yargı kararları€¦ · patent enstitüsü aleyhine açılan türk patent enstitüsü yeniden...

72
* Ankara Barosu. Yargı Kararları HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN*

Upload: others

Post on 01-Oct-2020

43 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

* Ankara Barosu.

Yargı Kararları

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN*

Page 2: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa
Page 3: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

932016/1 FMR

YARGI KARARLARI

Anayasa Mahkemesi’ne 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/1(b) maddesi-nin Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin itiraz yoluyla iptal başvurusu, iptal başvurusunun 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40/4 ve 41/2. maddeleri gereğince yöntemine uygun olmaması nedeniyle reddine dair karar

Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, önüne gelen Türk Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa uygulanacak hüküm niteliğindeki 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa’nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluna başvuran mahkemenin itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğu ve mah-kemenin 2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerektiğini, ancak buna rağmen tekrar başvuruda bulundulduğuna, bu nedenle 6216 sayılı Kanun’un 41/2. madde-sine aykırı olan itiraz başvurusunun, aynı kanunun 40/4. maddesi gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddedilme gerektiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi

12.11.2015 Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/98

Anayasa Mahkemesi’ne 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/1(b) maddesi-nin Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin itiraz yoluyla iptal başvurusu, iptal başvurusunun 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40/4 ve 41/2. maddeleri gereğince yöntemine uygun olmaması nedeniyle reddine dair karar

Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, önüne gelen Türk Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa uygulanacak hüküm niteliğindeki 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların

Page 4: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

94 FMR 2016/ 1

Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa’nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluna başvuran mahkemenin itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğu ve mah-kemenin 2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerektiğini, bu nedenle 6216 sayılı Kanun’un 41/2. maddesine aykırı olan itiraz başvurusunun, aynı kanunun 40/4. maddesi gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddedilme gerektiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi

12.11.2015 Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/99

Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla iptal başvurusu, Anayasa Mahkemesi’nin 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fık-rasının (b) bendinin, Anayasa’nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykı-rılığı gerekçesiyle iptali talebine ilişkin ilgili hükmün Anayasa’ya aykırı olmadığına yönelik kararı

Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, önüne gelen Türk Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa uygulanacak hüküm niteliğindeki 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiş-tirilen (b) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa’nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurunun ilk incelemesi sonucunda eksiklik bulunmadığına karar vererek esastan incelemeye geçmiştir. Mahkeme işin esastan incelenmesinde, iptali istenen kuralın aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların tescil edilemeyeceğini düzenlediğini, Anayasa’nın 35. maddesinde devletin mülkiyet hakkına ilişkin negatif yükümlülüklerinin yanı sıra üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklinde pozitif bir yükümlülüğe de sahip olduğunu, iptali istenen kuralın markanın tekliği, ayırt ediciliği, taklit edilememe ve belli ölçüde

Page 5: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

952016/1 FMR

garanti sunma işlevini temin ettiğini, bu maddeyle kişiler adına daha önceden tescil edilmiş markaların taklit edilmesinin, tescilli marka ile aynı olan ya da karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının ve tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesinin amaçlandığını, bu kuralın hem daha önce kendisi adına tescil işlemi yapan marka sahiplerinin mülkiyet hakkını hem de markaya güvenerek iş ve işlem yapacak üçüncü kişileri korumaya yönelik olduğunu belirtmiştir. Son olarak söz konusu kural kanunla kabul edildiğinden Anayasa’nın 91. maddesine aykırı olmadığını belirterek iptal isteminin reddine karar vermiştir. Bu karar Türk marka hukukunda mutlak ret gerekçeleri kapsamında yer alan ve TPE’ye maddede belirtilen koşulları taşıyan markaları re’sen reddetme hakkı veren hükmün Anayasa’ya aykırı olmadığının tespiti ve bu nedenle uygulanmaya devam edecek olması bakımından önem arz etmektedir.

Anayasa Mahkemesi

23.12.2015 Esas Sayısı: 2015/15 Karar Sayısı: 2015/118 R.G. Tarih-Sayı: 7.1.2016 -29586

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasında başvurucuya çıkarılan tebligatın usulsüz olması sebebiyle savunma ve delil sunma haklarının kullanılamaması, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine yönelik iddialar

Başvuru, 24.04.2013 tarihinde İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılmıştır. Başvurucu, kendisine ait özel eğitim faaliyet sürdürülen iş yerinin devri ve kiralanması hususunda davacı şirket ile eskiye dayalı hukuki ilişki ve uyuşmazlıklar bulunduğunu belirt-miştir. Davacı şirket, “Fen Bilimleri Merkezi” ibaresini on yıldır kullanmakta olduğunu, ayırt edicilik kazandırdığını, marka olarak tescil ettirmek istediğini belirterek, başvurucu adına TPE nezdinde tescilli “FEB Fen Bilimleri Merkezi” markası aleyhine hükümsüzlük davası açmıştır. İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 7/6/2012 tarihli ve E.2010/8986, K.2012/9916 sayılı ilamı ile onanmıştır. Başvurucu, kendisine ait marka aleyhine açılan kullanmama nedeniyle iptal davasında taraf teşkili sağlanmadan usulsüz tebligat yapılarak karar verildiğini, adresi olarak gösterilen ve tebligat çıkarılan adresin davacıya

Page 6: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

96 FMR 2016/ 1

ait olduğunu, mahkemece yeterli adres araştırması yapılmadığını, usulsüz tebligat nedeniyle savunma hakkını ve davada delillerini bildirme hakkını kullanamadığını, Yargıtay onama ilamının yeterli gerekçe içermediğini belir-terek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi başvuruyu mahkemeye erişim hakkı ve gerekçeli karar hakkı yönlerinden incelemiştir. Somut olayda, davacı 27/4/2009 tarihli dava dilekçesinde davalı başvurucunun adresini “Barbaros Bulvarı Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4 Beşiktaş/İstanbul” olarak göstermiş, mahkemece dava dilekçesi davalı başvurucunun bildirilen bu adresine tebliğe çıkarılmış, tebligat “muhatabın adresten ayrıldığı, yeni adresi olmadığından çıkış merciine iade” şeklinde ilgili mahalle muhtarlığının notu da düşülmek suretiyle iade edilmiştir. Davacı vekili davalı başvurucuya tebligat gönderilen adresin TPE’de kayıtlı adresi olduğunu belirterek 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre tebligat yapılmasını istemiş ve dava dilekçesi, tensip tutanağı ve davacı delil listesi aynı adrese bu maddeye göre tebliğ edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, baş-vurucunun TPE nezdinde tescilli markaları olduğunu, başvuru formu ekinde yer alan marka tescil belgelerinden başvurucunun adresinin “Barbaros Bulvarı Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4 Beşiktaş/İstanbul” şeklinde kayıtlı olduğunu, belirtilen adresin başvurucu adına vekâletname düzenlenmesi sırasında noterde ve yakın zamanda marka tescil işlemlerine ilişkin olarak resmî bir kurum olan TPE nezdinde kullanıldığı, başvurucunun resmî makamlar ve devlet kurumları nezdinde daha önce kullanmış olduğu adrese tebligat çıkarıl-masına rağmen yargılamaya katılamaması sebebiyle İlk Derece Mahkemesinin yeterince özenli davranmadığının söylenemeyeceğini belirterek mahkemeye erişim hakkı ihlali iddiasının kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Bu karar, Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemelerinde açılan davalarda, TPE nezdinde kayıtlı olan adreslere tebligat yapılabileceği ve bu adreslere yapılacak tebligatın geçerli olacağına hususunda önem arz etmektedir.

Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı

Başvuru Numarası:2013/2731 Karar Tarihi: 16.12.2015

Endüstriye tasarım belgelerinin hükümsüzlüğü ve sicilden terki davası, bozma üzerine verilen direnme kararı, direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması

Karara konu olan uyuşmazlıkta, davacı, davalıların “masa” tasarımları için endüstriyel tasarım belgesi aldıklarını, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik nite-liklerinin bulunmadığı ve teknik bakımdan tasarımcıya seçenek bırakmadığını

Page 7: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

972016/1 FMR

ileri sürmüş, davalılara ait “masa” ve “masa ayağı profili” isimli endüstriye tasa-rım belgelerinin hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Mahkeme, sunulan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar vermiştir. Temyiz üzerine Yargıtay tarafından, mahkemenin somut uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi görüşüne başvurduğunu, ancak bu yolda alınan hukukçu bilirkişi görüşü benimsenmek suretiyle davanın reddine karar veril-diğini, oysa uyuşmazlığın, 554 sayılı KHK hükümlerinden kaynaklandığına göre dava konusu tasarımların yeni ve ayırt edici olup olmadığı hususunda tasarımcı bilirkişi görüşü alınması gerektiğini, uzman olmayan hukukçu bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının doğru görülmediğini belirterek bozma kararı verilmiştir. Bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesi direnme kararı vermiş, uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelmiştir. HGK kararında, hükümsüzlüğü istenilen 2006/416 numaralı “masa”, 2005/8653 numaralı “çoklu masa” ve 2003/2992 numaralı “masa ayağı profıli” tasarım olarak davalılar adına tescil edildiğini, mahkemenin, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının bulunup bulunmadığı ve teknik bakımdan tasarımcıya seçenek bırakmayan tasarımlardan olup olmadığı iddialarının tespiti yönünden hukukçu bilirkişiden görüş aldığını, bilirkişi raporunda bir kısım masa tasarımları yönünden yeni ve ayırt edicilik vasıflarının bulunmadığı hususunu kataloglarda sunulan masa görüntüleri karşılaştırılarak tespit edilmeye çalıştığını, ancak tek-nik özellikleri bakımından üreticiye seçenek bırakıp bırakmadığı, harc-ı alem olup olmadığı, tasarımların yeni ve ayırt edici özelliklerinin bulunup bulun-madığı hususunu belirtmediğini, esasen bu hususların bilirkişinin uzmanlık alanı dışında olduğunu, bu durumda mahkemece içinde tasarım konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişilerin bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulundan dosyadaki raporlar arasındaki duraksamayı gideren ve davacıların itirazlarını da karşılayacak şekilde rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek direnme kararının bozulmasına karar vermiştir. Bu karar bilirkişi incelemelerinde uyuşmazlık konusu özel ve teknik bilgiye sahip olan bilirkişilerin inceleme yapması gerektiği ve söz konusu teknik konuda uzman olmayan bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının isabetsiz olacağı hususunda önemli bir karardır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

16.9.2015 E. 2013/11-2376 K. 2015/1762

Patent tecavüzünün tespiti davası, bolar istisnası, sözlü yargılama için taraflara süre verilmesi ve gün tayin edilmesi

Page 8: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

98 FMR 2016/ 1

Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, müvekkilinin uzun süren emek ve çabalar sonucunda “Tygacil” ilacını geliştirdiğini, bu ilaçla ilgili incelemeli patentinin bulunduğunu, davalının bu ilacın tamamen aynısı/temelde benzeri için kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğunu, bu surette müvekkilinin patent haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek patent tecavüzünün tespitini talep etmiştir. Davalı vekili, ruhsat başvurusunda bulunmanın ve bu başvuru için gereken analiz ve testleri yapmanın “Bolar İstisnası” olarak anılan serbesti nede-niyle patent ihlali oluşturmayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davalının ürününü henüz kullanmadığını, piyasaya sürmediğini, ticaret alanına çıkarmadığını, ilaçların ruhsatlandırılmasının bolar istisnası kapsamında olduğunu gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Yargıtay, 6100 sayılı kanunun 186. maddesine göre mahkemenin  tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceğini, taraflara çıkartılacak olan davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirile-ceğini, sözlü yargılama aşamasında taraflara son sözleri sorularak hüküm tefhim edileceğini, sözlü yargılama safhasında tarafların kanıt sunmadan kendisi ve karşı tarafın iddia ve savunmaları ile kanıtlarıyla ilgili hukuki değerlendirme yaparak neden haklı olduklarını açıklama hakkı elde edeceklerini, hâkimin de gerektiğinde salt hukuki değerlendirmeye esas olmak üzere taraflara soru sorma ve tereddütlü noktaları son kez açıklığa kavuşturma imkanına sahip olacağını belirtmiştir. Olayda, 24.12.2014 tarihinde ön inceleme duruşması yapılmış, aynı duruşmada ön incelemenin bittiği belirtilerek tahkikat aşamasına geçilmesine dair ara karar tesis edilmiş, yine aynı celsede tahkikatın bittiği de belirtilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmiş, tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra davacı vekili “bu celse sözlü yargılama yapılmasına muvafakat etmediklerini” beyan etmiş, mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama için gün tayin edilmeden ve taraflara süre verilmeden doğrudan dava-nın reddine karar verilmiştir. Yargıtay, HMK’nın ilgili hükümlerine uyulmadan ve tarafların iddia ve savunma haklarını kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması nedeniyle bozma kararı vermiştir. Bu karar, sözlü yargılama duruşması için ayrı bir gün tayin edilmesinin ve tarafların son kez dinlenmesinin, iddia ve savunma hakkının kısıtlanmaması açısından önem taşıdığını ve usul kurallarına aykırılığın bozma sebebi olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi

16.11.2015 E. 2015/4951 K. 2015/12065

Page 9: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

992016/1 FMR

Bilgisayar yazılımlarının ilk kullanıcıdan satın alınarak ikinci el ürün olarak satılması, bu satımın program üzerindeki telif haklarını ihlal etmiş sayılmaması, bilgisayar programlarının ikinci el satıcılığı ve lisanslanması, telif haklarının ihlali

Somut uyuşmazlıkta, davacı OEM (“Orijinal Ürün Üreticisi – Original Equipment Manufacturer”) satışı yoluyla yazılımın birlikte satıldığı bilgisa-yardan COA (“Özgünlük Belgesi – Certificate of Authorization”) etiketinin sökülmesi halinde OEM lisansının kaçak, kopya veya korsan haline gelmediğini, bilgisayar alan kullanıcının OEM lisansını kaldırması, bilgisayarından silmesi veya bilgisayar üzerindeki COA etiketini sökmesinin davalının haklarını ihlal sayılmayacağını belirterek davalının piyasaya sürülen işletim sistemleri ile yazılımlarının hangi yollarla piyasaya sürüldüğüne bakılmaksızın ilk kullanıcı tarafından yasal yollarla satın alındıktan sonra ikinci el ürün olarak alınıp satılmasının davalının FSEK veya başka kanun, sözleşme ve düzenlemelerden doğan haklarına tecavüz etmediğinin, davalıya ait ürünlerin ikinci el olarak alınıp satılmasının hukuka uygun bir işlem olduğunun tespitini talep etmiş-tir. Davalı, dava konusu bilgisayar programlarının satışının değil, kullanım haklarının bilgisayar şirketlerine veya 3. kişilere lisansla verildiğini, bunun basit ruhsat devri olduğunu, lisans sözleşmesinde programların belirli şart-larda devredilebileceğine ilişkin hükümler yer aldığını, buna göre de program üzerinde iddia edildiği şekilde tahrifat yapılamayacağını, davacının eylemleri ile kendisinin lisans sözleşmesinden doğan haklarına zarar verdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, somut uyuşmazlıkta OEM isimli ikinci el bilgisayar programlarını bulundurma ve lisanslama hakkı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacının davalının bilgisayar programlarının ikinci el satıcılığını veya lisanslamasını yaptığının belirlendiğini, OEM lisans sözleşmesinin 16. maddesinde yazılımın 3. kişiye ancak lisanslı aygıtla birlikte doğrudan devredilebileceğinin düzenlendiğini, taklit söz konusu olmadığından orijinal programın bilgisayardan ayrı olarak devrini yasaklayan bu maddenin fikri mülkiyet korumasını değil ikinci el pazarını kontrol altında tutmayı amaçladığını, sözleşme hükmünün fikri mülkiyet bakımından yasal bir temeli bulunmadığını, yazılımların aynı zamanda başka bilgisayarlarda aktif olarak kullanılmakta olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle dava konusu programların ilk kullanıcıdan satın alınarak 2. el ürün olarak satılmasının davalının programlar üzerindeki telif haklarını ihlal etmediğinin tespitine karar vermiştir. Yargıtay, bilgisayar programının ikinci el satışını yasaklayan OEM lisans sözleşmesinin 16. maddesinin, 5846 sayılı FSEK’in 23/2. maddesindeki emredici hükmü karşısında geçerli olmaması nedeniyle yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar vermiştir. Bu karar, telif hakları

Page 10: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

100 FMR 2016/ 1

ile korunmakta olan bir bilgisayar programının ilk kullanıcıdan yasal yollarla satın alındıktan sonra 2. el ürün olarak satılmasının bu program üzerindeki telif haklarını ihlal etmemesi bakımından önemlidir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi

27.06.2014 E. 2014/17376 K. 2015/8772

Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kara-rının iptali, markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının tanınmış markanın itibarına zarar verip vermeyeceği, tanınmış marka, tanınmış markanın sulandırılması

Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket tarafından “CROCODILE + ŞEKİL” ibaresinin 11, 20, 21 ve 24. sınıflarda marka olarak tescil edilmesi için TPE’ye başvuruda bulunulmuş, başvurunun Resmi Marka Bülteninde kısmen yayın-lanması üzerine davacı şirket tarafından başvuruya karşı tanınmış “Şekil (tim-sah)” markasına dayanılarak 556 sayılı KHK’nın 8/1(b), 8/4 ve 35. maddeleri uyarınca itirazda bulunulmuştur. TPE önündeki itiraz süreçlerinde davacı şirket tarafından yapılan itirazlar davalı şirket başvurusu ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı şirkete ait markanın iltibasa yol açabilecek derecede benzer olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkeme aşamasında davacı şirket davalının müvekkilinin tanınmışlığından yararlanma amacında olduğunu iddia ederek TPE YİDK’in ilgili kararının iptaline ve marka başvurusunun reddine, tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket savunmasında markaların benzer olmadığını, “Crocodile” ibaresinin ülkemizde bilinirliğinin düşük olduğunu, plastik sektöründe faaliyet gösterdiğini ve mar-kalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, zira faaliyet alanlarının farklı olduğunu savunmuştur. Mahkemece, markaların kapsamında bulunan malların örtüşmediği, aynı sınıf içerisinde bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olmasının her koşulda ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmet-ler yönünden kendiliğinden tescil engeli olarak görülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, “Crocodile” sözcüğünün İngilizcede “Timsah” anlamına geldiğini, bu hususun ülkemizde de ortalama tüketici tarafından bilinen bir husus olduğunu, davacının “Şekil (timsah)” markasının özellikle giyim sektöründe çok tanınmış olduğunu, davalı markasındaki emtia listesindeki mal ve hizmetler farklı türden olsa dahi “CROCODİLE” ibaresinin davacı markası aleyhine haksız bir yarar sağlayacağı, markasının itibarına zarar vereceği veya ayırt edici karakterini zedeleyeceği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma

Page 11: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1012016/1 FMR

üzerine yerel mahkeme, “CROCODİLE” kelime markası ile “TİMSAH ŞEKLİ” tanınmış markası arasında zayıfta olsa bir benzerlik bulunduğunu, ancak bu benzerliğin her koşulda iltibas veya tanınmışlıktan kaynaklanan tescil engelle-rinin varlığını gerektirmeyeceğini, dava konusu başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetler ile örtüşmediğini, tanınmış markanın sahip olduğu imaj veya ünün, başvurudaki farklı mal veya hizmetlerin tümüne aktarılabileceğinin peşin olarak kabulünün tanınmış mar-kaya hukuken sağlanan korumadan daha fazla bir koruma sağlamak anlamına geleceğini, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin inşaat/yapı sektörüne ve mutfak eşyaları ihtiyaçlarına yönelik mallar olduğunu, alıcıları, satış yerleri, karşıladıkları gereksinimler itibariyle davacının tanınmış olduğu tekstil/hazır giyim sektörüyle ilişkilendirme ihtimali olmayan ürünler olduğunu, davacı markalarının tanınmış olduğu bir kısım Avrupa Birliği ülkelerinde “CRO-CODILE” ibaresinin yalnızca farklı mal ve hizmetler için değil, davacının tanınmış olduğu giyim ve tekstil ürünlerini kapsayacak şekilde 25. sınıftaki mallar üzerinde dahi tescilli olduğunu, dolayısıyla AB uygulamasında “CRO-CODILE” ibaresinin davacı dışındaki kişiler adına tekstil ürünleri yönünden tescile engel oluşturacak şekilde yorumlanmadığını, davacı markasına menşe ülkesi olan Fransa ve AB’de tanınmayan genişlikte bir korumanın ülkemizde tanınmasının uygun bir değerlendirme olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı vermiştir. Direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu davacının “TİMSAH ŞEKLİ” markasının giyim sektöründe çok tanınmış olması karşı-sında “CROCODILE” ibareli marka başvurusunun farklı mal ve hizmetleri kapsasa dahi tanınmış markayı sulandıracağı gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar vermiştir. Davalı şirketin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davalı marka başvurusu kapsamındaki mal ve hizmetler ile tekstil/hazır giyim sektöründeki malların ilişkilendirme ihtimali olabilecek ürünler olmadığını, tanınmış markanın sulandırılma olasılığının somut olayda gerçekleşmediğine karar vererek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar vermiştir. Bu karar, şekil markası ile o şeklin yazıyla ifadesi olan kelime markası arasında belirli bir benzerlik olduğunu, bir markanın belirli bir sektörde tanınmış olmasının, kendiliğinden farklı mal ve hizmetler yönünden tescil engeli oluşturmayacağını ve her somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının değerlendirilmesi gerektiğini karar verilmesi itibariyle önem arz etmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

29.01.2016 E. 2015/11-3127 K. 2016/114

Page 12: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

102 FMR 2016/ 1

YARGI KARARLARI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayısı: 2015/93

Karar Sayısı: 2015/98

Karar Tarihi: 12.11.2015

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korun-ması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinin birinci fık-rasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin, Anayasa’nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

OLAY: Davacı tarafından marka tescili için yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü tarafından reddedilmesi üzerine söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ

Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 7. maddesi şöyledir:

“Madde 7- Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez:

5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler,

b) (Değişik : 22/6/2004 - 5194/13 md.) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapıl-mış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar,

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları mün-hasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,

Page 13: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1032016/1 FMR

e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler,

f ) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,

g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar,

h) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar,

ı) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile.)

j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar,

k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar.

(Ek fıkra : 3/11/1995 - 4128/5 md.;Değişik:22/6/2004 – 5194/13 md.) Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescili reddedilemez.”

II- İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hak-kında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır.” denilmiştir.

3. 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise “...Açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları, Mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir.” hük-müne yer verilmiştir.

Page 14: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

104 FMR 2016/ 1

4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğu anlaşılmakta olup Mahkememizin E.2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.

5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.

III- HÜKÜM

24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi-nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) ve 41. maddesinin (2) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 12.11.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

BaşkanZühtü ARSLAN

BaşkanvekiliBurhan ÜSTÜN

BaşkanvekiliEngin YILDIRIM

ÜyeSerdar ÖZGÜLDÜR

ÜyeSerruh KALELİ

ÜyeOsman Alifeyyaz

PAKSÜTÜye

Recep KÖMÜRCÜÜye

Alparslan ALTANÜye

Nuri NECİPOĞLU Üye

Hicabi DURSUNÜye

Celal Mümtaz AKINCI

ÜyeErdal TERCAN

ÜyeMuammer TOPAL

ÜyeM. Emin KUZ

ÜyeHasan Tahsin GÖKCAN

ÜyeKadir ÖZKAYA

ÜyeRıdvan GÜLEÇ

Page 15: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1052016/1 FMR

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI 

Esas Sayısı: 2015/93

Karar Sayısı: 2015/99

Karar Tarihi: 12.11.2015

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korun-ması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinin birinci fık-rasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin, Anayasa’nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

OLAY: Davacı tarafından marka tescili için yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü tarafından reddedilmesi üzerine söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ

Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 7. maddesi şöyledir:

“Madde 7- Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez:

5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler,

b) (Değişik : 22/6/2004 - 5194/13 md.) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapıl-mış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar,

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları mün-hasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,

e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler,

Page 16: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

106 FMR 2016/ 1

f ) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,

g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar,

h) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar,

ı) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile.)

j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar,

k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar.

(Ek fıkra : 3/11/1995 - 4128/5 md.;Değişik:22/6/2004 – 5194/13 md.) Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescili reddedilemez.”

II- İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hak-kında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır.” denilmiştir.

3. 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise “...Açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları, Mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir.” hük-müne yer verilmiştir.

4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğu anlaşılmakta olup Mahkememizin E. 2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta

Page 17: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1072016/1 FMR

olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.

5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.

III- HÜKÜM

24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi-nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) ve 41. maddesinin (2) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 12.11.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

BaşkanZühtü ARSLAN

BaşkanvekiliBurhan ÜSTÜN

BaşkanvekiliEngin YILDIRIM

ÜyeSerdar ÖZGÜLDÜR

ÜyeSerruh KALELİ

Üye Osman Alifeyyaz

PAKSÜT

Üye Recep KÖMÜRCÜ

Üye Alparslan ALTAN

ÜyeNuri NECİPOĞLU

ÜyeHicabi DURSUN

ÜyeCelal Mümtaz AKINCI

ÜyeErdal TERCAN

ÜyeMuammer TOPAL

ÜyeM. Emin KUZ

ÜyeHasan Tahsin GÖKCAN

ÜyeKadir ÖZKAYA

ÜyeRıdvan GÜLEÇ

Page 18: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

108 FMR 2016/ 1

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI 

Esas Sayısı: 2015/93

Karar Sayısı: 2015/118

Karar Tarihi: 23.12.2015

R.G. Tarih-Sayısı: 7.1.2016 - 29586

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) ben-dinin, Anayasa’nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

OLAY: Davacı tarafından marka tescili için yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü tarafından reddi işleminin iptali talebiyle açılan davada, iti-raz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME HÜKMÜ

Kanun Hükmünde Kararname’nin itiraz konusu kuralın da yer aldığı 7. maddesi şöyledir:

“Marka tescilinde red için mutlak nedenler

Madde 7- Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez:

a) 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler,

b) (Değişik : 22/6/2004 - 5194/13 md.) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar,

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.

Page 19: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1092016/1 FMR

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları mün-hasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,

e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler,

f ) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,

g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Söz-leşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar,

h) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar,

ı) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile.)

j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar,

k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar.

(Ek fıkra : 3/11/1995 - 4128/5 md.;Değişik:22/6/2004 – 5194/13 md.) Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescili reddedilemez.”

II- İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri gereğince Zühtü ARSLAN, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN ve Kadir ÖZKAYA’nın katılmalarıyla 18.2.2015 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulun-madığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

III- ESASIN İNCELENMESİ

2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmünde kararname hükmü,

Page 20: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

110 FMR 2016/ 1

dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- İtirazın Gerekçesi

3. Başvuru kararında özetle, marka tekliği ilkesinin çağdaş hukukta karşı-lığının olmadığı, marka başvuru ve tescili ile önceki marka ya da hak sahiple-rinin bu başvuruya yönelik itirazlarının günümüzde tamamen serbest piyasa koşullarına göre çalışma ve sözleşme hürriyeti çerçevesinde değerlendirildiği, hukuk devleti ilkesinin salt Anayasa’da yer almasının yeterli olmadığı, dev-letin tüm organlarının yetkilerinin kanunlarda objektif, açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerektiği, Devletin temel amaç ve görevlerinin Anayasa’da sayılmış olduğu, yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olduğu, mülkiyet hakkı kapsamında bulunan ve bir sınai hak türü olan marka hakkına ilişkin düzenleme ve sınırlandırmaların kanun yerine kanun hükmünde kararname ile yapılamayacağı, marka hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmaların, açık, net, denetlenebilir, herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır olması gerektiği, itiraza konu kuralla getirilen bir işaretin ancak tek bir kişiye marka olarak verilebileceği ilkesinin amacını aşan bir düzenleme olduğu, önceki marka ile iltibas teşkil eden ve “ayırt edilemeyecek derecede” benzer işaretlerin nisbi red nedenleri arasında bulunması gerekirken mutlak red nedeni olarak düzenlenmiş olduğu, daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile aynı olma halinin, karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpatıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade ettiğini, ancak ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ilkesinin orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerin hemen hemen aynı olma şeklinde tanımlandığı, müşteri kitlesi nezdinde markaların yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanıp algılanmayacağı üzerinde Türk Patent Enstitüsü tarafından sübjektif bir değerlendirme yapıldığı, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu, dolayısıyla herkesin marka hukuku alanında serbestçe sözleşme yapma ve markasını dilediği gibi bir başkasına devretme sonucunu doğuran sözleşmeler yapma hürriyetine de sahip olduğu, başvuru sahipleri bakımından ancak itiraz halinde nispi red nedeni olarak tartışılması gereken durumların kamu otoritesince re’sen dikkate alınarak reddedildiği, bu durumun marka hakkının elde edilmesi sürecinde hakkın özünü zedeleyen, kişi hak ve hürriyetlerine demokratik bir ülkede beklenebilecek müdahaleyi aşan bir sınırlamaya zemin oluşturduğu ve kuralın mutlak red nedeni olarak uygulanmasından ötürü önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat vermesine rağmen markanın idarece tescil edilmediği, bu nedenle sadece başvuru sahibinin değil, tescile muvafakat veren marka sahibinin de sözleşme hürriyeti kapsamındaki ticari çalışmalarının

Page 21: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1112016/1 FMR

engellendiği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

4. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle itiraz konusu kural Anayasa’nın 35. maddesi yönünden de incelenmiştir.

5. İtiraz konusu kural, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların tescil edilemeyeceğini düzenlemektedir.

6. Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü yer almıştır.

7. Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarından-dır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörüle-bilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla, mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır.

8. Anayasa’nın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkı-nın kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Birey özgürlüğü ile doğrudan ilgili olan mülkiyet hakkı, bireye emeğinin karşılığına sahip olma ve geleceğe yönelik planlar yapma olanağı tanıyan temel bir hak olup maddi varlığı bulunan taşınır ve taşınmaz malvarlığını kapsadığı gibi maddi bir varlığı bulunmayan hak ve alacakları da içermektedir.

9. Anayasa’nın 35. maddesiyle Devlete, bireylerin mülkiyet hakkına saygı gösterme ve haksız müdahalede bulunmama biçimindeki negatif yükümlülüğün

Page 22: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

112 FMR 2016/ 1

yanında, üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklindeki pozitif bir yükümlülük de yüklenmektedir.

10. Mülkiyet hakkının konusunu, maddî ve gayrimaddî mallar oluşturmak-tadır. Taşınır ve taşınmaz mallar maddî mallar kapsamında iken, fikrî ve sınaî mülkiyet hakları gayrimaddî mallar kapsamında bulunmaktadır. Bir markanın sahibine sağladığı haklar ise “marka hakkı” olarak adlandırılmakta ve marka hakkı, fikrî ve sınaî mülkiyet hakları kapsamında yer almaktadır.

11. Marka; bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınla-nabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.

12. Bu tanım ışığında marka temel olarak, işletmelerin üretimini yaptıkları malları veya sundukları hizmetleri diğer işletmelerinkinden ayırt etme işlevini üstlenmektedir. Marka, bu işlevi sayesinde, tüketicilerin bundan önceki tec-rübelerinden dolayı memnun kaldıkları ürünleri diğer ürünlerden ayırmasını sağlayarak tüketicilerin satın alma kararlarını daha kolay vermelerini de sağlar.

13. Marka hakkı, markanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre tescil edilmesi ile elde edilir. Tescilli veya başvuru halindeki bir marka başkasına devredilebi-lir, miras yoluyla intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin edilebilir ve teminat olarak gösterebilir.

14. Markanın tekliği, ayırt ediciliği, taklit edilememe ve belli ölçüde garanti sunma işlevine sahip olabilmesi üçüncü kişilerin markadan bekledikleri temel özelliklerdir. Dava konusu kural bu özellikleri temin etmesinin yanı sıra, kişiler adına daha önceden tescil edilmiş markaların taklit edilmesinin, tescilli marka ile aynı olan ya da karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının ve tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesi amacıyla tesis edilmiştir. Söz konusu güvencelere aykırılık teşkil eden durumlarda yargı yerlerince gerekli denetimler yapılabilecek olup olası hak kaybı halinde de mahkemeler kuralda yer alan unsurlar çerçevesinde davaları çözümleyecektir. Dolayısıyla aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların kamu otoritesince tescil edilmemesini öngören kural, hem daha önce kendisi adına tescil işlemi

Page 23: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1132016/1 FMR

yapan marka sahiplerinin mülkiyet hakkını hem de markaya güvenerek iş ve işlem yapacak üçüncü kişileri korumaya yöneliktir.

15. Anayasa’nın 91. maddesinin ilk fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yet-kisi verebileceği, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel hak-lar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği öngörülmüştür.

16. 556 sayılı KHK’nın itiraz konusu 7. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilerek kanunla kabul edilmiş olduğu için Anayasa’nın 91. maddesine aykırılığından söz edilemez.

17. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2., 35. ve 91. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.

18. Kuralın Anayasa’nın 5., 13. ve 48. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.

IV- HÜKÜM

24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 23.12.2015 tarihinde OYBİRLİ-ĞİYLE karar verildi.

BaşkanZühtü ARSLAN

BaşkanvekiliBurhan ÜSTÜN

BaşkanvekiliEngin YILDIRIM

ÜyeSerdar ÖZGÜLDÜR

ÜyeSerruh KALELİ

Üye Osman Alifeyyaz

PAKSÜT

Üye Recep KÖMÜRCÜ

Üye Alparslan ALTAN

ÜyeHicabi DURSUN

ÜyeErdal TERCAN

ÜyeMuammer TOPAL

ÜyeM. Emin KUZ

ÜyeHasan Tahsin GÖKCAN

ÜyeKadir ÖZKAYA

ÜyeRıdvan GÜLEÇ

Page 24: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

114 FMR 2016/ 1

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

YUSUF İZZETTİN SİLİER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/2731)

Karar Tarihi: 16/12/2015

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan : Burhan ÜSTÜN

Üyeler : Serruh KALELİ

Hicabi DURSUN

Erdal TERCAN

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör : Fatma KARAMAN ODABAŞI

Başvurucu : Yusuf İzzettin SİLİER

Vekili : Av. Selim BAKTIAYA

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasında başvu-rucuya çıkarılan tebligatın usulsüz olması sebebiyle savunma ve delil sunma haklarının kullanılamaması, Yargıtay onama ilamının yeterli gerekçe içermemesi ve dava sonunda markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş olması nedenleriyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/4/2013 tarihinde İstanbul 3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

Page 25: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1152016/1 FMR

4. Bölüm Başkanı tarafından 28/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul edi-lebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir. Bakanlığın 30/3/2015 tarihli görüş yazısına karşı başvurucu beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, kendisine ait özel eğitim faaliyeti sürdürülen iş yerinin devri ve kiralanması hususunda davacı şirket ve davacı şirket ortağı/yönetim kurulu üyesi olan N.A. arasında eskiye dayalı hukuki ilişki ve bu ilişki çerçevesinde süregelen hukuki uyuşmazlıklar bulunduğunu belirtmiştir.

8. Davacı şirket; “FEN BİLİMLERİ MERKEZİ” ibaresinin on yılı aşkın süredir kullanılmakta olduğu, ibareye ayırt edicilik kazandırıldığı ve marka olarak tescil ettirilmek istendiği bu kapsamda başvurucunun Türk Patent Ens-titüsü (TPE) nezdinde tescilli bulunan “FEB FEN BİLİMLERİ MERKEZİ” ibareli markasının gerek ilgili mevzuat gerek yargı kararlarınca belirtildiği şekilde kullanılmadığı gerekçesiyle 24/6/1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 14. ve 42. maddeleri kapsamında markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi istemiyle başvurucu aleyhine 27/4/2009 tarihinde İstanbul 3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır.

9. Mahkemece 17/3/2010 tarihli ve E.2009/50, K.2010/53 sayılı karar ile davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

“Davanın niteliği itibarıyla davalının, kullanılmaması sebebiyle iptali istenen markayı tescil edildiği 41. sınıftaki hizmetlerde kullandığını kanıt-laması gerektiğinden, ispat yükü davalıda olduğundan ve dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati davalıya tebliğe çıkartıldığı halde adresten ayrıldığın-dan bahisle iade edilmesi üzerine, davalının Ticaret Sicil Memurluğu’nda kayıtlı adresine tebligat gönderildiği anlaşılmakla, aynı adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince davetiye tebliğ edildiği halde duruşmaya katılmadığı, davaya cevap vermediği anlaşıldığından, bu kez davalıya 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde belirtilen kapsamda markayı kullandığına

Page 26: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

116 FMR 2016/ 1

dair delil ve belgeleri ile varsa defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için kesin süre verildiğine dair meşruhatlı tebligat gönderilmiş ve verilen sürede herhangi bir belge ibraz edilmediği gibi duruşmaya da katılmamış ve konuyla ilgili açıklama yapmamış ve bir delil sunmamış olması sebebiyle, tescilli ve davaya konu markayı tescilden itibaren 5 yıl süreyle veya tescilli olduğu dönemde kesintisiz 5 yıl süreyle kullanmadığı sonucuna varıldığından”

10. Başvurucu tarafından temyiz edilen Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi-nin 7/6/2012 tarihli ve E.2010/8986, K.2012/9916 sayılı ilamı ile onanmıştır. Karar gerekçesi şöyledir:

“Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçe-sinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve taraflar arasında İstanbul 2. Sulh Hukuk Mah-kemesinin 2008/149 E.-854 K. sayılı dosyasında görülen dava sonucunda verilen 17.07.2008 tarihli karar ile kira sözleşmesinin feshi nedeniyle işbu davanın davacısı … A.Ş.’nin, işbu davanın davalısı Yusuf İzzettin Silier’e ait “Hasfırın Caddesi, Sinan Paşa İş Merkezi, Kat:4-5, Beşiktaş/İstanbul” adresindeki işyerinden tahliye edilmiş bulunmasına, diğer bir deyişle işbu davada davalı Yusuf İzzettin Silier anılan adreste kat maliki olup, işyerinin anılan karar ile davacının zilyetliğinden alınarak kendisine verilmesine, kaldı ki davalı Yusuf İzzettin Silier vekilinin temyiz dilekçesinin ekinde sunduğu 18.06.1997 tarihli vekaletnamede dahi Yusuf İzzettin Silier’in adresi olarak, ‘’Hasfırın Caddesi, Sinan Paşa İş Merkezi, Kat:4-5, Beşiktaş/İstanbul” adresinin gösterilmiş bulunmasına, yine davalıya ait dava konusu markanın 28.05.2007 tarihinde yenilenmesi sırasında da davalı Yusuf İzzettin Silier tarafından TPE’ne de aynı adresin bildirilmiş olmasına, hatta anılan davalının başka vesilelerle aynı markaya dayanarak TPE’ne 04.05.2010 ve 26.05.2010 tarihlerinde yaptığı itiraz dilekçelerinde dahi anılan adresin belirtilmiş bulunmasına, bu durum karşısında mahkemece 27.04.2009 tarihinde açılan işbu davada, davalı Yusuf İzzettin Silier için “Hasfırın Caddesi, Sinan Paşa İş Merkezi, Kat:4-5, Beşiktaş/İstanbul” adre-sine tebligat çıkarılmasında bir usulsüzlüğün bulunmamasına, mahkemece davalıya keşide edilen ilk tebligatın “adresten ayrıldığı ve yeni adresinin tespit edilemediği” meşruhatı ile iade edilmesine, bundan sonra çıkarılan tebligatın da “muhatabın adresinden ayrıldığı ve yeni adresinin de buluna-madığı” meşruhatı ile Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine uygun şekilde yapılmış olmasına, daha sonraki tebligatların da aynı şekilde yapılmasına, ayrıca Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yeni adresin sadece tebliğ memurunca araştırılması gerekmekte olup, tebligat çıkaran mercice (Mahkemece) adres araştırması yapılmasına gerek bulunmamasına göre…”

Page 27: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1172016/1 FMR

11. Başvurucunun karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 22/2/2013 tarihli ve E.2012/16908, K.2013/3174 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.

12. Nihai karar 26/3/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş olup bireysel başvurunun 24/4/2013 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.

B. İlgili Hukuk

13. 556 sayılı KHK’nın “Markanın kullanılması” kenar başlıklı 14. mad-desinin birinci fıkrası şöyledir:

“Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir.”

14. Aynı KHK’nın 42. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 9/4/2014 tarihli ve E.2013/147, K.2014/75 sayılı kararı ile iptal edilen ancak dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan birinci fıkrasının (c) bendi şöyledir:

“ Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir:

c)14 üncü maddeye aykırılık. (Ancak, 5 yılın dolması ile davanın açıl-dığı tarih arasında ciddi biçimde kullanma hükümsüzlük nedeni sayılmaz. Dava açılacağı düşünülerek kullanma gerçekleşmiş ise, mahkeme davanın açılmasından önceki üç ay içerisinde gerçekleşen kullanmayı dikkate almaz.)”

15. 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/1/2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 10. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.”

16. 7201 sayılı Kanun’un 6099 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 34. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Bu fasıl hükümleri adli, idari ve askeri kaza mercilerince yapılacak tebligat işlerinde tatbik olunur.”

17. 7201 sayılı Kanun’un 6099 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 35. maddesi şöyledir:

“Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapıl-mış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan

Page 28: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

118 FMR 2016/ 1

kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.

(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.

(Ek: 06/06/1985 – 3220/12 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 16/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru-cunun 24/4/2013 tarihli ve 2013/2731 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu; kendisine ait markanın kullanılmaması sebebiyle hüküm-süzlüğüne ilişkin olarak açılan davada taraf teşkili sağlanmadan usulsüz tebligat yapılarak karar verildiğini, adresi olarak gösterilen ve tebligat çıkarılan adresin davacıya ait olduğunu, kendisinin yaklaşık olarak on yıldır “Cevdet Paşa Caddesi No:139/10 Bebek/Beşiktaş” adresinde ikamet ettiğini, iş adresinin de ticaret sicil kayıtlarında “Akmazçeşme Sokak No:28/2 Beşiktaş” olarak geçti-ğini, Yargıtay ilamında adres olarak dayanak gösterilen vekâletnamenin 1997 tarihini taşıdığını, Mahkemenin İstanbul Ticaret Sicili Memurluğuna yazdığı yazıya eksik ve hatalı cevap verildiğini, Mahkemece yeterli adres araştırması yapılmadığını, adresi davacı tarafından bilmesine rağmen yanlış adres bildiri-lerek Mahkemenin yanılttığını, usulsüz tebligat nedeniyle savunma hakkını ve davada delillerini bildirme hakkını kullanamadığını, Yargıtay onama ilamının yeterli gerekçe içermediğini, bir kısım temyiz itirazlarına cevap verilmediğini belirterek Anayasa’nın 35. ve 36. maddeleri kapsamında güvence altına alınman mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.

Page 29: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1192016/1 FMR

B. Değerlendirme

20. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun, başvuruya konu markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkin davasıyla ilgili olarak Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

21. Başvurucunun; davada taraf teşkili sağlanmadan usulsüz tebligat yapılarak karar verilmesi, savunma ve davada delillerini bildirme hakkını kullanamaması ve tebligatın usulsüz olmasına bağlı olarak aleyhine açılan davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesine yönelik şikâyetinin özünün mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası olduğu anlaşıldığından konu mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmiş; Yargıtay ilamının yeterli gerekçe içermediği ve bir kısım temyiz itirazlarına cevap verilmediği yönündeki iddiası ise yine adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkı yönünden ayrıca değerlendirilmiştir.

1. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlali İddiası

22. Başvurucu; kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapılmadığından, davadan haberdar edilmediğinden, davaya katılamadığından, savunma ve delillerini sunma imkânı bulamadığından şikâyet etmekte; tebligat çıkarılan adresin davacıya ait adres olduğunu, Mahkemece yeterli adres araştırması yapılmadığını, davacı tarafın adresini bilmesine rağmen yanlış adres bildirerek Mahkemeyi yanılttığını, Yargıtay ilamında adres konusunda dayanak gösterilen vekâletnamenin 1997 tarihini taşıdığını ileri sürmektedir.

23. Bakanlık görüş yazısında başvurucunun şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilerek bu kapsamda görüş hazırlandığı, mülkiyet hakkına ilişkin ayrıca görüş verilmesine gerek duyulmadığı, başvurucu ile davacı taraf arasında yakın tarihlerde başvuruya konu yargılama dışında başka hukuki uyuşmazlıkların da bulunduğu, buna göre İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkeme-sinin 18/3/2010 tarihli ve E.2009/401, K.2010/72 sayılı kararda başvurucunun adresinin “İstiklal Caddesi Kallavi Sokak No:18 Beyoğlu/İstanbul” olarak göste-rildiği, bu karara dayalı olarak vekâlet ücretinin tahsili amacıyla Kadıköy 2. İcra Müdürlüğünün E.2010/10698 sayılı dosyası ile 4/5/2010 tarihinde başlatılan icra takibinde aynı adrese icra emri gönderildiği, yine davacının başvurucuya 30/6/2008 tarihinde Beyoğlu 3. Noterliği aracılığıyla gönderdiği ihtarnamede başvurucunun adresinin “Elmadağ Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No:8 Kat:4

Page 30: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

120 FMR 2016/ 1

Daire: 7 Şişli/İstanbul” olarak gösterildiği, bu kapsamda davacının başvurucunun güncel adresini bildiği hâlde Mahkemeye bildirmeyerek başvurucunun davaya katılmasına ve çelişmeli yargılama ilkesinin uygulanmasına imkân vermediği, bu yöndeki bir davranışın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edebileceği ve şikâyetin incelenmesinde belirtilen hususların da dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.

24. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

26. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşı-masının ötesinde Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgür-lüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2013/64, K.2013/142, 28/11/2013).

27. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleş-tiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Öte yandan, kişilerin haklarında yapılan yargılamaya katılabilmeleri, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin de etkin şekilde uygulana-bilmesi bakımından oldukça önemlidir.

28. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Sözleşme sisteminin, bazı durumlarda Sözleşmeci Devletlerin Sözleşme’nin 6. maddesiyle güvence altına

Page 31: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1212016/1 FMR

alınan haklardan etkili olarak yararlanılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almasını gerektirdiğini (Vaudelle/Fransa, B. No: 35683/97, 3/1/2001, § 52), bunun her şeyden önce hakkında dava açılan kişinin durumdan haberdar edilmesini içerdiğini ifade etmektedir (Dilipak ve Karakaya/Türkiye, B. No: 7942/05, 24838/05, 4/3/2014, § 76).

29. Başvuruya konu markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasında davacı 27/4/2009 tarihli dava dilekçesinde davalı başvurucunun adresini “Bar-baros Bulvarı Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4 Beşiktaş/İstanbul” olarak göstermiş, Mahkemece dava dilekçesi davalı başvurucunun bildirilen bu adresine tebliğe çıkarılmış, tebligat “muhatabın adresten ayrıldığı, yeni adresi olmadığından çıkış merciine iade” şeklinde ilgili mahalle muhtarlığının notu da düşülmek suretiyle iade edilmiştir. Bunun üzerine davacı vekili 16/9/2009 tarihli celsede davalı başvurucuya tebligat gönderilen adresin TPE’de kayıtlı adresi olduğunu belirterek 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre tebligat yapılmasını istemiş ve dava dilekçesi, tensip tutanağı ve davacı delil listesi aynı adrese 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Yargılamanın bundan sonraki aşamalarında da başvurucuya çıkarılan tebligatlar aynı yöntem ile tebliğ edilmiştir.

30. Başvurucu tebligat yapılan adresin davacının adresi olduğunu iddia etmektedir. Taraflar arasında akdedilen 29/7/1997 tarihli devir sözleşmesi ile başvurucu, kurucusu bulunduğu “Barbaros Bulvarı Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4-5, Beşiktaş/İstanbul” adresinde faaliyet sürdüren iş yerini davacı şirketin yönetim kurulu üyelerinden N.A’ya devretmiştir. İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/7/2008 tarihli kira sözleşmesinin feshi ve kiralananın tahli-yesine ilişkin olarak taraflar arasında görülen dava sonunda kira sözleşmesinin feshi ile davacının davalı başvurucuya ait “Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4-5, Beşiktaş/İstanbul” adresindeki iş yerinden tahliyesine karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 7/6/2012 tarihli onama ilamında da bu durum ifade edilerek davalı başvurucunun anılan adreste kat maliki olup iş yerinin anılan karar ile davacının zilyetliğinden alınarak başvurucuya verildiği belirtilmiştir. Ayrıca davacı taraf Beyoğlu 3. Noterliğinin 30/6/2008 tarihli 21594 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle “Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4-5 Beşiktaş/İstanbul” adresindeki taşınmazlara ait anahtarları notere tevdi ettiğine dair başvurucuya ihtarname göndermiş, ihtarname 2/7/2008 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

31. Başvurucu kendisinin yaklaşık on yıldır “Cevdet Paşa Caddesi No:139/10 Bebek/Beşiktaş” adresinde ikamet ettiğini, iş adresinin de ticaret sicil kayıtla-rında “Akmazçeşme Sokak No:28/2 Beşiktaş” adresi olduğunu iddia etmektedir.

Page 32: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

122 FMR 2016/ 1

İcra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olarak taraflar arasında görülen dava sonunda İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/3/2010 tarihli ilamında davacı başvurucunun adresi “İstiklal Caddesi Kallavi Sokak No: 18 Beyoğlu/İstanbul” olarak gösterilmiş, bu karara dayalı olarak Kadıköy 2. İcra Müdürlüğünün E.2010/10698 sayılı dosyası ile 4/5/2010 tarihinde başlatılan icra takibinde de aynı adres başvurucunun adresi olarak kullanılmıştır. Yine karşı tarafça başvurucuya gönderilen Beyoğlu 3. Noterliğinin 30/6/2008 tarihli 21594 yevmiye numaralı ihtarnamesinde başvurucu adresi “Elmadağ Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No: 8 Kat: 4 Daire: 7 Şişli/İstanbul” olarak gösterilmiş-tir. Birbirinden farklı olan, tebligat adresi olarak kullanıldığı ve davacı tarafça bilindiği ifade edilen adreslerden hiçbirisi başvurucunun on yıldır kullanmakta olduğunu belirttiği ev ve işyeri adresleri ile aynı değildir.

32. Başvurucunun TPE nezdinde tescilli markaları bulunmakta olup başvuru formu ekinde yer alan marka tescil belgelerinden başvurucunun adresinin “Bar-baros Bulvarı Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4 Beşiktaş/İstanbul” şeklinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 7/6/2012 tarihli onama ilamında da belirtildiği gibi dava konusu markanın 2007 yılında yenilenmesi sırasında başvurucunun aynı adresi bildirdiği, başvurucunun başka vesilelerle aynı markayla ilgili olarak verdiği 4/5/2010 ve 26/5/2010 tarihli itiraz dilekçelerinde de aynı adresin belirtildiği görülmüştür. Ayrıca, başvuruya konu ilk derece mahkemesinin başvurucu vekilince temyiz edilmesi aşamasında sunulan vekâletnamede de aynı adresin bulunduğu anlaşılmıştır.

33. Başvurucu tebligatın usulsüz olmasını, tebligat çıkarılan adrese dayan-dırmakta ve bu adresin karşı tarafın adresi olduğunu iddia etmektedir. Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere (bkz. §§ 27, 28, 29) Mahkemece tebligat çıka-rılan adresin başvurucuyla tamamen ilgisiz bir adres olmadığı, davacı tarafın bir süre kiracı olarak bulunduğu bu adreste başvurucunun kat maliki olduğu, başvurucunun bu durumun aksini iddia etmediği, belirtilen adresin başvurucu adına vekâletname düzenlenmesi sırasında noterde ve yakın zamanda marka tescil işlemlerine ilişkin olarak resmî bir kurum olan TPE nezdinde kullanıldığı anlaşılmıştır.

34. İlk Derece Mahkemesince verilen kararı onayan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 7/6/2012 tarihli ilamında tebligatın çıkarılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, Mahkemece başvurucuya çıkarılan ilk tebligatın “adresten ayrıl-dığı ve yeni adresinin tespit edilemediği” meşruhatı ile iade edildiği, bundan sonra çıkarılan tebligatın da “muhatabın adresinden ayrıldığı ve yeni adresinin de bulunamadığı” meşruhatı ile 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine uygun şekilde yapıldığı, 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre yeni adresin sadece

Page 33: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1232016/1 FMR

tebliğ memurunca araştırılması gerekmekte olup tebligat çıkaran merci tara-fından (Mahkemece) adres araştırması yapılmasına gerek bulunmadığı ayrıca belirtilmiştir.

35. Sonuç olarak tebligattan başvurucunun haberdar olmamasında İlk Derece Mahkemesine atfedilecek bir kusur bulunmamaktadır. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 7201 sayılı Kanun’un 6099 sayılı Kanun’la yapı-lan değişiklikten önceki 35. maddesi de gözetildiğinde başvurucunun resmî makamlar ve devlet kurumları nezdinde daha önce kullanmış olduğu adrese tebligat çıkarılmasına rağmen yargılamaya katılamaması sebebiyle İlk Derece Mahkemesinin yeterince özenli davranmadığı söylenemez.

36. Açıklanan nedenlerle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Gerekçeli Karar Hakkının İhlali İddiası

37. Başvurucu, temyiz başvurusunda ileri sürülen usule ve davanın esasına ilişkin temyiz sebeplerine Yargıtay onama ilamında cevap verilmediğini ve gerekçenin yetersiz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildi-ğini ileri sürmüştür.

38. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

39. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazıl-masını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

40. Ancak derece mahkemeleri, kendisine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değildir. Bununla beraber ileri sürülen iddialardan biri kabul edildiğinde davanın sonucuna etkili olması söz konusu ise mahkeme bu hususa belirli ve açık bir yanıt vermek zorunda olabilir. Böyle bir durumda dahi ileri

Page 34: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

124 FMR 2016/ 1

sürülen iddiaların zımnen reddi yeterli olabilir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).

41. Öte yandan temyiz mercilerinin yargılamayı yapan mahkemenin kararına katılmaları hâlinde ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da derece mahkemesinin gerekçesine atıf yaparak bunu kararlarına yansıtmaları yeterlidir. Burada önemli olan husus, temyiz merciinin bir şekilde temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da boz-duğunu göstermesidir (Yasemin Ekşi, § 57).

42. Somut olayda Mahkemece; davanın niteliği gereği davalı başvurucunun kullanılmaması sebebiyle iptali istenen markayı, tescil edildiği 41. sınıftaki hizmetlerde kullandığını ispatlaması gerektiği, ispat yükünün davalıda olduğu, 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre davetiye tebliğ edilmesine rağmen davalı başvurucunun davaya katılmadığı ve cevap vermediği, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde belirtilen kapsamda markanın kullanıldığına dair delil ve belgeler ile varsa defter ve kayıtların ibraz edilmesi için kesin süre verildiğine dair meşruhatlı tebligat gönderildiği, davalı başvurucunun verilen sürede her-hangi bir belge ibraz etmediği gibi duruşmaya da katılmadığı, konuyla ilgili açıklama yapmadığı ve bir delil sunmadığı, buna göre tescilli ve davaya konu markayı tescilden itibaren beş yıl süreyle veya tescilli olduğu dönemde kesin-tisiz beş yıl süreyle kullanmadığı sonucuna varıldığı gerekçeleriyle davacının iddiaları, davalının durumu ve tüm deliller değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesinde İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın gerekçelerine atıf yapılarak ve özellikle başvurucunun temel iddiasını oluşturan usulsüz tebligat konusunda ayrıca gerekçe ve değerlendirme eklenerek karar verilmiştir (bkz. § 9). Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi ve Yargıtay kararında yeterince gerekçe bulunmadığından söz edilemez.

43. Açıklanan nedenlerle gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

Page 35: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1252016/1 FMR

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına

16/12/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

BaşkanBurhan ÜSTÜN

ÜyeSerruh KALELİ

ÜyeHicabi DURSUN

ÜyeErdal TERCAN

ÜyeHasan Tahsin GÖKCAN

Page 36: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

126 FMR 2016/ 1

YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

16.9.2015

E. 2013/11-2376 K. 2015/1762

Endüstriye tasarım belgelerinin hükümsüzlüğü ve sicilden terki davası, bozma üzerine verilen direnme kararı, direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması

DAVA : Taraflar arasındaki “endüstriyel tasarım belgelerinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 11.05.2010 gün ve 2008/53 E., 2010/147 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 06.02.2012 gün ve 2010/9988 E., 2012/1445 K. sayılı ilamı ile;

(…Davacı vekili, davalıların “masa” adlı tasarımları için endüstriyel tasarım belgesi aldıklarını, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklerinin bulunmadığı ve teknik bakımından tasarımcıya seçenek bırakmadıklarını ileri sürerek davalı Bürotime Mobilya Sanayi Ticaret Ltd.Şti.’ne ait “masa”, diğer davalı T...Mobilya Sanayi Ve Ticaret A.Ş:’ye ait “masa” ve “masa ayağı profili” isimli endüstriyel tasarım belgelerinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davacıların çoğu ürünlerinin müvekkili firmanın tasarımla-rının birebir kopyası olup derdest davalarının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre bilirkişiler raporu doğ-rultusunda dosyaya sunulmuş olan kataloglarda tarih olmadığı, katalogda yer alan ürünlerin davalı taraf tasarımlarından daha eski tarihli oldukları yönünde her hangi bir bilginin de bulunmadığı, deliller arasındaki tarih karşılaştırılma-sının yapılamadığı, bu itibarla katalogların tek başına bir hükümsüzlük nedeni oluşturduğundan söz edilemeyeceği, yine katalogda yer alan ürünlerin davalı taraf tasarım tescil başvurusundan önce üretilip, piyasaya sürüldüklerinin ve ayrıca ürün kodlarını içeren faturalar gibi başkaca delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

Mahkemece somut uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgi gerektir-mesi nedeniyle bilirkişi görüşüne başvurulmuş ancak bu yolda alınan hukukçu

Page 37: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1272016/1 FMR

bilirkişi görüşü benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa uyuşmazlık, 554 sayılı KHK hükümlerinden kaynaklandığına göre dava konusu tasarımların yeni ve ayırt edici olup olmadığı hususunda tasarımcı bilirkişi görüşü alınması gerekirken yukarıda açıklandığı üzere konusunda uzman olmayan hukukçu bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargı-lama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, endüstriyel tasarım belgelerinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir.

Davacılar vekili; davalıların “masa” ve “masa ayağı” tasarımları için aldıkları endüstriyel tasarım belgelerine konu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik nite-liklerinin bulunmadığı ve teknik bakımından tasarımcıya seçenek bırakmadı-ğını ileri sürerek endüstriyel tasarım belgelerinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece; davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine; Özel Dairece hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu tasarımların yeni ve ayırt edici nitelikte olup olmadığının tespiti için mahkemece alınan hukukçu bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı, dosya kapsamına göre tasarımcı bilirkişi görüşü alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle endüstriyel tasarım hukukuna ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

Tasarım hukuku ilk olarak 16. yüzyılda Fransa’da tekstil ürünlerindeki desen-lerin başkaları tarafından taklit edilmesinin önüne geçmek için geliştirilmeye başlanmıştır. Ülkemizde ise, 1995 yılına kadar 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eser-leri Kanunu’nda yer alan hükümler ile (FSEK m.2, m.4) koruma sağlanırken,

Page 38: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

128 FMR 2016/ 1

24.06.1995 tarihinde 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (554 sayılı KHK) çıkartılmıştır.

Anılan Kararname ile koruma altına alınmak istenen tasarım, kavram olarak; bir ürün veya ürün parçasının görünümüdür (Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, Beşinci Bası, s.661).

554 sayılı KHK’nin 3. maddesindeki tasarım tanımı ise; “bir ürünün tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özel-liklerinin oluşturduğu bütünü” şeklindedir.

Kararnamede “endüstriyel” kelimesinin kullanılmasının sebebi ise; endüst-riyel yolla üretilen ürün tasarımlarına endüstriyel tasarım denmesidir. Bunlar seri imalata konu ürünlerdir.

Korumanın kapsamı, ürünün görünüm özellikleriyle sınırlıdır (Karahan/Suluk/Saraç/Nal; y.a.g.e.; s. 285).

Ülkemizde tasarım tescilleri, Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından yapıl-makta olup bir endüstriyel tasarımın 554 sayılı KHK hükümlerine göre koru-nabilmesi için tasarımın tescil edilmesi gereklidir. Bu tescil ilkesi, tescilsiz tasa-rımların korunmayacağı anlamına gelmez. Tescilsiz tasarımlar genel hükümlere göre korunacaktır (Tekinalp, y.a.g.e. s.674).

554 sayılı KHK’nın 9. maddesi gereğince tescilli bir tasarımın, hukuken korumadan yararlanabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekir ki; bunla-rın en başında kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmama hali gelir. “Koruma Şartları” başlığı altında düzenlenen 5.6 ve 7. maddelerinde yeni ve ayırt edici nitelikteki tasarımların korunacağı belirtilmiştir. Koruma kapsamı dışında kalan diğer haller ise Kararnamenin 10. maddesinde düzenlenmiş olup yenilik ve ayrıt edicilik vasıfları bulunmayan tasarımlar ile tasarımcıya seçenek özgürlüğü bırak-mayan tasarımların koruma kapsamı dışında bırakılacağı hükme bağlanmıştır.

Yenilik ve ayırt edicilik incelemesi, önceden mevcut bulunan tasarımlar ile ihtilaf konusu olan tasarımın kıyaslanarak değerlendirilmesi işlemidir. Yenilik (m.6) unsurunun belirlenmesinde, tasarımının, önceki mevcut bir tasarımın aynısı olup olmadığı incelenir. Ayırt edicilik (m.7) ise; yeni olan bir tasarımın ortak özelliklerinin dışında ve bilgilenmiş kullanıcı gözüyle kıyaslanan diğer tasarımlardan farklı kılan özelliklerdir.

TPE, başvuruya konu tasarımın yeni ve ayırt edici nitelik taşıyıp taşımadığını incelememektedir (Esas İnceleme). TPE, sadece, başvuruda gerekli evrakın verilip

Page 39: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1292016/1 FMR

verilmediği, başvuru ücretinin yatırılıp yatırılmadığı gibi şekli hususları inceler (Şekli İnceleme). Ülkemizde tasarım tescilleri bakımından yayıma dayalı itiraz sistemi benimsenmiştir. Çünkü esas incelemeyi yapmak oldukça zaman alıcı ve masraflı bir iştir. Kaldı ki, esas inceleme sistemini benimseyen ülkelerde bu incelemeye tabi tutulan tasarımların birçoğu daha sonra mahkemeler tarafından özgün olmadığı gerekçesiyle iptal edilmektedir. Bu da göstermektedir ki, pratikte esas inceleme sağlıklı bir şekilde zaten yapılamamaktadır. Bu inceleme esasen uyuşmazlık halinde mahkemeler önünde yapılabilmektedir.

Türk Hukukunda “hükümsüzlük” ancak mahkeme önünde ileri sürülebilir. TPE, bir tasarımın hükümsüz olup olmadığı konusunda bir karar veremez ancak itiraz prosedürü çerçevesinde tasarımın koruma şartlanın karşılanmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddedebilir (Karahan/Suluk/ Saraç/Nal; y.a.g.e., s.290).

Hangi hallerde mahkemelerce hükümsüzlük kararı verileceği 554 sayılı KHK’nın 43. maddesinde sayılı olarak (numerus clausus) belirlenmiştir. Bunlar, tasarımın yeni ve ayırt edici nitelikte olmaması, teknik fonksiyonun tasarım şekil-lendirmesi, tasarımın kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olması, tasarımın gerçek sahibinin başkası olması, sonradan kamuya açıklanmış olmakla birlikte, aynı veya benzer başka bir tasarımın başvuru (veya varsa rüçhan) tarihinin daha önce olması halleridir. Anılan hususlar genel olarak YHGK’nın 27.03.2013 gün ve 2013/11-209E., 2013/399 K sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında somut olaya gelince; hükümsüz-lüğü istenilen 2006/416 numaralı “masa”, 2005/8653 numaralı “çoklu masa” ve 2003/2992 numaralı “masa ayağı profili” tasarım olarak davalılar adına tescil edilmiştir. Mahkemece, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının bulunup bulunmadığı ve teknik bakımdan tasarımcıya seçenek bırakmayan tasarımlar-dan olup olmadığı iddialarının tespiti yönünden hukukçu bilirkişiden görüş alınmış, bilirkişi raporunda bir kısım masa tasarımları yönünden yeni ve ayırt edicilik vasıflarının bulunmadığı hususu kataloglarda sunulan masa görüntüleri karşılaştırılarak tespit edilmeye çalışılmış ise de teknik özellikleri bakımından üreticiye seçenek bırakıp bırakmadığı, harc-ı alem olup olmadığı, tasarımların yeni ve ayırt edici özelliklerinin bulunup bulunmadığı belirtilmemiştir. Esasen bu hususlar bilirkişinin uzmanlık alanı dışındadır. Dosya içinde mevcut tespit bilirkişi raporları ile ceza dosyasının yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporları da dava konusu iddialar yönünden yeterli ve uyumlu tespitler içermemektedir.

Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, içinde tasarım konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişilerin bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulundan dosyadaki raporlar arasındaki duraksamayı gideren ve davacıların itirazlarını da karşılayacak şekilde rapor alınması ve sonucuna göre

Page 40: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

130 FMR 2016/ 1

bir karar verilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2007 gün ve 2007/11-154 Esas, 2007/168 Karar sayılı ilamı ile 07.03.2007 gün 2007/11-94 Esas, 2007/113 K, 12.03.2008 gün ve 2008/11-234 E.,2008/244 Karar sayılı kararlarında da aynı hususlar benimsenmiştir.

Öte yandan; davanın konusu olan ve davalı adına tescilli 2003/2992 sayılı “masa ayağı profili” tasarımı bir profil tasarım kesiti niteliğindedir. 554 sayılı KHK’nın 3. maddesi uyarınca profil tasarımlarının korunabilmesi için tasarımın uygulandığı nihai ürün halinin görülebilir nitelikte olması gerekir. Bu ürünün üretim aşamalarında görünen kısımları 554 sayılı KHK’nın 3. vd. maddeleri kapsamında tasarım olarak nitelendirilemez. Bu bakımdan, 2003/2992 sayılı profil tasarımı kesitinin ne suretle tasarım olarak tescilinin mümkün olacağı hususunun da tespiti bakımından tasarımcı uzman bilirkişi görüşü alınmalıdır.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kara-rının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMA-SINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 16.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

Page 41: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1312016/1 FMR

YARGITAY

11. Hukuk Dairesi

16.11.2015

E. 2015/4951 K. 2015/12065

Patent tecavüzünün tespiti davası, bolar istisnası, sözlü yargılama için taraflara süre verilmesi ve gün tayin edilmesi

DAVA: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/12/2014 tarih ve 2014/185-2014/335 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, müvekkilinin yıllarca süren araştırmaları sonucunda emek ve masraf sarf ederek Tigesiklin kompozisyonları ve preparasyon yöntem-leri ile Tigeksiklinin kristalli katı formları ve bunları hazırlama yöntemlerine ilişkin “Tygacil” ilacını geliştirdiğini, “Tygacil” ürünü ile ilgili olarak incelemeli patentlerin bulunduğunu ve bu patentlerin 2026 yılına kadar koruma altına alındığını, davalının, müvekkilinin TR 2013/13011 ve TR 2013/06107 sayılı patentlerine konu “Tygacil” adlı ilacının tamamen aynısı/temelde benzeri olan “Tigecid 50 Mg I.V. İnfüzyonluk Çözeti İçin Liyofilize Toz İçeren Flakon” adlı ürünü için 13.08.2014 tarihinde kısaltılmış ruhsat almak suretiyle müvekkilinin patent haklarına tecavüz edildiğini, davalı ürününün müvekkilinin patentle-rini ihlal etmesinin kuvvetle muhtemel ve kaçınılmaz olduğunu, davalının bu ürün için ilaç fiyat onayı da aldığını ileri sürerek davalının kısaltılmış ruhsat başvurusu yolu ile almış olduğu ilacın müvekkillerin TR 2013/13011 ve TR 2013/06107 sayılı patentleri kapsamında olduğunun ve patent hakkına tecavüz teşkil ettiğinin ve/veya edeceğinin tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, 551 sayılı KHK’nın 75/f maddesine göre ruhsat başvurusunda bulunmanın ve bu başvuru için gereken analiz ve testleri yapmanın “Bolar İstisnası” diye anılan serbesti sebebiyle patent ihlali oluşturamayacağını, salt

Page 42: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

132 FMR 2016/ 1

kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunulmasının, ilaç henüz fiilen piyasaya çık-madıkça, buna dair duyuru, depolara sevk yapılmadıkça patente tecavüze veya tecavüz tehlikesine sebep vermeyeceğini, bunun yasal bir hakkın kullanılması olduğunu, müvekkilinin davacının patentten doğan hakları dahil hiçbir firma-nın patent hakkına tecavüz etmeyecek bir formülasyonla ruhsat başvurusunda bulunabilmek için gerekli tüm teknik araştırma ve hazırlıkları yaptırdığını, böylece farklı bir hammadde ve bitmiş ürün formülasyonu için kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ürü-nünü henüz kullanmadığı, piyasaya sürmediği, ticaret alanına çıkarmadığı, jenerik firmanın ruhsatlandırma amacıyla patent koruma süresi sona ermeden buna ilişkin her tür hazırlık test ve deneyleri yapmasının mümkün olduğu, 551 sayılı KHK’nın 75. maddesinde 22.06.2004 tarihinde yapılan değişiklikle “Bolar İstisnasının” düzenlendiği, buna göre ruhsat başvurusu ve bu amaçla yapılan test ve deneylerin deneme amaçlı fiiller kapsamında kaldığı, ilaçların ruhsatlandırılmasının da madde kapsamında bulunduğu, davacıların davada hukuki yararlarının olmadığı, davalı eylemlerinin hukuka aykırılık oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1-6100 sayılı Kanun’un 184. ve devamı maddeleri uyarınca, yargıç tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan kanıtları inceledikten sonra duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Taraflar tahkikatın tamamı hakkında açıklamada bulunduktan sonra, yargıç yeniden araştırma yapılmasını gerektiren bir husus kalmadığı sonucuna varırsa tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder. Anılan Kanun’un 186. maddesi hükmüne göre, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede belirlenen gün ve saatte mah-kemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Ancak, taraflar duruşmada hazırsa bu bildirim sözlü olarak yapılır, tutanağa geçirilir ve taraflara imzalatılır. Sözlü yargılama aşamasında taraflara son sözleri sorularak hüküm tefhim edilir. Sözlü yargılama safhasında taraflar kanıt sunmadan kendisi ve karşı tarafın iddia ve savunmaları ile kanıtlarıyla ilgili hukuki değerlendirme yaparak neden haklı olduklarını açıklama hakkı elde ederler, yargıç da gerektiğinde salt hukuki değerlendirmeye esas olmak üzere taraflara soru sorma ve tereddütlü noktaları son kez açıklığa kavuşturma imkânına sahip olur.

Page 43: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1332016/1 FMR

Somut uyuşmazlıkta, 24.12.2014 tarihinde ön inceleme duruşması yapıl-mış, aynı duruşmada ön incelemenin bittiği belirtilerek tahkikat aşamasına geçilmesine dair ara karar tesis edilmiş, yine aynı celsede tahkikatın bittiği de belirtilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmiş, tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra davacı vekili “bu celse sözlü yargılama yapılmasına muvafakat etmediklerini” beyan etmiş, mahkemece, yukarıda açıklanan hükümler çerçe-vesinde 6100 sayılı HMK’nın 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama için gün tayin edilmeden ve taraflara süre verilmeden doğrudan davanın reddine karar verilmiştir. Bu itibarla, mahkemece HMK’nın 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Page 44: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

134 FMR 2016/ 1

YARGITAY

11. Hukuk Dairesi

27.06.2014

E. 2014/17376 K. 2015/8772

İkinci el bilgisayar yazılımı satışında telif hakları, telif haklarının ihlali, OEM lisans sözleşmesinde bilgisayar programının ikinci el satışı, bilgisayar programının ikinci el satışı

DAVA: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.06.2014 tarih ve 2011/96-2014/117 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzen-lenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, davalının savcılığa müracaatı ile gayri kanuni yollarla elde edildiği, korsan olduğu ve 2. el satımının mümkün olmadığını iddia ederek müvekkiline ait ürünlere el konulmasına, toplatılmasına, müvekkilinin satışla-rının durdurulmasına sebebiyet verdiğini, davalının kutu satışı veya OEM satış yoluyla piyasaya sürülen ürünlerinin ilk kullanıcıdan ücret karşılığı satın alınarak 3. kişilere satıldığını, OEM satışı yoluyla yazılımın birlikte satıldığı bilgisayar-dan COA etiketinin sökülmesi halinde OEM lisansının hiçbir şekilde lisanssız, kaçak, kopya veya korsan haline gelmediğini, bilgisayar alan kullanıcının OEM lisansını kaldırması, bilgisayarından tamamen silmesi hatta bilgisayar üzerindeki COA etiketini sökmesinin davalı haklarının ihlali niteliğinde sayılamayacağını belirterek, davalının piyasaya sürülen işletim sistemleri ile yazılımlarının hangi yolla piyasaya sürüldüğüne bakılmaksızın ilk kullanıcı tarafından tamamen yasal yollarla satın alındıktan sonra 2. el ürün olarak alınıp satılmasının, davalının gerek FSEK gerek başka kanun, sözleşme ve düzenlemelerden kaynaklanan haklarına tecavüz etmediğinin ve davalıya ait ürünlerin 2. el alınıp satılmasının hukuka uygun bir işlem olduğunun, 2. el ürünü alan kişinin ilk kullanıcıya ait olan tüm haklara sahip olduğunun tespitine, müvekkili şirketin iş yerinde yapılan aramada el konulan 2. el orijinal ürünlere haksız yere el konulduğunun tespitine, haksız yere el konulan ürünler nedeniyle şimdilik 1.000 TL, maddi ve 1.000 TL, manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama aşamasında maddi ve manevi tazminata ilişkin davanın ayrılmasına karar verilmiştir.

Page 45: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1352016/1 FMR

Davalı vekili, davacının ceza soruşturması devam ederken hukuk mahkeme-sinde dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin davaya konu olan bilgisayar işletim programlarının satışını değil, kullanım haklarını bilgisayar şirketlerine veya 3. şahıslara lisansla verildiğini, bunun basit ruhsat devri mahiyetinde olduğunu, müvekkilinin lisans sözleşmelerine programların belirli şartlar dâhilinde dev-redileceğine ilişkin hükümler koyduğunu, bu sözleşmelere göre de program üzerinde iddia edildiği şekilde tasarrufta bulunulamayacağını, el konulan ürün-lerin üzerinde tahrifat yapılan COA etiketleri ile yanlarına iliştirilen yeniden kurtarma cd’leri olduğunu, bunların bir arada ilk piyasaya sürülmediğini, farklı markalara ait ürünler olduğunu, davacı tarafından bir araya getirildiği ve bu şekilde son kullanıcılara geçerli bir lisansmış izlenimi verilerek satıldığını, COA etiketi sökülerek üzerinde donanım üreticisine (bilgisayar üreticisi) ait ibarenin kazındığını, el konulan ürünlerin kimlerden hangi şartlarda satın alındığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulamadığını, OEM lisans anlaşmalarında devrin bazı şartlara bağlandığını, davacı eylemleri ile müvekkilinin lisans sözleş-mesinden doğan haklarına zarar verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu, COA etiketlerindeki tahrifat, seri numaralarının değişikliği iddi-asının ayrılan tazminat davası içinde değerlendirilmesi gerektiği, eldeki davada sadece arama sonucu bulunan ve OEM ismi verilen 2. el bilgisayar programla-rını bulundurma ve lisanslama hakkı bulunup bulunmadığı iddiasına yönelik olarak değerlendirme yapılacağı, somut uyuşmazlıkta davacının OEM lisanslı bilgisayar kullanıcılarından programın yüklü olduğu CD’yi alıp, bilgisayar kasasına yapıştırılan COA orijinallik etiketini de yapıştırarak kullanma kıla-vuzu ile birlikte satın alıp, COA etiketinde yazılı donanım firmasının ismini silerek hepsini birlikte başka kullanıcılara lisansladığı yani davalının bilgisayar programlarının ikinci el satıcılığını veya lisanslamasını yaptığının anlaşıldığı, OEM lisans sözleşmesinin 16. maddesinde yazılımın 3. kişiye yalnızca lisanslı aygıtla birlikte doğrudan devredilebileceğinin düzenlendiği, bu kısıtlamanın telif koruması ile ilgili olmayıp, programın ticarileştirilmesi yöntemine ilişkin akdi bir düzenleme olduğu, taklit söz konusu olmadığından orijinal programın bilgisayardan ayrı olarak devrini yasaklayan sözleşmenin 16. maddesinin fikri mülkiyet korumasını değil ikinci el pazarını kontrol altında tutmayı hedeflediği, bu hedefin fikri mülkiyet hakkının korunması ile bir ilgisi bulunmadığından sözleşme hükmünün fikri mülkiyet bakımından yasal bir temeli bulunmadığı, davalının sözleşmenin ilgili maddesini davacıya karşı ileri sürmesinin müm-kün olmadığı, Avrupa Adalet Divanı’nın da benzer yönde kararı bulunduğu,

Page 46: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

136 FMR 2016/ 1

davalının sahip olduğu teknoloji nedeniyle lisans sözleşmesi gereğince prog-ramların ilk kez hangi bilgisayarlara yüklendiğini ve hangi bilgisayarda yüklü olduğunu kontrol edebilecek durumda olduğu, elde edilen yazılımların aynı zamanda başka bilgisayarlarda aktif olarak kullanılmakta olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davaya konu programların ilk kullanıcıdan satın alınarak 2. el ürün olarak satılmasının davalının program üzerindeki telif haklarını ihlal etmediğinin tespitine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, bilgisayar programının ikinci el satışını yasaklayan OEM lisans sözleşmesi 16. maddesinin, 5846 sayılı FSEK’nin 23/2 maddesindeki emredici hüküm karşısında geçerli olmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONAN-MASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Page 47: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1372016/1 FMR

YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

29.01.2016

E. 2015/11-3127 K. 2016/114

Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kara-rının iptali, markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının tanınmış markanın itibarına zarar verip vermeyeceği, tanınmış marka, tanınmış markanın sulandırılması

DAVA: Taraflar arasındaki “TPE YİDK kararının iptali, hükümsüzlük” davasından dolayı verilen kararın bozulması üzerine direnme yoluyla; Ankara 3. Fikri Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinden verilen 05.06.2012 gün ve 2012/60 Esas 2012/156 Karar sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan 08.04.2015 gün ve 2013/11-1885 Esas 2015/1161 Karar sayılı ilamın karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalılardan Ö… A.Ş. vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.

KARAR: Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava; TPE YİDK kararının iptali, davalı şirket marka başvurusunun reddi, başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece bozulmuş, davalılardan Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkanlığı vekilinin karar düzeltme talebi de reddedilmiştir.

Mahkemece, önceki kararda dayanılan gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiş, direnme kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, Özel Daire bozma ilamındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle ve Özel Daire bozma kararı doğrultusunda direnme kararının bozulmasına karar verilmiş, davalılardan Ö… A.Ş. vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı markasının farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının davacının tanınmış markasının iti-barına zarar verip vermeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır:

Page 48: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

138 FMR 2016/ 1

Bilindiği üzere, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hük-münde Kararname (KHK) ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinde ret için mutlak nedenler hüküm tarihinde yürürlükte bulunan KHK’nın 7. maddesinde sayılmıştır. Buna göre aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez:

a) 5’inci madde kapsamına girmeyen işaretler,

b) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edileme-yecek kadar benzer olan markalar,

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,

e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler,

f ) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,

g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2’nci mükerrer 6’ncı maddesine göre reddedilecek markalar,

h) Paris Sözleşmesinin 2’nci mükerrer 6’ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar,

ı) Sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesinin l’inci mükerrer 6’ncı maddesine göre tanınmış markalar,

j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar,

k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar.

22.06.2004 tarihinde 5194 sayılı Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13 maddesi ile yapılan değişiklik ile

Page 49: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1392016/1 FMR

bir markanın tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise yukarıda açıklanan (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescilinin reddedilemeyeceği düzenlenmiştir.

KHK’nın 7. maddesinde. Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile 89/104/AET sayılı Marka Yönergesinin 3 ilâ 4. maddelerinden esinlenilerek ve 40/94 sayılı AB Marka Tüzüğünün 7. maddesi esas alınarak “mutlak ret sebepleri” (abso-lute ground for refusal) adı altında marka olarak tescil olunamayacak işaretler sayılmıştır. Bunlardan herhangi birinin varlığı, marka tescil talebinin reddi sonucunu doğurur.

Mutlak ret sebeplerinin ortak özelliği, marka olarak tescili talep olunan işaretin kamuyu ilgilendirmesi veya ona mal olmasıdır. Mutlak karakteri icabı, herhangi bir kişinin ileri sürmesine gerek kalmaksızın TPE ve mahkeme tara-fından “re’sen” dikkate alınırlar; Zira bunlar birer defi değil, itiraz sebebidirler. Mutlak ret sebeplerini, mükellefiyetleri olmamasına rağmen, KHK’nın 34. maddesi gereği herkes TPE’nin bilgisine arz edebilir ve ilgililer (tescil neti-cesinde menfaat kaybına uğrayabilecek kişiler) de 35. maddesi çerçevesinde “itiraz” konusu yapabilirler. İlgililer bu itirazlarından feragat edemezler. İtiraza rağmen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından verilen kesinleşmiş tescil kararına karşı, KHK’nın 53. maddesi dairesinde iptal davası ikame edilebilir. Bu davalarda, mutlak ret sebepleri mahkemece resen dikkate alınır. YİDK Kararlarının iptali için açılan davalarda mutlak ret sebepleri hak-kındaki inceleme ve değerlendirme, başvuru tarihindeki koşullara göre yapılır.

KHK’nın 42. maddesinin I. fıkrasının (a) bendi gereği, mutlak ret sebep-lerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı hükümsüzlük davası açılabilir. Böyle bir dava sonuçlanmadan tescili yolsuz da olsa bir markanın kullanımı engellenemez (Markaların Korunması 556 Sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat; KARAN, Hakan/KILIÇ, Mehmet; Turhan Kitabevi Yayınları, Kasım 2004, (s.79-80).

Somut dava ile ilgisi bulunması bakımından mutlak ret sebeplerinden ikincisi olan, “bir markanın, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar aynı olması” hali üzerinde durulmasında fayda vardır. KHK’nın 7/1-b maddesindeki yasaklama, markalar hukukunda kabul olunan “öncelik ilkesi”nin doğal bir sonucudur. Öncelik ilkesi sayesinde, önceden tescil olunan veya tescil başvurusu yapılan bir marka, kendisi ile aynı veya aynı türdeki bir mal veya hizmetle ilgili olup, aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan diğer markalara karşı korunmaktadır.

Page 50: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

140 FMR 2016/ 1

Korumanın kapsamına, “aynı” veya “aynı türdeki” mallar veya hizmetler ile “aynı” veya “ayırt edilemeyecek kadar benzer” olan markalar girmektedir. “Aynı marka”dan kasıt, bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpa tıp benzemesi ve müşteriler nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmeleridir. Aynı marka, bir diğer markanın “tıpkısı”dır, yani onun. “özdeşi”, “aynen kopyası”, “tıpa tıp taklidi”dir.

Aralarında en küçük fark olan markalar ayniyet arz etmezler. Bir markanın bir başka marka ile ayırt edilmeyecek derecede benzer olup olmadığı müşterisi hafızasında bıraktığı imaja göre belirlenir. Bir başka markanın tıpkısı olmayan bir markaya, orta düzeydeki müşterileri tarafından sahip olduğu farklılıkların önemsizliğinden dolayı sanki diğerinin aynısıymış gibi muamele ediliyorsa, “ayırt edilemeyecek kadar benzer” bir markadan söz edilir. Markalar karşılaş-tırılırken onların piyasaya sürülüş biçimlerine, kullanılış şekillerine bakılarak orta düzeydeki alıcı nezdinde bıraktığı toplu intiba dikkate alınır. Yabancı kelimelerden oluşan bir markanın Türkçe okunuşlarının marka olarak tescili talebinin de, bir markanın aynısının veya en azından ayırt edilemeyecek kadar benzerinin tesciline yol açacağından bahisle reddi lazımdır.

Mal veya hizmetlerdeki ya da onların türündeki “ayniyet” de, yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık bir husus olup, mal veya hizmetin kendisinde ya da türünde özdeşlik anlamına gelmektedir. Ayniyet kural olarak markanın tâbi olduğu sınıf değerlendirilerek tespit edilecek olmakla birlikte, TPE tarafından Nice Anlaşması göz önünde bulundurularak yapılan sınıflandırmanın esas itibariyle idarî fonksiyonunun bulunduğu, yani tescil amacına hizmet ettiği unutulmamalı ve aynı sınıf veya gruptaki markaların mutlaka aynı türden mal veya hizmeti ayırt etmek için kullanıldığı sonucuna varılmamalıdır. Dolayısıyla aynı sınıf içinde gruplandırılmış olmanın mal veya hizmetlerin aynı olduğuna delalet ettiğini, ancak fiili bu karinenin aksinin ispatlanabileceğim kabul etmek adil bir çözüm şeklidir.

KHK’nın 5 ve 7. maddelerindeki “ayırt edicilik” kavramları benzer fonk-siyonlar görmek üzere kullanılmış olsalar da aralarında önemli bir fark vardır: 5. maddede bir işaretin genel olarak ayırt edici güce sahip olup olmadığına bakılırken. 7. maddenin I. fıkrasının (b) bendinde genelde ayırt edici olan bir işaretin somut olayda ayırt edici olup olmadığı incelenmekte ve markalar ile mal veya hizmetler arasında somut bir karşılaştırma yapılması istenmektedir. Bir marka, hizmet veya malın, diğer bir marka, hizmet veya malla karşılaştırılarak, ayniyetinin veya ayırt edilemeyecek kadar benzerliği tespit edilirken marka, mal veya hizmete bütünsel bir açıdan yaklaşılmalı ve müşterileri nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınmalıdır. Ayırt edicilik saptanırken, 7. maddenin I. fıkrasının

Page 51: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1412016/1 FMR

(b) bendinde, (c) ve (d) bentlerinden farklı olarak markada kullanılacak işaretler arasında esaslı surette kullanılıp kullanılmadıkları göz önünde bulundurularak herhangi bir ayırım yapılmadığından bütünsel yaklaşım esnasında sadece esaslı olan unsurlar değil esaslı olmayan unsurlar da dikkate alınmalıdır. Markada kullanılan işaretler arasında esaslı olan olmayan ayırımını yapmak, 7/1-b mad-desinde öngörülmeyen gereksiz ve yanıltıcı bir başka değerlendirmeyi zorunlu kılacaktır. Bu itibarla, ayırt edicilik tespit edilirken 7. maddenin (c), (d) ve (e) maddelerinde sayılan işaretler bir yardımcı unsur olarak markaya dahil edilmiş olsalar dahi o markanın ayırt ediciliğinde kısmen de olsa rol oynayan bu yan unsurlar bir bütün halinde ve birlikte dikkate alınır. Burada önemli olan husus, (c), (d) ve (e) bendlerindeki işaretlerin yan unsur olarak markaya ilave edilebile-ceği, ancak bu ilavenin o işaretleri sahibinin inhisarına bırakmayacağı gerçeğidir. Bir markayı tescil ettirecek olan kişiler, markalarının bütünsel anlamda önceki tescilli markalarla aynı veya ayırt edilemeyecek kadar aynı olmamasına özen göstermeli ve gerekiyorsa (c), (d) ve (e) bentlerinde sayılan veya sayılmayan unsurlarla markayı zenginleştirmek mükellefiyeti altındadırlar (a.g.e., s.82-84).

Bir markanın tescilinde ret için nispi nedenler ise aynı KHK’nın 8. madde-sinde açıklanmıştır. Buna göre, tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz edilmesi durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:

Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,

Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.

Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adma tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.

Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.

Page 52: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

142 FMR 2016/ 1

a )Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,

b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasak-lama hakkını veriyorsa,

Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabile-ceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibi-nin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir.

Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınaî mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.

Ortak ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir. Bir markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresi-nin dolmasından sonra iki yıl içerisinde aynı veya benzer markanın, aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.

KHK’nın 8. maddesinde, 89/104/AET sayılı Marka Yönergesinin 4. mad-desinden esinlenilerek ve 40/94 sayılı AB Marka Tüzüğünün 8. maddesine uygun olarak, markanın tescili ile ilgili “nisbi ret sebepleri” (relative grounds for refusal) sayılmıştır. Bu sebeplerin ortak özelliği, tescili talep olunan marka üzerinde üçüncü bir kişinin üstün hak iddiasına dayanmalarıdır. Mutlak ret sebeplerinden farklı olarak nisbi ret sebeplerinin kamu menfaati ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.

Nisbi ret sebepleri, mahkeme veya TPE tarafından resen dikkate alınmazlar. Bunların mutlaka KHK’nın 35. maddesi uyarınca ilgili kişiler (yani daha önceki bir tarihte tescil edilmiş veya tescil başvurusunda bulunulmuş bir markanın sahibi ile tescilsiz markayı kullanarak bu işaret üzerinde daha eski bir tarihte hak kazanmış olan kişiler) tarafından “itiraz” olarak ileri sürülmeleri gerekir. İlgili kişiler, itiraz hakkını kullanmaktan feragat edebilirler. 8. maddenin uygu-lanması açısından markalar, yerine göre sicile tescil edilmiş veya sadece tescili talep olunmuş ya da tescil edilmemiş olabilirler.

Page 53: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1432016/1 FMR

Nisbi ret sebeplerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekir-ken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı KHK’nın 47 ilâ 53. maddeleri arasındaki prosedür takip edilerek kesinleşmiş YİDK kararı aleyhine iptal davası açılabileceği gibi, KHK’nın 42/1-b maddesindeki şartlar dairesinde hükümsüzlük davası da ikame edilebilir. Şu kadar ki, TPE’nin tescil başvuru-sunun reddi aşamasında nisbi ret sebeplerinden birini ileri sürmeyen davalı, daha sonra YİDK kararına karşı açtığı iptal davasında artık böyle bir sebebin varlığını iddia edemez.

KHK’nm 8/1-b maddesinde yukarıda açıklananlar dışında aşağıda sayılan haller düzenlenmiştir:

1) Tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile tescili talep olunan bir marka arasında kapsadıkları mal veya hizmetler de dahil ayniyet (identity) bulunması,

2) Bu markalar arasında kapsadıkları mal veya hizmetler de dahil benzerlik bulunması,

3) Markalar arasında ayniyetin, kapsadıkları mal veya hizmetler arasında ise benzerliğin bulunması,

4) Markalar arasında benzerliğin, kapsadıkları mal veya hizmetler arasında ise ayniyetin bulunması.

Aslında ilk hal KHK’nın 7/1-b. maddesi ile 8/1-a maddesinin uygulama sahasına girmektedir. Diğer üç hal ise, yenidir, markalarda veya kapsadıkları mal veya hizmetlerde “benzerlik” (similarity) ölçüsünü getirmektedir.

Farklı unsurları bünyesinde bulunduran bir marka, bir başka markayı çağ-rıştırıyorsa ve bilhassa halk nezdinde bu başka marka ile bir irtibatının mevcut olduğu intibaı yaratıyorsa, “benzer” veya diğer bir ifade ile “karıştırılma ihtimali olan” markadır.

Bir markanın, “ayırt ediciliği” ile “bir başka marka ile karıştırılma ihtimali” birbirleriyle yakından ilgili hususlardır. Bununla birlikte, KHK’nm 5. maddesi gereğince ayırt ediciliğin tespitinde markanın içerdiği işaretlerin kendisi dikkate alınmakta ve genel olarak o işaretin ayırt edici olup olmadığı sorgulanmakta iken, karıştırılma ihtimalinde bir marka, başka bir marka ile karşılaştırılmaktadır. Bu itibarla, ilk başta genel olarak ayırt edici karaktere sahip olan bir markanın tescili, KHK’nın 8. maddesi gereğince tescilli bir başka markaya benzediğinden bahisle engellenebilir.

Page 54: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

144 FMR 2016/ 1

Piyasada daha önceden aynı veya benzeri mal veya hizmetler için korunan ne kadar çok marka bulunuyorsa, yeni bir markanın marka olarak tescili de o kadar zorlaşır. Marka olarak bir işaretin tescili için, o işaretin başka bir mal veya hizmeti ifade eden marka ile bir bağlantının mevcut olduğunu halkın zihninde uyandıracak derecede çağrıştırmaması gerekir. Aslında karıştırma ihtimalinin (likelihood of confusion) uç noktası, çağrıştırma ihtimalidir (likelihood of associ-ation). Markalar arasındaki benzerlikler, onlardaki farklılıklara nazaran daha fazla önem arz ettiğinden 40/84 sayılı AB Marka Tüzüğünün 8(1 )(b) maddesinde açıkça çağrıştırma ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma ihtimalinin varlığı benzerlik için yeterli görülmüştür. Bir işaret, görsel, fonetik veya diğer bir açıdan farklı olsa bile, “bütünsel” bir açıdan kendisine yaklaşıldığında herhangi bir sebeple müşteri gözünde başka bir marka ile bağlantısı varmış intibaı yaratarak onu çağrıştırıyorsa ve bu yüzden müşterinin mal veya hizmet tercihinde etkili oluyorsa, marka olarak tescili engellenebilir: (toplu olarak müşteride bıraktığı genel intiba formülü - polaraid testi). Bir diğer ifade ile, müşterilerin ihtiyaçları olan mal veya hizmetleri bunları ayırt etmek maksadıyla kullanılan işaretlerin birbirine yakınlığı dolayısıyla karıştırmaları ihtimal dahilindeyse, bir marka ile diğer bir işaret arasında “benzerlik” vardır.

Markalanır esas itibariyle bir mal veya hizmeti diğer bir mal veya hizmetten ayırt etmek maksadıyla kullanılmaları esas ise de, bazen müşteriler, bir markayı sadece mal veya hizmet ile değil, o mal veya hizmeti sağlayan işletme ile de irtibatlandırabilirler. Müşteriler, markalı mal veya hizmeti, sırf onu arz eden işletmeye duydukları güven ve beğeni sebebiyle tercih etmiş olabilirler. İşlet-melerin birbirinden farklı olduğu bilinse dahi, kullanılan işaretlerin benzerliği müşterinin bu işletmeler arasında ekonomik veya organik bir bağ olduğunu düşünmesine yol açıyorsa sonuç yine değişmeyecek ve markalar arasında ben-zerlik olduğu kabul olunacaktır.

Bir markanın bir başka markanın benzeri olup olmadığının tespitinde, “halk” dikkate alınır. Buradaki “halk”tan kasıt, o markanın ayırt ettiği mal veya hizmetlerin arz olunduğu piyasada aynı veya benzeri mal veya hizmetleri talep eden “alelade üçüncü kişiler (müşteriler)”dir. Malın veya hizmetin hitap ettiği müşteri kitlesinin toplumsal düzeyi ve durumu, bir işaretin marka olarak tesci-linde etki eden unsurlardır. Farazi üçüncü kişilerin gözünde, kullanılan işaret, somut olayda belli mal veya hizmetin diğerleri ile karıştırılmasını engelliyorsa tesciline itiraz edilebilir (a.g.e. s-196-200).

KHK’nın 8/1-b maddesinde bir markanın, bir mal veya hizmeti, tescili esnasında tescil edilmiş veya tescil başvuru yapılmış bir markanın kapsadığı diğer mal veya hizmetlerden ayırt etmesi şart koşulmak suretiyle, önceki marka

Page 55: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1452016/1 FMR

diğerine tercih olunmaktadır (korumada öncelik ilkesi). Markalar arasında bir benzerlik olup olmadığı araştırılırken tescili talep olunan markanın, daha önce-den tescil edilmiş veya tescili talep olunmuş tüm diğer markalar ile kıyaslanması gerekmez. Bir marka, kapsadığı mal veya hizmetlerle “aynı veya benzeri mal veya hizmetler” için kullanılan diğer markalarla benzer ise, tescili itiraz konusu yapılabilir. Mal veya hizmetler arasında hiçbir ayniyet veya benzerlik yoksa, bir mal veya hizmet diğeri ile karıştırılmış da olmayacaktır.

KHK’nın 8/4. maddesinde, bir markanın tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka ile aynı veya benzer olmasına rağmen, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabileceği açıkça vurgulanmıştır.

Marka sahiplerinin sadece aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan diğer markaların tescilini engelleyebileceği kuralının istisnası, KHK’nın 8/4-2. cümlesinde öngörülmüş olan “toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş” markalar-dır (trade marks with reputation- reputed trade marks). Toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş bir marka ile tanınmış marka kavramları aynı olmamakla bir-likte bunları birbirinden ayırt edecek kıstaslar mevcut değildir. Birincisi, Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinin tanınmış marka sahibine yeteri kadar koruma sağlamadığı ve markanın sulandırılmasını (dilution of trading mark) yeterince engelleyemediği dikkate alınarak TRIPS ((Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rigths- Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması)’in 16 (2) ve (3) maddesine uygun olarak yaratılmıştır. Toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş markanın farklı mal veya hizmetlerde kullanımı halinde, o markanın müşterileri çoğu zaman tanınmış marka sahibinin iştigal alanını genişlettiğine güvenerek mal veya hizmet tercihlerini değiştirirler. Böy-lece tanınmış marka ile işletme arasındaki bağ marka sahibinin arzusu dışında zayıflamaya ve sulanmaya başlar. Bu sebeple, toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş markalar için korumanın aynı veya benzer mallar yanında farklı mal-lar ve hatta hizmetler için de getirilmesi amaçlanmıştır. Koruma için aranan tanınmışlık düzeyi bakımından da markanın herkesçe değil, toplumun ilgili kesimince tanınma dahi yeterli görülmüştür. Bu itibarla, toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş markalara bahşedilen koruma alanı, tanınmış markalarınki ile kıyaslandığında daha kapsamlı olup, bölgesel olabileceği gibi tüm mal veya hizmetleri de içerecek tarzda genişletilmiştir.

Hangi markaların tanınmış, hangilerinin toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş olduğunu tespit için 1999 yılında “WIPO (World Intellectual Pro-perty Organization-Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı) Ortak Tavsiye Kararı” adı altında bazı ölçütler getirilmiş ve bu suretle bir markanın tanınmışlığında kendisinden yararlanılabilecek bazı kriterler oluşturulmuştur. Bu kriterler,

Page 56: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

146 FMR 2016/ 1

bağlayıcı olmamakla birlikte uygulama ve öğretide de kabul görmektedir. Buna göre, bir markanın tanınmışlığı belirlenirken aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulur:

1. Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi,

2. Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu,

3. Marka promosyonlarının hedef aldığı coğrafi alan, promosyon süresi ve yoğunluğu,

4. Markanın tesciller veya tecil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü;

5. Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları,

6. Markanın ekonomik değeri.

Toplumda tanınmıştık düzeyine erişmiş tescilli bir markanın aynısını ya da benzerini farklı bir mal ya da hizmette tescil ettirmek isteyen kişinin tescil başvurusu, ancak “tescil ettirmek istediği markanın toplumda ulaştığı tanın-mışlık düzeyi nedeniyle kendisine haksız bir yarar sağlayabilecek markanın itibarına bir zarar verebilecek veya ayırt edici karakterim zedeleyebilecek” ise engellenebilir. Toplumda tanınmışlık düzeyine erişen bir markanın aynısının veya benzerinin kullanımı, kendiliğinden tescil başvurusunu engellemez. Ancak, toplumdaki tanınmışlık düzeyini bildiği veya bilmesi gerektiği halde kötü niyetle bir markayı tescil ettirmek isteyen kişinin en azından kendisine bundan haksız yarar sağlamak maksadıyla hareket ettiği kabul edilmelidir. Bir markanın tescili ile maksat, bir başka markanın şöhretini sömürmek ise ya da böyle bir tescil o markanın reklam gücünü veya işletme ile olan bağlılığını zayıflatacak mahiyette ise, tescili itiraz konusu yapılabilir, örneğin, toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş bir parfüm veya gıda markasının fare zehri için marka olarak kullanılması engellenebilir

WIPO Kriterlerine göre, bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine erişmesinde dikkate alınacak “toplum”dan kasıt, her somut olayın özelliklerine bağlı olarak değişmekle birlikte, markanın kapsadığı mal veya hizmet tipinin mevcut ve müstakbel müşterileridir.

KHK’nın 8/4. maddesinde TRIPS’in 16(3) maddesine ve AT Marka Uyum Yönergesinin 4(4) maddesine uygun olarak, toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş markaların korunabilmesi için ya tescilli veya hakkında tescil başvurusu yapılmış olmaları yeterli görülmüştür.

Page 57: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1472016/1 FMR

Her tanınmış marka, bölgesel tanınmışlığı da içerdiğinden, mallar için aynı zamanda toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş bir markadır. Fakat her tanınmış markanın, mutlaka toplumda tanınmışlık düzeyine eriştiği söylenemez. Tanınmış markanın kapsadığı mallarla aynı veya benzer sınıfta olan malları ayırt eden marka başvuruları, KHK’nın 7/1-i maddesine dayanılarak resen reddedilir. Buna karşılık, tanınmışlık düzeyine erişmiş markalar, “farklı mallar ve hatta farklı hizmetler” için ancak KHK’nın 8/4. Maddesindeki şartlar dairesinde korunurlar ve tescil başvurularına itiraz edilmedikçe, TPE veya mahkemeler bu ret sebebini resen gözetemezler. Tanınmış veya toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş bir markanın “aynı veya benzer hizmetler’ için korunmasında KHK’nın 8/4. maddesi değil, aynı maddenin I. fıkrasının (a) veya (b) bentleri uygulanır.

Bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine eriştiğinin bunu iddia edence ispatlanması gerekir; herkesçe bilindiğinden bahisle bu hususun ispatına gerek olmadığına karar verilemez. Bir markanın toplumda tanınmışlık derecesine erişip erişmediği hakkında mutlaka bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir (a.g.e. s-201-204).

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

Davalı şirketçe “CROCODILE+ŞEKİL” ibaresinin 11, 20, 21 ve 24 sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle diğer davalı TPE Başkanlığına başvuruda bulunulmuş, TPE Markalar Dairesi Başkanlığınca resen yapılan inceleme ile KHK’nın 7/1-b hükmü uyarınca dava dışı üçüncü bir kişiye ait 2001/21240 sayılı “crocodile” ibareli marka dayanak alınarak başvurudan 24. sınıftaki mallar çıkartılmış, kalanlar ise Resmi Marka Bülteninde ilan edilmiş ancak, ilana davacı şirketçe tanınmış 132198 sayılı “L… TİMSAH” şeklinden ibaret markası nedeniyle KHK’nın 8/1-b, 8/4 ve 35. maddeleri gerekçe gösterilerek itirazda bulunulmuş, itirazın reddi üzerine yine davacı şirketçe yapılan başvuru üzerine TPE YİDK tarafından davalı şirket başvurusu ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı şirkete ait markanın iltibasa yol açabilecek derecede benzer olmadığı kanaati ile nihai olarak davacı şirketin yeniden inceleme talepleri ve itirazı reddedilmiştir.

Davacı şirkete ait markaların 03, 05, 08, 09, 12, 14, 16, 18,22, 23,24, 25, 26, 28,28, 32 ve 33 ile 25 ve 28 ve 09 ve 14. sınıflardaki mallar için tescilli olduğu dikkate alındığında, davacı markalarının kapsamındaki mal/hizmetler ile davalı başvurusunun kapsamındaki malların örtüşmediği, aynı sınıf içerisinde bulunmadığı anlaşıldığından somut davada KHK’nın 7/1-b hükmü anlamında tescil engelinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

Page 58: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

148 FMR 2016/ 1

Tartışmasız olan diğer bir konu da davacı şirket adına tescilli markaların, Paris Sözleşmesi’nin 6. mükerrer 1. maddesi ile, TRİPS Anlaşmasının 16. maddesi anlamında tanınmış marka olduğu, özellikle markanın konfeksiyon, hazır ve spor giyim sektöründe bilinme ya da tanınma derecesi, kullanımının süresi, coğrafi bölgesi, markayı taşıyan ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergi-lerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, marka ile özdeşleşme değeri bakımından tanınmışlık düzeyine ulaştığı ile başvuru konusu marka ile davacı şirkete ait markaların mal ve hizmet kapsamının KHK’nın 8/1-b hükmü uya-rınca benzer olmadığı, bir başka ifade ile farklı olduğu hususudur.

Davalı başvurusuna konu ‘Crocodile’ sözcüğünün İngilizcede ‘timsah’ anla-mına geldiği ülkemizde ortalama tüketici tarafından bilinmektedir. Ancak bu ibare, Paris sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinde sözü geçen davacı tanın-mış markalarının “karışıklığa meydan verebilecek surette örneği veya taklidi” değildir. Davacı şirkete ait markanın tanınmış marka olması her koşulda ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden kendiliğinden bir tescil engeli olarak görülmesini gerektirmez. Başvuru konusu marka ile davacı tarafa ait markalar incelendiğinde, aralarında zayıf bir benzerliğin olduğu görülecektir. Ayrıca başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler ile davacı markaları arasında birbiriyle örtüşen veya benzer olan bir emtia grubu da bulunmamaktadır. Bu nedenle, tanınmış markanın sahip olduğu imaj veya ünün, başvuru konusu farklı mal veya hizmetlerin tümüne aktarılabileceğinin kabulü, tanınmış mar-kaya hukuken sağlanan korumadan daha fazla koruma sağlamak anlamı verir.

Davalı başvurusu yönünden davacının “TİMSAH ŞEKLΔ markalarının tanınmışlığı ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmü uyarınca farklı sınıflar içinde tescil engeli ve hükümsüzlük nedeni bulunup bulunmadığına gelince, başvu-ruda yer alan özellikle 11/06 “Duş için küvetler, bideler, banyo kabinleri, hela taşları, eviyeler”; 20/03 “aynalar”; 20/24 “metalden olmayan sabit havluluklar ve kağıtlıklar”; 21/24 “camdan, plastikten, porselenden... mamul ev ve mutfak eşyaları, kap kaçak, leğenler, süzgeçler, servis takımları vs.” emtianın inşaat/yapı sektörüne ve mutfak eşyaları ihtiyaçlarına hitap eden mallar oldukları; alıcıları, satış yerleri, karşıladıkları gereksinimler itibariyle tamamen farklı ve davacı tanınmış markasının mal kapsamı ile ve özellikle tanımışlığı kabul edi-len tekstil/hazır giyim yönünden, ilişkilendirilme ihtimali olabilecek ürünler olmadıkları açıktır. Bu nedenle davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi, şöhretini sömürmesi; itibarına zarar verebilmesi; ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması bir başka deyişle sulandırması olasılığının somut olayda gerçekleşmediği kabul edilmelidir.

Page 59: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1492016/1 FMR

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle dava-nın reddi ile Özel Daire bozmasına karşı direnmesi usul ve yasaya uygundur.

Bu nedenle, davalılardan Ö… A.Ş. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma yönündeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.04.2015 gün ve 2013/11-1885 E., 2015/1161 K. sayılı kararının kaldırılmasına ve direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Davalılardan Ö… A.Ş. vekilinin karar düzeltme isteminin kabu-lüne, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.04.2015 gün ve 2013/11-1885 E., 2015/1161 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan gerekçelerle karar düzeltme yoluna başvuran yararına ONANMASINA, 29.01.2016 gününde oyçokluğu ile verildi.

KARŞI OY

Dava, TPE YİDK kararının iptali, markanın tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı veki-linin temyizi üzerine Dairemizce ilamda yazılı gerekçelerle karar bozulmuş, direnme kararı da HGK’nca oyçokluğuyla bozulmuş olup, davacı vekilinin karar düzeltme istemi HGK’nca incelenmiş, oyçokluğuyla karar düzeltme istemi kabul edilerek, hükmün onanmasına karar verilmiştir.

Davacının timsah şekil markasının giyim sektöründe tanınmış marka olduğu, davalının başvurduğu “crocodile+şekil” ibaresinin davacının “timsah şekli” markası ile benzer olduğu hususları Dairemiz ile mahkeme arasında uyuşmazlık konusu olmayıp, bu husus Dairemiz bozma ilamında vurgulandığı gibi, mah-kemenin karar gerekçesinde de belirtilmiştir. Uyuşmazlık, davacı markasının tescilli bulunduğu mal ve hizmetlerden farklı mal ve hizmetler için, davacı markasının benzerinin tescilinin davacının tanınmış markasının itibarına zarar verip vermeyeceği, başvuru sahibine haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Taraf olduğumuz Paris Sözleşmesi 1. mükerrer 6. maddesine göre, tanınmış markanın karışıklığa meydan verebilecek surette örneği, taklidi veya tercümesi, ülke mevzuatı müsait olduğu takdirde doğrudan veya ilgilinin isteğiyle hüküm-süz kılınır veya başvurusu reddedilir. Mahkemece de “crocodile + şekil” marka başvurusunun davacının “timsah şekli” markasının ortalama tüketici tarafından bilinen, tercümesi olduğu, davacı markalarındaki timsah şeklinin sözle ifade ediliş biçimlerinden birinin de davalı başvurusu olan “crocodile” ibaresi olduğu kabul edilmiştir. Davacının itiraza mesnet markası ile “crocodile+şekil” marka-sının benzerliği Dairemizin bir başka davaya konu 2003/11144 esas 2004/7063 karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.

Page 60: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

150 FMR 2016/ 1

1995 yılında yürürlüğe giren Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRİPS) nın 16/3. maddesi, tanınmış markalara sağlanan korumayı genişletmiş olup, bu anlaşmaya ülkemiz de tarafıdır. Bu madde 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde yer almıştır.

Tanınmış markanın ayni veya benzeri, farklı mal ve hizmetlerde kullanılsa bile, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin tanınmış markayı üreten marka sahibi tarafından üretildiği hissini uyandırarak, bu farklı ürünlere yönelmesini sağla-yabilir. Bu durum, marka sahibi arasında bağlantı olma veya haksız yararlanma olgusudur. Öte yandan, farklı ürünlerdeki kalite düşüklüğü, üretim hataları, pazarlama taktik ve hataları, fiyat farkı, damping uygulamaları davacının tanın-mış markasının itibarına zarar verebileceği gibi onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar da doğurabilecektir. Malın kalitesiz ve ucuz hammadde ile üretilmesi, pazarlarda ucuza satılması gibi durumlarda tanınmış markanın itibarı zarar görecektir. Esas markanın imajı kötülenecek ve tüketicinin ondan uzaklaşmasına yol açılacaktır. Örneğin, bir parfüm markasının fare zehri veya tuvalet malzemesi üzerinde kullanılması gibi.

Markanın imajı devredilmese bile, markanın cezbedici etkisinden yarar-lanmanın da itibarın istismarı olarak kabulü gerekir. Markanın itibarı, malın satışını artırdığı gibi, farklı türdeki mallar için de reklam etkisi yaratmaktadır. Bu şekilde markanın temsil ettiği itibar, başka mallara devredildiğinde ve bu başka mallar asıl markanın imajı ile uyuşmadığında markanın reklam gücü ve itibarının özü, büyük ölçüde zarar görecektir. Tanınmış marka, sadece tescilli olduğu mal ve hizmetler için korunursa herhangi bir markadan farkı kalmaz.

Somut olayda, davacının tanınmış markası konfeksiyon ve hazır giyim sek-töründe olup, davalının başvurusu, duş için küvetler, banyo kabinleri, pisuarlar, klozetler, hela taşları, lavabolar, havluluklar, cam, porselen, seramik, plastik ve diğer malzemelerden mamul ev ve mutfak eşyaları, kap kaçak. kovalar, çöp kutuları, tencereler, tabaklar, leğenler, saksılar, sabunluklar ürünler içindir. Davalı başvurusu, davacı markasının tescilli olduğu ürünlerden farklı ise de, KHK 8/4. maddesi anlamında, tanınmış markanın itibarına zarar verme, ayırt ediciliğini zedeleme, itibarından haksız yararlanma, kısaca tanınmış markayı “sulandırma”nın söz konusu olabileceğinin kabulü gerekir.

Davacının timsah şekli markasının (crocodile) pisuar, klozetler, kap - kaçak benzeri ürünlerde kullanılması davacının tanınmış markasının itibarını zedeler, reklam gücünden yararlanılır, ayırt edici karakteri zayıflar. Örtüşen veya benzer emtia grubu olmasa bile, tanınmış markanın itibarından davalı marka sahibi yararlanacak, davacının tanınmış markasını üretenin bu ürünleri de ürettiği zannedilecek, reklam gücünden yararlanılacak, ona yönelinecektir, kötü üretim

Page 61: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1512016/1 FMR

olduğunda itibarı zedelenecektir. Bu sonuçlar kuşkusuzdur. Dairemizin bu konuda istikrar kazanmış ve her somut olayı ayrı ayrı değerlendirerek sonuca vardığı emsal içtihatları da aynı doğrultudadır. (Taç markası 2011/7313 e -2012/15693 k, Rado markası 2012/3848 e - 2013/4182 k, Derby - şekil + Denby 2008/1093 e -2009/5298 k, Gucci - Blucci 2008/10640 e - 2010/1395 k, Pınar - 2004/12923 e - 2004/11196 k, Faco -Fanko 2003/13604 e - 2004/8735 k, Kinder - Kinder Koala - 2003/10588 e - 2004/4556 k sayılı içtihatlarında tanınmış markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerden farklı mal ve hizmetlerde benzerinin tescilinin tanınmış markanın itibarını zedeleyeceği, haksız yararlanma olacağı, ayır edici karakterine zarar vereceği kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle ve karar düzeltmeye konu, HGK’nın da temyizde usul ve Yasaya uygun bulduğu Dairemizin bozma ilamındaki gerekçelerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerektiğini düşünüyor ve sayın çoğunluğun karar düzeltmenin kabulü ve hükmün onanmasına ilişkin görüşüne katılmıyorum.

T.C.

ANKARA

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

05.06.2012 tarihli 2012/60 E. 2012/156 K. sayılı Gerekçeli Kararı

İddia: Davacı vekili 30.03.2012 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin (...) ve (...) sayılı “TİMSAH” şekli markası-nın sahibi olduğunu bu markaların tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin ayrıca (...),(...),(...) ve (...) sayılı markaların da sahibi olduğunu, davalı şirketin diğer davalı TPE’ne yaptığı (...) kod nolu ve “CROCODİLE” ibareli marka başvurusuna müvekkili tarafından yapılan itirazlarının benzer olmadığı gerek-çesiyle YİDK tarafından reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, “CROCODİLE” ibaresinin müvekkili markalarıyla iltibas oluşturduğunu, davalının müvekkili tanınmışlığından yararlanma amacında olduğunu savunarak TPE YİDK’nun 2005-M-2137 sayılı kararının iptaline ve (...) kod numaralı marka başvurusunun reddine, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Savunma: Davalı TPE vekili cevap dilekçesinde özetle; marka başvuru işlem aşamalarını açıklamış, davalı başvurusu ile davacı markalarının benzer olmadığını, “Crocodile” kelimesinin ülkemizde bilinirliğinin düşük olduğunu, ortalama tüketiciler tarafından karıştırılmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı şirket vekili cevabında özetle; müvekkilinin plastik sektöründe

Page 62: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

152 FMR 2016/ 1

faaliyet gösterdiğini, başvuru ile davacı markalarının tüketiciler tarafından karış-tırılma ihtimalinin bulunmadığını, zira faaliyet konularının da farklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Bozma Öncesi Yargılama ve Deliller:

Mahkememizce bozma öncesi tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, bu kapsamda davaya konu TPE YİDK’nın 2005-M-2137 sayılı kararı, kararın ilişkili bulunduğu (...) sayılı marka başvuru işlem dosyası, davacıya ait markalar getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile mahkememizce getirtilen deliller incelenmiş, uyuşmazlığın, niteliğine göre teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 21.11.2007 havale tarihli raporu tamamlayan 19.06.2008 havale tarihli ek rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş, mahkememizce de ek raporla ulaşılan sonuç benimsenmiştir.

Yargıtay Bozması:

Mahkememizin 17.03.2009 tarih ve 2006/288 esas, 2009/56 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 01.11.2011 ve 2009/12973 esas, 2011/14792 karar sayılı ilamıyla ve özetle;

“Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna göre, davacı mar-kalarının kapsamındaki mal/hizmetler ile davalı başvurusunun kapsamındaki malların örtüşmediği, aynı sınıf içerisinde dahi bulunmadığı, davacı markasının tanınmış marka olmasının her koşulda ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden kendiliğinden bir tescil engeli olarak görülemeyeceği, 556 sayılı KHK’nin 7 ve 8. maddelerinde belirlenen tescil engellerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, TPE YİDK’nın kararının iptali, davalı şirket marka başvurusunun reddi, tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, tanınmış markanın aynısı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması bazı hallerde tanın-mış markanın itibarına zarar verebilir. Aynı tür mal veya hizmette kullanılma-masına rağmen, tanınmış markanın garanti (güven) ve/veya reklam gücünden yararlanılarak tanınmış markanın itibarına zarar verilir. Markanın birden çok farklı markada kullanılması tanınmış markanın gücünün ve etkileme alanının azalmasına sebebiyet verebilir. Buna markanın sulanması (dilution) denir. Tanınmış marka tüketicinin gözünde malın veya hizmetin kaynağını belirtir. Markanın bu reklam gücü ve tüketici nezdinde oluşturduğu güven, malın satıl-masında en önemli etkendir. Olayların büyük çoğunluğunda tanınmış marka

Page 63: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1532016/1 FMR

ile markayı üreten firma, tüketici veya alıcıların gözünde özdeşleşir. Tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması halinde tüketici bildiği ve güvendiği markayı üreten firmanın farklı alanlarda da üretim veya pazarlama yaptığını düşünür. Bu zihinsel bağlantı markaya odaklanan tüketicinin ilgisini dağıtabilir. Farklı mal veya hizmetlerde kullanılan markalar tanınmış markaya nazaran düşük kalitede ise, bundan tanınmış marka da zarar görebilir. Bu şekilde, marka itibarını yitirebilir veya en azından itibarı erozyona uğrar. Tanınmış markanın farklı mallar üzerinde, esas markanın imajını kötüleyici biçimde ve tüketicinin ondan uzaklaşmasına yol açacak şekilde kullanılması da mümkündür (Yasaman, Marka Hukuku, Cilt 1, Ekim 2004, sh. 414,417).

Somut olayda, davalı şirketin “Crocodile+şekil” ibaresini 11, 20, 21 ve 24. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ne başvuruda bulunduğu, başvurudan 24. sınıftaki malların re’sen çıkartıldığı, kalan 11, 20 ve 21. sınıflardaki mal ve hizmetlere ilişkin baş-vurunun ilanı üzerine davacı şirketin tanınmış “Timsah şekli” markası nedeniyle itirazda bulunduğu, ancak nihai olarak itirazın reddedildiği anlaşılmakta olup, esasen davacının tanınmış “TİMSAH ŞEKLİ” markası ile davalı başvurusu “CROCODİLE” ibaresinin benzer olduğu mahkemenin kabulündedir. Uyuş-mazlık, davalı markasının farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının davacının tanınmış markasının itibarına zarar verip vermeyeceği noktasında toplanmakta olup, mahkemece, yazılı gerekçelerle davacının tanınmış markasına zarar ver-meyeceği sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.

Oysa,”Crocodile” sözcüğünün İngilizcede “timsah” anlamına geldiği ve ülkemizde de ortalama tüketici tarafından da bu hususun bilindiği kuşkusuz olup, davacının “TİMSAH ŞEKLİ” markasının özellikle giyim sektöründe çok tanınmış olması karşısında davalı markasının emtia listesindeki mal ve hizmetler farklı türden olsa bile “CROCODİLE” ibareli davalı başvurusunun, tescili istenilen mal ve hizmet sınıfında davacı markası aleyhine haksız bir yarar sağlayacağı, markasının itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karak-terini zedelemesine imkan verebileceğinin kabulü gerekir. Başka bir deyişle, örtüşen veya benzer olan emtia grubu olmasa bile davacının tanınmış markası ile iltibas oluşturan benzerinin marka olarak tescili halinde tanınmış markanın itibarından davalı marka sahibinin haksız şekilde faydalanma imkanı bulacağı, ürettiği ürünlerle tanınmış markanın itibarını zedeleyeceği, ayırt edici niteliğine zarar verebileceği ve sulandıracağı kuşkusuzdur.

Bu durumda, mahkemece, davanın yukarıda belli edilen ilkeler çerçevesinde ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış ilkeden hare-ketle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına

Page 64: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

154 FMR 2016/ 1

bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmuş; davalıların karar düzeltme istemi reddedilmiş usul ve yasaya uygun düşmediği değerlendirilen bozma kararına aşağıdaki gerekçelerle direnilmek gerekmiştir.

Israr Gerekçesi:

Mahkememizin ısrar edilen önceki kararında da tespit edildiği üzere dava TPE YİDK’nun 2002-M-2137 sayılı kararının iptali ve (...) sayılı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

Bozma sonrası davada uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait 22.07.2002 tarih ve (...) sayılı “Crocodile+Şekil” ibareli başvuru yönünden, davacıya ait “timsah şekli” ibareli tanınmış markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmü çerçevesinde tescil engeli ve hükümsüzlük nedeni oluşturup oluşturmadıklarından ibarettir.

TPE’den getirtilen işlem dosyası incelendiğinde; davalı şirketin “Crocodile+şekil” ibaresinin 11, 20, 21 ve 24 sınıflarda yer alan mal ve hizmet-lerde kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ne 22.07.2002 tarihinde başvuruda bulunduğu, başvurudaki şekil unsurunun ‘i’ harfinin noktasının yıldız biçiminde olmasından ibaret olduğu, TPE Markalar Dairesi Başkanlığınca resen yapılan incelemede 556 sayılı KHK’nın 7/1-b hükmü uya-rınca dava dışı üçüncü bir kişiye ait (...) sayılı “crocodile” ibareli marka dayanak alınarak başvurudan 24. sınıftaki malların çıkartıldığı, kalan 11, 20 ve 21. sınıflardaki malların 17.07.2003 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği,

İlana davacı şirketin tanınmış (...) sayılı timsah şeklinden ibaret markası nedeniyle KHK’nın 8/1-b, 8/4 ve 35. maddeleri çerçevesinde itirazda bulun-duğu, itirazın reddi üzerine TPE YİDK’nun 2005-M-2137 sayılı kararıyla (...) sayılı Crocodile şekil ibareli başvuru ile 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi uyarınca itiraza gerekçe olarak gösterilen (...) sayılı ve L… TİMSAH şekli ibareli markanın iltibasa yol açabilecek derecede benzer olmadığı kanaatine varıldığından” bahisle nihai olarak yeniden inceleme talepleri ve itirazın reddedildiği, anılan kararın iptali ve tescil edilen markanın hükümsüzlüğü istemiyle ve dava dilekçesinde, dayanak markalara (...) sayılı ‘CROCODILE’, (...) sayılı ‘timsah şekli’ markası ile (...),(...),(...) sayılı markalar da ilave edilerek mahkememiz önündeki bu davanın açıldığı;

Bozma sonrası, başvuru ile davacı markalarının mal kapsamının KHK’nın 8/1-b hükmü uyarınca benzer olmadığı, bir başka ifade ile farklı olduğu husu-sunda bir uyuşmazlık kalmadığı; bozma nedenine göre tartışmalı hususun davalı başvurusu yönünden davacının “TİMSAH ŞEKLİ” markalarının tanınmışlığı ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmü uyarınca farklı sınıflar içinde tescil engeli ve hükümsüzlük nedeni bulunup bulunmadığından ibarettir.

Page 65: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1552016/1 FMR

Çekişme konusu markalar ile mal ve hizmet kapsamları aşağıdaki gibidir:

Davacıya ait (...) sayı ve 03, 05, 08, 09, 12, 14, 16, 18, 22, 23, 24, 25, 26, 28, 28, 32, ve 33. sınıflardaki mallar için tescilli marka

Davacıya ait (...) sayı ve 25 ve 28. sınıflardaki mallar için tescilli marka

Davalı şirketin (...) sayılı ve 11, 20, 21. sınıflarda yer alan malları içeren başvurusu

Yukarıya aktarılan davacı adına (...) ve (...) sayılar ile tescilli ve ‘TİMSAH’ şekilli markaların, Paris Sözleşmesi’nin 6. mükerrer 1. maddesi ile, TRİPS Anlaşmasının 16. maddesi anlamında tanınmış marka olduğu kuşkusuzdur. Zira bu markaların, TPE tarafından da benimsenen WIPO kriterleri açısından incelendiğinde; markanın ilgili sektörde (konfeksiyon, hazır ve spor giyim) bilinme ya da tanınma derecesi, kullanımının süresi, coğrafi bölgesi, markayı taşıyan ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, marka ile özdeşleşme değeri bakımından tanınmışlık düzeyine ulaştığı görülmektedir. Bu husus tartışma konusu değildir.

Diğer taraftan davalı başvurucusu “Crocodile+şekil” ibaresinden oluşmak-tadır. Başvurudaki şekil ilavesi sözcükte yer alan ‘i’ harfinin noktasının yıldız biçiminde yapılması ile sınırlı olup, ayırt edici ve baskın bir karaktere sahip değildir. Bu nedenle başvurunun asli unsuru olarak ‘Crocodile’ sözcüğü üzerinde durulması gerekli ve yeterlidir.

Mahkememizin ısrar edilen kararında irdelendiği ve Yüksek Daire ilamında da belirlendiği üzere çekişme konusu ‘Crocodile’ sözcüğü İngilizce’de ‘timsah’ anlamına gelmekte olup, ülkemizde de ortalama tüketici tarafından bilindiği kabul edilmelidir. Zira giderek artan küreselleşmenin etkisi ile İngilizce’nin bir dünya dili haline gelmesi, anılan kelimenin ülkemizde de ayakkabı ve deriden imal edilen eşya sektöründe ‘timsah derisi’ karşılığı kullanılması nedeniyle bu sonuca ulaşılması hatalı olmayacaktır. Ancak bu ibarenin Paris sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinde sözü geçen davacı tanınmış markalarının “karışıklığa meydan verebilecek surette örneği veya taklidi” olmadığı açıktır. Bununla bir-likte Paris Sözleşmesinin anılan maddesinde geçen ‘tercümesi/dönüştürülmesi ’ ibaresi geniş yorumlandığında, davacı markalarındaki “timsah şeklinin” sözle ifade ediliş biçimlerinden birinin davalı başvurusu olan ‘crocodile’ kelimesi olduğu kabul edilebilir.

Şu halde somut olayda, davalı şirket başvurusunun, davacı tescilli ve tanınmış markalarının, ‘aynı veya benzeri’ olup olmadığı ile, ayrıca başvurudaki ‘farklı mal ve hizmetlerde kullanılması’ halinde, haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar

Page 66: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

156 FMR 2016/ 1

verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğup doğmayacağı değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme, öncelikle işaretler (markalar) arasında benzerlik ve takiben, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden ayrı ayrı anılan üç halden en az birinin varlığını tartışmayı gerektirir. Bir başka deyişle, davacı markasının tanımış marka olması her koşulda ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden kendiliğinden bir tescil engeli olarak görülemez. Nitekim yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihadı da bu yöndedir.

Bu değerlendirmeler çerçevesinde mahkememizin ısrar gerekçeleri şu şekilde özetlenebilir.

1-Başvuru ile davacının “Timsah Şekli” markaları; ‘crocodile’ ibaresi tim-sah şeklini çağrıştırdığından, zayıfta bir benzerliğin varlığı mahkememizce de benimsenmiştir. Ancak bu zayıf benzerlik, mal/hizmet benzerliğinin yüksek olması ile ikame edildiği takdirde, bir karıştırma ihtimalinden söz edilebilir. Aynı etki KHK 8/4 hükmünde belirlenen üç halden birinin varlığının değer-lendirilmesi için de geçerlidir. Bir başka ifade ile işaretler ne kadar uzaklaşırsa, tescil engeli riski de o kadar düşük bir ihtimal olarak ortaya çıkar. Zira somut olayda gerçekleştiği üzere, “crocodile” ibaresi davacının, “timsah şekli” markaları ile sadece çağrıştırabilecek bir zayıf benzerliğe sahiptir. Dolayısıyla Daire’nin bozma gerekçesinde belirtildiğinin aksine, işaretler arasındaki benzerlik, somut olayın diğer koşullarından bağımsız olarak değerlendirilebilecek bir unsur değil-dir. Bir başka ifade ile işaretlerin zayıf ta olsa benzer olarak kabulü her koşulda iltibas veya tanınmışlıktan kaynaklanan tescil engellerinin varlığını gerektirmez.

Nitekim Mahkememiz önündeki bu davaya konu başvurunun kapsamında, davacı markaları ile örtüşen veya benzer olan bir emtia grubu mevcut değildir. Bu nedenle, ürün ve hizmet türleri itibariyle değerlendirme yapılarak, davacı markasından haksız yararlanmanın, itibarına zarar verme veya ayırt edici karak-terini zedeleyici sonuçlar doğurabilme durumlarının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak işaretler arasındaki zayıf benzerlik bu ihtimallerin varlığını da zayıftan bir unsurdur.

2-Gerçektende, tanınmış markanın sahip olduğu imaj veya ünün, başvu-rudaki farklı mal veya hizmetlerin tümüne aktarılabileceğinin peşinen kabulü, tanınmış markaya hukuken sağlanan korumadan daha fazla koruma sağlamak anlamını taşıyacaktır. Yine, başvurudaki farklı mal ve hizmetlerin tümü yönün-den, tanınmış markanın itibarına zarar vereceğini, bir başka deyişle, tanınmış markanın gücü ve etkileme alanını sulandırabileceğini (dilution), karartabilece-ğini (tarnishment), bulanıklaştıracağını (bluring) ya da ayırt edici karakterinin zedelenebileceğini tartışmadan kabul etmek, gerçekçi bir yorum olmaz.

Page 67: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1572016/1 FMR

3-Somut uyuşmazlıkta da bozma sonrası davacı markasının, konfeksiyon ve hazır giyimde tanınmış olduğu, ancak başvurudan KHK’nin 7/1-b bendi uya-rınca resen çıkarılan mallar sonrası, çekişme konusunu oluşturan 11/07, 20/03, 21/04 sınıf ve alt gruptaki malların, davacıya ait markaların mal listelerinde yer almadığı gibi; bu mallar yönünden benzerlik bulunmadığı, başvuru ve davacı markalarının mal kapsamlarının farklı bulunduğu tartışmasız hale gelmiştir.

4- 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmü anlamında tescil engelinin bulunup bulunmadığına gelince; başvuruda yer alan özellikle 11/06 “Duş için küvetler, bideler, banyo kabinleri, hela taşları, eviyeler”; 20/03 “aynalar”; 20/24 “metalden olmayan sabit havluluklar ve kağıtlıklar”; 21/24 “camdan, plastikten, porse-lenden... mamul ev ve mutfak eşyaları, kap kacak, leğenler, süzgeçler, servis takımları vs.” emtianın inşaat/yapı sektörüne ve mutfak eşyaları ihtiyaçlarına hitap eden mallar oldukları; alıcıları, satış yerleri, karşıladıkları gereksinimler itibariyle tamamen farklı ve davacı tanınmış markasının mal kapsamı ile ve özellikle tanımışlığı kabul edilen tekstil/hazır giyim yönünden, ilişkilendirilme ihtimali olabilecek ürünler olmadıkları aşikardır.

Bu nedenle davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabil-mesi, şöhretini sömürmesi; itibarına zarar verebilmesi; ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması bir başka deyişle sulandırması olasılığının somut olayda gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Zira işaretler bire bir aynı veya yük-sek düzeyde bir benzerlik içerisinde bulunmadığı gibi, malların da tamamen farklı olduğu; daha somut ve açık bir ifadeyle, başvuru kapsamındaki çekişmeli örneğin “evye, küvet, ayna” ya da mutfakta kullanmak üzere üretilen “plastik leğen, süzgeç vs.” almak isteyen ortalama, makul seviyede bilgili ve özenli tüke-ticinin bu mallar üzerinde “Crocodile” ibareli markayı gördüğünde; davacının tekstil ve giyim de tanınmış “Timsah Şekli” markasını çağrışım suretiyle dahi hatırlaması, bu tanınmış marka ile ilişkilendirme suretiyle davalı mallarını tercih etmesi; böylece davalının haksız kazanç sağlaması ihtimali ve riskinden söz etmek imkan dâhilinde değildir.

Yine “Crocodile” ibareli başvurunun anılan mallarda kullanılması, davacının “Timsah Şekli” markalarının tanınmışlığına ve itibarına zarar vermesi ya da ayırt edici karakterini zedelemesi ihtimali de gerçekleşmiş değildir. Zira “crocodile” ibaresi “Timsah Şekli” markaları ile uzak bir benzerlik içinde olduğu gibi; özgün, ayırt ediciliği yüksek, sonradan davacı tarafından üretilmiş bir sözcük de değildir. Dolayısıyla başvuru nedeniyle markanın kullanıldığı ürün/hizmet yelpazesinin genişlediği, sık karşılaşılan bir marka haline dönüştürerek imaj kaybına yol açabileceği; bu şekilde ayırt edicilik seviyesinin dahi yıpranacağı yönündeki tüm değerlendirmeler gerçekçi olmaktan uzaktır. Dolayısıyla somut

Page 68: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

158 FMR 2016/ 1

olayda 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmünde yazılı üç halden hiç biri gerçekleşmiş değildir. Bu nedenle YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük koşulları mevcut olmadığından davanın reddi gerekir.

5-Son olarak dosyaya yansıyan bilgi ve belgeler kamuya açık kaynaklar, somut olayın tüm koşulları değerlendirildiğinde; davacı markasının tanınmışlığı şüphesiz bulunan ve menşeini oluşturan Fransa’nın da üyesi olduğu, Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında geçerli olan Birlik Markası ve yine İngilizce okuma, yazma ve anlama oranı ülkemizden daha aşağıda olmadığı herhalde aşikar bulunan Almanya gibi bir kısım Avrupa ülkelerinde, “CROCODİLE” ibaresinin, yani çekişme konusu başvurunun bire bir aynısının, davacı dışın-daki 3.kişiler adına hem de farklı mallar için değil, davacı markasının tanınmış olduğu giyim ve tekstil ürünlerini kapsayacak şekilde 25.sınıfta tescil edildiği ısrar edilen Mahkememiz kararında vurgulanmış bulunmaktadır. Şu halde 556 sayılı KHK’nın mehazını oluşturan AB Direktif, Tüzük ve bunlarla uyumlu iç hukuk kuralları ve uygulamaları “Crocodile” ibaresinin davacı dışında kişiler adına tekstil ürünleri yönünden tesciline engel oluşturacak şekilde yorumlan-mamıştır. Tüm bunlara rağmen ülkemizdeki paralel düzenleme içeren KHK’nın 8/4 hükmünün davacı markasının, dava konusu başvuru önünde tamamen farklı mallar için bir tescil engeli olarak kabulüne imkan verecek şekilde yorumu isabetli değildir. Bir başka ifadeyle, davacı markasına menşe ülkesinde ve üyesi olduğu Avrupa Birliği’nde tanınmayan genişlikte bir korumanın sağlanması, hukuki temelden yoksun, KHK’nın 8/4 hükmünün amacı ve ruhu ile çelişen paralel mevzuata sahip ülke yargı uygulamaları ve ATAD içtihat ve kabulleri ile uyumlu bulunmayan bir değerlendirmedir. Tüm bu nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunmadığı düşünülen Yüksek Daire bozma ilamına direnilmesi zorunlu görülmüştür.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı mahkememizin 17.03.2009 tarihli kararında ısrar edilmesine, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Mahkememizin 17.03.2009 tarihli kararında ısrar edilmesine

2-Davanın reddine

(…)

Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı yasanın 30.maddesi uyarınca 6100 sayılı HMK’ya eklenen geçici 3.madde gereğince HUMK’nun 427 ve devamı maddeleri uyarınca tebliğ tarihinden

Page 69: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1592016/1 FMR

itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda temyizi kabil olduğu bildirilerek açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05.06.2012

Temyiz Üzerine Verilen Yargıtay Kararı

YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

08.04.2015

Esas No: 2013/11-1885 Karar No: 2015/1161

Taraflar arasındaki “TPE YİDK kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.03.2009 gün ve 2006/288 E. 2009/56 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.11.2011 gün ve 2009/12973 E. 2011/14792 K. sayılı ilamı ile;

“...Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “TİMSAH ŞEKLİ” markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin diğer davalıya yaptığı “CROCODİLE” ibareli marka tescil başvurusuna müvekkili tarafından yapılan itirazların iltibasa yol açacak derecede benzer olmadığı gerekçesiyle en son YİDK tarafından redde-dildiğini, oysa “CROCODİLE” ibaresinin müvekkili markalarıyla iltibas oluş-turduğunu, davalının müvekkiline ait markaların tanınmışlığından yararlanma amacında olduğunu ileri sürerek, TPE YİDK’nın 2005-M-2137 sayılı kararının iptaline, davalı şirket marka başvurusunun reddine, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı TPE vekili, davalı başvurusu ile davacı markalarının benzer olmadı-ğını, “Crocodile” kelimesinin ülkemizde bilinirliğinin düşük olduğunu, ortalama tüketiciler tarafından karıştırılmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı şirket vekili, müvekkilinin plastik ve metal sektöründe faaliyet gös-terdiğini, davacıya ait markalar ile davacı markalarının tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, zira faaliyet konularının da farklı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna göre, davacı marka-larının kapsamındaki mal/hizmetler ile davalı başvurusunun kapsamındaki malların örtüşmediği, aynı sınıf içerisinde dahi bulunmadığı, davacı markasının tanınmış marka olmasının her koşulda ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve

Page 70: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

160 FMR 2016/ 1

hizmetler yönünden kendiliğinden bir tescil engeli olarak görülemeyeceği, 556 sayılı KHK’nin 7 ve 8. maddelerinde belirlenen tescil engellerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, TPE YİDK’nın kararının iptali, davalı şirket marka başvurusunun reddi, tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, tanınmış markanın aynısı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması bazı hallerde tanın-mış markanın itibarına zarar verebilir. Aynı tür mal veya hizmette kullanılma-masına rağmen, tanınmış markanın garanti (güven) ve/veya reklam gücünden yararlanılarak tanınmış markanın itibarına zarar verilir. Markanın birden çok farklı markada kullanılması tanınmış markanın gücünün ve etkileme alanının azalmasına sebebiyet verebilir. Buna markanın sulanması (dilution) denir. Tanınmış marka tüketicinin gözünde malın veya hizmetin kaynağını belirtir. Markanın bu reklam gücü ve tüketici nezdinde oluşturduğu güven, malın satıl-masında en önemli etkendir. Olayların büyük çoğunluğunda tanınmış marka ile markayı üreten firma, tüketici veya alıcıların gözünde özdeşleşir. Tanınmış markanın farklı mallarda kullanılması halinde tüketici bildiği ve güvendiği markayı üreten firmanın farklı alanlarda da üretim veya pazarlama yaptığını düşünür. Bu zihinsel bağlantı markaya odaklanan tüketicinin ilgisini dağıtabilir. Farklı mal veya hizmetlerde kullanılan markalar tanınmış markaya nazaran düşük kalitede ise, bundan tanınmış marka da zarar görebilir. Bu şekilde, marka itibarını yitirebilir veya en azından itibarı erozyona uğrar. Tanınmış markanın farklı mallar üzerinde, esas markanın imajını kötüleyici biçimde ve tüketicinin ondan uzaklaşmasına yol açacak şekilde kullanılması da mümkündür (Yasaman, Marka Hukuku, Cilt 1, Ekim 2004, sh. 414,417).

Somut olayda, davalı şirketin “Crocodile+şekil” ibaresini 11, 20, 21 ve 24. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ne başvuruda bulunduğu, başvurudan 24. sınıftaki malların re’sen çıkartıldığı, kalan 11, 20 ve 21. sınıflardaki mal ve hizmetlere ilişkin baş-vurunun ilanı üzerine davacı şirketin tanınmış “Timsah şekli” markası nedeniyle itirazda bulunduğu, ancak nihai olarak itirazın reddedildiği anlaşılmakta olup, esasen davacının tanınmış “TİMSAH ŞEKLİ” markası ile davalı başvurusu “CROCODİLE” ibaresinin benzer olduğu mahkemenin kabulündedir. Uyuş-mazlık, davalı markasının farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının davacının tanınmış markasının itibarına zarar verip vermeyeceği noktasında toplanmakta olup, mahkemece, yazılı gerekçelerle davacının tanınmış markasına zarar ver-meyeceği sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.

Page 71: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN

1612016/1 FMR

Oysa,”Crocodile” sözcüğünün İngilizcede “timsah” anlamına geldiği ve ülkemizde de ortalama tüketici tarafından da bu hususun bilindiği kuşkusuz olup, davacının “TİMSAH ŞEKLİ” markasının özellikle giyim sektöründe çok tanınmış olması karşısında davalı markasının emtia listesindeki mal ve hizmetler farklı türden olsa bile “CROCODİLE” ibareli davalı başvurusunun, tescili istenilen mal ve hizmet sınıfında davacı markası aleyhine haksız bir yarar sağlayacağı, markasının itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedelemesine imkan verebileceğinin kabulü gerekir. Başka bir deyişle, örtüşen veya benzer olan emtia grubu olmasa bile davacının tanınmış markası ile iltibas oluşturan benzerinin marka olarak tescili halinde tanınmış markanın itibarın-dan davalı marka sahibinin haksız şekilde faydalanma imkanı bulacağı, ürettiği ürünlerle tanınmış markanın itibarını zedeleyeceği, ayırt edici niteliğine zarar verebileceği ve sulandıracağı kuşkusuzdur.

Bu durumda, mahkemece, davanın yukarıda belli edilen ilkeler çerçevesinde ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış ilkeden hare-ketle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yar-gılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 08.04.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

Page 72: Yargı Kararları€¦ · Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa

Yargı Kararları

162 FMR 2016/ 1

Seyit ÇAVDARBirinci Başkanvekili

Onama

Ümran SAYIŞ9.H.D. Bşk.

Süleyman CANER10.H.D. Bşk.

Aysel ÖZGÜR15.H.D. Bşk.

Erol UZUNER12.H.D. Bşk.

Camal BAŞ16.H.D. Bşk.

OnamaAli SEZGİN14.H.D. Bşk.

Ömer Hicri TUNA7.H.D. Bşk.

Rahmi ÜNAL13.H.D. Bşk.

Mustafa AYSAL18.H.D. Bşk.

Fahri AKÇİN8.H.D. Bşk.

Onama

Seracettin GÖKTAŞ22.H.D. Bşk.

OnamaAli SELİM

OnamaAhmet ÖZGAN11.H.D.Bşk.V.

A. Şahabettin SERTKAYA

17.H.D.Bşk.V.Kamil KANCABAŞ

OnamaKamil KARAHAN Ulvi YÜKSEL

Nurten ABACI UTKUOnama

Harun KARA Sinan Zeki PİYALE

Rıza SARITAŞ Emine Güler ELVERİCİ

Timur GÜRSOYOnama

İnci AYTAÇ Aysel KOÇAK Mahmut ÖZCAN

Osman YURDAKUL Sami Sezai URAL Nuri GÜLEÇZafer TURANLI

OnamaAhmet TAŞKIN

OnamaGünal AKYOL

OnamaHalil YILMAZ Ahmet Hamdi GÜLER

OnamaBetül

AZİZAĞAOĞLUHasan KAYA

OnamaBektaş KAR Sedat DEMİRTAŞ

Adem ASLANOnama

Erdem MİRİCİ Feyzi EROĞLUOnama

Mehmet EROLOnama

Mehmet Kasım ÇETİN

Faruk KAYMAKOnama

Harun CANOnama

Hikmet KANIKOnama