veli - .:: İsam kütüphanesi - veri tabanı...
TRANSCRIPT
INTERNATJONAL ULUSLARARASI SYMPOSIUM SEMPOZVUM
OECEMBER 14-16 14-16 ARAUK 2012 ANKARA 2012ANKARA
~~D VELI
Bu kitap 74-76 Ara/tk 2012 tarihinde Ankara'da, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve TÜRKKAD Türk Kadmlart Kültür Derneği
istanbul Şubesi tarafindan ortaklaşa gerçekleştirilen uBayramtm Şimdi" başltklt Uluslararast Hao Bayrôm-1 Veli
sempozyumunda sunulan tebliğlerden TÜRKKAD istanbul Şubesi tarafindan hazJrlanmiştJr.
Tasavvufun Çağdaş Avrupa islam Anlaytşmtn Yaptianma Sürecine Katk1s1 · ·
.. Prof. Dr. Eric Geoffroy Fransa, Strazburg Universitesi, Arap Dili ve Islami Etüdler Bölümü
Tarihi Bilgiler
Tasawufun Avrupadaki mevcut rolü
nü doğru şekilde tanımlamak istersek,
ortaçağa bakmamız gerekir ki, islam
maneviyatının ortaçağ Hıristiyanlığı
üzerinde etkileri olduğunu özellikle
son 20-30 yıldır bilmekteyiz. Mesela,
Irak'ta yaŞamış olan kadın evliya Rabia
ei-Adeviye'nin (ö. 801) menkıbesi Fran
sa'daki Aziz.Louis meydanlarına kadar ulaşmıştır. !talyan yazar Dante'nin (ö.
1321) Ilahi Komedyas1, Hz. Peygam
ber'in miraç hikayesinden izler taşır. ısı
Da_hası, 16. yüzyıl ispanyasının, Avila'lı
Aziz Teresa ve Crew'lü Aziz John'una
ait gizemli öğretileri Mağribi-Endülüs
tasawufundan bir takım alı ntılar yap
mış olabilir.183
Daha sonra, 19 yüzyılda, Avrupa'nın, ~
keşifler ve sömürgecilik yoluyla Müs- ~ lüman dünyaya açılımı, bazı Avru- ~ palı "hakikat arayıcıları"nın tasawuf
ile tanışmasını sağlamıştır. Bu kişiler
Avrupa'daki pozitivist (môneviyat
içermeyen) ideolojiyi ve bu ideoloji-
nin mekanik ve materyalistik mede
niyetini ve de Batı Hıristiyanlığı'nın
derüni içeriğini kaybetmesine neden
olduğunu iddia ettikleri laikleşmeyi
reddediyorlardı. Mananın yitirildiğini
düşün~ükleri bir zamanda, metafizik
dirilişi, tasavvuf gibi doğu kökenli bir
ruhani yapı içinde bulmuşlardı. ingiliz
kaşif Richard Surton (ö. 1890), Fransız
şarkiyatç ı ressam Etienne Dinet (ö.
1929), Fransız yazar lsabella Eberhardt
(ö. 1904) ve isveç asıllı Ivan Augeli (ö.
182 Chodkiewicz, M., (1995), 'La sa intete femini- 1917) örnekler arasında sayılabilir. ne dans l'hagiographie islaınique', in D. Ai gl e (ed), Sai11ts orie11taux, Paris: De Boccard, s. Avrupa sömürgeciliğinin yayılımının 99-100. ı ~ sonucu o arak, Avrupa'ya doğru bir
183 Chodkiewicz, M., (1994), 'La reception du soufisme par 1'0ccident: conjectı.ıres et certi- Asya ve Afrika göç dalgası oluştu ve tudes', in C. Butterworth and B. Kessel (eds), 1920'1erden itibaren tasavvuf, Avru.T/ıe llltroductioll of Arabic Plıilosoplıy info · Europe, Leiden: Brill, pp. 136-149. pa'da görülmeye başlandı.
119
~ O zamanlar Avrupa'da ortaya çıkan ilk ~
cı: tarikatlardan bir tanesi, Cezayirli Şeyh •::ı
r Ahmed el- Alevi'nin (ö. 7934) kurduğu
120
Aleviye tarlkatıdır. 184 Şeyh, 1926 yılın
da Fransa'ya geldi ve Birinci Dünya
Savaşı'ndaki müslüman askerlerin fe
dakarlıkları anısına yapılan, Paris'teki
Büyük Camii'nin açılış törenine katıldı.
Bu korkunç savaşın neticesinde hakim
olan "hayal kırıklığı" atmosferinde,
Şeyh Alevi'nin hallfesi Şeyh Udda Ben
tounes'nin (Bentun) (ö. 7952) de dediği
gibi, Hinduizm ve tasavvuf gibi ruhanT
inanışlar "insanların kalplerini koloni
leştirme" ile görevlendirHdL
Diğer yandan, çağdaş Avrupa'daki ta
savvufu bütümüyle yakın zamandaki
göçlerin sonucu olarak göremeyiz.
Bazı tarikatlar, Arnavutluk;, Bulgaris
tan ve Makedonya'daki Bektaşilik gibi,
bölgede ortaçağdan beri mevcuttur.
Gerçekten de Balkanlar'daki müslü
man kesimin dini kültürü, büyük oran
da tasavvufun mirası ile şekillenmiştir.
Gelenekselcilik: Rene Guenon ve
Frithjof Schuon
Bu dönemdeki en muhteşem referans
lardan bir tanesi Rene Guenon'dur.
Rene Guenon, Avrupalılara, modern
Batı 'nın krizde olduğunu, daha da kö
tüsü, geleneklerin aktarılmasındaki
aksaklık nedeni ile, son beş asırdır ni-
184 Bkz. Geoffioy, E., (2009) thearticles 'Ahnıad b. ' Aliwa' and ' 'Aliiwiyya', Encyclopaedia of /s/am~3nı edition, Leyden: Brill.
hai çöküşte olduğunu anlatan Fransız
yazardır. Guenon'a göre, Batı, bütün
tarihi dinlerin temelini oluşturan asli
geleneğin, asiT hakikatin kökenine
dönmek zorundadır. 1912 yılında, Pa
ris'te, Ivan Agueli tarafından irşad edi
lerek seyr-i süiCıka başladıktan sonra,
"Batılı seçkinler"i oluşturma ve "gele
neksel medeniyet"i yeniden ortaya çı
karmak için, kadim (ezell hikmet) felse
fenin metafizik düşüncelerini ortaya
koyan bir dizi kitap yazmaya koyuldu.
1930 yılında Kahire'ye yerleşti ve 1951
yılında vefat edene kadar orada ya
şadı. Evrensel bakış açısına sahip bir
mutasavvıf olarak, Hinduizm üzerine
islam tasavvufundan daha fazla eser
vermiş olmasına karşın günümüze ka
dar tasavvuf yolunu seçen pek çok Av
rupalıya önemli ölçüdetesiretmiştir.185
Yakın zamanda kitapları Arapça'ya da
çevrilmiş ve son zamanlarda gerek
Arap gerekse Türk camiasında daha
fazla kişi tarafından okunur olmuştur.
Guenon'un uyanışı sırasında bazı ge
lenekçiler, vahyin en son anlatım ı nı,
bu çağda islam'da gördüklerinden,
islam'ı kabul ettiler. Hepsi de islami
mesajın evreselliğini -en azından
Doğu ile Batı arasındaki modern çağ
lardaki ilk gerçek köprüyü oluşturacak
185 Bkz. 'Ren e Guenon, 1 'eveilleur (1886-1951)', Comıaissance des Religiorıs D
0 65-66 Juillet-Decembre 2002 ; Accart, X., (2001), L'Ermite de Dokki. Reni Guinon en marge des milieuxfrancoplıones igyptieııs, Milano: Arche, 354 p.
t t i l ı i
1
ı ı 1 !
1
ı
şekilde vurguladılar. Bazıları vahyi
ve isl am'ı, doğulu ya da Arapça içeri
ğ inden sıyı rı p, açma d?ğru ltusunda
çalışmalar yaptı . Manevi konularCia
oldukça üretken bir yazar ve mürşit
olan, lsveç kökenJi Frithjof Schuon,
"Dinlerin Metafizik Birliği" konusunu
Mark Sedgwick gibi bazı akademis- ~ :.::
yenler için gelenekçi hareket "neo- a: o
sCıfizm" ad ı verilen akımın ayrı lmaz
parçası dır. Neo-sCıfizm !slam dünya- ·
s ındaki standart örneklerden hatırı sa
yılır derecede farklı dır. Şunu söylemek
doğru olur ki; tıpkı gelenekçi tasavvuf
ı-
vurgulamış ama Guenon'dan oldukça gibi neo-sCıfizm de dini ve kültürel
farklı bir metot izlemiştir. Onun kurdu- . çoğulculuğu destekleyerek dini haki-ğu tarikat, Bakire Meryem'e adanmıştı
ve adı da Meryemiye'ydi. Bu da onun
bazı Batı lı hıristiyan çevrelerde büyük
yankı uyandırmasının nedenini açıklı
yordu. Şunu belirtmekte fayda vardır
ki Schuon önceleri, "Müslüman alimler
ve veliler peygamberlerin varisleridir"
hadisine dayanan tasavvufi öğreti
üzerinden hıristiyan izler de taşıyan
Aleviye tariki ile ilişkiliydi.186 Schuon
1981 yılında Amerika Birleşik Devlet
leri'ne gitti .ve 1998 yılında vefat ede
ne kadar orada yaşadı. Ardında ingil
tere'de Martin Lings (ö. 2005) ve halen
George Washington Üniversitesinde
dersler veren Seyyid Hüseyin Nasr gibi
mutasavvıf ve islam bilimciler bıraktı.
Geleneksel tasavvufun diğer temsilci
leri, zahiri islam'a yönelik çeşitli yakla
şımlar benimseyerek ve bazen de Fre
emasonry gibi batıni Batılı topluluk
larla manevi eğilimleri doğrultusunda
irtibat halinde olarak Amerika'da fazla
bilinmesefer de Avrupa'da hala aktif
dyrumdadırlar}87
186 Chodk.iewicz, M., (1986), Le Sceau des Saillfs, Paris : Gallimard, chapter V.
187 ·oo Schuon, see Connaissance des Religions,
kate yönelik iddiaların da görecelen
dirilmesine katkıda bulunmuştur. Öte
yandan gelenekçi tasavvuf özünü
Kur'an ve klasik tasavvuftan alırken,
neo-sCıfizm dinlerin modern bağdaş
tırması olarak ele alınabilir.188
Tarikatların Batı 'da Yükselişi
1970'1erden bu yana Avrupa'da ta
savvuf hızla yayıl maktadır. Bu durum
Doğu kökenli mutasavvıf mürşitlere
göre, kazara ol uşmuş bir durum değil
dir. Onlar, Müslüman ülkelerin üzerine
binen sosyo-politik baskının kişisel
gelişimi engelleyebileceğinin farkında olarak, Batı'da tasavvufun yeşermesi-
Numero Hors Serie Frithjof Schuoo, 1999; Laude, P. and Aymard, J.B. (eds), (2002), Le Dossier H FritlıjofSclıuon, Laıısamıe: L'iige d'Homme.
ı 88 For a critica! visioo of Gueoon and Schuon, see Sedgwick, M., (2005) 'The Traditionalist Shadhiliyya in the West: Guenonians and Schuonians', U11e voie soııfte da11s le monde : la Slıiidlıiliyya,_under the direction of E. Geoffroy, Paris: Maisonneuve& Larose, pp. 453-472 (11eıv edition by Onosis - Editions de France, Paris, 201J); and Sedgwick, M., (2004) Against the Modern World, Oxford: Oxford University Press. 121
~ ne fırsat verecek mümbit topraklar ~
~ gördüler. Aynı zamanda ve hatta çel iş-ı- kil i şekilde, Batı manevi açıdan nadasa
bırakılmış toprak gibiydi ve insanlar
mahsullerini çoktan kaybetmişlerdi.
Fakat, tam da bu nec!enle diğerleri
gibi mutasavvıfların da yeni manevi
tohumlar atabileceği geniş ufuklara
sahip bir özgürlük alanıydı. Örneğin
büyük mutasavvıf ibn-i Arabi'nin eser
lerine yönelik çalışmalar müslüman
bir ülkede köktenciliğe karş ı birtehdit
olarak görülerek aşağılanıp, damga
lanırken ve hatta Suudi Arabistan'da
yasakken; bu ögzürlük sayesinde Ba
tı'da gelişip büyüyebilmişti. Bu durum
Doğu'da eğitim almış bazı Batılılar'ın, \
Doğulu mürşitlerin halifesi ve hatta
bizzat kendileri mürşit olurkeı:ı neden
ancak bir kaç doğu kökenli ~ürşidin batıda yerleştiğini açıklamaktadır.
Bazı büyük tarikatlar çeşitli etnik
grupların karmasıdır. Örneğin Nak
şibendiler Avrupa'daki müslüman
cemaatler arasında kuvvetle temsil
edilmektedirler. Bugün ingiltere'de
en çok göze çarpanlar arasındadır.
Vatanı olan Kıbrıs'tan, Ingiltereye yap
tığı yıll ık ziyaretler ile Nakşibendi Hak
kani şeyhi Nazım ei-Kıbrısi Londra ve
Sheffield'de Türkler'den, güney Asyalı
ve lslam'ı sonradan seçen beyaz ve
Afro-Karaipliler'den, Birmingham'da
güney Asyalılar'dan oluşan çok çeşitli
bir mürid grubuna sahiptir. Diğerle
rinde de olduğu gibi, bu durumda da
uluslar ve coğrafyalar üstü bir yapıdan
söz edebiliriz.189
Günümüzde Batı; farklı coğrafi köken
lerden gelen tarikatların tıpkı dinlerin
kendinde de olduğu gibi buluşma
noktası halindedir. Hinduizm, Budizm
ve islam gibi doğulu dinler, çatışmala
ra sebep olabilen sosyo-kültürel çev
relerini geride bıraktıkları için Batı'da
oldukça verimli olmuşlardır.
Kökeni ne olursa ols·un, Avrupa'daki
mutasavvıf gruplar Müslüman ce
maatlerin kültürleri ile içiçedir. Ger
çekten de bu içiçelik o kadar derindir
ki; onları belli bir kültür ya da etnik Akademik Çalışmaların 20. Yüzyıl
gruptan ayırt edebilmek çok güçtür. daki Rolü
122
Tıcani ve Muridi tarikatları örneğin,
tamamen Batı Fransa ve Kuzey Afrika
cemaatleri ile örülmüştür. ingiltere
dekiler'in az farkla çoğunluğu güney
asyalı müslüman topluluğu Barelviler
ki bunlar, Çişti, Kadiri ve Nakşibendi
lerden oluşan geniş çaplı tasavvufı
bir akımın takipçileridir.
Tasavvufun Avrupa'daki yüksek bil
gisine ve uygulamalarının yayılırnma
katkıda bulunan diğer bir temel faktör
de·bu alandaki akademik çalışmaların
fazlalığıdır. Bazı müslümanlar Avrupalı
189 Malik, J. and Hinnels, J., (2006), Sıifism in tlıe West, London-New York: Routledge, s. 40,104.
doğu bilimcileri -çoğunlukla yargıla
madan- eleştiise de bu doğu bilimci
lerin evvela islami geleneği o müslü-ı
manlardan daha iyi bildiğine ve sonra
da kötü niyetli olmadıkianna dair ka
nıtlar vardır. islami çalışmalar alanında
bazı tanınmış akademisyenler bulun
maktadır ve bu karizmatik şahsiyetler
Hıristiyanlık'ta ya da islam'da hatta bu
iki dinin birleşme noktasında, ruhani
bir arayış içine girmiştir. Almanya'da
Annemarie Schimmel (ö. 2003), Fran
sa'da Louis Massignon (ö. 7962), Hen
ry Corbin (ö. 1978), Eva de.Vitray-Me
yerovitch (ö. 7999) vs. için de durum
budur. Fransız Michel ·chodkiewicz
(d. 7929) örneğini ele alalım, aynı za
manda da meŞhur bir yayın evinin
genel müdürlüğü görevini başarıyla
yürütmüş bl! kişi, ibn-i Ara bi ve tasav
vuf konusunda tanınmış bir uzman
olduğu gibi kendisi manevi bir reh
ber, bir mürşittir. Kendisini ibn-i Arabi
ve Mevlana Celaleddin Rumi (ö. 7273)
hakkında çalışmaya adayan, Amerikalı
akademisyen William Chittick'i atiaya
biiir miyiz? islam'ın farklı alanlarındaki
çalışmalara baktığınızda akademis
yenierin bu gibi kişisel katkılarını bul
mak zordur. Avrupa'daki pek çok kişi,
ister Avrupa kökenli jsterse Arap kö
kenli olsun, bu önemli akademisyen
lerin ve onların bugünkü halefierinin
• !arına hem ingilizce hem de Fransızca ~ ><::
tercümeleri ile bu kişiler sayesinde cr. :::ı
ulaşabilmekteyiz. ...
Ne tür bir Tasavvuf?
Doktriner bir bakış açısından tasav
vuf, islam'ın iç yüzü olarak algılana
bilir, bu tıpkı Ruh'un islam dininde
vücut bulması gibidir. Bu da tasavvu
fun islam'dan ayrı düşünülemeyeceği
anlamına gelmektedir. Bu nedenle,
Guenon maneviyat arayıcıları için bir
dini takip etmenin ve o dinin zahiri
ve batıni uygulamalarının nasıl ör
tüştüğünü ve uyum içinde olduğu.nu
görmenin önemini vurguladı. Muta
savvıfların da dediği gibi belli bir dini n
geniş yolunun koruyuculuğu olmaksı
zın tasavvuf gibi dar ve yokuş yukarı
bir yolu almak imkansızdır. Diğer ta
raftan tasavvuf, islam dini ile de sınır
landırılamaz. O nedenle Mısır gibi bazı
müslüman ülkelerde Hıristiyanlığın
manevi boyutuna "Hıristiyan tasawu
fu" Museviliğin manevi boyutuna da
"Musevi tasavvufu" denmektedir.
Buradan harketle, Avrupa'daki her bir
mutasavvıf topluluk kendisini, islami
gelenek ile ilişkisine göre konumlan
dırmaktadır. Mutasavvıfların çoğu Is
Iam'ın genel uygulamalarına uyarken
herhangi bir Müslüman ülke ile de
bağlantılı kalmaktadır. Bazıları yurtçalışmaları ve tercümeleri sayesinde dışında Islami öğretim kurumlarında feyizl~nmektedir. Bugün tasawufun "yetişmiş ve islam bilimleri konusunevrensel mirasının en önemli çalışma-
123
:::;. da uzmanlaşmıştır. Ancak bu durum
~ söz konusu grupların batı kültürüne o f- adaptasyonu sorusunu gündeme
124
getirmektedir, çünkü eğer Arap, Türk
ya da Afrikalı bir şeyhiniz varsa onun
yaşam şeklini ve düşünce tarzını be
nimsemeye meyilli olursunuz. Elbet
te, maneviyat evrenseldir ve bütün
sın ırları aşar fakat yine de yaşandığı
kültür bağlamında koşullanır. Pek çok
doğulu mürşit bunun farkında oldu
ğundan batılı haletlerinin öğretilerini,
kendi çevrelerine göre yeniden yapı
landırmasına izin verirse de bu halife
lerden bazıları sunulan bu özgürlüğü
reddederek, Doğu'da gördükleri ve
deneyimlediklerini taklit etmekle ye
tinmişlerdir.
öte yandan, bir kaç grup fasavvufı hjkmetin evrenselliğini vurgulamak
adına islami yapıd.an uzaklaşmıştır.
Adiarına "neo-sufı" denilen bu akımın
takipçileri bir senteze ve bağdaştır
maya kapı açarak bir çeşit, "Ruh"un
evrenselleşmesi arzusundadırlar. Ta
savvufu bütün dinlerin ve felsefelerin
saf özü olarak görerek, Tanrı yerine
kişisel gelişimden söz ederler ve ta
savvufu islami yönü olmaksızın lanse
ederler. ingiltere'de yaşayan, Hindis
tan doğumlu idris Şah (ö. 7996) kendi
tasavvuf anlayışından geliştirdiği bir
felsefeyi öğretmiştir. Pir Vilayet Han'ın
(ö. 2004) Amerika ve Fransa'da kurdu
ğu "Evrensel Tarikat"ı belki de bilirsi-
niz, onların seminerlerine katılırsanız
ne islam ne de Hz. Muhammed hak
kında tek bir söz duyarsınız. Bu, içinde
islam bulunmayan tasavvuf şüphesiz
Amerika'da gördüğü ilgiyi Avrupa'da
görmemiştir. Bu olguyu açıklayan
nedenler arasında, Müslüman dünya
ile Avrupa arasındaki eskilere dayalı
tarihi bağlantı, Fransa söz konusu ol
duğunda, Guenon'un bir dinin kaide
lerine sıkıca uymanın önemine yöne
lik vurgulamaları sayılabilir. Örneğin
Fransız Guenonizm'i Paris'te, Roman
yalı Michel Valsan (ö. 7974) tarafından
idare edilen oldukça islami bir tarika
tın doğmasına neden olmuştur. Mic
hel Valsan'ın müritleri Fransız islamo
lojisi'nin oluşma ve intibak sürecinde
kuvvetli bir etkiye sahip olmuşlardır.
Genel itibariyle, Avrupa tasavvufu
Allah ve peygamberinden gelip tari
katların inisiyatik soy ağacı üzerinden
yayılan ve Müslüman ülkelerde halen
- varlığını koruyan, "himmet" mirasın-
dan uzaklaşma niyetinde değildir.
Avrupalı mutasavvıfların günlük baz
da ihtiyaç duyduğu ritüeller de bu
alanda korunmuştur. Toparlamak ge
rekirse, bir yanda Islami uygulamalara
sıkı sıkıya bağlı bir tasavvuf anlayışı ile
diğer yanda Islam'sız tasavvuf anlayışı
arasında kişi, oldukça i ncelikli bir yak
laşımlar yelpazesi bulacaktır.190
190 Bkz. Geotfroy, E., (2010), cbapter "Sufisın in the West", lutroduction to Sujism (translatiollfromtlıe Fre11clı by R. Gactani), Bloomin-
ı t
1
ı
. Tasavvufun Avrupa'da Üstlendiği
ya da Üstlenrnesi Muhtemel Roller
Bazı dar kafalı, oldukça köktenci ve
Batı karşıtı selefi tasavvuf gruplarının
varlığına rağmen Avrupa tasavvufu,
öncelikle bazı Avrupa ülkelerinde ha
tırı sayılır sayıda bulunan Kuzey Af
rika kökenli genç müslümanlar için
olmak üzere şüphesiz ki evrenselliğe
açılan muhteşem bir yoldur. Mesela,
tasavvuftaki kamil insan öğretisi, za
manımıza uyarlanmış ifadesiyle, ma
neviyatın sağladığı içsel özgürlüğe
erişmeye müsaade etmelidir. Cezayirli
Emir Abd EI-Kadir (ö. 7883), bu kesim
için manevi hümanizrriin islami de
ğerleri kendisinde tecessüm etmiş bir
modeli olmalıdır, zi ra Fransız ordusu
~lkesini 1830-1840 arasında yerle bir
ederken O, Fransız Hıristiyan oterite
lerin uzattığı dostluk elini tutmuştur.
· Er:ntr, işgalci Fransız kıtalarma karşı
"küçük" diye tarif edilen cihadı sür
dürürken onun asıl misyonu, "büyük"
cihat denilen manevi cihat olmuştur.
Bu, nefsin tutkularına karşı koymaya
çabalayarak ruhun aydınlanmasına
izin veren bir tasavvufi mücadeledir.
Yakın doğuya gitmeden önce gözal
tında olduğu 5 yıl boyunca Fransa'da
da oldukça popüler olan Emir, çağdaş
Avrupa'da üzerinde düşüriülmeyi hak
eden bir örnektir.191
gton, USA: World Wisdom, s. 200-202. 191 Bkz. Bouyerdene, A., (2008), Abd el-Kader
Avrupa'da her geçen gün, daha da ~
artan sayıda müslüman genç, ebe- ~ ,;:ı
veynlerinden kendilerine aktarılan is- ı-
lam anlayışını reddetmektedir. Çünkü
islam, genellikle tavsiye ve yasaklar
dan oluşan bir katalog sınırları içine
sıkışmış, şekiki ve yavan bir ilmihal
gibi gösterilerek gençlere aktarılmaya
çalışılmaktadır. Öte yandan tasavvuf-
ta ruhani zevk esastır. Dahası, bu tek
boyutlu islam anlayışı, Arap, Berber,
Afrika lı ya da Türk gelenekleri ile karış
tığı için islam'ın yeni ufuklar açan, kalı-
cı değerlerinden yoksun kalmaktadır.
Avrupa'daki diğer sosyal tabakalar
gib i, bu genç müslümanlar da ke~dilerini Batı'nın maddeci ve tüketirnci
yapısından olduğu kadar körü körüne
bir din anlayışı ve şekiki uygulamalar
dan da koruyacak gerçek bir ruhaniyet
arayışındalar. Bazı Avrupalı müslüman
camialarda ortaya çıkan "özgürlük te
olojisi" sürecinde tasavvuf belirleyici
bir rol oynayabilir.192 Şahsen, Fransa'da
kendi ülkelerinde, geleneksel muta
savvıf ailelerde büyüdükten sonra
. 192
- L'lıarmoııie des coutraires, cbapter "Une ethique a I' epreuve des faits", Paris: Le Seuil, pp. 105-134 (tlıis book has just been publislıed in English in 2012 witlı tlıis title: Emir Abd El-Kader: Hero and Sabıt of Islam· Bloomington (USA): World Wisdom); cheocb Bentounes, K. , (2010), 'Abd el-Kader, un modele pour aujourd'hui' , Abd el-Kader- Un spirituel dans la modemiti, under the direction of E. Geoffroy, Paris:Albouraq, pp. 15-20 . Bkz. Geoffroy, E., (2009), L'islam sera spiritual o u ne sera plus, Paris : Le Seuil, pp.! 19-136.
125
• ~ lslam'dan, rutinliğinden ve tasawufu ><:
,; hurafe olarak görmelerinden dolayı
ı- vazgeçmiş pek çok Magripli öğrenci
ile karşı laştım; onların daha sonra Av
rupa'da islam'ı ve tasavvufu yenilenen
içeriği ile yeniden keşfettiklerini gör
mekteyiz.193 Şimdilerde artık Avrupa
tasavvufu Arap topraklarında da to
humlanmaktadır. Bu ülkelerde islam,
genellikle kuralcı zihniyet ve Arap mil
liyetçiliği ve islamizm gibi ideolojiler
tarafından yabancılaştırılmıştır. Bura
larda islam'ın günlük, gerçek hayat
taki uygulaması sosyopolitik engeller
dolayısıyla ciddi zarar görmektedir.
Küreselleşmenin bugünkü tanımı için
de, din ve man~viyat dünya hakkında,
insan ve evren arasındaki iliş~iyi dikka
te alan bütünsel bir bakış ka±anmaya
ihtiyaç duymaktadır. Bu bugünlerde
kolojik araçlara sahip olmadığından,
Batı'nın aynasına ihtiyaç duymakta
dırlar. Son bir kaç yıldır önemli oranda
artmış olan Avro-Akdeniz ilişkilerinin
manevi boyutu da dikkate almaktan
kaçınamıyacağını farketmekteyiz.
Bu nedenle, Akdeniz'in her iki yaka
sından da politikacılar ve iş adamları
UNESCO benzeri uluslararası kurum
ların da yaptığı gibi tasavvufu sosyal
alana doğrudan müdahil etme arzu
sundadırlar. Son 20-30 yıldır, Batı, yeni
ifade şekillerini içeren bir maneviyat
için büyük bir pazar haline gelirken,
tasavvuf da bu süreçte önemli oran
da teşvik bulmuştur.'95 Pek çok Batılı,
hakikaten bu öğretiye cezbolurken,
Avrupa genelinde en duyarlı grup da
hıristiyan ya da musevi kökenli kadın
lar olmuştur.
özellikle de Batı'da mümkündür. Ku- Tasavvufun Evrenselliği: Öteki
rumsaliaşm ış dinler büyük zorluklarla Olma Duygusu
126
karşı karşıyadır. Bu dinlerin, örneğin,
modern bilime, ekonomiye, politika
ya, çevreye, biyo-etik'e ya da bunun
gibi konulara yaklaşımları nedir? Fran
sız yazar Andre Malraux'a (ö. 7976)
atfedilen bir cümle şöyle diyor: "21.
yüzyıl ya manevi olacak ya da mane
viyatsız olacak':194 Pek çok gelişmek
te olan ülke bu sorulara kendi başına
yanıt verebilecek ekonomik ve psi-
ı93 Roy, 0., (2002), L'lslam mo11dialisi, Paris: LeSeuiı,p.ı97.
194 Bkz. Geoffioy, E., (2009), L'islam seraspiritual 011 ne sera plus, op. cit.,_p. 7.
Tasavvuf hayal aleminden ya da ma
nevi hayal dünyasından faydalana
rak, dini ve kültürel engellerin kaldı
rılması için yaratıcılığını nasıl kulla
nacağını bilmektedir. Mutasavvuf, bir
ayağı ile tevhidin dikey ekseninde sa
bit kadem olurken, etrafındaki kesret
hakkında yani kültürlerin ve dinlerin
yatay çoğulculuğu hakkında dingin
195 Bk2. van Bnıinessen, M., and Day HoweU, (2007), J., Sujism and tlıe Modem in Islam, London - New York: Tauris; E. Gcoffroy, L 'islam sera spiritua/ o u 11e sera pl11s, op. cil., p. 164.
bir şekilde tefekkür eder. Oldukça
açıktır ki, tasavvuf günümüzde islam
ve Batı arasında gerekli bir irtibat
sağlayıcı olarak hizmet etmektedir.
Geçmişte Hindistan'da hindular ve
müslümanlar, Orta Asya'da budistler
ve müslümanlar, Afrika'da animistler
• bazı Müslüman alimler ve akademis- :::;_
:.:: yenler Hinduizm'in antik kutsal kita- a::
o bı olan Veda'yı da vahyin bir parçası . ...
olarak kabul ederler. islam'ın bu temel
evrenselliğine karşın pek çok sıradan
müslüman islam dışında bir itikadı kü-
für olarak görmektedir.
Mutasawılar için durum farklı. Orta-ile müslümanlar arasında da tasav
vuf aynı rolü oynamıştır. islam'ın diri çağda, her bir medeniyetin kendisine
kalbi olarak tasavvuf daima yeni ve odaklandığı zamanlarda, lbn-i Arabi farklı içeriklere uyum sağlayabilmiş
ve neo-platonizmden şamanizme ka
dar şaşırtıcı çeşitlilikteki antik ruhani
yapıyı içine katabilmiştir ..
Günümüzde dinler arası diyalog
moda olmaktan çok tüm inananları
ilgilendiren açık bir gerekliliktir. Me
sela, islam-Hıristiyan diyaloğuna so-
. yünanların iddiasına göre Müslüman
dünyası ve Batı arasında bir "mede
niyetler şoku" ile değil bir "cehaletler
~oku" ile karşı karşıyayız. Mutasavvıf
lar, Kur'an'daki " kadim din " (değiş
mez, kesin din ya da Adem'in dim1 kav
ramı sayesinde daima dinler arası di
yaloga katılmışlardır çünkü onlar tıpkı
bir ağacın gövdesi gibi olan Adem'in
dininden diğer bütün dinlerin dalları
nın geldiğini kabul ederler.196 Pek çok
Müslüman akademisyene göre Tevrat
ve indi tarih boyunca yahudiler ve hı
ristiyanlarca değiştirilip, tahrif edilmiş
olsa da, islam, bu kitapların hak ol
duğunu kabul eder. Doğuda yaşayan
ı96 Bkz. Kur'an, örneğin Rüın, 30.
gibi mutasavvıflar tek bir di nin bütün
hakikate sahip olamayacağını, her bi-
rini n Allah'ın farklı ve belli bir tecellisi
olduğunu iddia ediyorlardı. Onların gözündeki gerçek din, darlığından
ve eksikliklerinden dolayı hiç bir tari
hi inanışın içine hapsedilemez. ibn-i
Arabi'nin dediği gibi o Aşk'ın evrensel
dinidir.197 Buradaki aşk duygusal an
lamda değil fakat insiyaki bir Allah'ı
bilme yoludur. Ortaçağ mutasavvıfları
buna "dinlerin metafizik birliği" demiş
lerdi. Frithjof Schuon bunu meşhur
De l'unite transcendante des religions 198adlı kitabında modern haliyle ifa
de etmiştir. Günümüzde ibn Arabi ve
Mevlana Celaleddin ROmi gibi muta
savvıfların Batı'da gittikçe daha çok
kabul görüyor olmasına şaşırmamak
lazım.199 Pek çok müslüman olmayan
197 Bkz. Cbittick, W., (1 994), Imogiııol Worlds Jbn al-'Arobf and the Problem of Religious Diversi{Yr...Albany: State University of New York Press.
198 Ilk basım Fransa ı 948. İngilizce'ye çevrilmiştir.
ı 99 Rümi için, bkz. Chittick, W., (200S), Tlıe Sufi 127
• ~ kişi bugün eserleri pek çok Batı diline
~ tercüme edilmiş ve edilmekte olan
terin ya da tasavvufu seçenterin ba
zıları önceden uyuşturucu bağımiısı
olan kişilerdir. Göçmen kökenli genç
müslümanlar, aileleri tarafından veri
len çoğunlukla acemi ve katı bir islam
eğitimi gibi belli bir takım psikolojik
engeller ile karşı karşıya kalmaktadır.
Diğer yandan, Avrupa toplumları tara
fından gerçek anlamda kabul görme
den geçirilen bir kültürel entegrasyon
süreci de Batı'ya karşı genel bir tepki
nin oluşmasına neden olmaktadır. Do
layısıyla, tehlikeli ya da riskli olabilecek
bir başlangıç yapmadan önce psikolo
jik sağiıkiarına ve zihinsel dengelerine
kavuşmuş olmaları gerekmektedir. Bu
nedenle Aleviye tarikatı"ruh terapile
ri" adlı özel bir araştırma ekibi kurarak,
farklı alanlarda sağlık uzmanları için
tasavvufun iyileştiriciliği üzerine se
minerler düzenletmiştir.201
o ... ibn Arabl'nin öğretilerinden ilham
128
alıyor, Mevlana Celaleddin Rumi ise
günümüzde Amerika Birleşik Devlet
leri'nde en çok okunan-şairdir.
Tasavvufun iyileştirici Özelliği
Tasavvufun bir diğer ana rolü de te
davi ediciliğidir. Başlangıçtan bu yana
mutasavvıf alimler, ruhun bütün tut
ku ve vehimlerinin barındığı en alt
kadernesi olan nefisin doktoru olarak
anılırlar. Geçmişte, bazı mürşitler mü
ritlerine zihinlerini kirlilikten arındıra
rak, olumlu düşünceler ve hikmetle
doldurmak için bir çeşit psikanaliz 1
kullanmışlardır.200 Avrupa'da ve genel
olarak Batı'da, insan zihni postmoder
nite, posthıristiyanlık vs girdabına ka
pılarak büyük oranda ahlaki prensip
lerini ve eski referar.ıs çerçevelerinin
sağ ladığı psikolojik korumasını yitir
miş durumdadır. insanlar Batı'da ba
zen akıllarını başlarından alan kişisel
özgürlüklerini nasıl kontrol etmeleri
gerektiğini öğrenmek zorundadırlar.
Bir kaç senedir, Avrupa'da olduğu gibi
Müslüman dünyasında da daha fazla
politikacı ve sosyal önder, mutasav
vıfların yaydığı barışçı ve açık islam
anlayışının, islamcılığın kabuktaşmış
ve katı fikirlerine karşı şüphesiz en
Daha da ilerisi, manevi değerlere has- iyi ilaç olduğunun farkına varmıştır.
sasiyet gösteren pek çok kişi, bu has- Diğer yandan bazıları da tasavvufu ls
sasiyet nedeni ile savunmasııdırlar lam'dan tamamen ayırma eğiliminde ve moderniteye kötü uyum sağlamış olmuştur ki bu eğilim kesinlikle bü
durumdadırlar. Mesela islam'a dönen- yük bir tehlike oluşturmaktadır. Daha
önce de ifade ettiğim iz gibi, belli bir
Doctriııe of Rııml. Bloomington: World Wis- dini zemine dayanmayan ma neviyat dom.
200 Bkz. Geoffroy, E., lntroductio11 to Sujism, op. cit. , p. 149. 201 Bkz., www.therapiede1ame.org/.
1
1
1 i
ı i
kısır ve yapay hale gelebilir. Tasav- Avrupa birliği ülkeleri için tahmin edi/- :::;.
vuf Islam'dan ayrılmamalıdır, fakat
islam'ın reformuna ve başlangıçtaki
evrenselliğini yeniden kazanmasına
yardımcı olmal ıdır. Genel ifadeyle
Batı'da, tasavvufun başarısı onu tica
ri amaçlar (merkantilizm) için açık bir
hedef haline dönüştürmüştür. Etrafta,
size trans halini ya da başka bir güç ta
rafından ele geçirilmişlik halini hisse
tirmeyi vaadeden, fiziksel ve manevi
seviyeleri tamamen birbirine karıştı
ran risaleler dolaşmaktadır. Yani "ta
savvuf işi" karlı durumdadır ve Batı ta
savvufu önümüzdeki bir kaç yıl ya da
on yılda, tıpkı yoga ve Zen felsefesine
yaptığı gibi, bir tüketim malzemesi
haline dönüştürebilir. Fransızca'da
biz . buna "batı ni turizm" anlamında
;'esotourisme" diyoruz. Tasavvuf belki
de yeniçağ manevi eğilimleri içinde
eriyip gidebilir. Dini aidiyetin çer
çevesini sulandıran, uç noktada bir
açıklık ile kendisi dışında bir kurtuluş
görmeyen mezhepçilik arasında, Batı
tasavvufu dengeyi bulmada büyük
zorluk yaşamaktadır. Bu durumda
bile daha aklı başında ve daha islam
Iaşmış olarak bilinen Avrupa tasavvu
funun Amerikan tasavvufundan ayırt
edilebilmesi gerekmektedir.
Sonuç
Müslüman dünyasında olduğu gibi,
çağdaş Avrupa tasavvufu da, 15 mil
yondan fazla takipçisiyle (ki bu say1
"" mekte olup, Avrupa genelini yans1tma- a:: o
maktad1r), günlük hayattaki islam'ın ı-
rOhanlleşmesine katkıda bulunmakta-
dır. Ayrıca, bazı l arı için ilk aydınlanma
kaynağıdır. Bu, vatana özgü (özellikle
de Kuzey Afrika devletleri için) ve etnik
kimlik arayışından bağımsız bir temel
islam anlayışının oluşmasına yardımcı
olur. Hatta islami kimlik bile bir sınırla-
ma etkeni sayılabilir; kişi artık evrensel
kimlik arayışında olmalıdır. Başlan
gıçtaki islam o zamanın bilinen dün
yasında öyle hızlı yayılmıştır ki buna
erken dönem dini ve kültürel küre
selleşme diyebiliriz. Ancak bugünkü
müslümanlar bu durumun ilk dönem
müslümanlarının tüm dünya kültür
ve dinlerine karşı duydukları güçlü
ilgi ve merakından kaynaklandığını
çoğunlukla unutmaktadır. Her şeyden
önemlisi, tasavvuf batı insanının is
lam'a başka bir açıdan bakabilmesini
sağlayabilir ve Avrupalı topll!mların
rühani boyuta daha fazla ilgi göster
mesine yardımcı olabilir.
Kaynakça
Accart, X., (2001), L:Ermite de Dokki. Re ne Guenon en marge des milieux francophones egyptiens, Milano: Arche.
Bentounes, K., (2010), 'Abd el-Kader, un modele pour aujourd'hui; Abd el-Kader - Un spirituel dans la modernite, under the directian of E. Geoffroy, Paris:
129
• ~ Albouraq, pp. 15-20. :.: IX o Bouyerdene, A., (2008), Abd el-Kader -.....
130
t.:harmonie des contraires, Paris: Le Seuil;
translated in English (2072): Emir Abd
El-Kader: Hero and Saint of islam; Bloo
mington (USA): World Wisdom.
Chittick, W., - ( 7994), lmaginal World s
- lbn al-'Ara bl and the Problem of Refigi
ous Diversity, Albany: State University of
New York Press.
- (2005), The Sufi Ooctrine of
Rum iL Bloomington: World Wisdom.
Chodkiewicz, M.,- (1986), Le Sceau des
Saints, Paris: Gallimard.
- (1994), 'La reception du
soufısme par I(Occident: conjectures
et certitudes~ in C. Butterworth and B.
Kessel (eds), The Introduction .of Arabic '\
Philoscphy in to Europe, Leiden : B rili, pp.
136-149.
- ( 1 995), 'La sa intete fe
minine dans l'hagiographie islamique~
in D. Aigle (ed), Saints orientaux, Paris:
De Boccard, pp. 99-115.
Connaissance des Religions no 65-66 Juil
let-Decembre 2002: 'Rene Guenon, l'e
veilleur (1886-1951)~
Geoffroy, E., - (2009) L'lslôm sera spirituel
ou ne sera plus, Le Se u il, Paris.
- (2009) the articles 'Ahmad
b. 'Aiiwa' and 'Aiawiyya~ Encycfopaedia
ofis/am, 3'd edition, Leyden: Brill.
- (201 O) Introduction to Su
fism: The lnner Path of islam, World Wis-
dom, Bloomington (USA).
Malik, J. and Hinnels, J., (2006), Sufism in
the West, London-New York: Routledge.
Roy, 0., (2002), L'lslam mondiafise, Paris:
Le Seuil.
Sedgwick, M., - (2004) Against the Mo
dern World, Oxford: Oxford University
Press.
- (2005) 'The Traditiona
list Shadhiliyya in the West: Guenonians
and Schuonians~ Une voie soufie dans le
monde: la Shôdhiliyya, under the direc
tion of E. Geoffroy, Paris: Maisonneuve&
Larose, pp. 453-472 (new edition by Gno
sis- Editions de France, Paris, 20 11).
site www.therapiedelame.org/.
van Bruinessen, M., and Day Howell,
(2007), J., Sufism and the Modern in islam,
London - New York: Tauris.
1
The Contribution of Sufism to the (onstruction of Contemporary Europe's Islam
Prof. Dr. Eric Geoffroy Fransa, Strasbourg University, Department of Arabic language and lslamic Studies
Some history: dalusian Sufism2• :ı: VI -__,
If we want to d efi ne correctly the cur-\!)
Later, in the nineteenth century, Euro- z
rent role of Sufism in Europe, we have pea n expansion in the Muslim world,
to go back to the Middle Ages, as we through exploration and colonialism
have known for the last few decades
that lslamic spirituality had some
thing of an intluence on medieval
Christendom. For instance the legend
of the femalesaint Rabia ai-'Adawiyya
(d. 801), who lived in Iraq, reached the
··to urt of Sa int Louis, in France, and the '•
Divine Comedy by the ltalian author
Dante Alighieri (d. 1321) bears the
mark of the story of the heavenly As
cension of the prophet Muhammad
(Mi'raJV. Furthermore, the mystical
doctrine of Sa int Theresa of Avi la and
of Sa int John of the Crew, in sixteenth
Century Spain, may have borrowed
some elements from Maghrebo-An-
Chodkiewicz, M., (1995), 'La saintete feminine dans 1'hagiographie islamique', in D. Ai gl e (ed), Saints orienıaux, Paris : De Boccard, pp. 99-100.
enabled some European "seekers of
truth" to encounter Sufism. These in
dividuals were rejecting the positivist
ideology of Europe, its mechanistic
and materialistic civilization as well as
the secularization of Western Christi
anity which, they said, had lost its es
oteric content. In what they perceived
as a "loss of meaning'; they found a
metaphysical revival in Oriental forms
of spirituality like Sufism. Take the
English explorer Richard Burton (d.
1890), the French Orientalist painter
Etienne Dinet (d. 1929), the French
writer lsabelle Eberhardt (d. 1904),
or the native Swede Ivan Agueli (d.
1917).
2 Chodkiewicz, M., {1994), 'La reception du soufisme par 1'0ccident: conjectures et certitudes', in C. Butterworth and B. Kessel (eds), The Introduction of Arabjc Pbjlosophy into ~ Leiden: Brill, pp. 136-149.
w
457
• x As a result of the spread of Europe-vı
: an colonialism there was a wave of "' z w
458
Asian and African immigration in Eu
rope1 and from the 1920's Sufism ap
peared in Euro pe. One of the first Sufi
orders to emerge in Europe in that
period was the 'Alawiyya order initi
ated by the Algerian shaykh Ahmad
al-'Alawt (d. 1934)3. This shaykh came
to France in person in 1926/ and par
ticipated in the inaugural ceremony
of the Great Mosque of Paris, which
was built in gratitude for the sacri
fice of the Muslim soldiers during the
First World War. In the atmesphere of
"disenchantment" which prevailed \
after this appalling war, spiritualities
like Hinduism and then Sufisf'!l were ' given the task of "colonizing pe'ople's
hearts'~ as said shaykh 'Udda Ben
tounes (d. 1952), the successor of
shaykh ai-'Alaw~.
Not all Sufism in contemporary Euro pe
is the result of recent migrations,
however. Some Sufi orders, such as
the Bektashis of Albania, Bulgaria
and Macedonia, have been present
in the region since the Middle Ages.
lndeed, the religious culture of
Muslim communities in the Balkans
has largely been shaped by the legacy
ofSufism.
3 See Geoffi'oy, E., (2009) the articles 'Ahmad b. 'Aliwa' aod ' 'Alawiyya', Encyclopaedia ~ 3"' edition, Leyden: Brill.
Traditionalism : Rene Guenon and
Frithjof Schuon
One of the greatest references in this
period was Rene Guenon, a French
author who explained to the Europe
an public that the modern West was
in erisis or, worse, ina state of terminal
dedi ne, as a res u lt of its lo ss of trans
mission of tradition during the last
half of the second millennium A.D. So,
for Guenon, the West had to go back
to the roots of primordial truth, the
primordial Tradition which underlies
each of the histarical religions. Having
been initiated into Sufism himself in
Paris in 1912 by Ivan Agueli, he aimed
to set out the metaphysical thought
of Perennial Philosophy in a series of
books, in ord er to form a Western elite
and to restore "traditional civilization"
in the West. He settled in Ca i ro in 1930
and died there in 1951 but, asa uni
versalist Sufi, he wrote much more
about Hinduism for instance than
about Islam or Sufism. Vet he has had
great influence until now on some
Europeans who have subsequently
chesen to follow the path of Sufism4•
His books have been recently translat-
4 See for insıance 'Rene Guenon, l'eveilleur {1886-1951)', Connajssance des Relie:ions n° 65-66 Juillet-Decembre 2002 ; Accart, X., (2001}, L'Ermite de Dokki. Rene ~ueno~ en marne des mi!ieux francophones egyptıens, Milaoo: Arcbe, 354 p.
• ed into Arabic and he got nowadays
more and more audience in same Ar
abic and Turkish milieus.
In the wake of Guenon, same Tradi
tionalists moved to Islam, since they
saw in it the last expressian of Revela
tion for this age. They all stressed the
universalism of the lslamic message,
in such a way that it appears to be
the first real bridge between East and
W e st, in the modern times at the least.
Same worked at extricating it from
its oriental or Arabic cantext Frithjof
Schuon, a prolific spirituai author and
lamology alike, such as Martin Lings ~
(d. 2005) in England and Seyyed Hos- ~
sein Nasr, who stili teaches at George ~
Washington University . . Other rep
resentatives of Traditionalist Sufism,
although less well known in Amer
ica, were or are stili active in Europe,
adapting various positions towards
exoteric Islam and sametimes hav-
ing centacts with Western esateric
organizations, like Freemasonry in its
spiritual tendencies6•
For so me scholars like Mark Sedgwick,
the Traditionalist mavement is an in-
a Sufi master of Swiss origin, high- tegral part of what they caii"Neo-Su
lighted the "Transcendental Unity of fism'; which might differ significantly
Religions'; but in a quite distinct way
from Guenon. The Sufi path he found
ed is devoted to Virgin Mary and took
the name of"the Maryamiyya'; which
. explains the great influence he gained
from the standard models found in
the lslamic world. lt's true to say that,
like Traditionalist Sufism, Neo-Sufism
promotes religious and cultural plu
ralism and therefore the relativization
on same Western Christian circles. of claims to religious truth. However
lt might be worthwhile to note that Traditionalist Sufism takes its roots in
Schuon has been first affiliated to the the Qur'an and classical Sufism while
'Aiawiyya order, which has a "Ch ri s- Neo-Sufism should be considered asa
tic" character, according to the Sufi modern syncretism7•
doctrine of the "inheritance" of the
prophets by Muslim saints5• Schuon, 6
who left Europe for the USA in 1981
and died there in 1998, left behind
hi!fl same celebrated successors in 7
the field of Sufism and academic is-
5 . Chodkiewicz, M., (1986), Le Sceau des Saints, Paris : Gallimard, chapter V.
On Scbuon, see Connaissance des Religjons, Numero Hors Serie Frithjof Schuon, 1999; Laude, P. and Ayınard, J.B. (eds), (2002), I& Dossier H Frithiof Schuon. Lausanne : L'age d'Homme. For a critica! visioo of Gueooo and Schuon, see Sedgwick, M., (2005) 'The Traditiooalist Sbadbiliyya in the West: Gueoooiaos and Schuooiaos', Une voie soufie dans le monde : la Sbadhiliyya. uoder the directinn of E. Geoffroy, Paris: Maisooneuve& Larose, pp.
459
:ı: The ra ise of Sufi orders in the West "' ...J
"' Since the 1970's, the presence of Su-z w
460
fism has increased rapidly in Europe.
This phenomenon was not believed
to be an accident by the "oriental" Sufi
masters. They saw in the West a prov
idential land, observing that the so
cio-political pressure which weighs on
Muslim countries may impede person
al development. At the same time, and
rather paradoxically, the West is truly
fallaw land from the spiritual point
of view, where people have lost their
bearings, but precisely for this reason
it's al so a space of freedam with b road
horizons where Sufis, amongst others, 1
can sew new spiritual seeds. For in-
stance, by virtue of this freedo~ stud
ies of the works of the great Sufi lbn
'Arabi (d. 1240) are flourishing in the
West whereas they are denigrated and
stigmatised in same Jslamic countries
because of the threat of fundamental
ism and even forbidden in Saudi Ara
bia. This explains why a few "oriental"
Sufi masters settled in the West, while
same Westerners who trained in the
East became representatives of orien
tal masters or even became Sufi mas
ters themselves.
453-412 (new edition by Gnosis - Editions de France, Paris, 2011); and Sedgwick, M., (2004) Agailıst the Modem World, Oxford: Oxford University Press.
Regardless oftheir origins, Sufi groups
in Europe are deeply embedded
in the cultures of many Muslim
communities -so deeply, in fact, that
it is often difficult to distinguish the m
from particular cultures and ethnic
groups. The Tijani and Muridi orders,
for instance, are thoroughly woven
into France's West and North African
communities. A slight majority of
the U.K:s predominantly South Asian
Muslim community are Barelwis,
fallawers of a broad Sufi-oriented
mavement that encompasses a
variety of ord ers, including the Chistis,
Qadiris and Naqshbandis.
Some large Sufi orders cross multiple
ethnic groups. The Naqshbandis, for
example, are strongly represented
across many Muslim communities
in Europe. Taday, it is one of the
most prominent orders in the U.K.
Through annual visits to Britain he
was used to do from his home base
in Cyprus, the Naqshbandis Haqqant'
leading shaykh, Nazim ai-QubrOsi,
has developed a diverse fallawing of
Turks, South Asians and white or Afro
Caribbean converts in London and
Sheffield, as well as a group of South
Asian fallawers in Birmingham. In
this case as in others, we can speak of
"transnational" or "translocal" orders8•
Nowadays the West is the place where
Sufi orders from different geographi
cal origins can meet, as is the casefor
religions asa whole. Oriental religions
like Hinduism, Buddhism or Islam
have fruitful exchanges in the West,
since here they can leave aside their
different sociocultural environments
which often generate conflicts.
The role of the academic studies in
the XXth Century
Anather main factor · which has
contributed to a greater knowledge
of Sufism .in Europe and thus the
spreading of its practice is the
pl~thora of academic studies in this
field. Though some Muslims eriticize
the European orientalists - often
. without discernment - there is
evidence that firstly these orientalists
'k new the lslamic tradition better than
these Muslims, and second Iy that they
were most likely not ill-intentioned.
Famous scholars are to be found
in the studies of Sufism, and those
who had charismatic personalities
involved themselves in spiritual
quests, in Christianity or in Islam, or
rather at the meeting-pöint between
8 Malik, J. and Hinnels, J., (2006), Sulism jn ~ London-New York: Routledge, pp. · 40, 104.
these two religions. This was the case :ı: 11'1
for Annemarie Schimmel (d. 2003) ~ in Germany and, in France, for Louis
Massignon (d. 1962), Henry Corbin
(d. 1978), Eva de Vitray-Meyerovitch
(d. 1999), ete. Let's take the French
example of Michel Chodkiewicz (born
1929), and succeeded in being at
the same time the general manager
of a famous publishing house, a
recognized specialist of lbn 'Arabi and
Sufism, as well as being a Sufi guide
himself. We could not miss William
Chittick, an American scholar devoted
to the studies oflbn 'Ara bi and Rumi (d.
1273). You will not find such personal
implication from scholars in the other
fields of lslamic study. Many people
in Europe, whether of European or
Arabic origin, are stili closely guided
by the studies and the translations
of these prominent academics and
their current successors: we now have
access to most major works. of the
universal Sufi legacy, in both French
and English.
Which ki nd of Sufism?
From a doctrinal po int of view Sufism
may be seen as the inner dimension
of Islam, as the ineamation of Spirit
in the body of the lslamic religion.
lt means that Sufism should be
inseparable from Islam. For this
z w
461
• :; reason, Guenon underlined the aware of these cultural barriers and
~ necessity, for a spiritual seeker, to therefore they let their Western
~ follow one of the world religions representatives adapt their teachings
462
and to aim at congruence between to their own environment, but some
esateric and exoteric practices. One of these representatives retuse to
can't take a narrow, uphill path like take on such freedom, contenting
Sutism without the protection of the themselves with imitating what they
wide path of a particular religion, have seen and experienced in the
East.
In contrast, a few groups broke away lslamic religion. So you can hear in from the lslamic form, believing it so me lslamic countries like Egypt that
assert Suti masters. But, on the other
hand, Sufism is not contined to the
the mystic dimension of Christianity
is ca ll ed "Christian Sutism" and such is
the case for Jewish mysticism.
Thus each Suti !Jlilieu in Europe
positions itself specifically in relation
to Islam k orthodoxy. Most ofthe-~utis
there remain attached to general
lslamic prescriptions, and keep in
contact with one Musliin country or
another. Some of them have been
taught in lslamic teaching institutions
abroad and are well versed in lslamic
sciences. But this raises the question
of the adaptation of those groups
to western culture, since when you
have an Arabic, a Turkish or an African
shaykh (master), you are inclined
to adopt his way of life or thinking.
Of course, spirituality is universal
and crosses all borders, yet it is conditioned by each cultural context.
Most "oriental" Suti masters are well
necessary to stress the universalism
of Suti wisdom. Opening the door to
syncretism, these so called "Neo-Sufi"
groups aspire to akin d ofglobalization
of the Spirit. Seeing in Sutism the
"pure essence of .all religions and
philosophies'~ they don't speak of
God but of personal development,
and then present Sutism withour
an lslamic face. Based in England,
the lndian born ldries Shah (d. 1996)
taught a philosophy inspired by his
personal view of Sutism, and you
may know ·the "Universal . Order" of
Pir Vilayat Khan (d. 2004), established
in the USA as well as in France: if you
attend one of their seminars you will
not hear a word about Islam or the
Prophet Muhammad. This Islam-free
Sutism has had more success, no
doubt, in the USA than in Europe.
Amongst the reasons that explain this
phenomenon, we can put forward
• the old histerical links between exist, which are narrow-minded, :ı: lll
the Muslim world and Eurôpe and, quite fundamentalist and anti- ~
concerning France, the role of Western, · European Sufism is ~
Guenon in promoting a rather strict undoubtedly a great way c;>f opening
observance of a religion - whatever
it might be. French Guenonism, for
instance, gave birth to a highly lslamic
tariqa, or Sufi order, directed in Paris
by the Romanian Michel Valsan (d.
1974), whose disciples have had a
strong impact on the orientation
of French lslamology. Generally
speaking, European Sufism doesn't
intend to depart from the heritage of
baraka, the spiritual influence which
comes from God and the Prophet
up to universality, firstly for the young
Muslims of North African origin who
are numerous in some European
countries. For instance, the Sufi
doctrine of the "Universal Man" (al
insan al-kamil), expressed in terms
adapted to our time should allow
some of them to attain the inner
freedom which spirituality provides.
The Algerian Emir Abd El-Kader (d.
1883) should be a model for them,
as he embodies the lslamic value of
through the initiatory lineages of the sp iritual humanism, as shown by the
Sufi orders and which is stili to be fa ct that he w as holding out the h and
found in the Muslim world. The rituals
t hat European Sufis need daily are
also preserved in these areas. Thus, to .-su m up, between these two extremes
wl'ıich are strict adherence to lslamic
prescriptions on the one hand and
lslam-less Sufism, on the other, one
can find a highly nuanced range of
approaches9•
The roles that Sufism assumes or
m ay assume in Euro pe
Although some Salafı Sufi groups
of friendship to the French Christian
authorities white the French army
was destroying his country in the
1830's and 1840's. The Emir carried
out a "smail" military jihad (al-jihad al
asghar in Ara bi c) against the invading
French troops, but his true vocation
was the "great" spiritual j ihad -al-jihad
al-akbar), that's to say the struggle
against the passions of the soul, which
m ay lead to the enlightenment of the
saul by following the Sufi path. The
Emir, who was very popular in France
during the five years of his detention 9 See Geotfroy, E., (2010>· chapter "Sufism in before he left for the Near-East, is an
the West "• Introduction to Sufism (translation fro.m the French by R. Gaetani), Bloomington, example which m eri ts contemplation USA: World Wisdom, pp. 200-202.
463
• ~ in contemporary Europe10
•
..J
~ More and more young Muslims in
w Europe reject the visian of Islam they
464
inherited from their parents, an Islam
which is ofteıi confined to a catalog
of prescriptions and prohibitions, and
which appears as a kin d of formalistk
and insipid catechism, whereas the
notion of spiritual taste" (dhawq in
Arabic) is central to the Sufi experience.
Furthermore, this one dimensional
Islam is mixed with Arabic, Berber,
African or Turkish customs, and the
seminal and perennial values of
Islam are absent from it. Like other
social strata in ~urope, these young
Muslims are seeking true spirituality
which makes them free froni,a blind
religious and ritualistic observance
as well as from Western materialism
and consumerism. Iri the process of
a "theology of liberation" which is
occurring in some European Muslim
milieus, Sufis.m may play a decisive
part11• 1 have personally met a lot of
10 See Bouyerdene, A., (2008), Abd el-Kader L'hanuonie des contraires, chapter « Une
eıhique iı 1' epreuve des faits », Paris: Le Seuil, pp. 105-134 (this book has just been published in English in 2012 with this title: Emir Abd El-Kader: Hero and Saint of Islam; Bloomington (USA): World Wisdom) ; cheikh Bentounes, K., (20 1 O ), 'Abd el-Kader, un modele pour aujourd'hui', Abd el-Kader - Un spirituel dans la modemite. under the directian of E. Geoffroy, Paris: Albouraq, pp. 15-20.
ll See Geoffroy, E., (2009), L'islam sera spjri-
Maghreban students in France who
grew up in traditional Sufi families in
their country but had subsequently
given up the practice of Islam because
it was a routine one and in the end
they considered Sufism as mere
superstition: we can observe that
they rediscovered Islam and Sufism in
Europe, in a renewed context12• Now
European Sufism has itself begun
to inseminate Arabic lands. In these
countries Islam is often alienated
by a legalist mentality as well as by
ideologies like Arabic nationalism
or lslamism. The every day real-life
experience of Islam there suffers from
socio-political obstacles.
In the present context of globalisation,
religion and spirituality need to get a
holistic view of the world, that takes
into account the interdependence
between man and cosmos, and this
is especially possible in the West
nowadays. lnstitutionalised religions
in the world face big challenges. What
is their attitude, for instance, towards
modern science, economy, politics,
ecology, bio-ethics and so on? We
know the sentence attributed to
the French author Andre Malraux (d.
tual ou ne sera plus. Paris : Le Seuil, pp.ll9-136.
12 Roy, 0., (2002), L'Islam mondjaljsC Paris : Le Seuil, p. 197.
1976):"The 21st Centurywill either be
spiritual or will not be13'~ Most of the
Third World countries have neither
the economic nor the psychological
means to provide answers by
themselves. They need the mirror
of the West. We do realise that Euro-
• Drawing from the imaginal world ~ -('ala m al-khayal), or . the world of ~ z spiritual imagination, Sufism knows w
how to apply its creativity to remove
religious and cultural blocks. Being
grounded in the vertical axis of
Unicity {tawhid), the Sufi should be
Mediterranean relations, which able to contemplate multiplicity
have increased considerably these ·around him serenely, 1 mean the
last few years can't get away from
taking the spiritual dimension into
account. This is why politicians and
company directors from both shores
of the Mediterranean Sea, as well as
international institutions like Unesco,
are actually mo re and mo re interested
in direct intervention of Sufism in the
social field. In the last few decades,
th~ West has become a big "market"
of spirituality which has aroused new
forms of expression, and Sufism finds
stimulation in these exchanges14•
ManyWesterners are indeed attracted
to.this discipline, the most sensitive in
Europe generally being women from
Christian or Jewish backgrounds.
Sufi universalism: the sense of
alterity
13 See Geoffroy, E., (2009), L'jslam sera spirinıal ou ne sera plus. oo. cit. p. 7.
14 For these topics, see van Bruinesseo, M., and Day Howell, (2007), J .. Sufism and the Modem jo Islam, London- New York: Tauris; E. Geoffroy, L'islam sera spirirual ou ne sera · plus. op. cit. p. 164.
horizontal pluralism of cultures and
religions. And it is quite obvious that
Sufism serves nowadays as a link, as
a necessary interface between Islam
and the West, a role that it played in
the past in some areas :for instance in
1 ndia, between Hi nd us and Muslims,
in Central Asia between Buddhists
and Muslims, in Africa between
animists and Muslims, ete. Being the
living heart of Islam, Sufism has always
managed to adapt to new contexts
and absorb ancient spiritual substrata
of surprising diversity, ranging from
Neo-Piatonism to Shamani sm.·
These days, interreligious dialog
is all but a fashion: it is an obvious
necessity, which concerns all
believers. Those who aspire to an
Islamo-Christian dialog, for instance,
assert that we are not facing a "shock
of civilizations" between the Muslim
world and the West, but a "shock of
ignorances'~ Sufis have always been
involved in interreligious dialog, by 46S
• ;!; virtue of the Quranic concept of Din -~ qayyim, that is to say the lmmutable
~ Religion, the Adamic Religion
466
considered as the trunk from which
all historical. religions branch off15•
Islam claims the authenticity of the
Old and the New Testaments, though
most Muslim scholars consider them
altered and distorted historically by
the Jews and the Christians. Note that
for some ulemas (scholars of Islam)
living in the Eastern territories of the
Muslim world, the Veda, the ancient
holy book of Hinduism, is recognized
as a part of Revelation. Despite this
founding universalism of Islam, most
ordinary Musli~s see in creeds other
than Islam mere miscreance (kufr).
lt is not the case for Sufis. In the
Middle Ages, at a time when every
civilization was focu~ed on itself, Sufis
like lbn 'Arabi were professing that
no single religion holds the whole
truth, and that each one is a specific
theophany, a specific manifestation of
God. True religion, in their eyes, is not
to be contained in any histarical belief
because of its narrowness and its
deficiencies.lt is the universal religion
of Love, as lbn 'Arabi said16• Love not
15 See Qur'an, for instance 30 : 30. 16 See Cbittick, W., (1994), Imaeinal Worlds
Ibn al-' Arabj and the Problem of Re!igious Diversjty. Albany: State University of New York Press.
as sentimentalism but as an intuitive
way of knowing Gad. Medieval Sufis
called that "transcendental unity of
religions" (wahdat al-adyan), and
Frithjof Schuon expressed it in a
modern way in his famous De l'unite
transcendante des religions17• So no
surprise that nowadays Sufis like lbn
'Arabi and Jalal al-Din Rumi get an
increasingly favourable reception in
the West18• Many non Muslims are
inspired by the teachings of Ib n 'Ara bi,
whose works are now translated mo re
and more in Western languages, and
Rumi is nowadays the most widely
read poet in the USA.
The therapeutic function of Sufism
Anather main role of Sufism is a ther
apeutic one. From the beginning, t.he
Sufi master is called "the doctor of
the soul'; of the lower soul which is
the seat of all passions and illusions.
In the past, same masters practised a
kind of pşychoanalysis on their disci
ples, to free their mind from its impu
rities and fill it with positive thoughts
and sacred knowledge19• In Europe
and in the West generally speaking,
17 First published in France in 1948. Translated into English.
18 As for Rumi, see Chittick, W., (2005), The Sufi Doctrine of Rumi. Bloomiogton: World Wisdom.
19 See Geofli'oy, E., lotroduction to Sufism, op. Qbp. 149.
the human mind is caught up in the
whirl of"post-modernity'~ "post-Chris
tianity" and so on, so it has largely lost
its moral guidelines and the psycho
logical protection that the old frame
works of reterence provided. People
in the West must learn how to handie
their personal freedem as it sorne
times ma kes them lose their heads!
Furthermore, many individuals sensi
tive to the spiritual dimension are vul
nerable and lll adapted to modernity,
precisely because of this sensitivity.
So me of those who converted to Islam
or Sufism, for example, are former drug
addicts. Young Muslims of immigrant
origin are confronted with specific psy
chological handicaps such as: an often
crude and rigid parental education in
Islam, a cultural integration which is not
· a~companied by real acceptance by Eu
r9pean societies and which generates a
feeling of resentment against the West
as a whole, ete. So, before committing
to an initiatory path, which may be per
ilous, they have to recover psycholog
ical health and mental stability. That is
why such the'Aiawiyya Sufi order set up
a special research group called ''Thera
pies of the soul'; whith organizes sem
in~rs on Sufi therapy for va rio us health
professionals20•
20 ·see the site www.therapiedelame.org/.
• For some years, more and more po- :ı:
VI
litical and social leaders, in the Mus- -' ..., Hm world as in Europe, have been ~
aware that the peaceful and open
Islam which the Sufis are promoting
is no doubt the best antidote to the
seleretic and rigid ideas that Islami sm
conveys. On the other hand, some
are tempted to totally separate Su
fism from Islam, and this tendeney
certainly represents a big danger,
s ince, as we asserted before, spiritual-
iil:y without religious grounding may
become sterile and artificial. Sufism
should not be split off from Islam,
but should help it reform itself and
recover its initial universalism. In the
West generally speaking, the success
of Sufism makes it an easy target for
mercantilism : here and there, leaflets
promise to put you in a trance or in a
state of being possessed, and thus the
psychical and spiritual levels become
totally confused. So the 'Sufi business'
is in good health, and the West may
change Sufism in the next few years
or decades into an object of con
sumption as it did for other oriental
techniques like Yoga or Zen. In French
we ca ll this "esotourisme·~ lt may also
become absorbed into the New Age
spiritual tendency. Between extreme
openness which dilutes the outlines
of religious belonging and sectarian-
467
:; is m which claims exclusive salvation, to the Western public anather view of -~ Western Sufism is experiencing great Islam, and help European societies to
~ difficulty in finding a balance. Even consider the spiritual dimension with
468
then one must distinguish between more interest.
American SuDsm and European Su-
fism, the latter reputedto be more so
ber and undoubtedly more islamized.
Conclusion
As it did in the Muslim world, contem
porary European Sufism is ab le to con
tribute to the spiritualization of every
day Islam, which is followed now by
more than fifteen million people (the
estimated number for justthe Europe
an Union, not whole Europe). Besides
it may provide iriitiatory nourishment
to a few. lt may alsa favour th.e emer
gence of an essentiallslam, fre~d from
allegiances to the native countries (in
particular the North. African states)
and of the search for ethnic identity.
Even lslamic identity may become a
factor of confinement: one mu st now
seek universal identity. Primitive ls
lam witnessed such a rapid spread in
the known world of that time that we
can deseribe it as early religious and
cultural globalization. But contempo
rary Muslims often forget that it was
precisely due to the strong interest
and curiosity that the first Muslims
showed for all the world cultures and
religions. Most of all, Sufism may offer
Bibliography :
- Accart, X., (2001), L'Ermite de Dokki.
Rene Guenon en marge des milieux
francophones egyptiens. Milano: Ar
che.
- Bento u n es, K., (201 O ), 'Abd el-Kader,
un modele pour aujourd'huı: Abd
el-Kader- Un spirituel dans la moder
nite. under the directian of E. Geoffroy,
Paris: Albouraq, pp. 15-20.
- Bouyerdene, A., '(2008), Abd el-Kader
- L'harmonie des contraires. Paris: Le
Seuil ; translated in English (2012): En:ıir
Abd El-Kader: Hero and Saint of Islam;
Bloomington (USA): World Wisdom).
- Chittick, W.,- (1994), lmaginal Worlds
- lbn ai-'Arabi and the Problem of
Religious - Diversity. Albany: State
University of New York Press.
- (2005), The Sufi Doctrine of Rumi.
Bloomington: World Wisdom.
- Chodkiewicz, M., - (1986), Le Sceau
des Saints. Paris: Gallimard.
- (1994), 'La reception du soufisme par
I'Occident: conjectures et certitudes:
in C. Butterworth and B. Kessel (eds),
The Introduction of Arabic Philosophy
into Euro pe, Leiden : B rili, pp: 136-149.
- (1995), 'La saintete feminine dans
l'hagiographie islamique~ in D. Aigle
(ed), Saints orientaux, Paris : De Boc
card, pp. 99-11 S.
- Connaissance des Religions no 65-66
Juillet-DeceJ"!lbre 2002 :'Rene Guenon,
l'eveilleur (1886-1951):
- Geoffroy, E., - (2009) L'islam sera spiri
tuel ou ne sera plus, Le Seuil, Paris.
- (2009) the articles 'Ahmad b. 'Aiiwa'
and' 'Aiawiyya~ Encyclopaedia of Islam.
3'd edition, Leyden: B rili.
- (201 O) Introduction to Sufism: The
lnner Path of Islam, World Wisdom,
Bloomington (USA).
- Malik, J. and Hinnels, J., (2006),
Şufism in the West. London-New York:
Routledge.
- Roy, 0., (2002), L'lslam mondialise. Pa
ris : Le Seuil.
- Sedgwick, M., - (2004) Against the Modern World, Oxford: Oxford
University Press.
- (200S)'The TraditionalistShadhiliyya in
the West: Guenonians and Schuonians~
Une voie soufie dans le monde : la
Sha.dhiliyya, under the directian of E.
Geoffroy, Paris: Maisonneuve& Larose,
pp. 453-472 (new edition by Gnosis -
Editions de France, Paris, 2011 ).
-site www.therapiedelame.org/.
- van Bruinessen, M., and !Jay Howell,
(2007), J .. Sufism and the Modern in ls
lam, London- NewYork:Tauris.
:ı: V1 -...ı
cı z UJ
469