uluslararasi mevlana halid-i bagdadi sempozvumu...

10
ULUSLARARASI MEVLANA HALID-i BAGDADI SEMPOZVUMU BILDIRILERi INTERNATIONAL ON MAVLANA KHALID AL·BAGHDADI PEAPERS EDiTÖRLER Doç. Dr. Erdal BAYKAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet KESKiN Ankara 2012

Upload: others

Post on 27-Dec-2019

23 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

ULUSLARARASI MEVLANA HALID-i BAGDADI SEMPOZVUMU BILDIRILERi

INTERNATIONAL SYMPOSIUıvi ON MAVLANA KHALID AL·BAGHDADI PEAPERS

EDiTÖRLER

Doç. Dr. Erdal BAYKAN

Yrd. Doç. Dr. Mehmet KESKiN

Ankara 2012

VOZONCO YIL ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI & VAN IL M0FT0L0GÜ

YUZUNCU YIL UNIVERSITY FACULTY OF DIVINITY & MUFTI OF VAN PROVINCE

ULUSLARARASI MEVLANA HALiD-I BAGDADi SEMPOZVUMU

INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON MAVLANA KHALID AL-BAGHDADI

ı!~t~t .WJ.:ö. Ulı',_o J~ ~~~ ,ı-i9Jt

11-13/06/2010

VAN/TÜRKIYE

AÇillŞ 1 OPENING 1 ~ı.w.i)rt

ll Haziran 2010 / 11 June 2010 / ll ı;ıt,..~ 2010

17.30-18.30

YER/ PLACE / .:ı~t

KÜLTÜ R SARAYI

OTURUMLAR / SESSiONS/.:.~1

12 Haziran 2010 / 12 June 2010 1 12 ı;ıı,..~ 2010

YER / PLACE / ı:ı~t

M. E. B. HIZMET içi EGiTiM MERKEZI

GEZi /TOUR/ 4..1~1

13 Haziran 2010 1 13 June 2010 /13 ı;ıt,..~ 2010

iletişim Adresi/Contact/ JI....Aiıtt

[email protected]

Giriş

Mevlana Haiid Bağdam'ye Göre Manevi Eğitimin Esaslan

Mehmet Emin Afl

Mevlana Halid Bağdad1, Tasavvuf tarihinde müstesna bir yere sahiptir. Kendisini farklı kılan. sebepleri ise birkaç madde halinde ele almak mümkündür.

. . . a. Görüşleri ve getirdiği prensipleri yle, sınırlan çok geniş bir coğrafyayı etkileyen bir

safi olması.

Mevlana Halid Bağdadi, Nakşibend1 tarikatine mensup bir safi oıniakla beraber, ta­savvufa yönelmeden önceki hayatında temel İslami ilimler alaronda sahip olduğu ilmi birikimi, kurduğu medreselerde ders okuttuğu binlerce öğrencisi, yazmış olduğu eserleri, yetiştirdiği yüzü aşkın halifeleri ve özellilde rabıta konusunda kendine özgü görüşleriyle İran ve Kuzey Irak'tan Anadolu'ya, Balkanlar ve Kırun'dan Güneydoğu Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada tanınan biri olmuştur. Böylece, onun devam ettirdiği tasavvuf yolu, kendisine intisab edenler ve yetiştitip gönderdiği halifeleri sayesinde kendisinden sonra Nakşibend.iliğin "Halidiyye Kolu" olarak anılmaya başlanmıştır. (Bkz. Algar, H. "Halid el-Bağdadi" mad., DİA, c. 15, s.284-285)

b. Birçok ilim adamı ve irfan ehlinin kendisine intisab etmesi.

Mevlana Halid Bağdadi, medreseleri ve alimleriyle UnlU bir belde olan Karadağ'da dUnyaya gelmiş ve alanında şöhret sahibi kimselerden dersler alarak yetişmiştir. Tasav­vuf yoluna girmeden önce zah.iıl ilimierin tamamını tahsil eden Bağdad1, diğer tarikatler­den elde ettiği icazetleri ve özellikle intisa b ettiği Abdullah Delıle vi' den aldığı tasavvuf neşvesiyle beraber "camiut-turQk" ve "zUlcenaheyn alim" vaslfianyla anılır olmuştur.

1 Prof. Dr., Uluda~ Üniversitesi ilahiyat Fakültesi ögretim Üyesi

498 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağda di Sempozyumu

Sahip olduğu ilnU birikim ve Dehlevi'den aldığı irfan ona tasavvuf alanında bir ayncalık kazandınnakla be~aber asıl onun Nakşibendiliğe katkısı, bu tarikate ''Tarik-ı Hacegan" denilmesine vesile olmasıdır. Çünkü zahiri ilimlerde icazeti olmayan kimseye halifelik vermeyen Mevlana Hiilid Bağdiidi, kendisine intisab edenler içinde özellikle ilim ve ir­fan ehli kimseler bulunması ve "hacegan" ola.raK adlandırılan ilmiye sınıfı mensupla­nna mtirşid olma vasfıyla da farklıdu. Özel kUtUphanesinde Fıkıh ve Hadis alanındaki eserlerin tasavvuf alanındaki eserlerden çok fazla olması özelliklç ilim elılinin ona olan hayi:"anıığına vesile olmuştur. (Bkz. Memiş, A. Halidi Bağdadi, s.69) Bu bağlamda ken­disine intisabı olan ilim ve irfan ehli kimseler arasında şu isimler zi.kredilebilir: RUhu'I­Meani adlı tefsirin mUellifi Şehiibeddin Mahmud el-Alfisl, Hanefi Mezhebi Fakihlerinden Muhammed İbn Abidin, Osmanlı Şeyhülislamıanndan Mekkizade Mustafa Asım Efendi, Bağdat Müftüsü Seyyid Ubeydullah el-Haydeıi, Kudüs Müftüsü Seyyid Muhammed Ta­hir Efendi, Şam halifesi Şeyh Ahmed Hatib Erblli, Şam Müftüsü Hüseyin Efendi Muradi ve Seyyid Hasan Takiyyüddin Efendi. (Bkz. Algar, DİA, c.l5, s. 284; Sahib, Mektubat-ı Mevlana Halid)

c. Yaşadığı dönemde, devlet ricaliyle ölçülü ve seviyeli bir irtibata sahip olması.

Mevlana Hiilid Bağdildi'yi diğer sfifilerden ayıran bir başka özellik ise onun, dev­rin idarecileriyle kurduğu iletişimdir. Sonradan halifeleri tarafından da devam ettirildiği üzere, Mevlana Hiilid Bağdadi, Müslümaniann birlik ve beraberliğinin odak noktası ola­rak gördüğü Osmanlı Devleti'ne kesin bir bağlılık göstermiş, Dağıstan'dan Sumatra'ya kadar Hiilidiyye kolunun yayıldığı hemen her yerde Osmanlılar lehindeki faaliyetleriyle Ha.Iidiler öne çıkmışlardır. (Bkz. Algar, DİA, c.15. s.284) Bu cümleden olarak şunu da ifade edebiliriz ki, devlet ricali olarak adlandırabileceğimiz bazı kişilerin kendisine inti­sab etmesi suretiyle irtibat kuran Mevlana Hiilid Bağdadi, aynı zamanda bu kişilerin ye­tişip ilim ehli biri olmalannı da sağlamıştır. Sözgelimi Bağda.t valilerinden Davud Paşa, zahiri ve batınl ilimierin pek çoğıınu Mevlana Hiilid Bağdildi'den almıştır. Kendisine intisab edenler, duasını ve nasihatini talep edenler arasında Bağdat valisi Said Paşa, A.kka vilayeti hakimi Abdullah Paşa, Bağdat vilayet veziri Necip Paşa da bulunmaktadır. (Bkz. Sahib, Mektubat, 73, 83. mektuplar)

MEVLANA HALİD-İ BAGDADİ'YE GÖRE MANEvi EGİTİMİN ESASLARI

Mevlana Hiilid Bağdildi'nin manevi eğitim yolculuğunda hangi esaslan şart koştuğu­nu ve nasıl bir metoda sahip olduğıınu biz bir tebliğ sınırlan çerçevesinde dört ana başlık altında inceleyeceğiz. Şimdi bunlan maddeler halinde ele alalım.

ı. Kur'an-ı Kerim'e ve Hz.Peygamber'in Sünnetine Bağbbk

Obedience to the Holy Quran and

to the Tradition of Mu~ammtul

Mehmet Emin AY 499

...,~,......ır 9 ,},.a.ıt c4"' Mevlana Hiilid Bağdadi, insanın manevi eğitiminde aslolan birinci şartın, "Kur' an-ı

Kerim ve Hz. Peygamber'in yaşantı ve tavsiyelerine uymak" olduğu kanaatindedir. Mektfibat adlı eserde yer aldığı üzere, kendisi·farklı -zamanlarda, farklı kişilere gönderdi­ği mektuplarda bu konuyu önemle vurgular. Sözgelimi, adı geçen eserin baş taraftarında yer aldığı üzere, Medine Halifesi'ne yazdığı bir mektupta şunları söyler: "Muhakkak ki, tüm tarikatlerde ve özellikle Nalqibendi tarikatinde, edebierin en mühim ola11ları, dinin prensiplerine ( şerfat-ı garra) yapışmak, zorlukta ve darlıkta sabırlı olmaya kendini hazır­lamak, bollukta ve sevinç anında ise var gücüyle şükretmek ve sünnet-i seniyye'ye sarılıp bid'atlerden kaçınmaktır. Gücünüz yettiği kadar azimetlere sanlmız. Bir şeyin hepsine ulaşılmasa bile azı da bıralalmaz." (Sahib, Mektfibat, 5. mektup)

Şam'daki halifesi Ahmed Hatib Erb"ıl!'ye gönderdiği bir başka mektubunda ise, Hz.Peygamber'in sünnetini ihya etmenin öneminden bahsettikten sonra şunu ekler: "Bir istikamet, bin kerametteıı dalıa hayırlıdır." (Sahib, Mektfibat, 99. mektup)

Kur'an-ı Kerim'in yaşayan canlı örneği olan Hz.Peygamber'in sünnetine uymaya ve özellikle Hadis ve Fıkıh ilimlerinin tahsiline ayn bir önem atfeden Mevlana Hiilid Bağdadi, aynı zamanda talebesi ve müridi olan Hanefi fakihlerinden Muhammed İbn Abidin'e yazdığı icazet mektubunda il.me verdiği bu değeri ortaya koymaktadır: "Önceki ve sonraki u lemanın üzerinde icma ettikleri gibi, ilimierin en şerejlisi, şeriat ilimlerinden Fıkıh ve Hadis'tir. Dünya ve ahrette kurtuluşumuz ancak bu ilimlerledir. Bu ilimler, kal­himizin ıŞığı ve en kıymetli dayanağımızdır." (Sahib, Mektubat, 34. mektup)

Temel İslam ilimlerine çok değer vermesi ve ilmi ön planda tutmasıyla tasavvufa yeni bir anlayış getiren Mevlana Hiilid Bağdadi, müridierinden alim ve hafızlara hürmet etme­lerini, güçleri yettiğince Kur'an ile meşgul olmalarını ve özellikle Fıkıh ve Hadis ilimle­rine ehemmiyet vermelerini, irşad faaliyetlerinin Kur'an ve Sünnet esaslan çerçevesinde yürütülmesine hassasiyet göstermelerini istemiştir. Onun bu temel İslam ilimlerine ver­diği değer, ilim ehli birçqk kişinin kendisine intisabmm yolunu açmıştır. (bkz. Memiş, s.69,70) Bu sayede Nakşibendilik, ''Tarik-ı Hacegan" olarak anılmaya başlanmıştır.

2. Manevi İletişim.i (Rabıta) Önemsemek

Paying Attention to the

Spiritual Communication (Rızbita)

(~1~1) .r-~1 J...>I,-J4 p~YI

Mevlana Hiilid Bağdaıli'nin rabıta konusunu ilk olarak sistemli hale getiren kişi olma özelliği, onun TasavvufTarihi içindeki ayncalıldı konumunda önemli bir yer tutar. İstan­bul halifeleri için kaleme aldığı Ris81e-i Rabata adlı mektupta konuya açıklık getirmeye çalışır. MektObat adlı eserde 4. mektup olarak yer alan bu bilgilerde özetle şöyle der: "Rabıta bid'at değildir. Gerçekte rabıta, Nalqibendiyye tarikatinin önemli esaslanndan biridir. Hatta Kur'dıı-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in sünnetine ·san/maktan sonra Allah 'ın

500 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu

nzasına vas ıl olrruının en kısa yollanndan biri rabıta 'dır."

Buğyetü'l-Vacid adlı eser içinde yer alan bilgilere göre Mevlana Halid Bağdadi, ra­-bıta hakkında yaklaşık yinni delil zikreder. En çok üzerinde durduğu delili ise Tevbe suresinin 119. ayetidir. Konuyla ilgili olarak bu ayeti zikreder ve şunlan ekler: "Allah Tefilii, şöyle buyunnaktadır: uEy iman edenler! Takva sahiplerinden olunuz ve dai­ma sadıklarla beraber bulununuz." Burada emredilen "sadıklarla beraber olmak, hem zahiri hem de batıni beraberliği gerektirir. Manen beraber olmak ise ancak rabzta ile mümkündür." Adı geçen mektupta görüşlerine devam eden MevHina Halid Bağdadi, ra­bıta için şu açıklamayı ekler: "Aslında rabıta, müridi n mürşidiyle beraber olduğunu dü­şürmıesi, onun yambaşında bulunduğunu hissetmesi demektir. Bu şekilde düşünmesi feyz almasına imkan sağlar. içini bir huzur kaplar ve rabzta sebebiyle mürid kötü ve çirkin işlerden uzaklaşzr. "

Denilebilir ki rabıta, roliridin mUrşidiyle yapmaya çalıştığı hayali bir sohbettir. Aynı zamanda bir nevi manevi iletişi.mdir. SözlUkler, iletişim kavramı için "anlam/an ortak kılma siireci ve karşılıklı olarak gerçekleşen alış-veriş" manalannı da vermektedirler. Rabıta da, mUrşid ile mUrid arasında yaşanan ortak bir hal ve manevi bir alış-veriştir. Bu alış-veriş bazen bilgidir, b:ı.zen de feyz denilen manevi dolup taşma halidir. Milii­din mürşidinden feyz alması ise, onunla zahiri ve batıru anlamda davranış beraberliğiyle mümkündür.

Rabıta konusuna şöyle bir açıklama da getirilebileceği kanaatindeyiz. Seyr U sillUk denilen ve Allah'ın nzasırıı kazanmak maksadıyla çıkılan bu manevi yolculuk esnasında mUridin ilk desteği ve yardımı, intisab ettiği mUrşidinden alması gerekir. Tasavvuf yolu bir ihtisas alanıdır ve her ihtisas alanının "olmazsa olmaz" şartlarından biri de mutlaka bir danışman, bir rehber gözetiminde çalışmak gereğidir. Tıpkı bunun gibi, bu manevi yol­culukta çla roliridin vicahen veya gıyaben mUrşidinin desteğiıle ve yardımına başviırması ve bu yardımı alması gereklidir. İşte rabıta, öncelikle maneviyat yolcusuna bu önemli seyahatinde sağlanan deste~ adıdır ve aynı zamanda ona sunulan bir imkandır.

Rab ı ta yı "Allah ile kul arasına girmek" gibi bir tanımla niteleyip reddedenlere, sufilerin rabıta hakkında yaptıklan açıklamalar bUtUnünden yola çıkarak, şu misalin örnek olarak verilebileceği kanaatindeyiz. Günümüzde uzay yolculuğuna çıkacak olan her bir mekik, ulaşması gereken son menzile varıncaya kadar birkaç parçadan destek alarak fırlatılır. Fırlatma rampası da dahil olmak üzere kendisini uzayın derinliklerine ulaştıracak birkaç destek unsuru, yolculuğu sUresince görev yapar ve en sonunda rnekikten aynlarak onu yalnız bırakırlar. İşte çıkacağı manevi yolculukta da mUrid öncelikle dinin temel kay­naklan olan Kur'an ve Süıınet'e dayanan bir ilmin sahibi olur ve kendisini bu yolculuğa başiatacak olan mUrşidinin manevi desteğini alır. Bu destek rabıtadır. Rabıtaya devam etmek suretiyle, bu yolculuk sUrecinde Hz.Peygamber'in ruhaniyetiyle buluşuncaya dek bu desteği almaya devam eder. Hz.Peygamber'le beraberlik süreci ise, kulun her an Allah Teaili'nın murakabe ve gözetiminde olduğunun farkına varması ve bunu sUrekli yaşaması hali olan "Murakabe" mertebesine ulaşmasıyla son bulur. Nihayet mUrid, uzayın derin­liklerinde yörüngesine yerleşen uzay mekiği misali, Allah'tan gayn her şeyin kendisi için hiç bir §ey ifade etmediği bir aıemde -ki sufiler buna "Kurbiyyet'' makamı derler- kendi

Mehmet Emin AY 501

başına yol almaya başlar. İşte denilebilir ki, vanlabilecek bu en son makamın ilk başında ve başlangıcında mürşid-mürid beraberli~ vardır ve bu beraberli~ adı rabıta'dır.

3. Manevi Yolculuğa Kabul İçin Birtakım Şartlar Belirlemek

Detemıining some Requirements

in order to be Admilted

to the Spiritual Joumey

~,JI 4.6-.rLJ J~l .b~

MevHina Hiilid Bağdadi, insanın manevi eğitiminde önemli sayılabilecek bir başka konuyu da dikkate alma.rruzı ister. Ona göre, tasavvuf yoluna kabul edilecek kişide bir­takım özellikler bulunmalıdır. Bu özelliklerin zıddı olanlar ise aynı zamanda tarikate ka­bule engel olan dunımlardır. Mevlana Hiilid Bağdiidi, bunlan ve bu özelliklerin sahibi kişileri, halifelerine gönderdiği bir mektupta şöyle zikretmektedir:

"İdarecileri ve onlann yardımcılannı tarikate almaym. ArzuZammı esiri olmuş ve dünya lezzetlerine dalmış tüccar/an, ilimlerini insaniann yanında şeref kazanmaya ve dürıyalık elde etmeye bir vesile kılan ilim taliplerini, boşta durup bir iş yapmayan, insan­lara ve tarikat kardeşlerine yük olan kimseleri de bu tarikare almayın. Yine, halifelikten dolayı şöhret ve dünyalık elde edenleri görüp de şöhret ve dünyalık elde etmek için ha­life/ik sevdasına tutulanları da tarikare kabul etmeyin. Benim nazarımda en değerlirıiz, dünyalık namıma yükii az olan, buna karşılık Fıkıh ve Hadis ilimleriyle en fazla meşgul olanımzdır." (Sahib, Mektubat, 12. mektup)

GörüldUğü üzere Mevlana Hiilid Bağdadi, tasavvuf alanında herkesin kabiliyeili ol­madığı, bu yolda yürüyebilmek için daha baştan birtakım şartların gerekli olduğu kana­atindedir. Denilebilir ki Mevlana Hiilid Bağdiidi, tasavvuf yolundan istifade edebilmek için kişinin birtakım özelliklerden uzak bulunması, birtakım özelliklere de sahip olması gerektiği dUşUncesindedir.

4. Herkese Durumuna Göre Muamele (Özel İnsanlara Özel Eğitim)

Treatment for Human beings in their Conditions (Special Education for Special Pe­ople)

Yukanda da ifade etti~ Uzere, Mevlana Hiilid Bağdiidi, gerek bizzat kendisi, ge­rekse halifeleri vasıtasıyla devlet ricali diyebilece~ kişilerle iletişim içinde olmuştur. Ancak aşağıda zikredece~ tavsiyeleri, kendisinin devlet ricalinden dUnyalık adına bir

502 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağda di Sempozyumu

şeyler beklenmemesi hususunda ne kadar hassas olduğunu gösterir. Onun, halifelerinden "lıükiim sahibi hiçbir emirin işlerine ginnemeyi, devlet adamlan ve haJdmlerin işleri­ne karışmamayı, sohbetlerinde bulunmamayı, bununla beraber istişare maksadıyla fikir sorulduğunda en doğru söziin söylenmesine gayret ve itina gösterilmesini" bir pJ~nsip olarak benimsernelerini istemesi dikkat çekicidir. (Bkz. Sahib, Mektubat, 12. mektup)

· Yaşadığı hayat süresince, özellikle ir§ad göreviyle gönderildiği Bağdat'a geldiği gün­den itibaren Mevlana Hilld-i Bağdaili'nin hem devlet ricaliyle hem de manevi eğitimle yetiştirmeye çalıştığı -gelecekte halifesi olacak- talebeleriyle birebir irtibatı söz konusu­dur. Bunun yanında, yazdığı mektuplarla muhatabı bazen bir vali, bazen bir asker, ba­zen bir devlet adamı, bazen de halifesidir. Özellikle makam-mevki sahibi devlet ricaline yazdığı mektuplarda Kur'an-ı Kerim'in emirlerine ve Hz. Peygamber'in tavsiyelerine uymaları hususundaki öğütleri, onun bu mevkilere sahip kişilerden bir beklenti içinde olmadığı gerçeğini de ortaya koyar. Gerçekten de Mevlana Halid Bağdadi, bahsi geçen bu kişilere yumuşak ifadelerle irşad edici şeyler söylemiş, fakat deyim yerindeyse sözünü de esirgememiştir. Mesela, Bağdat'~ gelişinde kendisini ~ılayanlar arasında bulunan ve kendisinden dua talep eden Vali Said Paşa'ya, "Kıyamet gününde herkes kendisinden sonılacaktır. Fakat sen hem kendinden lıem develayetin altında bulunan insanlardan do­layı sorguya çekileceksin. Bumm için Allalı 'tan kork ve azabına sebep olacak şeylerden kaç m" diye nasihat etmiştir. (Bkz. Memiş, s.55,56)

Akka vilayeti biikimi Abdullah Paşa'ya yazdığı mektupta şunları tavsiye etmektedir:

"Sizler, önce niyetierinizi tashi/ı edin, dileklerinizin gerçekleşmesi, bütün zor ve kolay işlerinizi başannak için sadece Allalı'a güvenip tevekkiil edin. Bütiinfiillerinizde ve söz­lerinizde kendi güç ve kuvvetinizden vazgeçip Allah 'ın güç ve kudretine san/ın. Peygam­ber Efendimizden viirid olan sözlerden ve sana icazet verdiğim vazifelerden gafil olma. Zira her virdin bir varidi vardır." (Sahib, Mektubat, 73. mektup)

Kendisine intisabeden meşhur milfessir Şehabeddin Mahmud AIOsi'ye yazdığı mek­tubunda ise şunları söylemektedir:

"Sakm bu alçak ve bir leş i andıran dünyaya aldanma. Çirkin birtakım uydunnalar­dan (bid'at-i seyyie) kaçınmanızı, lezzetlere dalıp kalmayı terk etmenizi, şeriate ve tarika­te canla başla, dört elle sanlmanızı ve bu fakiri de lıüsn:i lıatime dualanyla hatırlamanızı tavsiye ederim." (Sahib, Mektubat, 93. mektup)

Şeyhulislam Mekkizade M.Asım Efendi'ye tavsiyeleri ise şöyledir: "Gücünüz yeniği kadar lıafi zikre (gizli zikir) özen gösteriniz. Sahip olduğunuz yüksek rütbeler siz/eri bun­dan alıkoymasın. Farzlan yerine getirdikten sonra, en büyiik mutluluk kaynağı, ibadet/e­rin en faziletiisi olan gizli zikre devam etmektir. O anda sen lıer ne kadar Allalı Teôlô'yı görernesen de O'nun seni gördüğünü ve hiçbir şeyin O'na gizli kalmadığını, sonunda dönüşün O'na olduğunu bilmelidir." (Sahib, Mektubat, 10. mektup)

Bağdat'taki halifeleri Muhammed Cedid ve Abdulgaft1r MU~ahidi'ye gönderdi~ mektup da ilgi çekici ifadeler ihtiva etmektedir:

Mehmet Emin AY 503

"Uzun bir süredir bir mektupla hatınnızı soramadım. Kadim ve halis dostum Ubey­dullalı Efendi'yle göndennek üzere size bir mektup yazmak istedim. Kendisini evine gön­derdim. İlminin geri kalan kısmını tamamlamasını ve devamlı karşılaşacağı meseleleri okıtmasını, ilim talebiyle meşgul olmasını emrettim. Sizlere parlak şeraite uymayı, ay­dınlık sünnet-i seniyyeye ittiba etmeyi, Müslüman kardeşlerinize şefkatli ve uyumlu dav­ranmayı, irşadımzın tesiriyle kendinizi beğenme hatasına düşmemeyi, en küçük şeylerde bile kendi güç ve kııvvetinizden uzaklaşıp Allah 'm güç ve kuvvetine sığınmanızı tavsiye ederim." (Sahib, Mektubat, 76. mektup)

Bu mektuplar ve içindeki bilgiler şunu ortaya koymaktadır ki, Mevlana Halid Bağdadi, devlet ricali, asker, şeyhulislam ve halifelik gibi farklı görevlere sahip farklı kişilere, ihti­yaçlanna uygun tavsiyelerde bulunmuş ve onlann, manevi eğitimlerinde yol alabilmeleri için destek sağlamıştır.

Hz. Peygamber'in "insan/an bulunduklan mertebelere göre ağır/ayın." (Ebu Da­vud, Edeb 22) ve "insanlara anlayabilecekleri şekilde konuşun." (Münavi, Feyzu'l­Kadir, m, 377) tavsiyelerini, Mevlana Halid Bağdildi'nin bu davraruşlannda ve uygula­malannda görmek mümkündür.

Sonuç

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Mevlana Halid Bağdadi, Tasavvuf Tarihine yeni bir an­layış getiren ve tasavvufa farklı bir bakış açısı kazandıran bir sfifidir. Her şöhret sahibi alimin muhatab olduğu kıskançlıklara o da muhatab olmuş ve yaşadığı dönem içinde muanzlanyla birtakım kalem mücadelelerine girmek zorunda kalmıştır. · Ancak genel ka­bul, onun insaf ve vicdan sahibi, itidali elden bırakmayan bir alim ve ayru zamanda dinin temel kaynaklan olan Kur' an ve Sünnet' e dayalı irşad anlayışına sahip bir sfifi olduğudur. Biz de gerçeğin böyle olduğu kanaatindeyiz. Çünkü onun, gerek ilmi birikimi, gerek ma­nevi yolculuktan (seyr ü süliik) önce zahiri ilimleri (Fıkıh-Hadis) şart koşması ve ancak bu ilimleri tamamlayan kimselere halifelik vermesi ve gerekse özenti duyan her kişiye bu manevi yolculuk için kapı aralamaması, bir diğer ifadeyle, tasavvuf yolunun, başvuran herkes için uygun olmayacağım düşünmesi, Mevlana Halid BağdMI'yi diğer sfifilerden ayıran ve kendisini farklı kılan özelliklerdir.

Mevlana Halid Bağdildi'nin kendisini diğer siltilerden farklı kılan rabıta konusunda­ki düşünceleri hakkında da şu kanaatİ taşımaktayız. Günümüzde teknolojik gelişmelerle iletişim araçlannın bugünün insaruna sağladığı maddi iletişim imkanlan, Mevlana Halid Bağdadi'nin ortaya koymaya çalıştığı ve bir nevi "manevi iletişim" olarak kabul edile­bilecek rabıta konusunda söylediklerini destekleyen gelişmelerdir. Gelecekte yaşanacak birtakım gelişmelerin ise bu konuda söylenenlere daha manidar ve önemli katkılarda bu­lunabileceği ve konunun aniaşılmasına destek sağlayabileceği muhtemeldir.

504 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu

Kaynaklar

Abdurrahman M emiş, Halidi Ba~dadi ve Anadolu • da Halidilik. Kiıabevi Yayınları, İstanbul 2000

Es'ad Sahib, Mektfibat-ı Mevlanli Hlilid,(çev.Dilaver Selvi-Kemal Yıldız) Sey-Tac Y a}rın, istanbul 2008

Hanıid Algar, "Halid el-Ba~dlidi" mad. Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbull997