ve rüya - bilim ve teknikortalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda...

19
ARALIK 2005 SAYISININ ÜCRETS‹Z EK‹D‹R HAZIRLAYANLAR : DR.SAM‹ ULUS COCUK HASTANES‹ DOÇ. DR. FERDA fiENEL uyku rüya ve uyku rüya ve

Upload: others

Post on 25-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

AARRAALLIIKK 22000055 SSAAYYIISSIINNIINN ÜÜCCRREETTSS‹‹ZZ EEKK‹‹DD‹‹RR

HHAAZZIIRRLLAAYYAANNLLAARR :: DDRR..SSAAMM‹‹ UULLUUSS CCOOCCUUKK HHAASSTTAANNEESS‹‹ DDOOÇÇ.. DDRR.. FFEERRDDAA fifiEENNEELL

uuyykkuu

rrüüyyaavvee

uuyykkuu

rrüüyyaavvee

ekimek 11/21/05 6:14 PM Page 1

Page 2: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

2 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Uykunun

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 2

Page 3: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Ortalama olarak günün 8 ve biry›l›n 2920 saatini uykudageçiriyoruz. Di¤er bir deyifllesenenin 121,7 gününü, yanihayat›m›z›n üçte birini uyuyarakgeçiriyoruz. Gözlerimiz kapan›yor,kaslar›m›z gevfliyor, belirli birfliddetteki ses, ›fl›k ve hattadokunmaya dahi tepkigöstermiyoruz. D›flar›dan bak›flaç›s›yla hayat›m›z›n üçte birinihiçbir fley yapmayarak geçiriyoruz.Kimilerine göre uyku “boflageçirilen zaman” olaraknitelendiriliyor. Bilim kurgu yazar›olan Isaac Asimov, birkonuflmas›nda “uykudan nefretederim ve saatin 05 olmas›n›sab›rs›zl›kla beklerim, uyku zamanisraf›d›r” demifl. BenjaminFranklin’se : “Erken yat›p erkenkalkmak kifliyi sa¤l›kl›, zengin veak›ll› yapar” diyerek uykununyarar›n› savunmufl. Ünlü mucitThomas Edison ise bal›klar›n veatlar›n hiç uyumad›klar›n› önesürerek, uykunun sadece kazan›lm›flbir al›flkanl›k oldu¤unu, hücrelerinuyumad›¤›n› ve asl›nda insan›nuykuya ihtiyac› olmad›¤›n› söylemifl.Uykunun faydas› olup olmad›¤›y›llarca tart›fl›lm›fl olsa da: “Uykuilaçtan iyidir”, “Sa¤l›¤›n bafl›uyumakt›r” gibi ‹ngiliz ve ‹rlandaözdeyiflleri insanlar›n uykununönemine olan inanc›n› yans›t›yor.

3Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

n S›rlar›

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 3

Page 4: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Tüm ömrümüzün neredeyse üçtebirinin uykuda geçmesine karfl›n, ya-rarlar› konusundaki bilgimiz neredey-se yok denecek kadar az. Son y›llardayap›lan araflt›rmalar, uykunun boflageçirilen zaman olmad›¤›n›, gerek be-densel gerekse psikolojik aç›dan fay-dalar›n›n oldu¤unu gösteriyor. Eski-den, uyku s›ras›nda beynin çal›flmas›-n›n yavafllad›¤› ya da durdu¤u, böyle-ce beynin dinlendi¤i san›l›yordu. An-cak, 1950’lerden sonra durumun böy-le olmad›¤› anlafl›ld›. REM uykusu-nun keflfedilmesinden sonra, uykudabeynin durmad›¤›, tam aksine belkide gün içerisinde oldu¤undan bile da-ha fazla çal›flt›¤› gözlemlendi. Uyku,beynin yavafllad›¤› ve h›zland›¤› çeflit-li evrelerden olufluyor. Bu evreler çokkarmafl›k bir kontrol sistemi içerisin-de gece boyunca birbirini takip edi-yor. Anl›k de¤iflebilen hormon düzey-leri ve vücut ›s›s›ndaki oynamalar, buevrelere efllik ediyor. Her 90 dakikadabir oluflan REM uykusu s›ras›nda be-yinde yüksek bir hareketlenme oluyorve bu hareketlilik tüm uykunun nere-

deyse %20’sini oluflturuyor. Uyku s›-ras›nda beyin kan ak›m›nda %20’yevaran azalma olsa da, beyin hücreleri,sinyal say›s›n› art›rarak bunu telafiediyor. REM uykusu d›fl›ndaki“NREM” denen ve bilincin tamamenkayboldu¤u derin uykuda dahi beyinhücreleri çal›flmaya devam ediyor.Elektroensefalogram (EEG) denen ci-hazla yap›lan ölçümler, uyku ve uya-n›kl›k s›ras›nda beynin farkl› bölgele-rinin çal›flt›¤›n› gösteriyor. Uyku s›ra-s›nda beynin düflünce ve bilinçli hare-ketlerden sorumlu olan d›fl kabu¤u,yani “korteks”le, beynin ortas›ndakibilinç d›fl› kontrol merkezlerinden bi-risi olan “talamus” aras›nda sinyal ile-timi olufluyor. Bu iletilerin, beyindemeydana gelen düzensiz, amaçs›z verasgele sinyalleflmeler olmay›p, bey-nin kendi ihtiyac› için yaratt›¤› sinyal-ler oldu¤u düflünülüyor. Yap›lan tümaraflt›rmalar uykunun, uyan›kl›k du-rumunun ortadan kalkmas›yla oluflanbasit bir durum olmad›¤›n› gösteri-yor. Uyku s›ras›nda beyin faaliyetleridurmuyor, tam aksine sinir hücreleri-

nin üretti¤i sinyaller yeniden organi-ze oluyor.

Araflt›r›lan tüm memelilerde, uykuREM ve REM olmayan fazlar› içerenbir döngüden olufluyor. Bu bulgu, uy-kunun sadece türler aras›nda ortakolan bir özellik olmakla kalmay›p, ifl-levsel bir yönünün oldu¤unu da göste-riyor. Y›llar boyunca uykunun tekamac›n›n enerji tasarrufu oldu¤u dü-flünüldü. Ancak günümüzde uyuma-n›n, basit bir enerji tasarruf mekaniz-mas› olmay›p, bu süre içerisinde ener-jinin aktif olarak kontrol edildi¤i dü-flünülüyor. Uyku, beynin yavafllad›¤›ve h›zland›¤› çeflitli evrelerden oluflu-yor. Bu evreler çok karmafl›k bir kon-trol sistemi içerisinde gece boyuncabirbirini takip ediyor. Anl›k de¤iflebi-len hormon düzeyleri ve vücut ›s›s›n-daki oynamalar bu evrelere efllik edi-yor. Uykunun ilk saatlerinde, yani uy-kunun ilk evresinde beyin dalgalar›yavafll›yor. Yavafl dalga evresinde, kas-lar gevfliyor ve göz hareketleri duru-yor. Bu süre içerisinde kalp h›z› yavafl-l›yor, kan bas›nc› ve vücut ›s›s› düflü-

4 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 4

Page 5: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

yor. Bu s›rada uyand›r›lan kifliler rüyatan›mlam›yor; ancak baz› imajlar gör-dü¤ünü ifade ediyor. Beyin dalgalar›-n›n yavafl oldu¤u bu evreden sonra be-yin dalgalar›nda h›zlanma bafll›yor. Buevrede beyin dalgalar›n›n h›z›, adetauyan›k haldeki dalga h›z›na benziyor.Göz hareketleri h›zlan›yor, vücuttatam bir gevfleme oluyor ve solunumkaslar› d›fl›ndaki kaslar adeta felç du-rumuna geçiyor. H›zl› göz hareketleri-nin oldu¤u bu evreye “REM” uykusudeniyor. Esas olarak rüyalar bu evre-de görülüyor. REM uykusu s›ras›ndakan bas›nc›, vücut ›s›s› ve kalp at›flla-r›nda oynamalar oluyor. Erkeklerincinsel organ›nda ereksiyon, yani sert-leflme bu evrede görülüyor. Bu evreilk olarak 15 dakika sürüyor. Bunutekrar yavafl dalga evresi izliyor. Geceboyunca bu evreler birbiri ard›na geli-yor. Bu evreler ortama 100 dakikadabir tekrarlayarak devam ediyor. Gide-rek yavafl dalga evresinin derinli¤iazal›yor ve REM’in süresi uzuyor; taki, uyanana kadar. ‹nsan hayat›n›n de-¤iflik dönemlerinde bu uyku evreleride¤iflime u¤ruyor. Örne¤in, bir bebekgenellikle günün 18 saatini uyuyarakgeçiriyor. Bu uykunun ço¤u derin biryavafl dalga evresinde geçiyor. Erifl-kinlerse genellikle günde 6-7 saat uyu-yor. Bu uykununsa çok az bir k›sm›yavafl dalga evresinde geçiyor.

Kimi araflt›rmac›lara göre uykununen önemli ifllevi, rüyalara zemin haz›r-lamas›. Rüyalar yüzy›llard›r insano¤-lunun merak›n› cezbetmifl. Binlercey›l önce eski M›s›rl›lar zaman›nda rü-yalar›n gerçeküstü bir dünyan›n ha-bercileri oldu¤u düflünülüyordu. On-lara göre rüyalar, felaketlerin ya daiyi talihin ön habercileri olarak tanr›-lar taraf›ndan gönderilen mesajlard›.‹lk rüya tabirleri kitab› eski M›s›rl›lartaraf›ndan yaz›ld›. Rüyalar ayn› za-manda tedavi amaçl› da kullan›labili-yordu. Kötü durumda olan bir kifli,bir tap›nakta uyuyarak tanr›lardanonu iyilefltirmesini diliyordu. Ertesigün, kiflinin gördü¤ü rüyay› yorumla-yan rahipler, nas›l bir mesaj geldi¤inianlamaya çal›fl›yordu. Eski Yunanl›larda MÖ 8. yüzy›lda rüyalar›n tanr›lar-

dan gelen kutsal mesajlar oldu¤unainan›yordu. Rüyalar›n d›fl dünyadanya da tanr›lardan gelen mesajlar de-¤il, insan›n kendi zihninden kaynak-land›¤› fikri ilk olarak MÖ 5. yüzy›ldaHeraklitos taraf›ndan ortaya at›ld›.Ünlü düflünür Aristo ise rüyalar›ntanr› mesajlar› oldu¤u fikrine sonnoktay› koydu. “Parva naturalia” adl›eserinde Aristo, rüyalar›n günlük ha-yatta meydana gelen olaylar›n biriki-mi sonucunda olufltu¤u fikrini ortayaatt›. Aristo, rüyalar›n insan›n sa¤l›¤›n›yans›tt›¤›n› ve rüyalar sayesinde çeflit-li hastal›klar›n iyilefltirilebilece¤ineinan›yordu. Modern t›bb›n kurucusuolan Hipokrat da bu fikri destekleyen-lerdendi. Ünlü psikiyatrist SigmundFreud, rüyalar›n ruhsal hastal›klar›anlamak ve tedavi etmekte çok önem-li oldu¤unu savunuyordu. Günümüz-de baz› bilimciler rüyalar›n beyin bi-yokimyas›n›n bir yan ürünü oldu¤unuve özel bir amac› olmad›¤›n› ifade edi-yorlar. Ancak, halen araflt›rmac›lar›nço¤u rüyalar›n bir ifllevi oldu¤unu vebunlar›n tedavi amaçl› kullan›labilece-¤ini düflünüyorlar.

Son y›llarda yap›lan araflt›rmalar,uykunun ö¤renme sürecine de olum-lu etkisi oldu¤unu gösteriyor. De¤iflikmemeliler üzerinde yap›lan çal›flma-larda, uyku, ö¤renmeyi art›rarak iflyapma becerisini gelifltiriyor. De¤iflikhayvan türlerinde uyku süresininfarkl› olmas›, uykunun çeflitli ifllevselyönleri oldu¤unu gösteriyor. Baz›hayvanlar günün neredeyse tamam›n›uyuyarak geçirirken, baz› hayvanlarsahiç uyumuyor. Baz› hayvanlar›n hiçuyumamas› ya da az uykuyla yetinme-leri, uykunun yarar› olmad›¤› anlam›-na gelmiyor. Bu hayvanlar›n, evrimsüreci içerisinde bu flekilde bir uyumsüreci geçirdikleri düflünülüyor. As-lan ve kaplan gibi güçlü ve y›rt›c› hay-vanlar, avlanmad›klar› ve eflleflmedik-leri sürelerde oldukça uzun uyuyabili-yorlar. Ancak tavflan gibi küçük ve sa-vunmas›z hayvanlar k›sa süreli uykuy-la yetiniyor. Evrim süreci içerisindeuykunun do¤aya uyum süreci içeri-sinde flekillendi¤i ve hayvanlar›n ha-yatta kalmalar›na yetecek kadar uyku

al›flkanl›¤› gelifltirdi¤i düflünülüyor.‹nsanlarda uykunun önemini göste-ren bulgulardan birisi de, uyku bo-zukluklar›n›n kiflileri olumsuz etkile-yerek çeflitli bedensel ve psikolojikhastal›klara yol açmas›. ‹nsan›n ihti-yac› olan uykunun yeterince al›nama-mas›, düzensiz uyku ya da uyku kali-tesinin iyi olmamas› çeflitli hastal›kla-ra yol aç›yor. Uyku bozukluklar› belkide en s›k toplumsal sa¤l›k sorunu.ABD’de yaklafl›k 70 milyon insan›nçeflitli düzeylerde uyku sorunu var.En s›k uyku sorunu, “insomni” denenuykusuzluk hastal›¤›. Bu kiflilerin birk›sm› hiç uykuya dalamazken baz›lar›gecenin bir yar›s›nda uyan›p bir dahauyuyam›yor. “Uyku apnesi” denenbaflka bir hastal›ksa, kiflinin hayat›n›tehdit edebilen bir rahats›zl›k. Buhastal›kta, uyku s›ras›nda solunumkaslar›nda o derece gevfleme oluyorki, bir süre için nefes almak dahimümkün olmuyor. Bu nedenle, kiflilerderin uyku evresine hiç geçemiyor.Gece uykusunu alamad›¤› için bu kifli-ler, gün içerisinde sürekli uyukluyorve çeflitli kazalara yol açabiliyorlar.

Eskiden, uyku s›ras›nda bilincin ta-mamen kayboldu¤u düflünülüyordu.Ancak, son y›llarda uyku süresince bi-lincin kaybolmad›¤›, ancak farkl› birkonuma geçti¤i savunuluyor. Uykudagörülen rüyalar, bunlardaki görüntü-ler ve düflünce tarz›, flizofreni gibi ba-z› psikolojik hastal›klardakine olduk-ça benzerlik gösteriyor. Gerçekte varolmayan ses ve görüntülerin de¤iflikbir düflünce zinciriyle bilinç düzeyinetafl›nmas› rüyalar›n en önemli özelli-¤i. Bu de¤iflik bilinç düzeyi, kifli uyan-d›¤›nda beyindeki di¤er merkezlerinetkisiyle bask›lanarak günlük hayattakulland›¤›m›z bilinç düzeyine geçiyor.Di¤er bir deyiflle, belki de bir flizof-renle di¤erleri aras›ndaki tek fark,uyan›kken farkl› bir bilince sahip ol-malar›. Uykunun mekanizmalar› veamac› henüz tam olarak bilinmiyor.Uykunun s›rlar›n›n ve amac›n›n arafl-t›r›lmas›, beynin daha iyi anlafl›lmas›-na yol açarak birçok hastal›¤›n›n anla-fl›lmas›na ve tedavi edilmesine yar-d›mc› olacak.

5Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Uyku ve Rüya

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 5

Page 6: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Uyan›k kalmak, beyindeki farkl› sis-temlerin salg›lad›¤› mesajc› molekülle-re ba¤l›. Uyku ve uyan›kl›k, esas ola-rak “talamus” ve beyin kabu¤u aras›-daki sinyal iletimine ba¤l›. Beynin altmerkezlerinden biri olan talamus, bir-çok hayati ifllevi kontrol ediyor. Bey-nin neredeyse tam ortas›nda bulunanbu yap›, adeta bir istasyon görevini gö-rüyor. Vücuttan gelen tüm bilgiler de-¤erlendirilmeden önce buraya geliyor.Ve beynin gerekli k›s›mlar›na buradangönderiliyor. Vücut ›s›s›, iç organlar›nçal›flmas›n›n ayarlanmas› gibi bilinci-mizin kontrolünde olmayan baz› ifllev-lerin düzenlenmesi talamus taraf›ndanyap›l›yor. Talamusun, uyku ve uyan›k-l›k durumlar› için gönderdi¤i sinyallerikontrol eden aç-kapa mekanizmalar›,esas olarak hipotalamus denen bir di-¤er merkezde bulunuyor. Bu merkez-lerdeki sinyal iletim bozukluklar› uykubozukluklar›na yol aç›yor.

Uyan›k kalmay› sa¤layan ilk sistem,“asetilkolin” adl› bir mesajc› molekü-lün beynin orta alt kesimlerinde bulu-nan “talamus”u uyarmas›yla iflleviniyürütüyor. Uyar›lan talamus, korteksdenen beynin d›fl kabu¤una, yani bi-linç düzeyine uyar›lar yolluyor. Buuyar›lar sayesinde beyin dalgalar› de¤i-flerek uyan›kl›k durumundaki dalgalarolufluyor. Uyan›k kalmam›z› sa¤layanbu sisteme “k›rm›z› yol” deniliyor. Uya-n›k kalmam›z› sa¤layan di¤er sistemse,“mavi yol”. Bu sistemde, noradrenalinve serotonin gibi mesajc› moleküllerbeyin korteksini uyar›yor. Talamusunyan›s›ra, talamusun daha alt k›s›mla-r›nda ve beyin sap›nda bulunan çeflitlimerkezlerden salg›lanan “histamin”,“serotonin”, “dopamin” ve “MCH” gibi

mesajc› moleküller de beyin kabu¤unuyani “korteks”i uyararak bilinçli kal-mam›z› sa¤l›yor. Uyan›kken bu mole-küller sürekli salg›lanarak beyne uyar›gidiyor. Uykunun yavafl dalga evresin-de her iki sistem yavafll›yor ve bu me-sajc› molekülleri salg›layan nöronlar›natefllemesi duruyor. REM uykusu s›ra-s›ndaysa asetilkolin uyar›s› devam edi-yor ancak noradrenalin ve serotoninatefllemesi tamamen kesiliyor. Uykuyukontrol eden di¤er bir merkezse “hipo-talamus”. Bu bölgede bulunan iki grupnöronun salg›lad›¤› mesajc› molekülleruykuya dalmam›z› kontrol ediyor. Bu-radan salg›lanan “GABA” adl› mesajc›,uyan›k kalmam›z› sa¤layan merkezleribask›layarak uykumuzu getiriyor. Bubölgede meydana gelen bir hasar uy-kusuzlu¤a yol aç›yor. Hipotalamusunyan taraf›nda bulunan ikinci grup nö-ronlarsa hipokretin ve dinorfin denenuyar›c› molekülleri salg›layarak uyan›kkalmam›z› sa¤layan merkezleri aktifhale geçiriyor.

‹nsan›n uykuya dalmas›n› sa¤layanmekanizmalar› devreye sokan sinyalle-rin ne oldu¤u tam olarak bilinmiyor.Baz› teorilere göre, zamanla beyindebiriken “adenozin” adl› bir molekül,uyku sürecini bafllat›yor. Kahveniniçinde bulunan kafein, bu molekülübask›layabiliyor. Belki de kahvenin uy-kuyu geciktirmesinin nedeni de bu.Son y›llarda, uyku ve uyan›kl›k aras›n-daki geçifli sa¤layan “k›rm›z› yol”da ye-ni bir mekanizma ortaya konuldu. “Aç-kapa” sistemi olarak bilinen bu meka-nizman›n temelinde “oreksin” adl› birmolekül rol oynuyor. Uyan›kl›k s›ras›n-da “VLPO çekirde¤i” denen bir mer-kez bask›lanarak, oreksin molekülü

üzerindeki bask›lay›c› etkisi önleniyor.Oreksinse beyin kabu¤unu, yani kor-teksi uyararak uyan›k kalmam›z› sa¤l›-yor. VLPO çekirde¤i üzerindeki bak›la-ma kalk›nca, bu merkez aktif hale ge-çiyor, böylece oreksin bask›lan›yor veuyku durumuna geçiliyor.

Uyku adeta bir alacakl› gibi!.. Mutla-ka gerekli sürenin uyunmas› gereki-yor. E¤er eksik uyursak daha sonraborcunu geri al›yor. Örne¤in, genellik-le 7 saat uyuyan bir kifli e¤er 5 saatuyursa, ertesi gün 9 saat uyudu¤undatam olarak uykusunu al›yor. Uyuma-n›n tam olarak ne faydalar›n›n oldu¤ubilinmiyor. Vücuttaki birçok hormo-nun salg›lanmas› ve organlar›n çal›fl-mas› biyolojik bir ritim eflli¤inde. Budüzen içerisinde uyku çok önemli. Uy-ku düzenini bozan durumlar vücutdengesini de olumsuz etkiliyor. Beyinde dahil olmak üzere bir çok organ uy-ku s›ras›nda çal›flmaya devam ediyor.Yani uyku, sadece organlar›n dinlen-mesi için gerekli bir mekanizma de¤il.Uyku, belki de organlar›n kendilerinitamir etmek için bir bak›ma vücudunkendisini rölantiye almas›. Uyku düze-ni belirli bir biyolojik saate göre ayar-lan›yor. Beyinde bulunan “SCN çekir-de¤i” uykumuzu düzenleyen merkez.Bu merkez, 24 saatte bir aktif hale ge-çiyor. Bu merkez, göz dibindeki retinatabakas›nda alg›lanan gün ›fl›¤›na vegeceleri pineal bez taraf›ndan salg›la-nan melatonin hormonuna duyarl›.SCN çekirde¤i, baz› merkezler arac›l›-¤›yla VLPO çekirde¤ini etkileyerek uy-ku ve uyan›kl›k aras›ndaki günlük ge-çifli yönetiyor. DMH bölgesi olarak ad-land›r›lan k›s›mdan ç›kan ve GABAmolekülleriyle tafl›nan uyar›lar, VLPOçekirde¤ini aktif hale getirerek uykuyageçifli sa¤l›yor. Özet olarak, SCN çekir-de¤i ›fl›k oldu¤u sürece aktif kal›yor,VLPO çekirde¤iyse geceleri devreye gi-riyor. Yarasa gibi baz› hayvanlarda budöngü tam tersine iflliyor. Yani VLPOçekirde¤ini gündüz aktif hale gelebili-yor. Uykuyu ritmik olarak kontroleden bu mekanizmay› deney hayvanla-r›nda tam tersine çevirmek mümkünolabiliyor. Sadece geceleri yemek veri-len, gündüz aç b›rak›lan hayvanlarda

6 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Uyku

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 6

Page 7: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

bu mekanizma tam tersine dönüyor veböylece hayvanlar gündüz uyuyup ge-celeri uyan›k kalabiliyor.

Uyku ritmini ayarlayan mekanizma-lar tam olarak aç›klanabilmifl de¤il. Uy-ku düzeni birden çok mekanizman›nkontrolü alt›nda. Beynin alt ve üstmerkezleri aras›ndaki karmafl›k sinyaliletimi, uykuya ne zaman ve ne flarttageçece¤imizi belirliyor. G›da durumu,kiflinin psikolojisi, stres, ortam›n ›s›s›insanlarda da uyku uyan›kl›k düzeninietkileyebiliyor. Baz› acil durumlarda,uyku uzun sürelerle ertelenebiliyor.

Yani uykunun biyolojik saati, kiflininiste¤iyle de¤ifltirilebiliyor. Örne¤in, yo-¤un s›nav zaman›nda geceleri ders ça-l›fl›p gündüzleriyse çok az uyuyarakgün geçirilebiliyor. Ancak, bu tür de¤i-fliklikler k›sa süreli baflar›labiliyor vesonunda daha çok uyuyarak telafi edil-mesi gerekiyor. Uzun süreli uyan›kkalma zorunluluklar›, beyindeki uya-n›k kalma merkezlerinin afl›r› çal›flma-s›na yol aç›yor. Bu afl›r› çal›flma sonu-cunda, örne¤in uzun süre nöbet tutandoktorlarda bir süre sonra kronik uy-kusuzluk, buna ba¤l› vücutsal ve psi-

kolojik sorunlar görülebiliyor. Vücudun günlük ihtiyac› olan süre-

den daha az uyumak uzun dönede zi-hinsel becerileri olumsuz etkiliyor.Kronik uykusuzluk, kan C-reaktif pro-tein seviyesini art›r›yor ve kalp-damarhastal›klar›na zemin haz›rl›yor. Uyku-suzluk günlük performans› oldukçakötü etkiliyor. Dikkat gerektiren ifller-de hata oran›n› yükseltiyor. Bütün bunedenlerden dolay› günlük uyku ihti-yac›m›z› düzenli olarak almam›z vegündüz-gece uyku ritmini mümkün ol-du¤unca bozmamak gerekiyor.

7Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Uyku, beynin rüya görmesi için gerekli orta-m› sa¤l›yor. Yüzy›llard›r insano¤lunda merakuyand›ran ve birçok araflt›ran›n konusu olan uy-kunun nedeni ve mekanizmas› tam olarak bilin-mese de, bu konuda son y›llarda önemli aflama-lar kaydedildi. Uyku üzerinde yap›lan çal›flmalaruykunun çeflitli evrelerden olufltu¤unu gösteri-yor. Uyku s›ras›nda beyin dalgalar›n› alg›layan ve“EEG” (elektro-ensefalogram) denen bir cihazsayesinde uykunun de¤iflik evreleri belirlenebili-yor. Uyku esas olarak iki bölümden olufluyor.“NREM” (non-rapid eye movement) denen bö-lümde, yüksek dalga boyunda ve düflük frekans-ta beyin dalgalar› olufluyor. NREM uykusu, s›ra-s›nda kan bas›nc› ve solunum say›s› düflüyor.Bunlara ek olarak kaslarda gevfleme ve yavaflgöz hareketleri görülüyor. NREM uykusu kendiiçinde dört evreye ayr›l›yor. ‹lk evre uykuya ge-çifl dönemi. Uykuya geçifl döneminden önce çokk›sa süreyle “hipnagojik faz” denen bir evredengeçiliyor. Hipnagojik faz, gözlerimizi kapatmaylauykuya dalma aras›nda geçen süre. Bu süredeçeflitli, rüya benzeri anlams›z flekiller görülebili-yor. Bunlar ço¤unlukla daha sonra hat›rlanm›-yor. Hipnagojik fazdan sonra girilen ilk evredekalp h›z›nda yavafllama ve kaslarda gevfleme bafl-l›yor. Bu evrede, fliddeti ve frekans› düflük olan“teta” dalgalar› görülüyor. K›sa süren bu evre-den sonra, biraz daha derin olan ikinci evreye gi-riliyor. Uykunun ikinci evresinde beyin dalgala-r›ndaki düzensizlik art›yor. Dalga fliddetinde aniyükselme ve düflüfller görülüyor. Uykunun bafl-lang›ç evrelerindeki beyin dalgalar›, uyan›k an-cak son derece gevflek durumda görülen alfa dal-galar›na benziyor. Uykunun bu ilk iki evresindeani kas ve vücut hareketleri görülebiliyor. Ani-den s›çrayarak uykudan uyanmak, genellikle buevrede oluyor. Üçüncü evrede uyku iyice derinle-fliyor. D›fl ortamdaki seslerin ço¤u art›k kifliyiuyand›ram›yor. Bu evrede beyin dalgalar›ndakiani yükselme ve düflüfller bitiyor, bunun yerini

uzun delta dalgalar› al›yor. Dördüncü evrede el-de edilen dalgalar›n yar›s›ndan fazlas›n›n deltadalgas› olmas› nedeniyle, bu evre “delta uykusu”olarak adland›r›l›yor. Uykunun dördüncü evresien derin uyku hali. Halk deyimiyle bu evrede ki-fli “top at›lsa uyanm›yor”. Birbirini takip eden budört evre, yaklafl›k 90 dakika sürüyor. Daha son-ra uykunun farkl› bir bölümü olan “REM” uyku-suna giriliyor. ‹lk olarak 1953 y›l›nda tan›mla-nan REM uykusunda düflük dalga boyunda, yük-sek frekansta, daha düzensiz beyin dalgalar› olu-fluyor. REM uykusunu kontrol eden merkezlerbeyin sap›nda bulunuyor. Uykunun bu bölümün-de oluflan beyin dalgalar› uyan›kken oluflan dal-galara oldukça benziyor. REM uykusunun enönemli belirtilerinden birisi de h›zl› göz hareket-leri. REM s›ras›nda gözler sa¤a sola h›zl›ca hare-ket ediyor. Kan bas›nc› ve kalp h›z› yükseliyor,göz kaslar› d›fl›ndaki istemli kaslarda felç benze-ri bir gevfleme meydana geliyor. Kaslardaki bugeçici felç durumunun, rüyalar s›ras›nda vücudubeklenmedik hareketlerden ve kazalardan koru-mak için oldu¤u düflünülüyor. Uykunun bu bölü-münde erkeklerde ereksiyon, yani cinsel organ-da sertleflme, kad›nlardaysa vajinal kan ak›m›n-da art›fl görülüyor. Ortalama her 90 dakikadabir tekrarlanan ve 5-30 dakika kadar süren REMuykusu, 8 saatlik bir uykuda yaklafl›k 5 kez tek-

rarlan›yor. Sabaha karfl› görülen REM uykusu da-ha uzun sürüyor. Bu s›rada görülen rüyalar dahanet hat›rlan›yor.

REM uykusu, vücut ve ruh sa¤l›¤› için olduk-ça önemli. Yeterli süre REM evresine geçemeyenkiflilerde ruhsal bozukluklar, konsantrasyon zor-lu¤u, ö¤renme sorunlar› görülüyor. REM uykusu-nun en önemli özelliklerinden birisi de, rüyalar›nyo¤un olarak bu evrede görülmesi. Bu evredeuyand›r›lan kiflilerin yaklafl›k %90’› rüya gördük-lerini ifade ederken, NREM uykusunda uyand›r›-lanlar›nsa sadece %7-8’i rüya gördü¤ünü söylü-yor. REM uykusu s›ras›nda esas olarak halusi-nasyon, delüzyon, abart›l› duygulan›m ve amne-zi, yani bellek kayb› meydana geliyor. Halusinas-yon, hiçbir d›fl uyaran olmadan, yani gerçektevar olmayan bir imaj›n görülmesi. Delüzyon, di-¤er bir deyiflle sanr›lar, gerçekte olmayan kav-ram ve düflüncelere inan›lmas›. Örne¤in, kiflininkedisini kral ya da kutsal bir kifli olarak görme-si gibi. REM uykusu s›ras›nda çok yo¤un duygu-lar yaflan›yor. Görülen rüyalar bazen kifliye çokbüyük bir mutluluk verirken bazen de büyüküzüntüler yaflatabiliyor. Rüyalar›n ço¤uysa son-radan hat›rlanm›yor. Rüyalar, bu unsurlar›n bir-lefliminden meydana geliyor. Beynin neredeyseuyan›k durumda oldu¤undan fazla çal›flma halin-de oldu¤u ve rüyalar›n görüldü¤ü REM uykusuhalen beyinle ilgili araflt›rmalar›n oda¤›n› olufltu-ruyor.

Uykunun Evreleri.

kunun Kontrolü

‹‹nnssaann UUyykkuussuunnddaa DDaavvrraann››flflssaall EEvvrreelleerrUyan›kl›k, NREM uykusu ve REM (H›zl› Göz Hareketleri) uykusuevreleri kendilerini davran›flsal, poligrafik ve psikolojikd›flavurumlarla ortaya koyuyorlar. “Davran›fl” olarak tan›mlanm›fls›rada, yat›fl pozisyonunda ortaya ç›kan ve düzenli aral›klarlaçekilen foto¤raf ya da videolarla kaydedilebilen de¤iflimler,uyan›kken ve uyku döngüsündeki evresel de¤iflimlerle paralellikgösteriyor. Uykudaki hareketsizlikten iki mekanizman›n sorumluoldu¤u düflünülüyor. Birincisi, hareketlerin zorlaflmas› (NREMuykunun I-IV evrelerinde), ikincisiyse bask›lanma (REM uykusus›ras›nda). Rüyalar s›ras›nda hareket etti¤imizi san›r›z; amaetmeyiz. Uyku evresini ay›rt eden üç de¤iflkeni gösteren beyinetkinlik kay›tlar›, bir elektromiyogram (EMG), birelektroensefalogram (EEG) ve elektro-okulogram olarakgösteriliyor. EMG hareketlili¤i uyan›kl›k s›ras›nda en yüksekdüzeyde, NREM s›ras›nda orta düzeyde, REM evresindeyse endüflük düzeyde ortaya ç›k›yor. EEG ve EOG ise uyan›kkenhareketlenip, NREM s›ras›nda sönümleniyor. Grafiklerdeki herörnek, 20 saniye uzunlukta. En alttaki üç s›raysa öteki nesnel veöznel evre de¤iflkenlerini gösteriyor.

Uyan›kl›k NREM Uykusu REM Uykusu

Evreler

Davran›fl

Uyan›kPoligraf

EMGEEG

EOGDuyu vealg›lama

Düflünce

Canl›D›fl kaynakl›Mant›kl› ve süregen

Devaml› ve istemli

Zay›f ya da yok

Mant›kl› ve inatç›

Anl›k ve istemsiz

Canl›‹çkaynakl›

Mant›ks›z, garip

Komutlu amabask›lanm›flHareket

REM

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 7

Page 8: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

‹nsano¤lunun y›llard›r cevab›n› ara-d›¤› bir soru var: “uykunun bir amac›var m›? Yaflam›m›z›n üçte birini geçir-di¤imiz uykunun amac›, tam olarak bi-linmiyor. Uyku ihtiyac›, açl›k gibi ol-dukça güçlü bir güdüye yol açarak ki-fliyi bu eksikli¤i tamamlamaya yönelti-yor. Uyku eksikli¤inin, adeta ›srarl› biralacakl› gibi davranmas›n›n sebebi bi-

linmiyor. Her gün mutlaka vücudunihtiyac› olan süre kadar uyumak gere-kiyor. Daha önce de belirtti¤imiz gibi,e¤er eksik uyursak daha sonra borcu-nu geri al›yor. Uyku süresinin türleraras›nda de¤ifliklik göstermesinin ne-denleri ve önemi, bilinmeyen noktalar-dan bir di¤eri. ‹nsanlar›n ilerleyen yafl-la birlikte uyku ihtiyac›n›n azalmas› da

aç›klanabilmifl de¤il. Baflka bir bilin-meyense, uykunun neden REM venon-REM olarak bölündü¤ü. Uyku ek-sikli¤inin olumsuz etkilerinin bilinme-sine karfl›n, uykunun yararlar› hakk›n-da çok az fley biliniyor. Vücuttaki birçok hormonun salg›lanmas› ve organ-lar›n çal›flmas› biyolojik bir ritim eflli-¤inde gerçeklefliyor. Bu düzen içerisin-de uykunun çok önemli yeri var. Uykudüzenini bozan durumlar vücut denge-sini de olumsuz etkiliyor. Beyin dahilolmak üzere bir çok organ uyku s›ra-s›nda çal›flmaya devam ediyor. Yani uy-ku, sadece organlar›n dinlenmesi içingerekli bir mekanizma de¤il. Uyku,belki de organlar›n kendilerini tamiretmek için bir bak›ma vücudun kendi-sini rölantiye almas›. Ruhsal dengeninsa¤lanmas› için de uyku gerekli.

Uykunun amac›n› anlamak için, uy-kunun REM ve NREM k›s›mlar›n› anla-yabilmek gerekiyor. Talamus, hipotala-mus ve beyin sap›nda bulunan uykuy-la ilgili merkezlerde REM ve NREMuykular›n› tetikleyen bölgeler bulunu-yor. Buralardan salg›lanan çeflitli mole-

8 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

N‹Ç

NREM Uykusunun Amac›

Uykunun süresini, beynin alt merkezlerindebulunan sinir hücrelerinin gönderdi¤i sinyallerbelirliyor. Bu merkezlerin büyüklü¤üyle uyku sü-resi uyum göstermiyor, hatta neredeyse tersorant›l›. Oldukça büyük beyne sahip olan fillerdeuyku süresi çok k›sayken, uyku merkezleri çokküçük olan farelerde uyku süresi daha uzun sü-rüyor. Uykunun süresiyle ifllevi aras›ndaki ba¤-lant› ise tam olarak ayd›nlat›labilmifl de¤il. Uyku-nun amac›n› anlamak için gelifltirilen çal›flmamodelleri genellikle hayvanlar› uzun süreyle uy-kusuz b›rakma prensibine dayan›yor. Uzun süreuykusuz kalan farelerde ciltte yaralar, vücut ›s›-s›nda önce art›fl sonra düflüfl, g›da tüketimindeart›fl ve sonunda ölüm görülüyor. Talamus ve hi-potalamus bölgelerinde beyne verilen hasarlarda benzer bulgulara yol aç›yor. Bu deneyler, uy-kunun bünye için ne kadar önemli oldu¤unu gös-teriyor.

Uykunun önemli amaçlar›ndan birinin enerjitasarrufu oldu¤u düflünülüyor. Baz› hayvanlar›nk›fl uykusuna yatarak enerji tüketimini en aza in-dirmeleri gibi, insanlar da her gece uyuyarakenerji tasarrufu yap›yorlar. Hayvan türleri aras›n-daki uyku süresi farkl›l›klar›, evrimsel geliflim

içerisinde do¤aya uyum de¤iflikliklerinden kay-naklan›yor. Bu görüfle göre, y›rt›c› hayvanlar›nsald›r›lar›na daha aç›k olan hayvanlar daha azuyuyor. Örne¤in, vücut büyüklü¤ü nedeniyle sak-lanmas› daha zor olan fil gibi büyük havyalare¤er günün ço¤unu uyuyarak geçirseydi büyükolas›l›kla y›rt›c›lar›n sald›r›lar›na daha çok maruzkalacaklard›. Di¤er yandan, fare gibi, saklanma-s› kolay olan küçük ve çevik hayvanlarsa dahaçok uyuma lüksüne sahip. K›saca, uyku süresinibir bak›ma do¤al flartlar belirliyor. G›da al›flkan-l›klar› da uyku sürelerini etkilemifl olabilir. Dahadüflük kalorili beslenen büyük otoburlar, bünye-leri için gerekli enerjiyi alabilmek için günün ço-¤unu yiyerek geçirmek zorunda kal›yor. Ancak,kaplan gibi daha kalorili ve proteinli beslenenetoburlarsa sürekli yemek zorunda de¤il ve uy-kuya daha çok zaman ay›rabiliyorlar. Uykununönemli amaçlar›ndan birisinin enerji tasarrufu ol-du¤unu düflündüren gözlemlerden birisi de yenido¤an bebeklerin çok uyumalar›. Bebeklerin me-tabolizmalar› çok h›zl› ve büyümek için gerekenenerjiyi sa¤layabilmek amac›yla günün ço¤unuuyuyarak geçiriyorlar. Metabolizma h›z›yla uykusüreleri aras›nda ba¤lant› bulunuyor. Metabolikh›z› yüksek olan küçük hayvanlarda uyku süreside uzun oluyor. Metabolik h›z› düflük olan büyükhayvanlarsa daha az uyuyor. Bu gözlemler, uyku-nun metabolizmay› düzenleyici etkisi oldu¤unu

gösteriyor. Metabolizma h›z›n›n yüksek oldu¤udurumlarda, metabolizman›n yan ürünü olarakhücreler taraf›ndan fazla miktarda serbest oksi-jen radikalleri sentezleniyor. Hücre içerisindeserbest oksijen radikallerinin birikmesi hücrele-rin ölümüne yol aç›yor ve yafllanmay› h›zland›r›-yor. Uykunun önemli amaçlar›ndan birisinin de,metabolizma h›z›n› yavafllatarak serbest oksijenradikallerinin birikmesi önlemek oldu¤u düflünü-lüyor. Uyku s›ras›nda, hücrelerde biriken serbestoksijen radikalleri azalarak hücre hasar› azalt›l›-yor. Uykuda, baz› hücrelerde protein senezi arta-rak gün içerisinde meydana gelen hasarlar tamirediliyor. Böylece, uyku s›ras›nda vücut bak›maal›nm›fl oluyor ve bir sonraki günün yo¤un meta-bolik faaliyetine haz›rl›k yap›l›yor.

Son y›llarda yap›lan çal›flmalar uykunun birdi¤er faydas›n› da gösterdi. Özelikle yavafl dalga-lar›n görüldü¤ü NREM uykusu s›ras›nda proteinsentezi art›yor ve sinir sisteminin baz› bölgelerin-de yeni sinir hücreleri olufluyor. Koku lama hüc-relerinde, beynin iç boflluklar›nda ve duygu mer-kezi olarak kabul edilen “hipokampus”da 3-4hafta içerisinde yeni sinir hücreleri olufluyor. Si-nir hücresi üretimi düzenli egzersizle art›yor vestresle azal›yor. Uyku yoksunlu¤unda da yeni si-nir hücresi oluflumu azal›yor. K›saca, uyku, beyinhücrelerinin yenilenmesine olumlu katk›da bulu-nuyor.

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 8

Page 9: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

küller, uykunun REM-NREM geçiflinikontrol ediyor. Serotonin, histamin,adrenalin, non-adrenalin ve oreksin,REM uykusunu sonland›ran molekül-ler. Uykunun REM evresinde beyninalt merkezlerindeki sinir faaliyetleriuyan›k durumdakine oldukça benzer-lik gösteriyor. Bu iki durum aras›nda-ki en önemli farkl›l›klar, salg›lananmoleküller aras›ndaki küçük de¤iflik-likler. Uyku merkezlerindeki histaminsal›n›m›ndaki azalma, uyku s›ras›ndabilincin kaybolmas›na yol aç›yor. No-radrenalin sal›n›m›ndaki azalmaysa uy-kuda kas gevflemesini sa¤l›yor. Bu me-kanizmalar›n ayd›nlat›lmas›, uykununbiyolojik amac›n›n anlafl›lmas› için ol-dukça önemli. Türler aras›ndaki uykusüresi farkl›l›klar›n›n sebebinin ayd›n-lat›lmas›, uykunun amac›n›n anlafl›lma-s› için önemli say›l›yor. Hayvanlardakiuyku düzeni insanlardan farkl›. Yara-salar günün 18-20 saatini uyuyarak ge-çirirken, filler günde 3-4 saat uyuyor.Baz› kufllar tek gözü aç›k olarak veçok k›sa süreyle uyuyorlar. Yunuslar›nuykusuysa oldukça ilginç. Yunuslaruyurken beyin yar›m kürelerinden sa-dece birisi uyuyor, di¤eriyse uyan›k ka-l›yor. Her 2 saatte bir uyuyan ve uya-n›k olan yar›m küreler nöbet de¤ifltiri-yor, ayr›ca, yunuslar akvaryum gibi or-tamlarda ayn› yönde daire çizerek uyu-yorlar. Uyku süreleri, hayvanlar›n tü-rüne, beyin a¤›rl›¤›na ve beslenmeözelliklerine göre farkl›l›klar gösteri-yor. Bu de¤iflikliklerin temeldeki ne-denlerinin ortaya ç›kart›lmas›, uyku-nun amac›n› ayd›nlatma yönünde at›la-cak önemli ad›mlar olarak kabul edili-yor.

REM ve NREM uykular›n›n amac›tam olarak bilinmese ve bu konudabirçok teori olsa da, ortak görüfl, uyku-nun tüm türlerde ortak bir sebebi ol-du¤u yönünde. Uykuda beyin neredey-se uyan›kken oldu¤u kadar faaliyetiçerisinde. Uyku s›ras›nda meydana ge-len karmafl›k sinyaller sayesinde beyin,birçok problemini çözebiliyor, kendisi-ni yeniden flekillendirip kifliyi günlükhayata haz›rl›yor. Gün içerisinde aza-lan ya da tükenen çeflitli moleküller,uykuda tekrar sentezleniyor. Uykunun

ö¤renme ve belle¤i gelifltirmede deönemli rolü var. Uyurken beyinde ge-rekli ba¤lant›lar sa¤lamlafl›p, gereksizolanlar kopuyor ve günlük hayata da-ha kolay uyum sa¤layacak hale geli-yor. Beynin bu yo¤un çal›flmas›, hiç

fark›nda olmad›¤›m›z ruhsal ve duygu-sal sorunlar›m›z›n çözümüne de katk›-da bulunuyor. Böylece iyi bir uyku sa-yesinde beynimiz, ertesi güne çok da-ha iyi ve zinde bafllama olana¤› tan›yorbize.

9Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

‹Ç‹N UYUYORUZ?

REM UykusununAmac›

Uykunun ilk insanlar›n hayatta kalmas› içinönemli mekanizmalardan birisi oldu¤u düflünülü-yor. Gün içerisinde yorgun düflen vücudun dinlen-mesi için gerekli süreyi sa¤laman›n d›fl›nda uyku-nun baflka faydalar› da var. Uyku, ilk insan›n düfl-manlar›ndan kurtulmak için çok enerjiye ihtiyac›oldu¤u ve g›dan›n az oldu¤u ça¤larda çok önemlibir enerji tasarruf sistemiydi. Daha da önemlisi,tehlikeli ve karanl›k gecelerde insan›n ortal›ktadolafl›p düflmanlar›na av olmas›n› önleyen bir sa-vunma mekanizmas›yd›. Günümüze kadar gelenuykunun önemli bölümlerinden birisi de REM uy-kusu. REM uykusunun hem vücut hem de ruh sa¤-l›¤› aç›s›ndan çok önemli oldu¤u kabul ediliyor.REM uykusunda, sinirler aras›ndaki ba¤lant› olansinapslar güçleniyor, yenileri olufluyor ya da ge-rekli olmayan sinaps ba¤lant›lar› kopuyor. K›saca-s›, REM uykusu beyindeki ba¤lant›lar›n yenidenflekillenmesinde çok büyük önemi var. Belle¤ingeliflmesine ve ö¤renmeye de önemli katk›s› var.REM uykusunu yeterince alamayan kiflilerin belle-¤inde zay›flama oluyor ve ö¤renme güçlü¤ü çeki-yorlar. REM uykusunun rüya görmeyle yak›n ilifl-kisi var. Uykunun bu bölümünde uyand›r›lan kifli-lerin neredeyse %95’i rüya gördüklerini ifade edi-yorlar. Bu durumda, insan beyni için çok önemliolan REM uykusuyla yak›n ba¤lant›s› olan rüyala-r›n da büyük önemi oldu¤u düflünülüyor.

REM uykusu, rüyalar›n görüldü¤ü evre. REMuykusu s›ras›nda kifli uyku konumunda olsa da be-yin metabolik olarak oldukça faal. Kalp ve solu-num h›z› bu evrede de¤iflkenlik gösteriyor. Gözler-de h›zl› hareketler, uzuvlardaki kaslarda küçük ha-reketlenmeler ve erkeklerde cinsel organda sert-leflme REM uykusu s›ras›nda görülüyor. Uyan›kl›kdurumuna göre vücudun harcad›¤› enerjiden dahaaz enerji harcanmas›n› sa¤layan REM uykusu,NREM uykusuna göre daha az enerji tasarrufusa¤l›yor. Tüm uyku sürecinin neden sadece NREMolmad›¤› henüz bilinmiyor.

REM uykusunun süresi esas olarak do¤uflta si-nir sisteminin geliflim durumuna ba¤l›. Do¤ufltansinir sistemi iyi geliflmifl olan hayvanlarda, eriflkinyafltaki REM uykusu daha k›sa sürüyor. Örne¤in,do¤du¤unda oldukça geliflmifl sinir sistemine sa-hip olan, hatta diflli do¤an baz› kemirgenlerdeeriflkin yafla ulaflt›¤›nda REM uykusu toplam 1saati geçmiyor. Sinir sistemi görece az geliflmifldo¤an insan türünde, ileriki y›llarda REM uykusudaha uzun sürüyor. REM uykusunun süresi büyü-

dükçe azal›yor. Uykunun bu evresi do¤ufltan itiba-ren var ve bebeklik döneminde uykunun daha faz-la bir k›sm› REM uykusunda geçiriliyor. Bu ve ben-zeri gözlemler, REM uykusunun beyin geliflimindeönemli rolü oldu¤unu gösteriyor. REM uykusu s›-ras›nda, beyinde oluflan hatal› sinir ba¤lant›lar›yok ediliyor. Sinir hücreleri aras›nda yeni ba¤lan-t›lar kurularak sinir sisteminin programl› bir flekil-de geliflmesinde REM uykusu oldukça önemli.Özellikle, bebeklik ve çocukluk döneminde REMuykusu beynin gelifliminde önemli rol oynuyor.

Eriflkinlik döneminde uykunun bu evresinintam olarak ne faydas›n›n oldu¤u bilinmiyor. REMuykusunun, kifliyi uyan›kl›¤a haz›rlad›¤›, böyleceçok derin uyku olan NREM uykusundan do¤rudanuyan›kl›k durumuna geçilmesini önledi¤i düflünü-lüyor. Uyurken dahi belirli bir alarm durumundaolman›n, hayvanlar›n d›fl tehlikelerden korunma-s›nda oldukça önemli yeri var. Çok derin uykudan,yani NREM’den uyanan hayvan›n yem olma ihti-mali, REM uykusundan uyanan, ve belirli biralarm durumunda olan hayvana göre daha fazla.Buna ek olarak, NREM uykusundan uyand›r›lanhayvanlar›n günlük bedensel ifllevlerinde olumsuzetkilenme görülüyor. REM uykusunun en uzun gö-rüldü¤ü dönem uyanmaya yak›n olan süre. Uyku-ya ilk dald›ktan sonra girilen REM evresi 10-15dakika kadar sürerken, uyanmam›za yak›n girdi¤i-miz REM evresi 25 dakika kadar sürüyor. Göz ha-reketleri, soluk al›p verme ve kalp h›z›ndaki de¤i-fliklikler sabaha do¤ru olan REM uykusunda dahabelirgin hale geliyor. Bu bulgular, REM uykusu-nun bizi uyku durumundan gülük hayata geçiflehaz›rlad›¤›n› gösteriyor.

REM uykusunun amaçlar›ndan bir di¤erinin,beyin sap›n› aktif halde tutmak oldu¤u düflünülü-yor. Baz› hayati iç organlar›n ifllevlerini kontroleden beyin sap›, REM uykusunda sürekli uyar›laral›yor. Evrimsel süreçte, beynin entelektüel bece-rilerinden, ince ifl yapma yeteneklerinde sorumluolan korteksin geliflimini tamamlamas›ndan öncebile REM uykusunun var oldu¤u ve bu sistemin be-yin sap› üzerinde etkili oldu¤u düflünülüyor. REMuykusunun baflka bir önemi de, gün içerisindemiktar› azalan mesajc› molekülerin yeniden sen-tezlenmesine f›rsat yaratmak. Yani beyne, biyo-kimyasal aç›dan bir mola vermek. REM uykusu s›-ras›nda beyindeki, noradrenalin, histamin ve sero-tonin sentezleyen hücrelerin faaliyetinde REM uy-kusu s›ras›nda azalma oluyor. Böylece, gün içeri-sinde oldukça aktif olan bu hücreler REM uyku-sunda toparlanarak mesajc› molekülerin ve bunla-r›n uyard›¤› alg›lay›c›lar›n sentezine zaman kal›-yor.

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 9

Page 10: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Ö¤renciyken hepimizin en büyükhayali, tarih kitab›n› yast›¤›m›z›n alt›-na koyup uyurken o bilgilerin kafam›-za girmesiydi. Belki de bu hayaller ar-t›k gerçek oluyor. Bilimciler uykuylabellek ve ö¤renme aras›ndaki ba¤lant›-y› araflt›r›yor. Bilimciler, REM uykusus›ras›nda karmafl›k ö¤renmenin müm-

kün oldu¤unu ifade ediyorlar. Yap›lançal›flmalar, ö¤renmenin temeli olanbelle¤in uyku s›ras›nda gelifltirilebildi-¤ini gösterdi. Teorilere göre, gün içeri-sinde beyne kaydedilen bilgiler uykus›ras›nda iflleniyor. Uyku s›ras›nda be-yin, bilgileri toplayarak sanal bir or-tamda, hiçbir d›fl uyaran olmadan onla-

r›n tekrarlanmas›n› sa¤l›yor. Böylece,nöronlar aras›ndaki ba¤lant›lar dahada güçleniyor. Bellek için, beynin ortaalt kesiminde bulunan “hipokampus”çok önemli. Beynin hipokampus bölge-sinde birbiri ard›na gelen uyar›lar, olu-flan bilgilerin sürekli kalmas› için bey-nin d›fl kabu¤undaki üst merkezleredepolanmak üzere gönderiliyor. Rüya-larda nöronlar defalarca uyar›l›yor. Buuyar›lar›n sonucunda sürekli yeni ba¤-lant›lar olufluyor ve mevcut ba¤lant›largüçleniyor. Sinirsel uyar›lar›n devaml›-l›k göstermesi sayesinde hipokampus-ta tekrarlanan bilgiler, uzun süreli bel-le¤e at›lmak üzere beynin üst merkez-lerine gönderiliyor. Tekrarlanmayanbilgiyse depolanmad›¤› için k›sa bir sü-re sonra kayboluyor. Uyan›k oldu¤u-muz zamanlardaki nöron uyar›lar›, uy-kuda da tetiklenebiliyor. Böylece bilgi-lerin daha da kal›c› hale gelmesi sa¤la-narak ö¤renme güçlendiriliyor.

Özellikle uykunun REM evresindenöronlar uyar›larak bilginin taze kal-mas› sa¤lanabiliyor. Yap›lan çal›flma-larda, REM uykusunun kesintiye u¤ra-d›¤› ve buna ba¤l› olarak da rüyalar›nkesintiye u¤rad›¤› durumlarda, bellekve ö¤renme yetene¤i azal›yor. Yani, rü-yalar ö¤renmede etkili görünüyor. Fa-relere belirli komutlar ö¤retildiktensonra REM uykusu s›ras›nda beyin dal-galar›n›n artt›¤› gözlendi. Bunun üze-rine, ö¤retilen komutlar müzikle efllefl-tirildi. Her komut ö¤retilirken ayn›

10 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Uyku ve DuygularUyku sadece bilgiyi de¤erlendirme ve ö¤ren-

meyi gelifltirmede ifle yaramakla kalmay›p ruhsaldurumumuzu da etkiliyor. REM uykusunu tamolarak alamayan kiflilerde ruhsal bozukluklar yada duygulan›m bozukluklar› görülmesinden yolaç›kan bilimciler, rüyalar›n normal psikolojik du-rum için çok önemli oldu¤u görüflünde. Rüyalar,bir bak›ma bizi psikolojik olarak bir sonraki gü-ne haz›rl›yor. Uykusunu yeterince alamayan birkiflinin ertesi gün daha sald›rgan oldu¤u, tole-rans›n›n azald›¤› ve daha çabuk sinirlendi¤ibilinen bir gerçek. Arizona Üniversitesi psi-koloji bölümünden Dr. Perlis, rüyalar›n in-san›n günlük davran›fllar›n› ve duygular›-n› önemli ölçüde etkiledi¤ini savunuyor.REM uykusu s›ras›nda görülen rüyalar›nbir tür tedavi edici niteli¤i oldu¤unu belir-

ten araflt›rmac›, REM uykusunu kullanarak baz›ruhsal bozukluklar›n tedavi edilebilece¤ini ifadeediyor. Rüyalar›n insan psikolojisini düzenleme-deki etkisine di¤er bir gösterge de geceleri uy-kudan uyand›¤›m›zda içinde bulundu¤umuz mo-ral bozuklu¤u ya da sinirlilik halinin sabah uyan-d›¤›m›zda kaybolmas›. K›saca, insan beyni rüya-lar sayesinde yine kendisine gece boyunca birbak›ma psikoterapi uygulayarak bizi günlük ha-

yata haz›rl›yor. Böylece rüyalar, bilgilerimizi güç-lendirmek ve ö¤renmeyi kolaylaflt›rman›n yan› s›-ra duygusal termostatlar olarak görev yap›p ruh-sal durumumuzu da düzenliyor. Rüyalar kiflininduygusal durumunu düzenlerken, öte yanda kifli-nin içerisinde bulundu¤u duygusal durum da rü-yalar› yönlendirebiliyor. Hartmann’a göre rüya-lar s›ras›nda oluflan yeni ba¤lant›lar rastlant›salolarak de¤il, kiflinin duygusal durumuna görekontrol ediliyor. Bu nöronal ba¤lant›lar, uyan›k-ken olanlardan çok daha güçlü kurulabiliyor veesas kontrol mekanizmas› kiflinin duygusal duru-

mu. Rüyalarda nöronal ba¤lant›lar›n kuruldu-¤u ve güçlendi¤i gerçe¤inden, “rüyalarda

gün içerisindekinden daha fazla ö¤reniyo-ruz” gibi bir sonuç ç›kartmak da yanl›flolur. Rüyalar›n tüm faydalar›na karfl›n yi-ne de ö¤renme ve yarat›c›l›k gibi yete-neklerin en çok geliflti¤i zaman dilimiyse

uyan›kl›k hali.

UYK

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 10

Page 11: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

müzik dinletildi. Daha sonra bir grupfareye ayn› müzik REM uykusundadinletildi. Ertesi gün uykuda müzikdinletilen farelerin verilen komutlar›müzik dinletilmeyenlere göre daha ça-buk yapt›klar› görüldü. REM uykusun-da dinletilen müzik, olas›l›kla gün içe-risinde verilen komutu ça¤r›flt›rd› vebeyin bu komutu tekrarlayarak belle¤igüçlendirdi. REM uykusu, belle¤in ta-zelenmesi ve güçlenmesi için oldukçaönemli görünüyor. Uyku, esas olarakiki evreden olufluyor. REM ve REM ol-mayan evreler. REM evresinde beyin,neredeyse uyan›k oldu¤umuzdan dafazla aktif. Bu s›rada kan bas›nc› yük-seliyor, kalp at›fllar›m›z art›yor. YaniREM uykusunda beyin oldukça fazlaçal›fl›yor. Rüyan›n görüldü¤ü evre debu.

Uykusunu yeterince alamayan birkiflinin ertesi gün olaylar› kavrama veak›lda tutma yetene¤inin azalmas›, uy-ku ve bellek ba¤lant›s›n› gündeme ge-tirdi. Yap›lan çal›flmalarda, REM uyku-sunun kesintiye u¤rad›¤› durumlardabellek ve ö¤renme yetene¤i azal›yor.Yani uykunun REM faz› ö¤renmede et-kili görünüyor.

Özet olarak, uyku s›ras›nda bilgilertoparlan›p, bilgisayar terimiyle “back-up” yap›l›yor ve bellek güçleniyor. Ay-n› zamanda ba¤lant›lar sa¤lamlaflt›r›l›-yor, yeni ve daha ileri ba¤lant›lar kuru-luyor, di¤er bir deyiflle beyindeki prog-ramlar “update” ediliyor. Ernest Hart-mann’a göre rüyalar s›ras›nda, gün içe-risinde azalm›fl olan mesajc› molekül-ler, yani “nörotransmitörler”, yani bey-nin mesajc› molekülleri salg›lan›yor.Beyin için gerekli olan birçok proteinde REM uykusu s›ras›nda sentezleni-yor. Y›pranm›fl nöronlar ve ba¤lant›la-r› da bu s›rada onar›l›yor, yeni çaprazba¤lar olufluyor. Rüyalar, beyinde azal-m›fl olan yararl› molekülerin senteziiçin gerekli zaman dilimleri. REM uy-kusu s›ras›nda “büyüme hormo-nu”nun salg›lan›m›nda artma oldu¤ubilinen gerçeklerden. Belki de bebekle-rin günün ço¤unu uyuyarak geçirme-lerinin sebebi de bu olabilir.

11Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Ö¤renmenin en önemli yard›mc›s› bellek.Ö¤renmek, bilgilerin belle¤e at›lmas› ve bunla-r›n biriktirilmesine dayan›yor. Yani bellek ol-mazsa ö¤renme de olmuyor. Bellek kabaca ikiana gruba ayr›l›yor: “dekleratif” ve “dekleratifolmayan” bellek. Dekleratif bellek, günlük olay-lar›n ya da edinilen bilgilerin depolanmas›na da-yan›yor. Dün gece ne yemek yedi¤ini hat›rlamakya da Türkiye’nin baflkentinin Ankara oldu¤unubilmek dekleratif belle¤in görevleri. Dekleratifbellek de kendi içerisinde ikiye ayr›l›yor. Epizo-dik bellek, bir önceki gün yenen yeme¤i, arka-dafl›m›z›n anlatt›¤› f›kray› hat›rlamak için kulla-n›l›yor. Semantik bellekse kitabi bilgileri depo-luyor. Matematik formülleri, Osmanl› tarihi veco¤rafya bilgilerini depolamak bu belle¤in göre-vi. Günlük hayatta gerçeklefltirdi¤imiz öyle gö-revler var ki bunlar› hat›rlamak için kafa yormu-yoruz. Örne¤in bisiklete binmek, araban›n vite-sini de¤ifltirmek, evimizin yolunu bulmak gibi.Bu tip bilgileri depolamaksa dekleratif olmayanbelle¤in görevleri.

Duyular›m›z yoluyla alg›lanan ve beyne ileti-len bilgiler sinir hücrelerinde bir dizi molekülerde¤ifliklikler yol açarak belle¤e at›l›yor. Bilgilerinbellekte kal›c› hale gelmesinde uykunun rolü çokbüyük. Yaklafl›k 90 dakika arayla meydana gelenREM ve NREM evrelerinde bellek güçlendiriliyor.NREM uykusu kendi içerisinde de dörde bölünü-

yor. NREM uykusunun 3 ve 4. k›s›mlar› beyindeyavafl-dalgalar›n oluflmas›na neden oluyor ve uy-kunun en derin evreleri. REM ve yavafl-dalga ev-relerinde bellek daha çok güçlendiriliyor.

Uykunun belle¤i güçlendirme mekanizmalar›hücre düzeyinde araflt›r›l›yor. Beyin hücreleriiçerisinde bulunan genlerin yaklafl›k %10’ununkodlanma h›zlar› gece ve gündüz fark›na görede¤iflkenlik gösteriyor. Baz› genler uykuda dahaaktif hale gelerek protein sentezini art›r›yor.Protein kinaz 4 ve kalmoulin adl› proteinlerikodlayan genler uykuda aktif hale geçiyor. Buproteinler belle¤in güçlenmesinde oldukçaönem tafl›yor. Beynin de¤iflik durumlara uyumsa¤lamas›na yard›mc› olan proteinlerden birisinikodlayan zif-268 geni, REM uykusunda aktif ha-le geçiyor. Bunlara ek olarak, hücre duvar›n›ngüçlendiren ve sinir hücrelerinin etraf›nda bulu-nan miyelin k›l›f›n sentezine yard›mc› olan gen-ler de uykuda daha fazla çal›fl›yor.

Yap›lan çal›flmalar, beynin çeflitli merkezleri-nin uyku s›ras›nda oldukça aktif çal›flt›¤›n› gös-teriyor. Gün içerisinde al›nan bilgiler tekrarlana-rak belle¤e daha kuvvetli yerleflmesini sa¤l›yor.Bu ifllev sayesinde ö¤renilen ifller uyku s›ras›n-da daha gelifltirilerek en mükemmel hale getiril-meye çal›fl›l›yor. Di¤er bir deyiflle, uyku s›ras›n-da haf›z güçlendiriliyor ve karmafl›k görevlerinbir bak›ma provas› yap›l›yor.

YKU VE Ö⁄RENME

Uyku ve Bellek.

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 11

Page 12: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Uyku bozukluklar› insanlar› rahat-s›z eden bafll›ca sorunlar aras›nda.Uyan›kken ya da uykuda, beyin sürek-li etkin. Bu iki durum aras›ndaki temelfark, çal›flan bölümlerin farkl› olmas›.K›saca, beyin uykuda bile aktif olarakçal›flarak vücuda yarar sa¤lamay› he-defliyor. Uyku bozukluklar›ndaysa ge-rek bedensel gerekse ruhsal sorunlarortaya ç›k›yor. Bu sorunlar›n anlafl›l-mas› ve giderilmesi için yap›lan çal›fl-malar, uykunun mekanizma ve yararla-r›n›n daha iyi anlafl›lmas›n› sa¤l›yor.‹nsanlar›n günlük uyku ihtiyaçlar› ge-netik olarak belirlenmifl durumda. Herkiflinin günlük uyku ihtiyac› di¤erin-den farkl›. Kimi günde 6 saat uyurkenkimileri 9 saat uyumadan uykusunualam›yor. Ancak insanlar genel olarak7,5-8 saat uyuyorlar. Kiflinin günlükuykusunu tam olarak ald›¤›n›n enönemli göstergesi, çalar saat çalmadanuyanmas›. Ancak çalar saatle uyanabi-liyorsak, bu demektir ki daha gerekenuyku süresi tamamlanmam›fl ve vücu-dun daha fazla uykuya ihtiyac› var.Gün içinde durgun bir anda uykuyadalmak da kiflinin uyku eksikli¤ini gös-teriyor. Normal uyku ihtiyac›n› alan ki-fli, monoton bir dersi dinlerken ya daa¤›r bir ö¤le yeme¤i sonras› uyku ihti-yac› duymuyor. Bu türden durumlarsadece vücudun uyku ihtiyac›n› su yü-züne ç›kar›yor. Kendimize özgü olanideal uyku süresini anlayabilmenin yo-lu, uyanmak için hiçbir zorunlulu¤unolmad›¤› tatil günlerinde ne kadaruyudu¤umuzun hat›rlanmas›. ‹flte bu

süre kiflinin gerçekte ihtiyac› olan uy-ku süresi. Günümüzdeki hayat ve çal›fl-ma koflullar›nda, ideal uyku süresiniyaflamam›z pek mümkün olmuyor. ‹fl,seyahat, yo¤un çal›flma, bedensel has-tal›k ya da afl›r› üzüntü gibi durumlarkiflilerin uyku düzenlerini bozabiliyor.Bu tür durumlar genellikle geçici olu-yor ve hafta sonu ya da uzun tatillerdeuyku eksikli¤i telafi edilebiliyor. Uyku-suzlu¤un uzun dönemde telafi edilme-mesi çeflitli bedensel ve ruhsal sorunla-ra yol açabiliyor. Uyku düzenini boza-cak görünür bir neden olmamas›nakarfl›n, afl›r› uyumak, uykuya dalama-mak, ya da uyku düzenindeki bozuk-luklar beynin önemli sorunlar› olarakkabul ediliyor. K›saca “uyku bozuklu-¤u” olarak adland›r›lan bu sorunlar

toplumda oldukça s›k görülüyor. Kifli-nin yaflam kalitesini düflüren bu du-rumlar, yaln›zca ruh ve beden sa¤l›¤›-n› olumsuz etkilemekle kalm›yor; afl›r›uykuya yatk›nl›¤a ba¤l› olarak meyda-na gelen kazalar, uyku s›ras›nda yap›-lan kontrolsüz davran›fllara ba¤l› yara-lanmalar, uyku bozukluklar›n›n yolaçabildi¤i di¤er önemli sorunlar.

Günümüzde, tan›mlanm›fl olan100’ün üzerinde uyku bozuklu¤u türüvar. Bunlar 4 ana grupta toplan›yor.Bunlar›n ilki: “insomnia” olarak adlan-d›r›lan uyuma güçlü¤ü. Uykusuzlukhastal›¤› toplumda en s›k görülen uy-ku bozuklu¤u. Bu kiflilerin bir k›sm›hiç uykuya dalamazken baz›lar› gece-nin bir yar›s›nda uyan›p bir daha uyu-yam›yor. Bu tür rahats›zl›klar›n tedavi-sinde anti-depresan denen, depresyonyani bunal›m durumlar›nda verilenilaçlar öneriliyor. Bu ilaçlar uyku sa¤-lasa da yavafl dalga evresinin derinli¤i-ni azaltt›¤› için tam olarak kaliteli biruyku sa¤layam›yor. Gün içerisinde uy-kuya e¤ilim de di¤er bir uyku sorunu.Bu kiflilerin gün içerisinde uyuklamas›-n›n nedeni gece boyunca derin uykuyageçememeleri. “Hipersomnia” denenbu durum, belirgin bir neden olmad›¤›halde gün içinde afl›r› uyuma hali. Bu-na yol açan nedenlerin bafl›nda “uykuapnesi” denen hastal›k geliyor. Uykus›ras›nda, solunum kaslar›ndaki gevfle-me ve hava yollar›ndaki çökmeye ba¤-

12 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Uyku Apnesi (Uyurken nefes alamamak)

Belirgin bir neden olmad›¤› halde gün içindeafl›r› uyuma haline hipersomnia deniliyor. Bu uy-ku bozuklu¤una yol açan en önemli nedense“uyku apnesi” denen bir hastal›k. Eriflkin kad›n-lar›n %2’si ve erkeklerin %4’ünde görülen uykuapnesi kiflinin hayat›n› tehdit eden boyutlara va-rabiliyor. Uyku apnesi genellikle çok horlayankiflilerde görülen bir rahats›zl›k. Eskiden, uykuapnesinin orta yafl ve üzerindeki kilolu kiflilerdeoldu¤u düflünülüyordu. Ancak yap›lan araflt›rma-lar çocuklar›n %3’ünde ya da zay›f kiflilerde debu hastal›¤›n olabilece¤ini gösteriyor. Bu hasta-l›kta, uyku s›ras›nda solunum kaslar›ndaki gev-fleme ve hava yollar›ndaki çökmeye ba¤l› olarakkifli bir süre nefes alam›yor. Hava yollar›ndakiçökmenin temelinde kan oksijen düzeyinin düfl-

mesi yat›yor. Kan oksijen miktar›n› yükseltmekiçin kifliler s›k s›k uyan›yor ve gerekli havay› te-neffüs ediyorlar. Saatte 100’e varan uyanmalarolabiliyor. Bu nedenle uyku apnesi olan kiflilerderin uyku evresine hiç geçemiyor. Bu uyanma-lar kifli taraf›ndan farkedilmese de, ertesi günuykuya meyili art›rarak kendini gösteriyor. Uykuapnesi ani kan bas›nc› yükselmelerine yol aça-rak uykuda kalp krizi riskini art›r›yor. Gece uy-kusunu alamad›klar› için bu kifliler gün içindesürekli uyukluyor ve çeflitli kazalara yol açabili-yorlar. Bu nedenle uyku apnesi olanlar›n güniçinde araba kullanmalar› da oldukça sak›ncal›.Bu hastal›¤›n tedavisi çok kolay de¤il. Genellik-le afl›r› kilolu kiflilerde görüldü¤ü için ilk yap›l-mas› gereken, kilo vermek. Uyku öncesi alkol yada sakinlefltirici ilaçlar›n kesinlikle al›nmamas›gerekiyor. Uyku s›ras›nda hava yollar›n› aç›k tu-tabilmek için genellikle bu kiflilere bir maske yo-luyla bas›nçl› hava vermek gerekiyor.

UYKU

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 12

Page 13: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

l› olarak k›sa bir süreyle nefes al›nam›-yor. Yeterince oksijen al›namad›¤› içinkifli s›k s›k uyan›yor ve derin uyku ev-resine hiç geçemiyor. Gece uykusunualamad›¤› için bu kifliler gün içinde sü-rekli uyukluyorlar. Narkolepsi denenhastal›ktaysa hiçbir neden olmaks›z›nkifli gün içerisinde uykuya dal›yor. Bukifliler oturduklar› yerde, ayakta ya daaraba kullan›rken bile uykuya dal›p rü-ya görüyorlar. Hayati sorunlara yolaçabilecek bu rahats›zl›k, teflhis edil-dikten sonra etkin bir flekilde tedaviedilebiliyor. ‹nsomnia ve hipersomni-a’dan sonra en s›k karfl›lafl›lan üçüncüuyku bozuklu¤u grubuysa “parasom-nia”. Bu kiflilerde uyku s›ras›nda is-temsiz ve kontrolsüz davran›fllar görü-lüyor. Uykuda yürümek, 盤l›k atarakkalkmak, rüya s›ras›nda çevreye sald›r-mak bu hastal›kta görülen davran›flbozukluklar› aras›nda. Bu kifliler uyku-da fark›nda olmadan kendilerine ya dabaflkalar›na zarar verebiliyorlar. Uyku-da yürürken balkondan düflüp ölenlerya da rüya görüp oda arkadafl›n› yum-ruklayanlar oluyor. Bu hastal›klar›n te-davisi oldukça önem tafl›yor. Son grupuyku bozuklu¤uysa uyku ritim düzen-sizli¤i. Bu kiflilerde, uykunun 24 saat-lik normal düzeni, yani biyolojik uykusaati bozuluyor. Erken yat›p istenilensaatte uyanamamak, ya da erken yat›pistenilenden erken kalkmak uykuda ri-tim bozuklu¤unu gösteriyor. Bu kifli-lerde uyku düzenleyici ilaçlar kullana-rak uyku süresini kabullenilebilir nor-mal saatler aras›na çekmek gerekiyor.

Uyku bozukluklar›n›n anlafl›lmas›,uykunun amac›n›n ve yararlar›n›n anla-fl›lmas› için oldukça önemli. De¤iflik uy-ku bozukluklar›ndan, beynin de¤iflikmerkezleri ve hücreleri sorumlu. Buhücrelerin ifllevlerinin tam olarak ayd›n-lat›lmas›yla uykunun s›rlar› da çözülebi-lecek. Uykunun s›rlar›n›n anlafl›lmas›ylabeyin daha iyi anlafl›lacak ve birçok si-nir sistemi hastal›¤›n›n kökeni buluna-bilecek. Bu nedenle uyku üzerinde ya-p›lan çal›flmalar, yaln›zca uykunun me-kanizmas› ve amac›n› ortaya koymaklakalmay›p, beynin deflifre edilmesine yar-d›mc› olacak ve böylece birçok hastal›-¤a flifa bulunmas›n› sa¤layacak.

13Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Narkolepsi(Uyuma hastal›¤›)

Beynin ilginç ve ender görülen bir hastal›¤›“narkolepsi”, her 2 bin kifliden birinde ortayaç›k›yor. ‹nsan›n gün içinde çok kolay uykuya gir-mesine yol açan ve hipersomnian›n bir türü olanbu hastal›k, REM evresini kontrol eden merkez-lerdeki sorunlardan kaynaklan›yor. Bu kiflilergün içinde çok h›zl› bir flekilde REM uykusunadal›p rüya görmeye bafllayabiliyorlar. Oturdukla-r› yerde, ayakta ya da araba kullan›rken rüyagörüyorlar. Bu durum çok ciddi sosyal ve ya-flamsal sorunlara yol aç›yor. Narkolepsi hastal›-¤› olanlar›n gün içinde uyan›kken bile kaslar›aniden REM uykusundaki gibi gevfleyebiliyor.Tüm kaslar›n bu ani ve geçici felç durumuna“katapleksi” deniliyor. Oldukça tehlikeli olan budurum, gülmek, üzülmek gibi herhangi bir duy-gusal anda ya da yürürken olabiliyor. Narkolep-sinin di¤er bir bulgusuysa uyurken görülen rü-yalara benzer halusinasyon görülmesi. Gün için-de çok k›sa süreli dalmalarda bile bu kifliler rü-ya görebiliyor. Uyku felci denen durum da birnarkolepsi belirtisi. Kifli, uyand›¤›nda tüm vücu-dunu felç olmufl gibi hissediyor. Nefes al›p ver-me devam ediyor ve gözler oynayabiliyor. K›sasüren bu durum kifliye ölecekmifl hissi veriyor.Narkolepsi hastalar›, gün içinde s›k s›k uykuyadald›klar› için gece uykular› düzensizlefliyor. Bukiflilerde görülen di¤er bir belirtiyse otomatikhareketlerin s›kl›¤›. ‹nsanlar gün içinde baz› ha-reketleri düflünmeden, yaln›zca bir al›flkanl›kolarak yapabiliyorlar. Örne¤in, ifl ç›k›fl›nda birkonu üzerinde düflünürken hiç farketmeden ara-ban›z›n oldu¤u yöne gitmek, elinizdeki sütün ka-lan k›sm›n› hiç düflünmeden buzdolab›na koy-mak gibi hareketler, otomatik olarak yap›l›yor.Bu tip davran›fllar, narkolepsi hastal›¤›nda ol-dukça belirgin oluyor. Bu kiflilergün içerisinde yapt›klar› birçokhareketi, fark›nda olmadan oto-matik olarak yap›yorlar.

Narkolepsi hastalar›ndaki te-mel sorun, uyku ve uyan›kl›k ara-s›ndaki s›n›r›n kaybolmas›. Bu ki-flilerde s›kl›kla görülen otomatikdavran›fl flekli, NREM uykusuylauyan›kl›k durumun bir kar›fl›m›olarak kabul ediliyor. Narkolepsihastas›nda, karmafl›k iflleri yap-maya yetecek kadar uyan›kl›k du-rumu olsa da, bu uyan›kl›k düze-yi, yap›lan hareketleri bilinç dü-zeyinde de¤erlendirmeye ve ha-t›rlamaya yeterli olmuyor. Örne-¤in, kifli odas›n› toplayarak kita-b›n› kald›r›yor, ancak bunun far-k›nda olmad›¤› için daha sonranereye kald›rd›¤›n› hat›rlayam›-

yor. Narkoleptiklerde REM uykusu ve uyan›kl›kbirbirine kar›flt›¤› için uyku felci s›kl›kla görülü-yor. Bu durum normal insanlarda afl›r› yorgun-luk, uykusuzluk ve stres durumlar›nda da görü-lebiliyor. Ancak, narkolepsi hastalar›nda s›k be-lirtilerden birisi. Araflt›rmac›lar, uyku felcinin te-melinde yatan bozuklu¤un, REM uykusunda gö-rülen, genel vücut kaslar›ndaki gevflemeyle uya-n›kl›k durumunun ayn› anda yaflanmas› oldu¤u-nu düflünüyorlar.

Narkolepsi hastal›¤›n›n temelinde genetik et-kenler bulunuyor. Bu kiflilerin %90’›ndan fazla-s›nda HLA-DR15 ve DQ6 geni bulunuyor. Bugen, alt›nc› kromozom üzerinde bulunuyor ve bugeni tafl›yanlar›n çocuklar›nda narkolepsi olmariski %2, yani toplumda görülme s›kl›¤›n›n yak-lafl›k 40 kat›. Yap›lan yeni bir çal›flma narkolep-si hastal›¤›n›n mekanizmas›n› bir ölçüde ayd›n-latt›. California Üniversitesi’nde yap›lan bu çal›fl-mada narkolepsi hastalar›n›n beyninde “hipok-retin-1” denen bir mesajc› molekülün düzeyininnormale göre %85 oran›nda daha az oldu¤u bu-lundu. Hipokretin-1, hipotalamusta bulunan azmiktardaki hücreden salg›lan›yor. Normal insanbeyninde hipokretin salg›layan yaklafl›k 70 binhücre bulunuyor. Narkoleptiklerdeyse bu hücre-lerin say›s› 3-10 bine kadar düflüyor. Narkolep-si hastalar›ndan al›nan omurilik s›v›s›nda hipok-retin-1 ölçülemeyecek kadar azal›yor. Narkolep-si d›fl›nda hiçbir hastal›k omurilik s›v›s›ndaki hi-pokretin-1 düzeyini s›f›rlamad›¤› için, bu durumhastal›¤›n teflhisinde önem tafl›yor. Hipokretin-1salg›layan hücrelerin neden azald›¤› tam olarakbilinmiyor. Çeflitli çevresel etkenler ya da vücu-dun kendi üretti¤i bir zehirli madde bu hücrele-ri yok etmifl olabilir. Di¤er bir olas›l›ksa bu hüc-relerin vücudun kendi ba¤›fl›kl›k sistemi hücrele-ri taraf›ndan öldürülmesi. Bu hastal›¤›n tedavi-sinde de¤iflik yöntemler olmas›na karfl›n, sony›llarda hipokretin-1 içeren ilaçlar›n flikayetleriazaltt›¤› ya da yok etti¤i tespit edildi.

KU BOZUKLUKLARI

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 13

Page 14: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

14 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

ParasomniaÜçüncü grup uyku bozuklu¤u “parasomnia”,

yani uyku s›ras›ndaki istenmeyen ve kontrolsüzdavran›fllar. Parasomnia sorunu genellikle NREMuykusunun yavafl dalga evresi olan 3 ya da 4 ev-resinde yaflan›yor. Bu evreler uykunun ilk üçte bir-lik k›sm›n› oluflturuyor. Parasomnia hastal›¤› olankiflilerde, uyku s›ras›nda ani kas›lmalar, kafa bu-lan›kl›¤›yla uyanma, uykuda yürüme, 盤l›k atma,zor uyanma gibi istenmeyen ve kontrol edileme-yen davran›fl flekilleri görülüyor. Bu kifliler kasla-r›n gevfledi¤i derin uyku evresine giremiyor ve ge-ce boyunca ani kas›lmalarla uyan›yorlar. Parasom-nia hastal›¤›n›n en s›k görülen flekli, “NREM para-

somnia” denen durum. Genellikle çocukluk ça¤-lar›nda görülen bu durum temel olarak uykudanani uyanmayla kendini gösteriyor. Ancak bu rahat-s›zl›k eriflkinlerde de görülüyor. Uykusuzluk, afl›r›alkol al›m›, yorgunluk, stres ve ateflli hastal›klarparasomnia’y› tetikleyen etkenler aras›nda.

Gecenin bir yar›s›nda kafa kar›fl›kl›¤›yla uyan-mak, parasomnia’n›n s›k görülen flekli. Kifli, derinuykudan kafas› kar›flm›fl flekilde uyan›yor ve sar-hofl bir insan›n davran›fllar›na benzer hareketleryap›yor. Yataktayken anlams›z hareketler ve a¤la-ma gibi davran›fllara neden olan bu duruma “uy-ku sarhofllu¤u” da deniliyor. Uyurgezerlik olarakbilinen uykuda yürümek de bir parasomnia çeflidi.Bu rahats›zl›k genellikle çocukluk yafllar›nda görü-

lüyor. Yap›lan araflt›rmalardaçocuklar›n %1-17’sinde uyku-da yürüme görülüyor. En s›kgörüldü¤ü yafllarsa 11-12.Ancak eriflkinlerde de %4oran›nda uyurgezerlik oluyor.Bu rahats›zl›¤›n en önemli ris-ki, uyku s›ras›nda kiflinin pen-cereden ya da balkondan atla-yarak kendine zarar vermesi.Bu nedenle derhal tedavi edil-mesi gereken bir durum.

Uyku terörü, parasomnia-n›n en dramatik çeflidi. Bu ki-fliler uykudan 盤l›k atarakuyan›yor. Panik ve istemsizhareketler görülüyor. Yatak-tan aniden kalk›p odan›n için-de koflmak ve duvarlara yum-ruk atmak, uyku teröründes›k karfl›lafl›lan hareketler. Burahats›zl›k s›ras›nda kiflilerumulmad›k davran›fllar yapa-rak hem kendilerine hem debaflkalar›na zarar verebiliyor-

lar. Bu davran›fllar s›ras›nda kifliyi uyand›rmak ol-dukça güç ve genellikle yap›lanlar sonradan hat›r-lanm›yor. Çocuklukta s›k görülmekle birlikte erifl-kinlerde de san›ld›¤›ndan daha s›k, %3 oran›ndagörülüyor. Uyku terörü, davran›fl tedavisi ya dailaçlarla düzeltilebiliyor.

“REM parasomnia” olarak bilinen ve REMuykusunda oluflan davran›fl bozukluklar›, görü-len rüyalar›n gerçek gibi yaflanmas›na ortaya ç›-kabiliyor. Örne¤in, kifli rüyas›nda kavga etti¤inigörüyorsa, yatakta do¤rularak etrafa yumruk at-maya bafll›yor. Normal bir kiflide REM uykusu s›-ras›nda, rüya görürken göz kaslar› d›fl›ndaki is-temli kaslar felç durumunda oluyor. Kaslardameydana gelen felç benzeri gevfleme rüyalara ki-flinin bedensel yan›tlar vermesini engelliyor. An-cak REM parasomnias› olanlar, rüyalar›n› bütüncanl›l›¤›yla yafl›yorlar. Bu eylemler s›ras›nda çe-flitli yerleri morar›yor ya da k›r›labiliyor. Bu kifli-ler kendilerine zarar vermemek için kendileriniyata¤a ba¤lamak, duvarlar› yumuflak yast›klarlakaplamak ve içinde sert cisim olmayan odalardauyumak gibi önlemler al›yorlar. Bu durum genel-likle erkeklerde ve 50 yafl›n üzerinde görülüyor.Ani bafllayan flekli oldu¤u gibi yavafl bafllay›p sin-si ilerleyen kronik flekli de görülüyor. Depresyoniçin kullan›lan anti-depresan ilaçlar bu tür uykubozukluklar›na neden olabiliyor. Sinir sisteminina¤›r ilerleyen, Parkinson gibi kronik hastal›klar›da bu bozuklu¤a yol açabiliyor. REM parasomni-a, sinir sistemini harap eden hastal›klar›n ilk be-lirtisi olabiliyor. Parkinsonun di¤er belirtileribafllamadan 10 y›l önce bile görülebiliyor. Sonderece vahim sonuçlara yol açabilecek REM pa-rasomnias›, önemsenmesi ve derhal tedavi edil-mesi gereken bir hastal›k. Benzodiazepin grubuilaçlardan birisi olan klonazepam bu hastal›ktatedavisinde kullan›l›yor. Klonazepam, etki meka-nizmas› bilinmese de hastal›¤›n tedavisinde ol-dukça etkili.

‹nsomnia (Uykusuzluk)Toplumda en s›k görülen uyku bozuklu¤u

“insomnia”, yani uykusuzluk. Uykusuzluk, top-lam uyuma süresinin az olmas› de¤il. Yani, 5 sa-at uyuyup, uyku ihtiyac›n› alan bir kiflide uyku-suzluk sorunu oldu¤u söylenemez. Esas olarakyeterli ve kaliteli uykunun al›namamas›na insom-nia deniliyor. Uykusuzluk sorununun temelindebaz› hastal›klar ya da psikolojik sorunlar olmas›-na karfl›n, ço¤unlukla altta yatan hiçbir nedentespit edilemiyor. Uykusuzluk, tedavi edil-medi¤inde depresyon ya da uyuflturu-cu madde ba¤›ml›l›¤› gibi sorunla-ra bile yol açabiliyor. Bu iliflkitam tersine de iflleyebiliyor,yani depresyon uykusuzlu¤aneden olabiliyor. ‹nsomniahastal›¤› olan kifliler, gece azya da hiç uymamalar›na kar-

fl›n gündüz uyku ihtiyac› olmuyor. Bu kiflilerinmetabolik h›z› di¤erlerine göre daha yüksek. Vü-cutta çeflitli metabolik olaylar› kontrol eden,strese karfl› vücudu koruyan ACTH ve kortisol gi-bi hormonlar bu kiflilerde daha fazla salg›lan›-yor. ‹nsomnia’n›n tedavisinde, depresyonda kul-lan›lan anti-depresan ilaçlardan yararlan›l›yor.Depresyona ba¤l› olmayan uykusuzlukta bile ol-dukça etkili olan bu tedavinin mekanizmas› bilin-miyor. Üç hafta ya da daha uzun süreyle kullan›-lan benzodiazepin grubu ilaçlardan oldukça ya-rar sa¤lan›l›yor. Son y›llarda, insomnia tedavi-

sinde melatonin benzeri ajanlar üzerin-de çal›fl›l›yor. Melatonin, beyindeki

pineal bez taraf›ndan salg›lan›-yor. Bu hormonun salg›lanma-s›ndaki en önemli etken, ha-van›n kararmas›. Gerek gece,gerekse gündüz etkin olanhayvanlarda bu hormon gece-

leri salg›lan›yor. Melatonin hormonunun uykuüzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyor. ‹leriyaflta görülen uykusuzluk sorunu olan ve melato-nin düzeyleri düflük olan kiflilerde bu hormonunverilmesi uykuyu art›r›yor. ‹nsomnia hastal›¤›olan kiflilerde bu hormona benzer yap›da ilaçla-r›n kullan›m› üzerinde çal›flmalar devam ediyor.

fiiddetli uykusuzluk sorununun en s›k görü-len nedenlerinden biri de “a¤r›l› ayak sendro-mu” (restless leg syndrome). Toplumun %5-10’unu etkileyen bu durum, ayakta tarif edile-meyen ve rahats›zl›k veren bir hisse yol aç›yor.Genellikle geceleri uykuya dalarken ve bacaklarhareketsizken bafllayan bu rahats›zl›k, ayaklardauyuflma, kar›ncalanma ve a¤r› gibi de¤iflik flika-yetlere neden oluyor. Bu flikayetler aya¤›n k›m›l-dat›lmas›, ovuflturulmas› ya da yürümekle geçsede kiflinin yat›p hareketsiz kalmas›yla tekrar bafl-l›yor. Ayaktaki bu tarifi zor rahats›zl›k hissi ge-nellikle her gece ayn› saatlerde, 12 ile 04 ara-

UYKU BOZU

UUyykkuuddaa YYüürrüümmee:: 23 yafl›nda bir kadn derin NREM uykusundaken çok k›sa bir süre içinde aya¤akalk›p yürümeye çal›fl›rken neredeyse yataktan yuvarlan›yor.

UUyykkuu TTeerröörrüü:: 24 yafl›nda bir erkek hasta, bir yavafl-dalga NREM uykusunda herhangi bir fizyolojikya da motor iflaret vermeksizin f›rl›yor.

RREEMM UUyykkuussuu DDaavvrraann››flfl BBoozzuukklluu¤¤uu:: Uyku laboratuvar›nda çekilen görüntülerde hastalar REM uykusus›ras›nda kavga ettikleri düflünü görürken havaya yumruklar›n› sall›yorlar.

uykuDuzeltme 11/22/05 10:34 AM Page 1

Page 15: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

15Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Uyku Düzeni Bozukluklar› (Uyku ritmi bozuklu¤u)

Son grup uyku bozuklu¤uysa uyku ritim dü-zensizli¤i. Bu kiflilerde, uykunun 24 saatlik nor-mal düzeni, yani biyolojik uyku saati bozuluyor.Uyku düzeni, tüm hayvanlarda gece-gündüz far-k›ndan etkileniyor. ‹nsanlar her 24 saatte bir uy-kuya dal›yor ve ortalama 7,5 saat uyuyorlar. Ge-nellikle her gün ayn› saatte uyuyup ayn› saatteuyan›yoruz. Uyku düzenindeki bozukluklarda, is-tenilen saatte uyumak mümkün olmuyor. Bu ki-flilerin, gece uyumalar› gereken saat yerine saba-ha karfl› ya da gündüz saatlerinde uykusu geli-yor. Ancak bir kez uykuya dald›ktan sonra, uyku-nun kalitesinde ve süresinde sorun yaflanm›yor.Uyku düzeni bozuklu¤u, kiflinin biyolojik ritmiy-le çevresel koflullar aras›ndaki uyumsuzluktankaynaklan›yor. Uyku düzenini do¤al olarak bo-zan baz› durumlar var. Örne¤in saatlerin ileri yada geri al›nmas›, bir süre için kiflinin uyku düze-nini bozarak, uykusunun daha geç ya da erkengelmesine neden oluyor. Okyanusafl›r› yolculuk-larda da, ülkeler aras›ndaki saat fark› nedeniyleuyku düzeni bozuluyor. “Jet-lag” denen bu du-rumda, kiflinin uyumas› gereken saatte uykusugelmiyor. Örne¤in, ülkemizden 4 saat gerideolan bir ülkeden gelen bir kifli, o ülkede genel-likle gece 11’de uyuyorsa, Türkiye’de saat03’ten önce uykusu gelmeyebilir. Bu durum ge-nellikle bir hafta içinde düzeliyor ve kiflinin uykudüzeni bulundu¤u ülkeye uyum sa¤l›yor.

Çeflitli psikiyatrik hastal›klar, uyuflturucumadde ba¤›ml›l›¤› ve uzun süreli uykusuzluk du-rumlar› da, uyku düzensizli¤ine neden olabiliyor.

Uyku düzeni bozuklu¤unun, teflhis edildiktensonra derhal tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavideiki yöntem uygulan›yor. Bunlardan ilki olan “kro-noterapi”de, kifli için ilk olarak ideal bir uykusaati belirleniyor. Kifli, her gün bu saate daha ya-k›n bir zamanda uyumak için gayret ediyor. Buyöntemde, gündüz saat 2’de uykusu gelen kifli-nin uyku saati, ilk gün 4’e, daha sonraki gün6’ya kadar uyan›k kalmas› sa¤lanarak, derecelibiçimde erteleniyor. Gün içinde uyumaya al›fl›kkiflilerin, uyku saatini geceye çekmesi, bu yön-temle en az bir hafta gerektiriyor. Di¤er bir te-davi yöntemiyse “fototerapi”. Bu yöntem, uykudüzeninin ›fl›k ve karanl›ktan etkilenmesi ilkesi-ne dayan›yor. Kiflinin uykusu geldi¤inde 2500lux fliddetinde ›fl›k uygulanarak uyku düzeni de-¤ifltiriliyor. Hedeflenen uyku saatine ulafl›lanakadar bu yöntem uygulan›yor. Bu yöntemlerinetkinli¤inin art›r›lmas› için halen yo¤un araflt›r-malar devam ediyor.

Uyku ritmindeki bozuklu¤un di¤er bir çeflidide geç yat›p geç kalkmak. Bu kifliler hedefledik-leri ideal saatte uykuya dalam›yorlar. Genellikle

gece yar›s›ndan sonra uyuyabiliyor ve sabah dageç kalk›yorlar. Bu, en s›k görülen uyku düzen-sizli¤i türü. Genellikle gece hayat›na afl›r› düfl-kün kiflilerde görülüyor. Gece geç yatmaya ba¤l›olarak sabah ifle ya da okula geç kalmak, bu ki-flilerin karfl›laflt›klar› en önemli sosyal sorun. Te-davide temel olan nokta, yaflam tarz›n› de¤ifltir-mek. Buna ek olarak krono- ve fototerapi uygu-lamak gerekiyor. Hedeflenen uyku düzenineulaflt›ktan sonra, bunu koruyabilmek için tedavi-nin uzun süre devam etmesi gerekiyor. Geç yat›pgeç kalkanlar›n tam tersine, baz›lar› da uyumala-r› gereken saatten önce yat›p, erkenden uyan›-yorlar. Bu kifliler genellikle akflamüstü, daha ha-va tam olarak kararmadan bile uyuyakal›p, sa-bah gün do¤madan uyan›yorlar. Gece yap›lmas›gereken iflleri yapam›yor ya da ifl sonras› sosyaletkinliklere kat›lam›yorlar. Bu tür uyku düzenibozukluklar›nda fototerapi uygulan›yor. Akfla-müstü, kiflinin uykusunun geldi¤i saatte yüksekfliddette ›fl›k uygulanarak uykunun kaçmas› sa¤-lan›yor. Tedavi, hedeflenen uyku saatine ulafl›l›n-caya kadar devam ediyor.

Uyku ritim bozukluklar› oldukça s›k görülme-sine karfl›n, kifliler taraf›ndan bir hastal›k olarakdüflünülmüyor ve önemsenmiyor. Yaln›zca bir uy-ku al›flkanl›¤› olarak görülen bu durumun, ciddiancak tedavi edilebilir bir uyku sorunu oldu¤ubirçok kifli taraf›ndan bilinmedi¤i için t›bbi yar-d›m aray›fl›na gidilmiyor. fiunu unutmamak gere-kiyor ki uyku, beden ve ruh sa¤l›¤› için çokönemli. Beynin bu ifllevindeki her türlü bozuklukya da düzensizli¤in önemsenmesi ve konunun uz-man› olan hekimlere müracaat edilmesi gereki-yor. Uyku bozukluklar›n›n uzun süre devam et-mesi, önemli nörolojik hastal›klar›n belirtisi ola-bilece¤i gibi, tedavi edilmedi¤inde önemli beden-sel ve ruhsal hastal›klara da yol açabiliyor.

s›nda görülüyor. Bu hastal›k, hamilelerde, demireksikli¤ine ba¤l› kans›zl›k durumunda ve diyalizyap›lan böbrek hastalar›nda daha s›k görülüyor.Baz› araflt›rmac›lara göre, hastal›¤›n temelinde,sinir sistemi demir metabolizmas›ndaki bozuklukyat›yor. ‹leri teknoloji görüntüleme yöntemleri,bacaklarda meydana gelen bu rahats›zl›klar›n,talamus ve beyin sap›ndan köken ald›¤›n› düflün-dürüyor. Pozitron emisyon tomografisiyle yap›-lan çal›flmalar, beynin baz› merkezlerinde, me-sajc› moleküllerden biri olan dopamin’in azald›-¤›n› gösteriyor. Hastal›¤›n tedavisinde dopaminiçeren Parkinson ilaçlar› oldukça etkili. Bunlar›nyan› s›ra, benzodiazepin grubu ve epilepsi içinkullan›lan ilaçlar da a¤r›l› ayak sendromu tedavi-sinde kullan›l›yor. Beynin demir metabolizmas›ve dopamin ba¤lant›lar›n›n ortaya konulmas›ylabu hastal›¤›n kökeni daha iyi anlafl›lacak veönemli bir sa¤l›k sorunu olan uykusuzlu¤a etkinçözümler bulunacak.

ZUKLUKLARI

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 15

Page 16: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Ünlü bilgin Alcmaon’a göre uykuya,derideki kan›n vücudun iç taraflar›nado¤ru akmas› yol aç›yordu. Aristo’nunuyku teorisiyse daha de¤iflikti. Aris-to’ya göre yenilen yiyeceklerin buhar›s›cak oldu¤u için yükselerek kafada bi-rikiyordu. Akflama do¤ru kafan›n so¤u-mas›yla su buhar› so¤uyarak afla¤› ini-yor ve kalbi so¤utuyordu. Bu da uyku-ya yol aç›yordu. Eski Babilonlar, rüya-lar›n insanüstü dünyadan yolland›¤›,iyi rüyalar›n tanr›lar›n, kabuslar›nsafleytanlar›n mesajlar› oldu¤u düflünü-lürdü. O ça¤lardan beri uyku ve rüyala-r›n kökenini, mekanizmas›n› anlayabil-mek için insano¤lu yo¤un çaba harca-d›. Modern bilimin kulland›¤› EEG vePET cihazlar› sayesinde uyku s›ras›ndabeynin yayd›¤› dalgalar ve hangi bölge-lerin çal›flt›¤› gösterilebiliyor. REM uy-kusu 1950’li y›llar›n bafllar›nda ilk kefl-fedildi¤inde bilim dünyas›nda büyükheyecan yaratt›. REM uykusunda uyan-d›r›lan kiflilerin ço¤u rüya tan›mlad›kla-r› için, uzun y›llar REM uykusuyla rü-yalar›n ayn› kökenli oldu¤u düflünül-dü. Ancak, daha sonra yap›lan çal›flma-larsa REM uykusuyla rüyalar›n oluflummekanizmas›n›n ayn› olmad›¤› yaniREM = rüya olmad›¤›n› gösterdi. REM

uykusunun rüyalarla efl anlaml› olma-mas›na karfl›n, rüyalar›n oluflumunu te-tikledi¤i düflünülüyor. REM uykusu-nun rüya demek olmad›¤› anlafl›ld›ktansonra, rüyalar›n kökeni ve mekanizma-s›yla ilgili yeni tart›flmalar ve araflt›rma-lar bafllad›. Rüya görmeye zemin haz›r-layan uykunun hormonu “melatonin”olarak biliniyor. Beyindeki “pinealbez”de üretilen melatonin, belirli bir bi-yolojik saate göre salg›lan›yor. Baz›araflt›rmac›lar Melatonin’in do¤al birnarkotik, yani uyku getiren molekül ol-du¤unu ifade ediyor. Havan›n kararma-s›yla melatonin düzeyinde art›fl oluyor.Hava karar›nca ya da göz kapaklar› ka-pan›nca göze giren ›fl›k miktar› azal›-yor. Buna paralel olarak melatonin sen-tezi art›yor. Melatonin’in artmas›“DHEA” (dehidroepiandrosteron) de-nen di¤er bir hormonun düzeyindedüflmeye yol aç›yor. Bu hormonal de¤i-flimler, NREM ve REM uykular›n›n olu-flumuna yol aç›yor. NREM uykusununilk evrelerinde “serotonin” denen birhormon salg›lan›yor. Bu hormon,NREM uykusunun devaml›l›¤›ndan so-rumlu. Beyindeki serotonin miktar›azalmaya bafllay›p melatonin düzeyiyükseldikçe uykunun derinli¤i de art›-

yor. NREM’den REM uykusuna geçifl-teyse “asetilkolin” adl› bir mesajc› mo-lekül önemli rol oynuyor. Asetilkolinbeyin sap›ndan salg›lan›yor, yani REMuykusundan sorumlu molekül. REMuykusu s›ras›nda salg›lanan asetilkolin,beyin sap›ndan, beynin orta-iç kesimin-de bulunan talamus’a sinyaller gönde-riyor. Talamus’dan ç›kan sinyaller be-yin korteksine yollanarak, kaslara gi-den sinir uyar›lar›n›n bloke olmas›nayol aç›yor. Böylece REM uykusundakirüyalar s›ras›nda kaslar›m›z›n geçici birsüreyle felç olmas›n› sa¤l›yor. Bu geçi-ci felç durumu, rüyalar›m›z s›ras›ndabilinçsiz vücut hareketlerini engelleme-de oldukça önemli. Özellikle duygu içe-ri¤i çok yo¤un rüyalar›n etkisiyle insa-n›n kendisine zarar verebilecek hare-ketlerde bulunmas›n› bu geçici felç du-rumu engelliyor.

REM uykusundan asetilkolin so-rumlu tutulsa da rüyalar›n bir dizi bafl-ka molekül taraf›ndan bafllat›ld›¤› dü-flünülüyor. REM uykusunda salg›lananasetilkoline ek olarak “dopamin”, “β-karbolin” ve “dimetiltriptamin” denenbir grup molekül de salg›lan›yor. Bun-lar›n rüyadan sorumlu moleküller oldu-¤u düflünülüyor. Beynin orta merkezle-rinden salg›lanan bu moleküller, üstmerkezleri harekete geçirerek rüyala-r›n görülmesini sa¤l›yor. Yaklafl›k 5-30dakika kadar süren REM uykusu s›ra-s›nda beyinde “pinolin” denen bir mo-lekülün seviyesindeki düflmeye ba¤l›olarak tekrar serotonin seviyesi yüksel-meye bafll›yor. Bu s›rada “noradrena-lin” denen baflka bir molekül de salg›-lan›yor. Serotonin ve noradrenalin, rü-yay› sonland›r›p, REM uykusundan tek-rar NREM uykusuna geçifli sa¤l›yor.NREM uykusu s›ras›nda seviyesi yükse-len serotonin, çeflitli enzimler taraf›n-dan melatonin’e dönüfltürülüyor. Böy-lece tekrar melatonin, β-karbolin ve di-metiltriptamin düzeyleri artarak REMuykusu ve rüya bafll›yor. Bu döngü uy-ku s›ras›nda yaklafl›k her 90 dakikadabir, toplam 4-5 kez tekrarlan›yor.

16 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

RÜYANIN

MEKAN‹ZMASI

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 16

Page 17: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

“PET scan” tekni¤iyle bilimciler ar-t›k beyindeki çeflitli molekülleri takipedebiliyor ve beynin hangi ifllevindehangi bölümünün çal›flt›¤›n› tespit ede-biliyorlar. Bu yöntem sayesinde rüyala-r›n oluflum mekanizmas› esas olarakbeyinden salg›lanan asetilkolin, seroto-nin, melatonin, β-karbolin, dimetiltrip-tamin ve pinolin gibi moleküllerin sevi-yelerindeki de¤ifliklikler oldu¤u göste-rildi. Molekül düzeylerindeki bu oyna-malar, NREM ve REM uyku geçifllerinive rüyalar› yönetiyor. Rüyalardaki gö-rüntü, düflünce ve seslerin oluflumun-dan beynin üst merkezleri sorumlu.Ancak beynin alt merkezlerinden birisiolan ve “pons” denen bölüm, rüyagörmeyi tetikleyen en önemli merkez.Yani rüyalar pons bölgesinin uyar›s›y-la bafll›yor. Daha sonra beynin ortamerkezlerinden salg›lanan bir dizi mo-lekül, üst merkezleri harekete geçire-rek rüyalar›n görülmesini sa¤l›yor. Rü-yalar›n belirli konular› olmas›, düzenlises ve görüntülerin oluflmas› nedeniy-le, rüyalar› oluflturan esas bölgeler ara-s›nda beyin kabu¤undaki düflünce, sesve görüntü merkezlerinin önemli roloynad›¤› düflünülüyor.

REM uykusu s›ras›nda beyin kanak›m›nda %17’ye varan art›fl gözleni-yor. Rüyalar s›ras›nda kan ak›m›n enfazla artt›¤› merkezler, reflekslerdensorumlu olan beyin sap›, duygular›m›-z›n merkezi olarak bilinen limbik sis-tem ve entelektüel düflünce merkeziolan önbeyin. Limbik sistem içerisindeyer alan amigdala ve hipokampus adl›merkezler davran›fl ve duygulardan so-rumlu. Rüyalar›n duygusal içeri¤in-den, yani rüyalar s›ras›nda hissedilenkorku, heyecan gibi abart›l› duygular-dan bu merkezler sorumlu. Beynin öntaraf›nda bulunan “prefrontal” bölgegünlük hayatta bilinçten ve tüm ente-lektüel ifllevlerden sorumlu olan mer-kez. Bu merkez NREM uykusundainaktif hale geçiyor. Ancak REM uyku-suna geçiflte bu bölgelerde hareketbafll›yor. REM uykusunda beynin alg›-lama ifllevleri neredeyse tamamen blo-

ke oluyor. D›fl dünyadan gelen seslerya da ›fl›k alg›lanm›yor. Yani d›fl dün-yayla ba¤lant› tamamen kopuyor. Ayn›zamanda vücudun istemli kontrolünüsa¤layan kaslar› kontrol eden merkez-ler de bask›lan›yor. Böylece, gözleri-miz d›fl›nda tam olarak hareketsiz kal›-yoruz. Rüyalarda oluflan seslerin, bey-nin yan taraf›ndan bulunan “temporal”bölgedeki iflitme merkezinin hareketegeçmesine ba¤l› oldu¤u düflünülüyor.PET yöntemiyle yap›lan çal›flmalarda,rüya s›ras›nda kan ak›m›n›n artt›¤›gösterilen di¤er bir bölge de beynin ar-ka k›sm›nda bulunan “oksipital” bölge.Bu bölgede görmeden sorumlu mer-kez bulunuyor. Özellikle, “Brod-mann”›n 19. ve 37. görmeden sorumlualanlar›nda kan ak›m›m önemli ölçüdeart›yor. Rüyalar s›ras›nda aktif hale ge-çen bölgeler esas olarak asetilkolin ta-raf›ndan uyar›l›yor. Böylece rüya görü-lüyor. Asetilkolin etkisinin bitmesin-den sonra beyin sap›ndan salg›lananserotonin ve noradrenalin’e ba¤l› ola-rak rüya bitiyor.

Rüyalarda aktif hale geçen görmeve iflitme merkezleri, bellekte önemliyeri olan talamus ve limbik sistemle deyak›n ba¤lant› içerisinde. Rüyalardakigörüntü ve seslerin kayna¤›, daha ön-ce belle¤e kaydedilmifl bilgiler. Beyninçeflitli merkezlerinde kay›tl› olan yak›n

ve uzak bellekteki bilgiler kullan›larakçeflitli ses ve görüntüler olufluyor. Lim-bik sistemin etkisiyle, bellekten al›nanses ve görüntülere duygusal unsurlarekleniyor. Beynin ön bölümlerindekibilinçten sorumlu merkezler de, tümbu unsurlar› belirli bir düzen içerisinesokmaya çal›fl›yor. Yani, bir bak›ma el-deki materyalle belirli bir senaryo olufl-turuyor. Rüyada birçok merkezin ayn›anda uyar›lmas› ve günlük hayatta bizikontrol eden bilincin bask›lanmas› ne-deniyle her zaman anlaml› ve düzenlibir rüya görmüyoruz. Bu nedenle rü-yalarda bazen son derece makul bir se-naryo yaflan›rken, ço¤u kez anlam ve-remedi¤imiz flekiller ve sesler duyabili-yoruz.

Rüyalar›n olufl mekanizmas›, esasolarak bir dizi molekülün beynin baz›merkezlerini uyarmas› ve baz›lar›n› dabask›lamas›. NREM ve REM uykusugeçiflleri s›ras›nda de¤iflik moleküllergörev yaparak de¤iflik merkezleri uya-r›yorlar. Rüyalar›n duygusal, görüntü-sel ve iflitsel unsurlar›, beynin çeflitlimerkezlerinin aktif hale geçmesindenkaynaklan›yor. Rüyalar›n mekanizmas›hakk›nda henüz bilinmeyen oldukçafazla nokta var. Rüyalar sadece kon-trolsüz bir elektro-kimyasal uyar›larzinciri sonucu mu oluyor, yoksa beyiniçerisinde bunu düzenleyen bilmedi¤i-miz bir sistem mi var? Günlük hayatta-ki bilincin devre d›fl› kald›¤› rüya dün-yas›nda, beyin nas›l oluyor da görüntü,ses ve duygular› uyumlu bir birleflimeçevirebiliyor? Rüyalar›n çeflitli buluflla-ra yol açmas›, flark›lar›n bestelenmesi-ne katk›da bulunmas› acaba önemsen-meyecek raslant›lar m›? Tabii bu soru-lar›n yan›tlar› henüz bilinmiyor. Hangirüyay› niçin gördü¤ümüz, rüyalar›nanlamlar› ve rüyalar›n amac› tam ola-rak bilinmiyor. Fakat bilimcilerin ço-¤u, hayat›m›z›n önemli bir parças›n›oluflturan rüyalar›n çok önemli yarar-lar› oldu¤u ve mekanizmas›n›n anlafl›l-mas›n›n beynin anlafl›lmas›nda ç›könemli rol oynayaca¤› konusunda bir-lefliyor.

17Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

RÜYADAN SORUMLU

BEY‹N MERKEZLER‹

uyku2 11/22/05 10:07 AM Page 17

Page 18: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Rüyalarda gördü¤ümüz görüntü veseslerin kayna¤›n›, beyinde daha öncedepolanm›fl bilgiler, yani bellek olufltu-ruyor. Dekleratif bellek, geçmiflte yafla-d›klar›m›z›n ya da ö¤rendiklerimizinbeyinde depolanmas›. Sinemaya git-mek, güzel bir akflam yeme¤i yemek,arkadafllarla geçirilen güzel bir gün yada çok üzüntülü bir olay, episodik bel-lekte saklan›yor. Kitap okuyarak, dersdinleyerek ö¤rendi¤imiz kitabi bilgiler-se “semantik” bellekte saklan›yor. Fre-ud, rüyalar›, geçmiflte yaflanm›fl olayla-r›n su yüzüne ç›kmas› olarak tan›mlar-ken, henüz dekleratif belle¤in bir türüolan episodik bellek tan›mlanmam›flt›.Episodik bellek tan›m›, ilk olarak 1972y›l›nda Tulving taraf›ndan ortaya at›l-d›. Rüyalar›n büyük bölümünü episo-dik haf›za besliyor. Yani, geçmiflte ya-flad›¤›m›z olaylar rüyalarda belirli bir

s›ra ya da mant›k zincirine ba¤l› olma-sa da tekrar canland›r›l›yor. Rüyalar›besleyen kaynak yaln›zca episodik bel-lek de¤il. Baz› rüyalarda semantik bel-lek devreye giriyor. Kifli, rüya görür-ken baz› fleyleri bildi¤ini hissediyor veoldukça mant›kl› bir s›ralama olabili-yor. Hatta rüyalar, çeflitli bulufllara yada sanat eserlerine ilham kayna¤› dahiolabiliyor. Buna bir örnek, RichardWagner’in “Tristan ve ‹solde” adl› ope-ras›n›n bestelenifli. Bu eserinin çok be-¤enilmesinden sonra kendisine yap›laniltifatlarla ilgili olarak Wagner bir ar-kadafl›na flu samimi itirafta bulunmufl:“ K›ymetli dostum. Bu opera benim de-ham›n eseri de¤ildir. Rüyamda gördü-¤üm ve iflitti¤im sesleri uyan›r uyan-maz notaya döktüm. Be¤endi¤iniz bumüzik, rüyalar›m›n sesidir. Benim za-vall› kafam, böyle bir harikay› asla iste-

yerek ve düflünerek bulamazd›.”Beynin alt merkezlerinden birisi

olan ve duygulardan sorumlu kabuledilen hipokampus, REM uykusu s›ra-s›nda meydana gelen, h›zl› göz hareke-ti gibi bir çok olaydan sorumlu. Hipo-kampusun di¤er bir önemli görevi deepisodik belle¤i depolamak. Bu mer-kezde meydana gelen hasarlar, episo-dik belle¤i zay›flat›yor. Yak›n ve uzakgeçmiflte yaflanan olaylar›n rüyalar s›-ras›nda tekrar canland›r›lmas› için, hi-pokampus’un ifllevini tam olarak yapa-bilmesi gerekiyor. Rüyalar genel ola-rak episodik ve semantik belle¤in kar›-fl›m›ndan kaynaklan›yor. Rüyalar s›ra-s›nda, bellekte depolanan bilginin üze-rinden tekrar geçilmesi sayesinde bel-le¤in tazelendi¤i ve ö¤renme süreciningüçlendirildi¤i düflünülüyor.

18 Aral›k 2005B‹L‹M veTEKN‹K

RÜYANIN HAFIZA

KAYNAKLARI

uyku2 11/22/05 10:08 AM Page 18

Page 19: ve rüya - Bilim ve TeknikOrtalama olarak günün 8 ve bir y›l›n 2920 saatini uykuda geçiriyoruz. Di¤er bir deyiflle senenin 121,7 gününü, yani hayat›m›z›n üçte birini

Rüyalar, uykunun REM evresinde görülü-yor ve insan sa¤l›¤› için oldukça önemli.REM uykusunda çeflitli sinapslar güçleniyor,yenileri olufluyor ya da gerekli olmayan si-naps ba¤lant›lar› kopuyor. K›sacas›, REM uy-kusu beyindeki ba¤lant›lar› yeniden flekillen-diriyor. Belle¤in geliflmesine ve ö¤renmeyede önemli katk›s› var. REM uykusunu yete-rince alamayan kiflilerin belleklerinde zay›f-lama oluyor ve ö¤renme güçlü¤ü çekiyorlar.Uykunun REM evresinde uyand›r›lan kiflilerinneredeyse %95’inin rüya gördüklerini ifadeettiklerini görmüfltük. Bu durumda, insanbeyni için çok önemli olan REM uykusuylayak›n ba¤lant›s› olan rüyalar›n da büyük öne-mi oldu¤u düflünülüyor. Binlerce y›l önce rü-yalar›n tanr›lardan gelen mesajlar oldu¤unainan›l›rken art›k günümüzde rüyan›n beyiniçerisinde gerçekleflen kimyasal bir dizi reak-siyonun sonucu olufltu¤u bilinen bir gerçek.Rüyalar, beyin kimyas›n›n psikolojik yans›-malar› olarak kabul ediliyor. Rüyalar›n kay-na¤›n› esas olarak daha önceden alg›lanm›flve belle¤e at›lm›fl çeflitli veriler oluflturuyor.Kimi bilimciler, bu verilerin çocukluk ça¤lar›ndaalg›lanan ve beynin derinliklerinde saklanan kay-g›lar oldu¤unu savunurken, kimileri de rüyalar›nkayna¤›n›n, etkisi alt›nda kal›nan günlük olaylar-dan baflka bir fley olmad›¤›n› savunuyor.

Rüyalar›n iflleviyle ilgili yap›lan araflt›rmalargenellikle rüyalar›n bir amac›n›n oldu¤u konusun-da fikir birli¤inde olsa da, bunlar›n ne oldu¤u ha-len tart›flma konusu. Kimi teorilere göre rüyalarbilinçalt›nda kalm›fl, bask›lanan arzu ve korkula-r›n uykuda yüzeye ç›kmas›. Araflt›rmalar›n›n bü-yük k›sm›n› rüyalar üzerinde yapan ünlü psikiyat-rist Sigmund Freud’a göre rüyalar, çocukluk ça¤-lar›m›za kadar uzanan ve bilinçalt›nda sakl›, bas-t›r›lm›fl ve kökende cinselli¤e dayanan arzular›n,korkular›n k›sa bir süre için de olsa bilinç düzeyi-ne ç›kmas›. Çocukluk ça¤›ndan itibaren bast›r›la-rak bilinçalt›na itilen arzular ve korkular, rüyalars›ras›nda su yüzüne ç›k›yor ve bu gerçeklerle yüz-lefliyoruz. Ancak bu rüyalar›n ço¤u uyan›nca hat›r-lanm›yor ve bu nedenle önemi anlafl›lm›yor. Fre-ud, rüyalar›n hiç de küçümsenmemesi gerekti¤ini,aksine onlar›n üzerine gidip mutlaka yorumlan-mas› gerekti¤ini savunuyordu. Bu sayede birçokpsikolojik sorunun çözümlenebilece¤ine inan›yor-du. Kimilerine göreyse rüyalar, çok eskiden bilin-çalt›na at›lm›fl olaylar›n de¤il, sadece günlük olay-lar›n tekrar gözden geçirilmesi olarak yorumlan›-yor. Freud’un ö¤rencisi olan Carl Jung, rüyalar›bilinçalt›ndaki cinsel a¤›rl›kl› isteklerin su yüzüneç›kmas› olarak de¤il, baz› sakl› istek ve kayg›lar›-m›z›n dile getirildi¤i bir mekan olarak görüyordu.Jung’a göre, rüyalarda karfl›lafl›lan bu istek vekayg›lar, Freud’un savundu¤u gibi çocukluktanberi bast›r›lm›fl duygular›n sonucu olarak de¤il,günlük yaflamdaki s›radan olaylar›n etkisiyle mey-dana geliyordu. Jung’a göre rüya, insan beynininyine kendisine gönderdi¤i mesajlard›. Bu mesaj-

lardan yararlanarak gizli kalm›fl isteklerimizin, s›-k›nt›lar›m›z›n çözüme kavuflturulabilece¤ine inan›-yordu. Etkisi alt›nda kal›nan ve bilinçalt›na itilenolaylar›n su yüzüne ç›kmas›. Bu teoriye göre, rü-yalar beynin kendisine yollad›¤› önemli mesajlar.Bu mesajlar› iyi de¤erlendirmek gerekiyor. Rüya-lar›n duygusal termostatlar oldu¤unu, yani duygu-lar›m›z› düzenledi¤ini savunanlar da var. Rüyalar,d›fl ortama duygusal olarak uyum sa¤lamam›z›sa¤l›yor; bir bak›ma günlük yaflamdaki davran›flla-r›m›z› düzenliyor. Çeflitli günlük olaylara reaksi-yonlar› güçlendiren ve davran›fl flekillerini ayarla-yan rüyalarda, bir bak›ma günlük olaylar›n prova-s› yap›l›yor. Böylece rüyalar, duygusal ve davra-n›flsal olarak günlük hayata haz›rl›yor.

Rüyalar›n, ö¤renme ve bellekle yak›n iliflkisibulunuyor. Rüyalar s›ras›nda beyinde var olanba¤lant›lar güçlenirken yeni ba¤lant›lar olufluyor.Beyinde yeni nöron ba¤lant›lar› oluflmas›, ö¤ren-menin mekanizmas› olarak biliniyor. Rüyalar s›ra-s›nda, mevcut nöron ba¤lant›lar› defalarca uyar›l›-yor. Bu da gün içerisinde ö¤renilen bilgilerin da-ha sa¤lamlaflmas›n› sa¤l›yor. Sa¤lamlaflan bilgi,kal›c› hale geliyor, yani belle¤e at›l›yor, böylecebellek güçleniyor. Bunun tam aksine, rüyalar›nunutmak için görüldü¤ünü düflünen bilimciler devar. Onlara göre rüyalar, gereksiz ya da zararl›bilgilerin silinmesi için gerekli. Rüyalar s›ras›ndagereksiz ba¤lant›lar kopart›l›yor ve beyin bir bak›-ma temizlenip yeni bilgileri yüklemek için haz›rhale getiriliyor. DNA’n›n çift sarmal yap›s›n› orta-ya ç›karan Nobel ödüllü bilimci Francis Crick veyard›mc›s› Graeme Mitchison’a göre, rüyalar›n enönemli amac› unutmak. Yani, esas olarak unut-mak için rüya görüyoruz. Bu teoriye göre rüyala-r›n amac›, beyindeki gereksiz hatta zararl› baz›ba¤lant›lar›n yok edilmesi. Bu “ters-ö¤renme”modeline göre rüyalar s›ras›nda ba¤lant›lar güç-lenmiyor, tam tersine zay›fl›yor. Rüyalar›n ço¤u-

nun hat›rlanamamas›n›n sebebi de bu ters-ö¤-renme mekanizmas›. ‹stenmeyen, faydas›z nö-ron ba¤lant›lar› REM uykusu s›ras›nda belirle-niyor ve adeta bilgisayarlar›n virüs tarama-yoketme programlar› gibi bu gereksiz ve zararl›ba¤lant›lar siliniyor. Böylece beyin bir bak›mavirüslerden temizlenmifl oluyor. Crick’in teori-sine göre rüyalar› hat›rlamamak çok daha iyi.Onlar› hat›rlamaya çal›flmak ise, Freud’ün sa-vundu¤unun tam tersine, beyne zarar veriyor.Henüz ispatlanamam›fl olan Crick’in “ters-ö¤-renme” teorisi, rüyalar›n amac›n› aç›klamaktayayg›n kabul gören bir model de¤il.

Rüyalar, beynin kendi kendini tamir etme-si için gerekli ortam› sa¤l›yor olabilir. Rüyalars›ras›nda, beyinde azalan mesajc› molekülleryeniden sentezleniyor, gerekli proteinlerin ya-p›m› art›yor. Böylece beyin, rüyalar› kendisiiçin gerekli maddeleri temin etmede kullan›-yor. Bütün bu teorilerin aksine rüyalar›n hiç-bir ifle yaramad›¤›n› düflünenler de var. Buaraflt›rmac›lar rüyalar›n beyin metabolizmas›-n›n bir yan ürünü oldu¤unu ifade ediyor. Rü-yalar›n, beynin alt merkezlerinde rasgele olu-

flan uyar›lar›n beynin üst merkezlerinde anlafl›l-maya ve ifade edilmeye çal›fl›lmas› olarak görülü-yor. Harvard Üniversitesi’nden Dr. Hobson ve Dr.McCarley’in ilk olarak ortaya att›¤› “aktivasyon-sentez” modeline göre rüyalar›n hiçbir psikolojikkökeni ya da amac› yok. Bu teoriye göre rüyalar,beyin sap›ndan kaynaklanan bir dizi nöron bom-bard›man›n yol açt›¤› düzensiz sinyalin beynin üstmerkezlerinde, yani kortekste yol açt›¤› etkilersonucu ortaya ç›k›yor. Beynin bilinçten sorumluk›sm› olan korteks, bu düzensiz ve kontrolsüz sin-yalleri alg›lad›¤›nda bunlar› belirli bir düzene sok-maya çal›fl›yor. Son derece düzensiz olan bu uya-r›larla ancak belirli imajlar yaratabiliyor, yani rü-yalar› oluflturuyor. Rüyalar›m›zda suda yürüme-miz, kafas› hayvan vücudu insan olan flekiller gör-memiz, beyin alt merkezlerinden gelen düzensizsinyallerin kortekste mümkün oldu¤unca düzen-lenme çabas›n›n sonucunda ortaya ç›k›yor.

Tüm bu teorilerin hangisinin do¤ru oldu¤u he-nüz bilinmiyor. Ancak, milyonlarca y›ld›r sürege-len insan›n evrimi içerisinde hala korunmufl olanbir beyin ifllevinin yararl› bir amac› olsa gerek!Birçok bilimci rüyalar›n sadece beyin metaboliz-mas›n›n bir yan ürünü oldu¤u ve hiçbir amac› ol-mad›¤› görüflünü paylaflm›yor. Rüyalar›n çokönemli fizyolojik görevleri oldu¤unu düflünenaraflt›rmac›lar ço¤unlukta.

KaynaklarMaquet P, The Role of Sleep in Learning and Memory, Scienci,

294:1048Stickgolg R, Hobson Ja, Fusse R, Fosse M, Sleep, Learning and

Dreams: Off-Line Memory Reprocessing, Science, 294:1052Hobson, J.A., Sleep is of the brain, by thebrain for the brain,

Nature, Ekim 2005Saper, C.D., Schammel, T.E.,Hypokhalamicregulation of sleepand circidian rhythms, Nature,kim 2005Siegel, J. M., Cluesto the functionsofmammaliansleep, Nature, Ekim 2005Stickgold, R.,Sleep,dependert memory consolidation, Nature, Ekim2005Nielson, T.A., Stenstrom, P., What arethe memorysourcesof dreaming?, Nature, Ekim 2005

19Aral›k 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

RÜYANIN ‹fiLEV‹

uyku2 11/22/05 10:08 AM Page 19