zaman news 215

48
Stockholm’de kültür festivali heyecanı Uluslararası Türkçe Olimpiyatları kapsamında yapılan Kültür Festivali ve Dil Olimpiyatı 2013 İsveç Ödül Töreni Stockholm’de gerçekleştirildi. Programa Türkiye’den AK Parti Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey ve AK Parti Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz de katıldı. 1 15’TE Binlerce genç, toplumdan uzak yaşıyor Yalnız yaşama alışkanlığı gençlere de sıçramış durumda. Daha önce yanlız yaşayanların geneli yaşlılardan oluşuyorken, şu anda ise durum tersine dönüyor. 1 7’DE Nasıl yasarsanız, öyle ölürsünüz! Anadolu’nun ilk türbesi Diyarbakır’da Moralinizi bozmayın ciddiye alın Ünlülerin hayatındaki dönüm noktaları www.zamaniskandinavya.dk 15 - 21 MAYIS 2013 • YIL : 5 • SAYI : 215 • DANMARK 25 DKK • SVERIGE 30 SEK • NORGE 35 NKR • FINLAND 3,5 EURO Gazetenizle birlikte Yumuşak güç, güç değildir 1JOST LAGENDIJK 39’DA Başkasının suretine bürünmek 1 4’TE Suriye’de ‘intifada’ yaşanıyor 134’TE Konya,Teşrif-i Arus’u bekliyor 1 38’DE ZAMAN’DA BU HAFTA İşsizlik artıyor İşsizlik artıyor hükümet çaresiz İş Piyasası İdaresi, 2013’de beklenenin üzerinde etnik kökenlinin işsizlik parası hakkını kaybetme riski ile karşı karşıya olduğunu açıkladı. Etnik kökenli işgücü, Danimarka çalışma piyasasındaki işgücünün yüzde 10’undan daha az. Buna karşın etnik kökenliler arasındaki işsizlik oranı ise çok yüksek. 1 ERDAL ÇOLAK’IN HABERİ 13’TE Norveç hükümeti, büyüme paketini açıkladı Geçtiğimiz günlerde hükümet tarafında sunulan gelişim paketinde, sendika ve işverenlerin, makul ücret ödemede dengeli bir kalkınma yolu izlediği vurgulanıyor. 1 HABERİ 12’DE Hatay’ın Suriye sınırındaki Reyhanlı ilçesinde patlayıcı yüklü iki ayrı aracın on dakika arayla infilak ettirilmesi sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 46’ya yükseldi. 26’sı ağır 51 yaralının tedavisi sürüyor. Ölenlerin kimlikleri belirlenirken, Adli Tıp Kurumu’ndan ailelerine teslim edilen cenazeler toprağa verildi. 1 HABERİ 16’DA Yürek dağlayan o feryadın hikâyesi

Upload: zamandk

Post on 13-Mar-2016

234 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

Zaman news, 215

TRANSCRIPT

Page 1: ZAMAN NEWS 215

Stockholm’de kültürfestivali heyecanıUluslararası Türkçe Olimpiyatlarıkapsamında yapılan Kültür Festivali ve DilOlimpiyatı 2013 İsveç Ödül TöreniStockholm’de gerçekleştirildi. ProgramaTürkiye’den AK Parti Mardin MilletvekiliGönül Bekin Şahkulubey ve AK Parti AksarayMilletvekili İlknur İnceöz de katıldı. 1 15’TE

Binlerce genç,toplumdan uzak

yaşıyorYalnız yaşama alışkanlığı gençlere

de sıçramış durumda. Daha önceyanlız yaşayanların geneli yaşlılardan

oluşuyorken, şu anda ise durumtersine dönüyor. 1 7’DE

Nasıl yasarsanız,

öyle ölürsünüz!

Anadolu’nun ilk

türbesi Diyarbakır’da

Moralinizi bozmayın

ciddiye alın

Ünlülerin hayatındaki

dönüm noktaları

www.zamaniskandinavya.dk15 - 21 MAYIS 2013 • YIL : 5 • SAYI : 215 • DANMARK 25 DKK • SVERIGE 30 SEK • NORGE 35 NKR • FINLAND 3,5 EURO

Gazetenizlebirlikte

Yumuşak güç,güç değildir1JOST LAGENDIJK 39’DA

Başkasınınsuretinebürünmek1 4’TE

Suriye’de‘intifada’yaşanıyor134’TE

Konya,Teşrif-iArus’ubekliyor1 38’DE

Z A M A N ’ DA B U H A F TA

İşsizlik artıyor

İşsizlik artıyorhükümet çaresizİş Piyasası İdaresi, 2013’de beklenenin üzerinde etnik kökenlinin işsizlik parasıhakkını kaybetme riski ile karşı karşıya olduğunu açıkladı. Etnik kökenli işgücü,Danimarka çalışma piyasasındaki işgücünün yüzde 10’undan daha az. Buna karşınetnik kökenliler arasındaki işsizlik oranı ise çok yüksek. 1 ERDAL ÇOLAK’IN HABERİ 13’TE

Norveç hükümeti, büyüme paketini açıkladıGeçtiğimiz günlerde hükümet tarafında sunulan gelişim paketinde, sendika ve işverenlerin,makul ücret ödemede dengeli bir kalkınma yolu izlediği vurgulanıyor. 1 HABERİ 12’DE

Hatay’ın Suriye sınırındaki Reyhanlıilçesinde patlayıcı yüklü iki ayrıaracın on dakika arayla infilakettirilmesi sonucu hayatınıkaybedenlerin sayısı 46’ya yükseldi.26’sı ağır 51 yaralının tedavisisürüyor. Ölenlerin kimlikleribelirlenirken, Adli Tıp Kurumu’ndanailelerine teslim edilen cenazelertoprağa verildi. 1 HABERİ 16’DA

Yürekdağlayano feryadınhikâyesi

Page 2: ZAMAN NEWS 215

2 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYAENGİN TENEKECİ KONYA

1Norveç’in tanınmış şair ve yazar-larından Erling Kittelsen, Oslo’da

faliyet gösteren Kültür ve Sanat Plat-formu’nun İstanbul ve Konya’ya dü-zenlediği ‘kültür gezisi’nden son derecememnun kaldığını kaydetti. 5 gün sü-ren gezi boyunca her iki şehre ait önemlitarihi ve kültürel yerler, Ayasofya, Za-man Gazetesi, Gazeteciler ve YazarlarVakfı, Mevlana Müzesi ve Türbesi, Mev-lana Universitesi ziyaret edildi.

Her iki şehirde de ilk defa bulundu-ğunu söyleyen Kittelsen, Türkiye insa-nının oldukça misafirperver ve cana ya-kın olduğunu belirtti. İstanbul gezisiboyunca ilk olarak Ayasofya’yı ziyareteden Norveçli şair, aynı zamanda, Za-man Gazetesi Genel Yayın YönetmenYardımcısı Mehmet Kamış’dan ZamanGazetesi hakkında bilgi aldı ve Türki-ye’nin tanınmış edebiyatçılarından şair-yazar Mehmet Erdoğan ile, Türk şiiri veşairleri hakkında hasbihalde bulundu.Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı da ziya-ret eden Norveçli yazar, Abant Plat-formu Genel Sekreteri Hüseyin Hur-malı’dan, Vakfın misyonuna ilişkin bilgialdı.

Konya’da ise sırasıyla, Mevlana Mü-zesi ve Türbesi, Şems-i Tebrizi Türbesi,Sadrettin Konevi Camii ve Türbesi,

Mevlana Üniversitesi ve Mevlana Sos-yal Araştırmalar Uygulama ve Araş-tırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Şadi Ay-dın ziyaret edildi. Bir Mevlana hayranıolan Kittelsen, Aydın’dan Mevlana hak-kında bilgi aldı. Erling Kittelsen, gezi bo-yunca kendisine sahip çıkan, Konya’nıntanınmış teksticilerinden ve semazenle-rinden Abdulkadir Dikici ve oğlu Muh-mammed Fethullah Dikici’ye ayriyetenteşekkürlerini sundu.

Doç. Dr. Şadi Aydın, Norveçli ay-dına Mevlana’ya ilişkin aktardığı bilgi-ler arasında, Mevlana’nın, bir arif-iHak olmakla beraber, bir fakih, birhadis alimi, bir Kur’an tefsircisi ve birPeygamber aşığı olduğunun altınıçizdi. Aydın, konuyla ilgili sözlerinişöyle sürdürdü: ‘’Yıllardır, Mevlana’nınsıfatları görmezlikten gelindi. Aynı za-manda Mevlana, kısır bir dairenin içe-risine hapsedilmeye çalışılarak, hü-

manist bir filozof olarak taktim edildi.Filazoflar Mevlana’nın arkasında ancakdüşünce, dilenen birer talebe olabilir-ler. Mevlana’nın Mesnevi-i Şerifi, birmedeniyet kurucusu niteliğindedir.’’

Doç. Dr. Şadi Aydın’a ziyaret hak-kında konuşan Kittelsen, ‘’Mevlana’yıtanımama rağmen bugün, Aydın sa-yesinde Mevlana hakkında oldukçayeni şeyler öğrendim. Özellikle, ‘Mev-lana’nın Mesnevi-i Şerifi, bir medeni-yet kurucusu niteliğindedir’ bilgisi be-nim için oldukça orjinaldi.’’ dedi. Sonolarak, Mevlana’nın Konya’ya teşrifidolayısıyla, Mevlana Kültür Mer-kezi’nde düzenlenen progma geçildi.Program boyunca Kur’an okundu,canlı tasavvuf müziği eşliğinde sema-zen gösterisi gerçekleştirildi. Kittel-sen, ‘’Bu kadar çok çocuğun bu türprogramlara katılması oldukça güzelbir şey.’’ dedi.

Türkiye’yi ilk defa ziyaret eden şair-yazar Erling Kittelsen:

Türkiye’yi tekrar ziyaret etmekiçin artık çok nedenim varNorveç’in tanınmış şair ve yazarlarından Erling Kittelsen, Oslo’da faliyet gösteren Kültür ve SanatPlatformu’nun İstanbul ve Konya’ya düzenlediği ‘kültür gezisi’nden son derece memnun kaldığını kaydetti.

Yazar Kittelsen, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış’dan Zaman Gazetesihakkında bilgi aldı.

Mevlana Sosyal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Şadi Aydın, ErlingKittelsen’e, Mevlana’nın bazı orjinal eserlerini gösterdi.

Erling Kittelsen, Türkiye’nin tanınmış edebiyatçılarından şair-yazar Mehmet Erdoğan ile, Türk şiiri veşairleri hakkında hasbihalde bulundu.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı daziyaret eden Norveçli yazar, AbantPlatformu Genel Sekreteri HüseyinHurmalı’dan Vakıf hakkında bilgialdı.

Kittelsen,‘’Mevlana’yıtanımama rağmenbugün, Aydınsayesinde Mevlanahakkında oldukçayeni şeyleröğrendim. Özellikle,‘Mevlana’nınMesnevi-i Şerifi, birmedeniyet kurucusuniteliğindedir’ bilgisibenim için oldukçaorjinaldi.’’ dedi.

Page 3: ZAMAN NEWS 215
Page 4: ZAMAN NEWS 215

Poşet içinde yalnızca bir kaç saatlik bir kızbebek bulunmuştu. Bebeğin durumu iyiydi venormal bebeklere göre biraz daha küçüktü. Be-bek, yürüme yolu bulunan yeşil bir alanda bu-lunmuştu. Annenin nerede yaşadığı ise bilin-miyordu ama polis evde doğduğunu ve kadınında zor durumunda olabileceğini tahmin ediyorve kayıp anneye yardım edebilmek için doğrumyapan kadına kendilerine ulaşması çağrısındabulunuyordu. Bu hepimizi derinden üzen olaygeçen hafta Danimarka’nın Farum şehrindeyaşanmıştı. Bu ve benzeri hadiseleri her gün du-yar olduk malesef.

Özellikle son zamanlarda tüm Avrupa’dagündemi meşgul eden ve malesef bizleri de ya-kından ilgilendiren bir mesele var; ‘ailelerindenalınan çocuklar’. Anneler gününü yeni geçirdi-ğimiz şu günlerde nedendir anneleri evlatların-dan, ya da evlatları annelerinden uzaklaştıran budurum. Ekonomik kriz, artan dünyevi beklen-tiler, tamamen dünya eksenli bir yaşam tarzınınbenimsenmesi, yaygınlaşan sosyal medyanınaile fertlerinin arasına girmesi, ‘ben’ odaklı ya-şama gibi sebeplerdir belki de bizleri bu denlibirbirimizden uzaklaştıran. Arzulanılan anne,baba veya evlat modelini filmlerde arar, hika-yelerde dinler olmuştuk. ‘Suretler’ diye bir filmvardı. Filimde insanlar evlerinde yattıkları yer-den, uyur vaziyette bilgisayarlar aracılığı ilekendi suretlerinde yapılmış ropotlarla işlerini yö-netiyorlardı. Görünürde herşey yolunda gidiyor,hiçbir suç veya problem yaşanmıyordu ama iç-ten içe büyüyen bir sorun vardı ve onu da kendisuretlerine bürünmüş robotlarla çözmek müm-kün değildi: Duygu ve hislerimiz!

Ekonomik dertler, daha iyi bir yaşam stan-dardına ulaşma arzusu, artan sosyal medyabağımlılığı derken, kendi suretlerimize bürün-müş robotlara dönüştük bizler de. Yeni doğmuş1-2 saatlik bebeğini bir poşet içerisinde yol ke-narına bırakan da bir anne, savaşa gitmiş amakendisinden bir türlü haber alamamış evladınıyada eşini bir ömür boyu bekleyenler de..

Geçen yıl Belarus ile alakalı bir yazımda,Minsk’deki Gözyaşı Adası’nı anlatırken Ça-nakkale’ye gönderdiği kocasını bir ömür boyubekleyen Cevdet’in annesinden de bahsetmiş-tik. Yıllarca Balıkesir Ali Şuuri Efendi İlk-okulu’nun yanında ayakkabıcı tamirciliği yapanCevdet Bey’in anlattıklarını bir kere daha pay-laşmak istiyorum sizlerle annelerimizin anı-sına:

“Rahmetli babam Hafız Ali, Çanakkale’dekaldığında anamın karnında yedi aylıkmışım...O’nu hiç tanımadım. Bir fotoğrafı bile yoktu. Ogünler çok zor günlerdi, seferberliğin sıkıntılıgünleri, işgal yıllarıydı. Yoksulluk, sıkıntı; ço-cukluğumuz hep ekmek peşinde elemle geçti...

Ama anam, çocukluğumdan itibaren evdenher çıkışında yanıma gelir ve; “Oğlum! Ben pa-zara gidiyorum, baban gelirse hemen çağır ha!”derdi.

Hiçbir gün; “Ben bağa, bahçeye, tarlaya gi-diyorum baban gelirse hemen çağır ha!” de-meden evimizin eşiğinden adımını dışarı attığınıhatırlamıyorum.

Her sabah gün doğmadan, şehrin üzerineışıklar serpilmeden kalkar babamı beklerdi.

Anam babamı bekledi durdu. Büyüdümdükkan açtım...

Annem yine her nere gidecek olsa dükkânagelir, gideceği yeri söyler ve “Baban gelirse ça-ğır ha!” derdi.

Bir ömür yüreği hep bir heyecan hep bir te-laş içinde geçti: “Kocam ha bu gün ha yarın ge-lecek...”

Bazen kendi kendine mırıldanırdı; “Gelme-din ey yar, gelmedin, yüzünü bir kez daha gör-seydim, kokunu bir kez daha içime çekseydim,

gelmedin ki ey yar, gelmedin.”Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı,

yine de hep bastonunu alır bana gelir ve “Oğ-lum ben komşuya gidiyorum baban gelirse ça-ğır ha!” diye tembihlerdi.

“Gün geldi, anacığım ağırlaştı, ölüm döşe-ğinde bizimle helâlleşti.

“Evladım! Bana iyi baktın, hakkını helal et“dedi.

“Sonra bana dönerek usulca; ‘baban gelirse,annem hep bekledi dersin’ dedi. Sonra birdenirkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseye-rek; ‘Hoş geldin bey! Hoş geldin...’ dedi ve başıyastığa düştü.”

Hekimoğlu İsmail bir yazısında; “Her can-lının annesi vardır. Bunların içinde annesininkıymetini bilen, ona yardımcı olan sadece in-sandır… Gönül, insanlardan bir şeyler bekler.Anne, evladından sadece, “Anneciğim, nasılsın,bir isteğin var mı?” sözünü bekler. Bazen bir ke-lime, gönül binasını yapmaya yeter: Anneci-ğim!..” diyordu.

Eğer hala sizinleyse yada hayattaysa anne-mizi ‘kendi suretlerimizle’ her zamankindendaha çok sevelim. Senede sadece bir günü an-neler günü olarak kutlamak annelerimize karşıbir vefasızlıktır. Bir ömür boyu evladını, eşinibekleyen, ömrünü onlar için feda eden annele-rimizin hakkını ne yapsak veremeyiz...

İşsizliğe bir çareBu hafta manşetten girdiğimiz haber Av-

rupa’da yükselen işsizlik ile alakalı. 2008’dekikriz öncesinde yüzde 7’nin altında olan AB ge-nelindeki işsizlik, bugün yüzde 10’u aşmış du-rumda. Yunanistan, İspanya ve Portekiz işsizli-ğin korkutucu boyutlara ulaştığı Avrupa ülkeleri.Danimarka’da da işsizlik yüzde 7,7’ye ulaşmışdurumda. Fakat İsveç ve Finlandiya’nın durumuise daha vahim. Bu ülkelerdeki işsizlik oranı sı-rasıyla yüzde 8,2 ve 8,4’e ulaşmış durumda.

Danimarka’da da hükümet işsizlik ile uğra-şırken, Norveç’teki hükümet yeni bir büyümepaketi açıkladı. Petrol vergi sistemini geliştirmeyive ülke ekonomisindeki mevcut farklı sektörle-rin eşitsiz dağılımını azaltmayı hedefliyen yenibüyüme paketi; refah seviyesi oldukça yüksek veekonomisi oldukça iyi durumda olan Norveç’te,refahın olduğu zamanlarda, yavaşlamaya sebepolacak hataları yapmamak içinmiş...

Danimark’da ise durum Norveç’tekinden bi-raz farklı. Norveç refah seviyesini nasıl koruya-cağının derdine düşerken Danimarka işsizliğenasıl çare bulacağının derdinde. Zira Dani-marka İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Da-nimarka’da kayıtlara geçen toplam işsiz sayısı155 bin’e yaklaşmış durumda. 2013’de bekle-nenin üzerinde etnik kökenlinin de işsizlik pa-rası hakkını kaybetme riski ile karşı karşıya ol-duğu söyleniyor. Danimarka Başbakanı HelleThorning-Schmidt alınan önlemler ile alakalı birtakım açıklamalarda bulundu ama siyasi veekonomik çevreler işsizlik sistemi ile ilgili yapı-lacak olan değişikliği çılgınlık olarak nitelediri-yor. Dünyayı ve özellikle de Avrupa’yı etkisi al-tında bulunduran ekonomik kriz en çok göç-menleri etkiliyor. İşgücü İstatistik Kurumu’nunrakamlarına göre, Danimarka’daki her 6 etnikkökenliden 1’i işsiz.

İşsizliğe bir çare bulmak lazım ama bir yan-dan yeni iş gücü oluşturmaya çalışırken kendisuretlerimizden de uzaklaşmamak lazım. Baş-kalarının suretlerine bürünmüş robotlar misaliçalışsak, Karun gibi zengin olsak neye yarar zira‘anneciğim’ diyemedikten, biz olamadıktansonra...

[email protected]

Başkasının suretine bürünmek

4 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYAKamil Subaşı

DANİMARKA HABER TURU

Talha Uğurluel’den ‘Mekke-Medine’ ve ‘Hacı Ata’seminerleri

Vestegnen Bölgesinde faaliyet gösteren Faklen Derneği, geçen haftasonu Roskilde’de Mekke-Medine konulu özel bir program gerçek-

leştirdi. Türkiye’de son dönemde adından sıkça söz ettiren ünlü araştır-macı yazar Talha Uğurluel’in konuşmacı olarak katıldiğı programda ay-rıca geniş çaplı bir kermes gerçekleştirildi. Araştırmacı yazar Talha Uğur-luel Farum’da da ‘Hacı Ata’ konulu bir sunum gerçekleştirdi.

28 Mayıs’ta pratisyen hekim hizmeti duracak

Pratisyen hekimler Bölgelere karşı Odense’de toplanacaklarındandolayı 28 Mayıs’ta ülke çapında vatandaşlar pratisyen hekim hizmeti

alamayacak. Bu bilgiyi veren Pratisyen Hekimler Organizasyonu (PLO)Başkanı Henrik Dibbern acil yardıma ihtiyacı olanların endişe etmemesigerektiğinin de altını çizdi. Dibbern şöyle devam etti: “Bölgelerle yapa-cağımız anlaşmada acil durumlar için bir tedbirimizin de olmasını sağ-layacağız. Dolayısıyla vatandaşlar, acil bir hastalık sebebiyle kendi he-kimlerini aradıklarında, başka bir hekime yönlendirilebilecek. Tıpkımesai saatlerinin dışında, nöbetçi hekim desteğinin alınması gibi.”Hü-kümetin geçtiğimiz hafta, hekimlerle Danimarka Yerel Yönetimleriarasındaki anlaşmazlığa müdahale etmesinin ardından, hekimler beş böl-gede toplantı yapmış ve ardından PLO olarak hükümetin tutumu kar-şısında nasıl bir eylem planında bulunacaklarına dair karar verebilmekiçin yaklaşık 3 bin 600 üyesiyle Odense’de buluşmuştu. Hükümetin ger-çekleştirmeyi düşündüğü yeni yasal düzenleme, PLO’ya göre pratisyenhekimlerin uygulamadaki temel haklarını sınırlayacak nitelikte. Bu se-beple PLO, üyelerine Bölgelere hizmet numaralarını iade etmelerini tav-siye etti. Bu da Danimarkalıların, hekim hizmeti için para ödeyeceklerianlamına geliyor. Henrik Dibbern, hekimlerin bu ciddi adımı destekle-diklerini “Net bir rakam veremesem de, çok sayıda hekimin geri bildi-rimde bulunduğunu, bu sebeple hekimlerin yüzde 90’ınından çok dahafazlasının bu adımı desteklediğini tahmin ediyorum” ifadeleri ile açık-ladı. “Hekim olarak, hastalarımıza doğru düzgün hizmet vermenize en-gel olacak bu yasal düzenlemeye karşı çıkmak durumundayız” dedi.

Kopenhag’ın dünyaya tanıtımı için 38 milyon kron

Kopenhag, elde edeceği film fonu sayesinde, yabancı film prodüksi-yonlarını şehre çekip, Danimarkalı film prodüksiyonların ülkede kal-

masını sağlayabilecek. Kopenhag Film Fonu’nun ana sponsoru Kopen-hag Belediyesi. Kültür Bakanı Pia Allerslev, fonun sağlayacağı 38 milyonkronun Başkent Bölgesi’nde yarar sağlayacağını düşünüyor. Ancak bufondan yararlanabilmek için filmin başkent Bölgesi’nde çekilmesi gere-kiyor. DR’nin Kültür Editörü Niels Frid, “Söz konusu fon, gelecekte degeçerli olmak üzere Kopenhag’a dikkat çekilmesini sağlayacak. 2010’luyıllarda Kopenhag ve Danimarka’dan bahsedileceği zaman, o yıllarda çe-kilmiş filmden kareler de aklımızda canlanmalı. Çekilecek filmler Dani-marka için kartvizit gibi olacak. Tüm dünyadan Danimarka’ya gelecekturistler için tanıtıcı olacak. Fon aynı zamanda, en ünlü sanatçılarımızı veyurt dışında tanınan sanatçılarımızı da kapsayacak” dedi.

Kuzey Denizi’ndeki petrol iştah artırıyor

Kuzey Denizi’ndeki Danimarka petrolüne duyulan ilgi artıyor. 31 şir-ket Kopenhag’a gelip mevcut imkanlar hakkında daha fazla bilgi edin-

mek istedi. Berlingske’nin haberine göre, bu rakam 2005 yılında yapılan6. lisans toplantısının iki katı kadar. Yedinci Danimarka petrol lisansı gö-rüşmeleri yılın ilerleyen zamanlarında belirlenecek. Mevcut imkanları bü-yük bir potansiyel olarak değerlendiren Nordsøfond şirketinin müdürüPeter Helmer Steen, “Son bir kaç yılda, bugünkü üretimlerde, kireç ta-şından başka jeolojik katmanda bir takım oluşumlar tespit edilmiştir. Tes-pit edilen yeni jeolojik katmanlarda büyük miktarlarda petrol bulunu-yor. Ancak söz konusu petrolü çıkartabilmek için hem teknoloji hem deekonomi gerekiyor. Yurt dışından gelen talep o kadar büyük ki, iyimserolmak için çok sebep var.” dedi. Enerji Ajansı’ndan şef Jens Skov-Spil-ling, dünya çapında ilginin bu kez petrol lisansında olduğunu söyledi.Daha önceleri bu kaynaklara ilgi gösterenler küçük ve orta ölçekli şir-ketlerdi. İlklim ve Enerji Bakanı Martin Lidegaard bu kadar çok şirketinKopenhag’a gelmiş olmasından dolayı mutlu olduğunu belirtti.

Danimarka Somali’ye 75 milyon kron harcayacak

İki Danimarkalı rehinenin ve Filipinli meslektaşlarının Somali’de ser-best bırakılmalarından sonra Danimarka Somali’ye yapılacak 75 mil-

yon kronluk destek yapacak. Söz konusu yardım Somali’de güvenlik, hu-kuk sisteminin geliştirilmesi, hükümet desteği ve eğitim için harcanacak.Dısişleri Bakanı Villy Søvndal “Somali’de olumlu gelişmeler kaydedildi.Militanlar Şebab’a çekildi ve böylece korsan saldırıları azalmış oldu. Budurumu bizim de katıldığımız deniz güvenliğine borçluyuz” dedi. Ge-liştirme Bakanı Christian Friis Bach’a göre de yeni hükümete güç vermek,el uzatmak ve destek vermek gerekiyor. “Somali 20 yıl boyunca savaş,kaos, korsanlar ve teröristlerle mücadele ettikten sonra, ülkenin büyükbir kısmında güvene kavuşmuş durumda. Ayrıca bir başbakanları da var.İşte şimdi destek vermemiz gerekiyor. Risk aldığımızı biliyorum. Ama riskalmazsanız daha büyük riskleri doğurabilirsiniz” dedi.

Page 5: ZAMAN NEWS 215

5 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

MENAF ALICI STOCKHOLM

1İsveç’in başkenti Stockholm’de açılanTürk Hamamı, İsveç’te sağlık hizmeti

veren kurumlar listesine alındı. Malatyalı gi-rişimci Ziya Gürsoy’un Upplands Väsby böl-gesinde bulunan İnfra City İş Merkezi’nde aç-tığı Oriental Türk Hamamı’na gidenlerinmasrafını devlet karşılıyor. İsveç’te sigortalı ça-lışanlara, bir sağlık merkezi ya da spor tesi-sinde kullanmak üzere, yıllık bin 500 kronluksağlık desteği veriliyor. İsveçliler bu desteği,sağlık hizmeti veren kurumlar listesine alınanTürk Hamamı’nda kullanmaya başladı.

Konuyla ilgili ZAMAN’a bilgi veren iş-letme sahibi Ziya Gürsoy, Oriental Hamamı’nıbüyük gayretler sonucu İsveç vergi dairesi nez-dinde bir sağlık kurumu kapsamına aldırdığınıbelirterek, “biz de sağlık hizmeti veriyoruz. Yı-kanıp keselenenlerin vücutları ter yoluyla tok-sin atıyor. Daha sağlıklı bir bedene kavuşuyor.Müşterilerimiz, devletin verdiği o imkânı bu-rada kullanıyorlar, o da bizim için çok iyi” dedi.

Hamamcılığa henüz 12 yaşındayken Mer-sin’de başlayan Ziya Gürsoy, 20 yıl önceAlanya’da tanıştığı İsveçli eşi ile birlikte Stock-holm’e yerleşti. Uzun bir süre restoran ve şa-tolarda garsonluk yapan Gürsoy, 2010 yılında4 milyon kronluk bir yatırımla hayalini süsle-yen Oriental Hamamı’nı açtı. Hamam açmasevdasının kendisini İsveç’te tuttuğunu söy-

leyen Gürsoy, “yoksa Mersin’den, Antal-ya’dan gelen bizler için İsveç, özellikle kışın ya-şanılacak bir ülke değil. Ama hamam açmahayali beni burada tuttu ve en sonunda ba-şardım. Daha otantik bir ortam oluşturmakiçin hamamda kullanılan bütün malzemeleriTürkiye’den getirttim” diye konuştu.

“Gelin adaylarını davulla karşılıyoruz”

İsveçlilerin hamama büyük ilgi gösterdiğinidile getiren Gürsoy, bir defa gelenler sonratekrar geliyor. Hatta yanında beş kişi ile birliktegeliyor. İnternet sitemizde müşteri defterineyorumlar yazıyorlar. ‘Hamama gittim yıkan-dım, kendimi bir kraliçe ya da kral gibi hisse-

diyorum’ diye yazılar yazmışlar. Özellikle ba-yanlar sağlığa çok önem veriyor. Daha çok ba-yanlar geliyor. Burada düğün öncesi yapılangeleneksel bir adet var. Gelin kaçırma olayı.Bekârlığa veda partisi gibi bir şey. İşte İsveçli-ler onu burada yapıyorlar. Gelinin gözlerini ka-patıp gelini buraya getiriyorlar. Biz de onları dı-şarıda davulla karşılıyoruz” şeklinde konuştu.

“Şu ana kadar toplam 12 bin müşteriyehizmet verdik”

Müşterilerinin yüzde 98’inin İsveçli oldu-ğunu kaydeden Gürsoy, Türklerin ise geri ka-lan yüzde 2’lik payın sadece 0,5’lik kısmınıoluşturduğunu söyledi. Şu ana kadar toplam12 bin müşteriye hizmet verdiklerini de dilegetiren Gürsoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Ha-mam Oriental aynı zamanda İsveç ile Türkiyearasında bir kültür köprüsü vazifesi görüyor.İsveçliler gelip burada Türkiye’yi öğreniyorlar.Tekrar geldiklerinde Türkiye biletlerini göste-riyorlar. ‘Hamamı çok sevdim, burası bu ka-dar güzelse, Türkiye’de başka ne güzelliklervardır, gidip o güzellikleri keşfetmek istiyorum’diyen insanlar var. Biz de gidecekleri yerler ko-nusunda onlara bilgi veriyoruz.”

Talep durumunda hamamı sadece o müş-terilerine kapatabileceğini de sözlerine ekleyenGürsoy, Finlandiya’nın başkenti Helsinki ya daNorveç’in başkenti Oslo’ya da hamam açmayıdüşünüyor.

Türk Hamamı, sağlık hizmeti verenkurumlar listesine alındıİsveç’in başkenti Stockholm’de Malatyalı girişimci Ziya Gürsoy tarafından açılan Türk Hamamı, İsveç’te sağlık hizmeti verenkurumlar listesine alındı.

Ziya Gürsoy, Oriental Hamamı’nı büyük gayretler sonucu İsveç vergi dairesi nezdinde bir sağlık kurumu kapsamınaaldırdığını belirterek, “biz de sağlık hizmeti veriyoruz. Yıkanıp keselenenlerin vücutları ter yoluyla toksin atıyor.

Page 6: ZAMAN NEWS 215

6 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

NSU cinayetleri Almanya’daki Türk top-lumunun konuştuğu nadir ortak konularınbaşında geliyor. Almanlarla birlikte konuş-tuğumuz birkaç ortak konudan biri, hattason yıllar için bir tanesi bile diyebiliriz. Dün-yanın Almanya’daki Türklerle ilgili olarak iseilgi gösterdiği ilk konu.

Aylardır yazılıyor, konuşuyoruz ve tartı-şıyoruz. 6 Mayıs’ta ilk mahkeme yapıldı. So-nuç için fiyasko demek abartı olmaz. Asrındavası denilen davaya ilgi gösteren Türkle-rin sayısı yüzü bulmadı. Onların da önemlibir kısmı gazeteci. Gelenlerin bazılarınıntelevizyonlarda göründükten sonra gitmesinigöz önüne alırsak Almanları bile şaşırtan birtepkisizliğin temsilcileri olduğumuzu söyle-mek mümkün.

Bu azlığa rağmen orada sergilediğimizgörüntünün Türk toplumu olarak bize puangetirdiğini düşünmüyorum. Aksine tersi birdurum bile söz konusu. Karışık ve hedefi ol-mayan bir tepki curcunası, tarif edilemeyenbir duruş. Yukarıdan bakıldığında efendiler-den acılarını dindirmesi için bir kurban talepeden darmadağınık bir kitle…

Aylardır beklenen bir güne bile doğrudürüst bir hazırlık yapamıyorsak, haklı ol-duğumuz noktada hiç olmazsa haksız po-zisyona düşmemek için bu tür eylemlerdengeri durmak bence daha akıllıca…

Sahayı kirletenler aşırı sağcı Almanlar veonların bilinmeyen koruyucuları da Alman-lar olduğuna ve bizim bu kirlilikte öldürül-mek haricinde hiçbir kabahatimiz ve dahli-miz olmadığına göre, temizliği yapma işinide tamamen Alman adalet sistemine bırak-makta ve güvenmekte fayda var.

Çünkü sergilediğimiz her negatif tavırkarşıda da negatif tavırların artmasına sebepolabiliyor. Ayrıca mahkeme önünde ortayakoyduğumuz kurban isteyen görüntü, mah-keme salonunda bir zanlı ve sanıktan çokmisafir edasıyla ve oldukça kendinden eminbir tavırla duran Beate Zschaepe’yi önce kur-ban sonra da kahraman haline getirebilir.

Kadının katil olduğu kesin değil. Avu-katları onun katil olmadığına inanıyor. Hattasavcının bile aynı görüştü olduğu ifade edi-liyor. İki katil intihar edip öldüğüne göresürpriz bir tanık çıkmazsa yataklık veya yar-

dımcılık yapma haricinde bir suçla suçlan-ması zor görünüyor. Mahkeme sonrasındaiçeride yattığı kadar bir ceza alıp dışarı çık-ması ihtimal dâhilinde.

Mahkeme salonuna kelepçesiz getiril-mesi, iyi giyimi, moralinin yerinde olması,sürekli rahat tavırlarla sakız çiğnemesi, davasonucuyla alakalı olarak ona avukatları ta-rafından iyi tahminlerde bulunulmuş oldu-ğunu ortaya koyuyor. Konuşmayacak olmasıda herhalde bundan kaynaklanıyor.

Mahkeme önünde sergilenen protestogösterilerinde dikkat edilmesi gerekenönemli bir husus daha var. Almanlar aşırısağa karşı birçok şehirde binleri aşkın katı-lımla birçok kez tepki gösterdiler. Amamahkeme günü yok denecek kadar az Al-man vardı. Aşırı sağa karşı gösterilecek de-mokratik tepkinin Almanlarla birlikte olmasışart. Çünkü Almanların katılmadığı bir tepkiaşırı sağ karşıtı da olsa, Alman toplumuna birbaşka açıdan yine aşırı görüntüsü veriyor.Aşırı tavırların herkesi rahatsız ettiğini söy-lemeye gerek yok. Bu durum ise zaten çokolumlu olmayan imajımıza ilave negatif kat-

kıda bulunuyor.Almanya Türk toplumu medyasının bü-

yük katkısıyla davayı dünya gündemini ta-şımayı başardı. Bu katkı olmasaydı NSU da-vası da Dresden’de hakim önünde bir Nazitarafından öldürülen hamile Merve Şerbiniolayı gibi şu an unutulmuş veya unutulmayaterk edilmiş olabilirdi.

Anlık tepkiler gösteriyor, hevesimiz ça-buk kaçtığı için takip ettiğimiz birçok şeyi or-tada bırakabiliyoruz. Şu ana kadar gösterdi-ğimiz başarıyı yine Türk toplumu ve medyasıolarak sabırlı ve uzun vadeli bir strateji ile taç-landırabiliriz.

En az 2,5 yıl sürmesi beklenen davayı hu-kuki olarak takip etmek, olabilecek hukukskandallarına dikkat çekmek, davanın ay-dınlatılmasına katkıda bulunacak bilgilere veşahitlere ulaşmaya çalışmak, son 100 yıliçinde Almanya’ya en büyük zararı vermişolan aşırı sağa karşı Almanlarla demokratikdayanışmaya girmek, aşırı sağın yabancılar-dan daha çok Almanlar için tehlike arz etti-ğini anlatmaya çalışmak daha akıllıca bir ta-vır olacaktır.

Türk toplumu NSU protesto gösterilerinden çekilmeli !

Mahmut Çebi

ERDAL ÇOLAK KOPENHAG

1Son günlerdeki trafik kazaları ve bukazalar sonucu ortaya çıkan mal ve can

kayıpları çözülemeyen bir sorun olarak Da-nimarka’nın gündeminde önemli bir yer tu-tuyor. Danimarka’da hemen her gün kaza ha-berleri duyulmakta ve trafik kazaları günü-müzde hala var olan ve çözüme kavuşturula-mayan bir sorun. Özellikle bu konuda Dani-marka Trafik İdaresi de sürekli alternatif ça-lışmalar yapmakta.

2010 yılı itibarı ile trafik kazalarında ölenyada yaralanların sayısı yaklaşık 4 bin 408 ki-şiydi. 2011 yılında ise bu rakam 4 bin 429 ola-rak, 2012 yılında ise yaklaşık 3 bin 610 kişi ola-rak istatistiklere geçti. Danimarka’da diğer Av-rupa ülkelerine göre trafik kazası sonucuölenlerin oranı yüksek değil, fakat Danimar-ka’da 2013 yılının ilk yarısında geçen yılaoranla trafik kazalarında ölenlerin ya da yara-lanların sayısı artış gösterdi.

Trafik kazalarını azaltmaya yönelik, Radi-kal Parti ve Sosyalist Halk Partisi alkol promiloranının trafikte düşürülmesi için yasa öneri-sinde bulunacak. Her iki parti trafikte alkolpromil oranının 0.5’ten 0.2 promile düşürül-mesi gerektiğini dile getirdi. Radikal PartiSözcüsü Jeppe Mikkelsen Danimarka’dakitrafik sorunu çözebilceklerini ifade ederken,Sosyalist Halk Partisi’nin trafik konusundakisözcüsü Jonas Dahl, alkol alan sürücülerin sa-yısında artış olduğunu dile getirdi. SosyalDemokrat Parti’nin trafik konusundaki söz-cüsü Rasmus Prehn ise konu ile ilgili şunlarısöyledi: “Trafikte alkol konusunda çok büyüksorunlar yaşıyoruz. Hükümet olarak bu ko-nuda çalışmalar başlattık. Danimarka’daki ik-tidar ve muhalefet partileri promil oranının dü-şürülmesi konusunda hem fikir olduklarınıdile getiriyorlar.”

Danimarka Trafik İdaresi, trafik güvenli-ğinin tek başına polisiye tedbirlerle sağlana-mayacağını belirterek şu açıklamada bulundu:“Pek çok kurum, kuruluş ve sivil toplum ör-gütü trafik ile ilgili altyapı eğitim, denetim ko-nularında birlikte çalışsa da bireylerin de bu ör-gütlerle işbirliği ve uyum içerisinde çalışmasıgerekir. Ama önemli olan vatandaşlarımızınkurallara uymalarıdır.” Danimarka Sağlık Ba-kanlığı, İçişleri Bakanlığı,Trafik Bakanlığı ve si-

vil toplum örgütleri, birlikte Dani-

marka’da daha güvenli trafik nasıl sağlanabi-lir konusunda ortak çalışmalar yürütüyorlar.Emniyet kemeri kullanımını artırmayı ve hızkısıtlamalarına uyulmasını yaygınlaştırmayıamaçlayan proje çalışmalarında bulunuyorlar.

Dünyadaki ölümlerin dörtte biri trafikkazalarından

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dün-yada her yıl meydana gelen trafik kazası kay-naklı 50 milyon’dan fazla yaralanmayı ve 1

milyon 300 bin ölüm mezdana gelmektedir.Dünyadaki tüm ölümlerin yüzde 2.2’si yara-lanmaya bağlı, yüzde 23’ü trafik kazalarınabağlı olarak gerçekleşmekte. Kazalarda yara-lanan ve ölenlerin yüzde 50’si yolcu ve yayagibi masum kişiler. Her sene ülkelerin gayrisafi milli hasılasının yüzde 4’ü trafik kazalarınedeniyle kaybedilmekte. Dünyadaki yara-lanmaya bağlı ölümler incelendiğinde yakla-şık dörtte birinin trafik kazalarından meydanageldiği görülmekte.

Danimarka’da trafik kazaları artışta

Kazaları azaltmak için alkol promiloranının düşürülmesi gündemdeTrafik kazalarını azaltmaya yönelik, Radikal Parti ve Sosyalist Halk Partisi alkol promil oranının trafikte düşürülmesi içinyasa önerisinde bulunacak. Her iki parti alkol promil oranının 0.5’ten 0.2 promile düşürülmesi gerektiğini dile getirdi.

Danimarka’da diğer Avrupa ülkelerine göretrafik kazası sonucu ölenlerin oranı yüksekdeğil, fakat Danimarka’da 2013 yılının ilkyarısında geçen yıla oranla trafik kazalarındaölenlerin ya da yaralanların sayısı artış gösterdi.

Page 7: ZAMAN NEWS 215

7 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYAENGİN TENEKECİ OSLO

1Norveçli binlerce genç ve çocuk, kendi-lerini toplumdan izole ediyor. Norveç

araştırma şirketlerinden Ipsos MMI’nin yap-tığı bir araştırma sonucuna göre, 16-19 yaş gu-rubu 180 bin genç ve çocuğun yüzde 29’unun(62 bin) yanlız yaşadığı belirtildi. Oranınyüzde 19’unun kız çocuklarından, yüzde10’unun ise erkek çocuklardan oluştuduğuaktarıldı.

Araştırma raporunda yer alan detaylarda,yalnız yaşamın gençler arasında hızla yayıldığıifade edildi. Konuyla ilgili yerel medyaya ko-nuşan bazı Norveçli uzamanlar, yanlızlığıngençler arasında bir tabu haline geldiğini be-lirterek, ‘’Bu durum, insanın psikolojisi adınaoldukça zararlı bir durumdur.’’ dedi.

Yaklaşık 1 buçuk yıl yalnız yaşayan 22 ya-şındaki J.T. ismindeki Norveçli genç kız araş-tırma sonucunu kendi hayatından da bazı ka-reler aktararak yerel medyaya değerlendirdi.Genç Norveçli, rapor sonucunun ülke adınautanç verici bir durum olduğunu kaydederek,‘’Kendini halktan, toplumdan tecrit edengençlerde paylaşım duygusu yok oluyor. Yal-nız yaşadığım yıllarda kendimi oldukça çare-siz hissediyordum.’’ dedi.

Konuyla ilgili Norveç genelinde yapılan birbaşka araştırma sonucuna göre ise insanlarınyüzde 19’u tek başına, yüzde 25’i iki kişi ola-rak hayatını devam ettirirken, 600 bin nüfuslubaşkent Oslo’da ise insanların üçte biri yalnızyaşıyor. Bu oranın, bazı merkezlerde yüzde53’e kadar çıktığı ifade ediliyor.

Binlerce genç, toplumdanuzak yaşıyorYalnız yaşama alışkanlığı gençlere de sıçramış durumda. Daha önce yanlız yaşayanlarıngeneli yaşlılardan oluşuyorken, şu anda ise durum tersine dönüyor.

22 yaşındaki J.T. ismindekiNorveçli genç kız: ‘’Kendinihalktan, toplumdan tecriteden gençlerde paylaşımduygusu yok oluyor. Yalnızyaşadığım yıllarda kendimioldukça çaresizhissediyordum.’’ FOTO: VG

ATİLA ALTUNTAŞ STOCKHOLM

1İsveç’te otomobilde babası tarafın-dan unutulan küçük çocuk sıcağın

etkisi ile hayatını kaybetti. Kreşe çocuğunubırakıp işe gitmek için otomobille erken-den yola çıkan baba, çocuğunu park ettiğiarabada unutarak işe gitti. 8 saat otomo-bilin içinde mahsur kalan 2 yaşındaki ço-cuk havanın da sıcak olması dolayısıylahavasızlıktan hayatını kaybetti. İş yerinegiden baba, öğleden sonra oğlunu ara-bada unuttuğunu hatırladı ancak ara-bada oğlunun cansız bedeni ile karşılaştı.Olay yerinde şok geçirdiği bildirilen ba-banın polis sorgusuna alındığı ancak sağ-lık durumunun kötüleşmesi üzerine has-taneye kaldırıldığı bildirildi.

Olay ile ilgili açıklama yapan LundEmniyet Müdürlüğü’nde görevli polis me-

muru Stephan Söderholm, durumun çoktrajik olduğunu söyleyerek, küçük çocuğunölümüyle ilgili soruşturma başlatıldığını,çocuğun devam ettiği kreşin personeli ileannenin de ifadesinin alınacağını söyledi.Yoklama yaparak eksik olan çocukları ai-lesine bildirmesi gerektiği yönünde suçla-malara cevap veren Kreş Müdürü, ilk günçocuğun kreşe gelmediği ve ailesinin ma-zeret bildirmediği zaman öğretmenlerintoplantı yaparak çocuğun ailesine bildiril-diğini kaydetti. Müdür üzücü olaydankreşin sorumlu tutulamayacağını ifadeetti. Camları kapalı otomobilde uzun sürehareketsiz kalmanın çocuklar için ölümcülolduğunu, yetişkinler için de çok tehlikeliolduğunu belirten Astrid Lindgren ÇocukHastanesi Doktoru Svante Norgren, ço-cuğun şansızlığını havanın o gün 24 derecesıcak olmasına bağladı.

Otomobilde unutulanküçük çocuk öldüİsveç’te babası tarafından otomobilde unutulan küçükçocuk hayatını kaybetti. Talihsiz baba şok geçirdi.

Page 8: ZAMAN NEWS 215

8 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

ZAMAN KOPENHAG

1Danimarka’da her yıl meraklabeklenen Anadolu Kültür Günle-

ri’nin tarihleri açıklandı. Geçtiğimizhafta içerisinde bir açıklama yapan Ana-dolu Kültür Günleri organize heyeti, et-kinliğin bu yıl 1-2 Haziran tarihlerindeyapılacağını bildirdi. Etkinlik geçtiği-miz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Ko-penhag’ın ünlü meydanı Radhusplad-sen’de gerçekleştirilecek.

Danimarka, Anadolu Kültür Günlerivesilesiyle Türkiye’nin ünlü müzisyen-lerini ağırlayacak. Etkinlik kapsamındaTürk Halk Müziği’nin ünlü sesi Kubat,rap müziğin son dönemdeki en başarılıisimlerinden Sagopa Kajmer ve TürkRock Müziği’nin sevilen temsilcilerindenGrup Gripin Kopenhag’da sahne alacak.Etkinliğin sunuculuğu geçtiğimiz yıl-larda olduğu gibi bu yıl da Vatan Şaşmaztarafından yapılacak.

Danimarka Türk İşadamları Der-neği (DATİAD) tarafından organizeedilen Anadolu Kültür Günleri kapsa-mında ayrıca sema, mehter ve halkdansları gösterileri olacak. Zaman’akonuşan DATİAD yetkililerinden NailAd, ‘‘Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi buyıl da amacımız Anadolu’nun kültürünüDanimarka’ya taşımak.’’ dedi.

Anadolu Kültür Günleri1-2 Haziran’da Danimarka’da her yıl merakla beklenen Anadolu Kültür Günleri’nin tarihleriaçıklandı. Etkinlik bu yıl 1-2 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Danimarka, Anadolu Kültür Günleri vesilesiyle Türkiye’nin ünlü müzisyenlerini ağırlayacak. Etkinlikkapsamında Kubat, Sagopa Kajmer ve Grup Gripin Kopenhag’da sahne alacak.

Stockholm’de ABBAmüzesi açıldıİsveçlilerin ünlü pop grubu ABBAStockholm’de ismini yaşatmak içinmüze açtı.ZAMAN STOCKHOLM

1İsveç’in dünyaca ünlü pop grubu ABBA, Stockholm’deismini yaşatmak için müze açtı.Beş katlı bir bina olarak

açılan müzede grup üyelerinin 10 yıllık beraberliği süresincepiyasaya sürdükleri altın plaklar, giydikleri kostümler ve kul-landıkları müzik enstrümanları yer alıyor. Müze ziyaretçilerisahnede durabilecek, grup üyelerinin kıyafetlerini deneyebi-lecek ve müzik kayıt stüdyosunda zaman geçirebilecek. Ay-rıca bilgisayar tekniği sayesinde grubun 5. üyesi olabilecekhatta şarkı bile kaydedebilecekler. ABBA grubu, 1972 yılındakurulmuş ve 10 yıl sonra dağılmıştı. Grup, müzik kariyerle-rinin başlangıcından beri 400 milyon şarkı kaydını sattı. Resmiolarak grup hala dağılmamış görünse bile 1982 yılından buyana üyeleri beraber sahneye çıkmadı.

HASAN CÜCÜK EMRE OĞUZ RINGSTED

1Ringsted Türk Kültür Merkezi, Türki-ye’nin Kopenhag Büyükelçisi Berki

Dibek ve Ringsted Belediye Başkanı NielsUlrik Hermansen’in de aralarında bulun-duğu seçkin bir topluluğun katıldığı törenlehizmete açıldı. 2,6 milyon krona satın alınanbina 10 ay gibi kısa bir sürede bitirildi. Mer-kezin içinde cami, konferans salonu, şark kö-şesi ve gençler için özel salonlar bulunuyor.Büyükelçi Berki Dibek, bu tür merkezler sa-yesinde İslam’ın Danimarka toplumunadaha iyi anlatılacağını söyledi. “Şehrimeolumlu katkı sağlayan Türklerle gurur du-yuyorum” diyen Ringsted Belediye BaşkanıNiels Ulrik Hermansen, açılışa katılanların‘küçük bir Türkiye’ oluşturduğunu ifade etti.

Ringsted Türk Kültür Merkezi’nin açılıştöreni Köge din görevlisi Zaim Işık’ın oku-duğu Kur’an-ı Kerim ile başladı. Açılış töre-nine gelen herkese teşekkür ederek başlayanRingsted Türk Kültür Merkezi Başkanı TuranBaba, Danimarka’nın her tarafından açılışagelen misafirlerin birlik ve berbarliğimize güçkatacağını belirtti. Turan Baba, her türlümaddi ve manevi fedakarlık yapan vatan-daşlarımıza ve kendilerine her konuda yar-dımcı olan belediye yetkililerine teşekküretti. Koordinatör din görevlisi Hüseyin Gül-tekin, camilerin İslam ve Müslüman kav-ramlarının sembolü olduğunu ifade ederek,camilerin iman, ibadet ve takva merkezi ol-

duğunu söyledi. Papaz Janne Majbom, açı-lışa yüzlerce kişinin katılmasının böyle güzelbir merkeze olan ihtiyacı en güzel şekilde an-lattığını söyledi. Hangi dinden olursa olsunherkesin ibadet edeceği bir yere ihtiyaç duy-duğuna işaret eden Janne Majbom, erkekler,kadınlar, gençler ve çocuklara özel yerlerinolmasının, merkezin herkes tarafından sa-hipleneceğini sözlerine ekledi.

“Şehrime olumlu katkı sağlayan Türklerlegurur duyuyorum”

Konuşmasına ‘Bu süreci yakından takipeden biri olarak ne kadar büyük bir işe imzaattığınızın yakın şahidiyim’ diyerek başlayanRingsted Belediye Başkanı Niels Ulrik Her-mansen, binanın eski halinden eser kalma-dığını ve ortaya muhteşem bir merkezinçıktığını söyledi. Ringsted’de yaşayan Türk

toplumu ile gurur duyduğunun altını çizenHermansen, “Sizler şehrimize çok olumlukatkı yaptınız. Danimarka toplumuna başa-rıyle entegre olarak, sizden sonra gelen diğeretnik kökenlilere çok iyi bir rol model oldu-nuz.” diye konuştu.

Bu merkezler, İslam düşmanlarının çabaları-na engel olacaktır

Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi BerkiDibek açılışı yapılan merkezin manevi ve kül-türel ihtiyaçlara en iyi şekilde cevap verece-ğini söyledi. Caminin ‘cem etmek’ anla-mına geldiğini belirten Berki Dibek, “Bumerkez birlik ve beraberliğimize hizmet ede-cektir. Diğer şehirlerin bu merkezi örnek al-ması gerekir. Dinimizin güzelliklerini örnekdavranışlarımızla sergileyip, içinde yaşadığı-mız topluma göstermeliyiz. Danimarka top-lumuna entegre olurken özümüzü ve dini-mizi korumalıyız. Kültür ve değerlerimizi ko-rumada bu merkezler önemli işlevler yapar-ken, İslam düşmanlarının çabalarına engelolacaktır. Dinimizin doğru tanıtılmasını sağ-layacaktır” dedi.

Ringsted Türk Kültür Merkezi’nin açılışıdin görevlisi Nuh Yılmaz’ın okuduğu duadansonra Büyükelçi Berki Dibek ve BelediyeBaşkanı Niels Ulrik Hermansen’in de arala-rında olduğu isimlerin kurdelayı kesmesiyleyapıldı. Merkezi gezen Büyükelçi Berki Di-bek, ortaya gurur verici bir binanın çıkma-sından mutluluk duyduğunu ifade etti.

Ringsted Türk Kültür Merkezi’nin açılışında konuşan Büyükelçi Berki Dibek:

Danimarka’ya entegre olurken özümüzü korumalıyızTürkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Berki Dibek, açılışı yapılan merkezin manevi ve kültürel ihtiyaçlara en iyi şekilde cevapvereceğini söyledi.

Ringsted Türk Kültür Merkezi, Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Berki Dibek ve Ringsted Belediye Başkanı NielsUlrik Hermansen’in de aralarında bulunduğu seçkin bir topluluğun katıldığı törenle hizmete açıldı.

Page 9: ZAMAN NEWS 215
Page 10: ZAMAN NEWS 215

10 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

CUMA ALİ KARAMAN

1Başta bizlere kendi hayat hikayemizibeyaz perdede seyrettiren ekibe teşe-

kür ediyor, daha nice selamların ruhlara vegönüllere ulaşmasını Cenab-ı Hakk danniyaz ediyorum. Uzun sene-lerden sonra nihayet yeni yenikendi dünyamızdan gerçekhayatları beyaz perdede sey-retmeye başladık. İşte o ha-yatlardan birini çok duyguluve bir o kadar da mesajlaryüklü selam filiminde, kala-balık bir toplulukla beraberseyretme imkanı bulduk.

Filim Anadolu merkezli üçfarklı coğrafyada çekilmiş. Fi-lime konu olan üç hizmet sev-dalısının Anadolu’nun bağ-rından çıkıp gitmeleri bana seneler önce sey-rettiğim Er Risale filimindeki üç atlının bir-birinden ayrılış anını hatırlattı. Fakat bu fi-limde önemli bir fark vardı, o da gidenlerdenbirinin bayan olmasıydı. Bütün olmsuzluk-lara rağmen bu üç hizmet sevdalısının sabırve sebatı kısa bir zamanda gittikleri coğraf-yalarda gönülleri fethetmeye yetmişti. Fili-min bu sahnesi bana bir zamanlar evlatlarınıYemen’e gönderenleri hatırlatınca kendikendime zaman geçse de fazla birşeyin de-

ğişmediğini söyledim. Bugün de Anadoluinsanı evlatlarını oralara cehaleti yok etmekiçin göndermekle zaten aynı ruhu taşıdıkla-rını göstermiyor mu?

Filim kareleri her kesime hitab edi-yordu. Senelerdir infak ve sosyal yardım ola-

rak yapılan hizmetler hakkındaacaba diyenlere güzel cevaplarvardı... Kurban sahnesinde iki-yüz kurban vererek Afganis-tan’a gelmiş olan gence asılhayvanı değil kendini insanlı-ğın selameti için kurban eden-lere binler selam olsun. Orayagiden kişilerden birinin İstan-bul merkezi arayıp ikiyüz kur-banı kendisine yazılmasını is-temesi bize ayrı bir duyguyuyaşatıyordu. Çocukların açlıkve halkın sefalet sahneleri her

sene hayır adına kapımızı çalanların ne ka-dar doğru ve önemli bir iş yaptıklarını anla-tıyordu...

Yine evlatlarını göndermek istemeyenanne ve babalara çok önemli mesajlar vardı...Ne mutlu o anne ve babalara, evlatlarını sa-dece kendileri için değil bütün insanlık içinyetiştirip gönderenlere... Ve kainatı bir mek-tep kabul edenlere...

Filim karelerinde erkeklere olduğu kadarbayanlara da çok önemli mesajlar vardı.

Hele Afganistan coğrafyasında Allah’ın rı-zasından başka hiçbir gayesi olmadan hemde en zor şartlarda hizmet etmek gibi... Ba-zen en rahat hizmet edilecek yerlerde ve za-manlarda bahanelerin arkasına saklananlaramesaj üstüne mesaj vardı.

Selamın gerçek manasını belki çoğumuzo akşam onlardan öğrendik. Halkın bile gi-remediği mayın tarlasına bacımızın anneşefkati ve hizmet sevdasıyla girmesi ve öğ-rencisine koşması… Ya Bosna’da kendisi so-ğukta yaşadığı halde fakat okulda öğrenci-ler üşümesin diye takılarını satarak okula kö-mür alıp bağışlayan anne... Atalarımıza karşıondaki o vefa duygusu kadar keşke diğer va-tan evlatlarında da az vefa olsa...

Yaşatmak için kendini öğrencilerine fedaeden kahraman öğretmen. Bizlere kahra-manlığın sadece harp meydanlarına mahsusolmadığını gösterdi. Asıl kahramanlığın ge-ride ideal bir nesli bırakmakta olduğunundersini veriyordu. Ya Afrika kıtasına gidenHarun kardeşimiz; o coğrafyada asırlardırbeyaz insan hakkındaki imajın fedakarlık,sabır ve eğitimle değişebileceği dersini engüzel şekilde verdi.

Sevdalarını asıl sevdaya feda edenler bufani dünyada olmasa bile ukbada asıl sevdayımutlaka elde edeceklerdir. Zaten son sahnebizlere hizmet sevdası ile ancak aşk sevda-sının zirvesine ulaşılacağını gösterdi.

Bütün bu örneklerden sonra öğrendim kiöğretmen sadece kitapta olanları öğreten veanlatan değildir. O, aynı zamanda anlatı-lanları bizzatihi hayatında uygulayan ve ya-şayandır. Doğrusu bu filimle, insanlığınbeklediği öğretmen modelinin piskolojinin,sosyolojinin ve pedegojinin çok ötesinde birgönül ve sevda işi olduğunu öğrendim. Kı-saca filim bizi çok duygulandırmıştı. Fakatbizi hiç güldürmedi desem haksızlık olur. Fi-limde bu iki duyguyu iç içe yaşadık desemyeridir. Çünkü ikisi de çok tatlı ve anlamlıanlardı.

Birilerini kendine benzeterek vermekdeğil asıl onları insan kabul ederek vermekönemlidir. Bana göre filim Avrupa toplu-munda yaşayan bizler için nasıl hareket et-memizin dersini veriyor ve bozulan imajı-mızı nasıl düzeltebileceğimizi gösteriyordu.

Evet bugün Avrupa’daki kötü imajımızıgönül erlerinin vereceği ahlak ve eğitimledüzeltebiliriz. Siyahın kafasındaki beyaz,bir de Batı’nın kafasındaki kara kafalı insanve Müslüman imajı üzerinde iyi düşündü-ğümüz zaman bunu ancak o zaman anlamışoluruz. Bu iş her şeyden önce fedakar, sa-mimi, hasbi, sabırlı ve sebatlı ulu ruhlar vegönüllerle yapılabilir. Bizlere yaşantılarıyladoğrunun dersini ve adresini verenlerin vegösterenlerin huzurunda hürmet ve mu-habbetle eğiliyor ve selam sizlere diyorum...

Selam sizlere

ZAMAN KOPENHAG

1Danimarka ve Finlandiya geçtiğimiz haftaönemli bir karara imza atarak Filistin’e yol-

ladıkları diplomatik heyetlerin statüsünü ‘mis-yondan’ ‘büyükelçilik’ statüsüne yükseltti. Ko-nuyla ilgili ortak bir açıklama yapan DanimarkaDışişleri Bakanı Villy Sovndal ve Finlandiya Dış-işleri Bakanı Erkki Tuomioja söz konusu kara-rın, Filistin lideri Mahmud Abbas’ın İsrail ile ikidevletli çözüm çerçevesinde barış görüşmelerinebaşlamasını cesaretlendirmesini umduklarınıifade ettiler. Açıklamada ayrıca söz konusu statüdeğişikliğinin bağımsız Filistin devletinin resmiolarak tanınması anlamına gelmediği de vur-gulandı. Söz konusu karar başta Danimarka veFinlandiya’da yaşayan Filistin kökenli göçmen-ler olmak üzere dünyanın birçok ülkesindekiMüslümanlar tarafından sevinçle karşılandı.

Bu arada Danimarka ve Finlandiya’nın bukararı, internet arama devi Google’nin Filistinsayfasında kullandığı ‘Filistin Bölgesi’ ifadesini‘Filistin Devleti’ olarak değiştirmesinin hemenakabinde alması dikkat çekti.

Danimarka ve Finlandiya’nın Filistin’dekidiplomatik temsilciliklerini büyükelçilik sevi-yesine yükseltmesinin, Filistin’in tanınmasındanönceki son aşama olduğu ifade ediliyor. Hatır-lanacağı üzere Danimarka ve Finlandiya geçti-ğimiz yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndayapılan oylamada Filistin’in gözlemci devletstatüsü kazanabilmesi için de evet oyu kullan-mıştı.

Danimarka en son 2011 yılında Kopen-hag’daki Filistin heyetinin diplomatik statü-sünü ‘Filistin Genel Temsiciliği’nden, ‘Dani-marka Filistin Misyonu’ seviyesine yükseltmişti.

Danimarka ve Finlandiya’danFilistin’e büyük destekDanimarka ve Finlandiya, geçtiğimiz hafta içerisinde önemli bir karara imza atarak Filistin’dekitemsilciliklerinin statüsünü misyondan büyükelçilik seviyesine yükseltti.

Ortak bir açıklamayapan DanimarkaDışişleri BakanıVilly Sovndal veFinlandiya DışişleriBakanı ErkkiTuomioja sözkonusu kararın,Filistin lideriMahmud Abbas’ınİsrail ile iki devletliçözümçerçevesinde barışgörüşmelerinebaşlamasınıcesaretlendirmesini umduklarını ifadeettiler.

Danimarka Dışişleri Bakanı Villy Sovndal Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja

Page 11: ZAMAN NEWS 215

11 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

İBRAHİM KAYA ATİLA ALTUNTAŞ STOCKHOLM

1Stockholm’de Cuma namazı öncesiFittja Ulu Camii önüne gelen ve açtıkları

pankartlarla ezanın hoparlörden okunmasınaizin verilmemesini isteyen gruba karşı, arala-rında çok sayıda İsveçlinin de olduğu ezan ta-raftarı bir grup da karşı gösteri yaptı. Polisinyoğun güvenlik önlemleri aldığı gösterilerdeiki karşıt grup birbirine yaklaştırılmadı. Ezan-dan rahatsız olduklarını günler önceden açık-layan ve sosyal medyada örgütlenerek camiönünde protesto yapan 10-15 kişilik grup, ate-ist olduklarını ve İsveç’te ezan sesi duymak is-temediklerini, İsveç’in İslam ülkesi halinegetirilemeyeceğini belirten pankartlar açtılar.Ezanın politik bir söylem olduğunu savunanprotestocu grup ezanın açıktan okunmasınınkendilerine ezana karşı çıkma hakkı verdiğiniöne sürdüler.

Protestocu grubun ezan karşıtlığından ra-hatsız olan ve ‘Megafon’ isimli ezanı destek-leyen yaklaşık 100 kişilik grup ise ezanınokunmasının din özgürlüğünün gereği oldu-ğunu belirtti. Grubun organizatörlerinden İs-veçli gazeteci-yazar Lennart Kjörling, “Ho-parlörden ezan okunması İsveç’e büyük zen-ginlik kattı. Ezanın okunmasını yasaklamayakimsenin gücü yetmez” şeklinde konuştu.İran’daki rejimden İsveç’e kaçan bir grup in-sanın, ezanın yasaklanması konusunda orga-nize olmalarına anlam veremediğini açıklayan

Kjörling, “Rejimden kaçan bu insanlar özgüryaşamak için İsveç’e geldiler. Burada da iste-dikleri gibi yaşıyorlar. Bu duruma da saygı du-yuyorum. Ama kendileri özgür yaşarken baş-kalarının özgür alanına müdahale edip yasak

istemelerini anlamsız buluyor ve saygı duy-muyorum. İsveç’te hiç kimse demokrasiyi ge-riye götürme hakkına sahip değil” diye ko-nuştu. Protestocu grup Cuma namazı için ca-miye gelen Müslümanları provoke edip, ken-

dilerine saldırmaları için slogan atsa da, Müs-lümanlar bu provokasyona gelmeyerek, sağ-duyu çerçevesinde namazlarını eda etti.

Stockholm’de ezan protestosuİsveç’te Diyanete bağlı Fittja Ulu Camii’nde Cuma günleri hoparlörden ezan okunmasından rahatsız olan küçük bir grupezanın açıktan okunmasını protesto etmek için cami önünde gösteri yaptı. Protestocu grup içinde İran kökenlilerin çokolması dikkat çekti.

Page 12: ZAMAN NEWS 215

12 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

AvukatKadir Erdoğmuş

Vindingev RoskildeTlf F

Mail: [email protected]

Avukata gittiğinizde geç kalmış olmayın,her türlü hukuki sorunlarınız için arayabilirsiniz.

drEiradkvuAAvu

şğmuodtakka

ınız için ari sorunlakukhuü lr

de geç ziniğittigta ak

doradir@ekail: MFfflT

vindingeV

.abilirsinizyarınız için a

yın,aalmış olmkde geç

k.dsmugdo

eildkosR

şğmu

ENGİN TENEKECİ OSLO

1Hükümet, yeni bir büyüme paketisundu. Özellikle işletmeler için

hazırlanan gelişim paketi hakkındabaşta Başbakan Jens Stoltenberg olmaküzere, Maliye Bakanı Sigbjørn Johnsende bazı açıklamalarda bulundu. Paketteyer alan öneriler, petrol vergi sisteminigeliştirmeyi ve ülke ekonomisindekimevcut farklı sektörlerin eşitsiz dağılı-mını azaltmayı hedefliyor.

Başbakan Jens Stoltenberg, önerile-rin, ülke saniyi kuruluşlarının uluslararasıarenada karşılaştığı rakabet ve baskılarıazaltacağını belirterek, ‘’Norveç ekono-misi, halihazırda oldukça iyi durumda.Ancak bunun ne kadar süreceğini kes-tiremeyiz. Refahın olduğu zamanlarda,yavaşlamaya sebep olacak hatalar yap-mak kolaydır. Bir de, son bir kaç yıl içe-risinde hem ücret maliyetinin artışıylahem de Norveç Kronu’nun değer ka-zanmasıyla ülke maliyetinin seviyesiyükselmiştir. Şu an ihracat sanayisi,uluslararası ekonominin yavaşlamasın-dan dolayı, daha savunmasız bir halegelmiştir.’’ dedi.

‘’Hükümet için temel konu, sağlamekonomik politikalardır.’’ açıklamasındabulunan Maliye Bakanı Sigbjørn John-sen, bu önerilerin arkasındaki asıl hede-fin, ülkenin genel ekonomisindeki işyatırımlarını teşvik etmek ve ekonomi-nin daha dengeli gelişimine katkıda bu-lunmak olduğunu kaydetti. Bakan John-sen şöyle devam etti: ‘’Bu yıl sendikalarve işverenler, makul ücret ödemededengeli bir kalkınma yolu izlediler. Hü-kümet, vergi önerilerini tam olarak fi-nanse edebilmektedir. Bu sebeple, genelekonomi için toplam vergi seviyesindeher hangi bir değişiklik yok.’’

Maliye Bakanı Sigbjørn Johnsen,son zamanlarda kamoyunu bir haylimeşgul eden vergi kaçakçılığına da de-ğindi. Bakan, vergi kanunundaki açık ka-pıları ve istenmeyen vergi kaçakçılığınıazaltmak istediklerinin altını çizdi. Ba-kanlığın, bu konuda, tarafların faiz gi-derlerine ve vergi indirimlerinin sınırla-yıcılığına ilişkin bir kamu bildirisi ya-yımladığını açıkladı. Bakana göre, vergigelirlerinde ortaya çıkan artış yaklaşık 3milyar kronu bulmuş durumda.

Öte yandan hükümet, kasasındanayırdığı 100 milyon kronluk vergi fonuile, Ar-Ge çalışmalarını güçlendirmeyi veAr-Ge harcamalarına teşviki artırmayı daplanlıyor. Gerek iş yerlerine ait gayri-menkullerin, gerekse kendilerine ait ol-mayan konutların değer vergilerini azalt-mak için de teklif sunulacak. Aynı za-manda bu, iş yatırımlarına daha fazlasermaye yolllarının açılmasına yardımcıolacak. Buna parelel olarak, konut fiyatartışının azalmasına katkı sağlayacak.Uygulanması planlanan bu değişiklikle-rin, ülke vergi gelir seviyesini yaklaşık 500

milyon kron artıracağı vurgusunda bu-lunuluyor.

Tasarıdan beklenen bir diğer sonuçise, petrol şirketlerinden daha az vergi

kesintisi yapılarak, yatırım maliyetlerin-den daha büyük bir pay almak. Maliyetaşımlarındaki risklerin büyük payı şir-ketler tarafından karşılanacak. Bu duru-

mun, daha fazla maliyet bilincini ortayaçıkaracağı ifade ediliyor.

‘’Hükümet için temelkonu, sağlamekonomikpolitikalardır.’’açıklamasındabulunan MaliyeBakanı SigbjørnJohnsen, buönerilerinarkasındaki asılhedefin, ülkeningenelekonomisindeki işyatırımlarını teşviketmek veekonominin dahadengeli gelişiminekatkıda bulunmakolduğunu kaydetti.

Hükümet, büyümepaketini açıkladıGeçtiğimiz günlerde hükümet tarafında sunulan gelişim paketinde, sendika veişverenlerin, makul ücret ödemede dengeli bir kalkınma yolu izlediğivurgulanıyor.

Başbakan Jens Stoltenberg, önerilerin,ülke saniyi kuruluşlarının uluslararasıarenada karşılaştığı rakabet vebaskıları azaltacağını belirterek,‘’Norveç ekonomisi, halihazırdaoldukça iyi durumda. Ancak bunun nekadar süreceğini kestiremeyiz. Refahınolduğu zamanlarda, yavaşlamayasebep olacak hatalar yapmakkolaydır” dedi.

Page 13: ZAMAN NEWS 215

13 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYA

ERDAL ÇOLAK KOPENHAG

1Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt, haftalık yaptığı olağan toplan-

tısında, işsizlik parasına yeniden hak kazan-manın kolaylaşacağını söyledi fakat bu söylemyeni düzenlemede yapılacak olan işsizlik ka-nun değişikliği söylemleri ile ters düşüyor.

Daha önce hükümetin işsizlik sistemiüzerinden yaptığı değişikliği tekrar gündemegetireceğini açıklayan Başbakan Thorning-Schmidt, işsizlik reform paketi ile ilgili olarakişsizlik parasına yeniden hak kazanma ve 52hafta çalışma koşulunun 26 haftaya indiril-mesinin, düzenlemeden çıkarılmayı bekle-yenlerin ancak yüzde 20-25’ine katkısı bulu-nacağını düşünüyor. Siyasi ve ekonomik çev-reler işsizlik sistemi ile ilgili yapılacak olan de-ğişikliği çılgınlık ve hata olarak nitelediriyor-lar. Daha önce yapılan kanun değişkliği çoksayıda işsiz göçmeni etkilemişti.

Yılbaşından itibaren işsizlik parası alma sü-resi dolacak olanların yüzde 20’si etnik kökenli.İş Piyasası İdaresi, 2013’de beklenenin üze-rinde etnik kökenlinin işsizlik parası hakkınıkaybetme riski ile karşı karşıya olduğunuaçıkladı. Yeni işsizlik sigortası kurallarının yü-rürlüğe girmesinden sonra, Danimarka gene-linde toplam 49 bin 500 kişiye, yılbaşındansonraki 6 aylık dönem içinde işsizlik parasıalma süresinin dolacağı bildirimi yapıldı. Yeniişsizlik sigortası kurallarıyla işsizlik parası almahakkı kısaltılmış ve 4 yıldan 2 yıla indirilmişti.İşsizlik parası hakkını kaybederek büyük darbeyiyecek olanların büyük bir bölümü etnik kö-kenliler.

Etnik kökenli işgücü, Danimarka çalışmapiyasasındaki işgücünün yüzde 10’undandaha az. Buna karşın etnik kökenliler ara-sındaki işsizlik oranı ise çok yüksek. İstatis-tiki bilgilere göre 9 bin 307 etnik kökenli, İşBulma Merkezleri’nden (Jobcentret) işsizlikparası alma sürelerinin dolmakta olduğunubildiren mektup aldı.

Danimarka’da alınan bütün önlemlererağmen ekonomik kriz hayatı olumsuz etki-lemeye devam ediyor. Siyasi çevreler, hükü-metin işsizlik konusundaki hedefleri ger-çekleştirmekte başarısız olduğunu ve kriz dö-nemlerinde yapısal değişiklikler yapamadı-ğını belirtiyorlar. Hükümete dışardan destekveren Birlik Partisi’nin politika sözcüsü Joh-anne Schmidt-Nielsen’e göre, Thorning-Schmidt ya işsizlik sistemi konusunda bilgisahibi değil ya da doğruları söylemiyor.

“Bir şeyler yapılmalı” diyen Radikal PartiLideri Margrethe Vestager, Thorning-Schmidt’i övdü. Vestager, “Acil iş sistemini 6aylık dönem için yürürlüğe koyduk. Ama ye-terli olmadı halen sorun devam etmekte. So-runu çözmek için çalışıyoruz” dedi. Birlik Par-tisi Milletvekili Clausen, işsizlik düzenleme-leri ile ilgili hükümetten partilerine herhangibir talep gelmediğini belirterek, sadece 2013yılı ocak-şubat-mart aylarında işsizlik para-sını kaybedenlerin sayısının 12 bin 700 ol-duğunu ifade etti. Sosyalist Halk Partisi Li-deri Annette Vilhelmsen, birçok kişinn buyeni sistemden etkileneceğini ve Birlik Par-tisi gibi yeni düzenlemeye soğuk baktıklarınıifade etti. Liberal Parti’nin sözcülerindenUlla Tørnæs ise hükümete yüklendi. Hükü-metin işsizliği azaltmak için yeterince çalış-madığını belirten Tørnæs, “İşsizlik genelolarak artıyor bu da genç işsizlerin artmasınaneden oluyor.” dedi.

Danimarka İstatistik Kurumu’nun veri-lerine göre, ülkedeki işsizlik oranı yüzde 7,7ve Danimarka’da kayıtlara geçen toplam iş-siz sayısı 154 bin 900 kişiye ulaşmış durumda.İstatistikler ayrıca devletten yardım alan ki-şilerin sayısının da arttığını gösteriyor.

Danimarka Akasse (Devlet İşsizlik Fonu),3F Sendikası ve diğer bütün fonlar BaşbakanTorning-Schmidt’in hata yaptığı ve işsizlikparası ile yapılacak düzünlemenin sendikaüyelerine bir yarar getirmeyeceği konusundahemfikir olduklarını ve birçok üye kaybede-ceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Danimarka’nın her tara-fında yabancılar iş bulma sorunu yaşarken, işve işçi bulma kurumlarının verilerine göre; 4bin etnik kökenli Kopenhag’da ise başlamış.İş bulan 4 bin kişinin Doğu bloku ülkelerin-den, Romanya ve Polanya uyruklu olduğudile getirildi. Etnik kökenlilerin çalıştığı işle-rin ise vasıfsız işler olduğu belirtildi.

İşsizlik artıyor

İşsizlik artıyor, hükümet çaresizİş Piyasası İdaresi, 2013’de beklenenin üzerinde etnik kökenlinin işsizlik parası hakkını kaybetme riski ile karşı karşıyaolduğunu açıkladı. Etnik kökenli işgücü, Danimarka çalışma piyasasındaki işgücünün yüzde 10’undan daha az. Bunakarşın etnik kökenliler arasındaki işsizlik oranı ise çok yüksek.

Danimarka İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, ülkedeki işsizlik oranı yüzde 7,7 ve Danimarka’da kayıtlara geçen toplam işsiz sayısı 154 bin 900 kişiye ulaşmış durumda.İstatistikler ayrıca devletten yardım alan kişilerin sayısının da arttığını gösteriyor.

Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt, haftalıkyaptığı olağan toplantısında, işsizlik parasına yenidenhak kazanmanın kolaylaşacağını söyledi.

ATİLA ALTUNTAŞ STOCKHOLM

1Göteborg Üniversitesi’nin yap-tığı araştırmaya göre, AB’den

ayrılmayı destekleyen İsveçlilerinoranı son yıllarda en yüksek seviyeyeulaştı.

Yayınlanan anket sonuçlarınıgöre, eğer AB üyeliğinden ayrılmakonusunda yarın ülkede bir referan-dum yapılsa, İsveçlilerin yüzde 60’nınAB’den ayrılma, sadece yüzde 30’nun

kalma yönünde oy vereceği belirtildi.3 yıl önce yapılan anketlerde İsveçli-lerin yarısından fazlasının AB üyeliğinidesteklediği bildirildi.

Ankette ayrıca, “İsveç para birimiKrondan, Euro’ya geçmek ister misi-niz?” sorusuna, katılımcıların yüzde10’u ‘evet’ derken, yüzde 90’nı da, ‘ha-yır’ dedi.

Ekonomik krizden dolayı İsveçli-lerin AB’ye bakış açısının değiştiğini

kaydeden araştırmacı Sören Holm-berg, “AB üyesi ülkelerden birçoğuekonomik açıdan kötü günler geçiri-yor. İsveçliler bu ülkelerin tekrar eskihaline geri getirilmesi için İsveç büt-çesinden yardım amaçlı yüksek mik-tarda para çıktığına inanıyor. Bu da ABüyeliğine olumsuz bakanların ora-nını her geçen gün artırıyor” şek-linde konuştu.

İsveçliler AB’den çıkmak istiyorİsveç’te yapılan bir araştırma, İsveçlilerin yarısından fazlasının Avrupa Birliğiüyeliğinden ayrılmak istediklerini gösterdi.

Page 14: ZAMAN NEWS 215

14 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYANORVEÇ HABER TURU

1Avrupa’daki krizin etkileri hergeçen gün daha da belirginleşiyor.

Mali paniği önlemek için yapılan har-camalar ve bu harcamaların mecbur kıl-dığı kemer sıkma politikaları, işsizlik so-rununu daha da büyüttü.

Derinleşen bu sorun, yabancı düş-manlığını da hortlattı. Hemen her ül-kede, özellikle de Müslümanlara karşısaldırılar artmaya başladı.

Şüphe yok ki, Avrupa gibi, aile veakrabalık bağlarının zayıf olduğu birbölgede işsizlik, başka ülkelerde oldu-ğundan daha sıkıntılı bir durum. Ve2008’de patlak veren küresel kriz önce-sinde yüzde 7’nin altında olan AB ge-

nelindeki işsizlik, bugün yüzde 12’yi aş-mış durumda. Bu, ciddi bir yükseliş vetehdit anlamına geliyor.

Avrupa İstatistik Kurumu’nun sonverilerine (mevsim etkilerinden arındı-rılmış) göre, şubat ayında yüzde 12,0olan Avro Bölgesi’ndeki işsizlik martta0,1 puan daha artarak yüzde 12,1’eyükseldi. AB genelindeki oransa, şu-battaki gibi yüzde 10,9 olarak gerçek-leşti. Burada, işsizliğin geçen yılın martayında Avro Bölgesi’nde yüzde 11,0, ABgenelinde yüzde 10,3 olduğunu hatır-latalım.

İşsizliğin korkutucu boyutlara ulaş-tığı Avrupa ülkeleriyse, Yunanistan, İs-

panya ve Portekiz. Grafikten de görü-leceği üzere, bu üç ülkedeki işsizlik sı-rasıyla şöyle: Yüzde 27,2, yüzde 26,7 veyüzde 17,5.

Karşılaştırma yapmak isteyenleriçin, krizin merkezindeki ABD ile ABadayı Türkiye’deki oranları da hatırla-talım. Mart ayı itibarıyla ABD’deki iş-sizlik yüzde 7,6 seviyesinde. Geçen yı-lın aynı dönemindeki oran da yüzde 8,2idi. Yani Avrupa’nın aksine düşüş var.

Türkiye’de ise, en son veriler ocakayına ait ve oran yüzde 9,4. Geçen yılınaynı ayındaki işsizlik de, yüzde 9,0 se-viyesindeydi. Bir yıl öncesine kıyaslabizde de yükseliş söz konusu. CİHAN

Ekoanaliz

Hâlâ

2007/2008 2011/2012 ........................96,47.........105,1

...121,61.........102,0 ........................120,99.........101,7

............................97,32.........101,5 ..............99,94.........100,8

......................104,56.........100,2 ..............99,88.........100,0

...........................97,79.........101,5 ................70,95...........83,4

............................81,43...........79,7 ..........................60,46...........72,8

......................38,29...........42,2

(%)

[email protected]

-

-

daki krizin etkileri her geçen’upa

daki krizin etkileri her geçen-

--

-

-

-

-

(MART 2013)

-

(MART 2013) (%)

-

-

-

17,5

17,5

26,7 27,2

-

4,7

Holla

nda

7,2 7,3 7,8 8,2 8,2

10,7 10,9 11,0 11,2 11,5

AB (2

7)

12,1 12,6 13,1 14,1 14,2 14,3 14,5

Hâlâ

-

-

-

-2011/20122007/2008

........................96,47............121,61.........

120,99

2011/2012.........105,1.........102,0

101,7

(%)

-

-

--

72

-

-

........................120,99.....................................97,32.........

..............99,94...............................104,56.........

..............99,88....................................97,79.........

................70,95.......................................81,43.....................................60,46...........

......................38,29...........

.........101,7

.........101,5

.........100,8

.........100,2

.........100,0

.........101,5

...........83,4

...........79,7

...........72,8

...........42,2

--

Avrupa’da işsizliksorunu derinleşiyor

Dilenciliğin yasaklanması talebi kabulgörmedi

Dilenciliğin yasaklanması teklifi parlamentoda kabul gör-medi. Kabul edilen yeni yasaya göre, polise kayıt yaptı-

ran fakirlerin dilenmesi mümkün olacak. Hükümet, fakirleridilenmekten vazgeçirmek için 10 milyon kronluk yardım ya-pacak.Yerel medyaya konuşan Norveç Adalet Bakanı GreteFaremo, fakirliğin yasaklanamayacağına işaret ederek, ‘’So-kaklarda dilenenlere tolerans göstermeliyiz.’’ açıklamalarındabulundu. Bakan, dilenciliğe dair hayata geçirilecek yeni uy-gulamaların, dilenciliği azaltmaya yardımcı olacağını ifadeetti.Daha önce birçok Norveçli yetkili, dilenciliğin kaldırıl-masını istemişti.

Somali’ye tarihi yardım

İngiltere’nin başkenti Londra’da 50 farklı kuruluşun katılı-mıyla düzenlenen ‘Somali’nin geleceği’ isimli konferansta,

Kalkınma Bakanlığı’ndan, Somali için yarım milyar kronlukyardım sözü geldi. Bakanlık tarafından verilecek miktarın 150milyon kronunun aynı gün Somalili yetkililere verildiği be-lirtilirken, kalan meblanın ise 2013’n sonunana kadar ta-mamlanacağı aktarıldı. Londra’da basın mensuplarına ko-nuşan Kalkınma Bakanı Heikki Holmås, Somali’nin son 20yıl içerisinde olduka zor günler yaşadığını aktararak, ‘’Halkınneredeyse yüzde 70’i işsiz. Ülkedeki sağlık sektörlerinin du-rumu iç açıcı değil. Eğitim seviyesi oldukça düşük.’’ dedi.

Breivik’in avukatı, yılın en kibaradamı seçildi

77 kişinin katili Breivik’in avukatı Geir Lippestad, Gazete-ciler Fotoğraf Kulübü tarafından yılın ‘en kibar adamı ödü-

lüne’ layık görüldü. Victoria Tiyatro Salonu’nda gerçekleçenödül treninde konuşan Lippestad, ödülü almaktan son de-rece mutluluk duyduğunu dile getirdi. Avukat Geir Lippes-tad, gazetcilerin kendisinin terör davasında iyi bir tavır ser-gilediğini düşündüklerini kaydederek, ‘’Breivik davasında, ga-zeteciler de olduka iyi bir performans sergiledi.’’ dedi. GeirLippestad, Breivik hakkında yazdığı kitap nedeniyle birçokeleştiri oklarına maruz kalmıştı.

Norveç’in Alman işgalinden kurtuluşun 58.yılı kutlandı

Norveç’in Alman işga-linden kurtuluşun 58.

yıl dönümü kutlandı. Kut-lamalara Başbakan JensStoltenberg ve Kral Ha-rald da katıldı. Başbakan,tören esnasında, işgaldegrev yapan Norveçli as-kerleri onurlandırdı. Stol-

tenberg, askerlerin özgürlük ve demokrasi için savaştıkla-rını ve bu yolda can verdiklerini belirtti. Tarihi Akershus As-keri Kalesi’nde gerekleşen resmi törende, birçok siyasetçiyleberaber, üst düzey yönetici ve halk ta yer aldı.

Yeni ekonomik paketinde, vergioranları değişiyor

Hükümet, ülke ekonomisini dengelemek için yeni adım-lar atmaya hazırlanıyor. Kamoyuna açıklamalarda bu-

lunan Başbakan Jens Stoltenberg, yeni bir ekonomik büyümepaketi geliştirdeklerini bildirdi. Ülke ekonomisinin hızla ge-liştiğini söyleyen Stoltenberg, bu tür bir büyümenin uzun va-dede ekonomide gerilemeye sebep olabileceğine dikkatekti. Bunun için önlemler alacaklarını söyleyen Başbakan, pet-rol endüstrisindeki vergi gelirlerini artıracaklarını, diğer sek-törlerde ise vergi oranlarını indireceklerini kaydetti. Yeni dü-zenlemeye göre, şirketlerden alınacak vergi oranı, yüzde28’den, yüzde 27’ye düşürelecek. 2050 yılına kadar petrol en-düstrisinden 70 milyar kron ek vergi geliri elde edilmesi he-defleniyor.

Breivik, parti kurmak istiyor

Norveç’in başkenti Oslo’da 77 kişiyi acımasızca katledencani Anders Behring Breivik’in, cezaevi hezeyanlarına bir

yenisi daha eklendi. Breivik’in Norveç Irkçı Partisi isimindebir parti kurmak istediği belirtildi. Yerel medyada yer alan ha-berlere göre, Norveçli katil bu isteğini bir mektup aracılığı ileNorveç Kayıt Kurumu’na iletti. Breivik’in amacının, “demo-krat-ırkçı” hareketi ile siyasete girmek olduğu aktarıldı.

İSVEÇ HABER TURU

İsveç, rüşvette temiz çıktı

Amerikan denetim ve danışmanlık şirketi Ernst&Yo-ung’ın 36 ülkede yaklaşık 3 bin 500 şirketin yöneticileri

ile yaptığı yolsuzluk araştırmasında bu senede İsveç ve Fin-landiya temiz çıktı. Bir Amerikan şirketinin yaptığı yolsuz-luk araştırmasında her zaman olduğu gibi en ‘temiz’ler Ku-zey Avrupa ülkelerinden çıktı. Rüşvetin yaygınlığı Finlandiyave İsveç’te yüzde 12 olarak tespit edildi. Ernst ve Young yet-kilileri, Avrupa’da yükselen yolsuzluğu mali krize bağlarken,zor zamanlarda gayri-ahlaki iş takibinin normalleşme eği-limi gösterdiğini ifade ediyor. Yolsuzlukta ‘zirveyi’ Yunanis-tan ve Slovakya yüzde 84, Çek Cumhuriyeti yüzde 73, Por-tekiz yüzde 72, Macaristan yüzde 70, İspanya yüzde 65, Ro-manya yüzde 61 ve İtalya yüzde 60 ile takip etti. Türkiye’deise bu soruya ‘evet’ diyenlerin oranı yüzde 55 ile 11 AB üye-sinden daha düşük çıktı.

İsveç’in Polar Müzik Ödülleri sahibini buldu

İsveç’in müzik alanında her yıl dağıttığı Polar Müzik Ödül-leri, Senegal’den sanatçı Youssou N’Dour ile Finlan-

diya’dan besteci Kaija Saariaho’ya verilecek. İsveç’in müzikalanında her yıl dağıttığı Polar Müzik Ödülleri, Senegal’densanatçı Youssou N’Dour ile Finlandiya’dan besteci Kaija Saa-riaho’ya verilecek. Stockholm’deki Belediye Sarayı’nda dü-zenlenen basın toplantısında, 2013 yılının Polar MüzikÖdülü’nün sahipleri açıklandı. Afrika’da modern çağın enünlü müzisyeni olarak kabul edilen Youssou N’Dour ile operave oda müziği alanlarında yenilikçi besteleriyle tanınanFinlandiyalı besteci Kaija Saariaho’ya 2013 yılı Polar MüzikÖdülü’nün verildiği açıklandı. Ödül aldığını öğrenen KaijaSaariaho, telefonla yaptığı açıklamada, çok mutlu olduğunusöylerken, “Benden öncede bu ödülü alan çok ünlü müzis-yenler olduğunu biliyorum. Bu nedenle çok heyecanlandım”dedi.

Evinde ölü bulunan kaleciye büyük saygı

Bir süre önce evinde ölü bulunan AIK’in Hırvat kalecisi IvanTurina’yı AIK taraftarı unutmadı. AIK takımı bu haftaki

lig maçında Göteborg takımı ile karşı karşıya gelirken, fut-bolcular ve taraftar açtıkları pankartlarla Hırvat kalecisi IvanTurina’yı saygı ile andılar. Maç 3-1 AIK takımın galibiyeti ilebiterken, AIK takımı futbolcuları bu galibiyeti Hırvat kaleciye

armağan etti. İsveç Birinci Futbol Ligi (Allsvenskan) takım-larından AIK’in Hırvat kalecisi Ivan Turina, birkaç gün önceevinde ölü bulunmuştu. AIK’in resmi internet sitesinde ya-pılan açıklamada, 32 yaşındaki futbolcunun uykusunda ya-şamını yitirdiği, cinayet şüphesinin bulunmadığı belirtildi.Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Kalecimiz Ivan Turi-na’nın, hayatını kaybettiğini derin üzüntüyle öğrenmiş bu-lunmaktayız. AIK’e 2010 yazında Dinamo Zagreb’ten katı-lan 32 yaşındaki futbolcu, lige kısa sürede uyum sağladı.ABD’nin Portland kentinde Şubat ayında düzenlenen sezonöncesi kampta, AIK yetkilileri Turina’nın sözleşmesini 2016yılına kadar uzattı. Ivan’ın eşine, iki kızına, akrabalarına vedostlarına taziyelerimizi bildiririz. Sevenlerinin başı sağolsun.”

İsveç’te ailelerin borçları tavan yaptı

İsveç’te ailelerin borçları tavan yaptı. Ülkenin önde gelen ga-zetelerinden Svenska Dagbladet’te yayınlanan bir ra-

porda 2006 yılına göre ailelerin borç oranının ortalama yüzde78 arttığı ifade ediliyor. Rapor hakkında bir değerlendirmeyapan Kredi Derecelendirme Kurulusu UC bu gelişmenin İs-veçlilerin hastalık, issizlik veya boşanma durumunda zor gün-ler geçireceği anlamına geldiğini söyledi. Öte yandan hâli-hazırda ülkede ev kredisi alanların mortgage borçlarının 2Milyar SEK’i aştığı bu kişilerin 47 bininin ödeme güçlüğü çek-tiği bilgisi veriliyor.

İsveçli parlamenterler DTK’yi ziyaret etti

İsveç parlamenterler heyeti Demokratik Toplum Kongre-si’ni ziyaret etti. İsveç Sol Partili Jacob Johnson, Sosyal De-

mokrat Partili Yılmaz Kerimo ve Sol Parti Opsala DışişlerTemsilcisi Yekbun Alp DTK’yı ziyarette bulundu. Parla-menterleri DTK Başkanlık Divan Üyesi Edip Yaşar ve DTKDaimi Meclis Üyesi Seyidi Fırat ağırladı. Ziyarette konuşanSosyal Demokrat Partili Yılmaz Kerimo, Türkiye’de başla-tılmış olan bu süreci memnuniyet ile karşıladıklarını belirte-rek, İsveç Parlamentosu olarak bu süreci yakından takip et-tiklerini söyledi. DTK Başkanlık Divan Üyesi Edip Yaşar ise,başlatılan bu süreci tarihi bir adım olarak nitelendirerek, busürecin heba edilmemesi gerektiğini aktardı. Yaşar, “Bu ta-rihi sürecin heba edilmemesi için Türkiye’nin de üzerine dü-şen görev ve sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.

Page 15: ZAMAN NEWS 215

15 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANİSKANDİNAVYAFİNLANDİYA HABER TURU

Sunar Grup CEO’su Finlandiya’nın AdanaFahri Konsolosu oldu

Sunar Grup CEO’su Hüseyin Çomu, Finlandiya ile kurduğupozitif ilişkiler çerçevesinde, fahri konsolosluğa getirildi.

Sunar Grup CEO’su Hüseyin Çomu, Park Zirve Tesisle-ri’ndeki resmi açılış töreniyle konsolosluk beratını FinlandiyaBüyükelçisi Nina Vaskunlahti’nin elinden aldı. Nina Vas-kunlahti, fahri konsolosların sorumlu oldukları bölgenin bi-rer diplomatik temsilcisi olduklarına vurgu yaptı. Hüseyin Ço-mu’ya kültürel, ticari, turizm alanlarında her zaman yardımcıolacaklarını ve Finlandiya ile Türkiye’nin karşılıklı ilişkileri-nin geliştirilmesine yönelik her türlü desteği vermeye hazırolduklarını belirtti.Böyle bir görevi üstlenmekten gurur duy-duğunu kaydeden Hüseyin Çomu, “Fin vatandaşlara ihtiyaçduydukları konularda gerekli yardımı sağlamak, iki ülke ara-sındaki ticari ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı ol-mak, eğitim ve kültür anlamında bilgi alışverişini sağlamakadına üzerime düşeni yapacağım.” dedi.Türkiye’ye Finlan-diya’dan yılda 200 bine yakın turist geldiğini vurgulayanÇomu, bu turistleri Mersin, Hatay ve özellikle Adana’da ağır-lamak istediklerini ifade etti.

Finlandiya’da burka ve peçe tartışması

Yabancı karşıtı Gerçek Finliler Partisi (Perussuomalaiset)Milletvekili Vesa-Matti Saarakkala’nın, ortak alanda

burka ve peçe takmaya ceza getirecek bir yasaklama istedi-ğini açıklaması Finlandiya gündemine oturdu. Saarakkala,açıklamasında bu yasağı cinsiyetler arası eşitsizlikden kaygı-landığı için getirmek istediğini açıkladı. Saarakkala, referansolarak burka ve peçe yasağının uygulandığı, Fransa’yı örnekaldığı bildirildi. Adalet Bakanı Anna-Maija Henriksson ise ki-şisel giyinme özgürlüğünün anayasada sağlandığını belirtti.Saarakkala’nın partisi Gerçek Finliler Partisi’nde ise ne mec-lis grubunun ne de parti başkanının bu konuda fikir beyanetmek istemedikleri bildirildi. Finlandiya İslam birliği (SINE)imamı Anas Hajjar, yaptığı açıkalamalarında bu yasak iste-ğini tuhaf bulduğunu ve Finlandiya’da Burka yada peçe ta-kan Müslüman bayanların sayısının sadece 10’larda kaldığınıbelirtti.

Finlandiya Dışişleri Bakanlığı’ndan Filistinaçıklaması

Dünya medyalarında yer alan Finlandiyave Danimarka’nın Filistin’i devlet ola-

rak tanıdığına dair haberler üzerine Fin-landiya resmi makamları yaptıkları resmiaçıklamalarında Filistin’in tüm İskandinavülkelerinde eşit statüye sahip olmasını ve Fi-listinli temsilcilerin diğer devletlerin diplo-matları gibi aynı çalışma koşullarına sahipolmasını istediklerini ancak bu değişikliğin

Filistin devletinin tanınması anlamına gelmediği belirtildi.Açıklamanın devamında ise “bu adımı atarak Filistin’indevlet kurma çabalarını desteklemek istiyoruz. Aynı zamanda,Filistinlilerin Başkan Abbas önderliğinde,iki devletli çözümelde etmek için İsrail ile müzakerelere teşvik poltikası izliyo-ruz” denildi.

Helsinki’deki Türk restoranında gasp vesoygun

Helsinki’de restorant sektöründe başarılı Türk işadamla-rından Faruk Çoban’ın sahibi olduğu Kampin Pippuri

adlı restoran gece yarısı kimliği belirsiz iki erkek kişi tarafın-dan soyuldu. Restoran sahibi Faruk Çoban yaptığı açıkla-mada, ‘’İki kişi gelerek tehditle kasadaki parayı almışlar. Si-gortamızın zararı karşılayacağını umuyoruz. Maddi hasardanziyade herhangi bir kişiye zarar gelmemesi ise sevindirici. Kimolduklarını bilmiyoruz. Polisin incelemesi devam ediyor.’’dedi. Gasp ve tehditle gece yarısı kasadaki 850 Euro civarındaparayı alarak kaçan soyguncuların bulunması için polis ça-lışma başlattı.

Kadın dernekleri Finlandiya’nın AnkaraBüyükelçiliği’nde toplandı

Türk Kadın Dernekleri üyelerinden oluşan büyük bir grup,Büyükelçi Nina Vaskunlahti’nin daveti üzerine Finlandiya

Büyükelçiliği konutunda toplandı. Buluşmaya Finlandiya Ka-dın Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Leena Ruusu-vuori de katıldı. Leena Ruusuvuori konuşmasında Fin kadınörgütlerinin faaliyetlerinden, işbirliğinden ve tarihinden sözetti.

İBRAHİM KAYA STOCKHOLM

1Uluslararası Türkçe Olimpiyatları kapsamında yapılanKültür Festivali ve Dil Olimpiyatı 2013 İsveç Ödül Tö-

reni Stockholm’de Musikalista’da gerçekleştirildi. Programabaşta Stockholm Büyükelçiliği Müsteşarı Alp Ay, Nordic Lära& Business Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Şirin,THY Stockholm Müdürü Bilal Tezcan ve Türkiye’den AKParti Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey ve AK

Parti Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz de olmak üzere çoksayıda kişi katıldı.

FEDESTA (Federation of Swedish Turkish Associati-ons) çatısı altında faaliyet gösteren Kulturpunkten Derneği ta-rafından düzenlenen ödül töreninde, İsveç genelinde 6 okul5 derneğin katılımı ile Malmö ve Göteborg’ta yapılan yarış-malar sonucunda dereceye giren öğrencilere ödül verildi. Tö-rende İsveççe şarkı dalında Rabia Ünlü, Anadili Türkçe şiir da-lında Sümeyye Uruç, İsveçce şiir dalında Taha Berk Durukan,Türkçe şiir dalında Zehra Memiçov, Türkçe şarkı dalında IdaBergkvist birincilik ödülü alan isimler oldu. Dereceye giren öğ-rencilerin İsveç’i Türkiye’de 11. uluslararası Türkçe olimpi-yatlarında temsil edeceği belirtiliyor.

Davul şov ve yarışmaya katılan öğrencilerin hep berabersöylediği ‘Bayram o Bayram Ola’ şarkısı ile başlayan programKulturpunkten Derneği adına Rabia Nur Zengin’in yaptığı‘hoş geldiniz!’ konuşması ile devam etti. Yarışmaya katılan öğ-rencilerin seslendirdiği Türkçe ve İsveççe şiir ve şarkılarla de-vam eden programda Dialogskolan Halk Oyunları Ekibi birgösteri sundu, Dialogskolan Tiyatro Ekibi de ‘Doktor’adlı birskeç sundu.

AK Parti Mardin Milletvekili Şahkulubey; “Yunus’un sev-gisiyle yoğrulan, Mevlana’nin Mesnevisinde hoşgörüye dö-nüşen Türkçemiz ile dünyanın birçok ülkesinde gönül köp-rüleri oluştuğunu ve bunun ilerde evrensel barışa hizmet ede-ceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

AK Parti Aksaray Milletvekili İnceöz ise ilk defa yurtdı-şında böyle bir programa katıldığını, neredeyse dünyanın ta-mamına yayılan bu tur programların dünya barışına vedostluğa katkıları olduğunu belirtti.

Nordic Lära & Business AB Yönetim Kurulu Başkanı Şi-rin ise insanları tanımak için en önemli yollardan birinin on-ların eserlerine bakmak olduğunun altını çizerek, sahnealan farklı renk, irk ve dinden çocukların bir arada verdiği dost-luk ve kardeşlik tablosunun bu programları kim organize edi-yor, bunu yapan kimler sorusunun en güzel cevabi olduğunusöyledi.

Stockholm’de kültürfestivali ve dilolimpiyatı heyecanıUluslararası Türkçe Olimpiyatları kapsamında yapılan Kültür Festivali ve DilOlimpiyatı 2013 İsveç Ödül Töreni Stockholm’de gerçekleştirildi. ProgramaTürkiye’den AK Parti Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey ve AK PartiAksaray Milletvekili İlknur İnceöz de katıldı.

Page 16: ZAMAN NEWS 215

16 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANGÜNDEM

Page 17: ZAMAN NEWS 215

17 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANGÜNDEM

SELİM BUDAK, NURULLAH KAYA HATAY

1Hatay’ın Suriye sınırındaki Reyhanlı il-çesinde patlayıcı yüklü iki ayrı aracın on

dakika arayla infilak ettirilmesi sonucu ha-yatını kaybedenlerin sayısı 46’ya yükseldi.26’sı ağır 51 yaralının tedavisi sürüyor. Ölen-lerin kimlikleri belirlenirken, Adli Tıp Kuru-mu’ndan ailelerine teslim edilen cenazelertoprağa verildi. Yakınlarını kaybedenlerinacısı ise yürekleri burktu.

Patlamada, acının sembolü haline gelenfotoğrafıyla bütün Türkiye ve dünyanın ta-nıdığı Döne Kuvvet’in (71) gözyaşları din-miyor. Kızı Nadire ile Karaman Ermenek’ten2 gün önce annesiyle ziyaretine gelen 1,5 ya-şındaki torunu Fatma Nur Erboz’u toprağaveren Döne ninenin evinden ağıtlar yükseldi:“Yavrularım boşu boşuna gittiler. Kucak ku-cağa yandı, kül oldu yavrularım. Kollarıkoptu, onları topladım. Kolları yumuşacıktıtorunumun.” Acılı baba Astsubay Hakkı Be-yazıt Erboz da “Kızımı elime aldığımda bir tu-tam kızarmış et parçası vardı.” diye gözyaşıdöktü.

Döne Kuvvet'i bütün Türkiye, Hatay'ınReyhanlı ilçesindeki patlamada enkazıniçinde kollarını açmış feryat eden fotoğrafı iletanıdı. Kızının ve küçük torununun ceset par-çalarını yerden toplayan Döne Kuvvet'inferyatları ise yürekleri burktu. Belediye bina-sına yüz metre mesafedeki evlerinden patla-mayla birlikte olay yerine koşan Döne Kuv-vet, ağıtlar yakarak olay anını şöyle anlatıyor:“Kızım Nadire, belediyenin yakınında bir he-diyelik eşya dükkânında çalışıyordu. Öğle ye-meği için eve gelmişti. Sonra tekrar işine git-mek için hazırlandı. Küçücük torunum FatmaNur, ‘Teyzecik beni de götür' diye yalvardı.Annesi Kübra ile birlikte torunumun başınakırmızı kurdeleyi bağladık. Sonra giyinipkuşanıp teyzesi ile gittiler. Teyzesi aldı kuca-ğına onu. Biraz sonra gümbür etti. Yer gök in-ledi. Hemen dışarı fırladım, peşlerinden git-tim. Kızımla torunumun cesetlerini gördüm.Birbirlerine sarılıp gittiler. Yavrularım kucakkucağa gittiler. Ceset parçalarını, kollarınıtopladım. Yumuşacık kolları vardı. Her yerdeparçalanmış cesetler vardı. Patlamanın ol-duğu yerde sular fışkırıyordu. Arabalar par-

çalanmıştı.” Döne nine, "Bu zalimliği bir dahabize gösterme." diye Allah'a yalvarırken,gözyaşları içerisinde, “Savaş etmedik. Bizkime ne yaptık? Ne ettim yavrum? Ateşleryandı. Boşu boşuna gitti yavrularım.” diyor.

Acılı baba Astsubay Hakkı Beyazıt Erbozda eşi Kübra'yı saldırıdan iki gün önce Rey-hanlı'ya gönderdiğini ifade ediyor. 1 buçukyaşındaki kızının arkasından gözyaşı dökenErboz, "Çok sevimliydi. Mavi mavi gözleri,sarı saçları vardı. Yürümeye başlamıştı. Yeniyeni kelimeler söylüyordu. Evlilik yıldönü-münde onu kaybettik." ifadelerini kullanıyor.Karaman'ın Ermenek ilçesinde görev yapanve olayı duyar duymaz Reyhanlı'ya gelenHakkı Erboz, eşi ve diğer çocuğu MuratEfe'nin de dükkâna gideceğini ancak eşioyalanınca patlamadan kurtulduklarını an-latıyor. Terörün amacının gerginlik çıkararakhalkın huzurunu bozmak olduğunu kayde-den acılı baba, “Daha önce Kars'ta, HakkâriYüksekova'da olay yeri incelemede görevyaptım. Terörün gerçek yüzüyle 16 yıldırberaberim ancak yavrumu ve baldızımı bir te-rör saldırısında kaybetmenin acısı çok farklı.Yıllarca terörle mücadele ettim. Yavrumuteyzesinin kucağında memleketimde kay-bettim. Teyzesi kızıma sarılmış ve birlikte canvermişler. Kızımı elime aldığımda bir tutamkızarmış et parçası vardı. Dayanmak çokzordu. Bu, çok acı bir durum. Allah'ın takdiribu şekildeymiş.” ifadelerini kullanıyor.

Küçük Fatma Nur'un annesi Kübra Erbozda annesi Döne Kuvvet'e sarılarak ağıtlar ya-kıyor. Ayakta durmakta ve konuşmakta zor-lanan Kübra Erboz, annesine seslenerek,“Şehit oldular annem. Küçücük kızım tey-zesine sarılıp öldü. Hiç günahları yoktu. Ba-cımın, yavrumun günahı yoktu. Kahrolsun-lar.” diye taziye evinde feryat ediyor.

Keşif yapan 9 şüpheli yakalandı, hepsi TürkBaşbakan Yardımcısı Beşir Atalay, patla-

malarla ilgili 9 kişinin gözaltına alındığını vehepsinin Türk vatandaşı olduğunu açıkladı.Şüphelilerden 5’inin DHKP-C, 4’ünün ‘Acil-ciler’ adlı örgütle ilişkisi bulunduğu iddia edi-liyor. Ayrıca asıl hedefin Ankara’daki biralışveriş merkezi olduğu, 3 saldırganın Baş-kent’te keşif çalışması yaptığı öğrenildi.

Yürek dağlayan o feryadın hikâyesi

İşte gözaltına alınanların bağlantıları

Teröristler Ankara'da da keşif yapmışlarBAYRAM KAYA ANKARA

1Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Rey-hanlı’daki patlamayla ilgili 9 kişinin

gözaltına alındığını ve hepsinin Türk vatan-daşı olduğunu söyledi. “Olayın failleriyle il-gili, örgütle ilgili, gözaltındakilerin itiraflarıylailgili en derin sonuçlara ulaşılmış durumda.”diyen Atalay, bazı şüphelilerin arandığınıbelirtti.

Edinilen bilgilere göre, gözaltına alınan-lar, saldırının gerçekleştiği yerlerde öncedenkeşif çalışması yapmakla suçlanıyor. Zanlıla-rın örgüt bağlantıları da tespit edildi. 5’ininDHKP-C, 4’ünün ise ‘Acilciler’ adlı örgütleilişkisi bulunduğu iddia edildi. Zanlılardan3’ünün de Suriye İstihbarat Teşkilatı’nın üstdüzey yöneticileriyle görüştükleri belirlendi.

Saldırının asıl hedefinin ise Ankara ol-duğu öne sürüldü. Patlamayı gerçekleştiren 3saldırgan, mayıs ayı başında yolcu otobüsüylebaşkente geldi. Burada 3 büyük alışveriş mer-kezinde keşif yapan zanlılar, hedef olarak An-

kara’daki Kocatepe Camii altında bulunanalışveriş merkezini belirledi. Ancak saldır-ganlar, geniş güvenlik önlemlerinden dolayıhedef değiştirerek bomba yüklü araçları Rey-hanlı’da patlattı. Saldırganların keşif çalışmasıyaparken kameralara yansıyan görüntüle-rine de ulaşıldı.

PLASTİK PATLAYICI KULLANILMIŞİçişleri Bakanı Muammer Güler dün ak-

şam saatlerinde Reyhanlı Kaymakamlığı’ndadüzenlediği basın toplantısında gazetecilerinsorularını cevapladı. Saldırılarla ilgili araçlarınYayladağı Sınır Kapısı’ndan geçtiklerine dairbir soru üzerine Güler, şöyle konuştu: “Bizmalzemelerin kaçak yollardan Hatay’a so-kulduğunu, araçların burada alınarak belli ki-şiler adına tescilinin yapıldığını ve belli bazı iş-yerlerinde, atölyelerde özel bölmeler yapıla-rak bomba yüklendiğini ve yine maalesef buişe yardım ve yataklık yapan kişilerle hemeno depolardan çıkartılarak olay yerine getirilipkısa süre içerisinde patlattıklarını tespit ettik.’’

Saldırıyla önemli zararların oluştuğunudile getiren Bakan Güler “452 işyeri, 62 araç,11 kamu binasında, 293 konutta da çeşitli ha-sarlar var. Ölen insanları geri getirmek ve acı-ları tümüyle silmek mümkün değil ama ha-yat da devam ediyor. Bu insanların zararlarınıkarşılayacağız, Reyhanlı’nın yaralarını sara-cağız. Bu terör belasına maruz kalan esnafı-mızın ve işyerlerimizin ödemeleriyle ilgiliavantajları bakanlığımız tarafından karşıla-

nacak.” dedi. Bir gazetecinin, “Patlayıcınıntürü ve düzeneği belli mi?” şeklindeki soru-suna da Bakan Güler, “Ön tespitler çok güçlübir patlayıcı, plastik patlayıcı. Başka madde-lerle güçlendirilmiş olması da mümkündür ta-bii. Uzaktan kumandalı olduğu yönündebaşka tespitlerimiz de var tabii ki.” şeklindecevap verdi.

SURİYE ENFORMASYON BAKANI: YAŞANAN-LARDAN TÜRKİYE SORUMLU

Öte yandan Suriye Enformasyon BakanıUmran ez-Zubi, olaylardan Türkiye’yi so-rumlu tuttu. Suriye Resmi Haber Ajansı SA-NA’da yer alan habere göre, Zubi, patlama-larla ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye’demeydana gelen patlamalara ilişkin Suriye’yeyönelik gelişigüzel suçlamalar yapmaya kim-senin hakkı yok. Suriye böyle bir eylemde bu-lunmadı, bulunmayacaktır. Bizim değerleri-miz buna izin vermez. Türkiye’de ve Suriye’deyaşanan tüm olaylardan Türkiye sorumlu-dur.” diye konuştu.

İçişleri Bakanı Muammer Güler

Page 18: ZAMAN NEWS 215
Page 19: ZAMAN NEWS 215

Nasıl yasarsanız,öyle ölürsünüz!

Anadolu’nun ilktürbesi Diyarbakır’da

Moralinizi bozmayınciddiye alın

Ünlülerin hayatındakidönüm noktaları

Page 20: ZAMAN NEWS 215

15 - 21 MAYIS 2013

ORHAN KARANFÝL DİYARBAKIR

1Diyarbakýr’ýn Eðil ilçesinde bulunanZülkifl Peygamber Türbesi, Anadolu’da

ilk inþa edilen türbe. 1094 yýlýnda yaptýrýlantürbe, 1996’da baraj sularý altýnda kalmamasýiçin þimdiki yerine taþýndý.

Deþ bin yýllýk tarihiyle hayranlýk uyandýranDiyarbakýr’ýn Eðil ilçesi, adeta Güney-doðu’nun ‘nebiler ve krallar beldesi’ özelliðinitaþýyor. Asur, Roma, Bizans, Selçuk ve Os-manlý gibi pek çok medeniyetin izlerini taþýyanEðil’de, Dicle Barajý’nýn yamacýnda HazretiZülkifl ve Hazreti Elyasa peygamberlerin tür-belerinin yaný sýra kral mezarlarý da bulunu-yor. Eðil, peygamber olup olmadýklarý Ýslamâlimleri arasýnda tartýþmalý olan altý büyük zatadaha ev sahipliði yapýyor.

Mezopotamya’ya tepeden bakan kaleninkarþý tepesindeki peygamber türbeleriyle ilgiliilginç bilgiler ortaya çýktý.

Bölgede araþtýrmalar yapan Dicle Üni-versitesi Sanat Tarihi Bölümü öðretim üyesiDoç. Dr. Ýrfan Yýldýz, Eðil’in çok eski tarihleretanýklýk ettiðini, M.Ö. 3500’lü yýllarda yerleþim

yerleri kurulduðunu söylüyor. Asurlular dö-neminde Eðil’in önemli bir merkez olduðunuanlatan Yýldýz, “Asurlularýn Eðil’de hükümsürdüðü yýllarda, M.Ö. 856’da Ýsrailoðullarýüzerine bir sefer düzenleniyor. Bu sefer so-nucunda Ýsrailoðullarýnýn bir bölümünü geti-rip Eðil’e yerleþtiriyorlar. Bu, Hz. Elyesa’nýnpeygamberlik dönemi. Hz. Elyesa bu dö-nemde Eðil’e gelmiþ ve burada vefat etmiþ.Onun vefatýndan sonra da M.Ö. 821’de Hz.Zülkifl peygamber olmuþtur.” diyor.

Hz. Elyasa ve Hz. Zülkifl’ün vefat etme-sinden sonra Eðil’e defnedildiðini söyleyenYýldýz, Eðil’de iki peygamber türbesi ve bunundýþýnda da sahabe türbelerinin bulunduðu bil-gisini veriyor. Eðil’de yedi tane türbe bulun-duðunu söyleyen Doç. Dr. Yýldýz, “Bunlariçinde Hz. Zülkifl, Hz. Elyesa türbeleri önemliyapýlardan. 1996’da baraj inþa edilince sularaltýnda kaldý daha sonra bugünkü peygam-berler tepesi olarak Nebi Harun türbesinin ol-duðu mevkie taþýndý. Nebi Harun türbesinebaktýðýmýzda da üzerindeki kitabeyle önemarz ediyor. 1162 miladi tarihine denk geliyor.Bu, türbenin o tarihte inþa edildiðinin göster-

gesi.” diyor.

Büyük Selçuklular döneminde yapýldýÝrfan Yýldýz, Hz. Zülkifl peygamberin tür-

besiyle ilgili olarak “Yaptýðýmýz araþtýrmadaHz. Zülkifl türbesinin üzerindeki kitabede mi-ladi olarak 1094 tarihi görülür. Bu da Anado-lu’daki ilk erken tarihli türbe yapýsý olduðunungöstergesi.” diyor. Anadolu’da ilk türbeyapýlarýnýn Daniþmentliler zamanýnda 1145’edenk geldiðini belirten Yýldýz, ancak Eðil’dekiZülkifl Peygamber üzerinde görülen kitabe-nin bu ezberi bozduðunu ifade ederek, “Bu,yapýnýn daha önceki yýllarda yapýldýðýnýngöstergesi. Bu da Büyük Selçuklu’nun Ana-dolu’daki egemenlik yýllarýna denk geliyor.”diyor.

Kitabeyi, bu konuyu 1930’lu yýllardaaraþtýran Basri Konyalý’nýn Diyarbakýr’ýn Ta-rihi ve Kitabeleri adlý eserinde görüldüðünüsöyleyen Yýldýz, kitabenin günümüzde barajsularý altýnda kalan yapýnýn duvarlarýndakaldýðýný dile getiriyor. Yýldýz, türbedekiüçüncü kitabede ise þunlarýn yazdýðýný söylü-yor: “Çok baðýþlayýcý ve merhamet edici olan

Allah’ýn adýyla bu kabir Zülkifl Peygamber’e–salat ve selam onun üzerine olsun- aittir.Mevdudi oðlu Ebubekir hicri (487)/miladi(1094) yýlýnda bu yapýyý yapmaya muvaffakoldu.”

49 yýl peygamberlik yaptýZülkifl aleyhisselâm, M.Ö. 846’da doðar.

Babasýnýn adý Buzi. Hz. Zülkifl doðduðundaHz. Elyesa’nýn 50 yaþýnda olduðu tahmin edi-liyor. M.Ö. 821’de 25 yaþýnda peygamberoldu. 84 yýl ömür süren Hz. Zülkifl, 49 yýl pey-gamberlik yaptý. Peygamber olduðunda Or-tadoðu en karýþýk dönemini yaþýyordu. Bu dö-nemde Mýsýr, Ýran, Asur, Babil ve Roma dev-letleri arasýnda çatýþmalar meydana geli-yordu. Hz. Zülkifl’ün peygamberlik bölgesitüm Mezopotamya’ydý. M.Ö 762 yýlýndaEðil’de vefat etmiþ, buranýn dört kilometredýþýndaki Haciyan Mahallesi’ndedir. Naaþý,Dicle Barajý sularý altýnda kalacaðý için 1995’teyine Eðil’in iki kilometre güneydoðusundabulunan Nebi Harun-ý Asefi’nin türbesininyanýna taþýndý.

Anadolu’nun ilk türbesiDiyarbakýr’da

Page 21: ZAMAN NEWS 215

15.05.2013 3 25 4 54 13 13 17 28 21 20 22 39 16.05.2013 3 23 4 52 13 13 17 29 21 22 22 41 17.05.2013 3 22 4 50 13 13 17 30 21 24 22 42 18.05.2013 3 21 4 48 13 13 17 31 21 26 22 43 19.05.2013 3 20 4 47 13 13 17 31 21 27 22 44 20.05.2013 3 19 4 45 13 13 17 32 21 29 22 45 21.05.2013 3 18 4 44 13 13 17 33 21 31 22 46

KOPENHAG İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

15.05.2013 3 34 5 04 13 22 17 37 21 27 22 47 16.05.2013 3 33 5 02 13 22 17 37 21 29 22 48 17.05.2013 3 32 5 01 13 22 17 38 21 31 22 50 18.05.2013 3 31 4 59 13 22 17 39 21 33 22 51 19.05.2013 3 30 4 57 13 22 17 40 21 35 22 52 20.05.2013 3 29 4 56 13 22 17 40 21 36 22 53 21.05.2013 3 28 4 54 13 22 17 41 21 38 22 54

ODENSE İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

15.05.2013 2 45 4 10 12 51 17 12 21 20 22 35 16.05.2013 2 44 4 08 12 51 17 13 21 22 22 36 17.05.2013 2 42 4 06 12 51 17 14 21 25 22 38 18.05.2013 2 41 4 04 12 51 17 15 21 27 22 39 19.05.2013 2 40 4 01 12 51 17 16 21 29 22 41 20.05.2013 2 38 3 59 12 51 17 16 21 31 22 42 21.05.2013 2 37 3 57 12 51 17 17 21 33 22 44

STOCKHOLM İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

15.05.2013 3 17 4 38 13 23 17 44 21 54 23 06 16.05.2013 3 16 4 36 13 23 17 45 21 57 23 07 17.05.2013 3 14 4 34 13 23 17 46 21 59 23 09 18.05.2013 3 13 4 32 13 23 17 47 22 01 23 10 19.05.2013 3 11 4 30 13 23 17 48 22 04 23 12 20.05.2013 3 10 4 27 13 23 17 48 22 06 23 13 21.05.2013 3 09 4 25 13 23 17 49 22 08 23 15

DRAMMEN İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

15.05.2013 3 31 5 01 13 23 17 39 21 32 22 52 16.05.2013 3 29 4 59 13 23 17 39 21 34 22 54 17.05.2013 3 27 4 57 13 23 17 40 21 36 22 56 18.05.2013 3 26 4 55 13 23 17 41 21 38 22 57 19.05.2013 3 25 4 54 13 23 17 42 21 40 22 58 20.05.2013 3 24 4 52 13 23 17 42 21 41 23 00 21.05.2013 3 23 4 50 13 23 17 43 21 43 23 01

AARHUS İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

15.05.2013 3 17 4 45 13 15 17 34 21 34 22 51 16.05.2013 3 16 4 43 13 15 17 35 21 36 22 53 17.05.2013 3 14 4 41 13 15 17 35 21 38 22 54 18.05.2013 3 13 4 39 13 15 17 36 21 40 22 56 19.05.2013 3 12 4 37 13 16 17 37 21 42 22 57 20.05.2013 3 11 4 35 13 16 17 38 21 44 22 58 21.05.2013 3 10 4 33 13 16 17 38 21 46 22 59

15.05.2013 3 09 4 35 13 20 17 42 21 53 23 09 16.05.2013 3 08 4 33 13 20 17 43 21 56 23 11 17.05.2013 3 06 4 30 13 20 17 44 21 58 23 12 18.05.2013 3 05 4 28 13 20 17 45 22 00 23 14 19.05.2013 3 03 4 26 13 20 17 46 22 03 23 15 20.05.2013 3 02 4 24 13 20 17 46 22 05 23 17 21.05.2013 3 01 4 22 13 21 17 47 22 07 23 18

15.05.2013 3 10 4 36 13 24 17 46 21 58 23 15 16.05.2013 3 08 4 34 13 24 17 47 22 01 23 17 17.05.2013 3 07 4 32 13 24 17 48 22 03 23 18 18.05.2013 3 05 4 30 13 24 17 49 22 06 23 20 19.05.2013 3 04 4 27 13 24 17 49 22 08 23 21 20.05.2013 3 02 4 25 13 24 17 50 22 10 23 23 21.05.2013 3 01 4 23 13 24 17 51 22 12 23 24

15.05.2013 3 15 4 31 13 28 17 53 22 14 23 19 16.05.2013 3 13 4 28 13 28 17 54 22 16 23 21 17.05.2013 3 12 4 26 13 28 17 55 22 19 23 23 18.05.2013 3 10 4 23 13 28 17 56 22 21 23 24 19.05.2013 3 08 4 21 13 28 17 57 22 24 23 26 20.05.2013 3 07 4 18 13 28 17 57 22 27 23 28 21.05.2013 3 05 4 16 13 29 17 58 22 29 23 29

HELSİNKİ İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

TAMPERE İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

NAM

AZ V

AKİT

LERİ

DANİ

MAR

KA

İSVE

ÇNO

RVEÇ

FİNL

ANDİ

YA

Bulunduğunuz şehrin namaz vakitleri için: http://www.zaman.com.tr/namaz.do

OSLO İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam YatsıGÖTEBURG İmsak Gün. Öğl. İkindi Akşam Yatsı

15 - 21 MAYIS 2013

MERVE TUNÇEL İSTANBUL

1İdrar kaçýrma, yetiþkinlerin de kâbusu.Hem erkek hem de kadýnlarda görülen

bu hastalýðýn nedenleri neler? Hangi sorun-lara yol açýyor? Nasýl tedavi ediliyor?

Halk arasýnda ‘alt ýslatma’ olarak bilinenidrar kaçýrma (inkontinans) problemi geneldeküçük çocuklarda görülse de bu sorun yalnýzcaonlara özgü deðil. Yetiþkinler de ayný derttenmuzdarip. Ýdrar kaçýrma gerek fiziksel gereksepsikolojik birçok hastalýða neden oluyor. Üs-telik cinsiyet ayrýmý da yapmýyor bu hastalýk.Kadýnlarda yüzde 20 ila 30, erkeklerdeyse 3-11 oranýnda görülüyor. Yetiþkinlerde idrarkaçýrma sebeplerini, yol açtýðý hastalýklarý ve te-davi yöntemlerini Kozyataðý Central HospitalÜroloji Kliniði Uzman Doktor Yusuf Temiz an-lattý.

Obezite tetikliyorKadýnlarda idrar kaçýrma sebepleri

arasýnda yaþlýlýk, sezaryen doðum, obezite, si-gara, kronik öksürük, kabýzlýk, mesane has-talýklarý, menopoz ve pelvik cerrahiler sayýla-bilir. Erkeklerdeyse aþýrý aktif mesane, prostatve nörolojik yaralanmalar en yaygýn sebeplerarasýnda. Ýdrar kaçýrma (inkontinans) proble-minin sýkýþma, baský, karma ve taþma tipindeidrar kaçýrma olarak dört farklý tipi bulunuyor.Sýkýþma tipi, aþýrý aktif mesane diye isimlen-dirilen hastalýkta mesanenin istek dýþýkasýlmasýyla oluþur. Sebebi net olarak an-laþýlamayan bu hastalýk, hayatýn herhangi biranýnda baþlayabilir. Sýkýþma tipi idrarkaçýrmada bir anda þiddetli idrar yapma isteðiortaya çýkar ve kiþi tuvalete yetiþmeyeçalýþýrken idrar kaçýrýr. Bazý hastalarda sadeceani idrar hissi ve sýk idrara çýkma gibi de ken-dini belli edebilir. Taný konulduktan sonra ge-nelde ilaçlara olumlu cevap verir. Küçük birazýnlýkta ise botoks gibi operasyonel tedavilerdenenebilir.

Hapþýrýrken de kaçabilir…Baský tipinde idrar kaçýrmaysa idrarý tutan

kaslarýn zayýflýðý, idrar kanalýnýn veya buyapýlarýn altýndaki destek dokunun yetersizliðinedeniyle oluyor. Genelde zor doðumlardansonra ve ileri yaþlarda ortaya çýkýyor. Bu has-talarda öksürme, hapþýrma, yük kaldýrma vebazen yürümeyle bile idrar kaçaðý oluþur. Bazýhastalar çok nadir idrar kaçýrýrken bazýlarý ye-tiþkin bezi veya çamaþýr deðiþtirmek zorundakalabilirler. Az miktarda idrar kaçýran hastalarbir kýsým egzersiz veya yardýmcý cihazlarla te-

davi edilebilir. Çok miktarda kaçýran hastalariçinse cerrahi tedavi devreye giriyor.

Hem ilaçla hem cerrahi tedaviHem sýkýþma hem baský tipi idrar

kaçýrmanýn bir arada olduðu durumdaysakarma tipte idrar kaçýrmadan söz edilebilir.Sýkýþma tipi daha ön planda ise ilk önce ilaç-lar denenir. Tedavi sonrasý idrar kaçýrma tek-rar sorgulanýr. Baský tipinde idrar kaçýrmadaha ön planda ise tedavisi ameliyatlayapýlmalýdýr. Ameliyat sonrasý bazý ilaçlaradevam etmek gerekebilir. Taþma tipindekaçýrma nörolojik bir hastalýk ya da mesaneyi

doðrudan ilgilendiren operasyonlar veya en-feksiyonlar sonucunda mesane kasýnýnkasýlma özelliðini kaybetmesiyle oluþur. Bu tiphastalarda mesane dolup taþmaktadýr. Yanihasta idrar kaçýrmadan ziyade idrar yapama-maktadýr. Tedavisi en zor olan idrar kaçýrma ti-pidir. Ýlaç tedavisi pek iþe yaramadýðýndan te-miz aralýklý kateterizasyon ya da kalýcý sondakullanýlabiliyor.

Nelere yol açýyor?Ýdrar kaçýrmanýn sebebi eðer mesanenin

tam boþalamamasýysa bu durum kiþiyi böbrekyetmezliðine kadar götürecek önemli sorun-

lar doðurabilir.“Suyu az içersem az kaçýrýrým” düþünce-

siyle az su içen hastalarda susuzluða baðlý bir-çok hastalýk görülebilir. Baþ aðrýsý, unutkanlýk,saç dökülmesi, ciltte kuruluk, kabýzlýk, dü-zensiz tansiyon bunlardan yalnýzca birkaçý…

Yaþam kalitesini düþüren bu sorun sosyaliliþkileri de baltalýyor. Hastalar çekingen-leþerek insani iliþkiler kurmada zorlanýyor.Alýþveriþ, spor, akraba ya da arkadaþ ziyaretigibi aktivitelerde düþüþ yaþanýyor.

Hastalarda depresyona yatkýnlýk artýyor.Kimi durumlarda psikolojik tedavi almalarý ge-rekebiliyor.

Moralinizi bozmayýn ciddiye alýn

Page 22: ZAMAN NEWS 215

15 - 21 MAYIS 2013

TUÐBA KAPLAN ÝSTANBUL

1Herkes için “Ha-yatýmýn dönüm

noktasý” dediði bir insan,gün ya da olayýn varlýðýkaçýnýlmazdýr. Hayatýnmevcut gidiþatýný deðiþti-ren ve gelecek günlerinona göre þekil aldýðý budönüm noktalarýný ünlüisimlere sorduk.

Zaman gelir bir ge-cede deðiþir hayatlar.Nasýl ve neden olduðunabir türlü anlam verilemez.Yeni tanýþýlan bir insan,okunan bir kitap, izlenenbir film ya da gidilen/biti-rilen okullar deðiþtirir ha-yata bakýþý ve gelecekgünleri. Bazen de bir if-las, bir hastalýk ya da birölümle baþkalaþýr her þey.Bundan sonra o deðiþim üzerinden yaþanýr ve-rilen hayat. Ýlk baþlarda bu deðiþim neden veniçinlerle sorgulanýrken, yýllar sonra geriye dö-nüp bakýldýðýnda anlaþýlýr yaþanan o olayýn ha-yatýn dönüm noktasý olduðu. Bu vesileyle bizde ünlülere hayatlarýndaki dönüm noktasýnýsorduk.

Metin Akarslan (Ressam): “Küçük yaþlar-dan itibaren sanata ilgi duymaya baþladým. Ba-bamýn hattat oluþunun bunda etkisi çok.Gençlik dönemlerimde hat yazabilmek içinçok uðraþtým. Fakat bu zorlu sanatý bir türlüicra edemedim. Yirmili yaþlara gelince resmemeylettim. Bedri Rahmi ve Eren Eyüboðlu’ylatanýþmak hayatýmýn ilk dönüm noktasý oldu.Kýsa sürede övgüler alan eserler ortaya çýktý.Ancak ‘yolun yarýsý’nda alkol baðýmlýsý oldum.38 yaþýnda resim yapmayý býraktým. Büyük bu-nalýmlara sürüklendim. Bir gece, “Allah’ýmn’olur bana yardým et” diye diye sýzýp kaldým.O gün gördüðüm rüya hayatýmý deðiþtirdi. Burüya yeni bir baþlangýç oldu benim için.Oðluma matbaa dükkaný açtým, baðýmlýlýktankurtulmak için su tedavisi gördüm. Resimleuðraþamýyordum ama matbaa boyalarýylaoyalanýrken kartonlara parmaklarýmla bir þey-ler çiziyordum. Dükkana her gelen bu parmakboyasý çizimleri satýn almak istiyordu. O gün-den sonra bu resimlerle 47 sergi açtým. Aslýndahayatýn her karesinin benim için ayrý bir dö-nüm noktasý olduðunu anladým.”

Mustafa Denizli (Teknik Direktör): “Sene1964. Bir bahar günü arkadaþlarýmla sokaktatop oynarken sanýrým kaderimin aðlarýörüldü. Sokaktan geçen Ege Üniversi-tesi Kulak Burun Boðaz BölümüBaþkaný Prof. Dr. Orhan Cura, benifutbol oynarken görmüþ. Beni AltayKulübü’ne götürdü. Daha 14yaþýndaydým. O günden sonra benimhayatým tamamen deðiþti. Profesyonelhayatýmýn baþlamasýna vesile olan dönümnoktasý bu.”

Necati Þaþmaz (Oyuncu): Asýl mesleði tu-rizmcilik olan Necati Þaþmaz eðitimini Kana-da’da tamamlar. Amerika’ya yerleþenÞaþmaz’ýn hayatý 11 Eylül saldýrýlarýyla deðiþir.

Ailesini ziyaret eden Necati Þaþmaz, 11 Eylül2001’de Amerika’ya dönerken Ýkiz Kuleler’egerçekleþtirilen saldýrý nedeniyle uçaðý hava-dayken geri döner. Amerika’ya dönmek iste-mez. Ankara’da bir sigorta þirketi açar. Ogünlerde Osman Sýnav ile görüþür. O görüþmeÞaþmaz’ýn oyunculuk kariyerinin baþlangýcýolur. “Kurtlar Vadisi”nde baþrol teklifi alýr.Sonra dizinin yapýmcýlýðýný da üstlenir. Ve oy-nadýðý “Polat Alemdar” karakteriyle zihinlerekazýnýr.

Reha Yeprem (Sunucu): “Hayatýmýn dö-nüm noktasý 1996 yýlýnda Samanyolu Tel-evizyonu’ndaki Sýr Kapýsý programý oldu.Aklýn mantýðýn ötesinde yaþanan olaylarýn an-latýldýðý bu program benim hayatýmý deðiþtirdi.Hem imaj hem mesleki kariyer ve format ola-rak beni çok deðiþtirdi. O döneme kadar ak-törken, þov eðlence baþlýðý adý altýnda anýlýrken,þimdi sunuculuk yapýyorum. Bu da benim artýkkültür faaliyetleri baþlýðýyla anýlan, fikir iþçisi birisim olarak anýlmama vesile oldu.”

Salih Memecan (Karikatürist):“Ben küçükken ciddi kekemeydim vebu bütün hayatýmý etkiliyordu. Ke-

keme olduðum için çoðu zaman konuþmasýkýntýsý çekiyordum. Kendimi bir þekilde ifadeetmem gerekiyordu. Bir süre sonra kendimi çi-zerek ifade etmeye baþladým. Mimar olmakiçin çýktýðým yolda, bir süre sonra karar ver-mem gerekti. Mimar olarak mý yoksa çizerlikbecerimi geliþtirerek karikatürist olarak mýdevam etmeliyim diye düþündüm. 30 yaþýndamimarlýk bilen karikatürist oldum.”

Ufuk Bayraktar (Oyuncu): Zeki Demirku-buz, Bayraktar’ý, babasýnýn Cihangir’deki kah-vesinde çalýþýrken fark eder. Bayraktar’ý yanýnaçaðýrýp “Seninle konuþmak istiyorum” der.Zeki Demirkubuz’un oyunculuk teklifi, ba-basýna kahvede yardým eden Bayraktar için dö-nüm noktasý olur. Demirkubuz’un yönettiði

“ B e k l e m eOdasý”ylaoyunculuk

kariyerinebaþlar.

Ayþen Gruda(Oyuncu): “Adile Naþit ileçok iyi arkadaþ, dosttuk.Anlayýþlý, sohbeti tatlý birkadýndý. Ayný apartmandaaltlý-üstlü otururduk. Ti-yatroya, sinemaya berabergiderdik. O zamanlar be-nim ekonomik sýkýntýlarýmvardý. Adile Abla’ya bunlarýanlatmýþtým. O zamanlarAdile Abla, Arzu Film’inekibinde kalabalýk film-lerde rol alýyordu. ErtemEðilmez’e bahsetmiþ ben-den. Çaðýrdý, sete gittim.On gün gittim, on beþ güngittim, ama hiç kimse birþey söylemedi. Hangi rolüalacaðýmý da kaç para ala-caðýmý da bilmiyordum.Meðer Ertem Abi uzaktanbeni izliyor, ‘Kadroyauyum saðlar mý?’ diye

düþünüyormuþ. Hababam Sýnýfý’nda banaküçük bir rol verdi. Öðrenciler liseler arasý bilgiyarýþmasýna katýlýyor, ben de sunucuyu can-landýrýyordum. Ýki dakikalýk bir roldü ama her-kes beni tanýdý. Ertem Abi’nin çekirdek kad-rosuna girdim, o günden sonra hemen hemenbütün filmlerde oynadým.

Sýla Öztürk Oram (Modacý): “ÝstanbulÜniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum.Doðup büyüdüðüm Trabzon’dan 16 yaþýndageldim Ýstanbul’a okumaya. Ama iþebaþladýðým ilk yer hukuk bürosu deðil, Þiþli’debir maðaza. Henüz 3. sýnýftayken, Beymen’deiþe baþladým. Benim hayatýmýn dönüm noktasýbu. Maðazanýn giriþ katýnda müþterilerle ilgi-lenirken, hep renkli bir iþim olsun istediðimi,hayatýmý adliyede geçirmek istemediðimi farkettim. Derken bir-iki tasarým yaptým. Annemkarþý çýksa da, babamýn anlayýþýyla bu yoldailerledim. Uzun süredir Sezen Aksu’nun sahnekostümlerini tasarlýyorum. Düðmeyi dikmeyibile bilmem, sadece tasarým ve provalarla ilgi-leniyorum.”

Haldun Dormen (Tiyatro oyuncusu/yönet-men): “Anneannemle Boðaz turundaykenþoförün açtýðý kapý dizime çarpmýþtý. Artýk te-neffüste top peþinde koþtururken bile yeredüþünce kalkamýyordum. Bir ay ‘Ayaðým bur-kuldu’ yalanýnýn arkasýna sýðýndým. Ailemyurtdýþýndan dönünce hastaneye götürdüler.Doktorlar, muayeneler ve her kafadan bir sesçýkýyor. Sonra ayaðýmýn kurtulmasý için bir anönce ameliyat olmam gerekti. Sonra býçakaltýna yatýp, topallayan bir çocuk olarak çýktým.Artýk eskisi gibi yürüyüp koþamýyor, futbol oy-nayamýyor, sakatlýðýmý gösterecek her þeydenuzaklaþýyordum. Ýçime kapanmýyordum amadiðer yönlerimi ön plana çýkarmak için olaðan-üstü bir çaba sarf ediyordum. Ýzlediðim film-lerden etkilenip sanatýn içinde olmaya kararverdim. Rejisör olmak için Yale Üniversi-tesi’ne gittiðimde baþýma ilginç bir olay dahageldi. Ders için hazýrladýðým skeci deðerlen-diren hocam, ‘Sekerek oynaman karakterigüçlü kýldý.’ deyince, donup kaldým. ‘Ben rolyapmadým, sakatým.’ dedim. O günden sonrasekerek de sahneye çýkabileceðimi anladým.”

Ünlülerin hayatlarýndaki

AyşenGruda

HaldunDormen

MetinAkarslan

MustafaDenizli

NecatiŞaşmaz

RehaYeprem

Page 23: ZAMAN NEWS 215

Hekimoğlu İsmail

Bir güftede deniyor ki:“Seyre daldıkgonca-i handanı, bir ömür bitti…”Bu sözlerbana, ömrünü boş işlerle geçirmiş bir insanınpişmanlığını anlatıyor. Hâlbuki zaman, mü-barektir.

Bugüne kadar pek çok mübarek güngeldi, geçti. Amma bu geçip giden günler ha-yatımızda bir değişiklik oluşturdu mu? Hâl-buki İslamiyet, hayattır. İslamiyet’i hayataçekmek zorundayız.

Müslümanca yaşamanın çarelerini arayıpbulmak için üç aylar en iyi mevsim… Takvimyaprağı Recep 1’i gösterince Müslüman şahıs,kendisiyle toplantı masasına oturmalı. Elinekâğıdı kalemi almalı. Sonra şahsına şu soruyuyönlendirmeli: “Acaba ben gerçek manadaİslamiyet’i yaşıyor muyum? Noksanlarım

nedir?” Bu noktada karşımıza çıkan ilk me-sele, namazdır. Çünkü Müslüman, namazagösterdiği hassasiyet kadar İslam’ı yaşıyor-dur… Bediüzzaman Hazretleri Barla’daykenbir gün kaymakam ve nahiye müdürü, Üs-tad’ın sarığına ve kıyafetine ilişmek için ge-lirler. Üstad Hazretleri “Ben safiyim, benesirim, ben hür değilim. Sizin kanunlarınızhür olanlaradır.” diye celallenir. Din düşmanıolan iki adam o anda ne yapacaklarını şaşı-rırlar, “Aman hocaefendi; biz sizden dua is-temeye, nasihat almaya gelmiştik.” derler.Üstad da onlara der ki, “Siz namaz kılmıyor-sunuz. Ben size ne diye dua edeyim ki!” Be-diüzzaman Hazretleri devamlı namazı nazaraverirdi. “Siz farz namazlarınızı kılsanız o za-man, bütün çalışmalarınız ibadet hükmüne

geçer.” derdi… Anlardık ki, namaz insanı İs-lamiyet’e bağlıyor. Yani üç aylarda işe evvelanamazdan başlamak lazım.

Sonra ‘noksanlarım listesi’ne devam ede-riz: “Tecvitli Kur’an okumayı öğrenmeliyim,namaz surelerinin manalarına sık sık bak-malıyım, tesettürüme dikkat etmeliyim, boşkonuşmalardan uzak durmalıyım, bir kütüp-hanem olmalı, okumaya daha fazla vakitayırmalıyım, üşengeçliği üzerimden atmalı-yım, gücüm yettiğince sadaka vermeliyim, yi-yip-içtiklerime dikkat etmeliyim; çünkü yiyipiçtikleri kişinin dini yaşayışını etkiler. Ölü gı-dalar yiyoruz, diri diri geziyoruz. Demek ki ölügıdalar vücudumuzda diriliyor. Helal ise,maneviyatımızı da diriltiyor. Haram ve şüp-heli ise, gaflete sokuyor…” şeklinde kendi

kusur ve eksiklerimizi analiz ederiz... Böylecekendimizi gözden geçirmiş oluruz.

Bir insan inandığı gibi yaşamazsa yaşadığıgibi inanır. Yaşadığı gibi inananlar her du-ruma uyarlar, eyvallah derler. Amma unut-mamak lazım ki, ebedi saadet dünyada ka-zanılır. Yani insan cennetini de cehenneminide bu dünyada hazırlar. Bu sebepten mü’min,“Allah’ın rızası neredeyse, arayıp bulmalı-yım.” şuuruyla yaşamalıdır.

Bu yaşımıza kadar kaç üç aylar geçti?Acaba geçip giden bu rahmet aylarından nekadar pay alabildik?

Allah’ın rahmeti her yere yağan yağmurgibidir. İsteyen bu rahmetten nasibini alır. İşteyine üç aylar geldi…

Üç aylara girerken ‘noksanlarım listesi’ hazırlamak…

15 - 21 MAYIS 2013

DENÝZ ERGÜREL ÝSTANBUL

1Teknolojinin hýzla geliþmesiyle bilgisa-yarlar önce çantamýza sonra da cebimize

girdi. Sýrada giyilebilir bilgisayar teknolojisi var.Bu yeni teknolojinin ‘þimdilik’ en popülerürünü, Google Gözlük.

Google kurucularýndan Sergey Brin’ingeçtiðimiz yýl tanýttýðý Google Glass (GoogleGözlük) yakýn bir zamanda piyasaya çýkacak.Henüz sýnýrlý sayýda kullanýcýnýn deneyebildiðibu gözlükler þimdiden büyük kitlelerin ilgisiniçekmiþ durumda.

Google Gözlük nedir?Google Gözlük, kullanýcýnýn sað üst gö-

züne yerleþtirilerek internet eriþimi, video vefotoðraf çekimi yapýlabilen bir aksesuar. Stan-dart bir gözlük gibi takýlabilen bu cihaz hemses komutlarýný, hem de gözlük sapýndaki do-kunmatik alanda yapýlan hareketleri algýlaya-biliyor. Kullanýcýlar ‘fotoðraf çek’, ‘videoyakaydet’, ‘adres tarifi ver’ veya ‘arama yap’ gibises komutlarýyla cihazý yönlendirebiliyor.

Minik bir prizma ekrana sahip olan Go-ogle Gözlük, bir projeksiyon cihazý gibiçalýþýyor. Prizma ekranda beliren görüntülerdoðrudan retinaya yansýtýlýyor ve insan zih-ninde 25 inç geniþliðindeki monitör görüntü-süne denk bir his oluþuyor. Böylece bu gözlükkullanýcýnýn gerçek dünya görüþü üzerindeþeffaf ve sanal bir katman meydana getiriyor.Bu katman kullanýcýnýn normal görüþünü en-gellemiyor.

Ne iþe yarar?‘Zenginleþtirilmiþ Gerçeklik’ adý verilen

teknolojinin uygulandýðý Google Gözlük’ünana görevi kullanýcýlarýn gözünün önündesanal bir ekran oluþturmak. Geliþmiþ biriþlemci, kamera ve internet baðlantýsýna sahipolan Google Gözlük’ün bazý temel özellikleriþöyle:

Fotoðraf ve video çekmek.Video konferans yapmak.Sanal yol tarifi almak.Mesaj göndermek.Ýnternette arama yapmak.Farklý diller arasýnda çeviri yapmak.Bulunduðunuz konumun özelliklerine

göre anlýk bilgi almak.

Akýllý telefonlarýn yerini alabilir mi?Bunu söylemek için henüz çok erken ama

Google Gözlük için Glassware adý verilen biryazýlýmla uygulama geliþtirmek mümkün.Twitter ve New York Times’ýn bu konuda ciddiçalýþmalara baþladýðý söyleniyor. Google Göz-lük için uygulama geliþtirmek istiyorsanýz þir-ketin resmi sitesinde detaylý bilgi bulabilirsiniz:

Google bu sene baþýnda düzenlediði birçekiliþle, sýnýrlý sayýda Google Gözlük’ü, de-

neme amacýyla 1500 dolar fiyat etiketindensatýþa sundu. Fakat Google Gözlük’ün resmiolarak piyasaya çýkýþ tarihi ve satýþ fiyatý henüzbelli deðil.

Güvenlik sorunu ne olacak?Google Gözlük’ün kullanýmý hakkýnda

þimdiden bazý endiþeler var. Bunlarýn baþýndamahremiyet sorunu geliyor. Bir diðer sorun isegüvenlik.

Google Gözlük’le birlikte gelen kamerakayýt özelliðinin ne zaman aktif olduðunu þim-dilik dýþarýdan anlamak mümkün deðil. Gö-rüntülerinin çekilmesinden hoþlanmayacakkiþi ve kurumlar Google Gözlük kullanýmýnamesafeli olacaklar.

Diðer yandan Google Gözlük’ün trafiktekullanýmýnda þoförün dikkatini daðýtýpdaðýtmayacaðýna yönelik bazý tartýþmalar davar. Her ne kadar cihazýn en önemli özellik-lerinden biri yol tarifi olsa da, gözün önündehareket eden görüntülerin araç sürücülerinindikkatini daðýtabileceði söyleniyor.

Hem ultrabook, hem tabletToshiba’nýn hem ultrabook hem de tablet

olarak kullanýlabilen yeni modeli PortegeZ10T’nin resmi duyurusu yapýldý. Windows 8iþletim sistemine sahip bu cihazýn monitörü,basit bir parmak hareketiyle ayrýlýp dokun-matik bir tablete dönüþüyor. 11.6 inç ekran ge-niþliðine ve Full HD ekran kalitesine sahip olancihazýn aðýrlýðý 1,4 kilogram. Cihazda HDMIve USB 3.0 giriþleri mevcut. Portege Z10T’deayrýca veri koruma özelliði olan TPM v1.2, Ac-tive Management, Anti-Theft, Eco Utility gibiyazýlýmlar da var. Ürünün fiyatý ve satýþa su-nulacaðý tarih henüz açýklanmadý.

Haftanýn iOS uygulamasý: ChirpChirp; çektiðiniz fotoðraflarý, internet sayfa

adreslerini veya notlarýnýzý kuþ cývýltýsýna ben-zer bir sese dönüþtürüp diðer kullanýcýlarlapaylaþabileceðiniz ilginç bir uygulama.

Uygulama önce kullanýcýnýn göndermekistediði veriyi internet üzerinde kendi merke-zine yüklüyor, sonra bu veriye özel bir link

oluþturuyor ve daha sonra da linki bir ses dos-yasýna dönüþtürüyor. Bu ses dosyasýný algýla-yan diðer Chirp kullanýcýlarý da oluþturulmuþolan özel linke yönlendirilip paylaþýmý yapýlandosyaya eriþiyor.

Oldukça ilgi çekici bir çalýþma yönteminesahip olan Chirp, ayný mekan içinde bulunankalabalýk gruplarla dosya paylaþýmý yapmakiçin kullanýlabilir.

iOS cihazýnýza indirmek için: Haftanýn Android uygulamasý: Paper Toss

2.0Akýllý telefon ve tabletlerin efsane oyun-

larýndan Paper Toss, yeni versiyonuylakarþýmýzda. Çöp kutusuna kaðýt atma yarýþýolarak bilinen bu oyunda artýk domates, muz,el bombasý, yanan kaðýt ve karpuz gibi deðiþikobjeler de kullanýlabiliyor. Ofis arkadaþlarýnýrahatsýz etme ve hareketli hedefe kâðýt atmagibi eðlenceli özelliklerin de eklendiði oyun üc-retsiz.

Google Gözlük’lebilgisayar göze geldi

Page 24: ZAMAN NEWS 215

BU SAY FA, M. FET HUL LAH GÜ LEN HO CA EFEN DI’NIN SOH BET VE YA ZI LA RI ESAS ALI NA RAK HAZIRLANMAKTADIR.

k u r s u @ z a m a n . c o m . t r

Kur’ân ve Sünnet’in beyanları içinde, in-sanın imanlı gitmesine sebep ve vesile olarak;Müslüman olarak yaşamak, Müslümanca dü-şünmek, Müslümanlık çizgisinde bulunmakgibi esaslar beyan edilmiştir.

Meselâ, “Başka değil, Müslüman olarak öl-meye bakın!” (Bakara, 2/132) âyet-i kerime-siyle, zayıf da olsa “Nasıl yaşıyorsanız öyleölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.”(Mirkât, 1/332) hadis-i şerifi bu hakikat etra-fında ortaya konmuş esaslardır. Hatta dene-bilir ki insan, şuuraltıyla ölür, şuuraltıyla diri-lir ve ona göre de mükâfat görür.

Bir insan, ruh ve dimağını dünyada ne iledoldurduysa, neyin peşinde koşuyorsa, neyiaziz tuttuysa, neyi gönlünde en mutena yereoturttuysa, buradan göçüp giderken de öyle gi-decektir. Tıpkı uyuyan bir insanın, şuuraltımüktesebatının tesirinde konuşup düşün-mesi ve ona göre hareket etmesi gibi, ahiretteo, bu kazanımıyla yeni bir varlığa erecektir.Evet, burada ruh âlemine ait mekanizmalarnelerle teçhiz edilmişse, öteye de onlarla gidi-lecektir.

Bundan yedi-sekiz asır evvel yaşamış,dört mezhebin fıkhını çok iyi bilen, tefsirindedört mezhebin fıkhına da ağırlığınca yer verenMalikî mezhebinin o dev imamı Kurtubî,şöyle demektedir: Devrimizde biz öyle kim-selere şahit olduk ki, bunlar, nasıl bir hayat ya-şamışlarsa vefat ederken gözlerini o hayata aitmülâhazalarla kapamışlardır. Meselâ birisi“Samanı getirin. Hayvanlara ot verin. Mer-kepleri dışarıya çekin!”, başka birisi: “Şu ço-cuğuma bakın. Ben biraz raks edip eğlenmekistiyorum.” diyorlardı.

Evet, insan burada ne ile ömrünü geçir-

mişse, giderken de onunla gidecektir. Bu se-beple insan, burada ruh ve dimağını iyi şeylerlemeşbu kılmaya bakmalıdır. Vâkıa bunlar birersebep, tabiri caizse birer şart-ı âdi ve Cenâb-ıHakk’ın sonsuz lütfunun imdadımıza yetiş-mesi için sadece birer davetiyedir. İhtimalKur’ân-ı Kerim de, “Müslüman olarak ölmekdışında başka türlü ölme-meye çalışın!” (Bakara,2/132) derken bu ha-kikati dile getirmek-tedir.

Bununla bera-ber, Cenâb-ı Hak,takva dairesi içindeyaşayan bir insanınelinden –hafizanal-lah– bütün sermaye-sini alıp onu baş aşağıgötürse de O’nakimsenin birşey demeyehakkı ola-maz. Fakatâdet-i ilâhiyeve rahmet-isübhân iyeaçısından AllahTeâlâ’nın şim-diye kadar böylebir şey yaptığınıda bilmiyoruz.Firavun, hayatı-nın en son daki-kasına kadar fira-vunca bir hayat ya-şamış ve suyun al-

tında, orada dahi yenemediği tereddütlerle bo-ğulurken imansız olarak gitmiştir. Öte yandanküçük bir iman eseri ve iman reşhasıyla onayürümüş bir insan da Cennetlere yükselmiş-tir. Allah Resûlü böyle birini hadis-i şeriflerindeşöyle anlatırlar:

Bana Tevbe Var mı?Sizden önceki devirlerde yaşayan bir

adam, doksan dokuz kişiyi öldürmüş, sonra,“Buranın en büyük âlimi kimdir?” diye so-ruşturmuştu. Ona bir rahip gösterilmişti.Bunun üzerine o da rahibin yanına gide-rek ona, “Doksan dokuz adam öldürdüm,tevbe etsem kabul olur mu?” diye sor-

muştu. Buna karşılık rahip ise, “Tevbenkabul olunmaz!” deyince onu da

öldürmüş ve sayıyı yüze yük-seltmişti. Daha sonra da

oranın en büyük âli-mini sorup soruştu-rup ona giderek;

“Ben yüz adamöldürdüm. Tevbe et-sem kabul olurmu?” demişti. Âlimise ona: “Evet, senintevbe etmene kimengel olabilir ki?Ancak filân yere git,orada Allah Teâlâ’yaibadetle meşgul olaninsanlar var; onlarla

beraber sen de Al-lah’a ibadet et ve on-larla ol!” tavsiyesindebulunmuştu.

Bunun üzerine bu adam yola çıktı ve yarıyola vardığında da öldü. Rahmet melekleri deazap melekleri de bir araya geldi ve onun du-rumunu görüştüler. Rahmet melekleri, “Buadam candan tevbe ederek buraya geldi.”Azap melekleri ise, “Bu kimse hiçbir iyilik yap-mamıştır…” şeklinde mukabelede bulundu-lar. Derken arkadan insan kıyafetinde birbaşka melek bunların yanına gelerek onlaraşöyle dedi: “İki belde arasındaki mesafeyi öl-çünüz. Hangi tarafa daha yakın ise adam o ta-rafa aittir.” Bunun üzerine mesafe ölçüldü.Adamı varacağı yere daha yakın buldular.. veadam rahmet meleklerine teslim edildi. (İbnMâce)

Evet, âdet-i ilâhî hep bu istikamette cere-yan etmiştir. Binaenaleyh bizler, Cenâb-ıHakk’ın kulları olarak her zaman O’nun âdet-i sübhânîsine ve rahmetine sığınmalıyız. Aksitakdirde Cenâb-ı Hakk’ın, hakkımızda adaletlehüküm vermesi çok defa aleyhimizde olabilir.Vâkıa O, her zaman hayrın şerre rüçhaniyeticihetiyle hükmetmektedir ama yine de bizlertir tir titremeliyiz. Allah, bazen bir hayırla in-sanı affeder, bazen de etmez. O Yüce Yaratı-cı’dan dileğimiz, bizi ötede hizlan ve hüsraniçinde bırakmasın…

1 - Bir insan, ruh ve dimağını dünyada neile doldurduysa, neyin peşinde koşuyorsa,buradan göçüp giderken de öyle gidecektir.

2 - Bizler, Cenâb-ı Hakk’ın kulları olarakher zaman O’nun âdet-i sübhânîsine ve son-suz rahmetine dayanıp sığınmalıyız.

3 - Her mü’min, diğerleri hakkında,“Rabb’im onu da affeder. Çünkü içinde imanve muhabbet var.” düşüncesinde olmalıdır.

Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz

Page 25: ZAMAN NEWS 215

Abdullah Aymaz

Bu bendelerini de sürekli Senin kapının önünde, o kapının aralanma-sını bekleyen yüzü yerde, tevazu, mahviyet ve hacâlet kahramanla-rından eyle. Sadakatle Sen’in ulu dergâhının önünde bekleyip duransıddıkları doyurduğun gibi, bu marifete muhtaç kullarını da ulvî ma-rifet tecellilerin ile doyur! Dualarımızı kabul eyle Rabb’imiz!

Dünyada kör, sağır ve ölüler gibi yaşayanların ötede bunları duyup hissetmesizor olsa gerek. Bugün ağlanacak hâline kahkahalar atıp gafilce davrananlarınyarın sürekli ağlayacaklarından korkulur. Öyle ise gelin, şimdilerde göz ve ba-siretlerimizin hakkını vererek hep uyanık bulunalım ki, yarın istirahat ve uykuderdimiz olmasın. Bugün gözyaşlarını ceyhun edelim ki, yarın faidesiz ‘ah u vah’etme hicranı yaşamayalım.

Daldım yine kendimi hâtıralara saldım;Bir tatlı çağıltıyla yerimde kalakaldım.

Her devri ayrı bir ihtişam ve ayrı bir şan,Bir hamlede dünyayı saran ışıktan tûfan...

Üç-beş düzine çadırken devrinde Osman’ın;“Devlet-i Âliye” oldu, elinde Orhan’ın.

Yürüdü garbın karanlık âfâkına emîn,Gürledi gülbanklarla her yanda “feth-imübîn”...

Derken her yerde tek yürek evlâd-ı fâtihân,At sürdü her yana en önde Yavuz Selim Hân...

Çağlar ve çağlar boyu böyle kükreyip durduk,Dünyada tıpkı bir uhrevî saltanat kurduk.

Hülyâm hâlâ meshûr cedlerin velvelesiyle,Ve meydanları dolduran at kişnemesiyle...

Her taraf Bağ-ı İrem’di o kutlu devirde,Dört yanda Cennetler tüllenirdi perde perde.

Meğer kadrini bilmişler zamanın çok erken,Henüz hiçbir yerde onun kadri bilinmezken.

Nûrdan ırmaklar gibi akmışlar çağlar boyu,Yüksek çağıltılarla ki Cennetlerden suyu...

M. Fethullah Gülen

Hindistan’daki Sonsuz Nur Ya-rışması’na M. Fethullah Gülen Ho-caefendi bir mesaj gönderdi. 15 Mart2013’te ödül töreninde okunan me-sajda özetle şöyle deniliyordu: “Hin-distan gibi büyük bir ülkenin şerefliinsanlarının, âlimlerinin ve bilgeleri-nin yapmış olduğu bu takdire şâyângirişimi bütün kalbimle tebrik edi-yorum.

Bu büyük bilge insanlar toplu-luğu, Hindistan gibi bereketli top-raklarda her zaman gökyüzünde yıl-dızlar gibi olmuşlardır. Bugüne kadarhiçbir bilim dalı olmamıştır ki, Hin-distan’dan bir âlim veya bilge, bualanda yıldızlaşmış olmasın. Böylegüzel girişimlerle insanlığı iftihartablosu Efendiler Efendisi’nin (sas)adını duyurma adına yaptığınız iş,belki okyanusta bir damla, güneşışıklarından bir hüzmedir. AncakO’nun izinde yapılan her gayret tak-dire şâyândır.”

Bu yarışmaya genç-ihtiyar, sağ-lıklı-hasta herkes katılıyordu. 72 ya-şında imtihana katılan, sonra finalede katılmaya hak kazanan HüseyinBey yarışmayı organize edenlere “Buyaşıma kadar böyle bir şey görme-dim. Peygamberimiz’i (sas) anlatmakiçin bir imtihan yapıyorsunuz. Bununiçin insanları kitap okumaya yön-lendiriyorsunuz. Üstelik bir de kaza-nana ödül veriyorsunuz. Evladım sizkimsiniz?”

Hindu bir ailenin kızı olan Suk-mani Ashok, sekizinci sınıfa kadarTürk okulunda okumuş. Şimdi liseüçüncü sınıfta başka bir okulda öğ-renci… Türkçesi güzel. Sukmanikardeşiyle beraber Sonsuz Nur im-tihanına çalışmış. “Hz. Muham-med’in hayatını okuduktan sonrahayatımda büyük değişiklik oldu. Oçevresindekilere çok kibar davranmışve asla yalan söylememiştir. O emin,güvenilir bir insandır. Artık ben dehiç yalan söylemiyorum ve arkadaş-larıma Sonsuz Nur tavsiye ediyo-rum.” diyor.

Ödül töreninde konuşan Büyükİslam Âlimi Shibli (Şibli) Seccad Nu-manî “Türkiye’ye gidip Hizmet ha-reketini tanıma bahtiyarlığına er-dim. Ben de Hocaefendi’nin binlerce

sevenlerinden biriyim.” dedi. Bir ge-zisinde bir Türk arkadaşına “Siz şuan neye sahip olduğunuzun far-kında değilsiniz. Ah ben de birTürkçe anlayıp Hocaefendi’nin göz-yaşlarıyla anlattığı vaazlarını anlaya-bilseydim.” demişti.

Kanaat önderlerinden Daru’l-Ulûm Sevâü’s-Sebîl ÜniversitesiRektörü Mevlana Hamidullah Lone,Türkiye gezisinde yaşadığı anlarıgözleri yaşararak anlatıyor: “Gör-düklerimden çok duygulanmıştım,kimsenin olmadığı bir yere oturupsevinçten uzun süre gözyaşı döktümve böyle güzel insanların güzel hiz-metlerinden dolayı Allah’a şükret-tim.”

Rektör Sufyan Kasımî; “Hoca-efendi’nin her sözünde, her hareke-tinde bir ilhamdan hareket etmişolmanın rengi hissediliyor.” dedi.

Ödül töreninde konuşanlardan,Hindu Arya Samaj hareketi lideriSwami Agnivesh dedi ki: “FethullahGülen Hocaefendi’nin vermiş ol-duğu mesaj, bugün dünyanın her ye-rinde kabul görüyor. Bugün yapılanbu yarışma da, Allah’ın peygamberiMuhammed’in (sas) dünyaya yay-mak istediği sevgi ve barış mesajındabirleştiğimizin göstergesidir.”

Hindu Chinmaya Hareketi li-deri Nikhilenanda Saraswati, tören-deki konuşmasında, “Türkiye’de gi-dip gözlerimle gördüğüm Gülen’denilham alınarak açılan eğitim yuvalarıaynı zamanda birer barış adacığıdır.Buralarda görüştüğüm insanlar; ufkugeniş, aydın, parlak gençler, barış vehuzur içindeki geleceğin mimarları-dır.” dedi.

Father Thomas Kunnunkal dakonuşmasında şunları söyledi: “Gü-len’in kalbe dokunan sohbetlerin-den, vaazlarından ilham alan mil-yonlar bugün dünya barışı için çabaharcamaktadır. Milyonları hareketegeçirebilen Gülen, bugün çevresin-deki bu kadar insanı, insanlığın ih-yasına, eğitimine, huzur ve refahiçinde yaşamasına yönlendirmekte-dir.”

Evet, Hind âleminin derûnundanişte böyle güzel sesler geliyor…

Hind’in derûnî sesi- II

Vesile-i necat bilinmezBir insan hayatının sonuna kadar iyi yaşar, –

hadisin ifadesiyle– mü’min olarak doğar, mü’minolarak yaşar, kâfir olarak ölür.

Veya kâfir olarak doğar, mü’min olarak yaşar,kâfir olarak ölür. Bunlarda da yine mü’minin, imanve mârifetinin, Cenâb-ı Hakk’a karşı kulluğunun,sebebiyet cihetiyle tesiri önemlidir. Evet, bir insanbazen günahlara girebilir, fakat onun içinde öylebir vefa hissi vardır ki, bu his onu kurtarabilir. Nu-ayman’ı düşünün. O, ashabdan bir zattı. Müslü-man olduktan sonra da uzun zaman zararlı meş-rubatı bırakamamıştı ve yasak edildiği hâlde arasıra içiyordu. Bu sebeple kendisine pek çok defaceza verilmişti. Yine böyle bir had esnasında saha-binin biri ona sebbetme diyeceğimiz uygun olma-yan sözler söylemişti. Bunu gören Allah Resûlü,kaşlarını çatarak rahatsızlığını izhar etmiş ve şöyledemişti: “Susun! O, Allah ve Resûlü’nü çoksever.”

İhtimal Nuayman, bu haram meşrubatı içse deiçindeki muhabbet-i ilâhiye çok defa onu vicdanazabı içinde bırakıyordu. O, bu günahı işlediktensonra kim bilir nasıl sızlanıp feryad u figanediyordu. Kim bilir onun yerine ne güzel hasene-ler işliyor ve bu haseneler, onun seyyielerini alıpgötürüyordu. Aslında hepimizin pek çok seyyiesivardır. Ancak, çok defa bu seyyielerimizden dolayıRabb’imiz bizi muaheze etmiyor. Bizler, bununla

O’nun rahmetinin enginliğini duyuyor ve O’nahamd ü senalarla yöneliyoruz. Bu itibarla hermü’min, diğer mü’min kardeşleri hakkında, “Ku-sur işleyip günaha girdi. Rabb’im onu daNuayman gibi affeder. Çünkü içinde iman ve mu-habbet var.” duygu ve düşüncesi içinde olmalıdır.

Evet, bazen Cenâb-ı Hak, kulunun bazı kusurve seyyiesine bakmadan, onun güzel tarafını de-ğerlendirir ve onunla o kulunu affeder. Bununlaalâkalı şöyle latîf bir misal daha verebiliriz: Hz.Ömer, öyle bir insandır ki O, kendisi gibi, –Efendi-miz’in dilinden tanıdığımız ölçülere göre ifade edi-yorum– binlerce kişiyi de arkasına alıp, Cennetleregötürecek çapta biridir. Hz. Abbas, işte bu Hz.Ömer’i vefatından sonra rüyasında çok görmekister. Ancak onu altı ay sonra rüyasında görebilir.Koca halife, Hz. Abbas’a “Hesabı ancak bitirebil-dik!” der.

Çok mevsuk olmamakla beraber başka latîf birvak’ada ise şu hususlar anlatılır: Cenâb-ı Hak, her-kesi Cennet nimetleriyle serfiraz kılmada işi bir ve-sileye bağlar. Bu cümleden olarak Hz. Ömer’e,kendisinin af vesilesi sorulduğunda o şöyle der:Çocuğun biri elindeki kuşa eziyet edip onu hırpalı-yordu. Ben de oradan geçerken çocuğa beş-on ku-ruş verip kuşu aldım ve onu azad ettim. Banadendi ki: “Seni bu yüzden bağışladık!”

HAFTANIN DUASI SÖZÜN ÖZÜ

Hatıralar

Page 26: ZAMAN NEWS 215

AhmetŞahin

Bu önemli konuya önce tarihi örneklerle bir göz ata-lım, sonra günümüze bakabiliriz. Halife Hazreti Ömer,geçtiği yollarda halkın yürümesini zorlaştıran taşları, di-kenleri dışarıya atarak yürümeyi âdet edinmişti.

Bir gün yine yolda giderken gözüne çarpan bir taşaayağıyla vurdu. Taş, karşıdan gelmekte olan bir adamınayağına çarptı.

Aradan bir sene gibi uzun zaman geçmişti. HazretiÖmer, yine aynı yolda yürürken, ayağına taş değenadamla karşılaştı. Hemen cebinden bir miktar para çıka-rıp ‘Buyur bunu harçlık yap’ dedi. Heyecanlanan adam:‘Harçlığım var, ya Emirel Mü’minin’ dedi. ‘Buna rağmenkabul etmeni istiyorum’ diyen Halife şöyle devam etti: ‘Ge-çen sene bu yolda taşları ayıklarken, ayağımla vurduğumbir taş, yuvarlanıp senin ayağına değmiş; ben de halkım-dan birinin ayağını incittiğim için üzüntüye kapılmıştım.Alır da hakkını helal edersen, beni bir senedir hissettiğimüzüntüden kurtarmış olacaksın!’

Bir de o günkü halktan misal arz edeyim. Hazreti EbuZer, komşusunun karnı açken Müslüman’ın evinde tokolarak uyuyamayacağını söylüyor; elinde imkânı olanla-rın ihtiyaç içinde inleyen kardeşlerine yardım etmedikçeevlerinde uyumalarının caiz olmadığını ileri sürüyordu.Onun bu iddiasında ne kadar samimi olduğunu anlamakiçin bir akşamüzeri kendisine bir kese dolusu para gön-derip hediye olarak kabul etmesini istediler.

Ebu Zer bu parayı kendisinden daha fakirlere vermekgerektiğini söyleyince, parayı getiren köle, “Bunu sana ka-bul ettirebilirsem hürriyetime kavuşacağım sözü verildi.”diyerek, parayı kabul ettirdi. Sabah ise köle erkenden gerigelerek:

- Size akşam getirdiğim parayı yanlış adrese getirmi-şim. Başkasına vermem gerekmiş; parayı geri istiyorlar, de-yince Ebu Zer’in buna cevabı şöyle oldu:

- ‘Ben komşularımın ihtiyaç içinde inledikleri sıradaevinde bol para ile uyumamın caiz olmayacağına inandı-ğım için, verdiğin parayı eve götürmeden hemen yoksulailelere akşam dağıttım, ondan sonra gelip evimde uyu-dum. Şu anda sana iade edecek para yoktur!’ karşılığınıverdi.

Şimdi de hicretin yetmişinci senelerinde Emevi-Ab-basi çekişmeleri sırasında hal-kın birbiriyle uğraşmaya baş-ladığı günlere bakıyoruz. Zul-müyle şöhret yapmış Haccac-ı Zalim olanca katılığıyla halkazulmünü sürdürüyordu. İştebu sıralarda kendisine halktangelen teklif şöyle oldu: ‘SenHazreti Ömer’in halkına karşıgösterdiği şefkatli tavrını bili-yorsun. Ne olur, biraz da onabenze. Onun gibi davran bize.O, halkının kazara ayağına birtaş dokundurmasından bileteessüre kapılıyor; bir sene

sonra da olsa, helallik diliyordu!’Haccac’ın bu isteğe tarihî cevabı:- Ömer’in zamanında Ebu Zer gibi de halkı vardı. Siz

Ebu Zer gibi birbirini düşünen, kaynaşan halk olun, bende Ömer gibi sizi düşünen adil yönetici olayım. Siz Ebu Zergibi halk olmuyorsunuz, ama benden Ömer gibi yöneti-cilik yapmamı istiyorsunuz. Allah, kötülük düşünen in-sanlara iyi yönetici göndermez, iyilik düşünen insanlara dakötü yönetici vermez. Halk neye layık halde ise yönetici deona münasip şekilde gelir. Bunu böyle bilin. Kendinizi iyiyöneticiye layık hale getirmeye bakın!’

- Siz ne dersiniz bu cevaba? Tarih boyunca geçerli biryorum mudur bu? Biz Ebu Zer gibi birbirimizi düşünen,kaynaşan, kucaklaşan halk olmadıkça başımızdakiler deÖmer gibi yönetici olamazlar mı? Önce bizim kendimizimi düzeltmemiz gerekecek? Şu anda birazcık iyiye doğrugelişmeler oluyorsa bu, bizdeki birlik beraberliği korumayayönelmek gibi güzel gelişmelerin bir neticesi midir acaba?

Yazının başlığını aldığımız Enfal Sûresi 53 de bunuifade ediyor: ‘Allah, bir topluma verdiği nimeti değiştirmez,o toplum kendi halini değiştirmedikçe!

Toplum neye layık hale gelirseAllah onu verir!

15 - 21 MAYIS 2013Yeni Bahar Çocuk 15 Faaliyet

16 MAYIS 2013 PERŞEMBE

Malzemeler:

MakasMaket bıçağı

Cetvel

Kurşunkalem1 adet 15x15 cm ebatlarında siyah fon kâğıdı15x15 cm ebatlarında renkli fon kâğıtlarıYapıştırıcı

1

2

3

4

6

5

7

1

2

3

4

5

6

7

evgili arkadaş-larım. Geçen ak-şam ailemle bir-

likte bir gezi programı izledim. Programda ab-lalar halı dokuyorlardı. Düşünsenize elle koca-man halının tek tek de-senlerini yapmak kim bilir ne kadar zordur? Ben de oradaki ablala-rı hatırlayıp, bu işin ne kadar sabır gerektirdi-ğini anlamak için bir et-kinlik buldum. Kilim de-senim öyle güzel oldu ki sormayın. Umarım siz de beğenirsiniz. Kolay gelsin.

S

KÂĞIT HELVA

HAZIRLAYAN: SEÇİL İLGÜN ANGÜ[email protected]

Kilim deseniyapalım

Bir önden bir arkadan çubukları geçirerek şeklinizi oluştu-run. Sabitlemek için arkasından yapıştırıcı ile yapıştırın.

Siyah fon kâğıdına 1 cm eninde uzun çizgiler çizin ve maket bıçağı yardımıy-la şekildeki gibi kesin. Renkli fon kâğıtlarına da cetvel yardımı ile 1 cm eninde çizgiler çizip kesin. Elimizde birkaç renkte ince çubuklarımız olacak.

Ömer’in zamanında EbuZer gibi de halkı vardı. SizEbu Zer gibi birbirinidüşünen, kaynaşan halkolun, ben de Ömer gibi sizidüşünen adil yöneticiolayım. Siz Ebu Zer gibihalk olmuyorsunuz, amabenden Ömer gibiyöneticilik yapmamıistiyorsunuz.

Haydi yükleninpedallara

Arkadaşlar, bisiklet kullanırken bir dizikurala mutlaka uymamız gerekiyor. Sizler artıktrafiktesiniz. İlk kural; trafikte görünür olmayaçalışalım ama hiç görünmediğimizi düşünelim.Mutlaka kask ve eldiven takalım. Bisikletyollarımız yaygın olmadığı için mecburkalmadıkça trafiğin yoğun olduğu yollaraçıkmayalım. Frenlerimizi sık sık kontrol edelim.Kötü ve yalpalayan tekerlerle dolaşmayalım.Kesinlikle taşıtların arkasından tutunmayalım.Kavşaklarda mutlaka duralım. Sinyal vermedışında bisikletimizi iki elle sürelim. Ayrıcabisiklet yarışlarının BMX, pist, yol ve dağyarışları şeklinde 4’e ayrıldığını biliyormuydunuz? Ben daha çok dağ bisikletimledolaşmayı seviyorum.

Page 27: ZAMAN NEWS 215

15 - 21 MAYIS 2013

YAZAN: ASLIHAN KÖŞŞEKOĞLU İLLÜSTRASYON: ERHAN BALIKÇI

-Bu hafta nasıl kaçabildin ondan?-Sorma hırka kardeş! Önce kendimi dolabın

alt rafına attım. Baktım güvende değilim, kazak-ların arasına saklandım.

-Nereye kadar gidecek peki bu böyle tişörtkardeş? Bir gün mutlaka bulacak seni.

-Kaçabildiğim yere kadar devam edeceğimsaklanmaya. En azından beni bulduğunda hava-lar biraz daha ısınmış olur.

-Hâlâ annesine ısrar ediyor mu?-Etmez mi! Kadının dilinde tüy bitti. “Yavrum

daha kısa kollu giymek için erken. Üşütür hastaolursun!” diyor ama Mehmet Ali’nin dinlemeyeniyeti yok. Bak, sesler yaklaştı. Yine geliyor sanı-rım. Hay Allah! Bu sefer nereye kaçsam!

-Neredesin be mavi tişörtüm? Kaç gündürdolabımın altını üstüne getirdim ama seni bula-mıyorum. Annemin söylediklerine bakma. Se-ninle buluşma vaktimiz çoktan geldi. Emre kış-lıkları günler önce attı. Ya ben! Hâlâ hırkalarla, ye-leklerle geziyorum.

-Bu sefer yakayı ele vereceğim galiba hırkakardeş. Yakalanırsam annesine haber vermeyeçalış. Ne bileyim, kendini dolaptan dışarı at.Seni yerleştirirken benim yokluğumu fark ederbelki. Yoksa üşütüp hasta olacak bu haylaz çocuk!

-Hah! Sonunda buldum seni. Hazır annemde evde yok. Arka mahallenin çocuklarıyla ya-pacağımız maça tişörtle gitmenin tam sırası...

BİR HAFTA SONRA…-Neredesin günlerdir tişört kardeş? Merak et-

tim seni…-Sorma hırka kardeş, sorma! Afacan, o gün

beni giydiği gibi kendini dışarı attı. Topun peşindekoşturdu, koşturdu terledi. Tabii ben sırılsıklamoldum. Üzerinde yeniden kurudum. Havanın gü-neşli gibi göründüğüne de bakma, hayli serindi.Daha eve gelmeden Mehmet Ali’nin ateşininyükselmeye başladığını anladım. Ancak elimden

bir şey gelmedi ki yardım edeyim. Anlayacağın,korktuğumuz başımıza geldi! Bir haftadır hastayatıyor Mehmet Ali. Annesi Neslihan Hanımonunla ilgilenmekten çamaşırlara bakamadı ta-bii. Günlerdir kirli sepetindeydim. Nihayet iğ-neler dün etkisini gösterdi de ken-dine geldi yavrucak. Banada makinenin yolugöründü. Bir güzel yı-kandım, ütülendimsonunda evimde-yim.

-Hâlâ kısakollu giymek içinısrar ediyor mupeki Mehmet Ali?

-İster mi hiç!Dün Neslihan Ha-nım beni ütülerkenkonuşmalarına şa-hit oldum. Anne-sine “Sen izin ve-rene kadar tişört giy-meyeceğim.” diye söz ve-riyordu. En azından dışarı çı-karken tişörtünün üzerinehırka alacağını söylüyordu. Ka-bak senin başına patladı anla-yacağın kardeş. Mevsimin birazdaha uzadı!

-Olsun be tişört kardeş. Afa-canın sağlığı yerinde olsun da var-sın yaz boyu beni üzerinden atma-sın. Hem fena mı? Kapalı dolaptakışı bekleyeceğime, dışarıda birazdaha fazla vakit geçirmiş olurum.

Neredesin mavi tişörtüm?

50 yılı bulan yaşantısının çoğu kavmini hakyoluna davetle geçen, uğradığı zulümler, hak-sızlıklar, iftiralar karşısında yılmayan, dava-sından asla ödün vermeden yaşayan bir NebiHz. Nuh. Risalet verildiğinde kavmi yıldızlaratapıyor, gece görünen gündüz kaybolan yıl-dızları temsilen putlar inşa ediyorlardı. Hz.Nuh, Allah’ın ayetlerinden uzaklaşarak O’naortaklar koşan kavmine putların cansız birervarlık olduklarını hatırlattı önce. Kendisinin Al-lah tarafından gönderilen, güvenilir, emniyetedilir bir peygamber olduğunu bildirdi. Ancak,onun getirdiği din, kavminin hoşuna gitmedi.Derhal karşı çıkmak için harekete geçtiler. Söy-ledikleri sözler Kur’an’da şöyle yer alır: “Pey-gamber olduğunu iddia eden bu adam, sizingibi bir insandan başka bir şey değildir. Sizekarşı şereflenmek, üstünlük taslamak istiyor.Eğer Allah bir peygamber göndermeyi muratetseydi elbet bize melekleri indirirdi. Biz evvelkiatalarımızdan bir insanın peygamber olarakgönderildiğini duymadık. Bu adam kendi-sinde delilik bulunan bir şahıstan başkası de-ğildir. Öyle ise onu bir zamana kadar gözleyin”(Mü’minun Sûresi)

Aradan seneler geçse de Hz. Nuh’un teb-liği kavmine etkilemiyordu.

İnatları yüzünden bir kıt-lığa tutul-

dular ancak bu uyarı da onları yollarından dön-dürmedi. Yalnızca birkaç fakir kişi, onu ve teb-liğini kabul etti. Halkın ileri gelenleri bunu sin-diremiyor, Hz. Nuh’u “Onları yanından ko-varsan anlatacağın dini dinleriz.” gibi basit he-saplarla yalnız bırakmaya çalışıyorlardı. Hz.Nuh’un buna cevabı “Ben o iman edenleri(teklifinize uyarak) kovacak değilim. Çünküonlar Rab’lerine kavuşacaklardır.” olur.

Hz. Nuh bunların sonunda yanık bir yü-rekle dayandı Yaradan’ın kapısına: “EyRabb’im, kavmim beni yalancı saydı. Artık be-nimle onlar arasındaki hükmü ver. Beni ve be-raberimde bulunan mü’minleri Sen kurtar.”(Şuara, 26) Bu duanın ardından çok geçmeden,Cibril’i Emin Cenab-ı Mevla’nın şu vahyinigetirdi: “Şimdiye kadariman edenler hariço l m a küzere ar-tık kav-mindenhiçbir fertiman ede-cek değil-dir. O haldeonla-

rın yaptıklarına tasalanıp üzülme. Ve bizim ne-zaretimiz altında emrimize uygun olarak gemiyap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söy-leme. Çünkü onlar, ilahî takdir gereği boğul-maya mahkûm bir kavimdir.” (Hûd/ 36, 37)Hz. Nuh böylece eline testere, keser, balta ala-rak, Cibril’in tarifine göre gemi inşa etmeyebaşladı. Denizin, gölün hatta ırmağın olmadığıbir yerde gemi yapmaya başlaması alay konusuoldu. En acısı da karısı ve oğlunun, onun deliolduğunu söyleyip, düşmanlarla işbirliği yap-masıydı.

Nihayet gemi tamamlanmış, bu aradaalaylar had safhaya ulaşmıştı. Müminler içingemiye binme zamanını ateş yanan bir tan-dırdan fışkıracak olan su haber verecekti. Ni-hayet şafak kızıllığının henüz kendini kaybet-tirdiği bir sabah, beklenen hadise yaşandı. Kor-

kunç bir sesle yataklarındanfırlayanlar tandır-

dan fışkıransuyun etrafı

sele çevir-d i ğ i n igördü.

Hz.

Nuh görevini biliyordu. Kaptanlığını kendisi-nin yapacağı gemiye yalnızca iman edenler alı-nacak, onun denetiminden geçmeyen hiçbircanlı giremeyecekti. Ayrıca etrafta yaşayan herçeşit hayvandan birer çift alınacak ve Allah’ınmurat ettiği zamana kadar gemide kalınacaktı.Sular yükseliyor, şimşekler çakıyor, kara bu-lutlar semayı kaplıyordu. İman edenler bir birgemiye bindi. Daha dün bu gemiye anlam ve-remeyenler şimdi onun içindekilere gıpta ilebakıyordu. Geminin dışında kalan hiçbir can-lıya hayat hakkı tanınmamıştı. Nihayet Mev-la’dan gelen bir emir, suları kontrol altına aldı:“Ey toprak suyunu yut, ey gök açıl ve suyunukes” (Hud Sûresi, 44)

Rivayete göre gemiye binildiğinde Recepayının onu idi. Şaban, Ramazan, Şevval, Zil-kade ve Zilhicce ayları gemide geçmiş, Mu-harrem ayının onuna rastlayan Aşure Günü,gemi Cûdi Dağı’na oturmuştu. İnananlar önceçekindi gemiden inmeye, sonra ilahî emirle ka-raya ayak bastılar. Hz. Nuh, bu günde AllahTeala’ya hamd maksatlı oruç tuttu. Yanında-kilere de oruçlu olmalarını tavsiye etti. Hz.Nuh, tufandan sonra 60 yıl yaşadı ve bu süreyihuzur içinde geçirdi.

Uğurlu geminin kutlu yolcuları…

Page 28: ZAMAN NEWS 215

15 - 21 MAYIS 2013

A a ıdaki piramitte her kutuda bulunan sayı altındaki iki kutuda bulunan sayıla-rın TOPLAMINA e ittir. Buna göre her bir piramitte aynı sayıları kullanmadan bo kalan kutuları doldurun.

SAYIP RAM D

•Her satır, her sütun ve kalın çizgilerle be-lirlenmi 6 kutuluk bölgeye 1’den 6’ya kadar olan rakamları birer kere yazarak diyagra-mı doldurun. •Üzerinde i aret olan iki kutudaki sayı ardı-ıktır.

•Tüm ardı ıklar diyagramda gösterilmi tir.

ARDI IKSUDOKU

•Diyagramdaki her bir kutuya bir hece yazarak bulmacayı çözmeye çalı ın. •Kullanaca ınız heceler diyagramın al-tında verilmi tir.•Çözümü yaptı ınızda ifre kelimeyi kö-egende görebilirsiniz.

HECEL BULMACA

Ne yazık ki

Çılgın, delidolu

Tartı ma,a ız kavgası

Pes etme, çekilme

A

A

BAN

DE

DO

F

KA

LE

L

MA

NA

NE

SEF

A

EK

uya bir h

A

A a ıdaki simetrik ekil iç içe geçmi ka-relerden olu turulmu tur. Acaba bu e-kilde toplam kaç tane kare var?

Ç ÇE KARELER

11213

1214

BULMACA40 BU

GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMLER

ARDI IK SUDOKU

Ç ÇE KARELER

SAYI P RAM D

HECEL BULMACA

Hazırlayan: Ali [email protected]

L TE RA TÜR

ME MO RAN DUM

TAS D K NA ME

MU GA LA TA

3432

31

4

2

3

35

27

28 1

30

7375 42

26 TANE KARE VARDIR

1

6

5 3 6 1 2 4

2 4 1 6 5 3

1 6 2 4 3 5

3 5 4 2 1 6

6 2 5 3 4 1

4 1 3 5 6 2

Page 29: ZAMAN NEWS 215

Yeni

Bah

ar Ç

ocuk

08-0

9 Bul

mac

alar

16 M

AYIS

201

3 PE

RŞEM

BE

16 M

AYIS

201

3 PE

RŞEM

BE

15 - 21 MAYIS 2013

ÇÖZMECE

Page 30: ZAMAN NEWS 215

15 - 21 MAYIS 2013

MERVE TUNÇEL ÝSTANBUL

1Oyuncaklar, çocuk için olduðu kadarebeveynler için de önemli. Oyuncaðýn

görevi çocuðu oyalamak mý, yoksa eðitimineyardýmcý olmak mý? Doðru oyuncak seçimi-nin püf noktalarý neler? Oyuncak alýrken ençok hangi hatalarý yapýyoruz?

Kýz çocuklarý için ‘sporda’ serisinden tutun‘doktorda’ serisine, erkek arkadaþýyla gittiðipartilere kadar yaþamýnýn en özel anýnatanýklýk ettiðimiz oyuncak bebekler, erkekçocuklar için boylarýndan büyük otomatik tü-fekler ya da çek-býrak arabalar… Oyuncaklarýnamacý çocuklarý sadece oyalamak mý, yoksa ge-liþimlerine katkýda bulunmak mý olmalý? ‘Öd-evini yaparsan sana istediðin o arabayý ala-caðým’ ya da ‘Yemeðini yemezsen bebeðinleoynayamazsýn’ þeklinde tehdit ve þantaj un-suru olarak çocuða karþý kullanýlmasý ne kadardoðru? Oyuncak seçimi nasýl olmalý? PalEðitici Oyun ve Oyuncak Akýl Oyunlarý Uz-maný Osman Metin anlattý.

Çocuða ne kazandýrýyor?Oyuncak seçimi çok farkýnda olmasak da

çocuðun ileriki yýllardaki geliþimi ve eðitim ha-yatýnda önemli rol oynuyor. Osman Metin,gezdiði ilkokullarda öðretmenlerin en çok ço-cuklarýn yer yön kavramlarýnýn geliþmemiþ ol-masýndan þikâyetçi olduklarýný söylüyor. “Budurum çocuklarýn okuma ve yazma gibi temelbecerilerini de olumsuz etkiliyor. Sonuçta ad-larýný bile yazmayý öðrenemiyorlar.” diyor.Oysa yaþ grubuna uygun doðru oyuncaklarçocuðu eðlendirirken ayný zamanda yer yön,þekil ve renk, matematik gibi birçok alanda onakatký saðlayabilir. Ayrýca bir sonuca farklý yol-lardan gitmeyi öðrenerek problem çözme be-cerileri de geliþir.

Oyuncak seçerken…‘Bu oyun çocuðuma ne kazandýracak?’ so-

rusunu mutlaka sorun. Yaþýna uygun beceri-leri örneðin þekiller, renkler, yer yön vs. gibikendisine kazandýracak faydalý oyuncaklarý se-çin. Zira bunlar ileriki yaþlarda matematik veokuma yazma gibi alanlarda çocuða faydasaðlar. Öðrenmesini kolaylaþtýrýr.

Çocuða bireysel deðil ebeveyn ya da ar-

kadaþlarýyla grup halinde oynayabileceðioyunlarý alýn. Bu, onu sosyalleþtirerekyalnýzlýktan kurtarýr. Ayrýca paylaþým duy-gusu da geliþir.

Mümkün olduðunca maket, yapboz vs.gibi çocuðun dahil olabileceði, ‘ben yaptým’hissini yaþayabileceði oyuncaklarý seçin. Eski-lerin elleriyle yaptýklarý tahta oyuncaklarakýyamamasý gibi çocuðunuz da eseriyle övü-nerek oyuncaðý daha uzun süre kullanacaktýr.

Tren vs. gibi seyredeceði deðil, oynayacaðýparçalarý tercih edin.

Yaþýna uygun veya yaþýnýn biraz üstündeoyuncaklarý alýn. Bu onu birazcýk zorlasa da ge-liþimine katkýda bulunur.

Alýnan her oyuncak çocuðun farklý yete-neklerine hitap etmeli. Örneðin bir oyuncaktarenkler öðretiliyorsa diðeri yer yön algýsýný ge-liþtirecek þekilde seçilmeli.

Özellikle boyalý oyuncaklarda gerekli saðlýksertifikasýna sahip olup olmadýðý mutlaka

kontrol edilmeli.

Bu hatalara düþmeyin!Çocuða sürekli ayný oyuncaktan almayýn.

Ýlk seferinde oyuncak araba aldýysanýz ikinci-sinde farklý bir alternatif geliþtirin. Böylelikle ço-cuðun oyuncaklarý kullaným süresi uzar, çabuksýkýlmaz.

Çocuðunuzun odasýný oyuncak dünyasýnaçevirmeyin. Mümkünse sadece birkaç oyun-cak olsun odalarýnda. Aksi takdirde çocuktadikkat problemi oluþabilir.

Ayný çizgi film ya da masal kahramanýnýnbütün oyuncaklarýný almayýn. Zira bu, çocuðunkendini onlarla özdeþleþtirip gerçeklikten iyicekopmasýna yol açar.

Kötü alýþkanlýklara meylini artýrabilecek zarve kâðýt oyunlarýndan kaçýnýn.

Mümkün olduðunca çocuðu oyuncak rek-lamlarýndan uzak tutun. Zira reklamlardakigöz alýcý ürünle aldýðý arasýndaki farký gören ço-

cuk hayal kýrýklýðý yaþayýp yeni bir oyuncakaldýrmaya çalýþýr.

Þantaj unsuru olmasýn!Anne-babalarýn ödül ve ceza sistemini

oyuncaklarý kullanarak pekiþtirmeyi pek sev-dikleri bir gerçek. Ancak bu, çoðu zaman ço-cukta hedef konusunda kafa karýþýklýðýna yolaçabiliyor. Örneðin çocuk her kitap oku-duðunda ‘Þu kitabý okursan istediðin oyuncaðýalacaðým’ dendiðinde çocuk hedef þaþýrabili-yor. Osman Metin, “Gerçek amaç ne? Okumaalýþkanlýðý kazanmak mý yoksa istediði oyun-caða ulaþmak mý? Bu konuda kafa karýþýklýðýolabiliyor çocukta.” diyor. Tabii bu, çocuðaödül olarak hiçbir zaman oyuncak alýnmamalýdemek deðil. Güzel bir davranýþ geliþtirdiðindeona ufak hediyeler alabilirsiniz. Ancak onahangi davranýþýndan dolayý bu hediyeyialdýðýnýzý söyleyip teþekkür etmek kaydýyla…

Oyuncak deyipgeçmeyin!

Page 31: ZAMAN NEWS 215

31 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANGÜNDEM

Kara Kutu

Selçuk Üniversitesi’nin -

-

-

-

-

-

-

-

-

ABDULLAH GÜL

AYSEL

“Modern devlet, hesap verebilen,

burnu kanarsa bunun

8 13 - 19 MAYIS / 2013

Silifke Kalesi’nin camisi

---

--

--

-

-

-

-

-

-

-

-

-Sahibi/Publisher: Moving Media ApS

Yönetim Kurulu Başkanı/Chief Executive OfficerVedat Oğuz

Genel Yayın MüdürüEditor-in-Chief

Kamil Subaşı[email protected]

Haber MerkeziRedaktion Center

Hasan Cücük, Emre Oğuz,Menaf Alıcı, İbrahim Kaya,

Engin Tenekeci, GürcanSevgican, Erdal Çolak

[email protected]

Grafik TasarımSebahattin Çelebi

Reklam Advertising

+45 71 51 43 [email protected]

ÜLKE VE BÖLGE TEMSİLCİLİKLERİ• İsveç: İbrahim Kaya .......................................................................................... + 46 76 160 46 03• Norveç: Ömer Fevzi İpek .................................................................................. + 47 21 39 54 57• Finlandiya: Fahrettin Çalışkan .......................................................................... + 358 505 48 03 33• Grönland, İzlanda: Mehmet Bayhan ................................................................ + 45 52783966• Aarhus: Rasim Atakan ...................................................................................... + 45 42 78 93 64• İstanbul: Salih Beşir .......................................................................................... + 90 5332 83 89 86

NYE

Moving Media ApS • Holsbjergvej 41 B • 2620 Albertslund • Tlf: + 45 70 20 69 70 İnternet: www.zamaniskandinavya.dk • Baskı: OTM AVISTRYK IKAST | ISSN: 1903 6892

Reklam [email protected] ................................+45715 14 385Haber: [email protected] Okur Hattı: [email protected]: [email protected] ................................+4570206970

Banka bilgileri: Danske Bank: Reg nr. 3129 Kontonr. 16922552IBAN: DK57 30000016922552 • SWIFT-BIC: DABADKKK

Gazetemizde yayınlanan yazı ve haberlerin yayın hakları Moving Media ApS’ye aittir. Yazı ve haberler referans gösterilerek kullanılabilir. Yayınlanan reklamların içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir.

CVR-nr. 25065557

HAB

ER T

URU

“Jandarmalar köye atlarla geldiği zamantitriyorduk. Bizi dövmek için delil arıyorlardı.Sebep ya dinî bir kitaptı ya da Kur’an’dı. Yö-resel kıyafetimiz puşileri takan amcaların çokdayak yediğine şahit oldum. Köyümüzdekimedresede 20 yıl müderrislik yapan Nezir hocavardı. Fırsatını bulduğu zaman hemen Arapçaezan okurdu. Bunun haberini alan jandarmaköye gelip Nezir hocayı halkın gözü önündedövdü.” 1930-1940’lardaki acı tecrübeleri ha-tırladığı kadarıyla bugün böyle anlatıyor 85 ya-şındaki Mehmet Emin Taş. Söyledikleri Di-yarbakır Silvan’da gerçekleşiyor. 95’indekiSevim Çiçekli de Taş ile aynı köyden, Bo-şat’tan. “Jandarma köye geldiğinde Kur’an’ısaklardık. En büyük sıkıntıyı Şeyh Sait Efendiolayından sonra yaşadık. Jandarma her günköylerimizi basıyordu. Dedemin, amcamınsarıklarını parçaladılar. O dönemde köydeHacı Muhammed adında bir âlim vardı. Köyhalkından Kur’anları götürüp saklamalarını is-tedi. Herkes evine yakın mağarada sakladı. Ba-zıları tarlasını kazıp gömdü.” diyor. Yakınlar-

daki Zilan köyünden nasipse 100’üne 2 yıl ka-lan Sıddık Çakan ise şöyle konuyor: “Asker-ler Arapça ezan okudu diye hocanın sol elininişaret parmağını kesti. ‘Sen o parmağını kula-ğına dayayıp ezan okudun’ dediler.” Şu ifa-deler de, Ünal köyündeki 105’lik Mehmet AliAslan’dan: “Diyarbakır’da bütün camileri ka-patmışlardı. Arapça ezan okunmuyordu. Bir-kaç tanesinde Türkçe ezan okutuluyordu.Ama biz anlamıyorduk. Adnan Menderes ik-tidara geldi, biraz rahatlama oldu.” Zaman’danİsmail Avcı’nın haberinde anlatılan bu hikâ-yeleri mevcut ve bir önceki neslin anlamlan-dırması hakikaten çok zor. Halkı Müslümanbir ülkede uygulanıyor bu istibdat. Durupdururken değil, çobanların Silvan’a 25 kilo-metre mesafedeki mağarada Kur’an-ı Kerim,mevlit metinleri ve Arapça kitaplar bulmasıylayeniden tazelendi ibretlik yaralar. Yarım saatdağlık ve çalılık alanda yürüdükten sonra dikbir kayanın altından girilebiliyor mağaraya.Duvarların arasına bırakılan Kur’an, elifba,mevlit ve ilmihallerin büyük bölümü çürümüş.

Millete vekalette param parça

KENDİNE VEKİLLİKTE TAM MUTABAKAT

Milletvekillerinin haklarını düzenleyen mevzuat tek kanunda toplanı-yor. Pratiklik açısından elbette gereken bir adım. Meclis’te grubu bulunandört partinin ‘siyasi karşıtlıkları unutarak’ ortaklaşa davranabilmesi, ‘tam mu-tabakatı yakalayabilmesi’ de sevindirici! Peki, kamuoyunda yükselen bu tep-kiler ve alevli tartışmalar neyin nesi o zaman? TBMM Başkanı Cemil Çiçek,“Seçilmişlere bu kadar düşmanlığı anlamak mümkün değil. Bunun kime nefaydası var?” diye karşılık veriyor keskin eleştirilere.

Mevzuya esastan girmek zorundayız. Yasa teklifinde vekillerin maaş-larına ilişkin yeni talep yok. Yolluklar da eskisi gibi yolunda. Bunlara ilave-ten ‘temsil gideri’ istenilmesinden kopuyor fırtına. ‘Temsil niteliğindeki prog-ram harcamaları’, Meclis bütçesinden karşılanacak. Neleri kapsadığını ve tu-tardaki üst sınırı Başkanlık Divanı belirleyecek. Şimdiki ve önceki vekillerle,yükümlülükleri altındaki kişilerin tedavi giderleri de Meclis’e faturalandı-rılacak. Ömür boyu garantisi geliyor özetle. Temel soru şu: Buna ihtiyaçlarıvar mı? Cevap: Türkiye şartlarında evet. Niye? Çünkü, vekiller aslında ya-samadan ziyade bambaşka uğraşlar içindeler. İşe yerleştirmeden, atamalara;ihale şartnamelerinden, imara dek değişiyor koştu(ruldu)kları alanlar. Zi-yaretçi akınına uğruyorlar her gün. Düğün, nişan ve muhtelif davetlerde pa-muk ellerini ceplerine atıyorlar.

Şöyle bir sual ekleyelim araya: Kimi icraatlarındaki aracılık kazanımları,halka dönük faaliyetlerini kapatmıyor mudur? (Sayıştay’ın kulakları çınla-sın.) “Kaymakamın, valinin, daire başkanının, bakanların, genel müdürle-rin temsil ödeneği var ama bu kadar yük çeken milletvekilinin temsil öde-neği yok.” diyor, Çiçek. ‘Ucu açık değil.’ vurgusunu da yapıyor. Toplumdakiserzenişlerin sebebini bambaşka noktalarda aramalıyız öyleyse. Protokol-deki sıralama ayarını yürekten onaylarken, maddi takviye ayrıntısına niçintakılıyor kitleler? Ufak bir beyin fırtınasına ne dersiniz? 12 Eylül 1980 dar-besi evvelinde turlar boyunca cumhurbaşkanının seçilememesi, 2007’deki367 garabeti, 27 Nisan e-muhtırasında hükümeti yalnızlığa itme, sivil ana-yasadaki zıtlaşmalar, PKK terörünün bitirilmesindeki kamplaşmalar ve ko-misyonlardaki olumsuz tablolar… Gerisini siz tamamlarsınız CHP’den kaçırılan Kur’anlar

mağarada bulundu

Page 32: ZAMAN NEWS 215

32 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANGÜNDEM

PINAR DEMİR

1İnşası Hz. Peygamber (sas) dönemineuzanan Yemen Sana’daki Ulu Cami’nin

çatısı, 1965 yılında, şiddetli yağmurda hasargörür. Çatının tadilatı esnasında, kapısı pen-ceresi olmayan gizli bir odaya ve içindekiArapça yazmalara rastlanır. Kur’an tarihi açı-sından son derece önem arz eden ilk dönemMushaf parçalarıdır bunlar. Parçalar derhalYemen’deki Evkaf Kütüphanesi’nde korun-maya alınır. Akademik literatürdeki adıylaSana Yazmaları’nın bir kısmının yasa dışıyollarla Batı’daki kütüphanelere aktarılması budönemde başlar. Sana Ulu Camii’nde 1972 yı-lındaki bir başka tadilat ise hazinenin asıl bü-yük kısmının ortaya çıkmasını sağlar. 20 çu-valı dolduran nüshalar Ulusal Müze’ye götü-rülür. Müzede de nüshaların yasa dışı yollarlaparça parça satıldığı anlaşılınca bunun önünegeçmek adına hazine tekrar Sana Ulu Ca-mii’ne taşınır ve korunması için uluslararasıçağrı yapılır. Böylece, eşsiz hazine dünya ça-pında ilgi odağı hâline gelir. 1976 yılındaUNESCO’nun sponsorluğunda CambridgeÜnivesitesi’nde düzenlenen kolokyumda İs-lam dünyasından ve Batı’dan bilim adamlarıbir araya gelir ve bu hazinenin acilen korun-maya alınması öncelikli hedef olarak belirle-nir. O günden bu yana Sana Yazmaları hak-kında çoğunluğu Avrupa ve Kuzey Amerikaüniversitelerinde olmak üzere muhtelif araş-tırmalar yapılır.

İslam dünyasında gerekli ilgi ve özeni gö-remeyen nüshaların bir kısmı bugün uygun-suz şartlarda muhafaza ediliyor. Sadece İslamdünyası için değil, insanlığın ortak mirası ola-rak da paha biçilmez değeri olan Sana Yaz-maları yüzyılın en önemli keşifleri arasındagösteriliyor. George Mason Üniversitesi’ndenProf. Hüseyin Yılmaz, Mushaf parçalarının bu-lunmasının Ölü Deniz Yazmaları ya da GenizaArşivi gibi tarihî keşifler arasında olduğuna işa-ret ediyor. Üniversitenin Ali Vural Ak Küreselİslam Araştırmaları Merkezi Eş Başkanı olanYılmaz, erken dönem İslam tarihiyle ilgili şu andüşünmek için bile yeterli veriye sahip olma-dığımız birçok sorunun bu nüshaların ince-lenmesiyle çalışılmaya başlanabileceği görü-şünde. Bundan önceki çalışmaların neredeysetamamının, söz konusu nüshaların Hz. Os-man Mushafı’yla karşılaştırılmasına dayananmetin merkezli linguistik analizler olduğunusöyleyen Yılmaz, “Kur’an tarihiyle ilgili pek çokmesele bu nüshalar aracılığıyla açıklığa ka-vuşturulabilir.” diyor. Kur’an-ı Kerim’in hangicoğrafyalara, ne zaman ve hangi vasıtalarlaulaştığı, nasıl okunduğu ve yazıldığı gibi tarihîmeselelerin henüz gündemde bile olmadığınıifade eden Yılmaz, kullanılan mürekkeptenparşömen teknolojisine kadar bu parçalardanelde edilecek her bilginin çok önemli olduğunuvurguluyor.

Sana Yazmaları İslam tarihinin ilk yüzyıl-larına ait pek çok parça ihtiva ediyor. Ne var ki,bu nüshalar pek az kişi tarafından çalışıldı.Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Behnam Sadeghi bu bilim adamlarından biri.Sadeghi, nüshalar üzerinde metin analizinedayalı çalışmasını geçen yıl yayımladı. Söz ko-nusu çalışmasıyla ilgili görüştüğümüz Sa-deghi, Kur’an’ın Afrika’dan Güneydoğu As-ya’ya kadar dünya nüfusunun büyük kısmınındinî, kültürel ve sanatsal mirasının merkeziniteşkil ettiğine işaret ediyor. Bu yüzden bilimadamlarının Kur’an tarihi çalışmaları hem

doğal hem de çok gerekli. Prof. Sadeghi, üze-rinde çalıştığı parçalardan birinin özellikleönemli olduğunu söylüyor. Radyo karbon ta-rihleme analizi, nüshanın Peygamberimiz’in(sas) vefatından sonraki ilk 20 yıllık döneme aitolduğunu göstermiş. Bu durum, Kur’an’ın o ta-rihte mevcut olmadığını ya da surelerin henüzteşekkül etmediğini iddia eden araştırmacıla-rın görüşlerini çürüttüğü gibi Kur’an tarihininen erken dönemine ışık tutar nitelikte.

Bilindiği üzere, Kur’an-ı Kerim Hz. Osmantarafından tek nüsha hâlinde toplandı. Ondanönce Müslümanlar değişik sahabelerde bulu-nan Mushafları okuyordu. Hz. Osman miladi650’lerde İslam şehirlerine tek Mushaf gön-dererek bütün Müslümanların aynı Mushaf’ıokumasını istedi. İşte o nüsha bugün de oku-duğumuz orijinal Mushaf-ı Şerif. Sadeghi,Hz. Osman’dan önce ashabın okuduğu nüs-halara ait farklılıkların İslam âlimleri tarafındandaha ilk hicri yüzyıllarda tarif edildiğini ve bufarkların Müslümanlar arasında teolojik tar-tışmalara yol açmadığını söylüyor. Çünkü

Müslümanlar Kur’an’ın yedi vecih üzere na-zil olduğuna ve her bir vechin sahih olduğunainanıyor.

Oryantalist çarpıtmaFakat Sana Yazmaları ile ilgili olarak Batılı

bazı araştırma sonuçları, Kur’an tarihiyle ilgilimüphem taraflar varmış gibi yansıtılıyor. Med-yanın da katkısıyla ortaya çıkan bu durum or-yantalist gelenek hesap edildiğinde şaşırtıcı ol-masa gerek. Bu tezler bazı İslamofobik ka-lemler için de malzeme sağlıyor gibi görünsebile işin erbabı için ortada yeni ve şaşırtıcı birbulgu yok. Bazı akademisyenler Kur’an-ı Ke-rim metnini tarihsel ve kritik olarak ilk defaanalize tabi tuttukları imajı vererek dinin kök-lerini sarsacak keşifler yaptıkları intibaını oluş-turuyor. Bir kısım araştırmacıların ise bir çeşit‘medenileştirme’ tavrı sergilediğini söylemekmümkün. Oysa Kur’an üzerinde kritikçi çalış-maların tarihi hicri ikinci asra kadar gidiyor vebu konuda yazılanlar geniş yelpazeli bir lite-ratür ortaya çıkarmış durumda. Sana Mushafparçaları üzerinde yapılan çalışmaların hiçbi-rinin, İslam’ın ilk dönemlerinde yazılanların dı-şında dikkate değer bir bulgu sunmadığı bili-niyor.

Prof. Behnam Sadeghi’ye göre Batılı araş-tırmacıların hepsini aynı kategoride değerlen-dirmemek gerek. Çalışmaların akademik has-sasiyet açısından kalitesi farklılık arz ediyor.Hepsinin ortak özelliği tarihselci metodu kul-lanması. Yani o döneme dair bilgileri ikinci-üçüncü yüzyılda yaşamış şahıslardan değilbirinci yüzyıla ait belgelerden almaya çalışı-yorlar. Sözlü olarak aktarılan, daha sonrakayda geçirilen rivayetlerden ziyade yazılıkaynakları tercih ediyorlar. Sadeghi, bilgininkaynağına yönelik bu genel tutumdan ötürüSana nüshalarının Batılı bilim adamlarınınçok ilgisini çektiğini söylüyor. Bunun, rivayet-leri tümden reddetmek anlamına gelmediğiniifade eden Sadeghi, Harald Motzki, Gregor

Schoeler ve Andreas Georke gibi bazı bilimadamlarının rivayetleri değerlendirmek içinyeni metotlar geliştirdiğini hatırlatıyor.

Batı medyasının etkisiProf. Hüseyin Yılmaz, İslam’ın doğuş dö-

nemine ait böylesine önemli bulguların heye-cana sebep olmasını normal karşılamakla bir-likte, vakayla ilgisi olmayan fantezi ürünüdramatik hikâyelerin revaç bulmasına yol aç-tığını söylüyor. Yılmaz’a göre, yazmalarla doğ-rudan ilgilenen bazı akademisyenlerin özen-siz yaklaşımları bu hikâyelerin yaygınlaşmasınazemin hazırladı ve İslam dünyası ile uluslar-arası kamuoyu değişik gerekçelerle endişeyekapıldı. Yazmaların medya serüveninde At-lantic Monthly dergisinde çıkan (1999) bir ma-kale kırılma noktası oldu. Yemen halkı bu ha-zinelerin yabancılara peşkeş çekildiğine ina-nırken, Batı kamuoyu Yemen makamlarınınbilinmesini istemedikleri Kur’an yazmalarınısakladığını düşünmeye başladı. Oysa yazma-ların gün yüzüne çıktığı 1972 yılından 1999’akadar Yemen makamları araştırma için yabancıuzmanları özel olarak davet etmişti. 1999’damedyaya yansıyan popüler tartışmalar sonra-sında yazmalar bir anda Kur’an konusundakikomplo teorilerinin odağı hâline geldi. Yılmaz,bu görüşlerin Hz. Muhammed (sas) ve Kur’anile ilgili olarak ortaçağlardan bu yana üretilenrivayetler ve sonrasında oluşan oryantalistbakış açısının kaba bir versiyonu olduğunusöylüyor.

Prof. Sadeghi de Batı medyasındaki özen-siz haberlerin Yemen halkında böyle bir reak-siyona sebep olduğuna işaret ediyor. Medya,Yemen halkının ve Müslümanların Kur’an’ayönelik akademik tartışmalara düşmanca bak-tığına dair bir imaj resmediyor. Bu Batı üni-versitelerindeki pek çok profesörün de aynıdoğrultuda kanaate sahip olmasına sebepoluyor. Sadeghi’ye göre, bu imaj mütedeyyinMüslümanların, irrasyonel, şiddet yanlısı ve

KUR’AN TARİHİNE IŞIKTUTAN MUSHAF Yemen Sana’da yıllar önce bulunan Mushaf parçalarının kötü şartlarda muhafaza edildiğiortaya çıkmıştı. ‘Sana Yazmaları’ olarak bilinen parçaların korunması için yeni projelergündemde. Çalışmalar Kur’an tarihi açısından önem taşıyor.

Sana Ulu Camii, Yemen’in ilgigören önemli mekânlarındanbiri.

Page 33: ZAMAN NEWS 215

33 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANGÜNDEM

hoşgörüsüz olduğuna yönelik Batı’da üretilen imaja uygun dü-şüyor. Sadeghi, nüshaların korunması ve çalışılmasına büyük coş-kuyla destek veren Yemen makamları ve halkına aslında teşek-kür edilmesi gerektiğini söylüyor.

Medya, oryantalist literatürün sömürgeciliğin keşif kolu gibiişlev gördüğü günlerden kalma söylemleri tekrar eden akade-misyenlere daha çok itibar ediyor. Daha hazini ise aynı dili kul-lanmakta beis görmeyen ‘yerli’ medyanın varlığı. 2000 yılındakitartışmalar Türkiye’de ‘İslam dünyasını sarsacak iddia’ şeklindeaynı mantalite ve oryantalist dille aktarılmıştı. Oysa hem erken dö-nem Kur’an nüshaları hem de Sana Yazmaları ile ilgili çok zen-gin bir akademik görüş repertuarı bulunuyor. Ne yazık ki konuylailgili haber ve yayınlarda bu farklılıklardan bahsedilmiyor.

Sana Mushaf parçalarının durumunu gündeme taşıyan eskiDiyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç, Hz. Osman’a nispetedilen eski Mushaf-ı Şerifler üzerindeki titiz çalışmaları ile bilini-yor. Altıkulaç Yemen’e yaptığı son ziyaretlerde oryantalistlerin tas-nifini yaptığı parşömenlerden geriye kalanların çok kötü şartlardadepolandıklarını müşahade etmiş. Metal konteynerler içine ge-lişigüzel doldurulmuş paha biçilmez parçaların bir an önce tas-nifi ve bakımının yapılması gerekiyor. Altıkulaç bu konuda bazıönemli girişimleri olduğunu, medya aracılığıyla Kültür Bakanlı-ğı’nı göreve çağırdığını söylüyor.

İslam mirasının ortak hazineleri hükümetler nezdinde bir ira-denin desteğiyle korunabilir. Yemen Türk Büyükelçiliği de Mus-haf parçaları ile ilgili yapılabilecekler üzerinde çalışmalar yürütü-yor. Büyükelçi Fazlı Çorman, Yemen Kültür Bakanlığı yetkililerive TİKA Sana Ofisi Koordinatörü ile birlikte, belgelerin saklan-dığı Sana Ulu Camii’ne gittiklerini belirtiyor. Yemen makamlarıTürkiye’nin gösterdiği ilgiye memnuniyetlerini ifade ediyor. Çor-man, Hz. Ali’ye nispet edilen Mushaf’ın tıpkı basımında IRCICAile birlikte oynadıkları öncü rolün benzerini Mushaf parçalarınınkorunması için de gösterebileceklerini ilettiklerini ve somutadımlar atmak üzere resmî cevabı beklediklerini söylüyor. Resmîcevabı takiben incelemelerde bulunmak üzere Türkiye’den uz-manların Yemen’de görevlendirilmesi resmî makamlardan talepedilecek. TİKA Ortadoğu ve Afrika Dairesi Başkanı Dr. Enver Arpada önümüzdeki günlerde TİKA tarafından Türkiye’den bir heyetgönderilerek işbirliği türünün belirleneceği bilgisini veriyor.

Daha fazla destek lazımSana Yazmaları’nın akademik ilgiye mazhar olması için ge-

rekli desteğin gösterilmesi elzem. Mevcut Mushaf parçaları erkendönem İslam tarihçiliği için benzersiz veriler ihtiva ediyor. Fakatderinlikli akademik araştırmalar önünde pek çok engel var. Bualanda çalışan tarihçiler için en önemli handikaplardan biri özelkoleksiyonlarda mahfuz olan kaynakların dünyanın dört bir ya-nına dağılmış olması. Dolayısıyla onlara ulaşmakta güçlükler ya-şanması. Henüz bulunmamış çok sayıda tarihî belgenin varlığı dakuvvetle muhtemel. Bunun yanında araştırmacılar, özellikle Ya-kın Doğu, Afrika ve Orta Asya’daki yazma kütüphanelerinin ço-ğunda güvenilir envanter ve katalog olmadığından şikâyet edi-yor. George Mason Üniversitesi Ali Vural Ak Küresel İslam Araş-tırmaları Merkezi erken dönem Kur’an araştırmacılığı için milatsayılabilecek bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Merkez EşBaşkanı Prof. Hüseyin Yılmaz, projenin amacını ‘İslam tarihininilk üç asrına ait bilinen tüm Kur’an yazmalarının bir arada ince-lenmesine ve cari akademik teknik ve teknolojilerin kullanılabil-mesine imkân tanıyacak bir çalışma ortamı ve bunun gerektirdiğiaraçların oluşturulmasını sağlamak’ şeklinde açıklıyor. Projenindiğer direktörü Washington Üniversitesi’nden Prof. Hayrettin Yü-cesoy ise bu sayede erken dönem Kur’an yazmalarının tespit, tas-nifi yapılacağını ve evrensel bir veritabanı oluşturulacağını ifadeediyor. Aynı proje kapsamında Sana Yazmaları da gerekli aka-demik ihtimamı görerek araştırmacıların istifadesine sunulmuşolacak.

Behnam Sadeghi

DUYURUZaman İskandinavya Norveç abonelerine duyurulur:

Gazetemiz, resmi tatiller ve elimizde olmayan teknik sorunlardan dolayı bazen 2 defa üstüste geliyor. Bu yüzden abonelerimizden özür diliyor, bizi anlayışla karşılamalarını istirham

ediyoruz.

Adres değişikliği yapan abonelerimiz hem bize, hem de bağlı bulunduğu postaneye bilgivermek zorundadır. Aksi taktirde gazeteleri kendilerine ulaşmayacaktır. Bir de

abonelerimiz, evlerindeki posta kutuları üzerinde isimlerinin olup olmadığına mutlakadikkat etmeli. Aksi taktirde yine gazetesi kendilerine ulaşmayacaktır.

Adresinin, bağlı bulunduğu postaneye kayıtlı olup-olmadığını öğrenmek isteyenabonelerimiz doğrudan 04004 numaralı telefonu arayayıp, konuyla ilgili bilgi edinebilir. Ya

da doğrudan postaneye şahsen kendisi gidip bilgi verebilir.

Saygılarımızla.Kontak telefon: 0047 21395457E-mail adres: [email protected]

AYTEN ÇİFTÇİ İSTANBUL

1Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul Ka-dın Kolları Başkanlığı tarafından Sinan Erdem

Spor Salonu’nda düzenlenen ‘Analar Ağlamasın’ temalıAnneler Günü programında konuştu.

Erdoğan’ın gündeminde Reyhanlı’daki bombalı sal-dırı vardı. Suriye’de ‘kanlı süreç’ başladığı andan itibaren,uçak düşürülmesi hadisesiyle, sınır ilçelerine yönelik ih-lallerle, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki saldırıyla Tür-kiye’nin sabrının, soğukkanlılığının adeta test edildiğinisöyledi. Provokatif saldırılara karşı sabır, sağduyu ve iti-dal çağrısı yaptı. Muhalefetin söz konusu saldırıyı hükü-metin dış politikasına bağlamasını ‘ahlaksızlık’ olarak de-ğerlendirdi. Saldırının hedefinin Türkiye’nin istikrarı ol-duğunu belirtti. Türkiye’nin kirli bir senaryonun içine çe-kilmeye çalışıldığını anlattı. İşte Erdoğan’ın konuşma-sından satır başları:

Sabrımız test ediliyor: “Bizi, Türkiye’ye Suriye’dekikanlı bataklığın içine çekme yönündeki her provokasyon,her tahrik eylemi karşısında son derece dikkatli, hassasve son derece soğuk kanlı olmak zorundayız. Büyük dev-let; hadiseler karşısında soğukkanlılığını muhafaza ede-bilen devlettir. Türkiye’nin sabrı, soğukkanlılığı adeta testediliyor. Türkiye bu tür provokasyonlarla adeta kirli bir se-naryonun içinde çekilmek isteniyor. Özellikle Hatay’dabirtakım hassasiyetleri tahrik ederek kaos oluşturmak is-teniyor.”

Siyasi rant ahlaksızlıktır: “Suriye’deki mesele AKParti’nin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin meselesidir. Butür hadiselerin ardından adeta suçluyu korurcasına hü-kümeti hedef almak, tam anlamıyla fırsatçılıktır. Bugünbir olmak zorundayız. Bugün ‘ben demiştim’ diye orta-lıkta böbürlenme günü değildir, içeriden suçlu aramagünü değildir. Bir milletin acısını siyasi bir rant meselesihaline getirmek en hafif tabiri ile ahlaksızlıktır.”

Soğukkanlı olacağız: “Bu saldırıların amacı en baştamilletimin fertleri arasında nifak oluşturmak, fitne sok-mak. Buna izin vermeyeceğiz. Hassasiyetlerin kaşınma-sına göz yummayacağız. Herkes ama herkes soğukkanlıolmak, aklıselim ile hareket etmek zorundadır. BirilerininŞam’daki canilerle, gayri meşru yönetimle gönül bağı ola-bilir. Birilerinin eli kanlı terör örgütleri ile muhabbeti ola-bilir. Ama biz buna izin vermeyeceğiz.”

Reyhanlı oyuna gelmedi: “Buradan Hatay ve Rey-hanlı’daki kardeşlerime, 76 milyon vatandaşıma sesle-

niyorum; lütfen tahriklere karşı dikkatli olun. Lütfen ara-mıza nifak sokmaya, bizi birbirimize düşürmeye çalı-şanlara karşı uyanık olun. Benim Reyhanlı’daki kardeş-lerim, bu Anneler Günü’nü hüzün içinde kutladı. Birileride ‘bu cenaze merasimlerini geciktiremez misiniz’ diyehaberler gönderdi. Onlar bu oyuna gelmediler. Gecik-tirmediler ve insani ve İslami görevlerini birlikte yaptılar.”

Saldırılar, büyüyen Türkiye’ye yönelik: “Suriye kay-naklı saldırıları, Türkiye’nin Suriye politikasına bir tepkiolarak görmek ve göstermek sadece sorumsuzluktur. Busaldırılar; Suriye politikamıza yönelik saldırılar değil,bölgede güçlenen, büyüyen Türkiye’ye yönelik saldırı-lardır. Bu saldılar başta Hatay olmak üzere barış içinde birarada yaşayanları tahrik etme niyetli saldırılardır. Türkiye,Suriye’deki trajediye sessiz de kalsa bu tuzaklar kurula-cak, yine hedef alınacaktı. Büyük bir pişkinlik içinde, tambir fırsatçılık içinde bu saldırıların ardından Türkiye’ninSuriye politikasını eleştirenler cahillik içindedir.”

Susmaktansa, çeker giderim: “Yakın zamanda Ban-yas’ta tarihin en acımasız katliamlarından biri gerçekleşti,bine yakın insan katledildi. Eğer ben minicik cansız be-denler için sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böylesiyaset. Olmaz olsun öyle bir dış politika. O bebeklerin,o çocukların içler acısı manzarası karşısında susmaktansaben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı kimliğimi şukürsüye bırakır çeker giderim.”

Katledilen çocukları görmezden mi gelelim: “Ne ya-palım, o çocukları görmezden mi gelelim? Evini barkınıterk eden, yurdunu toprağını terk eden, çaresizlik içindekapınızı çalan Suriyelilerin yüzüne kapıyı mı kapatalım?‘Bize ne Suriye’den’ diyenlere sesleniyorum. Çocukları-nızın, annelerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız?”

Rabb’ime ne cevap vereceğim: “Yarın mahşer gü-nünde Rabb’im soracak ‘O bebekleri gördün de ey Tür-kiye Cumhuriyeti Başbakanı, ne yaptın?’ diyecek. Ne di-yeceğim siyaset mi yaptım, strateji mi, konjonktür mü di-yeceğim? Benim ümmeti olmaktan gurur duyduğumPeygamberim ‘bir elime ayı verseler bir elime güneşi, yinede bu davadan vazgeçmem’ derken ben dengeler adınasusmayı mı tercih edeceğim?”

Kanları yerde kalmayacak: “Hiç kimsenin endişesiolmasın. Reyhanlı’da şehit edilen kardeşimin de kanı aslayerde kalmayacaktır. Bize kurulan tuzağa düşmeyecek,çekmek istedikleri bataklığa düşmeyeceğiz. Bunları da ya-panların yanına bırakmayacağız. Sorumsuz siyasetçilergibi, fırsatçı genel başkanlar gibi olmayacağız.”

Kirli tuzağın farkındayız,oyuna gelmeyeceğiz

Page 34: ZAMAN NEWS 215

34 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANGÜNDEM

HAŞİM SÖYLEMEZ

1Yıllarını Ortadoğu üzerine yoğunlaşarakharcayan bir gazeteci için şu sıralar uyu-

mak çok zor olsa gerek. Zira yaşananlar vemuhtemel sonuçları uykuları kaçıracak cins-ten. Ayşe Karabat, geceleri uykusuz geçiren oisimlerden. Bir süre önce görüştüğümüzdeSuriye ile ilgili bir kitap yazdığını söylemiş vegünlerce kapılarını dış dünyaya kapatmıştı. Ki-tap bitti ama onun için mesele kapanmış de-ğil. Suriye’deki olay-lar ve insanların gele-ceği üzerine kafa yor-maya devam ediyor.Karabat’ın ikinci ki-tabı ‘Suriye Savaşları’işte böyle bir gayretinürünü. Kendisine ki-tabı ve Suriye’yi sor-duk.

-Neden böyle bir ki-tap yazdınız? Her şeyden önce,

Suriye’de olan bitenianlamak istiyordum.Elbette Ortadoğu’ylailgilenen bir gazeteciolarak Suriye ile de il-giliydim. Ortadoğu’nun kalbi ve daha çok bey-nidir Suriye. Suriye’yi anlamadan, Ortado-ğu’yu da, bölgeyi de anlayamaz insan. Suri-ye’de gösteriler başlayınca şaşırmadım amakim kimdir, kim kiminle, neden dans ediyorgibi yüzlerce soru belirdi zihnimde. Ben yaza-rak düşünenlerdenim, kendime notlar çıkar-maya başladım.

Fakat bu arada Suriye üzerine yapılantartışmalar ideolojik bir perspektif kazanmayabaşladı. Anlamadan yapılan tartışmalaradöndü mesele. Geniş bir kesimin ne olup bit-tiğini anlamaya ihtiyacı vardı. Arkadaş soh-betlerinde Suriye ile ilgili onlarca soruyla kar-şılaşıyordum. Ben de notlarımı meraklılarıylapaylaşmaya karar verdim.

-Daha çok yaşadıklarınızı ve deneyimlerinizi birborç olarak aktarıyorsunuz sanki. Değerli dostum, bilgisinin zekâtıyla beni

her zaman desteklemiş olan Kerim Balcı’nın,kitabın tanıtım yazısında söylediği bir şey var:“Bu kitap Suriye hakkında yazılmış en güzelkitap değil, ama Suriye’ye en benzeyen kitapbu... Uzun sıra cümleler, devrik cümleler, bi-linç akışı gibi birbirini kovalayan düşüncelergeçidi. İşte tam da bu: Suriye hakkında değil,Suriye gibi yazılmış bir kitap.” Umarım, Suri-ye’yi anlamak isteyenlerin ihtiyacına karıncakararınca bir yanıt verebilir.

-Hâlâ devam eden bir süreç hakkında yazmak zorgeldi mi? Biraz. O yüzden de öngörüler, tahminler

yerine, kim kimdir, kim niçin bunu yapıyor,toplumsal sebepleri nedir bunlar üzerindedurdum. Zaten bunları kavrayınca, geleceğeyönelik eğitimli tahminler yapmak da kolay-laşıyor. Fakat kitap yazmak bence zaten ko-lektif bir çaba. Kerim Balcı ve yine analizlerineçok güvendiğim Mustafa Alp Dağıstanlı çokyardımcı oldular. Defalarca okudular, konuhakkında derin bilgisi olmayan arkadaşlarımda okudu, önerilerde bulundu. Konuyla ilgiliher gün yüzlerce haber çıkıyor, onların ger-çekliğinden emin olmak neredeyse imkânsız,çok iyi bir filtrelemeye tabi tutmak gerek. Fa-kat yine de, bir-iki sene olmuş, o dönemdegözden kaçmış birçok nokta ve gelişme, bu-günden bakınca anlam kazanıyor, onu fark et-tim. Ayrıca kimsenin değerlerini, inancını,düşünce dünyasını rencide etmemek için yo-ğun bir çaba harcadığımı eklemem lazım.

-‘Suriye intifadası’ diyorsunuz, neden? İntifada bizim için Filistin ile özdeşleşmiş

bir terim. Ama her şeyden önce olaylara katı-lanların bir kısmı ‘intifada’ diyor ülkede olanbitene. Kelime anlamı içten gelen sarsılma. Buanlam, bence Suriye’de yaşananları en azın-dan başlangıçta yaşananları tam olarak ta-nımlıyor. Çünkü olan içten bir sarsılma. Suri-yeliler birçok sebeple sokaklara döküldü, ül-kedeki korku duvarı yıkıldı ve insanlar akınakın sokaklara taştı. Sonra küresel ve bölgeselgüçler devreye girmiş olabilir, sokak gösteri-lerini etkilemeye çalışmış, intifadayı silahlan-dırmış olabilirler. Ama asıl dinamik, insanla-rın kendisiydi, onların talepleriydi. Henüz

devrim demek için de erken, mezhepsel bo-yutu ağır basan bir iç savaşa dönüşmüş de ola-bilir; ama bu eksik bir tanımlama çünkü bir-çok dinamiği var, birçok örtülü ve açık reka-betin yansıması var Suriye intifadasına. Amabaşlangıçta, sınıfsal temeli de olan bir hareketti.

-Sınıfsal temel meselesini biraz daha açar mısınız? Beşşar Esed’in uygulamaya sokmaya ça-

lıştığı neo-liberal politikalar insanların önemlibir kısmını fakirleştirdi. Zaten çok zengin birülke değil. Ama zenginler ve fakirler arasındakiuçurum iyice açıldı bu politikalar yüzünden.Kuraklık, tarım temelli ekonomiyi de vurdu.Hafız Esed’in geniş halk kesimlerinin rızasınıalmak için kurduğu, sübvansiyona dayalı ama

çok da üretken olmayan sistem çöktü. Eskidenbarınma sorunu olmayan Suriye halkınınönemli bir kısmı gecekondu mahallerine sıkıştıama aynı zamanda özellikle Şam’da yeni ko-nutlar yükselmeye başladı. Ülkenin nüfus ar-tışı çok hızlı, bunlara özgürlük talepleri, işsiz-lik ve yolsuzluk da eklendi. Başlangıçta barış-çıl gösterilerde atılan ‘hepimiz biriz’ sloganlarıgiderek mezhepçi bir hâl aldı. Her şey çok hızlayapı değiştirmeye başladı. Başlangıçta da varolan ama azımsanacak boyutlardaki silahlı un-surlar ve daha sonra radikaller ağırlık ka-zandı ve bugünkü duruma geldik. Ama özel-likle başlangıç için, dinamikleri ülke dışındadeğil, içinde aramak lazım. Fakat o safha çokhızlı geçildi.

-Şimdiki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Canımı acıtan şu: Sanki Suriye’nin etra-

fında görünmez bir duvar var, altında da ko-caman bir ateş, bölgesel ve küresel güçler dekendi çıkarları doğrultusunda, sürekli odun atı-yor bu ateşe. Sonra etrafına dizilip seyredi-yorlar. Ülkede o kadar can kaybı yaşanması,içerideki ve dışarıdaki çok az unsuru gerçek-ten ilgilendiriyor. Herkes kendi çıkarının pe-şine düşmüş durumda.

-İsrail’in konumunu nasıl buluyorsunuz? Mevcut durum bence İsrail’in çok işine ge-

liyor. Muhalefet ve rejim birbirini İsrail yandaşıolmakla suçluyor; ama sonuçta her ikisinin or-taya koyduğu durum en çok İsrail’in işine ge-liyor. İsrail için Beşşar Esed bildiği şeytan ve bil-diği şeytanı tercih ediyor. Elbette İsrail, radikalİslami unsurların da olduğu bir Suriye ilekomşu olmak istemez. Ama bu durum devamettiği sürece, Suriye’nin toparlanması epey za-man alacak. Bu da İsrail’in işine geliyor. AyrıcaSuriye yüzünden İran da meşgul; fakat kendiçıkarları aleyhine olabilecek şeyleri de engel-lemeye çalışıyor. Bu arada Esed’e de varsa eğer,ki olduğunu tahmin ediyorum, kitle imha si-lahlarının bekçiliği yaptırılıyor. Daha doğ-rusu, Esed, ‘Ben gidersem bu silahların kimineline geçeceği belli olmaz’ mesajı veriyor sü-rekli. Yani aslında Suriye’de ölen insanlarla hiçmi hiç ilgilenmeyen dünyanın önemli birkısmı, ‘Aman İsrail’e bir şey olmasın’ derdinde;bilinçli ya da bilinçsiz olarak.

-Bundan sonra ne olur? Çok umutlu olamıyorum ne yazık ki. Mu-

halefet parçalı. Tamam, her konuda anlaşma-ları elbette gerekmiyor ama asgari müşterek-lerde bile buluşamıyorlar. İç savaşın mantığıçerçevesinde radikal unsurların ağırlık kazan-ması da kaçınılmaz. Rejimin kendi kendine git-meye niyeti yok. Bu da nefreti artırıyor. Hemrejim gitse, azınlıkların geleceğine ilişkin haklıendişeler var. Eğer yakın dönemde çözüm bu-lunamazsa süreç her geçen gün ağırlaşarak de-vam eder. Lübnan iç savaşı da 15 yıl sürdü so-nuçta. Üstelik Esed’in gitmesi, yalnızca birinciperdenin sonu olabilir. Çatışma ve istikrarsız-lık devam edebilir. BM ve Arap Ligi Özel Tem-silcisi Kofi Annan’ın istifasından sonra yazdığıbir yazı var ki, katılıyorum; ‘Uluslararası top-lum Suriye halkı için kendi çıkarlarından tavizvermede gerekli cesareti ve liderliği ortaya ko-yabilirse Suriye felaketten kurtulabilir’ diyor.Ama böyle bir taviz verme cesaretinin işaretibile yok ortada. Yakın ve orta vadede tablo nekadar karanlık olursa olsun, benim inandığımbir şey var, belki de bu coğrafyanın insanına vetarihine duyduğum inançtan, belki iyimserli-ğimden, ben veya torunlarım da görmeyecekbunu muhtemelen. Ben bu coğrafyada bir günsınırların anlamını yitirmesinin; refahın, üret-kenliğin ve demokrasinin yeşermesinin kaçı-nılmaz olduğunu düşünüyorum. Bunu da in-sanlar yapacak, karar alıcılar değil, hatta onlararağmen...

SURİYE’DE‘İNTİFADA’

YAŞANIYORGazeteci Ayşe Karabat, son kitabında Suriye konusunumasaya yatırıyor. Ona göre, burnumuzun dibindeki

Suriye’yi hiç tanımıyoruz. Dış bağlantıların etkisi olsa daaslında Suriye’de içten bir sarsılma (intifada) yaşanıyor.

Page 35: ZAMAN NEWS 215

TAZİYEBeraberlik ruhunun ve birlikte yaşama

kültürünün adeta sembolü olmuş Hatay'dagerçekleşen hain saldırı yürekleri dağladı.

Şer odakları sivilleri hedefe koydular. Mel'unsaldırılarla, kardeşliği yeniden tesis adına

atılan adımları sekteye uğratmayıamaçlayanlara en güzel cevabı bu millet

sağduyusu ile verecektir.

Hatay'daki hain saldırıda vefat edenvatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet,kederli ailelerine ve yakınlarına sabr-ı cemildiler; Hazreti Sâfi'nin yaralılara acil şifalar

Iütfetmesini niyaz ederim.

M. Fethullah Gülen

Page 36: ZAMAN NEWS 215

Avrupa Komisyonu’nun Alman üyesiGünther Oettinger, geri adım attığı sözüne geridönmüş: “Önümüzdeki 10 yıl içinde Alman veFransız başbakanlar dizleri üzerinde sürünerekgittikleri Ankara’da Türkiye’nin AB’ye üye ol-ması için yalvaracaklar.” Böyle demişti Oettin-ger, şubat ayında. Şimdi sözlerinin şahsî görüşüolduğunu ifade etmiş.

Bu yalvartma fantezisinin alıcısı çok bulunurbizim memlekette. En hafifiyle, “Zamanı gelincebakalım biz girmek isteyecek miyiz?” şeklindetelaffuz edilir. Kibir dozu biraz artınca, “Avru-pa’nın hepsi hasta adam, bir tek biz sağlıklıyız”şeklini alır. Avrupa Birliği’nin ve bu birliğeüyelik talebinin ne anlama geldiğini hiç bilme-yen dev aynası meftunları da “Kapımızda kö-pek gibi yalvaracaklar da girmeyeceğiz” sakil-liğinde sözler ederler.

Akl-ı selim sahiplerinin sözlüğünde “üye ol-mak” olarak geçen sürecin, hayalleriyle tatminolan bu mütekebbir ruhların sözlüğünde “gir-mek” kelimesiyle adlandırılması başlı başına biralgı sorununun olduğunu gösterir zaten.

Oettinger’in sözü, Türkiye’nin mevcut du-rumu veya geleceğiyle alakalı bir iddia içermi-yor. Avrupa’nın geleceğini kritiğe tabi tutuyorOettinger ve “şecaatini arz ederken sirkatinisöylüyor” satır aralarında. Buna göre AB üye-liği bir yalvarma ve yalvartma ilişkisinden iba-rettir ve on yıl içinde olacak olan AB’nin ken-disinin değil, yalvarma eyleminin yönünün de-ğişmesinden ibarettir. Bu anlamda Oettinger’leMerkel’in dünya görüşleri (weltanschauung)arasında bir fark yok. Her ikisinin dünya görüşüde sosyal Darvinizm’in tesirindedir ve güçlüleryaşar, zayıflar, varlıklarını devam ettirebilmekiçin güçlülerle parazit ilişkiler geliştirirler. Bu ba-kışla Yunanistan, Almanya’nın yakasını bırak-mayan bir parazittir. Merkel, Yunanistan’ı yal-vartmakla kalmaz, kanırtır da.

Batılı aydınlarda yaygınlaşan bu Türkleripohpohlama eğiliminin sebebi nedir? 2009 yı-lında ABD’li stratejist George Friedman daTürkiye’nin 2040 yılına kadar bölge ülkelerinevali atamaya başlayacağını iddia etmişti. Baş-kanlığını yaptığı Stratfor’un gizli yazışmaları in-ternete döküldüğünde Friedman’ın ne bir Türkhayranlığı ne de bir Türk korkusu olduğu ortayaçıktı. Bizce meçhul bir sebeple gururumuz ok-şanmaya çalışılıyordu. Oltaya kapılanlarımız dayok değildi hani…

Dedelerimizin ve babalarımızın yaşadığıTürkiye’de yaşamayacak torunlarımız. Ben deülkemi aydınlık bir geleceğin beklediğine ina-nıyorum. Ancak Türkiye’nin aydınlık geleceği-nin Fransa ve Almanya’nın karanlığı olması ge-rektiğini düşünmüyorum. Torunlarımızın ku-racağı medeniyetin bir yalvarma-yalvartma iliş-kisinin üzerine bina edilmesini istemiyorumben.

Avrupa Birliği, insanlık tarihinin en başarılıbarış projelerinden biridir ve bu projenin haya-tiyetini koruması Türkiye’nin kendi çıkarları içinde hayatidir. Türkiye’nin dinamik nüfusuyla Av-rupa’nın kronikleşmiş bazı hastalıklarına devaolabileceği de doğrudur. Ama sorarım; “bir günbütün hastalar dizleri üzerinde sürüne sürünekapıma gelip, ‘bizi iyileştir’ diye yalvaracaklar”nev’inden hayallerle zevklenen bir doktor imajıkimin hoşuna gider?

“Bir gün Avrupa bize yalvaracak” diyen herTürk, aslında “Bir gün Avrupa bizden nefretedecek” demektedir.

Ben Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini, Av-rupalı liderlerin hatalarına rağmen değil, bizzatda o hatalardan dolayı istiyorum. Çünkü naza-rımda AB üyeliği bir fırsat olmaktan çok bir so-rumluluktur Türkiye için.

[email protected]

Kerim Balcı

Ne olur yalvar bize AvrupaBirliği!

36 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANDÜNYA

DIŞ HABERLER SERVİSİ

1Pakistan’da halk, şiddet tehdidinerağmen dün sandığa koştu. Ülke

sathındaki patlamalarda en az 34 kişininhayatını kaybettiği bildirilirken, düzenle-nen saldırılar sandıkların önünde uzunkuyrukların oluşmasına mani olamadı.Birçok problemle boğuşan ülkede iktidardevri ilk kez seçimle gerçekleşiyor.

Şiddet tehdidi altında olan Pakistan’dadün tarihi parlamento ve eyalet seçimleri-nin heyecanı vardı. 66 yıllık bağımsızlık ta-rihinde üç askeri darbe gören ülkede, ilkkez seçilmiş bir hükümet görev süresini ta-mamlamayı başarırken, iktidar devri de ilkkez seçimle gerçekleşiyor. Yoğun güvenliktedbirleri altındaki ülkenin çeşitli yerlerindeyaşanan şiddet olaylarında en az 24 kişininhayatını kaybettiği öğrenilirken, Taliban’ıntüm tehditleri, halkın seçime yüksek dü-zeydeki katılımının önüne geçemedi. Ülkesathında sandıkların ve seçim pusulalarınınvaktinde hazır olmaması nedeniyle geç

başlayan ve yerel saate göre 17.00’de bit-mesi gereken oylama işlemine tanınansüre, bir saat uzatıldı. Özellikle Karaçi’deoylamanın başlamasının yer yer öğle saat-lerini bulması nedeniyle, ilan edilen böl-geler için oylamanın bitiş saati 20.00 olarakaçıklanırken, Pakistan Seçim KomisyonuGenel Sekreteri İştiag Ahmet Khan, özgürve adil bir seçimin bu bölgede gerçekleşti-rilemediğini ifade etti. Khan’ın bu ifadele-rinin seçimlerin iptal edileceği anlamına ge-lip gelmediği ise bilinmiyor. Khan, seçimekatılım oranıyla ilgili rakam vermezkenülke genelindeki katılım oranının yüksekolduğunu söylemekle yetindi. Sandıklar-dan çıkan ilk sonuçlara göre, seçimin fa-vorisi eski başbakanlardan Nevaz Şerif’inPakistan İslam Birliği Partisi-Navaz Grubu(PML-N) önde gidiyor. 342 vekillik parla-mento için ufukta tek başına iktidar gö-rünmezken, önümüzdeki günlerde parti-ler arasında çetin koalisyon pazarlıklarınınyaşanması bekleniyor.

Sandığa giden seçmeni tehdit eden Pa-

kistan Talibanı, dün birçok şehirde ölüm-cül saldırılarda bulundu. Ülkenin ticaretmerkezi olarak bilinen Karaçi’de seçimle-rin ilk saatlerinde yaşanan bombalı saldı-rılarda 11 kişi hayatını kaybetti, 40 kişi deyaralandı. Peşaver, Ketta ve Mardan’da ya-pılan benzer saldırılarda ise 13 kişi öldü, çoksayıda kişi de yaralandı. Seçim öncesi sü-reçle beraber düşünüldüğünde Taliban’ıneylemleri sonucu içlerinde vekil adayları daolmak üzere 130’dan fazla kişi hayatınıkaybetti. Böylelikle 2013 seçimleri ülke ta-rihine en kanlı seçim olarak geçti. 190milyonluk ülkede, başa geçecek hükümetibirçok problem bekliyor. Son yıllarda eko-nominin kötüye gidişi ile artan işsizlikoranları alarm veriyor. Halk, silahlı grup-ların güvenlik atmosferinin oluşmasınamani olmasından ve ülkede ABD öncülü-ğündeki NATO varlığından rahatsız. Ül-kede günde 20 saate varan elektrik kesin-tileri ve kronik yolsuzluk iddiaları da ülke-nin siyasi gündeminin diğer ana başlıkla-rını oluşturuyor.

Ölüm tehditlerinerağmen sandığa gittiler

CUMALİ ÖNAL KAHİRE

1Lübnanlı Şii Hizbullah örgütü, Su-riye’de rejimin Sünnilere karşı ger-

çekleştirdiği katliam ve tehcir politikala-rını gölgelemek için İsrail’i savaşın içineçekmeye çalışıyor.

Daha önce yaptığı “Suriye’deki reji-min çökmesine izin vermeyeceğiz” açık-lamasıyla İslam dünyasının sert tepkisiniçeken Hizbullah lideri Hasan Nasrallah,bu kez “Suriye’den, dengeleri değiştire-cek silahlar almaya hazırlandıklarını”duyurdu. İsrail’in Suriye’nin başkentiŞam yakınlarındaki bazı tesis ve silahlarıvurmasından sonra gelen açıklama ileNasrallah’ın hem Suriye’deki iç savaşın

İsrail destekli olduğunu göstermeye ça-lıştığı hem de Esed rejiminin gerçekleş-tirdiği vahşeti gölgelemeye çalıştığı be-lirtiliyor.

Örgütün 25. kuruluş yıldönümü do-layısıyla yaptığı radyo konuşmasındaNasrallah, elde edecekleri silahları Suri-ye’nin İsrail’e karşı misillemesinde kul-lanacaklarını söyledi. Nasrallah, bölge-deki dengeleri değiştirmek için her türlügelişmiş silahı kabul edeceklerini de açık-ladı. Nasrallah’ın “Bu silahları halkımızı,ülkemizi ve kutsal mekânlarımızı koru-mak için kullanacağız.” yönündeki açık-laması ise Hizbullah’ın Suriye’deki Sünnidirenişçilere karşı fiili olarak savaştığınınen açık ifadesi olarak değerlendiriliyor.

Başta başkent Şam ile Şam’ı Akdenizsahiline bağlayan yol üzerindeki strate-jik Kusayr kenti olmak üzere Suriye’dekipek çok kent ve noktada İran ve Irak’tangelen Şii militanlarla birlikte Sünni dire-nişçilere karşı savaşan Hizbullah örgütü,Suriye’deki gidişatı varlığı için de hayatiolarak değerlendiriyor. Hizbullah, SünniMüslümanlara karşı savaşmadığını gös-termek için de sık sık Suriye’deki iç savaşıİsrail’in “tezgâhladığını” öne sürüyor.Hizbullah örgütü, Suriyeli direnişçilerlesavaşta öldürülen örgüt mensuplarınında İsrail ile savaş sırasında hayatını kay-bettiklerini belirterek İslam dünyasın-dan gelebilecek tepkileri gidermeye çalı-şıyor.

Katliamları örtmek için İsrail kozu

Page 37: ZAMAN NEWS 215

37 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANDÜNYA

BOSTAN CEMİLOĞLU, ATIF ALA

1Suriye'de muhaliflerin önde gelen ko-mutanlarından Tevhid Tugayı Komutanı

ve Kuzey Cephe Sorumlusu Abdulkadir Sa-lih, Esed 'in artık karşılarında dayanma gü-cünün kalmadığını savundu.

Abdulkadir Salih, savaşı uzatanın İran veHizbullah olduğunu söyledi. Devam edensavaşın Suriye halkı ile İran ve Hizbullah ara-sında sürdüğünü ifade eden muhalif komutan,"Suriye'deki savaşın tokmağını İran ve Hiz-bullah tutuyor." dedi.

Muhalif komutan Abdulkadir Salih, CihanHaber Ajansı'na (Cihan) verdiği özel müla-katında Suriye'deki süreç, İsrail'in saldırısı veEsed yönetiminin sahil bölgelerinde yaptığı et-nik temizlik gibi birçok konuda önemli açık-lamalarda bulundu.

Son dönemde muhaliflerin kimyasal silahkullandığı yönündeki iddiaları kesin bir dilleyalanlayan Abdulkadir Salih, Esed yönetimi-nin Suriye'nin birçok bölgesinde kimyasal si-lah kullandığını ifade etti.

Esed yönetiminin kimyasal silahları ilk kezkullanmadığına işaret eden Abdulkadir Salih,"Esed yönetimi bu silahları birçok kez kullandı.Şam'ın Ğuta bölgesinde, Humus'ta ve şu anHalep'in batısında yer alan Han el Asel'de kul-lanıldı. Tabi bu kimyasal silahların kullanılmasıyönetimin çöküşünü gösteriyor. Çünkü elin-deki kimyasal silahlar, son kozunu oluşturu-yor. AB ülkeleri, ABD ve uluslar arası kamuoyudaha önce kimyasal silahların kullanımının kır-mızı çizgi olduğunu duyurmuştu. Bu açıkla-malar sadece basın önünde yapılan açıkla-malardan ibaret kaldı. Esed yönetimi kimya-sal silah kullanmasına rağmen hiç bir adım at-madılar. Bu da uluslar arası kamuoyunun İs-rail'in hamiliğini yapan Esed rejimi ile işbirli-ğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Esed yönetiminin son olarak Han elAsel'de kullandığı kimyasal silahlar sebebiyleçok sayıda sivilin öldüğünü belirten muhalifkomutan Salih,"Büyük bir patlama oldu. Kısasüre sonra da sivillerde boğulma, nefes ala-mama vakaları görülmeye başlandı. Yüzlercesivil yaralanıp onlarcası öldü." diye konuştu.

ESED NUSAYRİ DEVLET KURMAK İÇİN ETNİKTEMİZLİK YAPIYOR

Salih, Esed yönetiminin ülkenin büyük bö-lümünde kontrolü kaybettiğini bunun için debir Nusayri devleti kurma planı ortaya koy-duğunu söyledi.

"Esed, sahil bölgesinde Nusayri bir devletkurmayı amaçlıyor." diyen muhalif komutan,"Esed'in önündeki en büyük engel ise bu böl-gelerde bulunan Sünniler. Bu yüzden etnik birtemizliğe başladı. Son katliamın yapıldığı

Banyas'ta 300 sivilin öldürüldüğü söyleniyor.Ancak bizim elimizdeki bilgilerde Banyas'taaralarında kadın çocukların bulunduğu bin 200kişi katledildi. Buradaki amaç bu bölgeleri Sün-nilerden arındırarak Nusayri bir devlet kur-mak." şeklinde konuştu.

NUSAYRİ BİR DEVLETE ASLA İZİN VERMEYE-CEĞİZ

Katliamların yanı sıra sahil bölgelerin-deki Sünnilerin göçe zorlandığını anlatan Sa-lih, "Şu an sahil bölgelerindeki birçok Sünniköy boşaltıldı. Esed, bu şekilde yaparak o böl-geyi Sünnilerden arındırmak istiyor. Hede-finde Nusayri bir devlet var. Ama bu bir rüya.Kanımızın son damlasına kadar savaşarakSuriye'nin parçalanmasına asla izin vermeye-ceğiz. Beşşar Esed ölse bile oradaki Nusayri-lerin bir devlet kurmasına izin vermeyeceğiz.Suriye tüm etnik grupları ve mezhepleri iletüm Suriyelilerindir. " açıklamasında bulundu.

Açıklamalarında Suriye'deki savaşın Esed

için bittiğini söyleyen Salih, şu anda savaşı sür-düren İran ve Hizbullah'ın olduğunu savu-nuyor.

"İranlılar Suriye'yi kendileri için 35'inci ilolarak görüyorlar." diyen muhalif komutan,"Bir çok İranlı yetkili bunu dile getirdi. Artıkaçık görülüyor ki İran ve Hizbullah askerleriSuriye'deki savaşın içindeler. Daha önce söy-lediğim gibi Suriye'deki savaş Esed yönetimiiçin bitmiştir. Şu anki savaş Suriye halkı ile İranve Hizbullah arasında. Suriye'deki savaşıntokmağını vuran İran ve Hizbullah'tır. Bunundelili de Hizbullah askerlerinin İdlib'in Kuseyrbölgesine saldırmaya başlamasıdır. Kaldı kiİran ve Hizbullah Esed'e destek konusunda İs-rail ile işbirliği yapıyor. Esed, 40 yıldır İsrail'insınırını koruyor. "ifadelerini kullandı.

Kendilerinin mezhepçi olmadıklarının al-tını çizen Salih, "Biz muhalif kelimesini de ka-bul etmiyoruz. Biz ülkenin bu zalim yönetim-den kurtarılması için çalışan, cihad eden birhalkız. Bu zalim yönetim, 40 yıldır bizi baskıyla

yönetti. Bizim savaşımız istiklal ve özgürlük sa-vaşıdır." dedi.

İSRAİL, SİLAHLAR MUHALİFLERİN ELİNEGEÇMESİN DİYE VURDU

İsrail'in son olarak Şam'da bir askeri tesiseyönelik saldırısı konusunda açıklamalardabulunan Abdulkadir Salih, İsrail'in son saldı-rısının Esed'e destek mahiyeti taşıdığını sa-vundu. Salih, şöyle konuştu: "İsrail'in vurduğusilahlar muhaliflerin eline geçecekti. Bununlailgili deliler ve askeri durumlar var. Orada yö-netimde olan üst düzey subaylar vardı. On-larla bir koordinasyon kuruldu. Yönetimdenayrılarak, oradaki silahları muhalif askerlerevereceklerdi. İsrail'de bu silahların muhalif-lerin eline geçmesinden korktuğu için vurdu.Bu silahların arasında hava savunma siste-minin de aralarında bulunduğu çok ağır si-lahlar vardı. Tabii ki bu saldırı Esed yöneti-mine bir destek ve yardım mahiyeti taşıyor."(CİHAN)

'Esed bitti, İran veHizbullah ile savaşıyoruz'

1Katoliklerin ruhani lideri Papa Fran-ciscus, kendisinin ilk "aziz ilan etme"

töreninde, 1480 yılında İtalya'nın güne-yinde Osmanlı'ya karşı savaşan 800 Hristi-yan'ı aziz ilan etti.

Papa Franciscus, selefi Emerit Papa 16.Benediktus'un 800 Otrantolu'nun aziz ilanedilmesi yönünde aldığı kararı, bugün Vati-kan'ın ünlü Aziz Petrus meydanında dü-zenlenen ve onbinlerce inananın katıldığı"azizlik" töreniyle gerçekleştirdi.

Törende konuşan Papa, "Biz, bugün Ot-ranto şehitlerine hürmet ederken, dünyanınpek çok yerinde bu günlerde halen şiddete

maruz kalan pek çok Hristiyan'a Tanrı'nın,cesaret, sadakat ve kötülüklere iyilikle cevapvermesini diliyoruz" dedi.

Otranto'nun bulunduğu Puglia Bölge-si'nden olan Kardinal Angelo Amato'nun,800 Otrantolu'nun, İtalya'yı, Katolik ve Hris-tiyan kimliğini koruduğunu belirten ifadeleride basına yansıdı.

Emerit Papa 16. Benediktus, 800 Otran-tolu'nun azizlik mertebesine yükseltilmesikararının açıkladığı 11 Şubat 2013'teki top-lantıda, Papalık görevinden ayrılacağını du-yurarak dünya gündemini sarsmıştı. PapaFranciscus, bu törenle selef Papa'nın son ka-

rarını, hayata geçirmiş oldu.

Yeni Papa'dan aynı anda aziz ilan etme reko-ru

Aziz ilan edilme töreninde, 800 Hristi-yan'ın yanı sıra ilk kez bir Kolombiyalı ve birde Meksikalı rahibe, Papa tarafından aziz ilanedildi. Katolik Kilisesi'nin ilk Latin AmerikalıPapası Franciscus, bugünkü törenle top-lamda 802 kişiyi aynı anda aziz ilan ederekayrı bir rekora da imza attı.

Bu arada, azizlik töreninin ardındanPapa Franciscus, ayinlerinden sonra klasik-leşen Aziz Petrus meydanındaki turunu, Via

della Conciliazione caddesine kadar taşıya-rak bir başka ilke imza attı.

Fatih Sultan Mehmed'in emriyle 1480 yı-lının Temmuz ayında, İtalya seferine çıkanGedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlıordusu, Otranto kalesini 13 ay boyunca eldetutmuş ancak daha sonra gerek Fatih'in ve-fatı gerekse buradaki birliklerin takviye edil-memesi sonucu kaleyi bölge halkına geri bı-rakmak durumunda kalmıştı. Otranto'da 13ay boyunca süren çarpışmalarda, Osmanlı'yaesir düşen 800 Otrantolu'nun, Müslüman ol-mayı reddedince idam edildikleri iddia edi-liyor. CİHAN

Papa Franciscus'dan rekor

Osmanlı ile savaşan 800 kişiyi aziz ilan etti

Page 38: ZAMAN NEWS 215

MURAT TOKAY

1Konya her geçen yıl kendini biraz dahaHz. Mevlana’ya yakınlaştırıyor diyebili-

riz. Gözle görülebilen bir yakınlaşma bu.Konya Büyükşehir Belediyesi, valilik, üni-versiteler bu uğurda bir gayret ve çaba içinde.Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Ak-yürek, “Konya sevgi ve hoşgörünün baş-kenti olarak biliniyorsa bunda en büyük payİslam’ın evrensel mesajlarını gönüllere nak-şeden Mevlana Hazretleri’nindir.” derkenbir hakikate işaret ediyor. Mevlana’nın fikir-lerini, öğretisini daha geniş kitlelere duyur-mayı borç bildiklerini söylüyor. Uzun yıllardırŞeb-i Arus törenleri 10-17 Aralık tarihle-rinde yapılıyor. Bir hafta boyunca 100 bine ya-kın ziyaretçiyi ağırlıyor Konya. Hz. Pir ve me-sajı konuşuluyor. Geçmişten farklı olarak buyıl Hz. Mevlana’nın ve ailesinin Konya’ya ge-lişi (3-7 Mayıs) de dört gün boyunca kutlandı.Vuslat yıldönümlerinde olduğu gibi her günMesnevi sohbetleri oldu, sema törenleri ya-pıldı.

Dört güne yayılan kutlama artık her yıl‘Teşrif-i Arus’ adıyla yapılacak. Bu adımı bir“turizm atağı” şeklinde görmek de mümkün.Ama Başkan Akyürek iyi niyetle yola çıktıkla-rının altını çiziyor. Mevlana’nın mesajını du-yurmak için bu tür programları vesile bildik-lerini belirtiyor. Bugüne kadar yaptıklarındankısaca şöyle bahsediyor: “Mesnevi’nin 22dilde çevirisi basıldı. Çizgi filmi yapıldı. Ço-cuklar için Mesnevi’den hikâyeler diye bir seribaşlattık. Usulüne uygun sema çok önemliydi.Bugün Mevlana Kültür Merkezi’nde her haftacumartesi günleri sema töreni yapılıyor. Genç-lik merkezlerinde ve müstakil merkezlerdeMesnevi dersleri veriyoruz.”

“Konya Mevlana demek…” Yeşil türbedemek. Türbenin önündeki alan bu yıl yeni-den düzenlenmiş. Ağaçlar, yeşil alan ve ha-vuzlar kaldırılmış. Kimileri bu düzenlemeye iti-raz etse de yeşil türbenin önü açılmış. Yakla-şık 30-35 bin kişinin toplanabileceği bir mey-

dan olmuş. Müzenin hemen yanındaki SultanSelim Camii hâlen ibadete kapalı, restoras-yonu devam ediyor. Başkan Akyürek “türbeylemüzeyi ayıracakları” müjdesini de veriyor.Şu an türbe aynı zamanda müze işlevi görü-yor. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında“Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi” adı altındamüze olarak hizmete başlamıştı. 1954 yılındaise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözdengeçirilmiş ve müzenin adı “Mevlana Müzesi”olarak değiştirilmişti. Yine “Mevlana KültürVadisi” projesi çerçevesinde çalışmalar sürü-yor. Bedesten, Sultan Selim Camii, Aziziye Ca-mii, Kapı Camii ve o bölgedeki tarihî yapılar el-den geçiriliyor.

Mevlana 785 yıl önce 3 Mayıs tarihindeeski adıyla Larende yani Karaman’dan ayrıla-rak Konya’yı teşrif ediyor. Hz. Mevlana Kara-man’da yedi yıl kaldıktan sonra Selçuklu hü-kümdarı Alaeddin Keykubad’ın babası Baha-eddin Veled’i Konya’ya davetiyle bu şehre ge-liyor (3 Mayıs 1228). Sultan Alaeddin, B. Ve-led ve ailesini muhteşem bir törenle karşılıyorve Altunapa (İplikçi) Medresesi’ni ikametlerinetahsis ediyor. Mevlana Konya’ya ayak bastı-ğında 21 yaşındadır. Teşrif-i Arus kutlamalarıyeni düzenlenen Mevlana türbesi alanında ya-pıldı. Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Topluluğuoyuncuları, Hz. Mevlana ve ailesinin Konya’yagelişleri ve Selçuklu Sultanı Alaeddin Keyku-bat tarafından karşılanma anlarını temsilî ola-rak canlandırdı. Temsilî Hz. Mevlana ve babasıdevelerle alana geldi. Oyuncular ve davetliler,ardından Mevlana Müzesi’ni gezip Mevla-na’nın sandukası başında dua etti. KonyaValisi Aydın Nezih Doğan, törende yaptığı ko-nuşmada, “Aradan 785 yıl geçmiş olmasınarağmen bugün insanlığın ortak dertlerine re-çete onun sözlerinde var. Avrupa’da insanmerkezli yeni bir felsefe gelişiyor. Bu felsefeyede Hz. Mevlana’nın o muazzam 7 öğüdü ör-nek oluyor.” dedi.

Torunları ilk kez buluştu Hz. Mevlana ve ailesinin Konya’ya geliş-

lerinin 785. yıldönümü vesilesiyle MevlanaÜniversitesi Mevlana Sosyal AraştırmalarMerkezi (MEVSAM) de bir ilke imza attı. Hz.Mevlâna’nın 20. kuşak torunu Dr. Berna Çe-lebi Şener’in de girişimleriyle Hz. Mevlâna to-runlarını ilk kez Konya’da bir araya getirdi.

Mevlana Üniversitesi’nde ‘Hz. Mevla-na’nın Torunları Mevlana Üniversitesi’ndeBuluşuyor’ adı altında geniş katılımlı bir prog-ram düzenlendi. Programa Eskişehir, Afyonve Konya’dan Hz. Mevlana’nın 70 kadar to-runu katıldı. Nefise Çelebi’nin “Mevlana’nınsoyundan değil, huyundan olmak önemlidiye yetiştirildik.” sözleri konuşulanların özetigibiydi.

Uzun yıllar birbirini görmeyen “Çele-bi”ler bu vesileyle bir araya geldi. Birbirlerinitanımayanlar tanıştı. Karşılıklı iletişim bilgi-lerini paylaştılar. İki gün boyunca MevlanaÜniversitesi’nin misafiri oldular. Çelebiler ilkgün MEVSAM Başkanı Doç. Dr. Şadi Ay-dın’ın koordine ettiği toplantıda Mevlana’yıkonuştular.

Bu toplantının en renkli simalarındanbiri de eski devlet bakanlarından Işın Çele-bi’ydi. Çelebi konuşmasında “Hz. Mevlanabugün yaşasaydı ülkemizde kardeş kavgasınısona erdirmeye ve barışı tesis etmeye yöne-lik çabaları yürekten desteklerdi. Türkiye’ninve dünyanın barış ve huzura açlık çektiği bu-gün insanlık Hz. Mevlana’nın barış ve kar-deşlik mesajına muhtaçtır.” dedi. Işın Çelebi,siyaset yaparken Mevlana torunu olduğunuhiç öne çıkarmadığını da belirtti. ToplantıdaJale Çelebi Kalfazade, Emin Gürol Çelebi, Se-lahattin Hidayetoğlu Çelebi, Berna Çelebi Şe-ner, Esin Çelebi Bayru, Sıtkı Yarkın Çelebi veNefise Gönül Angun söz aldı. Mevlana’nın22, kuşaktan torunu Sıtkı Çelebi de Hz. Mev-lana’nın son yıllarda bazı kesimlerce “dinlerüstü” gibi sunulmaya başlandığını, bunun ka-bul edilemez olduğunu ifade etti. “Ben Haz-reti Peygamber’in ayağının tozuyum, diyenbir insanı siz nasıl dinler üstü gibi göstermeyeçalışırsınız?” şeklinde konuşan Sıtkı Çelebi

Mevlana’nın gel çağrısının da Konya’ya de-ğil, İslam’a gel, anlamı taşıdığını söyledi. Ko-nuşmaların ardından katılımcılara Doç. Dr.Şadi Aydın’ın hazırladığı, “Keşkül: Mesn-evi’den Seçmeler” adlı kitap ve hediyelertakdim edildi. İlk gün programın sonundatüm torunlar türbeye giderek dedelerininhuzuruna çıktı.

İkinci gün Mevlâna Üniversitesi RektörüProf. Dr. Bahattin Adam başkanlığında,Konya Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan’ın dakatılımıyla, tüm ‘Çelebi’lerin katıldığı istişaretoplantısı yapıldı. Bu toplantıda Hz. Mevlânatorunlarının ellerindeki tüm şecerelerin göz-den geçirilerek yaşayan bir şecere yapılmasınakarar verildi. Yeni doğanların adlarının ekle-neceği ve iletişim adreslerinin işleneceği buşecere, dünyada bir ilk olacak şeklinde yo-rumlandı. Ayrıca Hz. Mevlâna türbesi ziya-retleri sırasında, torunların dedelerini ve diğerbüyüklerini bilet karşılığı ziyaret etmek iste-medikleri de gündeme geldi. Mevlana’nınKonya’ya geliş törenlerini takip eden Çelebi-ler akşam sema ayin-i şerifine katıldı.

MEVSAM Başkanı Doç. Dr. Şadi Aydıntoplantıyı şu sözlerle değerlendirdi: “Ailefertleri memnuniyetlerini ifade ettiler. Bu ailetoplantısının her yıl tekrarlanması konu-şuldu. Adını kendi dedelerinin isminden alanbir eğitim kurumunun aileyi bir araya getir-mesinin onları ayrıca mutlu ettiğini beyan et-tiler.”

Mevlana Üniversitesi, Mevlana SosyalAraştırmalar Merkezi, Hz. Mevlana’nın Tür-kiye ve tüm dünyada gerçek kimliği ile ta-nınması ve daha iyi anlaşılması için panel,sempozyum, konferans, çalıştay ve kitap ça-lışmaları yapıyor. Bu yıldönümüne ithafenMesnevi’den seçilmiş hikâyelere yer veren“Keşkül” adıyla kitap yayımlandı. Önümüz-deki aylarda Arapça seçki kitaplaşacak. Üni-versite önümüzdeki yıl “Mevlana ve Barış”adlı bir yüksek lisans programı da açmayıplanlıyor. Üniversitede hemen her bölümdeseçmeli Mesnevi dersleri veriliyor.

38KÜLTÜR 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MAN

KONYA, TEŞRİF-İARUS’U BEKLİYOR Konya’da aralık ayında düzenlenen Şeb-i Arus törenlerine bir kardeş geldi. ArtıkMevlana’nın Konya’ya gelişi de her yıl 3-7 Mayıs tarihleri arasında Teşrif-iArus adıyla kutlanacak. Önümüzdeki yıllarda bu törenlerde başbakanı,cumhurbaşkanını da görürsek şaşırmamalı!

Page 39: ZAMAN NEWS 215

Ahmet Kurucan

Daru’l-harb ve daru’l-İslam

Joost Lagendijk

Avrupa’da barış ve birliğin kutlandığı 9Mayıs’taki Avrupa Günü’nde, bu yıl da Av-rupa kurumlarının yaydığı şişirilmiş iyim-serlik ile bu mesaja dair Avrupa yurttaşlarıarasında büyüyen şüphenin alışıldık karışı-mına tanık olduk.

AB zor bir dönemden geçiyor: Üye dev-letlerin çoğu ekonomik krize saplanmış va-ziyette; pek çok Avrupalı ise bundan, hemkontrolden çıkan hem de sıradan yurttaşınçektiği zorluk ve endişelerden kopuk olanuzak ve bürokratik bir varlık diye algıladık-ları AB’nin kemer sıkma önlemlerini sorumlututuyor. Pek çok ülkedeki anketler, AB kar-şıtı partilerin patlama yaptığını gösteriyor; bupartiler ya AB’den tümüyle çekilme ya daAB’ye daha fazla yetki devrini bitirme çağrısıyapıyor. AB taraftarları ise, onlara göre hali-hazırdaki krizden çıkmanın ve 21’inci yüz-yılın meydan okumalarına hazırlıklı bulun-manın tek yolu olan daha bütünleşmiş bir ABvizyonunu savunmakta zorlanıyor.

Coşmuş AB tenkitçileri ile savunmadakiAB destekçileri arasındaki tartışmaların çoğu,ekonomi politikalarına ve yeni kurumsalçerçeve ihtiyacına odaklanıyor. AB’nin dış vesavunma politikalarını daha iyi koordineetme gereği üzerinde bu kadar az durulmasıise, beni hep şaşırtır. Üye devletlerin bualanlarda egemenliklerinden vazgeçmeyeasla yanaşmayacakları veya yanaşsalar bilebundan asla bir şey çıkmayacağı, zira bu se-fer de ortak bir konum üzerinde uzlaşama-yacaklarına dair alışıldık savlardan elbette ha-berdarım. Ancak son dönemdeki bazı haberve raporlar, bu akıl yürütmenin ne kadar mi-yop ve modası geçmiş olduğunu bir kez dahagösterdi.

Bu meselenin halli için yeni girişimlerinhaklılığını kanıtlamaya çalışmadan önce, iz-ninizle, popüler bir yanlış anlamayı yıkayım.Avrupa’nın özellikle Amerikalı tenkitçileri,hep, yaşlı kıtadaki askeri harcamaların dü-şüklüğüne dikkat çeker. Avrupa’nın ödemekistemediği AB’nin savunma politikasını bizniye dert edinelim, derler. Gerçekteyse, Av-rupa ülkelerinin toplamı, 2011’de, dünyadakiaskeri harcamaların yüzde 20’sini gerçekleş-tirdi. Halbuki Çin’in harcamaları yüzde 8’e,Rusya’nınki yüzde 4’e tekabül etti. Asıl sorun,toplam para miktarı değil, inanılmaz verim-

sizlik düzeyi. Üye devletler işleri kendi baş-larına halledebilecekleri yanılsamasına sıkısıkı sarıldığından, ABD’dekinden daha fazlaasker, tank ve savaş uçağı olan Avrupa,bunların hepsini bir araya getirip etkin bi-çimde kullanamıyor. Herkes yıllardır bununfarkında, ama havuz oluşturup kabiliyetleripaylaşmaya dair güzel sözlerin bugüne dekpek azı gerçekleştirildi.

Askeri harcamalar ile savaş alanı ikti-darsızlığı arasındaki bu muazzam uçurumunkapatılması bir dizi sebepten gerekli. Birini,geçen hafta Avrupa Parlamentosu’na yaptığıkonuşmada NATO Genel Sekreteri AndersFogh Rasmussen açıkça dile getirdi: “Biz Av-rupalılar, tek başına yumuşak gücün, aslındagüç falan olmadığını anlamak zorundayız.Avrupa’nın, diplomasisini destekleyecek sertkapasitesi bulunmadan, inandırıcılığı ve et-kinliği olmayacaktır.”

Diğeri, Brüksel’deki düşünce kuruluşla-rının, gücün doğuya kaydığı dünyamızdaAvrupa’nın yeni bir ses bulmaya ihtiyacı ol-duğunu vurguladığı yeni bir makalede net bi-çimde ifade edildi: “Avrupa’nın küresel rolüiçin yeni bir amaç ve anlatı bulması icap edenAB, gerçek gücü ve serveti, ilkeleri ve hırsla-rına uyan rol arayışı içinde geçmişin ‘nor-matif’ ya da ‘sivil’ modellerinin ötesine geç-meli.”

Avrupa Dışilişkiler Konseyi’nin geçen-lerde verdiği ‘Avrupa’nın Stratejik Kakafo-nisi’ başlıklı politika brifinginde, Olivier deFrance ile Nick Whitney apaçık ortaya koy-dular ki, AB’nin dış ve savunma politikalarınıacilen bir hizaya sokma ve bazı kilit tekliflerüzerinde uzlaşmaya ihtiyacı var: “Avrupalı-lar gelecekte bir şekilde dünyada sözleriningeçmesini istiyorlarsa, işbirliğine mahkum-lar; güç ve nüfuz aracı olduğu kadar ‘sa-vaşma’ amaçlı olarak da, devreye sokmalarıgereken varlıklarından biri de etkinliği olansilahlı kuvvetler: Ve silahlı kuvvetlerin et-kinliğini sürdürmek için de giderek artan bir-birine bağımlılık haline katlanmaları gere-kecek.”

Umalım da bu düşüncelerin en azındanbazısını AB liderleri bu yıl gündemlerine al-sın ve 9 Mayıs 2014 gelip çattığında kafası ka-rışık Avrupa yurttaşlarına doğru düzgünizah etsin.

Yumuşak güç, güç değildir

39 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANYORUM

Basın özgürlüğüne ilişkin konuların po-püler olmasına karşın, günümüzde ‘medya'denen etkinlik alanının yapısal nitelikleriüzerine pek fazla çalışma yapılmıyor.

Medyanın bağımsız ol-ması, siyaseti etkilemesi iste-niyor ama medya denen şe-yin ‘nasıl bir yaratık' olduğues geçiliyor. Modern ütopya-nın önerdiği türden, yanidevletle toplum arasında‘kendiliğinden' nesnel bir ka-musal alan oluşturma bek-

lentisi artık seslendirilemeyecek kadar ro-mantik kaçıyor. İdeal durum, basının hangiideolojiyi sahiplendiğine bakılmadan bağım-sız olmasını sağlayacak koşulların varlığı…Böylece herhangi bir basın organının tarafsızolmasını talep etmek gerçekçi olmasa da, tümbasının nesnelliği üretecek bir yelpazeye da-ğılması beklenebilir. Ne var ki medyanınüreteceği ideolojik yelpaze ülke siyasetinden,tarihsel gelişmelerden ve iktidarların gücün-den bağımsız değil. Dolayısıyla Türkiye gibiülkelerde zaten daha baştan bağımsız olma-

yan, hatta bağımsızolmak gibi bir kaygıda taşımayan bir

medya sahipliği ile karşılaşabiliyoruz. Bu du-rum tek tek medya organlarını nesnellik il-kesinden uzaklaştırırken, yelpazenin bütünüde tarafsız bir kamusal alan üretmekte zorla-nıyor.

Ancak medyanın daha da kendine has,işin doğasından kaynaklanan ama pek tartı-şılmayan özellikleri var. Habercilik işi iki asi-metri üzerine oturuyor. Birincisi olumlu ha-berle olumsuz haber arasındaki asimetri…Medya doğal olarak olumsuz haberi dahafazla seviyor, çünkü olumsuz haber okuyu-cuda endişe yaratır ve tedbir alma dürtüsünüharekete geçirir. Bu tür haberler bizlerin debaşına gelebilecek olan olayları ima eder.Oysa iyi haberler ya tekrarlanmayacak, ya dakaçırılmış olan fırsatlardır ve başkalarınınolumlu bir şeyler yaşaması bize çoğu zamankendi olumsuz durumumuzu hatırlatır. Soruşudur: Acaba hangi türden haberler örneğinbir gazetenin daha fazla satılmasını sağlar?Cevap ise büyük çapta ‘olumsuz haberler'olacaktır, çünkü okuyucu olumsuz haberindevamını daha çok merak eder. İkinci asimetritanınmış kişilerle sıradan insanlar arasında

bulunur. Medya için tanınmış kişilerin heryaptıkları, giderek bizatihi kendi doğal halleribir haberdir. Oysa sıradan insanlar ancak ola-ğanüstü bir eylem yaptıklarında haber olur-lar ve genellikle bu eylemlerin olumsuz so-nuçları olduğu takdirde haber olma şansı ya-kalarlar. Diğer bir deyişle tanınmış kişilerin‘kendileri' haberdir, ama sıradan insanlarınancak ‘eylemleri' haber olabilir.

Şimdi bu basit arka planın önüne şiddetortamında bulunan bir toplumu koyalım.Açıktır ki güvenlik ihtiyacının çok daha yo-ğunlaştığı böyle bir dönemde olumsuz ha-berin takipçisi de artacaktır. Toplumun talepve tercihlerinin medyaya yansıması asgariyeinecek, hatta anlamsızlaşacaktır. Hele şiddetortamı siyasetsizlik ile birleşirse, toplumun ka-buğuna çekilmesi ve hayata tamamen gü-venlikçi bir açıdan bakması şaşırtıcı olmaz. Budurumda olumsuz haber aramak medya içinbir stratejik tercihe dönüşür. Olumlu haber-lerin ‘haber' niteliğinin olmadığı düşünülür-ken, ortamın daha da gerilmesi okuyucuyukendinize bağlamanın yollarından biri halinegelir. Öte yandan şiddet ortamının sürmesibelirli siyasi ve ideolojik aktörlerin lehine deolacaktır. Dolayısıyla söz konusu siyasetleridestekleyen medya organlarının güvensizlik

mesajını sistematik olarak topluma verme ça-basına girmeleri beklenir. Şiddet ortamınınbitmesini isteyen medya kesimi ise genellikleçaresiz kalır çünkü haberi ‘görmeme' rahat-lığı içinde davranamadığı gibi, böyle davran-dığında da ‘kötü gazete' olur. Ne var kimedya şiddet ortamına ‘ayna' oluşturduğu veondan yararlanmaya kalktığı andan itibaren,sıradan insanın duygu ve düşüncelerininmedyaya yansıması için pek alan kalmaz. Sı-radan insan pasif bir seyirciye, korkularıyla ya-şayan bir ‘çocuğa' dönüşür. Bu noktada ta-nınmış kişilerin haber yapılması kurtarıcı birişlev görür. Bu sayede pasifleşmiş sıradanokuyucu veya izleyiciye kendisini özdeşleşti-receği bir kesim sunulur. Sıradan insanlar buözel kişilerin duygu ve düşüncelerini takipederek, kendilerini temsil etmeyen medyayarazı hale gelirler. Doğal olarak şiddet haber-ciliği ne denli yükselirse, tanınmış kişilerüzerinden üretilen yapay habercilik de odenli yükselecektir. Bilindiği üzere buna ‘ma-gazin' deniyor ve baskı ortamlarının en ma-nipülatif ve ideolojik alanlarından birini oluş-turuyor. O nedenle örneğin Kürt meselesininçözümüne karşı olan medyanın aynı za-manda en magazinci medya olması işin do-ğasında var…

Medyanın dar alanındaETYEN MAHÇUPYAN

Gayrimüslim bir ülkede yaşadığını söyle-yen okuyucumuzun daru’l-İslam ve harb ilealakalı sorusuna cevap arayacağız bu yazıda.Çok farklı bir zaviyeden bakacağım meseleye.

Çünkü belki hatırlayanlarınız olur, daru’l-harb ve İslam meselesini daha önce yayınla-nan seri yazılarımızın birinde fıkhî açıdan elealmış ve neticede bu kavramların bir zaman-lar ülke statülerini belirlemek için kullanıldı-ğını söylemiştik. Bir başka ifadeyle özellikle da-ru’l-harb kavramının İslam ülkesi ile savaş ha-linde bulunan ülkeler için kullanıldığını, bu-nun yanı sıra daru’s-sulh, daru’l-ahd, daru’l-eman gibi ilave statülerin de bulunduğunu be-lirtmiştik.

İslam, kelime manası itibarıyla barış, esen-lik demek herkesin bildiği gibi. İslam’ın temeldeğerlerine baktığımızda ikili münasebetler-den devletler arası ilişkilere kadar her yerde sa-vaşın değil, barışın esas alındığını görürüz.Onlarca-yüzlerce ayet ve hadis bu hususaözellikle vurgu yapar. Savaş, harb, kıtal dev-letlerarası anlaşmazlıklarda son çare olarak ka-bul edilir İslam’da.

Dinî nasslarda barışa bu kadar vurgu ya-pılmış olmasına rağmen ülke statülerinin be-lirlenmesinde harb’in ön plana çıkartılması ta-mamıyla fiilî durumdan dolayıdır. Yoksa aynıkitaplarımızda fukaha harb dediği kadar sulh,ahd ve eman da diyor. Şunu da diyebilirim,günümüz dahil tarih boyunca daru’l-harb’indaru’s-sulh, ahd ve eman’a nisbetle dahaçok bilinir olmasının altında yatan asıl nedenişte bu verili durumdur.

Fakat günümüze gelince, mezkur yazı-larda ifade etmeye çalıştığım gibi dünkü kav-ramlarla bugünkü münasebetleri belirlemek,etiketlemek zorunda değiliz. Kaldı ki bırakındaru’l-harb etiketi yapıştırılan öteki devletleri,bugün dünkü ölçüler içinde daru’l-İslam diyeetiketleyebileceğimiz ülke bulmakta dahi zor-lanırız. Onun için dünü dünde bırakıp bugünetaşımadan bugünkü verili duruma göre yenikavramlar bulmak zorundayız. Bu belirle-mede temel kriterler elbette İslam ve barış ek-senindeki dinin ruhuna uygun yaklaşımlar vemevcud hal olacaktır.

‘Dinin ruhu anlaşılıyor da mevcud hal der-ken kastedilen ne?’ diye bir soru akla gelebi-lir. Mevcud hal, adına ister demokrasi, ister çokkültürlülük, ister çoğulculuk, ister özgürlük de-

yin, son tahlilde birçok ülkede var olan birey-lerin din özgürlüğüne sahip olmalarıdır. Ma-lum din özgürlüğü inanma, inandığı değerleriyaşama, eğitim ve öğretim yoluyla başkalarınaanlatma ve hukuki kaideler çerçevesinde kal-mak şartıyla örgütlenme unsurlarını içine alır.

Bu zaviyeden istisnalar bir kenara Batı ül-kelerini merkeze koyacak olursak, her şeydenönce milyonlarca Müslüman bu ülkelerin va-tandaşlarıdır ve Hıristiyan, Yahudi, Budist vb.başka dinlere mensup insanlar kadar inanç,ibadet, eğitim-öğretim ve örgütlenme özgür-lüklerine sahiptir.

İkinci olarak bu ülkelerde yaşamlarınısürdüren Müslümanlar dinlerini TV, radyo,web sayfası, sosyal medya vb. her türlü sesli vegörüntülü basın-yayın organları ile hem de il-gili ülkenin diliyle tebliğini yapabilmektedir.Hatta bu bir hak olarak kanunla korunmuş,muhalif uygulamalar cezaî müeyyidelere konuedilmiştir. Halbuki dünkü dünyada böyleşeyler söz konusu değildi. Zalim krallar, kendiinandıkları dinlere halklarının da inanmalarınıister ve bu konuda ölüm dahil her türlü cezaîyaptırıma giderlerdi. Onun içindir ki Efendi-miz (sas) krallara gönderdiği mektuplardahem İslam’a onları davet eder, hem de bu da-vetin halkları tarafından duyulmasını engel-lememelerini, iradelerine kemend vurmama-larını aksi halde sorumluluğun onların üzerineolacağını özellikle vurgulardı. Bir manadazulme son çağrısıydı bu mektuplar.

Sonuç itibarıyla; okuyucumuza tam cevapoldu mu bilmiyorum ama artık daru’l-İslam –ki dar, ülke demektir- ve daru’l- harb kav-ramlarını kullanmak yerine yeni kavramlarüretmek zorundayız. Burada dikkatten kaç-maması gereken ikinci ve çok daha önemlimesele ülkelerin statülerine göre yapılmışolan içtihadların kullanılmasıdır. Yazının bü-tününe sinmiş olan mana ve muhteva kav-randı ise son cümleyi şöyle içtihadların kulla-nılması yerine içtihadların kullanılmamasıdiye bitirmek daha doğru olur.

“Uzun sözün kısası; bir zihniyet değişik-liğine ihtiyaç var. Söylem ve eylemlerde deği-şikliğin olması bu zihniyet değişikliğine bağlı.”

Haftaya bitireceğim nasip olursa…

[email protected]

Page 40: ZAMAN NEWS 215

40 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MAN

KRAL VE SOYTARIDAĞISTAN ÇETİNKAYA

YORUM

NEVZAT BAYHAN

1İnsanlığın kalbinin nasır tuttuğu birasırda, çölün ortasında yükselmeye baş-

ladı şefkat medeniyeti...Mimarı Peygamberimiz, Efendimiz Hz.

Muhammed'in temellerini attığı bu medeni-yet, o günden bu yana iklimimizi yumuşatan,katı kalplerimizi nuruyla kuşatan İslam'ın ha-yat bahş eden nefesini, esintisini kıyamete ka-dar estirecek bir bad-ı saba oldu.Her dem bu iklimin içerisindeyeniden hayat bulan insanlık,ter ü taze okudu kâinat kita-bını... Bu yenilenmenin “alfa-besi” ezelin ve ebedin sahibi (cc)tarafından Kitap'ın sahifelerinenakşedildi. Şefkat medeniyeti-nin iklimini anlamaya, bugündünyanın kaşlarının çatıldığı,kapitalizmin bireycilik ve ben-cillik çölünde kavrulan dünya-mız insanı için daha çok ihtiyaçduyulacağını düşünüyorum.Özellikle geç kapitalizm ile yüz-leşen bir Müslüman coğrafya-nın, bu iklimde tazelenmeye, re-feransları ile bağlarını yenidenkurmaya ihtiyacı ise aşikârdır.

“Şefkatlilerin Yaratıcısı”kullarının da birbirlerine karşışefkat ve merhamet hisleriyledolu olmalarını murâd etmekte,yarattıklarının en şereflisi olaninsana gönderdiği son Rehbe-rin de bir şefkat peygamberiolarak anılması, yaratılan heryaratılmışa şefkat, merhametve tebessümle yaklaşabilmesi,imanda ulaşılan seviyenin birgöstergesidir. Ondan dolayı"yeryüzündekilere şefkat vemerhamet göster"meyince"gökyüzündekilerin de" bize merhamet et-meyeceğini bilir, şefkatle muamele görmeninşefkat göstermekle mümkün olabileceğinianlar, hatta cennet kapısının anahtarının şef-kat olduğundan da şüphe etmeyiz. Şefkat;kendisine çok ağır işkence ve hakaretler eden"Tâif halkını" hayırlı insanlardan oluşan birnesil sahibi olmaları için dua edip korumak-tır. Çok sevdiği amcası Hz. Hamza'yı şehiteden Vahşî'yi bile her şeye rağmen affedip ba-ğışlayıp ona yazdığı mektupta; Allah'tan ümi-dini kesmemesi gerektiğini ifade etmektir.Şefkattir; çağları aydınlatan velîler sultânıolan Şâh-ı Nakşibend'e yedi sene hastalıklıhayvanlara, yedi sene hasta insanlara hizmetettiren, yedi sene de mahlûkâtın geçeceği yol-ları temizlettiren. "Bedenimi o kadar büyüt kicehennemin tamamını doldurayım ki kimsedüşmesin" yüceliğini, "Milletimin imanını

selamette görürsem cehennemin alevleri ara-sında yanmaya hazırım" fedakârlığını, "CibaliBaba"nın surlar üzerinde göğsünü Şahî Top-ların güllelerine siper etme cesaretini verenışık da şefkattir. Şefkattir Mevlânâ'ya; “Eğersende basîret varsa, gönül Kâbe'sini tavaf et!Topraktan yapılmış sandığın Kâbe'nin asılmânâsı gönüldür… Şunu iyi bil ki sen, Al-lah'ın nazargâhı olan bir gönlü incitir, kırar-san, Kâbe'ye yaya olarak da gitsen, kazandı-

ğın sevap, gönül kırmanın günâhını telafi ede-mez." dedirten..

Şefkat dili hem hizmet edeni hem de edi-leni mutlu kılar. Arif olan; insanlara tesir et-menin ve onlara bir fikri kabul ettirmenin herşeyden önce gönül almakla, gönüllere huzurve saâdet bahşetmekle mümkün olduğunubilir. Sevgi gemisine binen şefkatle kardeşlik,birlik ve dostluk gelişme zemini bulur, top-lumsal bağlar daha da güçlenerek insanca birhayatın nesimleri okşar yüzünü insanlığın.Şefkat medeniyetinde; gelen yaşlıya yer aç-makta gecikince: "Küçüklerimize şefkat et-meyen, büyüklerimize de saygı göstermeyenbizden değildir” ikaz olur "dost"lara .

Onun içindir şefkat medeniyetinin kuru-cusu olan Efendimiz; Ebu Talha'nın oğluEbu Ümame'nin bir serçesinin öldüğünü du-yunca, sırf onun için çocuğun ziyaretine gi-

dip acısını paylaşıyor, Medine'de bir Yahu-di'nin çocuğu hastalanınca ziyaret etmede biran geri durmuyordu. Sadece çocuklar değildionun önem verdiği, baştacı ettiği; insanlarınbir dağ ve kaya parçası olarak gördükleriUhud Dağı için; “Biz Uhud'u severiz, Uhud dabizi sever!” diyerek tabiata dikkati çekiyor, birgün Ensar'dan birinin bahçesine girdiğinde açbırakılmış deveyi görünce sahibini; “Şu hay-vanı sana veren Allah'tan hiç korkmaz mı-

sın?” diye azarlıyor, on bin kişilik ordusuylamuzaffer bir komutan olarak Mekke'ye gir-diğinde yeni yavrulamış bir köpek gördü-ğünde zarar görmesin diye ve başlarına bir as-ker dikerek şefkatin zirvesini gösteriyordu in-sanlığa... Günaha karşı tavır almakla, günah-kâra karşı tavır almak aynı şey değildir. Herkonuda kılı kırk yaran Efendimiz'in "Mâiz veGâmidiyeli kadın" hadisesinde takındığı ta-vırla, günahlara karşı tavizsiz ancak günah-kâra karşı şefkatli olmak gerektiğinin altını çi-ziyordu. Yeni Müslüman olan birisinin istek-leri bitmeyince, sahabilerin bu saygısızlığıcezalandırma eğilimi göstermeleri karşısında"Benimle ümmetimin arasına girmeyin..” di-yerek şefkatin ölçüsünü gösteriyordu.

CEHENNEM ÇUKURLARI VE ŞEFKATÜstad'ın ifadesiyle; "Şefkat-i insaniye,

merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi oldu-ğundan, elbette rahmetin derecesinden aş-mamak ve Rahmetenli'l-âlemîn Zât'ın (sas)mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir."Çünkü şu dünya dediğimiz renkli ve hareketlikürenin üzerinde kendi şahsî emelleri ve çı-karları için çoğu zaman insanlık feda ediliyor,fitne ve kin tohumları körüklenerek "nefs-iemmare" sahipleri tahrik ediliyor. Bir taraf-tan teknolojinin baş döndürücü bir hızla iler-

lediği bu yolda insan ruhuhücrelerine kadar hissettiğimanevi susuzluğunu gider-mek için parıltılı ambalajlariçinde sunulan deniz su-yuyla hararetini gidermeyeçalışıyor. Cehenneme kadarinen bu derin çukurlarla,bireyler ve toplumlar ara-sındaki bütün bağları yerlebir eden böylesi bir şebe-keye karşı yapılacak en et-kin ve etkili mücadele; ro-botlaşan bireyleri, şeytani-leşen zekâlarına, faydacıhislerine, mekanikleşenkalp dünyalarına asli vazi-felerini ve hasletlerini hatır-lama adına şefkat iksiriyleyapılan bir yaklaşımdır.

Hocamızın ifadesiyle;"Evet, herkese ve her şeyekarşı duyulan karşılıksızsevgi ve alâka; mazlumla-rın, mağdurların mâruz kal-dıkları sıkıntıları göğüslemeve bir anne içtenliğiyle on-ların üzerine titreme de di-yebileceğimiz 'şefkat', ilâhîahlâkın farklı bir tecellisi,göktekilerin sesi-soluğu vebütün annelerin sımsıcaknefesinin ayrı bir unvanıdır.

Sinesinde bu hissi taşıma bahtiyarlığına ermişbiri, herhangi bir karşılık beklemeden sevgi vemerhamete muhtaç herkese şefkat elini uza-tır; gücü yettiğince devrilenleri tutar kaldırır;üşüyenleri ısıtır; yalnızların, gariplerin vahşe-tini giderir ve kimsesizlere kimse olur. Körleronunla körlüklerini aşar, sağırlar onunla duy-maları gerekli olan en önemli şeyi duyar ve ih-timal hep zulüm ile gürleyip duranlar bileonun sükutî beyanlarıyla dillerini yutar, mu-vakkaten dahi olsa kendilerini sorgulamayadururlar.” Sinesinde sakladığı kalp kâsesinebu engin denizinden şefkat dolduran şefkatgönüllüleri, dünyanın dört bir yanına bu me-deniyetin esinini, nefesini duyurmak için gö-nüllüdür. Dün olduğu gibi bugün de bu me-deniyetin “Yaradılanı Yaradan'dan ötürüsev”mekten başka ve öte bir gayesi olmaya-caktır.

‘Şefkat medeniyeti’

Page 41: ZAMAN NEWS 215

Ekrem Dumanlı

15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANYORUM41

84 yaşında bir baba. Güngörmüş, acıçekmiş, yaşlı bir adam. “Bak evladım” di-yor dolu dolu. “Fethullah Gülen Hoca-efendi'ye senden daha çok dua ediyo-rum.” Oğlunun simasında beliren tepki-lere aldırış etmeksizin üzerinde çok dü-şünülmüş bir hükmü fâş ediyor: “İnsanyetiştirmenin ne kadar zor olduğunu herbaba gibi ben de iyi bilirim. İşte bu yüzdensöylüyorum; Hocaefendi milyonlarca in-san yetiştirdi. Bir nesil için kendini fedaetti.”

Derin bir sessizlik. Oğlunda müte-vekkil bir tebessüm. Ak saçlı, aksakallıbaba: “Evladım ben Başbakanımız TayyipBey'e de, Cumhurbaşkanımız AbdullahBey'e de her namazımda dua ediyorum.Onların doğru karar vermesinin sadece ül-kemiz için değil, yeryüzü için de önem ta-şıdığına inanıyorum.” Babanın dua listesibir hayli uzun. O listeye, bu ülkeye hizmetettiğini düşündüğü herkesi ekliyor. Oğul,“Bakalım bunun sonu nereye varacak...”derken son hüküm geliyor: “Aman evla-dım sakın kavga etmeyin. Sizler kavgaederseniz nimetler gerisin geriye gidiverir;o karanlık günlere geri dönebiliriz.”

Parçaları birleştirerek arz ettiğim yu-karıdaki tablo, sadece bir babanın feryadıdeğil. Anadolu'da böyle binlerce babavar, ana var. Yüreği tir tir titreyen gönül in-sanları son birkaç yıldır yapılan fitne kış-kırtmalarından tedirgin. “AKP-Cemaatkavgası” denirken onların kalbine birhançer saplanıyor. “Gül-Erdoğan çekiş-mesi” denirken onların yüreği ağzına ge-liyor. Bu muazzam ıstırabı toy delikanlılar,gamsız, dertsiz yaramaz çocuklar hisset-meyebilir. Anadolu'nun sinesinden yük-selen sessiz çığlığı, hayatında uhuvvetiçin bir damla gözyaşı dökmemiş kalem-şörler ve salon beyzadeleri duymayabilir,ama durum budur. İhtilafı körükleyenlerkısa vadede bir popülarite yakalasa ve psi-kolojik bir avantaj sağlasa bile tarih onlarıhayır ile yâd etmeyecek. Bu topraklardauhuvveti sarsan kim olursa olsun, hiçbirzaman hürmetle yâd edilmedi çünkü...

Her konuda herkes aynı şeyleri dü-şünmek zorunda değil. “Ümmetimin ih-tilafında rahmet vardır.” hükmündekirahmet, farklı fikirlerin ortaya çıkacağıdüşünce zenginliğini de işaretliyor. “Her-kes benim gibi düşünmeli!” demek yerine“Farklı düşüncelerden nasıl istifade et-meliyim?” demek zorundayız. Rahmetancak farklı fikirlerin rengârenk bir kana-viçe haline gelmesiyle tebellür edebilir.

Önemli bir tehlike: Muhafazakâr ke-simin aydınları ve seçkinleri, neşet ettik-leri zeminden her geçen gün biraz dahakopuyor. O kopuş bir çeşit sınıf atlama al-gısı, bazen de sarhoşluğu getiriyor ya-nında. Bu nedenle toplumun nabzı yete-rince tutulamıyor. Daha kötüsü, dünyayaiktidar savaşları ve akıl oyunları açısındanbakanlar ve her hadiseyi “güç savaşları”üzerinden okumaya çalışanlar uzaya fır-latılmışçasına kendi öz ben-liğinden uzak-

laşıyor. Yeni inşa edilen sırça köşklerdenAnadolu'nun yürek sancısını duymak çokda kolay olmasa gerek. “AKP-Cemaatkavgası” gibi yaldızlı laflar yeni medyanınbazı cengâver mensuplarınca cazip birzevzeklik konusu gibi algılansa da, uhuv-veti sarsıcı bütün yaklaşımlar kamu vic-danını yaralıyor. ‘Gül-Erdoğan kavga-sı'ndaki goygoyculuk da öyle. Tabii kiCumhurbaşkanımız ve Başbakanımız ara-sında görüş ayrılıkları olabilir. O ihtilafıntesadüm-ü efkâr çerçevesinde cereyanetmesi ve yeni fikirlere zemin hazırlamasısöz konusuyken her farklı düşünceyi birfitneye dönüştürmek kime fayda sağlar ki!

Bugün kanlı bir terör örgütüyle bile“uzlaşma zemini" aranırken insanların“kardeşler”ini, “arkadaşlar”ını, “dost-lar”ını küstürmelerinin ciddi bir anlamıolamaz. Kavgayı kimler körüklüyor? 1-Her ne olursa olsun fitne çıkarmaya tabaştan karar vermiş şer odaklar. 2- Davaadamı olamadığı için hevâ adamı olmuş,kıskançlık ve ihtirasın zebunu haline gel-miş insanlar. 3- Hangi badi-relerden geçilerek bu-günlere gelindi-ğini bilmeyen çi-lesiz, gamsız kişiler.Birinci zümreye söyleye-cek sözüm yok; onlar ci-billiyetlerinin gereğini yapı-yor. Peki diğerleri? Oncadevasa problem var-ken birbirinizi yer-seniz, makammevki derdinedüşerseniz, bir-birinize karşı gıy-bet ve kıyım ya-rışına tutuşursa-nız dönüp Ana-dolu insanınanasıl hesap vere-ceksiniz? Hangiağzı dualı ana,hangi çilekeşbaba incir çekir-değini doldur-mayacak maze-retlerinizi kabuledebilir? Sosyo-lojik yelpazede içiçe girmiş kitleler-den bahsediyoruz.Aynı evde, aynı ma-hallede, aynı camide...Davalar ortak, dualarmüşterek. Bu gerçeğitarumar etmeye te-şebbüs, fitne değil denedir? Onu da Haz-reti Peygamber şöyletasvir ediyor: “(…)fitne zamanındao t u r a n l a rayaktaki-

lerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürü-yenler koşanlardan daha hayırlı olacak.”Ey yangına benzin dökeceğim diye birbi-rinin sırtına basanlar, kendinize yukarıdakihadis-i şeriften bir yer bulun. Sonra gidinanalara babalara sorun; nasıl dua alabile-ceğinizi onlardan öğrenin. Vesselam…

‘Off the record’u da bilmiyorsanızTürkiye’de gazetecilik yapan kişilerin

önemli bir kısmı mesleğin teorik arkaplanını, maalesef, bilmiyor. Çoğu “alaylı”olduğu için mesleğin göbeğine cumburlopdiye atlamış, bulduğu suyun derinliğini -ki bazen bu bir küvet derinliği bile değil-gazetecilik sanıyor. Bir kısmı da mesleğinfelsefesini birazcık okumuş ama pratiğegeçince bir zamanlar öğrendiği her şeyiçöpe atmak zorunda kalmış. Temel birproblem bu! İnsanların iletişim fakülte-sinden mezun olup bir gazetede (TV’de,dergide vesaire) çalışmaya başladığı gün“Bildiğin her şeyi çöpe at, sana mesleği ye-niden öğreteceğiz.” denilen tek ülke Tür-kiye’dir. Niye? Çünkü Türkiye’ye has il-lüzyonist gazetecilik evrensel meslek il-kelerini ayaklar altına almayı bir marifetsayar ve o hokkabazlığı gerçek gazetecilikgibi takdim eder…

Uzun hikâye. Geçen hafta yazılanlarabakın, yukarıdaki sözlerimin ne ma-

naya geldiğini anlayacaksınız.Biri çıkıyor, yazılmamak

üzere yapılan görüşme-lerin (off the record) ga-zetecilikte bulunmadı-ğını iddia ediyor. Gülermisin ağlar mısın?Böyle komik çıkarım-larda bulunanlar, nasıloluyor da yıllarca ga-zetecilik yapabiliyor?Yazılmamak üzerekonuşmalar yapılırgazetecilikte. Bunuher gazeteci bilir.Hatta bazen yazıl-mak üzere yapılangörüşmelerin (on therecord) içinde bir kı-sım ‘off the record’olabilir. Bunu yüz-lerce kez yapan kişiler,

nasıl olur da “Böyle birşey gazetecilikte olmaz!”deyiverir. Sanki bulun-dukları her ortamdan iz-lenim yazmışlar ya dayaptıkları her ziyarettenbir köşe yazısı yazmışlargibi... Ayıp.

Bir de “off the re-cord”u “karartma” diye

takdim edeninternet

cambazları var. Bu kişiler ya mesleği hiçbilmiyor; ya da psikolojik harekât yapmaadına kendileri “karartma” yapıyor. Gö-rünen o ki kendine gazeteci diyen kişile-rin önemli bir kısmı mesleğin terminolo-jisine de felsefesine de vâkıf değil. Biraz dabu yüzden medyadaki düşüş önlenemi-yor…

Siyasetin alanı ve camiaEpey bir zamandan beri söylenen bir

şehir efsanesi var: “Siyasetin alanı siya-setçiler tarafından doldurulur; o alana hiçkimse karışamaz.” Hatta işi biraz daha ilerigötüren ve her yoruma karşı “Siyasetinalanına dair fikri olan ‘parti kurmalı’.” diyedayatanlar da bulunmakta. Bu fikir siviltoplum düşüncesini tamamen dışlayan vemodern yönetim biçimlerini görmezdengelen kibir dolu bir yaklaşım. “Siyaseti sa-dece siyasetçiler yapar” diye dayatırsanızköşe yazarlarının siyasi yorum yapmasınabile karşı çıkmak zorunda kalırsınız. Siya-seti yeni bir laiklik gibi algılamak çok ko-mik.

Tabii ki siyaseti siyasetçi yapacak. An-cak bu arada siyasetin dışındaki unsurlarda fikirlerini söyleyecek. Akademisyenler,yazarlar, entelektüeller, sivil toplum ku-ruluşları, sendikalar, demokratik örgüt-ler… Onlar da ülke gelişmelerini yakındanizleyip fikirlerini hem kamuoyuyla hem deicraat sahipleriyle paylaşacak. Bu yüzdendemokrasi bir bakıma paydaşlar yöneti-midir, sivil denetimlere de açıktır, demo-kratik tavsiyelere de. Öbür türlüsüne de-mokrasi denmez... Tabii ki camia birparti değildir. Hiçbir zaman olmadı; ol-mayacak da. Ne var ki ülkeyi yakından il-gilendiren konularda fikir beyan etme,hatta kamuoyu oluşturma hakkına sa-hiptir. Tıpkı bütün sivil toplum örgütleri-nin sahip olduğu gibi. Mesela 12 Eylül re-ferandumuna camia tarafından muaz-zam bir destek verildi. Fethullah GülenHocaefendi, “İmkân olsa, mezardakilerbile kalksa ‘evet’ dese.” dedi. Siyasetemüdahale midir bu? Hayır. Particilik yap-mak mıdır? Hayır! Ortada bir proje ya daicraat varsa ona destek vermek de karşıçıkmak da “siyasallaşmak” değildir. Tamaksine, sivil inisiyatifin demokratik sistemekatılması manası taşır.

Camia kendini siyasi bir parti olarakgörmüyor. Her siyasi yapıya yakın dur-maya gayret ediyor. O yüzden de her kit-leden sempatizanı var. Ancak bu durum,camianın güncel konularla ilgili söyleye-cek sözünün olmadığı manasına gelmez.Siyasete bir nevi kutsallık atfederek, “Sizne karışıyorsunuz, siz gidin okul açın!” de-mek bir hazımsızlık değilse, demokrasiyianlamamaktır. O zaman adama sorarlar:“Siyasetçi olmadığına göre sen neden bukonularda kafa yorup yazı yazıyorsun?”Bunun sonu var mı? İnsan biraz insaflı ve

vefalı olur…

Git babana anlat bakalım

Page 42: ZAMAN NEWS 215

ÞÝF R

E KE LÝ M

E:1

23

45

67

KE

LM

E

AV

I

1

2

3

4

5

6

7

Vurmalı bir

müzik aleti

Efendimiz’in

süt annesi

Kırmızı

Karıık renkli

Güzellik, holuk

Bir çöl hayvanı

Kötü, üzücü

Dökme dem

ir

Yapay

Öldükten sonra dirilm

e

Kur’an’da bir kavim

Nikelin remzi

Müzikte bir m

akam

Bir gezegen

Köletikten kurtulu

Minik, küçük

Beyaz

Bir çam türü

Desise, tuzak

Bir böcek

Fena deil

Tembih sözü

Bir yazar (Sait Faik ...)

Resimdeki

antik kent

Edirne ilçesi

Allah’ın bir adı

Takdir sözü

Son

Bayan adı

Vasıflandırma

Mektup

Lityumun rem

zi

Arz, zemin

talya’da ova

Müzikte durak

zamanı

Yardım

Kitabe

Lantanın remzi

Amerika devesi

Kısaca kalsiyum Tevfik Fikret’in

bir eseri

Denizcilikte tam

ır

Öüt veren

Kaza eseri

Övme,

methetm

e

Kıvılcım

Cilve

Bir tür balık aı

Kur’an’da bir sure

sim

ri bir hayvan

Baırm

a

Kuzu sesi

Kur’an’da bir sure

Bulgaristan’da zulüm

adası

Çizgi, sınır

Yanlı, kusur

Bizmutun rem

zi

Yumu

ak, ho

Dalkavuk

Almanya

babakanı

(... Merkel)

Bir sahabi (Ebu ...)

Satrançta bir ta

Köpek

Altın kökü

Küçük yeil

bitkiler

Peygamberi-

miz’in annesi

Avuç içi

Teoloji, din bilimi

nleyen m

anasına bayan adı

Mah

er meydanı

çten balılık

Yıkıcı büyük bela, olay

Cet

Ölüm anı

lk asır M

üslümanları

Arma

an

Bakaları

Bir halife

Hıristiyanlıı getiren

peygamber

Kuzu aılı

Uçamayan

iri ku

Kez, kere

Bir nida

Saç teli

Yaradan

Çapa yapmak

Oku fırlatan

Sözlem

e

Ad

Kısaca berkelyum

Hainlik

Aynı adı ta

ıyanlar

Tropik bir rüzgar

Öfke, kızgınlık

Kuramlar

y.sab rioglu@za m

an.com.tr

1913 EK

M 2012 CUM

ARTES ZA M

ANBULM

ACAHa zýr la yan: YAL ÇIN SAB RÝ OÐ LU

Bir tür pamuk

Yama

Becerikli, atılgan

çten balılık

Bir tür spor

Dullar

ndirim

Tab lo da ki tram lý ka lýn çiz gi ler le be lir len-

miþ 3’e 3’lük ka re le re, 1’den 9’a ka dar

ra kam la rý bi rer kez kul la na rak yer leþ ti-

rin. Öy le yer leþ tir me yap m

a lý sý nýz ki, bü tün 3 lük le ri dol dur du ðu nuz da tab lo-nun bü tün ku tu la rý yu ka rý dan aþa ðý ya ve sol dan sa ða 1’den 9’a ka dar ra kam

-lar dan bi rer kez kul la nýl m

ýþ ol sun.

SU

DO

KU

BU

LM

AC

A

DÜNKÜ SUDOKU ÇÖZÜM

Ü

84

23

7

1

3

6

5

14

1

4726

673

24

565

1

2354

8

19

45

86

72

3

78

29

13

65

4

53

64

27

19

8

91

78

65

34

2

43

82

79

56

1

65

23

14

78

9

67

82

59

43

1

19

53

47

82

6

24

38

61

97

5

F G

N

Ü

T

G

N

I M

A

Y

O

J

Z E

U

Y

O

L L

U

K

Ý R

H

L

A

C Ý

N

R

Z Ü

R

T V

C

A

F L

G

F Ý

G

U

A

Ý Ý

Ý Ð

D

E

D

U

A

L M

Ý

Ý G

M

S

R

D

R

M

L K

M

C E

T R

N

F

Y

E Ý

G

Ü

E

A

Ý A

E

A

T A

Z

T K

F

A

N

N

L E

V

Y

Ý Ü

C

R

T Ö

S

Ý D

A

U

S U

Z

K

E R

F

D

J E

M

Z T

G

A

O

A

N

M

I Z

M

I Z

I T

Ý

Y

A

D

N

E Y

Z

Ý Ð

U

Þ

T E

T

U

R

E N

T

C A

P

V

N

S A

N

I T

Ü

D

A

N

N

Ü

O

F A

A

R

L

A

K

Ý E

O

P

U

S E

K

N

E L

R

L

E B

M

A

H

R

A

T

E Y

H

M

C R

J

A

L D

S

K

O

Ý N

K

K

U

A

R

N

K

Ý O

S

N

U

J R

Ý

E

Ý

D

M

A

R

K

U

A

V

B

Ý D

Ç

V

H

E Ü

E

M

S B

B

E

K

A

E

Ý Ö

R

K

E

M

R

E N

Ö

Y

L

T L

U

E G

N

C

Y

U

K

A

Þ

N

E M

N

R

Ý K

K

A

T

R

K

Ü

E O

Ü

C

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir m

isiniz?ASTIM

, BANKA, CEN

NET, ÇÝN

EKOP, DERG

, ENGÝN

AR, FERÝT, GORÝL, H

AMBEL

, ÝNSAN

, KRM

AN,

LK

DTE, M

IZMIZ, N

AZIR, OSAKA, Ö

NERM

EK, PANDA, R

KKAT, SÝVR, ÞARBO

N, TÝTAN

K, UYGU

LAMA,

ÜN

YE, VERGÝ, YOLLU

K, ZÝFÝRÝ.

SOLDAN SAA 1) Allah (cc) dostu, erm

i, evliya. 2) (M

üzikte) Canlı bir biçimde

(çalınmak).– Zam

anı gösteren alet. 3) Osm

anlıların Roma’ya verdikleri ad.–

Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü.– Bir soru ekli. 4) En kısa zam

an parçası.– Mikroplu bir

hastalıa veya zehirli bir m

addeye karı

aılanm

ı bir hayvanın özellikle atın

kanından elde edilen sıvı madde.– Bir

çeit börülce. 5) çtenlik, teklifsizlik. 6)

Kükürtle arıtılarak sertletirilm

i

kauçuk.– Hidrojen ve oksijenle karıım

durumunda elde edilen, boru yardım

ıyla sıvı hava içinden geçirilerek karıım

dan ayr ılan radyoaktif elem

ent. 7) Gemi

barınaı.– Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi

olan (resim, harita). 8) Er, onba

ı ve çavu

lara verilen genel ad.– Keten dövm

eye yarayan tokmak. YUKARIDAN

AA

IYA 1) Bir eyi, bir yerden bir yere

çekerek götürüp getirmeye yarayan araç.

2) nleme, inilti.– Bir sayı. 3) Bir lim

on cinsi.– M

anisa’nın bir ilçesi. 4) Parola.– Bir duygunun, hayalin veya güzelli

in ifade

edilmesi m

aksadıyla bavurulan usullerin

tamam

ı. 5) Zeytingillerden, beyaz, kırmızı

veya sarı renkli güzel kokulu çiçekleri olan, süs bitkisi olarak yeti

tirilen tırm

anıcı bir aaççık. 6) Güne

sisteminin

Güne’e en yakın olan gezegeni, M

erkür. 7) Tatlı bir yiyecek türü.– Titanın sem

bolü. 8) Rütbesi general ile ayn ı olan deniz subayı. 9) M

adun.– Keskin bir eyle veya

bir vurula vücutta olu

an derin kesik. 10) Gayretlen-dirm

e sözü.– Dayanak, yardım

cı. 11) Beden yapısı, gövde yapısı. 12) Yanıcı cisim

lerin tutum

asıyla beliren ısı ve ı

ık.– Kendini beendirm

ek am

acıyla yapılan davranı, cilve, eda.

Bulmaca

Refik Aydýnr.ay din@

za man.com

.tr

12345678

12

34

56

78

910

1112

12345678

12

34

56

78

910

1112

P R

O D

Ü K

T

V

T E

S A

N

Y E

Y

R

K

D A

M

E

Ç

T A

R

K

M

M

L

T

A N

O K

A

D E

M

R

M

O

L A

K

E L

E K

T

O K

O

P O

L E

N

S

L O

G R

A F

K

T

U Z

A K

42 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANBULMACA

BULMACALARIN CEVAPLARI 43’NCÜ SAYFADA

Page 43: ZAMAN NEWS 215

ÞÝF R

E K

E LÝ M

E:1

23

45

67

KE

LM

E

AV

I

1

2

3

4

5

6

7

Vurm

alı b

ir m

üzik

alet

i Ef

endi

miz’

in

süt a

nnes

i

Kırm

ızı

Karıık

renk

li

Güze

llik, h

olu

k

Bir ç

öl h

ayva

Kötü

, üzü

Dökm

e dem

ir

Yapa

y

Öldü

kten

sonr

a di

rilm

e

Kur’a

n’da b

ir ka

vim

Nike

lin re

mzi

Müz

ikte b

ir m

akam

Bir g

ezeg

en

Kölet

ikten

ku

rtulu

Min

ik, kü

çük

Beya

z

Bir ç

am tü

Desis

e, tu

zak

Bir b

öcek

Fena

de

il

Tem

bih

sözü

Bir y

azar

(S

ait F

aik .

..)

Resim

deki

an

tik ke

nt

Edirn

e ilç

esi

Alla

h’ın

bir

adı

Takd

ir sö

Son

Baya

n adı

Vasıf

landırm

a

Mek

tup

Lity

umun

rem

zi

Arz,

zem

in

talya

’da o

va

Müz

ikte

dura

k za

manı

Yardım

Kita

be

Lant

anın

rem

zi

Amer

ika d

eves

i

Kısa

ca ka

lsiyu

m

Tevf

ik F

ikret

’in

bir e

seri

Deni

zcilik

te

tamır

Öüt

vere

n

Kaza

ese

ri

Övm

e,

met

hetm

e

Kıvıl

cım

Cilve

Bir t

ür b

alık

Kur’a

n’da

bir s

ure

sim

ri bi

r hay

van

Baırm

a

Kuzu

sesi

Kur’a

n’da

bir s

ure

Bulg

arist

an’da

zu

lüm

ada

Çizg

i, sınır

Yanlı,

kusu

r

Bizm

utun

rem

zi

Yum

uak

, ho

Dalka

vuk

Alm

anya

ba

baka

nı(..

. Mer

kel)

Bir s

ahab

i (E

bu ...

)

Satra

nçta

bi

r ta

Köpe

k

Altın

kökü

Küçü

k ye

il bi

tkile

r

Peyg

ambe

ri-m

iz’in

ann

esi

Avuç

içi

Teol

oji, d

in b

ilimi

nley

en

man

asın

a ba

yan

adı

Mah

er m

eyda

çten

ba

lılık

Yıkıcı b

üyük

be

la, o

lay

Cet

Ölüm

anı

lk asır

Müs

lüm

anla

Arm

aan

Baka

ları

Bir h

alife

Hıris

tiyan

lıı

getir

en

peyg

ambe

r

Kuzu

aılı

Uçam

ayan

iri ku

Kez,

kere

Bir n

ida

Saç t

eli

Yara

dan

Çapa

yapm

ak

Oku

fırla

tan

Sözle

me

Ad

Kısa

ca

berk

elyu

m

Hain

lik

Aynı

adı

ta

ıyanl

ar

Trop

ik bi

r rüz

gar

Öfke

, kızgın

lık

Kura

mla

r

y.sa

b rio

glu@

za m

an.c

om.t

r

1913

EK

M 2

012

CUM

ARTE

S Z

A M

AN

BULM

ACA

Ha z

ýr la y

an: Y

AL ÇI

N S

AB RÝ

OÐ L

U

Bir t

ür p

amuk

Yam

a

Bece

rikli,

atılg

an

çten

ba

lılık

Bir t

ür sp

or

Dulla

r

ndiri

m

Tab l

o da k

i tra

m lý

ka lýn

çiz g

i ler le

be l

ir len

-m

iþ 3’e

3’lü

k ka

re le

re, 1

’den

9’a

ka d

ar

ra ka

m la

rý bi

rer

kez

kul la

na ra

k ye

r leþ t

i-rin

. Öy l

e ye

r leþ t

ir me

yap m

a lý s

ý nýz

ki,

bü tü

n 3

lük l

e ri d

ol du

r du ð

u nuz

da ta

b lo-

nun

bü tü

n ku

tu la

rý yu

ka rý d

an a

þa ðý

ya

ve s

ol da

n sa

ða 1

’den

9’a

ka d

ar r

a kam

-la

r dan

bi re

r kez

kul

la ný

l mýþ

ol su

n.

SU

DO

KU

B

UL

MA

CA

NKÜ

SU

DO

KU

ÇÖZÜ

8 4

2 3

7

1

3

6

5

1 4

1

4 7 26

67 3

24

5 65

1

23 5 4

8

19

45

86

72

3

78

29

13

65

4

53

64

27

19

8

91

78

65

34

2

43

82

79

56

1

65

23

14

78

9

67

82

59

43

1

19

53

47

82

6

24

38

61

97

5

F G

N

Ü

T

G

N

I

M

A

Y

O

J

Z E

U

Y

O

L

L U

K

Ý

R

H

L A

C

Ý N

R

Z

Ü

R

T

V

C

A

F

L

G

F Ý

G

U

A

Ý Ý

Ý Ð

D

E

D

U

A

L M

Ý

Ý G

M

S

R

D

R

M

L K

M

C

E

T

R

N

F Y

E

Ý

G

Ü

E

A

Ý A

E

A

T

A

Z

T

K

F A

N

N

L E

V

Y

Ý

Ü

C

R

T

Ö

S Ý

D

A

U

S U

Z

K

E

R

F D

J

E

M

Z T

G

A

O

A

N

M

I Z

M

I Z

I T

Ý

Y

A

D

N

E

Y

Z Ý

Ð

U

Þ T

E

T

U

R

E

N

T

C

A

P

V

N

S

A

N

I T

Ü

D

A

N

N

Ü

O

F

A

A

R

L

A

K

Ý E

O

P

U

S

E

K

N

E

L R

L

E

B

M

A

H

R

A

T

E

Y

H

M

C

R

J A

L

D

S K

O

Ý

N

K

K

U

A

R

N

K

Ý O

S

N

U

J R

Ý

E

Ý

D

M

A

R

K

U

A

V

B

Ý

D

Ç

V

H

E

Ü

E

M

S B

B

E

K

A

E

Ý Ö

R

K

E

M

R

E

N

Ö

Y

L

T

L

U

E

G

N

C

Y

U

K

A

Þ

N

E

M

N

R

Ý K

K

A

T

R

K

Ü

E

O

Ü

C

Aþa

ðýda

ki k

elim

eler

i tab

lonu

n iç

ine

serp

iþti

rdik

. Bun

larý

bul

abil

ir m

isin

iz?

AST

IM, B

AN

KA

, CEN

NET

, ÇÝN

EKO

P, D

ERG

, EN

GÝN

AR

, FER

ÝT, G

OR

ÝL, H

AM

BEL

, ÝN

SAN

, KR

MA

N,

LK

DTE

, MIZ

MIZ

, NA

ZIR

, OSA

KA

, ÖN

ERM

EK, P

AN

DA

, RK

KAT

, SÝV

R, Þ

AR

BO

N, T

ÝTA

NK

, UYG

ULA

MA

, Ü

NYE

, VER

GÝ,

YO

LLU

K, Z

ÝFÝR

Ý.

SOLD

AN S

AA

1) Al

lah

(cc)

dos

tu, e

rmi

, ev

liya.

2) (

Müz

ikte

) Ca

nlı

bir

biçi

mde

alın

mak

).– Z

aman

ı gö

ster

en a

let.

3)

Osm

anlıl

arın

Rom

a’ya

ver

dikl

eri

ad.–

cudu

nda

hast

a ve

ya e

ksik

bir

yan

ı ol

an, e

ngel

li, ö

zürlü

.– Bi

r sor

u ek

li. 4

) En

kısa

zam

an p

arça

sı.–

Mik

ropl

u bi

r ha

stalı

a ve

ya z

ehirl

i bir

mad

deye

kar

ı aıla

nmı

bir

hay

vanı

n öz

ellik

le a

tın

kanı

ndan

eld

e ed

ilen

sıvı

mad

de.–

Bir

çeit

börü

lce.

5)

çten

lik, t

eklif

sizl

ik. 6

) Kü

kürt

le a

rıtı

lara

k se

rtle

tiri

lmi

ka

uçuk

.– H

idro

jen

ve o

ksije

nle

karıım

du

rum

unda

eld

e ed

ilen,

bor

u ya

rdımıy

la

sıvı h

ava

için

den

geçi

riler

ek k

arıı

mda

n ay

rıla

n ra

dyoa

ktif

elem

ent.

7)

Gem

i ba

rınaı.–

Göl

gele

ri yo

l yol

ve

çizgi

çizg

i ol

an (

resi

m,

hari

ta).

8) E

r, on

baı

ve

çavu

lara

ver

ilen

gene

l ad

.– K

eten

vmey

e ya

raya

n to

kmak

. YU

KARI

DAN

AA

IYA

1) B

ir ey

i, bi

r ye

rden

bir

yere

çe

kere

k gö

türü

p ge

tirm

eye

yara

yan

araç

. 2)

nl

eme,

inilt

i.– B

ir sa

yı. 3

) Bir

limon

cin

si.–

Man

isa’nın

bir

ilçes

i. 4)

Par

ola.

– Bi

r du

ygun

un, h

ayal

in v

eya

güze

lliin

ifad

e

edilm

esi m

aksa

dıyl

a ba

vuru

lan

usul

lerin

ta

mam

ı. 5)

Zey

tingi

llerd

en, b

eyaz

, kırm

ızı

veya

sarı r

enkl

i güz

el k

okul

u çi

çekl

eri

olan

, sü

s bi

tkis

i ol

arak

yet

iti

rile

n tır

manıcı

bir

aaç

çık. 6

) Gün

e s

istem

inin

ne’e

en y

akın

ola

n ge

zege

ni, M

erkü

r. 7)

Tat

lı bi

r yiy

ecek

türü

.– Ti

tanı

n se

mbo

lü.

8) R

ütbe

si g

ener

al il

e ay

nı o

lan

deni

z su

bayı

. 9) M

adun

.– Ke

skin

bir

eyle

vey

a bi

r vur

ula

vüc

utta

olu

an d

erin

kes

ik. 1

0)

Gay

retl

en-d

irm

e sö

zü.–

Day

anak

, ya

rdım

cı. 1

1) Be

den

yapı

sı, g

övde

yapısı

. 12

) Yanıcı

cisi

mle

rin t

utu

masıy

la b

elire

n ısı

ve ı

ık.–

Ken

dini

be

endi

rmek

am

acıy

la y

apıla

n da

vranı,

cilv

e, e

da.

Bulmaca

Refik

Ayd

ýnr.

ay di

n@za

man

.com

.tr

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

P

R O

D

Ü

K

T

V

T E

S

A N

Y E

Y

R

K

D

A M

E

Ç

T

A R

K

M

M

L

T A

N

O

K A

D

E

M

R

M

O

L

A

K E

L E

K

T O

K

O

P

O

L E

N

S

L

O

G

R A

F

K

T U

Z

A K

ÞÝF R

E K

E LÝ M

E:1

23

45

KE

LM

E

AV

I1

2

3

4

5

Eksik

deil,

bütü

n

Çocu

u olan

ad

am

Bir h

arfin

ok

unu

u

Ismar

lama

Yapm

a

Da la

lesi

Bir m

illetve

kili

(... ü

kür)

Kur’a

n’da

bir su

re

Arını

n yap

tıı

Topt

an, g

ötür

ü

Cand

an

Nam

azda

ay

akta

durm

a

Vasıf

Kapa

site

Bir t

ür

kavu

n

Ölüm

Anla

ma

iddet

li, ke

skin

Koyu

nlar

da b

ir ha

stalık

Parç

a, kısım

Galyu

mun

re

mzi

Sınır,

hudu

t

Bary

umun

re

mzi

Bir ç

ocuk

oyun

u

Bir m

eyve

Allah

’a gö

re

insan

Bir h

ava t

aıtı

Tayin

S. Ar

abist

an’da

eh

ir

Hamız

Silisy

umun

re

mzi

kinci

olara

k

Bir m

utfa

k e

yası

Olm

amı

Suda

n se

bep

Bir b

akan

(...

Yıldırı

m)

mam

lık, r

eislik

Bir i

ç den

iz

Küçü

k cad

de

Bir s

oru

Nazlı

, ince

Nike

lin re

mzi

Argo

da yo

k m

anasına

Allah

’ın b

ir adı

Japo

n çiç

ek

sana

drar

tutu

lması

Mus

evi

Allah

’ın ev

i

Balka

baınd

an

çıngır

ak

Alı

veri

fiyatı,

paza

r

Bir t

ür ü

rete

ç

Zabıt

nam

e

Sınırl

ama

Bir h

arfin

ok

unu

u

Emre

hazır

ki ku

ruluk

ak

çe

Bir p

opçu

(lha

n ...)

lkel s

ilah

ç sıkı

ntısı

Bir t

ür yı

lan

Dejen

ere

Noks

an, e

ksik

Kısa

ca b

aryu

m

Su

Bir n

ota

Doru

olm

ayan

z

Koku

lu, uç

ucu

sıvı

Deer

li bir

kum

a

plik

Anka

ra ilç

esi

Fasıl

a

Tanrı

Günlü

k bir

içece

k Ka

za es

eri

Çok y

iyen

Kara

taıtı

Bir s

porc

u(...

Tekk

e)

Boa g

itme

Eklem

e

Bir d

eyim

Tem

el Re

is’in

manı

Dörtg

en

Bir t

ür et

li zey

tin

Güçlü

, kor

kusu

z

Solud

uum

uz

orta

m

Kısa

ca

kiloa

mpe

r

Soylu

, kök

lü ail

e

Bir h

ayva

n

Tutm

a yer

i

Bir i

limiz

Faiz

y.sa

b rio

glu@

za m

an.c

om.tr

1915

EK

M 20

12 P

AZAR

TES

ZA M

ANBULM

ACA

Ha zýr

la ya

n: Y

AL ÇI

N SA

B RÝ O

Ð LU

Anıt

Resim

deki

Alem

ler

Bir h

adis

alim

i

Meyv

e göb

ei

Üst

zıddı

Eek

sesi

Beya

z

Kısac

a kilo

met

re

lk Os

man

lı hü

küm

darı

Gem

i oda

sıBe

ddua

Çavu

kuu

Yam

ur

Yaba

ncı

Devle

t hiz

met

lisi,

göre

vli

SU

DO

KU

B

UL

MA

CA

Tab l

o da k

i tr

am lý

ka lýn

çiz

gi le

r le b

e lir l

en m

iþ 3’e

3’

lük

ka re

le re

, 1’de

n 9’

a ka

dar

ra ka

m la

rý bi

rer

kez

kul la

na ra

k ye

r leþ t

i-rin

. Öy le

yer le

þ tir m

e yap

-m

a lý sý n

ýz ki,

bü t

ün 3

lük-

le ri

dol

dur d

u ðu n

uz da

ta

b lo n

un b

ü tün

ku t

u la r

ý yu

ka rý d

an a

þa ðý

ya ve

sol-

dan

sa ða

1’de

n 9’a

ka d

ar

ra ka

m la

r dan

bi re

r ke

z ku

l la ný

l mýþ

ol su

n.

6

5

2

92

76 7

4

2

1 53

6

8 3 7

6 1

91

7 5

98

5 4 3

43 9 5

31

85

97

12

46

3

76

48

39

51

2

31

25

64

87

9

92

16

34

58

7

34

59

78

12

6

68

71

25

49

3

19

52

48

37

6

48

76

93

25

1

23

67

51

94

8

K

L

N

G

N

E

Z B

O

Þ

F P

R

I M

N

N

U

O

S

R

U

D

Ý J

K

V

S Ý

E Y

T R

A

Ö

L U

M

T

I L

T E

A

Ý D

M

Y

D

A

O

R

Þ

M

A

K

T

N

M

U

B

A

N

Z

Ý K

O

H

Ü

T

K

U

P

K

N

S E

J

Ý R

Ý

D

U

Ý L

E B

S

S R

V

P

T E

Y Ý

S N

Ü

A

G

K

U

Y

Þ K

N

K

R

A

Ý

T Ç

G

R

D

T

Ç B

R

C

K

E S

T A

N

E

O

R

Ý

A

Ý V

E

R

N

V

S R

E

Ý Y

E E

M

L M

G

Z

Ý D

R

A

N

Þ

T M

Þ

A

Ü

H

R

Ö

Ý

A

K

H

S

A

R

N

U

M

E

T Ç

S P

S

U

C

A

I Ý

A

J

O

K

K

O

R

E M

S

E

R

N

A

O

E Ü

Ý

D

I F

S R

E

S

H

O

Ý R

N

T

R

N

U

Y D

E

M

E

A

A

L Þ

Ý A

B

C

Ý

E L

O

N

B

N

N

A

U

M

S Ý

K

K

F N

E

F E

E

Z Ð

Þ

U

T G

Ý

G

U

L Þ

F

G

C A

U

C

U

M

A

Y E

R

D

A

Þ Y

G

S P

E

M

Ü

Þ Ý

A

F Ç

L

Aþað

ýdak

i kel

imel

eri t

ablo

nun

için

e se

rpiþ

tird

ik. B

unla

rý b

ulab

ilir

mis

iniz

?AK

HSA

R, B

ALDO

, CUM

AYER

, ÇAM

AIR

HAN

E, D

ÜNDA

R, E

RDEK

, FÝN

KE, G

AZAL

Ý, H

ASSA

S, IS

LAK,

ÝN

TKA

M, Ý

BRK,

KES

TANE

, LAF

EBES

, MER

DVE

N, N

ESEP

, OLU

ÞUM

, ÖZE

RK, T

RANS

ÝT, U

SKUM

RU, Ü

NSÝY

ET,

VÝRM

AN, Y

AÐM

A, Z

ENG

NLK.

SOLD

AN SA

A 1)

nsan

, hay

van

ve b

itkile

rin

yapı

sını v

e or

ganl

arının

birb

iriyl

e ol

an

ilgile

rini

inc

eley

en b

ilim

, te

rih.

– Ol

duun

dan

büyü

k gö

ster

me,

büy

ütm

e,

abar

tma.

2) D

uvar

ları

ta v

eya

tula

dan,

üs

tü ta

bir

kapa

kla ö

rtülü

mez

ar.–

Kötü

bi

r et

kiyi v

eya

sonu

cu b

aka

bir

etki

ile

yok

etm

e, k

arıla

ma,

yer

ine

koym

a. 3

) Öl

üm c

ezası.–

Yiy

ecek

içec

ek, ö

zelli

kle

ekm

ek. 4

) nc

e pe

rde

veya

örtü

.– Se

yrek

ve

ere

ti di

ki.–

Bir n

ota.

5) En

kısa

zam

an

parç

ası.–

Ren

k de

itir

mes

iyle

ünl

ü sü

rüng

en t

ürü,

kay

a ke

leri.

6)

çiler

in

balar

ına

giyd

ikler

i, m

etal

veya

plas

tikte

n ya

pılmı

koru

yucu

ba

lık.–

Endo

nezy

a’yı

olu

tura

n ad

alar

dan

biri.

7)

Bir

yere

ça

rptık

tan

sonr

a ge

ri dö

nme,

aks

etm

e,

yansım

a, y

ankı

.– Ö

lme,

öld

ürm

e, y

ok

etm

e, y

ok o

lma.

8)

nce

yapı

lı, y

epel

ek,

naze

nin.

– Ork

estra

da vu

rmalı

çalgı t

akımı,

davu

l. YU

KARI

DAN

AA

IYA 1)

Kök

boy

ası,

kök

kırm

ızısı.

2) H

addi

ni b

ilmez

, kab

a,

nobr

an.–

Olum

suzlu

k man

ası v

eren

bir

ön

ek. 3

) Ha

ttatla

rın k

âıt

cila

lam

ak iç

in

kulla

ndıkl

arı n

iasta

ve

yum

urta

akın

dan

yapı

lan ö

zel b

ir ka

rıım

.– Sa

yıların

ilki.

4)

Bir i

veya

hizm

eti y

erin

e ge

tireb

ilece

k en

küçü

k bi

rlik.

– Ka

lıcı,

süre

kli, d

evam

lı. 5

) Kı

sa ö

mür

lü b

itkile

re v

erile

n ge

nel a

d.–

Bir

erke

k ad

ı. 6)

Cim

ri, p

inti,

eli

sıkı,

vary

emez

. 7)

Güv

en,

emni

yet.

8)

Gerç

ekle

mes

i za

man

a ba

lı is

tek.

– Ga

yret

lend

irme

sözü

. 9) S

onsu

za d

ein

, so

nsuz

lua

kada

r, sü

rgit.

10) K

ii,

ahıs,

fe

rt.–

M

aldi

vler

’in

bake

nti.

11)

Baıl

ama.

– Ge

nelli

kle b

oyna

ba

lana

n,

bir t

ür in

ce ip

ek k

uma

. 12)

Düün

med

en,

ölçü

lere

k de

il de

yal

nızc

a alık

anlıın

ve

rdi

i kol

aylık

la v

eya

yalnız

kas

ların

ha

reke

tiyle

yapı

lan (i

, har

eket

vb.).

Bulmaca

Refik

Ayd

ýnr.a

y din

@za

man

.com

.tr

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

V

E L

Y

U L

L A

H

A

A

N

M

A T

O

S A

A T

R

M

S A

K A

T

N E

A

N

S E

R U

M

M

A

G

S

A M

M

Y

E T

E

B O

N

T

R A

D O

N

L

M

A

N

T A

R A

M

A

E

R A

T

F

L A

R

Z

ÞÝF R

E K

E LÝ M

E:1

23

45

KE

LM

E

AV

I1

2

3

4

5

Eksik

de

il, bü

tün

Çocu

u ol

an

adam

Bir h

arfin

ok

unu

u

Ismar

lam

a

Yapm

a

Da la

lesi

Bir m

illetv

ekili

(...

ükür

)

Kur’a

n’da

bir s

ure

Arının

yaptıı

Topt

an, g

ötür

ü

Cand

an

Nam

azda

ay

akta

dur

ma

Vasıf

Kapa

site

Bir t

ür

kavu

n

Ölüm

Anla

ma

idde

tli, k

eskin

Koyu

nlar

da b

ir ha

stalık

Parç

a, kı

sım

Galyu

mun

re

mzi

Sını

r, hu

dut

Bary

umun

re

mzi

Bir ç

ocuk

oyu

nu

Bir m

eyve

Alla

h’a g

öre

insa

n

Bir h

ava

taıtı

Tayin

S. A

rabi

stan

’da

ehir

Hamız

Silis

yum

un

rem

zi

kinci

olar

ak

Bir m

utfa

k e

yası

Olm

amı

Suda

n se

bep

Bir b

akan

(..

. Yıldırı

m)

mam

lık, r

eisli

k

Bir i

ç den

iz

Küçü

k cad

de

Bir s

oru

Nazlı

, ince

Nike

lin re

mzi

Argo

da yo

k m

anasın

a

Alla

h’ın

bir

adı

Japo

n çiç

ek

sana

drar

tutu

lması

Mus

evi

Alla

h’ın

evi

Balka

baın

dan

çıngı

rak

Alı

veri

fiya

tı,pa

zar

Bir t

ür ü

rete

ç

Zabı

tnam

e

Sını

rlam

a

Bir h

arfin

ok

unu

u

Emre

hazır

ki ku

rulu

k ak

çe

Bir p

opçu

(lha

n ...)

lkel s

ilah

ç sıkı

ntısı

Bir t

ür yı

lan

Deje

nere

Noks

an, e

ksik

Kısa

ca b

aryu

m

Su

Bir n

ota

Doru

olm

ayan

z

Koku

lu, u

çucu

sıvı

Deer

li bir

kum

a

plik

Anka

ra ilç

esi

Fasıl

a

Tanrı

Günl

ük b

ir içe

cek

Kaza

ese

ri

Çok y

iyen

Kara

taıtı

Bir s

porc

u(..

. Tek

ke)

Boa

gitm

e

Ekle

me

Bir d

eyim

Tem

el R

eis’i

n dü

manı

Dörtg

en

Bir t

ür e

tli ze

ytin

Güçlü

, kor

kusu

z

Solu

duum

uz

orta

m

Kısa

ca

kiloa

mpe

r

Soylu

, kök

lü a

ile

Bir h

ayva

n

Tutm

a ye

ri

Bir i

limiz

Faiz

y.sa

b rio

glu@

za m

an.c

om.t

r

1915

EK

M 2

012

PAZA

RTES

ZA

MA

NBULM

ACA

Ha z

ýr la y

an: Y

AL ÇI

N S

AB RÝ

OÐ L

U

Anıt

Resim

deki

Alem

ler

Bir h

adis

alim

i

Mey

ve g

öbe

i Üs

t zıd

Eek

sesi

Beya

z

Kısa

ca ki

lom

etre

lk Os

man

lı hü

küm

darı

Gem

i oda

sıBe

ddua

Çavu

kuu

Yam

ur

Yaba

ncı

Devle

t hi

zmet

lisi,

göre

vli

SU

DO

KU

B

UL

MA

CA

Tab l

o da k

i tr

am lý

ka lýn

çi

z gi le

r le b

e lir l

en m

iþ 3’e

3’

lük

ka re

le re

, 1’d

en 9

’a

ka da

r ra

kam

la rý

bi r

er

kez

kul la

na ra

k ye

r leþ t

i-rin

. Öy l

e ye

r leþ t

ir me

yap-

ma l

ý sý ný

z ki

, bü t

ün 3

lük-

le ri

dol

dur d

u ðu n

uz da

ta

b lo n

un b

ü tün

ku t

u la r

ý yu

ka rý d

an a

þa ðý

ya v

e so

l-da

n sa

ða 1’

den

9’a

ka da

r ra

kam

lar d

an b

i rer

kez

ku

l la ný

l mýþ

ol su

n.

6

5

2

92

76 7

4

2

1 53

6

8 3 7

6 1

91

7 5

98

5 4 3

43 9 5

31

85

97

12

46

3

76

48

39

51

2

31

25

64

87

9

92

16

34

58

7

34

59

78

12

6

68

71

25

49

3

19

52

48

37

6

48

76

93

25

1

23

67

51

94

8

K

L

N

G

N

E

Z

B

O

Þ F

P

R

I M

N

N

U

O

S

R

U

D

Ý J

K

V

S Ý

E

Y

T

R

A

Ö

L

U

M

T

I L

T

E

A

Ý D

M

Y

D

A

O

R

Þ

M

A

K

T

N

M

U

B

A

N

Z

Ý K

O

H

Ü

T

K

U

P

K

N

S

E

J

Ý R

Ý

D

U

Ý L

E

B

S S

R

V

P

T

E

Y

Ý S

N

Ü

A

G

K

U

Y

Þ K

N

K

R

A

Ý

T

Ç

G

R

D

T

Ç

B

R

C

K

E

S T

A

N

E

O

R

Ý

A

Ý V

E

R

N

V

S

R

E

Ý Y

E

E

M

L M

G

Z

Ý D

R

A

N

Þ

T

M

Þ

A

Ü

H

R

Ö

Ý

A

K

H

S

A

R

N

U

M

E

T

Ç

S

P

S

U

C

A

I Ý

A

J

O

K

K

O

R

E

M

S E

R

N

A

O

E

Ü

Ý D

I

F S

R

E

S

H

O

Ý R

N

T

R

N

U

Y

D

E

M

E

A

A

L Þ

Ý A

B

C

Ý

E

L O

N

B

N

N

A

U

M

S Ý

K

K

F N

E

F

E

E

Z

Ð

Þ U

T

G

Ý

G

U

L Þ

F

G

C

A

U

C

U

M

A

Y

E

R

D

A

Þ Y

G

S

P

E

M

Ü

Þ Ý

A

F Ç

L

Aþa

ðýda

ki k

elim

eler

i tab

lonu

n iç

ine

serp

iþti

rdik

. Bun

larý

bul

abil

ir m

isin

iz?

AK

HSA

R, B

ALD

O, C

UM

AYER

, ÇA

MA

IRH

AN

E, D

ÜN

DA

R, E

RD

EK, F

ÝNK

E, G

AZA

LÝ, H

ASS

AS,

ISLA

K,

ÝNT

KA

M, Ý

BR

K, K

ESTA

NE,

LA

FEB

ES, M

ERD

VEN

, NES

EP, O

LUÞU

M, Ö

ZER

K, T

RA

NSÝ

T, U

SKU

MR

U, Ü

NSÝ

YET,

V

ÝRM

AN

, YA

ÐM

A, Z

ENG

NL

K.

SOLD

AN SA

A 1)

nsan

, hay

van

ve b

itkile

rin

yapı

sını

ve

orga

nlarının

birb

iriyl

e ol

an

ilgile

rini

inc

eley

en b

ilim

, te

rih.

– Ol

duun

dan

büyü

k gö

ster

me,

büy

ütm

e,

abar

tma.

2) D

uvar

ları

ta v

eya

tula

dan,

üs

tü t

a b

ir ka

pakl

a ör

tülü

mez

ar.–

Kötü

bi

r et

kiyi

vey

a so

nucu

ba

ka b

ir et

ki il

e yo

k et

me,

kar

ılam

a, y

erin

e ko

yma.

3)

Ölüm

cez

ası.–

Yiy

ecek

içec

ek, ö

zelli

kle

ekm

ek. 4

) nc

e pe

rde

veya

ört

ü.–

Seyr

ek

ve e

reti

diki

.– Bi

r not

a. 5)

En

kısa

zam

an

parç

ası.–

Ren

k de

itir

mes

iyle

ünl

ü sü

rüng

en t

ürü,

kay

a ke

leri.

6)

çile

rin

bala

rına

giyd

ikle

ri, m

etal

vey

a pl

astik

ten

yapı

lmı

koru

yucu

ba

lık.–

End

onez

ya’yı

olu

tura

n ad

alar

dan

biri

. 7)

Bir

yer

e ça

rptık

tan

sonr

a ge

ri dö

nme,

aks

etm

e,

yansım

a, y

ankı

.– Ö

lme,

öld

ürm

e, y

ok

etm

e, y

ok o

lma.

8)

nce

yapı

lı, y

epel

ek,

naze

nin.

– Ork

estra

da v

urm

alı ç

algı

takı

mı,

davu

l. YU

KARI

DAN

AA

IYA

1) Kö

k bo

yası,

k kı

rmızısı.

2) H

addi

ni b

ilmez

, kab

a,

nobr

an.–

Olum

suzlu

k m

anası v

eren

bir

ön

ek.

3) H

atta

tları

n kâ

ıt ci

lala

mak

içi

n ku

llandık

ları

nias

ta v

e yu

mur

ta a

kınd

an

yapı

lan

özel

bir

karıım

.– Sa

yıla

rın il

ki. 4

) Bi

r i v

eya

hizm

eti y

erin

e ge

tireb

ilece

k en

çük

birli

k.–

Kalıcı,

süre

kli,

deva

mlı.

5)

Kısa

öm

ürlü

bitk

ilere

ver

ilen

gene

l ad.

– Bi

r er

kek

adı.

6) C

imri

, pi

nti,

eli

sıkı

, va

ryem

ez.

7) G

üven

, em

niye

t. 8

) Ge

rçek

lem

esi

zam

ana

balı

iste

k.–

Gayr

etle

ndirm

e sö

zü. 9

) Son

suza

de

in,

sons

uzlu

a ka

dar,

sürg

it. 1

0) K

ii,

ahıs,

fe

rt.–

M

aldi

vler

’in

bake

nti.

11

) Ba

ılam

a.–

Gene

llikl

e bo

yna

bala

nan,

bi

r tür

ince

ipek

kum

a. 1

2) D

üün

med

en,

ölçü

lere

k de

il de

yal

nızc

a alı

kanlıın

ve

rdi

i ko

laylık

la v

eya

yalnız

kas

ları

n ha

reke

tiyle

yapıla

n (i

, har

eket

vb.

).

Bulmaca

Refik

Ayd

ýnr.

ay di

n@za

man

.com

.tr

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

1 2 3 4 5 6 7 8

12

34

56

78

910

1112

V

E L

Y

U

L L

A H

A

A

N

M

A

T O

S A

A T

R

M

S A

K A

T

N

E

A

N

S

E R

U

M

M

A

G

S

A M

M

Y

E T

E

B O

N

T

R A

D

O

N

L

M

A

N

T

A R

A M

A

E

R A

T

F

L A

R

Z

43 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANBULMACA

Page 44: ZAMAN NEWS 215

44 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANSPORŞampiyonsun şampiyon kal 2012-13 sezonunun bitmesine sayılı haftalar kala şampiyonlar bir çok ülkede belli oldu. Bu sezonun ilginç özelliği ise ilkdevreyi lider bitiren takımlar mutlu sona ulaştı. Şampiyon olacak takımların aylar önceden kendini belli etmesi heyacanıdüşürdü.

PREMİER LİG (İNGİLTERE)Dünyanın bir numaralı ligi olarak gösterilen İn-giltere Premier Lig’de mutlu sona Alex Fergu-son’un Manchester United’i ulaşırken, şampi-yonlukta belirleyici nokta ‘tecrübe’ idi. Arapsermayesiyle geçen yıl şampiyon olan Manc-hester City, M. United’in rakibi olurken, Fer-guson’un usta hamleleri kadrosunun yeterli ol-

mamasına rağmen şampiyonluk yolunun belirleyicisiydi. Fer-guson’un ani bir kararla sezon sonunda ‘emekli’ olacağını açık-laması gelecek sezonla ilgili M. City ve Chelsea’nın yaptığı tümplanları alt üst etti. Zira iki takımda Ferguson’la mücadele içinmevcut teknik adamlar Roberto Mancini (M. City) ve Rafael Be-nitez’in (Chelsea) yetersiz olduğuna inanıyordu. Chelsea’nınFerguson’un yokluğunda bile Benitez’le yolunu ayırıp görevetekrar Jose Mourinho’yu getirmesi neredeyse kesin gibi. Adafutbolunun bir diğer gerçeği ise, Arsenal ve Liverpool gibi birzamanların dev takımları için artık şampiyonluğun değil,şampiyonluk yarışında olmanın hayal olduğuydu. Ferguson-suz bir ManU’nun nasıl olacağı merak konusu olurken şam-piyonluk yarışının yine de M. United, M. City ve Chelsea ara-sında geçmesi bekleniyor. Asıl merak edilmesi gereken ise, Tot-tenham’da oynadığı futbolla Ada’nın bir numaralı yıldızı olanGareth Bale’nin hangi takıma gideceği. Real Madrid ve Bar-celona’nın da transfer listesinde olan Bale’yi M. United, M. Cityve Chelsea de kadrolarında görmek istiyor.

SERIE A (İTALYA) Adı skandallarla anılmaya başlayan İtalyanSerie A’da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da şam-piyonluğa Juventus ulaştı. 2006 yılında şikeskandalından dolayı küme düşürülen Juven-tus’un yeniden toparlanması 5 yıl aldı. SerieB’ye düşürüldüğü yıl önemli yıldızlarını kay-beden Juventus, bir yıl sonra çıktığı Serie A’da

vasat bir görüntü çizmişti. İnter ve Milan’la mücadele etmekiçin genç bir kadro kuran Juventus, 10 yıl sonra geçen yıl mutlusona ulaşmıştı. Milan’ın son 30 yılın en kötü sezonunu geçir-diği, İnter’in giderek sıradanlaştığı bu yıl Juventus’un şampi-yonluk yarışında rakibi Napoli oldu. Maradona sonrası ilk kezşampiyonluk yarışında ‘varım’ diyen Napoli’nin UEFA AvrupaLigi’nde Fenerbahçe’nin 3. turda elediği FC Viktoria Plzen’eelenmesinin sırrı, ligdeki şampiyonluk yarışıydı. Eski oyuncusuAntonio Conte’nin çalıştırdığı Juventus’un şampiyonluğunda‘33’lük delikanlı’ Andrea Pirlo’nun önemli katkısı oldu. Milan’ıngeçen yıl ‘yaşlı’ diye sattığı Pirlo, Juventus’un en önemli ismioldu. Oynadığı futbolla gençlere taş çıkartan Pirlo, kaleci Buf-fon’la beraber takımı toparlayan isim oldu. Napoli’den Edin-son Cavani, Juventus’tan Arturo Vidal ve Milan’dan StephanEl Shaarawy sezona damgasını vuran diğer isimler oldu. Ju-ventus, ligin bitimine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan eder-ken, Napoli için şampiyonluğun imkânsız olmadığı gerçeği or-taya çıktı.

BUNDESLIGA (ALMANYA)Bundesliga’da ‘dikensiz gül bahçesi’ isteyenBayern Münih son iki sezonda şampiyonluğuBorussia Dortmund’a kaptırmanın rövanşınıbu yıl bitime 6 hafta kala şampiyonluğunuilan ederek aldı. Kadro değeriyle en yakın ra-kibinin iki katı olan Bayern Münih, bu yıl ol-dukça rahat maçlar çıkardı. Jupp Heynckes

yönetiminde Bayern Münih 3 kulvarda yarıştı. Almanya Ku-pası’nda finale kalan Bavyera ekibi, aynı başarıyı Şampiyon-lar Ligi’nde de gösterdi. Şampiyonlar Ligi’nde futbol dünyasıReal Madrid – Barcelona finaline odaklanırken Bayern Münihtüm beklentileri alt üst etti. Barcelona için kullanılan ‘Rüya Ta-kım’ ünvanının âdeta yeni sahibi olduğunu gösterdi. Öyle kiBayern Münih 2013’te şu ana kadar oynadığı maçlardan sadecebirinde berabere kalırken, lig, kupa ve Şampiyonlar Ligi’ndekimaçlarında sahadan hep galip ayrılarak kırılması imkânsız birrekorun sahibi oldu. Bundesliga’da 23. şampiyonluğuna ula-şan Bavyera ekibinin kadro yapısına baktığımızda hedefin sa-dece Bundesliga olmadığını rahat bir şekilde görüyoruz. Almantakımlarının Avrupa kupalarında İspanya, İngiltere ve İtal-ya’dan geri kalmasının acısını Bayern Münih’in genç ve güçlükadrosuyla önümüzdeki yıllarda çıkaracağını rahatlıkla söyle-biliriz. B. Münih’in ligde rakibi olmaya çalışan Borussia Dort-mund’da tek hedef Şampiyonlar Ligi finalinde rakibini geçipkupanın sahibi olmak. Yıldız oyuncusu Mario Götze’yi rakibinekaptıran Borussia Dortmund, Klopp yönetiminde genç ve ge-lecek vadeden isimlerle Bayern Münih’in rakibi olmaya devamedecek.

İngiltere-Manchester United

Page 45: ZAMAN NEWS 215

HASAN CÜCÜK

1Futbol klişeleri arasında ‘Maç 90 daki-kadır’ sözü önemli bir yer tutar. Hiçbir

takım hakem bitiş düdüğünü çalmadan se-vinmez. Ancak bu klişe Türkiye ve Avrupaliglerinde geçerliliğini yitirdi. Bugün şampi-yonluk sevinci yaşayan kulüplerin tamamı

daha ligin ilk devresinde âdeta yolun sonunagelmişti. Devreye lider giren takımlar sezonsonunda mutlu sona ulaşırken, ‘Acaba sürp-riz olur mu?’ beklentisi gerçekleşmedi. SporToto Süper Ligi’ni ilk devre lider bitiren Ga-latasaray, son maça iki hafta kala şampiyon-luğunu ilan etti. Neredeyse sezon boyunca(30 hafta) liderlik koltuğundan inmeyen Sarı

Kırmızılı takım, 32’nci hafta evinde oynadığıSivasspor maçını 4-2 kazandı. Elbette Cim-bom’un erken şampiyonluğundaki ikinci et-ken, ezeli rakibi Fenerbahçe’nin aynı hafta İs-tanbul Büyükşehir Belediyespor’a 2 farklıskorla yenilmesiydi. Neticede Galatasaray19’uncu şampiyonluk heyecanını erken ya-şamış oldu. Benzer durum Avrupa’da da ya-

şandı; İngiltere’de Manchester United, İs-panya’da Barcelona, İtalya’da Juventus, Al-manya’da Bayern Münih devreyi rakiplerinepuan farkı atarak kapatmıştı. Aynı farkı se-zon sonuna kadar sürdürmeyi başardılar. İşteAvrupa’nın önde gelen liglerindeki 2012-13sezonunun özeti.

45 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANSPOR

LIGUE 1 (FRANSA)Fransa Ligue 1’in en önemli özelliği şampi-yonluğun hiçbir takımın tekelinde olmama-sıydı. 1994-2001 arasında 8 değişik takım şam-piyonluk yaşamıştı. Lyon, 2002-2008 arasında7 yıl üst üste şampiyon olarak Fransa’da gele-nekleri yıkmıştı. Ancak son 4 yılda 4 değişik ta-kım şampiyon oldu ve Fransa Ligi normale

döndü. Arap sermayesinin coşturduğu Paris Saint Germain(PSG) sezona şampiyonluğun favorisi olarak başladı. Zlatan İb-rahimoviç, Thiago Silva, Javier Pastore, Lavezzi, Jeremy Me-nez ve Marco Verratti gibi yıldızlara sahip PSG’nin kadro gü-cünü gösteren en belirgin ölçü yakın rakibinin 3 katı bir değerdeolmasıydı. Marsilya ve Lyon’la şampiyonluk yarışında koştu-ran PSG, ligin ilk devresinde beklenmeyen puanlar kaybetti.İlk devreyi bu 3 takım aynı puanla kapatırken averajla PSG ilksırada yer aldı. Sezonun ikinci devresinde oyuncu kalitesini sa-haya yansıtan PSG rakipleriyle arasını açarak puan farkını son3 haftaya girilirken 7’ye çıkardı. Marsilya ve Lyon’un üst sıra-larda yer bulması şaşırtıcı olmazken asıl sürprize ligin sıradantakımı OGC Nizza imza attı. Sıralamada 4. sıraya kadar yük-selen OGC Nizza, başarısını son 3 haftada devam ettirirse,PSG’nin şampiyonluğu kadar konuşulacak bir başarıya imzaatmış olacak.

LA LIGA (İSPANYA)Barcelona veya Real Madrid’den birinin şam-piyon olduğu lig konumuna geldi La Liga. Ge-çen yıl şampiyonluk sırası Real Madrid’deydi,bu yıl tekrar Barcelona aldı. Şampiyonluk ya-rışı ligin başından itibaren bu ikili arasında geçti.Araya Arda’nın A. Madrid’i girmek istedi, an-cak nefesi yetmedi. Barcelona geçen yıl küçük

takımlara puan kaybetmeden ders almış olacak ki, bu sezon bü-yük-küçük ayrımı yapmadan sahaya aynı ciddiyetle çıkıp liginbitimine 4 hafta kala en yakın rakibi Real Madrid’e 11 puan farkattı. Katalan ekibini yıkan ise rakipleri değil, kansere yakala-nan teknik patron Tito Vilanova’nın yokluğu oldu. Vilanovahaftalarca takımın başından uzak kaldı. ABD’ye tedaviye gidenVilanova’nın yokluğunda ligde sekteye uğramayan Barça, öl-dürücü darbeyi kupa hayalini kurduğu Şampiyonlar Ligi’ndeyarı finalde Bayern Münih’ten aldı. Deplasmanda 4-0, kendisahasında ise 3-0 yenilen Barcelona’da bu skorla gelecek yıl içinbazı taşlar yerinden oynadı. Barça’nın ünlü altyapısı La Ma-sia’dan yetişmeyen oyuncuların oynanan sisteme ayak uy-durmada sıkıntı çekmesi dikkatlerden kaçmadı. Vilanova’nınsezon sonuna doğru yeniden tedavi için ABD’ye gitmesi, Bar-celona için sadece oyuncu transferinin yeterli olmayacağı, iyibir teknik adama da ihtiyaç duyulduğunun işareti oldu. La Li-ga’da yaşanacak şampiyonluk ise Bayern Münih hezimetinintesellisi olacak. Real Madrid’de kendini ‘çok özel biri’ olarak ta-nımlayan teknik patron Jose Mourinho’nun ‘egosu’ bu sezoniyice gün yüzüne çıktı. Kaptan Casillas’ı yedek bırakmasıyla ta-raftarın öfkesini çeken Mourinho, basınla sürtüşmesini doza-jını artırarak sürdürdü. Real Madrid, sezon sonunda İngiltereyolcusu olmasına kesin gözüyle bakılan Mourinho’nun alter-

natifini bulmaya çalışıyor. Kısacası ligin zirvesine demir atan ikitakım için en önemli konuların başında, iyi bir hoca bulmak yeralıyor. Real Madrid’in başını ağrıtan diğer bir konu ise, Ro-naldo’nun her fırsatta Ada’yı özlediğini söyleyip, mutsuzluğunudile getirmesi. Kulislerde Portekizli yıldızın eski takımı M. Uni-ted’e döneceği yüksek sesle konuşuluyor. Barcelona ve RealMadrid’in şampiyonluk için mücadele ettiği diğer 16 takımınfigüran konumunda olduğu La Liga’da görüntünün gelecek yıl-larda da değişmesi zor gözüküyor.

DİĞER ÜLKELERHollanda’da Ajax, PSV ve Feyenoord arasında geçen zorlu ligyarışında gülen takım Ajax oldu. Amsterdam ekibi bitime birhafta kala şampiyonluğunu ilan etti. 30. hafta maçları sonundaBelçika liginde lider Anderlech en yakın rakibi SV Zulte- Wa-regem önünde 4 puan farkla liderliğini sürdürüyor. Büyük birsürpriz olmazsa Anderlech sezonu şampiyon bitirecek. Dani-marka’da son 8 haftada sadece 2 galibiyet alan FC Kopenhagligin bitimine 3 hafta kala en yakın takipçisi Nordsjaelland’a 10puan fark atarak mutlu sona ulaştı. Şampiyonluk yarışının enheyecanlı olduğu ülke ise Portekiz. Lider Benfica son 2 haftayaFC Porto’nun 2 puan önünde girdi. Yarışın son haftaya kadardevam etmesi bekleniyor. Komşu Yunanistan’da ise 15 puanfarkla Olimpiakos şampiyon oldu.

İspanya-Barcelona

İtalya-Juventus

Almanya-Bayern Munih

Page 46: ZAMAN NEWS 215

46 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANSPOR

HASAN CÜCÜK

1'Emeklilik kararım, üzerinde çok dü-şündüğüm bir konu ve bu kararı kolay

almadım. Emekliliğim için doğru zaman ol-duğunu düşünüyorum. Bu kurumu mümkünolan en güçlü haliyle bırakmak benim içinönemli ve böyle yaptığıma inanıyorum.' diyenisim futbol dünyasının 'tartışmasız dünyanınen iyi teknik direktörü' ittifakını yaptığı Manc-hester United'in menajeri 'Sir' Alex Fergu-son'du. Dile kolay tam 27 yıl M. United'ın ba-şında kalmıştı. İlk şampiyonluk sevincini1992'de yaşayan Ferguson, İngiltere dışındanşampiyonluk sevinci yaşatan ilk teknik adamolarak tarihe geçiyordu. 71 yaşında eşofman-larını çıkarırken bir devir kapanıyordu. ArtıkM. United'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Takvimler 6 Kasım 1986'yı gösterdiğindeİngiltere'nin köklü kulüplerinden ManchesterUnited, teknik direktörlüğe İskoç Alex Fergu-son'u getiriyordu. Celtic ve Glasgow Ran-gers'ın İskoçya'daki hâkimiyetlerini sarsanadam olarak Old Trafford çimlerine ayak ba-san Ferguson'un ‘Kimseninkovmaya cesaret ede-meyeceği teknikadam' olup gö-revde 27 yılkalacağınıkimse tah-min ede-miyordu.Son şam-piyonlu-ğ u n u1967'de ka-z a n d ı k t a nsonra sessizliğebürünen M. Uni-ted'i önce Ada'nın sonraise Avrupa'nın en iyi takımların-dan biri yapan Ferguson'un en önemli özelliğiise, bir oyuncuyu sadece yetenekli ve yıldız ol-duğu için kadrosuna katmamasıydı. Ferguson,oyuncuda kendini geliştirecek potansiyeli dearıyordu. Kendisi için değil, takımı için oyna-yacak isimleri tercih ediyordu. Sahada varınıyoğunu ortaya koymayan futbolcuları asla af-fetmiyordu. Havaya giren oyuncuya kapıyıgöstermede sakınca görmüyordu. ‘Fergusonkuralları'na uymayan ise önce kendini yedekkulübesinde, daha sonra da bir başka kulüptebuluyordu. Paul İnce, David Beckham, JaapStam, Marc Bosnich, Dwigth Yorke, AndyCole, Ruud Van Nistelrooy ve Gabriel Heinzegibi yıldızlar Ferguson kurallarına riayet et-meyince kendini başka kulüpte buluyordu.Ryan Giggs, Gary Neville ve Poul Scholesisimleri 40'lı yaşlara kadar Ferguson'un de-ğişmezleri oldu. Öyle ki, futbolu 37 yaşındaMayıs 2011'de bırakan Scholes, Ferguson'unisteğiyle Ocak 2012'de yeniden yeşil sahalaradönüp M. United için ter dökmeye devam etti.

Ferguson'u farklı kılan bir diğer özelliği iseoyuncusuna sahip çıkmasıydı. Basının ve ta-raftarın önünde oyuncusuna kol kanat gerenFerguson, bu özelliğinden taviz vermedi.‘Oyuncunun biletini sadece ben keserim' dü-şüncesiyle hareket etti. Öyle ki Eric Cantonataraftara uçan tekme atıp aylarca ceza aldı-ğında Ferguson oyuncusunun yanında yeraldı. Keza Rio Ferdinand uyuşturucudan cezaaldığında en büyük destekçisi Ferguson'du.Christiano Ronaldo 18 yaşında babasını kay-bettiğinde sığındığı liman yine Ferguson'du.Baba acısını yaşamış olan Alex Ferguson, Ro-naldo'ya bir baba şefkatiyle yaklaşarak oyun-cusunun derdine ortak oluyordu. Şu an RealMadrid forması giyen Ronaldo, bugün hâlâFerguson'la baba-oğul ilişkisini devam ettirir-ken, en çok İskoç teknik adamın şefkatini öz-

lediğini ifade ediyor. Prensiplerini uygula-mada oldukça inatçı olan Ferguson, öğrenmekonusunda ise kapısını hep yeni bilgilere açıktuttu. Manchester United'da yıllarca 4-4-2sistemini uygularken, Arjantinli Sebastian Ve-ron'un alınmasıyla 3-5-2 sistemine geçerek‘sistem delisi' olmadığını gösterdi. Hemenbelirtelim; uğruna sistem değiştirilen Veron, İs-koç hocayı en büyük hayal kırıklığına uğratanisim oldu.

Ferguson'un bilinmeyen bir başka özelliğiise iyi birer teknik adam yetiştirmesi. Fergusondöneminde M. United'da top koşturan isim-ler, faal futbol yaşamı sonrası hocalarının izin-den giderek, antrenör oluyor. Tabii Fergu-son'dan öğrendikleri teknik ve taktikleri uy-gulamayı ihmal etmiyorlar. Bu isimler SteveBruce, Mark Hughes, Paul İnce, Roy Keane,Gordon Strachan ve Bryan Robson.

Alex Ferguson, 31 Aralık 1941'de İskoç-ya'nın Glasgow şehrinde doğdu. 16 yaşındaamatör olarak Queen's Park'ta futbola başladı.İlk maçında golle tanıştı. Ancak sürekli forma

bulmakta zorlanıyordu. 1960'ta kariyerininilk transferini yaparak St. Johnstone takımınagitti. Bu kulüpte iyice piştikten sonra 1964'teDunfermline ile sözleşme imzaladı. Her gittiğitakımda yıldızı biraz daha parlayınca 1967'denihayet hep hayallerini süsleyen GlasgowRangers ile söz kesti. Fakat büyük yıldızlar sı-nıfına giremeden birkaç takımda daha terdöküp 1974'te futbolculuğu bıraktı. Saint Mir-ren'da başladığı teknik adamlık kariyeriniAbeerdeen ve M. United'da devam ettirdi. 71yaşında teknik adamlık kariyerine son noktayıkoyma kararını aldığında ise kırılması imkan-sız rekorlara imza attı. M. United ile 13'ü lig ve2 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olmaküzere 38 kupa kazandırdı. Doldurulması güçbir boşluk bırakarak kariyerini noktalayanFerguson'un yerine gelen isim 11 yıldır Ever-ton'ı çalıştıran David Moyes oldu.

Efsane, zirvede veda etti M. United’in teknik direktörü Alex Ferguson’un 71 yaşında eşofmanlarını çıkarma kararı almasıyla bir devir de kapanıyor.1986 yılında takımın başına geçtiğinde Ferguson’un 27 yıl görevde kalacağını kimse tahmin etmiyordu.

Rakamlarla AlexFerguson

Ferguson'dan önce Liverpool: 16 şampiyonluk M. United: 7

şampiyonluk

Ferguson'dan sonra Liverpool: 18 şampiyonluk M. United: 20

şampiyonluk

Ferguson'un 1992'den bu yana transfere harcadığı para:

531, 2 milyon sterlin M. City'nin 2008'den bu yana transferde har-

cadığı para: 537,5 milyon sterlin

Rekor transferleri

27 yıllık Ferguson döneminde Liverpool 10,Chelsea 18 teknik adam değiştirdi.

Andy Cole (Newcastle) 9,6 milyon Euro Juan Sebatian Veron (Lazio) 42 milyon Euro

Rio Ferdinand (Leeds United) 46 milyon Euro

Page 47: ZAMAN NEWS 215

47 15 - 21 MAYIS 2013 ZA MANSPOR

SAYFA TASARIM: EMRAH BERBER

13 MAYIS 2013 PAZARTES ZAMAN f30 SPOR

KADIKÖY’DE GELENEK BOZULMADIERHAN GÜVEN STANBUL

Süper Lig’de zirve yarı ı geçen hafta Galata-saray’ın ampiyonlu unu ilan etmesiyle bitti. Sarı-Kırmızılılar 14 yıldan beri galibiyete hasret

kaldıkları ükrü Saraco lu Stadı’na sadece prestij için çıktı. Fener-bahçe ise hem Devler Ligi’ni garantilemek hem de sahasındaki üs-tünlü ü sürdürmeyi hedefl iyordu. Öncesinde gündemi alkı pole-mi inin belirledi i, son dakikalarına gerginliklerin damga vurdu u derbide gülen taraf 2-1’lik sonuçla Sarı-Lacivertliler oldu. Cezası yüzünden kar ıla mayı protokol tribününde izleyen Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim cesur tercihlerde bu-lunarak farklı kadro sahaya sürdü. Burak, Drogba ile Elmander’in aynı anda forma giymesi Sarı-Kırmızılıların Kadıköy’e gollü ga-libiyet almaya geldi ine i aretti. Ancak bu hamle ilk 45 dakikada ters tepti. Elmander etkisiz kaldı ı gibi orta sahadaki üstünlük kaybedildi ve atak geli tirmek bile zorla tı. Maçın ilk bölümün-de oyun tamamen Galatasaray yarı sahasında geçti. Buna kar ı-

lık Gökhan Gönül’ün topa elle teması konuk ekibe penaltı ka-zandırdı. Burak’ın golüyle de skor tabelası de i ti: 0-1. Sakatlıkları olan Meireles ile Kuyt’ın yanı sıra sakatlıktan yeni çıkan Emre ve Sow’la derbiye ba layan Fenerbahçe ise evinde taraftarını sevindirmek istiyordu. Zira Avrupa’da fi nalin kapısından dönen, ligde ampiyonlu u ezeli rakibine kaptıran Sarı-Lacivertliler, yorgunluk ve motivasyon kaybı ya asa da se-zonu Galatasaray galibiyetiyle kapatmayı amaçlıyordu. Kanar-ya, yine geriye dü tü ü bir maçı oynuyordu ama bu kez daha

etkili gözüküyordu. 33’te Gökhan’ın ortasında Webo uçarak geldi ve kafayla e itli i sa ladı: 1-1. 36’da Emre’den seken topa hareketlenen Kamerunlu futbolcu durumu 2-1’e ta ıdı. kin-ci devrede kar ılıklı ataklar olsa da birço u net fırsat de ildi. 86’da Sow utunu çekti, direkten dönen topa Kuyt dokun-du ama Muslera ba arılıydı. 88’de Burak kar ı kar ıya kaldı, bu defa kaleci Volkan ık kurtarı yaptı. Mücadelenin uzat-ma anlarında Fenerbahçe’den Volkan, Galatasaray’dan Sabri kırmızı kartla atılınca derbi yine olaylı noktalandı.

Sezonun son derbisinde ampiyon G.Saray’ı a ırlayan Fenerbahçe, rakibini 2-1’le de-virdi. Kadıköy’e 14 yıllık seriyi bitirmek için gelen Aslan, Burak’la öne geçti. Kanar-ya, Webo’nun 3 dakika içinde attı ı iki golle cevap verdi. Maçın sonunda ise Volkan ve Sabri kızarırken her iki takım futbolcuları saha içinde sevinç gösterileri yaptı.

Maçın adamı Kırılma noktasıHayal kırıklı ı

Webo, enerjisini iyi kullandıBu sezon 62. maçına çıkan ve yorgun oldu u gözlenen Fenerbahçe’de Pierre Webo, dün gece takımın en çalı kan is-miydi. Kamerunlu forvet, istekli ve hırslı oyunuyla takımını ate leyen isimdi. Tec-rübeli oyuncu, ba arılı futbolunu attı ı iki golle süslemesini bildi.

Burak net pozisyonu kaçırıncaDakika 88... Fenerbahçe kalecisi Volkan, kar ı kar ıya kaldı ı Burak Yılmaz’ın yerden vuru unu öylesi-ne güzel çıkardı ki, övgüyle çıkaca ı maçı gördü ü kırmızı kartla nega-tife çevirdi. Bu gol olsaydı, belki de maç 2-2’ye gelecekti.

Volkan’ın tecrübesine yakı madıFenerbahçe ve Milli Takım’ın tecrübeli kaptanı Volkan Demirel, dün gece oyu-nu sürekli geren oyuncuların ba ında geldi. Ay-Yıldızlı ekipte yıllarca beraber oynadı ı Sabri’ye yaptı ı hareketle hem kendisini, hem de rakibini oyundan at-tırması profesyonelli ine yakı madı.

- Derbinin FIFA kokartlı hakemi Cüneyt Ça-kır, iyi niyetli olmayan maçta dengesiz karar-

lar verdi. Galatasaray’ın kazandı ı penaltıda yo-rumu do ruydu. Gökhan Gönül, sol eliyle topa müdahale ediyor. Çıkan sarı kart da yerindeydi. Webo’nun ikinci golünde Eboue’ye net bir ekil-de faul var. Top kaleye do ru gidiyor. Eboue önde, Webo arkada depar halinde ko arlarken Webo önündeki rakibini itip dengesini bozup dü ürüyor. Faul verilmesi gerekirken, gol kararı çıkıyor. Bu da müsabakanın sonucunu etkileyen büyük bir ha-kem hatası olarak kar ımıza çıkıyor. 70. dakikada Kuyt, Galatasaray ceza alanında, me in yuvarlak ceza sahası dı ında. Yerdeki Riera, Kuyt’a sa aya-ıyla çelme takıyor. Net penaltı verilmiyor. Bu po-

zisyon en kötü ceza alanı çizgisi üzerinde ola-rak de erlendirilse bile ki kural gere i çizgi-ler sınırlandırdıkları alana dahildir. Dolayı-sıyla ceza içi sayılır. F.Bahçeli Volkan Demi-rel ve G.Saraylı Sabri Sarıo lu’na çıkan kır-mızı kartlar da do ruydu. Ancak 1 No’lu Yar-dımcı Hakem Bahattin Duran, hiçbir pozisyo-na yardım etmemesi ve sorumluluk almamasıy-la dikkati çekti. Her iki takımdan gelen ve geri pas diye yorumlanması gereken pozisyonlara ofsayt bayrakları kaldırması yanlı tı. Mehmet Topal’ın kaleye geçme sebebi F.Bahçe’nin üç oyuncu de i iklik hakkını kullanmasıydı. Ay-rıca Melo’nun Çakır’ın sırtına çıktı ı pozisyon hiç masumane de ildi. ali ay din@za man.com.tr

Çakır, yanlı larıyla sonuca etki etti

maçın analizi Ali Aydın

MAÇINöZETi

.

Derbi iki kaptanın birbirlerine ba arı dile iyle ba -larken 90 dakikanın bitiminde gerilim hakimdi.

Volkan Demirel’in kırmızı kartla oyun dı ı kalma-sından sonra kaleye Mehmet Topal geçti.

Galatasaray çalı tırıcısı Fatih Terim, cezası se-bebiyle mücadeleyi protokol tribününden izledi.

FOTO

RA

F: Z

AM

AN

, MA

HM

UT

BU

RA

K B

ÜR

KÜK

FOTO

RA

F: Z

AM

AN

, SEL

MA

N E

TÜR

KLER

FOTO

RA

F: Z

AM

AN

, MEH

MET

YA

MA

N

FOTO RAF: ZAMAN, MAHMUT BURAK BÜRKÜK

Fenerbahçe: 2 Galatasaray: 1FENERBAHÇE: Volkan Demirel 3, Gökhan Gönül 7, Bekir r-tegün 7, Yobo 7, Hasan Ali Kaldırım 7, Mehmet Topal 7, Meire-les 5 (Dk. 67 Caner Erkin 3), Kuyt 7, Emre Belözo lu 6 (Dk. 63 Salih Uçan 3), Sow 6, Webo 8 (Dk. 81 Mehmet Topuz ?)

GALATASARAY: Muslera 6, Eboue 4 (Dk. 81 Aydın Yılmaz ?), Gökhan Zan 5, Semih Kaya 5, Riera 4, Hamit Altıntop 4 (Dk. 75 Sabri Sarıo lu ?), Melo 4, Selçuk nan 5, Drogba 5, Elman-der 4 (Dk. 46 Amrabat 5), Burak Yılmaz 5

GOLLER: Dk. 33 ve Dk. 36 Webo / Dk. 25 Burak Yılmaz (Pen.)

SARI KARTLAR: Gökhan Gönül, Caner Erkin / Drogba, Gök-han Zan, Amrabat

KIRMIZI KARTLAR: 90+2 Volkan Demirel / Dk. 90+2 Sab-ri Sarıo lu

HAKEMLER: Cüneyt Çakır 4, Bahattin Duran 4, Tarık On-gun 4

STAT: Fenerbahçe ükrü Saraco lu

2013’ün en iyi seçimi.

Avensis2.500’ye varan indirim

55.800’den başlayan fiyatlar

2

Toyota Finans'tan herkese 1 yıl boyunca 7/24 Acil Sağlık Hizmetleri

ve Sigorta Paketi hediye!

KADIKÖY’DE GELENEK BOZULMADIERHAN GÜVEN

1Sezonun son derbisinde şampiyonG.Saray’ı ağırlayan Fenerbahçe, raki-

bini 2-1’le devirdi. Kadıköy’e 14 yıllık seriyibitirmek için gelen Aslan, Burak’la önegeçti. Kanarya, Webo’nun 3 dakika içindeattığı iki golle cevap verdi. Maçın sonundaise Volkan ve Sabri kızarırken her iki takımfutbolcuları saha içinde sevinç gösterileriyaptı.

Süper Lig’de zirve yarışı geçen haftaGalata-saray’ın şampiyonluğunu ilan etme-siyle bitti. Sarı-Kırmızılılar 14 yıldan beri ga-libiyete hasret kaldıkları Şükrü Saracoğlu

Stadı’na sadece prestij için çıktı. Fenerbahçeise hem Devler Ligi’ni garantilemek hem desahasındaki üstünlüğü sürdürmeyi hedefli-yordu. Öncesinde gündemi alkış polemiği-nin belirlediği, son dakikalarına gerginlikle-rin damga vurduğu derbide gülen taraf 2-1’lik sonuçla Sarı-Lacivertliler oldu.

Cezası yüzünden karşılaşmayı protokoltribününde izleyen Galatasaray Teknik Di-rektörü Fatih Terim cesur tercihlerde bulu-narak farklı kadro sahaya sürdü. Burak,Drogba ile Elmander’in aynı anda forma giy-mesi Sarı-Kırmızılıların Kadıköy’e gollü ga-libiyet almaya geldiğine işaretti. Ancak buhamle ilk 45 dakikada ters tepti. Elmander

etkisiz kaldığı gibi orta sahadaki üstünlükkaybedildi ve atak geliştirmek bile zorlaştı.Maçın ilk bölümünde oyun tamamen Gala-tasaray yarı sahasında geçti. Buna karşılıkGökhan Gönül’ün topa elle teması konukekibe penaltı kazandırdı. Burak’ın golüyle deskor tabelası değişti: 0-1.

Sakatlıkları olan Meireles ile Kuyt’ınyanı sıra sakatlıktan yeni çıkan Emre veSow’la derbiye başlayan Fenerbahçe iseevinde taraftarını sevindirmek istiyordu. ZiraAvrupa’da finalin kapısından dönen, ligdeşampiyonluğu ezeli rakibine kaptıran Sarı-Lacivertliler, yorgunluk ve motivasyon kaybıyaşasa da sezonu Galatasaray galibiyetiyle

kapatmayı amaçlıyordu. Kanarya, yine geriyedüştüğü bir maçı oynuyordu ama bu kezdaha etkili gözüküyordu. 33’te Gökhan’ınortasında Webo uçarak geldi ve kafayla eşit-liği sağladı: 1-1. 36’da Emre’den seken topahareketlenen Kamerunlu futbolcu durumu2-1’e taşıdı. İkinci devrede karşılıklı ataklarolsa da birçoğu net fırsat değildi. 86’da Sowşutunu çekti, direkten dönen topa Kuyt do-kundu ama Muslera başarılıydı. 88’de Burakkarşı karşıya kaldı, bu defa kaleci Volkan şıkkurtarış yaptı. Mücadelenin uzatma anla-rında Fenerbahçe’den Volkan, Galatasa-ray’dan Sabri kırmızı kartla atılınca derbi yineolaylı noktalandı.

Page 48: ZAMAN NEWS 215