xa.yimg.comxa.yimg.com/kq/groups/23680412/106557898/name/mob… · web viewbu çalışma ile...
TRANSCRIPT
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
SAĞLIK KURUMLARI İŞLETMECİLİĞİ
SAĞLIK TEKNİKERLERİNDE PSİKOLOJİK YILDIRMA (MOBBİNG)
VE TÜKENMİŞLİK SENDROMU MARUZİYETLERİNİN BİR SAĞLIK
KURUMUNDAKİ DURUM ANALİZİ
AHMET ARSLAN
TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJESİ
DANIŞMAN
DOÇ.DR. RİFAT İRAZ
KONYA 2010
ÖZET
Sağlık Teknikerlerinde Psikolojik Yıldırma (Mobbing) Ve Tükenmişlik Sendromu Maruziyetlerinin Bir Sağlık Kurumundaki Durum Analizi
Ahmet ARSLANSelçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İşletme Anabilim Dalı Sağlık Kurumları İşletmeciliği
Bu çalışma ile Sağlık teknikerlerinin bir sağlık kurumunda psikolojik yıldırma (mobbing) davranışlarına ve tükenmişlik sendromuna maruz kalmalarının varlığı, düzeyi ve etkilerinin demografik değişkenler karşısında değişim gösterip göstermediğini saptamak ve mevcut durumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca bu araştırmanın bulguları ile bir sağlık kurumunda çalışan sağlık teknikerlerinin yıldırma davranışlarına maruz kalma ve tükenme düzeyleri saptanarak bu konuda yapılabilecek çalışma ve gelişmelere veri sağlayabilmek ve örgütsel iklimin geliştirilmesine olanak sağlayabilmek ve yıldırma davranışları ile tükenmişlik arasında bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Buna göre bir sağlık kurumunda gerçekleştirilen bu çalışmada 122 sağlık teknikeri sosyodemografik veri formu ile beraber Psikolojik yıldırma ve tükenmişlik ölçeklerini cevaplamıştır. Elde edilen veriler SPSS 17.0 İstatistik paket programına aktarılmış analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır.
İş stresi ve çalışan ruh sağlığının bozulmasında etiyolojik yeri olduğu bilinen psikolojik tacizi ve tükenme varlığını araştırdığımız 76 kadın 46 erkek sağlık teknikerinde; psikolojik yıldırmaya maruz kalanlar %21 oranında olduğu saptanmıştır. Kadın veya erkek olmanın yıldırmaya uğramak bakımından bir farkı olmadığı gözlenmiştir. Kadınların erkeklere oranla daha fazla tükenmişlik yaşadıkları saptanmıştır. Yıldırma Davranışları ile Tükenmişliğin Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı ve Toplam Tükenme puanları arasında pozitif ilişki olduğu gözlenmiş ve bu bağlamda Yıldırma Davranışları ile Tükenme arasında ilişki kurulmasının doğru olduğu saptanmıştır.
Araştırmamızda Duygusal Tükenme varlığı, Kişisel Başarı azlığı, Toplamda tükenme varlığı ve psikolojik yıldırma davranışlarından dolayı %42,6 lık kesim tekrar aynı mesleği seçmek istemedikleri gözlenmiştir. Kişilerin duygusal yönden tükenmeleri, toplamda tükenme hissetmeleri ve psikolojik yıldırma davranışlarından dolayı %18,9 luk kesim çalıştığı kurumundan ayrılmayı düşünmektedir. Kişilerin duygusal yönden tükenmeleri, toplamda tükenme hissetmeleri ve kişisel başarı azlığı sebebiyle %13,1 lik kesim çalıştığı birimi değiştirmeyi düşünmektedir.
Her örgütte ve her sektörde yaşanabilen sınırı olmayan yıldırma davranışları ve tükenme bireysel, örgütsel ve toplumsal sonuçlar doğurmaktadır. Önem verilmesi gereken konu, örgütsel ve bireysel düzeyde farkındalık oluşturulması ve örgütsel önlemler alınarak uygulanmalıdır. Çalışanın yıldırma davranışları sonucu hissettiği yalnızlık, tükenmişlik, işten soğumaya, üzüntü duyulmasına, iş tatminsizliğine, görev değişikliği istemesine ve yargıya başvurmasına neden olmakta bireyin iş verimliliği azalmaktadır.
Anahtar kelimeler: Mobbing, psikolojik yıldırma, tükenmişlik, burnout syndrome, sağlık teknikeri.
İÇİNDEKİLERÖZET...............................................................................................................................................................................I
ÇİZELGELER, ŞEKİLLER VE TABLOLAR LİSTESİ..........................................................................................V
GİRİŞ...............................................................................................................................................................................1
I. BÖLÜM.......................................................................................................................................................................4
MOBBİNG......................................................................................................................................................................4
1. MOBBİNG KAVRAMI VE TANIMI......................................................................................................................4
1.1. Mobbing Kavramı.................................................................................................................................................4
1.1. Mobbingin Sınırları..............................................................................................................................................6
1.2. İşyerinde Mobbing................................................................................................................................................7
1.3. Mobbingin Tipolojisi..........................................................................................................................................10
2. MOBBİNGİN BELİRTİLERİ.............................................................................................................................11
2.1. Mobbingin Davranışsal Belirtileri.....................................................................................................................11
2.2. Mobbingin Fizyolojik Belirtileri.........................................................................................................................12
3. MOBBİNG SÜRECİ VE SENDROMU..............................................................................................................13
3.1. Bir Süreç Olarak Mobbing.................................................................................................................................13
3.2. Mobbingin Dereceleri.........................................................................................................................................16
3.3. Mobbing Sendromu.............................................................................................................................................17
3.4. Mobbing Sendromunu Etkileyen On Temel Etmen............................................................................................17
4. İŞYERİNDE MOBBİNGİN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ VE ETKİ EDEN FAKTÖRLER..................18
4.1. Örgütsel Faktörler..............................................................................................................................................19
4.2. Bireysel Faktörler...............................................................................................................................................21
4.3. Sosyo-ekonomik Koşullar...................................................................................................................................22
4.4. İşyerinde Mobbing Türleri..................................................................................................................................23
4.4.1.Yukarıdan Aşağıya Mobbing............................................................................................................................24
4.4.2.Yatay Mobbing..................................................................................................................................................24
4.4.3. Aşağıdan Yukarıya Mobbing...........................................................................................................................25
5. MOBBİNG VE KİŞİLİK İLİŞKİSİ.......................................................................................................................25
5.1. Mobbing Sürecindeki Taraflar ve Kişilik Özellikleri..........................................................................................25
5.1.1. Mobbing Uygulayanlar (Zorba, Saldırgan)...............................................................................................26
5.1.1.1. Mobbing Uygulayanların Psikolojisi ve Şartları..........................................................................................27
5.1.1.2. Mobbingci Kişilik Tipleri..............................................................................................................................28
5.1.1.3. Mobbingci Kişiliğin Özellikleri.....................................................................................................................30
5.1.2. Mobbing Mağdurları (Kurban)..................................................................................................................32
5.1.2.1. Mobbing Mağduru Tipleri............................................................................................................................32
5.1.3. Mobbing İzleyicileri (Seyirciler)................................................................................................................33
5.1.3.1. İzleyici Türleri.......................................................................................................................................34
6. MOBBİNGİN SONUÇLARI................................................................................................................................35
6.1. Mobbinge Maruz Kalan Bireye İlişkin Sonuçlar................................................................................................36
6.2. Mobbingin Uygulandığı Örgütlere İlişkin Sonuçlar...........................................................................................37
6.2.1. Mobbingin Örgütlere Psikolojik Maliyetleri...................................................................................................39
6.2.2. Mobbingin Örgütlere Ekonomik Maliyetleri...................................................................................................39
6.3. Mobbingin Topluma Ve Ülke Ekonomisine İlişkin Sonuçları.............................................................................39
7. MOBBİNG İLE MÜCADELE YÖNTEMLERİ................................................................................................41
7.1. Mobbingin Engellenmesine Yönelik Çözüm Önerileri.......................................................................................44
7.1.1. Yönetsel Araç Olarak İletişimin Geliştirilmesi..........................................................................................44
7.1.2. Örgütlerde Duygusal Zekânın Geliştirilmesi.............................................................................................44
7.1.3. Çalışanların Yönetime Katılması...............................................................................................................44
7.1.4. Örgütlerde Stres Yönetiminin Sağlanması.................................................................................................44
7.1.5. Örgütlerde Çatışma Yönetiminin Sağlanması...........................................................................................45
7.1.6. İnsan Kaynaklarının Etkili Yönetilmesi.....................................................................................................45
7.1.7. Antony Giddens Yapı Modelinin Sunulması..............................................................................................45
7.1.8. Örgütlerde Etik Kültürün Oluşturulması...................................................................................................46
7.1.9. Mobbinge Yönelik Yasal Düzenlemelerin Yapılması.................................................................................46
7.1.10. Mobbing İle Mücadele Whistleblowing.................................................................................................46
II. BÖLÜM....................................................................................................................................................................49
TÜKENMİŞLİK SENDROMU (BURNOUT SYNDROME)..................................................................................49
1. TÜKENMİŞLİK KAVRAMI VE BOYUTLARI..................................................................................................49
1.1 Tükenmişlik Kavramı..........................................................................................................................................49
1.2 Tükenmişlik Sendromunun Aşamaları................................................................................................................52
1.3. Tükenmişlik Sendromunun Evreleri....................................................................................................................53
1.4 Tükenmişlik Sendromuna Maruz Kalan Meslekler.............................................................................................54
2. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN NEDENLERİ (ETKİ EDEN FAKTÖRLER)......................................55
2.1 Örgütsel (Çevresel) Nedenler.............................................................................................................................55
2.2 Kişisel (Bireysel) Nedenler.................................................................................................................................56
3. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN BELİRTİLERİ.......................................................................................57
4. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN BİREY VE KURUMLAR ÜZERİNDEKİ SONUÇLARI..................60
4.1 Tükenmişlik Sendromunun Kişisel Bedeli...........................................................................................................61
4.2 Tükenmişlik Sendromunun Çalışma Hayatına Etkileri.......................................................................................61
5. TÜKENMİŞLİĞİ ÖNLEME VE BAŞETME YOLLARI.................................................................................62
5.1 Örgütsel Mücadele Teknikleri............................................................................................................................64
5.2 Bireysel Mücadele Teknikleri.............................................................................................................................65
III. BÖLÜM..................................................................................................................................................................67
ARAŞTIRMA...............................................................................................................................................................67
1. ARAŞTIRMANIN AMACI.....................................................................................................................................67
1.1. Araştırmanın Amacı................................................................................................................................................67
1.1. Araştırma Yöntemi ve Örneklem.............................................................................................................................68
2. ANALİZ VE ARAŞTIRMA BULGULARI........................................................................................................69
2.1 Geçerlik ve Güvenirlik.............................................................................................................................................69
2.2.2 Analiz Verileri.......................................................................................................................................................70
2.2.1 Frekans Analizi.....................................................................................................................................................73
2.2.2 Demografik Özellikler Açısından Tükenmişlik ve Psikolojik Yılma Düzeyleri.....................................................75
2.2.3 Psikolojik Terör Analizi........................................................................................................................................87
IV. BÖLÜM..................................................................................................................................................................90
TARTIŞMA VE SONUÇ.............................................................................................................................................90
V. BÖLÜM....................................................................................................................................................................96
ÖNERİLER...................................................................................................................................................................96
KAYNAKÇA................................................................................................................................................................98
ÇİZELGELER, ŞEKİLLER VE TABLOLAR LİSTESİ
ÇİZELGELER LİSTESİ
Çizelge 1 Psikolojik Yıldırma Ölçeği Sorularına Verilen Cevapların Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması 73
Çizelge 2 Tükenmişlik Ölçeği Sorularına Verilen Cevapların Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması74
Çizelge3. Yaş ve Gruplar Arası İlişki
Çizelge 4 Cinsiyet Açısından Duygusal Tükenme ve Toplam Tükenme İlişkisi6
Çizelge 5 Cinsiyet Açısından Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı ve Psikolojik Yıldırma İlişkisi77
Çizelge 6 Medeni Durum ve Gruplar Arası İlişki
Çizelge 7 Eğitim Durumu ve Gruplar Arası İlişki
Çizelge 8 Kişinin Başka Bir Eğitim Alması ve Gruplar Arası İlişki
Çizelge 9 Çalışma Durumu ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 10 Görev Unvanı ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 11 Görev Niteliği ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 12 Mesleğindeki Çalışma Yılı, Kurumundaki Çalışma Yılı ve Amir Sayısı ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 13 Kişinin Mesleğini Kendi İsteğiyle Seçimi ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 14 Kişinin Tekrar Aynı Mesleği Seçme İsteği ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 15 Kurumdan Ayrılmayı Düşünme ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 16 Çalıştığı Birimden Ayrılmayı Düşünme ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 17 Sigara Kullanımı ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 18 Alkol Kullanımı ile Gruplar Arası İlişki
Çizelge 19 Psikolojik Teröre Maruz Kalma
Çizelge 20 Psikolojik Terörün Başlama Zamanı
Çizelge 21 Psikolojik Terörü Gerçekleştirenler
Çizelge 22 Psikolojik Terörü Gerçekleştirenlerin Cinsiyetleri
Çizelge 23 Psikolojik Teröre Maruz Kalanlar
Çizelge 24 Psikolojik Terör Sonucu Mazeret İzni
Çizelge 25 Psikolojik Teröre Tanık Olma9
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil.1 Mobbing Süreci
Şekil.2 Mobbingci Kişilik7
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo.1. Leymann’ın Tipolojisi0
Tablo.2. İşyeri ve Kişisel Düzeyde Mobbing Sürecinde Yer Alan Aşamalar5
Tablo.3. Yıldırma Nedenleri
Tablo.4. Mobbing Modeli48
Tablo.5.Sosyodemografik Özellikler1
Tablo.6. Araştırma Grubunun Maslach Tükenmişlik Ölçeği Puanlarının Bazı Tanımlayıcı İstatistikleri 8
EKLER LİSTESİ
Ek-1 Sosyo Demografik Veri Formu0
Ek-2 Psikolojik Yıldırma (Mobbing) Anketi
Ek-3 Maslach Tükenmişlik Ölçeği
GİRİŞ
İnsanların işe yükledikleri anlam ve gelecek beklentilerini araştırmak, çalışma
hayatının insanlar için taşıdığı önemin anlaşılmasına, nereye doğru gidildiğine ilişkin
girişimlerde bulunulmasına ve genellikle insan gücü alanında yapılacak planlamalara
katkıda bulunmaktadır.
Sağlık personelinin tutum ve davranışları üzerinde iş doyumu en önemli faktördür.
Günümüzde hemen hemen her ülkede ve her sektörde çalışanlar, birtakım olumsuz
davranışlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. İnsanlarla birebir ilişki içinde çalışmayı
gerektiren meslekleri yürütenlerin iş yaşamını ve verimliliklerini önemli ölçüde etkileyen
davranışların tespit edilmesi ve çözülmesi veya gereken tedbirlerin alınması büyük önem
arz etmektedir. Bu tür davranışlar, örgütlerin yapısını, işleyişini, psikolojisini ve
üretkenliğini doğrudan etkileyen davranışlardır.
İşdoyumu basitçe kişinin işi ve işinin farklı yönleri hakkında nasıl hissettiğidir. (Paul
1997) İş doyumu kişinin işini değerlendirmesi sonucunda oluşan memnuniyet verici
duygusal bir durum, işine verdiği duygusal bir tepki ve işine karşı geliştirdiği bir tutumu
olarak da tanımlanmaktadır. (Brief ve Weiss 2002)
İş yerinde çalışanlar, ruhsal durumlarını olumsuz etkileyen, yönetime ek maliyet
yaratan, motivasyonu düşüren, iş verimliliğini azaltan, topluma ve kurumlara zarar veren
ve yaşamlarını dahi tehlikeye sokacak tutum ve davranışlara maruz kalmaktadırlar.
Kişilerin işlerini değerlendirmesi sonucu memnuniyetsizliklerini artırıcı birçok neden
sıralanabilir.
Son yıllarda, örgütlerde, çalışanlar arasında stresi de aşan yoğun psikolojik baskıların
yaşandığı gözlenmiştir. Leymann (1996), Zapf (1999), Niedl (1996), Einarsen (1999) gibi
yazarlarca incelenen bu psikolojik baskılar, daha sonra, bu yazarlarca ‘iş yerinde
psikolojik terör’ olarak kabul görmüştür.
Literatürde mobbing olarak anılan olgu, işyerinde çalışana karşı, çalışma arkadaşları
ya da yöneticileri tarafından bilinçli olarak gerçekleştirilen “yıldırma” faaliyetini ifade
etmektedir. Mobbing, “hedeflenen kişiye karşı haksız suçlamalar, küçük düşürmeler,
genel taciz, duygusal taciz ve/veya duygusal terör uygulayarak işyerinden dışlamak
amacıyla yapılan kötü niyetli eylem” olarak tanımlanmıştır. Mobbing eylemleri, gözdağı
verme, hakaret etme, isim takma gibi eylemlerle kişinin saygınlığını tehdit etme;
mesleğinde küçük düşürme, fikirlerini küçümseme, yeterli çaba göstermediği yönünde
itham ederek mesleki statüsüne saldırma; iş fırsatlarını engelleme, fiziksel ve sosyal
yönden izole edilme, üzerinde aşırı baskı kurma, verilen görevler için imkansız süreler
belirleme gibi olumsuz davranışlarla karakterizedir.
İşyeri terörü, işyerinde duygusal taciz, işyerinde psikolojik yıldırma, işyerinde eziyet,
mobbing vb. kavramlarla ifade edilen yıldırma olgusu sadece şiddete maruz kalan çalışanı
değil, bu mağdurun işyerini, iş arkadaşlarını, işverenini, ailesini ve dolayısıyla toplumu da
olumsuz etkilemektedir. Araştırmalar Avrupa’da işyerlerinde psikolojik şiddetin fiziksel
şiddetten daha yaygın olduğunu göstermektedir (Özen, 2007).
Psikolojik taciz doğrudan veya dolaylı olacak tarzda ama planlı, bilinçli, güdülenmiş
olan saldırgan davranışları kapsamaktadır. Yıldırma davranışlarının, bireylerin ruhsal
bütünlüklerini bozması, aktif durumdan alıp pasif durma getirmesi, kişisel güveni
zedelemesi, stres ve depresyon yaratması gibi bireysel sonuçları dışında önemli örgütsel
sonuçları da bulunmaktadır. (Kök, 2006)
Bireyin çalışma hayatına ilişkin iş doyumsuzluğu yaratan en önemli olgulardan birisi
de tükenmişlik sendromudur. Bu olgu bireyi fiziksel ve ruhsal anlamda
duyarsızlaştırmakta olup, bireyin sadece iş yaşamını değil tüm yaşamını, yaşam
doyumunu etkilemektedir. Tükenme, bireyin işyerinde belirli zaman diliminden sonra
yaşamaya başladığı stres halidir. Tükenmişlik sendromu fiziksel, duygusal ve zihinsel
bulgu ve belirtiler içerir. Fiziksel tükenmişlik belirtileri; kronik yorgunluk, güçsüzlük,
enerji kaybı, yıpranma, hastalıklara daha hassas olma, sık baş ağrıları, bulantı, kas
krampları, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi değişik sorun ve yakınmaları içerir. Duygusal
tükenmişlik bulguları depresif duygulanım, desteksiz, güvensiz hissetme, ümitsizlik, evde
gerilim ve tartışma artışı, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi negatif duygulanımlarda
artış, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi pozitif duygulanımlarda azalma içermektedir.
Zihinsel tükenmişlik bulguları doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı
negatif tutumlar içerebilir. Sonuçta işi bırakma, savsaklama gibi davranışlar görülebilir.
Freudenberger (1974) tarafından ilk kez kullanılan “tükenme” terimi, Maslach ve Jackson
(1986) tarafından, iş ile ilişkilendirilip, bir ölçek ile ölçülmeye çalışılmıştır. Maslach
Tükenmişlik Ölçeği olarak isimlendirilen bu ölçeğin üç alt boyutu bulunmaktadır. Bunlar,
duygusal tükenme (DT), duyarsızlaşma(DYSZ) ve kişisel başarı (KB) alt boyutlarıdır.
Sağlık kurumlarında verilen hizmetin kalitesini büyük ölçüde sağlık personeli
belirlemektedir. Hastalara bilimsel norm ve standartlara uygun hizmet verilebilmesinin
temel koşulu, sağlık personelinin yeterli bilgi ve beceriye sahip olmasıdır. Bilimsel
yeterliliği eksik olan bir sağlık personelinin hizmet vermesi ileride, hasta açısından,
giderilmesi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir. Diğer yönden sağlık personelinin
hastalara yönelik tutum ve davranışları, hasta tatminini etkileyen en önemli faktördür.
(Kavuncubaşı, 2000) Sağlık kurumlarının arzu edilen amaçlarını başarmalarında en
önemli üretim faktörü sağlık personelidir. (Garih, 2005)
Günümüzde sağlık kurumları dinamik ve değişken bir çevre içinde faaliyet
göstermektedir. Psikolojik şiddetin işyerlerindeki varlığı bu kurumların kötü yönetildiğine
işaret edebilmektedir. İşyerlerinde psikolojik şiddet yasal mevzuatlar, ceza hukuku, iş
hukuku ve sivil toplum kuruluşları (sendikalar, meslek odaları) ile kontrol altına alınmak
istenmesine karşın, özellikle sağlık sektöründeki psikolojik şiddetin kontrolü ve
önlenmesine yönelik politikalar ve prosedürler henüz tam olarak tanımlanmış değildir.
(Aronson, 2005; Leyman, 1990; Duncan,2000) Sağlık sektörü personeli de çalışma
alanları içinde işyerindeki şiddet bağlamında ciddi risk altında olduğu söylenebilmektedir.
Şiddet; tecavüz, cinayet, sözlü saldırı, zorbalık, cinsel ve ırksal bıktırma ve psikoloji stres
olarak tanımlanabilir. Şiddeti sadece bir kereye mahsus olan bir olay olarak algılamak
yanlış olur, çünkü tekrarlı bir şekilde meydana gelen ufak olaylar zinciri de mağdurlara
ciddi zararlar verebilir.
Sağlık Teknikerleri Radyoloji, Laboratuar, Anestezi, Radyoterapi birimlerinde teşhis
ve tedavi gibi önemli aşamalarda direkt olarak çalışan bireylerdir. Hastalığın tanısının
konmasında ve tedavi aşamalarında bazen geri dönüşü mümkün olmayan önemli görev
üstlenmişlerdir.
Bu çalışma ile bir sağlık kurumunda psikolojik yıldırma davranışları ve tükenmişlik
sendromu varlığı, düzeyi ve etkileri açısından Sağlık teknikerlerine uygulanan Psikolojik
yıldırma ve tükenmişlik ölçekleri ile mevcut durumlarının incelenmesi sağlanacaktır.
Değişik meslek guruplarında psikolojik yıldırma, tükenme, iş tatmini ve tükenmeyle
ilişkili faktörlerin araştırıldığı çalışma sayısı oldukça fazla olmasına karşın sağlık
teknikerlerinde bu konuyu inceleyen araştırma sayısı yok denecek kadar azdır. Bu
araştırmanın ana amacı, iş hayatında sık karşılaşılan fakat fark edilmeyen yıldırma
davranışlarının, örgütlerde çalışanlar arasında uygulanıp uygulanmadığını, uygulanıyor ise
düzeyini ve davranış çeşitlerini belirlemektir. Araştırmanın diğer amaçları ise, sağlık
teknikerlerine uygulanan yıldırma davranışlarının örgütsel nedenlerini saptamak, yıldırma
davranışlarının çalışanlar üzerindeki etkilerini belirlemek ve analiz sonuçlarına göre ileride
yapılacak araştırmalar için önerilerde bulunmaktır.
I. BÖLÜM
MOBBİNG
1. MOBBİNG KAVRAMI VE TANIMI1.1. Mobbing Kavramı
Son yıllarda yönetim ve çalışma psikolojisi alanında çalışma yapan bilim insanları,
işyeri bağlantılı psikolojik bir sorundan kaynaklanan yeni bir işyerinden uzaklaşma olgusu
saptamışlardır. Başlangıçta işyerinde var olan rekabetten kaynaklanan psikolojik
baskılarla ortaya çıktığı düşünülen, ancak varlığı ve boyutunun önemi daha önce fark
edilmeyen ve özellikle istifa ederek işyerlerinden ayrılan çalışanlar arasında sık görülen
bu olguya, “mobbing” adı verilmektedir.
Yıldırma ilk olarak Avrupa’da araştırılmış ve kapsamlı literatür yoluyla gündelik
hayatta çok bilinen bir olguya dönüşmüştür. Özellikle Almanca konuşulan ülkelerde
konuşma diline “mobbing” olarak girmiştir. Alman Bilim adamı Prof.Dr. Heinz Leymann
henüz Türkçede tam karşılığı olmayan iş yaşamında mobbing kavramını belli bir işyerinde
çalışanlar arasında benzer tipte, uzun dönemli, düşmanca ve saldırgan davranışların
varlığına dair yaptığı saptamaların sonucunda kullanılmıştır. Psikolojik şiddeti
tanımlamak için, “yıldırma (mobbing)”, “zorbalık (bullying)”, “taciz (harassment)”,
“psikolojik terör (psychological terror)”, “duygusal istismar (emotional abuse)” ve “kötü
davranma (mistreatment)” gibi çok sayıda farklı kavram kullanılmaktadır. Buna rağmen
hepsi psikolojik şiddet sürecini tanımlamaktadır.
Mobbing yeni bir olgu değildir, ancak 1980’lerin ilk yıllarına kadar tanımlanmamış
ve sistematik olarak araştırılmamıştır. Psikolojik şiddetin yaygınlığı ve etkileri önceleri
yeterince fark edilmediğinden, bu olguyu tanımlamak için ayrı bir kavram da
kullanılmamıştır. (Özen, 2007)
1960’lı yıllarda; hayvan davranışlarını inceleyen Avusturalya’lı bilim adamı Konrad
Lorenz, “mobbing” kelimesini, hayvanların bir yabancı hayvanı veya avlanmakta olan bir
düşmanı kaçırmak için yaptıkları davranışları tanımlamak için kullanmıştır. Yaklaşık
yirmi yıl sonra, benzer davranışları Profesör Heinz Leymann çalışanlar arasında
gözlemleyerek, Mobbing terimini işyerinde yetişkinler arasındaki grup şiddetini
tanımlamak için kullanmıştır. (Davenport, Swartz ve Elliott, 2003)
Mob kelimesi, Latince “möbile vulgus” "kararsız kalabalık" sözcüklerinden
gelmektedir. İngilizcedeki sözlük anlamına göre Mobbing, düzensiz veya isyan eden insan
topluluğu, kanunsuz şiddet uygulayan çete ya da kalabalık, büyük insan veya eşya gurubu
vb. anlamlara gelmektedir. (Webster's College Dictionary, 1997)
Leymann’a göre Mobbing, bir veya birkaç kişi tarafından diğer bir kişiye yönelik
olarak, sistemli bir şekilde düşmanca ve ahlakdışı bir iletişim kullanılarak uygulanan bir
psikolojik terördür. (Tınaz, 2006)
Mobbing; kişiye işyerinde, tacizkar, zorbaca ve saldırganca davranarak onu sosyal
ortamdan dışlamak veya işyerindeki pozisyonunun, kapasitesinin altında işler vererek onu
küçük düşürmektir. (Zapf, 1999)
Field’e (1996) göre; Mobbing mağdurların kendilerine olan güvenine ve özsaygısına
sürekli ve acımasız bir saldırıdır. Mobbing davranışının altında yatan başlıca nedenlerin;
üstünlük kurmak, buyruğu altına almak ve yok etmek arzusu olarak ifade etmektedir.
Mobbing; bir kişinin, diğer insanları kendi rızaları ile veya rızaları dışında başka bir
kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve
karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak
onu işten çıkmaya zorlamasıdır. (Davenport vd, 2003)
Browne’a göre mobbing basit veya aniden gelişen bir personel arası çatışma olarak
algılanmamalıdır. Aksine doğrudan bir çalışana yönelik, sistemli ve uzun süreli, sonuçları
psikolojik ve fizyolojik zararlara sebep olabilecek bir davranış biçimidir. ( Browne ve
Smith, 2008)
Arpacıoğlu ( 2005) ise, Mobbingi "Bir işyerinde başarısı, bilgisi ve olumlu tavırları
sebebiyle bazı kişilere tehdit oluşturan bir çalışana, bir veya birkaç kişinin çeteleşerek
uyguladığı, sistematik ve uzun süreli duygusal eziyet" olarak tarif ediyor.
Dökmen (2005) yıldırmayı, iş yerinde insanların olumlu ya da olumsuz
farklılıklarından ötürü, içlerinden birini bilinçli/bilinçsiz mağdur olarak seçmesi ve artan
şiddet, saldırgan, itici davranışlar göstererek kişiyi geçimsiz, sorunlu, mutsuz, beceriksiz
duruma getiren davranış olarak tanımlamaktadır.
Tutar’a ( 2005) göre Mobbing uygulayan kişi; saldırgan, mütecaviz ya da hakaret
edici davranışla, gücü kötüye kullanarak kurbanın kendisini tehdit altında, aşağılanmasına
neden olmaktır. Mobbingte amaç, mağdurun özgüvenini zayıflatarak, onun kronik bir
endişe içine ve yoğun stres altına girmesidir.
Mobbing; çalışanlara manevi baskı uygulayarak veya onları hataya sevk ederek kendi
konumunu güçlendirmeye çalışmak ve rakiplerinden kurtulmaktır. (Baykal, 2005)
Tarhan (2002) yıldırmayı sistemli şekilde, bilinçli uygulanan baskı ile kişinin
çekingen ve kolay yönetilebilir duruma getirilmesi, olarak tanımlamaktadır.
Mobbing araştırmaları yeni olmasına karşın; bu olgu, çalışma yaşamının tarihi kadar
eskidir. Araştırmalar, Türk tarihinde de bazı olayların arkasında mobbing davranışlarının
etkisi olduğunu göstermektedir. Bu örneklerden biri de Baykal’ın kitabında belirttiği
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Hüsrev Paşa’nın intiharının arkasında mobbing
davranışlarının olduğudur. Hüsrev Paşa’nın intiharına yol açan mobbing uygulaması,
Hüsrev Paşa’yı olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu’nu da etkilemiştir. Kurumsallaşmış bir
örgütte mobbingin adalet sistemini çökerteceği söylenebilir. (Baykal, 2005)
1.1. Mobbingin Sınırları
Gün (2009) “bazı insanların bir işi yapmak için yüksek sesle bağırılarak emir
verilmesini beklediklerini, bu kişilerin onurunu kırmadan, sadece işle ilgili olarak
anladıkları dilden uyarıp, gerekli talimatı vermenin Mobbing sayılmayacağını”, “tembel
ve çalışmayı sevmeyen bir kısım insanları gerektiğinde sert bir şekilde hakaret etmeden
ikaz etmek ve emirler vermek mobbing tanımına girmeyeceğini” belirtmiştir.
İş yerinde yaşanan her yüksek stres, kızgınlık, tartışma mobbing olarak
tanımlanmamaktadır. Akademisyenler arasında mobbing tanımında ayrımcılık ve cinsel
tacizin bu konu içinde yer alıp almadığı tartışma konusudur. Bu nedenle tanımın içerdiği
unsurların doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Mobbing tanımında üç ortak unsur
bulunmaktadır. (Yücetürk, 2003)
Birincisi, mobbing uygulayanın niyetine bakılmadan gerçekleşen eylemin mobbinge
maruz kalan üzerindeki etkisi,
İkincisi, bu eylemin etkisinin mağdura verdiği zarar,
Üçüncüsü, yıldırmaya devam etme konusunda ısrarlı davranış,
Mobbing, işyerinde diğer çalışanlar veya işverenler tarafından tekrarlanan saldırılar
şeklinde uygulanan bir çeşit psikolojik terör olup, buna maruz kalan kişinin saygısız ve
zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlayan bir süreçtir. Bu süreçte, bir çalışana diğer
çalışanlar ya da üstü tarafından, basit şakalar, alay etmeler, sürekli eleştiri, tehdit, komplo,
görmemezlikten gelme ve aleni iftiraya kadar giden bir takım yöntemlerle sistematik
olarak eziyet edilmesi, onun baskı altına alınıp, sindirilmesi, yıldırılması söz konusudur.
(Leymann 1986)
Bir davranışın mobbing olarak adlandırılabilmesi için, söz konusu davranışın sıklıkla
ve aynı şekilde tekrarlanarak ortaya çıkması (en azından haftada bir kez) ve uzun bir süre
devam etmesi (en azından 6 ay) gerekmektedir. Tek bir defa meydana gelen vakalarda
mobbing söz konusu olmamaktadır. Ayrıca, bir çatışma aynı konumda bulunan iki kişi
arasında meydana gelmişse, bu durumda da mobbing söz konusu olmamaktadır. Kısacası
mobbing eylemlerinden söz edebilmek için, bu eylemin sistematik olması, tesadüfî olarak
gerçekleşmesi ve mobbing mağduru açısından kendini savunma ortamında tarafların
güçlerinin (yetki donanımlarının) eşit olmaması gerekir. (Flarney, 1996)
Bu açıklamaların ışığı altında Mobbing;
İşyerinde gerçekleşen,
Bir veya daha fazla kişi tarafından,
Bir veya daha fazla kişiye,
Sistemli bir şekilde,
Düşmanca ve ahlakdışı bir yaklaşımla,
Süreklilik gösteren bir sıklıkla,
Çok çeşitli sebepleri olabilen,
Kişiyi sindirme maksadı ile,
Kişinin özgüvenine uygulanan psikolojik ve hatta fiziksel saldırgan davranışları ifade
etmektedir.
1.2. İşyerinde Mobbing
Günümüzde psikolojik taciz, cinsiyet ve hiyerarşi farkı gözetmeksizin, tüm
kültürlerde ve tüm iş yerlerinde gerçekleşen bir olgudur. Dolayısıyla, psikolojik tacize
maruz kalma riski herkes için geçerlidir. (Bozbel ve Palaz, 2007)
İşyerinde psikolojik şiddet, örgüt içinde gerilimin ve çatışmalı bir iklimin oluşmasına
neden olan tüm psikolojik faktörlerin birleşimi sonucunda ortaya çıkan, örgüt sağlığını
bozan, çalışanların iş doyumu ve çalışma barışını olumsuz yönde etkileyen temel bir
örgütsel sorundur. Bu durum uzun bir süre devam ettiği takdirde bireyin, örgüt ve çalışma
yaşamının dışına itilmesi kaçınılmazdır. (Tınaz, 2006)
İşyeri terörü, işyerinde duygusal taciz, işyerinde psikolojik yıldırma, işyerinde eziyet,
mobbing vb. kavramlarla ifade edilen yıldırma olgusu sadece şiddete maruz kalan çalışanı
değil, bu mağdurun işyerini, iş arkadaşlarını, işverenini, ailesini ve dolayısıyla toplumu da
olumsuz etkilemektedir.(Özen, 2007)
Mobbing işyeri şiddetinin en hızla büyüyen şekli olarak ifade edilebilir. Bu şiddet
türünde, işyerinde saldırgan bir bireyin, işini daha iyi yapabilecek yetenek ve güce sahip
bir başka bireye veya bir grup bireye karşı, çalışma yaşamını zorlaştırıcı birtakım
davranışları sergilemesidir. Saldırı amaçlı bu davranışlar; kin gütmek, acımasız ve zalimce
davranışlar, kasıtlı kötü niyetli davranışlar, aşağılayıcı davranışlar, bağırıp çağırarak iş
yaptırmak, kendi bildiğinin doğru olduğunda ısrar etmek, güvensizlik nedeniyle yetki
vermeyi reddetmek, sürekli olarak diğerlerini eleştirmek gibi davranışları içerir. Şiddetin
soyut biçimi olan mobbing fiziki şiddette içeren bullyingden daha tehlikelidir ve daha
kalıcı psikosomatik etkiler bırakabilmektedir. (Tınaz, 2006)
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) işyeri şiddeti listesinde yıldırmayı fiziki şiddetten
daha tehlikeli ve kalıcı psikolojik nedenli fiziksel etkiler bırakan soyut şiddet olarak
tanımlamaktadır (ILO, 2006).
Chappell ve Di Martino, (2000) “Fiziksel şiddetten daha tehlikeli boyutlara ulaşan
psikolojik şiddet, işyerinde önemli bir güvenlik sorunu yaratmaktadır” diyerek mobbingin
önemine vurgu yapmıştır.
İşyerinde çalışanlara üstleri, astları ya da iş arkadaşları tarafından uygulanan sistemli
kötü muamele; şiddet, tehdit, aşağılama davranışlarını içermektedir. Farklı bir bakış
açısına göre ise yıldırma ayrımı nesnel ve öznel, niyet, kişilerarası veya örgütsel yıldırma
olarak yapılmaktadır. (Beswick vd, 2006)
Çalışanların içinde bulundukları sosyal ve ekonomik ortam kadar, kendilerinin ve birlikte
çalıştıkları diğer kimselerin belli kişilik özellikleri de, şiddetin ortaya çıkmasında etkili
olmaktadır. Bu bağlamda, sistematik bir süreç içinde beliren psikolojik şiddet, iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin bir sorun olarak işyerindeki şiddetin hızla büyüyen bir biçimi haline
gelmektedir (Leymann, 1996
Kişiyi hedef alan sistemli olarak tekrarlanan, yıldırma, aşağılama, korkutma, sindirme
ve duygusal şiddet uygulama gibi etik olmayan davranışları tanımlamak için kullanılan
psikolojik taciz, modern toplum ve çalışma hayatımızda herkesin karşılaşabileceği bir
olgudur. Psikolojik taciz, dünyada her iş kolunda görülebilen, kurbanı fiziksel ve ruhsal
olarak etkileyen ve verimlilik düşüşü, işten ayrılma gibi sebeplerle kurumlara zarar veren
bir hastalıktır. Türkiye’de son yıllarda işyerinde psikolojik taciz konusuna olan ilgi
artmakta ve bu konuda yapılan çalışma sayısında da bir artış gözlemlenmekle birlikte
görgül çalışmalar sınırlı sayıda kalmış ve yapılan çalışmalar daha çok kavramsal
boyutlarda gerçekleşmiştir. (Palaz, 2008)
Psikolojik taciz konusundaki ilk araştırma Leymann ve Gustavsson (1984) tarafından,
ilk kitap ise Leymann (1986) tarafından yayınlanmıştır. Daha sonra ise çok sayıda ülkede
bu konudaki araştırmalar birbirini izlemiştir. Bu konudaki önemli araştırmalar arasında
Norveç ( Einarsen ve Raknes, 1991; Matthiesen, Raknes ve Räkkum, 1989), Finlandiya
(Björkqvist vd., 1994; Paanen ve Vartia, 1991), Almanya (Becker 1993; Knorz ve
Zapf,1996, Zapf vd., 1996), Avusturya (Niedl, 1995), Macaristan (Kaucsek ve Simon,
1995) ve Avusturalya’da (McCarthy vd., 1995; Tooley, 1991) sonrasında ise, Hollanda,
İngiltere, Fransa ve İtalya’da yapılan araştırmalar (Heinemann, 1972) işyerlerinde
psikolojik taciz ve yıldırma aktörlerinin yarattığı mağduriyete dünya çapında dikkat
çekmiştir. (Kök, 2006)
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, zaman geçtikçe daha çok acı veren mobbing
eylemleri endişe verici davranışlara dönüşmektedir. Mobbing mağduru her gün işe stresli
başlamakta ve işe gitmek istememektedir. Bireyin çalıştığı işletme bu davranışlara göz
yumacak ve hatta destekleyecek olursa birey önemli boyutlara ulaşan sıkıntılar
yaşayacaktır. Bu süreçte verim sıklıkla düşmekte ve birey depresyona girmektedir. Hatta
mobbingin sonu intiharla bile sonuçlanabilmektedir. Örgütler için mobbinge kanser
benzetmesi yapılabilmektedir. İyileştirici önlemler alınmazsa kısa sürede örgütün
tamamına yayılabilmektedir. Genelde bu olumsuzlukları istifa, işine son verme, erken
emeklilik, anlaşmalı veya anlaşmasız işten çıkarılma izlemektedir. (Davenport vd, 2003).
Yapılan araştırmalar eğitim ve sağlık sektöründe çalışanların işyerinde şiddete daha
çok maruz kaldığını göstermiştir (Yıldırım vd.,2007). Portekiz’de 2003 yılında sağlık
sektöründe yapılan bir araştırmada çalışanların % 51’nin psikolojik tacize maruz kaldığı
belirtilmiştir (Ferrinho vd., 2003).
10
1.3. Mobbingin Tipolojisi
Mobbing literatüründe çok fazla çalışma yapan Leymann yapılan bu araştırmalar
sonucu davranış kalıpları ortaya çıkarmıştır. Buna mobbing tipolojisi adı verilmektedir.
Prof.Dr Heinz Leymann, 45 ayrı mobbing davranışı tanımlamakta ve bu davranışları,
davranışın özelliğine göre 5 grupta toplamaktadır. Her mobbing durumunda bunların
hepsinin bulunması şart değildir. Özellikle A.B.D’de üçüncü gruptaki davranışların
bazıları ile beşinci grupta yer alan fiziksel saldırı davranışlarının tümü yasadışı olarak
kabul edilmiş ve 50 eyalette yasaklanmıştır. Birinci, ikinci ve dördüncü grupta yer alan
davranışlar ise genellikle işverenin inisiyatifinde olarak görülmüştür. (Davenport vd,
2003)
Tablo.1. Leymann’ın Tipolojisi
BİRİNCİ GRUPKendini Göstermeyi ve İletişim
Oluşumunu Etkilemek1. Üstünüz kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlar2. Sözünüz sürekli kesilir3. Meslektaşlarınız veya birlikte çalıştığınız kişiler kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlar.4. Yüzünüze bağırılır ve yüksek sesle azarlanırsınız.5. Yaptığınız iş sürekli eleştirilir.6. Özel yaşamınız sürekli eleştirilir.7. Telefonla rahatsız edilirsiniz.8. Sözlü tehditler alırsınız.9. Yazılı tehditler alırsınız.10.Jestler ve bakışlarla ilişki reddedilir.11.İmalar yoluyla ilişki reddedilir.
DÖRDÜNCÜ GRUPKişinin Yasam Kalitesi ve Mesleki
Durumuna Saldırılar1. Sizin için hiçbir özel görev yoktur.2. Size verilen isler geri alınır, kendinize yeni iş bile yaratamazsınız.3. Sürdürmeniz için anlamsız işler verilir.4. Sahip olduğunuzdan daha az yetenek gerektiren işler size verilir.5. İşiniz sürekli değiştirilir.6. Özgüveninizi etkileyecek işler verilir.7. İtibarınızı düşürecek şekilde, nitelikleriniz dışındaki işler size verilir8. Size mali yük getirecek genel zararlara sebep olunur.9. Eviniz ya da işyerinize zarar verilir.
İKİNCİ GRUPSosyal İlişkilere Saldırılar
1. Çevrenizdeki insanlar sizinle konuşmazlar.2. Kimseyle konuşamazsınız, başkalarına ulaşmanız engellenir.3. Size diğerlerinden ayrılmış bir işyeri verilir.4. Meslektaşlarınızın sizinle konuşması yasaklanır.5. Sanki orada değilmişsiniz gibi davranılır.
BEŞİNCİ GRUPKişinin Sağlığına Doğrudan Saldırılar
1.Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız.
2.Fiziksel şiddet tehditleri yapılır.
3.Gözünüzü korkutmak için hafif şiddet uygulanır.
4.Fiziksel zararlar verilir.
5.Doğrudan cinsel taciz.ÜÇÜNCÜ GRUP
İtibarınıza Saldırılar1. İnsanlar arkanızdan kötü konuşurlar.2. Asılsız söylentiler ortada dolaşır.3. Gülünç durumlara düşürülürsünüz.4. Akıl hastasıymışsınız gibi davranılır.5. Psikolojik değerlendirme/ inceleme geçirmeniz için size baskı yapılır.6. Bir özrünüzle alay edilir.7. Sizi gülünç düşürmek için yürüyüşünüz, jestleriniz
11
veya sesiniz taklit edilir.8. Dini ve siyasi görüşünüzle alay edilir.9. Özel yaşamınızla alay edilir.10. Milliyetinizle alay edilir.11. Özgüveninizi olumsuz etkileyen bir is yapmaya zorlanırsınız.12. Çabalarınız yanlış ve küçültücü şekilde yargılanır.13. Kararlarınız sürekli sorgulanır.14. Alçaltıcı isimlerle anılırsınız.15. Cinsel imalar yapılır.
Kaynak: Noa Davenport, Ph. D. Ruth Distler Schwartz, Gail Pursell Elliott, Mobbing, (çeviren:O. Cem
Önertoy), Sistem Yayıncılık: İstanbul, 2003:18-19
Tabloda verilen bu davranışlar hiç bir zaman maruz kalan kişiler açısından kabul
edilebilir değildir. Zaman zaman bu davranışlara maruz kalmak, bu davranışı uygulayan
kişinin gününde olmaması veya kasıt içermemesi nedeni ile sistematik ve bir plan
dâhilinde olmadıkça hoş karşılanabilir. Ancak tekrarlanır davranışlar haline gelmesi ve
süreklilik arz etmesi durumunda mobbing olarak tanımlanabilir.
Leymann’ ın yaptığı araştırmalar sonucu çalışanın psikolojik olarak şiddete maruz
kalması ilk olarak iletişim sorunlarıyla başlayıp, en son aşamada kişinin doğrudan
kendisine yapılan ağır saldırılarla sona ermektedir ve çalışan böylece işyerinde yavaş
yavaş sindirilerek yok edilmeye çalışılmaktadır. Çalışan her süreçte mobbing eylemine
daha da şiddetli bir şekilde maruz kalmaktadır.
2. MOBBİNGİN BELİRTİLERİ
Mobbing süreci, kendisin, belirli davranışlarla gösterir. Bu davranışları, çalışanın
mobbinge maruz kalıp kalmadığının anlaşılması konusunda kullanılabilecek belirtiler ya da
göstergeler olarak da düşünebiliriz. İş ortamlarında en sıklıkla görülen mobbing
davranışlarından bazıları:
2.1. Mobbingin Davranışsal Belirtileri
Telefon, bilgisayar ve lamba gibi işyerinde bulunan kişiye ait eşyalar, birdenbire
kaybolur veya bozulur. Yerine yenileri konulmaz.
Çalışma arkadaşları ile aralarında çıkan tartışmalar, her zamankinden daha fazla
olmaya başlar.
Kişinin sigara kokusu ve dumandan rahatsız olduğunu bile bile yanındaki masaya çok
sigara içen biri yerleştirilir.
Kişi, başkalarının ofisine girdiğinde konuşma hemen kesilir, konu değiştirilir.
12
Kişi, işle ilgili önemli gelişmeler ve haberlerin dışında bırakılır.
Kişinin arakasından çeşitli söylentiler çıkarılır; kulaktan kulağa fısıltılar yayılır.
Kendisine yetenek ve becerilerinin çok altında veya uzmanlık alanına girmeyen işler
verilir.
Kişi her yaptığı işin ince ince gözlendiğini hisseder.
İşe geliş gidiş saatleri, telefon konuşmaları, çay ya da kahve molasında geçirdiği
zaman ayrıntılı olarak kontrol edilir.
Kişi, diğerleri tarafından sürekli eleştirilir veya küçümsenir.
Kişi, sözlü veya yazılı taleplerine yanıt alamaz.
Kişi, iş arkadaşları veya üstleri tarafından kontrol dışı tepki göstermeye kışkırtılır.
Kişi, şirketin özel kutlamaları veya diğer sosyal etkinliklerine kasıtlı olarak çağırılmaz.
Kişinin dış görünüşü veya giyim tarzıyla alay edilir.
Kişinin işle ilgili tüm önerileri reddedilir.
Kendisinden daha alt düzeydeki görevlerde çalışanlardan daha düşük ücret alır. (Tınaz,
2006)
2.2. Mobbingin Fizyolojik Belirtileri
Beyinle ilgili: Sıkıntı, panik atak, depresyon, yarım baş ağrısı, baş dönmesi, hafıza
kaybı, dikkati toplayamama ve uykusuzluk,
Deriyle ilgili: Kaşınma, pullanma veya döküntü gibi deri hastalıkları,
Gözlerle ilgili: Ansızın göz kararması, görmede bulanıklık,
Boyun ve sırtla ilgili: Boyun kaslarında ve sırtta ağrı,
Kalple ilgili: hızlı ve düzensiz çarpıntılar, kalp krizi,
Eklemlerle ilgili: Titreme, terleme, bacaklarda halsizlik hissetme, kas ağrıları,
Sindirim sistemi ile ilgili: Yanma, ekşime, hazım zorluğu gibi mide rahatsızlıkları,
ülser,
Solunum sistemi ile ilgili: Nefessiz kalma, nefes alamama gibi solunum sorunları,
Bağışıklık sistemi ile ilgili: Organizmanın savunma yapılarında zayıflama, hastalıklara
çok çabuk yakalanabilme. (Tınaz, 2006)
13
3. MOBBİNG SÜRECİ VE SENDROMU
3.1. Bir Süreç Olarak Mobbing
Vurgulanması gereken nokta, mobbingin, zaman geçtikçe acı veren rahatsız edici
davranışlar süreci olarak meydana geldiğidir. Sinsice başlar ama öyle hızla ilerler ki, geri
dönülmez noktaya erişiverir. Olaylar, bir hortum gibi sarmal biçiminde hız kazanır.
Leymann, mobbing sürecinde, beş aşama belirlemiştir.
1. Aşama: Anlaşmazlık
Kritik bir olayla, bir anlaşmazlıkla, karakterize edilir. Henüz mobbing değildir fakat
mobbing davranışına dönüşebilir. Küçük sözlü sataşmalarla iş ortamındaki 'ayağı
kaydırılacak' kişinin dayanıklılığı test edilir.
2. Aşama: Saldırgan Eylemler.
Saldırgan eylemler ve psikolojik saldırılar, mobbing dinamiklerinin harekete geçtiğini
gösterir. Eğer kurban pasif kalırsa sürekli sözlü taciz, hakkında dedikodu çıkarma,
toplantılarda söz hakkı vermeme ya da azarlama yoluyla bastırılma gibi durumlara maruz
kalır.
3.Aşama: Yönetimin Katılımı.
Tacizi uygulayan iş arkadaşlarıysa, 'mobbing' mağdurunun durumu bir üst kademeye
iletilmesi ortamdan dışlanmasına neden olabilir. Yetkilerin kısıtlanması, saf dışı bırakmak
için geliştirilen sistemli taktikler (en az altı ay süreyle) karamsarlığa ve hata üstüne hata
yapmaya yol açarak iş veriminin düşmesine neden olur.
Sosyal iletişimin bozulması, yönetimle ve iş arkadaşlarıyla aranın bozulması
depresyona girmeye neden olur. Yönetim, ikinci aşamada doğrudan yer almamışsa da,
durumu yanlış yargılayarak, propagandadan etkilenir ve bu negatif döngüde işin içine
girer.
4.Aşama: Zor veya Akıl Hastası Olarak Damgalanma.
Bu aşama önemlidir. Çünkü kurbanlar zor veya akıl hastası olarak damgalanırlar.
Yönetimin yanlış yargısı ve sağlık uzmanları, bu negatif döngüyü hızlandırır. Psikolojik
saldırı özellikle bayanlarda aktif veya pasif cinsel tacize kadar uzanabilir.
14
Ruhsal çöküntü, kendine güvensizlik, değerlerin yitirilmesi ve tahammülün
kalmaması.
Hemen her zaman, bu aşamada oluşan davranışların sonunda, işten kovulma veya
zorunlu istifa yer alır.
5.Aşama: İşine son verilme.
İşine son verilen birey, travma sonrası stres bozukluğunu yaşamaya başlar.
Kovulmadan sonra, duygusal gerilim ve onu izleyen psikosomatik hastalıklar devam eder,
hatta yoğunlaşır. (Davenport vd, 2003)
Örgüt, mobbingi görmezden geldiği, göz yumduğu, hatta kışkırttığı için, kurban, çok
sayıda ve örgütsel gücü arkasına alan kişi karşısında, kendini, çaresiz görür ve mobbing
süreci tamamlanmış olur. Üst yönetimin mobbingi görmezden gelmesi, hatta teşvik
etmesi, sendromun büyümesine neden olabilir.
Çobanoğlu (2005) mobbing sürecini yedi aşama olarak tanımlamıştır. Bu süreçte
çatışma belirtileri, çözümlenemeyen çatışma, yıldırma başlangıcı ve şiddeti, yıldırmanın
ilerlemesi, devam etmesi ve işten ayrılma görülmektedir.
Şekil.1 Mobbing Süreci
Kaynak: Çobanoğlu, 2005.
Heinz Leymann ise saldırı sürecini beş farklı gruba ayırmıştır (Horst, 1998)
Saldırı olasılığını bildirmek,
Sosyal ilişkilere saldırı,
Sosyal görünüşe saldırı,
15
İş ve sosyal tarzına saldırı,
Sağlığa saldırı.
Leymann mobbing sürecindeki durumları incelemiş ve tüm durumlarda aynı sürecin
olduğunu tespit etmiştir. Bu süreç hem işyeri hem kişisel anlamda beş aşamadan meydana
gelmektedir.
Tablo.2. İşyeri ve Kişisel Düzeyde Mobbing Sürecinde Yer Alan Aşamalar
İş Yeri Düzeyi Kişisel Düzey
FAZ 1 Organizasyondaki çatışmalar
Münferit ve kaba utandırıcı
hareketler başlar.
İlk stres semptomları, uzlaştırma
teklifleri, çatışmalar başlar.
FAZ 2 Mobbing ve psikolojik terör tek bir
personele yoğunlaşır
Korku, endişe, izolasyon ve
psikolojik hastalıklar devam eder ve
artar.
FAZ 3 Yönetimin hatasından dolayı
mobbing olayı devam eder
Kişi kendini çeker, tükenme başlar
uzun süren hastalıklar ve isyanlar
başlar.
FAZ 4 Mobbing mağduru üzerinde tıbbi ve
psikolojik hatalı teşhisler konur,
hukuksal işlem başlar.
Kendine güven iyice eksilir, stres
sendromu oluşur, hastalık başlar.
FAZ 5 Meslekten çıkarılır. İşyerinde art
arda iş konumu değiştirilir, erken
emekli edilir veya istifa eder.
Depresyon, PTSD (Travma Sonrası
Stres Bozukluğu) stres sendromu
intihar girişimi, kişisel hastalıklar
obsesyonlar başlar.
Kaynak: Kasper Horst, Mobbing İnder Schule, AOL, Lichtenau, 1998:2
Tablo.2de de belirtildiği üzere mobbingin işyeri düzeyinde uygulanmasının kişisel
düzeyde etkileri belirtilmiştir. Başlangıçta çatışmalarla başlayan mobbing sürecinde
çalışanlarda ilk stres semptomları görülmeye başlar. Yani çalışanın psikolojisinin
bozulduğunun ilk sinyalleri verilmeye başlamıştır. Giderek yoğunlaşan psikolojik terör
16
kişide endişe ve kaygı yaratmaktadır. Mobbinge yönetim tarafından engel konmaması ve
daha çok desteklenmesi sonucu kişinin güveni sarsılmaya başlar. Çünkü çalışan
işletmesinden destek görememektedir. Hastalık ilerlemeye başladığında sahip çıkılmayan
bireye yanlış teşhislerin konması hastalığın daha da ilerlemesine neden olur. Çalışan
üzerinde yoğunlaşan baskı ve hatalı psikolojik teşhisler sonucu sosyal yaşamı olumsuz
etkilenecek ve çalışan hayatı boyunca depresyon yaşayacaktır.
3.2. Mobbingin Dereceleri
Bu süreçten her birey farklı etkilendiği için, etkilenme dereceleri de ciltteki yanıklara
benzetilerek, öznel bir şekilde değerlendiriliyor.
Mobbingin derecelerini belirtmek için yapılan çalışmalarda bilimsel bir ölçek
kullanılmamıştır. Bunun yerine görüşülen kişiler üzerinde değişik etkiler belirlemeye
çalışılmıştır. Mobbing derecesini değişik etmenler belirler. Mobbingin şiddeti, süresi ve
sıklığına ek olarak, kişilerin psikolojileri, yetişme şekilleri, geçmiş deneyimleri ve genel
koşullar da göz önünde bulundurulmaktadır. Ölçek, insanların benzer deneyimlerden nasıl
farklı etkilendiğini göstermektedir. (Davenport vd, 2003)
Birinci derece mobbing: Kişi direnmeye çalışır, erken aşamalarda kaçar veya ya aynı
işyerinde ya farklı bir yerde tamamen rehabilite edilir.
İkinci derece mobbing: Kişi direnemez, kaçamaz, geçici veya uzun süren zihinsel
ve/veya fiziksel rahatsızlıklar çeker ve işgücüne geri dönmekte zorlanır.
Üçüncü derece mobbing: Etkilenen kişi işgücüne geri dönemez. Fiziksel ve ruhsal
zarar görme, rehabilitasyonla bile düzeltilebilecek durumda değildir. Yalnızca çok özel bir
tedavi uygulamasının yararı olabilir.
Uzun süreli, geçici ya da sık sık gibi kavramlar kolay ölçülemez. Mobbingin
şiddetinin tek ölçüsü, buna hedef olan kişinin öznel değerlendirmesidir. Birine mobbing
gibi gelen, başka birine öyle gelmeyebilir.
Mobbing, zorba bir patron gibi tek bir nedene bağlanamayacak kadar karmaşıktır.
Bunun, her biri kendi rolünü oynayan, diğerlerini etkileyen, birbirinin etkisini çoğaltan ve
birbiri ile etkileşim içinde bulunan beş unsurdan oluştuğunu ileri sürülmektedir.
Bunlar; mobbingcilerin psikolojisi ve koşulları, organizasyonun kültürü ve yapısı,
mobbing yapılanın koşulları, kişiliği ve psikolojisi, bir anlaşmazlık gibi tetikleyici bir
17
neden ve toplumsal değer ve kurallar gibi kuruluş dışı etmenlerdir. Bu unsurlar ve
aralarındaki etkileşim iyi bilinirse, çözüm üretmek için daha iyi bir donanımımız olur.
Araştırmamız psikoloji, sosyoloji, antropoloji, biyoloji ve işletme teorisi gibi çeşitli
bilim dallarının kapsamına girmektedir (Davenport vd, 2003).
3.3. Mobbing Sendromu
Mobbing oluştukça, çeşitli unsurlar etkileşime girer ve kişinin sağlığını ciddi olarak
etkiler.
Mobbing sendromu, haksız suçlamalar, küçük düşürmeler, genel tacizler, duygusal
eziyetler ve/veya terör uygulamak yoluyla bir kişiyi iş yerinden dışlamayı amaçlayan,
kötü niyetli bir eylemdir.
Bu kişinin, yöneticileri, örgütü, üstleri, eşitleri veya astlarından birinin öbürlerini de,
sistemli ve sıklıkla, mobbing benzeri davranışlara örgütleyerek kişiye karşı, cephe
(çeteleşme) oluşturmasıdır.
Örgüt, bu davranışı görmezden geldiği, göz yumduğu, hatta kışkırttığı için, kurban,
karşısında ki, çok sayıda ve güçlü kişi karşısında, kendini, çaresiz görür ve mobbing
gerçekleşir. Sonuç, her zaman zarar görme; fiziksel veya zihinsel sıkıntı veya hastalık,
sosyal sorunlar ve en çok da, işten çıkarılmadır.
3.4. Mobbing Sendromunu Etkileyen On Temel Etmen.
Mobbing sendromu, çeşitli bileşimlerle, sistemli ve sıklıkla gerçekleşen on ayırt edici
etmen içermektedir.
1. Çalışanların şerefi, doğruluğu, güvenilirliği ve mesleki yeterliğine saldırılar.
2. Olumsuz, küçük düşürücü, yıldırıcı, taciz edici, kötü niyetli ve kontrol edici iletişim.
3. Doğrudan veya dolaylı, gizli veya açıkça yapılması.
4. Bir veya birkaç saldırgan tarafından yapılması "Akbabalık"
5. Sürekli, birden fazla ve sistemli bir biçimde zaman içinde yapılması.
6. Hatanın kurbandaymış gibi gösterilmesi.
18
7. Kurbanın itibarını düşürmeye, kafasını karıştırmaya, yıldırmaya, yalıtmaya yönelik
olması ve onu teslim almaya zorlaması.
8. Kişiyi dışlama niyetiyle yapılması.
9. İş yerinden ayrılmayı kurbanın tercihiymiş gibi göstermesi.
10. Şirket yönetimi tarafından anlaşılmaması, yanlış yorumlanması, görmezden gelinmesi,
hoş görülmesi, teşvik edilmesi ve hatta kışkırtılması.(Davenport vd, 2003)
4. İŞYERİNDE MOBBİNGİN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ VE ETKİ
EDEN FAKTÖRLER
Psikolojik yıldırma, kamu ve özel sektör ayrımı olmaksızın her iş yerinde ve her
örgütte görülebilmektedir. İskandinavya’da yapılan araştırma sonucuna göre kâr amacı
gütmeyen örgütler, okullar ve sağlık kurumlarında psikolojik yıldırma daha yaygın olarak
görülmektedir. (Davenport vd, 2003) Örgütün her kademesinde psikolojik yıldırma
görülebilmektedir. Aşağıdaki tabloda Amerika’da yapılan araştırma sonuçlarına göre
örgütte yıldırma nedenleri gösterilmektedir.
Tablo.3. Yıldırma Nedenleri
Yıldırma Faktörleri Önemsiz %
Çok Önemli %Yetersiz performans 44,9 12,9
İş görenin eğitimsizliği 47,6 12,4
Stresli yöneticiler 43,3 13,0
Stresli çalışanlar 46,5 11,1
İş gören yetersizliği 52,5 11,0
Yöneticinin yetersizliği 54,1 10,2
Zorbanın zihinsel dengesizliği 57,8 10,0
Aşırı iş yükü 58,8 8,7
Zayıf yönetim 69,9 6,7
Kaynak: Hasan Tutar, İşyerinde Psikolojik Ş iddet Sarmalı: Nedenleri ye
Sonuçları. Yönetim Bilimleri Dergisi(2:2)2004, s.92.
Kurumun çalışanını işten çıkarma amacıyla yıldırma uygulaması (%66) en sık
karşılaşılan durumdur. Örgütte yıldırma faktörleri arasında %13 ile stresli yöneticiler çok
önemli bir neden sayılmaktadır. Araştırmacılar yıldırmanın ortaya çıkış nedeni olarak
19
örgütsel nedenler, bireysel nedenler ve örgüt dışındaki sosyal ortam faktörlerine dikkat
çekmektedirler. (Davenport vd,2003)
İş yerinde mobbingin ortaya çıkmasında etkili olan nedenlere ilişkin iki temel
yaklaşımdan söz edilebilir. Bunlardan ilki çevresel koşulları göz önünde
bulundurmaktadır. Buna göre şiddet, çalışanın iş konumuna özgü bireysel niteliklerine,
örgütsel etmenlere ve liderlik biçimine göre açıklanmakta ve bir tür örgütsel bozulma
olarak kabul edilmektedir.
Çoğu araştırmada rol çatışması, iş kontrolü, ağır iş yükü, gergin ve stresli çalışma
ortamı, rekabetçi çevre, otokratik/liberal yönetim, örgütsel yapılanma ve bunların
devamında gelen düşük doyum gibi iş çevresinin pek çok özelliği ile
ilişkilendirilmektedir. (Einarsen vd, 1994) Bu anlamda, düşük kaliteli iş çevresi, rol
çatışmalarının fazla olması, işyerinin sosyal iklimi ve liderlik tarzından duyulan
memnuniyetsizlik mobbingin iş konumuna ve çevresel koşullardan kaynaklanan
bileşenlerini oluşturmaktadır.
Nedensellik ilişkisindeki ikinci yaklaşım, tarafların (mağdur/saldırgan) belirli kişilik
özelliklerini temel almaktadır. (Matthiesen ve Einarsen, 2001). Mağdur, diğer çalışanlara
göre aşırı hassas, şüpheci ve kızgın bir kişilik sergiler. Ancak, mağdurun kişiliğine dair de
farklı görüşler bulunmaktadır. Zapf ve Einarsen mağdurun kişiliğinin başkalarında
saldırganlığı kışkırtabileceğini; Leymann ise, mağdurun kişiliğinin psikolojik şiddetin
nedeni olmadığını, ama sürecin bir sonucu olarak mağdurun kişiliğini değişime
uğrayabileceğini ifade etmektedirler. (Leymann ve Gutafsson, 1996)
Yeterli sayıda araştırma olmamasına rağmen, psikolojik şiddetin tek bir nedene bağlı
açıklanamayacağı; gerçekte birden çok faktörün etkileşimi ile ortaya çıktığı ve devam
ettiği kabul edilmektedir. (Zapf, 1999). Sorunun geniş bir çerçevede ve çok yönlü biçimde
incelenmesi gerekmektedir. Çevresel koşulları dikkate alan yaklaşım, tarafların kişiliğini
görmezden gelirken, sadece kişilik özelliklerine odaklanmak da çalışanların içinde
bulundukları, örgütsel, ekonomik ve toplumsal koşulları yadsımaktadır. Oysa işyerindeki
bu sorunu karmaşık bir etkileşim süreci olarak görmek; hem mağdurun, hem de
saldırganın koşullarını birlikte değerlendirmek daha etkili bir tartışma için önem
taşımaktadır. (Vartia, 2003)
4.1. Örgütsel Faktörler
20
Çalışanın içinde bulunduğu örgütün bazı özellikleri, psikolojik şiddetin nedenleri
arasında yer almaktadır. Bunlar liderlik tarzı, kötü yönetim, örgütsel değişim, örgüt
kültürü ve iklimi, işin karmaşıklığı ve kontrol, rol çatışması ve belirsizliği, stres, işyeri
katılım mekanizmalarının zayıflamasıdır.
Liderlik tarzının etkileri araştırılmıştır. Bulgular özellikle otoriter ve liberal yönetim
biçiminin psikolojik şiddetle ilişkili olduğunu göstermektedir. (O’Moore, 2000; Vartia,
1996) Hem otoriter yönetim anlayışı, hem de yönetimde liberal yaklaşım işyerinde
psikolojik şiddet olaylarının artmasında etkili yönetim biçimleridir. Otoriter liderlik
tarzının benimsendiği işyerlerinde, disiplin anlayışı ve formel güç farkının işyeri
ilişkilerinde katı biçimde kullanılması, özellikle işverenlerin çalışanlara yönelik bu tür
şiddet davranışlarına zemin hazırlayabilmektedir.
Örgütsel değişim sürecindeki işverenin otoriter yaklaşımı, şiddet içeren davranışları
arttırıcı bir risk taşımaktadır. Zorla uygulatılan bir takım çalışması da, sınırlı ödüller için
takım içi rekabeti ve çatışmayı arttırması nedeniyle psikolojik şiddetin öncülü
olabilmektedir.
Diğer yandan, liberal liderlik tarzının baskın olduğu işyerlerinde de aynı etkinin
görüldüğü söylenebilir. Liberal yönetim müdahaleden kaçınarak, sorunun çözümünü
taraflara bırakmakta ve böylece şiddettin yönetim tarafından göz ardı ediliyormuş gibi
algılanmasına neden olabilmektedir.
İşten ve iş ortamından kaynaklanan streste, psikolojik şiddetle yakından ilişkilidir.
Stres, bazen şiddetin sosyal bir tetikleyicisi, bazen de yaşanan olayın bir sonucu olarak
ortaya çıkabilir. Çoğu çalışmada, psikolojik şiddetin olumsuz ve stresli bir çalışma çevresi
ile ilişkili olduğu sonucuna varılmaktadır (O’Moore, 2000). Buna göre, çeşitli iş
faktörlerinin ürettiği mesleki stres, çatışma ve daha sonra psikolojik şiddet riskini
arttırmaktadır.
Örgütsel özelliklere bağlı ortaya çıkan bir diğer neden de, çalışana verilen monoton
görevler ve buna bağlı olarak iş çevresi üzerindeki kontrolünün düşük olmasıdır.
(DiMartino vd., 2003).
Rol çatışması, çalışanın üstlendiği iş rolü ile çelişkili talep ve değerler algılamasıdır.
Bir Norveç sendikasının üyeleri arasında yapılan araştırmada, yüksek rol çatışması ve rol
belirsizliği ile psikolojik şiddet davranışı arasında doğrusal bir ilişki bulunmuştur. Böylece
21
psikolojik şiddet, çalışanın işine yönelik olarak öngörüde bulunamadığı durumlarda
artabilmektedir. (Vartia, 1996)
Bir başka önemli neden, işyeri katılım mekanizmalarının zayıflamasıdır. Gerek
sendikal örgütlenme, gerekse yönetime katılma ile çalışanların yönetimde söz sahibi
olabilmeleri eşitsiz güç ilişkisini zayıflatarak psikolojik şiddet riskini azaltmaktadır.
Ayrıca, bunlar psikolojik şiddete neden olabilecek kişiler arası çatışma ve aşırı stresi
azaltan bir etki de yaratabilmektedir. Dolayısıyla bu katılım mekanizmalarının
zayıflaması, şiddet davranışlarının işyerlerinde görülme riskini arttırabilmektedir.
Kötü yönetim de nedenler arasında sayılabilir. Yaklaşık 800 vaka incelemesinde, son
derece kötü organize edilmiş üretim sisteminin ya da çalışma koşullarının, çaresiz ya da
ilgisiz yönetimin psikolojik şiddet olaylarının en tehlikeli kaynağı olabileceği
görülmüştür. İşveren, problemi çözmek yerine, aktif olarak tacize katılabilmekte ya da
olaya taraf olabilmektedir. Ayrıca, yönetimin kavgayı ihmal etmesi, çıkan çatışmayı
derinleştirip hızlandırabilmektedir. Her iki davranış türü de, oldukça tehlikelidir.
İrlanda’da bir grup mağdurla yapılan araştırmada, mağdurlar işyerlerini, “son derece
stresli ve rekabetçi bir çevre”, “kişiler arası çatışmalarla dolu”, “arkadaşlığın ve
destekleyici bir atmosferin olmadığı”, “örgütsel değişimin olduğu” ve “otoriter bir liderlik
tarzıyla yönetilen yer” olarak tanımlamıştır. Altı farklı işçi sendikası üyesinden 2200
çalışanın katıldığı bir Norveç araştırmasında ise, psikolojik şiddet olaylarının tarafları
(mağdur ve saldırganlar), diğerlerine göre iş çevrelerinden daha memnuniyetsizdirler.
Bunun nedenlerini ise “yapıcı liderliğin yokluğu”, “işyerinde izleme ve kontrol yokluğu”,
özellikle “yüksek düzeyde rol çatışması”, “kıskançlık”, “işyerinde rekabet” ile
açıklamaktadırlar. Özellikle haklar, ödevler, ayrıcalıklar ve statüler bakımından, rollere
ilişkin, birbiriyle uyuşmayan talepler, beklentiler, görevler ve sorumluluklar çalışma
grubu içinde hayal kırıklığı ve stres yaratabilmektedir. Bu durum, çatışmayı ve çalışanlar
arasında zayıf ilişkileri göstermektedir. Finlandiya’da ise yapılan bir başka araştırmada,
mağdurlar ve tanıklar içinde bulundukları örgütlerin özelliklerini “zayıf bilgi akışı, otoriter
yollarla görüş farklılıklarının önlenmesi, amaçlar ve görevlere ilişkin tartışmaların
olmaması, çalışanların yönetimde söz sahibi olmaması” (Einarsen, 1999) biçiminde
sıralamaktadırlar.
İş konumu ve örgütsel nedenlere ilişkin yapılan araştırmalar henüz yeterli düzeyde
değildir. Özelikle kadın ve erkek yöneticilerin davranış farklılıklarını açıklayan araştırma
22
azdır. Örneğin, Finlandiya’da yapılan bir araştırmada kadın yöneticilerin tercih ettiği
psikolojik şiddet davranışları arasında dedikodu, iftira, diğer kişileri mağdura karşı
harekete geçirmek gibi davranışlar yer almaktadır. (Leymann, 1996)
4.2. Bireysel Faktörler
Yıldırma uygulayanların ve mağdurların psikolojik yapılarını ve yıldırmaya neden
olan eylemlerini belirlemek amacıyla yapılmış bir araştırma bulunmamaktadır.
Psikolojik şiddetin bireysel nedenleri saldırgan ve mağdur açısından ayrı ayrı ele
alınabilir. Bunlar özellikle olayın tekrarlanma oranı ve devamlılığında belirleyici
olmaktadırlar. Örneğin, bazı insanlar sahip oldukları kişilik özellikleri nedeniyle
diğerlerinden daha kolay incinebilir ve hassas iken, bazıları diğerlerine karşı daha sinirli
ve zorbaca davranabilmektedir.
Araştırmalara göre, yıldırma davranışlarının %58’i mağdur boyun eğmeyi reddettiği
ve direndiği için, %56’sı mağdur zorbadan üstün olduğu için kıskançlık nedeniyle, %49’u
mağdurun sosyal yetenekleri, becerisi ve iş yerinde sevilmesi nedeniyle, %46’sı örgütteki
hataları üst yönetime bildirmesinin ispiyonculuk olarak adlandırılması nedeniyle, %42’si
ise zorbanın kişilik sorunları nedeniyle görülmektedir. (Arpacıoğlu, 2007).
Öncelikle mağdur ve saldırgan, cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, medeni hal gibi sosyo-
demografik değişkenler açısından ele alınmalıdır. Bu konuda yapılan sınırlı sayıdaki
araştırmaya göre, saldırgan genellikle erkek, bir iş arkadaşı ya da bir işverendir. Buna
karşılık mağdur ise genellikle, kadın, genç (20–40), bekâr ya da boşanmış, eğitim düzeyi
düşük bir çalışandır. (Di Martino vd, 2003) Ayrıca mağdur ırk, cinsiyet, dil, din, eğitim,
meslek veya mensup olduğu azınlık grubu gibi değişik biçimlerde işyerindeki diğer
çalışanlardan farklı bir özelliğe sahip olabilir. Bir araştırmada, beş mağdurdan birinin
psikolojik şiddetin nedeni olarak kendilerini diğerlerinden farklı hissettikleri ortaya
çıkmıştır (Vartia, 1996).
Mağdurun kişilik özelliklerinin psikolojik şiddet sürecinde etkili olup olmadığı; etkili
ise hangi özelliklerin mağduriyete sebep olduğu tartışılmaktadır. Bir yanda mağdurun
kişiliği şiddetin nedenleri arasında sayılırken, öte yanda kişiliğin sadece saldırgan
bakımından dikkate alınması gereken bir neden olduğu ileri sürülmektedir.
4.3. Sosyo-ekonomik Koşullar
23
İşyerinde psikolojik şiddet davranışları, çalışanların kişiliğine, iş koşullarına ve örgüte
bağlı olduğu kadar, örgütün içinde bulunduğu toplumun ekonomik ve sosyal koşullarıyla
da yakından ilişkilidir. Özellikle küresel rekabetin baskısı altında, tüketici talepleri,
teknolojik değişim, değişen emek talebi, çevresel farkındalık ve ekonomik daralma,
örgütleri değişimin içine sürüklemiştir. Bu değişim sürecindeki belirsizlikle gelen yeniden
yapılanma, kuşkusuz örgütle beraber çalışanları da etkilemektedir. (Sheehan, 1999)
Değişimin sosyo-ekonomik faktörlerinin bir bileşimi işyerinde bu tür bir şiddetin
ortaya çıkmasına ve devam etmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, bir toplumda genel
şiddet suçlarının oranın yüksek olması, işyerlerine yansımaktadır. İntihar oranlarının
yüksek olduğu ülkelerde, işyerinde psikolojik şiddet olaylarının daha yoğun yaşandığı
gözlenmiştir. (Chappell ve Di Martino, 2000)
Küresel piyasalarda artan rekabetçi ortam, küçülen örgütlerde yeniden yapılanma ve
esnek istihdamın artışıyla dramatik bir değişim sürecine neden olmuştur. Söz konusu
koşullar altında çalışanlar arasındaki ilişkiler, bu değişimden etkilenmiştir. Psikolojik
şiddetin bu etkiye bağlı nedenleri, yarı zamanlı çalışmaların yaygınlaşması, yüksek
mobilite ve sık iş değişiklikleridir. Bunun yanı sıra çalışanın değiştirilebilir ve
yenilenebilir bir eşya gibi algılanması ve ona bu şekilde davranılması çalışma ortamında
insani değerleri olumsuz etkilemektedir. Bu da, işyerinde psikolojik şiddete daha kolay
zemin sağlamaktadır.
Son bir neden, ekonomik değişmeye paralel olarak, hızlı sosyal değişimdir. Bu
bağlamda şiddeti arttıran pek çok değişken ortaya çıkmaktadır. Örneğin göç, emek
mobilitesi işyerinde psikolojik şiddeti olumsuz etkileyebilir. Göç edenlerin sayısının
giderek artması bu sorunun önemini de vurgular niteliktedir. Göç, AB’de son yıllarda
artan bir seyir izlemektedir. Özellikle yasa dışı göç, iş güvencesinin olmadığı ikincil
işlerde ve enformel ekonomide istihdam artışına neden olmaktadır. Kötü çalışma
koşullarına sahip enformel ekonomide, kaza ve şiddet olayları düzeyinin de yüksek
olduğu bilinmektedir. (Di Martino vd., 2003)
4.4. İşyerinde Mobbing Türleri
Zorba ve mağdur arasındaki ilişki mobbing davranışlarının yönünü belirlemektedir.
Örgüt yapısındaki dikey hiyerarşi, sorumluluk ve yetki dağıtımı yukarıdan aşağıya doğru
birey grup ilişkisini tanımlamaktadır. Dikey hiyerarşide yetki ve sorumluluk sırası takip
24
edilmektedir. Örgüt yapısındaki yatay hiyerarşide ise eşit derecede yetki sahibi birimlerde,
farklı işlemler ve eşit sorumluluklar yer almaktadır. Dikey yapılanmada hiyerarşi yüksek,
yatay yapılanmada ise hiyerarşi düşüktür. Örgütün her kademesinde görülebilen psikolojik
yıldırma eylemleri de bu yetki ve sorumluluk alanlarından etkilenmektedir (Yücetürk,
2005). Mobbing davranışlarını uygulayanın örgüt içindeki konumu da bu davranışların
yönünü belirlemektedir.
Eşit güç durumunda başlayan yıldırma bir süre sonra eşitsiz güç durumuna
gelmektedir. (Zapf ve Gross, 2001) Bu güç dengesizliği örgütte sahte senaryoları
belirlemekte, resmi olmayan gücünü kullanan zorba, eşitsizlik oluşturmaktadır (Zapf,
2004).
Mobbing davranışları iki şekilde gerçekleşmektedir. Bu davranışlar ya direkt, karşı
karşıya uygulanmakta veya dolaylı olarak, ima yoluyla, sosyal iletişim kanalları ile
yapılmaktadır (Genç, ve Pamukoğlu, 2006). Araştırmalar yatay ve dikey davranışların,
aşağıdan yukarı yıldırma davranışlarından daha yaygın uygulandığını göstermektedir.
(Hartig ve Frosch, 2006) Mobbing davranışları yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya ve
yatay olmak üzere üç farklı şekilde tanımlanmaktadır.
4.4.1.Yukarıdan Aşağıya Mobbing
Yukarıdan aşağıya doğru uygulanan yıldırma davranışlarında zorba mağdurdan daha
üst düzeyde yer almaktadır. Hiyerarşik kademelerin fazla olduğu örgütte dikey yıldırma
davranışları daha sık görülmektedir. Ortaya çıkarılması ve mücadele edilmesi zor olan bir
yıldırma şeklinde zorba konumun gücünün farkında ve bunu sergileme ihtiyacında ise bu
konumdan yararlanarak sahip olduğu yetkiyi ve gücü bu yönde kullanmaktadır. Ayrıca
dikey yıldırma; kıskançlık, çekememezlik, sosyal imajın tehdit edilmesi, yaş farkı, politik
nedenler ve adam kayırma nedeniyle de görülebilmektedir.
Üst kademede bulunan birey alt kademede çalışanın yüksek performansından, yaratıcı
fikirlerinden, başarılarından, kendinden genç ya da yaşlı olmasından, zekâsı ve
karakterinden rahatsızlık duymakta, onu tehdit unsuru olarak algılamaktadır. Yapılan
araştırmalara göre dikey hiyerarşi, kamu kurumlarında ve kariyer, makam endişesi
bulunan örgütlerde de yaygın olarak rastlanmaktadır (Tutar, 2004). Yukarıdan aşağı
yıldırmada örgütün ahlaki, etik gücü önemlidir. Ve hiyerarşik güç kullanılarak
performansı engellenerek, mağdura saygısızlık yapılmakta ve performansı
25
zayıflatılmaktadır (Vandekerckhove, Commers, 2003). Bu engelleme mağdurun haksızlığı
ispatlamasını engellemekte ve üst yönetim açısından pek çok soruna neden olmaktadır
(Genç ve Pamukoğlu, 2006).
4.4.2.Yatay Mobbing
Örgütte eşit statüde bulunan bireyler arasında görülen yıldırma davranışlarıdır.
Bireyler arasında fonksiyonel ilişkilerin bulunduğu ortamda görülmektedir. Genellikle
görev ve yetki dağılımının düzenli olduğu örgütlerde yeni göreve başlayan birey, grupta
dişer çalışanlardan üstün özelliklere sahip ise iç dengeye uyum sağlayamayan, düzenin
kurallarını tehdit edici unsur olarak algılanmakta ve eşit statüdeki çalışanlar tarafından
yatay yıldırma uygulanmaktadır. Örgüt içi iletişim kanalları kullanılarak yeni gelen birey
hakkında kıskançlık, çekememezlik nedeniyle asılsız dedikodular çıkarılmakta, yanlış
önyargı oluşturulmaktadır. Yatay yıldırma uygulayan çalışanlar yıldırma davranışlarını
kabul etmemekte, bu davranışları mağdurun iyiliği için uyarı amaçlı yaptıklarını
söylemektedirler. Ayrıca eşit düzeydekiler arasındaki rekabet, makam hırsı ve farklı
kültüre sahip olma, terfi etme, yükselme ihtiyacı, kişisel farklılıklar ve ihtiyaçlar da
yıldırma davranışlarına neden olmaktadır.
4.4.3. Aşağıdan Yukarıya Mobbing
Örgütte bir kişinin veya bir grup astın, üst kademede bulunan amire karşı
uyguladıkları yıldırma davranışlarıdır. Bu tür davranışlarda yönetici konumundaki mağdur
birden fazla kişiyle karşı karşıyadır. Örgütte çalışanlar istemedikleri âmire karşı onu zor
durumda bırakmak için üst yönetime şikâyet, asılsız söylentiler, yetersizliğini ispat edici,
bilgisizliğini gösterici olaylarla yöneticiyi uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. Astlar üst ile
paylaşılması gereken bilgiyi paylaşmaz, üstü dışlamak amacıyla hiyerarşik kademeye
uymadan mağdurun üstü ile görüşülür ve sürekli olumsuz geri bildirimler sağlanır.
Üst düzey yönetici kademesinde baskının ve stresin yüksek olması, rekabet ortamı ve
hiyerarşik güç, yaşanan yıldırma davranışlarını farklılaştırmaktadır (Genç ve Pamukoğlu,
2006).
5. MOBBİNG VE KİŞİLİK İLİŞKİSİ
5.1. Mobbing Sürecindeki Taraflar ve Kişilik Özellikleri
26
Mobbing süreci, iş yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır ve tüm işyerlerinde kültür farkı
gözetmeksizin ortaya çıkabilen bir olgudur. Bu süreç içerisinde kendilerine ait rolleri
oynayan üç grup insandan bahsedilebilir. Bunlar: (Tınaz, 2006)
• Mobbing uygulayanlar (Zorba, Saldırgan)
• Mobbing mağdurları (Kurban)
• Mobbing izleyicileri (Seyirci)
Mobbing süreci mağdur ile mobbing uygulayan arasında yaşanan ve zorbanın mağdur
üzerinde çoğunlukla zaferi ile sonuçlanan bir süreçtir. Çünkü zorba, sistemli ve uzun süre
mağduru psikolojik yönden etkileyerek amacına ulaşmaktadır.
5.1.1. Mobbing Uygulayanlar (Zorba, Saldırgan)
Mobbing sürecini en çok etkileyen unsurlardan birisi de mobbing uygulayan kişiler
ve bunların kişilik özellikleridir. Çünkü bir kişinin mobbing uygulaması için mobbing
uygulayanların özelliklerinden olan zorba kişilik özelliklerine sahip olması gerekmektedir.
Araştırma sonucuna göre; yıldırmaya uğrayan insanların %85’i daha sonra zorba
konumunda bulunmaktadır (Tanoğlu, 2006). Kişilik özelliklerinin dışına çıkmış, tedirgin,
düşük öz güven, kışkırtıcı, sinirli, şüpheci karakteri, işin tasarımı ve düşük liderlik
davranışları, ani değişiklikler yaşayan bireyler yıldırma uygulamaktadır. (Wornham,
2003) Zorbaların çoğu bunu inkâr etmekte, hatırlamamakta veya kabul etmemektedir.
(Schaffe, 2006)
Mobbing uygulayanlar çevrelerindeki bireylere fiziksel veya psikolojik sıkıntılar
veren saldırgan davranışlara kasıtlı olarak başvuran kişileridir. “Sosyopatik” olarak
adlandırılan bu kişiler, kişisel yetersizlikleri, özgüven ve özsaygı eksiklikleri nedeniyle
kendilerini tehdit eden durumlardan kurtulmak, örneğin başarıyla sivrilen iş arkadaşlarını
gözden düşürmek için yıkıcı yollara başvururlar ( Torun, 2004).
Mobbingcilerin psikolojisi ile ilgili herhangi bir deneysel araştırma yoktur.
Mobbingcilerin eylemlerinin, hayata ve farklılıklara değer vermemelerinden, sahtekârlık
ve numaracılıklarından, şişirilmiş benlik algısı yani kendini büyütme gereksinimlerinden
27
kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Mobbingci kişiliğin aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve
iktidar açlığı gibi nitelikleri vardır (Davenport vd, 2003).
Leymann (1996)’a göre, Mobbing uygulayanlar, kendi eksikliklerinin telafisi için,
mobbinge başvururlar. Kendi adları ve konumları adına duydukları korku ve güvensizlik,
onları başka birini küçültücü davranmaya iter. Bu açıdan mobbing eylemi şüphesiz bir
kompleksli kişilik sorunudur.
Mobbing uygulayanların psikolojilerine ilişkin ampirik araştırmalar pek
yapılmamıştır ancak, kendilerini olduğundan üstün göstermek isteyen bu kişilerin, iki
yüzlü, astlarına zulüm edebilmek için, üstlerine karşı aşırı yaranmacı,·onursuz ve sahtekar
tavırlı insanlardır.(Tınaz, 2006)
Walter (1993)’e göre Mobbing uygulayanlar;
• İki davranış seçeneği arasında en fazla saldırgan olanı seçen,
• Bir Mobbing ortamı yakaladıkları zaman, çatışmanın devam etmesi ve kızışması
için ellerinden geleni yapan,
• Mobbingin, karşısında ki kişide yaratacağı olumsuz sonuçları umursamaz şekilde
bilen ve kabul eden,
• Hiçbir sorumluluk duygusu duymayan,
• Sadece suçsuz olduklarına inanmakla kalmayıp, aynı zaman da iyi bir şey
yaptıkların da zanneden,
• Suçu başkalına yükleyen, sadece kışkırtmalara tepki olarak bu şekilde davrandığına
inanan kişilerdir.
Şekil.2 Mobbingci Kişilik
28
Kaynak: Tarık Solmuş, Mobbing Türkiye Zirvesi, 2010.
5.1.1.1. Mobbing Uygulayanların Psikolojisi ve Şartları
Mobbingcilerin psikolojisi ile ilgili konuya ilişkin bazı kısıtlardan dolayı herhangi bir
deneysel araştırma yapılmamıştır. Yine de mobbingcilerin eylemlerinin, hayata ve
farklılıklara değer vermemelerinden, sahtekârlık ve göründüğünden farklı davranma,
şişirilmiş benlik algısı yani kendini büyütme gereksiniminden kaynaklandığını ileri
sürülmüştür. Mobbingcinin kişiliği aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve iktidar açlığı gibi
niteliklerle tanımlanmaktadır. Hareketlerinin çoğu güvensizlik ve korkudan doğan
kıskançlık ve hasetten kaynaklanmaktadır. Mobbing ortaya çıkar, çünkü insanlar,
yaptıkları kötülüğün farkında olmasalar da kimi zaman insanlık dışı davranmaktadır.
(Davenport vd, 2003)
İnsanlar kendi eksikliklerinin telafisi için mobbinge başladıkları söylenebilmektedir.
Kendi adları ve konumları adına duydukları korku ve güvensizlik onları başka birini
küçültücü davranmaya itmektedir.
Leymann, kişilerin mobbing uygulaması için dört temel neden olduğunu belirtir.
Birinci neden, “birisini bir grup kuralını kabul etmeye zorlamak ve eğer kabul etmiyorsa
gitsin” gibi düşünce ile yaklaşan kişilerin durumudur. İkinci neden, düşmanlıktan
hoşlanmaktır. Kişiler hoşlanmadıkları ve ters düştükleri kişilere genelde mobbing
uygulamaktadır. Mobbing uygularken kişinin isletme içindeki statüsü çok önemli değildir.
Üçüncü neden, can sıkıntısı içinde olduklarından kendilerini oyalayacak ve onları
eğlendirecek bir arayış içinde olmalarıdır. Bu kişiler genelde sadist ruhlu kişilerdir ve
insanlara yaptıkları eziyet ve kötülüklerden zevk alırlar. Dördüncü neden ise,
önyargılarını pekiştirmektir. Yani insanlar ırksal, sosyal ve etik grubun üyesi oldukları
için sevmedikleri kişilere mobbing uygularlar.(Leymann, 1993)
Mobbingci duygusal açıdan hem yalnız hem de tıkanmıştır. Mobbing uygulayan kişi
çevresiyle barışık olmadığı gibi kendisiyle de barışık değildir. Bu nedenle, sürekli önüne
geçemediği iç çatışmalar yasar. Bu durum onda sinir ve kas tepkilerinin durmasına veya
düşünce zincirinin kopması seklinde ortaya çıkan duygusal tıkanmaya neden olur. (Tutar,
2004)
5.1.1.2. Mobbingci Kişilik Tipleri
29
Araştırmalar sonucu 14 mobbingci görünüşü tanımlanmaktadır. Bunların arasından
genellikle rastlanan altı tip mobbingci belirtilmektedir. (Dangaç, 2007)
Narsist Kişilikli Mobbingci: Narsist kişilik, “gerçek”ten ziyade gösterişli bir hayal ortamında
yaşayan, kendini sürekli diğer insanlardan üstün gören ve bunun kabul edilmesini arzulayan
kimselerde görülen zihinsel bozukluk halidir. (Tutar, 2005)
Narsist kişilikli insanlar; üstünlük duygusu, beğenilme gereksinimi ve empati
yoksunluğu içindeki kişilerdir. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır. Bu kişiler
gösterdikleri başarıları ve sahip oldukları becerileri olağanüstü olarak görüp abartırlar
yeterli başarı göstermemekle birlikte, diğerlerinin, kendilerini üstün bir birey, değerli bir
kişilik olarak kabul etmelerini beklerler.
Narsist kişilikli insanlar, Mobbing mağdurlarına karşı küstah, kendini beğenmiş
davranış ve tutumlar sergilerken son derece acımasız olabilirler. Başkaları onları hafife
alır, eleştirir veya yenilgiye uğratırsa; aşırı bir öfke, öç alma duygusu ve kızgınlık
duyarlar.
Kendini sevme ve kendini koruma insanoğlunda hakim olan karakterlerdir; ancak
Mobbing uygulayanın kendine karşı hayranlığı abartılı (narsist) bir hayranlıktır. Narsist
kişiler her zaman özel işlem görme beklentisi ile kendilerini “hukuk” ve “ahlak”
ilkelerinin üzerinde görürler. Hiyerarşik kademelerde hızla yükselmek için her tür
ahlakdışı yöntemi kullanırlar. Bekledikleri hayranlığı ve takdiri kendilerine
göstermeyenlere karşı acımasızdırlar.(Tutar, 2005)
Hiddetli Mobbingci: Bu en tipik Mobbing uygulayandır. Korku verip yıldırarak
kontrol sağlamaya çalışırlar. Duygularını kontrolde güçlük yaşarlar, sebepsiz
etrafındakilere bağırıp daha sonrada hiçbir şey olmamış gibi işlerinin başına dönebilirler.
Her şeyin onların istedikleri gibi olmasını isterler ve sık sık kontrolün kendilerinde
olduğunu hatırlarılar.
İki Yüzlü Mobbingci: En tehlikeli olabilecek olan tarz budur. Devamlı yeni
kötülükler düşünürler. Kurbanlarını hiç rahat bırakmazlar. En önemlisi, Mobbing
uygulamaktan büyük zevk alırlar ve her an yeni yollar bulma gayreti içindedirler.
30
Başkalarının üstünlüğünü, başarılarını ve yükselmelerini hazmedemezler. Yaptıkları
her şey son derece bilinçlidir. Olumsuzluklar karşısında, suçu çok rahat başkalına
atabilecekleri gibi, masumiyetlerine etrafındakileri inandırmakta ustadırlar.
Megaloman Kişilik Yapısındaki Mobbingci: Bu tip kişilik yapısındakiler genelde,
bireysel farklılıklara, başkalarının beceri ve yeteneklerine pek önem vermezler.
Kendilerini büyütme gereksinimi ve numara yapma en belirgin özellikleridir. Kendilerine
güvensizliklerini; başkalarına karşı kıskançlık, nefret ve saldırganlık şeklinde ifade derler.
Koşullara göre yeni kurallar ortaya koyarlar. Bu kurallara kendileri dışında herkesi
uymaya zorlarlar. Bu uygulamayla, özellikle işyerindeki başarılı kimselerin önünü
kesmeyi hedeflerler.
Eleştirici Kişilik Yapısındaki Mobbingci: Sürekli olumsuzluklarla dolu bir bakış
açıları vardır. Hata ararlar. Sürekli konuşur ve ortamdan ve kişilerden şikâyet ederler.
Etrafındakileri şikâyetleri ile bıktırırlar. Kendi çalışanlarını sürekli çalışmaya
zorladıklarından, üstlerince sevilirler.
Hayal Kırıklığına Uğramış Mobbingci: Bu sınıflama içinde yer alan bireyin, iş
yaşamı dışındaki özel yaşamında karşılaştığı problem veya çatışmalar kişide giderilmesi
güç hayal kırıklıklarına yol açar. Bu noktada; bu hayal kırıklıkları ve içsel çatışmalar iş
ortamına taşınır ve kişinin iş yaşamını, iş kalitesini etkiler. Yaşanan olumsuzluklar bir
şekilde birlikte çalışılanlara boşaltılır. Bu türden olumsuzlukları yaşamayanlara karşı
düşmanca ta vırlar sergileyebilirler. Davranışlarının temelini haset ve kıskançlık oluşturur.
Hayal kırıklığına uğramış Mobbing uygulayanlar grubunda kadınların daha sıklıkla
yer almaları beklenebilir. Bunun sebebinin, kadın karakterinin daha duygusal ve
problemlerden daha kolay etkilenebilir olması muhtemeldir.
5.1.1.3. Mobbingci Kişiliğin Özellikleri
Mobbing uygulayanların özellikleri aşağıdaki gibi gruplandırılabilir. Mobbing
uygulayanlar bu sıralanan özelliklerin bir veya bir kaçına sahip olabilirler. (Tutar, 2005)
Mobbing uygulayan antipatik kişiliklidir.
Ayrıcalıklı ve vazgeçilmez olduğuna inanır.
Narsist kişiliğe sahiptir.
Paranoid baskıcı ruh hali gösterir.
31
Düşmanlık yapmaktan kendini alamaz.
Kurumsal kimliğe sahip olduğuna inanır.
Kendi normlarını örgüt politikası haline getirmeye çalışır.
Önyargılı ve duygusaldır.
Kötü kişiliklidir.
Tehdit altında benmerkezcidir.
Genellikle çalışkandır.
Esnek değildir.
Solmuş’a göre mobbingci 3 tür kişilik bozukluğu vardır. (Mobbing Zirvesi, 2010)
Bunlar:
Paranoid Kişilik Bozukluğu
Her şeyden aşırı kuşkulanma
Her sözün ardında bir ima ya da tehdit algılama
Sürekli olarak tetikte olma; “her an her yerden gelebilecek” saldırılara karşı hazırlıklı
olma
Aşırı gurur ve kincilik; “uğradığı hakaretleri” asla affetmeme
Eleştiriye kapalılık ve hata kabul etmeme
Her zaman mantıklı, akılcı ve gerçekçi olmakla övünme
Duygusal katılık ve mesafelilik (“dünya güvenilmez ve ne yapacağı belli olmayan
yabancılarla doludur”)
Kişilerarası ilişkilerde suçlayıcı ve saldırgan davranma
İnsanları sadakatsizlikle, düşmanlarıyla işbirliği yapmakla ya da onuruyla oynamakla
suçlama
Kendi başarısızlığının sorumluluğunu başkalarına yükleme
Antisosyal Kişilik Bozukluğu
Çocukluğundan itibaren yalan söyleme, hırsızlık, saldırganlık, taciz, tecavüz, madde
kullanımı ve yasadışı aktivitelerde bulunma
Sürekli bir sinirlilik, gerginlik, huzursuzluk hali
Başkalarının haklarına karşı saygısızca davranma, zarar verme, aldatma, aşağılama,
herkesi egemenliği altına almaya çabalama ve sorumsuzluk
32
Yalan söylediğinin ortaya çıkması durumunda masum rolüne bürünme; haksız yere
suçlandığını iddia etme
Kendisinin ya da başkalarının güvenliğini umursamama
İçgörü ve empati yoksunluğu
Kendisine gösterilen yakınlığı; aldatılmaya çalışıldığının bir göstergesi olarak algılama
Otoriteye karşı gelme, bütün toplumsal kuralları, değerleri reddedip kendi kurallarıyla
yaşama
Bir başkasının sorununu, o kişiye karşı kullanılabilecek bir fırsat, bir silah olarak görme
“Ayakta kalabilmenin tek yolunun”, cesur, eleştirici, iddiacı, reddedici ya da acımasız
olduğuna inanma
İnsanların kendisini sömürebileceğine; ezilmemek ya da “yem olmamak” için “güçlü”
olması gerektiğine inanma
Sert, kaba, duygusuz ve soğuk bir görünüm.
Narsistik Kişilik Bozukluğu
Kendisinin özel, eşsiz, herkesten üstün bir insan olduğuna inanma
Yeteneklerini ve başarılarını olabildiğince abartma
Hak edecek hiçbir şey yapmadığı halde kendisine özel biriymiş gibi davranılmasını
bekleme
Herkesi kendi amaçları için sömürmeye çalışma (“bu kadar üstün birine herkes hizmet
etmelidir”)
Genellikle “işe yarayan” insanlarla yakın ilişki kurma
Sınırsız başarı, güç, güzellik ya da ideal aşk hayalleri kurma
Çoğunlukla bir kahramana ya da seçkin bir insana hayran olma ve kendisini o seçkin
insanın bir parçası olarak görme
“Kaybeden” olarak etiketlenmekten korktuğu için “kazananlar”a hayranlık duyma ve
kendini onlarla özdeşleştirme
İçgörü ve empati yoksunluğu
“Narsisistik kırılma”
5.1.2. Mobbing Mağdurları (Kurban)
Leymann, Mobbing mağduru için son derece sade ve fonksiyonel bir tanımlama
yapmıştır. “Kurban, kendisinin kurban olduğunu hissedendir. Mobbing süreci içinde;
Mobbing mağdurunun yaşadıkları şöyle sıralanabilir:
33
• Bireyde hastalık belirtileri ortaya çıkar, hastalanır, işe gelmez, işine son verilir.
• Stres yaşar ve buna bağlı olarak psikosomatik semptomlar ortaya çıkar. Bazen ağır bir
depresyon yaşar, intiharı düşünebililir ve hatta intihar girişiminde bulunabilir.
• Rolünü geri rol olarak tanımlar ve “Beni aralarına almıyorlar.” der.
• Bir yandan suçu olmadığına inanır.
• Diğer yandan her şeyi her zaman yanlış yaptığına inanır.
• Kendine güveni olmadığı gibi, genel bir kararsızlık içerisindedir.
• İçinde bulunduğu durumdan dolayı her türlü sorumluluğu reddeder veya her şeyden
kendini sorumlu tutar. (Walter, 1993; Alıntılayan; Tınaz, 2006)
5.1.2.1. Mobbing Mağduru Tipleri
Araştırmalarda, insanların altyapısında, davranışlarında, tavır ve karakterlerinde
onlara mobbing yapılmasına neden olabilecek farklı özellikler ile ilgili kesin bulgulara
rastlanmamıştır. Mobbing literatüründe buna ait bir kanıt yoktur. Leymann, insanların
mobbingden önce ne tür bir psikoloji içinde olduğunu belirleyecek bir araştırma
olmadığına göre, böyle bir şeyin söylenemeyeceğini savunmaktadır. (Davenport vd, 2003)
Ancak işyerlerinde dört farklı tipteki kişi, mağdur olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
(Tınaz, 2006).
Yalnız bir kişi: Bu kişi, erkeklerin yoğun olduğu bir ofiste çalışan tek bir kadın veya
kadınların çok sayıda olduğu bir işyerinde çalışan tek bir erkek olabilir (Tınaz, 2006;
Çobanoğlu, 2005).
Acayip bir kişi: Bir şekilde diğerlerinden farklı ve başkalarıyla kaynaşmayan herhangi bir kişi
söz konusudur. Bu, farklı tarzda giyinen bir birey olabileceği gibi, engelli veya yabancı bir
kişi de olabilir. Bazen, sırf evlilerin bulunduğu bir ofiste tek bekâr veya sadece bekârların
çalıştığı bir ofiste tek evli kişi olmak dahi, mobbinge maruz kalmaya yeterli nedendir. Azınlık
bir gruba dâhil olan kişinin mobbinge uğrama olasılığı çok yüksektir.
Başarılı bir kişi: Önemli bir başarı göstermiş, amirinin veya doğrudan yönetimin takdirini
kazanmış ya da bir müşterinin övgüsünü almış bir kişi, kolayca çalışma arkadaşları tarafından
kıskanılabilir. Bireyin arkasından her türlü oyunlar oynanır, söylentiler çıkarılır ve çalışması
sabote edilebilir.
34
Yeni gelen kişi: Daha önce o pozisyonda çalışan kişinin çok seviliyor olması veya yeni
gelenin, orada çalışanlardan daha fazla bir takım özelliklerinin bulunması, mobbing kurbanı
olma riskini artırır. Kişi, daha kaliteli olabilir veya hatta sadece daha genç ya da güzel olabilir.
Mobbing sürecini, klasik bir dram olarak değerlendirirsek: Oyun içinde zararı en fazla gören
aktör kurbandır. Mobbing oyununun kuralları, kurban tarafından değil, mobbingi yapan
tarafından belirlenir. Mobbing mağduru, tek başına hiçbir kuralı değiştiremez. Kurban,
kuralları başkalarının belirlediği bir oyun içindeki rolünü kabullenmek zorundadır.
(Çobanoğlu, 2005)
5.1.3. Mobbing İzleyicileri (Seyirciler)
Mobbing sürecinde mağdurun iş arkadaşları, yöneticiler ve üst kademe davranışlara
katılmasalar bile sürecin içinde izleyici olarak yer almaktadırlar. Mağdur, yıldırma
davranışlarına maruz kaldığında, iş arkadaşlarından ve ailesinden yardım beklemekte,
fakat bu isteğini dile getirememektedir. İş yerinde yaşanan yıldırma davranışlarını izleyen,
sessiz kalan mağdurun i ş arkadaşları ve yönetim, bir anlamda yıldırmaya destek
vermektedirler.
Yıldırma izleyicilerinin özellikleri şöyle sıralanmaktadır (Walter, 1993):
• İzleyen, tepki göstermeyen, mağdura destek vermeyen iş arkadaşları, yönetim ve astlar
ikiyüzlü davranmaktadırlar,
• İzleyen ve sorumluluk kabul etmeyen gizli yıldırmacılar ortamı ılımlaştırıcı
görünmektedirler,
• İzleyen ve taraf tutan gizli yıldırmacılar her iki tarafa da uzakmış gibi
davranmaktadırlar,
• Çatışma ortamı sağlayan davranışlar göstermektedirler,
İzleyiciler mağdura yapılan haksızlıkları görmezden gelmekte ve mağduru dışlamakta,
yıldırma davranışlarına maruz kalmamak için tepki vermemekte veya görmezden
gelmektedirler. Bu durum mağduru yalnızlaştırmakta ve tek başına bırakmaktadır.
5.1.3.1. İzleyici Türleri
35
Mobbing izleyicileri, mağdurdan yana olanlar ve zorbadan yana olanlardan
oluşmaktadır. İzleyici tepkilerine göre genellikle üç farklı izleyici türünden
bahsedilmektedir.
• Mobbing ortakları,
• Mobbinge ilgisizler,
• Mobbinge karşıtlar,
Yıldırma ortakları mağdura karşı yer almaktadırlar ve mobbingciye destek
olmaktadırlar. İlgisizler, yıldırma davranışlarını izlemekten zevk alırlar ve yaşananlara
göz yumarlar. Karşıtlar ise bu durumdan rahatsızdırlar, mağdura yardımcı olmaya
çalışırlar ve ona destek olurlar.
İzleyici tiplerini, sergiledikleri davranışlara göre gruplamak mümkündür:
Diplomatik İzleyici: Bir çatışma olgusu karşısında daima uzlaşmadan yana olan kişidir.
Genelde aracı rolünü oynaması nedeniyle başkaları tarafından sevilen veya nefret edilen bir
kişidir. Bu tarz bir izleyici, örgüt içinde aldığı tepkiler sonucunda ileride kurban konumuna
düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Yardımcı İzleyici: Bu izleyici, mobbingciye çok sadıktır. Ancak bu özelliğinin pek fark
edilmesini istemez.
Fazla İlgili İzleyici: Başkalarıyla ve başkalarının problemleriyle ilgilenen izleyici tipidir.
Bazen başkalarının özel alanlarına ve konularına zorla girmeye çalışır, ısrarcıdır. Yardım
arayışı içinde olan kurban dahi, zamanla rahatsız olur, kaçış yolları arar.
Bir Şeye Karışmayan İzleyici: Bu tip izleyici, ortaya çıkmaktan ve herhangi bir şeye
karışmaktan hiç hoşlanmaz. Tüm olan bitenlerden uzak durmaya çalışır; konuyla ilgili hiçbir
fikir beyan etmez. Mobbingciye yardımcı olmamakla birlikte, uygulanan psikolojik tacize
karşı da tamamen ilgisiz ve duyarsızdır.
İki Yüzlü İzleyici: Görünüşte hiçbir şeye karışmayan bir birey izlenimini oluştursa da,
gerçekte belli bir görüş ve düşünceye hizmet etmektedir. Bu tarz bir izleyici, sonunda
mobbingciye destek çıkar veya kendine de psikolojik taciz uygulanacağından korkarak
kurbana yardım etmeyi reddeder (Tınaz, 2006, Çobanoğlu, 2005).
36
6. MOBBİNGİN SONUÇLARI
Mobbing kurbanları için sonuçlar son derece önemli boyutlarda olabilmektedir.
Mobbing eylemlerini engelleme de geç kalınırsa çalışanlarda; fiziksel, zihinsel ve
psikosomatik sağlık problemleri yaygın görülen temel sonuçlardır. Bu sorunlara örnek
olarak, stres, depresyon, kendine güvenin azalması, kendini suçlama, fobilerin oluşması,
uyku bozuklukları, sindirim ve kas sistemi bozuklukları gibi. PTSD (Post traumatic stress
disorder), yıkım ve saldırı sonrası görülen travma benzeri problemler yine mobbing
mağdurları arasında sıkça görülen problemlerdir. Bu semptomlar olaydan yıllar sonra da
görülebilmektedir. Sağlık sorunları dışında diğer sonuçlar ise, sosyal izolasyon, aile
sorunları ve işten ayrılma dolayısıyla finansal problemler şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Örgütler açısından bakıldığında ise, mobbingin etkileri, yüksek devamsızlık ve
işgören devir hızı, düşük verimlilik ve etkililik şeklinde görülmekle birlikte, sadece
mobbinge maruz kalan çalışanlar değil o olumsuz psikososyal ortamdan etkilenen diğer
çalışanlar da örgüt için olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Örgütler için mobbingin yasal
sorumluluğu da yüksek olmaktadır. (Işık, 2007)
Uygulanması suç unsuru taşıyan, son derece tehlikeli ve zarar verici bir süreç olan
mobbingin sonuçları, “bireye”, “örgüte” ve “topluma” ilişkin olmak üzere üç açıdan ele
alınabilir. (Tınaz, 2006)
6.1. Mobbinge Maruz Kalan Bireye İlişkin Sonuçlar
İşyerinde psikolojik taciz süreci içinde en büyük zararı gören mağdur bireydir. Kasıtlı
ve sistemli olarak tekrarlanan psikolojik baskıların etkileri, birey üzerinde yavaş yavaş
oluşan birikimli zararlar şeklinde ortaya çıkar. Mobbing mağdurlarına ilişkin sonuçları üç
farklı grupta ele almak gerekir. (Tınaz, 2006)
Bozulan ruhsal ve fiziksel sağlığın tedavisi için yapılan harcamalar ve bireyin işten
ayrılması sonucunda düzenli bir kazancın yok olması, uğranılan zararların ekonomik
boyutudur.
Bireyin uğradığı sosyal zararlara bakıldığında ise, öncelikle sosyal imajının
zedelendiği gözlenir. İşyerinde dışlanmış ve mesleki kimliğini yitirmiş birey, zamanla
sosyal çevre ve aile çevresindeki yerini de yitirmektedir. İşyerinde yaşadığı dışlanma
37
sonrasında sosyal çevresinde de benzer davranışlara maruz kalması sonucunda, olan
bitenlerle ilgili kendi kendine bir açıklama getiremez ve her şeyin suçunu kendinde arar.
Daha sonra kendini tam bir yalnızlık içinde bulur. İşte bu dönemde, sağlığıyla ilgili
olumsuzlukları da hissetmeye başlar.
Bireyin ruhsal ve fiziksel sağlığı üzerinde oluşan zararlar, ekonomik ve sosyal sonuçların
oluşturduğu tablodan çok daha vahimdir. Sistemli uygulanan psikolojik terörün, kurbanın
sağlığı üzerinde yapmış olduğu etkilerin acımasız sonuçları, zamanla kendini gösterir.
Bunlar:
• Depresyon,
• Panik atak krizleri şeklinde ortaya çıkan anlamsız korkular ve heyecanlar,
• Yüksek tansiyon,
• Taşikardi,
• Dikkati toplayamama,
• Ellerin terlemesi ve titremesi,
• Yersiz sıcak basma veya üşüme duygusu,
• Titreme,
• Boğazda düğüm veya hava açlığı hissetme,
• Baş ağrıları,
• Başta ağırlık hissetme,
• Sırt ağrıları,
• Bağışıklık sisteminde düşüş,
• Mide-bağırsak rahatsızlıkları,
• Terk edilmişlik duygusu,
• İştahsızlık,
• Zayıflama,
• Deri üzerinde döküntüler ve kaşıntılar, vb.
Daha az sıklıkta rastlanan ve daha ağır olgularda ise, mağdur bireylerde bir çeşit
“Travma Sonrası Stres Bozukluğu” ortaya çıkabilir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu,
savaştan dönen askerlerin, felaket yaşayan insanların veya tecavüz mağdurlarının
yaşadıklarına benzemektedir. Stres yapıcı olgunun ortadan kalkmasına rağmen, bireyin
duygusal dünyasında, özel yaşamında hissedilen bozuklukla birlikte, bireyde izlenen
rahatsızlıkların kronikleştiği görülür. (Leymann, 2005)
38
Bu rahatsızlığın en ağır sonucu, bireyin öz güvenini yitirmesidir. Kendisine yardım
eden bir başka kişinin bulunmaması halinde, yaşamının devamı için gerekli etkinlikleri
yapamaz hale gelir. Alışverişe çıkamaz, bankaya gidemez, bir yerden bir yere gitmek için
taşıta binemez; kısaca tek başına adeta sokağa çıkamaz hale gelir. Mobbing mağduru, bir
süre sonra, yaşadığı bu panik atak krizlerini, iş yerinde kendisine uygulanan tacizkar
davranışlarla, saldırılarla açıklamaya çalışır.(Tınaz, 2006)
Yapılan araştırmalarda özellikle Travma Sonrası Stres bozukluğu ve bunları takiben
anksiyete, depresyon, tükenme sendromu ve öğrenilmiş çaresizlik oluştuğu gözlenmiştir.
Mobbing mağdurlarının %75’inde travmatik rahatsızlıklara rastlanmaktadır. (Mikkelsen
ve Einarsen, 2002)
Mobbing sonucu çalışanlarda meydana gelen diğer bir rahatsızlık tükenmişlik
(burnout) sendromudur. Bu sendrom uzun süre kronik rahatsızlıklara maruz kalma sonucu
oluşmaktadır. (Portune vd, 2003)
Mobbing ve tükenmişlik sendromunun her ikisinde de iş alanındaki sosyal faktörler,
örgüt iklimi ve örgüt kültürünün olduğu görülmektedir. Tükenmişlik sendromu aniden
ortaya çıkan bir durum değildir, aksine yavaş ve sinsice gelişen bir belirtiler yumağıdır.
(Ardıç ve Polatcı, 2008)
6.2. Mobbingin Uygulandığı Örgütlere İlişkin Sonuçlar
Mobbing olgusunun, birey üzerinde olduğu kadar örgüt üzerinde de tahrip edici
sonuçları vardır. Mobbingin örgüt açısından yarattığı hasarlar, öncelikle ekonomik
niteliktedir. Deneyimli çalışanların işten ayrılmaları nedeniyle yeni işe alma ve eğitim
masrafları artar. İşletmede sık sık hastalık izinlerinin alındığı görülür. Uygulanan
psikolojik taciz nedeniyle, işyerinden kaçış olarak kabul edilen hastalık izinleri maliyetleri
artırır; buna karşılık verimliliği düşürür. Mobbinge maruz kalanların, istifaya zorlandıkları
veya işlerine son verildiğini kanıtlamak ve haklarını elde etmek amacıyla girişecekleri
yasal mücadelenin de, işverenlere daha fazla mali yük getirmesi, beklenen sonuçtur.
(Tınaz, 2006)
Bazı işletmelerde işverenler veya üst yöneticiler, mobbing sendromunun pek fazla
ilgilenmeye ve zaman ayırmaya değer bir olgu olmadığını düşünebilirler. Bazıları
mobbingi, bir defalık bir olay gibi algılayıp önemsemeyebilirler. Oysa mobbing, bir
örgütün başarı düzeyini koruyabilmesi için gerekli olan etkinliklerini zayıflatan ve
39
güçlenmesini engelleyen, çözümlenmesi mümkün olmayan kalıcı sorunlar yaratan ve
ödenmesi gereken bedeli son derece ağır olan bir olgudur. (Tınaz, 2006)
Diğer taraftan örgütlerin ödemesi gereken sosyal bedellerin ağırlığı da önemli
boyuttadır. Bir işyerinde çalışanlar, çalışma koşullarından memnun değilse ve bir takım
taciz edici davranışlara maruz kalıyorlarsa, iş ortamında yaşadıklarını dışarıda anlatmaları
olasıdır. Örgüt içinde ekip çalışması ve birliktelik ruhunun bozulması sonucunda başarılı
iş sonuçlarının ortaya çıkmasının engellenmesiyle, firmanın saygınlığının ve adının
lekelenmesi, acımasız rekabetin yaşandığı günümüz iş dünyasında kaçınılmaz bir
sonuçtur. (Tınaz, 2006)
Nitekim işletme yönetimleri, çatıları altında uygulanan mobbingin sürmesine göz
yumdukları takdirde kilit insanları yitirirler; işgücü devir oranı aniden artar; nifak oluşur
ve olumsuz bir örgüt iklimi tablosu ortaya çıkar. Genel saygı duygularında bir azalma
gözlenirken örgüt kültürü değerlerinde de çöküş yaşanır. (Tınaz, 2006)
Mobbingin işletmelere, verimlilik ve çalışanların iş doyumu açısından çok olumsuz
etkileri olabilir. İş doyumunun düşüklüğünden ötürü bireylerde oluşan işe karşı isteksizlik
nedeniyle yaratıcılık kısıtlanır. İş ortamında yaşanan psikolojik taciz sonucunda
çalışanların dikkati, kuruluşun amaçlarından ve kendi görevlerinin taşıdığı önemden
uzaklaşır. Yalnız mobbinge maruz kalan çalışanlar değil, süreç içerisindeki olaylara tanık
olan çalışanlar da, bir gün kendilerinin de mobbinge maruz kalacaklarını düşünerek örgüte
olan güvenlerini yitirirler. (RCN, 2002)
Gelişen olayların doğal sonucu olarak örgüte bağlılık ve işe bağlılık tutumlarında
önemli ölçüde bir düşüş yaşanır. Çalışanlar arasındaki uyum bozulurken, tam bir
güvensizlik ortamı oluşur.
Mobbingin, örgütlere getirdiği psikolojik maliyetler ve ekonomik maliyetlerden bazıları:
6.2.1. Mobbingin Örgütlere Psikolojik Maliyetleri:
• Bireyler arası anlaşmazlık ve çatışmalar
• Olumsuz örgüt iklimi
• Örgüt kültürü değerlerinde çöküş
• Güvensizlik ortamı
• Genel saygı duygularında azalma
40
• Çalışanlarda isteksizlik nedeniyle yaratıcılığın kısıtlanması
6.2.2. Mobbingin Örgütlere Ekonomik Maliyetleri:
• Hastalık izinlerinin artması
• Yetişmiş uzman çalışanların işten ayrılmaları
• İşten ayrılmaların artmasıyla yeni çalışan alımının getirdiği maliyet
• İşten ayrılmaların artmasıyla eğitim etkinliklerinin maliyeti
• Genel performans düşüklüğü
• İş kalitesinde düşüklük
• Çalışanlara ödenen tazminatlar
• İşsizlik maliyetleri
• Yasal işlem ve/veya mahkeme masrafları
• Erken emeklilik ödemeleri
6.3. Mobbingin Topluma Ve Ülke Ekonomisine İlişkin Sonuçları
İşyerlerinde psikolojik taciz, kurban seçilmiş birey üzerinde, çalışanlar arası
ilişkilerde, örgütlerde ve örgütün yer aldığı tüm çevrelerde önemli ve çoğu kez uzun
dönemli zararlara neden olmaktadır. İşyeri terörünün doğrudan maliyeti, çalışanların
katlanmak zorunda oldukları iş kaybı ve güvenlik boyutu ile birlikte, ruhsal ve fiziksel
sağlıklarıyla ödemek zorunda kaldıkları ağır bedeldir. Bu olgunun dolaylı maliyetini ise,
işveren ve toplumun katlanmak zorunda kaldığı düşük verim ve üretim, ürün kalitesinin
bozulması, firma saygınlığının yitirilmesi ve müşteri sayısında azalma şeklinde ifade
etmek mümkündür. (Chappell ve Di Martino, 2000)
Mobbingle ilgili araştırmaların yeni olması ve kullanılabilecek verilerin yetersizliği
nedeniyle sürecin ekonomiye olan etkisini, net olarak söylemek mümkün değildir.
(Hockley, 2004) Ancak National Safe Workplace Institute’in (Ulusal İşyeri Güvenliği
Enstitüsü) uzman raporuna göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde işyeri şiddetinin
çalışanlara toplam maliyeti, 1992 yılında 4 milyar dolardan fazladır. British Columbia
Workers Compensation Board‘a (British Columbia İşçi Tazminatları Kurulu) göre,
Kanada’da işyeri şiddeti ile ilgili kanunun yürürlüğe girmesiyle 1985’den itibaren hastane
çalışanları tarafından açılan ücret kaybı davaları %88 artış göstermiştir.
41
Almanya’da psikolojik şiddetin, 1000 çalışanlı bir işletmeye doğrudan maliyeti
112.000$; bunun yanında dolaylı maliyeti ise 56.000$ olarak hesaplanmıştır. (Chappell ve
Di Martino, 2000)
Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı yaratarak, çalışma hayatının kalitesini
yükseltmek, yöneticilerin çalışanlara yönelik bir etik sorumluluğu olarak ortaya
çıkmaktadır. (Şimşek, 1999). Böyle bir yaklaşım içinde işyerinde psikolojik taciz, tüm iş
çevrelerinin önem vermesini gerektiren bir konudur. Ancak sürekli ağlayarak, halinden
şikâyet ederek aynı işi yapan insanlardan olmamak için en azından yaşanılan olgu ve
sürecin adını koymak, önlemlerini almak ve diğer çalışanların da bilgilendirilmesini
sağlamak, özetle konuyla ilgili farkındalığı artırma mücadelesi için atılacak ilk adımlar
olarak kabul edilebilir.
Genel olarak yaşanan sağlık problemleri nedeniyle yapılan sağlık harcamalarının
artması, sigorta masraflarında artış, işsizlik, nitelikler ve yeteneklerin altında
çalıştırılmadan doğan vergi kayıpları, devletin sağladığı yardım programlarına yönelen
talebin çoğalması ve erken emeklilik oranının artması, tüm toplumun katlanmak zorunda
olduğu ekonomik maliyet olarak belirtilebilir.
Ayrıca mutsuz bireyler ve ailelerin yer aldığı ve çalışma barışının bulunmadığı bir iş
yaşamı da, mobbingin ortaya çıkardığı büyük bir toplumsal problem olarak düşünülebilir.
Mobbing kurbanı bir bireyin doktor muayeneleri, tahliller, tedaviler gibi sağlık
harcamaları, işveren yanında devlete de ekonomik bir yük getirmektedir. İşyerlerinde
uygulanan mobbing sonucunda mesleki yeterliliğini yitirmiş, psikolojik yönden tükenmiş,
sağlıksız bireylerin boşta gezdiği bir toplum örneği ortaya çıkmaktadır.
Bireyin sağlığında kalıcı hasarların oluştuğu olgularda ise mağdur, çok genç yaşta da
olsa erken emekliliğini istemek durumunda kalabilir. Normal emeklilik yaşından onbeş
yirmi yıl önce emekliliğini isteyen bir bireyin topluma ekonomik maliyeti, tabii ki yüksek
olacaktır. Bu bireyin hastanede yatarak tedavi gördüğü veya bir uzman doktor kontrolü
altında bulunması gerektiği düşünüldüğünde, maliyetlerin ulaşacağı boyutlar daha da
ürkütücü noktaya ulaşmaktadır. (Tınaz, 2006)
Mobbing uygulamalarının topluma ve ülke ekonomisine zararlarını özetlersek;
• Mağdurun sağlık problemleri nedeniyle yapılan sağlık harcamalarının artması,
• Sigorta masraflarında artış,
42
• İşsizlik,
• Nitelikler ve yeteneklerin altında çalıştırılmadan doğan vergi kayıpları,
• Devletin sağladığı yardım programlarına yönelen talebin çoğalması
• Erken emeklilik oranının artması,
• İşyerlerinde uygulanan psikolojik taciz sonucunda mesleki yeterliliğini yitirmiş,
psikolojik yönden tükenmiş, sağlıksız bireylerin boşta gezdiği bir toplum
• Mağdurun kaba ve şiddet kullanan bir birey haline gelmesi sonucunda boşanmış ve
parçalanmış ailelerin bulunduğu toplum
• Mutsuz bireyler ve ailelerin yer aldığı ve çalışma barışının bulunmadığı bir iş yaşamı.
Ayrıca mobbing kurbanının yakın çevresi de süreçten etkilenmektedir. Mobbing
mağdurunun sergilediği inişli çıkışlı tahammül edilmez davranışlar karşısında aile
bireyleri ve arkadaşları ne yapacaklarını şaşırmış durumdadır. Kurban, işte yaşadıklarını
bazen eve getirecek, bazen de dışarıda içki içerek avunmaya çalışacaktır. Kabalaşması ve
şiddet kullanan bir birey haline gelmesi de mümkündür. Bu durumda çiftlerin boşanması
kaçınılmazdır. İşyerinde uygulanan mobbing sonucu gelişen bir boşanma, parçalanmış
ailelerin bulunduğu topluma tabii ki bir ek yük daha getirecektir. (Tınaz, 2006)
7. MOBBİNG İLE MÜCADELE YÖNTEMLERİ
Mobbing, bir kez uygulanılmaya başlandığında ve ileri evrelere ulaşıldığında
çaresinin bulunmasına ve bireyde, işletmede ve toplumda yarattığı hasarların
müdahalesine çok geç kalınmış bir terör sürecidir.
İşyerinde Mobbingle mücadelede en önemli husus, soruna ilişkin farkındalığın,
mağdurun kendisi tarafından olduğu kadar; işveren, iş arkadaşları ve nihayet tüm toplum
tarafından aynı önemde sağlanmış olmasıdır.
Konuyla ilgili herkes, işyerinde psikolojik tacizi durdurmak için bir şeyler yapmalı ve
mücadele etmelidir. Ancak bir şeyle mücadele etmek için, önce onun ne olduğunu
öğrenmek gerekir. Bu noktada konuyla ilgili olarak kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve
duyarlılığının artırılmasına çalışılmalıdır.
Bireyin, bilinmezin ve çaresizliğin karşısında duyduğu korku ve endişeyle kendi
içinde, tek başına mücadele edebilmesi çok güçtür. Bu bağlamda bilgilendirmenin amacı,
en az sayıda zararın oluşacağı şekilde olayın önlenmesi, tedavi edilmesi, olaya müdahale
43
edilmesi amacına yönelik bir eylem olarak benimsenmelidir. Olgunun adı konmalı ve
gerekli önlemler alınmalıdır. İnsanlar, bir olguyu tanımayı öğrendikleri takdirde, önceden
yaşamış oldukları veya şu anda yaşadıkları deneyimlerini çok daha kolay ve gerçekçi bir
bakışla değerlendirebilirler. Ayrıca bir olgudan ve bu olgunun yarattığı zararlardan
kaynaklanan korkunun şiddetinin, karşılaşılan şeyin ne olduğu bilindiği takdirde büyük
ölçüde azalması da kaçınılmazdır.
Oluşan ruhsal, fiziksel ve ekonomik zararlar onarılması çok zor bir hal almadan önce
psikologlar ve sosyologlardan oluşan uzman ekipler ve sendikalar tarafından duruma
müdahale edilmeli; çalışanlara tam bir bilgilendirme sunulmalıdır. Tüm işletmeler,
sendikalar ve konuyla ilgili tüm uzman kişi ve kuruluşlar, mobbing ortaya çıkıp ileri bir
evreye ulaşıldığında, oluşmuş psikofizik ve ekonomik zararların giderilmesinin olanaksız
hale geldiğini unutmamalıdırlar. (Tınaz, 2006)
Mobbing ile mücadelede anahtar kelime, çalışma hayatını ve standartlarını geliştirmek
ve sosyal dışlamanın önüne geçmektir. Bu çalışmalarla amaç, işverenin işçisinin
şikâyetinden önce önlemlerini almasını sağlayarak, çalışma ortamında kötü sonuçlar
doğuracak uygulamaların başlamasını önlemektir. Psikososyal çalışma ortamının
iyileştirilmesi ve mobbinge karşı standartlar ve değerlerle birlikte geliştirilmiş örgüt
kültürü oluşturmak için aşağıdaki çalışmalar yapılmalıdır (Facts Sheet, 2002)
• Bireysel olarak çalışanların işlerini nasıl yapacaklarının seçimini kendilerine bırakılması,
• Monoton ve tekrarlanan işlerin yapılmasından kaçınılmalı,
• Hedefler hakkında çalışana daha fazla bilgi verilmesi,
• Liderlik anlayışının güçlendirilmesi,
• Rol ve iş tanımlarının anlaşılır bir şekilde yapılması,
• Mobbing hakkında tüm örgütün bilgi sahibi yapılması,
• Problemin doğası ve boyutu ile ilgili araştırma yapılması,
• Gazete, dergi, toplantılarla örgüt kültürü, değerleri ve standartları ile ilgili bilgilerin
sürekli dağıtılması,
• Bu değer ve standartların tüm çalışanlar tarafından benimsendiğinin garanti edilmesi,
• Çatışma ve iletişim konusunda yönetimin beceri ve sorumluluklarının artırılması, (Facts
Sheet, 2002)
Engelleyici önlemler, mobbinge yol açacak faktörlerin azaltılması, sorunların ortaya
konması ve bu konuda hassasiyet gösterilmesi açısından önemlidir. Avrupa Parlamentosu
44
raporunda yer alan mobbingi engelleyici önlemleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.
(Lohro ve Hilp, 2001)
Genel Bilgilendirme Kampanyaları
• Çalışanların haklarını, görevlerini ve mobbingle ilgili tehlikeleri anlatan broşürler
dağıtılması
• İşyerlerinde çıkarılan yayınlarda mobbingle ilgili makalelere yer verilmesi
• İşyerlerinde mobbing hakkında video gösterilerinin yapılması
• İşyerlerinde mobbingle ilgili tartışma ve toplantıların düzenlenmesi
İşyerlerinde Mobbing Hakkında Sistematik Bilgi Toplama
Yöneticilerin Mobbing Hakkında Bilgilendirilmesi ve Eğitilmesi
İşyerlerinde Mobbinge Karşı Bir Yapı Oluşturmak
• Mobbing sorumlusunun belirlenmesi.
• Mobbing olaylarının incelenmesi için yöntemler geliştirilmesi ve mobbinge teşebbüs
eden kişiler için disiplin cezalarının ve rehabilitasyon önlemlerinin alınması.
• Mobbingle ilgili sözleşmeler hazırlanması.
• Sorumlulukların ve çalışma yöntemlerinin yeniden oluşturulması ve iş tanımlarının uygun
bir şekilde yapılması.
Almanya’da Volkswagen firmasında yapılan işyeri sözleşmesi sayesinde örgüt
ikliminin iyileştirilmesi ile mobbing konusunda meydana gelen belirsizliklerden
kaynaklanan sorunların %75 oranında düştüğü gözlenmiştir.
İşyerlerinde mobbingin varlığı kabul edildiğinde ilk yapılması gerekenlerden biri
örgüt ikliminin iyileştirilmeye çalışılması, .çalışanların motivasyonunun artırılması ve
toplam kalite yönetiminin benimsenmesidir. (Özler ve Mercan, 2009)
7.1. Mobbingin Engellenmesine Yönelik Çözüm Önerileri
7.1.1. Yönetsel Araç Olarak İletişimin Geliştirilmesi
Örgüt içerisinde etkin bir iletişim ortamının oluşturulması mobbing eylemlerinin
engellenmesinde etkili bir araç olarak kullanılmaktadır.
45
7.1.2. Örgütlerde Duygusal Zekânın Geliştirilmesi
Duygusal zekâ, kişilerin başkalarını anlamaları ve onların bakış açılarını
yakalamalarını sağlayarak ilişkilere daha anlamlı bir boyut kazandırmaktadır. Sheehan ve
Jordan mobbingden korunmak için personel geliştirme ve duygusal zekânın
geliştirilmesinin gerektiğini ifade etmektedir. (Salin, 2003)
İş ortamlarında bireye yönelik sistematik olarak yapılan psikolojik şiddetin kökeninde
duyguların suiistimali önemli bir neden olmaktadır. Bu suiistimale duygusal zekâsı yüksek
derecede olan hassas kişilikler önemli ölçülerde maruz kalabilmektedir. Bir diğer açıdan
da bu taciz haline karşı koyabilmenin de en önemli araçlarından biri olarak da yüksek
duygusal zekâ olarak belirtilebilir. Bu bağlamda örgüt yöneticilerine, iş görenlere yönelik
psikolojik şiddetin nedenlerinin ortadan kaldırılmasında ve iş görenlerin sağlıklı duygu
yönetimine sahip olmalarında önemli görevler düşmektedir. (Töremen ve Çankaya, 2008)
7.1.3. Çalışanların Yönetime Katılması
Çalışanların kararlara katılması kendilerine olan güvenlerini artırmaktadır. Örgüt
içerisinde oluşan sinerjik etki mobbing eylemlerinin oluşumunu engelleyecektir.
Örgütlerde işgörenler kararlara katılmakla kendilerini etkileyen kararlarda etkin rol
oynayabilecek, iş tatmini yükselecek, işle ilgili tehditler hissedilmeyecek, bireyin kendine
karşı olan güven ve saygısı artacak ve buna bağlı olarak stresi de azalacaktır. (Soysal,
2009)
7.1.4. Örgütlerde Stres Yönetiminin Sağlanması
Mobbinge maruz kalan kişi stresin en ağır halini yaşamaktadır. Zorbaların hedefi
haline gelen mağdurlar üzerinde oluşan yoğun stresi yönetmeye yönelik çalışmaların
yürütülmesi mobbing eylemlerinin önlenmesinde ve oluştuktan sonra etkisinin
azaltılmasında önemli bir faktördür.
Çalışanların stres düzeyini kontrol altına almak örgütsel yaşamın kalitesi açısından
son derece önemlidir. Yoğun stres altında çalışan birey daha agresif olmakta ve diğer
kişilerle sürekli çatışma içerisine girebilmektedir. Örgütte, başarıyla yürütülecek etkin
stres yönetimi uygulaması; çalışanların daha mutlu ve işbirlikçi olmasını sağlayarak zorba
haline gelmesini önleyecek, aynı zamanda da eğer mobbing eylemine maruz kalan mağdur
konumundaysa mobbing eylemlerinin üzerinde yarattığı stresi daha kolay
yönetebilecektir.
46
7.1.5. Örgütlerde Çatışma Yönetiminin Sağlanması
Çatışma yönetimi; çatışmayı iyi ve kötü olarak ayırt edip, çatışmanın görünmeyen
faydalı ve yaratıcı yönünü görmeyi amaçlamaktadır. Çatışmaların başıboş bırakılması
veya kötü yönetimi; örgütün etkinliğini ve verimliğini düşürürken, çatışmanın iyi
yönetilmesi örgütün gücünü artırmaktadır. Bu nedenle yöneticilerin ortaya çıkan
çatışmaları engellemeleri, görmezlikten gelmeleri ve çatışmanın hiç var olmadığını kabul
etmeleri yerine, çatışmaları yapıcı ve yaratıcı olarak görmeleri ve iyi bir şekilde
yönetmeleri gerekmektedir. (Sökmen ve Yazıcıoğlu, 2005)
7.1.6. İnsan Kaynaklarının Etkili Yönetilmesi
Yetenekli ve performansı yüksek kişilerin diğer çalışanlara göre daha çok maruz
kaldığı mobbingden korunmanın yolarlıdan birisi, örgüt içerisindeki insan kaynaklarının
etkn bir şekilde yönetilmesidir. İnsan kaynaklarının etkin bir şekilde yönetilmesi ile
çalışanların moral ve motivasyonları artacak, çatışmalar ve stres azalacak, iş tatmini
yükselecek, performans ve verimlilik artacak, örgütte sağlıklı bir çalışma ortamı
oluşturulacak ve tüm bunlar da mobbing eylemlerinin oluşumunu engelleyecektir.
7.1.7. Antony Giddens Yapı Modelinin Sunulması
Toplumsal kaynaklı nedenler ve sonuçlar içermesi nedeniyle mobbingin, sosyolojik
olarak da araştırıldığı görülmüştür. Antony Giddens 1984 yılında yapı modelini
sunmuştur. (Boucaut, 2001) Basit tanımıyla bu model, toplum beklentilerinin evrim
süreçlerini kapsayan sosyal süreçleri göstermektedir. Kişiler bu sürece günlük
aktivitelerinin, toplum yapısı ve mevcut uygulamaları etkilemesiyle katkıda
bulunmaktadır.
Antony Giddens’in yapı modelinde 11 temel kavram yer almaktadır. Bunlar:
Ontolojik (Yaratılış güvenliği) güvenlik, Bilinçsiz Güdüler, Pratik bilinç, Mantık
yoluyla sonuca ulaşmaya yarayan bilinç, Sosyal ilişki sistemleri, bölgesellik ve rutinlik,
yapısal özellikler/Kurumsallaşma, Yapısal kurumlar, Yapısal prensipler, Kurallar ve
kaynaklar, Yapı.
Bu modelde toplumun bir yansıması olan örgütsel özelliklerle mobbing arasındaki
bağ kurulmuş ve bir takım çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Örgütler meydana
getirdikleri yapı ve oluşturdukları süreçlerle insan davranışları üzerinde etkili olmaktadır.
47
Bu modelin sosyal bir olay olan mobbing eylemlerini engellemede bir araç olarak
kullanılması mümkündür.
7.1.8. Örgütlerde Etik Kültürün Oluşturulması
Yönetim etiği, işletmede çalışan yöneticiler tarafından kullanılan davranış standartları
veya ahlak yapısıdır. Bu standartlar; genel kurallardan, toplumun değerlerinden, bireyin
ailesinden, dini ve eğitim kurumlarından ya da diğer kurum ve kitlelerle olan
etkileşimlerinden ve tecrübelerinden doğar. (Özdemir, 2003)
İşletmede güçlü bir örgüt kültürünün var olması ve etik değerlerin çalışanlara
benimsetilmiş olması ve etik yönetim tarzının benimsenmesi açısından son derece
önemlidir. Örgütlerde etik davranan liderlerin olması, bu liderlerin yönlendirdiği ve
etkilediği diğer kişilerin etik davranışlarda bulunması üzerinde son derece etkilidir. Etik
çalışanlara ve etik liderlere sahip bir işletmede etik dışı olarak nitelenen mobbing
eylemleriyle çok sık karşılanmayacağını düşünmek yanlış olmayacaktır.
7.1.9. Mobbinge Yönelik Yasal Düzenlemelerin Yapılması
Günümüzde dünyanın hemen her yerindeki işyerlerinde mobbing eylemlerinin
artması sonucunda çalışanların korunması ve mobbing eylemlerinin azaltılması için yasal
düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Özellikle Almanya, ABD ve İsveç gibi ülkelerde
mobbinge yönelik birçok yasal düzenlemenin olduğu görülmektedir. Ülkemizde mobbing
elemlerine yönelik hukuki anlamda yapılan çalışmalar henüz çok yenidir.
7.1.10. Mobbing İle Mücadele Whistleblowing
Örgütsel yanlış uygulamalar ve etik dışı davranışlar niteliğindeki mobbing
whistleblowing kapsamındadır. Örgütlerdeki etik dışı ve yasal olmayan davranışların ve
olayların açıklanması ve sistemli bir şekilde incelenmesi ile etik dışı olan mobbingle
mücadele etmek mümkün olabilecektir. Mobbing ve whistleblowing arasında çift yönlü
bir etkileşim söz konusudur. Mobbing eylemlerine maruz kalan kişiler bu etik dışı
davranışı ilgililere açıklayacak, açıklan kişi (whistleblower) yanlış uygulamaları
açıkladıktan sonra eğer desteklenmezse örgüt içerisinde mobbingle karşılaşılabilecektir.
Whistleblowing, örgütlerde muhtemel kötü ve yanlış davranışların raporlanması veya
açığa çıkarılmasıdır. Whistleblowingi, bir örgüt içerisinde yasadışı ve etik değerlere
uygun olmayan davranış ve eylemlerin örgüt içi ve/veya örgüt dışı başka kişilere veya
kurumlara zarar vermemesi için enformasyon sahibi kişiler (çalışanlar veya paydaşlar)
48
tarafından sorunları çözme güç ve yetkisine sahip iç ve dış otoritelere bildirilmesi olarak
tanımlamak mümkündür. (Aktan, 2006)
Araştırmalarda mobbing mağdurlarının sessiz kaldığı mobbingi ifade etmede
zorlandıkları görülmüştür. İspatlanması oldukça zor olan mobbingin ortaya çıkışında
whistleblower’ların duyarlı davranışları etkili olacaktır. Bununla birlikte işletmede etik
olmayan davranışların iletildiği bir örgüt kültürünün hakim olması zorbaların mobbing
eylemlerinde bulunma istekliliğini de azaltmada etkili olabilecektir. (Özler ve Mercan,
2009)
49
Tablo.4. Mobbing Modeli
ÖRGÜTSEL NEDENLER1.Örgüt Yapısı2.Örgüt Kültürü3.Örgüt İklimi4.Örgütsel Stres
Rol ÇatışmasıRol DeğişikliğiAşırı İşyükü
5. Örgütsel Çatışma6. Örgütsel DeğişmeDownsizingReorganizasyonJoin Venture7. Örgütsel Etik8. Rekabet9. Kıskançlık10. Liderlik
KİŞİSEL NEDENLER
ZORBA
1. Yüksek Özgüven2. Sosyal Beceri Eksikliği3. Küçük Politikalar ile Güdülenen
DavranışlarMAĞDUR
1. Göz alıcı,dikkat çekici özellikleri ve sahip olduğu hiyerarşik pozisyon
2. Düşük sosyal becerilerinin olmaması, kendini hissettirmemesi, iddiasız olması
3. Aşırı başarılı olması ve yüksek bilinç düzeyine sahip olması
MOBBİNG1. Kendini gösterme ve iletişim oluşumunu etkilemek2. Sosyal ilişkileri etkilemek3. İtibarı etkilemek4. Kişinin yaşam kalitesini ve mesleki durumunu etkilemek5. Kişinin sağlığını etkilemek
ÖRGÜTSEL SONUÇLAR1. Yüksek İşgören devir hızı2. Uzmanlık kaybı3. Hastalıklı örgüt kültürü4. Hastalık izlerinin artması5. Düşük verim6. İş tatmininin azalması7. İşten ayrılma
KİŞİSEL SONUÇLAR
1.Depresyon2.Anksiyete3.Post Travmatik Stres Bozukluğu4.Psikosomatik Şikâyetler5.Tükenme Sendromu
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ1.Yönetsel araç olarak iletişimin geliştirilmesi2.Örgütlerde duygusal zekânın geliştirilmesi3.Çalışanların yönetime katılması4.Örgütlerde Stres yönetiminin sağlanması5. Örgütlerde çatışma yönetiminin sağlanması6.İnsan kaynaklarının etkili yönetilmesi7. Antony Giddens yapı modelinin sunulması8. Örgütlerde etik kültürün oluşturulması9.Mobbinge yönelik yasal düzenlemelerin yapılması10.Mobbing ile mücadele Whistleblowing.
Kaynak: Derya ERGUN ÖZLER, Nuray MERCAN, Yönetsel ve Örgütsel Açıdan Psikolojik Terör, Detay
Yayıncılık, Ankara, 2009
50
II. BÖLÜM
TÜKENMİŞLİK SENDROMU (BURNOUT SYNDROME)
1. TÜKENMİŞLİK KAVRAMI VE BOYUTLARI1.1 Tükenmişlik Kavramı
Modern zamanların önemli fenomenlerinden biri olarak bilinen tükenmişlik
(burnout), ilk olarak 1970lerde Amerika’da; müşteri hizmetlerinde çalışan insanların
yaşadığı mesleki bunalımı ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Ancak, Greene’nin 1961
yılında yayınlamış olduğu, ruhsal çöküntü yaşamış ve hayal kırıklığına uğramış bir
mimarın işini terk edip Afrika ormanlarına kaçışını anlatan “Bir Tükenmişlik Olayı”,
orijinal adıyla “A burnt-Out Case”, isimli romanında da kendine yer bulan bu popüler
kullanım, “Büyük bir bıkkınlık ve kişinin işine duyduğu bağlılık ile idealizmin sönmesi”
şeklinde tanımlanmıştır. Burada önemli olan nokta, tükenmişliğin araştırmacılar
tarafından önemli bir çalışma konusu olmadan çok önce, hem uygulayıcılar hem de sosyal
eleştirmenler tarafından, sosyal bir problem olarak öneminin anlaşılmış olmasıdır.
(Maslach, Schaufeli, Leiter, 2001)
Tükenmişlik kavramı ilk olarak 1974 yılında Feudenberger tarafından tanımlanmış ve
son 20 yıldır farklı iş alanları ile ilgili olarak birçok araştırma yapılmıştır. Freudenberger
tükenmişliği “başarısızlık, yıpranma, enerji ve güç kaybı veya insanın iç kaynakları
üzerinde, karşılanamayan istekler sonucunda, ortaya çıkan bir tükenme durumu” olarak
tanımlamıştır.
Freudenberger ve Richelson’a göre(1981) tükenmişlik; çağımızın toplumsal
yaşantısının bir ürünü, yaşamımıza bir anlam kazandırma çabamızın sonucu gelişen bir
olgudur.
Tükenmişlik kavramının sözlük anlamı; “Enerji, güç ya da kaynakların aşırı talepler
yoluyla tükenmesi, yorulma, başarısız olma” şeklindedir. Tükenmişlik bazen fiziksel
rahatsızlıklarla karakterize olan değişmeden kalan, işe ilişkin kronikleşmiş stres
durumlarından sonra gelişen ruhsal ve fiziksel enerji azalması durumu için kullanılan
popüler bir terimdir. (Baysal, 1995)
Tükenmişlik; bireyin sahip olduğu değerlerde, itibarda ve maneviyatta bir aşamayı
temsil eder. En yalın haliyle, tükenmişlik, insan ruhunun çöküşüdür. Tükenmişlik; yavaş
51
yavaş ve sürekli olarak gelişen, insanı, kurtuluşu zor bir girdabın içine sürükleyen bir
hastalıktır. (Maslach, Lieter; 1997) Storlie’ye göre; çoğu zaman bu duruma engel olmaya
çalışılmaz, hatta bazen uyum gösterilir. Yaratıcılık yok olur ve daha iyisi için uğraş
verilmez. Bu bir anlamda, gücün güçsüzlüğe teslim oluşudur. (Çam, 1992)
Bireyin enerji kaynaklarının stres yapıcı koşullar altında azalmasını ifade eden
tükenmişlik, çalışma yaşamının değişik evrelerinde ortaya çıkabilir (Torun, 1997).
Tükenmişlik sürekli bir değişken olup “ya hep ya hiç” şeklinde sınıflandırılmaktadır.
(Ergin, 1992) Edelwich tükenmişliği; “Başkalarına yardım sağlayan mesleklerde çalışan
bireylerde, çalışma koşullarının bir sonucu olarak görülen; idealizm, enerji ve amaçta
sürekli olarak artan bir kayıp” şeklinde tanımlamıştır. Tanımda yer alan “çalışma
koşulları” kapsamında; yetersiz eğitim, müşteri yoğunluğu, uzun mesai saatleri, düşük
ücret, yapılan işe minnet duymayan müşterilerle uğraşma, bürokratik ya da politik
zorlamalar / sınırlamalar, kişisel idealler ve istekler ile ulaşılan nokta arasındaki uçurum
gibi etmenler sayılabilmektedir. Başka bir deyişle, bir yanda kişisel idealler ve istekler,
diğer yanda çalışma koşullarının bozulması arasındaki etkileşim süreci, tükenmişliğe
neden olmaktadır. (Suran, Sheridan, 1985)
Maher’e göre tükenmişlik, “Psikosomatik hastalığı, uykusuzluğu, iş ve müşterilere
karşı negatif tutumu, işe gelmemeyi, alkol yada ilaç kullanımını, suçluluğu, kötümserliği,
ilgisizliği ve depresyonu içeren kompleks bir sendromdur” ve enerjinin bol kullanımı
sonucu önemli düzeyde enerji eksikliği yaşanması şeklinde görülmektedir. (Kırlangıç,
1995) Spinal ve Caputo ise tükenmişliği, “İş ve özel yaşamdaki stresle baş edebilme
konusundaki yetersizlik” olarak tanımlamaktadır.
Diğer bir tanımlamaya göre tükenmişlik; anlamsızlık, güçsüzlük izolasyon /
uzaklaşma ve ilkesizlik boyutlarını içeren bir kavramdır. (Dworkin, 1986)
Günümüzde yapılan birçok araştırma, insanların büyük bir çoğunluğunun kendilerini
işleri ile var ettiklerini göstermektedir. Kendilerini işleriyle var eden insanlar; çalışma
yaşamlarından bütün hayatlarına ilişkin anlam çıkartmaya çalışmaktadırlar. Bu çaba;
bireylerin işlerine neden yüksek umutlar, yüksek idealler ve önemli bir motivasyonla
girdiklerini ve neden işlerine büyük bir hevesle bağlı olduklarını göstermektedir. Bu
insanlar işlerinde başarısız olduklarını, işlerinin önemsiz olduğunu, dünya için hiçbir katkı
yaratmadıklarını düşündüklerinde; kendilerini çaresiz, umutsuz ve tükenmiş hissetmeye
başlamaktadırlar. Nitekim Freudenberger’in belirttiği gibi (1981), kendilerini tamamen
52
işlerine adamış ve işlerini sosyal yaşamlarının ikamesi ve kendileri için vazgeçilmez
olarak gören bireyler, tükenmişlik riski altındadırlar. (Pines, 2002: Pines, Aronson; 1988)
Hayatının büyük bir bölümünü işkolik olarak geçiren ve yoğun iş yükü altında
yaşayan kişiler tükenme durumuyla karşı karşıya kalabilir (Nartiyok, Karabey;2005) ve
yoğun olarak “hayat çekilmez” duygusu yaşayabilirler. Bu duygu, genellikle çok başarılı
olmak için yoğun bir şekilde çalışan ve her çalışmada kendi üzerine düşenden fazlasını
yapan ve çalışma konusunda sınır tanımayan kişilerde sıklıkla görülmektedir. (Baltaş ve
Baltaş, 2002) Nitekim tükenmişliğin katlanılması en zor maliyeti; işinde en başarılı ve en
parlak olan insanların kaybedilmesidir (Maslach, Leiter; 1997: Pines, Aronson,1988).
Maslach ve Jackson (1981) tükenmişliği; insanda ortaya çıkan fiziksel bitkinlik, uzun
süren yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duyguları, yaptığı işe, hayata ve diğer insanlara
karşı gösterdiği olumsuz tutumları kapsayan fiziksel ve zihinsel boyutlu bir sendrom
olarak tanımlamışlardır.
Cherniss (1980) tükenmişliği, “insanın aşırı stres ya da doyumsuzluğa yaptığı işten
soğuma biçiminde gösterdiği bir tepki” diye tanımlar ve aşırı bağlılığın sonucu olarak
ortaya bir rahatsızlık olarak görür.
Shirom (1989) tükenmişliği, bireysel düzeyde olumsuz duygusal bir yaşantıyı
kapsayan, kronik ve sürekli yaşanan bir duyguya dayanan, bir olgu olarak kabul
etmektedir.
Cotton tükenmişliği stresle etkin şekilde başa çıkmadaki başarısızlığın sonucu olarak
göstermekte, başka yazarlar da olayın özünde mesleğe ilişkin bir yanılsamayla yüzleşme
süreci yattığını belirtmektedirler. (Fawzy, 1991)
Uzun dönemli iş stresinin tükenmişliğe yol açtığını söyleyen Maslach tükenmişliği
“profesyonel bir kişinin mesleğinin özgün anlamı ve amacından kopması, hizmet verdiği
insanlar ile artık gerçekten ilgilenemiyor olması” biçiminde tanımlamıştır. Tükenmişliğin
majör özellikleri enerji kaybı, motivasyon eksikliği, diğerlerine karşı negatif tutum ve
aktif olarak diğerlerinden geri çekilmeyi içerir. (Maslach, 1976, Maslach 1986)
Cardinell (1981) tükenmişliği daha geniş bir anlamda ifade ederek “insanın hayatında
ortaya çıkan ciddi bir rahatsızlık belirtisi; orta yaş krizi” olarak tanımlamıştır. Bu
bağlamda alanda yapılan çok sayıda araştırmanın, birçok insanın otuz beş-elli yaşlar
53
arasında yaşamak zorunda olduğu, kariyer ve statü kazanma isteği başta olmak üzere,
sosyal içerikli bazı problemler nedeniyle bunalıma girdiğini ortaya koyduğunu ifade
etmiştir.
1.2 Tükenmişlik Sendromunun Aşamaları
Günümüzde kabul gören en yaygın tükenmişlik tanımı Maslach ve arkadaşları
(Maslach, 1982; Maslach ve Jackson 1981; Pines ve Maslach, 1980) tarafından yapılan ve
tükenmişliği üç boyutlu bir kavram olarak algılayan tanımdır. Bu tanımda tükenmişlik; işi
gereği sürekli olarak diğer insanlarla yüz yüze çalışan kişilerde sıklıkla ortaya çıkan üç
boyutlu bir sendrom olarak kabul edilmektedir. Bu üç boyut duygusal tükenme
(Emotinoanal exhaustion), duyarsızlaşma (Depersonalization) ve kişisel başarıda düşme
hissi (Personal Accomplishment) olarak adlandırmıştır.
Duygusal Tükenme: Çalışanların kendilerini yorgun ve duygusal yönden aşırı
yıpranmış hissetmelerini, bir diğer deyişle kişinin işinde aşırı yüklenmiş olma duygularını
tanımlar. (Özer, 1998) Enerji eksikliği ve bireyin duygusal kaynaklarının bittiği hissine
kapılması biçiminde ortaya çıkar. Bu duygusal yorgunluğu yaşayan kişi, hizmet verdiği
kişilere geçmişte olduğu kadar verici ve sorumlu davranmadığını düşünür. Gerginlik ve
engellenmişlik duygularıyla yüklü olan birey için ertesi gün yeniden işe gitme zorunluluğu
büyük bir endişe kaynağıdır. (Cordes ve Dougherty, 1993; Torun, 1995) Bu duruma
yakalananlar kendilerini, yeni bir güne başlayabilmek için gerekli enerjiden yoksun
hissederler. Duygusal kaynakları tamamen tükenmiştir. Tekrar doldurmak için yeni
kaynak bulamazlar. (Örmen, 1993)
Duyarsızlaşma: İşi gereği karşılaştığı diğer insanlara ve işine karşı geliştirilen soğuk,
ilgisiz, katı, hatta insani olmayan tutum tükenmişlik sendromunun ikinci ayağı olan
duyarsızlaşmayı oluşturur. Dozu gittikçe artan bu negatif reaksiyon çeşitli şekillerde
ortaya çıkar. Kişi karşısındakine aşağılayıcı ve kaba davranır; onların rica ve taleplerini
göz ardı eder. (Cordes ve Dougherty, 1993) Çalışanların hizmet verdikleri kişilere birer
insan yerine nesne gibi davranmaları ile kendisini gösterir. Bu durumdaki işgörenler,
etkileşimde bulundukları kişilere ve çalıştıkları örgüte karşı mesafeli, umursamaz ve
alaycı bir tavır takınırlar. Küçültücü bir dil kullanma, insanları kategorize etme, katı
kurallara göre iş yapma ve başkalarından sürekli kötülük geleceğini sanma
54
duyarsızlaşmanın diğer belirtileri arasındadır. (Torun, 1995) Kişi gerekli yardım ve servisi
sağlamada başarısız olur. Diğer insanların hayatından çıkıp kendisini yalnız bırakmasını
içten arzu eder. (Örmen, 1993) Bu durumdaki kişi diğer insanlara karşı saygısız ve küçük
düşürücü davranabilir.
Kişisel Başarı: kişinin işindeki yeterlilik ve başarı duygularını tanımlar. Kişisel
başarısızlık ise, kişinin kendisini işinde yetersiz ve başarısız olarak değerlendirmesini
ifade eder. Bu aşamada kişi kişisel olarak başarısızlık duyguları ile doludur.
Başkaları hakkında geliştirdiği olumsuz düşünce tarzı, kişinin kendisi hakkında
negatif düşünmesine yol açar: Kişi bu düşünce ve yanlış davranışları ile kendisini suçlu
hisseder. Kendisini kimsenin sevmediğine dair bir duygu geliştirir. Kendisi hakkında
başarısız hükmünü verir. İşte bu noktada tükenmişliğin üçüncü aşası olan düşük başarı
hissi ortaya çıkar. (Örmen, 1993)
Bireylerin kendileri ile ilgili değerlenmelerinin olumsuz bir kazanmasının sonucu
olarak, işinde ve işi gereği karşılaştığı kişilerle ilişkilerinde başarısızlık ve yeterlik
duygularında azalma görülür. İşinde ilerleme kaydedemediğini, hatta gerilediğini düşünen
kişiler kendilerini suçlu hisseder. (Cordes ve Dougherty, 1993; Torun, 1995)
1.3. Tükenmişlik Sendromunun Evreleri
Tükenme dört evre ile tanımlanmıştır. Bu evrelendirme tükenmeyi anlamayı
kolaylaştıran bir bakış açısı sağlamaktadır. Ancak aslında tükenme kişinin bir evreden
diğerine geçtiği kesikli bir süreç değil, sürekli bir olgudur. (Ergin,1992)
I. Evre: Şevk ve Coşku Evresi (Enthusiasm): Bu evrede yüksek bir umutluluk,
enerjide artma ve gerçekçi olmayan boyutlara varan mesleki beklentiler sergilenmektedir.
Kişi için mesleği her şeyin önündedir, uykusuzluğa, gergin çalışma ortamlarına, kendine
ve yaşamın diğer yönlerine zamanını ve enerjisini ayıramayışına karşı üstün bir uyum
sağlama çabasındadır.
II. Evre: Durağanlaşma Evresi (Stagnation): Bu evrede artık istek ve umutlulukta
bir azalma olur. Mesleğini uygularken karşılaştığı güçlüklerden, daha önce umursamadığı
ya da yadsıdığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya başlamıştır. Sorgulanmaya
başlanan “işten başka bir şey yapmıyor olmak”tır. Zira mesleği kuramsal ve pratik tüm
yönleri ile kişinin varoluşunu tamamen dolduramamıştır.
55
III. Evre: Engellenme Evresi (Frustration): Başka insanlara yardım ve hizmet etmek
için çalışmaya başlamış olan kişi, insanları, sistemi, olumsuz çalışma koşullarını
değiştirmenin ne kadar zor olduğunu anlar. Yoğun bir engellenmişlik duygusu yaşar. Bu
noktada 3 yoldan biri seçilmektedir. Bunlar; adaptif savunma ve başa çıkma stratejilerini
harekete geçirme, maladaptif savunmalar ve başa çıkma stratejileri ile tükenmişliği
ilerletme, durumdan kendini çekme veya kaçınmadır.
IV. Evre: Umursamazlık Evresi (Apathy): Bu evrede, çok derin duygusal kopma ya
da kısırlaşma, derin bir inançsızlık ve umutsuzluk gözlenmektedir. Mesleğini ekonomik
ve sosyal güvence için sürdürmekte, ondan zevk almamaktadır. Böyle bir durumda iş
yaşamı kişi için bir doyum ve kendini gerçekleştirme alanı olmaktan çok uzak, kişiye
ancak sıkıntı ve mutsuzluk veren bir alan olacaktır. (Düzyürek, 1992. Fawzy, 1991)
1.4 Tükenmişlik Sendromuna Maruz Kalan Meslekler
1980’lerden sonra tükenmişlik konusuna duyulan ilginin artması, konunun çalışma
ortamları dışında kalan alanlarda da ele alınmasına yol açmıştır. Shirom’un (1989)
konuyla ilgili taramasında tükenmişliğin, üstün yetenekli çocukların potansiyellerinin
değerlendirilmemesi (Solano, 1987), üniversite öğrencilerinde motivasyon kaybı (Meier
ve Schmeck, 1985), şizofreni hastalarında patolojinin ağırlaşması (McGinness, 1987) ve
evlilik ilişkilerinde samimiyet ve sevginin yok olması (Pines, 1987, 1988) gibi olayları
açıklamak için kullanıldığı araştırmalara rastlanmaktadır.
Tükenmişlik araştırıcılarının bir bölümü incelemelerini insanlarla yoğun ilişki
gerektiren mesleklerle sınırlı tutmaktadır. Bu grupta doktorluk, hemşirelik, sosyal hizmet
uzmanlığı, din adamlığı gibi sosyal yardıma dayalı mesleklerle, bu tür bir yardım işlevi
görmeyen ancak diğerleriyle sıkı bağlantılar içeren meslekler yer almaktadır. (Shirom,
1989) Ursprung (1986b), Smith (1986) ve Nagi (1985) gibi araştırıcılar ise teknisyen,
sporcu ve sekreter örneklemleriyle çalışarak tükenmişliğin kapsamını insan ilişkilerinin
göreceli olarak sınırlı olduğu mesleklere kadar genişletmişlerdir. (Shirom, 1989)
Yardıma gereksinimi olan kişilerle işleri gereği yüz yüze gelinen mesleklerde
tükenmişlik sendromu sık karşılaşılan bir durumdur. Örneğin hekimlik, hemşirelik, sağlık
teknikerliği, eğitim hizmetinde çalışanlar ve sosyal çalışmada görev alanların daha sık
tükenme sürecine girdikleri bildirilmektedir. (Spector, 2000; Pines&Aronson, 1988;
Jackson, 1986)
56
Arıkan (2006) ve Canbaz’a (2005) göre, sağlık çalışanları tükenmişlik açısından en
riskli meslek gruplarından biridir. Nedenleri ise; iş yükü, stres fazlalığı, duygusal destek
verme zorunluluğu, sağlık hizmetlerinde yetersizlikler, otonomi azlığı, düşük ücret, rol
belirsizliği, yükselme ve gelişme olanaklarının sınırlı olması, mesleğin imajı ve özgüven
eksikliği gibi etmenlerin etkili olduğudur.
2. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN NEDENLERİ (ETKİ EDEN FAKTÖRLER)
Farklı araştırmacılar tarafından, tükenmişliğe etki eden birçok faktör
sıralanabilmektedir. Bu faktörlerden bazıları bireylerin kendilerinden kaynaklanabileceği
gibi, bazıları da bireyin dışında gerçekleşen Örgütsel (çevresel) nedenlerdir. Maslach ve
Leiter’e göre (1997) tükenmişlik olgusu üzerinde etkili olan etmenlerden örgütle ilgili
olanları, bireysel etmenlere oranla daha önemli olup, üzerinde daha fazla düşünülmesi
gerekmektedir.
Tükenmişliğin nedenleri araştırıldığında birçok nedenden söz edilmiş olduğu
görülmüştür. Bu nedenler çevresel ve kişisel nedenler olarak ele alınıp şu şekilde
sıralanabilir.
2.1 Örgütsel (Çevresel) Nedenler
Örgütten kaynaklanan faktörler bireyin işe yönelik tutumlarını olumsuzlaştırıp, bireyi
tükenmişliğe sevk edebilir. Yapılan araştırmalarda çok çeşitli faktörlerin tükenmişlik
sendromuna neden olduğu saptanmıştır.
Örgütsel (çevresel) faktörler; İşin niteliği, kötü prognozlu hastalarla çalışma, kurumun
tipi, işteki rol, haftalık çalışma saati, kurumun özellikleri, iş yükü, hizmeti alan kişilerin
doğrudan bakımıyla geçirilen zamanın miktarı, çok güç hasta problemleri, iş gerilimi,
akran desteğinin düşük düzeyleri, ilerleme fırsatının olmaması, rol karmaşası, rol
belirsizliği, rol niteliğinin ve örgütsel desteğin olmayışı, ödüllendirici olmayan iş
koşulları, çalışma şekli, mesleğin ilerlemeler için açık olmaması, iş ilişkileri, hasta-çalışan
ilişkileri, çalışanların toplanma sıklığı, iş aralarının olup olmaması, hastalarla doğrudan
temasta bulunup bulunmama, diğer işler ve yönetimle ilgili geçirilen zamanın miktarı,
idari baskı, yetersiz ücret, yetersiz eğitim, önemli kararlara katılmayış, örgütsel işleyişteki
kusurlar, ev-iş çatışması, işin yüksek performans gerektirmesi, iş ortamının fiziksel
koşulları, özerkliğin eksikliği, hizmet verilenlerin nitelikleri, yaş, cinsiyet, iş ortamındaki
57
iletişim örüntüsü, bozuk-tanımlanmamış hiyerarşi, ailesel, ekonomik ve toplumsal
etkenlerdir.
Tükenmişlik sendromuna yol açan örgütsel faktörlerden özellikle dikkat çekilen Aşırı
iş yükü, Yıldıra davranışı, Rol çatışması ve Adalet algısıdır.
Aşırı iş yükü: İş yükü kavramı, zaman ve kişi başına düşen işin bireyi baskı altında
tutması anlamına da gelebilmektedir. İş yükü çalışan açısından oldukça önemli bir
değişkendir. Özellikle tükenmişlik sendromu incelendiğinde en temel sebeplerden birisi
olarak bireyin ağır iş yükü altında kalması olduğu gerçeği araştırmalarda elde edilen
bulgular arasındadır. Aşırı iş yükü “tükenmişlik sendromuna yol açmaktadır. (Keser,
2009; Nartiyok ve Karabey, 2005)
Yıldırma Davranışı: Örgütte bireye yönelik gerçekleştirilen yıldırma davranışı,
tükenmişlik sendromunu hızlandırabilmektedir. Yıldırma, işyerinde çalışana karşı, çalışma
arkadaşları ya da yöneticileri tarafından bilinçli olarak gerçekleştirilen faaliyetini ifade
etmektedir. Bu kavramla, bireyin çalışma ortamında rahatsız ve huzursuz edilmesini
anlayabiliriz. Belirli bir saldırganlık ve yıkıcılık içeren davranışların yıldırma kapsamında
değerlendirilebilmesi için, bu davranışların belirli bir süreyi içermesi (haftada en az 1 kez
gerçekleşmesi ve bununda en az 6 ay boyunca süregelmesi), belirli bir hedefe yönelik
olması ve zorbalığa maruz kalan kurbanın durumla baş etmekte zorlanıyor olması
gerekmektedir. (Solmuş, 2005) Yapılan araştırmalarda, yıldırma davranışına maruz kalan
bireyin tükenme sürecine girdiği saptanmıştır.
Rol Çatışması: Birçok araştırma rol çatışmasının güçlü ve pozitif bir şekilde tükenme
ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. (Maslach&Jackson,1981) Rol çatışması, çoklu
yetki sahibi olmaktan kaynaklanmaktadır. Bu durumdaki bireyler işleri üzerinde etkin ve
yeterli kontrol sağlayamazlar. Farklı gereklilikleri yerine getirme zorunluluğu, bireyin tam
anlamıyla esas işlerine bağlanmalarını ya da öncelikli olan işlerine bağlanmalarını ya da
işinde öncelikli olan işleri yapabilme kapasitesini engeller. (Sürgevil, 2006)
Adalet: Bir örgütte adalet bireyler açısından önemli bir değişkendir. Bireyin işe
alımından, yükselmesine değin çok çeşitli aşamada örgütün adalet algısı ile bireyin adalet
algısı uyumsuzlaşır ise birey bu durumda tükenme sürecine girebilir.
58
Bir örgütte adalet açısından algılanan uyumsuzluk, tükenmişlik üzerinde iki şekilde
etkili olur: Öncelikle, adaletsiz bir örgüt algısı, duygusal açıdan üzücü ve tüketici bir etki
yaratır, ikinci olarak da örgüte karşı duyarsızlaştırmayı hızlandırır. (Sürgevil, 2006)
2.2 Kişisel (Bireysel) Nedenler
Bireyin kendisinden kaynaklanan faktörler de tükenmişlik sendromuna neden olabilir.
Bireysel faktörler; demografik değişkenler, yaş, evlilik, aile statüsü, çocuk sayısı, eğitim,
kendini işine adama ve işe aşırı bağlanma, iş kolik olma, kişisel beklenti düzeyi,
motivasyonlar, bireyin ego gücü, yaşam olayları, A tipi kişilik özelliklerinin bulunması,
dış kontrol odaklı olma, öz saygı, engellenme eşiğinin düzeyi, deneyim, emosyonel denge
durumu, informal destek, kendindeki değişimi fark edemeyiş, empati yeteneği, kendine
yeterlilikten yoksun olma, kişisel yaşamdaki streslerdir. (Kırlangıç, 1995)
Kişisel faktörler, kişinin tükenmişliğe neden olan örgütsel kaynaklı faktörlerden
etkilenmesini hem azaltıcı hem de güçlendirici etkiye sahiptir. Aynı koşullar altında bazı
bireyler tükenirken, bazılarının tükenmediği gözlenebilir.
Maxine Gann ve Steve Heckman, kişiliğin tükenmişlik üzerindeki etkisi hakkında
yaptıkları araştırmada; çalışma hayatında pasif, gergin, kontrolsüz, güçsüz, sabırsız,
hoşgörüsüz, kendine güvensiz, amaçları belirsiz, kararsız vb. özelliklere sahip bireylerin
diğerlerine nazaran, tükenmişlik yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu veya
tükenmişlikle başa çıkma konusunda daha başarısız olduklarını belirtmişlerdir. (Örmen,
1993)
3. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN BELİRTİLERİ
Tükenmişlik yavaş ve sinsice başlayan, ortaya çıkışı ne kadar ani de olsa, sürekli
gelişen, kronik bir olgudur.
Günümüzün gittikçe karmaşıklaşan iş dünyasında tükenmişlik küçük sinyaller vererek
başlar. Potter’a (1995) göre bu uyarı sinyalleri; engellenmişlik hissi, duygu patlamaları,
rahatsız edilmeme isteği, yabancılaşma duygusu, düşük performans, ilaç ve alkol
kullanımında artış şeklinde sıralanabilir.
Tükenmişlik verilen hizmetin niteliğinde ve niceliğinde bozulmaya yol açtığı gibi
hizmeti veren bireylerin sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Tükenmişliğin belirtileri
araştırıldığında, çok çeşitli belirtilerle otaya çıktığı görülmektedir. Bu belirtilerden
59
bazılarını Çam (1991), bu alanda yapılan çalışmalara ve ilgili literatüre dayanarak şu
şekilde sıralamıştır:
Fiziksel belirtiler
Yorgunluk ve bitkinlik hissi
Sık sık baş ağrısı
Uykusuzluk
Solunum güçlüğü
Uyuşukluk
Kilo kaybı
Genel ağrılar sızılar
Yüksek kolesterol
Koroner kalp rahatsızlığı insidansının artışı
Çok sık görülen soğuk algınlığı ve gripler
Davranışsal belirtiler
Çabuk öfkelenme
İşe gitmek istemeyiş hatta nefret etme
Birçok konuyu şüphe ve endişe ile karşılama
Alınganlık, takdir edilmediğini düşünme
İş doyumsuzluğu, işe geç gelmeler
İlaç, alkol tütün vb. alma eğilimi ya da alımında artma
Öz saygısı ve öz güvende azalma
Evlilik, aile çatışmaları ile aile ve arkadaşlardan uzaklaşma
İzolasyon, uzaklaşma, içe kapanma ve sıkıntı
Teslimiyet, güncellik, suçluluk, içermişlik
Hevesin kırılması, çaresizlik, kolay ağlama, konsantrasyon güçlüğü
Unutkanlık, hareketli olmayış
Yansıtma
Kendi kendine zihinsel uğraş içinde olma
Örgütlemede yetersizlik
Rol çatışması, görev ve kurallarla ilgili karışıklık
Görevliler fazla güvenme veya onlardan kaçınma
Kuruma yönelik ilginin kaybı
60
Bazı şeyleri erteleme ya da sürüncemede bırakma
Başarısızlık hissi
Çalışmaya yönelmede direniş
Arkadaşlarla iş konusunda tartışmaktan kaçınma, alaycı olma ve suçlayıcı olma
Psikolojik / Ruhsal Belirtiler:
Aile sorunları
Uyku düzensizliği
Depresyon
Psikolojik hastalıklar (Sabuncuoğlu, 1996)
Deckard ve arkadaşları (1994) tükenmişliğin belirtilerini insan işlevlerini dikkate
alarak 4 alanda meydana geldiğini ifade eder: Psikolojik-duygusal, davranışsal, fiziksel
ve ruhsal.
Psikolojik-duygusal belirtiler: diğer insanları eleştirme, duygusuz bir davranış,
insanlarla ilgilenmeme, düşük kişisel başarı hissi, hayal kırıklığı, sıkılma depresyon,
endişe, umutsuzluk, zayıf konsantrasyon, alınganlık, yabancılaşma ve tek başına kalma
duygularını içerir.
Davranışsal belirtiler: insanlarla daha az zaman geçirme, yavaşlık ve görev yerinde
olmama davranışları sergileme, yetersiz kayıt tutma, acı söz, herkese şüpheyle bakma,
evde ve işte konuşmaktan kaçınma, sık sık gözyaşı ve duygusal patlama belirtileri
gösterme davranışlarını içerir.
Fiziksel belirtiler: hızlı kalp atması, uykusuzluk, yorgunluk, enfeksiyona karşı
direncin azalması, zayıflık ve sersemlik, hafıza problemleri, kilo değişmeleri, mide
şikayetleri, mutsuzluk, kronik hale gelmiş iyileşmeyen hastalıklar, hiper tansiyon, baş ve
kas ağrıları vb. davranışları içerir.
Ruhsal belirtiler: kişinin değer yargıları ve inançlarındaki şüpheler, büyük bir
değişiklik gerektiğine inanma, cemiyetten çekilme, üstesinden gelinemeyen stres, alkol
bağımlılığı, ilaç müptelası olma, acıma duygusunun kaybı, depresyon, intihar, iş
veriminde düşme vb. durumları içerir.
Tükenmişliğin diğer belirtilerine kıyasla, başkaları tarafından daha kolay
gözlemlenebilen davranışsal belirtiler; aslında tükenmişliğin ciddi bir boyuta ulaştığının
göstergesidir. Tükenmişliğin psikolojik belirtileri; diğerlerine nazaran daha az gözle
61
görülür olsa da, dikkat edildiğinde hem birey hem de çevresi tarafından kolaylıkla fark
edilebilir.
Fawzy ve Pasnau’ya (1991) göre, tükenme sinsi bir süreçtir. Üretkenliği azalan kişi,
kişisel başları duygusunda bir azalma hisseder. Bununla başa çıkma yollarının da yetersiz
kalması sonucunda benlik saygısı azalır. Depresyon gelişir, kişi kısır döngüye girer ve
intihar eğilimi artar.(Fawzy, Fawzy ve Pasnau, 1991).
Bir sağlık örgütü hizmetinde ya da sisteminde ciddi bir tükenmişlik sorunu olduğunu
gösterebilecek belirti ve bulgular, tükenmişliğin sonuçları olduğu kadar onu ortaya
çıkartıcı ya da ilerletici faktörlerdir. Bunlar işi bırakanlarda ya da personel döngüsünde
artma, hastalar ve yakınlarından gelen bakıma ilişkin yakınmaların fazlalığı ve hasta
bakımının niteliğinin düştüğüne işaret eden diğer bulgular, personelin işten uzak kalma
süresinin artması, kurum çalışanlarında emosyonel, kişilerarası ve bedensel sorunların
artması, meslektaşlarla ya da diğer disiplinlerle iletişim ve uyumda belirgin güçlüklerin
olması, yapıcı eleştirilerin, yeniliklerin, üretken ve yaratıcı çabaların yetersizliği,
demokratik ve katılımcı olmayan, hiyerarşik, merkeziyetçi ve bürokratik bir yönetim
anlayışının olması, objektif ödüllendirme araçlarının eksikliği, güvensizlik ve çalışanların
terfi ve mesleki gelecek konusunda belirsizlik yaşamalarıdır.
4. TÜKENMİŞLİK SENDROMUNUN BİREY VE KURUMLAR ÜZERİNDEKİ SONUÇLARI
Tükenmişliğin hem bireyler hem de örgütler açısından önemi, yarattığı önemli
sonuçlarda yatmaktadır(Maslach, Schaufeli, Leiter, 2001). Genel olarak tükenmişliğin
sonuçları, işi savsaklama, aksatma, çalışılan ortamdaki işin fazlalığını ve ağırlığını bilerek
ortamdan uzaklaşma eğilimi, çalma ve hırsızlık eğilimleri, hastalıktan kaynaklanan
nedenlerle işe gelmemelerde ve geç gelmelerde artış, işi bırakma eğilimi ya da niyetindeki
artış, işten arımla, hizmetin niteliğinde bozulma, işe zaman zaman izinsiz gelmeme ya da
iznin sonunda izni uzatma eğilimi, evraklarla ilgili sahtekârlıklar, işte ve iş dışında insan
ilişkilerinde bozulma ve uyumsuzluklar, evlilik ve aile yaşantısında sorunlar, eş ve aile
bireylerinden uzaklaşma, cinsel isteksizlik, aile kutlamalarına katılmama, eğilimi, düşük iş
performansı, iş doyumsuzluğu, yeni bir meslek eğitimi alma eğilimi, azalmış verim ve
düşük performans, örgütsel bağlılıkta azalma, hizmet verilen kişilere hatalı müdahaleler
ve hizmet verilenlerin şikâyet sayılarındaki artış, sağlık problemleri, ani öfke, paranoya,
62
kadınlarda adet dönemi düzensizlikleri, cilt hastalıkları, nefes almada güçlükler, baş
dönmesi, alerji, sırt ve göğüs ağrıları, psikolojik sorunlar, depresyon, öz saygıda azalma,
işe karşı gittikçe büyüyen bir hoşnutsuzluk, başka iş alanlarına transfer olma isteği, iş
gücü devrinde yükselme, aşırı risk alma eğilimi, belirli psikosomatik rahatsızlıklar,
uykusuzluk, alkol ve ilaç kullanımında artış şeklinde sıralanabilmektedir. (Freudenberger,
1981: Maslach, Zimbardo, 1982: Kırlangıç, 1995: Ergin, 1992: Solmuş,2004: Forest,2000:
Wright, 2004)
Düşünüldüğünden çok daha ciddi bir problem olarak karşımıza çıkan tükenmişliğin
zararları, bireyin kendisini aşmaktadır. Tükenmişlik, düşük nitelikte hizmet ve insancıl
olmayan tavırlara maruz kal an müşterileri etkilerken; çalışanları da düşük performans ve
yüksek iş gücü devri oranı gibi sorunlarla uğraşmak zorunda kalan örgütleri de
etkilemektedir. Ayrıca tükenmişlik, sürekli çatışmalara maruz kalan ve duygusal açıdan
birbirinden giderek uzaklaşan aileleri de etkiler. (Maslach, Zimbardo, 1982)
4.1 Tükenmişlik Sendromunun Kişisel Bedeli
Tükenmişlik yaşayan bireyin yaşadığı duygusal yorgunluk beraberinde fiziksel
yorgunluğu da getirmektedir. Bu yorgunluk hissinin esas kaynağı bireyin yaşadığı
gerginliktir. Yaşanan yoğun gerginlik, bireyin gevşemesine ya da gece rahat
uyuyabilmesine imkân vermemektedir. Kronikleşen yorgunluk ve gerginlik; grip, soğuk
algınlığı gibi rahatsızlıklara yakalanma olasılığını, baş ağrılarını ve psikosomatik
şikâyetleri artırmakta; bu tip rahatsızlıkların uzun süre atlatılamamasına neden olmaktadır.
(Maslach, Zimbardo, 1982)
Tükenmişliğin en önemli belirtilerinden veya sonuçlarından psikosomatik şikayetler,
hem fiziksel hem de psikolojik olarak bir şeylerin ters gittiğinin işaretidir. Ancak çoğu
zaman birey tarafından göz ardı edilir.
Freudenberger’e göre (1981) tükenmişliğin en önemli ve bire en çok ipucu veren
belirtilerinden biri; bireyin enerji seviyesinde ki azalmadır. Enerji seviyesindeki azalma iş
yoğunluğu sebebiyle yanlış yeme alışkanlıkları edinilmesiyle olabilir. Bunun sonucu
olarak ülser gibi mide rahatsızlıkları, boyun ve sırt ağrıları görülebilir. Birey bu
problemlerle baş etmek için ilaç, sakinleştirici, uyuşturucu ve ya alkole yönelebilmektedir.
(Maslach, Zimbardo, 1982)
63
Tükenmişlik, kişisel başarı duygusunda ve benlik saygısında azalmayı beraberinde
getirir. Tükenmişlik yaşayan kişi; kendisi ve işi hakkında kötü hissetmektedir. Bazı
araştırma bulguları, tükenmişliğin kendi başına ruhsal bir hastalık biçimi olduğu
varsayımını desteklemektedir.
4.2 Tükenmişlik Sendromunun Çalışma Hayatına Etkileri
Tükenmişliğin çalışma hayatına etkileri; azalan meslek başarısı, hizmet sunulanlara
yetersiz ilgi, işe devamsızlık ve iş değiştirme isteği şeklinde sıralanabilir.
Tükenmişliğin belki de en görünür etkisi, bireyin iş performansındaki değişimdir.
Tükenmiş kişiler daha kötü iş yaparlar. Motivasyonları azalmış ve kendilerini engellenmiş
hisseden bu kişiler, yaptıkları işi umursamazlar. Artık daha yaratıcı ve daha başarılı olmak
gibi kaygıları yoktur. Bu noktada sonuç; kaçınılmaz şekilde bireyin mesleki başarısının
azalmasıdır. Bireyin başarısındaki düşüş, örgüt başarısını da önemli ölçüde etkileyecektir.
Tükenmiş çalışanların var olduğu bir örgüt, çevredeki değişimlere uyum sağlamak için,
kendi yapı ve süreçlerindeki değişiklikleri kolaylıkla gerçekleştiremez.
Diğer bir sorun, bireylerin dikkat dağınıklığı yaşamaları neticesinde işin kalitesinin
düşmesidir. Dikkat dağınıklığı istenmeyen kaza ve yaralanmaların gerçekleşmesine neden
olabilir.
Tükenmişlik yaşayan bireyler hizmet gördükleri insanlara karşı
duyarsızlaşmaktadırlar. Bu iletişim eksikliği ve etkileşimi azaltır. Kişilerden uzak duran
bireyler işten de uzaklaşma hatta işlerine karşı da duyarsızlaşmaya başlarlar.
Tükenmişlik yaşayan çalışanlar, bireysel çatışmalar yaratarak ve işlerin yapılmasını
engelleyerek, çalışma arkadaşlarının üzerinde olumsuz etki bırakabilirler. Bu nedenle
tükenmişliğin bulaşıcı bir olgu olduğu söylenebilir. (Maslach, Schaufeli, 2001)
Tükenmişlikle işten ayrılma arasında da oldukça güçlü bir ilişki vardır. Bazı
durumlarda, tükenmiş kişi tüm iş sahasını terk eder; tamamen farklı bir alanda, yeni bir
işte çalışma başlar. Bir diğer olumsuz yanı ise; daha uzun süre verimli olabilecek
insanların erken emekliye ayrılmak istemesidir. (Tepeci, Birdir, 2003)
64
5. TÜKENMİŞLİĞİ ÖNLEME VE BAŞETME YOLLARI
Tükenmişlik, bireyler ve örgütler üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin fark edilmesiyle
birlikte, önemli bir çalışma haline gelmiştir. Enerji, güç ya da kaynakların aşırı talepler
yoluyla tükenmesi, ilerleyici bir stres süreci, idealizm kaybı vb. şekillerde ifade edilen
tükenmişlik, çalışma yaşamını sürekli tehdit eden bir olgudur ve tükenmişliğin etkilerini
en aza indirebilmek için, bireysel yöntemlere olduğu kadar, örgütsel müdahalelere de
gerek duyulmaktadır.
Tükenmişlik, bir sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalı ve etkili müdahale,
hem bireysel hem de örgütsel zeminde olmalıdır. En önemlisi baştan ortaya çıkarıcı
etmenlerin giderilmesi, bu olmuyorsa erken dönemde tanınarak hızla müdahale
edilmesidir.
Tükenmişlikle mücadele süreci; birey veya organizasyon tarafından başlatılabilir.
Eğer çalışan birey bu süreci başlatıyorsa, genellikle yapılan iş, hem kendisi hem de
çalışma arkadaşları için bir kriz noktasına ulaşmış demektir. Sürecin organizasyonel
seviyede başlatılması ise, genelde bir krize cevap vermekten öte, gelecekte ortaya
çıkabilecek tükenmişliği önlemeye yönelik bir girişimdir. Yönetim, tükenmişliğin farkına
varmakta ve onu kontrol altında tutmak için eyleme geçmek istemektedir. (Maslach,
Leiter; 1997)
Tükenmişlikle mücadelede hem bireyin hem de örgütün çabası büyük önem
taşımaktadır. Bu mücadelede; yöntemi belirleme, planlama ve uygulama sorumluluğu
daha çok örgütte gibi gözükse de, hem bireysel hem de örgütsel tekniklerin bir arada ele
alınmasıyla, daha olumlu sonuçlar alınacağı açıktır.
Kırlangıç (1995) ve Girgin (1995) tükenmişliği önleme yönünde yürütülecek
çalışmaları 3 başlıkta toplamaktadırlar.
a. Görevlideki değişiklik ve gelişmeler (daha çok bireysel bazda yapılabilecekler)
b. Görev ve rol yapısındaki değişiklik ve gelişmeler
c. Yönetim ve örgütlenme ile ilgili önlem ve değişiklikler
Leiter’a göre (1990) tükenmişlikle mücadelede iki yöntem bulunmaktadır.
(Örmen,1993)
65
a. Kaçış Mücadelesi: Sorunlardan kaçarak veya görmemezlikten gelerek yapılan
mücadele.
b. Kontrol Mücadelesi: Sorunlarla mücadelede tavsiye edilen stratejileri kullanmak.
Buna göre; birinci yolu seçerek sorunlardan kaçanlar daha çok tükenirken; sorunları
kontrol altına alma yönünde mücadele verenlerin daha az tükenmişlik yaşadığı görülür.
Rogers’a göre (1984) yöneticiler tükenmişliğin etkilerini hafifletmek için, işin
yoğunlaştığı dönemlerde yardımcı personel ve ek donanım sağlamak, serbest karar verme
imkânlarını ve kararlara katılımı artırmak, başarıları takdir etmek, ödül dağıtımını gözden
geçirmek, kişisel gelişme ve dinlenme için tanınan süreleri çoğaltmak, üst yönetimin
desteğini sağlamak, kişilerarası temasların düzenini değiştirmek, iletişim miktarını azaltıp
kalitesini yükseltmek, işin gerektirdiği sorumluluk miktarını ayarlamak, kişileri yeni
görevlere atamak vb. çeşitli yönetsel değişikliklere gidilebilir. Bireysel düzeyde ise, işle
ilgili gerçekçi beklenti ve hedeflerin geliştirilmesi, atılganlık / girişkenlik eğitimi, kişisel
gelişme ve danışmanlık gruplarına katılma, zaman yönetimi, hobi edinme, tatile çıkma,
meditasyon, gevşeme eğitimi, biyolojik geri bildirim, jimnastik, monotonluğun azaltılması
ve iş değişikliği önerilmektedir. (Torun, 1997)
Tükenmişlikle mücadele etmede örgütsel ve bireysel tekniklere yer verilmesi
önerilmektedir.
5.1 Örgütsel Mücadele Teknikleri
Yöneticilerin birçoğu genellikle tükenmişliği görmezden gelirler. Çünkü aksi halde,
çalışanların iş yükünü azaltmak, çalışma hayatı kalitesi programlarına başlamak gibi
talepleriyle uğraşmak zorunda kalacaklardır. Bu nedenle, yöneticilerin bir çoğu
tükenmişliği işverenin sorumluluğu olarak göremezler. Paraları, zamanları veya problemi
çözmeye yönelik uzmanları da olsa, tükenmişlik konusunda bir şey yapabileceklerini
düşünmezler. Özetle onlara göre, tükenmişlik; bireyin kendi problemidir, işverenin
sorumluluğunda değildir, örgüte herhangi bir olumsuz etkisi yoktur ve örgütün konuyla
ilgili elinden fazla bir şey gelmez. Tüm bu varsayımlar, yanlış olup gerçekten ciddi bir
problemi küçümsemekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Bu bakış açısına sahip olmak,
hem çalışanlar hem de örgüt için kritik bir hatadır. Çünkü tükenmişlik sadece bireye özgü
değil, bundan daha ötede bir problemdir. Tek başına bireysel teknikler, tükenmişlikle başa
66
çıkabilmek için yeterli değildir. Tükenmişlikle mücadele etmek için, sadece tek başına
bireye değil, hem işe hem bireye odaklı düşünmek gerekmektedir. (Maslach, Leiter; 1997)
Solmuş (2004) ve Izgar’a (2001) göre Örgütsel yöntemler; Aşırı çalışma saatlerinin
azaltılması, çalışanı daha fazla karar alma mekanizmalarına dahil etme, iyi bir çalışma
ortamı sağlama, çalışana etkin mentorluk, danışmanlık ve koçluk hizmetleri sunma, işin
gerektirdiği sorumluluk miktarını ayarlamak, hizmet içi eğitim vermek, bireyin hak ettiği
terfiyi sunmak, örgütsel değişimi sağlamak, örgüt çevresinde ve içinde meydana gelen
değişmeler nedeniyle bu değişmelere intibak edemeyen kişi ve grupların düşünce ve
tutumlarını etkilemek ve o insanların değişen ve gelişen örgütlerine yeniden uymalarını
sağlamak, yetki devri sağlamak, örgüt içindeki çatışmaları engellemek ve çalışanlarda
örgütsel güven tesis etme gibi uygulamalara yer verilebilir.
Tükenmişlikle mücadele teknikleri değerlendirildiğinde, çalışılan kurumdaki
aksaklıkların giderilmesinin önemi fark edilecektir. Tükenmişlikle örgütsel düzeyde
mücadele etmede; çalışma ortamının fiziksel şartlarının iyileştirilmesi, iş yükünün
azaltılması, iş tanımlarında değişikliklere gitme vb. bir çok yöntemden söz etmek
mümkündür. (Girgin, 1995)
Tükenmişlikle ilgili örgütsel mücadele tekniklerinden bazıları;
Personel seçimi,
Yönetim ve örgüt geliştirme,
Personeli güçlendirme,
Katılmalı yönetim,
İş zenginleştirme,
Kariyer danışmanlığı,
Çalışılan çevre koşullarının iyileştirilmesi,
Çatışmaların yönetimi,
Sosyal destek,
Performans değerleme,
Eğitim Programları şeklinde sıralanabilir.
Devlet yönetimi düzeyinde yapılması gerekenler; Ülkemizde hastanelerin çağdaş
yönetim ilkelerine uygun olarak örgütlenmesi için çalışanların görevlerini ve yetkilerini
67
belirleyen gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve yaşama geçirilmesi, demokratik,
yatay sorumluluk ve yetkileri paylaştıran yönetim yaklaşımının benimsenmesi, sistemdeki
ödül kaynaklarının arttırılması, uzun çalışma saatlerinin azaltılması, düşük ücret sorunun
giderilmesi, tatil ve sosyal aktivite olanaklarının arttırılması, personel yetersizliği
sorununun giderilmesi sayılabilir. (Kaçmaz, 2005)
5.2 Bireysel Mücadele Teknikleri
Tükenmişliği bireysel bir problem olarak ele aldığımızda veya örgütsel koşullar
kontrol edilemeyecek durumdaysa; bireysel mücadele teknikleri en mantıklı çözümlerdir.
Tükenmişlik tek bir kişinin başa çıkabileceğinden daha ciddi bir problem olarak
görülse de; bu, bireyin tükenmişliğe teslim olması ve çözüme yönelik hiçbir şey
yapmaması anlamına gelmemektedir.
Tükenmişlikle mücadele etmede, faydalı olacağı düşünülen bazı davranış, yöntem ve
teknikler;
Kendini tanıma,
Gerçekçi hedefler belirleme,
İşin yapılış tarzını değiştirme,
Psikolojik geri çekilme,
İşe ara verme,
Kendi kendine diyalog kurma / iç konuşma,
Olumlu yanları görme,
Sorunları içselleştirme,
Zaman yönetimi,
Stres yönetimi,
Solunumun kontrolü,
Dinlenme ve gevşeme,
Doğru beslenme,
Egzersiz ve uyku,
Mizah duygusu ve gülme,
İş değiştirme olarak sıralanabilir. (Maslach, 1982)
68
İş arkadaşları düzeyinde yapılması gerekenler; Aynı yerde çalışan kişilerin zaman
zaman iş dışı konularda konuşmaları ve birlikte hoşça vakit geçirmeleri, aralarında daha
sıcak ve yakın bir ilişki kurulmasını sağlayarak birbirlerine olan desteklerini arttırır.
Birlikte çalışanların uyumlu bir ekip çalışması içinde olmaları, aralarında adil bir görev
paylaşımının olması, hem hizmetin kalitesini arttırır, hem de ilişki sorunlarını önler.
Birlikte çalışmadan doğan sorunların zamanında ve sorun kronikleşmeden çözülmesi
gereklidir. İşte karşılaşılan sorunların ve duygusal zorlukların paylaşılabileceği
destekleyici grupların oluşturulması da yararlıdır. Daha kıdemli iş arkadaşları, işe yeni
başlayan kişilere gerçekçi rol modelleri olabilmelidirler. İş yerinde destekleyici bir ortam
içinde olmak kritik bir öneme sahiptir. (Kaçmaz,2005)
Aile düzeyinde yapılması gerekenler; İş dışındaki yaşamda ailenin ve diğer yakın
kişilerin desteği vazgeçilmezdir, ayrıca bu yolla kişi, işi dışında var olduğu ve takdir
edildiği bir alan bulmuş olacaktır.(Kaçmaz,2005)
69
III. BÖLÜM
ARAŞTIRMA
1. ARAŞTIRMANIN AMACI
1.1. Araştırmanın Amacı
Bu çalışma da bir sağlık kurumunda psikolojik yıldırma davranışları ve tükenmişlik
sendromu varlığı, düzeyi ve etkileri açısından Sağlık Teknikerlerinin analiz edilmesi
amaçlanmıştır. Bireyin çalışma yaşamında karşılaştığı sorunlardan birisi işyerinde
karşılaştığı yıldırma davranışıdır. Literatürde mobbing olarak anılan bu olgu, işyerinde
çalışana karşı, çalışma arkadaşları ya da yöneticileri tarafından bilinçli olarak
gerçekleştirilen “yıldırma” faaliyetini ifade etmektedir. Mobbing, “hedeflenen kişiye karşı
haksız suçlamalar, küçük düşürmeler, genel taciz, duygusal taciz ve/veya duygusal terör
uygulayarak işyerinden dışlamak amacıyla yapılan kötü niyetli eylem” olarak
tanımlanmıştır. Mobbing eylemleri, gözdağı verme, hakaret etme, isim takma gibi
eylemlerle kişinin saygınlığını tehdit etme; mesleğinde küçük düşürme, fikirlerini
küçümseme, yeterli çaba göstermediği yönünde itham ederek mesleki statüsüne saldırma;
iş fırsatlarını engelleme, fiziksel ve sosyal yönden izole edilme, üzerinde aşırı baskı
kurma, verilen görevler için imkansız süreler belirleme gibi olumsuz davranışlarla
karakterizedir.
Bireyin çalışma hayatına ilişkin sorunların en önemli sonuçlarından birisi de
tükenmişlik sendromu yaşamasıdır. Bu olgu bireyi fiziksel ve ruhsal anlamda
duyarsızlaştırmakta olup, bireyin sadece iş yaşamını değil tüm yaşamını, yaşam
doyumunu etkilemektedir. Tükenme, bireyin işyerinde belirli zaman diliminden sonra
yaşamaya başladığı stres halidir. Tükenmişlik sendromu fiziksel, duygusal ve zihinsel
bulgu ve belirtiler içerir. Fiziksel tükenmişlik belirtileri; kronik yorgunluk, güçsüzlük,
enerji kaybı, yıpranma, hastalıklara daha hassas olma, sık baş ağrıları, bulantı, kas
krampları, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi değişik sorun ve yakınmaları içerir. Duygusal
tükenmişlik bulguları depresif duygulanım, desteksiz, güvensiz hissetme, ümitsizlik, evde
gerilim ve tartışma artışı, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi negatif duygulanımlarda
artış, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi pozitif duygulanımlarda azalma içermektedir.
Zihinsel tükenmişlik bulguları doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı
70
negatif tutumlar içerebilir. Sonuçta işi bırakma, savsaklama gibi davranışlar görülebilir.
Freudenberger (1974) tarafından ilk kez kullanılan “tükenme” terimi, Maslach ve Jackson
(1986) tarafından, iş ile ilişkilendirilip, bir ölçek ile ölçülmeye çalışılmıştır. Maslach
Tükenmişlik Ölçeği olarak isimlendirilen bu ölçeğin üç alt boyutu bulunmaktadır. Bunlar,
duygusal tükenme (DT), duyarsızlaşma(DYSZ) ve kişisel başarı (KB) alt boyutlarıdır.
Ülkemizde bu ölçek Ergin tarafından 1993 yılında uyarlanmıştır. Sağlık Teknikerleri
Radyoloji, Laboratuar, Anestezi, Radyoterapi birimlerinde teşhis ve tedavi gibi önemli
aşamalarda direkt olarak çalışan bireylerdir. Hastalığın tanısının konmasında ve tedavi
aşamalarında bazen geri dönüşü mümkün olmayan önemli görev üstlenmişlerdir. Bu
çalışma ile Sağlık teknikerlerine Psikolojik yıldırma ve tükenmişlik ölçekleri uygulanarak,
bir hastanedeki mevcut durumlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Bu araştırmanın ana amacı, iş hayatında sık karşılaşılan fakat fark edilmeyen yıldırma
davranışlarının, örgütlerde çalışanlar arasında uygulanıp uygulanmadığını, uygulanıyor ise
düzeyini ve davranış çeşitlerini belirlemektir. Araştırmanın diğer amaçları ise, yıldırma
davranışlarının örgütsel nedenlerini saptamak, yıldırma davranışlarının çalışanlar
üzerindeki etkilerini belirlemek ve analiz sonuçlarına göre ileride yapılacak araştırmalar
için önerilerde bulunmaktır.
1.1. Araştırma Yöntemi ve Örneklem
Bu Çalışmanın evrenini Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma
Hastanesinde Sağlık Teknikeri Unvanı ile çalışmakta olanlar oluşturmuştur. Örneklem
büyüklüğü için çalışmanın tüm evreni olan 250 çalışan sayısı hedeflenmiştir. Araştırma
Bursa Klinik Araştırmalar Etik Kurulunun onayı alınarak 10.01.2010 ile 29.03.2010
tarihleri arasında uygulanmıştır.
Araştırmada özgün verileri bulmak için birincil veri toplama yöntemi olan anket
yöntemi kullanılmıştır. Anket yönteminde sayısal olarak eşit aralıkların eşit mesafeleri
temsil ettiği aralı (interval) ölçüm kullanılmıştır.
Araştırma 3 formdan oluşmaktadır. Birinci form (Ek 1) Gönüllülerin demografik
özelliklerini belirleyici sorulardan oluşan Sosyodemografik Veri Formudur. İkinci Formda
(Ek 2) Doç.Dr. Aşkın Keser ve Yard.Doç.Dr. Gözde Yılmaz tarafından Türkçeye
çevirilen 31 sorulu Psikolojik Yıldırma (mobbing) Anketi ile (The Negative Acts
Questionnaire) psikolojik yıldırma varlığı aranmaya çalışılmıştır. Üçüncü formda (Ek 3)
71
Canan Ergin tarafından 1993 yılında Türkçeye uyarlanmış olan 22 sorulu Maslach
Tükenmişlik Ölçeği (Maslach Burnout Inventory) ile Sağlık Teknikerlerinin
Duyarsızlaşma, Duygusal Tükenme ve Kişisel Başarı puanları elde edilerek Tükenmişlik
düzeyleri ölçülmeye çalışılmıştır. Anket ve Ölçek çalışanlara birebir görüşme sonucu
dağıtılarak uygulamaları istenilmiştir. Araştırma verilerinin analizinde frekans dağılımı,
korelasyon, Mann-Whitney test, t-testi ve Kruskall Wallis test kullanılmıştır. Elde edilen
veriler SPSS İstatistik 17.0 for Windows istatistiki analiz programında değerlendirilmiştir.
Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde Sağlık Teknisyeni
ve Sağlık Teknikeri Unvanı ile çalışmakta olan iletişim sorunu olmayan personel
çalışmaya alınmıştır. Araştırma gönüllülük esasına dayandığı için sağlık teknisyeni ve
sağlık teknikeri unvanıyla çalışan 112 kişiye çalışma uygulanabilmiştir. Gönüllülerin
Araştırmaya Dahil Edilme Kriterleri olarak İletişim sorunu olmaması, Sağlık
Teknisyeni veya Sağlık Teknikeri olarak çalışıyor olması ve sadece Araştırmanın
yapılacağı sağlık kurumunda (Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde) çalışıyor
olması belirenmiştir.
Gönüllülerin Araştırmaya Dahil Edilmeme Kriterleri olarak ise Biyolog, Sağlık
Memuru ve Hemşire olup Sağlık Teknisyeni olarak görev yapması, Araştırmanın
yapılacağı sağlık kurumunda stajyer, öğrenci olması, Gönüllüler Anket sorularını
yanıtlamaktan sıkıldıkları ve soruları yanıtlamak istemedikleri zaman Çalışma
sonlandırması belirlenmiştir.
2. ANALİZ VE ARAŞTIRMA BULGULARI
2.1 Geçerlik ve Güvenirlik
Canan Ergin tarafından 1992de Türkçeye çevrilen Maslach Tükenmişlik Ölçeği faktör
analizinde 5 faktör ortaya konmuş. Cronbach alpha katsayıları Duygusal tükenme: 0,90,
Duyarsızlaşma: 0,79, Kişisel başarı: 0,87 olarak bulunmuştur.
Bu çalışmada Maslach Tükenmişlik anketinin Cronbach alpha değeri 86,2 olarak
bulunmuştur. Psikolojik yıldırma(mobbing) anketinin Cronbach’s alpha değeri 89,5 olarak
bulunmuştur.
72
Reliability Statistics
,862 ,861 22
Cronbach'sAlpha
Cronbach'sAlpha Based
onStandardized
Items N of Items
2.2.2 Analiz Verileri
Anketin demografik özellikler bölümündeki veriler tablo 1’de gösterilmiştir.
Değerlendirilen 122 veriye göre cevaplayanların % 62,3 kadın, % 37,7 si erkektir. Yaş aralığı
21 ile 62 arasındadır ve %50 lik kesim 25-35 yaş aralığındadır. Medeni durumlarına göre
%65,6 evli, %31,1 bekârdır. Eğitim durumlarına göre %78,7 si 2 yıllık önlisans
programlarından mezun, %13,1 lisans, %8,2 si lise mezunudur.
Meslekleri dışında başka bir eğitim alanların oranı %18dir. Çalışma durumlarına göre
%72,1 Devlet memuru olarak, %23 Döner Sermaye ve %4,9 firma bünyesinde çalışmaktadır.
Yönetsel nitelikte %10,7 (13 kişi) görev yapmaktadır.
Cevaplayanların %27,9 Radyoloji AD, %11,5 Radyoterapi AD, %10,7 Kan Merkezi,
%9,8 Biyokimya, %8,2 Anestezi, %7,4 Patoloji, %6,6 Mikrobiyoloji, %3,3 ameliyathane, geri
kalan %14,8 diğer poliklinik birimlerinde çalışmaktadır.
Meslek hayatında 1-5 yıldır çalışanların oranı %23, 6-10 yıl çalışanların oranı %19,6, 11-
15 yıl çalışanların oranı %25,4, 16-20 yıl çalışanların oranı %14,8, 20 yıldan fazla çalışanların
oranı %17,2 dir. Bu kurumda 1-5 yıl çalışanların oranı %37,7lik kesimi oluşturduğu
görülmektedir.
%85,2’lik kesim mesleğini kendi isteğiyle seçtiğini belirtmiş, %14,8i ise kendi seçimleri
dışında tercih yaptığını belirtmiştir. Tekrar aynı mesleği seçip seçmeyecekleri sorulduğunda
%56,6 evet, %42,6 hayır cevabını vermiştir.
Kurumdan ayrılmayı düşünenlerin oranı %18,9, çalıştığı birimden ayrılmayı düşünenlerin
oranı ise %13,1, %34,4lük kesim sigara kullanmakta, %32,8i alkol kullandığını belirtmiştir.
73
%40,1 lik kesim son iki yıl içinde kendilerini etkileyecek sorunlar yaşadığını belirtmiştir.
Bu sorunlardan; Hamilelik dönemi olanların oranı %28,5, Ailesinden birini kaybedenlerin
oranı%20,4, İşiyle ilgili olumsuz değişiklik yaşama oranı %18,3, işten çıkarılma oranı ise
%4,1 dir.
Tablo.5. Sosyodemografik Özelliklersayı %
CİNSİYETKadın 76 62,3Erkek 46 37,7
YAŞ
21-25 14 11,626-30 36 27,231-35 28 23,236-40 24 19,841-62 22 18,2
MEDENİ DURUM
Hiç Evlenmeyen 38 31,1Birlikte Yaşayan 2 1,6Evli 80 65,6Boşanmış 2 1,6
EĞİTİM DURUMLARILise 10 8,2Yüksekokul 96 78,7Lisans 16 13,1
BAŞKA BİR EĞİTİM ALMA
Evet 22 18,0Hayır 98 80.3
ÇALIŞMA DURUMUDevlet Memuru 88 72,1Döner Sermaye 28 23,0Firma 6 4,9
GÖREV UNVANI
Sağlık Teknisyeni 34 27,9Sağlık Teknikeri 78 63,9Sağlık Teknisyen Yardımcısı
5 4,1
Sağlık Memuru 5 4,1
GÖREV NİTELİĞİYönetsel 13 10,7Yönetsel Olmayan 109 89,3
ÇALIŞTIĞI BİRİM
Anestezi 10 8,2Ameliyathane 4 3,3Biyokimya 12 9,8Kan Merkezi 13 10,7Mikrobiyoloji 8 6,6
74
Patoloji 9 7,4Radyoloji 34 27,9Radyoterapi 14 11,5Diğer 18 14,8
MESLEK SEÇİMİKendi İsteğiyle 104 85,2Kendi İsteği Dışı 18 14,8
TEKRAR AYNI MESLEĞİ SEÇME
Evet 69 56,6Hayır 52 42,6
KURUMUNDAN AYRILMAYI DÜŞÜNME
Evet 23 18,9Hayır 98 80,3
ÇALIŞTIĞI BİRİMDEN AYRILMAYI DÜŞÜNME
Evet 16 13,1Hayır 106 86,9
SİGARA KULLANMAEvet 42 34,4Hayır 80 65,6
ALKOL KULLANIMIHiç 82 67,2Evet 40 32,8
MESLEĞİNDE KAÇINCI YILI
1-5 28 23,06-10 24 19,611-15 31 25,416-20 18 14,820-38 21 17,2
KURUMUNDA KAÇINCI YILI
1-5 46 37,76-10 18 14,811-15 30 24,516-20 15 12,320-34 13 10,7
AMİR SAYISI1-2 61 57,03-4 27 25,25-6 16 14,97-20 3 2,7
SON 2 YIL İÇİNDE YAŞANANLAR
Aileden birini kaybetme 10 20,4Yakın bir arkadaşın ölümü 4 8,2Boşanma 2 4,1Hamilelik dönemi 14 28,5Ciddi bir yaralanma yada hastalık tanısı alma
8 16,4
İşten çıkarılma 2 4,1İşiyle ilgili olumsuz bir değişiklik yaşama
9 18,3
75
2.2.1 Frekans Analizi
Çizelge 1 Psikolojik Yıldırma Ölçeği Sorularına Verilen Cevapların Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması
Item Statistics
1,56 ,853 1221,48 ,826 1221,68 1,006 1221,41 ,821 1221,52 ,671 1221,57 ,802 1221,18 ,515 1221,84 ,979 1221,13 ,529 1221,16 ,427 1221,39 ,581 1221,26 ,614 1221,47 ,706 1221,71 ,838 1221,27 ,575 1221,31 ,618 1221,40 ,664 1221,82 1,083 1221,48 ,964 1221,28 ,607 1221,88 1,041 1221,05 ,252 122
mob1mob2mob3mob4mob5mob6mob7mob8mob9mob10mob11mob12mob13mob14mob15mob16mob17mob18mob19mob20mob21mob22
Mean Std. Deviation N
Psikolojik Yıldırma Ölçeği 22 maddeden oluşup 5’li likert tipi ölçek kullanılmıştır.
Toplam Psikolojik yıldırma (mobbing) puanı üzerinden değerlendirme yapılmıştır.
Maddeler 5= Günde bir, 4=Haftada bir, 3=Ayda bir, 2=Ara sıra, 1=Hiç şeklinde
derecelendirilmiştir.
Anket sonuçlarına göre cevaplayanların son 6 ay içinde işyerinde karşılaştığı çeşitli
olumsuz davranışlar ve çatışmalara hiç ve ara sıra (cevap ortalaması 1,448) maruz
kaldıkları belirlenmiştir.
76
Summary Item Statistics
1,448 1,049 1,877 ,828 1,789 ,056 22,159 -,009 ,522 ,531 -58,402 ,009 22
Item MeansInter-Item Covariances
Mean Minimum Maximum RangeMaximum /Minimum Variance N of Items
The covariance matrix is calculated and used in the analysis.
Çizelge 2 Tükenmişlik Ölçeği Sorularına Verilen Cevapların Aritmetik Ortalaması ve
Standart Sapması
Maslach Tükenmişlik ölçeği 22 maddeden oluşu üç alt boyutta değerlendirilmektedir.
Birinci alt boyut “duygusal tükenme” 9 madde, İkinci alt boyut “duyarsızlaşma” 5 madde,
üçüncü alt boyut “kişisel başarı” 8 maddeden oluşmaktadır.
Faktör1: Duygusal Tükenme alt ölçeği (1,2,3,6,8,13,14,16,20)
Faktör 2: Duyarsızlaşma alt ölçeği (5,10,11,15,22)
Faktör 3: Kişisel Başarı alt ölçeği (4,7,9,12,17,18,19,21) olarak değerlendirilmiştir.
Maslach Tükenmişlik Ölçeğinde puanlama sonucunda toplam puan ve alt ölçek
puanları elde edilmektedir. Tükenmişlik bir süreç olduğu ve farklı boyutları olduğu için
tek bir puanla ifade edilemez. (Maslach ve Jackson, 1981)
Maslach Tükenmişlik Ölçeğini oluşturan duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve
kişisel başarı alt ölçeklerini oluşturan soru maddelerine verilen 0-4 arasında değişen
rakamlarla verilen cevaplar, her alt ölçek için ayrı ayrı toplanarak kişinin ilgili alt
ölçeklerden aldığı puanlar hesaplanmıştır. Duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt
ölçeklerinden alınan yüksek puan, kişisel başarı alt ölçeğinden alınan düşük puan
tükenmişliği göstermektedir.
Alt ölçekler puanlanırken duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt ölçeğini oluşturan
maddeler: hiçbir zaman=0, Çok nadir=1, bazen=2, çoğu zaman=3, her zaman=4 şeklinde
puanlanarak; kişisel başarı alt ölçeğini oluşturan maddeler tersine hiçbir zaman=4, Çok
nadir=3, bazen=2, çoğu zaman=1, her zaman=0 şeklinde puanlanarak alt ölçek puanları ve
toplam puan elde edilmiştir.
77
Item Statistics
1,50 ,893 1221,70 1,002 1221,09 ,962 1221,28 ,902 122,38 ,708 122
1,25 ,846 1221,16 ,847 1221,39 1,071 122,71 ,777 122,96 ,966 122
1,24 1,114 1221,13 ,890 1221,57 1,067 1222,03 1,098 122,37 ,718 122
1,43 1,003 1221,28 ,865 1221,66 ,984 1221,95 1,051 122,49 ,683 122
1,43 ,908 122,68 ,774 122
tük1tük2tük3tük4tük5tük6tük7tük8tük9tük10tük11tük12tük13tük14tük15tük16tük17tük18tük19tük20tük21tük22
Mean Std. Deviation N
Anket sonuçlarına göre cevaplayanların son 6 ay içinde işleriyle ilgili tutumlarını
yansıtan ifadelerin kendilerine uygunluğu çok nadir ve bazen (cevap ortalaması 1,213)
hissettikleri belirlenmiştir.
Summary Item Statistics
1,213 ,369 2,033 1,664 5,511 ,217 22,189 -,129 ,836 ,966 -6,463 ,025 22
Item MeansInter-Item Covariances
Mean Minimum Maximum RangeMaximum /Minimum Variance N of Items
The covariance matrix is calculated and used in the analysis.
2.2.2 Demografik Özellikler Açısından Tükenmişlik ve Psikolojik Yılma Düzeyleri
0.05 anlamlılık düzeyinde 121 veri analizinde Yaş ile Kişisel Başarı arasında (r=-,209)
ters bir ilişki bulunmaktadır.
0.01 anlamlılık düzeyinde 122 veri analizinde Duygusal Tükenme ile Duyarsızlaşma
(r=,569), Kişisel Başarı (r=259) toplam tükenme (r=869) ve Toplam Mobbing (r=444)
arasında pozitif doğru bir ilişki bulunmaktadır.
78
0.01 anlamlılık düzeyinde 122 veri analizinde Duyarsızlaşma ile Kişisel Başarı (r=,204)
Toplam Tükenme (r=,714) ve Toplam Mobbing (r=394) arasında pozitif doğru bir ilişki
bulunmaktadır.
0.01 anlamlılık düzeyinde 122 veri analizinde Kişisel Başarı ile Toplam Tükenme
(r=,636) ve Toplam Mobbing (r=201) arasında pozitif doğru bir ilişki bulunmaktadır.
0.01 anlamlılık düzeyinde 122 veri analizinde Toplam Mobbing ile Toplam Tükenme
(r=,450) arasında pozitif doğru bir ilişki bulunmaktadır
Çizelge3. Yaş ve Gruplar Arası İlişki
Correlations
1 -,014 ,084 -,209* -,077 ,035,878 ,360 ,021 ,402 ,706
121 121 121 121 121 121-,014 1 ,569** ,259** ,869** ,444**,878 ,000 ,004 ,000 ,000121 122 122 122 122 122
,084 ,569** 1 ,204* ,714** ,394**,360 ,000 ,024 ,000 ,000121 122 122 122 122 122
-,209* ,259** ,204* 1 ,636** ,201*,021 ,004 ,024 ,000 ,027121 122 122 122 122 122
-,077 ,869** ,714** ,636** 1 ,450**,402 ,000 ,000 ,000 ,000121 122 122 122 122 122
,035 ,444** ,394** ,201* ,450** 1,706 ,000 ,000 ,027 ,000121 122 122 122 122 122
Pearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)N
yaş
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma
kişsel.başarı
toplam.tük
mob_top
yaşduygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).*.
Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).**.
Çizelge 4 Cinsiyet Açısından Duygusal Tükenme ve Toplam Tükenme İlişkisi
Cinsiyetin toplam tükenmişlik ve duygusal tükenme üzerindeki etkisine bakıldığında
varyanslar eşit bulunmuş olup F testine ait p değerlerine bakılmış ve sırasıyla 0,41 ve 0,29
bulunmuştur.
Buna göre sıfır hipotezi reddedilmiş olup, Cinsiyetin Duygusal Tükenme ve Toplam
Tükenme üzerinde %95 olasılıkla etkisinin var olduğu söylenebilir.
79
Çizelge 5 Cinsiyet Açısından Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı ve Psikolojik Yıldırma
İlişkisi
Cinsiyetin Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı ve Psikolojik Yıldırma üzerindeki etkisine
bakıldığında sadece kişisel başarı p değeri 0.004 olduğu gözlenmiştir. Buna göre α=0,05
anlamlılık düzeyinde Erkek ve Kadın cinsiyetleri arasında sadece kişisel başarı açısından
anlamlı bir farklılık vardır denilebilir. Duyarsızlaşma ve Psikolojik Yıldırma açısından
“Cinsiyetin Duyarsızlaşma Kişisel Başarı ve Psikolojik Yıldırma üzerinde bir etkisi yoktur”
hipotezi kabul edilir.
Test Statisticsa
1599,000 1206,500 1626,0004525,000 2287,500 4552,000
-,793 -2,872 -,646,428 ,004 ,519
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duyarsızlaşma kişsel.başarı mob_top
Grouping Variable: cinsiyeta.
Case Summaries
46 46 46 46 4611,02 3,87 9,22 24,11 33,195710,00 3,50 9,00 23,00 31,00005,651 3,096 4,690 9,902 11,48452
2 0 1 5 22,0024 13 24 49 83,00
,833 ,456 ,692 1,460 1,6933076 76 76 76 76
13,33 3,47 11,45 28,38 31,039513,00 3,00 11,00 27,00 31,00006,150 3,092 4,048 10,577 7,61830
0 0 5 6 22,0026 13 22 58 62,00
,705 ,355 ,464 1,213 ,87388122 122 122 122 122
12,46 3,62 10,61 26,77 31,852512,00 3,00 10,00 26,00 31,00006,048 3,086 4,417 10,494 9,28045
0 0 1 5 22,0026 13 24 58 83,00
,548 ,279 ,400 ,950 ,84021
NMeanMedianStd. DeviationMinimumMaximumStd. Error of MeanNMeanMedianStd. DeviationMinimumMaximumStd. Error of MeanNMeanMedianStd. DeviationMinimumMaximumStd. Error of Mean
cinsiyeterkek
kadın
Total
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
80
Tablo.6. Araştırma Grubunun Maslach Tükenmişlik Ölçeği Puanlarının Bazı Tanımlayıcı İstatistikleri (n=122)
Alt Ölçekler Madde
Sayısı
Aritmetik
Ortalama
En Düşük
En Yüks
ek
Standart
Sapma
Duygusal Tükenme 9 12,46 0 26 6,04Duyarsızlaşma 5 3,62 0 13 3,08Kişisel Başarı 8 10,61 1 24 4,41Genel Tükenmişlik 22 26,77 5 58 10,49Mobbing Toplam 22 31,85 22 83 9,28
Erkeklerin Duygusal Tükenme ortalaması 11,02, Duyarsızlaşma ortalaması 3,87,
Kişisel Başarı ortalaması 9,22 toplam tükenme ortalaması 24,11; Yıldırma Davranışlarını
hissetme oranı 33,1 dir. Kadınların Duygusal Tükenme ortalaması 13,33, Duyarsızlaşma
ortalaması 3,47, Kişisel Başarı ortalaması 11,45 toplam tükenme ortalaması 28,38;
Yıldırma Davranışlarını hissetme oranı 31 dir.
Sağlık Teknikerlerinin Duygusal Tükenme ortalaması 12,46, Duyarsızlaşma
ortalaması 3,62, Kişisel Başarı ortalaması 10,61 toplam tükenme ortalaması 26,77;
Yıldırma Davranışlarını hissetme oranı 31,85 olarak saptanmıştır.
Buna göre Kadınların Duygusal Tükenmeyi ve toplamda tükenmişlik sendromunu
erkeklere oranla daha fazla yaşadıkları saptanmıştır.
Çizelge 6 Medeni Durum ve Gruplar Arası İlişki
Medeni Durumun Kişisel Başarı üzerindeki etkisine bakıldığında varyanslar eşit
bulunmuş olup F testine ait p değeri 0,29 bulunmuştur.
Buna göre sıfır hipotezi reddedilmiş olup, Medeni Durumun Kişisel Başarı üzerinde %95
olasılıkla etkisinin var olduğu söylenebilir.
Medeni durumun Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Toplam Tükenme ve Psikolojik
Yıldırma Davranışları üzerinde etkisi saptanmamıştır.
81
Test Statisticsa
1473,000 1539,000 1306,000 1464,0004876,000 4942,000 4709,000 4867,000
-,912 -,555 -1,823 -,962,362 ,579 ,068 ,336
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma toplam.tük mob_top
Grouping Variable: med2a.
Independent Samples Test
1,374 ,243 2,206 120 ,029 1,850 ,839 ,190 3,510
2,089 67,529 ,041 1,850 ,886 ,082 3,618
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumed
kişsel.başarıF Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Çizelge 7 Eğitim Durumu ve Gruplar Arası İlişki
Eğitim Durumunun Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı, Toplam
Tükenme ve Psikolojik Yıldırma üzerinde bir etkisi saptanmamıştır.
Test Statisticsa,b
3,599 1,523 1,157 2,802 2,8432 2 2 2 2
,165 ,467 ,561 ,246 ,241
Chi-SquaredfAsymp. Sig.
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
Kruskal Wallis Testa.
Grouping Variable: eğitim.durumub.
Çizelge 8 Kişinin Başka Bir Eğitim Alması ve Gruplar Arası İlişki
Kişinin Başka Bir Eğitim Alıp-Almamış olmasının Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma,
Kişisel Başarı, Toplam Tükenme ve Psikolojik Yıldırma üzerinde bir etkisi saptanmamıştır.
Test Statisticsa
979,000 1008,0005830,000 5859,000
-,677 -,476,498 ,634
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duyarsızlaşma mob_top
Grouping Variable: baska.ega.
82
Independent Samples Test
,953 ,331 -1,233 118 ,220 -1,287 1,044 -3,354 ,780
-1,353 34,850 ,185 -1,287 ,951 -3,218 ,645
,115 ,735 -,465 118 ,643 -1,162 2,499 -6,111 3,786
-,483 32,532 ,632 -1,162 2,405 -6,058 3,733
,002 ,961 -,247 118 ,805 -,354 1,432 -3,191 2,482
-,264 33,526 ,794 -,354 1,345 -3,089 2,380
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumedEqual variancesassumedEqual variancesnot assumedEqual variancesassumedEqual variancesnot assumed
kişsel.başarı
toplam.tük
duygusal.tükenme
F Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Çizelge 9 Çalışma Durumu ile Gruplar Arası İlişki
Kişinin Devlet Memuru, Döner Sermaye bünyesinde ve firma personeli olarak çalışması
ile Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı, Toplam Tükenme ve Psikolojik
Yıldırma Davranışları arasında bir bağ saptanmamıştır.
Test Statisticsa,b
,287 1,726 2,871 ,563 4,1792 2 2 2 2
,866 ,422 ,238 ,755 ,124
Chi-SquaredfAsymp. Sig.
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
Kruskal Wallis Testa.
Grouping Variable: çalışma.durumub.
Çizelge 10 Görev Unvanı ile Gruplar Arası İlişki
Kişinin Görev Unvanının Sağlık Teknisyeni, Sağlık Teknikeri, Sağlık Teknisyen
Yardımcısı, Sağlık Memuru olması ile Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı,
Toplam Tükenme ve Psikolojik Yıldırma Davranışları arasında bir bağ saptanmamıştır.
Test Statisticsa,b
3,418 1,046 3,969 2,074 2,8243 3 3 3 3
,332 ,790 ,265 ,557 ,420
Chi-SquaredfAsymp. Sig.
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
Kruskal Wallis Testa.
Grouping Variable: görev.ünvanıb.
83
Çizelge 11 Görev Niteliği ile Gruplar Arası İlişki
Kişinin Yönetsel Nitelikte bir iş yapıp yapmamasıyla Duygusal Tükenme,
Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı, Toplam Tükenme ve Psikolojik Yıldırma Davranışları arasında
bir bağ saptanmamıştır.
Test Statisticsa
407,500 366,0006735,500 6694,000
-1,435 -1,814,151 ,070
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duyarsızlaşma mob_top
Grouping Variable: görev.niteliğia.
Independent Samples Test
,196 ,659 ,077 120 ,939 ,154 2,004 -3,815 4,122
,080 10,856 ,938 ,154 1,921 -4,082 4,389
1,152 ,285 -1,893 120 ,061 -2,730 1,443 -5,587 ,126
-2,631 12,874 ,021 -2,730 1,038 -4,974 -,486
,708 ,402 -,335 120 ,738 -1,166 3,476 -8,049 5,717
-,406 11,698 ,692 -1,166 2,871 -7,439 5,107
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumedEqual variancesassumedEqual variancesnot assumedEqual variancesassumedEqual variancesnot assumed
duygusal.tükenme
kişsel.başarı
toplam.tük
F Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Çizelge 12 Mesleğindeki Çalışma Yılı, Kurumundaki Çalışma Yılı ve Amir Sayısı ile
Gruplar Arası İlişki
Kişinin Meslek Yaşamında çalışma yılı ve Kurumundaki çalışma yılı ile Kişisel başarı
arasında ters yönlü bir ilişki saptanmıştır. Amir sayısı ile yıldırma davranışları arasında pozitif
doğru bir ilişki gözlenmiştir.
84
Correlations
1 ,883** ,239* ,029 ,126 -,182* -,026 -,017,000 ,013 ,752 ,167 ,045 ,778 ,851
122 122 107 122 122 122 122 122,883** 1 ,210* -,018 ,057 -,186* -,072 ,046,000 ,030 ,848 ,536 ,040 ,429 ,614122 122 107 122 122 122 122 122
,239* ,210* 1 ,095 ,134 -,048 ,076 ,264**,013 ,030 ,332 ,168 ,621 ,436 ,006107 107 107 107 107 107 107 107
,029 -,018 ,095 1 ,569** ,259** ,869** ,444**,752 ,848 ,332 ,000 ,004 ,000 ,000122 122 107 122 122 122 122 122
,126 ,057 ,134 ,569** 1 ,204* ,714** ,394**,167 ,536 ,168 ,000 ,024 ,000 ,000122 122 107 122 122 122 122 122
-,182* -,186* -,048 ,259** ,204* 1 ,636** ,201*,045 ,040 ,621 ,004 ,024 ,000 ,027122 122 107 122 122 122 122 122
-,026 -,072 ,076 ,869** ,714** ,636** 1 ,450**,778 ,429 ,436 ,000 ,000 ,000 ,000122 122 107 122 122 122 122 122
-,017 ,046 ,264** ,444** ,394** ,201* ,450** 1,851 ,614 ,006 ,000 ,000 ,027 ,000122 122 107 122 122 122 122 122
Pearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)NPearson CorrelationSig. (2-tailed)N
mesleğinde.kaçıncı.yıl
hastanede.kaç.yıldır.çalışıyor
amir.sayısı
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma
kişsel.başarı
toplam.tük
mob_top
mesleğinde.kaçıncı.yıl
hastanede.kaç.yıldır.çalışıyor amir.sayısı
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).**.
Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).*.
Çizelge 13 Kişinin Mesleğini Kendi İsteğiyle Seçimi ile Gruplar Arası İlişki
Kişinin meslek seçimini kendi isteğiyle yapmış olup-olması ile Duygusal Tükenme,
Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı, Toplam Tükenme ve Psikolojik Yıldırma Davranışları arasında
bir bağ saptanmamıştır.
Test Statisticsa
788,000 697,500 752,000 671,5006248,000 6157,500 6212,000 6131,500
-1,077 -1,728 -1,329 -1,913,281 ,084 ,184 ,056
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duyarsızlaşma kişsel.başarı toplam.tük mob_top
Grouping Variable: kendi.isteğia.
85
Independent Samples Test
1,466 ,228 -,790 120 ,431 -1,221 1,546 -4,283 1,841
-,715 21,683 ,482 -1,221 1,707 -4,765 2,322
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumed
duygusal.tükenmeF Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Çizelge 14 Kişinin Tekrar Aynı Mesleği Seçme İsteği ile Gruplar Arası İlişki
Toplam tükenmenin Tekrar Aynı Meslek seçimi üzerindeki etkisine bakıldığında
varyanslar eşit bulunmuş olup F testine ait p değeri 0,02 bulunmuştur.
Buna göre Toplam tükenmenin Tekrar Aynı Meslek seçimi üzerinde %95 olasılıkla
etkisinin var olduğu söylenebilir.
Independent Samples Test
,439 ,509 -3,156 119 ,002 -5,883 1,864 -9,575 -2,192
-3,195 114,487 ,002 -5,883 1,841 -9,531 -2,236
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumed
toplam.tükF Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Duygusal tükenmenin, kişisel başarının ve psikolojik yıldırma davranışlarının Tekrar
Aynı Meslek seçimi üzerinde etkisinin varlığından söz edilebilir.
Test Statisticsa
1049,000 1785,500 1397,000 1290,0003464,000 4200,500 3812,000 3705,000
-3,907 -,045 -2,086 -2,643,000 ,964 ,037 ,008
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı mob_top
Grouping Variable: tekrar.seçmea.
Kişinin tekrar aynı mesleği seçip seçmemesi ile Duyarsızlaşma arasında bir bağ
saptanmamıştır.
86
Çizelge 15 Kurumdan Ayrılmayı Düşünme ile Gruplar Arası İlişki
Toplam tükenmenin Kurumdan ayrılmayı düşünme üzerindeki etkisine bakıldığında
varyanslar eşit bulunmuş olup F testine ait p değeri 0,044 bulunmuştur.
Buna göre Toplam tükenmenin kişinin çalıştığı kurumundan ayrılmayı düşünmesi
üzerinde %95 olasılıkla etkisinin var olduğu söylenebilir.
Group Statistics
23 30,52 10,925 2,27898 25,68 10,078 1,018
kurumdan.ayrılmaevethayır
toplam.tükN Mean Std. Deviation
Std. ErrorMean
Independent Samples Test
1,310 ,255 2,039 119 ,044 4,838 2,372 ,140 9,536
1,939 31,381 ,062 4,838 2,495 -,248 9,924
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumed
toplam.tükF Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Duygusal tükenmişliğin ve psikolojik yıldırma davranışlarının kişinin kurumundan
ayrılma düşüncesi üzerinde etkisi vardır.
Test Statisticsa
776,500 957,500 958,000 835,5005627,500 5808,500 5809,000 5686,500
-2,319 -1,129 -1,121 -1,929,020 ,259 ,262 ,054
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı mob_top
Grouping Variable: kurumdan.ayrılmaa.
Kişinin kurumundan ayrılma düşüncesi ile Duyarsızlaşma ve Kişisel başarı arasında bir
bağ saptanmamıştır.
Çizelge 16 Çalıştığı Birimden Ayrılmayı Düşünme ile Gruplar Arası İlişkiToplam tükenmenin kişinin çalıştığı biriminden ayrılmayı düşünmesi üzerindeki etkisine
bakıldığında varyanslar eşit bulunmuş olup F testine ait p değeri 0,005 bulunmuştur.
87
Buna göre Toplam tükenmenin kişinin çalıştığı biriminden ayrılmayı düşünmesi üzerinde
%95 olasılıkla etkisinin var olduğu söylenebilir.
Group Statistics
16 33,63 9,831 2,458106 25,74 10,240 ,995
birimden.ayrılmaevethayır
toplam.tükN Mean Std. Deviation
Std. ErrorMean
Independent Samples Test
,007 ,934 2,887 120 ,005 7,889 2,733 2,478 13,300
2,975 20,238 ,007 7,889 2,651 2,363 13,416
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumed
toplam.tükF Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Duygusal tükenmişliğin ve kişisel başarı davranışlarının kişinin çalıştığı biriminden
ayrılma düşüncesi üzerinde etkisi vardır.
Test Statisticsa
416,000 701,500 588,000 669,5006087,000 6372,500 6259,000 6340,500
-3,282 -1,120 -1,980 -1,356,001 ,263 ,048 ,175
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duygusal.tükenme
duyarsızlaşma kişsel.başarı mob_top
Grouping Variable: birimden.ayrılmaa.
Kişinin biriminden ayrılma düşüncesi ile Duyarsızlaşma ve psikolojik yıldırma
davranışları arasında bir bağ saptanmamıştır.
Çizelge 17 Sigara Kullanımı ile Gruplar Arası İlişki
Kişinin sigara kullanıyor olup olmaması ile Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel
Başarı, Toplam Tükenme ve Psikolojik Yıldırma Davranışları arasında bir bağ
saptanmamıştır.
88
Independent Samples Test
,968 ,327 -,009 120 ,993 -,010 1,157 -2,301 2,281
-,008 74,756 ,993 -,010 1,204 -2,409 2,389
,839 ,362 -,260 120 ,796 -,521 2,007 -4,496 3,453
-,251 75,578 ,803 -,521 2,080 -4,665 3,622
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumedEqual variancesassumedEqual variancesnot assumed
duygusal.tükenme
toplam.tük
F Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Test Statisticsa
1513,000 1520,000 1566,5002416,000 2423,000 2469,500
-,907 -,865 -,613,364 ,387 ,540
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duyarsızlaşma kişsel.başarı mob_top
Grouping Variable: sigara.kullanmaa.
Çizelge 18 Alkol Kullanımı ile Gruplar Arası İlişkiKişinin alkol alıyor olup olmaması ile Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel
Başarı, Toplam Tükenme ve Psikolojik Yıldırma Davranışları arasında bir bağ
saptanmamıştır.
Independent Samples Test
,000 ,983 -1,235 120 ,219 -1,437 1,164 -3,742 ,867
-1,246 79,347 ,216 -1,437 1,153 -3,732 ,858
,309 ,580 -1,070 120 ,287 -2,164 2,023 -6,169 1,841
-1,041 72,143 ,302 -2,164 2,080 -6,310 1,982
Equal variancesassumedEqual variancesnot assumedEqual variancesassumedEqual variancesnot assumed
duygusal.tükenme
toplam.tük
F Sig.
Levene's Test forEquality of Variances
t df Sig. (2-tailed)Mean
DifferenceStd. ErrorDifference Lower Upper
95% ConfidenceInterval of the
Difference
t-test for Equality of Means
Test Statisticsa
1421,500 1526,000 1326,0004824,500 2346,000 4729,000
-1,201 -,624 -1,715,230 ,533 ,086
Mann-Whitney UWilcoxon WZAsymp. Sig. (2-tailed)
duyarsızlaşma kişsel.başarı mob_top
Grouping Variable: alkol.almaa.
89
2.2.3 Psikolojik Terör Analizi
Çizelge 19 Psikolojik Teröre Maruz Kalma
Çalışmanın yapıldığı kurumda gönüllü anket dolduran 122 kişiden 24 tanesi psikolojik
teröre uğradığını ifade etmiştir. Yüzdesel oranı %21dir.
Anket sonuçlarına göre cevaplayanların %11,2 si yıldırma davranışlarına ara sıra
uğradığını, %4,3 ü yıldırma davranışlarına çok nadiren uğradığını, %2,6 sı yıldırma
davranışlarına neredeyse her gün uğradığını, %2,6 sı yıldırma davranışlarına ayda birkaç
defa uğradığını belirtmiştir.
Çizelge 20 Psikolojik Terörün Başlama Zamanı
Anket sonuçlarına göre yıldırma davranışlarının 2 yıldan önce başladığını
belirtenlerin oranı %47,6, 1 yada 2 yıl önce başladığını belirtenlerin oranı %19, 6 ay yada
12 ay önce başladığını belirtenlerin oranı %19, son 6 ay önce başladığını belirtenlerin
oranı %14,3 olarak saptanmıştır.
90
Çizelge 21 Psikolojik Terörü Gerçekleştirenler
Anket sonuçlarına göre cevaplayanların %60 ı yıldırma davranışlarını yöneticilerinden,
%40 ı iş arkadaşlarından gördüğünü belirtmiştir.
Çizelge 22 Psikolojik Terörü Gerçekleştirenlerin Cinsiyetleri
Anket sonuçlarına göre cevaplayanların %57,2 si yıldırma davranışlarını kadınlardan,
%42,9 u erkeklerden gördüğünü ifade etmiştir.
Çizelge 23 Psikolojik Teröre Maruz Kalanlar
Anket sonuçlarına göre yıldırma davranışlarına kimlerin maruz kaldığı sorusuna
cevaplayanların %61,9 u ben ve diğer iş arkadaşlarım, %28,6 sı iş grubumdaki herkes,
%9,5 i sadece ben şeklinde cevap vermişlerdir.
91
Çizelge 24 Psikolojik Terör Sonucu Mazeret İzni
Anket sonuçlarına göre mağdurlar yıldırma davranışlarından dolayı mazeret izni
almadıklarını belirtmişlerdir.
Çizelge 25 Psikolojik Teröre Tanık Olma
Anket sonuçlarına göre yıldırma davranışlarına cevaplayanların %19,2 si tanık
olmadığını, %53,8 i arada sırada tanık olduğunu, %15,4 ü nadiren tanık olduğunu, %11,5
i sıklıkla tanık olduğunu belirtmişlerdir.
92
IV. BÖLÜM
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu araştırmada bir sağlık kurumunda çalışan Sağlık Teknikerlerinin tükenme
düzeylerinin saptanması ve psikolojik baskılara maruziyetleri incelenmiştir. Uygulanan
istatistiksel işlemler sonucunda elde edilen bulgular bir önceki bölümde verilmiştir. Bu
bölümde de, elde edilen bu bulguların yorumlanmasına çalışılmıştır.
Araştırmamızın konusu olan “işyerinde psikolojik terör (sistematik yıldırma)”
kavramı “bir ya da birden çok kişinin yine bir ya da birden çok kişiden kaynaklanan
olumsuz davranışlara sürekli olarak maruz kaldığı ve kendilerini bu davranışlara karşı
korumada, savunmada zorluk çektiği bir durum” olarak ifade edilmekte ve kişiye ya da
gruplara karşı kasıtlı olarak yetkilerini ya da fiziksel gücünü kullanarak uygulanan,
fiziksel, zihinsel, manevi, ruhsal ya da sosyal ilişkiler anlamında kurbana yada kurbanlara
zarar veren durumlar olarak tanımlanmaktadır. Buna göre bir defaya mahsus olarak
gerçekleşen eylemler psikolojik terör olarak adlandırılmamaktadır.
Bu araştırmada kullanılan psikolojik yıldırma ölçeği 22 maddeden oluşmaktadır. Bu
maddelere çalışanlarca verilen cevaplara bakıldığında, uygulamaya katılanların Mobbing
algıları ölçekte, “Hiç” veya “Ara sıra” ifade alanına girmektedir. Buradan da genel olarak,
sağlık teknikerlerinin ankette yer alan davranışlara maruz kalmadıkları yada çok nadir
uğradıkları sonucuna varılabilir.
Son yıllarda iş stresi konusunda yapılan araştırmalarda, iş yerinde yaşanan stres ile
fizik ve ruh sağlığı, verimlilik ve iş doyumu arasındaki ilişkiler sıklıkla vurgulanmaktadır.
(Motowidlo, Packards, 1986, Vries, Wilkerson, 2003; Cooper ve arkadaşları, 1986;
Alshammai ve arkadaşları, 1989; Ramirez ve arkadaşları, 1996; Keen, 1999;
Stevens,2002; Akvardar ve arkadaşları 2004) Bu kişilerin akıl sağlığının zaman içinde
bozulduğu ve hastalıklara olan dirençlerinin de bir o kadar azaldığı gözlemlenmiştir.
(Buğdaycı ve arkadaşları, 2004)
Yaptıkları iş nedeniyle, sağlık çalışanlarının ruh sağlığı sadece kendilerini değil,
toplumu da yakından ilgilendirmektedir. Sağlık Çalışanlarında depresyon varlığı,
verdikleri hizmetin niteliğini olumsuz olarak etkilemekte ve iş yaşamında ciddi sorunlara
yol açmaktadır. (Givens, Tjia, 2002)
93
İş stresi ve çalışan ruh sağlığının bozulmasında etiyolojik yeri olduğu bilinen
psikolojik tacizin etkilerini araştırdığımız 76 kadın 46 erkek sağlık teknikerinde;
psikolojik yıldırmaya maruz kalanlar %21 oranındadır.
Araştırmamızda psikolojik yıldırmaya maruz kalanlardan %11,2si yıldırma
davranışlarına ara sıra uğradığını, %47,6 sı 2 yıldan önce uğradığını, %60 ı yöneticileri
tarafından uğradığını, %57,2 si kadınlar tarafından yıldırma davranışlarına uğradığını,
%61,9 u yıldırma davranışlarına kendisiyle beraber diğer iş arkadaşlarının da uğradığını
belirtmişlerdir.
İngiltere’de hemşirelerin %38’inin son bir yıl içinde şiddete maruz kaldığı ve bunların
%42’sinin diğer personel tarafından rahatsız edildiği belirtilmektedir. (Agerwold, 2007)
Sağlık sektörü dışında çalışanların%12,5’i bu duruma maruz kalırken hemşirelerde bu sayı
oldukça yüksektir Bir başka çalışmaya göre 462 ebenin %46’sının şiddete maruz kaldığı
rapor edilmiş ve bunların %55’i aynı yıl içinde işi bırakmayı düşündüklerini
belirtmişlerdir. (Stevens, 2002).
30 yıl önce tıp literatürüne giren tükenmişlik sendromu iş ile ilgili stresin ardından
zihinsel ve fiziksel enerjinin tükenmesi olarak kabul edilmektedir. Tükenme sendromunda
olan kişiler hizmet verdikleri kişilere karşı umursamaz bir şekilde davranırken sorunların
üstesinden gelememektedirler. (Çevik ve arkadaşları, 2003) Araştırmamızda yıldırma
davranışları ve Tükenmişlik arasındaki ilişki olup olmadığı korelasyon analizi ile
incelenmiştir. Yıldırma Davranışları ile Tükenmişliğin Duygusal Tükenme,
Duyarsızlaşma, Kişisel Başarı ve Toplam Tükenme puanları arasında pozitif ilişki olduğu
gözlenmiştir. Bu bağlamda Yıldırma Davranışları ile Tükenme arasında ilişki
kurulmasının doğru olduğu saptanmıştır.
Araştırmamızda Yıldırma Davranışları ve Tükenmişlik ile yaş arasında ilişki olup
olmadığı analiz edilmiş, Tükenmenin alt boyutu olan Kişisel başarı ile aralarında ters
yönlü bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Mobbing konusundaki epidemiyolojik araştırmalar
mobbing mağdurları ile bu davranışı uygulayan kişilerin yaşları ile ilgili özellikleri de
incelemiştir. Leymann’ın İsveç’teki araştırması, daha genç çalışanların (21-40 yaşlar
arası) mobbing mağduru olduklarını ortaya koyarken (Leymann, 1996); Norveç’teki bir
çalışma böyle bir farklılık olmadığını bildirmektedir. (Einarsen & Skogstad, 1996).
İspanya ve İngiltere’de yapılan başka araştırmalarda da genç yaşlardaki kişilerin mobbing
94
davranışıyla daha çok karşılaştıklarını vurgulamaktadır. (Rayner, 1997, 2002; Bilgel ve
arkadaşları, 2006)
Araştırmamızda Cinsiyetin Psikolojik Yıldırma üzerinde etkisi olmadığı gözlenmiş,
Tükenmenin alt boyutlarından Duygusal Tükenme ve Kişisel Başarı ve toplam puan
üzerinde etkisi olduğu Duyarsızlaşma açısından etkisinin olmadığı saptanmıştır.
Araştırmamızda Erkeklerin Duygusal Tükenme ortalaması 11,02, Duyarsızlaşma
ortalaması 3,87, Kişisel Başarı ortalaması 9,22 toplam tükenme ortalaması 24,11;
Yıldırma Davranışlarını hissetme oranı 33,1 dir. Kadınların Duygusal Tükenme ortalaması
13,33, Duyarsızlaşma ortalaması 3,47, Kişisel Başarı ortalaması 11,45 toplam tükenme
ortalaması 28,38; Yıldırma Davranışlarını hissetme oranı 31 dir. Kadınların Duygusal
Tükenmeyi ve toplamda tükenmişlik sendromunu erkeklere oranla daha fazla
yaşadıklarını söyleyebiliriz.
Yapılan araştırmalarda, görüşlerin ve fikirlerin ihmal edilmesi kadınlarda erkeklerden
daha yüksek oranda saptanmıştır. Bu anlamda çalışanların duygu ve sıkıntılarını
paylaşabilmeleri sağlanmalı, yardım isteme ve alma becerilerini artırmaya yönelik
programlar planlanmalıdır. Önleme politikaları, depresyon ile ilgili damgalayıcı tutum ve
davranışları da azaltmaya yönelik bileşenler içermelidir
Araştırmamızda Medeni Durumun yalnız Kişisel Başarı üzerinde etkisi olduğu
gözlenmiştir. Kişinin evli ya da bekâr olmasının yıldırma davranışları üzerinde ve
tükenme davranışlarının psikolojik etkisi arasında bir bağ saptanmamıştır. Yapılan
çalışmalarda kadınların iş dışı yaşamlarında sorumluluklarının fazla olması kişisel başarı
düzeylerinin erkeklere göre daha düşük olmasının nedeni olarak gösteriliyor.
Araştırmalara göre bekârların evli ya da eşinden ayrılmış meslektaşlarına göre hastalara
karşı daha az duyarlı olduğunu görülmektedir.
Araştırmamızda kişinin lise, ön lisans, lisans, yüksek lisans mezunu olmasının ve
başka bir eğitim almış olmasının tükenmişlik ve yıldırma davranışlarının psikolojik
etkisini arttırıcı etkisi yoktur.
Araştırmamızda tükenmişlik ve yıldırma ile kişinin Devlet memuru Döner Sermaye
bünyesinde ve firma personeli olarak çalışması arasında bir ilişki saptanmamıştır.
95
Araştırmamızda kişilerin görev unvanları ve yönetsel nitelikte iş yapmalarının
tükenmişlik ve yıldırma davranışlarının psikolojik etkisini arttırıcı etkisi saptanmamıştır.
Ülkemizde yapılan bir araştırmada beyaz yakalılarla yapılan anket görüşmeleri sonuçları,
işyeri şiddetinin stres ve depresyona yol açtığı söylenmektedir, yapılan bu çalışmada: İş
ortamındaki mobbing olgusu % 55’i gibi yüksek bir oranda bulunmuş olup, mobbing
davranışına maruz kalma bakımından cinsiyetler arası bir fark saptanamamıştır. Genç
çalışanların, yönetimsel görevi olanların, bekâr çalışanların mobbinge maruz kalma
bakımından risk grupları oldukları saptanmıştır. (Bilgel ve arkadaşları, 2006)
Araştırmamızda kişinin meslek seçimini kendilerinin yapmış olup-olmaması ile
tükenmişlik ve yıldırma davranışlarının psikolojik etkisi arasında bir ilişki kurulamamıştır.
Araştırmamızda kişilerin yapmış oldukları işe karşı duyarsız olmaları ile tekrar aynı
mesleği seçme istekleri arasında bir ilişki gözlenmemiş fakat Duygusal Tükenme varlığı,
Kişisel Başarı azlığı, Toplamda tükenme varlığı ve psikolojik yıldırma davranışlarından
dolayı %42,6 lık kesim tekrar aynı mesleği seçmek istemedikleri gözlenmiştir.
Araştırmamız verilerine göre kişilerin duygusal yönden tükenmeleri, toplamda
tükenme hissetmeleri ve psikolojik yıldırma davranışlarından dolayı %18,9 luk kesim
çalıştığı kurumundan ayrılmayı düşünmektedir.
Araştırmamız verilerine göre kişilerin duygusal yönden tükenmeleri, toplamda
tükenme hissetmeleri ve kişisel başarı azlığı sebebiyle %13,1 lik kesim çalıştığı birimi
değiştirmeyi düşünmektedir. Psikolojik yıldırma davranışlarıyla birim değiştirme
düşüncesi arasında ilişki kurulamamıştır.
Verilere göre 2010 senesine kadar Amerika Birleşik Devletlerindeki kayıtlı
hemşirelerin sayısı ihtiyacı karşılayamayacağı şeklinde tahmin yürütülmüştür. Bu
dengesizliği düzeltmek için yeni hemşire imajı ile ilgili değişiklikler ve yeni işe alma
stratejileri hakkında çok şey yazılmasına rağmen eğer iş gücü koruma ile ilgili problemler
devam ederse bu adımların yeterli olmayacağı öne sürülmüştür. (Wells, Bowers, 2002)
İşyerinde meydana gelen aşağılanma ve güçlüklere maruz kalma gibi durumların kısa
vadede sıkıntı ve ruhsal bunalımlar, uzun vadede ise kardiyovasküler hastalıklar başta
olmak üzere birçok hastalığın kaçınılmaz olduğu gerçeği de ortaya çıkmıştır. (Cashway ve
arkadaşları, 1996). Bu tür sorunların oluşumunda kişisel özelliklerin yanında eğitim ve iş
yaşamı ile ilgili nedenler de ön plana çıkmaktadır. (Quine, 2002). Artmış çalışma saatleri,
96
uykusuzluk, yetersiz destek mekanizmaları, hasta ölümü, yüksek sorumluluk alma gereği
ve olumsuz iş ilişkiler gibi pek çok etken sağlık çalışanlarında yüksek stres düzeyi
yaratmakta, kronik hale gelen stres alkol tüketimi veya depresyon gibi sorunları
beraberinde getirmektedir. (Kocabaşoğlu ve arkadaşları, 2001)
Araştırmamızda Tükenmişlik varlığı ve Psikolojik Yıldırma davranışlarından dolayı
bireylerin sigara ve alkol kullanımı arasında bir bağ saptanmamıştır.
Araştırmamızda %25,4 lük kesim 11 ile 15 yıl arasında, %23 lük kesim 1 ile 5 yıl
arasında çalışmakta olup yapılan korelasyon analizinde çalışma yılı ile kişisel başarı azlığı
arasında negatif yönlü bir bağ kurulmuştur. Çalışma yılının tükenme ve yıldırma
davranışları üzerinde etkisi olmadığı gözlenmiştir.
Avrupa Birliği üyesi ülkede yapılan 15.800 görüşme sonuçlarının genellenmesine
göre; bu ülkelerdeki çalışanların %4’ü (6 milyon) fiziksel şiddete, %2’si (3 milyon ) cinsel
baskıya ve %8’ı (12 milyon ) korkutma ve zorbalığa maruz kalmıştır (15). Yapılan
araştırmalara göre fiziksel şiddete oranla psikolojik şiddetin daha çok ast-üst ilişkisi içinde
olan çalışanlar arasında yaşandığını ortaya koymaktadır.
Araştırmamızda Amir sayısı ile yıldırma davranışları arasında ilişki gözlenmiş fakat
tükenme üzerinde etkisinin olmadığı saptanmıştır.
Avrupa Konseyi yürürlüğe koyduğu 1996 tarihli gözden geçirilmiş Avrupa sosyal
şartının 26. maddesinde açıkça işyerinde insan onurunun korunması hakkını tanımakta ve
üye devletleri toplumda bu konudaki duyarlılığı geliştirme, bilgilendirme ve önlemeye
davet etmektedir. Türkiye, gözden geçirilmiş sosyal şartı imzalamış ancak henüz
onaylamamıştır. Onay işleminin gerçekleşmesinden sonra bu hüküm anayasanın 90.
maddesi uyarınca iç hukukumuza dâhil olacaktır. Randall bir makalesinde, sağlık
çalışanları için mobbing’in iki tarafı keskin bir bıçak gibi olduğunu; bir yandan bu
davranışa maruz kalanların sağlık sorunları ile uğraşırken diğer yandan da kendi çalışma
ortamlarında karşılaştıkları mobbing ile baş etmek durumunda bulunduklarını söylemekte
ve tıp mesleğinin kendini sağlıklı olma ve iyilik hali içinde bulunma felsefesine adamış
olmasına rağmen, sağlık iş kolunun da mobbing ve benzeri suistimal edici davranışlara
karşı bağışık olmadığını ifade etmektedir.(Randall 1992).
Sonuç olarak her örgütte ve her sektörde yaşanabilen sınırı olmayan yıldırma
davranışları bireysel, örgütsel ve toplumsal sonuçlar doğurmaktadır. Önem verilmesi
97
gereken konu örgütsel ve bireysel düzeyde farkındalık oluşturulması ve örgütsel önlemler
alınarak uygulanmalıdır. Çalışanın yıldırma davranışları sonucu hissettiği yalnızlık,
tükenmişlik, işten soğumaya, üzüntü duyulmasına, iş tatminsizliğine, görev değişikliği
istemesine ve yargıya başvurmasına neden olmakta bireyin iş verimliliği azalmaktadır.
Ruh ve beden sağlığı yerinde olmayan bir kimsenin ülkesine, ailesine, kendisine ve
çalıştığı iş yerine faydalı olması mümkün değildir. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği
açısından önlemler iş yerinden başlamalıdır. Aksi takdirde yıldırmanın tedavi süreci ve
maliyeti fark edildikten sonra daha fazla olabilecektir. Önceden önlem almak, yıldırmanın
oluşumunu engellemek zaman ve maliyet açısından değer sağlayacak sağlıklı çalışma
ortamları oluşturulacaktır. İş sağlığı ve güvenliği konusunda alınabilecek tüm önlemler
içinde en önemlisi, iş yerinin bu konuda iyi bir biçimde örgütlenmesidir.
Ülkemizde yıldırma davranışlarına yönetimin, insan kaynaklarının tutumu hakkında
ve yıldırma davranışlarının örgüte maliyetleri konusunda yapılacak araştırmalar örgütlerde
yaşanan yıldırma düzeyini ve maliyetini belirlemeye yardımcı olacaktır.
98
V. BÖLÜM
ÖNERİLER
Araştırmamızın genel sonucu olarak, Sağlık Teknikerlerinde Duygusal Tükenme puan
ortalaması 12,46, Duyarsızlaşma puan ortalaması 3,62, Kişisel Başarı puan ortalaması
10,61 toplam tükenme puan ortalaması 26,77; Yıldırma Davranışlarını hissetme puan
ortalaması 31,85 ve psikolojik yıldırma varlığı %21 oranındadır. Psikolojik yıldırma
davranışının ve tükenmişlik sendromunun doğrudan ve dolaylı maliyetini saptayacak
araştırmaların yapılması sağlık hizmetlerinin daha etkin, daha etkili ve daha verimli
sunulmasını sağlayacağından bu kısımda öneriler sunulmaktadır. Yönetim kademesinin ve
çalışanların, hizmet içi eğitim seminerleri ile konu hakkında bilgilendirilmeleri faydalı
olacaktır.
Güvenilir, şeffaf, şikâyet kanallarının sağlıklı işlediği ve yetkilendirilmiş, stratejik
insan kaynakları politikalarının kurumda benimsenmesi gerekmektedir. Ayrıca insan
kaynaklarının yıldırma hakkında bilgilendirilmesi, çalışanlar ve yönetim açısından
farkındalığı arttıracak olayların nedenlerinin bilinmesi çözüm için etkili olacak, kurum
yıldırma davranışlarının yaşanmaması için önlem alabilecektir.
Sağlık kurumlarında mobbing konusunda güncelleştirilebilir politikalar geliştirilmeli
ve bu politikalar farklı mobbing türlerine göre yönlendirilebilir olmalıdır. İş yerindeki
psikolojik yıldırma eğilimleri ve bu eğilimleri etkileyen faktörler saptanarak ortadan
kaldırılması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Kalite ve akreditasyon ve/veya insan kaynakları birimi, hasta güvenliği gibi çalışan
güvenliğini de garanti edecek prosedürlerin içine mobbing de dâhil edilmelidir. Çalışan
hakları da hasta hakları gibi ele alınıp temel ilkeleri içeren bildirgenin görünen bir yere
asılması sağlanmalıdır.
Görev tanımlarının belirsizliğinin yıldırmaya neden olduğu göz önüne alındığında
kurumda çalışanların görev tanımlarının açıkça belirlenmiş olması gerekmektedir.
Kurumun ihtiyacı olan eleman seçiminde görevin gerektirdiği akademik bilgi yanında
kişisel ve psikolojik özelliklerin, değer yargılarının, duygusal zekânın, takım çalışmasına
yatkınlığın, örgüte uyumunun, takım kişiliğinin, liderlik vasıflarının, uyum sağlama,
99
esneklik ve iletişim becerilerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu konuda insan
kaynaklarının eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Kurumda çalışan personel için psikolojik yıkımın tedavisi, problemler ile başa çıkma
becerisinin geliştirilmesi, çatışmanın ve anlaşmazlıkların çözümü için örgüt içi çalışana
destek olmak amacıyla kurum yapısına özgü danışmanlık sisteminin kurulması
gerekmektedir.
Sağlık çalışanlarına mobbing konusunda hizmet içi eğitimler planlanmalı ve risk
gruplarına daha fazla ağırlık verilmelidir.
İşyerinde şiddeti önleme,
Stres yönetimi,
Öfke yönetimi,
Sorun ve çatışma çözme yöntemleri ve şiddete yol açan kişi ve durumlarla mücadele
hususlarında beceriler kazandırılarak dinamik bir süreç olarak izlenmelidir.
Kurum politikalarının yıldırma davranışlarına ortam yaratmayacak şekilde
oluşturulması gerekmektedir. Çalışanların sosyalleşmesi ve kişisel gelişimlerine yatırım
yapılması iletişimi de sağlıklı kılacaktır.
Sağlık Kurumlarında çalışanlar arasında güvene dayalı ekip çalışması oluşturulması
ve bireysel başarıdan ziyade grup başarısının hissedildiği bir ortam oluşturulması
sağlanmalıdır.
100
KAYNAKÇAAKSOY, Fikret (2008). “Psikolojik Şiddet’in (Mobbing) Sağlık Çalışanlarına Etkisi”,
TC. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Kurumları Yöneticiliği Ana
Bilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul.
AGERVOLD, M. (2007). “Bullying At Work: A Discussion Of Definitions And
Prevalence”, Based On An Empirical Study. Scandinavian Journal Of Psychology, 48, 161-
172.
AKTAN, Coşkun (2006). “Organizasyonlarda Yanlış Uygulamalara Karşı Bir Sivil
Erdem, Ahaki Tepki ve Vicdani Red Davranışı: WHISTLEBLOWING”, Mercek
Dergisi.
AKVARDAR, Y., DEMİRAL, Y., ERGÖR, G. ve ark. (2004). “Substance Use Among
Medical Students And Physicians İn A Medical School İn Turkey”. Soc Psychiatry
Psychiatr Epidemiol, 39:502-506.
ALSHAMMARI, S.A., KHOJA, T.A., ALSUBAIE, A.S.(1996). “Job Satisfaction and
Occupational Stress Among Primary Health-Care Center Doctors”. International
Journal Of Mental Health, 24(4): 85-95.
ARDIÇ Kadir, POLATÇI Sema (2008). “Tükenmişlik Sendromu Akademisyenler
Üzerinde Bir Uygulama”, Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, Ankara.
ARIKAN F, Gökçe Ç, Özer ZC ve ark. (2006).“Tükenmişlik ve Hemşirelik”, Hemşirelik
Forumu, 14-7.
ARONSON E., WILSON T.D.(2005). “Alert R.M”.; Social Psychologyby Pearson
Education Inc. New Jersey pp; 475-503
ARPACIOĞLU, Gülcan (2005). “İşyerindeki Stresin Gizli Kaynağı: Zorbalık ve
Duygusal Taciz”, <http://www.ntvmsnbc.com/news/313446.asp#Body>
ARPACIOĞLU, Gülcan (2007). “Mobbing (İşyerinde Psikolojik Taciz)” HR Dergi
Konferansı Notları,24 Ocak, Ceylan Intercontinental Hotel, İstanbul.
BALTAŞ, Acar; Zuhal BALTAŞ (2002). “Stres ve Başa Çıkma Yolları”, Remzi Kitapevi
A.Ş., 21.Basım, İstanbul
101
BAYKAL, A. N.(2005). “Yutucu Rekabet”, Sistem Yayıncılık, İstanbul.
BAYSAL, Asuman (1995). “Lise ve Dengi Okul Öğretmenlerinde Meslekte
Tükenmişliğe Etki Eden Faktörler”, TC. Dokuzeylül Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Eğitim Billimler Anabilim Dalı Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir.
BESWICK, Johanna; GORE, Joanne; PALFERMAN David (HSE) (2006). “Bullying at
Work: A Review of The Literature”, Harpur Hill, Buxton, 9JN,WPS/06/04 Derbyshire,
17.
BİLGEL, N. , AYTAÇ, S., BAYRAM, N.(2000). “Bullying in Turkish White-Collar
Workers”. Occup Med (Lond).; 56(4): 226-31.
BOZBEL,S., PALAZ, S.(2007). “İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Hukuki
Sonuçları”, Tisk Akademi Dergisi, Cilt:2 Sayı:3 S:66,79.
BRIEF United States, A.P & Weiss H.M. (2002). “Organizational behavior: affecet in the
workplace”. Annual Review of Psychology, 53, 279-307.
BROWNE M. Neıl, SMITH Mary Allıson (2008). “Mobbıng In The Workplace: The
Latest Illustratıon Of Pervasıve Indıvıdualısm In Amerıcan Law”, Employee Rıghts
And Employment Polıcy Journal, [Vol. 12:131-161]
BUĞDAYCI, R., KURT, AÖ., ŞAŞMAZ, T. ve ark.(2004). “Mersin İlinde Görev Yapan
Pratisyen ve Uzman Hekimlerde Depresyon Sıklığı ve Etkileyen Faktörler”. 9. Halk
Sağlığı Kongresi. BL17.
CANBAZ S, Sünter T, Dabak Ş ve ark.(2005). “Hemşirelerde Tükenmişlik Sendromu, İş
Doyumu ve İşe Bağlı Gerginlik”. Hemşirelik Forumu; 30-4.
CHAPPELL, D.; Di MARTİNO V.(2000). “Violence at Work”,İnternational Labor
Organization Report, second edition.Geneva.
COOPER, C.L.; ROUT, U.; FRAGHER, B.(1989). “Mental Health, Job Satisfaction, And
Job Stress İn General Practitioners”. BMR, 298: 366-370.
COTTON DHG. (1990). “Stress Management - An Integrated Aproach to Therapy”.
Brunner/Mazel Publishers, New York.
CUSHWAY, D.; TYLER, P.A.; NOLAN, P. (1996). “Development Of Stress Scale For
102
Mental Health Professionals”. Br J Clin Psychol, 35: 279-295. 1996.
ÇAM, Olcay (1992). “Tükenmişlik Envanterinin Geçerlik ve Güvenirliliğinin
Araştırılması”, VII.Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel Çalışmaları, 22-25 Eylül 1992,
Hacettepe Üniversitesi, VII. Ulusal Psikoloji Kongresi Düzenleme Kurulu ve Türk
Psikologlar Derneği Yayını, Ankara.
ÇEVİK, A.A., HOLLIMANN,C.J., YANTURALI,S (2003). “Acil Servis Hekimleri ve
Tükenme Sendromu”, Turkish Journal of Trauma, Emergency Surgery. Apr; 9(2): 85-89.
ÇOBANOĞLU, Şaban (2005). “İşyerinde Duygusal Saldırı ve Mücadele Yöntemleri”,
Timaş yayınları, İstanbul
DANGAÇ, Gönül (2007). “Örgütlerde Psikolojik Yıldırma (Mobbing) ve Bir
Araştırma”, TC. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi, Balıkesir.
DAVENPORT, Noa; Ruth Distler SCHWARTZ; Gail Pursell ELLIOT (2003). “Mobbing
İşyerinde Duygusal Taciz”, Sistem Yayıncılık, İstanbul.
Di MARTINO, V.; HOEL, H.; COOPER, C. L. (2003). “Preventing Violence and
Harassment in the Workplace”, European Foundation for the Improvement of Living and
Working Conditions, Dublin.
DÖKMEN, Üstün (2005). “Küçük Şeyler”, Sistem Yayıncılık, 4.Baskı, İstanbul.
DUNCAN C., VITTORIO Di M. (2000). “Violence at Work”, Second Edition, Geneva;
International Labour Office.
DÜZYÜREK S, ÜNLÜOĞLU G. (1992). “Hekimde tükenmişlik (burnout) sendromu”
Psikiyatri Bülteni; 1:108-112.
DWORKIN, Gary A. (1986). “Teacher Burnout in the Public Schools: Structural
Causes ans Consequences for Children”, State Universit of New York Press, Albany.
EINARSEN, S.-RAKNES, B.-MATTHINESEN, S. (1994). “Bullying and Harassment at
Work and Their Relationships to Work Environment Quality” European Work and
Organizational Psychologist, 4 (4).
EINARSEN, S. (1999), “The Nature And Causes Of Bullying At Work”, International
103
Journal of Manpower, 20 (1/2).
ERGİN, Canan (1992). “Doktor ve hemşirelerde tükenmişlik ve Maslach Tükenmişlik
Ölçeği’nin uyarlanması”. 7.Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel Çalışmaları; 143-154.
FACTS SHEET (2002). European Agency for Safety and Health at Work, no 23, Belçika
FAWZY FI, Fawzy NW, Pasnau RO(1991). “Burnout in the health professionals”,
“Handbook of Studies on General Hospital Psychiatry, editör: Judd FK, Burrows GD, Lipsitt
DR, Elseiver Science Publishers BV, Amsterdam p.119.
FIELD, T.(1996). “Bully In Sight” (How To Predict, Resist, Challenge and Combat
Workplace Bullying Overcoming The Silence and Denial By Which Abuse Thrives)
FOREST, Jeniffer M. (2000). “The Effects of Chronic Exposure to Stresses on the
Intensive Care Nurse”
FREUDENBERGER, HJ. (1974).“Staff burnout”. J Soc Issues; 30:159-165.
FREUDENBERGER, HJ. Geraldine RICHELSON (1981). “Burn-Out;How to Beat The
High Cost of Success”, Bantam Boks, Doubleay&Company, Inc., New York.
GARİH, Üzeyir (2005); “İş Hayatında Motivasyon”, Hayat Yayıncılık, İstanbul.
GENÇ, Nurullah; Esra, PAMUKOLU (2006). “Psikolojik İşyeri Terörü:Dr.Siyami Ersek
Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Bir Uygulama”,
14.Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildirisi, 25-27 Mayıs, Atatürk Üniversitesi,
İ.İ.B.F.,Erzurum.
GIVENS, J.L., TJIA, J. (2002). “Depressed Medical Students’ Use Of Mental Health
Services And Barriers To Use”, Acad Med. Sep, 77(9):918-21.
GİRGİN, Güseli (1995). “İlkokul ÖğretmenlerindeMeslekten Tükenmişliğin Gelişimini
Etkileyen Değişkenlerin Analizi ve Nir Model Önerisi (İzmir İli Kırsal ve Kentsel Yöre
Karşılaştırması)”, TC.Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri
Ana Bilim Dalı Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir.
GÜN, Hüseyin (2009), “Çalışma Ortamında Psikolojik Taciz: İşyeri Sendromu
(Mobbing/Bullying)”, Lazer Yayıncılık, Ankara.
HOCKLEY Charmainey (2004). “Mobbing: Children the Unlikely Victims”, Workplace
104
Mobbing Conference, Brisbane Australia.
HORST, Kasper, (1998). “Mobbing in Der Schule”, AOL Lichtennou.
INTERNATIONAL LABOUR ORGANIZATION (ILO) (1998). “Word of Work, “When
Working Becomes Hazardous”, No.26,September-October, (Çevrimiçi)
http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/magazine/26/violence.htm#note1,
(01.07.2006).
IŞIK, Emre (2007). “İşletmelerde Mobbing Uygulamaları İle İş Stresi İlişkisine Yönelik
Bir Araştırma”, T.C.Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sişletme Ana
Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
IZGAR, Hüseyin (2001). “Okul Yöneticilerinde Tükenmişlik”, Nobel Yayın Dağıtım,
Ankara.
JACKSON, Susan E; Richard L. SCHWAB; Randall S.SCHULER (1986). “Toward an
understanding of the burnout phenomenon”, Journal of Applied Psychology, Nov 1986,
71 (4), 630-640.
KAÇMAZ, Nazmiye (2005). “Tükenmişlik (Burnout) Sendromu”, İstanbul.
KAVUNCUBAŞI, Şahin(2000). “Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi”, Siyasal
Kitabevi, Ankara.
KEEN, S (1999). “Job Stress: Dissatisfaction, Burnout, And Obsolescence”, Stress And
Health, Third Edition, PL Rice (Ed), s. 192-218.
KESER, Aşkın (2009). “Çalışma Yaşamında Davranış: Güncel Yaklaşımlar”, Umuttepe
Yayınları, Kocaeli.
KIRLANGIÇ ÇAM, Olcay M. (1995). “Tükenmişlik”, Saray Medikal Yayıncılık San. Ve
Tic.Ltd.Şti., 1.Baskı, İzmir.
KOCABAŞOĞLU, N., VURAL, M., ULUDÜZ, UD. ve ark. (2001). “Uzman ve Asistan
Statüsündeki Bir Grup Hekimde Mesleki Doygunluk ve Çalışma Karakteristiği
İlişkisinin İncelenmesi”, Yeni Symposium, 39(4):168-173.
KÖK, B.S.( 2006). “İş Yaşamında Psiko-şiddet Sarmalı Olarak Yıldırma Olgusu ve
Nedenleri”,14. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi, Erzurum.
105
LAÇİNER,V.(2006).“Mobbing(İşyerindePsikolojikTaciz)”,http://
www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=98
LEYMANN Heinz (2005). “Introduction to the Concept of Mobbing”, The Mobbing
Encyclopedia, http://www.leymann.se/English/11110E.HTM
LEYMANN, Heinz; GUTAFSSON, A.(1996). “Mobbing at Work and Development of
Post-traumatic Stres Disorder”, European Journal of Work and Organizational
Psychology
LEYMANN, H.(1990). “Mobbing And Psychological Terror At Workplace”, Violence
And Victims, 5, 119-126
LOHRO, Frank, HILP, Ulrich (2001). “Europaisches Parlament Generaldirektion
Vissenscraft Arbeitsdokument”, SOCI 108 DE.
MASLACH Cristina, JACKSON SE (1986). “Maslach Burnout Inventory Manual (2nd
ed.) Palo Alto”, Ca:Consulting Psychologist Press.
MASLACH Cristina (1976). “Burned-out”, Hum Behav; 5:197-220.
MASLACH, Cristina; Michael P.LEITER (1997). “The Truth About Burnout”, Jossey-
Bass, San Francisco, CA.
MASLACH, Cristina; Philip G.ZIMBARDO (1982). “Burnout - The Cost of Caring”,
Prentice-Hall, Inc.,Englewood Cliffs, New Jersey.
MASLACH, Cristina; Wilmar B. SCHAUFELI; Michael P.LEITER (2001). "Job Burnout"
Annual Review of Psychology, Volume:52, 397-422.
MATTHIESEN, S.B.-EINARSEN, S. (2001). “MMPI-2 Configurations Among Victims
of Bullying at Work”, European Journal of Work and Organizational Psychology, 10(4).
MC GINNESS, J. (1987). “Free Radicals and the Developmental Pathology of
Schizophrenic Burnout”, Integrative Psychiatry, 5, 288-301.
MEIER, S.T., and Schmeck, R.R. (1985). “The Burned-out College Student: A
Descriptive Profile”, Journal of College Students Personnel, 26, 63-69.
MIKKELSEN, Eva Gemzoe, EINARSEN, Stale (2002). “Nasic Assumptions of Post
Traumatic Stress smong Victims of Bullying at Work”, European Journal of Work and
106
Organizational Psychology, 11(1).
MOBBİNG TÜRKİYE ZİRVESİ (2010). Boğaziçi Üniversitesi Yaşam boyu Eğitim
Merkezi, İstanbul
MOTOWIDLO, S.J., PACKARD, J.S (1986). “Manning MR Occupational Stress: It’s
Causes And Consequences For Job Performance”, J Appl Psychol, 71(4): 18-629.
NAGI, S.(1985). “Burnout and Selected Variables as Components or Occupational
Stress”, Pschological Reports, 56, 195-200.
NARTİYOK, Atılhan; Canan Nur KARABEY (2005), “İşkoliklik ve Tükenmişlik
Sendromu”, Atatürk Ünversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:19, Sayı:1.
O’MOORE, M. (2000). “Bullying at Work in Ireland: A National Study”, Anti Bullying
Centre, Dublin.
ÖRMEN, Uğur (1993). “Tükenmişlik Duygusu ve Yöneticiler Üzerinde Bir Uygulama”,
TC.Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler enstitüsü İngilizce İşletme Ana Bilim Dalı
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
ÖZDEMİR, Erkan (2003). “Liderlik ve Etik”, Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, Cilt 22,
Sayı 2, Bursa.
ÖZEN, Serap (2007). “İşyerinde Psikolojik Şiddet ve Nedenleri”, "İş, Güç" Endüstri
İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cilt 3 Sayı 9.
ÖZER, Dilşat(2009). “İş Yerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) Raporu” BİLKA Bilge
Kadın Araştırma Merkezi,
ÖZLER, Derya, MERCAN, Nuray (2009). “Yönetsel ve Örgütsel Açıdan Mobbing”,
Detay Yayıncılık, Ankara.
PAUL E. Spector .(1997). “Job satisfaction: Application, assesment, cause and
consequences.”
PINES Ayala Malach (2002). “A psychoanalytic-existential appoach to burnout:
Demonstrated in the cases of nurse, a teacher, and a manager”, Psychotherapy: Theory,
Research, Practice, Training, Vol.39(1), Spr 2002, 103-113.
PINES Ayala; Eliot ARONSON (1988). “Career Burnout; Causes Cures”, The Free Pres,
107
A Division of Macmillan, Inc., New York.
PINES, Ayala (1987). “Marriage Burnout: A New Conceptual Framework for Working
with Couples”. Psychoterapy in Private Practice, 5, 31-43.
PINES, Ayala (1988). “Keeping the Spark Alive: Preventing Burnout in Love and
Mariage”, New York: St Martin’s Press.
PORTUNE, Roland, ROTTARLANDER, Martina, WALGENBACH, Heike (2003).
“Stress, Mobbing&Co., Psychische Belastungen ım Arbeitsleben Anhand
Ausgewahlter Beıspıele”, Landesufallkasse Nordrhein-Westfalen, Dusseldorf.
POTTER, Beverly A. (1995). “Preventing Job Burnout: Transforming Work Pressures
into Productivity”, Course Technology Crisp, California.
QUINE L. (2002). “Workplace Bullying in junior doctors: Questionaire survey”,
BMJ.324:878-879.
RAMIREZ, A.J., GRAHAM, J., RICHARDS, M.A., CULL, A., Gregory, WM.(1996).
“Mental Health Of Hospital Consultants: The Effects Of Stress Andsatisfaction At
Work”, Lancet, 347 (March 16): 724-728.
RANDALL, T (1992). “Abuse at Work Drains People”, Money and Medical Workplace
not Immune. JAMA, 267: 1439-1440.
RANDOM HAUSE WEBSTER'S COLLEGE DICTIONARY. (1997), s. 174, New York.
ROYAL COLLEGE OF NURSING (RCN) (2002). Working Well İnitiative, Bullying and
Harassment at Work: A Good Practice Guide for RCN Negotiators and Health Care
Managers, London
SCHAFFE, Karl (2006). “What is Mobbing? Budget Cuts Are Not The Only Way
Workers Are Forced From Jobs: Workplace Abuse”, (Çevrimiçi)
http://nebula.deanza.fhda.edu/math/karl/APDFFiles/Mobbing.pdf
SHEEHAN, M. (1999). “Workplace Bullying: Responding with Some Emotional
Intelligence”, European Journal of Marketing, 20 (1/2).
SHIROM, A. (1989). “Burnout in Work Organizations. In C.L. Coope and I.T.
Robertson (Eds.)”, International Review of Industrial and Organizational Psychology: 25-
108
48. New York: Wiley.
SILIĞ Aylin (2003). “Banka Çalışanlarının Tükenmişlik Düzeylerinin Çeşitli
Değişkenler Açısından İncelenmesi”, TC. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilm Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir.
SMITH, R.E. (1986). “Toward Cognitive-Affective Models of Athletic Burnout”. Journal
of Sport Psychology, 8, 36-50.
SOLANO, C.H. (1987). “Stereotypes of Social Isolation and Early Burnout in the
Gifted: Do They Still Exits?” Journal of Youth and Adolescence, 16, 527-541.
SOLMUŞ, Tarık (2004). “İş Yaşamında Duygular ve Kişlerarası İlişkiler (Psikoloji
Penceresinden İnsan Kaynakları Yönetimi)”, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul.
SOYSAL, Abdullah (2009). “Farklı Sektörlerde Çalışan İşgörenlerde Örgütsel Stres
Kaynakları: Kahramanmaraş ve Gaziantep'te Bir Araştırma”, Süleyman Demirel
Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, Sayı 1.
SÖKMEN, Alptekin, YAZICIOĞLU, İrfan (2005). “Thomas Modeli Kapsamında
Yöneticilerin Çatışma Yönetimi Stilleri ve Tekstil İşletmelerinde Bir Alan
Araştırması”, Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 1.
STEVENS, S. (2002). “Nursing Workforce Retention: Clallengin A Bullying culture”,
Health affairs; 21(5), 189-193.
SURAN Bernard G.; Edward P. SHERIDAN (1985). “Management of burnout: Training
psychologists in professional life span perspectives”, Professional Psychology: Research
Practice, Dec 1985, 16 (6), 741-752.
SÜRGEVİL, Olca (2006). “Çalışma Hayatında Tükenmişlik Sendromu”, Nobel Yayın
Dağıtım, 1. Basım, Ankara.
ŞİMŞEK, Birgül (1999). “Yöneticilerin Çalışanlara Karşı Etik Sorumlulukları” Dokuz
Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C.1, S. 3, İzmir.
TANOĞLU, Şükriye (2006). “İşletmelerde Yıldırımın (Mobbing) Değerlendirilmesi ve
Bir Yüksek Öğrenim Kurumunda Uygulama”, T.C.Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Konya.
109
TARHAN, Nevzat (2002). “Psikolojik Savaş: Gri Propaganda”,Tima Yayınları, 4.Basım,
İstanbul
TEPECİ, Mustafa; Kemal BİRDİR (2003). “Otel Çalışanlarında Tükenmişlik
Sendromu”, XI.Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildirileri 4, Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları; 47-60.
TINAZ, Pınar (2006). “İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)”, Beta Basım AŞ., İstanbul.
TORUN Alev(1997). “Stres ve Tükenmişlik”; Endüstri ve Örgüt Psikolojisi-2.Baskı, Türk
Psikologlar Derneği ve Kalder Ortak Yayını.
TORUN, Alev (2004). “İşyerinde Zorbalık”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Hakemli Dergisi Öneri, cilt 6, sayı 22.
TÖREMEN Fatih, ÇANKAYA İbrahim (2008). “Yönetimde Etkili Bir Yaklaşım: Duygu
Yönetimi”, Kuramsal Eğitimbilim, 1 (1), 33-47.
TUTAR, Hasan (2004). “İşyerinde Psikolojik Şiddet”, Platin yayınları, Ankara.
TUTAR, Hasan (2005). “Mobbing (Psikolojik Şiddet)”,
http://www.canaktan.org/yonetim/psikolojik-siddet/anasayfamobbing. htm
URSPRUNG, A.W. (1986 b). “Incidence and Correlates of Burnout in Residential
Service Settings”. Rehabilitation Counseling Bulletin, 25, 225-239.
VANDEKERCKHOVE, Wim; M. S. Ronald COMMERS, (2003). “Downward Workplace
Mobbing: A Sign of the times?” Journal of Business Ethics 45: Kluwer Academic
Publishers. Printed in the Netherland, 41–50.
VARTIA, M. (1996). “The Sources of Bullying-Psychological Work Environment and
Organizational Climate”, European Journal of Work and Organizational Psychology, 5(2).
VRIES, M.W., WILKERSON, B. (2003). “Stress, Work And Mental Health: A Global
Perspective”. Acta Neuropsych, 15(1):1-16. 2003.
WALTER, H (1993). “Mobbing:Kleinkrieg am Arbeitplatz”, Frankfurt veNewyork:
Campus.
WELLS, J., BOWERS, L.(2002). “How Prevalent Is Violence Towards Nurses Working
in General Hospitals in The UK?” , J Adv Nurs; 39: 230-40.
110
WORNHAM, David (2003). “A Descriptive Investigation of Morality and Victimsation
at Work”, Journal of Business Ethics, Kluwer Academic Publishers, Printed in the
Netherlands.
WRIGHT, Thomas A. (2004). “Commitment, Psychological Well-Being and Job
Performance: An Examination of Conservation of Resourses (COR) Theory and
Burnout”, Journal of Business and Management, Vol.9, No:4, 389-406.
YAVUZ, Hüseyin (2007). “Çalışanlarda mobbing (psikolojik şiddet) Algısını Etkileyen
Faktörler: SDÜ Tıp Fakültesi Üzerine Bir Araştırma”, TC. Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilm Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.
YILDIRIM,D., YILDIRIM A.,TİMUÇİN, A.(2007). “Mobbing Behaviors Encountered
by Nurse Teaching Staff”, Nursing Ethiccs,14(4).
YÜCETÜRK, Elif (2003). “Bilgi Çağında Örgütlerin Görünmeyen Yüzü: Mobbing”, 2.
Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Beta Basım Yayın Dağıtım A.Ş., İzmit.
YÜCETÜRK, Elif (2005). “Türkiye’de İş Yaşam Kalitesini ve Verimliliği Azaltan Gizli
bir Sendrom: Yıldırma (Mobbing)” İktisat İşletme ve Finans Dergisi, Haziran, Sayı 97,
İstanbul.
ZAPF, Dieter (1999). “Organizational Work Group Related and Personal Causes of
Mobbing / Bullying at Work” ,International Journal of Manpower, 20(1/2)
ZAPF, Dieter (2004). “The Geneva Staff Association Survey of Harassment in the
Workplace Results of the quantitative survey components” , Johann Wolfgang Goethe
University, Frankfurt, Germany,The World Health Organization (Geneva) Staff Association
Geneva, Switzerland.
ZAPF, Dieter; Claudia, GROSS (2001). “Conflict escalation and coping with workplace
bullying:A replication and extension”, Johann Wolfgang Goethe University, Frankfurt,
Germany, Psychology Press Ltd European Journal of Work and Organizational Psychology,
10,497–522.
111
EK-1 SOSYO DEMOGRAFİK VERİ FORMUYaşınız: ……………………………….
Cinsiyetiniz: ( ) E ( ) K
Medeni durumunuz:
( ) Hiç Evlenmedim ( ) Birlikte Yaşıyorum ( ) Evliyim ( ) Eşim Öldü ( ) Boşandım
Eğitim düzeyiniz:
( ) Lise veya S.Meslek Lisesi ( ) Yüksek Okul (iki yıllık fakülte)
( ) Lisans (dört yıllık fakülte) ( ) Diğer: ……………………………….
Başka bir alanda eğitim aldınız mı? Varsa adını yazınız.
( ) Evet ………………………………. ( ) Hayır
Çalışma durumunuz:
( ) Devlet Memuru ( ) Döner Sermaye İşletmesi ( ) Firma
Görev Ünvanınız:
( ) Sağlık Teknisyeni ( ) Sağlık Teknikeri
( ) Sağlık Teknisyen Yard ( ) Sağlık Memuru ( ) Diğer ................................
Görev niteliğiniz:
( ) Yönetsel ( ) Yönetsel Olmayan
Çalıştığınız birim/anabilim dalı
( ) Anestezi ve Reanimasyon ( ) Kan Merkezi ( ) Radyoloji
( ) Ameliyathane ( ) Mikrobiyoloji ( ) Radyoterapi
( ) Biyokimya ( ) Patoloji ( ) Diğer.......................................
Mesleğinizde kaçıncı yılınız? ……………………………….
Bu hastanede kaç yıldır çalışmaktasınız? ……………………………….
Amiriniz konumunda olan kişi sayısı? ……………………………….
Mesleğinizi kendi isteğinizle mi seçtiniz? ( ) Evet ( ) Hayır
Tekrar aynı mesleği seçer miydiniz? ( ) Evet ( )
Hayır
Kurumunuzdan ayrılmayı düşünüyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır
Çalıştığınız birimden ayrılmayı düşünüyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır
Sigara kullanıyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır
Hangi sıklıkta alkol alırsınız? ( ) Hiç ( ) Evet haftada.............alırım.
Son 2 yıl içinde aşağıdakilerden hangisini yaşadınız? (Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz)
( ) Eşimi kaybettim,( ) Ailemden birini kaybettim,( ) Yakın bir arkadaşım öldü,( ) Eşimle ayrı yaşamaya başladım,( ) Boşandım,( ) Hamilelik dönemim oldu,( ) Ciddi bir yaralanma yada ciddi bir hastalık tanısı aldım,( ) İşten çıkarıldım,( ) İşimle ilgili olumsuz yönde bir değişiklik yaşadım,( ) Diğer:.......................................................................................
112
( ) Hiçbiri
113
EK-2 PSİKOLOJİK YILDIRMA (MOBBİNG) ANKETİ
Aşağıda işyerinizde karşılaştığınız çeşitli olumsuz davranışlar ve çatışmalar yer almaktadır. Lütfen her bir davranışı, son 6 ay içerisinde yaşama sıklığınızı düşünerek, belirtilen seçenekler doğrultusunda yanıtlayınız.
(a) Günde bir (b) Haftada bir (c) Ayda bir (d) Ara sıra (e) Hiç
1. Bazı kişilerin başarınızı/performansınızı etkileyecek bilgileri sizden saklaması,
a b d
2. Çalışmalarınızla bağlantılı olarak aşağılanmanız ya da sizinle dalga geçilmesi, b d
3. Yeterlilik düzeyinizin çok altında görevleri yapmaya zorlanmanız, b d
4. Göreviniz için temel önemde olan sorumluluklarınızın elinizden alınması ya da bunların yerine önemsiz ya da hoşa gitmeyecek görevlerle değiştirilmesi, b d
5. Hakkınızda dedikodu ve söylentilerin çıkartılması, b d
6. Göz ardı edilmeniz, dışlanmanız veya “olayların dışında bırakılmanız”, b d
7. Kişiliğiniz, (örneğin alışkanlıklarınız, geçmişiniz vb.) tutumlarınız ya da özel yaşamınızla ilgili hakaret ya da aşağılanma içeren yorumlarda bulunulması, b d
8. Bağırılmak ya da anlık öfkenin hedefi olmak, b d
9. Parmakla tehdit edilme, kişisel alana müdahale edilmesi, itilip kakılma ve yol kesilme gibi tehdit içeren davranışlara maruz kalma, b d
10. Birilerinin sizin işten ayrılmanız gerektiğini, ima etmesi ya da işaret etmesi, b d
11. Yanlışlarınızın ya da hatalarınızın sürekli hatırlatılması, b d
12. Birilerine yaklaştığınızda, görmezlikten gelinmeniz, hiçe sayılmanız ya da düşmanca karşılaşılmaz, b d
13. Çalışmanızın ve çabalarınızın sürekli olarak eleştirilmesi, b d
14. Görüş/fikir ve önerilerinizin dikkate alınmaması, b d
15. Geçinemediğiniz kişilerin ağır şakalarına maruz kalmak, b d
16. Sizden, gerçekçi olmayan ya da neredeyse gerçekleştirmeniz imkânsız olan işler/görevler yapmanızın istenmesi, b d
17. Size karşı ithamlarda bulunulması, b d
18. İşinizin aşırıcı derecede denetime tabi tutulması, b d
19. Yasal hakkınız olan bir konuda (örneğin yıllık izin almak, rapor almak, ulaşım giderlerinin/yolluk ödenmesi vb.) talepte bulunmamanız konusunda baskı yapılması,
b d
20. Sürekli kızdırılmaya ve alaya maruz kalmak, b d
21. Üstesinden gelinemeyecek ölçüde aşırı iş yüküyle karşı karşıya kalmak, b d
22. Şiddet içeren tehditlere, fiziksel taciz tehdidine ya “GERÇEKTEN” tacize uğrama, b d
114
Araştırmamızın konusu olan “işyerinde psikolojik terör (sistematik yıldırma)” kavramı “bir ya da birden çok kişinin yine bir ya da birden çok kişiden kaynaklanan olumsuz davranışlara sürekli olarak maruz kaldığı ve kendilerini bu davranışlara karşı korumada/savunmada zorluk çektiği bir durum” olarak ifade edilmektedir. Buna göre bir defaya mahsus olarak gerçekleşen eylemler psikolojik terör olarak adlandırılmamaktadır .
23. Yukarıdaki tanıma göre, işyerinizde son altı ay boyunca psikolojik teröre maruz kalıp kalmadığınızı belirtiniz?(a) Hayır (30. soruya geçiniz) (b) Evet, çok nadiren (c) Evet, ara sıra
(d) Evet, ayda bir kaç defa (e) Evet, haftada bir kaç defa (f)Evet,neredeyse her gün
24. Söz konusu psikolojik terör eylemi ne zaman başladı?(a) Son altı ay içinde (b) 6 ya da 12 ay önce ya da bu süre içinde(c) 1 yıl ya da 2 yıl önce (d) İki seneden daha önce
25. Bu eylemleri gerçekleştiren kaç kişi bulunmaktadır? (a) Erkekler ……. (b) Kadınlar …...
26. Bu eylemleri gerçekleştiren kimlerdi? (Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz)
(a) Astlarım (b) İş arkadaşlarım (c) Yönetici (m) lerim / Amir (im) lerim
27. Bu eylemlere kaç kişi maruz kaldı? (a) Sadece ben (b) Ben ve diğer birkaç iş arkadaşım (c) İş grubumdaki herkes
28. Psikolojik teröre maruz kaldığınız için mazeret/hastalık izni aldınız mı? (a) Hayır (b) Evet Ortalama …….. Gün
29. Son altı ay boyunca işyerinizde psikolojik teröre tanık oldunuz mu? (a) Hayır, hiç (b) Evet, ama nadiren (c) Evet, arada sırada (d) Evet, sıklıkla
30. Son beş yıl içinde işyerinizde hiç psikolojik teröre uğradınız mı? (a) Evet (b) Hayır
31. Son beş yıl içinde işyerinizde psikolojik teröre tanık oldunuz mu? (a) Evet (b) Hayır
115
EK-3 MASLACH TÜKENMİŞLİK ÖLÇEĞİAşağıda bireylerin işleriyle ilgili tutumlarını yansıtan ifadeler yer almaktadır. Her
maddede yer alan ifadenin size ne kadar uygun olduğunu 5’li ölçek üzerinden işaretleyiniz.
Hiçbir zaman
Çok
nadir
Bazen
Çoğu zaman
Her zaman
1.İşimden soğuduğumu hissediyorum.
2. İş dönüşü kendimi ruhen tükenmiş hissediyorum.
3. Sabah kalktığımda, bir gün daha bu işi kaldıramayacağımı hissediyorum.
4. İşim gereği karşılaştığım insanların ne hissettiğini anlarım.5.İşim gereği karşılaştığım bazı kimselere, sanki insan değillermiş gibi davrandığımı hissediyorum.
6. Bugün insanlarla uğraşmak benim için gerçekten çok yıpratıcı.
7. İşim gereği karşılaştığım insanların sorunlarına en uygun çözüm yollarını bulurum.
8. Yaptığım işten tükendiğimi hissediyorum.
9. Yaptığım iş sayesinde insanların yaşamına katkıda bulunduğuma inanıyorum.10. Bu işte çalışmaya başladığımdan beri, insanlara karşı sertleştim.11. Bu işin giderek beni katılaştırmasından korkuyorum.
12.Çok şeyler yapabilecek güçteyim.
13. İşimin beni kısıtladığını hissediyorum.
14. İşimde çok fazla çalıştığımı hissediyorum.
15. İşim gereği karşılaştığım insanlara ne olduğu umurumda değil.16. Doğrudan doğruya insanlarla çalışmak bende çok fazla stres yaratıyor.17. İşim gereği karşılaştığım insanlarla aramda rahat bir hava yaratırım.18.İnsanlarla yakın bir çalışmadan sonra kendimi canlanmış hissederim.19.Bu işte birçok kayda değer bir başarı elde ettim.
20. Yolun sonuna geldiğimi, her şeyin bittiğini hissediyorum.
116
21. İşimde duygusal sorunlara serinkanlılıkla yaklaşırım.
22.İşim gereği karşılaştığım insanların bazen problemlerinin, zaman zaman benden kaynaklandığını düşünüyorum.
117