veli - .:: İsam kütüphanesi - veri tabanı...

26
INTERNATJONAL ULUSLARARASI SYMPOSIUM SEMPOZVUM OECEMBER 14-16 14-16 ARAUK 2012 ANKARA 2012ANKARA VELI Bu kitap 74-76 Ara/tk 2012 tarihinde Ankara'da, Ankara Belediyesi ve TÜRKKAD Türk Kadmlart Kültür istanbul tarafindan uBay ramtm Uluslararast Hao Bayrôm-1 Veli sempozyumunda sunulan TÜRKKAD istanbul tarafindan

Upload: truongdien

Post on 26-Jun-2018

229 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

INTERNATJONAL ULUSLARARASI SYMPOSIUM SEMPOZVUM

OECEMBER 14-16 14-16 ARAUK 2012 ANKARA 2012ANKARA

~~D VELI

Bu kitap 74-76 Ara/tk 2012 tarihinde Ankara'da, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve TÜRKKAD Türk Kadmlart Kültür Derneği

istanbul Şubesi tarafindan ortaklaşa gerçekleştirilen uBayramtm Şimdi" başltklt Uluslararast Hao Bayrôm-1 Veli

sempozyumunda sunulan tebliğlerden TÜRKKAD istanbul Şubesi tarafindan hazJrlanmiştJr.

Page 2: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

Tasavvufun Çağdaş Avrupa islam Anlaytşmtn Yaptianma Sürecine Katk1s1 · ·

.. Prof. Dr. Eric Geoffroy Fransa, Strazburg Universitesi, Arap Dili ve Islami Etüdler Bölümü

Tarihi Bilgiler

Tasawufun Avrupadaki mevcut rolü­

nü doğru şekilde tanımlamak istersek,

ortaçağa bakmamız gerekir ki, islam

maneviyatının ortaçağ Hıristiyanlığı

üzerinde etkileri olduğunu özellikle

son 20-30 yıldır bilmekteyiz. Mesela,

Irak'ta yaŞamış olan kadın evliya Rabia

ei-Adeviye'nin (ö. 801) menkıbesi Fran­

sa'daki Aziz.Louis meydanlarına kadar ulaşmıştır. !talyan yazar Dante'nin (ö.

1321) Ilahi Komedyas1, Hz. Peygam­

ber'in miraç hikayesinden izler taşır. ısı

Da_hası, 16. yüzyıl ispanyasının, Avila'lı

Aziz Teresa ve Crew'lü Aziz John'una

ait gizemli öğretileri Mağribi-Endülüs

tasawufundan bir takım alı ntılar yap­

mış olabilir.183

Daha sonra, 19 yüzyılda, Avrupa'nın, ~

keşifler ve sömürgecilik yoluyla Müs- ~ lüman dünyaya açılımı, bazı Avru- ~ palı "hakikat arayıcıları"nın tasawuf

ile tanışmasını sağlamıştır. Bu kişiler

Avrupa'daki pozitivist (môneviyat

içermeyen) ideolojiyi ve bu ideoloji-

nin mekanik ve materyalistik mede­

niyetini ve de Batı Hıristiyanlığı'nın

derüni içeriğini kaybetmesine neden

olduğunu iddia ettikleri laikleşmeyi

reddediyorlardı. Mananın yitirildiğini

düşün~ükleri bir zamanda, metafizik

dirilişi, tasavvuf gibi doğu kökenli bir

ruhani yapı içinde bulmuşlardı. ingiliz

kaşif Richard Surton (ö. 1890), Fransız

şarkiyatç ı ressam Etienne Dinet (ö.

1929), Fransız yazar lsabella Eberhardt

(ö. 1904) ve isveç asıllı Ivan Augeli (ö.

182 Chodkiewicz, M., (1995), 'La sa intete femini- 1917) örnekler arasında sayılabilir. ne dans l'hagiographie islaınique', in D. Ai gl e (ed), Sai11ts orie11taux, Paris: De Boccard, s. Avrupa sömürgeciliğinin yayılımının 99-100. ı ~ sonucu o arak, Avrupa'ya doğru bir

183 Chodkiewicz, M., (1994), 'La reception du soufisme par 1'0ccident: conjectı.ıres et certi- Asya ve Afrika göç dalgası oluştu ve tudes', in C. Butterworth and B. Kessel (eds), 1920'1erden itibaren tasavvuf, Avru­.T/ıe llltroductioll of Arabic Plıilosoplıy info · Europe, Leiden: Brill, pp. 136-149. pa'da görülmeye başlandı.

119

Page 3: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

~ O zamanlar Avrupa'da ortaya çıkan ilk ~

cı: tarikatlardan bir tanesi, Cezayirli Şeyh •::ı

r Ahmed el- Alevi'nin (ö. 7934) kurduğu

120

Aleviye tarlkatıdır. 184 Şeyh, 1926 yılın­

da Fransa'ya geldi ve Birinci Dünya

Savaşı'ndaki müslüman askerlerin fe­

dakarlıkları anısına yapılan, Paris'teki

Büyük Camii'nin açılış törenine katıldı.

Bu korkunç savaşın neticesinde hakim

olan "hayal kırıklığı" atmosferinde,

Şeyh Alevi'nin hallfesi Şeyh Udda Ben­

tounes'nin (Bentun) (ö. 7952) de dediği

gibi, Hinduizm ve tasavvuf gibi ruhanT

inanışlar "insanların kalplerini koloni­

leştirme" ile görevlendirHdL

Diğer yandan, çağdaş Avrupa'daki ta­

savvufu bütümüyle yakın zamandaki

göçlerin sonucu olarak göremeyiz.

Bazı tarikatlar, Arnavutluk;, Bulgaris­

tan ve Makedonya'daki Bektaşilik gibi,

bölgede ortaçağdan beri mevcuttur.

Gerçekten de Balkanlar'daki müslü­

man kesimin dini kültürü, büyük oran­

da tasavvufun mirası ile şekillenmiştir.

Gelenekselcilik: Rene Guenon ve

Frithjof Schuon

Bu dönemdeki en muhteşem referans­

lardan bir tanesi Rene Guenon'dur.

Rene Guenon, Avrupalılara, modern

Batı 'nın krizde olduğunu, daha da kö­

tüsü, geleneklerin aktarılmasındaki

aksaklık nedeni ile, son beş asırdır ni-

184 Bkz. Geoffioy, E., (2009) thearticles 'Ahnıad b. ' Aliwa' and ' 'Aliiwiyya', Encyclopaedia of /s/am~3nı edition, Leyden: Brill.

hai çöküşte olduğunu anlatan Fransız

yazardır. Guenon'a göre, Batı, bütün

tarihi dinlerin temelini oluşturan asli

geleneğin, asiT hakikatin kökenine

dönmek zorundadır. 1912 yılında, Pa­

ris'te, Ivan Agueli tarafından irşad edi­

lerek seyr-i süiCıka başladıktan sonra,

"Batılı seçkinler"i oluşturma ve "gele­

neksel medeniyet"i yeniden ortaya çı­

karmak için, kadim (ezell hikmet) felse­

fenin metafizik düşüncelerini ortaya

koyan bir dizi kitap yazmaya koyuldu.

1930 yılında Kahire'ye yerleşti ve 1951

yılında vefat edene kadar orada ya­

şadı. Evrensel bakış açısına sahip bir

mutasavvıf olarak, Hinduizm üzerine

islam tasavvufundan daha fazla eser

vermiş olmasına karşın günümüze ka­

dar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av­

rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

Yakın zamanda kitapları Arapça'ya da

çevrilmiş ve son zamanlarda gerek

Arap gerekse Türk camiasında daha

fazla kişi tarafından okunur olmuştur.

Guenon'un uyanışı sırasında bazı ge­

lenekçiler, vahyin en son anlatım ı nı,

bu çağda islam'da gördüklerinden,

islam'ı kabul ettiler. Hepsi de islami

mesajın evreselliğini -en azından­

Doğu ile Batı arasındaki modern çağ­

lardaki ilk gerçek köprüyü oluşturacak

185 Bkz. 'Ren e Guenon, 1 'eveilleur (1886-1951)', Comıaissance des Religiorıs D

0 65-66 Ju­illet-Decembre 2002 ; Accart, X., (2001), L'Ermite de Dokki. Reni Guinon en marge des milieuxfrancoplıones igyptieııs, Milano: Arche, 354 p.

t t i l ı i

1

ı ı 1 !

1

ı

Page 4: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

şekilde vurguladılar. Bazıları vahyi

ve isl am'ı, doğulu ya da Arapça içeri­

ğ inden sıyı rı p, açma d?ğru ltusunda

çalışmalar yaptı . Manevi konularCia

oldukça üretken bir yazar ve mürşit

olan, lsveç kökenJi Frithjof Schuon,

"Dinlerin Metafizik Birliği" konusunu

Mark Sedgwick gibi bazı akademis- ~ :.::

yenler için gelenekçi hareket "neo- a: o

sCıfizm" ad ı verilen akımın ayrı lmaz

parçası dır. Neo-sCıfizm !slam dünya- ·

s ındaki standart örneklerden hatırı sa­

yılır derecede farklı dır. Şunu söylemek

doğru olur ki; tıpkı gelenekçi tasavvuf

ı-

vurgulamış ama Guenon'dan oldukça gibi neo-sCıfizm de dini ve kültürel

farklı bir metot izlemiştir. Onun kurdu- . çoğulculuğu destekleyerek dini haki-ğu tarikat, Bakire Meryem'e adanmıştı

ve adı da Meryemiye'ydi. Bu da onun

bazı Batı lı hıristiyan çevrelerde büyük

yankı uyandırmasının nedenini açıklı­

yordu. Şunu belirtmekte fayda vardır

ki Schuon önceleri, "Müslüman alimler

ve veliler peygamberlerin varisleridir"

hadisine dayanan tasavvufi öğreti

üzerinden hıristiyan izler de taşıyan

Aleviye tariki ile ilişkiliydi.186 Schuon

1981 yılında Amerika Birleşik Devlet­

leri'ne gitti .ve 1998 yılında vefat ede­

ne kadar orada yaşadı. Ardında ingil­

tere'de Martin Lings (ö. 2005) ve halen

George Washington Üniversitesinde

dersler veren Seyyid Hüseyin Nasr gibi

mutasavvıf ve islam bilimciler bıraktı.

Geleneksel tasavvufun diğer temsilci­

leri, zahiri islam'a yönelik çeşitli yakla­

şımlar benimseyerek ve bazen de Fre­

emasonry gibi batıni Batılı topluluk­

larla manevi eğilimleri doğrultusunda

irtibat halinde olarak Amerika'da fazla

bilinmesefer de Avrupa'da hala aktif

dyrumdadırlar}87

186 Chodk.iewicz, M., (1986), Le Sceau des Sa­illfs, Paris : Gallimard, chapter V.

187 ·oo Schuon, see Connaissance des Religions,

kate yönelik iddiaların da görecelen­

dirilmesine katkıda bulunmuştur. Öte

yandan gelenekçi tasavvuf özünü

Kur'an ve klasik tasavvuftan alırken,

neo-sCıfizm dinlerin modern bağdaş­

tırması olarak ele alınabilir.188

Tarikatların Batı 'da Yükselişi

1970'1erden bu yana Avrupa'da ta­

savvuf hızla yayıl maktadır. Bu durum

Doğu kökenli mutasavvıf mürşitlere

göre, kazara ol uşmuş bir durum değil­

dir. Onlar, Müslüman ülkelerin üzerine

binen sosyo-politik baskının kişisel

gelişimi engelleyebileceğinin farkında olarak, Batı'da tasavvufun yeşermesi-

Numero Hors Serie Frithjof Schuoo, 1999; Laude, P. and Aymard, J.B. (eds), (2002), Le Dossier H FritlıjofSclıuon, Laıısamıe: L'iige d'Homme.

ı 88 For a critica! visioo of Gueoon and Schuon, see Sedgwick, M., (2005) 'The Traditionalist Shadhiliyya in the West: Guenonians and Sc­huonians', U11e voie soııfte da11s le monde : la Slıiidlıiliyya,_under the direction of E. Geoffroy, Paris: Maisonneuve& Larose, pp. 453-472 (11eıv edition by Onosis - Editions de France, Paris, 201J); and Sedgwick, M., (2004) Against the Modern World, Oxford: Oxford University Press. 121

Page 5: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

~ ne fırsat verecek mümbit topraklar ~

~ gördüler. Aynı zamanda ve hatta çel iş-ı- kil i şekilde, Batı manevi açıdan nadasa

bırakılmış toprak gibiydi ve insanlar

mahsullerini çoktan kaybetmişlerdi.

Fakat, tam da bu nec!enle diğerleri

gibi mutasavvıfların da yeni manevi

tohumlar atabileceği geniş ufuklara

sahip bir özgürlük alanıydı. Örneğin

büyük mutasavvıf ibn-i Arabi'nin eser­

lerine yönelik çalışmalar müslüman

bir ülkede köktenciliğe karş ı birtehdit

olarak görülerek aşağılanıp, damga­

lanırken ve hatta Suudi Arabistan'da

yasakken; bu ögzürlük sayesinde Ba­

tı'da gelişip büyüyebilmişti. Bu durum

Doğu'da eğitim almış bazı Batılılar'ın, \

Doğulu mürşitlerin halifesi ve hatta

bizzat kendileri mürşit olurkeı:ı neden

ancak bir kaç doğu kökenli ~ürşidin batıda yerleştiğini açıklamaktadır.

Bazı büyük tarikatlar çeşitli etnik

grupların karmasıdır. Örneğin Nak­

şibendiler Avrupa'daki müslüman

cemaatler arasında kuvvetle temsil

edilmektedirler. Bugün ingiltere'de

en çok göze çarpanlar arasındadır.

Vatanı olan Kıbrıs'tan, Ingiltereye yap­

tığı yıll ık ziyaretler ile Nakşibendi Hak­

kani şeyhi Nazım ei-Kıbrısi Londra ve

Sheffield'de Türkler'den, güney Asyalı

ve lslam'ı sonradan seçen beyaz ve

Afro-Karaipliler'den, Birmingham'da

güney Asyalılar'dan oluşan çok çeşitli

bir mürid grubuna sahiptir. Diğerle­

rinde de olduğu gibi, bu durumda da

uluslar ve coğrafyalar üstü bir yapıdan

söz edebiliriz.189

Günümüzde Batı; farklı coğrafi köken­

lerden gelen tarikatların tıpkı dinlerin

kendinde de olduğu gibi buluşma

noktası halindedir. Hinduizm, Budizm

ve islam gibi doğulu dinler, çatışmala­

ra sebep olabilen sosyo-kültürel çev­

relerini geride bıraktıkları için Batı'da

oldukça verimli olmuşlardır.

Kökeni ne olursa ols·un, Avrupa'daki

mutasavvıf gruplar Müslüman ce­

maatlerin kültürleri ile içiçedir. Ger­

çekten de bu içiçelik o kadar derindir

ki; onları belli bir kültür ya da etnik Akademik Çalışmaların 20. Yüzyıl­

gruptan ayırt edebilmek çok güçtür. daki Rolü

122

Tıcani ve Muridi tarikatları örneğin,

tamamen Batı Fransa ve Kuzey Afrika

cemaatleri ile örülmüştür. ingiltere­

dekiler'in az farkla çoğunluğu güney

asyalı müslüman topluluğu Barelviler

ki bunlar, Çişti, Kadiri ve Nakşibendi­

lerden oluşan geniş çaplı tasavvufı

bir akımın takipçileridir.

Tasavvufun Avrupa'daki yüksek bil­

gisine ve uygulamalarının yayılırnma

katkıda bulunan diğer bir temel faktör

de·bu alandaki akademik çalışmaların

fazlalığıdır. Bazı müslümanlar Avrupalı

189 Malik, J. and Hinnels, J., (2006), Sıifism in tlıe West, London-New York: Routledge, s. 40,104.

Page 6: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

doğu bilimcileri -çoğunlukla yargıla­

madan- eleştiise de bu doğu bilimci­

lerin evvela islami geleneği o müslü-ı

manlardan daha iyi bildiğine ve sonra

da kötü niyetli olmadıkianna dair ka­

nıtlar vardır. islami çalışmalar alanında

bazı tanınmış akademisyenler bulun­

maktadır ve bu karizmatik şahsiyetler

Hıristiyanlık'ta ya da islam'da hatta bu

iki dinin birleşme noktasında, ruhani

bir arayış içine girmiştir. Almanya'da

Annemarie Schimmel (ö. 2003), Fran­

sa'da Louis Massignon (ö. 7962), Hen­

ry Corbin (ö. 1978), Eva de.Vitray-Me­

yerovitch (ö. 7999) vs. için de durum

budur. Fransız Michel ·chodkiewicz

(d. 7929) örneğini ele alalım, aynı za­

manda da meŞhur bir yayın evinin

genel müdürlüğü görevini başarıyla

yürütmüş bl! kişi, ibn-i Ara bi ve tasav­

vuf konusunda tanınmış bir uzman

olduğu gibi kendisi manevi bir reh­

ber, bir mürşittir. Kendisini ibn-i Arabi

ve Mevlana Celaleddin Rumi (ö. 7273)

hakkında çalışmaya adayan, Amerikalı

akademisyen William Chittick'i atiaya­

biiir miyiz? islam'ın farklı alanlarındaki

çalışmalara baktığınızda akademis­

yenierin bu gibi kişisel katkılarını bul­

mak zordur. Avrupa'daki pek çok kişi,

ister Avrupa kökenli jsterse Arap kö­

kenli olsun, bu önemli akademisyen­

lerin ve onların bugünkü halefierinin

• !arına hem ingilizce hem de Fransızca ~ ><::

tercümeleri ile bu kişiler sayesinde cr. :::ı

ulaşabilmekteyiz. ...

Ne tür bir Tasavvuf?

Doktriner bir bakış açısından tasav­

vuf, islam'ın iç yüzü olarak algılana­

bilir, bu tıpkı Ruh'un islam dininde

vücut bulması gibidir. Bu da tasavvu­

fun islam'dan ayrı düşünülemeyeceği

anlamına gelmektedir. Bu nedenle,

Guenon maneviyat arayıcıları için bir

dini takip etmenin ve o dinin zahiri

ve batıni uygulamalarının nasıl ör­

tüştüğünü ve uyum içinde olduğu.nu

görmenin önemini vurguladı. Muta­

savvıfların da dediği gibi belli bir dini n

geniş yolunun koruyuculuğu olmaksı­

zın tasavvuf gibi dar ve yokuş yukarı

bir yolu almak imkansızdır. Diğer ta­

raftan tasavvuf, islam dini ile de sınır­

landırılamaz. O nedenle Mısır gibi bazı

müslüman ülkelerde Hıristiyanlığın

manevi boyutuna "Hıristiyan tasawu­

fu" Museviliğin manevi boyutuna da

"Musevi tasavvufu" denmektedir.

Buradan harketle, Avrupa'daki her bir

mutasavvıf topluluk kendisini, islami

gelenek ile ilişkisine göre konumlan­

dırmaktadır. Mutasavvıfların çoğu Is­

Iam'ın genel uygulamalarına uyarken

herhangi bir Müslüman ülke ile de

bağlantılı kalmaktadır. Bazıları yurt­çalışmaları ve tercümeleri sayesinde dışında Islami öğretim kurumlarında feyizl~nmektedir. Bugün tasawufun "yetişmiş ve islam bilimleri konusun­evrensel mirasının en önemli çalışma-

123

Page 7: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

:::;. da uzmanlaşmıştır. Ancak bu durum

~ söz konusu grupların batı kültürüne o f- adaptasyonu sorusunu gündeme

124

getirmektedir, çünkü eğer Arap, Türk

ya da Afrikalı bir şeyhiniz varsa onun

yaşam şeklini ve düşünce tarzını be­

nimsemeye meyilli olursunuz. Elbet­

te, maneviyat evrenseldir ve bütün

sın ırları aşar fakat yine de yaşandığı

kültür bağlamında koşullanır. Pek çok

doğulu mürşit bunun farkında oldu­

ğundan batılı haletlerinin öğretilerini,

kendi çevrelerine göre yeniden yapı­

landırmasına izin verirse de bu halife­

lerden bazıları sunulan bu özgürlüğü

reddederek, Doğu'da gördükleri ve

deneyimlediklerini taklit etmekle ye­

tinmişlerdir.

öte yandan, bir kaç grup fasavvufı hjkmetin evrenselliğini vurgulamak

adına islami yapıd.an uzaklaşmıştır.

Adiarına "neo-sufı" denilen bu akımın

takipçileri bir senteze ve bağdaştır­

maya kapı açarak bir çeşit, "Ruh"un

evrenselleşmesi arzusundadırlar. Ta­

savvufu bütün dinlerin ve felsefelerin

saf özü olarak görerek, Tanrı yerine

kişisel gelişimden söz ederler ve ta­

savvufu islami yönü olmaksızın lanse

ederler. ingiltere'de yaşayan, Hindis­

tan doğumlu idris Şah (ö. 7996) kendi

tasavvuf anlayışından geliştirdiği bir

felsefeyi öğretmiştir. Pir Vilayet Han'ın

(ö. 2004) Amerika ve Fransa'da kurdu­

ğu "Evrensel Tarikat"ı belki de bilirsi-

niz, onların seminerlerine katılırsanız

ne islam ne de Hz. Muhammed hak­

kında tek bir söz duyarsınız. Bu, içinde

islam bulunmayan tasavvuf şüphesiz

Amerika'da gördüğü ilgiyi Avrupa'da

görmemiştir. Bu olguyu açıklayan

nedenler arasında, Müslüman dünya

ile Avrupa arasındaki eskilere dayalı

tarihi bağlantı, Fransa söz konusu ol­

duğunda, Guenon'un bir dinin kaide­

lerine sıkıca uymanın önemine yöne­

lik vurgulamaları sayılabilir. Örneğin

Fransız Guenonizm'i Paris'te, Roman­

yalı Michel Valsan (ö. 7974) tarafından

idare edilen oldukça islami bir tarika­

tın doğmasına neden olmuştur. Mic­

hel Valsan'ın müritleri Fransız islamo­

lojisi'nin oluşma ve intibak sürecinde

kuvvetli bir etkiye sahip olmuşlardır.

Genel itibariyle, Avrupa tasavvufu

Allah ve peygamberinden gelip tari­

katların inisiyatik soy ağacı üzerinden

yayılan ve Müslüman ülkelerde halen

- varlığını koruyan, "himmet" mirasın-

dan uzaklaşma niyetinde değildir.

Avrupalı mutasavvıfların günlük baz­

da ihtiyaç duyduğu ritüeller de bu

alanda korunmuştur. Toparlamak ge­

rekirse, bir yanda Islami uygulamalara

sıkı sıkıya bağlı bir tasavvuf anlayışı ile

diğer yanda Islam'sız tasavvuf anlayışı

arasında kişi, oldukça i ncelikli bir yak­

laşımlar yelpazesi bulacaktır.190

190 Bkz. Geotfroy, E., (2010), cbapter "Sufisın in the West", lutroduction to Sujism (translati­ollfromtlıe Fre11clı by R. Gactani), Bloomin-

ı t

1

ı

Page 8: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

. Tasavvufun Avrupa'da Üstlendiği

ya da Üstlenrnesi Muhtemel Roller

Bazı dar kafalı, oldukça köktenci ve

Batı karşıtı selefi tasavvuf gruplarının

varlığına rağmen Avrupa tasavvufu,

öncelikle bazı Avrupa ülkelerinde ha­

tırı sayılır sayıda bulunan Kuzey Af­

rika kökenli genç müslümanlar için

olmak üzere şüphesiz ki evrenselliğe

açılan muhteşem bir yoldur. Mesela,

tasavvuftaki kamil insan öğretisi, za­

manımıza uyarlanmış ifadesiyle, ma­

neviyatın sağladığı içsel özgürlüğe

erişmeye müsaade etmelidir. Cezayirli

Emir Abd EI-Kadir (ö. 7883), bu kesim

için manevi hümanizrriin islami de­

ğerleri kendisinde tecessüm etmiş bir

modeli olmalıdır, zi ra Fransız ordusu

~lkesini 1830-1840 arasında yerle bir

ederken O, Fransız Hıristiyan oterite­

lerin uzattığı dostluk elini tutmuştur.

· Er:ntr, işgalci Fransız kıtalarma karşı

"küçük" diye tarif edilen cihadı sür­

dürürken onun asıl misyonu, "büyük"

cihat denilen manevi cihat olmuştur.

Bu, nefsin tutkularına karşı koymaya

çabalayarak ruhun aydınlanmasına

izin veren bir tasavvufi mücadeledir.

Yakın doğuya gitmeden önce gözal­

tında olduğu 5 yıl boyunca Fransa'da

da oldukça popüler olan Emir, çağdaş

Avrupa'da üzerinde düşüriülmeyi hak

eden bir örnektir.191

gton, USA: World Wisdom, s. 200-202. 191 Bkz. Bouyerdene, A., (2008), Abd el-Kader

Avrupa'da her geçen gün, daha da ~

artan sayıda müslüman genç, ebe- ~ ,;:ı

veynlerinden kendilerine aktarılan is- ı-

lam anlayışını reddetmektedir. Çünkü

islam, genellikle tavsiye ve yasaklar­

dan oluşan bir katalog sınırları içine

sıkışmış, şekiki ve yavan bir ilmihal

gibi gösterilerek gençlere aktarılmaya

çalışılmaktadır. Öte yandan tasavvuf-

ta ruhani zevk esastır. Dahası, bu tek

boyutlu islam anlayışı, Arap, Berber,

Afrika lı ya da Türk gelenekleri ile karış­

tığı için islam'ın yeni ufuklar açan, kalı-

cı değerlerinden yoksun kalmaktadır.

Avrupa'daki diğer sosyal tabakalar

gib i, bu genç müslümanlar da ke~di­lerini Batı'nın maddeci ve tüketirnci

yapısından olduğu kadar körü körüne

bir din anlayışı ve şekiki uygulamalar­

dan da koruyacak gerçek bir ruhaniyet

arayışındalar. Bazı Avrupalı müslüman

camialarda ortaya çıkan "özgürlük te­

olojisi" sürecinde tasavvuf belirleyici

bir rol oynayabilir.192 Şahsen, Fransa'da

kendi ülkelerinde, geleneksel muta­

savvıf ailelerde büyüdükten sonra

. 192

- L'lıarmoııie des coutraires, cbapter "Une ethique a I' epreuve des faits", Paris: Le Seuil, pp. 105-134 (tlıis book has just been publis­lıed in English in 2012 witlı tlıis title: Emir Abd El-Kader: Hero and Sabıt of Islam· Bloomington (USA): World Wisdom); cheocb Bentounes, K. , (2010), 'Abd el-Kader, un mo­dele pour aujourd'hui' , Abd el-Kader- Un spirituel dans la modemiti, under the directi­on of E. Geoffroy, Paris:Albouraq, pp. 15-20 . Bkz. Geoffroy, E., (2009), L'islam sera spiri­tual o u ne sera plus, Paris : Le Seuil, pp.! 19-136.

125

Page 9: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• ~ lslam'dan, rutinliğinden ve tasawufu ><:

,; hurafe olarak görmelerinden dolayı

ı- vazgeçmiş pek çok Magripli öğrenci

ile karşı laştım; onların daha sonra Av­

rupa'da islam'ı ve tasavvufu yenilenen

içeriği ile yeniden keşfettiklerini gör­

mekteyiz.193 Şimdilerde artık Avrupa

tasavvufu Arap topraklarında da to­

humlanmaktadır. Bu ülkelerde islam,

genellikle kuralcı zihniyet ve Arap mil­

liyetçiliği ve islamizm gibi ideolojiler

tarafından yabancılaştırılmıştır. Bura­

larda islam'ın günlük, gerçek hayat­

taki uygulaması sosyopolitik engeller

dolayısıyla ciddi zarar görmektedir.

Küreselleşmenin bugünkü tanımı için­

de, din ve man~viyat dünya hakkında,

insan ve evren arasındaki iliş~iyi dikka­

te alan bütünsel bir bakış ka±anmaya

ihtiyaç duymaktadır. Bu bugünlerde

kolojik araçlara sahip olmadığından,

Batı'nın aynasına ihtiyaç duymakta­

dırlar. Son bir kaç yıldır önemli oranda

artmış olan Avro-Akdeniz ilişkilerinin

manevi boyutu da dikkate almaktan

kaçınamıyacağını farketmekteyiz.

Bu nedenle, Akdeniz'in her iki yaka­

sından da politikacılar ve iş adamları

UNESCO benzeri uluslararası kurum­

ların da yaptığı gibi tasavvufu sosyal

alana doğrudan müdahil etme arzu­

sundadırlar. Son 20-30 yıldır, Batı, yeni

ifade şekillerini içeren bir maneviyat

için büyük bir pazar haline gelirken,

tasavvuf da bu süreçte önemli oran­

da teşvik bulmuştur.'95 Pek çok Batılı,

hakikaten bu öğretiye cezbolurken,

Avrupa genelinde en duyarlı grup da

hıristiyan ya da musevi kökenli kadın­

lar olmuştur.

özellikle de Batı'da mümkündür. Ku- Tasavvufun Evrenselliği: Öteki

rumsaliaşm ış dinler büyük zorluklarla Olma Duygusu

126

karşı karşıyadır. Bu dinlerin, örneğin,

modern bilime, ekonomiye, politika­

ya, çevreye, biyo-etik'e ya da bunun

gibi konulara yaklaşımları nedir? Fran­

sız yazar Andre Malraux'a (ö. 7976)

atfedilen bir cümle şöyle diyor: "21.

yüzyıl ya manevi olacak ya da mane­

viyatsız olacak':194 Pek çok gelişmek­

te olan ülke bu sorulara kendi başına

yanıt verebilecek ekonomik ve psi-

ı93 Roy, 0., (2002), L'lslam mo11dialisi, Paris: LeSeuiı,p.ı97.

194 Bkz. Geoffioy, E., (2009), L'islam seraspiri­tual 011 ne sera plus, op. cit.,_p. 7.

Tasavvuf hayal aleminden ya da ma­

nevi hayal dünyasından faydalana­

rak, dini ve kültürel engellerin kaldı­

rılması için yaratıcılığını nasıl kulla­

nacağını bilmektedir. Mutasavvuf, bir

ayağı ile tevhidin dikey ekseninde sa­

bit kadem olurken, etrafındaki kesret

hakkında yani kültürlerin ve dinlerin

yatay çoğulculuğu hakkında dingin

195 Bk2. van Bnıinessen, M., and Day HoweU, (2007), J., Sujism and tlıe Modem in Islam, London - New York: Tauris; E. Gcoffroy, L 'islam sera spiritua/ o u 11e sera pl11s, op. cil., p. 164.

Page 10: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

bir şekilde tefekkür eder. Oldukça

açıktır ki, tasavvuf günümüzde islam

ve Batı arasında gerekli bir irtibat

sağlayıcı olarak hizmet etmektedir.

Geçmişte Hindistan'da hindular ve

müslümanlar, Orta Asya'da budistler

ve müslümanlar, Afrika'da animistler

• bazı Müslüman alimler ve akademis- :::;_

:.:: yenler Hinduizm'in antik kutsal kita- a::

o bı olan Veda'yı da vahyin bir parçası . ...

olarak kabul ederler. islam'ın bu temel

evrenselliğine karşın pek çok sıradan

müslüman islam dışında bir itikadı kü-

für olarak görmektedir.

Mutasawılar için durum farklı. Orta-ile müslümanlar arasında da tasav­

vuf aynı rolü oynamıştır. islam'ın diri çağda, her bir medeniyetin kendisine

kalbi olarak tasavvuf daima yeni ve odaklandığı zamanlarda, lbn-i Arabi farklı içeriklere uyum sağlayabilmiş

ve neo-platonizmden şamanizme ka­

dar şaşırtıcı çeşitlilikteki antik ruhani

yapıyı içine katabilmiştir ..

Günümüzde dinler arası diyalog

moda olmaktan çok tüm inananları

ilgilendiren açık bir gerekliliktir. Me­

sela, islam-Hıristiyan diyaloğuna so-

. yünanların iddiasına göre Müslüman

dünyası ve Batı arasında bir "mede­

niyetler şoku" ile değil bir "cehaletler

~oku" ile karşı karşıyayız. Mutasavvıf­

lar, Kur'an'daki " kadim din " (değiş­

mez, kesin din ya da Adem'in dim1 kav­

ramı sayesinde daima dinler arası di­

yaloga katılmışlardır çünkü onlar tıpkı

bir ağacın gövdesi gibi olan Adem'in

dininden diğer bütün dinlerin dalları­

nın geldiğini kabul ederler.196 Pek çok

Müslüman akademisyene göre Tevrat

ve indi tarih boyunca yahudiler ve hı­

ristiyanlarca değiştirilip, tahrif edilmiş

olsa da, islam, bu kitapların hak ol­

duğunu kabul eder. Doğuda yaşayan

ı96 Bkz. Kur'an, örneğin Rüın, 30.

gibi mutasavvıflar tek bir di nin bütün

hakikate sahip olamayacağını, her bi-

rini n Allah'ın farklı ve belli bir tecellisi

olduğunu iddia ediyorlardı. Onların gözündeki gerçek din, darlığından

ve eksikliklerinden dolayı hiç bir tari­

hi inanışın içine hapsedilemez. ibn-i

Arabi'nin dediği gibi o Aşk'ın evrensel

dinidir.197 Buradaki aşk duygusal an­

lamda değil fakat insiyaki bir Allah'ı

bilme yoludur. Ortaçağ mutasavvıfları

buna "dinlerin metafizik birliği" demiş­

lerdi. Frithjof Schuon bunu meşhur

De l'unite transcendante des religions 198adlı kitabında modern haliyle ifa­

de etmiştir. Günümüzde ibn Arabi ve

Mevlana Celaleddin ROmi gibi muta­

savvıfların Batı'da gittikçe daha çok

kabul görüyor olmasına şaşırmamak

lazım.199 Pek çok müslüman olmayan

197 Bkz. Cbittick, W., (1 994), Imogiııol Worlds ­Jbn al-'Arobf and the Problem of Religious Diversi{Yr...Albany: State University of New York Press.

198 Ilk basım Fransa ı 948. İngilizce'ye çevrilmiş­tir.

ı 99 Rümi için, bkz. Chittick, W., (200S), Tlıe Sufi 127

Page 11: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• ~ kişi bugün eserleri pek çok Batı diline

~ tercüme edilmiş ve edilmekte olan

terin ya da tasavvufu seçenterin ba­

zıları önceden uyuşturucu bağımiısı

olan kişilerdir. Göçmen kökenli genç

müslümanlar, aileleri tarafından veri­

len çoğunlukla acemi ve katı bir islam

eğitimi gibi belli bir takım psikolojik

engeller ile karşı karşıya kalmaktadır.

Diğer yandan, Avrupa toplumları tara­

fından gerçek anlamda kabul görme­

den geçirilen bir kültürel entegrasyon

süreci de Batı'ya karşı genel bir tepki­

nin oluşmasına neden olmaktadır. Do­

layısıyla, tehlikeli ya da riskli olabilecek

bir başlangıç yapmadan önce psikolo­

jik sağiıkiarına ve zihinsel dengelerine

kavuşmuş olmaları gerekmektedir. Bu

nedenle Aleviye tarikatı"ruh terapile­

ri" adlı özel bir araştırma ekibi kurarak,

farklı alanlarda sağlık uzmanları için

tasavvufun iyileştiriciliği üzerine se­

minerler düzenletmiştir.201

o ... ibn Arabl'nin öğretilerinden ilham

128

alıyor, Mevlana Celaleddin Rumi ise

günümüzde Amerika Birleşik Devlet­

leri'nde en çok okunan-şairdir.

Tasavvufun iyileştirici Özelliği

Tasavvufun bir diğer ana rolü de te­

davi ediciliğidir. Başlangıçtan bu yana

mutasavvıf alimler, ruhun bütün tut­

ku ve vehimlerinin barındığı en alt

kadernesi olan nefisin doktoru olarak

anılırlar. Geçmişte, bazı mürşitler mü­

ritlerine zihinlerini kirlilikten arındıra­

rak, olumlu düşünceler ve hikmetle

doldurmak için bir çeşit psikanaliz 1

kullanmışlardır.200 Avrupa'da ve genel

olarak Batı'da, insan zihni postmoder­

nite, posthıristiyanlık vs girdabına ka­

pılarak büyük oranda ahlaki prensip­

lerini ve eski referar.ıs çerçevelerinin

sağ ladığı psikolojik korumasını yitir­

miş durumdadır. insanlar Batı'da ba­

zen akıllarını başlarından alan kişisel

özgürlüklerini nasıl kontrol etmeleri

gerektiğini öğrenmek zorundadırlar.

Bir kaç senedir, Avrupa'da olduğu gibi

Müslüman dünyasında da daha fazla

politikacı ve sosyal önder, mutasav­

vıfların yaydığı barışçı ve açık islam

anlayışının, islamcılığın kabuktaşmış

ve katı fikirlerine karşı şüphesiz en

Daha da ilerisi, manevi değerlere has- iyi ilaç olduğunun farkına varmıştır.

sasiyet gösteren pek çok kişi, bu has- Diğer yandan bazıları da tasavvufu ls­

sasiyet nedeni ile savunmasııdırlar lam'dan tamamen ayırma eğiliminde ve moderniteye kötü uyum sağlamış olmuştur ki bu eğilim kesinlikle bü­

durumdadırlar. Mesela islam'a dönen- yük bir tehlike oluşturmaktadır. Daha

önce de ifade ettiğim iz gibi, belli bir

Doctriııe of Rııml. Bloomington: World Wis- dini zemine dayanmayan ma neviyat dom.

200 Bkz. Geoffroy, E., lntroductio11 to Sujism, op. cit. , p. 149. 201 Bkz., www.therapiede1ame.org/.

1

1

1 i

ı i

Page 12: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

kısır ve yapay hale gelebilir. Tasav- Avrupa birliği ülkeleri için tahmin edi/- :::;.

vuf Islam'dan ayrılmamalıdır, fakat

islam'ın reformuna ve başlangıçtaki

evrenselliğini yeniden kazanmasına

yardımcı olmal ıdır. Genel ifadeyle

Batı'da, tasavvufun başarısı onu tica­

ri amaçlar (merkantilizm) için açık bir

hedef haline dönüştürmüştür. Etrafta,

size trans halini ya da başka bir güç ta­

rafından ele geçirilmişlik halini hisse­

tirmeyi vaadeden, fiziksel ve manevi

seviyeleri tamamen birbirine karıştı­

ran risaleler dolaşmaktadır. Yani "ta­

savvuf işi" karlı durumdadır ve Batı ta­

savvufu önümüzdeki bir kaç yıl ya da

on yılda, tıpkı yoga ve Zen felsefesine

yaptığı gibi, bir tüketim malzemesi

haline dönüştürebilir. Fransızca'da

biz . buna "batı ni turizm" anlamında

;'esotourisme" diyoruz. Tasavvuf belki

de yeniçağ manevi eğilimleri içinde

eriyip gidebilir. Dini aidiyetin çer­

çevesini sulandıran, uç noktada bir

açıklık ile kendisi dışında bir kurtuluş

görmeyen mezhepçilik arasında, Batı

tasavvufu dengeyi bulmada büyük

zorluk yaşamaktadır. Bu durumda

bile daha aklı başında ve daha islam­

Iaşmış olarak bilinen Avrupa tasavvu­

funun Amerikan tasavvufundan ayırt

edilebilmesi gerekmektedir.

Sonuç

Müslüman dünyasında olduğu gibi,

çağdaş Avrupa tasavvufu da, 15 mil­

yondan fazla takipçisiyle (ki bu say1

"" mekte olup, Avrupa genelini yans1tma- a:: o

maktad1r), günlük hayattaki islam'ın ı-

rOhanlleşmesine katkıda bulunmakta-

dır. Ayrıca, bazı l arı için ilk aydınlanma

kaynağıdır. Bu, vatana özgü (özellikle

de Kuzey Afrika devletleri için) ve etnik

kimlik arayışından bağımsız bir temel

islam anlayışının oluşmasına yardımcı

olur. Hatta islami kimlik bile bir sınırla-

ma etkeni sayılabilir; kişi artık evrensel

kimlik arayışında olmalıdır. Başlan­

gıçtaki islam o zamanın bilinen dün­

yasında öyle hızlı yayılmıştır ki buna

erken dönem dini ve kültürel küre­

selleşme diyebiliriz. Ancak bugünkü

müslümanlar bu durumun ilk dönem

müslümanlarının tüm dünya kültür

ve dinlerine karşı duydukları güçlü

ilgi ve merakından kaynaklandığını

çoğunlukla unutmaktadır. Her şeyden

önemlisi, tasavvuf batı insanının is­

lam'a başka bir açıdan bakabilmesini

sağlayabilir ve Avrupalı topll!mların

rühani boyuta daha fazla ilgi göster­

mesine yardımcı olabilir.

Kaynakça

Accart, X., (2001), L:Ermite de Dokki. Re ne Guenon en marge des milieux francopho­nes egyptiens, Milano: Arche.

Bentounes, K., (2010), 'Abd el-Kader, un modele pour aujourd'hui; Abd el-Kader - Un spirituel dans la modernite, under the directian of E. Geoffroy, Paris:

129

Page 13: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• ~ Albouraq, pp. 15-20. :.: IX o Bouyerdene, A., (2008), Abd el-Kader -.....

130

t.:harmonie des contraires, Paris: Le Seuil;

translated in English (2072): Emir Abd

El-Kader: Hero and Saint of islam; Bloo­

mington (USA): World Wisdom.

Chittick, W., - ( 7994), lmaginal World s

- lbn al-'Ara bl and the Problem of Refigi­

ous Diversity, Albany: State University of

New York Press.

- (2005), The Sufi Ooctrine of

Rum iL Bloomington: World Wisdom.

Chodkiewicz, M.,- (1986), Le Sceau des

Saints, Paris: Gallimard.

- (1994), 'La reception du

soufısme par I(Occident: conjectures

et certitudes~ in C. Butterworth and B.

Kessel (eds), The Introduction .of Arabic '\

Philoscphy in to Europe, Leiden : B rili, pp.

136-149.

- ( 1 995), 'La sa intete fe­

minine dans l'hagiographie islamique~

in D. Aigle (ed), Saints orientaux, Paris:

De Boccard, pp. 99-115.

Connaissance des Religions no 65-66 Juil­

let-Decembre 2002: 'Rene Guenon, l'e­

veilleur (1886-1951)~

Geoffroy, E., - (2009) L'lslôm sera spirituel

ou ne sera plus, Le Se u il, Paris.

- (2009) the articles 'Ahmad

b. 'Aiiwa' and 'Aiawiyya~ Encycfopaedia

ofis/am, 3'd edition, Leyden: Brill.

- (201 O) Introduction to Su­

fism: The lnner Path of islam, World Wis-

dom, Bloomington (USA).

Malik, J. and Hinnels, J., (2006), Sufism in

the West, London-New York: Routledge.

Roy, 0., (2002), L'lslam mondiafise, Paris:

Le Seuil.

Sedgwick, M., - (2004) Against the Mo­

dern World, Oxford: Oxford University

Press.

- (2005) 'The Traditiona­

list Shadhiliyya in the West: Guenonians

and Schuonians~ Une voie soufie dans le

monde: la Shôdhiliyya, under the direc­

tion of E. Geoffroy, Paris: Maisonneuve&

Larose, pp. 453-472 (new edition by Gno­

sis- Editions de France, Paris, 20 11).

site www.therapiedelame.org/.

van Bruinessen, M., and Day Howell,

(2007), J., Sufism and the Modern in islam,

London - New York: Tauris.

1

Page 14: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

The Contribution of Sufism to the (onstruction of Contemporary Europe's Islam

Prof. Dr. Eric Geoffroy Fransa, Strasbourg University, Department of Arabic language and lslamic Studies

Some history: dalusian Sufism2• :ı: VI -__,

If we want to d efi ne correctly the cur-\!)

Later, in the nineteenth century, Euro- z

rent role of Sufism in Europe, we have pea n expansion in the Muslim world,

to go back to the Middle Ages, as we through exploration and colonialism

have known for the last few decades

that lslamic spirituality had some­

thing of an intluence on medieval

Christendom. For instance the legend

of the femalesaint Rabia ai-'Adawiyya

(d. 801), who lived in Iraq, reached the

··to urt of Sa int Louis, in France, and the '•

Divine Comedy by the ltalian author

Dante Alighieri (d. 1321) bears the

mark of the story of the heavenly As­

cension of the prophet Muhammad

(Mi'raJV. Furthermore, the mystical

doctrine of Sa int Theresa of Avi la and

of Sa int John of the Crew, in sixteenth

Century Spain, may have borrowed

some elements from Maghrebo-An-

Chodkiewicz, M., (1995), 'La saintete femini­ne dans 1'hagiographie islamique', in D. Ai gl e (ed), Saints orienıaux, Paris : De Boccard, pp. 99-100.

enabled some European "seekers of

truth" to encounter Sufism. These in­

dividuals were rejecting the positivist

ideology of Europe, its mechanistic

and materialistic civilization as well as

the secularization of Western Christi­

anity which, they said, had lost its es­

oteric content. In what they perceived

as a "loss of meaning'; they found a

metaphysical revival in Oriental forms

of spirituality like Sufism. Take the

English explorer Richard Burton (d.

1890), the French Orientalist painter

Etienne Dinet (d. 1929), the French

writer lsabelle Eberhardt (d. 1904),

or the native Swede Ivan Agueli (d.

1917).

2 Chodkiewicz, M., {1994), 'La reception du soufisme par 1'0ccident: conjectures et certi­tudes', in C. Butterworth and B. Kessel (eds), The Introduction of Arabjc Pbjlosophy into ~ Leiden: Brill, pp. 136-149.

w

457

Page 15: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• x As a result of the spread of Europe-vı

: an colonialism there was a wave of "' z w

458

Asian and African immigration in Eu­

rope1 and from the 1920's Sufism ap­

peared in Euro pe. One of the first Sufi

orders to emerge in Europe in that

period was the 'Alawiyya order initi­

ated by the Algerian shaykh Ahmad

al-'Alawt (d. 1934)3. This shaykh came

to France in person in 1926/ and par­

ticipated in the inaugural ceremony

of the Great Mosque of Paris, which

was built in gratitude for the sacri­

fice of the Muslim soldiers during the

First World War. In the atmesphere of

"disenchantment" which prevailed \

after this appalling war, spiritualities

like Hinduism and then Sufisf'!l were ' given the task of "colonizing pe'ople's

hearts'~ as said shaykh 'Udda Ben­

tounes (d. 1952), the successor of

shaykh ai-'Alaw~.

Not all Sufism in contemporary Euro pe

is the result of recent migrations,

however. Some Sufi orders, such as

the Bektashis of Albania, Bulgaria

and Macedonia, have been present

in the region since the Middle Ages.

lndeed, the religious culture of

Muslim communities in the Balkans

has largely been shaped by the legacy

ofSufism.

3 See Geoffi'oy, E., (2009) the articles 'Ahmad b. 'Aliwa' aod ' 'Alawiyya', Encyclopaedia ~ 3"' edition, Leyden: Brill.

Traditionalism : Rene Guenon and

Frithjof Schuon

One of the greatest references in this

period was Rene Guenon, a French

author who explained to the Europe­

an public that the modern West was

in erisis or, worse, ina state of terminal

dedi ne, as a res u lt of its lo ss of trans­

mission of tradition during the last

half of the second millennium A.D. So,

for Guenon, the West had to go back

to the roots of primordial truth, the

primordial Tradition which underlies

each of the histarical religions. Having

been initiated into Sufism himself in

Paris in 1912 by Ivan Agueli, he aimed

to set out the metaphysical thought

of Perennial Philosophy in a series of

books, in ord er to form a Western elite

and to restore "traditional civilization"

in the West. He settled in Ca i ro in 1930

and died there in 1951 but, asa uni­

versalist Sufi, he wrote much more

about Hinduism for instance than

about Islam or Sufism. Vet he has had

great influence until now on some

Europeans who have subsequently

chesen to follow the path of Sufism4•

His books have been recently translat-

4 See for insıance 'Rene Guenon, l'eveilleur {1886-1951)', Connajssance des Relie:ions n° 65-66 Juillet-Decembre 2002 ; Accart, X., (2001}, L'Ermite de Dokki. Rene ~ueno~ en marne des mi!ieux francophones egyptıens, Milaoo: Arcbe, 354 p.

Page 16: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• ed into Arabic and he got nowadays

more and more audience in same Ar­

abic and Turkish milieus.

In the wake of Guenon, same Tradi­

tionalists moved to Islam, since they

saw in it the last expressian of Revela­

tion for this age. They all stressed the

universalism of the lslamic message,

in such a way that it appears to be

the first real bridge between East and

W e st, in the modern times at the least.

Same worked at extricating it from

its oriental or Arabic cantext Frithjof

Schuon, a prolific spirituai author and

lamology alike, such as Martin Lings ~

(d. 2005) in England and Seyyed Hos- ~

sein Nasr, who stili teaches at George ~

Washington University . . Other rep­

resentatives of Traditionalist Sufism,

although less well known in Amer­

ica, were or are stili active in Europe,

adapting various positions towards

exoteric Islam and sametimes hav-

ing centacts with Western esateric

organizations, like Freemasonry in its

spiritual tendencies6•

For so me scholars like Mark Sedgwick,

the Traditionalist mavement is an in-

a Sufi master of Swiss origin, high- tegral part of what they caii"Neo-Su­

lighted the "Transcendental Unity of fism'; which might differ significantly

Religions'; but in a quite distinct way

from Guenon. The Sufi path he found­

ed is devoted to Virgin Mary and took

the name of"the Maryamiyya'; which

. explains the great influence he gained

from the standard models found in

the lslamic world. lt's true to say that,

like Traditionalist Sufism, Neo-Sufism

promotes religious and cultural plu­

ralism and therefore the relativization

on same Western Christian circles. of claims to religious truth. However

lt might be worthwhile to note that Traditionalist Sufism takes its roots in

Schuon has been first affiliated to the the Qur'an and classical Sufism while

'Aiawiyya order, which has a "Ch ri s- Neo-Sufism should be considered asa

tic" character, according to the Sufi modern syncretism7•

doctrine of the "inheritance" of the

prophets by Muslim saints5• Schuon, 6

who left Europe for the USA in 1981

and died there in 1998, left behind

hi!fl same celebrated successors in 7

the field of Sufism and academic is-

5 . Chodkiewicz, M., (1986), Le Sceau des Saints, Paris : Gallimard, chapter V.

On Scbuon, see Connaissance des Religjons, Numero Hors Serie Frithjof Schuon, 1999; Laude, P. and Ayınard, J.B. (eds), (2002), I& Dossier H Frithiof Schuon. Lausanne : L'age d'Homme. For a critica! visioo of Gueooo and Schuon, see Sedgwick, M., (2005) 'The Traditiooalist Sbadbiliyya in the West: Gueoooiaos and Schuooiaos', Une voie soufie dans le monde : la Sbadhiliyya. uoder the directinn of E. Geoffroy, Paris: Maisooneuve& Larose, pp.

459

Page 17: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

:ı: The ra ise of Sufi orders in the West "' ...J

"' Since the 1970's, the presence of Su-z w

460

fism has increased rapidly in Europe.

This phenomenon was not believed

to be an accident by the "oriental" Sufi

masters. They saw in the West a prov­

idential land, observing that the so­

cio-political pressure which weighs on

Muslim countries may impede person­

al development. At the same time, and

rather paradoxically, the West is truly

fallaw land from the spiritual point

of view, where people have lost their

bearings, but precisely for this reason

it's al so a space of freedam with b road

horizons where Sufis, amongst others, 1

can sew new spiritual seeds. For in-

stance, by virtue of this freedo~ stud­

ies of the works of the great Sufi lbn

'Arabi (d. 1240) are flourishing in the

West whereas they are denigrated and

stigmatised in same Jslamic countries

because of the threat of fundamental­

ism and even forbidden in Saudi Ara­

bia. This explains why a few "oriental"

Sufi masters settled in the West, while

same Westerners who trained in the

East became representatives of orien­

tal masters or even became Sufi mas­

ters themselves.

453-412 (new edition by Gnosis - Editions de France, Paris, 2011); and Sedgwick, M., (2004) Agailıst the Modem World, Oxford: Oxford University Press.

Regardless oftheir origins, Sufi groups

in Europe are deeply embedded

in the cultures of many Muslim

communities -so deeply, in fact, that

it is often difficult to distinguish the m

from particular cultures and ethnic

groups. The Tijani and Muridi orders,

for instance, are thoroughly woven

into France's West and North African

communities. A slight majority of

the U.K:s predominantly South Asian

Muslim community are Barelwis,

fallawers of a broad Sufi-oriented

mavement that encompasses a

variety of ord ers, including the Chistis,

Qadiris and Naqshbandis.

Some large Sufi orders cross multiple

ethnic groups. The Naqshbandis, for

example, are strongly represented

across many Muslim communities

in Europe. Taday, it is one of the

most prominent orders in the U.K.

Through annual visits to Britain he

was used to do from his home base

in Cyprus, the Naqshbandis Haqqant'

leading shaykh, Nazim ai-QubrOsi,

has developed a diverse fallawing of

Turks, South Asians and white or Afro­

Caribbean converts in London and

Sheffield, as well as a group of South

Asian fallawers in Birmingham. In

this case as in others, we can speak of

Page 18: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

"transnational" or "translocal" orders8•

Nowadays the West is the place where

Sufi orders from different geographi­

cal origins can meet, as is the casefor

religions asa whole. Oriental religions

like Hinduism, Buddhism or Islam

have fruitful exchanges in the West,

since here they can leave aside their

different sociocultural environments

which often generate conflicts.

The role of the academic studies in

the XXth Century

Anather main factor · which has

contributed to a greater knowledge

of Sufism .in Europe and thus the

spreading of its practice is the

pl~thora of academic studies in this

field. Though some Muslims eriticize

the European orientalists - often

. without discernment - there is

evidence that firstly these orientalists

'k new the lslamic tradition better than

these Muslims, and second Iy that they

were most likely not ill-intentioned.

Famous scholars are to be found

in the studies of Sufism, and those

who had charismatic personalities

involved themselves in spiritual

quests, in Christianity or in Islam, or

rather at the meeting-pöint between

8 Malik, J. and Hinnels, J., (2006), Sulism jn ~ London-New York: Routledge, pp. · 40, 104.

these two religions. This was the case :ı: 11'1

for Annemarie Schimmel (d. 2003) ~ in Germany and, in France, for Louis

Massignon (d. 1962), Henry Corbin

(d. 1978), Eva de Vitray-Meyerovitch

(d. 1999), ete. Let's take the French

example of Michel Chodkiewicz (born

1929), and succeeded in being at

the same time the general manager

of a famous publishing house, a

recognized specialist of lbn 'Arabi and

Sufism, as well as being a Sufi guide

himself. We could not miss William

Chittick, an American scholar devoted

to the studies oflbn 'Ara bi and Rumi (d.

1273). You will not find such personal

implication from scholars in the other

fields of lslamic study. Many people

in Europe, whether of European or

Arabic origin, are stili closely guided

by the studies and the translations

of these prominent academics and

their current successors: we now have

access to most major works. of the

universal Sufi legacy, in both French

and English.

Which ki nd of Sufism?

From a doctrinal po int of view Sufism

may be seen as the inner dimension

of Islam, as the ineamation of Spirit

in the body of the lslamic religion.

lt means that Sufism should be

inseparable from Islam. For this

z w

461

Page 19: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• :; reason, Guenon underlined the aware of these cultural barriers and

~ necessity, for a spiritual seeker, to therefore they let their Western

~ follow one of the world religions representatives adapt their teachings

462

and to aim at congruence between to their own environment, but some

esateric and exoteric practices. One of these representatives retuse to

can't take a narrow, uphill path like take on such freedom, contenting

Sutism without the protection of the themselves with imitating what they

wide path of a particular religion, have seen and experienced in the

East.

In contrast, a few groups broke away lslamic religion. So you can hear in from the lslamic form, believing it so me lslamic countries like Egypt that

assert Suti masters. But, on the other

hand, Sufism is not contined to the

the mystic dimension of Christianity

is ca ll ed "Christian Sutism" and such is

the case for Jewish mysticism.

Thus each Suti !Jlilieu in Europe

positions itself specifically in relation

to Islam k orthodoxy. Most ofthe-~utis

there remain attached to general

lslamic prescriptions, and keep in

contact with one Musliin country or

another. Some of them have been

taught in lslamic teaching institutions

abroad and are well versed in lslamic

sciences. But this raises the question

of the adaptation of those groups

to western culture, since when you

have an Arabic, a Turkish or an African

shaykh (master), you are inclined

to adopt his way of life or thinking.

Of course, spirituality is universal

and crosses all borders, yet it is conditioned by each cultural context.

Most "oriental" Suti masters are well

necessary to stress the universalism

of Suti wisdom. Opening the door to

syncretism, these so called "Neo-Sufi"

groups aspire to akin d ofglobalization

of the Spirit. Seeing in Sutism the

"pure essence of .all religions and

philosophies'~ they don't speak of

God but of personal development,

and then present Sutism withour

an lslamic face. Based in England,

the lndian born ldries Shah (d. 1996)

taught a philosophy inspired by his

personal view of Sutism, and you

may know ·the "Universal . Order" of

Pir Vilayat Khan (d. 2004), established

in the USA as well as in France: if you

attend one of their seminars you will

not hear a word about Islam or the

Prophet Muhammad. This Islam-free

Sutism has had more success, no

doubt, in the USA than in Europe.

Amongst the reasons that explain this

phenomenon, we can put forward

Page 20: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• the old histerical links between exist, which are narrow-minded, :ı: lll

the Muslim world and Eurôpe and, quite fundamentalist and anti- ~

concerning France, the role of Western, · European Sufism is ~

Guenon in promoting a rather strict undoubtedly a great way c;>f opening

observance of a religion - whatever

it might be. French Guenonism, for

instance, gave birth to a highly lslamic

tariqa, or Sufi order, directed in Paris

by the Romanian Michel Valsan (d.

1974), whose disciples have had a

strong impact on the orientation

of French lslamology. Generally

speaking, European Sufism doesn't

intend to depart from the heritage of

baraka, the spiritual influence which

comes from God and the Prophet

up to universality, firstly for the young

Muslims of North African origin who

are numerous in some European

countries. For instance, the Sufi

doctrine of the "Universal Man" (al­

insan al-kamil), expressed in terms

adapted to our time should allow

some of them to attain the inner

freedom which spirituality provides.

The Algerian Emir Abd El-Kader (d.

1883) should be a model for them,

as he embodies the lslamic value of

through the initiatory lineages of the sp iritual humanism, as shown by the

Sufi orders and which is stili to be fa ct that he w as holding out the h and

found in the Muslim world. The rituals

t hat European Sufis need daily are

also preserved in these areas. Thus, to .-su m up, between these two extremes

wl'ıich are strict adherence to lslamic

prescriptions on the one hand and

lslam-less Sufism, on the other, one

can find a highly nuanced range of

approaches9•

The roles that Sufism assumes or

m ay assume in Euro pe

Although some Salafı Sufi groups

of friendship to the French Christian

authorities white the French army

was destroying his country in the

1830's and 1840's. The Emir carried

out a "smail" military jihad (al-jihad al­

asghar in Ara bi c) against the invading

French troops, but his true vocation

was the "great" spiritual j ihad -al-jihad

al-akbar), that's to say the struggle

against the passions of the soul, which

m ay lead to the enlightenment of the

saul by following the Sufi path. The

Emir, who was very popular in France

during the five years of his detention 9 See Geotfroy, E., (2010>· chapter "Sufism in before he left for the Near-East, is an

the West "• Introduction to Sufism (translation fro.m the French by R. Gaetani), Bloomington, example which m eri ts contemplation USA: World Wisdom, pp. 200-202.

463

Page 21: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• ~ in contemporary Europe10

..J

~ More and more young Muslims in

w Europe reject the visian of Islam they

464

inherited from their parents, an Islam

which is ofteıi confined to a catalog

of prescriptions and prohibitions, and

which appears as a kin d of formalistk

and insipid catechism, whereas the

notion of spiritual taste" (dhawq in

Arabic) is central to the Sufi experience.

Furthermore, this one dimensional

Islam is mixed with Arabic, Berber,

African or Turkish customs, and the

seminal and perennial values of

Islam are absent from it. Like other

social strata in ~urope, these young

Muslims are seeking true spirituality

which makes them free froni,a blind

religious and ritualistic observance

as well as from Western materialism

and consumerism. Iri the process of

a "theology of liberation" which is

occurring in some European Muslim

milieus, Sufis.m may play a decisive

part11• 1 have personally met a lot of

10 See Bouyerdene, A., (2008), Abd el-Kader L'hanuonie des contraires, chapter « Une

eıhique iı 1' epreuve des faits », Paris: Le Seuil, pp. 105-134 (this book has just been published in English in 2012 with this title: Emir Abd El-Kader: Hero and Saint of Is­lam; Bloomington (USA): World Wisdom) ; cheikh Bentounes, K., (20 1 O ), 'Abd el-Kader, un modele pour aujourd'hui', Abd el-Kader - Un spirituel dans la modemite. under the directian of E. Geoffroy, Paris: Albouraq, pp. 15-20.

ll See Geoffroy, E., (2009), L'islam sera spjri-

Maghreban students in France who

grew up in traditional Sufi families in

their country but had subsequently

given up the practice of Islam because

it was a routine one and in the end

they considered Sufism as mere

superstition: we can observe that

they rediscovered Islam and Sufism in

Europe, in a renewed context12• Now

European Sufism has itself begun

to inseminate Arabic lands. In these

countries Islam is often alienated

by a legalist mentality as well as by

ideologies like Arabic nationalism

or lslamism. The every day real-life

experience of Islam there suffers from

socio-political obstacles.

In the present context of globalisation,

religion and spirituality need to get a

holistic view of the world, that takes

into account the interdependence

between man and cosmos, and this

is especially possible in the West

nowadays. lnstitutionalised religions

in the world face big challenges. What

is their attitude, for instance, towards

modern science, economy, politics,

ecology, bio-ethics and so on? We

know the sentence attributed to

the French author Andre Malraux (d.

tual ou ne sera plus. Paris : Le Seuil, pp.ll9-136.

12 Roy, 0., (2002), L'Islam mondjaljsC Paris : Le Seuil, p. 197.

Page 22: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

1976):"The 21st Centurywill either be

spiritual or will not be13'~ Most of the

Third World countries have neither

the economic nor the psychological

means to provide answers by

themselves. They need the mirror

of the West. We do realise that Euro-

• Drawing from the imaginal world ~ -('ala m al-khayal), or . the world of ~ z spiritual imagination, Sufism knows w

how to apply its creativity to remove

religious and cultural blocks. Being

grounded in the vertical axis of

Unicity {tawhid), the Sufi should be

Mediterranean relations, which able to contemplate multiplicity

have increased considerably these ·around him serenely, 1 mean the

last few years can't get away from

taking the spiritual dimension into

account. This is why politicians and

company directors from both shores

of the Mediterranean Sea, as well as

international institutions like Unesco,

are actually mo re and mo re interested

in direct intervention of Sufism in the

social field. In the last few decades,

th~ West has become a big "market"

of spirituality which has aroused new

forms of expression, and Sufism finds

stimulation in these exchanges14•

ManyWesterners are indeed attracted

to.this discipline, the most sensitive in

Europe generally being women from

Christian or Jewish backgrounds.

Sufi universalism: the sense of

alterity

13 See Geoffroy, E., (2009), L'jslam sera spiri­nıal ou ne sera plus. oo. cit. p. 7.

14 For these topics, see van Bruinesseo, M., and Day Howell, (2007), J .. Sufism and the Modem jo Islam, London- New York: Tauris; E. Geoffroy, L'islam sera spirirual ou ne sera · plus. op. cit. p. 164.

horizontal pluralism of cultures and

religions. And it is quite obvious that

Sufism serves nowadays as a link, as

a necessary interface between Islam

and the West, a role that it played in

the past in some areas :for instance in

1 ndia, between Hi nd us and Muslims,

in Central Asia between Buddhists

and Muslims, in Africa between

animists and Muslims, ete. Being the

living heart of Islam, Sufism has always

managed to adapt to new contexts

and absorb ancient spiritual substrata

of surprising diversity, ranging from

Neo-Piatonism to Shamani sm.·

These days, interreligious dialog

is all but a fashion: it is an obvious

necessity, which concerns all

believers. Those who aspire to an

Islamo-Christian dialog, for instance,

assert that we are not facing a "shock

of civilizations" between the Muslim

world and the West, but a "shock of

ignorances'~ Sufis have always been

involved in interreligious dialog, by 46S

Page 23: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

• ;!; virtue of the Quranic concept of Din -~ qayyim, that is to say the lmmutable

~ Religion, the Adamic Religion

466

considered as the trunk from which

all historical. religions branch off15•

Islam claims the authenticity of the

Old and the New Testaments, though

most Muslim scholars consider them

altered and distorted historically by

the Jews and the Christians. Note that

for some ulemas (scholars of Islam)

living in the Eastern territories of the

Muslim world, the Veda, the ancient

holy book of Hinduism, is recognized

as a part of Revelation. Despite this

founding universalism of Islam, most

ordinary Musli~s see in creeds other

than Islam mere miscreance (kufr).

lt is not the case for Sufis. In the

Middle Ages, at a time when every

civilization was focu~ed on itself, Sufis

like lbn 'Arabi were professing that

no single religion holds the whole

truth, and that each one is a specific

theophany, a specific manifestation of

God. True religion, in their eyes, is not

to be contained in any histarical belief

because of its narrowness and its

deficiencies.lt is the universal religion

of Love, as lbn 'Arabi said16• Love not

15 See Qur'an, for instance 30 : 30. 16 See Cbittick, W., (1994), Imaeinal Worlds ­

Ibn al-' Arabj and the Problem of Re!igious Diversjty. Albany: State University of New York Press.

as sentimentalism but as an intuitive

way of knowing Gad. Medieval Sufis

called that "transcendental unity of

religions" (wahdat al-adyan), and

Frithjof Schuon expressed it in a

modern way in his famous De l'unite

transcendante des religions17• So no

surprise that nowadays Sufis like lbn

'Arabi and Jalal al-Din Rumi get an

increasingly favourable reception in

the West18• Many non Muslims are

inspired by the teachings of Ib n 'Ara bi,

whose works are now translated mo re

and more in Western languages, and

Rumi is nowadays the most widely

read poet in the USA.

The therapeutic function of Sufism

Anather main role of Sufism is a ther­

apeutic one. From the beginning, t.he

Sufi master is called "the doctor of

the soul'; of the lower soul which is

the seat of all passions and illusions.

In the past, same masters practised a

kind of pşychoanalysis on their disci­

ples, to free their mind from its impu­

rities and fill it with positive thoughts

and sacred knowledge19• In Europe

and in the West generally speaking,

17 First published in France in 1948. Translated into English.

18 As for Rumi, see Chittick, W., (2005), The Sufi Doctrine of Rumi. Bloomiogton: World Wisdom.

19 See Geofli'oy, E., lotroduction to Sufism, op. Qbp. 149.

Page 24: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

the human mind is caught up in the

whirl of"post-modernity'~ "post-Chris­

tianity" and so on, so it has largely lost

its moral guidelines and the psycho­

logical protection that the old frame­

works of reterence provided. People

in the West must learn how to handie

their personal freedem as it sorne­

times ma kes them lose their heads!

Furthermore, many individuals sensi­

tive to the spiritual dimension are vul­

nerable and lll adapted to modernity,

precisely because of this sensitivity.

So me of those who converted to Islam

or Sufism, for example, are former drug

addicts. Young Muslims of immigrant

origin are confronted with specific psy­

chological handicaps such as: an often

crude and rigid parental education in

Islam, a cultural integration which is not

· a~companied by real acceptance by Eu­

r9pean societies and which generates a

feeling of resentment against the West

as a whole, ete. So, before committing

to an initiatory path, which may be per­

ilous, they have to recover psycholog­

ical health and mental stability. That is

why such the'Aiawiyya Sufi order set up

a special research group called ''Thera­

pies of the soul'; whith organizes sem­

in~rs on Sufi therapy for va rio us health

professionals20•

20 ·see the site www.therapiedelame.org/.

• For some years, more and more po- :ı:

VI

litical and social leaders, in the Mus- -' ..., Hm world as in Europe, have been ~

aware that the peaceful and open

Islam which the Sufis are promoting

is no doubt the best antidote to the

seleretic and rigid ideas that Islami sm

conveys. On the other hand, some

are tempted to totally separate Su­

fism from Islam, and this tendeney

certainly represents a big danger,

s ince, as we asserted before, spiritual-

iil:y without religious grounding may

become sterile and artificial. Sufism

should not be split off from Islam,

but should help it reform itself and

recover its initial universalism. In the

West generally speaking, the success

of Sufism makes it an easy target for

mercantilism : here and there, leaflets

promise to put you in a trance or in a

state of being possessed, and thus the

psychical and spiritual levels become

totally confused. So the 'Sufi business'

is in good health, and the West may

change Sufism in the next few years

or decades into an object of con­

sumption as it did for other oriental

techniques like Yoga or Zen. In French

we ca ll this "esotourisme·~ lt may also

become absorbed into the New Age

spiritual tendency. Between extreme

openness which dilutes the outlines

of religious belonging and sectarian-

467

Page 25: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

:; is m which claims exclusive salvation, to the Western public anather view of -~ Western Sufism is experiencing great Islam, and help European societies to

~ difficulty in finding a balance. Even consider the spiritual dimension with

468

then one must distinguish between more interest.

American SuDsm and European Su-

fism, the latter reputedto be more so­

ber and undoubtedly more islamized.

Conclusion

As it did in the Muslim world, contem­

porary European Sufism is ab le to con­

tribute to the spiritualization of every­

day Islam, which is followed now by

more than fifteen million people (the

estimated number for justthe Europe­

an Union, not whole Europe). Besides

it may provide iriitiatory nourishment

to a few. lt may alsa favour th.e emer­

gence of an essentiallslam, fre~d from

allegiances to the native countries (in

particular the North. African states)

and of the search for ethnic identity.

Even lslamic identity may become a

factor of confinement: one mu st now

seek universal identity. Primitive ls­

lam witnessed such a rapid spread in

the known world of that time that we

can deseribe it as early religious and

cultural globalization. But contempo­

rary Muslims often forget that it was

precisely due to the strong interest

and curiosity that the first Muslims

showed for all the world cultures and

religions. Most of all, Sufism may offer

Bibliography :

- Accart, X., (2001), L'Ermite de Dokki.

Rene Guenon en marge des milieux

francophones egyptiens. Milano: Ar­

che.

- Bento u n es, K., (201 O ), 'Abd el-Kader,

un modele pour aujourd'huı: Abd

el-Kader- Un spirituel dans la moder­

nite. under the directian of E. Geoffroy,

Paris: Albouraq, pp. 15-20.

- Bouyerdene, A., '(2008), Abd el-Kader

- L'harmonie des contraires. Paris: Le

Seuil ; translated in English (2012): En:ıir

Abd El-Kader: Hero and Saint of Islam;

Bloomington (USA): World Wisdom).

- Chittick, W.,- (1994), lmaginal Worlds

- lbn ai-'Arabi and the Problem of

Religious - Diversity. Albany: State

University of New York Press.

- (2005), The Sufi Doctrine of Rumi.

Bloomington: World Wisdom.

- Chodkiewicz, M., - (1986), Le Sceau

des Saints. Paris: Gallimard.

- (1994), 'La reception du soufisme par

I'Occident: conjectures et certitudes:

in C. Butterworth and B. Kessel (eds),

Page 26: VELI - .:: İSAM Kütüphanesi - Veri Tabanı ::.isamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_GEOFFROYE.pdfdar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185

The Introduction of Arabic Philosophy

into Euro pe, Leiden : B rili, pp: 136-149.

- (1995), 'La saintete feminine dans

l'hagiographie islamique~ in D. Aigle

(ed), Saints orientaux, Paris : De Boc­

card, pp. 99-11 S.

- Connaissance des Religions no 65-66

Juillet-DeceJ"!lbre 2002 :'Rene Guenon,

l'eveilleur (1886-1951):

- Geoffroy, E., - (2009) L'islam sera spiri­

tuel ou ne sera plus, Le Seuil, Paris.

- (2009) the articles 'Ahmad b. 'Aiiwa'

and' 'Aiawiyya~ Encyclopaedia of Islam.

3'd edition, Leyden: B rili.

- (201 O) Introduction to Sufism: The

lnner Path of Islam, World Wisdom,

Bloomington (USA).

- Malik, J. and Hinnels, J., (2006),

Şufism in the West. London-New York:

Routledge.

- Roy, 0., (2002), L'lslam mondialise. Pa­

ris : Le Seuil.

- Sedgwick, M., - (2004) Against the Modern World, Oxford: Oxford

University Press.

- (200S)'The TraditionalistShadhiliyya in

the West: Guenonians and Schuonians~

Une voie soufie dans le monde : la

Sha.dhiliyya, under the directian of E.

Geoffroy, Paris: Maisonneuve& Larose,

pp. 453-472 (new edition by Gnosis -

Editions de France, Paris, 2011 ).

-site www.therapiedelame.org/.

- van Bruinessen, M., and !Jay Howell,

(2007), J .. Sufism and the Modern in ls­

lam, London- NewYork:Tauris.

:ı: V1 -...ı

cı z UJ

469