yÜksek lĠsans tezĠ
TRANSCRIPT
1
TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ
ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ĠKTĠSAT ANA BĠLĠM DALI
TURĠZM VE EKONOMĠK GELĠġME: TÜRKĠYE EKONOMĠSĠ ÜZERĠNE BĠR
UYGULAMA
Murat BAYRAKTAR
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
ADANA/ 2015
2
TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ
ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ĠKTĠSAT ANA BĠLĠM DALI
TURĠZM VE EKONOMĠK GELĠġME: TÜRKĠYE EKONOMĠSĠ ÜZERĠNE BĠR
UYGULAMA
Murat BAYRAKTAR
DanıĢman: Prof. Dr. Harun BAL
Üye: Prof. Dr. Ahmet Fazıl Özsoylu
Üye: Doç. Dr. HaĢim Akça
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
ADANA/ 2015
3
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne;
Bu çalıĢma jürimiz tarafından Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalında YÜKSEK
LĠSANS TEZĠ olarak kabul edilmiĢtir.
BaĢkan: Prof. Dr. Harun BAL
( DanıĢman )
Üye: Prof. Dr. Ahmet Fazıl Özsoylu
Üye: Doç. Dr. HaĢim Akça
ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.
……/……/ 2015
Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve baĢka kaynaktan yapılan bildiriĢlerin, çizelge, Ģekil
ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu‟ndaki hükümlere tabidir.
iii
ÖZET
TURĠZM VE EKONOMĠK GELĠġME: TÜRKĠYE EKONOMĠSĠ ÜZERĠNE BĠR
UYGULAMA
Murat BAYRAKTAR
Yüksek Lisans Tezi, iktisat Ana Bilim Dalı
DanıĢman: Prof. Dr. Harun BAL
Mayıs 2015, 173 Sayfa
Günümüzde dünya nüfusunun belirli bir kısmı iç dünyalarını zenginleĢtirmek
için doğal ve kültürel çevre içinde yaĢama amacı ile ülke içi ya da ülkeler arası seyahat
etmektedirler Turizm birçok aktivite ve bölümü bünyesinde barındıran çok boyutlu bir
endüstridir Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi ( WTTO ) verilerine göre 2012 yılında
turizm sektörünün küresel GSYĠH‟ ya doğrudan katkısı 2 trilyon dolar olup küresel
istihdama katkısı ise doğrudan ve dolaylı 265 milyon kiĢi olmuĢtur.
Türkiye turizm sektörü ise 2014 verileri ile yıllık 38 milyon ziyaretçi ve 35
milyar dolar turizm geliri beklemektedir ve dünyada 6. sıraya yerleĢmiĢ bulunmaktadır.
Turizm sektörü sürdürülebilirlik ilkelerinin benimsenmemesi halinde nüfusu
hızla artan ve doğal kaynakları hızla tükenen ve kirlenen dünyamızda, iklim
değiĢikliğinden en olumsuz etkilenecek sektörlerdendir. Ülkemizin de dahil olduğu
Akdeniz çanağı çevresinde yer alan ülkeler geliĢmiĢ ülkelere göre daha olumsuz
etkilenecektir. Turizm sektörünün her yıl % 3-4 büyüyeceği dikkate alınırsa bu
büyümenin sürdürülebilir olması önem kazanmaktadır.
Bu çalıĢmada Türkiye‟de turizm sektörünün ekonomik büyüklükleri 1969-2012
dönemi için ele alınarak, sektörün GSMH ve istihdam içerisindeki yeri ve önemi
anlatılmıĢ, zaman serisi analiz yöntemi kullanılarak turizm gelirlerinin ekonomik
büyüme üzerindeki etkisi incelenmiĢtir.
Anahtar Kelimeler: Turizm sektörü, ekonomik büyüme, hollanda hastalığı, zaman
serisi analizi
iv
ABSTRACT
TOURISM AND ECONOMIC DEVELOPMENT: AN APPLICATION ON
TURKISH ECONOMY
Murat BAYRAKTAR
Master Thesis, Department of Economics
Supervisor: Prof. Dr. Harun BAL
May 2015, 173 Pages
Humans are tend to travel abroad in order to search for new destinations and
fullfil the needs to learn, watch and meet new persons.
Nowadays tourism sector plays an important role on world economy and
especially for developng countries. According to WTTO gross tourism sector reached
for total 2 trillion dolar and around 265 million workers.
World‟s population will reach 8 billion in the future and it will bring many
enviromental problems within. Becouse tourism sector depends on climate and
enviroment, the concern for sustainability of the tourism sector in the future grows
every day.
According to 2014 tourism datas Turkey‟s tourism sector reachs the 6th biggest
for incoming tourists and a total of 35 billion dolars of tourism incomes. Climate
changes will affect negative to the counties at the Mediterrenian Region cause every
year sector grows around % 3-4 for the tourism sector. Within the context of the study,
it is aimed to estimate where Turkish tourism sector stays and what should be done in
order to stay at the top of the 10 countries around the world. With this aim of direction
yearly data for 1969-2012 period by using , VAR approach, ADF, VECM, relation
between tourism sector and economical growth will be analysied.
Key Words: Tourism, turkish tourism, toursim ıncomes, dutch disease, time series
analysis
v
ÖNSÖZ
Yüksek lisans öğrenimime baĢladığımdan beri, hem ders aĢamasında hem de tez
yazımı aĢamasında, her türlü desteğini benden esirgemeyen ve tezimi dikkatli bir
Ģekilde inceleyip değerlendiren değerli danıĢmanım Prof. Dr. Harun Bal‟a teĢekkür
ederim. Ayrıca tezimi dikkatli bir Ģekilde inceleyip beni aydınlatan değerli jüri üyeleri
hocalarım Prof. Dr. Ahmet Fazıl Özsoylu ve Doç. HaĢim Akça‟ya teĢekkürlerimi
sunarım. Tez yazım aĢamasında önerileri ile bana yol gösterici olan ArĢ. Gör. Emrah
Eray Akça, ArĢ. Gör. Ġpek Tekin, ArĢ. Gör. Levent Yülek, Öğr. El. Orhan Cengiz ve
doktora öğrencisi ġahin Nas ‟a her zaman yanımda oldukları ve desteklerini benden
esirgemedikleri için teĢekkür ederim.
Murat BAYRAKTAR
Mayıs, 2015
vi
ĠÇĠNDEKĠLER
Sayfa
ÖZET .............................................................................................................................. iii
ABSTRACT .................................................................................................................... iv
ÖNSÖZ ............................................................................................................................ v
KISALTMALAR LĠSTESĠ ............................................................................................ x
TABLOLAR LĠSTESĠ .................................................................................................. xi
ġEKĠLLER LĠSTESĠ .................................................................................................. xiii
BÖLÜM I
GĠRĠġ
1.1. ÇalıĢmanın Amacı ...................................................................................................... 2
1.2. ÇalıĢmanın Önemi ..................................................................................................... 2
1.3. ÇalıĢmanın Kapsamı ve Kısıtlar ................................................................................ 2
1.4. ÇalıĢmanın Planı ........................................................................................................ 2
BÖLÜM II
TURĠZM KAVRAMI, ÖZELLĠKLERĠ VE GELĠġĠMĠ
2.1. Turizm‟in Tanımı ...................................................................................................... .4
2.1.1. Turizm nedir? ................................................................................................... 6
2.2. Turizmin ile Ġlgili Kavramlar .................................................................................... 8
2.3. Turizm Ürünü, Özellikleri ........................................................................................ 9
2.4. Turizm Sektörü ve Özellikleri ................................................................................. 12
2.5. Amacına Göre Turizm ve Türleri ............................................................................ 13
2.5.1 Turizm Hareketlerinin Sınıflandırılması ......................................................... 14
2.5.2. Kitle Turizmi ve Alternatif Turizm Farkı ..................................................... 15
2.5.3. Ġklim ve Çevre DeğiĢikliğinin Turizme Etkileri ............................................ 17
2.6. Sürdürülebilir Turizm Kavramı ............................................................................... 18
2.7. Turizm Sektörü ve Krizler ....................................................................................... 20
2.8. Turizmin Sosyal ve Kültürel Etkileri ....................................................................... 20
2.8.1. Olumlu Etkileri .............................................................................................. 21
vii
2.8.2. Olumsuz Etkileri ............................................................................................ 21
BÖLÜM III
EKONOMĠK FAALĠYET OLARAK TURĠZM
3.1. Turizm ve Ekonomi ĠliĢkisi ..................................................................................... 23
3.2. Turizm Talebi .......................................................................................................... 24
3.3. Turizm Arzı .............................................................................................................. 28
3.4. Dünya Turizm Piyasasının Yapısı ........................................................................... 31
3.4.1. Konaklama Sektörü ........................................................................................ 32
3.4.2. UlaĢım Sektörü .............................................................................................. 32
3.4.3. Tur Operatörleri ............................................................................................. 33
3.4.4. Turizm Sektöründe Fiyatlama ....................................................................... 34
3.4.5. Dünyada Turizm Sektörünü Düzenleyen Örgütler ........................................ 35
3.5. Uluslararası Turizm Talebinde Gelecek Trendler ................................................... 35
3.6. Dünya Turizm Sektörü ve Turizmde GeliĢmiĢ Ülkelerin Verileri .......................... 36
3.7. Turizm ve Kalkınma ĠliĢkisi .................................................................................... 43
3.8. Turizm ve Yoksulluğu Azaltıcı Etkisi ..................................................................... 45
3.9. Turizmin Ekonomik Etkilerini Ölçen Yöntemler .................................................... 46
3.9.1. Birincil Etkilerini Ölçen Yöntemler .............................................................. 46
3.9.2. Ġkincil Etkilerini Ölçen Yöntemler ................................................................ 47
3.10. Turizmin Olumlu Ekonomik Etkileri ..................................................................... 49
3.10.1. Turizmin Ödemeler Dengesi üzerine Etkisi ................................................. 50
3.10.2. Turizmin Gelir Etkisi ................................................................................... 52
3.10.3. Turizmin Ġstihdam Yaratıcı Etkisi ............................................................... 54
3.10.4. Turizmin Bölgelerarası GeliĢme Üzerindeki Etkisi ..................................... 56
3.10.5. Turizmin Tarım Sektörü Üzerindeki Etkisi ................................................. 57
3.10.6. Turizmin Sanayi Sektörü Üzerindeki Etkisi ................................................ 58
3.10.7. Turizmin Hizmetler Sektörü Üzerindeki Etkisi ........................................... 58
3.10.8. Turizmin Vergilendirilmesinin Ekonomik Etkileri ...................................... 59
3.10.9. Turizmin Diğer Ekonomik Sektörlere Katkısı ............................................. 59
3.11. Turizmin Olumsuz Ekonomik Etkileri ................................................................. 59
3.11.1. Fırsat Maliyeti .............................................................................................. 60
viii
3.11.2. Turizme AĢırı Bağımlılık ............................................................................. 60
3.11.3. Enflasyonist Baskı ....................................................................................... 60
3.11.4. Mevsimsellik Etkisi ..................................................................................... 61
3.11.5. Yabancı ĠĢgücü Gereksinimi ........................................................................ 61
3.11.6. DıĢ Alım Eğilimindeki ArtıĢ ........................................................................ 61
3.12. Turizm ve Uluslararası Rekabet ............................................................................ 61
3.13. Turizm ve Pazarlama ............................................................................................. 63
3.14. Turizm ve Planlama ............................................................................................... 65
3.15. Turizmde MarkalaĢma, Reklam ve Tanıtım .......................................................... 65
BÖLÜM IV
TÜRKĠYE’DE TURĠZM SEKTÖRÜ VE TARĠHÇESĠ
4.1. Türk Turizminin 1980 Sonrası GeliĢimi .................................................................. 67
4.2. Türkiye Turizm Sektörünün Yapısı ......................................................................... 69
4.2.1. Konaklama ĠĢletmeleri Verileri ..................................................................... 69
4.2.2. UlaĢtırma ĠĢletmeleri Verileri ........................................................................ 70
4.2.3.Seyahat Acenteleri .......................................................................................... 71
4.3. Türkiye Ekonomisinde Turizm Sektörünün Yeri .................................................... 71
4.3.1. Turizm Yatırımları ......................................................................................... 71
4.4. Turizmde Ġstihdam ................................................................................................... 74
4.5. Turizm Gelirleri ve GSMH Ġçerisindeki Payı .......................................................... 77
4.6. Turizmin Ülkemizde Çevreye Etkileri ..................................................................... 82
4.7. Türkiye‟nin 2023 Turizm Stratejisi ve Ġlkeleri ........................................................ 82
4.8. Turizm Sektörünün Türkiye Ekonomisindeki Güncel Büyüklükleri ....................... 84
4.9. Türk Turizm Sektörünün Rekabet Gücü .................................................................. 90
4.9.1. Türk Turizm Sektörünün SWOT Analizi ...................................................... 93
4.9.2. Türk Turizminin Güçlü Yanları ..................................................................... 93
4.9.3. Türk Turizminin Zayıf Yanları ...................................................................... 94
4.9.4. Türk Turizminin Fırsatları ............................................................................. 94
4.9.5. Türk Turizminin Tehditleri ............................................................................ 95
4.9.6. Türk turizm sektöründe kümelenme uygulamaları ........................................ 97
ix
BÖLÜM V
TURĠZM GELĠRĠ VE EKONOMĠK BÜYÜME ÜZERĠNE LĠTERATÜR
5.1. Büyüme Ġçin Ġhracat mı, Turizm Sektörümü TeĢvik Edilmelidir? ......................... 98
5.2. Turizm Geliri Ekonomik Büyüme iliĢkisi üzerine Dünyada Ampirik ÇalıĢmalar 102
5.3. Turizm Sektörü ve Hollanda Hastalığı ĠliĢkisi ...................................................... 110
5.4. Türkiye Turizm Sektörü Üzerine Yapılan ÇalıĢmalar ........................................... 115
5.5. Türk Turizm Sektöründe Hollanda Hastalığı Bulguları ........................................ 121
5.6. Güney Kore-Ġspanya‟nın Büyüme Nedenleri ve Türkiye ...................................... 123
5.7. Zaman Serilerinin Özellikleri ............................................................................... 124
5.8. Zaman Serilerinde Durağanlık ............................................................................... 126
5.9. Durağanlığın Sağlanması ....................................................................................... 126
5.10. Durağanlığın Sınanması için Birim Kök Testleri ................................................ 127
5.10.1. Dickey-Fuller ( DF ) testi ........................................................................... 127
5.10.2. Philips ve Perron ( PP ) testi ...................................................................... 128
5.10.3. EĢ-bütünleĢme analizi ................................................................................ 128
5.10.3.1. EĢ-bütünleĢme testleri ............................................................................. 129
5.10.3.2. Johansen yöntemi .................................................................................... 129
5.10.3.3. Vektör otoregresif regresyon (VAR) modeli .......................................... 130
5.10.3.4. Hata düzeltme modeli (VECM) .............................................................. 130
5.11. Ampirik bulgular .................................................................................................. 130
BÖLÜM VI
6.1. Sonuç ..................................................................................................................... 137
6.2. Öneriler .................................................................................................................. 145
KAYNAKÇA ............................................................................................................... 151
ÖZGEÇMĠġ ................................................................................................................ 174
x
KISALTMALAR LĠSTESĠ
AB : Avrupa Birliği
ABD : Amerika BirleĢik Devletleri
AKTOB : Akdeniz Turistik Otelciler ĠĢletme Birliği
DPT : Devlet Planlama TeĢkilatı
GOÜ : GeliĢmekte Olan Ülkeler
GÜ : GeliĢmiĢ Ülkeler
GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla
GSYĠH : Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla
IATA : International Air Transport Association
IH&RA : Uluslararası Otel ve Lokanta Birliği
KTB : Kültür ve Turizm Bakanlığı
M.Ö. : Milattan Önce
THY : Türk Hava Yolları
TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
TMGT : Türk Milli Gençlik TeĢkilatı
TÜĠK : Türkiye Ġstatistik Kurumu
TURĠNG : Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
TÜSĠAD : Türkiye Sanayici ve ĠĢadamları Derneği
TÜRSAB : Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
TÜROFED : Türkiye Otelciler Federasyonu
TUYED : Turizm Yazarları Derneği
TYD : Turizm Yatırımcıları Derneği
WEF : World Economic Forum
UNWTO : World Tourism Organization
WTTC : Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi
xi
TABLOLAR LĠSTESĠ
Tablo 1. Turizm Sektörünün GeliĢme Süreci ............................................................... 5
Tablo 2. Dünya Genelinde En Çok Ziyaret Edilen 10 Temalı Park ........................... 12
Tablo 3. Kitle Turizmi ve Ekolojik Turizm Farklılıkları ........................................... 16
Tablo 4. Avrupa Seyahat Pazarında Lider Tur Operatörleri ...................................... 33
Tablo 5. Dünya Turizm Hareketleri 1950-2014 ......................................................... 38
Tablo 6. Bölgesel Turist Sayıları 2013 ....................................................................... 39
Tablo 7. Turizm Harcamaları En Yüksek 10 Ülke ..................................................... 37
Tablo 8. Uluslararası Turizm Hareketlerinin Bölgesel Dağılımı 1990-2020 ............. 40
Tablo 9. Turist Sayısı Açısından Dünyada En Çok Turist Alan Ġlk 10 Ülke ............. 41
Tablo 10. Dünya Genelinde Turizm Gelirleri Açısından Ġlk On Ülke ......................... 41
Tablo 11. Dünyada En Çok Turist Gelen Ġlk 10 Ülke 1970-2013 ............................... 43
Tablo 12. DıĢ Turizm Bilançosu .................................................................................. 51
Tablo 13. Yabancı Sermayeye Verilen Ġzinler ............................................................. 73
Tablo 14. Turizm sektöründe ÇalıĢan Sayısı .............................................................. 75
Tablo 15. Turizm Sektöründe ÇalıĢan Sigortalı Sayısı ................................................ 76
Tablo 16. Turizmin Ekonomik Göstergeleri 2008-2013 .............................................. 78
Tablo 17. Yabancı ziyaretçi sayısının bölgelere dağılımı ............................................ 79
Tablo 18. Dünya Turizminden Turist Geliri ve Turist Sayısı Açısından Aldığı Pay ... 80
Tablo.19. Türkiye‟de Turizm Gelirleri ve Turist Sayısı 2001-2014 ............................ 81
Tablo 20. Türk Turizm Sektörüne ĠliĢkin Temel Makro Ek. Büyüklükler .................. 84
Tablo 21. Ziyaretçilerin Gelir Grubuna Göre Dağılımları ........................................... 86
Tablo 22. Toplam Yatak Kapasitesinin Tesis Türlerine Göre Dağılımı ...................... 87
Tablo 23. Ülkelerin Mavi Bayraklı Tesis Sayısı .......................................................... 88
Tablo 24. Türkiye ve Rakip Ülkelerin KarĢılaĢtırılması .............................................. 88
Tablo 25. Türkiye‟nin Rekabetçilik Raporundaki Durumu ......................................... 91
Tablo 26. Rekabetçilik Endeksinde Türkiye ile Rekabet Eden Ülkeler ....................... 92
Tablo 27. WEF 2013 raporuna göre Rakipler ve Ülkemizin Sıralamaları ................... 93
Tablo 28. Dünyada Yapılan Uygulamalı Modeller .................................................... 120
Tablo 29. ADF Testi ................................................................................................... 131
Tablo 30. PP Birim Kök Sonuçları…………………………… ................................. 132
Tablo 31. Johansen EĢ-bütünleĢme Testi…………………… ................................... 133
Tablo 32. Johansen EĢ-bütünleĢme Testi ................................................................... 133
xii
Tablo 33. Hata Düzeltme Modeli (VECM ................................................................. 134
Tablo 34. Varyans AyrıĢtırması Analiz Sonuçları ..................................................... 135
xiii
ġEKĠLLER LĠSTESĠ
ġekil 1. Ekonominin Sektörel Dağılımı ......................................................................... 8
ġekil 2. Uluslararası Turizmin ÇeĢitleri ...................................................................... 15
ġekil 3. Sürdürülebilir Turizm ..................................................................................... 18
ġekil 4. Turistik Taleb Eğrisi ...................................................................................... 25
ġekil 5. Turistik Arz Eğrisi .......................................................................................... 30
ġekil 6. Turizm Sektöründe Dağıtım Kanalları ġeması .............................................. 34
ġekil 7. Nedenlerine göre Turizm ve Oranları ............................................................ 37
ġekil 8. Bölgelere Göre Turist GeliĢ Oranları ............................................................. 39
ġekil 9. Ülkelerin KiĢi BaĢı Turizm Gelirleri ............................................................. 42
ġekil 10. Kalkınma Kuramları ....................................................................................... 44
ġekil 11. Turizm, Ekonomik Büyüme ve Yoksulluğun Azaltılması ............................. 45
ġekil 12. Turizm Çarpanı Süreci ................................................................................... 48
ġekil 13. Turizm Sektörünün Olumlu Ekonomik Etkileri ............................................. 50
ġekil 14. Turizm Sektörünün Olumsuz Ekonomik Etkileri ........................................... 60
ġekil 15. Turizm Endüstrisinde Pazarlama GeliĢim Süreci ........................................... 64
ġekil 16. Türkiye Yatak Arzı GeliĢimi (2000-2013) .................................................... 70
ġekil 17. Turizm Sektöründe ÇalıĢan KiĢi Sayısı (1983-2013) .................................... 77
ġekil 18. Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ...................................................................... 83
ġekil 19. TeĢvik belgesine bağlanan tesislerin 5 yıldızlı tesislere göre (%) ................. 86
ġekil 20. Dünyada Gelen Turist sıralamasında Türkiye‟nin yeri (2000-2014) ............ 89
ġekil 21. Ülkemize Kurvaziyer ile Gelen Turist Sayısı (2004-2012) ........................... 90
ġekil 22. Türk Turizminin SWOT (güçlü, zayıf, fırsat, tehditler) analizi ..................... 96
ġekil 23. HH‟nın Turizm Ekonomisine Etkileri .......................................................... 112
ġekil 24. Impulse-Response Analiz Sonuçları ............................................................ 136
1
BÖLÜM I
GĠRĠġ
Turizm; bireylerin gezme, görme, keĢfetme, yeni insanlarla tanıĢma gibi bazı
fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarının neticesinde doğan bir olgudur. Ġkinci Dünya SavaĢı
öncesi milyonlarca insan geçici süre için baĢka yerlere seyahat etmektedir. Yer
değiĢtirme sürecinde bireyler ulaĢtırma araçlarını kullanarak gidilen bölgelerdeki
konaklama, yeme-içme ve eğlence olanaklarından faydalanmaktadırlar.
Turizm sektörü ülkemizde son 25 yılda büyük bir sıçrama göstermiĢtir. Bu
sektör aynı anda 38 farklı sektörü eĢ zamanlı etkileyerek ekonomideki önemini ortaya
koymaktadır. Dünya Turizm Örgütü (WTO) 2020 yılında 1 milyar 600 milyon bireyin
turizm amaçlı seyahat edeceğini ve toplam 2 trilyon dolar harcama yapacağını ön
görmektedir.
Turizmin istihdam yaratıcı etkileri bağlamında turizm sektörünün emek-yoğun
özelliği dikkat çekmektedir. Turistik tüketim harcamaları doğrudan ve dolaylı istihdam
etkisi göstermektedir. Hem otel ve restoranlarda çalıĢan kiĢilerin sayısı, hem de
ulaĢtırma, eğlence ve alıĢveriĢ merkezlerinde istihdam edilenlerin sayısı artmaktadır.
Örneğin, Cayman adalarındaki toplam istihdamın %45 i turizm sektöründe
çalıĢmaktadır. Turizmin olumsuz etkileri arasında ise, fırsat maliyeti, turizme aĢırı
bağımlılık, enflasyonist baskı, mevsimlik dalgalanma, yabancı iĢgücü gereksinimi,
dıĢalım eğilimindeki artıĢ sayılabilmektedir. Ülkemizde Ege ve Akdeniz kıyılarındaki
verimli tarım alanları turizme tahsis edilmiĢ ve bu yörelerde üretilen bazı tarım ürünleri
ithal edilmeye baĢlanmıĢtır. Turizme aĢırı bağımlılık ise sektörün esnek talebe
dayanması, fiyat ve moda gibi kısmen tahmin edilebilir ve ekonomik, siyasi buhran,
doğal afetler gibi tahmin edilemeyen etkenler neticesinde talep kayıpları yaĢanmasına
yol açar. Turizmin belli bir bölgeye yoğunlaĢması neticesinde bölgesel enflasyon ve
arazi değerlerinde spekülatif artıĢlar söz konusu olabilmektedir. Enerji, hammadde ve
ücret artıĢları sektörü olumsuz etkilemektedir. Mevsimlik dalgalanma neticesinde
iĢletmeler kıĢ dönemi atıl kalmakta ve mevsimlik gizli iĢsizlik sorunu ortaya
çıkmaktadır. DıĢ alım eğilimindeki artıĢın kaynağı olarak turistik tesisler için ithal
edilen her türlü inĢaat ve donanım malzemesi, kar transferleri, yabancı personele ödenen
ücretler vb. sayabilmektedir (Kozak, 2012).
2
1.1. ÇalıĢmanın Amacı
Bu çalıĢmanın yapılmasındaki temel amaç turizm ve ekonomik geliĢme
arasındaki iliĢkinin iktisadi ve ekonometrik açıdan analiz edilmesidir. Dünya turizm
sektörünün tarihsel geliĢimini turizm olayının ilk görüldüğü zamandan bu yana
incelemek, insanların neden turizm hareketine katıldıkları, neler talep ettikleri, turizm
sektörünü bekleyen trendler, 20 yıl sonraki turizm sektörünün yeri ve önemi, ekonomik
katkıları vb. konuları incelemektir .Bu çalıĢma kapsamında kısmında dünyada ve
ülkemizdeki turizm sektörünün tarihi geliĢimi ve kurumsal boyutları, ülkeye olumlu ve
olumsuz etkileri araĢtırılarak sektörün mevcut yapısının ayrıntılı bir profilinin ortaya
konması ve ekonometrik bir analiz yapılması amaçlanmaktadır.
1.2. ÇalıĢmanın Önemi
Turizm gelirleri geliĢmekte olan veya az geliĢmiĢ ülkeler için önem taĢımaktadır.
Turizm gelirleri hem görünmeyen bir ihracat kalemi hem de ödemeler dengesi açıklarını
kapatmaya faydalıdır. Yine turizm sektörünün emek yoğun bir sektör olması ve 54 diğer
sektörle iliĢkisi olması nedeni ile ekonomik büyümeye katkı sağlayan bir sektördür.
ÇalıĢmada turizm gelirlerinin ekonomik büyüme için önemi, turizm gelirlerinin daha
verimli bir Ģekilde kullanılması, turizmin 12 aya yayılması, turizm gelirlerinin
arttırılması ve sürdürülebilir turizm stratejileri hususunda önerilerde bulunulacaktır.
1.3. ÇalıĢmanın Kapsamı ve Kısıtlar
Mevcut çalıĢmada turizm sektörünün dünya da ve Türkiye‟deki sayısal
büyüklükleri kullanılmıĢtır. Bu çalıĢmada kullanılan veriler TÜĠK,Türsab kaynaklıdır.
Dünya da ilk on ülkeye gelen turist sayısı, turizm geliri gibi verilerle incelenmiĢtir.
Türkiye turizm sektörünün tarihçesi, verilen teĢvikler ve sektörün tüm verileri kapsam
alanı içerisine dahil edilmiĢtir. Ekonometrik model için 1969-2012 dönemi yıllık
Türsab verileri kullanılmıĢtır. 2005 yılı TÜFE baz olarak alınmıĢtır.
1.4. ÇalıĢmanın Planı
Bu tez çalıĢması, giriĢ ve sonuç bölümleri ile birlikte beĢ bölüm Ģeklinde
organize edilmiĢtir. Tez çalıĢmasının ilk bölümünde bu çalıĢmanın amacını, önemini,
kapsam ve kısıtları da içeren giriĢ kısmına yer verilmiĢtir.
3
ÇalıĢmanın ikinci bölümünde turizm sektörü ile ilgili gerekli tanım, kavram
verilmiĢtir. Turizm sektörünün özellikleri ve turizmin çeĢitleri, turizmin olumlu ve
olumsuz etkileri açıklanmıĢtır.
ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde turizmin ekonomik etkileri, turizm sektörünün
diğer sektörler ile olan iliĢkisi, olumlu ve olumsuz ekonomik etkileri
değerlendirilmiĢtir.
ÇalıĢmanın dördüncü bölümünde Türkiye turizm sektörünün 1980 sonrası
geliĢimi, ülkemizde uygulanan turizm politikaları, sektörün Türk ekonomisindeki payı
ve önemi açıklanmıĢtır. Ġlave olarak hükümetin 2023 Turizm Stratejisi ve hedefleri,
öneriler ve turizm sektörümüzün genel SWOT analizi sunulmuĢtur. ÇalıĢmanın beĢinci
bölümünde turizm gelirleri ile ekonomik büyüme iliĢkisi 1969-2012 dönemi arası olarak
zaman serisi ekonometrik analize tabi tutulmuĢ, yöntem ile ilgili içerikler tanıtılmıĢ,
özellikle konu ile ilgili dünyada ve Türkiye‟de ki çalıĢmaların literatür taraması
yapılarak bulunan ampirik bulgulara yer verilmiĢtir.
ÇalıĢmanın altıncı bölümünde tez çalıĢmasından elde edilen sonuçlar ve bu
sonuçlar doğrultusunda önerilen politikalar sonuç ve öneriler kısmında yer almaktadır.
4
BÖLÜM II
TURĠZM SEKTÖRÜ: TANIMI, GELĠġĠMĠ VE ÖZELLĠKLERĠ
ÇalıĢmanın bu bölümünde turizm sektörü ile iliĢkili tanımlar kavramsal olarak
ele alınmakta ve turizmin tanımı, turizm olgusu, turist, turizmin nedenleri, turizmin
çeĢitleri, turizmin olumlu ve olumsuz etkileri hakkında çeĢitli bilgiler verilmektedir.
2.1. Turizm’in Tanımı
Turizm ve turistik kelimelerinin anlamını tanımlarken en önemli bileĢen,
hareket ve geri dönüĢ olayıdır (Sezgin, 1995, s.3). Türkçe de kullanılmakta olan
“seyyah” kelimesi “turist” , “seyahat” kelimesi ise “turizm” kelimesinin karĢılığıdır ve
turist, turizm, turistik kavramları ilk kez Ġngilizler tarafından kullanılmıĢ olsa da,
Fransızca kökenlidir (Özdemir, 1992, s.19). 17. yüzyıla kadar giden turizm kelimesinin
kökeni olan “tour” Ġbranilerce “öğrenme, araĢtırma” anlamı taĢıyan “torah”
kelimesinden türemiĢ, yaĢanılan yerlerin dıĢındaki uzak yerleri görmek ve gittikleri
yerlerdeki toplumların sosyo-ekonomik durumlarını ifade etmek üzere, kendi
gönderdikleri kiĢilere “turist” ve bunların eylemlerine de “turlamak” demiĢtir (de Freitas
2003, s. 45). Turizm ile ilgili tanım çalıĢmaları ilk olarak 19. Yüzyıla kadar dayanmakla
birlikte turizm olgusunun tanımı ilk olarak 1905 yılında Guyer-Feuler tarafından
yapılmıĢtır. Bu tanıma göre turizm “gittikçe artan hava değiĢimi ve dinlenme
gereksinimleri, doğa ve sanatla beslenen göz alıcı güzellikleri tanıma isteğine; doğanın
insanlara mutluluk inancına dayanan ve özellikle ticaret ve sanayinin geliĢmesi ve
ulaĢım araçlarının kusursuz hale gelmelerinin sonucu olarak ulusların ve toplulukların
birbirlerine daha çok yaklaĢmasına olanak veren modern çağa özgü bir olay” olarak
tanımlamaktadır. Bir baĢka tanıma göre turizm “modern doğa ve sanatla beslenen göz
alıcı güzellikleri tanıma isteğine, doğanın insanlara mutluluk verdiği inancına dayanan
ve özellikle ticaret ve sanayinin geliĢmesi ve ulaĢım araçlarının kusursuz hale
gelmelerinin bir sonucu olarak, ulusların ve toplulukların birbirlerine daha çok
yaklaĢmasına olanak veren modern çağa özgü bir olaydır.” (Özyaba 2001, Sertkaya
2001, Güngör 2003).
5
Tablo.1.
Turizm Sektörünün Gelişme Süreci
Medeniyetler Dönemi: M.Ö.8000-Ġsa'nın doğumu
Ticaret Dönemi: Ġsa'nın doğumu-M.S.1700
Endüstri ve Teknoloji Dönemi: 1700-1900
Turizmin GeliĢme Dönemi: 1910-1945
Kitle Turizminin Yoğun YaĢandığı Dönem: 1946-1990
Turizmin Olgunluk Dönemi: 1990 ve sonrası
Kaynak: Gartner, 1996, s.36.
Günümüzde kullanılan turizm kavramının ilk olarak Ġkinci Dünya SavaĢı
döneminde Ġsviçreli ekonomistler Hunziker ve Krapf (1942) tarafından literatüre
sokulduğu görülür. Bu tanıma göre de “turizm, insanların sürekli çalıĢma ve
konutlarının bulunduğu yer dıĢında yaptıkları seyahat ve konaklamalarından meydana
gelen iliĢki ve olayların tümü” Ģeklindedir. Turizm olayını çok-disiplinli olarak
tanımlayan görüĢler de vardır ve bu tanılardan birine göre turizm olayı; “turist, turistik
iĢletmeler, turizm organizasyonlarının oluĢturduğu alt sistemler ve bu alt sistemlerin
ekonomik, sosyal, politik, hukuki, teknolojik ve ekolojik çevre ile olan iliĢkilerine
dayanan global bir sistem” olarak tanımlanmaktadır (Olalı ve Timur s, 5-6). Bir baĢka
turizm tanımı ise; “24 saatten az olmamak, sürekli kalıĢa dönüĢmemek ve gelir sağlayıcı
herhangi bir uğraĢıda bulunmamak koĢulu ile bireyin yolculuk ve/veya
konaklamalarından doğan olay ve iliĢkilerin tümüdür” (Erdoğan, 2003). BaĢka bir
tanıma göre ise “milli gelire katkı sağlayan, istihdamı artıran, ödemeler dengesi
üzerinde olumlu etki yapan bir sektördür” (Han ve Fang 1997, s. 357). BaĢka bir tanıma
göre ise “ Ġnsanların yeni yerler görmek ve tanımak, yeni deneyimler kazanmak, diğer
insanlar, çevreler, hayat Ģartları ve davranıĢ biçimleri ile temasa geçip kendi kültürlerini
geliĢtirmek, eğlence ve dinlence faaliyetlerinde bulunmak ve seyahat yolu ile macera ve
merak, zevk ve güdülerin tatmin edildiği, insanların seyahat ve hareketlerini içeren bir
faaliyettir (Lobo 1995). Bütün bu farklı tanımlara konu olan tüm seyahat harcamaları,
turizm ekonomisi kapsamı içinde bulunur.
6
2.1.1 Turizm Nedir?
Turizm, birçok aktivite ve bölümü içerisinde barındıran çok boyutlu bir endüstri
görünümündedir. Bunlardan önemlilerini sayacak olursak: ulaĢtırma, konaklama,
aktiviteler, alıĢveriĢ, doğal kaynaklar ve çekiciliklerdir. Bunları her biri kendi
içerisinde ve birbirleri ile bağlantılıdır (Mc Intosh ve Goeldner, 1986, s. 16). Çok
sayıda bilim dalını ilgi alanına giren turizmin diğer tanımları ise Ģöyledir:
- Turizm kavramı, yolcuların evlerinden uzaklaĢmalarını ve onlara hizmet veren
kiĢilerin ve iĢ kollarının bu seyahatleri hem kolaylaĢtırmalarını hem de eğlenceli
hale getirmelerini içermektedir (Yağcı, 2003, s. 11).
- Turizm, turistleri ve diğer ziyaretçileri kendine çekme ve ev sahibi olarak konuk
etme süreci içinde, turistler, iĢletmeler, ev sahibi yönetimler ve ev sahibi
toplumlar arasındaki karĢılıklı etkileĢimlerden doğan olaylar ve iliĢkiler
yumağıdır (Erdoğan, 1995, s. 8).
Tribe (1997) turizm için yaptığı tanımda turizm, turistler, turist gönderen ve
kabul eden ülkelerde yaĢayanlar, turistlerin ihtiyaç duyacakları malları ve hizmetleri
üreten firmalar, hükümetler ile doğal ve insan yapısı çevrenin birbirleri ile
etkileĢiminden oluĢmuĢ sonuçları içeren süreç diye tanımlar.
Turizm serbest/boĢ zaman gerektiren bir faaliyet olmakla birlikte her serbest
zamanlarda yapılan dinlence ve eğlenmek için yapılan faaliyet ( müzik dinlemek,
tiyatroya gitmek, kitap okumak vb. ) turizmin kapsamı içinde yer almamaktadır.
Turizm, en baĢta ekonomi bilimi olmak üzere coğrafya, psikoloji, tıp, tarih vb. birçok
bilim dalı ve diğer sektörlerle iliĢki içerisinde olduğundan bu da neden birçok tanıma
sahip olduğunun açıklamasıdır.
AĢağıda turizm konusunda çalıĢmalar yapan disiplinler ve bu disiplinlerin turizm
endüstrisine olan destekleri sıralanmıĢtır (Page ve Connell, 2006, s. 8):
- Coğrafya: turizmin nerede geliĢtiğinin mekânsal analizi
- Ekoloji: turizmin çevre üzerine olumu ve olumsuz etkileri
- Tarım: kırsal turizmin geliĢiminin etkileri
- Ġktisat: turizmin ekonomik etkileri, büyüme üzerine etkileri vb.
- Sosyoloji: serbest zaman etkinliği olarak turizmin sosyolojik analizi
7
- Psikoloji: turistlerin seyahat etme içgüdülerini açıklamaya yardım etme
- Antropoloji: yerel halk ve turist iliĢkilerini inceleme
- Siyaset bilimi: devlet politikalarının turizme olumlu ve olumsuz etkisi, vize ve
harç koymak gibi vb.
- ĠĢletme ve yönetim: turistik organizasyonların optimum yönetimi
- Pazarlama: turizm ürününün uluslararası ve ulusal piyasalarda pazarlanma
çabaları
- Hukuk: turizm hukuku, turistlerin hakkını savunma vb.
- ġehir ve bölge planlaması: turizmin planlanması ve alt yapının geliĢtirilmesi.
Burkart ve Medlik (1974) ve Smith (1988) turizmin bir endüstri olduğunu,
Davidson (1988, s. 28) ise turizmin bir endüstriler toplamı olduğunu savunmaktadır.
Turizm ürününün sadece satın alınan mal ve hizmetlerle sınırlı olmadığı, seyahat
süresince yaĢanan deneyimlerin de turistik ürünün bir parçası olduğu dikkate alınmalıdır
(Mak, 2004, s. 8-9). YaĢadığı deneyim turistin kendi kültürüne de farklı bir açıdan
bakmasına yol açabilmektedir (Holden, 2005, s. 1-3). Turizm bir sistem olarak ta
değerlendirilebilir (Tribe, 1997). Goeldner ve Ritchie (2006, s. 14-20) ye göre turizm
sistemini: doğal kaynaklar ve çevre, insan yapısı çevre (kültür, altyapı, teknoloji,
üstyapı, yönetim), turizm endüstrisini oluĢturan sektörler (ulaĢım, konaklama, yiyecek-
içecek, turistik cazibe alanları, seyahat acentaları, tur operatörleri) ve turizm planlaması,
tanıtımı ve geliĢtirilmesine odaklanmıĢ (kamu ve özel sektör) birimler olarak , temelinde
turist oluĢturur.
Turizm bugün dünyada en önemli üç temel hizmet sektöründen (diğerleri
telekonomikasyon ve enformasyon) biri ve ekonominin bir alt sektörüdür. Hizmet
gereksinimleri tatmin eden ama fiziksel olmayan Ģeylere denir (BüyükerĢen vd., s. 23).
Turizm gibi.
Ekonominin sektörel dağılımı aĢağıda Ģekil olarak çizilmiĢtir:
8
SEKTÖRLER
TARIM SANAYĠ HĠZMETLER
Bilgiye Dayalı Hizmetler Geleneksel
Hizmetler
- Bankacılık -Turizm
-Sigortacılık -TaĢımacılık
-Bilgi Teknolojileri -Sosyal Hizmetler
-ĠnĢaat, Sağlık, Eğitim
-Kamu Hizmetleri vb.
Şekil 1. Ekonominin sektörel dağılımı
Kaynak: Seyidoğlu, 2001, s. 732.
ġekil 1‟e göre uluslararası ticarete konu olan geleneksel hizmetlerin ilk sırasında
turizm gelir, turizmi ekonominin bir alt sektörüdür, görüĢünü desteklemektedir.
Üretim faktörlerini turizm açısından, emek (turist rehberi), toprak (doğal
kaynaklar, doğa, orman, plajlar), sermaye (fiziki sermaye olarak otel, beĢeri sermaye
olarak yabancı dil konuĢabilme) ve giriĢimcilik (tur operatörü, otel iĢletmeciliği) olarak
sıralayabiliriz (Gürkan, 1997, s. 10).
2.2. Turizm ile Ġlgili Kavramlar
Milletler Cemiyeti Ġstatistik uzmanlarının 1937 yılındaki kararlarına göre
“yerleĢik bulunduğu ülkeden baĢka bir ülkeyi en az 24 saat süreyle ziyaret eden kiĢi”
turist olarak kabul edilir (Dinçer, 1993). Ülkemizde ise 1996 yılı Seyahat Acenteleri
Yönetmeliğine göre turist “Para kazanma amacı olmaksızın, dinlenmek ve eğlenmek
için ya da kültürel, bilimsel, sportif, idari, diplomatik, dinsel, sıhhi, ve benzeri
nedenlerle oturduğu yer dıĢına geçici olarak çıkan ve tüketici olarak belirli bir süre
seyahat edip kalan ve yeniden ikametgâhına dönen kimsedir” (Kozak vd., 2000, s.7).
Yukarıdaki tanımlara bakarak aĢağıda verilen sınıflamalardakileri turist olarak kabul
edebiliriz (Usta, 2001):
9
- Zevk, ailevi nedenler, sağlık vb. nedenlerle seyahat edenler
- Bilimsel, idari, dini, ticari, diplomatik, sportif amaçlı seyahat edenler
- 24 saatten az kalsalar bile gemi (cruise) ile seyahat edenler
Bir diğer kavram olan “destinasyon” kavramı turizm sektöründe sık kullanılan
bir kavramdır. Destinasyon denildiği zaman turist grubuna bütünleĢtirilmiĢ hizmetler
sunan ve turizm ürünlerinin birleĢiminden oluĢmuĢ coğrafi bir bölge düĢünülmelidir
(Buhalis, 2000, s.97). Bu ürünler turizm bölgesi adı altında değerlendirilirler.
Geleneksel olarak turizm bölgeleri çok iyi tanımlanmıĢ coğrafi alanlardır bu bir yer, bir
ülke, bir Ģehir, bir kasaba, bir ada vb. olabilir. Örnek olarak Londra kenti, Alman iĢ
adamları için bir destinasyon sayılır iken; altı Avrupa ülkesini tur ile gezen Japon
turistler için de Avrupa Bölgesi destinasyon olarak kabul edilir (Davidson ve Maitland,
1997).
BaĢka bir kaynakta ise turizm bölgesi Ģöyle verilmiĢtir: ülke bütününden küçük
ve ülke içerisindeki pek çok kentten büyük, algı olarak belli bir imaja sahip markalaĢmıĢ
ulusal bir alandır ve önemli turistik çekiciliklere, çekim merkezlerine ve festivaller,
karnavallar gibi etkinlikler, bölge içerisinde kurulmuĢ iyi bir ulaĢım sistemine, geliĢim
potansiyeline, bölgeler arası ve ülke düzeyinde fiziki ulaĢım olanaklarına ve yeterli
coğrafi büyüklüğe sahip bölgedir (Jenkins ve Tosun, 1996) .
2.3. Turizm Ürünü, Özellikleri
Tanıma göre “turizm ürünü bir turistin seyahatinin baĢlangıcından bitimine
kadar geçen zaman dönemi içerisinde gereksinimlerini karĢılamak amacıyla elde ettiği
ve turizm arzını oluĢturan faktörler tarafından sunulan nesnel ve öznel değerlerin
bütünüdür “ (Ġçöz ve Kozak, 2002, s. 15). Turizm sektöründe tüketim amacı ile sunulan
tüm mal ve hizmetler “turistik üründür”
Turizm ürününün kendine has baĢlıca özellikleri Ģu Ģekilde belirtilmektedir
(Olalı, 1983, s. 133-136):
- Mal satın alan tüketicilerin nesnel beklentileri bulunur. Amaç ve yarar her turist
için farklıdır yani Ġstanbul‟ a gelen iĢ adamı ile gezen turistin aynı otelden
beklentileri farklı olacaktır.
10
- Kullanım ve değiĢim olarak farklıdır. Turizm ürününün tüketimi soyuttur,
tatmin ya da tatminsizlikle neticelenebilir.
- Turizm ürününün arzı esnek değildir. Doğal ve tarihi kaynaklar kısa sürede
çoğaltılamaz. Tesislerin kurulması yıllar sürer. Talep azalmasında arzı azaltmak
imkansızdır.
- Turizm ürününe olan talep aĢırı esnektir. Bu talep siyasal, ekonomik, kültürel,
doğal ve psikolojik etkenlere dayanır. Terör, afetler, döviz kuru artıĢı, politik ve
ekonomik istikrarsızlık vb.
- Tüketim yeri farklıdır. Turistler üretim yerine bir Ģekilde taĢınmalıdır. Turizmde
dağıtım ters yönlüdür mallara göre.
- Mallar üretildikten sonra stok edilebilir. Turizm ürünü stok edilemez. KıĢın
güneĢ yoktur.
- Uyumluluk zorunludur. Turizm ürününün üretiminde çalıĢan (otel, konaklama,
ulaĢım) paydaların uyumlu çalıĢması gereklidir.
- Satın almanın bağlı olduğu unsurlar çoktur. Ġlgi, entelektüel ve kültürel birikim,
boĢ zaman, gelir ve tasarruf düzeyi gibi unsurlara bağlıdır.
- Ġkame olanakları çoktur. Turizm ürünleri hayati önem taĢımazlar sosyal bir
gereksinimdir. Ev satın almak, iĢe girmek daha önceliklidir.
- Turizm ürünü zaman ve mekan içerisinde yoğunlaĢmaktadır. Yaz dönemine
sıkıĢan yoğun sezon gibi. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları kitle turizminin
en yoğun yaĢandığı zamanlardır.
- Turizm ürünü çok boyutludur. Termal bir tesisten bir çok yarar beklenir, sağlık
veya prestij edinmek gibi.
- Turizm ürünü önce satılır sonra tüketilir. Erken rezervasyon ile iĢletmeler
üretmeden nakit elde ederler.
- Turizm ürünü sunulmaya hazır üründür, yarı veya tamamlanmamıĢ ürür
Ģeklinde satılamaz. Önceden hazırlanmalıdır.
- Aynısı ile kopya edilmesi zordur. Ürün soyut olduğundan tıpatıp baĢka bir
iĢletmede üretilmesi imkansızdır. Side‟de ki beĢ yıldız iĢletme ile Manavgat
Çayı‟nın kenarındaki beĢ yıldız iĢletmeler aynı hizmeti sunsalar dahi tüketici
tarih ve doğal olarak farklı algılayacaktır.
- Turizm ürünü ulaĢtırma hizmeti olmadan sunulamaz. Evinden çıkıp girene
kadar ulaĢım hizmetlerinden faydalanacaktır.
11
Kitle turizmine olan talebin mevsimsel olması dikkat çeker. Yaz ayları tatil için
en uygun zamandır. Uzun süreli okul tatilleri yazın verilir. Ailenin birlikte tatil
yapabilmesi için ücretli izinlerde çoğunlukla yazın kullanılır (Butler, 1994).
Turistik ürünü oluĢturan beĢ temel unsuru vardır: çekicilik, ulaĢılabilirlik,
iĢletmeler, etkinlikler ve imaj (Kozak vd., 2006, s. 69-74):
Çekicilik: doğal kaynaklar, kültürel kaynaklar, eğlence (Disneyland,
Aquaparklar, oyuncak müzeleri, film ve TV stüdyo gezileri ve tema parkları),
olaylar (fuar, festival, sokak gösterileri, sahne Ģovları, Rio Karnavalı vb.), özel
merak (kumar, kano vb.)ve psikolojik etkenler (macera vb.). Doğal unsurlar:
iklim, hava, su, flora vb. Sosyo-kültürel unsurlar: müzeler, gelenek ve
görenekler vb.).Ekonomik unsurlar: turizm ürününün fiyatı, satın alma gücü ve
genel ekonomik durum. Psikolojik unsurlar: moda, snobizm, sempati, alıĢ veriĢ
merkezleri vb.
UlaĢılabilirlik: çekici olan destinasyonun hedef kitleye yakınlığı ve düĢük
maliyetle ulaĢılabilme yeteneğidir.
Ġmaj: New York iĢ turizmi, Las Vegas kumar turizmi, Roma kültür turizmi
olarak algılanır.
Etkinlikler: spor (futbol, Olimpiyat vb), Ģenlik, karnaval vb.
ĠĢletmeler: Turizm yer değiĢtirme olayıdır. UlaĢtırma iĢletmeleri (kara, hava,
deniz ve demir yolu), konaklama iĢletmeleri (otel, motel, tatil köyü, pansiyon,
termal tesis), yiyecek-içecek iĢletmeleri (hızlı yiyecek, pastaneler vb.), seyahat
iĢletmeleri (tur operatörleri toptancı ve paket turu oluĢturur, seyahat acenteleri),
rekreasyon iĢletmeleri, hediyelik eĢya satan iĢletmeler ve yan hizmet iĢletmeleri.
12
Tablo.2.
Dünya Genelinde En Çok Ziyaret Edilen 10 Temalı Park
Temalı Park Destinasyon Yıllık Ziyaretçi Sayısı (2012)
Walt Disney Florida (ABD) 17.536.000
Disneyland
Kaliforniya (ABD) 15.963.000
Disneyland
Tokyo (Japonya) 14.847.000
Disneysea
Tokyo (Japonya) 12.656.000
Disneyland
Paris (Fransa) 11.200.000
EPCOT
Florida (ABD) 11.063.000
Animal Kingdom Florida (ABD) 9.998.000
Hollywood Studios Florida (ABD) 9.912.000
Universal Studios Osaka (Japonya) 9.700.000
Islands of Adventure Florida (ABD) 7.981.000
Kaynak: Themed Entertainment Association, 2013, s.16.
Bu tabloya dünyanın en büyük AVM‟si olan Dubaimall eklenecek olursa yıllık
64 milyon yerli yabancı turistin ziyaret ettiği belirtilmektedir.
2.4. Turizm Sektörü ve Özellikleri
Turizm sektörü genel anlamda hizmet sektörü içerisinde olmakla beraber diğer
sektörlerden de girdi almakta (konaklama, ulaĢım, yeme-içme vb.) ve nihayetinde çıktı
üreten kompleks bir yapı sergilemektedir. Bazı özellikleri ise: turizm sektörü hem
hizmetler sektöründen hem de diğer sektörlerden faydalanır. Turizm sektörünün temel
hammaddesi ülkelerin doğal arz kaynaklarından oluĢmaktadır (doğal, tarihi, kültürel
değerler), dıĢa bağımlılık azdır. Diğer sektörlere göre otomasyon ve makineleĢme azdır,
emek faktörü en yoğun olarak kullanılan bir sektördür. Turizm sektöründe riskler
oldukça yüksektir. Turizm talebindeki sürekli değiĢme turizm sektörünü dinamik tutar.
Turizm sektörü diğer sektörlerle iç içe girdiğinden veri toplama sistemi
oluĢamamaktadır. Turizm piyasası oligopol özellik taĢır. Turizm sektörü ekonomi
içerisinde önemli bir bileĢendir, ucuz döviz arzı sağlar ve istihdama katkı verir
(Ünlüönen ve Tayfun, 2011, s.40-41).
BaĢka yazarlara göre de turizm görünmez bir ihracat sektörüdür. Doğal, tarihi ve
kültürel zenginlikler “ekonomik mal” niteliği kazanmaktadır. Konaklama sektöründeki
13
beĢ yıldızlı tesisler için oligopol piyasa geçerlidir. Terör, doğal afetler, politik ve
ekonomik istikrarsızlıklardan çok çabuk olumsuz etkilenme özelliği gösterir. Zorunlu
olmayan bir gereksinim sıralamasına (Maslow) sahiptir. Turizm arz ve talebi temel
ekonomik davranıĢlarla birlikte psikolojik, politik ve yasal faktörler ve moda gibi
unsurlarda büyük önem taĢırlar. Turizm harcamaları tam olarak hesaplanamaz, istatistiki
veriler anket sonuçlarına dayanan birincil verilerden oluĢur, bir çok sektörle iliĢkili
olduğundan ekonomideki yeri kesin olarak bilinemez ( Bahar ve Kozak, 2012, s. 54-57).
2.5. Amacına Göre Turizm Ve Türleri
Farklı amaçlarla gerçekleĢtirilen bir faaliyet olan turizmin baĢlıca türleri
Ģunlardır (Ünlüönen vd., 2011, s. 21-24):
- Sağlık Turizmi: klimatizm, termalizm ve üvalizm (kür) tedavileri amaçlıdır.
- Kitle Turizmi / Sosyal Turizm : Satın alma gücü düĢük bireylerin alınan önlem
ve teĢviklerle turizm olayına dahil olmalarıdır. Dünyada 1950 sonrası hızla
geliĢim göstermiĢtir. Ülkemizde 1960 sonrası ücretli yıllık izin haklarının
verilmesi ile baĢlamıĢtır (Akat, 1997, s. 25).
- Dağ ve KıĢ Turizmi: SanayileĢme ve hızlı geliĢmenin sonucunda bireyler
tekdüze ve sağlıksız çalıĢma koĢullarından yazın deniz kıyılarına, kıĢın ise
dağlık ve karlı bölgelere gitmektedirler.
- Öğrenci ve Gençlik Turizmi: Öğrenim kurumlarının hoca ve öğrencilerini toplu
Ģekilde gezdirdiği turistik gezilerdir (Sezgin, 1991, s.56).
- Üçüncü YaĢ Turizmi: GeliĢmiĢ ülkelerde ömür uzamıĢ ve 65 yaĢ ve üzeri
insanların toplumdaki oranı yükselmiĢtir. Emekli olmalarından ötürü bol
zamanları olduğundan ve ucuz olması nedeni ile mevsim dıĢı turizm
olanaklarını tercih etmektedirler. Avrupa da 100 milyon kiĢiye ulaĢmıĢtır.
- Yat Turizmi: Tatil ile sporu birlikte yapmak isteyenler ve denize aĢırı sevgi
duyanların katıldığı bir turizm türüdür, koyları ile ünlü Ege ve Akdeniz‟ de
yaygınlaĢmaktadır. Mavi Tur uygulamaları gibi.
- Dini Turizm: Ġnsanlar dininin kurucusunun doğduğu ve kutsal mekanları görmek
amacıyla dini turizme katılırlar. Tarsus, Hatay, Urfa ve Hac ziyareti vb.
- Bavul Turizmi : Doğu bloğu ülke vatandaĢlarının ziyaret ettikleri ülkeden birinci
elden mal almak ve gümrük duvarını aĢabilmek için yaptıkları turizm çeĢididir.
Laleli, Zeytinburnu ilçelerinde gerçekleĢtirilen deri ve kürk ticareti vb.
14
- Diğer Turizm Türleri: turizmde uzmanlaĢma devri baĢlamıĢtır. Turist ilgi
alanına göre tatil programı yapmaktadır. Bunların baĢlıcaları ise av turizmi, eko-
turizm, rafting turizmi ve eğlence turizmidir (Bulut, 1999). ABD‟de bir yılda 78
milyon turist kuĢ gözlemciliğine katılmıĢtır. Eko turizm ise doğal kalabilmiĢ,
ekolojik yapısı bozulmamıĢ yerlere yapılan gezilere denilir. Doğu Karadeniz
yaylalarına yapılan geziler vb.
Smith (1989) turistleri yedi grupta incelemektedir: araĢtırıcı, seçkin, alıĢılmıĢ
yolların dıĢındaki turist, olağan dıĢı turist, baĢlangıç aĢamasındaki kitle turisti, kitle
turisti ve charter turist. Poon (1993) ise “eski turist- yeni turist” tiplemesinden söz
etmektedir.
2.5.1.Turizm Hareketlerinin Sınıflandırılması
Dünya Turizm Örgütü‟ ne göre bir ülke açısından turizm hareketleri üç ana
gruba bölünmüĢtür ( Goeldner ve Ritchie, 2006, s. 7):
1- Ülke vatandaĢlarının o ülke içerisinde yaptıkları seyahatler (domestic, yerli
turizm).
2- Bir ülkeye yabancıların yaptıkları seyahatler (inbound- tourism).
3- Bir ülke vatandaĢlarının ülke dıĢına yaptıkları seyahatler (outbound- tourism).
15
ġekil 2‟de turizm faaliyetinin çeĢitleri ana hatları ile gösterilmektedir
TURĠZMĠN ÇEġĠTLERĠ
KiĢi Sayısına Göre YaĢa Göre Sosyo-Eko. Dur. Göre Amaca Göre
Bireysel Gençlik Sosyal Deniz, ĠĢ
Grup Orta YaĢ Lüks Termal, ġehir
Üçüncü YaĢ Kongre
Yat, Yayla
Dağ, KıĢ
Av, Golf
Şekil 2. Turizm çeĢitleri
Kaynak: Bahar O & Kozak M (2012), s.36
ġekil 2 de turizmin çeĢitleri kiĢi sayısına, yaĢa, sosyo-ekonomik durumuna ve
amaca göre sınıflandırılmıĢtır. Görüldüğü üzere tüm yaĢ grupları amaçlarına ve
gelirlerine göre turizm faaliyetlerine kitle veya alternatif turizm türü olarak
katılabilmektedir. Gençlik kampları (15-18 yaĢ arası), sağlık turizmi (üçüncü yaĢ, 65 yaĢ
ve üstü vb), kumar turizmi, macera turizmi gibi.
2.5.2.Kitle Turizmi ve Alternatif Turizm Farkı
Alternatif turizm ayrıca yeĢil turizm, soft-turizm, eko-turizm kavramları altında
da kullanılmaktadır. Kitle turizmine alternatif olarak düĢünülen alternatif turizmde, grup
tüketimi karĢısında bireysel turlar ön plana çıkmakta, büyük konaklama yerleri yerine,
küçük ve orta büyüklükteki iĢletmeler tercih edilmektedir. Alternatif turizmde insanlar
grup olarak yani daha ucuza mal edilmesi yaklaĢımı yerine daha fazla para ödemeyi
kabul ederler (Altınay, 1996, s, 60). AĢağıda kitle turizmi ile alternatif turizm arasındaki
farklılıklar verilmiĢtir:
16
- Kitle Turizmi: Plansız, mekansız organizasyonlar, bağımsız projeler, kapalı
mekan ağırlıklı yeni bina kullanımı, her talebi karĢılama eğilimi, her yerde
turizm, ekonomik faydalar, mimaride uluslararası çizgiler, standart paket
programlar ve pasif turizm gibi özellikler.
- Alternatif Turizm: Planlı mekânsal organizasyonlar, bölge ile bütünleĢmiĢ
planlar, açık mekana ağırlık, talebe sınır koyma, yerel iĢgücü, yöresel mimari,
yerleĢme için özel seçim, mevcut yapı stokunu kullanma (otantiklik), bireysel
programlar, dinamizm ve aktif turizm gibi özellikler.
Alternatif turizm her geçen gün farklılaĢan (aile yapısı, eğitim, kültür ve gelir
değiĢkenleri) bireylerin seyahat ile alakalı beklentilerine cevap verebilmek, ülkeler arası
yaĢanan rekabet, mevsimsel yoğunlaĢmayı azaltmak (nisan-eylül arası), çevreyi
korumak (sorumlu turizm) hem turistik iĢletmelerin hem de çalıĢanların bütün yıl
boyunca istihdamlarının devam etmesine olanak sağlaması gibi nedenlerle gündeme
oturmuĢtur. Turistler kendilerini gerçekleĢtirmek, doğa ile iç içe kalabilmek, sportif
aktivitelere dahil olabilmek, yeni kültürleri deneyimlemek istemektedirler (Albayrak,
2013, s. 9-39).
Tablo 3‟da kitle turizmi ile yeni turizm olgusu olan ekolojik (alternatif turizm)
turizm kavramları arasındaki farklılıklar verilmektedir.
Tablo 3.
Kitle Turizmi Ve Ekolojik Turizm Farklılıkları
Kitle Turizmi Ekolojik Turizm
Binli kapasite
Onlu kapasite
Uluslararası standart
Yerel standart
Sınırlı alan
Tüm çevre
Mega tesisler
Küçük ölçekli tesisler
Konfor yüksek
Orta konfor
Deniz-kum-güneĢ
Sınırsız eylemler
Animasyon
Yürüme vb.
Uluslararası üslup
Bölge mimarisi
Uyumsuz bitkiler
Doğal bitki örtüsü
KarmaĢık tasarım Basit tasarım
Kaynak: BaĢtanlar, 2001.
17
Yukarıda Fordist üretim anlayıĢı sonucu 1950‟ler den sonra ortaya çıkan kitle
(kıyı) turizmi ile 2000‟li yıllarda baĢlayan post-fordist üretim anlayıĢına sahip alternatif
turizm çeĢidi ayrımı verilmiĢtir.
Kitle turizminin son yıllarda çevreye verdiği zararlar neticesinde bireyler
tarafından tercih edilmemesi yeni turizm anlayıĢını da (soft-turizm, yeĢil turizm,
alternatif turizm) beraberinde getirmiĢtir. Kitle turizmi 1950 ve 1960 arasına Avrupa
ülkeleri arasında yaygındır. GeliĢen teknoloji önce maliyetleri azaltmıĢ ve ölçek
ekonomilerine yol açarak maliyetler daha da düĢmüĢtür. Neticede seyahat Ģirketleri
standart bir ürün olarak paket turları geniĢ topluluklara ucuz olarak
pazarlayabilmiĢlerdir (Shaw ve Williams, 1994, s. 174-185).
Alternatif turizme geçiĢ 1970 sonrası post-Fordizme geçiĢ ile ilintilidir. JIT (Just
In Time) üretim ve stok kontrolü daha esnek istihdam düzenlemelerine neden olmuĢ, niĢ
pazarlar oluĢmasına yol açmıĢ, bireysel düĢünce ve davranıĢ tarzları geliĢme göstererek
kültür turizm, macera turizmi, kırsal turizm vb. küçük ölçekli ve özgün iĢletmeler ile
birlikte alternatif turizm türleri oluĢmuĢtur Kitle turizminin en belirgin özelliği katılımın
çok sayıda olması ve tatilin standart bir paket Ģeklinde satılmasıdır. Kitle turizmi orta
sınıf turistlerin katılımı ile gerçekleĢtiğinden, maliyet faktörü çok önemlidir, yani ancak
toplu alımlarda (milyon adet) ulaĢım ve konaklama maliyetleri düĢürülebilir. Turizm
Ģirketlerinin kalan tek rekabet alanı doğal olarak fiyattır ve bu da uluslararası turizm
Ģirketlerinin yatay ve dikey bütünleĢme ile faaliyet göstermelerine yol açar, büyük
ölçekli ve kolektif konaklama düzenine yol açar. Kitle turizminin bir diğer özelliği
mevsimsel olmasıdır. Yaz ayları içerisinde tarım faaliyetlerine katılmak için verilen
okul tatili geleneği hala günümüzde de devam etmektedir. Sonuç olarak kitle turizm
talebi Ģu anda da yaz aylarında yoğunlaĢır. Zaman yoğunlaĢması, mekan
yoğunlaĢmasına yol açar. Yatırımlar kıyı ve yazın artan talebi karĢılamak için bu
bölgelerde toplanır. Kitle turizmi Fordist üretim anlayıĢının sonucudur. Az sayıda
üretici bütün pazarı elinde tutar, üretici egemenliği görülür. Turizmi pazarlayan
uluslararası Ģirketler potansiyel turizm talebini etkiler, moda olan deniz, güneĢ, kum
paketini belirleyen turizm Ģirketleridir (Roney, 2011, s. 19-21).
2.5.3. Ġklim ve Çevre DeğiĢikliğinin Turizm Üzerine Olası Etkileri
Ġklim o bölgelere ziyaretçileri çeken temel güdü olup, iklim turizm sektörünün
temel hammaddesidir (Hamilton, 2005, s.1). BirleĢmiĢ Milletler Dünya Turizm Örgütü,
18
BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı ve Dünya Meteoroloji Örgütü‟nün 2008‟de
ortaklaĢa yayınladıkları rapora göre iklim değiĢikliği 21. Yüzyıl sürdürülebilir turizmin
önündeki en büyük tehlikedir (UNTWO, UNEP ve WMO, 2008, s. 38). Yunanistan ve
Türkiye‟nin turizm bölgesi olarak en çok Ağustos ayında tercih edildiği, fakat olası
iklim değiĢikliği etkisi ile her iki ülkede Ağustos ayında 40 dereceyi aĢan sıcaklıkların
yaĢanması ile birlikte, Yunanistan ve Türkiye‟ ye olan turistik talebin yılın baĢka
aylarına veya alternatif destinasyonlara kayacağı tahmin edilmektedir (Gülüm ve Köse,
2013, s. 94). Ġklim değiĢikliği ile flora ve fauna yapısı, yaban hayatı ve tarım ürünlerine
kadar her Ģey olumsuz olarak etkilenecektir (Nicholls, 2006). 2008 de yayınlanan
UNTWO raporuna göre özellikle Akdeniz, Hint Okyanusu bölgeleri iklim
değiĢikliklerinden en fazla zarar görecek yerlerdendir. 2020 yılı tahmini senaryosuna
göre, Temmuz ve Ağustos aylarında bölgede konaklayan turistlerin kalıĢ süreleri 1 ile 7
gün arasından 1 ile 2 güne düĢecektir.
2.6. Sürdürülebilir Turizm Kavramı
BirleĢmiĢ Milletler tarafından 1992 Haziran ayında Rio zirvesinde vurgulanan
„sürdürülebilirlik‟ kavramı ileriki dönemlerde sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir
turizm ve benzeri söylemleri gündeme getirmiĢtir (Pekin, 2011) . Bu faaliyetler
sürdürülebilir turizm adına doğal, kültürel, beĢeri ve fiziksel çevreyi ihmal etmeyen
kısacası sorumlu turizm faaliyetleri olarak adlandırılabilecek süreci ifade etmektedir
(Butler, 1999). Ancak Hall (2009) turizm sektörünün her yıl büyüyen (% 4-5 ) sosyo-
ekonomik yapısının sürdürülemez olduğuna dikkat çekmektedir. ĠĢte bu noktada
çevresel ve ekonomik dengeleri dikkate alan küresel bir modele yani eko-ekonomik
yaklaĢıma ihtiyaç duyulmaktadır (Brown, 2003). ġekil 3„de sürdürülebilir turizmin
boyutları verilmiĢtir.
19
Ekonomik Boyut
Ekolojik Boyut Toplumsal Boyut
Şekil 3. Sürdürülebilir turizm.
Kaynak: Roney, 2011, s. 123
ġekil 3‟de Dünya Turizm Örgütü‟nün (WTO) yayınlarında ve sürdürülebilir
kalkınma Brundtland Raporu‟na göre turizm, gelecekteki fırsatları koruyan bugün de
turist kabul eden bölgelerin gereksinimini karĢılayacak turizmdir olgusu olarak kabul
görmüĢtür.
GeliĢme, küresel olarak çevresel sorunları da içerisinde barındırmaktadır. Dünya
ölçeğinde turizm sera gazı salınımlarının % 5‟ ini oluĢturmakta ancak bu oranın 2035‟ e
kadar % 130 daha artacağı düĢünülmektedir. Böylece Ģimdiki iklim değiĢikliklerinden
de etkilenilerek turizmin seyri daha da değiĢecektir. Hem çevresel etkileri azaltmak, ve
kaynakların etkin kullanımını sağlamak, hem de bölgelerin ve Ģirketlerin sosyal ve
ekonomik sürdürülebilirliklerini devam ettirmek için BirleĢmiĢ Milletler, turizm
sektörünü “sürdürülebilir turizm” uygulamalarını benimsemeye davet etmiĢtir ve bu
davet sektörce olumlu karĢılanmıĢtır (UNWTO, 2014).
1960‟ların ortalarından bu yana ekonomik büyüme, teknolojik ve endüstriyel
ilerleme mercek altına alınmıĢ, çevreye duyarlı bazı birey ve gruplar hükümetlere
uyarılar iletmeye baĢlamıĢtır. Bu dönemde doğal ve çevreye zarar vermeyen teknoloji
arayıĢları grupların eylemleri ile kamuoyuna yayılmıĢtır. Benzer yayılma turizmde de
olmuĢ “saldırgan turizmin” in yerine “alternatif turizm” ve “yavaĢ turizm” arayıĢları
baĢlamıĢtır.
Neoklasik iktisat varsayımlarından olan denge noktasında marjinal özel faydalar
özel marjinal maliyetlere eĢittir (MPB=MPC). Serbest mallar (doğal kaynaklar) da ise
dıĢsallıklarda hesaba katılmalıdır. DıĢsallık (externalities) MPB ve MPC‟ nin marjinal
sosyal faydalar ve marjinal sosyal maliyetlerden farklı olduğunu anlatır. Ancak bu fayda
ve maliyetler GSYĠH hesaplamalarına dahil edilmez. Negatif dıĢsallıklar genellikle
çevreye verilen zararlardır. Pozitif dıĢsallık durumunda (örneğin yatırımcı terk edilmiĢ
bir binayı restore ettirip butik otel açıyorsa) bu durumu Ģöyle formüle edebiliriz: Sosyal
Sürdürülebilir
Turizm
20
fayda= Özel fayda+ DıĢsal fayda. Netice olarak Sosyal fayda> Özel fayda olacaktır.
negatif dıĢsallık durumunda (örneğin göl kenarına kurulan bir otel arıtma tesisi
kurmaktan kaçınıyorsa) ise formül: Sosyal maliyet= Özel maliyet+ DıĢsal maliyet olur
yani sonuçta Sosyal (toplumsal) maliyet> Özel maliyet olacaktır. Yani dıĢsallıklar
olduğunda. Ekonomik etkinlik için dıĢsallıklarında hesaplara dahil edilmesi gerekir
(Hussen, 2004, s. 55).
Yüzmilyonlarca insanı taĢımak için gerekli olan hava, deniz limanları,
demiryolları, karayolları ve konaklama tesislerinin yapılabilmesi için toprak eko-
sistemine müdahaleler yapılmaktadır. Büyük miktarlarda tarım ve ormanlık arazi
tahrip edilmektedir, 3. hava limanı inĢaatı, Himalaya‟lar, Avrupa Alpleri, taĢocakları,
Antalya ve Bodrum gibi güncel örneklerde tarım alanları ve ormanlar yok edilmiĢtir.
Fırsat maliyetlerini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Kitle turizminin yaygın olduğu
turizm bölgelerinde günlük su tüketimi kat be kat fazladır (golf sporu için çimlere su
verilmesi, banyo, havlu ve yatak örtülerinin yıkanması vb.). Denizlere ve akarsulara
bırakılan kanalizasyon, çöp ve diğer atıklar denizlerin kirlenmesine yol açar. Mimari
kirlilik (kitle turizminin sonucu olarak) olarak ta karĢılaĢılmaktadır, tatil köyleri ve 4-5
yıldızlı oteller mimarisi, ikincil yazlık konutlar vb. (Roney, 2011, s. 94-98).
2.7. Turizm Sektörü ve Krizler
Krizler turizm gibi talep esnekliği büyük sektörlerde daha etkin olur. Turizm
talebinin esnek oluĢu yüzünden krizlerden (ekonomik, politik, doğal afetler gibi) en çok
olumsuz etkilenen sektörlerdendir. Bu olumsuz etkiler turizme doğrudan ve dolaylı
bağımlı tüm sektörlere de yansır. 1999 depremi sonucu ülkeye gelen turist sayısı % 24
düĢmüĢtür. Doğal olarak turizm gelirleri de % 33 azalmıĢtır. Dünyada görülen 2003
SARS salgını, 2006 kuĢ gribi salgını, 2008-2009 ekonomik krizi ve 2009 domuz gribi
krizlerinin turizm sektörüne olan olumsuz etkileri gözlemlenmiĢtir (Göçen vd., 2011, s.
507). Ebola salgını, Yemen ve Suriye‟ deki iç çatıĢmalar vb.
Turizm krizi bir turizm bölgesinde normal çalıĢmayı tehdit eden, turizmi
olumsuz etkileyen, turizm sektörünün çalıĢmasını engelleyen döneme denir ( Sönmez
vd., 1999, s. 13-14). 2008 dünya krizi nedeni ile IATA (2009) verilerine göre bu yıla ait
zarar toplamının 2.5 milyar dolar olması beklenmektedir. Smeral (2010, s.32)
vurguladığı gibi turistler harcamalarını azaltmıĢ ve ikincil tatillerini (kısa seyahatler,
Ģehir turu ) ana tatillerine tercih etmiĢlerdir. Akdeniz çanağı ülkelerine 2008 yılında
21
551.4 milyon turist gelmiĢken kriz sonrası 503.7 milyona gerilemiĢtir. %8.7‟ lik azalma
vardır. En çok Yunanistan etkilenmiĢtir kayıp % 18.3 olmuĢtur (Gök vd., 2012, s.1042-
1058). Rusya rubleyi %50 develüe ettikten sonra 2015 sezonu için bir milyon ile bir
buçuk milyon Rus turistin ülkemize gelmeyeceği tahmin edilmektedir.
2.8. Turizmin Sosyal ve Kültürel Etkileri
UNESCO (1976) turist ve yerli halk iliĢkisinin dört temel özelliği olarak:
- ĠliĢkinin geçici olması.
- Zaman ve mekan kısıtlamaları.
- ĠliĢkinin doğal olmaması.
- EĢit olmayan iliĢkilerin yaĢanması.
olarak tanımlamıĢtır. Turist açısından eĢsiz bir deneyim olan tatil yerel halk için her
sezon boyunca tekrar tekrar yaĢanan yapay ve ticari bir iliĢkidir. GeliĢmiĢ ülkelerden
geliĢmekte olan ülkelere gelen turistler, yerel halkta aĢağılık kompleksine kapılmasına
yol açabilir görüĢü savunulmaktadır (Wall ve Mathieson, 2006, s. 224).
2.8.1. Turizmin Olumlu Sosyal ve Kültürel Etkileri
Weaver ve Opperman (2000) turizmin sosyal ve kültürel faydalarını üç grupta
toplamaktadır:
- Kültürler arasında karĢılıklı anlayıĢın ve hoĢgörünün geliĢmesi (örneğin Türkiye
ve Yunanistan arasında).
- Kültürel mirasın değerinin farkına varılarak korunması (yerel dans, mutfak gibi).
- Toplumsal refah ve istikrarın teĢvik edilmesi (GeliĢmiĢ ülkelerde iç savaĢ daha
az görülmektedir).
2.8.2. Turizmin Olumsuz Sosyal ve Kültürel Etkileri
Olumsuz etkiler dört baĢlık altında toplanabilmektedir:
- Kültürün metalaĢması: Yerel danslar turistler için para karĢılığı gösteriye
dönüĢtüğünde yapaylaĢmaktadır (Cohen, 1988).
22
- GösteriĢ etkisi: Yerel halkın turistlerin kendi toplumları ile bağdaĢmayan
tüketim kalıplarını ve yaĢam biçimlerini benimsemeleridir (Wall ve Mathieson,
2006, s. 236).
- Turizm ve yeni-sömürgecilik: Lea (1988) ve Harrison (1992) ve Gartner (1996)
turizm sektörünün yeni bir sömürü düzenine sebep olduğunu savunmaktadırlar.
- Turizmin ahlaki değerler ve davranıĢlar üzerindeki etkisi: Yapılan çok sayıda
çalıĢmada seks iĢçiliğinin, suç iĢleme oranının artması ve organize kumarın
genelleĢmesi gibi turizmin olumsuz etkileri olduğu gösterilmiĢtir (Roney, 2011,
s. 115).
Holden (2005) Tayland‟a 2004‟te gelen turistlerin % 60‟ının erkek olduğunu
söylemiĢtir. Alkol ve uyuĢturucu kullanımı, hırsızlık gibi. nedenlerle kavgalar ve
cinayetler görülmektedir. Organize kumar 19. Yüzyıl baĢlarından bu yana turizmin
önemli bir parçasıdır. Dünya üzerinde Monte Carlo, Las Vegas ve Reno gibi merkezler
kumar casinoları ile bilinirler (Wall ve Matheison, 2006). KKTC ve Makau da örnek
olarak verilebilir. Kültürel kirlenme giyim, hareket, davranıĢ ve kiĢisel iliĢkilerde
kendini belli eder. Mesai saatleri uzun ve belirsizdir, dini bayramlarda yoğunlaĢma ile
aile içi iliĢkiler zayıflar.
Bu bölümde turizm olgusu, turizm kelimesinin etimolojik kökeni, turizmin
nedenleri, tanımı, boyutları, tarihi geliĢim sürecü, turizm hareketlerinin sınıflandırılması
(inbound, outbound ve yerli turizm) etraflıca anlatılmıĢtır. Heterojen bir yapı gösteren
turizm ürününün baĢlıca özellikleri özetlenmiĢtir. Turizm sisteminin ögeleri olan doğal
kaynaklar ve çevre, insan yapısı çevre (kültür, altyapı, üstyapı, teknoloji, yönetim),
turizm endüstrisini meydana getiren sektörler (ulaĢım, konaklama, yiyecek-içecek,
turistik cazibe, kültürel çekicilikler-tarihi yerler vb.) anlatılmıĢtır. Yine turizm
konusunda çalıĢmalar gerçekleĢtiren akademik disiplinler ve katkıları birer örnek olarak
verilmiĢtir. 1950 sonrası Avrupa ülkeleri arasında geliĢen kitle turizmi (3S), ölçek
ekonomisi sebebi ile geniĢ kitlelerce talep edilmiĢtir. Kitle turizmi “paket” olarak tur
operatörleri aracılığı ile pazarlanmaktadır. Kitle turizmi mevsimseldir, yaz aylarında
kıyı bölgelerinde yoğunlaĢır, turizm yatırımlarıda kıyı bölgelerinde yapılır. Kitle
turizmi, büyük ölçekli yatırımlara dayanan Fordist üretim tarzının turizm sektörüne
uygulanmasıdır. Az sayıda tur operatörü turizm piyasasını denetim eder, turistlerin
hangi ülkeye gideceklerine karar verirler. Günümüzdeki geliĢmeler sonucunda post-
Fordist üretim ve yaĢam tarzına geçiĢ olmuĢ, alternatif turizm türleri olan kırsal turizm,
23
eko-turizm, macera turizmi, sağlık turizmi, inanç turizmi, Ģehir turizmi, gençlik turizmi,
Ģehir turizmi vb. bir çok niĢ turizm pazarı görülmeye baĢlamıĢtır. DeğiĢen müĢteri
profili turizm talebini de etkilemiĢtir. Bireysel düĢünce ve davranıĢ tarzları
yükselmektedir, ucuz paket turlar ile gidilen oteller yerine alternatif turizm türleri ve
giderek artan oranda özgün, butik oteller görülmeye baĢlamıĢtır ve oranları da kitle
turizmine göre daha hızlı artmaktadır.
24
BÖLÜM III
EKONOMĠK FAALĠYET OLARAK TURĠZM
ÇalıĢmanın bu bölümünde turizm sektörünün ekonomik etkileri ve bu etkilerin
ölçülmesi, ölçülme talebi, turizmin parasal ekonomik etkileri, reel ekonomik etkileri
yöntemleri, turizm arzı, turizm, olumlu ve olumsuz ekonomik etkileri, turizmde talep
tahmini, turizm gelirleri ve sızıntı kavramları anlatılacaktır.
3.1. Turizm ve Ekonomi ĠliĢkisi
Dünyadaki bir çok ülke için turizm artık bir ekonomik faaliyet kabul
edilmektedir. Turizm, boĢ zamanın ve tasarrufun nasıl kullanılacağı amacına yönelik
ekonomik bir kararla baĢlayan ve yatırım, tüketim, istihdam, ihracat ve kamu gelirleri
gibi ekonomik yönleri bulunan sosyo- ekonomik bir olaydır. Turizm sektörünün
ekonomi ile olan yakın birlikteliğini belirtmek istersek (ġahin, 1990) :
- Turizm harcamaları o bölge insanı için gelir olduğundan gelen turist sayısı
arttıkça o bölgede yatırım, istihdam ve üretim artacak neticede turizm sektörü
ekonomik büyümenin itici bileĢeni olacaktır.
- Turizm sayesinde ülkedeki fiziki altyapının (marina, havaalanı, yol, su, elektrik,
haberleĢme vb.) geliĢmekte, bu durumdan hem gelen turistler hem de o bölge
insanı faydalanmaktadır.
- Bir bölgenin uluslararası turizmde rekabet yeteneğini belirleyen ekonomik
birimler, (konaklama ve seyahat iĢletmeleri, tur operatörleri vb.) doğa, sermaye
ve emeği bir araya getirerek turizm ürününü hazırlamaktadır. Örneğin bir turizm
bölgesi tesislerinin kalitesi ile tanınabilir.
- Turizm gelirleri (dövizler) ekonomik olarak ödemeler bilançosuna doğrudan
olumlu katkıda bulunmaktadır. Turizm hesapları ödemeler bilançosunun cari
iĢlemler kısmındaki görünmeyen iĢlemler dengesi adında bir alt baĢlıkla
yapılmaktadır. Turizm, ödemeler dengesi ile dıĢ ticaret açığını azaltıcı etkiye
sahiptir.
- UlaĢım, konaklama, eğlence, gezip- görme arasındaki sıkı iĢbirliği sonucu
dolaylı ve dolaysız olarak turizm sektörü yeni iĢ alanları sağlamakta, yani
turizme hizmet ve ürün sağlayan diğer sektörlerde geliĢmektedir. Bankacılık
25
hizmetleri, posta, gıda, hediyelik eĢya, taĢımacılık vb. gibi faaliyet gösteren
iĢletmelerin sayısı turizm sektörünün geliĢtiği bölgelerde artmaktadır.
- Turizm, hizmet sektörünün alt dalıdır. Ürün ve hizmet üretiminin
makineleĢmemesi ile emek faktör talebi diğer sektörlere göre hala fazla
olmaktadır. Turizmin geliĢmesi ile emek gücüne daha fazla ihtiyaç duyulmakta,
neticede bölgede istihdam artmaktadır.
- Turizm sektörü yabancı sermaye yatırımlarını da ülkeye çekmektedir. Sektörün
bu günkü geliĢmesinde 1980 sonrası yapılan yabancı sermaye yatırımlarının
büyük payı olmuĢtur. Yeni kuĢak daha profesyonel yönetim vizyonuna sahiptir,
iĢletmecilik faaliyetleri ve yeni teknolojilerin transferi bu sayede geliĢmekte
neticede hizmet kalitesi de artmaktadır.
Turizm geliĢmiĢ ülkelere özgü bir sektör konumundadır (Yarcan, 1994, s.1-31).
Birçok ülke için turizm en önemli ihracat, en fazla döviz kazandıran sektör ve
kalkınmanın motorudur (Lim, 1997, s. 835).
Turizm sektörü bir sektörler kesitidir, diğer sektörlerden de yararlanır. T.C.
Merkez Bankasına göre turizmin 14 adet alt sektörü vardır. Avrupa Birliği tarafından
benimsenen (NACE) sektör sınıflaması kullanılmaktadır. Bunlar sırası ile oteller, kısa
süreli konaklama tesisleri, restoranlar, büfeler, karayolu düzenli yolcu taĢımacılığı, taksi
taĢımacılığı, karayolu ile düzensiz yolcu taĢımacılığı, diğer yolcu taĢımacılığı, kıyı ve
deniz taĢımacılığı, hava taĢımacılığı, seyahat acenteleri ve tur operatörlerinin
faaliyetleri, oto kiralama, diğer eğlence faaliyetleri ve sportif faaliyetlerdir (TCMB,
2013).
BM turizm sektör ayırımı ise: konaklama tesisleri, seyahat acenteları ve tur
düzenleyiciler, lokantalar ve içki satıĢ yerleri, ulaĢtırma iĢletmeleri (hava, deniz,
demiryolu, araba kiralama, otobüs ve diğer karayolu ulaĢım araçları), el sanatları ve
hediyelik eĢya satıĢı, müĢterilerine eğlence hizmeti sunan iĢletmeler, hükümet kamu ve
turizmle ilgili diğer kuruluĢlar (Ünlüönen ve Tayfun, 2011, s. 34).
3.2. Turizm Talebi
Bir tanıma göre ise turizm talebi turist gönderen bir merkezden turist çeken bir
merkeze yönelik akımdır (Yarcan 1994). Bir diğer tanıma göre, turizm amaçlı gezi
yapma isteğine ve bu isteği gerçekleĢtirecek gelire sahip olan insanların miktarıdır
(Sezgin ve Acar, 1991). Yolculuk ve konaklama ile doğrudan ve dolaylı ilgili ürün ve
26
hizmetleri satın almaya hazır olmak (Eralp, 1970). Bir ülkenin turizm talebini ülke içi
ve ülke dıĢı olmak üzere iki bölüm olarak kabul edebiliriz (Bahar ve Kozak, 2012, s.
15).
Turizm talebi üç Ģekilde olabilir (Cooper vd., 1993, s.15):
1. Gerçek (fiili) talep: Fiili olarak seyahat eden turistlerden oluĢur.
2. Potansiyel talep: Seyahat etmek isteyen ancak zaman veya parasal nedenlerle
olanak bulamayanlardan oluĢur.
3. ErtelenmiĢ (çarpıtılmıĢ) talep: Seyahat kapasitesine sahip olan, faaliyetler
hakkında bilgisi olmadıklarından seyahat talebini gerçekleĢtiremeyenlerden
bireylerden oluĢur.
ġekil 4‟da turistik mal ve hizmetlerinin talep eğrisi çizilmiĢtir.
Gelir ĠĢ Turizmi Toplantı Turizmi Akraba Ziyareti
Tatil
Y1
Y0
Turizm Talebi (Harcamalar)
Şekil 4. Farklı turizm türlerinin gelir esnekliği
Kaynak: Bull, 1995, s. 37.
ġekil 4‟da turistlerin geliri yükseldikçe (Y0‟ dan Y1‟e) farklı turizm türlerinin
harcama miktarları da artmaktadır.
Uluslararası turizm hareketlerine ve talebin yönüne bakıldığında (Öztürk ve
Yazıcıoğlu, 2002, s.183)
- GeliĢmiĢ ülkelerden→ geliĢmekte olan ülkelere,
- Amerika‟dan→ Avrupa‟ya,
- Kuzey ve Batı Avrupa‟dan →Akdeniz bölgesine,
- Orta Avrupa‟dan→ Asya- Pasifik bölgesine,
- Sanayi bölgelerinden→ deniz kıyılarına
doğru olduğu görülmektedir.
27
Turizm talebinin diğer mal ve hizmetlere göre bazı özelliklerinden bahsedecek
olursak (Ünlüönen ve Tayfun, 2011, s. 44-48):
- Turizm talebinin ekonomik, toplumsal ve psikolojik bileĢenleri vardır. Turizm
talebi otonom yani bağımsız, insanların durmadan yeni yerler keĢfetme
ihtiyacını ifade eden sosyal davranıĢların neticesidir (Oral, 1988, s.82).
- Turizm talebi çok yönlü yani heteronomdur. Ġnsanlar çok farklı motiflerin
etkisi ile seyahat etmektedirler. PsiĢik veya ticari amaçla seyahat edenler
arasında farklılık vardır (Olalı, 1988, s. 196 ).
- Turizm talebi harcanabilir gelirin fonksiyonudur. Pozitif yönlü iliĢki vardır, daha
çok geliĢmiĢ ülkelerden kaynaklanır. Turizm talebi kiĢisel gelirlerin kullanılması
ile ilgili olup (Olalı, 1983, s. 126). Turiste her zaman tüketici gözü ile
bakılmaktadır. Çok az sayıdaki geliĢmiĢ ülke uluslararası turizm talebine yön
vermektedir.
- Turizm ürünü ekonomideki baĢka lüks ve kültürel özellikteki ürün ve
hizmetlerle daimi bir rekabet halindedir, kiĢisel gelirden turizm amacı için pay
ayrılmak zorundadır. Örneğin otomobil kredilerinin düĢmesi sonucu bir ailenin
yapmayı düĢündüğü tatilden vazgeçip bankadan ucuz araba kredisi çekmesine
yol açacaktır vb.
- Engel ve Schwabe Kanunları kendini gösterecektir, gelir arttıkça lüks ve kültürel
harcamalar artacaktır, gelir azaldıkça bunun tam tersi olacaktır yani diğer
zorunlu ihtiyaçlara yapılan harcamaların oransal olarak artması turistik tüketimi
frenlemektedir (Oral, 1988, s. 82,83).
- Turizm talebi ekonomik, sosyal vb. nedenden ötürü mevsimlik özellik gösterir.
Ayrıca talep artıĢları karĢısında turizm arzı hemen arttırılamamaktadır. Yıllık
izinlerin yazın tercih edilmesi ve okulların tatile girmesi gibi nedenlerle turizm
talebini yıl içerisine bölüĢtürmek mümkün değildir. Yaz ayları en çok talep
edilen aylardır.
Ġkame imkanlarının yüksek olması, modadaki ve geçici meraktaki değiĢmelerden
ötürü turist motivasyonuna aĢırı esneklik sağlar (Coltman, 1989, s. 7). Bu da turizmin
fiyatlara, sosyal, ekonomik ve politik Ģartlara çok duyarlı olduğunu göstermektedir
Turistik talep fonksiyonu:
TT= f( G, FT, FĠ, FTA, N, M, B, Z, ) olarak yazılabilir. Burada G= milli gelir, FT=
turistik mal ve hizmetlerin fiyatı, FĠ= ikame turistik mal ve hizmetlerin fiyatı, FTA=
28
turistik tamamlayıcı malların fiyatı, N= turist sayısı, M= mevcut turistik mal ve
hizmetlerin miktarı, B= gelecekteki fiyat beklentisi, Z= turistlerin zevk ve tercihleri
(Ünlüören vd., 2011, s. 63).
Ġktisatçılar turizm talebini etkileyen baĢlıca iki faktörün gelir ve fiyatlar
olduğunu savunurlar: ( Roney, 2011, s. 26 )
1. Gelirin turizm talebine etkisi: Turizm talebinin gelir esnekliği yüksektir yani
gelir arttığı zaman turizm talebi de artmaktadır. AraĢtırmalara göre, turizm
talebi, harcamalarla ölçüldüğünde daha esnek, geceleme sayısı olarak
ölçüldüğünde ise daha az esnektir ama gelir arttığında zaman kısıtlaması
bulunmakta ise tatilin süresini uzatmak mümkün olmamaktadır. Yine gelir
azaldığında bireyler tatil süresini kısaltmayı değil daha hesaplı tatil yapmayı
tercih etmektedir (Bull, 1995, s. 36). Ryan (1991 ) ise gelirde azalıĢ olduğunda
turizm talebinin çok fazla azalmadığını savunur. Farklı turizm türleri farklı gelir
esnekliklerine sahiptir, iĢ amaçlı seyahatler zorunluluk olduğundan gelir
esnekliği ikinci tatile göre daha küçüktür.
2. Fiyatın turizm talebine etkisi: Turizm ürünleri heterojen yapıya sahip
olduklarından ulaĢım hizmetlerindeki fiyat artıĢı (paket tur için) turistik bölgeye
olan talebi olumsuz etkilerken, benzer özelliklere sahip A otelinin fiyatının
artması B oteline olan talebi arttırmaktadır. Turist benzer özelliklere sahip
turizm bölgelerini tercih ederken fiyatı daha ucuz bölgeyi seçecektir. En önemli
faktör olan döviz kurları, Avro TL karĢısında değer kazanırsa Yunanistan yerine
ülkemizi tercih edeceklerdir. Bull (1995) döviz kuru hareketlerinin bir çeĢit ithal
ikamesi etkilerinden de söz eder.
Uluslararası turizm talebini etkileyen diğer faktörler altı grupta toplanmaktadır :
1. Demografik yapı: Ġnsanların seyahat etme eğilimi ve biçimi yaĢa göre
değiĢmektedir. YaĢlı turistler için konfor daha önemlidir, maliyetlere göre (Mak,
2004, s. 30).
2. Coğrafya: Ülkelerin coğrafik konumları turizm talebini etkilemektedir.
Hollanda, Fransa, Ġngiltere ve Ġtalya‟nın hayat standartları aynı olmasına rağmen
Hollanda ve Ġngiltere‟nin seyahat eğilimleri Fransa ve Ġtalya‟ya göre çok
yüksektir, bunun nedeni Fransa ve Ġtalya‟ da deniz-kum-güneĢ turistik bölgeleri
daha fazladır (Mak, 2004, s. 31).
3. Kültürel ve dini bağlantılar: Çin‟i en çok ziyaret edenler yurt dıĢında yaĢayan
Çin‟li lerdir (Mak, 2004, s. 31). Katolikler Vatikan‟a giderler.
29
4. Güvenlik ve Ġstikrar: Turizm talebi savaĢ, terör ve yüksek suç oranı gibi sosyal
ve politik istikrarsızlıklara çok fazla duyarlıdır.
5. Hükümetlerin getirdiği kısıtlamalar: Hükümetlerin uyguladığı tarifeler ve diğer
kısıtlamalar (vize uygulamaları vb.) uluslararası turizmi etkilemektedir. Turistler
ancak gruplar halinde Bhutan‟a gidebilmekte, bireysel turist olarak kabul
edilmemektedir. Mekke‟ yi sadece Müslümanlar ziyaret edebilir.
6. Olumlu Pazar imajı: Önemli bir etken de ülke veya bölgenin kendine özgü
cazibeleri ile meydana gelen pozitif imajdır. Pekin‟deki Çin seddi, Kapadokya
Peribacaları vb. gibi. Kıyılarda yer alan çoğu merkez benzer özellikler
taĢıdığından, bu merkezleri farklı kılabilmek için reklamlarla farklı imaj
oluĢturma çabası Orta Doğu ve Afrika ülkeleri için daha fazla olması
gerekmektedir (Roney, 2011, s. 29-30).
2.3. Turizm Arzı
Turizm arzı bir ülkenin turizm zenginliklerinin tümü diye tanımlanmıĢtır.
Turizm arzı, bir dizi doğal ve insan yapımı çekim faktörleri ile turiste doğrudan veya
dolaylı olarak sunulan mal ve hizmetlerin tümü olarak açıklanmıĢtır (Dinçer 1993, s.
17). Bir baĢka tanımda ise “bir ülkenin turistik iĢletmeleri ve kurumları yolu ile
turistlere sunduğu maddi ve manevi değerlerin tümüdür “ (Dinler, s, 71-72) . Sessa
(1983, s.59) turizm arzını “turizm talebini karĢılamak için gereken mal ve hizmetleri
sağlayan üretim faaliyetlerinin sonucudur” olarak nitelendirmektedir. Turistik
zenginliklerin tümü turizm arzını meydana getirir (Dinçer, 1993, s. 20-21).
Turizm arzının daha iyi kavranabilmesi için turizm arzının özelliklerini bilmek
gerekmektedir (Ünlüören ve Tayfun, 2011, s. 78-79):
- Turizm arzının yaratılabilmesi için büyük yatırımların yapılması gerekir. Örnek
olarak beĢ yıldızlı bir otelin inĢa edilip iĢletmeye açılması yüksek miktarda
yatırım gerektirmektedir (yüz milyonlarca dolar vb.)
- Farklı turist gruplarına hitap edildiğinden, farklı taleplerin karĢılanması, tüm
sosyo- ekonomik, sosyo- demografik ve psikolojik özelliklere dikkat edilmesi
elzemdir.
- Turizm sektöründe üretilen mal ve hizmetlerin üretilmesi ve tüketilmesi eĢ
zamanlıdır. Örnek olarak havayolu koltuğu veya otel odası stoklanamaz. Daha
30
sonra tüketilmesi, stok edilmesi imkansızdır. Ġptal edilen bir rezervasyonun
telafisi mümkün değildir (Lewis vd., 1995, s. 35).
- Bu sektörde insana insan hizmet eden bir sektör olduğundan diğer sektörlere
nazaran verimlilik artıĢı gerçekleĢmemiĢtir. Hala emek yoğun bir sektördür.
MakineleĢme ve verimlilik diğer sektörlere göre daha düĢüktür.
- Turizmde tüketici veya turist ürünün üretildiği yere gitmek zorunda kalır
(Coltman, 1989, s. 6). Ürünlerin paketlenmesi söz konusu değildir. Üretim yeri
ile tüketim teri arasında kalan uzaklığı ürün değil, turist yapar (Usta, 1995, s.
122).
- Turizm arzında ikame olanakları fazladır ve bu durum risklerin dağıtımını
güçleĢtirmektedir (risk satıcının üzerindedir). Belli bir bütçeye sahip turist
parasını tatiline veya hoĢuna giden bir ürün veya hizmet için de
harcayabilmektedir (Erdoğan, 1995, s. 359).
- Turizmin mevsimlik özelliğinden dolayı toplam talep aynı dönemde
oluĢmaktadır (yaz aylarında) bu da arz esnekliğini kapasite olarak sınıra getirir.
Turizm arzı bakımından eksik rekabet Ģartları görülmekte, turizm arzı turizm
talebinden uzakta gerçekleĢmektedir (Olalı ve Timur, 1988, s. 185).
- Sezon dıĢında arz bakımından tam rekabete yakın bir ortam oluĢtuğundan,
uzaklık zaman ve zahmet açısından avantajlı konuma sahip iĢletmeler olumlu
etkilenirken, bazı iĢletmeler sezon dıĢında kapanmakta veya indirime
gitmektedirler
- Turizm arzı çok kısa ve kısa dönemde esnek değildir, ancak uzun dönemde
esnektir.
Turizm endüstrisinin iki özelliğini olan, üretilen hizmetlerin yüksek sabit
maliyetler içermesi ve geniĢ üretim aralığında marjinal maliyetlerin düĢük olması turizm
arzı bakımından önemlidir (Reece, 2010, s.3). Üretim aralığının sonunda kapasite
sınırlaması problemi doğar, örnek olarak yeni bir yolcu için ikinci bir uçağın alınması
marjinal maliyetleri çok geniĢ olarak arttıracaktır. Kısa dönemde turizm arzının fiyat
esnekliği 1‟ den küçüktür (Roney S, 2011, s.34).
Turistik arz fonksiyonu: AT= f(Je, Skv, Ka, Fa, Ft, Fdt, M, T, D) Ģeklinde
yazılabilir. AT = turizm arzı, Ft= turistik mal ve hizmetlerin fiyatı, Fdt= diğer turistik mal
ve hizmetlerin fiyatı, M= turistik mal ve hizmetlerin maliyeti, T= teknoloji, D= üretimle
ilgili diğer değiĢkenler, Je= jeo- ekonomik varlıklar, Skv= sosyal, kültürel varlıklar, Fa=
fiziksel altyapı, Ka= kurumsal alt yapıyı temsil etmektedir (Ünlüören vd. 2011, s, 83).
31
ġekil 5‟de turizm arz çizelgesi belli zaman dilimlerinde çeĢitli fiyatlarda
üreticinin satmayı düĢündüğü turistik mal ve hizmet miktarlarını göstermektedir.
Turistik Mal ve Hizmetlerin Fiyatı
ÇKD KD
UD
Turistik Mal ve Hizmetlerin Miktarı
Şekil 5. Turistik arz eğrisi
Kaynak: Roney, S, 2011, s.35
ġekil 5‟de turizm arz eğrisi çok kısa dönem, kısa ve uzun dönem olarak
verilmiĢtir.
ġekil 5‟de ki turizm arz eğrisi turizm arzının bileĢenleri beĢ ana kategoride
sınıflandırılmaktadır: (McIntosh ve Goeldner, 1986, s. 200).
1. Doğal Kaynaklar: Turizm arzının esas bileĢeni olup, ziyaretçilerin
kullanmasına ve eğlenmesine imkan sağlayan yerlerdir: Hava, iklim, yer
Ģekilleri, flora, arazi, fauna, su kaynakları, sahiller, doğal güzellikler, jeolojik
yapı, ovalar, kanyonları, göller, mercan adaları, nehirler, peri bacaları, Ģifalı
suları, kıyılar, krater gölleri vb.
2. Altyapı: Otoyollar, yollar, marinalar, otobüs ve tren istasyonları, kanalizasyon,
atık su sistemleri, elektrik ve haberleĢme sistemleri vb. Bir turizm bölgesinin
15- 20 yıl sonrasının altyapısını ileriye dönük planlarla hesaplanması
gerekmektedir.
3. Üstyapı: Konaklama, yeme-içme, eğlence hizmetleri, tatil siteleri, oteller,
moteller, restoranlar, müzeler, mağaralar, eğlence yerleri, alıĢ- veriĢ merkezleri
vb.
4. UlaĢtırma Donanımı: Turizm bölgesinin çekiciliği yüksek olsa da ulaĢımı zor
ise turist getirmek zorlaĢmaktadır. UlaĢım ve turizm bir bütünün ayrılmaz
parçalarıdır. Uzun mesafeli ve deniz aĢırı seyahatlerin artması ve dünyadaki yeni
32
destinasyonların önem kazanması beklenmektedir. Bu durum turizmde
ulaĢtırmanın önemli bir arz kaynağı olduğunu ortaya koyar.
5. Konukseverlik ve kültürel varlıklar: Yerlilerin turistlere karĢı nazik, içten,
arkadaĢça olmaları olumlu neticeler vermektedir. Sanat, edebiyat, tarih, tiyatro,
musiki, mimari, folklor, spor etkinlikleri, eski eserler, tarihsel kalıntılar, kazı
yerleri, müzeler vb. ise kültürel varlıklara örnek teĢkil etmektedir.
Olalı ve Timur (1988), turizm arzının özelliklerini Ģöyle tanımlamaktadırlar:
turizmde arzın oluĢabilmesi için büyük yatırımların yapılması gerekmektedir. Turizm
arzı çeĢitli turizm ürünü sunan bölgelere göre değiĢiklik gösterir. Turizm arzına konu
ürünlerin aynı anda tüketilmesi gerekir. Turizm arzında ikame olanakları çok yüksektir.
Turizm arzı emek-yoğun üretime dayalıdır. Turizm arzı kısa dönemde inelastiktir. Turist
arzın bulunduğu yere gitmek zorundadır.
3.4. Dünyada Turizm Piyasasının Yapısı
Piyasa, iktisat literarüründe alıcı ve satıcıları bir araya getiren, bir Ģeyi alıp
satmalarını sağlayan düzenleme olarak tanımlanır (Ertek, 2008, s. 39-40). WTO (2014)
verilerine göre bu yılda dünya turizm sektörü bir önceki yıla göre %4.7 artmıĢ ve
1.138.000.000 turiste ulaĢmıĢtır. 2015 yılı içinde sektörde %3-%4‟lük artıĢ
beklenmektedir. KüreselleĢme sonucunda turizm piyasasının yapısı da değiĢerek turizm
sektöründe dört çeĢit bütünleĢme görülmektedir:dikey bütünleĢme, yatay bütünleĢme,
çeĢitlendirme ve çapraz bütünleĢme. Tur operatörleri hem ileri hem de geri
bütünleĢmeyi uygularlar (dikey bütünleĢme). ĠnĢaat Ģirketleri otelcilik faaliyeti yapabilir
(çeĢitlendirme), havayolu Ģirketleri (yatay bütünleĢme) ve bilgisayarlı rezervasyon
sistemleri araba kiralama ve uçak rezervasyonu iĢlemlerini aynı anda uygulayabilir
(çapraz bütünleĢme) (Poon, 1993, s. 215-228). Turizm piyasalarının yapısını üç baĢlık
altında incelemek mümkündür:
3.4.1.Konaklama sektörü
Ġkili bir yapı göstermektedir. ĠĢletmelerin hacmi (büyük-küçük) ve mülkiyeti
(zincir iĢletmeler-bağımsız iĢletmeler) ile kalitesi ve bulundukları mekan (merkez-
çevre) açısından geçerli olmaktadır. Hilton ve Starwood Ģirketi 286 otelin iĢletmecisi ve
312 otelden franchise ücreti almaktadır. Sektörde oligopol piyasası vardır (Reece, 2010,
s.140). Oteller genellikle havaalanlarına ve otobanlara yakın yerlerdedir ve fiyat
33
dalgalanmalarından etkilenmemek için iĢ için seyahat edenlere ve zengin turistlere batı
tarzında hizmet vermektedir. Tatilcilere yönelik oteller, kayak merkezleri veya farklı
turistik cazibe merkezleri etrafında kümelenmiĢtir. Arazilerin pahalı olmasından dolayı
cazibe merkezinin çevresinde yer almaktadırlar. Küçük bütçelerle çalıĢan oteller, gibi
(Stabler vd., 2010, s. 170). Dünya ölçeğinde toplam otel oda sayısı 13 milyon 443 bine
ulaĢmıĢtır. Avrupa‟da toplam oda sayısı 1 milyon 760 bin‟ dir. Dünya‟nın en büyük otel
zincirleri: IHG (Ġngiltere, 4.602 otel, 675.982 oda) , Hilton (ABD, 3.992 otel, 652.378
oda), Marriot (ABD, 3.672 otel, 638.793 oda), Wyndham (ABD, 7.342 otel, 627.437
oda), Choice (ABD, 6.198 otel, 497.023 oda). Konaklama sektöründe dört ve beĢ yıldız
oteller grubunda oligopol piyasası vardır ( SamırkaĢ ve Bahar, 2012, s. 2).
3.4.2.UlaĢım sektörü
Havayolları için hem uzun hem kısa mesafeli uçuĢlarda yoğun rekabet vardır.
Hızlı trenlerin çalıĢtığı Avrupa ülkelerinde trenler uçak Ģirketleri ile rekabet ederler,
otobüs daha ucuz tren daha hızlı seyahat imkanı sunmaktadır. Demiryolları tekel
özelliği gösterir. Üç farklı havayolu ittifakı Oneworld, Star Allience ve Skyteam
uluslararası hava taĢımacılığının %60‟ını meydana getirmektedir (Stabler vd., 2010, s.
171). IATA (uluslararası hava taĢımacılığı birliği) hava taĢımacılığı kurallarını belirler.
1990 sonrası deregülasyon ile özelleĢtirmeler baĢlamıĢ ve düĢük maliyetli havayolları
ile rekabet amaçlı kendi bünyelerinde alt markalar oluĢturmuĢlardır (Reece, 2010, s.
104-106).
3.4.3.Tur operatörleri
Tur operatörlüğü konaklama, yiyecek-içecek ve ulaĢım gibi ürün ve hizmetleri
içeren paket turların önceden bir talep olmadan hazırlanması ve belirlenen
destinasyonların turistik ürün Ģeklinde pazarlanması iĢlemlerini içeren hizmetler bütünü
olarak tanımlanır. Sektörde oligopol bir yapı olup, yapı oldukça karmaĢıktır. Ġngiliz
Horizon Holidays 1950‟de paket tur hazırlayarak müĢterilerini Korsika‟ya götüren ilk
tur Ģirketidir. En eski Avrupa tur firması Ġngiliz Thomas Cook‟dur. Alman TUI AG
toplam olarak 28 ülkede 285 otel, 120 uçak, 10 gezinti gemisi ve 3.500 seyahat acentası
ile dünyanın en büyük tur operatörlerindendir. 2007 verilerine göre TUI, Thomas Cook,
First Choice Holiday ve Mytravel Avrupa tur pazarının % 46‟sını elinde tutmaktadır
(Stabler vd, 2010, s. 176). Günümüzde Avrupa seyahat pazarının %75‟i 10 seyahat
34
grubunun kontrolündedir. Sektörde oligopol yapı mevcuttur. Bunlar düĢük kar marjları
ve yüksek orandaki satıĢları ile ölçek ve kapsam ekonomilerinden faydalanmaktadırlar (
Roney, 2011, s. 51- 53 ). Avrupa seyahat endüstrisi pazarının iki lokomotif ülkesi
Almanya ve Ġngiltere‟dir. 1990‟lar da Almanya‟da bankalar, Ġngiltere‟de borsa Ģirketleri
pazarı ele geçirdiler, 2007 eĢik yılıdır 4 büyük grup sayısı ikiye düĢtü TUI AG, First
Choice‟i ve Thomas Cook My Travel‟i satın.
Tablo 4.
Turizm seyahat pazaranda söz sahibi olan şirketler ve bağlı oldukları ülkeler
verilmiştir.
Avrupa Seyahat Pazarında Lider Tur Operatörleri Pazar Payları (%) 2006-2012
Almanya- TUI & First Choice %31.5
Ġngiltere- Thomas Cook & My Travel %26.2
Almanya- Rewe %10.1
Ġsviçre- Kuoni %10.2
Diğer %21.9
Kaynak: www.aktob Ar-Ge, 2014, s. 18-20).
Yukarıdaki tabloya bakarak turizm tur operatörlüğü sektöründe Almanya ve
Ġngiltere firmalarının oligopol oldukları görülmektedir.
ġekil 6 „de turizm sektörü dağıtım kanalları turistik ürünün bulunduğu yer temel
alınarak sınıflandırmaktadır.
Turizm iĢletmeleri ( Otel, restoran, UlaĢım, Eğlence vb. )
Toptancılar ( Tur Operatörleri )
Perakendeciler ( Seyahat Acenteleri )
Turistler
Şekil 6. Turizm sektöründe dağıtım kanalları Ģeması
Kaynak: Tükeltürk & Boz, 2013, s. 237.
ġekil 6‟de turizm ürününü tur operatörleri toptancı, seyahat acenteleri
perakendeci olarak turistlere satmaktadır. Turistler ürünün olduğu yere doğru seyahat
etmekte, buralarda eylemlerde bulunmaktadır. Asıl sorun turistin buralara nasıl
getirileceği ve turistik ürünün nasıl satılacağıdır. ġekilde bir turizm iĢletmesinin turiste
35
ulaĢabilmesini ve satıĢın gerçekleĢmesini sağlayan dağıtım kanalı sistemi açıklanmıĢtır
(Tükeltürk ve Boz, 2013, s. 238-249).
3.4.4. Turizm Sektöründe Fiyatlama
Turizm sektöründe en yaygın fiyatlama, kar merkezli fiyatlama, satıĢ merkezli
fiyatlama (ucuz tarifeli uçak firmaları) ve statüko merkezli fiyatlama (hedef Ģirketin
piyasa payını aynı seviyede tutmaktır örnek olarak kiralık araba Ģirketleri verilebilir
(Vanhove, 2005, s. 87).
Ġki temel fiyatlama politikası olan maliyet üstü fiyatlama ve fiyat farklılaĢtırması
(turizm sektöründe sık görülür, örnek olarak bir havayolu Ģirketi iĢ amaçlı seyahat
edenlere daha yüksek fiyattan bilet satar, turizm amaçlı seyahat edenlere ise alternatif
taĢıma yolları bulunduğundan bilet fiyatını düĢürür) sektörde bulunur (Roney, 2011, s.
53-54).
Turizm sektöründe eksik rekabet koĢulları yaygındır, iĢletmelerde yüksek sabit
maliyetlerle ve düĢük marjinal maliyetlerle çalıĢılır bu yüzden kar maksimizasyonu için
ürün farklılaĢtırması ve fiyat farklılaĢtırılması sık görülür (Reece, 2010, s. 186-187).
3.4.5. Dünya da turizm sektörünü düzenleyen uluslararası örgütler
Bu örgütlerin en önemlileri UNTWO, IATA, WTTC, IH&RA ve WFTGA
kuruluĢlarıdır.
BirleĢmiĢ Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO): Dünya Turizm Örgütü
BirleĢmiĢ Milletler bünyesinde yer alan bir kuruluĢtur. Örgüt pazar hakkında veri
üreterek rekabetçi ve sürdürülebilir turizm politikaları oluĢtur ve turizm ile ilgili eğitim
faaliyetlerini teĢvik ederek ve turizmi ekonomik geliĢmenin etkin bir yöntemi yapmak
için dünyada 100 üzeri ülke ile çalıĢmaktadır (Dünya Turizm Örgütü, 2012).
Avrupa Birliği‟nin dünya turizmini yönlendirerek turizmin sosyo-kültürel
bütünleĢmeyi sağlayan ve hızlandıran bir rolü olduğuna inanmaktadır (Emekli, 2005).
Avrupa Birliği üye devletlerinden Akdeniz çanağındaki üye devletlerin ekonomileri
turizme bağımlı bir yapı ortaya koymaktadır. Kitlesel turizm ağırlıklı yapıya sahip bu
ülkelerle birlikte yeni üye devletlerin ve aday ülkelerin istihdamın arttırılması, dıĢ
ticaret açıklarının azaltılması için Birlik içerisinde turizm sektörünün geliĢimi
desteklenmektedir (Çeken, 2004). Örnek olarak IPARD fonların gösterebiliriz.
36
Avrupa Komisyonu‟nun Altıncı Çevre Programı (Bizim Geleceğimiz- Bizim
Seçimimiz) dört öncelikli konuya vurgu yapmaktadır: iklim değiĢikliği, çevre ve doğal
yaĢamın korunması, çevre ve sağlık sorunlarının çözülmesi ile doğal kaynakların
muhafazası ve atık yönetimidir. Üye devletlere bu konularda destek olmak için Birlik
fon da sağlamaktadır (Branza, 2010). Uluslararası Hava TaĢımacılığı Birliği (IATA),
uluslararası hava taĢımacılığını ve koordinasyonlarını düzenler. Dünya Seyahat ve
Turizm Konseyi (WTTC), 1990 yılında üst yöneticilerce kurulmuĢtur, sektör ile ilgili
bilgilendirici raporlar yayınlamaktadır. Uluslararası Otel ve Lokanta Birliği (IH&RA),
konaklama hizmetlerinin standarnizasyonunu sağlar. Dünya Turist Rehberleri Birlikleri
Federasyonu (WFTGA ), dünyada bulunan turist rehberleri ile etik ilkeler ile alakalı
kararlar alır.
3.5. Uluslararası Turizm Talebinde Geleceğe Yönelik Trendler
21. yüzyılda küreselleĢme ile sınırların kalkması, yatırımların uluslararası hale
gelmesi, ulaĢım araçlarındaki hız konfor kapasite ve fiyatlandırmadaki geliĢmeler
uluslararası turizm sektörünün geliĢmesine sebep olmuĢtur. Dünya Bankası, BirleĢmiĢ
Milletler ve WTTC gibi uluslararası iĢ organizasyonları turizm sektörünü daha da
geliĢtirmek için yoğun faaliyet göstermektedirler. Dünya Ticaret Örgütü 11 ana
müzakerelerinin birinin alt baĢlığı turizm ve seyahat baĢlığıdır. Hizmet Ticareti Genel
AntlaĢması (GATS) müzakerelerinde turizm hizmetlerindeki tüm alanlar tartıĢılmakta,
tüm kamusal ulaĢımın serbestleĢtirilmesi, vize ve pasaport iĢlemlerinde regülasyonlar
gündeme gelmektedir. GOÜ‟ler açısından turizm sektörünü çok uluslu turizm
Ģirketlerine teslime hazırlamayı düĢünen süreç yaĢanmaktadır. Ekin Yayım Merkezi
(2001) raporuna göre müĢteri dağılımındaki ve enformasyon teknolojilerindeki hızlı
değiĢim ile birlikte yıl içerisinde çıkılan büyük tatillerin yerini kısa tatiller alacak, kültür
turizmi, eko-turizm, trekking, doğa turizmi, kutuplar, öğrenci turizmi (Erasmus), macera
turizmi, kurvaziyer ve eğlence turizmi çeĢitleri önem kazanacaktır.
Macera turizmi artacak, 65 yaĢ üstü kesim kültür turizmine yönelecek (dünyada
sayıları 1.5 milyar olarak tahmin ediliyor), kurvaziyer turları geliĢmeye çok açık.
2011‟de %51 olan internetten rezervasyonlar 2015‟de %73‟e çıkacak, Asya Latin
Amerika ve Çin pazarları önem kazanacak (özellikle Çin‟den 100 milyonlarca kiĢi yurt
dıĢına çıkacak), tatil anneleri (çalıĢan ama çocuğu olmayan kadınlar yeğenlerini tatile
çıkaracak), millenial kuĢak (18-30 yaĢ arası) Ģehir ve konser turlarına önem verecek,
37
kiĢiye özel rehberlik, nehir turları (Volga, Tuna, Seine, Kwaii, Amazon) görülecek,
klasik pazarlama yerini mobil pazarlamaya bırakacak (sosyal medya, twitter), Ģehir
turizminin ve yaratıcı turizmin (özgün, otantik, deneyimi buluĢturan turizm çeĢidi)
yıldızı parlayacak.
3.6. Dünya Turizm Sektörü ve Turizmde GeliĢmiĢ Ülkelerin Verileri
Akdeniz bölgesi dünya turizminde önemli bir çekim alanı olması, Avrupa ve
Kuzey ülkelerine coğrafi yakınlığı, deniz, kum ve güneĢ imkanları, rekreatif yönden
zenginliği, büyük antik uygarlıkların zengin kalıntılarına ve yaĢayan özgün kültürlere
sahip olması gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır (Grenon, 1992).
AĢadaki Ģekile göre turizm eylemine en fazla %52 ile tatil amaçlı, sonra sırası ile
sağlık din eĢ dost ziyaretleri %27; iĢ amaçlı %14 olduğu anlaĢılmaktadır.
Şekil 7. Nedenlerine göre turizm ve oranları
Kaynak: UNWTO, Tourism Highligths, 2013.
Tablo 5‟de dünya da turizm sektörü verileri dünya turist sayılarının geliĢimi ve
dünya turizm gelirlerinin geliĢimi 2000-2014 verileri kullanılarak gösterilmiĢtir.
Tablo 5‟yi yorumlayacak olursak, dünyada 1950‟deki turist sayısı 25 milyondan,
1980 de 227 milyona, 1990 da 435 milyondan 2000‟de 675 milyona ve 2011‟de 940
milyona ulaĢmıĢtır, dünya turizm gelirleri 1970-1980 dönemi yaklaĢık 6 kat, turist
52%
14%
27%
7%
Nedenlerine Göre Turizm
Tatil 52% ĠĢ Amaçlı 14% Sağlık,din, eĢ,dost 27% BelirtilmemiĢ 7%
38
sayısı da yaklaĢık 3 kat artmıĢtır ve ileriki yıllarda da düzenli olarak %3-%4 artacağı
belirtilmektedir. 2014 için %4.7 artmıĢtır (2013‟ göre 51 milyon daha fazla turist), 2013
dünya turizm gelirleri 1.197 milyar $ olmuĢtur. 2014 verileri Nisan 2015‟de UNTWO
tarafından açıklanacaktır. Her yıl 43 milyon kiĢi artarak 2030 yılında 1.8 milyar turiste
ulaĢılacağı tahmin edilmektedir.
Tablo 5.
Dünya’da Turizm Hareketlerinin Gelişimi 1950-2014
Yıllar Turist (mil.) ArtıĢ Or. %
Tur. Geliri (mil.$) ArtıĢ Or. %
1950 25 - 2.1 -
1960 70 173.9 6.8 223.8
1970 166 139.2 18 163.2
1980 285 73.5 105 471.5
1990 456 52.1 264 162.9
2000 683 56.6
475
76.5
2001 680 -0.2
482
-2.5
2002 700 2.7
482
3.6
2003 694 -1.7
533
8.9
2004 764 10.4
633
19.1
2005 802 5.2
679
8.5
2006 846 5.4
733
8.4
2007 901 6.5
856
17.0
2008 919 2.0
939
9.7
2009 880 -4.2
851
-9.4
2010 940 6.5
919
7.8
2011 995 4.5 1.042
12.0
2012 1.035 1.075
2013 1.087 1.159
2014 1.138
2020* 1.400
2030* 1.800
Kaynak: UNWTO, 2014.
39
Tablo 6‟te 2011 yılı için turizm sektörünün dünya bölgelerin deki büyüme
oranları ve turizm gelirlerinin değiĢim oranları verilmiĢtir.
Tablo 6.
2013 Bölgesel Turist Sayıları,% ve Bölgesel Turizm Gelirleri %
Bölgeler
Böl. Tur. Sayısı, milyon (%) Bölgesel Turizm Gelirleri (%)
Amerika
168 (%15) 229 milyar $ (20%)
Avrupa
563 (%52) 489 milyar $ (42%)
Asya-Pasifik 248 (%25) 359 milyar $ (31%)
Afrika
56 (%5) 34 milyar $ (3%)
Ortadoğu 52 (%5) 47 milyar $ (4%)
Toplam 1.087 milyar 1.159 milyar $ 100%
Kaynak: UNTWO Highlights 2013 Yılı Raporu.
Tablo 6‟e göre en çok bölgesel büyümeyi 2013 yılı için sırası ile Amerika,
Avrupa, Asya-Pasifik, Afrika ve Ortadoğu bölgeleri gerçekleĢtirmiĢtir. Turizm gelirleri
açısından 2013 verileri ile en çok payı 489 milyar dolar ve % 42 pay ile Avrupa bölgesi
almıĢtır.
Şekil. 8. Bölgelere göre turist geliĢ oranları
Kaynak: WTO, Tourism Barometer, 2013.
15%
52%
23%
5% 5%
Bölgelere Göre Turist GeliĢleri Oranı
Amerika (%15) Avrupa (%52) AsyaPasifik (%23)
Afrika (%5) OrtaDoğu (%5)
40
ġekil 8‟ye göre Avrupa bölgesi %52 ile en büyük payı almakta, sonra ikinci
sırada AsyaPasifik bölgesi gelmekte olduğu belirtilmektedir.
Tablo 8‟te uluslararası turizm hareketlerinin bölgesel dağılımı 1990-2020 arası
dönem için verilmiĢtir.
Tablo 8.
Uluslararası Turizm Hareketlerinin Dünya da Bölgesel Dağılımı ( Milyon kişi)
Yıllar 1990 1995 2000 2005 2007 2009 2010 2011 2020*
Dünya 438 533 683 802 901 882 940 983
1561.
1
Avrupa
265.
0
309.
1
392.
2
441.
0
485.
4
461.
5
476.
6
504.
0 717
Asya Pasifik 55.8 82.0
110.
1
153.
6
182.
0
180.
9
203.
8
217.
0 416.0
Amerika 92.8
109.
0
128.
9
134.
0
143.
9
140.
6
149.
8
156.
6 282.3
Afrika 14.8 18.9 26.5 35.4 43.1 46.0 49.4 50.2 77.3
Orta Doğu 9.6 13.7 24.9 37.8 46.7 52.9 60.3 55.4 68.5
Akdeniz Bölgesi 152 172 232 238 - 246 256 274 -
Dünyada Akdeniz Böl. Payı (%) 35
32.6
2
34.4
8 30 - 28
27.3
2 28 -
Avrupa Böl. Akdeniz Böl. Payı
(%)
60.6
7 56.7
59.7
4
53.1
6 -
51.6
1 52.1
53.0
8 -
*2020 rakamları WTO tahminidir
Kaynak: UNWTO, 2013.
Tablo 8‟de uluslararası turizmin bölgesel dağılımı 1990- 2011 dönemi ve 2020
yılı ileriye dönük projeksiyon verileri sunulmuĢtur. Tablo incelendiğinde Asya bölgesi
ilk sırayı almaktadır, son 20 yılda bölgeye gelen turist sayısı 4 kat artmıĢtır. Avrupa
Bölgesi ve Amerika Bölgesi son 20 yılda gelen turist sayısını 2 kat artırmıĢtır. Ġleri
dönemlerde turizm rekabeti Avrupa ile Asya bölgeleri arasında olacaktır. UNWTO‟ nun
2030 yılı dünyadaki turist sayısı beklentisi 1.8 milyar kiĢidir. 2014 yılını Avrupa
Bölgesi 2013 yılına göre %4 artıĢla 588 milyon, Asya-Pasifik Bölgesi 263 milyon %5
artıĢ, Amerika Bölgesi 181 milyon %7 artıĢ ve Orta-Doğu Bölgesi 56 milyon turist %4
artıĢla tamamlamıĢtır.
Tablo 9‟da turist sayısı açısından dünyada en çok turist alan ilk 10 ülke
gösterilmektedir.
41
Tablo 9.
En Çok Turist Gelen 10 Ülke (milyon kişi)
Ülkeler 2009 2010 2011 2012 2014
Fransa 76.8 76.8 79.5 82.2 81.4
ABD 55 59.7 62.4 66.1 62.7
Çin 50.9 55.7 57.6 57.4 57.6
Ġspanya 52.2 52.7 56.7 57.7 56.7
Ġtalya 43.2 43.6 46.1 45.9 46.1
Türkiye 28.2 28.1 29.2 35.6 34
Ġngiltere 25.5 27 30 29.2 29.3
Almanya 24.2 26.9 28.4 30.4 29.3
Malezya 23.6 24 24.7 24.7 24.7
Meksika 21.5 22.4 23.4 23.3 24.7
Kaynak: UNTWO, 2014 Ġstatistikleri
Tablo 9‟ a göre 2014 yılında 81.4 milyon turist sayısı ile Fransa birinci sıradadır.
Bu ülkeyi sırası ile A.B.D, Çin, Ġspanya, Ġtalya, Türkiye, Ġngiltere, Almanya, Malezya
ve Meksika izlemektedir. Özellikle Fransa, ABD ve Ġspanya sıralamaları farklı olmakla
birlikte, uzun süredir ilk üç veya dört olmaktadırlar. Tablo 10‟da dünya genelinde
turizm gelirleri açısından ilk on ülke sıralanmıĢtır.
Tablo 10.
Turizm Gelirleri ilk 10 Ülke (milyar $)
Ülkeler
2009 2010 2011 2012
A.B.D
94.2 103.5 116.3 128
Ġspanya
53.2 52.5 59.9 55.9
Fransa
49.4 46.3 58.8 53.7
Çin
39.7 45.8 485 50.0
Ġtalya
40.2 38.8 43.0 41.2
Almanya
34.6 34.7 38.8 38.1
Ġngiltere
30.1 30.4 35.9 36.4
Avustralya 254 30.1 31.4 31.5
Hong Kong 16.4 23.0 27 31.7
Türkiye 21.3 20.8 23.0 29.4
Toplam 908 948 995 1.035
Kaynak: UNTWO, 2012 Ġstatistikleri
Tablo 10‟da turizm gelirleri en fazla olan ilk on ülke sıralamaları 2009-2012
dönemi için verilmiĢtir. Dünya genelinde ABD 128.6 milyon dolar ve % 11.2‟lik pay ile
42
birinci olmuĢtur. Bu ülkeyi Ġspanya 55.9 milyon dolar ve % 5.8, Fransa 53.7 milyon
dolar ve % 5.2, Çin 50.0 milyon dolar ve % 4.7, Ġtalya 41.2 milyon dolar ve % 4.1
izlemiĢtir. Türkiye 2011 de dünya turizm gelirlerinden 29.4 milyar dolar pay ve toplam
turizm gelirlerinin % 2‟lık pay ile listede 10. sıradadır. Ġlk üç sıradaki ABD, Ġspanya ve
Fransa‟nın önümüzdeki yıllarda da bu performanslarını devam ettirecekleri yorumu
yapılabilir (TÜROFED, 2012, s. 12).
Şekil 9. Ülkemizin kiĢi baĢı turist geliri (ortalama 827 $)
Kaynak: UNWTO, 2013.
ġekil 9‟e göre ülkemizin kiĢi baĢı turist geliri (ortalama 827 $) istenilen düzeyde
değildir, gerekli çalıĢmalarla bu miktar rahatlıkla iki katına çıkarılabilir.
UNWTO (2011) verilerine göre turizm gelirlerinin GSYĠH içindeki payı %
olarak, ABD %0.70, Ġspanya %3.69, Fransa %1.79, Ġtalya %1.84, Çin %0.76, Almanya
%1.03, Ġngiltere %1.33, Avustralya %2.42, Türkiye %2.8 ve Avusturya %4.77 olarak
gerçekleĢmiĢtir.
Uluslararası turizm harcamaları açısından 2013 yılı için ilk 10 ülkeye bakacak
olursak, ilk üç sırayı , Çin (128.6 mil$), ABD (86.2 mil.$) ve Almanya (85.9 mil.$)
paylaĢmaktadır. Diğer ülkelerde Rusya (53.5 mil$), Ġngiltere (52.6 mil$), Fransa (42.4
mil$), Kanada (35.2 mil$), Ġtalya (28.4 mil$), Japonya (27.0 mil$) ve Avustralya (25.1
mil$) olmuĢtur. 2013 yılı toplam küresel turizm harcamaları 1.159 milyar $ olmuĢtur.
2012 yılı için ise bu rakam 1.078 milyar $ ve 2011 yılı içinse 1.042 milyar $ olmuĢtur (
UNTWO, 2014). Tablo 11‟de Yıllara göre dünyada en çok turist gelen ilk 10 ülke
sıralamaları verilmiĢtir.
0
1.000
2.000
3.000
4.000
5.000
6.000
Ülkelerin KiĢi BaĢı Turizm Gelirleri ($)
$
43
Tablo 11.
Turizm Sektöründe İlk 10 Ülke
Sıralama 1970 1990 2000 2010 2013
1 Ġtalya Fransa Fransa Fransa Fransa
2 Kanada Ġspanya ABD ABD ABD
3 Fransa ABD Ġspanya Ġspanya Ġspanya
4 Ġspanya Ġtalya Ġtalya Çin Çin
5 ABD Macaristan Çin Ġtalya Ġtalya
6 Avusturya Avusturya Ġngiltere Ġngiltere Türkiye
7 Almanya Ġngiltere Rusya Türkiye Ġngiltere
8 Ġsviçre Meksika Kanada Almanya Almanya
9 Yugoslavya Almanya Meksika Ukrayna HongKong
10 Ġngiltere Kanada Almanya Avusturya Rusya
Kaynak: Aktob, Nisan 2014.
Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde Fransa, ABD ve Ġspanya düzenli olarak ilk 3
sırayı korurken Türkiye ise 2010 yılında dünyada en çok gelen turist sıralamasında 7. ve
2013 yılında dünya 6. sı olmuĢtur.
3.7. Turizm ve Kalkınma iliĢkisi
Holden (2005) günümüzde üçüncü dünya ifadesi geçerliliğini yitirmiĢ (birinci
dünya, geliĢmiĢ; ikinci dünya, Sovyetler ve üçüncü dünya; Afrika, Asya, Latin Amerika
ülkeleri için kullanılmakta idi) AGÜ ve GÜ‟ler tanımı kullanılmaktadır der. Kalkınma
kuramları (modernleĢme, bağımlılık, iktisadi neoliberalizm ve alternatif kalkınma
kuramları) kalkınma stratejilerinin temeli oluĢturur (Sharpley, 1999, s.230-241):
ModernleĢme kuramına göre turizm istihdam ve gelir oluĢturarak turizm
merkezleri sayesinde ekonomik faydaların GÜ‟ler den AGÜ e doğru yayılacağını
savunur. Tarım toplumundan hizmet sektörünün önem kazandığı modern topluma
geçiĢte katalizör rol oynayacaktır. Harrison (1992) turizm batılı ülkelerden sermaye,
teknoloji, uzmanlık ve batılı değerlerin transfer edilmesine neden olan modernleĢme
Ģeklidir der.
Bağımlılık kuramına göre dünya merkez ve çevre ülkeleri olarak sınıflandırılır.
Merkezde GÜ‟ler çevrede ise AGÜ (GÜ‟lerin eski kolonileri) yer alır. Sömürü bu kez
44
uluslararası firmalar eli ile olur. Kimi araĢtırmacılar örneğin Britton (1982) turizmin
geliĢim ve büyüme iliĢkisini bu kurama göre açıklarlar. Turizm GÜ ve AGÜ arasında
ekonomik bütünleĢmeyi sağlarken bir taraftan da AGÜ sahip olduğu kaynaklar batı
tarafından sömürülmektedir. En tepede GÜ ait tur operatörleri, ortada birlikte çalıĢan
uluslararası firmaların Ģubeleri ve ulusal Ģirketler, en altta ise orta düzeydeki firmalara
bağımlı ve çekim ülkesinde faaliyet sürdüren küçük ölçekli yerli firmalar bulunur.
Turizm harcamalarının büyük kısmı merkez ülkelere, önemli bir bölümü de çevre
ülkede yer alan ticari merkezlerdeki yerli Ģirketlere çok az bir bölümü de tabanda ki
küçük Ģirketler arasında dağılmaktadır. Britton gibi Turner ve Ash (1975) turizmin
GÜ‟ler ve AGÜ arasında eĢitsizliği artıracağını savunarak turizm merkezlerine “sefa
çevresi” örneğin Akdeniz çanağı Batı Avrupa‟nın turizm bölgesi konumundadır derler.
Ġktisadi neoliberalizm (serbest piyasa ve özelleĢtirmeyi savunur, temsilcileri IMF
ve Dünya Bankası) . Bu kuruluĢlar AGÜ de yapısal dönüĢümü gerçekleĢtirmek için
projelere kredi ile destek vermiĢlerdir. Bu kredilerden turizm sektörü de faydalanmıĢtır.
AGÜ dıĢ ticarette mukayeseli üstünlük sağlayacak sektörlere yatırım yapmaları tavsiye
edilmiĢtir ve turizmin geliĢmesi teĢvik edilmiĢtir. Ülkemiz Antalya bölgesinin turizm
merkezi olması projesi Dünya Bankası‟ndan verilen kredi ile desteklenmiĢtir (Roney,
2011, s. 66). Krediler merkez ülkelerine bağımlılığı artırmıĢtır.
1950-1960‟lar
1970-1980‟ler 1980-1990‟lar
Şekil 10. Kalkınma kuramları
Kaynak: Holden, 2005,s. 109.
ġekil 10‟da kalkınma kuramlarının tarihsel geliĢimi gösterilmiĢtir.
Alternatif kalkınma kuramı her toplumun kendi dinamiklerine göre geliĢmesini
savunur, baĢkaları tarafından dikte edilen (üstten aĢağıya değil aĢağıdan üste doğru
karar alma süreci) kararların baĢarısız olacağını söyler. Kitle turizminin çevreye verdiği
ModernleĢme
Kuramı Bağımlılık Kuramı
Ġktisadi
Neoliberalizm
Alternatif
Kalkınma Kuramı
45
zararları minimize etmek için alternatif turizm ve sürdürülebilir turizm kavramları önem
kazanmıĢtır.
3.8. Turizm ve Yoksulluğu Azaltıcı Etkisi
Yoksulluk ve turizm iliĢkisi son elli yıldır incelenmektedir, 1950‟lerde AGÜ
döviz giriĢine neden olduğundan turizm modernleĢme stratejisi olarak kabul görmüĢtür.
1970 ve 1980‟li dönemde sosyal bilimciler yoksul insanlara ne sunabileceğini
araĢtırmıĢlardır. 1990‟lar da yoksulluğu azaltmada turizmin önemine atıf yapılmaktadır.
Bu ülkelerde turizm GÜ‟lere göre daha fazla büyümektedir. WTO (2004) raporunda
yoksullukla mücadele için turizmin önemi açıklanmıĢtır. Yoksul ülkelerde turizmin bu
önemi yoksul odaklı turizm (pro-poor tourism/PPT) anlayıĢı olarak adlandırılır. PPT
yoksullar için net faydalar sağlayan turizm diye kabul görür. Bu anlayıĢın temelinde
turizm sektörünün boyutunu büyültmek yerine turizm içinde yoksullara fırsat
sağlanmasını öngörür. UNWTO bu anlayıĢı desteklemektedir. ġekil 11„ de turizm
sektörünün GOÜ‟lerde yoksulluk, istihdam yaratma ve döviz geliri üzerindeki etkisi
gösterilmiĢtir.
Ekonomik
Büyüme
Turizmin Ġstihdam
Büyümesi Gelir
GeliĢme ve Fırsatlar
Faydalanma Kapasitesi
Yoksulluğun Azaltılması
Şekil 11. Turizm, ekonomik büyüme ve yoksulluğun azaltılması Kaynak: Croes ve Vanegas, 2008, s, 94-103.
ġekil 11‟i yorumlarsak bir ülkede özellikle AGÜ de turizm gelirlerinin artması
yoksulluğun azalmasına ve ekonomik büyümeye, dolayısı ile kalkınmaya fayda
sağlayacaktır.
46
3.9. Turizmin Ekonomik Etkilerini Ölçen Yöntemler
Turizm sektörünün ekonomik etkileri farklı yöntemlerle hesaplanmaya
çalıĢılmaktadır. Bu ekonomik etkilerin en önemlisi turist harcamalarıdır, ancak turist
harcamaları dolaylı ve uyarılmıĢ etkilere sebep olduğundan sadece turizm harcamalarını
dikkate alarak turizm sektörünün ekonomik büyümeye katkısını belirleyemeyiz. Asıl
önemli husus ekonomiye giren paranın nasıl harcandığıdır. Turizm harcamalarının gelir
ve istihdama katkılarının ikincil etkilerini ölçen en fazla kullanılan yöntemler olan
çarpan ve girdi-çıktı analizidir (Roney, 2011, s.82).
3.9.1. Turizmin Birincil Etkilerini Ölçen Yöntemler
Frechtling (1994) göre bir bölgedeki turist harcamalarını hesaplamak için
birincil etkileri ölçmede 8 ayrı yöntem mevcuttur, ikincil etkilerini ölçmek içinde iki
yöntem kullanılır. Turist harcamalarının birincil etkilerini ölçmede kullanılan
yöntemler:
1- Alan araĢtırmaları yöntemi
2- Banka kayıtları yöntemi
3- Artık gelirler yöntemi
4- Mevsimsel fark yöntemi
5- Uydu hesaplama yöntemi (TSA): Hem arz hem de talep yönünden değerlendiren
bir yöntemdir, yapılan hesapların ulusal hesaplarla uyum içerisinde olması
beklenmektedir. TSA ulusal hesaplarda net görülmeyen alanlardaki hesapların
netleĢtirilmesine yarayan yardımcı (uydu) yöntemdir. WTO, WTTO tarafından
desteklenmektedir (Fretcling, 1999).
6- Harcama oran yöntemi
7- Maliyet faktör yöntemi
8- Turist harcamalarının gözlemlenmesi yöntemi
Harcamalar yaklaĢımı ile ölçüldüğünde formül: GSYĠH= C+I+G+ (X-M) dır. Bu
formülde yabancı ve yerli turistlerin satın aldığı mal ve hizmetler için yaptıkları tüketim
harcamaları (C), iĢletmelerin turizm sektöründeki yatırım harcamaları (I), devletin
turizm sektörü altyapısı için yaptığı harcamalar (G), turizm sektörü ülkeye döviz giriĢi
sağladığı için görünmez ihracat olarak (X) de ve vatandaĢların gittikleri ülkelerde
yaptıkları harcamalar ise (M) de yer almaktadır (Bull, 1995, s. 125).
47
Günümüzde WTO tarafından önerilen yöntem Turizm Uydu Hesapları (TSA)
yöntemidir, amacı merkezi yapının hesaplarda gizli kalmıĢ yönlerini görünür hale
getirmek ve daha fazla derinlik kazanmaktır (Semati, 1999, s. 23). TUH ile turizmin
ekonomik etkilerinin talep ve arz yönleri hesaplamalara dahil edilmektedir (Unur, 1993,
s.109). TUH sisteminin hedefleri: (Smith ve Wilson, 1991, s. 250) turizm faaliyetlerinin
yapısını tanımlamak, turizmin ekonomik büyüklüğünü ve katkısını ölçmek, potansiyel
bütün ölçülebilir verileri kullanarak birbirleri arasında iliĢki kurmaktır. TSA yeni bir
yaklaĢımdır. 2001 yılında Suich, Namibya için yaptığı sade TSA çalıĢmasında turizm
sektörünün GSYĠH içerisindeki payı %2.3 iken WTTC tahminlerine göre %8.1
çıkmıĢtır. TUH tablolarında turizmin arz, talep, mal ve hizmetler, faaliyetler, sektörler
ve yatırım, ödemeler dengesi ve istihdam gibi ekonomik değiĢkenlerdeki etkisi
gösterilmektedir. AraĢtırmacılar turizmin ekonomik etkilerinin ölçülmesinde çarpan
analizleri, girdi-çıktı analizleri yaparken günümüzde WTO‟nun önerdiği TUH (TSA)
kullanılmaktadır, turist tespit edemediğimiz mal ve hizmetleri de satın alacaktır,
büfeden çiklet satın almak gibi (Tükeltürk ve Boz, 2013, s. 110-119).
3.9.2. Turizmin Ġkincil Etkileri Ölçmede Kullanılan Yöntemler
Turist harcamaları ile oluĢan ikincil ve uyarılmıĢ etkiler iki ayrı yöntemle
hesaplanmaktadır: Keynesçi çarpan modeli ve girdi-çıktı yöntemleri. Çarpan Modeli:
Ekonomiye enjekte edilen paranın el değiĢtirerek milli gelir üzerindeki etkisini gösterir.
Çarpan kavramında tüm sektörlerin birbiri ile iliĢkili olduğu varsayılır. Çarpan katsayısı
(k)=1/MPL‟dir. MPL marjinal sızma eğilimini verir. ġekil 12‟de turist harcamasının
yerel ekonomideki dolaĢımı ayrıntılı olarak çizilmiĢtir.
48
Turist Harcamaları DOĞRUDAN HARCAMALAR
Turizm ĠĢletmeleri
Ġthalat Sızıntıları Turizm iĢletmelerinin Turizmde çalıĢanların Tasarruflar
gelirlerinin mal ve hizmet ücretlerinin mal ve
almak için harcanan kısmı hizmet almak için harcanan kısmı
Ekonomideki bütün iĢletmeler
Ġthalat ĠĢletme gelirlerinin ÇalıĢanların ücretlerinin Tasarruflar
mal ve hizmet almak için mal ve hizmet almak için
harcanan kısmı harcanan kısmı
Şekil 12. Turizm çarpanı süreci
Kaynak: Cooper vd. , 2005, s.165.
ġekil 12‟ye göre ekonomiye turizm geliri olarak giren harcamaların bir kısmı
sızıntı nedeni ile ithalat olarak yurt dıĢına çıkmaktadır.
Ġthalat ulusal ekonominin dıĢına çıkan harcamalardan oluĢtuğu için en önemli
sızıntı kalemi olarak görülmektedir (Lundberg vd., 1991, s. 135). Görünmeyen sızıntı
kalemleri bir ülkenin kamusal altyapısına ve doğal çevresine turistler tarafından verilen
zararı içermektedir (Smith ve Jenner, 1992, s. 52). Herhangi bir turistik ülkede sızıntı
miktarı büyüdükçe çarpan etkisi azalmaktadır. Filipinler ülkesinin turistik gelir çarpanı
0.82 iken, sızıntıdan sonraki çarpan değeri 0.11‟e düĢmüĢtür (Archer, 1989, s. 131).
Dünya Bankası verilerine göre son yıllarda geliĢmekte olan ülkelerin turizm gelirlerinin
%55‟i dıĢarı sızmaktadır (Honey, 2003, s. 33). Türkiye‟de turizm çarpanı 1981 için 7.81
(Olalı ve Timur, 1988, s. 114) ve 1993 yılı için 4.03 olarak bulunmuĢtur ( Turizm
Bakanlığı, 1993, s. 63).
Turizmden gelir sağlayan ilk iĢletmeler (konaklama ve ulaĢım iĢletmeleri) için
doğrudan gelir iken diğer sektörlerden mal ve hizmet satın alacağından diğer sektörlerde
U
Y
A
R
I
L
M
I
ġ
D
O
L
A
Y
L
I
49
uyarılmıĢ olur. Bu süreçte bir kısım gelir vergi, tasarruf ve ithalat olarak sızacaktır.
Sızıntılar arttıkça gelir azalacaktır (Unur, 2004, s.125-125).
Girdi- Çıktı Modelleri: Çarpan yöntemine göre daha geliĢmiĢ ve kapsamlı bir
yöntemdir. Leontieff tarafından geliĢtirilen model her mala olan toplam talebin
karĢılanabilmesi için bir ekonomide bulunan n tane sektörün hangi miktarda üretim
yapması gerektiğini söylemekte, her bir sektörün diğer sektörlerden ne kadar girdi
aldığını veya sektörlere çıktı verdiğini, yani sektörler arası bağımlılığı göz önüne
almaktadır. Bu yöntemde turizm sektörü, seyahat ve turizm olarak iki ayrı sektöre
ayrılmıĢtır (Chiang A, 2003, s.110-117).
Turist sayısındaki artıĢ yeni konaklama iĢletmelerinin kurulması için inĢaat
sektörü, çelik üretimi, kömür ve daha fazla enerji ihtiyacını doğuracağından, sektörler
arası zincirleme iliĢki geniĢleyecektir (Unur, 2004, s. 132).
Girdi-çıktı analizi ile seyahat harcamalarının devlet ekonomisindeki etkisi daha
doğru ve tam ölçülebilir (Mak, 1989, s. 3). Bu yöntem zaman, finansal ve insan gücü
olarak pahalı bir yöntemdir, sektörler arası verilere ulaĢım olamayabilir (Fletcher, 1989,
s. 516) ve hesaplamalar belli bir döneme ait verilerle yapıldığından sonuçlar sadece o
dönem için yorumlanabilir (Yağcı, 2003, s. 187).
3.10. Turizmin Olumlu Ekonomik Etkileri
WTTC (2014) verilerine göre turizm sektörü dünya GSMH %9.4‟ ünü, dünya
toplam istihdamının %7.6‟ sı nı (238 milyon kiĢi) ve dünya toplam ihracat gelirinin
%10.9‟ unu meydana getirir. Uluslararası hizmetler ticaretinin %40‟ ı nı oluĢturur.
Turizm görünmez bir ihracat kalemidir (Archer ve Cooper, 1998). Turizmden
elde edilen her türlü gelir, ek ihracat olarak kabul edilir (Bahar ve Kozak, 2012, s .11).
ġekil 13‟ de turizm sektörünün olumlu ekonomik etkileri verilmiĢtir. Bu etkiler tek tek
ayrıntılı olarak analiz edilecektir.
50
Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi Gelir Yaratıcı Etkisi Ġstihdam Yaratıcı Etkisi
Turizmin Olumlu Ekonomik Etkileri
Diğer Ekonomik Sektörlere Katkı Altyapı - Üstyapı Yatırımlarına Etkisi Bölgelerarası Kalkın.
Etkisi
Şekil 13. Turizm sektöründen elde edilen gelirlerin ödemeler dengesi
Kaynak: Kozak N & Kozak M, 2013.
ġekil 13‟de turizm sektöründen elde edilen gelirlerin ödemeler dengesi, gelir,
istihdam, yatırımlar, diğer sektörlere faydası ve bölgeler arası geliĢme üzerine etkileri
bulunmaktadır.
3.10.1. Turizmin DıĢ Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi
Alkin (1978) ödemeler dengesi bir ülkenin bir yıl içinde diğer ülkelere çeĢitli
nedenlerle yaptığı ödemelerle diğer ülkelerden sağladığı dövizleri gösteren bilançodur
der. Ödemeler dengesi; cari iĢlemler hesabı, sermaye ve finans hesabı, net hata ve
noksan‟ dan meydana gelir (Ünsal, 2001, s. 475). Turizm sektörü, cari iĢlemler
hesabının dört ana bölümünden biri olan hizmetler dengesi (taĢımacılık, turizm, inĢaat
hiz.,finansal hiz.,diğer ticari hiz, resmi hiz, diğer hiz.) kaleminde yer alır.
Dar anlamda ödemeler bilançosu, yabancı turistlerin ülkede yaptıkları
harcamalar ile yurtdıĢına çıkan yurttaĢların yaptıkları harcamaları ve sonuç olarak
turizmin ekonomiye net katkısını gösterir. GeniĢ anlamda ödemeler bilançosu, hem
turistlerin hem de turizmle ilgili tüm kiĢi ve kuruluĢların tüm iĢlemlerinin gelir ve gider
kalemlerinden oluĢur. Ödemeler dengesine incelendiğinde uluslararası turizm
uluslararası hizmetler kalemi içerisinde yer alır, ödemeler dengesi içerisindeki en
önemli kalem uluslararası hizmetlerdir, ülkeye gelen ve çıkan turistlerin yaptıkları
harcamaları neticesinde turizm sektörünün ekonomiye net katkısını gösterir (Unur,
2000, s.1-18). Tablo 12‟de dıĢ turizm bilançosu kalemler halinde verilmiĢtir.
Turizmin Olumlu Etkileri
51
Tablo 12.
Dış Turizm Bilançosu
Aktif DıĢ Turizm ( Turizm Gelirleri ) Pasif DıĢ Turizm ( Turizm Giderleri )
Turistlerin ülkedeki konaklama
VatandaĢların ülke dıĢındaki konaklama vb.
giderleri
ulaĢtırma, yeme-içme vb. ödemeler Turizm amaçlı mal ve hediyelik eĢya
dıĢalımı
Turizm amaçlı mal ve hediyelik eĢya
dıĢsatımı Turizm amaçlı yabancı sermaye yatırımları
Ülkeye turizm amaçlı kar transferleri Yabancı ülkelerdeki personel eğitim
giderleri
Yabancıların turizm amaçlı kiraladıkları Yabancı ülkelerdeki tanıtım, reklam
giderleri
tesislerin kira gelirleri Yabancı turizm iĢletmelerine ödenen
komisyonlar
Yabancıların turizm amaçlı tanıtım
harcamaları
DıĢ ülkelerdeki banka ve sigorta kuruluĢlarına
yapılan ödemeler
Yabancıların ülkedeki banka ve
sigortalara .yaptıkları ödemeler
Yabancı ülkede turizm amaçlı kiralanan
tesislere yapılan ödemeler
Diğer döviz girdileri Diğer döviz çıktıları
Net Giderler Net Gelirler
Kaynak: Ġçöz ve Kozak 2002, s. 198.
Tablo 12 incelendiğinde turizm sektörünün bir ülkenin ödemeler dengesi
üzerinde iki tür etkisinin olduğu görülmektedir. Birincisi, ülke vatandaĢlarının turist
olarak yurtdıĢına çıkmalarının negatif etkisi, diğeri ise ülkeye gelen turistlerin neden
olduğu pozitif etkidir. Yabancı turistlerin yaptığı her türlü turistik harcamalar ödemeler
bilançosunun aktifinde, yurtdıĢına çıkan vatandaĢların dıĢarıdaki turistik harcamaları ise
ödemeler bilançosunun pasifinde yer almaktadır. Elde edilen döviz geliri döviz
giderinden fazla ise turizm ödemeler bilançosu üzerinde pozitif etki meydana
getirecektir (SamırkaĢ ve Bahar, 2013, s. 7).
Ödemeler dengesi açık veren ülkelerin turizm sektörünü desteklemesinin nedeni,
açıklarını kapatmak için turist ve harcama miktarını artırarak, bu sayede döviz kazancı
elde etmektir. Ödemeler dengesi fazla veren ülkeler ise enflasyona yol açmamak için
vatandaĢlarının uluslararası turizme katılmalarını teĢvik etmekte yani her iki durumda
da turizm ödemeler bilançosunu dengelemeye yardımcı olmaktadır (Roney, 2011, s. 79).
52
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise döviz kurlarıdır . DeğiĢen döviz
kurları neticesinde turizm sektörünün milli gelire reel katkısı aynı kalsa bile, turizm
faaliyetlerinden elde edilen gelir miktarı artıp azalmaktadır (Bull, 2005, s. 184).
3.10.2. Turizmin Gelir Etkisi
Turizm milli gelirin göstergesi sayılan GSYĠH artmasına destek verir, GSYĠH ki
geliĢmeler turizmi etkiler. Turizm sektörünün GSYĠH olan miktarına sadece uluslararası
turizmden sağlanan döviz gelirleri dahil edilmekte, iç turizm harcamaları hesaba
girmemektedir (SamırkaĢ ve Bahar, 2013,s. 4-5).
Turizm dünyada en hızlı geliĢen ve büyüyen sektörü olmakla beraber bir çok
ülke için ulusal gelirin en önemli kaynağıdır (Freitas, 2003, s.45).
Turizm hem milli gelir yapısı içinde hem de çarpan mekanizması ile gelir etkisi
meydana getirir (McIntosh ve Goeldner, 1986, s. 268).
Turizm, geliĢmiĢ ülkelerden geliĢmekte olan ülkelere doğru döviz transferi
meydana getirmektedir, GOÜ döviz arzı artar (Ġçöz, 1987, s. 35):
- Kum, güneĢ, deniz gibi. sıfır maliyetli, atıl iĢgücü, ucuz tarım ve deniz ürünleri
gibi maliyeti düĢük ve alternatif değerlendirme imkanı bulunmayan kaynaklar
turizm aracılığı ile hem değer kazandırmakta hem de gelir oluĢturmaktadır.
Turizm sektörü, düĢük maliyetle doğrudan milli gelire ek destek vermektedir.
- Turizm sayesinde ülkeler, bölgeler ve sektörler arasında dengeli ve adaletli gelir
dağılımı olur, bölgelerin turizm geliri ile diğer ekonomik etkinlikler için kaynak
sağlanmıĢ olur.
Keynes ihracatı ülkeler açısından ekonomik büyümeyi arttıran ilaveler diye
kabul eder (Lundberg, 1995, s. 135). Önce ülkelerarası ticaret iliĢkileri baĢlar zamanla
bu ilgi turistlik amaçlı seyahatlere öncülük eder ( Kulendran ve Wilson, 2000, s.1002).
Yerli ve yabancı turistlerin tüketim harcamaları sayesinde meydana gelen
turizmin gelir etkisi, turizm gelirlerinin GSMH‟ ya oranlanması ile bulunmaktadır
(Ünlüören vb. 2011, s, 150). GeliĢmiĢ ülkelerde iç turizm harcamaları toplam turizm
gelirlerinin büyük kısmını meydana getirmekte bu yüzden iç ve dıĢ turizmin
hesaplamaları birlikte yapıldığında anlamlı olmaktadır (Barutçugil, 1986, s. 51,52).
GeliĢmiĢ ülkelerde toplam turistik harcamaların % 25‟i dıĢ, % 75‟i iç turizm için
yapmaktadır (Olalı ve Timur, 1988, s. 124).
53
Turizm harcamalarının yerel ekonomi üzerindeki gelir etkisi üç farklı Ģekilde
kabul görmektedir. Fletcher ve Archer (1991), Hughes (1993) ve Wall (1993), doğrudan
gelir etkisi, dolaylı gelir etkisi ve uyarılmıĢ gelir etkisi. Turistlerin mal ve hizmet satın
almaları çarpan etkisi ile ekonomide daha büyük harcama ve gelir artıĢına neden olur
(Sengupta ve Espana, 1994, s. 41-51). Turizm sektörü sayesinde hizmet ihracatı
yapılarak daha fazla döviz girdisi ve sonuçta ulusal gelir artıĢı mümkün hale gelir
(Fayed ve Fletcher, 2002, s. 210). Turizm görünmez bir ihracat kalemidir (Theobald,
2001). Ġhracat odaklı büyüme hipotezinde olduğu gibi, turizm odaklı büyüme
hipotezinde de turizm gelirleri uzun dönemde ekonomik büyümeye yol açar (Croes,
2006).
Elde edilen turizm gelirleri inĢaat, tarım, sanayi vb. sektörler tarafından harcanıp
ve ekonomide el değiĢtirir bu gelir-harcama iliĢkisine iktisatta çarpan mekanizması
denmektedir. Turistlerin yaptıkları harcamalar önce kendisi kadar gelir sağlar, sonra bu
gelirin bir kısmı ülke içerisinde harcama, tasarruf, yatırım ve vergi ile devir ederek
dolaylı yeni gelirlerin oluĢmasına neden olur. Turistlerden gelir sağlayan turizm
iĢletmeleri hizmetlerine devam edebilmek için diğer sektörlerden mal ve hizmet satın
almakta, elde edilen gelirin bir bölümü tekrar harcama ile ekonomiye girmektedir.
Sonuçta oluĢan nihai turizm geliri, yerli ve yabancı turistlerin tüketim harcamaları ve
yatırım harcamalarına göre oldukça fazladır. AB turizminin çarpan etkisi çok yüksektir,
öyle ki % 20‟lik harcamanın çarpan etkisi % 500 dür. Türkiye‟nin de bulunduğu bir
araĢtırmada çarpan etkisi 1.96 olarak bulunmuĢtur yani turistlerin yaptığı harcamalar
kendisinin 2 katı kadar gelir artıĢına sebep olmaktadır (Ġçöz ve Kozak, s.270) .
Artan turist talebini karĢılamak için yapılacak turizm yatırımları hem turizm
sektöründe hem de diğer sektörlerdeki üretim faktörlerinin gelirlerini meydana
getirecektir (Tunç ve Saç, 1998, s.95).
Turizm sektörünün gelir etkisinin ve çarpan oranının bulunması için Keynesçi
çarpan modeli ile birlikte girdi-çıktı modellerinden yararlanılır ( Ünlüönen ve Tayfun,
2011, s. 157).
Turizm sektöründe artan altyapı ve üstyapı yatırımlarına yönelik çarpan
katsayısına turistik yatırım çarpanı denir (Olalı ve Timur, 1988, s.125).
Üretim değerinin, iç ve dıĢ turizm gelirleri toplamı üretim değerinin %75‟ inin
katma değer olduğu düĢünülmektedir (Sezgin, 1995, s.76).
Turizm Yatırımcılar Derneği “Turizmde Ġkinci Hamle Projesi” bağlamında 2010
yılına kadar yapılacak olan 13.250 milyar dolar toplam yatırım harcamaları (7.5 milyar
54
$ üstyapı için, 3 milyar $ altyapı için ve 2.75 milyar $ tanıtma için) Türk ekonomisine
katkısı: 2010 yılına kadar 180 milyar $ döviz geliri elde edilecektir, turizm sektöründe 1
$ döviz geliri 1 $ katma değer yarattığından 10 yılda turizm sektörünün toplam katma
değeri 180 milyar $ a ulaĢacaktır (Varlıer, 2002, s. 217).
Uluslararası sermaye; otel, tur operatörleri, ulaĢım hizmetleri, altyapı
yatırımlarındaki DYS (doğrudan yabancı sermaye) olarak turizm sektörüne dahil olur
(Bahar ve Bozkurt, 2010, s.256).
Turizm gelirleri AGÜ açısından; politik ve ekonomik kısıtlamalardan uzak,
turizm mal ve hizmetlerinin fiyatları daha fazla kendi kontrolünde olması, ihracat için
çeĢitlendirme fırsatı olması gibi sebeplerle önem taĢır. Turizm daha az dıĢ girdi kullanır.
Sürekli büyüyen bir sektördür. ( SamırkaĢ ve Bahar, 2013, s. 8).
3.10.3. Turizmin Ġstihdam Yaratıcı Etkisi
Turizm emek- yoğun bir sektördür. Turizme uygun kırsal veya geliĢmemiĢ
bölgelerde turizm istihdamın temel kaynaklarındandır. Turizm amaçlı tüketim
harcamaları önce doğrudan, daha sonraki aĢamalarda ise dolaylı istihdam etkisi
yaratmaktadır. Turizmden gelen ilk gelirler ekonomi içerisinde baĢka sektörlere
yayılarak harcama ve gelir akımına, bu da yeni yatırımların ve iĢ alanlarının baĢlayıp
iĢgücüne olan talebin artmasına sebep olmaktadır.
Turizm sektöründeki istihdamın genel özellikleri Ģöyledir: (Ġçöz ve Kozak, s.
237-238)
- Turizm mevsimlik özelliktedir, yaz dönemlerinde istihdam artıĢı görülmektedir.
Hem kalifiye hem de kalifiye olmayan iĢgücü istihdam edilmekte, mevsim
dıĢında ise eksik istihdam söz konusu olmaktadır.
- Kadın personel sayısı diğer sektörlere nazaran yüksektir.
- Kitle turizminin yoğunlaĢtığı bölgelerde sektör mevsimlik iĢgücü kullanır,
sektörde aĢırı dalgalanmalar görülmektedir.
- Sektördeki iĢgücü karma bir sosyo-ekonomik ve sosyo-demografik yapıya
sahiptir. Farklı meslek ve yaĢ (öğrenci) grubundaki insanlar aynı tesiste
çalıĢmaktadırlar.
- Tam zamanlı, part-time ve mevsimlik istihdam nedeni ile kesin iĢgücü
rakamlarına ulaĢmak zordur.
55
- Sektördeki istihdamın ne kadarının doğrudan turizme, ne kadarının da bölge
halkına hizmet ettiğini hesaplamak zordur.
- Sektörde iĢgücü devir hızı yüksek olup, mevsimsellik, çalıĢma Ģartlarının
zorluğu ve ücretlerin düĢüklüğü bu devir hızını yükseltmektedir.
- Yabancı iĢgücü animatör, rehberlik, ön büro, bar vb. alanlarda istihdam
edilebilmektedir.
- UlaĢtırma ve konaklama alt sektörlerindeki iĢgücü, günün 24 saati hizmet
sunmakta zira tüketici 24 saat hizmet talep edebilmektedir.
- Satın alma, depolama, bahçıvanlık gibi sektördeki bir çok alt meslek grupları
ileri seviyede beceriye gerek duymaz.
- ĠĢgücünün toplu pazarlık ve sendikalaĢma oranı çok düĢüktür.
Turizm GOÜ‟lerde kırsal veya geliĢmemiĢ bölgelerdeki istihdamın temel
kaynaklarındandır. Turizm eğitimli ve yetenekli iĢgücüne ve yeterli düzeyde eğitimi
olmayan insanlara da istihdam sağlar (ÇetinbaĢ ve BektaĢ, 2008, s. 1).
Bull (1995)‟ e göre turizm sektöründe istihdamın yüksek olmasının dört nedeni:
- Sektörün emek yoğun olması
- DüĢük ücretli iĢler.
- Yarı zamanlı ve geçici iĢler.
- Mevsimsellik.
Turizm sektörünün önem kazandığı Bahama Adaların da toplam istihdamın
%55‟i, Maldiv Adalarında % 45, Virgin Adaları % 50 ve Jamaika Adası % 28 oranında
toplam istihdamı çalıĢtırmaktadır. Ġspanya‟da % 11, Fransa‟da % 8‟dir (Kozak ve
Kozak, 2013, s.81).
Turizm sektörünün bir bölgede geliĢim göstermesi yeni iĢ ve istihdam
kaynaklarını artırır (Hodur ve Leistritz, 2007). Küresel olarak her 10 kiĢiden birinin
çalıĢtığı turizm sektörü, dünyanın en büyük ve geliĢme potansiyeli olarak baĢlarda
bulunur (Nadkarni, 2008). Son yıllarda istihdam ve gelirdeki hızlı artıĢ ile turizm
sektörü hem geliĢmiĢ hem de GOÜ de lokomotif vazifesi gösterir (Oki vd. 1997).
Turizm sektörünün meydana getirdiği istihdam yoğunluğu mekanizasyon ve
otomasyonun sınırlı olmasından diğer sektörlere göre daha fazladır (Mill ve Morrison,
1992, s. 294). Yüksek oranda iĢsizlik problemi olan GOÜ de hükümetler düzenli ve
verimli iĢ alanları oluĢturma gayreti içerisindedirler ( Zengin, 2010, s. 114).
56
3.10.4. Turizmin Bölgelerarası GeliĢme Üzerindeki Etkisi
1960‟lı yıllardan beri GÜ ve GOÜ‟lerde uygulanan bölgesel kalkınma
programlarının ana hedefi ülkenin geri kalmıĢ bölgelerine yatırım teĢviki sağlamaktır.
Kitle turizminin parçası olan turistler seyahat ederken kendi ülkelerindeki yaĢam
standartlarına sahip bölgeleri tercih etmektedirler. Turizm yatırımlarının geliĢmiĢ
bölgelerde olacağı açıktır. Bu durumda bölgelerarası eĢitsizlik daha da artmaktadır bu
durumda kitle turizminin bölgesel kalkınmaya katkıda bulunması pek mümkün
olmamaktadır (Roney, 2011, s. 81).
Eğer turizm yatırımları bir ülkenin daha geri kalmıĢ bölgelerinde verilecek
teĢviklerle ivme kazandırılırsa bölgelerde dengeli kalkınmaya yol açar (Çeken, 2003, s.
147). Bir ülkenin turizm potansiyelinin kullanılması ile (artan sermaye birikimi) birlikte
geri kalmıĢ bölgeler kalkınabilecek ve neticede bölgelerarası dengesizlikleri gidermede
rol oynayacaktır (Zengin, 2006). Turizm sektöründen sağlanan gelir ekonomik büyüme
ve kalkınma amacı ile kullanılabilir (McKinnon, 1964, s. 388-409). Deniz kıyısı olan
geri kalmıĢ bir bölge için deniz-kum-güneĢ (kıyı) turizminin geliĢtirilmesi o bölgenin
kalkınması için çok önemlidir (Klein, Osleeb ve Viola, 2004, s. 1080-1088).
1950‟ler de bölge tanımı kalkınma ile birlikte anılmıĢtır. Günümüzde
küreselleĢme, bölgeselleĢme (AB), post-fordist üretim, postmodernizm bölge
kavramının yeniden tanımlanmasını gerekli kılmıĢtır. Ekonomik geliĢmiĢlik düzeyine
göre bölgeler, az geliĢmiĢ bölgeler (sanayileĢme zayıftır, geleneksel faaliyetler
sürmektedir, modern tarıma geçilmemiĢtir, emek-yoğun üretim yapılmaktadır) ve
geliĢmiĢ bölgeler (üretim faktörlerinin verimliliği ve kalkınma hızları ülke
ortalamasından yüksektir, altyapı yatırımları yeterlidir, bölge dıĢarıdan göç almaktadır).
Rostow, Mrydal, Hirchman, Perroux gibi bilim adamları bölgesel kalkınma ile ilgili
çalıĢmalar yapmıĢlardır. F. List tarım, imalat ve sanayi kesimleri için dengeli geliĢmenin
gerekliliğini belirtmiĢtir. Perroux, Mrydal ve Kaldor tarafından dengesiz kalkınma
modellerinde bölgesel gelirlerin piyasa güçlerinden dolayı birbirinden uzaklaĢmaya
neden olacağını savunmaktadırlar. En yaygın yaklaĢım Perroux büyüme kutupları
(growth poles) kuramıdır. Bu modelde temel olan sektördür. Lider sektörün seçilmesi en
elzem konudur. 1980‟lerin baĢına kadar Keynesyen kurallar geçerli olmuĢ (devletin bu
bölgelere yatırım yapacaklara teĢvik vermesi), 1980 sonrası dönemde Neo-klasik
yaklaĢım (az geliĢmiĢ bölgelerdeki giriĢimciliğin desteklenmesi ve piyasaya güvenmek)
geçerlilik kazanmıĢtır. Yukarıda bahsedilen iktisat literatürünün turizm sektörünü
57
ilgilendiren kısımlarını açıklayalım. GOÜ‟lerde kalkınmanın kaynağı ĠDBS (ihracata
dayalı büyüme stratejisi), sanayi sektörü olarak görülmektedir, ihracat ve büyüme
değiĢkenlerinin nedensellik iliĢkisini inceleyen ampirik çalıĢmalar genel olarak olumlu
sonuçlar vermiĢtir. Buradan hareketle TDBS (turizme dayalı büyüme stratejisi)‟nin
temel dayanağı ĠDBS literatüründen gelmektedir. Turizmin döviz kazandırma özelliği
aynı ihracat etkisi göstermektedir (görünmeyen ihracat özelliğinden). Uzun dönemde
ĠOBH (ihracat odaklı büyüme hipotezi) gibi turizm ekonomik büyümeye neden
olabilecektir. Ekonomik kalkınma turizm iliĢkisi üzerine yapılan teorik çalıĢmalar,
birinci grup olarak kalkınma aĢamaları teorisi (geleneksel toplum, kalkıĢa hazırlık,
olgunluğa geçiĢ ve yüksek tüketim aĢamaları) ülkemiz için Cumhuriyet dönemi turizm
açısından geleneksel toplum, 1980 sonrası ise kalkıĢ aĢaması, ikinci grup olarak yayılma
teorisi (yatırımların belli bölgelerde toplanması) ülkemiz turizmi için Güney ve Batı
bölgelerinin tercih edilmesi, 1960‟lar da güney Ġtalya‟nın kalkınması için sanayiye
önem verilmiĢ ancak 1970 sonrası bu politika terk edilerek bölgenin kalkınması için
turizmin önemi fark edilmiĢtir ve turizmin geliĢmesi ile günümüzde Akdeniz turizm
pazarının en önemli güçlerinden biri olmuĢtur ve üçüncü grup olarak bağımlılık teorisi
(kapitalistler çevre ekonomileri ile ilgili yeni bağımlılıklar üretmektedirler (turizm bu
yüzden önemsenmektedir, çarpan etkileri abartılmaktadır, turizm ithalat eğilimini
yükselterek sızıntılara ve yabancı sermaye bağımlılığına neden olmaktadır) literatürde
yerini almıĢlardır. Az geliĢmiĢ bölgede turizmin çok kısa zamanda büyümesini
beklemek yanlıĢtır, turizmin geliĢtirilmesinin planlandığı bölgelerde fiziki altyapı, yol,
iletiĢim, marina, havaalanı vb. meydana getirilmesi diğer sektörleri ve ticareti de
uyararak kalkınma oranını artıracaktır (SamırkaĢ ve Bahar, 2013, s. 103-111).
3.10.5. Turizmin Tarım Sektörü Üzerindeki Etkisi
Turizm bölgesine gelen yerli ve yabancı turistlerin yeme- içme yani beslenme
ihtiyaçlarını karĢılamak için normal zamanlarda fiyatı düĢük olan ürünlerin fiyatı
yükselmekte, ek katma değer oluĢmaktadır. Yerli halk tarım arazisini, çiftliğini kendisi
iĢletip veya kiraya vereceğinden bölge halkının refahı da artacaktır (kırsal turizm
uygulamaları vb).
Turizm sektörünün etkilediği sektörlerden en önemlisi tarım sektörüdür. Bu
sektörde turizm sektöründen ötürü ek talep oluĢur, üretim artıĢı üretim hacmini
arttırmakta istihdam yaratmaktadır. Turizm sektörünün geliĢmesi o bölge tarımının
58
üretim kalitesinin ve çeĢitliliğinin artmasına, kaliteli ürünlerin gerçek değerini
bulmasına neden olur. Kırsal kesimin en önemli sorunu olan iĢsizlik, turizm sektörünün
geliĢmesi ile azalacak, sektör kadınların dolaylı olarak istihdam edilmesini sağlayacaktır
(SamırkaĢ ve Bahar, 2013, s.13).
Turistik faaliyet için tarım alanlarının turizme ayrılması tarımsal faaliyetlerin
gerilemesine sebep verir yani turizm tarım için alternatif bir sektör haline gelme riski
taĢır (Albayrak, 2001, s. 44).
3.10.6. Turizmin Sanayi Sektörü Üzerindeki Etkisi
Turizm tüketim ve ara malı üreten sanayilerde yüksek, yatırım malı üreten
sanayiler için düĢük etkiler gösterir. Konaklama iĢletmeleri yapımında kullanılan
çimento, çelik, kum, taĢ ve demir gibi malzemelerin üretimini olumlu etkileyecektir.
Turizm yatırım harcamaları en fazla inĢaat sektörünü etkiler, çoğaltan etkisi ile milli
gelir de artıĢ olur (SamırkaĢ ve Bahar, 2013, s. 13-14).
3.10.7. Turizmin Hizmetler Sektörü Üzerindeki Etkisi
Turizm, içinde yer aldığı hizmetler sektörünü de önemli ölçüde etkiler. Hizmet
sektörü içerisinde turizm sektörünün önemli bir ağırlığı vardır. Bu bağlamda cari
tüketimle ilgili üçüncü üretim sektörünü; ekmek, et, süt, meyve- sebze gibi ürünleri
etkiler. Donatım sanatları ile ilgili üçüncü üretim sektörünü yani; demirci, inĢaat iĢçiliği,
boyacı vb. etkiler. Konforla ilgili üçüncü sektörü: çiçekçi, pastane, spor malzemeleri
gibi etkiler. Yardım ve güvenlik hizmetlerini, lüks kabul edilen kuyumcu, gece kulübü,
sauna gibi etkiler. Turizmin bir bölgeye gelmesiyle, bölgedeki kamu hizmetleri de
geliĢmekte yani haberleĢme, kanalizasyon gibi ve turizme yönelik hizmetlerin
gelmesine destek verir; ulaĢım, benzin istasyonları, eğlence yerleri ve animasyon
aktiviteleri vb. (Olalı, 1983, s.9). Turizm hizmetlerinin geliĢmesi sektörel, ulusal ve
uluslararası rekabeti de artırır, artan rekabet bütün ekonomideki kaynak verimliliğinde
artıĢa neden olur (Bhagvati ve Srinavason, 1979, s. 14).
3.10.8. Turizmin Vergilendirilmesinin Ekonomik Etkileri
Vergi gelirleri devlet için en önemli gelir kaynaklarındandır. Vergi devletin
kamu harcamalarını karĢılamak için gerçek ve tüzel kiĢilerden cebren istediği bir
yükümlülüktür. Hükümetler bazı turistik ürünlere doğrudan veya dolaylı vergi
59
uygulayarak söz konusu ürünlerin talebini özendirmekte veya düĢürmektedir örnek
olarak havaalanı giriĢ ve çıkıĢ vergileri, giriĢ vizesi verilebilir (Bull, 1995, s.107).
Konaklama iĢletmelerinden alınan vergiler, turistik cazibe merkezlerine giriĢ bedelleri,
havaalanı giriĢ ve çıkıĢ vergileri yaygın olarak görülen turist vergileridir (Mak, 2004,
s.152-153). 2000-2010 arası dönem için devlete; %5‟ e düĢeceği tahmin edilen KDV,
kurumlar vergisi, vergi stopajları, ödenecek toplam vergi tutarı 40 milyar $ olacaktır
(Varlıer, 2002, s. 217). Devletin turizm iĢletmelerinden ve gelirlerinden aldığı dolaylı,
dolaysız vergiler, gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV, emlak vergisi, belediye
harç ve resimleri, sektörde çalıĢanlardan kesilen gelir ve sigorta, oyun harçları, vize
ücretleri, lisanslar, liman vergisi, milli park ve müzelere giriĢ parası onun gelir
kaynaklarındandır (Olalı ve Timur, 1988, s. 140).
3.10.9. Turizmin Diğer Ekonomik Sektörlere Katkısı
Türkiye‟de son yıllarda yapılan çalıĢmalarda turizm sektörü 35 alt sektör ile
yakın iliĢki içerisindedir.
3.11. Turizmin Olumsuz Ekonomik Etkileri
Turizm hareketlerinin olumsuz bazı etkileri de mevcuttur. Bunlar ithalat etkisi,
enflasyon etkisi, fırsat maliyeti etkisi, mevsimsellik etkisi ve yabancı iĢgücü gereksinimi
olarak sıralanabilir. AĢağıda bu olumsuz etkiler ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
ġekil 14‟ de turizm sektörünün olumsuz ekonomik etkileri gösterilmiĢtir.
60
Fırsat Maliyeti DıĢalım Eğilimindeki ArtıĢ Yabancı ĠĢgücü
Gereksinimi
Turizmin Olumsuz Ekonomik Etkileri
Turizme AĢırı Bağımlılık Enflasyonist Baskı Mevsimlik
Dalgalanma
Şekil 14. Turizm sektörünün olumsuz ekonomik etkileri
Kaynak: Kozak N & Kozak M, 2013, s. 83.
ġekil 14‟de turizm sektörünün olumsuz ekonomik etkileri baĢlıklar olarak
verilmiĢtir, bu etkiler aĢağıda ayrıntılı olarak tek tek analiz edilecektir.
3.11.1. Fırsat Maliyeti
Fırsat maliyeti (opportunity cost) literatürde kıt kaynaklar arasında seçim
yapılması, olarak tanımlanır. Türkiye‟de verimli tarım alanları, koylar ve kumsallar
Akdeniz ve Ege kıyılarında (Ġztuzu koyu, Göcek koyları özelleĢtirilmiĢtir) turizme
açılmıĢtır. Hastahane için ayrılabilecek kaynaklar otel inĢaatı için kullanılabilir.
3.11.2. Turizme AĢırı Bağımlılık
AGÜ turizmden kazanacakları dövize güvenerek verimsiz alanlara yatırım
yapabilir, dıĢ piyasalardan borçlanabilir ama oynak bir sektör olan turizmde kriz
görüldüğü vakit beklenen gelirler elde edilemeyecektir. 2015 için Rus turist sayısının
%25 azalacağı tahmin edilmektedir bu da yaklaĢık 1.4 milyar dolar turizm gelirinin az
elde edileceği anlamına gelmektedir.
3.11.3. Enflasyonist Baskı
Vanhove (2005, s. 175)‟e göre turizmin yol açtığı fiyat artıĢları çoğunlukla
geçici ve turistik bölgelerle sınırlı olup yerel fiyat artıĢlarıdır; dolayısıyla bu fiyat
artıĢlarını enflasyon olarak adlandırmak doğru değildir der. Pek çok turistik bölgede
gözlemlenen aynı mal ve hizmetin turistler için pahalı, yerli halk için daha ucuza
Turizmin Olumsuz Ekonomik Etkileri
61
satılması durumu ise ikili pazar (dual market) yapısını göstermektedir (Roney, 2011, s.
82).
3.11.4. Mevsimsellik Etkisi
Turizm sektörü (kitle turizmi) özellikle yılın belli dönemlerinde (yaz dönemi)
yoğunluk gösteren bir sektördür.
3.11.5. Yabancı ĠĢgücü Gereksinimi
Turizm iĢletmelerinde ihtiyaç duyulan yabancı iĢgücü ağırlıklı olarak kendini,
animasyon ve müĢteri hizmetleri bölümlerinde göstermektedir, turizm sektöründen elde
edilen döviz gelirlerinin bir kısmı ücretler vb. olarak sızıntı ile ekonomi dıĢına çıkar.
3.11.6. DıĢ Alım Eğiliminde ArtıĢ
Turistik tesisler için ithal edilen inĢaat malzemesi, turistiklerin tükettikleri
çeĢitli mal ve hizmetler için ithal edilen mallar (içki, peynir, sos, puro vb), yabancı
sermaye ile kurulmuĢ iĢletmelerin kar transferi, yabancı personel maaĢlar, reklam
harcamaları, yurtdıĢında yapılan turistik yatırımlar görünmeyen ithalat (dıĢalım) olarak
ödemeler dengesi üzerinde turizm nedeni ile oluĢan döviz çıkıĢları (ek ithalat)
Ev sahibi ülke tarafından üretilemeyen ekipman, gıda ve diğer ürünler ithalat
yolu ile ithal edilmekte, bu durum ithalat sızıntıları olarak tanımlanmaktadır. UNCTAD
raporuna göre GOÜ‟lerde ithalat sızıntısı % 40-50 arasına iken, GÜ‟lerde bu oran %10-
20 arasındadır (SamırkaĢ ve Bahar, 2013, s. 15).
3.12. Turizm ve Rekabet
KüreselleĢme ile rekabet gücü ön plana gelmektedir. Adam Smith rekabet
gücünü üretimde mutlak üstünlüğe sahip üretim faktörlerinin coğrafi dağılımına
(hammaddelere yakın ekonomik faaliyetler) ve iĢbölümüne dayandırır (Smith, 1999).
David Ricardo rekabet gücünü karĢılaĢtırmalı üstünlük yani ülke kaynaklarının en
verimli oldukları üretim alanlarına yönlendirmeye bağlamıĢtır. H-O (Heckscher ve
Ohlin) faktör donatımı teorisi diye yorumlanmıĢtır. Bir ülke hangi üretim faktörüne
fazla sahip ise üretimini o faktörü yoğun kullanan ürünlerde uzmanlaĢmalı ve onu ihraç
ederek karĢılaĢtırmalı üstünlük elde etmelidir (Jayadevappa ve Chhatre, 2000).
62
Günümüzde firmalar kitle üretimi ve ölçek ekonomilerinden yararlanarak
rekabet gücü yakalayabilmektedirler. Rekabet üretim üstünlüğüne dayanır, düĢük fiyat
politikaları ile pazarda tutunma önem kazanmıĢtır(Çoban, 2001). 1913 model-T
dünyanın ilk seri üretim otomobilidir, ısmarlama otomobillere göre fiyatların düĢmesine
ve üretimin artmasına neden olmuĢtur. Seri üretim veya “Fordizm” olarak adlandırılan
üretim anlayıĢı aynı üründen çok üretilmesi, satılması ve birim maliyetlerinin düĢmesine
olanak vermiĢtir (Kırım, 2003).
1960‟ler de rekabet gücü stratejilerinin temelini üreticiler, 1970‟ler de rekabet
gücü maliyet üstünlüğüne dayanmakta idi (Öz, 2000). 1980-1995 yıllarında Porter
“Ulusların Rekabet Gücü Teorisi” ile karĢılaĢtırmalı üstünlüklerin rekabetçi
üstünlüklere dönüĢtürülmesi yani rekabet; üretim üstünlüğü, fiyat rekabetinden ziyade
kalite, ürün çeĢitlendirmesi, yenilik, modern tasarım ve görüntü olacaktır demiĢtir
(Erkan, 1993). 1995 sonrası verimliliğe dayanan bölgeler yaklaĢımı (küme, küme
ekonomileri) yaklaĢımı, A. Marshall‟a dayanmaktadır, rekabet gücünü açıklayan en son
yaklaĢım olmuĢtur (AyaĢ, 2003).
Turizm sektöründe rekabet ile ilgili çalıĢmalar aslinda geleneksel rekabet
teorilerinin kullanılmasıdır. Turizm literatüründe rekabet ile destinasyonlar (turizm
bölgeleri) anlaĢılır. Destinasyon bir yer, ada, Ģehir veya bir ülke olabilir (Hall, 1994).
Günümüzde değiĢen müĢteri talebi turizm piyasasının ve rekabetin değiĢim
göstermesine sebep olmaktadır. Destinasyon baĢarısı için rekabet gücü ve
sürdürülebilirlik öne çıkmaktadır (Carmichael, 2003).
Turizme özgü rekabet modeli geleneksel ürün ve hizmet üretimi ile turizm ürünü
arasındaki muazzam farklılıklara dayanmaktadır. Lundberg vd., (1995) turizm
destinasyonundaki rekabet 41 değiĢik sektörü içeren yapıya sahip olmaktadır (ulaĢtırma,
konaklama, yiyecek-içecek, eğlence iĢletmeleri vb.). Turizm rekabeti döviz kuru
hareketi dahil fiyat oynaklığı, turizm sektörünün bileĢenlerinin verimlilik düzeyleri ve
bir bölgenin çekiciliğini meydana getiren niteliksel faktörleri de içeren kavramdır
(Dwyer, Forsyth ve Rao, 2002). Hassan (2000) turizm rekabetini bir destinasyonun
rakiplerine göre kaynaklarının devamlılığını sürdürerek katma değerli ürünler
geliĢtirmesi yeteneği olarak tanımlar. Kim vd., (2001) turizm tesislerinin kalitesi,
ulaĢılabilirlik, hizmet kalitesi, fiyat, bölge imajı, iklim ve turizm bölgesinin çekiciliğinin
destinasyonların rekabet gücünü açıklamada en önemli bileĢenlerdir der.
Doğal kaynaklar bir turizm bölgesine karĢılaĢtırmalı üstünlük; kaynakların etkin,
verimli ve uzun dönemde tükenmeden geliĢtirilmesi rekabetçi üstünlük sağlayacaktır.
63
Deniz, kum ve güneĢ turizminde Ġspanya ile Türkiye rakiptirler ancak baĢka
turizm ürünü sunan ABD Ġspanya ve Türkiye‟nin rakibi sayılmazlar (Kozak ve
Rimmigton, 1999).
Porter modeli “dinamik elmas” turizm sektörü açısından Ģöyle açıklanabilir
(Furman, Porter ve Stern, 2002):
Faktör koĢulları: Turistin turizm bölgesini tercih etmesinin en büyük nedeni
fiziksel, tarihsel, kültürel ve rekreatif kaynaklarıdır. BeĢeri kaynaklar, fiziki
kaynaklar, bilgi kaynakları, sermaye kaynakları ve altyapı yatırımlarının
geliĢtirilmesini amaçlamak çok önemlidir.
Talep koĢulları: Turizmde önce yüksek iç talep ile verimlilik artar, sonra dıĢ
talep olumlu etkilenir.
Bağlı ve Destek Endüstriler: turizm sektörünü destekleyen endüstriler arasındaki
pazarlama, dağıtım vb. ekonomik iliĢkiler destinasyonun rekabet gücü
kazanmasını etkiler.
Firma Stratejisi, Yapı ve Rekabet: Turizm sektöründe faaliyet gösteren
iĢletmelerin kendi aralarındaki rekabetleri dıĢ pazarlarda rekabet gücü elde
etmelerini sağlar.
Fırsatların ve Devletin Rolü: DeğiĢen fırsatlar turizm piyasasını aniden
değiĢtirerek destinasyonu bazen olumlu bazen olumsuz etkiler (11 Eylül
saldırıları, Tsunami vb). Devlet tanıtım, reklam ve turizm büroları açarak, eğitim
ve politikaları ile destinasyonun rekabet gücünü etkiler.
Porter modeli rekabet gücünü makro ve mikro yönü ile inceler (firma-endüstri-
ülke seviyesinde ele alır), teorik olarak ekonomideki tüm firma-endüstri-sektörleri
kapsayan çatı oluĢturur, bir ülkenin rekabet gücünü açıklarken rakip ülkelerin gücünü de
dahil eder. Model dinamiktir, rekabet gücünün hangi faktörlerin etkisinde olduğunu da
belirtir (Bahar ve Kozak, 2012, s. 20-72).
3.13. Turizm ve Pazarlama
Turizmde pazarlama anlayıĢı beĢ dönemden oluĢur (Kozak ve Bahçe, 2012, s.38-
43) :
64
Üretim AnlayıĢı Dönemi: 19. Yüzyılda tüm çabalar üretimi yani arzı
arttırmaktır. 1830‟da Thomas Cook ilk seyahat acentesini açar ve ilk otel
açılıĢları baĢlar.
Ürün AnlayıĢı Dönemi: Ġyi mal kendini satar, ürün kalitesini artırma çabaları en
öndedir. Kitle turizminin ilk örneklerinin görüldüğü dönemdir.
SatıĢ AnlayıĢı Dönemi: Bu dönemde turizm sektöründe reklam, tanıtım ve
değiĢik satıĢ stratejileri, promosyon, katalog, broĢürlerin önemli hale geldiği
dönemdir.
Pazarlama AnlayıĢı: Firma alıcının isteklerine önem verir. MüĢteri her zaman
haklıdır. SatıĢ bölümü pazarlama bölümünün altındadır. Ülkelerde Turizm
Bakanlığı ve tanıtım birimlerinin kurulduğu dönemdir.
Toplumsal Pazarlama AnlayıĢı Dönemi: 1970‟ler ve 1980!ler de görülmeye
baĢlanmıĢtır, iĢletmelerin sosyal sorumluluğu vardır, kitle turizminin olumsuz
çevre etkilerini azaltmak için yeĢil iĢletmecilik, mavi bayrak ve sürdürülebilir
turizm uygulamalarının görülmeye baĢlandığı dönemdir.
Şekil 15. Turizm endüstrisinde pazarlama geliĢim süreci
Kaynak:Kozak ve Bahçe, 2012, s. 58.
ġekil 15‟e bakarak kitlesel üretimden çoğalarak ayrıĢan ve azalan bölümlerde
kiĢiselleĢtirilmiĢ üretime geçildiğini anlarız. Kitle turizmine oranla alternatif turizm ve
özel ilgi turizm türlerine dahil olma az sayıda olmaktadır, bazı yatırımcılara göre özel
ilgi turizmi ekonomik geliĢim için tehdittir. Çevreci düĢünenler açısından kitle
turizmine alternatiftir, gelecek nesillerde faydalanabilmelidir.
Kitlesel
Pazar
Bölümlenm
iĢ Pazar NiĢ Pazar KiĢiselleĢtirilmiĢ
Pazar
Kitle
Turizmi Alternatif
Turizm
Özel Ġlgi
Turizmi
UyumlaĢtırılmıĢ
Paketler
65
3.14. Turizm ve Planlama
Turizm sektöründe kaynak etkinliği ve sürdürülebilirlik ciddi planlama
gerektirir. Hall (1999) planlama sürecinin etkin olabilmesi ancak turizm ile ilgili tüm
kesimlerin planlamada aktif rol alması ile mümkündür der. Turizmin kontrolsüz
geliĢtiği bölgeler turizmin planlı geliĢtiği bölgeler ile rekabet edemezler, nasıl hareket
edeceğini bilemeyen ülke, bölgeler için turizm planı rehber niteliği göstermektedir
(WTO, 1994). KuĢadası‟na 1970‟ler de turizmin geliĢmesi ile yatırımcılar bölgeye
gelmiĢ ama plansız yapılaĢma ile turizm talebi diğer bölgelere gitmiĢtir.
Tüketici istekleri, arz durumu, çevre, sağlık, güvenlik vb. nitelikler dikkate
alınarak bölge için ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel potansiyellerinde hesaba dahil
edildiği bir sistem kurulmalıdır. Yerel halka turizmin faydalarının anlatılması en önemli
baĢlangıç süreci olmaktadır (Edgell, Del Mastro, Smith ve Swanson, 2008).
Ülke ve bölge seviyesinde turizm planlaması her Ģeyden önce kaynakların akılcı
yöntem ve etkin olarak kullanılmasını gerektirir, belirlenen hedeflere ulaĢılmada ve
karĢılaĢılabilecek problemlerin çözümünde fayda sağlayacaktır (BM Çevre Programı,
2009).
1987-1992 yılları arasında Bermuda‟da turist sayısı çok düĢmeye baĢlamıĢ,
kurulan Turizm Planlama Komitesi önce sorunları analiz etmiĢ sonra önerilerini
hükümete sunarak turizmin yeniden artmasına yol açmıĢtır (Swarbrooke, 1998, s. 99).
3.15. Turizmde MarkalaĢma, Reklam ve Tanıtma
Marka tüketicinin zihnindeki algılanan değer olarak tanımlanmaktadır.
Destinasyonlar için benzer rakiplerinden ayrılmak için marka kimliği oluĢturmak çok
önemlidir. Seyahat alma kararında yapılan bir araĢtırmaya göre gazete haberi %10,
reklam %4 etkili olmaktadır. Turizm talebini destinasyona yönlendirmek için tanıtma
faaliyetlerinden yararlanılmaktadır.
Üçüncü bölümde turizm sektöründe turizm arzı ve turizm talebini etkileyen
faktörler anlatılmıĢtır. Turizm talebini etkileyen faktörler: demografik yapı, coğrafya,
kültürel ve dini iliĢkiler, güvenlik ve istikrar, devletlerin koyduğu kısıtlamalar ve
olumlu pazar imajı olarak sıralanabilir. Turizm arzını etkileyen faktörler ise: turizm
ürünün yüksek sabit maliyetler gerektirmesi ve geniĢ üretim aralığında marjinal
maliyetlerin düĢük ancak kapasite artırma (doluluk oranı) maliyeti çok yüksek olma
özelliğidir. AGÜ turizmden batılı ülkelerden sermaye, teknoloji, uzmanlık ve batılı
66
değerleri transfer için kullanır (modernleĢme kuramı) ancak turizm odaklı kalkınmaya
çalıĢan ülkeler umut ettikleri faydaları gerçekleĢtirememiĢlerdir (bağımlılık kuramı).
Turizmden elde edilen gelirin büyük kısmı ülke dıĢına çıkmaktadır. Alternatif kalkınma
kuramı olarak turizmde “sürdürülebilir turizm” olgusu olarak yerel halklara ve çevrenin
korunması Ģeklinde kendini göstermektedir. Turizm sektörünün olumlu ekonomik
etkileri olarak: emek yoğun bir sektör olan turizmin istihdam oluĢturma, artan istihdam
nedeni ile kiĢisel gelir artar, ülkeye gelen döviz arzını artırır ve ödemeler bilançosuna
olumlu katkı verir, uygulanan KDV ve ÖTV vb. vergiler yolu ile devletin gelirleri artıĢ
gösterir neticede yatırımlar artar. Olumsuz ekonomik etkiler arasında mevsimsellik (yaz
dönemi yoğun çalıĢma, kıĢ dönemi atıl iĢletmeler), fırsat maliyeti (Akdeniz ve Ege
bölgesinde tarım arazileri turizme açılmıĢ ülkemiz net tarım ürünleri ihracatçısı iken net
tarım ithalatçısı olmuĢtur) en önemli olanlarıdır.
Rekabet, rakiplere göre nispi gücün elde edilmesidir. Porter (1998), pazar
konumunun güçlendirilmesi için rekabet stratejisi geliĢtirilmelidir der. Turizm
literatüründe rekabet, destinasyon (turizm bölgeleri) rekabeti Ģeklinde anlaĢılır.
Destinasyon rekabeti dinamik olgudur, ilerlemenin ana motorudur. Rekabet gücü
ölçümü ile alakalı yaklaĢımların baĢlıcaları: karĢılaĢtırmalı üstünlük ya da fiyat rekabeti
yaklaĢımı, strateji ve yönetim yaklaĢımı, trihi ve sosyo-kültürel yaklaĢım, ülke
rekabetinin göstergelerini geliĢtirme yaklaĢımıdır. Turizm bölgesi açısından
karĢılaĢtırmalı üstünlük: iklim, manzara, flora, fauna vb. ile olurken; rekabetçi
üstünlükde turizm altyapısı, yönetim kalitesi, devlet politikaları ve çalıĢanların özelliği
gibi olgular önemlidir. Turizm rekabetinde model oluĢturulurken karĢılaĢtırmalı
üstünlükler ve rekabetçi üstünlükler birlikte değerlendirilmelidir. Rekabet üstünlüğünün
devamı, karĢılaĢtırmalı üstünlüklerin rekabetçi üstünlüklere dönüĢümünün sağlanması
ile olur. Doğal kaynaklar destinasyon için karĢılaĢtırmalı üstünlük sağlarken, bu
kaynakların etkin ve sürdürülebilir kullanımı rekabetçi üstünlük sağlayacaktır.
Uluslararası turizm talebinde yeni trendlerin görülmesi ile dünya turizm talep
yapısının yakından analiz edilerek alternatif ürünlerin pazara sunulması, AB turizm
politikaları ile uyumlu politikalar uygulamak, turizm ürün kalitesini artırmak, pazarlama
stratejisi belirleme sonucu ülkemizin rekabet gücü artacaktır.
67
BÖLÜM IV
TÜRKĠYE DE TURĠZM SEKTÖRÜ
Bu bölümde Türkiye turizm sektörü, 1980-2015 dönemi için güncel veriler
kullanılarak Türk turizm sektörünün kalkıĢ (take-off) tarihçesinden baĢlayarak
günümüze değin anlatılacaktır.
4.1. Turizm Sektöründe 1980 Sonrası GeliĢim Süreci
1980‟li yıllara kadar Türk turizm sektörü beĢ yıllık kalkınma planları
doğrultusunda geliĢim sergileyememiĢtir. Turizm sektörünün baĢlangıç noktası IV. BeĢ
Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983) dönemi ikinci yılındaki 24 Ocak 1980 Ekonomik
Ġstikrar Tedbirleri paketi gösterilir. Bu paket dolayısı ile 1982‟deki 2634 sayılı Turizm
TeĢvik Kanunu ile artık sektör düĢük faizli kredi, teĢvik primi, döviz tahsisi, yabancı
personel istihdam edebilme ve haberleĢme kolaylıkları gibi teĢvikler verilmiĢtir. 2634
sayılı yasaya dayanılarak 1983 yılında Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi
yönetmeliği ile Çanakkale-Ġçel kıyılarındaki turizm merkezlerinde bulunan kamu
arazileri kiralama yöntemi ile turizm yatırımcılarına verilmiĢtir. 1981‟de ayrı
bakanlıklar olan Kültür Bakanlığı ve Turizm ve Tanıtma Bakanlığı birleĢtirilerek Kültür
ve Turizm Bakanlığı kurulmuĢtur (Roney, 2011, s. 138-139).
1980 sonrası dönemde Türk turizm sektörü muazzam büyüme göstermiĢ, turizm
arz hacmi elde edilen turizm geliri ve gelen turist sayısı katlanarak artmıĢtır. 1980
sonrası en önemli etki 24 Ocak 1980 tarihli Ekonomik Ġstikrar Tedbirleridir. Turizm
sektörünü alakadar eden maddeleri Ģunlardır: devalüasyon yapılacaktır, yabancı
sermaye çerçeve kararı, kambiyo mevzuatının değiĢtirilmesi kararı, 2634 sayılı Turizmi
TeĢvik Kanunu ve yurtdıĢına turizm amaçlı çıkıĢlar hakkında kararlar vardır. 2634 sayılı
kanun ile daha önce olmayan bir çok teĢvik getirilmiĢtir, bunlardan baĢlıcaları: düĢük
faizli kredi, yatırım indirimi, finansman fonu bina inĢaat vergi resim harç istisnaları,
teĢvik primi, döviz tahsisi, KDV ertelemesi, yabancı personel istihdam edebilme,
haberleĢme kolaylıkları ve elektrik doğal gaz su ücretlerinde indirim. 2634 sayılı kanuna
dayandırılarak sonraki yıllarda bir çok yönetmelik yürürlüğe sokulmuĢtur. 1984
Programı ile turizm sektörünün öncelikli yöre ve yerleĢim merkezlerinde geliĢtirilmesi,
68
ülkemize seyahat düzenleyen tur operatörleri ve hava yolu firmalarının desteklenmesi
uygulamaları göze çarpar ( Kozak ve Kozak, 2013, s.110-112).
1980- 1990 yılları turizm sektörünün en hızlı geliĢtiği dönemdir. Yatak sayısı 56 bin
den 170 bine ulaĢmıĢ, ülkeye giren turist miktarı 1.2 milyondan 5.3 milyona çıkmıĢtır.
1990 öncesi hiç konuĢulmayan iç turizmde milyonlara ulaĢan rakamlara varmıĢtır.
2634 sayılı Turizmi TeĢvik Yasası kapsamında sunulan teĢviklerin baĢlıcaları Ģu
Ģekilde sıralanabilir (Deloitte, 2010, s. 11):
- Turizm alan ve merkezleri ilan edilmiĢ, imar planı yapma ve onama yetkisi ile
turizm amaçlı planlanan kamu arazilerinin 49 yıl süre ile turizm yatırımcılarına
tahsisi yapılmıĢtır
- Turizm iĢletmelerinin belgelendirilmelerine baĢlanmıĢtır
- Konaklama tesislerinin su ve elektrik gider bedellerinin konutlara uygulanan
indirimli tarifeden ödenmesine baĢlanmıĢtır
- 155 adet turizm merkezi ilan edilmiĢtir
- Çanakkale- Mersin kıyı hattı boyunca 1 milyon 120 yatak kapasitesi öngören
çevre düzeni planlarının yapımı, 400.000 yatak kapasitesi içeren turistik tesisin
belgelendirilmesi ve 116.000 yatak kapasitesi içeren 320 turistik tesis için kamu
arazisi tahsisi gerçekleĢtirilmiĢtir
- Antalya sahili boyunca ilk bütünleĢik turizm geliĢim projeleri olan Güney
Antalya, Belek ve Side projeleri ile toplam 150.000 yatağa ulaĢılmıĢtır.
- Yabancı personel çalıĢtırma izni verilmesi hakkında yabancı uzman personel ve
sanatkarlar toplam personelin % 10‟u nu geçmemek kaydı ile çalıĢtırılabilir
kararı alınmıĢtır
- HaberleĢme kolaylıkları için belgeli iĢletmelerin her türlü telefon ve teleks
taleplerine iĢlem ve tahsis öncelikli yapılır kararı alınmıĢtır
- Turizm kredileri kullanılabilmesi hakkında TCMB turizm merkezlerindeki
yatırımlara tahsis edilmek üzere yabancı kaynaklardan döviz kredileri
alabilmesine olanak verilmiĢtir.
- Belgeli iĢletmelerden Bakanlar Kurulunca her yıl belirlenen döviz miktarını
sağlayanlar ihracatçı sayılır kararı alınmıĢtır.
2001 de bölgesel geliĢmeye yönelik yatırımlara iliĢkin Fon Kaynaklı Kredi
uygulamasının baĢlaması ile birlikte Adıyaman, Bitlis, Diyarbakır, Tunceli, ġırnak, Van
69
vb. illerdeki yarım kalmıĢ, iĢletme sermayesi yetersizliğinden faaliyete geçememiĢ
konaklama tesisleri için yeni imkanlar tanınmıĢtır. 2001 yılında TeĢvik Mevzuatı‟nın
AB mevzuatına uyum ile Çanakkale il sınırlarının güneyi ve Ġçel ilinin doğusu arasında
kalan 3 kilometre derinliğindeki kıyı Ģeridi ile NevĢehir, Ürgüp ve Avanos ilçe sınırları
dıĢarısına yapılacak turizm yatırımları KOBĠ kapsamına alınmıĢ, kredi tahsisi yapılmıĢ,
Yatırım TeĢvik Belgeleri ve Fon Kaynaklı Kredi verilmesi kararlaĢtırılmıĢtır. Turizm
yatırımları hala özel önem taĢıyan sektör yatırımları olarak kabul edilmekte Yatırım
TeĢvik Belgeli yatırımlar; yatırım indirimi, KDV istisnası, gümrük vergisi, toplu konut
fonu istisnası, vergi resim ve harç istisnası desteklerinden faydalanmaktadırlar. Ancak
2634 Turizmi TeĢvik Yasasında belirtilmiĢ olmasına karĢın turizm yatırım ve
iĢletmecilerinin ihracatçı kabul edilmelerine yönelik uygulama baĢlatılamamıĢtır.
4.2. Türkiye’ de Turizm Sektörünün Yapısı
Turizm sektörü içerisindeki en önemli birimler olan konaklama, ulaĢtırma
iĢletmeleri ve seyahat Ģirketlerinin ve turizm sektörünü ilgilendiren diğer yan sektörlerin
yapısı incelenecektir.
4.2.1. Konaklama iĢletmeleri
2013-2014 yılı itibariyle Türkiye bakanlık konaklama tesislerinin yıldız ve
sınıfları açısından toplam büyüklüklerinin ayrıntılı büyüklükleri tablo ‟de verilmiĢtir
Gösterildiği üzere turizm belgeli konaklama tesislerinin çoğunluğunu oteller
meydana getirir. Otellerin çoğu 3 ya da 4 yıldızlıdır onları 5 yıldızlı oteller izler,
Türkiye‟de oteller sayısal olarak önemli rakama gelmiĢ olsalar da niteliksel açıdan
yeterli değildir Konaklama tesislerinin coğrafi bölge dağılımı turizm talebinin deniz-
kum-güneĢ özelliğinden baĢta Akdeniz Bölgesi olmak üzere kıyı bölgelerinde
kümelenmiĢtir. Toplam yatak kapasitesinin %88‟i kıyı bölgelerinde görülür. Toplam
yatak büyüklüğünün %45‟i Akdeniz Bölgesinde, %27‟si Ege Bölgesinde, %16‟sı
Marmara Bölgesinde, %6‟sı Ġç Anadolu Bölgesinde, %3‟ü Karadeniz Bölgesinde, %2‟si
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, %1‟i Doğu Anadolu Bölgesinde yer alır. (Roney S,
2011, s. 140). TÜROFED (2014) Turizm Raporu‟na göre 5 yıldızlı otellerin %52‟si
Antalya, %13.7‟si Ġstanbul ve %8.26‟sı Muğla ilinde bulunmaktadır. ĠĢletme belgeli
yatak kapasitesi son 10 yılda 2 kat artmıĢtır.
70
Türk turizm sektörü, Bakanlık belgeli tesis sayısı ve sınıflandırmaları 2014 yılı
için: 5 yıldızlı otel 482 adet, 4 yıldızlı otel 657 adet, 3 yıldızlı otel 822 adet, 2 yıldızlı
otel 411 adet, 1 yıldızlı otel 51 adet, tatil köyü 83 adet, termal otel 62 adet, motel 9 adet,
butik otel 76 adet, apart otel 107 adet, özel konaklama tesisi 292 adet ve pansiyon 43
adettir. Bakanlık belgeli tesislerde 880.000 yatak, belediyelerce belgelendirilen
konaklama tesisleri yatak sayısı 1 milyon 390 bin dolayındadır.
Şekil 16. Türkiye yatak arzı geliĢimi (2000-2013)
Kaynak:www.aktob.org/2015.
Yukarıdaki Ģekile göre 2000-2013 yılı arasında Türkiye‟nin yatak arzı iki kat
artmıĢtır.
4.2.2. UlaĢtırma iĢletmeleri
Kitle turizmi ulaĢımda en çok hava yolunu tercih eder. 2009 KTB verilerine göre
ülkemize gelen turistlerin %70‟i havayolu, %22.27‟si karayolu, %7.5‟i deniz yolu ve
%0.26‟sı tren yolu ile giriĢ yapmıĢtır. TÖSHĠD (Türkiye Özel Sektör Havacılık
ĠĢletmeleri Derneği) 2010 yılında ülkemize gelen turistlerin %55‟inin yerli havayolu
firmalarını tercih ettiklerini verir ama ulaĢım hizmetlerinin yarıya yakını Türkiye‟ye
turist gönderen firmalardadır (Roney, 2011, s. 144). Havayolu Ģirketlerinin koltuk
kapasitesi 2013 yılı için 380 uçak ve 65.860 adet koltuktur.
0
200.000
400.000
600.000
800.000
1.000.000
1.200.000
1.400.000
2000 2002 2004 2006 2008 2010 2012 2013
Yatak Arzı GeliĢimi 2000-2013 (adet)
Yatak Arzı GeliĢimi
71
4.2.3. Seyahat Acenteları
Türkiye‟de 2008‟de 5.672 olan toplam seyahat acentesi 2012 itibarı ile
TÜRSAB verilerin göre toplam 6721, A grubu (6445 adet), B grubu (93 adet), C grubu
(183 adet) olmuĢtur. Bunları büyük çoğunluğu “incoming” hizmeti yaptıklarından dıĢ
turizm gelirlerinin büyük bir oranı dıĢ ülkelere kalır. 2013 yılı toplam acente sayısı
7.429 adettir.
Ekin Grubu araĢtırma Birimi (2011) verilerine göre 2011 yılında ülkemize gelen
28 milyon turistin 13 milyonu paket tur ile giriĢ yapmıĢtır. 2010 paket tur pazarında ilk
iki sırada TUI (%14.27) ve Thomas Cook-Diana (%9.95) vardır. Pazarın ilk beĢ Ģirketin
payı %43.58‟dir (Resort Dergisi, 2011, s. 8-9)
4.3. Türkiye Ekonomisinde Turizm Sektörünün Yeri
1980 den bu yana döviz gelirlerini artırmak için kitle turizm politikaları ile
ülkemiz deniz-kum-güneĢ olarak pazarlanmaktadır (Roney, 2011, s. 146). Turizm
sektörünün öneminin analiz edilmesi için turizm yatırımları, dıĢ ödemeler dengesi, milli
gelir ve istihdam üzerindeki etkilerinin belirtilmesinde fayda vardır.
4.3.1. Türkiye’de Turizm Yatırımları
Turizm sektörü 1985 yılında “Kalkınmada Özel Önem TaĢıyan Sektör” kabul
edilmesi ile 1986 da hibe türü teĢviklerle yatırımların desteklenmesi neticesinde
baĢvuran firma sayısında ve yatırımlarda önemli artıĢlar gerçekleĢmiĢtir. Turizm
yatırımcıları 1985-1999 dönemi için en çok yatırım indirimi, gümrük muafiyeti, KKDP
(Kaynak Kullanımı Destekleme Primi), teĢvik primi, vergi, resim ve harç istisnaları
Ģeklinde olmuĢtur (Turizm Yatırımcılar Derneği, 1992). Yatırım maliyetini en düĢük
miktara indirmek yolu ile turizm sektörünü cazipleĢtirmeyi hedefleyen 2634 sayılı
Turizmi TeĢvik Kanunu ile 1985 den sonra yürürlüğe giren KKDP sektöre çok ivme
sağlamıĢtır. Yöre farkı gözetmeden turizm yatırımları için uygulanan yatırım indirimi
%100‟dür. Özel sektör 1980-1999 dönemi arası turizm yatırımlarının %90‟nını
gerçekleĢtirmiĢtir. TeĢvik belgelerinin dağılımında Ege, Akdeniz ve Marmara bölgeleri
ilk üçte yer alır (deniz-kum-güneĢ). Karadeniz Bölgesi geridedir çünkü yazları kısa
geçer (Kalkınma Bankası, 2000, s. 20-30).
Zengin (2006) yatırımı gelecek zamandaki faydalarından yararlanmak için sahip
olunan kaynakların belirli alanlara kanalize edilmesi olarak tanımlar. Bir bölgenin
72
turizme açılması hızla olmaz, sektörün risk oranın yüksek olması finans ve kredi
kuruluĢlarını çekindirir, sonuçta gerekli olan yüksek miktar sermayenin bulunmasını
zorlaĢtırır. Kısıtlı turizm yatırımları ile beklenen fayda gerçekleĢemez (Tutar, 1999, s.
50).
Turizm yatırımları altyapı, konaklama tesisleri ve diğer hizmet tesisi yatırımları
olmak üzere üç baĢlıkta toplanı (Barutçugil, 1986, s. 131).
Turizm sektörüne 1980 öncesi ayrılan yatırımların payı toplam sabit sermaye
yatırımlarının ancak %0.7‟si tutarındadır (Çımat ve Bahar, 2003, s. 3). Yerli ve yabancı
turistlerin konaklama, yeme-içme, dinlenmeye yarayan tesis ve iĢletmeleri turizm
sektörü yatırımları içerisindedir. 1995‟den baĢlayarak turizm sektöründe sabit sermaye
yatırımlarının toplam yatırımlar içerisindeki oranı artmaktadır. 1995 de toplam sabit
sermaye yatırım tutarı olan 1.839 milyon YTL içerisinde turizm yatırımları 44 milyon
YTL yani %2.4 olmuĢtur. 2007 senesinde toplam sabit sermaye yatırımları 137.385
milyon YTL olmuĢ turizm yatırımları 7.763 milyon YTL yani %5.7‟ye yükselmiĢtir.
Tablo 13‟de turizm sektöründe yabancı sermayeye verilen izinler ve izin verilen
yabancı sermayenin tutarı verilmiĢtir.
Tablo 13‟e göre sektöre verilen yabancı sermaye izinleri 1991, toplam 940
adedin 117 si turizm sektörüne verilmiĢ (turizm sektörünün payı %12.4), toplam izin
verilen yabancı sermayenin % 12,2‟sini, 1995‟de % 6,0‟nı ve 2000 de % 1,6‟ sını
oluĢturmuĢtur. Örnek olarak 2000‟de izin verilen toplam yabancı sermaye miktarı
Hazine MüsteĢarlığı DıĢ Ticaret TeĢvik Dairesi verilerine göre 3.060 milyar dolar iken
turizm sektörünün yabancı sermaye yatırımı ancak 50 milyon dolar civarındadır (%1.6).
Toplam teĢvik izni 1.082 adet iken , turizm sektörü 94 adettir . 2003‟ te ise turizm
sektörüne verilen yabancı sermaye izini 36.9 milyon dolar olup bu miktar toplam
yabancı sermaye içerisinde ancak % 3.05 düzeyindedir (Ünlüören vd., 2011, s. 241).
Turizm yatırımlarının artmasının bir diğer nedeni de 1985-1989 dönemi teĢvik
kararnamelerin de sektör yatırımlarının hibe türü teĢviklerden en yüksek oranda
yararlanma imkanı sağlanması ve yabancı sermaye yatırımlarının teĢvik edilmesi
söylenebilir (Ulutürk, 1998, s. 165).
73
Tablo 13.
Turizmde Yabancı Sermaye İzinleri ( 1991- 2003 )
Ġzin Verilen Yabancı Sermaye (Mil. $) Turizmin Top. Ġç. Payı
Yıllar Turizm Toplam %
1991 240.2 1.967
12,2
1992 108.1 1.820
5,9
1993 107.2 2.063
5,2
1994 57.0 1.478
3,9
1995 174.8 2.938
5,9
1996 129.1 3.837
3,4
1997 240.1 1.678
14,3
1998 52.1 1.647
3,2
1999 40.0 1.701
2,4
2000 50.2 3.060
1,6
2001 86.5 2.738
3,2
2002 80.2 2.726
3,6
2003 42.2 1.208
3,05
2005 4
0.57
2007 33 0.17
2009 54 0.86
2010 94 2.52
Kaynak: TÜROFED, 2011,Turizm Raporu s.18.
Hazine MüsteĢarlığı DıĢ Ticaret TeĢvik Dairesi verilerine göre sektörde 1991‟de
yatırım teĢvik belgeleri toplamda 1.775 teĢvikten 146 adeti yani % 8.2‟ si turizm yatırım
teĢvikidir. 1997 de turizm yatırım teĢviki toplam 5.144 yatırım içinde 284 adet ve oranı
% 5.5‟dir. 2003 yılı için yatırım teĢviklerinde turizm sektörünün oranı % 6.6‟dır
(Ünlüönen ve Tayfun, 2011, s. 240-243).
2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu ve Kamu TaĢınmazlarının Turizm
Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak turizm alan ve
merkezleri içerisinde imar planları ile turizme ayrılan yerlerdeki KTB tasarrufuna
verilmiĢ kamu arazilerinde yerli ve yabancı giriĢimcilere yatırım ve iĢletme yapma izni
verilen tesis sayısı 2014 yılı için Antalya‟da 208 adettir. Çevreye duyarlı tesis belgeli
(yeĢil yıldız) toplam 188 adettir (KTB Tan. ĠĢl. G. M.).
74
Konaklama sektörü 2014 yılında 375 adet yatırım projesi için 6.1 milyar YTL
teĢvik almıĢtır, teĢviklerden 313 adedi komple yeni yatırımdır, bu yatırımlar ile 84.000
yeni yatak üretilecek ve 20.300 yeni istihdam olanağı sağlanacaktır. Yatırım bütçesinin
%52‟si 5 yıldız otel, %30‟u 4 yıldız, yatırımların merkezi Antalya ve Ġstanbul‟dur
(Aktob Bülten, Mart 2015, s.20).
Turizm yatırımlarının kaynak sorunları için yabancı sermaye alternatif çözüm
sunar düĢüncesi turizm sektörü yabancı sermaye giriĢleri miktarlarına baktığımızda
gerçekleĢememiĢtir, Ciddi boyutta yabancı sermaye giriĢine gerek vardır (Zengin B,
2010, s. 120). Yabancı sermaye turizm sektörüne yatırımdan çok kiralama yöntemini
kullanır (Tunçsiper ve Çeken, 1997, s. 61). Günümüzde sektörün en büyük
problemlerinden biri de altyapı ve üstyapının yetersiz olmasıdır (Çeken, 2003, s. 164-
165). 2015 ve 2016 yılı içerisinde 341 tesis ve 58.321 oda yani 115.542 yatak devreye
girecektir, rekabet daha da artacaktır. Yeni pazarlara ihtiyaç vardır. Antalya ilimiz
turizm sektörü toplam tesis sayısının %23‟üne sahiptir (TÜROFED, 2015, s. 38).
Yatırımların mali büyüklüğü ile bir örnek vermek istersek Kültür ve Turizm
Bakanlığı 49 yıl arazi tahsis ve her yıl cirodan %1 pay alma Ģartı ile Antalya-MuratpaĢa‟
da 3.426.920 m2 araziye 70.000 metre
2 kapalı alana sahip temalı park inĢa edilecektir.
Projenin toplam maliyeti 346.831.910 YTL‟ dır.
5 yıldızlı oteller ve tatil köyü için genel inĢaat giderleri ve yüklenici karı dahil
m2 maliyeti 1.710 YTL, kongre merkezi ve dört yıldız oteller için m
2 maliyeti 1.500
YTL, üç yıldız otel için m2 maliyeti 960 YTL‟ dır .
Her yıl yayınlanan Avrupa Otel Değerleme Endeksi (HVI) 2014 Ģehir içi 1 otel
odasının maliyeti Ġstanbul için 303.000 Euro‟dur.
4.4. Türkiye Turizminde Ġstihdam Verileri
Turizmin emek yoğun bir sektör olmasından ve sektörün yapısından ötürü (
mevsimsel olması) istatistiki verilerin elde edilmesini zorlaĢtırır. Ġstihdam ile elde
edilen veriler son dönemleri özellikle 1992 ve sonrasını kapsar. Turizmin sunduğu
dolaylı ve dolaysız istihdam imkanları 1993 yılında toplam 1.655.203 kiĢiye ve 2001 de
ise 2.519.481 kiĢiye ulaĢmıĢtır (Ünlüönen vd. 2011 s, 247) 2012 verileri ile toplam
sektörde çalıĢanların sayısı 2.053.600‟dır (WTTC, Travel & Tourism Economic Impact
2013, s.7). Yine baĢka bir kaynağa göre ise 2008 yılında turizm sektöründe doğrudan
75
istihdam 1.807.890, ülkemizin toplam istihdamı 21.736.000 a ve turizmin toplam
istihdam içerisindeki payı % 8.7 ye ulaĢmıĢtır (TÜRSAB, Nisan 2009).
1993 de turizm sektörünün toplam istihdamdaki payı %12.4‟den 2001 yılında
%17.9‟ a yükselmiĢtir. 2014 yılı için Türkiye toplam sigortalı sayısı 13.211.467 ve
turizm sektöründe çalıĢan sigortalı iĢçi sayısı 987.399 dur, toplam istihdam içerisindeki
payı %7.47.2dir. Turizm sektöründe istihdam sorunları üzerine yapılan bir araĢtırmada
sektörde çalıĢma saatleri genellikle 12 saat ve üzerinde olduğundan, genç nüfus 19- 24
yaĢ döneminde sektörde çalıĢmayı tercih ederken geliĢmiĢ ülkelerde ortalama 30- 44 yaĢ
arası istihdam edilmektedir (WTO, 2009, s. 21). Turizm sektöründe çalıĢanların % 25‟i
kır, % 75‟i ise kent nüfusludur. Sektörde iĢ gücü devir hızı yüksektir yapılan
araĢtırmaya göre % 51.2‟si mevcut iĢyerinde 1 yıl ve daha az, % 32.9‟u 2- 4 yıl arası
çalıĢmaktadırlar. Kadın çalıĢanlara dinlenme saatlerinde pozitif ayrımcılık
yapılmaktadır. Ücretlerin düĢüklüğü niteliksiz iĢgücünü sektöre çekmektedir. Örnek
olarak Fethiye ilçesinde turizm sektöründe çalıĢanların % 30‟u ilkokul mezunudur.
Bulgulara göre ise otellerin yıldız sayısı arttıkça çalıĢanlara sağlanan sosyal güvencede
artmaktadır (Avcı ve Yanardağ ,2012, s. 44- 50).
Tablo 14„de gösterildiği gibi TÜROFED 2011 yılı turizm sektöründe
çalıĢanlarının toplam sayısı ve toplam istihdamdaki payı yer almaktadır.
Tablo 14.
Türkiye Turizm Sektöründe Çalışanların Sayısı
Toplam ÇalıĢan
Sayısı Yabancıların
(Bin) Oranı (%)
2002 826 2.48
2004 872 3.11
2006 1.001 3.59
2008 1.058 4.49
2010 1.177 5.33
Kaynak: TÜROFED, 2011, Turizm Raporu, s. 34.
Tablo 14‟ye göre 2002 de 826.000 olan çalıĢan sayısı 2010 da 1.177.000
rakamına ulaĢmıĢtır. Türkiye turizm sektöründe konaklama iĢletmelerinde çalıĢanların
eğitim düzeyi 2004 verileri ile ilkokul % 33.6, lise % 31.0, Turizm meslek lisesi % 9.3,
76
Turizm ön lisans % 6.2, turizm lisans % 10.8, üniversite % 9.1‟dir. Nitelikli iĢgücü ve
kalifiye eleman bakımından ülkemiz hala istenilen düzeyde değildir (Bahar, 2004).
Tablo 15‟de gösterildiği gibi Türkiye turizm sektöründe sigortalı çalıĢanların
toplam sayıları 2012-2013 dönemi verileri sunulmuĢtur.
Tablo 15.
Turizm Sektöründe Sigortalı Çalışan Sayısı
2012
2013
2014
Konaklama 394.806 257.979 244.484
Hava Yolu TaĢımacılığı 45.100 53.900 22.662
Yiyecek-Ġçecek Hizmetleri 222.809 458.000 559.606
Seyahat Acentası, Tur ope 46.210 49.998 49.745
Eğlence Hizmetleri 6.723 18.395 40.730
Toplam 715.640 838.199 917.227
Kaynak: Aktob Bülten, Mart 2015, Sayı:15, s.7
Yukarıdaki tabloya göre 2013 yılı için toplam istihdam 12.262.422 iken turizm
sektöründe sigortalı çalıĢanların oranı 838.199 yani %6.8‟dir. 2012 yılı için toplam
istihdam 11.521.869 iken turizm sektöründe çalıĢan sigortalı iĢçi sayısı 715.640 yani
%6.2‟dir. Turizm sektöründeki istihdamın %56‟sı yiyecek ve içecek hizmetlerinde,
%30‟u konaklama hizmetlerinde, %5.7‟si seyahat acentelerinde, %7‟si eğlence ve
dinlence hizmetlerinde ve %1.2‟si havayolu ulaĢtırma hizmetlerinde çalıĢmaktadır.
77
Şekil 17. Turizm sektöründe çalıĢan kiĢi sayısı (1983-2013)
Kaynak: www.aktob.org/turizmraporu2013.
Yukarıdaki Ģekile göre bahsedilen dönem içerisinde (1983-2013) sektörde
çalıĢan sayısı yaklaĢık 7 kat artmıĢtır.
4.5. Türkiye’nin Turizm Gelirleri Ve GSMH Ġçerisindeki Payı
Planlı dönemin baĢlangıcı olan 1963 yılı itibari ile turizm istatistikleri düzenli
olarak tutulmaya baĢlanmıĢtır, turizm gelirleri 1963‟ten günümüze düzenli olarak artıĢ
göstermektedir (Ünlüönen vd., 2011, s. 247). Turizm gelirlerinin ulusal gelir içindeki
payı 1984 yılından itibaren önemli ölçüde artmıĢ, 1994 yılından sonrada ortalama % 3
düzeyinde seyretmiĢ ve 2001 yılı itibari ile % 6 olarak gerçekleĢmiĢtir. Uygulamada
sadece dıĢ turizm hesap edilmiĢ, iç turizm hesap edilmemiĢtir (Yarcan, 1996, s. 44).
Turizmin genel ekonomi içerisindeki gerçek yerini belirleyebilmek için WTTC beĢ yıl
süren çalıĢma neticesinde BM‟nin de kabul ettiği “Ulusal Uydu Muhasebesi” TSA adı
verilen yeni bir muhasebe sistemi geliĢtirmiĢtir (Han ve Fang, 1997, s. 357).
Bazı araĢtırmalara göre bir ülkede turizm gelirlerinin % 30‟u tarıma, % 20‟si
çalıĢanlara, % 15‟i turizm iĢletmelerine, % 15‟i ticari kuruluĢlara kalan % 20‟sinin ise
vergi geliri olarak kamuya gittiği hesaplanmıĢtır. 1983- 1989 yılları turist sayıları ve
turizm gelirleri bakımından ülkemiz bir önceki yılla karĢılaĢtırıldığında % 127 artıĢ ile
rekor seviyeye çıkmıĢtır. Turizm gelirlerinin GSMH içerisindeki payı 1980 yılında %
0
200
400
600
800
1000
1200
1400
Turizmde ÇalıĢan Sayısı 1983-2013 (000)
Turizmde ÇalıĢan Sayısı (000)
78
0.6 iken, 2007 yılında % 6‟ya ulaĢmıĢtır. Türkiye 2000 yılında gelen turist sayısı
bakımından dünyada 20. Sırada iken 2009 da 7. sıraya, 2000 yılında turizm geliri olarak
dünyada 14. Sıradan 2009 da 9. sıraya çıkmıĢtır.
Turizmin ekonomik göstergelerinden bir diğeri de, turizmden elde edilen döviz
gelirlerinin ihracattan elde edilen gelire oranıdır. Uluslararası turizmden elde edilen
gelirler, ek ihracat veya görünmeyen ihracat Ģeklinde ülkenin ödemeler dengesine
olumlu katkılar yapar (Tutar, 1994, s. 24). BaĢlangıçta sadece güneĢ, doğa ve kum
turizmine ağırlık verilerek yapılan ve yalnızca turistik yatak kapasitesinin arttırılması
neticesinde elde edilecek maksimum döviz geliri Ģeklindeki turizm politikası anlayıĢı
yerini turizmin çeĢitlendirilmesi, tüm yıla yayılması gerektiği ve çevre faktörünün asla
göz ardı edilmemesi gerektiği anlayıĢına bırakmıĢtır (Bayer, 1990, s. 135).
Tablo 16.
Turizmin Ekonomik Göstergeleri (2008-2013)
Turizm
Geliri/GSMH %
Turizm
Geliri/Ġhracat %
Turizm Geliri/DıĢ Tic.
AçığınıKapama %
2008 3.4
19.2
36.9
2009 4.1
24.5
74.1
2010 3.4
21.9
30.8
2011 3.6
20.8
22.6
2012 3.7
19.2
33.0
2013 4.2 21.2 34.0
2014 4.1 21.0
Kaynak: Aktob, Nisan 2014.
2014 ihracat miktarı 157 milyar $, aynı yılın turizm geliri ise 34.3 milyar $ ve
dolayısı ile turizm gelirlerinin ihracatı karĢılama oranı %21‟dir. 2013 senesi içinde aynı
orandır. Yorumlar isek 2 yılda her dört ihracat kaleminden biri turizm sektörü ile
ilgilidir. Son on yıl içerisinde konaklama tesisinde ortalama 3.5 gün kalan ve ortalama
600 dolar harcama yapan bir turist profili ile karĢılaĢmaktayız. YurtdıĢına çıkan
vatandaĢların ortalama harcamaları 1963 yılında 490.3 dolar iken 1998 yılında ortalama
harcamaları 381 dolardır (Önen, 2000, s. 22- 34). 2012 yılında ortalama geceleme sayısı
10.8 günden, 2013 için 10.2 güne ve 2014 yılı için 10 güne gerilemiĢtir.
79
Ülkemize gelen yabancıların (ilk beĢ) milletlerine göre dağılımı 2014 yılı için
Ģöyledir: Almanya 5.250.000 kiĢi, Rusya Federasyonu 4.480.000 kiĢi, Ġngiltere
2.600.000 kiĢi, Gürcistan 1.755.000 kiĢi ve Bulgaristan 1.693.000 kiĢi (TÜROFED,
2015, s. 9-19).
Tablo 17.
Yabancı ziyaretçi sayısının bölgelere dağılımı
Yabancı Ziyaretçi Sayısının Bölgelere Dağılımı
Kentler 2012 2013
DeğiĢim
Oranı (%)
Antalya 10.300.000 11.122.000 8
Ġstanbul 9.382.000 10.475.000 11.67
Muğla 3.010.000 3.078.800 2.31
Ġzmir 1.370.000 1.407.000 2.80
Diğer 7.723.000 8.826.000 14.28
Toplam 31.782.800 34.910.000 9.84
Kaynak: Aktob 2014, Turizm Verileri.
Yukarıdaki tabloya göre yıllık gelen turist sayısının 2/3‟ü Antalya, Ġstanbul ve
Muğla iline gelmektedir. Bu üç ilinde ülkemizin en geliĢmiĢ üç bölgesinde olması
dikkat çekicidir.
TÜĠK‟in üç ayda bir gerçekleĢtirdiği ziyaretçi anketine göre ülkemize gelen
turistlerin erkek oranı % 50.4, kadın oranı % 49.6‟dır. Genel çalıĢma durumuna
baktığımızda % 54.5‟i ücretli bir iĢte çalıĢmakta ve emekli turistlerin oranı % 13.4‟a
çıkmaktadır. Gelir düzeylerine baktığımızda orta gelir grubu % 68.3 ve yüksek gelir
grubu % 16.3‟tür (TÜROFED, 2012, Turizm Raporu).
2011 yılında TKB turizm istatistiklerinde revizyona giderek yabancı ziyaretçi
sayısına yurtdıĢında ikamet eden ve ülkemizi ziyaret eden vatandaĢlarımızın da dahil
edileceğini duyurmuĢtur. TÜĠK açıklanan yeni gelir-gider hesapları doğrultusunda
yukarı doğru %25 oranında turizm gelirlerini revize ederek 2012 için 23.4 milyar$ dan
29.3 milyar $ a yükseltmiĢtir. Eski yöntemle 637.4$ olan kiĢi baĢı harcama tutarı 798.1$
a çıkmıĢtır. TÜĠK yeni hesaplama yöntemi doğrultusunda gelir kalemlerine yerli
iĢletmeler tarafından taĢınan ziyaretçilerin uluslararası ulaĢım harcamaları, marina
harcamaları, ülke içindeki GSM dolaĢım harcamalarını dahil etmiĢtir. Aynı revizyon
80
turizm giderlerine de yapılarak gider kalemlerine ulaĢtırma, GSM ve Hac harcamaları
da dahil edilerek, 2012 için 4 milyar $ olan turizm giderlerini 4.6 milyar $ a
yükseltmiĢtir. Paket tur ile gelen turistlerin harcamalarında ülkemize kalan pay tahmini
%40‟dan %54‟e, paket turların yurtdıĢında kalan payı %60‟dan %65.8‟ yükseltmiĢtir
(TÜROFED, 2012).
Dünya turist sayları ve turizm gelirleri açısından Türk turizminin aldığı paylar
1995-2013 dönemi için tablo halinde verilmiĢtir.
Tablo. 18
Türk Turizminin Dünya Turizminden Turist Geliri ve Turist Sayısı Açısından Aldığı Pay
Yıl Dünya Turizm Geliri % Dünya Turist Sayısı %
1995 1.0% 1.3%
2000 1.3% 1.4%
2005 2.5% 3.0%
2006 2.1% 2,80%
2007 2.0% 3.0%
2008 2.2% 3.4%
2009 2.4% 3.6%
2010 2.2% 3.5%
2011 2.3% 3.6%
2012 2.2% 3.5%
2013 2.3% 3.6%
Kaynak: UNWTO, World Bank, 2013.
Türk turizm sektörünün 1995-2007 dönemi hızlı artıĢ sağlayarak dünya turizm
gelirlerinin %1‟den %2‟ye ulaĢtığını ancak 2008-2013 (kriz sonrası) arası hemen hemen
aynı düzeyi koruduğunu görmekteyiz, aynı durum turist sayısı içerisindeki payı
açısındanda aynıdır.
Tablo 19‟da 2001- 2014 yılları arası turizm gelirler, ziyaretçi sayısı ve turist baĢı
ortalama harcamaları dolar olarak verilmiĢtir. Tablo 14‟ ü yorumlarsak turizm gelirleri
bu dönemde devamlı artan bir trend göstermiĢ, ziyaretçi sayısı 2001 de 10 milyondan
2013 de yaklaĢık 35 milyona ulaĢmıĢtır. Burada önemli konulardan biride turist baĢı
ortalama harcamaların da 2001‟de 777 dolardan ancak 2013‟de 824 dolara çok az artıĢ
göstermiĢ olmasıdır. Bu durum ülkemizi ucuz paket turlarla seyahat eden orta ve düĢük
81
gelirli turistlerin ziyaret ettiğinin bir göstergesidir (Roney, 2011, s. 148). Son 10 yılda
turist sayısı %250 artıĢ gösterirken, turizm geliri %233 artmıĢtır.
Tablo 19.
Türkiye' de Turizm Giderleri, Gelirleri ve Turist Sayısı, 2001- 2014
Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2015.
Yıllar Turizm Çıkan
VatandaĢ
Giderleri (mil. $) Sayısı
Turizm
Gelirleri
( bin $ )
Ziyaretçi
Sayısı
Ortalama
Harcama ($)
2000 10.428.153
2001 1.738 10 067 155 13 450 121 777
2002 1.880 11 900 925 15 214 516 816
2003 2.113
3.415.000
13 203 144 16 302 050 850
2004 2.524
3.845.000
15 887 699 20 262 640 843
2005 2.870
4.125.000
18 153 504 24 124 501 842
2006 2.742
4.063.000
16 850 947 23 148 669 803
2007 3.260
4.956.000
18 487 008 27 124 988 770
2008 3.507
4.893.000
21 950 807 30 979 979 820
2009 4.146
5.561.000
21 249 334 32 006 149 783
2010 4.825
6.557.000
20 806 708 33 027 943 755
2011 5.500
6.282.000
28 472 459 36 150 311 778
2012 4.600
5.803.000
29 000 000 34 782 000 795
2013 5.200
7.526.000
32 310 000 34 500 000 824
2014 5.470
7.982.000
34.305.900
41.415.000 828
82
4.6. Turizmin Ülkemizde Çevreye Etkileri
Ülkemizde kitle turizmine yönelik geliĢmeler sonucu: Akdeniz ve Ege kıyı
kesiminde aĢırı yığılma, kıyı gerisi ve çevresi alanlarda çarpık kentleĢme ve altyapı
yetersizliği ve çevre sorunları ortaya çıkmıĢtır (K.T.B Türkiye Turizm Stratejisi 2023).
1980 sonrası yeni üretim ve tüketim tarzı turizm sektörünün geliĢmesine olanak
verirken, beraberinde çevresel bozulmaları getirmiĢtir. Bu olumsuz etkiler turizmin
geleceğini tehlikeye attığının anlaĢılması “alternatif turizm” kavramını gündeme
getirmiĢtir (Erdoğan, 2003).
4.7. Türkiye’nin 2023 Turizm Stratejisi ve Ġlkeleri
Türkiye Turizm Stratejisi (2023) ile turizm sektöründe kamu ve özel sektör iĢ
birliğinin sağlanması, üretim, yönetim ve uygulama süreçleri açısından bir yol
haritasının oluĢturulması amaçlanmıĢtır. Türkiye Turizm Stratejisi (2023) ile 9.
Kalkınma Planı (2007- 2013) hedefleri ile uyumludur. Ülkenin doğal, kültürel, tarihi ve
coğrafi değerlerinin korunması ve denge içerisinde kalkınma hedeflenmiĢtir. Kıyı
turizmi ile birlikte alternatif turizm imkanlarının geliĢtirilmesi ile uluslararası turizm
gelirlerinin artırılması hedeflenmektedir. Bazı önemli ilkeler Ģu Ģekilde sıralanabilir:
(KTB, 2007, s. 3) Sürdürülebilir turizm yaklaĢımı benimsenmiĢ, istihdamın artırılması
ve bölgesel geliĢimde turizm öncü sektör konumuna gelmelidir, 2023 yılına kadar
dünyanın ilk beĢ ülke arasına ve bir marka haline gelmesi; ulusal, bölgesel ve yerel
ölçekte markalaĢma, ulusal tanıtım ve pazarlamaya ek olarak varıĢ noktası bazında
faaliyetlerin baĢlaması, zengin kültürel ve doğal değerlere sahip kentlerin
markalaĢtırılması. Alternatif turizm türlerinden öncelikle sağlık, termal, kıĢ, golf, deniz,
eko-turizm, yayla turizmi, kongre ve fuar turizminin geliĢtirilmesi hedeflenmiĢtir.
Ekonomik geliĢimi destekleyen toplum yönelimli ve sürdürülebilir turizm ilkesini içeren
bir planlamanın ortaya konması, turizmde rekabetin ucuz ürün yerine markalaĢan turizm
bölgeleri oluĢturulması, turizmin sürdürülebilir çevre politikaları ile desteklenmesi,
küresel eğilim taleplerinin izlenmesi ve buna yönelik planlama yapılması, turizmde
ürünün çeĢitlendirilerek sezonun bütün yıla yayılması, turist profili odaklı turizm ürünü
oluĢturulması, nitelikli turist sayısının ve gelirlerinin artırılması, turizm ile ilgili altyapı
ve ulaĢım yatırımlarında özel sektör etkinliğinin özendirilerek kamu yükünün
azaltılması Ģeklindedir.
83
ġekil 18‟de sektörü ilgilendiren kamu ve özel sektör kuruluĢlarının bir birleri ile
olan iliĢkileri verilmiĢtir.
TÜRKĠYE TURĠZM STRATEJĠSĠ- 2023
Konseyler
Ulusal Turizm KonseyleriUU
Ġl Turizm Konseyleri
Şekil 18. Türkiye turizm stratejisi 2023
Kaynak: KTB verilerinden Yararlanılarak Tarafımızca ÇizilmiĢtir.
ġekil 18‟de ki kamu, STK ve özel sektör kuruluĢlarının birbirleri ile koordineli
ve uyum içerisinde çalıĢmaları hem bürokratik iĢlemleri azaltacak hem de değiĢen
turizm taleplerine anında cevap verebilerek ülkemizin turizm gelirlerini arttırmaya
yardımcı olacaktır. Hedeflerden biri olarak sunulmuĢtur. Tüm paydaĢların koordineli
çalıĢmaları planlanmıĢtır.
KONSEYLER
Ulusal Turizm Konseyleri
Ġl Turizm Konseyleri
Noktasal Turizm Konseyleri
KÜLTÜR VE TURĠZM
BAKANLIĞI
Yatırım ve ĠĢletmeler
Genel Müdürlüğü
Tanıtma Genel Müdürlüğü
AraĢtırma ve Eğitim Genel
Müdürlüğü
DıĢ ĠliĢkiler ve AB
Koordinasyon Dairesi
BaĢkanlığı
SEKTÖR
KURULUġLARI
Turizm Birlikleri
Belediyeler Birliği
Yatırımcılar Birliği
TURSAB
Otelciler Birliği
Rehberler Birliği
Yatırım Destekleme ve
Tanıtım Ajansı
KAMU KURUMLARI
Devlet Planlama TeĢkilatı
Çevre ve Orman
Bakanlığı
Tarım ve KöyiĢleri
Bakanlığı
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı
UlaĢtırma Bakanlığı
Maliye Bakanlığı
Diğer Kamu Kurumları
84
4.8. Türkiye’de Güncel Turizm Sektör Büyüklükleri
1977- 1987 yılları arasında baĢlangıç, 1987- 1997 yılları arasında büyüme
dönemi yaĢamıĢtır. 1998‟ den günümüze ise olgunluk dönemine giriĢ sinyalleri vermeye
baĢlamıĢtır (Vizyon 2023, UlaĢtırma ve Turizm Paneli, 2003 s, 23).
Türkiye‟ deki turizm sektörünün güncel durumana bakacak olursak T.C Kültür
ve Turizm Bakanlığı verilerine göre 2011 yılında turizmin dolaylı ve doğrudan GSMH‟
ya toplam katkısı 85 milyar dolar civarındadır. 2012 küresel finans krizi sebebi ile
sektörde beklenen yavaĢlama turizm gelirlerine ve ziyaretçi sayısına da yansımıĢ TÜĠK‟
in 2012 1. dönem verilerine göre gelirlerde % 9.7, ziyaretçi sayısında % 4.4 azalma
meydana gelmiĢtir. WTTO verilerine göre turizmin GSMH‟ya doğrudan katkısının
2011‟e göre %1.7 artacağı tahmin edilmektedir. Ziyaretçi sayısında artıĢ görülmemesine
rağmen turizm gelirlerinde geçen yıla oranla % 3.8‟ lik artıĢ olmuĢtur. Türk turizminin
dünya eğilimleri ile uyumlu olarak konjonktürel reflekslerden olumsuz etkilendiği
ancak diğer sektörlere göre ekonomik krizlere daha dirençli olduğu ortaya çıkmaktadır.
AĢağıdaki tablolarda istihdam ve gelir açısından ülkemizin rekabet içerisinde olduğu
ülkelerle karĢılaĢtırmasını görülmektedir (Tüsiad 40, Sürdürülebilir Turizm 2012, s. 21).
Tablo 20‟de Türkiye‟de turizm sektörüne ait tüm makro büyüklükler 1970- 2011
arası dönem için verilmiĢtir.
Tablo 20.
Türkiye'de Turizm Sektörüne İlişkin Temel Makro Ekonomik Büyüklükler 1970-2014
Göstergeler 1970 1980 1990 1995 2000 2005 2010 2014
Turist Sayısı (bin) 724 1.288 5.389 7.726 10.428 20.273 28.511 41.620
Turizm Geliri (mil.$) 51.6 326.7 3.225.0 4.957.0 7.636.0 18.152 20.806 34.350
Turizm Geliri/GSMH% 0.5 0.6 2.1 3.0 3.8 5.0 2.8 4.3
Turizm Geliri/Ġhracat % 8.8 11.2 24.9 22.9 27.8 24.7 18.2 21.2
DıĢ Tic. Açığı .Kapat. Payı % 1.1 6.5 28.6 30.8 27.0 54.1 22.4 34
Kaynak: www.turizm.gov.tr
Tablo 20 incelendiğinde turizm gelirlerinin dıĢ ticaret açıklarını kapatma oranları
1970-2005 dönemi için çok faydalı olmuĢ ancak 2005-2011 dönemi için bu fayda
azalmıĢtır. Türkiye GSMH‟ si dünya GSMH‟nın % 1.1‟ini oluĢturmaktadır. Türkiye
turizm sektörünün global turizm sektörü içerisindeki payı % 1.35‟tir. Ayrıca 2000- 2010
yılları arasında geliĢmiĢ ülkelerin turizm sektöründeki büyüme oranı ortalama % 1.8
85
iken ülkemizin de aralarında bulunduğu geliĢmekte olan ülkelerde turizm sektöründe
büyüme oranı % 5.6‟ dır. 2014 için yurdumuza 41.620.000 turist gelmiĢtir, 2013 yılına
göre turist sayısı %4.43 artmıĢtır. 2014 yılı için turizm gelirimiz 34.350.000.000 $
olmuĢtur, 2013 yılına göre turizm gelirimiz % 6.2 artmıĢtır (TÜĠK, 2014).
Türkiye turizm sektörünün önümüzdeki on yıllık süreçte yıllık ortalama % 3‟ lük
bir büyüme oranı yakalayacağı tahmin edilmektedir (WTTO, 2011, s. 10).
Sektördeki yatırım rakamları da bu görüĢü desteklemektedir. 2011 yılında
ülkemizde turizm yatırımları 24 milyar TL ile gerçekleĢtirilen toplam yatırımların %
8.6‟sını oluĢturmuĢ, Dünya Seyahat Konseyi “ Ekonomik Tesir, Türkiye 2012”
raporuna göre 2012- 2022 yılları arasında turizm sektörü yatırımlarına yıllık % 4.9‟luk
artıĢla devam edeceği öngörülmüĢtür (WTTO, Economic Impact Turkey 2012, s . 11)
Bu geliĢmelere paralel olarak 2023 Turizm Stratejisi‟nde Türkiye‟nin turizm
endüstrisinde lider beĢ ülke içerisinde yer alması hedeflenmektedir. Türkiye‟ ye gelen
turist profili de değiĢmektedir. Avrupa ve ABD‟ den gelen ziyaretçi sayılarında düĢüĢ,
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Orta Doğu ülkelerinden gelen ziyaretçilerin
sayısında belirgin bir artıĢ vardır. 2008- 2010 yılları arasındaki rakamlarda ülkemize
gerçekleĢen turizm seyahatlerinin % 35‟lik kısmı Alman, Rus ve Ġngiliz turistlerden
oluĢmaktadır (TÜSĠAD , 2012, s. 25) .
Ziyaretçi profilinin değiĢimi turistik taleplerin ve seyahat beklentilerinin de
değiĢmesi demektir. Ülkemize gelen turistlerin % 68‟ i orta gelir seviyesinde iken,
Türkiye‟nin yatak kapasitesinin % 30‟ unu beĢ yıldızlı tesisler oluĢturmaktadır.
Ġspanya‟daki kapasite ile ziyaretçi gelir düzeyi arasındaki oran ülkemizde hala
yakalanamamıĢtır. Üst gelir grubu ziyaretçilere yönelik tesis açan iĢletmeciler hedef
gruptan beklenen ziyaretçi sayısına ulaĢamadıkları için fiyatları zorunlu olarak düĢürme
yoluna gitmekte bu da hizmet kalitesi ile talep edilen ücret arasında uyuĢmazlıkla
sonuçlanmaktadır. MüĢteri profili ile yatırım türü doğru orantılı kurulmalıdır (TÜSĠAD,
2012, s. 25).
Yatırım türü ve ürün kompozisyonu müĢteri profili ile ters orantılıdır. 5 yıldız
kategorisindeki tesis 4 ya da 3 yıldız otel fiyatı ile satılması sektör açısından
sakıncalıdır. Ziyaretçilerin % 70‟ e yakını orta gelir grubunda iken sunulan ürün ve arz
edilen tesis kategorisi, % 5‟ i bulan üst gelir grubu mensuplarına yöneliktir (TÜROFED,
2012, Eylül). Akdeniz Çanağındaki en fazla 5 yıldız otel ülkemizdedir, 529 adet, bizi
sırası ile Ġtalya 395, Yunanistan 368 ve Fransa 298 adet ile takip etmektedir.
86
Tablo 21‟de ülkemize gelen turistlerin tercih ettikleri tesislerin nitelikleri ve gelir
durumları oransal olarak verilmiĢtir.
Tablo 21.
Ziyaretçilerin Gelir Grubuna Göre Dağılımı
Tesis Tür. Göre % Gelir Dur. Göre %
5 Yıldızlı Otel 29,5 Yüksek 16,3
4 Yıldızlı Otel 21 Orta 68,3
3 Yıldızlı Otel 10,9 DüĢük 11,8
Tatil Köyü 6,8 Çok DüĢük 1,9
1 Yıldızlı Otel vd. 31,8 Çok Yüksek 1,8
Kaynak: TÜROFED, 2012, s.10.
ġekil 19„da teĢvik belgesine bağlanan konaklamaya ait tesis türüne göre dağılımı
oransal olarak verilmiĢtir.
Şekil 19. TeĢvik belgesine bağlanan tesislerin 5 yıldızlı tesislere göre durumu ( % ).
Kaynak: TÜROFED, 2012, Turizm Raporu.
ġekil 19 analiz edildiğinde yatırımlarda 5 yıldızlı tesis tercihi azalmaktadır.
Hazine MüsteĢarlığı verilerine göre 2012 de yılın ilk 5 aylık döneminde 115 proje teĢvik
belgesine bağlanmıĢtır. 2003 yılında yeni yatırımlar içinde 5 yıldızlı otellerin oranı %
24 iken bu oran 2012‟ de % 16.3‟e gerilemiĢtir. Butik otel ve özel belgeli otellerin sayısı
ise artmıĢtır. 2003‟ te özel belgeli otellerin oranı % 4 iken 2012‟ de dört kat artıĢla %
15‟ e yükselmiĢtir. Halen sürmekte olan yatırımların (2014 ve 2015 ilk yarısı için)
sınıfları ve tesislere göre dağılımlarının oranlarında 5 Yıldızlı otellerin payı % 34.9, 4
0
5
10
15
20
25
30
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
TeĢvikli 5 Yıldız Otel %
5…
87
Yıldızlı otellerin payı % 27.9, Butik otel % 8.7, Termal otel % 8.7, 3 Yıldız otel % 6.4,
1 ve 2 Yıldız otel % 2.9, diğer % 10.4‟tür. Yani gelecek 1,5 yıl içinde devreye girmesi
planlanan yeni yatakların % 63‟ü, 5 Yıldız ve 4 Yıldızlı tesislerde bulunmaktadır
(TÜROFED, 2014, s. 21).
Tablo 22‟de ülkemizin ve en yakın rakiplerimizin tesis niteliklerinin sayısı ve
oranları verilmiĢtir.
Tablo 22.
Toplam Yatak Kapasitesinin Tesis Türlerine Göre Dağılımı %
Ġspanya % Fransa % Türkiye %
5 Yıldızlı Tesis 5,57 3,06 49,26
4 Yıldızlı Tesis 43,25 28.73 30,53
3 Yıldızlı Tesis 37,39 43,16 16,8
2 Yıldızlı Tesis 9,63 19,42 3,72
1 Yıldızlı Tesis 4,15 5,62 0,41
Top. Yatak Sayısı(Bin) 1524 1203 610
Kaynak: Türofed, 2012, s.16.
Tablo 22 incelendiğinde Ġspanya‟da yatak kapasitesinin % 80‟i gelir grubu
olarak orta kesime hitap ederken, Türkiye‟de 3 ve 4 yıldızlı tesislerin oranı % 46‟dır.
Ġspanya‟da 5 yıldızlı tesislerin oranı % 5.6 iken ülkemizde bu oran % 49.5‟tir. Üst gelir
grubuna daha yüksek fiyatla satılacağı beklentisi ile yapılan tesisler bir alt gruptaki tesis
fiyatına satılmaktadır (TÜROFED, 2014, s. 21).
Türkiye 335 Mavi Bayraklı tesis ile dünya sıralamasında 4‟ üncüdür.
Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı ( FEE )‟nın verdiği “Mavi Bayrak” alan 38 ülke
içerisinde ülkemiz en çok mavi bayraklı 4‟ üncü ülke olmuĢtur. FEE verilerine göre
dünyada 3089 mavi bayraklı tesis bulunmaktadır. Ġspanya 540 tesis ile listenin baĢında.
Ġkinci sırada Yunanistan 394 tesis, üçüncü sırada Fransa 358 tesis, dördüncü sırada
Türkiye 335, beĢinci sırada Portekiz 275 tesis, altıncı Danimarka 253 tesis ve yedinci
sırada Ġtalya 247 tesise sahiptir (TÜROFED 2012). Marina sayısına baktığımızda
Ġspanya 99, Fransa 84, Ġtalya 62 ve ülkemiz 19 mavi bayraklı marinaya sahiptir.
Mavi Bayrak uygulamasında plajlar için 33 marinalar için 24 mavi bayrak kriteri
bulunmaktadır. Her 15 gün ara ile deniz suyu numunesi toplanıp analiz edilmektedir.
Tablo 23‟de Akdeniz Çanağındaki rakiplerimizin mavi bayraklı tesis sayıları
2012 yılı için ve toplam yatak kapasiteleri 2014 yılı için verilmiĢtir.
88
Tablo 23.
Ülkelerin Mavi Bayraklı Tesis Sayısı Yatak Kapasiteleri (2014)
Ġspanya 540 1.859.000
Yunanistan 394 771.000
Fransa 358 1.249.000
Türkiye 355 1.260.000
Portekiz 275
Danimarka 253
Ġtalya 247 2.251.000
Almanya 1.833.000
Ġngiltere 1.571.000
Kaynak: TÜROFED, 2012, s.6. www.aktob.org.tr
Yukarıdaki tabloya göre akdeniz çanağındaki en büyük rakibimiz Ġspanya ve
Ġtalya‟dır.
Tablo 24‟de Türkiye‟nin turizm sektöründeki payı ve rekabet gücüne iliĢkin artıĢ
en yakın rakiplerimiz olan Fransa, Ġspanya, Ġtalya, Portekiz ve Yunanistan ülkelerine ait
1972- 2011 dönemi itibari ile gösterilmiĢtir.
Tablo 24.
Türkiye ve Rakip Ülkelerin Karşılaştırılması ( 1972-2011)
Ülkeler Gelen Turist ( Milyon kiĢi) Turizm Geliri ( Milyon $ )
1972 2011 % DeğiĢim 1972 2011 % DeğiĢim
Fransa 41.5 79.5 91.5 3.500 53.845 1438.4
Ġspanya 32.5 56.694 74.4 2.607 59.892 2197.3
Ġtalya 34.9 46.119 32.1 2.174 42.999 1877.8
Portekiz 3.9 7.432 90.5 391 11.339 2800
Yunanistan 2.4 16.427 584.4 392 14.623 3630.3
Türkiye 1.0 29.343 2834.3 103 23.020 22249.5
Kaynak: WTO, 2012.
Tablo 24‟e göre 39 yıllık zamanda Türkiye‟ye gelen turist sayısı yaklaĢık 30 kat
artmasına rağmen turizm geliri sadece % 32 artıĢ gösteren Ġtalya‟nın hala çok
gerisindedir. Yine Fransa ile karĢılaĢtırıldığında ülkemizin turizm geliri 222 kat
artmasına rağmen 14 kat artan bu ülkenin gerisinde kalmıĢtır. Bu verilere bakıldığında
89
Avrupa ülkeleri arasındaki rekabet gücümüzün oldukça düĢük olduğu sonucuna
ulaĢılmaktadır (Bahar ve Kozak, 2013, s. 137).
Şekil 20. Dünyada gelen turist sıralamasında Türkiye‟nin yeri 2000-2014 yılları için
verilmiĢtir.
Kaynak: KTB, 2014, EriĢim Tarihi 02.04.2015.
2000 yılında dünya 20. si olan ama 2014 yılında düzenli olarak dünya 6. sırasına
oturan bir Türkiye görmekteyiz.
0
5
10
15
20
25
2000 2001 2002 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
Dünya Turist Sayısı Açısından Türkiye‟nin
Sıralaması (2000-2014)
90
ġekil 21: 2004-2012 dönemi için ülkemize kurvaziyer ile gelen turist sayıları
Şekil 21. Kurvaziyer gemileri ile gelen ziyaretçi sayısı
Kaynak: TÜROFED, 2012.
ġekil 21„de gösterildiği gibi ülkemize lüks gemiler ile gelen ve yüksek harcama
yapan turistlerin sayısı artmaktadır. En büyük limanımız KuĢadası, Ġstanbul ve Ġzmir
limanlarıdır. Kurvaziyer Turizm pazarı hem dünyada hem ülkemizde büyümektedir.
Yıllık 120 milyar dolar hacme ulaĢan bu pazar lüks yolcu gemileri ile ülkemizde 26
limana uğramaktadır. 2003 yılında ülkemize 332 bin ziyaretçi gelmiĢken bu rakam 2011
de 2.2 milyon olmuĢtur. Dünya kurvaziyer pazarı ise 22 milyon civarındadır. ABD 11.6
milyon ile en büyük pazar payına sahipken, Avrupa ise 6.2 milyon ile ikinci sıradadır
(TÜROFED Turizm Raporu, 2012).
AB‟de en çok ziyaretçi çeken ülkeler iç turizmde de güçlüdür. EuroStat
verilerine göre 27 AB üyesi ülkede gerçekleĢen toplam seyahatlerin yüzde 76‟sı yurt
içinde, yüzde 24‟ü yurt dıĢına yönelik seyahat Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir (TÜROFED,
2012).
4.9. Türkiye Turizm Sektörünün Rekabet Gücü
Rekabet gücü ekonomik, insani, sosyal ve doğal faktörlerin bileĢimidir. Tüm bu
faktörleri sektördeki uluslararası rakipler ve son dönemdeki geliĢmeleri de dikkate
alarak karĢılaĢtırmak gerekmektedir. Örneğin Türkiye‟nin izlediği fiyat odaklı turizm
0
500.000
1.000.000
1.500.000
2.000.000
2.500.000
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2014
Kurvaziyer ile Gelen Yolcu Sayısı 2004-
2014
91
politikasından Ġspanya gibi kalite odaklı bir modele geçmesi gerekmektedir.
Türkiye‟deki içerisindeki doğal, tarihsel ve kültürel kaynakların eĢit koĢullar içinde
rekabeti sağlayacak politikaların tercih edilmesi gerekmektedir. Dünyanın önde
kuruluĢlarının baĢında olan WEF her yıl Dünya Rekabetçilik Raporunda Küresel
Rekabetçilik Endeksi‟ni 142 ülke ve 111 farklı kategoride yayınlamaktadır. Bu endeks
Seyahat ve Turizm Rekabetçilik Raporu‟na da uygulamaktadır. WEF (World Economic
Forum) Küresel Rekabetçilik Endeksini turizm sektörüne de uyarlamıĢ ve endeks ile
ülkelerin turizm sektörüne iliĢkin politikalarının etkilerinin ölçülmesi hedeflenmiĢtir.
Endeks 14 bileĢen ve 75 alt bileĢenden oluĢmaktadır. 2011 yılında yayımlanan bu
rapora göre turizm sektöründe en yüksek rekabet gücüne sahip ilk beĢ ülke: Ġsviçre,
Almanya, Fransa, Avusturya ve Ġsveç‟ tir. Ülkemiz ise 2008 raporunda 54. ve 2011
raporunda 50. Sırada yer almıĢtır. Dünya Ekonomik Forumu‟nun 2007 raporunda
Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi‟ n de Türkiye 52. Sırada yer alır. Sıralamada lider
ülkeler: Ġsviçre, Avusturya ve Almanya‟ dır. Ülkemizin Akdeniz bölgesindeki en yakın
rakipleri Fransa 12. Ġspanya 13. ve Ġtalya 33. Sıradadır. Gene ülkemiz alt- yapı ve iĢ
ortamı endeksinde 63 ve BeĢeri, Kültürel ve Doğal Kaynaklar alt endeksinde 48.
Sıradadır (WEF, 2007).
Tablo 25.
Seyahat ve Turizmde Rekabetçilik Raporu'na Göre Türkiye’nin Konumu
Çevresel Sürdürülebilirlik 85
Çevresel Düzenlemelerin Sıklığı
78
Çevresel Düzenlemelerin Uygulanması 75
Turizm Sektöründe GeliĢimin Sürdürülebilirliği 73
Partikül Madde Kirliliği
78
Karbon Dioksit Emisyonları
69
Tehdit Altındaki Türler
78
Ulus. Arası Çevre Ant. Kabul Edilmesi 107
Kültürel Kaynaklar 21
Dünya Kültürel Mirası Listesi
13
Yaratıcı Endüstriler Ġhracatı
16
Doğal Kaynaklar 81
Dünya Doğal Mirası Listesi
17
Koruma Altındaki Alanlar
118
Doğal Çevrenin Kalitesi
90
Bilinen Türlerin Toplam Sayısı
65
Kaynak: WTTO, Travel and Tourism, 2011.
92
Tablo 25‟den de görüldüğü gibi ülkemiz çevresel sürdürülebilirlik ve doğal
kaynaklar göstergesinde listenin alt sıralarındadır. Kültürel kaynaklar bölümünde ise
dünya ortalamalarındadır. Çevresel sürdürülebilirlik, güvenlik ve hijyen endeksinde
ülkemiz 66. Sıradadır. Doğal ve kültürel varlıkların korunması konusundaki
uygulamalar rakip ülkeler ile karĢılaĢtırıldığında Türkiye bu alanlarda yeterli düzeyde
rekabetçilik gösterememektedir özellikle ana rakipler karĢısında (TÜSĠAD, 2012, s.35).
Türkiye‟nin rekabet ettiği ülkeler ile karĢılaĢtırıldığında bürokrasinin fazlalığı ve
rakip ülkeler devlet sektörünün öncelikli daha fazla olduğu dikkat çekmektedir.
Bürokrasinin azaltılması yarar sağlayacaktır. Hırvatistan, Yunanistan ve Ġspanya
Türkiye‟den daha avantajlı durumdadırlar (WEF, 2011).
Tablo 26‟de Türkiye ile rekabet eden Akdeniz bölgesi ülkelerinin çevresel
sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunmasında rekabet gücünün dünya sıralaması
gösterilmiĢtir.
Tablo 26.
Rekabetçilik Endeksinde Türkiye ile Rekabet Eden Ülkeler
Ülke Rekabetçilik Çevresel Sür. Doğal Kay. Kor.
2008 2009 2011 2008 2011 2008 2011
Ġspanya 5 6 8 33 33 35 35
Yunanistan 22 24 29 40 68 75 61
Portekiz 15 17 18 15 17 81 86
Hırvatistan 34 34 34 41 46 68 75
Türkiye 34 56 50 90 85 79 81
Kaynak: WEF Travel and Tourism Report, 2011.
Tablo 26 incelendiğinde kendisini ekolojik devlet olarak niteleyen Karadağ
listede 59. sırada iken üç yıllık süre sonunda 36. sıraya yükselmiĢtir, bu sıçramanın
temel nedenlerinden birisi de çevresel sürdürülebilirlik kategorisinde yol aldığı
mesafedir. Bu kategoride üç yıl önce 105. Sırada olan Karadağ 2011‟ de 45. sıraya
yükselmiĢtir. Bu geliĢim WTTO tarafından da görülmüĢ Karadağ‟ın 2011-2012 yılları
arasında turizmde ortalama % 16 ile en hızlı büyüyen ülke olacağı belirtilmiĢtir (WTO,
2011, s.26).
93
Tablo 27.
WEF 2013 raporuna göre rakiplerimiz ve ülkemizin sıralamaları, puanları ve
değişimleri,
Ülkeler 2013 Genel Puanı 2011 DeğiĢim
Türkiye 46 4.44 50 ↑
Ġtalya 26 4.90 27 ↑
Portekiz 20 5.01 18 ↓
Ġspanya 4 5.38 8 ↑
Yunanistan 32 4.75 29 ↓
Kaynak: WEF, Dünya Seyahat ve Turizm Rekabetçilik Raporu, 2013.
WEF 2013 raporuna göre ülkemizin ve Akdeniz çanağındaki rakiplerimizin
durumu gösterilmiĢtir. Ġspanya en önemli rakibimizdir.
4.9.1. Türk Turizminin SWOT Analizi
Turizm özellikle geliĢmekte olan ülkeler için büyük ihtiyaç olan döviz girdisi
sağlayan, istihdam olanakları yaratan ve ülkeler arası kültürel alıĢveriĢin geliĢmesine
olanak sağlayan bir faaliyettir. Tarım ekonomisinden sanayiye geçiĢ ve emek yoğun bir
sektör olması ve diğer sektörleri de uyarması dikkat çekmektedir. Bu özellikleri ile
turizm geliĢmekte olan ülkelerin gündemindedir. Türkiye‟de turizm devlet desteği ile
baĢlamıĢtır. 1963‟te 7.7 milyon olan turizm geliri 1998‟ de 8 milyar dolara ulaĢmıĢtır
(TÜBĠTAK, 2003, s.24).
4.9.2. Türk Turizminin Güçlü Yanları
- Ġklim, doğal kaynaklar, tarihi ve fazla bozulmamıĢ çevre. Dört mevsim aynı anda
yaĢanabilmektedir.
- Zengin tarih, kültür ve misafirperverlik.
- Turizm olgusuna çabuk adapte olacak genç ve dinamik nüfus.
- Coğrafi konumu nedeni ile ana pazarlara olan yakınlık.
- Halı, deri, konfeksiyon ve mücevher vb. alıĢveriĢ imkanları. El sanatları ürünleri
- Ġç turizmde hareketlenme.
- Son on yılda geliĢmiĢ destinasyonlar arasına girmesi
- Akdeniz çanağındaki rakip ülkelere göre daha yeni nitelikli tesisler.
94
- Turizm ürün çeĢitlenmesine fırsat tanıyan coğrafi zenginlikler.
4.9.3. Türk Turizminin Zayıf Yanları
- Sektörle ilgili kurumlar arasında yetki karmaĢası, çok baĢlılık.
- Turist sağlığı ve güvenliğindeki yetersizlikler.
- Tesis ve çevre arasındaki uyumsuzluk.
- Yetersiz dıĢ yatırımlar.
- Yat turizmi için marina ve liman azlığı
- Butik otelciliğin geliĢtirilememesi
- Tanıtma ve pazarlanmaya ayrılan kaynakların yetersizliği.
- Trafik riskleri.
- Sağlıklı stratejik kararların alınmasındaki güçlükler.
- DüĢük fiyatların bir çekim unsuru haline gelmesi. Pazara tutunmada düĢük fiyat
politikası kaliteyi de olumsuz etkilemektedir.
- Hala deniz-kum-güneĢ turizm ülkesi olarak görülmesi
Yine dıĢ basında yer alan terör eylemleri, demokrasi ve insan hakları ihlalleri
gibi olumsuz haberler, Ortadoğu ve BDT ülkelerindeki savaĢlar ve siyasi
istikrarsızlıklar, yatay ve dikey entegrasyonlarla uluslararası tur kartellerinin rasyonel
çalıĢma yöntemlerini ve ölçek ekonomileri gibi avantajlarını kullanarak piyasaya
egemen olmaları, hem dıĢ talep hem de iĢletmelerin kar marjı üzerindeki baskılarını
artırmaları, yabancı tur kartellerinin ülkemizdeki acenta ve otelleri satın alarak döviz
kayıplarına neden olmaları, AB‟nin birlik içi turizmi özendirici politikalarına geçmesi,
üye rakip ülkelerin AB„nin finans desteğinden yararlanarak rekabet güçlerini artırmaları
gibi nedenler sayılabilir (Önen, TKB A.ġ. Sektörel AraĢtırmalar, 2000, s. 109).
4.9.4. Türk Turizminin Fırsatları
- Küresel ekonomik krizin ucuz pazara talebi artırması
- Avrasya bölgesinin öneminin artması
- 2. grup pazarlar ülkemize daha fazla önem vermeye baĢlamıĢlardır (Ġran, Suudi
Arabistan, Gürcistan vb. ).
- Dünya turizminde talep ülkemizin güçlü olduğu doğa, tarih ve kültür turizmi, av,
yayla gibi alternatif turizm türlerine kaymaktadır.
95
- Yakın ülkelerin refah seviyelerinin artması olumludur.
- Küresel ekonomik krizin ucuz pazarlara olan talebi yükseltmesi.
- Bazı komĢu ülkelerle vize olayının kaldırılması.
- Batı Akdeniz‟in kirlenmesi, Doğu Akdeniz‟in çekiciliğinin artması.
- UlaĢım olanaklarının geliĢmesi ile uzak pazarlardan gelen turist miktarı
yükselmektedir.
- Sağlık, golf , kongre turizmlerinin dünya da geliĢiyor olması. Dünya da termal
arz olarak 7. sıradayız ancak kapasitenin %30‟u kullanılmamaktadır.
- Avrasya bölgesinin artan önemi ve ülkemizin stratejik önem kazanması, dünya
golf kongre sağlık turizminde yeni destinasyon taleplerinin olması, küresel
ekonomik krizin ucuz pazarlara talep artıĢına sebep vermesi, ülkemizde geliĢim
gösteren sağlık turizm, yeni ve potansiyel pazarların Türkiye‟ ye ilgisi (TEB
Turizm Konferansı 2011, s. 22).
4.9.5. Türk Turizminin Tehditleri
- DıĢ tehditler (Suriye, Irak, ISIS vb.)
- Sürdürülebilir turizm uygulamalarına geçilmemiĢ olması.
- Tur operatörlerine bağımlı olmak (fiyat baskısına maruz kalmak)
- Rakip ülkelerin rekabet gücünün artması. MarkalaĢma gücünde gerideyiz.
- Mevcut turist profili ülkemizi düĢük fiyat nedeni ile tercih etmekte, kaliteli
tesisler için tercih etmemektedir.
- Operatör piyasası rekabetçi piyasadan oligopol piyasaya geçiyor.
- AB birlik içerisinde tatili özendirmektedir.
- Rakip ülkelerin pazarlama yetenekleri artmaktadır.
- Türkiye 3S pazarına bağlı kalmaktadır.
- Uluslararası medyada (Ermeni meselesi vb.) olumsuz lobi çalıĢmaları.
- Ġç terör.
- AB2deki ekonomik durgunluk.
- Suç oranının artması.
- Kamu kurumları arası iĢbirliğinin kurulamaması.
- Sürdürülebilir turizm anlayıĢının geliĢtirilememesi.
ġekil 22‟de Türk turizminin SWOT (güçlü, zayıf, fırsat, tehditler) analizi
gösterilmektedir.
96
Türkiye Turizminin SWOT Analizi
Şekil 22. Ülke Turizminin SWOT Analizi
Kaynak: Kaynakçada Gösterilen Kaynaklardan Yararlanılarak Tarafımızca ÇizilmiĢtir.
Turizm sektörüne en iyi hizmeti verebilecek ve sektörün kendi içerisinden
yetiĢmiĢ kalifiye ve eğitimli insan sayısı yetersizdir. Turizm sektörünün mevsimsel
özelliğinden dolayı düĢük ücretli vasıfsız iĢçiler tercih edilmektedir. Turizm sektörü
bilgi teknolojilerinin en yoğun kullanıldığı alanlardan birisi durumundadır (Sheldon,
1993). Ülkemizde sektörde yürütülen teknolojik uygulama ve geliĢmeler yetersizdir.
Bahar (2004) tarafından yapılan bir çalıĢmada turizm arz koĢulları arasında
değerlendirilen konukseverlik, rekabet gücünü etkileyen en önemli değiĢkendir. Ama
Türk turizm sektörünün hijyen ve temizliğin kalitesi ve havaalanlarının kalitesi
değiĢkenlerinin en olumsuz iki değiĢken olduğu anlaĢılmaktadır. Sektörün talep
koĢulları tarafında ise ülkemiz ucuz ülke imajına sahiptir. 2001 yılı OECD ülkeleri
araĢtırmasına göre Türkiye Slovenya‟dan sonraki en ucuz ikinci ülkedir. Örnek olarak
bir Japon turist ülkesinde 100 Japon Yeni‟ne karĢılık aldığı bir mal ya da hizmeti
ülkemizde 27 Japon Yen‟i karĢılığı alabilmektedir. Yunanistan‟da bir mal veya hizmetin
bedeli 187 TL iken ülkemizde 100 TL olmaktadır (Ekonomik Forum, 2002).
2001 yılı tur operatörleri kataloğuna göre ise Türkiye yaz sezonunda
Romanya‟dan sonra en ucuz ikinci ülkedir. Ülkemiz coğrafi olarak Irak, Suriye gibi
savaĢ bölgelerine yakın olması turist geliĢlerinde olumsuz etkiye yol açmaktadır.
Strengths ( Güçlü Noktalar )
- Mükemmel kıyı Ģeridi
- Sektördeki geniĢ bilgi birikimi
- Ġyi eğitimli iĢgücü
- Güçlü devlet desteği
Weaknesses ( Zayıf Noktalar )
- Artan girdi maliyetleri
- Küçük iĢletmelerde kayıt dıĢı
iĢlemler, vergi kayıpları
- Yüksek seviyede fiyat rekabeti
- Ortalama fiyatların komĢu
ülkelere göre düĢük olması
Opportunities ( Fırsatlar )
- Genç ve donanımlı iĢgücü
- Havacılık sektörünün
liberalleĢmesi
- Ġstanbul‟ un 2010 Avrupa kültür
baĢkenti olması
- Turizmin çeĢitlendirilmesi
potansiyelinin olması ( kıĢ, golf,
termal, yat turizmi vb.)
Threats ( Tehditler )
- HerĢey dahil sistemi
- Alkolden alınan ÖTV nin
yüksek olması
- Ülkemizdeki terör olayları
- Plansız turizm yatırımları
- Irak ve Suriye‟deki savaĢ
97
Uygulanan KDV oranı ülkemizde % 8 iken rakip ülkelerde % 5 ile % 7
arasındadır. Rakip ülkelerde % 24-40 oranında nakit hibe, uzun vadeli düĢük faizli
krediler verilerek turizm yatırımları teĢvik edilmektedir. Hanutçuluk (çığırtkanlık)
olarak nitelendirilen satıĢ yönteminden turistler rahatsızlık duymaktadırlar. Devlet ve
bürokrasi Türkiye turizm sektörü rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Örnek olarak
sektörü ilgilendiren 20 kadar farklı yasa bulunmaktadır (Bahar ve Kozak, 2012, s. 141-
149).
4.9.6. Türk turizm sektöründe kümelenme uygulamaları
Rekabetçilik politikalarında önemli bir yaklaĢım olan kümelenme temelli
sektörel ve bölgesel kalkınma stratejileri dünya genelinde uygulama alanı bulmuĢtur
(Eraslan, Bulu ve Bakan, 2008). Ülkemizde DPT öncülüğünde baĢlatılan turizm sektörü
kümelenme çalıĢmaları 2000‟de Sultanahmet Bölgesi‟nde baĢlatılmıĢtır. Güçlü bir
internet ağı ve tanıtım çalıĢmaları sonucu mevsimsel farklılıklardan doğan
dalgalanmaların önüne geçilmiĢ sonuç olarak bölgede satıĢlar artmıĢtır (KuĢat, 2010, s.
133). Bu bölümde: Türk turizm sektörünün bugün ulaĢtığı hızlı geliĢmenin baĢlangıcı
1982 yılında çıkarılan 2634 Sayılı Turizmi TeĢvik Yasası‟dır. 24 Ocak 1980‟de kabul
edilen Ekonomik Ġstikrar Tedbiri çerçevesinde bu kanun çıkarılmıĢtır. Bu kanun ile
birlikte görülmeyen teĢvik primi, kamu arazilerinin turizm yatırımcılarına tahsisi
(1983‟de), vergi indirim, yabancı personel çalıĢtırma, döviz tahsisi, haberleĢme
kolaylıkları vb. verilmeye baĢlanmıĢtır. Çanakkale-Ġçel arasında kıyı bölgelerinde
bulunan kamu arazileri kiralanmaya baĢlanmıĢ, Dünya Bankası ile 1989‟da imzalanan
sözleĢme ile finanse edilen Akdeniz-Ege Turizm Altyapısı ve Kıyı Yönetimi (ATAK)
tasarısı 1998 yılında tamamlanmıĢtır. Turizm sektöründe tur operarörleri 3S (deniz-
kum-güneĢ) turizm ürününü aynı ürünü arz eden alternatif ülkelerede
kaydırabileceğinden paket tur fiyatlarını kontrol etmektedirler. Ülkemize 2010 yılında
gelen 28 milyon turistin 13 milyonu paket tur ile gelmiĢlerdir (%45‟i). Ülkemize gelen
turistlerin büyük çoğunluğu ucuz paket turlarla gelen orta ve düĢük gelirli kiĢilerden
oluĢmaktadır. Doluluk oranı tesislerde %62‟dir, yatırımlarda “ego yatırımları” dikkat
çeker.
98
BÖLÜM V
TURĠZM GELĠRĠ VE EKONOMĠK GELĠġME ÜZERĠNE ÇALIġMALAR
ÇalıĢmanın bu bölümünde turizm geliri ve ekonomik büyüme arasındaki iliĢki
üzerine teorik yaklaĢımlar ele alınmaktadır. Bu kapsamda turizm geliri açısından öne
çıkan ülkelerle ilgili mevcut literatürden seçilen çalıĢmaların sonuçlarına iliĢkin genel
bir değerlendirme yapılacaktır.
Turizm geliri ile ekonomik büyüme iliĢkisi üzerine görüĢlere geçmeden önce,
ihracat odaklı büyüme hipotezi (ELG-export led growth), turizm odaklı büyüme
hipotezi (TLG-tourism-led growth) ile ilgili teorik açıklamalarda bulunulmuĢtur.
5.1. Büyüme için Ġhracat Sektörü mü Turizm Sektörü mü TeĢvik Edilmelidir?
Endojen büyüme teorisine göre beĢeri sermaye ve dıĢ ticaret büyümenin en
önemli ögesidir. Lucas (1988), Romer (1990) ve Barro (1991) yaptıkları ampirik
çalıĢmalarda beĢeri sermayenin ülkenin uzun dönem büyüme oranlarını desteklediğini
bulmuĢlardır. GOÜ‟lerde ihracat, beĢeri sermaye birikiminin artmasını destekler.
Moslehi vd. (2006) Ġran üzerine yaptıkları çalıĢmada entelektüel sermayenin turizm,
sigorta, taĢımacılık ve mühendislik hizmetlerinin ihracat performansları üzerindeki
etkilerini inceleyerek, ihracatı arttırmak için entelektüel sermayenin önemli bir faktör
olduğu sonucuna varmıĢlardır. Turizm sektörü en az maliyetle ve en kısa sürede en
fazla istihdamı yaratan sektör olduğu kabul edilmektedir. AKTOB verilerine göre
turizm sektöründe 1 kiĢinin istihdamı için gerekli yatırım miktarı 38.000 YTL iken
enerji sektöründe 1 kiĢinin istihdamı için gerekli yatırım miktarı 410.000 YTL dır.
Turizm sektöründe geliĢmiĢ ülkeler incelendiğinde paydalar sadece tarih, tabiat, yatırım
zenginlikleri değil onları değerlendiren insan ve organizasyon gücüdür (Ġlkiz, Hitay,
1992, s. 159). TÜĠK turizm sektörünün yarattığı katma değer katsayısını 0.75 olarak
açıklamıĢtır. Witt, Türk turizm sektörü için çarpan katsayısını 1.98 olarak hesaplamıĢtır.
Ġhracatın ekonomik büyümenin en önemli bileĢeni olduğu bir çok araĢtırmacı
tarafından kabul edilir. Son yıllarda ihracat odaklı büyüme stratejisi yanlısı küresel
eğilimler görülmektedir. Temel olarak bu stratejinin potansiyel yararlarından
faydalanmak istenir. Ġhracatta görülen büyüme üretim, istihdam ve tüketim artıĢı
sağlayarak iç piyasanın geliĢmesine neden olur. Ġhracat sektörü bir ülkenin daha düĢük
birim maliyetli ve bol olan üretim faktörlerinin yoğun olarak kullanıldığı ürünlerde
99
uzmanlaĢmasını yani karĢılaĢtırmalı üstünlükler temelinde ticaret yapılmasına neden
olarak etkin kaynak kullanımına da sebep olur (Tyler, 1981, s. 127). Balassa (1978)
yaptığı çalıĢmasında 11 ülke verilerini kullanarak ihracat artıĢının büyüme üzerindeki
etkisini analiz ederek ihracat artıĢının çıktı üzerindeki pozitif ve anlamlı etkisini ortaya
koymuĢtur. Hotchkiss vd (1994), 110 tane AGÜ için yaptığı çalıĢmasında ihracat
artıĢının önemli olduğunu, Sharma ve Dukul (1994) ihracat odaklı büyüme hipotezi
lehine güçlü bulgular sağlamıĢtır. Harrison (1996) dıĢ ticaretin büyüme üzerindeki
etkisini savunarak ihracat odaklı büyüme hipotezini desteklemiĢtir.
Geleneksel ticaret teorileri literatürü (Mutlak, KarĢılaĢtırmalı Üstünlükler ve H-
O teorileri) bir ülke hangi üretim faktörüne bolca sahip ise üretimde bu faktörü
kullanarak bu tip malların ihracatında uzmanlaĢacaktır der. Doğal kaynak zengini
ülkeler doğal kaynak ihracatçısı olacaktır (Hecksher, 1919). Singer-Prebish (1950)
hipotezine göre ticaret hadleri GOÜ‟ler aleyhine ve sanayi ürünleri ihraç eden GÜ‟ler
için düĢme eğilimindedir. Doğal kaynak zengini ülkeler yatırım ve büyüme oranını
yükseltebilmektedir (Alkhathlan, 2013, s.343). Rostow (1961) doğal kaynaklardan gelen
fonların bir ülkenin sanayileĢmesini (yatırımları finanse ederek) sağladığı görüĢündedir.
A. Smith ve D. Ricardo analizlerinde ticaretin üretkenlik seviyesinin
yükseltilmesinde ve artık değer oluĢumunda önemli olduğunu savunurlar. 19. Yüzyıl
Smith‟in üretim fonksiyonu AGÜ‟ler için ihracatı savunur. 1960‟lı yılların ikinci
yarısından sonra ihracata dönük büyüme modelleri, ihracatın iktisadi büyüme ile pozitif
ve doğrusal iliĢki içerisinde olduğu varsayımı kabul edilmiĢtir (Gübe, 1997, s. 19-20).
Lanza ve Pigliaru (1994) yılında Lucas (1988) büyüme teorisini kullanarak turizmde
uzmanlaĢmıĢ küçük ve açık ekonomisi olan bir ülke imalatta uzmanlaĢmıĢ bir ülkeye
göre daha fazla büyüme sağlayacaktır demiĢlerdir.
Theobald (2001) e göre turizm görünmez bir ihracat kalemidir, yabancı
turistlerin baĢka bir ülkede yapmıĢ oldukları harcamalar o ülkeye sağladığı döviz geliri
bakımından aynı mal ihracatındaki gibi bir ihracat etkisi oluĢturur der.
Turizm sektörü ile hizmet ihracatı yapılarak daha fazla döviz girdisi yani milli
gelir artıĢı sağlanmaktadır (Fayed ve Fletcher, 2002, s. 210).
Bir ülkenin turistik döviz kazançları döviz kayıplarından daha fazla ise turizm
sektörü ödemeler dengesine olumlu katkı yapacak bu yüzden aynı ihracat odaklı
büyüme hipotezinde olduğu gibi turizm odaklı büyüme hipotezinde de turizm
sektörünün uzun dönemde ekonomik büyümeye neden olacağı kabul edilmektedir
(Balaguer ve Jorda, 2002, s. 883-887; Croes 2006). Lea (1988) turizm sektörünün
100
geliĢmesi yeni istihdam olanakları yaratır, devlet için gelir artar ve büyümeyi arttırır der.
Bu ekonomik iliĢkiye turizm odaklı büyüme hipotezi denir. Bu hipoteze göre
uluslararası turizm, ekonomik büyüme için önemli bir stratejik faktördür (Samimi et al.,
2011). Uluslararası turizm sektörü gelir artıĢını: artan rekabet (turizm destinasyonları
arasındaki) neticesinde verimlilik artıĢı (Krueger, 1980) ile ölçek ekonomisi sağlama
Ģeklinde (Helpman ve Krugman, 1985) kendini gösterir.
Hizmet sektöründe uluslararasılaĢma ile rekabet artacak, artan rekabet
ekonomide kaynak verimliliğini artıracaktır (Bhagwati ve Srinivason, 1979, s. 14).
Bir ülkede turizm sektörünün geliĢmesi ile döviz giriĢi artacak, sektördeki
iĢletmelerin uluslararası rekabet gücü ve verimliliği artacak ve ölçek ekonomilerinden
faydalanarak dıĢ ticaret dengesi pozitif etkilenmekte ve istihdam artacaktır (Kara, Kaya,
Çömlekçi, 2012, s. 75).
“ Türkiye‟de 10 yıl önce 14 milyar dolar olan görünmeyen ihracat 2012 de 38.8
milyar dolara ulaĢmıĢtır. Görünmeyen ihracat hizmet ihracı anlamına gelmektedir.
Turizm sektörü, taĢımacılık, danıĢmanlık, sigorta, sanat ve finansal hizmetler ihracına
“görünmeyen ihracat” denilmektedir. Ġngiltere‟de 2011 için 298.8 milyar pound olan
mal ihracının 193.6 milyar poundluk kısmı görünmeyen ihracattır. ABD için ise 2011
toplam 1.497 milyar dolar toplam mal ihracının 605.9 milyar dolarlık kısmı
görünmeyen ihracattır. Ülkelerin görünmeyen ihracat tutarları nerede ise mal
ihracatlarının yarısını oluĢturuyor. Artık mallar büyük ölçekli fabrikalarda üretiliyor ve
ulaĢımın hızlanması ile fiyatlar 150 yıl öncesine göre çok ucuzlamıĢtır ama hizmet
fiyatları artmaktadır”.
Turizm gelirleri kesinlikle ihracat geliri sayılmalıdır, GOÜ‟ler açısından en iyi
ihracat alanıdır. Turizm sektörü dıĢ ödemeler dengesinde “görünmez kalemler” arasında
yer alır, aynen mal ihracında olduğu gibi döviz sağlar. Hesaplamalarda birincil etkiler
olan (konaklama, ulaĢım alıĢveriĢ ve eğlence harcamaları dikkate alınır, ikincil (dolaylı)
etkilerini hesaplamak zor ve karmaĢık olduğundan dikkate alınmaz. Ülkemizde turizm
sektöründe yabancı girdi oranı oldukça düĢüktür, ihracat sektörü olan tekstilde %60‟ın
üzerindedir. En büyük gelir ve katma değer yaratan bir ihracat sektörüdür.
Turist, turistik ürünü ülkesine götüremediğinden ihracı mümkün olmayan mal ve
hizmetleri bir döviz kaynağı haline getirebilmektedir, turizm çoğu zaman “görünmeyen
ihracat” olarak nitelendirilir. Turistik ürün ülkenin kendi varlığından kaynaklandığından
turizm sektöründe ithalat ve dıĢa bağımlılık oranı düĢüktür. Turizm sektörünün
ödemeler dengesini olumlu etkileyen ihracat gelirleri içerisinde payı yüksek, ödemeler
101
dengesini olumsuz etkileyen ithalat giderleri içerisindeki payı düĢüktür. Turizm
giderlerinin ithalattaki. payı %1.7‟dir (KTB, 2012, s.131).
Selvanathan et al., (2012) YDD (FDI) ile turist sayıları arasında nedensellik
iliĢkisinden söz eder. Önce DDY hizmet kalitesini ve hareketliliğini artırır sonra gelen
uluslararası turist sayıları artar.
Neo-klasik büyüme modeli GO ve geliĢmiĢ ekonomilerin uzun dönem reel
büyüme oranlarının birbirine yakınlaĢacağını varsayar, bu hipoteze yakınlaĢma
(convergence) hipotezi denir. Bu hipoteze göre Marmara, Akdeniz ve Ege bölgeleri
diğer bölgelere nazaran daha yavaĢ büyümesi gerekirken, böyle olmamıĢtır. KiĢi baĢına
düĢen geliri düĢük bölgelerin (Doğu Anadolu, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ġç
Anadolu bölgeleri) aralarındaki farkı kapatabilmek için hükümetler gelir ve iĢgücünün
yeniden dağılımını ayarlayarak bölgelerarası gelir farkını kapatmaya yönelik politikalar
seçebilir yapılacak yatırımlar ve verilecek teĢvikler ile bölgelerarası geliĢmiĢlik
farklılıkları azaltılabilir Berber M, Yamak R, Artan S, (2000, s.51-59). Turizm sektörü
bölgelerarası geliĢmiĢlik farklarını kapatmada etkin bir araç olarak kullanılabilir.
Doğal kaynak ihracatından elde edilen gelir ekonomik büyümeyi teĢvik
edebilecek projelere kaynak sağlamak Ģeklinde fırsatlar sağlar (Stevens ve Dietsche,
2008, s. 57).
Çoğu bölge için turizm bölgenin en önemli gelir kaynağı haline gelmiĢtir.
Turizm potansiyeli olan bölgelerde “bacasız sanayi” olarak nitelenen turizm kalkınma
için araçtır. Porter‟ın geliĢtirdiği Elmas Modeli turizm sektöründe de uygulanır
olmuĢtur. Rostow (1960) iktisadi büyümenin aĢamalarından bahsetmiĢtir. Lewis (1966)
Sınırsız Emek Arzı hipotezine göre ikili yapının geleneksel ve aĢırı nüfusa sahip olan
kırsal sektörde iĢgücünün marjinal verimliliği 0 olduğundan, diğer sektöre (AGÜ‟lerde
ki yapı) transfer olacak iĢgücü üretim kayıplarına neden olmaz. Kalkınma diğer
sektörün tarım sektöründeki iĢsizleri kendine çekmesi ile baĢlar der. Harrod (1939)-
Domar (1940) büyüme modeline göre büyümeyi yatırımlar belirler, yatırımlar
fazlalaĢtıkça büyüme hızı da ivme kazanır. Uluslararası Bağımlılık Teorilerine göre
AGÜ‟ler kapitalist sistemde kalkınamaz. Dos Santos (Koloni Bağımlılığı) geliĢmiĢ, az
geliĢmiĢ ve potansiyel geliĢme bölge sınıflandırması yapmıĢtır. Rosenstein-Roden
Dengeli Kalkınma için ilk yol emek fazlasının bulunduğu geri kalmıĢ bölgeden geliĢmiĢ
bölgeye emek göçü ile bölgenin kalkınması veya ikinci yol olarak ta sermayenin geri
kalmıĢ bölgeye gelmesidir der. Perroux (1949), ulaĢım, yol, su, elektrik gibi altyapı
yatırımlarının bulunduğu sağlık, eğitim tesislerinin bulunduğu yerlerde kalkınma
102
kutupları oluĢturulmalıdır fikrini savunur. Ülkemizde kümelenme örnekleri Antalya-
turizm, Muğla-turizm, Kapadokya-turizm kümelenmesi oluĢturulmuĢtur. Turizm
sayesinde ihracı mümkün olmayan bazı mal ve hizmetler bölge için döviz kaynağı
olmaktadır. Tunus Turizm Kümelenmesi, Ġspanya Endülüs Turizm Kümelenmesi
dünyadan örnek olarak verilebilir. Turizmde kümelenme Ģekilleri: coğrafik (dağ, kıyı),
yatay kümelenme (otel, tur operatörü vb) ve teknolojik kümelenme (ortak rezervasyon
sistemi) olarak karĢımıza çıkar (Kartal, 2013, s. 158).
5.2. Turizm Sektörü ve Ekonomik GeliĢme ĠliĢkisi Üzerine YapılmıĢ Ampirik
ÇalıĢmalar
Literatürdeki ilk çalıĢma Ghali (1976) tarafından Hawaii için yapılmıĢtır. Hawaii
ekonomisinde turist harcamalarının mal ihracatından kazanılan dövizin 7 katı olduğunu
ve büyümeye en fazla katkıyı turizm sektörü yapmaktadır neticesine varmıĢtır.
Dritsakis (2004) Yunanistan üzerine uzun dönemde turizmin ekonomik geliĢme
üzerine etkilerini 1960- 2000 arası verileri Johansen testi ve Granger testini kullanarak
test etmiĢtir. Koentegre analizi sonucu 3 değiĢken arasında (reel GDP, reel Döviz kuru,
uluslararası turizm gelirleri) bir adet koentegre vektör tespit ederek koentegre iliĢkisini
tespit etmiĢtir. Nedensellik analizi neticesinde uluslararası turizm gelirleri ile ekonomik
büyüme arasında güçlü bir Granger nedensellik iliĢkisi ve ekonomik büyüme ile reel
efektif döviz kuru arasında güçlü nedensellik iliĢkisi bulmuĢtur. Turizm arzının ve
talebinin geliĢmesi için devlet müdahalesinin olması gerektiğini tavsiye etmektedir.
Mckinnon (1964) TKIG hipotezini savunmuĢtur.
Balaguer ve Cantavella- Corda (2000) Ġspanya ve turizm sektörü uzun dönem
büyüme iliĢkisi üzerine 1975- 1997 dönemi arası verileri kullanmıĢlardır. Model GDP,
turizm ve döviz kuru değiĢkenlerini kullanarak turizm sektörünün Ġspanya‟nın uzun
vadeli ekonomik geliĢmesinde etkilidir hipotezini Johansen tekniği il test etmiĢlerdir.
Ekonometrik çalıĢma sonunda ekonomik büyüme ile turizm sektörünün geliĢmesi
arasında uzun dönemde iliĢki olduğu kısa dönemde ise turizmden ekonomik büyümeye
(T→G) tek yönlü iliĢki sonucuna ulaĢmıĢlardır. Sonuçlar turizm sektörünü ticarete konu
olmayan mal ve hizmet olduğunu kabul eden diğer modellerde olduğu gibi kanıtlamıĢtır.
Yine de Hazari ve Ng (1993) belirttiği gibi turizm sektörünün neden olduğu refah kaybı
(ticarete konu olmayan yerli malların fiyatları artacaktır) genel refaha olan diğer etkileri
103
ile kompanse edilecektir. Doğal ve sosyo-kültürel kaynaklar korunmalıdır. Balaguer ve
Cantavella- Jorda (2002) ilk kez TLG hipotezini destekleyen akademisyenlerdir.
Shan ve Wilson (2001) Çin için uluslararası turizm ve uluslararası ticaret
iliĢkisini analiz ederek iki değiĢken arasında çift yönlü Granger nedenselliğe
ulaĢmıĢlardır.
Kim (2006) Tayvan için 1971-2003 ve 1956-2002 arası dönemi için turizm
gelirleri ve GSMH iliĢkisini Granger nedensellik analizini kullanarak uzun dönemde iki
yönlü iliĢki tespit etmiĢlerdir.
Ageli (2013) Suudi Arabistan için 1970- 2012 yılları arası (SAMA, 2012)
verilerini kointegrasyon ve Granger nedensellik analizini kullanarak turizm harcamaları
ve reel petroldıĢı GDP arasında nedensellik iliĢkisinin olup olmadığını araĢtırmıĢtır.
Sonuçta değiĢkenler arasında uzun dönemde GDP den turizm harcamalarına doğru iki
yönlü nedensellik ve pozitif iliĢkiye ulaĢmıĢtır.
Idowu (2008) 36 Afrika ülkesi ve 1950-2004 dönemi için yaptığı çalıĢmada
ekonomik büyüme ve turizm gelirleri arasında uzun dönemli iliĢki olduğunu bulmuĢtur.
Afrika‟nın ekonomik geliĢmesi için turizm sektörü kullanılabilir. Granger nedensellik
testi sonucu uzun dönem G→T iliĢkisi çıkmıĢtır çünkü ülkeler hala gelirlerini turizm
altyapı yatırımlarında kullanmaktadır. Turizm sektörünün geliĢmesi yabancı turizm
yatırımcılarını da kıtaya çekecektir.
Cortes- Jimenez, Nowak ve Sahli (2011), 1975- 2007 yılları arası verileri
kullanarak Tunus‟ un turizm sektörü ve ekonomik büyümesi arasında nedensellik
iliĢkisi olup olmadığını incelemiĢlerdir. Buldukları ise turizmden kazandıkları döviz
ülkenin sermaye malları ithalini finanse etmektedir. TLG (tourism- led growth)
Balaguer and Cantavella-Jorda (2002) hipotezi Tunus ekonomisi için netice
çıkarmamaktadır. Yetkililer tarafından bu iliĢki çok abartılmaktadır. TKIG (tourism
export→ capital good imports→ growth) iliĢkisi kısa vadede geçerlidir. Bu iki kanalı
birleĢtirdiklerinde ise resmi yetkililerin savunduklarının aksine (Granger nedensellik
testi sonuçlarına göre) büyüme üzerinde çok da önemli olmayan bir rol oynamaktadır.
Tunus ne yazık ki az çeĢitlendirilmiĢ kitle turizmine sahiptir, kıyı turizmine yönelik
sektör birkaç Avrupalı tur Ģirketlerinin baskısı altındadır. Kıyı kütle turizmine odaklı bir
turizm her zaman ülke büyümesi için fayda sağlamaz. Tunus yabancı ülke tur
operatörlerine olan bağımlılığını azaltmalı, turizm ürünü çeĢitlendirmesine gitmeli ve
değiĢik pazar segmentlerine ulaĢmalıdır.
104
Nowak, Sahli ve Cortes-Jimenez (2007). Ġhracat uzun dönem büyüme üzerinde
iki önemli kanal üzerinden etkilidir. Birincisi ELG (export-led growth) ki turizm
sektöründe bu mekanizma TLG ( tourism-led growth ) olarak uygulanmıĢtır, ikinci
kanal olan EKIG (exports →capital good imports→growth) turizm sektörüne TKIG
(tourism→capital goods imports→growth) olarak uygulanmıĢtır. Franco dönemi
Ġspanya büyümesini turizmden karĢıladığı döviz ile ihtiyacı olan yatırım malları
ithalatını finanse etmiĢtir. Yazarlar çalıĢmalarında Johansen koentagrasyon yaklaĢımını
ve Granger nedensellik testini kullanmıĢlardır. Ġspanya‟ ya ait 1960- 2003 arası reel
GDP, reel girdi ithalatı ve reel turizm ihracatı arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir.
Balaguer ve Cantavella- Jorda (2002) tek yönlü nedensellik iliĢkisinin aksine iki yönlü
nedensellik iliĢkisi bulmuĢlardır. Reel GDP büyümesi reel turizm ihracatını
büyültecektir. Ġspanya turizm hizmetlerini ne kadar çok çeĢitlendirebilirse o kadar daha
fazla ülke ekonomisi büyüyecektir. Sonuçlarda TKIG hipotezini destekler yönde güçlü
kanıtlar bulmuĢlardır. Yine TLG reddedilmemelidir. Her iki hipotez olan TKIG ve TLG
Ġspanya ekonomisi üzerinde uygulanabilir gözükmektedir.
Jackman (2012) Barbados adası turizm sektörü turizm uydu hesaplamasına göre
(WTTC) GDP‟ sinin istihdama ve GDP‟ ye olan katkısı % 45 dolayındadır. Barbados
turizm sektöründe karĢılaĢtırmalı üstünlüğe sahiptir. Barbados turizm sektörüne bağımlı
dünyada ilk 20 ülkeden birisidir. Turizm sektörü döviz gelirlerinin en büyük kanağı ve
döviz gelirlerinin yaklaĢık yarısını temin etmektedir. Jackman (2012) Barbados adasının
1975- 2010 yılı arası verileri kullanarak ufalanmıĢ TLG hipotezini test etmiĢtir.
Nedensellik testlerinin sonuçlarına göre TLG hipotezi Barbados için turistlerin hangi
ülke kaynaklı olduklarına bakılmaksızın geçerlidir.
Gana‟ da turizm sektörü tüm döviz gelirlerinin içerisinde altın ve kakao dan
sonra üçüncü büyük sektördür. Ülkede turizm daha çok kültür turizmi olarak geliĢmiĢtir.
2007 GDP‟ sinin %6.3‟ünü turizm gelirleri oluĢturur. Morgan vd. ( 2002 ) dünya
turistlerinin %70‟ i dünyada on adet turizm destinasyonunu ziyaret ederken geri kalan %
30‟unu dünyanın geri kalanları paylaĢır demiĢtir. Bu yüzden rekabet edebilirlik çok
önem kazanmıĢtır (Ritchie ve Crouch, 1993).
AĢağıdaki tablodan da görüleceği üzere araĢtırmacı 1985- 2010 yılları arası
verileri inceleyerek, sonuç olarak nedensellik ekonomik büyümeden (LRY) turizm
gelirlerinin artması (LRTE) Ģeklindedir hipotezine ulaĢmıĢtır. Gana‟ da ekonomik
büyüme ve turizm gelirleri arasında uzun dönem koentegrasyon ve pozitif bir iliĢki
mevcuttur. Bu çalıĢma TLG hipotezini Gautam (2009) ve Kreishan (2010)‟ nın
105
savundukları gibi desteklememektedir. Çünkü Granger nedensellik testine göre tek
yönlü ekonomik büyümeden turizm gelirlerine doğru nedensellik iliĢkisinin varlığını
tespit etmiĢtir (Ahiawodzi, 2013).
Lee (2008) Singapur üzerine kısa ve uzun dönem, turizm ve ekonomik geliĢme
arasındaki iliĢkiyi araĢtırmıĢtır. 2015 yılı hedefleri 17 milyon turist ve 30 milyar dolar
turizm geliri elde etmektir. 1978- 2007 arasını analiz etmiĢtir. Sonuç olarak kısa
dönemde tek yönlü Granger nedensellik iliĢkisini GDP‟ den turist sayılarına doğru
bulmuĢtur. Singapur ada devleti olduğundan tüm turizm ürünlerinin önce yapılıp
(Chinese Garden vb.) sonra pazarlanması gerekmektedir.
Cortes vd. (2009) Ġtalya için 1954- 2000 ve Ġspanya için 1964- 2000 yılları arası
verileri kullanarak ihracat sektörü ve turizm sektörünün ekonomik büyüme katkılarını
incelemiĢtir. Ġtalya için Federici ve Marconi (2002) VAR modelini ELG hipotezi
(Export Led Growth) dört makroekonomik değiĢken için test etmiĢler, pozitif sonuçlara
ulaĢmıĢlardır.
Cortes- Jimenes, M. Pulina, C.R. Prunera (2009) Ģu neticelere ulaĢmıĢlardır:
hem ihracat hem de turizm sektörleri kısa ve uzun vadede Ġspanya için, Granger
nedensellik, büyüme üzerinde etkilidir, yine TLG ve ELG hipotezleri Ġspanya için
savunulmuĢtur. Ġtalya içinde turizm ve ihracat sektörleri ekonomik büyüme üzerinde
uzun dönemde, Granger nedensellik, etkilidir.
Schubert ve Brida (2009) turizm talebindeki büyümenin ekonomik büyüme
üzerindeki etkilerini ada ekonomisi modeli kurarak incelemiĢlerdir. Uzun dönem
büyüme turizm talebindeki büyümeye bağlıdır. TLGH hipotezini destekler bulmuĢlardır.
Lanza, Temple ve Urga (2003) buldukları üzere ada ekonomisinin ticaret hadleri
yükselmiĢtir. Artan turizm talebini karĢılamak için turizm arzı da artmıĢtır.
Leon vd. turizm sektörü için endojen yaĢam döngüsü ve optimal büyüme
konularını incelemiĢlerdir. Doğal kapital stoku ve çevre korunmuĢsa turistlerin tüketim
harcamaları artmakta ve doğal kapital stoku azalmaya baĢladıkça turistlerin tüketim
harcamaları da azalmaktadır.
Brau, Lanza ve Pigliaru (2006) yaptıkları araĢtırmada büyüme, ülke coğrafi
büyüklüğü ve turizm uzmanlığı arasındaki iliĢkileri incelemiĢler ve turizm ülkelerinin
diğer tüm alt-grup ülkelere nazaran çok daha fazla geliĢtikleri sonucuna varmıĢlardır.
Küçük ülkeler sadece turizm sektöründe uzmanlaĢtıkları zaman daha fazla
büyümüĢlerdir. 1980- 2003 yılları arası ve 143 ülke Dünya Bankası veri setlerini
kullanmıĢlardır. 1980- 2003 arasında OECD ülkelerinin yıllık büyümesi ortalama %1.9
106
iken 23 küçük turizm ülkesinin yıllık büyüme oranları %2.34 çıkmıĢtır (Small
Tour.>20%)
Figini ve Vici (2009) 1980- 2005 arası 150 ülkeyi incelemiĢler ( e.g., Brau et al.
2004 ve 2007 ) aksine 1980- 1990 arası haricinde (veriler güvenilir değildir) küçük
turizm ülkelerinin diğer ülkelere nazaran daha fazla büyümedikleri sonucuna
varmıĢlardır. Turizmde uzmanlaĢma sadece 1980 ler de küçük ülkeler için mükemmel
büyüme oranlarına sebep olmuĢtur. 1995-2005 dönemi için ekonomik büyüme ve
turizmde uzmanlaĢma arasında önemli nedensellik bulamamıĢlardır (BLP‟nin aksine).
Turizme dayalı ülkeler diğer ülkelere göre daha fazla geliĢmemiĢlerdir.
Jackson ve Zang (2012) Ġngiltere için yaptıkları 1993-2011 dönemi için
seçtikleri 9 ülke (ABD, Almanya, Fransa, G.Afrika, Avustralya, Ġtalya, Hollanda,
Portekiz ve Yeni Zellanda) çalıĢmada ülkeye yapılan ithalat ile Ġngiliz vatandaĢlarının
turizm harcamaları arasında çift yönlü nedensellik iliĢkisi tespit etmiĢlerdir.
Ahiawodzi (2013) Gana için 1985-2010 dönemi arası verileri ADF, birim kök ,
JJ ve Granger nedensellik testlerini uygulayarak ekonomik büyüme ve turizm gelirleri
arasında uzun dönemde tekyönlü nedensellik bulmuĢlardır. TLG hipotezini
destekleyememiĢtir.
K.G, Gautam ve Kumar (2011) Hindistan için 1996-2009 dönemi ticaret, turizm
ve reel gelir artıĢını kointagrasyon analizine tabi tutmuĢlar, uzun dönem için değiĢkenler
arasında iliĢki saptamıĢlar, kısa dönem için VECM analizine göre değiĢkenler arası ise
iliĢki bulamamıĢlardır.
Louca (2011) Güney Kıbrıs için yaptığı çalıĢmasında turizm gelirlerinin (adanın
ekonomisinin ve istihdamın yarısını turizm sektörü karĢılamaktadır) büyüme için
önemli olduğunu vurgulamıĢtır. Büyüme için turizm sektörünün seçilmiĢ olması bütün
ekonomiyi olumlu etkilemiĢtir.
Kulendran ve Wilson (2000) uluslararası ticaret ve turizm sektörü arasındaki
iliĢkiyi araĢtırmak için koentegrasyon ve Granger nedensellik testlerini kullanarak
Avustralya; Çin ve Singapur üzerine yaptıkları analizde çift yönlü iliĢki olduğunu
bulmuĢlardır. Saayman et al. ( 2009 ) aynı çalıĢmayı Güney Afrika için yapmıĢ, benzer
sonuçlara ulaĢmıĢ ancak ticaret turizme neden olur hipotezini daha güçlü bulmuĢlardır.
Turner ve Witt (2001) de turizm talebini analiz etmiĢler ve uluslararası ticaretin iĢ
gezilerinin en önemli nedenlerinden biri olduğunu bulmuĢlardır. Fischer ve Gil- Alana
(2005) Almanya‟ nın ithal ettiği Ġspanyol Ģaraplarının üzerinde turizm sektörünün
pozitif etkisi olduğunu bulmuĢlardır.
107
Santana- Gallego vd. (2011) VECM ve Granger nedensellik testlerini
uyguladıktan sonra Ģu bulgulara ulaĢmıĢlardır: ticaret turizmi arttırır ve turizm ticareti
arttırır. Büyüme teorisi de ticaret büyümeyi tetikler demektedir. Büyüyen Pazar payı
gelen turist sayısını ve ticareti büyültecektir. Sadece Ġsveç‟ de uzun dönem gelen turist
sayısı ve ticareti arasındaki iliĢki negatif çıkmıĢtır. Kanayra adalarında ise HH
bulgularına rastlamıĢlardır. Servis sektörü ( non-tradable goods) üzerinde ihtisaslaĢma
ticarete konu olan mallar üretimini ve ihracatını azaltmıĢtır. Hükümet politikaları turist
sayısını arttırmıĢ hem dolaylı hem de dolaysız olarak uluslararası ticareti geliĢtirici
etkilere sebebiyet vermiĢtir.
Brida ve Pulina (2010) TLGH üzerine literatür araĢtırması yapmıĢlar, bulguları
hem geliĢmekte olan ülkeler için hem degeliĢmiĢ ülkeler için olumlu çıkmıĢtır. Turizm
sektörünün bir kaldıraç olarak kullanılması büyümeyi tetikleyecektir. Uzun dönem çift
yönlü Granger nedensellik iliĢkisi Malezya, Malta, Tayvan, Türkiye, Ġspanya ve Latin
Amerika ülkeleri için bulunmuĢtur. Bu ülkeler turizm sektörünün avantajlarını büyüme
için kullanmak durumundadır. Turizm sektörü bir çok eksojen faktörlerden, ekonomik
döngü ve turist tercihleri gibi, kolaylıkla etkilenir. Hükümetler uluslararası turizmin
geliĢebilmesi için kilit rol oynayabilirler.
Araski ve Cheriff (2009) turizmde uzmanlaĢma ve ekonomik büyüme iliĢkisini
1980- 2002 yılları verilerini kullanarak incelemiĢler ve aralarında pozitif iliĢki olduğunu
bulmuĢlardır. Turizm ihracatında bir standart deviation artıĢında GDP‟ de % 0.5 yıllık
ek büyümeye neden olacaktır.
Mitchell ve Faal (2008) yazarlar Gambiya üzerine araĢtırma yapmıĢlardır.
Amaçları turizm ve fakirlik arasındaki iliĢkiyi ortaya koymaktır. Turizm gelirlerinin
sadece yarısı ülke de kalabilmektedir, diğer yarısı uluslararası tur operatörleri ve uçak
Ģirketleri tarafından ülke dıĢına transfer olmaktadır. Ülke için acil olarak turizm ürünü
çeĢitlendirilmesine gidilmesi ve destinasyonun pazarlama çalıĢmaları faaliyetlerinin
artırılması gereklidir. Hükümetler ve özel sektör daha yakın iliĢki içerisinde bu hedefleri
gerçekleĢtirebilirler.
Majewska ve Minska-Struzik (2011) Polonya üzerine 1993-2010 (VAR1) ve
2005- 2010 (VAR2) testlerini kullanarak Marko Polo (gelen turistler→ticaret), Ġlgi ve
merak (ticaret→turizm) ve Fırsat (iĢ amaçlı olmayan turizm→ticaret) hipotezlerini test
etmiĢlerdir. Uluslararası turizm ve uluslararası ticaret iliĢkisini kointegrasyon ve
Granger nedensellik testi ile incelemiĢler ve turizm ticarete neden olur hipotezini kabul
etmiĢlerdir. Yine Granger nedensellik testi sonuçlarına göre Polanya‟ nın en önemli
108
ticaret partnerlerinden olan Fransa ve Almanya ile iĢ amaçlı geziler ile ihracat arasında
çift yönlü nedensellik bulmuĢlardır.
Lashkarizadeh, Keshmir ve Gashti (2012) Ġran üzerine turizm sektörü ile
ekonomik büyüme arasındaki iliĢkiyi 1980-2009 arası verileri ECM kullanarak
incelemiĢler ve kısa dönemde büyümeden turizm sektörüne nedensellik iliĢkisine
rastlamamıĢlar fakat uzun dönemde turizm sektörü ve büyüme iliĢkisi arasında Granger
nedenselliğe ulaĢmıĢlardır.
Khan ve Lin 1987-2000 arası verileri kullanarak iĢ turizmi ile toplam ticaret
arasında çift yönlü nedensellik bulmuĢlardır. Tatil turizm ile toplam ticaret arasında
zayıf iliĢki saptamıĢlardır. Singapur MICE ( meetings, incentives, conferences,
exhibitions ) iĢ turizmine ağırlık vererek daha fazla gelir edecektir, ASEAN ülkeleri de
tatil turizmine ağırlık vermelidir.
Samimi, Sadeghi ve Sadeghi (2013) 1995-2008 arası verileri kullanarak
geliĢmekte olan 20 ülke ile turist sayısı (TOUR) ve direkt yabancı sermaye yatırımları
(FDI) arasındaki iliĢkiyi panel veri teknikleri, Granger nedensellik, VECM ile analiz
etmiĢler ve uzun dönem için çift yönlü nedensellik ve kısa dönemde nedensellik
iliĢkisine rastlamamıĢlardır.
Huybers ve Skerrit (2005) uluslararası turizm sektörünün kiĢi baĢı GSMH
iliĢkisini 37 adet GOÜ için EKK yöntemi kullanılarak iki değiĢken arasında pozitif etki
bularak kiĢi baĢı GSMH‟nın artırılabilmesi amacı ile kaynakların verimi az sektörlerden
turizm sektörüne aktarılmasını savunmuĢlardır.
Al-Qudair (2004) yaptığı çalıĢmada uluslararası turizm ile uluslararası ticaret
iliĢkisini geliĢmekte olan Ġslam ülkeleri için analiz etmiĢ ve bazı ülkeler için turist sayısı
ile ticaret arasında uzun dönem nedensellik iliĢkisi bulmuĢtur, bazı ülkeler için ise böyle
bir iliĢki bulmamıĢlardır, yine artan turizm talebini tatmin edebilmek için ithalatlarını
arttırmak zorunda kalmaktadırlar. Bölgedeki geliĢmekte olan Ġslam ülkeleri ile olan
turizm sektörü teĢvik edilmelidir, diğer ekonomik sektörlerde geliĢtirilmelidir ki artan
ithalat yolu ile sızan miktar minimize edilebilsin.
Tang vd. (2007) Çin için 1978-2005 dönemi verileri ECM yöntemi ile test etmiĢ
ve FDI, ekonomik büyüme ve turizm sektörü arasında nedensellik iliĢkisi tespit etmiĢtir.
Garcia-.Flores vd. (2008) Meksika için 1982-2007 arası FDI, turizmin geliĢmesi
ile çevre üzerine etkilerini analiz etmiĢler, FDI ve turizmin geliĢmesi arasında pozitif
iliĢki tespit etmiĢlerdir.
109
Bento ve Santos (2012) 2009 da turizm sektörü ülkenin en büyük ihracat kalemi
olmuĢtur. Toplam ihracat içerisindeki payı %14.6‟dır. GSMH‟ nın %5‟ini
oluĢturmaktadır ve o yıl 12 milyon turist gelmiĢtir. 1997-2010 arası Portekiz için turizm
ile ekonomik büyüme iliĢkisini incelemiĢler ve ikisi arasında güçlü tek yönlü
nedensellik bulmuĢlardır. Sürdürülebilir turizm sektörünün büyümesi turizm sektörünü
o da ekonomik büyümeyi büyültecektir. TLGH hipotezini savunmuĢlardır. Bu yüzden
kamu yatırımları turizm sektörüne kanalize edilmelidir.
Cortes-Jimenez, Nowak ve Sahli (2011) Tunus için 1975-2007 dönemi Granger
nedensellik iliĢkisini aynı modelde reel GDP, turizm gelirleri ve reel endüstri makinası
ithalatı değiĢkenlerini kullanarak TLG ve TKIG hipotezleri üzerinde denemiĢlerdir.
Tunus için TLG mekanizmasının çalıĢmadığını fakat TKIG mekanizması sadece kısa
dönemde etkilidir bulgularına varmıĢlardır. Yine büyüme→turizm sonucuna ulaĢarak
“growth-led tourism hypotesis” geçerlidir demiĢlerdir. Bu da Oh (2005) Güney Kore
üzerine yaptığı çalıĢmada bulduğu sonuç ile tutarlıdır. Bhagwati (1988) bahsettiği
faktörler ile açıklanabilir.
Hazari ve Lin (2011) Yoksul-zengin ayırımı yaparak turizm sektörü yoksulluğu
azaltır ama zenginlerin refah artıĢı daha çok olacaktır, bu olumsuz etki turizm üzerine
konulacak bir vergi çeĢidi (non-distortionary tax) yatak vergisi, Agra‟da Taç Mahal
ücreti ve daha yüksek vize harçları vb. yoksulları sübvanse ederek refah seviyelerini
korumalarını sağlayacaktır görüĢünü savunmaktadırlar.
Cortes-Jimenez, Pulina, Prunera ve Artis (2009) yaptıkları çalıĢmada 1954-2000
dönemi için Ġtalya ve Ġspanya üzerine ihracat, turizm ve büyüme iliĢkisini
koentegrasyon ve Granger nedensellik testlerini yaparak uzun dönemde bu iki ülkede
ELG ve TLG mekanizmalarının çalıĢtığını kanıtlamıĢlardır. Hem uluslararası hem de
yurtiçi turizm iki ülke için ekonomik büyümeye olumlu katkılar sağlamıĢtır. Her iki
ülke turizm sektörünün olumlu katkılarını da kullanarak geliĢmiĢ ülke konumuna
gelmiĢlerdir. Hükümetler turizm sektörünün pozitif etkileri konusunda dikkatli olmalı
ve nasıl karĢılaĢtırmalı üstünlüklerini artırıcı önlemler almalıdır.
Literatüre baktığımızda turizm gelirleri ve ekonomik büyüme iliĢkisini beĢ farklı
sonuç olarak açıklayan ampirik çalıĢmalar:
110
1. TLEG bulanlar: Holzner (2011), Ivanov ve Webster (2013), Pratt (2011),
Matarrita ve Cascante (2010) ve Shubert et al. (2011).
2. ELEG bulanlar: Narayan (2004), Oh (2005), Payne ve Mervar (2010) ve Tang
(2011).
3. Ġki yönlü nedensellik bulanlar: Apergis ve Payne (2012), Chen Chiou-Wei
(2009), Lee ve Chang (2008), Ribberstaat et al. (2013) ve Seetanah (2011).
4. Nedensellik bulamayanlar: Figini ve Vici (2009), Katırcıoğlu (2009), Tang ve
Jung (2009), Po ve Nuang (2008).
5. Zaman içerisinde iliĢkili bulanlar (over-time): Aslantürk et al. (2011), Lee ve
Tang (2010), Tang ve Tan (2013).
5.3. Turizm Sektöründe Hollanda Hastalığı (Beach Disease) Üzerine Ampirik
ÇalıĢmalar
Ekonomik büyüme ve doğal kaynak iliĢkisi ile ilgili iki ayrı görüĢ vardır: doğal
kaynak donanımı bir ülke için Ģanstır diğer görüĢ ise doğal kaynak donanımı bir ülke
için talihsizliktir der. ÇalıĢmamızda her iki farklı görüĢün girdi olarak yoğun doğal
kaynak (deniz-kum-güneĢ-hava) kullanan turizm sektörünü ilgilendiren çalıĢma
konuları incelenecektir.
Birinci görüĢ savunucularına göre Alkhathlan (2013) bir ülkenin doğal
kaynakları hem büyümesini hem de yatırım olanaklarını olumlu etkiler der. Rostow
(1961) GOÜ‟e azgeliĢmiĢlikten sanayileĢmeye fırsat tanır der (ABD, Avustralya).
GörüĢleri doğal kaynaklar GOÜ için Ģanstır Ģeklindedir.
Ġkinci görüĢ olan doğal kaynak ülkeler için talihsizliktir “Doğal Kaynak
Talihsizliği, Resource Curse” ilk kez Auty (1991) ile doğal kaynak zengini ülkelerin
neden doğal kaynak fakiri ülkelere göre neden daha düĢük büyüme performansı
gösterdiklerini açıklamak için literatüre girmiĢtir. Kaynak talihsizliğinin dört ana
bileĢeni vardır: baskıcı rejimler, artan borçluluk, iç savaĢ ve siyasi istikrarsızlık ve
Hollanda Hastalığı. Bu görüĢün savunucularına göre örneğin Sachs ve Warner (1995)
AGÜ‟ler için doğal kaynak talihsizliktir derler. Onlara göre birincil ürün ihracatında
%13‟lük bir artıĢ yıllık büyümeyi %1 düĢürmektedir, Gylfason (2001) de aynı
görüĢtedir. Bağımlılık teorisyenleri birincil ürün fiyatlarının sürekli dalgalanmakta
olduğunu, kaynakların çokuluslu Ģirketler tarafından çıkarılması ve bu kazançları kendi
ülkelerine transfer etmeleri sonucu doğal kaynak sahibi ülkenin büyümesine pozitif
111
katkı sağlamadığı görüĢündedirler. Ross (2001) doğal kaynak zengini ülkelerde
demokratikleĢmenin az olduğunu savunmuĢtur çünkü rantiyeci devlet ve baskının
artması sonucuna ulaĢmıĢtır. Rant kollama yolsuzluklara bu da kaynak dağılımında
çarpıklığa ve verimsizliğe yol açar Glyfason (2001, s. 850). Mikesell (1997) doğal
kaynaklara yönelik yağmacı faaliyetlerden bahseder. Torvik (2002) artan kaynak
gelirleri verimli giriĢimleri engeller der. Usui (1997), doğal kaynak gelirleri ile dıĢ
borçlanma arasındaki iliĢkiden bahseder. Birincil ürün piyasaları istikrarsız bir
görünümdedir, tam rekabet Ģartları geçerlidir ve bu ürünleri arz edenler fiyat
kabullenicidirler (Strauss, 2000, s. 5).
Doğal kaynak talihsizliğinin bir diğer bileĢeni Hollanda Hastalığı (Dutch
Disease, Hollanda Hastalığı, HH) hipotezidir. 1970‟ler de keĢfedilen doğal gaz
kaynaklarının Hollanda imalat sanayi üzerindeki negatif etkileri görülmesi üzerine
literatüre Corden (1984) tarafından girmiĢtir. Ġngiltere ve Hollanda‟da petrol ve doğal
gaz keĢfi bu iki ülkede imalat sanayi sektörleri üzerinde çıktı ve istihdamı azaltmıĢ,
sanayisizleĢme olgusu HH diye tanımlanmıĢtır (John, 2011, s. 169). Ġmalat sektöründeki
gerileme, hizmet sektörünün geliĢmesi ve ücretlerin artması HH‟ nın ulusal paranın aĢırı
değer kazanmasından sonraki etkileridir (Gylfason, 2001, s. 1). Papyrakis ve Rahev
(2012) ilk defa Bölgesel HH teorisini bularak Kanada‟nın kaynak zengin eyaletlerindeki
enflasyon kaynak fakiri eyaletlere göre daha yüksektir bulgularına ulaĢmıĢlardır.
HH modelinde dıĢa açık küçük ekonomi üç sektöre bölünmüĢtür: doğal kaynak
keĢfi olan sektör, imalat sanayi (gerileyen sektör) ve hizmetler (ticarete konu olmayan
sektör). Bazı ülkelerde doğal kaynak sektöründeki canlanmanın dıĢlamacı etkisi tarım
sektöründe olur, o zaman bu etkiye tarımsızlaĢma denir (Corden, 1984, s. 363). HH ile
GOÜ ihracatlarındaki kaynak yoğun birincil sektörler için uzmanlaĢılmasına ve imalat
sektörü için gerilemesine sebep olur (Corden ve Neary, 1982). Emek geliĢen sektöre
akar, tüm sektörlerdeki ücretler aynı hale gelene dek devam eder. Buna “kaynak
hareketi etkisi” denir (Kenell, 2008, s. 5). Meydana gelen talep artıĢı (canlanan
sektörden dolayı) verimli kaynakların diğer sektörlerden canlanmanın olduğu sektöre
kayması sonucunu doğurur. Doğal kaynak keĢfi ile kaynakların sektörel komposizyonu
değiĢecektir. “Harcama etkisi” olarak gelir artıĢından dolayı ticarete konu olan ve
olmayan sektörlere talep ve harcama artıĢı yaĢanmakta bu mal ve hizmetlerin fiyatları
yükselmektedir. Ġmalat sektöründe fiyat dünya piyasasında oluĢtuğundan artmayacak
ama ticarete konu olmayan hizmet sektörünün fiyatı yurtiçinde oluĢtuğundan artacaktır.
Ulusal para aĢırı değer kazanacaktır (Corden ve Neary, 1984).
112
Turizm olgusu aynı HH fenomeni gibi etkiler gösterecektir. Turizmde patlama
ile ticarete konu olmayan mallara talep artacak, kaynak dağılımını bu sektör lehine
yeniden oluĢturarak endüstrisizleĢme ile tipik HH meydana çıkacaktır. Chao vd.,(2006)
ve Sheng (2011) bir çok turizm destinasyonlarındaki HH olgusuna gönderme
yapmıĢlardır. EndüstrisizleĢmeyi engellemenin yolu bir çeĢit mali vergi koymak ve
imalat sektörüne yatırımları teĢvik etmektir.
Bunlardaki patlamalar (boom) yabancı yardımlar, sermaye akımları, iĢçi döviz
giriĢleri ve turizm dahi bir ülke ekonomisinin HH bulguları göstermesine sebeptir
(Andrade ve Duarte, 2013,s. 1-38). HH, ilk defa Rybczynski (1955) tarafından bir
üretim faktörü bolluğu o faktörü yoğun kullanan sektörün çıktısını yükseltirken, baĢka
sektörlerin çıktı miktarlarını azaltacaktır bulgusuna dayanır. Gylfason (2001, b) “sorun
doğal kaynakta değil fakat onu etkin ve verimli Ģekilde kullanmasını beceremeyen kamu
otoritelerindedir” der.
Turizm sektörünü de yakından ilgilendiren, yukarıda anlatılan Hollanda
Hastalığı ile örtüĢen, bulgular üzerine yapılan ampirik çalıĢmalar aĢağıda verilmiĢtir:
ġekil 23‟de HH‟nın turizm sektörüne etkileri verilmiĢtir.
iĢçiler iĢçiler
iĢçiler
Şekil 23. HH‟nın turizm ekonomisine etkileri
Kaynak: Capo vd. 2007.
Turizm
Endüstrisi
Üretim↑
Ticarete Konu
Olmayan Sektör
Üretim↑
Fiyatlar↑
Ticarete Konu
Olan Sektör
Üretim↓
Ġthalat↑
113
Copeland (1991) turizm sektöründeki geliĢmeler reel döviz kurunun pozitif
yönde değer kazanmasına neden olacak ve tıkanıklıktan ötürü bir negatif etki
oluĢmasına sebebiyet verecektir. Net etki pozitif veya negatif olabilir ancak bu dıĢsal
tıkanıklıkların vergilendirilmesi refah seviyesini artıracaktır. Eğer servis sektöründe
yabancı yatırımcıların payı yüksekse turizm sektöründeki büyüme sosyal refahı
azaltacaktır çünkü ekonomik kazançların büyük miktarı ülkeyi terk edecektir. Eğer
turizm sektörüne yeterli kapital akıĢı olursa sanayi sektörü kesinlikle üretimi
durduracaktır.
Wikström ve Österberg (2003) Jamaika üzerine yaptıkları 1970- 1999 yıllarını
kapsayan ampirik çalıĢmada HH bulgularına rastlamamıĢlardır. Teoriye göre döviz
kurunun değerlenmesi beklenirken ampirik veriler JA dolarının değer kaybettiğini
göstermektedir. Ayrıca yazarlar boksit ve alimunyum madenlerinin toplam ihracat
içerisindeki paylarının 1990 larda %55 oranında olduğunu görmüĢlerdir. Madencilik
sektörü ticarete konu olan sektörlerden emek ve kapital çekmiĢtir. HH teorisine göre
non-primary sektör olan muz ve Ģeker üretiminin düĢmesi gerekirken bu iki ürün miktarı
ihracı artarak büyümüĢtür. HH göre değer kazanan ülke döviz kuru, relatif rekabet
oranını düĢürerek ihracat miktarını azaltacaktır, ama bu etki de Jamaika için
görülmemiĢtir.
Wattanakuljarus ve Coxhead (2008) Tayland üzerine yaptıkları çalıĢmada turizm
sektörünün geliĢmesi yoksul hane halklarının gelirini artıracak ama gelir dağılımını
bozacaktır. Turizm patlamasının etkileri bütün sektörlere yayılmıĢtır (HH‟na göre
sadece bir sektör etkilenir) kaynak hareketi etkisi harcama etkisinden daha fazla etkilidir
(HH‟na göre faktör pazar bağlantıları çok düĢük olur ve harcama etkisi kaynak hareketi
etkisinden daha agır basar bulgularına ters çıkmıĢtır). Ayrıca turizmin geliĢmesi,
giriĢimciler ve deneyimli iĢçileri örneğin elektronik sektöründen turizm sektörüne
kaydırır, çevre ve yoksullar için beĢeri sermayenin uzun dönemde geliĢmesini
engellemektemidir, turizm sektörünün net etkileri nelerdir ve iç ve dıĢ her türlü
geliĢmeden bir anda olumsuz etkilenen turizm sektörünün iĢlem maliyetleri (transaction
costs) ekonomik büyümeye katkılarını azaltmaktamıdır gibi sorularıda gelecekte
araĢtırılmalıdır.
Lu, Chang ve Hu (2008) turizm sektörü dıĢsallık tıkanıklığının giderilmesi ve
HH ve optimal vergilendirme konularını incelemiĢlerdir. ġu neticelere varmıĢlardır:
turizm sektörünün geliĢmesi dıĢsallık tıkanıklılıklarına yol açmaktadır. Eğer ekonomi
turizm sektöründe dıĢsallık tıkanıklığı gösteriyorsa HH daha az vurgulanacaktır. Turizm
114
gelirlerine uygulanacak vergiler refah etkisini artıracak ve kaynak dağılımını sanayi ve
turizm sektörü arasında paylaĢtırıcı etkisi olacaktır.
Hazari ve Ng (1993) Karayip ülkelerini analiz ederek bu ülkelerde turizm
sektörünün tekelci bir güç (rent-seeking) altında ekonomik refahı azaltacağı,turizm
sektöründeki büyümenin tarım sektöründe daralmaya neden olacağı ve sonuçta büyüme
için olumsuz etkiler göstereceğini bulmuĢlardır.
Gooroochurn ve Blake (2005) Mauritius üzerine yaptıkları çalıĢmada ölçeğe
göre artan turizm patlaması refah kayıplarına neden olarak ekonomiyi küçültecektir.
Diğer yandan ölçeğe göre artan turizm ile ilğili sektörler ve ticarete konu olmayan
mallar ve hizmetler turizm patlaması sonrası refah artıĢına yol açacaktır.
Chao, Hazari, Laffagues, Sgro ve Yu (2006) iki sektörlü dinamik modelde
turizm patlaması ekonomik büyümeyi daraltır bulgusuna ulaĢmıĢlardır. Aynı yazarların
2005 yılında yaptıkları çalıĢmada turizm patlamasının yerli halkın refahını azaltacağı
neticesine varmıĢlardır.
Manera ve Taberner (2005) Korsika, Sardunya, Malta ve Belarik Adaları üzerine
yaptıkları çalıĢmada Malta ve Belarik Adaları için HH bulgusuna rastlayarak bu iki
adada imalat sektörünün AB ortalamasından iki kat azaldığını, AR&GE harcamalarının
AB ortalamasının altında kaldığını, eğitim ortalamasının AB ortalamasından iki kat
daha az olduğunu ve üretken kaynakların imalat ve geleneksel sektörlerden hizmet ve
inĢaat sektörlerine kaydığı bulgularına rastlamıĢlardır.
Kenell (2008) Tayland üzerine yaptığı çalıĢmada genel denge modelini
kullanarak Tayland ekonomisinin imalat sektörü ağırlıklı oldugundan turizm patlaması
HH‟ a neden olmamaktadır, para birimi olan baht aĢırı değer kazanmamıĢtır imalat
sektörü gerilememiĢtir, tarım sektöründen imalat sektörüne kaymalar turizm
sektöründen ötürü değildir bulgularına ulaĢmıĢtır. Ayrıca seks endüstrisi, ekonomik
sızıntı, çevre sorunları ve toprak için savaĢ gibi turizm sektörünü ilgilendiren
konulardan dolayı turizm sektörü Tayland için hem Ģans hem de talihsizlik demiĢtir.
Holzner (2010) 134 ülke için 1970-2007 dönemi verilerini panel analiz yöntemi
ile test ederek Beach Disease (HH) bulgularına rastlamadığı gibi aksine turizm
sektörüne bağımlı ülkelerin daha yüksek ekonomik büyüme gerçekleĢtirdikleri
sonucuna ulaĢmıĢtır.
Capo, Font ve Nadal (2007) Ġspanya‟da ki Kanarya ve Belarik adaları üzerine
yaptıkları çalıĢmada HH bulgularına rastlayarak eğitim, inovasyon, teknolojik geliĢme
115
ve uzmanlaĢmanın düĢtüğünü ve neticede uzun dönemde ekonomik büyümelerinin
azalacağını bulmuĢlardır.
Hazari, Nowak, Sahli ve Zdravevski (2003) turizm sektörü ile bölge ekonomik
büyümesi iliĢkisin analiz ederek Ģehirdeki turizm patlamasının kırsal bölgede
daralmaya yol açacağını bulmuĢlardır.
Mierio ve Ramos (2010) Makau adası için yaptıkları 1998-2009 dönemi arası
kumar gelirleri ve imalat sektörü arasında negatif korelasyon bularak HH bulgularına
rastlamıĢlardır.
Mierio, Ramos ve Alvez (2012) Makau adası imalat sektörünün 2000 yılında
GSMH‟da ki %10‟luk payı, 2010 yılında %1‟den daha aza gerilemiĢtir.
Gylfason ve Zvega (2014) Mauritus adasında turizm sektörü geliĢmeye
baĢladıktan sonra 1962‟de tarım ihracatının payı toplam ihracat içerisinde %55‟den
%16‟ya gerilemiĢtir. Ġzlanda adasında ise balıkçılık sektörü, turizm sektörü 3 kat
geliĢtikten sonra, 1995-2014 arası, neredeyse yarı yarıya azalmıĢtır. HH ters etki yapmıĢ
Kron %30 değer kaybedince (2008 finansal kriz neticesinde) gelen turist sayısı patlama
yapmıĢtır.
Literatür incelendiğinde turizm sektörü bazan kaynak talihsizliğine neden
olmuĢtur bazan de Ġzlanda‟da (2008 kriz sonrası gelen yabancı yardımlar sonucu)
turizm sektörü geliĢmiĢtir, Avustralya‟da görüldüğü üzere (maden ihracatı turizm
sektöründe daralmaya, küçülmeye neden olmuĢtur).
5.4. Türkiye’de Turizm Sektörü Üzerine Yapılan Ampirik ÇalıĢmalar
Kasman ve Kasman (2004) Granger nedensellik testi bulgularına göre turizm
gelirlerinden ekonomik büyümeye doğru tek yönlü iliĢki tespit etmiĢtir.
Çağlayan, GüriĢ ve Öskönbayeva (2012) KKTC için 1977-2008 dönemi verileri
kullanarak Sınır Testi ve Toda-Yamamato nedensellik testi ile turizme dayalı büyüme
hipotezinin geçerli olmadığını bulmuĢlardır.
Akkemik (2011) 1996-2002 dönemini SAM (social accounting matrix) modelini
kullanarak uluslararası turizmin Türk ekonomisine katkısını analiz etmiĢ ve uluslararası
turizmin GSMH elastikiyetini düĢük bulmuĢtur ama analiz sonuçlarına göre etkin
politikalar önerilebilmektedir. Bunun nedeni yabancı tur operatörlerinin turizm talebini
domine ederek deniz kıyılarına turist göndermeleridir, ülkeye düĢük fiyat politikası ile
turist çekilmeye çalıĢılmaktadır ama kültür turizmi donanımımız dikkate alınmalıdır.
116
Sızıntı miktarı sektörde sıkça görülmektedir. TSA verilerinin eksikliği turizm sektörü
üzerine çalıĢmaları sınırlayabilmektedir.
Akan ve IĢık (2009) yabancı ziyaretçi harcamalarının ekonomik büyüme
iliĢkisini 1970-2007 dönemi arası PP, eĢbütünleĢme ve nedensellik analizlerini yaparak
iki değiĢken arasında uzun dönem tek yönlü iliĢki (YZH→EB) saptamıĢlardır.
Uysal, Erdoğan ve Mucuk (2004) turizm gelirleri ekonomik büyüme iliĢkisini
1992-2003 dönemi arasında ADF, Granger nedensellik ve regresyon analizi kullanarak
analiz etmiĢler ve sonuç olarak turizm gelirlerinin ekonomik büyümeyi pozitif yönde
etkilediği neticesine ulaĢmıĢlardır.
AktaĢ, Kaplan ve Kocaman (2012) 5 adet Akdeniz Bölgesi ülkesinin turizm
gelirleri ile ekonomik büyüme iliĢkisini 1995-2011 dönemi arası panel veri analizi
tekniğini kullanarak analiz etmiĢler ve sonuç olarak turizm gelirlerinin ekonomik
büyüme üzerine pozitif etki yaptığını ve bir yıl içerisinde oluĢan dengesizliklerin
%50‟sinin bir sonraki dönemde normalleĢeceğini saptamıĢlardır.
Özdemir ve Öksüzler ( ) turizm ve ekonomik büyüme iliĢkisini 1963-2003
dönemi turizm gelirleri, GSMH ve reel döviz kuru değiĢkenleri için Johansen tekniğini
kullanarak analiz etmiĢler ve hem kısa hem uzun dönem turizmden ekonomik
büyümeye doğru (T→G) tek yönlü iliĢki saptamıĢlardır. Kamu politikaları turizm
sektörü arz ve talebini artıracak Ģekilde kanalize edilirse büyümeyi hızlandıracaktır.
Çoban ve Özcan (2013) 1963-2010 dönemi için turizm ve ekonomik büyüme
iliĢkisini eĢbütünleĢme ve nedensellik yöntemi uygulayarak analiz etmiĢler ve sadece
uzun dönemde turizm ekonomik büyümenin önemli bir nedenidir sonucuna
ulaĢmıĢlardır.
Yavuz (2006) 1992-2004 dönemindeki turizm gelirindeki artıĢın ekonomik
büyümeye etkisini ADF birim kök testi uygulayarak analiz etmiĢ, Zivot ve Andrews‟in
tersine GSYĠH ve
turizm değiĢkenleri durağan, Granger nedensellik ve Toda-Yamamoto analizine göre
turizm gelirleri ile iktisadi büyüme arasında nedensellik iliĢkisi bulmamıĢtır.
Demir (2010) yaptığı 1980- 2007 dönemi için “Türkiye Turizm Talebinin
Ekonometrik Analizi: Zaman Serisi YaklaĢımı” adlı çalıĢmasında hem kısa hem de uzun
dönemde gelir değiĢkeninin Türkiye‟ ye gelen turist sayısı üzerinde pozitif etkiye sahip
olduğu sonucuna varmıĢtır. Yine Türkiye‟ ye gelmenin Almanya, Fransa ve Hollanda‟
da yaĢayanlar için lüks tüketim malı olduğunu çünkü talep elastikiyetlerinin 1‟ den çok
117
büyük değerlere sahiptir, bulmuĢtur. Bu ülkelerdeki ekonomik döngülere göre Türkiye
turizm talebindeki değiĢimleri planlamak zorundadır (Demir 2010, s. 106).
Bahar ve Bozkurt (2010) GO 21 ülke (Türkiye‟de dahildir) turizm sektörü ile
ekonomik geliĢme arasında 1998-2005 dönemi arası (panel veri seti yardımı ile) analiz
edilerek GOÜ‟ler için pozitif ve anlamlı iliĢki tespit etmiĢlerdir. Turizm gelirlerindeki
%1‟lik artıĢ uzun dönemde ekonomik büyümeyi %2.825 artırmaktadır.
Aslan (2008) yaptığı Türkiye‟ de Ekonomik Büyüme ve Turizm ĠliĢkisi Üzerine
Ekonometrik Analiz çalıĢmasında 1992- 2007 arası dönemi incelemiĢ ve turizmin
ekonomik büyümeyi teĢvik ettiği hipotezini Johansen ve Granger nedensellik testleri ile
doğrulamıĢtır. Turizm 15 yıllık dönem için Türkiye‟ nin ekonomik büyümesini
desteklemiĢtir (Aslan 2008, s. 1- 11)
Kozak ve Sezgin (2013) yaptıkları çalıĢmada her ne kadar gelen turist sayısı artıĢ
gösterse de toplam uluslararası kredi kartı harcamaları azalmıĢtır. Genellikle banka
kartını kullanmayı tercih etmektedirler.
Önder ve Durgun (2008) 1980- 2007 arası dönem için turizm sektörü ve
istihdam nedensellik iliĢkisini araĢtırmıĢlar ve VAR testi sonuçlarına göre turizm
istihdam üzerinde uzun dönemde pozitif etkiye sahiptir.
Arslantürk ve Atan (2012) ekonomik büyüme ve döviz kuru ve turizm gelirleri
arasındaki iliĢkileri 1987- 2009 dönemi için incelemiĢler ve turizm gelirlerinden
ekonomik büyümeye doğru nedensellik iliĢkisi bulmuĢlardır yani turizm ekonomik
büyümeye katkı sağlamaktadır.
Zengin (2010) 1980- 2009 arası dönemi turizm sektörünün Türkiye ekonomisine
reel ve moneter etkilerini incelemiĢ turizm sektörünün ülke ekonomisi açısından
vazgeçilmez sektörlerden biri haline geldiğini bulmuĢtur.
Yamak, Tanrıöver ve Güneysu (2012) “Türkiye ve ekonomik büyüme iliĢkisi:
sektör bazında bir inceleme” adındaki çalıĢmaları ile 1968- 2006 dönemi verileri için
hem reel turizm gelirlerinin hem de turist baĢına düĢen reel GSMH, tarım, sanayi ve
hizmet sektörü üzerindeki kısa ve uzun dönem etkilerini incelemiĢ ve söz konusu
değiĢkenler arasında hem Engle-Granger (1987) hem de Johansen (1990) koentegrasyon
yöntemine göre uzun dönemde bir iliĢki bulunmamaktadır, reel turizm gelirleri ile
sanayi ve hizmet sektörleri arasında kısa dönem için istatistiksel anlamlı iliĢki ama
turizm gelirleri, reel GSMH ve tarım sektörü arasında kısa dönem iliĢkiye
rastlamamıĢlar, turist baĢına düĢen reel turizm gelirleri ile reel GSMH, tarım, sanayi ile
hizmet sektörleri arasında nedensel bir iliĢki bulmamıĢlardır. Genel olarak uzun
118
dönemde ne reel turizm gelirlerinin ne de turist baĢına düĢen reel turizm gelirlerinin
ekonomi üzerinde bir etkilerinin olmadığı söylenebilir. Reel turizm gelirlerinin sanayi
ve hizmet sektörü üzerinde kısa dönem için etkili olduğu söylenebilir (Yamak vd. 2012,
s.218- 219).
Bahar (2006) Turizm sektörünün Türkiye‟nin ekonomik büyümesi üzerine
etkisi: VAR analizi yaklaĢımı adlı çalıĢmasında turizm gelirlerinden (TUR) ekonomik
büyümeye (GSMH) yönelik tek yönlü bir nedensellik iliĢkisinin mevcudiyetini 1963-
2004 dönemi arası için bulmuĢ, regresyon analizi sonucunda turizm gelirlerinde %1‟lik
bir artıĢ olduğu zaman GSMH‟ da %0.16 birimlik artıĢ meydana gelmektedir. Yani
uluslararası turizmden elde edilen gelirin uzun dönemde ekonomik büyüme üzerinde
olumlu etkileri vardır ve bulgular daha önceki literatürdeki çalıĢmalar ile benzemektedir
der.
Kandır, Karadeniz, Özmen ve Önal (2008) Türk turizm sektöründe büyüme
göstergelerinin turizm iĢletmelerinin finansal performansına etkisinin incelenmesi adlı
çalıĢmalarında finansal performans, yatırım karlılığı, öz-sermaye karlılığı ve satıĢların
karlılığı 1991-2003 dönemi verileri ile ölçülmüĢ sonuçta Türk turizm iĢletmelerinin
doluluk oranları ile finansal performansları arasında doğru yönde bir iliĢki bulmuĢlardır.
Turizm iĢletmeleri türev finansal araçlardan yararlanarak döviz kuru oynaklığına karĢı
korunabilir, (Kandır ve diğ. 2008, s. 211)
Bahar (2007) bölgesel kalkınmada turizm sektörünün bir politika aracı olarak
kullanılması katkı sağlayacaktır görüĢündedir. Güneydoğu ve Doğu Anadolu
Bölgelerinin kalkınması sanayi ile olmuyorsa turizm sektörünün harekete geçirilmesi
önerilmektedir (Paksoy, 2005).
Çakmak, Bozkurt, Aksu ve Emsen (2011) Türkiye için 1974-2008 dönemi
verileri kullanılarak hizmet ticareti ve büyüme iliĢkisi ARDL yöntemi ile test edilmiĢ
hizmet ticaretinin etkisi (henüz) negatif, dıĢa açıklığın etkisi ise büyüme üzerine pozitif
çıkmıĢtır. Türkiye‟de mal ticareti yerine hizmet ticaretine yönelme politikaları daha
düĢük katma değer oluĢturarak kaynak dağılımını bozmaktadır.
Bahar ve Baldemir (2008) uluslararası ticaret ve uluslararası turizm arasındaki
nedensellik iliĢkisini 1980-2005 dönemi arası ihracat ve turizm verilerini E-views 3.1
paket programı ile analiz etmiĢler ve beklentileri doğrultusunda turizmden ihracata
(T→X) doğru tek yönlü pozitif iliĢki tespit etmiĢlerdir. Ülkemize gelen turistlerin 1/3‟ü
ticaret amaçlı gelmektedirler.
119
Kara vd. (2012) Turizm gelirlerinin çeĢitli makro ekonomik göstergeler ile
iliĢkisi: Türkiye örneği 1992- 2011 adlı çalıĢmalarında üç model oluĢturmuĢlar, turizm
gelirleri ile ekonomik büyüme arasındaki iliĢkiyi, turizm gelirleri ile cari iĢlemler
dengesi arasındaki iliĢkiyi ve reel döviz kuru ile turizm gelirleri arasındaki iliĢkiyi
ölçmüĢlerdir. Elde edilen sonuçlara göre büyümeden turizm gelirlerine tek yönlü;
turizm gelirlerinden cari iĢlemler dengesine doğru çift yönlü ve döviz kurundan turizm
gelirlerine doğru tek yönlü nedensellik iliĢkisine rastlamıĢlardır.
Boztürk ve Topçuoğlu (2013) Türkiye‟ de ekonomik büyüme ve turizm iliĢkisi
üzerine 1970-2011 dönemi arası yaptıkları çalıĢmada turizm gelirlerinin ihracat gelirleri
içerisindeki payı ile ekonomik büyüme arasında hem kısa hem de uzun dönemli çift
yönlü nedensellik tespit etmiĢlerdir. Büyüyen bir ekonomi de turizm gelirlerini
arttırmaktadır. Bu iki değiĢken arasında karĢılıklı büyüme hipotezi geçerlidir (T↔G).
Yine test sonuçlarına göre dıĢa açıklık GSYH da pozitif etkilere yol açmıĢtır.
Bahar ve Baldemir (2006) Uluslararası ticaret ile uluslararası turizm arasındaki
nedensellik iliĢkisi: Türkiye örneği adlı çalıĢmalarında 1980- 2005 dönemi ihracat ve
turizm verilerini analiz ederek turizmden ihracata doğru tek yönlü bir iliĢki
bulmuĢlardır. Yani turizm değiĢkeni ile ihracat değiĢkeni arasında pozitif bir iliĢki
mevcuttur sonucuna varmıĢlardır.
ÇetintaĢ ve BektaĢ (2008) Türkiye‟ de turizm ve ekonomik büyüme arasındaki
kısa ve uzun dönemli iliĢkiler adlı çalıĢmalarında 1964- 2006 dönemi için iki değiĢken
arasında iliĢki bulmamıĢlar, turizm uzun dönemde ekonomik büyümenin önemli bir
belirleyicisidir, turizm gelirleri ekonomik büyümeni anlamlı Granger nedeni iken ters
yönde bir nedensellik mevcut değildir, iki değiĢken arasındaki uzun dönemli iliĢki
TLGH‟ n Türkiye için geçerli olduğu sonuçlarına ulaĢmıĢlardır turizm endüstrisi
Türkiye‟nin büyümesi açısından önemli katkılar sağlamaktadır
IĢık (2010) yabancı ziyaretçi harcaması ile turizm gelirleri iliĢkisini 1970-2008
dönemi için ADF, Co-integration ve Granger nedensellik testlerini uygulayarak iki
değiĢken arasında uzun dönem denge iliĢkisi ve çift yönlü nedensellik bulmuĢtur.
Hepaktan ve Çınar (2010) Net turizm geliri ve yabancı turist sayısı
değiĢkenlerinin büyüme ve ödemeler dengesi üzerindeki etkilerini1980-2008 dönemi
arası TCMB ve DPT verilerini kullanarak ADF testi kullanarak test etmiĢler ve turizm
sektörünün dıĢ ticaret dengesi üzerinde etkisi olduğunu ama büyüme üzerinde etkisi
olmadığını bulmuĢlardır.
120
Kızılgöl ve Erbaykal (2008) Türkiye için turizm gelirleri ve ekonomik büyüme
iliĢkisini 1992-2006 dönemi arası verileri kullanarak Todo-Yamamoto yöntemi ile test
ederek ekonomik büyümeden turizm gelirlerine doğru (G→T) tek yönlü nedensellik
bulmuĢlardır.
Polat vd. (2010) Yaptıkları çalıĢmada turizm ile ticaret iliĢkisini 1997- 2010
dönemi için analiz etmiĢler ve turist sayısı ile ihracat arasında tek yönlü bir iliĢki ve
ithalat ile turizm harcamaları arasında çift yönlü Granger nedensellik iliĢkisi
bulmuĢlardır.
Kızılgöl (2006) Türkiye için ihracat, turizm gelirleri ve büyüme iliĢkisini 1963-
2005 dönemi arası yıllık verileri eĢbütünleĢme, ECM ve Granger nedensellik testi
yardımı ile analiz etmiĢ ve bu değiĢkenler arasında uzun dönem iliĢkisi tespit ederek
Türkiye‟de ihracata ve turizme dayalı büyüme hipotezi geçerlidir demiĢtir.
Tablo 28‟de dünyada ve Türkiye turizm ve ekonomik geliĢme üzerine yapılan
bazı ekonometrik çalıĢmaların listesi verilmiĢtir.
Tablo 28.
Turizm ve Ekonomik Büyüme Üzerine Literatür
AraĢtırmacılar Ülkeler/ Dönem Yöntem
Sonuç
Lee-Chang(2007) OECD ve dıĢ 1990-2002 Nedensellik Tek yönlü büyüme
Handsa(2003) 115 alt sektör 1993-1999 Girdi-Çıktı Analizi Hizmet sektörü daha etkilidir
Po-Huang(2008) 88 ülke,1995-2005 EĢik Değer Analizi Etkisinin olmadığı
Özdemir(2006) Türkiye, 1963-2003 Johansen EĢbütünleĢme Tek yönlü büyüme
Bahar(2006) Türkiye, 1998-2008 VAR
Uzun dönem iliĢkisi
vardır
Modeste(1995) 4 Karayip ülkesi Regresyon
Etkilidir
Martin vd.(2004) 21 Latin Amerika ülkesi Dinamik Panel Büyüme üzerinde etkilidir
Balaguer-Jorda(2002) Ġspanya
VAR, Granger
Nedensellik KarĢılıklı iliĢki mevcuttur
Yıldırım-Öcal(2004) Türkiye VAR
Büyüme üzerinde etkilidir
Kasman-
Kasman(2004) Türkiye
VAR, Granger
Nedensellik Büyüme üzerinde etkilidir
Gündüz-Hatemi
(2005) Türkiye ARCH
T sayısı büyümede etkilidir
Yavuz (2006) Türkiye
Granger Nedensellik ĠliĢki yoktur
Gökovalı-Bahar(2006) 13 Akdeniz ülkesi Panel Data
Büyüme üzerinde etkilidir
Katırcıoğlu (2009) Türkiye ARDL Modeli Büyüme üzerinde etkilidir
Hazari-Sgro(1995) OECD Dinamik Panel Büyümeyi olumlu etkiler
Oh (2005)
Kor
e
VAR, Granger
Nedensellik Büyümeüzerinde etkili değildir
Ongan-Demiröz(2005) Türkiye Granger Nedensellik Ġki yönlü iliĢki mevcuttur
Khalil vd. (2007) Pakistan Granger Nedensellik Güçlü bir iliĢki vardır
Tang & Tan (2015) Malezya Granger Nedensellik Time-varying iliĢki vardır
Apergis & Payne
(2014) Karayibler Granger Nedensellik Çift yönlü nedensellik vardır
Kaynak: Kara, Çömlekçi ve Kaya, 2012, s.81-83.
121
Yapılan çalıĢmalarda turizm geliri ile büyüme iliĢkisinin büyük oranda pozitif
çıktığı ve büyümeyi olumlu etkilediği görülmektedir.
5.5. Türkiye Turizm Sektöründe (Güney Ege-Antalya) Hollanda Hastalığı
Bulguları
Doğal kaynak laneti göstergelerinden biride Hollanda Hastalığı (Dutch Disease)
olarak tanımlanan birincil ürün ihracatındaki ani büyümenin iktisadi büyümeyi neticede
olumsuz etkileyeceğini varsayarken imalat sanayi sektörünü büyüme için itici kuvvet
olarak kabul eder. Ġmalat sektörünün büyümeyi artırıcı rolü GOÜ‟deki geri kalmıĢlığın
sebeplerini araĢtıran çalıĢmalardan kaynaklanmaktadır.
HH modeli H-O teorisinden üretilen Rybczynski teoreminin versiyonu gibidir,
aynı mantığı kabul eder. Birincil ürünlerin üretimi ve ihracatı artarken, teknoloji ve
sermaye (fiziki, beĢeri) faktörlerinin yoğun kullanıldığı imalat sanayilerinde üretimin
azalmasına neden olur.
Kaynak hareketi etkisi ve harcama etkisi görülür. Ticarete konu olmayan
sektörler hizmet, inĢaat vb. lehine; ticarete konu olan sektörler imalat sanayi, tarım
sektörü aleyhine dönüĢüm olacaktır.
HH‟nın temel olumsuz etkileri (Corden, 1984) sanayisizleĢme, tarımsızlaĢma
(Avustralya, Nijerya örnekleri) olarak kendini gösterecektir der.
Antalya-Muğla illerine 2014 yılında turizm geliri olarak 17 milyar $ döviz
girmiĢtir (turizmi aynı ihracat geliri olarak kabul ediyoruz, bacasız sanayi, görünmeyen
ihracat) acaba 4 ay içerisinde gelen bu miktar döviz Hollanda Hastalığına sebep
olmakta mıdır?
Harcama etkisi olarak ticarete konu olmayan malların fiyatı artmaktadır, örneğin
Adana‟da 2 YTL olan dolmuĢ fiyatı Ölüdeniz-Fethiye arası (17 km) 5 YTL dır, bu fiyat
yerli ve turistler için aynıdır, berber, taksi ücretleri, markette ĢiĢe su Türkiye
ortalamasının dört misli fiyattan satılmaktadır.
Afandiyev (2011) turizmin aniden geliĢmesi (dıĢ yardımlar, iĢçi döviz giriĢleri)
ekonomide aynı HH gibi etkilerin görülmesine yol açacağını saptamıĢtır. Ġspanya‟da
tarım ve sanayi üretimi azalmıĢtır, AR&GE harcamaları düĢmüĢtür. Ġmalat
iĢletmelerinde karların AR&GE harcamalarına oranı %6.8 iken, konaklama sektöründe
%0.717 dir, 3S kaynakları sürdürülemez (kirlilik) hale gelirse uzun dönemde bu
122
kaynaklara dayanmak ülkeye fayda getirmez. Lorde vd. (2011) büyüme için turizme
aĢırı bağımlılığın HH sebep olacağını bulmuĢtur.
Larsen (2004) imalat sektörü daraldığı zaman teknolojik geliĢme ve inovasyon
(yaparak öğrenme, learning by doing) düĢer neticede ekonomik büyüme azalır der. Türk
Patent Enstitüsü 2013 yılında 1025 patent vermiĢ (Ġstanbul 490 adet, Bursa 112 adet,
Ankara 96 adet) Antalya sadece 6 patent almıĢtır. Antalya ilinde AR&GE olan firma
sayısı 57 dir. Muğla ilinde AR&GE olan firma sayısı 11, personel sayısı 15 dir.
Antalya ili Türkiye geliĢmiĢlik düzeyine göre 7. sırada olmasına rağmen, sanayi
alanında Türkiye ortalamasının altındadır. Sanayi sektörünün Türkiye ortalaması %28
iken Antalya‟da %7 dir. Muğla ilinde sanayinin oranı %17 dir.
Sektörler için nitelikli iĢgücü sağlaması bakımından büyük önem arz eden
meslek eğitim liseleri yetersiz kalmaktadır, beklentiyi karĢılamamaktadır. TR32
bölgesinde (Muğla, Denizli, Aydın) %46 iken AB ortalaması %60 dır.
Antalya‟da verilen yatırım teĢvik belgesi turizm için 312 adet, eğitim için 16
adettir. Antalya ili milli geliri içerisindeki sanayi sektörü payı %4.3 gibi bir düĢük
oranda kalmaktadır. Muğla ilinde 2013 de verilen teĢvik belgelerinde imalat sektörünün
payı %2 dir. Hizmetler sektörü aldığı pay %63 dür. Arazilerin fiyatları diğer illere göre
çok daha fazladır.
Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetlerde giriĢimci sayısı TR (Türkiye) 192.896
adet iken Muğla ilinde 3.528 adet, bilgi ve iletiĢim için TR 40.790 adet, Muğla ili 360
adettir.
Kaynak hareketi etkisi olarak bakir koylar, kumsallar, ormanlar, tarım arazileri
turizme tahsis edilmekte, sanayileĢsizleĢme ile birlikte tarımsızlaĢma birlikte
görülmektedir (Antalya-Muğla illeri için).
Türkiye‟nin kıt kaynakları, yılda 3 ay %60 doluluk oranı ile çalıĢan kıyı (kitle)
turizmine aktarılmaktadır. Yatırımların ülkemize maliyeti 100 milyar $ olarak
hesaplanmaktadır (75 milyar $ tesisler, 25 milyar $ arazi ve her sene 2.5 milyar $
yenileme maliyeti) acaba bu kaynaklar sanayi sektörüne, biliĢim sektörüne, AR&GE,
katma değer yaratan mal üretimine yatırım yapılsa idi Türkiye Ģimdi daha fazla
geliĢebilirmiydi? SavaĢ yorgunu, ülkesi ikiye bölünmüĢ, sanayileĢmeye Türkiye ile
birlikte 1960‟larda baĢlayan bir Güney Kore düzeyinde olabilirmiydik?
123
5.6. Güney Kore-Ġspanya Büyüme Nedenleri ve Türkiye
Kaynak fakiri Güney Kore, Tayvan, Hong Kong ve Japonya kaynak zengini
Rusya‟ya göre daha fazla geliĢmiĢlerdir.
Teknolojik geliĢme kalkınmanın temel itici motorudur, geliĢmede bilimin rolü
büyüktür, AR&GE sonucu bulunan ürünler ulusal ekonominin geliĢmesine katkı verir,
teknoloji ihraç edilir, ülkenin rekabet gücü artar taĢma etkisi (spill-over) ile.
Günümüzde büyümenin en önemli temel bileĢeni teknoloji faktörüdür (know-
how, organizasyon, teknik). Schumpeter iktisat kuramında teknolojik geliĢme
içselleĢtirilmiĢtir. AR&GE GSMH‟ya oranı, AR&GE çalıĢan bilim adamı, mühendis
sayısı, patent sayısı, bilimsel yayım sayısı, ihracatta ileri teknoloji ürünleri oranı,
internet eriĢimi, bilgisayar sayısı önem kazanmıĢtır. Rekabet edebilmek için sermaye-
yoğun teknolojiler seçilmelidir.
BeĢeri sermaye ve kalkınma iliĢkisinde eğitim ve sağlık bileĢenleri yer
almaktadır. GÜ ve GOÜ eğitim yolu ile kazanılan beĢeri sermaye ekonomik büyümeyi
pozitif etkilemektedir.
Arrow (1962) yaparak öğrenme, Romer (1986) içsel büyüme modellerine
uyarladığı teknik bilginin mal ve hizmet üretiminde bedelsiz girdi olarak kullanılması
sonucu üretim maliyetinin düĢtüğü, kalitenin arttığı, üretilen bilgi taĢma (Lucas ) etkisi
ile diğer sektörleri de olumlu etkileyerek büyümeye olumlu taktılar sağlayacaktır
görüĢündedir.
Eğitim harcamalarının büyüme üzerine olumlu etkileri kanıtlanmıĢtır. BeĢeri
sermaye eğitim yolu ile ortaya çıkmaktadır. Porter “ulusların rekabet üstünlüğü”
modelinde teknik iyileĢme sonucu ülkeler rekabet yeteneği kazanabilir der. Yeni
büyüme modellerinde 1985 sonrası, Lucas (spill over), Romer AR&GE den taĢma
etkisini, Barro hükümetin teknoloji yatırımlarından kaynaklanan taĢma etkisini savunur.
Ġyi eğitilmiĢ ve sağlıklı bir nüfus iktisadi geliĢmenin önemli bir kaynağıdır.
Güney Kore günümüzde dünyanın 6. en büyük ihracatçısı, SK Group dünyanın
2. en büyük çip üreticisi, POSCO dünyanın en büyük 4. çelik üreticisi ve Hyundai H. I.
Dünyanın en büyük 1. gemi üreticisidir. Yıllık turizm geliri yıllık 6 milyar $ dır.
Bu ülke büyümesini marka oluĢtur-AR&GE ye önemli ölçüde kaynak ayır-
yenilikçilik ve teknolojiyi en iyi Ģekilde harmanla-sanayi odağını kaybetme stratejisini
uygulayarak geliĢmiĢtir. “Eğitim Ģart” kabul görmüĢ, yüksek öğretime kayıt
124
yaptıranların sayısında dünyada 1, AR&GE sıralaması 7 ve patent sıralaması 4
olmuĢtur.
Ġspanya yıllık 55.6 milyar $ turizm gelirine rağmen günümüzde ekonomik kriz
ile boğuĢmakta, iĢsizlik %24‟dür ve %12 seviyesine tekrar düĢmesi 10 yıl alacaktır,
restoranlar büyük indirimler yaparak ayakta kalabilmektedir (önceden 140 Avro olan
Michelin yıldıza sahip bir restoranda yemek artık 30 Avro‟ya satılmaktadır, saatlerce
dükkanlara kimse girmemektedir.
Ġç çatıĢma (Katalan ve Bask bölgesi ayrılmak istemektedir) riski artmıĢtır.
Konaklama tesisleri yenilenmemektedir. 2008 sonrası konut fiyatları %25 düĢmüĢtür,
konut alan yabancılara 10 yıl oturma izni vermektedirler, Turizm Bakanı ekonomik kriz
nedeni ile 450 milyon avro olan turizm tanıtım bütçesini %25 oranında azaltılacağını
söylemiĢtir.
Güney Kore, Ġspanya ve Türkiye yüzölçümü ve coğrafi konum ve nüfus olarak
benzer özellikler gösterir. Ġspanya turizme dayalı büyümüĢ, Güney Kore ticaret ve
sanayileĢme ile büyümüĢ iken Türkiye hala istenilen düzeyde (ne turizmde ne de
sanayileĢmede) değildir. Soru Ģudur: Türkiye ekonomik büyümesini hangi sektöre
öncelik vererek en kısa sürede sağlar?
5.7. Zaman serilerinin özellikleri
Geleneksel ekonometrik modeller yapısal analiz ve politika yapımı için
kullanılırken zaman serisi modelleri daha çok öngörü için ve daha uzun dönemlerde
kullanılmaktadır. Zaman serilerinin, geleceği tahminde kullanılan bir bilgi kaynağı ve
bir araç olarak kullanırken en önemli nokta bunun bir sebep sonuç iliĢkisi bağlantısı
olmaktan çok, serinin ileriye güvenilir bir uzantısının olmasıdır.
Zaman serilerinin en önemli yönlerinden biri bu serilerin durağan (stationary)
ya da durağan olmama (nonstationary) ları dır. DeğiĢkenler arasında anlamlı iliĢkiler
elde edebilmek için analizi yapılan serilerin durağan olması lazımdır. DeğiĢkenler
üzerinde birkaç dönemde yok olan geçici Ģoklarla birlikte etkileri uzun dönem devam
eden kalıcı Ģoklarında olduğu ortaya çıkmıĢtır.
DeğiĢkenlerin zaman içerisinde belli bir değere doğru yaklaĢmaları olarak
tanımlanan durağanlık açısından Ģokların tanımı gereği tahmin edilemeyen tesadüfi
niteliğinden dolayı kalıcı Ģokların oluĢturduğu trend „stokastik trend‟ olarak adlandırılır.
125
Belli bir dönem için gözlemlenen bir seriyi ortaya çıkaran stokastik sürecin
durağan olma Ģartları Ģunlardır:
- Sabit aritmetik ortalama: E(Yt) = μ
- Sabit varyans: Var (Yt) = E(Yt-μ)2= δ
2
- Gecikme mesafesine bağlı kovaryans γk = E[(Yt-μ) (Yt-k-μ)]
Bütün t değerleri için, k= gecikme mesafesi, bu Ģartlar sağlanmadığında süreç
durağan değildir (Tarı, 2012, s. 373- 375).
Zaman serisi ile ilgili analizin amacı gözlem kümesince temsil edilen gerçeğin
anlaĢılması ve zaman serisindeki değiĢkenlerin gelecekteki değerlerinin doğru olarak
tahmin (forecast) edilmesidir (Allen, 1964, s. 133- 152).
Zaman serileri dört bileĢenden oluĢur (Newbold, 2000, s. 777- 785) :
1. Uzun dönem eğilim bileĢeni: zaman serilerinin uzun dönemde gösterdiği düĢme
ve alçalma süreçlerinden sonraki kararlı durumdur.
2. Mevsim (seasonal) bileĢeni: zaman serilerinde mevsimlere göre değiĢmeyi ifade
eder. Mevsim etkisi mutlaka çeyrek yıllık gibi yıldan az zamanlar için
ölçülmelidir.
3. Konjonktürel (cyclical) bileĢen: mevsimsel değiĢmeler ile ilgili olmayan
dönemsel değiĢmelerdir.
4. Rassal (random walk) bileĢeni: belli olmayan , önceden öngörülemeyen ve hata
terimleri ile anlatılabilecek değiĢmelerdir.
Zaman serileri tüm yukarıda bahsedilen bileĢenlere ayrıldıktan sonra, belirli bir t
dönemi için Yt zaman serisi; ya Yt= Tt + St + Ct + Rt biçiminde bileĢenlerin toplamı veya
Yt = Tt. St. Ct. Rt biçiminde bileĢenlerin çarpımı olarak ifade edilebilir. Denklemdeki Tt
t döneminde trend bileĢeninin etkisini, Ct t dönemindeki konjonktürel etkiyi, St t
dönemindeki mevsimsel bileĢenin etkisini ve Rt t dönemindeki rassal etki bileĢenini
temsil eder.
DeğiĢkenler arasında ekonometrik anlamlı iliĢkiler elde edilebilmesi için analizi
yapılan serilerin güçlü trend taĢımaması lazımdır (ġahbaz, 2007, s. 9). Eğer
değiĢkenlere ait zaman serilerinde eğilim (trend) bulunuyorsa, iliĢki gerçek olmaz sahte
regresyon olur (Granger ve Newbold, 1974, s. 113).
126
5.8. Zaman serilerinde durağanlık
Zaman serisinin durağan olması analiz süresince serinin ortalamasının ve
varyansının sabit olması gecikmeli zaman periyodundaki değiĢkenlerin kovaryansının
zamana değil değiĢkenler arası gecikmeye bağlı olmasıdır (Gujarati, 1995, s. 712).
DeğiĢkenlerin stokastik sürece sahip olmaları bileĢik bir olasılık dağılımına
sahip olmaları demektir ve bu normal dağılım varsayımında öngörüleri imkansız kılar.
Zaman serileri kullanıldığında zaman serilerinin aynı yönlü güçlü eğilimler yada
eğilimden dolayı aralarında güçlü bir iliĢki olabilir. Durağan olmayan değiĢkenler bir
çok standart hipotez testini geçersiz kılar. BütünleĢme düzeyi sıfır (I(0)) olan seriler
durağan niteliktedir (ġahbaz, 2007, s. 10).
Zaman serisinin durağan olması, serinin geçmiĢe ait çok az bilgi taĢıması ya da
geçmiĢte gelen etkiye hiç maruz kalmaması demektir ki Ģokun etkisi geçici olacak ve
seriler ortalama etrafında hareket edecektir DeğiĢkenler arasında ekonometrik anlamlı
iliĢkiler elde edilebilmesi için zaman serilerinin durağan olması gerekmektedir (Alper,
2005, s. 63).
5.9. Durağanlığın sağlanması
Yt = β0 + β1 Xt+ ρ Yt-1 + ϵt (1)
Denklem 1‟de Yt gibi bir seriyi bağımlı değiĢke alıp, Y değiĢkenini t anındaki
değerini Xt gibi bağımsız değiĢken ve Y değiĢkeninin bir dönem önceki değeri ile
açıklamaya çalıĢan ve rassal hata terimi ϵt‟yi içeren bir modelde |ρ| > 1 olması durumu
birim kök var, dolayısı ile seri durağan değildir ve varyansı zamanla artmaktadır
demektir (Yiğit, 2005).
Zaman serilerinde durağan olmayan ve mevsimsel dalgalanma gösteren serilere
belirli olasılık kurallarını uygulamak ve öngörü yapmak hatalıdır. Bunun için durağan
olmayan serileri durağan hale getirmek ve mevsimsel trendden arındırmak lazımdır.
Bu amaçla çeĢitli dönüĢüm iĢlemleri yapılır (IĢığıçok, 1994, s. 48)
- Logaritma alma
- Fark alma
- Filtreleme
- Trendden arındırma
127
Box ve Jenkins (1970) logaritma alma veya birinci ya da ikinci dereceden fark
alınarak durağanlığın sağlanacağını savunurlar.
Granger ve Newbold (1974) sahte regresyon sorununa dikkat çekerek durağan
olmayan serilerde t ve F testlerinin olmayacağını savunmuĢlardır.
5.10. Durağanlığın sınanması için Birim Kök Testleri
Birim kök (unit root) testleri zaman serilerinde durağanlığın sınanması için
kullanılan testlerdir. Serinin birim köke sahip olması durağan olduğunun iĢaretidir
(ġahbaz, 2007, s. 14).
5.10.1. Dickey-Fuller (DF) testi
1970‟li yıllarda geliĢtirilmiĢtir. Yt değiĢkenin bu dönemde aldığı değerin geçen
dönemdeki değeri olan Yt-1 ile iliĢkisi
Yt = PYt-1 + ut (2)
Biçiminde kurulabilir. Ut stokastik hata terimidir. Bu model birinci dereceden
otoregresif AR(1) modelidir. P katsayısı bire eĢit bulunursa birim kök var demektir ve
denklem 2
Yt = Yt-1 + ut (3)
Ģeklini alır. Bunun anlamı bir önceki dönemdeki Ģokun olduğu gibi sistemde kalması
demektir. Ortaya çıkan sonuç bütün dönemler için geçerli olduğundan, daha önceki
Ģoklarında geçmiĢteki Ģokların toplamından oluĢtuğu anlamına gelir. Eğer P katsayısı
birden küçükse geçmiĢ dönemdeki Ģokların etkisi giderek azalacak ve tamamen ortadan
kalkacak demektir.
Yukarıdaki 1 nolu denklemin sağ ve sol tarafından Yt-1 çıkarılacak olursa
ʌ Yt = ( P-1 ) Yt-1 + ut (4)
iliĢkisi elde edilir. ( P-1 ) de δ olarak ifade edilirse
128
ʌ Yt = δ Yt-1 + ut (5)
olarak yazılabilir. P= 1 olduğunda δ = 0 olacaktır, yani
ʌ Yt = ( Yt – Yt-1 ) = ut (6)
olacak sonuçta Yt birinci fark durağan olacaktır. Orijinal bir serinin birinci farkı durağan
ise orijinal seriye birinci dereceden entegre olmuĢ denir, I (1) olarak yazılır (Tarı, 2012,
s. 388- 398).
5.10.2. Philips ve Perron testi (PP)
Bir testin gücü yanlıĢ olan hipotezi ret etme gücü ile ölçülür. DF testlerinin gücü
bu yönden, azdır çünkü bu testler birim kökü ve yakın birim kökü ayırt etmede yetersiz
olur; δ = 1 olursa birim kök vardır, δ = 0.95 olursa birim kök olmadığını göstermez.
Eğer model
Yt = 0.95Yt-1 + ut Ģeklinde olursa DF testine göre durağan sayılır. PP testi DF ve
ADF testlerinin hata terimine iliĢkin varsayımlarına göre daha esnektir. PP testi DF t
istatistikleri geliĢtirilmesinde hata terimlerinin varsayımları konusundaki sınırlamaları
dikkate almaz (Tarı, 2012, s. 399- 414).
5.10.3. EĢ-bütünleĢme Analizi
EĢ-bütünleĢme yaklaĢımı uzun dönem serilerinde fark almaktan kaynaklanan
bilgi kaybını ve çözümsüzlüğü önleyen bir yaklaĢımdır. Serilerin grafiklerine
bakıldığında belirli bir trend ve bu serilerin aralarındaki doğrusal farkın sabitliği söz
konusu ise bu serilerin eĢ-bütünleĢik olma ihtimali yüksektir. DeğiĢkenler arasında uzun
dönemli bir denge iliĢkisi olabilmesi için belli bir iliĢki etrafında sürekli dönme eğilimi
taĢıyacak Ģekilde dalgalanma göstermesi beklenir. Yt ve Xt değiĢkenleri arasında Yt = bo
+ b1Xt uzun dönem denge iliĢkisi varsa bu denklemi Yt- bo – b1Xt = 0 olarak yazabiliriz
(Tarı, 2012, s. 415- 416).
EĢ-bütünleĢme analizi durağan olmayan zaman serileri arasındaki uzun dönem
iliĢkisinin tahmin edilmesinde kullanılan bir yöntemdir. Granger (1986) tarafından
geliĢtirilmiĢtir. Ġki veya daha fazla zaman serisi durağan olmadıkları halde doğrusal
bileĢimleri durağan ise bu serilerin eĢ-bütünleĢik (koentegre) oldukları söylenebilir.
129
Aynı derecede bütünleĢme olan değiĢkenler üzerine en küçük kareler yöntemi (OLS)
uygulanabilir. EĢ-bütünleĢme analizi değiĢkenlerin aynı düzeyde bütünleĢik (entegre)
olması ön koĢulunu içerir (ġahbaz, 2007, s. 28- 30).
5.10.3.1. EĢ-bütünleĢme testleri
Engle- Granger eĢ-bütünleĢme (EG) testi:
Yt = ao + a1Xt + u1t (7)
Xt = bo + b1Yt + u2t (8)
Regresyonlarından biri kullanılarak yapılabilmektedir. Bu regresyonlardan biri
bulunarak et hata terimleri elde edilir. Daha sonra hata terimlerine birim kök testi
yapılarak durağanlığı araĢtırılır. Eğer hata terimleri seriĢ durağan ise iki zaman serisinin
eĢ-bütünleĢik yani uzun dönem denge iliĢkisi olduğu söylenecektir. (Tarı, 2007, s. 416-
423).
EG testinde OLS yöntemi kullanıldığından bağımlı ve bağımsız değiĢken
ayrımının kesin yapılması gerekir (ġahbaz, 2007, s. 36). EG testi modelde ki
değiĢkenler arasında uzun dönemli iliĢkinin sayısı hakkında bilgi vermemektedir (Taban
ve Kar, 2006, s. 168).
5.10.3.2. Johansen yöntemi
Johansen ( 1988 ) durağan olmayan serilerin farkları ile düzey değerlerini içeren
VAR tahmininden oluĢur. Johansen testi EG eĢ-bütünleĢme testlerinin eksikliklerini
gidermek üzerine geliĢtirilmiĢtir. Bu testi uygularken (ġahbaz, 2007, s. 40).
- Ekonomik teoriye uygun değiĢkenler alınmalı.
- Modeli kısa dönemde etkileyebilecek değiĢkelerde modelde yer almalı.
- DeğiĢkenlerin I (1) olması gerekmektedir.
- EĢ-bütünleĢme elde edildiğinde uzun dönemli iliĢkinin ekonomik teoriye uygun
olup olmadığı araĢtırılmalıdır.
- Johansen yönteminin her aĢamasında durağanlık ve artık terimlerin rassallığı test
edilmelidir.
130
5.10.3.3. Vektör otoregresif regresyon (VAR) modeli
Yapısal denklem modellerinde bazı değiĢkenler bağımlı, bazıları bağımsız ya da
önceden belirlenmiĢ alınır. Sistemdeki eĢitliklerin tam tanımlanmıĢ olduklarından emin
olunmalıdır. Yani belirlenmiĢ bazı değiĢkenlerin bazı eĢitliklerde bulunduğu
varsayılarak yapılır, Sims tarafından eleĢtirilmiĢ ve değiĢkenlerin bağımlı ya da
bağımsız olarak ayrımı daha önceden yapılmamalıdır der. Sims VAR modelini bu
çerçevede oluĢturmuĢtur (ġahbaz, 2007, s. 42).
5.10.3.4. Hata düzeltme modeli (VECM)
EĢbütünleĢme değiĢkenler arası uzun dönemli bir denge iliĢkisini gösterir. Ancak
kısa dönemli bir sürede denge iliĢkisi bozulabilir. Hata düzeltme kavramı Engle ve
Granger tarafından kısa dönem dengesizliği ortadan kaldırmak amacı ile bulunmuĢtur.
ʌYt = β1 + β2ʌXt + β3u^t-1 + ϵt (9)
Denklem 9‟da modelin Yt‟ deki değiĢmeyi Xt‟ deki değiĢmeye ve bir önceki
dönemin denge hatasına bağladığı ispatlanmıĢtır (ġahbaz, 2007, s. 52). Bu yaklaĢım
kısa dönem dinamiklerini analiz eder (Tarı, 2012, s. 435).
5.11. Ampirik Bulgular
ÇalıĢmada kullanılan tüm değiĢkenlerin doğal logaritmaları alınmıĢtır. Durağan
olmayan serilerin zaman içerisinde ortalaması veya varyansı değiĢmektedir bu da sahte
regresyona yol açarak yanlıĢ neticelere yol açar. Öncelikle reel turizm gelirleri, reel
döviz kuru ile reel GDP arasındaki uzun dönem iliĢkisini tespit etmek amacı ile
değiĢkenlere ait serilerin durağan olup olmadığına bakılmıĢtır. Serilerin entegre
derecelerini belirlemek amacı ile tüm değiĢkenlere ayrı ayrı 1979 Augmented Dickey-
Fuller (ADF) ve 1988 Phillips- Perron (PP) birim kök testleri uygulanmıĢtır. Birim kök
test sonuçlarına göre serilerin durağan olup olmadıkları ve durağan iseler kaçıncı
dereceden durağan oldukları tespit edilmektedir. ADF birim kök testi sonuçları tablo 35
ve tablo 36‟da gösterilmiĢtir. Analizlerde E.Views 7.0 paket programı kullanılmıĢtır.
ADF birim kök testi:
∆Yt = ɑ0+ɑ1Yt-1+ɑ2trend+∑β∆Yt-1+ϵt (10)
131
Denklem 10‟da ∆Yt seviyesinde durağanlığı test edilen değiĢkenin 1. Farkı, n
gecikme uzunluğu ve ϵt beyaz gürültü hata terimidir. Negatif olması beklenen ɑ1
katsayısının t-istatistik mutlak değeri MacKinnon (1991) tablo kritik değerinin mutlak
değerinden büyük ise söz konusu değiĢken durağandır denilir. Yoksa aynı süreç zaman
serisinin diğer farkları alınarak durağanlık sağlanana kadar sınanmalıdır.
Tablo 29.
ADF Birim Kök Sonuçları
Düzey Birinci Fark
DeğiĢkenler ADF Değerleri Olasılık Değerleri ADF Değerleri
Olasılık
Değerleri
lnPGDP - 0.638.819 0.5266 -3.727.736 0.0313
lnTOUR - 0.487.573 0.8835 -3.942.932 0.0003
lnEXCHANG
E - 0.333192 0.9112 -5.929.047 0.0000
ADF testi için kritik değerler, MacKinnon ( 1996 ) dan elde edilmiĢtir. * simgesi 5 % düzeyinde
anlamlılığı gösterir.
PP birim kök testinin denklemi:
∆Yt= ɑ0+ɑ1Yt-1+ɑ2trend+ϵt (11)
Philips-Perron hata terimlerine iliĢkin daha esnek bir DF bulmuĢlar ve sınamaları
hata terimlerinin zayıf bağımlı ve heterojen olmasına olanak vermektedir.
Alternatiflerden hiçbirisinde bağımlı değiĢkenin gecikmeli değerleri yer almamaktadır.
Regresyon EKK ile tahmin edildikten sonra ɑ1 katsayısının t istatistiği Newey- West
(1987) tahmincisi ile düzeltilmektedir.
132
Tablo 30.
PP Birim Kök Sonuçları
Birim kök içermediğine karar verilen değiĢkenler arasındaki uzun dönem iliĢkiyi
bulmak için Johansen- Juselius (1990) koentegrasyon yöntemi kullanılır. Analize konu
olan her değiĢkenin en az 1. farkında durağan olmaları ve değiĢkenlerin durağan
oldukları seviyelerinde eĢit olmaları gerekmektedir. Hata terimlerinin bir alt seviyede
durağan olması durumunda:
Yt= β0+β1Zt+ϵt (12)
Denklem 12‟e EKK ile tahminden elde edilen hata terimine birim kök sınaması
yapılmaktadır. Y ve Z değiĢkenleri 1. Farkında ϵt hata terimi seviyesinde durağan
bulunursa koentegre iliĢkisinden söz edilir. Eğer iki seri seviyesinde durağan bulunursa
bu seriler ayrıca koentegredir ve aralarında uzun dönem iliĢkisi vardır denilir. Ġz
istatistiği r= ve <r test eder. Maksimum öz değer istatistiği ise r+1 ifade eden alternatif
hipotezi karĢı test eder. Eğer Π matrisinin rankı 0 ise Z matrisini oluĢturan değiĢkenler
Düzey Birinci Fark
DeğiĢkenler
ADF
Değerler
i
Olasılık
Değerleri
ADF
Değerleri
Olasılık
Değerleri
lnPGDP
-
3.884.34
8 0.0216 -3.727.736 0.0006
lnTOUR
-
0.119.67
0 0.9406 -3.942.932 0.0003
lnREXCHANG
E
-
0.430.56
7 0.8946 -5.927.967 0.0000
PP testi için kritik değerler MacKinnon ( 1996 ) dan elde edilmiĢtir. * 5% düzeyinde
anlamlılığı gösterir.
133
birbiri ile koentegre değildir ama rankı 1 ise Z matrisindeki iki değiĢken uzun dönemde
birlikte hareket ettikleri sonucuna ulaĢılır. Ġz istatistik değeri %5 kritik değerden büyük
olduğundan 40.53766>29.79707 değiĢkenler arasında bir koentegre edici vektör olduğu
görülür. Tablo 29 ve 30‟de Johansen test sonuçları özetlenerek sunulmuĢtur.
Tablo 31.
Johansen Eş-bütünleşme Testi
EĢ-bütünleĢme
sayısı Özdeğer Ġz testi %5 Kritik Değer P**
r=0* 0.534323 40.53766 29,79707 0.0020
r≤1 0.198231 9.202916 15,49471 0.3470
r≤2 0.003521 0.144617 3.841466 0.7037
* 0.05 düzeyinde hipotezin reddedildiğini göstermektedir
** MacKinney-Haug-Michelis ( 1999 ) p-değerleri
Tablo 32.
Johansen Eş bütünleşme Testi
EĢ bütünleĢme
sayısı Özdeğer Mak. Özdeğer Sayısı %5 Kritik Değer P**
r=0 0.534323 31.33474 21.13162 0.0013
r≤1 0.198231 9.058299 14.26460 0.2813
r≤2 0.003521 0.144617 3.841466 0.7037
* 0.05 düzeyinde hipotez reddedilmektedir
** MacKinnon-Haug-Michelis ( 1999 ) p- değerleri
Kurulan model sonrası tahmin edilen regresyon modelimiz:
lnPGDP= 0.93lnTOUR - 0.12lnREXCHANGE çıkmıĢtır. Regresyon denklemini
analiz ettiğimizde Ģu sonuca ulaĢmaktayız: turizm gelirleri %1 arttığında GDP %0.93
artıyor yani bu iki değiĢken arasında pozitif iliĢki mevcuttur. Reel döviz kuru %1
arttığında reel GDP %0.12 azalmaktadır, bu sonuçlar ekonomi teorisi ile de
örtüĢmektedir. Test sonuçları da istatistik olarak anlamlıdır.
Tablo 33‟de gösterildiği gibi, VECM sonuçlarına göre 100/55= 1.81 dönem
sonra sapmalar ortadan kalkacak ve dengeye yeniden ulaĢılacaktır.
Tablo 33.
134
Hata Düzeltme Modeli (VECM)
Hata Düzeltme D(LNRPGDP,2) D(LNRTOUR,2) D(LNREXCHANGE)
Coint Eq1
-0.555661
0.979213
0.124999
(0.25582)
(0.27721)
(0.13489)
[-2.17205] [3.53244] [0.92668]
D(LNRPGDP(-1),2) -0.088346
-0.242301
3.32E-05
(0.15925)
(0.17257)
(0.08397)
[0.55475] [-1.40411] [-0.00040]
D(LNTOUR(-1),2) -0.397916
0.138978
0.176368
0.17648
(0.19123)
(0.09305)
[-2.25478] [0.72677] [1.895383]
D(LNEXCHANGE 0.613251
1.512.238
0.251620
(-1))
(0.44249)
(0.47947)
(0.23331)
[1.38591] [3.15395] [1.07846]
C
0.030914
0.071222
-0.037529
(0.04099)
(0.04442)
(0.02161)
[0.75417] [1.60348] [-1.736373]
F testi sonuçları iliĢkilerin iĢaretini veya bu etkilerin ne kadar süreceğini
açıklayamaz. Bir değiĢkenin değerindeki değiĢimlerin sistemdeki diğer değiĢkenler
üzerinde pozitif mi negatif mi etkide bulunacağını göstermez. Bu bilgiler VAR etki-
tepki ve varyans ayrıĢtırma analizleri ile elde edilebilirler (Brooks, 2008, s. 299). Bir
makro ekonomik büyüklüğün üzerinde en etkili değiĢkenin hangisi olduğu varyans
ayrıĢtırması ile belirlenirken; etkili bulunan bu değiĢkenin politika aracı olarak
kullanılabilir olup olmadığı ise etki-tepki fonksiyonları ile belirlenir (Sarı, 2008, s. 4).
Varyans ayrıĢtırması diğer değiĢkenlerdeki Ģoklar karĢısında bağımlı değiĢkende
oluĢan hareketlenmenin oranını verir. i. değiĢkene Ģok doğrudan hem kendisini
etkileyecek ve VAR‟ın dinamik yapısı nedeni ile sistemdeki diğer tüm değiĢkenleri de
etkileyecektir. Tablo 32‟da gösterildiği gibi reel PGDP‟nin varyans ayrıĢtırması sonucu
döviz kuru 2. dönemden 10. döneme kadar miktarını arttırmakta ve sonra sabit
kalmaktadır. Turizm gelirleri ise çok etkili olmamakla beraber artmaya devam
etmektedir.
Tablo 34.
135
Varyans Ayrıştırması (Cholesky)
Varyans AyrıĢtırması
LNRPGDP‟nin Varyans AyrıĢtırması
Dönem LNRPGDP LNRTOUR LNEXCHANGE S.E.
1 100.0000 0.000000 0.000000 0.244871
2 95.31464 0.747144 3.938215 0.411846
3 89.59712 2.161349 8.241530 0.558775
4 85.45582 2.713738 11.83045 0.687604
5 82.87610 2.487955 14.63594 0.800235
6 81.24938 2.023522 16.72709 0.900031
7 80.10434 1.692615 18.20305 0.990208
8 79.19343 1.622854 19.18372 1.073017
9 78.41801 1.788318 19.79367 1.149759
10 77.74954 2.106343 20.14411 1.221118
11 77.18183 2.495031 20.32314 1.287479
12 76.71035 2.895098 20.39455 1.349122
13 76.32667 3.271666 20.40166 1.406312
14 76.01909 3.608470 20.37244 1.459327
15 75.77472 3.901046 20.32423 1.508358
16 75.58119 4.151351 20.26745 1.553992
17 75.42768 4.364218 20.20810 1.596212
18 75.30521 4.545298 20.14949 1.635381
19 75.20666 4.700007 20.09333 1.671742
20 75.12652 4.833073 20.04041 1.705521
21 75.06059 4.48419 19.99099 1.736919
22 75.00571 5.49210 19.94508 1.766123
23 74.95952 5.137954 19.90252 1.793301
24 74.92024 5.16632 19.86313 1.818606
25 74.88651 5.86805 19.82668 1.842178
26 74.85732 5.349716 19.79296 1.864146
27 74.83187 5.406364 19.76176 1.884625
28 7480955 5.457561 19.73289 .1903725
29 74.78985 5.503975 19.70617 1.921544
30 74.77239 5.546168 19.68144 1.938173
Etki-tepki fonksiyonları rassal hata terimlerinden birindeki bir standart sapmalı
Ģokun içsel değiĢkenlerin Ģimdiki ve gelecekteki değerlerine olan etkisini yansıtır.
Böylece gelecekte meydana gelebilecek Ģok politikalar neticesinde diğer değiĢkenlerin
nasıl bir tavır içine girecekleri, ne Ģekilde tepki verecekleri belirlenebilmektedir. Kısa
dönemli iliĢkinin tespiti için kullanılan yöntemlerden biriside etki-tepki ( impolse-
response ) analizidir.
136
Şekil 24. Impulse-Response analiz sonuçları
ġekil 24‟de ki etki-tepki analizi sonuçlarına göre: turizm gelirlerine verilen 1
standart sapmalık Ģok karĢısında kiĢi baĢı GDP yaklaĢık 5 dönem anlamlı ve pozitif
tepkiler vermekte iken turizm gelirlerinin kiĢi baĢı GDP‟ye tepkisi istatistiki olarak
anlamsızdır. Yine kiĢi baĢı GDP‟ye verilen1 birimlik standart Ģok karĢısında reel döviz
kuru yaklaĢık 8 dönem istatistiki olarak anlamlı negatif tepkiler vermekte iken kiĢi baĢı
GDP‟nin reel döviz kuruna tepkisi istatistiki olarak anlamsızdır. Ayrıca turizm
gelirlerine verilen 1 standart sapmalık Ģok karĢısında reel döviz kuru istatistiki olarak
anlamlı yaklaĢık 2 dönem pozitif tepkiler göstermektedir.
137
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERĠLER
6.1. Sonuç
Ġkinci dünya savaĢı sonrası uluslararası turizm kitle turizm özelliği göstermiĢtir.
Ġnsanların gelirinin artması, çalıĢma saatlerinin günde 12 saatten 8 saate düĢmesi, resmi
tatil imkanı sağlayan iĢ yasalarının kabulü, kredi kartlarının yayılması, havayolu ulaĢım
imkanlarının artması (fiyatlarının ucuzlaması), iletiĢim teknolojisinde yaĢanan
geliĢmeler neticesinde kitle turizmi ivme kazanmıĢ, turizm faaliyetine dahil olan tüm
iĢlemlerin bir paket içerisinde sunma (gittikçe ucuzlayan) fikri içeren kitlesel paket
turlarının oluĢturulması gerçekleĢmiĢtir. Esnek çalıĢma saatleri ile artan boĢ zaman yıl
içerisinde çıkılan büyük tatillerin yerini kısa süreli tatiller almıĢtır. Mevsimsel
yoğunlaĢma (yaz dönemi) vardır.
Turizm talebi her yıl artmaktadır, AGÜ için döviz açıklarını kapatabilme özelliği
vardır. Ekonomik kısıtlamalarından (tekstil kotası vb.) az etkilenmektedir.
Dünya turizm sektörü 2003 yılından beri ortalama %6 büyümektedir. 1950‟de 25
milyon olan dünya turist sayısının tümü batılı 25 ülke (Avrupa ve ABD) arasında
%97‟si gerçekleĢmekte iken günümüzde ilk 15 ülke toplam turist sayısının %62‟sini
(arasına Asya, Doğu Avrupa gibi yeni ülkeler girmiĢtir) gerçekleĢtirmektedir.
WTO (2014) verilerine göre, 1.138.000.000 kiĢi turizm hareketlerine katılmıĢtır,
bir önceki yıla göre %4.7 artmıĢtır. Uluslararası turizm dünya genelinde ihracat
hizmetlerinin %29‟u, toplam mal ve hizmet ihracatının %6‟sını karĢılamaktadır. Dünya
ihracatında yakıt, kimya, gıda, otomotiv sektöründen sonra 5. sırada turizm sektörü
gelmektedir. WTO 2015 yılı için %3-4 büyüme bekliyor. Küresel turizm harcaması
2014 için 1 trilyon 138 milyar $‟dır, bu miktarın 615 milyar $ GÜ ve 523 milyar $
GOÜ‟de elde edilmektedir. Küresel istihdamda çalıĢan kiĢilerin %9.5‟i yani 266
milyon kiĢi turizm sektöründe çalıĢmaktadır. 2023 yılında bu rakam 339 milyon kiĢiye
ulaĢacaktır. 2015 yılı için global GDP‟nin %3.9, turizm sektörü ise %6.9 büyüyecektir.
Yan sektörlerle birlikte 7 trilyon $ yani global ekonominin %9.5‟i ni oluĢturmaktadır.
Önümüzdeki on yıl içinde (2023) sektörün hacmi iki katına çıkarak 13.6 trilyon $
seviyesine ulaĢacağı hesaplanmaktadır.
Turizm sektörünün olumlu ekonomik etkileri: ödemeler dengesi üzerine etkisi,
gelir yaratıcı etkisi, istihdam etkisi, bölgelerarası geliĢmiĢlik farklarını azaltma etkisi,
138
tarım sektörü üzerine ve diğer sektörlere etkisi olarak sıralayabiliriz. Turizm sektörünün
olumsuz ekonomik etkileri olarak: fırsat maliyeti, ithalat etkisi, yabancı iĢgücü ihtiyacı,
bölgesel enflasyon etkisi, mevsimsellik özelliği sayılabilir.
AGÜ‟ler tarafından turizm görünmeyen ihracat sayılması, ödemeler dengesine
olumlu etkileri ve istihdama katkısı nedeni ile tercih edilmektedir.
1990‟lar dan bu yana değiĢen tüketici tercihleri ile birlikte çevresel olarak ta
sürdürülebilir alternatif turizm türleri ortaya çıkmıĢtır, ekoturizm, kültür turizmi, yat
turizmi, sağlık turizm vb. Günümüzde yeni turist profili: turistler daha fazla
rekreasyonel, sportif (Dünya Kupası, Yaz Olimpiyatları, vb) macera istemektedirler.
Turistler artık ilgi alanları ve hobilerine göre seyahat etmektedirler. Sürekli yeni
destinasyonlar ve yeni turizm ürünleri talep etmektedirler. Üçüncü yaĢ ve sağlık turizmi
geliĢmektedir. Çevrenin korunmasına olan istekleri artmıĢtır. Dünyada son beĢ yılda
kıyı tatili %18, Ģehir turizmi %58 büyümüĢtür.
Teknolojik geliĢmeler sonucu insan gücünün yerini otomasyon alacak, bireylerin
çalıĢma süreleri kısalacaktır. Bireylerin eğitim ve kültür düzeyleri artacaktır. Dünya
nüfusu da artacağından turizmin potansiyeli artacaktır. Ticari iliĢkiler geliĢecek, kongre,
fuar ve toplantıların turizmdeki payı artacaktır. Kapalı siyasi ve ekonomik yapıya sahip
ülkeler turizm piyasasına dahil olacaklardır.
Kitle turizminde verilecek hizmet miktarı önceden belli olduğundan toptan
alımlar ve anlaĢmalar görülmekte, bir sene sonraki pazar hareketlerini bilen seyahat
acenteleri elindeki turist profilini otellere pazarlamakta, bedellerini ödemeyi garanti
etmektedirler. Oteller senenin baĢında daha sene baĢında kazanacakları geliri risk
almadan kazanmaktadır. Acenteler düĢük fiyattan aldıkları otel odalarını müĢterilerine
avantajlı fiyattan satma Ģansı bulmaktadırlar. Oteller sayısı sene baĢından belli olan
müĢteri sayısına göre yiyecek içecek ihtiyaçlarını ve malzemeleri toptan olarak daha
ucuza satın almakta ancak artık müĢteri odaklı hizmet Ģartı ortadan kalkarak hizmet
kalitesi ikinci plana itilmektedir.
Kitle turizmi sürdürülebilirlik açısından büyük sorunlara neden olmaktadır.
Büyük ölçekli firmaların kurduğu zincir otellerin pazarlamacıları da büyük ölçekli
firmalar olacağından destinasyonun turizm gelirinin büyük kısmı uluslararası firmalara
aktarılacaktır.
Kitle turizmi aynı imalat sanayinin kitlesel ve standartlaĢtırılmıĢ fordizm özelliği
göstermekte, pazarlama yöntemi olarak “paket tur” turizm pazarına egemen pazarlama
yöntemi olmuĢtur. Kitle turizminin ekonomilere olumlu ekonomik faydalar sağlayacağı
139
düĢüncesi ile AGÖ kitle turizmini teĢvik eden devlet politikaları 1960‟lı yıllardan sonra
görülmeye baĢlamıĢtır. 1990 sonrası dönemde görülen imalat üretim özellikleri (JIT)
gibi turist profili de değiĢmeye baĢlayarak (son anda rezervasyon yapma) post-fordist
yani bireysel istekleri dikkate alan turizm türleri ortaya çıkmıĢtır.
Turları organize eden ve satan tur operatörleri, seyahat acenteleri, ulaĢtırma
Ģirketleri, konaklama, yiyecek-içecek sektörü, araba kiralama firmaları çokuluslu
Ģirketlerin kontrolü altındadır (oligopol pazar). Tur operatörleri tekel ve temel alıcı
konumdadırlar.
Havayolu ağırlıklı ulaĢtırma, grup ve organize olarak düzenlenmiĢ kitleler
Ģeklinde tatil yapılması fikrine dayanan kitle turizmi turizm bölgesinde büyük altyapı ve
üstyapı yatırımlarını sermaye yoğun tesisleri zorunlu kılarak oligopolcü tur operatörleri
ve zincir konaklama iĢletmelerinin önderliğinde geliĢen bir sektöre neden olmuĢtur.
Turizm sektörü yabancı talebe yabancı sermayeye ve yabancı ortaklığa dayalı ve
yabancıların denetimindedir.
Yeni turistler artık iĢletmelerden temiz plaj ve suya eriĢim, tesis ve çevresinde
atık olmaması, gürültü kirliliğinden uzaklık talep etmektedirler. 2000 yılı baĢından bu
yana yeĢil tüketici hareketi (green consumerism), doğa ve çevre bilinci oluĢmuĢ turistler
destinasyonlarda ve turistlik ürünlerde sahicilik (authenticity) arayıĢına yönelmiĢlerdir.
Mevsimsellik yılın belli dönemlerinde (yaz dönemi, toplam giriĢlerin %72.7‟sini
oluĢturmaktadır) doğal kaynaklar ve yerel halk üzerinde baskı oluĢturmaktadır. Neticede
yılın belli dönemlerinde (kıĢ dönemi) atıl kalan, diğer dönemde ise aĢırı yoğun faaliyet
gösteren turizm sektörü, iktisadi prensipler (kaynakların etkin kullanılması) ve doğal
kaynakların kullanılması açısından sürdürülebilir olması çok zordur.
Turizm ürünü 3S‟nin (deniz-kum-güneĢ) yanı sıra 3E (heyecan-eğlence-eğitim)
görülmektedir.
Uzun mesafeli ve deniz aĢırı seyahatler artacak, yeni destinasyonlar önem
kazanacaktır.
Dünya ölçeğinde turizm sektörü sera gazı salınımlarının %5‟ini oluĢturmaktadır,
2035 yılında bu oran %12 seviyesine çıkacaktır.
Turizm sektörü sürdürülebilirlik ilkelerini benimsememesi halinde olumsuz
etkilenecek sektörlerin baĢında gelmektedir. Akdeniz çanağı (dünya turist sayısının %30
ve dünya turizm gelirlerinin ve yatak kapasitesinin %25‟ini elinde tutan) 90 yıl
içerisinde tamamen kirlenmesi beklenmektedir.
140
Türk ekonomisinin genel trendi sanayi ve hizmet sektörlerinde geliĢme
Ģeklindedir, turizm sektörü ekonominin genel trendine paralel büyümektedir.
Turizm sektörü ulusal ve uluslararası düzeyde bir çok baĢka sektörle girdi-çıktı
iliĢkisi içerisindedir. Türk turizmi balıkçılık sektörünün %51‟ini, gıda-içecek
sektörünün %20‟sini ve mobilya sektörünün %14‟ünü satın almaktadır.
Türkiye turizm gelirinin dünya turizm geliri içeresindeki payı %2.3 civarındadır.
Türkiye dünya GSH‟nın %1.1‟ini oluĢturmaktadır.
Türkiye‟de toplam yatırımlarda turizm sektörü yatırım tutarı 24 milyar YTL,
yani toplam yatırımların %8.6‟sını oluĢturmuĢtur.
Türkiye paket tur pazarında (Antalya), TUI %14.24, Pegas %8.78, Odeon
%8.33, Tez Tour %8.01 ve Thomas Cook-Diana %7.37‟dir. Ege Bölgesi için Thomas-
Cook %26.39, TUI %21.86, HST %5.41 ve Corendon %4.27‟dir.
341 tesis önümüzdeki 2 yıl içerisinde (2015-2017) iĢletmeye açılarak, 58.321
oda ve 115.542 yatak devreye girecektir.
Golf tesis sayısı 30 dur. Bu rakamın 24 adedi Antalya Belek‟tedir.
Otel yatırımlarında arsa maliyetlerinin toplam yatırım maliyet tutarının %20‟sini
geçmemesi kuraldır.
Türkiye‟de otel yatırımcılarının önemli bir kısmı müteahhitlerdir, özellikle beĢ
yıdızlı otel yatırımları “ego yatırımları” olarak yapılmaktadır.
KTB verilerine göre 2011 yılında turizm sektörünün dolaylı ve doğrudan
GSYH‟ya katkısı 85 milyar $ olarak hesaplanmıĢtır.
Türkiye‟de kitle turizminin olumlu ekonomik etkilerini elde edebilmek amacı ile
bu turizm tarzını teĢvik ederek 1960‟lı yıllardan itibaren 5 yıllık kalkınma programları
ile (Ġkinci BYKP, 1968-1972) Akdeniz ve Ege kıyı bölgelerine yabancı kitle turizminin
geliĢmesi hedeflenmiĢtir. Kitle turizmine dayalı altyapı yatırımları kamu, üstyapı
yatırımları özel sektör tarafından yapılması ilke olarak benimsenmiĢtir. DıĢa açık dönem
de (1980 sonrası) 24 Ocak kararları ile ithal ikameci sanayileĢme durdurulmuĢ, ihracat
odaklı büyüme kabul görmüĢ ve döviz getirici politikaların benimsenmesi ile birlikte
turizm sektörüde kalkınmada öncelikli sektörlere dahil edilmiĢtir. 1980 sonrası dönem
Türk turizm sektörü için take-off (kalkıĢ) sayılır çünkü bir dizi teĢvik politikaları kabul
edilmiĢtir (2634 sayılı Turizmi TeĢvik Kanunu 1982 ve 1985 kalkınmada özel önem
taĢıyan sektör). ÖzelleĢtirme politikaları neticesinde devlet kurumlarının sahip olduğu
konaklama tesisleri, kamu kampları, otel ve marinalar satılmıĢtır (TURBAN vb.). 1996-
2000 7. BYKP ile yeni tüketici taleplerini dikkate alan alternatif turizm ürünlerinin
141
yayılması ve küçük ölçekli iĢletmelerin geliĢmesine özel önem verilmesi önerilmiĢtir.
KTB (Kültür ve Turizm Bakanlığı) 2007‟de kabul edilen en önemli turizm politikası
belgesi olan “Türkiye Turizm Stratejisi 2023” ile kıyı (kitle) turizminin yanı sıra
alternatif turizm çeĢitlerinde potansiyeller bulunduğuna fakat rasyonel
kullanılmadıklarına dikkat çekilmiĢ alternatif turizmin çeĢitlendirilmesinin
desteklenerek geliĢtirilmesi gerektiği söylenmiĢtir.
Türk turizminde 3S (sea-sun-sand) turizmine yönelen kitle turizmi organize tur
ağırlığı fazla olan paket tur tarzı pazarlama görülmektedir. Batılı ülkelerin belirlediği
uluslararası standartlara uygun ürün sunma ve yatırım yapma baskısı vardır. Atıl
kapasite ve düĢük doluluk ve ölçek ekonomilerine bağımlılık ile uluslararası rekabete
açık kar maksimizasyonu güden turizm arzı kendini göstermektedir. Kitle turizminin
(3S) sınırlarına yaklaĢılmakta, her Ģey dahil sistemi ile hizmet kalitesi azalmaktadır.
Katma değerin önemli kısmı destinasyonlara yönelik paket turları satan oligopolcü tur
operatörlerine aktarılmaktadır.
Ziyaretçi profili değiĢimi turistik taleplerin ve beklentilerinin değiĢimini
beraberinde getirmektedir. Ülkemize gelen turistlerin %68‟i orta gelir düzeyinde iken
ülkemizin yatak kapasitesinin %30‟u 5 yıldızlı tesislerden oluĢmaktadır. Ġspanya‟da
görülen ziyaretçi gelir düzeyi ile tesis düzeyi arasındaki oran ülkemizde mevcut
değildir. Üst gelir düzeyine hitap eden tesis düzenlemesi yapan yatırımcılar hedef
gruptan beklenen turist sayısına ulaĢamadıklarında çare olarak fiyat indirimine gitmekte
sonuçta sunulan hizmet kalitesi ile talep edilen fiyatlar arasında uyuĢmazlık
görülmektedir.
Her Ģey dahil sistemi (all inclusive pension system) kitle turizmi geliĢmesine
bağlı olarak kıyılarda yatak kapasitesinin plansız geliĢimi neticesinde konaklama
iĢletmeleri tarafından 1990‟lı yılların ortalarından bu yana uygulanmakta olan bir
sistemdir. AĢırı yatak arzı doluluk oranlarını olumsuz etkilemektedir.
3S turizmi Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğunlaĢmaktadır, bu
bölgeler zaten sosyo-ekonomik açıdan ülkemizin en geliĢmiĢ bölgeleridir. Turizm
sektörünün bölgeler arası geri kalmıĢlık düzeyini azalttığı görüĢü tam oluĢmamıĢtır,
alternatif turizm türlerinin artması ile geri kalmıĢ dört bölge daha fazla turist ve turizm
geliri elde edebilecektir.
Türkiye‟de bir kiĢi günlük ortalama 217 litre su tüketirken, lüks otelde 750-1000
litre su tüketilmektedir.
142
Turizm sektöründe 1983‟de 218 bin olan istihdam 2013 yılı için 1.298 bin
olmuĢtur. Sektörde çalıĢanların %56‟sı yiyecek-içecek hizmetlerinde, %30‟u konaklama
sektöründe, %5.7‟si seyahat acentelerinde ve %1.2‟si havayolu ulaĢtırmasında
çalıĢmaktadır.
Aktob AR&GE raporuna göre turizm talebinde meydana gelen 1 birimlik
geliĢme, Türk ekonomisinde 2 birim canlanma yaratıyor. Ekonomideki 1 birim
canlanma turizmde 1.3 birim canlanma yaratıyor. Turizm geliri %1 artınca, tarım
sektörü üretimini %3 artırıyor. Turizm, 54 sektörü doğrudan uyarıyor.
1980-2013 dönemi Türk turizmi gelen ziyaretçi sayısı olarak 26 kat artıĢ, turizm
gelirleri 107 kat artıĢ göstermiĢtir. Dünyada turist baĢına harcama ortalaması 2013 için
1066 $ iken ülkemizde 750 $ dır çünkü ülkemizde yoğun olarak fiyat rekabetin
görüldüğü, batılı ülkelerin para harcama esneklikleri fazla olmayan orta gelirli gruplara
yönelik kitle turizmi yaygındır.
Türkiye paket tur pazarında dünya da Ġspanya‟dan sonra ikinci sıradadır.
Turizm sektörü 150 milyar $ olan ihracatın %20‟sine ulaĢmıĢtır.
OVP (Orta Vadeli Plan): koruma-kullanma dengesi gözeten, karĢılaĢtırmalı
rekabet üstünlüğüne uygun turizm çeĢitlerini öne çıkaran yapı oluĢturulacaktır, turizm
yatırımlarının diğer bölgelere kaydırılarak çeĢitlendirilmesine, turizm faaliyetlerinin 12
aya yayılmasına yönelik politikalar uygulanacaktır.
Türk turizm sektörü 25 yılda turizm sektörü 75 milyar $ yatırım yaptı. Arazi
maliyetlerini de hesaplarsak 100 milyar $ olmaktadır.
Toplam yatak sayısı KTB belgeli 750.000, belediye belgeli 504.000 adede
ulaĢmıĢtır.
(2014-2018) 10. Kalkınma Planına göre turizm gelirinin 45 milyar $ ve turizm
giderlerinin 8 milyar $ olması, turizmin GSYH oranı 2018 için %3.5 ve yine 2018 için
turizmin ihracatı karĢılama oranının %16.2 hedefleniyor. Hedeflenen 2023 yılı 63
milyon turist ve 86 milyar $ turizm gelirine ulaĢabilmek için daha 25 milyar $ yatırıma
ve ortalama 1.350 $ turist baĢına harcamaya ulaĢılması gerekmektedir.
2023 yılı için 63 milyon turist, 86 milyar $ turizm geliri ve kiĢi baĢı ortalama
1.350 $ turizm geliri hedefleniyor.
2023 yılında 20 milyon yuttaĢımız yurtiçi pazara katılacak.
Tesislerin %65, yatak sayısının %78.9 oranı kıyılardaki 5 ilde toplanmıĢtır
(Antalya, Muğla, Ġzmir, Aydın ve Ġstanbul). Anadolu‟da tesis oranı %35, yatak
kapasitesinin %21.1 bulunmaktadır.
143
2015 yılı için 1 milyon Rus turist ekonomik krizden ötürü ülkemize
gelmeyecektir, turizm sektörünün direkt zararı 1 milyar $ olacaktır.
Turizm sektörü yeni istihdam olanakları, GSYH ve ödemeler dengesine verdiği
destek ile dünyada ve Türkiye‟de ekonomik kalkınmanın en önemli itici güçlerindendir.
Özellikle 1980 sonrası baĢlayan ivme ile 2014 yılında ülkemiz gelen turist sayısı olarak
dünyada 6. sıraya yükselmiĢtir. Küresel turizm GSYH içerisindeki payı 1990‟da %1.2
iken 2011 yılında % 2.2‟ye yükselmiĢtir. Türkiye‟nin sektördeki turizm yatırımları
toplam yatırımların %8.6‟sına ulaĢmıĢtır. WTO 2012 Türkiye Turizm Sektörü
Raporu‟na göre 2020 yılına kadar yıllık % 4.9 artması beklenmektedir. Bu geliĢmeler
ülkemizin 2023 Turizm Stratejisi‟ne dayanarak uluslararası pazarda turist sayısı ve
turizm gelirleri olarak ilk beĢ ülke arasına girmesi ve uluslararası bir marka olması
hedeflenmektedir. Turizm sektörü makro ekonomik değiĢkenleri etkileyen aynı
zamanda bu değiĢkenlerden etkilenen bir sektör olarak tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de önemli bir yere sahiptir. Türkiye‟de bölgelerarası geliĢmiĢlik sonucu
geliĢmiĢ illere doğru iç göç görülmektedir. Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) yaptığı
2003 ve 2010 yılları il bazında sosyoekonomik geliĢmiĢlik sıralamasına göre Muğla ili
2003 de 13. sıradan 2010 da 8. sıraya, Antalya 10. sıradan 7. sıraya, Ġstanbul 1. sırasını
korumuĢ, Adana ili ise 8. sıradan 18. sıraya gerilemiĢtir. GeliĢmiĢlik düzeyi en yüksek 5
ilden (Ġstanbul, Ankara, Ġzmir, Kocaeli ve Bursa) 3 ü Marmara Bölgesinde, yer
almaktadır. Marmara Bölgesini, Ege Bölgesi, Ġç Anadolu Bölgesi, Akdeniz Bölgesi
izlemektedir. En az geliĢmiĢ bölgeler ise Karadeniz Bölgesi, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi‟dir. 2001 krizi sonrası büyüme Ġstanbul, Ankara ve
Antalya ile kalmıĢ, Ġzmir ve çevresinin, 2006 için %7.5‟den %6.7 ye Adana ve
çevresinin milli gelirden aldıkları pay 2006 için %6‟dan %4.1‟e gerilemiĢtir. Doğu
Anadolu ve Güney Doğu Anadolu‟nun milli gelirden aldıkları pay % 7.7‟den %6.9‟a
gerilemiĢtir. Türkiye‟de uygulanan neo-liberal politikalar (kitle turizmini teĢvik etme)
Batı ve Doğu arasındaki geliĢmiĢlik farkını azaltmadığı gibi büyültmüĢtür. Bu farkları
azaltmak için turizm sektörü yeni bir büyüme motoru olabilir. Antalya 2001 yılında
milli gelirden %3.5 pay alırken, 2006 da %4 olmuĢ yine Muğla ilinin dahil olduğu Ege
Bölgesi bu ilin sayesinde milli gelirden aldığı pay sayesinde daha da gerilemekten
korunmuĢtur. Türkiye‟de ki tesis ve yatak sayılarının yoğunlaĢtığı bölgeler yine
bölgesel geliĢmede ilk 3 sırada olan Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerindedir (%80‟ni)
ve gelen ziyaretçi sayıları açısından da ilk 3 sırada bulunan bölgeler yine öndedir
(%75‟i). 2013 yılı için tesislerin doluluk oranları ortalama%52.6, kalıĢ süreleri yabancı
144
turistler için ortalama 4.23 gün, yerli turistler için 1.94 gündür. TÜĠK tarafından
yapılan girdi-çıktı araĢtırmasına göre 54 sektörü doğrudan etkilemektedir. Turizm
sektörü 100 birim üretim için 53 birim mal almaktadır.
Dünyada turizm çeĢitleri içerisinde %20 paya sahip yapılan 5.315 uluslararası
kongrenin 2005‟te sadece 68‟i yurdumuzda yapılmıĢtır. Hong Kong, Singapur ve
Tayland‟ın ana turizm gelirlerini oluĢturmaktadır.
Türk turizm sektörünün güçlü tarafları: coğrafi ve doğal yapının varlığı, iklim,
henüz bozulmamıĢ çevre, rakip ülkelere göre daha yeni ve nitelikli tesisler, halı, deri,
konfeksiyon, mücevher vb. geniĢ alıĢ-veriĢ imkanları.
Türk turizm sektörünün zayıf tarafları: rekabet sonucu pazarlamanın düĢük fiyat
öne çıkarılarak yapılması, kapasite kullanım düĢüklüğü sayılabilir.
Her Ģey dahil sistemi ülkemizi ucuz tatil pazarı olarak algılanmasına neden
olmakta, esnaf otel dıĢına çıkmayan turist yüzünden ciro yapamamaktadır.
“ Ġspanya‟nın yaptığı hataya” düĢmemek istenirken aynı hataya düĢülmüĢtür.
100 metre ara ile oteller kurulmuĢ, kıyı betonla kaplanmıĢ müzik sesleri birbirine
karıĢarak rahatsız edici Ģekildedir.
WEF (2001) Küresel Rekabetçilik Endeksi, Seyahat ve Turizm Rekabetçilik
Raporu‟na göre Türkiye çevresel sürdürülebilirlikte sıralaması 85 (rakibimiz Ġspanya
35.), doğal kaynakların korunması 81 (Ġspanya 33.) ve rekabetçilikte 50 (Ġspanya 8.).
Turizm Eylem Planı 2007-2013, 172 adet eyleme yer vermiĢ ayrıntılı bir
belgedir. Amaçları doğal kaynakların korunması, bölgesel geliĢmiĢlik farklılıkların
giderilmesi, mevsimselliğin azaltılması ve kitlesel turizmin neden olduğu çevresel
baskının minimize edilmesi olarak sayılabilir. Eylemlerin izlenmesi ve raporlamasına ait
mekanizma gerçekleĢtirilememiĢtir. Mevzuat “koruma-kullanma” dengesini
içermektedir.
Ülkemiz geleneksel sanayi ve tarım ihracatından gerekli döviz miktarı
karĢılanamamaktadır, iĢçi dövizleri ve dıĢ finansman miktarı da arzu edilen seviyede
değildir. Turizm sektörü önemli miktarda döviz sağlayacaktır, ihracı mümkün olmayan
zenginlikler döviz kazandırıcı özelliğe dönüĢmektedir. Hızlı nüfus artıĢı neticesinde tam
istihdam sağlanamamaktadır, turizm iĢsizlik probleminin azaltılmasında önemli rol
oynamaktadır.
145
6.2. Öneriler
Türkiye turizm sektöründe görülen bu olumlu geliĢmeler ancak sektörün
niteliksel dönüĢümü ile desteklenirse mümkün olur. Sürdürülebilir turizm en önemli
politika aracıdır. Turizm sektörünün en önemli bileĢeni olan doğa ve ayrıca çevre, tarihi
varlıkların korunması, yenilenmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir turizm anlayıĢının
kesinlikle özel sektör, kamu, yerel gruplar ve sivil toplum örgütleri ile koordinasyon
içerisinde devlet politikası haline getirilmesi lazımdır.
Bu da uzun vadede sektörün geliĢimi için alternatif stratejilere ihtiyaç olduğunu
göstermektedir. Raporda ülkemizin en önemli avantajları arasında sahip olduğu doğal
ve kültürel varlıklar ve el sanatlarındaki gücü vurgulanmıĢtır. Bununla birlikte doğal ve
kültürel varlıklar ile korunmasında yeterli rekabetçiliği gösteremediği ve turizm
sektöründeki ana rakipleri karĢısında dezavantajlı olduğu ifade edilmiĢtir.
Sürdürülebilirlik ile iliĢkili alt baĢlıkların birçoğunda Türkiye rakiplerinin gerisindedir
ve orta sıralardadır. Uzun vadede sektörün geliĢimi için alternatif stratejilere ihtiyaç
duymaktadır. Bir diğer sorun da nitelikli iĢgücüne eriĢimin kısıtlı olmasıdır. Mevsimlik
istihdam sektörün nitelik olarak geliĢmesindeki en büyük kısıttır (WEF Raporu).
DeğiĢen ve artan turizm taleplerine cevap verebilmek için sektör sürdürülebilir turizm
modelini benimsemelidir. Özellikle kitle turizminden kaynaklanan sorunlar arttıkça
alternatif yolların aranması ve alternatif turizm planlamaları ivedilikle hayata
geçirilmelidir. Devlet turizm sektörü için öncü ve koordinasyonu sağlayacak bir
denetleyici rolünü üstlenmelidir. Tesislerde güneĢ ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımının ve üretilmesinin teĢvik edilmesi önemlidir. Konaklama
sektöründe enerji verimliliği sağlanmalıdır.
Kitle turizmi yerine yeĢil turizm (ekoturizm) sürdürülebilirlik yönü ile
kaynakları daha verimli kullanmaya yatkın olduğundan daha verimlidir.
Türkiye 2023 yılına kadar uluslararası pazarda turist sayısı ve turist geliri
açısından ilk 5 ülke arasına kalıcı olarak girmek istiyorsa marka haline gelmesi
gerekmektedir.
Turizm sektörünün kırsal eğitim ve bölgesel kalkınma iliĢkisi düĢünüldüğünde
sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya da etkisi olacaktır. Küçük ve orta ölçekli, KOBĠ
iĢletmelerinin yenilenme ve sürdürülebilir turizm yatırımlarının devlet tarafından özel
teĢviklerle desteklenmesi zorunludur.
146
Türkiye turizminin en büyük sorunlarında olan mevsimsellik ancak alternatif
turizm arzları ile çözülebilir. Hedeflere varmada kalifiye iĢgücüne ihtiyaç vardır.
Turizm sektörünün yapısından dolayı kalifiye iĢgücü sürekli istihdam edilecekleri
sektörleri tercih etmektedirler.
Nitelikli turistlerin gelmesini sağlayacak fiyat dıĢı rekabet stratejileri hayata
geçirilmelidir.
Türkiye Turizm Stratejisi doğrultusunda 50 milyon turist, 50 milyar $ turizm
gelirine ulaĢabilmek için turizm ürünleri çeĢitlendirilmeli, kaynaklar daha etkin
kullanılmalı, pazarlama stratejileri değiĢen talep ve eğilimlere göre yeniden
oluĢturulmalıdır aksi halde bu hedeflere ulaĢılamayacaktır. Özellikle yüksek harcama ve
gelir elde edebilme potansiyeli dikkate alınarak kongre, gastronomi, spor, organizasyon,
sağlık, wellness, alıĢ-veriĢ eve eğlence vb. turizm çeĢitleri alanında giriĢim ve
farkındalık yoğunlaĢtırılmalıdır.
Turizm sektöründe kayıt dıĢı ekonominin en azından azaltılabilmesi için
Bakanlık belgeli ve belediye belgeli tesis avantajlarının gözden geçirilmesi uygun
olabilir.
Türkiye‟de ÖTV ve KDV rakip ülkeler seviyesine indirilmelidir. ÖTV artıĢları
sonucu (1 litre rakı da 51.48 YTL ÖTV vardır) maliyet yükseliĢlerinden dolayı
mönülerden kaldırılmakta iĢletmeler kaçak (kaçak içki) ve sağlıksız ürünlere (kaçak et)
yönelmektedir.
ġehir turizmi geliĢtirilmelidir. Fransa‟ya gelen 80 milyon turistin %30‟u Paris‟i
ziyaret etmektedir. Ġspanya‟yı ziyaret eden 64 milyon turist en çok Madrid ve
Barcelona‟yı gezmektedir. Ġstanbul için bu rakam 10 milyondur, bu Ģehirleri yakalama
potansiyeli vardır.
Kongre turizmi ICCA verilerine göre turizm gelirlerinin %30‟unu (250 milyar $)
oluĢturmaktadır. 1901 yılında yapılan ilk kongre günümüzde dünyada yılda 9.000
kongre sayısına ulaĢmıĢtır. Avrupa bölgesi 2013 de turizm gelirlerinin %42‟sini kongre
turizminden karĢılamıĢtır. Kıyı turizminde kiĢi baĢı harcama 600-700 $ seviyesinde iken
kongre turizminde 2.000-2.500 $ dır, kongre turizmi “her Ģey dahil sisteminin” tam tersi
bir durumdur. En az 1000 kiĢi kapasiteli salonlara ihtiyaç vardır, yatırımların geri dönüĢ
süresi otellere göre daha kısadır çünkü mevsimsellik özelliği görülmemektedir. 2014
yılında kongre turizminde %3-4 arası büyüme bekleniyor. Türkiye kongre turizmine
gerekli önemi vererek bu turizm çeĢidinden gelirlerini artırabilir.
Ödül turizmi (incentive tourism) baĢlatılmalıdır.
147
Mağara turizmi (ülkemizde 1.000 adet vardır), dağ ve kıĢ turizmi
geliĢtirilmelidir.
Av turizmi önemli gelir kaynağı olabilir.
Akarsu turizmi, rafting, trekking geliĢtirilmelidir.
Gençlik turizmi (15-24 yaĢ arası) geliĢtirilmelidir. UNWTO verilerine göre 0-30
yaĢ arası turistler dünya turizm talebinin %20‟sini, dünya turizm gelirlerinin %18‟ini
oluĢturmaktadır. Diğer seyahat türlerine göre daha hızlı büyüme gerçekleĢtirmektedir,
maceracı bir pazardır doğal felaketler ve terör gibi olumsuz faktörlerden daha aza
etkilenir. Dünyada sayıları 300 milyon ve 320 milyar $ gelir yaratan bir turizm
çeĢididir. Özel kamplar açılmalı, yaz okulları (dil, sanat, spor eğitimi vb.) kurulmalıdır.
En uzun seyahat eden turist grubudur (ortalama 46 gün), en çok ABD, Ġngiltere, Ġsviçre,
Malta ve Fransa tercih edilmektedir.
Öğrenci turizmi geliĢtirilmelidir, ERASMUS, SOCRATES vb. Malta adasına
giden kiĢilerin %5‟i öğrenim amaçlı (üniversite, dil eğitimi) gitmektedir.
Golf turizmi geliĢtirilmelidir. Dünyada 32.000 golf sahası var iken (%62‟si
ABD‟de) ülkemizde 25 tesis vardır. Dünya turizminden üç kat fazla büyümektedir
(yılda %12 büyümektedir). Dünyada 61 milyon kiĢi golf oynamaktadır, yıllık golf
turizmi 100 milyar $ hasıla yaratmaktadır (dünya turizm gelirinin %11‟i). Normal
turiste göre dört kat daha fazla para harcamaktadırlar. Rakiplerimizden olan Ġspanya
yılda 5 milyon golf oyuncusunu ağırlamakta, yılda 7 milyar $ gelir elde etmektedir,
ülkemiz ancak turizm gelirinin %1.8‟ini golf turizminden sağlamaktadır, yatırımların
geri dönüĢ süresi kısadır golf tesisleri yıl boyu açık kalmaktadır.
Sağlık ve termal turizmi geliĢtirilmelidir. Tedavi ve tatil bir aradadır. Ülkemiz
yılda 500.000 turist çekiyor, bu rakam kat be kat artabilir. 12 ay turizm imkanı sunan bir
turizm çeĢididir, yüksek istihdam gerektirir, karlı ve rekabet gücüne sahip yatırımlardır.
Wellness, termal spa tesisleri, çamur banyoları, içme, inhalasyon, fizik tedavi, kaplıca
tedavisi, talassoyerapi, klimaterapi vb. kullanılarak bu turizm türünden gelirlerimiz kat
kat artırılabilir.
Üçüncü yaĢ turizmi geliĢtirilmelidir (55 yaĢ ve üstü). Dünyada 1999 da 593
milyon olan bu grup 2050 de 2 milyar kiĢi olacaktır. Dünya toplam turizm
harcamalarının 1/3‟ü nü oluĢturur. Ülkemiz iĢletmelerde daha fazla yaĢlı turist
çekebilmek için diyet menüleri oluĢturulmalıdır (yağ, tuz, Ģeker oranı düĢük),
restoranlarda, otel giriĢ, lobi, lavabo ve tuvalet düzenlemeleri yapmalıdırlar engelliler
için.
148
Ġnanç turizmi geliĢtirilmelidir. WRTA (Dünya Turizm Ġnanç Birliği) raporuna
göre her yıl 300 milyon kiĢi inanç turizm amacı ile seyahat etmektedir. Yıllık Pazar
büyüklüğü 18 milyar $ civarındadır. NiĢ Pazar olan bu turizm çeĢidi 2020 yılına kadar
%18 büyüyecektir. Mevsimsel faktörlerden uzak alternatif bir turizm çeĢididir. Atıl
kapasite sorununa çözüm sağlayabilir. Ülkemizde Ġncil‟de adı geçen 39 yer
bulunmaktadır. Aziz Nikolas Antalya Demre ilçesinde yaĢamıĢtır, Tarsus, Hatay,
NevĢehir, Efes, Manisa Sard sinagogu, Mardin önemli inanç turizm çekim merkezleri
olabilir, bu yerler Hristiyanlık için çok önemlidir. Ġtalya ya yılda 20 milyon turist Roma
ve Vatikan ziyareti yapmaktadır. Dünya da her yıl 150 milyon kiĢi Hristiyan hacı
olmaktadır. Tarsus‟ta sadece 288 yatak bulunmaktadır ama yıllık 100.000 turist
gelebilir.
Kümelenme sistemi-cluster (Silikon Vadisi vb. ) destinasyonlarda
oluĢturulmalıdır.
Turizm eğitimine gereken önem verilmelidir.
Destinasyon odaklı tanıtım yapılmalıdır.
Digital tanıtıma ağırlık verilmelidir.
KiĢi baĢı harcama ve kalıĢ sürelerinin artırılmasına çalıĢılmalıdır.
Turizmin bölgelere dengeli dağıtılmasına özen gösterilmelidir.
GeliĢmekte olan pazarlara vize kolaylığı, bankalar aracılığı ile kredi
desteklerinin sağlanması, kriz ortamlarında iç pazara ağırlık verilmesi, bakanlık-özel
sektör-yerel yönetimler-medyanın ortak çalıĢması geliĢmekte olan pazarlardaki fuarlara
dahil olunması önerilmektedir.
Kurvaziyer (yat) turizmi geliĢtirilmelidir. Rakiplerimiz olan Fransa‟nın 227.000,
Ġspanya‟nın 107.000 ve Ġtalya‟nın 128.000 yat bağlama kapasitesi varken ülkemizin
16.000 dır. Coğrafi konumu, yat güzergahı zengin bir potansiyele sahipken bu
üstünlükler değerlendirilmemektedir. Mavi tur (Bodrum-Antalya güzergahı)
geliĢtirilebilir. Liman maliyetleri yüksektir, marina arz kapasitesi artırılmalıdır, yat ve
limanlarda modernizasyon ve yoğun bürokratik iĢlemler iyileĢtirilmelidir. 1998 yılında
7 milyon 790 bin olan kurvaziyer turizmi 2008 de 16 milyon 36 bin yolcuya (%110
artıĢ) ulaĢmıĢtır. Karadeniz bölgesi için kurvaziyer turizminin geliĢtirilmesi ve gerekli
altyapı eksikliklerinin giderilmesi tavsiye edilebilir.
Arap turizm pazarı, Ġran, Ġngiltere, Rusya ve Almanya pazarı geliĢtirilmelidir.
2010 da 1 milyon Suudi‟den Ġngiltere‟ye 390.000, Ġsviçre‟ye 210.000 giderken
ülkemize sadece 115.000 Suudi turist gelmiĢtir. Arap turizm pazarı kolaylıkla 2023
149
yılına kadar 7-10 milyon turist geliĢine ulaĢabilir. Ġran‟dan her sene 5.5 milyon kiĢi
yurtdıĢına çıkmaktadır, yüksek harcama eğilimleri vardır. Turizm Bakanlığı farsça web
siteleri oluĢturulmalıdır. Almanya her yıl 75 milyon turist göndermektedir, çoğunlukla
Ġspanya‟yı tercih etmektedirler (yılda 10 milyon), ülkemize 5 milyon civarında
gelmektedir. 2020 yılında bu ülke dıĢ tatillerde lider olacaktır.
Türkiye kendi ulusal tur operatörlerini (digital ortamda) oluĢturmalıdır.
Ġl turizm arz envanterleri çıkarılmalıdır.
ġehir turizmi geliĢtirilmelidir. Paris yılda 18.8 milyon, New York 18.5 milyon,
Londra 16.1 milyon turist ağırlamaktadır. ġehir turları en hızlı büyüyen segmenttir.
Ülkemize turist getiren tur operatörlerine teĢvik verilmelidir.
ABD‟ye giden bir turist ortalama 1.882 $ harcama yapıyor iken ülkemizde
ortalama 800 $ dır. Bu rakamın artırılması gerekmektedir.
WEF 2009 Seyahat ve Turizm Sektöründe Rekabet Raporu (2009) dünya turizm
sektörünün geliĢiminde temel baĢarı kamu ve özel sektör ortaklığı olduğu
vurgulanmıĢtır, ülkemizde de bu ortaklık iliĢkisi güçlendirilmelidir. Turizm sektöründen
kiĢilerle turizm akademisyenleri bir araya getirilerek turizm sektörünün geliĢtirilmesi
için tartıĢma ortamları hazırlanmalıdır. Tanıtmaya ayrılan kaynaklar artırılmalıdır.
Kamu ve özel sektör paydaĢlarının koordinasyonu sağlanmalıdır.
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nın hazırladığı Türkiye Turizm Stratejisi 2023
Eylem Planı (2007- 2013) doğrultusunda: planlama, yatırım, örgütlenme, iç turizm,
araĢtırma ve geliĢtirme, ulaĢım ve altyapının güçlendirilmesi, tanıtım ve pazarlama,
eğitim, hizmet kalitesi, kentsel ölçekte markalaĢma, turizm çeĢitlendirilmesi, mevcut
turizm alanlarının rehabilitasyonu, turizm geliĢim bölgeleri, turizm geliĢim koridorları,
eko-turizm bölgeleri hedeflerinin tüm boyutları ile bir bütünlük içerisinde kamu, iĢ, sivil
toplum kuruluĢları baĢta olmak üzere tüm toplumun yukarıda bahsedilen stratejiyi
benimseyerek ortak hedefler doğrultusunda uyumlu çalıĢmaları gerekmektedir. Turizm
politikası sürdürülebilir eksende geliĢtirilmesi gerekmektedir.
Karadeniz, Güney Doğu Anadolu be Doğu Anadolu bölgelerinin alternatif
turizm türlerinin devreye sokulması gerekmektedir.
YeĢil yıldız kriterlerinin bakanlık tesis sınıflandırılma formlarına entegre
edilmesi ve yeĢil yıldız baĢvurularının özendirici düzenlemelerin yapılması gereklidir.
Sürdürülebilirliğe en uygun ulaĢtırma türü olan demiryolu taĢımacılığı turizm
merkezleri arasında yaygınlaĢtırılmalıdır. UlaĢım, iletiĢim kanallarının iyileĢtirilmesi
gereklidir.
150
Pazar çeĢitliliğinin, dünya standartlarında tesisleĢebilme, yatak kapasitesinin
artırılması, iç turizm için tatil bilincinin artırılması, 2634 sayılı yasa ve ilgili
yönetmeliklerin revize edilmesi ve kalifiye personelde artıĢ sağlanması önemlidir.
Özel olaylar pazarında (event) olan fuar, seminer, konferans, sergi, konser,
sportif ve sanatsal etkinlikler artırılmalıdır. Çağımız özel olaylar çağıdır, Lord of the
Rings filminin Yeni Zellanda‟da çekilmesinden sonra ülkeye gelen turist sayısı 3 kat
artmıĢtır.
Yoksulların turizmden elde edilen gelirden adil ve genele dağıtılacak Ģekilde pay
almaları sağlanmalıdır.
Turizm sektöründe yatırım türü ve ürün kompozisyonu müĢteri profili ile doğru
orantılı olmalıdır.
Çevresel baskı, altyapı eksikliği, temiz suya eriĢim, atıkların imhası, sera gaz
salınımlarının azaltılması, suya az gereksinim duyan peysaj uygulamaları, gri su
kullanımının yaygınlaĢtırılması, turizm iĢletmelerinde yenilenebilir enerji kullanımının
artırılması, turistlerin çevre ve doğa bilincinin geliĢtirilmesi, yaratılan katma değerin
bölgede kalmasının sağlanması, geleneksel el sanatlarının ve yerel ürünlerin (halı, kilim
vb.) tanıtımının sağlanması ülkemizin uluslararası rekabet gücünü artıracaktır.
Türkiye‟nin fiyat odaklı turizm politikasından çıkıp Ġspanya tarzı kalite odaklı
modele geçmesi gerekmektedir.
2014 yılında 55 milyon Alman dıĢ turizme 67 milyar Avro harcadı. Bu turistlerin
%13.5‟i rakibimiz olan Ġspanya‟ya gitti, ülkemize %7.0 civarında geldiler. Alman turist
pazarı büyültülebilir.
Türkiye‟de emek arzı fazlalığı vardır, turizm sektörü (emek-yoğun, otomasyon
sınırlı) fazla arz miktarını massetme içim politika aracı olarak kullanılabilir. Kırsal
turizm geliĢtirilmelidir. Mevsimsellik özelliğinden ötürü nitelikli iĢgücünün sektörde
devamlı kalması sağlanmalı, aranılan kriterler sıkılaĢtırılmalıdır.
Turizm sektörü AGÜ için fırsatlar verir, emek-yoğundur, döviz geliri sağlar,
turizm geliri 700$ arttığı zaman uzun dönemde ekonomide 3.168$ artıĢ göstermektedir.
Turizm sektöründe yeni eğilimler neticesinde sermaye yoğun altyapı ve tesislerin
yapılması (temalı park 600 milyon $ a mal olmaktadır) ancak GÜ‟in altından
kalkabileceği harcamaları gerektirir, uluslararası ticaretin geliĢmesi uluslararası turizmi
de artıracağından turizm talebi GÜ arasında olacaktır, ancak küçük ada devletleri
(Kıbrıs, Malta, Jamaika, Küba vb.) turizm sektörü sayesinde büyüyebilirler.
151
KAYNAKÇA
Afandiyev E., (2013). Causes of Dutch Disease and Ways to Deal with It: Literature
Review. Indiana University-Purdue University. Fort Wayne. ABD.
Ahiawodzi A. K., (2013). Tourism Earnins and Economic Growth in Gana. British
Journal Of Economics, Finance and Management Sciences. April 2013, Vol. 7
(2), 187-202.
Ageli M.M., (2013). Tourism Economics in Saudi Arabia: PP-Var Approach, MPRA,
21-27.
Alkin E. (1984). İktisat, Ġstanbul:Filiz Kitabevi.
Allen,R.G.D,(1964).Statics for Economists,Mc-Millan,UK,1964.
Alkhathlan K. A., (2013). Contribution of Oil in Economic Growth of Saudi Arabia.
Applied Economics Letters, 20, 343-348.
Akan Y. & IĢık C., (2009). Yabancı Ziyaretçi Harcamalarının Ekonomik Büyümeye
Etkisi (1970-2007). Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi. Cilt 20, Sayı 2,
Bahar, 197- 203.
Akat Ö. (1997). Turizm İşletmeciliği, Bursa :Ekin Kitabevi.
Akkemik K. A., (2011). Assesing the importance of international tourism for the
Turkish Economy: A social accounting matrix analysis, Elsevier, 1-12.
Allen, R.G.D.,(1964). Statistics for Economists, McMillan, Ġngiltere.
Akpınar E. & Bulut Y., (2010). “ Ülkemizde Alternatif Turizm Dalı Olan Eko-turizmi
ÇeĢitlerinin Bölgelere Göre Dağılımı ve Uygulama Alanları”, III. Ulusal
Karadeniz Ormancılık Kongresi Mayıs 2010, Cilt 4, 1575-1594.
AktaĢ A. R & Kaplan F., Kocaman S. (2013). “ Turizm ile Ekonomik Büyüm
Arasındaki ĠliĢki: Akdeniz Ülkeleri Üzerine Bir Panel Veri Analizi”,
International Conference On Eurasian Economies 2013, 755-760.
Alper, M. A., (2005).ĠĢçi Dövizlerini Belirleyen Makroekonomik Etkenler: Türkiye
Örneği, T.C.M.B. Yayınları, ġubat, 2005.
AltıntaĢ H. & ÇetintaĢ H. (2011). Erciyes Üniversitesi İİBF Dergisi, Sayı 36, Ağustos-
Aralık 2010, 33-56.
Al-Qudair K. H. A., (2004). The Causal Relationship Between Tourism and
InternationalTrade in some Islamic Countries, King Saud University, Riyadhs,
Saudi Arabia, 1-20.
152
Auty, R.M. & Gelb, A.H. (2001). Political Economy of Resource Abundant States,
Oxford University Press, Oxford.
Auty R. M. (2001a). The Political Economy of Resouce-driven Growth, European
Economi Review, 46, 839-846.
Andersen J. J. & Aslaksen S. (2008). Constitutions and the resource curse, Journal of
Development Economics, 87, 227-246.
Andrade J. S. & Duarte A. P. (2013). The Dutch Disease in the Portugease Economy
No:05,Coimbria, Portugal, 1-38.
Apergis N. & Payne J. E. (2012). Tourism and growth in the Caribbean-evidence from a
panel Error correction model. Tourism Economics, Vol. 18(2), 449-456(8).
Arslanturk, Y., Balcilar, M., &Ozdemir, Z. A. (2011).Time-varying linkages between
tourism receipts and economic growth in a small open economy.Economic
Modelling, 28(1), 664- 671.
Archer B. H.,(1976). Demand Forecasting in Tourism. Bangor Occasional Paper in
Economics, No:9. Bangor. University of Wales Press, 115-132.
Archer B. & Cooper C. (1988). The Positive and Negative Impacts of Tourism, The
Economics of Tourism, Vol.2.
Aslan, Z & G. AktaĢ (1994). “Turizm Açısından Çevre Sorunlarına Genel Bir
YaklaĢım”.
Aslan A. (2008). “Türkiye‟ de Ekonomik Büyüme ve Turizm ĠliĢkisi Üzerine
Ekonometrik Analiz”, MPRA, Paper No. 10611 UTC.
AyaĢ N. (2003). Bölgesel Rekabet Gücünü GeliĢtirmeye Yönelik Alternatif Bir
YaklaĢım Yeni Endüstriyel Bölgeler YaklaĢımı (Denizli Örneği), Muğla
Üniversitesi SBE BasılmamıĢ Doktora Tezi, Muğla.
Bahar O. (2004). “Türkiye‟de Turizm Sektörünün Rekabet Gücü Analizi üzerine Bir
Alan ÇalıĢması:Muğla Örneği”. Muğla Üniversitesi SBE, Muğla.
Bahar O. ( 2006 ). “ Turizm Sektörünün Türkiye‟ nin Ekonomik Büyümesi Üzerindeki
Etkisi: VAR Analizi YaklaĢımı”, Yönetim ve Ekonomi, Celal Bayar
Üniversitesi İ.İ.B.F Cilt:13 Sayı: 2, 137- 148.
Bahar O. (2007). Bölgesel Kalkınmada Turizm Sektörünün Ekonomik Açıdan Yeri ve
Önemi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Güz 2007, sayı
19.
153
Bahar O. & Baldemir E., Uluslararası Ticaret ile Uluslararası Turizm Arasındaki
Nedensellik ĠliĢkisi: Türkiye Örneği, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi Cilt:10, Sayı:4, 97- 111.
Bahar, O & M. Kozak ( 2012 ). “Turizm Ekonomisi”, Detay Yayıncılık, Ankara Çevre
Dergisi, vol 11, 43-45.
Bahar O. ve K. Bozkurt ( 2010 ). “ GeliĢmekte Olan Ülkelerde Turizm- Ekonomik
Büyüme ĠliĢkisi: Dinamik Panel Veri Analizi”, Anatolia: Turizm Araştırmaları
Dergisi Cilt: 21,Sayı:2 Güz, 255- 265.
Balaguer J. & Cantavella-Jorda M., (2002). Tourism as a long-run economic growth
factor: the Spanish case, Instituto Valenciano de Investigaciones Economicas, 1-
15.
Barro R. J. (1991). Economic Growth in a Cross Section of Countries, Quarterly
Journal of Economics, 106(2), 407-443.
Barutçugil Ġ. S. (1989). Turizm İşletmeciliği, Ġstanbul:Beta Yayıncılık.
Bayer M. Z. (1992). Turizme Giriş, Ġstanbul Üniversitesi ĠĢletme Fakültesi Yayını
No:253.
Becken S. ( 2010 ). “ The Importance of Climate and Weather for Tourism”, Land
Environment & People LEAP, Literature Review.
Bento J. P. C & Santos M., ( 2012 ). Tourism As a Long Run Economic Growth Factor
in Portugal: Evidence from Causality Analysis. Revista Turesmo &
Desenvolvimento, 2012. No 17/18, 1760-1765.
Berber, M. Yamak, R. ve Artan, S. (2000) Türkiye’de yakınlaşma hipotezinin bölgeler
bazında geçerliliği üzerine ampirik bir çalışma: 1975-1997. 9. Ulusal Bölge
Bilimi ve Bölge Planlama Kongresi Bildiriler Kitabı, 51-59.
BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı (2009). Sustainable Coastal Tourism, Sustainable
Consumption and Production Branch, Milan.
Bhagwati J. N., (1984). Why are Services Cheaper in Poor Countries. Economic Journal
94, 279-286.
Bhagwati, J., &Srinivasan, T. (1979).Trade policy and development. In R.Dornbusch,
&J. A. Frenkel (Eds.), International economic policy: Theory and evidence (pp.
1-35). Baltimore: Johns Hopkins University Press.
Bozkurt E. ve Ö. Topçuoğlu ( 2013 ). “ Türkiye‟ de Ekonomik Büyüme Turizm
ĠliĢkisi”, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler. Elektronik Dergisi Sayı: 7,
Ocak, 91-105.
154
Box, G.E.P., Jenkins, G.M., (1970).Time Series Analysis: Forecasting and Control,
Holden-Day, California.
Buhalis D. (1999). Limits of tourism development in peripheral destinations: problem
and Challenges. Tourism Management, 20(2), 182-185.
Buhalis D. (2000). Marketing the Competitive Destination of the Future, Tourism
Management, 21(1), 97-116.
Bull, A. (1995). The Economics of Travel and Tourism, Melbourne:Longman.
Butler R. (1994). Seasonality in Tourism:issues and problems. London:John Wiley &
Sons.
Brau, R., Lanza A., & Pigliaru F., ( 2006 ). How Fast Are Small Tourist Countries
Growing? The 1980-2003. Evidence. Crenos. Universita di Cagliari, 1-15.
Brida, J. G., Cortes-Jimenez I. & Pulina M., (2014). Has the tourism-led growth
hypothesis Been validated? A literature review. Current Issues in Tourism, 1-37.
Britton, S. (1982). The political economy of tourism in the Third World. Annals of
Tourism Research, 9(3), 331-358.
Brown, F. (2000). Tourism Reassessed: Blight or Blessing? Oxford:Butterworth &
Heinemann.
Burkart, A.J. & Medlik S. (1974). Tourism Past, Present and Future. London:
Heinemann.
BüyükerĢen, Y. vd. (1999). İktisada Giriş, Anadolu Üniversitesi Ġktisat Fakültesi Ders
Kitapları Yayın No:3.
Capo, J., Font, A., & Nadal, J. (2007). Dutch Disease in tourism economics: Evidence
from Balearics Canary Islands. Journal of Sustainable Tourism, 15(6), 615-627.
Chao, C. C ; B.R. Hazari, J.P Laffargue; P.M. Sgro & Yu E.S.H.,( 2006 ). “ Tourism,
Dutch Disease And Welfare In An Open Dynamic Economy”, The Japanese
Economic Review Vol. 57, No 4, December, 501-515.
Chao, C.C., Hazari B. R., Laffargue J.P., Sgro P.M. & Yu E.S.H., (2005). Tourim, Jobs,
Capital Accumulation and the Economy: A Dynamic Analysis, Paris-Jourdan
Sciences Economiques No: 16, 1-23.
Chang, J. J., Lu L. J. & Hu S. W., (2010). Congestion Externalities of Tourism, Dutch
Disease and Optimal Taxation: Macroeconomic Implications. Economic Record.
Vol.87, Issue 276, 90-108, March 2011.
155
Chen, C., & Chiou-Wei, S. (2009). Tourism Expansion, Tourism Uncertainty and
Economic Growth: New Evidence From Taiwan and Korea. Tourism
Management, 30, 812-818.
Cohen E, (1988). Authenticity and commoditization in tourism. Annals of Tourism
Research, 15(3), 371-386.
Collier, P. Hoeffler, A. ( 1998 ). On Economic Causes of Civil War. Oxford Economic
Papers 50, 563-573.
Cooper C., Fletcher J, Gilbert D, & Wanhill S. (2005). Tourism Principles and Practices
(3. Baskı), Harlow:Pearson Education.
Copeland B.R., (1991). Tourism, Welfare and De-industrialization in a Small Open
Economy Economica, New Series, Vol.58, No.232, 515-529.
Corden W. M., (1984). Boomimg Sector and Dutch Disease Economics: Survey and
Consolidation. Oxford Economic Papers 36 (1984), 359-380.
Corden, W.M. & Neary, P. ( 1982 ). Booming Sector and De-Industrialisation in a
Small Open Economy. The Economic Journal, Vol. 92, No. 368, 848.
Cortes-Jimenez vd., ( 2009 ). Tourism and Exports as a Means of Growth. Research
Institute of Applied Economics. Working Papers 2009/10.
Croes R. R. (2006). A Paradigm Shift to a New Strategy for Small Island Economies:
Embracing Demand Side Economics for Valu Enchancement and Long Term
Economic Stability, Tourism Management,27(3), 453-465.
Crouch G. I. & Ritchie J. R. B. (1999). Tourism, Competitiveness and Social Prosperity
Journal of Business Research, 44(3), 137-152.
Çakmak E., Bozkurt E., Aksu H. & Emsen Ö.S., (2011). Türkiye‟de Hizmet Ticareti ve
Ekonomik Büyüme ĠliĢkisi, Sosyoekonomi, Temmuz-Aralık 2011, 21-39.
Çayır D. “ Ankara Esenboğa Havaalanından GiriĢ Yapan Yabancı Turist Sayısı için
Zaman Serisi Analizi ve Kestirimi ”, Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
İstatistik Bölümü, Ankara.
Çeken H. (2003). KüreselleĢme, Yabancı Sermaye ve Türkiye Turizmi,
İstanbul:Değişim Yayınları.
ÇetintaĢ H; Ç. BektaĢ ( 2008 ). “ Türkiye‟ de Turizm ve Ekonomik Büyüme Arasındaki
Kısa ve Uzun Dönemli ĠliĢkiler”, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt
19, Sayı 1 Bahar, 1-8.
156
Çağlayan E.,GüriĢ B., Öskönbayeva Z., (2012). Turizme Dayalı Büyüme Hipotezinin
KKTC Ġçin Geçerliliğinin Analizi. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Aralık 2012, Cilt 14, Sayı 2, 105-122.
Chen C. F. & Chiou-Wei S. (2009). Tourism expansion, tourism uncertainty and
economic Growth:New evidence from Taiwan and Korea. Tourism
Management. Vol 30(6), 812- 818.
Çıkın A. ; H. Çeken; M. Uçar ( 2009). “ Turizmin Tarım Sektörüne Etkisi, Agro-
Turizm ve Ekonomik Sonuçları”, Tarım Ekonomisi Dergisi 2009; 15 ( 1 ) : 1-8
Çımat A. & Bahar O., ( 2003). “Turizm Sektörünün Türkiye Ekonomisi Ġçindeki Yeri
ve Önemi Üzerine Bir Değerlendirme”, Akdeniz İ.İ.B.F Dergisi ( 6 ), 1-18.
Çoban O. (2001). Teknolojik GeliĢme ve Rekabet Gücü, Hazine Dergisi, 13, 29-48.
Çoban O. & Özcan C.C., ( 2013 ). “ Türkiye‟ de Turizm Gelirleri- Ekonomik Büyüme
ĠliĢkisi: Nedensellik Analizi ( 1963- 2010 ), Osmangazi Üniversitesi İ.İ.B.F
Dergisi 8(1), 243- 261.
Davidson T. L. & Maitland R. (1997). Tourism Destinations, London:Hodder and
Stoughton.
Davidson T. L. (1998). What are travel and tourism? Are they really an industry?
Oxford: Butterworth & Heinemann.
Demir Ç. ( 2010 ). “ 1980- 2007 Türkiye Turizm Talebinin Ekonometrik Analizi:
Zaman Serisi YaklaĢımı”, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi S.B.E
Ekonometri Anabilim Dalı.
Deloitte (2010). Konaklama e-Vizyon Bülteni Kasım 2012.
De Freitas C. R. (2003). Tourism Climatology: Evaluating Environmental Information
for Decision Making and Business Planning in the Recreation and Tourism
Sector, International Journal of Biometeorol, 48, 45-54.
D‟Hautesserre A. M. (2000). Lessons in Managed Destination Competitiveness:the
Case of Foxwoods Casino Resort, Tourism Management, 21(1), 23-32.
DICKEY, D.A. and FULLER, W.A. (1981), „Likelihood Ratio Statistics for Autoregressive
Time Series with a Unit Root‟, Econometrica, 49(4), 1057-73.
Dinçer M. Z. (1993). Turizm Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisinde Turizm, Ġstanbul Filiz
Kitabevi.
Dinler Z. (2001). Bölgesel İktisat, Bursa:Ekin Kitabevi.
157
Dritsakis N., (2004). Tourism as a long-run economic growth factor: an empirical
investigation for Greece using casuality analysis, Tourism Economics, Vol.10 1-
25.
Dritsakis, N. (2012). Tourism development and economic growth in seven
Mediterranean countries: a panel data approach. Tourism Economics, 18(4), 801-
816.
Domar E. D., (1940). Essays in the Theory of Economic Growth. New York:Oxford
University Press.
Durbarry, R. (2004). Tourism and Economic Growth: The Case of Mauritius. Tourism
Economics, 10(4), 389-401.
Dwyer L., Forsyth P. & Rao P. (2002). Destination Price Competitiveness. Exchange
Rate Changes Versus Domestic Inflation, Journal of Travel Research, 40(3),
328-336.
Edgell D. L., Del Masto M., Smith A. & Swanson J.R. (2008). Tourism Policy and
Planning: Yesterday and Tomorrow. Int. J. Tourism Policy, Vol. 2, Nos. ½.
Ekin Yazım Grubu (2001). Turizmde Yeni Trendler IĢığında Akdeniz Bölgesinin
Geleceği ve Rekabetin Odaklandığı Bölge Ülkelerinde Durum.
Ekin Yazım Grubu (2003). Turizm Yıllığı 2002 Yılı Verileri, Ġstanbul Ekin Yayınevi.
Eralp Z. (1980). Turizm Ekonomisi ve Politikası, Ankara: SBF Basın-Yayın
Yüksekokulu Yayını.
Erdoğan H. (1995). Uluslararası Turizm, Bursa:Uludağ Üniversitesi Yayını.
Erkan C. (1993). KüreselleĢme ve Avrupa Topluluğu KarĢısında Türkiye‟nin Rekabet
Yeteneği, Ġzmir, Takav Matbaacılık.
Ertek T. (2008 a). Mikroekonomiye Giriş. (GeniĢletilmiĢ 4. Baskı) Ġstanbul: Beta Basım
A.ġ.
Fayed H. & Fletcher J., (2002). Report: Globalization of economic activity: issues for
tourism. Tourism Economics, Volume 8, Number 2, 1 June 2002, 201-230(24).
Figini P. & Vici L., (2007). Tourism and Growth in a Cross-Section of Countries, The
Rimini Center for Economic Analysis, 1-9.
Figini, P., & Vici, L. (2010). Tourism and Growth in a Cross Section of Countries.
Tourism Economics, 16(4), 789-805.
Fletcher J.E. & SNEE H. (1989). Tourism In The South Pacific Islands, Progress In
Tourism Recreation And Hospitalty Management, Vol. 1, 114-124, London
Belhaven Press.
158
Frechtling D. C. (1999). The Tourism Satellite Account:Foundations, Progress and
Issues Tourism Management, 20(1), 163-170.
Frechtling D. C. (1994). Assessing the impacts of travel and tourism-measuring
economic Benefits. John Wiley & Sons, 367-392).
Frechtling D. C. & Smeral E. (2010). Measuring and Interpreting the Economic Impact
Of Tourism:20-20 Vision, D. G. Pearce and R. W. Butler, eds., Oxford, UK, 67-
79.
Furman J. L., Porter M.E. & Stern S. (2002). The Determinants of National Innovative
Capacity, Research Policy, 31(6), 899-933.
Gartner W., (1996). Tourism Development, New York, John Wiley and Sons, Inc.,36.
Ghali M. (1976). Tourism and Economic Growth: An Empirical Study, Economic
Development and Cultural Change, Vol.24, 527-538.
Goelder C. R & Ritchie B. (2006). Tourism: Principles, Processes, Philosophies. (10.
Ed) New Jersey: John Wiley and Sons.
Gündüz L,Hatemi-JA. 2005. Is the tourism-led growth hypothesis valid for Turkey?
Applied Economics Letters 12(8): 499–504.
Gürkan Ö. (1997). İktisada Giriş, Ankara:Attila Kitabevi.
Goeldner C.R & Ritchie B., ( 2012 ). “Tourism Principles, Practices, Philosophies”,
Wiley Inc 12th ed.
Gooroochurn N. & Blake A., “ Tourism Immiserization: Fact or Fiction?”, Economics
Division, Nottingham University Business School, UK, 1-22.
Granger, C.W.J., Newbold, Paul., Spurius Regressions in Econometrics, Journal of
Econometrica, 37 ( 3 ), 1969.
Gujarati, D. N., Basic Econometrics, McGraw-Hill, 1995.
Gurbanov, S. ( 2012 ). Hollanda Hastalığı: Teori ve Ülke Örnekleri. (Ed.) Gürselgil, S.
Akis Kitap, Ġstanbul.
Gübe Y., (1997). Ġktisadi Büyüme ve Ġhracat Performansı, Hazine Dergisi, 6, 17-28.
Gujarati,D. N.,(1995).Basic Econometrics,third edit,MC-Graw-Hill,Ġnc.,USA,1995.
Gylfason T. (2001a). Natural Resouces and Economic Growth: What is the
Connection?. CESifo Working Paper Series, No. 530, 1-20.
Gylfason T. (2001b). Natural Resources, Education and Economic Development.
European Economic Rewiew, 45, 847-859.
Gylfason T. & Zoega ,(2014). The Dutch Disease in Reverse: Iceland‟s Natural
Experiment Ox Carre Research Paper 138, University of Oxford.
159
Granger, C.W.J. & P. Newbold, 1973, Some comments on the evaluation of economic
forecasts, Applied Economics 5, 35-47.
Hall C. M. (1994). Tourism and Politics: Policy, Power and Place, Wiley, Chichester.
Hall C.M. (1999). Tourism Planning. Londra. Prentice Hall.
Han X. & Fang B. (1997). Measuring the Size of Tourism and Its Impact in an
Economy, Statistical Journal of The United Nations Economic Commision For
Europe, 14(4), 357-379.
Harrison D. (1992). International tourism and the less developed countries: the
background. London: Belhaven Press, 1-18.
Harrison A. (1996). Openness and Growth: A Time-Series, Cross-Country Analysis for
Developing Countries, Journal of Development Economics, 48(2), 407-443.
Hassan S. S. (2000). Determinants of Market Competitiveness in an Environmentally
Sustainable Tourism Industry, Journal of Travel Research, 38(2), 239-245.
Hazari B.R., Nowak J. J., Sahli M. & Zdravevski D. (2003). Tourism and Regional
Immiserization, Pacific Economic Review.
Hecksher E. F. (1911). The Effect of Foreign Trade on the Disrtibution of Income.
Ekonomisk Tidskrift, 21, 497-512.
Hepaktan E. & Çınar S., ( 2010 ). Turizm Sektörünün Türkiye Ekonomisi Üzerindeki
Etkileri. Celal Bayar Üniversitesi S.B.E. Yıl:2010 Cilt:8 Sayı:2, 135- 154.
Helpman, E. and Krugman, P.R. (1985) Market Structure and Foreign Trade:
Increasing Returns, Imperfect Competition, and the International Economy,
Cambridge: MIT Press.
Henderson J. C., (2014). Tourism and Develpoment in Singapore. Tourism as an
Instrument For Development: A Theoretical and Practical Study, 169-181.
Holzner M. ( 2005 ). “ Fear of Croation Disease”, Phd Thesis at Vienna University of
Economics.
Holzner M. ( 2010 ). “ Tourism and Economic Development: the Beach Disease?”, The
Vienna Institute for International Economic Studies, June 2010, 1-29.
Holden A. (2005). Tourism Studies and the Social Sciences. London: Routledge.
Hosein R. & Franklin M., Dutch Disesase, Ecotourism and Development Funding.
Hunziker W. & Krapf K. (1942). Grundriss der allgemeinen Frendenverkehrslehn (The
Outline of General Tourism Science), Zuerich, Switzerland.
Hussen A. (2004). Principles of Environmental Economics. London & NY: Routledge.
160
Idowu O. K., (2008). Tourism-Exports and Economic Groth in Africa, AES conference
in South Africa 13th, 1-32.
IĢık C., ( 2010 ). Türkiye‟de Yabancı Ziyaretçi Harcaması ve Turizm Gelirleri ĠliĢkisi:
Bir EĢbütünleĢme Analizi ( 1970-2008 ). Sosyoekonomi 2010-2. Temmuz Aralık,
117-128.
IĢığıçok, E.,(1994). Zaman Serilerinde Nedensellik Çözümlemesi, Uludağ Üniversitesi
Basımevi, Bursa.
Ġçöz O. (2001). Turizm İşletmelerinde Pazarlama, Ankara:Turhan Yayınevi.
Ġçöz O. & Kozak M. (2002). Turizm Ekonomisi, Ankara:Turhan Kitabevi, 2. Baskı.
Ivanov, S., & Webster, C. (2013). Tourism‟s impact on growth: The role of
globalisation. Annals of Tourism Research, 41, 231-236.
Jackman M., (2012). Revisiting the Tourism-Led Growth Hypotesis for Barbados: A
Disaggregated Market Approach, Regional and Sectoral Economic Studies, Vol.
12-2, 15-26.
Jackson, K. & Zang W., ( 2012 ). Estimating Tourism: Can The Role Of Regional
Integration Really Be Ingnored?. European Trade Study Group Conference
2012.
Jayadevappa R. & Chhatre S. (2000). International Trade And Environmental Quality:
A Survey, Ecological Economics, 32(2), 175-194.
Jimenez I.C., Pulina M., & Prunera C. R., (2009). Toursim and Exports as a means of
Growth, Research Institute of Applied Economics, 1-28.
Jiminez I. C., Nowak J. J. & Sahli M., (2011). Mass Beach Tourism and Economic
Growth: lessons from Tunisia, Tourism Economics, 2011, 17 (3), 531-547.
Johansen S. & Juselius K. (1990). Maximum Likelihood Estimation and Inference on
Cointegration with Applications to the Demand for Money. Oxford Bulletin of
Economics And Statistics, 52(2), 169-209.
John J. D. (2011). Is there Really a Resource Curse? A Critical Survey of Theory and
Evidence. Global Governence 17, 167-184.
Kandır, S.Y; E. Karadeniz ; M. Özmen; Y. B. Önal ( 2008 ). “ Türk Turizm Sektöründe
Büyüme Göstergelerinin Turizm ĠĢletmelerinin Finansal Performansına Etkisinin
Ġncelenmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi S. B. E Dergisi Cilt 10, Sayı 1, 211- 234.
Kara O., Çömlekçi Ġ. & Kaya V., (2012). Turizm Gelirlerinin ÇeĢitli Makro Ekonomik
Göstergeler ile ĠliĢkisi: Türkiye Örneği (1992-2011). AİBÜ-İİBF Ekonomik ve
Sosyal Araştırmalar Dergisi. Bolu.
161
Kartal G. (2013). Bölgesel Kalkınmada Kümelenme. Türkiye‟de Turizm Kümelenmesi
(2000-2012). Niğde Üniversitesi S.B.E.
Kasman S. & Kasman A, (2004). Turizm Gelirleri ve Ekonomik Büyüme Arasındaki
EĢbütünleĢme ve Nedensellik iliĢkisi, İktisat, işletme ve Finans Dergisi, 220,
122-131.
Katırcıoğlu, S. T. (2009). Revisiting the tourism-led-growth hypothesis for Turkey
using the bounds test and Johansen approach for cointegration. Tourism
Management, 30(1).
Katırcıoğlu S. T., (2014). Testing the tourism-induced EKC hypothesis: The case of
Singapore. Economic Modelling 41, 383-391.
Kenell L. ( 2008 ). “ Dutch Disease and Tourism: The Case Of Thailand”, Dept. Of
Economics, Lund University Bachelor Thesis, 1-31.
Khan H. & Lin C. C., International Trade and Tourism: Evidence from Cointegration
and Casuality Tests by using Singapore Data.
K. G. Suresh vd., ( 2011 ). Analysing The Relationships Among Tourism, Trade and
Economic Growth In Indian Perspective. Journal of International Business and
Economy 2011, 12 ( 1 ), 1-11.
Kırım A. (2003). Yeni Dünyada Strateji ve Yönetim, Ġstanbul: Sistem Yayıncılık.
Kızılgöl Ö. Ve Erbaykal E. ( 2008 ). Türkiye‟de Ġhracata ve Turizme Dayalı Büyüme
Hipotezinin Analizi: EĢ-bütünleĢme ve Nedensellik Analizi. Süleyman Demirel
Üniversitesi İİBF Dergisi. 2008, C.13,S. 2, 351-360.
Kızılgöl Ö., (2006). Türkiye‟de ihracata ve Turizme Dayalı Büyüme Hipotezinin
Analizi: EĢbütünleĢme ve Nedensellik iliĢkisi, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi
Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Kırgızistan, 1-19.
Kim C. & Dywer L. (2001). Destination Competitiveness: Development of a Model
with Aoolication to Australia and Republic of Korea. The National Center for
Tourism and the Australia-Korean Foundation, Australia.
Klein Y., Osleeb J. P. & Viola M.R. ( 2004). Tourism-generated earnings in the coastal
zone: A reginal analysis. Journal of Coastal Research, 1080-1088.
Kozak, N. & M.A. Kozak ( 2012 ). “Genel Turizm Bilgisi”, T.C. Anadolu Üniversitesi
Yayını NO: 2472, 3-34.
Kozak N, Kozak M. & Kozak M. (2000). Genel Turizm. İlkeler-Kavramlar.
(GeliĢtirilmiĢ 4. baskı). Ankara:Turhan Kitabevi.
162
Kozak M. & Rimmington M. (2000). Measuring Tourist Destination Competitiveness:
Conceptual Conciderations and Empirical Findings, International Journal of
Hospitality Management, 18(3), 273-283.
Kozak M., (2014). Sürdürülebilir Turizm: Kavramlar-Uygulamalar. Detay Yayıncılık.
Ankara.
Kutan, A.M. ve Yiğit, T.M., (2005), “Real and Nominal Stochastic Convergence: Are
the New EU Members Ready to Join the Euro Zone?”, Journal of Comparative
Economics, 33, 387-400.
Krueger A. O. (1980). Trade policy as an input to development. American Economic
Review, 70(2), 288-292.
Kronenberg T. ( 2004 ). The Curse of Natural Resources in the Transition Economies,
Economics of Transition, The European Bank for Reconstraction and
Development. Volume 12 ( 3 ), 399.
Lanza F. & Pigliaru F., (1996). The tourist sector in the open economy, Rivista
internazionale Di Scienze Economiche e Commerciali, 41, 15-28.
Larsen E.R. (2004). Escaping the resource curse and the Dutch Disease? When and why
Norway cought up and forged ahead of its neighbors. Statistics Norway
Research Department. Discussion Paper, 277.
Lea J. (1988). Tourism and Development in the Third World. London:Routledge.
Lee C. C. & Chang C. P. (2008). Tourism development and economic growth: A closer
look at panels. Elsevier, Vol 29(1), 180-192.
Lean, H. H., & Tang, C. F. (2010). Is the tourism-led growth hypothesis stable for
Malaysia? A note. International Journal of Tourism Research, 12(4), 375e378.
Lim C. (1997). Review of International Tourism Demand Models, Annals of Tourism
Research, 24(4), 835-849.
Louca C., ( 2011 ). Tourism Growth and Setbacks in a Small Economy Within an
Enlarged EU: Evidence From Cyprus. Int J. Of Management, Marketing and
Technology. Vol. 1, No. 1, March 2011.
Lee C. G., (2008). Tourism and Economic Growth: The case of Singapore. Regional
and Sectoral Economic Studies, Vol.8-1, 89-98.
Lashkarizadeh M., Keshmir Z. & Gashti H. P., Evaluation of the Relationship between
Tourism Industry and Economic Growth in Iran, Asian Journal of Business and
Management Sciences, Vol.1 No.9, 88-97.
163
Lorde, T., Greenidge, D., & Devonish, D. (2011). Local residents perceptions of
theimpacts of the ICC Cricket World Cup 2007 on Barbados: comparisons of
preand post games. Tourism Management, 32(2), 349-356.
Lundberg E.D., Stavengs M. H. & Krishnamoorthy M. (1995). Tourism Economics,
NY: John Wiley.
Lucas R. E. (1988). On the Mechanics of Economic Development, Journal of Monetary
Economics, 48(2), 3-42.
Lewis W. A., (1966), “Sınırsız Emek Arzı Ġle Ġktisadi Kalkınma”, Çev: Metin Berk,
İktisadi Kalkınma Seçme Yazıları, ODTÜ Ġdari Bilimler Fakültesi Yayınları,
Ankara.
MacKinnon, J. G. (1991). “Critical Values for Cointegraion Tests”, in Engle, R.F. and
Granger, C.W.J (eds), Long-run Economic Relationships, Oxford University
Press, Oxford.
Majewska J. & Minska-Struzik E., ( 2011 ). In Search of The Relationship Between
International Tourism and Trade: Evidence From Poland. Poznan University of
Economics.
Mak J. & Mancur J. E. T. (1980 a). The Choice of Journey Destinations and Lengths of
Stay: A micro Analysis. The Review of Regional Studies, 10(20), 38-47.
Mak J. (1989). The Economic Contributions Of Visitor Groups In Hawaii, Journal Of
Travel Research, 28(2), 3-5.
Mak J. (2004). Tourism and the Economy. Understanding the Economics of Tourism.
Honolulu: University of Hawaii Press.
Mamun K. A. Ve Nath H. K., ( 2005 ). Export-led Growth in Bangladesh: a Time Series
Analysis. Applied Economics Letters, 12, 361-364.
Manera C. Ve J.G. Taberner ( 2004 ). “ The Recent Evolution And Impact Of Tourism
In The Mediterranean: The Case Of Island Regions, 1990- 2002”, Spain, 1-38.
Matarrita-Cascente D. (2010). Beyond Growth.Reching tourism-led development.
Annals of Tourism Research 37(4), 1141-1163.
Mathieson A. & Wall G., (1982). Tourism: Economic, Physical and Social Impacts.
New York. Longman.
McIntosh R. W., Goeldner C. R. & Ritchie J. R. B. (1995). Tourism Principles,
Practices Philosophies, New York:John Wiley, 7. Baskı.
164
Merida A. & Golpe A. A., (2014). Tourism-led Growth Revisited for Spain: Casuality,
Business Cycles and Structural Breaks. International Journal of Tourism
Research, 335- 388.
Mierio S; P.N. Ramos & J. Alves ( 2012 ). “ Gaming Tourism Boom, Foreign Currency
Inflows, and Dutch Disease Effects: an Empirical Model for Macau”,
International Journal of Trade and Finance, Vol. 3, No 6, 421-427.
Mierio S ve P.N. Ramos ( 2010 ). “ Dutch Disease in Macau: Diagnosis and Treatments,
1-20.
Mikesell, R. F. (1997). Explaining the resource curse, with special reference to mineral-
exporting countries. Resources Policy, 23, 191–199.
McIntosh R.W. & Goeldner C. R. (1986). Tourism Principles, Practices, Philosophies.
New York, John Wiley and Sons, Inc., 268.
McIntosh R. W., Goeldner C. R. & Ritchie J. R. B. (1995). Tourism Principles,
Practices, Philosophies, New York: John Wiley, 7. Baskı.
Moslehi A., Mohagmar A., Tamizi A. R. & Bayati S. (2006). Intellectual Capital and
Export Development, An Examination in Four Service Industries, IEEE
International Conference on Management of Innovation and Technology, 407-
441.
Narayan P. K., (2004). Economic Impact of Tourism on Fiji‟s Economy. Empirical
Evidence From a CGE Model. Tourism Economics 10(4), 419-433. Deakin
University.
Newbold, P. & C.W.J. Granger, (1974). Experience with forecasting univariate time
series and the combination of forecasts, J. R. Statist. Sot. A 137, forthcoming.
Newbold, P. (Çev. ġenesen Ü.) İşletme ve İktisat için İstatistik, Literatür Yayınları,
Ġstanbul 2000.
Nowak, J.J.,Sahli M. & Cortes-Jimenez I., ( 2007 ). Tourism Capital Good Imports and
Economic Growth: Theory and Evidence From Spain. Tourism Economics,
2007, 13 ( 4 ), 515-536.
Pablo- Romero M. Del & Molina J. A., (2013). Tourism and economic growth: A
review of Empirical literatüre. Tourism Management Perspectives, 8, 28-41.
Papyrakis, E. R.Gerlagh .2007. ―Resource Abundance and Economic Growth in the
U.S. European Economic Review 51:1011-1039.
Papyrakis, E. & Raveh, O. (2012). An Ampirical Analysis of a Regional Dutch Disease:
The Case of Canada. 1-26.
165
Payne J. E. & Mervar A., (2011). The tourism-growth nexus in Croatia. Tourism
Economics Vol. 16 (4), December 2011, 1089-1094(6).
Philips P. C. B & Perron P., (1988), „Testing for a Unit Root in a Time Series
Regression, Biometrika, 75, 2, 335-46.
Persson T. & Tabellini G., (2000). The Economic Effects of Constitutions: What Do the
Data Say? MIT Press, Cambridge, Mass.
Pratt L. ( 2011 ). “ Economic linkages and impacts across the TALc, Annals of Tourism
Research, Vol. 38, Issue 2, April 2011, 630-650. Elsevier.
Prebish R. (1950). The Economic Development of Latin America and its Principal
Problems, Economic Bulletin for Latin America, Vol. 7, New York: United
Nations.
Po, W. C., & Huang, B. N. (2008).Tourism development and economic growth–a
nonlinear approach.Physica A: Statistical Mechanics and its Applications,
387(22), 5535-5542.
Pons P.D; M. Crang; P. Troulou ( 2009 ). “Cultures of Mass Tourism”, Ashgate.
Poon A. (2002). Tourism, Technology and Competitive Strategies, Wallingford:CAB.
Porter M. E. (1998), Clusters and the New Economics of Competition, Harward
Business Review, November-December, 78-80.
Porter M. E. (1990). The Competitive Advantage of Nations, New York:The Free Press.
Reece W. (2010). The Economics of Tourism, New Jersey: Prentice Hall.
Ridderstaat J., Croes R. & Nijkamp P. (2013). Modelling Tourism Development and
Long- Run Economic Growth in Aruba. Econstor. Tinbengen Institute
Discussion Paper, No. 13- 145/VIII.
Ricardo, D. (1821). On the Principles of Political Economy and Taxation (2001 ed.).
Batoche Books.
Ritchie J.R.B. & Crouch G. I., (2003). The Competitive Destination, England: CABI
Publishing.
Romer P. M. (1990). Human Capital and Growth: Theory and Evidence, Carnegie-
Rochester Conference Series in Public Policy, 32 (1), 251-286.
Roney S. A. , (2011). Turizm Bir Sistemin Analizi. Detay Yayıncılık. Ankara.
Rosenstein-Roden P. N., (1961). Notes on the Theory of the “Big Push”, H.W. Ellis
(ed.), Economic Development for Latin America, Macmillan, London.
Ross, M. L. (1999). The political economy of the resource curse. World Politics, 51,
297–322
166
Ross M. L. (2000a). Timber booms and the institutional breakdown in southeast asia,
Cambridge University Press, Cambridge.
Ross M. L. (2000b). Does oil hinder democracy, World Politics, 53, 325-361.
Rostow W. (1961). The Stages of Economic Growth: a non-communist Manifesto.
Cambridge University Press.
Rybczynski T. (1955). Factor Endowment and Relative Commodity Prices. Economica
22, 336-341.
Oh, C. O. (2005). The contribution of tourism development to economic growth in the
Korea economy. Tourism Management, 26(1), 39e44.
Olalı H. & Timur A. (1986). Turizmin Türk Ekonomisindeki Yeri, Ġzmir, Ofis Ticaret
Matbaacılık.
Olalı H. & Timur A. (1988). Turizm Ekonomisi, Ġzmir:Ofis Ticaret Matbaacılık.
Olalı H. (1983). Dış Tanıtım ve Turizm, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 133-136.
Olalı H. & Timur A. (1988). Turizm Ekonomisi, Ġzmir: Ofis Matbaacılık.
Ovalı, P ( 2007 ). “Kitle Turizmi ve Ekolojik Turizmin Kavram, Mimari ve Çevresel
Etkiler Bakımından KarĢılaĢtırılması”, YTÜ Mi. Fak. E-Dergisi Cilt 2, Sayı 2,
64- 79.
Önen O. ( 2000 ). “ Türkiye‟ nin Turizm Sektöründeki GeliĢmeler, Dünya Turizmindeki
Yeri ve Türkiye Kalkınma Bankası‟ nın Rolü”, TKB Sektörel Araştırmalar TKB
Matbaası, Ankara.
Öz Ö. (2000). Assessing Porter‟s Framework for National Advantage: The Case of
Turkey, Journal of Business Research, 55 (6), 509-515.
Özdemir A. R & Öksüzler O.(2006). “ Türkiye‟ de Turizm Bir Ekonomik Büyüme
Aracı Olabilir Mi? Bir Granger Nedensellik Analizi”, Balıkesir Üniversitesi
İ.İ.B.F, 108- 124.
UlaĢtırma ve Turizm Paneli ( 2003 ). “ Vizyon 2023 “, Temmuz Ankara.
Unur K., (1993). Turizmin Ekonomik Etkilerinin Ölçülmesinde Kullanılan Yöntemler
ve Türkiye‟nin Aktif DıĢ Turizm Gelirlerini Ölçmek Ġçin Bir Model Önerisi,
YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, SBE, Ġzmir, 109.
Unur K., (2004). Turizmin Ekonomik Etkilerinin Ölçülmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi
SBE Dergisi, 6(4), 114-142.
UNESCO (1976). The Effects of tourism on socio-cultural values. Annals of Tourism
Research, 4(1), 74-105.
UNWTO (2007). Tourism and climate change. Confronting the common challenges.
167
UNWTO. (2010). UNWTO World Tourism Barometer. World Tourism Organization.
UNWTO ( 2012 ), “ Tourism Highlights ”, 2012 Edition www.unwto.org
UNWTO (2013). “Tourism Highlights”, 2013 Edition www.unwto.org
UNWTO (2011). Tourism Towards 2030, 1-19. EriĢim Tarihi:17.06.2014
Usui, N. (1997). Dutch Disease and Policy Adjustment to the Oil Boom: A Comparative
Study of Indonesia and Mexico, Resorces Policy, Vol. 23, No. 4, 151-162.
Usta Ö., (2001). Genel Turizm, Ġzmir: Anadolu Matbaacılık.
Uysal D. Erdoğan S., Mucuk M.( 2004 ). Türkiye‟de Turizm Gelirleri Ġle Ekonomik
Büyüme Arasındaki ĠliĢki (1992-2003). Selçuk Üniversitesi İİBF Sosyal ve
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 163-170.
Ünlüönen, K; A. Tayfun; A. Kılıçlar ( 2011). “Turizm Ekonomisi”, Nobel Yayıncılık,
Ankara.
Ünsal E. (2003). Makro İktisat, Ankara:Turhan Kitabevi.
Sachs, J. D., & Warner, A. M., (1995a/1997). Natural resource abundance and
economic growth. Working Paper 5398. Cambridge, MA: National Bureau of
Economic Research and Harvard University.
Sachs, J.D. & Warner, A.M. ( 2001 ). Natural Resources and Economic Development:
The Curse of Natural Resources. EER 45, 827-838.
SamırkaĢ M. & Bahar O., (2012). Turizm ve Rekabet, Detay Yayıncılık, Ankara.
Sala-i-Martin, X. (1996) The classical approach to convergence analysis. The Economic
Journal, 106(437) July, 1019-1036.
Samimi A. J., Sadeghi S. & Sadeghi S., (2011). Tourism and Economic Growth in
Developing Countries: P-Var Approach, Middle-East Journal of Scientific
Research 10 (1): 28-32.
Samimi A. J., Sadeghi S. & Sadeghi S., (2013). The Relationship Between Foreign
Direct Investment and Tourism Development: Evidence from Developing
Countries, Institutions and Economics, Vol. 5, No. 2, 59-68.
Schubert S. F. & Brida J. G., (2009). A Dynamic Model of Economic Growth in a Small
Tourism Driven Country, Free University of Bozen-Bolzano, MPRA, 1-25.
Schubert, S. F., Brida, J. G., & Risso, W. A. (2011). The impacts of international
tourism demand on economic growth of small economies dependent on tourism.
Tourism Management, 32(2), 377-385.
168
Semati A., Yeni Ulusal Hesaplar Ġçindeki Uydu Analizlerinin Ġncelenmesi ve Bu
Analizler Ġçin Yapılması Gereken Analizler, DĠE Uzmanlık Tezi, Ankara, 1999,
23.
Selvanathan, S., Selvanathan, E.A. and Viswanathan, B. (2012) “Causality between
Foreign Direct Investment and Tourism: Empirical Evidence from India”,
Tourism Analysis, 17(1): 91-98.
Seetanah B. (2011). Assessing the dynamic economic impact of tourism for island
economies. Annals of Tourism Research. Elsevier. Vol.38(1), 291-308.
Seyidoğlu H., (2001). Uluslararası İktisat 14. Baskı, Gizemcan Yayınları, Bursa.
Singer H. W. (1950). The Distribution of Gains between Investing and Borrowing
Countries. American Economic Review, Vol.15, 473-485.
Sharpley R. (1997). Tourism, Tourists and Society (2. Baskı) England: ELM
Publications.
Sheng L., (2011). Taxing tourism and subsidizing non-tourism: A welfare-enhancing
solution To “Dutch Disease”? Tourism Management, 32, 1223-1228.
Smeral E. & Weber A. (2000). Forecasting International Tourism Trends to 2010,
Annals of Tourism Research, 27(4), 982-1006.
Smeral, E. (2009). The impact of the financial and economic crisis on European
tourism.Journal of Travel Research, 48(1), 3-13.
Sugiyarto, G., Blake, A., & Sinclair, M. T. (2003). Tourism and globalization: economic
impact in Indonesia. Annals of Tourism Research, 30(3), 683-701.
Smith A. (1999). The Wealth of Nations, England: Penguin Books.
Smith S. (1988). Defining tourism: a supply-side view. Annals of Tourism Research,
15(2), 179-190.
Smith S.L.J & Wilton D., (1991). TSA and The WTTC/WEFA Methodology: Different
Satellities or Different Planets?, Tourism Economics, The Business and Finance
Of Tourism and Recreation 3(3), 249-263.
Sönmez B. ( 2012 ). “ Türk Turizminin Dünya Turizmindeki Yeri Türkiye Ekonomisine
Etkileri”, Pamukkale Üniversitesi S.B.E. Yüksek Lisans Tezi, Denizli.
Solow, R. (1956). A contribution to the theory of economic growth. Quarterly Journal
of Economics, 70(1), 65e94.
Soykan F. ( 2002 ). “ Kırsal Turizm ve Türkiye Turizmi Ġçin Önemi”, Ege Coğrafya
Dergisi, 12 ( 2003 ), 1- 11 Ġzmir.
169
Syresh K. G., Gautam V. & Kumar m., (2011). Analysing the Relationships Among
Tourism, Trade and Economic Growth in Indian Perspective, JIBE, 12 (1), 1-11.
Simpson, M.C ; S. Gössling ; D. Scott ( 2008 ). “Climate Change Adaptation and
Migitation in the Tourism Sector”, UNEP.
Stevens, P. & Dietsche, E. (2008). Resources Curse: An Analysis of Causes,
Experiences and Possible Ways Forward, Energy Policy 36, 56-65.
Swarbrooke J., (1998), Sustainable Tourism Management, Oxon: CABĠ.
ġahbaz, Ü., (2007), “Zaman Serilerinde Nedensellik Analizi (Türkiye‟de Ekonomik
Büyüme Ve Turizm Gelirleri Arasındaki ĠliĢkinin Nedensellik Analizi)”,
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.
T.C. KTB (2007). Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı 2007-2013. Ankara.
TÜROFED ( 2012 ). “ Turizm Raporu”, Eylül 2012 Sayı: 5.
Taban, S & Kar, M. (2006) “BeĢeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Nedensellik
Analizi (1969-2001)”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2006/1.
Tang, C., & Jang, S. (2009). The Tourism-economy Causality in the United States: A
Sub- industry Level Examination. Tourism Management, 30, 553-558.
Tang, C. F. (2011a). Is the tourism-led growth hypothesis valid for Malaysia? A view
from disaggregated tourism markets. International Journal of Tourism Research,
13(1), 97e101.
Tang, C. F. (2011b). Multivariate Granger causality and the dynamic relationship
between health care spending, income, and relative price of health care in
Malaysia. Hitotsubashi Journal of Economics, 52(2), 199e214.
Tang C. F. & Tan E. C., (2013). How stable is tourism-led growth hypothesis in
Malaysia? Evidence from disaggregated tourism markets. Tourism Management
37, 51-57.
Tang C. F. & Tan E. C. (2015). Tourism-led growth hypothesis in Malaysia. Evidence
Based Upon Regime Shift Cointegration and Time-Varying Granger Casuality
Techniques. Asia-pacific Journal of Tourism Research, 1-21.
Tarı, Recep ( 2012 ). Ekonometri, Umuttepe Yayın N0: 32. Kocaeli.
Taban, Sami ve Kar Muhsin, Human Capital and Economic Growth: Causality
Analysis, 1969- 2001, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 6, Sayı
1, 2006.
TEB/BNP Paribas Ortaklığı, (2011). Turizm Sektörü Gelecek Stratejileri Konferansı
Antalya, 1-64.
170
Theobald W. (1994). The context, meaning and scope of tourism. Oxford: Butterworth
and Heinemann. 3-19.
Torvik R. (2002). Natural Resources, Rent Seeking and Welfare. Journal of
Development Economics, 67(2), 455-470.
Tosun C., & Jenkins C. L. (1996). Regional Planning Approaches to Tourism
Development The Case of Turkey, Tourism Management, 17(7), 519-531.
Tribe J. (1997). The indiscipline of tourism. Annals of Tourism Research, 24 (3), 638-
657.
Turner L. & Ash J. (1975). The Golden Hordes: International Tourism and the Pleasure
Periphery. London: Constable.
Tükeltürk ġ. A., & Boz, M. (2013). Turizmde Güncel Konu ve Eğilimler. Detay
Yayıncılık. Ankara.
TÜBĠTAK (2003). “Vizyon 2023 UlaĢtırma ve Turizm Paneli”.
TÜSĠAD ( 2012 ). “ Sürdürülebilir Turizm”, Tüsiad-T/ 2012- 09/ 531 Ġstanbul.
T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 3085, ( 2007 ) “ Türkiye Turizm Stratejisi
2023”, Ankara 1. Basım .
United Nations World Tourism Organisation (2012a). Annual report 2011. Madrid:
UNWTO.
United Nations World Tourism Organisation (2012b). UNWTO tourism highlights 2012
edition. Madrid: UNWTO.
Usui, N. (1997). Dutch Disease and Policy Adjustment to the Oil Boom: A Comparative
Study of Indonesia and Mexico. Resources Policy, Vol. 23, No. 4, 151-162.
Vanhove N. (2006). A Comparative Analysis of Competition Models for Tourism
Destination Progress in Tourism Marketing, Kozak M, L. Andreau (Ed),
London, Elsevier.
Vanegas, M., & Croes, R. (2000). Evaluation of Demand, US Touristst to Aruba.
Annals of Tourism Research, 27(4), 946-963.
Vizyon 2023, UlaĢtırma ve Turizm Paneli (2003).
Wall G. & Mathieson A. (2006). Tourism. Change, Impacts and Opprtunities. Essex
Pearson Education Limited.
Weaver D. & Oppermann M. (2000). Tourism Management. Melbourne: John Wiley &
Sons.
Wikström D. & Österberg H. (2003). The Dutch Disease in a Small Economy. The Case
of Jamaica. Bachelor‟s Thesis. 2003.024 SHU.
171
Witt S. & Martin C. A. (1987). Tourism Demand Forecasting Models, Tourism
Management.
World Travel & Tourism Council ( 2012 ). “ Travel & Tourism Economic Impact
2012”.
Wattanakuljarus A. & Coxhead I., (2008). Is tourism-based development good fort he
poor? A general Equilibrium analysis for Thailand, 1-27.
WEF (2007). The Travel & Tourism Comprtitiveness Report 2007 Furthering the
Process Of Economic Development, Geneva, Switzerland.
WEF (2013). World Economic Forum.The Travel & Tourism Competitiveness Report
2013 Geneva: WEF.
WTO (2007). Tourism Highligths, Madrid, Spain.
WTO (2013). Tourism Barometer. Madrid. Spain.
WTO (2014). Tourism Barometer, Vol.12, Nisan 2014.
WTO (2015). World Tourism Barometer, Vol.13, Ocak 2015.
WTTC (2007). The 2007 Travel Travel & Economic Research, London, UK.
World Travel & Tourism Council . (2012a). Travel & Tourism, Economic Impact 2012.
World Travel & Tourism Council. (2012b). Travel & Tourism Economic Impact 2012.
WTTC, Travel & Tourism Impact 2013.
WTTC (2015). Travel & Tourism Economic Impact 2015 World.
Yağcı Ö. (2003). Turizm Ekonomisi, Ankara, Detay Yayıncılık.
Yarcan ġ. (1994). Turizm Endüstrisinin Yapısı, Ġstanbul: Boğaziçi Üniversitesi
Yayınları.
Yamak, N., Tanrıöver B., & F. Güneysu ( 2012 ). “ Turizm- Ekonomik Büyüme ĠliĢkisi:
Sektör Bazında Bir Ġnceleme”, A.Ü. İ.İ.B.F Dergisi, Cilt: 26, Sayı: 2 ss. 205-
219.
Yücel S. Ü ( 2004 ). “Yayla Turizmi”, TÜRSAB Ar-Ge Departmanı, Mayıs.
Yunis, E. (2004). Sustainable tourism and poverty alleviation. Brussels: WTO.
Yavuz, N. Ç ( 2006 ). “ Türkiye‟ de Turizm Gelirlerinin Ekonomik Etkisinin Testi:
Yapısal Kırılma ve Nedensellik Analizi”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 7 ( 2 ),
162- 171.
Zengin. B ( 2010 ). “Turizm Sektörünün Türkiye Ekonomisine Reel ve Moneter
Etkileri”, Akademik İncelemeler Dergisi Cilt: 5 Sayı: 1 ss. 102-124.
www.aktob.org.tr. (EriĢim Tarihi:15/01/2015)
www.world-tourism.org (EriĢim Tarihi:16/12/2014)
172
www.unep.fr (EriĢim Tarihi: 16/12/2014)
www.untwo.org (EriĢim Tarihi:10/11/2014)
www.wiiw.ac.at (EriĢim Tarihi:15/10/2014)
www.tcmb.gov.tr (EriĢim Tarihi:16/11/2014)
www.invest.gov.tr (EriĢim Tarihi:19/11/2014)
www.ttyd.org.tr (EriĢim Tarihi:11/12/2014)
www.turofed.org.tr (EriĢim Tarihi:11/12/2014)
www.tursab.org.tr (EriĢim Tarihi:13/12/2014)
www.tureb.net (EriĢim tarihi: 12.03.2015)
http://www.goturkey.com (EriĢim tarihi: 08.04.2015)
http://www.turob.org (EriĢim tarihi: 05.03.2015)
http://www.mkt.unwto.org (EriĢim tarihi: 06.02.2015)
http://www.tuik.gov.tr (EriĢim tarihi: 19.05.2015)
http://www.tusiad.org (EriĢim tarihi: 20.03.2015)
http://www.dpt.gov.tr (EriĢim tarihi: 22.03.2015)
http://www.kalkinma.com.tr (EriĢim tarihi: 27.03.2015)
http://www.wttc.org (EriĢim tarihi: 14.02.2015
http://www.tcmb.gov.tr (EriĢim tarihi: 15.03.2015)
http://www.tubitak.gov.tr (EriĢim tarihi: 19.03.2015)
http://www.antalya.bel.tr (EriĢim tarihi: 26.03.2015)
http://www.tubitak.gov.tr. (EriĢim tarihi: 20.03.2015)
www.bloomberght.com (EriĢim Tarihi: 06/04/2015)
www.emittistanbul.com (EriĢim Tarihi: 22/01/2015)
www.turizmgazetesi.com (EriĢim Tarihi:20/03/2015)
www.sabah.com (EriĢim Tarihi:13/04/2015)
173
ÖZGEÇMĠġ
KiĢisel Bilgiler
Adı Soyadı : Murat BAYRAKTAR
Doğum Tarihi ve Yeri : 05.01.1969 Adana
Elektrik Posta : [email protected]
Telefon: : 0 539 898 4848
Eğitim Bilgileri
Yüksek Lisans ( 2015 ) : Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ġktisat Ana Bilim Dalı, Adana
Lisans ( 1991 ) : Çukurova Üniversitesi, Ġktisadi ve Ġdari Bilimler
Fakültesi, Ġktisat Bölümü, Adana
Lise ( 1986 ) : Adana Anadolu Lisesi
Ġlk Öğretim ( 1979 ) :Celalettin Seyhan Ġlköğretim Okulu Adana.
Yabancı Dil : Ġngilizce, Almanca.