam taşıyan ع في صالتھال صالة لمن ال یتخش hadisini Deylemî ve Müttakî, Ebû Saîd’den rivayet etmişlerdir.2 Elbânî, Deylemî’nin Ebû

    Saîd’den naklettiği hadisin mevzû olduğunu belirtmiştir.3

    ال یسمع مدى صوت المؤذن جن وال إنٌس وال شيء إال شھد لھ یوم القیامة6) "Müezzinin sesinin yetiştiği yerlere kadar insan, cin ve diğer hiç birşey yoktur ki onu

    işitmiş olsun da, kıyamet gününde müezzin için güzel şehadette bulunmasın."4

    Ezan okumanın ve müezzinliğin faziletini belirtmek için İlmihal’de nakledilen bu

    hadis merfu bir hadistir. Hadisi Buhârî, İbn Mâce, Nesâî, İmam Mâlik ve İbn Hıbbân Ebû

    Saîd el-Hudrî’den rivayet etmişlerdir.5 Ahmed b. Hanbel’de hadis Ebû Saîd el-Hudrî’den iki

    farklı rivayetle nakledilmiştir. İlk rivayet şöyledir: “İbn Ebî Sa'saa (Abdullah b.

    Abdurrahman) babasından nakletti: Ebû Saîd el-Hudrî (ra) hücresindeyken bana dedi ki: 'Ey

    yavrum, ezan okuduğunda sesini yükselt, ben Rasûlullah'tan (sav) şunu işittim: "Müezzini

    işiten her şey; ister cin, insan ve taş olsun, müezzin lehine şahitlik yaparlar.'" Şuayb el-

    Arnavûd bu hadisin senedinin Buhârî’nin şartına uymasından dolayı sahîh olduğunu

    belirtmiştir. Diğer rivayet ise şöyledir. 'Ebû Saîd el-Hudrî râviye dedi ki: (Ey Yavrum!) davar

    ve çölü sevdiğini görüyorum. Koyunlarının içinde ya da kırsal alanda olup namaz için ezan

    okuduğunda sesini yükselt! "Şüphesiz müezzinin sesinin ulaştığı insan ve cin kıyamet gününde

    onun lehine şahitlik yapacak." Ben bunları Rasûlullah'tan (sav) duydum. Şuayb el-Arnavûd

    bu hadisin senedinin Buhârî’nin şartına uymasından dolayı sahîh olduğunu vurgulamıştır.6

    Aynı şekilde Elbânî de bu hadisin sahîh olduğunu belirtmiştir.7

    1 Bilmen, age, s. 131. 2 Deylemî, Firdevs, V, 195 (hadis no: 7935); Müttakî, Kenzü’l-Ummal, VII, 526 (hadis no: 20088). 3 Elbânî, Silsiletü’l-Ehadîsi’d-Daîfe, XIV, 1028 (hadis no: 6942). 4 Bilmen, age, s. 135. 5 Buhârî, Ezan, 5 (hadis no: 574); İbn Mâce, Ezan, 5 (hadis no: 723); Nesâî, Ezan, 14 (hadis no: 640); Mâlik, Muvatta’, I, 207 (hadis no: 138); İbn Hıbbân, Sahih, IV, 546 (hadis no: 1661). 6 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 35 (hadis no: 11323), III, 43 (hadis no: 11411). 7 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, II, 288 (hadis no: 644).

  • 25

    المؤذنون أطول الناس أعناقا یوم القیامة7) "İnsanların kıyamette en uzun boylusu müezzinlerdir.”1

    Bir üstteki hadisle birlikte İlmihal’de müezzinliğin kıymet ve değerine dikkat çekmek

    maksadıyla nakledilmiş olan bu hadisi Müslim, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, İbn Hibban, Ebû

    Avâne ve Kudâ’î, Muâviye b. Ebî Süfyan’dan rivayet etmişlerdir.2 Taberânî bu hadisi el-

    Mucemü’l-Evsat’ta Ebû Hureyre’den el-Mucemü’l-Kebir’de ise Ukbe ibn Âmir’den rivayet

    etmiştir.3 Şuayb el-Arnavûd bu hadisin senedinin Müslim’in şartına uymasından dolayı sahîh

    olduğunu söylemiştir.4 Elbânî de Muâviye b. Ebî Süfyan’dan rivayet edilen hadisin sahîh

    olduğunu belirtmiştir.5

    لو كنت أطیق األذان مع الخلیفا ألذنت 8) "Eğer üzerimde halifelik görevi olmasaydı, müezzinlik yapardım."6

    İlmihal’de Arapça metni verilmeyen ve Hz. Ömer’e izafe edilen bu söze yukarıda

    ifade edilen şekliyle kaynaklarımızda rastlayamadık. Ancak Hz. Ömer’in mana itibariyle aynı

    anlama gelen یق األذان مع الخلیفا ألذنتلو كنت أط “Eğer halifelikle beraber ezan okuyabilseydim (müezzinlik yapabilseydim) ezan okurdum (müezzinlik yapardım)” dediğini

    İbn Ebî Şeybe Mûsânnef’’te Kays’tan rivayet etmiştir.7 Tahâvî de Hz. Ömer’in Mûsânnef’’te

    nakledilen bu sözünü yine Kays b. Ebî Hâzim’a dayanarak nakletmiştir.8 İbn Hacer, el-

    Metâlibü’l Âliye’de benzer bir şekilde bu sözü nakletmiştir.9 Müttakî de Mûsânnef’’te yer alan

    Hz. Ömer’in bu sözünü rivayet etmiştir.10

    1Bilmen, age, s. 135. 2 Müslim, Salât, 14 (hadis no: 387); İbn Mâce, Ezan, 5 (hadis no: 725); Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 98 (hadis no: 16944); İbn Hıbbân, Sahih, IV, 555 (hadis no: 1669); Ebû Avâne, Müsned, I, 278 (hadis no: 971); Kudâ’î, Müsnedü’ş-Şihab, I, 166 (hadis no: 235). 3 Taberânî, el-Mucemü’l-Evsat, VII, 61 (hadis no: 6851 el-Mucemü’l-Kebir, XVII, 282 (hadis no: 14465). 4 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 98 (hadis no: 16944). 5 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, II, 297 (hadis no: 725). 6 Bilmen, age, s. 135. 7 İbn Ebî Şeybe, Musannef, I, 224 (hadis no: 2348); I, 225 (hadis no: 2360). 8 Tahâvî, Müşkilü’l-Âsâr, V, 182 (hadis no: 1827). 9 İbn Hacer, el-Metâlibü’l-Âliye, I, 321 (hadis no: 251). 10 Müttakî, Kenzü’l-Ummal, I, 433 (hadis no: 2124).

  • 26

    صالة الجماعة تفضل صالة الفذ بخمس وعشرین درجة9) "Cemaatle namaz kılmanın sevâbı, yalnız başına namaz kılmanın sevâbından yirmi yedi kat

    fazladır."1

    Cemaatle namaz kılmanın faziletini göstermek maksadıyla İlmihal’de nakledilen

    müttefekun aleyh bu hadisi Buhârî, Müslim, Nesâî, İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel, Ebû

    Ya’lâ, İbn Hibbân ve Taberânî rivayet etmişlerdir.2 Şuayb el-Arnavûd Ahmed b. Hanbel’in

    Müsned’inde Abdullah İbn Ömer’den naklettiği hadisin senedinin Müslim’in ve Buhârî’nin

    şartlarına uymasından dolayı sahîh olduğunu belirtmiştir. Hüseyin Selim Esed de Ebû

    Ya’lâ’nın Müsned’inde nakledilen rivayetin sahîh olduğunu belirtmiştir. Aynı şekilde Elbânî

    de hadisin sahîh olduğunu söylemiştir.3

    من كان لھ إمام فقراءتھ لھ قراءة10) "Kimin imamı varsa, imamın okuyuşu o kimse için de okuyuştur."4

    İmam-ı Â'zam ile Ebû Yusuf'un “Namaz kılan kimsenin zikir özelliği olan dualar

    dışında namazda susarak imama uymaları gerekir” ictihadına delil olması amacıyla

    İlmihal’de nakledilen bu hadisi İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, Dârekutnî ve İbn Ebî Şeybe

    Câbir’den rivayet etmişlerdir.5 Şuayb el-Arnavûd Müsned’de nakledilen bu hadisin hasen

    olduğunu belirtmiştir. Elbânî de Câbir’den rivayet edilen bu hadisin hasen olduğunu

    söylemiştir.6

    خیر صالة النساء في قعر بیوتھن11) "Kadınların namazlarının en faziletlisi, evlerinin içinde kıldıkları namazlardır."7

    Kadınların namazlarını evde kılmalarının İslam adabına daha uygun olduğuna dikkat

    çekmek için İlmihal’de nakledilen bu hadis kaynaklarda Ümmü Seleme’den rivayet edilmiştir.

    1 Bilmen, age, s. 136. 2 Buhârî, Cemaat, 2 (hadis no: 609); Müslim, Mesâcid, 245-249 (hadis no: 649-650); Nesâi, İmâmet, 42 (hadis no: 828); Mâlik, Muvatta’, Salât, 19 (hadis no: 425); Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 65 (hadis no: 5332), Ebû Ya’lâ, Müsned, II, 513 (hadis no: 1361); İbn Hıbbân, Sahih, V, 401 (hadis no: 2052); Taberânî, el-Mucemü’l-Evsat, I, 114 (hadis no: 356). 3 Elbânî, Sahîhu ve Daîfu Süneni İbn Mâce, II, 481 (hadis no: 837). 4 Bilmen, age, s. 141. 5 İbn Mâce, İkametü’s-Salât, 13 (hadis no: 850); Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 339 (hadis no: 14684); Dârekutnî, Sünen, 1 (hadis no: 20); İbn Ebî Şeybe, Musannef, I, 376 (hadis no: 3800). 6 Elbânî, Muhtasar İrvâi’l-Ğalîl’, I, 100 (hadis no: 500). 7 Bilmen, age, s. 145.

  • 27

    Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya’lâ, Taberânî ve Heysemî rivayet etmişlerdir.1 Elbânî2 bu

    hadisin sahîh, Şuayb el-Arnavûd3 Müsned-ü Ahmed b. Hanbel de yer alan hadisin hasen,

    Hüseyin Selim Esed4 ise Ebû Ya’lâ de yer alan hadisin isnadının sahîh olduğunu belirtmiştir.

    نوروا منازلكم بالصالة وقراءة القرآن12) "Oturduğunuz yerleri, namazla Kur’ân okumakla nurlandırınız."5

    Bir önceki hadisle birlikte kadınların namazlarını evde kılmalarının daha uygun

    olacağı düşüncesine dayanak olması maksadıyla İlmihal’de nakledilen bu hadis kaynaklarda

    Enes b. Mâlik ve Ebû Hureyre’den rivayet edilmiştir. Hadisi Beyhâkî, Deylemî ve Suyûtî

    rivayet etmişlerdir.6 Elbânî bu hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir.7

    صلوا كما رأیتموني أصلي13) "Beni nasıl namaz kılar gördünüz ise, öylece namaz kılın."8

    Namaz kılarken Hz. Peygamber’in taklit edilmesinin gerektiğine dikkat çekmek

    maksadıyla İlmihal’de nakledilen bu hadisi Buhârî, Mâlik b. el-Huveyris’ten rivayet etmiştir.

    Bu hadisin İmam Buhârî’nin eserinde geçen metni şöyledir: Mâlik b. el-Huveyris şöyle

    demiştir: “Kavmimden ben on kişi ile berâber Nebiyy-i Ekrem (sav)`in yanına gelmiştim.

    Yanında yirmi gün kaldık. (Resûlullâh (sav) mü’minlere karşı rahîm idi. Rıfk ile mecbûl idi.

    Ailelerimizi özlediğimizi görünce bize: "Haydi (kendi ehlinizin yanına) dönünüz.