uluslararasi amasya Âlİmlerİ sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/g00226/2017/2017_altuntasm.pdf ·...

13
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU - INTERNATIONAL AMASYA SCHOLARS’ SYMPOSIUM - 21-23 NİSAN 2017 ● AMASYA BİLDİRİLER KİTABI - I Bu sempozyum T. C. Amasya Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenmiĢtir. AMASYA 2017

Upload: others

Post on 17-Sep-2019

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

- INTERNATIONAL AMASYA SCHOLARS’

SYMPOSIUM -

21-23 NİSAN 2017 ● AMASYA

BİLDİRİLER KİTABI - I

Bu sempozyum T. C. Amasya Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenmiĢtir.

AMASYA ● 2017

Page 2: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

İŞÂRÎ TEFSİR VE CEMAL HALVETÎ’NİN FÂTİHA İLE FÎL-NÂS SÛRELERİNE İLİŞKİN

İŞÂRÎ YORUMLARI

Mehmet ALTUNTAŞ

Özet

Hz. Peygamber, tebliğ görevi gereği Kur‟ân‟ın anlaşılmayan ayet ve kelimelerini tefsir etmiştir. Sahabe

de Hz. Peygamberden öğrendikleri ve kendi görüşleri doğrultusunda Kur‟an‟ı tefsir etmiş ve bu konuda

bildiklerini tâbiîne aktarmıştır. Tâbiîn ve tebe-i tâbiîn dönemlerinde ise dirayet ve rivayet tefsiri gelişmiş

ve Kur‟an özellikle lugavî açıdan tefsir edilmiştir. Bu dönemlerde bazı ayetler sûfîler tarafından işârî

olarak da yorumlanmıştır. Kur‟an‟ın lugavî tefsiri herkese açıkken işârî yorumu belli kişilerle sınırlı

kalmıştır. Çünkü işârî yorumlar rivayet, dirayet veya şiirle istişhâd metoduyla ulaşılacak bir husus

değildir. İşârî manalar, sadece ilham ve keşf yoluyla elde edilecek gizli anlamlardan ibarettir. İşârî

tefsir anlayışıyla bazı kelimelerin anlamları sûfîler tarafından bir bilinmeze doğru kaydırılmış ve bu

manalar belli kişilere hibe edilen bir hüviyete büründürülmüştür.

Mutasavvıf müfessirlere göre bazı Kur‟ân ayetlerinin gerçek manaları, lafızların zâhirî anlamlarının

ötesinde gizlidir. Eğer insanlar bildikleriyle amel ederlerse Allah onlara bilmediklerini öğretir ve böylece

seçkin kişiler birtakım işârî manalara ve gizli ilimlere vâkıf olurlar. Tefsir açısından böyle bir şeyin

olması imkân dâhilinde değildir. Çünkü yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Kur‟ân, Hz. Peygamber

tarafından anlaşılmış ve hayata aktarılmıştır. Öte taraftan keşif yoluyla Kur‟an‟ın yeni anlamlarının

bulunduğunu söylemek, Hz. Peygamber‟in tebliğ görevini tam anlamıyla yerine getirmediği anlamına

geleceğinden bu anlayış risâlet göreviyle çelişki arz eder.

Anahtar Kelimeler: Tefsir, Te‟vil, İşârî Yorum, Sûfî, Cemal Halvetî.

Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha and

Fîl-Nâs Sûrah of the Quran

Abstract

The Prophet (pbuh) interpreted on the verses and words of the Quran that were not understood well

as a requirement of His duty. The Companions of the Prophet (pbuh) also interpreted on the Quran as

they had learnt from the Prophet with the help of their own viewpoints, and transferred their

knowledge to Tâbiîn (i.e. the Followers). During Tâbiîn and Tebe-i Tâbiîn Periods, the knowledge on

wisdom and narration developed and the Quran was interpreted especially in Lugavî terms. In these

periods, some verses were also interpreted by sûfîs in an ishârî manner. The Lugavî interpretation of

the Quran was open to everybody, while the ishârî interpretation was limited to certain people,

because ishârî interpretations are not easily achieved with narration, wisdom or Poetical istishâd

methods. Ishârî meanings consist of hidden meanings that may only be achieved with inspiration and

discovery. With the ishârî interpretation approach, the meanings of certain words were shifted to an

unknown identity by sûfîs, and these meanings were given a new identity with which certain people

were addressed.

According to sûfî interpreters, the real meanings of some Quranic verses are hidden beyond their

visible meanings. If people act in accordance with what they know, Allah teaches them what they do

not know; and thus, some prominent people acquire some ishârî meanings and hidden sciences. In

terms of interpretations, such a thing is not possible; because as we mentioned previously, the Quran

was understood by the Prophet (pbuh) and was reflected in life. On the other hand, claiming that the

Quran has new meanings with the help of discovery will mean that the Prophet (pbuh) could not

accomplish His duty in a complete manner, which will contradict with his duty, i.e. being the latest

prophet.

Yrd. Doç. Dr., Yozgat Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, [email protected].

Page 3: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

224 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

Keywords: Tafsîr, Ta‟vîl, Ishârî Interpretation, Sûfî, Cemal Halvetî.

Giriş

Tebliğimizde doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen ve Hicaz‟a giderken 899/1493‟de Hisâ diğer

adıyla Tebük Korusu denilen yerde vefat eden Osmanlı müelliflerinden Çelebi Halîfe olarak şöhret

bulan; tasavvuf, hadis, tefsir sahasında yirmi civarında eser kaleme alan Halvetiyye tarikatının

İstanbul‟daki temsilcisi Ebu‟l-Füyûzât Muhammed b. Hamîdüddîn b. Mahmûd b. Muhammed b.

Cemâleddin el-Aksarâyî‟nin “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”1 eserindeki Fâtiha

ile Fîl-Nâs sûrelerine dair işârî yorumlarını değerlendireceğiz. Konumuza geçmeden önce tebliğimizin

anlaşılmasına katkı sağlayacağını düşündüğümüz “tefsir” ve “te‟vil” kelimeleri üzerinde kısaca durmak

istiyoruz.

1- Tefsir ve Te’vil Kelimelerin Anlamları

Râgıb el-İsfehânî (ö. 425/1019) “fesera” kökünden türeyen “tefsir” kelimesinin, lafızların makul

müfred manalarını ortaya çıkarmayı amaçladığını ve “rüya tefsiri” tabirinde olduğu gibi “te‟vil”

anlamında da kullanıldığını ifade etmektedir.2 “Tefsir” kelimesi Kur‟an‟da bir ayette geçmektedir.

Müşrikler, Kur‟an‟ın Hz. Peygamber‟e topluca indirilmesinin daha iyi olacağını söylemeleri üzerine3 Yüce

Allah: “Onların sana getirdiği her misâle karşı mutlaka biz sana, gerçeği ve en güzel açıklamayı (ve

ahsene tefsîrâ) getiririz.”4 ayetiyle bu iddianın anlamsız olduğunu belirtmiştir. Bu ayet, mutlak anlamda

tefsirin sadece Allah tarafından yapılacağını; dolayısıyla Kur‟an ve Hz. Peygamber‟in sözlerini referans

almadan yapılan tefsirlerin de sübjektif olmaları hasebiyle sıhhatlerinin tartışmalı olduğunu ortaya

koymaktadır.

Erken dönemlerde ayetlerin tefsiri, Hz. Peygamber ve sahabenin sözleri dikkate alınarak yapılır

ve bu tefsir başka anlamlar taşıma ihtimali olmayan lafızlar üzerinde gerçekleşirdi.5 İlk dönemlerde

yazılan ve Meâni‟l-Kur‟an, Mecâzü‟l-Kur‟ân, Garîbü‟l-Kur‟ân gibi isimlerle adlandırılan tefsir kitapları da

bunu ortaya koymaktadır.6 Kur‟an‟ın tefsiri, Hz. Peygamberden gelen sahih rivayetler, sahabenin

sözleri, Arap dili ve ayetlerin indiği ortam dikkate alınarak yapılmalıdır.7

“Evele” fiilinden türeyen kelimeler Kur‟an‟da yorum, sonuç, bir işin içyüzü, kavim, aile gibi

anlamlara gelmektedir. Istılahi olarak “te‟vil”: Meşru bir sebepten ötürü ayeti lafzî manasından alıp

sibak-siyakına, kitap ve sünnete uygun mecâzî anlamlarından biriyle yorumlamaktır.8 Mâtürîdî‟ye (ö.

333/944) göre ise kesinlik ifade eden tefsir kelimesinin tek; tevil kelimesinin ise birden fazla anlamı

bulunmaktadır. 9 İsfehânî, (ö. 425/1019) asla dönüş anlamına gelen te‟vil kelimesini, bir şeyi ilmen ve

fiilen kendisinden kastedilen manaya çevirme şeklinde tanımlamaktadır.10 Suyûtî, (ö. 911/1505) bazı

* Yrd. Doç. Dr., Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, [email protected]. 1 Yazarın hayatı, bu eserin isimleri ve nüshaları, diğer eserleri hakkında geniş bilgi için bkz. Süleyman Özer, Cemaleddîn

Aksarâyî ve Tefsir Risâlesi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008, s. 16-29; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi/Tabakâtü‟l-Müfessirin, Ravza Yay., İstanbul, 2008, s. 2, s. 617; Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Bizim Büro Basımevi Yayın Dağıtım, Ankara, 2009, I, 51-52; Süleyman Ateş, İşârî Tefsir Okulu, Yeni Ufuklar Neş., 2. bs., İstanbul, 1998, s. 224.

2 Râgıb el-İsfehânî, Müfredât-u elfâzi‟l-Kur‟ân, el-Mektebetü‟l-„Asriyye, Beyrut, 2006, s. 397. 3 Furkân, 25/32. .bkz. Furkân, 25/33 ”ول يأرىنك ثمثل إلا جئنبك ثبلحق وأحسن رفسيرا“ 45 Muhsin Demirci, Tefsir Terimleri Sözlüğü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yay., 3. bs., İstanbul, 2014, s. 283. 6 Bkz. Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd b. Abdullah b. Manzûr ed-Deylemî el-Ferrâ, Meâni‟l-Kur‟an, Muhakkik: Ahmed Yûsuf en-

Necâtî-Muhammed Alî en-Neccâr-Abdulfettâhİsmâîl eş-Şelebî, Dâru‟l-Mısriyye, Mısır, ts.; Ebû Ubeyde Muammer b. el-Musammâ et-Teymî el-Basrî, Mecâzü‟l-Kur‟ân, Muhakkik: Muhammed Fuâd Sezgin, Mektebetu‟l-Hancî, Kahire, 1381; Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim İbn Kuteybe et-Teynûrî, Garîbu‟l-Kur‟ân, Muhakkik: Saîd el-Lihâm, yy., ty.

7 Sadrettin Gümüş, Kur‟ân Tefsirinin Kaynakları, Kayıhan Yay., Ankara, 1990, s. 31-99. 8 Ragıb el-İsfehânî, Müfredât, s. 41-42; Ömer Süleyman Abdullah el-Eşkâr, et-Te‟vil hutûrâtuhû ve âsâruhû, çev: Mustafa

Öztürk, Guraba Yay., İstanbul, 2011, s. 9-10. 9 Bkz. Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî, Te‟vîlâtü‟l-Kur‟ân, Tahkik: Ahmed

Vanlıoğlu, Mizan Yay., İstanbul, 2005, c. 1, s. 3-4; Elmalılı ise “te‟vil‟ kelimesini “lafızlara anlam verme” ve “lafızların manalarını vuku bulan olaylara uygulama” olarak iki kısma ayırmıştır. Bkz. Muhammed Hamdi Yazır Elmalılı, Hak Dini Kur‟an Dili, Yenda yay., İstanbul, 2001, c. 2, s. 304.

10 Ragıb el-İsfehânî, Müfredât, s. 41.

Page 4: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 225

225

âlimlerin tefsir ve te‟vil kelimelerinin aynı anlamda kullanıldığını, bazı âlimlerin de bu kelimelerin farklı

manalara geldiğini söylediklerini ifade etmektedir.11

“Te‟vil” kelimesi Kur‟an‟da, “Müteşabih ayetlerin gerçek manasını sadece Allah bilir”12 ayetinde

mana;13 “Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah‟a ve ahiret gününe inanıyorsanız- onu Allah‟a

ve Rasûl‟üne götürün. Bu daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir”14 ayetinde sonuç;15 “Rabbin

seni seçecek ve sana rüyaların yorumunu öğretecek”16 ayetinde yorum; “Ben, bunları kendi görüşümle

yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzü budur”17 ayetinde işin iç yüzünü18 ve “Müşrikler

kıyametin gerçekleşmesini mi bekliyorlar? Kur‟an‟ın haber verdiği kıyamet günü geldiğinde, bu gerçeği

dünyada unutanlar, „Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler.”19 ayetinde ise kıyametin oluş saati gibi

anlamlarda kullanılmıştır.20

Bir olayın zamanı gelince gerçekleşmesi veya rüyanın tabir edilmesi gibi anlamlara gelen

“te‟vil”21 kelimesinin sonradan kazandığı ıstılahtaki “te‟vil, tefsir ve beyan” manasına göre “Kur‟an‟da

anlaşılması mümkün olmayan, manası sadece Allah tarafından bilinen birtakım ayetler vardır” gibi,

mübin olan Kur‟an‟la uyuşmayan bir husus gündeme getirilmiştir. Oysa Kur‟an‟da huruf-u mukataa„

dışında Allah için kullanılan “vech”, “yed”, “istiva‟22 ve Hz. İsa için kullanılan “Allah‟ın ruhu ve

kelimesi”23 gibi ifadelerin anlamı malum olmakla birlikte bunların mahiyetleri bilinmemektedir. Bunların

dışında Kur‟an‟da mahiyeti bilinmeyen birtakım gizli manalar bulunmamaktadır.24

Nasların zahirî25 manalarıyla amel etmek vacip olduğundan kuvvetli bir delil olmadıkça zahirî

manayı terk edip te‟vile başvurmak caiz değildir.26Bununla beraber müteşâbih ayetlerin

yorumlanmasında olduğu gibi bazı durumlarda te‟vil kaçınılmazdır. Ancak bu durumlarda da te‟vil

edilen/yorumlanan lafzın te‟vile uygun olması, te‟vil edilen kelimenin mecâz yoluyla da olsa içerdiği

manalardan biriyle yapılması, te‟vilin naslara ters düşmemesi ve te‟vilin, lafzın ilk akla gelen zâhirî

11 Celâlüddîn Abdurrahmân es-Suyûtî, el-İtkân fî „ulûmi‟l-Kur‟ân, Dâru İbn Kesîr, Beyrut, 1996, c. 2, s. 1189-1196. Ayrıca bkz.

Mustafa Öztürk, Tefsirde Bâtınilik ve Bâtıni Te‟vil Geleneği, Düşün Yay., İstanbul, 2011, s. 117-130. .bkz. 3/Âl-i İmrân, 7 ”و ب ي ي رأويي إلا اليا “ 1213 Ebû‟l-Kâsım Cârullâh Mahmûd b. Ömer ez-Zemahşerî, el-Keşşâf „an hakâiki‟t-tenzîl, 3. bs., Dâru‟l-Kitâbi‟l-Arabî, Beyrut, 1407,

I, 333. .bkz. Nisâ, 4/59 ” و رنبا ز ر دوو إل اليا والرا ىو إو نز ر نىو ثبليا واليى اا ر لك يرر وأحسن رأويي “ 1415 Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil b. Suleymân, Tahkik: Ahmed Ferîd, Dâru‟l-Kütübi‟l-İmiyye, Beyrut, 2003, c. 1, s. 237;

İsfehânî, Müfredâtu elfâzi‟l-Kur‟ân, s. 41. .bkz. 12/Yûsuf, 6. Ayrıca bkz. Yûsuf, 12/21, 36, 37, 44, 45, 100, 101 ”و لك ي زجيك ثدك وي يمك ن رأويل ااحب يي “ 16 .bkz. 18/Kehf, 82. Ayrıca bkz. Kehf, 18/78 ”و ب يز ن أ ري لك رأويل ب ل رسطع يي صجرا“ 1718 Mehmet Okuyan, Kur‟ân Sözlüğü, Düşün Yay., İstanbul, 2015, s. 108. 19 “ ,bkz. A„râf, 7/53. Ayrıca bkz. Yûnus ” ل ين روو إلا رأويي يى يأر رأويي ي ىو الا ين نسىو ن جل جب د ل ثنب ثبلحق

10/39. 20 Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil b. Suleymân, I, 394; Ebû Ca„fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Câmiu„l-beyân an te‟vîli

âyi‟l-Kur‟ân, Tahric: Sıdkı Cemîl el-„Attâr, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 2001, V, 3762; Ebû İshâk İbrahim b. es-Serî ez-Zeccâc, Meâni‟l-Kur‟ân ve „irâbuhû, Âlemu‟l-Kütüb, Beyrut, 1988, II, 341; Yusuf Işıcık, Kur‟ân-ı Anlamada Temel Bir Problem: Te‟vil, Esra Yay., İstanbul, 1997, s. 41-59; Yusuf Işıcık, Kur‟an‟ı Anlamada Temel İlkeler, Esra Yay., Ankara, 1997, s. 109-110.

21 “Allah‟ım onu dinde fakih kıl ve ona te‟vili öğret” hadisinde te‟vil kelimesinin tefsir anlamında kullanılmıştır. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, Çağrı Yay., İstanbul, 1992, I, 266, 314, 328, 335; Ebû Abdullah el-Hâkim Muhammed b. Abdullah en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Tahkik: Mustafa Abdulkadir Atâ, Dâru‟l-Kutubi‟l-İlmiyye, Beyrut, 1990, III, 615, Hadis no: 6280; Yusuf Şevki Yavuz, “Te‟vil”, DİA, İstanbul, 2012, c. 41, s. 27.

22 Bakara, 2/29; Âl-i İmrân, 3/83; Mâide, 5/64; Yûnus, 10/3; Ra„d, 13/2; Tâhâ, 20/5; Furkân, 25/59; Rûm, 30/38-39; Secde, 32/4; Fussilet, 41/11; Fetih, 48/10; Rahmân, 55/27; Hadîd, 57/4, 29; İnsân, 76/9; Leyl, 92/20.

23 Nisâ, 4/171; Mücâdele, 57/22. 24 Yusuf Işıcık, Kur‟an‟ı Anlamada Temel İlkeler, Esra Yay., Ankara, 1997, s. 109-111. 25 Sa„duddîn et-Taftazânî, Şerhu‟l-akâidin‟n-Nesefiyye, Tahkik: Ahmed Hicâzî es-Sekâ, Mektebetu‟l-Külliyeti‟l-Ezheriyye, Kahire,

1988, s. 105. İbnü‟l-Arabî de Kur‟an‟dan çıkarılan işârî manaların lafzî anlamla çelişmemesi gerektiğini belirtmesine rağmen bazı yorumlarında bu kurala riayet etmemiş ve Arap diliyle bağdaşmayan bazı işâri açıklamalarından dolayı âlimlerin ağır eleştirilerine maruz kalmıştır. İbnü‟l-Arabî, Kur‟an‟ın gerçek tefsirinin sadece keşf ve ilhamla elde edilebileceğini söyler. Çünkü ona göre Kur‟an‟ın metni gibi tefsiri de Allah katından olmalıdır. Bkz. İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, I, 27-31, IX, 238-243. Yine bazı sûfîler, işaret yoluyla elde edilen manaların başka şer„î naslarla desteklenmesini şart koşmalarına rağmen huruf-u mukattaanın yorumlanması ve bazı harf, kelime ve ibarelerin ileride meydana gelecek önemli olaylara işaret ettiğini belirten cifir/ebced hesaplamasında olduğu gibi bu kurala kendileri de uymamışlardır. Bkz. Âlûsî, Rûhu'l-me„ânî fi tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-„azîm, c. 1, s. 8-9.

26 Ebû İshak eş-Şatıbî, el-Muvâfakât, çev. Mehmed Erdoğan, İz Yay., İstanbul, 2003, c. 3, s. 381; Muhsin Demirci, Tefsir Terimleri Sözlüğü, s. 310.

Page 5: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

226 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

manasından başka manaya hamledilmesine imkân veren şer„i bir delile dayanması gerekmektedir. 27 Bu

çerçeve dışında yapılan te‟viller, “te‟vil-i müstekreh (hoş olmayan te‟vil)” olarak isimlendirilir.28

Nasların yorumlanması anlamındaki te‟vilin beyânî, burhânî ve irfânî olmak üzere üç çeşidi

bulunmaktadır. “Beyânî te‟vil” kelamcı, fukaha, müfessir ve dilcilerin; “burhânî te‟vil” filozofların, “irfânî

te‟vil” ise tasavvuf ehlinin kullandığı te‟vildir. Sübjektif olmaları hasebiyle bu te‟villerin hepsi de

eleştiriye açıktır.29

2- Sûfîlerin İşârî Yorumlarını Temellendirmeleri

“İşârî/remzî tefsir”30 sûfînin kalbine doğduğu varsayılan ilham, keşf ve işarete göre Kur‟an‟ın

yorumlaması şeklinde tanımlanmaktadır.31 Mutasavvıflar işârî32 tefsir yaparken “te‟vil ve tefsir”

kelimeleri yerine daha çok “işâret” ve “keşf” gibi kavramlar kullanırlar.33 Tasavvufta “işâret”: Sözle

anlatılamayan ve sadece ilham ve keşf yoluyla elde edilen mâna34; “keşf” ise perdenin ardında bulunan

gaybî mânâlara ve hakîkatlere vücûdî ve şuhûdî olarak vâkıf olma şeklinde tanımlanmaktadır. 35 Bu

konuda Ethem Cebecioğlu şu cümleleri söylemektedir: “Sınırlı akıl (ibareleri) ile O sınırsızı kuşatmak

mümkün değildir… İşaret ehli, anlatılmak isteneni anlar; olmayan anlamaz… Kul yaşaya yaşaya (dikkat

ediniz, kitaptan okuya okuya değil) tahkik yolu ile işaretleri anlar hâle gelir… İşaret hal ile alakalıdır,

özeldir. Herkese göre değil, erbabına göredir.”36

Bir işârî tefsirin makbul olması; kelimeye verilen bâtınî mananın Kur‟an‟ın zâhir manasına aykırı

olmaması, bu mananın başka bir şer„î nasla teyid edilmesi, verilen manaya şer„î ve aklî bir muarızın

bulunmaması ve verilen mananın tek ve hakiki mana olduğunun iddia edilmemesi şartlarına bağlıdır.37

Ancak sûfîlerin yaptıkları işârî yorumlarda bu şartlara riayet etmedikleri görülmektedir.

İşârî tefsir, tabiîlerin öncülerinden kabul edilen ve İbn Abbas‟ın tefsir derslerini dinleyen

Hasan-ı Basrî38 (ö. 110/728) ile başlar ve o, işârî tefsirin kurucusu olarak kabul edilir.39 Hasan-ı

Basrî‟nin talebeleri kanalıyla bazı işârî yorumları, Tüsterî (ö. 283/896) tarafından Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-

„Azîm/Tefsîru‟t-Tüsterî eserinde kayıt altına alınmıştır.40

“İşârî/remzî/tasavvufî tefsirin” hareket noktası, ayetlerin lafzî anlamlarının ötesinde başka

manaların olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Sûfîlere göre hakiki anlam, zâhirî mananın çok

ötesindedir.41 Bu düşünceden dolayı Sülemî (ö. 412/1021) tefsirini Hakâiku‟t-Tefsîr, Kuşeyrî (ö.

465/1072) Letâifu‟l-İşârât, İsmâil Hakkı (ö. 1137/1725) da Rûhu‟l-Beyân şeklinde isimlendirmiştir.

27 Şatıbî, el-Muvâfakât, s. 384. 28 Ömer Süleyman Abdullah el-Eşkâr, et-Te‟vil hutûrâtuhû ve âsâruhû, s. 14-31. 29 Muhsin Demirci, Tefsir Terimleri Sözlüğü, s. 311-312. 30 İşârî tefsirin öncüleri için bkz. Süleyman Ateş, İşârî Tefsir Okulu, s. 38-165. 31 Abdülhamit Birışık, “Tefsir”, DİA, İstanbul, 2011, c. 40, s. 287. 32 Tasavvufî tefsirler, işârî ve nazarî olmak üzere ikiye ayrılırlar. “İşârî tefsir”, manaları sadece sülûk ehline açılan ve zâhirî

anlam ile bağdaştırılması mümkün olan; “nazarî tefsir” ise kişinin Kur‟an‟ı kendi felsefî görüşüne göre tefsir etmesi bir başka ifadeyle Kur‟an‟ın anlamlarını kendi ürettiği anlamlara uydurması şeklinde tanımlanmaktadır. M. Sait Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, Kitap Dünyası Yay., 12. bs., İstanbul, 2014, s. 162-163.

33 Süleyman Uludağ, “İşârî Tefsir”, DİA, İstanbul, 2001, c. 23, s. 424. 34 Ebû Bekir Tâcülislâm Muhammed b. Ebû İshak el-Kelâbâzî, et-Ta„rruf li mezhebi ehli‟t-tasavvuf, Çeviren: Süleyman Uludağ,

Dergah Yay., 4. bs., İstanbul, 2014, s. 100-102; İbn Arabî, Fütûhât-ı mekkiyye, çev. Ekrem Demirli, Litera Yay., İstanbul, 2015, c. 9, s. 239-241; Ali b. Osman b. Ebû Ali Cüllâbî Hücvirî, Keşfu‟l-mahcûb, Tercüme: Süleyman Uludağ, Dergah Yay., 4. bs., İstanbul, 2014, s. 432, 442; Abdulkerim Kuşeyrî, Kuşeyrî Risalesi, Hazırlayan: Süleyman Uludağ, Dergah Yay., 7. bs., İstanbul, 2014, s. 169-170; Ferîdüddin Attâr, Tezkiratü‟l-evliyâ, çev. Süleyman Uludağ, 3. bs., İstanbul, 2015, s. Heyet, “Keşf” Metinlerle Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Editör: Zafer Erginli, Kalem Yay., İstanbul, 2006, s. 549-556; Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Kabalcı Yay., 2. bs., İstanbul, 2016, s, 196; Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Otto Yay., 6. bs., Ankara, 2014, s. 251.

35 Seyyid Şerîf Cürcânî, Ta„rîfât, Tercüme: Abdulaziz Mecdî Tolun, Litera Yay., İstanbul, 2014, s. 78; Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, s. 213-214; Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, s. 282-283.

36 Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, s. 251. 37 Şatıbî, el-Muvâfakât, 2003, III, 381; İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, Fecr Yayınevi, Ankara, 1996, c. 2, s. 13; Süleyman

Ateş, İşârî Tefsir Okulu, s. 21. 38 İbn Nedîm, Hasan-ı Basrî‟ye ait bir tefsirin olduğunu söylemektedir. Bkz. Ebu‟l-Ferec Muhammed b. İshâk b. Muhammed İbn

Nedîm, el-Fihrist, Muhakkik: İbrâhîm Ramazân, Dâru‟l-Ma„rife, Beyrut, 1997, c. 1, s. 53. 39 Süleyman Ateş, İşârî Tefsir Okulu, s. 39. 40 Mustafa Öztürk, “Sehl et-Tüsterî”, DİA, İstanbul, 2009, c. 36, s. 321-323; İşârî Tefsir eserleri için bkz. Süleyman Uludağ,

“İşârî Tefsir”, c. 23, s. 427-428. 41 İlgili örnekler için bkz. Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve‟l-müfessirûn, Dâru‟l-Hadîs, Kahire, 2005, c. 3, s. 329-415;

İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, c. 1, s. 7-29; M. Sait Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s. 161-181.

Page 6: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 227

227

Mutasavvıflara göre kelimelerin işârî anlamları, sûfînin ameldeki derecesine göre sınırsız bir şekilde

genişleyen bir mahiyet arz etmektedir.42 Sûfîlerin böyle bir görüşe sahip olmalarında tefekkür,

tedebbür, tezekkür ve tertîl ile Kur‟an okumayı öğütleyen ayetlere43 ilaveten, “De ki: “Rabbimin

sözlerini yazmak için bütün denizlerin suyu mürekkep olsa ve bir o kadar daha suyu ilave etsek

Rabbimin sözleri tükenmeden o denizlerin suyu tükenir.”44 ayeti etkili olmuştur.

Tüsterî (ö. 283/896) bu ayetin tefsirinde “ لى أو ج ا أ ط لكل حرف ن ال رآو ألف ه لمب ثيغ

نهبيز ي هللا ي ، ان ي ال ي ، و ي صفز ، ول نهبيخ لصفبر ، مب ل نهبيخ ل ، وإنمب يفه ي ب

Allah‟ın kitabını anlama konusunda insana Kur‟an‟ın her harfi45/يفزح هللا ي يىة أوليبئ ن ه ي

için bin mana verilse yine de kişi Allah‟ın bu harfte kastettiği manaların sonuna ulaşamaz. Kur‟an,

Allah‟ın kadîm kelamıdır. Kelam, O‟nun sıfatıdır. Allah‟ın nihayeti olmadığı için O‟nun kelamının içerdiği

manalarının da bir nihayeti yoktur. Kişi Kur‟an‟ı Allah‟ın, velî kullarının kalbine açtığı manalar oranında

anlayabilir.”46 demektedir.

Tüsterî‟den (ö. 283/896) yaklaşık bir asır sonra gelen Ebû Tâlib el-Mekkî (386/996) de

kelimelerin sınırsız anlamlarının olduğunu ifade etmiştir. O, bu durumu Kûtu‟l-Kulûb adlı eserinde

özetle şöyle anlatmaktadır: Kalb, ilahî yardımla desteklenip kişi iç dünyasında Allah‟a yöneldiğinde ruhu

serbest kalıp melekût âleminde dolaşmaya başlar. Böylece ruh, keşf yoluyla Allah‟ın ikram ettiği sırlı

manalara ulaşır. Bu manalar kişilerin derecelerine göre değişir. Kur‟an‟ın zahirî ilimlerinin en azı yirmi

dört bin sekiz yüz ellidir. Çünkü her ayetin zahiri, bâtını, haddi ve matla„ı olmak üzere dört ilmi vardır.

Kur‟an‟ın yetmiş yedi bin iki yüz ilim içerdiği söylenmektedir.47

İbn Arabî (ö. 638/1240) de besmeleyi oluşturan harflerin manaları konusunda şöyle

demektedir: “ ثس اليا الراحمن الراحي رزعمن الف ن ل ن ل يحصل ال ث ان عب حىو

/“Bismillâhirrahmânirrahîm” cümlesi bin mana içerir ve bu manalardan her biri bir yıl tamamlandıktan

sonra ortaya çıkar.” 48 Yine harfler konusunda ayrıntılı bilgiler veren İbn Arabî şöyle demektedir:

“Bilinmelidir ki harfler de bir ümmettir, onlar da yükümlü ve muhataptır. Onların içinde kendi

türlerinden elçiler vardır. Harflerin… birtakım isimleri vardır ki bunu sadece bizim yolumuzdan olan keşf

ehli bilebilir… Harfler içinde avam, seçkinler, seçkinlerin seçkinleri, seçkinlerin seçkinlerinin özünün özü

vardır.”49 Ayrıca harflerin ilmini, velilerin ilmi olarak tanımlayan İbn Arabî harfleri sıcak, soğuk, kuru ve

yaş harfler olmak üzere dört gruba ayırmıştır. Buna göre “elif”, “he”, “tı”, “mim”, “fe”, “şın” ve “zel”

sıcak; “ba”, “vav”, “ya”, “nun”, “sad”, “te” ve “dat” soğuk; “cim”, “ze”, “kef”, “sin”, “kaf”, “se” ve “zı”

kuru; “dal”, “ha”, “lam”, “ayn”, “ra, “”hı” ve “ğayn” yaş harfler olmaktadır.50

Ayrıca bu konuda Âlûsî (ö. 1270/1854) de yaklaşık on asır sonra şöyle demektedir: “ و بو

لكل آيخ زىو ألف ه : ث ط ن يىثق ث /Bazı güvenilir kişiler: “Her ayetin altmış bin manası vardır”

dediler.51

42 M. Sait Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s. 161-162. 43 2/Bakara, 219, 266; 4/Nisâ, 78, 82; 6/En„âm, 50; 38/Sâd, 29; 47/Muhammed, 24; 59/Haşr, 13-14; 73/Müzzemmil, 4. 44 “ ,bkz. Kehf, 18/109. Ayrıca bkz. Lokmân ” ل لى بو الجحر ا ا لكيمبد ث لنف الجحر جل أو رنف يمبد ث ولى جئنب ثمثي ا

31/27. 45 Zerkânî de Kur‟an harflerin sayılamayacak kadar çok manalar içerdiğini söylemektedir. Bkz. Muhammed Abdulazîm ez-

Zürkânî, Menâhilu‟l-irfân fî „ulûmi‟l-Kur‟ân, Tahkik: Fevvâz Ahmed Zümerli, Dâru‟l-Kitâbi‟l-Arabî, Beyrut, 1995, c. 1, s. 45. 46 Ebû Muhammed Sehl b. Abdullah et-Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, Muhakkik: Muhammed Bâsil, Dâru‟l-Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut,

1423, s. 98. 47 Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu‟l-kulûb, Tercüme: Yakup Çiçek-Dilaver Selvi, Semerkand Yay., İstanbul, 2003, c. 1, s. 243-246.

Benzer bir manalandırma için bkz. Celâlüddîn Abdurrahmân es-Suyûtî, el-İtkân fî „ulûmi‟l-Kur‟ân, Dâru İbn Kesîr, Beyrut, 1996, c. 1, s. 740-741, 753-772.

48 İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, I, 304. Ayrıca bkz. İsmâîl Hakkı b. Mustafa el-İstanbûlî, Ruhu‟l-beyân, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, ts., c. 3, s. 14. Kuşeyrî de sûrelerin başındaki besmeleleri farklı bir şekilde anlamlandırmış ve bazen de besmelenin harflerine manalar takdir etmiştir. Bkz. Abdulkerîm b. Hevâzin b. Abdulmelik el-Kuşeyrî, Letâifu‟l-işârât, Muhakkik: İbrahim el-Besyûnî, el-Heyetü‟l-Mısriyye, Mısır, ty., c. 1, s. 44, 53-54; c. 2, s. 165, s. 418; c. 3, s. 771.

49 İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, c. 1, s. 157-158. 50 Bkz. İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, c. 2, s. 95. 51 Şihâbuddîn Mahmûd b. Abdullâh el-Hüseynî el-Âlûsî, Rûhu'l-me„ânî fi tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-„azîm, Muhakkik: Ali Abdülbâri Atiyye,

1. bs., Dâru‟l-Kitâbi‟l-„İlmiyye, Beyrut, 1415, c. 1, s. 8; Suyûtî, el-İtkân, c. 2, s. 1221.

Page 7: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

228 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

Mutasavvıfların bu gibi yorumları, her kelimenin sınırsız manalarının olabileceğini gündeme

getirmiştir. Böylece kelimenin lafzî manalarıyla sınırlı kalması gereken tefsir/te‟vil, mevcut anlamlarının

dışına taşınarak -kişiye özel- bir mana üretimi haline getirilmiş, pek çok ayette kendisini mübîn olarak

tanımlayan Kur‟an,52 tabiri caizse lafzî mana ortamından alınıp minder dışına taşınarak kaçak güreşe

maruz bırakılmıştır. Artık hakiki anlam konusunda yegâne merci sûfînin kalbi olmakta ve burada

oluşan/oluşturulan manalar sadece kendisi tarafından bilinebilmektedir.53 Mutasavvıfların işârî

yorumları hicri I. ve II. yüzyılda belli ayetlerle sınırlıyken sonraları pek çok ayetin işârî yorumu yapılmış

hatta Hz. Ali‟nin Fâtiha sûresine yetmiş deve yükü tefsir yazabileceği gibi imkânsız iddialar da buna

delil olarak gösterilmiştir.54

3- Sûfilere Dair Bazı İşârî Tefsir Örnekleri

İmam Ca„fer es-Sâdık, (ö. 147-148/765) Ramazan ayının otuz gün olmasının hikmetini işârî

olarak şöyle yorumlamaktadır: İnsanın önünde cehennem, firâk gibi otuz yokuş bulunmaktadır. Kim

otuz gün oruç tutarsa bu engelleri aşar ve vuslat, rü‟yet gibi otuz menzile de ulaşır. 55

Tüsterî, (ö. 283/896) “ Bile bile Allah‟a ortaklar koşmayın.”56/ ي ر يىا ليا أن ا ا وأنز ر يمىو

âyetindeki “endâd” kelimesini Allah‟tan gelen bir hidayete tabi olmaksızın her türlü kötülüğü emredip

hazlar beşinde koşan “nefs-i emmâre” 57; “ رح İkiniz bu ağaca yaklaşmayın.”58/ول ر رثب و اللا

ifadesini Allah‟tan başka hiçbir şeye ilgi duymama/önem vermeme59; “ إوا أواو ثيذ وظع

;Yeryüzünde insanlar için yapılan ilk ev”60 ayetindeki “ev” kelimesini Hz. Muhammed‟in kalbi61/لينابا

“ وا ج وا اليا ول رلر ىا ث يئب وثبلىال ين إحسبنب وث ي ال رث واليزب والمسب ين وال ب ي ال رث وال ب

جيل ,Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya/ال نت والصابحت ثبل نت واثن السا

akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın ve uzak akrabaya, yakın arkadaşa, yolcuya iyi davranın” 62

ayetinde geçen “el-câru zi‟l-kurbâ”yı kalp; “el-câru‟l-cünüb”ü nefs-i tabiî; “es-sâhibu bi‟l-cenb”i şeraite

uyan akıl ve “ibnu‟s-sebîl” ifadesini de Allah‟a itaat eden organlar şeklinde yorumlamıştır.63

Yine Tüsterî, “ Karada ve denizde fesad ortaya/ هر الفسب الجر والجحر ثمب سجذ أي ي النابا

çıktı”64 ayetinde geçen “berr/kara” kelimesini insanın dış organları; “bahr/deniz” kelimesini işlediği

kötülüklerden dolayı bozulan kalbi ve ruhu; “ Allah‟ın/ بن ر إل آثب حمخ اليا يف يحي اا ض ث ىرهب

rahmetinin eserlerine bakın! Ölümünün ardından yeryüzünü nasıl diriltiyor.” 65 ayetini zikirle kalbin

hayat bulması; “Levh-i mahfûz”66 tabirini “müminin kalbi”; “beytülma„mûr”67 ifadesini “ariflerin kalbi”

ve fıkhî hükümler içeren abdest68 ayetinde geçen dört organın yıkanmasıyla ilgili temizliği de helâl

lokma, doğruyu söyleme, günahlardan uzak durma ve mânen huzur halinde olma şeklinde

yorumlamıştır. 69 Kuşeyrî (ö. 465/1072) de “ Sarsılmamaları için/وج ينب اا ض وا أو رمي ثه

yeryüzüne sağlam dağlar yerleştirdik” ayetindeki “ravâsiye/dağlar” kelimesini işârî olarak “evliyâlar”

52 Nisâ, 4/174; Mâide, 5/15; Yûsuf, 12/1; Hicr 15/1; Şuarâ, 26/2; Neml, 27/1; Kasas, 28/2; Yâsin, 36/69; Zuhruf, 43/2. 53 Âlûsî, Rûhu'l-me„ânî fi tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-„azîm, c. 1, s. 8. 54 Süleyman Uludağ “İşârî Tefsir”, s. 424-428; M. Sait Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s. 217. Hz. Ali‟yi öven aşırı

rivayetler içi bkz. Orhan Yılmaz, Rivayetlerde Hz. Ali, Araştırma Yay., Ankara, 2015, s. 21-156. 55 İmam Ca„fer es-Sadık‟ın bazı İşârî tefsir örnekleri için bkz. Yunus Emre Gördük, İmam Ca„fer es-Sâdık ve Ona İsnad Edilen

İşârî Tefsir, İnsan Yay., İstanbul, 2011, s. 224-302. 56 Bakara, 2/282. 57 Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, s. 27. Şâtıbî‟ye göre bu, izâhı zor bir tefsirdir. Bkz. Şatıbî, el-Muvâfakât, III, 384. 58 2/Bakara, 35. 59 Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, s. 29. Şâtıbî bu yorum hakkında şöyle demektedir: Hz. Âdem ve Havvâ‟nın cennetten çıkarılması bir

suçtan dolayı olmuştur. Dolayısıyla yasak ağaca yaklaşmak “bir yönelme” değil; ondan bir şey alma ya da yemeyle ilgilidir. Bkz. Şatıbî, el-Muvâfakât, c. 3, s. 386-387.

60 Âl-i İmrân, 3/96. 61 Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, s. 50. 62 Nisâ, 4/36. 63 Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, s. 53. 64 Rûm, 30/41. 65 Rûm, 30/51. 66 Burûc, 85/22. 67 Tûr, 52/4. 68 Mâide, 5/6. 69 Açıklamalar için bkz. Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, s. 58, 121-122, 155, 191.

Page 8: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 229

229

şeklinde yorumlamış ve insanların velîler sayesinde rızıklandırılıp belalardan korunduklarını

belirtmiştir.70

4- Sûfîlerin İşârî Yorumlarına Dair Getirilen Eleştiriler

Bazı hadis ve tefsir usûlü kitaplarında yer alan ve Hz. Ebû Bekr‟e isnad edilen:“Allah‟ın kitabı

hakkında bilmediğim şeyleri söylersem, hangi gök beni gölgelendirir ve hangi yer beni taşır.”71 sözü ve

“Tefsirden sakınınız. Çünkü tefsir Allah hakkında rivayette bulunmaktır.”72 gibi sözler reyle73 tefsirin

caiz olmadığını göstermektedir.74

Şâtıbî (ö. 790/1388) “gusül” kişinin ahdini yenilemesi; “teyemmüm” imamı görünceye kadar

izin verilen şeylerden almak; “Hz. İbrâhim‟in içine atıldığı ateş” Nemrud‟un öfkesi; “Hz. Mûsâ‟nın asası”

ortaya koyduğu deliller; “denizlerin yarılması” Hz. Musa‟nın ortaya koyduğu delillerin ikiye ayrılması;

“bulutların gölgelemesi” Hz. Musa‟nın irşâd için İmam‟ı tayin etmesi; “kudret helvası/menn” gökten

inen ilim; “bıldırcın eti/selvâ” dâîlerden biri; “dağların tesbih etmesi” yeryüzünde sağlam insanların

bulunması; “deniz” âlim; “oruç” sırrı tutmak; “safâ” Peygamber; “merve” Ali; “cinler” zamanın

bâtınîleri; “şeytanlar” insanları zor hükümlerle sorumlu tutan zâhirîler75 gibi işârî yorumların Araplar

tarafından bilinmediğini söylemektedir. Çünkü ne sahabe ne de müşrikler bu ifadelerden bu manaları

anlamamışlardır. Elbette ki sahabe, Kur‟an‟ın hem zâhirî hem de bâtınî manalarını sonraki âlimlerden

çok daha iyi anlamıştır. Sonradan gelen âlimlerin Kur‟an‟ı sahabeden daha iyi anlama imkânı yoktur.

Yine sahabeden sonra gelen âlimlerin Allah‟ın şeriatını bilme konusunda onlardan daha anlayışlı

olmaları da söz konusu değildir. Bu yüzden Kur‟an hakkındaki bu gibi tefsirler reddi sabit olan bâtınî

tevillerdir.76

Ayrıca Şâtıbî‟ye (ö. 790/1388) göre huruf-u mukattaa„77 hakkında yapılan yorumların da kabul

edilmesi mümkün değildir. İbn Abbas‟a nispet edilen: “Elif, Allah; lâm, Cibrîl; mîm, Muhammed‟dir”

şeklindeki bir manalandırma Arapça‟da bilinen bir husus değildir. Bu konuda ne lafzî ne de haricî

sağlam bir delil bulunmamaktadır. Bu harfler müteşâbihattandır. Bazılarına göre bu harfler bu ümmetin

ecelini belirleyen sayı remizleridir. Siyer kitaplarında bu yönde bilgiler vardır. Ancak bu görüşün aslı

Yahudilere dayanmaktadır. Eşyanın hakikatine keşf yoluyla vakıf olduğunu söyleyenler bu görüşlerini

ümmî olan bir topluma nispet etmişlerdir. Keşf yoluyla elde edilen bir bilgi ne şer„i ne de diğer

konularda delil olamaz.78

Suyûtî (ö. 911/1505) de naslara ve Arap dilinin kurallarına uymayan işârî yorumların tefsir

olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir.79 Sûfîlerin Kur‟an‟la ilgili işârî yorumlarını

70 Kuşeyrî, Letâifu‟l-işârât, II, 500. Kuşeyrî, Neml 61. Ayeti de bu bağlamda yorumlamıştır. Bkz. Kuşeyrî, Letâifu‟l-işârât, c. 3, s.

43-44, 129. 71 “ -bkz. Ebû Osman Said b. Mansûr b. Şu„be el-Horâsânî el ”أيد مب ر يدن ، وأيد أ ض ر يدن إ ا يذ زبة اليا ب ل أ ي

Cüzcânî, et-Tefsîru min Süneni Said b. Mansûr, Tahkik: Said b. Abdullah, Daru‟s-Sami„î li‟n-Neşr, yy., 1997, c. 1, s. 170; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, Muhakkik: Kemal Yusuf el-Hût, Mektebetü‟r-Rüşd, Riyad, 1409, c. 6, s. 136, hadis no: 30103; Ebû Bekr Ahmed Amr Abdülhâlik el-Bezzâr, Müsnedü‟l-Bezzâr, Tahkik: Mahfûz er-Rahmân Zeynullah, Mektebetu‟l-„Ulûm ve‟l-Hikem, Medine, 2009, Hadis no: 257; Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali b. Musa el-Beyhakî, Şuabu‟l-îmân, Tahkik: Abdulali Abdulhamid, Mektebetu‟r-Rüşd, Riyad, 2003, Hadis no: 2082. Bu söz hakkında Nasr Hâmid Ebû Zeyd şöyle demektedir: “Üzülerek belirtmeliyim ki, bunlar, te‟vil karşıtı bir bağlama kaydırılmak suretiyle anlamı tahrif edilmiş sözlerdir”. Bkz. Nasr Hâmid Ebû Zeyd, “Tarihte ve Günümüzde „Kur‟ân Te‟vili‟ Sorunsalı”, Çeviren: Ömer Özsoy, İslâmi Araştırmalar, c. 9, sayı: 1, Ankara, 1996, s. 26. Kadir Gürler de Kur‟an‟ın rey ile tefsiri konusunda şöyle demektedir: Kur‟ân‟ın re‟y ile tefsir edilmesini yasaklayan rivâyetler, muhtemelen, nakil geleneğine bağlı tefsir anlayışından re‟ye dayalı tefsire geçiş dönemlerindeki çetin tartışmaların rivâyet formundaki yansımaları olabilir. Bkz. Kadir Gürler, “Kur‟an‟ın Re‟y İle Tefsirini Yasaklayan Rivâyetlere Eleştirel Bir Yaklaşım”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2004/1, c. 3, sayı: 5, s. 45.

72 “ ,bkz. Ebû Ubeyd Kâsım b. Sellâm, Fezâilü‟l-Kur‟an, Tahkik: Mervân Atiyye ”ارا ىا الزافسير، نامب ى الروايخ ي اليا ا وجلا Dâru İbni Kesîr, Beyrut, 1995, s. 377.

73 Reyle tefsirin caiz olmadığını gösteren rivayetler için bkz. Ebû Ubeyd, Fezâilü‟l-Kur‟an, s. 375-378; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, c. 6, s. 135-136.

74 Şerbâsî, Ahmed, Tefsir Ekolleri, Tercüme: Mustafa Özcan, Özgü Yay., İstanbul, 2010, s. 43-49. 75 Şatıbî, el-Muvâfakât, c. 3, s. 381-382. 76 Şatıbî, el-Muvâfakât, c. 3, s. 387-388. 77 Tüsterî, (ö. 283/896) Bakara sûresinin başında yer alan “elif” harfini Allah‟ın eşyayı dilediği gibi yaratması; “lâm” harfini onun

ezelî lutfu; “mîm” harfini de şerefinin yüce olduğu veya “elif” Allah‟a; “lâm” insana; “mîm” Hz. Muhammed‟e işaret edecek şekilde yorumlamıştır. Bkz. Tüsterî, Tefsîru‟t-Tüsterî, s. 25.

78 Şatıbî, el-Muvâfakât, c. 3, s 384-386. 79 Suyûtî, el-İtkân, c. 2, s. 1215-1221.

Page 9: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

230 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

doğru bulmayan İbnü‟l-Cevzî (ö. 597/1201) de onları bu konudaki cüretkâr tutumlarından dolayı ağır

bir şekilde eleştirmiştir.80 Elmalılı (ö. 1942) ise bu konuda şöyle demektedir: “Te‟vil, ya sahih veya fâsid

olur. Bir lafzı hiç muhtemil olmadığı bir mânâya hamletmek veya muhtemil olduğu maâni içinden râcihi

varken mercûhuna hamletmek, fâsid ve batıldır.”81

5- Cemal Halvetî’nin Fâtiha İle Fîl-Nâs Sûrelerine Dair İşârî Yorumları

a- “Fâtihâ” Kelimesinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî (ö. 899/1494) de kendinden önceki işârî geleneğe uyarak bazı ayetleri işârî

olarak tefsir etmiştir.82 O, beş harften oluşan “Fâtiha” kelimesinin “fe” harfini ilâhî sırların fethi, rabbanî

marifetler, Kur‟anî hakikatler, Fâtiha‟nın diğer sûrelerden daha faziletli olduğu ve hak ile batılı

birbirinden ayırdığı; “elif” harfini tevhidin Zât ve Sıfât makamlarını temsil ettiği; “te” harfini Fâtiha‟nın

sırf tevhîd olduğu ve sadece Fâtiha ile Allah‟ın birliğine ulaşabileceği; “ha” harfini Fâtihâ‟nın

birçok Kur‟anî hakikâtleri taşıdığı ve bu sûreyi okuyanların cehennem ateşinden korunacağı; “te” harfini

Fâtiha‟nın diğer sûrelerden daha üstün olduğu ve bütün semâvî kitaplardaki hakikatleri içerdiği

şeklinde yorumlamıştır. Yine ona göre “Fâtiha” kelimesinin ikinci işârî yorumu da şöyledir: “Fe” harfi

Fâtiha sûresinin Küllî Ruh”tan geldiğine; “elif” harfi Fâtiha‟nın inişinde birtakım gizli sırlar taşıdığına;

“te” harfi bu sırların ezelden beri sabit ve var olduğuna; “ha” harfi taşıdığı sırların Allah‟tan başkası

tarafından bilinmediğine ve “te” harfi de Fâtiha‟nın her bir harfinin diğer Kur‟an harflerinde daha üstün

olduğuna işaret etmektedir.83

b- Fîl Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî, “Sen Rabbinin, Fîl ashabına neler yaptığını görmedin mi?” ayetindeki “ashâbu‟l-

fîl” tabirini “nefis ashabı” şeklinde yorumlamış ve bununla da “nefsânî kuvvetlerin” kastedildiğini ve

“Tayr” kelimesiyle de Allah‟tan gelen rabbânî ilhamların anlatıldığını ifade etmiştir.84 Bu görüşünü: “Bir

saat tefekkür yetmiş yıl ibadetten daha hayırlıdır.”85 hadisiyle desteklemiştir.86

c- Kureyş Sûresinin İşârî Yorumu

Kanaatimizce Cemal Halvetî‟nin en ilginç işârî yorumu Kureyş sûresiyle ilgili olanıdır. Bu sûrenin

tarihi bağlamını Kur‟an açısından Hz. İbrahim‟e kadar götürmek mümkündür. Hz. İbrahim eşi Hacer ve

oğlu İsmail‟i Mekke‟ye getirdiğinde buranın verimsiz bir yer olduğunu ifade etmektedir. Bu yüzden Hz.

İbrahim eşi ve çocuğu için: “(Ey Rabbim!) insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve

meyvelerden onlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.”87 şeklinde dua etmiştir. Bu dua

neticesinde Mekke bereketli bir yer olmuş ve Allah Hz. Hacer ve oğlu İsmail‟e Zemzem‟i ikram etmiştir.

Ardından buraya yakın bir vadide yaşayan ve Şam‟a gitmek için yola çıkan Cürhüm‟den bir kabile Hz.

Hacer‟den izin alarak buraya yerleşti ve Hz. İsmail bu kabilenin iki kızıyla evlendi.88 Ardından Allah,

Mekke‟yi Ebrehe‟nin saldırısından da koruyarak burayı yaşam için uygun bir mekân haline getirdi. Yine

Allah Kâbe‟nin burada inşa edilmesini isteyerek Mekke‟nin bir ibadet ve ticaret merkezine dönüşmesini

sağladı. Bu sayede Kureyşliler bir taraftan buraya gelen hacı ve tüccarlarla ticaret yapıyor diğer

taraftan da ticaret için kışın Yemen‟e yazın da Şam‟a gidiyorlardı. Yüce Allah bu sûrede bu nimetleri

Kureyşlilere hatırlatarak kendisine ibadet etmelerini istemiştir.89

Sûrenin tarihi bağlamı bu minvalde iken Cemal Halvetî, Kureyş sûrenin: “ ييف ري /Kureyş-i

alıştırdığı için” âyetini, “Nefsânî kuvvetlere ülfeti kolaylaştırdığı gibi”; “ زب والصايف Kışın/إيي ه حيخ الل

80 Ebu‟l-Ferec Abdurrahman el-Cevzi, Telbîsu İblîs, thk. Beşîr Muhammed Uyûn, Mektebetü Dâri‟l-Beyân, Beyrut, 2005, s. 215-

225, 430. 81 Elmalılı, Hak Dini Kur‟an Dili, c. 2, s. 302. 82 Bu sûrelerin farklı işârî yorumları için bkz. Yunus Emre Gördük, İşâri Tefsir, İnsan Yay., İstanbul, 2013, s. 247-276. 83 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı,

Demirbaş no: 914, vr. 4b, 5a. Bu esere yapılacak atıflar bundan sonra İBB şeklinde olacaktır. 84 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 23b. Benzer bir yorum için bkz. Ebu‟l-Abbâs

Ahme b. Muhammed İbn Acîbe, el-Bahru‟l-medîd fî Kur‟ani‟l-mecîd, thk. Ahmed Abdullah el-Kuraşî Ruslân, nşr. Hasan Abbâs Zeki, Kahire, 1419, c. 7, s. 356.

85 İsmail b. Muhammed el-Aclûnî, Keşfü‟l-hafâ, Mektebetü‟l-Kutsî, Kahire 1351, I. 310, Hadis no:1004. 86 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 23b, 24a. 87 14/İbrâhîm, 37. 88 Taberî, Câmiu„l-beyân an te‟vîli âyi‟l-Kur‟ân, c. 8, s. 5122-5123. 89 Muhammed Âbid el-Câbirî, Fehmu‟l-Kur‟an, çev. Muhammed Çoşkun, Mana Yay., İstanbul 2014, c. 1, s. 143.

Page 10: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 231

231

ve yazın yolculuk etme imkânı sağladığı için” ayetini, “Ruhânî yolculukta ruhun gıdalara ülfetini de

kolaylaştırdı”; “ ن ىف Ki onları açlıktan doyurdu ve onlara güvenlik/الا ي أغ مه ن جىو وآ نه

verdi” ayetini de “Rabbânî gıdaları hakkânî fikirler ve rabbânî ilhamlarla onlara ulaştıran ve fenâ

yolunda nefislerinden emin kılan Beyt‟in Rabbini birlesinler” şeklinde yorumlamıştır.90 Böylece bu İşârî

yorum marifetiyle sûre, yeryüzünde rızık için yapılan fizikî yolculuklar bağlamından alınıp gökyüzüne

doğru yapılan ve ruhun Allah‟a yükselişini ifade eden manevî bir yolculuk mahiyetine dönüşmüş

olmaktadır. Sûreyi bu tarihi bağlamı ve zâhirî anlamından koparıp ruhun Allah‟a yükselişini ifade eden

manevî bir yolculuğa dönüştürmek kanaatimizce ispatlanabilir bir durum değildir.

Mâûn Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî: “İşte o, yetimi itip kakar” ve “Yoksulu doyurmaya teşvik etmez” ayetlerini

kişinin ilim, sevgi gibi ezelî malını babası vefat eden bir çocuğa vermemesi ve böylece bu çocuğun

Kur‟ânî hakikâtlere ve rabbânî marifetlere ulaşmasına engel olması; “ve hayra da mâni olurlar”

ayetini de “nefislerini kötü ahlaktan temizlemezler” şeklinde yorumlamıştır.91

d- Kevser Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî: “(Resûlüm!) sana Kevser'i verdik.” ayetindeki “Kevser” kelimesini tevhîdi zâtî,

ma„rifeti zâtî ve muhabbeti zâtî şeklinde; “venhar/kurban kes” ifadesini ef‟âl, sıfat ve zâttan arınarak

kişinin kendini kurban etmesi ve “ebter” kelimesini de “Hz. Peygamber‟e buğz eden kimse Hakk‟ı

müşâhede ve vuslattan kesilmiştir” şeklinde yorumlamıştır.92

e- Nasr Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî: “Allah'ın yardımı ve zaferi geldiği zaman” ayetini Allah‟ın ilahî isimleri ve rabbanî

sıfatlarıyla tecelli edip Mutlak Zâtını zuhur ettirmesi; “Nasrullah” tabirini bütün mertebeler; “İnsanların

Allah‟ın dinine bölük bölük girmeleri” cümlesini insanların tek tek tevhîd nuruna gark olmaları;

“ğufr/bağışlamak” kelimesini de Zât-ını kendinde gizlemesi şeklinde yorumlamıştır.93

f- Tebbet (Mesed) Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî sûrenin birinci ayetinde iki kere geçen “tebbet” fiilinin birincisini “nefs‐i

emmârenin tasarrufları”; ikincisini ise “nefsi emmârenin kendisi”; “Ebû Leheb” kelimesini de

“kötü ve alçak nefis”; “Odun taşıyıcı olarak karısı da ateşe girecek” cümlesini ise nefse tabi olan

kuvvetlerin ateşe atılması şeklinde yorumlamıştır. Yine ona göre “İmraetuhû/karısı” kelimesi, “hevânın

tabi olduğu şeylerden feyz alan nefis” ve “hatab/odun” kelimesi ise “beşerî şevkler” anlamına

gelmektedir.94

g- İhlâs Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî, “Kul/de ki” emri ehlullah için birleşmeyi açıklamak için gelen bir emirdir”

demektedir. “Huve/O” zamiri ise mevcut varlığın ilki ve sonu O‟dur anlamına gelmektedir. Çünkü “he”

harfi boğazın en altından çıkan ilk harf ve “vav” harfi de dudaktan çıkan son harftir. “Allah” lafzının

“hüve ve “ehad” kelimeleri arasında gelmesi O‟nun “Celâl ve Cemâl” isimlerini açıklamaya bir işarettir.

“O ne doğurmuş ne de doğurulmuştur” ayeti, “Melekler Allah‟ın kızlarıdır.”95 ve “Üzeyir Allah‟ın

oğludur.”96 diyenlere bir cevap olup “lem yelid” ifadesi zatında ortağı yoktur ve “lem yûled” ifadesi de

var olması için sıfatlarında hiçbir şeye muhtaç olmaması anlamına gelmektedir. “Hiç kimse O‟nun dengi

değildir.” ayeti, Allah‟ı insana benzeten Müşebbihe ve Allah‟ı bir cisim gibi tasavvur eden Mücessime‟ye

bir cevaptır.97

90 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 24a. 91 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 23b, 24a. 92 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 24b, 25a. 93 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 25a. 94 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 25b, 26a. 95 İlgili ayetler için bkz. Nahl, 16/57; İsrâ, 18/40; Sâffât, 37/153; Zuhruf, 43/16; Tûr, 52/39. 96 İlgili ayetler için bkz. Bakara, 2/116; Tevbe, 9/30; Yûnus, 10/68; Kehf, 18/4; Meryem, 19/88; Enbiyâ, 21/26. 97 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, 26b, vr. 27a, 27b.

Page 11: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

232 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

ğ- Felâk Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî, “Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden” ifadesini, insanın ilmini kuşatan

nefsânî karanlıklar şeklinde yorumlamıştır. Yine o, insan kalbini aya benzeterek, bu ifadeyle nefsin

karanlıklarında kalan kalbin kastedilmiş olmasının da mümkün olabileceğini söylemiştir.

“Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden” ayetini Allah‟tan gelecek feyizlerin

yolunun kötü söz ve fiillerle engellenmesi; “Ve kıskandığında, kıskananın şerrinden” ayetini “Allah‟ın

nurunda fenâ ile karar kılma ve temkine mani olan haset sıfatını taşıyan nefsin şerrinden” şeklinde

yorumlamıştır. Çünkü haset gibi diğer nefis sıfatları telvîn98 ehlinde nefs, kalp ve sır makamlarında

zuhur eder.99

h. Nâs Sûresinin İşârî Yorumu

Cemal Halvetî‟ye göre: “İnsanların İlâhına” ifadesi “fenâ”dan sonra gelen “bekâ” makamını

anlatmaktadır. Zât-ı mutlak zuhur ettiğinde varlık fenâ bulacağından bir vücut mahalli gerekir. Çünkü

Allah “O‟nun vechi/zatından başka her şey fenâ bulacaktır.”100 demektedir. Cemal Halvetî bu sûrede

Abdurrab, Abdulmelik ve Abdullah olmak üzere üç kutba işaret edildiğini söylemektedir.

Bir mutasavvuf olan Cemal Halvetî, risalesini klasik bir sufî söyleme dayanan şu cümlelerle

bitirmektedir: Cahil bir şeyhe bağlananlar için şeytan büyük bir tehlikedir. Çünkü şeytan, insana Allah

ve Rahman isimleri dışında herhangi bir surette gelebilir. Şeytanın sinsi tuzaklarından

kurtulmak için sâlikin, Allah ve Rahman isminin mazharı olan bir ârif-i billâh bulup ona biat etmesi

gerekmektedir. Çünkü şeytanın tasarrufundan kurtulup ilâhî faziletlere ulaşmak için bir ârifin yardımı

şarttır. Ey Kardeşler! Allah‟ın kulları arasında hakir, fakir ve zayıf olan kimsenin söylediklerini kabul

ediniz ve hakkında hayır söyleyiniz ki Allah katında makbul olsun.101

Sonuç

Tefsir ve te‟vil kelimeleri, günümüzdeki ıstılahî anlamından farklı olarak, Kur‟an‟da bir olayın

vahiyle ortaya konulması, açıklanması ve izah edilmesi anlamına gelmektedir. Tefsir ve te‟vil

kelimelerinin Kur‟an‟daki anlamlarından hareketle tefsirin kesin bilgilere dayanarak yapılması

gerektiğini söylemek mümkündür. Bir başka ifadeyle Hz. Peygamber‟in fiillerine, sahih sözlerine,

sahabenin görüşüne, kelimelerin lafzî ve mecâzî anlamlarına dayanmadan yapılan bir tefsirin

makbuliyetinden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü Yüce Allah Hz. Peygamber aracılığıyla emir ve

yasaklarını insanlara ilettiğinde dilin/kelimelerin risâlet dönemindeki anlamlarını kullanmıştır. Dolayısıyla

doğru bir tefsir için Kur‟an kelimelerinin vahyin indiği dönemdeki anlamları çerçevesinde yapılması bir

müfessir için son derece önemlidir. Kur‟an‟ın kastının dışına çıkmamak için tefsirin bu çerçevede

yapılması hem gerekli hem de kaçınılmazdır.

Sufîlerin, Kur‟an kelimelerine yükledikleri bazı manalar, vahyin nazil olduğu dönemdeki

kelimelerin anlamlarıyla uyuşmamaktadır. Bu yüzden ayet ya da kelimelere yüklenmek istenen

tasavvufî yorumları, sufînin Kur‟an‟ı kendi felsefî görüşüne göre tefsir etmesi bir başka ifadeyle

Kur‟an‟ın anlamlarını kendi ürettiği anlamlara uydurması şeklinde tanımlamak da mümkündür. Nitekim

sûfîler, Kur‟an‟ın belli ayetlerini içlerine doğan ve keşf yoluyla elde ettikleri bilgilere dayanarak

yorumladıklarını belirtmişlerdir.

Kendini mübîn olarak tanımlayan Kur‟an, Hz. Peygamber tarafından sahabelere hem sözlü

olarak açıklanmış ve hem de fiili olarak hayata aktarılmıştır. Bu konuda Hz. Peygamber tarafından

gizlenen bir mana bulunmamaktadır. Aksini düşünmek Hz. Peygamber‟in tebliğ görevini tam olarak

yapmaması anlamına geleceğinden sûfîlerin Kur‟an kelimelerine yönelik söyledikleri işârî manaların

“tefsîr” kelimesiyle ilişkilendirilerek “işârî/remzî/tasavvufî tefsir” olarak adlandırılması doğru değildir. Bu

yorumlar onların şahsi düşüncelerini yansıtan ve ispatlanması mümkün olmayan sübjektif tercihleridir.

98 Telvîn: seyr ve sulûk halinde bulunan sâlikin bir halden başka bir hale girmesi; temkîn ise vâsılın hali anlamına gelmektedir.

Bkz. Ferîdüddin Attâr, Tezkiratü‟l-evliyâ, s. 986. 99 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 27b-28a. 100 Kasas, 28/88. 101 Cemal Halvetî, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İBB, vr. 28b-30a.

Page 12: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 233

233

Kaynakça

Aclûnî, İsmail b. Muhammed, Keşfü‟l-hafâ, Mektebetü‟l-Kutsî, Kahire, 1351.

Ahmed İbn Hanbel, Müsned, Çağrı Yay., İstanbul, 1992.

Âlûsî, Şihâbuddîn Mahmûd b. Abdullâh el-Hüseynî, Rûhu'l-me„ânî fi tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-„Azîm, Muhakkik:

Ali Abdülbâri Atiyye, 1. bs., Dâru‟l-Kitâbi‟l-„İlmiyye, Beyrut, 1415.

Ateş, Süleyman, İşari Tefsir Okulu, Yeni Ufuklar Neşriyat, 2. bs., İstanbul, 1998.

Attâr, Ferîdüddin, Tezkiratü‟l-evliyâ, Tercüme: Süleyman Uludağ, 3. bs., İstanbul, 2015.

Beyhakî, Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali b. Musa, Şuabu‟l-îmân, Tahkik: Abdulali Abdulhamid, Mektebetu‟r-

Rüşd, Riyad, 2003.

Bezzâr, Ebû Bekr Ahmed Amr Abdülhâlik, Müsnedü‟l-Bezzâr, Tahkik: Mahfûz er-Rahmân Zeynullah,

Mektebetu‟l-„Ulûm ve‟l-Hikem, Medine, 2009.

Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük Tefsir Tarihi/Tabakâtü‟l-Müfessirin, Ravza Yay., İstanbul, 2008.

Birışık, Abdülhamit, “Tefsir”, DİA, İstanbul, 2011.

Câbirî, Muhammed Âbid, Fehmu‟l-Kur‟an, Çev., Muhammed Çoşkun, Mana Yay., İstanbul, 2014.

Cebecioğlu, Ethem, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Otto Yay., 6. bs., Ankara, 2014.

Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Tarihi, Fecr Yay., Ankara, 1996.

Cevzi, Ebu‟l-Ferec Abdurrahman, Telbîsu İblîs, thk. Beşîr Muhammed Uyûn, Mektebetü Dâri‟l-Beyân,

Beyrut, 2005.

Cürcânî, Seyyid Şerîf, Ta„rîfât, Tercüme: Abdulaziz Mecdî Tolun, Litera Yay., İstanbul, 2014.

Cüzcânî, Ebû Osman Said b. Mansûr b. Şu„be el-Horâsânî, et-Tefsîru min Süneni Said b. Mansûr,

Tahkik: Said b. Abdullah, Daru‟s-Sami„î li‟n-Neşr, yy., 1997.

Demirci, Muhsin, Tefsir Terimleri Sözlüğü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yay., 3. bs.,

İstanbul, 2014.

Ebû Ubeyd, Kâsım b. Sellâm, Fezâilü‟l-Kur‟an, Tahkik: Mervân Atiyye, Dâru İbni Kesîr, Beyrut, 1995.

Ebû Ubeyde, Muammer b. el-Musammâ et-Teymî el-Basrî, Mecâzi‟l-Kur‟ân, Muhakkik: Muhammed

Fuâd Sezgin, Mektebetu‟l-Hancî, Kahire, 1381.

Ebû Zeyd, Nasr Hâmid, “Tarihte ve Günümüzde „Kur‟ân Te‟vili‟ Sorunsalı”, çev. Ömer Özsoy, İslâmi

Araştırmalar, c. 9, sayı: 1, Ankara, 1996, ss. 1-44.

Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur‟an Dili, Yenda yay., İstanbul, 2001.

el-Eşkâr, Ömer Süleyman Abdullah, et-Te‟vil hutûrâtuhû ve âsâruhû, çev. Mustafa Öztürk, Guraba

Yay., İstanbul, 2011.

Gördük, Yunus Emre, İşâri Tefsir, İnsan Yay., İstanbul, 2013.

…….., İmam Ca„fer es-Sâdık ve Ona İsnad Edilen İşârî Tefsir, İnsan Yay., İstanbul, 2011.

Ferrâ, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd b. Abdullah, Meâni‟l-Kur‟an, Muhakkik: Ahmed Yûsuf en-Necâtî-

Muhammed Alî en-Neccâr-Abdulfettâh İsmâîl eş-Şelebî, Dâru‟l-Mısriyye, Mısır, ty.

Gümüş, Sadrettin, Kur‟ân Tefsirinin Kaynakları, Kayıhan Yay., Ankara, 1990.

Gürler, Kadir, “Kur‟an‟ın Re‟y İle Tefsirini Yasaklayan Rivâyetlere Eleştirel Bir Yaklaşım”, Gazi

Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, Çorum, 2004, c. III, sayı: 5, s. 17-46.

el-Hâkim, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, thk. Mustafa Abdulkadir

Atâ, Dâru‟l-Kutubi‟l-İlmiyye, Beyrut, 1990.

Halvetî, Cemal, “Tefsîru‟l-Fâtiha ve min sûreti‟d-Duhâ ilâ âhiri‟l-Kur‟an”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Atatürk Kitaplığı, Demirbaş no: 914.

Heyet, Metinlerle Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Editör: Zafer Erginli, Kalem Yay., İstanbul, 2006.

Hücvirî, Ali b. Osman b. Ebû Ali Cüllâbî, Keşfu‟l-mahcûb, Tercüme: Süleyman Uludağ, Dergah Yay., 4.,

bs., İstanbul, 2014.

Işıcık, Yusuf, Kur‟an‟ı Anlamada Temel İlkeler, Esra Yay., Ankara, 1997.

Kur‟ân-ı Anlamada Temel Bir Problem: Te‟vil, Esra Yay., İstanbul, 1997.

Page 13: ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00226/2017/2017_ALTUNTASM.pdf · Ishârî Tafsir and Ishârî Hermeneutics Comments of Cemal Halvetî Related to Fâtiha

234 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU

İbn Acîbe, Ebu‟l-Abbâs Ahme b. Muhammed, el-Bahru‟l-medîd fî Kur‟ani‟l-mecîd, Tahkik: Ahmed

Abdullah el-Kuraşî Ruslân, nşr: Hasan Abbâs Zeki, Kahire, 1419.

İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, Çeviren: Ekrem Demirli, Litera Yay., İstanbul, 2015.

İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, Muhakkik: Kemal Yusuf el-Hût, Mektebetü‟r-Rüşd, Riyad, 1409.

İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim et-Teynûrî, Garîbu‟l-Kur‟ân, Muhakkik: Saîd el-

Lihâm, yy., ty.

İbn Nedîm, Ebu‟l-Ferec Muhammed b. İshâk b. Muhammed, el-Fihrist, Muhakkik: İbrâhîm Ramazân,

Dâru‟l-Ma„rife, Beyrut, 1997.

El-İsfehânî, Râgıb, Müfredât-u elfâzi‟l-Kur‟ân, el-Mektebetü‟l-„Asriyye, Beyrut, 2006.

İsmâîl Hakkı b. Mustafâ el-İstanbûlî, Ruhu‟l-beyân, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, ty.

Kelâbâzî, Ebû Bekir Tâcülislâm Muhammed b. Ebû İshak, et-Taa„rruf li mezhebi ehli‟t-tasavvuf,

Tercüme: Süleyman Uludağ, Dergah Yay., 4. bs., İstanbul, 2014.

Kuşeyrî, Abdulkerîm b. Hevâzin b. Abdulmelik, Letâifu‟l-işârât, Muhakkik: İbrahim el-Besyûnî, el-

Heyetü‟l-Mısriyye, Mısır, ty.

Kuşeyrî, Abdulkerim, Kuşeyrî Risalesi, Hazırlayan: Süleyman Uludağ, Dergah Yay., 7. bs., İstanbul

2014.

Mâtürîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd es-Semerkandî, Te‟vîlâtü‟l-Kur‟ân,

Tahkik: Ahmed Vanlıoğlu, Mizan yay., İstanbul, 2005.

Mekkî, Ebû Tâlib, Kûtu‟l-kulûb, Çev. Yakup Çiçek-Dilaver Selvi, Semerkand Yay., İstanbul, 2003.

Mukâtil b. Suleymân, Tefsîru Mukâtil b. Suleymân, Tahkik: Ahmed Ferîd, Dâru‟l-Kütübi‟l-İmiyye,

Beyrut, 2003.

Okuyan, Mehmet, Kur‟ân Sözlüğü, Düşün Yay., İstanbul, 2015.

Özer, Süleyman, Cemaleddîn Aksarâyî ve Tefsir Risâlesi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008.

Öztürk, Mustafa, Tefsirde Bâtınilik ve Bâtıni Te‟vil Geleneği, Düşün Yay., İstanbul, 2011.

……..., “Sehl et-Tüsterî”, DİA, İstanbul, 2009.

Suyûtî, Celâlüddîn Abdurrahmân, el-İtkân fî „ulûmi‟l-Kur‟ân, Dâru İbn Kesîr, Beyrut, 1996.

Şatıbî, Ebû İshak, el-Muvâfakât, Tercüme: Mehmed Erdoğan, İz Yay., İstanbul, 2003.

Şerbâsî, Ahmed, Tefsir Ekolleri, Tercüme: Mustafa Özcan, Özgü Yay., İstanbul, 2010.

Şimşek, M. Sait, Günümüz Tefsir Problemleri, Kitap Dünyası Yay., İstanbul, 2014.

Taberî, Ebû Ca„fer Muhammed b. Cerîr, Câmiu„l-beyân an te‟vîli âyi‟l-Kur‟ân, Tahric: Sıdkı Cemîl el-

„Attâr, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 2001.

Taftazânî, Sa„duddîn, Şerhu‟l-akâidin‟n-Nesefiyye, Tahkik: Ahmed Hicâzî es-Sekâ, Mektebetu‟l-

Külliyeti‟l-Ezheriyye, Kahire, 1988

Tahir, Bursalı Mehmed, Osmanlı Müellifleri, Bizim Büro Basımevi Yayın Dağıtım, Ankara, 2009.

Tüsterî, Ebû Muhammed Sehl b. Abdullah, Tefsîru‟t-Tüsterî, Muhakkik: Muhammed Bâsil, Dâru‟l-

Kütübi‟l-İlmiyye, Beyrut, 1423.

Uludağ, Süleyman, “İşârî Tefsir”, DİA, İstanbul, 2001.

………, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Kabalcı Yay., 2. bs., İstanbul, 2016.

Yavuz, Yusuf Şevki, “Te‟vil”, DİA, İstanbul, 2012.

Yılmaz, Orhan, Rivayetlerde Hz. Ali, Araştırma Yay., Ankara, 2015.

Zeccâc, Ebû İshâk İbrahim b. es-Serî, Meâni‟l-Kur‟ân ve „irâbuhû, Âlemu‟l-Kütüb, Beyrut 1988.

Zehebî, Muhammed Hüseyin, et-Tefsîr ve‟l-müfessirûn, Dâru‟l-Hadîs, Kahire, 2005.

Zemahşerî, Ebû‟l-Kâsım Cârullâh Mahmûd b. Ömer, el-Keşşâf „an hakâiki‟t-tenzîl, 3. bs., Dâru‟l-Kitâbi‟l-

Arabî, Beyrut, 1407.

ez-Zerkânî, Muhammed Abdulazîm, Menâhilu‟l-irfân fî „ulûmi‟l-Kur‟ân, Tahkik: Fevvâz Ahmed Zümerli,

Dâru‟l-Kitâbi‟l-Arabî, Beyrut, 1995.