ulu Önder atatÜrk ve azİz Şehİtlerİmİz · 2019. 1. 3. · baŞkent - nİĞde vakfi yayin...

BAHAR 2015 SAYI: 94BAŞKENT - NİĞDE VAKFI YAYIN ORGANI

G.M.K. Bulvarı No: 55/1 06570 Maltepe / Ankara Tel-Faks: (0312) 231 79 91

ULU ÖNDER ATATÜRK ve AZİZ ŞEHİTLERİMİZ

V A T A N S İ Z E M İ N N E T T A R D I R

VAKFIMIZA YAPILAN BAĞIŞLAR

Sayın M. Fahri ANDAÇ .......................................................... 5000 TL

Sayın M. DOĞAN (TODAB)* ............................................. 5000 TL

Sayın Ali DEMİR (ZAFER KOLEJİ)* ............................... 2000 TL

Sayın Nihal BİNİCİ .................................................................. 1200 TL

Sayın Özden ÖZCAN ............................................................. 1000 TL

Sayın İsmail GÖKSEL ................................................................900 TL

Sayın Hayriye ÖZENÇ ...............................................................800 TL

Sayın Necip PALA........................................................................800 TL

Sayın Naim BAYKAN ................................................................600 TL

Sayın Sedat EREM ......................................................................544 TL

Sayın Zuhal ÖNEŞ .......................................................................500 TL

Sayın Dilek KASAP .....................................................................500 TL

Sayın Hüseyin ÇELİK .................................................................500 TL

Sayın Mehmet KILINÇ ..............................................................500 TL

Ayrıca, Sayın Prof. Dr. C. Tayyar SADIKLAR, Sayın Z. Aydın ECEMİŞ, Sayın A. Feridun ÖNER, Sayın Gökhan BULUŞ, Sayın Mehmet ÇETİN, Sayın Hürrem KUBALI ve Sayın Faruk ÖZDEMİR, Sayın Hakan ER de 200-400 TL arasında bağış yapmışlardır. Başkent- Niğde Vakfı Yönetimi, öncelikle ve özellikle Değerli Büyüğümüz Sayın M. Fahri ANDAÇ ve TODAB adına Sayın Mustafa DOĞAN olmak üzere yukarıda isimleri belirtilen; ancak, isimleri burada belirtilmemekle birlikte, daha az miktarlarda da olsa desteğini esirgemeyen tüm hemşerilerimize şükranlarını sunar.

(*) Dergiye verilen reklam bedeli olarak, dergimizin basım masraflarına mahsuben doğrudan Alp Ofset’e ödenmiştir.

BAŞKENT – NİĞDE VAKFI YÖNETİM KURULU

Hayatınıza Lezzet Katar

Saf ve doğal bir tutku bizimkisi

Bonelli ürünleri Market’lerde www.bonelli.com.tr

İÇİNDEKİLERSunuş ..............................................................................................................................................................1Bir Öğretmenin Gözünde Niğde’nin Yedi Yıllık Gelişimi .........................................2Niğde Hayırsever Bir Büyüğünü, Renkli Bir Kişiliğini Kaybetti… ....................6Muzaffer Özenç’ten Hayat ve Mutluluk Dersleri ........................................................8Kıssadan-Hisseler ..................................................................................................................................9Niğde Üniversitesi’nde Dünya Kadınlar Günü ............................................................11Dünya Kadınlar Günü’nün Düşündürdükleri .................................................................14Bize Emek Verenler Köşesi........................................................................................................17Niğde’mizin Gururları ......................................................................................................................20Yurt – Ayder’den Akın Gönen’e Açık Teşekkür .........................................................25Başkent- Niğde Vakfı Üye Bilgi Yenileme Üyelik Başvuru Formu ...........27Vakfımız Hakkında ...........................................................................................................................29Genç Kalemlerden “Düşlerimde Niğde” Konulu Ödüllü Yazılar .....................30

Niğde’de Bahar ....................................................................................................................................31Niğde’de İlk Maden Ruhsatı ......................................................................................................33Belediyelerimizden...........................................................................................................................34Niğde’den Tki Genel Müdürlüğü’ne Çileli Bir Yolculuğun Öyküsü..............37Niğde Hükümet Binası ve Vali Konağı Tarihçesi .....................................................39Kurtuluş Savaşında Pozantı Savunması Ve Ulukışla Kahramanlığı .........41Merkez Bankası’na Dokunmayalım .....................................................................................43Geleneksel Kemerhisarlılar Gecesi 7. Kez Kutlandı ................................................45Niğde GYC’den Akın Gönen’e Teşekkür… .......................................................................45Kısa Niğde Haberleri .......................................................................................................................46Niğde İle İlgili Bunları Biliyor Musunuz? .........................................................................49Kaybettiklerimiz... Vefat ve Başsağlığı ............................................................................51

Niğde Vakfı Banka HesabıT. C. Ziraat Bankası Maltepe Şubesi

Hesap Numarası: 34537777-5003 AnkaraIBAN: TR25 0001 0006 8434 5377 7750 03

POSTA ÇEKİ HESAP NO: 108 000

VEDA EDERKEN…

Vakfımızın, 22 Şubat 2014 tarihinde yapılan olağan kongresinde, zo-raki oluşturulan bir liste ile katıldığımız ve ne yazık ki, bir kısmı da vekaleten olmak üzere kurucu ve mütevelli üyelerimizin sadece ve sadece %10’u kadarının katılıp oy kullandığı bir seçim sonrası yönetim bizlere tevdi edildi.

Kuşkusuz, Yönetim olarak işe başlarken pek çok hedeflerimiz, idealle-rimiz vardı. Ancak, daha ilk günden başlayan yoğun eleştiriler (Liste ile ilgili) yanında, Niğde Dernekler Federasyonu ve diğer derneklerle olan gereksiz sürtüşmeler ve en önemlisi de özellikle ekonomik durumu iyi olan hemşerilerimizin Vakfımıza karşı yeterince duyarlı davranma-maları nedeniyle, hedeflerimize tam olarak ulaşamadığımızı da itiraf etmeliyiz.

Bununla birlikte, kısıtlı imkanlarla da olsa bazı üyelerimizce geçmiş yıllarda bağışlanan eski mobilyaları yenileyerek, yeni evrak dolapları yaptırarak ve salon bölümünde bazı küçük tadilatlar gerçekleştirerek Vakfımıza daha ciddi ve daha resmi bir hava kazandırdık. Sayın Valimiz Necmeddin KILIÇ’ın öncülüğüne ve Niğde Üniversitesi’nin koordina-törlüğünde hazırlanan Niğde İl Gelişme Planı’nın (NİGEP), Ankara’daki işadamlarımıza, bürokratlarımıza, akademisyenlerimize ve diğer hem-şerilerimize tanıtım toplantısı, kardeş kuruluşumuz Niğde Dernekler Federasyonu ile gerçekleştirildi. Toplantıda Niğde’nin gelişmesini en-gelleyen sorunlar tartışıldı. Çözüm yolları arandı.

Ayrıca, hemşerilerimiz arasındaki dayanışmayı ve kaynaşmayı pekiş-tirmek amacıyla, bir Aşure Günü, Kuru Fasulye- Pilav Günü, 29 Mart 2015 tarihinde de Kadınlar Kolu’muzca Bahara Merhaba Kahvaltısı düzenlenmiştir. Her üç etkinlik de hemşerilerimizin sıcak ve samimi duyguları ile başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Yönetimimizin bir baş-ka çabası da NİĞDEmiz dergisinin yazar kadrosu ve içeriğini zenginleş-tirmek ve kalitesini yükseltmek idi. Bu konuda da başarılı olduğumuz inancındayız.

Ancak, Vakıf Yönetimi olarak, yapılan eleştirilerin dozunun giderek artması nedeniyle, bir kan değişikliğine ihtiyaç olduğuna inanarak 28.02.2015 tarihinde aldığımız toptan istifa kararı sonrası, 28 Mart 2015 tarihinde (Yeterli çoğunluk sağlanamaz ise 4 Nisan 2015 tari-hinde) Olağanüstü Genel Kurul yapılması uygun görülmüştür.

Başkent – Niğde Vakfı yönetimi olarak sizlere veda ederken, yeni gö-rev alacak arkadaşlarımıza içtenlikle başarılar diler; yardım ve desteğe ihtiyaç duydukları her an yanlarında olacağımızı bilmelerini isteriz.

Saygılarımızla.

Başkent – Niğde Vakfı Yönetim Kurulu Adına

Muzaffer TUNA

Başkan

Bu dergi Basın Ahlak İlkelerine uyar. Dergimize gönderilen yazılar yayınlansın veya

yayınlanmasın iade edilmez. Yazılardan yazarlarısorumludur. Dergimize gönderilen yazılar kaynakgösterilerek iktibas edilebilir. Yayınlanan yazılara

telif ücreti ödenmez. Dergimiz ‘Milli EğitimBakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın28 temmuz 1996 gün ve 8412 sayılı yazılar’ ile

ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri için tavsiyesiuygun bulunmuştur.

Tasarım & BaskıALP OFSET MATBAACILIK LTD. ŞTİ.

Ali Suavi Sokak No: 60 Maltepe - ANKARATel: 0312 230 0997 • www. alpofset. com. tr

alpofset@alpofset. com. tr

BAŞKENT - NİĞDE VAKFIYayın Organı

(Üç ayda bir yayımlanır)Basım Tarihi: 27.03.2015

SahibiBaşkent - Niğde Vakfı Adına

Vakıf BaşkanıMuzaffer TUNA

Yazı İşleri MüdürüAhmet ŞENOL

Yayın Danışma KuruluKemal ERDAĞ

Nadi ÖZDAMARMuharrem ÖZMEN

EditörKezban DALAK

SponsorHüseyin ÇELİK

Yazışma AdresiG. M. K. Bulvarı No:55/1Maltepe-ANKARA 06570

Tel-Faks: (0312) 231 79 91E-Posta: [email protected]

Web: www.nigdevakfi.comYayın Türü: Yerel Süreli Yayın

Posta Çeki No: 108 000

BAHAR 2015 SAYI: 94

SUNUŞ

2 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

7 Yılda Niğde

Yıl 1930… Ankara’dan Niğde’ye geleceğim… Oto-mobil yok. Tren de tabii, yok… Sol kulağını göster-mek için sağ elini enseden dolaştırır gibi, ben de, Niğde’ye varmak için önce Eskişehir’e döneceğim, sonra da Ulukışla’ya geleceğim.3 Bereket versin, Konya’ya işleyen bir kamyon buldum da oradan geldim… Ulukışla’da tek kamyonun başına birçok kişi toplandık… Şoför, yolcu çokluğundan şımarmış, iki kat ücret istiyor… Yolcular soğuktan ürkmüş, her şeye razı…

Balık istifi sıkışıp yollandık. 55 kilometrelik yolu 3 saatte aldık amma buz kesildik. Kolsuz denilen yo-kuşta Niğdeli yolcular hazin bir sesle mırıldanıyor-lardı: “Burası netameli (tekin olmayan) bir yerdir, her yıl bir kaza vukubulur (meydana gelir), insanlar ölür!” Soruyordum:

- Niğde’de hangi otele ineyim?

- Hanlar vardır, diyorlardı, onlarda bir iki gün kal-dıktan sonra ev tutarsınız. Seferberlikte Sivas’ta Müfettişlik etmiş olduğum için, Şair Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları başlıklı manzumesinde kısmen anlattığı o kötü hanlar gözümde canlanı-yor ve: “hım… ” diyorum, “15 yıl önce nasılsa yine öyle buraları.”4 (Şimdi (1937) Niğde’de üç tane otel vardır.)

3 Yazarın çizdiği güzergâh, Ankara’dan demiryolu ile Niğde’ye ulaşımı ifade ediyor. 1930 yılında Niğde şehir merkezine demir-yolu ulaşımı bulunmamakta, en yakınında Ulukışla istasyonu yer almaktadır.

4 Faruk Nafiz Çamlıbel, 1922’de Kayseri Lisesi’ne edebiyat öğ-retmeni olarak atandığında, Kayseri’ye yolculuğunu, “Han Du-varları” adlı uzun şiirinde anlatmıştır. “15 yıl önce” ifadesi, 1922 yılındaki bu seyahate atıftır. Yolculuk, Ulukışla’dan Kayseri’ye karayolu ile yapılmış, şiirin bir bölümünde Niğde’de uğranılan hanın tasviri de yapılmıştır. Yazarın Niğde’de handa kalacağını öğrenmesi üzerine şiirin anlatımını hatırına getirdiği ve kala-bileceği yeri gözünde canlandırmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Buna göre, yazarın ilk kez Niğde’yi göreceği kesindir.

Giriş

Tarih, geçmişte yaşananların aslında nasıl olduğunu ortaya koymaya çalışır, bugüne ışık tutar, geleceği planlamamıza yardımcı olur. Tarihi bilgiyi, yaşandığı günün kaynaklarından araştırırız; bazen yazılan bir mektupta, söylenen bir şiirde, tutulan bir günlükte geçmişin anlarını yaşar, bazen de insanların kaleme aldığı hatıralarda o günleri gözümüzün önüne ge-tirebiliriz.

1930 yılında Niğde’ye tayini olan bir öğretmenin, şehirde geçen yedi yılında meydana gelen değişim-lerden bahsettiği yazısında, dünün Niğde’sinden izler bulduk. 1937 yılı 29 Ekim günü yayınlanan Niğde gazetesinde “Öğretmen Rasim Kocabaş”1 imzasıyla yazılmış “7 Yılda Niğde” başlıklı maka-le, 1930’dan 1937’e kadar geçen süre içerisinde Niğde’nin gelişimini aktarmakta. Üstelik yazar, ta-rihe not düşerek, yazısına “Ben yedi yıldır Niğ-de’deyim. İstedim ki, bu yıllar içinde Niğde’nin geçirdiği değişiklikleri yazayım da, ileriki nesil-ler bunları, hayretle okusunlar.” şeklinde bir giriş-le başlamış.2 Bu çalışmamızda, yazarın kaleme aldı-ğı makaleyi, bir takım imla düzeltmeleri haricinde aynen yayınlamak istiyoruz. Sözlerinin arasına not düşerek günümüz okuyucularına küçük izahatlar vereceğiz; dipnotlarda açıklamalarla, yazı aralarında anlatılan yerleri hatırlatacak tarihi fotoğraflar su-narak, yazarın amacına ulaşmasına, daha önemlisi o günkü Niğde’yi okuyucunun gözü önüne getirmeye çalışacağız.

1 Tam adı Ahmet Rasim Kocabaş’tır. Orta Okul Türkçe Öğretmeni olarak atanmış, Niğde’de sekiz yıl bu görevi yürütmüştür. 1938 yılında Balıkesir Orta Okulu Türkçe öğretmenliğine tayinle Niğde’den ayrılmıştır. Bkz. C. Başar, “Bay Ahmet Rasim Koca-başla Açık Dertleşme”, Akpınar, Sayı: 33, Birinci Kanun (Ocak) 1937, s. 6-7.; Niğde, 23 Eylül 1938, s. 1.

2 Niğde, 29 Birinci Teşrin (Ekim) 1937, s. 3-4.

BİR ÖĞRETMENİN GÖZÜNDE NİĞDE’NİNYEDİ YILLIK GELİŞİMİ (1930-1937)

Yazan: İhsan ÇANAKTarih Uzmanı

3 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

kalırsınız vesselam. Akşamları bir tek kahve açıktır. Konak önündeki bu kahvede birkaç memur ancak yatsıya kadar otururlar. Gazete ancak abonelerde bulunur, ne kahveciler alır, ne de kimse satar. (Şimdi (1937) alan da var satan da…)

Konak önünde yüksek duvarlı, demir parmaklıklı, havuzlu bir bahçe… Tabii, sultanlık ve derebeylik gününde yapılmıştır. Mutasarrıflarla Valilerin ve daire Müdürlerinin nefsi nefislerine münhasır (bir kimse veya bir şey için ayrılmış)! Şimdiki gibi mil-leti düşünerek herkesin ferahlayabileceği parklar yaptırmak, orada Halkevi Bandoları çaldırmak kimin umurunda!

Fotoğraf 2. Hükümet binası ve ön tarafı (1932)7

Fotoğraf 3. Hükümet binası önünde Niğde Beledi-yesince yaptırılan Cumhuriyet Parkı (1937)8

Sokaklar, hele konak önleri, biraz yağmur ve çamur olunca geçilmez olur. Tam, istibdadın son günlerin-deki Ayasofya meydanını andırır: Gölcükler peyda olur, içlerine çamurlu sular dolar… Oralardan geçe-cekler önceden geçmişlerin izlerinden yürümezler-se batarlardı! (Bu günse (1937) oralar hep parke döşelidir.)

7 Eskimeyen Niğde, Niğde Belediyesi Yayınları - 3 -, 1. Baskı, Niğde, 2011, s. 35.

8 Niğde, 29 Birinci Teşrin (Ekim) 1937, s. 9.

Otomobil beni mektep kapısında indirip geçiyor. Mektep Müdürü: “Bu akşamlık yerli bir arkadaştan yatak getirtiriz de mektepte beraber kalırız… Bura-da otel yoktur, hanlarsa nasıldır siz daha iyi bilseniz gerektir.”

Fotoğraf 1. Dönemin Sakarya İlkokulu (Bugün Öğ-retmenevi olarak kullanılan bina)5

Ertesi geceyi de bir arkadaşta geçiriyorum amma iki gündür aradığımız evi bulmak imkânsız. Fırka (Tü-men, askeri birlik) gelir gelmez kiralar kabarmış, en kötü izbeler için bile 8-10 lira6 istiyorlar. (Şimdi (1937) kiralar yüzde kırk inmiştir.)

Sakarya Mektebinin boş bir odasında yirmi gün tit-redikten sonra 4 arkadaş 16 liraya bir ev tutuyo-ruz. Ondan sonra her bekâra mukadder olan hayat: Lokantada yemek-içmek, kahvede vakit geçirmek, evde yatıp kalkmak… Peki amma her yerde her bekâr Niğde’deki bizler gibi olsaydı hiç bekâr kal-maz, ya ölür yahut da evlenirdi!

Hükümet önünde bir tek lokanta var… Geççe ge-lirseniz aç kaldığınızın resmidir… Bakkallarla fırıncı-lar da akşamdan kapadıkları için büsbütün çaresiz

5 Tarih Tarih, “Eski Türkiye Fotoğrafları-Niğde”, http://www.ta-rihtarih.com/?Syf=4&Fa=2&Id= 223681, [12.10.2014]. ; Bina 1915-1917 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapılış amacı ilko-kuldur. Ancak Birinci Dünya Savaşı yıllarında iki yıl askeri bina olarak kullanılmıştır. Ardından “Sakarya İlkokulu” olarak hizmet vermiştir. Bir defa yangın geçirmiştir. Ardından Endüstri Mes-lek Lisesi, Öğretmen Okulu, Ticaret Lisesi olarak kullanılmıştır. Son olarak 1986 yılında yapılan tadilat ile Öğretmen Evi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bkz. Niğde Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu, “Bina Tarihi”, http://mebk12.meb.gov.tr/ meb_iys_dosyalar/51/01/971335/icerikler/bina-tarihi_ 1323311.html, [27.11.2013].

6 1930 yılında demiryolu inşasında çalışan bir işçinin yevmiyesi 70-120 kuruştur. Dolayısıyla bahsi geçen tarihte, bir işçi, 21 ila 36 lira aylık gelire sahiptir. Bkz. Bilgi, 7 Temmuz 1930, s. 1.

4 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Memleketin en gözde yerinde iki mektep: Sakar-ya ve Orta Okul… Çok geniş bahçeleri var amma, Allah’ın toprağı! Ne bir fidan, ne çiçek… (Şimdiki (1937) gibi gönül çeken yeşillikler ne gezer!)

Fotoğraf 6. Niğde Orta Okulu (Günümüzde Niğde Anadolu Lisesi) (1938)12

Şimdi (1937) yarısı Milli Kütüphaneye, yarısı Hal-kevine ayrılan yapıda o vakit matbaa duruyordu. Tabii, takımları hem az, hem de pek iptidaî (ilkel) idi. (Bugün (1937) matbaanın ayrı binası vardır ve bütün levazımı (araç gereçleri) tamdır: Motorlu makinesine dek…)

Gezilecek başka yer olmadığı için, girgin bir adamın yaptırdığı kahveci kulübesinin etrafına serilmiş is-kemlelere kurulmak üzere yarış var. Hele akşamları bu İstasyon kahvesine varıp da iskemle bulama-yınca keder içinde dönenler bile az değildi. Orada oturanlar boş İstasyon binasıyla raysız demiryoluna hasretle bakıp-bakıp içini çeker ve şöyle mırıldanır-dı: “Acaba buraya trenin geldiğini de görebilecek miyiz?”13

Geçmiş acılar unutulur amma onları hatırlayanlar da bulunur. (Bugün de (1937) oralarda gezinenler, ön-lerinde, günde (4) bazen de (6) defa dört bucaktan haber ve insan taşıyan işlek demiryolunu görürler…)

Hele Niğde’den İstasyona inerken sağa bakınca insan kendini İsviçre’de zannediyor: Yemyeşil ka-vak, söğüt veya akasya, elma ve armut ağaçları-


13 Ulukışla-Bor demiryolu 1932 yılında, Bor-Niğde-Kayseri de-miryolu ise 1933 yılında işletmeye açılmıştır. Bkz. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü, “TCDD Hakkında Genel Bilgi”, http://www.tcdd.gov.tr/home/ detail/?id=266, [17.11.2013].

Fotoğraf 4. İstasyon Caddesi (1933)9

Fotoğraf 5. İstasyon Caddesi (1938)10

Hele geceleri zifiri karanlığı sormayın! Çamurlara saplanıp yolu çıkaramadıkça yanınızdaki evlerin pencerelerine şöyle bağıracağınız gelirdi: “Aman kardaşcığım, bacıcağzım; şu çırayı biraz tutuver de yolumu bulayım; batacağım! (Bugün (1937) de bu zifiri karanlık vardır; fakat iki ay sonra, yani 1938 yılının başında Cumhuriyet nuru olan Elektrik yalnız sokakların değil, her yerimizin karanlığını aydınlığa çevirecektir.)11

Geceleri toplanabilecek bir tek yer var: Askeri Gazi-no… Orası da şimdiki (1937) gibi genişletilmemiş olduğu için; değil halkı, memurların Başkanlarını bile kaplayamıyordu. (Şimdiki (1937) bin kişi alan Hal-kevinin yerinde yeller esiyordu o zaman.)

9 Eskimeyen Niğde, s. 149.

10 Niğde 1938, Basım Yeri ve Tarihi Yok, s. 68

11 Niğde 24 Mart 1938 günü elektriğe kavuşmuştur. 25 Mart tarihli Niğde Gazetesi, haberi baş manşetten şöyle aktarmıştır: “Niğdeliler Sürur İçinde – Bol Elektrik Işıklarile Yıkanan Cadde-lerde Dolaşan Halk «Yaşa Atatürk» Avazelerile Şenlik Yapmak-tadır”. Bkz. Niğde, 25 Mart 1938, s. 1.

5 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

li, hayatın her sahasına aktarılmalıdır. Yaptığı son meclis açış konuşmasında “Büyük davamız, en uygar ve en refaha kavuşmuş memleket olarak varlığımızı yükseltmektir.”15 ülküsünü vasiyet eden Atatürk’ün de isteği, ülkeyi hep ileri götür-mekti. 1930-1937 yılları arasında Niğde şehrinde meydana gelen fark, O’nun sağlığında, ülkenin ne denli gayretkeşlik içerisinde olduğuna önemli bir örnek olsa gerektir.

KAYNAKÇA

Akpınar Dergisi, Sayı: 33, Birinci Kanun (Ocak) 1937.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Bugünkü Dille Yayına Hazırlayanlar: Ali Sevim, İzzet Öztoprak, M.Akif Tural, Ata-türk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 2006.

BAŞAR, C., “Bay Ahmet Rasim Kocabaşla Açık Dertleşme”, Akpınar, Sayı: 33, Birinci Kanun (Ocak) 1937.

Bilgi Gazetesi, 7 Temmuz 1930.

Eskimeyen Niğde, Niğde Belediyesi Yayınları - 3 -, 1. Bas-kı, Niğde, 2011.

Niğde 1938, Basım Yeri ve Tarihi Yok.

Niğde Gazetesi, 29 Birinci Teşrin (Ekim) 1937; 25 Mart 1938; 23 Eylül 1938; 28 Birinci Teşrin (Ekim) 1938.

Niğde Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu, “Bina Tarihi” ,http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosya-lar/51/01/971335/icerikler/bina-tarihi_1323311.html, [27.11.2013].

Tarih Tarih, “Eski Türkiye Fotoğrafları-Niğde”, http://www.tarihtarih.com/?Syf=4&Fa= 2&Id=223681, [12.10.2014].

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Mü-dürlüğü, “TCDD Hakkında Genel Bilgi”, http://www.tcdd. gov.tr/ home/detail/?id=266, [17.11.2013].

15 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Bugünkü Dille Yayına Hazırlayanlar: Ali Sevim, İzzet Öztoprak, M.Akif Tural, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 2006, s. 856.

nın ortasında son sistem bir ak saray… Bu ak saray Niğde’nin yalnız sokaklarını, evlerini değil; kafalarını, gönüllerini, hâsılı yüzlerini de ağartacak olan Elekt-rik binasıdır.

Fotoğraf 7. Niğde Belediyesince inşa ettirilen Elektrik Binası (1938)14

Ta uzakta, Ulukışla yolundaki köprünün altcağızın-da da bir ak yapı var: Bu da geçenlerde işlemeye başlayan Salhane’dir. (Mezbaha)

7 yıldır bunları gözüyle gören, kafasıyla da ölçen ben, 14’üncü Cumhuriyet Bayramımı-zın arefesinde bunları böyle sayıp döktük-ten sonra sözlerimi şöyle bitireceğim: “Ey gençlik! Millet ve memleketimize can veren Cumhuriyeti her zaman koru… Onu yaratan Büyüklerimizi daima say… Bu işlerden örnek alarak sen de iyi işler yapmağa çalış… Yaşa ve yaşat… ”

Öğretmen: Rasim Kocabaş

Sonuç

İnsanoğlu, yaşadığı çevreyi, yaşam kalitesini tarih boyunca geliştirdi durdu. Bu konu, öncelikle bire-yin, sonra bireylerin bir araya gelerek oluşturdukları topluluğun ve sonrasında da yerel veya merkezi yönetimlerin gücü ile doğru orantılıdır. Fakat dün-yada nice memleketlerde, zenginliklerine rağmen toplumun, ilkellikler içerisinde hayat sürmeye de-vam ettiğinin de örnekleri az değildir. Görgü, kül-tür, vizyon ya da günümüzün deyimi ile inovasyon (yenilik) anlayışı ve arzusu, zihinlerde filizlenme-


6 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Kimseyi tanımasam da nasıl olsa ÖZENÇ Kardeş-ler oradaydı. Sırtım yere gelmezdi. İzmir’deki ha-yatıma başlarken yanımdaydılar…

On yaşındaydım. Artur’daki yazlığımızdan Niğde’ ye gidecektim. ÖZENÇ kardeşlerin Karşıyaka’da halı ticareti yaptıkları dükkanlarına uğramış, ora-dan da Niğde’ye geçmiştim. Tek başıma ilk yol-culuğumdu… Babam nasıl gideceğimi tarif etti. “İzmir’e inince Muzaffer ağabeylerin yanına git, onlar seni Niğde otobüsüne bindirirler” demişti. Karşıyaka’daki halı mağazalarına indim. Otobüs saatine kadar beraber çok güzel vakit geçirdik. Onlarla böyle güzel bir anım vardı. Şimdi ise aynı şehirde yaşayacaktım. İçim çok rahattı, biliyor-dum ki her zaman yanımda olacaklardı.

İzmir’e yerleşmemin akabinde Vilayetler evin-de düzenlenen Niğde yemeğine götürdüler. İzmir’deki Niğdelilerle ilk tanışmam bu vesileyle oldu. ÖZENÇ kardeşler, İzmir’de 1976 yılında Niğ-deliler Derneğini kurup başkanlığını yapmışlardı. Ömrümün geri kalanını bu şehirde geçirebilirdim. Evlenip yeni evimize taşınırken, Muzaffer abi hep yanımızdaydı.

İzmir Muzaffer abi, Muzaffer abi İzmir demekti. Memleketin en güzel yeri İzmir, İzmir’in en güzel yeri Karşıyaka, Karşıyaka’nın en güzel yeri Girne Caddesi derdi.Tırnak tırnak kazanıp alın teri döküp cennet bah-çesi haline getirdiği en sevdiği yerde, Menemen Emiralem’deydi işte. Çocukları kadar çok sevdiği zeytin ve mandalina topladığımız ağaçların, çilek

Göncü İbrahim efendi

Oğlu Durmuş ve Hacali ağabeyler

Torunları Muammer ve Muzaffer.

İşte çıkmaz sokak bu kadar

Ucunda bir de mescit var.

Babaları,

Dünya görüşü cıbralaşmamış,

Hoş, tatlı, sevecen, filozof insanlar.

Oğulları, komşu çocukları

Çoğunluğu arkadaşım

Kim bilir şimdi neredeler

Rahmi ÖZMEN

İzmir’de yaşayan Niğdelilerin değerli ağabeyi, çok sevilen, sayılan, hayır sahibi, yoksula düşküne kol kanat geren Muzaffer ÖZENÇ aramızdan ayrıl-dı. Cemal Süreya’nın dediği gibi; Her ölüm erken ölümdü… Acımız zamana sığınacaktı.

On beş yıl önce, yurtdışından yeni dönmüş, ken-dime yeni bir hayat kurmaya çalışıyordum. Bir-kaç firma ile görüşmüştüm. Bunların arasında, Manisa’da kurulu bulunan bir büyük bir firma ağır basıyor, ancak gitmekte tereddüt ediyordum. Sanki İstanbul dışında yaşanmaz ve çalışılmazdı. Babamın Menşure halasının oğulları, abi bellediği, adları hep beraber anılan Muammer ve Muzaffer kardeşler bildim bileli İzmir’de yaşıyorlardı. Ba-bacığım: “Muzaffer ağabeyler orada nasıl olsa, tereddüte mahal yok” diyerek beni İzmir’e yer-leşmeye teşvik etti. Kuzenlerini çok seviyor ve güveniyordu.

NİĞDE HAYIRSEVER BİR BÜYÜĞÜNÜ, RENKLİ BİR KİŞİLİĞİNİ KAYBETTİ…

Yazan: Alper Lütfi GÖNCÜ

7 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

bile Hz. Ali’nin kılıcı gibiydi. Nereye sallarsan ora-ya giderim düstüru ile hareket ederdi.

2009 Ağustos’unda Emiralem’de beraberce if-tar yapmıştık. Gün akşama kavuşurken, ağaçların tatlı serinliğinde söylediğimiz Niğde türkülerini Emiralem’e dinletmiştik. Hastalığının en sıkıntılı evresinde bile yaşama tutunuyor, üzerine kondur-muyor, ziyaretine gelenlere şakalar yapıyordu.

Yaşamın çetrefilli yollarında beraber yürüdükleri Hayriye yenge hep yanındaydı. İhtiyarlamadan Yaşlananlar başlıklı yazımdan yola çıkan Kanal D ekibi çekim yapmış Doktorum programına çıkmış-lardı. Büyük bir sevinçle haber veriyorlardı prog-ramın yayın saatini… Aynı yastıkta 60 yıl, göz göze diz dize… Yurdun dört bir köşesini emekli öğretmenlerle, candostlarıyla beraber gezdiler.

Muzaffer amcayı toprağa verirken, ağıtlarımıza selvi dalındaki bülbül eşlik etti. Ne mutlu ona… Mübarek Mevlid kandili günü toprağa verdik… ve-fakar eşi Hayriye yenge kızları Berrin ve Zerrin: oğlu gibi sevdiği damatları, yurtdışında bulunan torunları yanı başındaydı, son nefesini verirken dedeleri… en küçük torunu Deniz, dedesinin tav-lasını getirmişti kabrine. Birazdan tavla atacak-lardı her zamanki gibi…

Taparcasına seven onlarca yakını oradaydı. İzmir’e kim bilir kaç kişinin veli nimeti olmuştu.

Nur içinde yatsın!

parsellerinin koynundaydı… Hayat boyu hep be-raberdiler kardeşi Muammer ile...Hep ona kol ka-nat gerdi; şimdi başucunda yatıyor… Birkaç sene öncesinde, kabristanı birlikte gezmiş, buradan ailemize yer aldım demişti.

Hepimiz ondan bir şeyler öğrenmiştik, yaşama sevinci ve hayat felsefesini örnek aldığım kişiydi. Kız kardeşleri Mualla’ya çok düşkündüler. Kardeşler arasındaki bağlılık üst seviyedeydi.

Devletten aldıkları maaş ile alın teri dökerek, ömürlerinin son baharında ellerine geçen para-yı da katarak, baba ocağı Niğde’ye okul yaptır-dılar. ÖZENÇ Kardeşler Anaokulu’nun açılışında, tarihe geçen bir konuşma yapan Muzaffer abi, Zenginlere çağrı yaptı. “Ben zengin değilim, Üç kardeş birleştik bu okulu yaptırdık. Buradan tüm zenginlerimize sesleniyorum. Gelin hayır yapın, siz verin ki Allah size daha çok versin”. dedi. Bu arada nüktedan kişiliğiyle: “Bazı zenginlerimizin istemeyerek önlerine geçtik. Onlara yaptığımız bu saygısızlıktan dolayı özür dileriz.” diye bir ironi yapmayı da ihmal etmedi.

Üstün hitabet gücü ile matematik kafası ile bütünleşmişti.

Hasat zamanı ne kadar eşi-dostu varsa hepsine dağıttığı Emiralem’deki portakallarına, manda-linalarına ve Japon elmalarına hangi gübreyi ne oranda atacağını düşünürken; Niğde’de inşa et-tirmekte olduğu iş merkezinin dış cephe camları için Adana’da camcı Kazım’ın yanında dış cephe ölçüsü hesaplarken, hangi kaplıca Hayriye yen-genin dizlerindeki sızıyı hafifletir diye düşün-mekteydi. Ayda iki kere Niğde’ye gittiği olurdu. Kimse onun hızına yetişemezdi; seksenli yaşlarda

8 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Değerli Büyüğümüz, ayrıca hayatında her şeyin planlı, programlı olduğunu; fevkalade haller dışın-da kahvaltı ve yemek saatlerinin, sofrada kendi yerinin hiç değişmediğini; sofraya hiç kimsenin asla kendisinden sonra oturmadığını söylemişti.

Kuşkusuz, günümüzde uzun süreli aşklardan sonra gerçekleşip, kısa sürede sona eren evli-likleri sıkça görünce Muzaffer Ağabeyimizden alınacak çok dersler olduğunu dile getirmeden geçemeyeceğiz.

Mekanın Cennet olsun Sevgili Muzaffer Ağabey-ciğim. Kıymetli Hayriye yengemize, evlatlarına, diğer yakınlarına, sevenlerine sabırlar ve başsağ-lığı diliyorum.

Niğde’mizin renkli, popüler ve hayırsever insanla-rından, 02.01.2015 günü kaybettiğimiz kıymetli büyüğümüz, Muzaffer ÖZENÇ ağabeyimiz 1 Ekim 2012 tarihinde, o zamanlar Kanal – D’de yayın-lanan “DOKTORUM” programında Zahide YETİŞ ile Dr. Aytuğ KOLANKAYA’nın konuğu olmuştu. Sayın ÖZENÇ, katıldığı bu programda renkli kişi-liği ve vermiş olduğu mutluluğun anahtarı sırları ile başta sunucu Sayın YETİŞ olmak üzere tüm izleyicilerin gönüllerine de bence taht kurmuştu.

Muzaffer Ağabey, Sevgili Hayriye Yengemizle güneydoğu illerinden birinde görev yaparken tanışıp evlendiklerini dile getirmişti. Nikahlarında tanıklık eden bir hakimin, kendilerine ailenin mut-luluğu için 3 öğüt verdiğini belirten Kıymetli bü-yüğümüz, bunlardan ilkinin: “Aile içinde asla tar-tışmayı başlatan kişi siz olmayın. Her ne şekilde olursa olsun başlayan tartışmayı da uzatmayın.” olduğunu ve “60 yıla yaklaşan evlilik hayatları süresince bu öğüde uyduklarını” dile getirince, Sayın YETİŞ koltuğundan fırlamış ve “İşte 60 yıl-lık mutluluğun sırrı bu olsa gerek” diyerek sözle-rini tekrarlamasını istemişti.

Sayın ÖZENÇ’in anlattıklarına göre;

Nikah tanığı hakimin ikinci öğüdü “Asla traşlı ola-rak yatağa girmeyin.” üçüncü öğüdü ise “Yatar-ken mutlaka dişlerinizi fırçalayınız.” idi. Sayın ta-nık, Muzaffer Ağabeyin naklettiğine göre de söz-lerini “Bu, eşinize olan saygının bir göstergesidir.” diye tamamlamıştı. O günden beri bu öğütlere harfiyen uyduğunu dile getiren Sayın ÖZENÇ, hiçbir gün tıraş olmadan ve dişini fırçalamadan yatağa girmediğini de dile getirmişti.

MUZAFFER ÖZENÇ’TEN HAYAT veMUTLULUK DERSLERİ

Yazan: Muharrem Özmen

9 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

38) ve nihayet İzmir-Karşıyaka ve Tilkilik Ortaokullarında Türkçe öğretmenliği yapmış-tır (1938-50). 1950 yılı 30 Ağustosunda, İstanbul’da 59 yaşında vefat etmiştir. 1934 soyadı kanunu ile ba-bası ve kardeşlerine uyarak İDİL soyadını almıştır. Ölümüyle eşi Aliye hanımı ve 6 ço-cuğunu geride bırakmıştır.

KİTAPDAKİ ŞİİRLER

A-Beyaz sesler :

1-Gazi’i muhtereme, 2-Milli Ordumuza, 3-Ey Türk

B-Kara sesler :

1-Siyah rüya, 2-Kara ses, 3-Ah Aydın, 4-Vasfi, 5-Tuğyan, 6-İsyan, 7-Buhran, 8-Dayan

C-Eninlerim :

1-Divan 2-Feryad 3-İştikâ 4-Harab 5-Tezellüm 6-Yok

D-Hediyecikler :

1-Son mektup 2-Tazmin 3-Zavallı kız 4-Gazel 5-Okudum 6-Var 7-Oruç 8-Neyim mi?

Muhterem Okuyucularımız,

Bu sayımızda sizlere öncelikle, H. Cevat CENAP’ın 1926 yılında Niğde İş Ocağı Matbaasında eski harflerle basılan ve daha sonra oğlu Galip Doğan İDİL tarafından yeni harflerle çoğaltılan “KIRIK SAZ” isimli şiir kitabını tanıtacağım. Daha sonra da “Yaşamınızı zehir etmeyin” konulu bir yazıma yer vereceğim.

Galip Doğan Bey Kırık Saz isimli bu eseri, sağ olan kardeşleri ile babasının talebelerine vermiştir. Bir nüshasını da 24 Temmuz 1988’de yine H. Ce-vat Cenap’ın talebelerinden olan Merhum Tahsin KİTAPÇI’ya vermiştir (32 sayfadan ibaret olan bu kitaptan ilgilenenlere de gönderebilirim).

ŞAİRİN KISA TAKDİMİ

1892 Girit (Kandiya) doğumlu H. Cevat Bey, 4 yaşındayken annesi Şahsine Hanım ve babası Osman Cenap Efendi ile göç ederek Antalya’ya gelmişlerdir. Burada Rüştiyeyi aliyülala derece ile bitiren H. Cevat’ı babası meşhur İzmir İdadisine göndermiştir. Bu okulu da 1908 de aliyülala de-rece ile bitirmiştir. O yıl yeni açılan İstanbul (Yıl-dız) Darülmuallim okuluna imtihanla girip, Devlet hesabına okuyup 1910’da bitirmiştir. 1000 ku-ruş aylıkla (On altın lira) Drama Numune Rüştü-yesi Müdürlüğüne atanarak, 1911-12 yıllarında çalışmıştır. Sonra, Diyarbakır Sultani Müdürlüğü (1913-15), Sivas Sultani Müdürlüğü (1916-17), Güney-Batı Anadolu Maarif Müfettişliği (1918-19), Niğde Sultani Müdürlüğü (1920-28) İzmir Kız Lisesi ve Erkek Muallim Mektebi Müdürlüğü (1928-31), Niğde Ortaokulu Müdürlüğü (1931-

KISSADAN-HİSSELERYazan:

Hüseyin ÇELİK16. Dönem Niğde Milletvekili

İnşaat Yüksek Mühendisi

10 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Bütün benliğimle isteklerim, arzularım var. Onlara bir gün kavuşacağıma inanıyordum, ama hepsi sadece birer arzu olarak kaldı. Dünyada birçok insan, bavul-larını açıp, yerleşme anının gelmesini bekleyen yolcu-lara benzer. Hepsi de bir gün bekledikleri mutluluğa kavuşacaklarına inanarak yaşıyorlar: Çocuklar büyü-yünce… Daha çok paraya kavuşunca… Daha iyi bir eve yerleşince… İstedikleri gibi bir iş bulunca… Bavullarını açıp rahat bir soluk alabileceklerine inanmışlardır.

O anda gerçekten mutlu olacaklar, kitap okuyabile-cekler, doğaya susamış gibi o kır senin, bu tepe be-nim gezecekler, eğlenecekler… Yani içlerinde gömü-lüp kalmış bütün arzularının kapılarını açabilecekler. Şimdilik bunlar sadece birer hülyadır. Çünkü zaman denilen yolculuğun sınırları o kadar dar ki, insanlar nefes alamıyor. Böylece günler, haftalar ve yıllar bomboş geçip gidiyor.

Neden hayallerinizi dolduran arzularınızı biraz ol-sun gerçekleştirmeye çalışmıyorsunuz? Evinizdeki küçük masa üzerine koyacağınız çiçekler, hayaliniz-deki evinizin masasını süslüyormuş gibi, size sevinç versin. Kitap okumak için günlere falan ihtiyacınız yok. Gününüzden 15-20 dakikayı çalıp, kitap oku-yabilirsiniz

Size rahat soluk aldırmayan yaşamın kendine göre öyle zevkleri vardır ki. Deneyimleriniz bunları size tattıracaktır. Yaşadığınız hayat gençliğinizden beri hayalini kurduğunuz yaşama uymayabilir. Ama ger-çeği hayale uydurmaktansa, hayali gerçeğe çevir-mek daha iyi olur.

Günlük işler, sizi yorduğu için bir sayfa bile okuya-mayacağınızı söyleyeceksiniz. Yanılıyorsunuz! Eli-nizdeki kitabın her satırı sizin yorgunluklarınızı silip süpürmeye hazırdır. Hayallerinizle yaşamınızı zehir etmekten vazgeçin. Özlediğiniz arkadaşlarınızın, hiç olmazsa telefonla, hatırını sorun. O kır senin, bu tepe benim gezemezseniz, evinizin yakınındaki par-ka kadar yürüyün. Bu kadarı sizi neşelendirmeye, hayat dolu canlı insanlar yapmaya yeter. Gelecek için planlar kurarken, bulunduğunuz yaşamdan da zevk almasını bilin. Yaşayın.

Yaşamınızı yabancı ülkelerde, bir yabancı olarak geçirmenize hiç gerek yok. Bulunduğunuz yeri kendinize yuva olarak seçin. Bavulunuzu açın, eş-yalarınızı yerleştirin ve hiç gelmeyeceğini bildiğiniz ‘’hayal alemindeki yaşamı’’ bekleyeceğinize, gerçek dünyanın mutlu bir kişisi olun.

Şairin bir şiiri:OKUDUM

Hoca’i muhterem Hakkı Efendiye

Niğde’nin imanlı ve irşatçı sedası, Nazmında coşan doğruluğun, Hakkın edası, Feryadının en inleyeni lane’i dildeSaf köylümüzün eylediğin sade nidası…

Bir meş’ale, yüz bir daha, bin bir daha yaktın.Baktın ki gönüllerde eser, bûy’i sefa yok, Gördün ki bütün hileli, gözlerde vefa yok, Heyhat.. Hocam, sen bu korakta boşa aktın…

Manzumlarınız hep de teraşide, güzeldir, ‘’işaret’’ mi köyü? Her sözü bir nusha bedeldir.“Nât”ın, öküzün yok, 2 gazel’in: Of çekemem ki, Şeh beyitleriniz hasılı hep darbı mesldir.

Vüs’am mı yeter hem edebilmekleyi takdir?İş’arını kim, her biri fevare’i ruhun?Maksat o değil, messi feyz eylememizdir.Üstad, elini lutfediver de sıkalım bir.

Cevat Cenap Niğde, 06.01.1924

İrşat : Aydınlatma, Lane : YuvaBûy : UmutKorak : Karda açılan ince yol, çığırTeraşi : Terapide yeni ufuklarNush : ÖğütNât : Överek anlatmaHasıl : Elde edilenlerin hepsiVüs : Güç, kudret Fevare : Dağ tepeleri Mess : Dokunma, Olma

YAŞAMINIZI ZEHİR ETMEYİN

Bazı insanlar şöyle derler: Hayatımda bir kez ken-dimi evimde, yuvamda hissedip rahat bir nefes al-dığımı hatırlamıyorum. Durmadan geziye çıkan, her gece başka bir otelde yatan, ertesi gün yeni diyar-lara koşan gezginlere benziyorum.

11 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

şarılı bir öğrenci olduğumu söylüyorlardı. Akşam Kız Sanat okuluna giderek dikiş, nakış ve moda bölümünden mezun oldum. Okulda öğrendiğimiz biçki- dikişin hayatım boyunca çok faydasını gör-düm. Yıl sonunda yapılan defilelerde öğretmen-lerimin ısrarıyla mankenlik yapmam o günlerden bana hoş bir anı olarak kaldı. Spora ve özellikle at-letizm hareketlerine çok meraklıydım. O yıllarda yapılan Atatürk koşularında Niğde birinciliklerim oldu. Babamın çok güzel bir atı vardı. Atın bakı-mıyla ben ilgilenir, hem biner, hem de koşturur-dum. Niğde’de at binen tek genç kız bendim.

1949 yılında Niğde’nin ilk Diş Doktoru olan eşim İlhan GÜNALP’le evlenip, biri erkek, 2 si kız 3 ço-cuk sahibi oldum. 5 torunum, bir torun çocuğum var. Onların varlığı beni hayata bağlıyor.

1964 yılında bir grup kadın arkadaşımla, Türkiye’nin ilk gönüllü kuruluşlarından olan Tür-kiye Yardım Sevenler Derneğinin Niğde Şubesi’ni kurarak Yönetim Kuruluna girdim. Ayrıca Niğde Kızılay Derneği ve Verem Sa-vaş Derneklerinin yönetim Kurullarında çalış-tım. Genç cumhuriyetimizin pek çok eksiği vardı. Halkın ve gönüllülerin maddi ve manevi desteği gerekiyordu. O yıllarda, her şey çok kıt, alım gücü az, iş olanakları kısıtlıydı. Aileler, çocuklarını okula gönderecek önlük bile bulamıyorlardı. Zaten hazır giyim yoktu. Biz ihtiyaç sahibi öğrencilere evleri-mizde okul önlükleri, beyaz yakalar, pantolonlar dikmeye başladık.

Benim ve diğer gönüllü kadın arkadaşlarımın ev-lerinde sanki terzihanede çalışır gibi çalışır, hiç yorulmaz, bunları büyük bir mutlulukla yapardık. Ayrıca Çocuk Esirgeme Kurumundaki kız öğ-

Değerli hemşehrilerim; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Niğde Üniversitesi tarafından düzenlenen “Kadın Hayattır: İki Nesildir Ha-yat Veren Kadınlar” konulu panele konuşmacı olarak davet edilmiştim. Kızım Gülgün Altan’la beraber katıldığımız panelde bizlerden hayatı-mızı anlatmamız istenmişti. O gün yaptığım ve üniversitemizin hocalarının ve geniş katılımlarıyla öğrencilerimizin ilgiyle izledikleri konuşmamı siz-lerle de paylaşmak istedim. Tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, hepinize sevgilerimi sunuyorum...

*** ***

Değerli Rektör Yardımcım, Niğde Üniversitesinin Değerli Hocaları, Sevgili Öğrenciler;

Niğde Üniversitemizin hazırladığı, 8 Mart Dünya Kadınlar gününe katılmam için bana yapılan da-vet üzerine Ankara’dan geldim. Bu anlamlı günde sizlerin arasında olmaktan büyük mutluluk ve onur duyuyor, hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Niğde’mizin gururu olan Niğde Üniversitemizin gün geçtikçe geliştiğini, büyüdüğünü görmek beni çok mutlu ediyor.

Değerli hocalarımız, sevgili öğrenciler; Ben ön-celikle bir anne ve bir ev kadını olmama rağmen uzun yıllar boyunca çeşitli sivil toplum kuruluşla-rında gönüllü olarak çalıştım. Kadın sorunlarının dile getirildiği bu günde sizlerle geçmişime doğru ufak bir yolculuk yapmak, bu arada gençlere ve kadınlara yönelik yaptığım bazı çalışmalarımı da paylaşmak istiyorum.

1929 yılında Niğde’de doğdum. İlk ve orta eğiti-mimi Niğde’de tamamladım. Öğretmenlerim ba-

NİĞDE ÜNİVERSİTESİ’NDEDÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Yazan: Leman GÜNALP

12 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

yıllar Kadın Komisyonu Başkanlığı yaptım. Vakfın tek kadın Onur Kurulu Üyesiyim. Vakıf; Ankara’da yaşayan Niğdelileri buluşturma ve kaynaştırma görevi üstlenmişti. Niğdeli olup, maddi yetersizlik içindeki üniversite öğrencilerine burs veriyordu.

Öğrenci burslarına kaynak yaratmak amacıyla kadın komisyonundaki üyelerimizle birlikte uzun yıllar boyunca yemekler, kermesler, piyangolar, geziler düzenledik. 20 yıl önce, ” 8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kutlama etkinliğini arkadaşları-ma önererek, başlatmıştım. Bu çalışmalara öncü-lük ettiğim ve bilfiil katıldığım için çok mutluyum. Bu etkinliklerimizde Niğdeli kadınları Ankara’da buluşturmanın yanı sıra, her sene 100 ün üstün-de Niğdeli öğrenciye burs sağladık.

Çocukluğumdan beri edebiyata ve şiire ilgi duyu-yordum. 1990 lı yıllardan itibaren şiir ve roman yazmaya başladım. Niğde Vakfının aylık çıkardığı “Niğde’miz” dergisinde ve yerel Niğde gaze-telerinde düzenli olarak yazılarım ve şiirlerim yayınlandı. Yazılarımda Niğde’nin yetiştirdiği iz bırakan kadınları araştırarak yazdım. Ayrıca unu-tulmuş eski Niğde adetlerini, Niğde Cumalarını, Cumhuriyet dönemindeki Niğde Belediye Baş-kanlarını genç nesle aktarmaya çalıştım. Yazılarım uzun yıllar boyunca hemşehrilerim tarafından, özellikle de kadınlar tarafından ilgiyle takip edildi.

rencilerin ölçülerini alır, kıyafetler dikip elimizle giydirir, onlara anne sıcaklığımızı hissettirmeye çalışırdık. Çocukların yüzündeki mutluluğu gör-mek her şeye bedeldi.

1969 yılında ailecek Ankara’ya taşındık. Anne- baba olarak çocuklarımızın üniversite yıllarında yanlarında olup, onlara destek olalım istedik. Niğde eskiden beri eğitime çok önem veren bir şehir olmuş, başarılı öğrenciler yetiştirmesiyle ünlenmişti. Benim çocuklarım da bu konuda bizi mahcup etmediler.

Oğlum, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesini bi-tirdikten sonra Genel Cerrahi ihtisasını Amerika’da yaparak ülkemize döndü. Büyük kızım dereceyle girdiği Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Elekt-rik- Elektronik Mühendisliğini bitirdi. Halen ayni üniversitede profesör olarak çalışmalarına devam ediyor. Mimar olan küçük kızım Niğde’de yaşıyor, toplum yararına yapılan gönüllü çalışmalara katı-lıyor. Eşimi 1978 yılında oldukça genç bir yaşta kaybettikten sonra, hayatımı çocuklarım ve to-runlarım doldurdu.

Niğde’ye olan bağlılığım ve sevgim dolayısıyla Ankara’da kurulmuş olan Başkent- Niğde Vak-fında 1996 yılından itibaren gönüllü olarak ça-lışmaya başladım. 2 yıl 2.Başkanlık ayrıca uzun

13 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Şiir ve romanlarımı yazarken bilgisayar kullanma-yı öğrenmiş olmak benim için bir kazanım oldu.

Yayınladığım 4 adet şiir kitabım ile 3 adet yarı belgesel romanımı maddi imkanı kısıtlı öğrencilerin burslarında kullanılmak üzere Yardım Sevenler Derneği Niğde Şubesine ve Başkent Niğde Vakfına bağışladım.

Ankara’da boş zamanlarımda çeşitli el işi kursları-na katılmış, pek çok eser üretmiştim. 2000 yılın-da o zamanki Niğde Valisi eşinin teşvikiyle Niğde Öğretmen Evinde “ Karma El İşleri Sergisi “ açtım. Goblen tablolar, dantel ve motif yatak ör-tüleri, vitray, makrome, kumaş boyama, boncuk işleri, gibi değişik elişlerimin olduğu sergim Niğ-deliler tarafından ilgiyle takip edildi, beğeni top-ladı. Okullardan gruplar halinde gelen öğrenciler tarafından ziyaret edildi.

Ben yaşamım boyunca hep bir şeyler üretmek, bunları da toplumla paylaşmak, örnek olmak iste-dim. Boş kalan zamanlarımda ülkemizin pek çok yöresini gezdim, dış ülkeleri gördüm. Kısaca be-nim dolu dolu bir yaşamım oldu.

Sevgili gençler; Sizlere de gerek iş hayatınız-da gerekse toplum içinde ve ileride kuracağınız aile hayatınızda kadın erkek eşitliğinin ve kar-şılıklı sevgi ve saygının üstün tutulduğu, güzel ve başarılarla dolu geçecek bir hayat diliyorum. Özellikle kadınlarımızı iyi eğitimli, başarılı, bilinçli, erkeğin yanı başında eşit koşullarda çalışan, ülke sorunlarına sahip çıkan ve çözmeye talip birey-ler olarak görmek beni çok mutlu ediyor. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “ Kızları-nı okutmayan milletler, oğullarını manevi yoksulluğa mahkum ederler” demişti.

Değerli hocalarım, sevgili öğrenciler; Bu anlamlı günde sizlerle beraber olmaktan çok mutlu ol-dum. Hepinizin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü kutluyor, sevgilerimi sunuyorum. Sözlerimi ka-dınlar için yıllar önce yazdığım bir şiirle bitirmek istiyorum:

KADIN

Kadın, sevginin gerçek adı

Hayatın güzelliği, tadı. Kalbi gibi güzel

Doğurur, büyütür anadır adı

Kadın dünyanın soluğu, nefesi

Barıştır, uzatır sanki zeytin dalı.

Sevince gerçek sever

Kadın sevilince güzel, inanınca güçlüdür,

Sevgidir, sevendir, sevilendir.

Ailenin temeli, evinin huzurudur,

Kadın eştir, anlayıştır,

Bahar dallarında yaprak,

Kadın bereketli toprak.

Tarlada, okulda, bankada,

Çalışandır, üretendir, yapandır.

Kadın tatlı bakıştı, sevgiyle kucaklanacak

Kadın azimlidir, bükülmez bileği.

Herkes mutlu olsun, odur dileği

Erler yetiştirir vatanına, zaferler onundur.

Toplumun temel taşı, soframızın tatlı aşı

Analarımız, bacılarımız, kızlarımız

Başımızın tacı, kadın sevgilidir, yardır.

Kadın her zaman taze bahardır.

LEMAN GÜNALP - 9 Mart 2015

14 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NÜNDÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Yazan: Op. Dr. Ethem İlhan OLGAY

1270’li yıllarda Orhan Gazi’nin oğlu Osman Gazi’ye

nasihati: “Bilmediklerini ulemadan öğren, zalim

olma, âlemi adaletle şenlendir, ulemaya riayet

eyle, ilim ehlini el üstünde tut, memleket işlerini

noksansız gör, herkese ihsanda bulun. Davamız

kuru kavga ve cihangirlik davası değildir. Mesleği-

miz Allah yoludur!” Bu vasiyetler Avrupa’nın ancak

20. asırda kavrayabildiği “İnsan Hakları Beyanna-

mesi” gibidir.

Osman Gazi’nin maneviyat önderi ve kayınpederi

Şeyh Edebali: “Ahi” idi. Hiçbir siyasi yönleri olmadan

Osman Gazi’nin etrafında kenetlendiler. En önem-

li amacı; “Kamil insan” yani “Kur’an ahlaklı insan”

yetiştirmek olan o “abide yürek adamların” teme-

linden “Osmanlı Devleti” yeşerdi. Biz okumuşlar

ekseri bilmeyiz; ama, Fransız Yazar Brayer der ki:

“Çocuklar arasında yumruklaşma, küfürleşme gö-

rülmez. Bunlar İslam terbiyesiyle ıslah edildikleri

için kendi aralarında sakin sakin oynayıp eğlenir-

ken, insani hislerin ve hasletlerin 18. Asır Fran-

sa’sında, Osmanlı toplumundaki gibi olmadığına”

hayıflanır, “Osmanlı Toplumundaki ruh, Kur’anın

müminleri teşhir eden ruhudur.” diyor. Ecnebiler

bizim için bunun gibi nice methiyeler yazmış. Biraz

da biz konuşalım, Fatih nasıl yetişti? Annesi Hüma

Hatun; iffet, basiret, şefkat numunesidir. Kulağına

Peygamber müjdesi ilk fısıldayan da odur. Abdest-

siz yere basmamış, besmelesiz emzirmemiş, oğlu-

na bütün bildiklerini öğrettiği gibi devrin en büyük

âlimlerini, aynı zamanda ahlaken en sağlam, en

muttaki hocalarını tutmuş. Hocası Molla Gürani’nin

kendisini döveceğini söyleyen oğluna: “Hocaların

“Kadınlar Günü” gösterilerini Taksim’de yapmak isteyen kadınların; ellerinde aynı kalıptan çıkmış, kalın, upuzun sopalarla; geçite barikat kurmuş po-lislere saldırdıklarını TV’de görünce tüylerim diken diken oldu. Ana – babalar neler, nasıl şiddet eylem-cileri yetiştirmişler diye dehşete düştüm. Birden rüya görür gibi oldum: Sevgi- şefkat-hayâ- neza-ket abidesi anacığımla oradan geçiyoruz, anacığım “Yavrucuğum çok yoruluyorsunuz” diye polislere şerbet dağıtıyor. Hemen uyandım; on yaşında yi-tirdiğim babam da annem gibi hassastı. Aşağı Ka-yardı yolu üzerinde askeri kışla vardı. Anneciğim: “Asker ağalar da tatsın” diye bahçemizdeki çeşitli meyvelerden onlara ikramdan büyük zevk alırdı.

Ne idik, ne hallere getirildik!... Tarihte bizi örnek millet yapan “Yardımseverliğimiz, hayâ duygu-muz, dürüstlüğümüz, harama el sürmememiz, te-mizliğimiz, büyüklerimize (ana-baba- hoca) saygı-mız, şefkat duygularımız ve Hak yolda yorulmak bilmez gayretlerimizdi.” İşte Yavuz, işte Fatih ve nice iftiharlarımız bu imanın eserleridir. Güzel huy-lu ana-babaların, hocaların, eseridir.

Fransız müallif Motray; 1700’lerdeki halimizi şöyle anlatır: “Türk dükkânlarında tek meteliğim kaybol-madı. Bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkân sahipleri arkamdan koşturup onu verirlerdi.”

Fransız General Bonneval: “Haksızlık, hırsızlık gibi suçlar Türklerde meçhuldür. Onların doğruluğu-na hayran kalınır.” İtalyan Edmando da Amicis, 1880’lerde bizi anlatıyor: “Türk Halkı Avrupa’nın en nazik, en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir, kahkaha sesi nadiren işitilir.”

15 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

döndüğünü ifade ettiğinde kilse onun büyük suç işlediğine hükmederek, kanaatini ömür boyu sak-lamak zorunda bırakılmış. İtalyan Filozof Jardana Bruno da Roma Engizisyon mahkemesince diri diri yakılarak idam edilmiştir. 16-17. Asırda yaşa-mış Galile, 70 yaşında ölünceye kadar “dünyanın döndüğünü”söylediği için “Kitabı Mukaddese mu-gayir eser yazdığından” bir evde hapsedilmiştir.

Halbuki; ilmi, araştırmayı, tefekkürü ibadet gibi bilen, “İlim Çinde’de olsa alınız” buyuran dinimiz sayesinde ilmi araştırmalar, Astronomi Tarassut ve Tetkike dayandırılmış, İslam ülkelerinin bütün büyük şehirlerinde rasathaneler kurulmuş. 973-1049 yıllarında yaşamış Birûni: “Dünyanın yu-varlaklığını ve her gün kendi etrafında, her sene güneş etrafında devrini tamamladığını söylemiştir; 17. Asır Avrupa’sıyla karşılaştıralım…

Ancak, Fatih’ten sonra Osmanlı ile yakından tanı-şan Avrupa; Rönesans’a geçebilmiştir, değerlerimi-zi bilelim, biz de Osmanlı’yı tarihimizi iyi tanırsak ahlakta, imanda, ilimde Rönesans’ı yaşayabiliriz sanıyorum. 3 Mart 1924; Rize Milletvekili Ekrem Bey TBMM kürsüsünde şöyle bağırır: “Efendiler,

vurduğu yerde gül biter” diyerek şefkatle, otorite-sini çok iyi ayarlamasını bilmiştir. O devirlerde kral oğulları hata yapmaz bilinir, hatalı işlerinde zavallı halktan birisi onun yerine cezalandırılırdı: İşte “Şa-mar oğlanları”. Fatih’in babası 2. Murat’ta; çok adil, dindar, iyi bir insandı.

Fatih’e edebiyat, fen, askerlik, din vs. öğreten hocalar vardı. Hocası Molla Akşemseddin; fetih sırasında karşılaştığı tüm zorluklarda yanında bu-lunmuş, Peygamber tebşirini ondan her duyuşta güçlenmiş. O: “Şartlara teslim olmazsan, şartlar değişir sana teslim olur. Çok çalışır, çok ister, çok dua edersen, Allah rahmeti tecelli eder ve nice olmazlar gerçekleşir.” diyordu. En zor olan fetih bu moralle gerçekleşti. Fethin hemen ertesi gün, yayınladığı Amannamesinde Fatih: “Herkesin inan-cında, ibadetinde, düşüncelerini beyanda, kıyafe-tinde hür olduğunu” bildirmiş, hatta Patriği devlet protokolünde vezirlerin sırasına almış. O günlerde Avrupa’da hayal bile edilemeyecek hoşgörüler sunmuştur. Ancak, padişahlık sistemi gereği o güne kadar devleti parçalayacak veya zaafa uğ-ratacak şehzade kavgalarından dolayı; dinimizin “Fitne katilden daha şiddetlidir” ila-hi hükmüne dayanarak, ulemanın da onayı alınarak fitne çıkaracak şehzadeler katledilmiştir, devletin devamlılığı için. Fransız düşünür Fer-nand Granadin’de :” Osmanlı devleti gücünü devamlılığından alır.” demiş-tir. Hükümlerimizi biz de tarihe göre verelim. Tolstoy bir kitabında: “1880 yıllarında kilisenin şahsi çıkarlara göre kararlar verdiğini, adaletin, or-dunun zulüm içinde bulunduğunu” yazar. Bir zamanlar Avrupa’nın duru-munu bir görelim: 15-16. Asırda ya-şamış Kopernik, İslam ilminden aldığı ilhamla; dünyanın hem kendi mihveri etrafında, hem de güneş etrafında

16 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

pusulasız kaptan gibi sağa sola yalpalayıp duru-yoruz. Bir de istismar edilen şu hususa döneyim. Osmanlı’da devletin yapısı ırk esasına göre oluştu-rulmamıştır, ehliyet ve eğitim esastır. Küçük yaşta esir alınmış kızlar arasından en güzel ve en zeki olanlar ayrılır, saraya alınır, “Bir yetiştirme yurdu” gibi çalışan haremde dini bilgilerin yanısıra dünyevi bilgilerle de donatılır, Padişaha eş ve anne olabile-cek seviyeye getirilirlerdi…

Sultan Selim’in annesi Roxana, Müslüman olup Hürrem Sultan, 1. Murat’ın annesi Rum asıllı Ho-rofire; Müslüman yetiştirilip Nilüfer Hatun, Fatih’in annesi Mara Despina; küçük yaşta alınıp İslam eği-timi ile en şefkatli, halis mümin Müslüman “Hüma Hatun” olarak oğlunun kulağına ilk Peygamber müjdesini fısıldamış, onu besmelesiz emzirmemiş, hiç abdestsiz yere basmamış, saysız hayır ve iba-det kurumlarına imzasını atmıştır. Zaten dinimiz-de: “Ne Arap’ın - Acem’e ne Acem’in - Arap’a üstün-lüğü vardır, üstünlük takvadadır.” hükmü vardır. Dinimizde ırkçılık yoktur.

Malazgirt’te; Selçuklu Ordusu’nda yer alan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut vs. etnik unsurların or-tak adı “kardeş”ti. Karşıda Bizans Ordusu’nda bu-lunanların ortak adı da “düşman”dı.

Kosova’da, Niğdbolu’da, Preveze’de ve nihayet Çanakkale’de yani bin yıllık tarih boyunca el ele, yürek yüreğe Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Arna-vut kardeşler düşmana karşı savaşıp, o imanla nice imkansız sanılanı zaferle mühürlemişlerdir. Bırakın “Dünya Kadın Günü vesair sloganları” bizim fazilet yüklü, iman yüklü kadınlarımız Dünyalara, hatta kâinata bedel. Toplumumuzda vahşetler sergile-niyorsa tarih aynamıza güzel bakalım, kendimize gelelim.

Değerli Hemşerilerim, yaşlandım, artık yazmakta zorlanıyorum. Lütfen bu yazımı bir veda olarak ka-bul ediniz.

En derin saygılarımla.

milletimize hizmet etmiş padişah gösteremez-siniz. Bunların tahta bağlılıklarının sebebi; men-faatten ibarettir. Milletin geri kalmasının sebebi onlardır. Hiçbir şey yapmamışlar. Tetkik ederseniz hep cinayet görürsünüz. Sultan Fatih’ten mi bah-sedeceksiniz; mazisi cinayetle dolu, Türk Milletine hizmet etmemiş aile (İkinci Meclis Zabıt ceridesi, cilt7, s.31). İşte atalarımıza, tarihimize çılgınca düş-manlık, yabancılık bizi Dünya Kadınlar Günü’nden medet umar hale düşürdü; halbuki o Fatihlerin, Yavuzların vs. anaları bugünde dünyanın hiçbir ye-rinde ulaşılamamış zirvelerde Seciye abideleridir. “Kadınlar Gününde” onları analım.

1933 yılında Maarif Vekâleti tarafından hazırlan-mış kitapta: “Sultanlar saraylarında soysuzlaşmış, zulüm ve sefahat mirasyedileridir.” Hâlbuki tarihi kişiler yaşadıkları devirle değerlendirilir. Biz kendi atalarımızı karalarken tarihte bir şanımızı da su-nayım. Yükselme devrinde Osmanlı, hiçbir devleti kendine emsal kabul etmez, hiçbir Avrupa başken-tine büyükelçi tayin etmezdi. Yalnız arada bir çok olağanüstü durumlarda geçici statüyle lütfen elçi göndermişti. Bu da Avrupa başkentinde önemli itibar göstergesi olarak bu devletin ötekilere caka atmasına sebep olurdu. Osmanlının Avrupa ülkele-rinden birine sürekli tayin ettiği ilk büyükelçi Seyid Ali Efendi 24 Haziran 1797’de Paris’e girdiğinde ancak önemli krallara yapılan büyük devlet töre-niyle karşılanmış, halk da yol boyu sıralanmış: “Ya-şasın büyükelçi, yaşasın Osmanlı Devleti” şeklinde tezahüratlarda bulunmuştur. Parisliler, Osmanlı elçisini görebilmek umuduyla gece gündüz evinin önünde beklemişler. Parisli kadınlar başına kavuk-lar takmaya, Osmanlı şalvarı ve fistanı giyinmeye başlamışlar, Paris’te “Türk Modası” olmuş, elçinin mahallesinde ev fiyatları astronomik rakamlara yükselmiş; Maurice Herbert’e göre “Türk Mahalle-sine” dönüşmüş. Daha ne diyeyim atalarımızı inkâr edenlere? Cevdet Paşa: “Tarih bilmeyen siyaset-çi ile pusulasız kaptanın farkı yoktur.” der. Biz de

17 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

menlerimizi “BİZE EMEK VERENLER KÖŞESİ”nde anma ve tanıtmayı tasarlıyorduk.

Bu tasarımızı, kızı Sayın Ayla YETİK’in Facebo-ok’taki bir iletisinden ve oğlu Sayın İlker YETİK’in gönderdiği hayat hikayesinden yararlanarak Hü-seyin YETİK öğretmenimizden başlamak suretiy-le uygulamaya koymuş bulunuyoruz. Amacımız gelecek sayılarımızda bize emek veren diğer öğ-retmenlerimizi de kısa hayat hikayeleri ve varsa öğrencilerinin ilginç anıları ile tanıtmaktır. Dolayı-sıyla, bu öğretmenlerimizden yaşayanların ken-dilerinden ya da yakınlarından; ebediyete intikal etmiş olanların yakınlarından kısa hayat hikaye-lerini ve birkaç resmini, öğrencilerinden O’nlarla ilgili ilginç anılarını ileti olarak;

Vakfımızın E-Posta [email protected] ya da yazılı olarak posta adresimize

GMK Bulvarı 55/1 Maltepe – ANKARA

veya “Bize Emek Verenler Köşesi’ni hazırlayan Muharrem ÖZMEN’[email protected] Adresi: Kıbrıs Cad. Gürkan Apt. 20/5 06600 Kurtuluş – ANKARAgöndermelerini önemle rica ederiz.

Saygılarımızla

Başkent Niğde Vakfı Yönetim Kurulu

Kıymetli Hemşerilerimiz, Saygıdeğer Öğretmenlerimiz ve Yakınları,

Niğde Ortaokulu’nun sarı taşlardan yapılan tarihi binasında 1949 yılında açılan Niğde Lisesi, 1978 yılına kadar, daha sonra Anadolu Lisesi olan bu binada Ortaokul ile bir arada hizmet vermiştir. Ül-kemizde pek çok ilde, lisenin olmadığı bir dönem-de açılmış olan Niğde Lisesi, özellikle 1978 yılına kadarki Eğitim- Öğretim sürecinde bünyesinden sayısız akademisyenler, üst düzey bürokratlar, idareciler, siyasetçiler, bakanlar, sanayiciler, iş adamları vb. kişiler yetiştirmiştir. Dahası, Niğde Lisesi’nin fen bölümünden, o dönemlerde bir ders yılında mezun olan 17 öğrenciden 15’i İstanbul Teknik Üniversitesi’ni kazanarak kırılması güç, hatta imkansız bir rekora da imza atmışlardır.

Kuşkusuz Niğde Lisesi’nin başarılarındaki en bü-yük pay özveriyle bizlere emek veren, hayata ve yüksek öğrenime hazırlayan, çoğunluğu ebediye-te intikal eden öğretmenlerimiz Hüseyin YETİK, Hasan YEĞİN, Naci ERDEM, Celal ÖZENÇAY, Fikret TAYANÇ, Mehmet TÜRKPENÇE, Tahsin ÇİZENEL, Nebahat TÜRKÖZ (ŞENOL), Muammer TEMİZER (ŞAFAK), Fatma BİNİCİ, Saadet TÜRKPENÇE, Firu-zan TAŞDEMİR, Ali İhsan BEYHAN, Sadi BAYDAR, Ahmet Maruf BUZCUGİL, Erdoğan ATAV, Osman DEMİRYÜREK, Nazım AYDIN, Cengiz ÖĞÜT ve bu-rada isimlerini hatırlayamadığımız, anmadığımız, anamadığımız sevgili öğretmenlerimizdir.

Başkent – Niğde Vakfı yönetimi olarak bizler uzunca bir zamandır NİĞDEmiz dergisinde, önce-likle ve özellikle tarihi sarı taş binamızda 1949-1978 yılları arasında bizleri hayata, yüksek öğre-nime hazırlayanları ve daha sonra da diğer öğret-

BİZE EMEK VERENLER KÖŞESİ

18 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

leri süresince fedakarca, özverili ve çok çalışma-larını; öğrencilerin iyi yetişmesi, Cumhuriyete ve kazanımlarına sahip çıkmaları, dürüst olmaları, ülke sorunlarını bilmeleri, çözüm üretmeleri için de bilgili olmaları amacıyla üstün çabalar harca-maları gerektiğini öğütlemiştir. Bu ilkelere ken-disi de harfiyen uyan öğretmenimiz, bir yüz felci geçirmesine ve doktorların mutlaka Ankara’da tedavi olması gerektiğini söylemesine rağmen, öğrencilerin derslerinin boş geçmesine gönlü razı olmadığı için, zamanında tedaviye gitmemiş ve bu nedenle de yüz felci O’nda kalıcı izler bırak-mıştır.

Sevgili öğretmenimizin yaşantısı boyunca en büyük mutluluğu, Türkiye’nin değişik yörelerin-de, değişik zamanlarda okutup hayata hazırladı-ğı öğrencilerine rastlaması; mektup, tebrik, vb… yollarla onlarla yazışarak irtibatını kaybetmemesi olmuştur.

Sayın YETİK, tek maaşıyla tüm evlatlarına da yüksek tahsil yap-tırmıştır. Şöyle ki kızları Ayla YE-TİK, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden, Yıldız Yetik ÖZPAR-LAK öğretmen okulundan; oğulla-rı İlker YETİK İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden, Nevzat YETİK Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden, Mahmut İltekin YE-TİK ise Ankara İktisadi ve Ticari İlim-ler Akademisi’nden mezun olmuşlar-dır.

Niğde Atatürk Ortaokulu’ndan (Son görev yeri) 1973 yılında emekli olan Hüseyin YETİK, 1 Kasım 1976 tarihinde 63 yaşında iken Niğde’de vefat etmiştir. Bizlere emek veren ve hayata hazırlayan Merhum öğret-menimiz Hüseyin YETİK’i rahmetle, saygıyla ve de şükranla anıyoruz.

TABİAT BİLGİSİ VE BİYOLOJİ ÖĞRETMENİMİZ HÜSEYİN YETİK…

Niğde Ortaokulu’nun 1941-1949 yılları arasın-daki tabiat bilgisi öğretmeni ve 1949 yılında Li-senin açılmasıyla, ana branşı olan biyoloji yanında fizik ve kimya derslerine de giren Sevgili Öğret-menimiz Merhum Hüseyin YETİK, Emetullah ve Mehmet YETİK’in 4 çocuğundan ikincisi olarak 1913 yılında Niğde’mizin Şehitler Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir.

Ailesinin maddi imkanlarının yetersiz olmasından dolayı ilk ve orta öğrenimini oldukça sıkıntılı şart-lar altında tamamladı. Cumhuriyetimizi kuranların, eğitime verdikleri büyük öneme karşın, yaşanılan öğretmen açığı nedeniyle, öğretmenlik mesleğini tercih ederek, Yüce Önderimiz ATATÜRK’ün bek-lentisi “Fikri hür, vicdanı hür” nesilleri yetiştirmek amacıyla, İzmir Bayındır İlçesi Ergene Köyü’nde göreve başlamıştır. Bura-daki görevi süresince sınavlara hazır-lanan Değerli Öğretmenimiz Merhum Hüseyin YETİK, sınavlar sonrası An-kara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girmiş; mezuniyetinden sonra da ortaokul öğretmeni olarak Erzincan İli’ne atan-mıştır. Hidayet ve Mahmut BEŞER’in kızları Meliha Hanımla 1941 yılında evlendikten sonra Niğde Ortaoku-luna tayin edilen Sayın YETİK, 1949 yılında Niğde Lisesi’nin açılmasıyla burada da görev yapmaya başlamış-tır.

Hüseyin YETİK, özellikle kendisi gibi kısıtlı imkanlara sahip olanlara Cum-huriyetimizi kuranlar ve Devleti-mizce yüksek ideallere erişmek için tanınan eğitim eşitliği fırsatını iyi değerlendirmelerini, yine kendisi gibi öğretmen olanlara da öğretmenlik-

19 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

celiydi ve biraz da düşkün görünüyordu. Yer vermek istedim, oturmadı. Daha sonra aramızda şöylesi bir diyalog oldu:

- Hocam rahatsız mısınız?

- Hayır, düşünüyorum.

- Hayırdır Hocam, neyi düşünüyorsunuz?

- Sizleri düşünüyorum. Sizin zamanınızda bir sı-nıfa girdiğimde sınıfın en azından yarısı vasat ve vasatın üzerinde idi. Şimdi 52 mevcutlu 2-E sınıfından geliyorum. Parmakla gösterebileceğim öğrenci sayısı 3-4’ü geçmiyor. Durumu kritik bir öğrenciyi sözlüye kaldırmak istedim. İstedim ki bir iki şey sorayım; 5’lik bilirse de ortalamasını da 5 vereyim. Ama, o ısrarla sözlüye kalkmam diye direndi. Güya yazılıda 9 alarak ortalamasını yükseltecekmiş. Kendisine, yazılıyı bırak. Kendini zora koşma. Sen sözlüden 5 al, ben kurtaracağım dediysem de kalkmamakta direndi. Sinirlendim; 1-2 de tokat attım, ama üzüldüm de. İşte bu ne-denle sizleri düşünüyorum.

Nurlar içinde yatınız Sevgili Öğretmenimiz.

DERSLERİNDEN ANILAR:

- Tabiat Bilgisi dersinde kanatlı evcil hayvanları anlatan Hüseyin YETİK hayvanları sayarken arka sıralardan, “H” harfini söyleyemeyen bir öğrenci

ayağa kalkıp tekrarlamaya başlar. “Kaz, ördek, tavuk, erkek (h) oroz.” deyince tüm sınıf kahkahadan kırılır.

- Sözlü sınav sırasında, kendi çocuk-larından birini de tahtaya kaldıran Hoca, evladı 10 numaralık anlat-masına rağmen sadece 8 verince, tüm sınıf ayağa kalkar ve “Bir ön-ceki öğrenciye 10 verdiniz. Oysa, arkadaşımız YETİK daha iyi anlattı, hakkı 10’dur” deseler de torpil yaptı demesinler diye verdiği notu değiş-tirmez.

ÖĞRENCİLERİNİN HÜSEYİN YETİK’LE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ:

Emin GÜRER:

“Üç yıl öğrencisi oldum. Nurlar içinde yatsın. Ger-çek bir öğretmendi.”

Altay UTKAN: “Nur içinde yatsın Rahmetli Ho-cam. Bizde çok emekleri var.”

Hürrem KUBALI: “Sayın Hocam, nur içinde yat-sın. Anlatımına bayılırdım. Dinleyen dersi derste öğrenirdi.”

Mesut TUNCER: “Sayın Hocam Hüseyin YETİK, Hasan YEĞİN, Firuzan TAŞDEMİR, Nuran ÇAKMAK, Cengiz ÖĞÜT, Zihni ÇAVDAR… Her biri branşları-nın ordinaryüs profesörü idi. Çok güzel ve başarılı öğrenciler yetiştirdiler. Mekanları cennet olsun, Nur içinde yatsınlar.”

Yavuz DEMİRTAŞ: “Niğde Lisesi’nde 1955-1960 yıllarında öğretmenlik yapan Hüseyin YE-TİK olsun, Hasan YEĞİN olsun, Mehmet TÜRK-PENÇE ve daha niceleri. Çok nitelikli ve özverili in-sanlardı. Onların sayesinde bizler en iyi fakülteleri ve Avrupa burs imtihanlarını kazandık. Hepsine şükran borçluyuz; Ebediyete intikal edenler Nur içinde yatsınlar.”

Cihan DURA: “Ellerini arkasına bağlar, sınıfta dolaşarak ders anlatırdı. Çok tatlı anlatırdı, huşu içinde dinlerdik. Birkaç dersimize girmişti, birisi de biyoloji idi. Bizleri o güzel insanlar yetiştirdi. Sevgi, say-gı ve rahmetle, minnetle anıyorum. Nurlar içinde yatsın Sevgili Hocam.”

Muharrem ÖZMEN: Sevgili Ho-camla, son görev yeri Atatürk Ortaokulu’nda, 1970-71 ders yılın-da, İngilizce vekil öğretmenliği ya-parken mesai arkadaşı olma mutlu-luğuna da eriştim. Hatırlayabildiğim kadarıyla ders yılının son günleriydi. Öğretmenler odasında otururken Sayın Hocam odaya girdi. Düşün-

20 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

GÜLSÜN BOR GÜNER ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI OLDU

yaptı. 2010 yılında, T.C. Vaşington Büyükelçiliği’ne Ekonomi Müşaviri olarak atandı ve ABD-Türkiye ara-sındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinden sorum-lu oldu.

2013 yılında Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğüne geri döndü. Bu dönemde, aynı zamanda, IMF için danışmanlık yaptı. Bu kapsamda, IMF’nin Mali İşler Departmanı adına Moğolistan Mali-ye Bakanlığının Nakit Yönetimi Kapasitesinin Gelişti-rilmesi Projesini yürüttü.

Çok sayıda uluslararası toplantı ve konferansa ko-nuşmacı olarak katıldı. Farklı kurum ve kuruluşlarca düzenlenen eğitim programlarında, kamu nakit ve borç yönetimi konularında dersler verdi. IMF-Türkiye ilişkileri ve iç borçlanma konularında yayınlanmış ma-kaleleri bulunmaktadır.

Değerli hemşerimiz, 30 Mart 2014 seçimlerinden sonra Çankaya Belediyesi’nde Dış İlişkiler, İnsan Kay-nakları, Strateji Geliştirme ve Bilgi İşlem Müdürlük-lerinden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı.

Sayın Gülsün BOR GÜNER’e görevinde başarılar dili-yoruz.

Vakfımız Kurucularından, Onur Kurulu Üyemiz ve Niğde eski milletvekillerinden Merhum Yılmaz Cemal BOR’un kızı, Hemşerimiz Gülsün BOR GÜNER, Çanka-ya Belediye Başkan Yardımcısı oldu.

Atandığı bu görevi ile Niğde’mizin ve Niğdelile-rin gururu olan Gülsün BOR GÜNER, 1974 yılında Ankara’da doğdu. Ortaokul ve liseyi, sırasıyla, TED Ankara Koleji ve Ankara Atatürk Anadolu Lisesinde tamamladı. 1996 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümünden mezun oldu. Ardından Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Kamu Fi-nansmanı Genel Müdürlüğü’nde Nakit Yönetimi ve Bütçe İzleme Dairesinde çalışmaya başladı.

Uzmanlık tezini ‘Kamu Harcamalarının Etkinliğinin ve Performansının Ölçülmesi’ konusunda hazırlayarak 2000 yılında Uzman oldu. Aynı yıl, George Washing-ton Üniversitesinde, burslu olarak, finans dalında yüksek lisans yapmak üzere ABD’ye gitti. 2 yıllık yüksek lisans programını tamamladıktan sonra Dün-ya Bankasında Kısa Dönemli Danışman olarak çalıştı.

2003 yılında Türkiye’ye dönerek Hazine Müsteşarlı-ğı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü İç Borç Yöne-timi Dairesinde Uzman ve Şube Müdürü olarak görev

NİĞDE’mizin gururları

21 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

NAZİF HORASAN ve BONELLİ

Horasan’ın ekmek tutkusu, Dünyanın değişik ül-kelerindeki ve Anadolu’nun her ilindeki ekmekleri incelemesi sonucu Bonelli müşterilerinin, sağlıklı ve lezzetli ekmeklerle buluşmasını sağladı.

HORASAN, Bonelli’nin başarısını “Bonelli, gıda ve turizm sektöründe kazandığım deneyimlerimin lezzetli bir sonucudur” diye tanımlar ve Bonelli’yi, iş modeliyle örnek alınan, sektörde öncü, yeni-likçi, aynı zamanda gelenekçi bir işletme olarak nitelendirir. Nazif HORASAN, Bonelli Gıda Eğitim A.Ş.’nin Kurucu Genel Müdürü olarak görevine de-vam etmektedir. Sayın HORASAN evli ve 2 çocuk babasıdır.

HORASAN’ın Dilinden BONELLİ…

- Bonelli 2006 yılında Çağdaş Marketlerin 4 şu-besinde hizmet vermeye başladı. Bugün ise 65 şubemizde 300 çalışanımızla her gün ortalama 80.000 müşteriyi, BONELLİ poşetleriyle evleri-ne gönderiyoruz. BONELLİ Unlu Mamüller An-kara ve Eskişehir’deki Çağdaş Marketler içinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

- Kuruluş aşamasında reklam ajanslarından aldı-ğımız destekle, onlarca isim ve logo çalışması yaptık. Adımızın kolay telaffuz edilir, aynı za-manda genç, yenilikçi ve anlamlı olmasını is-tedik. Sonuçta “Eli Açık” anlamına gelen “Bol Elli”den esinlenerek BONELLİ’de karar kıldık. BONELLİ’nin harfleri aynı zamanda aile bireyle-rimizin de baş harflerinden oluşmaktadır.

- Unlu mamuller konusunda uzun yıllar boyun-ca edindiğim bilgi ve deneyimlerimi kullanarak, herkese sağlıklı ve lezzetli ürünler sunmak te-mel hedefimdi. Ayrıca, bu kadar sağlıksız ürü-nün müşterilere sunulduğu bir pazarda katkı-sız, hijyenik ve sağlıklı ekmekler üretip, bunu

Niğde’mizin Gururlarından Sayın Nazif HORASAN, Niğde iline bağlı Kemerhisar kasabasında doğdu. Lise eğitimini Ankara Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi’nde tamamladıktan sonra Anadolu Üniver-sitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu.

Değişik gruplarda çok sayıda mağaza, otel, resto-ran açılışlarında proje yöneticisi olarak görev alan Horasan, otelcilik okulunda da 8 yıl usta öğretici ve eğitmen olarak çalıştıktan sonra, kamudan ay-rılıp özel sektörde iş hayatına atıldı. Ankara Hilton Oteli, ardından Mersin Hilton’un açılışında görev aldı. Sonrasında, Türkiye’de ilk defa bir market grubu içerisinde yiyecek içecek departmanının kuruluşunda çalıştı. Yine bu grupta Türkiye’nin ilk free-flow, serbest dolaşımlı, restoranlar zinci-ri konseptinin proje tasarımından ve işletmenin faaliyete geçirilmesinden ve yürütülmesinden sorumluydu. Türkiye’nin 8 değişik ilinde binlerce kişinin çalıştığı bir organizasyonu yönetti. Dün-yanın en büyük tur operatörlerinden birisinin otel gruplarından olan First Choise ile Akdeniz Bölgesi’nde, yine Türkiye’de ilk defa uygulanan outsourcing sistemiyle o günlerde Ortadoğu’nun 3200 yataklı en büyük otelinin işletmeciliğini yaptı. İşletmeciliğini yaptığı otel, iki yıl üst üste müşteri memnuniyeti en yüksek otel seçildi.

Daha sonra “BENİM USTALIK İŞİM” diye tanım-ladığı BONELLİ Unlu Mamuller Şirketi’ni kurdu.


22 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

- Ekmek israfı konusunda TMO ile ortak çalışma-lar yürütmekteyiz. Ekmek israfının önlenme-si için ekmeğin gramajının düşürülmesi, uzun ömürlü ekmeklerin tüketiciye sunulması gibi pek çok yenilik yaptık.

- Lezzet meraklılarıyla, Dünyanın ekmeğini bu-luşturduk. İtalyanların Ciabattası, Almanların Çavdarı, Fransızların Bagetini Anadolu’nun eş-siz lezzetleriyle aynı sofrada buluşturduk. Kas-tamonu ekmeği, Hemşin ekmeği gibi yerel lez-zetleri de Ankara Halkının beğenisine sunduk.

- Unlu mamullerdeki yoğun rekabete ayak uydu-rabilmek için ekip olarak çok çalışıyoruz. Kuru-luşumuzdan bu yana genç ve eğitimli bir kad-royla hizmet veriyoruz. Özellikle ARGE bölümü-müz çok aktif olarak çalışıyor. Tüketicilerimizi hemen her ay yeni bir ürünle tanıştırıyoruz.

- Sektörde lider konumda olduğumuz yadsına-maz bir gerçektir. Kısa sürede üretim, satış, satın alma gibi birçok konuda etkili sistemler kurarak sağlıklı ve lezzetli ürünleri tüketiciy-le buluşturduk. Birçok unlu mamuller firması, BONELLİ’yi kendilerine rol model olarak alıyor. Biz de sürekli kendimizle yarışıyor, kendimizi yeniliyoruz. Son olarak da İSO 22000 gıda gü-venliği belgesini aldık. Sağlıklı ürün konusunda üniversitelerin beslenme bölümleriyle ortak ça-lışmalar yürütmekteyiz.

Sayın HORASAN’a, özel gün ve gecelerde baş-ta kendi ata yurdu olan Kemerhisar’ın derneği olmak üzere Vakfımız ve diğerlerine yapmış ol-duğu ayni ve nakdi yardımlar için şükranlarımızı sunarız.

halkımızla buluşturma çabam hep olmuştur. Ben kendi evlatlarıma yedirmediğim hiçbir ürü-nü müşterime sunmam, sunamam. Sağlık ve kalite bir bakıma hobim diyebilirim.

- Biz BONELLİ olarak yüzümüzü doğaya döndür-dük ve öncelikle ekmeğin rengini değiştirdik. Genleriyle oynanmamış katkısız hammadde-lerden yapılmış ürünler hedefledik. Oldukça önemlidir. Sadece beyaz undan yapılan ekmek ilk anda insanlara lezzetli gelir; fakat, şekeri hızla yükseltir ve hemen acıkıp yeniden yeme ihtiyacı hissederiz. Oysa, tam buğday ekmeğin-deki kepek ve rüşeym insan metabolizmasını daha iyi çalıştırdığından ve glisemik endeksi de düşük olduğundan şekeri daha yavaş yükseltir, daha uzun süre tok tutar. Şekeri tetiklemez.

- Tam buğday ekmeğine geçiş bir bakıma milli meselemiz olmalıdır. Tam buğday ekmeği aldı-ğınızda, ayrıca kepek ekmeği, rüşeymli ekmek v.b… ekmekler almanıza gerek kalmaz; bunların hepsi, tam buğdayda vardır. Ancak, piyasada tam buğday ekmeği yapmayı yeterince bilmi-yorlar. Bizim de farkımız işte budur.

- Biz uzun yıllardır süregelen bilinçlendirme ça-lışmalarıyla esmer, doğal ekmeğin tüketimini önemli ölçüde artırdık. Özellikle “SAĞLIK İÇİN GÜNDE 4 DİLİM TAM BUĞDAY EKMEĞİ” sloga-nıyla yola çıkarak ANKARA ve ESKİŞEHİR’de yüzlerce okulda SAĞLIKLI EKMEK konusunda çocuklara eğitim verdik.

23 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

DÜNYANIN EN ZEKİ YENİLİKÇİLERİ ARASINDA BİR NİĞDELİ

Kızının arkadaşlarıyla rekabet yerine kendi başa-rısının peşinde koştuğunu aktaran KUZUM, şöyle devam etti:

“Yavrum, başarıyı seviyor. Başarmak istediği bir konu üzerinde azimle çalışırdı. Zaten şu anda üze-rinde çalıştığı konuyu başarmasındaki sebebi de araştırmacı yönünden kaynaklanmaktadır. Lise yıllarında TÜBİTAK tarafından düzenlenen yarış-malar sayesinde Amerika başta olmak üzere Av-rupa ülkelerinde projelerini sunma imkanı buldu. Kendisi de şu anda üzerinde çalıştığı konu ile ilgili

başarı bekliyordu. Sürpriz olmadı, istediği so-nuç oldu. Biz de çok sevindik. 31

yaşında, dünya çapında 35 kişinin içerisinde yer alması çok gurur verici.”

Dr. ÇUBUKÇU’nun ailesine tebrik ziyaretine bulunan

Ulukışla Kaymakamı Ferhat ATAR da KUZUM’un en yaratıcı ve zeki

35 bilim insanı arasında yer almasının gurur verici olduğunu belirterek, başarılarının artarak devam etmesini diledi.

Ulukışla Belediye Başkanı Ali UĞURLU ise ilçe-lerinden başarılı bir kişinin çıkmasına sevindiklerini belirterek, “Türkiye’ye geldiğinde bir program dü-zenlemeyi düşünüyoruz. Eğer kendisi de uygun görür ve kabul ederse ilçemizde bulunan bir me-kanda ya da caddede adını yaşatacağız” dedi.

Dr. Duygu Kuzum ÇUBUKÇU, Pensilvanya Üniversitesi’nde beynin çalışma prensibini bilgi-sayarlara uyarlamaya çalışan “brain computing” alanında çalışmasını sürdürüyor.

*Haber, internetten alınarak yayına hazırlanmıştır.

ABD’de yaşayan Dr. Duygu Kuzum ÇUBUKÇU’nun, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Tech-nology Review’in her yıl yayımladığı “35 yaş altı 35 yenilikçi” listesinde yer alan “ilk” Türk bilim in-sanı olması, Ulukışla’da sevinçle karşılandı.

Pensilvanya Üniversitesi’nde araştırmacı, Stan-ford Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi ola-rak çalışan ÇUBUKÇU, “beynin dokusu ve sinaptik hesaplama becerisini taklit eden nanoelektronik sinaptik cihaz örneği” çalışmasıyla “35 yaş altı 35 yenilikçi” listesinde “Pioneers” kategorisine yer aldı.

Evli ve bir çocuk annesi ÇUBUKÇU’nun, Ulukışla’da yaşayan babası Ab-durrahman KUZUM, AA mu-habirine, kızının her zaman azimli ve çalışkan olduğu-nu ve bu başarıya tesadü-fen ulaşmadığını söyledi.

Kızının, Ankara Fen Lisesini Türkiye birincisi olarak kazandığını, lise öğretmenleri tarafından bilim olimpiyatlarına teşvik edildiğini belirten KUZUM, şunları kaydetti:

“1999’da TÜBİTAK 7. Bilim Olimpiyatı fizik da-lında birinciliği var. Üniversite sınavında da yine başarı göstererek Bilkent Üniversitesi Elektrik - Elektronik Bölümünü burslu olarak birinci sırada kazandı. Bizden maddi destek almadan, alt sınıf-lardaki öğrencilere ders vererek, kendi harçlığını temin etti. Başarısının devam edeceğinden emi-nim. Çok sevinçliyim, mutluyum, kendisini tebrik ediyorum, ülkemize milletimize hayırlı olsun.”

Emekli öğretmen olan anne Mesude KUZUM da kızının ilkokul döneminden itibaren düzenli çalış-tığını, derslerine önem veren, azimli bir öğrencilik hayatı geçirdiğini ifade etti.


24 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

NİĞDELİ OSMAN DÜNYA 1.Sİ OLDU

mezuniyet projesi Mimarlık Fakültesi tarafından Chairs’ Award / Best Graduation Project / En İyi Mezuniyet projesi ödülüne layık görüldü. Aynı proje ile Archiprix-MadridWorld Best Graduation Projects 2015 için okulumu temsil etmek üze-re aday gösterildim ve yarışmaya gönderildim. 2014 yazında mezuniyetim sonrası ONZ Mimar-lık ile katıldığım Gökçeada Lise Kampüsü Ulusal Proje yarışmasından Mansiyon Ödülü kazandım. Şantiye Stajını MESA Parkoran Konutlarında, Ofis Stajını Motto Mimarlık ve TEGET Mimarlık’da ta-mamladım. Öğrenciliğim süresince farklı ofislerle yarışmalara katıldım ve projelerde yer aldım” dedi Düzenlenen törenle ödülünü alan Osman SÜMER; “dünya çapında yapılan 1400 proje arasında ilk 12 proje olarak seçilen çok sevdiğim projem ile iki özel firma tarafından çalışmak üzere Şili’ye davet edildim. Köprü projem çevreye ve ağaçlara zarar verilmeden yapılacak bir köprüdür. Bu pro-jede bana maddi ve manevi yönden destek olan Annem, babam ve Dedeme çok teşekkür ederim” diye konuştu.

*Haber, internetten alınarak yayına hazırlanmıştır.

Dünya Akademi ödülleri Global Mimarlık yarışmasında yaptığı köprü projesiyle ilk 12 proje arasında giren Osman SÜMER Niğde’nin gururu oldu.Dünya çapında yapılan AWA //ARCHI-WORLD Akademi Ödülleri Global Mimarlık Yarışması’nda dünya genelinde seçilen 1400 proje arasında ilk 12 proje arasına giren Osman SÜMER Almanya’nın Münih kentinde düzenlenen ödül töreninde ödül almaya hak kazanan tek Türk ve Niğdeli oldu. Fer-tek Kasabası eski Belediye Başkanlarından Mer-hum Osman SÜMER’in torunu olan Osman’ın çev-reye zarar vermeden köprü yapılmasını öngören projesi jüri üyeleri tarafından ödüle layık görüldü. Eğitim öğretim hayatı boyunca da çeşitli ödüller alan Osman SÜMER yaptığı açıklamada, “2009 Yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünü kazandım ve 2014 de lisans eğiti-mini tamamladım. Üniversite eğitimim süresin-ce ulusal ve uluslararası yarışmalara katıldım ve çeşitli ödüller kazandım. Tasarımlarım her yıl Mimarlık Fakültesi Stüdyolar dergisinde yayın-landı. 2011 Yılında Uluslararası Öğrenci Projeleri Yarışmasında-(ARCH20 Students Week) projesi yayımlandı. 2013 Yılında Saraçoğlu Mahallesi Değerlendirme Projesi Ulusal Fikir Yarışması’nda Eşdeğer Mansiyon ödülüne, Mimed 3.Kategori Jüri Özel Ödülüne ve adıyamanAktif Yaşam Mer-kezi Ulusal Proje Yarışması’nda Eşdeğer Mansi-yon Ödülüne layık görüldüm. 2014 Yılında Inter-national Student Competition 5-ARCH20’da 23 ülke ve 250 den fazla proje arasından finalist olarak ödül kazandım. Orta Doğu Teknik Üniver-sitesi Mimarlık Bölümü’nde tasarlamış olduğum


25 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

ve benim gibi bu konuyu yakından bilip takip eden çeşitli dernek başkanları ve üyeleri ile gü-nümüze kadar bu Kanun sayesinde işe yerleşen yaklaşık kırk bin (40.000) kardeşimizden, törene katılanlar çok duygulandık.

Çünkü Akın GÖNEN; 1988 yılında TBMM Başkan-lığına verdiği teklifini, komisyon ile genel kurulda savunarak 3413 sayılı Kanunun gerçekleşmesini sağlaması sebebiyle, bu sistemin babası idi. Bu kaymakam, Vali kökenli devlet ve siyaset adamı, problemi tespit etmiş, sistemi kurmuş ve sistem 25 yıldır uygulana gelmiş olup; son çıkan düzen-leme ile de daha işler hale getirilerek, bu coşku-lu ortam yaratılmıştır. İşte sosyal devlet budur, işte devlet adamlığı budur, işte onurlu hizmet edene gösterilen zarif vefa ve insanlık bu-dur. Ülke siyasetine bu anlayış yerleştiği takdirde gelecek kuşaklara güzel örnek oluşturacağı kesindir.

Bu alanda hizmet veren, alın teri döken ve bu güzel ortamı bizlere yaşatan Sayın Başbakanımız Ahmet DAVUTOĞLU ile Aile ve Sosyal Politikalar Başkanı Sayın Doç. Dr. Ayşegül İSLAM’a da gönül-den şükranlarımızı sunarım. 27.12.2014

Saygılarımızla.

25 Aralık 2014 günü saat 11.00’de ATO Congre-sium Kongre Merkezi’nde Aile ve Sosyal Politika-lar Bakanı Sayın Doç. Dr. Ayşenur İSLAM tarafın-dan düzenlenen 2828 sayılı Kanun kapsamında işe yerleştirilecek öksüz ve yetim yurt çocukla-rımızın törenine, Yetiştirme Yurtları Gençlik, Eği-tim, Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı (YURT- AY DER GENEL BAŞKANI) olarak davet edildim ve katıldım. Törene, Başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun konuşması ile başlanıldı. Çocuklarımız, birçok ilin yurt yetkilisi ve dernek başkanı ile Bakanlık yetkilileri de törende idi. İki bini (2.000) aşkın yavrumuz mutlulukla görev yerlerini öğrenip, sevinç çığlıkları attılar. İşte Sos-yal Devlet denilen olay bu idi. Kimsesiz, öksüz ve yetimlerin sahibi; devletti.

Devlet; bakıp büyüttüğü bu öksüz ve yetimleri on sekiz yaşından sonra da sokağa salıvermemiş, işlerini de hakkaniyet ilkelerine uygun tarzda sağlamıştı. Devletimizi yöneten tüm yetkililere, dernek başkanı olarak teşekkür borcumuzdur. Al-lah razı olsun. Çocuklar coşku ile Başbakan ve iki Bakanın etrafını sardılar. Tablo muhteşemdi.

Bu ortamda Sayın Başbakan; Devlet Eski Bakanı Sayın Akın GÖNEN’i sahneye davet ettiler. Ben

YURT – AYDER’DEN AKIN GÖNEN’EAÇIK TEŞEKKÜR

Kudret BULUTYetiştirme Yurtları Gençlik Eğitim,

Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı

edildim ve katıldım. Törene, Başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun konuşması ile başlanıldı. Çocuklarımız, birçok ilin yurt yetkilisi ve dernek başkanı ile Bakanlık yetkilileri de törende idi. İki bini (2.000) aşkın yavrumuz mutlulukla görev yerlerini öğrenip, sevinç çığlıkları attılar. İşte Sos-yal Devlet denilen olay bu idi. Kimsesiz, öksüz ve yetimlerin sahibi; devletti.

25 Aralık 2014 günü saat 11.00’de ATO Congre-sium Kongre Merkezi’nde Aile ve Sosyal Politika-lar Bakanı Sayın Doç. Dr. Ayşenur İSLAM tarafın-dan düzenlenen 2828 sayılı Kanun kapsamında işe yerleştirilecek öksüz ve yetim yurt çocukla-rımızın törenine, Yetiştirme Yurtları Gençlik, Eği-tim, Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı (YURT- AY DER GENEL BAŞKANI) olarak davet

AKIN GÖNEN VE ÇOCUKLAR Muharrem ÖZMEN’inÖzel Notu

26 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

rakılmış yatırımın küçük bir desteğinizle hizmete açılmasıdır… Her seçimde, Türkiye ortalaması üze-rinde sizleri destekleyen Niğde seçmen ve halkı da buna layıktır sanırım. Saygı ve üstün başarı dileklerimle, takdirlerinize sunarım. 25.12.2014

Ben, şu andaki Sayın Vekillerimizin de desteği ve katkıları ile Sayın GÖNEN’in ve tüm Niğdelilerin beklentilerinin mutlak gerçekleşeceğine yürek-ten inanıyorum.

Saygılarımla.

Akın GÖNEN

Devlet Eski Bakanı

17. ve 20. Dönem Niğde Milletvekili”

sağlaması sebebiyle, bu sistemin babası idi. Bu kaymakam, Vali kökenli devlet ve siyaset adamı, problemi tespit etmiş, sistemi kurmuş ve sistem 25 yıldır uygulana gelmiş olup; son çıkan düzen-leme ile de daha işler hale getirilerek, bu coşku-lu ortam yaratılmıştır. İşte sosyal devlet budur, işte devlet adamlığı budur, işte onurlu hizmet edene gösterilen zarif vefa ve insanlık bu-dur. Ülke siyasetine bu anlayış yerleştiği takdirde gelecek kuşaklara güzel örnek oluşturacağı kesindir.

Bu alanda hizmet veren, alın teri döken ve bu güzel ortamı bizlere yaşatan Sayın Başbakanımız Ahmet DAVUTOĞLU ile Aile ve Sosyal Politikalar Başkanı Sayın Doç. Dr. Ayşegül İSLAM’a da gönül-den şükranlarımızı sunarım. 27.12.2014

Saygılarımızla.

“Saygıdeğer Başbakanımız;

Yaklaşık yirmi yıl önce Niğde, Bor Organize Sa-nayi Bölgesi karşısında çorak hazine arazisi üze-rinde Niğde hava alanı projesini hazırlattım ve bir süre sonra da temeli atıldı. Ancak, o zaman yaşanan Ekonomik kriz sebebiyle programdan gerekli desteği alamayan yatırım, yaklaşık % 40’ı tamamlanmış halde atıl beklemektedir. Bor Or-ganize Sanayi Bölgesine gelen yabancı ve yerli yatırımcılar, hava ulaşımının olmaması sebebi ile buraya yatırım yapamayacaklarını ifade ediyor-lar. Günümüzde arazisi müsait olmayan Giresun – Ordu hava alanı yapıldı. Rize hava alanının da yine aynı metotla denize doğru yapılacağını ba-sından öğreniyoruz. Ayrıca, ülkemizde hava alanı olmayan il nereyse yok gibi.

Benim ve kalkınma sıkıntısı çeken Niğde halkının en önemli isteği, bu yarım ve atıl, adeta yetim bı-

Devlet; bakıp büyüttüğü bu öksüz ve yetimleri on sekiz yaşından sonra da sokağa salıvermemiş, işlerini de hakkaniyet ilkelerine uygun tarzda sağlamıştı. Devletimizi yöneten tüm yetkililere, dernek başkanı olarak teşekkür borcumuzdur. Al-lah razı olsun. Çocuklar coşku ile Başbakan ve iki Bakanın etrafını sardılar. Tablo muhteşemdi.

Bu ortamda Sayın Başbakan; Devlet Eski Bakanı Sayın Akın GÖNEN’i sahneye davet ettiler. Ben ve benim gibi bu konuyu yakından bilip takip eden çeşitli dernek başkanları ve üyeleri ile gü-nümüze kadar bu Kanun sayesinde işe yerleşen yaklaşık kırk bin (40.000) kardeşimizden, törene katılanlar çok duygulandık.

Çünkü Akın GÖNEN; 1988 yılında TBMM Başkan-lığına verdiği teklifini, komisyon ile genel kurulda savunarak 3413 sayılı Kanunun gerçekleşmesini

Sayın GÖNEN’inSayın Başbakan’a Özel Notu

27 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

BAŞKENT- NİĞDE VAKFIÜYE BİLGİ YENİLEMEÜYELİK BAŞVURU FORMU ADRES: G.M.K. Bulvarı 55/1 Maltepe-ANKARATel: (0312) 231 79 91

TC No :

Adı – Soyadı :

Doğum Yeri : Tarihi :

Ana Adı : Baba Adı :

Ev Adresi :

İş Adresi :

Telefon : Ev: (0 ) İş: (0 ) GSM (0 )

E-Posta : Faks: (0 )

YARDIMCI BİLGİLER (Mümkün olduğunca cevaplayınız):

Mesleği / Tahsili :

Son çalıştığı Yer ve Görevi :

Niğde İle Bağlantısı (var/yok/az/devamlı) :

Öğrenim Hayatı :

Başkent Niğde Vakfı’na üye misiniz? Evet ( ) / Hayır ( ) (İşaretleyin)

Üye iseniz üyelik tarihi : / / Statünüz : (Normal Üye/Mütevelli Üye)

Üye değilseniz; üye olmak ister misiniz? Evet ( ) / Hayır ( ) / Daha sonra ( ) (İşaretleyin)

Referanslarınız : 1- 2-

Üyelik şartlarını kabul ediyorum. Normal Üyelik için İlk kayıt aidatı olan TL’ı

/ / tarihinde Bank’daki Hesabınıza

yatırdım / (Merkezinizde Makbuzla ödedim).

Ad- Soyad: Tarih: / / İmza:

(- PTT Bank/Posta Çeki No: 108 000, - Ziraat Bankası Maltepe Şb.Ankara: 3453 7777- 5003 Hesap)

YeniFotoğraf

28 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

VAKIF YÖNETİMİNCE ALINACAK NOTLAR:

Giriş Aidatı Ödemesi: Tarih: / / , TL, Banka / Merkezimize yatırılmıştır.

Normal Üyelik kabul: (Yönetim K. Kararı; Tarih: / / - Sayı: )

Mütevelli Üyelik önerisi: (Yön. K. Kararı; Tarih: / / - Sayı: )

Kurucu Kurul onayı: / /

Özel Notlar:

(Not: Vakfımızla ilgili soru, Görüş ve önerilerinizi arka sayfada özetleyip, Formu Vakıf Merkezine gönderiniz) Form 2015-2/YD

BAŞKENT – NİĞDE VAKFI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİZ:

ÖNERİLERİNİZ:

SORULARINIZ:

29 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

7. Ayrıca Vakfımıza 2013/14 döneminde önemli kat-kıları bulunan Sayın Prof. Dr İlhan SUNGUR, Sayın Fahri ANDAÇ ve Sayın Mevlüt GÜMÜŞ’ün de ONUR KURULU listesine alınması;

8. Yine Vakfımıza olan katkıları dolayısıyla, Sayın Hakan ER ve eski burslu öğrencilerimizden Sayın Av. Kadir TEKİN’in MÜTEVELLİ Üyeliğe kabulü; Ayrıca Yö-netim Kurulunca Mütevelli Üye olarak önerilen, ancak vecibelerini tamamlamamış bulunan 9 kişinin de, Ve-cibelerini tamamladık-larında kayda alınmaları şartıyla MÜTEVELLİLER listesine alınması;

9. Son 3 yıllık dönem içinde 2500 TL üzerinde katkıda bulunan üyelerimizin de ONUR KURULU Listesine dahil edilmesi için gelecek Olağan Toplantıya öneri getirilme-si; hususları KURUCULAR ve MÜTEVELLİLER Kurulunca karara bağlanmıştır.

Sayın hemşehrimiz,

Vakfımız öncelikle Ankaradaki Niğdelileri bir araya ge-tirip, hemşehrilik bağlarını ve kültürümüzü yaşatmak amacıyla 1992 Nisanında kurulmuş olup; hayırsever bazı hemşehrilerimizin değerli katkıları sayesinde şu ana kadar olan cari harcamalarımızı karşıladığımız gibi, bu meyanda çok sembolik de olsa, imkanları kısıtlı bazı öğrencilerimize de Eğitim yardımları sağlanmaktadır.

Vakfımız ayrıca 8 Niğde Derneği ile Dernekler Fede-rasyonunu mütevazi Merkezimizde misafir etmekte-dir. Dolayısıyla KARINCA KARARINCA her hayırsever hemşehrimizin katkısına ihtiyaç vardır. Bu katkı üye olmak suretiyle olabileceği gibi, sadece bağış olarak da yapılabilir.

Ankara dışından Üye olmak isteyen hemşehrile-rimiz en az 50 TL bağışta bulunarak (Vakıf hesapları Dergide belirtilmiştir), ilişikteki Formu doldurup, üyelik başvurusunda bulunabilirler.

Ankaradaki hemşehrilerimiz ise mümkünse Vakıf Mer-kezine uğrayarak kayıt işlemini yaptırmalıdır.

Peşin teşekkürlerimizle.

VAKFIMIZIN YILLIK OLAĞAN KONGRESİ YAPILDI

Vakfımızın Yıllık Olağan Kurucular ve Mütevelliler Top-lantısı (Mali Kongre) 22 şubatta gerçekleşti. Toplantıda özetle; Faaliyetlerin ve Bütçenin yetersizliği eleştirilirken, gelirleri artırıcı aksiyonların çoğaltılması ve Vakfa yeni üyelikler kazandırılması (Özellikle Normal Kayıtlı üye) ko-nusunda daha aktif olunması gerektiği, ayrıca Burs/Eği-tim bağışlarının da yetersizliği hususları vurgulanmıştır.

Gerek yeni üye kaydının, gerekse eğitim yardımlarının artırılması amacıyla bazı öneriler getirildi.

1. Borçlu Mütevelli Üyelerin (Kurucular da bu kapsam-dadır) gecikmiş aidat borçlarının tasfiyesi için 2015 Haziran ayına kadar en az 200 TL ödemeleri kaydıyla geçmiş dönem borçlarının silinerek, Müte-velli Üyelik kayıtlarının devamı ve vecibelerini belirtilen tarihe kadar gerçekleştirmeyenlerin durumlarının, Ana Sözleşmemiz 12/a maddesi uyarınca bir sonraki Olağan Toplantıya sunulması;

2. NORMAL KAYITLI ÜYELİK için ayrıca bir Giriş aida-tı alınmaksızın, Yıllık Aidat Tutarının 50 TL olarak tesbiti (Bayanlar ve Öğrenciler için belirtilen asgari tu-tarların yarısı geçerlidir);

3. Tüm Kayıtlı üyelere NİĞDEMİZ Dergisinin ücretsiz olarak gönderilmesi;

4. Yine mevcut Tüm Kayıtlı Üyelerin Adres, Telefon vs bilgilerinin ajur hale getirilmesi amacıyla, kendilerine BİLGİ FORMU gönderilmesi (İsteyenler Niğdemiz Dergi-sindeki Formu kullanabilirler);

5. Müteveffa Kurucu Üyemiz Sayın Hikmet ATAMAN ye-rine (varislerinden talep gelmediğinden) geçen Dönem Başkanlarımızdan Sayın Şeyda DEĞİRMENCİOĞLU’nun, yine müteveffa Kurucu Üye Sayın Y. Cemal BOR yerine kızı Gülsüm Bor GÜNER’in tensibi;

6. Vakfımızın Kuruluşundan 2006 yılına kadar olan dönemde gerek 2 Dairenin alımındaki önemli katkıları, gerekse diğer önemli katkıları yeniden değerlendirilen (hayatta kalan) 37 hayırsever hemşehrimizin adlarının da mevcut ONUR KURULU Listesine dahil edilmesi;

VAKFIMIZ HAKKINDAHazırlayan:

Yavuz DEMİRTAŞBaşkent Niğde Vakfı Kurucu Başkanı

30 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

İÇ ANADOLUNUNPARLAYAN YILDIZI NİĞDE

ma ve tatlılar yurt dışından gelenleri şaşırtıyordu. Niğde’nin yeni ilçesi Gümüşler olmuştu. Gümüşler semalarında balon turları halk tarafından büyük ilgi görüyordu. Kavlak tepe yer altı mağarasıy-la “Kırkpınar Yaylasına” Türkiye’nin en büyük ot çiftliklerinden biri kuruldu. Niğde kalesi inşa edildi ve çevresindeki eski yapılar oluşan alanda “Niğde Kalesi Meydanı” kuruldu.

Niğde yer altı kaynakları ile sağlık turizminin başkenti oldu. Narlıgöl ve Çiftehan kaplıcaları bu alanda gelişmişti. Niğde şehir stadyumu yıkılarak yerine yüksek güvenlik önlemleriyle donatılmış buz pateni pisti yapıldı. Kanuni Sultan Süleyman Ortaokulunun yakınına 80. 000 kişilik “Niğde Park” Stadyumu yapıldı. İlkbahar’ın güzelliğini ortaya koyan KAYARDI’ nda İç Anadolu Bölgesinin en büyük hayvanat bahçesi açılmıştı. Hayvanlar yeşil renkle adeta bütünleşmişti. Niğde Afet Evler olarak bilinen yapılar yıkılarak, yeni binalar yapıldı ve Niğde yeni bir çehreye kavuştu. Niğde’nin güzelliklerini anlatan fotoğraflarla zenginleştirilen “Değişen Niğde” adlı ilk yer altı çarşısı kuruldu. Niğde’nin tarihi güzelliklerinden Hüdavent Hatun Türbesi üzerine yeni figürler ve yazılar bulundu. İşsizlik oranını düşüren ve yakın illerden göç alan Niğde’ye Çikolata fabrikası kuruldu.

Niğde’nin yeni yüzü ile İç Anadolu’nun Parlayan yıldızı oldu.

Gelecek bir tasarımdır. Neyi ne kadar hayal edip tasarlarsanız ortaya çıkan da o kadar oluyor. Niğ-de Şehrinin hayallerimi süslemesi güzel bir ola-nak. Elbette herkes kendi memleketinin sanayi-de, tasarımda, turizmde ve her alanda gelişmesi-ni ister. Bende bu güzel yurdumun güzel şehrini düşledim.

İlk önce eğitimle başladım. Niğde vakfı tarafından özel bir üniversite kuruldu. Niğde’nin ilk özel üni-versitesine “ Özel Nahita Üniversitesi” adı verildi. Niğde Adana yoluna giderken ağaçlandırmayla oluşan ormanlık alan Niğde’ye güzellik kattı. Or-mandaki çiçek kokuları dört bir yana gelmekte-dir. Sadece orası ormanlık olmadı. Aynı şekilde “Kent Ormanı” Niğde’nin göz bebeği oldu. Kent Ormanı gençler için eğlence merkezi aileler için de piknik sahası oldu. Kent ormanının güvenliği ve giriş çıkışta sağlanıyordu. Huzur bulmak iste-yen herkes Kent Ormanına gidiyordu Niğde hal-kı birden fazla ağaç dikti. Yeni terminal yakınına kurulan hava alanı gelenlerin dikkatini çekiyor-du. Artık Niğde’nin FORUM’ u vardı. Müftülüğün karşısındaki boş araziye tüm markaları toplayan alış veriş merkezi yapıldı. Gençlerinde yaşlıların-da dertleşip huzur bulacağı kafelerle Niğde daha çok sosyalleşti. Niğde evlerinin yakınındaki boş arazilere gökdelenler yapıldı. Niğde muhteşem görünüyordu. Niğde’nin ilçelerine raylı sistem kuruldu. Böylece yakınlarımızı ziyaret etmemiz sık gerçekleşiyordu. İtfaiye’nin yanına ikinci dev-let hastanesi kurulmuştu ve bu çok iyi olmuştu. Turizmde’ de gelişen Niğde turistlere kapısını Demirkazık’la açmıştı. Kışın eğlencemiz olan ka-yak merkezimizin Demirkazık ve civarı Niğde’nin küçük Paris’i oldu. Çamardı da imal edilen dondur-

Nursel BAYKANYarışma 3.’nsü

Remide-Yılmaz ATABEK Lisesi Öğrencisi

GENÇ KALEMLERDEN “DÜŞLERİMDE NİĞDE”KONULU ÖDÜLLÜ YAZILAR

31 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

sakalı ve yeşil soğanla yapılan piyazın içine ko-nulan haşlanmış yumurtalar pilavın tadına tat katar. İştahımız yerindeyse, patlayana kadar çala kaşık giriştiğimiz pilav ile doyururduk karnımızı. Uzanıverir dik sümbüllerin, deve boylarının pa-patyaların açtığı yeşil çayırlara, sonra; Armağan çayırında buluşurduk, kızlı oğlanlı. Kızların baş-larındaki üçgül çiçekli taçları ile gelin gibi gezin-melerinden belli olurdu okuyacak kızla evlenecek kızın farklılığı. Akşama doğru, babamın yaylısı ile çıkardık, geriye Niğde yolculuğumuza. At araba-mızın gelişini, kampanasının sesinden bilirdim, özel bir tınısı vardı, şimdi bile kulaklarımda “o” tını sanki…

Niğde Tepebağlarında bizim olduğunu san-dığım; küçük, bir o kadar da şirin bağımızda baharın gelişi, benim için yeni bir hayat başlangı-cının ilk safhasıdır, dört gözle beklerdim.

Niğde-Bor yolu üzerindeki Vali çeşmesine gelme-den, Beton köprüden, Anavalbaşı sokak ile başla-yan, cılız suların aktığı küçük bir derenin içinden geçen patika yoldan giderdik. Yol kenarlardaki, sarı ve çıngı taşlardan yapılmış, bağ duvarları, papatyalar içindeki küçük bağ evleri, sakinlerinin mahrumiyetini gizlerdi. Kimse kimsenin ne yaptı-ğını bilmez, komşuluk bağ işlerine yardım ve or-

tak yemek hazırlama ile devam ederdi. Kuyular-dan çekilen buz gibi soğuk sularla yapılan ayran-lar, biz çocukların en hoşuna giden içeceklerden biri olurdu. Köpüklü ayranları içtiğimizde, dudak üstündeki lekeleri bıyık gibi görür, sanki, bin yıllık yaşlılar gibi bembeyaz olmuş bıyıklarımız varmış gibi gülüşürdük…

Annemin yaptığı bulgur pilavının, odun ateşinde pişerkenki kokusu, yeni sulanmış yufka ile taze toplanmış yeşillikler, kuzukulağı, çukur otu, teke

NİĞDE’DE BAHAR Yazan: A.Celal KESEK

32 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Günlük haberleri, Bor yolu üzerinden Niğde ye gi-den, Ankara yolcu otobüslerinin camından attık-ları gazetelerden takip eder, ya da okuldan kalan günlerimde “GAMEDA” bayiinden aldığım gazete-leri satarken vakit buldukça okuduğum Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Adalet ve Son Havadis gibi gazetelerden takip ederdim…

Evimize alınan ilk radyonun markasını dün gibi hatırlarım… “PİYE” marka bir transistörlu radyo idi, kocaman bir “BEREC” marka pil takar, onunla Osman TÜREN’den, Nuri SESİGÜZEL’den türküler, Adnan VARVEREN ve Zeki MÜREN’den şarkılar, sonrasında da ajansları dinlerdik… Kıbrıs Radyo-sunu, Meteoroloji Radyosunu, Mamak Muhabere Okulu Radyosu ve kısa dalga Polis Radyosundan güzel Anadolu ezgileri ile “AGA” marka pikapların 45’lik plaklarında Ali ERCAN’dan Almanya türkü-leri, okudukları destanlardaki hikayeleri satıcıların ağıtlarında dinler, gözlerim dolar içimde kocaman bir hıçkırık düğümlenirdi…

Baharı Niğde de böyle yaşadım ben çocukluğum-da, bu benim yaşadığım baharlardan sadece bir tanesi belki de hiç yaşamayacağım bir daha… Bu güzel günleri ben doyasıya yaşadım. Güzel bir bahar gününde de sizlerle paylaşma gereği duy-dum.

Güzelim çiçeklerin albenisine üşüşen arıların vızıl-tılarında onların bizler için hazırladığı bala verdiği rayiha için kullandığı çiçeklerden, bahçemizdeki elma, armut, kiraz ve erik ağaçlarından da topla-dıkları bal özleri kara kovanlardaki arı kolonisinin işlerini iyi yaptıklarının birer göstergesi olurdu.

Hazırlanan, karıklara dikilecek fide ve ekilecek tohumlar özenle toprağa yerleştirilir, üzerindeki gübreli toprakla, sıkıştırılırdı. Bağ ve bahçelerde yazlığa gelenler, yaz boyunca buradaki sebze ile günlük ihtiyaçlarını karşılar. Salatasını buradan kopardığı taze domates, maydanoz ve biberle yaparak, onun kokusunu tazeliğini içinde hisse-derdi. Yeteri kadarını yazın, kalanını da kurutarak nanesini, fasulyesini, nohudunu ve kışlık tarhana-sının içindeki baharatları bahçeden temin ederdi.

Çocuk gözü ile bunların yapılışına yardım ettiğim günleri yad ederken iç çektiğimim farkındayım ve bu güzel günleri yaşamış bu satırları okuyan yaşıtlarımın da bahar hatıralarının özlemi içinde o günleri gözlerinde canlandırdığını biliyorum…

Günün yorgunluğu, odun ateşine konmuş, isli, mavi sırlı, çinko çaydanlıktaki demli çayla sonla-nır, koyu sohbetler ve radyoları olanların o yıl-lardaki ajansların dinlenmesi sonrasında yapılan eleştiriler dozlarında kalacak şekilde, kimsenin kalbi kırılmadan siyaset yapılırdı.

33 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

kililere o resmi iletmiştim; umarım Keçikalesi’ne de uzmanlar gidip o tarihi belgenin de çözümünü sağlarlar.

Ulukışla Kaymakamı Ferhat ATAR bölgede orta-ya çıkan bu buluntu ile tarihe geçen bir başarı gösterdi. Kendisini bu anlamda kutluyorum. Bol-karlar araştırıldığında daha çok ayrıntı da açığa çıkacaktır. Hititçe’den okunan buluntuda şunlar yazıyordu.-Ben Tarhunazi, Prens Tarhuwarta-nun oğlu, Kral Warpalawanın kahramanı, Vazal hizmetkarıyım.Ve beyim Kral Warpalawaya iyi hizmet ettim. Ve o Bana Tanrı Muti Dağını verdi.Tanrı Tarhu ve Kubaba beni zaten… … ..? Diler ve onları… ..ettim. Ve Beyin Kral Warpalawaya iyi şe-kilde yükselttim.Fakat O bana süratli… .? Katırlar verdi… … ? Ve Tarhunazi bu Tanrılara her yıl kur-ban eder Ve ona Muti Dağı tanrıları iyi gelirler, Bu yazıyı kim kazırsa silerse parçalarsa, Bu kimseyi fırtına tanrısı ve tanrılar sürsünler.Ve AY tanrısı onu yakalasın. Ve Tanrı Nikaruha onu yesin.Tanrı Kupapa onu… … ..?sin, yazılı.Okunmayan yerleri ile bu önemli belge bölgede bunması olası olan di-ğer buluntularında önemli habercisi.Bu dahi farklı bir ilde bulunda önemli haber olarak çok yerde anılır bilinirdi. Ulukışla’ya ne zaman gitsem farklı bir alanda buluntulara tanık oldum. Ama onarımı yapılan Öküz Mehmet Paşa Kervansaray’ını dahi daha doğru dürüst tanıtamamışken, dağda taşta olana kim bakacak. Ne ise ki Kaymakam Ferhat ATAR gibi konuya duyarlı isimler olabiliyor. Ulu-kışla için bir umut.

… ?= okunamayan yerler

Niğde ili turizm amaçlı var olma mücadelesini sürdürüyor. Vali Necmeddin KILIÇ bu bağlamda çalışmalara destek veriyor. Niğde’de farklı dö-nemlerde kent merkezi için olduğu kadar il ge-nelinde de önemli uğraş veren yöneticiler oldu. İlçe kaymakamlarının bu konularda sorunlara olumlu yaklaşımlarına geçmişte de tanık oluyor-duk. Bu kere Ulukışla Kaymakamı Ferhat ATAR Alihoca köyü ile Maden köyü arasında Kalkakaya mevkiinde bulunan yazılı taşın dünya da bilinen ilk maden ruhsatı olduğunu ve bunun koruma altına alınması çalışmalarının başladığını açıkla-dı. Kaymakam Ferhat ATAR yazılı taşın bulun-masından sonra durumu Vali Necmeddin KILIÇ’a ilettiğini, Vali’nin talimatı ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün yazılı taş için uzmanları bölgeye yönlendirdiğini ve Geç Hitit dönemine ait oldu-ğu saptanan yazının dünyaca bilinen ilk maden ruhsatı olduğunun anlaşıldığını açıkladı. Yaklaşık 3000 yıllık maden ruhsatı Niğde Aladağlar ve Bolkarlar’da bulunan maden yatakları açısından da önemli bir tarihi belge özelliğini taşıyor. Mum-yalama tekniği ile tarihi yazıt kopyalanarak Niğde Müzesinde sergilenecek; aslının bulunduğu yerde ise koruma uygulacak. Hititçe yazılan yazıtın bir kısmı günümüz Türkçesine çevrildi. Bu belge dahi tek başına Niğde ilinin geçmişteki özelliğini gös-teren önemli bir buluntu. Niğde için daha çok bel-genin arandığında ortaya çıkabileceği mutlaktır. Örneğin Keçikalesi Kale surlarında onca yıldır bir kitabe var mı diye bakan olmadı; ama, bölgede görevli bir memur dağlara, doğaya duyduğu ilgi ile gittiği Keçikalesinde kitabeyi resimledi. Yet-

NİĞDE’DE İLK MADEN RUHSATI Yazan: Ömer Fethi GÜRER

34 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

dere akla gelir. Biz de çalışmalarımızı buna uygun tasarladık ve otantik ortamıyla burayı hazırladık. Çoban evi, yayla evi, şömine, tandır, çeşmeler yaparak doğanın ortamını bozmadan yaban ha-yatına da önem vererek hayata geçirdik. Dünya literatürüne girecek bir toprak havuzu yaptık. Stres içindeki insanlarımızın çıplak ayakla dolaşıp elektriklerini atacakları bir alan oluşturduk. Top-rak tepesi yaptık burasını çocuklarımız toprakla bir arada olsun, toprakla oynasın diye hazırladık.

Bizlerin geçmişte yaşadıklarımızı, gelecek nesille-rin de yaşamasını sağladık. Bu mesire alanı Çift-lik ilçemize 13 km, Altunhisar ilçemize de 12 km uzakta, asfalt yola 300 metre mesafededir. Biz bu alanın film platosu olarak kullanılmasını da sağlamaya çalışıyoruz. ” dedi.

Altunhisar Belediye Başkanlığınca yaptırılan Zindan Vadisi tatilcilerin ve yöre halkının büyük beğenisini kazanırken, yörenin mesire alanı İhtiyacına da cevap veriyor.

Geçtiğimiz yıllarda Altunhisar Belediye Başkan-lığınca yaptırılan Zindan Vadisi, içerisindeki mes-cid, çoban evi, yayla evi, şömine, tandır, çeşme, solar aydınlatma ve göletleri ile halkın İhtiyaç duydukları hoş bir mesire alanı olarak hizmete sunulmuşken, Belediye Başkanlğı ilgili birimleri tarafından da sürekli kontrol altında tutuluyor.

Zindan Vadisi’ndeki mesire yerinin yapılmasının kendileri için bir hayal olduğunu dile getiren ve biz bu hayalimizi 4, 5 ayda gerçekleştirdik di-yen AltunhisarBelediye Başkan Erdal Sarı: “Bu-raya 7 bin ağaç diktik. Yayla denince su, orman,

ZİNDAN VADİSİMESİRE ALANI OLARAK DÜZENLENDİ

AltunhisarBelediye Başkanlığı

Belediyelerimizden

35 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

başarılı programlara imza atmaya devam ediyor. Kemerhisar’da yaşayan herkesi yönetime katma-yı hedefleyen bu modelle başta kadınlar, çocuk-lar ve gençler Tyana’yı güzelleştirmeye, gönüllü çalışmaya devam ediyor. Kasabanın peyzajına uygun boya işleri, Kemerhisar çevresinin çiçekler-le donatılması, Özgür Çocuk Sokağı projesi bun-lardan birkaç tanesi…

Girişimci Kadınlar…

Tyana Kadın Meclisi üyeleri tarafından Girişimci Tyana Kadın Kooperatifi kurulduktan sonra ta-mamı ev hanımı olan onlarca kadına istihdam kapısı yaratarak, Kemerhisar için üretmeye, Kemerhisar’a artı değer katmaya devam ediyor-

lar. Şu ana kadar 40, yakın zamanda da 150 kadın istihdam edilerek, işsizlik so-

rununa çözüm bulmayı hedef-liyorlar.

Konutlar Geliyor…

Ekonomik ve Ekolojik Ya-şam Konutları projesini

tamamlayan Belediye, temel-lerini yakın zamanda atarak 2

yıl gibi bir sürede 140 aileyi ev sahibi yapmayı hedeflemekte. Talepleri değerlendiren Başkan, 4 yıl içinde toplamda 360 konut kazan-dırarak yerleşim yeri sorununu çözmeyi hedefli-yor.

Tarih Gün Işığına Çıkıyor…

Dünya’nın ilk kurulan kentlerinden birisi olan Tyana, üstelik bir çok tarihi eseri, anıtı ve Antik Su Kemerlerini bünyesinde bulundurmasına rağ-men Kemerhisar Ekonomisine artı değerinin yok

KEMERHİSAR BELEDİYESİ, NİĞDE’NİN VİZYONU OLMAYA DEVAM EDİYOR

Yerel seçimlerden günümüze kadar, gerek ku-rumsallaşma çalışmalarıyla, gerekse uyguladığı köklü projelerle büyük bir atılım gerçekleştiren Kemerhisar Belediyesi ve onun başarılı Başkanı Beytullah KİRAZCI’nın, 2015 yılında da büyük iş-ler yapması bekleniyor.

İlk Adım Kurumsallaşma ve Verimli Çalışma…

Belediyelerin topluma hizmet vermesi nokta-sında geliştirdiği “Tyana Yerel Yönetim Teorisi” ile uluslararası düzeyde araştırmalara konu olan Beytullah KİRAZCI, 1 Nisan 2014’den itibaren belediye meclis üyelerini de yönetime aktif ka-tarak, önceden oluşturduğu Kadın, Gençlik ve Çocuk Meclislerinin üretkenliği ile “Ardıl Hizmet” kavramı ile Kemerhisarlıla-ra hizmet etmeye başla-dı.

Sınırlı sayıda personel ol-masına rağmen, gönüllü çalışan meclislerle birlikte ve onlarca kişilik bir kadro ile projelerini gerçekleştiren KİRAZCI, TR71 Bölgesi olarak adlandırılan Niğde, Aksaray, Karaman, Kırşehir ve Kırıkkale bölgesin-de ISO 9001-2008 Belgesi’ni alan ilk belediye oldu.

Belde belediyesi olmasına rağmen, Kalite, Proje, Ar-Ge, İş-Kur Hizmet birimlerini de kurarak yolu-na devam ediyor.

Birliktelikçi Yönetim İçin Tyana Çalışıyor…

2010 yılında bağımsız olarak örgütlenen ve 2014 yılında faaliyete geçen Tyana Kent Meclisi,

TYANA DEĞİŞİYOR, KEMERHİSAR GELİŞİYOR…

Belediyelerimizden

36 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Antik Roma’dan günümüze kadar “Çamur Banyo-su” olarak adlandırılan bölgenin özgün kil yapısı, mineralli suyla buluşarak doğadan gelen sağlık sloganıyla yeniden faaliyete geçiyor.

1 Haziran – 1 Ekim tarihleri arası hizmet verecek çamur banyosu ile başta güney illeri ve Niğde ol-mak üzere Türkiye’nin değişik yerlerinden binler-ce yerli turisti bölgeye çekilmesi planlanıyor.

Bunun yanı sıra isteğe bağlı olarak canlı müzik hizmeti verilmekle birlikte, gürültü kirliliğinin hiç yaşanmadığı tesiste, Türkiye standartlarının al-tında ses seviyesi ile diğer mekanlarda zamanla artan fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıkların önü-ne geçerek, yine Türkiye standartlarının üstünde oksijen miktarı ile başta hipertansiyon, stres, sal-dırganlık gibi çağsal hastalıklardan arınmış olunu-yor.

Başkan’dan Davet…

Kemerhisar Belediyesi Başkanı Beytullah KİRAZ-CI, tarihi, doğal yapısı, ekolojik kent kültürü ile ka-pılarının herkese açık olduğunu ifade ederek; “Bir gün Kemerhisar’a gelirseniz emin olun ki 10 bin yıllık tarihin üstündesiniz. Mistik bir atmosferde geçmişi geleceğe bağlayan bu kent alternatif tu-rizmin merkezi olabilecek bir konumdadır. İnsan-ların dostça, kardeşçe yaşadığı kentimizde sizleri tüm içtenliğimizle ağırlamaya hazırız. Gerek top-lumsal yapımız, gerekse geçmişimiz misafir olan herkesi ev sahibi yapacak birikime sahiptir. Çağ-rımız sizlerin buraya gelmesi dışında burada ya-şamanızdır. Belediye olarak kentimize artı değer katan her türlü fikre, ziyarete açık olduğumuzu ifade ediyor, gelecek yerli ve yabancı ziyaretçile-re sıcaklığımızı hissettirmek istiyoruz” dedi.

denilecek kadar az olması dikkat çekiyor. Turizm konusunda büyük atağa geçen KİRAZCI, ilk iş olarak UNESCO’ya başvurarak eserlerin ve antik kentin tarihi miras listesine alınmasını talep etti. 2015 yılında Kemeryolu Peyzaj Projesi ile Göl Projesi turizme büyük bir ivme kazandıracak.

İçmeceler Hizmette…

90 yıl önce bölgenin hizmetinde olan, şifalı su-ların bulunduğu, 80 dönümlük arazi üzerinde, endemik ağaç ve bitkilerle, oksijen oranının en yüksek olduğu, ses ve stresten uzak İçmeceler Tesisleri resmen faaliyete geçti.

T.C. Kemerhisar Belediyesi tarafından işletilen tesislerde, lokanta, düğün salonu, otel ve piknik alanları mevcut olup, kendine özgü coğrafi yapı-sıyla dikkatleri üzerine çekiyor.

2004 yılında kapısına kilit vurulan tesisler, son zamanlarda yapılan başarılı etkinliklerle göz dol-durmaya başladı.

Son zamanlarda evlenecek çiftler arasında büyük bir trend olan kır düğünlerinde vazgeçilmez ad-res İçmeceler Tesisleri olacak. Kapalı ve açık hava düğün salonu ile 700 kişilik kapasitesiyle, başta Borlu ve Niğdeli yeni çiftlerin tercihi olma konu-mundaki düğün salonunda 2015 Bahar-Yaz Se-zonunda rezervasyon oranı %65’i geçti.

Özellikle yer altı kaynaklarıyla dikkat çeken, şifalı sularıyla on binlerce insana tarih boyunca hizmet eden tesisler için en büyük müjde 2015 Nisan ayı itibariyle, sağlık tesisi olarak da hizmet verecek.

İç hastalıklara karşı etkin bağışıklık kazandıran yoğun mineralli suları, ticarileştirilmeyip, tamamı halkın hizmetine sunulacak.

Yine cilt hastalıklarına karşı etkin bir tedavi yön-temi olarak dikkat çeken, 2000 yılı aşkın süredir,

Belediyelerimizden

37 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

lık lisan kursu sonrası başlarlar. Ancak, o sıralarda

İkinci Dünya Savası’nın acımasız ve zorlu şartları

hüküm sürmektedir. Freiberg yakınlarındaki Dres-

den kentine yapılan ve yüzbinden fazla insanın

öldüğü hava saldırısında kaybettikleri arkadaşla-

rının acısını bir türlü unutamazlar. Eğitimlerini bu

koşullarda Almanya’da tamamlama imkanı yok-

tur.

Türk öğrencilere, İsveç’e gitmeleri ve Gothenburg

kentinde beklemeleri söylenir. Merhum MUMCU,

1945 yılı şubatında İsveç’ten kalkan bir yolcu ge-

misiyle Almanya’daki diğer öğrenciler ve Dışişleri

çalışanları ile birlikte yola çıkar. Bu arada karşı-

laştığı, Nazi toplama kamplarından kurtarılmış

insanların korkunç görüntüleri ve bundan duydu-

ğu derin üzüntüyü yıllar sonra aile fertlerine de

anlatır. İsveç yolcu gemisiyle Atlantik, Cebelitarık

ve Akdeniz’den mayınlar arasında geçen zorlu ve

meşakkatli bir yolculuk sonrası Niğde’ye ulaşır ve

eğitiminin devamı konusunda haber beklemeye

başlar. Bu bekleyişi sırasında da Niğde Erkek Sa-

nat Okulu’nda Almanca öğretmenliği yapar.

MTA, 1946 yılı başında MUMCU ve onun duru-

mundaki öğrencilerin eğitimlerini Amerika Birle-

şik Devletleri’nde tamamlamalarına karar verir.

Bunun üzerine İzmir’e giderek ABD hattında

çalışan ve az sayıda yolcu alan şileplere binmek

üzere sıra beklemeye başlar. Ancak, İzmir’de bir

türlü kendisine sıra gelmeyeceğini anlayan ve

İstanbul’a geçen MUMCU, nihayet Mart ayında

Göksel MUMCU – Ahmet MUMCUVe Neşe KURULTAY’ın anılarından

Niğde’mizin yetiştirdiği değerli insanlardan ve ül-

kemizin başarılı bürokratlarından Merhum Hasan

Hüseyin Mumcu, Cumhuriyetimizin filizlendiği

1923 yılının ilkbaharında Niğde’de dünyaya gelir.

İlk ve orta öğrenimini doğduğu Niğde’de tamam-

lar. Anadolu’muz Osmanlı Döneminde eğitim, kül-

tür ve sanat bakımından genellikle ihmal edilmiş;

halkı geri bırakılmıştır. Dolayısıyla pek çok ilimiz-

de olduğu gibi Niğde’mizde de lise olmadığı için

Sayın MUMCU lise öğrenimini parasız yatılı olarak

Kayseri Lisesi’nde tamamlar.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, ülkemizin doktor, mühendis, sanatçı vb… her alanda yetişmiş insan gücüne ihtiyacı vardır. O günlerde okur yazarlık oranı yüzde ondan daha azdır. Maden Tetkik Arama (MTA) 1941 yılında, yurt-

dışında Maden Mühendisi yetiştirmek üzere bir

sınav açar. Bu sınava girip kazanan MUMCU, ken-

disi gibi sınavda başarılı olan öğrencilerle birlikte

Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde bir süre staja

tabi tutulurlar. Staj sonrası, Almanya’nın Freiberg

kentindeki Bergakademi’ye gönderilirler. Maden

mühendisliği eğitimine, görmüş oldukları bir yıl-

NİĞDE’DEN TKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE ÇİLELİ BİR YOLCULUĞUN ÖYKÜSÜ

Derleyen: Muharrem Özmen

38 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü’ne bağlı, yeni

kurulan Yeni Çeltek Kömür ve Madencilik Anonim

Ortaklığı’nda 1966-1968 yıllarında genel müdür

olarak görev yapar. Daha sonra buradan da ayrı-

lan MUMCU, TEKMAS A.Ş. adlı özel bir madencilik

şirketi kurar.

Daha sonra yeniden kamuya döner; daha doğ-

rusu döndürülür ve 1981 yılında Türkiye Kömür

İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürlüğü’ne getirilir. Bu

görevi iki yıl süreyle ifa ettikten sonra 1983 yı-

lında emekliye ayrılır ve ODTÜ Maden

Mühendisliği Bölümü’nde öğretim

görevlisi olarak part time çalışmaya

başlar. Saygıdeğer Büyüğümüz bu

görevini de 1998 yılına kadar sür-

dürür ve ODTÜ’de uygulamalı mü-

hendislik derslerini vermeye devam

eden Sayın MUMCU’nun üniversitede

verdiği derslerden biri olan, “Ethics in

Engineering” konusunda kaleme al-

dığı “Mühendislikte Meslek Ahlakı ve

Onuru” adlı eseri her zaman aranan bir başvuru

kaynağı olmuş ve İTÜ İnşaat Fakültesi’nde de de

ders kitabı olarak okutulmuştur.

Ailesine; eşine, çocuklarına ve yakınlarına daima dürüstlük, doğruluk aşılayan ve düzgün insan olmayı öğütleyen, 2004 yılında kaybettiğimiz Saygıdeğer Büyüğümüz, Hemşerimiz Hasan Hüseyin MUMCU’yu ailesiyle birlikte bizler de rahmetle, minnetle, saygıyla ve hasretle anıyoruz.

İstanbul’dan binebildiği bir gemiyle 20 güren sü-

ren bir yolculuk sonrası ABD’ye ulaşır. Newyork

Queen’s College’de, hemen İngilizce dil eğitimine

başlar. Dil eğitimi sonrası UTAH Üniversitesi’ne

kaydını yaptırır. Utah Üniversitesindeki Maden

Mühendisli eğitimini 1949 yılında, yine aynı üni-

versitedeki yüksek lisansını da 1950 yılında ba-

şarıyla tamamlar ve Kömür Madenciliği konusun-

da M.S. diploması alır ve yurdumuza döner.

Hasan MUMCU, 1950 yılı Eylülünde Etibank’ın Garp Linyitleri İşletmesi’nde Yeraltı Baş Mühendisi olarak göreve başlar. Bu arada Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yapmaya başladığı vatani görevinin, yani askerliğinin bir bölümünü de Soma Linyitleri İşletmesi’nde tamamlar. Niğde’mizin soylu ailelerinden Faik ve Şefika

SOYDAN’ın sevgili kızları Göksel Hanımla 1952

yılında evlenir. Bu birliktelikten önce Neşe isim-

li kızları, sonra da Ahmet isimli oğulları dünyaya

gelir.

Tavşanlı G.L.’de 1959 yılında müdür yardımcısı

olarak çalışan MUMCU, başarılı çalışmaları son-

rası Türkiye Kömür İşletmeleri’nde (TKİ) önce

Etüt Tesis Şube Müdürü ve bir yıl sonra da Genel

Müdür Yardımcılığı görevlerine atanır. Bu göre-

vinden 1965 yılında istifa ederek ayrılır. Türkiye

39 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

1922 senesi itibariyle Askeri, Jandarma ve Evkaf daireleri hariç, bütün resmi kurumları içinde top-layan bina iki katlı olup büyük küçük kırk iki oda-dan ibarettir. Bodrum katı mahzen vazifesini gör-mektedir. Büyük cephesi doğuya bakan binanın yan cephesi güney ve kuzeye bakmaktadır. Batı istikameti açıktır. Çevresinde bir miktar bahçesi ve iki havuzu vardır. orta büyüklükte olan bah-çede hapishane, jandarma ve asker alma daireleri bulunmaktadır3.

Resim 3: Kaleden Niğde Hükümet Konağı, Ha-pishane ve Jandarma Binası (1909)4

Yapılan sözlü mülakatta, eski Hükümet Konağı’nın 1957/1958 senesi içerisinde yıkıldığı belirtilmek-tedir. Yıkılan hükümet konağının yerine, bugünkü hükümet konağının inşaatının yapılması sırasın-da gerçekleşen 1960 hükümet darbesinin, inşa-at çalışmalarını geciktirdiği söylenmektedir. Yeni hükümet konağı yapılana kadar da bugün mev-cut olmayan Sungurbey İl Halk Kütüphanesinin

3 Mehmed Hayri, Türkiye’nin Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası Niğ-de Sancağı, Öğüt Matbaası, Ankara 1922, s. 85; Emin Toroğ-lu, Niğde İli Yerleşmeleri ve Lokasyon Planlaması, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Doktora Tezi), Ankara 2006, s. 282.

4 http : / /www.gerty .nc l .ac .uk/search_photos_results .php?search_photos=nigde&allflag=on (10.12.2014)

Niğde Hükümet Binası(1898-1957/1958)

Şimdiki hükümet binasının bulunduğu yerde, 1898 tarihinde ahaliden toplanan yardımlar ile inşa edilmiştir. Hükümet Konağı’nın 1898 se-nesine ait açılış törenine ait bir resim ile 1901 senesinde Servet-i Fünun dergisinde yayınlanan başka bir resim aşağıdadır.

Resim 1: Niğde Hükümet Konağının 1898 se-nesinde açılış Töreni1

Resim 2: Niğde Eski Hükümet Konağı2

1 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi, Fotoğraflar Albümü, 779-73—010.

2 Servet-i Fünun Dergisi, Sayı 535, 13 Mayıs 1317 (1901), s.1.

NİĞDE HÜKÜMET BİNASI ve VALİ KONAĞI TARİHÇESİ

Yazan: Doç. Dr. Nevzat TOPAL

Niğde Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi [email protected]

40 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Bugün mevcut olan hükümet konağının 1965 senesi sonlarında tamamlandığı görülmektedir.

Niğde Vali Konağı (1929-1973)

Bugün mevcut olmayan eski Niğde Vali Konağı, Medrese’nin güney istikametinde yer alan boşluk üzerinde bulunmakta idi. Akmedrese’nin batı isti-kametindeki caddenin adı, “Eski Vali Konağı Cad-desi” olarak bilinmektedir. Resimde görülen Vali Konağı’nın 1929 senesinde 1300 m2 lik bir saha üzerinde, eski biçim kargir olarak inşa edildiği dile getirilmektedir. 1973 Niğde İl Yıllığı’nda olduk-ça geniş bir bahçeye sahip olan binanın zamanla ihtiyaca cevap vermemesi ve yıpranmış olma-sından dolayı İl Meclisi’nin kararı doğrultusunda yıkıldığı belirtilmektedir. Yeni binanın yapılması içinde bahçe ve arsası parsellenerek satışa çıka-rılmıştır8.

Yeni Vali Konağı ise Kayabaşı mahallesinde Aske-ri kışlalar mevkii’inde 5080 m2 lik bir saha üzerin-de yapılmaya başlanmış ve Cumhuriyetin 50. Yıl kutlamaları haftasında bitirilmesi tasarlanmıştır. Bu konak bugün mevcut olan Niğde Vali Kona-ğıdır9.

Resim 7: Niğde Vali Konağı (1929)10

8 Cumhuriyetin 50. Yılında Niğde 1973 İl Yıllığı, s. 366.

9 Cumhuriyetin 50. Yılında Niğde 1973 İl Yıllığı, s. 367.

10 1938 Niğde, basım yeri yok, basım tarihi yok, s.74.

geçici hükümet konağı olarak kullanıldığı dile ge-tirilmiştir5.

Resim 4: Sungurbey İl Halk Kütüphanesi (mev-cut değil)

1964 senesinde hazırlanan Cumhuriyetin 41. Yılında Niğde isimli eserde, 20 Aralık 1965’de bitirilmek üzere, 7 Temmuz 1964 tarihinde iha-leye verildiği belirtilmektedir. Adı geçen eserde hükümet konağı inşa halindedir.

Resim 5: Yeni Hükümet Konağı İnşaatı (1964)6

1965 senesinde hazırlanan 42. Yılında Niğde İli isimli eserde de hükümet konağı inşaatının veri-len keşif ile 20 Aralık 1965 tarihinde bitirilmesi-nin planlandığı belirtilmektedir.

Resim 6: Yeni Hükümet Konağı İnşaat (1965)7

5 Naim Topal, 1941 Niğde doğumlu. (Eski Hükümet konağının yıkıldığı sıralarda Niğde Lisesinde öğrenci. Niğde Lisesi’nden 1960 senesinde mezun oldu).

6 Cumhuriyetin 41 Yılında Niğde, Tuğrul matbaası, Niğde 1964, s. 24.

7 Cumhuriyetin 42. Yılında Niğde İli, Ege Matbaası, Ankara 1965.

41 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

kervansaraylar / Gidiyorum gurbeti gönlümde duya duya / Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya” dizelerinin de yer aldığı ünlü Han Duvarları şii-rinde de Ulukışla’nın Orta Anadolu’ya açılan bir kapı olduğu belirtilmektedir. Ulu Önder Atatürk Suriye-Filistin Cephesinde görevliyken Mondros Mütarekesinin imzalanması üzerine çağrıldığı İstanbul’a trenle giderken 10 Kasım 1918’de Ulukışla’da bir süre mola vermiştir. Atatürk 5 Ka-sım 1934’de Çiftehan Kaplıcalarına giderken de Ulukışla Garında mola vermiş ve Ulukışla halkı ile görüşmüştür. Bu olayı rahmetli annem Muzaffer Gökçen bana şöyle anlatmıştı.” Atatürk gelme-den önce tüm Ulukışla halkı en güzel giysilerimizi giyerek istasyonda toplandık. Ben o sırada he-nüz 12 yaşında idim. Atatürk’ün Belediyeyi ziya-ret edebileceği düşünülerek İstasyon ile Belediye Binası arasına halılar serilmişti. Atatürk’ün treni istasyonda durunca büyük bir sevinç ve alkış tufanı koptu. Atatürk pencereden bakarak halkı şapkasıyla selamlıyordu. Ben trene çıkarak kom-partımanında Atatürk’e bir buket çiçek sundum. Atatürk benim başımı okşadı ve adımı sordu. Göz-lerine yüzümü çevirdim ama bakamadım. Gözleri öylesine büyüleyiciydi ki.”

Ulukışla’nın Ulusal Kurtuluş Savaşımızdaki asıl önemi Pozantı Savunması diye de anılan Fransızlara karşı gösterdikleri şanlı direnişten kaynaklanır.

Ulukışla coğrafi konumu nedeniyle tarih boyun-ca başta İpek Yolu olmak üzere tüm kervan ve haç yollarının geçtiği stratejik bir öneme sahip olmuştur. Orta Doğu ve Ön Asya ile Anadolu ara-sında bir kapı oluşturması itibariyle de çok sayı-da milletin sahip olmak istediği bir mevki haline gelmiştir. Tarih boyunca Hititler, Asurlar, Frigler, Persler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Araplar, Mo-ğolların uç beyliği İlhanlılar, Karamanoğulları ve son olarak da 1470 yılında Osmanlılar bu geçiş bölgesini ele geçirmişlerdir. Gerek Orta Doğudan Anadolu’ya gerekse Anadolu’dan Orta Doğuya yapılan seferlerde hep Ulukışla kapısı kullanılmış-tır. Nitekim, Roma İmparatoru Marcus Aurelius Suriye’ye sefere giderken Ulukışla’nın Başmakçı Köyünde konaklamış, ölen karısı Faustina’nın me-zarının da bulunduğu bu bölgeye Faustinapolis adını vermiştir.

Büyük İskender bizzat ordularıyla birlikte gele-rek bu bölgeyi fethetmiştir. Kraliçe Kleopatra’nın Ulukışla’ya bağlı Çiftehan Kaplıcalarında yıkandı-ğı rivayet edilmektedir. Kanuni Sultan Süleyman İran Seferi dönüşünde Ulukışla’dan geçerken bir süre konaklamıştır. Sarıkamış Savaşında cepheye giden ordu birlikleri Ulukışla’ya kadar trenlerle gelmişler ve burada bir süre konakladıktan sonra yaya olarak ya da atlı arabalarla Sarıkamış’a sevk edilmişlerdir. İstiklal Savaşı sırasında Ali Fuat Paşa komutasında bir Tümen Ulukışla’da Öküz Mehmet Paşa Kervansarayında konaklamıştır.

Faruk Nafiz Çamlıbel’in, “Neden sonra sarsıldı al-tımda demir yaylar / Gözlerimin önünden geçti

KURTULUŞ SAVAŞINDA POZANTISAVUNMASI VE ULUKIŞLA KAHRAMANLIĞI

Yazan: Prof. Dr. Hazım GÖKÇEN

42 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

komutasındaki askerlerin Şeker Pınarı’nda eğlen-dikleri haberini aldık. Benim komutanlığını yaptı-ğım bölük de dahil olmak üzere milis güçler gece karanlığında Şeker Pınarı’nı kuşattı. Ben emrim-deki bölükle Şeker Pınarı’nın üstündeki dağlara çıktım.

Büyük kayaları aşağıya her an atılacak bir duru-ma getirdikten sonra beklemeye başladık. Aşağı-dan gelen talimat üzerine bütün kayaları benim emrimle aşağıya yuvarladık. Fransız Birliğinde büyük bir panik yaşandı. Etrafa kaçışan askerler-den bir bölümü çevredeki milislerimiz tarafından yakalandı. Fakat silah üstünlüğü bulunan Mesnil kısa zamanda toparlanarak geri çekildi. Ancak karısını baskın yerinde bırakmıştı. Kuvvetlerimiz karısını esir alarak emniyetli bir yere götürdüler. Türkleri canavar olarak gördüğü için çok korkan Bayan Mesnil bizlerin kibar davranışları karşısın-da mahcup olarak Türkleri takdir ettiğini belirten sözler söyledi” Pozantı Cephesinde Ulukışlalıların kahramanlaştığı bir başka olay da sonradan Ya-nık Han adını alan Kadir Hanı’nda Fransız askerle-rinin yakılmasıdır.

Yine dedem rahmetli Yakup Gökçen’den din-lediğime göre, Kadir Han’da konaklayan Fran-sız askerleri dedemin de komuta ettiği birlikler tarafından kuşatılır. Fransızlara teslim olmaları için çağrı yapan milis anında şehit edilir. Bunun üzerine habersizce çatıya çıkarılan bir çocuk ta-rafından bacadan içeriye yanan bir paçavra atılır. Handa yangın çıkması üzerine can havliyle kapı ve pencerelerden dışarı çıkmaya çalışan Fransız askerlerinin bir bölümü öldürülür, bir bölümü de esir alınır.

Bir tarihçi olmadığım için yazdığım yazıda kimi yanlışlar bulunabileceğini baştan kabul ederek affınıza sığınır, Pozantı Savunmasında şehit olan tüm hemşehrilerimi rahmetle anarım.

Fransızlar Mondros Mütarekesi sonucu Çukurova’yı işgal etmişler, stratejik öneme sa-hip Toros tünellerini ve geçitlerini ele geçirmek amacıyla da Pozantı’ya kadar gelerek buranın komutasını Binbaşı Mesnil’e vermişlerdir. Binbaşı Mesnil Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa ile Almanya arasında cereyan eden çatışmalarda yer alan, ünlü Verdün Savunmasında başarı kazanmış ve bu nedenle de kendisine Legion D’honneur nişanı verilmiş deneyimli bir komutandır. Ayrıca emrindeki etkin silahlarla donatılmış bin kadar as-ker de Fransız ordusunun en seçkin askerleri ara-sında sayılır. Ancak, Atatürk’ün emriyle Onbirinci Tümene bağlanan Tekelioğlu Sinan Bey komuta-sındaki milis gücü, Adana’daki Fransız Tümeni ile Pozantı’daki Mesnil Birliklerinin arasındaki irtibatı kesmek amacıyla Tekir Bölgesinde sivilleri de si-lahlandırarak Kavaklıhan civarında iki kez Fransız Birlikleri ile karşılaşmış ve onları geri püskürtmeyi başarmıştır.

Böylece Adana’daki Fransız Tümeni ile Pozan-tı’daki 1000 kişilik Mesnil kuvvetleri arasındaki irtibat kesilmiş, iletişim sadece uçaklarla atılan bildirilerle sağlanmaya çalışılmıştır. İşte bun-dan sonra iş Ulukışla Kuvvayı Milliye Teşkilatı-na düşmüştür. Dedem rahmetli Yakup Gökçen, Şevki Alpagut ve Deli İbrahim’in komutasındaki milis güçleri Mesnil komutasındaki Fransız Birli-ğini ortadan kaldırmak ve Ulukışla yoluyla Orta Anadolu’ya girişlerini önlemek amacıyla çalışma-lara başlamışlardır.

Rahmetli dedem Yakup Gökçen’den dinlediğim anılarda iki olay ön plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi Şeker Pınarı Baskını ve Mesnil’in eşinin esir alınması diğeri de Kadir Han (Yanık Han)’ da Fransız askerlerinin yakılması olayıdır. Şeker Pı-narı baskınını dedem bana şu şekilde anlatmıştır. “ Ulukışla Kuvvayı Milliye Cemiyeti olarak Mesnil

43 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Para Politikası Kurulu (Kurul), Merkez Banka-sı bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve Borsa İstanbul Repo–Ters Repo Pazarlarında uy-gulanmakta olan faiz oranları ile bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının aşağıdaki gibi belirlenme-sine karar vermiştir:

a) Gecelik faiz oranları: Marjinal fonlama oranı yüzde 11, 25’ten yüzde 10, 75’e, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı banka-lara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 10, 75’ten yüzde 10, 25’e, Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 7, 5’ten yüzde 7, 25’e indirilmiştir.

b) Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 7, 75’ten yüzde 7, 5’e indirilmiştir.

c) Geç Likidite Penceresi faiz oranları: Geç Liki-dite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Ban-kalararası Para Piyasası’nda saat 16.00–17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Ban-kası borçlanma faiz oranı yüzde 0 düzeyinde sabit tutulmuş, borç verme faiz oranı ise yüz-de 12, 75’ten yüzde 12, 25’e indirilmiştir.

Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızla-rı makul düzeylerde seyretmektedir. Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredi-lerinin ılımlı seyri, cari dengedeki iyileşmeyi des-teklemektedir. Dış talep zayıf seyrini korurken iç talep büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermekte-dir. Kurul, açıklanan yapısal reformların uygula-maya geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini değerlendirmektedir.

Uygulanan temkinli para ve maliye politikala-rı ile alınan makro ihtiyati önlemler enflasyonu,

Merkez Bankası son aylarda çok ağır bir siyasi baskı altında idi. Siyasiler, en yüksek seviyede, faizlerin indirilmesi konusunda Merkez Bankasını zorladılar. Son gelişmeler hakkında, iç ve dış basın görüşlerimi öğrenmek istediler. Mümkün olduğu kadar görüş açıklamaktan kaçındım. Ancak; Mer-kez Bankası’na, Başkana hitaben geçmiş olsun ve teselli anlamında bir telgraf çekmiştim.

Siyasilerin faiz indirilmesi konusundaki baskıları devam ederken Merkez Bankası sükunetini mu-hafaza etmiştir. Aşağıda, özetle yer verdiğimiz Para Politikası Kurulunun yayınladığı 24 Şubat 2015 tarihli Basın Duyurusundan da anlaşılacağı üzere, Merkez Bankası beklenen indirimi yapma-makla beraber, yapıyor görünümünü vermeye çalışmıştır. Bu duyuru ile Merkez Bankası “önce enflasyon, sonra faiz” şeklindeki dik duruşunu değiştirmiş olmaktadır. Ayrıca, “Sıkı para politika-sı” yerine “Temkinli para politikası” deyimini kul-lanmaya başlamıştır.

Makro veriler faiz indirimi yerine faiz artırımını gerektirebilir. Buna rağmen bankanın bu tutumu siyasi baskılar karşısında pes edildiği izlenimini vermiştir. Siyasi baskıların, para politikasında ne denli yanlış sonuçlara götürdüğünü yaşayarak biliyoruz. Buna rağmen bu konudaki ısrarlar, geç-mişte olduğu gibi gelecekte de ekonomide bazı sarsıntılar yaratabilir.

Merkez Bankası Başkanlığı yapmış bütün eski bü-rokratlar siyasilerin bu baskılarının yanlış olduğu-nu bildirmişler ve hükümeti ikaz etmişlerdir. Buna rağmen siyasiler bu tutumlarında ısrar etmekte-dirler. Daha kötüsü, Merkez Bankası, hükümetin bu baskısına boyun eğmiş görünmektedir.

MERKEZ BANKASI’NADOKUNMAYALIM

Yazan: Prof.Dr.C.Tayyar SadıklarE.Merkez Bankası Başkanı

44 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

- Banka fiyat istikrarını sağlama amacı ile çeliş-memek kaydıyla hükümetin büyüme ve istih-dam politikalarını destekler.

Merkez Bankası ile Cumhurbaşkanlığı arasındaki son tartışmalar basında yer alınca dünya basının-da çıkan yazılar herhalde siyasilere doğru şekilde tercüme edilmiştir. Bunlardan gerekli dersler de alınabilmeliydi.

Son aylardaki makro değerlerin bozulmasını dikka-te alarak, Cumhurbaşkanı ve Başbakana bazı uya-rılar yapıldığı basına intikal etmiştir. Özel sektörün dış borçlarının artması, dolar kurundaki fırlama, sı-cak paradaki çekilme iyi değerlendirilmelidir.

Merkez Bankası Başkanı’na, Cumhurbaşkanı tara-fından yöneltilen suçlamalara karşılık; ekonomi-den sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN ile Başbakan Yardımcısı ve AK Parti sözcüsü Beşir ATALAY ve Maliye Bakanı’nın övgü dolu sözleri “Ekonominin yönetiminde iki başlılık mı var?” so-rusunu gündeme getirmiştir.

Ayrıca, büyük bir Holding’in Yönetim Kurulu üye-si Sayın Ali KOÇ’un “Çocuklarımın geleceğinden kuşkuluyum.” sözleri özel sektörde de bazı kay-gıların olduğunu göstermektedir.

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ersin ÖZİNCE’nin “Bankamıza komplo kuruldu” şeklin-deki beyanatı endişe yaratmıştır. Böyle bir uyarı Cumhuriyet tarihinde ilk defa yapılmıştır. Daha öncede Bank Asya olayının yaşanması özel sek-tördeki bankacıları telaşlandırmaktadır. Bu geliş-meler karşısında dolar kurundaki iniş çıkışları dik-katle gözlemekte yarar vardır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuları doğru de-ğerlendirememesi normaldir. Ancak; etrafındaki ekonomi müşaviri olarak çalışanların O’nu doğru yönlendirmeleri gerekmektedir. Ülke ekonomisi-nin geleceğini ilgilendiren bu gibi konularda yapı-lacak olan yanlışlık bütün ülkeyi ve geleceğimizi mahkum edebilir.

(Yazı, 26.02.2015 tarihinde kaleme alınmıştır.)

özellikle enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergelerini ve enflasyon beklentilerini olumlu yönde etkilemektedir. Kurul, çekirdek enflasyon-daki düşüşün devam edeceğini öngörmektedir. Bununla birlikte, enflasyondaki düşüşün kalıcı ol-ması için para politikasında temkinli bir yaklaşım gerekmektedir. Gıda ve enerji fiyatlarındaki artan oynaklığı da dikkate alan Kurul, faiz oranlarındaki indirimin ölçülü tutulmasını uygun görmüştür.

Önümüzdeki dönemde para politikası kararla-rı enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsur-lar yakından izlenecek ve enflasyon görünümün-de belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para poli-tikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir.

Basın duyurusunun son bölümünde açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un gelece-ğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine ne-den olabileceği önemle vurgulanmaktadır. Bunun anlamı; makro verilerin her an değişmesinin bek-lendiğidir. Nitekim; gerek Merkez Bankası gerek-se ekonomik çevreler tarafından yapılan yüzde 5 civarındaki enflasyon tahminlerinin çok düşük olduğu ve yıl sonu itibari ile yüzde 8 civarında gerçekleşeceğidir.

Merkez Bankasının bağımsızlığı konusu daha önceki yazılarımda da birkaç kez gündeme ge-tirilmiştir. Bu konuda bizzat benim nasıl bir mü-cadele verdiğim kamuoyunca bilinmektedir ve dış basında büyük yankı uyandırmıştır. Merkez Bankasının bağımsızlığı ile Cumhurbaşkanı’nın bağımsızlığının aynı kefeye konulamayacağını, birilerinin siyasilere hatırlatması gerekiyor. Mer-kez Bankası, bağımsızlığını kazanmak için birçok mücadele verilmiştir.

Bağımsızlık konusu; Merkez Bankası kanununda 2001 tarihinde yapılan bir değişiklikle şu şekilde ifade edilmiştir:

- Banka (Merkez Bankası) fiyat istikrarını sağ-lamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını (örn. faizler) doğrudan KENDİSİ belirler.

45 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Bu güzel gecede Kemerhisar Etiler İlkokuluna ve-rilmek üzere Kemerhisarlılar Derneğine Endoks Elektrik tarafından 2 adet sinevizyon aleti hediye edilmiştir. Emanetler Etiler İlkokuluna dernek tara-fından teslim edilmiştir.

Gecemize katkılarından dolayı Çankaya Belediyesi-ne ve Yenimahalle Belediyesine de şükranlarımızı sunarız.

81. Yıldönümü olan “5 Şubat Niğde’nin Onur Günü” etkinliği çerçevesinde Niğde Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti tarafından İl Kültür Merkezinde “Niğde’nin EN’leri Başarı ve Hizmet Ödülü” töreninde Vakfı-mız Kurucu Üyesi ve Onur Kurulu Üyesi Dr. Y. Nadi ÖZDAMAR’a Başarı Belgesi ve Plaketi verildi. Kendi-sini kutluyor başarılarının devamını diliyoruz.

Kemerhisarlılar olarak, diğer hemşerilerimizle Çan-kaya Belediyesi Vedat Dalokay Yemek Salonunda, 06.03.2015’de bir araya geldik.

Gecemiz 300’ü aşkın seçkin misafirle birlikte coş-kuyla kutlandı. Gecemizde bizleri onurlandıran Niğde Milletvekili Sayın Ömer SELVİ, Çankaya Eski Belediye Başkanı Sayın Bülent TANIK, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Gülsün Bor GÜ-NER, Etimesgut Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Aladdin SONAT, Kemerhisar Belediye Başkanı Sa-yın Beytullah KİRAZCI, Sayın Dr. Y. Nadi ÖZDAMAR, Başkent Niğde Vakfı Başkanı, Niğde Dernekler Fe-derasyonu Başkanı, Niğde Dernek Başkanlarına te-şekkür ederiz.

Açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Ahmet ÇİMEN “Derneğimizin varoluş nedeni, hemşerileri-mizi bir araya getirmek, tanıştırmak, dayanışmayı güçlendirmek ve akraba yardımlaşmasına öncülük etmektir.” dedi.

Niğde Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti, Devlet Eski Bakanı Sayın Akın GÖNEN’e, Ülkemize ve Niğde’mi-ze verdiği büyük hizmetler; İlimizin Üniversiteye ka-vuşturulması yanında, Ankara-Pozantı Otoyol Pro-jesinin gerçekleştirilmesi konusundaki çalışmaların-dan dolayı, 5 Şubat 2015 tarihinde düzenlenen bir törenle, teşekkür ve takdir belgesi sunmuştur.

Niğde GYC’nce Sayın GÖNEN’e gösterilen bu tevec-cühün iktidarıyla, muhalefetiyle 7 Haziran 2015’te seçilecek Milletvekillerimiz için bir motivasyon ne-deni, bir itici güç olmasını; bu itici güç ile de Oto-yolun tamamlanması, Ecemiş ve Havaalanı proje-lerinin gerçekleştirilmesi konularında azami çaba göstermelerini umuyor ve bekliyoruz.

NİĞDE GYC’DEN Dr. Y. NADİ ÖZDAMAR’A ÖDÜL VE PLAKET…

Dr. Y. Nadi ÖZDAMAR’a Ödül ve Plaket: Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Niğde’ye gelişinin

GELENEKSEL KEMERHİSARLILAR GECESİ 7. KEZ KUTLANDI

NİĞDE GYC’DEN AKIN GÖNEN’E TEŞEKKÜR…

Yazan: Ahmet ÇİMEN

Kemerhisar Derneği Başkanı

Yazan: Ahmet ÇİMEN

Kemerhisar Derneği Başkanı

46 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Kısa Niğde Haberleri 46 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Niğde Belediyespor 6. Sırada: Spor Toto 3. Lig 1. Grubunda 2014-2015 futbol sezonunun ilk yarı müsabakaları tamamlandı. Niğde Belediyespor grubunda 27 puanla 6. Sırada yer alırken, 17 maç-ta 7 galibiyet, 6 beraberlik, 4 malubiyet aldı. Attığı 23 gole karşılık, kalesinde 14 gol gördü.

Deride Türkiye Üçüncüsüyüz: Türkiye’de deri üre-timinde 3. Sırada yer alan Niğde’nin Bor ilçesinde faaliyet gösteren fabrikalarda, yıllık 600 bin ton ham deri işleniyor. Bor ilçemizde dericiliğin geçmişi 1550 yılına dayanmaktadır.

Tepeköy – Çiftlik Yolu 2016’da Açılacak: Toplam 35 Km uzunluğundaki Niğde- Tepeköy – Çiftlik il yolu yapım çalışmaları devam ediyor. İl yolunun 2016 yılında bitirilmesi öngörülüyor.

Günde 500 Çift Ayakkabı Üretiyor: Bor Ahi Evren Mesleki Eğitim Merkezinde sipariş üzerine gün-de 500 çift ayakkabı üretilebiliyor. Aynı okuldan Türkiye’de sadece 2 tane bulunuyor.

Milyonlar Niğde’ye Çıktı: Yılbaşı özel çekilişinin en büyük ikramiyesi olan 50 milyon TL’den sonra Niğde’ye 5 milyonluk ikinci bir ikramiye de çıktı.

Kemerhisar Belediyesi’ne İSO 9001-2008 Belgesi: Kurumsallaşmada önemli adımlar atan Kemerhi-sar Belediyesi kalitesini tescil ettirdi. Dünyanın en büyük standart teşkilatı İSO (International Orga-niation Standardization) uzun incelemeler sonucu Kemerhisar Belediyesi’ni İSO 9001-2008 Belgesi ile ödüllendirdi.

Yurt Sorunu Çözülüyor: Niğde Üniversitesi Rek-törü Prof. Dr. Adnan Görür’ün verdiği bilgiye göre; üniversite merkez kampüsünde 2.700 öğrenci ka-pasiteli yurt binasının kaba inşaatı bitmek üzere. Diğer 2.000 kişilik yurdun şantiyesi de kuruldu. Yakında inşaata başlanacak.

ODTÜ’lü Şahin’e Türkiye Ödülü: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından “Enerji verimliliği” konulu resim yarışmasında Niğde ODTÜ Koleji 4. Sınıf öğrencisi Gülizar Öykü ŞAHİN Türkiye üçün-cüsü oldu.

4 Bin Kişilik Yurt Yeni Ders Yılına Bitecek: 70 milyon TL tutarındaki yatırımla 4 bin öğrenci ka-pasiteli yükseköğrenim öğrenci yurdu ve sosyal tesisleri 20 Eylül 2015’de öğrencilerin hizmetine sunulacak.

Niğde Havaalanı İstiyor: Çeşitli gazete ve dergile-re verilen ilanlarda Niğde Havaalanı istiyor. Verilen ilanlarda; marka bir şehir, marka bir üniversite için… İstanbul, Kocaeli, Sakarya gibi illerden Niğde’ye ya-tırımcı transferi için… Kurtuluş Savaşı’nda ilk uçağı ordumuza hediye eden Niğde için… Niğde Halkının rüyasını geleceğe taşımak için… Niğde Havaalanı istiyor.

ODTÜ Koleji’nin Rekor Başarısı: Niğde ODTÜ Ge-liştirme Vakfı Özel Niğde Ortaokulu 2014-2015 TEOG-1 8. Sınıf ortak sınavında rekor başarı gös-terdi. 6 öğrenci 120 soruda 120 doğru, 7 öğrenci 119 doğru, 6 öğrenci 118 doğru, 7 öğrenci 117 doğru ve 7 öğrenci 116 doğru cevapla yeni bir re-kora imza attılar.

47 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15


I: 9

4B

AH

AR

20

15

Akın GÖNEN Ecemiş Projesini Başbakan’a An-lattı: Devlet Eski Bakanı, 17. ve 20. Dönem Niğ-de Milletvekili Akın GÖNEN, Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU’na Niğde’nin Çamardı ilçesi yakın-larındaki Ecemiş Suyu’nun kıraç tarım alanlarını verimli hale getirilmesi amacıyla uygulanması planlanan projenin hayata geçirilmesi çağrısını dile getirdi.

Niğde’de Vergi Tahsilat Oranı Yüzde 67, 95 Oldu: Maliye Bakanlığı verilerinden derlenen bilgiye göre; ülke genelinde tahsilat oranı yüzde 83.50 olurken Niğde’de %67.95, Nevşehir’de %66.72, Kırşehir’de %68.28, Aksaray’da %76.68, Kayseri’de %75.29 oldu.

Niğdeli Mert Cihan ÖZCAN Finalde: TV8’de yayın-lanan “O Ses Türkiye” adlı ses yarışması progra-mında rakiplerini tek tek eleyen Niğdeli Mert Cihan ÖZCAN adını finale yazdırarak, Niğde’nin gururu ve sesi oldu.

Niğde’nin Kültür Varlığı Sayısı 570’e Çıktı: Niğde İl Kültür ve Turizm Müdürü Tansel TOKMAK’ın verdiği bilgiye göre; Niğde’nin 6-7 yıl süren Kültür Envanteri çalışmalarında 450 olan Kültür Varlığına 120 yeni kültür varlığı eklenerek 570’e yükseldi.

Niğde Merkez İlçe Nüfusu 127980’e Yükseldi: Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre; Niğde İl Nüfusu 343898, Merkez ilçe nüfu-su 127980, Altunhisar 2985, Bor 41257, Çamardı 3779, Çiftlik 4392, Ulukışla 5391 olarak belirlendi.

Osman SÜMER’e Dünya Mimarlık Ödülü: Niğde’nin Fertek Belediyesi eski Başkanı Merhum Osman SÜMER’in torunu Osman SÜMER, yaptığı “Köprü” projesiyle Dünya çapında yapılan AWA // ARCHI-WORLD Akademi Ödülleri Global Mimarlık Yarış-masında 1400 proje arasında ilk 12 proje arasına girerek ödül aldı. Osman SÜMER Almanya’nın Mü-nih Kentinde düzenlenen törende ödül kazanan ilk Niğdeli oldu.

Üniversiteye Yeni Fakülte: Niğde Üniversitesi bünyesinde YÖK’ün daha önce onay verdiği “İsla-

mi İlimler Fakültesi” ve yeni onay verdiği “Güzel Sanatlar Fakültesi” ile birlikte fakülte sayısı 9’a yükselecek.

Yeniyıldız Gazetesi 9 Yaşında: 22 Ocak 2007 tarihinde yayın hayatına başlayan Yeniyıldız Gazetesi’nin sahibi Uğur Mert ve çalışanlarını teb-rik ediyor, daha nice uzun yıllar basın hayatında yayınlarını sürdürmelerini diliyoruz.

2014 Yılında 4731 Konut El Değiştirdi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre Niğde’de 2014 yılında 4731 konutun el değiştirdiği ve Niğde’nin ortalama hane halkı büyüklüğünün 3, 57 olduğu bildirildi.

48 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15


I: 9

4B

AH

AR

20

15

Cullaz Sokağa Butik Otel: Rektör Prof. Dr. Ad-nan GÖRÜR, Niğde Üniversitesi tarafından Cullaz Sokak’ta Butik Otel planladığını, restorasyonuna başlanan tarihi evlerin restorasyonun da bitmek üzere olduğunu söyledi.

Kent Meydanı ve Katlı Otopark Hizmete Girdi: Niğ-de Belediyesi’nin projelerinden olan Katlı Otopark ve Kent Meydanı, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi ELVAN’ın katılımlarıyla hizmete açıldı.

BOR’un Sesi 11 Yaşında: İlimiz Bor İlçesinde günlük olarak yayınlanmakta olan BOR’un Sesi gazetesi 11 yaşına girdi. İmtiyaz sahibi ve genel yayın yö-netmenliğini Sadettin PENÇE, Yazı İşleri Müdürlü-ğünü Gülay KORKMAZ, Editörlüğünü Ayfer Ferhan ACAR’ın yaptığı BOR’un sesi gazetesini ve çalışan-larını kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Eski Hastane Hükümet Konağı Olacak: Niğde Valisi Necmeddin KILIÇ, Devlet Hastanesi eski binasının TOKİ ile yapılan görüşmeler neticesinde Niğde Hü-kümet Konağı yapılması için çalışma başlattığını söyledi. Vali KILIÇ Devlet Hastanesi eski binasının TOKİ ile yapılan görüşmelerde İl Özel İdaresine ait arsa ile takas ederek yeni Hükümet Konağı yapıl-masını planladı.

Niğde’de Yüksek Öğrenime Yerleşme Oranı % 62: Niğde İl Milli Eğitim Müdürü Halik İbrahim Yaşar’ın verdiği bilgiye göre, il genelinde 372 okulda 3612 derslikte, 4332 öğretmen rehberliğinde 73799 öğenci bulunmaktadır. 2013-2014 Eğitim- Öğ-retim yılında liselerden 3025 öğrenci mezun

oldu. Bu öğrencilerden 1086’sı Yüksek Öğrenim Kurumu’na yerleşti. Yerleşme oranı %62, 2 oldu.

Niğde’ye Yeni Ambulanslar: Çok katlı otopark ve Kent Meydanı açılışına katılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan açılışların ardın-dan Sağlık Bakanlığınca Niğde İl Sağlık Müdürlü-ğüne tahsis edilen 7 adet ambulans ve 1 adet motosikletli ambulansı hizmete sundu.

Emrah Özdemir Yeniden AKP İl Başkanı: AKP Niğ-de İl 5. Olağan kongresine tek aday olarak katılan mevcut il Başkanı Emrah ÖZDEMİR yapılan seçim-ler sonucunda yeniden AKP İl Başkanlığına seçildi.

Niğde’ye 2014’de 650 Bin Fidan Dikildi: Niğde Orman İşletme Müdürü Mehmet ÖZDEMİR, 2014 yıl içerisinde 1051 hektar sahada 650 bin fidan dikildiğini söyledi. Yaylaoğlu köyünde 142 hektar, Hançerli’de 116 hektar, Fertek’de 185 hektar, İm-rahar köyünde 456 hektar alanda toprak işleme çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar kapsamında 540 bin sedir, 20 bin karaçam, 30 bin mahlep, 20 bin ardıç, 10 bin İğde, 10 bin ahlat, 10 bin akasya ve 10 bin kuşburnu fidanı dikildi.

Niğde Patates Üretiminde Birinci: Türkiye İstatis-tik Kurumu verilerine göre patates üretim miktarı en yüksek 5 il tespit edildi. Buna göre Niğde 512 bin ton ile birinci, İzmir 441 bin ton ile ikinci, Kon-ya 420 bin ton ile üçüncü, Afyon 306 bin ton ile dördüncü, Kayseri 299 bin ton ile beşinci sırada yer aldı.

Niğde’de Ekmeğe Zam: Niğde Esnaf ve Sanatkar-lar Odaları Birliği, Fırıncılar Odası’nın talebi doğrul-tusunda ekmeğin fiyatını 70 kuruştan 80 kuruşa çıkarıldı.

Kığılı Cami İbadete Açıldı: Niğde Merkez Bal Hasan Mahallesinde bulunan Kığılı Cami restorasyon ça-lışmaları sonucunda yeniden ibadete açıldı. 1694-1695 yılları arasında Vakfımızın Kurucu ve Onur Kurulu üyesi Dr. Y. Nadi ÖZDAMAR’ın anne tara-fından dip dedesi olan Hacı Hasan (Bal Hasan)ın yaptırdığı cami, orijinal özelliği korunarak birkaç kez restore edilmişti.

49 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

yapmış, 13 Nisan 1332 yılında 70 yaşında ölmüş-tür. Mezarı, Niğde’de valilik yaptığı yıllarda yaptır-dığı, kendi adıyla anılan türbededir.

1730 Yılında Niğde’yi ziyaret eden şair “Haki”nin şiirinde geçen Niğde Mahalleleri ve adını aldığı ünlü isimler;

• Esenbey: Kendi adına izafe edilen “Esenbey Mahallesinde” medfundur.

• Kemal-i Ummi: Niğde’nin Yenice Mahallesinde medfundur.

• Ahi Yusuf: Şehitler mahallesinin dış kısmında medfundur.

• İbni Dai: İbni Dai mahallesinde medfundur.

• Sırali: Kendi adına izafe edilen Sıralı Mahallesin-de medfundu.

• Şah Süleyman: Emirler mahallesinde medfun-du.

• Şeyh Torbalı: Kendi adına izafe edilen Torbalı Mahallesinde medfundur.

• Bedreddin Sultan: Ahi paşa mahallesinde med-fundur.

Türkiye’nin ilk Kadın Orkestra Şefi Niğdeli: Dr. Re-cai ÖZDİL ve İlhan ÖZDİL’in kızı olan Türkiye’nin ilk kadın orkestra şefi olan İnci ÖZDİL 1994 yılında Kültür Bakanlığınca Devlet Senfoni Orkestrasına şef olarak atandı. Kız kardeşi Sıdıka ÖZDİL’de İnci ÖZDİL gibi milletler arası çok kıymetli ödüller alan Piyano Sanatçısı ve bestecidir.

Anadolu’nun İlk Kilisesi Niğde’de: Niğde – Aktaş kasabasında bulunan 14 Asırlık ANDAVAL (Anda-balis) kilisesi ya da diğer adıyla Helena Bazikilası Anadolu’nun ilk kilisesi kabul ediliyor. İstanbul- Ku-düs hac Yolu üzerinde bulunan Helena Bazikilası Bizans İmparatoru Konstantin tarafından 326 yı-lında annesi Helena için yapılmıştır.

Dünyanın En Büyük El Dokuma Halısı Niğde’de Dokundu: Kuveyt Emiri’nin kızı için sarayda kulla-

Niğde ili; merkez ilçe, Nevşehir, Kırşehir, Aksaray, Yahyalı, Ürgüp ilçelerinden oluşmuş bir ildi. (Kay-nak: Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, Milliyet İst 1985)

Nahita olarak tanınan Niğde bölgesinde yapılan arkeolojik araştırmalar ve kazılar bölgenin Neolitik Çağdan (M.Ö 6 bin) itibaren iskan edildiğini ortaya çıkarmıştır.

Niğde’de Tarım: Niğde 779.552 hektar il alanı ile küçük ama tarımsal potansiyelli bir ildir. İl alanının %35’ine tekabül eden 275.663 hektar tarım arazi-si vardır. Tarım arazisinin 65.000 hektarında tahıl (buğday vb), 30.000 hektarında patates, 20.000 hektarında elma üretimi yapılmaktadır. 30.000 aile patates ve elma tarımı ile uğraşmaktadır.

Niğde İlinde Tespit Edebildiğimiz Bugüne Kadar Çıkmış Süreli Yayınlar: FERYAT, NİĞDE, NİDA, MÜ-DAFAA, TATLI DİL, BİLGİ, RESMİ NİĞDE, İLK ADIM, GÜZEL MECMUA, AKPINAR, NİĞDE, NİĞDE’NİN SESİ, YEŞİL BOR, YENİ NİĞDE, HASAN DAĞI, MİLLİ HAM-LE, NİĞDE HAMLE, NİĞDE ANADOLU, NİĞDE HA-BER, BOR HABER, 51 HABER, GÜNDEM, BORUN SESİ, NİĞDE GELİŞİM, KARDELEN, ANADOLUM, SA-NATSAL DOKUNUŞLAR, PARALEL, NİĞDE DERGİSİ, KAPADOKYA ATILIM, UMUDUN TÜRKÜSÜ, GENÇ BAKIŞ, DÖRT MEVSİM NİĞDE, YENİ YILDIZ, NESOB HABER ve uzun süre yayın hayatında kalan 22. Yı-lında 94. sayısı ile NİĞDEmiz dergisi.

Yine Yeşillendi Niğde Bağlarından Hangileri Kal-dı: Kayardı Bağları, Titreyen Bağları, Ahmet Pınarı Bağları, Tepe Bağları, Kumluca Bağları, Musabeya-sı Bağları, Bucak Çayır Bağları, Kır Bağları, Amas Bağları, Çepiç Deresi Bağları, Zemedin Bağları…

Türk Tarihinde İlk Kadın Vali Niğde’de: Şaşırtıcı ama gerçek, Niğde’nin 703 yıl önce dirliğinden sorumlu yöneticisi (Valisi), Melike HÜDAVENT HA-TUN adında bir kadın idi. Hüdavent Hatun 1312 yılından 1327 yılına kadar Niğde’nin yöneticiliğini

NİĞDE İLE İLGİLİBUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Derleyen:

Dr. Nadi ÖZDAMAR

50 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

Kırkpınar (Naynavis), Kızılören (Kızılviran), Kiledere (Giledire), Konaklı (Misli), Kavlaktepe (Bulduruç), Koyunlu (Adırmusun), Kumluca (Kurdunus), Kitre-li (İlemi), Kula (Kuluköy), Murtazaköy (Murtandi), Ovacık (Semendire), Ovalıbağ (Karames), Orhaniye (Çerkezköy), Pınarcık (Germiyan), Sazlıca (Sazala), Seslikaya (Narazan), Sultanpınarı (Finas), Şeyhler (Şıhlar), Taşlıca (Sazalca), Yaylayolu (Valısa), Yeşil-burç (Deneyi), Yeşilyurt (Asmaz), Yıldıztepe (İnli), Yeniköy (Üskül), Niğde (Nikita, Nahita), Bor (İfti-yan), Ulukışla (Lülve), Çiftlik (Melendiz), Altunhisar (Antigu), Çamardı (Bereketli).

Niğde Elmasının Tarihi: Niğde Halkevi’nin yayınla-dığı 1935 yılı 11/1 Sayılı Akpınar Dergisi’nde Halit Koçak, Niğde’de “Bağcılık ve Meyvecilik” konusun-daki yazısında; birçok yaşlı elmacıların anlattıkları-na göre Niğde’de elmacılığın 70/80 yıl içerisinde oluştuğunu belirterek elma ağacının ilk kalemleri-nin Amasya’dan getirildiğini anlatır.

Niğde’de ilk elma yetiştiricileri olarak Katipoğlu Raşit, İsrafil Oğlu Osman, Hayrettin oğlu Rıfat ve Elmacı oğlu Emin’in bu işe giriştiklerini belirtip ad-larına anıt yapılmasını da önerir.

Gazozu İlk Niğdeli Üretti: Türkiye’de gazozun ilk yerli üretimini Niğdeli Rum Aleksandır Mısırlıoğlu 1890’lı yıllarda gerçekleştirmiş ve 1900’lü yıllarda Niğde’den ülkemizin diğer bölgelerine yayılmıştır.

Erken Yaşta Annelikte Birincilik Niğde’de: Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) ın erken yaşta evlilik ve annelikte Niğde Türkiye birincisi olurken, Nevşehir ikinci, Kars ise üçüncü sırada yer aldı.

Ülkemizde 606.000 Niğdeli Yaşıyor: Niğde dışında yaşayan Niğdeli sayısı Niğde’de yaşayan Niğdeli-lerden fazla çıktı. Adrese dayalı nüfus kayıt siste-mine göre Niğde’nin nüfusu 343.658 olarak açık-landı. Ancak Niğde’de yaşayan (ikamet eden) aslen Niğdeli olanların sayısı 299.597 oldu. İllere göre Niğde dışında yaşayan Niğdelilerin dağılımı şöyle;

İstanbul 88.061, Ankara 47.423, Adana 27845, İzmir 20.021, Mersin 16.314, Bursa 13.977, Koca-eli 7.096, Antalya 10.845, Konya 10.250, Kayseri 9.649, Aksaray 5.213, Eskişehir 3.088, Nevşe-hir 2.316, Manisa 2.408, Tekirdağ 3.416, Hatay 2.618, Aydın 2.227, Sakarya 2.392, Muğla 2.383, Kütahya 1.061, Gaziantep 1033

nılmak üzere, Dikilitaş’ta 164 m2’lik halı için özel tezgah kuruldu ve halı 7 ayda dokundu.

Niğde’de Dev Mantar Bulundu: Niğde Altunhisar ilçemizin Çömlekçi köyünde 3 kilo 800 gram ağırlı-ğında dev bir mantar bulundu. Bozdede Dağı etek-lerinde 1400 metrede bulunan ve 3-4 gün içinde bu büyüklüğe ulaşan dev mantar inceleme yapıl-mak üzere Konya Selçuk Üniversitesine gönderildi.

Rona Holtzi Kurbağaları Sadece Niğde’de Yaşıyor: Dünyada sadece ilimizin Ulukışla İlçesi Bolkar Dağ-ları Çiniligöl ve Karagöl’de yaşayan Rona Holtzi Kurbağaları umarız koruma altına bir an önce alınır.

Niğde Elektrikle Ne zaman Buluştu: 1937 yılına kadar Niğde Merkez ilçede elektrik yoktu. Merhum Belediye Başkanı Dr. Hüseyin ÜLKÜ zamanında mazotla çalışan iki jeneratörden elde edilen elekt-rikle (cereyan) ilk önce caddeler, sokaklar ve daha sonra binalar aydınlatıldı.

1900’lü Yılların Başlangıcında Niğde’nin Etnik Ya-pısı: 1914-1919 yılları arasında Niğde’nin nüfusu 281.312’si Rum ve geri kalanı Ermeni ve diğer etnik gruplara dahildir. Rum diye sözü edilen ki-şiler ise Türk kökenli Ortadoks Karamanlılardır. Niğde’deki Ortadoksların Rumlarla ve Yunanlılarla hiçbir ilişkileri ve yakınlıkları yoktur.

Niğde’de bulunan Ortadokslar ikiye ayrılır. Bir kısmı yerlidir, bir kısmı da Trabzon Lazistan Sancağı ve Gümüşhane’den gelen madencilerdir.

1924 Lozan Antlaşması ile Yunanistan’daki Müs-lüman nüfus ile mübadele edilen bu Türk kökenli Ortadoks Karamanlılar Orta Asya’dan gelen Sel-çuklulardır. Anadolu’ya gelen Selçukluların bir kıs-mı İslamiyeti, bir kısmı da Hıristiyanlığı seçmişlerdir. Mübadelede memleketinden ayrılmak istemeyen Ortadoks Türkler çok acı çekmişlerdir.

Niğde’nin Yeni ve Eski Belde ve Köy İsimleri: Aktaş (Andaval), Aydınyurt (Fertek), Akçaören (Akçavi-ran), Asmasız (Aşmış), Azatlı (Azdala), Balcı (Cücü), Çavdarlı (Zamzama), Çayırlı (Aytamaz), Çukurkuyu (Çukur), Çınarlı (Cınara), Değirmenli (Bastana), Di-kilitaş (Eneyil), Dündarlı (Dündalı), Divarlı (Duvari), Darboğaz (Talbaz), Edikli (Ediğ), Elmalı (Şıhlar), Fer-tek (Naziyans Narsarsaf), Güllüce (Gülüce), Gümüş-ler (Tracias), Gölcük (Limnia), Hamamlı (Aravan), Hançerli (Dermason), Himmetli (Lavsan), Hasaköy (Sasima), İçmeli (Ferhenk), Kemerhisar (Kilisehisar),

51 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

KAYBETTİKLERİMİZ... VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI

İBRAHİM ÜREL (1942-04.10.2014)Vakfımız Mütevelli Üyelerinden Sayın Mehmet ÜREL’in ağabeyi; Merhum Ahmet ve Merhume Hatice ÜREL’in kıymetli evlatları; Ahmet ve Mehmet’in sevgili babala-rı İbrahim ÜREL Cenab-ı Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Niğde’de, yaklaşık 55 yıl süreyle marangoz olarak çok sayıda binanın kapı, pencere doğramalarını yapan ve Niğde’nin en eski ustalarından olan Merhum ÜREL ve aile-si, yakınları ve sevenlerince son yolculuğuna uğurlanmıştır.

MUZAFFER ÖZENÇ (1928-02.01.2015 Başkent- Niğde Vakfı’nın Mütevelli Üyelerinden Hemşerimiz, Saygıdeğer Büyüğümüz Sayın Muzaffer ÖZENÇ 02.01.2015 günü, ikamet etmekte olduğu İzmir’de Cenab-ı Hak’kın rahmetine kavuşmuştur. Ha-yırsever ve renkli kişiliğiyle sevenlerinin kalbinde ayrı bir yer edinen ve Niğde’mizin köklü ailelerinden Men-şure ve Hacı Ali ÖZENÇ’in değerli evlatları; Sayın Hayriye ÖZENÇ’in sevgili hayat arkadaşı; Berrin ve Zerrin’in biricik babaları; Merhum Mütevelli Üyemiz Em. Hava Yarbay Muammer ÖZENÇ ile Sayın Mualla YARAMIŞ’ın kıymetli ağabeyleri olan Muzaffer ÖZENÇ’in vefatı tüm sevenlerini derin acılar içinde bırakmıştır.

İzmir’deki Niğdelileri bir araya getirmek için yoğun çabalar harcayan ve 1979-1985 yılları arasında 6 yıl süreyle İzmir- Niğdeliler Derneği Başkanlığı da yapan Muzaffer ÖZENÇ ağabeyimiz. 03.01.2015 günü, İz-mir- Karşıyaka Bostanlı Beşikcioğlu Camiinde ikindi namazını takiben kılınan ve tüm sevenleri, yakınları, eş, dost ve akrabaları ile İzmir’deki Niğdelilerin katıldığı cenaze namazından sonra Menemen- Emiralem’deki Aile Kabristanında ve kardeşi Merhum Muammer ÖZENÇ’in yanında son yolculuğuna uğurlanmıştır.

DR. HASAN ULUSOY ( 1917-21.01.2015) Niğde’mizin 85-90 yıl öncesine ait panoramasını, oynanan çocuk oyunlarını nos-taljik yazılarıyla bizlere yansıtan, NİĞDEmiz dergisinin renkli ve sevilen kalemle-rinden, Saygıdeğer Büyüğümüz ve Ağabeyimiz, Çanakkale Tabipler Odası’nın en yaşlı üyesi Sayın Dr. Hasan ULUSOY’u kaybettik. Merhum Mustafa ve Merhume Vasfiye ULUSOY’un değerli evlatları, Niğde eski milletvekillerinden Merhum Hüse-yin ULUSOY ve Merhum Seyfi ULUSOY’un kıymetli kardeşleri; Merhume Nevin ve Merhume Bakiye ULUSOY’un Sevgili Eşleri; Tülin, Teoman ve Tüzin’in çok sevdik-leri Babaları, Dünya Rekortmeni Sporcumuz, gururumuz Devrim Cenk ULUSOY’un dedesi olan Dr. ULUSOY ağabeyimiz Lapseki Devlet Hastanesi Başhekimliği gö-revinden emekli olduktan sonra Çanakkale’ye yerleşmiştir. Çanakkale’de 98 yaşında 21 Ocak 2015 günü hayata veda eden Dr. Hasan ULUSOY Ağabeyimiz, 22 Ocak 2015 günü, Çanakkale’de Necippaşa Camiinde öğle namazını takiben kılınan cenaze namazından sonra, başta değerli evlatları olmak üzere, tüm yakınları ve sevenleri tarafından son yolcuğuna uğurlanmıştır.

NURTEN TÜRKÖZ (1957- 14.01.2015)Eski şoförlerimizden merhum Bahattin ve İnayet TÜRKÖZ’ün kızı Emekli Öğretmen Ayten TÜRKÖZ ve maliyeden emekli Gülten KARAPINAR’ın kardeşleri Nurten TÜRKÖZ 14.01.2015 tarihinde Mersin’de vefat etmiştir. Cenazesi Niğde Derbent Mezarlığına defnedilmiştir.

52 SAY

I: 9

4B

AH

AR

20

15

NESLİHAN AYKUT (28.07.1953-19.02.2015) Vakfımızın önceki dönem Başkanlarından, Kurucu ve Onur Kurulu Üyemiz Dr. Y. Nadi ÖZDAMAR’ın değerli kız kardeşi Neslihan AYKUT, yakalandığı amansız hastalığa yenik düşerek 19.02.2015 günü aramızdan ayrıldı.

Eğitim ve öğrenimini Niğde’de tamamladıktan sonra 1970 yılında ve 17 yaşında Niğ-de Elmalı köyünde öğretmenliğe başlayan AYKUT daha sonra da Hançerli köyünde öğretmenlik yaptı. Merhum Atila AYKUT ile 1976 yılında evlendikten sonra Adana’ya yerleşen Neslihan AYKUT’un bu evlilikten birisi Endüstri, diğeri de Elektrik – Elektronik Mühendisi olan iki evladı oldu.

Aramızdan 62 yaşında ayrılan, Atatürk’ün yeni nesilleri emanet ettiği, Atatürkçü – Cumhuriyet öğretmeni Neslihan AYKUT’u Adana’da çok sayıdaki kendisiyle aynı görüş ve düşünceyi paylaşan meslektaşları, bin-lerce öğrencisi ve yakınlarıyla sevenleri son yolculuğuna uğurladılar. O minik öğrencilerinin ilk göz ağrısı, anneleri, beyinlerine Atatürk sevgisini yerleştiren öğretmenleri, idolleriydi. Şimdi gerçek bir melek oldu. Mekanın cennet olsun, nurlar içinde yat; seni hiç unutmayacak ve sonsuza kadar kalplerimizde yaşatacağız Sevgili Öğretmenim.

REFİKA ÇAKMAK (1927-26.02.2015)

Bor İlçemizin Armutlu Mahallesi’nde 1927 yılında dünyaya gelen, Vakfımız Üyelerinden Sayın Prof. Dr. Ayşe ÇAKMAK’ın, sevgi yüklü tonton Annesi, Refika ÇAKMAK (ESİRGEN) Cenab-ı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Muratoğullarından Mustafa ve Poyrazlardan Ümmü Gülsüm ESİRGEN’in tek evladı olan Merhume Refika ÇAKMAK, ağabeyleri Ahmet, Hüseyin ve Mahmut ESİRGEN’in en küçük kardeşleri idi. 1951 yılında aynı mahalleden ÇAKMAK’ların oğlu Bankacı Sayın Nazmi ÇAKMAK ile evlenerek Ankara’ya gelin gitti. Eşi Nazmi ÇAKMAK’ı 1967 yılında elim bir trafik kazasında kaybeden Merhum Refika ÇAKMAK bu evlilikten Mete, Ayşe, Mükerrem ve Fatma Gül isimli dört evlat sahibi oldu.

Çevresine ışık saçan, üretken bir Anadolu Kadını olan Merhume, Ankara’da Karşıyaka Mezarlığında evlatları, yakınları, sevenleri ve hemşerilerince son yolculuğuna uğurlanmıştır.

ERGİN KORKMAZ (11.10.1948-15.02.2015) Hacı Halil KORKMAZ’ın oğlu olarak 11.10.1948 tarihinde dünyaya gözlerini açan Ergin KORKMAZ, yakalandığı amansız hastalığın pençesinden kurtulamamış ve 15.02.2015 tarihinde hayata veda etmiştir.

Babası H. Halil KORKMAZ’dan Azim Kuyumculuğu 1984 yılında devralan Ergin KORKMAZ daha sonra şube sayısını 2’ye çıkarmıştır.

Ergin KORKMAZ yakınları, sevenleri ve hemşerilerince ebedi istirahatgahına defnedilmiştir.

Başkent – Niğde Vakfı, sevenlerince ebedi yolculuklarına uğurlananlara, mekanlarının cennet olması temennisiyle, Yüce Allah’tan sonsuz rahmetler; tüm yakınları ve sevenlerine de sabırlar ve baş sağlığı diler.

HACI HALİL KORKMAZ (1923-24.03.2015)1923 yılında doğan, Niğde’de uzun yıllar terzilik yapan ve pek çok da usta yetiştirmiş olan Hacı Halil KORK-MAZ 24.03.2015 tarihinde, 15.02.2015 tarihinde kaybettiği evladı Ergin KORKMAZ’ın ardından Cenab-ı Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Terzilik yıllarından sonra 1971 yılında İstasyon Caddesi’nde Azim Kuyumculuğu açın Merhum KORKMAZ, daha sonra bu işletmeyi oğlu Ergin KORKMAZ’a devretmiştir. Niğde Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın kurucu başkanlarından olan Hacı Halil KORKMAZ yakınları, sevenleri ve hemşerilerince son yolculuğuna uğurlan-mıştır.

VAKFIMIZA YAPILAN BAĞIŞLAR

Sayın M. Fahri ANDAÇ .......................................................... 5000 TL

Sayın M. DOĞAN (TODAB)* ............................................. 5000 TL

Sayın Ali DEMİR (ZAFER KOLEJİ)* ............................... 2000 TL

Sayın Nihal BİNİCİ .................................................................. 1200 TL

Sayın Özden ÖZCAN ............................................................. 1000 TL

Sayın İsmail GÖKSEL ................................................................900 TL

Sayın Hayriye ÖZENÇ ...............................................................800 TL

Sayın Necip PALA........................................................................800 TL

Sayın Naim BAYKAN ................................................................600 TL

Sayın Sedat EREM ......................................................................544 TL

Sayın Zuhal ÖNEŞ .......................................................................500 TL

Sayın Dilek KASAP .....................................................................500 TL

Sayın Hüseyin ÇELİK .................................................................500 TL

Sayın Mehmet KILINÇ ..............................................................500 TL

Ayrıca, Sayın Prof. Dr. C. Tayyar SADIKLAR, Sayın Z. Aydın ECEMİŞ, Sayın A. Feridun ÖNER, Sayın Gökhan BULUŞ, Sayın Mehmet ÇETİN, Sayın Hürrem KUBALI ve Sayın Faruk ÖZDEMİR, Sayın Hakan ER de 200-400 TL arasında bağış yapmışlardır. Başkent- Niğde Vakfı Yönetimi, öncelikle ve özellikle Değerli Büyüğümüz Sayın M. Fahri ANDAÇ ve TODAB adına Sayın Mustafa DOĞAN olmak üzere yukarıda isimleri belirtilen; ancak, isimleri burada belirtilmemekle birlikte, daha az miktarlarda da olsa desteğini esirgemeyen tüm hemşerilerimize şükranlarını sunar.

(*) Dergiye verilen reklam bedeli olarak, dergimizin basım masraflarına mahsuben doğrudan Alp Ofset’e ödenmiştir.

BAŞKENT – NİĞDE VAKFI YÖNETİM KURULU

Hayatınıza Lezzet Katar

Saf ve doğal bir tutku bizimkisi

Bonelli ürünleri Market’lerde www.bonelli.com.tr

İÇİNDEKİLERSunuş ..............................................................................................................................................................1Bir Öğretmenin Gözünde Niğde’nin Yedi Yıllık Gelişimi .........................................2Niğde Hayırsever Bir Büyüğünü, Renkli Bir Kişiliğini Kaybetti… ....................6Muzaffer Özenç’ten Hayat ve Mutluluk Dersleri ........................................................8Kıssadan-Hisseler ..................................................................................................................................9Niğde Üniversitesi’nde Dünya Kadınlar Günü ............................................................11Dünya Kadınlar Günü’nün Düşündürdükleri .................................................................14Bize Emek Verenler Köşesi........................................................................................................17Niğde’mizin Gururları ......................................................................................................................20Yurt – Ayder’den Akın Gönen’e Açık Teşekkür .........................................................25Başkent- Niğde Vakfı Üye Bilgi Yenileme Üyelik Başvuru Formu ...........27Vakfımız Hakkında ...........................................................................................................................29Genç Kalemlerden “Düşlerimde Niğde” Konulu Ödüllü Yazılar .....................30

Niğde’de Bahar ....................................................................................................................................31Niğde’de İlk Maden Ruhsatı ......................................................................................................33Belediyelerimizden...........................................................................................................................34Niğde’den Tki Genel Müdürlüğü’ne Çileli Bir Yolculuğun Öyküsü..............37Niğde Hükümet Binası ve Vali Konağı Tarihçesi .....................................................39Kurtuluş Savaşında Pozantı Savunması Ve Ulukışla Kahramanlığı .........41Merkez Bankası’na Dokunmayalım .....................................................................................43Geleneksel Kemerhisarlılar Gecesi 7. Kez Kutlandı ................................................45Niğde GYC’den Akın Gönen’e Teşekkür… .......................................................................45Kısa Niğde Haberleri .......................................................................................................................46Niğde İle İlgili Bunları Biliyor Musunuz? .........................................................................49Kaybettiklerimiz... Vefat ve Başsağlığı ............................................................................51

BAHAR 2015 SAYI: 94BAŞKENT - NİĞDE VAKFI YAYIN ORGANI

G.M.K. Bulvarı No: 55/1 06570 Maltepe / Ankara Tel-Faks: (0312) 231 79 91

ULU ÖNDER ATATÜRK ve AZİZ ŞEHİTLERİMİZ

V A T A N S İ Z E M İ N N E T T A R D I R

ulu Önder atatÜrk ve azİz Şehİtlerİmİz · 2019. 1. 3. · baŞkent - nİĞde vakfi yayin...

Documents