avrupa birliği Ülkelerinde din-devlet...
TRANSCRIPT
. Avrupa Birliği Ülkelerinde Din-Devlet ilişkisi
Hukuki Yapı 1 Din Eğitimi 1 Din Hizmetleri
Editörler
Ali Köse - Thlip Küçükcan
istanbul 2008
Yayın No: 389
Sempozyumlar/Paneller- 5
Avrupa Birligi Ülkelerinde Din-Devlet ilişkisi Hukuki Yapı/Din EğitimVDin Hizmetleri Redaksiyon: Cengiz Şeker Kapak tasanmı: MimErnin Sayfa tasanmı: Ender Boztürk Baskı: TDV Yayın Matbaacılık ve Ticaret işlt?tmesi
IŞBN 978-975-389-522-4
islam Araştinnalan Merkezi (iSAM) Altunizade icadiye Bağlarbaşı Cad. 40 Bağlarbaşı 34662 Üsküdar-istanbul Tel. (0216) 474 08 50 Faks (0216) 474 08 74
www.isam.org.tr
Bu kitap; Türkiye Diyanet Vakti Mütevelli Heyeti'nin 17.05.2006 gün ve 1208/4 sayılı karanyla basılmıştır. Teblig ve müzakerelerin bilim, dil ve düşünce açısından sorumlulugu tebligci ve müzak_erecilere aittir. © Her hakkı mahfuzdur; istanbul, 2008
ı. Din-Devlet ilişkisi: Anayasal Çerçeve ı. ı. Temel ilkeler
FRANSA
Prof. Dr. Francis Messner Strazburg Üniversitesi
Fransız Anayasası'nda, diğer Avrupa Birliği ülkelerinden farklı olarak, dinle ilgili çok az metin vardır. Bu metinler, bizzat 1958 Anayasası ve daha önceki anayasalardan aktanlan metinler (örneğin 1946 Anayasası'nın girişi) ile "Cumhuriyet kanunlannın tanıdığı temel prensiplerudir. Bunların yanında bazı ek metinler de mevcuttur; ancak bunlar henüz hukUki onay kazanrnarnışlardır. Bunlara genellikle ele alınan olay çerçevesinde laikliği felsefi arılarnda desteklemek amacıyla müracaat edilir. Fransız Anayasası'nın din konusundaki tartışılmaz metinleri şunlardır:
4 Ekim 1958 Anayasası'nın 1. maddesi: "Fransa, bütün vatandaşlarına kanun önünde köken, ırk ve din farkı gözetmeksizin eşit haklar sağlayan bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyettir. u
·insan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi'nin 10. maddesi: "Hiç kimse, açıklandığında kanunla sağlanan düzeni bozmadığı sürece, dinl olarılar da dahil, sahip olduğu kanaatlerden dolayı soruırılu tutulamaz. u L3 Ekim 1946 Anayasası'nın Giriş Bölümü: "Hiç kimse kökeni, kanaatleri
ve inançları açısından çalışma veya istihdam konusunda ayrımcılığa maruz bırakılamaz ... Her seviyede özgür ve laik bir kamu eğitim sisteminin organizasyonu devletin görevidir.·~
Anayasa Komisyonu anayasal değere sahip olan Cumhuriyet kanunlannın tamdığı bazı temel prensipleri tamırılamakla soruırıludur. Bu prensipler homojen bir hukuki geleneğin sonucudur ve 1946 öncesine uzanan Cumhuriyet kanunlarında da yer alrnıştır.{hnayasa Komisyonu, dinl hukuklaherhangi bir şekilde bağlantılı olan ve Cumhuriyet kanunlannın tamdığı 5 temel prensip be-
113
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
lirlerniştir: 1- Eğitim özgürlüğü. 2- Vicdan özgürlüğü. 3- özel hayatın saygınlığı. 4- Teşkilatıanma özgürlüğü. 5- Fikirlerini ifade etme özgürlü~Yukanda da ifade edildiği gibi, Fransa, diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelere nispetle dinler için bir statü veya bir sistem oluşturmaya yönelik daha az anay_asal veya kanuru düzenlemeye sahiptir. Bu konudaki hükümlerin azlığı, Fransa'nın dinle ilgili yasalannda (hukukunda) bir dizi farklı sistemin oluşmasına yol açrmştır. Fransız yasalan (hukuku) tekdüze değildir; coğrafi ve kültürel farklılıklar ile tarihi hadiselerin meşrulaştırdığı bir asimetrik sistemler geleneği oluşturan pragmatik politikalar nedeniyle daha çoğulcudur.
Çeşitliliğin ilk unsum, 9 Aralık 1905 tarihli Aynlık Kanunu (law of separation) olarak arnlan kanundur. Bütün Fransız vilayetlerinde geçerli alınakla birlikte bazı istisnalan da mevcuttur: Guyana, Bas-Rhin, Haut-Rhin ile Moselle vilayetleri ve "Territoires et collectivites d'Outre-Mer" olarak adlandınlan denizaşın Fransız topraklan.
Fransa'ya özgü bu çeşitliliğin ikinci unsum "gallicarıisme"den, yani Fransa kralı ile Fransız ruhhanlan arasında Vatikan'ın gücünü sınırlamak için yapılan aİıtlaşmadan (Papa'nın otoritesirıi sınırlandırmak' ve Fransız ulusal kilisesirıi güçlendirmek için Fransız Katolik kilisesi içinde kabul edilen esaslardan) çıkanlınıştır. Bu siyaset, Fransız Devrimi ile kısmen bozulınakla birlikte, bugün de Fransız hükümeti ile kamu yönetimlerinin din politikalannda varlığını sürdürmekte, şüpheli görülen dini kurum ve faaliyetlerin kontrol edilınesine yönelik teşebbüslerden oluşmaktadır.
ÜÇüncü unsur, din özgürlüğünü bireyselliğe dayalı bir yaklaşımla ele alan Fransız Devrimi'nin metinleridir. Bu metinler kişileri sosyal bağlann oluşturduğu gruplann üyeleri olarak değil, özgür bireyler olarak görür. Dolayısıyla, sosyal gruplara özel birtakım hakiann bahşedilınesi prensip olarak imkansızdır. Fransız hukuk sistemi bir grubun yasal olarak özerk görülemeyeceği esasını getirir, buna karşılık gruplara örgütlenme hakkı da tanır. Anayasa Komisyonu'nun eski bir üyesi olan Jacques Robert' e göre: "Din özgürlü~, yalın bir kanaat özgürlüğünün ötesindedir; zira dini inançlar ancak kiliseler faaliyetlerin-" ·,.
de tam anlamıyla özgür olduklannda gelişebilir. Din özgürlüğü, zımnen kilise-lerin serbestçe örgütlenebilıne hakkına sahip olınası gerektiğini de ifade eder."
Dördüncü unsur, devletin, işbirliği yapacağı dinleri veya cemaatleri belirlerken seçici davranmasıdır. Devletten kısmi destek almasına i.mkfuı tanınan dinler sadece felsefi laikliğe uygun olanlardır. Bunun aksine, sosyal açıdan çekişmeci dini gruplar veya dini uygulamalan spesifik kanuniann kapsamına girdiği için "aşın" olarak görülenler açısından tersi bir durum söz konusudur. Bu konuda aşağıdaki iki örneği verebiliriz: 12 Haziran 2001 tarihli kanun insan haklan ile temel özgürlükleri ihlal eden inançlara sahip olan hareketlere karşı güçlü önleyici ve sert kıstaslar içermektedir. "Laiklik" prensibinin uygu-
114
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
lamasıyla ilgili ı5 Mart 2004 tarihli kanun ise, kamu okullan ile orta dereceli okullarda dini aidiyeti ifade eden harid sembollerin taşınmasını ve kıyafet şekillerini düzenlemektedir. Tartışmaya yol açan kanunlar, altmış milletvekili veya senatörün talep etmesi halinde tekrar incelenmek üzere Anayasa Komisyonu'na götürülebilir. Fakat bu iki kanun için böyle bir teşebbüsün olmaması, bunların yasama organı tarafından anayasaya aykırı olarak değerlendirilmediğini göstermektedir.
1.2. Laiklik Anayasa metinleri ve Anayasa Konseyi (Conseil Constitutionnel) laiklik
tanımı yapmaz. Yıne de, pozitif hukukun ve özellikle de dirıle ilgili düzenlernelerin incelenmesiyle tanımın bazı unsurlan ortaya çıkanlabilir. Anayasal prensip, siyasi güç ile din arasında bir aynm tesis eder. Devlet, dini konularda tarafsızdır ve kamu hizmetleri dirıin dışındadır. Bununla birlikte, tarafsızlık devletin bütün dirıleri görmezden geleceği anlamına gelmez. Kilise ile devletin ayrışmasını düzenleyen ı 905'teki kanun böyle bir fikre karşı çıkar; zira söz konusu kanun, her şeyin ötesinde serbest bir şekilde dini ibadetlerin ifasını ve dini kurumların örgütlenmesirıi garanti altına almayı amaçlamış; devletin dinIere karşı kayıtsız kalmasını hedeflememiştir. Fransız laikliği, devlet açısından bütün diniere saygı duyan ve dini çoğulculuğu tanıyan pozitif bir tarafsızlık prensibi ortaya koyar.
Anayasa Komisyonu başkanı ı 946'da şunlan söylemişti: "Laiklik bir felsefe veya doktrin değildir; bütün düşüncelerin ve doktrinlerin bir arada var olmasını ve bütün inançlara saygıyı ifade eder." Anayasa Komisyonu ı 9 Kasım 2004 tarihinde, Fransız Anayasası'nın Avrupa Anayasası Sözleşmesi ile uyumlu olup olmadığı konusunda, Sözleşme'nin II-70. maddesinin ilk paragrafında yer alan "Kişi dini inancının gereğini bireysel olarak veya grup halinde açıkça icra etme hakkına sahiptir" ifadesinin, Fransız Anayasası'nın ı.
maddesinde yer alan "Laik Fransa CUmhuriyeti'nde dini inançlardan hareketle ~u kurumlan ile bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen genel kurallara aykırı uygulamalann icra edilemeyeceği" şeklindeki ifade ile çelişmediğine karar verdi (no: 2004-505 DC).
mınıştay (Conseil d'Etat), 6 Nisan 200ı (SNES) tarihli karanyla "CUmhuriyet kanunlannın tanıdığı temel prensip"lerden olan laikliği bir kez daha pekiştirerek Alsace-Moselle'de ı Haziran 1924 tarihli kanunla belirlenen yerel dini kanunların istikrarlılığını onaylarnıştır. "Laiklik" prensibi daha ı 946 Anayasası'na dahil edilmeden önce anayasal bir değer taşımaktaydı ve yasama organı tarafından yerel dini kanunlar onaylandığında zaten yürürlükteydi.
Fransa sosyolojik açıdan derin bir şekilde laikleşmiş bir ülke olarak tarıımlanır. Fakat Fransa' da hrua Ka to lik kültür ve geleneklerinin yaygın olduğu da
llS
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
bir gerçektir. Bu Katalik boyut zaman zaman siyasi kururnlar düzeyinde de görülebilir. örneğin, vefat eden eski devlet başkanlannın cenazeleri için Paris'teki Notre Dame Katedrali'nde büyük dini merasimler yapılır.
1.3. Dini Gruplarla İlişkiler Fransız Anayasası belirli bir dine veya kiliseye referansta bulunmaz. Ulu
sal kilise veya din yoktur. Bütün diniere eşit mesafede durulur. Dini grupların temsilcileri için parlamento veya serratoda herhangi bir koltuk aynlmarnıştır. Devlet sisteminde ayncalıklı bir konumlan yoktur. Aynı inanca sahip ve belli bir hayat düzenine göre yaşamayı amaç edinen insanların gönüllü olarak bir araya gelmesiyle oluşan dini cemaatler, genel hukuk (1 Temmuz 1901 tarihli yasa) veya Alsace-Moselle yerel hukuku (2 Ocak 18,17 tarihli yasa, 31 Ocak 1852 tarihli yasa) tarafından belirlenen prosedüre göre devlet tarafından tanınabilirler. Günümüzde artık bu iki sistem arasında fark kalmamıştır. Resmi olarak tanınmak için müracaatlar, cemaatin tüzüğü ve tabi olduğu dini otoriteden alınacak bir sertifika ile birlikte, topluluğun lideri tarafından içişleri Bakanlığı'na yapılmalıdır. Katalik Kilisesi'nde bu lider piskopostur. Tanınmış cemaatlere geniş yetkiler verilmiştir ve bunlar tüzel kişiliklerin kullanabileceği her türlü vatandaşlık hakkından istifade edebilirler. Dini cemaatlere mensup şahıslar, diğer herkes gibi parlamento için aday olabilir ve siyasi faaliyetlerde bul~nabilirler. Devlet tarafından seçilmiş olan fakat dini cemaatlerin temsilcisi olmayan dini cemaat mensuplan Ulusal Etik Kornitesi (Cornite Consultatif National d'Ethique) gibi kurullara üye olarak tayin edilirler.
Dini grupların denetlenmesi iki idari birimin sorurnluluğundadır: Paris'teki Dini Cemaatler Merkez Bürosu ile Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle'deki Dini Cemaatler Bürosu. Bu iki birim, devletin merkezi yönetimine, daha açık bir ifadeyle, Genel Yönetimler Müdürlüğü ile İçişleri Bakanlığı'ndalçi Siyasi işler ve özel Demekler Müdürlüğü dahilinde Bölgesel Yönetimler ve Siyasi işler JMüdürlüğü'ne bağlıdır. Paris'te bulunan Dip! Cemaatler Merkez Bürosu, ulusal hukuk ve yerel hukuk çerçevesinde (Alsace-Moselle, Guyana ve diğer derıizaşın kolonilerde) tanınmış dini gruplar üzerindeki idari denetimi _yürütür. Aynı zamanda dini gruplara yapılan bağış ve vasiyederin onaylanması ile ilgili prosedürlere, özellikle bu prosedürler mirasçılar tarafından bloke edildiğinde, müdahil olur. Dini Cemaatler Merke? Bürosu'nun idari yetkileri sınırlıdır. Yukanda bahsettiklerimiz dışında, ancak dini hukukla ilgili olarak kamusal ve dini otoritelere hukuki danışmanlık hizmeti vermek gibi birtakım rolleri mevcuttur. Bunun yanında, yakın geçmişte Fransa'da islam dininin teşkilatlanması konusunda, özellikle de Fransa islam Konseyi'nin (Conseil français du culte musulman) kuruluş zamarılannda önemli bir rol üstlenmiştir.
116
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle bölgelerine bakan Dini Cemaatler Bürosu merkez1 yönetimin bir parçasıdır ve Strazburg'da bulunmaktadır. Devlet tarafından tarıman dini cemaatlerin dirı adamlannın yönetim ve finansmanından sorumludur. Ayın zamanda karnuya ait dini kurumlar ile bölgesel dini oluşumların yönetim ve denetimiyle de ilgilenir. Bu iki kurum bütçelerini her zaman kendileri idare etmezler. İçişleri Bakanlığı, ihtiyaç duyduğu hallerde kendi bünyesinden bu kurumlara teknik damşman tayin eder. Bu damşmanlar son yıllarda İslam'la alakah konularda uzmarılaşmışlardır.
Genel Hukukta 9 Aralık ı905 tarihli kanun, inanılanın aksine, devletin diniere karşı tama
men kayıtsız kalması şeklinde bir prensip ortaya koymaz. Kamu yetkilileri, son derece doğal olarak, organize dini gruplan görmezden gelmezler, zira dini gruplar da sendikalar ve ortak hedeflerini gerçekleştirrnek için bir araya gelen insanlarm oluşturduğu diğer demekler gibi sosyal gruplardır. Hukuk, tüm bu grupların faaliyetlerini gerçekleştirecekleri organizasyonlan ve alabilecekleri destekleri kolaylaştırmak amacıyla kanuru bir çerçeve sağlar. Demeklerle ilgili ı Haziran ı90 ı ve sendikalarla ilgili 2ı Mart ı884 tarihli kanunlan örnek alan ı905 tarihli kanun, amaçlauna uygun bir demek yapısı oluşturmak suretiyle dini gruplara kamusal özgürlük bahşeder. Bu anlamda, ı905 kanununun "Kilise ile devletin aynlmasına dair kanun" şeklinde yorumlanması, modası geçmiş bir tarıımlamadır. Böyle bir isimlendinne ayın zamanda hatalıdır. Çünkü ı905 kanunu, dini kuruluşlarm kamusal kurum olma özelliklerine son vermiş, ancak onlara demekleşme irnkfuu tarıımıştır. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında, dini cemaatler aleyhine gerçekleşen yeni bir durum söz konusu olmamıştır. Çünkü cemaatlerin, sınırlı da olsa kamu desteğinden yararlanma irrıkanlan devam etmektedir. Bu nedenledir ki, ı905 kanununu ve onu tamamlayan ek düzenlemeleri, her şeyden önce dirıin özgür bir şekilde ifa edilmesini, dini kuruluşların ve faaliyetlerin örgütlenmesini teminat altına alan bir sistem olarak görrnek gerekir.
ı905 kanunu, demekler sistemini genel olarak düzenleyen ı Temmuz ı90 ı tarihli kanunun yanında özel bir kanun olarak karşımıza çıkmakta ve özel amacıyla tammlanan yeni bir demek türü tamını oluşturmaktadır: ı905 kanununun ı8 ve ı9. maddelerine göre, dini derneklerin amaç ve mahiyeti sadece dini olmalıdır. Başka bir deyişle, devlet bu tür derneklere kendi amacını tarıımlama özgürlüğü vermemektedir. Ayın şekilde derneğe üyelik de kurala bağlanmıştır: üyeler derneğin kayıtlı olduğu bölgede ikamet etmeli ve derneğin yine ayın bölgenin nüfusuna göre 7 ile 25 arasında değişen üyesi olmalıdır. Danıştay, bir derneğe dini cemaat statüsünün verilebilmesi için üç zorunlu kriteri dikkate almaktadır: ı- Demek, inanç nesnesi tabiat üstü olan insanlardan oluşmalıdır (Danıştay, ı 7 Haziran ı988, Union des Athees). 2- Derneğin
117
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
amacı tamamıyla d.inl olmalıdır. 3- Faaliyetleri kamu düzenini bozacak nitelikte olmamalıdır (Danıştay, 24 Ekim 1997, n 187122). Bununla birlikte, 1905 kanunu d.inl derneklerin özel d.inl amaçlan konusunda rnüphern kalmaktadır. Kanunun 18 ve 19. maddelerine göre d.inl dernekler toplu ibadetleri finanse etrnek ve yürütrnek içiri kurulurlar. Dolayısıyla, d.inl ibadetler hem maddi hem de manevi boyut ihtiva eder. Bu, 190~ kanununun Katalik kilisesi tarafından tenkit edilrnesirie sebep olmuştur. Zira Katalik kilisesirie göre kanun, ibadetlerin yönetim ve gözetirnirıi rahip sınıfından olmayan kişilerin oluşturduğu bir derneğe havale etmek suretiyle piskoposların kilise nezdirıdeki merkez! rolünü görmezden gelmiştir (Vehementer N os Genelgesi, 11 Şubat 1906). Başka bir ifadeyle, Katalik kilisesi bir derneğe dönüşen iriançlı bir heyet tarafından kurulmamıştır, aksirie havarilerin halefi konurnundaki birinin, bir piskoposun varlığıyla oluşmuştur. Bu anlamda, 1905 kanunu Cumhuriyet ve militan cumhuriyetçiler açısından acı bir başansızlık halirıe gelmiştir, zira d.inl derneklere dair olan ıv. başlık hiçbir zaman Frarısız halkının çoğunluğunun tabi olduğu d.inl temsil eden Katalik kilisesirie kabul ettirilernerniştir. Katalik kilisesirıirı bu itirazı bazı zorluklara yol açmıştır.
ibadetin topluca ifa edilrnesirıirı organizasyonu ile ilgili ilk zorluk kısa zamanda halledilrniştir. 1907'den önce, d.inl olmayan özel dernekler düzenleyecek olduklan karnuya açık herhangi bir toplantıyı resınl makamlara bildirrnek zorundaydılar, sadece d.inl dernekler bundan rnuaftı. 28 Mart 1907 tarihli kanun, bu zorunlu bildiriyi feshetti. Bu, Katalik kiliseler ile piskoposlukların artık diril bir dernek halirıe gelmeksiziri bu yükümlülükten kurtulması anlamına geliyordu. Aynı kanun, diril birialara sahip olan resınl makamlara bu birialan ibadet amacıyla ücretsiz olarak diri adamlarına tahsis etme imkarn da vermişti.
ikinci zorluk, (Protestanlar ile Yahudiler gibi) önceden tarıınrnış diğer dinlerden farklı olarak Katalik kilisesirıirı 1905 kanununa uymayı ve diril dernekler halirıde kendisirıi yeniden yapılandırrnayı reddetiniş olmasıydı. Bunun anlamı, Katalik kilisesirıirı Frarısa'da karrum açıdan hiçbir meşruiyeti olmayan bir dururnda kalrnasıydı. Bu kördüğürnün çözümü piskoposun :y:etkisirıi tammak ve garanti etmek suretiyle Katalik kilisesirie kendi başına 1905 kanununa uygun ve aynı zamanda da Katalik kilisesirıirı özel tüzüğü ile de uyumlu olacak dernekler oluşturma imkarn tamnrnasıydı. Katalik kilise derneklerinin Frarısız hükümeti tarafından bu model üzerinde şekiilendirilen statüleri üç hukuk danışrnammn değerlendirrnesirie sunuldu ve neticede 7 Nisan 1923'te 1905 kanununa uygun olduğu hükmüne vanldı. Danıştay Genel Kurulu 13 Aralık 1923 'te bu uygunluğu tasdik eden resınl bir deklarasyon yayırnladı. Daha sonra, Frarısız hükümeti ile yürütülen müzakereler ve Katalik kilisesi tarafından basitleştirilmiş bir formda uluslararası bir antlaşma olarak tamrnlanan
118
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
bir uzlaşma (modus vivendi) 18 Ocak 1924 tarihinde (Maximam Gravissi
mamque) Vatikan tarafından onaylandı. Bölge piskoposluğuna bağlı bir kilise derneği sıradan bir dilli derneğe göre daha sınırlı bir amaca sahiptir. Onun amacı, "Piskoposun yönetimi altında, Papalık ile görüş alışverişi içinde ve Katolik kilisesi tüzüğüne uygun bir şekilde Katalik ibadetirıin finansmanını ve sürdürülmesirıi sağlamaktı." Böylece Fransa'daki her Katalik kilisesi bölgesinde, piskoposun inisiyatifi ile kurulacak tek bir kilise derneği olacaktı.
Alsace-Moselle* Yerel Kanunu'nda Alsace-Moselle Yerel Kanunu'nda resmf olarak tanınan ve kamu hukuku
çerçevesinde ve ayın zamanda her biri kendi özel kuruluş tüzüğüne uygun şekilde örgütlenmiş dört dini cemaat (Katolik, Lutheryan, Reformist ve Yahudi) bulunmaktadır. Diğer dilli gruplar ise, özel hukuk çerçevesinde serbest bir şekilde örgütlenebilmektedir.
Metz ve Strazburg'daki Katalik kiliseleri, Alsace-Lorraine Reform Kilisesi, Alsace-Lorraine Lutheryan kilisesi ve Yahudi cemaati, kamu otoriteleri tarafından Katalik kilisesi ile devlet arasında imzalanan antlaşmalar ( Concor
dat) ve Anayasa maddeleri (18 Germinalan X -1802) ile 25 Mayıs 1844 tarihli yönetmelikte belirlendiği şekliyle dilli bölgeler ve kamusal dilli kurumlar çerçevesinde örgütlenmiştir. Katalik ve Protestan kiliseleri ile Yahudi cemaatleri artık tüzel kişilik statüsü kazanan kendi üst kurullan tarafından yönetilir. Bu kamusal dilli kuruluşlar ayru zamanda kendine özgü kurumlardır. Dini mahiyetleri, manevi misyonlan ve kendi kendine örgüdenebilme özgürlükleri nedeniyle devlet kurumlan olarak tarumlanamazlar. "Laiklik" prensibi nedeniyle de, devletin bunlar üzerindeki denetimi sadece kamu düzenini veya bunların her birinin ge.rçek çıkarlarını korumak amacıyla gerçekleştirilebilir (Tribunal administratif de Strasbourg, 27 Haziran 1996). Bu kurumların karar organlan idari otorite statüsüne sahiptir ve verdikleri kararların tamamı diğer herhangi bir idari birim gibi idare hukuku kurallarına uygun olmalıdır. Bunlar idari mahkemelerde yargılanabilirler.
Devlet tarafından tanınmamış veya herhangi bir statüsü bulunmayan dilli gruplar, tamamıyla yerel hukuka göre kurulan demekler çerçevesinde özel hukuka göre teşkilatıanmaktadır (Yerel Medeni Kanun 21 ve 79. maddeler). Bu tür derneklere, demek olarak tescil edilmelerinden itibaren, genişletilmiş bir tüzel kişilik hakkı verilmiştir.
Kolonilerdeki Yerel Hukukta 9 Aralık 1905 tarihli kanun, dilli kurumlarm özel kıstaslarla yönetildiği Gu
yana veya "Territoires et collectivites d'Outre-Mer" bölgesinde hiçbir zaman
• Alsace-Moselle bölgesi ll. Dünya Savaşı'ndan önce Alınanya ile Fransa arasında sürekli olarak el de-ğiştinniş, ll. Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa'da kalı:nıştır (çn). ·
119
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
uygulanmamıştır. Guyana yerel hukuku sadece hem kamu kuruluşu hem de (misyon konseyleri şeklinde) özel kuruluş statüsünde teşkilatıanmış olan Katolik dininin desteklenmesini öngörmektedir. Misyon konseyleri 1939'da oluşturulmuş ve aynı şekilde "Territoires et collectivites d'Outre-Mer" içinde de kurulmuştur. Bunlara genişletilmiş yetkiler verilmiştir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Fransa'daki dirll oluşumlar ya 1905 kanununa göre özel demekler halinde ya da anayasadan veya Alsace-Moselle Yerel Hukuku çerçevesinde her dirı1 giubun kendi iç kurallanndan çıkanlan özel şartlar dikkate alınarak teşkilatlanmışlardır.
2. Din Hizmetleri ve Din Eğitimi 2.1. Din Hizmetleri 2.1.1. Din Hizmetlerinin Sorumlulan ve Yürütülmesi Fransa'da halkın dilli konulardaki isteklerini karşılama sorumluluğunu
üstlenen belirli bir kamu kurumu yoktur. Bireyler veya özel kuruluşlar, bu yöndeki taleplerini karşılamak üzere, sorumluluk alanı bu konulan kapsayan kurumlara başvurabilirler. Sözgelimi din konusundaki çeşitli ihtiyaçlar için yerel eğitim idarelerine; orta dereceli okullarda din hizmetleri için (şapel açmak vb.) yerel okul idarelerine; hapishane ve hastanelerde din hizmetleri için hapishane ve hastane idarelerine müracaat edilebilir.
Dilli gruplar okul, gençlere yönelik yurt, kurs veya kendi diledikleri şekilde başka mekanlar oluşturabilirler. Zaman, mekan ve sayı açısından hiçbir özel sınırlama bulunmamaktadır. Bu şekilde kurulan bütün kurumlar genel hukuka uygun olmalıdır.
örneğin, Fransız hukukunda cemaatlere ait tıbbi veya yardım amaçlı organizasyonlarla ilgili özel düzenlemeler bulunmamaktadır. Bu kurumlar genel hukuk (yani özel sağlık kuruluşlannı ilgilendiren ve bunlann kamu sağlık hizmetleri ile aynı nitelikte hizmet vermesini veya kamu kurumlan ile işbirliği halinde çalışmasını öngören Kamu Sağlığı Kanunu ile sosyal refah veya tıp ve sbsyal refah kurumlan ile ilgili 30 Hazirart.1975 tarih ve 375-535 sayılı kanun) çerçevesinde faaliyet gösterirler.
Bu kurumlann %85'i dernekler, geri kalanlan da vakıflar veya ticarı şirketler tarafından idare edilir. Bu __ demek, vakıf veya şirketler resm1 kurumlardan veya dilli gruplardan bağımsızdır. Bununla birlikte, bunlann statüsü idan kurullannda bazı dirı1 oteritelerin temsilcileri için kanunen belli sayıda kontenjan aynimasını gerektirebilir.
Fransız hukuku, dirı1 sağlık kuruluşlanna özel bir muamelede bulunmamakla birlikte, resm1 metinler, yasama ve hukuk doktrini tarafından düzenlenmiş olan "taahhütler üzerine kurulan teşebbüsler" için öngörülen prosedürler çerçevesinde bazı dirı1 görevlerin varlığını da dikkate alır. Yukanda da görüldüğü ,
120
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
gibi, Fransız hukuk doktrininin büyük bir kısmı tarafından benimsenen "taahhütler üzerine kurulan teşebbüsler" ifadesi dini, felsefi, siyası veya sendikal boyutu olan kuruluşlan tanımlamak için kullanılmıştır.
Sağlık ve bakım hizmetleri personeli (doktorlar,. hemşireler ve yardımcı hemşireler) devlet okullan veya devlet tarafından tarıman okullardan mezun olarılar arasından seçilir ve devlet ile sağlık ve bakım hizmetleri sektörü arasında irrızalanan kontratlara uygun şekilde istihdam edilirler. Sağlık ve bakım hizmetlerinde çalışan personele işe alınırken dinleri hakkında herhangi bir şey sorulmaz, ancak onların da kendilerini istihdam eden cemaatin bakış açısına saygılı olmalan gerekir.
2.1.2. Din Hizmetlerinin Finansınarn Genel Hukukta Dinl oluşumların finansınarn konusunda 9 Kasım 1905 tarihli kanunun 2.
maddesi; "Cumhuriyet, herhangi bir dinl tanımadığı ve desteklemediği gibi, herhangi bir cemaatin ve din adarnlanmrı maaşlarını da ödemez ... " hükmünü içermektedir. Bu kanun, dinl kururnlara kamudan mali destek sağlayan bir önceki kanunun (18 germinalan X- 1802) tamamen zıddıdır. Devletin dinl yönetimlere ve lideriere ücret ödemesi yasaklanrnıştır. Katalik ve Protestan papazlan, Yahudi halıarnlan ve Müslüman imarnlar gibi görevliler ile Katolik piskoposu, Protestan kiliselerinin başkarılan, Yahudi hahambaşılan ile Müslüman başimarnlar dinl faaliyetleri nedeniyle din ile devletin kanunla ayrıldığı bir ülkede devletten herhangi bir şekilde ücret almazlar. Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle, Guyana ve diğer denizaşın müsternlekelerde bu konudaki kanunlar farJilldır.
Bununla birlikte, Fransa'nın en yüksek idare mahkemesi olan Darııştay, devletin dinl gruplan desteklemesi hakkındaki yasağı anayasal bir kanun hükmünde değerlendirmez. Danıştay verdiği kararlarda şuna hükmetrrıiştir: "Anayasada yer alan ve devlet ile bölgesel ve yerel idareciler açısından dine karşı tarafsız bir tavn ifade eden "laiklik" ile dinl gruplara eşit davramlması prensibi bizatihi genel menfaat ya da bölgesel veya yerel yönetimlerin idaresi altındaki toprakların menfaati açısından, kanunun tamrnladığı şartlara uymalan sağlarımak suretiyle diril cemaatlerin kamu tarafından desteklenrrıesirıi yasaklamaz" (Danıştay, 16 Mart 2005).
1905 kanununda yer alan, "dinlerin kamu tarafından finanse edilmemesi" prensibinin bazı istisnalan bulunmaktadır. Bunların bir kısmı bizzat 1905 kanununda yer almıştır. Yukanda zikredilen 2. maddenin 2. paragrafı devletin okul kiliselerinin (şapellerin) harcamalarını karşılaması gerektiğini ifade eder: "Şapellerin hizmetleri ile ilgili harcamalar ve liseler, orta dereceli okullar (22 Nisan 1960, karar no: 60-391) ile ilkokullar, hastaneler (Circulaire mirıisterielle
121
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
du 19 Ocak 197 6), kimsesizlerin b anndığı yurtlar, hapishaneler (Code de procedure penale, Madde D 433) gibi kamu kurumlannda dini uygularnalann serbestçe yapılmasını amaçlayan harcamalar kamu bütçesine dahil edilebilir" (9 Aralık 1905 tarihli yasa, Madde 2, Paragraf 2). Ordudaki din hizmetleri için de özel hükümler getirilmiştir (1 Haziran 1964, karar no: 64-498, et Instruc-. tion du Ministre de la Defense, 9 Mart 1981). Dahası, 1905 kanununun 19. maddesi şöyle der: "Thrihl yapılarm tamiri için harcanan miktarlar destek olarak kabul edilmez." 13 Nisan 1908 tarihli kanun 1905 tarihli kanunun 13. maddesine bir alt paragraf ilave eder: "Devlet, kolonller ve yerel yöneticiler kanurn maliki bulunduklan dini yapılarm bakımı ve korunması için gerekli harcamalan karşılarnakta serbesttirler." 25 Aralık 1942 tarihli bir başka kanun, tarihl yapılar olarak kaydedilmiş olsun ya da olmasın, dini derneklere ait dini binalarla ilgili tamirat çalışmalannın kamu tarafından desteklenmesine izin vermektedir.
Dahası, yıkılan veya zarar gören dini bir binanın kamudaki maliki, onun yerıiden irışası doğrultusunda yörılendirilir. Yerel yöneticiler, yangında talirip olmuş bir kilise binasıru, şayet sigorta şirketinden tazminat alındıysa, inşa etmekle yükümlüdür; söz konusu tazminat bir başka proje için kullanılamaz (CE, 19 Haziran 1914, Vıtal-Pichon: Rec. CE 1914, s. 726). Savaş döneminde, yerel yöneticiler yıkılan dini binalan yerıiden inşa etmek için savaş tazminatı almışlardı (L. 20 Şubat 1932: DP 1932, 4, s. 136). Bu örneklerin yanında, kamu yetkilileri yerıiden inşa izni vermek zorunda olduklan durumlarda, bir felaket veya bakımsızlık sonucu metruk olan dini binaların yerıiden inşasının finansmanını kendi başlarına gerçekleştirebilecekleri gibi, bu konuda kilise yöneticileri veya dini vakıflarla işbirliği yoluna da gidebilirler. Bu tür yeniden irışa faaliyetleri doğrudan tamirat çalışması kategorisinde kabul edilir. Bu yolla, dini ibadet maksatlı kullanım için yeni bir binanın yapıldığı söylenemez; bu daha ziyade yerel mirasın restorasyonundan ibarettir ve böyle bir durumda kamu finansmanının kullanılması yasaya aykırı değildir.
Bir yerel yönetim, eski bir binanın restorasyonu için kanunen öngörülen sınırlar dahilirıde, yeni bir kilise binasının inşasına mali olarak katılmakta serbesttir (CE ass., 22 Ocak 1937, Vılle de Conde-sur-Noireau: Rec. CE 1-937, s. 8 7). Bu restorasyon örnekleri yanında, kamu idarelerinin yeni dini bina yapımına katılmasına imkfuı tanıyan başka bir hukuki yöntem daha mevcuttur. Buna Kardirral Şantiyesi (Chantiers du Cardinal) denilir ve bu yöntem kamu idarelerinin dini cemaatlere ibadet mekfu:ılan kuracaklan irışaat alarılan kiralarnalarıru mümkün kılar. Bu yöntem dini cemaatlere pek çok avantaj sağlar: Leasing yöntemi ile 99 yıllığına, yılda 1 Fransız frangı (Euro'ya geçilmeden önce) ödeyerek inşaat alanı kiralanabilir. Kira süresinin bitiminde toprakla birlikte binalar da kamu yönetimine intikal eder. Arıcak bu konuda bir belirs~
122
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
vardır. Şayet bina 1905 kanunundan soma inşa edilmişse, otomatik olarak dini amaçlara tahsis edilmeyecektir. Fakat, aynı zamanda yerel yönetimin kamu mülkiyetine dahil edilmesi de mümkün olmayacaktır (F. Messner, P.H. Prelot, J.-M. Woehrling, Traite de droit français des religions, prec. no: 2o17 a. 2024).
Farklı hükümler, yerel yönetimlerin dini merasimlerin bazı harcamalan karşılarnalanna da i.rnkan tanır. Bir papaz, idaresi altındaki dini yapılann bakımı için yerel yönetimden mali yardım alabilir, çünkü böyle yapmakla binanın sahibi olan yerel yönetimin çıkarianna hizmet etmektedir (Circ. min. int., 3 Mart 2003). Aynı şekilde, yerel yönetimler belediye başkanının talep ettiği din hizmetleri için ödeme yapabilirler. Devlet tarafından tanınan dirilerin din adamlahnın ikamet ettiği müştemilatlar (lojman vs.) genel hukuka göre, yerel belediyelerin özel mülkiyetindedir. Ancak bu müştemilatlar, 1905 kanunundan bu yana herhangi bir özel hukuki statüye sahip değildir. Genelde din adarrılanna (papaz, rahip vb.) tahsis edilen bu yapılann sakinleri 1905'ten bu yana devletin kiracısı olarak kabul edilmektedir. Buralarda ikamet eden din adarrılan mal sahibi konumundaki yerel yönetimlere cüzi bir kira ödemektedirler GO Senat Q, 11 Ekim 1984, s.1651). Son olarak, papazlann ve (2 Ocak 1978 tarihli kanun ile kurulmuş olan) dini cemaatlerin üyelerinin sağlık sigortası, doğum, engelli ve huzurevi fonlan sürekli açık verdiği için, 30 Temmuz 1987 (mad. L. 381-17) tarihli kanun, bu harcamalann genel sağlık sistemi ile doğum sigortasından sağlanacak mali katkı ile karşılanabilmesine
~tanır. Yerel Hukukta Guyana'da 27 Ağustos 1828 tarihli yönetmeliğin 36. maddesine uygun şe
kilde Katolik din adarrılanna (piskopos ve papazlara) vilayet bütçesinden ödeme yapıldığı gibi, kilise binaları ile yönetim binalarınıh bakım masraflan da karşılanır. Aynı şekilde Bas-Rhin, Haut-Rhirı ve Moselle'de (Katolik, Reformist, Lutheryan ve Yahudiler'den oluşan) tanınmış dört dini cemaatin din adamlan da devletten maaş alır. 10 Temmuz 1948'de tadil edilen bir kararname onlann derecelerini ve maaş cetvellerini tanzim eder. Maaşlar ve ilave harcamalar İçişleri Bakanlığı tarafından ödenir; mesela 2002 yılında yapılan toplam ödeme miktan 32.528.677 Euro' dur. 9 Aralık 1905 kanununun hiçbir zaman uygulanmadığı Frarısız kolonilerinde, yerel idareciler din görevlilerinin ücretlerini ödeyebilirler. örneğin St-Pierre et Miquelon'da böyle yapılmaktadır. Dahası, Alsace-Moselle Yerel Hukuku'nda belediye yöneticileri, din görevlilerine lojman sağlamak ve yerel veya bölgesel düzeyde kamu dini kurumlannın bütçelerindeki muhtemel açıklar konusunda tedbir almakla yükümlüdür. 9 Aralık 1905 tarihli kanun Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle kolonilerinde hiçbir zaman uygulanmadığı için, dini gruplann kamu tarafından finansmaruna karşı
123
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
herhangi bir yasal engel mevcut değildir. Dolayısıyla, yerel kamu idareleı:i ve bazı durumlarda ( desteğin zorunlu olmadığı ve zorunlu destekiere ilaveten verildiği durumlarda) devlet, yasal olarak tanınmış veya özel hukuk çerçevesinde demekler halinde teşkilatıanmış cli.nl cemaatlere ekonomik yardım önerebilir.
2. 1.4. ibadethaneler Fransa'da 38.000 Katalik kilisesi, 1.600 cami (fakat bunlardan sadece çok
azı uygun bir binaya sahiptir), 1.100 Protestan kilisesi, 300 sinagog ve 120 pagoda' (Budist mabedi) bulunmaktadır.
2.1.5. Din Görevlileri, Statüleri ve Problemleri Thrafsızlık ilkesine göre devlet, din adamlannın tayinirıe müdahale etmez.
Kiliseler ve dilli cemaatlerin yetkili idarecileri kendi liderleri ile papazlarını kendileri seçerler. Bununla birlikte, Fransa'da bu kuralın bazı istisnalan vardır. Bu istisnalar, statüleri 9 Aralık 1905 kanunuyla belirlenmiş olan piskoposlar ve şapel papazlan, Guyana'daki Katalik kilisesi papazlan ile Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle'de devlet tarafından tanınmış olan dört dirıin din adamlandır.
1905 tarihli "Kilise ile Devletin Ayrılması Kanunu"na tabi olan Katalik kilisesinirı bölge piskoposlannın tayini ile ilgili olarak devletle istişarede bulunması gerekmektedir. Katalik kilisesi (yani Vatikan) bu yetkiyi Vatikan'ın Kardinal.Devlet Bakanı tarafından Mayıs 1921'de Fransız hükümeti Vatikan özel temsilcisine sunulan bir bildiri ile Fransız Devleti'ne vermeyi kabul etmiştir. Bu bildiriye göre, Vatikan'ın "Kardinal Devlet Bakanı" Vatikan'daki Fransız Büyükelçisine, Vatikan'ın Fransa'da bölge piskoposu olarak tayin etmek üzere belirlediği papazlara Fransız hükümetinin siyasi açıdan herhangi bir itirazının olup olmadığını sormakla yükümlüdür. Bugün aynı istişare, Paris'teki Papalık temsilcisi ile Fransa Dışişleri Bakanlığı arasında gerçekleştirilmektedir. Bu, Bransız hükümetinin atamalar üzerinde b~ veto hakkı bulunduğu anlamına gelmez, sadece Fransız hükümeti ile istişare edilmesi gerektiğini ifade eder.
Din-devlet aynmı kanununa göre, hapishane, hastane, ordu ve orta dereceli okullarda görev yapan papazların atamalan ancak cli.nl yetkililer ile kamu yöneticileri arasında bir mutabakata vanlması halinde gerçekleşebilir. Her kurum bu tür atamalarda farklı yöntemler takip edebilir. Mesela orduda görev yapacak papazlar, ilgili dirıin başpapazının teklifi üzerine Savunma Bakanlığı tarafından, başpapaz ise, her cli.nl grubun kendi iç teşkilat kanununa ( 16 Mart 2005) uygun olarak gösterdiği adaylar arasından bizzat Savunma Bakanlığı tarafından tercih edilerek atanmaktadır. Müslüman din adamlan için de hastanelerde, hapishanelerde ve orduda kadrolar vardır.
124
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
Fransa'da din hizmetlerinde 22.800 Katolik papaz, 3.500 imam, 1.500 Protestan papaz ve 165 halıarn istihdam edilmektedir.
Genel hukuka göre dilli yetkililer ile dilli faaliyetleri yürüten kişiler arasında resmi olarak bir iş sözleşmesi yapılabilir. Böyle bir durumda, iş hukuku uygularur. Katolik kilisesi, din hizmetlerini yürüten mensuplanyla hukuki ilişkisini böyle bir yöntenıle gerçekleştirmektedir. Yahudi cemaati de aynı yöntemi benimsemiştir.
Bir işçi (bu durumda din adamı) ile di.nl otorite arasındaki hukuki ilişkinin resmi olarak tanımlanmadığı durunılarda yargı, dinl faaliyetin manevi bir sorunıluluk içerdiğiili ve bir iş sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini dikkate alır. Bir papaz veya rahibin bir dilli dernek veya piskoposluğun ruhani fonksiyorılaruu yerine getirmesi için resmi bir sözleşmeye ihtiyacı yoktur (Arret Cour de Cassation, 23 Nisan 1913 ve 24 Aralık 1912). Bu durumda tarafsızlık prensibine saygı duyan bir hakim ilgili dirıin tüzüğünden kaynaklanan iş ilişkilerini tarunılamaya girişmeyecektir; çünkü burada bir iş sözleşmesinin objektif ve sübjektif unsurlan mevcut değildir. Bir papaz tabi konumunda olmadığı gibi faaliyetleri de bilinen arılarnda bir meslek değildir; kendisine ölçülebilir bir iş miktanna göre ücret ödenmemektedir. Dolayısıyla, hem papaz hem de onu istihdam eden kurum, papazın yaptığı faaliyetleri, manevi niteliği itibariyle herhangi bir iş sözleşmesindekinden farklı şekilde tarunılamak istemektedir.
öte yandan Alsace-Moselle Hukuku'na göre, din adanılannın ücretleri devlet tarafından ödenmektedir. 15 Kasım 1909 tarihli bölgesel bir kanun bu durumu tanınılamıştır. Buna göre, din adamlan devlet memuru olmamakla birlikte devletin kamu ternsilcileridir.
Dinl kurunılar tarafından istihdam edilen ve ücretleri yine bu kurunılar tarafından ödenen din adamı dışındaki çalışarılar hukuk tarafından "taahhüde · dayalı çalışarılar" şeklinde tarunılanmıştır. Hukuk doktrininde sıklıkla kullanılan bu ifade ne iş kanununda ne de resmi metirılerde görülmekte, sadece devletle sözleşmeli özel okulların "özel durunılan"ndan bahseden 31 Aralık 1959 tarihli kanun metninde yer almaktadır. Hukuk bilimi bu uygulamadan "ideolojik malıiyeili taahhütler" şeklinde bahseder ve taahhütlerin özel amaçlara sahip olabileceği gerçeğini vurgular. Taahhüde bağlı çalışmanın amacı felsefi, siyasi, dilli veya ahlaki bir doktrini savunmak veya teşvik etmektir. Mesela dinl içerikli eşya vb. satan firmalar ya da dilli restararılar bu kategoriye dahildir. Bu tür işyerlerinde çalışarılar işyeri sahiplerinin ideolojik hedeflerine uygun olarak çalışacaklanna dair taahhütte bulunmuş sayılmaktadırlar.
Son yıllarda bu konularla ilgili pek çok dava gündeme gelmektedir. Mesela özel bir Katolik okulunda öğretmen olan Dame Roy, işvereni olan Sainte-Marthe Cerniyeti tarafından medeni durumu Katalikliğin evlilik doktrinine uygun
125
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
olmadığı gerekçesiyle işten çıkanlmıştı. Konu yargıya intikal etmiş ve sonunda Temyiz Mahkemesi 1978 yılında şu karan vermişti: "Sainte-Marthe Cemiyeti Dame Ray ile sözleşme yaptığı zamaiı. Dame Ray'un din1 kanaatleri de dikkate alınmış ve işçi-işveren ilişkisinde genelde dikkate alınmayan bu unsur, özellikle dahil edildiği sözleşmenin temel ve belirleyici bir unsuru haline geti:rilmiştir." (Cass. ass. plen. 19 Mayıs 1978: D. 1978, s. 541). Bu özel taahhüt şekli, Protestan llahiyat Fakültesi'nde görev yapan bir bayan öğretim görevlisinin işten çıkanlmasıyla ilgili Fischer vakasında tekrar gündeme gelmiştir. 1986'da meydana gelen bu hadisede, Temyiz Mahkemesi Sosyal Komisyonu "Davacının işvereni ile düşünce ve inanç birlikteliği gerektiren bir görevi yerine getirmek üzere işe alındığını, ancak bu sorumluluktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini" belirlemiştir (Cass. sac., 20 Kasım 1986, Delle Fischer cl Unacerf]PCG, 1987, II, 20798, note T. Revet).
Bu yükümlülük, yasal prensiplerle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır; zira bu yolla istihdam edilen kişilere işyeri dışında da birtakım görevler yüklenmektedir. örneğin çalışanların evlilik bağı bulunmadan bir arada yaşamalan veya boşandıktan sonra yeniden evlenmeleri ya da eşcinsel bir yaşam tarzına sahip olmalan yasaklanabilmektedir. Temyiz Mahkemesi Sosyal Komisyonu'nun 17 Nisan 1991 tarihli kararmda ise (Painsecq c/ Assoc. Fraternite Saint Pie X) "taahhüde bağlı çalışanların" özel hayatlarını koruma eğilimi söz konusudur. Bu kararda, bir çalışan eğer özel hayatında iş hayatının "yükümlülüklerine", mesela din1 bir grubun düzenlemelerine aykın davranırsa, bu durumun, çalışanın işten çıkanlmasını gerektirecek kadar güçlü bir gerekçe olmadığı vurgularımaktadır. Fakat, çalışanın eyleminin işyeri için çok ciddi bir rahatsızlık kaynağı oluşturduğu açık bir şekilde görülebiliyorsa, ancak o zaman böyle bir eylem, işten çıkanlmak için bir gerekçe sayılabilir. Dolayısıyla Temyiz Mahkemesi, artık çalışanların özel hayatlarındaki davranışlan nedeniyle işten atılmalarını geçerli bir gerekçe olarak görmeme eğilimindedir. Bunlara ilaveten, yasal taahhüde dayalı çalışanlar arasında bir hiyerarşi oluşturulmaktadır; bazı görevler çalışanların işverenleri ile aynı düşünce ve inançlan zorunlu olarak paylaşmasını gerektirmemektedir. Sadece fiziki görevler üstlenen ve din1 grubun inananlan ile doğrudan temas halinde olmayan çalışanlar için durum böyledir. "Din görevlileri" ise her halükarda sosyal güvenlik sisteminden faydalanırlar.
2.2. Din Eğitimi 2.2.1. Kamu Eğitim Sistemi İçinde Din Eğitimi Din eğitimi, Fransız hukukunda anayasal bir değer taşıyan, inarıma ve
inandığını yaşama özgürlüğünün temel unsurlarından biridir. Anayasada yer alan "laiklik" ilkesi (Article premier, Constitution du 4 Ekim 1958), kamu eğitim
126
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
sistemi içinde kamu yetkililerinin din eğitimi vermelerine engel değildir. Jacques Robert Jean Duffar'a göre, "Eğitim sistemi, öğrencilerin clinl yükümlülüklerini serbestçe yerine getirmelerine irrıkan tarumalıdır." Oacques Robert et Jean Duffar, Droits de l'homme et libertes fondamentales, Paris, Montchrestien, 1996, s. 588). Aynı şekilde, 1946 Anayasası'nın gerekçesinde vurgulandığı gibi, "Her seviyede hür ve laik eğitimin teşkilatlandınlması devletin vazifesidir." (Anayasa, 2 7 Ekim 1946, Giriş bölümü). Devletin her seviyede laik bir eğitim sağlamakla görevli olması, kamu eğitim kurumlarında clinl faaliyetlerin yasaklanmasım gerektirmez. Ancak, genel hukuka tabi olan devlete bağlı ilkokullar bu konuda istisna sayılmaktadır.
Genel hukuka göre ilkokullarda okul binalan içinde din eğitimi verilemez. Böyle bir uygulama 28 Mart 1882 tarihli kanunun 2. maddesinin doğasına aykındır: "Devlete bağlı ilkokullar pazar günü dışında haftanın diğer bir gününde de kapalı olacaktır. Böylece arzu eden ebeveynler, çocuklanna okul binası dışında din ders i verilmesini sağlayabileceklerdir." Bununla birlikte, orta dereceli okullarda din hizmetleri ile ilgili daha serbest bir uygiılama söz konusudur. Bu serbestlik 31 Aralık 1959 tarihli kanunun birinci maddesine dayandırılmıştır: "Devlet, kamu okul sistemindeki öğrencilerin ibadet ve din eğitimi özgürlüklerin! garanti etmek için gerekli bütün tedbirleri almak zorundadır." 22 Nisan 1960 ve 28 Ağustos 1960 tarihli karamameler ile 22 Nisan 1988 tarihli idari duyum, okulda din hizmetlerinin gerçekleştirilmesi ve işleyişi ile ilgili şartlan ve prosedürleri tanımlamaktadır.
Orta dereceli. bir okulda şapel (küçük kilise) kurulması için genellikle ebeveynlerin okul idaresine başvurması gerekir. Bu başvuru, yatılı okullarda zorunlu, diğer okullarda ise tercihe bağlıdır. Yatılı okul dışındaki okullarda şapel açılması için o bölgenin eğitim işlerinden sorumlu akademik rektörün (recteur d'academie) onayı gerekmektedir; ebeveynlerin talebi okul konseyinin kanaad ile birlikte okul idaresi tarafından akademik rektöre iletilir. Şayet akademik rektör talebi geri çevirecek olursa, gerekçesini belirtmek zorundadır.
8 Ağustos 1960 tarihli kararnamenin ikirıci maddesine göre, din eğitimi clinl yetkililerin atadığı ve o bölgenin eğitim işlerinden sorumlu akademik rektörün onayladığı bir kişi tarafından verilmelidir. Şapel yönetimi kendi faaliyetlerini organize etmekte özgürdür ve bünyesinde bulunduğu okuila organik bir bağı yoktur.
Genel hukuktakiriden farklı olarak, Alsace-Moselle Yerel Hukuku'na göre, (ilkokullar için) 15 Mart 1850 tarihli kanunun 23. maddesi ile (orta dereceli okullar için de) 13 Temmuz 1873 tarihli talimatın 16 Kasım 1887'de yeniden kaleme alırımış şekline uygun olarak, tanınmış (Katolik, Protestarı, Yahudi) clinl cemaatlerden birine mensup olan öğrenciler ilk ve orta dereceli kamu okullarında din eğitimi alabilirler (Eğitim Kanunu'nun L.481-1. maddesinde
127
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
bu konuyla ilgili kurallar açık bir şekilde belirtilmiştir). Alsace-Moselle bölgesinde dini eğitim okul müfredatının bir parçasıdır. Kamu yetkilileri din eğitimi sınıflarını organize etmekle yükümlüdür. Bunurıla birlikte, istemeyen öğrenciler bu derslere katılmayabilirler: Resı:nl metinler, din eğitimi verilen derslerden muaf tutulma talebini 18 yaşın altındaki öğrencilerin ebeveyrılerine, 18 yaşını doldurarıların ise kendilerine bırakmıştır. Bu muafiyet otomatik olarak verilmiştir. Uygulamada ise, yılın başında her öğrenciye (18 yaşın üstündekiler için) kendisi veya (18 yaşın altındakiler için) velisi tarafından doldurulmak üzere bir form verilir. Bu formda din dersine devam etme veya muaf tutulma seçenekleri sunulur. Bu prosedür, velilere çocuklannın din derslerini takip edip etmeyeceklerine özgür bir şekilde karar verme imkanı sağlar.
Bunun yarıında, Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle'deki Fransız Öğretmen Okullannda (Instituts universitaires de formatian des ma!tres), hem ilköğretim okullarında öğretmerılik yapacak olarılara hem de orta dereceli okullarda din dersi verecek öğretmerılere din eğitimi konusunda bazı eğitimler verilir. Son olarak, devletin Strazburg'daki Marc Bloch Üniversitesi bünyesindeki bir Protestan ilahiyat Fakültesi ile bir Katelik ilahiyat Fakültesi'ni ve Metz Üniversitesi'ndeki bağımsız Katelik ilahiyatı Eğitim Merkezi'ni destekiernekte olduğu belirtilmelidir.
Din dersi, Alsace-Lorraine Yerel Kanurılan'na göre standart bir derstir (yani diğer dersler gibi müfredatta yer alır) . Fakat öğrenciler uygulama derslerine katılmak zorunda değildir. Genel hukuka göre, 18 yaş üzerinde veya -velilerinin tercihte bulunması halinde- papazların gerçekleştirdiği faaliyetlere katılıp katılınama konusunda serbesttir.
Yerel hukuka tabi kamu okullarında (Katolik, Protestan ve Yahudi) din dersi müfredatı, ilgili dini cemaat ile devletin eğitim yetkililerinin işbirliğiyle hazırlarırnaktadır. Müfredatın dini muhtevasını, devlet yetkililerinin müdahalesi olmaksızın, ilgili dini cemaat belirler. Din dersi verecek öğretmerıler kiliselerle işbirliği halinde devlet tarafından seçilir ve atanır.
Şapel yöneticisi, genel hukuk uyarınca müfredatın dini muhtevasını ser-• . bestçe belirler. Genel okullar ile gramer okullan şapel başkarılıklan çoğurılukla Katelik kilisesi tarafından idare edilir. Şapel papazı kilise tarafından seçilir ve maaşı da yine kilise tarafından ödenir.
2002'de Eğitim Bakanlığı'na sunulan "Din olgusunun laik okul sistemi çerçevesinde öğretimine dair" Debray Raporu'nu takiben Bas-Rhin, Haut-Rhin ve Moselle'deki Fransız Öğretmen Okullarında (lUFM) öğrenim gören tarih, felse- · fe ve edebiyat öğretmerılerine din konusunda genel bir perspektif kazandırmak amacıyla özel eğitimler verildi. Dolayısıyla, burada din konusu müfredatta yer alan bir ders olarak değil, mevcut tarih, felsefe veya edebiyat dersleri içinde öğretilmesi gereken ilave bir bilgi olarak görülmüştür.
128
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
2.2.2. özel Okullar ve Dini Gruplara Bağlı Okullar Cemaatlere bağlı olsun ya da olmasın özel eğitim, devlet ile özel eğitim ku
rumlan arasındaki ilişkileri düzenleyen kanuna (31 Aralık 1959 tarih ve 59-1557 sayılı), Eğitim Kanunu'na ve bu kanun çerçevesinde yapılan müteakip düzenlemelere göre teşkilatlarumştır. Fransız okullannın %16 'sı özeldir ve bunlann %90'ı Katalik kilisesi tarafından idare edilmektedir. özel okul sistemine dahil olan okullar içinde 5.300 ilkokul, 1.600 kolej, 2.400 gramer okulu (klasik liseler, teknik liseler, tanm liseleri, sanat okullan) bulunmaktadır.
Devlet, gerekli şartlan karşılamalan halinde, bütün dini azınlık okullarına fon sağlayabilir. Halen, de la Reurıion'da Müslümanlar tarafından Fransa'daki mevcut demekler sözleşmesine göre açılmış bir özel okul vardır. Lille'de bir okullan daha bulunan Müslümanlar Lyon'da da okul açmak için çalışmaktadırlar. Fakat bunlar devletle yapılan sözleşmeye dahil değildir.
Eğitim Kanunu'na göre, basit bir sözleşmeye veya devlet ile demek arasındaki sözleşmeye tabi olan özel ilk ve orta dereceli okullar kamu yardımlarından faydalanabilirler. Devletle sözleşme yapmış olan bütün özel okullarm öğretmen ücretleri devlet tarafından ödenir. Bir derneğin devlet ile yaptığı sözleşmeye tabi olan özel okullar ise işletme giderlerini karşılamak için ilave destek alırlar. Bununla birlikte, 1886'ya kadar geri götürülebilecek bir kanuna göre, genel hukuka tabi olan özel ilkokullarm yatırım harcamalan devlet tarafından değil, ancak okullarm kendileri tarafından karşılanabilir. Orta dereceli özel okullar ise planladıklan yatırım harcamalannın %1 O'unu karşılayacak kadar devletten mali yardım alabilirler ( 15 Mart 1850 tarihli yasa, madde 69).
1886 kanununun 2. maddesi Alsace-Moselle Hukuku'na dahil edilmemiştir (Danıştay, 28 Mayıs 193 7). Bu durum, Alsace-Moselle bölgesi idarecilerinin özel ilkokullarm yatırım harcamalarmı sınırsız bir şekilde desteklemelerine imkan tarumaktadır. Bununla birlikte, orta dereceli özel okullar ile Katalik kilisesi okullan (petits seminaires) hakkında, 1850 tarihli kanunun Falloux Yasası (Lo i Falloux) ·adı verilen 69. maddesinin hükmü uygulanmalıdır (Danıştay 16 Ekim 1956). Şu anda Fransa'da, devletle yapılan sözleşme dahilinde kurulmuş olan Müslümanlara ait özel okul bulunmamaktadır.
3. Ana Dinler ve Azınlık Dinler 3.1. Dinlerin Nüfusa Göre Dağılımı Yaklaşık 63 milyon nüfusa sahip Fransa'da dini aidiyet kişisel bir mesele
sayıldığı için nüfus sayımlannda dini aidiyet sorusuna yer verilmemektedir. Nüfusun dirılere göre dağılımını ancak yapılan anketler dolayısıyla yaklaşık olarak belirlemek mümkündür. örneğin CSA tarafından 2004'te yapılan bir araştırmaya göre, Fransız halkının %64'ü kendisini Katalik olarak tanımlar-· ken; %27'si ateist, agnostik (şüpheci) veya dine ilgisiz olarak nitelemekte; %9'u
129
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
ise diğer dini azınlıklara mensup olduğunu söylemektedir. Bu %9'un %50'sini Müslümanlar, %22 'sini Protestanlar ve % Tsini Yahudiler oluşturmaktadır. Budistler'in oranı ise Fransa nüfusunun %1 'i kadardır (B. Etienne & R.Uogier, Et
re bouddhiste en France aujourd'hui, Paris, Hachette, 1997). Fransa'da dini pratikler pek güçlü değildir. Fransız halkının sadece %1 O'u her hafta dini faaliyetlere katılırken, %60,4'ü hiçbir zaman bir dini faaliyete veya merasime iştirak etmediğini söylemektedir (European Values Survey-Avrupa Değerler
Araştırması-1990; Y. Lambert, Religion: L'Europe i'i. un tournant, Paris, Futuribles, juillet-aoüt 2002).
3.2. Dini Azınlıklarm Statüsü Fransız hukukunda "azınlık" kavramı yer almaz. Fransız hükümeti azınlık
lan tanımayı hep reddetmiş ve bu tutumunu açıkça dile getirmiştir: Hükümet, Birleşmiş Milletler'in etnik, dini ve dilsel azınlıkların korunmasını garanti eden Uluslararası Vatandaşlık ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 2 7. maddesi ile ilgili açıklamasında, "Fransız Arıayasası'nın 2. maddesi (daha sorıra 1. madde olmuştur) dikkate aldığında, 27. maddenin Fransa'ya uygulanamayacağını" ifade etmiştir.
Bu durum, Danıştay tcırafından 1995'te yapılan genel kurulda da, "Fransız Arıayasası'nın, Fransız halkı dışında köken, ırk veya din temelli herhangi bir başka kategoriyi tanımayı reddettiği" gerekçesiyle teyit edilmiştir (Section des finances no:357/466, 10 Temmuz 1995, EDCE). Aynı şekilde, Arıayasa Konseyi de Avrupa Sözleşmesi'nin Bölgesel veya Azınlık Dilleri konusundaki düzerılemeleriyle ilgili olarak, Fransa için temel teşkil eden tek halk ve tek Cumhuriyet ilkelerine dikkat çekerek şu karara varmıştır: "Herhangi bir gruba dini, dili, kökeni veya kültürü nedeniyle kolektifhaklar tanınamaz" (19 Kasım 2004, karar no: 2004-505 DC). Bu durum, Arıayasa Komisyonu'nun Avrupa Arıayasası'nın oluşturulması sürecinde imzalanan sözleşme hakkında verdiği son kararla da teyit edilmiştir: Bu karar, anayasanın Fransa'nın laik bir devlet
' olduğunu beyan eden ilk maddesinde yer alan prensipierin "Vatandaşların kendi dini inançlarını, kamu idarecileriyle aralanndaki ilişkilerde uymalan gereken genel kurallardan kaçınmak amacıyla kullarımasını yasakladığını" ortaya koymuştur (15 Haziran 1999, karar no: 99-412, DC) ..
Fransız hukuku prensip olarak sadece kişisel özgürlüğü taıur. Aralannda azınlıkların da bulunduğu sosyal grupların haklan sadece gereksiz görülmekle kalmaz, aynı zamanda kişisel özgürlüğe ay kın olarak değerlendirilir. Bu, son derece teorik durum Fransız hukukunun dini azınlıklara yönelik muhtevası ile kısmen çelişmektedir. Dini özgürlükler ve özellikle onun bir boyutu olan ibadet özgürlüğü, kanun tarafından da tanınan kolektif bir boyuta sahiptir. Tek tek vatandaşlar demekler oluşturabilir ve bu demeklerden bazılan dini azınlıkl~
130
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
teşkilatlanmasını ·sağlayabilir. Bu açıdan, 9 Aralık 1905 kanunu bile özel bir demek türüne yol açmıştır: Dini amaçlı demekler kendilerine has statü ve haklara sahiptir. Dahası, başlıca dini azınlıklan temsil eden kurumlar (Fransız Müslümanlan Dini Konseyi -Conseil français du culte musulman; Fransız Yahudileri Merkez idare Heyeti - Consistoire central des israelites de France; Fransız Budist Birliği- Union bouddhiste de France; Fransa Protestan Federasyonu- Federation protestante de France) kamu yetkilileri nezdirıde neredeyse resrrıl bir statüye sahiptir. Son olarak, bu azınlıklara (sözgelimi kurban kesme, mezarlıklar ve dini bayramlarla ilgili olarak) kendi dini uygulamalarını kolaylaştırmayı amaçlayan izirıler verilıniştir.
Genel hukuka göre, kamu fonlarından istifade etme konusunda küçük dini gruplar daha büyük dini gruplarla aynı haklara sahiptir (9 Aralık 1905 tarihli yasa). Alsace-Lorraine'de sadece tanınmış dini cemaatler zorunlu bir şekilde devlet yardımı alırlar. Fakat tanınmamış cemaatler de yerel yönetimlerden isteğe bağlı olarak yardım alabilirler.
3.3. Müslümanlarm Duromu "Resrrıl olarak tanınma" kavramı, Fransa'daki dirı-devlet ayrımı kanununa
uygun değildir. Gerekli şartlan karşılayan bütün dini cemaatler dini amaçlı dernekler kategorisirıe tanınan yasal haklara sahip olur. Alsace-Lorraine Hukuku'nda sadece dört dini cemaat (Katolikler, Reforrnist Protestanlar, Lutheryan Protestanlar ve Yahudiler) tanınmıştır. 1905 kanununa göre islam da diğer dinlerle aynı haklara sahiptir, fakat Alsace-Lorraine Hukuku'na göre tanınmış bir islam cemaati yoktur.
Resrrıl nüfus sayımlarında ve istatistiklerde dinle ilgili herhangi bir şeyirı zikredilmesi yasak olduğu içirı (6 Ocak 1978 tarihli yasa), Fransa'da yaşayan Müslümanların sayısını tam olarak hesaplamak zordur. CSA tarafından
2004'te yapılan bir araştırmaya göre, Müslümanlar muhtemelen Fransa nüfusunun %4,5'irıi oluşturmaktadır. Bazı yazarlar ise bu oranı %7'ye çıkarmaktadır. Arıcak bu rakamlar sadece tahmirıleri yansıtmaktadır. Dahası, Müslüman nüfus, aralannda Kuzey Afrikalılar, Türkler, Salıra Afrikalılan (Mayotte, Reunion gibi), Hirıt Okyanusu'ndaki Fransız sömürgelerinden gelenler ve ihtida eden Fransızlar'ın bulunduğu bir çeşitlilik sergilemektedir. Bu farklı halk topluluklan arasında, dini aidiyet ve pratikler de farklı düzeylerdedir. Mesela camiye düzenli olarak devam etme oranı Salıra Afrikalılan'nda %65; Faslılar'da %40; Türkler'de %36; Cezayiriller'de ise %29'dur (M. Tribalat, Faire France. Une
enquete sur Ies imınigres et Ieurs enfants, Paris, La Decouverte, 1995, s. 232). Cezayiriller arasında genç nüfusun sadece %10'u kendilerini ibadetlerini yerine getiren Müslümanlar olarak tanımlamaktadır.
131
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
Fransa'daki Müslümanlar çeşitli demekler altında teşkilatlanrnışlardır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
- I1ırnlı bir İslam anlayışını savunan Paris Camii İslam Enstitüsü (Institut Musulman de la Mosquee de Paris). ı926'da kurulan enstitü, Cezayir kökenli Müslürnanlann devarn ettiği camllerin çoğunluğunu denetiminde bulundur-. rnaktadır.
- ı983'te kurulan Fransa İslam Teşkilatlan Birliği (Union des Organisations Islarniques de France) farklı amaçlan (ibadet yanında eğitsel, sosyal ve kültürel amaçlan da) olan çok sayıda bölgesel teşkilatı bir araya getirir. Müslüman Kardeşler'den etkilenrniştir ve muhafazakar İslam ülkelerinden destek alır. Birlik bünyesinde, Genç Fransız Müslümanlan Oeunes Musulmans de France) adında bir gençlik kolu da bulunmaktadır.
- Fransız Müslümanlan Ulusal Federasyonu (Federation Nartonale des Musulmans de France). ı985 'te Paris Camii'nin tekelini kırmak üzere kurulmuştur. Daha çok Faslılar'ın haklarını savunur.
-Tebliğ Cernaati adıyla meşhur olan grup, Fransa'da ı972'de kurulmuştur. ibadet ve ahlaka yönelik vurgusuyla aşın dindar bir Müslümanlık tarzını teşvik eder.
-Afrika, Kornar ve Karayipler İslam Teşkilatlan Federasyonu ı98.9'da kurulmuştur ve dervişane bir Müslümanlık tarzını savunur.
- ı987'de kurulmuş olan Genç Müslümanlar Birliği (Union des Jeunes Musulmans), liderleri olan Tank Ramazan'ın fikirlerini yayrnaktadır.
- Fransa Milli Görüş İslam Topluluğu (Cornrnunaute Islarnique Milli Görüş de France) Saadet Partisi'ne yakınlığı olan Türk camilerini denetiminde bulundurur.
- Fransa Türk-İslam Diyanet İşleri Birliği (Union Turco-Islarnique des Affaires Theologiques en France) Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı'nın oluşturduğu bir birliktir. Başka bir ifadeyle, İslam'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin laik prensiplerini savunmak isteyen Türkiye'deki resrrıl şeklini temsil eder.
' - Fransa Türk Kültür Merkezleri Birliği (Federation des Centres Culturels Turcsen France) Süleyrnancı harekete yakın camileri denetiminde bulundurur.
-Fransız Müslümanlan Ulusal Konseyi (Conseil National des Français Musulmans) daha .çok Cezayirllleri (harkiler) temsil eder ve ılımlı bir Fransız Müslümarılığını savunur.
Uzun zamandan bu yana, Fransa'daki Müslümanlan temsil eden farklı gruplar arasında genellikle İçişleri Bakanlığı tarafından yönetilen müzakereler yapılmaktadır. Hedef, bu gruplan temsil edecek tek bir organın oluşturulmasıdır. Nihayet 20oı 'de bu hedef doğrultusunda Fransa İslam Konseyi oluşturulmuştur. Bu konsey, ı Temmuz ı90 ı tarihli teşkilatlara dair kanuna tabi olarak, Bölgesel İslam Konseyleri'ni (Conseils Regionaux du Culte Musulman)
132
FRANSA 1 FRANCIS MESSNER
bir araya getiren bir teşkilatlar birliği olarak işleyişini sürdürmektedir. Fransa İslam Konseyi'nin amacı, özellikle Fransa'da islam dirıinirı çıkarlarını savunmak ve Müslümanlara ait ibadet yerlerinin, Fransız kamu idarecileri nezdirıde kabul görecek temsilcilere sahip olmasını sağlamaktır. 2001 'deki mutabakata rağmen Fransa İslam Konseyi ile bazı Bölgesel İslam Konseyleri arasında, öteden beri var olan rakip eğilimler nedeniyle şu sıralarda iç çatışmalar yaşanmaktadır.
3.4. Müslümaniann Karşılaşnklan Problemler Müslümanların verdikleri rakamlara göre Fransa'da 2003 yılı itibariyle
1.545 ibadet yeri bulunmaktadır. Bu rakam 1970 yılında mevcut ibadet yeri sayısının 15 katıdır. Bununla birlikte, hala farklı Müslüman topluluklar için uygun ibadet yerleri ile sosyal ve kültürel ihtiyaçlan karşılayacak diğer mekanların temini konusunda sıkıntı yaşanmaktadır. Bu durum, hem mali problemlerden hem de ibadete mahsus bina inşa etme hakkı ile ilgili hukuki düzenlernelerin gerçekleştirilmemesinden kaynaklanmaktadır. 9 Aralık ı 905 kanununun kabulünden sorıra inşa edilen ibadet mekanları -Fransa'daki bütün camiler bu konumdadır- genel hukuka tabidir ve bunların inşası, inşaat mevzuatı ile ilgili normal kurallara göre yürütülmelidir. inşaat yapımı ile ilgili resmi belgelerin clinl birralann inşasını hesaba katmadığı durumlarda cami yapmak zordur.
Kamu okullarında (başörtü gibi) dinl sembollerin kullanılması ile ilgili yasak (ı5 Mart 2004) yanında, Fransa'daki Müslüman topluluklar clinl yaşayışlannda üç temel alanda; (ı) ibadet yeri inşası, (2) kamu mezarlıklarında Müslümarılara ait bölümler oluşturulması ve (3) gıda yönetmelikleri hususunda bir dizi problem yaşamaktadırlar.
Müslümarılar genel mezarlıklarda kendilerine ait ayn bir bölüm istemektedirler. Fakat ı 4 Kasım ı 881 tarihli kanun, belediye mezarlıklarında dirıe dayalı ayrımlan yasaklarnıştır. Fransa'da özel mezarlık oluşturulması da yasaktır (Coui d'Appel d'Ai:x, ı Şubat ı 971, Ronquette: AJDA, 1972, s. 11 ı); sadece Mezarlıklar Kanunu (23 prairial an XII- ı804) çıkmadan önce oluşturulan özel mezarlıkların varlıklarının devamına izin verilmektedir. Bununla birlikte, içişleri Bakanlığı'nın izniyle belediye mezarlıklarında Müslümanlar için özel bölümler oluşturulmuştur (b k. Circulaire du Ministre de l'Interieur du 28 Kasım 1975).
Hayvanları kanakıtmak suretiyle kesrnek (veya kurban etmek) islam'ın gerektirdiği bir uygulamadır. Fransız hukukunda bu uygulama hayvan sağlığı ve kamu düzenini korumayı amaçlayan Çevre Kanunu (Code rural, madde 276) açısından zararlı görülmektedir. Dolayısıyla hayvanlar (veya kurbanlıklar) ancak bir mezbahada kesilebilir. Devlette kayıtlan bulunan, dolayısıyla kamu
133
AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi
yetkilileri tarafından bilinen dini kuruluşlar ( demekler vb.) , hayvan (veya kurbanlık) keseeelderin listelerini onaylanmak üzere önce İçişleri Bakanlığı'na, daha sonra da Tanm Bakanlığı'na verirler. Kayıtlı herhangi bir dini kuruluşun bulunmadığı bazı bölgelerde valiler kişisel kesimler içirı izirı verebilir. Müslüman kuruluşların çoğu halen devlet tarafından tarunmış durumdadır (Paris Büyük Camii 1994'te; Lyon Büyük Camii ile d'Evry Camii 1996'da tarım.: mıştır) ; ayrıca çeşitli bölgelerde valiler tarafından kişisel olarak kurban keseeeldere izirı verilmektedir. Yıne de birçok Müslüman, Kurban Bayramlannda, onaylanmış mezbaha bulamadıklan içirı çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır.
Kaynakça
F. Messner, "Chrorıique de droit local des cultes alsacien-mosellan", dans chaque numero de la Revue europeenne des relations Eglises-Etat.
P.-H. Prelot, "Chrorıique de droit français des religions", dans chaque numero de la Revue europeenne des relations Eglises-Etat.
Liberte religieuse et regime des cultes en droit français. Textes, pratique
administrative, jurisprudence, Paris, Cerf, 2005, 1853 p. Traite de droit français des religions, F. Messner, P.-H. Prelot, J.-M. Woehr
ling (dir.), Paris, Litec, 2003, 1317 p. Les seetes et le droit en France, F. Messner (dir.), Paris, PUF, 1999.
134