uluslararasi İnanÇ turİzmİ ve eshab-1 hf...

22
ULUSLARARASI VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU 20 - 22 Eylül 2012

Upload: others

Post on 18-Oct-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE

ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU

20 - 22 Eylül 2012 KAHRAMANMARAŞ

Page 2: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

EDiTÖR

Seydihan KÜÇÜKDAGLI Serdar YAKAR

YAYlN KURULU

A. Turgay İMAMGİLLER Seydihan KÜÇÜKDAGLI

Prof. Dr. Mehmet ÖZKARCI Yrd. Doç. Dr. Hamza KARAOGLAN

Ertuğrul KAZANCI BelmaGEMCİ

ÖkkeşGÖKÇE

ISBN: 978-605-86188-4-8

BASKI Öncü Basımevi 0312 384 31 20

TASARlM NoyaMedya

İLETiŞiM ADRESi:

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü GMK Bulvan Atatürk Parkı

Sabancı Kültür Merkezi 1 Kahramanmaraş Tel: +90 344 235 15 00- Faks: +90 344 235 15 Ol

[email protected] www.kabramanmaraskulturturizm.gov.tr

Birinci Basım: Ekim 2013

Bu eser İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanarak, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı finansı ile bastırılmıştır.

2

Page 3: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

TEVFiK BAKİM'İN ''EHLU KEHF'' ADLI TiYATRO ESERİNDEKİ FELSEFi BOYUT

Emine ERSÖZ* ÖZET: Çağdaş Arap Edebiyatçılarmın en önemli siması Tevfik Haklın

(1898/1987) 'in "Ehl-u Kehf' adlı tiyatro eseri, Kur'an-ı Kerim'de anlatı­Ian bir öykünün etrafında cereyan etmektedir. Tanrı'nın yüzyıllarca ölü ola­rak bırakıp daha soma dirilttiği kişileri, yazar bu yapıtıyla felsefi analizlerini hayalinde yarattığı kalıramanlarm diyaloglanyla bir drama formatında sun­maktadır. Yazar, Tanrı'nın yüzyıllarca ölü olarak bırakıp daha soma dirilt­tiği kimseleri geçmişten geleceğe taşıyıp o an içerisinde geçmiş ve gelecek diyalektiğini, eserinde yaptığı gibi şu anda da bizleri de geçmişe yolculuk yaptırarak, doğa ve dünyada sabit ve değişmez hiçbir şey olmadığını geçmişe gidildikçe, nice kentlerin kaybolduğunu; insanlar ve de tüm diğer canlılarm değişikliklere uğrayarak silinip gittiğini dünyamızın görüntüsü sürekli deği­şime uğramasına dikkatimizi "zaman olgusuna" yoğunlaştırma gerekliliğine vurgu yapmaktadır.

ABSTRACT: THE PHILOSOPIDC DIMENSION IN TEVFiK HEKİM'S

PffiCEOFTHEATERNAMEDEHLUKEHF Tevfik Hakim's, who is the most important person among the modem

arabian litterateur, theater master piece Ehl-u Kehftakes place ina story told in Kuran-ı Kerim. The author presents the people whom God Ieaves as dead and then vitalizes in a shape of drama by the help of the dialogues of the characters whose philosophic analysis the author creates in his imagination. The author focuses on the dialect of the past and the future at the moment by maving the people whom God leaves as dead and then vitalizes from the past to the future. He also focuses on that there is nothing in the earth an nature which is stable and unchanging by making us travel to the past, most cities vanishes as we examine the past. He underlines the fact that human being an all the living creatures vanishes by changing in time, the image of our world changes permanently by the help of drawing our attention to the 'phenome­non oftime' ..

ANAHTAR KELİMELER: Arap Edebiyatı, Tevfik Hakim, Aslıab-ı Kehf, Zaman

Keywords: Tevfik Hakim, Aslıab-ı Kehf, arabian litterateur, the 'phe­nomenon of time' *Süleyman Demirel Ünv.

253

Page 4: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ------------------------­

TEVFİK BAKİM'İN "EHLU KEHF" ADLI TiYATRO ESERİNDEKİ FELSEFi BOYUT

"Şimdi .sen, bu söze inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eri­tireesine üzüleceksin Biz, yeryüzündeki şeyleri ona bir süs yaptık ki, insanları içlerinden hangisi amel yönünden daha güzeldir diye imtihan edelim.

Ve şu da bir gerçek ki biz, yeryüzündeki her şeyi, bitki bitirmeyen, kıtlık ve ölüme yol açan kupkuru bir toprak haline elbette getireceğiz. "Yoksa sen o Ashab-ı Kehfi, mağara ve kitabe yô.ranını, bizim ayetlerimizden. hayrete düşü­ren bir tanesi mi sandın'. '

Hani, o yiğit gençler o m ağaraya sığındılar da şöyle dediler: "Ey Rab­bimiz. katından bir rahmet ver bize ve bizim için bfr çıkış yolu lütfet işimize. "

Bunun üzerine birçok yıl boyunca mağarada onların kulaklarz üzerine ağırlık vurduk. Sonra onları dirilttik ki, iki zümreden hangisinin kaldıkları sü­reyi daha iyi hesap edebileceğini bilelim. Biz onların haberlerini sana doğru bir şekilde anlatacağız. Şu bir gerçek ki onlar. Rablerine iman etmiş bir yiğit-

" ler grubuydu. Ve biz de onların hidayetini artırdık. Kalpleriyle aramızda bir ·· · bağ kurduk, kalplerini dayanıklı kı/dık. Kalkıp şöyle dediler: "Rabbimiz, gök­

lerin ve yerin Rabbidir. O 'ndan başka hiçbir i/aha yakarmayız. Aksini yapar­sak saçma söz söylemiş oluruz. " "Şunlar, şu kavmimiz O 'ndan başka ilahlar edindiler. Onlar hakkında açık bir kanıt getirselerdi ya! Yalan düzerekAllah 'a iftira edenden daha zalim kim olabilir?!"

"Madem ki onlardan ve Allah dışındaki taptıklarznızdan yüz çevirip kenara çekildiniz, hadi mağaraya sığının ki. Rabbiniz size rahmetinden bir nasip yaysın ve işinizde size kolaylık ve başarz s ağlasın. "Güneş 'i görüyor­sun: Doğduğu vakit mağaralarından sağ tarqfa kayar, battığz vakit ise onları sol tarafa doğru makasiayıp geçer. Böylece onlar mağaranın geniş boşluğu içindedirler. Bu, Allah 'ın mucizelerindendir. Allah 'ın kılavuzluk ettiği, doğru­yu bulmuştur. Şaşırttığına gelince, sen ona yol gösteren bir veli asla bulamaz­sm.

Sen onları uyanıktırlar sanırsın: oysaki onlar uykudadırlar. Onları sağ tarqfa da sol tarqfa da çeviririz. Köpekleri de iki kolunu girişe uzatıp yay­mıştır. Onların durumunu görseydin kesinlikle onlardan yüz çevirip kaçardın. Ve onlardan içinde mutlaka korku doldurulurdu. İşte böylel Onları dirilttik ki, birbirlerine sorup dursunlar. İçlerinden biri şöyle konuştu: "Ne kadar durdu­nuz?" Dediler: "Bir gün yahut günün bir parçası kadar. "Dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Siz şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın: kentin hangi yiyeceği daha temfzse ondan size bir rızk getirsin. Ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin. "

"Çünkü onlar sizi ellerine geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler yahut da sizi kendilerinin milletine döndürür/er. O takdirde bir daha asla kurtula-mazsınız. "

254

Page 5: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin hak, kıyamet saatinin de kuşkusuz olduğunu bilsin/er. Çünkü onlar, arala­rında mağara yararının durumunu tartışıyor/ardı, "Onların üstüne bir bina kurun." dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onlar hakkında görüşleri galip gelenlerse şöyle dediler: "Üzerlerine mutlaka bir mescit edineceğiz." "üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi. " diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi. "Gaybı taşlamaktır, bilinmeyen şey hakkın­da atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler: "Yedi kişidir/er, sekizincileri de köpek­/eridir. "De ki: "Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar haklada bilgisi olan, çok azdır" O halde, onlar hakkında yüzeysel bir tartışma dışında hiçbir çekişmeye girme. Onlar hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma. Hiçbir şey için, "Ben bunu yarın kesinlikle yapacağını. " deme.

"Allah dilerse" şeklinde söyleyebilirsin. Unuttuğunda, Rabbini an. Ve de: "Umarım ki Rabbim beni, bundan daha yakın bir zamanda başarıya, aydınlığa ulaştırır. "

Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kaldılar; dokuz da İlave ettiler. De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O 'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O 'ndan baş­ka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez. " 1

TEVFiK BAKİM 'İN "EHLU KEHF" ADLI TiYATRO ESERİNDEKİ

FELSEFi BOYUT

TEFVİK BAKİM ve ESERLERİ2

Arap Edebiyatının en önemli ve çağdaş yazarlanndan olan -Mısır İs­kenderiye doğumlu- Tevfik Haklın (1898/1987); 1939 yılından sonra yazar­lığıyla birlikte eğitim ve kültür aktivitelerinde etkin rol alarak Unesco'nun Mısır temsilciliği görevinde bulunur. Uzun bir yaşam süren yazar kendisini sanata adamıştır. 1987 yılında dünyadan aynidığında ardmda öykü, tiyatro, sanat ve edebiyat eleştirisi gibi alanlarda pek çok yapıtlar bırakmıştır. Basıl­mış eserlerinin sayısı eliiyi aşmaktadır.3 Bunlardan bazılan şunlardır:

Otobiyografik bir roman olan ((Ruhun Dönüşü" ("Avdetu'r­Ruh"/1953) adlı yapıtta aşk ve vatan sevgisi iç içe girip yeniden aynlmakta­dır.4 Mısırlı romancı Necip Mah:fuz, Haklın'in bir kuşağı etkisi altına alan, ve batıda Joyce'n "Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi" romanı ile bir tutulan 1919 devrimi romanı "Ruhun Dönüşü" için şöyle demektedir 5:

"Hakim'in yazdıklan içinde beni en çok etkileyen;-o zamana dek bu denli güzel, zarif ve içten bir yapıt okumadığımdan olsa gerek- "Ruhun Dönüşü" romanıdır. Ancak olguulaştıkça fark ettim ki, Hakim'in asıl başanlı yönü romancılığından çok oyun yazarlığında; ve "Ruhun Dönüşü", diyalog­lar ve sahne düzeninden ibaret, hikaye gibi yazılmış bir oyundur aslmda."6

255

Page 6: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ---------------------------­

Diyalektik roman türünde olan "Doğulu Serçe" (Usfur mıne 'ş­Şark/1937F adlı eseri, "Ruhun Dönüşü" ('Avdetu 'r -Ruh') adlı yapıtının bir çeşit devamını oluşturmaktadır . 8

Otobiyografik çalışmaları zincirinin üçüncü halkası olarak; "Bir Taş­ra Savcısının Günlüğünü" (Yevmiyat Naib Fi 'l Arydj), söyleyebiliriz. Roman ve drama yazarı T. Hakim, Aşağı Mısır eyaletinde savcı yardımcılığı görevi esnasında yaşadığı dört senelik deneyimlerin ışığında bu yapıtını 19 3 7 kale~ me almıştır. Bu yapıtında yazar, Mısırlı köylülerin yaşam biçimleriyle toplum­sal kuramlarıyla örtüşmeyen Batılılaştırılmış devlet hukuk sistemiyle çatışma ve çarpışmaları ana tema olarak işlemiştir .9 Kahire ve Paris 'te hukuk eğitimi gören yazar 19 3 0-19 34 yılları arasında ülkesinde hukuk alanında çalışmıştır. Deneyimlerinin sonucu hukuk alanını bırakarak 31 yaşından sonra kendisini tamamen edebiyafa vermiştir . 10

Dramatistin kendi otobiyografik eserlerinde anlattığı üzre: Ebeveyni­nin evi taşradadır. Babası Delta 'da Damanhur 'un hali vakti yerinde bir top­rak sahibi ve annesi de o zamanki Mısır 'ın Türk aristokrasisine dahildir. Okul dönemi akrabalarının yanında Kahire 'de geçmiş ve İngiliz işgal kuvvetlerine karşı yapılan 1919 yılındaki devrime bir genç olarak katılmıştır.

Yazar "Ağır Misafir" (ed'Dayfu 's- Sakil) adlı eserini 1919 de k,aleme alır. Yazar, bazı tiyatro eserlerini politik düşünce amacıyla yazmıştır. İşte bun­lardan birisi olan bu eserin teması İngiliz işgalidir . n

Sosyal içerikli tiyatro eserlerine de örnek olarak "Çağdaş Kadını" (el'Mar'a ec-Cedide) verebiliriz. T. Hakim, bu yapıtını 1923 te yazmıştır.

T.Hakim diğer tiyatro senaryolarını "Hakim 'in tiyatroları" (Masra­hiyyat Hakim) adıyla 1938 yılında iki cilt halinde yayınlamıştır. Bu eserleri tiyatro edebiyatı kapsamındadır. "el'huruç mine 'l-cenne" ( cennetten çıkış) , "Sırru muntehira (intihar eden bayanın gizemi), "nehru'l-Cunun (de/iliğin nehri) adlı senaryolar bu eserinde yer almaktadır. Bu senaryoların bazıları sosyal, bazıları psikolojik içeriklidir.

Yazar Tevfik Hakimin müzikal tiyatro eserleri de bulunmaktadır. "Ali Baba Tiyatrosu" bunlardan birisidir. T. Hakim "Ali Baba" adlı müzikal tiyat­rosunu Fransadaki öğreniminden sonra yazmıştır Bu tiyatro eserleri Hakimin gerçek sanatsal yönünü ortaya koymamaktadır. Aksine başlangıç döneminin aşamalarındandır. Yazarın, daha sonraları yazdığı tiyatro eserleri, onu sosyal,

I KehfSiiresi, ayet, 6-26. 2 Ahmet Heykel, "el-Edebu'l-Kısasfve'l-Mesrahifi Mısır" Mısır 1968 s371 vd. 3 çev: Musa Yaşar Sağlam, "Tevfik Hakim. "Bir Taşra Savcısının Günlüğü" İstanbull995 s5. 4 age. s. 5. 5 HaftalıkEl-Ehriim, sayı 398, 8-14 Kasım 1998 6 Emir Giimriikçiioglu, e-mizan.org. sitesinden alınmıştu: 7 Tevfik Hakim "Usfiir mine 'ş-Şark" Lübnan 1985. 8 çev: Musa Yaşar Sağlam "Tevfik Hakim. "Bir Taşra Savcısının Giinliiğü" İstanbull995 s5. 9 age. s. 5-6.

256

Page 7: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

siyasal ve sanatsal yönden zirveye taşımıştır. Yazar, tiyatro yazmağa öğren­ciliğinin son zamanlarında yönelmiştir Babası onun tiyatroyu unutup hukuk eğitimini tamamlaması için Fransa ya yollamış tır. Hakim Fransaya gittikten sonra buradaki tiyatroları yakından takip ederek incelemiş ve Avnpa tiyat­rolarzyla ilgilenmiştir.

Yazar 19 2 7 den sonra Fransadan döndükten sonra tiyatro eserlerini başka yönlerden ele alıp yazmaya başlamıştır. Bu dönemdeki eserleri diğerle­riyle kıyaslanmayacak kadar farklılık göstermektedir. Bu dönüşümün ortaya koyduğu en önemli tiyatro eserleri ise felsifi içerikli olanlarıdır. Bunlardan "Ehlu 'l-Kehf/1933" bir diğeriyse "Şehrtiziit/1934 "tır.

Yazarın, bu iki tiyatro eserleri gibi "Praxagoras mı yoksa saltanat problemi mi?" adlı yapıtı da 1939 yılında müstakil olarak yayınlanmıştır. Bu eseri ise siyasal içeriklidir. Toplumsal devrim temasını işlemektedir. Hakim bu eseriyle o dönemdeki politik düşüncelerini de ifade etmektedir. Aynı zamanda kadınla ilintili olan görüşlerini de aktarmak istemektedir. Hakimin bu yapıtı aslında kurgusal Yunan Tiyatrosuna dayanmaktadır. Hakim kendisini yunan­lı bir yazar olarak düşleyip Atinadaki kadınların, egemen erkeklere karşın yaptığı devrimi anlatmaktadır. Kadınlar, yönetimi "Baraksa" liderliğinde ele geçirerek erkeklere ilişkin bir takım yasalar çıkartırlar.Tüm bu olan bitenler . alaylı bir üslup içerisinde verilmektedir. 12

Yazar, "Praxagoras " liderliğinde kadın devrimini ve ülke yönetimini ele geçirmesini hayal ederek bu tema çerçevesinde konuyu işlerken başka bir mecraya doğru da götürmektedir. Bu da "Prtucagoras" nın "Hieronymus" adlı komutana olan sevgisi ve ilgisi yönündedir. Sonralarz ise komutanın ülke işlerini ihmalini ve "Praxagoras" nın kadınlığıyla meşguliyeti bahane edile­rekfilozof "Aboard" la birlikte hapsedilirler. Filozofun suçlanması ise kadın bir lider olan "Praxagoras "ya ikiyüzlü davranması neden gösterilir. Zira o, ülke yönetimini üç kişinin oluşturacağı bir konseyin idaresinin uygun olaca­ğını iddia etmektedir. "Praxagaras "; özgürlüğün ve merhametin temsilcisi, komutansa; sistemin işeyişinin ve gücün temsilcisidir. Filozofun fonksiyonu ise; özgürlük ve güç arasındaki dengeyi oluşturan aklın sembolize edi/işidir. Ancak komutan doğru yönetim için kendi idaresinin başarznın gereksinimi olarak görmektedir. Yönetimi tek başına ele geçirmeyi planlar. "Praxago­ras" nın planı ise onu kendisiyle meşgul edip onu başarısızlığa uğratması yönündedir. Filozofun tutumuysa her ikisine farklı tavırlar içerisinde davran­masıdır. Sonundafark edilerek huzurda kızgın bakışlar altında kalır. Hakimin burada vermek istediği mesaj; politik parti ve davranışların er geç başarısız­lığa uğraması yönündedir. O dönemlerde ilkelerden aykırılık gösteren demok­rasinin büyük bir sapma göstermesidir. Öyle ki siyaset bir oyun yada bunun arkasında siyasetçiZerin kazanç ve kazanımlarını sağlayan bir ticaret olarak

257

Page 8: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ---------------------------­

görülmektedir. Kaybedense tamamen halkın kendisidir. Haldm burada ülke yönetiminin -herhangi bir aşamada- güçlü, samimi ve tek başına bir liderin ele geçirmesi gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Toplumsal ikincil bir hedetse -Haklınin bilinen bir görüşü- kadının yönetim işlerinde ve politikada yetersiz-liği doğrultusundaki düşüncelerin ortaya koyulmasıdır. 13

Yazan felsefi içerikli tiyatrolara yönlendiren pek çok etkenlerden biri­si karakteristik özelliği olan yalnızlık ve felsefi tutumudur. Bu tutumuysa onu felsefi konularla birlikte insan problemlerine yönlendirmektedir. Bu konula­ra yoğunlaşarak daha sonra görüşlerini ortaya koyan yapıtlannı vermektedir. Yine onun bu yönde eserlerini vermesindeki en önemli faktörlerden dünya tiyatrolanyla ilgili ve bu konuyla ilgili çalışmalan takip etmesi olarak gör­memiz mümkündür. Haldmin öne sürdüğü diğer bir etken ise Mısır'ın Birinci dünya savaşından sonra girmiş olduğu dönemecidir. 19. yüzyılın sonlanna doğru oradaki hayatın sakin bir dönüşümle doğal gelişme sürecini takip et­mesidir. Bu süreç içerisinde de yazar diğer düşünürlerle beraber toplumsal siyasal ve felsefi problemleri ortaya koyarak her bir zamandaki insan prob­lemlerine de eğilmiştir. Böylece Haldm, politik çatışmalan duyarlı olanlara da taşıma misyonunu yüklenmiştir. Aynca yazar, sanatsal yalnızlığını tercih ederek çarpıtılmış gerçeklerden uzak bir takım sorunlara eğilmiştir. Yaratıcı şairlerin yaptığı gibi ...

Haldm 1929 yılından itibaren felsefi içerikli tiyatrolar yazmaya başla­mıştır. İlk tiyatro eseri üzerinde çalıştığımız "Ehli Kehf' tir. 1933 yılında bu eseri çıkartır. Sonralan 1934 yılında çıkaracağı "Şehra.zat in yazımına başlar.

Haklınin bu eseri de felsefi içerikli olup "Pygmalion"14 adlı tiyatrosu­nun önsözünde buna değinmektedir. Olaylar üzerinde değerlendirmeler yap­mayan yazar düşünce üzerinde yoğunlaşmaktadır. Aslında yazar bu eserleri ortayı koymayı,düşünmediğini ifade etmiştir. 15

Yazar, her bir tiyatro eserini başlıca konular olarak yazıp yayınlamış­tır. Tüm eserlerinin içeriği birbirinden farklılık gösterir.

Yine yazar bu çeşit tiyatrolarm gereksinimi karşılayabileceğini de ifa­de etmiştir. Ancak bu gibi tiyatrolarm sahne almasında zorluklar olabileceği­ne, felsefenin ruhunun kitapta yansıması gibi sahne de olamayacağına dikkat çekmiştir.

Diğer bir yönden Haldmin öncülük ettiği felsefi tiyatrolarm soyut dü­şüncenin analitiğini eski ve efsanelerden dini öykülerden yaralanarak sundu­ğunu görmekteyiz. Yazann mantıksal koşullan kabulleııip benimsernesinden 10 age. s. 6. ll age. s. 6. 12 Muhammed Mendm; "TevfikHakfmin Tiyatroları" Mısu; ts s/03 vd. 13 Tevfik Hakfm. "Praxagoras ve Muşkıle/u '1-Hukın Mısır 1939. 14 Tevfik Hakfm. "Pygmalion" Beyrııt 1984 s7. 15 age. s. 3-10.

258

Page 9: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

sonra felsefi problemlere de eğilerek analize etmeye çalışmıştır. Hakfmin de ifade ettiği üzere felsefi içerikli tiyatroların pek çok nite­

likleri bulunmaktadır. Bu özelliklerden en önemlisi; geçmişte anlatılan Öykü ve efsane/erin kahramanlarının yaşamları ele alınıp şimdiki asırda algılanması­na ışık tutarak analitik felsefe üzerinde bir alan oluşturmas ıdır. Yine en önemli özelliklerden insani genel sorunların ele alınarak analize edilebilmesidir. İnsa­nın her bir zamanda ve mekanda ilgilendiği bu problemler dar perspektiflerden çıkartılarak geniş ufuklar açan sanatsal çalışmaları oluşturmasıdır.

Yazarın tiyatro edebiyatı yapıtiarına ek olarak, tiyatro fonnatında diya­loglar halinde yazdığı bazı eserleri ise tiyatro olarak görülmemektedir. Hakım üstün yeteneğini diyaloglarla ortaya koymaktadır. Örneğin Hz. Muhammed'in hayatını anlatan eseri diyaloglarla yazmasına rağmen tiyatro eseri olarak ka­bul edilmemektedir. Peygamberin hayatını yaşadığı olayları bölüm/e halinde bir panorama içerisinde sunmaktadır. Ama Hakfmin bu eseri bölümler/e mekan­zaman ve olaylarla karakterlerin diyaloglarıyla bir panorama içinde arz edil­mesine rağmen bu yapıtını tiyatro kapsamına sokulmamaktadır. Zira Hakfmin ifadesiyle bu biyografik eserde öncelikle tiyatro için gerekli sayılan "Drama" yapılandırılması görülmemektedir. İkinci! olarak somut bir biçimde sunulma olanağı da bulunmamaktadır, Çünkü Melekler, Cinler, Peygamber, Sahabe, . Vahyi getiren Cebrail 'in betimlenmesi ve somut bir biçimde gösterimi zor/uğu söz konusudur. Tanrı Peygamberine iletimini istediği mesajı ancak o/atmakla ve hayalimizde kurgulamakla hissedebiliriz ama tiyatroda somut bir biçimde sergileme olanağını bulamayabiliriz. Yazar da söz konusu olan Peygamberin bi­yogra.fisini diyaloglar formatıyla yazıp tiyatro senaryosu olarak görii/memesini ve öyle ele alınmamasını açıkça ifade etmektedir. Yazarın bu formatta verdiği esere alternatif olarak diğer düz aniatımlı veya öyküsel yada eleştirisel biyogra­fik bazı eseriere tanık olmaktayız bunlardan Dr. Muhammed Hüseyin Heykel 'in" Muhammedin Hayatı (1935), Dr. Taha Huseyin 'in "ala hamiş sira" (iki cilt ha­linde 1933 de yayınlanmıştır) Akkô.d'ın "Muhammed'in Dehası" (1942) adlı

bazı yapıtları örnek olarak vermemiz mümkündür. Hakzin 'in de "Sira Muham­med" (Muhammedin biyografisi 1936) adlı eseri edebi çalışmalarının en başa­rılı olanlarından sayılmaktadır. 16

Tevfik Haklınin yapıtlarmda kullandığı dil-üslup Hakfm yapıtlarında klasik edebi Arapça yı seçmiştir. Biçim açısından

şimdiye kadar görülmemiş şekilde her çeşit söylemden uzak sade ve kıvrak bir yazılı Arapça yı kullanmış ve geliştirmiş/ir. Hakfm dil ve konunun seçim ve işle­nişinde yatan kendine ait biçimiyle Mısır Tiyatrosunu esas edebi şekle sokmuş­tur. Yazar kendisi, canlılık ve objektiflik açısından şimdiye dek görülmemiş yeni bir klasik dil anlayışıyla sahneye her zaman yeni ve yaratıcı fikir ve temalar getirmiştir. Bu da onun sanatkarane buluş zenginliğine dayanmaktadır. 17

16 Ahmet Heykel, "el-edebıf l-Kısasi vel-Mesralıifi Mısır" Mısır 1968 s 376-390. 17 çev: Musa Yaşar Sağlam "Tevfik al-Hakfm, Bir taşra savcısının giinliiğii" İstanbu/1995 s7~

259

Page 10: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ-------------------------­

Ehlu EHLU-KEHF

Tevfik Hakim 'in ortaya koyduğu bu tiyatro eseri tiyatro edebiyatında felsefi düşünsel içerikli ilk büyük sanatsal bir çalışmadır. Bu tiyatro eserinde Tevfik Hakim düşünsel sorunlara eğilerek çözüm aramaktadır. Bu sorun ise; insanla zaman arasındaki çatışmadır. İnsanın sürekli olarak onu yok edici faktörlere karşı gelerek kendi varlığım korumasıdır. Son olaraktan zamana karşı kazanımı ve zamanın karşısında yenilgiye uğramasıdır. Zaman boş soyut bir şey olmayıp aksine değerler ve diğer etkenlerle ilişki ve ilintil erindeki bil­inç halidir. Bu ise varlığın anlamının gerçekleşmesine bağlıdır. İnsan şayet bu ilinti- ilişkiler ve değerlerin yiliminde artık o insana göre zamansızlık söz konusudur. Varlığı yokluk, yaşamı ise ölümdür. İnsanın herhangi bir zaman dilim içerisinde bir mucize yaşadığı varsayalım, işte tam o zaman dilimi o insanı kuşatır. Artık onun için gerçek varlık yitiktir; bu insanı zaman bağlayan ilişkiler-bağlar ve değerlerinin kaybetmesinden dolayıdır. İşte tam burada o ;amandaki varlığı, tüm ilişkilerden ve bağlardan kopuk, yaşamıysa ölüm mes­abesindedir.18

İşte mağaradakilere olan da budur. Yazar dini öyküyü bu felsefi düşünceyle sunmakta ve şöyle anlatmaktadır:

"Ateist olan Roma İmparatoru Decanis zamanında inançlı iki asker dinlerinden dolayı İmparatorun korkusundan kaçarak mağaraya sığınırlar. Asırlarca orada kalırlar. Ta ki inançlı bir Hıristiyan olan İmparator Tedesco s zamanında uyanıncaya kadar. Bu kral Tanrıdan,yeniden diri/me düşüncesini teyit edici bir mucizeyi kendisine göstermesini istemektedir. "

Kuranı Kerimde surelerden birisinde bu öyküleştiri/erek

mağaradakilerin durumlarını ve 309 yıl boyunca mağarada kalmalarını, akıbetierini detaylarda aydın/atılıp açıklanarak verilmiştir19 . Bazı tefsir kitaplarında mağaradakilerin isimleri, kaç kişi oldukları ve durumları daha fazla detaylarla anlatılmaktadır. Tevfik Hakim, bu kaynaklara dayandırarak, özüne de bağlı kalarak tarihsel bir tema içerisinde onları üç kişi olarak karak­terize etmektedir; "Merinos ", "M esi/ya", "Yemlfhfi" ve onun köpeği "Kıtmfr" başta olmak üzere diğer etkin karakterlerden prenses" Prenses Brisket "ve eğitmeni "Lala Galyott"u da kahraman karakterler olarak eklemektedir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi yazar Tevfik Hakim, felsefi düşünce çerçevesinde bu tiyatro eserini dört bölümde yapılandırmaktadır. Hakim dayanak olarak daha çok Kuranı Kerimde anlatılan öyküye dayandırarak anlatmaktadır. Mağaradakilerle bağlantı kurarak nasıl ve nice uyuduklarını,

18 Muhammed Mendw; "Tevfik Hakfm 'in "Ehlu 'l-Kehf' adlı tiyatrosımdaki insanla zaman arasında olan çatışma" Mısır ts s40 vd. bkz: İzzeddin İsmail u Çağdaş Tiyatro Edebiyatında insanın problemle­ri" Mısır ts s275 vd. 19 bkz: Kuram Kerim, Kelıf suresi/6-26 ayetle1:

260

Page 11: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

nasıl uyandıklarını, rastlantılarının nasıl gerçekleştiğini, sonlarının niçin ve nasıl olduğunu ifade etmektedir. Yine yazar Kuranı Kerim ayetleriyle bağlantılı olarak olayların nasıl gelişfiğini bizzat onlarla ilintilendirip, anlaşılır bir dil kullanarak öyküsel bir diyalog biçimiyle yapıtını sunmaktadır.

Tiyatro eserinin bölümleri şu şekildedir Birinci Bölümde Decanis 'un iki veziri Merinos ve Mesilya mağarada

uyandıkları saatte oturmakta/ar. Ağır uykularından dolayı kemiklerin­deki ağrılardan bahsetmektedirler. Mağarada uykuda geçirdikleri süreyi sorgulamaktadırlar. Onlardan birisi "Bir yada birkaç gün kaldık" demekte­dir, karanlıkta görülmeyen ama onlara doğru gelen üçünciileri olan çobanı sormaktadır/ar. Sonra ona nerede olduğunu sorarlar,o da mağara kapısından baktığını ama hiçbir şey görernediğini söyler. Diyalog daha sonraları üçünün arasında geçmektedir. Konuşmalarından şunlar anlaşılmaktadır: "Merinos " baba ve eştir. Gizlice Hıristiyanlığa inanan bir bayanla evlenir. Eşi ve oğlu onlardan habersizdir. Çünkü "Merinos "Ateist ve despot olan Kral Decanis 'in inlikamından korkarak onlardan habersiz, onları terk ederek mağaraya sı ğın ır.

Yine aralarında geçen diyalogdan "Mesilla" ile Kralın kızı "Prenses Brisket" arasında duygusal bir ilişkinin olduğu aşk öyküsünü anlamaktayız.

· Mesilla, Kralın kızını babasına ters düşerek Hıristiyanlığa soktuğunu ve bu aşkın her iki vezirin gizli inançlarından dolayı kralın intikam tehdidi­yle karşı karşıya kaldık/arım aynı zamanda da bu aşkın onları kurtardığını öğrenmekteyiz. "Mesilla" Prensese gizlice "Merinos "ile beraber, Fısh

bayramına (paskalya) gideceklerini bildiren bir mektıtp yazar ,bu mektubu prensese ulaştırması için nedimeye verir. Ancak bu nedime kindar ve kötü birisidir. Mektubu Krala ulaştırır. Kral delirir, her iki veziri de unutu/may­acak bir öğün yemek olarak yırtıcı hayvanların kafesine koyulmaları için tehditler savurur. Ancak prenses ayinden gelen iki vezirle karşılaştığında onlardan gizlice kaçmalarını ister Yolda giderlerken "Yemlfhd" adında bir çobanla karşılaşır/ar- o da gizlice Hıristiyan olanlardandır- ondan gizle­necekleri bir yer göstermesini isterler. O da onları mağaraya götürür. Çoban da onlarla mağaraya sığınır, uzaklarda otlayan siiriirlerini bırakır, "Kıtmir" adlı köpeğiyse ondan ayrılmaz Mağara kapısının eşiğinde kollarını uzatmış bir halde yatar. da sahibi gibi ağır uykuya dalar onlar uyandık/arında o da uyanır. .

Bu diyaloglardan sonra öykünün geçmişle ve o andaki bağlantılarını da öğrenmekteyiz. Çobanı görmekteyiz; dostlarına yemek getirmek için kalktığını, biraz para alıp mağaranın dışına çıktığını, sonra kendisinin de aralarında bulunduğu dostlarının yanına yeniden dönerek onlara mağarada bir yada birkaç gün kalmadıklarını bildirir.

O dost/arına dışarıda gördüklerini şöyle anlatmaktadır: yoldaavcı bir

261

Page 12: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------­

süvariyle karşıtaştığını ve avcının ona bir şeyler satmak istediğini, yanındaki paraları gösterdiğinde ise Yemlfha 'nın şekil ve şemailinden korkarak kaçma­ya çalışmasını, Decanis zamanında basılan bu paraları gördüğünde şaşkınlık içerisinde bundan daha fazla var mı? diye sorduğunu Yemlfha yanındaki tüm paraları çıkardığında avcı silvarinin sen bunların hepsini nereden buldun? bunlar antikadır, bir hazinedir dediğinde Yemlfhanın ondan tüm paraları alarak uzak/aştığını, silvarinin de atını koşturup oradan gtzfendiğini ... Bu­nunla birlikte her üçü de uzun saçiarına uzamzş tırnaklarına dikkat çekerek konuşmaya başlar/ar; "Mesilla" belki de bir hqfta kaldık der. Yemlfha ise bir hafta kaldıklarını söyler. "Mesilla" Merinos 'un" karşı koymamsına rağmen gitmek istemesinde ısrarlıdır. Çünkü prenses le üç gün sonra buluşmak üzere ayrılmadan önce randevulaşmalardır. Ancak mağaranın dışından onlara doğru gelen gürültülerden her üçü de korkmuşlardır. Decanis 'un askerleri onları yakalamak için geldiklerini onları mahvedeceklerini sanmaktadırlar. Silvariden hazineyi öğrenen bir gıtrup insan gelerek mağaranın kapısına yaklaşır/ar. Onlardan biri meşalesini yakarak mağaraya girer girmez hızlıca geri döner bağırarak: ölülerin hayaletleri ... Hayaletler! ..

İkinci bölümde öncelikle -kralın sarayının sütun/u avlusunda- Tar­sus Kralının kızı Decanis 'un kızına benzeyen prenses "Brisket"i, Eğitmeni Lala Galyot la beraber görmekteyiz uykusunda gördüğü rüyasında canlı olarak gömiileceğinden lalasına bahsetmektedir; Lafası da kentte yayılan hazine söylentileriyle onun rüyasının ilintisini sorgztlamaktadır. Prenses bu hazineyi lalaszna sorar. Lafası da ona daha önceleri kendisine anlatılanları söyler;" Kral Decanis" ve prensese benzeyen kızından bahseder. Falcılar daprensese aynı adı taşıyan o prenses e, "Prenses Briskete benzeyeceğinden bahsetmişlerdir. Üç yüz yıldan beri ellisinde olan bekar bir kıssısim (rahi­beyim) der. .. sonra kral girer Lala Galyot ona şehirde söylentileri yayılan hayaletleri sorar. O da üç kişi ve beraberlerinde de köpekleri olduğunu söyler Lala Galyot kendi kendine: evet " üçü ve dördüncüsü köpek/eridir" der. İşte bunlar "Decanis" zamanında kaçan üç kişidir. Krala ve prenses e onların durumlarından bahsetmektedir. Kral şaşlanlık içerisindedir. Lala böyle bir şeyin olabileceğini teyit etmek için Hint kitaplarında geçen Japon yarımadasında meydana gelen buna benzer bir öyküyü anlatır: Bir yönetirnde otuz kralın değiştiği anda ortadan kaybolan avcılar dört asır sonra yeniden ortaya çıkmıştır. Onların da kutsanmış kimseler olduklarını Krala ve prens­ese anlatmaktadır. Aynen mağaradakilerin de bu Kralın zamanında bir mu­cize olarak ortaya çıktıklarını ifade eder. Daha sonra dışarıdan gürültüler duyulur akabinde de mağaradakilerden üçü de yanlarında bir grup insan­la görünür. Kral onarlı korkuyla karşılar. Prenses Brisket korkarak laZası Galyot 'tan hemen oradan ayrılmalarını ister. M es illanın gözü Prenses Eris­kete takı/dığında sevinçle haykırarak; Prenses Brisket bak

262

Page 13: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

döndük! Der. Adımı söyledi der Prenses Brisket ve Lalasına, kendisine garip baktığını söyleyerek beraber gitmesi için kolundan çekeler. Kral ise onları se­lamlayarak karşılar. ,Yemlfhd, sürüsünil görmek üzere, ,Mesilld "da eşi ve çocuklarını görmek için izin ister.Mesilld sarayda kalır,zira sevgilisi Beiska oradadır. Elbiselerini değiştirmek ve saçlarını kestirrnek kendisine çeki düzen verilmesi için götürü/ür. Daha sonraları "Merfnous, geri gelerek eşine ve ço­cuklarına hediyeler almak istediğini belirterek kraldan para almaya çalışır. Zira yanındaki paralar "Decanis ,, zamanından kaldığını, ansızın mucizeyle her şe­yin değişime uğradığını s anmaktadır. "Yemlfhd, da saraydan ayrıldıktan sonra gördüklerine şaşkın, kafası karışmış ve dehşet içerisinde geri dönmüştür.

Kral ve lala korku hissetmektedir/er. Kutsanmış olanları neredeyse deli olarak itharn edeceklerdir. Oradan çekip gideceklerdir. "Yemlfhd ,, insanların konuşmalarından mağarada üç yüz yıl kaldıklarını aniayarak "Merfnous ,tan mağaraya geri dönmeyi istemektedir. Merfnous ise bu haberi yalanlamaktadır. "Mesilla, şeklini ve şernailini değiştirdikten sonra gelir. "Yemlfhd, nın söy­lediklerini o da doğrulamaktadır. Zira onunla ilgilenen uşaktan aynı şeyleri o da duymuştur. Ama o, bunca geçen yıllar üzerinde durmaz; madem ki Prenses Brisket var halen de aşk kalbine hayat vermekte gecen bunca yılların artık onun için ne önemi olabilirdi kil... "Merfnous, tüm bunlara rağmen her şeyi yalanla­maktadır. ..

Son olarak çoban "Yemlfhd, mağaraya tek başına gitmek zorunda kalır. Çünkü onu hayata bağlayan nedenleri kopmuştur. Kendi asrında olmayan bir zamanda onun bir umudu olamazdı. Onun için her şey ona yabancıydı. Ama her iki dostunun ise onları yaşama bağlayacak etkenleri vardı bunlardan birisinin eşi ve çocuğu diğerinin ise aşk bağlantısı bulunmasıdır.

Üçüncü bölümde "Mesilld ,, Kralın sarayının sütun/u avlusunda "La la Galyot,a "Dakyanos,un kızı sandığı prenses "Berisak,yı sorarken görmekte­yiz. Mesilld 'nın falaya çok sert davranmasına rağmen, Lala Galyot, onun kut­sanmışlığından dolayı ,onun tüm bu tavzrlarzna karşı nazik ve şefkatlidir.

Son olarak "Mesilld, ve "Lala Galyot, prensesin alışkanlığı üzere kra­lın yatak odasında kralın yorgunluğunu gidermek için ona bir şeyler okumakta olduğunu öğrendikten sonra oradan ayrılırlar. "Mesilld tek başına, sanki ateş­ler içerisindedir. Çünkü o, Prenses Brisket 'zn gecenin o saatlerinde kanısına göre yabancı bir adamın odasında artık temiz kalacağını düşün enlemektedir. O gece yanında ona bu konuda yardım edecek birisinin olmasını temenni ederken, tam o anda eşini ve çocuklarına hediyeler alarak onları dün görmeye giden "Merfnous, ·çıka gelir. Mesilldyla karşılaştığında yıkılmış bir haldedir. Dostuna eşinin ve oğlunun üç yüz yıl önce öldüğünü söyler. Onun da artık umudu kalma- . mıştır hayatta.

Mesilld, Merfnousun orada onunla kalmasın için tüm ikna etme ça­balamalarzna rağmen aralarznda geçen uzun diyalogdan sonra, Merfnous ta Yemlfhd

263

Page 14: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ------------------------­

gibi mağaraya dönmeye karar vermiştir. Çünkü onun, eşinin ve çocuğunun ölü­müyle hayatla olan bağlan kesilmiştir. Artık onun dünyayla ve zamanla bağ­lan bulımmamaktadu: Merinous giderken kralın odasından Prenses Brisket'zn çıktığı görülür. "Mesilld"yi fark ettiğinde orada kim var diye seslenir. O da "Mesilld" işte sonuda sensin sevgili Prenses Brisket! dediğinde prenses olduğu yerde donup kalmıştır. Korkudan da dili tutulmuştur. Ancak Mesilld hala orada onunla ilgilenmektedir ona sitemle sormaya başlar Hatta onun sevgilisi sanıp itharn eder. Çünkü Berisakyla aynı adı aynı taşımakta şekli şemaili de aynı onun gibidir. Hac da halen boynundadır. Hacı daha önce prensesin büyük annesi­ne hediye vermiştir. Prenses onun sorularına kısaca cevap vermektedir çünkü onun bir çılgın olduğunu ·düşünmekte dir. Ama aynı zamanda onun ilgisinden ve kendisinin ona olan ilgisinden de mutlu olmaktadır. Sonra Mesilld aralarznda yanlış bir aniaşılma olduğunu yavaş yavaş aniayarak fark etmektedir: Frensese kızgmlığının nedenini yabancı bir adamın odasında bulunmasından kaynaklan­dığını söylediğinde prenses onun babası kral olduğunu ifade eder Mesilld bunu inkarla babasının Decanis olduğunu söylediğinde prenses Bariska, kendisini Decanis 'un kızı olan Prenses Brisket sandığını fark etmiş ona durumu anlat­mıştır. Kendisinin onun istediği sevdiği Prenses Brisket olmadığını açıklamış tu: Aşkın, çılgınlığın onun için değil de bir benzeri için olduğunu iyice anlayınca prenses onu orada bırakarak çekip gider.

Mesilld sütun/u avluda perişan bir halde şöyle haykırmaktadır:

"Merinus" Yemlihd" biz bu hayata uygun değiliz! .. Biz bu zamana uygun deği­liz! .. sonra oradan çıkarkenLala Galyot'a çarpar. Lala Galyotona ne olduğunu sorar. O anda Prenses Brisket içeriye girerek lalasıyla diyaloga başlar. Bu kut­sanmış iyi adamın gerçekten sevgilisi olmasını temenni ettiğini ve hayallerini ve onda kendisinin diri bir vaziyette gömülü olduğunu, bu hayallerinin gerçek­leşmesini umduğu nu ona anlatır. Lala ise Prenses Brisket 'i m konuşmalarıyla M es il! d 'nın tavırlarını anlayamamaktadır. O esnada Mesilld geri döner prenses ona niçin geri döndüğünü sorar onun istediği Prenses Brisket olmadığını anla­mıştır cevap vermez. Prenses Brisket artık aniadın mı? Diye sorduğımda o da evet anladım ama yine de bu mekandan ayrılarnıyorum diye cevap verir. Prenses Brisket da bunun nedeninin kendisi olmayıp büyük annesinden dolayı olduğunu söyler. Üç yüz yıl önce büyük annesine hediye ettiği boynunda takılı olan kolyeyi ona iade ederek sevgilisinin üç asır önceleri hayatının bittiğini ifade eder. O ise yirmisinde hayatının baharındadır. Prenses Brisket, Mesilldya veda ederek ora­dan ayrılır. Mesilld arkadaşİarından daha kötü durumda olduğu kanısındadır. Artık onların zamanı yok olmuştur. Tarih onları cezalandırmıştır. Sonra o da oradan çekip gider. Prenses derin içten bir sesle:" elveda Mesil!a der.

Dördüncü bölümde her üçünil de ümitlerini yitirmiş bir halde mağa­ranın içinde görmekteyiz Sesleri kesilmiş aralarznda geçen diyalogları duyuyoruz: açlıklarzndan, güçlerini kaybetme/erinden, uyandıktan sonra kente gitmelerinden ve yeniden mağaraya geri dönmelerinden bahsetmektedirle1: Yine kendi aralarznda

264

Page 15: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

gerçekle hayalin felsefi sorgu lamaları yla her iki olgu arasındaki farklılıkları tartışmaktadırlar. Sonra Yemlfh[ı, Mesihe hiçbir şey bilmediğine yemin ederek ölür.Merfnous ise hiçbir şeye inanmayarak ölür. Mesilld da inanan bir kalp/e Allaha şahadet getirerek ölecektir.

Az sonra Prenses Brisketyla la/ası oraya gelecektir/er. Henüz Mesilldnın ölmediğini gördüğünce sevinir Laladan ,onun ölümü yenebilmesi için yardım­cı olacak bir şeyler getirmesini ister Lala bir kap yoğurtla geri geldiği saatte Mesilld, Prenses Brisket'ı terk ederek hayattan ayrılmıştır. Prenses Brisket ağ­lamaktadır. Prenses tüm kalbiyle sevdiği Mesill[ıyla beraber orada kalmasında ısrar/ıdır. Diğer bir alemde onunla birlikte olacağına inanmaktadır. Lalasıyla bu konuyu tartışmaktadır. Daha önceleri falcının onu bildirdiği şeyleri ona anlat­maktadır; kendisinin ahlaken ve dindarlık ve ağırbaşlılık yönleriyle büyük anne­sine benzeyeceğini ve kendisinin diri-diri gömüleceğini ona hatırlatmaktadır.

Biraz sonra krallık o kutsanmış kimselerin (keşişlerin) yeniden ortaya çıkmaları münasebetiyle, oradaki şehitler için mağaranın etrafını çevreleyen bir set ve bir kubbe yapmak üzere dini bir tören düzenlemek amacıyla oraya gel­mişlerdir. Lala Kralın yanında olmak ve onu mağaranın içerisinde görmemesi için hızlzca mağaradan çıkar. Prenses ise oradaki kuru daların içerinse gizlenir. Sonra kralla beraber ruhhanlar mağaranın içerisine girerek, Ölülere tabutlar, mağaranın etrafına set çekilmesi veya orayı açık bırakmalarz konularında konu-

. şarak istişare ederler. Sonra tabut yapılmaması kararına varır/ar. Çünkü onlar göğe yükseleceklerdir. Aynı zamanda orayı yıkmak isteyebileceklerine karşı ko­ruma altına alacaklarını ve daha önce olduğu gibi şayet yeniden uyanacak olur­larsa oradan çıkmak istediklerinde çıkmalarz için açık bırakmaya karar verdiler. Kral din adamlarına yapılması gereken dini veeibeleri onlar için yapmalarını, Galyottan da prensesin hastalığı nedeniyle törene katılamayacak/arını halka bil­dirmesini söyler. Sonra orası boşaldığında Prenses Brisket görünür. Lala Galyot onun yanına dikkatle girer. Prenses Brisket ondan Krala başsağlığı dileklerini iletmesini ve halka da kendisinin de kutsanmış lığını, yaşadığı gerçek tarihi açık­lamasını ister, bizzat kendisinin Mesilldnın sevgilisi olduğunu ifade eder. Lala Galyot ölülerin ve onun üzerinden mağarayı kapatarak oradan çıkar.

Yazar, dört bölüm boyunca felsefi düşüncesini bu şekilde sunarak; insa­nın zamanla çatışmasında, zamana yenik düştüğünü teyit etmektedir. İnsanın do­ğal zamanından sonra yaşasa dahi, onun hayatı ölümü bekası yok/uğu ebediliği ise faniliğini iktiza edecektir. Zamanın insanın bağlantılarının değerlerinin ve ilişkilerinin hakikatlerinden boş olduğundan dolayıdır.

Çoban "Yemlfh[ı" hayata döndüğünde bekalığzn ona verildiğini sanır kente giderek sürüsünün yok olduğzmu anlar Çünkü o sürü onun için zamanla ilişkisini kurmaktadır. Artık sürüşüz bir hayat onun için olamazdır. Yeniden ma­ğaraya dönerek ölümsüzlüğü yeğler ve doğal rnekanına geri döner.

"Merinous ", "Yemlfh[ı "dan daha fazla hayata bağlanır, hayatla bağlan­tılarını daha fazla olduğunu tevehhüm eder. Çünkü onun evi barkz, eşi ve çocuğu

265

Page 16: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------­

vardır.Hediyelerle eşini ve çocuğunu aramaya gider. Evinin yerinde silah pazarz­nın olduğunu görür eşinin ve çocuğunun üç asır önce öldüğünü öğrenir. O da ha­yatında ölümü daha iyi olarak görür. Orada baki olmasını yok olmasından daha alçakça görür. Arkadaşı gibi o da mağaraya geri dönerek doğal yoluna girer. "Mesillii "ise iki arkadaşından daha çok hayata bağlanır. Zira o bir aşıktır. Eski sevgilisi "Prenses Brisket" yi görmüştür. Ancak onun o olmadığını onun bir ben­zeri olduğunu onladığında zamanla bağlarının kesilip yok olduğunu ifade ederek zamanın ona galibiyelini itiraf eder. Artık zaman onun için yokluk demektir.

Yazar Hakim, bu dini öykünün istifade edilmesinde kabullüdür. Çünkü yazara göre bu öykü; felsefi problemierin yapılandırılmasında, öncelikierin ka­bullenme gerekliliğini atılatmaktadır. Zira dini bir öyküdür. Mucize sunmaktadır. Başlangıç olarak bu konuda uzlaşmaya davet eder. Yazarı da ikna olması gereken ama mucizeye dayanmayan düşünsel koşullandırma durumunda da rahatlatır. Böylece yazar insanları zamanla aralarındaki bağların oluşumunda derecelen­dirir; Bağlantıların derece/endirilmesinde de en yüksek ve yücesi olarak sevgi, aşkı, en aşağıdaysa mal-mülk bağlarını görmektedir. Sonra tüm bu bağların ve bağlantıların zamanla birlikte yok olmasıyla, fani şeylerin kesilmesiyle hayatı ölüme çevirerek sonlandzrır.

Son olarak yazar, "Prenses Brisket" karakterini önce" Mesillii "dan ür­küp gizlenmesinden sonra bir maharetle onu Mesilliiya aşık eder. Sonunda da onunla birlikte mağaraya sığınma kararı aldırtarak, orada onunla beraber ha­yatı sonlanır.

Yazar bunun alt yapısını daha Önceden hazırlar; en önemlisiyse kahinin ona söyledik/eridir: aziz Prenses Brisket'a inanç ve ahlaken benzeyeceğini bil­dirmesidir. Sonunda Mesilliiya karşı aşkın kalbinde çağlaması, Mesilliinın ise onda aziz Prenses Brisketyaya olan sevgisidir. O, Prenses Brisketın bir başka biçimi veya bizzat kendisidir. Mesilliinın yeniden dirilmesi gibi o da dirilerek onunla beraber göklere çıkmıştır. Zira bu dünya onun dünyası, bu yeryüzü onun yeryüzü. bu zaman onun zamanı değildir. İlk Prenses Brisket iman şehidiyse di­ğeri de şehittir ama aşk şehididir..

Bu tiyatro eserinde üzerinde durulması gereken bazı noktalar bulun­maktadır. Bunlardan en önemlisi ise; bazı karakterlerin profillerindeki doğal yansımalarma bağlı kalınmamasıdır. Herhangi bir gerekçe ibraz edilmeden bu yansırnalarda sapmaların oluşturulmasıdır. Çoban "Yemlfhii" karakteri buna bir örnek teşkil etmektedir. Tiyatronun başlarında onu, güçlü ve doğal çelişkiler gösteren mantıksal kanıtlardan uzak olarak inançlı bir mürnin olarak görmek­teyken, daha sonraları, gerçeği bilmeden öleceğine yemin edecek, kadar imanın sarsıldığını görmekteyiz. Yine burada "Prenses Brisket" nın kendisi için seçtiği son doğru kabul edilecekse din azizlerinin sonlarının zamanla alakalarının ke­silmesiyle varoluşlarının, yokluk anlamına geldiği ile ilintilendirilecekse Prenses Brisket'in durumuyla örtüşmemektedir. Çünkü o, büyükannesine benzerneyi arzu etmesiyle birlikte Mesilliiyı sevip ona bağlanması sonucunda kendisi için hazır­ladığı

266

Page 17: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

yaşamını soniandırması kaderle yeterli derecede bağdaşmamaktadır. Zira genç bir bayawn, cesetlerden birini sevip kendisini, o cesetler/e birlikte mağaraya sığznması ve kendisini oraya kapatması düşünülemez.

Bu tiyatronun sonunda, mağaradakilerin hayatlarını son/andırmaları konusunda bazı eleştirmenler şunları söylemektedir/er: Bu son, olumsuz/uğu ve yenilgiyi anlatmaktadır. Kesilen bağların yeniden oluşturulmasında, yazarın in­san iradesine ve gücüne inanmadığznı göstermektedir. Yine yazarın, insandaki irade faktörünün kullanımına çağrı yapamadığını gösterir.

Tiyatro kahramanlarının yaşamları, zamanla ilişkilerinin kopması,

canlı bağlantılarının kesilmesiyle, kendilerini mağaraya gömerek ölümü tercih etmeleriyle sonlanmıştır. Oysa bu ilişkileri yenileme/eri, bağlan yeniden can­landırmaları ve hayatta umutlarını yitirmeksizin girişimlerde bulunmaları -on­lara fırsat verildiğinde- mümkündür. Özellikle de "Mesillii "nın yaşamını yine­/eyecek gerçekten sevdiğine benzeyen birisini bulduktan sonra ... Ancak diğer bir perspektiften mağaradakilere bakıldığında bu noktalarda cevap bulmamız mümkündür. Yazarın tutumunu bu yönde haklı da çıkartabilir. Yazarın bu sonu hazırlamasıyla, daha çok beğeni de kazanabilir. Çünkü tiyatroların hepsinde, tüm drama çalışmalarında, kahramanın sonu trajik olur. Sürekli kahramanınfe­laketiyle sonlanır. Yazarın bu sonu hazırlamasının hatta tüm tiyatronun arkasın­da bu gerçek vardır. Bu yönden mağaradakileri düşünüp değerlendirdiğimizde yazarın hayal ve efsanenin üzerinde zamanın galibiyelini teyit etmek istemesini görmekteyiz. Aynı zamanda yazar şunları söylemek istemektedir: Kim -tek başı­na-yalnızlık içerisinde, düşünsel bağlantı ve ilişkilerinde kesik olarak, eskimiş değerlerle, geçmiş zamanda yaşamakta ısrarlıysa, bizzat kendisini ölüme mah­kum etmiş demektir. Bulunduğu hayatta yaşıyorsa bu zaman dilimiyle bağlantı kurup, değerlerine bilinç/e bağlanması ve bundan infisiil etmemesi, kopmaması gerekmektedir. Böylelikle bu durum tiyatroya yeni bir boyut kazandırır. Bu da reform boyutudur. Yazar, ulusunun dikkatini çekerek geçmiş zaman değerlerini dayanıp, yalan geçmişle bağlantı kurarak, tarihte yaşamanın yeterli olamaya­cağını vurgulamak istemektedir. Adeta bugünü yaşayıp canlandırdığını sanarak şimdiki zamanla bağlantılardan ayrılmış olur. Bu ise ölümün hayattan daha ha­yırlı olması anlamına gelmektedir.

İşte bu boyutlar ve nitelikler tiyatronun üçüncü bölümünde somut bir şekilde görülmektedir: üçüncü bölümün sonlarına doğru tiyatro kahramanla­rından Merinous ile Mesiilii arasında geçen diyalogda, yazar şöyle bir panora­ma içerisinde onlara düşüncesini ifade ettirir: Mekan olarak kahramanlardan Mesillii geceleyin avluda Prenses Brisket 'ı beklerken Merinous o sırada kentten döner. Üç asırdan beri her şeyin yok olup d eğime uğradığını, Mesillii 'nın evi­nin yerine silah deposu kurulduğunu eşinin ve çocuğunun öldüğünü artık onun da yaşamasının hiçbir anlam taşımadığı inancında olduğunu ve Yemlihiinın da haklı olarak mağaraya geri döndüğünü kahramanların diyaloglarıyla yazar ifa­de eder. Sonuç olarak yaşayanıayacakları bir dünyada olduklan gerçeğini yazar aralarzndaki geçen şu konuşmatarla vurgular

267

Page 18: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------­

-Merfnous: Çocuğum öldü şu anda beni bu dünyaya bağlayacak hiçbir şey yok bu korkunç bir dünya ! ..

· Yemlfhci onu onaylar -Bu yeni hayatta bir yerimiz yok Ne bu yaratıklar bizi anlıyor ne de

biz onları .bu insanlar bize yabancı bu elbiseleri giyip onariz taklit etmek bizi onlardan yapmaz. İnsanlar beni bu elbiseye rağmen yüzümden ve konuşma/a­rımdan tanıdı. Kralın benim hizmetime tahsis ettiği köleyle beni izlediler. Köle dahi çoğu kez benim ne dediğimi anlamıyordu. Adeta uyuzmuşum gibi benden uzaklaşmaktaydı. Kentte gün boyunca perişan olmuştuk; soruyor ve araştırıyor­duk. Umutla umutsuzluk arasında kalbirn param parça olmaktaydı. Çevremde­ki insanlar ne istediğim anlamamaktaydı. Onların bağrışmalarından başka hiç bir şey de duymamaktaydım: (Bu onlardan birisi ... Bu onlardan birisi. Gelin ve görün. Bu onlardan birisi .. .) Sonra da kent ... Bu Tarsus mu? Tarsus olması olanaksız. Evet Mesillci biz bu kentten ve sakinlerinden üç yüz yıldan sonra çok uzağız. Yemliha ne delirmişti ve ne de yalan söylemişti. İşte şimdi ben bu gerçeği

, çok iyi idrak etmekteyim ... Üç yüz yıl geçti. Şu anki yaşadığımız dünya çokfarklı .Adeta dalgalı bir deniz, ansızın suyu tatlıdan tuzluya dönüştürülmüş bizler de orada yaşaması imkansız balzklarız.

-Mesillci: Dün bu sözleri niçin söylemedin? Yemlihayı alaya almıyor ~~? .

-Merfnous: Bu çoban doğru söyledi. Mesil!a: Ne zamandan beri? -Merfnous: Mesillci! Kalhim öldü Mesillci! Bugünden sonra bende hiçbir

yarar gelmez Şayet dostumsan benimle beraber gel... Mesillci! benimle beraber gel

-Mesillci: Nereye? -Merfnous: (ko/undan çekeleyerek) bizim alemimize .... -Mesillci: (kolunu ondan çekerek) Deli misin sen? -Merfnous: Tek başıma gitmeme müsaade mi edeceksin? (Mesil!a yanıt

vermez) -Mesillci! Yalnız gitmem için beni bırakacak mısın? -Mesillci:Gitme! Burada kal. -Merfnous: yapamam ... -Mesil!a: niçin? Sana engel olan ne? -Merfnous: yapamam ... -Mesillci: Bilakis yapabilirsin. Lakin Asırlar önce altmışında ölen oğ-

lun iç{n hüzünlenmektesin. Aptall Sen henüz altmış yaşlarını bilmemene rağmen onun yanma gitmek istemektesini Sen henüz gençsin önünde hayat var!

-Merfnous: (eliyle başına vurarak) Ben gencim oğlumsa yaşlı! Bu sözün bu kadar da kolay mı? Sanki ne dediğini aniayacak aklın yok seninf Ahh! ... ke­sinlikle sen beni delirteceksin!

268

Page 19: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

-Mesilla: İstediğin ne? Tüm bunlar ya gerçek yada yanlış, mağarada korkunç gec-enin aklımıza olan etkisi! Genel kanıma göre gerçek değil! İşte Be­risket bıraktığı gibi burada! Merfnous! Berisket için ne dersin Dünkü gibi onu görmektesin da üç yüz yıl mı yaşadı?

-Merfnous: Berisket mı? Evet haklısın ama ya oğlum? Oğlum için ne dersin? Kesinlikle tüm bu olanlar doğru hiç şüphe yok! Zira sen kenti de gör-medin ve hiçbir şeyi izlemlemedin. ... Berisket ...... oğlum. Tanrı onu bağışlasın! Aklımı kaybedeceğim ... Aklımı kaybedeceğim .. .

-Mesilla: (Merfnous 'un başını kaldırarak) Ağlama Merfnous! Ağlama­nın ne yararı var şimdi oğluna ... ?

-Merfnous: oğluma ağlamamaktayım aptal! Mesil!Ci: Öyleyse bu ağla­rnan da ne?

-Merfnous: Izdırap ... Senin anlamadığın başka bir ıstırap Tanrım! Ak­lımı kaçırmamaniçin izin veriyorsun? Üç yüz yıl .. Oğlum altmışında ... Bense hayatta olan bir genç!

-Mesil!Ci: bunları düşünme Merfnous! Dünkü haline dön! Duyumlarınla alay et! Ya üçyüz yılı ve dahafazlasını geri getir tüm bunlar söylemler sayılar farz et ki bütün bu sözler ve sayılar anlamsız dünkü yaptığın gibi Bu sayılarla hayata olan duygularım değiştirebilir misin? hepsinin doğru olduğunu varsayi Sense şimdi yaşamın önünde bir realitesin! Halen gençsin. Varsay ki sana yeni bir yaşam armağan edildi. Bundan yüz mü çevireceksin? ! ..

-Mesil!Ci: Yeni bir yaşam! Faydası ne? Deri yok! Salt olarak geçmişten ve ümitlerden soyutlanmış neredeyse bu yokluk, bilakis yokluk. .. yokluk salt bir yaşam!

-Mesilla: Seninle aynı görüşte değilim Merfnous! Hangi yaşam olursa olsun armağan edilmiş ve en değerli bir armağan yaratılmışZara verilen o da hayat! Bununla birlikte dünkü görüşün de böyleydi. Dünkü durumuna niçin dön­müyorsun?!

-Merfnous: Heyhat!... Heyhat!... -Mesilla: Niçin? -Merfnous: Dün senin gibiydim -Mesil!Ci: Merfnous! -Merfnous: Çünkü ben yaşama ilintili bir nedenim vardı o da katli Kalp-

se zamanın koşullarına boyun eğmez benim için şimdi yüzyıllar kelimeler ve sayılardan başka hiçbir şey yok!

-Mesilla: Bugün öyleyse! -Merfnous: Öldü! -Mesilla: Kim? Ve niçin? -Merfnous:( mütemadiyen) aklımdan başka hiçbir şey kalmadı. İşte tek

akıl! İşte o da beni alemine döndürmekte. Zaman ve mekan alemine ... -Mesilla: Anlamadım ... -Merfnous: evet maalesefşimdi anlainamaktasın.

269

Page 20: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------­

-Mesi1Hi: İzan sahibi bir kişi olarak seni anlamaktayını duygulannın arka-sında mahva gitmezsin! ..

-Merinous: (cefalı bir sesle)elveda!.. -MesilHi® onu durdurmak istemiyle) -Merinous! Anlamak istiyorum. Korkmaktayını yüzünde hatırlamadığım

şeyler görmekteyim .. -Merinous: ( gitmek için kendisini kurtarır) bugün anlayamayacaksın ...

Biz hayaletleriz ... Zamanın malıyız .. tarihin mallıyız. Tarihten kaçarak zamana geri döndük.. Tarih bizden öç almakta ... elveda MesilHi! (Merinous, Mesillayı bitkin bir halde bırakarak çıkıp gider) 20

Sonuç: Bugün gordüğümüz, yaşadığımız olgulan, olaylan tarihin içinde sanki onlar "hep böyle varolmuşlar" gibi düşünme ve algılama eğilimimiz vardır. Oysa insanın yarattığı edimlerin hiçbiri ne öncesiz ne somasızdır. İnsan önce­yi yaşarken samasının da terncilerini atar. Felsefede, şiirde, romanda, sinemada böyle olduğu gibi tiyatroda da böyledir. Kültürel birikimin değişmez yasasıdır bir anlamda. Onun için her edimin içinde, "geleneğin" fark edilsin yada edilmesin izlerini süreriz. 21

Yazar Hakim, dini felsefi ve genel kültürel edinimlerini ve algılama eği­limlerini -farkında olsa yada olmasa- geleneğin ve geleceğin diyalektiğini edebi tiyatro eserleriyle vurgulamaktadır. Üzerinde çalıştığımız yazann "Ashabı Kehf' adlı bu tiyatro eserinde dayanak olarak Kuranı kerimde anlatılan bir öykünün etrafında cereyan etmektedir. Tann 'nın yüzyıllarca ölü olarak bırakıp daha soma dirilttiği kişileri, yazar bu yapıtıyla felsefi analizlerini hayalinde yarattığı kahra­manıann diyaloglanyla bir drama formatında sunmaktadır. Yazar, Tann'nın yüz­yıllarca ölü olarak bırakıp daha soma dirilttiği kimseleri geçmişten geleceğe taşı­yıp o an içerisinde geçmiş ve gelecek diyalektiğini eserinde yaptığı gibi şu anda da bizleri de geçmişe yolculuk yaptırarak, doğa ve dünyada sabit ve değişmez hiçbir şey olf!ladığını geçmişe gidildikçe, nice kentlerin kaybolduğunu; insanlar ve de tüm diğer canlılann değişikliklere uğrayarak silinip gittiğini dünyamızın görüntüsü sürekli değişime uğramasına dikkatimizi "zaman olgusuna" yoğunlaş­tırma gerekliliğine vurgu yapmaktadır.

Bu bağlamda Zaman" dediğimiz (Einstein'ın dördüncü boyut adını tak­tığı) kavram, tamamen eneıji-madde ve mekan üçlüsüne bağlı bir gelişirndir; madde-eneıji-mekan sistemleri sabit, değişmez kalırlarsa, zaman diye bir şey oluşmuyor. "Olay" dediğimiz kavram, bir eneıji akımı veya aktanmını yansıtır. Sokakt~ki insanlarm ve diğer öğelerin bir an için her türlü eneıji dönüşümünü kestiklerini düşünün: Hiçbir insanın hiçbir hücresi eneıji alış-verişi yapmayacak; dolayısıyla hiçbir organı hareket etmeyecek ve insanlar bir heykel gibi o anki ko­nurnlannda donup kalacaklar; dünya dönmeyecek, sıcaklık değişmeyecek, hava hep aynı aydınlık derecesinde kalacak, rüzgar olmayacak, vs ... Bunun anlamı, her türlü eneıji akışının durmuş olması ve hiçbir "olay" olmamasıdır. Düşünün,

20bkz: Tevfik Hakfm. "Eiılıt Kelıf'' s/05-113 21 bkz: B ertan Onaran . "Jean Viiler "Tiyatro ve geleneği üzerine" ist.2003

270

Page 21: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

yukarıda anlatılan film şeridinde sahnelerde hiç bir değişiklik olmasa, her sahne bir diğerinin aynı olsa, "zaman" denilen farklılaşma belirtisi nasıl algılanabi­lirdi? Bir insan hiç değişmese, çevresindeki hiç bir şey değişmese, güneş hep aynı konumunda kalsa, ağaçlar büyiimese, rüzgar esmese, kısacası, her şey bir resim gibi dondurulmuş olsa, zaman kavramıyla neyi kastedecektik? Dolayısıy­la.

"Zaman", madde -enerji- mekan üçlüsil arasındaki değişim ve dönü­şümün göstergesidir. Değişim ve dönüşüm, enerjinin bir yerden başka bir yere akması sonucu oiuşan bir olaydır. Bu değişim ve dönüşüm hem canlılar hem de cansızlar aleminde vardır; değişim ve dönüşümün kısa tanımı da "EVRİM" olduğuna göre, evrim hem canlılar aleminde, hem de cansızlar aleminde söz konusudur.

Dolayısıyla, evrim zaman kavramının eş anlamiısı olmaktadır. Enerjinin bir yerden bir başka yere akması ve bir yerde depolanması bir "olay" oluşturur, dolayısıyla bir "iz" bırakır.

Doğadaki her şey sürekli bir değişim ve dönüşüm içinde olduğundan, oluşacak "olay veya iz" her yerde aynı şiddette olmaz. Onun için doğa kurallarz veya yasaları hep istatistiksel anlamda geçerlidirler (Schröding­er 1945). Doğal olaylardaki bu istatistiksel dağılım genellikle Gauss dağılımı olarak bilinir ve "doğru veya kural" çoğunluğun olduğu orta­lama değeri gösterir. Bu eserin bundan sonraki bölümlerinde, "doğru veya kural" kavramı hep bu istatistiksel anlamıyla kullanılacaktır. Dolayısıyla, "İnsanları oluşturan hücreler, çocukluk evresinde doğru veya yanlış bilgil­erle genel hatlarıyla eğitilirler (programlanırlar) ve gelişmiş yaşlarında artık bu yanlış bilgiler hücrelerden tamamen silinemezler, dolayısıyla insanların düşünce ve davranışları sonradan değiştirilemezler" şeklinde bir kural ileri sürüldüğünde, 'bu kural ancak toplum çoğunluğu için geçerlidir ve mutlaka istisnaları olacaktır' anlamındadır.22

Klasik mekanikteki mutlak zaman kavramı artık yoktur, zaman artık rölatif bir kavram, zaman hızla bağıntılı bir olgudur. Klasik ikizler paradok­sunu hepimiz biliriz. Bunun daha ilerisi bile olabilir.

Şimdi meşhur uzay üssümüzde bir gaZaksiler arası roket olsun. Apron­da da bir genç pilot ve on yaşındaki oğlu. Pilot 30 oğul 1 O yaşında diyelim. Raketler ateşieniyor ve uzay gemisi uzun yolculuğuna başlıyor. Yolculuk ner­eye ? Yukarıda bahsettiğimiz Capellaya23 Uzay gemisi yol aladursun, endişeli eş ve yanında çocuk her gece karanlık gökyüzünde, Capella yönünde, sanki uzay gemisini göreceklermiş gibi bakmaktadırlar. Yıllar böyle geçer, gider. Bir gün mutlu bir haber yayı/ır. Genç pilot Capella 'dan gelmektedir ve yarın dünyaya inecektir. Nihayet beklenen an gelir, gemi alana iner, pilot coşku ile karşılanır. Eşi ve oğlunu sorar. .. Eş artık yoktur. Aradan geçen kırk beş yıl içinde ölmüştür. Oğlunu sorar, karşıda duran saçlan dökilk orta yaşlı birini gösterirler, elli beş yaşındaki oğul, yolculadığı sırada otuz yaşında olan

271

Page 22: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_ERSOZE.pdf · Böylece insanları onlar hakkında bilgi/endirdik ki, Allah 'ın vaadinin

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ---------------------------­

babasmı tanımaz; çünkü baba ancak otuz beş yaşlannda görülmektedir. Baba ışık hızının % 99'u kadar bir hızla yol almıştır ve dünyada kırk beş yıl süren bir zamarn beş- altı yıl olarak yaşamıştır. Bunlar gerçek midir? Evet Işık hızına yakın hızlarda organizmanm yaşlanması, kalp atışlan ve saatin tiktaklan hep-si yavaşlar. Zaman artık hızla ilişkin bir kavramdır. Zaman yavaşlamıştır, or­ganizma daha geç yaşlanmaktadır, Işık hızmda ise zaman durur.

Işık hızmda yol alan bir raketiniz varsa yaşianma problemini halletmiş olursunuz. Tüm bunlar bizim evrenimizin smırlannı oluşturur. Evreni oluşturan güç bize bu kadanın yeterli görmüştür. İnsanoğlu bu sınırları aşabilir mi? Kim bilir belki bir gün, ama oldukça uzak bir gün ... 24

Zamanın göreceliği, bilimsel yöntemle de ortaya konmuş somut bir ger­çektir. Kuran' da geçen birçok ayet zamanın mutlak olmadığını, göreceli oldu­ğunu vurgulamaktadır25 Kuran' da 14 asır evvel vurgulanan bu gerçek, ancak 20. yy' da bilim tarafından ispat edilebilmiştir. Şüphesiz bu da, Kuran'm, zamarn yaratan ve zamandan münezzeh olanAllah'ın indirildiğinin kesin bir delildir.

22 www.oktem.com sitesinden alınmıştu: 23 Gapella m·abacı takımyıldızında sıfirına kadirden,yani gözle görii/ebilen bir yıldızdır 24 Konu ile ilgili Kitaplar: 1-) Einstein: Jeremy Bcmstcin, Yazko Bilim 2-) Evren ve Einstein: Lincoln Barrclt, Varlık Yayınlan 3-) Özel ve Genel Görelilik Kuramı: Kinstein, İ dea Yayın 4-} Uzay, Zaman: Maxwell. Einstein, Schrödingen Bom. İ dea Yayın 5-) Evren ve Dönüşümleri: Roland Onınes. Onur Yayınları 6-) Fiziğin Evrimi: A. Einstein, L. İnfeld, Onur Yayınları 7-) Görelilik Kuramı: Max Bom. Evrim Yayınları 8-) Bilimin Öncüleri: Cemal Yıldırım, Tübitak 9-) Bilim.Tarihi: Cemal Yıldırım, Remzi Kitabevi 1 0-) Albert Einstein: Leopold İnfeld, Onur Yayınları 11 -) Rölativitenin Alfabesi: Bern·and Russell, Onur Yayınları 1 2-) Rölativite ve Kozmoloji: VVılliam Kauftnann, Onur Yayınları 1 3-) İzafiyet Teorisi: Albert Einstein. Özgün Yayınları 1 4-)Herkes için Göre/ilik: James A. Coleman, V Yayınları 1 5-)Tanrıya Koşan Kizik: Saadettin Merdin, Timaş Yayınları 16-)Bilim ve Teknik: Sayı 94,137,138,152,167 25 zamanla ilgili bkz: Taha/130, RumV17-18, Ahzab/42, Mümin/ 55. Tur! 48-49, Hud/114, İsra/78 za­manın izafiyetiyle ilgili bkz: Bakara/259 ,Kehf6-26.

272