topaloğlu), - islamansiklopedisi.infour'an fi keş{i'n-nifa~, kahire 1990, s. ı6-ı7,...

2
MÜNAFIK Firyabl, Bedir ei-Bedr), Kü- veyt 1405/1985, s. 43-82; Taberl, Cami'u'l-be- yan, Beyrut 1420/1999, I, 150, 151, 162; N, 333- 335; VI, 434, 439-440; XII, 100-1 02; Matürldl, Bekir Muham- med Aruçi), Ankara 1423/2003, s. 566, 602-604; Nesefi, (Salame). II , 770, 778; Adil Ahmed Abdül- mevcQd Riyad 1418/1998, I, ll, 167-170; VI, 124; NQreddin es-Sabun!, el-Bidaye fi Bekir Ankara 2000, s. 80-81; Fahreddin er-Razi. Bey- rut 1421/2000 , Il, 53, Xl, 67-68; Nevevi, Müslim, ll, 47; Teymiyye. Kitabü'l- isamüddin es -Sababiti). Kahire 993, s. 72, 236-237, 269 vd.; Ke- slr, Han1' el-Hac). Kahire, ts ., I, 62-74; ll, 322-325; VIII, Hacer, I, ll 113; ll, 47; ll, 1079; Hak Dini, 227, 235, 236, 240-241 ; IV, 2558; VII, 4997; T. Izutsu. (tre. Selahattin Ayaz). 1984, s. 67-74; a.mlf., Kur ' an 'da Dini ve Ahiakl Kavramlar (tre. Se- lahattin Ayaz) , 1991, s. 238-244; Abdül- fettilh Bey- rut 1-11; Abdülhallm Hifnl. Üslübü ' l- fi Kahire 1990, s. 42-43, 63, 229; M. Abdülhadlei- 'inde Ehli's-sünne ve'l- cema'a, Kahire s. Abdur- rahman Hasan Habenneke el-Meydan!, :?ahire- ve {i't-tarrl], 1414/1993, I, 57-58,72-73, 85-106; II, 686; Fazlurrahman, Ana Kur 'an (tre. Alparslan Ankara 993, s. 292-294; Ahmet Sezikli, Hz. Peygamber Devrinde i'!ifak Hareketleri, Ankara !'994, s. 1-24, 78-90, 202- 2 7; M. Derveze. Kur'an 'a Göre Hz. Muham- med'in (tre. Mehmet Yolcu). 995, III, 75-1 Adnan Demircan, Hz. Peygam- ber Devrinde Konya 996 , s. 1- 23, 29, 40; Abdullah Hz. Peygamber ve Gizli 2000, s. 9-184; Hülya Alper, Bir Kelam Problemi Ola- rak Psikolojik 2002, s. 55, 60, 145; Abdurrahman Küçük. ve Dönmelik Üzerine Bir XXIX ( 1987). s. 358-359; A. Brockett, "al-Muna- fil5(tn", EP VII, 562; Yusuf Yavuz , "Fa- XII, 204; Mehmet Ali Sönmez. "Firya- bi, Ca'fer b. Muhammed", a.e., Xni, 146 . HüLYAALPER Hz. Peygamber Döneminde tarihinde nifak hareketlerinin orta- ya organize bir top- luluk ve siyasi bir güç olarak belirmeye Medine devrine rastlar. Hz. Pey- gamber Medine'ye hicret ettikten sonra, kendisine inanmayan ve me- yilleri olmayan bir Medineliler iie Medine bedevilerden ileri ge- len kimseler siyasi ve maddi sebep- lerden zahiren girmekte kendileri için yarar özellik- 568 le bir muhitte gözden bu yolu seç- Bedir zaferiyle birlikte Evs ve Hazrec ka- bileleri içinde mütereddit davrananlar he- men müslüman oldular. Bunlardan, Me- dine olmak üzere iken miyet'in gelmesiyle siyasi nüfuzu- nu yitiren Abdullah b. Übey b. eski korumak bir grup turdu ve Hz. Peygamber'e gizli bir muhalefet cephesi kurarak nifak taktikleri uygulamaya Bu arada bir yandan liderlerinden akra- EbO Amir er-Rahib'in larken bir yandan da gizlice rikleri ve Medine yahudileriyle dostluk an- Abdullah b. Übey, Uhud ve Hendek ilk defa Ku - ve EbO Amir ile olan kilerini vurdu ve Beni Kurayza ile Beni Nadir'i ResOl-i Ekrem'e etti. gru- bunu yahudi ve ittifak içinde toplamaya çaba gösterdi. Fakat Mekkeli Hudeybiye ile ve Mekke'nin fethinden sonra tamamen onun Öte yandan Medine'de ortak eyleme ya- hudilerin sürülmesiyle oradaki be- raberlik de sona erdi. Bu durumda sade- ce Mekke fethinin Taif'e kaçan ve daha sonra Suriye'ye giden EbO Amir onunla kesmeyerek Hz. Peygamber'e ça- suretiyle kendisine etmeyi sürdürdü. Abdullah b. Übey, Beni Mustalil5 (Mürey- sf) Gazvesi ensar ve muhacirleri birbirine denedi; de Medine'de için Ha- disesi'ni zirveye en kritik günlerde üs olarak nifak merkezini mescid hüvi- yetine büründürerek faaliyetlerine ruiyet istedi (bk. DIRAR) Tebük Seteri'nde gövde gösterisi yapmak Zübab tepesi Hz. Peygamber'in bir ordugah kurdu. Bir taraftan git- meyenierin çekerken taraf- tan orduya nifak hareketlerini tahrik etti ve bunun sonucunda Tebük ResOl-i Ekrem'e suikast bulu- nuldu (bk. TEBÜK Abdullah b. Übeyy'in nifak iki gruba ay- Birinci grup, Cahi- liye duygusundan henüz kurtulamayan ve Übeyy'in kötü niyetinden haberi olmak- siyasi propagandalara aldanarak ona ikincisi de kalben ve fiilen nifak üzere Bu dönemde itikadi nisbeten az ol- görülmektedir. Hulefa-yi dev- rinin sonuna ortaya fitnelere saadet'ten kalan daha sonra giren yahudilerin te - sir etmesi saadet'teki bir delili Hz. Pey- gamber, me- totla nifak hareketlerini kökünden kurut - maya ve etkilerini çok aza otorite ile eyleme pek verme- nifak hareketlerini de - rede Onun Kerim'in giren bu hiç kimseye - diye hitap ve bunu mümin- lere de görülmektedir. Çok de- fa sadece manevi müeyyide hukukuna riayet ede- rek kendilerine muamelesi yap- nifak problemini toplumunun bir iç meselesi olarak siyasi mahiyette ni- itikadi hüviyete bürünmemesi için azami gayret gösterip ken- di giderek kuwet Bu arada ResOl -i Ekrem'in be- lirli konularda izin vermesini ve affetmesini sadece süne bunda özellikle Übeyy'in çevresinde bulunan ni- faktan siyasetinin yatmak- ta kabul etmek gerekir. faaliyetleri, ensar ve muhacirler içinde kavga rak toplumunu birbirine Hz. Peygamber'e gelen vahiyleri küçüm- seyip yeni müslümanlar tered- düt onun ve aile fert- lerini cemiyet içinde lekeleyerek mak cesaretini na avantaj yollara ResOiullah'a kötü fiiller tertipiemek ve ordusunu içten ça- Bu gayretler Hz. Peygamber önce des- teklerini keserek ve ashap tev- hid ve birlik iç huzuru ve güven- Böylece ResOl-i Ekrem'in

Upload: lytuyen

Post on 30-Apr-2018

227 views

Category:

Documents


7 download

TRANSCRIPT

Page 1: Topaloğlu), - islamansiklopedisi.infour'an fi keş{i'n-nifa~, Kahire 1990, s. ı6-ı7, ... rik ve Müna{lk Lider/er, Ankara

MÜNAFIK

Firyabl, Şı{atü'l-müna{ı~ (nşr. Bedir ei-Bedr), Kü­veyt 1405/1985, s. 43-82; Taberl, Cami'u'l-be­yan, Beyrut 1420/1999, I, 150, 151, 162; N, 333-335; VI, 434, 439-440; XII, 100-1 02; Matürldl, Kitabü't-Tev/:ıld (nşr. Bekir Topaloğlu - Muham­med Aruçi), Ankara 1423/2003, s. 566, 602-604; Nesefi, Tebşıratü'l-edille (Salame). II , 770, 778; Zemahşeri, el-Keşşaf (nşr. Adil Ahmed Abdül­mevcQd v.dğr.). Riyad 1418/1998, I, 179-ı80; ll, 167-170; VI, 124; NQreddin es-Sabun!, el-Bidaye fi uşüli'd-dln (nşr. Bekir Topaloğlu) , Ankara 2000, s. 80-81; Fahreddin er-Razi. Me{atf/:ıu'l-gayb, Bey­rut 1421/2000, Il, 53, 70-7ı; Xl, 67-68; Nevevi, Şer/:ıu Müslim, ll, 47; İbn Teymiyye. Kitabü'l­İman (nşr. isamüddin es-Sababiti). Kahire ı 993, s. ı 72, ı88, 217-2 ı 8, 236-237, 269 vd.; İbn Ke­slr, Te{slrü'l-~ur'ani'l-'a;;:lm (nşr. Han1' el-Hac). Kahire, ts ., I, 62-74; ll, 322-325; VIII, ıo0-104; İbn Hacer, Fet/:ıu'l-barl (Hatıb). I, ll ı, 113; ll, 47; Keş{ü';;-;;unün, ll , 1079; Elmalılı, Hak Dini, ı,

227, 235, 236, 240-241 ; IV, 2558; VII, 4997; T. Izutsu. İslam Düşüncesinde İman Kavramı (tre. Selahattin Ayaz). İ stanbul 1984, s. 67-74; a.mlf., Kur'an 'da Dini ve Ahiakl Kavramlar (tre. Se­lahattin Ayaz) , İstanbul 1991, s. 238-244; Abdül­fettilh Lilşin, Lugatü'l-müna{ı~ln fi'l-~ur'an, Bey­rut 1405/ı985, 1-11; Abdülhallm Hifnl. Üslübü 'l­~ur'an fi keş{i'n-nifa~, Kahire 1990, s. ı6-ı7, 42-43, 6ı, 63, ıoo-ı49, 229; M. Abdülhadlei­Mısrı, fja~i~atü'l-fman 'inde Ehli's-sünne ve'l­cema'a, Kahire ı411/199ı, s. ı21-ı40; Abdur­rahman Hasan Habenneke el-Meydan!, :?ahire­tü'n-nifa~ ve l]aba'işü 'l-müna{ı~in {i't-tarrl], Dı­maşk 1414/1993, I, 57-58,72-73, 85-106; II, 63ı, 686; Fazlurrahman, Ana Konularıyla Kur'an (tre. Alparslan Açıkgenç), Ankara ı 993, s. 292-294; Ahmet Sezikli, Hz. Peygamber Devrinde i'!ifak Hareketleri, Ankara !'994, s. 1-24, 78-90, 202-2 ı 7; M. İzzet Derveze. Kur'an 'a Göre Hz. Muham­med'in Hayatı (tre. Mehmet Yolcu). İstanbul ı 995, III, 75-1 ı4 ; Adnan Demircan, Hz. Peygam­ber Devrinde Müna{ıklar, Konya ı 996, s. ı 1-23, 29, 3ı, 40; Abdullah Yıldız, Hz. Peygamber ve Gizli Düşmanları Müna{ıklar, İstanbul 2000, s. ı 9-184; Hülya Alper, Bir Kelam Problemi Ola­rak İmanın Psikolojik Yapısı, İstanbul 2002, s. 55, 60, 145; Abdurrahman Küçük. "Münafıklık ve Dönmelik Üzerine Bir Araştırma", AÜİFD, XXIX ( 1987). s. 358-359; A. Brockett, "al-Muna­fil5(tn", EP (İng.). VII, 562; Yusuf Şevki Yavuz, "Fa­sık", DİA, XII, 204; Mehmet Ali Sönmez. "Firya­bi, Ca'fer b. Muhammed", a.e., Xni, 146.

~ HüLYAALPER

Hz. Peygamber Döneminde Münafıklar.

İslam tarihinde nifak hareketlerinin orta­ya çıkışı, müslümanların organize bir top­luluk ve siyasi bir güç olarak belirmeye başladığı Medine devrine rastlar. Hz. Pey­gamber Medine'ye hicret ettikten sonra, kendisine inanmayan ve İslamiyet'e me­yilleri olmayan bir kısım Medineliler iie Medine civarındaki bedevilerden ileri ge­len bazı kimseler siyasi ve maddi sebep­lerden dolayı İslam'a zahiren girmekte kendileri için yarar görmüşlerdir; özellik-

568

le bunların bir kısmı bulunduğu muhitte gözden düşmernek amacıyla bu yolu seç­miştir.

Bedir zaferiyle birlikte Evs ve Hazrec ka­bileleri içinde mütereddit davrananlar he­men müslüman oldular. Bunlardan, Me­dine halkına başkan olmak üzere iken İsla­miyet'in şehre gelmesiyle siyasi nüfuzu­nu yitiren Abdullah b. Übey b. Selıli eski itibarını korumak maksadıyla bir grup oluş­

turdu ve Hz. Peygamber'e karşı gizli bir muhalefet cephesi kurarak çeşitli nifak taktikleri uygulamaya başladı. Bu arada bir yandan hıristiyan liderlerinden akra­bası EbO Amir er-Rahib'in desteğini sağ­larken bir yandan da gizlice Kureyş müş­

rikleri ve Medine yahudileriyle dostluk an­laşmaları yaptı. Abdullah b. Übey, Uhud ve Hendek savaşları sırasında ilk defa Ku­reyş müşrikleri ve EbO Amir ile olan iliş ­kilerini açığa vurdu ve Beni Kurayza ile Beni Nadir'i ResOl-i Ekrem'e karşı savaşa teşvik etti. Oluşturduğu münafıklar gru­bunu yahudi ve müşriklerle aynı ittifak içinde toplamaya çaba gösterdi. Fakat Mekkeli müşrikler Hudeybiye Antiaşması ile kısmen ve Mekke'nin fethinden sonra tamamen onun ittifakından çıktılar. Öte yandan Medine'de ortak eyleme girdiği ya­hudilerin şehirden sürülmesiyle oradaki be­raberlik de sona erdi. Bu durumda sade­ce Mekke fethinin ardından Taif'e kaçan ve daha sonra Suriye'ye giden EbO Amir onunla irtibatını kesmeyerek hıristiyanla­rı Hz. Peygamber'e karşı kışkırtmaya ça­lışmak suretiyle kendisine yardım etmeyi sürdürdü.

Abdullah b. Übey, Beni Mustalil5 (Mürey­

sf) Gazvesi sırasında ensar ve muhacirleri birbirine düşürmeyi denedi; dönüşte de Medine'de kargaşa çıkarmak için İfk Ha­disesi'ni tezgahladı. Nifakın zirveye çıktığı en kritik günlerde münafıkların üs olarak kullandığı nifak merkezini mescid hüvi­yetine büründürerek faaliyetlerine meş­ruiyet kazandırmak istedi (bk. MESCİD-i DIRAR) Tebük Seteri'nde gövde gösterisi yapmak amacıyla Zübab tepesi tarafında Hz. Peygamber'in ordugahından ayrı bir ordugah kurdu. Bir taraftan savaşa git­meyenierin başını çekerken diğer taraf­tan bazı münafıkların orduya katılmasını sağlayarak nifak hareketlerini tahrik etti ve bunun sonucunda Tebük dönüşünde ResOl-i Ekrem'e suikast girişiminde bulu­nuldu (bk. TEBÜK GAZVESİ).

Abdullah b. Übeyy'in planladığı nifak olayları karşısında insanların iki gruba ay-

rıldığı anlaşılmaktadır. Birinci grup, Cahi­liye duygusundan henüz kurtulamayan ve İbn Übeyy'in kötü niyetinden haberi olmak­sızın siyasi propagandalara aldanarak ona katılanlar, ikincisi de kalben ve fiilen nifak üzere bulunanlardır. Bu dönemde itikadi nifakı kanıtlanmış kişilerin nisbeten az ol­duğu görülmektedir. Hulefa-yi Raşidin dev­rinin sonuna doğru ortaya çıkan fitnelere Asr- ı saadet'ten kalan münafıkların değil daha sonra İslam'a giren yahudilerin te­sir etmesi Asr-ı saadet'teki münafıkların sayıca azlığının bir delili sayılabilir. Hz. Pey­gamber, münafıklara karşı uyguladığı me­totla nifak hareketlerini kökünden kurut­maya çalışmış, sayılarını ve etkilerini çok aza indirmiştir. Kurduğu otorite ile nifakın eyleme dönüşmesine pek fırsat verme­miş, çıkan nifak hareketlerini de kısa sü­rede önlemiştir. Onun Kur'an- ı Kerim'in münafık tanımlamasına giren insanları bu sıfatla damgalamadığı, hiç kimseye mü­nafık diye hitap etmediği ve bunu mümin­lere de yasakladığı görülmektedir. Çok de­fa münafıklara sadece manevi müeyyide uygulamış, onların hukukuna riayet ede­rek kendilerine düşman muamelesi yap­mamıştır. Ayrıca nifak problemini İslam toplumunun bir iç meselesi olarak değer­lendirmiş, siyasi mahiyette başlayan ni­fakın itikadi hüviyete bürünmemesi için azami gayret gösterip münafıkların ken­di aralarında giderek kuwet kazanmasını önlemiştir. Bu arada ResOl-i Ekrem'in be­lirli konularda münafıklara izin vermesini ve suçlarını affetmesini sadece hoşgörü­süne bağlamamak, bunda özellikle İ bn Übeyy'in çevresinde bulunan kişilerin ni­faktan uzaklaştırılması siyasetinin yatmak­ta olduğunu kabul etmek gerekir.

Münafıkların faaliyetleri, barış zamanı ensar ve muhacirler içinde kavga çıkarta­

rak İslam toplumunu birbirine düşürmek, Hz. Peygamber'e gelen vahiyleri küçüm­seyip yeni müslümanlar arasında tered­düt uyandırmak, onun şahsını ve aile fert­lerini cemiyet içinde lekeleyerek yıprat­mak şeklinde yoğunlaşırken savaş zamanı müslümanların cesaretini kırmak, düşma­na avantaj sağlayıcı yollara başvurmak, ResOiullah'a karşı kötü fiiller tertipiemek ve İslam ordusunu içten çökertıneye ça­lışmak şeklinde sıralanabilir. Bu gayretler karşısında Hz. Peygamber önce dış des­teklerini keserek onları yalnızlığa itmiş ve ashap arasında kurduğu kardeşlik, tev­hid ve birlik şuuruyla iç huzuru ve güven­liği sağlamıştır. Böylece ResOl-i Ekrem'in

Page 2: Topaloğlu), - islamansiklopedisi.infour'an fi keş{i'n-nifa~, Kahire 1990, s. ı6-ı7, ... rik ve Müna{lk Lider/er, Ankara

vefatma yakın dönemde münafıklar etki­lerini tamamen kaybetmişlerdir.

BİBLİYOGRAFYA :

DCR, s. 341-342; Buh8rl. "Mena~b" , 1, "Edeb", 52, "Ah~m", 27; Müslim. "Şıratü ' l-münafı~n" ,

s. 16; Tirmizi. "İmfm", 14; İbn Hişam , es-Sire2,

IV, 124; İbn Kuteybe. ei-Ma'arif (Ukkaşe), s. 343; Belazürl, Ensab, ı , 274-283; Süheyli. er-Ravzü 'l­ünüf, IV, 324; Fahreddin er-Razi. Me{atfl:ıu 'l-gayb,

ll , 68 vd.; Kurtubl. el-Cami', I, 195; VII, 212; İbn Keslr. el-Bidaye, ı , 47, 48; Elmalılı , Hak Dini, VI, 4997 ; Ahmed Emin. Fecrü 'l-islam (tre. Ahmed Serdaroğlu). Ankara 1976, s. 94; Abdülfettah el­Kadi, Esbabü 'n-nüzul 'ani 'ş-şa f:ıabe ve'l-mü{es­sirfn, Kahire , ts ., s. 12; M. Lokman ei-A'zaml en­Nedvl, Müctema'u '1-Medfneti' l-münevvere fi 'ahdi 'r-Resul, Kahire 1989, s. 427-470; H. Ah­met Sezikli , Hz. Peygamber Devrinde f'li{ak Ha­reketleri, Ankara 1994; Adnan Demircan. Hz. Pey ­gamber Devrinde Mü na{! klar, Konya 1996; Ni­hat Hatipoğlu. Peygamberimiz Döneminde Müş­

rik ve Müna{lk Lider/er, Ankara 1999, s. 83-106; Abdullah Yıldız. Hz. Peygamber ve Gizli Düş­

manları, İ stanbul 2000. r;ı;:ı IJ!I!I!J H . AHMET SEZİKLİ

L

MÜNAFİKÜN SÜRESİ ( .:,ı~ ı.:...ıı ~)J"' )

Kur'an- ı Ke rim'in altmış üçüncü suresi.

_j

Medine döneminde nazil olmuştur. Mü­nafıklardan bahsedildiği için sure Müna­fikün diye adlandırılmıştır. On bir ayet olup fasılası ..:.ı harfidir. Sürenin münafıklar hakkında nazil olan ilk sekiz ayetinin nü­zfıl sebebine dair çeşitli rivayetler bulun­makla birlikte ibn Kesir'in tercihine göre (Tefsfr, VII , 18) S veya 6 (626-627) yılında vuku bulan Beni Mustalil5. Gazvesi sırasın­da cereyan eden şu olay üzerine indiril­miştir: Ensardan bir kişiyle bir muhacir arasında su kuyusu yüzünden çıkan tartış­mada münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. SeiQI ensar tarafını tutmuş. muhacir­lerin kendilerini rahatsız ettiğini ileri sür­müş ve Medine'ye dönüşlerinde güçlü olan ensarın zayıf muhacirleri şehirden çıkara­

cağını söylemiştir. Durumdan haberdar edilen Hz. Peygamber kendisini çağırtarak işin mahiyetini sorunca Abdullah olayı in­kar etmiştir. Sürenin ilk ayetleri nazil olup yalancılığı ortaya çıktığında kendisine Re­sQiullah'tan özür dilemesi tavsiye edilmiş­se de gururu yüzünden yanına gitmemiş­tir (İbnü ' I-Cevzl, Vlll , 27 I -272; Ebü'I-Fida İbn Kestr. VII , 17-23)

Münafikün suresinin muhtevasını iki bölüm halinde ele almak mümkündür. Mü­nafıkların dış görünümü ile ruhi portrele­rine temas eden birinci bölümde bildiril­diğine göre onlar yeri geldikçe yemin ede-

rek müslüman olduklarını söyler, görünüş­leri ve konuşmalarıyla ilgi çekerler. Ancak içlerinden ya hiç inanmamış veya Mekke'­de iman ettikleri Hz. Peygamber Medine'­ye gelip menfaat ve otoritelerini ortadan kaldıracak adil bir düzen kurunca tekrar küfre dönmüş ve müslümanları içten içe islam dininden uzaklaştırmaya çalışmışlar­dır. Aslında onlar hainlikleri yüzünden her bağırışı kendi aleyhlerine sanan korkaklar­dır. Bu bölümde ayrıca Abdullah b. Übeyy'in yukarıdaki sözlerine atıfta bulunulmuş ve bu çifte şahsiyetli kimselerin sakınılması gereken müslüman düşmanı oldukları ifa­de edilmiştir (ayet 1-8).

Sürenin ikinci bölümünde müminler, in­san fıtratında önemli bir yer işgal eden mal hırsı ve evlat sevgisinin kendilerini Allah yolundan alıkoymaması hususunda uyarılmış. ardından , durdurulması ve er­telenmesi mümkün olmayan ölüm gelip çatmadan önce Allah 'ın verdiği imkanlar­dan kamu yararına harcama yapmaları (infak) istenmiştir (ayet 9- 1 ı)

Hızlı ve kapsamlı kültür değişmeleri , sos­yal hayatı büyük çapta etkileyen siyasi ha­reketlerin gerçekleştiği dönemlerde zayıf karakterli kişilerde nifak denen çifte şah­siyet psikolojisinin oluşması tarihte ve gü­nümüzde gözlemlenen bir husustur. Mü­nafikün süresi , Asr-ı saadet'ten itibaren islam tarihinde müslüman toplumların önemli bir problemini teşkil eden nifakın teşhisi konusuna ışık tutmaktadır. Bazı

tefsir kaynaklarında, "Münafikün suresini

Münafikün süresinin ilk avetleri

MÜNAS EBATÜ 'I-AYAT ve·s-SÜVER

okuyan kimse nifaktan uzak kalır" mealin­de nakledilen hadisin (mesela bk. Zemah­şert, IV, ı 12; Beyzavt , IV, 282) mevzu oldu­ğu kabul edilmiştir (Muhammed et-Trab­lust. ll , 723)

Münafikün suresiyle ilgili olarak Hasan Ferid Gülpayiganl'nin Telsir-i Sure-i Mü­bô.reke-i Cumu'a ve Telsir-i Sure-i Ke­rime-i M ünô.fi]fün isimli bir çalışması var­dır (Tahran 1985). AhmetVefa Temel, M ü­nô.fikun Suresi Tefsiri ve Tasvir Ettiği Münô.fık Karakteri adıyla bir yüksek li­sans çalışması yapmıştır ( ı 996, MÜ Sos­ya l Bilimler Ensti t üsü) . BİBLİYOGRAFYA :

Vahidi. Esbabü 'n-nüzul ( n şr. Seyyid el-Cümey-11). Beyrut 1410/1990, s. 36 1 -362; Zemahşerl.

el-Keşşaf (Beyrut ), IV, 112; İbnü'I-Cevzi, Zadü 'l­mesfr, VIII , 271-278; Beyzavi. Envarü 't-tenzil, Beyrut 1410/1990, IV, 282; Ebü'I-Fida İbn Keslr. Te{sfrü'l-Kur'ani 'l-'a?1m, Beyrut 1385/ 1966, VII, 17 -23; Muhammed et-Trablusl. el-Keş{ü ' l-ilah1 'an şed1di'z-za'f ve'l-mevzu' ve'l-vah1 (nşr. M. Mahmud Ahmed Bekkar). Mekke 1408, ll , 723 .

L

L

!il M . KAMiL YAŞAROGLU

MÜNAKAŞA

(bk. CEDEL).

MÜNASEBATÜ'I-AYAT ve's-SÜVER

( ),...., , ' ..::... 4)'1 ..:..~ !Mı )

Ayetler ve sureler arasındaki anlam ilişkisi

ve bunu inceleyen bilim dalı .

_j

_j

Sözlükte "iki şey arasındaki ilişki " anla­mına gelen münasebetin çoğulu ile ayet ve sure kelimelerinin çoğulundan oluşan münasebatü'l-ayat ve's-süver terkibinde münasebet yerine aynı anlamda tenasüb de kullanılmaktadır. Tefsir ilminde bu di­sipline "el-münasebe beyne'l-ayat, et -te­nasüb beyne'l-ayat ve's-süver. tenasübü'I­ay ve's-süver, münasebatü'I-Kur'an" da de­nilmektedir. Kur'an ' ın , ayet ve sureleriyle bir büt ün olduğu düşüncesinin işlendiği nazmü'I-Kur'an konusunun münasebatü'l­ayat ve's-süver ile yakın ilgisi vardır (bk NAZMÜ'l-KUR'AN). Hamldüddin Ferahl'ye göre nazm münasebeti de içine alan ge­niş bir mahiyet arzeder. Münasebat ve te­nasüb kelimeleri ayetler ve sureler arasın­da icmal-tafsil, umumllik-hususllik, akli­lik- hissilik vb. ala ka çeşitlerinden biriyle veya sebep-müsebbeb, illet-malul, ben­zerlik-zıtlık gibi zihnl bağlarlamana irti-

569