tohumculuk sektÖrÜ gÜcÜnÜ ar-ge’den alacak · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı....

32
TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK Sayı 10 | Şubat 2014 RÖPORTAJ BAKANLIK VE ÖZEL SEKTÖR UYUM İÇİNDE ÇALIŞMALI AHDE VEFA GÜNDEM SUÇ VE CEZA Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği [email protected] | www.turkted.org.tr TÜRKTED TARIMIN GİRİŞİMCİ RUHU: DR. SAVAŞ TİTİZ

Upload: others

Post on 07-Aug-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

TOHUMCULUKSEKTÖRÜ GÜCÜNÜ

AR-GE’DEN ALACAK

Sayı 10 | Şubat 2014

R Ö P O R T A J

BAKANLIK VE ÖZEL SEKTÖR UYUM İÇİNDE ÇALIŞMALI

A H D E V E F AG Ü N D E M

SUÇ VE CEZA

Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneğ[email protected] | www.turkted.org.tr

TÜRKTED

TARIMIN GİRİŞİMCİ RUHU: DR. SAVAŞ TİTİZ

Page 2: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,
Page 3: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 3

Tohumculuk sektörüne vizyon oluşturmada tarihsel bir görevi başarıyla üstlenen TÜRKTED’in, resmi yayın organı olan Tohum dergisinin 10. sayısını sizlerin beğenisine sunmanın mutluluğu içindeyiz. Tohumculuk sektörümüzün gelişimi ile eş zamanlı olarak bizler de hem sektörümüz hem de paydaşlarımız için nitelikli bilgiye ve sektörel ihtiyaçlara odaklanan bir yayın çizgisi izleme gayretindeyiz. Gayretlerimiz sizlerin de desteği ile umarız başarıya ulaşacaktır.Hem ülkemiz hem de sektörümüz için büyüme eğiliminin devam ettiği bir yılı geride bıraktık. Genel olarak baktığımızda 2014 yılında ekonomik parametrelerde kırılgan bir iklimin hâkim olabileceğini öngörmekteyiz. Tarımsal ekonomik pozisyonumuzun stratejik önemi bu tür kırılgan dönemlerde çok daha fazla önem kazanmakta. Bu nedenledir ki ihracatımızın lokomotiflerinden olan tarım sektörünün performansı bu yılın belirleyenlerinden olacak. Türkiye gerek yetişmiş insan gücü gerekse yüksek girişimci zekâsı ile hepimizi motive eden bir ülke. Sektörümüzün sahip olduğu nitelikli insan gücü ve dinamik potansiyeli ile ülkemizin makro düzeydeki gelişimine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Bununla birlikte tohumculuk sektörünün yapısal değişim ihtiyaçlarının belirginleştiğini de gözlemliyoruz.

Tohumculuk Kanunu’ndaki kimi sorunlu noktaların giderilmesi konusunda bütün sektör paydaşlarının üzerine önemli görevler düşmekte. Bu konuda hızlı aksiyon almamız, sektörümüzün mutlak yürüyüşünü belirlenen hedefler doğrultusunda ilerletmesini sağlayacaktır. Tohumculuk sektörünün gelişiminde temel nüveyi AR-GE oluşturuyor. Teknoloji kullanımı ve katma değer yaratabilme gücünü de firmalarımızın AR-GE konusunda küresel ölçeğe adaptasyon kabiliyetleri belirliyor. Bu anlamda gerek kamu gerekse özel sektör aktörlerinin AR-GE odaklı bir pozisyon almayı hedeflemeleri elzem gözüküyor. Bizler bu konuda geleceğe umutla bakıyor ve doğru pozisyon belirleme ile geleceğin hepimiz için parlak olacağını gözlemliyoruz.Her başlangıç içinde yeni heyecanlar ve umutlar barındırır. Henüz yeni bir başlangıç yapmış olduğumuz 2014 yılının hepimiz için sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini dilerim…

Değerli Tohum okurları;

Tohumculuk sektörünün gelişiminde temel nüveyi AR-GE oluşturuyor.

Burak GönenTÜRKTED Yönetim KuruluBaşkan Yardımcısı

S U N U Ş

Page 4: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

İ Ç İ N D E K İ L E R

6

18

26

G Ü N D E M6SUÇ VE CEZA5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 11. Maddesi “Tazmi-natlar”, 12. Maddesi ise “Ceza hükümleri” ile ilgili düzen-lenmiştir. TÜRKTED, Kanun’un bu maddelerindeki suç ve ceza orantısızlığına bir kez daha dikkat çekiyor.

9 H A B E R

TÜRKİYE VE DÜNYAGÜNDEMİNDEN HABERLER

12 A NA L İ Z

TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜAR-GE’DEN ALACAKDaha verimli, daha besleyici ve daha dayanıklı tohuma olan ihtiyacı takip eden tohum sektörünün AR-GE yatırımları, insanlığın da geleceğini belirleyecek öneme sahip.

18 R Ö P O RTA J

BAKANLIK VE ÖZEL SEKTÖRUYUM İÇİNDE ÇALIŞMALITarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yi-ğit, Komisyon’un yaptığı çalışmaların yanısıra Türk tarım ve tohum sektörleri hakkında değerlendirmelerde bulundu.

24 M A K A L E

YEŞİL DEVRİM’İN BABASI:NORMAN BORLAUGYeşil Devrim’in babası sayılan tarımcı Norman Borlaug No-bel ödülünü alan tek ziraatçı olarak tarihe adını yazdırdı.

26 A H D E V E FA

28 V İ Z YO N E R BA K I Ş

ECOSA TOHUMDA İŞBİRLİĞİNİ ARTTIRIYOREkonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA), her yıl düzenlediği kongre ve fuarlarla üyeleri arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunuyor.

TARIMIN GİRİŞİMCİ RUHU: DR. SAVAŞ TİTİZDr. Kamil Savaş Titiz, tarımın önemli sıçrama noktalarına tanıklık etmenin verdiği tecrübe ile gelecek kuşaklara daha profesyonel bir tarım sektörü devrediyor.

30 Ü Y E H A B E R L E R İ

TÜRKTED ÜYESİ FİRMALARINGÜNCEL HABERLERİ

İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi DerneğiSahibi Dr. Mete Kömeağaç / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü Dr. A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel SekreteriEditör Bilge Alnıak Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hz.Ltd Şti. [email protected] - www.tematik.com.tr

Baskı Tarihi Şubat 2014

İletişimGüvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540 Aşağı Ayrancı [email protected] Tel 0 312 419 00 32 Fax 0 312 419 00 32

Baskı A4 Ofset Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres Oto Sanayi Sitesi Yeşilce Mh. Donanma Sk. No:16 34418 Kağıthane İSTANBULTel 0 212 281 64 48 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın

Tohum dergisi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği tarafındanT.C. yasalarına uygun olarak 3 ayda bir yayınlanmaktadır. Dergide yer alan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzin almaksızın, kaynak göstererek dahi yayınlanamaz, basılamaz, çoğaltılamaz.

4 Şubat2014

Page 5: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 5

TÜRKTED Yönetim Kurulu 2014’ün ilk toplantısını 21 Ocak tarihinde Ankara’da gerçekleştirdi. TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Kömeağaç’ın başkanlığın-da yapılan toplantıda, sektördeki son geliş-meler kapsamlı bir şekilde değerlendirildi ve derneğin 2014 yılı öncelikleri ile izleyeceği yol üzerinde kararlar alındı. Tohumluk İtha-latı Uygulama Genelgesi başta olmak üzere diğer ilgili mevzuatın sektöre etkilerinin tar-tışıldığı toplantıda, TÜRKTED tarafından bu yıl düzenlenmesi öngörülen bazı çalışmalar da ayrıntılı olarak ele alındı. Yönetim Kurulu toplantısının ardından 22 Ocak günü Yöne-tim Kurulu Başkanı Dr. Mete Kömeğaç ve Yönetim Kurulu Üyeleri Bakanlık bürokrat-larını ziyaret etti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, BÜGEM Genel Müdürü Mevlüt Gümüş, TTSM Müdürü Mehmet Şahin ve Ankara Tarım İl Müdürü Muhsin Temel ile makamlarında görüşülerek sektörü ilgilen-diren konular hakkında kapsamlı ve yararlı değerlendirmelerde bulunuldu. Müsteşar Yardımcısı ve BÜGEM Genel Müdürü ile yapı-lan görüşmelerde; Kanun ve diğer mevzuat uygulamalarıyla ilgili olarak tohum firmaları-nı ilgilendiren birçok konu ile bunların ivedi-likle çözümü hakkında görüş birliğine varıldı. TTSM Müdürü ile yapılan görüşmede ise, tescil ve sertifikasyon uygulamalarıyla ilgili muhtelif konular değerlendirildi ve sektör temsilcileriyle TTSM yetkilileri arasında bu tip görüşmelerin sıklıkla yapılması hususun-da mutabık kalındı.

TÜRKTED’den Bakanlık Bürokratlarına Ziyaret

Tohum sanayicileri ve üreticilerini yakın-dan ilgilendiren Tohumluk İthalatı Uy-gulama Genelgesi (2014/1), T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından şubat ayının ilk haftasında yayımlandı.Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde, önemli hiçbir değişikliğin yapılmadığı 2014 Genelgesinde, TÜRKTED ve diğer sektör paydaşı kuruluşlarca talep edilen değişiklik önerilerinin neredeyse tama-mının yeni genelgede yer almaması sek-tör tarafından üzüntüyle karşılandı. Özel-likle, hem ülkemiz çiftçisi için hem de ihraç amaçlı sertifikalı tohumluk üreten firmaların, ebeveyn tohumlukların itha-latında aranan ISTA-Orange sertifikası kriterleri nedeniyle, ebeveyn hat tohum-

luğu tedariğinde meydana gelecek ciddi zorluklardan dolayı tohumluk üretiminde önemli darboğazlarla karşılaşmaları ka-çınılmaz görünüyor.

2014 Yılı Tohumluk İthalatı Uygulama Genelgesi Yayımlandı

TÜRKTED, üyelerinin ve sektördeki diğer tüm paydaşların ihtiyacına yönelik olarak önümüzdeki aylarda Ankara’da “Uluslara-rası Tohum Ticareti – İhlaller ve Tahkim” konulu bir çalıştay düzenliyor. Çalıştaya konuşmacı olarak, Uluslararası Tohum-culuk Federasyonu (ISF)’nun Tohum Ticareti ve Teknolojisi Direktörü Piero Sismondo, Avrupa Tohumculuk Derneği (ESA)’nden Sınai Mülkiyet Hakları ve Hukuk İşleri Direktörü Szonja Csörgõ’nün yanı sıra, tohumculuk endüstrisinde “ihlaller” konusunda uzman olan AIB (Anti-Infringement Bureau)’den Casper van Kempen konuşmacı olarak katılacak. Yabancı uzmanların yanı sıra, T.C. Adalet

Bakanlığı AB İşleri eski Genel Müdürlerin-den ve tahkim ile sınai mülkiyet hakları konusunda geniş deneyime sahip emekli Hâkim Dr. Ayşe Saadet Arıkan ile konuya ilişkin deneyimleri olan TÜRKTED üyesi firma temsilcileri Fulya Batur ve Hamdi Çiftçiler de konuşmacı olarak Çalıştaya katılacak.Türkiye tohumculuk sektörünün tüm tem-silcilerinin ve yurtdışından da katılımcıla-rın davet edileceği etkinlikte, sektörün en önemli konularından biri olan uluslarara-sı tohum ticaretindeki kurallar ve usuller ile şirketler arasındaki ihlal ve tahkim konuları, davetli uzmanlar tarafından kapsamlı biçimde izleyicilere aktarılacak.

“Uluslararası Tohum Ticaretinde Kurallar, Usuller, İhlaller ve Tahkim” Çalıştayı

Dünya tohumculuk sektörünü bir araya getiren ISF (Uluslararası Tohumculuk Federasyonu)’nun 2014 Kongresi, 26–28 Mayıs tarihlerinde Çin’in başkenti Pekin’de toplanıyor. Bu yılki kongreye kayıtlar 15 Ocak 2014’de başladı. Kayıt ve ay-rıntılı bilgi için Kongre’nin resmi web sitesinewww.worldseed2014.com adresinden erişiliyor.

ISF 2014 Kongresi’ne Kayıtlar Başladı

K I S A K I S A

Geçtiğimiz Ocak ayında TÜRKTED’e üye olan Anadolu Etap Tarım ve Gıda Ürünleri San. ve Tic.

A.Ş., 2009 yılı içerisinde Anadolu Grubu, Özgörkey Holding ve Brezilyalı Cutrale Grubu’nun güç birliği ile hayata geçirilerek yeni bir şirket olarak faaliyete başladı. Anadolu Etap, meyve yetiştiriciliği ile çe-şitli meyve püresi ve konsantresi üretimi faaliyetlerini 37 yıllık bir birikimden güç alarak sürdürüyor.

Anadolu Etap TÜRKTED’e Üye Oldu

Page 6: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi hukukun en temel ilkelerindendir. Bir başka ilkeye göre de kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Dolayısıyla suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleşti-ren kişi veya kişilerin tespit edilerek gerçek failin ortaya çıkarılması ve cezalandırılması gerekir. Diğer taraftan, suç ile ceza ara-sında mutlak suretle bir orantı olması da hukukun en temel ilkelerinin başında gelir. İçerisinde cezai hükümler taşıyan tüm kanunların hakkaniyetle uygulanabilirliği, yukarıda özetlenen bu ilkelere uygunluğu nispetinde mümkündür.5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 11. Maddesi “Tazminatlar”, 12. Maddesi de “Ceza hükümleri” ile ilgilidir. Türkiye To-humculuk Endüstrisi Derneği (TÜRKTED), Kanunun uygulanmaya başlamasıyla birlikte üyelerinden ve sektörün diğer pay-daşlarından gelen talepler doğrultusunda Tohumculuk Kanunu’nun bazı maddele-rinde değişikliğe gidilmesi ihtiyacı bulun-duğunu ilgili mercilere sürekli bir biçimde iletmektedir. Kanunun özellikle 11 ve 12. Maddelerinde ivedilikle değişiklik yapılma-sı tohum sanayicileri ve üreticilerinin gele-

ceği açısından oldukça önemlidir.Kanun’un tazminatları düzenleyen 11. Maddesinde “Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları ora-nında birbirlerine rücu edebilirler.Dava, zarara uğrayanın zarara uğradığının tespit edilmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir” hükmü bu-lunmaktadır.Yukarıdaki hükümde, tazminat miktarının belirlenmesi net ve açık değildir. Bu ne-denle, şimdiye kadar açılan davalarda söz konusu tazminat belirlenirken, birbiriyle yakın benzerliği olan durumlarda bile farklı uygulamalarla karşılaşıldığı gözlenmiştir. Ayrıca kötü niyetli üreticilerin bu maddeyi kullanarak tohum firmaları üzerinde baskı unsuru meydana getirmesi de olağandır. Bu bağlamda, bazı davalarda karşılaşılan somut durumları özetlemek gerekirse, mahkemeye ışık tutmak için hazırlanan ra-porlar ne yazık ki ehil olmayan bilirkişilerce

hazırlanmakta ve Kanun’da “tazminat” miktarı ucu açık bir şekilde ifade edildiği için de tohum üreticisi firmalar aleyhine çok hatalı ve aşırı tazminat rakamlarının hesaplanması büyük mağduriyetlere ne-den olmaktadır. Her şeyden önce bitkisel üretimde ortaya çıkabilecek kayıpların sadece tohumluk ile ilgili olmadığının bilirkişilerce ve mahkemelerce çok iyi bi-linmesi ve takdir edilmesi gereklidir. Zira tohumluk kullanımının yanı sıra gübrele-me, yağış durumu-sulama, toprak işleme vb. diğer birçok üretim faktörü ve girdisi de bitkisel üretim açısından en az tohumluk kadar önemlidir. Dolayısıyla, bu faktörlerin uygun biçimde sağlanıp sağlanmadığı ehlince tespit edilmeden –ki bazı somut durumlarda, zaman geçtiği için bunu tespit edebilme ve ölçebilme imkânı da ortadan kalkmaktadır- bitkisel üretimde yaşanan zararın tamamını tohuma bağlamak adalet ve hukukla asla bağdaşan bir uygulama değildir. Fakat ne yazıktır ki, çoğu tazminat davasında karşılaşılan uygulama bu yön-dedir. Bu nedenle, Kanundaki “zarar” ve “tazminat” kavramlarının tanımı tekrar yapılmalıdır. Dolayısı ile tazminat miktarı-nın, hakkaniyet ölçüsü içerisinde tohumluk bedeli baz alınarak bir oran dahilinde oluş-turulması ve her halükarda tohumluk be-delinin belirli bir oranından (örneğin 5 ya da 10 katından) fazla olmaması ve tazmi-nat miktarının belirlenmesinde taraf tem-silcilerinin de yer alması gerekmektedir.Yukarıdaki konuyu yakından ilgilendiren “zamanaşımı” kavramı da yeniden de-ğerlendirilmesi gereken bir diğer önemli sorundur. Bu kavramın 6502 Sayılı Tüke-ticinin Korunması Hakkında Kanun (Yeni) ile 6098 Sayılı Borçlar Kanunu (Yeni)’nun ilgili hükümleri ile mukayese edilerek de-ğerlendirilmesi, Tohumculuk Kanunu’nun uygulanmasında ortaya çıkan bir takım eksikliklerin daha iyi anlaşılmasını sağla-maktadır.Söz konusu durum, Tüketicinin Korunması Kanunu’nun 12. Maddesi 1. Fıkrasıyla:

5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 11. Maddesi “Tazminatlar”, 12. Maddesi ise “Ceza hükümleri” ile ilgili düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde suç ile ceza arasında bir orantısızlık bulunuyor. TÜRKTED, Kanun’daki bu suç ve ceza orantısızlığına bir kez daha dikkat çekiyor.

SUÇ VE CEZA

G Ü N D E M

6 Şubat2014

Page 7: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 7

“Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlen-mediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir” şeklinde düzenlenmiştir. Diğer taraftan, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı (Yeni) Borçlar Kanunu’nun zamanaşımı başlıklı 231. Maddesine göre “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra or-taya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmüyle, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu’na paralel bir düzenle-me getirilmiştir. Ancak, Tohumculuk Kanu-nu’nun 11. Maddesi düzenlenirken her ne kadar Tüketicinin Korunması Kanunu ve Borçlar Kanunu’ndaki ilgili düzenlemelerle uyumlu şekilde olması amaçlanmış ise de, Maddenin 2. Fıkrasındaki 6 aylık hak düşürücü ve 2 yıllık zamanaşımı sürele-rinin “malın alıcıya teslim tarihi esasına” bağlanmamış olması, sorumluluk süresini adeta sonsuz hale getirmekle kalmamış, tohumu üreten, ithal eden, dağıtan ve satanlar yönünden büyük sakıncaların doğmasına yol açmıştır. Aynı Maddenin 2. Fıkrası incelendiğinde, tazminat dava-larının “zararın tespitinden itibaren 6 ay içinde ve her halde zararın meydana gel-mesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir” hükmü getirilirken, Tüketicinin Korunması Kanunu ve Borçlar Kanunu’nun aksine “malın alıcıya tesliminden itibaren” ifade-sine bu maddede muhtemelen sehven yer verilmemiştir. Mevcut düzenlemeye göre satım tarihinden itibaren beş veya on yıl geçse dahi, zararın doğum tarihi esas alı-

narak bunun dava konusu yapılması, hak-kaniyet ve genel hukuk ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle, Yargıtay’ın ilgili Hukuk Dairesi son zamanlarda verdiği kararlarında, Tohumculuk Kanunu 11. Maddesini gerekçe göstererek, satımdan sonra 2 yıldan fazla süre geçmesi nedeniy-le yerel mahkemeler tarafından reddedilen tazminat davalarını esastan bozarak, iş bu madde doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasını hükmetmektedir. Bu durum piyasadaki kimi kişi ve kuruluşların, haksız kazanç temini sağlamak amacıyla, kendi kusurundan (hatalı ekim - dikim veya bakım, meteorolojik şartlara uygun davran-mama, ürünlere ilişkin bakım ve muhafaza tedbirlerine uymama, vs.) kaynaklanan nedenlerden ortaya çıkmış zararları; satıcı-ya / dağıtıcıya / imal edene atfetme yoluna başvurmalarına yol açmaktadır. Tohumcu-luk Kanunu 11. Madde 2. Fıkrasının 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu ve 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile uyumlu olacak şekilde değiştirilmesi, uygulamada karşılaşılan problemleri bü-yük oranda çözümleyecektir. Zamanaşımı süresinin hesabında malın teslim tarihi esas alınmalı ve her halükarda teslimden itibaren iki yıl ve yine bu süre içinden ol-mak koşuluyla, zararın tespitinden itibaren altı ay içinde dava konusu yapılması şartı getirilmelidir. Yeniden düzenlenecek mad-de içeriğine, bu konudaki uyuşmazlıkların Borçlar Kanunu’nun ayıp hükümleri başta olmak üzere diğer hükümlerine atıf yapıla-rak çözüleceği ifadesi açıkça yer almalıdır. Yine ayni şekilde kanun kapsamında yapı-lan satışların büyük ölçüde ticari satımlar olması nedeniyle, kanunda düzenlenme-yen konularda Ticaret Kanunu’nun ticari satımlara ilişkin hükümlerinin uygulanaca-

ğının da belirtilmesi gerekmektedir.Tohum şirketlerinin karşı karşıya kaldığı, en az tazminat davaları kadar önemli olan Kanun’daki diğer hükümler ise 12. Maddede yer alan “cezalar” ve “faaliyetten men” ile ilgilidir. Elde edilebilen ve resmi olmayan verilere göre, bu güne kadar ilgili merciler tarafından 7–8 tohum firmasına muhtelif cezalar verilmiş, bir firmaya da kapatma cezası uygulanmıştır. Her ne kadar bu sayı şimdilik az gibi görünse de cezai yaptırımla karşı karşıya kalacak pek çok tohum sanayicisi firma potansiyel ola-rak bulunabilir.Kanunun ceza hükümleri ile ilgili 12. Maddesinde; suç ile ceza arasında bir orantısızlık bulunmaktadır. Suç ve cezanın orantılı hale getirilmesi gerekmektedir. Ka-nunun mevcut halinde daha ağır bir suça daha az ceza, daha hafif bir suça daha ağır ceza öngörülmektedir.Suç ve cezalar yeni bir sınıflandırmaya tabi tutularak yeniden düzenlenmelidir.

Kanunun ceza hükümleri ile ilgili 12. Maddesinde; suç ile ceza arasında bir orantısızlık bulunmaktadır. Suç ve cezanın orantılı hale getirilmesi gerekmektedir.

Page 8: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Kanun’da suç olarak belirlenen asgari tohumluk standardının altına düşürülmesi durumunda kasıt unsuru aranmalı ve bu maddenin uygulanmasında kasıt unsuru ön planda tutulmalıdır. Suçun tekrarı ha-linde, suçu işleyen firmanın 5 yıl süre ile faaliyetten men edilmesi hükmü çok ağır bir hüküm olup bu şekliyle uygulanmamalı, bunun yerine para cezası arttırılmalıdır. Ancak faaliyetten men cezası gereklilikleri yeniden değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır.Esasen Kanun’un bu maddesiyle Ka-nun’un amaç kısmında belirtildiği üzere, bitkisel üretimde verim ve kaliteyi yükselt-mek, tohumluklara kalite güvencesi sağla-mak ve tohumlukların üretimi, sertifikasyo-nu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmaları sağlamak gayesini taşıdığı açıktır. Bu amaç doğrultusunda tohumluk piyasasında faaliyette bulunan şirketler, kanun ve yönetmeliklerde bulunan bir kı-sım belirsizlikler nedeniyle yeni mevzuata adaptasyonda zorluklar yaşamakta, her an beş yıl faaliyetten men cezasıyla karşı-laşma riski altında bulunmaktadır. Uzun yıllardan beri büyük çaba ve emekler sarf ederek, yaptıkları yatırım ve AR-GE faali-yetleriyle Türk tohumculuğuna büyük katkı sunan şirketleri, kasıt unsuru ve menfaat amacı taşımayan usulü işlemlerden kay-naklanan nedenlerle faaliyetten menine yol açacak tasarruflar, ülke ekonomisine zarar verecektir.Örneğin Kanun’a aykırı davranan şirket-lere uygulanan para ve kapatma cezası; Borçlar, Ticaret ve Tüketicinin Korunması Kanunları’nın ilgili hükümleriyle çelişebil-mektedir. Çünkü satıcının sorumluluğunun başladığı tarih Kanun’da belirtilmemiştir (diğerlerinde sorumluluk fatura kesimin-den başlayıp 2 sene sürüyor). Bir tohum şirketi Bakanlığın koyduğu standartlara uygun 2 paket tohum sattığında ve tohum-lar bir köşeye atılı kaldığında, 10 sene sonra da birisi bu tohumları alıp ve bir hafta ara ile analize verdiği zaman, doğal olarak tohumluk gerekli standartların altın-da kalacaktır. Bu durumda, Kanuna göre tohumcunun iki hakkı olduğu için, birinci ve ikinci paket için para cezası üçüncü du-rumda ise kapatma cezasıyla karşı karşıya kalacaktır. Öte yandan, 100 kişi çalıştıran, 20 sene sonra semeresini göreceği AR-GE yatırımı yapan firma bu şekilde tohumunun çimlenme oranı yüzde 80 yerine yüzde 79 çıktığı için kapatılma cezasıyla karşı karşıya kalacaktır. Her ne kadar yetkili makamlarca “Bu güne kadar kaç firma kapattık?” şeklinde bir savunma yapılıyor-sa da Kanun’daki bu hüküm Demokles’in

kılıcı gibi asılı durduğu sürece tohum firma-larının verimli ve huzurlu bir faaliyet içinde olması beklenmemelidir. Diğer taraftan, ülkemizde gıdanın içine kanser yapıcı tekstil boyası koyup satan yerler var, ya-kalanırsa para cezası verip kurtulduğu bir yerde tohum sanayicileri bu müeyyideleri gerçekten hak etmemektedir. Zira tohum canlı ve ölümlü bir üründür, gerekli de-polanma koşulları sağlanmadığı takdirde vasfını kaybeder ve ölür. Dolayısıyla, tohum bayi olarak tanımlanan ve sayıları on binle-ri bulan ticarethanelerin Bakanlıkça ciddi bir şekilde denetlenmesi ve tohumlukların uygunsuz satış ve depolanmasından so-rumlu tutulması gerekmektedir. Buralar-da gerekli şartlarda satışa sunulmayan tohumlukların standartlarını kaybetmesi nedeniyle o tohumluğu üreten, ithal eden tohum sanayicisine cezai müeyyide uygu-lamak adil değildir. Kaldı ki, bayilere teslim edilen tohumluklar –şayet kaçak değilse- sertifikalı ve gerekli analiz raporları alınmış vasıflı tohumluklardır. Ancak, son satış noktasındaki koşulların yetersiz olması bu tohumların cezai uygulamaya konu olması sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, ilgili resmi makamların bayi kontrollerini daha bilinçli ve düzenli yapmaları gerekir. Bu uygulama ile sadece standartlara uygun olmayan tohumlukların değil, aynı zaman-da etiket bilgisi eksik olan, kayıtlı ve tescilli olmayan, kaçak yollarla yurda sokulup tağ-şiş ve sahteciliğe konu olan tohumlukların tespiti de çok daha kolay olacak ve böy-lece cezalar sadece tohum sanayicilerine rücu etmeyecek, gerçek sorumlular tespit edilmiş olacaktır.Sonuç olarak, piyasada faaliyet gösteren şirketlerin büyük çoğunluğu, iş ve işlemleri-ni mevzuata uygun olarak yürütmeye çalış-maktadır. Şekil eksikliğinden kaynaklanan nedenlerle, insan ve çevreye zararı dahi söz konusu olmayan birkaç TL değerindeki bir paket üründen dolayı yüklü para ceza-ları ve/veya beş yıl faaliyetten men cezası müeyyidesine uğraması, ticaret yapma serbestisi ve güvenliğini ortadan kaldıraca-ğı gibi, birbirleriyle etkileşim halinde olan birçok şirket açısından telafisi imkânsız zararların doğmasına yol açacaktır*.

* Bu makalenin yazımında, Hasad Bitkisel Üre-tim dergisinin 336. Sayısında yayımlanan TÜRK-TED’in önceki Yönetim Kurulu Başkanlarından Yavuz Batur ve Hukuk Müşaviri Av. Kamil Yurt-man’ın görüşlerinden kısmen faydalanılmıştır.

Kanun’a aykırı davranan şirketlere uygulanan para ve kapatma cezası; Borçlar, Ticaret ve Tüketicinin Korunması Kanunları’nın ilgili hükümleriyle çelişebilmektedir.

G Ü N D E M

8 Şubat2014

Page 9: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 9

Tohumluk İthalatında Gümrük Vergileri 2014’te de Arttı!

TÜRKTED’in de destekleyici kuruluşlar arasında yer aldığı Türkiye 5. Tohumculuk Kongresi 19–23 Ekim tarihleri arasında Dicle Üniversi-tesi’nde düzenleniyor. Kongre Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin öncülüğünde, kamu ve özel kurum-kuruluşlarının değerli katkıla-rıyla hazırlanıyor. “Uluslararası Katılımlı” olarak gerçekleştirilecek olan ve “Tohumculuk Sektörü İş Forumu”nun da düzenleneceği kongreye yurtiçi ve yurtdışından araştırıcılar, ulusal ve uluslararası tohumculuk kuruluşlarından temsilciler ve lisansüstü çalışma ya-

pan veya mezun olmuş öğrencilerin katılması bekleniyor. Kongre konu başlıkları ise Çeşit Islahı, Tohumluk Üretimi ve Teknolojisi, Tohum Fizyolojisi, Tohum Biyolojisi, Tohum Kalitesi, Tohumluk Kontrol ve Sertifikasyonu, Tohumculukta Bitki Koruma Sorunları, Organik Tohum Üretimi, Tohumculukta Biyoteknoloji, Tohumculukta Simülasyon Modelleri, Tohum İşleme, Depolama ve Pazarlama, Tohumculuk Mevzuatı Politikaları ve Uygulamaları’ndan oluşuyor. Kayıt ve ayrıntılar için: www.tohumculukkongresi2014.org/tr

Türkiye 5. Tohumculuk Kongresi Ekim’de Toplanıyor

Tohumluk ithalatına uygulanan gümrük vergisi oranları Bakanlığın talebi doğrultusunda 31 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Ba-kanlar Kurulu Kararı ile 2014 yılın-da özellikle birçok sebze tohumlu-ğu için yüzde 50 oranında arttırıldı. Gürcistan ve Bosna-Hersek dışın-daki ülkelerden ithal edilecek do-mates, biber, hıyar, kabak, patlıcan

gibi türlere ait tohumların 2011 ve 2012 yıllarında yüzde 1 olan gümrük vergisi oranı, 2013’te yüzde 10’a yükseltilmişken 2014’te bu oran yüzde 15 oldu. Tohumluk patateste ise 2013’te yüzde 1

olan gümrük vergisi, 2014 için yüzde 15 olarak belirlendi. Konuyla ilgili görüşlerine başvurulan sektör paydaşları ve uzmanlar; güm-rük vergilerinde yapılan söz konusu artışların tohumlukların piyasa fiyatına yansıyacağını ve bu durumdan hem üreticilerin hem de tüketicilerin etkileneceğini vurguladılar. Hibrit sebze tohumculuğu-muzun gelişimi için ithalatı daraltmanın sürdürülebilir bir çözüm olamayacağını belirten uzmanlar, çözümün tohum pazarının bu segmentinin ilgili kurumlarca çok iyi analiz edilmesinden geçtiğini belirttiler. Ayrıca bitki ıslahıyla uğraşan kuruluşlarca da çiftçi ve tüketici beklentilerinin ciddi ve kapsamlı bir şekilde araştırılıp değerlendirilerek ıslah çalışmalarının buna göre yönetilmesi gerek-tiğinin altını çizen uzmanlar, araştırma enstitülerinden beklentinin yüksek olduğunu ifade ettiler.

TSÜAB Antalya ÇalıştayıSektörü Buluşturdu

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) tarafından düzen-lenen 2. Uluslararası Tohumculuk Çalıştayı 2-3 Aralık 2013 tarihlerinde Antalya’da düzenlendi. Ana teması bu yıl “Türkiye Tohumculuğuna Küre-sel Pencereden Bakış” olarak belirle-nen çalıştaya, yurtiçi ve yurtdışından 400’ü aşkın davetli katıldı.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmah-mutoğulları, Kırgızistan Tarım Bakan Yardımcısı Zhanybek Kerı-malıev, Bosna - Hersek Tarım Bakan Yardımcısı Suad Cambzıc, önceki Tarım Bakanlarından Hüsnü Doğan ve Mahmut Erdir, Tarım Bakanlığı’nın önceki dönem müsteşarları, TSÜAB Yönetim Kurulu Üyeleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile söz konusu bakanlığa bağlı kurumların üst düzey yöneticileri ve çok sayıda ülkenin tohumculuk birlik başkanları çalıştayda hazır bulundu. 2. Uluslararası Tohumculuk Çalıştayı’nın açılış konuşmasını Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer yaptı.

TİGEM, TAREKS ve FÜABArasında Güçlü İşbirliği

TÜRKTED’in iki üyesi Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) ve Tarım Ürünleri Araç ve Gereçleri İthalat İhracat A.Ş. (TAREKS) ile Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB) arasında hibrit mısır ve fidan üretimi için işbirliği gerçekleş-tirilecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlı-

ğı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, TİGEM, TAREKS ve FÜAB ile hibrit mısır ve fidan üretimi alanlarında işbirliği yaparak, bu ürünleri yerli kaynaklardan temin edecek. TİGEM işletmelerinin ve Türkiye’nin yemlik dane ve silaj mısır tohum ihtiyacının karşı-lanması için ortak hibrit dane mısır tohumluğu üretimi yapılacak. Öte yandan TİGEM ve FÜAB arasındaki işbirliği kapsamında da Türkiye fidancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu virüsten ari ve is-mine doğru, güvenilir, sertifikalı kademede üretim materyalinin karşılanması amacıyla ortak üretim yapılacak.

H A B E R

Page 10: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Dünyada ve Türkiye’de tarımın ihtiyaçlarını ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden Agromar, yatırım ve büyüme hedeflerini bu eksende belirliyor. Islah, tohumluk üretimi, pazarlama ve ihracat konusunda yetkinliğini konuşturan Agromar, geleceğin tarım vizyonuna şimdiden hazırlanıyor.

TARIMIN GELECEĞİ AGROMAR’DA YAZILIYOR

Advertorial

10 Şubat2014

Page 11: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 11

Bitki çeşitlerinin ıslahı, tohumluk üretimi, itha-latı, ihracatı, yurtiçi ve yurtdışına pazarlanması faaliyetlerini yürütmek amacıyla 1993 yılında, Bursa’nın Karacabey ilçesinde faaliyete başlayan Agromar Marmara Tarım Ürünleri San. ve Tic. kurulduğu günden bugüne, yüksek verimli çe-şitlerin yine yüksek kalite standartlarında müş-terilerine ulaştırılması ana ilkesiyle çalışıyor. Mısır, ayçiçek ve kanola olmak üzere tarla bitkileri tohumculuğu, sanayi domatesi, ıspa-nak ve açık saha sebze tohumları ve fidecilik olmak üzere üç ana iş kolunda faaliyet yürüten Agromar, AR-GE ve teknoloji alt yapısının gü-cüyle her yıl onlarca bitki çeşidinin denemesini yapıyor.

SEKTÖRÜN IHTIYAÇLARIBÜYÜMEYI GETIRIYOR Agromar 1993 yılında tarla bitkileri, sebze to-humu ve fide üretimi amacıyla Karacabey’de kuruldu. Kuruluş yıllarında standart sebze tohu-mu üretimiyle başladığı faaliyetlerine, ilerleyen yıllarda yurtiçi ve yurtdışı ıslahçı firmalarla çalışarak, hibrit sebze ve tarla bitkileri tohumla-rının deneme ve demonstrasyon faaliyetleriyle devam etti.Agromar’ın bir diğer atılımı 1998 yılında bulun-duğu lokasyon itibariyle salça sanayinin taleple-rini karşılamak amacıyla 35 dekar sera alanında fide üretimine başlamasıyla oldu. Bununla beraber dünyada değişen tedarik koşullarını takip ederek 2008 yılında mısır ve ayçiçeği ıslah faaliyetlerine başlayan Agromar, halen yaz ve kış üretimleri ile bu alandaki çalışmalarına devam ediyor.2013 yılında kendi ayçiçeği ıslah programının çıktısı olarak AGA 1301 adıyla, ayçiçek çeşidini tescil ettiren Agromar’ın bu çeşidi, Türkiye’de ayçiçek ekim alanlarında ciddi bir problem olan orobanşa ve mildiyöye dayanıklı olması özelliğini taşıyor. Bunun devamı olarak, ıslah programının diğer çıktılarıyla, gerek hat pay-laşımı şeklinde lisans geliri sağlayan gerekse elde edilen hibrit çeşitlerle sadece yurtiçi değil, yurtdışı pazarlarda da faaliyetlerine devam eden Agromar, ihracat odaklı bir firma olarak çalışma stratejisini yönetiyor. Kendi iç dinamiğini; güçlü ve enerjik personel yapısıyla, araştırma ve pazarlamada çok hızlı ilerleme kaydetmek üzerine konumlayan Agro-mar, bu niteliklerle daima Türk çiftçisine ve yurtdışı pazarlara ulaşmayı hedefliyor.

ÜRETIMIN YÜZDE 60’IIHRAÇ EDILIYORYaklaşık 10 bin ton mısır ve bin ton ayçiçek işleme kapasitesine sahip Agromar, üretim yaptığı tohum-luk miktarının yaklaşık yüzde 60’ını Fransa, Alman-ya, İspanya, Ukrayna ve Azerbaycan gibi ülkelere ihracat ediyor. Azerbaycan, Özbekistan, Portekiz, İspanya, Romanya ve Ukrayna gibi ülkelerde de-neme ve demonstrasyon çalışmalarının yanı sıra, pazarlama faaliyetleri de yürüten Agromar, Türk ıslahçılarının ve tohum sektörünün gücünü yurtdı-şında da temsil ediyor.

HER ZAMAN YENILIKÇI VE ÖNDERSektöründe aşılı fide faaliyetlerini ilk başlatan firma-lardan biri olan Agromar’ın, milli ıslah programından elde ettiği ayçiçeği, orobanşın mevcut ırklarına ve mildiyöye olan yüksek toleransı ile de tek yerli hibrit ayçiçeği olma özelliği taşıyor.Her yıl yurtiçi ve yurtdışından ıslah ve ürün geliştir-me denemeleri yapan Agromar, 2013 yılı itibariyle, 8 bin 500 pilot ıslah ve gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında, yaklaşık 50 bölgede, 200’e yakın ürün geliştirme faaliyeti yürüttü. AR-GE yatırımlarına gelecek sezon da devam edecek olan Agromar, bu çalışmalarını 2014’te en az yüzde 20 oranında arttır-mayı hedefliyor. Bununla birlikte gelişen teknoloji ve ıslah metotlarını yakından takip eden Agromar, son yıllarda moleküler ıslah faaliyetlerine de başladı. Hali hazırda saf hat geliştirme amacıyla Almanya’daki üniversiteler ile işbirliğine devam eden Agromar, ABD’de faaliyet gösteren firmalar ile MTA anlaşma-ları yaparak karşılıklı ıslah programları yürütüyor. Vizyonunu ve yatırım hedeflerini geleceği planlaya-rak yapan Agromar, ıslah faaliyetlerini daha geniş coğrafyalara yaymak, daha rekabetçi pazarlarda, daha iyi çeşitleri Agromar markası altında pazara arz etmek istiyor. Agromar, tohumculuğun henüz bir standarda kavuşmadığı Afrika ve CAS gibi ül-kelerin çiftçilerine de kaliteli tohumları ulaştırmayı görev sayıyor.Küresel ölçekte tarımsal üretimin gelişimini ya-kından izleyen Agromar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarım stratejik sektörler arasında yerini aldığının bilincinde. Daralan tarım alanları ve artan dünya nüfusuna paralel olarak, gelecek yüzyıllarda petrol savaşlarının yerini gıda ve su savaşlarının alacağı realitesine inanan Agromar, bu doğrultuda; birim alanda daha yüksek verim getiren, daha stresli koşullar altında hayatını devam ettiren organizmalar ile çalışmalara devam edilmesi gerektiğine inanıyor.

AR-GE yatırımlarına devam eden Agromar, bu çalışmalarını 2014’te en az yüzde 20 oranında arttırmayı hedefliyor.

Agromar’ın bir diğer atılımı 1998 yılında bulunduğu lokasyon itibariyle salça sanayinin taleplerini karşılamak amacıyla 35 dekar sera alanında fide üretimine başlamasıyla oldu.

Yaklaşık 10 bin ton mısır ve bin ton ayçiçek işleme kapasitesine sahip Agromar, üretim yaptığı tohumluk miktarının yaklaşık yüzde 60’ını ihracat ediyor.

Page 12: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Bugünün yatırımları gelecekteki yeni ürünlerin sermayesi anlamına geliyor. Yani bir tohuma ödenen fiyat içinde hem tohumun üretim maliyeti hem de o tohumun geliştirilmesi için yapılan AR-GE yatırımları yer alıyor.

Küresel ısınma, artan dünya nüfusu, yük-selen gıda ve tekstil tüketim standartları, artan çevresel bilinç ve bio-yakıtların ön plana çıkması günümüzde tarım ve tarıma dayalı sanayilerin önemini daha da çok arttırdı. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, artan dünya nüfusu-nun ihtiyaçlarının karşılanması için gıda üretiminin 2030 yılına kadar yüzde 50 arttırılması gerekiyor. Öte yandan BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), rekolteleri arttır-mamaları, ticari engelleri kaldırmamaları ve gıdayı en çok ihtiyaç duyulan yere gö-türmemeleri halinde küresel bir felaketin geleceği konusunda sanayileşmiş ülkeleri uyarıyor.İnsanoğlunun yerleşik düzene geçmeye başladığı ilk çağlardan itibaren tarımsal üretimle beslenmeye başlaması sonrası daha kaliteli ve bol üretim amacı ile ama-tör ıslah, yani “seçme ve çoğaltma” kültü-rü oluşmaya başladı. Günümüzde yediği-miz gıdaların çoğu, çiftçilerin yüzyıllardır uyguladığı geleneksel ıslah yöntemleriyle “genetiği değiştirilmiş” bitki ve hayvanlar-dan elde ediliyor. Bitki ve hayvan türleri, daha iyi bir tat ya da yüksek verim gibi faydalı özellikler taşıyan yeni çeşitler elde edilmek üzere melezleniyor. Tüm verilerin ışında, ulusların tarımsal kal-kınmalarının temel ekseninde tohum ve tohumculuk politikalarının geldiğini söy-lemek yanlış olmaz. Günümüzde tohum dendiğinde akıllara gelen unsurlar; tarım-sal üretimde verim, kalite, ürün, değer

ve ekonomik üretim artışlarının yanı sıra iklimsel, agronomik, fizyolojik risklerin en aza indirgenmesi şeklinde özetlenebilir.Dünya genelinde 35 milyar dolar seviye-lerine yaklaştığı hesaplanan tohum pazar büyüklüğü içerisinde Türkiye 400 milyon dolarlık bir büyüklüğü temsil ediyor. Ol-dukça geniş ürün ve üretim yelpazesine sahip Türkiye’nin tohum pazar potan-siyelinin ise 1,5 milyar dolar olarak he-saplandığı biliniyor. Sadece 2 milyon ton tohumluk buğdayın kullanıldığı Türkiye’de sertifikalı tohum kullanım oranı ise yüzde 7 ila 8’lerde. Türkiye’de yüksek girdi maliyetleri ile üretim yapan çiftçilerin sorunları irdelendi-ğinde tohum maliyetlerinin de bu eksende değerlendirildiği görülüyor. Ancak şunu unutmamak gerekiyor; bugünün yatırım-ları gelecekteki yeni ürünlerin sermayesi anlamına geliyor. Yani bir tohuma ödenen

fiyat içinde hem tohumun üretim maliyeti hem de o tohumun geliştirilmesi için yapı-lan AR-GE yatırımları yer alıyor. Özellikle tohumculuk sanayinde sürekli başarının temininde ıslah faaliyetleri kilit rol oynuyor. Klasik ıslah programları çer-çevesinde pek çok üründe 8 ila 10 yıllık disiplinli araştırma programlarını içeren ıslah çalışmalarının başlangıcı batı ülke-lerinde eskilere dayanmasına rağmen, Türkiye’de özel sektörün gelişmesine paralel olarak son 10 – 15 yıldır yoğun uygulanıyor. Öte yandan günümüz tohumculuk ıslah çalışmaları modern biyoteknolojinin de katkısı ile çeşit geliştirme faaliyetlerinde büyük ölçüde hız kazandı. Biyoteknoloji sadece GDO’larla vaki olmadığı gibi tohum ıslahında çok geniş uygulama alanları bu-lunuyor. Günümüzde, mutasyon, genetik haritalama, embriyo kültürü, anter kültü-

Hızla artan dünya nüfusu ile birlikte gıda ihtiyacı, dolayısıyla da tarımın önemi artıyor. Daha verimli, daha besleyici ve daha dayanıklı tohuma olan ihtiyacı takip eden tohum sektörünün AR-GE yatırımları, insanlığın da geleceğini belirleyecek öneme sahip.

TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK

A N A L İ Z

12 Şubat2014

Page 13: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 13

rü, genetik işaretleyici yardımı ile selek-siyon (MAS) gibi biyoteknolojik metodlar ülkemizde yerli ve yabancı bazı tohum firmaları tarafından kullanılıyor.

Türkiye’nin Islahçı YönüTürk tohumculuk sektöründe liberalleşme ile birlikte yabancı firmalar öncelikle hibrit tohumlarla ülke pazarına adım attı. Özel-likle sebze, hibrit mısır ve ayçiçeği tohum-culuğunun gelişmesi sektöre hem genetik materyallerin hem de insan kaynaklarının gelişmesini temin ederek büyük bir dina-mizm kazandırdı. Bu şekilde 11-12 milyar dolarlık doğrudan tarımsal üretimin teme-lini oluşturmanın yanı sıra Türkiye özellikle sebzede kendi ihtiyacını karşılamanın ötesinde, yılda 600 milyon dolar ihracat gerçekleştirir hale geldi. Mısır üretimi, ülkenin hemen tüm bölgelerine yayılarak uluslararası düzeyde rekabetçiliği yakala-yarak, yem ve şeker sanayinin gelişmesini destekler boyuta ulaştı. Bununla beraber bugün yağ açığının halen ithalatla karşı-landığı ülke ekonomisine hibrit ayçiçeği tohumlarının katkısı tartışılamaz boyutta. Önceleri tohum çeşitleri kalite ve verim değerlendirmeleri yapılarak yurtdışından temin edilirken şimdilerde yabancı firma-ların bünyesinde gelişen insan kaynakları, yerli girişimciliği destekliyor ve gelişen genetik kaynakların yanı sıra pek çok ıs-lahçının da yetişmesine katkı sağlıyor. Tür-kiye’de artık tüketim talepleri doğrultusun-da çeşit ıslah faaliyetleri kişilere bağımlı

olmanın ötesinde şirketlerin bünyesinde yer alan farklı uzmanlık alanlarında yetiş-miş takımlarla kurumsal olarak yönetiliyor ve yürütülüyor. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen Türk tohumculuğunda henüz yeterli seviyeye ulaşmamış olan alan ise AR-GE faaliyetle-ri. Batıda ortalama bir tohum şirketi top-lam satış gelirlerinin yüzde 10-15’ni AR-GE ve çeşit geliştirme faaliyetlerine ayıra-bilirken, Türkiye’de çeşit ıslah faaliyetlerini gerçekleştiren firmaların satış gelirlerinin nispeten küçük oluşunun yanı sıra AR-GE ve çeşit ıslah faaliyetlerine ayrılabilir kaynak oranları da oldukça düşük kalıyor. Örneğin, gelişmiş Batı ülkelerinde tohum şirketleri 100 milyon dolarlar mertebesin-de gerçekleştirdikleri cirolarının onlarca milyon dolarını AR-GE harcamalarına ayırırken Türkiye’de yerli firma kaynakları milyon dolarlar düzeyini yakalamakta ol-dukça zorlanıyor. Ancak TÜBİTAK, TEYDEP, TTGV gibi kay-nakların proje bazlı verdiği destekler, Türkiye’de yürütülen AR-GE çalışmalarını desteklemesi ve uluslararası piyasalara yönelik tohumculuk çeşit ıslah faaliyet-lerinde yeni ufuklar açması bakımından önem arz ediyor.*

* Bu haberin yazımında TÜRKTED Yönetim Kurulu eski Başkanı Ali Özbuğday’ın hazırladığı sunum dosyasından faydalanılmıştır.

Türkiye’de çeşit ıslah faaliyetlerini gerçekleştiren firmaların satış gelirlerinin nispeten küçük oluşunun yanı sıra AR-GE ve çeşit ıslah faaliyetlerine ayrılabilir kaynak oranları da oldukça düşük kalıyor.

Page 14: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

TOHUMCULUK SEKTÖRÜAR-GE’YE NASIL BAKIYOR?

ALI ÖZBUĞDAY: AR-GE’NIN GERIDÖNÜŞÜMÜ ÖNEMLIÖzbuğday Tohumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özbuğday, tohumculuk sek-töründe yapılan AR-GE faaliyetleri için çok ciddi finansman yatırımlarına ihtiyaç duyulduğuna ve bu yatırımların uzun süreli ve geri dönüşü belirsiz yatırımlar olduğuna dikkat çekerek: “Geliştirilen çeşitlerin izin-siz veya bedelsiz kullanımı ile geri dönü-şüm riskinin giderilmesi sektöre verilecek en temel destek unsurudur” diyor.Yapılan ıslah çalışmaları ile dünyada tarım-sal üretimde kat edilen yola işaret eden Özbuğday: “Dünyada son 70 yıl içerisinde tohum ıslah faaliyetlerinin de katkısı ile üretimde verimlilik mısırda 6 kat, pamuk-ta 4,5 kat, soyada 2,5 kat arttı. Ülkemizde son 10 yıl içerisinde pamuktaki verimlilik artışı yüzde 50’nin üzerinde. Hibrit tohum-lar ve sertifikalı tohumluk kullanımının yük-sek olduğu kendine döllenen türlerdeki bu verimlilik artışını maalesef çiftçilerin kendi tohumlarını ayırarak kullandıkları türlerde görmek mümkün olmuyor” diyor. Özbuğday: “Ülkemizde yüzde 7- 8 düzey-lerinde sertifikalı tohum kullanımı söz konusu. Buğday ve arpada ortalama verim 2,2 ton hektar iken, yine sertifikalı tohum kullanım oranının yüzde 50 – 60’larda olduğu Avrupa ülkelerinde bu verim düzeyi 6 ton hektarlara ulaşıyor. Ülkemizin geç-mişte uluslararası pazarlarda en rekabetçi olduğu baklagiller artık büyük ölçüde itha-lata konu oluyor ki, bu ürünlerde sertifikalı tohum kullanımını yüzde ile ifade etmek zor” açıklamasını yapıyor.Bu durumun geri dönüşümü olmayan ürünlerde, tohum firmalarının ıslah faali-yetlerinden uzak kalmasına yol açtığına, dolayısıyla da bu bedeli hem ülke tarımının

hem de tüketicilerin ödediğine işaret eden Özbuğday, araştırmacıların ve yeni çeşit geliştirme faaliyetlerinin önünün açılması gerektiğinin altını çiziyor. Özbuğday ekliyor: “Ülkemizde 2004 yılında Islahçı Hakları kanunu çıktı. Bu kapsamda yeni çeşitler ıslahçısının izni olmadan ticarete konu edilemezler. Ancak, yeni çeşit geliştirmek üzere diğer ıslahçıların bu çeşitleri kullan-ması “ıslahçı istisnası” olarak tanımlanır. Böylece yeni çeşit geliştirme faaliyetlerinin önü açılırken, ıslahçıların zaman, finans-man ve risk faktörü maliyetlerinin geri dönüşümü temin ediliyor. Gerçekte yerli tohum firmalarının ve ıslah faaliyetlerinin geliştirilmesi gündeme geldiğinde teşvik sistemleri içerisinde ülkemiz “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri”nde uygulanan siste-me benzer yerli çeşitlere vergi istisnası gibi unsurlar mutlaka değerlendirilmeli.”

HAMDI ÇIFTÇILER: AR-GE BAĞIMSIZLIK DEMEK

AR-GE yatırımlarının tohumculuk sektö-ründeki rolü hakkında görüşlerini dile ge-tiren MAY Tohum Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hamdi Çiftçiler, şirketlerde AR-GE bilincinin oluşma sürecini şu sözlerle anlatıyor: “Sektörler için AR-GE faaliyetleri ilgili iş kolunda ilk olgunlaşma (üretim, pazarlama, satış faaliyetleri olgunlaşması) sonrasındaki yeni bir faz ve gelişme eta-bıdır. Şirketlerin içinde bulunduğu pazarın değerlerini, problemlerini, ihtiyaçlarını anlama ve algılama döneminin belli bir olgunluğa gelmesinden sonra ilgili husus-lara çözüm üretme fırsatlarının farkındalı-ğı artar ve AR-GE’ye kaynak ayırma bilinci oluşur. Tohumculuk sektöründe de bu süreç benzer şekilde gelişmiştir.”Tohumculuk sektörünün gelişmesi açı-sından AR-GE’nin tarımın, üreticilerin ve tüketicilerin değişen ihtiyaçlarına çözüm

üretme anlamında vazgeçilmez bir öneme sahip olduğunu söyleyen Çiftçiler, AR-GE’yi değerlendirirken, sektörün kimin, hangi fazda olduğunu doğru tespit etmesi gerek-tiğine dikkat çekiyor. “Uluslararası piyasada 100 yılı aşkın süredir var olmayı başararak günümüze ulaşan uluslararası şirketler, bugün dünya çapında pazar araştırmaları ve problem tespitleri yaparak çok geniş bütçelerle AR-GE projelerini finanse ediyor. Ülkemiz ölçeğinde yerli özel sektör yatırımcıları açısından bakarsak; AR-GE’ye mevcut durumda yatırım yapmış olan sınırlı sayı-da şirket, belli bir olgunlaşma seviyesine geldi. Bundan sonra AR-GE’ye daha köklü yatırım yapacak yeni şirketlerin ise hedef ve odaklarını çok iyi belirlemeleri, orta ve uzun vadede büyük kayıplara uğramama-ları bakımından çok önemlidir” diyen Çift-çiler, AR-GE konusunda izlenmesi gereken stratejileri paylaşıyor.AR-GE’nin tohumculuk sektörü açısından bağımsızlık anlamına geldiğine dikkat çeken Çiftçiler, bu söylemin yerine gele-bilmesi için başarılı ürün geliştiren, ticari

14 Şubat2014

A N A L İ Z

Page 15: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 15

kazanıma dönen ve yatırımların karşı-lığını belli bir yıldan sonra geri almanın mümkün olduğu projeler gerçekleştirmek gerektiğinin altını çiziyor. Çiftçiler ekliyor: “Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde günümüzün uluslararası rekabet koşulla-rında dev rakipler ile rekabet edebilecek AR-GE ve ürün geliştirme çalışmalarının yapılabilmesi içinse devletin gerçek an-lamda AR-GE yapan yerli yatırımcı şirket-lere çok ciddi destek vermesi önemli ve gereklidir.” MAY Tohum’un AR-GE yatırımları hakkında da bilgi veren Çiftçiler: “Şirketimiz 1997 yılından itibaren ayçiçeği, 1999 yılından itibaren de mısır türlerinde ıslah yatırımla-rı yapıyor. Geldiğimiz noktada AR-GE de-partmanımıza bağlı 30 uzman personel, Bursa, Çukurova ve Trakya’da kurulu 3 araştırma istasyonu, 12 ay üretim yapı-labilen tam kontrollü seralar, patoloji ve biyoteknoloji laboratuvarları, destekli ola-rak; gerek yurtiçinde TAGEM ve gerekse uluslararası kuruluşlarla iş birliklerini de kapsayacak şekilde AR-GE faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Geliştirdiğimiz çeşitleri ise Türkiye ile birlikte hedef coğrafya olarak belirlediğimiz AB, Karadeniz, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika coğrafyasında tohum ve lisans satışları kapsamında değerlendi-riyoruz” diyor. MAY Tohum’un 2014 yılı itibarı ile yıllık cirosunun yüzde 7’lik kısmını AR-GE faaliyet-lerine ayırdıklarını ifade eden Çiftçiler: “Bu konuda çalışmalarımızı sadece ıslah projesi olarak görmüyor; uzman personel yetiştir-me, uluslararası rekabet edebilirlik, komşu coğrafyalardaki fırsatlar ve katma değer kazandırma anlamında ülkemize ciddi hiz-metler verdiğimizi düşünüyoruz” diyor. “

Tohumculuk sektörünün gelişiminde AR-GE’nin üstlendiği rolü değerlendiren Nun-hems Tohumculuk Ülke Müdürü Süleyman Kenar; “Türkiye’de AR-GE’den ve geliştiril-mesinden çok bahsediliyor ancak hemen konu üretimle bağdaştırılıyor. AR-GE ge-netik materyal ve çevrenin buluşmasıdır. AR-GE ıslahtır, yatırımdır, altyapıdır ve uzun vadeli bir iştir. AR-GE yatırımları is-tihdamı destekler. Bununla birlikte AR-GE olmazsa, Türkiye pazarında olamazsınız” diyor. Türkiye’de tohumculuğun düzeyinin

yapılan AR-GE ile ölçülmesi gerektiğimi düşünen Kenar: “Üretim de buradan ayrı tutulmalı. Yabancı sermayenin Türkiye’de çok önemli AR-GE yatırımları var. Yatırımlar özendirilerek daha da arttırılmalıdır” diyor.Nunhems Tohumculuk’un AR-GE’ye ayır-dığı bütçe ve bu alanda yaptığı çalışmalar hakkında da bilgi veren Kenar şunları söylüyor: “Firmamızın yatırımları 10 milyon Euro’nun üzerindedir. Türkiye’de sattı-ğımız ürünlerin yüzde 90’ı burada ıslah ediliyor.”

AR-GE’ye daha köklü yatırım yapacakyeni şirketlerin hedef ve odaklarınıçok iyi belirlemeleri, orta ve uzunvadede büyük kayıplara uğramamalarıbakımından çok önemlidir.

AR-GE ıslahtır, yatırımdır, altyapıdır ve uzun vadeli bir iştir.

SÜLEYMAN KENAR: TOHUMCULUK AR-GE ILE ÖLÇÜLMELI

Page 16: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,
Page 17: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,
Page 18: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Tohum dergisinin sorularını yanıtlayan Tarım, Orman ve

Köyişleri Komisyonu Başkanı Ibrahim Yiğit, Komisyon’un

yaptığı çalışmaların yanı sıra Türk tarım ve tohum

sektörlerinin dünü, bugünü ve geleceği hakkında

değerlendirmelerde bulundu.

BAKANLIK VE ÖZEL SEKTÖR UYUM İÇİNDE

ÇALIŞMALI

R Ö P O R T A J

18 Şubat2014

Page 19: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 19

Sn. Başkanım Tarım, Orman ve Köyiş-leri Komisyonu’nun yasama dönemi faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz? Komisyon çalışmalarını genel olarak özetleyebilir misiniz?Komisyonumuzda şu ana kadar, Hüküme-timiz tarafından gönderilen birçok kanun tasarısı ve Milletvekillerimizce gönderilen kanun teklifleri yasalaşmıştır. Bunların bazılarına örnek verecek olursak; Ka-muoyunda 2B kanunu olarak bilinen ve 19.4.2012 tarihli 6292 Sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklen-mesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dı-şına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun”, 27.2.2013 tarihli ve 6443 Sayılı “Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 14.2.2013 tarihli ve 6427 Sayılı “Yeraltı Suları Hak-kında Kanunda Yapılan Değişiklik” gibi kanun tasarıları komisyonumuzda görü-şüldükten sonra kanunlaşmıştır.

Komisyonun öncelikli gündeminde şu an hangi konular bulunmakta?Komisyonumuzun öncelikli gündemleri arasında, tarım arazileri ile tarımsal işletmelerin miras yoluyla intikalinde par-çalanmasının engellenmesini amaçlayan, “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanu-nu ve Türk Medeni Kanunu’nda Değişiklik

Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” ile 6831 sayılı Orman Kanunu başta olmak üzere Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat Kanunu yer alıyor. Bununla birlikte “Yeral-tı Suları Kanunu” ve DSİ Teşkilat Kanunu başta olmak üzere çeşitli kanunlarda günün değişen ihtiyaçlarına cevap vere-bilecek çeşitli düzenlemelerin yer aldığı, “Orman Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Ya-pılmasına Dair Kanun Tasarısı” komisyon gündemimizde bulunan en önemli kanun tasarılarıdır.

Ülkemiz tarımı için son derece önemli bir komisyonun başkanlığını yürütü-yorsunuz. Aynı zamanda ziraat mühen-disisiniz. Bu itibarla sormak isteriz. Ülkemiz tarımının bugün gelmiş olduğu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Risklerimiz ve fırsatlarımız nelerdir?Ülkemiz tarımı, daha önceki dönemlerle kıyaslandığında ciddi ilerlemeler kaydet-miştir. Gerek TÜİK’in, gerekse uluslarara-sı tarım ve gıda kuruluşlarının araştırma-ları ve resmi verileri tarımda kat ettiğimiz yolu bize göstermektedir. Şu anda 62,5 milyar dolar civarında tarım hasılası olan ülkemiz, bu büyüklükle Avrupa’nın birinci, dünyanın ise yedinci sırasındadır. Tarımda riskler her zaman mümkündür.

Özellikle kuraklık ve benzeri bazı doğal afetler, önlenebilmesi mümkün olmayan durumlardır. Bu gibi durumlarda sadece çiftçilerimizin zararlarının temini gibi bir yola gidilmekte, ama zarar gören ürün-lerin yetersizliği ve halkımızın ihtiyacının giderilmesi ancak bu ürünlerin ithalatı yoluyla olabilmektedir. Böylesi durum-larda ise özellikle ürün fiyatlarında bazı istikrarsızlıklar meydana gelmektedir. Fırsatlarımız ise ülkemizin iyi bir tarım ül-kesi olması, iklim koşullarımızın ve tarım arazisi büyüklüklerimizin birçok Avrupa ülkesine göre daha elverişli olması, köklü bir tarım geleneğine sahip olmamız ve ürün çeşitliliğine elverişli bir coğrafi yapı-ya sahip olmamızdır. Ayrıca son yıllardaki desteklemeler de çiftçilerimize iyi fırsat-lar sunmaktadır.

Yine bir önceki soruyla bağlantılı ola-rak, ülkemiz tarım sektörünün ve sek-tör paydaşlarının genel olarak önüne koyması gereken hedefler nelerdir?Türkiye ekonomisinde tarım ve gıda sek-törü; istihdam, beslenme, sanayiye ham madde temini ve milli gelir açısından önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde tarım ve gıda sektörlerinden elde edilecek gelir artışı, halkımızın refahı, zenginliği ve ya-şam kalitesini arttırmada önemli bir po-

Türkiye ekonomisinde tarım ve gıda sektörü; istihdam, beslenme, sanayiye ham madde temini ve milli gelir açısından önemli bir yere sahiptir.

Page 20: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

tansiyele sahiptir. Sektör bu anlamda sa-dece ülkemiz için değil, gıda sorununun giderek daha da büyüdüğü dünya ülkeleri açısından da son derece önemlidir. Bu nedenle bilgi ve teknolojiyi iyi kul-lanan, hijyene önem veren, güvenilir gıda ve kaliteli tarım ürünlerinde tercih edilebilir olmayı hedefleyen bir sektör olmalıdır.

Tohumculuk sektörümüz her geçen gün gelişerek ilerliyor. Sizin pencere-nizden tohumculuk sektörümüz nasıl görünüyor?Tohum hayatın başlangıcı ve devamı, tarımsal üretimin de sürekliliği ve verimi için hayati öneme sahiptir. Ülkemizde to-humculukla ilgili araştırma faaliyetlerinin temeli Cumhuriyet dönemine kadar da-yanmaktadır. Bu dönemde 1926’dan iti-baren tarımın çeşitli dallarında üretme ve deneme istasyonları kurulmaya başlan-mış, son derece kısıtlı imkânlarla önemli aşamalar kaydedilmiştir. 2002 yılından sonra ise sektörde çok önemli gelişmeler sağlanmıştır. Uygulanan politikalarla 145 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretimi yüzde 344 artışla 645 bin tona ulaşmış, parasal değer olarak ithalatımız yüzde

257 artış gösterirken ihracatımız ise yüz-de 597 artış ile 17 milyon dolardan 120 milyon dolara yükselmiştir. Uluslararası Tohum Federasyonu (ISF) verilerine göre de tohumculuk sektörümüzün büyüklüğü yaklaşık 750 milyon dolardır. Tohumcu-luk sektöründe yakalanan bu başarılarda Bakanlığımızın, Hükümetimizin tohumcu-luk sektörü ile ilgili izlediği politikaların yanı sıra sektör paydaşlarının da çok önemli katkıları bulunmaktadır. Bugün ülke genelinde 100’ü aşkın merkez ve 50 civarında araştırma enstitüsü ve istasyo-nu Türk tarımına hizmet etmektedir.

Tohumculuk sektörümüzün, özellikle özel sektör kuruluşları bağlamında riskli alanları sizce nelerdir?Ülkemizde tohum üretim ve pazarlama-sında birçok firma faaliyet göstermekte-dir. Bu firmalarımızın AR-GE faaliyetlerine yeterince kaynak ayırmadığı, yerli gen potansiyelimizin ortaya çıkarılması ve çeşitliliğin arttırılması konularında eksik kaldıkları gözlenmektedir. Araştırma ge-liştirme ve ıslah çalışmalarının yapılması ve eğitim konularına ağırlık verilmesi; yerli tohumculuk sektörünün güçlenmesi, ithalatın en aza indirilmesi ve ihracatın

1947 yılında Erzincan’da dünyaya gelen İbrahim Yiğit, 23. Dönem İstanbul Milletvekili’dir. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirmiş ve yüksek lisans yapmıştır. Türkiye Şeker Fabrikaları’nda Bölge Şef Yardımcısı olarak görev almış olan Yiğit, Balkan Bilim ve Ekoloji Derneği Üyesi olarak değişik ülkelerde konferanslar vermiş ve sırasıyla Zeytinburnu Belediye Başkan Yardımcılığı, Başkan Vekilliği ile Büyükşehir Meclis Üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Aynı zamanda İstanbul Gübre Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi olan Yiğit, Trakya Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak dersler vermiştir. Yiğit, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı olarak görev yapmaktadır.

KİMDİR?

R Ö P O R T A J

20 Şubat2014

Page 21: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 21

geliştirilmesi açısından önemlidir. Bakan-lığımız ve özel sektör işbirliğinin gelişti-rilmesiyle, çeşit geliştirme kapasitesinin arttırılması, sektörün sermaye yapısının güçlendirilmesi, tohumda sahteciliğin ve kaçakçılığın önlenmesi, yetişmiş eleman açığının kapatılması mümkün olacaktır. Bu hususta Bakanlığımıza bağlı araş-tırma enstitüleri ile koordineli çalışmak önemlidir. 5553 Sayılı Tohumculuk Kanu-nu ile tohumlukları ıslah eden, yetiştiren, üreten ve dağıtan herkes kayıt altına alın-mış durumdadır. Tohumun geliştirilmesi hem verimliliği ve kaliteyi arttıracak hem de rekabet gücüne katkıda bulunacaktır. Açılmış olan tohum gen bankası da ülke-miz açısından son derece önemlidir.

5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu, yürürlüğe girdiği 2006 yılından beri sektörümüzün gelişimine önemli katkı-lar yapmaktadır. Bununla birlikte hem ülkesel hem de küresel düzeyde to-humculuk endüstrisinde yaşanan hızlı ve dinamik süreç nedeniyle ihtiyaçlar da değişmekte ve sektörün yasal dü-zenlemelere yönelik değişiklik talepleri söz konusu olmaktadır. Tohumculuk sektörünü düzenleyen bu yasanın reviz-

çıkarları doğrultusunda ne gerekiyorsa onu yaparız.

Dergimiz okuru olan genç ziraat mü-hendislerine bir tavsiyeniz olacak mı? Onlara neler söylemek istersiniz?Genç ziraat mühendislerine tavsiyem öncelikle mesleklerinin ülkemiz açısın-dan ne kadar önemli olduğunun farkında olmalarıdır. İyi bir tarım ülkesi olan Türki-ye’de ziraat mühendislerine çok görevler düşmektedir. İyi bir mühendis olabilmek için kişisel çabaların da önemi büyüktür. Uluslararası gelişmeleri, teknolojiyi ve ül-kemizdeki tarımla ilgili çıkan kanunları iyi takip etmelerini, mutlaka yüksek lisans yapmalarını ve tarımla ilgili bir alanda uzmanlaşmalarını tavsiye ederim.

Son olarak eklemek istedikleriniznelerdir?Siz değerli TÜRKTED yönetici ve çalı-şanlarına, ülkemiz tarım sektörüne gös-termiş olduğunuz katkılarınızdan dolayı teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

yonu hakkındaki değerlendirmelerinizi okurlarımızla paylaşır mısınız?5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu ile to-humluk üretiminin disipline edilmesi ve özellikle tohumculuk sektörünün yapı-lanması sağlanmıştır. Tohumcular Birliği ve 7 alt birlik şeklinde çalışmalarını sürdüren tohumculuk sektörü için 5553 sayılı Kanun önemli bir dönüm nokta-sıdır. Önceki sorularınızda da ayrıntılı olarak anlattığım gibi bu kanun ülkemiz tohumculuk sektörünün gelişmesi, uluslararası pazardaki rekabet gücünün arttırılması ve sektörün güçlendirilmesi açısından önemlidir. Bildiğim kadarıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımı-za kanunda bazı revizyonlar yapılması ile ilgili talepler gitmektedir. Uygulama-da ortaya çıkacak sorunları, özel sektö-rümüzün de katkıları ve yönlendirmele-riyle düzeltmek gibi bir yola her zaman gidilebilir. Ya da bazı taleplerin kanunda revizyona gidilmeden bile düzeltilmesi mümkündür. Biz komisyon olarak böyle bir düzenleme talebi olursa ülkemizin

Bildiğim kadarıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık

Bakanlığımıza kanunda bazı revizyonlar

yapılması ile ilgili talepler gitmektedir.

Uygulamada ortaya çıkacak sorunları, özel

sektörümüzün de katkıları ve yönlendirmeleriyle

düzeltmek gibi bir yola her zaman gidilebilir.

Page 22: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Sebze tohumculuğu konusunda uzmanlaşan Multi Tarım, yurtiçinde ve yurtdışında kaliteli, pazarın taleplerine uygun ve güvenli tohum çeşitlerini üreticinin beğenisine sunuyor. Multi Tarım, üreticiler kadar tüketicileri de memnun edecek yeni çeşitler peşinde.

MULTİ TARIM’LAMUTLU YARINLAR İÇİN İYİ TOHUM

Advertorial

22 Şubat2014

Page 23: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 23

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tohum ıslahı konusunda araştırmacı kuruluş olarak tescil edilmiş olan Multi Tarım Tic. Ltd. Şti. Türkiye’nin hibrit sebze tohumu konusunda araştırma, geliştirme ve üretim yapan öncü firmaları arasında yer alıyor. Kuruluşu 1994 yılına dayanan Multi Tarım, kurul-duğu günden itibaren uzmanlaşmasını sadece hibrit sebze tohumculuğuna odaklayarak tüm çalışmalarını bu alanda geliştirmeyi ilke edindi. Başta domates, biber, patlıcan olmak üzere hıyar, kavun, karpuz, kabak ve fasulye gibi Türk tarımsal üretiminin en gözde türlerinde ıslah çalışmaları yürüten Multi Tarım, bugün kendisi-ne ait 200 dekar sera ve 150 dekar açık alanda ıslah çalışmalarını sürdürüyor.Gelişen teknolojiye paralel olarak yapılandırılan tohum işleme ve paketleme tesisleri ile piya-saya yüksek kaliteli tohumlar arz eden Multi Tarım, ana ilke ve hedef olarak üreticilere doğru ve kaliteli ürünler sunuyor. Bununla birlikte üreticilerin, pazar isteklerine ve hızla değişen taleplere uygun yetiştiricilik yapabilmesi için doğru çeşitler geliştirmeye, bunun için de pazar trendlerini yakından takip etmeye devam eden Multi Tarım, zaman içinde Türkiye tarımına çok kıymetli çeşitler kazandırdı.

14 ÜLKEDE MULTI TARIM IMZASIBirçok türde piyasa isteklerine uygun yeni çe-şitler geliştiren Multi Tarım, yurtdışı faaliyetleri ile ürün çeşitleri kadar pazarını da genişletmeyi sürdürüyor. Bugün Multi Tarım, Türkiye tarımını yurtdışı pazarlarda da temsil ediyor. 30’dan fazla ülkede çeşit adaptasyon çalışmalarına devam eden Multi Tarım, 14 ülkeye değişik türlerde ihracat yapıyor. Avrupa, Amerika, Asya

ve Afrika kıtalarının serbest rekabete açık birçok ülkesinin pazar isteklerine uygun çeşitler gelişti-rerek, dünya markası olma yolunda hedeflerine hızlı adımlarla ilerliyor. Son derece stratejik öneme sahip olan tarım sektöründe, sorumluluklarının bilincinde olarak yatırımlarını sürdüren Multi Tarım, her bir seg-mentte, doğru çeşitlerle başarı yakalamayı ilke ediniyor. Tecrübeli, teknik donanıma sahip ve yetkin personeli ile üreticiden tüketiciye kadar her kesimin memnuniyetine önem verirken, sektöründe lider olma gayesi ile hedeflerinin peşinden koşuyor.

YENILIKLERIN TAKIPÇISIŞirket merkezi ve tohum ıslah-deneme seraları Antalya’da bulunan Multi Tarım; kurulduğu 1994 yılından bu yana sebze tohumculuğunda uzmanlaşmanın adresi oldu. Üreticilerin pazar isteklerine uygun, dünyadaki yenilikleri de takip ederek en iyi çeşitleri geliştirmenin azmiyle, bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için gereken çalışmaları yapıyor.Multi Tarım, insan sağlığını koruyup, beslenme-sini güvence altına almak için yüksek teknolojiyi kullanarak en iyi ve güvenli çözümleri üretmek ana ilkesinden hareketle, üreticiden tüketiciye tüm zincirin halkalarına kaliteli tohumları ile hizmet vermeyi sürdürecek.

MULTI TARIM, AVRUPA,

AMERIKA, ASYA VE

AFRIKA KITALARININ

SERBEST REKABETE

AÇIK BIRÇOK ÜLKESININ

PAZAR ISTEKLERINE

UYGUN ÇEŞITLER

GELIŞTIREREK, DÜNYA

MARKASI OLMA YOLUNDA

HEDEFLERINE HIZLI

ADIMLARLA ILERLIYOR.

Gelişen teknolojiye paralel olarak yapılandırılan tohum işleme ve paketleme tesisleri ile piyasaya yüksek kaliteli tohumlar arz eden Multi Tarım, ana ilke ve hedef olarak üreticilere doğru ve kaliteli ürünler sunuyor.

Multi Tarım, bugün kendisine ait 200 dekar sera ve 150 dekar açık alanda ıslah çalışmalarını sürdürüyor.

Birçok türde piyasa isteklerine uygun yeni çeşitler geliştiren Multi Tarım, yurtdışı faaliyetleri ile ürün çeşitleri kadar pazarını da genişletmeyi sürdürüyor.

Page 24: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Tarımsal araştırmadaki başarıları ve geliştirmiş olduğu çeşitlerle Yeşil Devrim’in babası sayılan tarımcı Norman Borlaug, Nobel ödülünü alan tek ziraatçı olarak tarihe adını yazdırdı.

Nobel ödülü bazı temel bilimler, tıp, ede-biyat, ekonomi ve barış dallarında verilir. Bunlar arasında ziraat bilimleri yoktur, ama Yeşil Devrim’in babası sayılan ta-rımcı Norman Borlaug, Nobel ödüllü tek ziraatçı olarak tarihe geçmiştir. Bizdeki tarım camiasında Borlaug’ın tanınma olasılığı daha yüksek olsa da adını duy-mamış olanlar için yine kısa bir hayat hikayesi ile başlayıp ardından yaptıklarını inceleyelim.Norman Borlaug Norveç göçmeni bir aile-nin dört çocuğundan biri olarak 25 Mart 1914 yılında Amerika’nın Iowa eyaletinde dünyaya gelir; yaşıtlarının çoğu gibi ta-rımla uğraşan ailesinin çiftliğinde büyür. “Eğer aklın varsa şimdi kafanı doldur ki yarın karnını da doldurabilesin” diyen de-desinin uyarısını dinleyerek üniversiteye gider. Önce ziraat fakültesinde ormancılık okur, ardından bir müddet orman servi-sinde çalışır; bütçe kesintileri nedeniyle işsiz kalınca, üniversiteye dönüp eğiti-mini devam ettirir. Burada ufak bir de-tayı anlatmadan geçmeyelim. O yıllarda Amerika’da kara pas buğday üretiminde büyük kayıplara yol açmaktadır. Norman Borlaug üniversiteden mezun olmadan hemen önce meşhur bitki patologların-dan Dr. Elvin C. Stakman’ın verdiği “Ürün bitkilerimizi mahveden şu küçük oynak düşmanlar” başlıklı konferansta pas hastalığının neden olduğu zararlardan çok etkilenmiştir. Bitki patolojisi alanında Dr. Stakman’ın yanında master yapmaya başlar, 1940 yılında da bitki patolojisi ve genetik dalında doktora derecesini alır. Eğitimi sırasında sporla uğraşır; bunlar arasında futbol ve beyzbol yanında güreş de bulunmaktadır.Doktorasını aldıktan sonra Borlaug 1944 yılına kadar DuPont firmasında

mikrobiyolog olarak çalışır. Aslında görevi fungusit, pestisit vs. geliştirmektir ancak II. Dünya Savaşı çıktığından laboratuvar orduya tahsis edilir. Artık Borlaug ve arkadaşlarının yeni görevi Güneydoğu Asya’nın ılık tuzlu suyuna dayanıklı tutkal geliştirmek olur, böylece askeri gıda koli-leri tuzlu suya dayanıklı tutkalla yapıştırı-labilir. Birkaç hafta içerisinde bu görevin üstesinden gelirler. Sırada yeni askeri görevler vardır.Bu dönemde ABD başkan yardımcısı olan eski Tarım Bakanı Henry Wallace, Meksi-ka’nın tarımsal kalkınmasına yardımcı ol-mak üzere Rockefeller Vakfı’nı ikna eder. Onlar da Meksika’da tarımsal kalkınmayı organize etmek üzere fitopatolog Dr. E. C. Stakman ve iki tarımcıyla anlaşırlar. Meksikalı ve Amerikalı araştırmacılardan oluşan kuruluş toprak ıslahı, buğday ve mısır ile bitki hastalıkları üzerinde çalışa-caktır. İlk temas edilen araştırmacılardan Norman Borlaug önce DuPont’taki işlerini bitirmek ister; ardından da DuPont’un önerdiği iki kat maaşı, 14 aylık kızı ve hamile eşini bırakarak 1944 yılında Mek-sika’da Tarım Bakanlığı ve Rockefeller Vakfı ortaklığıyla yürütülen Buğday Geliş-tirme Programı’nın başına geçer.Meksika o yıllarda ihtiyaç duyduğu buğ-dayın büyük bir bölümünü ithal etmek-tedir. Mısır için de durum pek iç açıcı değildir. Rockefeller tarafından başlatılan programda Borlaug’un başında olduğu Buğday Geliştirme Programı yanında toprak ıslahı, mısır ıslahı, patates ıslahı ve bitki hastalıkları programları da bu-lunmaktadır. Ancak, işler pek kolay yürü-memektedir; yerel araştırmacı ve kalifiye eleman bulmak çok zordur, köylüler daha önce yaşadıkları büyük hastalık kayıpla-rını hatırlayıp işbirliğine yanaşmamakta-

dırlar… Onun için ilk 10 yıl hastalıklara dayanıklı buğday çeşitlerinin ıslahına harcanır; binlerce melezleme yapılır. Baş-langıçta çalışmalar yüksek rakımlı Mek-siko City’deki Texcoco’da yapılmaktadır. Borlaug bu denemeleri daha kuzeydeki düşük rakımlı ve yüksek sıcaklıktaki Sonora’da da yapıp böylece bir yılda iki ürün almak ister. Ama patronu Dr. Harrar buna şiddetle karşı çıkar. Hem masraflar artacaktır hem de o zamanki bilgilere göre buğday tohumunun hasattan son-ra tekrar ekilmeden önce dinlenmesi gerekmektedir… Borlaug istifa eder… Tesadüfen Meksika’daki programı ziyaret etmekte olan Dr. Stakman araya girer. Borlaug’ın projesini destekleyip istifasını geri aldırır. Böylece, 1000 km uzaklıkta, 2600 m yükseklik ve 10 derece boylam farkı olan ılıman iklim ve yayla arasında yılda iki ürüne olanak sağlayan “dolmuş ıslahı” 1945 yılında başlamış olur. Bu arada, Norman Borlaug patronlarından bilimsel yayın yapmadığı için eleştiri de alır; cevabı: “Size kağıt mı yoksa ekmek mi lâzım?” olur.

YEŞİL DEVRİM’İN BABASI:

NORMAN BORLAUG

Prof. Dr. Selim ÇETİNERSabancı Üniversitesi

M A K A L E

24 Şubat2014

Page 25: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 25

Bu denemeler, bir şey daha ortaya koyar. Bu şekilde farklı boylamlardan kaynak-lanan gün uzunluğu da selekte edilen bu buğday çeşitlerini etkilememekte, dolayısı ile farklı ekolojilerde yetiştiril-meleri mümkün olabilmektedir. Bu da o zamanki kitabî bilgilere aykırıdır. Yine saf hatlarla geliştirilen çeşitlere hastalık etmeni funguslar çabucak dayanıklılık geliştirdikleri için 5-6 melezli çok ırklı çeşitleri geliştirmek için de yeni bir yöntem geliştirir. Böylece mantarların dayanıklılık geliştirme süresi uzayacaktır. Borlaugh 1953’te bu tekniği biraz daha geliştirerek bunları geriye melezleme ile yine ana-baba olarak kullanılacak çok sayıda hastalığa dayanıklılık geni taşıyan bireyler geliştirmiştir. Çocukluğumuzdaki buğday çeşitleri gibi Borlaug’un çalıştığı çeşitler de uzun boylu ince saplı çeşitlerdi; onun için de yatmaya duyarlılardı. Özellikle, toprak ve-rimliliğini arttırmak için kullanılan azotlu gübreler kullanıldığında bunlar başağın ağırlığına dayanamayıp, yatarlar. Tabii bir de fotosentez ürünleri sap ve samanda birikir dane verimi az olur. Borlaug, yine Yeşil Devrim’in en önemli önderlerinden Orville Vogel’in II. Dünya Savaşı sırasın-da Japonya’dan toplayarak getirdiği 16 bodur buğday çeşidinden biri olan No-rin10’un yüksek verimli Amerikan çeşidi Brevor’un melezinden elde ettiği No-rin10/Brevor çeşidiyle çalışmaya başlar. Bu çeşit, elindeki çeşitlerin yarı boyunda olmasına rağmen hem daha fazla sap (kardeş) oluşturur hem de daha fazla ve-rim verir. Borlaug bunu hemen geliştirmiş olduğu hastalığa dayanıklı buğday çeşit-leriyle melezlemeye başlar. Elde etmiş olduğu ilk yarı bodur hastalığa dayanıklı buğday çeşitleri Pitic 62 and Penjamo

City’den 65 km uzakta tarla denemeleri-nin başındaki Borlaug’a haber vermeye gider. Eşi “Nobel Barış ödülünü kazan-dın” dediğinde Borlaug inanmaz “Yok, almadım… Dalga geçiyorsunuz benimle der.” Bu ödüller birbirini izler, Amerika’da ve diğer birçok ülkede prestijli ödüller alır, ama Nobel Komitesi’ni Ziraat Bilim dalında ödül koymaya ikna edemez. O da 1986 yılında “Dünya Gıda Ödülü”nü tesis eder. İlk ödül, 1987’de yarı bodur buğday çeşitlerinin Hindistan’a götürülmesinde Borlaug’a yardımcı olan Hintli tarımcı Profesör Swaminathan’a verilir. Her yıl Iowa’da düzenlenen görkemli törenle tarımsal üretimde çığır açan bilimcilere verilen bu ödül törenine dünyanın her ya-nından saygın bilim insanları davet edilir.Norman Borlaug 2009 yılında vefat edene kadar dünyadaki tarımsal üreti-mi arttırma çabalarına devam etmiştir. CIMMYT’in başkanlığı görevinden 1979 yılında emekli olmuş olsa da hem araştır-malarına hem de 1984 yılında başladığı Texas A&M Ziraat Fakültesi’ndeki profe-sörlük görevine devam etmiş, Yeşil Dev-rim’in Afrika kıtasındakilere ulaştırılması için büyük çaba göstermiştir.

Norman Borlaug’un geliştirdiği buğday çeşitleri kıtlıktan mustarip Pakistan ve Hindistan’da da buğday üretimini kısasürede ikiye katlayarak açlıktan ölmek üzere olan milyonlarca insanın hayatını kurtardı.

62 olur. 1963 yılında Meksika’daki buğ-dayların yüzde 95’i yarı bodur çeşitlerdir. 1964 yılında Sonora 64, Lerma-rojo 64, Siete Cerros, Super X çeşitleri de tescil edilir. Meksika’nın buğday verimi, Borla-ug’un geldiği 1944 yılındakine göre 6 kat artar ve Meksika net buğday ihracatçısı konumuna gelir.Yarı bodur, hastalıklara dayanıklı ve yük-sek verimli buğday çeşitlerinin geliştirilip insanların kalori ihtiyaçlarının yüzde 23’ünü karşıladıkları buğday üretiminin bu şekilde katlanması Yeşil Devrim’in başlangıcı sayılabilir. Buğday üzerindeki başarılı çalışmalar, özellikle Güneydoğu Asya ve Çin gibi nüfusu kalabalık ülke-lerdeki temel gıda maddesi pirinç için de benzer ıslah programlarının oluşturulma-sını gündeme getirdi. Norman Borlaug’un geliştirdiği buğday çeşitleri kıtlıktan mus-tarip Pakistan ve Hindistan’da da buğday üretimini kısa sürede ikiye katlayarak açlıktan ölmek üzere olan milyonlarca insanın hayatını kurtarır. Borlaug geliştirdiği buğday çeşitlerini 1965 yılında Pakistan ve Hindistan’da epeyce maceralı bir süreç sonucu dene-meye başladı. 1970 yılına gelindiğinde buğday verimi Pakistan’da önemli ölçüde artmış, üretim 4,6 milyon tondan 7,3 milyon tona yükselmiş; Hindistan’da 12,3 milyon tondan 21 milyon tonun üzerine çıkmıştır. Pakistan 1968’de Hindistan ise 1974’de buğday üretiminde kendine yeterli hale gelmiş, milyonlarca insan aç-lıktan kurtulmuştur. Tarımsal üretimdeki bu net artış doğal alanları tarım arazisine çevirme baskısını da azaltmıştır.Dünyadaki tarımsal üretim artışına sağ-ladığı katkılardan ötürü Norman Borlaug 1970 yılında Nobel Barış ödülüne layık görülür. Eşi haberi aldığında, Meksiko

Page 26: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

26 Şubat2014

A H D E V E F A

Üsküdar’da 1942’de dünyaya gelen ve babasının memuriyeti nedeniyle ortaokula kadar pek çok şehir ve okul değiştiren Dr. K. Savaş Titiz, ilk ve ortaokul hayatı boyunca tam 6 farklı okul görür. Antalya Lisesi’nden mezun olduktan sonra Türkiye Şeker Fabri-kaları A.Ş.’nin verdiği bursu kazanıp yükseköğrenim için Almanya’ya giden Titiz, Göttingen Üniversitesi’nde ziraat eğitimi alır ve 1966 Ziraat Yüksek Mü-hendisi olur. 1969’da ise doktorasını tamamlayarak ziraat eğitimini taçlan-dırır. Akademik kariyerine bir süre aynı kürsüde, Ökokimya bölümünde araştır-ma görevlisi olarak devam eden Titiz, aldığı eğitiminin karşılığını vermek üzere 1970 yılında Türkiye’ye döner. Bu tarihten itibaren 10 yıl Türkiye Şe-ker Fabrikaları’nda farklı kademelerde görev yapan Titiz, Türkiye’nin zirai geli-şimine katkı sunar. 1980 yılında memleketi olan Antal-ya’ya dönerek Demre’de serada sebze üretiminin yanı sıra, tarımsal girdi pazarlamasını da içeren çalışmalar yaparak özel sektör girişimciliğini de deneyimleyen Titiz’in kamu ile bağlan-tıları bu dönemde de sürer. O dönemki Tarım Bakanlığı’nca getirildiği görevleri anımsayan Titiz, bu süreçten şöyle bahseder: “Tarım Bakanlığına bağlı Turunçgiller Araştırma Enstitüsü’nde Yaprak ve Toprak Analiz Laboratuva-rı’nı kurmakla görevlendirildim. Proje-

nin tamamlanmasından sonra Bonn Büyükelçiliği Tarım Müşavirliği görevine atandım. 1981-86 yıllarını kapsayan bu görevde sorumluluk alanım Hollan-da’ya da akredite olarak genişletildi.”Kamu alanındaki çalışmalar bir yana dursun Dr. K. Savaş Titiz’in tarım sektöründe özel sektör girişimleri de 80’li yılların ruhuna uygun bir seyir izler. Temelleri 1981 yılında atılan ve ilk kurulduğunda Ant Tarım Kolektif Şirketi adıyla anılan bu yapı daha son-ra Antalya Tarım A.Ş. olarak bugünkü ismine kavuşur. 1986 yılından bu yana Antalya Tarım’ın Yönetim Kurulu Başkanı olarak Türk tarım sektörüne hizmet vermeyi sürdüren Titiz, farklı iştiraklerle de tarımın gelişimine katkı sunar. Bugün tarla bitkileri tohumcu-luğu ve açık tarla sebze tohumculuğu konusunda faaliyet yürüten Agromar firmasının yanı sıra, sebze fidesi üre-timi konusunda çalışan Antalya Fide, Agromar Fide, Çukurova Fide, Ege Fide ve Likya Fide; süs bitkiler üretim ve ihracatı alanında çalışan Antalyaflor ve Fleurantalya ile gıda üretimi alanında çalışan Medi firmalarının kuruluşunda önder olan Titiz, tüm bu firmaların ça-lışmalarını Titiz Agro Grup çatısı altında toplar.Ziraat eğitimine başlamasının ardın-dan günümüze kadar geçen zaman diliminde ülke tarımının gelişimine ve özel sektör firmalarının varoluş mü-

cadelesine katkı sunan Dr. K. Savaş Titiz’in tarımla olan ilişkisi ise tahmin-lerin aksine ilk görüşte değil, tanıdıkça doğan bir aşka dönüşür. Tarım sektörü ile kurduğu gönül bağının başlangıcını Titiz şu cümlelerle anlatır: “Tarım eği-timi alma kararım Türkiye Şeker Fabri-kaları’nın yurt dışı bursunu kazanmam-la başlar. Açıkçası bundan önce tarıma pek ilgim yoktu. Hatta Almanya’ya gittiğimde Antalyalı olmam hasebiyle, şeker pancarını maruldan ayırt edecek bilgiye de sahip değildim. Bu nedenle o tarihlerde Almanya’ da bulunan Şe-ker Fabrikaları yöneticisinden de iyi bir fırça yemiştim.” Titiz’in uzaktan gördüğü ancak öğ-rendikçe, tanıdıkça ve ayağı toprağa bastıkça sevip tutkuyla bağlandığı tarım sektöründeki bu dönüşümü ise

Türk tarım sektörünün gelişimine hem kamudaki çalışmaları hem de özel sektör girişimleri ile hizmet veren Dr. Kamil Savaş Titiz, tarımın önemli sıçrama noktalarına tanıklık etmenin verdiği tecrübe ile gelecek kuşaklara daha profesyonel bir tarım sektörü devrediyor.

TARIMIN GİRİŞİMCİ RUHU: DR. SAVAŞ TİTİZ

Tarımı benimsememde en önemli dönüm

noktası Almanya’da ziraat tahsilimin başında,

bir çiftlikte zorunlu olarak kesintisiz bir yıl

süreyle yaptığımız staj oldu.

26 Şubat2014

Page 27: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 27

bir takım süreçler sonunda olur. “Tarımı benimsememde en önemli dönüm noktası Alman-ya’da ziraat tahsilimin başında, bir çiftlikte zorunlu olarak ke-sintisiz bir yıl süreyle yaptığımız staj oldu. Tarımda karşılaştığımız uygulamaya yönelik birçok soru-nun çözümüne orada aldığımız bilgiler önderlik etmiştir” diyen Titiz, iş yaşamında tarımla olan bağlarını güçlendiren bir diğer unsurun Türkiye Şeker Fabrikala-rı’nda yaptığı görevler sırasında olduğunu aktarıyor. Titiz, “Tarımın yöneticilikle bütünleştiği Türkiye Şeker Fabrikaları’nda çalıştığım dönemin tarıma bağlanmamda çok önemli bir etkisi var. Tarıma ve-riler ile analiz etmeyi ve projeciliği orada öğrendim. O tarihlerdeki Şeker Şirketi, devletin yanı sıra özel sektörün yönetici kadrolarının oluşmasında çok önemli bir kaynak ve saygın bir okul oldu” diyor.Türk tarım ve tohum sektörünün tarihsel dönüşü-müne tanıklık eden ve bu alandaki sıçrama nokta-larını kendi süzgecinden geçirerek değerlendiren Titiz, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Sektörün dışa açılması ve liberalleşmesi yönünde 80’li yılla-rın ortalarında Sayın Hüsnü Doğan Bey’in Bakanlığı döneminde atılan adımlar, Türk tohumculuğunun bugün eriştiği düzeyin kilometre taşını oluşturuyor. O güne kadar büyük ölçüde dışa kapalı olan tohum sanayi sadece dış yatırım-cının değil yerli yatırımcının da ilgisini çekti. Tabii bu dönüşümde Sayın Kemal Derviş Bey’in Bakanlığı döneminde mali sistemin ka-lıcı olarak revize edilmesi ve faizlerin kontrol altına alınmasının ve böylece orta vadeli yatırımların cazip hale gelmeye başlamasının da etkisini söylemek gerekir. Bununla birlikte sebze tohumunun diğer ülkelerde olduğu gibi ticari tohumluk statüsüne kavuşmasının yanı sıra, AR-GE çalışması yapan ıslahçılara TÜBİTAK’tan destek sağlanması da kayda değer gelişmelerdir.”Kamu, özel sektör ve akademik camianın katkıları ile 1980’lerden günümüze hızlı adımlarla koşan Türk tohum sektörünün büyük bir gelişim içinde olduğunu yadsımayan Savaş Titiz, sektörün hala var olan eksiklerini de masanın üstüne koyuyor. Titiz, “Sektörün en önemli sorunu 308 Sayılı Kanun’u yenilemek amacıyla yürürlüğe konulan 5553 Sayılı Kanun 8 yıldır yürürlükte. Ancak geçen bu süre içerisinde ortaya çıkan ve sektörün gelişmesini tıkayan sorunlar ko-nusunda bu Kanun’da hiçbir düzeltmeye gidilmemesi bizim en büyük sorunumuz ve sancımızdır” diyor.

Şubat2014 27

Page 28: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Ocak ayında 6. Bölgesel Tohum Ticareti Konferansını gerçekleştiren Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECO-SA), aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10 ülkeden oluşuyor. Başkanlığını, TÜRK-TED’in de Yönetim Kurulu Başkanı olan Dr. Mete Kömeağaç’ın yaptığı, merkezi Ankara’da bulunan birliğin üyeleri arasın-da Afganistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Pakistan, İran, Kazakistan, Türkmenis-tan, Özbekistan ve Tacikistan yer alıyor. Üye ülkelerindeki çiftçi, yetiştirici, sana-yici ve tüketiciye hizmet veren ECOSA, tohum sektöründeki önemli kuruluşlar arasında yer alıyor.Hedefleri arasında “Tohumculuk endüst-risini, ülkesel, bölgesel ve uluslararası düzeyde harekete geçirmek ve temsil etmek” ile “Ülkesel tohumculuk birlikleri-

nin/derneklerinin ve tohumculuk şirketle-rinin aralarında işbirliği ve bilgi değişimi için ortam oluşturmak” ifadeleri yer alan ECOSA, üyelerini bu konuda bilgilendirip tohumculuk faaliyetlerini kolaylaştırmak için gerekli etkinlikleri yürütüyor. Ayrıca ECOSA’nın misyonunu, üye ülkelerde to-hum sanayisini güçlendirme ve geliştirme çalışmaları oluşturuyor.Politik olmayan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan ECOSA’nın en önemli amaçları arasında; üyelerinin menfaatle-rini bölgesel ve ülkesel seviyede temsil etmek, üyeleri arasındaki ilişkileri iyi-leştirmek, adil ve uygun düzenlemelerle tohumun serbest dolaşımını geliştirmek yer alıyor. Üyelerinin, modern teknolojiyi kullanarak yüksek kaliteli tohumun geliş-tirilmesine ve sürdürülebilir tarıma olan

Tohumculuk sektörü içindeki dayanışmayı ve işbirliğini arttırmak amacıyla kurulan Ekonomik Işbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA), her yıl düzenlediği kongre ve fuarlarla üyeleri arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunuyor.

ECOSA TOHUMDAİŞBİRLİĞİNİ ARTTIRIYOR

V İ Z Y O N E R B A K I Ş

28 Şubat2014

Dr. Mete KömeağaçTÜRKTED ve ECOSA Yönetim Kurulu Başkanı

Page 29: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 29

farkındalığını arttırmak için çalışmalar yürüten ECOSA, ülkesel tohumcular bir-liklerinin oluşturulması için de üyelerini teşvik ediyor. ECO ülkelerindeki tohum-cuların eğitim ve öğrenimini teşvik etme-sinin yanı sıra arabulma, uzlaştırma ve hakem kararı gibi yollarla uyuşmazlıkların çözümünü sağlamaya çalışıyor. ECOSA’nın gerçekleştirdiği çalışmalar arasında her yıl düzenlediği kongreler ve fuarlar da yer alıyor. En sonuncusu 10 – 12 Ocak tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen Bölgesel Tohum Ticareti Konferansları’na, üye ülkeler dışında Avrupa’dan ve diğer yabancı ülkelerden de temsilciler katılıyor. Tohumculuk sek-töründe faaliyet gösteren yerli ve yabancı firma yetkililerinin de katıldığı konferans-larda, tohumculuk mevzuatlarının şeffaf-lığı, tohum ticaretinin sürekliliği, tohum sektöründeki ithalat ve ihracatın arttırıl-ma yolları gibi konular ele alınıyor. ECOSA’ya üye ülkeler arasında 2012 yı-lında hayata geçirilen işbirliği projesiyle, bir ülkede tescillenen yeni ürünün tüm ülkelerde ticaretinin yapılabilmesine olanak sağlanıyor. 400 milyon dolar de-ğerinde olan proje ile hem tohumculuk sektörünün hem de ülkelerin, ekonomik açıdan gelişmesi hedefleniyor. Ayrıca pro-jeyle birlikte üye ülkelerin de birbirlerine entegre olmalarının sağlanması amaçla-nıyor.

ECOSA KonferansıIstanbul’da Yapıldı6. Bölgesel Tohum Ticareti Konferansı ve Tohumculuk Fuarı 10 – 12 Ocak 2014 tarihlerinde değerli iş adamlarının, devlet kurumları temsilcilerinin, organizasyon ve birlik temsilcilerinin, tohum sektörü delegelerinin ve konuşmacılarının da ha-zır bulunduğu geniş bir katılımla İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Konferansa; ECOSA üyesi olan ülkeler-den, Avrupa’dan ve diğer yabancı ülke-lerden temsilciler ve delegeler katıldı. ECOSA 6. Bölgesel Tohum Ticareti Kon-feransı, ECO Bölgesi için büyük fırsatlara zemin hazırladı. Konferansın katılımcıları arasında; ECOSA üyesi ülkelerin üst dü-zey temsilcileri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tohumculuk dairesi başkan-lığı temsilcileri ile ilgili devlet kurumları-nın başkanları ve üst düzey temsilcileri, Türk ve yabancı tohumculuk birliklerin-den temsilciler yer aldı. Konferansın ka-panış konuşması ECOSA Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Kömeağaç tarafından yapıldı.

ECOSA’nın gerçekleştirdiği

çalışmalar arasında her yıl düzenlediği

kongreler ve fuarlar da yer alıyor.

Page 30: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

TÜRKTED üyesi KWS Türk Tarım, Türkiye’de 57, dün-yada ise 157 yıldır faaliyet gösteren bağımsız bir to-hum uzmanı şirket olarak varlığını sürdürüyor. 1856 yılında Almanya’nın Einbeck şehrinde kurulan KWS Saat AG, kurulduğu yıldan bu yana şeker pancarı, mı-sır, kanola, sorgum, ayçiçeği, patates, tritikale, buğ-day ve arpa gibi tarla bitkilerinin tohumlarının ıslahı

olmak üzere, bu ürünlerin üretimi ve pazara sunumu konusunda çalışmalar yürütüyor. 1950’lerin başından itibaren tüm dünyada global bir tohum üreticisi olma yolunda büyük adımlar atan KWS Türk Tarım, bugün 70 ülkede faaliyet gösteriyor.

KWS Türk BağımsızYapısını Sürdürüyor

TÜRKTED üyesi Syngenta yeni bi-yolojik fungisit ürünü Regalia’nın Türkiye lansmanı, bayi ve etkileyici ağırlıklı 130 kişinin katılımı ile Kasım

2013’de Antalya Rixos Downtown otelinde gerçekleşti. Organi-zasyon, kurumsal Syngenta firma sunumu ve sonrasında Regalia teknik sunumu ile devam etti. İnteraktif katılımlar ile Regalia ürünü hakkında tüm bilgiler paylaşıldı. Avrupa Ürün Müdürü Federico Gonzales, dünyada oluşan yeni trende paralel olarak Syngenta’nın biyolojik preparatlara ve yararlı böceklere önümüzdeki dönemlerde daha fazla yatırım yapılacağı mesajını verdiği sunumunda bunu örneklerle de paylaştı.

Syngenta’dan Yeni Biyolojik Fungisit: Regalia

TÜRKTED’e üye Doğa Tohumculuk ve Hayvan-cılık İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti Genel Müdürü Kamil Aşkın, önümüzdeki yıl için yeterli tohum stokunun bulunduğunu söyledi. Türkiye’de 400 bin ton sertifikalı tohum olduğunu tahmin ettiğini kaydeden Aşkın “Türkiye 170 yıldır dışarıdan

patates ithal ediyor. Doğa Tohumculuk olarak bugün Türkiye’nin tohum ithalini tamamen bitirmesek de büyük bir bölümünün ihtiya-cını 2 yıl içerisinde karşılayacağımızı söyleyebilirim. İthal tohumlar çiftçiye tonu 1200 ila 1500 Euro arasında satılıyor. Bunun asıl fiyatı bu değildir. Yerli üretimle fiyatı 500- 600 Euro’lara kadar dü-şüreceğiz” dedi.

Doğa Tohum Tohumluk Patates Üretiminde İddialı

Özbuğday Tohumculuk Yönetim Kuru-lu Başkanı Ali Özbuğday, 50 yılı aşkın bir süredir ziraatla uğraştıklarını ve 3 nesildir kendi arazilerinde tarla bitki-leri ürettiklerini ifade etti. “Tohumcu-

luğa paradan çok ömrünüzü adamanız önemlidir” diyen Özbuğday, sektörde en büyük başarının sabır ve adanmışlıkla yakalanacağını vurguladı. Tohumculuğa kendilerini adadıklarını dile getiren Ali Öz-buğday, “Hedefimiz uluslararası rekabet edebilir yetkinlikte ürünler geliştirmek olduğundan hayli uzun ve zahmetli bir kuluçka dönemi geçirmemiz gerekiyordu” dedi.

Özbuğday: Tohumculuğa Ömrünüzü Adamanız Önemli

TAT Gıda Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulunun 9 Aralık 2013 tarihli toplantısında alınan karar çerçevesinde, bu şirketin iştiraki olan, TÜRKTED üyesi TAT Tohumculuk A.Ş.’nin 390 bin TL nominal değerli payı 15 milyon TL bedel karşılığında Japonya’da yerleşik Kagome Co. Ltd. unvanlı şirkete satıldı. İşlem sonrasında şir-

ketin ve Koç Topluluğu’nun Tat Tohumculuk A.Ş.’de herhangi bir hissesi kalmadı. Üyemizin yeni unvanı ise “United Genetics Turkey Tohum Fide A.Ş.” olarak değiştirildi.

Tat Tohumculuk Japon Kagome’ye Satıldı

Adana’ya 6.5 milyon dolarlık yatırım yapmaya hazırlanan Dupont-Pioneer Ortadoğu Temsilcisi Halide Aydınlık ve TÜRKTED üyesi Pioneer To-humculuk Dağıtım ve Pazarlama Ltd. Şti. Genel Müdürü Zekeriya Arı, Büyükşehir Belediyesi

Başkan Vekili Zihni Aldırmaz’ı ziyaret etti. Dupont-Pioneer Ortadoğu Temsilcisi Halide Aydınlık, Adana’ya 6.5 milyon dolar tutarında bir yatırım planladıklarını anlattı. Halide Aydınlık, “Karataş yolu üzerin-de kurulu Pioneer Tohumculuk tüm Avrupa ve Ortadoğu’ya ihracat yapıyor. Üretiminin yüzde 85’ini ihraç eden bir firmayız. Yeni yapa-cağımız yatırım ile mısır ve ayçiçeği tohumu ihracatında Adana, ABD’den sonra dünyada ikinci sırayı alacak” dedi.

Pioneer’den Adana’ya6.5 Milyon Dolarlık Yatırım

May Tohum’dan Örnek Gösterilecek Soya İşleme Tesisi

Tohum sektörü öncü firmalarından MAY Tohum Adana’da bulunan Pamuk Tohum Delintasyon ve İşleme Tesisi’ne yaptığı yeni yatırım ile Türkiye’de-ki en modern soya işleme ve depolama sistemleri-ni kurdu. Tesiste bulunan Bakanlık Akreditasyonlu Kalite Kontrol Laboratuvarı’na yapılan ek yatırımla

da soya tohum testleme kapasitesini arttırdı. MAY Tohum Yöne-tim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Yormazoğlu, Türkiye’de soya üretimin artacağına yönelik beklentilere bağlı olarak, soya tohum işleme ve depolama kapasitesini de ilk etapta 4 bin 500 tona çı-karan yaklaşık 3,5 milyon TL’lik bir yatırımı Ekim 2013 ayı sonunda tamamladıklarını belirtti.

Ü Y E H A B E R L E R İ

30 Şubat2014

Page 31: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,

Şubat2014 31

AGROMAR MARMARA TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. A.Ş.

AGROVA TARIMSAL ÜRETİM VE PAZ. SANAYİ LTD. ŞTİ.

ALANYA TOHUMCULUK LTD. ŞTİ.

ALTIN TOHUMCULUK TİC. VE SAN. A.Ş.

AKDENİZ TOHUM SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.

AG TOHUM SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ.

ANADOLU EFES BİRACILIK VE MALT SAN. A.Ş.

ANADOLU ETAP TARIM VE GIDA ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş

ANADOLU TOHUM ÜRETİM VE PAZ. A.Ş.

ANKA TOHUMCULUK TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

AR TARIM TOHUMCULUK SAN. VE TİC. A.Ş.

ATA TOHUMCULUK İŞLET. SAN. VE TİC. A.Ş.

AYER TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

BAYER TÜRK KİMYA SANAYİ LTD. ŞTİ.

BETA ZİRAAT VE TİCARET A.Ş.

BİAR TOHUMCULUK BİTKİSEL ARŞ.ÜRET.VE PAZ.LTD.ŞTİ.

BİRCAN TARIM TUR.TİC.İTH.İHR VE SAN. LTD. ŞTİ

BURSA TOHUMCULUK ZİRAAT VE TİC. A.Ş.

BOLPAT BOLU PATATES SAN.VE TİC. A.Ş.

ÇAĞDAŞ TOHUMCULUK TAR.SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.

DAKO TOHUMCULUK TİC.VE SAN. A.Ş.

DOĞA TOH.HAYV.PAZ. İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

FİTO TOHUMCULUK TİC. LTD. ŞTİ.

FRİTOLAY GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.

GENTA GENEL TARIM ÜRÜNLERİ PAZ. A.Ş.

GOLDEN WEST TOH. VE TİC. LTD. ŞTİ

HAZERA TOHUMCULUK VE TİCARET A.Ş.

HM CLAUSE TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. A.Ş.

www.agromar.com.tr

www.agrovatohum.com

www.alanyatohum.com

www.altintohumculuk.com.tr

www.akdeniztohum.com

www.agtohum.com

www.anadolugroup.com

www.anadoluetap.com

www.anadolutohum.com

www.ankatohumculuk.com

www.artarim.com

www.atatohum.com.tr

www.ayer.com.tr

www.bayer.com.tr

www.betaziraat.com.tr

-

www.bircantarim.com.tr

www.bursaseed.com

-

www.cagdastohum.com.tr

www.dakotohumculuk.com

www.dogaseed.com

www.fito.com.tr

www.fritolay.com.tr

www.gentatarim.com

www.goldenwest.com.tr

www.hazera.com

www.hmclause.com.tr

İLCİ İNŞAAT SANAYİİ VE TİCARET A.Ş.

İSTANBUL TARIM SAN. VE TİCARET A.Ş.

İSTANBUL TOHUM TARIM SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.

KWS TÜRK TARIM TİCARET A.Ş.

MAY AGRO TOHUMCULUK A.Ş.

MONSANTO GIDA VE TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.

MULTİ TARIM TİC. LTD. ŞTİ.

NUNHEMS TOHUMCULUK A.Ş.

PROGEN TOHUM A.Ş.

PIONEER TOHUMCULUK DAĞITIM VE PAZARLAMA LTD. ŞTİ.

POLEN TOHUMCULUK VE TAR. ÜRN. SAN. VE TİC

POLTAR TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD.

RIJKZWAAN TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.

RİTO TOHUMCULUK A.Ş.

SETO SEBZE TOHUMLARI ÜRETİM VE TİC. A.Ş.

S.S.TARİŞ PAMUK SATIŞ KOOP. BİRLİĞİ AR-GE

SMYRNA TOH.FİDE FİDAN ZİRAİ DAN.İT.İH.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.

SYNGENTA TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

TAREKS TRM. ÜRN. ARÇ. GRÇ. İT.İ. VE TİC. A.Ş.

TARIM İŞLETMELERİ GEN. MÜD. (TİGEM)

TASACO TARIM SAN. VE TİC. A.Ş.

UNITED GENETICS TURKEY TOHUM FİDE A.Ş.

TOROS TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

ULUSOY TOHUMCULUK ZİR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

VERİM ZİRAAT LTD. ŞTİ.

YALTIR TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.

YÜKSEL TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

www.ilci.com.tr

www.istanbultarim.com.tr

www.istanbultohumculuk.com.tr

www.kwsturk.com.tr

www.may.com.tr

www.monsanto.com

www.multitarim.com.tr

www.nunhems.com

www.progenseed.com

www.pioneer.com/turkey

www.polenseed.com

www.poltar.com.tr

www.rijkzwaan.nl

www.rito.com.tr

www.seto.com.tr

www.taris.com.tr

www.smyrnatohumculuk.com

www.syngenta.com

www.tareks.com.tr

www.tigem.gov.tr

www.tasaco.com

www.unitedgenetics.com

www.toros.com.tr

www.ulusoyseed.com.tr

www.verimziraat.com

www.yaltir.com.tr

www.yukseltohum.com

FİRMA ADI FİRMA ADIWEB ADRESİ WEB ADRESİ

T Ü R K T E D Ü Y E F İ R M A L A R

Page 32: TOHUMCULUK SEKTÖRÜ GÜCÜNÜ AR-GE’DEN ALACAK · şubat ayının ilk haftasında yayımlandı. Tohumluk ithalatını düzenleyen 2013 yılı Genelgesi ile mukayese edildiğinde,