yücel Özkaya - İstiklal harbinde yararlı ve zararlı cemiyetler

162

Upload: ersinhoca

Post on 31-Dec-2014

181 views

Category:

Documents


16 download

TRANSCRIPT

Page 1: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler
Page 2: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

1

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU

ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ

İSTİKLAL HARBİNDE

YARARLI VE ZARARLI CEMİYETLER

Yücel ÖZKAYA

ANKARA-2011

Page 3: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

2

5846 Sayılı Kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercüme ve iktibas hakları

Atatürk Araştırma Merkezine aittir. İnceleyenler: Prof.Dr.İzzet ÖZTOPRAK

Prof.Dr.Esat ARSLAN KİTAP SATIŞI: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ Ziyabey Caddesi Nu:19 06520 Balgat / ANKARA Telefon : 009 (0.312) 285 55 12 Belgegeçer : 009 (0.312) 285 65 73 e-posta : [email protected] web : http:// www.atam.gov.tr. e-magaza : http://e-magaza.atam.gov.tr ISBN : 978-975-16-2366-9 İLESAM : 11.06.Y.01.50.342 BASKI ADEDİ : 1500

Özkaya,Yücel,1937- İstiklal Harbinde yararlı ve zararlı cemiyetler/ Yücel Özkaya._Ankara:AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, 2011 160s.;24cm._(Atatürk Kültür,Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yayını) Kaynakça (s.145-152) Dizin (s.153-160) ISBN:978-975-16-2366-9 1.TÜRKİYE-TARİHİ-DEVRİM,1918-1923 I.E.a. II.Seri 956.1023

Page 4: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

3

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ................................................................................................... 5 MÜTAREKE SIRASINDA VE SONRASINDA GENEL DURUM ..... 7 YARARLI DERNEKLER HAKKINDA GENEL BİLGİ ..................... 8 YARARLI DERNEKLER Ege Bölgesindeki Dernekler Manisa İstihlâs-ı Vatan ........................................................................... 11 Redd-i İlhak Cemiyeti ............................................................................ 11 Milas Müdafaa-i Vatan Cemiyeti ........................................................... 19 İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti ...................................... 20 İstanbul ve Diğer Yörelerde Kurulan Dernekler .................................... 22 Milli Kongre ........................................................................................... 22 Milli Ahrar .............................................................................................. 30 Osmanlı Sulh ve Selamet Fırkası............................................................ 33 Vahdet-i Milliye ..................................................................................... 35 Selâmet-i Osmaniye Fırkası ................................................................... 36 Osmanlı Matbuat Cemiyeti ve Milli Türk Fırkası .................................. 36 Karakol Cemiyeti- Zabıtan Grubu .......................................................... 40 Anadolular Cemiyeti .............................................................................. 44 Kilikyalılar Cemiyeti .............................................................................. 45 Türkiye’nin Diğer Yörelerindeki Dernekler Niğde’de Kilikya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti- Isparta Müdafaa-i ........ 48 Hukûk Cemiyeti...................................................................................... Vilâyeti Şarkiye Müdafa-i Hukûk-u Milliye (Doğu Anadolu’nun Milli Haklarını Savunma) ................................................................................ 50 Trakya – Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye ................................... 61 Trakyalılar Cemiyeti – Garbi Trakya Cemaat-i İslamiyesi .................... 67 Trabzon Muhafaza-i Hukûk-u Milliye ................................................... 68 Karadeniz Türkleri Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti- Karadeniz’de Kurulan Diğer Dernekler ...................................................................................... 71 İstihlâs-ı Milli Kadınlar Cemiyeti – Asr-ȋ Kadın Cemiyeti .................... 72 Sivas Kadınları Müdafaa-i Vatan Derneği ............................................. 73

Page 5: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

4

Batum İslam Cemiyeti ............................................................................ 77 İstanbul’da Müdafaa-Milliye Grupları ................................................... 78 Teceddüd Fırkası .................................................................................... 78 Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ................................................................ 81 GÜDÜMLÜ (MANDA İLE İLGİLİ) DERNEKLER İngiliz Muhipleri Derneği ....................................................................... 86 Wilson Prensipleri Derneği .................................................................... 94

ZARARLI DERNEKLER Ermenilerin Kurdukları Dernekler .......................................................... 101 Rumların Kurdukları Dernekler.............................................................. 102

KUVAY-I MİLLİYE’YE KARŞI OLAN CEMİYETLER Hürriyet ve İtilâf Fırkası ......................................................................... 108 Muted-ȋ Hürriyet ve İtilâf Fırkası ........................................................... 116 Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyye Cemiyeti ............................... 118 Kürt Teal-ȋ Cemiyeti ............................................................................... 121 Teali-i İslâm Cemiyeti ............................................................................ 129 Asker-ȋ Nigahban Cemiyeti (Yurdun Bekçisi Cemiyeti) ........................ 132 Cemiyet-i Ahmediye .............................................................................. 137 Kızılhançerliler Cemiyeti ....................................................................... 139 İlâ-yı Vatan Cemiyeti ............................................................................. 140 Amerikan – Yunan İttihatı Cemiyeti ...................................................... 141 SONUÇ .................................................................................................. 143 KAYNAKÇA ......................................................................................... 145 DİZİN ..................................................................................................... 153

Page 6: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

5

ÖNSÖZ

Ulusal Bağımsızlık Savaşı Boyunca Yararlı ve Zararlı Dernekler adıyla daha önce arşiv belgelerine dayalı bir makalem yayınlanmıştı. Ancak, daha sonra konu ile ilgili özellikle bölgesel dernekleri inceleyen araştırmalar yapıldı. Bu yeni bilgiler ışığında makaleyi genişletip, kitap haline getirmeyi uygun buldum.

Mondros Mütarekesinden ve 21 Aralık 1918'de son Osmanlı Mebûsânını kapatılmasından sonra, İstanbul'da ve taşrada kendiliğinden yeni yeni kuruluşlar ortaya çıkmaya başlamış ve zamanla bunların sayısı süratle artmıştı. Bunların bir kısmı yöresel kurtuluş yolları aramakta, bir kısmı başka bir devletin himâyesine girmeyi düşünmekte, bir kısmı da yüzyıllardır tanıdıkları padişahın yanında yer almakta ve Kuvâ-yı Milliye’nin aleyhinde bulunmaktaydılar. Bunların yanında Osmanlı Devleti'nden toprak kazanmak niyetinde olan azınlıklar da mevcuttu. Yöresel kurtuluş yolları arayanlar ile, padişah yanlısı olan bazı cemiyetler, daha sonraları birleştiler ve Ulusal Bağımsızlık Savaşının yanında yer aldılar. Bu cemiyetlerin kuruluşunda Osmanlı Devleti'nin yetişmiş bir aydın sınıfının oluşması için daha önce meslek okulları açmak, siyasi fırka kurulmasına izin vermek gibi çabalar harcadığını da unutmamak gerekir sanıyorum.

Dernekler konusu tam olarak bilinmeyen bir konudur. Bugüne kadar Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında mevcut bütün dernekleri bir araya getirip toplu bilgi veren bir çalışma da bulunmamakta, değişik eserlerde belli bilgiler bulunmaktadır. Bu yüzden bu çalışmanın önemli bir açığı kapatacağı düşüncesindeyim. Bu çalışmam sırasında genellikle ATASE arşivinden, bazı gazetelerden ve yeni yayınlardan yararlandım. Derneklerin kurucuları, heyetleri ve tüzükleri zaten belirli kitaplarda olduğu için bunlar hakkında geniş bilgi vermedim.

Cemiyetlerle ilgili sayıları binleri geçen bütün belgeleri saptamak olanaksızdır. Bunları ilişkisi olmayan dosyaların içinde de bulmaktayız. Biz elimizdeki belgelerle konuya kısmen ışık tutmaya çalıştık.

Page 7: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

6

Page 8: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

7

MÜTAREKE SIRASINDA VE SONRASINDA

GENEL DURUM

Mondros Mütarekesinden sonra, ordunun silahları alınmış, asker terhis edilmiş, donanma tutuklu kalmış olduğuna göre, Osmanlı Devletinin hiçbir gücü kalmamıştı. Artık İtilâf devletleri işgâl hareketlerine başlayabilirdi. Zaten kısa süre içinde işgâl de başlayacaktır.

Mustafa Kemal Paşa, daha Samsun'a ayak basmadan önce, emperyalist güçlere karşı Anadolu ve Rumeli halkı tarafından teşkilâtlanmalar ve işgâle karşı koyma girişimleri başlamıştı. Yalnız Türk halkında oluşan bu milli duygular vatanın tümünün kurtarılması şeklinde ortaya çıkmamıştı. Pek çok il ve ilçede görülen bu örgütlenmelerin amacı, daha çok halkın kendi bölgelerinin kurtarılması şeklinde görülmekteydi. Düşman işgâli nedeni ile, her yerde, her bölgede vatanseverler kurtuluş yolları düşünmeye, aramaya ve bunun sonunda da yöresel dernekler, şuralar kurmaya başladılar. Bu yararlı derneklere karşın, zararlı dernekler de faaliyetlerini artırmaktaydı. Bunların kimisi Ermeni, kimisi Rum, kimisi Kürt devleti kurma peşinde koştuğu gibi, bir kısmı da padişah lehinde, Kuvâ-yı Milliye aleyhinde çalışmalar yapmaktaydı.

Doğu Anadolu'da bir takım şura girişimleri başlamıştı. Bunlardan Kars İslâm Şurası işgâl başlamadan tehlikeyi görmüş 5 Kasım 1918'de faaliyete geçmiş, 30 Kasım 1918'de Kars İslâm Şurası (1918 Aralığında Milli Şura adını almıştır) ve 17/18 Ocak 1919'da Kars'ta 131 delegenin katılmasıyla Cenûb-u Garbî Kafkas Muvakkate-i Milliyesi adıyla çalışmalarını sürdürmüştür. Cenûb-u Garbî Kafkas Hükûmeti, 25 Mart 1919'da Cenûb-u Garbî Kafkas Hükûmeti Cumhuriyeti adını kullanmaya başlamıştı. 13 Nisan 1919'da İngilizlerin Kars'ı işgâl edip, Cenûb-u Garbî Kafkas Hükûmeti Binasını kuşatması ve hükûmet üyelerinden 12 kişiyi yakalayarak trenle Batum'a, daha sonra Malta'ya göndermeleri ile Cemiyetin büyük zarar gördüğünü tespit edebilmekteyiz. 25 Mayıs 1919'da ise Oltu'da “Meclis-i İdare” adlı kuruluşun “Oltu Şura Hükümeti”ni kurduğunu, ancak bir müddet sonra İngilizlerin baskısı ile bu teşkilâta Rumlardan da üye alınarak “Oltu Meclis-i İdaresi” adının verildiğini, ancak, milli çalışmaların

Page 9: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

8

hızlanması ile bu teşkilâtın kendisini fesh etmesi ve milli amaçlara hizmet eden “Oltu Şura Hükûmeti”nin kurulması ve 17 Mayıs 1920'ye kadar bölgeyi bağımsız yönetmesi, Anadolu'da bağımsızlık yolundaki hislerin ne kadar derin olduğunu göstermektedir:

YARARLI DERNEKLER HAKKINDA

GENEL BİLGİ

Yararlı dernekler yurdun çeşitli yörelerinde kurulmuşlardı. Sivas Kongresinde bunların Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetine bağlanmaları ile birlik-beraberlik oluşmaya başlamıştı. Ama, bu da hemen olmayacak, bir süre sonra, özellikle, Birinci İnönü Savaşından sonra daha bir ivme kazanacaktır. 2 Aralık 1918'de Edirne'de kurulan “Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Heyet-i Osmaniye Cemiyeti” 7 Ekim 1919'da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyetinin de görevlerini üzerine aldı. Bu bir çeşit birleşmeydi. Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, 4 Aralık 1918'de İstanbul'da kurulmuş ve 10 Mart 1919'da bunun Erzurum Şubesi de resmen açılmıştı. Cemiyetler daha çok İstanbul'da kurulmaktaydı. Padişah yanlısı Trabzon Adem-i Merkeziyet İstanbul'da kurulduğu gibi, pek bir varlık göstermeyen Trabzon ve Havalisi Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'de burada kurulmuştu. Sulh ve Selamet, Selamet-i Osmaniye, Müdafaa-i Hukûk, Karakol, Kilikyalılar, Anadolular Cemiyeti gibi kuruluşlar yanında, padişah yanlısı, Kuvâ-yı Milliyeye ve İttihat Terakki'ye karşıt Hürriyet ve İtilâf, Teceddüt, İlâ-yı Vatan, Askerî Nigehban gibi fırkalar da burada kurulmuştu. Bunun yanı sıra, İngilizleri tutan İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Amerikalıları tutan Wilson Prensipleri Cemiyeti gibi cemiyetlerin yanı sıra azınlıkların kurduğu Mavri Mira, İzci cemiyetlerine benzer cemiyetler de burada faaliyet gösteriyordu.

İstanbul'da 21 Aralık 1918'de Kilikyalılar Cemiyeti kurulduğu gibi, bunun şubesi 20 Nisan 1919'da Adana'da açıldı. Yine İstanbul'da, 29 Kasım 1918'de Milli Kongre, 4 Mayıs 1919'da Milli Ahrar çalışma hayatına girdiler. Bu derneklerden Milli Kongre ile Erzurum'daki Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti’(İstanbul merkez)nin Fransızca yayınlar yaptıklarını bilmekteyiz.

İstanbul'daki Milli Blok ise, Amerikalılar ile işbirliği yapmaktaydı.

Page 10: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

9

Ayrıca, İstanbul'da 27 Mayıs 1919'da “Türkiye Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’de kurulmuştu.

Trabzon'da 12 Şubat 1919'da “Muhafaza-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti”, Samsun da 19 Şubat 1919'de “Karadeniz Türkleri Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti” kurulmuştu. Trakya'da Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye, Trakyalılar Cemiyeti Trakyanın bağımsızlığı için uğraşmaktadır.

Anadolu'da daha çok Ege ve çevresinde Redd-i ilhak ve müdafaa-i hukûk, yurdun genel çerçevesinde müdafaa-i hukûk, müdafaa-i vatan dernekleri yaygındı. Örneğin Diyarbakır'da “Müdafaa-i Vatan Derneği” kurulmuştur. 5 Haziran 1919'da Muğla'da “Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti” ve 27 Haziran'da Milas'ta gene “Müdafaa-i Vatan” cemiyetleri kuruldu. 10 Eylül 1919'da Gönen ve Biga'da, 5 Ekim'de Bursa'da “Müdafaa-i Hukûk Heyet-i Merkeziyesi” ve aynı dernek 8 Ekim'de Kirmasti'de (Mustafa Kemal Paşa) faaliyete geçti. 1 Kasım 1919'da Mut'ta Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, 1920'de İstanbul'da “Müsellâh Müdafaa-i Milli Cemiyeti” kuruldu. Müdafaa-i hukûk cemiyetleri İçel, Urfa, Palu ve hemen hemen her yerde mevcuttur.1

Anadolu'da kadınların da vatanı kurtarmak için cemiyetler kurduklarını görmekteyiz. Bunların en önemlisinin Sivas'taki Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti olduğu bilinmektedir. Bu Cemiyetin daha sonra Nigde, Konya, Kayseri, Amasya, Kastamonu, Pınarhisar, Erzincan, Yozgat, Burdur, Kangal'da da şubelerinin açıldığı görülmektedir.

Görüldüğü üzere, 1918'den beri kurulmakta olan dernekler yöresel olup, amaçları bir noktada toplanmakta yani kendi bölgelerini ve işgâle uğrayan Ege Bölgesinin kurtarılması noktalarında birleşmekteydi. Mustafa Kemal Paşa, henüz Samsun'a çıkmadan önce, vatanın tümünün kurtarılması yolunda bir adım atılmış değildi.. Bunda vatanın pek çok bölgesinin henüz işgâl edilmemiş olmasının yanı sıra, İzmir'in 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar tarafından işgâli ve buna karşın oluşan büyük tepkinin yavaş yavaş ortaya çıkmasının da büyük etkisi vardır. Ayrıca, bu dernekleri birleştirecek, Ulusal Bağımsızlık Savaşını başlatacak olan önder henüz tam ortaya çıkmamıştı. Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a ayak bastıktan sonra, ulusal bağımsızlık

1 Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, Türk İnkilâp Tarihi Enstitüsü, Genel sayfalar, Ank 1973.

Page 11: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

10

savaşını örgütleyecek ve halkı bilinçlendirecek önder de ortaya çıkmış olacaktır.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a ayak bastığında, aydınların ve halkın her kesiminin, vatanı kurtarmak için çeşitli kurtuluş yolları aradığını görmüştü. Mustafa Kemal Paşa, bu dağınık ve birbirinden habersiz cemiyetlerin ve kitlelerin tek vücut haline gelmeleri halinde, kurtuluşa ve bağımsızlığa ulaşılacağını düşünmekte ve plânını ona göre yapmaktaydı. O, Samsun'a ayak basarken zaten kararını vermişti: “Kurtuluş, İstanbul'dan değil, Anadolu'dan gerçekleşebilir.” Mustafa Kemal Paşa, bu konuda aydınların ve halkın kurtuluş konusundaki azmini, heyecanını görmüş, yaşamış ve bu halk ile mutlaka başarıya ulaşacağına inanmıştı.

Bu ortaya koyduğumuz tablodan çıkan gerçek şudur: Vatanın topraklarının işgâl olunması tehlikesi karşısında herkes ne yapacağını şaşırmış durumda olup, yalnızca kendi bölgesini kurtarmayı düşünmektedir. Ama hareket ve çıkış noktası aynıdır. Bölgesel de olsa vatanı işgâlcilerden kurtarmak ve her türlü istilâya karşı koymak. Mustafa Kemal, Sivas Kongresinde cemiyetleri bir çatı altında toplamakla birlik ve bütünlüğü sağlamayı başarmıştır. Derneklerin incelenmesine Ege bölgesinden başlayalım.

Page 12: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

11

YARARLI DERNEKLER

Ege Bölgesindeki Dernekler

Manisa İstihlâs-ı Vatan:

Manisa aydınları, 1918 Kasımında İstihlâs-ı Vatan Cemiyeti'ni (Vatanı Kurtarma Cemiyeti) kurarak müdafaa-i hukûk düşüncesinin öncüleri olmuşlardır. Bu cemiyet daha sonra İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti ile birleşmiş, ancak, işgâl sırasında Manisa'yı savucak hareketlerde bulunmamıştı.2 6 Kasım 1918'de, İzmir'de kuruluş hazırlıklarına girişilen “İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti”nin kuruluş belgesi, 1 Aralık 1918'de vilâyete verilmişti. İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti 17-19 Mart 1919'da İzmir'de son kongresini yapmıştı. Bu cemiyete daha sonra etraflıca değineceğiz.

Redd-i İlhak Cemiyeti:

İzmir'in işgâlinden önce, 17 Mart 1919'da Edremit'te kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti, 24 Mart 1919'da bir miting düzenlemiş ve 16 Mayıs'ta ilk toplantısını yapmıştı. 4 Mayıs 1919'da, İzmir'de “İlhâk-ı Red Heyet-i Milliyesi” kurulmuştu. 20 Mayıs 1919'da “Aydın Vilâyeti Muavenet-i Hayriye Cemiyeti” (Aydın İline Hayırlı Yardımlar Cemiyeti), 29 Mayıs'ta Denizli'de “Müdafaa-i Hukûk ve Redd-i İlhâk Cemiyeti (Hukuku Savunma ve Katılmayı Kabul Etmeme), 12 Haziran'da Çine'de “Çine Heyet-i Milliyesi”, 15 Haziran” Akhisar Redd-i İlhâk”, 19 Haziran 1919'da Söke'de “Heyet-i Milliye” (Milli Heyet), 12 Temmuz 1919'da Denizli'de “Denizli Heyet-i Milliyesi” ve diğerleri kurulmuştu3.

Mustafa Kemal Paşa, müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhâk cemiyetlerinin işgâl karşısında vatanın savunulması için kurulmasını kaçınılmaz kuruluşlar olarak görmekteydi ki buna ilerde değineceğiz.

2 Sabahattin Selek, Anadolu İhtilâli, İstanbul 1976, s.238. 3 Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, Ankara 1973, Genel sayfalar Gıyas Yetkin, Kuruluşundan Bugüne Kadar Edremit'te Olup Bitenler, Balıkesir 1974, s.35-36.

Page 13: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

12

Henüz İzmir işgâl edilmeden, İzmir'in işgâl edileceğinin duyulması üzerine, 14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece, İzmir'in Redd-i İlhâk Heyeti, İzmir'de bir miting tertiplemişti. Bu mitingde, işgâle karşı direnme konusu işlenmişti. Dağıtılan beyân-nâme'de, Türk'ün hakkının, Wilson prensipleri adıyla zorla alındığı, Yunan işgâlinin Türkler tarafından memnunlukla kabul edileceğinin söylendiği, Yunanlıların İzmir'de çoğunluk olduğunun iddia edildiği, bunların yalan olduğu “Wilson İlkeleri adı altında hakkın gasp ediliyor ve namusun parçalanıyor. Güzel memleketin Yunan'a verildi. Artık kendini göster. Bütün kardeşlerin Maşatlıktadır (Maşatlık Mezarlığı). Oraya yüzbinlerle toplan ve ezici çoğunluğunu göster. Burada zengin, fakir, alim, cahil yok. Yunan hâkimiyetini istemeyen ezici bir kitle olduğunu ilân ve ispât et” şeklinde açıklanmaktaydı4.

14 Mayıs 1919'da İzmirli yetkililer “Başımıza geçin, direnelim” diyen gençleri susturdular. Bunun üzerine gençler bir okulda toplandı. Yunanistan'a katılmayı ret ettiler ve redd-i ilhak merkez kurulunu oluşturdular5.

İzmir'in işgâlinden itibaren redd-i ilhâk cemiyetleri büyük bir çalışmanın içine girmişlerdi. Bu çalışmaları kısaca izah etmekte yarar vardır. İzmir'in işgâli ilk İzmir Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi tarafından, Anadolu'daki vilâyet, kaza, nahiye belediyelerine duyurulmuştur. İzmir Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi, 14 Mayıs 1919'da işgâlin başladığı gece, telgraflarla “İzmir ve hâvâlisini Yunan ilhâk ediyor. İşgâl başladı” diyerek, her yere işgâli duyurmaya ve yardım istemeye başlamıştır. Bu telgraf, Erzurum'a da gelmiş ve Erzurum halkı üzerinde büyük bir etki uyandırmıştır. Özellikle, Erzurum'daki subay ve erler büyük bir üzüntüye kapılmışlardı6. On üçüncü Kolordu Komutanı Albay Kâzım Karabekir ise, aynı gün yayınladığı tâmimde (genelgede), İzmir'in Yunanlılar tarafından işgâlini izah ile İzmir'in kurtarılmasına dair İzmir Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi adına gelen telgrafı gördüğünü, bu konuda İstanbul'un henüz kendilerine bilgi 4 Genelkurmay, Harp Tarihi, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör:399, Dosya:27/7, Fihrist:2.; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1952, s.493-494; Bilge Umar, İzmir'de Yunanlıların Son Günleri, İstanbul 1974, s.85-105; Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1970, s.232; Asaf Gökbel, Milli Mücadele'de Aydın, Aydın 1964, s.73. 5 Rahmi Apak, İstiklâl Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, İstanbul 1942, s.16, Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1970, s.225. 6 Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), İstiklâl Arşivi, Klasör:323, Dosya:60/4, Fihrist:12 Bildiriler İzmir'de de dağıtılmıştır; Bilge Umar, İzmir'de Yunanlıların Son Günleri, Ankara 1974, s.102-105.

Page 14: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

13

vermediğini, halkın protesto mitingleri yapma olasılığının bulunduğunu, subay ve erlerin buna katılmamasını istemişti 7.

16 Mayıs 1919'da ise, Aydın ve Havâlisi Redd-i İlhâk heyetleri, bütün vilâyet, kaza, nahiye belediyelerine çektikleri telgraflarda, Tire'nin Yunanlıların eline geçtiğini duyurmakta ve Yunanlıların yaptıkları zulümleri dile getirmekteydi 8.

İzmir'in işgâline yalnız batı Anadolu'daki redd-i ilhâk değil, doğu Anadolu'daki müdafaa-i hukûk dernekleri de tepki göstermiş, yurdun her yerinde Mustafa Kemal Paşa'nın direktiflerinden önce de mitingler düzenlenmiş, protesto telgrafları çekilmiştir. Doğu Anadolu'da 17 Mayıs 1919'da Hınıs'ta, 18 Mayıs'ta Erzurum'da Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti ve doğudaki diğer müdafaa-i hukûk cemiyetleri İzmir'in işgâlini protesto eden mitingler düzenledikleri gibi, batı Anadolu'da da 16-19 Mayıs 1919 ve daha sonraki tarihlerde redd-i ilhâk cemiyetleri tarafından yapılan mitinglerde İzmir'in işgâline karşı çıkılmıştır9.

Mustafa Kemal Paşa, 23 Mayıs 1919'da her tarafa gönderdiği tellerde, İzmir'in işgâlini protesto eden mitinglerin yapılmasını istemişti10. O, Samsun'a ayak basmasından bir hafta sonra, İzmir'deki

7 ATASE: İstiklâl Arşivi, Klasör:323, Dosya: 60/4, Fihrist:13. Karabekir, Kâzım: İstiklâl Harbimiz, İst 1960, s.27. 8 ATASE: İstiklâl Arşivi, Klasör:323, Dosya 60/4, Fihrist:16. 9 Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı , Atatürk Arşivi, Klasör: 15. Şark-i Karahisar halkının mitingi için bak: Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi, No.28/3453-3456. İleri Gazetesi (İstanbul) 23 Mayıs 1919, ayrıca bak 24 Mayıs 1919 ve 26 Mayıs 1919. Diğer mitingler için bak, Bekir Sıtkı Baykal, İzmir'in Yunanlılar Tarafından İşgâli ve Bu Olayın Anadolu'da Tepkileri, TTK, Ankara 1970, s.119-121; Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi (1918-1938), Ankara 1983; Yücel Özkaya, İzmir'in İşgâlinin Anadolu'daki Tepkileri Atatürk Yolu Dergisi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara 1988, sayı 1, s.70-83. Hamdi Atamer, Milli Direnme, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul 1968 (eski seri), sayı 7, sh 20-23, sayı 8, sh 3-7, sayı 9, sh 9-14, sayı 10 , sh 22-25, sayı 11 , sh.16-19, sayı 12, sh.13-16, Mithat Sertoğlu, Milli Mücadelemizde Kahraman Denizli, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul 1968 , sayı 6, sh.3-7, Halide Edip Adıvar, Türk'ün Ateşle İmtihanı, İstanbul 1962, sh.27-28. Hilmi Yücebaş, Bütün Cepheleriyle Halide Edip, İstanbul 1964, sh.26-43. Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Ankara 1968, sh.47-48. Kemal Arıburnu, Milli Mücadelede İstanbul Mitingleri, Ankara 1951, sh. 9-24. Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, Ankara 1977, c.I, sayfa 245-251, Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Ankara 1982, c.I, II, Ankara 1984. 10 Ayrıca,15.nci Kolordu Kumandanlığı ile 5. Kolordu Komutanlığına, 31 Mayıs 1919'da çekilen telgraflar: ATASE: İstiklâl Arşivi: Klasör:323, Dosya 60/4, Fihrist 24, Yücel Özkaya, İstiklâl Savaşında Türk Halkının Kuvâ-yı Milliye ve Milli Orduya Katkıları, Ankara

Page 15: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

14

müdafaa-i milliye ve redd-i ilhâk cemiyetleri ile ilişki kurmak istemiş ve 27 Mayıs 1919'da Yıldırım Kıtaları Müfettişliğine çektiği telgrafla bu derneklerin merkezinin nerede olduğunu sormuştu 11:

“Yıldırım Kıtaatı Müfettişliğine,

İzmir Müdafaa-i Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyeti Heyet-i Merkeziyesinin el-yevm (şu anda) nerede bulunduğu zât-ı devletlerince mâlûm ise işârtına (yazı ile bildirilmesi) lütûf buyrulmasını rica ederim. Numara

Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişi

Yaver-i Hazret-i Şehriyâri

Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal ”

Yunan işgâli yalnızca İzmir ile kısıtlı kalmadı. Yunanlılar İzmir'in ilçelerini ve civar illeri de işgâl etmeye, halka zulüm yapmaya başlamışlardı. Bunun üzerine bölgede savunma hazırlıklarına hız verildi. 29 Mayıs 1919'da Denizli Müdafaa-i Hukûk ve Redd-i İlhâk Cemiyeti kuruldu Redd-i İlhâk, halkı silahlı mücadele etrafında örgütlemeye başladı12. Yunan birlikleri Denizli üzerine yürümeye başlayınca Denizli Redd-i İlhâk Heyeti, 10 Haziran'da bir bildiri yayınladı. Bildiride “Bugün ya mertcesine ölmeye veya şerefli yaşamaya azmettik” denilmekte ve Yunanlılara karşı durmak için hazır olunduğu haberi verilmekteydi13. Hükümet ise, İtilâf Devletlerinin kararlarına karşı gelmenin mümkün olmadığını düşünüyordu. Bu yüzden, 18 Haziran 1919'da redd-i ilhâk gibi derneklerin kurulması ve silahlı kuvvet hazırlanmasını yasakladı14.

15 Haziran 1919'da Akhisar'da Redd-i İlhâk Cemiyeti kurulmuştu. 20 Haziran 1919'da bu cemiyet ile belediye başkanı ve şehrin ileri gelenleri savaş bakanlığına çektikleri telde, 17 Haziran günü Yunanlıların Menemen'de yaptıkları katliamı dile getirdiler . Telgrafta “Türk milleti silaha sarıldı, düşmanı kovuncaya kadar silahlarımızı bırakmayacağız!

1985, II. Askerî Tarih Semineri, sh 239-241. Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, İstanbul 1950, sh.35-36. 11 ATASE: İstiklâl Arşivi, Klasör 239, Dosya:20-21, Fihrist.31. 12 Ahmet Akif Tütenk, Milli Mücadelede Denizli, İzmir 1949, sayfa 12; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, sh 501; Nusret Bezmi, Bir Roman Gibi, İzmir 1955, s.173. 13 Tütenk: a.g.e, sh 15, Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, c.I, Ankara 1993, s.314. 14 Zeki Sarıhan, Türk Kurtuluş Savaşı Günlüğü, c.1, Ankara 1993, s.328.

Page 16: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

15

Hükûmetimiz milli ve vatanî haklarımızı koruyacak bir yol tayin etsin” ifadesi yer almaktaydı15.

Mustafa Kemal Paşa, bütün derneklerin birleşip bir bütünlük arz etmesini istiyordu. Bunun için 8 Haziran tarihli Diyarbakır Valiliğinin yazısına 15 Haziran'da yazdığı cevapta, Valiliğin Kürt kulübünün kurulmasına izin vermeyişini olumlu karşıladı, bunun yerine Kürt kulübü üyeleri ile anlaşıp, Diyarbakır ve çevresinde müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhak derneklerinin kurulmasını, bu derneklerde her türlü görüşün birleşebileceğini bildirdi. Ayrıca, 17 Haziran'da Amasya'dan 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Beye çektiği telde, birkaç serserinin Diyarbakır'da kurduğu Kürt kulübünün kapatıldığını, milletin bağımsızlığı için müdafaa-i hukûk-u milliyenin nahiyelere kadar yayılması gerektiğini, milletin geleceğinin gene milletin ordusu tarafından sağlanacağını, Kürtlerin de öz kardeşimiz olduğuna, herkesin müdafaa-i hukûk etrafında birleşmesi gerektiğine işaret etmiştir16.

Mustafa Kemal Paşa, Edirne'deki Birinci Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey'e 18 Haziran'da yazdığı acele mahreçli telde, Anadolu ve Rumeli'de kurulmuş olan müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhâk derneklerinden ortak bir merkez kurulunun oluşturulmasının kararlaştırıldığını, Trakya Cemiyetinden de Sivas'a bir iki kişi gönderilmesini, onlar gelinceye kadar da kendisinin onları Anadolu'da temsil ettiğine dair bir belge gönderilmesini istedi17.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktığından beri müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhâk cemiyetleri ile ilişki içinde olup, bunların sayılarının artması için çalışmalar yapmakta idi. Bunların kurulması vatanın kurtulması için gerekliydi. Ancak, O'nun bu çalışmaları İngiltere'yi kuşkulandırmaktaydı. Müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhak cemiyetlerine ait telgrafların çekilmemesi konusundaki 16 Haziran tarihli emir her ne kadar Hükûmete ait ise de, bunda İngilizlerin payı büyüktü. Mustafa Kemal, 20 Haziran'da Posta ve Telgraf Başmüdürlüklerine gönderdiği genelge ve Posta-Telgraf Müdürlüğüne çektiği telde, postahanelerdeki hiçbir namuslu memurun bu emre uyacağını ümit etmediğini , müdafaa-i hukûk-u milliye ve redd-i ilhâk cemiyetlerinin

15 Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, c.I, Ankara 1993, s. 323, 332-333. 16 Mustafa Kemal Atatürk, c.III, (Vesikalar), Ankara 1961, Vesika 9, Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri (Heyet) Bugünkü dille. Ankara 2006, s.40-41. 17 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c.3 (Vesikalar), Ankara 1961, Vesika 19, Harp Tarihi Vesikaları Dergisi Dergisi, sayı 82, belge 1781.

Page 17: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

16

telgraflarını çekmeyenlerin hemen askeri mahkemeye verileceklerini bildirmiştir. Mustafa Kemal, bu konuda sadarete de bir telgraf çekmişti18. 13 ve 25 Haziran tarihlerinde ise, Kâzım Karabekir'e çektiği tellerde, Posta ve Telgraf Müdürlüğünün yasaklama ile ilgili bu telgraflara değinen Mustafa Kemal Paşa, Posta- Telgraf-hâne Müdürü Refik Halit Bey'in bundan bir ay kadar önce, 13 Mayıs 1919'da “ Yine bir tamim ve tecrübe yapmış ise de, bir gün sonra makine başında bu emri geriye almış olduğunu de bu kere teyit “ettiğini açıklayıp” Telgraf müdürleri hakkında nazar-ı dikkati âlilerinize celb ederim” diyerek bu konuda gerekli tedbirlerin alınması ve haberleşmenin sağlanması direktifini vermişti19.

23 Haziran'da ise İç İşleri Bakanı Ali Kemal, valilere gönderdiği gizli emirde Mustafa Kemal Paşa'nın redd-i ilhâk gibi dernekleri desteklediği için emirlerinin dinlenmemesini emretti. Ali Kemal durumdan umutsuzdu ve valilere gönderdiği genelgede bu açıkça görülmektedir .Genelgede “Mustafa Kemal Paşa büyük bir asker olmakla birlikte, günümüz siyâsetini o derece bilmediği için, aşırı yurtseverliğine ve çabasına rağmen yeni görevinde asla başarılı olamadı. İngiliz olağanüstü temsilcisinin istek ve ısrarıyla görevine son verildi ve bundan sonra yaptıkları ve yazdıkları ile de bu kusurlarını daha fazla açığa vurdu. Redd-i ilhâk cemiyetleri gibi Karesi (Balıkesir) ve Aydın bölgesinde Müslüman halkı haksız yere kırdırmaktan ve fakat bu vesileden faydalanarak halkı haraca kesmekten baştan beri çektiği telgraflar da siyasal hatasını yönetim bakımından da artırdı. Söz konusu kişinin İstanbul'a getirilmesi, Harbiye Nezaretinin görevidir. Ancak, Dahiliye Nezâretinin (İç İşleri Bakanlığının) size kesin emri, artık o kişinin görevinden alındığını bilmek, kendisiyle hiçbir ilişkiye girişmemek, hükûmet işlerine bağlı hiçbir isteğini yerine getirmemektir” denilmekte, Mustafa Kemal Paşa'nın isteklerini yerine getirenler de suçlu görülecektir ikazı yapılmaktaydı20. Görüldüğü üzere, Mustafa Kemal Paşa'yı İngilizler İstanbul'a getirmek istemektedirler. İç İşleri Bakanına göre ise redd-i ilhâk usulsüz işler yapan, halkı haraca bağlayan bir kuruluştur ve Mustafa Kemal 18 Atatürk İle İlgili Arşiv Belgeleri (1911-1921), (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Arşivi Yayını), Ankara 1982, s.38-39. Belge 37, 37-a.; Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Toplanmamış Telgrafları, sayfa 8-9. Mustafa Kemal Paşa'nın bu konudaki telgrafları için bak: Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 6, Ankara 1953 belge III (26 Haziran 1919 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri) Bugünkü dille hazırlayanlar: Ali Sevim, İzzet Öztoprak, Mehmet Akif Tural), Ankara 2006, s.44-45. 19 ATASE: İstiklâl Arşivi, Klasör 323, Dosya 60/4, Fihrist 36. 20 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk (Mor-siyah Yayını), İstanbul 2006, s.67-68.

Page 18: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

17

de buna yardımcı olmaktadır. Görevden alınan Mustafa Kemal Paşa değil, Ali Kemal olacaktır.

Bu arada redd-i ilhak dernekleri de, vatanı korumak için gerekli çalışmalarını sürdürmekteydi. Aydın Redd-i İlhâk Heyet-i Milliyesi, Yunanlıların Aydın'ı işgâlinden sonra, 23 Haziran 1919'da Söke, Denizli, Sarayköy belediyelerine çektiği telde, Yunanlıların buradan muhakkak çıkarılacağını ve “Yunanlıların bir Müslüman yurdu olan Aydın Vilâyetinden ihrâcı (çıkarılması) için icâp ederse senelerce ugraşmaya ahd etmeliyiz (yemin etmeliyiz)” diye niyetlerini açıklamaktaydı21.

Mustafa Kemal Paşa müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhâk cemiyetlerinin yalnızca ordu mensupları tarafından değil, devlet görevlileri tarafından da desteklendiğini 7 Temmuz 1919'da Üçüncü Ordu Müfettişi ve padişahın yaveri imzalı gizli bir genelge ile ordu komutanlarına ve Bursa'daki Bekir Sami Bey'e gönderdi. Genelgenin 5. ve 6. maddeleri bu dernekleri koruyan esasları kapsıyordu. Örneğin 5. maddede ordunun cemiyetler konusundaki görevi “Amaç milli bağımsızlığı sağlamak olan müdafaa-i hukûk-u milliye ve redd-i ilhak cemiyetlerinin ve girişimlerinin zayıflamasına ve çözülmesine sebep olabilecek herhangi bir etkiyi ve müdahaleyi ordu kesinlikle engelleyecektir” şeklinde, sivillerinki ise 6. maddede “Devlet ve milletin bağımsızlığının sağlanması amacında, devletin bütün mülkî memurları müdafaa-i hukûk-u milliye ve redd-i ilhâk cemiyetlerinin ordu gibi yardımcılarıdır” şeklinde belirlenmişti22. Bu Mustafa Kemal Paşa'nın son genelgesi olmalıdır. Çünkü, aynı günün gecesi askerlik görevinden istifa edecektir. Bu genelge gerekli etkiyi yapacak, bu cemiyetlerin etrafında birleşmeler artacaktır.

Ege'deki Cemiyetler içinde en faal olanlarından birisi daha önce de sık sık konu ettiğimiz 29 Mayıs 1919'da kurulan Denizli Redd-i İlhâk Cemiyetidir. 7 Temmuz 1919'da, Denizli Redd-i İlhâk Kurulu, gönüllülere silah ve cephane saplamak, Yunanlıların işgâl ettikleri yerlerde yaptıkları zulümleri dile getirmek amacı ile Isparta, Eğridir, Burdur'a birer kurul gönderdi. Bunun sonucunda Afyon karahisar ve Dinar'dan top, tüfek, cephane sağlandı. 8 Temmuz 'da ise aynı cemiyet, Denizli'ye gelen göçmenlere yardım için bir bildiri yayınladı. Bu çağrıya, Türklerden başka,

21 ATASE: İstiklâl Arşivi, Klasör 402, Dosya 6, Fihrist 36. 22 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk (Mor-siyah yayınları), İstanbul 2007, s.79.

Page 19: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

18

İtalyanların Antalya Komutanı ve Konsolosu da yardım sözü verdi23. 10 Temmuz'da Denizli Redd-i İlhâk Heyeti'nin çağrısı üzerine Denizli'deki 57. Tümenden başka Muğla, Burdur ve Isparta'dan gelen gönüllüler gelmeye başladı24. 12 Temmuz'da Denizlili vatanseverler müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhâk cemiyetlerini dağıtarak, Denizli Milli Heyeti adıyla yeniden teşkilâtlandılar. Yiyecek, propaganda, göçmenler, ulaştırma, sevk işleri gibi şubeler açarak çalışmaya başladılar. Merkezi Nazilli'de olan bu kurul, Denizli’de seferberlik ilân etti25.

Hareket-i Milliye Redd-i İlhâk Heyeti Aydın ve Havalisi Genel Merkez Başkanı Ömer Lütfi Bey, İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniyeden gönderilen, Yunan askerinin taşkınlıklarını dile getiren telin suretini de ekleyerek Sadarete ve Dış İşleri Bakanlığına göndermişti. Buna cevap olarak, İç İşleri Bakanı Mehmet Şerif, 17 Kasım 1919'da Harbiye Nezâretine (Savunma Bakanlığı) çektiği telde, Yunan kuvvetlerinin pek hücum yapmadığını, Yunan askerine hücum eden Osmanlı subayı hakkında cezai işlem yapılmasına karar verildiğini açıklamaktaydı26. Bu arada Yunan işgâlleri ve zulmü sürmekteydi.

İşgâller sırasında en yararlı hareketler redd-i ilhâk heyetleri ve kongreler tarafından gerçekleştirilmekteydi. Balıkesir'de 26 Temmuz 1919'da yapılan kongrede alınan kararların 6. maddesinde “Redd-i ilhâk tâbiri şimdiki duruma göre eksik olduğundan tâbirin Hareket-i Milliye Redd-i İlhâk Heyeti şeklinde değiştirilmesi uygun görülmüştür” denilmektedir27. 16 Agustos - 25 Agustos 1919 tarihlerinde yapılan Alaşehir Kongresinde alınan 26 maddelik kararlarda sık sık Hareket-i Milliye Redd-i İlhâk ifadeleri göze çarpmaktadır.28

23 Ağustos 1919'da bütün Alaşehir Kongresi üyeleri tarafından imzalanarak General Milne'ye, Fransa, İngiltere, Amerika, İtalyan generallerine, İzmir-Kasaba ve Temdîd-i Osmanlı Demiryolları Genel 23 Ahmet Akif Tütenk, Milli Mücadelede Denizli, İzmir 1949, s.22. 24 Tütenk: a.g.e, s.23, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul 1968, sayı 23, s.59. 25 Tütenk: a.g.e. s.23, Mahmut Gologlu, Sivas Kongresi, Ankara 1969, s.42; Sabahattin Selek, Milli Mücadele-Ulusal Kurtuluş Savaşı, c.I, İstanbul 1970, Türk İstiklâl Harbi (Genelkurmay Yayını), c.II, (1. kısım) Ankara 1963, s.121. 26 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Ankara 2002, sayı 114, s.93-95. 27 Kongre kararlar için bak: Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Ankara 2002, sayı 114, s.99-110. Geniş bilgi için bak. Şerafettin Turan, Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çarıklı'nın Kuvâ-yı Milliye Hatıraları ( 1919-1923), Ankara 1967. 28 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Ankara 2002, sayı 114, s.124-145. Ayrıca bak: Şerafettin Turan, a.g.e.,

Page 20: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

19

Müdürlüğüne gönderilen yazılarda Yunan zulümleri anlatılmakta, yapılan kongrede “Denizli'den Ayvalık ve Bandırma'ya kadar Yunanlıların karşısında bulunan Kuvâ-yı Milliye ve redd-i ilhâk “delegelerinden bahis edilmekteydi29. Kongrenin sonunda yayınlanan 26 maddelik kararlarda, hareket-i milliye ve redd-i ilhâkın amacı Yunanlıların yurt dışına atılması olarak açıklanıyordu30. Kongrelerden Kâzım Karabekir de memnunluk duymuştur. 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir, Sivas'ta 3. Kolordu Komutanlığına, Mustafa Kemal Paşa'ya, Balıkesir Hareket-i Milliye ve Redd-i İlhâk Heyet-i Merkeziyesinin Balıkesir ve Alaşehir kongreleri nedeni dolayısıyla duyduğu memnunluğu 6 Eylül 1919'da ifade etmişti31. Mustafa Kemal Paşa ise, cemiyetleri tek bir çatı altında toplamak istiyordu. Balıkesir'de yeni kongreler yapılmasını istemiyordu. Bu yüzden Bekir Sami Bey'e 14 Ekim'de çektiği telde Balıkesir havalisinde redd-i ilhak olup olmadığını sormuştu32. O, cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukûk cemiyetinde birleşmelerini istiyordu. 18 Ekim 1919’da, 56. Fırka Komutanı Albay Bekir Sami Bey, 14 Ekim tarihli soruya cevap verirken, Bursa'da bulunduğu sıralarda redd-i ilhâka inanmadığını, kendisinin de bütün Cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti ile birleşmeleri gerektiğini, Bursa'da başka cemiyet olmadığını, Alaşehir ve Balıkesir kongrelerinin milli birlige uygun olduğunu ifade etmişti33. Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye adına 61. Tümen Komutanı Albay Kâzım’a ve Hacim Muhittin'e 31 Ekim 1919'ta gönderdiği telde, cemiyetlerin tek bir cemiyet haline getirilmesini, Sivas'a bir kişi gönderilmesini istemiştir34.

Milas Müdafaa-i Vatan Cemiyeti:

Ege bölgesinde, pek çok yerde Akhisar, Edremit, Burhaniye, Denizli ve diğer yerlerde müdafaa-i hukûk cemiyetleri kurulmuştu. Bunların amacı Yunan işgâline karşı durmak ve yurdu kurtarmaktan ibaretti. Bu arada Milas'ta da müdafaa-i vatan cemiyeti kurulmuştu. Bu cemiyetin

29 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 114, s.166-172. 30 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 114, s 166-172. 31 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 114, s.173-175. 32 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c.III (Vesikalar), vesika.155.; Kâzım Özalp, Milli Mücadele, Ankara 1971, c.1, s.61. 33 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 114, s 182-184. 34 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 114, s 184-187.

Page 21: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

20

delegelerinden Celâl Bey, 27 Haziran 1919'da, 57. Fırka Komutanına (Albay Şefik) çektiği telgrafta, emirlerin yeni kurulan cemiyete yollanmasını, sorumluluğu kendilerinin üstlendiğini belirtmişti35.

“Sayısı.184 Tarih:27.6.35

“Milas'ta Müdafaa-i Vatan Cemiyeti teşkil ederek bi-avn-i Teâlâ işe mübâşeret etmiş etmiş (Tanrının yardımı ile işe başlamış) olduğundan ba'de-mâ (bundan böyle) emr-i alilerinin doğruca heyetimize tebliğ ile gayr-i mesûl ve memûr olmayan zevâtın tavassût (memur ve sorumlu olmayan kişilerin aracı) buyrulmaması ricâ olunur .

Milas Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Murahhası Celâl”

İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti:

6 Kasım 1918 günü İzmir Limanının açılmasını sağlamak, İtilâf Devletlerinin çıkarlarını korumak, asayişi sağlamak için İzmir'e gelen Binbaşı Alan Dickson yönetimideki İngiliz savaş gemisi Rumlar tarafından sevgi gösterileri ile karşılandı. Her yere müttefik ve Yunan bayrakları asıldı. Bunun üzerine İzmirli bazı aydınlar bir toplantı yaparak İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye (İzmirin Osmanlı Hukûkunu Savunma Deneği)nin kuruluş hazırlıklarına başladılar36. Cemiyetin 1 Aralıkta kurulduğunu ileri sürenler varsa da, büyük bir olasılıkla resmî olarak kurulmadan da çalışmalarını Kasım ayında sürdürmüştür. İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti, milli davayı her yere, özellikle de Avrupa'ya duyurabilmek amacı ile “Türk İzmir” adlı dergiyi çıkarmaktaydı. 1O Kasım 1919'da, Erkân-Umûmiye Reisi, Türk İzmir adlı dergiden bir miktar gönderilmesi için cemiyete bir yazı yazmıştı37. İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti, Türk İzmir Dergisini son derece sağlam bilgilere dayalı olarak çıkardıklarını, derginin “her türlü mübalağa ve ifrâtdan tenzihi (aşırılık ve abartmadan ayırmak) için ber-mutâd fevkalâde (her zaman olduğu gibi olaganüstü)” bir çalışma yapıldığını, şüpheli görülen bilgilerin davaya uygunluğu olsa bile, nazar-ı dikkate alınmayarak, kayd edilip, dergide yayınlanmadığını belirtmiş ve dergiden yeterli sayıda nüshayı derhal

35 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör: 402, Dosya 6, Fihrist 55. 36 Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, c.I, Ankara 1993, s.13. 37 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 88, Dosya 323, Fihrist 20.

Page 22: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

21

yollamıştı. Halit ve Nail Moralı kardeşler cemiyetin kuruluşunda büyük rol oynamışlardı38.

Derneğin resmî kuruluşu 1 Aralık olsa bile, görüldüğü üzere çalışmalarını Kasım ayında da sürdürmüştür.. İlk büyük kongresini 17 Martta yapacaktır. Cemiyet, İzmir'de nüfûs çoğunluğunun Türklere ait olduğunu gösteren broşürler çıkaracaktır39. 12 Mart 1919'da Cemiyetin temsilcileri, yüksek komiserlere verdikleri bir muhtırada, İzmir ve çevresinin Türk olduğunu, bu yüzden Yunanistan'a verilmesinin doğru olmayacağını belirterek, İzmir bölgesinde reform yapılacağını ve azınlık haklarının korunacağını öne sürmüşlerdi40. 13 Mart'ta ise bir ön toplantı yaparak, Aydın ilinde Türklerden başka bir devletin eğemenliğine izin verilmemesini istemeye karar verdi 17 Mart'ta İzmir'deki Milli Sinema'da başlayan kongreye, İzmir'e bağlı yerlerden 37'si belediye başkanı, 37'si müftü olmak üzere 165 kişi katılmıştır. Kongre üç gün sürecek ve 19 Mart'ta sona erecektir41. 19 Mart'ta sona eren toplantıda, dernek başkanlığına Hasan Paşa, sekreterliğe Cami Bey (Baykut), saymanlığa Moralı-zade Halit Bey getirildi. Derneğin Avrupa'ya gitmesi için daha önceden görevlendirdiği bir kurul İstanbul'da padişah ile görüştü. Vahdettin İzmir'in Türklerden ayrılamayacağını, ilk fırsatta İzmir'e geleceğini öne sürdü. 20 Mart 1919'da, kongreden bir gün sonra, Cemiyet, itilâf devletlerinin İstanbul'daki yüksek komiserlerine İzmir'in Türklerden alınmamasını belirtti. 20 Mart 1919 tarihli yabancı devletlere verilen muhtırada, İstanbul’un Türklerde kalması, batı Anadolu sahillerinde nüfusun yüzde seksenin, emlakında yüzde doksanbeşinin Türklere ait olduğu, büyük devletlerin adaletine güvendikleri hususlar yer alıyordu42. Bundan sonra İstanbul gazetelerinde cemiyetin İzmir'in nüfûsu hakkında, Türklerden alınmaması konusunda yazıları devam etti.Komutanların da cemiyete sıcak baktıkları gözleniyor. 6 Mayıs 1919'da, 60. Tümen Komutanu Kâzım (Özalp) izinli olarak bulunduğu İzmir'de İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti üyeleri ile görüştü. 14 Mayıs

38 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 88 , Dosya 323, Fihrist 20/1. 39 Nurdoğan Taçalan, Egede Kurtuluş Savaşı Başlarken, İst.1970, s.14, Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 1953, s.41, Türk İstiklâl Harbi (Genelkurmay), c.I, Ankara 1962, s.134. 40 Asaf Gökbel, Milli Mücadelede Aydın, Aydın 1964, s.33, Nurdoğan Taçalan, a.g.e, s.88.; Mesut Çapa, İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye (Aralık 1918-Mart 1920), AAM Dergisi, Sayı 21, s.358. 41 Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü , c.I, s.168, 174. 42 Zeki Sarıhan, a.g.e., s.176,178.

Page 23: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

22

1919’da Redd-i İlhak Beyân-nâmesinin hazırlanasında cemiyetin ileri gelenlerinin faal rol oynadıklarını bilmekteyiz. Ancak, İzmir’in işgalinden sonra cemiyet idare merkezini İstanbul’a nakil etmek zorunda kaldı43.

13 Haziran 1919'da, İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti, Paris Barış Konferansında Türkiye'nin görüşlerini açıklamak üzere 14 Haziran’da yola çıkacak olan Tevfik Paşa'ya verilmek üzere bir muhtıra hazırladı. Muhtırada, işgâl günü ve sonrasında İzmir ve çevresinde Yunanlıların yaptıkları öldürmeler, soygunlar, hakaret, ırza geçme ve diğer olaylar ayrıntılarıyla yer aldı. Yüzde seksenbeşi Müslüman olan bölge halkının başka bir eğemenliği kabul etmeyeceği belirtildi. Bunların Barış Konferansında dile getirilmesi istendi 44.

İzmir Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti redd-i ilhâk ile de ortak çalışmalar yapmıştır. İki cemiyet de aynı amaçlar doğrultusunda çalışmışlardır. Cemiyetin çalışmaları 1920'de de devam etmiştir. 31 Ocak 1920'de, Mustafa Kemal'e çektikleri telgrafta, Yunanlıların İzmir'i ilhâk için çalışmalar yaptıklarını, bunun önlenmesi gerektiğini duyurmuşlardır. 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali sonunda, Osmanlı Meclis-i Mebusânı gibi bu Cemiyet de tarihe karıştı45. Bu tarihlerde Mustafa Kemal Ankara'da bulunmaktaydı.

İstanbul ve Diğer Yörelerde Kurulan Dernekler:

Milli Kongre:

İstanbul'daki en büyük fırkalardan biri olan Milli Kongre, 29 Kasım 1919'da kurulmuş, ancak bünyesinde olan pek çok dernek zamanla kendisinden ayrılmıştır. Örneğin, Selâmet-i Osmaniye Fırkası, Sulh ve Selâmet-i Osmaniye, Ahali-i İktisat Fırkası gibi46.

Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti de milli kongreye bağlı bir kuruluştu. Milli Kongre'ye girmeden önce, İstanbul'daki “Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti ve Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti” mevcut durum

43 Zeki Sarıhan, a.g.e., s.206. 44 Izmir Fecaiyi, İstanbul Hükümeti 1919. Basım Tarihi, yayınevi adı yok, s.28. 45 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Ankara 1951, sayı 16, Vesika 407. Cemiyet Konusunda geniş bilgi için bak: Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1981, s.122-126, 153-165.; Mesut Çapa, a.g.m., s.559. 46 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, c.II, İstanbul 1986, s.150-160. Milli Kongrenin bünyesinde elliden fazla kuruluş vardı. Bak Sabahattin Selek: Anadolu İhtilâli, İstanbul 1976, c.1, sh.98-99. Selahattin Tansel: Mondros'tan Mudanyaya Kadar, İstanbul 1976, c.1, s.149-150.

Page 24: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

23

karşısında, milletin hukûkunu koruma görevini yalnızca hükûmetden beklemenin doğru olmayacağını, İtilâf Devletlerine bu milletin varlığını duyurnak gerektiğini savunmaktaydı. Bunun için de “el birliği ile gidilecek yolu” bulmak gerektiğini ileri sürmekteydi.

Milli Kongre'ye katılmadan önce, 22 Kasım 1918'de, bu cemiyet yayınladığı bir yazıda, bu amaçlar için başlıca fikir adamları ve yazarlarla, üniversite profesörlerini çağırıp, birlikte çalışılmasını önermiştir. Hatta, bunun için de, sonraki cuma günü Binbirdirek Mevkiinde bir toplantı yapılması kararı da alınmıştır47.

Milli Kongre 29 Kasım'daki toplantısını Talim-Terbiye Derneğinde yapmış, başkanlığa göz doktoru Esat Paşa getirilmiştir. Bir program komisyonu kurulmuş ve daha sonra 6 Aralık 1918'de bağımsızlık esaslarını ortaya koyan beyannamesi yayınlanacaktır48. Milli Kongre 6 Aralık 1918'de büyük kongresini yaptı.Altmış kadar derneğin toplandığı kongrede Esat Paşa, bütün milli kuvvetleri birleşmeye, milletin hak ve çıkarlarını elde etmeye, Milletler Cemiyetine bağımsız olarak girmeye, basında dayanışmaya, ülkeler arasında dostluk bağları oluşturmaya, yayın yapmaya, yabancı ülkelere kurul göndermeye çalışacağını ilân etti. Ancak ne İngilizler ne de Damat Ferit Paşa Milli Kongre'nin bu çalışmalarından memnun kalmayacaktır. Minber Gazetesi 7 Aralık'ta Fırkanın bildirisini yayınlayacaktır49. İngilizler, Osmanlı Devletinde herhangi bir baş kaldırmayı istemiyorlardı. Damat Ferit Paşa da, İngilizler ile aynı düşünceyi benimsiyordu. Bu yüzden İngiliz Muhipleri Cemiyetinin kurucuları arasında idi.

Bir süre sonra, Milli Kongre'den ayrılmalar başlayacaktır. Daha sonra göreceğimiz Selamet-i Osmani, 14 Ocak 1920'de Osmanlı Sulh ve Selamet ile birleşecek, aynı gün Milli Kongreden ayrılma kararını da alacaktır50. Gene'de İstanbul'da en güçlü fırkalardan bir olarak görülen Milli Kongre, 15 Şubat 1919'da Trakya'nın haklarını savunmak üzere Paris Barış Konferansına bir delege gönderme kararı aldı51.

47 Söz Gazetesi (İstanbul), sayı 10 (22 Teşrîn-i sâni 1918) 48 Tunaya: Türkiye'de Siyasi Partiler (1859-1952) İstanbul 1954, s.117, c.II, s. 150.; Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, c.1, İstanbul 1977, Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Ankara 1959, c.I, s.149. 49 Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü:, c.1, 53-54,56. 50 Sarıhan, c.1, a.g.e. s.94. 51 Sarıhan, a.g.e. s.132.

Page 25: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

24

Milli Kongre yalnızca İzmir değil, Trakya'nın da haklarını savunma görevini üstlenmişti. 19 Mayıs 1919'da, cemiyet Wilson'a bir muhtıra gönderdi. Bunda, Wilson'a, adil barış için koyduğu ilkeleri ve sözleri hatırlatılmaktaydı. Muhtırada İzmir'in işgâlinin bu ilkelere aykırı düştüğü belirtilmekte, Türk milletinin yok edilmesini izin verilmeyeceği vurgulanmakta idi52.

İzmir'in işgâlinden sonra fırka miting ve bildirilerini sıklaştırdı. 23 Mayıs 1919' da, otuz beş dernek ve fırkanın katılımıyla olağan üstü bir toplantı yapılarak, gerekirse bir milli şura kurulmasına oy birliği ile karar verildi. Bunu gerçekleştirmek amacı ile bir komisyon seçildi53.

Ulusal kurtuluş hareketine uymayan davranışlara, hem Milli kongre, hem de diğer cemiyetler karşı çıkmaktaydı. Örneğin, Paris'e gidecek olan üyelere 3 Haziran 1919'da Trabzon Muhafazaa-i Hukûk Cemiyeti adına Hüseyin, Matbuat, Sulh ve Selamet, Milli Ahrar ve Milli Kongre adına Talha Bey itiraz etmişlerdi. Bunun üzerine Tevhid-i Efkâr'ın sorumlu müdürü de olan Talha'nın tutuklanması ve Sinop'a sürülmesi kararlaştırılmış, ama, daha sonra affedilmişti54. Hükümet, İstanbul'daki fırkaların ve Milli Kongre’nin bağımsızlık yolundaki çalışmalarından memnun değildi. Partiyi kapatmayı daha yerinde buluyordu. Nitekim, 4 Haziran'ı 5 Haziran'a bağlayan gece, polis kongrenin toplantısını bastı. Milli Kongre’nin Başkanı Esat Paşa ile gazeteci Talha Ebuzziya tutuklandı. Hükümet, birkaç gündür muhalefete karşı sert tepkiler gösteriyordu.Esat Paşa, 12 Haziran'da Kütahya'ya gönderilecek, 10 Temmuz'da çıkan izin üzerine, 13 Temmuz'da yeniden İstanbul'a dönecektir55.

Partiler, genel bir seçim yapılmasına taraftardı. Bu isteklerini çeşitli tarihlerde padişaha iletmişlerdi. Milli Kongre ve Vahdet-i Milliye fırkaları da 7 Haziran 1919'da padişahtan seçim kararı istediler. İki gün sonra Türkocağı ve üniversite çevreleri seçim isteyen yaftalarla doldu56.

52 Sarıhan, a.g.e. s.258. 53 Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 21: Tarihimizde İlk Milli Kongre, s.8. Gökman, Muzaffer: Atatürk Devrimleri Tarihi Bibliyoğrafyası, İstanbul 1968,s.136 54 Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli mücadele, İstanbul 1983, sh 369-370. 55 Bilgiler arasında tutarsızlık var. Sarıhan Kurtuluş Savaşı Kronolojisinde(I) s.233'de Esat Paşa'nın 12 Mayıs'ta tutuklandığını gazete haberlerine dayanarak belirtiyor. Ancak, s.305'de bunu 5 Haziran olarak gösteriyor. Doğru olan bu olmalıdır. Gazete'de tutuklanma kararı alınmıştır. Zaten Sina Akşin de aynı doğrultuda bilgi veriyor. Bak. Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul 1976, s.312. 56 Sina Akşin, a.g.e., s 331, Gotthart Jaeshke, c.I, s 41. Cemal Kutay, Türkiye Hürriyet ve

Page 26: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

25

İşin ilginç yanı, Damat Ferit Paşa Hükümeti'nin ulusal yönü olmadığı için, kabineye, yararlı derneklerin yanı sıra, zararlı derneklerin de itirazlarda bulunduklarını görmekteyiz. 20 Temmuz 1919'da yapılan toplantıda Sulh ve Selamet, Milli Ahrar, Osmanlı Sosyalist, Sosyal Demokrat, Milli Kongre, İzmir Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye gibi fırkaların yanı sıra, padişah yanlısı olan Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet, Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Kürt Kulübü dernekleri de aynı amaçta birleşmiş, kafinenin gayr-i meşru olduğu, ulusal hakları savunamadığı, ehliyetsiz kişilerden oluştuğu yolunda karar almışlardı57.

Padişah seçim kararı aldıktan sonra, fırkalar aralarında anlaşarak seçime gitme yoluna başvurdular. 11 Ekim 1919'da Milli Kongre Binasında yapılan toplantıda fırkalar, seçimlerde birlik sağlamaya karar verdiler. Buna göre yurtsever kişiler aday olarak gösterilecek, Türklerin sandık başına gitmesi sağlanacaktı. 16 Ekim'de toplantı yapması beklenen Milli Kongre toplanamamış, ancaki Vahdet-i Milliye Fırkası'nın kendisine katılması ile daha da kuvvetlendiği mesajını vermiştir. Hürriyet ve İtilâf Fırkası da Sadık Bey'in başkanlığında yapmış olduğu toplantıda, Hükümetin Anadolu'daki seçimleri denetlemek için müfettiş gönderirse seçimlere katılacağını bildirdi58. Fırkalar seçimlerin tarafsız olmayacağını düşünüyorlardı. Anadolu'daki hareketin temsilcilerinin seçimleri etkileyeceğini, ittihatçılaraın gene mecliste eğemen olacağına inanıyorlardı. Bu yüzden gazeteler de seçimlerin tarafsız yapılmasını sık sık dile getiriyordu. İfham Gazetesi ise, fırkaların tek bir fırka olarak Milli Kongre'nin etrafında birleşmesini öne sürüyordu. Ama, çeşitli fırkaların yayın organı olan gazeteler hep kendi fırkalarını ön plâna çıkarmak istiyordu.

Milli Kongre, müdafaa-i hukûk derneklerinin seçime etki yapacağı düşüncesindeydi. 2 Kasım 1919'da Milli Kongre, Mustafa Kemal'e seçimlerde tarafsızlık tavsiye eden bir mektup yazmayı kararlaştırdı.Bu Esat Paşa'nın imzası ile 3 Kasım'da Mustafa Kemal'e çekilen telgraftır. 2 Kasım 1919'da yapılan toplantıda kararlaştırıldığı üzere, Sivas'da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyet-i Heyetiyesi'ne 3 Aralık'ta çekilen telgrafta altmış kadar üyesi olan Milli Kongre ile çalışan Milli Ahrar, sulh ve Salamet-i Osmaniye, Ahali-i İktisat, Sosyalist Birliği gibi kırk siyasi dernek

İstiklâl Mücadelesi, c.12, s.10675, Halide Edip Adıvar, Yunan Mezalimi, İstanbul 1970, s.37. 57 Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul 1983, s.439. 58 Tasvir-i Efkâr (İstanbul) 17 Teşrîn-i evvel 1919 Cuma, sayı 3873. İfham (İstanbul: 12 Teşrîn-i evvel 1919

Page 27: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

26

seçimler konusunda müdahale gibi şayiaların dolaştığını iddia ederek Heyet-i Temsiliye'nin dikkatini çekmenin bir vatan borcu olduğunu belirtmişti. Ama, daha sonra Milli Türk ve Milli Ahrar fırkaları bu telgrrafdan haberdar olmadıklarını ifade edecceklerdir59.

Esat Paşa, aslında vatansever bir kişidir. Bunu Mustafa Kemal'in en güvendiği kişilerden olan Şevket Bey de ileri sürüyor. Milli Kongre Başkanı Esat Bey'in milliyetperver bir kişi olduğunu, hem Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanı Şevket Bey, hem de 5. Fırka Komutanı Cemil Bey doğrulamaktaydılar60.

Milli Kongre'nin Başkanı Esat Paşa, müdafaa-i hukûk dernekleri tarafından seçimlere müdahale olunacağı yolunda bir düşünceye kapılmıştı. Bunun için de Mustafa Kemal Paşa'ya az önce konu ettiğimiz telgrafı çekmişti . Mustafa Kemal Paşa, buna 5 Kasım 1919'da verdiği cevapta, Milli Kongre'nin altmış kadar cemiyetle millet ve memleketin kurtuluşu için yaptığı toplantıya teşekkür etmiş ve Esat Paşa'nın iki sene öncesine kadar en koyu ittihatçılardan olan Teceddüd Fırkası üyelerini mebus seçtirtmek için yaptığı girişimleri hoş karşılamadığını, milletçe seçilecek mebuslara ne kendisinin, ne de dışarıdan bir kişinin itiraza hak ve yetkisinin olamayacağını, Heyet-i Temsiliye'nin bu konuda bir çalışması olmadığını açıklamıştır61.

“ Esat Paşa hazretlerine

Sivas/5/11/35 Milli Kongre kâtib-i umûmiliği namına vazü'l-imzâ( imza sahibi)

C. 3/11/35 üstü çizili ( tarihli telgraf-nâme-i alîleri vâsıla-i dest-i ihtiramımız oldu“yüce telgrafınız elimize ihtiramla ulaştı” nâmına vaz'-ı

59 İkdam (İstanbul): sayı 8164, 3 Teşrin-i sâni 1919 (3 Kasım 1919- Pazartesi. : Fotokopi :1 60 Bak. 12.11.1919 tarihli telgraflar: ATASE: Atatürk Arşivi. Klasör 19, Dosya 1336/3-1, Fihrist: 13, 13-12, 61 İkdam: 10 Teşrîn-i sânî 1919, Pazartesi, sayı 8171 : Fotokopi: 2 Mustafa Kemal Paşa'nın telgrafı: ATASE: Atatürk Arşivi, Klasör 19, Dosya 1336(3-1), Fihrist. 13/3- Bunun temize çekilmiş hali 10 Kasım 1919'da İrade-i Milliye Gazetesinde yayınlanmıştı: bak. Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri c.IV, Ankara 1991, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, s.122-124. Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, c.IV, Ank 2006, s. 126-128. 3 Kasım 1919'da Milli Kongrenin çektiği telgraf için bak: Tasvir-i Efkûr: sayı. 2890 “ 3 teşrîn-i sani 1919. 335/6-1, Fihrist. 15, 15/1. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1986, c.II, s 158-19.

Page 28: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

27

imzâ buyurduğunuz altmış kadar cemiyetle Milli Ahrar, Sulh ve Selâmet-i Osmaniye, Ahali, İktisat ve Sosyalist Birliği siyâsi fırkalarına intihâb-ı mebûsân “milletvekili seçimi” mukadderat-ı millet ve memleketi bi-hakkın tahlise matûf tevagullerinden “milletin ve memleketi geleceği kurtarılmasıyla ilgili sürekli uğraşmalarından” dolayı hassaten takdîm-i teşekkür ederiz. Şayiat-ı mütevâtire “Ağızdan ağıza dolaşan söylentiler” üzerine serdine lüzûm gördüğümüz mütalaâat bizce de pek ziyâde haiz-i ehemmiyet görülmüştür. Bu gibi tevâtürlerin söylentilerin” sıhhat ve adem-i sıhhatini tebeyyün ettirmek “sıhhat ve sıhhatsizliğini ortaya çıkarmak” (üstü çizili: henüz mümkün olamıyor. “müşkül oluyor. Çünkü, filhakika vâsıl sâmimiz olan şayiat “Kulağımıza ulaşan söylenti” yalnız telgraf-nâme-i alîyelerinden olduğundan ibaret bulunsaydı kanaatte suhûlet “kolaylık” olurdu. Fakat, bir taraftan zât-ı âlinizin de güyâ çiftçi Derneği nâmı altında İttihat ve Terakki matlûbu “isteği” olan Teceddüd Fırkasının azasını (üstü çizili: her taraftan) mebus yaptırmak için Eskişehir, İzmit, Kastamonu, Kütahya, Bursa, Trabzon, Erzurum, Sivas gibi muhitlere bir çok mektubla ve memûr-u mahsûsla “özel memurlar” gönderdiğiniz ve bazı zevâta ( üstü çizili: doğrudan doğruya) Teceddüd Fırkasının nâmzet listesini “ üstü çizili: yollamak evvelâ nihâdâtı dünyada taayyün etmiş “ huyları dünyada ortaya çıkmış” ve cidden” ve bu suretle milletin temîn-i vahdetine “ birliğini teminine”(üstü çizili: kâfil “üstüne almış) bulunan) hâdim olan “hizmet eden” Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin Teşkilât-ı Milliyesini teşevvüşe duçâr etmeğe “karışıklığa uğratmaya” ve bu günkü lisânınızla takbih etmekte “ begenmemekte” bulunduğunuz bir heyetin vücud bulmalarına çalışmakta olduğunuz hakkında şikâyet vârid olmuştur. (Üstü çizili: Bundan başka bizzat hakk-ı alinizde dahi teşebbüsâtınızda izhâr buyrulan nezâhet ve safvetle “temizlik ve paklıkla” gayr-i kâbil-i telîf olacak işaat “duyurmalar” ve izahatte bulunanlar vardır. Meselâ, kirli ve temiz ittihatçılığı hayat-ı memleket için telin buyuran zât- ı âlîlerinin Sıhhiye Müdiriyet-i Umûmiyesinden infikâk buyurduğunuz “ayrıldığınız”iki sene evvelisine kadar en koyu ittihatçılardan olduğunuzu ve Talat Paşa ve rüfekasının mahrem-i esrâr ve ef'ali” “Talat Paşa ve arkadaşlarının gizli sırlarına ve işlerine vakıf olduğunuz” bulunduğunuzu ve devlet-hânenizin müzakerât-ı mahremaneye en emin penâh “sığınılacak yer” bulunduğu iddia ve

Page 29: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

28

hatta vesâik ile isbât edenler olmuştur). Milletin intihâb edeceği mebûsların ahlâk ve evsâf-ı lâzimeye haiz bulunmaları bi't-tâbi bizce pek ziyâde şayân-ı temennidir. Ancak, bu husûsta (üstü çizili: mücereb “denenmiş” kimseleri zamanla tanımadığımız için doğrudan doğruya milletin safvet-i vicdân ve dimâğına “temiz vicdan ve aklına” terk etmeği lüzûmlu bulduk. hiç kimseyi tavsiyeyi kendimizde bulmadık. Binaan-aleyh, bu surette milletin müntahabler “seçilmişleri” olacak mebûslardan mürekkep “kurulu” heyete ne dahilen ve ne de haricen hiç kimsenin itiraza hakk ve selâhiyeti olamaz. Bazı mebûs namzetlerinin Kuvâ-yı Milliye'den mukteseb tesirât dahilinde intihablarının teminine çalıştıkları muhtaç-ı teyittir. Heyet-i Temsiliyenin Hiçbir yerde mümessili mevcut değildir. Mevcut olmadığından bu bâbdaki istihbaratınız doğru değildir. Bu haberi verenlerin muradı müdafaa-i hukûk cemiyetine mensup olan herhangi bir zâtın veya efradın intihâb-ı mebûsânda kânûnen kendilerine bahş olunmuş hakkı veya vazifeyi her ferd-i millet gibi istimal eylemekte “kullanmada” olmaları ise, bu pek tabiidir. İntihâb-ı mebûsân hakkındaki beyân-nâmenizin bahis eylediği itimâdın teyit ve tahakkuku “doğrulanması ve gerçekleşmesi“ için bizden ef'âle intizâr buyuruluyor ise “işlerin gözlenilmesi isteniyor ise” bundan mazûr“özürlü” olduğumuzu müsaadenize rica eyleriz. Çünkü, teklifinizi ifâ etmek için intihabâta fiilen müdahale etmek lâzımdır. Halbuki, cemiyetimiz bir fırka-i siyasiye olmayıb, bi'l-cümle fırkaların ictihadâtına hürmetkâr, ancak, muayyen maksatlar için milletin vahdetini “birliğini” temine matuf bulunduğundan intihabata bi'l-hassa fiilen müdahâle halinde bir tarafı iltizam “birinin tarafını tutma”ve diğer tarafla muaraza “karşı çıkma” eylemeği kabul (üstü çizili: etmek icâb edecekdir ki menâfi'-i memleket ve millete münafidir) etmek ,bu da cemiyetin gayesine münâfidir “amacına aykırıdır”.

Hükümet-i hazıra dahi cemiyetimizin mebûsân intihabatına fiilen müdahale etmemesinde isabet görerek bu husûsu heyetinizden talep eylemiş ve o yolda taahhüt edilmiş olması da cemiyetimizi bundan bir kere daha men' etmiş bulunuyor. Binaealeyh, mebûsânın şöyle ve böyle intihab edilmekte bulunmasından vücuda gelecek Meclis-i Mebûsânın şunun veya bunun hoşuna gidip gitmeyeceğinden dolayı cemiyetimiz bir gûna mesûliyet kabul etmez.

Mebûs intihabatında milleti irşâd etmek “bilgilendirmek” için

Page 30: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

29

bi'l-cümle siyâsî fırkaları meydan-ı faaliyet küşadedir “çalışma sahası açıktır”. Böyle bir faaliyet-i meşruaya mümanaata “yasal çalışmaya karşı koyanlar” kalkışanlar olursa, o gibiler hakkındaki hükûmet-i seniyyeyi icabât-ı kânûneyi tatbikten kimse men' edemez.

Cemiyetimizin nâmına gayr-i kânûni efal ve müdahalâtta bulunanlar mevcut ise, bu gibilerin nerede ve ne türlü efali “işleri” gayr-i kânûniyede bulundukları madde tasrihi halinde cemiyetimizce tedâbîr ittihazında teehhür edilmeyeceğine “tedbirler alınmasında gecikilmeyeceğine” emniyet buyrulmaktadır.

Maa-haza “Bununla beraber”, telgraf-nâme-i âlîleri ile marûz cevâb-nâmemiz umûmca ıttıla usûl-u tenvîr-i efkâra medâr olacağından “herkes tarafından öğrenilip aydınlanmaya neden olacağından” her ikisinin Payitaht Matbuatına tevdi buyrulması “verilmesini” ricâ ve buraca neşr ve tamim olunacağı arz olunur efendim.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Heyet-i Temsilyesi Namına

M. Kemal”

İstanbul gazeteleri Mustafa Kemal Paşa'nın isteğini yerine getirmiş ve bu mektupları yayınlamışlardır. Mustafa Kemal Paşa'nın cevabını yerinde ve haklı görmüşlerdir. Esat Paşa'yı bu konuda tenkit de etmişlerdir. Gazetelerde seçimlere müdahale olup, olmadığı tartışılmaya başlanmıştır.

6 Kasım'da Kara Vasıf Bey , Heyet-i Temsiliye'ye gönderdiği telde , Meclisin İstanbul'da toplanmasının şart olduğunu, Sulh ve Selameti tamamen kazandıklarını, Milli Ahrar'ı yıktıklarını, Milli Kongre'nin yola geleceğini öne sürmüştür62. Ancak, Vasıf Bey'in söyledikleri doğru değildir. Sulh ve Selamet Fırkası daha sonra belirteceğimiz üzere bir diğer parti ile birleşecek, Milli Ahrar ve Ahali-i İktisat birleşip müstakil hareket edecek, Milli Kongre ise yoluna devam edecektir.

Heyet-i Temsiliye 9 Kasım 1919'da Milli Kongre ile ilgili bazı kararlar almıştır . Bunların üçüncüsü “ Eski bakan Ferit Bey'e: Göz Tabibi Esat Paşa'nın ittihatçılığı hakkında belgelerin yayınlanabileceği”, 4. maddede 62 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, c.III, Vesikalar, Vesika: 183.

Page 31: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

30

“Niğde'de 11. tümen Komutanı Mümtaz Bey'e Temsil Kurulunun Milli Kongre ile hiçbir ilişkisinin olmadığı”, Vasıf Be'ye yollanacak kararı içeren 6. madde ise “Tevfik Rüştü Bey'in ittihatçılık yapmadığı, asıl ittihatçılığı yapanın Esat Paşa olduğu ve bu kişinin milli teşkilât ve milli birlik aleyhine çalıştığı”nı açıklıyordu. Albay Şevket Bey, 9 Kasım 1919'da, 3. Kolordu Kumandanlığına çektiği telde, Sivas'ta, kongre tarafından Esat Paşa'ya gerekli cevabın verildiğini iletmekte idi 63.

Gazetelerde seçim tartışmaları sürerken, 28 Kasım 1919'da Milli Kongre mebus adaylarını açıkladı 64.

Milli Ahrar

4 Mayıs 1919’da, İstanbul'da İsmail Suphi, Bekir Sami, Cami Bey, Abdülhak Şinasi ve arkadaşları Milli Ahrar Fırkasını kurdular. Fırka bağımsızlık hareketini savunacak, manda görüşünü ret edecekti. Son Osmanlı Meclisine ve Türkiye Büyük Meclisine mebuslar sokabilecekti 65.

Milli Ahrar Fırkası, 18 Mayıs 1919'da Hürriyet ve İtilâf, Sulh ve Selamet, Türkiye Sosyalist, Osmanlı Demokrat fırkalarıyla yaptığı ortak toplantıda İzmir'in işgalini görüştü. Hazırlanan ortak metin İtilaf devletleri temsilcilerine verildi. İşgâl protesto edilerek, doğacak sonuçlardan İtilâf Devletlerinin sorumlu olacağı, Türk milletinin, birliğini ve bağımsızlığını koruyacağı belirtildi66. 22 Mayıs 1919 fırkanın yayınladığı beyân-nâme ve programa göre, azınlıkların haklarına saygı gösterilecek, Osmanlılar fetih siyaseti gütmeyeceklerdi 67.

Hükümete zaman zaman karşı çıkan fırka, seçimlerin tarafsız yapılmasını ve meclise milletvekili seçtirerek girmeyi istiyordu. 21 Temmuz 1919'da Hürriyet ve İtilâf Fırkasının merkezinde toplanan Sulh ve Selamet, Milli Ahrar, Türkiye Sosyalist ve bazı dernekler hükümeti yasal olmayan ve

63 Miralay Şefik Bey'in 9 Kasım tarihli teli: ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 4, dosya 335/6-1, Fihrist. 15, 15/1. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Ankara 1974, s.50. 64 Zeki Sarıhan, a.g.e. c.II, s.254. Esat Paşa, Meclis-i Ayîna girmiştir. Ancak, Mustafa Kemal tarafından, 19/20 Mart 1920, Sivas'taki Anadolu Müdafaa-i Vatan Cemiyetine çekilen telden, kendisinin ve eşinin tutuklandığını öğreniyoruz. Bak: Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006, Bugünkü Dille, s.283. 65 Muzaffer Sencer, Türkiye'de Siyâsî Partilerin Sosyal Temelleri, İstanbul 1970, s.7, Tarık Zafet Tunaya, a.g.e., c.II, 461. 66 Zeki Sarıhan, c.I, a.g.e., s.252. 67 İleri Gazetesi: 22 Mayıs 1335.

Page 32: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

31

güvenilmez olarak kabul ettiler. Ortak protestoyu, sansüre karşın yayınlayan Sosyalist Fırka'nın yayın organı İdrak Gazetesi kapatıldı68.

Ekim ayında Milli Ahrar Fırkası seçim ile ilgili çalışmalarına hız vermiştir. Fırka, programında çok az değişiklik yaparak programını gazetelere vermiş ve namzet listesine de dürüst, vatansever kişilerden bazılarını eklemişti. 21 Ekim 1919'da partinin programı gazetelerde yer aldı. Yusuf Akçura (Türkçülük konusunda çalışmaları ile meşhur), Ahmet Refik (tarihçi) Adnan Adıvar (doktor-Sıhhıye Bakanı) Ahmet Mithat gibi Türkçüler tarafından ivme kazandırılan parti, emperyalizme karşı Türk veya Türk Medeniyetini kabul etmiş olanların milli birlik ve bağımsızlığını amaçlamaktaydı 69.

Kasım 1919'da Milli Ahrar, Milli Kongre’den ayrılma kararı almıştır. Hazırlanan son mebûs listesinde Milli Ahrar'ın istediği düzenleme yapılmamıştır. Bu yüzden Milli Ahrar Fırkası Genel Katibi Mahir Said Bey, 28 Kasım 1919'da gazetelere bir beyanat vererek, bu durumu açıklamıştır. Beyanatın girişinde Milli Ahrar, Ahali-i İktisat, Sulh ve Selamet , Türkiye Sosyalist fırkalarının Milli Kongre'ye girmeyerek, yalnız belirli hususların görüşülmesi için yapılan davetlere katıldıkları, İstanbul, İzmir gibi ortak yerlerde çalışma girişimlerinin Ferit Paşa Hükümetinin sonlarına doğru gevşediği, liste tertibi konusunda Milli Ahrar'ın isteklerinin dikkate alınmadığı yer almaktaydı. Daha sonra, Sivas'a çekilen telgrafa geçerek, Heyet-i Temsiliye'ye tel çekilmesi fikrinin Milli Ahrar'dan değil, Milli kongre delegesinden doğduğunu, Milli Türk Fırkasının bu fikri hararetle savunduğunu, teli yazdığını, Sulh ve Selamet delegesi tarafından düzeltilip, kabul edildiğini öne sürer . Ancak, Milli Türk Derneği bunu onaylamadığını öne sürecektir. Milli Ahrar’a göre, bu telgrafı bazıları Sivas'ı azarlama gibi düşünmüşlerse de gerçekte bunun böyle bir şey olmadığı, bunun memleketin geleceği ile uğraşan bir heyeti ikaz olduğunu, buna karşı yazılan cevapta Milli Kongre'nin İttihatçı olarak gösterildiği, İşçi ve Çiftçi, Sosyalist Demokrat, Milli Türk Fırkasının seçimde yeri olmadığını, bunların resmen kurulmadıklarını gazeteler de yazdığı halde buna dikkat edilmediği, ama,

68 Sina Akşin, İstanbul Hükûmetleri ve Milli Mücadele, İstanbul 1976, s.439. Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, c.I, İstanbul 1970, s.52. 69 Tasvir-i Efkâr (İstanbul): 17 Teşrin-i evvel 1919, sayı: 3873, Vakit (İstanbul): 22 Ekim 1919.

Page 33: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

32

Milli Türk Fırkasının önerisi kabul görmediğinden son önemli toplantıya katılmadığı beyanatta yer alır.

Milli Kongre'nin bu ayrılmadan önce yaptığı son toplantı 20-23 Kasım 1919 dadır. Bu toplantıya Milli Kongre, Vahdet-i Milliye, Çiftçi, Sosyalist Demokrat, İşci, Türkiye Sosyalist, Ahali-i İktisat, Sulh ve Selâmet-i Osmaniye ve Milli Ahrar delegeleri katılmıştır. Seçim çok uzun sürmüştür. Ancak, listede usulsüz olduğu gerekçesi ile Milli Kongre tarafından liste iptal edilecektir. Mahir Said, 28 Kasım 1919 tarihli bu beyanatını, sonuç olarak, Milli Kongrenin ret ettiği liste ile kamu oyuna sunduğu liste karşılaştırılırsa, sonucun İttihat ve Terakkiye bir eğilim olduğu ortaya çıkar, Milli Ahrar'ın dışındaki fırkalar belki ortak hareket ederler, ancak fırkamız tek başına programı ile listesini bir iki içinde ilân edecektir şeklinde sonuçlandırmaktadır70.

Milli Ahrar ile Sulh ve Selamet fırkaları, Milli Kongre ile aralarında anlaşmazlık çıkınca, 29 Kasımda İstanbul seçimlerinde birlikte hareket etmeye karar vermişlerdi. Sulh ve Selâmet'in listesi de yayınlanmıştı 71. Milli Kongre ile arasında anlaşmazlık olan bir diğer fırka Ahali-i İktisat'tır.

Milli Ahrar ve Ahali-i İktisat fırkaları İstanbul seçimlerinde birlikte harekrt etmeye karar vererek bu hususdaki görüşlerini bir beyân-nâme ile tespit etmişlerdi. Beyân-nâmede İstanbul namzedlerinin resimleri ve hayat hikâyeleri de yer almıştı. Milli Ahrar'ın amacı azınlıkların hukukunu korumak, fetihten uzak durmak sosyal, iktisadî, fikri sahada yükselme, Kuvâ-yı Milliyeyi sınırlarımız içinde yaşatmaktır. Fırka iç ve dış siyasetteki programını, Osmanlı saltanatını korumak, Kuvâ-yı Milliyemiz içinde sosyal seviyemizi yükseltmek, fetih siyasetinden uzak durmak diye tanımlamaktadır. Ancak, fırkanın programında en göze çarpan husus, Prens Sabahattin'in Teşebbüs-ü şahsi ve Adem-i Merkeziyyet ya da Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet'in öne sürdüğü merkezî idare yerine mahalli idarelerin kurulması, mahalli yetkilerin ayrılması ve azaltılması hususudur. Aynı husus belediye için de geçerlidir. Merkezde ve illerde azınlıkların hukuku nüfusu oranına göre temsil edilecektir. Programda daha sonra eğitim, iktisat, ticaret, ziraat gibi konular yer almaktadır. Daha sonra, programda bazı eksiklikler olduğu, bunların sonra Milli Meclis'te görüşüleceği hatırlatılmakta ve 7 Aralık'ta 70 Vakit İstanbul, sayı 742, 29 Teşrîn-i sâni 1919 Cumartesi (Kasım) Fotokopi :3. 71 Vakit (İstanbul): 1 Kânûn-u evvel 1919 Pazartesi, Fotokopi:4.

Page 34: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

33

Ahrar, Ahali-i İktisat, Sosyalist ve bağımsız adayların isimleri verilmektedir. Çiftçiler Derneğide Milli Kongre'den ayrılmıştı. Çiftçi Derneği de fırkacılıktan uzak, yalnız vatanın ve milletin genel çıkarlarını düşünen mebus adaylarının isimlerini 7 Aralık'ta yayınlamıştı72. Milli Ahrar Fırkası, gerçi Meclis'e milletvekillerini sokabilmişti, ama o da diğer partiler gibi, seçimlerin tarafsız yapılmadığı düşüncesine sahipti. Meclis'in ittihatçıların elinde olduğunu düşünüyordu. 5 Ocak'ta yayınladığı bildirisinde de, Meclis'in ittihatçı bir meclis olduğunu, ittihatçıların, seçimde yüz kızartıcı oyunlar oynadığını, Anadolu halkının aldatıldığını ilân etmekteydi 73.

Bu cemiyet, İzmir'in kurtarılması için önemli çalışmalar yapmıştır. Bir kısım üyeleri, Osmanlı Mebûsân Meclisine girmişler, ama, Meclis'in yasallığını kabul etmeyip, dağılmasını istemişlerdir. Daha sonra, bir kısım üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine milletvekili olarak katılmışlardır. Milli Ahrar Fırkası üyeleri, Anadolu olaylarının gelişimi üzerine, fırkayı kapatmışlar ve memleketin geleceği hakkında söylenecek sözlerin Anadolu Hükümetine ait olacağını belirtmişlerdir74. Böylece ne kadar vatanperver olduklarını da ortaya koymuşlardır.

Osmanlı Sulh ve Selamet Fırkası:

Bir süredir gizli çalışan ittihatçılara karşı savaş açan liberal Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti, 20 Kasım 1918'de İstanbul'da kuruldu. Cemiyet Başkanı Topçu ferik (tüm general) Ferit Paşa ile ilk yönetimde gazeteci Ali Kemal, Elaziz'in eski valisi Cemal Bey, Danıştay üyesi Sait Molla bulunnaktadır. Ankara'da kurulan hükûmet, özellikle ittihatçı düşmanı olan ve içinde Sait Molla'nın bulunduğu cemiyeti benimsememişti. Ankara Hükümeti, İstanbul'daki Milli Mücadele grupları vasıtasıyla, zararlı dernekleri ve Ulusal Bağımsızlık Savaşına aykırı hareket edenleri öğrenecek ve bunları yok etmek için çalışmalar yapacaktır. Bu düşüncenin doğrultusunda, Anadolu'da örgütlenen Osmanlı Sulh ve Selamet Fırkası'nın mensuplarından Ankara'ya gelmiş olanları tutuklayacaktır. Ancak, tutuklananlar, cemiyetin bütün üyeleri değil, yalnızca Milli Mücadele Grubu'nun isimlerini verdikleridir. Bunlar arasında diğer cemiyetlere mensup olanlar da vardır75.

72 Vakit: 1 Kânun-u evvel 1919, ve 7 Kânûn-u evvel 1919, sayı.850. 73 Zeki Sarıhan, c.II, a.g.e, s.311. 74 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyâsî Partiler: c.II, İstanbul 1986, s.462-46. 75 Zeki Sarıhan, c.I. a.g.e, s.35. Milli Mücadele Grubu'nun zararlı kişileri Ankara'ya bildirip, tutuklattığı konusunda pek çok bilgi vardır. Tutuklamalar için bak: ATASE, İstiklâl Arşivi,

Page 35: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

34

Osmanlı Sulh ve Selamet ve Selamet-i Osmaniye cemiyetleri 14 Ocak 1919'da birleşti. Yeni partinin adı Osmanlı Sulh ve Selamet Fırkası oldu.

Partinin kuruluşu hakkında değişik tarihler öne sürenler vardır. İki partinin birleşmesi 15 Ocak'ta Söz Gazetesinde, yönetim kurulunun isimleri de 17 Ocak 1919' tarihli nüshasında yer aldığına göre, parti 14 Ocak 1919'da kurulmuş olmalıdır.

Parti bu birleşmeden sonra Milli Kongre'den çekilecektir ki, bunu daha önce söz konusu etmiştik. Parti İstanbul'daki diğer partiler gibi ittihatçilerin aleyhindedir, mandaya karşı olup, bağımsızlık taraftarıdır .Selâmet-i Osmaniye ve Sulh ve Selâmet fırkalarının birleşmesi yanı sıra Selâmet-i Amme Fırkasının da Hürriyet ve İtilâfa katıldığı ifade olunmaktaydı76.

Birleşmeden sonra, Osmanlı Sulh ve Selamet Fırkası çalışmalarını hızlandırdı. 19 Ocak'ta, Cemiyet vatanın bağımsızlığının sağlanması ve milletin hukûkî varlığını koruması için yapılacak işleri görüşmeye başlamıştır. Sarı kitap adlı bir yazının altıncı sayfasında şimdilik adını veremeyecekleri bir cemiyetin birleşme isteğinde bulunduğunu ve bunu kabul etmeyeceklerini belirtmiştir. 18 Ocak'ta cemiyetin İstanbul'da Koca Mustafa Paşa şübesi nin hizmete açılacağı duyurulmuştu77. 23 Ocak'ta cemiyetin Çorlu şübesi, 24 Ocakta Koca Mustafa Paşa şübeleri açılmıştır. 25 Ocak'ta Cemiyete, Hürriyet-perveran-ı avam fırkasından birleşme için bir davet-nâme gelmiş ve bu 26 Ocak'ta Söz Gazetesinde aynen yayınlanmıştır78. Ancak, birleşme olmamış ve umulan sonuca ulaşılamamıştır.

Milli Kongre'nin 2 Kasım'da toplantısından sonra sulh ve Selamet Fırkası da tek başına çalışmaya başlamış ve mebus listesini 31 Kasım Klasör 1311, Dosya 5-a, Fihrist. 3/2 vb. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1952, s.415. 76 Birleşme için bak Söz Gazetesi 15 Kânûn-u sânî 1335. Yönetim Kurulu İsmil Hakkı Paşa, Asaf Muamer v.d. Geniş bilgi için bak Söz Gazetesi: 17 Kânûn-u sâni (Ocak) 1919, Söz: 18 Kânûn-u sâni 1335, Tarık Zafer Tunaya, a.g.e., s.426, c. II, a.g.e, s.237 Alemdar. 15 Kânûn-i sâni (Ocak)1919. 77 Söz (İstanbul) 20 Kânûn-u sâni 335 78 Söz Gazetesi:(İstanbul): 26 Kânûn-u sâni 1335 ( Ocak 1919): “ Selâmet-i Osmaniye Fırkası Riyâset-i Alisine Reis Beyefendi hazretleri ..Memleketçe, milletçe uğradığımız bâdirenin günden güne vâhîm bir şekil kesb etmesi karşısında evlâd-ı vatanın fırka-i nokta-i nazarları fevkînde bir hiss-i tesanüdle faaliyete girmesi derece-i vucûbe vâsıl olmuşdur. Bu öyle bariz bir hakikatdir ki uzun uzadıya şerh ve isbâtına hacet görülemez....

Page 36: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

35

1919'da açıklamış, liste 1 Aralık'ta gazetelerde yer almıştır. Namzed listesinde, genel katib Ferid Paşa, Prens Sabahattin, Lütfi Fikri Bey, Egitim Bakanı Said Bey, Refet Samih Bey, Tedrisat-ı Aliye Müdürü Selahaddin Bey, Kâmil Paşa-zade Abdullah Bey bulunuyordu79.

Vahdet-i Milliye :

24 Şubat 1919'da, Senato Başkanı Ahmet Rıza'nın Başkanlığında Senatoda toplantı yapılan ateş kes döneminin bazı ünlü kişileri tarafından vahdet-i milliye (Milli Birlik) adlı derneği kurdular. Başlıca kurucularından olan Ahmet Rıza Bey gibi, Çürüksulu Mahmut Paşa, Abdurrahman Şeref Bey, Tevfik Paşa Hükûmetine karşı olanlar bir süreden beri mevcut hükûmet aleyhine bazı girişimlerde bulunuyorlardı.

28 Ocak'ta Ahmet Rıza Bey, Senato'da Hürriyet ve İtilâf ile Sulh ve Selâmet'in katılmadığı partiler arası bir toplantı yapmıştı. Amerikan Mandasını savunan fırkanın fazla bir etkinliği görülmeyecektir80. 3 Mart 1919'da ittihatçıların bel bağladığı cemiyetin resmen teşekkül etmekte olduğu ileri sürülmekteydi.

6 Mart 1919'da kurulan fırkanın kuruluşu haberi ve bildirisi , tüzüğü İstiklâl ve Hadisat Gazetelerinde yayınlanmış, İstiklâl Gazetesi cemiyete destek de vermiştir81. Bu tarihten itibaren gazetelerde Vahdet- i Milliye hakkında olumlu ve olumsuz yazılar çıkmaya başlamıştır.

Vahdet-i Milliye, 17 Mart 1919'da, Paris Barış Konferansına ulaştırılması ricasıyla, İstanbul'daki yüksek komiserlere bir muhtıra verdi. Cemiyetin Başkanı Ahmet Rıza muhtırasında, Wilson ilkelerinin Türkiye'de de uygulanmasını, Türk delegelerinin de konferansta dinlenmesini istedi. Ermeni komitacılarının işledikleri cinayetlerin Ermeni kırımından daha az olmadığı bildirilerek bunlarında soruşturulmasını öne sürdü. İstanbul'da bazı gazeteler hükûmetin aşırı İngiliz taraftarlığına karşı alternatifin bu dernek olduğuna inanmakta idi. Ahmet Rıza, bu mıhtırasından kısa bir süre sonra 31 Mart'ta senato başkanlığı görevinden alınacaktır82. Vahdet-i Milliye bir an önce seçim yapılmasını istemekteydi. Bu amaçla 7 Haziran 1919'da Milli Kongre ile birlikte padişahtan seçim yapılmasını istemeye karar verdiler.. Amerikan taraftarı olan fırka önemli bir varlık gösterememiştir. 79 Vakit: 1 Kânûn-u evvel 1919” 80 Zeki Sarıhan, c.I, a.g.e., s.111. 81 Zeki Sarıhan, c.I, a.g.e., s 159 82 Zeki Sarıhan, c.I, a.g.e., s.174.

Page 37: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

36

Selâmet-i Osmaniye Fırkası:

Fırka, 17 Aralık 1918'de İstanbul'da, Amasya eski milletvekili İsmail Hakkı Paşa ve dört arkadaşı tarafından kuruldu. Fırka, kuruluş hazırlıklarını yaptığı sırada Milli Kongre'nin bir kuruluşu olarak yer almaktaydı. Ancak, daha önce de, kısmen bahs ettiğimiz üzere, Sulh ve Selâmet Fırkası ile birleşerek, Milli Kongreden ayrılacak, İtilâf ve Hürriyet'in doğrultusunda çalışacaktır83. Birleşmeden sonra tek parti olarak seçimlere katılma hazırlıkları başlamıştır.

Osmanlı Matbuat Cemiyeti ve Milli Türk Fırkası

Cemiyet 1917'de kurulmuştur. 16 Ekim 1918 Salı günü Osmanlı Matbuat Cemiyeti bir konferans düzenlemişti. Ancak, aynı gün Söz Gazetesi, doğru dürüst çalışmayan Osmanlı Matbuat Cemiyetinin doğru dürüst çalışmaması yüzünden bir çok yazarın “iyi kötü bir cemiyete” girdiğini öne sürmektedir84.

İkinci Kongresi 1918'in sonlarında 27 Aralık'ta başlayacaktır. En büyük şikâyeti sansür konusundadır. 1918 ve 1919'da gazetelerin sayfalarının büyük çoğunluğu boş bırakılmıştır. Sansür denmese dahi, bu boşluğun neden kaynaklandığı bilinmektedir. 27 Aralık'ta başlayan kongre 10 Ocak'ta sonuçlanacaktır. Matbuat Cemiyeti daha çok sansürün kaldırılması için çalışmalar yapmıştır. Ayrıca, Anadolu'da Anadolu Matbuat Cemiyeti kurulmuştu. Ancak, bu cemiyetin sansür derdi yoktu.

21 Ekim 1919 tarihli Türk Dünyası Gazetesi 21 Ekim'de Milli Türk Fırkası'nın kurulduğunu belirttiğine göre, fırka bir iki gün önce kurulmuş olmalıdır. İstiklâl'de 25 Ekim'de Ahmed Refik, Milli Türk Fırkası'nın, Türk Ocağı'nın partileştirilmiş biçimi olduğunu söyleyerek eleştiriyor 85. Ancak, fırkanın resmen kurulmadığı tarzında eleştiriler de Milli Kongre'nin son toplantısında gazeteler tarafından ortaya atılmıştı.

Milli Türk Fırkası 3 Kasım 1919'da yaptığı toplantıda, Milli Kongre'nin Heyet-i Temsiliye'ye çektiği telgrafa katılmadığını ve bu telgrafın büyük karışıklıklara yol açtığını ve doğru olmadığını belirten bir mektubu Milli Kongreye göndermiştir.. Bunda bu telgrafın çekilmemesi ve

83 Tarık Zafer Tunaya, İstanbul 1952, a g. e., s.423 . 84 Söz: 17 Kânûn-u sâni 1919, Tarık Zafer Tunaya, İstanbul 1952, a.g.e, s.423. 85 Söz (İstanbul): 16 Teşrîn-i sânî 1334.

Page 38: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

37

tehirinin istendiği, telgrafın bir takım söylentilere dayanarak çekilmesinin doğru olmadığı, eğer bir şikâyet olunacak yer varsa bunun Kuvâ-yı Milliye temsilciliği değil, hükümetin olması gerektiği, böyle bir telgrafla Devlet-i Osmaniye'nin dışında başka bir kuvvetin olduğu havasının yaratıldığı yer almıştı. Mektub, 4 Kasım 1919'da düzenlenmiş ve 5 Kasım'da İfham'da da yayınlanmıştır86.

“Milli Kongre Riyâset-i Alisine,

2 Teşrîn-i sâni (3 olmalı) 335 tarihiyle Milli Kongre tarafından Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyet-i Temsiliyesine keşîde olunan telgraf-nâmenin münderecatı, Milli Türk Fırkası heyât-ı idaresinin 3 Teşrîn-i sânide inikad iden celsesinde nazar-ı tedkikden geçirilmiş ve bervech-i ati husûsatın Milli Kongre'ye iblâğı fırka-i heyât-ı idaresince takarrur etmişdir.

1 - Telgraf-nâmenin ibtidâsında Milli Kongre'ye iştirak iden fırka-i siyasiyenin isimleri sayıldıkdan sonra “misullu” kaydıyla mezkûr fırkalardan gayri fırkaların dahi telgraf-nâme-i keşîdesi kararına iştirak etdiği zannı hasıl idilmişdir. Ki vak'a mutabık değildir: Malûm-u alileri olduğu üzere Milli Türk Fırkası murahhasları bazı tahkikat icrâsından akdem telgraf-nâmenin çekilmemesini taleb ve binaen-alyh kararın tehirini temenni etmişlerdir. Binaen-aleyh telgraf-nâmenin fırkalarda bahis kısmında ya “Milli Türk Fırkasından gayri” kaydı konulmak veyahud “misullu” kelimesi yerine “ibaret” kelimesi kullanılmak icâb ederdi.

2- Telgraf-nâmenin sebeb-i keşidesi olarak bazı vilâyetlerle, bir takım livalarda i'lân edilen mebûsân namzedlerinin “Kuvâ-yı Milliye'den mükteseb tesirat dahilinde” bir takım kimselerden ibaret olduğu “ tahakkuk derecesinde bir tevatürle ma'lûm olması “keyfiyyeti gösterilmektedir. Telgraf-nâmenin çok bozuk ibaresinde mana çıkarmak hayli zor olmakla beraber ifade olunmak istenilen mana “Kuvâ-yı Milliye'nin intihabata icrâ-yı tesîr etdiği tevatürle (rivayet ile) ma'lûm olmuşdur demek olduğu tahmîn edildi”.

Bu yolda bazı şayianın (söylentinin) Milli Türk Fırkası'nın sem'i dikkat (dikkatli duyum) ve i'tibarına vâsıl olmuş olduğundan

86 İfham (İstanbul): 5 Teşrin-i sâni 1919 Çarşamba.

Page 39: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

38

fırkamız elindeki vesaitle şayianın tahkikine ibtidâr eylemiş bulunuyordu. Tahakkuk etmeyen rivayete istinâden zanniyete kalkışmak dürüst bir hareket olamaz “ tahakkukatı derecesinde bir tevatür” tabiri ise Hiçbir nana-yı hukûku ifade etmez. Bunun içindir ki “Milli Türk Fırkası” tahkik-i keyfiyyet olunub kanaat-tame hâsıl olmadan merci'ine müracaatı musîb (isabetli) görmemiş, tehîr kararı taleb eylemişdir.

3- “Kuvâ-yı Milliye tebligât-ı resmîyesine rağmen intihabata icrâ-yı tesîr itdiği tahakkuk iderse bile merciKuvâ-yı Milliye mümessilliği olamaz. Zaruret-i asliye ve katiyeden doğan “Kuvâ-yı Milliyenin Ali Rıza Paşa Kabinesinin teşkîlini müteakib memleket umûr-u idaresine asla müdahale etmemeyi mülk ve milletin nâfi lâzım görmüş ve o yolda beyanatta bulunmuşdur. Hükûmet-i hazıranın hakimiyet-i tâmesi dahli hiçbir kuvvet tarafından mukayyed farz olunamaz. Aksi farîza , memleketde iki başlılığın, daha sarîh bir tabir ile anarşinin hüküm sürdüğünü kabul etmek demek olur. “Kuvâ-yı Milliye bir fırka-i siyasiye gibi hareket iderek intihabata iştirak itdiği ve bazı hususiyetlerinden dolayı bu iştirakiyle diğer fırkalar serbesti harekatına mevâni' ihdâs eylediği (engeller ortaya koyduğu) sabit olursa, merci'-i iştikâ hükûmet-i Osmaniye'dir. Hükümet, kavânîn-i mevcûde mucebince serbest-i intihabatın te'mîniyle mükellefdir. Hükûmetden hariç herhangibir kuvvet bu serbesti intihabatı ihhlâl iderse, bunun men'i içün ahalinin veya ahalinin müteazzıdı (yardımcısı)bir kitlesi dimek olan fırkaların veya muayyen bir gayenin istihsâli zımnında teşrik-i mesai etmiş birkaç fırka mecmu'u (toplamı) dimek olan Milli Kongre'nin Hükûmete müracaat ve şikâyet hakkı vardır.

4- Halbuki Milli Kongre tarafından çekilen telgraf-nâmenin nihâyetlerine doğru “müdafaa-i milliye cemiyetine düşen mukaddes vazife, müdafaa-i hukûkun kâfili olacak emir bi-tarafeynin (tarafsızlığın) temînidir” dinilerek “Kuvâ-yı Milliye”nin gayr-i kânûni bir suretde intihabât umûruna karışmaması temenni ve bu suretle Devlet-i Osmaniye dahilinde hükûmet-i mevcûdeden gayri bir kuvve-i hakimenin vücûdu tasdik olunarak “anarşi”nin meşruiyeti kabul idiliyor ki “kanûniyet ve meşrutiyetin, katiyetle tarafdarı olan Milli Türk Fırkası” bi't-tâbi' böyle gayr-i kanûni bir harekete iştirak idemez .

Page 40: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

39

( Boş- sansür ).

Balâda (yukarıda) arz olunan esbâb (sebebler) ve mütalaatdan nâşi “Milli Türk Fırkası” Milli Kongre tarafından 2 Teşrîn-i evvel 335'de (2 Kasım 1919) Kuvâ-yı Milliye mümessillerine çekilen telgraf-nâmeye tamamen mütearrızdır (karşıdır). İşbu husûsun zât-ı riyâsetinin heyetlerine arz ve iş'arını takdîm-i ihtiramata zeria-i hasene (güzel fırsatlar) ittihaz eylerim efendim.

“Milli Türk Fırkası”

Milli Türk Fırkası “Özellikle İfham Gazetesi, Milli Türk Fırkası ile ilgili haberlere geniş yer ayırıyor, fırkayı devamlı övüyordu. 31 Kasım 1919 tarihli nüshasında, yalnızca esnaf ile ilgili düzenlemelerin Milli Türk Fırkasının programında yer aldığına değinilmektedir..

Hükümetin esnafa iyi davranmadığı, verginin artırılak esnafa yüklendiği, esnafa karşı kayıtsızlığın siyasî fırkalarda da görüldüğü, Devlet ve siyasî fırkaların bu programsızlığı karşısında esnafın modernleştiği belirtildikten sonra , Milli Türk Fırkası'nın esnaf kitlesini herşeyden önce kendisine el uzatmak gereken bir kitle olarak gördüğünü, Fırka'nın esnafı korumayı bir görev olarak gördüğünü ve programına esnaf çıkarları için maddeler koyduğunu belirtir 87.

İfham, 31 Kasım 1919'da Milli Türk Fırkasının azınlıklar hakkındaki düşüncesini, fırkanın delegelerinden Yusuf Akçura ile yaptığı konuşma ile halka duyurur. Akçura oğlu Yusuf, Milli Türk Fırkası'nın azınlıklar hakkındaki düşüncelerini, Osmanlı Devleti'nin halen devam ettiğini, içindeki azınlıkların siyasî ve medenî hukûk sahalarında Türklerle eşit olduğu şeklinde vurgular. Yusuf Bey konuyu şu şekilde izah eder: “Bence Milli Türk Fırkası vuzûh ve sarahat fırkası olmalıdır. Şarkda hala meveddeti (sevgisi) geçmemiş mühim kelimeler, yalnız şark zihninde adamları kandırabilir... Hukûken halen mevcûd Osmanlı İmparatorluğunda anasır değil “milletler” vardır. Bu milletlerin Türk, Arab, Kürd gibi Müslimler, Rum, Ermeni, Yahudi gibi gayr-i müslimler var. Şübhe ve tereddüdü muceb olmasın diye derhal şunu da ilâve edeyim: Benim kullandığım millet kelimesi Fransızca müstamel “Nation” mukabilindedir. Edebiyat-ı İslâmiye'ye tebaan din veya cemaat-ı diniye manasını murad etmiyorum.

87 İfham: (İstanbul) 31 Teşrîn-i sâni 1919, Cuma Fotokopi:7.

Page 41: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

40

Bir şeniyyet (gerçeklik) olduğu için şunu da itiraf etmeliyiz ki, saltanat-ı Osmaniye de dahil gayr-i Müslim milletlerden bazıları, bazı Müslim milletlere nazaran, milletçe daha mütekâmildir. Şimdiye kadar söylediklerimden, gayr-i Müslim milletler hakkında takibine taraftar olduğum siyâsete dair bir fikir hasıl etmişsinizdir. Bu fikri ikmâl için (eksiğini doldurmak için) MilliTürk Fırkası Programının altıncı maddesini okuyalım:

“Milliyet Prensibi diğer milletlerin hukûkunu taşımayı istilzâm eylediği (gerektirdiği) için Fırka, Türk memleketinde kalacak olan gayr-i Türk ekalliyetlerin siyâsî ve medenî bil-cümle hukûka Türklerle mütesâviyen mazhar olmalarını umde-i esâsiye olarak kabul eyledikten başka gayr-i müslimlerin devletin vahdet ve istiklâlini ihlâl itmemek şartiyle milletçe inkişaflarına azami derecede müzaheret ve muavenetde bulunmayı vazife bilir”88. Yusuf Akçura gibi, Türkçülüğün kalesi kabul edilen bir kişinin dahi, azınlıkların haklarını nasıl koruduğu göze çarpmaktadır. Fırka'ya göre, savaş bittiğinde , azınlıkların siyasi ve medeni hakları, Türkler ile eşitlikleri aynen korunacaktır.

Karakol Cemiyeti- Zabıtan Grubu

Ulusal Bağımsızlık Savaşında, en çok sözü edilen derneklerden birisi de Karakol Cemiyeti'dir. Kurucuları arasında Kara Vasıf, Kemalettin Sami, Baha Sait, Çolak Selahattin, Edip Servet, abdülhak Adnan, Galatalı Şevket bulunmaktaydı. Bu dernek ulusal bağımsızlık savaşının başlarında Anadolu'ya epey yardım yapmıştır. İstanbul'daki işgâl kuvvetlerine ait silah ve cephaneleri ele geçirerek Anadolu'ya sevk ettiği gibi, pek çok subay ve aydının Anadolu'ya geçmesini sağlamıştır. Daha sonraları, Rus temsilcileri ile konuşmaları, Anadolu'yu kendilerinin temsil ettiklerini söylemeleri Mustafa Kemal Paşa tarafından iyi karşılanmamıştır. Çünkü, O, hareketin bir elden, Anadolu'dan yapılmasını, çeşitli gruplara bölünülmemesini istiyordu.

Karakol Cemiyetini kuranların, az çok Rus İhtilâlinin etkisinde kaldıkları, beyân-nâmelerinin maddesinde de görülmektedir. Mustafa Kemal Paşa, Erzurum'da kongre kararlarının her tarafça anlaşılmasını ve hep birlikte uygulanmasını sağlamaya çalışırken Karakol Cemiyetinin tüzüğünün ve talimat-nâmesinin orduya, kumandan, subay herkese dağıtıldığını

88 İfham: 31 Teşrîn-i sâni 1919 Cuma.

Page 42: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

41

öğrendiklerini, tüzüğe göre yöneticilerinin seçilme biçimi ve görevlendirilmelerinin kesinkilke tutulduğunu, Vezâif-i Umûmiye Talimât-nâmesinde bir “milli ordu”dan bahsedildiğini ve bunların “görevlerini gizlice yerine getirir” ifadesinin yer aldığını belirttikten sonra, Sivas'ta Kara Vasıf’a, gizli merkezin, gizli başkumandanın ve gizli kurmayların kimler olduğunu sorduğunda “Hepsi siz ve arkadaşlarınızdır” cevabını verdiğini,, oysa “ bana asla böyle bir düzen ve oluşumdan kimse söz etmiş ve onayımı almış değidi” demektedir. Mustafa Kemal Paşa, birlik ve bütünlüğün sağlanması için Cemiyetin kapatılmasını istemiştir. Hatta, bu cemiyet için “Herkesi asmakla korkutarak, bilinmeyen bir merkezin, bilinmeyen bir başkomutanın, bilinmeyen bir takım komutanların buyruklarını dinlemek çok tehlikeli idi, dedikten sonra, ordu mensupları arasında güvensizliğin başladığına işaret etmiştir89.

15. Kolordu Kumandanı, 17.8.1919'da, 3. Fırka Komutanlığına çektiği telde, Karakol Cemiyetnin Talimât-nâmesinin kendilerine geldiği ve bunun kapsamı milli emellere uygun ise de, teşkilât için ise “Ordunun ihlâli haline” göredir demekteydi. Karakol Cemiyeti Talimât-nâmesi, çeşitli yerlere gönderilmiş idi 90.

Az önceki telde, nizâm-nâmenin, İzmir ya da İstanbul'un bir tehlikeye düşmesi ihtimaline karşı ihtiyat için İstanbul tarafından yapılmış olmasının ihtimal dahilinde olduğu açıklanmış ve “Mıntıkamızda, ordu teşkilâtımız pây-dâr (sağlam) olduğu gibi milli teşkilât ayrıca olduğundan bi't-tâbi (tabiatıyla) bu talimâtın yalnız berâ-yı malûmât (bilgi için) bilinmesi kâfidir” denilmekteydi91. Görülüyor ki, Karakol Cemiyetine, ordu kademelerinde de iltifat edilmemiş, talimatın bilgi niteliğinde kabul olunması ile yetinilmiştir. Bu cemiyetin kendini Anadolu'nun tek temsilcisi olarak görmesi ve Rusya ile anlaşmaya kalkması da, Mustafa Kemal Paşa tarafında hoş karşılanmamıştı.

20. Kolordu Komutanı Tümgeneral Ali Fuat Paşa ise, 21-22 Ağustos 1919'da, 15. Fırka Komutanına çektiği telgraflarda, “Karakol Cemiyeti” Talimât-nâmesinden evvelce bir çok nüsha gelmişti. Tevzi'i muvafık görülmeyerek hıfz edilmiştir” demekteydi 92.

89 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk I, (Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını), İstanbul 1985, s.496. 90 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 323, Dosya 60/4, Fihrist 68/ 1-2-3. 91 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 323, Dosya 60/4, Fihrist 68/4. 92 Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE),

Page 43: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

42

Daha sonra ise bu cemiyetin kapatılması için çalışmalar hızlandırılmış ve cemiyetin tehlikeli olmaya başladığı açık açık ifade edilir olmuştur93. 14 Ekim 1919'da Mustafa Kemal, Bursa'da Bekir Sami Bey'e ve Ankara'da Ali Fuat Paşa'ya Balıkesir bölgesinde Karakol, red-i ilhak gibi cemiyetlerin kurulmaması, bunların Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetine bağlanmaları emrini vermişti 94.

11 Ocak 1920’de “Karakol İhtilâl Cemiyeti ve Uşak Kongresi Heyet-i İcrâiyesi” adına Baha Sait ile Rusya Sovyetler Cumhuriyetinin bir temsilcisi arasında Bakü’de bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma hem Heyet-i Temsiliye, hem de Sovyetler Birliği tarafından tanınmayacaktır. Bu anlaşmaya göre, iç ayaklanma ve emperyalist işgâllere karşı iş birliği yapılacak, İslam ülkeleri sömürgelerden kurtarılacak, Sovyetler Birliği, Karakol Cemiyetine para, silah ve cephane yardımı yapacak, Cemiyet, beyaz Ruslarla çarpışmak için Rusyaya silahlı kuvvetler sağlayacak, Batum, Hindistan, Afganistan ve İran’da İngiltere’ye karşı ayaklanmalar hazırlayacaktı95. Cemiyetin kuruluş tarihi kesin değildir. 13 Kasım 1918 tarihini verenler olduğu gibi 96, 3 Kasım 1919 Kasım tarihini verenler de mevcuttur97. Cemiyetin Talimât-nâmesi 1919 Ekimi ortalarında orduya gönderildiğine, Mustafa Kemal Paşa, 15 Ekimde Karakol gibi derneklerin Balıkesirde olmaması gerektiğine değindiğine göre, cemiyet 1919 Ekiminde önce kurulmuş olmalıdır.

Mustafa Kemal, Karakol Cemiyetinin yaptığı anlaşmayı Heyet-i Temsiliyenin kabul etmediğini, Kara Vasıf'a Karakol Cemiyeti ve Baha Sait'in kabul edilmediğine, kendisinin ve arkadaşlarının Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukûk Cemiyetinin bir üyesi olarak kabuledildiğine dair yazı yazıldığını belirtip, bu konuların Rauf Bey'e de iletildiğini, Baha Sait'in halen Bakü'de bulunduğunu, Bakü'ye Baha Sait'in yetkisiz olduğuna dair bir bilgi verilmesini bir tel ile 3 Mart 1920'de Kâzım Karabekir'e (Yalnız Kâzım

İstiklâl Arşivi, Klasör 323, Dosya 60/4, Fihrist 86. 93 Nimet Arsan, Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, IV, Ankara, 1964, s.295-297. 94 M. Kemal Atatürk: Nutuk, c.III, Vesika 155, Kâzım Özalp, Milli Mücadele, c.1, Ankara 1971, s.61. 95 Tarık Zafer Tunaya, İstanbul, 1952, a.g.e, s 520, Kâzım Karabekir,: İstiklâl Harbimiz, İstanbul 1969, s.591. Uluğ, Hakkı N: Siyasï Yönleriyle Kurtuluş Savaşı, İstanbul 1973, s 267 96 Himmetoğlu,: Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımları, c.I, İstanbul 1975, s. 80 97Tarık Zafer Tunaya, İstanbul 1952, a.g.e., s.520. Türk İstiklâl Harbi (Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi), Ankara 1975, s.107 .

Page 44: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

43

Karabekir tarafından açılacaktır ibareli) şifre teli iletti 98.

12 Mart 1920'de, Mustafa Kemal Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Şevket Bey'e çektiği telde, İstanbul'daki örgütlerinin başarısızlıklarını, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti adı altında Karakol tüzüğünün uygulanmaya çalışılmasından kaynaklandığını, insanların Karakol Cemiyetinden korktuklarını, bu yüzden yalnızca İstanbul'da “müdafaa-i hukûk teşkilâtı esaslarına göre örgütlenmenin” İstanbul için yeterli olacağını beyan etmekteydi99. Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında, zabıtan Grubu TBMM adına elde edilen istihbarat bilgileri ile T.B.M.Meclisinin çeşitli konularda alacağı tavrı değerlendirirken diğer taraftan da TBMM. adına ordularının subay,er ve diğer askeri personelini sağlamaya çalışmıştır. Yapılan hizmetlerin en önemlisi ise, hiç şüphesizki, TBMM ordularının silah, cephane ve mühimmat ihtiyacını yine, İstanbul’daki Osmanlı Devletine ait, fakat, işgalcilerin denetimindeki silah ve cephane depolarından temin etmeye çalışmıştır.

Zabıta Grubu yeni kurulmuş, bağımsız bir gizli grup görüntüsünü arz ediyorsa da, Karakol Cemiyetinin doğal bir uzantısı ve devamıdır. Bir bakıma 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgal edilmesi ile birlikte dağılan Karakol Cemiyeti’nin yeniden toparlamasıdır.

16 Mart 1920’de Karakol Cemiyeti, İngilizlerin takibine uğramış ve bir çok üyesi tutuklanmıştı. Üyelerin bir kısmı Anadolu’ya kaçmak zorunda kalmıştı.İstanbul’da kalan küçük grup teşkilatı yeniden oluşturacaktır. Karakol Cemiyetinin Üsküdar Şubesi Başkanı olan Erkazı Harbiye Kaymakamı Muğlalı Mustafa Bey, teşkilâtı yeniden canlandırdı. Bekir Ağa Bölüğünde tutuklu bulunan Kara Vasıf Bey’den, Karakol Cemiyeti’nin mührünü ve şifre anahtarını alan Mustafa Bey, Zabıtan Grubu ismi ile eski teşkilatı yeniden canlandırma ve faaliyete geçirmiştir. Tunaya ve Tevetoğlu ve bazı yazarlar Karakol Cemiyeti’nin kapandığını belirtse de, Cemiyet bir sene daha faaliyet göstermiştir100. Olaylar da bunu göstermektedir.

98 Atatürk'ün Tamim-Telgraf ve Beyannameleri, c.IV. Ankara 1991, s.243-244 (Bugünkü Dille), (Atatürk Araştırma Merkezi Yayını), Ankara 2006, s.247-248 . 99 M.Kemal Atatürk: Nutuk, Mor-Siyah Yayınları, İstanbul 2007, s.391, Nutuk, c.III, Vesika: 255-a. 100 Mesut Aydın, “Milli Mücadele Döneminde İstanbul’da Anadolu Lehinde Faaliyette Bulunan Gizli Guruplardan Zabitan Gurubuna Ait Bir Vesika: Teşkilat ve Faaliyet Raporu”, AAM Dergisi, sayı:18, s.591-592.

Page 45: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

44

Mustafa Kemal, Karakol Cemiyetinin yaptığı anlaşmayı tanımadığını daha sonraki tarihlerde de yinelemiştir. 13 Nisan'da Kâzım Karabekir'in gönderdiği tele, 16 Nisan'da verdiği cevapta Baha Sait'in yalan söylediğini, Kara Vasıf'ın Karakol adına bilgilerine aykırı olarak bu anlaşmayı imzalamış ise bundan bilgilerinin olmadığını belirtmekte, Karabekir'e yollanan Rauf Bey'e yazılan mektubun kopyasında da, 15 maddelik anlaşma metninde sahtekarlıklar olduğu ve anlaşmayı yapan Baha Sait'in yetkisiz olduğu vurgulamaktadır. İkinci kopya Vasıf Bey'e de yollanmıştır. Bunda Vasıf Bey tarafından komutanlıklara gönderilen Karakol tüzüğünü uygun bulmadıklarını, milli birliği bozacağı için hiçbir yerde uygulanmamasını istediklerini , bu tüzüğün Anadolu'daki gelişmelerden habersizken hazırlandığının anlaşıldığı,yapılan antlaşmanın tanınmadığını, müdafaa-i hukûk cemiyetinin ilkelerinin dışına çıkılmaması gerektiğini izahtan sonra “ Gerek sizi ve gerek sizinle birlikte çalışan arkadaşlarımızı Temsil Heyeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin İstanbul Merkez Heyeti olarak” tanıyoruz denmektedir101.

Görüldüğü üzere , Mustafa Kemal, cemiyetleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti altında toplamak, yani tek bir koldan hareketi yürütmek istemektedir. Bu yüzden İstanbul'daki Karakol Cemiyeti'nin üyelerinin de Anadoludaki harekete ve Cemiyete katılmalarını istemektedir. Bunu da gerçekleştirmiştir.

Anadolular Cemiyeti

Vatanın kurtulması için Mustafa Kemal Paşa'nın yapmış olduğu girişimler boşa gitmemiş, her yönden Ulusal Bağımsızlık Savaşını destekleyen dernekler ve aydınlar, Mustafa Kemal Paşa'ya katılmaya başlamışlardı.Ulusal Bağımsızlık Savaşı için İstanbul'da oturan ve sonradan taşradan gelip, oraya yerleşmiş olan bölgelerinin tanınmış kişileri de çalışmalar yapmaktaydılar. Bunların bir kısmı, 1921 Ağustos'unda Anadolular Cemiyetini kurmuşlardı. Anadolu'dan kopup gelen ve Anadolular Cemiyetini kuran bu kişiler Kastamonu ile sıkı bir ilişki içinde idiler. Sivas, Eskişehir, Trabzon, Hendek eşrafından birer kişi tarafından kurulan Anadolular Cemiyeti bir de nizâm-nâme hazırlamıştı102. Ancak, bu

101 Atatürk'ün Tamim – Telgraf ve Beyannameleri, c.IV, Ankara 1981, s.308-311. Bugünkü Dille, s 312-315. 102 Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 311, Dosya 6,

Page 46: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

45

tüzük daha sonra İstanbul Hükümeti tarafından kabul edilmemiştir. Gerekçe olarak tüzüğünde Anayasa'ya aykırı ve hükümet işlerine müdahale edici maddeleri ileri sürmüştür 103. Kısa bir süre de olsa cemiyet çalışmasını yasal hale gelmeden sürdürmüştür,

Kilikyalılar Cemiyeti

20 Kasım 1918'de, İstanbul'da Çukurovalılar bir araya geldi ve muhtemelen Kilikyalılar Cemiyetinin kurulması için ilk adım atıldı104. Cemiyet 21 Aralık 1918'de kurulmuştur. İç İşleri Bakanlığına verilen kuruluş dilekçesi 21 Aralık 1918 tarihini taşımaktadır. Cemiyetin ismi Kilikyalılar Cemiyeti, nizâm-nâmesi de “Kilikyalılar Cemiyeti Nizâm-nâmesi Esâsisi” adını taşımaktadır. Buna karşın ismi konusunda Kilikyalılar Derneği, Adana Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, Kilikya Müdafaa-i Hukûk gibi farklı ifadeler kullanılmaktadır. Kilikyalıların yanı sıra Adanalılar Cemiyeti sıfatı da çok kullanılan ifadeler arasında yer almaktadır105. Cemiyeti Adana'lı toprak ağaları desteklemektedir. Cemiyetin nizâm-nâmesinin 3.maddesinde merkezi idareyi temsil eden dokuz kişinin ismi yer almaktadır. Cemiyetin çalışma yeri İstanbul Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin merkez binasıdır. Yabancı bir yazar, cemiyetin 1918 Aralık sonunda, İstanbul'da kurulduğunu, temelinde Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin olduğunu, Cemiyetin güney Anadolu'da işgalciliğe karşı koyan çalışmalar yaptığını, Adana Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin etkinliğinin ise, Adana'nın İngiltere tarafından Fransa'ya devir edildiği 1919 Aralığında görüldüğünü ifade etmektedir. Aslında, her iki cemiyet yani Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti ve Kilikyalılar Cemiyeti farklıdır. Adana Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, Sivas Kongresi'nden sonra, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Adana Şubesi olarak, Adana işgâl edildiğinde, Niğde'de çalışmaktadır106.

Kilikyalılar Cemiyeti'nin çalışma alanı coğrafî yönden çok geniştir. İçel'den başlayarak Adana, Antakya, Maraş, Gaziantep illerini içine alan bir bölgeyi kapsamaktadır.

Fihrist 24. Tarık Zafer Tunaya, a.g.e., c.II. s.529-530. 103 Tarık Zafer Tunaya, c.II, a.g.e, s.529. 104 Kasım Ener, Çukurovanın İşgâli ve Kurtuluş Savaşı, İstanbul 1963, s.17. 105 Tarık Zafer Tunaya, a.g.e., s.485.; İzzet Öztoprak, “Adana ve Çevresinde Müdafaa-i Hukûk Çalışmaları”, Ankara 1991, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 22, s.121. 106 Öztoprak, a.g.m., s.123.

Page 47: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

46

1918 Aralığı sonlarında gazetelerde cemiyetle ilgili geniş bilgilere rastlanmaktadır. 27 Aralık'ta İkdam Gazetesi, Kilikyalılar Cemiyeti Başkanı Rıfat Bey ile yapılan söyleşiye geniş yer vermiştir. Rıfat Bey, söyleşide, şimdilik sadece bir Tarih Encümeni'nin oluşturulduğunu, Avrupa'ya heyetler gönderileceğini beyan etmişti. 28 Aralık 1918'de Yeni Gün Gazetesi, Cemiyetin çalışma alanı olan bölgenin önemine değinmekte ve nüfûsun yüzde doksanının Türk olduğunu öne sürmekteydi. 18 Ocak 1919'da ise, Cemiyet İtilâf Devletlerinin olağan üstü komserlerine ve Amerika Birleşik Devletlerinin Komiserine oldukça uzun bir muhtıra vermişti. Bu daha sonra, İstikâl Gazetesine yayınlanacaktır. Muhtıra'da, Mondros'a göre, Kilikya bölgesinin işgâl edilmemesi gerektiği, gerek Kilikya'da, gerekse bölgedeki sancak ve kazalarda halkın yüzde sekseninin Türklerden oluştuğu, Wilson Prensiplerine göre, halkın oyunun önemli olduğu vurgulanmaktadır107.

Kilikyalılar Cemiyeti'nin Hükûmet nezdinde de ağırlığı vardır. Hükümete başvurarak, Adanada'ki ulusal eğemenliği aykırı tayinleri önlemeyi başarmıştır. Örneğin, Adana Valiliğine, Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın önde gelen isimlerinden biri olan Zeynelabidin 1919 yılı sonunda atanacakken itiraz ederek tayini durdurmuş ve Adana'ya eski Halep Valisi Celal Bey'in atanmasını sağlamıştır108.

Mustafa Kemal Paşa, cemiyetlerin çalışmalarını dikkatle izlemekte ve onlarla bağ kurma yolunda çalışmalarda bulunmaktaydı. O, İstanbul'daki Kilikyalılar Cemiyeti ile de böyle bir düşünce ile ilgilenmekteydi. Nitekim, 16 Haziran 1919'da, Konya'da 2. Ordu Müfettişi Cemal Paşa'ya çektiği şifreli telde, Kilikya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin İstanbul'da bulunduğunu, Cemal Paşa'nın da, bu cemiyette yer aldığını bildiğini, bu heyetin merkezinin İstanbul’un neresinde ve üyelerinin kimler olduğunu, bağlantının nasıl kurulacağını sormaktaydı.

Aynı telde, Cemiyetin İstanbul'da kalmasının yararlı olup, olmadığı, Konya gibi bir yere naklinin daha uygun olup, olmayacağı konusunda bilgi edinmek istediğini de belirtmekteydi 109:

107 Öztoprak, a.g.m. s.224-226. 108 Kasım Ener, Kurtuluş Savaşında Adana Cephesl, Ankara 1970, s.44-45; Kâmil Erdeha, Milli Mücadele'de Vilâyetler ve Valiler, İstanbul 1975, s.312; İzzet Öztoprak,: a.g.m., s.126. 109 Genelkurmay Harp Tarihi, ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 6, Dosya 335/5-2, Fihrist 1. Bu belgeyi yeniden incelediğimizde yeni düzenleme ile belgenin ATAZB, Gömlek 11, belge 11/12 diye tasnif edildiğini gördük. Sık sık tasnif olması zorluklar yaratmaktadır.

Page 48: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

47

“İstihbarat şifre: 154 16.6.1335

Konya'da 2. Ordu Müfettişi Cemal Paşa Hazretlerine,

Dünkü telgraf-nâme-i acizi ile Kilikya hakkında bazı ricalarda bulunmuştum. Kilikya Müdafaa-i Hukûk -u Milliye Cemiyeti nâmıyla Der-saadetde bir heyet-i temsiliye var idi. Ve akdemce zât-ı sâmileri de bunların müzakeresine iştirak buyurmuşlardı. Bu heyetin merkezi nerede ve azâ-yı faalesi kimlerdir?. Ne suretle irtibât te'mîn edelim. İstanbul'da iseler, orada mı kalmaları daha muvafıkdır? . Yoksa meselâ Konya vesair gibi Anadolu içinde bir mahalle mi nakl-i merkez etmesi muvafıkdır. Tenvîr buyrulmaklığımı rica ederim.

Şifre verildi. 16.6.335 Mustafa Kemal”

Konya'da 2. Ordu Müfettişi Cemal Paşa ise, 15 ve 16 Haziran 1919 tarihli tellerin eline geç geldiğini açıkladığı 19 Haziran tarihli cevabında, Kilikya Cemiyeti üyelerinin, birer birer hapis ve sürgün edilerek dağıtıldığını İstanbulda bulunanlarının Konya'ya naklinin mümkün olmadığını açıklamaktaydı. Cemal Paşa, daha sonra, bu Cemiyeti Kilikya'da kendisinin yaydığını, Ancak, Paris görüşmelerinin olduğu şu sıralarda harekete geçmenin doğru olmadığını, eğer görüşmeler memleketin çıkarına uygun düşmezse, kararlaştırılan harekete girişilmesi gerektiğini savunmuştur110.

Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesinin yayınlandığı 22 Haziran 1919'da, 2. Ordu Müfettişliğine, Cemiyetin Nigde'ye nakli için Cemal Paşa'nın aracı olmasını istemiş, bu hususun İstanbul'daki cemiyete de yazıldığını da izah etmiştir111.

1920'de Cemiyetin çalışmaları, yapılacak seçim nedeni ile sıklaşmıştır. İstanbul'daki Kilikyalılar Cemiyeti, 4 Ocak 1920'de Harbiye Bakanı Cemal Paşa vasıtasıyla Mustafa Kemal Paşa'ya başvurmuş, seçim işlerinin Adana'da gerçekleşmesine yardımcı olmasını, bunun için Hükûmete, İtilâf Devletleri ve Amerika temsilcilerine başvurduklarını, ancak, durum nedeniyle Adana’da seçimlerin ertelenmesi kararının alındığını, Kilikyalılar Cemiyetinin buna karşı çıktığını, İstanbul'da bulunan Adanalılar tarafından seçimin gerçekleştirilmesini hükûmet ve

110 Genelkurmay, Harp Tarihi Dairesi, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), Atatürk Arşivi, Klasör 6, Dosya 335/5-2, Fihrist 1 ve 1/1. 111 Öztoprak, a.g.m. s.127.

Page 49: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

48

milletvekillerinin çoğunun onayladığını, 3 Ocakta cemiyetin toplantısında bu düşüncenin benimsendiği ve uygulanmasına karar verildiğini duyurmuştu112. Mustafa Kemal, 6 Ocak 1920'da buna verdiği cevapta, Meclis-i Mebûsân'da Adana milletvekillerinin bulunmasının şart olduğunu, bunun için de, hükûmet ileri gelenlerinden çok Nigde'deki Kilikya Heyet-i Merkeziyesi ile iş birliğinde olunmasını tavsiye etmekteydi113.

Kilikyalılar Cemiyeti'nin istekleri gerçekleşmiş, İstanbul'daki Adanalıların milletvekili seçilme isteği onaylanmıştır. Seçimler Kilikyalılar Cemiyeti aracılığı ile yapılmıştır. Cemiyet, İstanbul'daki Adanalıları toplamış, gizli oyla 20 ikinci seçmen tespit olunmuş, bunlar da, Merkez Sancağı, Cebel-i bereket, Mersin ve Kozan sancakları için dört milletvekili seçmiş ve bunların seçim evraklarını Meclis-i Mebûsâna göndermişlerdir. Meclis'te, 20 Şubat 1920'de yapılan toplantıda bunların milletvekilliği kabul edilmiştir 114.

İstanbul'da bu bahsettiğimiz cemiyetlerin dışında pek faal olmayan pek çok cemiyet vardır. Bunlardan gazetelerde en çok yer alanı, ittihatçıların devamı olarak adlandırılan 20 Ekim 1919'da kurulan Milli Türk Fırkasıdır. Diğer derneklerin önemli bir çalışması yoktur. Bunlar Talim-terbiye, Osmanlı Demokrat, Türkiye Sosyalist, Sosyal Demokrat, Türk-Fransız Cemiyeti gibi faal rol oynamayan derneklerdir.

Türkiyenin Diğer Yörelerindeki Yararlı Dernekler:

Niğde'de Kilikya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti-Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

2 Kasım 1919 tarihli Heyet-i Temsiliye kararlarında “Adana Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Kayseri'de teşkilinin muvafık” olduğu yer almaktaydı115. Cemiyet 1919 Kasımında Kayseri'de kurulmuş, oradan da Niğde'ye nakl edilmişti.

4 Aralık, 1919'da Kayseri'de yapılan toplantıda, Ali Fuat Paşa, Cemiyetin Niğde'de bulunmasının daha iyi olacağını beyan etmişti.

112 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 17, belge 430. 113 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 17, belge 430. 114 Tarık Zafer Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük, İstanbul 1981, s.185-186. 115 Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1974, s.65.

Page 50: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

49

Cemiyetin adı bazı belgelerde Adana Vilâyet-i Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Merkeziyesi şeklinde geçmektedir.

Cemiyetin, Çukurova'da işgâl cinayetlerini kınayan bir protestosu 18 Aralık 1919'da Erciyes Gazetesinde yayınlandı. Cemiyet, aktif çalışmalarını, silahlı örgütlere sağladığı maddi yardımla pekiştirdi. Karaisalı, Kuvâ-yı Milliyecilerin eline geçince, cemiyet çalışmalarını burada sürdürdü. Bu arada cemiyetin Mustafa Kemal ile yazışmaları da sürmekteydi.. Cemiyet, yalnız Adana değil, civar il ve ilçelerde olan olaylarla da ilgili raporlar hazırlıyor, anında Mustafa Kemal'e yolluyordu. Örneğin 26 Şubat 1920 tarihli ve Niğde çıkışlı telde Niğde'de milli bütünlüğü bozacak olayların olmadığı vurgulanmaktadır116.

Ereğli'den Kilikya Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti Heyet-i Merkeziyesi adına Remzi imzasıyla Mustafa Kemal’e gönderilen yazıda Niğde, Bor, Ulukışla, Eregli'de oluşan heyetlerin tüzük geregince seçilmedikleri, çoğunluğun güvenilir olmadığı, toplanan para ve zahirenin heyetlere teslim edilmediği, Kuvâ-yı Milliye için toplanan paraları kaymakam ve mutasarrıfların gereksiz harcamasının önüne geçilmesi, Ulukışla Müdafaa-i Hukûk Başkanı Şakir Efendi'nin herkesi tehdit ettiği, kasabada anarşi yaratan bu kişinin daha önce Hürriyet ve İtilâf Kulübünün Başkanı olduğu, bütün bunlara son verilmesi ve yeni düzenlemeler yapılması için ön seçimin şart olduğu hususları yer almaktaydı.

Adana ve cevresinde işgâlci kuvvetin sürekli artması ve özellikle de Ermenilerden oluşan silahlı örgütlenmenin çoğalıp, yaygınlaştırılması gözleniyordu. Bunlar hakkında Cemiyet Mustafa Kemal'e raporlar yollamıştı. 8 Nisan 1920 tarihli raporda, işgâl kuvvetlerinin zulümleri anlatılmakta işgâlin bir an önce sona ermesi için yardım yapılmasının şart olduğu öne sürülmekteydi 117.

Isparta’da Tahir Paşa-zade Hafız İbrahim’in kurduğu ‘Cemiyet-i ilmiye, milli teşkilatın öncülüğünü yapıyordu. Ayrıca, Süleyman Turgut’un (Akkaş) Başkanı olduğu ‘Gençler Yükselme Cemiyeti’de aynı amaç uğruna çalışmaktaydı. Yunan işgali başlayınca bu iki cemiyet miting protestolar yaptı. Örneğin, 20 Haziran 1919’da miting için izin alındı. 21 Haziran 1919 tarihli beyân-nâmenin altında “Isparta Milli Müdafaa-i Vataniye Heyet-i 116 Öztoprak, a.g.m., s.131-134. 117 Öztoprak, a.g.m., s.134-135.

Page 51: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

50

Namına Tahir Paşa-zade İbrahim imzası mevcuttur. Bundan Cemiyet-i İlmiye’nin aynı zamanda Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin temelini oluşturacaktı.”

21 Eylül 1919’da Isparta Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti resmen kuruldu. Bu tarihe kadar resmi olarak çalışmayan, yer yer değişik isimler alan Isparta Müdafaa-i Vataniye yada Heyet-i Milliyesi bundan sonra Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını alarak açıkça çalışmaya başladı.

Cemiyetin çalışmaları 27 Eylül 1919’da bir telgraf ile Sivas’taki Mustafa Kemal’e rapor halinde sunuldu. Heyet-i Temsiliye adına, Mustafa Kemal’de Cemiyeti tebrik etti, başarılar diledi.

Ekim 1919 Cemiyet, Isparta’da bütün kuvveti eline aldı ve tek otorite haline geldi.

Cemiyet, güney Anadolu’daki işgallere tepki göstererek, 10 Ekim 1919’da yabancı devlet delegelerine protesto yazıları gönderdi. Cemiyet’in Mustafa Kemal’in direktifleri doğrultusunda çalıştığı hep gözlenmiştir. (116-b)

Vilâyat-i Şarkiye Müdafaa-i Hukûk-u Milliye (Doğu Anadolunun Milli Haklarını Savunma)

Yararlı derneklerin en büyüğü ve en kuvvetlisi, hiç şüphesiz Şark-i Anadolu Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyetidir.

Bu cemiyet de İstanbul'da kurulmuştur. Şübesi Erzurum'dadır. Bu cemiyetin en önemli kongresi 5 Kasım 1918'de, İstanbul'da Faik Bey'in Başkanlığında yapılmış olanıdır. Vilayat-ı Şarkiye M.H. Cemiyeti Diyarbakırın köklü ailelerinden Süleyman Nazif’in çalışmaları ile 2 Aralık 1918’de kurulduğu iddia edilmektedir. Hadisat Gazetesi bunu doğu vilayetlerinde Türklerin ve Kürtlerin milli haklarını korumak için kurulduğu şeklinde izah etmiştir118. 13 Aralık 1918 Cuma günü, Vilâyât-ı Şarkiyye

118 Cemiyet'in tam kuruluş tarihi belli değildir. Hadisat Gazetesi (İstanbul): 6 Teşrîn-i sânî 1334 (6 Kasım 1918) tarihli nüshasında yapılan toplantıda cemiyetin hesaplarının kontrol edildiğini belirtir. Tansel ise, cemiyetin 4 Aralık 1918'de kurulduğunu belirtir. Bak: Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, Ankara 1977, c.I, s.141-142. Cevat Dursunoğlu da, Cemiyetin 1918 Aralığı’nın başlarında, Erzurum Şubesinin de 10 Mart 1919'da kurulduğunu ifade ediyor: bak. Utkan Kocatürk, Atatürk Çizgisinde Geçmişten Geleceğe, Ankara 2005. İsmail Şen ise 2 Aralık 1918’de Süleyman Nazif tarafından kurulduğunu öne sürer: İsmail Şen, “Vilayet-ı Şarkiyeye Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Erzurum Şubesinin Kuruluşu ve

Page 52: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

51

Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin otuz kadar kurucusu Milli Müdafaa Cemiyetinin Merkezinde bir toplantı yaparak, yönetim kurulunu teşkil etti. Doğu Anadolu illerinde birbirlerinin haklarına saldırmaksızın Türk ve Kürtlerin çıkarlarının savunulmasına, Avrupa'ya kurullar gönderilmesine, Fransızca bir gazete çıkarılmasına karar verdiler119. Daha sonra yurdun her yerinde müdafaa-i hukûk dernekleri kurulmuştur. Bunlar ,vatanın kurtuluşu ve tam bağımsızlığın sağlanması için 1919'da büyük bir çalışma havasına girmişlerdir. 3O Ekim 1918'deki Mondros Ateşkes antlaşmasından sonra, Adana, Maraş, Urfa'da, İngiltere'nin, Fransa'nın himâyesinde bulunan Ermeniler büyük bir nüfûz oluşturmak yoluna başvurmuşlardı. Bunun üzerine buralardaki Müslümanlar, müdafaa-i hukûk dernekleri ile ulusal bağımsızlığı sağlamak, bütün İslâmları aynı birlik etrafında toplamak ve kendilerine olacak hücumlara kaşı sonuna kadar savaşmak amacı ile 11 Eylül 1919'da direniş kararı almışlardı 120.

Mustafa Kemal Paşa, 1 Haziran 1919'da idarecilere gönderdiği telde bölgelerinde vilâyât-ı şarkiye müdafaa-i hukûk teşkilâtları olup, olmadığını, varsa temsilcilerinin kimler olduğunu, başka illerle ilişkilerinin olup, olmadığını sordu. Ayrıca, Trabzon Valiliğinden, Trabzon'da Adem-i Merkeziyet ve Vilâyât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti hakkında bilgi istedi121. 3 Haziran 1919'da, çeşitli komutanlara ve valilere gönderdiği genelgede, milletin haklarını savunmak için her yerde müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhak cemiyetlerinin kurulmasını, Paris görüşmelerine sadrazam ile birlikte gidecek kurulun milletin haklarını savunmada izleyeceği yol bilinmediği sürece, milletin kaygısının olacağının engellenemeyeceğini, bu noktada “Vilâyetler ve onlara bağlı yerlerdeki müdafaa-i hukûk-u milliye ve redd-i ilhâk cemiyetlerinin temsilci kurulları ve henüz teşkilâtı tamamlanmayan yerlerde de belediye kurullarının” sadrazama tam bağımsızlığın güvenceye alınmasının şart olduğunu bildirmesini, çoğunluğun azınlığa tercih edilmemesini iletmesini istedi 122.

Atatürk’ün Cemiyete Katkıları”, AAM Dergisi, sayı:47, s.537. Bu mantıken doğru olamaz. Eğer 5 Kasım'da toplantı yapılıp, eski hesaplar incelenmiş ise, cemiyetin en geç Kasım başında kurulmuş ve Kongresini 5 Kasımda yapmış olmalıdır. Ancak resmiyet 2 Aralık’ta gerçekleşmiş olabilir. 119 Sarıhan, c.I, a.g.e, s.61. 120 Genelkurmay, ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 6, Klasör 259, Fihrist 1 121 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c. III, Vesikalar, Vs. 3,5 122 Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadele'de Erzurum, Ankara 1946, s.33; Fahrettin Kırzıoğlu,

Page 53: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

52

İstanbul'daki Cemiyetin en önemli şübesi Erzurum'dadır.Vilâyât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Erzurum Şübesi, tüzük ve kuruluş dilekçesini 3 Mart 1919'da Erzurum Valiliğine verdi. Erzurum'daki şübe, 10 Mart'ta valilikten izin aldı. Cemiyetin Erzurum şübesini Hoca Raif, Cevat Dursunoğlu, Hüseyin Avni ve gazeteci Necati kurdular. Cemiyetin kurucuları 6 Mart 1919’da ilk olarak Esat Paşa Mahallesinde Eski Asar Terakki Okulu Binasında toplandı. Daha sonra iki kişi istifa etti. 9 Mart’ta beyannamesi halka sunuldu. Cemiyetin yayın organı Albayrak Gazetesi idi. Cemiyetin üyeleri çok yaşlı oldukları için ihtiyatlı hareket ediyorlardı. Rawlinson’un Erzurum’da olması, Ordunun başlangıçta Cemiyet’e sıcak bakmaması, Cemiyetin ittihatçı sanılması halkın hala İstanbul Hükümetine güvenesi çalışmaları geciktirdi123.

4 Mayıs 1919'da şübenin yetkilileri, 3 Mayıs günü gelen Kâzım Karabekir'e çıkarak kendilerine yardım etmesini istediler. Karabekir de yardım etmeye söz verdi124. Cemiyetin Erzurum Şubesi, sancak ve kazalardan gelen yirmi bir delegenin katılması ile 17 Haziran 1919'da il kongresini topladı. İl Kongresi, 15 Haziran 1919'da kapandı125. Erzurum Vilâyat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukûk-u Milliye'nin düzenlediği, 23 Temmuz 1919'da açılan Erzurum Kongresi'nde, Mustafa Kemal Paşa, milli cemiyetlerin doğuşuna, işgâl ve zulümlere değindikten sonra, cemiyetlerin kuruluş sebebini“ Ve işte bütün bu iğrenç zulümlerden ve bu talihsiz zavallılardan, tarihimize karşı uygun görülen haksızlıklardan üzüntü duyan milli vicdan müdafaa-i hukûk-u milliye (milli hakları savunma) ve muhafaza-i hukûk-u milliye (milli hakları muhafaza) ve müdafaa-i vatan ve müdafaa-i hukûk-u milliye ve redd-i ilhak gibi değişik isimlerle, fakat, aynı kutsal değerlerin korunması için ortaya çıkan milli akım, bütün vatanımıza bir elektrik şebekesi halinde girmiş bulunuyor” şeklinde açıklamıştır 126.

“Yayınlanmamış Belgelerle Erzurum Kongresinin İlk Günü” Belgelerle Türk Tarihi dergisi, İstanbul 1970, sayı 35, s.6. 123 Karabekir, a.g.e., 1969, s.23. 124 Dursunoğlu, a.g.e., s.64, Kızıoğlu, a.g.m., s.7, Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Ankara 1968, s.55, Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, Ankara 1978, c.II, s.9. 125 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İstanbul 2007 (Mor-siyah yayınları), s.60-62. Cevdet Yularkıran,: Reşit Paşa'nın Hatıraları, İstanbul 1939, s.40. 126 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1989 (AAMY), c.1-III, c.1, s.2-3. Bugünkü Dille, Ankara, 2006, (AAMY), s.5-6.

Page 54: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

53

İç İşleri Bakanı Ali Kemal milli cemiyetlerin kapatılması hakkında bir genelge yayınlamıştı. Aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa'yı da bunlara yardım etmekle suçluyor, görevden alındığını ileri sürüyordu. Mustafa Kemal'in buna verdiği cevabı daha önce belirtmiştik. 27 Haziran'da, 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa'da komutanlara ve idarecilere bir genelge göndererek, Ali Kemal'in düşmanla işbirliği yaptığını, milli kuvvetlerin hazırlanması ve müdafaa-i hukûk cemiyetlerinin kurulmasına devam olunmasını istemiştir 127.

Erzurum Kongresi 23 Temmuz'da toplanmış ve 7 Agustos'ta kapanmıştı. Kapanış günü Erzurum Konresinin otuz iki delegesinin imzaladığı bildiriye göre, bütün dernekler, Şarkî Anadolu Müdafaai Hukûk-u Milliye Cemiyeti adı ile genişletilip, birleştirilmiş ve bir temsil kurulu seçilmişti128.

Silahların geri verilmemesi ve derneklerin kapatılmaması yolunda Mustafa Kemal Paşa'nın ve Kâzım Karabekir'in uyarıları işe yaramıştı. 25 Temmuz 1919'da, İngiliz Kontrol Subayı Rawlinson, Karabekir'den silahlarını geri istedi. Kâzım Karabekir verilmeyeceğini iletti. Erzurum Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti ile Pasinler Belediye Başkanı ve Müdafaa-i Milliye Başkanı 15. Kolorduya silahların İtilâf Devletlerine verilmeyeceğini, Karabekir'in direktifleri doğrultusunda bildirdiler129.

Müdafaa-i hukûk derneklerinini Ulusal Bağımsızlık Savaşında büyük yeri ve önemi vardır. Mustafa Kemal Paşa’da, müdafaa-i hukûk derneklerine büyük önem vermekte idi. 1919 Temmuzunda, Erzurum Kongresi yapıldıktan ve Heyet-i Temsiliye kurulduktan sonra, O, Heyet-i Temsiliye kararlarını ve haberlerini, yalnızca kolordulara değil, idarecilere, bütün müdafaa-i hukûk merkezlerine göndermiştir130. 7/8 Temmuz'da askerlik görevinden istifa ettikten bir süre sonra, 13 Ağustos 1919'da, Diyarbakır ve Bitlis'teki aşiret başkanlarına mektuplar yazarak, askerlik

127 Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 1959, c.I, s.80. Rahmi Apak, İstiklâl Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, İstanbul 1942, s.50; Selahattin Tansel,: Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, Ankara 1978, c.II, s.19. 128 Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Ankara 1974, s.23; Kâzım Karabekir, a.g.e, s 104.; Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, Ankara, 1966 s.114. 129 Sarıhan, c.II. a.g.e. s.5. 130 Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Atatürk Arşiv, Klasör 26, Dosya 1336/20-a, Fihrist 42 ve ekleri.

Page 55: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

54

görevinden ayrıldığını, Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Tüzüğünü örnek alarak kendi bölgelerinde örgütlenmeye gidilmesini istemiştir 131.

Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin siyasî parti haline getirilmesini, seçimlere bu parti ile gidilmesini isteyenler de vardı. 20 Agustos 1919'da, 3. tümen Komutanı Halit Bey, Mustafa Kemal'e çektiği telde, bu hususu savunmuş, eğer böyle hareket edilmez ise, yönetimin kozmopolitlerin eline geçeceğini, bu durumda Erzurum Kongresinin kararlarını kabul ettirmekte zorlanacaklarını ve bundan yurdun zararlı çıkacağını savunmuştu132. Ancak, Mustafa Kemal, bunu kabul etmemiş, ve cemiyete siyâsi bir hava vermekten her zaman kaçınmıştır.

Anadolu'da kurulan milli cemiyetler, particilik düşüncesi ile değil, yalnızca vatanı kurtarmak amacı ile kurulmaktaydı. Nitekim, daha önce, Denizli Milli Heyeti, 5 Ağustos 1919'da, Denizli Mutasarrıfına yazdığı yazıda, cemiyetlerinin particilik duygusu ile değil, vatanı kurtarmak için kurulduğunu, bunun da silahla mümkün olabileceğini açıklamıştı 133. Ancak, Mustafa Kemal, derneklerin tek bir dernek halinde çalışmasını istediğinden, 24 Ağustos 1919'da, bu amaçla, Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti kuruluş bildirgesini Erzurum Valiliğine verdi. Mustafa Kemal 'in imzası ile verilen kısa yazıda, doğu Anadolu'da aynı amaçlar için kurulmuş olan bütün derneklerin Erzurum Kongresinde Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti adı altında birleşme kararı alındığına da işaret ediliyordu.134

4 Eylül 1919'da Sivas Kongresinin açılış konuşması yapan Mustafa Kemal, Erzurum Kongresinde neden Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti adının kullanıldığını, neden Anadolu Müdafaa-i Hukûk ya da Anadolu-Rumeli Müdafaa-i hukûk Cemiyeti adlarının kullanılmadığını Erzurum Kongresinin yalnız doğuyu kapsadığını belirterek açıklarken, Anadolu ve Rumeli genel adının kullanılmasının, Erzurum'daki kongre bütün milleti temsil etmediği için doğru olmazdı, o taktirde “İstanbul'da olduğu gibi beş on kişinin bir araya gelerek bütün milletin yetkili vekilleri imiş gibi, asıl yetki sahibi olan milletle ilgisiz bir teşebbüs mahiyetinde olabilirdi”

131 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c.III, İstanbul 1962, Vesikalar, Vesika 48-53. 132 Karabekir, a.g.e, s.27. 133 Mithat Sertoğlu, “Milli Mücadelede Kahraman Denizli”, İstanbul 1968, Belgelerle Türk Tarihi dergisi, sayı 6, s.5-7. 134 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk (Mor-Siyah Yayınları), s.95, Nutuk, c.III, Vesika.41.

Page 56: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

55

diyerek 135 bu hareketin demokratik olmayacağını vurgulamaktaydı. Ancak, Sivas Kongresi bütün yurdu kucaklayan bir kongre idi. Bu yüzden burada böyle bir karar alan Cemiyet tüzüğünde yapılacak değişiklikler görüşüldü.

Bir kısım değişiklikler komisyona gönderildi136. Komisyonun değerlendirmesinden sonra, cemiyetin adı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti oldu. 11 Eylül 1919'da Kongre Başkanı Mustafa Kemal tarafından, Sivas Valiliğine, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin kurulduğu hakkında yazı ve bildirge sunuldu137. Ancak, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin İstanbul'da temsilcisi yoktu. Bu yüzden, 11 Eylül 1919'da Mustafa Kemal, müdafaa-i hukûk derneklerini, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti altında topladığından, Heyet-i Temsiliye adına, 15. Kolordu Komutanına kendisi ile ilişki kurulmasını açıklamak geregini duyurmuştu138.

“Sivas 15. Kolordu Komutanlığına, 11.9.335

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesinin, Der-sa'detde henüz ayrıca bir mümessili olmadığı Sivas'daki heyet-i mezkûrenin icâb edenlere doğrudan doğruya telgrafla tesîs -i temas ve münâsebet eylediği tasmîm kılınır ( kararlaştırılır).

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Heyet-i Temsiliyesi Nâmına

Mustafa Kemal

Sivas Kongresinden sonra kurulan Heyet-i Temsiliye çalışmaya başladı. Bu arada Heyet-i Temsiliye üyeleri arasında anlaşmazlıklar da olmuştur. Servet Bey, cemiyet adında değişiklik olduğunu ifade etmektedir. Heyet-i Temsiliye üyelerinden Servet ve İzzet beyler, 15 Eylül 1919'da Trabzon'dan Mustafa Kemal'e, Sivas'ta, Erzurum'da alınan kararların değiştirildiğini ifade etmişlerdir. Bu yollu bir şikâyet, Kâzım Karabekir'e ulaşmıştır. Mustafa Kemal buna epey üzülmüştür. Servet Bey'i defalarca Sivas Kongresi için çağırdığı halde gelmeyişine esef eden , Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir'e çektiği telde, kendisine bu kişilerin hesap sorar şeklinde 135 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri (I-III), Ankara 1989, c.I, s.8-9. Bugünkü dille, a.g.e, s.11-12. 136 Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara 1969 (TTKY), s.29-43. 137 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006, (Bugünkü Dille) s.71-72. 138 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 325, Dosya 7 (14), Fihrist 49.

Page 57: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

56

çektikleri tele değinerek, Sivas Kongresi için “Bu kongre, Erzurum Kongresi kararlarını ve örgütlenmesini aynen, ama, elbette kapsamını genişleterek kabul eylemiş ve sonuç olarak, Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti kapsamı adı altında genişleterek birleştirilmiştir. Tüzüğün 3.maddesi ve kongrenin esas kararları, zaten bu yüce amaca ulaşmayı kesin bir emel olarak göstermiştir. Sivas Genel Kongresi, Erzurum Kongresinde Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti adına seçtiği Heyet-i temsiliye'ye tamamiyle güvenini belirterek, aynen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti için Heyet-i temsiliye olarak kabul etmiştir” diye izahta bulunmuştu. Ayrıca, Sivas Kongresinin bütün yurdu içine aldığını ve daha kapsamlı olduğunu da hatırlatmıştı139. Gene, Trabzon'da 16 Eylül 1919'da, Trabzonlu Gazeteci Ömer Fevzi'nin tertiplediği sanılan Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti aleyhinde çeşitli yerlere asılan bildiriler sabahleyin toplatıldı. Bildiride “Ağla ey kavm-i perişân ağla. Bu sefer sanki Anadolu Cemiyeti senin için idam kararları hazırlıyor. Onlardan doğan bu idare-i muvakkata seni padişah-ı azamından, halife- zişânından ayırmaya çalışıyor. Vatanını düşmanlara çiğnetecek kararlar veriyor” denilerek milleti padişaha bağlılık telgrafları çekmeye çağırıyordu140.

Mustafa Kemal, İstanbul Hükûmetinin, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetini tanımasını istiyordu. 4 Ekim'de imzasız olarak Başbakanlıktan gelen yazıya, 5 Ekim'de verdiği cevapta, birçok isteklerinin yanı sıra, Hükûmetin cemiyeti iyi karşıladığını kesin ve açık bir dil ile ifade etmesini istemiş ve bunu şöyle ifâde etmişti: “cemiyetimizin, şu andaki vekiller kuruluna güvence vermesi ve yardımda bulunabilmesi için ,önce hükûmetin milli örgütümüzü kabul ettiğini açık ve kesin bir dille belirtmesi gereklidir. Bu olmazsa, güven ve karşılıklı içtenliğin oluştuğu konusu şüpheli kalacak ve birbirine uymayan hareketlerin ve girişimlerin görülmesi ihtimâl içinde olacaktır”. İstanbul gazeteleri de, sansürlü de olsa, Sivas Kongresi ile ilgili haberleri ve kongre kararlarını yumuşayan hava nedeni ile yayınlamaya başlamıştı. İstiklâl Gazetesi, 5 Ekim'de “Sivas Kongresi ve Mukarreratı” başlığı altında Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Sivas'taki kongrede alınan kararların komutanlara gönderildiğini belirtmiş ve madde madde kararları yayınlamıştı141. Mustafa

139 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, İstanbul 2007 (Mor-siyah Yayınları) s.166-171. 140 Karabekir, a.g.e, 234. 141 İstiklâl (İstanbul) 5 Ekim 1919, sayı 369; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk , İst 2007, s.247;

Page 58: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

57

Kemal, hükûmetin Meclis-i Mebûsân açıldıktan sonra, cemiyet hakkında nasıl davranılacağını. da merak ediyordu. 13 Ekim 1919'da alınan Heyet-i Temsiliye kararları arasında bu hususun Harbiye Bakanı Cemal Paşa'ya sorulması da vardı.142

O, Cemiyetin genişlemesini diğer cemiyetlerin de kendi doğrultularında ilerlemesini istiyordu. Bu amaçla, 18 Ekim'de Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Şevket Bey'e, Trakya'daki teşkilât genişletilirken Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin, Tüzüğünün esas alınmasını bildirdi 143.

1919 Ekim'inin ortalarına doğru İstanbul Hükûmeti ile Heyet-i Temsiliye arasında geçici de olsa yakınlaşma oldu. İstanbul Hükümeti, Anadolu'ya anlaşmak için Salih Paşa'yı gönderdi. Anadolu’ya gelirken Salih Paşa her yerde törenlerle karşılandı. Bu arada, İstanbul Basını, Mustafa Kemal'den ve Cemiyetten bahsetmeğe başladı. 11 Ekim 1919'da Yenigün Gazetesi'nin Sivas'ta bulunan özel muhabiri, Mustafa Kemal'e Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Teşkilâtının gücü ve kapsamını sorduğunda, Mustafa Kemal, buna, bu derneğin ve diğer derneklerin, eski hükûmetin adeta Yunanlılar ile iş birliği halinde bulunması, vatan ve milletin içine düştüğü işgâl yüzünden kurulduğunu, cemiyetin ittihatla ve siyasetle ilgisinin bulunmadığını söylemişti144. 13 Ekim 1919'da, Tâsvir-i Efkâr Başyazarı Velit Ebuzziya'nın tel ile sorduğu sorulara, Cemiyetin ittihatçılıkla ilgisi olmadığı yönünde cevap vermişti145. Amasya'ya bizzat gitmiş olan Tasvir-i Efkâr Muhabiri Ruşen Eşref (Ünaydın) ile yaptığı söyleşide, İttihat ve Terakki'nin yanlış siyaset izlemesinin ülkeyi bu duruma düşürdüğünü, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin amacının ise, “zavallı memleketi ve toprakları na-meşru emperyalizm ve kolonizasyon siyasetleriyle istilaya, parçalamaya çalışan yabancı ve mütecaviz kuvvetlere çiğnetmemek”diye açıklamıştır146.

Karabekir, a.g.e, s.326. Cebesoy, a.g.e., İstanbul 1955, s.23. 142 Baykal, Bekir Sıtkı: Heyet-i Temsiliye Kararları, Ankara 1974, s 18-20, Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, , c. III, Vesikalar, Vs 176, 143 Nutuk, İstanbul 1962, c.III (Vesikalar), Vesika 286. 144 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 2006, Heyet ( Bugünkü Dille), s.13, a.g.e, Ankara 1989, c.III, s.3. 145 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.1-3, Ankara 1989, c.III, (AAMY), s 6, Bugünkü Dille, Ank, 2006, s.16. 146 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c I-III, Ankara 1989, c.III , s.12-13, Bugünkü Dille,

Page 59: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

58

Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Başkanı olarak, çeşitli müdafaa-i cemiyetleri ile haberleşiyor, onların sorularını cevaplandırıyordu. 16 Ekim 1919'da Başkanı olarak, Antalya Müdafaa-i Hukûk Başkanı Yusuf Talat Bey'in, Balıkesir'de yapılacak kongre ile ilgili sorusu üzerine, yeni bir kongre toplanmasına gerek olmadığını, yapılacak işlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin genişletilmesi noktasında toplanacağına cevabını verdi147. Zaten o tarihten sonra kongre yapılmayacaktır. Amasya görüşmelerinin ikinci günü olan 21 Ekim'de, Salih Paşa ve Mustafa Kemal Paşa arasında Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin durumu görüşüldü ve 3 protokolün 5. maddesinde, Meclis-i Mebûsân kurulduktan sonra, derneğin şeklinin kongre kararı ile belirleneceği yer aldı. Ayrıca, “ Derneğin kabul eden mebuslar, tüzüğünde açıkca belirtilmiş olan temsilciler sayılacak, yapacakları özel toplantı, kongre yerine geçebilir” ifadesi yer almıştır. Bu durumda, mebuslar da Cemiyetin bir üyesi haline getiriliyor. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, Meclis güven içinde çalışırsa kendisini fesh edecekti148.

Amasya'da iken de, Mustafa Kemal, müdafaa-i hukûk dernekleri ile devamlı ilişki kurmaktaydı. 21 Ekim 1919'da, Diyarbakır'daki, 13. Fırka Komutanlığına çektiği şifreli telde, Maraş ve Elbistan müdafaa-i hukûk derneklerinin asker alma şübelerine Sivas ile ilişki kurmalarını bildirmişti149.

“Şifre- Amasya. 27 Teşrîn-i evvel 35

Diyarbakır'da 13. Fırka Komutanlığına

Maraş ve Elbistan Müdafaa-i Hukûka icâbette Sivas'la muhaberesi için ahz-ı asker şübeleri şifrelerinden istifade etmelerine emir ve müsaade buyrulmasını rica ederim

Mustafa Kemal ”

Mustafa Kemal daha önce de belirttiğimiz üzere, bütün müdafaa-i hukûk derneklerinin teşkilâtlanmasını ve gereğinde bir bütün oluşturulmasını istemekteydi. Bu konuda pek çok yere yazılar da yazmıştı. Müdafaa-i hukûk

Ankara 2006, s.21-23. 147 Nutuk, c. III, Vesika 283-284. 148 Nutuk, İstanbul 2007, s 250-251, cIII, Vesikalar, Vesika 159, Baykal, a.g.e., s.25-29, Mazhar Müfit Kansu, Erzurumdan Ölümüne Kadar Atatürkle Beraber, Ankara 1968 , c.II, s.419. Karabekir, a.g.e., s.350. 149 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 29, Dosya 336/23-90, Fihrist 3.

Page 60: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

59

dernekleri de sürekli birbirleri ile irtibat halindeydiler. Daha önce konu ettiğimiz Kilikya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Başkanı Ahmet Remzi, Cemiyetin çalıştığı Niğde'ye , 9 Kasım 1919'da varmıştı. Bu haber, Ankara Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesine duyurulmuştu. Müdafaa-i hukûk dernekleri, en çok Sivas'taki Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti ile de ilişki içinde idiler. Merkez Sivas'tı. 15 Kasım 1919'da Viranşehir'den, Sivas'taki Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetine yollanan telde, Viranşehir Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Başkanı Mahmut Bey'in, çok yararlı işler yaptığı anlatılıyordu150. Haberleşmeler ile ilgili örneklerin sayısı pek çoktur. Seçimler nedeniyle Esat Paşa'nın yazısını ve Mustafa Kemal'in seçimlere cemiyetin karışmayacağı yolunda verdiği cevabı daha önce konu etmiştik. Seçimler tarafsız bir şekilde yapılmış ve Meclis-i Mebûsân 12 Ocak 1920'de çalışmaya başlamıştır. 14 Ocak 1920'de, aynı zamanda Erzurum Milletvkili olan Mustafa Kemal, İstanbul'daki Meclis-i Mebûsân Başkanlığına gönderdiği kutlama yazısında, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin önemini şu şekilde gözler önüne sermiştir: “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Teşkilâtı altında kuvvetlerini, isteklerini ve ruhlarını birleştirmiş olan millet, bugünden başlayarak yalnız kendi iradesini temsil ve kesin eğemen kılacak olan Meclisin gözcüsü durumundadır. Bağımsızlık ve varlığını sonuna kadar savunulması işinde onun özverili bir kaynağıdır”151. Önceki bahislerde belirtmiştik. İç İşleri Bakanlığının postahanelerden cemiyetlerin telgraflarını çekmeyi engellemesi başarıya ulaşamamıştı ve milliyetçiler tarafından cemiyet telgraflarından ücret alınmaması kararı çıkmıştı. Ama, bazı postahâneler hükûmet kararına karşın, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk telgraflarından ücret alıyordu. Mustafa Kemal, bunu önlemek için 23 Ocak 1920'de dernek şübelerine bir genelge gönderdi , bunda hükümet kararı hatırlatıldıktan sonra, kendi aldıkları bu karara uymayanların cezalandırılacağı yolunda ikazda bulundu152.

İstanbul Hükümeti, Meclis'in toplandığını öne sürerek, artık Anadolu'daki milli hareketin gereksizliğini ortaya atmaktaydı. Bu yüzden, 5 Şubat 1920'de, Harbiye Nazırı (Bakanı) Fevzi Bey, Ankara'daki 20. Kolordu 150 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 257, Dosya 10, Fihrist 1, Klasör 296, Dosya 4, Fihrist. 43/1 151 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006 (Heyet) Bugünkü Dille, s.179-180, Ankara 1991, c.IV, s.189. 152 Atatürk'ün Tamim , Telgraf ve Beyannameleri, Bugünkü dilde, s.184-185, c IV, s.180-181.

Page 61: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

60

Kumandanlığına, artık, hükümet işlerine karışılmamasını, bu konuda bir tebliğât çıkarılmasını yazdı153 14 Şubat 1920'de Sadrazam Ali Rıza Paşa, Harbiye Bakanlığına, bir yazı yazarak, sorunları İstanbul'daki Meclis-i Mebûsân'ın çözeceğini, burasının her türlü milli emellerin gerçekleşeceği yer olduğunu, başka yerlerde “İrade-i milliye namına” söz söylemeye gerek olmadığını duyurduğu gibi154 aynı gün vilâyet ve sancaklara da, söz konusu Meclis' ten başka yerde milli irade adına söz söylemeye ve istekler öne sürmeye, artık olanak olmadığını belirten genelgeyi yayınladı. Mustafa Kemal, 17 Şubat'ta, Cemiyetin görevini sürdüreceğini, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi adına bir genelge ile her yere duyurdu: “Derneğimizin her güçlüğe katlanarak yurdu ve milli varlığı kurtarma konusundaki çalışmalarına, milli isteklerin elde edilmesine kadar, daha bir kararlılık ve inanç ile devam etmesi gereklidir”155. Zaten, Hacıbektaş, Diyarbekir, Muş, Silvan, Maçka'daki müdafaa-i hukûk cemiyetleri de sulhun olmasına kadar, milli cemiyetlerin devamını önermişlerdi156.

16 Mart 1920'de İstanbul'un işgâli ve Meclis'in kapatılması, Mustafa Kemal'in Cemiyeti sürdürmekle ne kadar isabetli karar verdiğinin bir göstergesidir. 1920 Nisanında Ankara'da açılacak Meclis için yapılacak seçimlerde müdafaa-i hukûk derneklerine çok iş düşmekteydi. Zaman kısıtlıydı. 17 Mart 1920'de Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi konusunda yayınladığı ilk genelgesinde, zaman azlığından seçimlerde illerin idare ve belediye meclisleriyle müdafaa-i hukûk cemiyeti merkez kurulu üyelerinin oy kullanabileceğini duyurdu. Zaten Edremit, Akşehir, İçel, Burhaniye, Trakya ve havalisi, Birecik, Erzurum, Maraş, Urfa, Gaziantep, Adana, Trabzon, Muğla, Bursa, Kayseri gibi hemen hemen her yerde müdafaa-i hukûk cemiyetleri mevcuttu. İtilâf Devletleri de, artık, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin çok güçlü bir kuruluş olduğunu, millet tarafından desteklendiğini, kabul etmeye başlamışlardı.

22 Nisan 1920'de, İngiliz Haber Alma Teşkilâtı İstanbul Kolunun haftalık raporunda Web, Curzon'a, Anadolu'daki irtibat subayı Vitelli'nin

153 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 25, Doya 336/17, Fihrist 7. 154 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 25, Dosya 336/17, Fihrist 7/1. 155 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İstanbul 2007, s.365-366. Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Ankara 1965, c.II, s.356. 156 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 25, Dosya 336/17, Fihrist. 7/3-4, 6/6, 7/7, 7/8.

Page 62: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

61

raporunu aynen sunmaktadır. Buna göre, Türkiye'de olan pek çok parti içinde, önem verilecek tek ve önemli parti, Mustafa Kemal'in kurduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetidir. Bu parti, millet tarafından desteklenmektedir. Uyanan milli isteğin boğulabileceğini sanmak büyük bir yanılgıdır. Onu ihmâl etmek çok ciddi, sonuçlara yol açacaktır157.

27/28 Temmuz 1920'de, Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Heyet-i Merkeziyesi ve idare heyetleri hakkında bazı önemli kararlar alındı . Buna göre bu kurullar, mülkiye memurlarının emrinde olacaktı. Bu cemiyetler “Müdafaa-i Vatan” emrinde yardımlarda bulunacaklar ve önemli bilgileri derhal hükûmete bildireceklerdi158. 12 Ağustos 1920'de ise, müdafaa-i hukûk derneklerinin bölgeleri belirlenmişti. Buna göre, Salihli ve Aydın yörelerindeki Kuvâ-yı Milliyenin idarelerini sağlamış olan Alaşehir, Nazilli müdafaa-i hukûk heyeti idareleri için yeni yönetimler kurulmuş ve düzenlemeler yapılmıştı.

İzmir Heyet-i İdaresinin merkezi Afyonkarahisar mıntıkası, Kütahya, Afyonkarahisar olacaktı. Konya merkez livası ile Uşak ve Saruhan livası da içine girecekti. Nazilli Heyet-i İdaresinin merkezi Burdur, mıntıkası Isparta, Burdur, Antalya, Menteşe olacaktı. Bu mıntıkalardan üçer delege seçilecekti159. Böylece merkezî bütünlük sağlanacaktı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra Cemiyetin taşradaki şübelerinin çalışmaları devam etti ve Mustafa Kemal onlarla devamlı temas halinde oldu. Daha sonra, Cemiyet Cumhuriyet Halk Fırkası haline dönüşecektir.

Trakya- Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye:

Milli mücadelede önemli rol oynayan derneklerden birisidir. Trakya- Paşaeli Heyet-i Osmaniyesi diye de söylenmektedir. 1 Aralık 1918'de Edirne'de kurulan ve ilk kongresini 10 Temmuz 1919'da yapan derneğin amacı, doğu Trakya'nın düşman işgâline karşı savunmasını sağlamak ve buranın Yunanlılara verilmesini önlemekti . Cemiyet, 2 Kasım 1918'de, İstanbul'da Kasım Efendi'nin Küçük Kınacıyan Han'ındaki Yazı-hânesinde “Trakya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti” adı ile kurulmak istenmiş, Avukat 157 Bilâl Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, Ankara 1975, c.II (1920), s.81; Selahi Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Ankara 1973, c.I, s.169. 158 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 256, Dosya 8, Fihrist 41. 159 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 557, Dosya 10, Fihrist 26.

Page 63: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

62

Şeref Bey'in önerisi ile Cemiyet'in ismi “Trakya- Paşaeli Müdafa-i Hukûk Cemiyeti” olarak değiştirilmiştir. Ancak, Cemiyet'in Edirne Valiliğine vermiş olduğu beyan-nâmede adı “Trakya Paşaeli Müdafaa-i Heyet-i Osmaniyesi” olarak değiştirilmiştir. Yayın organı Trakya-Paşaeli Gazetesi olup, 2 Aralık 1918'de yayına başlamıştır. Bu tarihte, bu gazetede Cemiyet'in programı da yayınlanmıştır. Cemiyet, Trakya'mım kurtarılmasını amaç edinmiş olup, Trakya'nın il, ilçe ve nahiyelerine kadar sistemli bir şekilde teşkilâtlanmıştır. Cemiyet, Edirne ve Lüleburgaz'da yayınlar, kongreler yapacak, Avrupa'ya delegeler gönderecek, daha sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetinin bir şübesi olarak çalışacaktır160.

Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye, 22 Ocak 1919'da İstanbul'da yaptığı bir toplantıda, batı Trakya'daki Yunan işgâlini protesto etti. Cemiyetin tezi “Trakya bir bütündür. Yüzde seksen beşini Türkler oluşturuyor” şeklinde idi161. Cemiyet, Mustafa Kemal Paşa'nın başkan olmasını isterse de, O bunu kabul etmez. 7 Şubat 1919 'da , Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyetinin temsilcileri, Mustafa Kemal Paşa'yı ziyaret ederler ve başlarına geçmelerini isterlerse de, O, onlara parça parça değil, bütün ülkenin geleceğini sağlayacak bir teşekkül olmasını önerdi162.

Trakya için mücadele eden bir diğer dernek de daha sonra göreceğimiz Trakyalılar Cemiyetidir. Bu iki cemiyet 20 Mart1919 'da bir araya geldi, Trakya'nın Türklerde kalmasını sağlamak amacı ile Paris'e gitmek için bir kurul oluşturdular. İstanbul'dan hareket eden kurula şu talimat verilmişti.” Doğu ve batı Trakya birleştirilip, Osmanlı yönetimine bırakılsın. Değilse batı Trakya bağımsız olsun, doğu Trakya'da , Türklerden alınacak olursa, her iki Trakya'da İngiltere mandası kabul edilsin”163

Cemiyet, önce İstanbul'da kurulmuş olsa bile, faaliyetleri daha çok Trakya'da, özellikle Edirne'de olacaktır. 18 Haziran 1919'da, Mustafa Kemal, Edirne'de 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey'e çektiği şifreli telde, Trakya Cemiyet'inin üyeleri ile İstanbul'da bulunduğu sıralarda görüştüğünü,

160 Zekai Güner, Trakya - Paşaeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Kuruluşu ve Faaliyetleri (1 Aralık 1918-13 Mayıs 1920), Ankara 1998, s.13-23. 161Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya'da Milli Mücadele, Ankara 1956, c.2, s.152.; Sabahattin Selek, Anadolu İhtilâli, İstanbul 1970, c.1, s.72. 162 Tevfik Bıyıklıoğlu, c.2, a.g.e, s.156. 163 Zeki Sarıhan, c.1, a .g.e, s.178.

Page 64: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

63

Cemiyetin yetkili olmamak şartiyle, İstanbul'da bir heyet bulundurabileceğini, Kürtlerle Türklerin Ulusal Bağımsızlık Savaşı konusunda birleştiklerini, Anadolu ve Rumeli 'de kurulmuş olan müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhâk derneklerinin birleştirileceğini, ortak bir merkez oluşturulacağını, Sivas'a Trakya Cemiyetinden bir iki kişi gönderilmesini, onlar gelinceye kadar Edirne'yi Anadolu'da kendisinin temsil ettiğini belirten bir belge gönderilmesini istedi164.

23 Temmuz'da Erzurum Kongresi başlamıştı, ama, derneklerin birleşme safhası bu tarihten sonnra ivme kazanacaktı. Bu arada 10 Temmuz 1919'da Trakya- Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyetinin birinci kongresi başladı. İkinci kongre 16 Ekim'de başlayacak, üçüncü kongre 15 Ocak' 1920'de ,dördüncüsü 31 Mart 1920'de, beşinci kongre 9 Mayıs'ta başlayacak, 13 Mayıs'ta bitecekti165.

Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukûk-u Osmaniye Cemiyeti de, bütün dernek ve aydınlar gibi, Sivas Kongresi'nin çalışmalarının ve aldığı kararları ve yapılan girişimlerin yanında yer almaktaydı. Damat Ferit Psaşa'nın ve kabinesinin düşürülmesi, hiç şüphesiz Sivas Kongresi'nin bir başarısıydı.

4 Ekim 1919'da Trakya- Paşaeli Heyet-i Osmaniyesi adına Şükrü tarafından Mustafa Kemal'e çekilen telde, Ali Rıza Paşa'nın, Sivas Kongresi'nin ve Heyet-i Temsiliye'nin çalışmaları ile iktidara getirildiği ve kabinesini kurduğunun öğrenildiği, Trakya'yı korumak amacı ile kurdukları bu teşkilâtın, vilâyetin en ufak nahiyelerine kadar ulaşacağı, içte ve dışta varlığını hissettireceğini belirtilmiş ve amaç olarak da “Bu ana kadar sizinle hem-fikir bulunan cemiyetimizin maksat ve mesleği, kongrece der-uhde edilen esasâtı ihtiva”ettiği hususu vurgulanmıştı166. Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukûk adına Belediye Başkanı Şevket de aynı hususları Mustafa Kemal 'e çektiği telgrafta yinelemişti167. Trakya- Paşaeli Cemiyeti daha sonra da, 6/7 Ekim 1919'da, Sivas'ta alınan kararları kutlayan bir telgrafı Mustafa Kemal'e göndermişti168.

164 Nutuk, İstanbul 2007 (Mor-Siyah Yayını), s.53-54 Nutuk, c.III, Vesikalar, Vesika 19, Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 82, belge 1781. 165 Bıyıklıoğlu, a.g.e., s.137. 166 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 29, Dosya 336/29-30, Fihrist 3. Ayrıca bak, Nutuk, c.III, Vesika 267. 167 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 29, Dosya 336/23-90, Fihrist 3/1. 168 Geniş bilgi için bak: ATASE, Atatürk arşivi, Klasör 29'daki 336/29-90 nolu dosyadaki ¾ ve devamındaki belgeler.

Page 65: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

64

7 Ekim 1919'da Edirne'de, Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin görevlerini de üzerine aldı. Edirne Belediye Başkanı Şevket Bey, bu durumu İç İşleri Bakanlığına, Vali Vekili Adli Bey'e ve Sivas'a bildirdi. Mustafa Kemal, karardan duyduğu memnuniyeti şu şekilde dile getirmiştir:” Anadolu ve Rumeli, aynı ruhla varlığımızı ve milli bağımsızlığımızı kurtarmak amacı ile kutsal mücadeleye atılmıştır”169. Mustafa Kemal, Trakya-Paşaeli Cemiyetinin, milli birliğin kurulması açısından bir an önce teşkilâtlanmasını istiyordu. Bu yüzden, 12 Ekim 1919'da, Edirne'deki Trakya- Paşaeli Heyet-i Merkeziyesi Başkanlığına çektiği telde “Rumeli ve Anadolu'da aynı ruh ve vicdanla, mevcûdiyet ve istiklâl-i milliyi” sağlamak amacı ile işe başlamış olan bu cemiyete teşekkür ederek, başarılar dilemiştir170. Trakya-Paşaeli Heyet-i Merkeziye Reisi, aynı tarihte, yani 12 Ekim'de, Sivas Kongresi Başkanlığına çektiği telde, doğu ve batı Trakya bölgelerinde, sulh konferansı esaslarına göre, Müslümanlar ile Bulgar ve Yunanlıların oturdukları yerlerden Türklerin atılmaması için gereken her türlü hareketi yapacaklarını açıklamıştı171.

Cemiyetlerin bu çalışmaları sürerken Fransızlar, Trakya'nın Türklerin elinden çıkması için bazı hazırlıklara girişmişlerdi. Fransızların yaptıkları bu girişimler, Edirne'de I. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey tarafından öğrenilmiş ve Mustafa Kemal'e iletilmişti. Cafer Tayyar Bey, Mustafa Kemal'e çektiği telde Fransızların Gümilcine, Dedeağaç, Dimetoka, İskece mutasarrıflarının isimlerini istediklerini bildirdi. Fransızlar, ayrıca, İskeçe'nin geçici olarak Yunanlılar tarafından işgâl olunacağını da belirtmişlerdi. Cafer Tayyar Bey, Kolordu Kumandanı miralay (Albay) Selahaddin Bey ve Mustafa Kemal'e, 13 Ekim 1919'da çektiği şifreli telde, açıkca, Fransızların “İskece'nin Yunan askerleri tarafından işgâl edileceğini beyan ettiklerini, ayrıca, “bu malûmâtı hafî (gizli) tutmalarını tenbîh” ettiklerini de açıklamaktaydı172.

16 Ekim 1919'da Cemiyetin kongresi başladı. Bu kongrede batı Trakya'nın Yunan ve Bulgar işgâline bırakılmasının protesto edilmesi ve batı Trakya Türklerine yardım edilmesi kararı alındı173. Trakya-Paşaeli Heyet-i

169 Nutuk, c.III, Vesika 268-270, Bıyıklıoğlu, Tevfik, a.g.e, s.271. 170 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 29, Dosya 336/23-90, Fihrist 3-/2. 171 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 29, Dosya 336/ 23-90, Fihrist. 4, 4-1. 172 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 29, Dosya 336/29-30, Fihrist 8. 173 Sarıhan, c.II, a.g.e. s.174.

Page 66: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

65

Osmaniyesi'nin bütün çalışmalarına ve Cafer Tayyar Bey'in uyarılarına karşın, 17 Ekim 1919'da İskeçe, Yunanlılar tarafından işgâl edildi. Dernek daha sonra, Heyet-i Temsiliye'nin isteği ile programında değişiklik yaparak ismini Trakya- Paşaeli Müdafaai Hukûk Cemiyetine çevirmiş, böylece, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin bir şübesi olarak çalışmalarını sürdürmüş ve Ulusal Bağımsızlık Savaşı'na büyük katkılarda bulunmuştur. Bu dernek daha sonra Mustafa Kemal ile sürekli ilişki kurmuştur174.

Cemiyet'in Ocak'ta yapılan üçüncü kongresinden sonra, 3 Şubat 1920'de, Mustafa Kemal, Rauf Bey'e ve Birinci Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey'e gönderdiği mektuplarda, batı ve doğu Trakya'nın bir bütün olarak ele alınmasını ve ikisi hakkında ayrı ayrı hak istenmemesini, Trakya-Paşaeli Cemiyeti'nin de bir an önce düzene konmasını, batı Trakya'yı kurtarmak için doğu Trakya'nın merkez olarak ele alınmasını istedi175 .

Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Cemiyeti, Trakya'da çalışmalarını hızlandırdı. Cemiyet, 31 Mart 1920'de, Lüleburgaz Kongresini düzenledi. Toplantıya Cafer Tayyar Bey de katıldı. Bu kongreye Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Gelibolu ve Çatalca'dan elli iki delege katıldı. Kongre 2 Nisan'da sona ererken, işgâllere karşı direnme kararı alındı176.

13 Nisan 1920'de, Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasına on gün kala, Trakya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Edirne Merkez Kurulu, İstanbul'un 11 Nisan tarihli Mustafa Kemal ve arkadaşlarının vatan haini olduklarını ve öldürülmelerini ilân eden fetvanın zorla yazdırıldığını belirterek bir bildiri yayınladı. Bildiride: “Zulüm gören Müslümanlar birleşerek Kuvâ-yı Milliyeyi meydana getirdiler. Yaşayan bir millet olduğumuzu ispat edelim” ifadeleri yer almaktaydı177.

19-21 Nisan tarihlerinde yapılan San-Remo Konferansı adeta Sevr'in bir ön gelişimi idi. Buna göre, Trakya’da Yunanistan'a bırakılıyordu. 2 Mayıs 1920'de, Cemiyet'in Edirne'deki Yönetim Kurulu toplantısında, San-Remo Konferansı’nın Trakya'yı Yunanistan'a bırakması karşısında Edirne'de büyük

174 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c.III (Bugünkü dile çeviren: İsmet Gönlüal), s.221-237. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1952, s.478-480. 175 Nutuk, c.III, Vesika 251 a-b. 176 Bıyıklıoğlu, a.g.e., s.215, Cengiz Kürşat, “23 Nisan Milli Egemenlik Bayramının 50. Yıldönümü”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul 1971, sayı 43, sh.11. 177 Bıyıklıoğlu, a.g.e, c.II, Vesika: 43.

Page 67: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

66

bir kongre toplanması kararını aldı. Kongreye Edirne ve Çatalca genel meclis üyeleri, belediyelerden birer, bucaklardan ikişer, savunma kurulu üyeleri ve müftüler çağrılacaktı. 9-13 Mayıs tarihleri arasında yapılan bu son ve beşinci kongrede, Trakya'nın Yunan işgâline karşı konulması kararı alındı178. 13 Mayıs'ta biten kongrede, Trakya'nın Türkiye'ye bırakılması için Avrupa'da çalışma yapacak olan delegeler için bir talimat-nâme hazırlandı. Batı Trakya'nın Türkiye'nin bir parçası olduğu, kendi geleceğini kendisinin tayin etmesi gerektiği, doğu Trakya Türkiye'den koparılacak olursa, bütün Trakya'da bağımsızlık ilân edileceği, Yunan işgâline karşı konulacağı yolunda kararlar alındı. Ayrıca, Cafer Tayyar milli kumandan ilân edildi179.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Mustafa Kemal, 14 Mayıs 1920'de, Trakya'daki kongrenin sona ermesinden bir gün sonra, Cemiyet'in düzenlediği Edirne Kongresine çektiği telde, Paris'teki Osmanlı delegelerinin yetkisiz olduklarını, San-Remo Konferansının Edirne'yi Yunanlılara bırak-tığına işaretle, Edirne'deki olağanüstü toplantıdaki Meclisin Yunan işgâline karşı aldığı savunma kararının yerinde olduğunu, Edirne'nin Yunanistan'a verilme kararını değiştirecek siyâsî değişikliğin ancak “tarafımızdan silahla ve şiddetle savunulduktan sonra mümkün olabilecektir efendim” diyerek180 sözle değil, silahla işlerin yoluna geleceği işaretini vermektedir ki sonuç zaten bu şekilde alınacaktır. Mustafa Kemal, mücadelenin Meclis tarafından yapılacağını, İstanbul Hükûmetin yetkisiz olduğunu ifade ile kuvvetleri tek bir elde toplama yoluna gitmektedir. Esasen, İstanbul Hükümetinin delegeleri Trakya-Paşaeli Cemiyeti, Mustafa Kemal'in direktifleri doğrultusunda işgâle karşı koyma çalışmalarına başladı. 19 Mayıs 1920'de, Cemiyet durumu iyi olanlardan yurt savunması için buğday, et, para vermelerini istedi. Bunların bir hafta içinde toplanmasını kararlaştırdı. Ayrıca, on altı yaşından büyük erkeklerin il dışına çıkmalarını ve hububat ticaretini yasakladı181.

10 Ekim 1921'de Fevzi Paşa, Trakya- Paşaeli Cemiyetinin Merkez Kuruluna, Trakya'nın kurtuluşu için gösterdikleri çabadan dolayı teşekkür etti ve çalışmalarının devamını istedi182. Trakya-Paşaeli Müdafa-i Hukûk

178 Bıyıklıoğlu, a.g.e, s 249-250, Türk İstiklâl Harbi, II/2 Batı Cephesi, Ankara 1965, s.258. 179 Bıyıklıoğlu, c.1, a.g.e., 279. Galip Kemali Söylemezoğlu, Başımıza Gelenler (1918-1922), İstanbul 1939, s.239. 180 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006 (Bugünkü Dille), s.348, aynı eser, Ankara 1991, c.IV, s.344. 181 Bıyıklıoğlu, a.g.e., c.I, s.304. 182 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 57, Vesika 1318.

Page 68: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

67

Cemiyeti'nin çalışmaları bundan sonra da devam etti. Cemiyet Trakya'nın geleceğinin misâk-ı milli ile tayin edildiğini, Türkiye'nin bir parçası olduğunu yayın yoluyla da dünyaya duyurdu. Esasen basın da, Trakya'da tek söz sahibinin Trakya - Paşaeli Cemiyeti olduğunu sürekli vurgulamıştır.

Trakyalılar Cemiyeti-Garbi Trakya Cemaat-i İslâmiyesi:

İstanbul 'da bulunan batı Trakyalılar, Mondros Mütarekesinden kısa bir süre sonra, 10 Kasım 1918'de batı Trakya Komitesini. kurdular. Batı Trakya'da ilk olarak dernek yerine komite kurulmasının nedeni Balkan savaşından sonra, batı Trakya işlerinin Süleyman Askeri Bey'in önderliğinde bir komite tarafından idare edilmesinden kaynaklanmaktadır. Daha sonra bu cemiyet haline gelecektir. Cemiyet delegelerinden bir kısmı, daha önce konu ettiğimiz Amerikan Komisyonuna görüşlerini 31 Temmuz 1919'da iletmişlerdi. Cemiyet, 12 Eylül 1919'da yayınladığı bildiride, Türkiye'nin kurtuluş zamanının gelmekte olduğunu, batı Trakyada bağımsız bir yönetim kurulması kararının müjdesini aldıklarını, barış konferansının adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde gerçekleşeceği umudunu sergiliyordu. 27 Eylül'de, bir başka bildirisinde de, aynı hususları yinelemekteydi183. Trakyalılar Cemiyeti yanılmaktaydı. Çünkü, bölge bir süre sonra, Fransa tarafından yönetilmeye başlandı. Trakya'da geliş-gidişler bile Fransız yöneticilerin onayına bağlandı. 1 Ekim 1919'da, Trakya Cemiyeti'nin üyeleri, Gümilcine'ye gidecek memurların isimlerini Francet D'esperey'in yaverine vermek zorunda bırakılmışlardı184.

Yunanlıların Trakya'daki zulmü gittikçe yaygınlaşıyordu. 10 Temmuz 1922'de, Trakyalılar Cemiyeti delegeleri, İstanbul'da Dış İşleri Bakanlığına gitmişler, Trakya'da Yunanlıların yaptıkları zulümlerin araştırılması için Hilâl-i Ahmer'in yaptığı başvuru konusunda Hükümetin de çaba göstermesini istemişler ve olumlu cevap almışlardı. Ancak, bu başvuruya Trakya'yı işgâl etmiş bulunan Yunanlılar olumsuz cevap vermişti185.

15 Temmuz 1922'de, Uluslar Arası Kızılhaç'ın Cenevre'de yayın organı olan Uluslar Arası Kızılhaç Dergisi'nde Trakya ve Türk halkının durumuna ve Trakya Cemiyeti'nin çeşitli başvurularına dair yayınlanan raporda, Türk köylülerinin kovularak yerlerine Kafkaslardan getirilen

183 Gökbilgin, a.g.e., s.33-34. 184 Nutuk, c.III, Vesika 266. 185 Sarıhan, a.g.e., c.IV, s.317.

Page 69: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

68

göçmenlerin yerleştirildiği anlatılmaktaydı186. Trakyalılar Cemiyeti, Trakya'nın nüfûsunun Türk olduğuna dair yayınlara devam etti. Ancak, Mustafa Kemal'in de belirttiği üzere, söz ile sonuç alınmıyordu. Silahlı eylem başladı. 27 Eylül 1922'de, Trakyalılar Derneğine bağlı kuvvetlere, 26 Eylül'den itibaren Milli Müdafaa grubundan 350 tüfenk ve 60.000 mermi dağıtıldı187. Trakya'nın boşaltılmasında bu şekildeki silahlı örgütlenmenin büyük yararı olmuştur.

Bu iki cemiyetin dışında, Trakya'da Garbi Trakya Cemaati İslâmiyesi adlı kuruluşun çalışmaları da göze çarpmaktadır. 1913'de batı Trakya'da kurulan geçici hükûmetin başkanı Hafız Salih, ikinci başkanı eski Gümilcine Milletvekili Ahmet Arif, Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Genel Katibi Mehmet Efendi (heyetin sorumlu katibi), Müdafaa-i Hukûk Heyet-i Faalesinden Mahmut Nedim ve Tevfik beyler, İskece eşraf ve tüccarından Hüseyin Sabri Bey de bulunuyordu. Heyet İstanbul'da delegelerin tayini ve ayrılması konusunda da yetkili idi. Galata'da Asikur Hanında 27 ve 29 nolu Mehmet Arif'in yazıhanesi merkez kabul edilmişti. Garbî Trakya Cemaati İslâmiyesi 1919 Kasımının son günlerinde kurulmuş olmalıdır. Çünkü, 1 Aralık 1919'da Vakit Gazetesini ziyaret etmişler, İstanbul'a gelmelerinin amacı olarak Trakya işleri hakkında Fransa askerî ve siyâsî delegeleriyle temasta bulunmak olduğunu söylemişlerdir188. Cemiyet, batı Trakya'nın kurtulması için çalışmalar yapmıştır.

Trabzon Muhafaza-i Hukûk-u Milliye

Trabzon Vilâyetinde, Rum ve Ermeni faaliyetlerinin artması üzerine, Trabzon'un vatansever halkı, 10 Şubat 1919'da, Trabzon'da Trabzon Muhafaza-i Hukûk-u Milliye Cemiyetini kurdu.12 Şubat tarihini verenler varsa da cemiyetin, ilk toplantısını 10 Şubat'ta yaptığı ve bunun İstikbal Gazetesinde yayınlandığı görülmektedir189. İstikbal Gazetesi cemiyetin yayın organı gibidir.

Cemiyetin yirmi altı kişilik üyesi vardır. On üç maddelik bir tüzüğe sahiptir. 10 Şubat günü yapılan toplantıda, Cemiyetin nizâm-nâmesini hazırlayacak on bir kişilik heyet seçildi. 11 Şubat 1919'da, Cemiyetin adı

186 Sarıhan, a.g.e., c.IV, s.528. 187 Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımları, İstanbul 1975, c.II, s.326 188 Vakit (İstanbul): 2 Kânûn-u evvel 1919, sayı 745, Fotokopi :8. 189 Makbule Sarıkaya, Milli Mücadele Döneminde Rize, Ankara 2004 (AAMY), s.114-115, Tunaya, a.g.e., İstanbul 1952, s.506.

Page 70: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

69

“Trabzon Muhafaza-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti” oldu. Seçimler yapıldı ve başkanlığa Ziya Bey getirildi . Cemiyet yöneticileri, 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa'nın kişiliğinde büyük bir destek buldular. Karadeniz'deki yabancı emellere karşı çıkmak amacıyla kurulan Cemiyet Trabzon, Rize, Gümüşhane, Giresun, Ordu'nun sancak ve kaza merkezlerinde şübeler açmış, hızla gelişmiştir. Daha önce de belirttiğimiz üzere, Trabzon Valisi Mehmet Galip, Mustafa Kemal'e dernek üyelerinin isimlerini de vermişti.

Trabzon Muhafaza-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti ilk kongresini 23 Şubat 1919'da yaptı. Kongre, Heyet-i Temsiliye Başkanı olan Ziya Bey'in nutku ile açıldı. İlk kongrede üç yüz bin lira yardım toplandı Toplantıda, Fransa'daki (Paris Barış Konferansı) konferansına gidecek üyeler seçildi. İkinci toplantı 27 Şubat, üçüncü toplantı 1 Mart, dördüncü toplantı 2 Mart'ta yapılmıştır. 11 kişilik bir heyet-i temsiliye seçildi. Beşinci toplantıda İstanbul'a gidecek heyet seçildi. Yedinci toplantıda Heyet-i Merkeziye seçimi yapıldı ve başkanlığa İstikbâl Gazetesi'nin sahibi Barutcu-zâde Ahmet Efendi getirildi190.

Cemiyet, 1919 Nisanı başlarında Sadarete çektiği telde, Paris'te toplanacak Barış Konferansına, karadeniz Rumları adına gönderilen heyetlerin yalan olan iddialarının dikkate alınabileceğini hatırlattı. Daha sonra, 23 Nisan 1919'da, Rize'de kurulduğu duyulan “Lazistan Selâmet-i Milliye” ve “Lazistan Tahlîsi Cemiyeti” nin kendileri ile ilgisinin olmadığını, bunların para ile tutulmuş ve Gürcü çıkarlarına hizmet eden cemiyetler olduğu açıklandı

4 Mart 1919'da, Cemiyetin yayın organı durumundaki gazetede, nizâm-nâmesinin ilk iki maddesi yer alıyordu191. Cemiyet'in amacı beyân-nâmesinde de görülmektedir. Beyân-nâmede, Osmanlı Devletine bağlılık, milli hakları koruyacak vasıtaları sağlamak, İtilâf Devletlerine muhtıralar vermek, istatislikler düzenlemek, barış konferansına hakları koruyacak delegeler yollamak, milletin geleceğini korumak, siyasetle uğraşmamak yer almaktaydı.

190 Sarıkaya, a.g.e, s 119-123. Sabahattin Özel, Milli Mücadelede Trabzon, Ankara 1991, s.66. 191 Tasvir-i Efkâr: 28 Nisan 1335 (1919), Pazartesi, sayı 3709. Fotokopi : 9; İzzet Öztoprak, “Trabzon Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti, Samsun 1988” (Birinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi- Bildiriler), s.340.

Page 71: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

70

27 Nisan 1919 'ta, Padişah, Cemiyetin Eyüp-zâde Ömer Fevzi, Hatip-zâde Emin, Hacı Ali zâde İsmail'den oluşan üç kişilik heyetini kabul etti. Bu heyet, Trabzon halkının Padişah Vahdettin'e, saltanata ve hilâfete “sarsılmaz bir sadakat ile bağlılıklarını” asırlardan beri Osmanlı Sancağı olarak cansiperane fedakarlıklarla çalıştıklarını, herhangibir şekilde gelecekleri tehlikeye düşerse kazalardan ve en ücra köşelerden izhâr olunan hissiyât-ı sadakat-perverâne” bir bağlılıkla çalışılacağına kongrede karar verildiğini açıklamışlardı Vahdettin'de, Trabzon halkına selamlarını sunmuştu. Bu haber olarak 28 ve 29 Nisan tarihli İstanbul gazetelerinde de yer almıştı192.

İstanbul Hükûmeti ile bağlantısını sürdüren cemiyet delegeleri tarafından verilen bir yazının dikkate alınması için cemiyet, Dış İşleri Bakanlığına bir de tel göndermişti. Kongrenin aldığı kararlar incelendiğinde, azınlıklara karşı düşmanca bir ifade olmadığı, yalnızca Müslüman Türkleri korumanın amaçlandığı göze çarpmaktadır. İlk kongrede alınan kararlar zaten 26 Mart 1919'da Söz Gazetesinde de yayınlanmıştı193.

İkinci Trabzon Kongresi 22 Mayıs 1919'da toplandı. 28 Mayıs'ta bir takım kararlar alındı Bunlar, işgâl sırasında azınlıklara karşı silahla karşı konulması, büyük bir kongre düzenlenmesi idi. Ayrıca, bu kararlar Erzurum'daki Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin şübesine, Van, Diyarbekir, Bitlis, Elaziz ve Sivas müdafaa-i hukûk cemiyetlerine birer telgrafla ulaştırılmıştı. Erzurum'dan da aynı mealde bir telgraf Trabzon'a gönderilmişti194. Bu kongre, İzmir'in işgâli üzerine yapılan olağan üstü kongreydi. Cemiyet, İtilâf Devletlerinin başkanlarına, Amerika Birleşik Devletleri Başkanına durumu protesto eden telgraflar çekti. Cemiyet 3 Haziran 1919'da Paris Konferansına seçilen heyet tespit edilirken milli iradenin göz önüne alınmadığını, bunda israr edilmesinin ağır sonuçlar doğuracağını belirten bir telgrafı Vahdettin'e çekmiş ve O'nu kızdırmıştı. Daha sonra, padişah ve sadrazama çekilen iki telgrafta, Paris'te milleti küçültecek bir karar alınırsa, bunun kabul edilmemesini rica etmişlerdi195.

Cemiyetin üyeleri durumu iyice incelemiş, Cemiyet'in tek başına bir şey yapamayacağı anlaşılınca, Erzurum'daki Vilayât-ı Şarkiyye Müdafaa-i

192 Öztoprak, a.g.b., s.343-344., Sarıkaya, a.g.e. , s.124, ek:12 (s.226-228) Sarıkaya a.g.e. s.123.; Zeki Sarıhan, a.g.e, c.1, s.217. 193 Sarıkaya, a.g.e., s.124 ek 12: s.226-228. 194 Sarıkaya, a.g.e., s.126. 195 Sarıkaya, a.g.e., s.126-127.

Page 72: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

71

Hukûk-u Milliye Cemiyetinin daveti ile Erzurum Kongresine katılmışlardı. Erzurum Kongresinde, üst yönetici kısıma kendileri gelemeyince üzülen cemiyet üyeleri, Trabzon'da müdafaa-i hukûk adıyla çalışmalarını sürdürmüşlerdir196.

Cemiyet bir süre Mustafa Kemal Paşa'ya ve Vilayât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukûk Cemiyetine karşı cephe almış ve padişaha bağlılığını beyan etmiş ise de, Sivas Kongresi'nden bir süre sonra , Rüştü Bey'in fırka komutanı olarak Trabzon'a gitmesi ve Onun çalışmaları ile Mustafa Kemal paşa'nın yanında yer almış ve Ferit Paşa Hükümetini düşürmek için beraber çalışmıştır. Sivas Kongresinin bittiği 11 Eylül günü bütün müdafaa-i hukûk dernekleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Derneği” adı altında birleştirilmişlerdi197. Daha önce bahsettiğimiz üzere buna kısa bir süre Trabzon'dan Servet ve İzzet beylerden tepki gelmiş, ama daha sonra cemiyet Mustafa Kemal Paşa'nın yanında yer almıştır.

Karadeniz Türkleri Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti- Karadeniz'de Kurulan Diğer Dernekler:

19 Şubat 1919'da, Samsun'da kurulmuştur. Pontus Devleti kurmak isteyen Rumların çalışmalarına karşı koymak amacını gütmektedir. Cemiyet, Tokat'a gönderdiği bir yazıda, Tokat'ta şübelerinin kurulmasını istediklerini, Prens Sabahattin ve Şerif Paşa'nın kendilerini desteklediklerini belitmişti. Tokat'ta 25 Şubat'ta Derneğin şübesi açılacaktır. 20 Mart'ta Dernek kendisini fesh etti. Tokat Şübesine bir yazı ile de bunu bildirdi. Yazıda, Barış Konferansında Pontus Devleti diye bir sorun görüşülmeyeceğinden, Hükûmetin milli hakları koruyacağından bahsediliyordu. Ancak, Tokat'ta açılan şübe daha sonra faaliyetlerini sürdürecektir198.

İstanbul'da oturan Karadenizlilerin burada kurdukları cemiyetler de vardır. 30 Agustos 1919'da İstanbul'da kurulan Trabzon-Rize Cemiyet-i Hayriyesi göçmenlere ve dullara yardım etmek amacını taşıyordu.

Cemiyetin Hiçbir siyasi parti ile ilişkisi yoktur. Bunların dışında gene İstanbul'da 30 Mart 1919' da kurulan Laz Tekâmül-ü Milliye Cemiyet-i Hayriyyesi eğitim ve ekonomi ile ilgilenmekte idi. 196 Ergün Aybars, “Trabzon Muhafaza-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti ve Ali Sait Paşa Tahkik Heyeti”, İzmir 1984, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, sayı 2, s.161-169. Goloğlu, a.g.e., s.108-169. aynı yazar: Sivas Kongresi, Ankara 1969, s.127-144. Erdeha, a.g.e., s.176. 197 Goloğlu, Sivas Kongresi, Ankara 1969, s.107-112, Tunaya, a g.e, s.509. 198 Halis Asarkaya, Ulusal savaş'ta Tokat, Tokat, 1936, s.11-14.

Page 73: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

72

Kısa bir süre sonra kapanmış, İzmir'in işgâlinden sonra yeniden kurularak faaliyete geçmiştir. Cemiyetin kurucuları Erzurum Kongresi sırasında, Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey ile birlikte kazaları dolaşmıştır. Trabzon ve İstanbul'da kurulan Trabzon ve Havali Müdafaa-i Milliye Cemiyeti de fazla bir varlık gösterememiştir199.

İstihlâs-ı Milli Kadınlar Cemiyeti – Asrî Kadın Cemiyeti

İstanbul ve Anadolu kadınları da, bağımsızlık savaşı boyunca örgütlenmişler, yurdun savunması ve bağımsızlık amacı ile maddî ve manevi bakımdan Türk erkeğinin yanında yer aldıkları gibi, yurt dışında da İtilâf Devletlerinin temsilcilerine milli davayı anlatan telgraflar çekmişlerdi. Bu konuda ilk olarak İstanbul'u ele almak istiyoruz.

24 Kasım 1918'de, İstihlâs-ı Milli Kadınlar Cemiyeti (Milli Kurtuluşu Sağlayan Kadınlar) Türklerin Avrupa'da hukûkunu korumak ve Türklerin lehinde propoganda yapmak için Newyork, Londra, Paris ve Roma'ya iki kadın ve bir erkekten oluşan bir heyet gönderileceğini açıklamıştı. Bu cemiyet, bu konuda basın mensupları ile de sohbetler yapmıştı. Sonunda Ermeniler, Rumlar propoganda yaparlarken, Türklerin hukûkunun korunması için, bu heyetin kuruması yerinde görülmüştü. Erkek üye, yeni kurulan Vatan Cemiyeti'nden seçilecekti200. Müdafaa-i hukûk dernekleri, anadolu'daki Türk kuvvetlerine para göndermek, mesaj iletmek, mitingler yaparak işgâli kınamak, bu konuda İstanbul Hükümetine ve Avrupa devletlerine protestolar çekmek gibi görevleri yerine getirmekteydi.

Kurulduğu ay ve gün bilinmemekle beraber, 1918 yılında , büyük bir olasılıkla Mondros Mütarekesinin hemen sonrasında kurulan “Asrî Kadın Cemiyeti” 29 Kasım 1918'de bazı kuruluş ve siyâsî parti temsilcilerinin de katıldığı “Milli Kongre” yapısında yer almış ve üyeleri daha sonra, 19 Mart 1919'da Fatih Türbesinde işgâl kuvvetlerini ve 20 Mayıs 1919'da Üsküdar Doğancılar'da İzmir işgâlini protesto mitinginde konuşmalar yapmışlardı. Cemiyet'in onursal başkanlığı, Mustafa Kemal İstanbul'da iken kendisine önerilmiş, O da bunu kabul etmişti. 8 Mayıs 1921 tarihli Hakimiyet-i Milliye'de Sevr Gazetesinden naklen alınan İstanbul kadınlarının bir mektubu yayınlanmıştır. Türk kadınları, bu mektupta Sevr anlaşması ile Osmanlı saltanatına, Türk Vatanına ve 199 Özel, a.g.e., s.68. 200 Söz Gazetesi, 24 Teşrîn-i sâni 1918.

Page 74: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

73

milletine hücum edildiğini öne sürmekte ve yardım istemekteydiler201.

Sivas Kadınları Müdafaa-i Vatan Derneği:

Anadolu'da kadın derneklerinin çalışmaları daha yaygındır. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Derneğinin merkezi Sivas'tır. Gerek merkezi, gerekse şübeleri, Anadolu ile ilgili haberleri Anadolu Ajansı kurulduktan sonra bu ajans vasıtası ile öğreniyorlardı. Bununla ilgili elimizde pek çok belge mevcuttur202.

Anadolu'daki kadın derneklerinin en önemlisi ve faal rol oynayanı şüphesiz Sivas Kadınları Müdafaa-i Vatan Derneğidir. Bu cemiyet henüz kurulmadan ve Mustafa Kemal Sivas'tan ayrılmadan önce, Sivas'ta kadınlar toplanmış, 28 Kasım 1919'da, İstanbul'a çektikleri protesto telgrafında “Erkeklerimizle bir safta, mağlup vatanımızı, istiklâlimizi, din ve namusumuzu korumak” için her türlü fedakârlığa hazırız demişlerdi . Gayr-i resmî olarak Sivas'ta tam kuruluşu resmileşmeyen Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin üyeleri, yönetim kurulu oluştu. Böylece resmiyete ilk adımlar atılmış oldu. Kadınların ateşli konuşmalarından sonra, mevlüt okutuldu, İtilâf Devletlerine tel çekilerek Urfa, Antep, Maraş işgâlleri protesto edildi203. Sivas'taki Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, 7 Aralık 1919'da kuruluşları için Sivas Valiliğine dilekçe vermiş, 9 Aralık 1919'da Sivas Valisi Mehmet Reşit, Cemiyetin yürürlükteki yasalara uygun olduğunu bildirmiş ve cemiyet de 12 Aralık 1919'da kurulduğunu Mustafa Kemal'e iletmişti204. O da, ayni gün, 12 Aralık 1919'da, Sivas hanımlarına bu girişime ilk başlayan kişiler olmaları nedeni ile teşekkür etmişti. 13 Aralık'ta da, cemiyete, geleceğin modern Türkiyesini tanıtan bu kuruluşun bütün müdafaa-i hukûk derneklerine haber olarak iletileceği duyurulmuştu.

Sivas Kadınları Müdafaa-i Vatan Derneği Başkanı Melek Reşit ve katibe Şefika hanımlar, vilâyetlere ve kazalara, 15 Aralık 1919'da Cemiyet'in kurulduğunu, diğer yerlerde de kadın derneklerinin kurulması için gerekli

201 Utkan Kocatürk, Atatürk Çizgisinde Geçmişten Geleceğe, AAMY Ankara 2005, s.302-304 Hakimiyet-i Milliye, No 179. 8 Mayıs 1921. 202 A.Ü. Atatürk İlke ve İnkılâpları Enstitüsü Arşivi, No 37/50986, 37/ 50987 v.b. 203 Ercüment Hasırlıoğlu, “Milli Mücadele'de Sivas'ta Toplanan Kadınlar Kongresi”, İstanbul 1967, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 2, s.18. 204 Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı tarafından yayınlanan Büyük Zaferin 50. Yıl Armağan Kitabındaki s.26, 5 Kasım tarihi doğru olamaz.. Kuruluş 7 Aralık'tır. Bekir Sıtkı Baykal, Bak. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Ankara 1986, s.2; Gökbilgin, a.g.e., c.II, s.239; Tansel, a.g.e., c.II, s.168.

Page 75: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

74

girişimlerin yapılmasnı duyurmuşlardı. Daha sonra, Sivas'ta çalışmaya başlayan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, yurdumuza ve milletimize karşı yapılan haksızlıkların düzeltilmesi amacıyla İstanbul Hükümetine, İstanbul'daki İtilâf Devletlerinin temsilcilerine, Avrupa'daki yabancı devlet başkanlarına protestolar yollamış ve yurdun bir an önce kurtarılması için çalışmalar yapmıştır. Mustafa Kemal ile bu cemiyet arasında pek çok yazışma olmuştur205. Bu arada Kastamonu’daki hanımların kurduğu cemiyet’de çalışmalarını hızlandırmış 1919 Ekiminde Kız Öğretmen Okulunda bir toplantı düzenleyerek, Türk Milletinin uğradığı haksızlıkları dile getirerek, yabancı devletlere protesto telgrafları çekmişlerdi.

Sivastaki Cemiyet, 24 Aralık'ta, Sivas'ta faaliyetlerini sürdürdü ve Başbakanlığa çektiği telde, Kilis'teki Fransız tabur komutanının halka yayınladığı onur kırıcı bildiriyi protesto etti ve bildirinin geri alınmasını istedi206. Mustafa Kemal, bildirinin bütün dernekler tarafından protesto edilmesini istedi. Ayrıca, Adana olayları nedeniyle İtilâf Devletlerini protesto eden Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Derneğini 4 Ocak 1920'de” Millet, böyle kız kardeşlerini kutsal birliğin önderi görmekle meşrû' mücadelenizde kararlılık ve inancının bir kat daha sağlamlaştığını anlamakla mutludur” diyerek kutladı207.

Sivas'taki bu dernek, başta Sivas'ın kazaları olmak üzere, yurdun her köşesine, kadın derneklerinin kurulması için telgraflar çekmekteydi. Bunun etkisi hemen görüldü. 24 Aralık 1919'da Konya Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kuruldu208.

Konya kadınları 8 Ocak tarihinde Şerefeddin Camisinde toplanmışlardır. 8 Ocak 1920'de, Konya'daki bu derneğin üyeleri, -sayıları beşbinden fazla olarak- Şerefeddin Camisinde ulusal bağımsızlığın kazanılması konusunda karar almışlar, şehitlerin ruhuna fatihalar armağan etmişlerdi. Aynı gün, 12 . Kolordu Kumandanlığına çektikleri telde, aldıkları kararların sulh konferansına ulaştırılmasını istemişlerdi. Bu telde, Adana ve İzmir'de millete yapılan tecavüzler ve feci olaylardan duyulan üzüntüler,

205 Faruk Söylemez, “Milli Mücadele Döneminde Kastamonu’da Kurulan Cemiyetler” AAM Dergisi, sayı 34, s.163; Baykal, a.g.m., s.112-116; Baykal, a.g.e., s.3-6. 206 Baykal, a.g.e., s.23. 207 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006 (Bugünkü Dille), s.159. 208 Baykal, a.g.m., Ankara 1984, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c.1, s.3, s.698.

Page 76: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

75

Türk ve Müslümanların ugradığı zulümler karşısında susulmaması, yüz yıllardır hür yaşamış bir millet olarak kendilerine haklarının verilmesini ve Wilson Prensipleri'nin kendilerine uygulanmasını dile getirmişlerdi209. 12. Kolordu Kumandanı Fahreddin ise, Konya'daki Cemiyetin isteklerini hem mektupla, hem de tel ile Harbiye Nezaretine bildirnişti210:

“Harbiye Nezâret-i Celîlesine, Konya. 9.1.36

9.1.36 tarih ve bilâ-numaralı (numarasız) telgrafla arz edilen Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Konya Merkezi nâmına hanımlardan mürekkep bir heyetin itâ eylediği (verdiği) beyân-nâmenin suretinin leffen ( mektub içinde) takdim edildiği ma'rûzdur.

12. Kolordu Kumandanı Fahreddin”.

Kadınların Sivas'tan örnek alarak kurdukları cemiyetlerin sayısı sürekli artmaktaydı. 5 Ocak 1920'de Amasya Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Kongresini yaptı. Ayşe Remzi başkanluğa seçildi211. 11 Ocak 1920'de de, Fırka Komutanı Cemil Bey imzasiyle Sivas'taki kadın cemiyetine gönderilen yazıda, cemiyetin on altı kadın tarafından kurulduğu haberi veriliyordu . 22 Ocak'ta Kayseri'de aynı Cemiyet kuruldu. Cemiyet Başkanı Seyyide hanım Sivas'taki merkeze bunu bildirdi. Kastamonu'da kurulan, 1 Şubatta Sivas'a gönderdiği yazı ilede bildirmişti . 4 Şubat'ta ise Erzincan'da cemiyetin şübesinin kurulduğu Sivas'taki merkeze iletildi212. 18 Ocak günü Amasya Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Maraş ve Antep'teki işgâlleri kınadı213.

22 Ocak'ta Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Kayseri'de de kuruldu. Cemiyet Başkanı Seyyide Hanım, Sivastaki Cemiyet’e bunu bildirdi214. Daha sonraki tarihlerde, 19 Şubat 1920'de Burdur'da Müdafaa-i Hukûk Kadınlar Cemiyeti kurulmuş, 7 Mart'ta üyelerin isimleri Mustafa Kemal'e yollanmış, O da 23 Mart'ta Sivas Kadınları Müdafa-i Vatan Cemiyetine göndermişti (213b)

209 Genelkurmay, Harp Tarihi dairesi, ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 45, Dosya 112, Bekir Sıtkı Baykal, a.g e. s.68 Harp Tarihi Vesikalar Dergisi, sayı 48, Vesika 1115. 210 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 45, Dosya 112, Fihrist 14/2. 211 İrade-i Milliye. 26.1.1920. 212 Baykal, a.g.e., s.47-49. 213 Sarıhan, c.II, a.g.e., s.308. 214 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006, Bugünkü dille, s.287-288.

Page 77: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

76

8 Ocak 1920 günü, Sivas'taki Cemiyet, Osmanlı Matbuat Cemiyetine gönderdiği telde, Hürriyet ve İtilâf Fırkası Genel Merkezinin partiye mensup milletvekillerini istifaya çağırmasını şiddetle kınadı ve kişilerin ittihatçı, itilâfçı diye bölünmemelerinin Meclis'in açılmasını önleyecek bir hareket olarak nitelendirdi . Aynı gün Halide edip (Adıvar)' e bir yazı ile, Amerika ve Fransa cumhurbaşkanlarının eşleriyle, İngiltere ve İtalya kraliçelerine, bu ülkelerdeki kadın derneklerine baş vurmak istediklerini bildirerek, hangi derneklere başvurulabileceği soruldu215.

Mustafa Kemal, Sivas'taki kadınların bu çalışmalarından çok memnundu. Türkiye'nin diğer yerlerinde de aynı örgütlenmenin olmasını istiyordu. Bu amaçla, 14 Ocak 1920'de, Denizli Müdafaa-i Hukûk Cemiyetine, Sivas hanımlarının örgütlenme çabalarını haber verdi ve Denizli'de de kadınların örgütlenmesi için teşviklerde bulunulmasını istedi216.

Sivas Kadınları Anadolu Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, 17 Ocak 1920'de, Wilson'a ve Amerika Senatosuna çektiği tellerde, verilen sözlerin tutulmasını, Türklerin haklarının verilmesini, bu istekler yerine getirilmez ise, dünyada barış olamayacağını ima ederek, sonuna kadar savaşılacağı hatırlatıldı. Bu teller Wilson'un ve Poıncare'nin eşlerine, İtalya ve İngiltere kraliçelerine çekilirken daha kadınca bir uslüp kullanıldı217.

Şubat ayında cemiyetin şübeleri çığ gibi büyüyordu. Sivas'a 7 Şubatta Cemiyetin Niğde, 10 Şubat'ta Yozgat'ta şübelerinin açıldığı haberleri verilmişti218. Sivas'ta, Numüne Mektebinde, 2 Şubat 1920 Cuma günü Sivas Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti bir konferans düzenlemişti. Saat beşte verilecek olan bu konferansa, sivillerin yanı sıra subayların da katılmasına izin verilmişti219. Cemiyet yaptığı genel toplantısında, vatanın kurtarılması için çeşitli yerlere protesto telgrafları çekti.

Artık çeşitli yerlerde kadınların müdafaa-i vatan cemiyetleri kurulmaya başlamıştır. Niğde'de, Erzincan'da, Kayseri'de, Amasya'da, Pınarhisar'da, Yozgat'ta, Burdur'da, Kangal'da, Kastamonu'da kadınlar müdafaa-i vatan cemiyetlerini kurmuşlardı. 215 Baykal, a.g.e, s 26-28 216 Ahmet Akif Tütenk, Milli Mücadele'de Denizli, İzmir 1949, s.75. 217 Baykal, a.g.e., s.28-31. 218 Baykal, a.g.e., s.60. 219 ATASE, İstiklal 131l Arşivi, Klasör 45, Fihrist 204.

Page 78: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

77

Mustafa Kemal, 6 Şubat 1920'de, Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'ne çektiği telde, Amasya, Erzincan, Kayseri ve Bolu'da Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Merkez Kurullarının oluştuğu haberini veriyordu220. Sivas'taki dernek, para toplayarak Türk Ordusuna gönderdiği gibi, diğer kadın dernekleri de orduya para ve malzeme yardımı yapıyor, protesto telgrafları çekiyorlardı.

İstanbul'un işgâlinden sonra, aydınlar Ankara'ya akın akın gelmeye başlamışlardı221. Mustafa Kemal bu konularda da, Sivas'taki Cemiyete bilgiler vermekte idi. Halide Edip Adıvar da Ankara'ya gelenler arasında idi. Sivas'taki Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti 3 Nisan 1920'da, Ankara'ya çektiği telde, milletvekillerinin ve Halide Edip'in Ankara'ya sağ- salim gelişlerinden duydukları sevinci dile getirdi222.

İnönü savaşlarından sonra, orduya yapılan yardım artmıştı. Yardımı yalnızca kadınların kurdukları müdafaa-i vatan dernekleri değil diğer kadın kuruluşları da yapmaktaydı. Örneğin 1920 Eylül'ünde Bolu'daki Çaycuma Bucağında kadınların kurduğu Asker Kardeşlerimize Muavenet Cemiyeti bir iki gün içinde topladığı yüz elli kat çamaşırı Bolu'ya göndermişti223.

Batum İslâm Cemiyeti :

Batum, Kars, Ardahan halkı, Türklerin girişimi ile Osmanlı Devleti'nin himâyesinde 1918'de “Batum İslâm Cemiyeti” adlı bir dernek kurmuştu. Ancak, malî yoksunluk nedeni ile bu cemiyet çalışamaz hale gelmişti. Gürcistan Cumhuriyeti'nin Batum'u alma girişimleri üzerine, dernek mensubu iki kişi Trabzon'a gelmiş, Vilâyet makamına durumu açıklamış, bunun üzerine durum İç İşleri Bakanlığına bildirilmiş, bu bilgiler 28 Ocak 1919’da etraflı bir şekilde kabinede görüşülmüş ve 21 Şubat 1919'da barış hazırlıkları komisyonuna sorun havale edilmişti. 8 Mart 1919'da Hopa'dan Batum Livâsı (sancağı) Derneği Başkanı ve üyeleri Gürcistan egemenliğini ret eden bir telgrafı Sadarete çekmişlerdi. Ancak, bir sonuç alamamışlardı224.

220 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006, (Bugünkü Dille), s.203; Baykal, a.g.m., s.112-116. 221 Geniş bilgi için bak. Yücel Özkaya, Ulusal Bağımsızlık Savaşında İstanbul'dan Ankara'ya Kaçış Olayı, Ankara 1994 (I. Uluslar arası Atatürk Sempozyumu) s.889-905. 222 Baykal, a.g.e., s.71-72. 223 Dertli (Bolu-dergi): 20 Eylül 1920. 224 Mithat Sertoğlu, “Osmanlı Devleti Himâyesinde Kurulması Tasarlanan Batum-Kars- Ardahan Cumhuriyeti”, İstanbul 1969, Belgelerle Türk Tarihi dergisi, sayı 20, s.3-10.

Page 79: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

78

İstanbul'da Müdafaa-i Milliye Grupları:

1921'de kurulan bu grupları iki kısımda toplamak mümkündür. Müsellah (silahlı) Müdafaa-i Milliye Grubu'nun amacı, Anadolu'ya silah kaçırmaktır.

Müdafaa-i Milliye Grubu ise, Anadolu'ya silah kaçırmak yanında, yabancı kuvvetler, muhalif parti ve kuruluşlar, vatan hainleri hakkında Anadolu'ya bilgiler vermekteydi. 1919 'da kurulan Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti ise, Erenköy'de bağımsız Kuvâ-yı Milliye heyetini de kurmuştu225.

Müsellahlı Müdafaa-i Milliye Grubu, İstanbul'u koruma amacı ile bir örgüt kurma görevini üstlenirken, Müdafaa-i Milli (Ulusal Savunma) Grubu haber alma, propoganda ve sevkiyât görevini üstüne almıştır. Müdafaa-i Milli Grubuna esnaf teşkilâtları (mobilyacılar, motorcular v.b) yardımcı olurken, çeşitli gruplar Felah, Muavenet-i Bahriye, Yavuz, İmalât-ı Harbiye, Berzenci, Namık, Ferhat ve Kerimi grupları da destek veriyordu. Örneğin, İmalât-ı Harbiye Grubu, fabrikalarda bulunan çalışanları ile iş birliği yapıp, grubun Anadolu'ya subay geçirmesini sağlıyordu. Muavenet-i Bahriye Grubu, Haliç'te bulunan savaş gemilerimize ait savaş malzemesinisökerek Anadolu'ya taşınmasında yardımcı olmuştu. Askerî polis teşkilâtı, emniyet genel müdürlüğü müfettişleri, basın ve haber alma müdürlüğü de bu grupları desteklemektedir226.

Teceddüd Fırkası:

Bu dernek, Osmanlı İmparatorluğunu, Birinci Dünya Savaşına sokan ve sonra haklarında soruşturmalar açılan ve Osmanlı Tarihinde önemli bir yere sahip bulunan İttihat ve Terakkin'nin mirasına konmak isteğindedir. Nitekim, İttihat ve Terakki Fırkası'nın 1 Kasım 1918'de yapmış olduğu son kongresinde siyasi programını değiştiren bu partinin yerine, “Teceddüd Fırkası” adını alarak çalışmalarına devam etmesi de bunu doğrulamaktadır227.

Gazeteler, hiçbir değişiklik olmadığını, fırkanın İttihat ve Terakki'nin bir devamı olduğunu ileri sürmüşlerdir . Teceddüd Fırkası'nın 7, 225 Tunaya, a.g.e., s.523-526. Tunaya, bu grupların 1920'de kurulduğunu belirtiyorsa da, Bülent Çukurova 1921 başında kurulduğunu belirtiyor ki belgeler bu doğrultudadır. Bak: Bülent Çukurova, Kurtuluş Savaşında Haber Alma ve Yer Altı Çalışmaları, Ankara 1994, s.34-35. 226 Çukurova, a.g.e., s.38-53. 227 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 209, Dosya 4, Fihrist 8.

Page 80: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

79

8 Kasım tarihlerinde kurulduğu yolunda haberler varsa da, bunlar, ön haberlerdir, fırka 9 Kasım 1918'de kurulacaktır. Parlementer ve meşrutiyetci tutumlu fırkanın Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında olumlu hareketleri de görülecektir228. Gazetelerin ileri sürmesine karşın, Cemiyet, İttihat ve Terakki'nin devamı olduğunu ret etmektedir. Anadolu'da şübeleri mevcuttur. Üyeleri, 1919 seçimlerine katılmamış ama, içlerinden bir kısmı, daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine girmişlerdir229.

Teceddüd Fırkası'nın fikirlerini yaymak için bir de Teceddüd adıyla haftalık bir gazete çıkardığını da bilmekteyiz. Bu gazetenin ilk sayısında, İttihat ve Terakkî Fırkasının on seneden beri devam ettiği ve artık ömrünü tamamladığı ve yerine Teceddüd Fırkası'nın kurulduğu, bunun çalışmalarının siyâsî hayatta şimdilik yalnızca Meclis-i Mebûsân'da olacağı öne sürülmekte, ayrıca, fırkanın amacı ve programı açıklanmaktaydı230. Fırka'nın İttihat ve Terakki'nin devamı olmadığı belirtmesi, halkın ve yönetimin İttihat ve Terakki'ye olan düşmanlığından kaynaklanmaktadır. Aslında, İttihat ve Terakki'nin devamıdır. Nitekim, İttihat ve Terakkî, 1 Kasım 1919'da yapmış olduğu son kongresinde siyasi programını tanımlarken, adını Teceddüd Fırkasına çevirdiğini, taşınır- taşınmaz mallarını devre karar verdiğini açıklamış, Ayân Meclisi'nden Hüsnü Paşa, kongrede, Teceddüd adlı yeni bir fırkanın kurulduğunu Sadarete ( Başbakanlığa) sunmuştu231.

Bu arada Mustafa Kemal'in bu partiye girdiği yolunda söylentiler ortaya çıkmıştır. 29 Aralık 1918'de Söz Gazetesi bu yolda bir haber vermiş, ancak, Mustafa Kemal, hemen 30 Aralık'ta bunu yalanlamıştır232.

İttihat ve Terakki'nin mallarına el konması, fırkanın mal varlığı Teceddüd'e bırakıldığından fırkayı zor durumda bırakmıştı. Hükümet zaten, devamlı muhalefet yapan Teceddüd Fırkasını hiç tutmuyordu. 22 Şubat

228 Tunaya, a.g.e, s.412, c.II 92, Bıyıklıoğlu , a.g.e, s.80. 229 Tunaya, a.g.e., c.II, s.92-137. 230 Teceddüd Gazetesi (İstanbul) , No 1 , “9 Kânûn-i sâni 1334” (9 Ocak 1919). 231 Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, İstiklâl Arşivi, Klasör 209, Dolap 4, Fihrist 19. Sabahattin Selek, İttihat ve Terakki'nin son kongresi'nin de kendi kendisini (14-19 Kasım 1918) fesh ettiğini, Teceddüd Fırkası haline geldiğini. Akşin ise, İttihat ve Terakki'nin 5 Kasım 1918'da son toplantısında Teceddüd adı üzerinde durulduğunu, 11 Kasım 1918'de Teceddüd Fırkası'nın kurulduğunu öne sürer. Bak: s 36.; Tunaya ise, partinin 9 Kasım'da kurulduğunu açıklar: s.92, İstiklâl Harbi, c.I (Genelkurmay Yayını) ise 5 Kasım tarihini verir bak s.125. Elimizdeki belgeler, İttihat Terakkinin toplantısının 1-5 Kasım arasında olduğu, 5 Kasım'da bittiği ve partinin 9 Kasım'da kurulduğu şeklindedir. 232 Tunaya: a.g.e. 1952, s. 413, Sarıhan, Zeki, c I., a.g.e. S 77.

Page 81: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

80

1919'da, Teceddüt Fırkası Teşkilâtı bir genelge yayınladı. Bunda İttihat ve Terakki'den kendilerine kalmış olan mal varlığına Hükûmetin el koymasının yasal olmadığını ileri sürmekte, gereken yerlerde kulüpler kurulması istenmekte, fırkanın İzmir Sorumlu Müdürü Celâl (Bayar) Bey'e gönderilen yazıda da, belediye seçimlerinde gösterilen başarıdan dolayı teşekkür edilmekteydi. 23 Şubat'ta Cemiyet, Maraş Heyet-i Merkeziyesi'ne gönderdiği yazıda gene İttihat ve Terakki'nin mallarına el konulmasından, Hükûmetin fırkayı tanımamasından yakınılıyordu233.

Hükûmet, 5 Mayıs 1919'da, İttihatçılardan oluştuğu gerekçesi ile Teceddüd ve Hürriyet-perveran-ı Avam fırkalarının kapatılmasına ve mallarına el konulmasına karar verdi234. Teceddüd Fırkası bu durumda seçimlere girememiştir, ama, genede teşkilâtın devam ettiği görülüyor.

Mustafa Kemal Paşa, Teceddüd Fırkasının çalışmalarını, üyelerini dikkatle incelemekte idi. Teceddüd Fırkası'nın resmî mühürü ile on sayfalık programı İttihat ve Terakki'nin lâgvından önce, İstanbul'da ilmî bir heyet tarafından dört dilde basılmış ve çoğaltılmış, bütün yabancı devletlere verilmesi düşünülmüş, bu programın içinde manda fikri kabul edilmemiş, bağımsızlığı korumak ve savunmak amacı ile ilgili hususlar yer almıştı.

Teceddüd Fırkası hakkındaki düşüncelerini, Kâzım Karabekir Paşa, 17 Eylül 1919'da, Mustafa Kemal Paşa'ya, ve 3,14,24,41. ordu komutanlıklarına yazmıştı. Kâzım Karabekir Paşa, fırkanın kendisine yollladığı mektubda “Zât-ı devletlerini kendi aralarında ve başlarında bulundurmakla müftehir addetiklerini (övünç duyduklarını)” ve “İttihat ve Terakki'ye ruhen merbût (bağlı)” olduklarını ifade ettiklerini açıklamaktaydı. Aynı mektupta, Mustafa Kemal Paşa'nın her türlü fırka düşüncesinin üstünde olduğu, kendisini “Tezaürât-ı milliye'nin mümessili bilmekle beraber bu ahir (son) ve mühim hadisata canla başla iştirak eden fırka mensubunu zât-ı alîlerine fırkanın reis-i hakikisi” olarak düşündükleri de yer almaktaydı. Mektubda, Fransa, İngiltere ve Amerikalıların fırkanın niyetini öğrenmek istediklerini, fırkanın “İstiklâl-i vatan ve temîn-i meşrutiyete ve bi’l-hassa mülk-i sarihinin Yunanistan ve Ermenistan” tarafından işgâline karşı oldukları açıklanan programda, Türklerin, Ermeni ve Rumlar'dan üstün

233 Tunaya, c II, a.g.e, s 131 234 Tunaya, c.II, s 134, Akşin: a.g.e, s 202, Gökbilgin: a.g.e, C ı. s.58.

Page 82: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

81

oldukları örneklerle gösterimekteydi235.

Müdafaa-i Hukûk Cemiyetleri:

Daha önce müdafaa-i hukûk cemiyetlerine kısaca temas etmiştik. Burada daha etraflıca değinmeyi yerinde buluyoruz. Bölgesel nitelikleri haiz müdafaa-i hukûk cemiyetlerinin pek çok yerde kurulduklarını bilmekteyiz.: Amsya, Urfa, İçel, Canik (Samsun), Aydın, İzmit, Bayazid, Palu, Burdur, Biga, Teke (Antalya), Tokat, Adana, Cebel-i Bereket (Haruniye), Çorum, Hakkari, Hamid (Isparta, Denizli, Dersim, Siirt, Sinop, Gaziantep, Karahisar-ı Şarki, Afyonkarahisar, Kozan, Kırşehir, Nigde, Kayseri, Antakya, Gümüşhane, Genç, Diyarbekir, Siverek, Çine, Tavas, Çal, Sarayköy, Buldan, Çivril, Egridir, Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent, Yalvaç, Sütçüler, Edirne gibi büyüklü, küçüklü pek yerde kurulduklarını tespit edebilmekteyiz. Bu da, bağımsızlık savaşının ne kadar geniş bir alana yayıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Bu yerlerin pek çoğunda başkanlıkları aydın müftüler yürütmekteydi. Zonguldak'ta müftü İbrahim Efendi, Mardin'de Hüseyin Efendi, Kırşehir'de Halil Hilmi Efendi, Isparta'da Mevlevî Şeyhi Ali Efendi, Amasya'da müftü Hacı Tevfik Efendi, Ertuğrul'da Müftü-zâde hafız Arif, Van'da müftü şeyh Masum Efendi,, Sivas'ta müftü Abdurrauf Efendi, Bitlis'te Mahmud Nedim Efendi, Ankara'da müftü Rıfat efendi'yi bunlara örnek olarak gösterebiliriz. Diğer yerlerde de başkanlıkları belediye başkanları, mutasarrıflar ve şehrin ileri gelenleri yönetmekteydi236. Bu müdafaa-i hukûk merkezlerinden kısaca bahsetmekte yarar vardır.

Amasya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, 14 Haziran 1919'da kurulmuş ve başkanlığına Amasya Müftüsü hacı Tevfik Efendi seçilmiştir. Cemiyet il ve bucaklarda da şübeler açmıştır. Bu Amasya'ya gelişinde, şehrin girişinde Mustafa Kemal Paşa'yı da karşılayıp, tebrik eden şahıstır.

235 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 325, Dosya 14, Fihrist 93. Bundan bir sene önce 29 Aralık 1918'de, İstanbul'da yayınlanan Söz Gazetesi de 29 Aralık 1918'de Mustafa Kemal'in partinin başına geçeceğini öne sürmüştü: Bayur, Yusuf Hikmet: Atatürk'ün Hayatı ve Eserleri, Ankara 1963, s.169, 196.;Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1986, c.II, s.93-94. 236 Nuri Köstüklü, “Milli Mücadele'de Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları: Milli Mücadelede'de Müdafaa-i Hukûk Teşkilâtları” (Yayına Hazırlayan: Tarih Araştırmaları Grubu), Belgelerle Türk Tarihi Dergisi (Yeni Seri) İstanbul 1986, sayı 19, s.8-14. Bu cemiyetler için bak –Antep, Adana, Sis (Kozan), Mersin, Cebel-i Bereket (Osmaniye) Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Bugünkü Dille, s.131, Amasya, Tokat a.g.e., 149, Bolu içim, Yücel Özkaya, Milli Mücadele'de Atatürk ve Basın (1918-1921), Ankara 2007, s.36. Diğerleri metin içinde mevcut. Din adamlarının yardımı konusunda geniş bilgi için bak. Ali Sarıkoyunlu, Milli Mücadelede Din Adamları, Ankara 1996.

Page 83: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

82

Amasya'da mitinglerin düzenlenmesinde ve kararların alınmasında Amasya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin faal rol oynadığını görmekteyiz. Cemiyet, Heyet-i Temsiliye ile sürekli ilişki halindedir. Çok büyük çalışmaları olmasada Kastamonu Gençler Mahfili (Toplantı Yeri) ile İnebolu Gençler Mahfilinden burada biraz bahsetmekte yarar vardır. Kastamonu Gençler Mahfili 2 Temmuz 1919 da kurulmuş, toplantılarını Açıksöz Gazetesinin İdarehanesinde yapmıştır. İnebolu Gençler Mahfili, azınlıkların taşkınlıkları nedeniyle kurulmuştur. 8 addelik tüzükleri vardır. Belli bir toplantı yerleri yoktur. Rumların şikayetleri üzerine zaman zaman tahkikata uğramışlardır.

Kastamonu'da ise Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, Kuvâ-yı Milliyeci-lerden oluşmuştur. Başkan Şeyh Ziyaeddin Efendi, ikinci başkan ise eski mebuslardan hoca Şükrü Efendi idi. Bu cemiyet mitingler de düzenlemiş, İtilâf Devletlerine protesto telgraları da çekmişti. Kadınlar da daha önce bahsettiğimiz Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'ni kurmuşlar, üyeleri ev ev dolaşarak propoganda yapmışlar, Ankara'da toplanacak Meclis'in önemini anlatmışlardı. Aynı zamanda işgâlleri protesto eden mitingler düzenlemişlerdi237.

Bazı kaynaklar, Maraş'taki Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin kurulması ile ilgili ilk toplantının Bayrak Olayından (28 Kasım 1919) iki gün sonra yapıldığını öne sürer. Maraş Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti kurulduktan sonra para toplamaya, erzak biriktirmeye, bir taraftan da silah ve cephane getirmeye başladı. Teşkilât son derece düzgün ve disiplinli çalışmıştır238.

Konya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, 1919 Ekiminin ilk haftasında kuruldu. 8 Ekim 1919'da, Cemiyet'in Konya Müdafaa-i Hukûk Heyet-i Merkeziyyesi'nin kurulması için, gündüz vakti memleketin “ulema ve eşrafı” ile aydın esnafı akşam yapılacak seçime çağrıldı ve seçim yapıldı. Cemiyet'in Konya'da kurulmasından sonra Kuvâ-yı Milliye aleyhinde bir kötüleme kampanyası başlatıldı. Mustafa Kemal'in çalışmaları ile bunlar son buldu. 24 Nisan 1920'de yapılan kongre sonunda, Cemiyet'in Kuvâ-yı Milliye ile uyumlu çalışmalar yaptığı gözlenmektedir. Cemiyet'in Heyet-i Mer-keziyyesinin kuruluşundan sonra, bu Cemiyet'in yan kuruluşu olan Hanımlar Şübesi de çalışmaya başladı. Bu cemiyet asker, silah ve para

237 İzzet Öztoprak, “Karadeniz'de Müdafaa-i Hukûk Çalışmaları”, Samsun 1988, Atatürk Armağanı Sempozyumu, s 125-135.; Söylemez, a.g.m., s.159, 160, 166. 238 Yaşar Akbıyık, Milli Mücadele'de Güney Cephesi (Maraş), Ankara 1960, s.149-152.

Page 84: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

83

temininde önemli çalışmalar yaptı239.

Sivas Kongresi'nden dönen Kayseri delegeleri, Kayseri'de Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin kurulması için çalışmalara başladılar. Yapılan toplantıda gizli oy ile Cemiyet'in başkanlığına, 8 Eylül 1919'dan 2 Nisan 1920 yılına kadar Kayseri Müftülüğünü yapmış olan müftü Ahmet Remzi Efendi getirildi240.

Mustafa Kemal Paşa'nın her yerde müdafaa-i hukûk cemiyetleri kurulması önerisi üzerine, Biga Kaymakamı, Müftüsü, şehrin ileri gelenleri Belediye'de toplanmışlardı. Burada, Mustafa Kemal Paşa'nın ve albay Kâzım Özalp'ın teşkilât kurulması ile ilgili telgrafları okundu. Biga Müftüsü konuşmasında memleketin acıklı durumunu anlatmış, Mustafa Kemal Paşa'nın emirlerine uyularak Ulusal Bağımsızlık Savaşı'na katılmanın zorunluluğunu açıklamıştı. Uzun tartışmalardan sonra, ekseriyetin isteği üzerine, 10 Eylül 1919 'da başkanlığa Hamdi Bey, diğer üyeliklere de Hacı Zakir Efendi, hafız Abdullah ve diğerleri seçilmişlerdi241.

Osmanlı Hükûmetinde iki devre milletvekilliği yapan Ahmet Türkmen, Antakya'da çok sevilen bir kişi idi. 13 Mart 1920'de Antakya Baskınından sonra, Ahmet Türkmen başkanlığında resmî olmayarak Antakya Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti kuruldu. Hatay Hükümeti'nde de Başkan olan Gani Türkmen ikinci başkandı. Çoğu kez başkanlık görevini de yapmaktaydı. Antakya'yı topa tutan Fransızlara karşı ateşlerden korkmaması için halkı uyaran Cemiyet, Arapçılık akımını da engelledi. Antakya'da çok kuvvetlenen Cemiyet, milli kuvvetlere büyük yardımlarda bulunduğu gibi, kurulmuş olan teşkilâtı genişleterek, Fransızlarla savaştı ve onların morallerinin bozulmasına neden oldu242. Daha önce bahsettiğimiz Adana Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, 1919 Kasımında Kayseri'de kurulmuş, oradan Nigde'ye nakl edilmiş, kimi belgelerde Kilikya Müdafaa-i Hukûk, kimi belgelerde ise Adana Vilâyeti Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti olarak görülmüştür243. Trakya Paşaeli Müdafaa-i Heyet-i Osmaniyesi, 7 Ekim

239 İstiklâl (İstanbul): 9 Teşrin-i evvel 1335 (1919), Perşembe, Ahmet Avanos, Milli Mücadele'de Konya, Ankara 1998, s.65-69. 240 Zübeyir Kars, Milli Mücadele'de Kayseri, Ankara 1999, s.37-41. 241 Geniş bilgi için bak: Zühtü Güven, Anzavur İsyanı, Ankara 1965. 242 Ahmet Faik Türkmen, Hatay Tarihi, İstanbul 1939, c.4, s.980-1034. 243 İzzet Öztoprak, “Adana ve Çevresinde Müdafaa-i Hukûk Çalışmaları”, Ankara 1991, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 22, s.130-131.

Page 85: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

84

1919'da Belediye Reisi Şevket'in telgrafından sonra “Müdafaa-i Heyet-i Osmaniyesi” yerine “Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti” vasfını kabullenmiştir. Zaman zaman Cemiyet'in her iki cemiyet mührünü kullandığı da görülmektedir. Trakya- Paşaeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti, 16 Ekim 1919'da, Edirne'de yaptığı kongrede on altı kişilik heyet-i merkeziyesini seçmiş, Bulgar ve Rum zulmüne karşı tedbirler almış, İtilâf Devletlerine protesto telgrafları çekmiş, İskeçe'nin işgâli nedeniyle İskece'lilerin medenî protestolarda bulunmasını sağlamıştır244.

Dikkat edilecek bir husus da bu cemiyetlerin hemen hemen hepsinin kuruluşları 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ve hemen arkasından Aralık 1918'de Meclis'in kapatılmasından sonraki tarihe rastlamış olmasıdır. Meclis kapatıldığına göre, yeni bir sistem oluşması gerekmiş ve bu boşluğu vatandaşlar cemiyet kurarak kapatmaya çalışmışlardır. Son Osmanlı Padişahı Vahdettin çok kısa olan iradesinde Meclis'in ne zaman açılacağını da belirtmiştir245:

“Meclis-i Mebûsân'ın feshi irâde-i seniyye hitâb-ı padişâhi suretidir:

Mehmed Vahideddin

Esbâb-ı zarûriye-i siyâsiyeden nâşi mebûsânın feshi iktizâ itmesine ve kânûn-u esâsinin muadil birinci maddesinin fıkra-i mahsûsası mucebince lede'l-iktizâ Heyet-i Mebûsânın feshi hukûk-u şahânemiz cümlesinden bulunmasına binâen meclis-i mezkûrun bu günden itibâren ber mûceb-i kânûn feshini irâde eyledim.

Sadrazam. Tevfik 21 Kânûn-u evvel 1334 (1918)

Meclisi kapatma konusunda bir açıklama yoktur. Emir çok kısadır. Bu kapatma kararı bir sene sürecektir. Anadolu'daki hareketi önlemek amacı ile Meclis'in yokluğunda İstanbul'da kurulan fırkaların da sıkıştırması ile yeniden Meclis'i açma karar alınacaktır.

Mustafa Kemal Paşa, bütün dernekleri bir araya toplama yollarını aramaya başlamış ve bunu Sivas Kongresinin sonunda da bildirmişti. Ancak,

244 Zekai Güner, Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Kuruluşu ve Faaliyetleri (1 Aralık 1918-13 Mayıs 1920), Ankara 1998, s.90-92, 103-104. 245 İstanbul (The Turkish Stamboul): 22 Kânûn-u evvel 1918 (Aralık), no.44- Pazar, Fotokopi.10.

Page 86: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

85

bu zaman alacaktır. 23 Nisan 1920'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan bir süre sonra, bütün hareket tek bir elden, tek bir dernek tarafından yürütülmeye başlamış, bütünlük sağlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasından ve sistemin yerine oturmasından bir süre sonra, artık erkek ve kadın cemiyetleri tek bir vücut haline gelecektir.

Page 87: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

86

GÜDÜMLE (MANDA İLE İLGİLİ) DERNEKLER

Osmanlı İmparatorluğunda bir kısım aydınlar, yöresel kurtuluş yolları ararken, bazı kişiler de yabancı bir devletin güdümü sayesinde kurtuluşun sağlanabileceği gibi yanlış bir düşünceye kapılıp, bu düşünce ile bazı dernekler kurmuşlardı.

Mustafa Kemal Paşa' nın ifadesine göre, aydınlar üç tür karar ortaya atmıştı. Birincisi İngiltere, ikincisi Amerika mandası, üçüncüsü yerel kurtuluş çaresi, yani, bölgelerde cemiyetler kurmak.

Ulusal Bağımsızlık savaşı sırasında başta Wilson Prensipleri Cemiyeti olmak üzere Amerikan Manda ve hiayesini isteyen cemiyetler olarak Milli Kongre, Milli Ahrar’ı gösterebiliriz. İngiliz himayesine taraftar olan cemiyet ve fırkalar ise Hürriyet ve İtilaf, Askeri Nigahban İngiliz Muhipleri Cemiyetleridir. Fransız mandası taraftarı olarak, Vahdet-i Milliye ile kuruluşu kağıt üzerinde kalmış olan Türk-Fransız Muhiplerini görmekteyiz. Rus yanlısı cemiyet ve fırkalar olarak sosyal Demokrat, Türkiye Sosyalist, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası ve Karakol Cemiyeti görülmektedir246.

Bunlara örnek olarak İngiliz Muhipleri (Sevenleri) Derneği ile Amerikan güdümüne taraftar olanların kurdukları Wilson Prensipleri Cemiyetini gösterebiliriz.

İngiliz Muhipleri Derneği :

İngiliz desteğini sağlayarak vatanın bağımsızlığını elde edebileceğine inananlar, İngiliz Muhipleri Derneği'ni kurmuşlardı. Bu derneğe Damat Ferit Paşa, Said Molla gibi önemli kişiler de girmişti. Derneğin dış görünüşü, İngiliz desteğini sağlamak, gizli görüşü ise, ayaklanmalar yaratarak, ulusal bilinci işlemez kılmak, yabancı devletlerin müdahalesini sağlamaktı. Yayın organları, Yeni İstanbul Gazetesidir. Mesuliyet ve Peyam-ı Sabah da cemiyeti desteklemektedir. Cemiyet, İngiltere'den de para almaktadır.247

246 Söylev I, Ankara 1966, s.5., Tunaya, s.472-492. 247 Kadir Kasalak, Milli Mücadele’de Manda ve Himaye İsteyen Cemiyet ve Fırkalar, AÜ Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını (Cumhuriyetin 80. Yılına Armağan) s.255-276.

Page 88: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

87

Cemiyet'in önderliğini Said Molla yapıyordu. O, 20 Mayıs günü ilk kongresini yapan Cemiyet'in kuruluş bildirisini İç İşleri Bakanlığına verdi. Başkanlığa said Molla getirilmişti. Cemiyet kurulmuş, ama, tam faaliyete geçmemiş olmalıdır. 27 Mayıs 1919 tarihli İstanbul Gazetesi, “Cemiyetin beyanamesi ve programı yarın neşr edilecektir” ifadesini kullanmaktadır. Aynı haberde, Cemiyet'in idare heyetine Kâmil paşa'nın oğlu Ziraat Bankası Müdürü Şevket Bey, eski Ticaret Bakanı Abdullah Bey'in katıldığını da eklemektedir248. 22 Mayıs'ta, Cemiyet bir bildiri yayınladı.

Cemiyet, İstanbul'da yirmiden çok şübe açacaktır. Hürriyet ve İtilâf içinde bölünme de derneğe yansıyacak, Sait Molla'nın yönetiminden memnun olmayan albay Sadık, Hürriyet ve İtilâfçı Gümilcineli İsmail Grubu 9 Eylül'de, Mustafa Sabri-Said Molla Grubu da 6 Ekim 1921'de yeni bir yönetim kurulu seçecektir249.

23 Mayıs 1919'da, Said Molla imzasıyla, belediye reislerine telgrafda, İstanbul'da İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurulduğu ve İstanbul'un bu tek kurtuluş yolu etrafında toplandığı , İngiliz taraftarlığı ve onların yardımlarının istenmesi, Hükûmete, gazetelere bu konuda telgraflar çekilmesi istenmişti. Bu hususlar 24 Mayıs 1919'da, dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'ya derhal iletilmişti250.:

“Zata mahsusdur.

Erzurum. 24.5.35

Samsun'da Dokuzuncu Ordu Müfettişliğine

23.5. tarih ve Said Molla imzasıyla belediye reislerine gelen telgrafda, İstanbul'da İngiliz Muhipleri Cemiyeti tesis ettiğini ve vilâyetin dahi bu yegâne selamet ve necâbet (kurtuluş) yoluna sâlik olduklarını (girdiklerini) ve İngiliz Muhip ve taraftarlığı heyet-i fevkalâde-i umûmiyelerini ve İngiliz müzaheretini (korumasını) talep ettiklerini bilâ-istisna teâmîl mümessilere ve hükûmet ve gazetelere derhal telgrafla işer

248 İstanbul : 27 Mayıs 1335 (1919), Salı, sayı 178, Fotokopi : 11 Tunaya, c.II, a.g.e, s.472, Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımları, c.II, İstanbul 1975, s.53, Akşin, a.g.e., s.314, Sarıhan, a.g.e., c.I, s.261. 249 Muzaffer Gökman, Atatürk Devrimleri Tarihi Bibliyoğrafyası, İstanbul 1968, s.136, Tunaya,a.g.e., s.434. 250 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 323, dosya 60/4, Fihrist 18. Akşin, a.g.e., s.313. Tunaya, a.g.e., s.472.

Page 89: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

88

edilmesi (haber verilmesi) talep olunuyor. İstanbulca böyle bir şey yapılmışı ve her tarafa yaptırılacağı emir ve iş'arı maruz mudur.

XV. Kolordu Kumandanı ”

Mustafa Kemal Paşa, Said Molla'nın çalışmalarını yakından izlemekte idi. O, 28 Mayıs 1919'da, Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisi (Genelkurmay Başkanı) Cevat Paşa'ya çektiği telde, beş gün önce Sait Molla'nın belediye başkanlarına çektiği tele değinmiş, milletçe bütün devletlere karşı bağımsızlık için mücadele verildiği bir sırada, büyük devletlerden birine sarılmanın doğru olmadığını vurgulamıştı251.

“ Şifre no. H.6

28.5.35 Erkân-ı Harbiye-i umûmiye Reisi Cevat Paşa Hazretlerine,

Beş gün evvel, Said Molla imzasiyle umûm belediye reislerine tâmimen gelen bir telgraf-nâmede her tarafta İngiliz Muhipleri Cemiyeti teşkîliyle İngiliz müzaheretini talebe davet ediyordu. Bunun üzerine bazı vilayâtdan acizlerine vukû' bulan istizâhda ( açıklamada ) milletin yek-vücûd olarak bütün devletlere karşı muhafaza-i istiklâliyete çalışması lâzım geldiği bir sırada, düvel-i muazzamadan yalnız birine sarılmak, ne dereceye kadar temîn-i maksad edebileceği kaydedilmekteydi.

Mustafa Kemal ”

Mustafa Kemal, aynı gün, Cevat Paşa'ya çektiği bir başka telde, Fatih Mitingine temas ederken, Said Molla meselesine değinmiş ve bu konuda cevap alamadığını, cevap beklediğini bildirmişti252.

28 Mayıs Çarşamba günü, yani Mustafa Kemal Paşa'nın yukarıda belirttiğimiz telgrafı gönderdiği gün, Cemiyetin ileri gelenlerinden ikisi İngiliz Yüksek Komiserliği Baş Tercümanın yardım yapıp yapmayacaklarını “Bağımsızlık, olmazsa İngiliz himâyesini istiyoruz. Bunu yapmak için ne yapmalıyız” diye sordular Baş Tercüman Ryan “Yanıltıcı ümitleri bırakınız” yanıtını verdi. Dernek bir bildiri yayınladı ve programını ilân etti253.

251 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 4, Dosya 335/6-1, fihrist 1. 252 ATASE, Atatürk Arşivi, Klasör 4, Dosya 335/6-1, Fihrist 1/7. 253 Akşin, a.g.e, s.316, Gökbilgin, s.93. Sarıhan, c.I, a.g.e, s.284.

Page 90: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

89

Mustafa Kemal Paşa'nın Said Molla hakkındaki çalışmaları olumlu sonuç vermiş, kısa bir süre içinde, 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'ya, Sait Molla'nın yazılarına itibar edilmediği yolunda Anadolu'nun çeşitli yörelerinden yazılar gönderilmeye başlanmıştır . Bunlardan Said Molla'nın İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin Anadolu'da teşkilâtlandırma çalışmalarının sonuçsuz kaldığı ortaya çıkmaktadır. 29 Mayıs 1919'da, kastamonu Vali Vekili İbrahim tarafından çekilen aşağıdaki tel bunun bir örneğidir254.:

“ Said imzâlı telgraf-nâme üzerine bir şey yazılmamış ve esasen bu kâbil işarâtı mütalaa-ı fahimeleri vech ile (bu çeşit yüksek düşünce işaretleri sebebi ile) her zaman akamete maruz kalması (sonuçsuz kalması) tabi'i buyrulmuştur. Tezahürat hakkında mümessillere merkezden ve mülhakattan (merkez ve merkeze bağlı yerlerden) ehemmiyetli ve müessir (etkili) müracaatlar teâkub etmektedir (başvurular birbiri arkasına gelmektedir, Ve bunlardan bahis ile Bâb-ı aliy'e üç gün evvel taraf- acizeden yazılan açık bir telgrafda her dürlü muhalefetleri terk ile bir kitle-i mehibe (heybetli topluluk) halini alan Kastamonu Vilâyetinin İslâm ve Türk evladının kalbinden doğan tezahüratın davet eylediği teheyyüç (heyecanlanma) Bâb-ı ali'den vâki olduğuna şüphe olmayan teşebbüsât-ı diplomatikiye ve istihsâl edilmiş (siyasi girişimler ve kazanılmış) olan netice-i fi'iliye bitirilmedikçe nâ-kâbil-i tamir ve iktihâm (karşı konulması ve onarılması olanaksız) bir şekil alacağından bunun neticesinin inbâsına (haber verilmesini) umûm intizâr edildiği cihetle iş'ar olundu (herkes beklediği için haber verildi). Berâ-yı malumât (bilgi için) arz olunur (....) hakkında bir gûnâ istihbarât-ı ciddiye varsa sûret-i i'şârını tazimâtıma ( bir çeşit ciddi bilgiler varsa haber verme yolunu saygılarımla daha sonra söyleyeceğimi bilmenizi) rica ederim efendim”.

Kastamonu Ulusal Bağımsızlık Savaşı boyunca milli bütünlüğün sağlanmasında büyük rol oynamıştır. İnebolu Kazası ise milliyetçilerin ve milli kuvvetlere göndrerilen silahların Ankara'ya ve diğer bölgelere iletilmesinde büyük rol oynamıştır. Belgede de belirtildiği üzere, İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin Kastamonu'da tutunamayacağı açıktır. Alemdar Gazetesi Cemiyetin yayın organı olarak sürekli cemiyetle ilgili olumlu haberler yayınlamaktaydı. 5 Agustos 1919 tarihli nüshasında, Cemiyet'in Kadıköy Şübesine yirmi bin kişinin kaydolduğunu öne sürmekte, 18

254 ATASE, Atatürk Arşivi: Klasör 4, Dosya 335/6-1, Fihrist 2.

Page 91: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

90

Ağustos'da ise İstanbul Gazetesi, Üsküdar, Kumkapı, Beşiktaş, Beyoğlu, Kadıköy, Haydarpaşa, Kızıltoprak, Feneryolu, Fatih, Bakırköy, Ortaköy, Vaniköy, Tobhane, Kandilli, Paşabahçe, Gedikpaşa, Çamlıca, Çengelköy'ün yanı sıra, Üsküdar'da Cemiyet'in hanımlar şübesinin açıldığını duyurmaktaydı. 25 Ağustos'ta Ankara’da açılan şübenin kurucularının isimleri de duyurulmuştu255. Ankara Valisi Muhittin Paşa, Ankara'da bu Cemiyetin kuvvetlenmesi için büyük gayret göstermiştir. Bu Cemiyete karşı, bazı vatanseverler “Azm-i Milli Cemiyeti”ni kurdularsa da, Ankara Valisi bu Cemiyetin gelişmesine izin vermedi. 9 Ağustos 1919'da, Ankara'da Muhittin Paşa “Padişahın ve Hükûmetin İngiliz mandasını kabul ettiğini” söyleyerek , memurları bu cemiyete sokmak istedi ise de, Ankara'da tam istediği başarıyı yakalayamadı256.

İstanbul Gazetesi, Said Molla'nın sürekli olarak makalelerini yayınlamaktadır. Said Molla, 13 Ağustos 1919'da, bu gazetede yayınladığı “İngiliz Taraftarıyım” adlı makalesinde, ancak İngiltere'nin sayesinde kurtulunacağına inandığını “İstanbul Gazete'sinin neşr olunduğu günden itibaren makalâtıma dikkat edenler, memleketimin İngiliz taraftarlığı olduğunu ve bu memlekette İngiliz refahiyet idaresini ne surette” uygulamak gerekiyor ise öyle uygulanacağını ifade etmişti. Ancak, Said Molla'nın öne sürdüğü gibi ülkenin tamamı İngiliz taraftar değildir. Said Molla, İngiliz taraftarlığına Mustafa Reşit Paşa'nın öncülük ettiğini, ama , iftiralara kurban gittiğini, zamanla kendisinin önderliğinin değerinin anlaşılacağını, kendisi hakkında gazetesinin özel ve bedava kağıt aldığı iddialarının yalan olduğunu, kendisine para verilmediğini iddia etmektedir. Yazısında Kadıköy’de yirmi bin kişinin Cemiyet'e girdiğini ifade ettiği gibi, Ankara, Bursa, Edirne, Mamuratü'l-aziz vilâyetlerinde şübelerinin kurulduğunu, Eskişehir'de gazete yayınlandığını öne sürmektedir.

28 Ağustos'ta, İstanbul'da İngiliz yanlıları, İngiltere'nin Yüksek Komiserliğine bir muhtıra verdiler. Bunda İngiltere Devleti ve soylu halkıyla sürekli bir dostluk kurulmasını istediler. Lloyd George'un da bu konuda yardımını dilediler. Aynı muhtırada, Cemiyet'in yalnızca İstanbul'da yirmi üç

255 Türkçe İstanbul (İstanbul): 5 Ağustos 1335 (1919). İstanbul Gazetesi: 18 Ağustos 1919, sayfa :2, Tunaya, a.g.e., s.477. 256 ATASE, Atatürk Arşivi, dosya 14, Klasör 325, Yücel Özkaya, “Ulusal Bağımsızlık Savaşı Boyunca Yararlı ve Zararlı Dernekler”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Ankara 1987, c.IV, sayı 10, s.169.

Page 92: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

91

bin üyesi olduğu, Edirne, Bursa, Ankara, Kastamonu ve başka yerlerde de şübelerinin bulunduğu yer alıyordu257. Cemiyetin durumu, söylenildiği kadar parlak değildi. Anadolu'da Birkaç yerde şübesi vardı. Ama, Cemiyet''e girenler, Mustafa Kemal'in de yaptığı uyarılar sonucu hatalarını anlayıp çıkmaktaydılar. Heyet-i Tahkikiye görevi ile Erzurum'a gelen Ziya Bey de, İngiliz Muhipler Cemiyeti'nde iken, İngilizlerin Osmanlı eğemenliğini kaldırmak ve memleketi bir hidivlik gibi kendilerine bağlamak ve bir kaç hükümet arasında taksim etmek fikrinde olduğunu anladı ve fikrini değiştirdi. 31 Ağustos 1919'da, Trabzon Mevki' Komutanlığına Mustafa Kemal tarafından yazılan cevapta, Trabzon Belediye Reisine, İngiliz Muhipler Cemiyeti ile ilgili birkaç nüsha verildiği ve Cemiyet lehine konuşmalar yapıldığı, bunu yapanların şimdi pişman oldukları, İngiliz Muhipler Cemiyeti için yapılan propogandalarının, iktidarda bulunan bir kaç kişi tarafından olay incelenmeden ortaya atılan bir hareket olduğu, böyle bir cemiyetin “Teşekkülü ve teessüsü ancak , tarafeynin (iki tarafın) aynı hukûk ve selahiyeti, her husûsun müsavat (eşitlik) ve samimi bir muhabbetin mevcûdiyeti ile kâbil ve bu gibi şerâit (şartlar) mevcut olmadığından , milleti kendi eliyle esarete almak için bir tuzak olduğu” ve bu gibi “Milletin kendi kendine intiharı demek olan şeylerin Trabzon dahiline sokulmaması” açıklanmaktaydı258. Ankara Valisi gibi, Konya'daki Suphi Bey de, bu Cemiyet'in üyelerinden ise de, halk ve Kuvâ-yı Milliye Cemiyet'e karşı olduğu için Cemiyet genişleyip kuvvetlenememiştir.

Said Molla Kuvâ-yı Milliye'nin tamamen karşısındadır. Mustafa Kemal, Said Molla'nın Rahip Frew'e yazdığı mektupları ele geçirmiştir. Her ne kadar Said Molla, mektupların kendisine ait olmadığını 8 Kasım 1919'da Türkçe İstanbul Gazetesi'nde yalanlasa dahi, Mustafa Kemal'in ifadesine göre mektuplar ona aittir. Said Molla, bunlarda Ankara, Kayseri'de çalışıldığını, Cemiyetin genişlediğini belirtiyor. Kuvâ-yı Milliye için ise “Kuvâ-yı Milliye'nin Anadolu'da tamamiyle kök saldığını ve karşı bir hareket sonucu olarak lânet olası önderleri tepelenmedikçe, kendilerinin iktidara gelemeyerek, padişahın da bu yakınlarda onaylayacağı antlaşma hükümlerinin konferansta savunulmasına imkân olmadığını ve Kuvâ-yı Milliyenin” dağıtılması için İngilizlere başvurulmasını önermekteydi.. Bu mektuplarda, Fransız subaylarının Sivas'ta Mustafa Kemal ile görüştükleri,

257 İstanbul: 13 Ağustos 1919 , Akşin, a.g.e., s.522. 258 ATASE, Atatürk Arşivi, Dosya 14, Klasör 325, Fihrist 8. Tansel, a.g.e., s,119-120, 147.

Page 93: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

92

Kuvâ-yı Milliyenin ortadan kaldırılması gerektiği ve teşkilât mensuplarına verilen paralardan söz edilmiştir. Tehdit yolu ile Kuvâ-yı Milliyenin Fransızlara kaydığı da iddia olunmaktadır. Mustafa Kemal Paşa, said Molla' nın hareketini önlemek için, daha önce, İstanbul'da tanıdığı ve konuştuğu Rahip Frew'e bir mektup göndererek, bazı gafil ve cahil kişilerin kendisini yanlış yollara sevk ettiklerini, Said Molla vasıtasıyla Adapazarı'na yollanan iki bin liranın hiçbir işe yaramayacağını, said Molla'nın tutarsız olduğunu ,kendisine inanılmaması gerektiğini ifade etmişti259.

Başta padişah olmak üzere, Damat Ferit Paşa, said Molla bu cemiyeti kurmakla, İngilizlerin gözüne gireceklerini, güvenlerini sağlayacaklarını düşünüyorlardı. Said Molla Yeni İstanbul Gazetesinde “İngiltere ve Biz” başlığı altında seri makalelerinde İngilizlere övgüler yağdırıyordu. Mesuliyet, Peyam-ı Sabah, Alemdar da Cemiyet'i destekliyordu260.

Said Molla, İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin Başkanı olmak yanı sıra, sarayın da adamı idi. Bu şahıs Kuvâ-yı Milliye aleyhine olan her harekete girmekteydi. 20 Ekim 1919'da, Amasya Protokolü ile ilgili müzakereler başladığında, Hürriyet ve İtilâf Fırkası, askerî Nigehban, İngiliz Muhipleri Cemiyeti Ali Kemal ve Said Molla ile Kuvâ-yı Milliye aleyhine çalışan bir grup oluşmuştu. Cemiyet, ayrıca, Kuvâ-yı Milliye aleyhtarı, İngiliz yanlısı Falhiyat Cemiyeti ve Türk Zabıta-i Husûsiye Teşkilâtı yanı sıra, İlâ-yı Vatan, Tarik-i salâh, Cemiyet-i Ahmediye, tealî İslâm, Kürt Tealî cemiyetleri ile de ilişkiler kurmuştu261. Saray, Said Molla'nın dinsel durumundan yararlanmak istiyordu. Nitekim, 20 Ocak 1921'de, Said Molla'ya yazı yazdırmak ve sarayın fikirlerini halka yaymak amacı ile günlük olarak çıkmakta olan gazetelerden birinin elde edilmesi için girişimlerde bulunulmuş ve hedef olarak Alemdar seçilmişti. Alemdar bu görevi yerine getirmişti. Ama, Fransız ve Osmanlı sansür heyetinin Alemdar'ın çıkmasına izin vermedikleri de rivâyet edilmektedir262.

259 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, 2007 (Mor-siyah Yayınları, s.291-292, Söylev, Ankara 1974 (Türk Dil Kurumu) c.1, s.214, Kansu, a.g.e., c.II, s.47. 260 Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar, Ankara 1998, s.59. 261 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, İstanbul 1973, c.I, 258, Cengiz Dönmez, Milli Mücadeleye Karşı Bir Cemiyet: İngiliz Muhipler Cemiyeti, Ankara 1999, s.170-175. 262 ATASE: İstiklâl Arşivi: Dosya 5-a, Klasör 1311, Fihrist 5. Alemdar Gazetesinin daha sonraları bu amaç için kullanıldığı görülmektedir. 1921'de Said Molla'nın yönetiminden memnun olmayan albay Sadık ve Gümilcineli İsmail Grubu'nun çalışmaları yok edilmek için Alemdar Gazetesi'nden yararlanılmıştır. Muhalifler, 27 Eylül 1921'de bir kongre toplayarak yeni

Page 94: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

93

İlk kongresi 20 Mayıs 1919, ilk toplantısı 20 Ağustos'ta, son toplantısı 6 Ekim 1921'dedir. Türk ordularının arka arkaya kazandığı başarılar, en büyük güvenceleri Llyod'un Georges'un istifası Cemiyet üyeleri arasında karışıklıklara neden olmuştur. Hürriyet ve İtilâf'da bölünmeler başlamış, bu İngiliz Muhipler Cemiyetine yansımıştır. 27 Eylül 1921'de Albay Sadık- Gümilcineli İsmail Bey Grubu, Şehzadebaşı'nda bir kongre yaparak, yeni bir yönetim kurulu teşkil etti. Cemiyet son ve ikinci toplantısını 6 Ekim 1921'de noter huzurunda Pera Palas Oteli'nde yapmış, yeni yönetim kurulunu belirlerken, Said Molla da daimi başkan olmuştu. 1921'deki bu kongrede cemiyetin on altı şübesinin on beşinin üyeleri hazır bulunmuştu. Bu şubeler Nuri Osmaniye, Aksaray, çengelköy, Fatih, Beylerbeyi, Üsküdar, Kızıltoprak, Feneryolu, Paşabahçe, Büyükdere, Beşiktaş, unkapanı, Eyüp Sultan, Şehremeni, Pangaltı, Koca Mustafa Paşa, Kadıköy, Tophane, Kumkapı, Haydarpaşa ve Ortaköy'dür. Ortaköy Şübesi üyeleri toplantıya katılmamıştır. Toplantıya 41 üye katılmıştır263. İkinci kongreye kadar geçen sürede fotoğrafsız üye kartı verilmiş, bu tarihten sonra kartlara fotoğraf da yapıştırımıştır. Hürriyet ve İtilâf taraftarları olan albay Sadık- Gümilcineli İsmail Grubunda Eylül'de biraz önce bahsettiğimiz kongrenin hileli ve geçersiz sayılması kararı alınmıştır264.

20 Ekim 1921'de Ankara İtilâf-nâmesi imzalanmıştı. İngiltere kendilerinden habersiz yapılan bu antlaşmaya çok kızmıştı.. İngiliz gazetelerinin Fransız Hükümetine hücumları üzerine, Fransız gazeteleri de Damat Ferit ile İngiltere arasında yapılan gizli bir antlaşmayı Damat Ferit'in İngiliz Muhipleri Cemiyeti adına olan çalışmalarını ortaya koymaktan çekinmedi. Le Matin Gazetesi, Damat Ferit Paşa ile İngiltere arasında, 12 Eylül 1921'de gizlice yapılan antlaşmanın metnini yayınladı. İki nüsha olan bu muahede Le Matin'de 10 Kasım 1921'de yayınlanmıştı. Gazete, Damat bir yönetim kurulu seçmişlerse de, Said Molla Grubu harekete geçerek, 10 Ekim 1921'de başka bir kongre ile yeni bir idare heyeti kurmuşlardı. Cemiyet, milli kuvvetlerin başarısı sonunda tarih sahnesinden çekildi: Tunaya, a.g.e, c.II, s.472-480. 263 Musa Çadırcı cemiyetin toplantısına kırk bir üye katıldığını belirtiyor ve üyeleri resimleri ile belgeden veriyor. Sarıhan ise c.IV, sayfa 92'de gazetelerden aldığı bilgiye göre, 70 üyenin katıldığını belirtiyor. Gazeteler yanıltıcı olabilir. Bu yüzden 41 rakamı doğru olmalıdır. 264 Musa Çadırcı, “İngiliz Muhipleri Cemiyetine İlişkin Belgeler”, Antalya 1994, Atatürkçü Bilinç dergisi, (Akdeniz Üniversitesi Yayını), c.1, sayı 1, s.79-85. Cengiz Dönmez, Milli Mücadeleye Karşı Bir Cemiyet: İngiliz Muhipleri Cemiyet, Ankara 1999, (Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, s.95-98; Tunaya, a.g.e., s.472-492, Söylev, Ankara 1996, c.1, s.5, Zekâi Güner,-Orhan Kabataş: a.g.e: Milli Mücadele Dönemi Beyanmeleri ve Basını, Ankara 1990. Tevetoğlu, a.g.e., s.60, Sarhan, a.g.e., c.IV, s.92.

Page 95: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

94

Ferit'in bunu imzaladığı sırada, gazeteciler ile, devlet ileri gelenlerini de Bâb-ı ali'ye çağıdığını, herkese devletin büyük bir devletin mandası ile kurtulacağını izahla, bunu kabul edip, etmeyeceklerini sorduğunu öne sürmüştü. O günden sonra, Hükûmetin İngiliz mandası istediği söylentileri yayıldı. Tevetoğlu, 12 Eylül 1919'da yapılan bu antlaşmanın, 22 Ocak 1920'de ilk kez The Newyork Herald Tribune'de yayınlandığını belirtir. Paris gazetelerinde bunun geç yayınlanmasının sebebi İngiltere'ye misilleme yapılmasından kaynaklanmıştır. Yirmi Türk gazetesinden on beşi Damat Ferit Paşa'ya karşı idi. Alemdar, Peyam-ı Sabah ise, İngiliz savunmanlığını yapıyorlardı. Hürriyet ve İtilâf Fırkası da aynı şekilde manda fikrini savunmaktaydı265.

Wilson Prensipleri Cemiyeti:

Bazı kitaplarda Türk Wilsoncular Birliği, Wilson Birliği gibi adlarla anılsa bile, o günkü Türk gazete ve kaynaklarındaki tam resmî adı Wilson Prensipleri Cemiyetidir. Cemiyetin üyelerinin çoğunluğunu gazeteci, yazar, profesör, doktor ve avukatlar oluşturmuştur266. Bu cemiyet Ulusal Bağımsızlık Savaşı'na cephe almamış, üyelerinin çoğu vatansever olan, daha sonraları Ulusal Bağımsızlık Savaşı'na katılan kişilerden oluşmuştur. Ancak, Kürdistan muhtariyeti için Amerika ile temas kurmuş, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile özel ilişkiler içinde bulunmuş, Vilayât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti ile birleşmeyi ret etmişti.

Amerikan güdümünü isteyenler, Amerika'nın Türkiye'ye uzak olduğunu, Amerika'nın Osmanlılara şimdiye kadar Hiçbir zararının dokunmadığını, Amerika'nın himâyesine aldığı yerleri refaha kavuşturduğunu düşünüyorlardı. Amerikan mandasını isteyen aydınlar, Wilson Prensipleri Cemiyeti'ni kurmuşlar ve bu cemiyetin üyeleri Wilson'a bir de muhtıra yollamışlardı267. 4 Aralık 1918'de kurulan Cemiyet'in kuruluş ile ilgili dilekçesi Refik Halit Bey (Koraltan) tarafından İç İşleri bakanlığına

265 Türkoğlu Gazetesi (Bolu). Sayı 17 4 Kânûn-u evvel 1337: 4 Aralık 1921, Tevetoğlu: a.g.e., s.117-118 Sözü edilen antlaşma metni: Milli Mücadele Tarihi (Heyet), Ankara 2005, s.112-113. 266 Tevetoğlu, a.g.e., s.148. 267 Mine Erol Sümer, “Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson'a gönderdiği Muhtıra”, Ankara 1965, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, c.3, sayı 14, s.237-245. Geniş bilgi için bak: Mine Erol Sümer: Türkiye'de Manda Meselesi (1919-1920), Giresun 1972. Cemiyetin programı ve çalışmaları için ayrıca bak: Tunaya, a.g.e., c.II, s.245-263.

Page 96: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

95

verilmişti268. Wilson Prensipleri Cemiyeti, 4 Aralık 1918'de, Vakit Gazetesi İdaresi'nin üst katındaki odada yapılan toplantı ile teşekkül etmiş ve çalışmaya başlamıştı. Nizâm-nâmesi beş maddeden ibaretti. Yirmi kişiden oluşan bir çalışma heyeti arasından seçilen beş kişilik yönetim kurulu vardı269. Cemiyet, aynı gün, Wilson'a gönderdiği muhtırada, Türkiye'de yapılacak reforma Amerika Birleşik Devletlerinin tek başına rehberlik etmesini istiyordu. Muhtıraya göre, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'yi eğitecek ve koruyacaktı. Girişten sonra, sekiz maddelik muhtıra, cemiyet beyân-nâmesinin ikinci kısmı ile aynı sayılır. Buna göre, padişahın hükümranlığı, Türkiyedeki meşrûti hükûmet korunacak, Amerikan yönetimi, en az on beş, en çok yirmi beş yıl sürecek, yöresel yönetimler Amerikan yardımı ile yürütülecek, her vilâyette görevi reform yapmak olan Amerikan Baş Müfettişine bağlı uzmanlar olacak, bütün seçimlerde, bakanlıklarda Amerikan komisyonu bulunacak ve reformlar yapacak, jandarma ve polisler azınlık haklarını koruyacak, finans, tarım, endüstri, bayındırlık, eğitim bir Amerikan Genel Müfettişine ve O'nun seçeceği memurlara bırakılacaktı. Mektubu yazanlar Halide Edip (Adıvar)-öğretmen-yazar), Celâl Muhtar (Gazeteci), Yunus Nadi (Yeni Gün Gazetesinin sahibi), Ahmet Emin (Vakit Başyazarı), Ali Kemal (Sabah), Velit Ebuzziya (Tasvir-i efkâr), Mahmut Sadık (Yeni Gazete), Celâl Nuri (Ati), Prof. Necmettin Sadı “Sadak” (Akşam), M.Celâl (Zaman) adlı kişilerdi. Dernek, İngiltere Hükümetine gönderdiği başka bir mektupta da, İngiltere'nin Amerikan mandasına aracılık yapmasını istemişti270.

Manda, kendilerini yönetebilecek derecede örgütlenme düzeyine erişmemiş ülke ya da sömürgelere uygulanan rejimdir. Oysa Wilson prensipleri sömürgeleştirilmiş halkların bile bağımsızlığını savunmaktadır. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'da örgütlenmeleri başlatmıştı. Manda taraftarları İstanbul'da bulunduğundan bundan layıkiyle bilgi sahibi değillerdi.İstanbul'daki bazı fırkalar da, Wilson Prensiplerine inanmakta ve Amerikan yardımını arzu etmekte idiler. Örneğin, Selâmet-i Amme Heyeti, Sulh ve Selâmet-i Osmaniye, Vahdet-i Milliye gibi.

Bu Cemiyete üye olmayan kişi ve kuruluşlar da, Amerika Cumhurbaşkanı Wilson'un 14 maddelik prensiplerinin 12. maddesi

268 Tevetoğlu, a.g.e, s.154,160. Tunaya, c.II, a.g.e. 269 Tunaya, c.II, a.g.e., s 249. 270 Sarıhan, c.I, a.g.e., 51-52, Muhtıranın tam metni için bak: Sümer: a.g.m., s.239-242. Sümer, a.g.e., s.36,39.

Page 97: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

96

Türkiye'yi ilgilendirdiğinden Türkiye için uygulanmasını istiyorlardı. Bu madde “Şimdiki Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk kısmının mutlaka tamamiyet-i mülkiyesi taht-ı temîne alınmalıdır. Fakat, Türk hâkimiyeti altında bulunan diğer milel-i şerâit-i hayatiyetlerinin (milletlerin hayat şartlarının, şüphe götürmez bir emniyet ve muhtariyetle inkişâf edebilmek için müdahaleden katiyen masûn korunmuş) bir fırsat verilmelidir. Çanakkale boğazı her milletin ticaret sefinelerinin (gemilerinin) daimi surette serbest mürûr edebilmeleri (geçebilmeleri) için beynelminel teminât altına alınmalıdır” şeklindeydi. Burda maksat açıktır. Çoğunluğa sahip olan halk kendi yönetimini kendisi kuracaktır. Ancak, Yunanlıların İzmir'i ve batı Anadolu'yu işgâlleri bu prensiple taban tabana zıtlık arzetmiştir. Türk çoğunluğunun olduğu yerlerdeki işgâller bu prensibe aykırı olduğu için, Türk halkı, Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanına ve İtilâf Devletlerine sürekli olarak protesto telgrafları göndermiştir. 29 Mart'ta, Söz Gazetesinde, Anadolu Kadınları Müdafaa-i vatan Derneğinin Wilson'a gönderdiği muhtıra yayınlanmıştı. 30 Mart 1919'da Bayazid halkının, Wilson'a çektiği telde, bu bölgenin Ermenistan'a terkinin Müslümanlığın yok olması demek olacağını açıklanmıştı271.

İstanbul'daki bazı basın mensupları ve ileri gelen kişiler Amerikan mandasını muhakkak surette istiyorlardı. Ahmet İzzet Paşa Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa, Çürüksulu Mahmut, 31 Mayıs Cumartesi günü, İstanbul'daki Amerika heyetine giderek Türkiye için Amerika mandasını arzu ettiklerini, Amerika Birleşik Devletlerinin Türk Ordusunun desteğine güvenebileceğini öne sürdüler272.

4 Haziran 1919'da İstiklâl Gazetesinde, Rauf Ahmet, Amerika'yı iyi tanıdığını , manda teklifinin oraya yapılmasını, kabul etmezse İngiltere veya başka bir memlekete devredilmesini öne sürmekteydi273. Rauf Ahmet Hiçbir şekilde bağımsızlığımızın elde edilemeyeceğine kesinlikle inanmıştır. Yalnız o değil, İstanbul'da ileri gelen pek çok kişi, hatta Mustafa Kemal'in silah arkadaşlarından bazıları da aynı şekilde düşünüyorlardı. Mustafa Kemal

271 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 27, Klasör 399, Fihrist 1, Sabah (İstanbul) 29 Mart 1919, Söz (İstanbul): 30 Mart 1919. 272 Lorence Evans, Türkiye'nin Paylaşılması (1914-1924) (Çev. Alev Alanay), İstanbul: 1972, s.172.; Akşin, a.g.e., 318. 273 İstiklâl (İstanbul): 4 Haziran 1919. Söz (İstanbul: 5 Haziran 1919).

Page 98: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

97

Paşa'ya yakın olan Bekir Sami Bey274, Kara Vasıf275, Halide Edip Adıvar manda taraftarıydı276. Ama, Mustafa Kemal'in düşüncesi onlardan farklıydı.

Manda taraftarları ile Mustafa Kemal Paşa arasında pek çok yazışma olmuştur. Bunlara kısaca göz atmakta yarar görüyorum. 25/26 Temmuz 1919'da Tünen 5. Tümen Kafkas Kumandan Vekili Arif, Erzurum'dan Mustafa Kemal'e çektiği telde, bu konuda Amerikan temsicisi ile görüştüğünü, onun Birkaç kişinin değil bütün milletin sesini Amerika'ya duyurmak gerektiğini, Wilson'a ve Amerikan Kongresine başvurulmasını istemekte ve kendi düşüncesini “Meşrutiyetimiz ve dışarıda temsil hakkımız bizde kalmak şartiyle, belirli bir süre için Amerikan mandaterliğini istemeyi, milletimiz için en faydalı bir çözüm yolu olarak kabul ediyorum” diye düşüncelerini açıklamaktaydı. Mustafa Kemal, 5. Tümen Komutanlığına ve Amasya'da bulunan Bekir Sami bey'e çektiği telde, Doğu İllerinin Hukukunu Savunma Cemiyetinin önemine temas etmekte, “Şartları ve niteliği belirsiz bir Amerika mandaterliğinden Kongre'ye doğrudan doğruya söz edilmesinin sakıncalı olacağını”, kendisinin İstanbul'da bağlantılı olduğu kişilerle temasta bulunmasını önermekte “adaletli bir hükûmetin kurulması için Amerika'dan istekte bulunmaya gerek yoktur; ya da adâletli bir hükûmetin oluşturulması için Amerika'dan istenince, meşrutiyetin varlığı laf olarak kalır” demekteydi. Gene Erzurum'dan 5 Tümen Komutanı Arif 1 Ağustos 1919'da, Mustafa Kemal'e çektiği telde, mandayı savunmakta “Amerika'ya adaletli bir hükûmet kurulacağı” güvencesinin verileceğini savunmaktaydı. Mustafa Kemal, 3 Ağustos'ta Amasya'dan, Bekir Sami'ye çektiği telde, Amerika neden mandayı kabul etsin, ne gibi çıkarları olabilir, bu konuda aydınlanmak istediğini bildirdi. Bekir Sami Bey, Mustafa Kemal'e

274 Bekir Sami (1862-1933) Van, Trabzon, Beyrut, Halep Valisi oldu. Erzurum ve Sivas'ta Heyet-i temsiliye üyesi. Kuva-yı milliyeye katılan ilk kişi TBMM Tokat Milletvekili. Londra, Paris, Roma'da Meclisin onaylamadığı anlaşmalar yaptı. Terakkiperver Fırkasına girdi. İzmir suikastına adı karıştı, ama beraat etti. 275 Kara Vasıf (1872-1934). Yüzbaşı iken, Karakol Cemiyetini kurdu. Alaşehir Kongresinde (16-25 Ağustos 1919) Kuva-yı Milliye'nin başına getirildi Sivas Kongresine katıldı. Son Osmanlı Meclisine Sivas Mebûsu olarak girdi. Malta'ya sürüldü. TBMM'ne Sivas Mebûsu olarak girdi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Genel Sekreteri oldu. İzmir suikastı davasında beraat etti. 276 Halide Edip (Adıvar) “1882-1964” öğretmen ve yazardır. Sultanahmet Mitinginin önemli hatiplerindendir Cemiyet'in kurucularından kocası Dr. Adnan ile Ankara'ya geldi. Onbaşı- başçavuş rütbeleri vardır. Cumhuriyetin erken olduğunu iddia ettiği için Atatürk'le yolları ayrıldı. Türkiyeden ayrıldı. 1939'da döndü. 1950'de İzmir Mebûsu oldu.

Page 99: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

98

gönderdiği telde, taraflar arasında bir görüşme olmadığını arz etti277.

Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer alan Halide Edip (Adıvar) ise , 10 Ağustos 1919'da Mustafa Kemal'e manda ile ilgili çok uzun ve kapsamlı bir mektup göndermiştir. Mektupta ülkenin zor durumu anlatıldıktan sonra “Bu sebeplerden dolayı (mandaterliğini) hızla istememiz gereken Amerika da elbet de sakıncasız değildir. Onurumuzdan epeyce özveride bulunmak zorunda bulunuyoruz” tezinden sonra “Amerika'nın yönetim makinası, dinsiz ve milliyetsizdir. O, çok uyumlu, türlü cins ve mezhepte insanları çok kaynaşmış olarak bir arada tutmanın yöntemini biliyor... Bu akımı temsil eden resmî ve resmî olmayan Amerika'nın düşüncesi gizli olarak şudur: Türkiye'yi olduğu gibi (koruyarak) Hiçbir parçaya ayırmamak, eski sınırlarında bütün olarak korumak şartıyla , genel ve bir tek manda almak istiyorlar” dedikten sonra, Suriye'nin istemesine karşı, Amerika'nın onları ret ettiğini, Sivas Kongresine kadar Amerika kurulunu alıkoymaya çalıştıklarını iddia etmekteydi278.

Mustafa Kemal mandaya kesinlikle karşıydı. Nitekim, 13 Ağustos'ta, 12.nci ve 20. kolordu kumandanlarına çektiği telde üzüntüsünü “İstanbul'da çeşitli partilerin Amerikan Kuruluna verilmek üzere kabul ettikleri kararlar burada Heyet-i Temsiliyemizce son derece üzüntü ve esef verici bulundu” şeklinde ifade etmişti. Ancak, İstanbul'da, Ahmet Rıza Bey, Ahmed İzzet Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, Reşat Hikmet, Câmi Bey, Reşid Sadi Bey, Esad Paşa, Kara Vasıf (yani Cengiz), Halide Edip manda için çalışmalar yapıyorlardı. Çalışmaları ile ilgili raporları da Ali Fuat Paşa'ya göndermişlerdi. 20 Kolordu Kumandanı, Mustafa Kemal Paşa'ya ve 3. Ordu Müfettişliğine bunları iletmiş, bunların Amerikalılar gitmeden işi halletmek için Amerikaları oyaladıklarını belirtip “ Kongre hızla kesin karar verebililir mi diye sorduktan sonra, kongrenin toplanmasını hızlandırmasını rica ediyordu. Ali Fuat Paşa, 17 Agustos'ta Mustafa Kemal'e çektiği telde, Kara Vasıf'ın Amerika'ya taraftar olunduğuna dair, Vilayât-ı Şarkiyye Kongresi, Milli Kongre , Hükûmete bir yazı yazarsa , bunun Wilson'a ve Amerika Kongresine bir dayanak olacağını ileri sürdüğü, İstanbul'da büyük temasların olduğunu, bunun için Mustafa Kemal Paşa'nın genel bir emir vermesinin ya da kendisi Amerika ve İngiltere ile bağlantıya geçmezse, İstanbul'da

277 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, İstanbul 2007, (Mor-siyah Yayını), s.115-120. 278 Halide Edip'in mektubu. Nutuk, İstanbul 2007, s.120-124.

Page 100: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

99

çalışmaların süreceğine işaret ettiğine dikkat çekmektedir. Mustafa Kemal, Kara Vasıf'a 19 Ağustos'ta Erzurum'dan verdiği cevapta, söz konusu edilen manda meselesinin dikkatli incelenmesi gerektiğine temasla “Şurası göz önünde tutulmalıdır ki, ülke ve milletin kaderi hakkında Amerika ya da herhangi bir devletle anlaşmaya yetkili olabilecek Hükümet, ancak milli eğemenlik esasını kabul (eden) ve şurâ-yı millinin varlığını onaylayarak ona dayanmayı tercih eden bir hükûmettir” diyerek, Hükûmetin bu işleri yapmadığını anımsatmaktadır.

Amerikan mandası meselesi Sivas Kongresinde büyük tartışmalara yol açmıştır. Erzurum Kongresinde yabancı bir devletin zaten yardımının kabul edileceği kararının alındığı öne sürülmüşse de, Mustafa Kemal, bunda herhangi bir devletin adının geçmediğini, yardımın karşılıksız kabul edileceğinin yer aldığını açıklamak gereğini duymuştur. Kendisine gönderilen Brown'un Amerika'yı temsil etmediğini, özel görüşme yaptıklarını da hatırlatmıştır. İlk söz alan Vasıf Bey, mandayı savunmuştur. Macid Bey, bağımsız olmak ve olmamak konusunda karar verilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Bekir Sami mandayı savunmuştur. İsmail Fazıl Paşa ve Hami beyler de, Bekir Sami Bey'i desteklemişlerdir. Raif Bey, manda aleyhinde, Refet Paşa lehinde konuşmalar yaptılar. Daha sonraki oturumlarda Bursa delegesi Ahmed Nuri Bey manda aleyhinde bir konuşma yaptı. Son çare olarak Rauf Bey'in önerisi kabul edildi: “Amerika'da yıllardan beri aleyhimizde yapılmakta olan olumsuz propogandaların yol açtığı düşünceleri düzeltmek için, her şeyden önce Amerika Kongresi'nden ülkemizi inceleyerek ve gerçeği görecek bir kurulu çağırmak.” Bu öneri oy birliği ile kabul edildi279.

İstanbul'da halen gazeteler Amerikan mandaterliğini gündemde tutmakta idiler. 6 Kasım'da Londra çıkışlı bir habere görei Avam Kamarasında Lloyd George'un mandaterlik ile ilgili söylediği nutuk merak edilmektedir. Amerika manda önerisini kabul ederse, İtilâf Devletleri Türkiye'den tavizler beklemektedir. 8 Kasım tarihinde İkdam, Amerikan delegesi ile bir konuşma yapıldığını, O'na göre, verilen raporlarda Türkiye'nin mali durumu diğer ittifak devletlerinden daha iyidir. Çünkü, Trakya savaş sırasında savaşan İttifak Devletlerinden daha az masrafla çıkmıştır280.

279 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, İstanbul 2007, s.126-139. 280 İkdam (İstanbul): 8 Teşrîn-i sâni 1919, no 8269 Cumartesi.

Page 101: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

100

Bunların dışında Hükümet'in bazı mensuplarının Fransa'ya yatkınlığı da bilinmektedir. Bu yüzden, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile anlaşmazlık da olacaktır. İleri Gazetesi 1920 Şubat'ında Fransız Muhipleri Cemiyeti'nin kurulduğunu iddia etmiştir. Ama, bu gerçekleşmemiştir. Alyans İsrailit adlı Yahudi cemiyeti ise, yalnızca eğitim ile ilgilenmektedir.

Sivas Kongresinde Amerika mandası istekleri Mustafa Kemal'in isteği yolda geri çevrilmiş oldu. Aslında Wilson Prensipleri Cemiyeti'ne girenlerin bir kısmı, vatanın bu şekilde kurtulacağına samimi olarak inanmaktaydılar Bunlar daha sonra Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın saflarında yer almışlardır. Mustafa Kemal'e göre, milletin tam bağımsızlığa kavuşması, her yönden tam bağımsızlığın elde edilmesi ile, yani başka bir devletin himayesne girmeden sağlanabilirdi. O, Sivas Kongresi'nde bu noktalara işaret etmiş ve arkadaşlarınıu fikre inandırmıştır.

Page 102: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

101

ZARARLI DERNEKLER

Azınlıkların Kurdukları Dernekler

Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girişi ve arka arkaya aldığı yenilgiler sebebi ile Rum, Ermeni, Yahudi gibi çeşitli cemaatlere mensup azınlıklar, yüz yıllardır içersinde yaşadıkları devleti parçalamak, kendilerine bu yurttan toprak edinmek amacı ile örgütlenmeye ve ülkeyi parçalamak için çalışmalara başladılar.

Ermenilerin Kurdukları Dernekler :

Cemiyetlerini daha II. Abdülhamit zamanında kurmuş olan Ermenilerin Taşnaksütyün ve Hınçak adlı gizli ve yer altı örgütleri, Türkleri arkadan vurmaya ve yabancı devletlerle birlikte hareket etmeye başladılar. Bunlar Anadolu'daki Ermenileri silahlandırıp, çeteler oluşturmakta ve yabancı devletlere baş vurup Osmanlı Devletinden toprak talebinde bulunmaktaydılar.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, bu cemiyetlerin yardımları neticesinde, Türklere büyük zulümler yapan, pek çok köye hücum ederek, köy halkını topluca öldürüp, toplu mezarlara gömen Ermeniler, devletin aldığı kararla 1915'te tehcir (göç) yasası ile Suriye taraflarına sevk edildi. Bakanlar Kurulu'nun aldığı karara göre göç sırasında bunlara dokunulmayacak, mallarını satabilecekler, ilerde gelip denetleyebileceklerdi. Göç soğuklar ve hastalıklar yüzünden kayıplarla kapandı. Ama, bu göçü kabullenemeyen İtilâf Devletleri bu olaya dört elle sarıldılar281. Aslında, Hınçak ve Taşnaksütyün cemiyetleri, Ermeni çeteleri ile hem Birinci dünya Savaşı sırasında, hem de daha sonraları sürekli ilişki halinde idi. Mondros'tan sonra, yurt dışında 281 Geniş bilgi için bak: Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara 1983, s.167-418. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayını: Ermeni Belgeleri (Özel Sayı)3, Ankara 1985 s.1-254. İsmet Parmaksızoğlu, Ermeni Komitelerinin İhtilâl Hareketleri ve Besledikleri Emeller, Ankara 1981, s.34-198. Halil Kemal Türközü, Osmanlı-Sovyet Belgeleriyle Ermeni Mezâlimi, Ankara 1982. Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1983 (TTKY). Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Ankara 1982, sayı 81, Ankara 1983, sayı 83 (Ermeni Belgeleri Özel sayı), Ankara 1985, sayı 85 (Özel sayı:3) Ankara 1987, sayı 86 (özel sayı 4) Genelkurmay”. Azmi Süslü: Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara.1990. Bülent Çukurova, Kurtuluş Savaşında Haber Alma ve Yer Altı Çalışmaları, Ankara 1994, s.142-144.; Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri (1914-1918), Ankara 2005, c.I-II (Genelkurmay Yayını); Yusuf Halaçoğlu, “Ermeni Tehciri (özellikle nüfûs sayımları)”. 1985'te Erzurum, Van, İzmir'de yapılan Ermeni sempozyumları.

Page 103: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

102

kurulan, gizli çalışan Taşnaksütyun ve Hınçak fırkaları, ilk kez 1877/78 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Ermenileri kullanmak için Ruslar tarafından uydurulan ve bu tarihe kadar hiç ortaya atılmayan Ermeni ülkülerini gerçekleştirmek yolunda çalışmalara girmişlerdi.. Taşnak Fırkası, 1921'de Kınalıada'da bulunan Ermeni İttihad Kulübü (Birleşmiş Ermeni Kulübü) üyelerine askerî eğitim vemeye başlamıştı . Bir çok Ermeni genci adaya gelmiş, çadırlar kurulmuş, istihkâm gereçleri, patlayıcı maddeler getirilmişti. Rumlar da kendilerini destekliyordu. Büyükada'da Rum ve Ermeni okulları silah deposu haline getirilmişti.

Merkezi İsviçre'de bulunan Taşnaksütyün Fırkası'nın İstanbul Şübesi Paris Konferansı'nın sonuna kadar bekleyip, karar Türkiye'nin yararına çıkar ise, hareket etmeyi kararlaştırmıştı. İngiltere'nin de kışkırtması ile 24 Mayıs 1922 ' de Hınçak ve Taşnaksütyün fırkalarının İstanbul şübeleri birleşme kararı almışlardı. Taşnaksütyün Fırkası üyeleri, fırkanın malî gücünü artırabilmek için ticarete ağırlık vermişler, ayrıca, gerektikçe İstanbul'daki Ermeni toplumundan yardım toplamışlardı282. Ermenilerin böyle hareket etmelerinin nedeni, İtilâf Devletlerinin dikte ettirdiği, 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşmasının 88-93 maddelerinin Ermenileri şımartacak ve kışkırtacak nitelikte olmasından kaynaklanmakta idi. Ancak, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması, bütün pürüzleri ortadan kaldırmış, Ermenilerle ilgili hiçbir hususa yer vermemiştir..

Rumların Kurdukları Cemiyetler:

Ulusal Bağımsızlık savaşı sırasında Rumlar, kendi çıkarları için gizli cemiyetler kurarak, Osmanlı İmparatorluğundan toprak koparmak için çalışmalar yapmışlardı. Rumların kurduğu bir çok cemiyeti bizzat Yunan Başbakanı Venezilos ve İstanbul'daki Rum Ortodoks Patrik-hânesi örgütle-mekteydi. Bu cemiyetler Rum Pontus, Rum Müdafaa-i Milliye, Rum Tüccar, İzci, Rum Edebi, Küçük Asya, Matbuat, Trakya, Küçük Asya, Mavri Mira, Müdafaa-i Meşru'a, Mukaddes Anadolu Rum, Rum Muhacirin, Etnik-i Eterya, Kordos, Rum Milli Birlik adları ile anılıyordu.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktığında genel durum hakkında bilgi verirken, Rum derneklerine değinmekteydi. İstanbul Rum Patrik-hânesi'nde oluşturulan Mavri Mira vilâyetlerde çeteler oluşturmak, yönetmek

282 Çukurova, a.g.e., s.142-144

Page 104: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

103

mitingler ve propogandalar yapmak görevlerini üstlenmişti. Yunan Kızılhaçı, Resmi Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Heyetinin işlerinin kolaylaştırılmasına yardımcı olacaktı.

Mavri Mira Heyeti tarafından yönetilen Rum okullarının İzci teşkilâtlarının yirmi yaşını geçen gençler de içinde olmak üzere, her yerde kuruluşu tamamlanıyordu.Rum okullarının izci kuruluşları tümden Mavri Mira tarafından yönetilmekte idi. Ermeni Patriki Zaven Efendi de, Mavri Mira ile aynı düşünce içersinde çalışıyordu. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz kıyılarında oluşturulmuş ve İstanbul'a bağlı Pontus Cemiyeti önemli çalışmalar içindeydi. İstanbul Patrik-hânesi ve Yunan Konsolos-hânesi, silah ve cephane deposu haline gelmişti283.

Bu cemiyetler aralarında, Mavri Mira'nın yaptığı işlerin dışındaki yapılacak işleri aralarında paylaşmışlardı. Rum Pontus, Trakya Cemiyeti, İttihat-ı İzci Cemiyeti sözde Bizans Ordusunu kuracaktı. Küçük Asya Cemiyeti, Anadolu Rumlarını isyan ettirecekti. Pontus Cemiyeti, Batum'dan İnebolu'ya kadar Pontus Rum Devleti'ni kuracaktı. Ayrıca, Matbuat Cemiyeti, Rum Müdafaa-i Milliye, Rum Edebî, Rum Tüccar cemiyetlerine Yunan Kızılhaç'ı da yardım ediyordu . Önceleri bunlar doğuda bağımsız bir Ermenistan kurmak hayali güden Ermeniler ile birlikte çalıştılar. Daha sonra, İstanbul konusunda anlaşmazlık çıkınca, birbirlerinden ayrıldılar ve bağımsız çalışmalar yaptılar.Trabzon Metropoliti ve Rum delegesi Hrisantos, Trabzon'un Rumlara verilmesi için yoğun çaba harcamaktaydı. Anadolu'da Rum ve Samsun bölgesinde “Müdafaa-i Meşru'a” ve “Mukaddes Anadolu Rum”, “Rum Muhacirin Cemiyeti”, Merzifon'daki Pontus Cemiyetinin Şübesi İstanbul Patrik-hânesinden direktif almaktaydılar.

Mustafa Kemal Paşa, Mavri Mira ve diğer Rum cemiyetlerinin memleketi nasıl ve ne tarzda parçalamak istediklerini çok iyi anlamış ve bunun önüne geçmek için tedbirler almak zorunluluğunu duymuş, 21-22 Ağustos 1919'da bütün heyet-i merkeziyelere telgraf çekerek, bu konularda gerekli uyarılarda bulunmuş, elde edilen bilgilere göre, İstanbul Rum Patrik-hânesi'nde Mavri Mira Cemiyeti'nin kurulduğunu, bunun başkanının Patrik Vekili Druetos, üyelerinin ise Enez Metropoliti Girit'li Katehahuz gibi kişilerden oluştuğunu ve heyetin “Doğrudan doğruya Venizelos'tan talimât”

283 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, İstanbul 2007 s.38, c.3 (Vesikalar): Vesika 1-2, Söylev, Ankara 1966, c.1, s.1-2.

Page 105: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

104

aldığını, Rumların ve Yunan Hükümetinin nakliye yardımları ile Cemiyet'in büyük bir semayeye sahip olduğunu, bu cemiyetin görevinin de “Osmanlı vilâyetleri dahilinde çeteler teşkîl ve idare eylemek, mitingler ve propogandalar yapmak”, Yunan Salib-i Ahmer (Kızılhaç) Cemiyetinin de Mavri Mira'ya bağlı olduğunu, sözde görevinin göçmenlere bakmak gibi insanî bir amaca dayandığını, asıl amacının perde altında “Çete teşkilâtı yapmak, tertibât-ı ihtilâliyeyi ihzâr eylemek (ihtilâl düzenini hazırlamak)” olduğunu da açıklamıştı. Bu cemiyetler “Eczâ-yı tıbbiye ve levâzım-ı sıhhıye (tıbbi ilâçlar ve sıhhi gereçler) de yığmaktaydı. Samsun'da, Trabzon'da cemiyetlerin cephane dağıtım yerleri olduğu Mustafa Kemal Paşa tarafından da tespit edilmişti. Resmî Muhacirîn (Göçmenler) Komisyonu da Mavri Mira'ya bağlıydı. Muhacirîn Cemiyeti (Göçmenler Derneği), 2 Şubat 1921'den başlayarak doğrudan doğruya siyasi temsilciliğe çevrilmişti.

İstanbul'daki Rum Cemiyet-i Ticariyesi (Rum Ticaret Derneği), Asya İslâm tüccarlarına zarar vermek, iflasa sürüklemek, piyasayı ele geçirmek amaçlarıyla 1919 Eylülünde Yunan konsolosunun çağrısı ile kurulmuştu. Asya-yı Suğra (Küçük Asya) Cemiyeti, 1919 Mart'ında, Venizelos'un direktifleri doğrultusunda kuruldu. Anadolu'nun her tarafında Yunanlılığı uyandırmak, hiç olmaz ise, sahillerin Yunan yönetimine girmesini sağlamak için çalışıyordu. Göçmenler Derneği ile ortak çalışmaktaydı. Küçük asya Cemiyeti ilk kez, 13 Ekim 1920'de Yunan İttihatı Cemiyeti adı altında Beyoğlu'nda toplanmıştı.1919'da İstanbul'daki Yunan İhtilâl Cemiyeti adıyla Beyoğlu'nda ilk toplantısını yapmıştı.

İstanbul'da 1920'de kurulan Rum Milli Müdafaa Cemiyeti, 21 Aralık 1920'de bir bildiri yayınlayarak Rumların vekâletini istediği gibi , 12 Şubat 1920'de, Rum kuruluşlarını çağırarak evrak yapılması perdesi altında 22 Şubat'a kadar mücadele için resmi yemin ettirmeye başlamış, 23 Şubat'ta da Venizelos'u kendine vekil seçip , Llyod George'a telgraf çekerek , Avrupa'ya temsilci göndermiştir. Cemiyetin daha sonra da çalışmaları devam etmiştir. Rum Cemiyet-i Edebiyesi (Rum Edebiyat Derneği) ise, Meşrutiyetten sonra kurulmuştu. Üyeleri Rum lisesi öğretmenleri idi. Rum sinemalarını, Rum tiyatrolarını propoganda için kullandılar. Dernekteki binaların toplantı salonları değişik Rum derneklerine ayrılmıştı284.

284 Kordos Komitesi için bak: Harp Tarihi Vesikaları Dergisi (Genelkurmay Harp Tarihi dairesi), Ankara 1953, sayı 5, belge 89. İzci teşkiâtı için aynı dergi: sayı 5, belge 109. Mavri

Page 106: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

105

İstanbul'daki Pontus Cemiyeti, 1908'de gizli olarak kurulmuştu. Batum'dan İnebolu'ya kadar olan yerlerde Rum-Pontus Devleti'ni kuracaktı. Fener-Rum Patrik-hânesi bunları koruyor, kiliselerde gençlere Pontus ülküsü aşılanıyordu. Pontuscular, Batum'da Pontus adlı bir gazete çıkardılar. 2 Aralık 1919'da kurulan Pontus Cemiyeti'nin Başkanı Vasil Aydonidis, Trabzon Metropoliti Hrisantos'a bir mektup yazarak, Cemiyet'in kuruluşunu bildirdi. Cemiyeti ilgilendirecek konularda talimat vermesini rica etti. 23 Aralık 1919'da, toplantı için Batum'a gitmiş olan Trabzon Metropoliti Hrisantos, Trabzon'a döndü. İç İşleri Bakanlığının başka bir raporuna göre, Hrisantos, batum'da çok iyi karşılanmıştır. Ancak, buradaki Pontus Derneği'nin genel kurulu ile yönetim kurulu arasında anlaşmazlık çıkacak ve genel kurul 31 Ağustos 1920'de yönetim kurulunu düşürecektir.

Merkezi Samsun’da olacak olan Pontus Devleti, Batum'dan İnebolu'ya, sivas'tan Erzincan'a kadar uzanacaktı. Osmanlılar'ın Birinci Dünya Savaşı'na girmesini fırsat bilen Rumlar , Çarşamba , Samsun , Bafra yörelerindeki Rum köylerinde depoladıkları silahları , Hükûmet'in ilân ettiği seferberlik emrine uymayan Rum gençlerine dağıtarak çeteler kurmuşlardı. Daha çok Bafra, Samsun ile Vezirköprü arasında faaliyet gösteren Pontusçular, İtilâf Devletlerinin İstanbul'u işgâllerinden sonra, işi iyice azıttılar, pek çok Türk'ü öldürdüler. Merzifon Amerikan Koleji'nin Pontus Teşkilâtı'nın gelişmesinde rolü büyüktür285.

Samsun, Müdafaa-i Meşruta ve Pontus derneklerinin merkezi olduğundan birinci derecede önem taşımakta ise de, Trabzonda bu teşkilâtın gerçek ve manevi başkanı olan metropolit Hrisantos'un burada olması ve Trabzon Metropolit-hânesi'nin paye bakımından büyük olması nedeniyle Samsun'dan daha fazla karışıklıkların olduğu şehir olarak göze çarpmaktadır286.

Mütareke döneminde, Trabzon ve yöresinde, daha önce Rusların

Mira için: Tansel, a.g.e., c.I, s.86-88, Nutuk: (Vesikalar) c.III, Vesika 1. Pontus Cemiyeti ve diğer cemiyetler için bak: Hakimiyet-i Milliye (Ankara): 6 Mayıs 1921, Küçük Asya ve Rum Milli Müdafaa için bak: Pontus Meselesi (Matbuat-ı Umûmiye-i Müdiriyeti Yayını), Ankara 1338, s.40,42,44. Bu kitap Yılmaz Kurt tarafından yeni yazıya çevrilmiştir. Bak. Yılmaz Kurt, Pontus Meselesi, Ankara 1995, s.35, 49,51-53. 285 Mithat Sertoğlu, “Trabzon Bölgesinde Rum- Pontus Cumhuriyeti Kurulması Faaliyetleri”, Belgelerle Türk Tarihi dergisi, sayı 11, s.3-6 , Tansel, a.g.e., c.1, s.89-91, Pontus Meselesi (Matbuat-ı Umûmiye Müdiriyeti), Ankara 1338 (1922), s.121, Sarıhan, a.g.e., s.259. 286 Yılmaz Kurt, Pontus Meselesi, Ankara 1995, s.131.

Page 107: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

106

yönettiği Pontus çeteciliği görevini Yunanistan yükümlenmişti. İstanbul'un Galata semtinde “Rum Muhacirleri Merkez Komisyonu” adıyla faaliyet gösteren, aslında Etnik-i Eterya'nın şübesi olarak “Kordos” adlı gizli bir komite kurulmuştu. Trabzon'da yayınlanan iki Rum gazetesinde Pontusculuk yapılıyor, yani Yunanlılık propogandası yapılıyordu287. Karadeniz'de en çok çalışan ve faal olan Cemiyet Pontus Cemiyetidir. Bir ara çalışmalarını durdurmuştu. Merzifon'daki Şübesi 18 Kasım 1919'da toplantı yaptı. Cemiyet Başkanı, uzun bir süreden beri çalışma yapmayan Cemiyetin tekrar çalışmasının gereğini izahtan sonra, Cemiyet hakkında bazı tarihi bilgiler verdi. 8 Mayıs 1920'de Merzifon'daki Pontus Kulübüne bağlı Amerikan Kolejinde Pontus Cemiyeti'nin haftalık toplantıları sürmektedir. 8 Mayıs 1920'de verilen konferans'ta “Şanlı ve şerefli Yunanistan'ın öz evladı olduklarını ispat ve bundan şüphelenmeye kimsenin hakkı olmadığına” dikkat çekildi. 16 Şubat 1921'de, Merkez Ordusu'na bağlı 5.Tümen Merzifon'da Amerikan Hasta-hânesi ve Amerikan Koleji'nde bir arama yaptı.. ancak, belki aramadan daha önce haberleri olduğundan, belki de, 1921'de Türk Ordusu'nun başarılarından dolayı Cemiyet korkmuş ve sinmişti. 1904'te kurulmuş olan Pontus Kulübünün bayrağı, karar defteri ve makbuzları bulunabildi288.

1919 Aralık'ında Rumlar çalışmalarını hızlandırdılar. 17 Aralık 1919'da Pontus Rum Devleti'nin kurulması amacı ile 17 Aralık 1919'da, Gümüşhane'de Rum Milli Derneği kuruldu. Harbiye Bakanlığı, Sadaret'ten (Başbakanlık'tan) Karadeniz Bölgesine olan Rum akınının önlenmesini istedi. Kâzım Karabekir, aynı gün Harbiye Bakanlığı'na gönderdiği raporda, Trabzon Metropoliti Hrisantos'un Trabzon, batum, Tiflis'te toplantılar yaptığını, Ermenilere, Türklerle beraber yaşamalarını, taşkınlık yapmamalarını önerdiği hususları yer almaktadır289.

Pontus Cemiyeti'nin en büyük çalışma alanı Trabzon'du . Pontus Rum Kurulu çalışmalarını 1920'de de, 1921'de de sürdürmüştür. 8/9 Mart 1921'de Giresun Mutasarrıfı Sadreddin'in Trabzon Vilâyeti'ne gönderdiği yazıda, Pontus Muavenet ve İmdat Heyeti'nin Merkezi'nin Trabzon'da

287 Özel, a.g.e., s.41-43. 288 Pontus Meselesi (Matbuat-ı Umumiye Müdiriyeti Yayını), Ankara 1338, s.96, Sarıhan, a.g.e., s.237, c.III, s.32, 409. 289 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 11, Vs. 178, sayı 12, Vesika 317.

Page 108: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

107

olduğu ve yaptığı çalışmaları söz konusu edilmektedir290. 1920'de Metropolit Hrisantos, Amerikan kurul üyelerinden Coster Briton'la yaptığı dört saatlik görüşme sırasında, Briton'un Ermeni Cumhuriyeti'nden bahisi üzerine, bu şekilde Pontus, Ermenistan'a bağlanırsa, Pontusluların, İslâmların direnme hareketlerinin olabileceğini belirtmişti. Daha sonraki toplantıda ise, önerilen bu çözüm yolunu kesinlikle ret etmişti. Hrisantos, kendi önerisini şu şekilde açıklamıştı. Hükûmet ve adliye örgütü ile ilgili açıklamayı yaptıktan sonra, her toplumun kendi kendini yöneteceğini, gerek köy ihtiyar heyetlerinin seçiminde, gerekse nizâmiye ve sulh mahkemelerinde her milletin bir hak eşitliğinin olacağını ileri sürmüştü.Resmî dil Türkçe ve Yunanca olacaktı. Ayrıca, özellikle Samsun, Trabzon, Batum, Giresun ve diğer yerlerde Pontus derneklerine bilgi verilmesini ve Amerikan Heyeti ile ilişki kurulmasını da önermişti.

Londra'da yapılacak konferans nedeni ile, Trabzon ve havalisi Rumları ve Ermenileri, Trabzon'da muhtıralar düzenlemekteydiler. Rumlar adına, Trabzon'daki dinsel lider Peruderumus, 15 Şubat 1921'de, hiç bir şekilde Trabzon'un Ermenilere verilmesini istemediklerini ve Türklerle beraber yaşayacaklarını açıklayan beş maddelik bir muhtıra yayınlamıştı. Bu arada Pontus Cemiyeti'nin mensupları da tutuklanmaya başlamıştı291. Trabzon'daki Pontuscular böyle düşünüyorlardı, ancak, Yunan Hükümeti, özellikle 1919'da böyle düşünmüyordu. Esasen, bütün bu cemiyetlerin örgütlenmesini, onların cesaretlenmesini sağlayan da yunan Hükümeti idi. Yunan Dış İşleri Bakanı Politis, Londra Büyükelçiliğine 17 Aralık 1919 'da gönderdiği yazıda, Pontuscuların isteklerini, bağımsız bir Pontus Devleti kurmak için Türkiye'den olabildiğince büyük toprak koparmak, Yunanistan'-dan gönüllüler taşıyarak Pontus Ordusu kurmak olarak bildirmekteydi292.

Pontus Rum Kurulu adına, on kişilik bir heyetin Batum'dan Moskova'ya giderek, Lenin ile buluştuklarına dair söylentiler vardır. 14 Mart 1921'de, Dış İşleri Bakanı Ahmet Muhsin, bu durumun incelenmesi için Genelkurmay Başkanlığına şifreli bir tel çekmişti. Bu sıralarda, Harbort Başkanlığında Amerikan Heyeti'nin, Ermenilerin yaşadığı ileri sürülen yerlerde inceleme yapmak amacı ile İstanbul'a gelmesi bekleniyordu.

290 Özel, Milli Mücadele'de Trabzon, Ankara 1991, s.234. 291 Veysel Usta, - Mesut Çapa,: Milli Mücadele'de Trabzon Vilâyetiyle Yazışmalar, Trabzon 1995, s 66-68. 292 Dimitri Kitsikis: Yunan Propogandası ( Çeviren: Hakkı Devrim), İstanbul 1974, s 232.

Page 109: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

108

General Harbort Başkanlığındaki heyetin, gezi sırasında Pontus bölgesine de giderek olayları ve yöresel durumu inceleyip, getireceği büyük devletlerin askerleri ile yöresel düzen ve güvenliği sağlayacağı ileri sürülüyordu. Hrisantos, az önceki önerilerini içeren mektubu, Giresun Mutasarrıflığına da yollamıştı. Giresun Mutasarrıflığı'nın, 16 Mart 1921 tarihli şifreli teli, 15 Mart 1921 tarihli şifreye ek olarak, ve Hrisantos'un 20 Ağustos 1920 tarihli Paris çıkışlı bu mektubun aynen çevirisi ve bunlar 22 Mart 1921 tarihli Vehbi Cevat'ın şifreli telinde aynen yer almıştı293.

Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra , görüldüğü üzere, Pontuscular kontrol altına alınmış, zararlı hareketlere girişenler tutuklanmış, bu akım önemini kaybetmiştir. Hrisantos'un mektuplarının ele geçirilmesi ile gerçek niyeti ortaya çıkmış, Venizelos'un düşüşüne orantılı olarak Hrisantos'un da önemi kalmamıştır.

1921'de Türk Ordusu'nun başarıları üzerine, Türkiye'deki Rumlar fikir değiştirmeye başlamışlardır. Osmanlı Devleti'nin büyük bir hoş görüsü altında mutlu yaşayan Rumlar, Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında kiliseleri, hasta-hâneleri silah yuvası haline getirerek, iyi niyeti kötüye kullanmışlar, ama , bu hatalarını daha sonra anlamışlar ya da anlamış görünmüşlerdir.

KUVA-YI MİLLİYE'YE KARŞI OLAN CEMİYETLER

Azınlıkların kurduğu derneklerin dışında, Kuvâ-yı Milliye ve müdafaa-i hukûk cemiyetlerin aleyhtarı, padişah yanlısı cemiyetler de vardı. Bunların bir kısmı İngiltere'den destek ve para yardımı görmekteydi. Damat Ferit Paşa, İç İşleri ali Kemal gibi devlet görevlileri ve bazı görevliler de Kuvâ-yı Milliye'ye karşı olup, İngiltere'ye bağlıydılar. Bunlardan önce Hürriyet ve İtilâf Fırkasını inceleyelim:

Hürriyet ve İtilâf Fırkası

İlk kez , 21 Kasım 1911'de kurulan ve bir sene sekiz ay çalıştıktan sonra kapatılan ve 10 Ocak 1919'da siyasi hayata yeniden başlayıp, 22 Ocak'ta bir beyan-nâme yayımlayan bir dernek olarak bilinmektedir. 10

293 ATASE: Atatürk Arşivi, Dosya 335/6-1, Klasör 4, Fihrist 41. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, ankara 1976, sayı 74-79, 11, belge 276-278. Sertoğlu,: a.g. m., Karabekir, a.g.e., s 29-31.

Page 110: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

109

Ocak'ta resmî olarak kurulması ve yönetim kurulunun tesbitinden294 birkaç ay önce gazetelerde, özellikle Alemdar'da Cemiyet'in ölmediği, çeşitli yerlerde yeniden şübelerinin açılma girişimine bulunduğu yolunda haberler çıkmaktaydı. Cemiyetin Başkanı Nuri Paşa idi. Fırka, Hükûmet taraftarı, İngiliz yanlısı, müdafaa-i hukûk ve Kuvâ-yı Milliye aleyhtarı idi. Bu yüzden fırkanın önde gelenleri Ulusal Bağımsızlık Savaşı sonunda yurt dışına kaçacak, bazıları da Türk Hükûmeti tarafından yurt dışına çıkartılacaktır.

Ulusculuğu ret eden Hürriyet ve İtilâf Fırkası, İzmir'in işgâline karşı büyük bir tepki göstermiştir. Örneğin, 17 Mayıs 1919'da, kendi genel merkezinde yaptığı toplantıda, diğer fırkalarla Sulh ve Selamet, Milli Ahrar, Demokrat Sosyalist, Osmanlı Demokrat, Trabzon Müdafaa-i Milliye, İzmir Redd-i İlhak, Trakya ile Adana delegeleri-İtilâf Devletleri için ortak bir muhtıra hazırlamış ve bunu İtilâf Devletlerine göndermişlerdi. Hürriyet ve İtilâf Fırkasının, 8 Ocak 1919'da şübe kurulması ile ilgili talimât-nâmesini yayınladığını ve daha önce kurulmuş olan Sulh ve Selamet Cemiyeti ile birleşme haberinin gerçekleşmediğini duyurduğunu bilmekteyiz. 14 Ocak 1919'da, genel toplantısını yapan cemiyet, bu toplantıda, Hükûmet'in hangi fırkaya dayandığının sorulması, kendilerine dayanmıyorsa , Hükûmete yardım edilmemesi kararını almıştı295.

15 Ocak 1919'da, Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın yöneticilerinden olan Mustafa Sabri, Damat Ferit ve arkadaşları, Sadrazam Tevfik Paşa 'yı (Başbakanı) ziyaret ettiler ve Hükûmet'in hangi fırkaya dayanarak çalışacağını sordular. Tevfik Paşa “ Meşrutiyet idaresinin, mülk ve milletin kefili olan Hürriyet ve İtilâf Fırkasına” dayanarak iş görecekleri yolunda cevap verince, fırkanın genel merkezi Hükûmeti desteklemeye karar verdi296. Ancak, Hükûmet, fırkayı destekleme kararı almasa dahi, bir gün önce, fırka Hükûmeti muhakkak surette destekleme kararını almıştı.

Hürriyet ve İtilâf Fırkası mensupları, İttihat ve Terakki Fırkasına düşman idiler. İttihat ve Terakkî resmen ve hukûken dağılınca, bunların

294 Sabah ( İstanbul). 11 Kânûn-i sânî 1335, Alemdar ( İstanbul): 11 Kânûn-i sânî 1335,. Tarık Mümtaz Göztepe,: Osmanoğullaının Son Padişahı Vahidettin Mütareke Gayyasında, İstanbul 1969, s 97, Bezmi Nusret Kaygusuz,: Bir Roman Gibi, İzmir 1955, s 147, a.g.e.,s 447, Akşin, Sina: a.g.e, s. 181. 295 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 40, Dosya 158, Fihrist 13/4-5-6. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 12, belge 306. 296 Sarıhan, I., a.g.e. S 95-96.

Page 111: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

110

üyelerini tamamen yok etmek için çalışmalara girdiler. Ancak, bunlar, İttihat ve Terakkî Fırkası'nın kötülüklerine katılmamış olanlara güvenmenin gerektiğini de söylemekteydiler. Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Kuvâ-yı Milliye aleyhinde olduğu gibi, Osmanlılık prensiplerine bağlı ve batılılaşmaya karşı idi. Fırka, bünyesinde Damat Ferit, Gümilcineli İsmail, Albay Sadık Bey, Konyalı Şeyh Zeynelabidin, Hoca Mustafa Sabri Efendi, Seyyid Abdülkadir, Said Molla gibi ünlü kişileri bulundurmaktaydı. Bunlardan Zeynelabidin, Bozkır ve Konya isyanlarını yürüten şahıstı. Seyyid Abdülkadir, Kürdistan Tealî Cemiyeti'nin başkanıydı. Said Molla ise, İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin başkanıydı. Fırka'nın Türkiye'nin her yerinde şübeleri vardı. Fırka'nın programını bazı gazeteler de desteklemekteydi İttihat ve Terakki ile müdafaa-i hukûka düşman olan ve İstanbul dışında da örgütlenen Hürriyet ve İtilâf Fırkası, İngilizler ile ortaklaşa çalışmış, müdafaa-i hukûk aleyhinde propogandalar yapmıştı297.

Hürriyet ve İtilâf Fırkası, 1919 Ocağının ortalarında, Hükûmeti destekleme kararının yeniden gözden geçirileceğini beyan etti. 22 Ocak 1919'da ise bildiri ile yeniden siyasi hayata atıldığını hatırlatarak, İttihatçıları suçladı. Yeni hükûmeti destekleyecek kadar güçlü olduğunu, basın özgürlüğünün geri verilmesini istedi. Hükûmeti uyuşuklukla suçladı. 3 Şubat 1919'da bir beyân-nâmesi yayınlandı .Bunda gene, her zaman olduğu gibi, İttihat ve Terakki'ye çatılmakta, mallarının zaptedilmesi istenilmekteydi298. Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın Konya'daki Şübesi'nin 1919 Ocağı sonlarında açıldığı tahmin ediliyor . Başkan Derviş Bekir-zâde Mehmet Efendi'dir. 7 Şubat 1919'da yapılan toplantıda başkanlığa Cemili Ahmet Hoca Efendi seçilmiştir. Cemiyet Konya'nın kazalarında da şübeler açmak istedi ise de, başarılı olamadı, yalnızca Sille ve Bozkır'da açabildi . Sille Belediye Başkanı da fırkanın üyesi idi299.

Alemdar Gazetesi, Fırkanın süreklü sözcülüğünü yapmakta, 25 Şubat'ta Gümilcineli İsmail'in, eski Kütahya Milletvekili Ferit Bey'in sürgünden döndüğünü duyurmakta idi.. Fırka devamlı İngiltere ile temas halindedir. Bunu 27 Şubat 1919 tarihi İngiliz Askeri Ataşesi General Deedes'in raporunda da görmekteyiz. Raporda Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın, İngiltere Elçiliği'nin desteğini sağlamak amacı ile bir çok girişimde 297 Akşin, : a.g.e., s 180-182, Selek,: a.g.e., s 97-98. 298 Sarıhan,: a.g. e. , c I, s 105, Tasvir-i Efkâr ( İstanbul ), Pazartesi, sayı 2641. 299 Ahmet Avanos,: Milli Mücadele'de Konya, Ankara 1998, s 59-60.

Page 112: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

111

bulunduğu, mevcut Hükûmet' in Ermeni kırımı ve Rum sürgünlerinden sorumlu olanları cezalandıramayacağını, bunu ancak kendi fırkalarının iktidara geldiğinde yapabileceğini ifade ettiğini belirtmekte, buna cevap olarak da, enerjik davranacak bir hükûmeti tercih edeceklerini söyledikleri yer aldı300.

Fırka ile Hükûmet arasında çekişme sürüp gitmiştir. Bu Tevfik Paşa'dan sonra, izzet Paşa zamanında da sürmüştür. 25 Haziran 1919'da, Damat Ferit'in iki gün önce yayımlanan demecinde, Fransız yanlısı olduklarını söylemesi üzerine Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın Genel Merkezi olağan üstü bir toplantı yaparak, bir bildiri yayınlamıştır. Bildiri'de Fırka'nın Hükümetle hiç bir ilişkinin kalmadığı açıklanmıştır. Fırka'nınn lideri Sadık Bey, Hükûmet'in söz verdiği halde, memurlar arasında temizlik yapmadığını gerekçe göstererek zaten 20 Haziran'da Hükûmet'ten ayrılmıştı301. Fırka ile Hükûmet arasındaki anlaşmazlık, fırka üyesi olan Damat Ferit'in Başbakan olmasına karşın gene de devam etti.

Cemiyet üyeleri arasında anlaşmazlıklar Haziran ve Temmuz ayında iyice ortaya çıkmıştır. Refik Halid, sadık Bey'in yanında ve Hükûmete karşıdır. Sadık Bey ile Mustafa Sabri büyük bir tartışmaya girmişlerdir .

Mustafa Sabri'nin sert çıkışlarına , 3 Temmuz 1919'ta , Sadık Bey verdiği cevapta, “Mustafa Sabri, iktidara geçmek için Hürriyet ve İtilâfı basamak yaptı. Fransa Başbakanı Clémenceau, barış görüşmesi için gittiği Paris'te Damat Ferit'e, İstanbul yolunu gösterince, O'nun Başbakan yardımcılığından istifa edeceğini sanmıştım. Ayân 'a üye yapılmadığı için istifa etmiştir. Ben bu şekilde Ayân'a bile karşıyım.” demekteydi302.

Damat Ferit Paşa, Paris'te hiçbir sonuç alamamış, üstelik Osmanlı Devleti savaşın sorumlusu olarak gösterilerek suçlu bulunmuştur. İstanbul'a döndükten kısa bir süre sonra, iktidara karşı olan hücumların azalması için 20 Temmuz'da Başbakanlık'tan istifa ederek, 19 Mayıs'ta kurduğu, ikinci Hükümeti dağıtıp, üçüncü hükûmetini kurdu. Hürriyet İtilâf Fırkası'ndan kopan Mustafa Sabri Efendi, kabinedeki yerini korudu. Artık , Hürriyet ve İtilâf Fırkası'ndan da uzaklaşan yeni Hükûmet İngilizlere ve Saray'a olan bağlılığını, Anadolu'daki direniş hareketine karşı olan tutumunu daha da

300 Akşin: a. g. e. s 185. Bilâl Şimşir,: İngiliz Belgelerinde Atatürk, c II, Ankara 1975, s 67. 301 Sarıhan, : c.I.,a g.e. s.345. 302 Sarıhan: c. I, a. g. e., 362-363.

Page 113: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

112

sertleştirdi303. Ancak, yeni kabinede millette ve fırkalarda bir memnunluk yaratmadı. Bu arada , Mustafa Kemal, yapılmış olan Erzurum Kongresinin Hiçbir partiye bağlı olmadığını, particiliğin üzerinde ve milli iradeye taraftar olduğunu, 3 Ağustos 1919'da, Ali Fuat Paşa vasıtasıyla, Hürriyet ve İtilâf Fırkası'na, Amerikan temsilciliğine, tarafsız kişilere açıkça bildirilmesini istedi304. Hürriyet ve İtilâf Fırkası içersindeki anlaşmazlıklar sürüp gitmektedir. Fırka hem kendi içinde, hem de Hükûmete karşı tutarsız bir durumdadır.. Alemdar Gazetesi bile , Hürriyet ve İtilâf'ın yayın organlığını yapmaktan vazgeçmek durumuna gelmiştir. Ama, Fırka Kuvâ-yı Milliye'ye karşı hücumlarında, padişah ile birlikte hareket etmeği yeğlemektedir. Örneğin, padişahın bu konudaki 20 Eylül tarihli bildirisini destekleme kararı almış ve, Askerî Nigehban Cemiyeti ile birlikte padişaha sundukları bildiride, Kuvâ-yı Milliyeyi hedef almıştır305.

Bu arada, 25 Eylül'de Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti, Hürriyet ve İtilâf Fırkasına katılmıştır ki, bunu daha sonra göreceğiz. Seçim hazırlıkları başlamıştı. Ama, Hürriyet ve İtilâf Fırkası , seçim konusunda kararsızdı. Seçimlere girip, girmeme konusu tartışılmaktaydı. Anadolu'dan ve oradaki gelişmelerden rahatsızdı. Anadolu'daki harekete karşı Hükümetin tavrından dolayı endişe duymaktaydı. 26 Eylül 1919'da, Hükûmete bir muhtıra vererek, Anadolu'da seçimlerin kolordu kumandanlarının ve onlar tarafından kurulan çetelerin baskısı altında bulunduğunu ileri sürerek Hükümetin dikkatini çekti ve tedbir alınmasını istedi306. 10 Ekim 1919'da, Hürriyet ve İtilâf Fırkası adına Sadık Bey, Hükümet'e verdiği dilekçede, Kuvâ-yı Milliye delegeleri adını kullanan maskeli ittihatçıların seçimler konusunda baskıda bulunduklarını iddia ediyordu. Hükûmet'i onlarla uyuştuğu için (Amasya görüşmeleri için anlaşma zemini) eleştirmekteydi. Hükümetin seçim özgürlüğünü sağlayamayacağını, bu yüzden seçimlere katılmayacağını bildirdi307. 27 Ekim'de ise, Hürriyet ve İtilâf Fırkası Genel Merkezi, seçimler konusunu görüşmek için yeniden toplanmış, Hükûmete yeni bir muhtıra vererek, Anadolu'daki Kuvâ-yı Milliye'nin hareketine engel olunmasını

303 Sarıhan, c.I. a.g.e, s 390. 304 Utkan Kocatürk,: Atatürk'ün Toplanmamış Telgrafları, Ankara 1972, s 9.; Cebesoy, a.g.e., s. 139. 305 Sarıhan, c II, a.g.e., s 126. 306 Gökbilgin, a.g.e., s 307. 307 Tasvir-i Efkâr (İstanbul): 17 Ekim 1919, Cuma, sayı 3873. Belgelerle Türk Tarihi dergisi, İstanbul 1972, sayı 60, s 4.

Page 114: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

113

istemeye karar vermişti. Verilecek muhtırada Kuvâ-yı Milliye'nin seçimlere müdahale ettiğini ispata yönelik bir de ek bilgi bulunmaktaydı308

17 Ekim tarihli haberlerde, fırkanın beyân-nâmesine, Hükümet'in hala cevap vermediği, bu yüzden fırkanın nasıl hareket edeceğinin bilinmediği, diğer partilere haber vermeden Hükümet'e başvurulmasının diğer partileri rahatsız ettiği yer almaktaydı. Mustafa Kemal de Hürriyet ve İtilâf'ın Anadolu'daki çalışmalarını dikkatle incelenmektedir. 18 Ekim 1919'daki Heyet-i Temsiliye kararlarına baktığımızda, Hürriyet ve İtilâf'ın çalışmalarının nasıl incelendiği ve tedbirler alındığı görülmektedir. Kararlarda, İngilizlerle birlikte teşkilât yapmak için Anadolu'nun çeşitli yerlerine gönderilen yetmiş beş Hürriyet ve İtilafçı hakkında Kolordu kumandanlarının dikkati çekilmiş, Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Şevket Bey'e, İstanbul'da gizlice çalışmanın uygun olduğu yolunda direktif verilmişti309.

Hürriyet ve İtilâf'ın ve Milli Kongre Başkanı Esat Paşa'nın iddia ettiği gibi, müdafaa-i hukûk seçimlere karışmıyordu. Ama, Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Anadolu'daki harekete karşı düşmanca aldığı tavırlar yüzünden Anadolu'dan korkmaktaydı. 5 Kasım 1919'da Mustafa Kemal, Cemal Paşa'nın 4/5 Kasım 1919'daki teline verdiği cevapta, seçimlere karışılmadığını, Hıristiyanların seçimleri boykot ettiğini, Hürriyet ve İtilâf'ın seçimlere katıldığını, ama, milletten oy alamayacağından korktuğunu ifade etmekteydi310. Bu arada bu Cemiyetin ve Askerî Nigehban'ın çalışmaları da dikkatle incelenmekte, bu konuda gerekli işlemlerin yapılması için komutanlar uyarılmakta idi. Örneğin, Mustafa Kemal, Birinci Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Paşa'ya, Trakya'da Hürriyet ve İtilâf ile Askerî Nigehban cemiyetleri hakkıında tedbirler alınmasını bildirmişti311.

Hürriyet ve İtilâf Fırkası, seçimlere katılmama kararı almıştı. Gerekçe olarak, Anadolu'daki milli hareketi gösteriyor, bu hareketi bir çete hareketi olarak yorumluyordu. Seçimler başlamıştı .

Hürriyet ve İtilâf Fırkası Başkanı Albay Sadık Bey, Partisinin Anadolu şübelerinden bazılarının seçimlere katıldığı yolundaki haberleri

308 Sarıhan,: c.II, s 195. 309 Baykal,: Heyet-i Temsiliye, Ankara 1974, s 22-23, Nutuk, c. III, ( Vesikalar), Vesika 286. 310 Nutuk, c III, Vesikalar, Vesika 189, Baykal, Bekir Sıtkı: a. g.e. S 46. 311 Nutuk, c.III, Vesikalar, Vesika 292.

Page 115: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

114

yalanladı. Bu tekzib, 9 Kasım'da Alemdar'da yayınlandığına göre, 8 Kasım'da gazeteye verilmiş olmalıdır. Sadık Bey, bu bildirisinde,” Her tarafa katılmadığımızı bildirdik. Anadolu'daki şübelerimizi kapattılar. Milli hareket, seçimlere katılması için halka şiddet kullanıyormuş. Katılan şübelerimiz varsa zor ve şiddetle katılmıştır” demekteydi312. Seçimlere katılmak için kimse zorla milletvekili adayı olmayacağına göre, bazı Hürriyet ve İtilafcılar kendilerine güvendiklerinden seçime katılmışlardır.

Hürriyet ve İtilâf'ın Başkanı Sadık Bey, Kuvâ-yı Milliye hakkındaki suçlamalarına devam etmektedir. Nitekim 10 Kasım'da, Başbakanlığa sunduğu yeni dilekçesinde, Anadolu hareketini yeniden ittihatçılıkla suçlamıştır. Sadık Bey, Kuvâ-yı Milliye'nin seçimlere müdahale ettiğini, partisinin seçimlere kesin olarak katılmayacağını, Anadolu'ya bir inceleme kurulunu göndermek istediklerini belirtti313.

Sivas'taki Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti de, seçimlerin demokratik bir şekilde yapılmasını istiyor, Hürriyet ve İtilâf'ın kendi milletvekillerini istifaya çağırmasını demokrasi adına uygun bir hareket olarak görmüyordu. 8 Ocak 1920'de, Sivas Kadınları Anadolu Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Osmanlı Matbuat Cemiyetine gönderdiği telgrafta, Hürriyet ve İtilâf' Fırkası Genel Merkezi'nin, fırkaya mensup mebusları istifaya çağırmasını şiddetle kınadı. Bunun, Meclis'in açılmasını önlemeye yönelik bir hareket olduğunu belirtti. Ayrıca, İstanbul'daki gazetelerin birlik-bütünlük içinde çalışmaları gerektiği halde, yurtseverleri ittihatçı, itilâfçı diye suçlamalarının doğru olmadığını, birkaç alçak ittihatçının, milleti lekeleyemeceğini, Anadolu kadınlarının İstanbul'un zengin kadınları gibi tuvaletler yapıp, otomobillerde gezmediğini, toprakla uğraştığını, öküz yerine ancak saban bulabildiğini, sözü geçen gazeteler bu tür yayınlarını sürdürürlerse okunmayacaklarını ve Anadolu'ya sokulmayacaklarını bildirdi314. Hükûmet ileri gelenleri de, Hürriyet ve İtilâf'ın tersine, artık milli harekete yavaş yavaş inanmaya başlamışlardı.

30 Mart 1919'da, İç İşleri Bakanı Hâzım Bey, Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın sürekli olarak Kuvâ-yı Milliye hakkındaki şikâyetleri üzerine, Padişah'ın bu konu ile ilgili sorularına verdiği cevapta, Kuvâ-yı Milliye'den 312 Sarıhan, c.II, s.218. 313 Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul 1972, sayı 60, s.4. 314 Bekir Sıtkı Baykal,: Milli Mücadele'de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Ankara 1986, s.26.

Page 116: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

115

başka kurtarıcı bir kuvvet olmadığını, Ferit Paşa iktidara gelirse, hükmünün Üsküdar'dan sonraki yerlerde geçmeyeceğini, gizli yollarla Kuvâ-yı Milliye'nin desteklenmesi gerektiğini söyledi315.

Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Anadolu tarafından da tasvip görmüyordu. 57. Fırka Komutanı Albay Şefik (Aker), çok önceleri, Hürriyet ve İtilâf Fırkası mensupları için “Milli Mücadele uğrunda, vatanî fedakârlıktan kaçınanlar, çoğu zengin ve ticaretle uğraşanlar, bazı Hürriyet ve İtilâf mensupları, icrâ kuvvetinin ve hükûmet nüfûzunun milli ellere geçmesini hazmedemeyen hükûmet ileri gelenleri “ diye bir tanıtım yapmaktadır316. 10 Ekim 1919'da , Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile ilgili olarak İlhami imzası ile çekilen telde, bu fırka mensuplarının vatan namusu için çalışanları “ hainane bir nazarla tahkîr” ettikleri açıklanmakta ve her türlü “fırıldak çevirerek, İslâmın siyasî hayatını ayaklar altına almak isteyen bu gibi zevât emin olsunlar ki inâyet-i hakka istinaden Anadolu'nun kalb-i pakından doğan bir tecelliyât-ı maneviyat-ı tesirât-ı kutsiyenin” kendilerini ezeceği ve bunlar protesto etmekte ve milli haklarının korunacağı için, kendilerini “protesto eder ve hakk-ı millimizin her türlü taarruz ve tahkîrden” masûniyeti esbâbının açıklanıyordu317.

Hürriyet ve İtilâf Fırkası , Hükûmeti desteklemeye devam etmiştir. Ancak, seçimlere de resmen girmemiştir. Seçimlerde Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey, milletvekili seçilmiştir. Ancak, Mustafa Kemal, 7 Ocak 1919'da Sivas Merkez Heyeti'ne gönderdiği telgrafta belirttiği üzere milletin arasından ayrılmamış ve İstanbul'a gitmeme kararı almıştır318.

İngilizler bu Cemiyete , Cemiyet-i Ahmediye'ye yaptıkları gibi para yardımında bulunmuşlardır. Bu yardımlar, 20 Kolordu Kumandan Vekili Mahmut'un, 29 Şubat - 2 Mart 1920 arasında kumandanlıklara gönderdiği şifreli tellerde de göze çarpmaktadır. Buna göre, İstanbul'da Hürriyet ve İtilâfa, Said Molla'ya ve Pehlivan Kadri'ye, İngilizler büyük paralar vermiştir. Teşkilât yönetimi konusunda Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile Nigehbancılar arasında anlaşmazlık mevcuttur. Hürriyet ve İtilâf Fırkası

315 Ebubekir Hâzım Tepeyran,: Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları, İstanbul 1982, s. 42. 316Yücel Özkaya,: İstiklâl Savaşında Türk Halkının Kuvâ-yı Milliye'ye ve Milli Ordu'ya Katkıları, Ankara 1984, II. Harp Tarihi Semineri, s 240. Fazla bilgi için bak: Aker, Mehmet Şefik: İstanbul Harbinde 57. Tümen ve Aydın Millî Cidâli, c.I, Ankara 1937. 317 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 86, Dosya 144/318, Fihrist 85. 318 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006, ( Bugünkü Dille) s.165.

Page 117: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

116

parayı sağladığından dolayı teşkilâta sahip olmak istiyor, Nigehbancılar da, kendi subayları ile maddî fedakârlık yaptıklarından bütün teşkilâta hakim olmak istemektedirler319.

Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de, Erzurum Vilâyeti'ne çektiği telde, Hürriyet ve İtilâf' Fırkası'nın, 17 Mart 1920'de Sadık Bey'in başkanlığında toplandığı, altmış İngiliz Lirası karşılığında insan topladığını belirtmişti . Hürriyet ve İtilâf Fırkası içinde mutedil (ılımlı) ve müfrit (aşırı) üyeler arasında uçurum vardı. Mutediller Yunanlılara karşı koyma taraftarıdır. Müfritler, Ankara'nın yenilgisi ile zaten Yunanistan'ın zafer kazanacağına inanmaktadırlar. Müfritler arasında da iki farklı düşünce hâkimdi. Bir kısmı Ankara'nın çöküşünü hızlandırmak için Anadolu içinde isyanlar hazırlanmasını, diğerleri, Anadolu sorununun çözümünden sonra propoganda ile kamu oyunu kazanarak, İngiliz siyaseti yararına bir yol izlemeyi amaçlıyordu.320 1920 Ağustos'undan başlayarak gelişen Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın birleşme girişimleri olumsuz olmuştur. Hürriyet ve İtilâf Fırkası, 1921 başlarında bir taraftan Anadolu'ya adam göndererek karışıklıklar çıkarmayı amaçlarken, diğer taraftan da Damat Ferit ya da Sadık Bey Kabinesini iş başına getirerek, İngilizlerle iş birliği yapıp, İttihatçı Kuvâ-yı Milliyecileri ortadan kaldırmayı hedeflemişti. Ancak, Harbiye Nazırı, Osmanlı Hürriyet ve İtilâf Fırkası'na subayların girmesini engellemek için çalışmalar yapmıştır. Sekizinci Ordu Komutanlığına, 9 Ekim 1920'de yollanan şifreli telde, subayların siyaset yapmamalarının gerektiği açıklanmış ve kimlerin bu fırkaya girmek için başvurduklarının ve kimlerin girmiş olduklarının ortaya çıkarılması emir olunmuştur321. Fırka, milli hareket aleyhtarı idi.Hürriyet ve İtilâf da seçtiği yanlış yolun cezasını, 1922'de zafer kesinleşince anlayacak ve üyeleri yurt dışına kaçmaya başlayacaktır.

Mutedî Hürriyet ve İtilâf Fırkası:

Hürriyet ve İtilâf Fırkası'ndan kopmalar başlamıştı. Gazeteler, Haziran ayında Mutedil Hürriyet ve İtilâf Fırkası'ndan söz etmeye başlamışlardı. Ancak, Fırkanın resmî olarak kuruluşu 6 Temmuz 1920' de gerçekleşecektir. Hürriyet ve İtilâf Fırkası'ndan ayrılanlar bu fırkayı 319 Arsan, : a.g.e., c.IV, s. 224-225. 320 Arsan, : a.g.e. c.IV, s. 263-264 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, bugünkü Dil, s. 281. 321 ATASE: İstiklâl Arşivi, Dosya 198, Klasör 511, Fihrist 9. Çukurova, a.g.e.,s. 128-130

Page 118: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

117

kurmuşlardır. Sadık Bey'in başkanlığını şikâyet edenlerin oluşturduğu fırkanın ismi gene Hürriyet ve İtilâfdır, ama, başına Mutedil (yani ılımlı, sert olmayan) kelimesi konulmuştur. Merkez Yönetim Kurulu Mustafa Sabri Efendi, Şerif Sadeddin Paşa, Mahmut Paşa, Zeynelabidin Efendi, Rıza Tevfik Bey, Cemâl Bey, Mehmet Ali Bey, Mustafa Natık Paşa, Fuat Paşa, Konya eski Valisi Ali Rıza, Ankara eski Valisi Muhittin Paşa, Selim Paşa, Refik Halit Bey, Şeyh Recep'ten oluşuyordu322. Üyelerin hepsi eski fırkanın mensubu idiler. Ankara ve Konyanın eski valileri, İngiliz Muhipleri Cemiyetinin taraftarı ve Kuvâ-yı Milliye taraftarı idiler. Şeyh Recep, Sivas'da olay yaratan kişi idi. Diğerleri de aynı düşüncenin mensupları idiler. Alemdar Gazetesi, yeni fırkanın yayın organı olarak çalışmaya ve Hürriyet-İtilâf Fırkası'nı zaman zaman kötülemeye başladı.

Paris'te yapılan görüşmelerde, Osmanlı Devleti savaş suçlusu olarak görülmüş ve barış için çok ağır şartlar ileri sürülmüştü. 19 Temmuz 1920'de Mutedil Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile Hürriyet ve İtilâf ayrı ayrı toplanarak barış antlaşmasını görüştüler. Hürriyet ve İtilâf Fırkası lideri Sadık Bey, Journal D'Orient adlı Fransız Gazetesine verdiği demeçte “Şartları ne kadar ağır olursa olsun fırkamız imza edilmesi kanaatindedir” demiştir323. Hükûmet de aynı şekilde düşünmektedir. Her iki taraf ne olursa olsun koltuklarını terk etmek düşüncesinde değildir . Daha sonra , İki fırka zaman zaman birleşme arzusunu göstermişler, ama, bunu gerçekleştirememişlerdir. 19 Ağustos 1919'da Hürriyet ve İtilâf ile Mutedil Hürriyet İtilâf Fırkası yöneticileri arasında bir uzlaşma toplantısı yapılmıştı. İki fırka da durumu daha sonra ayrı ayrı tartışacaklardır.

Her iki fırkanın yöneticileri, fırkaların birleştirilmesi kararını aldı. Sadık Bey'in Hürriyet ve İtilâf Fırkası başkanlığından alınmasına , merkez olarak yeni bir yer seçilmesine, fırkanın ilk adı olan Hürriyet ve İtilâf adının korunmasına ilişkin kararlar iki fırkanın merkez şübelerine götürülecek, ancak, 22 Agustos 'ta yapılan görüşmelerde birleşme mümkün olamayacaktır324. Her iki fırka 30 Eylül 1920'de uzlaşmak için bir araya gelecekti. Ancak, Hürriyet ve İtilâf Fırkası toplantıya katılmadı. Bunun üzerine kendi aralarında toplanan Mutedil Hürriyet ve İtilâf Fırkası mensupları, Mutedil sözcüğünün kaldırılmasına, ancak, fırkanın esas olarak 322 Himmetoğlu, a.g.e., c II, s. 53. 323 Sarıhan,c III,a.g. e., s. 133. 324 Himmetoğlu: a.g.e., s 53-54, Sarıhan,: a.g.e., c. III s. 181,184.

Page 119: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

118

kalmasına, Vasfi Hoca ile Seyfettin Bey'in de alındığı tek bir Merkez-i Umûmi olmasını karara bağladılar325. Böylece birbiri ile mücadele eden iki fırka ortaya çıkmış oldu . Bu fırkanın sonu da , 1922 'deki milli ordunun başarısı sonucu aynı oldu, önemli üyeleri yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.

Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyye Cemiyeti

Ulusal Bağımsızlık Savaşında zararlı cemiyetler arasında nitelendirilen bu cemiyet, 1919 Ocağında İstanbul'da Şatır-zâde Hasan Hicabi ve altı kişi tarafından kurulmuştur. Merkezi Çağaloğlu'ndadır. Cemiyet, Padişah'a bağlı kalmış, bölge halkının haklarını korumayı amaçlamış, kurulduğundan sonra doğu Karadeniz bölgesinde hızla genişlemiş, Rize ve Of'ta şübeler açmıştır. Ancak, Cemiyet, Hürriyet ve İtilâf Fırkası doğrultusunda hareket etmiş ve Kuvâ-yı Milliye'ye karşı çıkmıştır. Cemiyet'in nizâm-nâmesi yedi maddedir. Programı incelendiğinde, yönetimde adem-i merkeziyetçi (yöresel ve bölgesel yönetim), saltanata bağlı ve ittihatçılığa karşı olduğu göze çarpmaktadır. Programda, ayrıca, anayasa, nisbi seçim ve azınlıkların hukûku konularına da yer verilmiştir . Programı, 25 Ocak 1919'da Söz Gazetesinde de yayınlanmıştır. Doğu Anadolu'nun Hürriyet ve İtilâfcı kesimi, merkezi İstanbul'da ve şübeleri Trabzon, Rize, Of'ta bulunan Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti adına çalışmalarda bulunmaktaydı.

Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti , İttihat ve Terakki'ye ağır hücumlarda bulunmakta, programının ikinci maddesine göre, adem- i merkeziyyet istemektedir Trabzon'da İttihatçı Faaliyet adlı 10 Şubat 1919'da Söz Gazetesinde çıkan yazıda bu açıkça görülmektedir. Aynı yazıda, İttihat ve Terakki'nin delegesi olan Hilmi Bey'in Trabzon'da iki ay çalışıp, hükûmetin ileri gelenleri ile sıkı fıkı görüştükten sonra, Erzurum'a gitmesi eleştirilmekte, Hükûmet'in bu memurları görevden almadığına kızmaktadır326.

Cemiyet, Paris Barış Konferansı başlamadan bölge halkının da isteklerini dile getiren, yörenin geleceğini ilgilendiren konularda 21 Mart'ta bir beyanat vermiş, bu da 22 Mart'ta yine Söz Gazetesi'nde ve İkdam'da yayınlanmıştır327. Trabzon ve havalisi halkı ancak idarî adem-i merkeziyyet

325 Tunaya: a.g.e., c.II, s. 274. 326 Sarıkaya,: a.g.e. ,s 109, ek 13, s. 228-229. 327 Makbule Sarıkaya,: Milli Mücadele'de Rize, Ankara 2004, s. 106-107.

Page 120: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

119

istiyor” başlıklı beyân-nâmede Trabzon ve çevresindeki iki milyonu aşkın nüfusun 1.800.000'nün Müslüman olduğuna , Ermeni ve Rumların yaptıkları zulümlere yer verilmekte, Osmanlı'ya bağlı muhtar bir idarenin kurulması istenmekte ve “Trabzon Vilâyeti ve havâlisi var Osmanlı vatan ve saltanatından ayrılmaz ve ayıracak bir hak, bir kuvvet de yoktur” denilmekyeydi328.

Cemiyet, Trabzon ve civarında, muhtar, ama Osmanlı'ya bağlı bir idare arzu etmektedir. Nitekim , Cemiyet'in yöneticilerinin, Trabzon'un yarı özgürlüğü konusunda Pontus Gazetesi yöneticileri ile anlaştıkları bile ileri sürülmektedir329. Cemiyet'in Rize Şübesi, Batum'da kurulmuş olan, Rize ve yöresinde Lazlık akımı yaratmak isteyen “Lazistan Selâmet-i Milliye” ve “Lazistan Tahlîsi” gibi cemiyetlere karşı mücadele vemekteydi. Söz Gazetesi'nde 22 Nisan 1919'da yayınlanan “Lazistan'ın Mukadderatı” başlıklı yazıda Cemiyet'in Rize Şübesi bu hususa dikkat çekmekte ve “ Gürcü paralarıyla vicdanlarını kirleten malûm şahısların yaygaraları burada kahkahalarla ve istihza ile karşılanmıştır. Bu toprakta büyüyen bu ülkede evlat ve kardeş gömen ve Padişah'ın sancağı altında aslanlar gibi çarpışan Lazlar (Rize Vilâyeti halkı) yeni çıkan bir hükûmete köle olmaktansa ölümü daha şerefli görürler “ifadeleri yer almaktaydı330.

26 Nisan'da da, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti, Batum'da kurulan cemiyetler ve bunların Rize hakkındaki emellerine değinip, bu iki Laz cemiyetinin Lazistan halkıyla hiçbir bağlarının olmadığını, buna karşın yazılı ve sözlü iddialarda bulunduklarını, ancak, her türlü iddianın Lazistan halkı tarafından da ret edildiğini, bölge halkının Osmanlı Devleti'ne olan bağlılıklarının her zaman devam edeceğini vurgulayan bir beyân-nâme yayınlamıştır İzmir'in işgâlinde sessiz kalan, 23 Mayıs'ta331 İstanbul'da aktif olan Cemiyet, 1919 ilkbahararında bölgeye Nazmi Nuri Bey'i gönderdi. Nazmi Nuri Bey'in girişimleri ile Cemiyet'in bir şübesi de Rize'de faaliyete başladı332. Mustafa Kemal, daha önce de söz konusu ettiğimiz üzere, 1 Haziran 1919'da Trabzon cemiyetleri ile ilgili olarak Trabzon Valisine soru sormuş ve bilgi edinmişti. 9 Haziran'da , Trabzon Valisi Mehmet Galip, Trabzon Müdafaa-i 328 Sarıkaya,: a.g. e., s 100 , ayrıca bak ek:9, s. 223-224. 329 Himmetoğlu: c. II, a.g.e, s 53, Tunaya,a.g.e. , s 456. 330 Sarıkaya,: a.g.e s 108-109, bak ek 11 s 225-226 Sarıhan, tarih olarak 23 Nisan'ı vermiştir (cI., s 213. Ama, yazı 22 Nisan'da Söz Gazetesinde yayınlandığına göre, tarih 21 Nisan olmalıdır. 331 Sarıkaya,: a.g.e. S 109, ek 12, s 226-228. 332 Özel, a.g.e., s 60, Goloğlu, Erzurum Kongresi, Ankara 1968, s 60.

Page 121: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

120

Hukûk Cemiyeti'nin üyelerini adlarını Mustafa Kemal'e bildirirken, Trabzon Adem-i Merkeziyet'in çalışmalarından ve bu cemiyetin Of, Rize ve Lazistan'da şübelerinden de bahsetmişti333.

Cemiyet, İstanbul Hükûmetine çok yatkındı. Her ne kadar İngiliz Yükek Komiseri Calthorpe, 1 Ağustos 1919'da Dış İşleri Bakanı Curzon'a gönderdiği raporda, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti'ni Hükûmet'e muhalif fırkalar arasında olarak gösterse de334, 24 Eylül 1919 tarihli İleri Gazetesi, Cemiyet'in Sadrazam Paşa'ya “Anadolu'daki vatansız çeteleri şiddetle takbih ederiz” dediğini kaydettiğine göre335, bu doğru değildir. Bu Cemiyet baştan beri Anadolu'daki harekete karşıdır. Ancak, İstanbul'daki cemiyetlerin zaman zaman Hükûmet aleyhine tavır takındıkları da bilinmektedir.

Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti'nin bölgedeki yerini güçlendirmek ve fikirlerini yaymak için yaptığı toplantılara, yalnızca Müslümanlar değil Rumlar da katılıyordu. Rumlar da bölgede, Osmanlı Devletine bağlı bir Pontus Eyaleti meydana getirmenin düşüncesi içindeydiler.

Cemiyet, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile sıkı ilişkiler içindeydi. Cemiyet'in İzmir'in işgâli karşısında, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile beraber çalışarak, Trabzon ve çevresinde eğemenliğin korunması için alınması gereken tedbirleri görüştüğünü bilmekteyiz336.

Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti, 25 Eylül'de, Hürriyet ve İtiâf Fırkasına katılmış olmalıdır. Çünkü, 26 Eylül 1919'daki İkdam ve Alemdar gazeteleri, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti'nin Hürriyet ve İtilâf Fırkası'na katıldığını duyurmaktadırlar . Bu iki kuruluş, Padişah'ın tahtı çerçevesinde birleştiklerini bildiren bir bildiri yayınladılar337

Cemiyet'in Merkez-i Umûmisinden yayınlanan, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile birleşme kararını gösteren beyân-nâmeyi, Hürriyet ve İtilâf Fırkası Merkez-i Umûmisi gazetelerde yayınlatmıştı. Bu kararda, izlenen 333 Nutuk, c.III, Vesikalar, Vesika 6. 334 Erol Ulubelen,: İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, İstanbul 1970, s 204. Selahi Sonyel,: a.g.e., c. 1, s. 111. 335 Sarıhan, a.g.e., c. II, s.129. 336 Akşin,: a.g.e., c I, s 582. Erdeha, a.g.e., s 177. Tunaya,: a. g. e., c II, s.359-363, Özel, a.g.e., s. 57-59. 337 Sarıkaya,: a.g. e., s. 109,Sarıhan, Zeki. c.II, a.g.e. , s.130-131.

Page 122: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

121

siyasî amaca ulaşılması, Rize'nin de içinde olduğu Trabzon Vilâyetinde tehlikenin kalkması, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile hiçbir anlaşmazlığın olmaması, muhaliflerin önlenmesi, vatanın kurtarılması, milletin yüceltilmesi için birleşmenin yerinde olduğu yer almakta idi338. Bu karar Türk Basınında olumlu bulunmuş, ancak, doğu Karadenizlileri memnun etmemiştir. Trabzon'dan gelen bir kişinin , 6 Ekim 1919'da, Tasvir-i Efkâr'da yayınlanan yazısında, bu birleşmenin Trabzon'da iyi etki bırakmadığı öne sürülerek “Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Trabzon'u elde etmek için Adem-i Merkeziyyet Cemiyetiyle birleşmiş ise de maateessüf Vilâyeti ebediyyen kaybetmiştir” denilmekteydi339.

Cemiyet'in aldığı bu karardan sonra, birleşme resmî olarak 28 Eylül'de gerçekleşmiştir. Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyyet Cemiyeti'nin bu hareketi, Alemdar Gazetesi'nde de memnunlukla karşılanmış, ama cemiyet üyeleri arasında hoş karşılanmamış ve daha sonraki tarihlerde esasen Trabzon'da büyük bir fonksiyonu olmayan cemiyet kapanmıştır340.

Kürt Tealî Cemiyeti :

Bazı yazarlar Cemiyet'in 17 Aralık 1918'de kurulduğunu iddia ederken, bazıları daha sonraki tarihleri vermektedir. Şu açıktır ki, Cemiyet'in faaliyeti hakkındaki bilgi ve belgeler, Ocak başından itibaren görülmektedir. Kürdistan Tealî Cemiyeti (Kürtleri Yüceltme Cemiyeti), Osmanlı Devleti'nin en sıkıntılı döneminde, Wilson prensiplerinden yararlanarak bölücü bir amaç gütmüştür341.

İngiltere, savaş sırasında bunlardan yararlanmak istemiştir. Doğu'da karışıklık çıkarıp, ulusal bilinci işlemez kılmak için, Müslüman olan bu kişileri devlete karşı kışkırtmıştır. Amerikan Heyeti ile İstanbul'da ilişkiler kuran bu teşekkül, Ulusal Bağımsızlık Savaşı aleyhinde girişimlerde de bulunmuş, ancak, Anadolu hareketinin başarısı ve Türkiye Büyük Millet

338 Sarıkaya,: a.g.e., s. 111, ek 14 : s.229-230. 339 Sarıkaya,: a. g.e., s.109. 340 Özel, a.g.e., s.60-62. 341 Tunaya , a.g.e., c II, s.186-229. Tunaya bir ara Cemiyet'in 17 Aralık'ta kurulduğunu ifade ederken, Tunaya c. II, s.186), eserinin eski baskısında 1919 Mayısı'nda kurulduğunu tahmin etmektedir, İstanbul 1952, s.429, Himmetoğlu ise Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımları c . II'de, s.53'de 19 Şubat 1919 tarihini vermektedir. Tunaya, ayrıca, 22 Aralık'ta Cemiyet'in Hürriyet ve İtilâfa yardıma karar verdiğine değiniyor.

Page 123: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

122

Meclisi'nin kuruluşu ile bu ortadan kalkmıştır

Derneğin Başkanlığını sürgünden dönen, daha sonra Danıştay Başkanlığına kadar yükselmiş olan Seyyid Abdülkadir yürütmekte idi. Yönetimde Bedirhan'ın oğullarından eski adliye Müfettişi Emin Ali, emekli albay M. Ali, polis müdürü Halil, Fuat ve Hamdi paşalar, Baha- zâde Şükrü, Mehmet Şükrü, Mevlana-zâde Rifat gibi üst düzeylerde görev almış kişiler vardı. Örgütün Kürdistan ve Jin adlı gazete ve dergileri mevcuttu .

Cemiyet, kendilerinin bulundukları yörelere Kürt kökenli yöneticiler ve komutanların atanmasını sağlamak, Süleymaniye'de Şeyh Mahmut'un kurduğu Kürt Hükümeti ile ilişki kurmak, İngilizlerin desteğini sürdürmek konularında çalışmalar yapacaktı.

Kürt Tealî Cemiyeti, kendisi için önemli bulduğu Diyarbakır, Bitlis, Silvan, Siveek, Elazığ, Dersim ve Malatya'da birer şübe ya da Kürt kulübü açmıştı. Hürriyet ve İtilâf Fırkası yöneticileri, Ermenistan'a karşı koyabilmek için Kürtlere özerklik verilmesini düşünüyorlardı. Hatta, bu amaçla 1919 Ocak'ı başlarında Kürt Tealî Cemiyeti ile bir anlaşma bile imzalamışlardı. Said Molla da , bu cemiyet ile ilişkiler kurmaktaydı342.

İstanbul 'da Türkçe ve Kürtçe olarak yayınlanan Kürdistan adlı Dergisi'nin 7. sayısında Kürtlerin istekleri ve Kürdistan Tealî Cemiyeti'nin Nizäm-nâmesi de yayınlanmıştır. Dergide, yüzde doksan nüfûsu Kürt olan Bitlis ve Van'ın Ermenilere verilemeyeceği ve Kürdistan Tealî Cemiyeti'nin Siirt Şübesi'nin açılışı Kürt Heyeti Başkanı Şerif Paşa'nın , Paris'te Wilson'a isteklerini anlattıkları söz konusu ediliyor343. Dergi epeydir bir süre çıktığına göre , Cemiyetin kuruluşu iki üç ay öncesine rastlamaktadır.

Devlet ve milletin bağımsızlığının ve ekseriyetin azınlıklara feda edilmesi düşüncesi, Elaziz ( Cumhuriyet'ten sonra 1937'de Elazığ) eşraf ve halkını harekete geçirmiş ve bunlar elli imzalı bir telgrafı İstanbul'a yollamışlardı. Bir Ermeni Devleti kurulması düşüncesi, Ermeniler ile birlikte yaşamayı kesinlikle kabul etmeyen Kürtleri tedirgin ediyordu. Elaziz Kürt Kulübü, on kişilik bir idare heyeti seçmişti. Bu kulübü kuran Ahmet Bey'in , Kürtlük ile bir ilişkisi yoksa da, babası Doktor Abdullah Cevdet Bey'e önemli bir makam elde etmeye çalıştığı bildirilmekte idi. Diyarbakır'daki 13.

342 Şerafettin Turan,: Türk Devrim Tarihi ( I. Kitap), ankara 1991, s.105-107. 343 Sarıhan, c I, a.g.e, s.230.

Page 124: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

123

Kolordu Kumandan Cevdet Bey , Harbiye Nezâreti'ne , 13 Haziran 1919'da çektiği telde, bütün bu hususları anlatırken “ Maalesef buralarda teşkîl edilen kulüb azaları menâfi-i umûmiye-i vataniyeden ziyâde menâfi-i şahsiyeyi izliyorlar” demekteydi344. Bundan da anlaşıldığı üzere şahsi çıkarlar ön plândadır. Kürtçülük burada koz olarak kullanılmaktadır.

Silvan ve Siverek'teki Kürt Tealî Kulübü devlet tarafından kapatılmış ve bu kapatma kararı memnunlukla karşılanmıştı. Silvan eşrafından Sadık Bey ile Ali Ağa, kolorduya ortaklaşa çektikleri telde, yüzyıllardır Osmanlı sayesinde rahat yaşayan ve Osmanlı Kürt Kulübü maskesi altında sadakate uymayan bu derneğin kapatılmasından duyulan sevinci dile getirmişlerdi. Bu husus, 13. Kolordu Komutanı Cevdet tarafından, 14 Haziran 1919'da Harbiye Nezaretine duyurulmuştu. Genelkurmay Başkanlığı da , Sadarete (Başbakanlığa), gönderdiği raporda , Diyarbakır'da, Kürtlük propogandasının etkisiz bırakılması için tedbirler alınmasını istedi345. İngiltere, Osmanlı Devleti'nin parçalanması, güçsüz düşmesi için elinden geleni yapmaktaydı. Bu yüzden Kürt hareketini de desteklemekteydi. Bu amaçla Binbaşı Nowil'e de görev vermişti. Diyarbakır'dan 13 Kolordu Kumandanı Cevdet Bey’in, 30 Mayıs 1919'da, Harbiye Bakanlığına gönderdiği raporda, bölgede İngiliz Binbaşısı Nowil'in ve Kürtçülerin yaptıkları çalışmaları ve Diyarbakır Valiliğinin bunlara engel olmadığını, bu hareketlerin önlenmesi için emir verilmesi yer almaktaydı346.

İngiltere, Mustafa Kemal'in hareketini Kürt kozuyla önlemek istiyordu. Bu yüzden de, Nowil’in Kürt liderleri ile ortak hareket etmesini arzu ediyordu. 10 Haziran 1919'da, İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe'tan Dış İşleri Bakan Vekili Curzon'a yazılan yazıda, Nowil, Kürt şefleri ile anlaşmaya varırsa bundan büyük yararlar sağlanacağını, Kulübün Başkanı Abdülkadir ile Bedirhan'ın Kürt bölgelerine şüphe uyandırmamak için Nowil'den ayrı gidecekleri yer almaktaydı. Yazıda, Kürtlerin henüz Mustafa Kemal'e baş kaldırmadıkları, ama Nowil'in bunu sağlayacağından emin olunduğu da belirtilmekteydi347. Ancak, yöredekilerin büyük çoğunluğu yabancı girişimlere pek iltifat etmiyorlardı. 13 Haziran 1919'da Siverek'e

344 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 137, Klasör 35, Fihrist 9. 345 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 137, Klasör 35, Fihrist 1., Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 5, Vesika 106, sayı 6, Vesika 126. 346 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 6, belge 130. 347 Ulubelen, Erol: a.g.e., s.202.

Page 125: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

124

giden ve İngiliz himâyesi altında bir Kürdistan teşkilini Kürt Kulübüne açıklayan İngiliz Binbaşı Nowil'e ret cevabı verilmiş ve Nowil, Haleb'e gitmiştir348. İngiltere, Kürtlerin Mustafa Kemal'in hareketine karşı çıkacakları noktasındaki düşünceleri yanlıştır. Mustafa Kemal Paşa bu konuda duyarlı idi ve gereken tedbirleri almakta idi. Kâzım Karabekir'e, 24 Haziran'da gönderdiği kapalı telde, Nowil'in Viranşehir'de Milli Aşireti ile görüştüğünü, kötü propogandalar yaptığını, aşiret başkanlarının kendisine olumsuz cevaplar verdiğini belirtmiş ve Kürtler için “ Kürtler kayıtsız şartsız devletten ve Türk kardeşlerinden ayrılmayacaklarını bu uğurda en son nefeslerine varıncaya kadar canlarını vermeye hazır bulunduklarını söylemiştir. Ve adı geçenin vermek istediği çok miktarda parayı kabul etmeyerek namus ve vatanlarını koruma isteklerini göstermişlerdir” ifadelerini kullanmıştır349.

Mustafa Kemal , bütün cemiyetlerin müdafaa-i hukûk ve redd-i ilhak heyetlerine dönüşmesini arzu ediyordu. Bu amaçla, Diyarbakır Valiliğinin 8 Haziran tarihli yazısına, 15 Haziran'da verdiği cevapta, Kürt Kulübünün kuruluşuna izin verilmeyişini uygun gördüğünü, bunun yerine uzlaşılarak Diyarbakır ve çevresinde müdafaa-i hukûk-u milliye ve redd-i ilhâk derneklerinin kurulmasını önerdi350.

Mustafa Kemal, Paşa, 17 Haziran 1919'da, Erzurum'daki 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa’ya gönderdiği şifreli telde, Kürt kulüblerinin Birkaç işsiz-güçsüzün işi olduğunu müdafaa-i hukûk-u milliye cemiyetleri aracılığı ile faaliyetlerin yönetilmesini iletiyor. Telde, Diyarbakır'daki Kürt Kulübünün İngiltere'nin koruyucuğu altında bir Kürdistan amacı izlediği için kapatıldığı, üyeleri hakkında yasal kovuşturma yapıldığı belirtilmekte ve “Kürdistan'ın tanınmış beylerinden aldığım bir çok telgraflarla dağıtılan bu Kürt Kulübünin hiçbir Kürdü temsil etmediği, birkaç serserinin girişimleri sonucu kurulduğu ve vatan ve milletin bütünüyle bağımsız ve özgür yaşaması uğrunda her fedakârlığı ve bu konuda emirlerimize hazır bulundukları bildirilmektedir” denildikten sonra Türkleri

348 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 137, Klasör 35. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 9, belge 213. 349 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006 ( Bugünkü Dille)” Heyet”, s. 52. 350 Nutuk, c.III, Vesikalar, Vesika 9.

Page 126: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

125

öz kardeş olarak tanıdığı vurgulanmaktadır351. Osmanlı Devleti de Kürt sorununu ele almıştı . 18 Haziran'da Bakanlar Kurulu'nda alınan karara göre, Kürt kulüblerinin gereksizliği konusunda öğüt verilecek, bölgeye güvenilir memurlar gönderilecek, Kürt reislerine madalya ve unvanlar verilerek Devlet adına bunlar kazanılacaktı. Hükümete gelen raporlara göre, İngiltere , Osmanlı Devleti'nden ayrılma konusunda Kürtleri kışkırtmaktadırlar ki352 bu tamamen doğrudur.

Vilâyet-i sitte'nin (Doğu'daki altı vilâyetin) Ermenistan olacağı yolundaki haberlerin çıkması üzerine, Elaziz'de Kürt kulübleri kurulmuş, ancak, kulüb üyeleri arasında bir birlik oluşmamıştı. Elaziz Kürt Kulübü Başkanı, Dersim eşrafından Mustafa Ağa, Dersim'e gitmişti. Ancak, bunun da aşireti üzerinde bir nüfûzu yoktu. Dersim ve Malatya'da Kürt kulübü kurulması yolundaki propogandalar bir işe yaramamıştır. 21/22 Haziran 1919'da, 13. Kolordu Vekili Cevdet, Harbiye Nezâretine bu bilgileri verirken, Elaziz Kürt Kulübüne kimsenin ehemmiyet vermediğine de dikkat çekmiştir353. Acak, 25 Haziran 1919'da, Dersim'de bir Kürt Kulübü kurulmuş, resmî açılışta Türkçe okunan nutukta, kulübün amacının İslâmiyeti ve vatanı kurtarmak ve “ başka bir maksat ve emel beslememek “ olduğu da açıklanmıştır354.

Hükümet, doğu bölgelerine atamalarda yöresel kimliğe daha çok önem vermeğe başlamıştı 10 Temmuz 1919'da, Kürt Tealî Cemiyeti'nin ileri gelenleri Hükümet temsilcileri ile görüştüler. İki taraf arasında Kürt özerkliği konusunda karşılıklı suçlamalar yapıldı. Sonuçta Kürdistan'a bir Kürt vali ve Kürt memurlar atanması kararı alındı355.

İngiltere, Hükümetin aczinden ve bölgedeki çalkalanmadan faydalanmak için çeşitli yollara başvurmaktaydı. Ancak bu hareketi yaparken de, nedense , Mustafa Kemal'e karşı bir harekete geçilmemesini de öneriyordu. İngiliz Yüksek Komiseri Calthrope, 10 Temmuz'da Dış İşleri Bakan Vekili Curzon'a çektiği telde “Mezopotamya'nın kuzeyinde Kürtlere yardım etmemiz, Kürtlerle iyi ilişkiler kurmamız, İngiltere'nin yararınadır. Buralara Kürt ajanlar gönderilmesini İstanbul'daki Bedirhanlılar ve diğer 351 Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri ( bugünkü dille) s.40-41. 352 Gökbilgin, a.g.e., c I, 133. Akşin: a.g.e., s. 383, Tunaya, a.g.e., c.II, s.193. 353 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 74, Dosya 278, Fihrist 38/3-4. 354 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 35, Dosya 137, Fihrist 21. 355 Akşin, a.g.e., s 538.

Page 127: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

126

Kürtçülerle görüştük. Kürt liderleri, Mustafa Kemal hareketinden kaygı duyuyorlar ve İngiltere'nin himâyesini istiyorlar. Nowil ve Bedirhanlılara Mustafa Kemal'e karşı hiçbir harekette bulunulmamasını ihtâr ettim” diye düşüncelerini ifade etmekteydi356. Mustafa Kemal'e karşı konulmamsı fikri, her halde Anadolu'yu karşılarına almamaktan kaynaklanmaktadır.

21 Temmuz 1919'da, İngiltere yüksek komiserliği memurlarından Hohler, Türkleri zayıflatmak için Kürt kartının oynanmasının şart olduğunu, ama Kürtlere de güvenilemeyeceğinin altını çiziyor: “Türkleri zayıflatmak için Kürtleri harekete geçirmek iyi bir plândır. Nowil, Kürtlerin peygamberi olmak istiyor. Mezopotamya, şimdi bizim olacağına göre Nowil'e bir Kürt Devleti kurdurup, kuzey dağlarını koruyabiliriz. Kürtlere fazla güvenilmez”357.

İngiltere, Kürdistan'ın geleceği için söz vermemekte, ama, Kürtleri bir maşa gibi kullanmaktadır. 31 Temmuz 1919'da Kürt Tealî Cemiyeti'nin ileri gelenleri, Halep'te Nowil ile buluşmak için yola çıktılar. Bir süre önce, Hohler, bunları çağırıp, konuşmuş, Kürdistan'ın geleceği konusunda bir vaatte bulunamayacaklarını söylemiştir358. Hohler de, Calthrope 'da Kürtleri , Türklerden ayırmanın önemine daha önce belirttiğimiz raporlarda değinmişlerdi. Daha önce de belirttiğimiz üzere Dış İşleri Bakanı, Hükûmete karşı olan fırkaları sayarken, Kürt Tealiyi bu grubun içine sokmuştu. 4 Ağustos 1919'da, Amerikan Elçiliğinde, Amerikan İnceleme Kurulu çeşitli fırka ve cemaatleri dinlemişti. Kürt Tealî Cemiyeti'nden Baban-zâde Şükrü ve Seyyid Abdülkadir, Komisyon'a Türkiye'de dört-beş milyon , İran'da üç milyon Kürt olduğunu, Karadeniz'e kesinlikle çıkış istedikleri, İskerun Limanıyla, Dicle-Fırat'dan yararlanmaları, Musul'un tamamen Kürdistan!a ait olması konusundaki isteklerini iletmişti359.

Mustafa Kemal de, Kürtlerin zararlı hareketlere girişmemesi, yanlış yola sapmamaları yolunda kararlar alıyordu. 26 Eylül 1919'da , Heyet-i Temsiliye Kurulu, İngiltere hesabına çalıştığı öne sürülen Arapkir Kürdistan Tealî Cemiyeti'nin ve benzerlerinin ortadan kaldırılması için Elazığ

356 Şimşir, a.g.e., c.2, s.39. Jaeschke Gotthard, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Ankara 1970, c.I, s.50. 357 Ulubelen, Erol: a.g.e., s.203, Akşin, Sina: a.g.e, s.536. 358 Akşin,: a.g.e., s.539. 359 Sarıhan, c.II, a.g.e., s.24.

Page 128: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

127

Valiliğinin dikkatini çekme kararı almıştı360.

Kürt kulübleri arasında anlaşmazlıklar olduğu gibi,bu kulübler çoğu kişiler tarafından da tutulmamaktaydı. 17 Ekim 1919'da, Milli aşireti Başkanı Mahmut, Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'ne çektiği telde, ulusal Bağımsızlık savaşı'nın yanında olduklarını savunmaktaydı361. Harbiye Nazırı Erkân-ı Umûmiye Reisi Cevat da aynı hususları tekrarlamaktaydı362. 6-7 Ocak 1920'de, Kâzım Karabekir Paşa da, Cevat Paşa'ya konuyu etraflıca açıklamakta, Kürtlerin Ulusal Bağımsızlık savaşı'nın yanında olduğunu izah etmekte idi363.

Kürt Tealî Cemiyeti, İtilâf Devletlerinin yardımı olmadan bir şey elde edemeyeceğini biliyordu. Bir taraftan barış konferansının kararlarını beklerken, diğer taraftan da seçimlere girmeme kararını alıyordu. 4 Kasım 1919'da, Kürt Tealî Cemiyeti'nin Başkanı Ahmet Hamdi Paşa, Kuvâ-yı Milliye'yi tanımadıklarını, seçime katılmayacaklarını, barış konferansının kararlarını beklediklerini beyan etti. Kendilerini Paris'te daha önce olduğu gibi Şerif Paşa'nın temsil ettiğini belirten Hamdi Paşa, istedikleri Kürdistan'ın haritasını da çizdi364.

Bu arada Heyet-i Temsiliye'nin çalışmaları da sürmekteydi. 9 Kasım 1919'da Heyet-i Temsiliye, Harput Vali Vekili Servet Bey'e, Dersim'deki Kürt Tealî Cemiyeti gibi iftiracı derneklerin kapatılması kararını bildirdi365.

2 Aralık'da bazı Kürt aşiretleri Sadrazam'a çektikleri telde de yalnızca Osmanlı Hükûmetini tanıdıklarını, Osmanlı Vatanına sadakatlarını beyan etmekteydiler. Bu telgraf ın bir sureti İfham'a verilmiş ve 3 Aralık'ta İfham'da yayınlanmıştır366:

“ Makâm-ı Sadaret Uzmaya

Altı yüz senedenberi zîr-i idare-i adilânesinde Kemal-i emn ve refahla yaşadığımız makâm-ı hilâfeti umûr olan Osmanlı İmparatorluğuna dinî ve hissi merbûtiyyet maddi ve maneviyemiz kâfi

360 Bekir Sıtkı Baykal,: Heyet-i Temsiliye Kararları, Ankara 1969, s.9. 361 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 35, Dosya 137, Fihrist 21. 362 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 5, Dosya 23, Fihrist 13/1-2. 363 ATASE: İstiklâl Arşivi, Klasör 5, Dosya 23, Fihrist 13/3. 364 Sarıhan, c.II, s.212. 365 Baykal, a.g.e., s.50. 366 İfham (İstanbul) 3 Kânûn-u evvel 1919 (Aralı ), sayı 123, Çarşamba, Fotokopi: 12.

Page 129: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

128

la-yezaldir. (sonsuzdur) Zerre kadar ayrılmak fikrimiz olmadığı halde, güya buraların idare-i Osmaniyeden fekk-i irtibatla (bağlarının koparılmasıyla) bir müstakil idare teşkili esbâbına tevessül etdiği istihbâr kılınan cemiyet-i siyasiyeden hiç birisi ile bir gûnâ (çeşit) alaka ve münasebetimiz yokdur. Cemiyetlerden herhangibirinin bu yolda bir teşebbüs-ü siyâsiyesi var ise Dersim'de meskûn Türk ve Kürd bi'l-cümle akvam-ı muhtelife bunu Kemal-i nefret ve şiddetle red ider. Ebediyyen Osmanlı kalmak, Osmanlı idaresi altında yaşamak lâ-yezal ahass-ı amâl (özel emel) ve arzumuzdur. Bunun hilâfına her ne şekil idare olursa olsun kabul idemeyeceğimizi ve kanımızın son damlasını dökünceye kadar muhalif bulunacağımızı alenen beyan ve biaen-aleyh işbu temenniyât-ı vicdâniye ve samimimizin düvel-i mutelif mümessillerine ve müşârün- ileyhim vasıtasıyla sulh konferansına ve mensûb oldukları hükûmât-ı muazzamaya ve bütün cihan-ı medeniyete isâl ve iblâgına delâlet vesatet-i aliyye-i sadaret- penâhilerine istirhâm eyleriz . Fermân.

Abbas Uşagı Aşireti Reisi Mustafa- Karaballı Aşireti Reisi Mehmed, Dersim Belediye Reisi Rahmi,- Dere Nahiyesi Aşireti Reisi Hacı Mustafa, eşraftan Ahmed, eşrafdan Mehmed, Karahad Aşireti Reisi Hamid, Karaballı Gavanininden (zenginlerinden) Koca Mustafa.”

Belgede bahsedilen ve karşı çıkılan siyasi fırkalar hangileridir, söz konusu edilmiyor. Bunlar belki Kürt kulübleridir. Açık olan husus, Dersimdeki Kürtler ayrılık politikası içinde değildir.

İstanbul'daki Kürt Tealî Cemiyeti, yabancı ülkelerle çalışmalarını 1920'de de sürdürmekteydi. 24 Mart 1920'de, Kürt Tealî Cemiyeti Başkan Vekili Emin Ali Bedirhan, Kürt Demokrat Partisi Genel Sekreteri Selim Bekir, Kürt Öğrenciler Birliği Başkanı Sabri, Neşrî Maarif Birliği Başkanı Baki ve Kürt Basını adına Kemal Fevzi, Llyod George'a hitaben bir mektup yazdılar. Mektupta , O'na 25 Şubat tarihli konuşmasından dolayı teşekkür ettiler ve İngiltere Hükûmetinin yardımlarını rica etmekten de geri kalmadılar367. 7 Mayıs 1920'de, Kürdistan Tealî Cemiyeti üyelerinden Hüseyin gene diğerleri gibi, büyük devletlerin Kürt milletinin haklarını teslim edeceklerini, bağımsız olacaklarını dile getirdi. Necmettin Bey ise derneğe en zeki olanların alındığını, derneğin iki amacının olduğunu belirtti ise de, sansür bu iki amacın yayınlanmasına izin vermedi. 11 Haziran 367 Sarıhan ,: c.II, s.448.

Page 130: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

129

1920'de, Hükûmet Kürt Tealî Cemiyeti'nin kapanmasına karar verdi368.

Kürdistan Tealî Cemiyeti kapansa da, bir başka cemiyet, Kürt Tealȋ-i İctimaiye Cemiyeti çalışmalarını sürdürdü. Cemiyet Başkanı Hüseyin, 24 Haziran 1920'de İleri Gazetesi'nde “Kürtler haklarının muahedelerde zikredilmesinden dolayı pek memnundurlar, fakat, milli birlik ve tabii hududun arzu edildiği derecede nazar-ı ehemmiyete alınmaması üzüntülerine sebeb oluyor” beyanatını vermişti369. Burada, bahsedilen antlaşmalar San-Remo, Sevr antlaşmalarıdır. Ancak, bunlar kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Zaten, Kürtlerin en büyük korkusu, bölgenin Ermenilere verilmesi noktasında toplanmaktaydı. Ulusal Bağımsızlık Savaşı ile bu önleceğinden 1920'de Türkiye Büyük Meclisi'nin ve milli ordunun kurulmasından sonra, Kürtler de Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın yanında yer almışlardır.

Teali-i İslâm Cemiyeti :

Cemiyet-i Müderrisin (Medrese Öğretmenleri Derneği) de denilmektedir. Cemiyeti medrese öğretmenleri kurmuştur. 19 Şubat 1919'da, İskilipli Atıf Hoca, Konyalı Hoca Atıf Efendi, Tahirü'l-mevlevi Sabri, Said-i Kürdi ( İttihad-ı Muhammedi önderlerinden) tarafından kurulan dernek, daha sonra Teali-i İslam olarak anılacaktır370. Cemiyet üyeleri 12 Nisan'da Damat Ferit'in başkanlığında bir toplantı yapmışlardı371.

Cemiyet, Hürriyet ve İtilâf Fırkasını desteklemekte ve padişahlık düzenine karşı olanları istememektedir. Kuvâ-yı Milliye' ye karşıdır. 26 Eylül 1919'da padişahın bildirisini destekleme kampanyasına bu cemiyet de katılmıştır. Derneğin bildirisinde Kuvâ-yı Milliyeciler için “adi eşkiya” ifadesi yer almakta, bunların “devamlı delilik ve cinayetleri” yüzünden milletin varlığı ve yüceliğinin sarsıldığı öne sürülmekte ve “Derneğimiz, aldanmışları uyarmayı görev bilir. Padişah'ın himâyesi altında toplanalım” denilmekteydi.

Cemiyet ilk beyân-nâmesini böylece 26 Eylül'de İkdam Gazetesinde yayınlamıştır. daha sonra, ikincisi , üçüncüsü de yayınlanacaktır. Cemiyetin Başkanı Mustafa Sabri, İkinci Başkanı İskilipli Mehmet Atıf'tır. En kuvvetli 368 Sarıhan, c.III, s.30. 369 Sarıhan, c.III, a.g.e., s.98. 370 Tunaya, a.g.e., s 462. Akşin: a.g.e, s. 319. 371 Sarıhan, c.I, a.g.e., s.202.

Page 131: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

130

olduğu yer Konya’dır. Konya’da Selamet-i Osmaniye fırkası ve Sulh-Selamet Fırkasını şubeleri’de açılmıştı. Ayrıca “İslâm Cemiyeti ve ‘taavvun İslam Cemiyet, gibi cemiyetler de Konya’da Kuvâ-yı Milliye aleyhine faaliyetlerde bulunuyorlardı372.

Tasvir-i Efkâr'da “ Teali-i İslâm Cemiyet-i Hayriyyesi “ adı altında, 21 Aralık 1919'da yayınlanan ve Alemdar'da 24 Aralık 1919'da Başkan Mehmed Atıf tarafından yayınlanan “ Teali-i İslâm Cemiyeti” başlıklı” yazılarda, Cemiyet'in Tekfurdağı, Isparta, İskilip, Kastamonu, Çal, Manisa, Eskişehir, Bursa, Çorum, Ödemiş, Konya, Uşak, Merzifon, Çankırı, Yenişehir, Karahisar-ı Sahip, Kütahya ve Bolu'da şübeler açtığını, asıl maksadının gerçekleşmesi için Muğla, Sungurlu, Boyabat, Bandırma, Kirmasti, Düzce, Beyşehir, Sinop, Sivas, Kayseri, Amasya, Nevşehir, Bolvadin, Maraş'ta şübelerinin olduğu ve diğer yerlerde de şübelerin açılacağı belirtilmekteydi. Cemiyet'in Konya Şübesi 1919 başlarında kurulmuştu. Cemiyet, Kuvâ-yı Milliye'ye cephe almasına, , Hürriyet ve İtilâf ile iş birliği yapmasına karşın, Konya'daki Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin faaliyetlerine katılmış, büyük kongre mitingine özel bir kafile göndermişti. Konya'daki “ Ta'avvün-u İslâm Cemiyeti” de (İslâmi Gerçekler Cemiyeti) Kuvâ-yı Milliye'ye karşı idi373.

24 Aralık 1919 tarihli Alemdar Gazetesi, Cemiyet-i Müderrisin'in Teali-i İslâm Cemiyeti haline geldiği belirmektedir374. Bursa'daki Cemiyetin başkanlığına Abdülkadir Fevzi getirilmişti. Cemiyet dinî yayınlar yapmakta ve çalışmalarını dinî yayınlar üzerine toplamaktaydı. Dini amaçlara yönelik ve halifeci olan Konya'daki Teali-i İslâm Cemiyeti'nin isteği ve amacı belli olmayıp, halkın kafasını karıştırmaktaydı. Mustafa Kemal Paşa, 12 Şubat 1920'de, Konya'daki 12. Kolordu Komutanlığına çektiği telde, vatanın bahtsız günlerinde millet fertlerinin birleştirilmesinin önemli olduğunu, bunun dışındaki hareketlerin milli birliği bozup, ayrılma ve parçalanmaya neden olacağını belirtmekte idi. O, bunun önlenmesi için “ Her ne ad ile olursa olsun milletin birlik ve düşüncesini bozan bu gibi din ve siyaset

372 Akşin, a.g.e, s. 319, Tunaya, c.II, a.g.e. s 384-396 Gökbilgin, c.II, a.g.e, s. 43, Güner- Kabataş, a.g.e: s.218-227. 373 Alemdar ( İstanbul) 24 Kanûn-u evvel 1919, sayfa 2, Fotokopi : 13 Avanos,Ahmet: Milli Mücadele'de Konya, Ankara 1998, s 63, Akşin, : a.g.e., s. 319, Tunaya, c. II, 382-384. 374 Sarıhan c.II, a.g.e, s 292.

Page 132: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

131

perdesi altında kurulan, ilerde kurulması umulan, bütün olumsuz hareketlerin genişleme ve kurulmasına “ engel olunmasını istemiş ve milletin birleşmeye muhtaç olduğunu, bunun dışındaki her hareketin “ Hiyanet-i Vataniye “ kabul edileceğini ve derhal yok edilmesi gerektiğini öne sürmüş idi375.

Mustafa Kemal Paşa, 21 Şubat 1920'de , ikisi Rauf Bey ile Harbiye Nezâreti Baş Yaveri Salih Bey'e, birisi yalnız Rauf Bey'e olmak üzere üç telgraf çekmiştir. Meclis-i Mebûsân, İstanbul'da çalışmalarını sürdürmektedir. 19 Şubat'ta Rauf Bey gönderdiği şifreli telde, Sadrazam'ın Meclis'e gittiği ve orada artık Kuvâ-yı Milliye'ye gerek olmadığını söylediğini belirtmiş ve Kuvâ-yı Milliye aleyhtarı Anadolu'ya atanan memurların isimlerini vermişti. Mustafa Kemal, Rauf Bey ve Salih Bey'e 21 Şubat'ta gönderdiği telde , Hükümet'in Anadolu'ya atadığı bu memurların geri gönderileceğini, Kuvâ-yı Milliye'nin çalışmalarından Hükümet'in çekinip, çekinmediğinin sorulmasını, tarih boyunca bu ülkede şimdiki kadar milli birlik ve dayanışmanın olmadığını, bu dayanışmayı bozacak hareketleri ihanet olarak göreceklerine işaret etmişti376. 21 Şubat'ta Rauf Bey'e çektiği telde ise, Meclis-i Mebûsân'de Kuvâ-yı Milliye'nin yasal olmadığının söylenmesinin Heyet-i Temsiliye'yi zor duruma düşürdüğünü belirttikten sonra, Teali-i İslâm'ın Kuvâ-yı Milliye'ye verdiği zararı da açık açık dile gatirmiştir. Teali-i İslâm'ın Padişah tarafından desteklendiğini ve Cemiyet'in olumsuz propogandalar yaptığını “Padişah'ın isteğini uygun olarak Zeynelabidin, Hoca Sabri, Said Molla gibi kişilerin Kuvâ-yı Milliye'yi ortadan kaldırmak amacıyla her yerde kurmaya çalıştıkları Teali-i İslâm Cemiyeti adı altındaki kuruluşlar milli örgüte eylemli saldırılara başlamışlardır. Meselâ, Niğde ve Nevşehir'de, Meclis-i Mebûsan açıldı; milli örgütü padişahmız istemiyor” gibi propogandalarının halkı etkilediği şeklinde açıklamıştır. Sadrazam'ın Kuvâ-yı Milliye aleyhindeki bildirisini alan memurların da bunun etkisinde kaldığı açıktır. Mustafa Kemal, bu hareketin Cemiyet'in önemli çalışmalar yaptığı Konya'ya ve her yere yayılmasının, uzak bir ihtimal olmayacağını da belirtmiştir377.

Mustafa Kemal tarafından, 23 Şubat 1920'de de, 15. Kolordu Kumandanlığına, aynı hususlar yani Padişah'ın Kuvâ-yı Milliye'yi

375 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi ( Genelkurmay Hap Tarihi Dairesi Yayını)Ankara 1982, sayı 82, s. 97-100. 376 Mustafa Kemal Atatürk: Nutuk, İstanbul 2007 ( Mor-Siyah Yayını) s. 371-372. 377 Nutuk: s. 372-373.

Page 133: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

132

istemediğini, dağılmayı önlemek için Nevşehir ve Niğde 'de Teali-i İslâm Cemiyeti tarafından başlatılan gerici hareketi yok etmeye çalıştıkları, Saray'ın hocalar vasıtasıyla Teali-i İslâm Cemiyeti adı altında memleketin her tarafında gericilik hareketleri düzenleyip, Kuvâ-yı Milliye'ye saldırttığını, milletvekillerinin “aşırı istek ve arzuları yüzünden dayanışması sağlanamayan grubun, gerçek yasama görevlerini yerine getirmekten çok, hükümetin aldatıcı politikasına “ kapıldığından dolayı Heyet-i Temsiliye'nin görevini yerine getirmek açısından çok zor durumlara düştüğünü açıklamakta ve düşüncelerini sormaktadır378.

Görüldüğü üzere, Saray, Teali-i İslâm Cemiyeti'ni kendi çıkarları için kullanmak istemektedir. Mustafa Kemal de bunun farkındadır. Bu amaçla, O, ne Teali-i İslâm Cemiyeti'nin, ne de ilerde bu amaçla kurulması düşünülen cemiyetlerin benimsenmediğini, hiç kimsenin de bunları benimsememesi gerektiğini açık seçik ifade etmektedir.

Teali-i İslâm Cemiyeti'nin Kuvâ-yı Milliye''ye oldğu kadar, Bolşevizm'e karşı olduğunu belirtmiştik. Cemiyet 31 Mart 1920'de , Peyam-ı Sabah' ta bir bildiri ile bunu ilân etmiştir:” Teşkilât-ı milliyeye inanmayınız. Bolşeviklerin kafasını taşıyan yurtsuz serserilerdir”379. Teali-i İslâm Cemiyeti, 2 Ağustos 1920'de yayınladığı beyân-nâme ile Anadolu halkına seslenmekte, İslâm şehirlerindeki bazı şahısların zararlı kişilerle anlaşıp, onların başına geçerek zorla asker ve para topladıklarına temasla Kuvâ-yı Milliye'ye yardım edilmemesini duyurmaktaydı380.

Milli hareketin yaygınlaşmasından sonra bu cemiyetin adı fazla söz konusu olmamıştır. Cemiyet, zaten Konya'daki Müdafaa-i Milliye Cemiyetinin toplantısına da bir heyet göndermişti. Mustafa Kemal’in uyarıları hiç şüphesiz yararlı olmuştur.

Askerî Nigehban Cemiyeti ( Yurdun Bekçisi Cemiyeti ):

Askerî Nigehban Cemiyeti'nin kuruluş tarihi kesin olmam :akla birlikte, İstanbul'da 1-2 Ocak 1919'da kurulduğu sanılmaktadır. 7 Ocak'ta, daha önce Harbiye Nezaretine verilen bildirisi ve programı Alemdar Gazetesi'nde yayınlanmıştır. Kurmay subaylara çatan bu beyân-nâme,

378 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri , Ankara 1991 ( Atatürk Araştırma Merkezi, s.229-230. Bugünkü Dille, Ankara 2006, s.233-234. 379 Sarıhan,: c.II, a.g.e. s.461. 380 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi (Genelkurmay), Ankara 1982, sayı 82, s 97-100.

Page 134: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

133

subaylar tarafından da beğenilmemiştir. Bu Cemiyet, ordudan kovulan ve emekliye ayrılanların yeniden orduya alınmasını istemektedir. Devlet onların bu görüşüne iltifat etmiş ve bu tip kişilerle ilgilenmeye başlamıştı381.

Cemiyette Kiraz Hamdi Paşa, hırsızlıktan dolayı görevinden alınmış olan kurmay albay Refik Bey, eski Halaskar ( Kurtarıcılar) Grubundan binbaşı Kemal Bey, Bandırma eski sevkiyat başkanı topçu binbaşılarından Hakkı Efendi ve henüz bu derneğe katılıp, katılmadığı belli olmayan, görevinden alınmış kurmay binbaşılardan Nevres Bey gibi suçları yüzünden ordudan atılmış ya da emekli olmuş kişiler vardı382.

5 Şubat 1919 tarihli Fransız gizli istihbarat servisinin raporuna göre, Cemiyet, ikinci mabeyinci Refik Bey ve bazı bakanlar tarafından korunuyor. Rapora göre, İç İşleri, Maarif, Harbiye bakanları ise aleyhindedir. Cemiyet hükümet bunalımı yaratıyor383. Görüldüğü üzere, cemiyet, hükümette karışıklıklara yol açmaktadır.

7 Temmuz 1919'da, Askerî Nigehbân Cemiyeti'nin yayınlanan bildirisinde, ordunun ve subayların çete savaşlarına katılmış olamayacağı ileri sürülmekteydi. Birinci Dünya Savaşında askeri kırdırıp, kendi rahatına bakan, servet yığan kumandanlar kınanmakta, bunların son kılıç artığı askeri de harcayıp, baykuşlar gibi harap olan vatanda yaşamak istedikleri açıklanmakta ve halk silahlı direnmeye katılmamaya çağırılmaktaydı384.

Mustafa Kemal'in belirttiği üzere, bu cemiyet İkdam'ın 23 Eylül 1919'da, 8123 sayısında yayınladığı muhtırada , kendilerine yurdun bekçisi süsünü vermektedir. Cevad Paşa'nın Savunma Bakanlığı sırasında dernek hakkında kovuşturma başlamıştı. Hükümet değişikliğinden dolayı arkası kesilmiştir385.

Cemiyet açık açık Kuvâ-yı Milliye'ye karşı olduğunu açıklamaktaydı. Cemiyet , milli müdafaa adı altında, anadolu'da harekete geçenlerin, siyasete ve cinayete yöneldiklerini, bunların oyun oynadıklarını, bunları lânetlediklerini, kendilerinin Padişaha karşı olan bağlılıklarını, üç bin subay adına, 25 Eylül 1919'da, Sadrazam'a sundukları dilekçelerinde

381 Akşin,: c. I, a.g.e. S 215-219. 382 Nutuk: İstanbul 2007, s.241-242. 383 Tunaya,: c II, a.g.e., s 352. 384 Sarıhan, c. I, Ankara 1993, a.g.e. , s 368. 385 Nutuk, İstanbul 2007, s 242.

Page 135: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

134

belirtmekteydiler386. Bunlar halkı aldatmak için kendilerini zaman zaman Kuvâ-yı Milliyeci gibi de göstermişlerdir387.

Cemiyet, Padişaha bağlı olduğunu az önce söz konusu ettiğimiz beyân-nâmesinde de açıkca belirtmektedir. “Beyânât-ı şahâneyi okurken gözlerimizin yaşı ile ıslatup, hak-pâyı şâhâneye tekrar alet - tekrar kalben arz-ı sadakat ve ubudiyyet ettik (kulluk ettik)”. Bu durumda, Padişah'ın bu cemiyeti desteklemesi doğal karşılanmalıdır.

Askerî Nigahbân Cemiyeti delegeleri toplantıları, programları hakkında İç İşleri Bakanlığına bilgi vermemişlerdir. Ama, Cemiyet'in bir beyân-nâme yayınladığını ve bir gazete çıkardığını bilmekteyiz. 10 Ekim 1919'da, İç İşleri Bakanlığına yazılan yazıda, bu zamana kadar bu cemiyetin çalışmalarının ve programının verilmediği, yayınlanan beyân-nâmenin kimler tarafından basına verildiği hakkında Matbuat Müdürlüğü'nün bilgi vermesi istanmişti. Esasen, bu cemiyetin teşekkülünden sonraki çalışmalarından kimse tam haberdar değildi388. 1919 Ekiminde, Dahliye Nâzırı (İç İşleri Bakanı) adına müsteşar Keşfi'nin yazdığı gizli ve acele kayıtlı bir yazıda, Askerî Nigehbân Cemiyeti adıyla bir cemiyetin kurulduğuna dair bir başvurunun kendilerine yapılmadığı, dolayısıyla bu cemiyetin kanûnen ve resmen kurulmuş bir cemiyet olmadığı anlaşıldığı bildirilmektedir. Ancak, Cevad Paşa'nın gözetiminde Alemdar Gazetesi'nde Dahiliye Nezâretine (İç İşleri Bakanlığına) hitâben bir yazı çıkmış ve cemiyetin nizâm-nâmesinin bulunduğu açıklanmış ve gazetenin 94. sayısında cemiyetin genel katibi tarafından millete hitâben bir beyân-nâme yayınlanmıştı389. Cemiyet'in varlığı ve çalışmaları, ordu mensuplarını da sinirlendiriyordu.. Heyet-i Temsiliye'ye bu konuda başvuruların sayısı da artmaya başlamıştı.

Mustafa Kemal, 12 Ekim 1919'da, Harbiye Bakanı Cemal Paşa'dan kendi başarısı yönünden, bu cemiyetin kaldırılmasını, üyelerinin şiddetle cezalandırılmasını ve sonucun genelge ile orduya bildirilmesini istedi.. Cemal Paşa'dan 14 Ekim'de gelen cevapta “bu kesin olarak kararlaştırılmıştır” ifadesi vardı.

386 ATASE: İstiklâl Arşivi, Dosya 212, Klasör 209, Fihrist 1. 387 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı 18, belge 452. 388 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 180, Klasör 47, Fihrist 5. 389 ATASE: İstiklâl Arşivi, Dosya 180, Klasör 47, Fihrist 6.

Page 136: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

135

Mustafa Kemal, 15 Ekim'de bunu bütün orduya özel genelge ile bildirmiştir390. Mustafa Kemal, Cemiyet'in çalışmaları ile yakından ilgilenmekteydi. Askerî Nigehbân'dan elli kadar subayın, Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından İzmit'e gönderileceği ve bunların Kuvâ-yı Milliye aleyhinde oldukları , Kuvâ-yı Milliye'ye karşı halkı kışkırtmak için girişimlerde bulunacakları Mustafa Kemal tarafından öğrenilmiş, 15 ve 17 Ekim 1919'da komutanlar bu konuda uyarılmıştı391.

Mustafa Kemal'e, Amasya'da görüşmelere başladığı 20 Ekim gününde, kendisine İstanbul'da Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Askerî Nigehbân Cemiyeti ve İngiliz Muhibler Cemiyeti'nin bir blok oluşturduğu haberi geldi. Bu blok ve Ali Kemal , Said Molla gibi kişiler, Müslüman olmayan unsurları sürekli olarak Kuvâ-yı Milliye aleyhine kışkırtmaya başladılar.

Nigehbancılardan tutuklu olanlar bir günde hepsi hapisten çıkarıldı. Adapazarı Kazasının Akyazı taraflarında süvari olacaklara 30, piyade olacaklara 15 lira verileceği vaadiyle asker toplanmaya, halka Padişah'ın bundan haberi olduğu söylenmeye başlanmıştı. Mustafa Kemal, 21 Ekim'de, İstanbul'da güvenilir kaynaklardan İngilizler ile İngiliz Muhipler Cemiyeti, Hürriyet ve İtilâf ve Nigehbancıların, milli kuvvetlere karşı Hıristiyan unsurları kışkırttığını öğrendiğini ve Adapazarı olaylarının önlenmesini de 23 ve 26 Ekim 1919' da Harbiye Bakanı Cemal Paşa'ya bildirmişti. 27 Ekim'de Bolu Mutasarrıfı Haydar Bey, Mustafa Kemal'e milli harekete karşı olan bu olayı iletmişti. Ancak, olayın Hükümet tarafından önlenmesi zordu. Çünkü, Mustafa Kemal'in 31 Ekim'de Harbiye Nâzırına yazdığı gibi, bu bozguncu hareketlerin başında Damat Ferit Paşa, eski İç İşleri Bakanı Adil ve Ali Kemal beyler ve Said Molla vardı . İstanbul'daki örgüt, Mustafa Kemal'e, 31 Ekim 1919'da , Nigehbancıların lideri Kiraz Hamdi Paşa'nın , iki günden beri mabeyine gidip, Padişah'ın yanında iki, üç saat kaldığını, Mareşal Zeki Paşa başkanlığında bir Hükümet'in kurulacağını, Hamdi Paşa'nın Harbiye Nazırı olacağı haberini veriyordu392.

Cemiyet, Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Cemiyet-i Ahmediye ile devamlı ilişki halinde olup, Anzavur ve Düzce isyanlarına da karışmıştır. İngiliz

390 Nutuk, İstanbul 2007, s 242, c III, Vesikalar, Vesika 150,151,152. 391 ATASE, Atatürk Arşivi, Dosya: 1336/10-B, Klasör 24, Fihrist 112/5. Mustafa Kemal Paşa, 12 ve 14 Ekim tarihlerinde Harbiye Nazırına çektiği tellerden bir sonuç alamadığı için bu şekilde hareket etmek zorunda kalmıştır.: Nutuk ( Türkçeleştiren: İsmet Gönlüal, c III, s 119-120). 392 Nutuk, İstanbul 2007, s 259-267, Nutuk : III,Vesika 173-176.

Page 137: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

136

taraftarıdır.Osmanlı Hükümeti de bu cemiyetten kuşkulanmakta idi. Bu Cemiyeti kuranların subay olması, Saray ve çevresini tedirgin etmiş olsa gerektir. Cemiyet'in Tasvir-i efkâr Gazetesi'nde “Efkâr- ı Umûmiyede (Kamu oyunda) Bir Sual ” başlığı altında yayınlanan beyân-nâmesi, İstanbul Hükümeti tarafından araştırılmaya başlanmış, daha önce de belirttiğimiz üzere beyân-nâmenin kimler tarafından gazeteye verildiği Matbuat Cemiyetine sorulmuştu Matbuat Reisliği de (Basın İşleri Başkanlığı) verdiği cevapta, eskiden beri gazetecilerin aldıkları bilgilerin kaynaklarını bildirmek zorunluluğu olmadığını öne sürmüştü393. Ancak, İstanbul Hükümeti, Askerî Nigehbân Cemiyeti'ni kapatmak için 15 Ekim'den itibaren çalışmaya başlamıştır. Hükümet, Hariciye Nezâreti vasıtasıyla Askerî Nigehban Cemiyeti'ne mensup subaylardan bazılarının tutuklanmasını ve bütün cemiyet mensupları hakkında soruşturma yapılmasını istemişti394. Mustafa Kemal, 15 Ekim 1919'da , bütün komutanlara bildirdiği gibi, Çanakkale Mevki'-i Müstahkem Komutanı miralay (albay) Şevket Nuh Bey'e de “Nigehbancılar aleyhinde Hükümet tarafından icraata başlanmıştır” diye haber göndermişti395.

Cemiyet'in 20 Ekim 1919'da kapandığı ve mühür ile evraklarının muhafızlığa verildiği iddiaları var ise de. Cemiyet çalışmalarını gizlice sürdürmektedir. Cemiyet'e karşı, hem Harbiye Nâzırı, hem de Heyet-i Temsiliye sürekli suçlamalarda bulunmaktadır. Bu arada, Nigehbancıların gizlice “Kızıl Hançer Cemiyeti'ni kurduklarını’da bilmekteyiz. Anzavur, kurmuş olduğu Cemiyet-i Ahmediyye vasıtasıyla bunlardan yararlanmak ve bunları Kara Biga'ya göndermek istemişse de, bunların belli başlı elebaşıları Divân-ı Harp'te yargılanarak dörder ay hapse mahkûm edilmişlerdi396. Bu arada, 31 Ekim ve 2 Kasım''da , Heyet-i Temsiliye bir takım kararlar almıştı.

31 Ekim'de, Fırka Komutanı Kâzım Bey'e, Nigehbân Cemiyeti'nin Karabiga ve Bandırma yöresine gönderdiği subayların incelenmesi yolunda , 2 Kasım'da 15. Kolordu ile Canik (Samsun) Mutasararıflığına, İngilizlerin oyunu ile otuz Nigehbâncı subayın yabancı işgâlini sağlamak için Trabzon ve Samsun'a çıkacağı, bunlara karşı önlem alınması kararları gönderilmişti397.

Görüldüğü üzere, Askerî Nigehbân çalışmalarına devam etmektedir. 393 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 212, Klasör 209, Fihrist 2. 394 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 212, Klasör 209, Fihrist: 4-5. 395 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 335/6-2, Klasör 4, Fihrist 31. 396 Tunaya, Tarık Zafer, c.II, a. g.e, s 334-344, s 344'de Tunaya, Cemiyet'in resmen kapatıldığını iddia ediyor. 397 Baykali a.g.e., 39-42.

Page 138: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

137

Tutuklananlar da serbest bırakılmaya başlanmıştır. Mustafa Kemal, bu tip zararlı fırkaların hareketlerini sürekli izlemektedir. 5 Kasım 1919'da, Birinci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa ile yaptığı telefon görüşmesinde, Trakya'da Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile Askerî Nigehbân konusunnda tedbirlerin alınmasını önermiştir398. Kâzım Karabekir de, 9 Kasım 1919'da, Nigehbân Cemiyeti'nin bazı üyelerini tutuklatmıştır399.

Cemiyet'in sözde kapatılmasında ve tutuklamalardan sonra tutuklananların serbest bırakılması, Hükûmet üyeleri arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklamaktadır. Cemiyet'in kapatılmasından sonra, bazı üyeler Hürriyet ve İtilâf Fırkasına katılmışlardır. Cemiyet gizli gizli çalışmalarını sürdürmüştür. İngilizler, Nigehbân Cemiyeti üyelerine, İstanbul'da isyanlar düzenleterek, İstanbul'u daha sıkı işgâl altında tutmak amacı ile üyelere 1920 ve 1921'de yardım etmişlerdir400. Cemiyetin gizli çalışmaları daha sonra da sürmüş, 1922'de Hükûmeti devirmek amacı ile Necât ve İtilâ Cemiyeti” (Kurtuluş ve Yükselme Cemiyeti) ni kurmaktan sanık olan bazı Nigehbancılar Divân-ı Harp tarafından çeşitli cezalara çarptırılmışlardır401.

Kuvâ-yı Milliye'ye karşı olan Cemiyet , Anadolu halkından onay alamamıştır. Hükümet üyelerinin çoğu da, özellikle Savunma Bakanı, Cemiyeti benimsememiştir. Buna karşın Cemiyet gizli gizli çalışmasını sürdürmüştür.

Cemiyet-i Ahmediye:

Kuvâ-yı Milliye'yi parçalamak amacıyla, Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Askerî Nigehbân Cemiyeti, Kızılhançerliler Cemiyeti bogazlardaki İngiliz egemenliğine güvenerek “Cemiyet-i Ahmediye”yi kurmuşlar, halkın yobazlığından da yararlanarak “Kuva-yı Muhammediye” adı ile kuvvet toplamaya başlamışlardı402.

Önemli kişilerce kurulan “Cemiyet-i Ahmediye”nin askeri kısmını yönetenler Kızıl Hançerliler Cemiyeti'ne mensup bazı subayları Karabiga'ya gönderip, halkı aldatmak ve kışkırtıcılıkta bulunmak gibi girişimlerde

398 Nutuk, c.III, Vesikalar, Vesika 292. 399 Şimşir, a.g.e., c. I, s 268. 400 Çukurova, a.g.e., s 133-134. 401 Tunaya,.: a.g. e, c.II, s 344. 402 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 1311, Dosya :5-a, Fihrist 9.

Page 139: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

138

bulunmuşlardı403. İngilizlerin bu Cemiyete epey bir yardımda bulunduklarını bilmekteyiz.

Mustafa Kemal, Ahmed Anzavur'un adından kaynaklanan bu dernekten dolayı tedirgindi. 25 Şubat 1920'de, Kâzım Karabekir'e ve Üçüncü kolordu Kumandanı Selahattin Bey'e çektiği tellerde, Ahmet Anzavur'un kumandasındaki kuvvetin günden güne çoğaldığına dikkat çekmekte idi404. 27 Şubat'ta , Mustafa Kemal, İstanbul'dan aldığı haberlere göre, Cemiyet-i Ahmediye'nin kuruluş nedenini, bir genelge ile komutanlıklara duyurdu. Buna göre, İngiltere ve Fransa Anadolu ile İstanbul arasında tampon bir devlet yaratmak istiyorlardı. Bunun için de “Cemiyet-i Ahmediye” kuruluyor. Bu dernek Biga'da yarattığı olayla harekete geçmiş bulunuyor405.

Cemiyet, İstanbul gazeteleri tarafından ve İrade-i Milliye tarafından gerici ve fesat yuvası bir kurum olarak tanımlanırken, Anadolu da, bu cemiyete karşı idi. Sivas Valisi Reşit Bey, 3-4 Mart 1920'de , Sivas Valiliği ve Heyet-i Merkeziye'ye çektiği telde, Ahmet Anzavur ve yardakçılarının Karabiga'da çıkardığı isyana değinmekte, Ahmet Anzavur'un kendi adını vererek kurduğu Ahmediye Cemiyeti'nin amacının milli kuvvetleri arkadan vurmak olduğunu, bu hareketin milletçe ayıplanması gerektiğini savunmaktadır406. Mustafa Kemal ise, 4 Mart 120'de, 15. Kolordu Kumandanlığına çektiği telde, Cemiyet-i Ahmediye teşkilâtını kuranların yeni bir Derviş Vahdeti olayı meydana getirmek istediklerindem kuşku duymadığını, Felah-ı Vatan ve Heyet-i Temsiliye olarak hareketi durdurmak için çalıştıklarını ifade ediyordu407.

Cemiyet-i Ahmediye İngilizler ile anlaşmıştır. Bunu , Mustafa Kemal de teyit ediyor. 8 Mart 1920'de , 15.nci Kolordu Kumandanlığına çektiği telde bunu“ İngilizler Ahmediye Cemiyeti ile resmî olarak anlaşmış ve ihtilâlci düzenlemelerin ilk eserleri görülür görülmez gerek para, gerek silahlar ve savaş gereçleri konusunda kendilerine geniş ölçüde yardım edeceklerini ve suikast düzenlemelerine kesinlikle göz yumacaklarını ve

403 Tansel, a.g.e., c 3, s 26-28. Cebesoy, a.g.e., s 298. Arsan, Nimet: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1964, c. IV, s 235-246. 404 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameli, Ankara 2006, Bugünkü Dille, s 235-236. 405 Karabekir,: a.g.e, s 477-481. Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler (Genelkurmay), s. 82. 406 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ankara 2006, ( Bugünkü Dille), s.250. 407 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, ( Bugünkü Dille) s .251.

Page 140: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

139

kaçmalarını da kolaylaştıracaklarını açıklamışlardır” şeklinde izah ediyor408. Aslında bu karışık ortamda, Kuvâ-yı Milliye aleyhinde çalışan vatan hainlerine, İstanbul Hükümeti de güvenmemektedir. İşte, bu yüzden Sadrazam ve Harbiye Nazırı, Osmanlı Hürriyet ve İtilâf Fırkası'na subayların girmesini engellemek için çalışmalar yapmıştır. Esasen, subayların siyaset yapmalarının, belki de muhtemel bir darbenin ortaya çıkmasına neden olabileceği korkusu, sarayı tedirgin etmekteydi. Sekizinci Ordu Komutanlığına, 9 Ekim 1920'de yollanan şifreli telde, subayların siyaset yapmamalarının gerektiği açıklanmış ve kimlerin Hürriyet Fırkasına girmek için başvurduklarının ve kimlerin partiye girmiş olduklarının ortaya çıkarılması emir olunmuştu409.

Cemiyet-i Ahmediye, Hürriyet ve İtilâfla iç içe çalışıyordu. Biga ve çevresi, Anzavur'un hareketinin mahiyetini öğrendikçe ondan ayrılmaya karar vermiştir. Kuvâ-yı Milliye'nin mücadelesi sonunda, büyük bir olasılıkla, İngilizlerin yardımı ile 19 Nisan 1920'de Ahmet Anzavur Gönen'e ya da İstanbul' a kaçmıştır410.

Cemiyet'in ortadan silinmesi, Ahmet Anzavur'un kaçması ile noktalanmıştır. Daha sonra bölgede izinin görülmeyişi, halkın milli mücadele etrafında odaklanması ile doğru orantılıdır.

Kızılhançerliler Cemiyeti:

Daha önce kısaca bahsettiğimiz Kızıl Hançerliler Cemiyeti, Askerî Nigehbân tarafından kurulmuştu. Cemiyet, 2 Kasım 1919'da İstanbul'un bazı semtlerinde Kuvâ-yı Milliye ve Mustafa Kemal'e çatan bildiriler dağıtacaktı . Polis, olayla ilgili on beş kişiyi tutuklasa da, daha sonra bunları serbest bırakacaktır411.

Bu da, İstanbul Hükümeti'nin milli mücadeleye önem vermediğinin bir göstergesidir.Ancak, gazetelerin belittiğine ve polis raporuna göre bu Hürriyet ve İtilâf Fırkasına mensup bir sürü kişinin tertibidir. Tasvir-i Efkâr olayı kurcalıyor, beyân-nâmelerin nerede basıldığını, parasının kimler tarafından ödendiğini, kimler tarafından yazıldığını, hangi kuruluşun eseri olduğunu soruyor.. Bunun üzerine Hükûmet harekete geçiyor, polis konuyla 408 a.g.e, s 263. 409 ATASE, İstiklâl Arşivi, Klasör 511, Dosya 198, Fihrist 9. 410 Yücel Özkaya,: Türk İstiklâl Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi, Ankara 1981, s 78-79. 411 Sarıhan, c.II, a.g.e., s 208, 224.

Page 141: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

140

ilgili bir rapor hazırlıyor ve “efrâd-ı ahaliyi hükûmet-i hazıra aleyhine kıyâm ve isyana teşvik ve zabıtân ve efrad-ı askeriyeyi itaat ve inzibatdan inhirafa (sapmaya) ve anasır-ı Osmaniyeyi yek-diğeri aleyhine sevk ve tahrik eylemek sureti ile hükûmet-i hazıreyi iskat itmek emel ve maksadiyle Kasım 1 ve 3. ü pazar gecesi” olayın olageldiğini duyuruyor.

Kızılhançerliler Şehremini, Topkapı, Keçeciler, Üsküdar, Beykoz gibi yerlerde beyân-nâmeleri duvarlara asmışlar ve sokaklarda öteye, beriye saçmışlardı. Kızılhançer imzalı beyannameler Şehir Emini Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nda kayıtlı ve ticaretle uğraşan Nihat Efendi tarafından Topkapı'da Şükrü Efendi'nin Kahve-hânesinde dağıtılmış, daha sonra duvarlara yapıştırılmıştı Yapılan soruşturmalarda suçlular suçlarını itiraf etmişlerdir. Suçlu listesine baktığımızda dokuz kişiden altısı Hürriyet ve İtilâf Fırkası mensubudur. Bunlar, Şehremeni Hürriyet ve İtilâf Şübesi Başkanı Nihat Bey, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ileri gelenlerinden Mehmed Ali Bey, Üsküdar Hürriyet ve İtilâf Şübesi Dogancılar Katibi Nasuhi Nidai Bey, Beykoz Hürriyet ve İtilâf Şübesi Başkanı Baha Bey, Şehremini Muhtarı ve Hürriyet ve İtilâf ileri gelenlerinden Hayri Bey ile fırkanın ileri gelenlerinden Halis Bey'di412. Bu da olayın arkasında Hürriyet ve İtilâf Fırkasının bulunduğu, bu cemiyetin de onun bir organı.olduğu gerçeğini ortaya çıkamaktadır.

Her zararlı cemiyet gibi, bu cemiyet de Mustafa Kemal tarafından dikkatle izlenmektedir. 1 Mart 1920' de, 14.ve 20. Kolordulara, 56, 61. Tümen komutanlıklarına ve Eskişehir Mevki' Komutanlığına çektiği tellerle, Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile Askerî Nigehbân ve Kızılhançerliler cemiyetlerinin Anadolu içlerinde düzenledikleri her gerici hareketin anında bastırılmasını ve yayılmalarının önlenmesini emretmişti413.

Cemiyet önemli bir varlık gösterememiş, fazla dikkate alınmamıştır.

İlâ-yı Vatan Cemiyeti :

Zararlı cemiyetlerden olan İlâ-yı Vatan Cemiyeti, Müfrit Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile ilişkiler kurup, birlikte çalışmalar yapmak için ortam hazırlamaktaydı İlâ-yı Vatan Cemiyeti (Yurdu Yüceltme Cemiyeti), 19 Kasım 1919'da kurulmuştu. İstanbul Hükümetini destekleyen, dinî görüşlü siyasî bir cemiyettir.

412 İfham (İstanbul ) . 5 Teşrîn-i sâni 1919 – Pazar- sayı 99, Fotokopi 14. 413 Sarıhan, c.II, a.g.e. S 401.

Page 142: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

141

Cemiyet'in asıl özelliği, gizli olarak örgütlediği Tarik-i Salâh ya da Tarikât-ı Salâhiye adlı cemiyet ile beraber çalışmış olmasıdır. İngiliz taraftarı olan cemiyet Kemalist Hükümete yaklaştıkları için Fransa ve İtalya'yı kınamıştır414. 1919 Haziranından önce, Saray'da yapılan toplantıda kurulacak derneğe, İlâ-yı Vatan adı verilmesi altı ay önce kararlaştırılmıştı. Kurucular arasında Kiraz Hamdi Paşa, Said Molla, Yüzbaşı Ali Gazi gibi kişiler bulunmaktaydı. Dernek başkanlığına Adnan Bey getirilmişti. Dernek, Mutedil Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın yardımı ile kurulmuştu.

Padişah derneğin yönetici ve ileri gelenlerine maaş bağlamış, Şehzadebaşı'nda bir binanın üst katını vermişti. Ayrıca, kurulurken derneğe üç yüz lira da para yardımı yapmıştı. Dernek, Osmanlı İmparatorluğundaki etnik gruplar arasındaki ayrılıkları kaldırmak istiyordu. Padişah yanlısı dernekleri de birleştirecekti. İngiliz yanlısı idi. Fransa ve İtalya'nın Mustafa Kemal yanlısı politikalarının bütün doğuyu Kemalistlere yanaştırdığını, bu yüzden Yunan ve İngiliz güçlerinin birleşerek Kemalistleri yok etmesi gerektiğini savunmaktaydı415.

Bu cemiyetten bir grup, 17 Ekim 1921'de Rum Patrik-hânesine giderek bir görüşme yapmışlardı. Bu vatan hainleri, Rum Patriki ile beraber, Anadolu hareketine karşı durmak istediklerini Patrik'e ifade etmişlerdi. Ertesi gün, bu ziyaretlerini yinelemişler, ama, Patrik, kendileri ile görüşmemiş, onların samimiyetine inanmadığı için heyetin Olağanüstü Yunan Komiseri ile konuşmaları gerektiğini belirtmiştir416.

Amerikan- Yunan İttihatı Cemiyeti:

Londra'daki “Cemiyet-i İslâmiye” Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşının yanında yer alırken417, “Amerikan- Yunan İttihatı Cemiyeti” üyeleri, Trakya'nın Yunanistan'a katılması için hareketlere girişmişlerdi. Bunlar, Trakya'ya bir takım ihtilâlci adamlar göndermek kararını da almışlardı. Bu konuda, Kırkkilise Mutasarrıfına, 22 Aralık 1919'da bir de mektup yazmışlardı. Kırkkilise Mutasarrıfı, Trakya'nın Yunanistan'a katılması konusunda, Amerika'dan Dimitriyos Mihas imzasını taşıyan ve kendisine gönderilen mektubun suretini Dahiliye Nezâretine (İç İşleri

414 Tunaya,: a.g.e., c II, s 518-528. 415 Çukurova,: a.g.e., s 121-126. 416 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 5-a, Klasör 1311, Fihrist 9. 417 ATASE, İstiklâl Arşivi, Dosya 34, Klasör 344, Fihrist 39.

Page 143: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

142

Bakanlığı), 18 Ocak 1920'de yollamış, Dahiliye Nezâreti de, durumu Hariciye Nezâretine duyurmuştu418. Yalnız Rumlar değil, Ermeniler de Amerika'da bu tarz dernekler kurmakta, lobiler oluşturmakta idi. Dolayısı ile tehlike hem dıştan, hem de içten gelebilmekte idi.

Görüldüğü üzere, 30 Ekim 1918'deki Mondros Mütarekesi'nden hemen sonra İstanbul'da dernekler kurulmaya başlanmıştır. Ege’deki dernekler Yunan işgâlinin başlayacağı sıralarda kurulmaya başlamıştır. İstanbul'daki derneklerin hemen hemen hepsi, Wilson Prensipleri Cemiyeti hariç, İngiliz taraftarıdır. Anadolu'da kurulan dernekler yöresel kurtuluş yolları aramaktadır. Ancak, birlik ve bütünlük olduğu taktirde mücadelede başarı kazanılacağından Mustafa Kemal bunları bir çatı altında toplamaya çalışmış, bunda da başarılı olmuştur.

418 Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Ankara 1957, sayı 21, belge 548, 549, 550, 551.

Page 144: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

143

S O N U Ç

Mondros Ateşkesinden sonra, aydınlar çeşitli kurtuluş yolları için cemiyetler vücuda getirirken, bazı kişiler Osmanlı Devleti'nin ayakta duramayacağına inanmış ve bu yüzden başka bir devletin himâyesi altında yaşamanın daha iyi olacağına inanmış ve bu amaçlarla cemiyetler kurmuşlardı. Bunlardan Wilson Prensipleri Cemiyetti mensupları daha sonra hatalarını anlayıp, Ulusal Bağımsızlık Savaşına katılmışlardır. Bunların dışında, halen Padişaha bağlı olup, işgâlin kendilerine tam ulaşmadığı Konya, Yozgat, Düzce, Bolu gibi yerlerde, durumu kavrayamayan kişiler Kuvâ-yı Milliye aleyhinde cemiyetler kurmuşlardı. Ancak, bunları Ege bölgesi, doğu, güney, güney-doğu bölgesi gibi yerlerde görmek mümkün değildir.

Karadeniz bölgesinde , bölgenin işgâle uğramaması için dernekler kurulmuştur. Ancak, bunlardan bir tanesi ( adem-i merkeziyet)yarı muhtar bir idare istemekte, Rumların da buna razı olduğunu hesaba katmaktadır ki, Rumlar bunun daha ileride kendilerine muhtariyet sağlayacağını hesaplamaktadır.

Bütün bunların dışında, azınlıklar da kendi aralarında cemiyetler kurmuşlardır ve aslında din adamı olan liderleri yurt dışında İtilâf Devletleri başkanları ile sürekli görüşmekte ve mektuplaşmaktadır. Din adamları asli görevlerinin dışına çıkmakta, Balkan isyanlarında, Kıbrıs meselesinde olduğu gibi siyasetin tam içine girmektedirler.

Osmanlı'nın devamı olan asıl Türk toplumuna gelince , onlar yöresel kurtuluş yolları aramaktan başka çare bulamamışlardır. Aslında, Osmanlı'dan arta kalan yetişmiş bir aydın sınıfı ve bir demokrasi deneyimi vardır. Ancak, yöresel kurtuluş yolları ile düzenli ordu kurmadan başarıya ulaşmak olanaksızdı. Mustafa Kemal Paşa, bunu gördü. Kendisine önerilen dernek başkanlıklarını kabul etmedi. Bütün siyasî dernekleri ve milis kuvvetlerini tek bir elde toplama yoluna gitti. Bunu gerçekleştirmek için zamana ihtiyaç vardı. Kuruluşlar, Mustafa Kemal'in Sivas'taki başarılarını, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti şemsiyesi altında toplanma önerisini, O'nun İstanbul'daki Hükümeti devirişini, İstanbul Hükümeti'nin görüşmek için Salih Paşa'yı Amasya'ya göndermek ve O'nun yaptığı girişimleri onaylamak zorunda kalışını, İstanbul'daki Meclis-i Mebûsânınkapatılmasını

Page 145: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

144

ve arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açılışını ve düzenli orduyu kuruşunu gördü. İşte bu tarihlerden sonra, artık cemiyetler tek vücut oldu.

İstanbul'da Padişah'a ve İngiltere'ye yatkın bazı cemiyetler, Mustafa Kemal'in başarıya ulaşacağına kesinlikle inanmamışlardı, ama, onlar da bu inanmamışlığın bedelini çok ağır ödediler.

Page 146: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

145

K A Y N A K ÇA

A R Ş İ V L E R

A- Genelkurmay Harp Tarihi Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi (ATASE)

a - Atatürk Arşivi

b- İstiklâl Arşivi

B- Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi

G A Z E T E L E R

Alemdar, Hadisat, İfhâm, İkdam, İleri, İstanbul “The Turkısh Stanboul), İstiklâl, Peyâm-ı Sabah, Söz, Tasvir-i Efkâr , Teceddüd (İstanbul), Hakimiyet-i Milliye (Ankara) , İrade-i Milliye (Sivas) , Türkoğlu (Bolu) .

Yararlanılan Kütüphaneler:

a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi

b) Ankara Üniversitesi, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Kütüphanesi

c) Milli Kütüphane

D E R G İ L E R

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Ankara, Atatürkçü Bilinç Dergisi, Antalya, (Akdeniz Üniversitesi), Atatürk Yolu Dergisi Ankara, (A.Ü. Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü), Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul (yeni ve eski seri), Dertli (Bolu), Harp Tarihi Vesikaları Dergisi ( daha sonra - Askerî Tarih Belgeleri Dergisi (Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi yayını), Tarih İncelemeleri Dergisi, İzmir (Ege Üniversitesi)

Page 147: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

146

BASILI ESERLER

Adıvar, Halide Edip, Türkün Ateşle İmtihanı, İstanbul 1962.

Adıvar, Halide Edip, Yunan Mezalimi, İstanbul 1970

Akbıyık, Yaşar, Milli Mücadele'de Güney Cephesi, Ankara 1990

Aker, Mehmet Şefik, İstanbul Harbinde 57. Tümen ve Aydın Milli Cidali, Ankara 1937, c I

Akşin, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul 1976.

Apak, Rahmi, İstiklâl Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, İstanbul 1942

Arıburnu, Kemal, Milli Mücadele'de İstanbul Mitingleri, Ankara 1951

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri ( 1914-1918), Ankara 2005, c. I. II ( Genelkurmay Yayını)

Asarkaya, Halis, Ulusal Savaşta Tokat, Tokat 1936

Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk, İstanbul 1985 ( Kültür Bakanlığı Yayını)

Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk,İstanbul 2007 ( Mor- Siyah Yayını)

Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk, İstanbul 1962 ( Vesikalar , c III ( Türk Devrim Tarihi Enstitüsü)

Atatürk,Mustafa Kemal, Söylev I, Ankara 1966 ( Türk Dil Kurumu)

Atatürk'ün Tamim , Telgraf ve Beyannameleri,( Derleyen: Nimet Arsan), Ankara 1964, c. IV

Atatürk'ün Tamim , Telgraf ve Beyannameleri ( Bugünkü Dile Çeviren: Ali Sevim, İzzet Öztoprak, Mehmet Akif Tural), Ankara 2006 ( ATAM).

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1989, c I-III, ATAM

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri (Bugünkü Dile Düzenleyen: Ali Sevim, İzzet Öztoprak, Mehmet Akif Tural, Ankara 2006 ( ATAM)

Atatürkle İlgili Arşiv Belgeleri (1911-1921), Ankara 1982 (Başbakanlık Arşivi Yayını)

Avanos, Ahmet, Milli Mücadele'de Konya, Ankara 1998

Page 148: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

147

Baykal, Bekir Sıtkı, İzmir'in Yunanlılar Tarafından İşgâli ve Bu Olayın Anadolu'da Tepkileri, Ankara 1970 (TTK)

Baykal, Bekir Sıtkı, Heyet-i Temsiliye Kararlar, Ankara 1974

Baykal, Bekir Sıtkı, MilliMücadelede Anadolu Kadınları Müdafaa-I Vatan Cemiyeti, Ankara 1986, (ATAM)

Bıyıklıoğlu, Tevfik, Trakya'da Milli Mücadele, Ankara 1955, c I, 1956, c. II

Büyük Zaferin Ellinci Yıl Armağanı (Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayını).

Cebesoy, Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 1953, c I

Çapa, Mesut, Pontus Meselesi, A.Ü. Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara 2004.

Çukurova, Bülent: Kurtuluş Savaşında Haber Alma ve Yeraltı Çalışmaları, Ankara 1994

Doğanay,Rahmi, Milli Devlete Geçiş sürecinde Ümmetçi Yaklaşımlar ve 80.Yılda Çağrışımlar, A.Ü. Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü yayını, Ankara 2004

Dönmez, Cengiz, Milli Mücadeleye Karşı Bir Cemiyet: İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Ankara 1994 (ATAM)

Ener, Kasım, Çukurovanın İşgâli ve Kurtuluş Savaşı, İstanbul 1963

Ener, Kasım, Kurtuluş Savaşında Adana Cephesi, Ankara 1970

Erdeha, Kâmil, Milli Mücadelede Vilâyetler ve Valiler, İstanbul 1975.

Erol (Sümer), Mine, Türkiye'de Manda Meselesi, (1919-1920), Giresun 1972.

Evans, Laurence, Türkiye'nin Paylaşılması ( 1919-1924) Çeviren: Alev Alanay, İstanbul 1972

Goloğlu,Mahmut, Erzurum Kongresi, Ankara 1968

Goloğlu, Mahmut, Sivas Kongresi, Ankara 1969

Gökbel, Asaf, Milli Mücadele'de Aydın, Aydın 1964

Page 149: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

148

Gökbilgin, Tayyip, Milli Mücadele Başlarken, Ankara 1959, c I, 1965, c II

Gökman, Muzaffer, Atatürk Devimleri Bibliyoğrafyası, İstanbul 1968

Güner, Zekai, Trakya- Paşaeli Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti'nin Kuruluşu ve Faaliyetleri ( Aralık 1918- 13 Mayıs 1920), Ankara 1998

Gürün,Kamuran, Ermeni Dosyası, Ankara 1983

Güven, Zühtü, Anzavur İsyanı, Ankara 1965

Himmetoğlu, Hüsnü, Kurtuluş Savaşında İstanbul ve Yardımları, İstanbul 1975.

İğdemir, Uluğ, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara 1969

Jaeschke, Gotthart, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi ( 30 Ekim 1918- 11 Ekim 1922), Ankara 1970, c I, Ankara 1973, c. II

Kansu, Mazhar Fuat, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürkle Beraber, Ankara 1966

Karabekir, Kâzım, İstiklâl Harbimiz, İstanbul 1969

Kars, Zübeyir, Milli Mücadele'de Kayseri, Ankara 1999

Kasalak, Kadir, Milli Mücadele’de Manda ve Himaye isteyen Cemiyet ve Fırkalar , A.Ü. Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara 2004

Kitsikis, Dimitri, Yunan Propogandası ( Çeviren: Hakkı Devrim), İstanbul 1974

Kocatürk, Utkan, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, Ankara 1973

Kocatürk, Utkan, Atatürk'ün Toplanmamış Telgrafları, Ankara 1971

Kocatürk, Utkan, Atatürk Çizgisinde Geçmişten Geleceğe, Ankara 2005

Kurt, Yılmaz, Pontus Meselesi, Ankara 1995

Kutay, Cemal, Türkiye Hürriyet ve İstiklâl Mücadelesi, c 19, İstanbul, tarih yok

Milli Mücadele Tarihi, c. I ( Yücel Özkaya, Enver Konukçu, Rifat Önsoy, Dursun Ali Akbulut, Mustafa Balcıoğlu, Vehbi Tanfer), Ankara 2002, ATAM

Nusret, Bezmi, Bir Roman Gibi, İzmir 1995

Page 150: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

149

Özalp, Kâzım, Milli Mücadele, Ankara 1973

Özel, Sabahattin, Milli Mücadele'de Trabzon, Ankara 1991

Özkaya, Yücel, Türk İstiklâl Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi, Ankara 1981

Özkaya, Yücel, Milli Mücadelede Atatürk ve Basın , Ankara 1991

Parmaksızoğlu, İsmet, Ermeni Komitelerinin İhtilâl Hareketleri ve Besledikleri Emeller, Ankara 1981

Pontus Meselesi, İstanbul 1338 ( 1920) “ Matbuat-ı Umûmiye Müdüriyeti Yayını). Bak. Yeni yazıya çevirisi Yılmaz Kurt.

Sarıhan, Zeki, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Ankara 1993, c I, 1994, c.II, 1995, c III, 1996, c IV.

Sarıkaya, Makbule, Milli Mücadele Döneminde Rize, Ankara 2006

Sarıkoyunlu, Ali, Milli Mücadele Döneminde Din Adamları, Ankara 1996, c I

Selek , Sabahattin, Anadolu İhtilâli, İstanbul 1976

Sencer, Muzaffer, Türkiye'de Siyasi Partilerin Sosyal Temelleri, İstanbul 1970

Simavi, Lütfi, Osmanlı Sarayının Son Güleri, İstanbul ( tarih yok)

Sonyel, Selahi, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Ankara 1973,cI

Süslü, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990

Söylemezoğlu,Galip Kemali, Başımıza Gelenler (1918-1922), İstanbul 1939

Şimşir, Bilal, İngiliz Belgelerinde Atatürk, Ankara 1973, c I, 1975, c II

Taçalan, Murdoğan, Egede Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1970

Tansel, Selahattin, Mondros'tan Mudanya'ya Kadar, Ankara 1977, c I, Ankara 1978, c II

Tepeyran, Ebubekir Hazım, Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları, İstanbul 1982

Tevetoğlu, Fethi, Milli Mücadele Yıllarında Kuruluşlar, Ankara 1998

Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye'de Siyasi Partiler, İstanbul 1954, c.II,

Page 151: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

150

İstanbul 1986

Turan, Şerafettin: Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çarıklı'nın Kuvâ-yı Milliye Hatıraları (1918-1923), Ankara 1962, A.Ü. TİTEY)

Turan , Şerafettin, Türk Devrim Tarihi, Ankara 1991, c I.

Türk İstiklâl Harbi , ( Genkurmay) Batı Cephesi, Ankara 1965,,c II ( İkinci Kısım)

Türk İstiklâl Harbi, ( Genelkurmay), Ankara 1963, c II, Birinci Kısım

Türk İstiklâl Harbi, ( Genelkurmay), c. VII ( İdari Faaliyetler, Ankara 1975

Türkgeldi, Ali Fuat, Görüp, İşittiklerim, Ankara 1951

Türkmen, Ahmet Faik, Hatay Tarihi, İstanbul 1939

Türközü, Halil Kemal, Osmanlı-Sovyet Belgeleriyle Ermeni Mezalimi, İstanbul 1982

Tütenk, Ahmet Akif, Milli Mücadelede Denizli, İzmir 1999

Ulubelen, Erol, İngiliz Belgelerinde Türkiye, İstanbul 1970

Uluğ, Naşit Hakkı, Siyasi Yönleriyle Kurtuluş Savaşı, İstanbul 1973

Umar, Bilge, İzmir'de Yunanlıların Son Günleri, İstanbul 1974

Usta, Veysel-Çapa, Mesut, Milli Nücadelede Trabzon Vilâyetiyle Yazışmalar, Trabzon 1995.

Yetkin, Gıyas, Kuruluşundan Bugüne Kadar Edremitte Olup, Bitenler, Balıkesir 1974

Yularkıran, Cevdet, Reşit Paşa'nın Hatıraları, İstanbul 1939

Yücebaş, Hilmi, Bütün Cepheleriyle Halide Edip, İstanbul 1966

Page 152: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

151

M A K A L E L E R

Atamer,Hamdi “ Milli Direnme,” Belgelerle Türk Tarihi Dergisi (BTTD), İstanbul 1968, sayı 7,8,9,10,11, 12 “ eski seri”.

Aybars, Ergün “ Trabzon Müdafaa-i Hukûk Cemiyet-i ve Ali Sait Paşa Tahkik Heyeti,” Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, İzmir 1984, sayı2

Aydın, Mesut “ Milli Mücadele Döneminde İstanbul’da Anadolu lehinde faaliyette Bulunan Gizli Gruplardan Zabıtan Grubuna Ait Bir Vesika “ Teşkilat ve faaliyet Raporu,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,c.VI, sayı.18, Ankara 1990.

Baykal, Bekir Sıtkı “ Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetine İlişkin Belgeler,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c ı, sayı 1, 3 Ankara 1994,

Hasırlıoğlu, Ercüment “ Milli Mücadelede Sivas’ta Toplanan Kadınlar Kongresi, BTTD, sayı 2” , İstanbul 1967,

Köstüklü,Nuri; Isparta Müdafaa-I Hukûk Cemiyeti,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,c.VI,sayı.18, Ankara 1990,

Köstüklü, Nuri “ Milli Mücadelede Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları “ Milli Mücadelede Müdafaa-i Hukûk Teşekkülleri” (Yayına Hazırlayan: Tarih Araştırmaları Grubu), İstanbul 1986, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi (BTTD), sayı 19 “ Yeni seri”

Kürşat, Cengiz “23 Nisan Milli egemenlik Bayramının 50. Yıldönümü,” BTTD, İstanbul 1971, sayı 43

Özkaya, Yücel “Ulusal Bağımsızlık Savaşı Sırasında İstanbul'dan Anadolu'ya Kaçış Olayı,” I. Uluslararası Atatürk Sempozyumu, Ankara 1984,

Özkaya, Yücel “İzmir'in İşgâlinin Anadolu'da Tepkileri,” Ankara 1988, Atatürk Yolu Dergisi,c ı, sayı 1 Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara 1988

Özkaya, Yücel “ İstiklâl Savaşında Türk Halkının Kuvâ-yı Milliyeye ve Milli Orduya Katkıları,” II. Harp Tarihi Semineri, Ankara 1984,

Öztoprak, İzzet. Adana ve Çevresinde Müdafaa-i Hukûk Çalışmaları,”

Page 153: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

152

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 22, Ankara 1999,

Öztoprak, İzzet “ Trabzon Müdafaa-i Hukûk-u Milliye Cemiyeti,” Tarih Boyunca Birinci Karadeniz Sempozyumu, Samsun 1988,

Sertoğlu, Mithat “ Osmanlı Himâyesinde Kurulması Tasarlanan Batum- Kars Cumhuriyeti,” BTTD, sayı 20, İstanbul 1969,

Sertoğlu, Mithat “ Milli Mücadelemizde Kahraman Denizli,” BTTD, sayı 6, İstanbul 1968,

Sertoğlu, Mithat “ Tarihimizde İlk Milli Kongre,” BTTD sayı 21, İstanbul 1968,

Sertoğlu, Mithat “Trabzon Bölgesinde Rum-Pontus Cummhuriyeti Kurulması Faaliyetleri,” BTTD, sayı 11, İstanbul 1968

Şen, İsmail “ Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-ı Hukûk Cemiyeti Erzurum Şubesinin Kurulması ve Atatürk’ün Cemiyete Katkılar,” Ankara 2002,c.XVI, sayı 47

Sümer, Mine “ Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin Amerika Cumhurbaşkanı Wilson'a Gönderdiği Muhtıra,” A.Ü. Tarih Araştırmaları Dergisi, c 3, sayı 14, Ankara 1965,

Page 154: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

153

DİZİN

A Adem‐i Merkeziyyet Cemiyeti, 112, 118, 119, 120, 121 Adnan Adıvar, 31 Afganistan, 42 Afyonkarahisar, 61, 81 Ahali‐i İktisat Fırkası, 22 Ahmet Anzavur, 138, 139 Ahmet Bey, 122 Ahmet Mithat, 31 Ahmet Refik, 31 Ahmet Remzi, 59, 83 Ahmet Rıza, 35, 98 Ahmet Türkmen, 83 Akhisar, 11, 14, 19 Akşehir, 60 Alaşehir, 18, 61, 97, 150 Albayrak Gazetesi, 52 Alemdar Gazetesi, 89, 92, 110, 112, 117, 121, 130, 132, 134 Ali Fuat Paşa, 41, 42, 48, 53, 98, 112 Ali Kemal, 16, 33, 53, 92, 95, 135 Ali Rıza Paşa, 38, 60, 63 Amasya, 9, 15, 36, 47, 57, 58, 75, 76, 77, 81, 82, 92, 97, 112, 130, 135, 143 Amerika, 18, 46, 47, 70, 76, 86, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 141, 152 Anadolu Ajansı, 73 Anadolular Cemiyeti, 8, 44 Ankara, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 26, 30, 33, 42, 43, 44, 45, 46, 48, 50, 51, 

52, 53, 55, 57, 59, 60, 61, 62, 66, 68, 69, 71, 73, 74, 75, 77, 81, 82, 83, 84, 86, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 97, 101, 103, 104, 105, 106, 107, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 124, 127, 129, 130, 131, 132, 133, 138, 139, 142, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152 

Antakya, 45, 81, 83 Antalya, 18, 58, 61, 81, 93, 145 Anzavur, 83, 135, 136, 138, 139, 148 Arif, 68, 81, 97 Asker Kardeşlerimize Muavenet Cemiyeti, 77 Aydın, 11, 12, 13, 16, 17, 18, 21, 61, 81, 115, 146, 147, 151 Ayşe Remzi, 75 Azm‐i Milli Cemiyeti, 90 

B Bafra, 105 Baha Sait, 40, 42, 44 Balıkesir, 11, 16, 18, 19, 42, 58, 150 Batum, 7, 42, 77, 103, 105, 107, 119, 152 

Page 155: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

154

Bekir Sami, 17, 19, 30, 42, 97, 99 Biga, 9, 81, 83, 136, 138, 139 Birecik, 60 Bitlis, 53, 70, 81, 122 Bolu, 77, 81, 94, 130, 135, 143, 145 Bor, 49 Burdur, 9, 17, 61, 75, 76, 81, 151 Burhaniye, 19, 60 Bursa, 9, 17, 19, 27, 42, 60, 90, 91, 99, 130 

C Cafer Tayyar, 15, 62, 64, 65, 66, 113, 137 Calthorpe, 120, 123 Cami Bey, 21, 30 Canik, 81, 136 Cebel‐i Bereket, 81 Celâl Bey, 20 Celâl Muhtar, 95 Cemil Bey, 26, 75 Cemiyet‐i Ahmediye, 92, 115, 135, 137, 138, 139 Cemiyet‐i İlmiye, 50 Cevat Dursunoğlu, 50, 52 Cevat Paşa, 88, 96, 127 Cevdet Bey, 122, 123 Cumhuriyet Halk Fırkası, 61 Curzon, 60, 120, 123, 125 

Ç Çatalca, 65, 66 Çaycuma, 77 Çine, 11, 81 Çine Heyet‐i Milliyesi, 11 Çivril, 81 Çorum, 81, 130 Çukurova, 49, 78, 101, 102, 116, 137, 141, 147 

D Damat Ferit Paşa, 23, 25, 86, 92, 93, 108, 111, 135 Dedeağaç, 64 Denizli, 11, 13, 14, 17, 18, 19, 54, 76, 81, 150, 151, 152 Dersim, 81, 122, 125, 127, 128 Dimetoka, 64 Dinar, 17 Diyarbakır, 9, 15, 53, 58, 122, 123, 124 Düzce, 130, 135, 143 

Page 156: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

155

E Edirne, 8, 15, 61, 62, 64, 65, 66, 81, 84, 90, 91 Edremit, 11, 19, 60 Eğridir, 17 Elazığ, 122, 126 Elaziz, 33, 70, 122, 125 Ereğli, 49 Erenköy, 78 Ermeni, 7, 35, 39, 68, 80, 101, 102, 103, 107, 111, 119, 122, 146, 148, 149, 150 Ermeniler, 51, 72, 101, 103, 122, 142, 149 Erzurum, 8, 12, 13, 27, 40, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 59, 60, 63, 70, 72, 87, 91, 97, 99, 101, 112, 

116, 118, 119, 124, 147, 148, 152 Esat Paşa, 23, 24, 25, 26, 29, 30, 52, 59, 113 Eskişehir, 27, 44, 90, 130, 140 Etnik‐i Eterya, 102, 106 

F Fahrettin, 51 Ferit Paşa, 23, 31, 33, 71, 94, 115 Fevzi Bey, 59 Fransa, 18, 45, 51, 67, 68, 69, 76, 80, 100, 111, 138, 141 Fransız Muhipleri Cemiyeti, 100 Fransızlar, 64 Frew, 91 

G Gani Türkmen, 83 Gaziantep, 45, 60, 81 Genç, 81 Gençler Mahfili, 82 Gençler Yükselme Cemiyeti, 49 Giresun, 69, 94, 106, 108, 147 Gönen, 9, 139 Gümilcineli İsmail, 87, 92, 93, 110 Gümüşhane, 69, 81, 106 Gürcistan, 77 

H Hacıbektaş, 60 Hadisat Gazetesi, 50 Hakimiyet‐i Milliye, 72, 73, 105, 145 Hakkari, 81 Haliç, 78 Halide Edip Adıvar, 77, 97 

Page 157: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

156

Hindistan,, 42 Hopa, 77 Hrisantos, 103, 105, 106, 107, 108 Hüseyin Avni, 52 

I Isparta, 17, 48, 49, 50, 61, 81, 130, 151 

İ İçel, 9, 45, 60, 81 İfham Gazetesi, 25, 39 İkdam Gazetesi, 46 İlâ‐yı Vatan Cemiyeti, 140 İleri Gazetesi, 13, 30, 100, 120, 129 İnebolu, 82, 89, 103, 105 İngiliz Muhipleri Cemiyeti, 8, 87, 88, 89, 92, 93, 147 İngiltere, 15, 18, 42, 45, 62, 76, 80, 86, 90, 92, 93, 95, 96, 98, 102, 108, 110, 121, 123, 124, 

125, 126, 128, 138, 144 İran, 42, 126 İskece, 64, 68, 84 İskilip, 130 İstanbul, 5, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 16, 17, 18, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 

36, 37, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 50, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 77, 78, 79, 80, 81, 83, 84, 86, 87, 90, 91, 92, 95, 96, 97, 98, 99, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 125, 127, 128, 130, 131, 132, 133, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152 

İstanbul Gazetesi, 87, 90, 91 İstanbul Müdafaa‐i Milliye Cemiyeti, 45 İstihlâs‐ı Milli Kadınlar Cemiyeti, 72 İstihlâs‐ı Vatan Cemiyeti, 11 İstikbâl Gazetesi, 69 İtalya, 76, 141 İttihat ve Terakki Fırkası, 78 İzmir, 9, 11, 12, 13, 14, 18, 20, 21, 22, 24, 25, 30, 31, 33, 41, 61, 70, 71, 72, 74, 76, 80, 96, 97, 

101, 109, 119, 120, 145, 147, 148, 150, 151 İzmir Redd‐i İlhak, 109 İzmit, 27, 81, 135 

K Kangal, 9, 76 Kara Vasıf, 29, 40, 41, 42, 43, 44, 97, 98 Karabiga, 136, 137, 138 Karaisalı, 49 Karakol, 8, 40, 41, 42, 43, 44, 86, 97 

Page 158: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

157

Karakol Cemiyeti, 41, 42, 43 Kars, 7, 77, 148, 152 Kastamonu, 9, 27, 44, 74, 75, 76, 82, 89, 91, 130 Kayseri, 9, 48, 60, 75, 76, 77, 81, 83, 91, 130, 148 Keçiborlu, 81 Kırkkilise, 141 Kırşehir, 81 Kızılhançerliler Cemiyeti, 137, 139 Kilikyalılar Cemiyeti, 8, 45, 46, 47, 48 Kilis, 74 Koca Mustafa Paşa, 34, 93 Konya, 9, 46, 47, 61, 74, 75, 82, 83, 91, 110, 117, 130, 131, 132, 143, 146 Kozan, 48, 81 Küçük Asya Cemiyeti, 103 Kütahya, 24, 27, 61, 110, 130 

L Londra, 72, 97, 99, 107, 141 Lüleburgaz, 62, 65 

M Mahmut Nedim, 68 Malatya, 122, 125 Manisa, 11, 130 Mardin, 81 Matbuat Cemiyeti, 36, 103 Mavri Mira Cemiyeti, 103 Meclis‐i Mebûsan, 131 Mehmet Efendi, 68, 110 Mehmet Galip, 69, 72, 119 Melek Reşit, 73 Menemen, 14 Merzifon, 103, 105, 106, 130 Milas, 9, 19, 20 Milli Ahrar Fırkası, 30, 31, 33 Milli Aşireti, 124 Milli Blok, 9 Milli Kongre, 8, 22, 23, 24, 25, 26, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 72, 86, 98, 113, 

152 Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti, 22 Milli Türk Fırkası, 36, 37, 38, 39 Milne, 18 Mondros, 5, 7, 13, 22, 23, 46, 50, 51, 52, 53, 67, 72, 84, 101, 142, 143, 149 Muğla, 9, 18, 60, 130 Mustafa Bey, 43 Mustafa Sabri, 87, 109, 110, 111, 117, 129 

Page 159: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

158

Müdafaa‐i Vatan Cemiyeti, 9, 19, 20, 73, 74, 75, 76, 77, 82, 114 Mümtaz Bey, 30 

N Nazilli, 18, 61 Nevşehir, 130, 131, 132 Nigehbancılar, 115, 136, 137 Niğde, 30, 45, 48, 49, 76, 131, 132 Nowil, 123, 126 Nuri Paşa, 109 

O Of, 118, 120 Ordu, 14, 17, 46, 47, 69, 87, 89, 98, 115, 116, 139 Osmanlı Matbuat, 36, 76, 114 

Ö Ömer Lütfi, 18 

P Paris, 22, 23, 24, 35, 47, 51, 62, 66, 69, 70, 72, 94, 97, 102, 108, 111, 117, 118, 122, 127 Pasinler, 53 Pınarhisar, 9, 76 Prens Sabahattin, 32, 35, 71 

R Rauf Ahmet, 96 Refik Halit, 16, 94, 117 Resmi Göçmenler Komisyonu, 103 Rıfat Bey, 46 Rize, 68, 69, 71, 118, 119, 121, 149 Roma, 72, 97 Rum Muhacirin Cemiyeti, 103 Rusya, 41, 42 Ruşen Eşref, 57 Ryan, 88 

S Said Molla, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 110, 115, 122, 131, 135, 141 Salih Bey, 131 Samsun, 7, 9, 10, 13, 15, 69, 71, 81, 82, 87, 102, 103, 104, 105, 107, 136, 152 Sarayköy, 17, 81 

Page 160: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

159

Saruhan, 61 Selahaddin Bey, 35, 64 Selamet‐i Osmaniye, 8, 34, 130 Senirkent, 81 Servet Bey, 55, 127 Sevr, 65, 72, 102, 129 Siirt, 81, 122 Silvan, 60, 122, 123 Sinop, 24, 81, 130 Sivas, 8, 9, 10, 15, 18, 19, 25, 26, 27, 30, 31, 41, 44, 45, 50, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 63, 64, 70, 

71, 73, 74, 75, 76, 77, 81, 83, 84, 91, 97, 98, 99, 100, 114, 115, 117, 130, 138, 143, 145, 147, 148, 151 

Siverek, 81, 123 Sosyal Demokrat, 25, 48 Söke, 11, 17 Söz Gazetesi, 23, 34, 36, 72, 79, 81, 118, 119 Sulh ve Selamet, 8, 23, 24, 25, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 109 Sütçüler, 81 

Ş Şakir Efendi, 49 Şevket Bey, 26, 30, 43, 57, 64, 87, 113 Şeyh Recep, 117 

T Tahir Paşa, 49 Talat Paşa, 27 Tavas, 81 Teceddüt, 8, 80 Tevfik Bey, 117 Tevfik Paşa, 22, 35, 109, 111 Tokat, 71, 81, 97, 146 Trabzon, 8, 9, 24, 25, 27, 32, 44, 51, 55, 60, 68, 69, 70, 71, 72, 77, 91, 97, 103, 104, 105, 106, 

107, 109, 112, 118, 119, 120, 121, 136, 149, 150, 151, 152 Trabzon Muhafaza‐i Hukûk‐u Milliye Cemiyeti, 69, 71 Trabzon ve Havalisi Müdafaa‐i Milliye Cemiyeti, 8 Trakya, 8, 9, 15, 23, 24, 57, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 83, 84, 99, 102, 103, 109, 113, 

137, 141, 147, 148 Trakyalılar Cemiyeti, 9, 67, 68 Türk Dünyası, 36 Türk İzmir, 20 Türk Ocağı, 36 Türkiye Büyük Millet Meclisi, 61, 66, 85, 108, 122, 144, 145 

Page 161: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

160

U Uluborlu, 81 Ulukışla, 49 Urfa, 9, 51, 60, 73, 81 

V Vahdettin, 21, 70, 84 Vakit Gazetesi, 95 Van, 70, 81, 97, 101, 122 Venizelos, 103, 104, 108 Vilayât‐ı Şarkiyye Müdafaa‐i Hukûk‐u Milliye, 71, 94 Viranşehir, 59, 124 Vitelli, 60 

W Wilson, 8, 12, 24, 35, 46, 75, 76, 86, 94, 95, 98, 100, 121, 122, 142, 143, 152 

Y Yalvaç, 81 Yenigün Gazetesi, 57 Yozgat, 9, 76, 143 Yunan, 12, 14, 18, 19, 20, 25, 49, 62, 64, 66, 102, 103, 104, 107, 141, 142, 146, 148 Yunanlılar, 9, 12, 13, 14, 57, 64, 65, 67, 147 Yunus Nadi, 95 Yusuf Talat, 58 

Z Ziya Bey, 69, 91 Zonguldak, 81 

Page 162: Yücel ÖZKAYA - İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler

http://www.atam.gov.tr e-posta:[email protected].

Yücel Ö

ZKAYAFiyatı: 10.00TL

İSTİKLAL HARBİNDE YAR

ARLI VE ZAR

ARLI CEMİYETLER

Prof.Dr.Yücel Özkaya’nın Özgeçmişi: 1937 yılında Bolu’da doğdu. İlk ve ortaokulu, Düzce’de, Liseyi Erzurum’da bitirdi. 1961’de Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Kürsüsünden mezun olduktan sonra, altı ay Tarsus Kız Enstitüsünde öğretmenlik yaptı.1962 Ocak ayında,aynı fakültenin Yakınçağ Tarihi Kürsüsüne asistanasistan olarak girdi. 1968-1970 tarihlerinde Etimesgut Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi’nde asteğmenolarak görevini tamamladı. Özkaya, 1968 yılında ‘‘Osmanlı İmparatorluğunda Ayânlığın Kuruluşu” adlı tezle doktor, 1976’da “Osmanlı İmparatorluğunda Ayânlık” teziyle doçent, 1984’te “Osmanlı İmparatorluğunda Dağlı İsyanları” adlı çalışması ile profesör oldu. 1979 yılında Ankara Üniversitesi tarafından üç aylığına araştırma ve incelemeler yapmak üzere İngiltere’ye gönderildi.yapmak üzere İngiltere’ye gönderildi.1976-1998 arasında çeşitli üniversitelerde Yakınçağ Tarihi ve Türk İnkılâp Tarihi ile ilgili lisans ve lisans üstü dersler verdi. Konya Selçuk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilkent, İzmir Dokuz Eylül, Erzurum Atatürk Üniversiteleri ders verdiği üniversitelerin arasındadır. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesinde Eğitim Bilimleri BölümBölüm Başkanlığı ve Yürütme Kurulu üyeliği yaptı.Atatürk Araştırma Merkezi Bilim Kurulu ve Yürütme Kurulu, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yönetim Kurulu üyelikleri görevlerini yapmıştır. İzzet Baysal Vakfı Genel Kurul üyesidir. Atatürk Araştırma Merkezi’nde “Milli Mücadele Tarihi” ve “Atatürk Biyografisi” bilim kollarının başkanlıklarını yürütmüştüyürütmüştür. Genelkurmay Başkanlığı Askeri TarihGenel Kurul üyesidir. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Bölüm Başkanlığını 1Şubat 1994-1Eylül 2004 yıllarında yapmıştır. Yakınçağ Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanlığını ise 14 yıl süresince üstlenmiştir. 1 Eylül 2004 tarihi itibarıyla emekli olmuştur. Bilkent ve Ankara Üniversiteleri’nde lisans üstü dersler verdi. Evlidir ve iki çocuk babasıdır.

Ulusal Bağımsızlık Savaşı henüz başlamadan önce Anadolu ve Rumeli’de İmparatorluk içindeki çeşitli unsurların cemiyetler kurarak kendilerine bir yol çizdikleri görülmekteydi. Azınlıklar cemiyetler kurarak kendilerine yurdumuzdan toprak kopararak, bizi parçalamak isterken, Osmanlı döneminde sayıları çok artmış olan yetişkin pek çok aydın II.Meşrutiyet döneminden beri artık söylenegelen Türkiye sözcüğü etrafında toplanarak, hem azınlıklara, hem de işgalcilere karşı koymak amacıyla cemiyetler kurmaya başlamışlardı. Kurulan cemiyetlerin içinde zararlı faaliyetler gösterenler de vardı. Bunların içinde yüzyıllardır Padişaha bağlı kalmış, ortaya çıkan olayları kavrayamayan insanlar mevcut olduğu gibi manda tarafları da vardı. Ayrıca, İstanbul’da padişaha yakın olmak, Meclis’e girebilmek için çalışan cemiyetler de kurulmuştu. Mustafa Kemal Paşa, bütün bu cemiyetleri vatan savunması etrafında toplamayı başaracaktır. Mustafa Kemal Paşa, Samsuna çıktıktan itibaren yararlı cemiyetlerle haberleşmeye, onlara işgali kınayan mitingler yapmaları, telgraflar çekmeleri konularında beyannameler göndermişti. Sivas Kongresinde ve sonrasında bütün cemiyetler tek bir cemiyet haline getirildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduğunda ise artık cemiyetlere ihtiyaç kalmamıştı.