yahya ibn adi mübahat küyel

16
YAHYA İBN 'ADI VE NEŞREDİLMEMİŞ BİR RİsALESİ * Dr. Mubahat TÜRKER Felsefe Asistanı Abü Zakariya ra~ya b. 'Adi b. Hamid 1 b. Zakariyii al-Faylastf? al-Mantıki Al- Takrıti (892-974) 3, bilindiği gibi, Abü Bişr Matta ve Farabi'nin talebesidir 4. Bibliyografik kaynaklara bakılırsa Yahya İbn-i 'Adi hakkında yapıl- mışolan yeni tetkiklerle eserlerinin neşri umumiyetle 1910':1930 yılları ara- sıa rastlamaktadır 5. Bu ıetkikler arasında Graf'ın Yahya ibn-i -Ad i'rıin ve ondan sonra gelenlerin Tanrı öğretisi hakkındaki eseriyle Perier'nin doktora tezi en önemlisidir. Yazma metinlere dayanan bu iki eser hariç tutulursa, zamamnın çok meşhur bir şahsiyeti hakkında henüz tat- min edici eserler verilmemiştir. Son zamanlarda, İslam felsefesiyle ilgili olan umumi eserlerin bir kısmında Yahya ibn-i 'Ad i'nin şöhreti tasdik edilmekte 6 bir kısmında ise ondan hiç bahsedilmemektedir 7. Filhakika * Arapça metni gözden geçirerek mütalaalarını bildirmek lütfunda bulunan Pro- fesör M. Tand'ye teşekkür ederim. ı H. Suter (Bk. Mathemaıiker, Leipzig, 1900, Teubner, 59) ve Graf (Bk. Die christlich- arabische Literatur bis zur frankisehen Zeit, Ende des i ı. JahrJıuııderts. Freiburg, 1905, S. 46 ve Die Philosophie des Gotteslehre des Jahja tı« Adı und Spdterer Autoren, Münster, 1910, Verlag, Beit. z. G. d. Philos. d. M. A. hrg. Cl. Beaumker Band VIII, Heft, 7, S,ı) Hamid okumuş, Furlani ve C. A. allino (Bk. Le "QJleslioııi Filosoficlıe" di Abü Zakarlya Yahya b. Adi, R. S. O., VIII, 1919-1920, S. 162) ise, Humayd okumuşlardır. 2 Bu lakabı al-Kıfti kullanır (Bk. lbbar al-Ulama bi Ahbdr al-Hukamii, Mısır 1326 h., Mt. Sa'adat, S. 238). Ayrıca Krş. M. Steinschrıeider, Al-Fdriibi, St. Petersbourg 18 9 6 , S. 154-155. Sanguinetti, Y. b. Adı'nin .tabip olduğunu da iddia eder (Bk, Jour. Asi. III, 1854, S. 264, not. 2). Halbuki burada adı geçen ve geçecek olan kaynaklarda bu cihet zikredilmemek tedir. 3 Suter'e göre ölümü zul'Qa'da 364 (975) B~. Mathematik er, 59) Kıft i'ye göre Zulhicca 364 (Bk. lbbar, S. 238) tür. 4 Bk. T.de Boer,. The History af Philosophy in İslam, Trans. by R. Jones, 1907, London, S. 126, ve Brockelmann, G.A.L., I, S. 228, Suppl., I, S. 370. Halbuki, De Lacy O'Leary onu "a pupil of Hunayn" olarak vasıflandırmaktadır. (Bk. Arabic Thought and İıs Place in History, 3, ed., 1954, Routledge-Kegan, London, S.I 14). Hunayn b. İshak 874 'te öldü-" ğüne göre onun fiilen talebesi olamaz, ancak açtığı tercüme çığırına dahilolabilir. 6 Bk. Brockelmann, G.A.L., I, S. 22R, SuptJl., I, S. 370. Fakat eserlerinden neşredi- lenler arasında en eski tarihlisi "Abhandlug über das, was mit dem Intellekte dem Er- kennenden und dem Erkannten bezeichnet wird" tAl-Maşriq, V, 1902, 368-372)dir (Bk. Graf, Die Philosophie, S.7). 6 Bk. cOmar Farruh Al-Falsafat al-Yüııaııryva fı Tarikiha ilti)l cArab, 1947, Bayrüt S. 108; G. Quadri, La Philosophie Arabe dans l'Europe Medieoale, Des Origines lı Auerrois, Paris, 1947, Payot, S. 14. 7 Mesela Bk. R. Walzer, İslamic Philosophy, London, 1953, G. Allen-Unvin, S. 120-14 8 (isl.Philos. II içinde); t.Madkür, Fi'l Falsafat al-İsldmiyya, Manlıac ra Tatbikihu, 1948, Dar al-Kutub al-'Arabiyya, Mışr; Frederick CopIeston, A history of Philosophy; II, 3. ed. West- minster, Maryland, 1955 The Newman Press, S.186-200.

Upload: melek-sevindik

Post on 27-Jan-2016

229 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

yahya ibn adi

TRANSCRIPT

YAHYA İBN 'ADI VE NEŞREDİLMEMİŞ BİR RİsALESİ *Dr. Mubahat TÜRKER

Felsefe Asistanı

Abü Zakariya ra~ya b. 'Adi b. Hamid 1 b. Zakariyii al-Faylastf? al-MantıkiAl- Takrıti (892-974) 3, bilindiği gibi, Abü Bişr Matta ve Farabi'nintalebesidir 4.

Bibliyografik kaynaklara bakılırsa Yahya İbn-i 'Adi hakkında yapıl-mışolan yeni tetkiklerle eserlerinin neşri umumiyetle 1910':1930 yılları ara-sıa rastlamaktadır 5. Bu ıetkikler arasında Graf'ın Yahya ibn-i -Ad i'rıinve ondan sonra gelenlerin Tanrı öğretisi hakkındaki eseriyle Perier'nindoktora tezi en önemlisidir. Yazma metinlere dayanan bu iki eser hariçtutulursa, zamamnın çok meşhur bir şahsiyeti hakkında henüz tat-min edici eserler verilmemiştir. Son zamanlarda, İslam felsefesiyle ilgiliolan umumi eserlerin bir kısmında Yahya ibn-i 'Ad i'nin şöhreti tasdikedilmekte 6 bir kısmında ise ondan hiç bahsedilmemektedir 7. Filhakika

* Arapça metni gözden geçirerek mütalaalarını bildirmek lütfunda bulunan Pro-fesör M. Tand'ye teşekkür ederim.

ı H. Suter (Bk. Mathemaıiker, Leipzig, 1900, Teubner, 59) ve Graf (Bk. Die christlich-arabische Literatur bis zur frankisehen Zeit, Ende des i ı. JahrJıuııderts. Freiburg, 1905, S. 46 veDie Philosophie des Gotteslehre des Jahja tı« Adı und Spdterer Autoren, Münster, 1910, Verlag,Beit. z. G. d. Philos. d. M. A. hrg. Cl. Beaumker Band VIII, Heft, 7, S,ı) Hamid okumuş,Furlani ve C. A. allino (Bk. Le "QJleslioııi Filosoficlıe" di Abü Zakarlya Yahya b. Adi, R.S. O., VIII, 1919-1920, S. 162) ise, Humayd okumuşlardır.

2 Bu lakabı al-Kıfti kullanır (Bk. lbbar al-Ulama bi Ahbdr al-Hukamii, Mısır 1326 h.,Mt. Sa'adat, S. 238). Ayrıca Krş. M. Steinschrıeider, Al-Fdriibi, St. Petersbourg 1896,S. 154-155. Sanguinetti, Y. b. Adı'nin .tabip olduğunu da iddia eder (Bk, Jour. Asi. III,1854, S. 264, not. 2). Halbuki burada adı geçen ve geçecek olan kaynaklarda bu cihetzikredilmemek tedir.

3 Suter'e göre ölümü zul'Qa'da 364 (975) B~. Mathematik er, 59) Kıft i'ye göre Zulhicca364 (Bk. lbbar, S. 238) tür.

4 Bk. T.de Boer,. The History af Philosophy in İslam, Trans. by R. Jones, 1907, London,S. 126, ve Brockelmann, G.A.L., I, S. 228, Suppl., I, S. 370. Halbuki, De Lacy O'Learyonu "a pupil of Hunayn" olarak vasıflandırmaktadır. (Bk. Arabic Thought and İıs Placein History, 3, ed., 1954, Routledge-Kegan, London, S.I 14). Hunayn b. İshak 874 'te öldü-"ğüne göre onun fiilen talebesi olamaz, ancak açtığı tercüme çığırına dahilolabilir.

6 Bk. Brockelmann, G.A.L., I, S. 22R, SuptJl., I, S. 370. Fakat eserlerinden neşredi-lenler arasında en eski tarihlisi "Abhandlug über das, was mit dem Intellekte dem Er-kennenden und dem Erkannten bezeichnet wird" tAl-Maşriq, V, 1902, 368-372)dir (Bk.Graf, Die Philosophie, S.7).

6 Bk. cOmar Farruh Al-Falsafat al-Yüııaııryva fı Tarikiha ilti)l cArab, 1947, BayrütS. 108; G. Quadri, La Philosophie Arabe dans l'Europe Medieoale, Des Origines lı Auerrois,Paris, 1947, Payot, S. 14.

7 Mesela Bk. R. Walzer, İslamic Philosophy, London, 1953, G. Allen-Unvin, S. 120-148(isl.Philos. II içinde); t.Madkür, Fi'l Falsafat al-İsldmiyya, Manlıac ra Tatbikihu, 1948, Daral-Kutub al-'Arabiyya, Mışr; Frederick CopIeston, A history of Philosophy; II, 3. ed. West-minster, Maryland, 1955 The Newman Press, S.186-200.

88 MUBAHAT TÜRKER

Perier de Avrupalıların onun hakkında ancak "Yahya ibn-i 'Adi Yunanfilozoflarını Süryaniden Arapçaya çevirmiş ve en eski tercümeleri tashihetmiştir, ondan ancak bir isim kalmıştır" sözleriyle özetlenebilecek birbilgiye sahip olduklarını esefle kaydetmişti 8.

Graf, eserinde Hırıstiyan olan Yahya ibn-i 'Ad i'rıin teolojik fikirleriniele almakta 9 ve teoloji ilminin onun fikirleri sayesinde en yüksek noktasınaeriştiğini söylemektedir l0. Öyle ki, müellife göre, Yahya ibn-i Adi "birŞark hırıstiyan skolaatiği için temel olarak alınabilir" LL. Perier'rıin eseribuna nazaran çok daha mufassaldır. Eserinde Yahya ibn-i 'Ad i'nin yalnızteolojisi değil, felsefesi ve ahlak anlayışı da, elde mevcut yazma eserlerinverdiği imkan nispetinde, incelenmiştir. Gerçi Perier, Yahya ibn-i 'Ad i'rıinfelsefe-teoloji münasebeti karşısındaki vaziyetini tayin ederken Graf'ın tezinetamame~ muhaliftir; çünkü Yahya ibn-i 'Adi'rıin felsefeyi "die aneilla The-ologiae" saymadığını, ancak durumunun "un theologien enclin au rationa-lisme" durumu olduğunu söylemektedir 12, bununla beraber Yahya ibn-i'Adi'nin "müşterek düşmanlar olan müslümanlara karşı, bütün mezhep-lerin üstünde yer alıp hıristiyan camiayı bir his inceliği ile müdafaa etti-ğini" söylemekten geri durmamaktadır 13.

Görülüyor ki bu iki müellif daha ziyade müslüman hakimiyetindeArapça yazan Hırıstiyanlardan biri olması ve teolojik fikirleri bakımındanYahya ibn-i 'Adi'yi ele almıştır 14. Bu Hıristiyanların fikir tarihinde taşıdığıöneme ayrıca işaret edilmiş 15 ise de, Yahya ibn-i -Adi'nin son yirmibeşsenedir ele alındığı görülmemektedir 16. Bibliyografik kaynaklarda haberverilen, Yahya ibrı-i 'Adi hakkındaki diğer incelemeler fazla bir bilgiihtiva etmemektedir 17.

8 Bk. Augustin Perier, Jahja ben 'Adi, Un philosophe Arabe Chreıien du xe sisele. These,Paris 1920, Gabalda Geuthner, S.215.

9 Die Philosophie und Goueslehre, S.8.10 Bk. ay. es. S. 45.II Bk. ay. es. S. 47.12 Bk. Jahjd ben 'Adi, S. 147.ıa Bk. ay. es. S. 54H Bunlardan önce T. J. de Boer "Kindi wider die Trinitat, Orientalis-Stud. (Nöl-

deke-Festschirift), Giessen 1906, I, 267-281, yazısında Yahya ibn-i 'Adi'yi bu bakımdanele almıştır. (Bk. Graf, Die Philos., S. 6, n. 1).

ıs Bk. Louis Cheikho: Ving Traiüs Theologiques d'Auteurs Ayabes Chreıiens, Avant-Propos,2, ed. Juin 1920, Beirouth; Perier, Jahja Ben Adi, S.6-7.

16 Bk. P. J. de Menasce, Arabische, Philosophie, Hrg. i. M. Bochenski, Bem 1948, A.Francke A.G. Verlag; Spuler-Forree: Der Vordere Orient in der fslamischen <eit, Bem, 1954,A. Francke A. G. Verlag, S. 160-168.

17 Mesela: i. Graf, Die Christlich-arabische Literatur'da Yahya İbn-i 'Adi'nin sadece hayatıhakkında İbn Abi Uşabi'a, Bar Hebraeus ve De Boer'e dayanarak bilgi vermektedir(Bk.no.8). 2. Furlani'nin neşrettiği Le Ques/ioni ise Yahya ibn-i 'Adi'ye sorulan sualin meı-nidir. 3. ı. İskandar al-Ma'lüf'ün ~~J;':;JI~ly,Lı..,.JU;~ makalesi sadece Yahya ibn-i 'Adı'-nin Tahelb al-Ahlôk risalesinin eski bir yazma nüshasını haber vermektedir. (Bk.R.A.A.D.,III, S. 339. 4. Ki/ab al-Dalô'il (Haleb 1928)in müellifi kitabın başhğında jy J ~.f i)ç&. -".1.ı:..~~I.ı"':olarak görünmektedir.

YAI:IYA. İBN 'ADI VE NEŞREDİLMEMİş BİR RİSALESİ 89

Yahya ibn-i 'Adi, her nekadar, Perier'rıin ifadesiyle, "insanlığa istikametveren dehalardan biri değilse de" 18, zamanının çok meşhur bir mütercimve musahhihi ve kitaplarla şiddetli bir alakası olan, yorulmak bilmez müs-tensihi idi. 19, Kaynaklarda adı geçen eserlerinin hepsinin nüshalarınahenüz sahip bulunmadığımız için bir filozof olarak işgal etmiş olduğumevkii tam manasiyle tayin etmekten uzak bulunuyoruz 20. Böyle bir güç-lüğün sadece Yahya ibn-i 'Adi hakkında değil, fakat diğer önemliİslam filozofları hakkında da varit olduğu malumdur 21. Ancak Platon 22

Aristoteles 23, Teofrastos'un eserlerini tercüme, şerh ve eski tercüme-

18 Jahjti ben 'Adi, S. 2 16.19 İbn Nadim, Fihrist, Mısır, 1348, S. 344,369; İbn Abi Uşaybı'a 'UyÜIl, I, Mısr, 1299,

S. 69. Bibl. Nat. de Paris a.f. 882 yazmasındaki Orgaııon'un Arapça tercüme metnindekimuhtelif mukabele kayıtlarından anlaşılıyor ki Yahya ibrı-i 'Adi talebeleriyle, meselaHasan b. Suvar (Sivar P) ile, bilfiil metinleri mukabele etmiştir (Bk. Khalil Georr, LesCategories d' Aristote daııs Leurs Versiolis Syro-Arabe, Beyrouth, 1948, İns. Français de Damas,S.193)

~O Fakat Perier güçlüğü elde mevcut nüshalara da teşmil etmektedir; onun ifadesinegöre yazmalardaki nokta ihmali yüzünden, okurkan, bazen 5- io hipotez kurmak icabet-mektedir. Bk. Ja~ja ben 'Adi, S. 9.

sı Nitekim Walzer halen İslam felsefesinin belirli ve müspet bir tarihi yapılamıyacağına,sadece onu ya tamamen müstakil saymak yahut Yunana bağlamak temayülünü değil,aynı zamanda orijinal eserlerin bilinmediklerini, bilinenlerin ise henüz neşredilmediklerinisebep olarak göstermektedir, Bk. Islamic Philosophy, S. i 20.

22 Platorı'un Timaios tercümesi islahi, Nôuamis tercümesi. Bk. Fihrist, S. 343-4.23 Aristoteles'in canlı ve cansız tabiata dair olan eserlerinin tercüme ve şerhlerinde,

Fihrist'te adı çok geçer (Bk. S. 349 ve sonrası). Aristoteles'in mantığa ait eserlerinden Kate-gorya'ları Afrodisias tefsiri ile tercüme etmek istemiştir. Topikalar'ı Süryaniden Arapçayaçevirerek tefsir etmiş ve Afrodisias, Amonios tefsirlerinin tercümesini islah etmiştir. Sofistikave Poetika'yı Arapçaya çevirmiştir. Ancak, Analitik I'i tercüme edip etmediği hususundamüelliflerin fikirleri birbirine uymamaktadır. Mesela Pollak onun bu eseri tercüme ettiğiniiddia eder (Bk. Die Hermeneutik des Aristotetes, Leipzig, 1913, Abh. f.d. Kunde des Mor-genlandes. XIII. Barıd, no. i, S. XVI). Halbuki Perier, Renan'ı takibederek (Bk. De Philo-sophia Peripatetica apud Syros, S. 6 i) Wenrich (Bk.De Auctorum Graecorum Versionibus, Leipzig,1842, S. 132)in ve ayrıca Leclerc (Bk. His.de la Med. Arabe, I, S.205)'in de Paris a.f.882 yaz-masına atfen bu yanlış iddiada bulunduklarıra söyler (Bk. Jahja ben cAdi, S.30). Filhakika, 'A.Badavi, neşrettiği Analitik i Arapça tercümesinde aynı yazmayı tavsir ederken müterciminYahya ibn-i 'Adi olduğunu söylemez (Bk. Mantık Aristu, I, al-Kahira, 1948, Dar al Kutubal-Mışrıyya, S. 16-18); ancak, neşrinde dayandığı bu yazma nüshaya Yahya ibn-i 'Adi'rıinyazdığı bir talike dayanarak (Bk. S. not 2) eserin "Theodoros" tercümesinden dahaeski bir tercümesi olduğuna işaret eder. Filhakika, Filırist'se Analitik ['in rnütercirni olarakTheodoros ismi geçmektedir (Bk. S. 348). Bu sonuncu noktaya Pollak da işaret etmiştir.(Bk. Die Herm., S.XVII). Paris a.f.882'deki Analitik I 'i tercüme eden kimse H.Georr'a göre<SY:'" = idaz i (Bk. Les Catlgories S. 190) Badavi'ye göre <SJI.i,- dir (Bk. Mantık. IS.23,101. 103). Pollak'ın Analitik I 'i Yahya ibn-i 'Adi'rıin çevirdiği iddiasının menşei sariholarak anlaşılmamaktadır. Paris a.f. 882 yazma nüshasındaki mukabele kayıtı bu nüshanınH.b. Suvar'rn Yahya ibn-i 'Adi hattıyle yazılmış bir nüsha ile Yahya ibn-i 'Adi huzurundamukabele ettiği bir nüshadan alındığını göstermektedir. Ayrıca H. Georr bu nüshada Yahyaibn-i 'Adi'riin şerhinden alınmış parçalar olduğunu iddia etmektedir (Bk. Les CategoriesS. 192). Acaba Yahya ibn-i 'Adi bu eseri şerh mi etmiştir? Bu cihete temas eden bir nokta

9° MUBAHAT TÜRKER

lerini ıslah etmiş olduğunu biliyoruz'". Fihrist'ten anlaşıldığına göre, İbn-iNedim Aristotelcs'in eserlerinin listesini Yahya ibn-i Adi'nin kendiel yazısı ile hazırlamış olduğu bir listeden almıştır 25. Yunan filozoflarınınen önemlilerinin eserlerinin gerek tercüme edilmesi ve bu tereümelerinkimler tarafından ve hangi vasıla ile, doğrudan doğruya mı, dolayısiylemi, yapılmış olduğunu tespit eden bilgileri ihtiva eden listeler tanzim et-mesi ve nüshalara talikler yapması yoluyla olsun, gerekse bu eserleritalebeleriyle mukabele edip mümkün olduğu kadar sahih metinlerhazırlayıp bunları bizzat ve çok sayıda istinsah etme yoluyla olsun,Yahya ibn-i 'Adi, Yunan kültür mirasının tespiti, nakli ve yayılmasındaönemli bir roloynamıştır.

,Badavi rıeşrinde yoktur. Badavi bu neşrinde yazmanın kenarındaki Hurıayn, Eesalı The-ofil, Balad'\ı Athanase'dan veya ba ka Süryarı i tercümelerden alınmış varyantları, H. b.Suvar'rn şerhinden alınmış parçaları, Yahya ibn-i 'Adi'rıirı koymuş olduğu notları da ver-miştir. Bu bakımdan parçalar halinde de olsa Yahya ibn-i 'Adi'nin mantığa ait bazı düşün-celerinden haberimiz olmaktadır (Bu neşirde Yahya ibrı-i'Adi'ye ait olduğu sarih olan notlariçinBk.l. Makalede: S. 104,n.ll; 132,n.l; 134,n.5; 141,n.2; 173,n.3. II. Makalede: S.278, n.z ; 284, n.z ; 298, n.3; 3°1, n.:304, n. 1). Badavi'nin bu notlarımetin neşri bakımındanbir "tenkit cihazı" sayması yerindedir (Bk. Mantık, I, S. 19). Yine bu Paris a.f. 882 nüsha-sının Kategoryalar ve Ibara kısmındaki notlar arasında Yahya ibn-i 'Adi'ye ait olan muh-telif müstakil notlar bulunmaktadır. Badavi bu notları Mantık V'te yayınlayacağını vaa-detmektedir (Bk. Maniık I,S.19,not 3). Halbuki H. Georr Kategoryalar'e: ait olanları dahaönce yayınlamıştır (Bk. Les Catigories S. 36 i ve sonrası). Ayrıca, H. Georr ibare'de Yahyaibn-i 'Adi'ye ait notlar bulunduğunu söylediği halde (Bk. ay. es. S. 194) Badavi sadeceH. b. Suvar'ın ve Abu Bişr Matta'nın notlarından bahsetmektedir. .Halbuki fotokopi-sinden tetkik etmeye fırsat bulduğumuz bu yazmada Yahya ibn-i 'Adi'den muhtelif taliklerbulunmaktadır. Başka bir yazımızda bu notlardan bahsedeceğiz.

Aynı yazma nüshanın Sofistika tercümesinde. 38d v de, H. b. Suvar'ın yazdığı birnottan Yahya ibn-i Adi'nin Sofistika'vı hem Süryani hem Arapça olarak şerhettiği anlaşıl-maktadır (Bk. H. Georr, Les Categories, 199-200). Fakat bu şerhleri ölümünden sonrakitapları arasından çıkmamıştır. Ya beğenmediği için imha etmiş olmalı veya çalınmış olma-lıdır, bu sonuncu daha muhtemel görülmektedir (Bk. ay. yer.). Yahya ibn-i 'Adf'nin Sofis-tika'nın Athanase tarafından yapılmış süryaqi tercümesinden Arapçaya çevirdiği bu metinParis a.f.882 içindedir. H.Georr bu metni P.Cyrille Haddad'ın neşretmek üzere olduğunu,bildirmiş ise de (Bk. ay. es. S. 198) henüz ne redilmediğini zannediyoruz.

Yahya ibn-i 'Adl'rıin Poetika'yı hocası Abu Bi r Matta'dan daha doğru tercüme ettiği ilerisürülmekte ve ibrı-i Sina Şifa'nın şiir bahsini ilk hatalı tercümeye değil, ikinci doğru tercü-meye dayanarak yazdığı, İbn-i Rüşd'ün aynı eserin Telhis'ini de yine bu tercümeden yaptığıtahmin edilmektedir (Bk. A.Badavi, Faili! al-Şi-ir, al-Kahira, 1953, S·50, 53, 55). Mamafih,Margoliouth Abü Bişr'in bu tercümedeki hatasının Abu SCaid al-Hasarı al-Sırafi'rıin iddiaetmiş olduğu gibi Arapça bilmemekten değil, mevzuu bilmemekten ileri geldiğini iddiaetmektedir (Bk. Margoliouth, The Discussion Betıoenn Abu Bişr Matta and Abu Sa'id al-Sırafion the Merits cif Logic and Gramnıar, J. R. A. S.,1905, S. 86-87).

24 Teofrastos'un bir makale tutan Ma ba'd al-Tabi-a'sını çevirmiştir (Bk. FihristS. 353),

25 Bk. . 352. Ayrıca Bk. Pollak, Die Hermeneuıik, S. XVı-XVıI.

YAI:IYA İBN <ADI VE EŞREDİLMEMİş BİR' RİSALESl 9J

Yahya ibn-i 'Adi'nin eserlerinin listesini en geniş bir şekilde Kıfti'rıinIhbar'ında buluyoruz 26.Diğer kaynakların bazısında bu liste ya haylı kısa-dır,27 veya mevcut değildir. 28Bu eserler, isimlerinden muhtevalarına intikaletmek mümkün olduğu kadar, felsefe, din, ahlak ve mantık sahalarınaaittir. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi, müellifler, sonuncu saha hariçdiğerleri hakkında ya Yahya ibn-i 'Ad i'nin eserlerini neşretmışler veyamevcut yazmalara dayanarak tahliller yapmışlardır. itekim Perier"mademki elimizde ancak onun din müdafaasına ait eserleri bulunmak-tadır, o halde, bugün Yahya ibn-i <Adi bizi bilhassa şerhçi ve hıristiyan inan-cını müdafaa eden bir kimse olarak alakadar etmektedir" demektedir 29.

Halbuki bugün, hacimleri küçük de olsa Önemleri küçük olmayan iki risa-lesine daha sahip bulunmaktayız. Bunlardan birisi mantığa ait olup bil-diğimize göre tek nüshadır, diğeri felsefeye ait olup bilinen tek nüshadanbaşka, ikinci bir nüshadır 30.

Mantığa ait olan, ilkin burada neşir ve Türkçeye tercüme ettiğimiz eserö~\ ~ Jl o~ J ~I..\~l ismini, taşımaktadır. İstanbul Ayasofya

Müzesi yazma eserlerinden 48ı8 numaralı, ı6. 3. X 2.35; ı2 X ı8 cm. boyun-da) 23 satırlı, nesihle yazılmış bir mevcmuada ı ı 8b- ı 20b varakalarını işgaletmektedir. Mecmua yanmaya yüz tutmuştur. Müstensihi Muhammadb.al-Mahmüd al-Mutatabbib'dir. İstinsah tarihi: 27 Ramazan 686.

Kıfti'de Yahya ibn-i 'Adi'ye ait olup isimlerinden mantık kitaplarıolduğu anlaşılan eserler 0~\ if ~)~, .i.~\ ı.:..,~\ j ;,JtA.. (ı)

j:d\ ~~ j.,a; J ı...:1.:.Sve (2) Jkl\ J ~\J t.#~\ 4j')W\ ~Y~- }\

tır. Hemen bunun arkasından ö~\ ~ Ji o~ (Böyle) 1,:;-0 ~\..u. ı...:~gelmektedir 31. İbn-i Nedim'de bu isim değil ~) ~\ ı.:..,~\ j ;,JI.4.- geç-

mektedir 32. İbn-i Ebi Uscybi'a'da ise yalnız Jk:.l.\ ;'ç.~ ~L j m.4.-L~ J ~L. J zikredilmektedir 33. Burada neşrettiğimiz risalenin ismine

bakılırsa, bu isim, İbn-i Nedim'in ve İbn-i Ebi Useybi'a'nın zikret-miş olduğu isimlere yaklaşmaktadır. Kıfti'deki (ı). kitap da bu isme yaklaş-maktadır. Fakat Kıfti'de 4.~\..u.ı...:l::Smüstakil olarak zikredilmiştir. Aynı

zamanda bu risalenin ne isminde ne muhtevasında, Kıfti'deki (1). eserde

26 Bk. laMr, S. 238.27 Fihrist, S. 369; c Uyün, I, S. 235.28 Bk. İbn-i 'İbri, Tö,ri/.ıMuhtaşar, 1890 Beyrüt, S. 296-297.29 Bk. Jahja ben <Adı, S. 223.30 Makdla ji'l-Mavcudö,ı'ın Hindistan nüshasını da temin eder etmez, Dergi'nin gele-

cek bir sayısında yayınlayacağız.31 Bk. laMr, S. 237-238.32 Bk. Fihrist, S. 369.33 tUyün, I, S.235.

· ,

MUBAHAT TÜRKER

zikredilen "ilahi" ve "tabii" kısımlar bulunmamaktadır. Bu haliyle eser birbütün manzarası arzetrnektedir ; onun için (ı). eserin bu eserden başka bireser olduğu ihtimali kuvvetlenmektedir. İbn-i Nedim'in zikretmiş olduğueserin bu risale mi olduğunu yoksa Kıft.i'deki (ı). eser mi olduğunusöyleyecek durumda bulunmuyoruz. Çünkü, risalenin başlığı da Kıfti'deki(r). eser de ona uymaktadır. Aynı şekilde, İbn-i Ebi Useybi'a'nın zikretmişolduğu eser de risalenin muhtevasına benzemekte, aynı zamanda, yaz-manın sonundaki isme de yaklaşmaktadır. Fakat hakkında söyleyebilece-ğimiz şey bu kadardır. Aynı eserin bir başka ismi karşısında mı bulundu-ğumuzu, yoksa ayrı bir eser karşısında mı bulunduğumuzu yalnız risalenino uzun başlığına bakarak, şimdiki halde kesin olarak cevaplandıramıyoruz.Eğer, yeni nüshalara tesadüf edersek 34, bu ihtimallerden hangisinin gerçekolduğunu tayin etmek mümkün olacaktır.

Yahya ibn-i -Adf'nin bu (~\~\~l:S'ı bazı müracaat kitaplarında veyayeni kitaplarda zikredilmemiştir 35. Bazen eserin ismine bakılarak ahlakkitabızannedilmiştir 36. Bazen de ..;k:J.ı (ç\:...,.:. J..,a; J·~I.::S kitabiyle bir-leştirilerek tek bir kitap haline sokulmuştur 37. Bu Ayasofya yazmasındakikitabın ismini bildiren kayda bakacak olursak, eser ne bir ahlak kita-bıdır, ne de adı geçen bu kitapla aynıdır. Sadece başka bir mantık kitabıdır.Bu cihet, yani neşrettiğimiz makalenin kaynaklarda adı geçen makalelerkarşısındaki durumu, asıl başka nüshalar bulunduğu ve 'mukabele edil-diği zaman kesin olarak aydınlanacaktır. Şimdilik tek olan nüshanın neş-redilmesinde bazı sebepler vardır: a) Zamanında mantıkçıların başı olaraktanınan ve ~L\ lakabiyle artılan Yahya ibn-i -Ad i'nin adı geçen eski veyenı kaynaklarda mantık görüşü hakkında tafsilat veren bilgiye tesadüf

84 Çünkü, İstanbul'daki yazma kütüphanelerinin defterleri, hiç yoka nispetle birkıymet ifade etse bile, bu defterlerdeki yanlış kayıtlar oralarda çalışanlarca pek malumbir keyfiyettir. Mesela Z. V. Togan tarih eserleri hakkında bunun enteresan örneklerinivermiştir (Bk. Tarihte Usiil, İstanbul ı950, İbrahim Horoz Basımevi S. 92).

3s'Mesela Bk. Suter, Mathematiker, 59; Sarton, İntr., I, S. 630; 'O. Farruh, al-Falsafat,S. 109; Graf, Die christ.-arab., S. 47-51.

36 Perier eseri .~i ~ Jı .L- (böyle) .:.ı~ "~I.ı.• ..,,\:(" olarak zikretmekte (Bk. Jahjaben cAdı, S. 72) ve onu "Guide de l'Egaree vers le Chemin de la Verite" şeklindetercüme ederek ahlak kitapları arasında tasnif etmektedir (Bk. ay. es. S. 76).

37 Steinschneider, "Er (Yahya ibn-i 'Adi) sehrieb "Die Vorzüglichkeit (J",i) derLogik als Leitung desjenigen, der irrt auf dem Wege des Heiles" demektedir (Bk. Al-Fôrdbı, S. 155). Bu birleştirmenin sebebi iki eserin Kıft i'de hemen arka arkaya zikredilmişolması mıdır? Burası malum değildir. Çünkü Steinsehneider'in dayanmış olduğu yazmaelimizde değildir. Kıfti'nin İ[ıbar'ının bu nüshası (K.B.) iki eser arasındaki y\;fkelimesinindüşmüş olduğu bir nüsha olabilir. Mamafih metinde ~ı.~tI ~~t;,.••J\ J.ai ";~I ibaresi geçmek-tedir (Bk. S. 5). Steinschneider'in Yahya ibn-i 'Adi'yi Schrnölders'in "un certainYahya le Grammerien" (Bk. Essai, S. i 3 i) olarak vasıflandırması münasebetiyle ele almışolduğunu, bu arada, kaydedelim. Perler ise Flügel'irı (Kaşf al-Zunürı, VII, S. i 247, 1252)Yahya ibn-i 'Adi'yi Jean le Grammerien ile aynı saymasını "en garip bir şey" olarakvasıflandırmiştır (Bk. Jahja ben 'Adı, S. 2 i 6.)

YAI:IYA İBN'ADI VE EŞREDİLMEM1Ş BİR RİsALESİ 93

etmiyoruz'", bu risale bu boşluğu kendi çapında dolduracak mahiyettedir.b) Yahya ibn-i 'Adt'nin mantığa ait eserleri çok olduğu halde bunlarınnüshalarına sahip olmamaktan dolayı beyan edifen teessüf39 ve Doğu kütüp-hanelerinde yeni dokümanlar bulunacağı hakkındaki ümi t 40 bir dereceyekadar cevaplandırılmış olacaktır. c) Bu Ayasofya nüshası oldukça dikkatliyazılmış, dayanılabilir bir nüshadır. Bununla beraber yeni nüshaları bu-lunduğu zaman mukabele etmek imkanı daima bakidir. Çünkü biz yaz-madaki istinsaha ait hususiyetleri göstermeye çalıştık 41. Bu suretle yaz-mayı herhangi bir sebepten dolayı temin edemeyen kimse bu neşirle muka-bele ederek aynı maksada erişmiş olacaktır. itekim mesela Farabi'nin İhsiial'Ulüm'unun muhtelif neşirleri muhtelif yeni yazmalarının bulunmasınıtakip etmiştir. d) Asıl önemlisi, eserin, tercümeler yoluyla Islama girenmantık sanatına karşı muhtelif yönlerden yapılmış tepkileri 42 açık biruslüpla cevaplandıran ve mantığı müdafaa eden ilk eserlerden olmasıdır.Bu suretle Yahya ibn-i 'Adi ileride tekrar alevlenecek olan mantık kavga-sının 43 içinde, çoktan, tuttuğu tarafı belirtmiş bulunmaktadır. Bu eserdeYahya ibn-i 'Adi sadece muhite mantık sanatını anlatmakla kalmamış,aynı zamanda onu saadetin anahtarı mertebesine çıkarmıştır 44. Onuniçin, daha sonra- mantığın faydasınıfilozoflar hesabına bu cihetten de zikre-decek olan eserlerin muhtemel kaynakları arasında bir yeri olsa gerektir.s"Mantığı saadeti temin eden bir alet olarak telakki etmesi, onun hakikat-ten, "par goüt" bir filozof, "par devoir" bir teolojiyen olduğu tezini takviyeetmektedir 46.

38 Mesela Perier, 225 sahifelik tezinde, mantığına ancak 2-3 sahifc ayırabilmiş ve man-tığını sadece bir metot olarak inceleyebilmiştir (Bk. S. 105, 108).

39 Bk. Perier, Jahja ben 'Adi, S. 106.40 Bk. ay. es. S. 104.41 Mesela noktalar ihmal edilmişse, yazmada konulmuşsa veya yazmada konulmamışsa

işaret ettik. Baştaki eliflerde hemze hemen daima ihmal edilmiştir, ayrıca işaret etmedik.Ancak lüzum gördüğümüz biriki yeri harekeledik. Diger harekeler yazmadan nakledil-miştir.

42 Gramercilerden gelen tepki için mesela Bk. Margoliouth, The Dıscussion, Arapçametin S. {lg-go, ing. tr. S. i i 7. Daha sonraki XIII. asırdaki tepki için Bk. Z. Fahr al- İslam'b.al Atir, Malal al- Sdır ii Adab al-Kalib »a'ş-Şa'ir, Bulak, 1282, S. 187 ve Krş. Margoliouth,The Dis., S. 87. .

43 Takiy al-Din Abl'l-Abbaş Ahmed b. Taymiyya, Kitdb al-Radd ald'l-Manııkıyviln,Nşr. Abd al-Samad Şaraf al-Din al-Kutubl, Bombay Ig49, Qaymiyya Press, S. 3 ı.

H Mantığı "nazari ilirnde doğruyla yanlışı, arneli ilirnde iyiyle kötüyü birbirindenayırdeden bir vasıta hizmetini gören bir sanat" olarak tarif etmekle Yal]ya ibn-i 'Adi onafiillerin kriteri olmak gibi bir fonksiyon da tanımaktadır (Bk. Ar. I. Metin S.ıo). Halbuki,Abu'l Hayyan al-Tavhid i'rıin nakline göre, hocası abu Bişr Matta'nın tarifinde bu cihetyoktur. Ona göre mantık" .)1~1'( ~l,.. .:ı~~L\ .L.I! J '~~.:ı~t>'6:JI es:!' ". "';.J"l. ü'[':JI .:ı~.ıı ..,;1dır (Bk. Margoliouth, The Discussioııs S. 93).

45 Bk. Gazall, Makôsıd al-Faldsıfa, Kahira, 133 I, Sabrl al-Kurdi eşri, S. 746 Perier , Jahja ben cAdi, S. 82Z.

94 MUBAHAT TÜRKER

TERCÜME

HBb Esirgeyen ve bağışlayan Tanrı'nın adıyla (başlıyorum). Tanrı banakafidir. Yahya b., Adi b. Zekeriyya'nın. mantık sanatı hakkında dört ilmiaraştırma makalesi. Yani mantık sanatı var mıdır? Mantık sanatı nedir?Mantık sanatı hangisidir? Mantık sanatı neye yarar? O buna "SapmışOlan Kimseye Kurtuluş Yolunu Göstermek" ismini verdi.

Yahya ibn-i Adi dedi ki: Eğer bütün insanların fiilleri hakikati tespitetmek ve ona tabi olmak bakımından sözlerine uysaydı, bu bizi muhakkaksurette mantık sanatının iyilik ve üstünlüğünü ve faydasının büyüklüğünüaçıklamak zahmetinden .kurtanrdı. Çünkü, bu sanatın faydası en küçükbir düşünce sayesinde meydana çıkar. Fakat bir çok kimseler bunu inkaredip, mantık sanatını ya bilmeyerek veyahut münakaşa ederek reddetmeyeçalışınca, bu durum karşısında, bu sanat hakkındaki sözümüze ondanelde edilen büyük iyiliği ve ondan hasıl olan -faydayı belirtmek suretiylebaşlamak bizim için nekadar doğru olur. Bu bizi ona değer vermeye veonu elde etmek için sıkıntıya katlanmaya sevkeder.

O halde diyoruz ki: Her değer verilen, tercih edilen ve sevilen şeyemuhakkak surette ya kendisinde bulunan, ya kendisinden ileri gelen veyakendisiyle elde edilen, ister gerçek ister zan mahsulü herhangi bir iyiliktendolayı değer verilir, o şey bu yüzden tercih edilir ve sevilir. İyilik iki türlüdür.Birisi zati iyiliktir. Bu, zatlarından dolayı kendilerinde iyilik bulunan şey-lerde vardır. Bunlar, mantık sanatında ortaya .koyacağımız gibi, tariflerindeiyilik bulunan şeylerdir. Diğeri arızi iyiliktir. Bu, faydanın onlarda, onlarvasıtasiyle veya onlardan dolayı arız ve hasıl olduğu şeylerde bulunur.Taşın çıbanlıya düşüp onu deşmesinde ve sıhhate kavuşturmasında olduğugibi. Kendisinde zati iyilik bulunan arızi iyilik bulunandan üstündür.

Mantık sanatında elde edilen fayda onun için zat.idir, arız] değildir. Buonun tarifinden bellidir: Mantık, nazari ilirnde doğruyla yanlışı, arneliilirnde iyiyle kötüyü birbirinden ayırdeden bir vasıta hizmetini gören birsanattır. Tarifinde kullanmış olduğumuz kelimelerin birçok kimseler ta-rafından anlaşılmaktan uzak olması, bu manalar zihinde iyice yer etmeküzere, onun her bir kelimesini izah etmemizi gerekli kılmaktadır. "Sanat"ruhun, herhangi bir gaye için, tefekkür ve düşünce sahasında iş. görenkuvvetidir. "Bir vasıta hizmetini görme" vasıta olmaktır. "Vasıta", yapan-kimse ile yapılmış olan şeyarasında bir aracıdır. Yapan kimse sanatınıntaallük ettiği konuda onunla mükemmellik derecesi sağlar. Mantık sana-tına sahip olan kimse akl i temeyyüz vasfım gösterir. "Akli temeyyüz",aklın birbirinden farklı olan şeyleri iştirak etmiş oldukları şeye bakaraktoplamasıdır. "Doğru", var olanın gerçekliğidir, kendisi vasıtasiyle birşeyin o şeyolduğu şeydir. "Yanlış" var olanın gerçekliğini ortadan kaldı-ran şeydir, bir şeyin o şeyolmadığı şeydir (var olanın gerçekliğini veyabir şeyin o şeyolmasını ortadan kaldıran şeydir.) "İlim", var olanların

YAl;IYA İBN 'ADI VE NEŞREDİLMEMİŞ BİR RİSALESİ 95

••

hakikatlerini, var olmaları hasebiyle, idrak etmektir. "N azar i", nazaramensup olan. "Nazar" incelemedir, en son gayesi araştırılan şeyin hakika-tini idrak etmektir. "Nazari ilim", en son gayesi varlıkların hakikatleriniidrak etmek olan bir ilimdir. "Ameli", amele mensup olan. "Amel", birkonunun suret kazanmasıdır. "Ameli ilim", en son gayesi iyiyi elde etmekve kötüden kaçınmak olan ilimdir. İşte bu, mantığın tarifinde adı geçmişolan kelimelerin manalarının açıklanmasıdır.

Söylediklerimizden ilkin şu meydana çıkmıştır : . İyilik mantık içınzatidir ; çünkü o mantığın tarifinden alınmıştır; mantığın zatı iyilikle ka-imdir. Bunun yanı sıra mantık sanatından sağlanan ve onun vasıtasiyleelde edilen iyiliğin herhangi bir iyilikle aynı seviyede olan bir şeyolmadığıda meydana çıkmıştır. Çünkü bu iyilik tam saadettir, ve incelemede haki-kata sahip olmaktan daha tam olan bir saadet yoktur. Bu ise onunla eldeedilir. Amelde ise iyiliğin elde edilmesinden daha tam olan bir şey yoktur.Halbuki mantık sanatı olmadan buna sahip olunamaz. Demek ki sıfatı işteböyle olan bir sanat vardır.

Şimdi söyleyeceklerimizden şu meydana çıkar: Her bilinen şeyinbilgisi ya kendisinden başka olan bir şey hakkındaki bilgiden hareket etmeksuretiyle ona erişmekten başka bir şekilde husule gelir; bu vaziyette onukendisinden önce 'pulunan bir şey hakkındaki bilgiden istidlal etmeyelüzum yoktur, bilakis kendiliğinden bilinir. Bu iki kısımdır, birisi ilk Mad-deye mütealliktir, duyusaldır. Bu, ya madde ve. suretten mürekkeptir,mahiyeti suretidir, bilgisinin hasıl olması ruhta maddesi olmaksızın surc-tinin hasıl olmasıdır; veyahut madde ve suretten mürekkep olana arızolur. Bu, başka bir şehirde bulunduğumuz halde, herhangi bir şehrin bina-larından aldığımız duyumları tasavvur etmemizde olduğu gibi, ya kendisiolmasa bile, ruhun onun suretini tasavvur etmek imkanı olan bir şeydir;bu tasavvura "tahayyül" denir, yahut, ruhun onu ıasavvur etmek imkanıancak o şey hazır bulunduğu takdirde mevcuttur. Bu tasavvura ise "duyum"denir. Diğer kısım ilk Maddeye müteallik değil, fakat sur idir, ve akıldahasıl olur. Bunun sınıflarına, genel olarak, "akıldaki ilk prensipler", ve"ispat edilmeyenler" denilir. Bunlar iki kısımdır, ya müfrettir, ken-disine özel olarak, "hareket noktası (postulat)" ve "tarif" denilir; veyabazı unsurlardan toplanmıştır, kendisine özelolarak "ispata ihtiyacı ol-mayan bilgi, orta terimleri olmayan öncüller, kabul edilmeleri vacipolan önermeler" denir.

Veya, herbir şeyin bi lgisi, kendisi nden başka olan şeylerin bilgisindenhareket edip ona ulaşmak suretiyle elde edilir. Bu esnada bilgisinin edini-lebilmesi için ondan evvel birtakım bilgilerin önde bulunmasına ihtiyaçvardır. Bu bilme çeşidine ise "istidlal", "kıyas", ve "burhan" denir.

İlk iki nevin varlığı, tespit edilmek külfetinden azadedir. Bu üçüncürıeve gelince, onların varlığı sanatlarla ve bilgilerle ortaya çıkmak- 119btadır. Çünkü, onlar hakkındaki bilgiler devamlı surette artmakta veçoğalmaktadır. Geometriyle meşgulolanlar daima doğruların, yüzeylerin

96 MUBAHAT TÜRKER

122a

ve cisimlerin ö~elliklerinden ve lazımlarından birtakım özellikler ve la-zımlar çıkarmaktadırlar, halbuki onlar bunları daha önceden bilmemek-tedirler. Sayılarla meşgulolanlar da sayıların özelliklerinden henüz sahıpolmadıkları şeyleri çıkarmaktadırlar. Gittikleri yol, büyüklükler ve sayı-lar hakkında bildikleri, önceden haberdar oldukları ve zihinlerinde mevcutbulunan şeylerden bunlara doğrudur; sonra, onlar vasıtasiyle, kendilerindemevcut bulunmayan şeyler meydana çıkıyor. Bu bilme çeşitinin varlığınadelalet etmek hususunda bunlar yetişir.

Bu çeşitlerden her birinin, yani aklın, duyunun ve düşüncenin -düşüncekendisiyle istidlalin yapıldığı kuvvettir- his ve idrak ettiği şeyleri, ancaksıhhatli olduğu ve kendisini bozarak değiştiren ve gayesinden uzaklaştıranhastalıklardan korunmuş bulunduğu zaman, olduğu gibi idrak edeceğiaçıktır. Çünkü, duyular ve muhayyile kuvveti, sıhhatte bulunduğu ve herhangi bir hastalıkları olmadığı zaman, hissettiklerini oldukları gibi hisse-derler, tahayyül ettiklerini oldukları gibi tahayyül ederler. Akıl ancakzarardan korunmuş olduğu zaman makülleri oldukları gibi idrak eder.Düşünce kuvveti ise, ancak düşündüğü şeye götüren yol sağlam olduğu vebununla beraber kendisi de sıhhatli ve sağlam olduğu zaman, istidlal et-tiği şeyi olduğu gibi idrak edebilir. Eğer, duyular Ve muhayyile kuvvetisıhhatini kaybetmiş ise, hissedilmiş ve tahayyül edilmiş olan şeyin kendi

. suretinden başka bir surette tasavvur edilmesi caiz olur, tıpkı görüşünmizacında karanın (kara safranın) galip gelmesiyle beyazı kara suretindegörmesi, sarının (sarı safranın) galip gelmesiyle sarı görmesinde olduğu~ibi; kulakta, dışarda mevcut olmadıkları halde, uğultu ve çınlama hasılolması, burunda fena kokunun güzel, güzel kokunun fena olarak duyul-ması, dilde tatlının acı, acının tatlı olarak hissedilmesi, elde sertin yumu-şak, yumuşağın sert hissedilmesinde olduğu gibi. Bu suretle, ya görülenya işitilen veya bunlardan başka diğer duyusalolan seylerin, böyle birhakikata sahip olmadıkları halde, öyle oldukları tahayyül olunur.

Bu hal, kendisiyle fiilini yaptığı aleti, yani dimağ, hastalandığı za-man akla da arız olur. Çünkü bu sırada aklın tasavvuru bozulurve tasavvur etmez olur. "Bütün parçasından daha büyüktür", "her şeyhakkında bir şeyin muhakkak surette ya icabi olduğu hükmü verilir, veyaselbi olduğu, yani onun çelişiği, hükmü verilir" sözlerinde olduğu gibi akıldakison derece açık olan ilk prensipleri anlamaktan uzak olan birtakım insan-larda şahit olduğumuz gibi. Bunun gibi, bilinen ve açık olan şeylerdenbilinmeyen şeylere doğru bozuk olan bir yoldan gitmek lazım gelir. Bozukolan bir yolun istenen hakikata değil bilakis zıddına ulaştırması ca-izdir. Eger, bir kimse, "her taş bir cisimdir", "hiçbir hayvan taş değildir"sözlerinde olduğu gibi iki doğru öncül alsa, sonra onları sıralayıp "hiçbirhayvan taş değildir, her taş bir cisimdir" dese, o zaman bu iki tarafın neti-cesi "hiçbir hayvan cisim değildir" olurdu; bu iki doğru öncülden lazımgelmiş olan bir yanlıştır. Bilmelisin ki biz "lazım gelmiş olan" sözünüzanni olması bakımından söyledik, yoksa hakiki olması bakımından söy-

YAI:IYA İBN 'ADI VE NEŞREDİI;.MEMİŞ BİR RİSALESİ 97

i .

lemedik. Çünkü o hakikaten lazım gelmiş değildir. Yanlış ancak öncülle-rin fena sıralanmasından dolayı arız olmuştur, yoksa onların zatlarından

. ileri gelmemiştir, -çünkü o ikisinin doğrulukları meydandadır.

Kendilerine yanlış arız olması bakımından bu nevilerin vaziyetlerininbir olmadığını, bilakis.şu hususta ayrılmış olduklarını bilmelisin, şöyle ki: Bunevilerden biri olan aklın makülleri olduğu gibi tasavvur etmesi hususunda,yalnız vasıtanın sıhhatini kaybetmemesi kafidir. Halbuki duyu da sadecebu kafi gelmez, bilakis, bunun yanı sıra birtakım başka şeylerin de bulun-masına ihtiyaç vardır. Zira görüş son derece sıhhatte bulunduğu haldegörülen şeyleri olduğundan başka türlü idrak eder; güneşin bir"zira' "kadar idrak edilmesinde olduğu gibi, halbuki güneş burhanındelalet ettiği gibi, yerin bir çok katıdır; bunun sebebi güneşin uzaklığıdır.Bunun gibi, görülen şeylerin göze çok yakın olması gözün onları olduk-larından çok büyük görmesine sebep olur. İşitme son derece sağlam vekuvvetli olduğu halde, onda yankı husule gelir. Bunun gibi, kıyas yoluve kıyas kuvveti son derece sağlam ve sıhhatli olsa bile, bunların arızalarıgiderilmediği zaman, muhakkak surette yanlışa düşürür. Şu kıyas "birkimse taştan bahsediyorsa, cevherden bahsediyor demektir." doğrudur;ama, bu kıyasın sırası doğru bir sıra olduğu ve öncülleri doğru olduğu haldebile açık bir yanlışa düşülür. Onun için kuvvetin ve yolun sağlamlığıyla be-raber kıyasın maddesini, yani öncüllerin her bir parçasını dikkatle hesapla-maya, fazlaca gözden geçirmeye ihtiyaç vardır. Zihnin onların manalarını velazımlarını müfret ve mürekkep olarak tespi t etmesi lazımdır. İstidIal,duyu ve tahayyül arasındaki fark işte budur. Duyu ve tahayyülde iki şeykafidir. Birisi o ikisinin sıhhatta olması, diğeri his ve tahayyül edilmiş olanşeylerin, onları olduğu gibi his ve tahayyül etmenin gerçekleşeceği bir du-rumda bulunmalarıdır. İstidlal yoluna gelince, onda sadece bu ikisi kafigelmez. Bilakis, bunların yanı sıra, istidlal yapanın hataya düşmemekiçin, bu hususta dikkatle düşünüp tedbir almaya ve incelemeye ihtiyacıvardır. Herhalde, istidlal yolunun his ve tahayyül yolundan farkı olduğuhakkındaki sözümüzün bu manası üzerinde dikkatle düşünülürse, bu şey-lerin hepsinin bu sözde mevcut olduğu ve hepsinde umumi olarak bulun-duğu görülür. Ancak, bunların incelenmesi bu sözdeki maksadımızındışında kalır. Halbuki gayemiz sözün başka bir mecraya dökülmesi değil-dir. İşte bunun için onu açıklamak suretiyle sözü uzatmaktan vazgeç-memiz icabetmektedir. .

Anlatmış olduğumuz şeylerden mantık 'sanatının varlığı meydanaçıkmış ve bununla birlikte ona karşı duyulan ihtiyacın zarureti tespit edil-miş oldu. Zira o olmadarı ne nazari ve ne de arneli saadete erişilmez. Bun-dan önce onun ne olduğu ve hangisi olduğu ortaya konmuştu. İşte bunlaro dört ilmi araştırma konularıdır. Mademki kendisinden elde edilen kazan-cın yekünu bu ur, o halde mantık sanatına değer vermek ve ona erişmekiçin her türlü güçlük ve sıkıntıya katlanmak bu sanata nekadar layıktır.

D. T. C. F. Dergisi F. 7

•g8 MUBAHAT TÜRKER

Mantık sanatının varlığı, nc olduğu, hangisi olduğu ve neye yaradığıhakkındaki söz tamamlandı.

Hamd ve minnet Tanrı'ya, salat O'nun resulü Muhammede ve aile-sinin bütün fertlerinedir.

Metin-r: JI r:..~JI .;:u \r.

Il8h 6.:~1 6.~J':}k:..ı ~LL j t~JS"~ U. cS.J>. U. ~ 6.JtA..•

: ~t:.~.....) LI' t~Jıf:& :Si) 2if LO) Lıf ~ :ıf) J1d1 ~t:...,.,. uç.((ö~IJ~"'" JI ~oti ul ~1--4ı1II

L;t;.?':}~ <ıı .)t~Ai':}1J -J:lI w~;1j t~lj\?J! c? Jl..J\ ~IJ.,ı : Jttt: ~JJib ~i 3 4-~ fç. J ~k:.l i ~ ı::aJ i J"';'~6.;~1~j C:f I!..\l~

0J~~ J I!..\l~ 0JJ~ Jj (.)",Ulu" ./';.:S0tS" t1 ~<.J "u~ 4 J.'l; ~I-

6 ~ 6.ç.ı::aJı ol~j byıs' 5 cbt: ı::.a~i ti l0. Cı) "'J..;' CL :Ai.) j

~. ~Ç.)I JL 7 ~_/.)i .!.U~-0~ ~ .• ~t.ı.ı ~:JI) tr: !.lJ...lll~I r--~8 : J--,~;'; tJ1 j ~A..:JI~)

~~) 10J:; Y.. J ~~ ~ J~ ~jt. <-;i J~S!J 9;;..) <i~ <-;iY- fO JS" -01. -Jı~ 01./';.>-~IJ 0J:1;..• Gı) -~~ Cı C. "./';.>-4.: i JwJi <i~ ~i 4.:/:1

6.ç.t:...,.,.j~-" l5"~.))~ j 12 ~~tıl-5') tr:1L: Y !~I II ~ıı :~':}I J.rJ..kJW' 2:J i ti:..JI tr: J\ ~ JJA::: J (.);,J~ Gı~:ı i ıf J -LS;' f) Jk:.ll

4.ı-JI~~~I Cı J 14 <i~..J. JI .!.U~ 13~ı.b\J otd ~4.:~) $C-J~ cs~ Jç. /~;! J til J.~ f ~ ~i t~ J.,a..tl

~- ~ u.o .!.U~}u;p. J -LS;' f ':}~ G\~ ~ .• j..Pt.J- i ~::JI J1d1 6.ç.l:"""J~I 0;u ~J1;.:ıltll j Jb~l) -J:lI0;: tt: )::-C. 15 "~J.)i 6.ç.t:...,.,.y.~~--"I <.SlI.1;tAJ~1jk. J ..LA~~16 ~ Jj J ~I rıj ~I J

u~ ı.y:.. 6.12A.I 6.12A.I Cfı (.)"'l:lI u" ~J~':.Sit~\ if ~~~17 j" " ~. J •

~-JJ J ye; u" t.~ .r ıJ ~lj (.)...4:.U ö'; ~L:....,.:Jti~l:~ (.)...4;.]1ıJ'"

YAl:lYA İBN 'ADI VE EŞREDİLMEMlş BİR RİsALESt 99

wl _ J J ,

;.k•.•..•,.,::-.;.ll öb')lIJ öb')ll JI ~J-~. ~.'~')IIJ u"';1):-')11,y ~J.J. J~

-~u ~?~ Y j ~?t-.,., ,JLf )tt:.a.ııJ:.a.~ tr: ~I J tL:.aJI~:i. .:._.~ i ı.l.;.~l 1:-11) ~ - i~_ii 19,.•.•.~I -JAAlIıı~I, ).ıj- ~~ _ ~ u _ (f"'" ~_ J _- if J"

)J.b~1J yı L.yı ~L.) ~y.-."l1 20;'A:A~yı '\;:ll J .ı.~~~ ı.5" II ~ ~ 119 a) } } .,üby.-y u!' le. üby.-)I 22JS\..4~ !JI..>~ItılJ yıL. yıL.J ~y.-)I 21;'A:A~jliL.• II 25__- }dl I }-II i~,: ,) -I·:.ll 24 1':',\1JI ,23 - 1.:.,11'O.-J .J>'-'f .ı.A::A~ !.ı ..>~• c..S."..,a._A. .ı.:::.ıs- u.a>d J..J:2' J ~ •<-;JJ->..4 c..s.r+:

JI <-;J~ ,:J.••...JIJ ~by;)1 27JSIA~!JI..>~l(.$,ai~1}.ı....,;);.r 26ı.>-):i:JIJ.ı.;.ç.

~J.:I <-;J~I c..S~1 }.ı.:::.~ f- ':J......JIJ"'ö..>~ ,.t.J"";y ~Ws'1 }J~IJ j......JItil. co • J iiLiJl2:J. I ..b- J ö..>.f.HI J;LAJ':J I GLA,.c./;' 1-4i :.,..:J I <-;J~ I )

iii 28." wl ••• ., c. tl •••c. til •••

iI} .ı.:J LA...\~ J ~J~LOJp> ~1GI~ ~I 01 0" ')1)10\.:1; Ll .:.~ ..AiJ

".;::~.ı.~jlJ~II ~l ~k.....of: !J~..\JıJ tr: J~;.J.I '.;::J.:I-0i i.!.~~c: Ab J Irl~"" J til 30 29. :; .•c. til •')iJ !JyL: tr: J -.;:ll ~l.Ul,y )2:JIJ {i ö~k...~; , ;....WIö~\-,,-iiJp>~ı

J .• co J ..- o J ~ •.c. •\Y:.A..,<:'o.lP> ;.?l:...,<:'~J:>;Jl•.•\t ~.i ..•..~')I\rJ~ ,y J .;::J.:IjIJ~l,y {i J .••..••JI J

J~ ~ 'JJ"" .ı.JJ...a.>-0..,ç 0i Cı .j JJ"" -Js' -0l0~1 .ı.ı..,;i\~ ~.$ , .

le'ı J. .ı.~ '(.$;' ~•.r', .ı.~ J')I..\;.....')I1Jl ~\~;}J o~s;. '(.$;'~J"" ,y .ı.~1'"

0~ ~J W:.: \tJJ"" J~J ••. til ••• • ••

u!' .ı.'::P>loJ ö..>J..,<:'J ö ~L. ,y ,-;--s'J" Jp>lo L..lJp>J u" J-~ G')iJ:P>~ ..\~i~ 011 ::: iii. :$ J

u"';Jlç.yı L. L'lJ .ı.;~lo 0J~ u....4::.l1J .ı.;..>~J J.,a>-Jp>\tJJ~" .ı.l)...a.>-J .ı.':;..>~

~ .ı.;)~ u...A:".:II..>~ 0LC.ı~ C) 310~ .:JlI~J ö.J)..,<:'J}~lo,y '-;--:s--J ..•.~i • •• 33 J J1 31} ••• c. o "" c. ••• «:LA ~ ;':':-La J ~ J' 0..\. I ,y "~-La ~_::.:I,y .ı, ~1 L. .JJ~i \..ı ~S;.

::: ::: - .J.J

o">J~ -')il .ı.;..>~ u....4::.l1..>~~ 0\s:.! J~~ C)J "'~ ..>~iI 1.lP>~~)

L.L~l..>~1 1.lP>~J

}.ıjl...;1 ~:-JJ JAJ~ 0~ J.ı.J."..,a.~J0,)1.J:P>~ ","ı.>..>~ ~~~I }~I J- ~w iii ~ J "34 co tt....,.; J ~ ~ ı.s-:. J ~JA... 0~ r J ~.1::::'')iL.J jA,JI J J~IJI i J~)I j?~L,ajJ ..kL..JiüIJ~ ~ üL.- ~ J \.)~. "'lk "';.~ı~ ı.s-:. J 3\..:.J'y J t\:~J

"" ~ 1# "

\~ y,i '-;--:>; iJ

~b!) .ı.J..>~i' ...i' ı.l;.;.1~ J"" ,y .ı.~1 J)2:l~ .ı.lJ~~ 0~ 0i Cı J

t~l:i J "'')i')I...I.:~) .jJ~I,y ~ ~.a.ııI~ ~ J .ı.l:i .j..>lA,.it..\;.) J) :.fi j

.ı.;\~~1~ J1Cl:~ 0\ 0'" ~~i .ı.~\j~rJ')Ii ~:~I ~J:>;J l..\t tlA...I,J 119b

100 MUBAHAT TÜRKER

JI )":J 'lfjli 0}J.I J ü~I::.aJl J.i rf o:-..f':"J ~ 36 (:J~I ~~I u, Ci J

rf ijl)J ~u"'IY;' LLL:- 0y~'~ ~...l~.u ~0li ~1"Jk. 37~ J .l.ı.YJ~.l) J J.i ~. lr=j.J~ Ij J~ t ~..jl) J iL~ ~I J C~· ....·JIJ .1)zt1 u"'1~

~~ J) ~:}> Çi)J t rj~ t l.. :-1...lç.~1~u"'I..p- rf 0..f':".l~ 0y,,:-..w1OM lo· " • J ~ 011 •

I)..a.>- (' :-1...lç.:JIJil12ç.';;\.)yl rj" r-f"""yV0 0.J-l~ IJ.•...wJ ojf ...ltLl

~~I I.lı. :-J~J Jç. 4,]:J..llIJ I.l~ J t "~l>- 0~ tl.. ~~

. 0l5" 0.J~1 rj""

rJ j~1 J :;u-=l IJ ' Jkll <.iç.I~ J.r2l1 o.l~ rj" ...l>-IJJ5" ~0i ,~i rf J

JL>-Jç. 0lfl~138 .ı"a.~>-Jç..ı.~!.l.)...l;.ı, !.l.)i: \)1 J:J~~I 0;'~ ~ ~JI ö';'ll

öj J ~U"'ıyı.ı ~0li 4.~~if ~ ö~1 .ı.J ö..L.......4l1ülNI rf 4"JL, J ~

8l5" I~L~ ıS' l.. Jç. ü~-::;d1 40 J~ J 0L...Y~S! 39~~ Çiı J~I

.)~I rf r 1~1.42~LA>- Jç. ü:J.;..J.I ~ \)1 JJkll J ~r:4.i\:J 41~#'

454.i)dl J:ykll -:..;1$""441~1.ı.~ıS' ı, Jç. ~ ~JJ.::.-lI43!.l.)X Çjl ~I öj J

~I öj J Ju-"Iyı.ı -:..;l5"01 Gli "+""~ ~~t: ul5"J "4-':,j \v:ll

~I .)~~ L.S" .ı.i.)J--' ~ J~I J ' .r J--.:>JI 46.)~.,a::;0\ j~ ..w "4iJL.~ı.;:a.ıı .ı.:,lç.~ i~l #1 ol.:.J "i:-J:......)i ~I;- Jç. ~ I~L':-J.....i' ~~I

120a

:# ~ "'''' ~ .,. '" iii •

\:.:(..• ,-;--:kılJ~ 0\:.11 r!.J..J CJ.•:-y.y 4JJ 0;=-.kJlJı$}..tll.ı.-..... 0 0~J

48.ı.ij~ 0i 47J~~ J b ~:.uIJ t~ rj~1 ~ J i}>- ~~UJ i~~ft I t:"k:; J

~.lj 49~ :J ~ rf ül......r>'-.U rf ~~ J:? JI ü~..,... ..•..•JI ÜI~ Cı~ , J _ •

..l:ç. .ı..ili tl.....lJlıS' J .ı.J,J ~ ~ ~JI .ı.:.::ıı ~.;'" I~LJkll 0 u;' ~ ~.l$""J

~~ J J~ ı, t~ t~ ~ t...,; J4...lt L.S" o~~ l...., o.)~ ~ .!J.\~

'& J5" ~0) J ~.? rf ~i ~~I ~01 L:J~ Jkll J 50 YIJ~I rf .)~ISI J.J~ 0\ i) .!J.\.l$""J.ı.Ju.dül:J.I.ı.~ Gı.., & ~~L Cl.ı.:i J~ 0i rj" ~l.,,:J

"52ı$~:-y":J 0ijJ~..w. ~ J:?~}> ~kL:I ,,-ç..;.~IJl ö~L12Ji4.tJ.J"ll;-~~I rf

J.;.J 55~:-L,.:. ~~...LA.. 54.l;;.!) i.l:>-T~0Y ~~~ Jl J. ~)kll 53d.A:A>- Jl

0IJ:=llrf' ...l>-IJ:JJ JW57 ~ i::>;r.>- 01J:=llrf ~IJ:; J ~ r~J$""56JHAlI

r....:J; 01..,:=llrf' ...l>-IJ:JJ 0.Jkıl rf 0;A~ Is.lJI0l(j r-....:J; ~ ~Jf J .J:>;r.>-

i)...li L:J.i~i ıjı f3 0\ 59~ J 58~:-L,.:. ~ ...LA.. i,)...li ~.l$"" I.lı.J

YAl;IYA İBN <ADI VE NEŞREDİLMEMİş BİR RİsALESİ 101

~ ..LDI (.);,Jç. WL J ~~ ı,j"l Y' (.)~0\f ~l60~A:L~ ~ w ~I ~-~. J..L..aJI tJA>U; ~ ~I ~t=I~J ~i-l:i ~ ~ ı:.r:- ..AALı61 f ~\...JIY

"~l>.[~] LA>~\63t1J.:ı (.);,1pç.ı J ~ Jp2l1 olA>JI~I w0\ f 0\ 62u>~ J

644-Z\A~ Jç.ü~."AJ.I .J~~ 01j 4::A.Ç ~JA,JI w 0\ ~~ J 4.At~~I~lf' J. "ö..l;.-IJ

t~1 Jl4.>V c~ J. ~ ~~ ~ ~J u-=l1 C\J.kAi o;jT ~ [~] JE ~Jç. ~'A' 66 !L.J~ J ~I ~~ Jç. \~~ 65 0.f.: ..li~I 0\! J~i ;ç..;;,ı0~1 ~ oLA>.;-:JIiLelo~_~ LI'J t.J ~ )..w. (.)-..!JI !Lj~ Lf 674-Z~ yf-~~T~~I~üIAI ~}~.l)J LA>~ ~~~"'J~.J~Ö~~ 0 \5"'01 J eSw..L..aJi ~ 0..lS': ..li )e-=....J iJip o).;.A,o~ .;-:)\ 68 lA>}..a-ı~

~~ Jç. 70 ~ \;:j\5"'01 J ~ .JiJ ~I d~1 69J:):>.J ~~i.J ~ ~~ Jç.

d~1 IlA>w0t.; I&JU;'.}yJI ~ 73 J) t I~Ltb:. J1 720~>):. 71 ..u 4.~1

J1 LS"~I ..ı.A.t J~L,.:. ~ ~ J>; 4.j1 76Yle ~ J:>;O>" 4.il 75 Yle 0\5"'01 74 Y\AJI

c\;~ ..li ~ ..U; 0\;;~\""" obJA.-.J cr" f d~1 ILA>f w0\ Jç. /A>U; ~l5'

ülo..ı.ALILI' J u.•~ı ö~Lo~ ,,~j~.J,ot:ıIJ J~..t:ıı iw1 Jl J:)dI.J ~i ~ c::.J:):O ~! 77 0~1Y' llA>J "t?f J "Ö~.JJA,. \i-'"jl).J tr::jk. <.JA>LLI}~lJ

~ v' 0IJ,o\ ~; J~ ~I J (.):"':>JIw0\! J:~IJ ;...:>JI.J J~J:.....,~I

Jç. ~~;i J }4. ••• L->-1 W~ J~ Ji 784 J~IJi d~1 J~J

~ cl::r...li J. ~ 0\lA> ~ ~ u-:a J~~ ~I 79 J:):> Ct.; ~ 4.:1- jA>LO.120b

80tk;J~~ t})i ~~ f~J OWJ.XJ ~~ J '):::Jı wJ,..ı.::...J.Iiw1 J1

0J~ 4.! ~A J~J:.....,~I ~):> w01 \:.Ü lSııı ~I IlA>J f.101 )::JI J..J J

~~ WU>~ 01 w~l ~ t.\ç. SI "Jfl.J ~"~ ~~ ~ ~ ~ J~IJ (.):-:1-1

82~' ~LJj li·w o~1 lo w~ yf /:)J~ J J.,AJI ILA>J \:...,.;}:.ı:i CJ\~

~? 4.Jlb~I if 83 ' J,..L..J ·0\

~ ~1 ~l 4.~1l1 öJ./';' ~~ c::. ~ J J.k:ll ,4.ç.\:...,.,} ~.J~J o\:.li \.c. 0'i ..ı.A.t

Ll'lo ~~ J.iJ~ 0\5"'..liJ . ,4.~I~J 4.!Jk:JI~ ö~~..JI Jl J"""y.~ trJ~

~...1JI~\.k.I.\ ~.J ~I olA>JLI'.~ ~I J

,,~ J }~ JS'JJ~.J tr:; ~)4 ~~~\ li ~~ ~~:.. IlA>0\5'~1 J

~1~}IJ

102 ~IUBAHAT TÜRKER

J.k:ll ~çl:...,.:. 84 ~::L) ~I) ~~l.) ~:;iJ JJ.,AlI JS"~i 8°_.ıJT} J..J. .ıJY"'.J ~ ö~:a.H, ~:J.I) J..LJ-l-:il)

J.,..;8 -./.>\7 0~,6 CL:t45 ,-,loı;! 1.=-':A3 ~2 ~.1

.:,.&1118 ,17 b.~.,';'16 •..J.>i 15 •...J 14 ..T.>i13 ,),,;. li i 12. ··1 i II. -t .... . ... . ıS'".j ,),,;.1..28 J!.~27 "-s)Ll126 ~.k-25 )Ll12! -s)Ll\23 J!.~22 ~21

..\1• .1.37 .!-lU136 .....J.>A35 J~I,,134. ..J...u133 ~i32 ..J"G3l .>lA.,o130 ).:.1129

(j..,)h:l\45 jl44 !J)~43 l+-,:lb..42 ~,..,~41 ~40 U'""~"39 Wui~38 ;(,' J

..i;'154 .u~53 -S"'>J' 52 J~. 51 J~IJ)l1 50 '-':~ 49 •..•.r4~.48 J:~ 47 )"o4i 46

..j-;, 62 ~; 61 ~4 )i .,:,hll60 ..j:'" 59 0~;.>1", ss- L...+ki 57 J~WI 56 0,!;.>1...,55

~S"70 Jı..lL.69 .)~)l68 I.Aı.lA~67 ~);66 ..J"C65 I+Aı.lA,..64 LUI63

J •..IL.79 .:...~ 78 ~~ 77 J~\i 76 Jı.\i 75 Jı.WI \,l"l:JI 74 Jj. 73 ..J~'>J'.72 "üJ 71

~L\85 ••~ J }:.I J }:AL. J ••4:,184 J.•..ı..i 83 .r. 82 ~181 lkıl80

• 10 Jt ,A9.J J'. .-~20 ••~&1119